Doktora Tezi: Türkiye İçin Yeni Azalım Bağıntıları
-
Upload
ali-osman-oencel -
Category
Education
-
view
411 -
download
3
Transcript of Doktora Tezi: Türkiye İçin Yeni Azalım Bağıntıları
ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
DOKTORA TEZİ
ZEMİN ETKİSİNDEN ARINDIRILMIŞ DEPREM KAYITLARINA GÖRE TÜRKİYE İÇİN YENİ BİR
DEPREM ENERJİSİ AZALIM BAĞINTISININ GELİŞTİRİLMESİ
Turgay BEYAZ
JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
ANKARA 2004
Her Hakkı Saklıdır
Doç. Dr. Kamil KAYABALI danışmanlığında, Turgay BEYAZ tarafından hazırlanan bu çalışma 25/11/2004 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı’nda Doktora tezi olarak kabul edilmiştir. Başkan : Prof. Dr. M. Yener ÖZKAN İmza: Üye : Prof. Dr. Berkan ECEVİTOĞLU İmza:
Üye : Prof. Dr. Murat MOLLAMAHMUTOĞLU İmza:
Üye : Doç. Dr. Mehmet ÇELİK İmza:
Üye : Doç. Dr. Kamil KAYABALI İmza: Yukarıdaki sonucu onaylarım Prof. Dr. Metin OLGUN Enstitü Müdürü
Annem Fatma’nın unutulmayan hatırasına…
ÖZET
Doktora Tezi
ZEMİN ETKİSİNDEN ARINDIRILMIŞ DEPREM KAYITLARINA GÖRE TÜRKİYE İÇİN YENİ BİR DEPREM ENERJİSİ AZALIM BAĞINTISININ GELİŞTİRİLMESİ
Turgay BEYAZ
Ankara Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı
Danışman: Doç. Dr. Kamil KAYABALI
Depreme dayanıklı yapı tasarımındaki en önemli parametrelerden biri, yatay deprem yer ivmesi değeridir. Bu parametre, tasarım alanında anakaya üzerinde ölçülmüş olan sismik enerjinin mesafeye göre azalımını ifade eden sönüm denklemleri yardımıyla hesaplanmaktadır. Türkiye'de 1996 yılına kadar yabancı araştırmacıların geliştirdikleri sönüm denklemleri kullanılmıştır. 1996 yılından itibaren yabancı kaynaklı denklemlerin yanında, yerli araştırmacıların önerdiği sönüm denklemleri de kullanılmaya başlanmıştır. Yabancı kaynaklı denklemlerin başlıca çekincesi, aralarında sismotektonik benzerlik olsa bile, Türkiye'dekinden farklı kabuk yapısına sahip bölgeler için türetilmiş olmasıdır. Yerli kaynaklı denklemlerin çekinceleri ise, genellikle homojen bir magnitüd kullanmamaları ve özellikle de kaya ve zeminde elde edilen kayıtları bir ayrıma tabi tutmadan değerlendirmeye almalarıdır. Sönüm denklemi çalışmalarında en güvenilir yol, kaya üzerine konuşlandırılmış istasyonlardan alınan deprem kayıtlarının kullanılmasıdır. Türkiye'deki kuvvetli yer hareketi kayıt istasyonlarının yarıdan çoğu, zemin üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla, Türkiye'de mevcut deprem kayıtlarının büyük bir kısmında zemin yapısının büyütme etkisi söz konusudur. Türkiye'de ölçülmüş kuvvetli yer hareketi kayıtları, kuyu içi sismik verileri, ProShake bilgisayar programı ve SPSS yazılımı; sondaj kuyusu açılması, kuyu içi sismik deneyi, ters evrişim (deconvolution), magnitüd dönüşümü, regresyon ve korelasyon analizi çalışmada kullanılan başlıca materyal ve yöntemlerdir. Türkiye için daha güvenilir bir azalım ilişkisi geliştirme amacına yönelik olarak, mevcut deprem kayıtlarının tamamından yararlanmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda, Türkiye'de meydana gelen deprem kayıtlarının zemin etkisinden arındırılabilmesi için bazı işlemler yapılmıştır. Kuvvetli yer hareketi kayıt istasyonlarının dinamik zemin özelliklerini belirlemek amacıyla, yerinde sondajlı jeofizik araştırmalar yapılmıştır. Zemin üzerine kurulu 64 lokasyonda 25-100 m arasında değişen derinliklerde toplam 4500 m sondaj yapılmıştır. Yapılan araştırmalarda, zeminin düşey stratigrafisi belirlenmiş ve kuyu jeofiziği yöntemiyle kuvvetli yer hareketi kayıt istasyonunun zeminini oluşturan tabakaların S dalgası iletme hızı (VS) ve stratigrafik profilleri çıkarılmıştır. Türkiye'de meydan gelmiş deprem kayıtlarında sistematik deprem büyüklüğü tanımlaması yapılmadığından, deprem büyüklükleri standartlaştırılmaya çalışılmıştır. Bu amaçla M≥4 olan bütün depremlerin büyüklüğü sismik moment (MW) ölçeğine çevrilmiştir. Daha sonra, elde edilen yeni deprem büyüklükleri ve bunlara ait yatay yer ivmesi kayıtları arazi verileri ile birlikte ProShake bilgisayar programında değerlendirilmiştir. Zemin üzerine konuşlandırılan istasyonlardan alınan kayıtlara ProShake programı ile dekonvolüsyon işlemi uygulanarak, zemin kayıtları kayada kaydedilmiş veriler şekline dönüştürülmüştür. Zemin etkisinden arındırılmış pik yatay yer ivmesi, kayada konuşlandırılmış istasyondan elde edilen ivme kayıtları, magnitüd, ve mesafe değerleri kullanılarak çoklu regresyon analizi yapılmıştır. Çalışma sonucunda, arazi ölçümlerine dayalı olarak zemin etkisinden arındırılan deprem kayıtları da kullanılarak, Türkiye'ye özgü daha güvenilir ve güncel bir azalım ilişkisi ortaya konulmuştur. 2004, 271 sayfa ANAHTAR KELİMELER: Kuvvetli yer hareketi, ters evrişim, sönüm denklemi, S dalgası hızı, kuyu aşağı yöntemi, pik yatay yer ivmesi, çoklu regresyon, Türkiye.
i
ABSTRACT
Ph.D. Thesis
DEVELOPMENT OF A NEW ATTENUATION RELATIONSHIP OF SEISMIC ENERGY FOR TURKEY USING THE STRONG MOTION RECORDS FREE OF SOIL EFFECTS
Turgay BEYAZ
Ankara University
Graduate School of Natural and Applied Sciences Division of Geological Engineering
Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Kamil KAYABALI
One of the most important parameters for the earthquake resistant structural design is the peak horizontal ground acceleration which is estimated using the attenuation relationships that means the attenuation of seismic energy with respect to distance. Until 1996, the imported attenuation relationships were used in Turkey. Afterwards, both imported and domestic attenuation relationships have been employed. Although they were derived for seismo-tectonically similar regions, the major setback with the imported attenuation relationships is the difference between the physical properties of the earth crust in regions where those relationships are developed, and those which are developed in Turkey. The setbacks associated with the domestic attenuation relationships are two-fold. In general, they do not discriminate the type of earthquake magnitude and, more importantly, they jointly use the records of strong ground motion obtained both from rock and soil sites. The most reliable method of developing an attenuation relationship is the use of records collected from the recorders set on rock sites. Nevertheless, a great majority of the strong motion records for Turkey were obtained from sites underlain by soil. Therefore, there is a great degree of soil effects over the strong motion records in Turkey. The main materials and methods used in the study are the recorded strong ground motions in Turkey, down-hole seismic data in the form of S wave velocities, the computer programs of ProShake and SPSS, drilling of boreholes, deconvolution, magnitude conversion, and regression and correlation analyses. In order to develop a more reliable attenuation relationship for Turkey, an attempt was made to make use of all records of strong motion, regardless of rock and soil sites. In this regard, a series of procedures were employed to eliminate the effect of soil from the records. In order to determine the dynamic soil properties of the strong motion recording sites, a series of field tests were carried out. A total of 4500 m drilling were achieved at 64 different cities in Turkey. The depth of boreholes ranges from 25-100 m. Field studies consist of determining the type, thickness, and S wave velocity (VS) of each of soil horizon underlying those recording sites. Because no systematical earthquake magnitude determination has been made for the earthquakes occurred in Turkey, the magnitude of all seismic events under consideration were tried to be standardized. In this regard, all events with M≥4.0 were transformed to magnitude of seismic moment, MW. Then, those transformed magnitudes and distances as well as the strong motion records associated with these events were evaluated through ProShake program along with the field data. A data process called deconvolution was applied to the records of strong motion collected from soil sites via the software ProShake. Data collected from soil sites were assumed to be transformed into bedrock data. Multiple regression analyses were performed using strong motion records of soil sites after deconvolution. Original records from rock sites were corrected for their magnitude, distance and peak horizontal acceleration. The final product of the study is a more recent and more reliable attenuation relationship for Turkey freed from soil effects, developed upon the field measurements and seismic records. 2004, 271 pages Key Words: Strong ground motion, deconvolution, attenuation relationship, S wave velocity, down-hole
method, peak horizontal ground acceleration, multiple regression, Turkey.
ii
TEŞEKKÜR Doktora tez çalışmam sırasında bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım, danışman hocam Sayın Doç. Dr. Kamil Kayabalı’ya şükranlarımı sunarım. Bu tez çalışması, DPT tarafından desteklenen; 2002 K 120130-3 nolu ileri araştırma projesi kapsamında yapılmıştır. Gerekli proje desteğinin sağlanmasında gösterdikleri ilgiden dolayı DPT çalışanlarına; Tez İzleme Komitesi’nde bulunan ve değerli görüşleriyle tezimin şekillenmesine katkı sağlayan Gazi Üniversitesi Müh.-Mim. Fak. İnşaat Mühendisliği Böl.’den Prof. Dr. Murat Mollamahmutoğlu ve Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Müh. Böl.’den Doç. Dr. Mehmet Çelik’e; Arazide sondaj çalışmaları sırasında verdikleri değerli bilgilerle tezime katkı sağlayan; Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Müh. Böl.’den Prof. Dr. Şükrü Koç, Doç. Dr. Ali Sarı ve Doç. Dr. Yusuf Kağan Kadıoğlu’ya; Tezimin arazi çalışması aşamasında, sondaj çalışmaları ve jeofizik ölçümlerin alınması işini yüklenen Vaytaş A.Ş.’nin mühendis ve çalışanlarına; Yine sondaj çalışmaları sırasında ilgi ve desteğini esirgemeyen bütün il, ilçe ve beldelerdeki Belediye ve Kamu kurumlarının idareci ve çalışanlarına; Deprem kayıtları ve deprem kayıt cihazlarıyla ilgili konularda zaman zaman yardımına başvurduğum Afet İşleri Gen. Müd’ğü DAD’nden Jeofizik Müh. Ulubey Çeken’e; Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’ne ait deprem kayıtlarının sağlanmasında gösterdiği yardımlardan dolayı Mustafa Erdik’e; Birçok kez fikirlerine başvurduğum, kaynak taramasında uzun yılların birikimi olan arşivinden yararlandığım Ankara Üniversitesi Jeofizik Müh. Bölümü’nden Doç. Dr. Altan Necioğlu ile ters evrişim hakkında bilgisini paylaşan Yrd. Doç. Dr. Selma Kadıoğlu’ya ve kaynak eser sağlanmasında gösterdiği yardımlardan dolayı Prof. Dr. Abdullah Ateş’e; Regresyon analizi sırasında değerli fikirleri ve yorumlarıyla bana yön veren Ankara Üniversitesi İstatistik Böl.’nden Prof. Dr. Ayşen Apaydın’a, ve regresyon analizinin bilgisayar çalışmalarında yardımcı olan Araş. Gör. Kamile Şanlı’ya; SPSS programında regresyon analizi çalışmasının yapılması için gerekli yardımı sağlayan Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili biriminin idareci ve personeline; Tezin metin kısmının bilgisayara yazımında yardımcı olan Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü’nden Mehmet Ağaslan, Talim Terbiye Kurulu’ndan Selahattin Saygı, Isparta Anadolu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nden Bünyamin Boz, Isparta Lisesi’nden Mutlu Boz ve Eskişehir Tarım İl Müdürlüğü’nden kardeşim Tuncay Beyaz’a;
iii
Tezin çizimlerinde yardımcı olan Ankara Üniversitesi Jeoloji Müh. Böl.’nden Araş. Gör. Tamer Koralay, Araş. Gör. Oğuz Zoroğlu, Araş. Gör. Azad Sağlam ve Araş. Gör. Levent Selçuk’a, Jeo. Müh. Ali Baydar ve Jeo. Müh. Bölümü öğrencisi Burçin Uğur Uçakkan’a, ayrı ayrı teşekkür ederim. Doktora tez çalışmamın her aşamasında, ilgi ve desteklerini esirgemeyen, verdikleri maddi ve manevi desteklerle bana güç kaynağı olan ve çalışmalarımda bana sabırla katlanan aileme en derin sevgi, saygı ve şükranlarımı sunarım. Turgay BEYAZ Ankara, Kasım 2004
iv
İÇİNDEKİLER
ÖZET ……………………………………………………………………………..... i
ABSTRACT ……………………………………………………………………….. ii
TEŞEKKÜR ……………………………………………………………………….. iii
ŞEKİLER DİZİNİ …………………………………………………………………. ix
ÇİZELGELER DİZİNİ …………………………………………………………….. xiii
1. GİRİŞ ………………………………………………………..…………........... 1
2. MATERYAL ve YÖNTEM ………………………………………………..... 8
2. 1. Materyal …………………………………………………………………… 8
2.1.1. Türkiye Kuvvetli Yer Hareketi Kayıtları …………………………………. 8
2.1.2. Kuyu içi sismik verileri …………………………………………………… 9
2.1.3. ProShake bilgisayar programı …………………………………………...... 10
2.1.4. SPSS bilgisayar programı …………………………………………………. 11
2. 2. Yöntem ………………..…………………………………………………… 12
2.2.1. Sondaj kuyusu …………………………………………………………….. 12
2.2.2. Kuyu içi sismik yöntemi …………………………………………………... 13
2.2.3. Ters evrişim (dekonvolüsyon) …………………………………………….. 15
2.2.4. Magnitüd ölçekleri ve dönüşümleri ……………………………………….. 16
2.2.5. Regresyon ve korelasyon analizi ………………………………………….. 16
3. TEORİK YAKLAŞIMLAR …………………………………………………. 18
3.1. Azalım İlişkileri ……………………………………………………………. 18
3.1.1. Azalım ilişkilerinde kullanılan parametreler ……………………………… 18
3.1.1.1. Genlik parametreleri …………………………………………………….. 21
3.1.1.2. Spektral parametreler ………………………………………………….... 24
3.1.2. Azalım ilişkilerinin geliştirilmesi ………………………………………..... 25
3.2. Kuyu İçi Sismik Yöntemler ……………………………………………….. 28
3.2.1. Kuyudan-kuyuya sismik yöntemi ………………………………………..... 29
3.2.2. Kuyu aşağı / kuyu yukarı sismik yöntemler ………………………………. 32
3.2.3. Kuyu içi sismik yönteminde kullanılan enerji kaynakları ………………… 34
3.3. Ters Evrişim (Deconvolution) …………………………………………...... 36
3.3.1. Ters evrişim işlemi ……………………………………………………....... 36
3.3.2. Zaman ortamında ters evrişim …………………………………………….. 42
3.3.3. Frekans ortamında ters evrişim …………………………………………… 44
v
3.4. Magnitüd Ölçekleri ve Dönüşüm Bağıntıları …………………………….. 47
3.4.1. Depremin büyüklüğü (magnitüdü) ……………………………………....... 47
3.4.2. Richter yerel magnitüdü (ML) ………………...………………...………… 48
3.4.3. Yüzey dalgası magnitüdü (MS) ………………...………………...……….. 49
3.4.4. Moment magnitüdü (MW) ………………...………………...……………... 49
3.4.5. Süre magnitüdü (MD) ………………...………………...…………………. 54
3.5. ProShake Bilgisayar Programı ………………...………………...……....... 56
3.5.1. ProShake’in genel özellikleri ………………...………………...………… 56
3.5.2. ProShake programının yapısı ………………...………………...…………. 58
3.5.3. ProShake programının kullanımı ………………...………………...……… 59
3.5.4. Girdileri belgeleme (input documentation) ………………...…………....... 62
3.5.5. Analiz işlemlerinin yapılması (programın koşturulması) …………………. 63
3.5.6. Analiz sonuçlarının incelenmesi - kontrol edilmesi ………………...…….. 63
3.5.7. ProShake programının zeminler için kullandığı modeller ………………... 65
3.6. Regresyon ve Korelasyon Analizi ………………...………………............. 67
3.6.1. Regresyon analizi ve amaçları ………………...……………….................. 67
3.6.1.1. Basit regresyon analizi ………………...………………...…………….... 68
3.6.1.1.1. Çeşitli kareler ortalamaları ………………...………………...……....... 69
3.6.1.1.2. Regresyon kareler toplamı ………………...………………...……....... 70
3.6.1.1.3. Regresyondan ayrılış ………………...………………...…………….... 70
3.6.1.1.4. Regresyondan ayrılışın standart sapması ………………...………….... 71
3.6.1.1.5. Regresyon katsayısı b nin standart hatası ………………...…………… 71
3.6.1.2. Çoklu regresyon ve korelasyon analizi ………………...……………….. 72
3.6.1.2.1. Üç değişkenli regresyon denklemi ………………...………………….. 72
3.6.1.2.2. Matris işlemleri ile çözümü ………………...………………................ 73
3.6.1.2.3. Cebirsel işlemlerle çözümü ………………...………………...……….. 74
3.6.1.2.4. Standart kısmi regresyon katsayıları ………………...……………....... 74
3.6.1.2.5. Regresyon katsayılarının standart hatası ………………...……………. 75
3.6.2. Korelasyon analizi ………………...………………...……………….......... 75
3.6.2.1. Korelasyon katsayısı (R) ………………...………………...……………. 76
3.6.2.1.1. Korelasyon katsayısının standart hatası ………………...…………….. 77
3.6.2.1.2. Korelasyon katsayısının önem kontrolü ve ilgili testler ………………. 78
3.6.2.2. Çoklu korelasyon analizi ………………...………………...……………. 80
3.6.3. Çok katlı regresyon analizi ………………...………………...…………..... 82
vi
3.7. SPSS Bilgisayar Programı ………………...………………...…………….. 82
3.7.1. Ana komutlar ………………...………………...………………...……....... 83
3.7.2. SPSS uygulama işlemleri ………………...………………...…………....... 84
4. ÇALIŞMA İÇİN GEREKLİ VERİLERİN DERLENMESİ ……………… 97
4.1. Deprem Kayıtları ………………...………………...………………............ 97
4.1.1. Deprem kayıtlarının düzenlenmesi ………………...………………........... 104
4.2. Arazi Çalışmaları ………………...………………...……………………… 106
4.2.1. Sondaj çalışmaları ………………...………………...……………….......... 106
4.2.2. Kuyu içi sismik yöntemiyle yapılan ölçümler …………………...……….. 111
4.2.3. Arazi verilerine göre kuyu kesitlerinin hazırlanması ………………........... 116
4.2.4. Arazi verileri kullanılarak elde edilen yeni deprem katalogu …………….. 119
5. ARAZİ VE DEPREM VERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ……..... 121
5.1. Yerel Zemin Özelliklerinin ve Mesafenin Deprem Kayıtlarına Etkisi ..... 121
5.2. Mevcut Deprem Verileri İle Türkiye İçin Üretilen Sönüm Denklemleri 125 5.3. Türkiye’de Kullanılan Yabancı Bilim Adamları Tarafından Geliştirilen
Sönüm Denklemlerine Örnekler …………………………..........................
133 5.4. Türkiye’de Kullanılan Sönüm Denklemlerinin Karşılaştırılması ……… 135
5.5. Türkiye’de Kullanılan Yabancı Sönüm Denklemleri ………………........ 146 5.6. Türkiye İçin Oluşturulacak Yeni Sönüm Denkleminde Kullanılan
Magnitüd Türü ………………...………………...………………...…........
1575.7. Arazi ve Deprem Verilerini Kullanarak ProShake Programında
Yapılan İşlemler ………………...………………...………………...………
1595.7.1. Veri girişi yöneticisinde yapılan işlemler ………………...…………......... 162
5.7.1.1. Zemin kesit bilgileri ………………...………………...……………........ 162
5.7.1.2. Tabaka bilgileri ………………...………………...………………........... 166
5.7.1.3. Deprem kaydının tanıtılması ………………...………………...………... 170
5.7.1.4. Çözüm yöneticisi ………………...………………...………………......... 174
5.7.1.5. Çıktı yöneticisi ………………...………………...………………............ 174
5.7.1.5.1. Yer hareketi grafikleri çizimi ………………...……………….............. 175
5.7.1.5.2. Derinliğe bağlı grafik çizimi ………………...………………............... 176
5.7.1.5.3. Diğer parametreler ………………...………………...………………... 177
5.7.2. ProShake programından elde edilen veriler ………………...…………….. 178
5.8. İstatistik Çalışmalar ………………...………………...……...…...……….. 179
5.8.1. Çoklu regresyon analizinin uygulanması ………………...………….......... 179
5.8.1.1. SPSS programı uygulaması ………………...………………...…………. 180
5.9. Sönüm Denkleminin Elde Edilmesi ………………..............…...……........ 183
vii
6. SONUÇLAR, TARTIŞMA VE ÖNERİLER ……………...……………….. 203
KAYNAKLAR ……………...………………...………………...………………. 209
EKLER ……………...………………...………………...………………...…….. 225 EK-I. Dinamik zemin özelliklerinin belirlenebilmesi amacıyla sondajlı jeofizik
çalışması yapılmak üzere seçilen zemin üzerine konuşlandırılmış Türkiye kuvvetli yer hareketi kayıt istasyonları ..........................................................
225 EK-II. Sondajlı jeofizik çalışmalarıyla elde edilen verilere göre hazırlanan ve
Türkiye’deki DAD’ne bağlı KYHK istasyonlarının zemin özelliklerini gösteren düşey kesitleri (Ölçek: Herbir kesit üzerinde derinlik -metre- olarak verilmiştir) ……………...………………............................................
227
EK-III. 1976–2004 Yılları arasında oluşan depremlerin orijinal kayıtları ile zemin etkisinden arındırılmış hali kullanılarak oluşturulan yeni deprem katalogu …………...………………...………………...…………………….
255 ÖZGEÇMİŞ
viii
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1.1. UBC (Uniform Building Code) 1988 eşdeğer yanal kuvvet dizayn işlemleri (UBC 1988) ………………………………………………...…….
3
Şekil 1.2. Kuzey Anadolu Fayı ile San Andreas Fayı’nın karşılaştırılması (USGS 2000) ...…………………..………...……………………...…………..…...
5
Şekil 3.1. Kuvvetli hareket azalım ilişkilerinde kullanılan değişik uzaklık ölçütleri (Shakal and Bernreuter 1981) ……………………................……………...
26
Şekil 3.2. Kuyudan kuyuya sismik yönteminde: (a) İki kuyu düzeni ve (b) Üç kuyu düzeninde ölçüm yapılması (Kramer 1996) ………………………..............
30
Şekil 3.3. Kuyu içi sismikte: (a) Kuyu yukarı ve (b) Kuyu aşağı sismik ölçüm alımı (Kramer 1996) ……………………...……………………..........…………..
33
Şekil 3.4. Kuyu içi sismik (düşey kuyu) yönteminde derinlik-zaman grafiği (Schwarz and Musser 1972’den değiştirilerek alınmıştır) ………………....
34
Şekil 3.5. Doğrusal sisteme verilen iğne biçimli birim impuls’a karşılık sistemin tepkisi (Silvia and Robinson 1979, Dobrin and Savit 1988) ….....................
37
Şekil 3.6. z ortamında evrişim işleminin algoritması (Silvia and Robinson 1979 ile Dobrin and Savit 1988’ten değiştirilerek alınmıştır) ………..…..…..……..
38
Şekil 3.7. Zaman gecikmesi-faz kayması ilişkisi (Silvia and Robinson 1979) ...….... 40 Şekil 3.8. Güç spektrumunun zaman ortamında öz ilişkisi (Dobrin and Savit 1988) 40 Şekil 3.9. Sonlu süreye sahip bir dalgacıkta; eğer maksimum enerji yükü başta ise
minimum fazlı, enerji genelde ortada yoğunlaşmış ise karışık fazlı ve maksimum enerji yükü sonra gelmiş ise maksimum fazlı olarak adlandırılır (Yılmaz 1987) ….………..…..…..…….………..…..…..……..
41 Şekil 3.10. Sinyalin genlik sprektrumunun kutu fonksiyonu ile evriştirilmesi ile
gürültülerden arındırılmış düzgün değişen giriş spektrumunun elde edilmesi (Yılmaz 1987) ……………………...……………………………..
45 Şekil 3.11. Frekans ortamında ters evrişim işlemi (Silvia and Robinson 1979) …..... 46 Şekil 3.12. Moment magnitüdü ile fay modeli arasındaki ilişki ……………………. 50 Şekil 3.13. Değişik magnitüd türleri arasındaki ilişki ve magnitüd ölçeklerinin
doygunluğu (Heaton et al. 1982) ………………………..............................
53 Şekil 3.14. ProShake’te deprem kayıt dosyalarının standart (.eq) dosyalara
dönüştürülmesi ……………….……………….……………………............
60 Şekil 3.15. Zemin düşey kesitinin ve yapılması istenen analizlerin tanıtıldığı
pencereler ……………….……………….……………….…………...........
61 Şekil 3.16. Input Motion menüsünde analizde kullanılacak deprem kaydının
tanıtılması ……………….……………….…………………………............
62 Şekil 3. 17. Dağılım diyagramında minimum kareler doğrusu (Temur 1995,
Apaydın vd 2002) ……………….……………….…………………………
69 Şekil 3.18. Regresyondan ayrılışın standart hatasına göre dağılım diyagramında
noktaların regresyon doğrusu etrafındaki dağılma ortamları (Temur 1995)
72 Şekil 3.19. Minimum kareler düzlemi (Temur 1995) ………………………………. 73 Şekil 3.20. Basit korelasyon grafikleri; a) negatif, b) pozitif ilişki ve c) korelasyon
yok (Temur 1995, Apaydın vd 2002) ………………..………………..........
76 Şekil 3.21. Minimum kareler parabolü (Temur 1995) …………………………….... 82 Şekil 3.22. SPSS Uygulama sayfası ve dosya ana menüsü ………………………..... 85 Şekil 4.1. Sondaj çalışmasının yapıldığı deprem kayıt istasyonlarının yerleri ........... 108
ix
Şekil 4.2. Kuyu içi sismik ölçümü–sismik dalgaların izlediği yolun şematik gösterimi ……………….……………….……………….………………….
112
Şekil 4.3. Sarkaç-Ağırlık Yöntemiyle Dalga Oluşturma düzeneğinde; a) parçalar, b) kesme dalgası oluşturulmasının şematik gösterimi ……………………
115
Şekil 4.4. Sondajlardan elde edilen; (a) ince taneli (b) iri taneli malzemeye örnek .... 117Şekil 4.5. Kuyu içi sismik (a) ölçüm düzeneği, (b) kuyu içi ölçüm cihazı (jeofon) ... 118Şekil 4.6. Sondaj ve kuyu içi sismik verilerine dayalı olarak elde edilen kuyu kesiti
ve model için kullanılan litolojik tanımlamalara bir örnek ………………...
119Şekil 5.1. 27.07.2004 Ceyhan (Adana) depremi kayıtlarında zemin büyütmesi etkisi 123Şekil 5.2. 17.08.1999 Gölcük (Kocaeli) depremi kayıtlarında zemin büyütmesi
etkisi (Ulusay et al. 2004 tarafından kullanılan bu verilerde Adapazarı için kullanılan mesafe değeri değiştirilmiştir) ………………………………….
124Şekil 5.3. Türkiye’de 35º Doğu boylamı boyunca Kayabalı and Akın (2003)’ın
yerli ve yabancı sönüm denklemeleri kullanarak elde ettiği (kaya için) pik yatay yer ivmesi değerleri ……………….…………...………………….....
137Şekil 5.4. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile İnan
vd (1996) azalım ilişkisinin M=5,0 ve M=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir) ……………………………….
139Şekil 5.5. MW=5,0 (± 0,1 MW) ve MW=6,0 (± 0,1 MW) Türkiye depremleri ile İnan
vd (1996) azalım ilişkisinin M=5,0 ve M=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir) ……………………………..
139Şekil 5.6. MS=5,0 (±0,1 MS) ve MS=6,0 (±0,2 MS) Türkiye depremleri ile Aydan et
al. (1996) azalım ilişkisinin MS=5,0 ve MS=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir) ………..……………………...
140Şekil 5.7. MS=5,0 (±0,1 MS) ve MS=6,0 (±0,1 MS) Türkiye depremleri ile Aydan et
al. (1996) azalım ilişkisinin MS=5,0 ve MS=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir) ……...……………………...
141Şekil 5.8. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile Gülkan
and Kalkan (2002) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir) …..................
142Şekil 5.9. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile Gülkan
and Kalkan (2002) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir) …………....
143Şekil 5.10. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile
Ulusay et al. (2004) azalım ilişkisinin Mw=5,0 ve Mw=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir) ………..……
144Şekil 5.11. MW=5 (±0,1 MW) ve MW=6 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile Ulusay et
al. (2004) azalım ilişkisinin Mw=5,0 ve Mw=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir) ……...……………………..
146Şekil 5.12. ML=5,0 (±0,1 ML) ve MS=6,0 (±0,2 MS) Türkiye depremleri ile
Campbell (1988) azalım ilişkisinin ML=5,0 ve MS=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir) ………..……
147Şekil 5.13. ML=5,0 (±0,1 ML) ve MS=6,0 (±0,1 MS) Türkiye depremleri ile
Campbell (1988) azalım ilişkisinin ML=5,0 ve MS=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir) ……...…….
148Şekil 5.14. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile
Joyner and Boore (1988) azalım ilişkisinin Mw=5,0 ve Mw=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir) ......................
150
x
Şekil 5.15. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile Joyner and Boore (1988) azalım ilişkisinin Mw=5,0 ve Mw=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir) ……………
151Şekil 5.16. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile
Fukushima and Tanaka (1990) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir) ……………..
152Şekil 5.17. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile
Fukushima and Tanaka (1990) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir) ……………
153Şekil 5.18. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile
Sabetta and Pugliese (1987) azalım ilişkisinin Mw=5,0 ve Mw=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir) ……………..
155 Şekil 5.19. MW=5 (±0,1 MW) ve MW=6 (±0,1 MW)Türkiye depremleri ile Sabetta
and Pugliese (1987) azalım ilişkisinin M=5,0 ve M=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir) ……………
156Şekil 5.20. DAD’nin ivme ölçer şebekesine bağlı olarak Ceyhan’a yerleştirilen
KYHK istasyonuna ait zeminin dinamik ve fiziksel özelliklerini gösteren düşey kuyu kesiti …………..…………..…………..…………..…………...
163Şekil 5.21. ProShake’de zemin kesit bilgilerinin tanıtıldığı form sayfası …………... 165
Şekil 5.22. ProShake tarafından kil için çizilen “modül oranı-kesme gerilmesi” ve “sönümleme oranı-kesme gerilmesi” grafikleri ………….………………...
168
Şekil 5.23. ProShake’de zemin kesit bilgilerinin tanıtıldığı form sayfasına yazılan kesit bilgilerinin özet olarak görüntülenmesi ………….………….………..
169
Şekil 5.24. Tepki analizi için deprem hareketinin tanıtılması ………….…………… 171
Şekil 5.25. Orijinal deprem kayıtlarına göre 27 Haziran 1998 Ceyhan (Adana) depreminin ivme-zaman grafiği ………….………….………….……….....
173
Şekil 5.26. ProShake’te 27 Haziran 1998 Ceyhan (Adana) depreminin orijinal kaydından elde edilen; a) Fourier spektrumu-frekans (frekans değeri 1,49 Hz’dir) ve b) Fourier spektrumu-periyod grafiği (baskın periyod değeri 0,67 s’dir) ………….………….………….………….………….……….....
173Şekil 5.27. 27 Haziran 1998 Ceyhan (Adana) depreminin orijinal kayıt dosyası
kullanılarak diğer parametreler menüsünde hesaplatılan dinamik özelliklerin sayısal değerleri ………….………….………….……………..
174Şekil 5.28. ProShake’te; a) yer hareketi penceresi ve b) ters evrişim işleminden
sonraki ivme-zaman grafiği (pik yatay yer ivmesi 109,33 cm/s2) ………....
175Şekil 5.29. ProShake’te 27 Haziran 1998 Ceyhan (Adana) depremi kaydına ters
evrişim işlemi uygulandıktan sonra elde edilen değerine göre çizdirilen; a) Fourier spektrumu-frekans (frekans değeri 0,86 Hz’dir) ve b) Fourier spektrumu-periyod grafiği (baskın periyod değeri 1,16 s’dir) ……………..
176Şekil 5.30.a) Derinliğe bağlı grafik çizim menüsü, b) derinlik-ivme değişimi grafiği
(zemin yüzeyinden itibaren 90 m derinlikteki ivme değeri 109,6 cm/s2 olarak ölçülmektedir) ………….………….………….…………………….
177Şekil 5.31. Diğer parametrelere ait hesaplama menüsünde a) ters evrişim işlemi
yapılmadan önceki, b) ters evrişim işlemi yapıldıktan sonraki parametrelerin hesaplatıldığı işlem sayfası ve elde edilen değerler ………..
178Şekil 5.32. Verilere ait; a) dağılım grafiği, b) histogram ………….………………... 181Şekil 5.33. SPSS’de pik yatay yer ivmesi değerlerinin dağılım histogramı; normal
dağılıma uymaması ………….………….………….………….…………...
184
xi
Şekil 5.34. Bağımlı değişkenin a) log-normal, b) ln-normal dağılım grafiği ……….. 185Şekil 5.35. Mesafe (R)-magnitüd (M) grafiği (normal değerleriyle) ……………….. 186Şekil 5.36. Log(R) – log(M) grafiği ………………………………………………… 187Şekil 5.37. Pik yatay yer ivmesi-magnitüd dağılım grafiği (normal değerlere göre) .. 187Şekil 5.38. Log(ivme)-log(magnitüd) dağılım grafiği ……………………………… 188Şekil 5.39. Pik yatay yer ivmesi-mesafe dağılım grafiği (normal değerlere göre
çizdirilmiştir ve noktaların dağılımının daha belirgin görülebilmesi amacıyla eksenlerde negatif değerler kullanılmıştır) ………………………
188Şekil 5.40. % 95 güven aralığında çizdirilen log(a)-log(R) dağılım grafiği (içteki
eğri ortalamayı, diğer eğriler ise alt ve üst eşik değeri temsil etmektedir) ...
189Şekil 5.41. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile
önerilen azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir) ……………………………....
194Şekil 5.42. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile
önerilen azalım ilişkisinin M=5,0 ve M=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir) …………………………………….....
195Şekil 5.43. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile
önerilen azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (veriler zemin üzerindeki istasyonların deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilmiştir) ………………………………………...
196Şekil 5.44. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile
önerilen azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (veriler kaya istasyonlarından ve ayrıca zemin üzerindeki istasyonların deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilmiştir) ……....
197Şekil 5.45. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile
Ulusay et al. (2004) azalım ilişkisinin MW =5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (veriler zemin üzerine kurulu istasyonların deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilmiştir) …………….....
198Şekil 5.46. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile
Ulusay et al. (2004) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (veriler kaya üzerindeki istasyonlardan ve ayrıca zemin üzerindeki istasyonların deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilmiştir) ……………...……………...……………........
199Şekil 5.47. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile
Joyner and Boore (1988) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (veriler zemin üzerindeki istasyonların deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilmiştir) …………….......................
200Şekil 5.48. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile
Joyner and Boore (1988) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (veriler kaya üzerinden ve ayrıca zemin üzerindeki istasyonların deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilmiştir) ……………...……………...……………...…………….............
201
xii
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 3.1. Korelâsyon katsayısına (R) göre değişkenler arasındaki ilişki ………. 77
Çizelge 3.2. Çeşitli durumlara göre uygulanabilecek testler ……………...………. 94
Çizelge 4.1. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı-Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik (1997)’te tanımlanan zemin grupları ve özellikleri
99
Çizelge 4.2. Tatsuoka et al. (1980)’nin önerdiği birim ağırlık değerleri (Kayabalı 1993) ……………...……………...……………...……………...
110
Çizelge 5.1. Zemin büyütmesine örnek: 27.06.1998 Ceyhan-Adana depremi kayıtları ……………...……………...……………...……………...………
123
Çizelge 5.2. Zemin büyütmesine bir başka örnek: 17 Ağustos 1999 Gölcük (Kocaeli) depremi kayıtları(mesafe-pik yatay yer ivmesi değerlerine dikkat ediniz) ……………...……………...……………...…………….......
124 Çizelge 5.3. Türkiye için yerli araştırmacılar tarafından önerilen sönüm
denklemleri ……………...……………...……………...……………..........
125 Çizelge 5.4. Yabancı araştırmacıların Türkiye dışında meydan gelen deprem
verilerini kullanarak önerdikleri ve Türkiye’de de kullanılan sönüm denklemleri ……………...……………...……………...……………..........
133 Çizelge 5.5. 27 Haziran 1998 Ceyhan (Adana) depremine ait DAD’ne bağlı
KYHK cihazı tarafından DB yönündeki ivme değerinin ölçüldüğü deprem kayıt dosyasının bir bölümü (deprem kaydı 5840 satırdan oluştuğundan tamamı bu çizelgede verilmemiştir) ……………...……………...………...
164 Çizelge 5.6. Modül azalım oranı ve sönümleme grafiği için önerilen yöntemler …. 168
Çizelge 5.7. SPSS programı kullanılarak elde edilen regresyon analizi sonuçları ... 182
Çizelge 5.8. Sönüm denklemi oluşturulması amacıyla türetilen model denklemler 190
Çizelge 5.9. MW için model çalışmasında kullanılan deprem kayıtlarının özellikleri ……………...……………...……………...……………............
191
Çizelge 5.10. MS için model çalışmasında kullanılan deprem kayıtlarının özellikleri ……………...……………...……………...……………............
192
Çizelge 5.11. ML için model çalışmasında kullanılan deprem kayıtlarının özellikleri ……………...……………...……………...……………............
192
xiii
1. GİRİŞ
Konumu itibarı ile Alp-Himalaya tektonik kuşağı içerisinde yar alan Türkiye,
yıkıcı/hasar yapıcı depremlerin etkisi altındadır ve hasar yapıcı depremlerin en çok
meydana geldiği yerlerden birisidir. Genel olarak ülkemiz ve çevresinin Avrasya, Afrika
ve Hint-Avusturalya levhalarının (göreceli) hareketleri etkisiyle kuvvetli depremlerin
oluştuğu aktif bir kuşak içerisinde olduğu (McKenzie 1972) ve bu önemli deprem
kuşağının Akdeniz bölgesindeki en hareketli kısmını teşkil ettiği söylenebilir. Anadolu,
bu kuşağın genel özelliklerini ve kendine has birtakım jeolojik özellikleri bir arada
barındırır. Kuzeyde Avrasya, güneyde Afrika-Arabistan levhaları arasında kalan
ülkemizin jeolojisi, bu iki levhanın sürekli hareketlerine bağlı olarak gelişmiştir (Şengör
1980). Bugün Anadolu’da gözlediğimiz tüm genç ve etkin tektonik hareketler, kırık
kuşakları ve deprem etkinliği de bu levhaların hareketlerine bağlıdır (Şengör et al.
1985).
Türkiye’de sağ ve sol yönlü doğrultu atımlı, normal, bindirme ve -yeni gelişmeye
başlamış- açılma çatlağı şeklinde tespit edilen çok sayıda diri fay mevcuttur (Şaroğlu vd
1992, Kayabalı and Akın 2003). Bunların oluşturduğu başlıca tektonik kuşaklar; Bitlis-
Zagros Yamanma Zonu, Menderes Grabeni (Batı Anadolu Tektonik Kuşağı), Kuzey
Anadolu Fay Zonu (Seymen 1975) ve Doğu Anadolu Fay Zonu’dur (Ketin 1966, Ketin
1968, Arpat ve Şaroğlu 1972). Bu bölgeler; günümüzde depremselliğin kaynağı olan
diri fayları, bindirmeleri ve çöküntü havzalarını içermektedir (Kalafat 1998). Bu fay
kuşakları etkisiyle Anadolu levhası batıya doğru hareket etmektedir (Yaltırak et al.
1998). Günümüzde, alüvyon örtü ile kaplı alanlarda –yeterince araştırma yapılmaması
nedeniyle- halen tespit edilememiş birçok diri fayın var olma olasılığı çok yüksektir.
Gelişen tektonik sürece bağlı olarak, günümüze gelinceye kadar Anadolu’nun
depremselliği artmış, etkin faylar ve deprem kuşakları oluşmuştur (Şaroğlu vd 1987).
Oluşabilecek depremler, öncelikle diri faylar üzerindeki sismik boşluklarda (yüzeyde
kırık oluşturmamış ara bölgelerde) gelişecektir (Demirtaş ve Yılmaz 1996).
Türkiye topraklarının yaklaşık % 90’ı deprem tesiri altındadır. Ülke nüfusunun %
95’inden fazlası bu bölgelerde yaşamakta ve bu bölgelerin % 60’tan fazlası aktif fay
1
zonlarındaki depremlerden etkilenmektedir. Toplam 81 ilden 57’si ve nüfusu 1 000
000’un üstünde olan illerimizden 11’i aktif fay zonlarının etkisindedir. Türkiye’deki
elektrik santrallerinden 65’ten fazlası 1. derece, 28 tanesi de 2. derece deprem
bölgesinde bulunmaktadır (Erdik 2000). Ancak, Kayabalı (2002) tarafından yapılan
çalışmada; güncel neotektonik verilere dayanarak tanımlanan 14 ana sismik kaynak
bölgesi dikkate alındığında Türkiye’nin neredeyse tamamının deprem tesirinde olduğu
görülmektedir.
Deprem esnasında meydana gelen enerjinin büyüklüğü, düzensiz ve denetimsiz
şehirleşmeye bağlı olarak büyük hasarlara neden olmaktadır. Dünya Bankası raporuna
göre, 1999 yılında Türkiye’de büyük hasara neden olan iki büyük deprem insanları
olumsuz bir şekilde etkilemiş ve ekonomide büyük zararlar meydana getirmiştir
(Worldbank 1999, Özmen 2000, USGS 2000, Erdik 2004). Geçen yüzyıl içerisinde
meydana gelen 158 hasar oluşturan depremde 97.200 kişi hayatını kaybederken,
175.000 kişi yaralanmış ve 583.371 bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Bu
afetlerin ekonomiye verdiği zarar -yapılarda oluşan hasar ile işletmelerin üretim kaybı
da göz önüne alındığında- gayri safi milli hâsılanın % 3-4’ü kadardır (SPO 2000).
1992-2004 yılları arasında yaşanan ağır maddi hasara ve on binlerce can kaybına neden
olan büyük depremler, önemli ve aktif bir deprem kuşağı üzerinde olan Türkiye’de
depremlerin sürekli yaşanacağının bir işaretidir. Erzincan, Dinar, Ceyhan, Kocaeli,
Düzce ve Bingöl depremleri de bunun en çarpıcı örnekleridir.
Depremin neden olduğu hasarlarda, yerel zemin şartlarının (Kayabalı 1997), tasarım ve
inşaat kusurlarının etkisi söz konusudur. Depreme dayanıklı yapı tasarımında dikkate
alınması gereken en önemli parametre depremin ivme değeridir. Deprem sırasında açığa
çıkan enerji elastik dalgalar şeklinde yayılmaktadır. Bu dalgaların yapı üzerine etkisi
yatay yer ivmesinin (ve dolayısıyla yapıdaki taban kesme kuvvetinin) bir fonksiyonudur
(Şekil 1.1).
2
Yukarıdaki süreçler aşağıdaki şekilde devam eder: 1. Sismik temel kesme kuvvetinin (V) değeri belirlenir. 2. Yapının en üstündeki toplam tepki kuvveti (Ft) herbir kata uygulanan yanal kuvvetler (Fx) biçiminde
temel kesme kuvvetine (V) dağıtılır. Ft= 0.07 TV Ft, V’den çıkarılır ve geriye kalan kuvvet binanın yanal yüksekliği (Wxhx) oranında dağıtılır. 3. Katları etkileyen kuvvetlerin toplamında (Ft + Fi + Fi-1, vb.) olduğu gibi dizayn kat kesmesi (Vx)
tanımlanır. X katında direnç elemanlarının rijitliği oranına göre Vx dağıtılır. Kesmenin dağıtımında herbir katta kütlenin hesaplanan merkezden % 5’lik yer değiştirmesi kabul edilebilir.
4. Katların üzerindeki yanal kuvvetler ve direnç elemanları arasındaki dış merkezden dizayn burulma momenti tanımlanır. Kütlenin % 5’lik yer değiştirmesi öngörülerek tesadüfi burulma eklenir.
5. Herhangi bir seviyedeki devrilme momenti yanal kuvvetler (Ft + Fi + Fi-1) kullanılarak direnç göstermesi belirlenir ki bu da herbir seviyenin üzerinde etkilidir. Sıradan binalar için Ft kuvveti zemin-temel ara yüzeyinde ihmal edilebilir. İzin verilebilir gerilme ve zeminin taşıma gücü değeri 1/3 oranında artabilir.
6. Yönergeye uygun yanal kuvvetlerden hesaplanan kat ötelenmesi değerleri genellikle aşılmamalıdır. · 0.04/Rw ya da 0.005Hx } binalar<65' yükseklik · 0.03/Rw ya da 0.004Hx } binalar>65' yükseklik 7. P-delta etkilerinin oluşturduğu üye kuvvetlerin, momentlerin ve kat ötelenmelerinin sonucu aşağıdaki
oran göz önüne alınmadan değerlendirilir. (([DL + x katının üzerindeki LL](x katındaki ötelenme))/(Vx(Hx))) ≤ 0.10 Burada; V: Temel kesme kuvveti, Wx: x. katın ağırlığı, hx: x. katın zeminden yüksekliği, Hx: x. katın kat yüksekliği, Fx : x. kata etki eden yanal (tepki) kuvvet, Fi: en üst kata etki eden kuvvet, Ft: yapının en üstündeki toplam tepki kuvveti ve T: yapının doğal periyodu,
D: ortalama statik yer değiştirme, Rw: yapısal sistem için tepki değişiklik katsayısı. Şekil 1.1. UBC (Uniform Building Code) 1988 eşdeğer yanal kuvvet dizayn işlemleri
(UBC 1988)
Kuvvetli yer hareketi üreten diri fay hatlarının uzağındaki yerlerde, mesafeye bağlı
olarak yapılara etki edecek deprem yükü, dolayısıyla hasara neden olan kesme
3
kuvvetinin etkisi, sönüm denklemi yardımıyla gerçek değerine yakın olarak elde
edilebilir.
Deprem kaynaklı yanal yüklerin/kuvvetlerin gerçek değerlerine yakın olarak elde
edilmesinin bir diğer yararı da, ülkeler için stratejik öneme sahip viyadük, tünel, baraj
ve santraller gibi yerüstü veya yeraltı mühendislik yapılarının uzun yıllar güvenle
hizmet vermesini sağlayacak olmasıdır. Bunlara gelecek deprem yüklerinin gerçek
değerinden yüksek hesaplanması, inşaatlarda gereğinden çok daha fazla donatı
kullanılmasına (tahkimat yapılmasına) dolayısıyla da gereksiz masrafa neden olacaktır.
Bunun yanında deprem yükünün gereğinden daha düşük alınarak proje hesaplarının
yapılması ise, yapının en küçük bir sismik aktivitede yıkılmasına ve ülkenin büyük
ekonomik zararlara uğramasına neden olmaktadır.
Deprem insanlığın sürekli beraber yaşamak zorunda kalacağı ve değiştiremeyeceği bir
doğa olayı olmasına rağmen, depremlerin yıkıcı etkilerinden korunmak veya deprem
hasarını en aza indirmek mümkündür. Başlıca korunma yolu mühendislik yapılarının
proje hesabında, arazi ve laboratuar çalışmalarıyla elde edilen jeoteknik verilerin tam ve
doğru olarak dikkate alınmasıdır. Ancak, önemli bir deprem kuşağında olan ülkemiz
gibi bir yerde, kendine has bazı mühendislik özellikleri son yıllara kadar yeterince
araştırılmamıştır. Bunlardan birisi de deprem enerjisi azalım ilişkisi ya da diğer bir
deyişle sönüm denklemidir. Ülkemizde yaygın olarak kullanılan sönüm denklemleri
genellikle ülkemiz dışındaki yerlerde üretilmiş denklemlerdir. Bunlardan en sık
kullanılanları Joyner and Boore (1988), Campbell (1988), Sabetta and Pugliese (1987),
Fukushima and Tanaka (1990), Sadigh et al. (1997) tarafından üretilen azalım
bağıntılarıdır. Bunların yanı sıra Estava (1974) gibi daha az kullanılan denklemler de
vardır. Yabancı araştırmacılar tarafından önerilen (ithal) sönüm denklemleri içerisinden
özellikle birkaç denklemin tercih edilmesindeki en önemli faktör; denklemlerin San
Andreas Fayı’ndaki yer hareketlerine göre üretilmiş olması ve San Andreas Fayı’nın da
Kuzey Anadolu Fayı’na kökensel bir benzerlik göstermesidir (Şekil 1.2). Kullanılan
ithal sönüm denklemlerinin fayların kökensel benzerlikleri temeline dayandırılması
bilimsel açıdan tatmin edici bir gerekçe olamaz. Her iki fay sisteminin atım değerleri
birbirinden oldukça farklı ve fizyografik görünümleri değişiktir (Ketin 1976). Bunun
4
yanı sıra Türkiye’nin kabuk yapısı Batı Anadolu ve Trakya bölgeleri dışında yeterince
araştırılmamıştır (Necioğlu 2004). Bu nedenle San Andreas Fayı’nın ürettiği depremlere
bağlı geliştirilen sönüm denklemlerinin Türkiye’de kullanılması tartışmalı bir konudur.
Şekil 1.2. Kuzey Anadolu Fayı ile San Andreas Fayının karşılaştırılması (USGS 2000)
İthal sönüm denklemlerinin yanı sıra; İnan vd (1996), Aydan et al. (1996) ile Gülkan
and Kalkan (2002), Ulusay et al. (2004) ve Özbey et al. (2004) tarafından 1976 yılından
herbir çalışmanın yayınlandığı tarihe kadar ülkemizde oluşan depremlere ait kayıtların
bir bölümü kullanılarak Türkiye için önerilmiş (yerli) sönüm denklemleri de
bulunmaktadır. Ancak, İnan vd (1996) azalım bağıntısı sismotektonik açıdan benzer
bölgeler için türetilmiş sönüm denklemleriyle karşılaştırıldığında; olduğundan büyük
ve/veya abartılı pik yer ivmesi değeri vermektedir (Kayabalı 2002).
Yerli azalım denklemlerinin oluşturulması sırasında birçok araştırmacı tarafından
ağırlıklı olarak Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi (DAD)’nin
kayıtları kullanılmıştır. Ancak DAD’nin verileri; mükerrer kayıt, aletsel kayıt hataları,
aynı depremi farklı yerlerde veya aynı yerde peş peşe değişik deprem büyüklük
ölçekleriyle tanımlama, kaydedilmiş bazı depremlerin büyüklüğünün hesaplanmamış
olması gibi bazı fiziksel hatalar içermektedir.
5
Türkiye’de DAD’ne bağlı 140 civarındaki kuvvetli yer hareketi kaydedici istasyonun
neredeyse tamamı; kolay ulaşım sağlamak, haberleşme imkânı, korunması ve elektrik
ihtiyacı gibi zorunlu nedenlerle kamu binalarına yerleştirilmiştir. Seçilen kamu
binalarının büyük bir çoğunluğu da (yaklaşık 80 tanesi) zemin üzerine inşa edilmiştir.
Dolayısıyla ivme ölçerler zemin üzerinden kayıt almaktadır. Bu kayıtlar zeminin
büyütme değerlerine maruz kalmakta ve ivme değeri zemin büyütmesinin etkisiyle
gerçek değerini yansıtmamaktadır (Kayabalı 2002). Bu duruma en güzel örnek; 27
Haziran 1998 Ceyhan (Adana) depremindeki ölçümler verilebilir. Deprem dış
merkezinden 15 km uzaklıktaki kireçtaşları üzerine kurulu Nacarlı köyünde maksimum
ivme 24 gal olarak ölçülmüş, deprem dış merkezine 30 km uzaklıktaki Kılıçlı köyünde
ivme değerinin daha düşük olması beklenirken-bunun tam tersi maksimum yatay yer
ivmesi 122 gal gibi çok daha büyük bir değerde ölçülmüştür (Gürbüz vd 2000). Bu da
deprem ivmelerinin olduğundan daha büyük kaydedilmesinde zeminlerin büyütme
etkisinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Sönüm denklemlerinin kaya üzerine
kurulu cihazların aldığı kayıtlar kullanılarak türetilmesi gerektiğinden bütün kayıtlar
incelenerek zemin etkisinden arındırılmalı, hatalı ve mükerrer olanlar ayıklanmalı ve
aletsel standardı sağlandıktan sonra kullanılmalıdır. Bu özellikteki kayıtlar daha sağlıklı
sönüm denklemleri üretilmesine yarayacaktır.
1999 yılında ülkemizi vuran iki büyük depremden sonra yürürlüğe konan yasa ve
yönetmelikler gerek depreme dayanıklı yapı tasarımı ve gerekse zemin dinamiği
çalışmalarında kullanılan deprem parametrelerinin sağlıklı bir şekilde ortaya konması
gerektiğini bir kez daha ön plana çıkarmıştır. Türkiye’nin kendine özgü bir azalım
ilişkisinin ortaya konulması ve Türkiye’nin deprem bölgeleri haritasının son yıllarda
oluşan deprem verileri de kullanılarak güncelleştirilmesi gerekmektedir (Kayabalı and
Akın 2003). Güncelleştirilmiş bir azalım ilişkisinin ortaya konması bundan sonra
Türkiye’de sismik tehlike analizlerinin daha sağlıklı yapılmasına; zeminlerle ilgili
sıvılaşma ve zemin büyütmesi çalışmalarıyla yapılardaki taban kesme kuvvetinde (Şekil
1.1) kullanılacak yatay yer ivmesi değerlerinin güvenilir şekilde elde edilmesine
yarayacaktır
6
Elde edilecek veriler, sadece inşaat mühendisleri tarafından değil, aynı zamanda şehir
ve bölge planlamacılar tarafından da –yerleşim alanlarının tespitinde, imar planlarının
hazırlanmasında ve şehir gelişme alanları ile genişleme yönlerinin belirlenmesinde-
şehir planlaması için kullanılacak önemli parametrelerden birisidir.
Kuvvetli yer hareketi parametrelerini zemin üzerine konuşlandırılmış cihazlardan elde
edilmiş haliyle kullanmak, Aydan et al. (1996), İnan vd (1996), Gülkan and Kalkan
(2002) örneğinde olduğu gibi azalım ilişkisi geliştirilmesinde hiçbir fayda sağlamadığı
gibi, bu ilişkileri kullanacak araştırmacıları yanlış sonuçlara götürecektir.
Türkiye’nin kendine has deprem kayıtları ve litolojik birimlerinin özelliklerine uygun
veriler kullanılarak yeni bir deprem enerjisi azalım bağıntısının geliştirilmesi
zorunludur.
Bu çalışmayla, Türkiye’de elde edilen kuvvetli yer hareketi parametrelerinin zemin
etkisinden arındırılarak yeniden değerlendirilmesi suretiyle: Özellikle zemin üzerinde
bulunan istasyonlardan elde edilen pik yatay yer ivmesi değerlerinin zemin etkisinden
arındırılabilmesi için, birtakım süreçlerden geçirilerek temel kayayı temsil eden
değerlere dönüştürülmesi ve elde edilen yeni ivme değerleri kullanılarak çoklu
regresyon yoluyla Türkiye’ye özgü daha güvenilir ve güncel bir azalım ilişkisinin ortaya
konulması amaçlanmaktadır.
7
2. MATERYAL VE YÖNTEM
Zemin etkisinden arındırılmış deprem kayıtlarına göre, Türkiye için yeni bir deprem
enerjisi azalım bağıntısı oluşturulması amacıyla hazırlanan bu çalışmada kullanılan
materyal ve yöntemler alt bölümler halinde aşağıda verilmiştir.
2.1. Materyal
Çalışmada kullanılan başlıca materyal, Türkiye’de kaydedilen kuvvetli yer hareketleri,
kuyu içi sismik verileri, ProShake bilgisayar programı ve Statistical Package for Social
Science (SPSS) yazılımıdır.
2.1.1. Türkiye kuvvetli yer hareketi kayıtları
Çalışmada kullanılan ana materyal, değişik kurumlar tarafından ülkemizin değişik
yerlerinde kaya ve zemin üzerine konuşlandırılmış kuvvetli yer hareketi kayıt (KYHK)
cihazları tarafından derlenen verilerden oluşmaktadır.
Kuzey-güney (K-G), doğu-batı (D-B) ve düşey yönde kaydedilen zamana bağlı yer ivme
değerlerinden sadece K-G ve D-B yönünde olanlar çalışmanın KYHK verilerini
oluşturmaktadır. Depreme dayanıklı yapı tasarımına yönelik azalım bağıntısı
geliştirmede düşey yer ivmesi genellikle ayrı değerlendirilmektedir.
Çalışmada kullanılan KYHK’nın çoğu, Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma
Dairesi (DAD)’nin derlediği verilerden, çok daha az kısmı ise Boğaziçi Üniversitesi
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) ile İstanbul Teknik
Üniversitesi (İTÜ)’nin elde ettiği verilerden oluşmaktadır.
DAD’nin denetimindeki 140 adet kayıt istasyonundan 1976-2004 yılları arasında K-G ve
D-B yönlerinde alınan yaklaşık 3500 kayıttan 516 adedi çalışmada kullanılmaya elverişli
niteliktedir.
8
DAD, KRDAE ve İTÜ’nin kayıtlarında yer ivmesinin zamana bağlı değişiminin yanısıra
deprem kayıt istasyonunun adı ve koordinatı, depremin oluş tarihi, saati, depremin
koordinatı, magnitüdü, derinliği, deprem kaydının alındığı yön, pik ivme değeri, ivme
ölçerin kayıt aralığı ve alınan toplam kayıt sayısı gibi bilgiler yer almaktadır.
2.1.2. Kuyu içi sismik verileri
Türkiye’de en fazla kayıt istasyonu DAD’ne bağlıdır. Bu deprem kayıt istasyonlarından
zemin üzerine yerleştirilenlerin kayıtları zemin etkisindedir. Zeminin deprem kayıtlarına
olan etkisini belirleyebilmek için KYHK istasyonlarının kurulu olduğu zeminlerin
fiziksel ve dinamik özelliklerinin belirlenmesi gereklidir. Zemine ait gerçek özellikler
ancak yerinde deneylerle belirlenebilir. Zemine ait fiziksel ve dinamik özelliklerin
yerinde tespiti için her bir KYHK istasyonunda sondaj yapılması en sağlıklı ve en
güvenilir veri elde etme yöntemidir.
Zemine ait fiziksel özellikler gözlem ve basit düzenekler kullanılarak yapılan arazi
deneyleriyle tespit edilebilirken, dinamik zemin özellikleri ancak jeofizik yöntemlerle
belirlenebilir. Dinamik zemin özelliklerinin arazide belirlenmesi için en uygun yöntem
ise kuyu içi sismik deneyidir. Kuyu içi sismik deneyi zeminin düşey kesitine uygun
olarak yüzeyden aşağıya doğru her bir tabakanın P ve S dalgası iletme hızını belirlemek
amacıyla yapılır. Her bir tabakanın dalgaları farklı hızda iletmesi, deprem kayıtlarını
etkilemektedir. Kuyu içi sismik verileri, bir kaynaktan gönderilen dalganın jeofona geliş
süresinin kaynak jeofon mesafesiyle ilişkilendirilmesi sonucunda elde edilir. Elde edilen
kuyu içi sismik verileri, ters evrişim işleminde dinamik özelliklerin tanımlanmasını
sağlayan zemin bilgilerini içermektedir.
Türkiye’de DAD’a bağlı olarak kayıt alan KYHK istasyonları sayısı yaklaşık olarak 140
tanedir. KYHK istasyonları içerisinde zemin ortamına kurulu olan istasyonlardan
64’ünde yaklaşık 100 m derinliğinde sondaj kuyusu açılarak ölçülen P ve S dalgası
iletme hızları ters evrişim işleminde kullanılacak temel materyallerden birisidir. Düşey
kuyu yöntemiyle kuyu içi sismik ölçümlerinin alınması çalışmanın seri biçimde
yapılmasına imkân vermektedir. Her bir sondaj kuyusunda yer yüzeyinden derine doğru
9
ilk 30 m’de her 2 m’de bir olmak üzere 15 ölçüm ve 30 m’den sonra her 5 m’de bir
olmak üzere 100 m derinliğe kadar 13 ölçüm olmak üzere alınacak toplam 28 ölçüm
çalışmada kullanılacak kuyu içi sismik verilerini oluşturmaktadır.
2.1.3. ProShake bilgisayar programı
Literatürde verilen kuvvetli yer hareketi sönüm denklemlerinin çoğu kaya üzerine
kurulmuş olan kayıt istasyonlarından alınan veriler kullanılarak geliştirilmiştir.
Türkiye’deki KYHK istasyonlarının yarıdan çoğu zemin üzerine kurulmuş olup, zemin-
kaya ara yüzeyinden, yer yüzeyindeki kayıt istasyonuna gelen sismik dalgaların genel
karakteri az veya çok değişkenmektedir. Bu değişimler çoğu zaman “büyütme”
şeklindedir.
Türkiye’deki kuvvetli yer hareketinin mesafeye bağlı olarak enerji sönümünü ifade eden
yeni bir bağıntı geliştirmek için, kayada konuşlandırılmış kayıt istasyonlarından elde
edilen verilerin (74 depreme ait 170 kayıt değeri) yeterli olmayacağı düşünülmektedir.
Veri miktarını arttırmak için, zemin üzerine konuşlandırılmış kayıt istasyonlarından elde
edilen yer ivmelerinin de (127 depreme ait 346 kayıt değeri) kullanılması daha sağlıklı
bir azalım ilişkisi elde etmek açısından uygun olacaktır. Bu amaçla, zemine
yerleştirilmiş KYHK cihazlarının ölçtüğü deprem kayıtlarındaki zemin etkisinin
giderilmesine (veya kayadan alınmış kayıt özelliğine yaklaştırılmaya) çalışılmıştır.
Zemin üzerine konuşlandırılmış kayıt istasyonlarından derlenen ivme-zaman verilerinin,
azalım ilişkisi geliştirmede kullanılabilmesi için, birtakım süreçlerden geçirilmesi
gerekmektedir. Ters evrişim (deconvolution) adı verilen bu işlem genellikle elle
yapılamayacak kadar uzun zaman aldığından, bu işlem bilgisayar programları yardımıyla
yapılmaktadır. Bu tür programlar arasında en popüler olanı, orijinali Schnabel et al.
(1972) tarafından SHAKE adıyla geliştirilen ve daha sonra birçok araştırmacı tarafından
değişkenerek bugünkü şeklini alan PROSHAKE programıdır (ProShake 2003,
www.proshake.com).
10
ProShake, bu tür işlemleri yapabilmek için incelenen alana ait zeminin düşey kesit
bilgisine, zeminin fiziksel ve dinamik özellikleri ile bir senaryo depreme ihtiyaç
duymaktadır.
2.1.4. SPSS bilgisayar programı
Literatürde sönüm denklemi oluşturulması hedeflenen bölgelerde, oluşan depremlere ait
ivme değerleri ile deprem dış merkezi-kayıt istasyonu mesafesi ve deprem büyüklüğü
gibi faktörler arasındaki ilişki irdelenmektedir. İrdeleme işlemi istatistiksel yöntemlerle
gerçekleştirilmektedir. İstatistiksel hesaplamalarda kullanılan her bir faktör, bir değişken
olarak kabul edilmektedir.
Uygulanacak istatistik değerlendirme yöntemine değişken sayısı dikkate alınarak karar
verilmektedir. Sönüm denklemlerinde kullanılan değişken sayısı ikiden fazla (magnitüd,
mesafe ve ivme gibi) olduğundan, genelde çoklu regresyon analizi uygulanır. Çoklu
regresyon analizinin hesaplama işlemleri oldukça uzun zaman almakta ve dikkat
gerektiren işlemler içermektedir. Hesaplama işlemleri sırasında çeşitli kontrol testleri
uygulanması gerekmektedir. Her aşamada tekrar yapılması gereken işlemlerde hata
yapma ihtimali oldukça yüksektir. Bu nedenle istatistik işlemlerin yapılabilmesi için
bilgisayar yazılımlarından birisinin kullanılması tercih edilmektedir. Günümüzde
geliştirilen istatistik yazılımları içerisinde en çok tercih edilenlerden birisi SPSS
programıdır.
SPSS güçlü bir veri işletim sistemini kullanarak istatistik analizi gerçekleştiren windows
tabanlı programdır.
SPSS programı kullanılarak işlenmesi hedeflenen veriler programın tanıdığı ve/veya
kullandığı veri biçimine dönüştürülerek yeni veriler hesaplatılmakta ve elde edilen
değerler yardımıyla istatistiksel işlemler gerçekleştirilmektedir. Girdilerin ve elde edilen
sonuçların her aşamada grafikleri de çizdirilerek kontrol edilebilmesi ve gerektiğinde
muhtemel hataların düzeltilebilmesi mümkündür.
11
SPSS programının ana penceresindeki menü çubuğunda; dosya, kontrol, veri, görünüm,
çalışma, dönüştürme, hesaplama, grafik, faydalanma, pencere, yardım gibi alt menüler
yer almakta ve ilgili işlemler buralardaki alt işlem komutları yardımıyla yaptırılmaktadır.
Programın çalışması esnasında elde edilen değerlerin karşılaştırılması amacıyla Anova,
F-testi ve t-testi gibi kontrol işlemleriyle doğrusallıktan ayrılış önem testleri
yapılmaktadır.
2.2. Yöntem
Çalışmada kullanılan başlıca yöntem, sondaj kuyusu açılması, kuyu içi sismik deneyi,
ters evrişim (deconvolution), magnitüd dönüşümü, regresyon ve korelasyon analizidir.
2.2.1. Sondaj kuyusu
Zeminin fiziksel ve dinamik özelliklerini araştırabilmek için sondaj yapılması gereklidir.
Sondaj yapmak için çok farklı düzenekler bulunmaktadır. Sondajların derinliğine bağlı
olarak sondaj yöntemi belirlenmektedir. Ancak, diğer yöntemlere göre çeşitli avantajları
olması nedeniyle döner tablalı sondaj düzenekleri bu tür çalışmalarda tercih
edilmektedir.
Zemin dinamik özelliklerinin araştırılması amacıyla alüvyon ortamlarda açılan
sondajların küçük çaplı olması tercih edilmektedir. Bu durum kuyu göçmesine engel
olmasının yanında jeofonların kuyu cidarına iyice oturmasını ve yerleşmesini ve
dolayısıyla güvenilir veriler elde edilmesini sağlar.
Derinliği çok fazla olan zeminlerde yapılan büyütme analizi çalışmaları zemin
büyütmesinin genellikle üst 200 ft’lik (~60 m) zonda meydana geldiğine işaret
etmektedir (Seed et al. 1999). Bu bakış açısı dikkate alındığında sondaj kuyu
derinliklerinin 60 m’den az olmaması gerekir. Hatta (mümkün olduğu takdirde)
literatürde ifade edildiğinden farklı olarak 60 m’den daha derin zemin katmanlarının
büyütmeye hatırı sayılır etkisinin olup olmadığı da incelenebilir.
12
Bu nedenle sondajlarda 100 m derinliğe kadar inilerek; sondaj kuyularından elde edilen
kırıntılar yardımıyla fiziksel özelliklerle beraber litolojik tanımlama yapılması, kuyu içi
sismik ölçümleriyle de zemini oluşturan her bir tabakanın dalga iletme hızının
belirlenmesi hedeflenebilir.
Türkiye’de DAD’a bağlı 140 KYHK istasyonu içerisinde zemine kurulu olanlardan
64’ünde sondaj kuyusu açılarak zeminin litolojik özellikleri tanımlanabilir ve ilgili
deneyler yapılarak zemin tabakalarının dinamik özellikleri belirlenebilir.
2.2.2. Kuyu içi sismik yöntemi
Türkiye’de DAD’ne bağlı KYHK istasyonlarından zemin üzerine yerleştirilenlerin
kayıtları zemin etkisindedir. Deprem kayıtlarındaki bu etkiyi sağlıklı ve güvenilir veriler
kullanarak belirleyebilmek için ivme ölçerlerin kurulu olduğu zeminlerin fiziksel ve
dinamik özelliklerinin belirlenmesi gereklidir.
KYHK istasyonlarının zeminine ait fiziksel ve dinamik özelliklerin tespiti için her bir
istasyonda sondaj yapılarak yerinde deneylerle belirlenmesi en sağlıklı ve en güvenilir
veri elde etme yöntemidir.
Zemine ait fiziksel özelliklerin bazıları gözlem ve basit düzeneklere ihtiyaç duyulan
arazi deneyleriyle tespit edilebilirken dinamik zemin özellikleri jeofizik yöntemlerle
belirlenebilir. Dinamik zemin özellikleri kuyu içi sismik yöntem yardımıyla arazide
belirlenebilmektedir.
Kuyu içi sismik ölçümleri birbirinden farklı birkaç yöntemle yapılabilmektedir. Ancak,
diğerlerine göre daha ekonomik olması, fazla zaman almaması ve daha kolay kesme
dalgası oluşturulabilmesi gibi avantajları nedeniyle düşey kuyu (kuyu aşağı) yöntemi
tercih edilmektedir. Düşey kuyu yönteminin uygulanabilmesi için arazide sondaj
yapılması gereklidir.
13
Kullanılan sismik yöntemde, tabakaların dinamik özelliklerini belirleyebilmek için hız
değişiminden yararlanılmaktadır. Bunun için kaynaktan dalgalar oluşturularak daha
uzakta veya derinde bulunan jeofonlara varış zamanları kaydedilir. Buradan hareketle
tabakaların dalga iletme hızları belirlenir (Kramer 1996).
Düşey kuyu yönteminde değişik birçok enerji kaynağı kullanılarak P ve S dalgaları
oluşturulur. Birçok sismik araştırmada daha hızlı olduğu ve jeofonlara daha önce geldiği
için, P dalgaları kullanılır (Telford 1990). Bunun yanı sıra, zemine sıkıca oturtulmuş bir
kütüğe yatay yönde çarpma uygulanarak SH dalgası üretilmesi kullanılan yöntemlerden
birisidir.
Sismik deneyi sırasında jeofonların kuyu içinde mümkün olduğunca birbirine yakın ve
tabaka sınırlarını temsil edecek şekilde farklı derinliklere yerleştirilmesi gerekir. Her
jeofon derinliği için birer atış yapılması prensibine göre her derinlik kademesinde
zeminin P ve S dalgası iletme özelliği kaydedilir.
DAD’a bağlı KYHK istasyonlarında açılan her sondaj kuyusunda yüzeyden derine doğru
ilk 30 m’de her 2 m’de bir, 30 - 100 m aralığında her 5 m’de bir düşey kuyu yöntemiyle
kuyu içi sismik deneyi yapılarak zemin tabakalarının P ve S dalgası iletme hızları
belirlenmiştir.
Sismik araştırmalarda kaliteli veri elde edilmesinde enerji kaynağının önemi büyüktür.
Enerji kaynağı seçimine büyük özen gösterilerek en uygun enerji kaynağının tespit
edilmesi gerekir. Güvenlik kısıtlaması olmayan, kullanılabilmesi için uzun bürokratik
işlemler gerektirmeyen, ekonomik olan, nakliye ve personel güvenliğini tehdit etmeyen,
çevreye zarar vermeyen ve her yerde rahatça kullanılabilecek yeni bir enerji kaynağı
arayışı sonucunda geliştirilen “Sarkaç-Ağırlık Yöntemiyle Dalga Oluşturma” düzeneği
kesme dalgası oluşturmak amacıyla çalışmada kullanılan yeni dalga üretme kaynağıdır.
14
2.2.3. Ters evrişim (deconvolution)
Zemininin fiziksel ve dinamik özellikleri belirlenen KYHK istasyonlarının ölçtüğü ivme
kayıtlarındaki zemin etkisinin giderilmesi gerekir. İvme kayıtlarının zemin etkisinden
arındırılabilmesi için bir dizi matematiksel dönüşüm işlemine tabii tutulması gerekir.
Oldukça karmaşık hesaplamalar içeren işlemlerin bütününe ters evrişim (deconvolution)
adı verilmektedir. Ters evrişim işlemi, hem düşey ayrımlığı artırmak amacıyla hem de
kaynak tarafından yaratılan düşey olayları bastırmak amacıyla kullanılır.
Sismik analizlerde en önemli çalışma aşaması, verilerin bir ters süzgeç kullanılarak ile
ters evrişim işlemine tabi tutulmasıdır. Ters evrişim işlemi, zemin yüzeyinde ölçülen bir
deprem kaydının özellikleri bilinen derinliğe kadar ortam etkisinin ortadan kaldırılması
fikrine dayanır.
Yerdeki bir enerji veya hareket zeminden geçerek yüzeydeki alıcılar tarafından
kaydedilir. Enerjinin yüzeye doğru hareketi sırasında yer içinin bir doğrusal sistem gibi
davrandığı varsayılarak bu esnada ölçülen sismik kayıtlar da doğrusal sistemin çıkışı
olarak kabul edilmektedir. Doğrusal bir sistemin etkisi transfer fonksiyonu olarak kabul
edilirse doğrusal bir sistemin çıkışı -ki bu deprem kaydı olarak kabul edilebilir- ters
çözümleme işlemleriyle geriye doğru dönüştürülerek ilksel değeri belirlenebilir.
Yer özelliklerini içeren sistem fonksiyonu aslında yer içi özelliklerini tanımlayan
yansıma katsayıları serisidir. Eğer sistem fonksiyonu belirlenebilirse kayıt sinyali bu
fonksiyon ile süzgeçlenerek istenen veriler elde edilebilir. Bu işleme ters evrişim
(deconvolution) denmektedir.
Ters evrişim işleminde deprem kayıt istasyonunun zemini süzgeç olarak kabul edilebilir.
Bu durumda deprem kayıt istasyonunun dinamik zemin özelliklerine ihtiyaç duyulur.
Süzgeç bilindiğinde, mevcut çıktı verileri filtre ile işleme tabi tutularak sisteme gelen
ilksel dalga özellikleri belirlenebilir. Ters evrişim işlemi uzun süren ve çok dikkat
gerektiren matematiksel işlemler olduğundan ilgili hesaplamalar ProShake programı
kullanılarak yaptırılmıştır.
15
2.2.4. Magnitüd ölçekleri ve dönüşümleri
Bu çalışmada Türkiye’nin çeşitli yerlerinde kaya ve zemin üzerine değişik kurumlar
tarafından yerleştirilmiş KYHK istasyonları tarafından ölçülen deprem verileri
kullanılmaktadır. Deprem verisi olarak M≥4,0 olan deprem kayıtları tercih edilmektedir.
Deprem büyüklüğü hesabında birbirinden farklı yöntemlerle geliştirilen değişik ölçekler
kullanılmaktadır. Deprem büyüklüğünün hesaplanması, elde edilen parametreler
kullanılarak dolaylı yollarla yapılır. Deprem dalgasının hareket ettiği ortama, deprem
dalgasının odaktan itibaren ölçüldüğü uzaklığa ve depremin açığa çıkardığı enerjiye
bağlı olarak kullanılan deprem büyüklük ölçekleri birbirinden farklı olarak
seçilmektedir.
Geliştirilen farklı magnitüd ölçekleri içerisinde Richter yerel magnitüdü (ML), yüzey
dalgası magnitüdü (MS), moment magnitüdü (MW) ve süre magnitüdü (MD) oldukça
yaygın olarak kullanılmaktadır.
Çalışmada kullanılmak üzere seçilen depremlerin magnitüdünün ilgili kurumlar
tarafından farklı ölçeklerle ifade edildiği dikkat çekmektedir. Sönüm denklemi
oluşturulması sırasında kullanılacak depremlerin magnitüdlerinin aynı ölçek sisteminde
tanımlanmış olması gereklidir. Bu nedenle çalışmada kullanılacak depremlerin aynı
büyüklük ölçeğine dönüştürülmesi gerekir. Deprem büyüklükleri yerli araştırmacılar
tarafından -Türkiye’de meydana gelen deprem kayıtlarına göre- önerilen magnitüd
dönüşüm bağıntıları yardımıyla ML, MS ve MW magnitüd ölçeklerinin her üçüne de
dönüştürülebilmektedir.
2.2.5. Regresyon ve korelasyon analizi
Kuvvetli yer hareketinin mesafeye bağlı etkisinin bir ifadesi olan sönüm denkleminin
elde edilebilmesi için ilgili değişkenler arasındaki istatistiksel ilişkinin belirlenmesi
gerekmektedir. Bu amaçla yapılan istatistiksel işlemlere regresyon ve korelasyon analizi
denmektedir.
16
Bir olaya aynı anda etki eden değişik faktörler, farklı özelliklerin ortaya çıkmasına
neden olmaktadır. Bu tür farklı değişkenler arasında meydana gelen ilişkiler veya
birbirlerine yaptıkları etkiler regresyon analizleriyle araştırılır. Regresyon analizinde bir
bağımlı değişkene karşılık çok fazla sayıda bağımsız değişken işleme girebilmektedir.
Regresyon analizi yapılırken değişken sayısı ikiden fazla olduğunda çoklu regresyon
analizi yapılmalıdır. Çoklu regresyon analizi ile değişkenler arasındaki ilişki ve
bağıntılar araştırılarak bağımsız değişkenlerin tahmini yapılan model denklemdeki
etkilerinin bir ifadesi olan katsayılar hesaplanabilmektedir.
Regresyon analizinde kullanılan değişkenler, kuvvetli yer hareketi kayıt
istasyonlarındaki ivme ölçerler tarafından kaydedilen depremlerin magnitüd, pik ivme ve
deprem dış merkezinden ölçüm yapan istasyona kadarki mesafedir.
ProShake programında ters evrişim işlemiyle elde edilen yeni parametreler regresyon ve
korelasyon analizinde kullanılmaktadır. Tahmini olarak oluşturulan model denkleme
değişkenlerin yaptığı etki bir katsayı (pozitif/negatif) olarak belirlenmekte ve ilgili
değişkenin yanına yazılmaktadır. Denkleme olan katkısı belirlenen değişken kullanılarak
oluşturulan model denklemin kontrolü amacıyla çeşitli güvenilirlik testleri ve
hesaplamalar yapılmaktadır.
17
3. TEORİK YAKLAŞIMLAR
3.1. Azalım İlişkileri
3.1.1. Azalım ilişkilerinde kullanılan parametreler
Deprem ve depremin etkisiyle ilgilenen mühendislik dalları için depremlerin belirli bir
lokasyondaki etkilerinin değerlendirilmesi, kuvvetli yer hareketinin nesnel ve nicel
yollardan tanımlanması gerekir.
Mühendislik dallarından -sismoloji haricinde- birçoğu kuvvetli yer hareketiyle ilgilenir.
Kuvvetli yer hareketi parametreleri içinde de en çok ilgilenileni ivmenin zamana bağlı
değişimidir. Bu tür bir yer hareketi kaydı genlik, frekans ve deprem hareketinin süresi
gibi oldukça fazla ve faydalı bilgi ihtiva eder.
Elbette faydalı bilgileri elde edebilmek için deprem verilerinin kayıt edilmiş olması
gerekir. Kuvvetli yer hareketinin kaydedilmesi deprem mühendisliği için temel verileri
teşkil eder. Depremlerin oluşturduğu yer sarsıntılarına dair bilgileri elde etmeden
tehlikeleri gerçekçi bir şekilde değerlendirmek veya uygun sismik tasarım yöntemleri
geliştirmek mümkün değildir (Kramer 1996).
Yer hareketi ölçümü sismograf ve akselerograflarla yapılır. Sismograflar, nispeten zayıf
yer hareketini ölçer, aldığı kayıtlara sismogram denir. Akselerograflar (akselerometre)
ise kuvvetli yer hareketlerini ölçer ve kayıtlarına da akselerogram denir. Bunlar, ivme
ile orantılı çıktı voltajı üreten elektronik alıcılardır. Akselerograflar üç yönde kayıt alır.
Üç yönlü alınan kayıt bileşenleri kullanılarak herhangi bir yöndeki ivme değeri
hesaplanabilmektedir.
Bir sismograf veya akselerografın önemli bileşenlerinden biri, özellikle birden fazla
bileşenin ölçüldüğü durumlarda veya bir lokasyondaki hareket ile karşılaştırılacağı
durumlarda gerekli olan hassas bir saattir. Günümüzün modern cihazları zaman
ayarlarını yer hareketi verileriyle birlikte kaydederler. Dünyada yaygın olarak kullanılan
18
zaman tabanı, Evrensel Koordineli Zaman (EKZ)’dır (Greenwich Ortalama Zamanı’nın
bilimsel eşdeğeri). Bütün cihazlar, EKZ özelliğini günlük olarak kalibre etmektedir.
Gelişen teknolojiye bağlı olarak akselerograflar saniyede 200 veya daha fazla sayıda
kayıt alabilmektedir. Ancak akselerografların ölçtükleri hareketi etkileyen aletin
kendine özgü dinamik tepki özellikleri veya alet tepkisi vardır. Bundan dolayı kuvvetli
yer hareketi verilerinde alet tepkisi düzeltmesi yapılmalıdır. Yer hareketi ölçümü yapan
bütün cihazlar deprem (bazen de nükleer patlatmalar) dışındaki sarsıntıları
kaydetmemesi için belirli bir eşik değerinin üzerindeki sarsıntıları kaydederler. Bundan
dolayı kayıtlar bu eşik düzeyi kadar hata içerir. Kayıtların işlenmesi sırasında bu hatanın
da düzeltilmesi gerekir.
Temel çizgisi düzeltmesi olarak adlandırılan bu tür düzeltmeler günümüzde yüksek
geçişli süzgeçler veya modern veri işleme teknikleriyle yapılmaktadır (Joyner and
Boore 1988, Kramer 1996).
Jeoteknik deprem mühendisliğinde çoğu zaman daha küçük bir ortamsal ölçekte ve yer
yüzeyinin altındaki bilgilerin dağılımına gereksinim duyulur. Türkiye’de meydana
gelmiş depremlere ait 3500’den fazla deprem kaydı (www.angora.deprem.gov.tr;
AİGM-DAD 2004) adresinde araştırmacıların kullanımına sunulmuştur. Çok sayıdaki
kuvvetli yer hareketi kayıtlarına ait veri tabanlarına internet üzerinden girilmek suretiyle
deprem kayıtlarına ulaşılabilmektedir.
Deprem yer hareketlerinin karmaşıklığından dolayı, önemli yer hareketi özelliklerinin
tümünü doğru bir şekilde tanımlayan sadece bir parametrenin ortaya konmasının
mümkün olmadığı kabul edilmektedir (Jennigs 1985, Joyner and Boore 1988). Bir yer
hareketinin tanımlanması genellikle zaman kayıtları yardımıyla yapılmaktadır. Bu
kayıtlarda ölçülen parametre ivme, hız veya yer değiştirme olabilir. Bunlardan sadece
biri ölçülür; diğer ikisi de integral ve/veya türev alma yoluyla hesaplanır. İvme, hız ve
yer değiştirmenin zamana göre kayıtlarında baskın frekanslarında farklılıklar gözlenir.
İvmenin zamana bağlı değişimine ait kayıtlarda nispeten yüksek frekans içeriği dikkat
çeker.
19
Belirli bir yer hareketinin genliğini belirlemede en yaygın ölçü olarak pik yatay ivme
(PHA) alınmaktadır. Bir hareket bileşeni için PHA, çok basit olarak o bileşenin
akselerogramından elde edilen yatay ivme değerinin -mutlak değeri olarak- en
büyüğüdür.
Genelde yer hareketini tanımlamada; atalet kuvvetleri ile olan doğal ilişkilerinden
dolayı yatay ivmeler kullanılmaktadır. Depremlerde bazı yapılara etki eden dinamik
kuvvetler PHA etkisiyle oluşanlardır. PHA değerlerinin elde edilemediği durumlarda;
şiddet verileri kullanılarak PHA tahmin edilebilir (Trifunac and Brady 1975). Ancak, bu
yöntem tutarlı ve sağlıklı değildir (Kramer 1996).
Yapılarda yerçekiminin neden olduğu statik düşey kuvvetlerin, depremler sırasındaki
düşey ivmelerin neden olduğu dinamik kuvvetlere karşı emniyet payının yüksek
olmasından dolayı, düşey ivmelere deprem mühendisliğinde yatay ivmelerden daha az
çalışılmaktadır. Mühendislik tasarımlarında pik düşey ivme (PVA) genellikle PHA’nın
üçte ikisi kadar kabul edilmektedir (Newmark and Hall, 1982). Ancak son zamanlarda
yapılan gözlemler PVA’nın PHA’ya oranının oldukça değişken olduğunu; orta ve
büyük ölçekteki deprem kaynaklarının yakınında bu oranın üçte ikiden büyük ve daha
uzak mesafelerde ise üçte ikiden küçük olduğunu göstermiştir (Campbell 1985;
Abrahamson and Litehiser 1989). Bu özelliklerden dolayı sönüm denklemleri
oluşturulmasında pik yatay yer ivmesi daha çok tercih edilmektedir (Peng et al. 1985a,
Peng et al. 1985b, Ambraseys and Bommer 1991, Dahle et al. 1995, Sadigh and Egan
1998, Ambraseys and Douglas 2000).
Çok kısa süren yüksek pik ivmeler yapı türlerinde az hasara neden olabilir. Pik ivmeler
çok yüksek frekanslarda oluştuğundan ve deprem süresi de uzun olmadığından, çok
sayıda deprem 0,5 g’den daha büyük pik ivmeler ürettiği halde yapılarda önemli bir
hasara yol açmamıştır (Kramer 1996). Pik ivme çok yararlı bir parametre olsa da,
hareketin frekans içeriği ve süresi hakkında herhangi bir bilgi içermez; bir yer hareketini
doğru şekilde karakterize edebilmesi için ilave bilgi ile birlikte kullanılması gerekir.
20
Yer hareketi genliğinin tanımlanmasında bir diğer faydalı parametre de depremin pik
yatay hızıdır (PHV). Hız, yer hareketinin yüksek frekans içeriğine daha az duyarlı
olduğundan; orta frekanslardaki yer hareketinin genliği PHA’ya göre PHV ile daha
doğru bir şekilde belirlenebilmektedir.
Pik ivme ve pik hızdan başka bir önemli yer hareketi parametresi de pik yer
değiştirmedir. Pik yer değiştirme, bir deprem hareketinin genellikle düşük frekanslı
bileşenleri ile ilişkilidir. Ancak, süzgeçleme ve akselerogramların integrali sırasındaki
sinyal değerlendirme -hesaplama- hataları ve uzun periyodlu gürültüden dolayı doğru
bir şekilde tanımlanmaları genellikle zor olmaktadır (Campbell 1985, Joyner and Boore
1988). Yerdeğiştirme sonuçta yer hareketinin bir ölçüsü olarak pik ivme veya pik hıza
göre daha az kullanılmaktadır.
3.1.1.1. Genlik parametreleri
Daha önce tanımlanan parametreler zamana bağlı yer hareketi değişiminin içinde sadece
bir devrin pik genliğini tanımlamaktadır. Bazı durumlarda hasar tamamen pik genlikle
ilişkili iken, hasar oluşumu bazen de yüksek genlikli devirlerin birkaç kez
tekrarlanmasıyla ilişkili olabilmektedir. Efektif ivme, yapısal tepki ve bir depremin
potansiyel hasarı ile yakından ilişkili ivme olup, açık ortam yer ivmesinden farklıdır ve
ondan daha küçüktür. Yüklenen ortamın boyutunun, hareketinin, frekans içeriğinin,
yapının ağırlığının, gömülme derecesinin, sönümleme özelliklerinin, rijitlik özelliğinin
ve temelinin bir fonksiyonudur (Newmark and Hall 1982).
Bazı kayıtlar diğer devirlere göre çok daha büyük olan tek devirli pik genlikler ile
karakterize edilmektedir. Genellikle yüksek frekanslarda oluşan bu tek devirlerin düşük
doğal frekanslı yapılar üzerinde önemli bir etkisi yoktur.
Efektif tasarım ivmesi: Yüksek frekanslı büyük ivme pulsları çoğu yapılarda küçük bir
tepkiye neden olmaktadır. Yapılar üzerinde etkili olan ivme, efektif tasarım ivmesi
olarak kabul edilirse; bu ivme değeri 8 ile 9 Hz’den yukarı ivmeleri süzgeçlemek
suretiyle geriye kalan pik ivme yardımıyla tanımlanabilir (Benjamin and Associates
21
1988). Efektif ivme, zamana bağlı ivme değişiminin süzgeçlenmesinden elde edilen
mutlak değeri alınmış üçüncü en büyük pik ivmenin % 25 fazlasının alınmasıyla da
tanımlanabilir (Kennedy 1980).
Frekans içeriği parametreleri: Depremler, hareket bileşenleri geniş bir frekans
aralığında dağılım gösteren karmaşık yükleme şartları üretir. Frekans içeriği, bir yer
hareketi genliğinin değişik frekanslar arasında nasıl dağıldığını tanımlamaktadır. Bir
deprem hareketinin frekans içeriğinin o hareketin etkilerine katkısı çok büyük
olduğundan, frekans içeriğini dikkate almadan hareketin özellikleri tanımlanmış
sayılmaz.
Yer hareketi spektrumu: Herhangi bir periyodik fonksiyon; farklı frekans, genlik ve
fazdaki basit harmonik terimlerin toplamı olan Fourier analizi ile ifade edilebilir.
Fourier spektrumları: Bir kuvvetli yer hareketinin Fourier genlik spektrumu hareketin
genliğinin frekansa (veya periyoda) göre nasıl dağıldığını gösterir.
Fourier genlik spektrumu dar veya geniş olabilir:
- Dar spektrumun anlamı; yer hareketinin düz ve yaklaşık olarak sinüsoidal; zamana
bağlı değişimini üretebilen bir baskın frekansın (veya periyodun) olmasıdır.
- Geniş bir spektrum ise, çok değişik frekanslar içeren ve daha girintili-çıkıntılı, zamana
göre düzensiz değişen harekete karşılık gelir.
Spektrumların şekilleri de oldukça farklıdır:
- Kaya spektrumu düşük periyotlarda (veya yüksek frekanslarda) en kuvvetli iken,
- Zemin kaydı için tersi bir durum gözlenmektedir. Zaman tanım ortamındaki
hareketlerin yakından incelenmesi frekans içeriğinde bir farklılık olduğunu ortaya
koyacaktır fakat bu farklılık Fourier genlik spektrumu ile açık bir şekilde
gösterilmektedir.
22
Gerçek deprem hareketlerinin Fourier genlik spektrumları düzleştirilip logaritmik
ölçeklerde grafiğe aktarıldığında, karakteristik şekilleri daha kolay görülebilir. Fourier
ivme genlikleri düşük tarafta köşe frekansı (fc) ve yüksek tarafta da kesme frekansı (fmax)
ile sınırlanmış geniş bir orta aralıkta en büyük olma eğilimindedir. Köşe frekansının
teorik olarak sismik momentin küp kökü ile ters orantılı olduğu gösterilebilir (Brune
1970, Brune 1971). Hem yakın ortam etkisi (Hanks 1982) hem de kaynak etkisi
(Papageorgiou and Aki 1983a, Papageorgiou and Aki 1983b) olarak karakterize
edilmektedir ve belirli bir coğrafi bölge için genellikle sabit olduğu kabul edilir.
Fourier faz spektrumu yer hareketinin zamana göre değişimini etkiler. Fourier genlik
spektrumunun aksine, gerçek deprem kayıtlarının Fourier faz spektrumları karakteristik
özellikler sergilemez.
Güç spektrumları: Bir yer hareketinin frekans içeriği güç spektrumu veya güç
spektrumu yoğunluk fonksiyonu ile tanımlanabilir. Güç spektrumu yoğunluk
fonksiyonu ile bir yer hareketinin istatistiksel özellikleri bulunabilir ve rastgele titreşim
teknikleri kullanılarak tepki hesaplanabilir (Clough and Penzien 1975, Vanmarcke
1976, Yang 1986).
Tepki spektrumları: Tek dereceli serbestlikli (TDS) sistemin, doğal frekans (veya
doğal periyod) ile TDS sistemin sönümleme oranının bir fonksiyonu olarak belirli bir
girdi (input) hareketine verdiği maksimum tepkiyi tanımlar.
Spektral değerlerin doğal frekans yerine doğal periyoda göre ifade edildiği durumda
ivme ve yer değiştirme eksenleri çevrilmektedir. Tipik tepki spektrumlarının şekilleri,
pik spektral ivme; hız ve yer değiştirme değerlerinin farklı frekanslarda (veya
periyodlarda) oluştuğunu göstermektedir. Tepki spektrumları genellikle ivme kontrollü
(yüksek frekans), hız kontrollü (orta frekans) ve yer değiştirme kontrollü (düşük
frekans) gibi bölümlere ayrılmaktadır.
23
Tepki spektrumları, bir TSD yapının tepkisiyle süzgeçlendiklerinden, kuvvetli yer
hareketi özelliklerini dolaylı olarak verirler. Girdi hareketin genliği, frekans içeriği ve
kısmen de süresi gibi faktörlerin hepsi de spektral değerleri etkilemektedir.
Yapıların tepkisi deprem mühendisliğinde çok önemlidir ve kuvvetli yer hareketinin
özelliklerini tayin etmede tepki spektrumun önemli ve faydalı bir gereç olduğu ispat
edilmiştir (Kramer 1996).
3.1.1.2. Spektral parametreler
Kuvvetli yer hareketini karakterize etmede kullanılabilen üç çeşit spektrumun
tanımlanması yapılmıştır. Fourier genlik spektrumu ve bununla yakından ilişkili olan ve
faz spektrumuyla birleştirilen güç spektrumu yoğunluğuyla bir yer hareketi tam olarak
tanımlanabilmektedir. Tepki spektrumu gerçek yer hareketini tam olarak tanımlamaz.
Fakat yer hareketinin yapılar üzerindeki etkisi konusunda bilgiler sağlamaktadır. Bu
spektrumların her biri karmaşık fonksiyonlar olup, zamana bağlı kayıtlarda olduğu gibi
bunları tam anlamıyla tanımlayabilmek için çok miktarda veri gerekmektedir. Her bir
spektrumdan önemli bilgiler çıkarabilmek amacıyla çok sayıda spektral parametre öne
sürülmüştür:
Baskın periyod: Bir yer hareketinin frekans içeriğini temsil eden kullanışlı tek
parametre baskın periyodudur (Tp). Baskın periyod, Fourier genlik spektrumunda en
büyük değere karşılık gelen titreşim periyodu olarak tanımlanmaktadır. Fourier genlik
spektrumunda istenmeyen pik etkisinden kaçınmak için baskın periyod genellikle
düzleştirilmiş spektrumdan elde edilmektedir. Frekans içeriği konusunda baskın periyod
bazı bilgiler sağlarken, farklı frekans içeriğine sahip hareketlerin aynı baskın periyoda
sahip olabileceğini de unutmamak gerekir.
Depreme dayanaklı yapı ve tesislerin uygun şekilde tasarlanması için bunların maruz
kalacakları yer sarsıntısı düzeyinin hesaplanması gerekir. Sarsıntının düzeyi en uygun
şekilde yer hareketi karakteristikleri cinsinden tanımlandığından, yer hareketi
parametrelerini hesaplama yöntemlerine gerek duyulur. Yer hareketi parametrelerini
24
hesaplamada, belirli bir yer hareketi parametresini en kuvvetli şekilde etkileyen
büyüklükler cinsinden ifade eden azalım ilişkileri kullanılmaktadır. Azalım ilişkileri,
sismik tasarımda kullanılan sismik tehlike analizinde önemli rol oynamaktadır.
Yırtılan bir fay boyunca açığa çıkan enerjinin çoğu gerilme dalgaları şeklinde
yayılmaktadır. Bir deprem sırasında açığa çıkan enerjinin miktarı depremin magnitüdü
ile ilişkili olduğundan, dolayısıyla gerilme dalgalarının özellikleri de depremin
büyüklüğü ile yakından ilişkilidir.
Gerilme dalgaları bir deprem kaynağından uzaklaşırken giderek yayılırlar ve içinden
geçtikleri ortamlarca da kısmen soğurulurlar. Sonuçta da, kaynaktan uzaklaştıkça birim
hacme düşen (spesifik) enerji azalır. Gerilme dalgalarının özellikleri ile spesifik enerji
arasında kuvvetli bir ilişki bulunduğundan, gerilme dalgaları ile belirli bir lokasyon
arasındaki uzaklık farklı şekillerde yorumlanabilir.
İç merkez (R1) ve dışmerkez (R2) uzaklıkları bir depremden sonra en kolay tanımlanan
mesafelerdir. Ancak, faya ait yüzey kırıklığı uzunluğunun dışmerkez uzaklığının önemli
bir kesrini teşkil etmesi durumunda enerji boşalımı proje sahasına çok yakın olabilir ve
böyle durumlarda R1 ve R2 uzaklıkları etkin uzaklığı doğru bir şekilde temsil
etmeyebilir. En büyük yer hareketi genlikleri muhtemelen enerji boşalımının en büyük
olduğu zonun yırtılmasıyla oluşacağından, maksimum genliği kestirmede kullanılan
bağıntılar için en uygun uzaklığı (R3) temsil edecektir. Bununla beraber, bir depremden
sonra bu lokasyonun belirlenmesi çok zor; depremden önce kestirilmesi ise neredeyse
imkânsızdır. Yırtılma ortamına en kısa uzaklık (R4) (temel kaya üzerindeki dâhil
edilmez) ve (R5) fay yırtılmasının yer yüzeyindeki izine en yakın uzaklıktır. R4 ve R5’in
ikisi de azalım ilişkilerinde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır (Şekil 3.1).
3.1.2. Azalım ilişkilerinin geliştirilmesi
Azalım ilişkileri yer hareketi parametrelerini genellikle magnitüd, uzaklık ve bazı
durumlarda da diğer değişkenlerin fonksiyonu olarak ifade etmektedir:
Y=f(M, R, Pi)
25
Fayın yüzeydeki iziDış merkez
Şekil 3.1. Kuvvetli hareket azalım ilişkilerinde kullanılan değişik uzaklık ölçütleri (Shakal and Bernreuter 1981)
Yukarıdaki denklemde;
Y: bulunması arzu edilen yer hareketi parametresi,
M: depremin büyüklüğü,
R: kaynaktan proje ortamına olan uzaklığı ölçüsü ve
Pi: deprem kaynağını, dalga yayılma izini ve/veya yerel arazi şartlarını
tanımlamada kullanılan diğer parametreleri ifade eder.
Azalım ilişkileri, kaydedilmiş kuvvetli hareketlerin veri tabanlarındaki bilgiler
kullanılarak yapılan regresyon analizleri yoluyla geliştirilir. Bunlar, zaman içinde daha
fazla kuvvetli hareket verisi toplandıkça güncellenirler. Literatürdeki çoğu azalım
ilişkileri her 3 ile 5 yılda bir veya iyi bir ölçüm şebekesine sahip bölgelerde büyük
depremlerin oluşumundan kısa bir zaman sonra güncelleştirilmektedir (Ambraseys
1990, Ambraseys 1995; Campbell 1981, Campbell 1989, Campbell 1997; Joyner and
Boore 1981, Joyner and Boore 1988; Sabetta and Pugliese 1987, Sabetta and Pugliese
1996 vb. gibi).
Azalım ilişkilerinin fonksiyonel şekli, genellikle yer hareketi sürecinin mekaniğini
olabildiğince yakın olarak yansıtacak şekilde seçilmektedir. Bu yaklaşım sayesinde
ampirik katsayıların sayısı azaltılmakta ve azalım ilişkilerinin veri tabanında kötü bir
şekilde temsil edilmiş magnitüd ve mesafe gibi şartlara uygulanması daha büyük bir
güvenle yapılmaktadır. Azalım ilişkilerinin en çok karşılaşılan şekilleri aşağıdaki
R1
Yerleşim Alanı (İncelenen Saha)
R3
R2
R4
R5
Yüksek gerilme zonu
Fayın yırtılma yüzeyi
İç merkez
26
gözlemlere dayanmaktadır (yukarıda sıralananlar da dahil olmak üzere birçok
araştırmacı aynı özelliklere vurgu yapmıştır ancak, tekrardan kaçınmak amacıyla
sıralanan özelliklerin tanıtımından sonra farklı araştırmacıların çalışmalarına atıfta
bulunulmaktadır):
1. Kuvvetli yer hareketi (KYH) parametrelerinin pik değerleri yaklaşık olarak log-
normal dağılım gösterir (yani, parametrelerin logaritması yaklaşık olarak normal
dağılım gösterir). Sonuçta; regresyon analizi, Y’nin kendisi üzerinde değil de
logaritması üzerinde yapılır (Chiaruttini and Siro 1981, McCue et al. 1988, Theodulidis
and Papazachos 1992, Sadigh et al. 1993). Fakat, bazı araştırmacılar KYH
parametrelerinin ln-normal dağılıma uyduğunu kabul etmektedir (Campbell and
Bozorgnia 2003).
2. Deprem magnitüdü tipik olarak belirli bir pik hareket parametresinin logaritması
olarak tanımlanır. Buna göre; LogY ile magnitüd (M) arasında pozitif ve doğru orantılı
ilişki olmalıdır (Ambraseys and Simpson 1996). Ancak, Youngs et al. (1988), Campbell
(1989) ve Crouse (1991) gibi bazı araştırmacılara göre bu ilişki, LnY ile M arasındadır.
3. Gerilme dalgalarının deprem kaynağından dışarı doğru uzaklaşırken yayılmaları,
cisim dalgası (P ve S dalgaları) genliklerinin 1/R’ye göre azalmasına ve yüzey dalgası
(başlıca Rayleigh dalgası) genliklerinin de R/1 ’ye göre azalmasına neden olmaktadır
(Bolt and Abrahomson 1982).
4. Fay yırtılmasıyla oluşan ortamın büyüklüğü deprem büyüklüğü ile birlikte artar.
Sonuçta, bir proje ortamında kuvvetli hareket üreten dalgaların bir kısmı R
mesafesinden gelirken bir kısmı da daha büyük uzaklıklardan gelir. Bu nedenle, etkin
uzaklık R’den daha büyüktür ve aradaki oran artan deprem büyüklüğü ile paraleldir.
5. Gerilme dalgalarıyla taşınan deprem enerjisinin bir kısmı deprem dış merkezinden
itibaren kat ettiği yol üzerinde karşılaştığı malzemelerce soğurulmaktadır (cisim/ortam
sönümlemesi). Bu cisim sönümlemesi yer hareketi genliklerinin mesafe (R)’ye göre
üssel olarak azalmasına etki eder.
27
6. Yer hareketi parametreleri (sözgelimi doğrultu atımlı, normal veya ters faylanma
gibi) kaynak karakteristikleri (Youngs et al. 1997, Sadigh et al. 1993, Ambraseys and
Douglas 2000) ile (sert kaya, yumuşak kaya, alüvyon vb. gibi) proje sahası
özelliklerinden etkilenebilir (Dahle et al. 1995, Ambraseys et al. 1996, Sadigh and Egan
1998, Zaré et al. 1999).
Azalım ilişkisi ile verilen yer hareketi parametresinin değerindeki belirsizliği
tanımlayan σInY’nin belirli bir magnitüd ve uzaklıktaki standart sapmayı temsil eder.
Sönüm denklemi çalışmalarının yapıldığı ilk yıllardaki gözlemlere göre; σInY’nin
değerleri çoğunlukla sabit kabul edilirken, son dönemde geliştirilen -güncel- azalım
ilişkilerinde σInY’nin değerinin magnitüd ile değiştiği ifade edilmektedir. Bu nedenle,
belirli bir magnitüd değerinde yer hareketi parametresinin Y* değerini aşma ihtimali 1-
Fz(z*) olacaktır. Burada, Fz(z*): z*=(InY* - InY )/ σInY’deki standart kümülatif dağılım
fonksiyonudur (Kramer 1996).
Herhangi bir azalım ilişkisi kullanılırken M (magnitüd) ve R (mesafe) gibi
parametrelerin nasıl tanımlandığını bilmek ve bunları tutarlı bir şekilde kullanmak çok
önemlidir. Farklı azalım ilişkilerinin genellikle farklı veri gruplarından elde edildiğini
unutmamak da önemlidir. Yer hareketi parametrelerini makul bir şekilde kestirebilmek
için, onunla ilişkili şartlar ile tutarlı verilere dayalı bir tahmini hesaplama bağıntısına
ihtiyaç vardır.
3.2. Kuyu İçi Sismik Yöntemler
Sismik jeofizik çalışmaları, dinamik zemin özelliklerinin belirlenmesinde önemli bir
yeri olan arazi çalışmalarını kapsar.
Sismik yöntemler, tabakaların fiziksel özelliklerden biri olan hız değişiminden
yararlanırlar. Bunun için kaynak dalgacığı oluşturulur. Yeriçinde oluşturularak bir ara
yüzeyden yansıyan ve kırılan dalgalar belirli bir düzende yerleştirilen alıcılarda
(alıcılarda) kaydedilirler (Kramer 1996). Kaydedilen toplam dalga varış zamanıdır. Veri
üzerinde amaca uygun yansıyan veya kırılan baş dalgaların varış zamanları okunur.
28
Uzaklık-varış zamanı grafiği elde edilir ve tabakalara ait ses dalgalarının ilerleme hızları
belirlenir.
Değişik birçok enerji kaynağı kullanılarak P ve S cisim dalgaları oluşturulur. Patlayıcı
ve düşey yönde çarpma ile oluşturulan kaynaklarda P dalgaları egemendir. Birçok
sismik araştırmada daha hızlı olduğu ve alıcılara daha önce geldiği için, P dalgaları
kullanılır (Telford 1990). Bunun yanı sıra, zemine sıkıca oturtulmuş bir kütüğe yatay
yönde çarpma uygulanarak SH dalgası üretilmesi en yaygın kullanılan yöntemlerden
birisidir.
Arazide sismik hız tayininde tabakaların yatay veya yataya yakın olduğu kabul edilir.
Eğer eğimli tabakalarda çalışılıyorsa, atışlar iki taraflı yapılır.
Arazide sondajlı sismik (kuyu içi sismik) ölçümler de yapılmaktadır. Kuyu içi sismik
ölçüm değerleri birbirinden farklı birkaç ayrı yöntemle elde edilmektedir (Telford 1990,
Krinitzky 1993). Bunlar genel özellikleri açısından iki ana gruba ayrılabilirler (Kramer
1996):
1. Kuyudan kuyuya sismik yöntemi,
2. Düşey kuyu (tek kuyu; kuyu aşağı / kuyu yukarı) yöntemidir.
Bu iki grup kuyu içi sismik yöntemini kuyu sayısı ve uygulanış özelliklerine göre alt
gruplara ayırmak da mümkündür.
Bu yöntemlerin temelinde; kuyu içine yerleştirilen alıcıların değişik derinliklere
indirilmesi ve farklı her derinlik için birer kaynak atışı yapılması vardır. Alıcılar
mümkün olduğunca birbirlerine yakın ve tabaka sınırlarını temsil edecek şekilde
yerleştirilirler.
3.2.1. Kuyudan-kuyuya sismik yöntemi
Bir zemini oluşturan tabakaların dinamik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla kullanılan
kuyudan kuyuya yönteminde açılmış iki veya daha fazla kuyu kullanılır. Kuyulardan
29
birine enerji (sismik) kaynağı diğer(ler)ine alıcılar yerleştirilerek (Prakash 1981) zemin
tabakalarının dinamik özellikleri belirlenmeye çalışılır (Telford 1990). Bu amaçla enerji
kaynağı ve alıcıların aynı seviyeyi temsil edebilmesi için birbirlerine paralel hareket
ettirilmesi suretiyle farklı derinliklerde ölçümler alınır.
Kuyudan-kuyuya sismik çalışmalarında yatay yöndeki yayılma hızlarını ölçmek için iki
veya daha fazla sondaj kuyusu gereklidir. En basit kuyudan-kuyuya yöntem
düzeneğinde (Şekil 3.2.a) biri enerji kaynağını diğeri de alıcıyı ihtiva eden iki sondaj
kuyusu vardır. Kuyulardaki kaynağı ve alıcıyı aynı derinlikte yerleştirmek suretiyle, iki
kuyu arasındaki malzemenin o derinlikteki dalga yayılma hızı hesaplanır. Değişik
derinliklerde çalışma yapmak suretiyle bir hız grafiği elde edilebilir. Tetikleme zamanı
ölçümü, muhafaza borusu ve arka dolgusunda (muhafaza borusu ile kuyu cidarı arasına
yerleştirilen malzemeden) kaynaklanan olası hataları azaltmak için, mümkün olan
durumlarda ikiden fazla kuyu açılabilir (Şekil 3.2.b). Dalga yayılma hızları böyle
durumlarda birbirine komşu iki kuyu arasındaki geliş zamanı farklarından
hesaplanabilir. Varış zamanı, kayıtlardaki yaygın faz noktalarının (Örnek; ilk geliş, ilk
pik, ilk çukurluk vb.) gözle tespit edilmesiyle veya petrol aramalarında yaygınca
kullanılan çapraz ilişki (korelasyon) teknikleri (Roesler 1977) vasıtasıyla belirlenebilir.
Şekil 3.2. Kuyudan kuyuya sismik yönteminde; a) İki kuyu düzeni ve b) Üç kuyu
düzeninde ölçüm yapılması (Kramer 1996)
Enerji (dalga) kaynağının kuyu içinde olması gerektiğinden, P dalgası/S dalgası
içeriğindeki değişim, yüzeyde uygulanan yöntemlerdekine göre daha problemlidir.
Kaynakta patlayıcı kullanılması halinde, özellikle yüzeyde yapılan büyük patlamalarda
dalga içeriği, yüksek P dalgası içeriğine doğru değişir (Woods 1978). Mekanik çarpma
Kaynak Alıcı Alıcılar Kaynak
a) b)
1 12 2 3
30
kaynağı olarak; standart penetrasyon yöntemi örnek alıcısının zemine sürülmesi, kuyu
tıkacı veya krikosuna iliştirilmiş tijler üzerine ağırlık düşürülerek mekanik çarpma
yapılması, kuyu tabanındaki bir burulma pabucuna (sömeline) burulma çarpması
uygulaması (Stokoe and Hoar 1978) ve diğer teknikler (Stokoe and Abdul-razzak 1975,
Auld 1977) kullanılmaktadır. En iyi sonuçlar genellikle dinamik enerji kaynağının
kutbunun terslenebilir olduğu durumda elde edilmektedir. Bu yüzden mekanik
kaynaklar patlayıcılara göre daha üstündür.
Tabaka sınırları (genellikle birbirlerine paralel) yatay olarak kabul edildiğinden,
kuyudan-kuyuya yöntemi çoğu zaman birbirinden farklı zemin tabakalarının test
edilmesine izin verir. Sismik kırılma yönteminde gözden kaçabilen (ince, kama türü
vb.) tabakaları tespit edebilmesi kuyudan kuyuya yönteminin üstün yanlarından
birisidir. Mekanik çarpma kaynakları kullanıldığında kuyudan-kuyuya sismik yöntemde
30 ile 60 m’ye varan derinliklerden sağlıklı veriler elde etmek mümkündür. Patlayıcı
kullanıldığında bu derinlik daha da artmaktadır. Ancak, özellikle 15-20 m’den daha
derin kuyularda ölçülen hızların kaynak-alıcı aralığına olan duyarlılığı için, çoğu zaman
kuyu sapma incelemeleri gereklidir. Kuyu içine yerleştirilmiş sismik kaynağın gücünün
sınırlı olması (sınırlı mesafelere güvenle dalga ulaştırılabilmesi) kuyudan kuyuya
yönteminin engellerinden birisidir (Telford 1990). Yakında yüksek hızlı bir tabaka
bulunması halinde ölçülen hızlar gerçek hızlara eşit olmayabilir. Böyle durumlarda,
kırılmayı da hesaba katan ileri düzey yorumlama teknikleri (Butler et al. 1978 vb. gibi)
gereklidir. Hryciw (1989), hızları devamlı olarak değişen malzemelerde ışın izi
eğrilerinin düzeltilmesi için yöntemler önermiştir.
Zeminlerin sönümleme oranını (enerji soğurma katsayısı, atenüasyon oranı)
hesaplamada (Hoar and Stokoe 1984), üç veya daha fazla kuyuda yapılan genlik
sönümleme ölçümleri kullanılmaktadır (Mok et al. 1988). Bu yöntemde kullanılan
alıcıların kuyu cidarı ile teması iyi sağlanmış, hassas bir şekilde kalibre edilmiş ve kayıt
alma yönüne en uygun şekilde yerleştirilmiş olması gerekir (EPRI 1993). Cismin
enerjiyi soğurma miktarını elde etmek için bir yayılma modeli kabul edilerek, geometrik
sönümlemenin (radyasyon sönümlemesinin) etkileri ile cismin enerji soğurma katsayısı
31
ayrılabilir. Basit geometrili ve homojen zemin şartlarına sahip sahalara bu yaklaşımları
en iyi şekilde uydurabilmek için bazı varsayımlar yapılabilir (Kramer 1996).
Bu yöntemde ölçümler yüzeyden derine (aşağıya) doğru yapılır. Bu amaçla önce iki
kuyu açılır, içerisine ölçüm cihazları/düzeneği konulur. Ölçüm kademeli olarak yapılır.
Dalga kaynağı olarak kullanılacak üçüncü bir kuyu açılır. Üçüncü kuyu önceden derin
olarak kazılmaz, her bir ölçüm kademesinde derinliği arttırılır. Yani belirli bir derinlikte
ölçüm yapılır, daha sonra üçüncü kuyu bir sonraki ölçüm kademesine inebilmek için
kazılır veya derinleştirilir. Bir sonraki ölçüm seviyesine gelince cihaz yerleştirilir, o
kademede de ölçüm yapıldıktan sonra üçüncü kuyuda tekrar derinlik arttırılır. Kuyudan
kuyuya yöntemi uzun zaman ortam, zahmetli ve her lokasyonda fazladan (iki) kuyu
açılması nedeniyle ekonomik olmayan - pahalı bir yöntemdir.
3.2.2. Kuyu aşağı / kuyu yukarı sismik yöntemler
Sismik kuyu-aşağı (veya kuyu yukarı) yönteminde sadece bir tek kuyuya ihtiyaç vardır.
Bu amaçla önce, incelenecek derinliğe kadar (çalışmanın amacına uygun olarak) bir
kuyu açılır. Bu yöntemde ölçümler, ya kuyu tabanından yukarıya doğru veya kuyu
ağzından aşağıya doğru yapılır (Prakash 1981). Kuyu-aşağı yönteminde dinamik enerji
kaynağı yüzeyde ve kuyunun hemen yakınındadır. Ölçüm düzeneği kuyu içerisine
yerleştirilir. Değişik derinliklere kaydırılabilen bir alıcı veya çoklu alıcılardan oluşan bir
kablo sistemi kuyu cidarına sabitlenir ve bir alıcı da enerji kaynağının hemen yanına
yerleştirilir. Yüzeye yerleştirilmiş olan dalga kaynağı kullanılarak üretilen dalgalar kuyu
içerisindeki ölçüm düzeneği yardımıyla ölçülür (Şekil 3.3). Ölçüm yapacak tüm alıcılar,
çıktıları zamanın fonksiyonu olarak elde edilebilsin diye yüksek hızlı bir kaydediciye
bağlıdır. Kuyu-yukarı yönteminde kuyu içinde hareketli bir enerji kaynağı bulunur ve
yüzeyde de kuyu ağzına yakın bir yere bir alıcı yerleştirilir.
Bu yöntemin kullanılması sırasında, bazı hususlara dikkat etmek gerekmektedir. Dalga
kaynağı kuyu ağzından bir miktar uzakta olacağı için kuyu derinliğine bağlı olarak;
ölçüm yapılan derinliğe dalganın gidişi sırasında (dalganın ışın modeli göz önüne
alınacak olursa) dalga ilerleme doğrultusu bir miktar eğimli olacaktır (yani dalga eğimli
32
bir yol izleyerek alıcı(lara) ulaşacaktır). Bu durumda, dalganın eğimli ilerlemesi
nedeniyle olabilecek hataların önlenmesi için eğim miktarına bağlı olarak dalganın
ilerlediği yolun (uzunluğunun) düzeltilmesi (buna göre hesaplanması) gerekmektedir.
Bunun yanında, tabakalı ortamlarda, dalgaların her bir tabakayı kat etmesi sırasında
eğimli yol alması nedeniyle kat ettiği yol (mesafe) uzunmuş gibi algılanabilir, bu
duruma dikkat edilmeli ve mesafe düzeltmesi yapılmalıdır. Kuyudan kuyuya
yönteminde ise dalgaların yatayda ilerlediği kabul edildiği için (yol uzamadığı için)
böyle bir düzeltmeye gerek yoktur.
KaynakAlıcı
Şekil 3.3. Kuyu içi sismikte; a) Kuyu yukarı ve b) Kuyu aşağı sismik ölçüm alımı
(Kramer 1996)
Kuyu-aşağı (veya kuyu-yukarı ) yönteminin amacı, enerji kaynağından P ve/veya S
dalgalarının alıcıya (veya alıcılara) varış zamanını ölçmektir (Ohya 1986). Alıcıların
pozisyonlarını uygun şekilde düzenlemek suretiyle bir derinlik-zaman grafiği (Şekil 3.4)
oluşturulabilir. Grafiğin herhangi bir derinlikteki eğimi o derinlikteki dalga yayılma
hızını temsil eder.
S dalgalarının oluşturulması kuyu-yukarı yöntemine kıyasla kuyu-aşağı yönteminde
daha kolaydır. Bu yüzden de kuyu-aşağı yöntemi daha çok tercih edilmektedir. Kuyu-
aşağı yönteminde bir SH (yatay S) dalgası kaynağı yardımıyla, çoğu sismik enerjiyi
yeryüzüne taşıyan dalgalarınkine benzer dalga hızları ölçülebilmektedir. Dalganın
dinamik enerji kaynağından alıcıya kadar olan tüm tabakaları geçmesi gerektiğinden,
diğer sismik yöntemlerle belirlenemeyen (gizli) tabakaları kuyu-aşağı yöntemi ile tespit
etmek mümkündür.
Kaynak Alıcı
a) b)
33
Kuyu-aşağı (veya kuyu-yukarı) yönteminde ve bu yöntemlerden elde edilen veriler ile
sonuçların yorumlanmasında;
i. sondaj kuyusu açılırken zeminin örselenmesi,
ii. muhafaza borusu ve sondaj sıvısı (S dalgası sıvılarda iletilmez) etkileri,
iii. yetersiz veya gereğinden fazla dinamik enerji kullanımı ve
iv. fon gürültüsü ile su tablası etkileri
karşılaşılabilecek muhtemel olumsuzluklar (zorluklar) olarak sıralanabilir.
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
0 20 40 60 80 100 120 140Zaman (ms)
Der
inlik
(m)
i
i
l
Dolgu
vp= 7000 vs= 2000
vp= 5000 vs= 1100
vp= 4000 vs= 800
vp= 1950 vs= 400
vp= 2500 vs= 800
Şekil 3.4. Kuyu içi sismik (düşey kuyu) yönteminde derinand Musser 1972’den değiştirilerek alınmıştır)
Cisim ve radyasyon sönümlemesinin dalgalar üzerindeki
m’den daha büyük derinliklerden alınan S dalgalar
yaşanabilmektedir (EPRI 1993). Kuyu-aşağı yöntemlerin
ölçülebilmesine dair girişimler de yapılmıştır (Redpath et
1986).
3.2.3. Kuyu içi sismik yönteminde kullanılan enerji kayn
Sismik araştırmalarda kaliteli veri elde edilmesinde enerji ka
Enerji kaynağı seçiminde;
- Düşük maliyet (ekonomik),
34
Ki
Kolon Kesit
Kum
Çakıl
P dalgası gelişiS dalgası gelişi
Kuyu İçi Sismik - Kuyu Aşağı DeneyiKuyu İçi Sismik-Kuyu Aşağı Yöntem
Kaya
lik-zaman grafiği (Schwarz
etkisinden dolayı 30 ile 60
ının teşhisinde güçlükler
de sönümleme oranlarının
al. 1982, Redpath and Lee
akları
ynağının önemi büyüktür.
- Güvenlik,
- Sinyal/gürültü oranı
- Sinyalin frekans bandı ve genliği ile
- Çevreye verilen zarar gibi faktörler rol oynamaktadır.
Sismik çalışmalarında kullanılan başlıca enerji kaynakları:
a. Dinamit: Dinamit, sismikte eskiden beri kullanılan enerji kaynaklarındandır. Kuyu
veya derin çukurlar içinde patlatılması gerekir. Yüksek enerji seviyesi ve patlatma
esnasında oluşan sismik sinyalin frekans bandının geniş olması avantajlarından
bazılarıdır. Ancak, tehlikeli bir patlayıcı olması dezavantajı olup bu nedenle kullanımı
gün geçtikçe azalmaktadır.
b. Vibratör: Vibratör, günümüzde kullanımı gittikçe artan sismik enerji kaynaklarından
birisidir. Yer içine uzun süreli (t>3 sn) sinüzoidal dalga gönderebilen bir sismik kaynak
türüdür. Bu yöntemle elde edilen veriler kolayca yorumlanamamakta, ek işlem(ler)e tabi
tutularak son iz haline getirilebilmektedir. Bunun nedeni vibratörlerin ürettiği sinüzoidal
dalgaların geniş bir frekans bandını içermesidir. Geniş frekans bandının iğnecik
sinyallere yaklaştırılması için ara işlemler yapılır. Bu işlemlerin yapılabilmesi için
sinüzoidal dalganın frekans bandının geniş (bu teknikle üretilebilen en geniş frekans
bandı 5-200 Hz arasında) ve uzun süre etkili olması istenir. Sistem, bir kamyona monte
edilmiş plaka, vibratör, yay ve kütle sisteminden oluşmaktadır. Hidrolik vibratörün
ürettiği sinüzoidal dalgalar plakalar vasıtasıyla üzerine yerleştirildiği zemine aktarılır.
c. Hava tabancası: Hava tabancası, değişik çaplara sahip odacıklara yüksek basınçlı
hava doldurularak aniden salıverilmesi sonucu açığa çıkan enerjiyle dalgalar üretmek
amacıyla kullanılır. Genellikle bataklık bölgelerde tercih edilen bir yöntemdir.
d. Ağırlık düşürülmesi: Yerden belli bir yükseklikteki ağırlığın serbest düşmesi
sonucu ürettiği dalgalar kullanılır. Ağırlık olarak bir balyoz kullanılabileceği gibi 5000
kg’dan daha büyük bir kütle de kullanılabilmektedir. Kütlenin ağırlığı, kullanım amacı
35
ve derinliğe göre değiştirilebilmektedir. Bu yöntemde, genelde bir takoz veya sert bir
metal plaka üzerine bir ağırlık vasıtasıyla darbe uygulanarak dalga üretilir.
e. Primacord (kordon patlayıcı): Yer içine giden enerji miktarını arttırmak için; 100-
150 m uzunluğunda kablo şeklinde hazırlanmış bir patlayıcıdır. Gürültünün azaltılması
amacıyla toprağa gömülerek kullanılır.
f. Diğer teknikler: Kuyu içi sismik yöntemlerinde, çalışma şartlarına bağlı olarak
yukarıda sıralanan enerji kaynaklarının kullanılmasının sakıncalı veya kullanımının
sınırlı olduğu ortamlar için en uygun yöntemi araştırmacılar belirleyebilir. Yapılacak
çalışmanın amacına uygun olarak araştırmacılar tarafından da sismik dalga üretecek
çeşitli yöntemler geliştirilebilir. Bunlardan bir tanesi de kesme dalgası üretmek için
oluşturulan “Sarkaç-Ağırlık Yöntemiyle Dalga Oluşturma” düzeneğidir.
3.3. Ters Evrişim (Deconvolutıon)
3.3.1. Ters evrişim işlemi
Ters evrişim işlemi, yerin süzgeçleme etkisinden dolayı genişleyen dalgacığı
iğneleştirmek (daraltmak) ve böylece düşey ayrımlılığı arttırmak amacıyla yapılan bir
dönüşüm işlemidir (Kadıoğlu 2004). Hem düşey ayrımlığı artırmak amacıyla hem de
kaynak tarafından yaratılan düşey olayları bastırmak amacıyla kullanılır. Bir dizi
matematiksel dönüşüm işlemidir (Silvia and Robinson 1979).
Sismik iz doğrusal bir sistem çıkışı olarak düşünülebilir. Doğrusal sistemlerin üç
özelliği vardır:
1. Doğrusal sisteme giriş olmadan çıkış olamaz,
2. Çıkışın başlangıç zamanı girişin başlangıç zamanından önce olamaz,
3. İki ayrı girişin toplamına doğrusal sistemin cevabı, çıkışların toplanması ile elde
edilir.
36
Doğrusal bir sistemin transfer fonksiyonu bilindiğinde çıkışı hesaplanabilir (Kadıoğlu
2004). Doğrusal sistemlerde konvolüsyon (evrişim) işlemi, sistemin çıkışı olarak
tanımlanır (Şekil 3.5). Dolayısıyla bir veri serisinin ters evrişimi, kaynak fonksiyonu
bilindiğinde lineer tersinir problem gibi işlemden geçirilmesidir (Oldenburg 1981).
Sisteme giriş = Birim impuls x(t) Sistemin tepkisi y(t)
Doğrusal x(t) = δ(t) Sistem
a(t)
0x (t) * a (t) = y (t)
Şekil 3.5. Doğrusal sisteme verilen iğne biçimli birim impuls’a karşılık sistemin tepkisi
(Silvia and Robinson 1979, Dobrin and Savit 1988)
δ(t) birim impuls fonksiyonudur ve
δ(t) = 1, t = 0
δ(t) = 0, t ≠ 0
şeklinde tanımlanır (Şekil 3.5).
Sayısallaştırılmış verinin, “z” dönüşümü (transformu) matematiksel ve fiziksel bir
kolaylık gösterir. z ortamında (domeninde) evrişim çarpma işlemine dönüşmektedir
(Dobrin and Savit 1988).
Yer içi bir doğrusal sistem gibi davranmaktadır. Yere verilen bir kaynak, yer içinden
geçerek alıcılarda kaydedilir. Burada kaynak s(t), yer özellikleri h(t) ve sismik iz y(t)
olarak alındığında;
)()()()()(*)( zHzSzYtythts •=↔=
)()()( wHwSwY •=↔ olur.
Y(t) fonksiyonu yer özelliklerini içeren çıkış fonksiyonu, s(t) giriş fonksiyonu ve h(t)
ise sistem fonksiyonunu (yerin etkisini) tanımlar. Yer özelliklerini içeren sistem
37
fonksiyonu aslında yer içi özelliklerini tanımlayan yansıma katsayıları serisidir. Kaynak
sinyalinin periyodunun geniş olması durumunda ince tabakalı zeminlerde çıkış (yani
sismik kayıt) sinyali üzerinde ara yüzeyden gelen yansımaları belirleme işi zorlaşır. Bu
nedenle kaynak sinyalinin çok küçük periyodlu yani, çok yüksek frekanslı olması
istenir. Ayırım gücü yüksek bir sismik kayıtta daha doğru sonuçlar elde edilebilir.
Dolayısıyla sismik kayıt sinyali olabildiğince yansıma katsayıları serisine
yaklaştırılmaya çalışılır. Burada sistem fonksiyonu bilinmeyen yansıma katsayıları
serisiyle temsil edilir. Sistem fonksiyonu belirlenebildiğinde kayıt sinyali bu fonksiyon
ile süzgeçlenerek istenen veriler elde edilebilir (Şekil 3.6).
21
a(t) A(z) = 2 - 1z + 1z2
-1
Şekil 3.6. z ortamında evrişim işleminin algoritması (Silvia and Robinson 1979 ile
Dobrin and Savit 1988’ten değiştirilerek alınmıştır)
)()()()(*)()( zYzHzSthtsty =•↔=
)()()()()()(*)(*)( zFzYzSzFzYzFzHzS •=⇒•=
Burada;
∗ : evrişim işlemini,
• : çarpma işlemini temsil etmektedir.
F(z) = 1 / H(z) olup ters evrişim süzgecidir. Eğer, H(z) bulunursa F(z)
hesaplanabilir.
12
32
-1/20
x(t) Doğrusal 2½
y(t) Sistem
0 a(t) -1/2-2
Y(z)=2 + (3z) – (2z2) + (21/2z3) – (1/2z4)
x(t) * a(t) = y(t) Y(z) = X(z) • A(z)
38
Sismik ize başarılı bir ters evrişim uygulamak için minimum faz varsayımı
gerekmektedir. Çünkü minimum faz varsayımı doğadaki fiziksel olabilirlik şartını
sağlamaktadır (Brigham et al. 1968). Bu varsayıma göre; 1/H(z) katsayılarının giderek
küçülmesi yani azalması gerekmektedir (Alessandrini and Perazzolo 1987).
z ortamı → )(
1)()(1)()( 1
zHzHzFzFzH ==⇒=• −
Zaman ortamı → h(t)*f(t) = δ(t) Ters evrişim işleminde kullanılacak süzgeç, z-dönüşümünün yapıldığı matematiksel
işlemler sonucunda belirlenmektedir. Ters süzgecin belirlenmesi için yapılan işlemler
sırayla aşağıdaki şekilde özetlenebilir (Yılmaz 1987):
a. Üzerinde işlem yapılacak sismogram kaydı belirlenir,
b. Sismik bir dalgacık seçilir (genelde birim impuls fonksiyonu tercih edilir) (Şekil
3.10),
c. H(z)’nin tersi F(z) hesaplanır,
d. Sismogram kaydı ve süzgeç operatörü işleme tabii tutulur (çarpım işlemi),
e. Elde edilen sonuç sismogram kaydının ters evriştirilmiş halidir.
Minimum faz kavramı N noktalı dalga için genelleştirilmeden önce iki noktalı bir
dalgacık modelinde incelenecek olursa;
(f0, f1) ve (f1, f0)
olarak tanımlanan iki noktalı bir dalgacığın güç spektrumları aynı olacaktır. Frekans
döneminde minimum faz, zaman döneminde minimum gecikmeye eşdeğerdir. Bir dalga
içinde enerjinin minimum gecikmeli olduğu dalgacığa minimum gecikmeli dalgacık
denmektedir. İki noktalı bir dalgacık için:
1. Minimum gecikme veya
2. Maksimum gecikme gibi farklı iki durum söz konusudur.
İlk noktanın değeri ikinci noktanın değerinden büyük olduğunda minimum gecikme, ya
da tersi olduğunda en fazla gecikme söz konusudur (Şekil 3.7). Minimum zaman
gecikmesi minimum faz kayması anlamına gelmektedir.
39
f0 f1
f0 > f1 (minimum gecikme) f1 < f0 (maksimum gecikme)
(ilk değer daha büyük) (ilk değer daha küçük)
Şekil 3.7. Zaman gecikmesi-faz kayması ilişkisi (Silvia and Robinson 1979)
Bu durumu grafik olarak ifade ederek (Şekil 3.8), sayısal değerler kullanılacak olursa;
a(t)=(2, 1)
b(t)=(1, 2) φaa(t)=φbb(t)=(2, 5, 2) değeri elde edilecektir.
Güç spektrumu yani enerji, zaman ortamında dalgacığın öz ilişkisine eşittir.
Şekil 3.8. Güç spektrumunun zaman ortamında öz ilişkisi (Dobrin and Savit 1988)
Minimum faz fiziksel olabilirlik şartını sağlamaktadır. Fiziksel olabilirliğin de iki şartı
vardır:
1. t=0 zamanından önce başlamaması,
2. Dalgacığın enerjisinin sonlu olmasıdır.
f0f1
t 0
f02+f1
2
f1f0 f0f1
φff(τ) Öz ilişki
τ -1 0 1
5
2 2
0 1
2 2
0 1
5
∑=
=T
tb tbT
0
2)()(ε
Enerji = ( ) ∑=
=T
ta taT
0
2)(ε
40
alnızca minimum fazlı dalgacıklar bu şartı gerçekleştirir. Bu nedenle de minimum faz
noktalı bir dalga; (N-1) tane iki noktalı dalgacığın evrişimi olarak düşünülebilir. Z
ir dalgacığın öz ilişkisi verildiğinde minimum fazlı dalgacık saptanabilir. Öz ilişkinin
şta ise
Y
varsayımı yapılmaktadır.
N
ortamında bu dalgacığın kökleri bulunabilir. Eğer her iki noktalı dalgacık minimum
fazlı ise N noktalı dalgacık da minimum fazlıdır. Bu durum; z ortamında köklerin
birden büyük ( >1) olması anlamına gelmektedir.
B
z dönüşümüne bakıldığında kendisinin ve zamanda ters çevrilmişinin z dönüşümlerinin
çarpımı olduğu görülür. Dalgacık minimum, maksimum veya karışık fazlı olabilir (Şekil
3.9). Bütün hepsini verecek kök değerleri öz ilişki köklerinde mevcuttur. 1’den büyük
kökler seçilerek minimum fazlı dalgacık bulunabilir. Yani, öz ilişkinin köklerinden
istenilen dalgacık oluşturulabilir.
Şekil 3.9. Sonlu süreye sahip bir dalgacıkta; eğer maksimum enerji yükü ba
Minimum fazlı Karışık fazlı
Maksimum fazlı
f
f
f
minimum fazlı, enerji genelde ortada yoğunlaşmış ise karışık fazlı ve maksimum enerji yükü sonra gelmiş ise maksimum fazlı olarak adlandırılır (Yılmaz 1987)
41
3.3.2. Zam
ismik analizlerde en önemli çalışma aşamalarından biri verilerin bir ters süzgeç ile ters
ers evrişim için özellikleri bilinen bir süzgeç seçilmelidir veya kullanılan süzgecin
ise
ht) * (st * h-t)
Burada
)=sinyalin öz ilişkisi,
un öz ilişkisi,
ıma katsayıları dizisinin) öz ilişkisidir.
(t) yansıma katsayıları dizisi rastgele olduğu için, öz ilişkisi 1’e eşittir. Buna göre
umundan yuvarlatma ile dalgacığın güç spektrumu elde edilir.
istenen çıkış) (birim impuls fonksiyonu)
jisi)
enerjisi türevleri sıfıra eşitlenir:
an ortamında ters evrişim
S
evrişim işlemine tabi tutulmasıdır (Middleton and Whittlesey 1968, Webster 1978,
Ziolkowski 1984).
T
özellikleri bilinmelidir (Telford 1990). Bu amaçla kullanılan dalganın özelliklerinin
bilinmesi gerekir. Sismik dalga veya öz ilişkisi bilindiğinde ters süzgeç matematiksel
işlemlerle bulunabilir:
y(t) = s(t) * h(t)
φyy(t) = yt * y-t = (st *
φyy(t) = φss(t) * φhh(t)
;
φyy(t
φss(t)=kaynak fonksiyonun
φhh(t)=yerin transfer fonksiyonunun (yans
h
sinyalin öz ilişkisi çıkışın öz ilişkisine eşittir. Frekans ortamında da çıkışın yani sinyalin
güç spektrumu dalgacığın güç spektrumuna eşittir.
φyy(t) ≈ φss(t) ve φyy(t) ↔ Py(f) olduğundan
Py(f) ≈ Ps(f) ’dir.
Sismik sinyalin güç spektr
Genel olarak zaman ortamında optimum –Wiener ters evrişim yöntemi kullanılır. Amaç,
istenen çıkış ile gerçekleşen çıkış farkını minimuma indirgemektir.
st*ht=yt (=gerçekleşen çıkış)
st*xt-1=δ(t)=zt=(1, 0, 0, ……, ) (=
et=(zt-yt) (=hata miktarı)
I=Σet2=Σ(zt-yt)2 (=hata ener
h(t) sistem parametrelerine göre hata
42
0=∂I ∂ ih
Bu türevler sonucunda bulunan eşitlik;
lemler olarak adlandırılır.
nda ters evrişim için süzgeç fonksiyonudur.
ormal denklemler Toeplitz matris sistemini oluşturur. Matris çözümü ile süzgeç
φyy(t) * f(t) = φzs(t) normal denk
φzs(t) = zt * s-t olur.
Burada f(t) zaman ortamı
N
katsayıları bulunur.
)2()1()0(
2
1
0
012
201
210
zs
zs
zs
fff
φφφ
φφφφφφφφφ
=
Burada; f0, f1 ve f2 süzgeç katsayılarıdır. İstenen çıkış birim impuls fonksiyonu z(t) ise;
001
2
1
0
012
201
210
=fff
φφφφφφφφφ
olur. (1)
iener süzgeçleme işleminin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için aşağıdaki işlem
dedilen sinyale ait girdi işlemleri yapılır),
,
ıktı (c) beraber çapraz ilişki (cross-corelation)
lem
ilişkisi (b) ile çapraz-ilişkisinden (d) bulunan verilere Wiener
ıları (e) ile evrişimi sonucunda ters evrişim
lem
W
sırası izlenmelidir (Yılmaz 1987):
a. Mevcut veriler derlenir (kay
b. Sinyalin öz ilişkisi hesaplanır,
c. İstenen çıkış değerleri belirlenir
d. Mevcut verilerle (a) ile istenen ç
iş ine tabi tutulur,
e. Girdilerin öz
süzgeçleme işlemi uygulanır. Süzgeç katsayıları matris işlemlerle elde edilen
denklemlerle -(1) denklemi- belirlenebilir,
f. Girdi değerlerinin (a) süzgeç katsay
iş i tamamlanmış olur. Böylece istenen çıkış sinyali elde edilir.
43
3.3.3. Frekans ortamında ters evrişim
aman ortamında normal denklemler;
rekans ortamında normal denklemler;
S(-f) = [S(f)]2
Z
φss(t) * f(t) = φzs(t) ve
F
Ps(f) • F(f) = Z(f) • S(-f)
Ps(f) = S(f) •
)()()(()( fZfSfZfF =
)()()
fSfSfS −•−•
= ’dir.
(zaman ortamında evrişim (*) frekans ortamında çarpmaya )(• dönüşür)
sin umudur. Buna Burada; Z(f): istenen çıkış sinyali spektrumu, S(f): girişin ( yal) spektr
göre, süzgeç yani sistem fonksiyonunun genlik bileşeni;
)()(
)(fZ
fF = (süzgeç genlik spektrumu) olarak yazfS
ılabilir.
aha öncede belirtildiği gibi zaman ortamında φyy = φss idi. Dolayısıyla frekans D
ortamında y ile verilen çıkış sinyalinin genlik spektrumu yavaş değişen (alçak frekanslı)
ve çabuk değişen (yüksek frekanslı) bileşenlerine ayrılabilir. Yavaş değişen kısım
dalgacığın genlik spektrumunu verir. Sismik izin genlik spektrumu bir kutu fonksiyonu
ile evrişim işlemine tabii tutularak yuvarlatılabilir (Şekil 3.10). Böylece girişin
(sinyalin) genlik spektrumu )( fH yaklaşık olarak bulunur. Bu spektrumun tersi
alınarak )( fF hesaplanır.
Girişin genlik spektrumu, sinyalin genlik spektrumu aracılığı ile bulunmuştur. Ancak
hala faz spektrumu bilinmemektedir. Bilinen şey minimum fazlı olması gerekliliğidir.
Aynı genlik spektrumuna sahip birçok dalgacık vardır. Fakat bunlardan bir tanesi
minimum fazlı olacaktır. Eldeki genlik spektrumuna ait faz spektrumu Hilbert dönüşüm
yöntemiyle bulunabilir (McQuillin et al. 1984).
44
Şekil 3.10. Sinyalin genlik spektrumunun kutu fonksiyonu ile evriştirilmesi ile
gürültülerden arındırılmış düzgün değişen giriş spektrumunun elde edilmesi (Yılmaz 1987)
Sinyal dalgacığının genlik ve faz spektrumları bulunduktan sonra süzgecin genlik ve faz
spektrumları hesaplanabilir. Süzgecin genlik spektrumu, dalgacığın genlik spektrumun
tersine fazı spektrumu ise dalgacığın faz spektrumunun (-1) ile çarpımına eşittir. Çıkış
olarak frekans ortamında sıfır fazlı birim basamak fonksiyonu, zaman ortamında birim
impulsa eşit olacaktır. Çıkış olarak birim impuls fonksiyonu seçildiğinde ters evrişim
özel olarak “spiking veya iğne ters evrişim” adını alır (Silvia and Robinson 1979) (Şekil
3.11).
Sismik izin ayrımlılığını artırmanın en ideali arzu edilen çıkışın iğne (spike) olmasıdır
(Yılmaz 1987). Gerek örneklenmiş verinin frekans spektrumunun sınırlı olması, gerek
ise ilave gürültü yüzünden dalgacığın iğneye dönüştürülmesi tam olarak başarılamaz.
Bunun yerine arzu edilen çıkış olarak özelliklerini istediğimiz gibi belirleyeceğimiz,
mümkün olduğu kadar kısa bir dalgacık saptanır ve ters evrişim bu yönde yapılır.
Frekans ortamında ters evrişim işlemini gerçekleştirebilmek için bir dizi süzgeç
kullanılarak en uygununun belirlenmesi gerekir (Oldenburg 1981). Arzu edilen çıkış
için seçilen dalgacığın sıfır fazlı veya minimum fazlı bir dalga olarak seçilmesi
durumunda yapılan ters evrişime “shaping deconvolution” veya “dalgacık
biçimlendirilmesi” denir.
[S(f)] [H(f)] [Y(f)]
=fff
(Gürültü içeren sinyal genlik spektrumu)
[Y(f)]2=Py(f) W(f) [S(f)]2=Ps(f)=[Y(f)]2
∆f=gHz
≈*ff f (Gerçek sinyal genlik spektrumu)
45
φy[Y(f)] Sinyal faz spektrumu ASinyal genlik spektrumu
ff
+Filtre faz spektrumu Filtre= (1/Sinyal)=[F(f)] φf φfiltre = -φgiriş
f
f= =
φzÇıkı[Z(f)]
ff
Şekil 3.11. Frekans ortamında ters evrişim işlemi (Silvia and Robinson 1979)
Frekans ortamında ters evrişim işleminin akış şeması işlem sırasına göre maddeler
halinde şöyle özetlenebilir:
a. Sismogram veya akselerogram kaydı seçilir,
b. Sismik kaydın Fourier dönüşümü hesaplanır,
c. Ters evrişim süzgecinin genlik spektrumu )()(
)(fSfZ
fF = yaklaşımı ile
hesaplanır,
d. Hilbert dönüşümü uygulanarak sinyalin minimum faz spektrumu bulunur. Sonra
(-1) ile çarpılıp süzgecin faz spektrumu hesaplanır.
e. Sinyalin genlik spektrumu )( fY ’nin süzgeç genlik spektrumu )( fF ile
çarpımı ile çıkışın genlik spektrumu yani süzgeçlenmiş verinin genlik spektrumu
hesaplanır (Şekil 3.11),
f. Sinyalin faz spektrumu ile süzgecin faz spektrumları toplamı ile süzgeçlenmiş
verinin faz spektrumu bulunur. Süzgeçlenmiş veri sıfır fazlıdır (Şekil 3.11)
46
3.4. Magnitüd Ölçekleri ve Dönüşüm Bağıntıları
3.4.1. Depremin büyüklüğü (magnitüdü)
Depremler yer içerisindeki kırıklarla ilişkilidir. Bu kırıklar genelde, yer kabuğunun
derinliklerindedir. Deprem kırıkları genelde büyük depremlerden (6,0≤M olan) sonra
yeryüzünde oluşur ve görülür. Bir depremde, derinlerde oluşan kırığı doğrudan gözle
görmek mümkün olmayabilir. Yer içindeki kırığın (örtülü fayın) boyutları dolaylı
yollarla belirlenebilmektedir. Yani, deprem kırığı yüzeyde görülmese de, onun meydana
getirdiği etkilerin yorumlanmasıyla büyüklüğü tahmin edilebilir. Deprem sarsıntıları
etkisiyle yerkabuğunda dalgalar oluşur. Oluşan dalgalar sismometreler yardımıyla
ölçülür. Deprem büyüklüğü hesaplamalarında, depremin merkezi doğru bir şekilde
belirlenmiş olmalıdır. Hassas olmayan belirlemeler yanlış hesaplamalara neden olur.
Çünkü, deprem sırasında oluşan dalgaların genliği, kaynaktan uzaklaştıkça yavaş yavaş
azalır. Bu nedenle, dalgaların genliğini yorumlarken onun ne kadar uzak bir mesafeden
geldiğini bilmek gerekir. Yerkabuğu; farklı litolojiler-tabakalar, kıvrımlar gibi birçok
jeolojik oluşumu bünyesinde barındıran çok karmaşık bir yapıdadır. Her bir jeoloji
oluşumun farklı fiziksel özellik göstermesi nedeniyle, deprem sırasında oluşan dalgalar
yayılma yönüne bağlı olarak değişime uğrayabilir. Bu gibi durumlar dalgaların gerçek
biçiminin bozulmasına; bu ise hesaplamalarda yanılgılara neden olur. Oluşabilecek
hataları önleyebilmek için deprem büyüklüğü hesaplamaları için mümkün olduğu kadar
fazla sayıda sismometre verisi kullanılmalıdır. Yani, depremi farklı uzaklıklarda ve
farklı yönlerden kaydetmiş birçok sismometre ölçümüyle daha hassas ve güvenli bir
sonuç elde edilir.
Deprem büyüklüğünün hesaplanması, elde edilen parametreler kullanılarak dolaylı
yollarla yapılır. Deprem büyüklüğü hesabı için birbirinden farklı yöntemler
geliştirilmiştir. Bu yöntemler; depremin büyüklüğü ve uzaklığına göre deprem
dalgalarında meydana gelen değişiklikleri kullanır. Depremin büyüklüğü hesaplanırken,
mesafeye ve depremin büyüklük aralığına göre ölçeklendirilmiş yöntemlerden en uygun
olanının seçilerek kullanılması gerekmektedir. Belirli bir yöntem belirli bir büyüklük
aralığında ve belirli bir uzaklıktaki deprem için geçerliyken, farklı büyüklük ve farklı
47
uzaklıktaki bir deprem için daha farklı bir yöntemi kullanmak gerekir. Birbirinden farklı
dalga özelliklerine göre geliştirilmiş yöntemler aynı deprem için uygulandığında,
genelde farklı değerler elde edilir. Deprem büyüklüğü için yapılacak en anlamlı
tanımlama; depremin büyüklüğü ve dış merkez uzaklığını dikkate alarak geliştirilmiş
uygun yöntemin kullanılmasıyla elde edilen sonuçtur.
Magnitüd: yer sarsıntısının, sismik cihazlarla ölçülen bazı özelliklerine dayanarak
tanımlanmasıdır (Richter 1958, Kramer 1996). Bir depremin büyüklüğünün (M)
yaklaşık değeri aşağıdaki bağıntı yardımıyla yapılır (Båth 1973):
(2) 21 loglog ccaM +∆+=
Burada;
M: Depremin büyüklüğü,
a: Rayleigh yüzey dalgasının yatay bileşeninin genliği,
∆: Oluşan depremin mesafesi (odak uzaklığı-derece olarak),
c1 ve c2: katsayılar (sabit)’dır.
Bir depremin farklı ortamlarda ve dışmerkezden uzaklığına bağlı olarak meydana
getirdiği birbirinden farklı davranış/hareket özellikleri göz önüne alınarak farklı
büyüklük tanımlamaları yapılmış ve bu özelliklerine göre adlandırılmışlardır.
Günümüze kadar birçok magnitüd tanımlaması yapılmıştır. Bunlardan bazıları aşağıda
verilmiştir.
3.4.2. Richter yerel magnitüdü (ML)
Richter (1935), deprem dışmerkezinden 100 km uzaktaki bir Wood-Anderson
sismometresinde (mikron cinsinden) kaydedilmiş maksimum genliğin (10 tabanına
göre) logaritmasını yerel (lokal) magnitüd (ML) olarak tanımlamıştır (Richter 1958,
Båth 1973). Bu yöntem (Richter yerel magnitüd tanımlaması), M < 6,0 ve 600 km'den
daha yakın mesafede oluşan depremlerin büyüklüğünü belirlemek için kullanılır.
Richter yerel magnitüdü (ML) çok iyi bilinmesine ve yaygın olarak kullanılmasına
rağmen deprem büyüklüğünü belirlemede her zaman için uygun bir ölçek olmadığı
belirtilmektedir (Kramer 1996).
48
3.4.3. Yüzey dalgası magnitüdü (MS)
Uzak (600-2000 km arası) mesafelerde özellikle cisim dalgaları sönümlenmekte ve
saçılmaktadır. Richter yerel magnitüdü, dalga türleri arasında bir ayrım yapmamaktadır.
Dolayısıyla farklı bir magnitüd ölçeğine ihtiyaç duyulmuştur. Uzak mesafelerde yüzey
dalgalarının daha baskın olduğu gözlendiğinden; Gutenberg and Richter (1936)
tarafından, sığ (70 km’den daha az derinlikte oluşan) depremlerin ürettiği, periyodu
yaklaşık olarak 20 saniye olan ve normal (üç bileşenli) sismograflarla kaydedilen
Rayleigh dalgalarının yatay bileşenlerinin mikron cinsinden en büyük değerinin
logaritması alınarak “yüzey dalgası magnitüdü” tanımlanmıştır (Richter 1958). Yüzey
dalgası magnitüdü ile ilgili çalışmalar, daha sonraki yıllarda Gutenberg (1945a, 1945b)
tarafından geliştirilerek sürdürülmüştür (Bayrak ve Yılmaztürk 1999). Bu tür dalgalar
yeryüzünde kaynaktan itibaren çok uzak mesafelere yayılabildiği için; uzak mesafelerde
yapılan ölçümlerde daha güvenilir ve hassastır. Bu yöntem, M≥6,0 olan (bazı
araştırmacılara göre M≥5,5 olan) depremleri ölçmek için geliştirilmiştir. Yüzey dalgası
magnitüdü yaygın olarak kullanılan ölçeklerden birisidir. Yüzey dalgası kullanılarak
magnitüd hesabı aşağıdaki denklem yardımıyla yapılmaktadır (Båth 1973):
3.3log66.1log 0 +∆+=TaM (T=20 s için) (3)
Burada;
M: Depremin büyüklüğü,
a: Rayleigh yüzey dalgasının yatay bileşeninin genliği,
T: Periyot (10-30 s aralığında)
∆0: Oluşan depremin mesafesi (odak uzaklığı-derece olarak)’dir.
3.4.4. Moment magnitüdü (MW)
İlk iki magnitüd türü, çeşitli cihazların kaydettiği yer sarsıntılarının genliklerin
büyüklük ölçeğindeki matematiksel ifadesidir. Deprem sonucu oluşan bir fayın boyutu
depremde açığa çıkan enerjiyle, dolayısıyla depremin büyüklüğü ile ilişkilidir. Bir
depremde açığa çıkan enerji miktarı artarken yer sarsıntısının özellikleri her zaman aynı
oranda artmamakta ve/veya cihaz ölçümlerine birebir yansımamaktadır. Buna 1960 San
49
Francisco ve 1960 Şili depremleri güzel birer örnektir (Coduto 1998). Her iki depremin
yüzey dalgası magnitüdü (MS) 8.3 olarak hesaplanmasına rağmen, yüzey kırıklarının
boyutları birbirinden farklı olmuş (Şili depremi San Francisco depreminden daha büyük
boyutta bir yırtılma ortamı oluşturmuş) dolayısıyla açığa çıkan enerji miktarları da farklı
olmuştur. Açığa çıkan enerji miktarlarına göre moment büyüklükleri (MW)
hesaplandığında; San Francisco depreminde MW=7.9, Şili depreminde MW=9.5 olarak
bulunmuştur (Boore 1977). Bu örnekte olduğu gibi; depremlerde bazı magnitüd türleri
açığa çıkan enerjiyi (veya depremi) tam olarak yansıtamaz; bu duruma magnitüd
doygunluğu adı verilmektedir. Richter yerel magnitüdü 6.0-7.0 arasında, yüzey dalgası
magnitüdü de 7.5-8.0 civarında doygunluğa ulaşmaktadır (Kramer 1996). Çok büyük
depremlerin boyutunu tanımlamak için, yer sarsıntısı özelliklerine dayalı olmayan ve
sonuçta doygunluğa ulaşmayan bir büyüklük ölçeğinin tanımlanması gereklidir
(Kanamori 1977, Hanks and Kanamori 1979). Doygunluk problemi olmayan tek
magnitüd ölçeği moment magnitüdüdür (Kramer 1996). Moment magnitüdü kullanımı
son yıllarda artmış ve yaygınlaşmıştır. Moment magnitüdü fayın boyutları ile de
ilişkilidir (Şekil 3.12). Moment magnitüdü, günümüzde mühendislik yapılarının hasar
analizlerinde sıkça kullanılan; azalım ilişkilerinin oluşturulmasında, şiddet
dağılımlarının kestirilmesi gibi çalışmalarda kullanılan önemli bir veridir.
Yer yüzeyi
D
L Sismojenik zonun temeli
W
Kırık alanı
Şekil 3.12. Moment magnitüdü ile fay modeli arasındaki ilişki
Fay ortamı, sismik moment ve moment magnitüdü sırasıyla aşağıda verilen bağıntılarla
hesaplanır (Kanamori and Anderson 1975, Kramer 1996).
A = L*W (4)
50
M0 = A* µ∗ D, (µ = 3*1011) (5)
Mw = (3/2*logM0) - 10.73 (6)
Burada;
D = Fayın ortalama hareket miktarı (cm),
µ = Rijitlik modülü (dyne/cm2),
A = Fay yüzeyinin (düzlemsel) ortamı (cm2),
L = Yüzey kırığı (km),
W = Kırılma derinliği (km),
M0 = Sismik moment (dyne.cm),
Mw = Moment magnitüdü (birimsiz) ifade etmektedir.
Yukarıdaki bağıntı, elde edilen yeni bulguların ışığında Mw=(2/3)logM0-10.67 şeklinde
hesaplanmaya başlanmıştır (Hanks and Kanamori 1979).
Magnitüd doygunluğu görüşüne göre; doygunluk problemi olmayan tek deprem
büyüklük ölçeği moment magnitüdüdür (Kanamori 1977, Hanks and Kanamori 1979).
Klasik olarak genlik ve süre okumalarından saptanan magnitüd ölçekleri ancak fay
boyunun 5-50 km olduğu depremlerde gerçek büyüklüğü temsil edebilirler (Gündoğdu,
1986). Bunun nedeni sismogram üzerinde okunan genliğin sınırlı band genişliğine sahip
aletlerce kaydedilmiş olmasıdır. Ayrıca kaynaktaki orijinal genliğin, istasyona gelene
kadar hareket ettiği ortamdan etkilendiği de söylenebilir. Bu nedenle fayın kırılan
uzunluğunun 50 km’yi geçtiği depremlerde genlik ölçümüne dayalı magnitüd
belirlenmesi yerine sismik moment kullanılarak moment magnitüdünün hesaplanması
en doğru yöntem olmaktadır. Moment magnitüdünün temelini oluşturan sismik moment
fay uzunluğu ile ilişkili olup, diğer magnitüd türleri fay uzunluğuyla ilişkili değildir
(Kanamori and Anderson 1975).
Moment magnitüdü, diğerlerine göre en güvenilir olan deprem büyüklüğü ölçeği
olmasının yanında hesaplanması açısından diğer yöntemlere göre çok daha karmaşıktır.
Esas olarak depremin oluşumunun matematiksel bir modelinin yapılmasına karşılık
gelir. Karmaşık hesaplamalar ve bilimsel çalışmalarla hesaplanabilir; bu yüzden
51
hesaplanması zaman almaktadır. Dünya genelinde sadece birkaç gözlemevinde, belirli
bir büyüklüğün üzerindeki depremler için hesaplanmaktadır.
Uygulamada, bazı araştırmacılara göre M≥4,0 olan, (KOERI-Web 2004) bazı
araştırmacılara göre de M≥6,0 olan depremler için moment magnitüdü hesaplanabilir.
Sismik moment değerinin depremde oluşan fayın boyutlarıyla ilişkili olarak
hesaplanması durumunda M≥6,0 olan depremler için hesaplanabilir. Çünkü M≥6,0 olan
depremlerde yer yüzeyinde kırık gözlenebilir. Keilis-Borok (1960) ile Julian and
Anderson (1968) tarafından P ve S dalgası spektrumlarından yararlanılarak öne sürülen
bağıntılarla (Aki 1966, Hanks and Wyss 1972), frekans grafiklerinde köşe frekansı
kullanılarak (Papageorgiou and Aki 1983a, Papageorgiou and Aki 1983b) frekans
grafiğinin eğimli kısmına ve düzleştiği ya da düzleşmeye başladığı yerlere çizilen
doğruların kesişme noktası belirlenerek, son yıllarda elde edilen bilimsel bulgulara
dayanılarak (Boore 2002, Boore 2003) ve deprem kayıtlarındaki pik yatay hız değerini
temel alan bağıntılar kullanılarak (Mahdyiar et al. 1986) veya köşe frekansı ile ilişkili
olarak geliştirilen nomograflar yardımıyla (Mahdyiar 1987) sismik moment değeri
hesaplanabilmektedir. Bu nedenle M≥4,0 olan depremler için de sismik moment
değerini hesaplamak mümkündür. Ancak moment büyüklüğü hesaplamalarında olduğu
gibi köşe frekansı çalışmaları da uzmanlık ve tecrübe gerektirmektedir. Bu tür
çalışmalarda yoğun dikkat ve özen gereklidir. Köşe frekansı çalışmasını tecrübeli
uzman bir sismologun yapması gerekir. Aksi durum hata yapılmasına neden
olabilmektedir. Bu nedenle bu çalışma kapsamında köşe frekansı yöntemine dayalı bir
sismik moment dolayısıyla da moment magnitüdü hesaplaması yapılmamıştır.
Deprem büyüklüğünü ifade etmek için kullanılan ML, Mb, MS ve Md ölçekleri
depremlerin büyüklüklerini karşılaştırmak için bir fikir verir. Ancak, en anlamlı
büyüklük tanımlaması sismik moment (M0) ile yapılandır. Bir fay boyunca meydana
gelen kırılma, bir kuvvet çifti oluşturan eşit ve zıt yönlü iki kuvvetin/kuvvet çiftinin
momenti olup, sismik moment olarak tanımlanır (Kanamori and Anderson 1975).
Çeşitli magnitüd türleri arasındaki ilişki ve magnitüd ölçeklerinin doygunluğu Heaton et
al. (1982) tarafından grafik olarak ifade edilmiştir (Şekil 3.13).
52
Şekil 3.13. Değişik magnitüd türleri arasındaki ilişki ve magnitüd ölçeklerinin
doygunluğu (MW: Moment magnitüdü, MS: yüzey dalgası magnitüdü, ML: yerel magnitüd, mb: kısa periyodlu cisim dalgası magnitüdü ve MJMA: Japon Meteoroloji Kurumu magnitüdü) (Heaton et al. 1982)
Yüzey dalgası magnitüdü (MS) yaklaşık 8 civarında doygunluğa ulaşmakta/satüre
olmaktadır. 1906 San Francisco ve 1960 Şili depremlerinin her ikisi de MS=8,3 olan
yüzey dalgası magnitüdüne sahiptir. Ancak, bu depremlerin fay yüzeyi alanları ve
tektonik faktörler göz önüne alındığında San Francisco depreminde açığa çıkan enerji
Şili depreminde açığa çıkan enerji miktarından daha küçüktür (Boore 1977, Kramer
1996).
Depremde kırılma yüzeyi boyunca açığa çıkan enerjinin ifadesi olan sismik momente
(M0) dayalı olarak oluşturulan bir magnitüd ölçeği (moment magnitüdü-MW) büyük
depremleri çok daha iyi ifade eder. Moment magnitüdü kullanılarak 1906 San Francisco
depremi için Mw=7,9 ve 1960 Şili depremi için Mw=9,5 bulunmuştur (Bolt 1993).
Benzer olarak 1959 Montana ve 1989 California depremlerinin her ikisinin de yüzey
dalgası magnitüdü MS=7,1’dir. Ancak, 1959 Montana depreminde Mw=7,3 ve 1989
California depreminde Mw=6,9 olarak hesaplanmıştır (Coduto 1998). Moment
53
magnitüdü fay ortamı, fay sırasındaki yer değiştirme ve enerji boşalımı gibi fiziksel
parametrelerle ilişkili olduğundan, çok yaygın olarak kullanılmaktadır (Kramer 1996).
Fakat hesaplanması oldukça zor olup, sağlam ve güvenilir veriler elde edildikten sonra
ancak yapılabilmektedir. Karşılaşılan en önemli problem fay düzleminin tam olarak
tanımlanamaması ve fay yüzeyi boyunca değişen eğimin yanında fay yüzeyinin
dalgalılığı ve/veya pürüzlülüğünün ihmal edilmesinden kaynaklanan belirsizliktir.
Moment magnitüdünün hesaplanmasındaki zorluklar nedeniyle, diğer magnitüd türleri
hesaplanarak günümüzde geliştirilmiş eşitlikler yardımıyla moment magnitüdüne
dönüşüm yapılabilmektedir. Ancak, magnitüd dönüşüm bağıntılarının güvenilirliği ve
hesaplamalardaki hassaslığı hala tartışılan bir konudur. Yinede bu konuda bir fikir
vermesi veya içerdiği hataların ihmal edilebilir olmasından dolayı kullanılmasının
büyük sakıncalar doğurmayacağı düşünülmektedir.
3.4.5. Süre magnitüdü (MD)
Yukarıda bahsedilenlerin dışında, alınan deprem kayıtlarının farklı özelliklerini
kullanarak geliştirilen magnitüd ölçekleri de vardır. Bunlardan birisi, ülkemizde de son
yıllarda kullanılmaya başlanmış olan süre magnitüdüdür (MD). Real and Teng (1973)’e
göre, süre magnitüdü mühendislerden çok sismologları ilgilendiren minimum (mikro)
depremleri tanımlamada kullanılmaktadır (Kramer 1996). Deprem sonucu oluşan sismik
dalgaların kayıt üzerindeki devam süresi kullanılarak yapılan magnitüd tayinleri mikro
deprem araştırmalarında kullanılmaktadır. Özellikle de “rasathane sismolojisinde”
magnitüdü belli olmayan depremlerin büyüklük tayininde, bölgenin sismik etkinliğinin
araştırılmasında ve deprem kataloglarının oluşturulmasında önemlidir (Kalafat vd
1998). Büyük bir depremin, sismometre üzerinde daha uzun süreli bir salınıma neden
olacağı düşüncesinden hareketle geliştirilmiştir. Depremin, sismometre üzerinde ne
kadar uzun süreli bir titreşim oluşturduğu ölçülür ve deprem merkezinin uzaklığı ile
ölçeklendirilir (KOERI-Web 2004). Bu amaçla, deprem kaydındaki sinyalin genliği
yerine, sinyalin süresi (duration) ölçülerek depremin magnitüdü tayin edilmektedir.
Wood-Anderson sismometresinin aldığı deprem kayıtları kullanılarak, yerel magnitüd
tayin edilmekte ancak kayıt hızı 60 mm/dakika olan bu nedenle de periyot okumasına
imkan vermeyen bu sismometrenin kaydedemediği depremlerin magnitüdü de
54
belirlenememektedir. Bu durum sismologların bazı çalışmalarını yapmalarını
engellemektedir. Kayıtlar üzerindeki deprem oluş/devam süresi kullanılarak magnitüd
tayin edilmesi son yıllarda oldukça yaygın kullanılmaya başlanmıştır (Kalafat 1989).
Sarsıntının süresi aşırı tahribatı oluşturan en önemli tek faktördür. İlk tahribat
başladıktan sonra geçen sürenin uzaması yapılarda önemli hasara (yıkım gibi) neden
olmaktadır. Uzun süreli depremler yüksek ivmenin ve yüksek büyüklük değerinin
sebebidir (Richter 1958). Ancak depremin büyüklüğü verilmeden, oluş süresinin
verilmesi önemli bir eksiklik olacaktır. Deprem ne kadar büyük olursa olsun çok kısa
süren depremler önemli hasar oluşturmayabilirler. Ancak, uzun süren depremler büyük
hasarlar oluşturmaktadır. Yani, bir depremin oluşturacağı hasar süreye bağlı olarak
artmaktadır. Bu nedenle depremin büyüklüğü yanında depremin oluş süresinin de
bilinmesi gerekir. Deprem parametreleri ve tanımlamasıyla ilgili olarak çalışan kurum
ve kuruluşların süreye bağlı deprem büyüklüğünün (MD) yanında deprem dalgalarının
özelliğini yansıtan büyüklük ölçeklerinden (ML, MS, MW) en az birisini daha
tanımlaması gerekir. Yani, biri süreye bağlı olan minimum iki deprem büyüklüğü
tanımlaması yapılmalıdır. Aksi durumda yapılan büyüklük tanımlaması eksik
kalmaktadır.
Kırık/Fay uzunluğunun, magnitüdü belirlerken kullanılan genliğe ait enerjinin dalga
boyunu geçtiği hallerde; bu ölçekler doygunluğa ulaşır, gerçek büyüklüğü yansıtmaz ve
yanılgılara neden olurlar (Kanamori 1977). Akkargan vd (2000)’ne göre, Gölcük
(Kocaeli) 1999 depreminde, magnitüd DAD tarafından önce süreye bağlı olarak
hesaplanmış (MD = 6.8), ancak kırık boyu/uzunluğu 50 km’yi geçtiği için magnitüd
doygunluğu oluşmuş ve süre magnitüdü gerçek büyüklüğü temsil edememiştir (Tüzel
vd 2003). USGS ve diğer araştırma kuruluşlarının yayınladığı deprem büyüklüğü değeri
ile ülkemiz araştırma kuruluşlarının özellikle de DAD’nin belirlediği büyüklük
değerinin farklı olması çeşitli tartışmalara neden olmuştur. Bu yöntem, M<5.0 (küçük)
ve R<300 km (yakın) olan depremler için kullanılmaktadır (KOERI-Web 2004). Süre
magnitüdünün kullanımında bazı sınırlamalar vardır: “Süre magnitüdü en fazla 4.0-4.5
büyüklüğündeki depremlere kadar olan sarsıntıları ölçeklendirmede kullanılmalıdır.
Daha büyük depremleri tanımlamada, deprem kayıt süresi uzayacağı için yanılgılara
55
neden olabilir. Oluşabilecek yanılgıları önleyebilmek için 4.0-4.5 ölçeğinden daha
büyük depremler için diğer magnitüd türlerinin kullanılması tercih edilmelidir”
(Necioğlu 2004).
Genel olarak, 3<M<7 olan depremler için ML veya mb’nin; 5<M<7,5 olanlar için MS’in
ve M>7,5 olanlar için de MW’nin kullanılması önerilmektedir (Bolt 1989).
Türkiye’de meydana gelmiş her bir depremin MS, ML, MW ve/veya MD gibi farklı
magnitüd türleriyle bir arada ifade edildiği bir katalog mevcut değildir. Sönüm
denklemi oluştururken meydana gelmiş bütün depremlerin tanımlanacağı magnitüd
türünün aynı olması istenir. Bu ise deprem kayıtları üzerinde çalışan DAD’nin her
depremi farklı büyüklük ölçeğinde tanımlaması sonucunda mümkün olmamaktadır.
Magnitüd dönüşüm bağıntıları hazırlanırken kullanılacak deprem kayıtlarının bir
referans kayda göre standart kayıt türüne dönüştürülmesi gerekmektedir (Stewart 1975,
Yılmaztürk ve Bayrak 1997, Kalafat 2002). Duda and Nuttli (1974)’e göre; her bir
tektonik bölgenin kendine has ölçekler arasında (yöresel ölçekten magnitüd ölçeğine vb.
gibi) birbirine dönüşümü sağlayacak genelleştirilmiş bağıntılarının olması gereklidir
(Stewart 1975). Bir deprem için moment büyüklüğü değeri hesaplanabilmişse, diğer
büyüklük türlerine göre hesaplama yapılmasına gerek kalmadığı kabul edilmektedir.
3.5. ProShake Bilgisayar Programı
Yatay tabakalı zeminlerin sismik yer tepki analizi için geliştirilmiş bir bilgisayar paket
programıdır. Yer tepki analizlerinde kullanılan ProShake programı, Schnabel et al.
(1972)’nin geliştirmiş olduğu SHAKE programının güncel sürümüdür. İşlemleri hızlı
bir şekilde yapabilmesi için ProShake, Windows grafik ara yüzeyini kullanır.
3.5.1. ProShake’in genel özellikleri
ProShake, kullanıcılarına kolaylıklar sağlamak amacıyla, çeşitli alternatifler içeren
işlem menülerine sahiptir:
56
- Kullanıcılar, İngiliz veya metrik birim sisteminden birini tercih edebilirler,
- Kullanıcıların çalıştıkları konuda zeminin düşey kesitini kendilerinin oluşturmalarına
imkan sunar. Oluşturulan zemin kesiti, tekrar kullanabilmek için saklanabilir.
- Zemin düşey kesitine ait fiziksel ve dinamik özellikler, hızlı bir şekilde eklenebilir ve
istenirse analizden önce hataları görebilmek için grafik olarak çizdirilebilir.
- Veri (girdi) dosyalarındaki bilgiler (deprem kayıtları); grafiksel olarak çok farklı
şekillerde (zamana bağlı, spektral, yer hareket parametrelerinin türüne vb. şekillerde)
görülüp, incelenebilir veya kontrol edilebilir.
- Herhangi bir zemin için kullanılacak senaryo depremler, bilgisayarın kapasitesinin
yettiği oranda aynı veri dosyasında bir arada hesaplattırılabilir. Bilgisayar kapasitesi
yeterli değilse aynı zemin için kullanılacak her bir senaryo deprem farklı bir veri
dosyası olarak hesaplatılmalıdır. Bütün veriler grafik olarak çizdirilebilir. Program, her
deprem hareketi için 16.384 adet sayısal veri (deprem kayıtlarının satır sayısı) girişine
izin vermektedir.
- Program, verileri grafik görüntülere de çevirmektedir. Zemin tepkisinin gösterimi için
hesaplamalar sonucu farklı birçok grafik çizilebilir; veri girişinde/kayıtlarda olabilecek
hatalar da bu esnada görülebilir.
- Çok sayıdaki ilgili tuşlardan herhangi birisi kullanılarak herhangi bir derinlik için
zeminin istenen parametreleri elde edilebilir.
- Zeminin düşey kesiti içerisindeki herhangi bir derinlikte pik ivme, pik hız, pik yer
değiştirme, RMS ivmesi, Arias şiddeti, baskın periyot, ayraçlanmış süre gibi pek çok
değer hesaplatılabilmektedir.
- ProShake, deprem sarsıntısı esnasında bir zeminin yatay yer değiştirmesinin
görüntüsünü canlandırabilmekte/animasyonunu yapabilmektedir.
- ProShake, programın işlem aşamalarında elde edilen sonuçların/değerlerin (verileri,
sayısal değerleri, grafikleri) Word ortamında saklanabilmesi için rapor dosyası
oluşturulmasına da imkan sağlar. Ancak, rapor dosyası kullanıcının isteğine bağlı olup,
kes-yapıştır tekniğiyle bu işlem yapılmaktadır.
57
3.5.2. ProShake programının yapısı
ProShake, zemin tepki analizinin sonuçlarını basitleştirip çabucak hesaplayarak
yorumladığı, sezgisel bir ara yüzey kullanır. Program sırasıyla;
- Veri girişi penceresi [→ Rapor (istenirse)],
- Çözüm penceresi,
- Çıktı (sonuç) penceresi [→ Rapor (istenirse)] ve
- Rapor penceresinden oluşmaktadır.
Rapor penceresinin görüntülenmesi / rapor dosyası oluşturma, veri girişi veya çıktı
pencerelerinin herhangi birisi üzerinden yapılabilmektedir.
Veri girişi penceresi: Bütün veri bilgilerinin girişinin yapıldığı, kontrol edildiği ve
kaydedildiği yerdir. Bir veri dosyası, zemin düşey kesiti ve deprem kayıt dosyalarından
oluşur. Veri yöneticisinde girdiler grafik olarak çizdirilebilir, veri değerleri
hesaplatılabilir ve varsa girdi hataları düzeltilebilir. Bu kısımdaki bilgilerin tamamı
rapor dosyası olarak kaydedilebilir. Veri yöneticisinde girilen veriler (dosyalar) “.dat”
uzantılı olarak kaydedilmektedir.
Çözüm penceresi: Zemin tepki analizinin yapıldığı işlem penceresidir. Kullanıcının
verileri bir dosya halinde hazırlamış ve saklamış (“.dat” uzantılı) olması gerekir.
Program bu dosyayı kullanarak istenen hesaplamaları yapar. Çözüm penceresinde,
girilen bilgiler ve yapılan hesaplamalara bağlı gelişmeler yardımıyla, grafik sunumu
yapılır. Analizden sonra çözüm yapılan dosya saklanmak istenirse, çözüm yöneticisi
tarafından “.lyr” uzantılı olarak kaydedilmektedir.
Çıktı penceresi: Çıktı penceresi, yapılan analiz sonuçlarının farklı ve çeşitli
özellikleriyle çizdirilmesini sağlar. Eğer istenirse, özelliği belirtilen “.lyr” uzantılı çıktı
dosyasının zamana bağlı geliştirilmiş; bir dizi çizimi, spektrumu, derinliğe göre değişen
farklı parametreler (değerler) ve değişen ölçeklerle hesaplamaları yaptırılabilir. Bu
pencere yardımıyla, zemin kesitinin özelliklerine göre; meydana gelebilecek yatay yer
58
değiştirmenin animasyonu/canlandırılması izlenebilir. Bu pencerede yapılan her işlem
yine rapor dosyasına eklenebilir.
Rapor penceresi: ProShake, word işlemciler yardımıyla bir rapor dosyası oluşturur. Bu
rapor dosyasında yapılan her bir analizin kayıtları bulunur. Bütün veri girişleri ve
güncellemeleri otomatik olarak rapor dosyasına kaydedilir. Veri girişi ve sonuç
penceresinde yapılan bütün işlemler rapor dosyasına kopyalanarak saklanabilir.
Kullanıcılar tarafından yapılan işlemlerin istendiğinde kolayca görülmesi açısından bu
işlem oldukça kolaylık sağlamaktadır.
3.5.3. ProShake programının kullanımı
ProShake bilgisayar paket programında zemin tepki analizinin yapılabilmesi için
verilerin belirli bir sırada girilmesi gerekmektedir:
1. Öncelikle analizi yapılacak ortama/yöreye ait deprem kaydı varsa, bu kayıt dosyası
ProShake ana sayfasındaki, Utilities menüsünde “Convert Earthquake File” komutuyla
açılacak pencerede ilgili yerlere kaydedilir. Bu kayıt sırasında; dosya adı (“.eq”
uzantılı), dosyadaki deprem kaydının tanıtım bilgilerine ait satır sayısı (deprem kayıt
bilgileri-yazı ile), deprem kaydının satır sayısı, bir satırdaki sütun sayısı, her bir
sütundaki sayısal kayıt değerinin karakter uzunluğu, her bir deprem kaydının alındığı
zaman aralığı (saniye; 1 saniyede kaç kayıt alındığını gösterir), girilen deprem
kayıtlarının işlem birimi (g, cm/s2 vb) gibi bilgiler girilir. Her bir deprem kaydı,
program tarafından kullanılacak “.eq” uzantılı standart dosyalar haline dönüştürülür
(Şekil 3.14).
2. Bütün deprem kayıtları, standart dosyalar haline dönüştürüldükten sonra; Input
Manager menüsünden veri girişinin yapılacağı yeni bir pencere açılır. Üç ayrı işlem
penceresinden oluşan bu sayfada;
a. “Düşey kesit” penceresinde zemin bilgilerinin yazılacağı bir form vardır:
- Zemin düşey kesitine bir isim verilir,
- Zemini oluşturan tabaka sayısı,
- O zemindeki yer altı suyu derinliği,
59
- Her bir tabakayı oluşturan malzemenin ismi (kil, silt, kum gibi),
- Modül azalım eğrisi (menüde yüklü olanlardan birisi) seçilmeli,
- Her bir tabaka için sönüm eğrisi seçimi (modül azalım eğrisi seçilince program en
uygun eğriyi önerir ancak, kullanıcının değiştirme imkanı vardır),
- Her bir tabakanın kalınlığı,
- Her bir tabakayı oluşturan malzemenin birim hacim ağırlığı,
- En büyük kesme modülü (Vs ya da Gmax’tan herhangi birisi yazıldığında, program
diğerini otomatik olarak hesaplamaktadır),
- Her bir tabakanın (ölçülen) kesme dalgası hızı girilir.
Şekil 3.14. ProShake’te deprem kayıt dosyalarının standart (.eq) dosyalara
dönüştürülmesi
Bu işlem her tabaka için tekrarlanarak yapıldıktan sonra, analizler hangi tabaka için
yapılacaksa o tabaka için tek tek (istenirse her tabaka için ayrı ayrı veya yalnızca bir
tabaka için) Select Output tuşu kullanılarak açılan Output Location penceresinde;
yapılması istenen analizler işaretlenmelidir (Şekil 3.15).
60
Şekil 3.15. Zemin düşey kesitinin ve yapılması istenen analizlerin tanıtıldığı pencereler
b. “Input Motion” penceresinde; yaptırılmak istenen analiz ile ilgili bilgiler girilir:
- Yaptırılmak istenen analize bağlı olarak denenmesi istenen deprem senaryo
sayısı (1, 2, 3, …); aynı zemin için farklı deprem senaryolarında analiz
yaptırılabilir (Şekil 3.16).
- Gerilme oranı; genelde 10
1−=
M bağıntısına göre yazılır (yani; magnitüdün 1
eksik değerinin 10’a bölünmesiyle elde edilir),
- Maksimum iterasyon sayısı,
- Hata toleransı (genelde % 5 olarak alınır ancak, değiştirilebilir) değerleri
girildikten sonra bu zemin için kullanılması istenen senaryo deprem kaydı “File Name”
kısmına yazılır veya yazdırılır. Senaryo deprem adı yazıldıktan sonra, o depreme ait
(kayıt sayısı, pik ivme, kayıt zamanı aralığı, frekans gibi) bazı özellikler alttaki boş
kutucuklara program tarafından yazılır. Ancak, kullanıcının buraya atanan değerleri
değiştirme imkânı vardır.
Input Motion penceresinin altındaki; “Layer” kutucuğuna hangi tabakada kayıt alınmış
ise onun adı yazılır ve “Outcrop” kutucuğu çentiklenir. Animation kısmına ise deprem
senaryosunda yer değiştirme hareketinin canlandırılmasının istenip-istenmemesine bağlı
olarak işaretleme yapılır (Şekil 3.16).
61
Şekil 3.16. Input Motion menüsünde analizde kullanılacak deprem kaydının tanıtılması
Bu işlemlerden sonra, inceleme yapılması hedeflenen zemin için gerekli veriler
yüklenmiş olur. Bu aşamaya kadar, incelenen zemin için kayıtlarda hiçbir işlem
yapmadan sadece bir veri dosyasının oluşturulması tamamlanmış olur. Bu aşamada,
eğer veri girişinde bir hatanın olup-olmadığı kontrol edilmek istenirse; Input Motion
penceresinin sağındaki menülerden verilere ait değerler kontrol edilebilir: Zemin için
girdisi yapılan deprem kaydı kullanılarak zamana karşı; ivme, hız, yer değiştirme,
Fourier spektrumu, faz spektrumu, tepki spektrumu vb. grafikleri çizdirilebilir. Bunlara
ait sayısal değerler görülebilir. Çözüm yöneticisinde işlem/hesaplama yaptırılmadan
önceki herhangi bir aşamada buradaki değerler değiştirilebilir. Burada oluşturulan dosya
da “.dat” uzantılı olarak kaydedilir. Böylece, zemin kesitinin tanımlanması ve Input
Motion penceresindeki işlemlerin bittiği kabul edilir.
3.5.4. Girdileri belgeleme (input documentation)
ProShake veri girişi ana penceresinin sağ üst köşesindeki Report tuşuna basıldığında;
Word benzeri bir pencere açılmakta ve yüklenen verilerin tamamı -geçici bir dosya
olarak- ana şablona uygun ve düzenli bir biçimde, görülebilmektedir. Rapor dosyası
paket program kapatılmadan -o anda- ProShake üzerinden çıktısı alınabileceği gibi,
62
daha sonra bir word işlemcide kullanmak amacıyla “zengin text formatında”
saklanabilir.
Grafikler de rapor dosyasında saklanabilir. Input Motion penceresinde forma kaydedilen
bilgiler kullanılarak, işlem görmemiş kayıtların zamana bağlı ivme, hız vb. grafikleri
çizdirilerek, “Copy to Report” tuşu ile rapor dosyasına kaydedilebilir. Input Motion
penceresine girildiği/açıldığı her seferde yüklenmiş olan veriler kullanılarak rapor
dosyasına deprem kayıtlarına ait grafikler, tekrar kaydedilebileceği gibi daha önceden
oluşturulan bir rapor dosyasındaki bilgiler de görüntülenebilir. Rapor dosyaları, “.hed”
uzantılı olarak kaydedilmektedir.
3.5.5. Analiz işlemlerinin yapılması (programın koşturulması)
ProShake’te analiz yaptırabilmek için ana pencerenin üst kısmındaki “Solution
Manager” menüsü seçilir. Açılan küçük pencereden, analizinin yapılması istenen veri
dosyası (.dat uzantılı) seçilerek onay tuşuna basılırsa, program otomatik olarak analizi
yapar.
Bilgisayarın işlem hızına bağlı olarak, yapılan işlemler görülebilir (hızlı işlemcilerde/üst
sürüm bilgisayarlarda bu işlem izlenemeyebilir). Program analiz işlemlerini
tamamlayınca; Word tarafından, koşturma işleminin bittiği uyarısı verilir. Solution
Manager penceresinde işlemler tamamlandıktan sonra, analiz sonuçları; Program
tarafından analizi yapılan veri dosyasıyla aynı isimli ancak “.lyr” uzantılı bir dosyaya
kaydedilir. “.lyr” uzantılı bu dosya, Output Manager penceresine gidilerek incelenebilir:
Grafikleri çizdirilebilir ve hesaplamaları görülebilir.
3.5.6. Analiz sonuçlarının incelenmesi - kontrol edilmesi
Output Manager penceresi aktif hale getirilerek (açılarak), yaptırılan analiz sonuçları
görülebilir. Bunun için Output Manager’deki dosya menüsüne giderek analizi yapılan
dosya ile aynı adını taşıyan “.lyr” uzantılı dosya açılmalıdır.
63
Output Manager’deki analizi yapılan bir dosyaya ait sonuçların görülebilmesinin çok
farklı yöntemleri vardır. Bunlar: zemin hareketinin çizdirilmesi, gerilme ve birim
deformasyonun çizdirilmesi, tepki spektrumunun çizdirilmesi, derinliğe göre ivme
değişiminin çizimi, diğer parametrelerin hesaplatılması ve animasyon gibi yöntemlerden
birisiyle yapılabilir.
Zemin hareketi çizim formu, önceden (zemin özelliklerinin tanıtıldığı aşamada) istenen
tabaka(lar) için Fourier spektrumunun zamana bağlı çizimine izin verir. İstenmesi
durumunda birçok hareket (veya ilksel kayıt ile ters evrişim sonucunda elde edilen
durum) tek bir grafik üzerinde gösterilebilir. Bu aşamada elde edilen sonuç(lar) rapor
dosyasına kaydedilebilir.
Gerilme ve birim deformasyonun çizimi formu, önceden tanımlanması halinde, kesme
gerilmesi ve kesme deformasyonunun zamana bağlı değişiminin çizimini yapar.
Tepki spektrumu çizim formu önceden belirlenen tabaka(lar) için istenen sönüm
oran(lar)ında, tepki spektrumunun zamana bağlı değişiminin grafiğini çizer.
Derinliğe bağlı çizim formu önceden tanımlanan özelliklere göre, istenen çeşitli
özelliklerin derinliğe bağlı değişiminin grafiğini çizer.
Diğer parametrelerin hesaplatılması formu program tarafından önceden standart olarak
hazırlanmıştır. Bu form, faydalı olacağı düşünülen bütün zemin parametrelerinin
hesaplanmasını sağlar. Hesaplama işleminin istendiği tabaka(lar) veri girişi sırasında
tanıtılmalıdır. Bu menüde zemin parametrelerine ait sayısal değerler görüntülenir.
Hesaplanmış değerler rapor dosyasına kopyalanabilir.
Animasyon formu önceden (veri girişi sırasında) istenmesi halinde zamana ve derinliğe
göre, yatay yer değiştirmenin (çizgisel görüntülerle) canlandırılmasını yapar.
Rapor dosyası ise; birbirinden farklı pencerelerde/formlarda yaptırılan işlemlerin bir
özetinin veya genelinin bir arada görüntülenmesine yardımcı olur. Yaptırılan çizimler,
64
hesaplatılan özelliklerin sayısal değerleri bir arada görülür. İstenmesi durumunda çıktısı
alınabilir veya daha sonra incelemek üzere saklanabilir.
Buraya kadarki sıralanan işlem(ler)i yapan bir kullanıcı, ProShake programında bir yer
tepki analizini tamamlamış olur. Menülerde, tercih edilen hesaplama ve/veya analizler
kullanıcının amacına bağlı olarak aktif hale getirilebilmektedir (bazı özelliklerin
kullanımı isteğe bağlıdır).
ProShake, zeminlerin doğrusal olmayan ve elastik olmayan davranışlarını eşdeğer
doğrusal yaklaşımla tanımlar ve bu amaçla frekans ortamı yaklaşımını kullanır. Bu
yaklaşım, sekant kesme değerine (modülüne) ve sönümleme oranı ile kesme
gerilmesinin çeşitli değerlerine ihtiyaç duyar. Bu davranış; değer azalımı ve sönümleme
eğrisiyle tanımlanır.
Değer azalım eğrisi, gerilme ile normalleştirilmiş sekant kesme değeri oranının
(G/Gmax) grafiğidir. Sönümleme eğrisi, gerilme ile eşdeğer viskoz sönümleme oranı
arasındaki ilişkinin grafiğidir. Birçok zeminin değer azalımı ve sönümleme oranı iyi
anlaşılması ve bu özellikleri tanımlamak için birkaç model önerilmiştir.
3.5.7. ProShake programının zeminler için kullandığı modeller
Vucetic-Dobry (1991) modeli
Vucetic and Dobry (1991), 1985 Michoacan depreminde Mexico City kilinin
performansının araştırılması amacıya yapılan bir araştırmada Kokoshu (1980)’nun
çalışmasına dayanarak; modül ve sönümleme hareketinin zeminin şekil
değiştirmesinden nasıl etkilendiğini göstermişlerdir. Vucetic and Dobry, plastisite
indisinin fonksiyonları olarak sönümleme eğrileri ve modül azaltma denklem grupları
geliştirmişlerdir. ProShake her şekil değiştirme indeksinin belirlenmesine imkân tanır
(program, ekleme/değiştirme yoluyla uygun eğrileri belirlemektedir). Vucetic and
Dobry tarafından orijinal olarak önerilen eğriler yeşil grafikler şeklinde gösterilir ve
PI=0, PI=15, PI=30, PI=50, PI=100 ve PI=200 özelliklerindeki zeminleri temsil ederler.
Bu konuda daha fazla bilgi için; Dobry and Vucetic (1987)’e de bakılabilir.
65
Sun, Golesorkhi and Seed (1988) modeli
Sun, Golesorkhi and Seed (1988), farklı dizilerdeki plastisite indisi için bir dizi modül
azaltma ve sönümleme eğrileri geliştirmişlerdir. 5<PI<10, 10<PI<20, 20<PI<40,
40<PI<80 ve PI>80 için ayrı eğriler geliştirilmiştir. ProShake, uygun eğriyi bulmak için
zeminin plastisite indisini sormakta/istemektedir (program bunu değiştirmez/eklemez).
Ishibashi-Zhang (1993) modeli
Özellikle düşük plastisiteli zeminler için; modül azaltması ve sönümleme özellikleri,
efektif çevre basıncından da etkilenir. Ishibashi-Zhang (1993), plastisite indisi ve efektif
çevre basıncını açıklayan sönümleme oranı ve kesme modülü için bağıntılar
önermişlerdir. ProShake, efektif çevre basıncını hesaplar ancak, kullanıcı plastisite
indisini önceden belirlemiş olmalıdır. Efektif çevre basıncı hesaplanırken; zemin basıncı
katsayısını (K0) 0,5 olarak kabul eder. Ishibashi-Zhang eşitlikleri, düşük bir
deformasyon oranının üzerine 1’den daha büyük G/Gmax değerleri (tahmin ederek)
kullanır. ProShake bu değerler için G/Gmax= 1,0 koyar. ProShake sönümleme eğrilerini
değiştirmez. Bu sınırlı değerin etkileri hakkında; Ishibashi (1992)’ye de bakılabilir.
Seed-Idriss (1970) kum modeli
Seed and Idriss (1970) kum için ilk geniş çapta kullanılan modül azaltma ve sönümleme
grafiklerini geliştirmişlerdir. Bunların grafikleri bir dizi modül azaltma hareketi gösterir.
ProShake’te bu oranın ortalama, üst ve alt sınırlarını seçme imkanı/tercih hakkı vardır.
Seed et al. (1984) çakıl modeli
Seed et al. (1984) çakıl için modül azaltma ve sönümleme grafikleri geliştirmişlerdir.
Bu eğriler, dört farklı çakıl üzerinde yapılan, 12 inç hücre çapına sahip devirsel üç
eksenli testlerin ortalamasına dayanır.
Schnabel et al. (1972) kaya modeli
Kaya için modül azaltma ve sönümleme eğrileri, orijinal SHAKE programı için basit
bilgi dosyaları içine alınır (Schnabel et al. 1972).
66
Doğrusal model
ProShake, doğrusal-elastik ve doğrusal-visko elastik malzemelere göre hesaplamalar
yapar. Hangi malzeme seçilirse ProShake o malzeme için maksimum kesme modülünü
kullanır ve kullanıcının bir sönümleme oranı değerini girmesini ister. Sönümlenmemiş
doğrusal elastik tabaka için transfer fonksiyonu, tabakaların doğal frekanslarında
gariplik oluşturacaktır. Bu ise, programın uygulanmasını engelleyen rakamsal hatalara
yol açabilir.
3.6. Regresyon ve Korelasyon Analizi
Regresyon analizi konusunda verilen teorik bilgiler; Ross (1987), Kutsal vd (1990),
Vardeman (1994), Temur (1995), Schiff and D’agostino (1996), Apaydın vd (2002) ve
Alpar (2003)’ten alınmıştır. Konu itibariyle birbirlerine paralel anlatım özelliği
taşıdıkları için; ilgili her paragrafın sonuna atıfta bulunulmamıştır. Ancak, okuyucuya
göz aşinalığı sağlamak açısından bazı paragraflarda ilgili yazara atıfta bulunulmuştur.
Aralarında ifade farklılığı olmasına rağmen her kitap aslında birbirine paralel özellikler
göstermektedir. Metin kısmın yazımında daha detaylı anlatım teknikleri kullanması
nedeniyle Apaydın vd (2002)’den daha fazla yararlanılmıştır. Denklem gösteriminde adı
geçen kaynaklarda kullanılan simgeler genelde birbirinden farklıdır. Bu konuda
karmaşaya yol açmamak için sadece bir yazarın simgeleme tekniği (Temur 1995)
kullanılarak formüller yazılmıştır.
3.6.1. Regresyon analizi ve amaçları
“Tek bağımsız değişkenin bir veya birden çok bağımsız değişkenin değerinden nasıl
etkilendiğinin araştırılması”, “değişkenler arasındaki ilişki ve bağıntıların araştırılması”,
“belli amaç ve varsayımlar altında bağımsız değişken ya da değişkenlerin bağımlı
değişkene nasıl bağlanacağını araştırma süreci” gibi pek çok tanımı yapılan (Apaydın
vd 2002, Kutsal vd 1990, Temur 1995, Alpar 2003) regresyon analizi kısaca;
değişkenler arasındaki ilişki ve bağıntıların araştırılmasıdır. Regresyon analizi;
- Bağımlı değişkendeki değişimi açıklama,
- Herhangi bir gözleme karşılık gelen ortalama y değerini bulma,
67
- Dağılım diyagramındaki noktalar için en iyi eğriyi uydurma veya belirleme gibi
amaçlarla yapılır.
Regresyon verileri, bağımsız değişkene göre; yöntemsel ve gözlemsel veriler olmak
üzere iki şekilde toplanır.
Bir olaya aynı anda etki eden değişik faktörler, farklı özelliklerin ortaya çıkmasına
neden olmaktadır. Bu tür farklı değişkenler arasında meydana gelen ilişkiler veya
birbirlerine yaptıkları etkiler regresyon analizleriyle araştırılır. Regresyon analizinde bir
bağımlı değişkene karşılık çok fazla sayıda bağımsız değişken işleme girebilmektedir.
Regresyon analizi, işleme giren bağımsız değişken sayısı ve/veya değişkenlerin
üslerinin derecesine göre değişik adlar almaktadır (Akhun 1979). Bunlar:
- Basit regresyon analizi,
- Çoklu regresyon analizi,
- Çok katlı regresyon analizi ve
- Çoklu-çok katlı regresyon analizidir.
Değişkenler yardımıyla oluşturulan dağılım grafiklerinde, değişkenleri temsil eden
noktalar bir doğru etrafına toplanıyorsa; basit regresyon analizi söz konusudur.
3.6.1.1. Basit regresyon analizi
Biri bağımlı diğeri bağımsız, iki değişkenin birinci dereceden ilişkisi basit regresyon
analizi olarak adlandırılır. Dağılım grafiklerindeki noktalar bir doğru etrafındadır. Bu
doğrunun denklemi;
XbaY *+= (7)
şeklinde ifade edilir. Burada;
Y: bağımlı değişken,
X: bağımsız değişken,
a : regresyon doğrusunun Y eksenini kestiği değer,
b : regresyon doğrusunun eğimidir.
68
Dağılım diyagramında, değişkenleri temsil eden noktaların dağılımının matematiksel
gösterimi olan doğru çizilebilir. “Minimum kareler metodu”yla bulunan denklemle,
doğru çiziminde oluşabilecek hatalar önlenebilir ve değişkenler arasındaki ilişki en iyi
şekilde ifade edilebilir. Çizilen grafik, “minimum kareler doğrusu” olarak adlandırılır
(Şekil.3.17). Dağılım diyagramındaki doğru, noktaların kendisine olan dik
uzaklıklarının karelerinin toplamının minimum değerini almasını sağlayacak şekilde
çizilmelidir.
Serpilme diyagramında en küçük kareler doğrusu
0
50
100
150
200
250
300
350
400
0 50 100 150X
Y
I1
I2
I3
I6I5
I4
Şekil 3. 17. Dağılım diyagramında minimum kareler doğrusu (Temur 1995, Apaydın vd
2002)
3.6.1.1.1. Çeşitli kareler ortalamaları
X Ortalamalarından ayrılış: Ampirik X değerlerinin ortalamalarından sapmalarının
karelerinin toplamına “X ortalamalarından ayrılış kareler toplamı” (XOAKT), eleman
sayısının 1 eksiğine “X ortalamalarından ayrılış serbestlik derecesi” (XOASD) ve
bunların birbirine oranına “X ortalamalarından ayrılış kareler ortalaması” (XOAKO)
denir. Bu değer aynı zamanda varyansı, karekökü de standart sapmayı verir.
( ) ( ) ∑∑
∑=
=
=
⎟⎠
⎞⎜⎝
⎛
−=−=n
i
n
ii
i
n
ii n
XXXXXOAKT
1
2
122
1
(8)
1)( −= nXOASD (9)
XOASDXOAKTXOAKO = (10)
69
Y Ortalamalarından ayrılış: Ampirik Y değerlerinin ortalamalarından sapmalarının
karelerinin toplamına “Y ortalamalarından ayrılış kareler toplamı” (YOAKT), eleman
sayısının 1 eksiğine “Y ortalamalarından ayrılış serbestlik derecesi” (YOASD) ve
bunların birbirine oranına “Y ortalamalarından ayrılış kareler ortalaması” (YOAKO)
denir. Bu değer aynı zamanda varyansı, karekökü de standart sapmayı verir.
( ) ( ) ∑∑
∑=
=
=
⎟⎠
⎞⎜⎝
⎛
−=−=n
i
n
ii
i
n
ii n
YYYYYOAKT
1
2
122
1
(11)
1)( −= nYOASD (12)
YOASDYOAKTYOAKO = (13)
3.6.1.1.2. Regresyon kareler toplamı
Ampirik Y değerlerinin ortalaması ve regresyon denklemi yardımıyla hesaplanan teorik
Y değerleri arasındaki farkların karelerinin toplamına “regresyon kareler toplamı”
(RKT) denir. Regresyon serbestlik derecesi (RSD) her zaman 1’dir. Dolayısıyla
“regresyon kareler ortalaması” (RKO), “regresyon kareler toplamına” eşittir.
2
1
1
2
2
1
1 1
)(
*)*(
⎥⎥⎥⎥
⎦
⎤
⎢⎢⎢⎢
⎣
⎡
−
⎥⎥⎥⎥
⎦
⎤
⎢⎢⎢⎢
⎣
⎡
−
=
∑∑
∑∑ ∑
=
=
=
= =
n
i
n
ii
i
n
i
n
i
n
iii
ii
n
XX
n
YXYX
RKT (14)
1=RSD (15)
RKTRKO = (16)
3.6.1.1.3. Regresyondan ayrılış
Ampirik Y değerleri ile teorik Y değerleri arasındaki farkların karelerinin toplamına
“regresyondan ayrılış kareler toplamı” (RAKT), eleman sayısından iki eksiğine
70
“regresyondan ayrılış serbestlik derecesi” (RASD) ve bunların birbirine oranına da
“regresyondan ayrılış kareler ortalaması” (RAKO) denir.
RKTYOAKTRAKT −= (17)
2−= NRASD (18)
RASDRAKTRAKO = (19)
3.6.1.1.4. Regresyondan ayrılışın standart sapması
Regresyondan ayrılışın kareler ortalamasının karekökü regresyondan ayrılışın standart
hatasını verir ve bu değer dağılım diyagramında noktaların regresyon doğrusu
etrafındaki dağılışının bir ölçüsüdür.
RAKOSYX = (20)
şeklinde yazılabilir. Eğer önceden regresyon doğrusunun denklemi biliniyorsa;
( )
2
**1 1 1
2
−
−−−=
∑ ∑ ∑= = =
n
XYbYaYS
n
i
n
i
n
iiiii
YX (21)
denklemi kullanılır. Regresyondan ayrılışın standart hatası, bazı yönlerden standart
sapmaya benzemektedir. Elaman sayısı n yeterince büyükse regresyon doğrusunun iki
tarafında 1, 2, 3 ve 4 standart hata (SYX) uzaklıklarda ve doğruya paraleller çizildiğinde
bu çizgiler arasında noktaların sırasıyla yaklaşık % 68, % 95, % 99.8 ve % 100’ü
bulunmaktadır (Şekil 3.18). Hata değeri yükseldikçe Dağılım diyagramında noktaların
doğru etrafında toplanma oranı azalır.
3.6.1.1.5. Regresyon katsayısı b nin standart hatası
Regresyon katsayısı (b)’nin standart hatası, regresyondan ayrılış kareler ortalaması ile
doğru, bağımsız değişkenin ortalamasından sapmaların karelerinin toplamı ile ters
orantılıdır. Hata arttıkça dağılım diyagramında doğrunun noktaları temsil etme ihtimali
azalır ve aşağıdaki bağıntı ile hesaplanır.
XOAKTRAKOSb = (22)
71
Şekil 3.18. Regresyondan ayrılışın standart hatasına göre dağılım diyagramında
noktaların regresyon doğrusu etrafındaki dağılma ortamları (Temur 1995)
3.6.1.2. Çoklu regresyon ve korelasyon analizi
Bir bağımlı değişkene karşılık birden fazla bağımsız değişkenin ilişkisinin
araştırılmasına çoklu regresyon veya korelâsyon analizi denir. Dağılım diyagramında
yatay düzlem üzerine bağımsız değişken sayısı kadar eksen yerleştirildiği için; yüzey,
hacim veya daha çok boyutlu şekiller oluşur. Genel olarak;
nn XbXbXbaY *.....** 2211 ++++= (23)
Denklemiyle ifade edilir. Hesaplaması oldukça zor ve uzun zaman ortam çoklu
regresyon işlemleri günümüzde yazılmış olan bilgisayar paket programları sayesinde
oldukça çabuk ve hassas/güvenli bir biçimde yapılabilmektedir.
3.6.1.2.1. Üç değişkenli regresyon denklemi
İki bağımsız değişkenli regresyon denklemi çoklu regresyon işlemlerinin en basit şekli
olarak kabul edilmektedir. Genel ifadesi aşağıdaki şekildedir (Denklem 24).
(24) 2211 ** XbXbaY ++=
Denklem (24)’e ait dağılım bir düzlem oluşturmakta (Şekil 3.19) ve dağılım
diyagramında noktaların düzleme olan mesafelerinin karelerinin toplamı minimum
değeri almaktadır. Bu nedenle denklemin oluşturduğu şekil “minimum kareler düzlemi”
72
olarak adlandırılmaktadır. Denklemdeki a, b1 ve b2 katsayıları hem matris işlemleri ile
hem de cebirsel işlemlerle hesaplanabilmektedir.
Şekil 3.
3.6.1.2.2
Hesapla
⎢⎢⎢⎢⎢⎢⎢
⎣
⎡
∑
∑
=
=n
ii
n
ii
X
X
n
12
11
Yukarıd
sütunun
Buradan
yardımı
a =
b1 =
b2 =
19. Minimum kareler düzlemi (Temur 1995)
. Matris işlemleri ile çözümü
malar sırasında oluşturulan denklem yardımıyla matris eşitliği şöyle yazılabilir:
[A] * [X] = [B] (25)
⎥⎥⎥⎥⎥⎥⎥
⎦
⎤
⎢⎢⎢⎢⎢⎢⎢
⎣
⎡
=⎥⎥⎥
⎦
⎤
⎢⎢⎢
⎣
⎡
⎥⎥⎥⎥⎥⎥⎥
⎦
⎤
∑
∑
∑
∑∑
∑∑
∑∑
=
=
=
==
==
==
n
iii
n
iii
n
ii
n
ii
n
iii
n
iii
n
ii
n
ii
n
ii
XY
XY
Y
bba
XXX
XXX
XX
12
11
1
2
1
12
22
121
121
1
21
12
11
)*(
)*(*
)*(
)*(
a elde edilen |B| matrisi |A| matrisinin 1. sütununa yerleştirilirse |A1|, 2.
a yerleştirilerek |A2| ve 3. sütununa yerleştirilirse |A3| matrisleri elde edilir.
[A], [A], [A] ve [A] matrislerinin determinantları hesaplanır. Determinantlar
yla ikinci dereceden parabol denkleminin katsayıları belirlenir.
|A1| / |A| (26)
|A2| / |A| (27)
|A3| / |A| (28)
73
3.6.1.2.3. Cebirsel işlemlerle çözümü
Düzlem denkleminin katsayılarına göre sırayla türevleri alındıktan sonra sıfıra
eşitlenirse aşağıdaki denklemler elde edilir:
(29) ∑ ∑∑= ==
++=n
i
n
iii
n
ii XbXbanY
1 12211
1
***
(30) ∑ ∑∑∑= ===
++=n
i
n
iiii
n
ii
n
iii XXbXbXaXY
1 1212
211
11
11 )*(***)*(
(31) ∑∑∑= ===
++=n
i
n
iiii
n
ii
n
iii XbXXbXaXY
1 1
222211
12
12 )*)*(**)*( ∑
Yukarıdaki her bir denklemde a bilinmeyeni eşitliğin bir tarafına çekilirse; elde edilecek
denklemler birbirleri ile eşitlenerek b1 bilinmeyeni eşitliğin bir tarafına çekilerek/yalnız
bırakılarak yeni iki denklem elde edilir. Birbirine eşit bu denklemlerde b2
bilinmediğinden, b2 katsayısı hesaplanır. Belirlenen b2 değeri b1 bilinmeyenini içeren
denklemlerden birinde yerine konularak b1 katsayısının değeri hesaplanır. Elde edilen b1
ve b2 katsayılarının değerleri denklem (29)’a yazılarak a katsayısının değeri belirlenir.
3.6.1.2.4. Standart kısmi regresyon katsayıları
Aynı birimlerle ifade edilen değişkenlerin işleme girdiği çoklu regresyon analizinde;
bağımsız değişkenlerden herhangi birisinin bağımlı değişkene olan etkisi bi
katsayılarıyla belirlenir. Ancak, değişkenler farklı birimlerle tanımlanıyorsa (örneğin;
uzunluk-ağırlık veya uzunluk-ivme vb. gibi), birbirlerine olan etkileri direkt olarak
belirlenemez. Bunun için kısmi regresyon katsayılarını standart sapma birimleri ile ifade
eden standart kısmi regresyon katsayıları kullanılmaktadır. İki bağımsız değişken içeren
olayların genel gösterimi aşağıdaki şekildedir (Denklem 32):
(32) 2211 ** XbXbaY ++=
Yukarıdaki denklemde, eşitliğin her iki tarafı Y bağımlı değişkeninin standart sapmasına
bölünür ve bi katsayıları Xi değişkenlerinin standart sapmalarına hem çarpılıp hem de
bölünerek; a, b1 ve b2 parametreleri de yeniden düzenlenirse denklem değişmeyecektir
(Denklem 33):
74
Yx
x
Yx
x
YY SX
SS
bSX
SS
bSa
SY 2
2
22
1
1
11 **** ++= (33)
Burada, SY, SX1 ve SX2 standart sapma değerleri olup bu değerlere bağlı olan standart
kısmi regresyon katsayıları (β1, β2) da hesaplanabilmektedir (Denklem 34 ve 35):
⎟⎟⎠
⎞⎜⎜⎝
⎛=
Y
X
SSb 1
11 *β (34)
⎟⎟⎠
⎞⎜⎜⎝
⎛=
Y
X
SS
b 222 *β (35)
Hesaplanan β1 ve β2 değerleri ile regresyon denklemi yeni şeklini alır (Denklem 36):
2211 ** XXaY ββ ++= (36)
Buna göre; X1’de meydana gelen 1 standart sapmalık değişim, Y bağımlı değişkeninde
β1 kadar standart sapma; X2’de meydana gelen 1 standart sapmalık değişim, Y bağımlı
değişkeninde β2 kadar standart sapma oluşturmaktadır (Temur 1995).
3.6.1.2.5. Regresyon katsayılarının standart hatası
Çoklu regresyon katsayılarının standart hatası (Sb); Y değerlerinin regresyon yüzeyi
etrafındaki dağılışına ve değişken sayısına (k) bağlıdır (Denklem 37 ve 38):
)(
)*(1
2
kn
YYS
n
ii
b −=
∑= (37)
∑ ∑
∑ ∑ ∑ ∑ ∑ ∑
= =
= = = = = =
−
−−−−−= n
i
n
iii
n
i
n
i
n
i
n
i
n
i
n
iiiiiiiii
b
YYY
YXYXbYXYXbYYYS
1
2
1 1 1 1 1222111
2
*
)*)*((*)*)*((**1 (38)
3.6.2. Korelasyon analizi
Birlikte değişen iki değişkenle, bunları oluşturan şartlar arasındaki ilişkinin yönü,
derecesi ve istatistik açıdan önemli olup-olmadığının belirlenmesi için yapılan
incelemeye (basit) korelasyon analizi denmektedir. Her bir değişkendeki ölçümlerin (N)
75
her biri için iki ölçüm değişkeni arasındaki korelasyon katsayısını hesaplar. Uygun
sonucun elde edilebilmesi için, ikiden fazla değişkenin olması istenir. Korelasyon
katsayısı değerlendirilirken:
a. Değişkenlerden biri artarken diğeri azalıyorsa, bunların arasında negatif
korelasyon vardır (Şekil 3.20.a).
b. Değişkenlerden biri artarken diğeri de artıyorsa, bunların arasında pozitif
korelasyon vardır (Şekil 3.20.b)
c. Değişkenlerin birinin artıp-azalmasından diğeri etkilenmiyorsa ve/veya dağılım
diyagramında noktalar daire benzeri bir ortamda toplanıyorsa bu iki değişken
arasında herhangi bir korelasyon yoktur (Şekil 3.20.c) gibi durumlar
incelenmektedir. (a)
0
2
4
6
8
10
12
0 2 4 6 8 10 12X
Y
(b)
0
2
4
6
8
10
12
0 2 4 6 8 10 1X
Y
2
(c)
1
2
3
4
5
6
7
8
1 2 3 4 5 6X
Y
Şekil 3.20. Basit korelasyon grafikleri; a) negatif, b) pozitif ilişki ve c) korelasyon yok
(Temur 1995, Apaydın vd 2002)
3.6.2.1. Korelasyon katsayısı (R)
Değişkenler arasında ve/veya değişkenlerle çevre şartları arasında korelasyonun varlığı
ve derecesi korelasyon katsayısı (R) olarak kabul edilir. Korelasyon katsayısı 1 ile -1
76
arasında herhangi bir değer alabilir. Farklı yöntemlerle hesaplanmasına rağmen en çok
tercih edilen formül aşağıdadır:
∑ ∑∑ ∑
∑ ∑ ∑
= == =
= = =
−−
−=
n
i
n
iii
n
i
n
iii
n
i
n
i
n
iiiii
YYnXXn
YXXYnR
1 1
22
1 1
22
1 1 1
)(**)(*
*)*(* (39)
Korelasyon katsayısı iki değişken arasındaki ilişkinin kuvvetini vermektedir (Çizelge
3.1).
Çizelge 3.1. Korelasyon katsayısına (R) göre değişkenler arasındaki ilişki
Korelasyon katsayısı (R) Değişkenler arasındaki ilişkinin kuvvet derecesi
-1,000 - -0,850 Çok kuvvetli negatif korelasyon
-0,849 - -0,600 Kuvvetli negatif korelasyon
-0,599 - -0,450 Zayıf negatif korelasyon
-0,449 - -0,300 Çok zayıf negatif korelasyon
-0,299 - 0,300 Korelasyon ilişkisi yok
0,301 - 0,450 Çok zayıf pozitif korelasyon
0,451 - 0,600 Zayıf pozitif korelasyon
0,601 - 0,850 Kuvvetli pozitif korelasyon
0,851 - 1,000 Çok kuvvetli pozitif korelasyon
3.6.2.1.1. Korelasyon katsayısının standart hatası
Basit korelasyon katsayısı R’nin standart hatası, Dağılım diyagramında noktaların artan
veya azalan bir doğru etrafında toplanmamalarının, yani artma veya azalma olmadığının
bir ölçüsü olup, standart hata ne kadar küçük ise korelasyon katsayısı o kadar
anlamlıdır. Standart hata aşağıdaki formül yardımıyla hesaplanır:
)2()1(
−−
=n
RSr (40)
77
3.6.2.1.2. Korelasyon katsayısının önem kontrolü ve ilgili testler
F-Testi: İki değişken grubunun temel alınan dağılımında eşit olmayan değişkenler için
farklı bir seçeneğe karşı eşit değişkenlerle olan dağılımlardan gelen boş varsayım
sınaması yapmak; varyansını karşılaştırmak için iki örnekli F-testi kullanılır.
Bu testte, bir F istatistik değerinin (veya F oranı) f değeri hesaplanır. f = 1 veya 1’e
yakın ise; temel alınan değişken değerlerinin eşit olduğu kabul edilir. Veri grubundaki
değişkenlerinin eşit olması durumunda (F tablosu yardımıyla-İstatistik kitapları ekinde);
a. Eğer f < 1 ise;
- F istatistik değerinin gözlenme olasılığı f'den daha küçük olup; F kritik tek kuyruklu
denir. Seçilen değişkenin önem düzeyi 1’den daha küçük (α < 1) bir değer alacaktır.
b. Eğer f > 1 ise;
- F istatistik değerinin gözlenme olasılığı f'den daha büyük olup; F kritik tek kuyruklu
denir. Seçilen değişkenin kritik değeri 1'den daha büyük (α > 1) bir değer alacaktır.
t-Testi: Bu test yardımıyla; her bir örnekle, verilerin ortalamasının eşitliği sınanır. Üç
farklı varsayımı kullanır:
i. Veri değişkenlerinin eşit olması,
ii. Veri değişkenlerinin eşit olmaması ve
iii. İki örneğin işlemden önceki ve işlemden sonraki gözlemleri temsil etmesidir.
Hesaplanan bir t-istatistik değeri bu amaç için hazırlanmış tablolar (t-tablosu)
yardımıyla bulunabilir. Verilere bağlı olarak, negatif veya pozitif bir değer alabilir.
i. Veri grubu ortalamalarının eşit olduğunu kabul eden varsayıma göre;
- t<0, P(T≤t) tek kuyruklu yani, t-istatistik (t') değerinin daha fazla negatif olarak
gözlenebileceği olasılık durumudur.
- t≥0, P(T≤t) tek kuyruklu yani, t-istatistik (t') değerinin daha fazla pozitif olarak
gözlenebileceği olasılık durumudur.
- t-kritik tek kuyruklu kesme biçimi değerini verir. t-İstatistik değerinin; t-kritik tek
kuyruklu’dan büyük veya eşit olduğunun gözlenme olasılığını (α) verir.
78
- P(T≤t) iki kuyruklu durumu; t-istatistik değerinin, mutlak değerde (t') den daha
büyük olduğunun gözlenebileceği olasılığını verir. P-kritik iki kuyruklu, kesme
biçimi değerini verir. Böylece mutlak değerde gözlenen t-istatistik değerinin; P
Kritik iki kuyruklu’dan daha büyük (α) olma olasılığını verir.
İki değişkenli eşit varyansların kullanıldığı t-testi; iki veri kümesinin de eşit
varyanslı dağılımlardan geldiğini varsayar; “homoscedastic t-testi” olarak
adlandırılır ve iki örneğin eşit veri grubu ortalamalarıyla gelmiş olup-olmadığının
olasılığını belirlemek için kullanılır.
ii. Veri grubu ortalamalarının eşit olmadığını kabul eden varsayıma göre;
İki değişkenli farklı varyansların kullanıldığı t-testi; her iki veri kümesinin eşit
olmayan varyanslı dağılımlardan geldiğini varsayar, “heteroscedastic t-testi” olarak
adlandırılır ve iki örneğin büyük bir olasılıkla eşit veri grubu ortalamalı
dağılımlardan gelmiş olup-olmadığını belirlemek için kullanılabilir.
t-İstatistik değeri (= t') aşağıdaki formül yardımıyla hesaplanabilir:
nS
mS
yxt
22
21
0'
+
∆−−= (41)
Serbestlik derecesini (= df) hesaplamak için aşağıdaki formül kullanılır:
11
222
221
222
21
−
⎟⎟⎠
⎞⎜⎜⎝
⎛
+−
⎟⎟⎠
⎞⎜⎜⎝
⎛
⎟⎟⎠
⎞⎜⎜⎝
⎛+
=
nn
S
mmS
nS
mS
df (42)
Hesaplama sonucu elde edilen değer genellikle tamsayı değildir. t-tablosundan
kritik değeri elde edebilmek için; df değeri en yakın tamsayıya yuvarlatılır.
iii. İki örneğin işlemden önceki ve sonraki gözlemleri temsil etmesinin sınanması;
79
Bu amaçla, bir işlemden önce alınan gözlemler ve bir işlemden sonra alınan
gözlemlerin büyük bir olasılıkla eşit veri grubu ortalamalı dağılımlardan gelmiş
olup olmadıklarını belirlemek için, iki değişkenli eşli t-testi uygulanır.
Korelasyon katsayısı 0 olmayan bir ana kitleden rasgele seçilen örneklerin
korelasyon katsayısının ortalaması sıfır değildir ve normal bölünmeye uymazlar.
Bundan dolayı böyle örneklerin önem kontrolünün t değeri yerine z değerine göre
yapılması daha uygun olacaktır.
3.6.2.2. Çoklu korelasyon analizi
Birden çok X ve bir Y değişkeni arasındaki ilişkinin özellikleri, çoklu korelasyon
analizi ile yapılmaktadır. Her bir Xi değişkeninin Y değişkeni üzerindeki etkisinin
yönünü ve kuvvetini dikkate ortam korelasyon katsayısı (R), 3 değişkenli olaylarda
aşağıdaki şekilde ifade edilmektedir.
YOAKT
YXYXbYXYXbR
n
i
n
i
n
i
n
iiiiiii∑ ∑ ∑
= = =
−+−= 1 1 1
222111 )*)*((**)*((* ∑=1 (43)
YOAKT: Y ortalamalarından ayrılış kareler toplamı
Elde edilen çoklu korelasyon katsayısının (R) karesine “çoklu determinasyon katsayısı
(d)” denmektedir (Denklem 44):
(44) 2Rd =
Xi bağımsız değişkenlerinden biri için, diğer bağımsız değişkenlerin tamamının sabit
olduğu varsayılarak, korelasyon ve determinasyon katsayısının hesaplanması sonucu
elde edilen değerler “kısmi korelasyon ve determinasyon katsayısı” olarak kabul
edilir. Korelasyon katsayısıyla aynı simge ile tanımlanır. Ancak, hangi değişkeni temsil
ettiğini göstermesi açısından değişken numarası alt indis olarak yazılır (Örneğin; R3: Y
ile X3 arasındaki korelasyonu belirtir ve X1, X2, X4, … , Xn değişkenlerinin sabit olduğu
kabul edilir). Üç değişken içeren olaylarda kısmi korelasyon katsayısı (Rj) şöyle ifade
edilebilir (Denklem 45):
80
∑ ∑
∑ ∑
= =
= =
−−
−= n
i
n
iikikik
n
i
n
iijijij
j
YXYXbYOAKT
YXYXbR
1 1
1 1
)*)*((
)*)*((* (45)
j: Kısmi korelasyonu incelenen bağımsız değişkenin numarası
k: Diğer bağımsız değişkenin numarası
Kısmi determinasyon katsayısı (dj), kısmi korelasyon katsayısının karesine eşittir
(Denklem 46): 2jj Rd = (46)
Anova: Farklı türden varyans çözümlemelerinin yapılmasını ifade eder. Burada testi
veya sınaması yapılan veri gruplarının faktör sayısı (değişken grubu sayısı) ve örnek
sayısı önemlidir. Anova, değişkenlerin özelliklerine göre birbirinden farklı birkaç test
yöntemi kullanılarak yapılmaktadır:
i. Tek etkenli anova testi: İki veya daha fazla değişken olduğunda kullanılır. İki veya
daha çok örnek için verilerde basit bir varyans çözümlemesi yaparak; Temel olasılık
dağılımlarının tüm örnekler için aynı olmadığı yönündeki alternatif varsayıma karşılık,
her örneğin aynı temel olasılık dağılımından alındığı varsayımının doğruluğunu inceler.
ii. Yinelemeli çift etkenli anova testi: Bu yöntemin anlamlılığı; verilerin iki farklı
boyutta sınıflandırılmasıyla sağlanmaktadır. Bu yöntem yardımıyla:
1. Değişkenlerden birini yok sayarak, diğer iki değişken arasındaki ilişki,
2. Yok sayılan değişkenle diğer iki değişkenden herhangi birisi arasındaki ilişki,
3. İlk iki aşamada yok sayılan değişkenler arasında bir ilişki, gibi farklı durumlar
incelenir.
iii. Yinelemesiz çift etkenli anova testi: Yinelemeli çift etkenli anovada olduğu gibi;
veriler iki farklı boyut üzerinde sınıflandırılabildiğinde yararlıdır. Ancak, bu yöntem her
değişken çifti için yalnızca tek bir gözlem olduğunu varsaymaktır.
81
3.6.3. Çok katlı regresyon analizi
Çok katlı regresyon analizinin en basit şekli olan ikinci dereceden regresyon
denkleminin gösterimi olan; 2
21 ** XbXbaY ++= (47)
ifadesi bir parabol denklemi olup, dağılım diyagramında noktaların parabole dik
uzaklıklarının karelerinin toplamı minimum olduğundan “minimum kareler parabolü”
olarak adlandırılır (Şekil 3.21). Parabol denklemindeki a, b1 ve b2 katsayıları hem
cebirsel hem de matris işlemlerle bulunabilmektedir.
En Küçük Kareler Parabolü
0
1
2
3
4
5
6
7
8
0 1 2 3 4 5 6X
Y
1 2
34
5 6
7
89
Şekil 3.21. Minimum kareler parabolü (Temur 1995)
3.7. SPSS Bilgisayar Programı
SPSS hakkındaki genel bilgiler öncelikle www.spssscience.com adresinden (her ne
kadar yeterli bilgi içermiyor olsa da) derlenmiş, Norusis (1993)’in SPSS için hazırladığı
kullanım kılavuzuna başvurulmuş, bunun yanında Türkçe bir kaynak olması ve detaylı
anlatımı nedeniyle Ergün (1995)’den yararlanılmıştır. Bazı istatistik kavramları ile ilgili
olarak zaman zaman diğer istatistik kitaplarına başvurulmuştur.
82
SPSS (Statistical Package for Social Science) güçlü bir istatistik analizini ve veri işletim
sistemini, tanımlama menüleri ve basit diyalog kutuları yardımı ile gerçekleştiren bir
windows programıdır. Başka bir ifadeyle SPSS programı; Verileri kendi tanıdığı
ve/veya kullandığı veri biçimine dönüştürerek buradan yeni veriler hesaplar ve bu yeni
değerler üzerinde istatistiksel işlemler yapar istendiği durumlarda grafikler hazırlar.
3.7.1. Ana komutlar
SPSS uygulamaları Şekil 3.22’de görüldüğü gibi uygulama penceresi üzerindeki ana
menü çubuğu üzerinden, SPSS program grubuna, program dosyası içinde bulunan SPSS
dosyası seçilerek veya ana pencerede bulunan SPSS sembolü çift tıklanarak (fare
yardımı ile) SPSS çalışma sayfasına geçilir. Menü çubuğu yardımı ile istenilen çalışma
penceresi seçilerek uygulama işlemine geçilir. Uygulama penceresi üzerindeki ana
menü çubuğu 10 tane birbirinden ayrı alt menü’yü kapsamaktadır. Bunlar;
File: SPSS veri, metin, grafik dosyalarını okuma, çevirme, kaydetme ve yazıcıdan
çıkartma görevlerini yerine getirmek için kullanılır.
Edit: SPSS yazı dosyasını çıktı veya syntaks penceresinden metin ve veri sayfası
üzerinde her türlü ekleme, çıkarma, düzeltme, arama veya kopyalama için kullanılır.
Data: SPSS veri dosyası üzerinde değişkenleri tanımlamak için kullanılan bazı
teknikler, dosyaya değişken ve veri ekleme, verileri sıraya koma, bölme, birleştirme,
değişkenleri ve değerleri dönüştürme veya analiz için yeni çalışma alt birimleri
oluşturmak için kullanılır.
View: Çalışma sayfası üzerinde her türlü kısa yol çubuklarını oluşturmak ve sayfaya ait
görüntü düzeni için kullanılır.
Transform: Seçilen bir veri dosyası üzerinde dosyanın ana yapısını değiştirmeden
değişiklik yapılması veya var olan değerlere ait yeni değişkenlerin hesaplanması için
kullanılır.
Analyze: Veri dosyası üzerinde yapılması istenen istatistik hesaplamaları için kullanılır.
Graphs: Veri dosyasında hesaplamaları yapılan değişkenlere ait grafiklerin çizimi için
kullanılır.
83
Utilities: Veri ve çıktı dosyasına ait sayfa düzeni, yazı karakteri, yazı büyüklüğü, vb.
değişiklikler için kullanılır.
Windows: Farklı SPSS veri ve çıktı sayfalarının ekranda aynı anda görülmesi ve işlem
yapılması için kullanılır.
Help: SPSS programı üzerine her türlü tanıtıcı ve açıklayıcı bilgiyi kapsayan yardımlar
için kullanılır.
Değişken tanımlama işlemi sayfanın altında bulunana “Variable View” komutu ile
gerçekleştirilir: Tanımlanmak istenen değişken, yazılması istenilen sütuna farenin çift
tıklanması veya “Define variable” komutunun seçilmesi ile geçilir. Değişken ismi 8
karakterden fazla olmamalıdır.
- Değişken karakterinin tipi “Type”,
- Etiket adı “Labels”,
- Boş değer sayısı “Missing values” ve
- Kolon genişliği “Column format”, komutları ile düzenlenebilir.
Değişkenler tanımlandıktan sonra sayfanın veri ile donatımı gerçekleştirilir ve daha
sonra SPSS programı uygulama işlemine geçilir.
3.7.2. SPSS uygulama işlemleri
Ana menü üzerinde tanımlanan işlemler alt işlem basamakları aracılığı ile aşağıdaki gibi
uygulanmaktadır.
Dosya işlemleri “file":
Dosya işlemleri SPSS ana penceresindeki menüler kullanılarak yapılabilir (Şekil 3.22).
Dosya işlemleri için;
- Ana menü” den “ File”- “Open”
- “Open”dan alt menüye geçilerek buradan da istenen veri dosyası açılır.
- Eğer yeni bir SPSS veri dosyası açılmak isteniyorsa “New” komutu seçilir.
84
Şekil 3.22. SPSS Uygulama sayfası ve dosya ana menüsü
Yeni bir dosya işlemi:
Bir veri dosyası, çalışmaya ait değişkenler için sütunları ve bu değişkenlere ait değerler
için satırları içeren bir veri gösterim tablosudur. Bu dosyanın hazırlanmasında; öncelikle
çalışmada kullanılacak değişkenlerin harf veya rakamsal karakterler yardımı ile
tanımlanması gerekmektedir. Tanımlanan değişkenlerin altına o değişkene ait değerler
harf veya rakamsal karakterler biçiminde önceden belirlenmesi gereken bir kodlama
sistemi kullanılarak girilir.
- Veri ile donatılan bir dosyanın işlem öncesi “Save as” komutu yardımı ile “.sav”
uzantısı altında yeni bir isim verilerek kaydedilmesi gerekmektedir.
- İstatistik analiz işlemleri tamamlanan bir program çıktısı “Save output as”
komutu yardımı ile “.ist” uzantısı altında kaydedilmesi gerekmektedir.
- Daha önce yazılmış ancak yeni düzeltilmiş dosyalar ise “Save data” komutu
yardımı ile kaydedilmelidir.
- Yazdırılmak istenen verilerin çıktılarının alınması için “Print” komutu
seçilmelidir.
Yazım işlemleri “Edit”:
Yazım işlemleri için aşağıdaki alt işlem basamaklarından yararlanılmaktadır;
85
1. Veri veya çıktı dosyasının tamamının veya bir kısmının kesilip “Cut” bir başka
dosyaya yapıştırılması “Paste”,
2. Veri veya çıktı dosyasının bir başka dosyaya sadece kopyortamması “Copy” ve
yapıştırma “Paste”,
3. Veri veya çıktı dosyasının bazı bölümlerinin silinmesi “Clear “,
4. Veri veya çıktı dosyasının işlem için seçilmesi “Select”,
5. Bir verinin dosyada aranıp bulunması “Find”,
Görüntü işlemleri “View”:
Görüntü alt menüsü;
1. Mevcut çalışmayı gösteren tanıtım çubuğu “Status Bar”
2. Çalışma komutlarına ait menü “Tool bars”
3. Sayfadaki yazım karakterlerine ait düzenleme komutu “Fonds”
4. Alt çizgi düzenleme komutu “Grid Lines”
5. Değişkenlere ait tanıtım etiketleri “Value Labels”
6. Değişkenlere ait düzenlemeleri içeren “Variables” komutlarını içermektedir.
Veri işlemleri “Data”:
Hazırlanan bir veri dosyası üzerinde işlemler;
1. Zamana ve tarihe bağlı tanımlamalar için “Define dates” komutu kullanılır.
2. Değişken tanımı için kalıp dosyalar hazırlanması için “Templates” komutu kullanılır.
3. Değişken sütunu ilave etmek için “Insert variable” komutu ve
4. Değer satırı ilave etmek için “Insert case” komutu kullanılmalıdır.
5. Aranılan bir değere ait satıra gitmek için “Go to case” komutu seçilmelidir.
6. Değişkenlerde bulunan verileri sıralamak için “Sort cases” komutundan,
- Küçükten büyüğe/baştan sona doğru “Ascending” veya
- Büyükten küçüğe/sondan başa doğru “Descending” komutları seçilmelidir.
7. Değişkenleri birbirine dönüştürmek için “Transpose” komutu kullanılır.
8. Değişkenlerin veya değerlerin bulunduğu iki dosyanın birleştirilmesi veya bir dosya
içine başka veri dosyalardan veri aktarmak için “Merge files”, “Add cases” veya “Add
variables” komutları, kullanılır. Burada, iki dosyanın da değişkenleri aynı tür olmalı ve
aynı adları taşımalıdır.
86
9. Bir dosyadaki veriler üzerinde gruplandırılarak yeni işlemler yapılıp yeni bir dosya
içinde saklanmak istenirse “Agregate” komutu ile gerçekleştirilir.
10. Bir tablo içindeki değerleri belli değişkenlere göre gruplayıp her grubun istatistik
değerlendirilmesi yapılmak isteniyorsa “Split Files” komutu kullanılır.
11. Eğer dosyadaki tüm veriler üzerinde değil de sadece seçtiğimiz bazı veriler
üzerinde çalışmak istendiğinde, “Select Cases” komut grubunda çalışılmalıdır.
12. Değerler üzerinde frekans değerleri ile ilgili işlemler yapılması isteniyorsa “Weight
Cases” komutu kullanılır.
Dönüştürme işlemleri “Transform”:
Değişkenler üzerinde dönüştürme işlemlerinde;
1. Fonksiyonel çalışmalar “Compute”, hesaplama işlemleri “Compute Variable”
penceresinden yeni değişken sütununun adının “Target Variable” belirlenmesi ile
başlanır. Yeni değişkenin tipi ve etiket adı “Type & Label” seçildikten sonra sol alt
köşeden aktif dosyanın değişkenleri, “Nümeric Expression” ve “If” komutları
yardımı ile tespit edilerek işlem tamamlanır.
2. Gelişi güzel sayı seçimi “Random Number Seed”,
3. Değerleri gruplandırarak saymak “Count”,
4. Bir değeri yeniden kodlamak “Recode”, bu komut için önce yeniden kodlanacak
değer seçilir ve eski kod “Old”, ile yeni kod “New” numaraları yazılır. Eğer yeni
değişken aynı değişken sütununda tanımlanmak isteniyorsa “Into Same Variable”,
farklı bir değişken sütununda tanımlanmak isteniyorsa “Into Different variable”
komutu seçilir. İsteğe bağlı olarak yeni kodlama işaretleri gurup kodlaması
biçiminde de yazılabilir.
5. Değerleri bir başka değişken yardımı ile sıralamak “Rank Cases”,
6. Değişkeni otomatik olarak yeni bir isimle kodlamak “Automatic Recode” ve
7. Boş bırakılan değerlerin yeniden düzenlenmesi “Replace Missing” komutları
kullanılır.
87
Analiz işlemleri “Analyze”:
1. İstatistik işlemleri:
Rapor işlemleri “Reports” ve özet işlemleri aşağıdaki işlem seçeneklerini içermektedir:
- Satırlara ait özet istatistik bilgileri “Report Summarry in rows”
- Sütunlara ait özet istatistik bilgileri “Report Summary in Columns”
2. Betimsel hesaplamalar “Descriptives”:
Değişkenlere ait frekanslar “Frequencies” için, istenen değişkenler değişken listesi
sütunundan “variable” sütununa aktarılır ve “Statistics” seçeneğinden hesaplanması
istenen istatistikler seçilerek “Continue” komutu ile sonraki basamağa geçilir. Eğer
frekansa ait grafik isteniyorsa, “Chart” komutundan istenilen grafik komutu seçilir ve
işleme devam edilir. Son olarak, frekansa ait format düzenlemesi isteniyorsa “Format”
komutu seçilerek gerekli format düzenlemeleri yapılır ve “Ok” komutu ile seçilen
değişkenler için istenen frekans ve istatistikler tablo halinde ve grafikleri ile birlikte
alınır.
Tanımlamaya dayalı istatistik bilgileri “Descriptives”:
İstenen değişkenler değişken listesi sütunundan “Variable” sütununa aktarılır ve
“Option” seçeneğinden hesaplanması istenen istatistikler seçilerek “Continue” komutu
ile sonraki basamağa geçilir ve “Ok” komutu ile seçilen değişkenler için istenen frekans
ve istatistikler tablo halinde alınır.
İncelemeye dayalı istatistik bilgileri “Explore”:
Değişkenler sütunundan bağımlı olanlar “Dependent”, bağımsız olanlar “Factor” ve
sınıflandırma değerleri “Label Caused by” komutları ile seçilerek “Statistics” komutu
ile istenilen istatistik işlemleri tespit edilir. Eğer isteniyorsa “Plots” komutu ile
frekanslara ait grafikler çizdirilebilir. Boş ve geçersiz istenmeyen değerler için “Option”
komutu yardımı ile gerekli işlemler yapılarak “Ok” komutu ile “Explore” işlemi
tamamlanır.
88
Değişkenleri karşılaştırmak için çapraz tablo işlemleri “Crosstab”:
“Crosstab” işlemi için; değişkenler sütunundan sütun, satır ve gruplandırma değerleri
“Row” ve “Column”, “Layer” kutularına karşılaştırma değişkenleri olarak aktarılır.
Sonra, “Statistics” seçeneği ile korelasyon “Correlation” ve Kay-kare “Chi-Square”
testine ait istenilen işlem komutları girilir ve Kay-kare testi için hücre işlemleri “Cell”
komutu istenerek, beklenen ve gözlenen değerler için “Counts”-“Expected”-“Observed”
komutları ile, satır, sütun ve toplam için hücrelere ait yüzde işlemleri için
“Percentages”- “Row”-“Column”-“Total” komutları ve artıklara ait standart ve standart
olmayan işlemler için “Residuals” – “Standardized” – “Unstandardized” –
“Adj.standardized” komutları seçilir. İstenen format düzenlemeleri “Format” komutu ile
yapıldıktan sonra “Ok” komutu ile karşılaştırma işlemleri tamamlanmış olur.
Kay-kare değeri yorumlaması:
“Chi-square” ve anlamlılık değerlerine göre gruplar arası ilişki düzeyi tespit edilebilir.
Eğer “Significiancy” P değeri (0.05 anlamlılık düzeyinde) 0.05’ten küçük ise gruplar
arası ilişki vardır, büyük ise yoktur biçiminde yorumlanır. Korelâsyon değeri de
anlamlılık için ilişki düzeyini belirlemektedir.
3. Ortalamaların karşılaştırılma işlemleri “Compare Means”:
- Ortalamaların karşılaştırılması “Means”:
İki gruba ait ortalama karşılaştırma testi için “Means” seçeneği seçilir, bağımlı ve
bağımsız değişkenleri ile gruplandırma değişkenleri “Dependent”-“Independent”-
“Layer” tesbit edildikten sonra seçenekler “Option” komutundan istenilen istatistikler
“Cell displays”, düzeyler “Labels” ve ANOVA tablosu ve doğrusallık testi “Statistics
for first layer”ın alt seçeneklerinden işaretlenerek işlem gerçekleştirilir.
- Bağımsız örneklemler için T-testi “Independent Samples T-test”:
İki bağımsız örneklem grubu için ortalama testi “Independent Sample T-test”
seçeneğinden Bağımsız örneklemler için T-testi “Independent Samples T-test” bağımlı
“Test variable” ve grup bağımsız değişkenleri “Grouping variable” ile bu değişkene ait
grup değerleri seçildikten sonra seçenekler “Option” komutu ile anlamlılık düzeyi tespit
edilerek işlem tamamlanır.
89
T-testi yorumlanması: Eğer hesaplanan anlamlılık “Significiancy” P değeri, anlamlılık
değerin (0.05)’den küçükse grupların ortalamaları arasında anlamlı bir fark vardır,
büyük ise fark yoktur şeklinde yorumlanır.
- Eşleştirilmiş örneklemler için “Paired Sample T-test”
Bu uygulamada bir birine birçok özellikler bakımından eşleştirilmiş gruplar
oluşturulabildiği gibi aynı grup iki farklı durum içinde gözlenerek ölçümler alınabilir.
Uygulama için “Compare means” komutundan eşleştirilmiş değişkenler “Paired
variables” için değişken-1 ve değişken-2 “Current Selection” kutusuna aktarılır,
“Option” komutu ile istenilen güven aralığı ve missing işlemleri tanımlandıktan sora
OK komutu ile işlem tamamlanır.
T-testi yorumlanmasında; eğer hesaplanan anlamlılık “Two tail Significiancy” P değeri,
anlamlılık değeri (0.05)’den küçükse grupların ortalamaları arasında anlamlı bir fark
vardır, büyük ise bir fark yoktur şeklinde yorumlanır.
- Tek yönlü Varyans Analizi “One way ANOVA”
İkiden fazla ortalama arasındaki farkların anlamlılığını test etmek için F-testi
kullanılmaktadır. F-testi uygulamaları ise tek yönlü varyans analizi “One Way Anova”
ile gerçekleştirilmektedir. Uygulamaya “Compare means” komutundan “One-Way
ANOVA” seçilerek başlanır. Gruplama yapılacak değişkenler “Factor” kutusuna
alındıktan sonra “Define Range” komutu ile gruplamanın alt ve üst sınırı belirlenir.
Daha sonra test edilecek değişkenler “Dependent list” kutusuna aktarılır. Buradan
“Options” komutu ile “Descriptive” seçeneği istenerek tasviri istatistiksel
değerlendirmeler alınır. Oluşan tabloda gruplar arası “Between groups”, grup içi
“Within group” ve toplam serbestlik dereceleri “DF” başlıkları altında gözlenmektedir.
F-testi yorumlanması:
Sıfır hipotezi, bütün grup ortalamalarının eşit olmasıdır. “F prob” ise eğer bütün
ortalamalar eşit olsaydı, bunun dışında bir gözlem elde etme ihtimalini göstermektedir.
Bu değer 0.05’den küçük olursa H0 reddedilir, büyük ise kabul edilir.
90
- Çoklu karşılaştırma testlerini kullanabilmek için “One-way ANOVA” seçeneğinden
“Post Hoc …” komutu ile “Post Hoc Multiple Comparisons” penceresine geçilerek
istenilen karşılaştırma test(ler)i işaretlenir. Bu testlerde ortalamalar küçükten büyüğe
doğru sıralanır ve çıktının altında eğer 0.05 düzeyinde anlamlı farklılık olan gruplar
varsa birer yıldız (*) işareti ile belirtilir.
4. Genel doğrusal model “General Linear Model”:
Tek varyasyona dayalı doğrusal model “Univariate” hesaplaması için geliştirilmiş
çalışma alt menüsünü içerir.
5. Korelasyon hesaplamaları “Correlation”:
- İki değişkene bağlı analiz “Biveriate”;
İkili değişkenlere dayalı ilgileşim değeri hesaplamak için “Statistics”/”Correlate”/
“Biveriate” komutları seçilir, değişkenler “Variable” tanımlanır, ilgileşim katsayısı
hesaplama metotlarından “Correlation Coefficient” kutusundan istenen metotlar
işaretlenir ve anlamlılık değişkeni “Test of Significiancy” seçilerek işleme geçilir.
“Option” komutu ile istatistiğe dayalı istenilen işlemler ve işaretlenebilir. Gözlemlenen
ilişki ölçüm değerine göre yorumlama yapılır.
- Parça değişkene bağlı analiz “Partial”;
Parçalı değişkenlere dayalı ilgileşim değeri hesaplamak için “Statistics” / “Correlate” /
“Partial” komutları seçilir, değişkenler “Variable” ve kontrol değişkenleri “Controlling”
tanımlanır, ilgileşim katsayısı hesaplama metotlarından “Correlation Coefficients”
istenen metotlar işaretlenir ve anlamlılık değişkeni “Test of Significiancy” seçilerek
işleme geçilir. “Option” komutu ile istatistiğe dayalı istenilen işlemler de işaretlenebilir.
Gözlemlenen ilişki ölçüm değerine göre yorumlama yapılır.
- Mesafeli değişkene bağlı analiz “Distances”
6. Regrasyon analizi işlemleri “Regression”:
- Doğrusal analiz “Linear”; regresyon analizi yardımı ile bağımsız değişken(ler)e
verilen herhangi bir değere göre bağımlı değişkenin alacağı değer hesaplanabilir.
91
SPSS programı yardımı ile regresyon analizi yapılması için “Regression”, “Linear”
komut dizisiyle çıkan ayarlama penceresinden bağımsız değişkenler “Independent” ve
bağımlı değişkenler “Dependent” aktarılarak işlem gerçekleştirilir. Regresyon doğrusu
çizilmeden önce doğrusallıktan ayrılış önem testi yapmak gerekir. Bu bir F-testidir
(varyans analizi) ve yapılan varyans analizi sonucunda elde edilen F değeri, regresyon
modelinin verilere ne kadar uygun olduğunu göstermektedir. “Signif F” değeri de
bulunan F değerinin anlamlı olup olmadığını göstermektedir. Eğer anlamlı çıkmazsa, iki
değişken arasındaki ilişki doğrusal bir ilişki değildir ve dolayısıyla regresyon doğrusu
ile gösterilemez. Yani, bu değer 0.05 altında ise anlamlıdır ve doğrusal model uygundur
şeklinde yorumlanır. Regresyon çizgisinin ana karakteristiğini veren regresyon
katsayısıdır. Bu katsayının standartlaştırılmış hali “ Standardized regression coefficient”
SPSS”te Beta katsayısı olarak adlandırılır ve minimum kareler çizgisinin eğimidir.
Doğrusal modelin iyi uyuşum “Goodness of fit” ölçüleri de ilgileşim katsayısı “R2
Coefficient” veya “R square” yardımı ile bulunabilmektedir. Eğer gözlenen değerlerin
hepsi regresyon doğrusu üzerinde olsaydı R2= 1, değişkenler arasında bir ilişki
olmasaydı R2= 0 olurdu.
- Eğrisel tahmine dayalı analiz “Curve Estimation”
- Lojistik yaklaşımlı analiz “Logistic”
- Olasılığa dayalı analiz “Probit”
- Doğrusal olmayan yaklaşımlı analiz “Non Linear”
- Ağırlık tahminine dayalı analiz “Weight Estimation”
- İki aşamalı Asgari kareler yaklaşımlı analiz “ 2- Stage Least Square”
7. Sınıflandırma “Classification”:
- K-ortalama kümesi için analiz “K-Means Cluster”
- Hiyerarşik küme(ler) için analiz “Hierarchical Cluster”
- Ayırt edici küme(ler) için analiz “Discriminant”
8. Veri azaltımı “Data Reduction”:
- Faktör indirgemesi “Factor”
92
9. Ölçüye dayalı analizler “Scale”:
- Güvenirlik analizi “Reliability Analysis”
Madde analizi ve güvenirlik çalışması, teste veya ankete alınması muhtemel birçok soru
veya iletimin, esas hedef gruptan ayrı ama aynı özellikleri gösteren başka bir gruba
uygulanması şeklinde yapılır. Bundan sonra her maddenin güçlük derecesi, ayırt
ediciliği, seçeneklerin belirlenmesi vb. işlemler gerçekleştirilir.
SPSS programında güvenirlik çalışması için “Scale”, “Reliability Analysis” komutları
seçilir, güvenirlik çalışması yapılacak değişkenler belirlenir ve güvenirlik çalışması için
kullanılan model seçilir ve eğer isteniyorsa istatistikler “Statistics” penceresinden
işaretlenerek işleme geçilir.
Cronbach Alpha modeli: Eğer anket modelleri standart sapması 1 olacak şekilde
standartlaştırılırsa, güvenirlik katsayısı test içindeki değişkenlerin ortalama
korelâsyonuna dayanır. Eğer standartlaştırılmamış ise, anket maddeleri arasındaki
ortalama kovaryansa dayanır. Maddeler arasındaki ortalama negatif ise alfa değeri de
negatif olur ve modelin güvenirliği zayıflar.
Split Half modeli: Cevaplar belli bir n değerinden itibaren ikiye ayrılır ve iki parça
arasındaki ilgileşim hesaplanır. Buradaki katsayı, değişkenlerin veriliş sırasına bağlıdır.
Alfa değerinin yorumu Cronbach Alpha modelinde olduğu gibidir.
Güvenirlik çalışması yapılırken ANOVA gurubu varyans analizlerinden biri seçilebilir
ve F-testi ile anlamlılık düzeyine bakılabilir. Eğer değişkenler sıralı ise, Freidman ki-
kare testi seçilebilir. Eğer değişkenlerin hepsi iki şıklı cevaba dayanıyorsa (dichotomies)
Cochran ki-kare testi uygulanabilir. Bütün değişkenlerin ortalamalarının eşit olduğu
şeklindeki hipotezi Hotelling T-kare testi ile incelenebilir.
- Çok yönlü ölçülendirme “Multi Dimensional Scaling”
10. Parametrik olmayan testler “Non Parametric Tests”:
Parametrik teknikler sayısal, aralıklı (interval) ve oranlı (ratio) ölçümle elde edilmiş
verilere uygulanmalıdır. T-testi, F-testi, parametrik ilgileşim (Pearson moment çarpım
93
katsayısı), değişim katsayısı, aritmetik ve geometrik ortalama, standart sapma vb.
değerlendirmeler parametrik değerlendirmelerdir.
Parametrik olmayan testlerden hangilerinin hangi durumlara uygulanabileceği aşağıdaki
tablo yardımıyla belirlenebilir (Çizelge 3.2):
- Kay-kare testi “Chi-Square”; Tek örnekleme dayanan testlerden ki-kare testi SPSS”de
“Nonparametric Tests”-”Chi-Square” komut dizisi ile çıkan ayarlama penceresinde,
değişkenlerin değişken kutusuna aktarılması ile başlatılır. Bu amaçla hazırlanmış
çizelgelerdeki X2 ve anlamlılık “Significance” değerine göre yorumlanmaktadır.
Anlamlılık 0.05’ten büyük ise başlangıç hipotezi kabul edilir, küçük ise red edilir, yani
anlamlı bulunur.
Çizelge 3.2. Çeşitli durumlara göre uygulanabilecek testler
Veri düzeni Nominal ölçme Ordinal ölçme
Tek örneklem Kay -kare Diziler testi (runs) Binomial
Kolmogorov-Simirnov
Bağlantılı çift-örneklem McNemar İşaret (sign)
Wilcoxon Bağlantılı k-örneklem Cochran Q Freidman
Kendall Bağlantısız çift-örneklem
Medyan Mann-Whitney Kolmogorov-Simirnov Wald-Wolfowitz Moses
Bağlantısız k-örneklem Medyan
Kruskal-Wallis
- Binomial testler “Binomial”
- Ran test “Runs”
- Tek örnekli Kruskall Wallis testi “1-Sample K-S”
- İkili Bağımsız örneklemler testi “2-İndependent samples”
- Bağlantılı ikili örnekleme dayanan testler “2-Releated Samples”
- Bağlantılı çok örnekleme dayanan testler “K Releated Samples”
94
11. Çoklu karşılaştırma “Multiple Response”:
- Değişken Setlerinin tanımın içerir “Define Sets”
Grafik işlemleri “Graphs”:
SPSS programında grafik komutu çok zengin bir seçeneğe sahip “Galery” menüyü
oluşturmaktadır. Ayrıca çizilen grafikler interaktif komutu yardımıyle “Interactive” bir
yapıyı da gösterebilmektedir.
SPSS grafik işlemleri aşağıdaki seçenekleri içermektedir.
- Çubuk grafiği “Bar”
- Doğru grafiği “Line”
- Dilim (Pasta) grafiği “Pie”
- Tavan- taban grafikleri “High - Low”
- “Pareto” grafiği
- Kontrol grafiği “Control”
- Kutu grafiği “Boxplot”
- Hata grafiği “Error Bar”
- Serpme grafiği “Scatter”
- “Histogram”
- “Normal P. P”
- “Normal Q.Q”
- Dizi grafiği “Sequence”
a. Zaman serileri grafiği grafiği “Auto Correlations”
b. Çapraz korrelasyon grafiği “Cross Correlations”
c. “Spectral” grafiği
Yazı karakteri işlemleri “Utilities”:
Yazılan bir dosya üzerinde karakter ve dosya ya ait işlemler aşağıdaki seçenekleri
içermektedir:
1. Değişkenler “Variables”
2. Dosya bilgileri “File Info”
3. Kümelerin tanımı “Define Sets”
4. Kümelerin uygulanması “Use Sets”
95
Pencere işlemleri “Window”:
SPSS ana penceresinde de (bilgisayarda) görülen komutları kullanılarak yapılabilir.
Pencere işlemleri, pencerenin küçültülmesi “Minimize All Windows” gibi işlemleri
kapsar.
Yardım işlemleri “Help”:
“Help” komutu aşağıdaki 7 alt komutu kapsamaktadır:
- Konu başlıklarına göre SPSS komutları “Topics”
- Program hakkında bilgiler “Tutorial”
- SPSS ana sayfası “SPSS Home Page”
- Yazı düzeltme işlemleri “Syntax”
- İstatistik danışmanlığı “Statistics Coach”
- SPSS programı hakkında bilmek istenilenler “About”
- Ürün kullanıcılığı hakkında bilgiler “Register Product”
96
4. ÇALIŞMA İÇİN GEREKLİ VERİLERİN DERLENMESİ
Türkiye’de 1976-2004 yılları arasında meydana gelmiş olan deprem kayıtları, KYHK
istasyonlarında açılan sondaj kuyularının düşey kesit bilgileriyle litolojik özellikleri ve
kuyu aşağı yöntemle ölçülen S dalgası hızları çalışmada kullanılmak üzere derlenen
verilerdir.
4.1. Deprem Kayıtları
Sönüm denklemi oluşturulması amacıyla, Türkiye’de aletsel kayıt döneminin başlangıcı
olarak kabul edilen 1976 yılından günümüze kadar meydana gelen deprem kayıtları
derlenmiştir.
Türkiye’de birçok kurum ve kuruluş tarafından araştırmaya yönelik çok sayıda deprem
hareketi izleme merkezi bünyesinde KYHK istasyonları bulunmaktadır. Deprem kayıt
ağına sahip bütün kurumlar tespit edilerek mevcut istasyonlar içerisinde deprem
hareketi ölçümü yapmış olanlar belirlenerek KYHK istasyonlarının kurulduğu günden
bugüne kadar alınan ivme kayıtları incelenmiştir.
Deprem kaydı ile uğraşan kurumlar ve istasyonlarının özellikleri:
Günümüze kadar deprem hareketi ölçümü yapan her bir kurum ve kuruluşun deprem
kayıt istasyonlarının ve kuvvetli yer hareketi kayıtlarının özellikleri aşağıda verilmiştir.
Türkiye’de meydana gelen deprem sarsıntılarını kaydetmek, sarsıntıları değerlendirmek
ve arşivlemek üzere yapılandırılan ilk kurum Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem
Araştırma Dairesi (DAD) olup 1976 yılından beri bu alandaki en geniş ivmeölçer ağına
ve en büyük deprem kayıt arşivine sahiptir (İnan vd. 1996). DAD’ın deprem kayıt
arşivinin yanında Türkiye’de bilimsel amaçlı kurulmuş olan diğer kurum ve kuruluşlara
ait deprem kayıt istasyonları da vardır. Birkaç üniversite kendi bünyelerinde kurdukları
araştırma merkezlerinin alt yapısını güçlendirerek deprem araştırmalarına
başlamışlardır. Bunlar içerisinde üniversite bünyesinde kurulan en gelişmiş deprem
97
araştırma merkezi ve deprem kayıt ağı Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve
Deprem Araştırma Enstitüsü’nün (KRDAE) kurduğu kuvvetli yer hareketi kayıt
şebekesidir. Bunların yanı sıra İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından kurulmuş
ve daha küçük olan bir deprem kayıt şebekesi bulunmaktadır. Ayrıca yabancı
kuruluşların Türkiye’de kurdukları istasyonlar da vardır. Bunlardan önemlileri U.S.
Geological Survey (USGS) ile Mısırlı bilim adamları (Egyptian Scientists)
istasyonlarıdır.
DAD 1976–2000 yılları arasında meydana gelen 655 depreme ait 2000 civarında
deprem kaydına sahiptir. KRDAE, 1994–2001 yılları arasında 42 tane KYHK
istasyonunda, MD2.6-MW7.4 magnitüd aralığındaki 392 depreme ait 1161 ivme kaydına
sahiptir. KRDAE’nin 42 istasyonundan 13 tanesi Marmara Bölgesine kurulmuş olan
kalıcı istasyonlardır. 25 istasyon ise 17 Ağustos 1999 Kocaeli depreminden sonra
Adapazarı, Düzce ve Yalova’ya kurulmuş olan geçici istasyonlardır. 4 tane KYHK
istasyonu ise 1998 tarihinden önce kurulmuştur (Özbey et al. 2004). DAD’ın son
yıllarda KYHK istasyonu sayısı artmış ve buna bağlı olarak ölçümünü yapabildiği
deprem sayısı da artmıştır. Mevcut gelişmelere bağlı olarak Eylül-2004 tarihi itibariyle
DAD’nin arşivinde 1000 civarındaki depreme ait 4000’ne yakın ivme kaydı
bulunmaktadır.
KRDAE’nün deprem kayıt şebekesi DAD’nin kayıt ağından oldukça sonraları kurulmuş
olup, genelde Marmara Bölgesi’nde kurulu olan kayıt istasyonlarından elde edilen
verileri içermektedir.
KRDAE’nin kayıtçıları tarafından alınan deprem ölçümleri temin edilmiştir. Ancak bu
kayıt şebekesindeki cihazların kurulu olduğu yerin jeolojik özellikleri (kaya/zemin) tam
olarak bilinmediği için alınmış birçok kayıt kullanılmamıştır. Sadece birkaç tane
istasyonun aldığı kayıtlar kullanmak üzere seçilmiştir. Seçilen kayıtların alındığı
istasyonların kurulu olduğu jeolojik ortam bilgisi KRDAE verilerine dayanılarak
belirlenmiştir. Kurulu olduğu ortamın belirlenmesi için istasyonlarda inceleme
yapılmamıştır. Ancak, cihazın kurulu olduğu yerin litolojik özellikleri, Bayındırlık ve
İskan Bakanlığı-Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelikte (1997),
98
Zemin Koşullarının Belirlenmesi bölümünde verilen Zemin Gruplarının özellikleri
(Çizelge 4.1.) dikkate alınarak KRDAE tarafından verilmektedir. KRDAE’den temin
edilen (CD kaydı) deprem kayıtlarında yazılı olan zemin bilgisine dayanarak
KRDAE’nin ivme ölçerleri içerisinde A sınıfı zemine kurulmuş istasyonu yoktur.
Ancak KRDAE’nün KYHK istasyonları içerisinde B sınıfı olarak kabul edilen zemine
kurulu 3 tane ivme ölçer istasyonu bulunmaktadır. Çalışmada kullanılmak üzere
KRDAE’den alınan veriler, B sınıfı zemine kurulu istasyonlar tarafından ölçülen ivme
kayıtlarıdır.
Çizelge 4.1. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı-Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik (1997)’te tanımlanan zemin grupları ve özellikleri
Zemin Grubu Zemin Grubu Tanımı
Stand. Penet. (N/30)
Rölatif Sıkılık (%)
Serbest Basınç Direnci (kPa) VS (m/s)
A
1. Masif volkanik kayaçlar ve ayrışmamış sağlam metamorfik kayaçlar, sert çimentolu tortul
kayaçlar
-
-
>1000
>1000
2. Çok sıkı kum, çakıl >50 85-100 - >700
3. Sert kil ve siltli kil >32 - >400 >700
B
1. Tüf ve aglomera gibi gevşek volkanik kayaçlar, süreksizlik düzlemleri bulunan ayrışmış
çimentolu tortul kayaçlar
-
-
500-1000
700-1000
2. Sıkı kum, çakıl 30-50 65-85 - 400-700
3. Çok katı kil ve siltli kil 16-32 - 200-400 300-700
C
1. Yumuşak süreksizlik düzlemleri bulunan çok ayrışmış
metamorfik kayaçlar ve çimentolu tortul kayaçlar
-
-
<500
400-700
2. Orta sıkı kum, çakıl 10-30 35-65 - 200-400
3. Katı kil ve siltli kil 8-16 - 100-200 200-300
1. Yeraltı su seviyesinin yüksek olduğu yumuşak, kalın alüvyon
tabakaları
-
-
-
<200
D 2. Gevşek kum <10 <35 - <200
3. Yumuşak kil, siltli kil <8 - <100 <200
İTÜ’nin deprem kayıt ağı, İstanbul civarına yerleştirilmiş olan 5 tane sabit ve herhangi
bir depremden sonra hareketin meydana geldiği yörelere konuşlandırılan birkaç mobil
99
istasyondan oluşmaktadır. İTÜ’nün A sınıfı zemine kurulu deprem kayıt istasyonu
yoktur. İTÜ’nün istasyonlarından sadece bir tanesi B grubu zemin özelliğindedir. Bu
zemine kurulu istasyonun kaydı alınarak sönüm denklemi için oluşturulacak modelde
kullanılmıştır.
USGS tarafından 17 Ağustos 1999 Kocaeli depreminden sonra geçici 15 tane KYHK
istasyonu kurulmuş olup, 26.08.1999–02.09.1999 tarihleri arasında meydana gelen 64
depreme ait 356 kayıt bulunmaktadır. USGS’e ait KYHK istasyonları Avcılar ve Körfez
olmak üzere iki bölgeye konuşlandırılmıştır. Avcılar bölgesindeki istasyonlar sadece
ivme değeri ölçmektedir. Körfez bölgesinde konuşlandırılan istasyonlar ise hem hız
hem de ivme kaydı alabilecek özelliklere sahiptir.
Columbia Universitesi Lamont Doherty Yer Gözlemevi (CULDYG) tarafından 12
Kasım 1999 Düzce depremi sonrasında 8 tane KYHK istasyonu kurulmuştur. Bu
istasyonların 6 tanesi yakın alan istasyonu (faya uzaklığı < 20 km)’dur. Bu nedenle
alınan deprem kayıtları fayların yırtılma yönü ve bölgenin topografya özelliklerinden
etkilenebilecektir. CULDYG’ne ait ivme ölçerlerin ne tür bir jeolojik ortama kurulu
olduğu kesin olarak belirlenemediği için deprem kayıtları çalışmada kullanılmamıştır.
Mısırlı bilim adamları tarafından toplam 3 tane geçici istasyon kurulmuş olup,
istasyonların tamamı İstanbul’dadır. Bu istasyonlar 64 deprem sırasında 37 kayıt
alabilmiştir. Ancak, bu istasyonların kurulu olduğu veya kayıtların alındığı ortamın
özelliği bilinmemektedir. Bu nedenle, Mısırlı bilim adamları tarafından kurulan
istasyonların ölçtüğü ivme kayıtları çalışmada kullanılmamıştır.
Deprem kayıtlarının temini:
Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi (DAD) tarafından 1976
yılından günümüze (2004 yılına) kadar Türkiye’de meydana gelmiş kuvvetli yer
hareketi kayıtları derlenerek 3500’ün üzerinde ivme ölçümünü içeren bir kayıt arşivi
oluşturulmuştur. İsteyen araştırmacı bu verilere internet ortamında ulaşabileceği
100
(www.angora.deprem.gov.tr adresinden) gibi, disket veya CD kaydını da temin
edebilmektedir.
KRDAE’nin deprem kayıtlarının ilgili kurumdan istenmesi halinde, kayıtlar
kopyalanarak araştırmacılara gönderilmektedir. KRDAE’nin deprem kayıt verilerinin
temin edilmesi sırasında KRDAE tarafından gönderilen CD kaydında İTÜ, USGS ve
Mısırlı bilim adamlarının istasyonları tarafından alınan deprem kayıtlarına ait bilgiler de
yer almaktadır. Bu nedenle KRDAE dışındaki kurumlardan ölçümünü yaptıkları KYH
kayıtları istenmemiştir.
İvme ölçer kayıtlarının genel özellikleri ve içerdikleri bilgiler:
Deprem kayıtları genel olarak zemin büyütmesi, mesafeye bağlı olarak deprem
dalgasının sönümlemesi, hız ve yer değiştirme gibi depremle ilgili birçok bilgiye
dönüştürülebilmektedir.
İvme kayıtları akselerometreler tarafından; cm/s2 (gal) biriminde ve yer çekimi
ivmesinin (g=981 cm/s2) 1/1000’i değerinde ölçülmüştür.
DAD tarafından KYHK istasyonlarının ölçtüğü depremlerden oluşturulan ivme kayıt
arşivinde M>3 olan depremlere ait veriler bulunmaktadır.
DAD tarafından deprem büyüklüğü tanımlanırken, çok çeşitli büyüklük ölçeği
kullanılmaktadır. Ancak, magnitüd ölçekleri oluşturulma nedenlerine uygun olarak
kullanılmamaktadır. Bazen herhangi bir depremin büyüklüğünün, kendisini
tanımlamaya yeterli olmayacak bir ölçekle ifade edildiğine rastlanabilmektedir. Örneğin
süre magnitüdü (MD)’nün kullanımı 4’ten büyük depremleri tanımlamada her zaman
için yeterli olmayabilir (Necioğlu 2004). Son yıllarda süre magnitüdü kullanımı artmış
ve 4’ten daha büyük magnitüde sahip depremler de MD ile ölçeklendirilmeye
başlanmıştır (bkz. http://sismo.deprem.gov.tr).
101
Magnitüd belirlenmesinde hangi özelliklerin dikkate alındığı, hangi hesaplama
yönteminin kullanıldığı, magnitüd ölçeklerinin seçiminde hangi sınır değerlerin kabul
edildiği gibi pek çok soruya cevap bulunamadığı gibi, DAD’nin magnitüd hesaplama
yöntemleri ile ilgili net bir bilgi elde edilememiştir.
Sönüm denklemi modellemesi yapmak üzere 1976 yılından Ağustos-2004’e kadar
meydana gelmiş olan bütün deprem kayıtları DAD’nin web sitesinden temin edilerek
her bir kayıt dosyası ayrı ayrı –açılarak- incelenmiştir. İncelenen deprem kayıtları
içinde; magnitüdü 4 ve daha büyük (M≥4) olan depremler seçilerek, bu çalışma
kapsamında yapılacak model çalışmalarında kullanılmak üzere bir deprem kaydı veri
bankası oluşturulmuştur.
Hazırlanan veri bankasındaki deprem kayıtlarından sönüm denklemi elde edilmesi için
deprem kayıtlarının yatay yöndeki iki bileşeninden (KG, DB) her birine ait ivme kaydı
çalışmada kullanılmak üzere ayrı bir dosya olarak yeniden arşivlenmiştir (EK-III).
Sönüm denklemi modellemesinde kullanılmak üzere seçilen deprem kayıtlarıyla beraber
her bir deprem hakkında tanımlama bilgileri de kaydedilmiştir. Bu bilgiler; depremin
oluş tarihi, saati ve koordinatı, kaydı alan istasyonun adı ve koordinatı (depremin dış
merkezi-istasyon mesafesini belirlemek için), yatay pik ivmeler, depremin büyüklüğü,
depremin derinliği, kayıt zamanı aralığı (saniyede aldığı kayıt), bir deprem anında
alınan toplam ivme kaydı gibi özellikleri içermektedir.
KYHK istasyonlarının algıladığı ivme değerleri kayıt cihazının kayıt alma süresine
(veya saniyede aldığı kayıt sayısına) göre ölçeklendirilmektedir.
Bu çalışma kapsamına deprem dış merkezi ile deprem kayıt istasyonu arasındaki
mesafenin (bkz. şekil 3.1) belirlenmesi amacıyla; ivme ölçerin algılayıcısına gelen P
dalgası ile S dalgası arasındaki süre farkından ve/veya bilgisayar yazılımları yardımıyla
deprem kayıt istasyonu ile deprem dış merkezinin koordinat değerleri kullanılarak
depremin dış merkezi-istasyon mesafesi (km) belirlenmiştir.
102
İstasyonların coğrafik konumu ile yönlerin deprem kayıtlarına etkisi:
KYHK cihazları, genel olarak fay hatları üzerine veya yakınına yerleştirilmektedir.
Deprem kayıt istasyonlarının deprem alanına göre konumu alınan deprem kaydını ve
dolayısıyla da pik ivme değerini etkileyecektir. Deprem kayıtları incelenirken yapılan
gözlemlere göre -genel olarak- herhangi bir yerde deprem olduğunda;
a. Deprem alanının kuzeyinde veya güneyinde olan istasyonlarda KG yönünde
alınan kayıttaki pik ivme değeri DB yönünde alınan kayıttaki pik ivme değerinden daha
büyüktür.
b. Deprem alanının doğu veya batısında olan istasyonlarda DB yönünde alınan
kayıttaki pik ivme değeri KG yönünde alınan kayıttaki pik ivme değerinden daha
büyüktür.
c. Deprem alanına göre ara yönlerde olan istasyonlarda ise ana yönlerle yapılan açı
değeri 45º’ye yaklaştıkça KG ve DB yönlerinde alınan ivme kayıtları birbirine oldukça
yakın değerlerde olacaktır. Ancak ara yönle yapılan açı değeri 0º-45º arasında hangi ana
yöne daha yakın ise o ana yöne ait bileşendeki pik ivme değeri daha büyük olacaktır.
Yukarıda sıralanan etkilerinden dolayı deprem kayıtlarının yatay yöndeki KG, DB
bileşenlerinin her ikisi de sönüm denklemi model çalışmalarında kullanılmıştır.
Coğrafik yönlerin sönüm denklemine olabilecek etkisini araştırabilmek amacıyla aynı
depremde alınan kayıtlar için;
- KG ve DB yönlerinin her ikisinden alınan deprem kayıtları bir arada,
- KG ve DB yönlerinden alınan kayıtların en büyük pik ivme değerine sahip olanın
birisi,
- KG ve DB yönlerine ait kayıtlardaki pik ivme değerinin ortalaması alınarak
model çalışmalar yapılmıştır.
Deprem kayıtlarında aranan genel özellikler:
Bir deprem kaydının öncelikle deprem dışı etkenlerden etkilenmemesi istenir. Gürültü,
parazit veya kirlilik olarak adlandırılan dış faktörleri güçlü patlayıcılar, trafik, iş
103
makinaları vb. kaynaklar oluşturmaktadır. Bunların deprem kayıtlarına olan etkisi
mesafeye ve ürettiği sarsıntıya bağlı olarak değişmektedir. Dış etkenlerin meydana
getirdiği sarsıntı değeri bilinirse deprem kayıtlarında oluşturacağı kirlilik uygun
yöntemler kullanılarak filtrelenebilir, dış etkilerden arındırılabilir. Zaman zaman
deprem kayıtlarına yeriçi faktörler de etki etmektedir. Yeriçi faktörlerden uygun frekans
(genelde 2-10 Hz frekans) aralığında filtreleme tekniği (Butterworth, Bandpass filtre)
kullanılarak arındırılmıştır. Bu işlem DAD’nin kullandığı DAD2003 V-4.0 (Çeken
2004) ve SeismoSignal-Version 3.0.0. (Seismosoft 2004) bilgisayar programları
yardımıyla yapılmıştır.
Deprem kayıt dosyalarının deprem lokasyonu ve kayıt istasyonuna ait bilgilerin yanında
depremin odak derinliği ile magnitüd bilgilerine de sahip olması istenmektedir.
4.1.1. Deprem kayıtlarının düzenlenmesi
Model çalışmalarında kullanılmak üzere derlenen deprem kayıtları Türkiye’de aletsel
kayıt döneminin başlangıcı olarak kabul edilen 1976 yılından günümüze kadar (2004
yılı) DAD tarafından kaydedilen kuvvetli yer hareketi kayıtlarıdır. Deprem kayıtları
DAD, KRDAE ve İTÜ’nin derledikleri deprem verileridir. Türkiye’ye özgü yer
hareketlerini oluşturan KYH Kayıtlarında yapılan seçimde her şeyden önce depremin
magnitüdünün 4’e eşit veya 4’ten daha büyük (M≥4) olması tercih edilmiştir.
Ülkemizde yapılan deprem kataloglarında veri bütünlüğünün sağlanması, depremin
büyüklüğünün fiziksel anlamda daha iyi temsil edilmesi için magnitüd değerlerinin MS
cinsinden verilmesi, araştırmacılar, mühendislik çalışmaları yapan mimar-inşaat
mühendisi ve yerbilimciler için çok faydalı olmaktadır. Ancak genelde ISK’nın
büyüklükleri MD (süreye bağlı) şeklinde olmaktadır. Ayhan ve diğ. (1987) tarafından
yayınlanan “Türkiye ve Dolayları Deprem Kataloğu 1881-1980; MS≥4.5” adlı
çalışmada tüm magnitüdler MS’e dönüştürülerek bir veri bütünlüğü ve standardı
sağlanmıştır. Daha sonra Kalafat ve diğ. (2000) tarafından “1981-1997 Türkiye ve
Dolayları Deprem Kataloğu M≥4.0” adlı çalışmada magnitüdler değişik şekilde mb
(cisim dalgası büyüklüğü), ML (yerel büyüklük), MD (süreye bağlı büyüklük), MS
104
(yüzey dalgası büyüklüğü) şeklinde araştırmacıların kullanımına sunulmuştur. Ancak,
bu büyüklüklerin veri bütünlüğünün sağlanması için MS’e dönüştürülmesi daha uygun
olacağından Mb-MD, MS-MD arasında ülkemiz için geçerli ampirik bağıntılar derlenerek
kullanılmıştır.
Derlenen deprem kayıtlarının üç yöndeki (KG, DB ve z-düşey-) bileşenlerinden sadece
KG ve DB yönündeki bileşenleri ayrı birer dosya haline getirilerek yeniden
düzenlenmiş ve ProShake programına veri dosyası olarak kaydedilmiştir. Bu düzenleme
esnasında her bir deprem kayıt dosyasında yer alan; deprem kayıt istasyonu, kayıt cihazı
ve deprem hakkındaki genel bilgiler ve/veya özellikler de not edilmiştir.
Çalışmada kullanılmak üzere seçilen her bir deprem kaydının pik ivme değerinin 20
cm/s2’nin altında olmamasına özen gösterilmiştir. Ancak kaya üzerine kurulu olan
cihazlarda bu oranın altındaki bir ivme değerine sahip olan kayıtlar da not edilmiştir.
Kaya üzerine kurulu olan cihazların ivme kayıtlarında 20 cm/s2’nin altındaki değerlerin
de (yaklaşık 10 cm/s2’ye kadar) model için kabul edilmesinin nedeni: Zemine kurulu
olan cihazların aldığı kayıtların zemin büyütmesi etkisinde kalmasıdır. Yaklaşık 20
cm/s2 ivme değerine sahip zemine kurulu cihazların aldığı deprem kayıtları ProShake
programında ters evrişim işlemine tabii tutulduktan sonra 10 cm/s2 değerinin altına da
düşebilmektedir. Bu durumda deprem kayıtlarının bir bölümü eklenmediği için sönüm
denklemi modelleri eksik deprem verileri ile istatistiksel işleme alınmış olacaktır. 10
cm/s2 pik ivme değerine sahip deprem kayıtlarının da dikkate alınmasının; eksik
verilerle işlem yapılmasını önlemesinin yanında, 10 cm/s2 ve daha büyük ivme
değerlerinin bir arada modellemeye katılmasının sönüm denklemine etkisi de denenmiş
olacaktır. Bu nedenle kaya üzerine kurulu olan istasyonların pik ivme değeri 10
cm/s2’nin üzerinde olan deprem kayıtları modellemede kullanılmak üzere oluşturulan
deprem kayıtları arşivine eklenmiştir.
İvme ölçerin algılayıcısına gelen P dalgası ile S dalgası arasındaki süre farkından
ve/veya bilgisayar yazılımları kullanılarak depremin dış merkezi-istasyon mesafesi (km)
belirlenmiştir. Bu amaçla ivme ölçer kaydının grafiği bilgisayar ortamında çizdirilerek P
ve S dalgalarının ivme ölçere ilk gelmeye başladığı an dikkate alınarak aralarındaki
105
gecikme zamanı belirlenmiştir. P ve S dalgaları arasındaki süre farkı belirlenen
depremin, KYHK istasyonuna ne kadar uzaklıkta meydana geldiği belirlenmiştir.
Deprem dış merkezine uzaklığı 200 km’den fazla olan istasyonların kayıtları sönüm
denklemi için kullanılacak modele katılmamıştır.
Deprem büyüklüğünün hesaplanması, elde edilen parametreler kullanılarak dolaylı
yollarla yapılır. Deprem büyüklüğü hesabı için birbirinden farklı yöntemler
geliştirilmiştir. Bu yöntemler; depremin büyüklüğü ve uzaklığına göre deprem
dalgalarında meydana gelen değişiklikleri kullanır. Depremin büyüklüğü hesaplanırken,
mesafeye ve depremin büyüklük aralığına göre ölçeklendirilmiş yöntemlerden en uygun
olanının seçilerek kullanılması gerekmektedir. Belirli bir yöntem belirli bir büyüklük
aralığında ve belirli bir uzaklıktaki deprem için geçerliyken, farklı büyüklük ve farklı
uzaklıktaki bir deprem için daha farklı bir yöntemi kullanmak gerekir. Birbirinden farklı
dalga özelliklerine göre geliştirilmiş yöntemler aynı deprem için uygulandığında,
genelde farklı değerler elde edilir. Deprem büyüklüğü için yapılacak en anlamlı
tanımlama; depremin büyüklüğü ve dış merkez uzaklığını dikkate alarak geliştirilmiş
uygun yöntemin kullanılmasıyla elde edilen sonuçtur.
Afet İşleri Genel Müdürlüğü DAD, deprem büyüklüğü tanımlaması yaparken farklı
büyüklük ölçekleri kullanmıştır. Kullanılan büyüklük ölçekleri konusunda oldukça
tutucu davranan DAD belirli bir süre Richter yerel magnitüdünü kullanırken, bunu
izleyen yıllarda ise sadece yüzey dalgası magnitüdünün kullanıldığı dikkati
çekmektedir. Özellikle 17 Ağustos 1999 Gölcük-Kocaeli depreminin büyüklüğü ile
ilgili olarak DAD’nin yaptığı ölçeklendirme nedeniyle, DAD ve diğer uluslararası
kuruluşların ilan ettikleri büyüklükler uzun süre tartışmalara neden olmuştur.
4.2. Arazi Çalışmaları
4.2.1. Sondaj çalışmaları
Türkiye Cumhuriyeti Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü
DAD’ne bağlı şebekede çalışan kuvvetli yer hareketi kayıt istasyonları kaya ve zemin
106
107
gibi farklı jeolojik ortamlara kurulmuştur. Özellikle zemine kurulu istasyonlardan alınan
kayıtlar zemin büyütmesini de yansıtmaktadır. Zemin büyütmesi etkisinde olan
istasyonların hangileri olduğunu belirlemek üzere bir ön çalışma yapılarak zemine
kurulu istasyonlar belirlenmiştir. Bu istasyonlarda ve yakın çevresinde kısa (günübirlik)
arazi çalışması yapılarak cihazların kurulu olduğu jeolojik ortam hakkında bilgi
derlenerek, zemine kurulu olup-olmadığı kesinleştirilmiştir. Zemin üzerine kurulu
olduğu bilgisi kesinleştirilen istasyonların dinamik zemin özelliklerinin belirlenmesi
amacıyla sondajlar yapılmıştır. Türkiye genelinde DAD’ne bağlı ivme ölçerlerden
yaklaşık 80 tanesi zemine kuruludur. Ancak, bazı KYHK istasyonlarının çalışma
başlangıcında yeni kurulmuş olması nedeniyle ivme kaydı bulunmamaktadır. DAD’ne
bağlı KYHK istasyonlarından zemine kurulu olanlar içerisinde ivme kaydı ölçtüğü
rapor edilen 64 tanesinde sondajlı jeofizik çalışması yapılmıştır (Şekil 4.1). Ancak
DAD’nin arşivindeki KYHK istasyonu ölçümleri incelendiğinde sondaj yapılan bazı
istasyonların deprem kayıtlarının olmadığı veya deprem kaydı varsa da M<4 olduğu
görülmüştür. M<4 olan deprem kayıtları bu çalışma kapsamında
değerlendirilmediğinden bu durumdaki KYHK istasyonlarının ivme kaydı olmadığı
kabul edilerek kuyu kesitleri bu çalışmaya katılmamıştır. Deprem kaydı ölçmüş veya
kaydını aldığı deprem büyüklüğü M≥4 olan 56 KYHK istasyonu bulunmaktadır (EK II).
Sondajlı jeofizik çalışmasının yapıldığı lokasyonların yerleri ve koordinatları liste
halinde verilmiştir (EK-I).
Sondaj çalışmaları, 2002 ve 2003 yıllarında -iki güzergâh veya aşamada-
gerçekleştirilmiştir. 2002 yılında yapılan ilk sondaj güzergâhı Ankara’dan itibaren
Türkiye’nin batısında kurulu bulunan KYHK istasyonlarını kapsamaktadır. 2002 yılında
yapılan çalışma Ağustos ve Kasım ayları arasındaki sürede tamamlanmıştır. Çalışma
süresince 35 ayrı KYHK istasyonunda sondajlı jeofizik çalışması yapılmıştır (Şekil 4.1).
Çalışmanın ikinci aşaması 2003 yılında gerçekleştirilmiştir. 2003 yılının arazi
çalışmaları Ankara’dan itibaren Türkiye’nin doğusundaki KYHK istasyonlarında
yapılmıştır. Bu güzergâhta Eylül ve Kasım aylarında yapılan arazi çalışmalarında 29
ayrı KYHK istasyonunda sondajlı jeofizik çalışması yapılmıştır (Şekil 4.1).
K
Şekil 4.1. Sondaj çalışmasının yapıldığı deprem kayıt istasyonlarının yerleri
Kuyular rotari sondaj makinesi kullanılarak açılmıştır. Kuyu içindeki kırıntıların yüzeye
çıkarılması ve/veya temizlenmesi, sondaj donanımının soğutulması vb. amaçlarla herbir
kuyu için kazılan hendekler içerisinde sulu çamur hazırlanmaktadır. Sondaj çamurunun
hazırlanmasında bentonit kullanılmıştır. Kuyudan gelen malzemenin boyutuna bağlı
olarak çamurun kıvamı ayarlanmaktadır. Sondaj çamurunun kıvamını arttırabilmek
amacıyla bazı durumlarda çimento ve sönmüş kireç kullanılmıştır. Özellikle kuyu
cidarından kuyu içine malzeme geliminin fazla olduğu durumlarda (örneğin kumlu
zeminlerde) kuyu içindeki formasyon basıncını dengeleyebilmek ve kuyu göçmesini
engelleyebilmek amacıyla zaman zaman bentonit de sondaj çamuruna katılmıştır.
Sondaj sırasında muhafaza borusu kullanılmamaktadır. Ancak, sondaj bittikten sonra
kuyu içi sismik ölçümler yapılmadan önce 10 cm çapında, ince et kalınlığına sahip
muhafaza borusuyla kuyu teçhiz edilmektedir. Muhafaza borusu kuyu göçmesini
engellemek ve kuyu içerisine indirilen jeofizik ölçü aletinin korunmasını sağlamak
amacıyla yerleştirilmektedir. Yanıltıcı veriler elde etmemek için muhafaza borusunun
dışına çakıllama yapılmamıştır. Ayrıca, kuyu cidarı ile muhafaza borusu arasındaki
boşluğa herhangi bir malzeme konmaması tercih edilmiştir. Bunun nedeni sondaj
çamurunun yoğun olması nedeniyle dalga iletimini sağlayacak olmasıdır. Fakat dalga
iletiminin zayıfladığının düşünüldüğü bazı durumlarda, kuyu içindeki ölçüm cihazına
zemin yüzeyinde üretilen dalgaların ölçüm cihazına iletimini sağlayabilmek için kuyu
cidarı ile muhafaza borusu arasındaki boşluk kuyudan çıkan kırıntılar doldurulmuştur.
Yapılan ölçümlerin hassasiyetini etkileyebileceğinden kuyu cidarı ile muhafaza borusu
arasındaki -küçük- boşluğa kuyudan çıkan kırıntılar dışında bir malzeme dolgu
amacıyla yerleştirilmemiştir.
Sondaj sırasında çıkan kırıntılar her bir metre için incelenerek litolojik tanımlaması
yapılmıştır. Kırıntı tanımlamasından sonra kuyu loglaması yapılmıştır. Kuyu loglarının
hazırlanması sırasında;
- Kuyudan çıkan kırıntılar yardımıyla sedimantoloji ilkelerine göre adlandırma
yapılmıştır. Litolojik adlandırma kırıntı içindeki malzeme miktarına göre, miktarı az
olan önce, miktarı çok (baskın) olan kırıntı ise sonra yazılmıştır (çakıllı kumlu kil gibi).
109
- ProShake programı için hazırlanan modelde ise litolojik adlandırmada
sadeleştirme yapılmıştır (Örneğin: çakıllı kumlu kil yerine “kil” adı tercih edilmiştir).
Bunun nedeni, ProShake programında yapılan hesaplamaların bu yöntemi öneren
araştırmacılar tarafından kum, kil, çakıl gibi yalın malzemelere göre yapılmış olmasıdır.
- Birim ağırlıklar için Tatsuoka et al. (1980) tarafından önerilen değerler
kullanılmıştır (Çizelge 4.2).
- Kuyu düşey kesiti uygun şekilde ölçeklendirilerek çizilmiştir.
- Kuyu derinliği yüzeyden (0 m) itibaren derine doğru (-100 m) ölçeklendirilmiştir.
- Kuyu içindeki kesme dalgası hızı ilk 30 m için her 2 metrede bir, 30 metreden
sonra ise her 5 metrede bir kayıt alınmıştır (Şekil 4.2). Ancak hazırlanan kuyu kesitinde,
5 m’den daha kalın tabakalarda ölçüm değerleri tabakayı temsil edecek şekilde
yazılmıştır. Kalınlığı çok fazla olan tabakalar, derinliğe bağlı olarak örtü yükü etkisiyle
farklı hızlarda deprem dalgası iletme özelliği gösterebilmektedir. Böyle durumlarda
tabakalar kendi içerisinde alt tabakalara ayrılmıştır.
Çizelge 4.2. Tatsuoka et al. (1980)’nin önerdiği birim ağırlık değerleri (Kayabalı 1993)
Zemin türü Birim ağırlık (t/m3) Birim ağırlık (kN/m3)* D50 (mm) Bitkisel toprak 1.7 16.68 0.02 Çakıl 2.1 20.60 >0.6 Kum 1.9 18.64 0.25 İri kum 1.9 18.64 0.3 Orta kum 1.9 18.64 0.25 İnce kum 1.9 18.64 0.20 Silt 1.7 16.68 0.02 Siltli kum 1.9 18.64 0.10 Kumlu silt 1.7 16.68 0.04 (*: kN/m3’e karşılık gelen değerler Tatsuoka et al. (1980)’nin önerdiği birim ağırlıkların 9.81 ile çarpılmasıyla elde edilmiştir)
Bu çalışma kapsamında yapılan sondajlı jeofizik çalışmalarıyla elde edilen verilerin
yanısıra; son yıllarda kurulan KYHK istasyonlarının zemin parametrelerini belirlemek
amacıyla DAD tarafından yapılan sondaj ve sismik verilerinden (Çeken 2004) 6 tanesi
temin edilerek (http://angora.deprem.gov.tr) kullanılmıştır. DAD tarafından yapılan
110
sondajların derinliği 30 m olup; zemin kesiti bilgileri, tabaka yoğunlukları ve kesme
dalgası hızı değerleri kullanılmıştır (Çeken vd. 2003).
Sondaj çalışmasında elde edilen kuyu bilgileri kullanılarak, ters evrişim işlemi için
ProShake programında belirtilen özelliklere uygun olarak bilgisayara aktarılmıştır.
4.2.2. Kuyu içi sismik yöntemiyle yapılan ölçümler
Deprem kayıt istasyonlarının kurulu olduğu zeminlerin dinamik özelliklerini
belirleyebilmek için, kuyu içi sismik deneyi yapılmıştır. Kuyudan kuyuya yönteminde
kuyu içerisinde S dalgası oluşturmanın güçlüğü ve birden fazla kuyu açılmasının
ekonomik olarak fazla masraflı olması nedeniyle düşey kuyu yöntemi uygulanmıştır. Bu
amaçla bir kuyu açılarak kuyu aşağı yöntemiyle zemine ait tabakaların dinamik
özelliklerinden S dalgası iletme hızı belirlenmiştir.
Kuyu aşağı yöntemiyle ölçümler alınması için T.C. Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri
Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi Kuvvetli Yer Hareketi Kayıt Şebekesine
bağlı deprem kayıt istasyonlarından zemine kurulu olanların yakınında (en fazla 100 m
uzaklıkta) sondaj kuyuları açılmıştır. DAD’a istasyonlardan yaklaşık 80 tanesi zemin
üzerine kuruludur. Zemin üzerine kurulu istasyonların yakın çevresinde uygun olan
lokasyonlara yer yüzeyinden itibaren yaklaşık 100 metre derinliğinde kuyular açılması
hedeflenmiştir. 100 metre derinlikten önce kaya ortama girildiğinde (en az 5 m daha
delgi yapılarak kaya ortam olduğu kanaatine varıldıktan sonra) sondaj kesilerek kuyu içi
sismik ölçümler alınmıştır (Şekil 4.2). Ancak, birkaç tane kuyuda 100 m derinliğe
ulaşılmasında oldukça zorlukla karşılaşılmış, teknolojik imkânların yetersizliği
nedeniyle sondajda ilerleme sağlanamadığı için, sondajı 100 metreye varmadan bitirmek
zorunda kalınmıştır. Bütün olumsuzluklara ve teknolojik yetersizliklere rağmen birçok
kuyuda 100 metre hedefine ulaşılmıştır.
Kuyu içi sismik deneyinde VP ve VS değerleri ölçülmüştür. Hız ölçümleri yer yüzeyinde
oluşturulan dalgaların, tetikleme başlangıcı ile kuyu içindeki jeofona sinyallerin varışı
arasındaki zaman farkı kullanılarak yapılmaktadır.
111
VP ölçümü yapılırken genelde zemin üzerine yerleştirilen özel alaşımlı metal bir plaka
(birkaç istasyonun ölçümünde tahta bir takoz kullanılmıştır) üzerine balyozla darbe
uygulanarak dalga üretilmiştir. VS ölçümü için yer yüzeyinde, üzerinde ağırlık bulunan
(L=30 cm x H=20 cm) boyutunda bir ahşap kalasa yatay yönde kuvvet uygulanarak;
kütük ile yer yüzeyi arasında oluşacak kesme kuvveti etkisiyle kesme dalgaları
oluşturulmasına çalışılmıştır. Artan derinliğe bağlı olarak balyoz kullanılarak üretilen
kesme dalgasının jeofona ulaşması oldukça zorlaşacaktır. Dolayısıyla güçlü bir enerji
kaynağının kullanılması gerekir.
10,2 m
20,1 m
40,05 m
60,03 m
100,02 m
100 m
10 m
20 m
40 m
60 m
2 m
Şekil 4.2. Kuyu içi sismik ölçümü–sismik dalgaların izlediği yolun şematik gösterimi
112
VS ölçümü yapılırken yer yüzeyinde oluşturulan dalgaların kuyu içinde derinliği giderek
artan jeofona iletilmesinde güçlüklerle karşılaşılabileceği veya jeofona
ulaşmayabileceği düşünülerek daha fazla enerji üretecek bir kesme dalgası kaynağı
arayışına gidilmiştir.
Öncelikle jeofizik çalışmalarda kullanılan enerji kaynaklarının kullanılabilirliği
üzerinde araştırmalar yapılmıştır. S dalgası üretmek amacıyla jeofizik çalışmalarda
kullanılan genel enerji kaynakları: dinamit vb. patlayıcılar, vibratör, hava tabancası ve
çeşitli ağırlıklardır.
Arazi çalışmasının bütün Türkiye’yi kapsamasından dolayı güvenlik tedbirleri ve
uygulamaları nedeniyle çalışmada kullanılacak enerji kaynağına özen göstermek
gerekmektedir. Dinamit ve benzeri patlayıcılar kullanılması özel izinlere bağlı olup,
kullanımı sırasında güvenlik birimlerinden ilgili bir personelin bulunması
gerekmektedir. Patlayıcı kullanılacak alanda uyulması gereken kurallar nedeniyle iskân
alanlarında kullanım izninin alınmasında sıkıntılar olabilecektir. Bunun yanında
patlayıcıların nakliyesi sırasında çevreye zarar vermemesi ve kullanılacağı zamana
kadar hem personel hem de muhafazası açısından korunması oldukça sıkıntı
doğuracaktır. Bu nedenle çalışma oldukça aksayacaktır. Ayrıca patlayıcı maliyeti
çalışmaya büyük ekonomik yük getirecektir. Bütün bu etkenler göz önüne alındığında
dinamit vb. gibi patlayıcılar enerji kaynağı olarak tercih edilmemiştir.
Vibratör kullanımında sinyal elde edilmesinde oldukça fazla ara işlem yapılmaktadır.
Vibratör düzeneğinin kullanılması bir başka çalışma ekibinin kurulmasını gerektirir.
Kullanımı sırasında oluşabilecek arızaların giderilmesi büyük zaman kayıplarına neden
olacaktır. Yerleşim alanlarında kullanımı sırasında oluşturduğu dalgalar yapıları da
etkileyebilecektir. Vibratör türü enerji kaynakları birkaç yerde bulunmakta ve
kiralanması çalışmaya büyük ekonomik maliyet getirecektir. Bütün bu faktörler göz
önüne alınarak enerji kaynağı olarak vibratör kullanılmamıştır.
Hava tabancası kullanılabilmesi için özel düzeneklere ihtiyaç duyulmaktadır. Çukur
kazılması ve jeneratör (bazı düzeneklerde güçlü bir kompresör) bulundurulması
113
gerekmektedir. Ürettiği güçlü titreşimler yapıları da etkileyebileceği için yerleşim
alanlarında oluşturabileceği sakıncalar nedeniyle kullanılmamıştır.
Buffalo tüfeği kullanılabilmesi için çok sayıda fişeğe ihtiyaç vardır. Normal seyrinde
giden bir çalışmada her kuyuda 29 ayrı kademede ölçüm yapılacaktır. Gerektiği
durumlarda ölçümler tekrarlanacaktır. Bu durum çok fazla sayıda fişek tüketilmesine
neden olacağı düşünülmüştür. Kullanılması için özel izin gerekecektir. Fişeklerin
muhafazası ve kullanılması sırasında güvenlik birimleriyle irtibatlı olunması yoğun
bürokratik işlemler gerektirecektir. Bu nedenle kullanılmasından vazgeçilmiştir.
Enerji kaynaklarının kullanılması konusunda yukarıda sıralanan bütün faktörler göz
önüne alındığında en uygun yöntem ağırlık kullanılarak dalga oluşturulmasıdır. Bu
amaçla, çalışmanın yapılacağı yerlerin fiziki şartları, taşınması, montajı ve kolay
uygulanabilmesi gibi etkenler de göz önüne alınarak, ağırlık kullanılarak dalga
oluşturulmasına karar verilmiştir.
Kullanılacak ağırlık, ihtiyaç duyulan enerji miktarına ve kullanım yerlerinin özellikleri
de göz önüne alınarak bu çalışma için özel olarak dizayn edilmiştir. Çalışmada bir
kütüğe yatay yönde darbe uygulayabilecek 100 kg ağırlığa sahip bir düzenek
kullanılmıştır. Kullanılan ağırlığın bir kişi tarafından kaldırılması ve kütüğe darbe
uygulayabilmesi mümkün değildir. Bu nedenle kullanılacak ağırlığın sarkaç benzeri bir
askıya alınması, darbe uygulayacağı (kamyon altında bulunan) kütüğe yakın bir yere
monte edilmesi fikrinden hareket ederek “Sarkaç-Ağırlık Yöntemiyle Dalga Oluşturma”
düzeneği geliştirilmiştir (Şekil 4.3.a ve 4.3.b). Bu çalışma için geliştirilen yöntemde
100 kg’lık ağırlık 180 cm uzunluğundaki bir demir borunun ucuna monte edilerek 200
cm yüksekliğindeki iki ayak üzerinde askıya alınmaktadır. Metal çubukla sürtünmesini
en aza indirebilmek için askıya alındığı seviyede bilyeler kullanılarak bağlantı
yapılmıştır. Ağırlığın kullanılmadığı zamanlarda taşınmasını sağlayabilmek için ucu
burgulu T biçimli bir boru kullanılmakta ve ağırlıkta açılmış olan burgulu deliğe monte
edilerek yerinden kaldırılabilmektedir.
114
Askı kolları (200 cm) Sarkaç kolu (180 cm)
Taşıma kolu
a) Sabitleme çivileri Ağırlık (100 kg)
Şekil 4.3. Sarkaç-Ağırlık Yöntemiyle Dalga Oluşturma düzeneğinde; a) parçalar, b) kesme dalgası oluşturulmasının şematik gösterimi
Ağırlık kullanılacağı zaman sarkaç koluna vidalanarak askı kollarına monte edilmekte
ve bir kablo (veya ip) yardımıyla çekilmektedir. Ağırlık yatay yönde mümkün olan en
fazla uzaklık ve dolayısıyla bir miktar yükseğe çekilerek serbest bırakılmaktadır.
Serbest kalan ağırlık yerçekimi etkisiyle sarkaç hareketi yapmakta ve kamyonun altında
İp yardımıyla ağırlığın çekilmesi
Kütüğü sabitleyen yük
Ahşap kalas
F kuvvetiF
Serbest bırakılan ağırlığınkütüğe darbe uygulaması
b)
115
olup kamyonun ağırlığı etkisiyle sabit tutulan kütüğe kuvvet uygulayarak kesme dalgası
oluşturmaktadır. Ağırlığın kütüğe birden fazla darbe uygulaması kuyu içindeki
ölçümlerin hassaslığını olumsuz etkileyebileceğinden, ağırlığın kütüğe bir kez darbe
uygulaması istenmektedir. Sarkaç-ağırlığın kütüğe birden fazla darbe uygulamaması
için, ilk darbeden sonra ağırlık bir ip yardımıyla çekilerek askıda tutulmuştur. Kuvvet
oluşturma sırasında askı kollarının yerinden hareket etmesine engel olabilmek için askı
kollarının ayaklarındaki çiviler yardımıyla sabitlenmektedir. Ağırlık yardımıyla yanal
darbe uygulanan kütüğün zemine daha sağlam oturması ve daha iyi dalga üretebilmesi
için kütüğün zemine temas eden yüzüne (çapraz olarak) demir çubuklar çakılmıştır.
Kuyu içi ölçüm düzeneğine bağlı kablonun boyu net 100 metredir. Kuyu ağzından
belirli bir mesafede ölçü alınabildiği için (kuyu ağzının çamurlu olması, sınırlı ve dar
bir alanda çalışırken ölçü cihazlarının kurulacağı yerin bulunmaması vb gibi nedenlerle)
kuyu içi ölçüm derinliği en fazla 95 m’ye kadardır.
4.2.3. Arazi verilerine göre kuyu kesitlerinin hazırlanması
Arazi çalışmalarında ağırlıklı olarak sondaj çalışmaları yapılmıştır. Türkiye’de kurulu
olan kuvvetli yer hareketi kayıt istasyonlarının dinamik zemin özelliklerini belirlemek
amacıyla, 2002 ve 2003 yıllarında yapılan toplam 64 sondaj çalışmasında aşağıda
sıralanan işlemler yapılmıştır.
Kuyulardan çıkan kırıntılar değerlendirilerek, her bir metreden çıkan kırıntının
tanımlaması yapılmıştır. Aynı özelliklere sahip kırıntılar bir tabaka olarak
değerlendirilmiştir. Farklılaşmanın görülmeye başladığı derinlikten başka özelliklere
sahip kırıntıların görüldüğü derinliğe kadar olan kesim tabaka olarak kabul edilmiştir.
Kırıntıların tanımlanmasında litolojik özelliğine, taneli ise tanenin köken kayacına,
çapına, köşeliliğine, yuvarlaklığına, uzaması olup-olmadığına, rengine ve eğer varsa
diğer özellikleri göz önüne alınmıştır. Kuyudan çıkan malzeme kil veya silt boyutu ince
taneli ise ortak tanımlama özelliklerinin yanında plastik özellik gösterip-göstermediğine
ve mümkünse plastiklik derecesinin tahminine yönelik (en azından kuyulardan çıkan
malzemenin birbirine göre durumunu kıyaslama yoluyla) arazide tanımlama yapılması
116
yoluna gidilmiştir. Bunun yanında herhangi bir türün karışımından oluşan malzemeler
de bütün tanımlama ölçütlerine göre değerlendirilerek adlandırılmıştır. Sondaj esnasında
kuyudan çıkan kırıntılar yüzeyden itibaren derine doğru birer metrelik aralığı temsil
edecek şekilde numune sandıklarında muhafaza edilmiştir (Şekil 4.4). Her bir metrelik
numunenin gözlemsel özellikleri not edilmiş, numune tanımlaması ve adlandırılması
yapılmıştır. Sedimantolojik tanımlama ölçütlerine göre özellikleri not edilen ve
adlandırılan kırıntılar ProShake programında yapılacak tanımlamada herhangi bir
problemle karşılaşmamak amacıyla kırıntıyı oluşturan hâkim birime göre adlandırılmış
dolayısıyla litolojik tanımlamalarda sadeleştirmeler yapılmıştır.
a) b) Şekil 4.4. Sondajlardan elde edilen; a) ince taneli, b) iri taneli malzemeye örnek
Sondajlardan elde edilen kırıntıların jeoteknik özelliklerinin belirlenmesi arazide
yapılmıştır. Çalışmanın alanının Türkiye genelinde olması, kuyu sayısı da göz önüne
alındığında 4500 örneğin elde edilmiş olması ve bu numunelerin analiz edilmesindeki
zorluğun yanında, kuyulardan elde edilen örneklerin taşınması ve orijinal özelliklerini
koruyacak şekilde muhafaza edilmesinde karşılaşılacak güçlükler de göz önüne alınarak
numune tanımlaması için laboratuar çalışmaları yapılamamıştır.
Sondajlar tamamlandıktan sonra kuyuların göçmesini engellemek ve kuyu içi sismik
cihazının emniyetini de sağlayabilmek için kuyular 10 cm çapında ince et kalınlığına
sahip plastik borularla teçhiz edilmiştir. Bu işlemlerden sonra her bir kuyuda kayma
dalgası hızı ve genliklerinde meydana gelen büyütmeler vb. gibi zeminlerin dinamik
özelliklerini tanımlamak amacıyla kuyu içi sismik ölçümleri yapılmıştır (Şekil 4.5).
117
a) b) Şekil 4.5. Kuyu içi sismik a) ölçüm düzeneği, b) kuyu içi ölçüm cihazı (jeofon)
Kuyu içi sismik ölçümleri de tamamlanan kuyuların her biri için kuyu kesiti çizilmiştir
(EK-II). Bu amaçla önce sondaj verilerine göre orijinal kırıntı tanımlamasına ve
derinliğe göre kuyu kesiti çizilmiş, daha sonra ProShake programı için tanımlamalarda
ve tabakalarda yapılan sadeleştirme işlemini de gösteren ikinci bir kesit çizilerek her iki
kesitin aynı şekil üzerinde yan yana getirilerek sunulması yöntemi tercih edilmiştir
(Şekil 4.6).
Her bir kuyu kesiti uygun düşey ölçekte çizilmiş ve kesit üzerinde şu bilgilere yer
verilmiştir (Şekil 4.6 ve EK-II):
- Tabakaların orijinal kalınlıkları,
- Kırıntıların orijinal tanımlaması ve/veya adlandırılması,
- Tabakaların sadeleştirilmiş adlandırma ve/veya tanımlaması,
- Adlandırma sadeleştirmesi sonucunda değişen tabaka kalınlığının yeni değeri,
- Her bir tabakanın birim ağırlığı,
- Her bir tabaka için kesme dalgası (VS) hızı.
118
4.2.4. Arazi verileri kullanılarak elde edilen yeni deprem katalogu
Deprem kayıt istasyonları olan ve deprem kayıt arşivi bulunan kurum ve kuruluşların
bugüne kadar elde ettikleri deprem kayıtları içerisinden seçilen kuvvetli yer hareketi
kayıtlarının ters evrişim işlemine tabi tutulması gerekmektedir. Ters evrişim işlemi
ProShake programında yapılacaktır.
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi
Kum
(Kum)
Kum
(kN/m3)Vs
(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Kil
Çakıl
Kum
296
824
615
333
824
650
750
18,64
20,60
18,64
15,70
20,60
18,64
18,64
-8
-22
-37
-48
-65
LOKASYON 1
γ
Çakıl
-8
Az çakıllı kum
-22
- 11
-37
-48
-65Kuyu Tabanı(Az çakıllı kum)
Az kumulu çakıl
Çok az kumlu siltli çakıl
Çakıllı siltli ince kum
Az çakıllı kumlu kil
Az killi kumlu çakıl
Az killi çakıllı kum
Şekil 4.6. Sondaj ve kuyu içi sismik verilerine dayalı olarak elde edilen kuyu kesiti ve
model için kullanılan litolojik tanımlamalara bir örnek
ProShake programında ters evrişim işleminin yapılabilmesi için ilgili zeminin yapısı,
tabaka kalınlıkları ile fiziksel ve dinamik özelliklerinin bilinmesi gereklidir. Bu amaçla,
119
arazi çalışmaları sırasında yapılan sondajlardan elde edilen verilere göre hazırlanan
kuyu logları ProShake’in yapısına uygun olarak programa aktarılmıştır. ProShake
programına gerekli bilgiler aktarıldıktan sonra, her bir zemin özelliği kendisiyle ilgili
deprem kaydı da tanıtılarak ters evrişim işlemi yaptırılmıştır. Deprem kayıtlarından
derlenen arşivdeki bütün depremler için ProShake programında ters evrişim işlemi
yaptırıldıktan sonra, elde edilen sonuç dosyasında; bütün deprem kayıtları için hem
orijinal hem de ters evrişim işleminden sonraki değerler bir arada bulunmaktadır. Sonuç
dosyasındaki her iki duruma ait pik ivme ve baskın periyod değerleri teker teker
incelenmiştir. Deprem kaydına ait orijinal pik ivme ve baskın periyod değerleri önceden
kaydedilmiş olduğu için yeni dosyadaki (sonuç dosyasındaki) orijinal kayıt değerleriyle
sadece karşılaştırma yapılmıştır. Her iki dosyadaki bilgiler arasında bir uyuşmazlık
olduğunda her iki dosya da teker teker incelenerek farklılığın nedeni araştırılmıştır.
Sonuç dosyasında ters evrişim işleminden sonraki yeni pik ivme ve baskın periyod
değerleri kaydedilmiştir. Bu değerler; ivme-zaman, Fourier büyütmesi-periyod (Fourier
büyütmesi-frekans) ve derinlik-ivme grafiği çizdirilmiş bunun yanında diğer
parametreler menüsünde ilgili hesaplamalar da yaptırılarak elde edilen sonuçların
karşılaştırmaları da yapılmıştır. Bütün işlemlerden sonra elde edilen veriler
karşılaştırılarak aykırılıklar varsa nedeni araştırılarak sorunun giderilmesine
çalışılmıştır. Hesaplamaların her aşamasında elde edilen deprem verileri aşağıdaki
özelliklere uygun olarak kaydedilmiştir:
a) Orijinal kayıtlardaki;
depremin oluş tarihi ve saati, depremin büyüklüğü, deprem kaydının yönü,
depremin dış merkez uzaklığı, orijinal kayıttaki pik yatay yer ivmesi ve baskın
periyod değeri,
b) ProShake analizinden sonraki herbir depreme ait yeni;
pik yatay yer ivmesi ve baskın periyod değeri ile zeminin ilgili depremdeki
büyütme değeri.
Sönüm denklemi modellemesinde kullanmak üzere ayrılmış olan her deprem için ters
evrişim işlemi yapılıp, yukarıdaki özellikleri de not alınarak modellemede kullanılacak
olan zemin etkisinden arındırılmış yeni deprem katalogu oluşturulmuştur (Ek-III).
120
5. ARAZİ VE DEPREM VERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Bu bölümde, sönüm denklemi oluşturulmasında kullanılan parametreler ve onları
etkileyen faktörler kısaca anlatıldıktan sonra; Türkiye’de meydan gelen deprem
kayıtlarına göre üretilen (yerli) ve ülkemiz dışında meydana gelen deprem verilerine
dayalı olarak yabancı araştırmacılar tarafından üretilmiş ancak ülkemizde de sıkça
kullanılan (ithal) sönüm denklemleri hakkında bilgi verilmektedir.
Yerli ve yabancı araştırmacıların oluşturduğu sönüm denklemlerinin; kaya ortama
kurulu olan KYHK cihazları ile zemin üzerine kurulu olanların ölçtüğü Türkiye
depremlerinin ivme özelliklerini temsil edip-etmedikleri grafikler yardımıyla
tartışılacaktır.
KYHK istasyonlarının kurulu olduğu zeminlerin arazi çalışmaları sonucunda elde edilen
fiziksel ve dinamik özellikleri birlikte kullanılarak ProShake programında deprem
kayıtlarındaki zemin etkisinin giderilmesi amacıyla uygulanan ters evrişim işlemi
gerçek bir deprem kaydı üzerinde detaylı olarak anlatılmaktadır.
Zemin etkisinden arındırılmış deprem kayıtları kullanılarak önerilen yeni sönüm
denklemi tanıtılarak, Türkiye depremlerini temsil edip-etmeyeceği irdelenmektedir.
Zemin etkisinden arındırılan deprem kayıtları üzerinde, bugüne kadar kullanılan yerli ve
yabancı sönüm denklemlerinin Türkiye depremlerini ne derecede temsil ettiği bir kez
daha tartışılırken, önerilen sönüm denklemi ile de bir karşılaştırma yapılmaktadır.
5.1. Yerel Zemin Özelliklerinin ve Mesafenin Deprem Kayıtlarına Etkisi
Herhangi bir depremde yerel zemin şartlarının oluşacak hasar üzerindeki etkisi
büyüktür. Bir deprem anında açığa çıkan enerji uzak mesafelere doğru yayılırken
enerjisi azalmaktadır. Ancak, alüvyon zeminler, içlerinde hareket eden deprem
dalgalarının yapısını etkilemekte ve hasarı arttırıcı etki yapabilmektedir. Aşağıda yerel
zemin şartlarının deprem dalgalarının genliğine etkisi daha ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
121
Deprem kayıtlarına yerel zemin özelliklerinin etkisi:
Deprem anında yerel zemin şartları sarsıntının etkisini ve dolayısıyla hasarı arttıran
unsurlardan birisidir. Özellikle gevşek zeminler sarsıntıyı büyüterek pik yer ivmesi
değerinin yükselmesine etki etmektedir. Zeminler, kendisini oluşturan materyalin
özelliklerine (kum, kil, siltten oluşma ve yeraltı suyunun olup-olmaması gibi) ve
sıkılığına göre farklı değerlerde zemin büyütmesi etkisi oluşturmaktadır. 27 Haziran
1998 Ceyhan (Adana) depreminde ölçülen ivme kayıtlarındaki pik yatay yer ivmesi
değerleri (İnan vd 2004) zemin büyütmesine iyi bir örnek teşkil etmektedir. Depremde
açığa çıkan enerjinin mesafeye bağlı olarak sönümlenmesi beklenir. 27 Haziran 1998
Ceyhan depreminde deprem dış merkezinden 36 km uzaktaki Karataş ve 59 km
uzaklıktaki İskenderun’da ölçülen pik yatay yer ivmesi değerlerinin birbiriyle orantılı
olarak azaldığı görülmektedir. Ancak, 79 km uzaklıktaki Mersin’de pik yatay yer ivmesi
değerinin daha küçük olması beklenirken; Karataş ve İskenderun’da ölçülenden çok
daha büyük pik yatay yer ivmesi değeri ölçülmüştür. Bunun yanı sıra daha uzakta olan
Hatay’da, İskenderun’da ölçülenden daha büyük pik yatay yer ivmesi değeri
kaydedilmiştir (Çizelge 5.1). Bu depremde farklı mesafelerde ölçülen pik yatay yer
ivmesi değerleri bir grafiğe aktarılırsa zeminin deprem kayıtları üzerindeki büyütme
etkisi çok daha belirgin olarak görülecektir (Şekil 5.1). Ceyhan (R: 32 km, amax= 273
gal) ve Karataş (R: 36 km, amax= 33 gal) deprem dış merkezine yaklaşık aynı mesafede
olmasına rağmen buralarda ölçülen pik yatay yer ivmesi değerleri arasındaki fark çok
fazladır. 4 km gibi kısa bir mesafede depremde açığa çıkan enerjinin % 88’inin
sönümleneceği şüphelidir. Bu iki ivme değeri arasındaki fark zemin etkisinin işaretidir.
Böyle bir durumda, Ceyhan’ın yerel zemin şartlarının ölçülen pik yatay yer ivmesi
değeri üzerinde etkili olduğu ve kayıt değerlerini büyüttüğü düşünülebilir. Bunun
yanısıra deprem odağına 80 km mesafedeki Mersin’de ölçülen PYİ değeri 132 gal’dir.
Mersin’deki PYİ değeri Karataş’ta ölçülenin tam 4 katıdır. Mersin’den 9 km daha
uzakta olan Hatay’da (R: 89 km) 27 gal PYİ değeri ölçülmüştür. Mersin ve Hatay
kıyaslandığında; yaklaşık aynı mesafedeki bu iki istasyonun ölçtüğü PYİ kaydı arasında
5 kat fark vardır. Deprem odağına Hatay’dan daha yakın ve yaklaşık aynı yön ve
doğrultuda olan İskenderun’da (R: 59 km, amax= 15 gal) ölçülen PYİ değerinin
Hatay’dan daha büyük olması gerekirken, Hatay’da kaydedilen PYİ değeri daha
büyüktür.
122
Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi, zemin etkisinin sönüm denklemi
oluşturulmasında kullanılacak deprem kayıtlarındaki değerinin araştırılması, zeminin
büyütme faktörünün tespit edilmesini gerektirir.
Çizelge 5.1. Zemin büyütmesine örnek: 27.06.1998 Ceyhan-Adana depremi kayıtları İstasyon Tarih Zaman amax (cm/s2) Mesafe
(GMT) K-G D-B Düşey (z) (km) Ceyhan 27.06.1998 13:55:53 223,3 273,6 86,5 32 Karataş 27.06.1998 13:55:53 28,5 33,1 19,7 36
İskenderun 27.06.1998 13:55:53 14,8 15,5 11,8 59
Mersin 27.06.1998 13:55:53 119,3 132,1 22,1 79
Hatay 27.06.1998 13:56:11 27,1 25,8 12,4 90
İslâhiye 27.06.1998 13:55:53 21,4 18,2 14,1 96
Kahraman Maraş 27.06.1998 13:56:22 8,0 8,5 4,5 146
Elbistan 27.06.1998 13:56:30 4,7 5,2 2,4 208
Gölbaşı 27.06.1998 13:56:54 4,5 3,0 2,5 211
27.06.1998 Ceyhan (Adana) Depreminde Zemin Etkisini Yansıtan İvme-Mesafe Grafiği
0
50
100
150
200
250
300
0 50 100 150 200 250Mesafe (km)
Pik
yata
y ye
r ivm
esi (
cm/s2 )
D-BK-G
Ceyhan
Karataş
Mersin
İskenderunHatay İslahiye K.Maraş GölbaşıElbistan
Şekil 5.1. 27.06.1998 Ceyhan (Adana) depremi kayıtlarında zemin büyütmesi etkisi
Bir diğer örnek olarak; 17 Ağustos 1999 Gölcük (Kocaeli) depreminde farklı
mesafelerdeki KYHK istasyonlarında ölçülen ivme değerlerinde gözlenen anormallikler
verilebilir (Çizelge 5.2 ve Şekil 5.2).
123
Çizelge 5.2. Zemin büyütmesine bir başka örnek: 17 Ağustos 1999 Gölcük (Kocaeli) depremi kayıtları (mesafe-pik yatay yer ivmesi değerlerine dikkat ediniz)
İstasyon Tarih Zaman amax (cm/s2) Mesafe (GMT) K-G D-B Düşey (z) (km)
Adapazarı 17.08.1999 00:01:37 - 407 259 9 İzmit 17.08.1999 00:01:37 171 219 139 10
Yarımca 17.08.1999 00:01:37 230 322 - 18 İznik 17.08.1999 00:01:37 92 123 - 43 Gebze 17.08.1999 00:01:37 284 141 - 45 Darıca 17.08.1999 00:01:37 211 134 - 52
Heybeliada 17.08.1999 00:01:37 56 110 - 75 Göynük 17.08.1999 00:01:37 118 138 130 77 İstanbul 17.08.1999 00:01:37 61 43 36 82 Levent 17.08.1999 00:01:37 41 36 - 88 Fatih 17.08.1999 00:01:37 189 162 - 90
Bursa (Tofaş) 17.08.1999 00:01:37 101 100 - 94 Bursa (Siv.Sav.) 17.08.1999 00:01:37 54 46 26 95,5
Yeşilköy 17.08.1999 00:01:37 90 84 - 99
17.08.1999 Gölcük (Kocaeli) Depreminde Zemin Etkisini Yansıtan İvme-Mesafe Grafiği
0
50
100
150
200
250
300
350
400
450
0 20 40 60 80 100 120Mesafe (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (cm
/s2 )
KG Yönü KaydıDB Yönü Kaydı
İzmit
Adapazarı
Yarımca
İznik
Gebze
Darıca
Heybeliada
Göynük
Fatih
Levent Bursa
Yeşilköy
Şekil 5.2. 17.08.1999 Gölcük (Kocaeli) depremi kayıtlarında zemin büyütmesi etkisi
(Ulusay et al. 2004 tarafından kullanılan bu verilerde Adapazarı için kullanılan mesafe değeri değiştirilmiştir)
Türkiye’de yerel zemin etkisi ancak 1970’li yılların başından itibaren proje
hesaplamalarına katılması amacıyla yapı yönetmeliklerinde yer almaya başlamıştır.
Uygulamadaki yapı yönetmeliklerinde ülke genelinde standart bir değerdeki deprem
yükü hesaplarda kullanılmaktadır. Bu durum mesafeye bağlı olarak deprem enerjisinin
124
azalmasını göz ardı etmekte veya aktif fay hatlarındaki yerleşim birimlerinde oluşacak
hasarı uzak mesafelerde oluşacak hasarla aynı kabul etmek gibi bazı sakıncalar
doğurmaktadır.
Türkiye için yerli araştırmacılar tarafından oluşturulan sönüm denklemleri, zemin
etkisinden arındırılmamış deprem kayıtları kullanılarak türetilmiştir. Zemin etkisini
taşıdıkları için bu denklemlerin kullanılması yanıltıcı sonuçlar elde edilmesine neden
olabilecektir. Sönüm denklemi oluşturulması sırasında kullanılacak deprem
kayıtlarındaki zemin etkisinin giderilmesi gerekmektedir. Türkiye için sağlıklı bir
sönüm denklemi üretebilmek amacıyla; DAD’ne bağlı KYHK istasyonlarının yaptığı
deprem ölçümleri zemin etkisinden arındırılmalıdır. Deprem kayıtlarındaki zemin
etkisinin giderilmesi için; öncelikle deprem kaydının yapıldığı zeminin dinamik
özelliklerinin belirlenmesi gerekir. Ardından, zeminin gerçek fiziksel ve dinamik
özellikleri kullanılarak deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanıp zemin
etkisinden arındırıldıktan sonra elde edilen yeni ivme değerleri kaya ortam üzerinde
ölçülmüş deprem kaydına eşdeğer kabul edilebilir.
5.2. Mevcut Deprem Verileri İle Türkiye İçin Üretilen Sönüm Denklemleri
Türkiye’de meydana gelmiş deprem verileri kullanılarak ülkemiz için önerilen yerli
sönüm denklemleri önerildikleri yıla göre aşağıda sırayla tanıtılmaktadır (Çizelge 5.3).
Çizelge 5.3. Türkiye için yerli araştırmacılar tarafından önerilen sönüm denklemleri Önerilen denklem σ Araştırmacı(lar) PGA=2.8(e(0.9MS)e(-0.025R)-1) * Aydan et al. (1996)
PGA=10((0.65M)-(0.9log(R ))-0.44) * İnan vd (1996) lnY=-0.682+0.258(MW-6)+0.036(MW-6)2-0.562ln(r)-0.297ln(VS/VA)
22 hrr cl += VA=1381 ve h=4.48
0.562 Gülkan and Kalkan
(2002)
PGA=2.18e(0.0218(33.3MW – Re + 7.8427SA + 18.9282SB) 0.63** Ulusay et al. (2004)
log(Yij)= a+b(MWi-6)+c(MWi-6)2+ )log( 22 hRd ij + + eG1+fG2 *** Özbey et al. (2004) *: Belli değil veya verilmemiş. **: Deprem kayıtlarındaki pik yatay yer ivmesi değerleri arazi ölçümlerine dayanmayan rastgele
katsayılar kullanılarak azaltıldığı için σ değerinin güvenilirliği tartışmalıdır. ***: Farklı periyod değerleri için değişik katsayılar önerildiğinden σ değişmektedir.
125
Aydan et al. (1996) Sönüm Denklemi:
Aydan et al. (1996) tarafından önerilen sönüm denkleminin oluşturulmasında 1969-
1995 yılları arasında Türkiye’de meydan gelmiş 3,5≤M≤7,3 olan 50 deprem kaydı
kullanıldığı belirtilmektedir. Kullanıldığı belirtilen depremlerden sadece 30 tanesi
aletsel (1976 yılında başlayan) dönemde ölçülmüş kayıtlardır. Aletsel dönemde
ölçülmüş kayıtlardan sönüm denklemi türetilmesinde kullanıldığı belirtilen
depremlerden sadece 18 tanesinin ivme kaydı vardır, geriye kalan 32 depremin ivme
kaydı bulunmamaktadır. İvme kaydı bulunmayan 32 deprem için kıyaslama yapılarak
tahmini yöntemlerle ivme değerleri atanmıştır. Deprem büyüklüğü olarak Mb, MS ve
Mercalli şiddeti (I0) ölçekleri kullanılmıştır. Aletsel dönemden önceki depremlerin
büyüklükleri fay boyutlarından hareket ederek türetilen bağıntılar yardımıyla tahmin
edilen değerler olup, gerçek deprem büyüklüğü değildir. Aletsel dönemde alınan
kayıtların 4 tanesi kaya üzerinden diğer 14 kayıt ise zemin üzerine kurulu istasyonlar
tarafından ölçülmüş deprem kayıtlarıdır. Zemine kurulu istasyonların ölçtüğü kayıtlar
zeminin büyütme etkisinde olup herhangi bir düzeltme yapılmadan kullanılmıştır.
Kullanılan depremlerin kayıt istasyonuna uzaklığı 20 km’den daha fazla olup, bunlar
aletsel dönemde alınan kayıtlardır. Aletsel dönemde alınan bazı depremler ile aletsel
dönemden önceki depremlerin mesafe ve pik yatay yer ivmesi değerleri belli değildir.
Önerilen sönüm denklemi için standart sapma değeri (σ) verilmemiştir.
İnan vd (1996) Sönüm Denklemi
İnan vd (1996) tarafından önerilen sönüm denklemiyle ilgili detaylı bilgi
bulunmamaktadır. Ancak, önerilen bağıntı “1976-1996 yılları arası ivme kayıtları olan
deprem katalogunda yer almaktadır. Sönüm denklemi oluşturulmasında kullanılan
veriler (depremin büyüklüğü, ivmesi, kayıt istasyonu-deprem merkezi vb. bilgiler ile
kaç deprem kaydının kullanıldığı) ile ilgili bir bilgi verilmemektedir. Bayındırlık ve
İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü DAD Başkanlığı’nın 1996 yılında
yayınladığı deprem katalogunda yer alması nedeniyle önerilen bağıntının 1976-1996
yılları arasındaki ivme kayıtları kullanılarak türetildiği düşünülmektedir. Adı geçen
katalogda yayınlanan depremler incelendiğinde;
126
- 1976-1996 yılları arasında meydana gelen M≥2,7 olan bütün depremler yer
almaktadır.
- 1976-1995 yılları arasında meydana gelen depremlerin büyüklükleri MS, Mb ve
ML ölçeklerinden bazen ikisi bazen de her üçü kullanılarak (bazı depremlerin büyüklüğü
hesaplanmadan) tanımlanmıştır.
- 1995 yılından itibaren deprem büyüklükleri M≤5 olanlar ML ve M≥5 olanlar MS
ölçeğinde tanımlanmıştır.
- Depremlerin NS, EW ve UD (z) yönlerindeki kayıtları verilmiştir.
- Bazı deprem kayıtlarının ivme değeri, bazılarının koordinatları, bazılarının ise
mesafesi belli değildir.
- Deprem kayıtlarındaki pik yer ivmesi birimi (% G) şeklinde ifade edilmektedir. 1
%G=9,81 cm/s2’nin eşdeğeridir (Ancak, bu çalışmada kavram karmaşasına neden
olmamak için, İnan vd (1996)’nin ivme değerlerinin cm/s2 birimindeki karşılığı
kullanılarak anlatım yapılması tercih edilmiştir).
- Kullanılan deprem kayıtlarının pik yer ivmesi 1- 471 cm/s2 değerleri arasındadır.
Yukarıda sıralanan özelliklerden hareket ederek;
- Kaç deprem kaydının hangi özelliklere göre seçilerek sönüm denkleminde
kullanıldığı belirlenememiştir.
- Hangi magnitüd ölçeği ve hangi büyüklükteki depremlerin sönüm denkleminde
kullanıldığı belli değildir.
- Sönüm denkleminde hangi eşik değerden itibaren (daha büyük ya da daha
küçük) pik yatay yer ivmesinin kullanıldığı tespit edilememiştir.
- Deprem kayıtlarının NS, EW ve UD (z) bileşenlerinden hangisi ya da
hangilerinin sönüm denklemi türetilirken kullanıldığı belirtilmemiştir.
Bütün bunların yanında İnan vd (1996)’nın önerdiği sönüm denklemini kullanarak
hazırladıkları grafikteki mesafe ve ivme değerleri, aletsel kayıtları içeren deprem
katalogunda sunulan depremlerin özelliklerini yansıtmamaktadır. İnan vd (1996)
tarafından önerilen bağıntı DAD’a bağlı KYHK istasyonları tarafından ölçülen deprem
kayıtlarındaki pik yatay yer ivmesinin çok üzerinde değerler vermektedir (örneğin:
DAD’ın kayıtlarında 13.03.1992 Erzincan depreminde MS= 6,8 olan ve 12 km uzaklıkta
127
ölçülen EW yönündeki pik yatay yer ivmesi 462 cm/s2’dir. Ancak, önerilen bağıntı
kullanıldığında bu özellikteki bir deprem için pik yatay yer ivmesi 1000 cm/s2 olarak
hesaplanmaktadır).
Yukarıda sıralanan bütün etkenler göz önüne alındığında İnan vd (1996) tarafından
önerilen sönüm denkleminin kullanılması halinde telafisi mümkün olmayan hatalara
ve/veya gereğinden çok yüksek maliyetli inşaatlar yapılmasına neden olabilecektir.
Gülkan and Kalkan (2002) Sönüm Denklemi
Gülkan and Kalkan (2002) tarafından önerilen sönüm denkleminin oluşturulmasında;
1976-1999 yılları arasında Türkiye’de meydana gelmiş olan MW≥5,0 olan 18 depreme it
47 deprem kaydının iki yatay bileşenine ait toplam 93 tane; % 5 sönümlemeli yalancı
(pseudo) spektral ivme değerini kullanarak sönüm denklemi önermişlerdir.
Önerilen sönüm denklemi, Boore et al. (1997)’un azalım bağıntısının genel biçimi
kullanılarak yapılan çalışmalarla geliştirilmiştir (Gülkan and Kalkan 2002).
Gülkan and Kalkan (2002) tarafından sönüm denklemi oluşturulması çalışmasında
kullandıkları KYH kayıtlarında rastlanan bazı çelişkiler aşağıda anlatılmaktadır:
- Türkiye’deki KYHK istasyonlarının kurulu olduğu zeminlerin kesme dalgası
hızının (VS) gerçek değeri belli olmadığından, zemin tanımlaması; zemin ve yumuşak
zemin şeklinde iki gruba ayrılarak yapılmış ve zeminin deprem kayıtlarına olan etkisi
iki farklı katsayının kullanılmasıyla giderilmeye çalışılmıştır.
- Zemin ve yumuşak zemin şeklinde bir ayırım yapmak zemini oluşturan birimlerin
özelliklerini yansıtmayacaktır. Zeminin dinamik özellikleri arazide yapılacak deneylerle
belirlenerek gerçek değerlerinin kullanılması daha sağlıklı sonuçlar elde edilmesini
sağlayacaktır. Basit katsayılar kullanarak zeminleri iki sınıfa ayırarak elde edilen sönüm
denklemlerinin sağlıklı sonuçlar vereceği tartışmalıdır.
- Kullandıkları deprem kayıtları normal, ters ve doğrultu atımlı faylara göre
gruplandırılmıştır. Ancak, fay türlerinin sönüm denklemine olan etkisi konusunda bir
çalışma yapılmamıştır.
128
- Zemin üzerine yerleştirilmiş KYHK cihazlarının ölçtüğü kayıtların tamamı
zeminin büyütme etkisini yansıtmaktadır. Kullandıkları deprem kayıtlarında, mesafe
arttıkça pik yatay yer ivmesinin azalması gerekirken uzak mesafelerdeki artış ivme
kayıtlarındaki zemin etkisine işaret etmektedir (Çizelge 5.1-2 ve Şekil 5.1-2).
- Sönüm denklemi üretilmesi amacıyla kullandıkları veri sayısının azlığı yapılan
regresyon analizinin güvenilirliğini düşüreceğinden Türkiye depremlerinin özelliklerini
yansıtıp-yansıtmayacağı şüphelidir.
- Azalım bağıntısı çalışmasında kullanılan deprem kayıtlarının büyük bir bölümü
17 Ağustos 1999 Gölcük (Kocaeli) depremi kayıtlarıdır. Bu nedenle önerilen sönüm
denklemi bu depremin karakteristik özelliklerini yansıtacaktır.
- Sönüm denklemi çalışması için kullanılan ivme değerleri içerisinde aynı depreme
ait ölçümlerden birisi iki kez (mükerrer kayıt) kullanılmıştır. Bu durum istatistik
çalışmalarda yanıltıcı sonuçlara ve/veya hatalara neden olabilmektedir (örneğin:
Çekmece: Nükleer santral binası kaydı).
- Deprem kayıtları yeteri kadar hassas incelenmemiş ve hatalı deprem kayıtları
kullanılmıştır. Örneğin: 17 Ağustos 1999 Gölcük (Kocaeli) depreminin Tekirdağ’da
ölçülen ivme kaydında cihazın otomatik test edilmesine ait sinyal pik yatay yer ivmesi
olarak kabul edilmiştir. Tekirdağ’da ölçülen gerçek ivme değeri 33,55 cm/s2’dir.
Yukarıda anlatılan kayıt hatalarından, ivme değerlerinin yanlış belirlenmesinden, aynı
deprem kaydı iki kez kullanıldığından ve kayıtlardaki zemin etkisi giderilmediğinden
Gülkan and Kalkan (2002) tarafından önerilen sönüm denkleminin kullanılması yanıltıcı
ve hatalı sonuçlar elde edilmesine neden olabilecektir.
Ulusay et al. (2004) Sönüm Denklemi
Ulusay et al. (2004) tarafından önerilen sönüm denkleminin oluşturulmasında kullanılan
deprem verilerinin bazı özellikleri aşağıda özetlenmiştir:
- Türkiye’de 1976-2003 yılları arasında meydan gelmiş 122 depremin 221 KYHK
istasyonu tarafından ölçülen ivme kayıtlarıdır.
- Çalışmada kullanılan depremler 4,1≤M≤7,5 aralığında ve MW ölçeğinde olup 20-
806 gal arasında pik yatay yer ivmesi değerine sahiptir.
129
- KYHK istasyonu ile deprem merkezi arasındaki mesafe 5-100 km arasında olan
ivme kayıtları tercih edilmiştir.
- Ayrıca, Türkiye depremlerinin 0-30 km arası derinlikte meydana geldiği ve
depremlerin genelde 10-20 km derinlikte yoğunlaştığı belirtilmektedir.
Ulusay et al. (2004) tarafından yapılan çalışmada yukarıda sıralanan özellikler
içerisinde de görülebilen bazı tutarsızlıklara rastlanmaktadır. Tespit edilen
tutarsızlıklardan bazıları aşağıda kısaca verilmektedir:
- Ulusay et al. (2004) tarafından yapılan çalışmada bazı araştırmacıların fayların
hareket mekanizmasını dikkate almamasının hatalara neden olacağına vurgu
yapılmaktadır. Ancak, kendi çalışmalarında fay mekanizmasının dikkate alınmasının
önemli olmayacağı belirtilmektedir.
- Türkiye’deki bazı fay zonlarına ait segmentler birbirinden bağımsız faylar gibi
tanıtılmaktadır. İyi bilinen bazı fay zonları farklı özelliklerde veya yeni özelliklere sahip
şekilde tanıtılmaktadır.
- Çalışmada zemin etkisine vurgu yapılmakta ancak, zemin etkisi bütün zeminler
için aynı kabul edilerek sadece iki katsayıyla zeminin büyütme etkisi giderilmeye
çalışılmaktadır. Bu durum oldukça yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Bu konu
üzerinde birkaç örnek aşağıda sıralanmıştır:
i. Bu konudaki ilk örnek olarak 1985 Mexico City depremi verilebilir. Literatürde
bu konu ayrıntılı olarak anlatılmakta ve bu deprem esnasında 8 ile 52 kat arasında bir
zemin büyütmesinin oluştuğu rapor edilmektedir (McCall 2000).
ii. Ulusay et al. (2004) tarafından kullanılan verilere göz atıldığında ivme
kayıtlarının bir bölümünün zemin etkisinde olduğu görülmektedir. 27 Haziran 1998
Ceyhan (Adana) depremi ile 17 Ağustos 1999 Gölcük (Kocaeli) depremi bu konudaki
çarpıcı örneklerdir. Bu depremlerin değişik mesafelerdeki istasyonlar tarafından ölçülen
ivme kayıtları incelendiğinde; farklı zeminlere kurulu KYHK istasyonlarının ölçtüğü
ivme kayıtlarının mesafe arttıkça azalması gerekirken uzak mesafedeki bazı
istasyonlarda ivme değerinin daha yakın istasyonlardaki ivme değerinden birkaç misli
büyük olduğu görülecektir (bu konuda Şekil 5.1-5.2 ve Çizelge 5.1-5.2 incelenebilir).
Bu durum, ivme ölçerin kurulu olduğu zeminin deprem kayıtlarına olan etkisinden
kaynaklanmaktadır.
130
- Deprem kayıtları incelendiğinde, zeminin büyütme etkisinin her KYHK istasyonu
için aynı değeri taşımadığı görülmektedir. Bu durum, değişik zeminlerin farklı büyütme
etkisi yaptığının göstergesidir. Birbirinden farklı özelliklere sahip zeminler çok farklı
büyütme etkisi yaptığına göre; farklı özelliklerdeki KYHK istasyonlarının zeminlerini
iki gruba ayırmak gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır.
- Zeminlerin birbirinden farklı büyütme etkisi oluşturmasından dolayı deprem
ivme kayıtlarındaki zemin etkisini gidermek amacıyla iki farklı katsayının kullanılması
doğru bir yaklaşım olmayacaktır.
- İvme kayıtlarındaki zemin etkisinin giderilebilmesi için, arazide yerinde
ölçümlerle herbir KYHK istasyonunun zemin özellikleri ve zeminin kesme dalgası hızı
(VS) belirlenmelidir.
- VS değeri belirlendikten sonra, ters evrişim işlemi gibi uygun yöntemler
kullanılarak ivme kayıtlarındaki zemin etkisi giderilmelidir. Bunun haricinde,
gerçek/arazi ölçümlere dayanmayan (katsayı uygulanması ve benzeri) yöntemlerle ivme
kayıtlarındaki zemin etkisini gidermeye çalışmak yanıltıcı sonuçlar elde edilmesine
neden olacaktır.
Özbey et al. (2004) Sönüm Denklemi
Rasgele etki yaklaşımını kullanarak kuzeybatı Türkiye yer hareketi için sönüm
denklemi çalışmasında; kuzeybatı Türkiye’de (genel olarak Marmara Denizi ve Bolu
arasında kalan alanda), 17 Ağustos 1999 – 23 Ağustos 2000 tarihleri arasında meydana
gelmiş, M≥5,0 olan 17 depreme ait 195 ivme kaydını kullanarak sönüm denklemi
önermişlerdir.
Özbey et al. (2004) tarafından önerilen sönüm denklemi genel olarak; 17 Ağustos 1999
Kocaeli ve 12 Kasım 1999 Düzce depremleri ile bu iki depremin artçı sarsıntılarının
ivme kayıtları kullanılarak oluşturulmuştur. İki deprem çeşidi arasındaki fark için,
Akaike’nin Bilgi Kriterleri (Akaike’s Information Criterion-AIC) değeri temeline
dayandırılan istatistik yöntem olan “karışık etki modeli hesaplaması” kullanılmıştır
(Özbey et al. 2004).
131
Özbey et al. (2004) tarafından da fay mekanizmasına göre deprem enerjisinde
oluşabilecek farklılığa vurgu yapılmakta ancak, kullanılan deprem verileri KAF zonu
üzerinde sınırlı bir alandan temin edildiğinden bütün fay türleri karşılaştırılmamıştır.
İstatistik hesaplamalarında yer hareketinin pik yatay yer ivmesi ve spektral ivmenin her
ikisine ait iki yatay bileşenin (KG ve DB) ortalamasını kullanmışlardır.
Sönüm denklemi modeli oluşturulması sırasında yer yüzeyinin üst 30 m’sindeki
ortalama kesme dalgası hızlarına göre; KYHK istasyonlarının kurulu olduğu ortam 4
ayrı gruba ayrılarak kesme dalgası hızları (A: >750 m/s, B: 360-750 m/s, C:180-360 m/s
ve D: <180 m/s) tasnif edilmiştir. Ancak, bu tanımlamaya göre KYHK istasyonlarından
hangisinin ne tür bir zemine kurulu olduğu ve kayıtlardaki zemin etkisinin nasıl
giderildiği belirsizdir. Fakat, Özbey et al. (2004) tarafından önerilen sönüm denklemi
oluşturulduktan sonra, denklem içerisine yerleştirilmiş iki katsayı kullanılarak zemin
etkisi giderilmeye çalışılmıştır. Yanal ve düşey yönde birbirinden oldukça farklı
özellikler sunan zeminlerin, deprem kayıtlarına olan büyütme etkisinin sadece iki
katsayıyla giderilmeye çalışılması tereddütle karşılanmaktadır. Önerilen sönüm
denkleminin istatistik hesaplamalarına göre belirlenen standart sapma değerinin (σlog(Y))
düşüklüğü de dikkat çekicidir.
Özbey et al. (2004) tarafından önerilen sönüm denkleminde, farklı periyot değerlerine
karşılık gelen katsayıların denkleme yerleştirilmesiyle elde edilerek oluşturulan
birbirinden farklı denklemlerle hesaplama yapılmaktadır. Önerilen sönüm denkleminin
genel bir ifadesi yoktur. Türkiye’nin küçük bir bölümünde meydana gelen depremleri
kapsamaktadır. Veri sayısının yeterli olmaması ivme-magnitüd tipi azalım bağıntılarının
güvenilir şekilde elde edilmesini engellemektedir (Erdik et al. 1985). Ayrıca, tek bir
bölgeden elde edilen veriler genellikle bir azalım ilişkisi çıkarmak için yeterli değildir
(Gülkan vd 1993). Elde edilecek bir sönüm denklemi sadece lokal olarak (ilgili yörede)
kullanılabilir. Bu nedenle, Özbey et al. (2004)’un önerdiği sönüm denkleminin
Türkiye’de meydana gelen depremlerin özelliklerine uygunluğunun kıyaslanması ile
ilgili bir çalışma yapılmamıştır.
132
5.3. Türkiye’de Kullanılan Yabancı Bilim Adamları Tarafından Geliştirilen
Sönüm Denklemlerine Örnekler
Ülkemizde yabancı araştırmacılar tarafından önerilmiş (ithal) birçok sönüm denklemi
kullanılmaktadır (Erdik et al. 1985). Ancak, Campbell (1981), Joyner and Boore (1981),
Sabetta and Pugliese (1987), Fukushima et al. (1988) gibi bazı araştırmacılar tarafından
geliştirilen sönüm denklemleri diğerlerine göre daha çok tercih edilmektedir. Bu
denklemler, öne sürülmüş diğer azalım bağıntılarıyla kıyaslandığında, Türkiye
depremlerinin özelliklerine -pik ivme değerlerine- daha yakın değerler verdiğinden
deprem risk analizlerinde bunların kullanılmaları önerilmektedir (Hasgür 1996). Bu
denklemler, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası
(1996)’nın hazırlanmasında birbiriyle kıyaslama yapılarak yararlanılanlardır.
Yukarıdaki denklemler zaman içerisinde, günümüzde de devam eden güncellemeler
geçirmişlerdir. Ancak, her ne kadar daha güncel şekilleri olsa da, Sabetta and Pugliese
(1987), Campbell (1988) Joyner and Boore (1988), Fukushima and Tanaka (1990)
sönüm denklemleri diğer bağıntılara göre daha çok tercih edilmekte ve kullanılmaktadır.
Yukarıda sıralanan gerekçelerden dolayı bu çalışma kapsamında, Sabetta and Pugliese
(1987), Campbell (1988) Joyner and Boore (1988), Fukushima and Tanaka (1990)
sönüm denklemlerinin Türkiye depremlerinin özelliklerine uygunluğu incelenmiştir
(Çizelge 5.4).
Çizelge 5.4. Yabancı araştırmacıların Türkiye dışında meydan gelen deprem verilerini kullanarak önerdikleri ve Türkiye’de de kullanılan sönüm denklemleri
Sönüm denklemi σ Araştırmacı(lar)
logA = -1.562+(0.306*M)-(log (R2+33.6)0.5) 0.173 Sabetta and Pugliese
(1987)
logA=-3.303+(0.85*M)-1.25*ln(R+0.0872*e0.678*M+0.0059*R 0.30 Campbell (1988)
logA = 0.43+(0.23(M-6)-log(R)-0.0027R 0.26 Joyner and Boore (1988)
logA = (0.41*M)-log(R+0.032*100.41*M-(0.0034*R)+1.30 0.21 Fukushima and Tanaka
(1990)
133
Sabetta and Pugliese (1987) Sönüm Denklemi
Sönüm denklemi çalışmasında, sığ zemin ve yumuşak-derin zemin şeklinde ayrılmış iki
ayrı ortama ait deprem verileri kullanılmış; derinliği 5-16 km ve M≥4,5 olan depremler
tercih edilmiştir.
Verev, doğrultu ve eğim atımlı fayların ürettiği 17 depreme ait 95 kayıttan
faydalanılmıştır. Büyük depremlerin yakın mesafelerde ölçülmüş kayıtlarının olmayışı
denklemin oluşturulmasındaki belirsizliklerinden birisidir. Deprem kayıtları
kullanılmadan önce sinyal büyütmesi, gürültü kirliliği gibi olumsuz etkiler filtreler
yardımıyla giderilmiştir.
Campbell (1988) Sönüm Denklemi
Çalışmada, dünya genelinde meydana gelmiş 27 depreme ait 229 pik yatay yer ivmesi
kullanılmıştır. 5,0≤M≤7,7 büyüklüğündeki depremlerden 50 km’lik mesafe içerisinde
kaydedilmiş olanları tercih edilmiştir.
Aşırı yumuşak zeminler haricindeki sığ çökellere kurulu istasyon kayıtları derlenmiştir.
Kullanılan pik yatay yer ivmesi, iki yatay (KG ve DB) bileşenin ortalama değeridir.
Richter magnitüdü M (M≤6,0 ise ML; M≥6,0 ise MS) kullanılmış ve pik yatay yer
ivmesinin log-normal dağılım gösterdiği tespit edilmiştir.
Deprem kayıtlarının ivme ölçümleri, büyük bir kısmı sığ zemin özelliğinde olan kaya ve
zemin gibi iki ayrı ortam üzerinden alınmıştır. Kullanılan ivme kayıtlarının doğrultu
atımlı faylar ile ters fayların ürettiği depremlerden elde edildiği ifade edilmektedir.
Joyner and Boore (1988) Sönüm Denklemi
Önerilen bağıntının geliştirilmesinde, kuzey-batı Amerika’da meydana gelmiş 23
depreme ait 182 deprem kaydı kullanılmıştır. Kullanılan depremlerin derinliği 20
km’den daha az (sığ)’dır.
134
Kullanılan depremler 5,0≤M≤7,7 büyüklüğü arasında olup moment magnitüdü ölçeğinin
kullanılması tercih edilmiştir. Deprem kayıtlarındaki pik yer ivmesinin iki yatay (KG ve
DB) bileşeninin her ikisi de hesaplamalara katılmıştır.
Kullanılan deprem verileri, kaya ve zemin özelliğindeki iki farklı ortam üzerinden
ölçülmüş ivme kayıtlarıdır. Kullanılan deprem kayıtlarının büyük çoğunluğu daha
önceki çalışmalarından alınmıştır.
Fukushima and Tanaka (1990) Sönüm Denklemi
Sönüm denklemi oluşturmak amacıyla Japonya’da meydana gelen 302 deprem kaydı
kullanılmıştır. Deprem kayıtları kaya, sert zemin, orta sıkı zemin ve yumuşak zemin
gibi 4 ayrı ortamda ölçülen ivme değerleridir. Kullanılan bazı deprem kayıtları
Campbell (1981)’ın verileridir.
Derlenen deprem verilerinin özelliklerinden bazıları şöyledir: Japonya depremleri için
deprem derinliği 30 km’den daha az ve MJMA>5,0 olan PYİ≥10 cm/s2 değerinde olanlar
ile Campbell (1981) tarafından kullanılan 50 km’den daha yakın mesafedeki Amerika
depremleridir. Bu nedenle Japonya ve Amerika için geliştirilen farklı iki magnitüd türü
bir arada kullanılmıştır.
5.4. Türkiye’de Kullanılan Sönüm Denklemlerinin Karşılaştırılması
Türkiye’de kullanılan ithal ve yerli sönüm denklemleri arasında da uyumsuzluk vardır.
Türkiye’de meydana gelmiş deprem verilerini kullanan ülkemizdeki araştırmacıların
(yerli) elde ettiği denklemlerin büyük bir bölümü mesafeye göre gerçek deprem
kayıtlarından daha yüksek ivme değerleri vermektedir. Yabancı araştırmacıların
önerdiği sönüm denklemleri birbirleriyle uyum gösterse de Türkiye’deki sismotektonik
bölgeler için ne ölçüde uygun oldukları tartışmalıdır.
Şekil 5.3’te görüldüğü gibi, yerli sönüm denklemleri kullanılarak elde edilen ivme
değerleri çok yüksektir. Türkiye’de 35º Doğu boylamı boyunca, İnan vd (1996) ve
135
136
Aydan et al. (1996)’un sönüm denklemlerinin kullanılarak kaya için elde edilen pik
yatay yer ivmesi değeri incelendiğinde; İnan vd (1996) tarafından önerilen sönüm
denklemi için 6,4 g gibi ve Aydan et al. (1996) tarafından önerilen bağıntı için 2,8 g
gibi çok yüksek ivme değerleri elde edilmektedir (Kayabalı and Akın 2003). Her iki
denklem kullanılarak elde edilen ivme değerleri gerçekçi olmaktan çok uzaktır. Sönüm
denklemi olarak kullanılmaları telafi edilemez hatalara neden olabilecektir.
Kaydedilen ivme değerleri ile ne ölçüde uyumlu olduğunu irdelemek amacıyla, yerli ve
yabancı araştırmacılar tarafından türetilen ve Türkiye’de kullanılan sönüm
denklemlerinin mevcut deprem verileri ile karşılaştırılması yapılmıştır. Bu amaçla
M=5,0, M=6,0 ve M=7,0 olan depremlerde Türkiye’de kullanılan azalım bağıntılarının
değişik mesafelerdeki ivme değerleri hesaplanmıştır. Sönüm denklemleri ile
karşılaştırma yapabilmek için Türkiye’de meydana gelen ve farklı mesafelerdeki KYHK
istasyonları tarafından ölçülen MW=5 (±0,1 MW) ve MW=6 (±0,1 MW) deprem kayıtları
seçilmiştir. Mevcut deprem kayıtları içerisinde MW=7,2 ve MW=7,4 olan deprem
ölçümleri olmasına rağmen bu büyüklükteki depremlerde açığa çıkan enerjiler arasında
büyük farklar olduğundan ikisinin bir arada değerlendirilmesi yanılgılara neden
olabileceğinden bunlarla ilgili bir kıyaslama yapılmamıştır.
Yerli araştırmacılar tarafından önerilen bağıntılar, Türkiye’de DAD’ne bağlı KYHK
cihazlarının ölçtüğü ivme değerleri ile karşılaştırılmışlardır. Karşılaştırma yapılması
amacıyla İnan vd (1996), Aydan et al. (1996), Gülkan and Kalkan (2002) ve Ulusay et
al. (2004) tarafından önerilen sönüm denklemleri kullanılmıştır.
Gülkan and Kalkan (2002) tarafından önerilen azalım bağıntısı; a) Boore et al.
(1997)’un önerdiği sönüm denkleminin genel biçimi kullanılarak türetilmesine, b)
Gülkan and Kalkan (2002) tarafından önerilen sönüm denklemi oluşturulmasında
kullanılan veri sayısının az/yetersiz olmasına, c) Sönüm denklemi çalışmasında 1 hatalı
ve 1 mükerrer deprem kaydı kullanılmış olmasına rağmen; Türkiye depremleri ile
karşılaştırması yapılmıştır.
Şekil 5.3. Türkiye’de 35º Doğu boylamı boyunca Kayabalı and Akın (2003)’ın yerli ve yabancı sönüm denklemleri kullanarak elde ettiği (kaya için) pik yatay yer ivmesi değerleri
0
0.4
0.8
1.2
1.6
2
2.4
2.8
3.2
3.6
4
4.4
4.8
5.2
5.6
6
6.4
6.8
35.5 36 36.5 37 37.5 38 38.5 39 39.5 40 40.5 41 41.5 42 42.5
Enlem derecesi (Kuzey)
Pik
yat
ay y
er iv
mes
i (g)
Campbell (1988)Fukushima and Tanaka (1990)İnan vd (1996)Aydan et al. (1996)Joyner and Boore (1988)Sabetta and Pugliese (1987)Sadigh et al. (1997)
İnan vd (1996) tarafından önerilen bağıntı kullanılarak elde edilen ivme değerleri
deprem kayıtlarından elde edilen pik yatay yer ivmesi değerleri ile karşılaştırılmıştır.
İnan vd (1996)’nin kullandığı magnitüdler belirsiz ise de; yaklaşık olarak 3,0≤ML≤5,5 ve
MS>5,5 özelliğindeki depremlerin kullanıldığı düşünülmektedir. Literatürde büyüklüğü
M<5,7 olan depremler ML’ne ve M≥5,7 olan depremler MS’ne eşit kabul edilmektedir.
Bunun yanında ML<5,8 ve MS≥5,8 olan depremlerin büyüklüğünün MW’ne eşdeğer
kabul edilebileceği belirtilmektedir (Krinitzsky et al. 1993, Kramer 1996 ve Day 2002).
Bu amaçla, kıyaslama yapmak üzere kullanılan depremlerin büyüklüğü için MW
ölçeğinin kullanılmasının sakıncası olmayacaktır. İnan vd (1996) bağıntısının kaya ve
zemin üzerine kurulu KYHK cihazlarının kayıtlarıyla ayrı ayrı yapılan karşılaştırmada
yüksek ivme değeri verdiği görülmektedir (Şekil 5.4 ve 5.5). Grafik incelendiğinde İnan
vd (1996) bağıntısıyla elde edilen ivme değerleri, KYHK cihazlarının kaya üzerinde
ölçtüğü pik yatay yer ivmesi değerlerini temsil eden noktalarla uyumlu gibi
görünmektedir. Ancak, deprem kayıtlarının (MW=5,0 için ±0,1 ve MW=6,0 için ±0,2)
aralığında ve kaya üzerinden ölçülmüş olduğu da göz önüne alınarak yapılan
kıyaslamada, İnan vd (1996) denklemiyle elde edilen pik ivme değerlerinin deprem
katalogundaki pik yatay yer ivmesine göre % 100’den daha büyük bir değer verdiği
görülmektedir (Şekil 5.4).
Zemin üzerine kurulmuş KYHK cihazlarının ölçtüğü depremlerin ivme kayıtlarıyla bir
kıyaslamanın yapıldığı grafik incelendiğinde; İnan vd (1996) tarafından önerilen sönüm
denklemiyle elde edilen ivme değerlerine göre çizdirilen eğrinin deprem kayıtlarından
elde edilen pik yatay yer ivmesi değerlerini temsil eden noktaları ortalaması
gerekmektedir. Fakat İnan vd (1996)’nin önerdiği denkleme ait eğrinin bu noktaların
üzerinde olduğu, M=6,0 eğrisinin MW= 6,0 (±0,1 MW) deprem ivmelerine ait noktalara
temas etmediği ve zemin üzerindeki KYHK cihazlarının ölçtüğü pik yatay yer
ivmesinden % 200’den daha büyük pik ivme değeri verdiği görülmektedir (Şekil 5.5).
Aydan et al. (1996) tarafından önerilen bağıntı kullanılarak elde edilen ivme değerleri
deprem kayıtlarından elde edilen pik yatay yer ivmesi değerleri ile karşılaştırıldığında
hem kaya üzerinde kurulu, hem de zemin üzerine kurulu KYHK cihazlarının kayıtlarıyla
ayrı ayrı yapılan karşılaştırmada yüksek ivme değeri verdiği görülmektedir (Şekil 5.6 ve
5.7).
138
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.8≤Mw≤6.2 (Deprem kaydı)İnan vd. (1996) (M=5.0)İnan vd. (1996) (M=6.0)
M=5.0
M=6.0
Şekil 5.4. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile İnan vd
(1996) azalım ilişkisinin M=5,0 ve M=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir)
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1(Deprem Kaydı)5.9≤Mw≤6.1 (Deprem Kaydı)İnan vd. (1996) (M=5.0)İnan vd. (1996) (M=6.0)
M=5.0
M=6.0
Şekil 5.5. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile İnan vd
(1996) azalım ilişkisinin M=5,0 ve M=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir)
139
Şekil 5.6’daki grafik incelendiğinde; Aydan et al. (1996) bağıntısıyla elde edilen ivme
değerleri ile KYHK cihazlarının kaya üzerinde ölçtüğü pik yatay yer ivmesi değerlerini
temsil eden noktalarla uyumlu değildir ve deprem kayıtlarındaki pik yatay yer ivmesi
değerlerini temsil etmemektedir. Deprem kayıtlarının MS=5,0 için (±0,1 MS) ve MS=6,0
için (±0,2 MS) aralığında ve kaya üzerinden ölçülmüş olduğu da göz önüne alınarak;
Aydan et al. (1996) denklemiyle elde edilen pik ivme değerlerinin deprem katalogundaki
deprem kayıtlarıyla bir kıyaslaması yapıldığında % 200’den daha büyük bir değer
verdiği görülmektedir (Şekil 5.6).
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Ms≤5.1 (Deprem kaydı)5.8≤Ms≤6.2 (Deprem kaydı)Aydan et al. (1996) (M=5.0)Aydan et al. (1996) (M=6.0)
M=5.0 M=6.0
Şekil 5.6. MS=5,0 (±0,1 MS) ve MS=6,0 (±0,2 MS) Türkiye depremleri ile Aydan et al.
(1996) azalım ilişkisinin MS=5,0 ve MS=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir)
Zemin üzerine kurulmuş KYHK cihazlarının ölçtüğü depremlerin ivme kayıtlarıyla bir
kıyaslamanın yapıldığı grafik incelendiğinde; Aydan et al. (1996) tarafından önerilen
sönüm denklemiyle elde edilen ivme değerlerine göre çizdirilen eğrinin deprem
kayıtlarından elde edilen pik yatay yer ivmesi değerlerini temsil eden noktaları
ortalaması gerekmektedir. Fakat, Aydan et al. (1996)’un önerdiği denkleme ait eğrinin
140
bu noktaların üzerinde olduğu, MS=6,0 eğrisinin MS= 6,0 (±0,1 MS) deprem ivme
değerlerini temsil eden noktalara temas etmediği ve zemin üzerindeki KYHK
cihazlarının ölçtüğü pik yatay yer ivmesinden % 300’den daha büyük pik ivme değeri
verdiği görülmektedir (Şekil 5.7).
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.1≤Ms≤5.1 (Deprem kaydı)5.1≤Ms≤6.1 (Deprem kaydı)Aydan et al. (1996) (M=5.0)Aydan et al. (1996) (M=6.0)
M=5.0
M=6.0
Şekil 5.7. MS=5,0 (±0,1 MS) ve MS=6,0 (±0,1 MS) Türkiye depremleri ile Aydan et al.
(1996) azalım ilişkisinin MS=5,0 ve MS=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir)
Gülkan and Kalkan (2002) tarafından önerilen bağıntı kullanılarak elde edilen ivme
değerleri deprem kayıtlarından elde edilen pik yatay yer ivmesi değerleri ile
karşılaştırıldığında hem kaya üzerinde kurulu, hem de zemin üzerine kurulu KYHK
cihazlarının kayıtlarıyla ayrı ayrı yapılan karşılaştırmada yüksek ivme değeri verdiği
görülmektedir (Şekil 5.8 ve 5.9).
Şekil 5.8’deki grafik incelendiğinde; Gülkan and Kalkan (2002) bağıntısıyla elde edilen
ivme değerlerini temsil eden eğrilerin KYHK cihazlarının kaya üzerinde ölçtüğü pik
yatay yer ivmesi değerlerini temsil eden noktalarla uyumlu olmadığı, deprem
kayıtlarındaki pik yatay yer ivmesi değerlerini temsil etmediği ve önerilen denkleme ait
141
eğrilerin bu noktaların dağılımından farklı bir eğimde olduğu görülmektedir. Deprem
kayıtlarının MW=5,0 için (±0,1 MW) ve MW=6,0 için (±0,2 MW) aralığında ve kaya
üzerinden ölçülmüş olduğu da göz önüne alınarak Gülkan and Kalkan (2002)
denklemiyle elde edilen pik ivme değerlerinin deprem katalogundaki deprem kayıtlarıyla
bir kıyaslaması yapıldığında;, MW=5,0 eğrisinin MW=5,0 (±0,1 MW) deprem ivme
değerlerini temsil eden noktaların çok üzerinde yer aldığı ve MW=6,0 eğrisinin MW=6,0
(±0,1 MW) deprem ivme değerlerini temsil eden noktalara (MW=5,0 eğrisine göre) daha
yakın olmasına rağmen yine de noktaların dağılımını temsil etmediği görülmektedir. Bu
durum sayısal değerlerle ifade edilirse; Gülkan and Kalkan (2002)’ın önerdiği
denklemin, zemin üzerindeki KYHK cihazlarının ölçtüğü MW=5,0 (±0,1 MW)
büyüklüğündeki depremlere ait pik yatay yer ivmesinden % 300’e yakın daha büyük pik
ivme değeri verdiği ve MW=6,0 (±0,2 MW) büyüklüğündeki depremlere ait pik yatay yer
ivmesinden % 175’ten daha büyük pik ivme değeri verdiği söylenebilir (Şekil 5.8).
0.0010
0.0100
0.1000
1.0000
1.0 10.0 100.0 1000.0Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.8≤Mw≤6.2 (Deprem kaydı)Gülkan and Kalkan (2002) (M=5.0)Gülkan and Kalkan (2002) (M=6.0)
M=6.0
M=5.0
Şekil 5.8. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile Gülkan and
Kalkan (2002) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir)
142
Zemin üzerine kurulmuş KYHK cihazlarının ölçtüğü depremlerin ivme kayıtlarıyla bir
kıyaslamanın yapıldığı grafik incelendiğinde; Gülkan and Kalkan (2002) tarafından
önerilen sönüm denklemiyle elde edilen ivme değerlerine göre çizdirilen eğrinin deprem
kayıtlarından elde edilen pik yatay yer ivmesi değerlerini temsil eden noktaların
ortalamasını yansıtması gerekmektedir. Fakat, Gülkan and Kalkan (2002)’ın önerdiği
denkleme ait eğrilerin bu noktaların dağılımından farklı bir eğimde olduğu, MW=5,0 ve
MW=6,0 eğrilerinin MW=5,0 (±0,1 MW) ile MW=6,0 (±0,1 MW) deprem ivme değerlerini
temsil eden noktaların çok üzerinde bulunduğu görülmektedir. Bu durum sayısal
değerlerle ifade edilecek olursa; Gülkan and Kalkan (2002)’ın önerdiği denklemin,
zemin üzerindeki KYHK cihazlarının ölçtüğü pik yatay yer ivmesinden % 300’den daha
büyük pik ivme değeri verdiği söylenebilir (Şekil 5.9).
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0
Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.9≤Mw≤6.1 (Deprem kaydı)Gülkan and Kalkan (2002) (M=5.0)Gülkan and Kalkan (2002) (M=6.0)
M=6.0
M=5.0
Şekil 5.9. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile Gülkan and
Kalkan (2002) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir)
Ulusay et al. (2004) tarafından önerilen bağıntı oluşturulurken kullanılan deprem
kayıtlarının zemin etkisinde olması nedeniyle Türkiye’de meydana gelen depremlere ait
143
ivme değerlerine göre daha yüksek ivme değerleri vermektedir. Ancak, ülkemizdeki
deprem verilerini kullanan araştırmacılar tarafından önerilen sönüm denklemleri ile
kıyaslandığında; Ulusay et al. (2004) sönüm denklemi daha önce önerilen yerli sönüm
denklemlerine göre, deprem kayıtlarındaki pik yatay yer ivmesi değerlerine daha yakın
ivme değerleri vermektedir.
Ulusay et al. (2004) tarafından önerilen bağıntı kullanılarak elde edilen ivme
değerlerinin de deprem kayıtlarından elde edilen pik yatay yer ivmesi değerleri ile
karşılaştırıldığında hem kaya üzerinde kurulu, hem de zemin üzerine kurulu KYHK
cihazlarının kayıtlarıyla ayrı ayrı yapılan karşılaştırmada yüksek ivme değeri verdiği
görülmektedir (Şekil 5.10 ve 5.11).
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.8≤Mw≤6.2 (Deprem kaydı)Ulusay et al. (2004) (M=5.0)Ulusay et al. (2004) (M=6.0)
M=6.0M=5.0
Şekil 5.10. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile Ulusay et
al. (2004) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir)
Şekil 5.10’daki grafik incelendiğinde, Ulusay et al. (2004) bağıntısıyla elde edilen pik
ivme değerleri ile KYHK cihazlarının kaya üzerinde ölçtüğü pik yatay yer ivmesi
değerleri uyumlu gibi görünmektedir. Ancak, deprem kayıtlarının (M=5,0 için ±0,1 ve
144
M=6,0 için ±0,2 MW) aralığında ve kaya üzerinden ölçülmüş olduğu da göz önüne
alındığında; Ulusay et al. (2004) denklemiyle elde edilen pik ivme değerlerine göre
çizdirilen eğri MW=5,0 eğrisinin deprem kayıtlarından elde edilen MW=5,0 (±0,1 MW)
ivme değerlerine ait noktalarla temas etmemekte, noktaların çok üzerinden geçmektedir.
Deprem kayıtlarındaki pik yatay yer ivmesine ait noktaların dağılımına göre bir
kıyaslaması yapıldığında % 100’den daha büyük ivme değeri verdiği görülmektedir.
Deprem kayıtlarından elde edilen MW=6,0 (±0,2 MW) ivme değerlerine ait noktalarla
Ulusay et al. (2004) denkleminden elde edilen MW=6,0 eğrisinin ilişkisine bakıldığında;
MW=5,0 eğrisine göre noktaların yakınından geçmesine rağmen yine de noktaları temsil
etmemekte, noktaların yukarısında yer almaktadır. Deprem kayıtlarındaki pik yatay yer
ivmesine ait noktaların dağılımına göre bir kıyaslaması yapıldığında % 100 kadar daha
büyük ivme değeri verdiği görülmektedir (Şekil 5.10).
Ulusay et al. (2004) tarafından önerilen bağıntı, zemin üzerine kurulu KYHK
istasyonlarının yaptığı ölçümlerle karşılaştırıldığında daha yüksek ivme değerleri verdiği
görülmektedir. Şekil 5.11’da verilen ve zemin üzerine kurulmuş KYHK cihazlarının
ölçtüğü depremlerin pik yatay yer ivmesi değerleriyle kıyaslamanın yapıldığı grafik
incelendiğinde; Ulusay et al. (2004) tarafından önerilen sönüm denklemiyle elde edilen
ivme değerlerine göre çizdirilen eğri, zemin üzerine kurulu KYHK cihazlarının ölçtüğü
MW=5,0 (±0,1 MW)’e ait pik yatay yer ivmesini temsil eden noktaların çok üzerindedir.
Deprem kayıtlarındaki pik yatay yer ivmesini temsil eden noktaların dağılımına göre
kıyaslama yapıldığında % 150’den daha büyük ivme değeri verdiği görülmektedir. Yine
Ulusay et al. (2004) sönüm denklemi kullanılarak M=6,0 için çeşitli mesafelere göre
elde edilen eğrisinin MW= 6,0 (±0,1 MW) deprem ivmelerini temsil eden noktalara temas
etmediği ve zemin üzerindeki KYHK cihazlarının ölçtüğü pik yatay yer ivmesinden %
100’den daha büyük pik ivme değeri verdiği görülmektedir (Şekil 5.11).
145
0.001
0.010
0.100
1.000
1.00 10.00 100.00 1000.00Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.9≤Mw≤6.1 (Deprem kaydı)Ulusay et al. (2004) (M=5.0)Ulusay et al. (2004) (M=6.0)
M=6.0
M=5.0
Şekil 5.11. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile Ulusay et
al. (2004) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir)
5.5. Türkiye’de Kullanılan Yabancı Sönüm Denklemleri
Şekil 5.3’e göre yabancı sönüm denklemleri yerli denklemlere göre daha düşük ivme
değerleri vermesine rağmen; Türkiye depremlerini yansıtmaktan oldukça uzaktırlar.
Yabancı azalım bağıntıları zemin etkisini içeren deprem kayıtları ile karşılaştırıldığında
bir miktar tutarlılık gözlense bile birçok durumda Türkiye’de kaydedilmiş deprem
kayıtlarından farklı ivme değerleri verdiği görülmektedir. Yabancı araştırmacıların
önerdiği sönüm denklemleriyle karşılaştırma yapabilmek için Türkiye’de ölçülmüş
deprem kayıtları kaya üzerinden ölçülenler ve zemin üzerinden ölçülenler olmak üzere
ikiye ayrılmıştır.
Türkiye depremlerine ait kayıtların tasnifinden sonra, yabancı araştırmacılar tarafından
önerilen ve Türkiye’de de kullanılanlar içerisinden seçilen; Campbell (1988), Joyner and
146
Boore (1988), Fukushima and Tanaka (1990) ve Sabetta and Pugliese (1987) sönüm
denklemleri ile karşılaştırılarak yorumlama yapılmıştır.
Campbell (1988) tarafından önerilen bağıntı Türkiye depremlerini yansıtmaktan oldukça
uzaktır. Campbel (1988) tarafından önerilen azalım bağıntısı kullanılarak elde edilen
ivme değerleri deprem kayıtlarından elde edilen pik yatay yer ivmesi değerleri ile
karşılaştırıldığında hem kaya üzerinde kurulu, hem de zemin üzerine kurulu KYHK
cihazlarının kayıtlarıyla ayrı ayrı yapılan karşılaştırmada oldukça düşük ivme değeri
verdiği görülmektedir (Şekil 5.12 ve 5.13).
0.00001
0.00010
0.00100
0.01000
0.10000
1.00000
1.0 10.0 100.0 1000.0Mesafe (km)
Pik
yata
y ye
r ivm
esi (
g
4.9≤ML≤5.1 (Deprem kaydı)5.8≤Ms≤6.2 (Deprem kaydı)
Campbell (1988) (ML=5.0)Campbell (1988) (Ms=6.0)
MS=6.0
ML=5.0
Şekil 5.12. ML=5,0 (±0,1 ML) ve MS=6,0 (±0,2 MS) Türkiye depremleri ile Campbell
(1988) azalım ilişkisinin ML=5,0 ve MS=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir)
Şekil 5.12’deki grafik incelendiğinde, Campbell (1988) bağıntısıyla elde edilen pik ivme
değerleri ile KYHK cihazlarının kaya üzerinde ölçtüğü ML=5,0’e ait pik yatay yer
147
ivmesi değerlerini temsil eden noktalarla temas etmemekte, noktaların çok altında
kalmakta ve onların değerlerinden çok daha küçük değer vermektedir. Deprem
kayıtlarındaki pik yatay yer ivmesine ait noktaların dağılımına göre bir kıyaslaması
yapıldığında yaklaşık onda biri kadar küçük ivme değeri verdiği görülmektedir.
Zemin üzerine konuşlandırılmış KYHK cihazlarının ölçtüğü deprem kayıtlarından elde
edilen MS=6,0 (±0,1 MS) ivme değerlerine ait noktalarla Campbell (1988) denkleminden
elde edilen MS=6,0 eğrisi karşılaştırıldığında; çizdirilen eğri deprem kayıtlarını temsil
eden noktaların çok altında olup bu noktaları temsil etmemektedir. Deprem
kayıtlarındaki pik yatay yer ivmesini temsil eden noktalarla yapılan kıyaslamada onda
birden daha küçük ivme değeri verdiği görülmektedir (Şekil 5.13).
0.00001
0.00010
0.00100
0.01000
0.10000
1.00000
1.0 10.0 100.0 1000.0Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g)
4.9≤ML≤5.1 (Deprem kaydı)5.9≤Ms≤6.1 (Deprem kaydı)Campbell (1988) (ML=5.0)Campbell (1988) (Ms=6.0)
ML=5.0
MS=6.0
Şekil 5.13. ML=5,0 (±0,1 ML) ve MS=6,0 (±0,1 MS) Türkiye depremleri ile Campbell
(1988) azalım ilişkisinin ML=5,0 ve MS=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir)
148
Joyner and Boore (1988) tarafından önerilen bağıntıyla elde edilen ivme değerlerinin
deprem kayıtlarından elde edilen pik yatay yer ivmesi değerleri ile karşılaştırıldığında
hem kaya üzerinde kurulu, hem de zemin üzerine kurulu KYHK cihazlarının kayıtlarıyla
ayrı ayrı yapılan karşılaştırmada yüksek ivme değeri verdiği görülmektedir (Şekil 5.14
ve 5.15).
Şekil 5.14’deki grafik incelendiğinde, Joyner and Boore (1988) bağıntısıyla elde edilen
MW=6,0 (±0,2 MW) pik ivme değerlerine ait eğri ile KYHK cihazlarının kaya üzerinde
ölçtüğü pik yatay yer ivmesi değerleri uyumlu gibi görünmektedir. Ancak, deprem
kayıtlarının (MW=5,0 için ±0,1 MW ve MW=6,0 için ±0,2 MW) aralığında ve kaya
üzerinden ölçülmüş olduğu da göz önüne alındığında; Joyner and Boore (1988)
denklemiyle elde edilen pik ivme değerlerine göre çizdirilen eğri MW=5,0 eğrisinin
deprem kayıtlarından elde edilen MW=5,0 (±0,1 MW) ivme değerlerini temsil eden
noktalarla temas etmemekte, noktaların çok üzerinden geçmektedir. Deprem
kayıtlarındaki pik yatay yer ivmesini temsil eden noktalarla kıyaslaması yapıldığında %
200’e yakın daha büyük ivme değeri verdiği görülmektedir. Deprem kayıtlarından elde
edilen MW=6,0 (±0,2 MW) ivme değerlerine ait noktalarla Joyner and Boore (1988)
denkleminden elde edilen MW=6,0 eğrisinin ilişkisine bakıldığında; MW=5,0 eğrisine
göre noktalarla uyumlu görünmesine rağmen yine de noktaları temsil etmemekte, temsil
ettiği pik yatay yer ivmesi değerlerine noktalara göre % 100’e yakın daha büyük ivme
değeri verdiği görülmektedir (Şekil 5.14).
Joyner and Boore (1988) tarafından önerilen bağıntı, zemin üzerine kurulu KYHK
istasyonlarının yaptığı ölçümlerle karşılaştırıldığında daha yüksek ivme değerleri verdiği
görülmektedir (Şekil 5.15).
149
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.8≤Mw≤6.2 (Deprem kaydı)Joyner and Boore (1988) (M=5.0)Joyner and Boore (1988) (M=6.0)
M=6.0
M=5.0
Şekil 5.14. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile Joyner and
Boore (1988) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir)
Şekil 5.15’te verilen ve zemin üzerine kurulmuş KYHK cihazlarının ölçtüğü
depremlerin pik yatay yer ivmesi değerleriyle yapılan kıyaslamada; Joyner and Boore
(1988) sönüm denkleminden elde edilen ivme değerlerini temsil eden eğrinin zemine
kurulu KYHK cihazlarının ölçtüğü MW=5,0 (±0,1 MW)’e ait pik yatay yer ivmesini
temsil eden noktaların çok üzerindedir. Deprem kayıtlarındaki pik yatay yer ivmesini
temsil eden noktaların dağılımına göre kıyaslama yapıldığında % 200’den daha büyük
ivme değeri verdiği görülmektedir. Yine Joyner and Boore (1988) sönüm denklemi
kullanılarak MW=6,0 için çeşitli mesafelere göre elde edilen eğrisinin MW= 6,0 (±0,1
MW) deprem ivmelerini temsil eden noktalarla uyumlu görünmesine rağmen yapılan
hesaplamalarda Joyner and Boore (1988) sönüm denkleminin Türkiye’de meydana gelen
depremlerin pik yatay yer ivmesi değerlerini temsil eden noktalara göre % 75’den daha
büyük pik ivme değeri verdiği görülmektedir (Şekil 5.15). Bu nedenle, Türkiye
depremlerinin pik ivme değerlerini tam anlamıyla yansıtmamaktadır.
150
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0
Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.9≤Mw≤6.1 (Deprem kaydı)Joyner and Boore (1988) (M=5.0)Joyner and Boore (1988) (M=6.0)
M=6.0
M=5.0
Şekil 5.15. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile Joyner and
Boore (1988) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir)
Fukushima and Tanaka (1990) tarafından önerilen bağıntı, Japonya deprem verilerinin
yanında Campbell (1981)’ın verileri de kullanarak türetilmiştir. Dolayısıyla iki ayrı
magnitüd ölçeği kullanılmıştır. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) aralığındaki
pik yatay yer ivmesi değerlerine göre; Fukushima and Tanaka (1990) denklemi de
Türkiye depremlerini temsil etmekten uzaktır (Şekil 5.16 ve 5.17).
Şekil 5.16’daki grafik incelendiğinde, Fukushima and Tanaka (1990) bağıntısıyla elde
edilen M=6,0 (±0,2 MW) pik ivme değerlerinin KYHK cihazlarının kaya üzerinde
ölçtüğü pik yatay yer ivmesi değerlerine göre daha yüksek olduğu görünmektedir.
Fukushima and Tanaka (1990)’a göre elde edilen pik ivme değerleri ile çizdirilen
MW=5,0 eğrisi deprem kayıtlarından elde edilen MW=5,0 (±0,1 MW) ivme değerlerini
temsil eden noktalarla temas etmemekte, noktaların çok üzerinden geçmektedir. Deprem
kayıtlarındaki pik yatay yer ivmesini temsil eden noktalarla kıyaslaması yapıldığında %
200’den daha büyük ivme değeri verdiği görülmektedir. Deprem kayıtlarından elde
151
edilen MW=6,0 (±0,2 MW) ivme değerlerine ait noktalarla Fukushima and Tanaka (1990)
denkleminden elde edilen MW=6,0 eğrisinin ilişkisine bakıldığında; MW=5,0 eğrisine
göre noktalarla uyumlu görünmesine rağmen noktaların üzerinde yer almakta ve
noktaların temsil ettiği pik yatay yer ivmesi değerlerine göre % 100 kadar daha büyük
ivme değeri verdiği görülmektedir (Şekil 5.16).
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0
Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g)
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.8≤Mw≤6.2 (Deprem kaydı)Fukushima and Tanaka (1990) (M=5.0)Fukushima and Tanaka (1990) (M=6.0)
M=5.0
M=6.0
Şekil 5.16. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile Fukushima
and Tanaka (1990) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir)
Fukushima and Tanaka (1990) tarafından önerilen bağıntının zemin üzerine kurulu
KYHK istasyonlarının yaptığı pik yatay yer ivmesi değerlerinden daha yüksek ivme
değerleri verdiği görülmektedir. Şekil 5.17’de verilen ve zemin üzerine kurulmuş KYHK
cihazlarının ölçtüğü pik yatay yer ivmesi değerleriyle kıyaslandığında; Fukushima and
Tanaka (1990) sönüm denkleminden elde edilen ivme değerlerini temsil eden eğri
zemine kurulu KYHK cihazlarının ölçtüğü MW=5,0 (±0,1 MW)’e ait pik yatay yer
ivmesini temsil eden noktaların çok üzerindedir. Deprem kayıtlarındaki pik yatay yer
152
ivmesini temsil eden noktaların dağılımına göre kıyaslama yapıldığında % 250’den daha
büyük ivme değeri verdiği görülmektedir. Fukushima and Tanaka (1990) sönüm
denklemi kullanılarak MW=6,0 için çeşitli mesafelere göre elde edilen eğrisinin MW= 6,0
(±0,1 MW) deprem ivmelerini temsil eden noktalarla uyumlu görünmesine rağmen
yapılan hesaplamalarda pik yatay yer ivmesi değerlerini temsil eden noktalara göre %
100’den daha büyük pik ivme değeri verdiği görülmektedir (Şekil 5.17). Bu nedenle,
Türkiye depremlerinin ivme değerlerini tam anlamıyla yansıtmamaktadır.
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0
Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.9≤Mw≤6.1 (Deprem kaydı)Fukushima and Tanaka (1990) (M=5.0)Fukushima and Tanaka (1990) (M=6.0)
M=5.0
M=6.0
Şekil 5.17. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile Fukushima
and Tanaka (1990) azalım ilişkisinin M=5,0 ve M=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir)
Sabetta and Pugliese (1987) tarafından önerilen sönüm denklemi, Türkiye depremlerinin
özelliklerine ve sönümleme özelliklerine uygun değildir. Bu bağıntı Türkiye’de meydana
gelen depremlerin mesafeye bağlı sönümlemesini tam anlamıyla yansıtmamaktadır
(Şekil 5.18 ve 5.19).
153
Sabetta and Pugliese (1987) tarafından önerilen bağıntı, kaya üzerinde ölçülmüş MW=5,0
(±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) aralığındaki pik yatay yer ivmesi değerlerine göre;
Türkiye depremlerini temsil etmekten uzaktır (Şekil 5.18).
Şekil 5.18’deki grafik incelendiğinde, Sabetta and Pugliese (1987) bağıntısıyla elde
edilen MW=6,0 (±0,2 MW) pik ivme değerleri ile KYHK cihazlarının kaya üzerinde
ölçtüğü pik yatay yer ivmesi değerleri uyumlu görünmektedir. Ancak, Sabetta and
Pugliese (1987) sönüm denkleminde yakın alanda kaydedilmiş büyük deprem verisi
kullanılmadığı için yakın mesafelerde düşük ivme değeri (yaklaşık dörtte bir), uzak
mesafelerde ise gereğinden daha yüksek ivme değerleri (yaklaşık % 200) vermektedir.
Sabetta and Pugliese (1987) bağıntısıyla hesaplanan pik ivme değerleri ile çizdirilen
MW=5,0 eğrisi deprem kayıtlarından elde edilen MW=5,0 (±0,1 MW) pik yatay yer ivmesi
değerlerini yaklaşık 10-20 km mesafelerde temsil etmekte, diğer durumlarda temsil
etmemektedir. Deprem kayıtlarından elde edilen MW=6,0 (±0,2 MW) ivme değerlerine ait
noktalarla Sabetta and Pugliese (1987) denkleminden elde edilen MW=6,0 eğrisinin
ilişkisine bakıldığında; pik yatay yer ivmesi değerlerini temsil eden noktalarla uyumlu
görünmesine rağmen noktaların altında yer almakta ve noktaların temsil ettiği pik yatay
yer ivmesi değerlerine göre yakın mesafelerde düşük ivme değeri (ilk 20 km’de ortalama
beşte bir), 20-50 km mesafede ise deprem kayıtlarına uyumlu görünmektedir (Şekil
5.18). Deprem enerjisinin azalım değerini belirleyebilmek için değişik mesafeler için
birkaç farklı sönüm denklemi kullanılması pratik olmayacağından Sabetta and Pugliese
(1987) denklemi, Türkiye depremlerinin genel özelliklerini yansıtmamaktadır.
Dolayısıyla Türkiye’de kullanıldığında hatalı sonuçlar elde edilecektir.
154
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0
Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.8≤Mw≤6.2 (Deprem kaydı)Sabetta and Pugliese (1987) (M=5.0)Sabetta and Pugliese (1987) (M=6.0)
M=5.0
M=6.0
Şekil 5.18. MW=5,0 (± 0,1 MW) ve MW=6,0 (± 0,2 MW) Türkiye depremleri ile Sabetta
and Pugliese (1987) azalım ilişkisinin M=5,0 ve M=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir)
Şekil 5.19’daki grafik incelendiğinde, Sabetta and Pugliese (1987) bağıntısıyla elde
edilen M=6,0 (±0,1 MW) pik ivme değerleri ile KYHK cihazlarının zemin üzerinde
ölçtüğü pik yatay yer ivmesi değerleri uyumlu görünmekle beraber; mesafeye bağlı
sönümleme değerini tam olarak yansıtmamaktadır. Sabetta and Pugliese (1987)
tarafından önerilen bağıntı ile elde edilen eğrilerin eğimi ile depremleri temsil eden
(deprem enerjisi azalım değerini yansıtan) noktaların dağılımının eğimi oldukça
farklıdır. Sabetta and Pugliese (1987) bağıntısıyla hesaplanan pik ivme değerleri ile
çizdirilen MW=5,0 eğrisi deprem kayıtlarından elde edilen MW=5,0 (±0,1 MW) pik yatay
yer ivmesi değerlerini yaklaşık 20-50 km mesafelerde temsil etmekte, diğer durumlarda
temsil etmemektedir. Sabetta and Pugliese (1987) sönüm denkleminde büyük
depremlerin yakın alanda verilerinin eksikliği nedeniyle 0-20 km mesafelerde düşük
ivme değeri (yaklaşık onda bir), 50 km’den itibaren -daha uzak mesafelerde- gereğinden
daha yüksek (ortalama % 300) ivme değerleri vermektedir. Deprem kayıtlarından elde
edilen MW=6,0 (±0,2 MW) ivme değerlerine ait noktalarla Sabetta and Pugliese (1987)
155
denkleminden elde edilen MW=6,0 eğrisinin ilişkisine bakıldığında; pik yatay yer ivmesi
değerlerini temsil eden noktalarla uyumlu görünmesine rağmen noktaların altında yer
almakta ve noktaların temsil ettiği pik yatay yer ivmesi değerlerine göre yakın
mesafelerde düşük ivme değeri (ilk 30 km’de yaklaşık onda bir), 40-70 km mesafede
deprem kayıtlarına uyumlu görünmektedir (Şekil 5.19). Ancak, yaklaşık 70 km’den
sonraki (daha uzak) mesafelerde daha büyük (yaklaşık % 250) ivme değerleri
vermektedir. Sabetta and Pugliese (1987) bağıntısı Türkiye depremlerinin genel
özelliklerini yansıtmamaktadır. Bu denklemin kullanılması sınırlı bazı mesafeler için
uygun değer vermektedir. Bu mesafelerin dışındaki uzaklıklar için farklı sönüm
denklemleri kullanılması gerekecektir. Herhangi bir bölgedeki bir proje sahasında pik
yatay yer ivmesi değerini belirleyebilmek amacıyla değişik mesafeler için birkaç farklı
sönüm denklemi kullanılması pratik olmayacağından; Sabetta and Pugliese (1987)
denkleminin Türkiye’de kullanılması önerilmemektedir.
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.9≤Mw≤6.1 (Deprem kaydı)Sabetta and Pugliese (1987) (M=5.0)Sabetta and Pugliese (1987) (M=6.0)
M=5.0
M=6.0
Şekil 5.19. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile Sabetta
and Pugliese (1987) azalım ilişkisinin M=5,0 ve M=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir)
156
5.6. Türkiye İçin Oluşturulacak Yeni Sönüm Denkleminde Kullanılan Magnitüd Türü:
Bu çalışma kapsamında, hangi deprem büyüklük ölçeği kullanılarak sönüm denklemi
oluşturulursa en iyi ilişkiyi vereceği de araştırılmak istenmiştir. Bunun için; Türkiye’de
oluşmuş ve farklı magnitüd ölçekleriyle ifade edilen depremlerin her birinin ML, MS ve
MW ölçeklerindeki karşılıklarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu amaçla, çeşitli
araştırmacıların geliştirdiği bağıntılar kullanılarak, bütün depremlerin her birini farklı
magnitüd türlerinde ve bir arada ifade edecek bir katalog oluşturma yolu tercih
edilmiştir. Ancak, hangi magnitüd türünün sönüm denkleminde kullanıldığında en
uyumlu ilişkiyi vereceği ve hangi magnitüd dönüşüm bağıntısının kullanılması gerektiği
konusunda bir yargıya varılamamıştır. Sönüm denklemlerinde kullanılacak magnitüd
ölçeğinin doygunluk problemi olmamalıdır. Doygunluk problemi olmayan tek magnitüd
ölçeği moment magnitüdüdür (MW). Bu durum göz önüne alınarak; moment magnitüdü
yardımıyla sönüm denklemi oluşturulması yolu benimsenmiştir. Fakat yapılan
çalışmada, diğer magnitüd türleri de kullanılarak sönüm denklemleri oluşturulması ve
elde edilecek sonuçların mevcut deprem kayıtları ile kıyaslanarak en tutarlı sönüm
denkleminin ortaya konması için araştırma yapılması tercih edilmiştir. Deprem kayıtları
birbirinden farklı ölçeklerle tanımlandığından, deprem büyüklüklerinin hepsinin aynı
büyüklük ölçeğine dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu nedenle öncelikle yurtiçinde ve
yurtdışında son yıllarda geliştirilmiş magnitüd dönüşüm bağıntıları araştırılmıştır.
Literatürde, belirli yörelere özgü bölgesel deprem kayıtları kullanılarak oluşturulan
magnitüd dönüşüm bağıntılarının bir başka yörede/alanda kullanılması önerilmemektedir
(Stewart 1975, Nuttli et al. 1979, Kanamori and Anderson 1975, Munguía and Brune
1984, Zúñiga et al. 1988). Çeşitli araştırmacıların oluşturduğu bağıntıların genelde,
yerel/bölgesel özellikleri ifade etmesi nedeniyle yabancı araştırmacıların -özellikle de
Türkiye dışında oluşan depremleri kullanarak- oluşturdukları magnitüd dönüştürme
bağıntılarının kullanılması tercih edilmemiştir. Bunun yerine, Türkiye’de meydana
gelmiş deprem kayıtlarından yararlanılarak oluşturulmuş magnitüd dönüştürme
denklemlerinin kullanılması tercih edilmiştir. Yerli ve yabancı araştırmacıların bu
konuda Türkiye’ye özgü geliştirdikleri denklemler kullanılarak magnitüd dönüşümlerine
ait hesaplamalar yapılmıştır. Yapılan hesaplamalara dayalı olarak 1976 yılından
Temmuz-2004’e kadar Türkiye’de meydana gelmiş depremlerin büyüklükleri birbirine
157
dönüştürülerek aynı katalogda ML, MS ve MW ölçeğinde sunulmuştur. Bu amaçla
kullanılan magnitüd dönüştürme bağıntıları aşağıdadır.
MW = 0,76 ML + 1,13 (Zaré and Bard 2002)
MS = (MD – 1,59) / 0,67 (Kalafat 2002)
MS = 1,261 (±0,093) MD – 1,559 (±0,428) (Yılmaztürk ve Bayrak 1997)
MS = 1,112 (±0,041) ML – 0,779 (±0,193) (Yılmaztürk ve Bayrak 1997)
MS = 0,554 (±0,171) Mw + 3,240 (±0,227) (Yılmaztürk ve Bayrak 1997)
Uygulamada, bazı araştırmacılara göre M≥4,0 olan, (KOERI-Web 2004) bazı
araştırmacılara göre de M≥6,0 olan depremler için moment magnitüdü hesaplanabilir.
Sismik moment değerinin depremde oluşan fayın boyutlarıyla ilişkili olarak
hesaplanması durumunda M≥6,0 olan depremler için hesaplanabilir. Çünkü M≥6,0 olan
depremlerde yer yüzeyinde kırık gözlenebilmektedir.
Keilis-Borok (1960), Aki (1966) ile Julian and Anderson (1968) tarafından P ve S
dalgası spektrumlarından yararlanılarak öne sürülen bağıntılarla (Hanks and Wyss 1972)
ve son yıllarda elde edilen bilimsel bulgulara dayanılarak frekans grafiklerinde köşe
frekansı kullanılarak –frekans grafiğinin eğimli kısmına ve düzleştiği ya da düzleşmeye
başladığı yerlere çizilen doğruların kesişme noktası belirlenerek- sismik moment değeri
hesaplanabilmektedir (Papageorgiou and Aki 1983a, Papageorgiou and Aki 1983b,
Mahdyiar 1987, Boore 2002, Boore 2003). Bu nedenle M≥4,0 olan depremler için de
sismik moment değerini hesaplamak mümkündür. Ancak moment büyüklüğü
hesaplamalarında olduğu gibi, köşe frekansı çalışmaları da uzmanlık ve tecrübe
gerektirmektedir. Bu tür çalışmalarda yoğun dikkat ve özen gereklidir. Köşe frekansı
çalışmasını tecrübeli uzman bir sismologun yapması gerekir. Aksi durum hata
yapılmasına neden olabilir. Bu nedenle bu çalışma kapsamında köşe frekansı yöntemine
dayalı bir sismik moment dolayısıyla da moment magnitüdü hesaplaması yapılmamıştır.
Türkiye için oluşturulacak bir sönüm denkleminde, üç tür magnitüd ölçeğine göre sönüm
denklemi oluşturabilmek veya en azından aralarındaki ilişkiyi ya da değişimi
belirleyebilmek için çalışmalar yapılması hedeflenmiştir. Farklı araştırmacıların Türkiye
depremlerini kullanarak oluşturduğu bağıntılar yardımıyla; deprem kaydı alan DAD,
158
KOERI ve İTÜ gibi kuruluşların 1976 yılından Temmuz-2004’e kadar oluşan
depremlere ait ilan ettikleri ve aletsel olarak kaydedilmiş M≥4,0 olan her bir depremin
büyüklüğü ML, MS ve MW magnitüd türlerinin her üçüne de dönüştürülerek bir deprem
katalogu oluşturulmuştur (EK-III). Bu deprem katalogundaki bilgiler kullanılarak sönüm
denklemi oluşturmak için istatistiksel çalışmalar yapılmıştır.
ProShake programında yapılan işlemler ve istatistiksel çalışmalar aşağıdaki bölümlerde
detaylı olarak anlatılmaktadır.
5.7. Arazi ve Deprem Verilerini Kullanarak ProShake Programında Yapılan İşlemler
Çalışmanın bu kısmında zemin üzerine konuşlandırılmış kayıt istasyonlarından elde
edilen deprem verileri birtakım süreçlerden geçirildikten sonra, o kayıt istasyonuna ait
zemin özellikleri ile birlikte ProShake programında değerlendirilmiştir. 600’den fazla
deprem verisinin kullanıldığı işlemlere örnek olmak üzere bunlardan sadece birinin
yapılış şekli aşağıda anlatılmıştır.
a. ProShake programında analiz yapılmadan önceki işlemler:
1. Türkiye’de kurulu KYHK istasyonlarının araştırılması ve listesinin temini,
2. KYHK istasyonlarından kaya ve zemin üzerine yerleştirilmiş olanların tespiti
(DAD’de bu konuda yeterli bilgi birikimi olmadığından, ön araştırma aşamasında
bütün istasyonların gözlemsel zemin bilgileri Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüklerine
gönderilen fakslarla istenmiştir. Gelen cevaplar tatmin edici olmasa da bu bilgilere
dayanarak -sondajlı jeofizik- ön programı taslağı hazırlanmıştır),
3. Arazide sondajlı jeofizik çalışması programı hazırlanması (yeni kurulan ve zemin
üzerine yerleştirilmiş KYHK istasyonları –çalışmanın başlangıcında- henüz deprem
ölçümü almadıklarından sondaj programına dahil edilmemiştir),
4. Herbir KYHK istasyonu temel zeminin dinamik özelliklerinin belirlenmesi için sondaj
yapılması,
5. Arazide sondajdan çıkan kırıntılar tanımlanarak kuyunun orijinal düşey kesitinin
hazırlanması,
6. Kuyuların düşey kesitinde yapılan litolojik tanımlamaların ProShake programında
kullanmak amacıyla (programın kendi özelliğinden dolayı) sadeleştirilmesi,
159
7. Kuyu kesitlerinde litolojisi tanımlanan kırıntıların birim ağırlığı olarak Tatsuoka et al.
(1980)’un önerdiği değerlerin kullanılması,
8. Sondajdan sonra düşey kuyu yöntemiyle kuyu içi sismik ölçümlerinin yapılması
(çalışmaların sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için sarsıntı kaynaklarının -taşıt
trafiği, patlatma vb. gibi- etkisinin en az olduğu zamanlarda jeofizik ölçümler
alınmıştır. Ölçümlere başlanmadan önce ekipmanlar kalibre edilmekte, ölçümlerden
sonra da rutin bakım ve kontrolleri yapılmaktadır),
9. Kuyu içi sismik ölçümlerine göre, zeminin düşey kesiti boyunca herbir tabakanın P ve
S dalgası iletme hızlarının belirlenmesi (bu aşamada elde edilen ölçümlerde herhangi
bir hata sezinlendiğinde ölçümler tekrarlanmıştır –gerekli durumlarda aynı seviyeye
ait ölçümler birkaç kez tekrarlanarak alınmıştır-),
10. Herbir KYHK istasyonunda yapılan sondajdan sonra elde edilen veriler yardımıyla
hazırlanan kuyunun düşey kesitinde; kuyu derinliği, zeminin sondaj derinliği kadar
bölümünü içeren kuyunun düşey stratigrafisi, kuyu tabanındaki birimin litolojisi
(sondajda en son kesilen birim ProShake programı tarafından kuyu tabanı olarak
kabul edilmektedir), kuyunun ProShake programı için sadeleştirilmiş stratigrafisini
içeren düşey kesiti, zemindeki herbir tabakanın birim ağırlığı, herbir tabakanın VS
değerinin yazılması,
11. Türkiye’de meydana gelen ve KYHK cihazları tarafından ölçülen bütün depremlerin
(aynı depremin KYHK istasyonları tarafından ölçülen bütün kayıtlarının) derlenmesi
ve arşivlenmesi,
12. M≥4,0 olan depremlerin yeni bir veri bankasında toplanması, mevcut
magnitüdlerinin kontrol edilmesi, aynı deprem için verilen farklı deprem büyüklüğü
değerinden doğru olanının tespiti (zaman zaman DAD’den konu ile ilgili bilgi
alınması),
13. Bazen herhangi bir depreme ait çok sayıda kayıt dosyasına rastlanmıştır. Bu
dosyaların her birinde depremin magnitüdü farklı ölçeklerle verildiğinden
birbirinden farklı depremler gibi algılanmaktadır. Bu durum, yapılacak regresyon
analizinde yanlış sonuçlar elde edilmesine sebep olacağından, aynı depreme ait
mükerrer kayıtların ayıklanarak yapılan hesaplamalara katılmaması;
Örneğin:
a. 17 Ağustos 1999 Gölcük (Kocaeli) depreminin aynı KYHK istasyonu tarafından
ölçülmüş birçok kayıt dosyası bulunmakta ve bu depremin büyüklüğü bazı deprem
160
kayıt dosyalarında 6,7 MD, bazı dosyalarda ise 7,4 MW olarak verilmektedir. Süre
magnitüdü olarak verilen 6,7 MD değeri ile moment magnitüdü olarak verilen 7,4
MW değeri birbirinin farklı ölçekteki karşılığı/eşdeğeri olmasına rağmen; bu dosyalar
birbirinden farklı depremlerin kayıtları gibi algılanarak hatalara neden olabilecektir.
12 Kasım 1999 Düzce (Bolu) depreminin de farklı magnitüd ölçeğinde tanımlanan
mükerrer kayıtları bulunmaktadır.
b. Aynı depremin (magnitüd ölçeğindeki farklılığa bakılmaksızın) birbirinden farklı
yerlerde birden çok kayıt dosyası bulunmaktadır. Bu durum, yüzlerce (bazen
binlerce) deprem kaydı ile uğraşacak araştırmacıların fark edememesinden dolayı
çalışmalarında hatalı sonuçlar elde edilmesine neden olabilecektir.
DAD’nin deprem kayıt arşivinde yukarıda sıralananlara benzer veya farklı özellikte
birçok mükerrer deprem kaydına rastlamak mümkündür.
14. Herbir deprem kaydının KG ve DB yönlerinde ölçülmüş olan ivme değerlerinin
birbirinden farklı dosyalar haline getirilmesi,
15. KG ve DB yönlerindeki kayıtların ayrılmasından sonra, herbir deprem kaydının
grafiği çizdirilerek incelenmiştir. Bu aşamada aşağıdaki işlemler yapılmıştır:
a. Orijinal deprem kayıtlarında yönlere bağlı olarak (KG ve DB) pik ivme
değerinin belirlenmesi,
b. Orijinal deprem kayıtlarında yönlere bağlı olarak (KG ve DB) baskın periyod
değerlerinin belirlenmesi,
c. Orijinal deprem kayıtlarındaki olası kayıt hatalarının araştırılması (birçok
KYHK istasyonunun deprem kaydı ölçümünde sıfır çizgisinden sapma,
çevresel -gürültü vb.- kirlilik, cihazın otomatik test değerinin deprem
kaydının pik ivme değeri olarak kabul edilmesi vb. aletsel hatalar
bulunmaktadır),
16. Tesbit edilen aletsel hataların giderilmeye çalışılması; deprem kayıtlarının bir
bölümüne 2-10 Hz aralığında Butterworth-Bandpass filtre uygulanması ve doğrusal-
temel çizgisi hatası düzeltmesinin yapılması,
17. Deprem kayıtlarındaki hatalar düzeltildikten sonra ilgili deprem kaydı için yeni pik
ivme ve baskın periyod değeri orijinal kayıt değeri olarak atanması ve daha sonraki
işlemlerin bu değerler kullanılarak yapılması,
18. 12 Kasım 1998 Düzce-Bolu depreminde Bolu’daki KYHK cihazının ölçümünde
anormal değer bulunması cihazın arızalı olabileceği şüphesi uyandırmaktadır. Bu
161
nedenle sönüm denklemi oluşturulması amacıyla yapılan hesaplamalara dâhil
edilmemiştir.
b. ProShake programında yapılan işlemler:
Ters evrişim işlemini çok sayıdaki istasyon için elle hesaplama yoluyla yapmak pratik
olmadığından, bu işlem ProShake (Idriss and Sun 1992) programı kullanılarak
yapılmıştır. Bu program, zemin yüzeyinde elde edilmiş deprem kayıtlarının ana kayadan
elde edilmiş yer hareketine dönüştürülmesini sağlamaktadır.
Arazi çalışmaları sonucunda elde edilen verilere dayanarak hazırlanan zemin düşey
kesiti, zeminin fiziksel özellikleri, kuyu derinliği, yeraltı suyu derinliği ve zeminin
kesme dalgası hızı VS gibi veriler ProShake programına yüklenerek, her sondaj
istasyonu ile ilişkili deprem kayıtları da kullanılarak işleme tabi tutulmuştur.
ProShake programında yapılan işlemlere bir örnek olması amacıyla Ceyhan’da yapılan
sondajlı jeofizik çalışmasında elde edilen zemin bilgileri (Şekil 5.20) kullanılarak
DAD’a bağlı KYHK istasyonu tarafından ölçülen 27 Haziran 1998 Ceyhan (Adana)
depremi kaydı (Çizelge 5.5) üzerinde yapılan işlemler sırasıyla aşağıda verilmektedir:
5.7.1. Veri girişi yöneticisinde yapılan işlemler
ProShake’e veri girişi yapabilmek için program tarafından hazırlanmış formlar kullanılır.
Formlarda yapılan temel işlem, zemine ait çeşitli bilgilerin girilmesidir. Bu işlemler
aşağıda sıralanmıştır.
5.7.1.1. Zemin kesit bilgileri
Zemin kesit bilgisi olarak, zemin yüzeyinden itibaren kuyu tabanına doğru zemini
oluşturan tabakaların arazide elde edilen verilere göre yapılmış olan tanımlamasının ve
zemine ait dinamik ve fiziksel özelliklerinin ProShake programında oluşturulan
dosyalara aktarılmasıdır (Şekil 5.21). Zemin özellikleri belirlenmiş olan KYHK
istasyonun bulunduğu yörede meydana gelmiş olan ve ölçülen herbir deprem kaydı ayrı
162
bir dosya olarak arşivlenmiştir. Zemin kesit bilgileri, incelenen istasyonda meydana
gelmiş depremler için oluşturulan dosyaların herbirine ayrı ayrı yüklenmiştir.
Şekil 5.20. DAD’nin ivme ölçer şebekesine bağlı olarak Ceyhan’a yerleştirilen KYHK
istasyonuna ait zeminin dinamik ve fiziksel özelliklerini gösteren düşey kuyu kesiti
Zemin kesiti adı:
Zemin kesit adı olarak, genelde sondaj çalışmasının yapıldığı KYHK istasyonunun adı
kullanılmıştır. KYHK istasyonu genelde yerleştirildiği il veya ilçe merkezi adıyla
tanıtılmaktadır. Örneğin: Ceyhan Tarım İlçe Müdürlüğü’nde bulunan KYHK istasyonu
için yapılan sondajda elde edilen zemin kesit adı “Ceyhan” olarak kabul edilmiştir.
163
Çizelge 5.5. 27 Haziran 1998 Ceyhan (Adana) depremine ait DAD’ne bağlı KYHK cihazı tarafından DB yönündeki ivme değerinin ölçüldüğü deprem kayıt dosyasının bir bölümü (deprem kaydı 5840 satırdan oluştuğundan tamamı bu çizelgede verilmemiştir)
STRONG GROUND MOTION RECORDS OF TÜRKİYE PLACE :CEYHAN TARIM İLÇE MÜDÜRLÜĞÜ COORDINATES :37.050N - 35.810E DATE :27/06/1998 13:55:53 (GMT) DIRECTION :+T EAST NO. OF DATA : 5840 SAMPLE INTERVAL : .005000 MAX. VALUE(mG) : 273.552300 EQ EPICENTER COORD. :36.85N - 35.55E EQ MAGNITUDE : 5.90 ML Copyright EARTHQUAKE RESEARCH DEPARTMENT GENERAL DIRECTORATE OF DISASTER AFFAIRS
2.271034 2.280307 Deprem kaydının başlangıcı 2.289579
… … …
264.236400 262.093000 268.372300 271.241100 Depremin pik ivme değerleri 273.552300 269.246200 252.631600 …
… …
11.231810 10.981050 Deprem kaydının sonu 8.073082
Tabaka sayısı:
İncelenen herbir KYHK istasyonun zeminini oluşturan ve yapılan sondaj derinliği
boyunca kuyu tabanına kadar geçilen zemin birimlerini oluşturan tabakaların sayısıdır.
Kuyu tabanının alt sınır kabul edilmesi durumunda, tespit edilen tabaka sayısının 1
fazlası (tabaka sayısı+1) programa yüklenmesi gereken tabaka sayısı değeridir. Kuyu
tabanında zemin olarak geçilen bir tabaka birkaç metre sonra kaya ortama girme
ihtimalinin bulunmasına rağmen bu durumu tespit etmek mümkün olmadığı için kuyu
tabanında kesilen tabaka program tarafından sonsuz kalınlıkta kabul edilmektedir.
164
Yapılan sondaj çalışmasına bağlı olarak Ceyhan’da kurulu olan KYHK istasyonunun
zemininin 6 ayrı ana tabakaya ayrıldığı belirlenmiştir. Ancak, kuyu tabanından itibaren
devam eden zemin programa sonsuz kalınlıktaki ayrı bir tabaka olarak tanıtıldığından
tabaka sayısı 6 yerine 7 olarak yazılmıştır.
Şekil 5.21. ProShake’de zemin kesit bilgilerinin tanıtıldığı form sayfası
Yeraltı su seviyesi derinliği:
Bir zeminde yeraltı suyu bulunması, efektif yanal gerilmeye etki etmektedir. Efektif
yanal gerilmenin hesaplanabilmesi için; sondaj sırasında kuyu içerisinde yeraltı suyunun
varlığı tespit edilebilmiş ise, yeraltı suyunun bulunduğu derinlik ProShake programına
yüklenmelidir. Yeraltı su seviyesinin tespit edilemediği durumlarda derinlik olarak sıfır
değeri yazılır. Ceyhan’da yapılan sondajda tesbit edilen yeraltı su seviyesi 5 m
derinliktedir. Ancak, yeraltı su seviyesi derinliğinin mevsimlere göre değişken olması ve
sondaj yapılan lokasyonlarda yeraltı su seviyesinin derinliği ve değişimi periyodik
ölçümlerle belirlenmediğinden; yeraltı su seviyesinin derinliğiyle ilgili olarak herhangi
bir değer vermek yanıltıcı olacaktır. Yanılgıları önlemek amacıyla KYHK
istasyonlarının zeminine ait yeraltı su seviyesinin derinliği hiçbir litolojik kesite
yazılmamıştır.
165
5.7.1.2. Tabaka bilgileri
Zemin kesitinin tanıtımının yapıldığı forma her bir tabakanın kalınlığı, tabakayı
oluşturan materyalin adı ve birim ağırlığı, maksimum kesme modülü ile kesme dalgası
iletme hızı gibi bilgiler yüklenir (Şekil 5.21).
Materyal adı:
Sondaj yapılan zeminde yüzeyden derine doğru kesilen tabakaları oluşturan zemin
malzemesinin türü yazılır. Bu işlem için sondaj sırasında yer yüzeyine gelen kırıntıları
meydana getiren materyaller sırasıyla azdan çoğa doğru yazılmaktadır. Ancak ProShake
programında işlem yapılabilmesi için seçilen yöntemleri ortaya atan araştırmacılar belirli
bir tür malzeme üzerinde çalışma yaparak yöntem ileri sürmüşlerdir. Farklı kökenden
gelen malzemelerin değişik orandaki karışımlarına göre çalışma yapılmadığı için
tanımlamalarda sadeleştirmeler yapılmıştır. Örneğin, “kumlu killi çakıl” olarak
adlandırılan bir zemin tabakası için sadeleştirme yapılarak tabakadaki ağırlıklı bulunan
malzeme türü olan “çakıl” materyal adı olarak yazılabilir. Zemin çoğunlukla homojen
değildir. Bu nedenle, o tabaka içerisinde en fazla bulunan malzemeye göre tanımlama
yapılması kolaylık sağlayacaktır. Materyal adlanması jeoteknik yöntemlere göre
yapılmıştır.
Kalınlık:
Kuyu içerisinde geçilen herbir tabakanın kalınlığının metre olarak yazılması
gerekmektedir. ProShake deprem yer hareketini her bir tabaka için ayrı ayrı ve tabaka
kalınlığına göre yapmaktadır. Bu amaçla kuyu içinde yer alan ve birbirine komşu
tabakalar yer yüzeyinden derine doğru bulundukları sıraya göre kalınlıkları kuyu kesitine
yazılarak ProShake programına aktarılmıştır (örneğin; kil: 3 m, kum: 8 m, çakıl: 5 m
gibi).
Birim ağırlığı:
Zeminde herbir tabakayı oluşturan malzemenin birim ağırlığı kN/m3 birimiyle ProShake
programına aktarılmıştır. Program tarafından yeraltı su tablasının derinliğine göre nemli
veya doygun birim ağırlığı kullanılmaktadır. Araziden elde edilen veriler arasında
katmanların birim ağırlıkları mevcut olmadığından birim ağırlık olarak Tatsuoka et al.
166
(1980) tarafından önerilen değerler kullanılmıştır. Önerilen birim ağırlık değerleri cgs
birim sisteminde olup, SI birim sistemine çevrildikten sonra kullanılmış ve hazırlanan
kuyu kesitine aktarılmıştır.
En büyük kesme modülü değeri:
ProShake programına sondajlar sonrasında yapılan kuyu içi sismik ölçümlerinde elde
edilen VS değerleri yüklendiğinde “en büyük kesme modülü (EBKM)” otomatik olarak
hesaplanmaktadır. EBKM’nün birimi MPa olarak yazılabilir.
Ancak, tabakanın birim hacim ağırlığı ve en büyük kesme değerinin girilmesi
durumunda program tarafından kesme dalgası hızı şu şekilde hesaplanmaktadır:
γρ
gGGVs
maxmax ==
Burada; Gmax : en büyük kesme modülü değeri, ρ : yoğunluk, γ : birim ağırlık ve g : yerçekimi ivmesidir.
Kesme dalgası hızı:
Sondaj sırasında kuyu içi sismik yöntemi kullanılarak arazide herbir tabaka için gerçek
değeri ölçülmüş olan kesme dalgası hızı (VS) düşey kuyu kesitine yazılmış ve programa
tanıtılmıştır. VS değeri herbir tabaka için farklı olup, tabakaların kendine özgü değeri
programa tanıtılmıştır.
Kesme dalgası hızı programa yazıldığında ProShake en büyük kesme modülünü kendisi
aşağıdaki bağıntı yardımıyla hesaplamaktadır.
2max svG ρ=
Modül azalma oranı ve sönümleme grafikleri:
Analizi yaptırılmak istenen tabaka için farklı araştırmacılar tarafından zemini oluşturan
tabakaların özellikleri de göz önüne alınarak geliştirilmiş ve önerilmiş hesaplama
yöntemleri vardır. Sondaj çalışması yapılan zemini oluşturan herbir tabaka için
167
programın kullanması tercih edilen hesaplama yöntemi seçilmiştir. Tabaka özellikleri
göz önüne alınarak, modül azalma oranı tercihi yapıldığında program tarafından
sönümleme eğrisinin çizimi (Şekil 5.22) için en uygun yöntem otomatik olarak
önerilmektedir.
Şekil 5.22. ProShake tarafından kil için çizilen “modül oranı-kesme gerilmesi” ve
“sönümleme oranı-kesme gerilmesi” grafikleri
İstendiğinde program tarafından yapılan öneri reddedilebilmektedir. Ancak çalışma
boyunca genelde program tarafından yapılan öneri kabul edilmiştir. ProShake modül
azalım oranı ve sönümleme grafiği için çeşitli yöntemler önermektedir (Çizelge 5.6).
Modül azalım oranı ve sönümleme grafiği için kullanılacak yöntemler belirlendikten
sonra kontrol amacıyla ilgili özelliklerin grafikleri veri giriş sayfasında çizdirilerek
incelenmiştir.
Çizelge 5.6. Modül azalım oranı ve sönümleme grafiği için önerilen yöntemler
Tavsiye Edilen Analiz Türü Yöntem Modül Azalım Grafiği Sönümleme Grafiği
- Vucetic-Dobry (1991) Çakıl Sabit - Sun, Golesorkhi and Seed (1988) Doğrusal Kaya - Ishibashi-Zhang (1993) Kaya Geleneksel - Seed-Idriss (1970) Geleneksel -
168
Bütün tabakalara ait veri girişini tamamladıktan sonra, bütün verilerin özeti; veri girişi
sayfasının sol üstündeki “summary data” tuşu kullanılarak bir ön inceleme sayfasında
kontrol edilmiştir (Şekil 5.23). Veri girişi yapılmış zeminin düşey kesiti tabakalar
halinde grafiksel olarak görülerek gerekli durumlarda hatalı veri girişleri düzeltilmiştir.
Şekil 5.23. ProShake’de zemin kesit bilgilerinin tanıtıldığı form sayfasına yazılan kesit
bilgilerinin özet olarak görüntülenmesi
Tanımlama işlemleri biten zeminde herhangi bir tabakanın çıktı özellikleri için “select
output” tuşu yardımıyla incelenmek istenen özelliklere göre grafik çizdirilmiş ve ilksel
deprem kaydına ait pik yatay yer ivmesi değeri ile baskın periyod değeri hazırlanan bir
tabloya aktarılmıştır.
Select output menüsünde tercihler üç ana kategoriye ayrılmıştır:
- Zamana göre değişen özellikler (ivme, hız, yer değiştirme vb.),
- Tepki spektrumuna göre (ivme, hız, yer değiştirme ve sönümleme oranı vb.),
- Spektral özelliklere göre (Fourier, faz ve güç spektrumu: ivme, hız ve yer
değiştirme için).
169
ProShake’te yapılan çalışma boyunca, zamana göre ivme grafiği kullanılarak pik yatay
yer ivmesi değeri ile spektral özellikler yardımıyla da baskın periyod değeri
belirlenmiştir.
5.7.1.3. Deprem kaydının tanıtılması
Herhangi bir zemin tepki analizinin en önemli bölümü, analiz için bir deprem kaydının
tanıtılmasıdır. Zemin özellikleri belirlenen KYHK istasyonunda ölçülen M≥4,0 olan
bütün depremler programa ayrı bir dosya olarak yüklenerek ProShake’e ters evrişim
işlemi yaptırılmıştır.
Hareket sayısı:
Özellikleri yüklenen (tanıtımı yapılan) bir zemin için istenen (RAM’in izin verdiği)
sayıda tepki analizi yaptırılabilir. Analizi istenen sayı kadar deprem hareketinin de
tanıtılması gereklidir (Şekil 5.24). Ancak çalışma süresi boyunca ProShake yüklenen
herbir deprem kaydı için 1 hareket analizi yaptırılmıştır.
Gerilme oranı:
Kesme gerilmesi önemli bir çıktı değeridir. Gerilme, kesme modülü ve sönümleme
oranına bağımlıdır. Bu nedenle herbir zemine etki eden gerilme oranı yazılmalıdır. Bu
amaçla ProShake programı tarafından önerilen; (M-1)/10 (M: magnitüd) (ProShake-
User’s Manuel; 2003) işleminin sonucunda bulunan değerin kullanılması istenmiştir.
Girdi hareket:
Programa yüklenen herhangi bir deprem kaydının analiz için kullanılmasının istenmesi
durumunu ifade eder. Özellikleri araştırılan KYHK istasyona ait zeminde ölçülen
deprem hareketleri analiz ettirilmiş ve incelenmiştir. Kullanılması istenen deprem
kaydına ait özellikler boş kutucuklara program tarafından yazılmaktadır. İstenmesi
halinde bu değerlere müdahale edilebilmektedir (Şekil 5.24). Bu bölümde “Cutoff
Frekans” değeri olarak 20 Hz olarak işlem yaptırılmıştır.
ProShake programının bu menüsünde zemin etkisinden arındırılması istenen KYHK
istasyonun kaydettiği ve M≥4,0 olan herbir deprem için ayrı ayrı işlemler yaptırılmıştır.
170
27 Haziran 1998 Ceyhan (Adana) depremi kaydı için aşağıdaki işlemler sırasıyla
yapılmıştır:
Şekil 5.24. Tepki analizi için deprem hareketinin ProShake programına tanıtılması
- Ters evrişim işleminde kullanılması istenen deprem kaydının adı programın ilgili
satırına yazılarak programa tanıtılmıştır (C:\PROSHAKE\ARAZIV~1\CYH1EW.EQ
gibi).
- Kaydedilen ivme değeri (deprem anında alınan kayıt satırı) sayısı programa daha
önceden yüklendiğinden otomatik olarak atanmaktadır. Bu değer 27 Haziran 1998
Ceyhan (Adana) depremi için 5840’tır.
- Pik ivme: Program deprem anında alınan kayıt içerisindeki mutlak değerini aldığı
ivme değerlerinden en büyüğünü pik ivme olarak kabul eder. Zaman-ivme grafiği
çizdirilerek pik ivme değeri kaydedilmiştir. Ters evrişim işlemi uygulanacak deprem
kaydı (Ceyhan) için program tarafından otomatik olarak 0,28 g değeri yazılmıştır.
- Zaman aralığı: Deprem kayıtları ivme ölçer tarafından belirli zaman aralıklarında
alınmaktadır. Kaydın alındığı zaman aralığı program tarafından ilgili kutucuğa yazılır.
Ceyhan’da kurulu olan KYH cihazının kayıt alma aralığı 0,005 s’dir.
- Kesme frekansı: ProShake’in eşdeğer doğrusal modu, zemin tepki analizini
frekans ortamında yapar. Kesme frekansı, frekansın en üst değerini belirtir. ProShake
birçok zemin profili için kesme frekansı değerinin genelde 15-20 Hz arasında alınmasını
171
yeterli kabul eder. Bu nedenle bütün deprem senaryolarında olduğu gibi Ceyhan depremi
için de 20 Hz olarak yazılmıştır.
Çıktı kaydının istendiği yer:
Program tarafından herhangi bir deprem kaydına, tabaka özelliklerine uygun olarak,
zemin derinliği boyunca ters evrişim işlemi uygulanır. Ters evrişim işlemiyle derine
indirilen deprem kaydının (zeminin büyütme etkisinde kalmadan) zemin yüzeyindeki
değeri istendiğinden tabaka numarası olarak 1 yazılmıştır (başka bir tabaka yüzeyinde
çıktı istendiğinde onun numarası yazılmalıdır). Tabaka kutucuğunun hemen yanındaki
Outcrop kutucuğu, ters evrişim işlemi uygulanacak deprem kaydının aynı zemin
üzerinde ölçüldüğünü belirtmek amacıyla işaretlenmiştir (deprem kaydı farklı bir
mostrada ölçülmüş ise outcrop kutucuğuna işaretleme yapılmaz).
Hareket (deprem) kaydının çizim özellikleri:
Özellikleri tanıtılan zeminde yapılması hedeflenen analiz için kullanılacak orijinal
deprem kaydının; birçok özelliğe göre birçok farklı grafik çizdirilebilir. Ancak
çalışmanın amacına uygun olması için; ivme-zaman grafiği çizdirilerek deprem kaydının
ilksel değerine ait pik yatay yer ivmesi değeri (Şekil 5.25) ve Fourier spektrumu grafiği
çizdirilerek baskın periyod (BP) değeri (Şekil 5.26.a ve b) belirlenmiştir.
Deprem kayıtlarının orijinal değerlerine göre çizdirilen grafikler üzerinde okunan;
- Pik yatay yer ivmesi değeri: 273,523 cm/s2’dir (Şekil 5.25).
- Baskın periyod değeri iki şekilde hesaplanabilmektedir.
i. Fourier spektrumu-frekans grafiğinden, “periyod=1/f” ampirik bağıntısı
kullanılarak hesaplanabilmektedir. Bu grafikte frekans değeri 1,49 Hz olup;
“BP= 1/1,49 = 0,671 s’dir” (Şekil 5.26.a).
ii. Fourier spektrumu-periyod grafiği üzerinde doğrudan yapılan okumalarla
baskın periyod değeri belirlenebilmektedir. İlgili grafikte baskın periyod
değeri 0,67 s olarak belirlenmiştir (Şekil 5.26.b).
Diğer parametreler:
Bu komut tuşu kullanılarak tablo şeklinde elde edilen değerler içerisinde deprem
kaydına ait pik yatay yer ivmesi ve baskın periyod değerleri (Şekil 5.25) karşılaştırma
172
yapmak üzere kaydedilmiştir. Kaydedilen değerler arasında olabilecek farklılıkların
neden(ler)i araştırılmış ve doğru olan değer tespit edilerek kaydedilmiştir. Analog
deprem kayıt cihazlarının tasarım ve/veya teknolojik kusurları ile temel çizgisi hatası
olası kayıt problemlerinden bazılarıdır.
Şekil 5.25. Orijinal deprem kayıtlarına göre 27 Haziran 1998 Ceyhan (Adana)
depreminin ivme-zaman grafiği
a) b) Şekil 5.26. ProShake’te 27 Haziran 1998 Ceyhan (Adana) depreminin orijinal kaydından
elde edilen; a) Fourier spektrumu-frekans (frekans değeri 1,49 Hz’dir) ve b) Fourier spektrumu-periyod grafiği (baskın periyod değeri 0,67 s’dir)
173
Şekil 5.27. 27 Haziran 1998 Ceyhan (Adana) depreminin orijinal kayıt dosyası
kullanılarak diğer parametreler menüsünde hesaplatılan dinamik özelliklerin sayısal değerleri
5.7.1.4. Çözüm yöneticisi
Orijinal kayıtla ilgili hesaplamalar ve grafikler çizdirildikten sonra düşey kesiti tanıtılan
zeminin özelliklerine göre kullanılacak deprem kaydında ne gibi değişiklikler olacağını
belirleyebilmek için çözüm yöneticisinde ara işlemler yardımıyla gerekli hesaplamalar
dolayısıyla ters evrişim işlemi yaptırılır. Bu aşamada yapılan hesaplamalar için detay
işlemlerin izlenmesine program izin vermemektedir. İşlemlerin sonuçları çıktı
yöneticisinde girdi dosyalarıyla aynı adı taşıyan bir sonuç dosyası olarak
kaydedilmektedir.
5.7.1.5. Çıktı yöneticisi
Çıktı yöneticisi, bütün çıktıların işlenmesini ve sonuçların grafik çizimlerinin
yapılmasını sağlayan bölümdür. Çözüm yöneticisinde ilgili işlemleri yapılan bütün
senaryo depremlere ait hesaplama sonuçları girdi yöneticisindekiyle aynı isim verilerek
kaydedilmektedir. Bu bölüme gidilerek herhangi bir deprem için yapılan ters evrişim
işleminin sonucunda elde edilen yeni ivme ve baskın periyod değeri hem sayısal olarak
hem de grafik olarak incelenerek ilgili değerleri kaydedilmiştir.
174
5.7.1.5.1. Yer hareketi grafikleri çizimi
Zemin hareketi grafik çizimiyle çok çeşitli grafikler çizdirilebilir. Bunun için
çizdirilmesi istenen grafiğe ait kutucuk işaretlenerek “çizdir” komutuyla işlem
yaptırılmaktadır.
Programın bu işlem aşamasında; ivme-zaman (Şekil 5.28.a ve b) ile Fourier spektrumu-
frekans (Şekil 5.29.a) ve Fourier spektrumu-periyod (Şekil 5.29.b) grafikleri çizdirilerek
ters evrişim işleminden sonraki pik yatay yer ivmesi ve baskın periyod değeri
belirlenmiştir. Çizdirilen grafikler yardımıyla ters evrişim işleminden sonraki;
- Pik yatay yer ivmesi değeri: 109,33 cm/s2 (Şekil 5.28.b) olarak belirlenmiştir.
- Baskın periyod değeri iki ayrı yöntemle;
i. Fourier spektrumu-frekans grafiğinden; frekans değeri: 0,86 Hz olarak
ölçülmüş ve bu durumda BP=1/0,86=1,163 s olarak (Şekil 5.29.a)
hesaplanmıştır,
ii. Fourier spektrumu-periyod grafiğinden; BP= 1,16 s olarak (Şekil 5.29.b)
belirlenmiştir.
a) b) Şekil 5.28. ProShake’te a) yer hareketi penceresi ve b) ters evrişim işleminden sonraki
ivme-zaman grafiği (pik yatay yer ivmesi 109,33 cm/s2) Ceyhan depreminin orijinal kayıt dosyası ile ters evrişim işlemi uygulandıktan sonra
elde edilen veriler yardımıyla belirlenen ivme ve baskın periyod değerlerinin birbirinden
175
farklı olduğu görülmektedir. Bu durum Ceyhan zemininin deprem kayıtlarına büyütme
etkisi yaptığının bir göstergesidir.
a) b) Şekil 5.29. ProShake’te 27 Haziran 1998 Ceyhan (Adana) depremi kaydına ters evrişim
işlemi uygulandıktan sonra elde edilen değerine göre çizdirilen; a) Fourier spektrumu-frekans (frekans değeri 0,86 Hz’dir) ve b) Fourier spektrumu-periyod grafiği (baskın periyod değeri 1,16 s’dir)
5.7.1.5.2. Derinliğe bağlı grafik çizimi
Deprem dalgalarının zemin içerisinde derinliğe bağlı değişimlerinin bilinmesi
araştırmacılara kolaylıklar ve çoğu zaman da incelenen zemin için ön kestirimlerde
bulunabilmeyi; hata yapılmış ise en azından bunun görülebilmesini; ayrıca, herbir
tabakanın zeminin dinamik davranışlarına karşı gösterdiği tepkiyi görebilmeyi sağlar. Bu
menü yardımıyla derinlik-ivme grafikleri çizdirilerek (Şekil 5.30.a ve b) ilgili zeminin
deprem karşısındaki davranışı incelenmiş ve kuyu tabanındaki pik yatay yer ivmesi
değeri bu özellik için de ayrıca kaydedilmiştir.
176
a) b) Şekil 5.30.a) Derinliğe bağlı grafik çizim menüsü, b) derinlik-ivme değişimi grafiği
(Zemin yüzeyinden itibaren 90 m derinlikteki ivme değeri 109,6 cm/s2 olarak ölçülmektedir)
5.7.1.5.3. Diğer parametreler
Diğer karakteristik zemin parametrelerinin zemin yüzeyinden kuyu kesitinin tabanına
kadar geçilen bütün tabakalar veya herhangi bir tabaka için hesaplatılması mümkündür.
Bunun için diğer parametreler tuşu kullanılarak, açılan menüde hesaplarının yapılması
istenen tabaka seçilerek, menüde gösterilen bütün hesaplamalar yaptırılır (Şekil 5.31.a
ve b). Çalışma amacıyla deprem kaydının zemin yüzeyinde ölçüldüğü belirtilmiş ve
kuyu tabanına kadar olan zemin kesitinin deprem kaydı üzerindeki etkisinin
hesaplamalarla ortadan kaldırılması istenmiştir. Programın bu özellikler ile ilgili
hesaplamaları yapması istendiğinden hem yer yüzeyindeki hem de kuyu tabanındaki
ivme değerleri ile baskın periyod değerleri hesaplatılmıştır.
177
a) b) Şekil 5.31. Diğer parametrelere ait hesaplama menüsünde a) ters evrişim işlemi
yapılmadan önceki, b) ters evrişim işlemi yapıldıktan sonraki parametrelerin hesaplatıldığı işlem sayfası ve elde edilen değerler
Yukarıda sıralanan bütün işlemler M≥4 olan her bir deprem kaydına tek tek uygulanarak
deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanmış ve elde edilen yeni pik yatay yer
ivmesi değerleri bir katalogda toplanmıştır (EK-III). Katalogda; a) orijinal deprem
dosyasındaki deprem kayıt istasyonunun adı, depremin koordinatı, oluş tarihi ve saati,
kayıt yönü, ML, MS ve MW magnitüd ölçeğindeki karşılığı, depremin dış merkez uzaklığı
(km), orijinal kayıttaki pik yatay yer ivmesi değeri (cm/s2), orijinal kaydın baskın
periyodu (s), b) ters evrişim işleminden sonraki pik yatay yer ivmesi (cm/s2) ve baskın
periyodu (s) değeri ile zemin büyütmesi değerleri ile ilgili bilgiler bulunmaktadır.
5.7.2. ProSake programından elde edilen veriler
Yukarıda sıralanan bütün işlemler sonucunda;
a. KYHK istasyonu tarafından ölçülen deprem kaydının ilksel pik yatay yer ivmesi
değeri ve baskın periyod değeri hem grafik olarak hem de diğer hesaplamalar
komutuyla hesaplatılarak belirlenmiş ve bir yere kaydedilmiştir.
b. Ters evrişim işleminden elde edilen yeni pik yatay yer ivmesi değeri ve baskın
periyod değeri hem grafik olarak, hem de diğer parametreler komutuyla ve ayrıca
derinlik-ivme değişimi grafiği çizdirilerek bu grafik yardımıyla belirlenmiştir. Elde
178
edilen bu iki değer istatistik çalışmalarda kullanılmak üzere herbir KYHK
istasyonunun ölçtüğü her deprem için teker teker yapılmış ve ayrı ayrı
kaydedilmiştir. İvme ve baskın periyod değerleri orijinal deprem kayıt dosyasına ve
ters evrişim işlemi uygulandıktan sonra elde edilen değerlere göre ayrı ayrı
belirlenmiş ve hazırlanan yeni deprem kataloguna aktarılmıştır.
5.8. İstatistiksel Çalışmalar
Çalışmanın istatistiksel değerlendirilmesi aşamasında, bağımlı ve bağımsız değişkenlerin
belirlenmesi ve bunun yanında bağımlı değişkenin ne tür bir dağılım gösterdiği ve/veya
normal bir dağılım gösterip-göstermediğinin araştırılması gerekir. Eğer normal dağılım
göstermiyorsa, ne tür bir hesaplama yöntemiyle normal dağılıma uydurulabileceğinin
planlanması şeklinde bir ön çalışma yapılır. Bu çalışmada elde edilmeye çalışılan esas
parametre, pik yatay yer ivmesinin mesafeye göre değişimidir. Pik yatay yer ivmesinin
kaynak noktasındaki/alanındaki ilk değerini etkileyen ise depremin büyüklüğü
(magnitüdü)dür. Dolayısıyla ivme bağımlı değişken, magnitüd ve mesafe ise bağımsız
değişkenler olarak değerlendirilmelidir. Mevcut deprem kayıtlarının ivme, mesafe ve
magnitüd bilgileri düzenlenerek oluşturulan katalog yardımıyla istatistiksel
yorumlamalara geçilmiştir. Bu aşamada mevcut deprem kayıtları kullanılarak Türkiye
için azalım (sönüm) denklemi oluşturulması çalışmaları yapılmıştır.
5.8.1. Çoklu regresyon analizinin uygulanması
Çalışmanın bu aşamasında 1976 ile 2004 yılları arasında meydana gelmiş ve üç bileşenli
kuvvetli yer hareketi kaydedici cihazlar (ivme kayıtçılar) tarafından; DB (Doğu-Batı),
KG (Kuzey-Güney) ve z (düşey) yönlerde alınmış deprem kayıtlarından sadece yatay
(DB ve KG) yönlerdeki iki bileşenin derlenmesiyle elde edilen deprem verilerinin
istatistik incelemesi ve yorumu yapılmaya çalışılmıştır. İstatistik çalışma kapsamında
“Çoklu Regresyon Analizi” yapılmıştır. Çoklu regresyon analizinin yapılması uzun
süreli matematiksel işlemler gerektirdiği için; istatistik konusunda hazırlanmış olan
SPSS bilgisayar paket programı kullanılmıştır.
179
5.8.1.1. SPSS programı uygulaması
SPSS programında veri tanımlama, hesaplama ve çeşitli istatistiksel grafiklerin
çizdirilmesinin yanı sıra; çok çeşitli istatistik hesaplamalar da yaptırılabilir (SPSS 1998).
Bu hesaplamalardan birisi de regresyon analizidir. Regresyon analizi sırasında gerekli
olan ve/veya kullanılan katsayılar belirlenmekte, katsayıların belirlenmesi sırasında F ve
t-testi gibi çeşitli testler uygulanmakta ve bu testlerin sonucu da verilmektedir.
Bağımlı ve bağımsız değişkenlerin dağılım özellikleri ve aralarındaki ilişki
belirlendikten sonra, regresyon analizine geçilir. Regresyon analizi sırasında istenirse
sonuç dosyasına, oluşturulan model denklemdeki parametrelerin birbirleriyle olan
ilişkilerini gösteren dağılım grafikleri de çizdirilebilir.
Çoklu regresyon analizi; büyük özen isteyen ve uzun zaman alan matematiksel işlemler
içerdiğinden; kolaylık sağlaması amacıyla, istatistik konusunda hazırlanmış olan SPSS
bilgisayar paket programı kullanılmıştır. Herhangi bir regresyon analizi için gerekli olan
hesaplamaları yaparak, ilgili konuyla alakalı bütün testleri uygulayarak hipotezlerin
geçerliliğini sınar. Sınaması yapılan modele katılan bütün değişkenlerin korelasyon
katsayısını, dolayısıyla modele olan katkısını (veya önem düzeyini) hesaplar. Modele
katkısı çok az olan değişkenin çıkarılarak analizin tekrarlanması gerekir. Katkısı az olan
değişken çıkarıldıktan sonra modelin güvenilirliği artmış ise model çıkarılan değişken
olmadan yeni haliyle oluşturulur. Eğer değişken çıkarıldıktan sonra modelin güvenilirliği
azalmış ise çıkarılan değişkenin tekrar eklenmesinde fayda vardır. Ancak, her iki
durumda da modelin güvenilirlik katsayısı azalmış ise modelin değiştirilmesi daha
mantıklı olacak; dolayısıyla yeni bir model üzerinde çalışmak gerekecektir. Denenen
bütün modeller için ilgili işlemleri tamamladıktan sonra üzerinde karar kılınan model
için katsayıları belirleyerek, bu katsayıların modele negatif veya pozitif olarak ne tür
etkisinin olacağının kestirimi ile ilgili çalışmalar yapılır. SPSS programında elde edilen
tüm veriler tablolar halinde sunulmaktadır.
SPSS programında işlem yapılabilmesi için, veriler Windows ortamında çalışan veri
dosyasına aktarılmıştır. Birbiriyle ilişkili iki pencereli olan veri dosyasına önce veri
adları “Variable View” penceresinde her bir satıra bir tanımlama yapılarak değişkenler
180
tanıtılır. Daha sonra sayısal veriler, aynı sayfadaki “Data View” penceresine kaydedilir.
Kullanılacak bütün veriler girildikten sonra, sayısal değerler üzerinde eğer bir hesaplama
veya dönüşüm yapılması gerekliyse bu işlem “Data View” penceresindeki “Transform”
menüsünde “Compute” komutuyla yaptırılır.
Veri girişi ile verilerin farklı değerlere dönüştürülmesi amacıyla yapılan hesaplatma
işlemi tamamlandıktan sonra “Garphs” menüsündeki; Scatter (plot) komutuyla dağılım
grafiği (Şekil 5.32.a), Histogram komutuyla da histogramı (Şekil 5.32.b) (ve istenirse
ilgili dağılım eğrisi) çizdirilebilir.
Magnitüd (M)
7.57.06.56.05.55.04.54.03.5
Mes
afe
(R -
km)
200
100
0
log (a)
2.752.50
2.252.00
1.751.50
1.251.00
.75.50.250.00
80
60
40
20
0
Std. Dev = .42
Mean = 1.29N = 482.00
a) b) Şekil 5.32. Verilere ait a) mesafe (R)-magnitüd (M) dağılım grafiği ve b) pik yatay yer
ivmesinin logaritmik [log(a)] değerlerine göre çizdirilen histogramı
Scatterplot komutuyla; birbiriyle ne tür bir ilişki içinde olduğu araştırılan değişken
çiftlerinin dağılım grafikleri seçenekleriyle beraber çizdirilebilmektedir. Bu aşamalarda
çizdirilen grafik ve yaptırılan analiz (hesaplama) sonuçları bir “çıktı” (Output) dosyasına
yazılmaktadır.
Bağımlı ve bağımsız değişkenlerin dağılım özellikleri ve aralarındaki ilişki
belirlendikten sonra, hangi yöntem ve/veya hesaplama işlemleriyle normalleştirileceği
tahminleri yapılarak, regresyon analizine geçilir. Regresyon analizi sırasında istenirse
sonuç (Output) dosyasına, oluşturulan model denklemdeki parametrelerin birbirleriyle
olan ilişkilerini gösteren dağılım grafikleri de çizdirilebilir. Regresyon analizi
komutlarıyla elde edilen sonuçlar program tarafından oluşturulan Output dosyasına
181
aktarılır (Çizelge 5.7). İstenirse, elde edilen sonuçlar farklı alternatifler kullanılarak
tekrar hesaplatılabilir.
Çizelge 5.7. SPSS programı kullanılarak elde edilen regresyon analizi sonuçları
Variables Entered/Removedb
LOGMES,LOGMAG
a . Enter
Model1
VariablesEntered
VariablesRemoved Method
All requested variables entered.a.
Dependent Variable: LOGIVMEb.
Model Summary
.676a .458 .455 .307470Model1
R R SquareAdjustedR Square
Std. Error ofthe Estimate
Predictors: (Constant), LOGMES, LOGMAGa.
ANOVAb
38.189 2 19.094 201.977 .000a
45.284 479 9.454E-0283.472 481
RegressionResidualTotal
Model1
Sum ofSquares df Mean Square F Sig.
Predictors: (Constant), LOGMES, LOGMAGa.
Dependent Variable: LOGIVMEb.
Coefficientsa
-.275 .136 -2.022 .0443.764 .217 .675 17.374 .000-.772 .044 -.677 -17.429 .000
(Constant)LOGMAGLOGMES
Model1
B Std. Error
UnstandardizedCoefficients
Beta
StandardizedCoefficients
t Sig.
Dependent Variable: LOGIVMEa.
182
5.9. SÖNÜM DENKLEMİNİN ELDE EDİLMESİ
Her bölgenin yerel sismo-tektonik özellikleri farklı olacağı için, elastik enerji soğrulması
da farklı olacaktır. Bu nedenle sönüm denklemleri bir başka yerde kullanılamaz,
183
kullanılması telafi edilemez hatalara neden olabilir (Trifunac and Brady 1975). Her
sismo-tektonik bölgenin jeolojik özelliklerine ve meydana gelen deprem verilerine göre
kendine has sönüm denklemlerinin oluşturulması gerekir.
Geçmişte yapılan bütün çalışmalarda; zemin büyütmesine vurgu yapılmaktadır (Trifunac
1976, Roësset 1977, Campbell 1981, Joyner and Boore 1981, Campbell 1989). Ancak,
zemin etkisi ya göz ardı edilmekte (Bolt and Abrahamson 1982, Gaull 1988, Ambraseys
1990), ya zeminden alınan kayıt kullanılmamakta ya da zemin kayıtları bir katsayıyla
çarpılarak değeri küçültüldükten sonra kullanılmaktadır (Trifunac and Brady 1976,
McGuire 1978, Joyner and Fumal 1984, Sabetta and Pugliese 1987, Krinitzsky et al.
1988, Zaré 2002). Son yıllarda yapılan bazı deprem enerjisi azalım bağıntısı
çalışmalarında, yüzeyden derine doğru zeminin ilk 30 metrelik kısmındaki S dalgası
iletme hızı (VS) jeoteknik ölçümlerle belirlenerek -gerçek zemin verileri- kullanılmıştır
(Zaré et al. 1999, Lussou et al. 2001, Atkinson and Boore 2003, Campbell and
Bozorgnia 2003). Fakat, 30 metrelik derinlik boyunca belirlenen gerçek dinamik
özelliklerin, zeminin deprem kayıtlarına olan büyütme etkisinin ne kadarını temsil
edebileceği tartışmalıdır.
Bu çalışma kapsamında yapılan sondajlı jeofizik çalışmaları ile KYHK cihazlarının
zeminini oluşturan tabakaların kesme dalgası hızlarının gerçek değeri belirlenmeye
çalışılmıştır. Elde edilen VS değerleri kullanılarak KYHK istasyonlarınca ölçülen
deprem kayıtlarına ProShake programında ters evrişim işlemi uygulanarak; deprem
kayıtlarındaki zemin etkisi hayali katsayılar yerine gerçek veriler kullanılarak
giderilmiştir. Zemin etkisi giderildikten sonra, elde edilen pik yatay yer ivmesi değerleri
kullanılarak oluşturulan azalım denklemi modellerinin sınanması amacıyla regresyon
analizleri yapılmıştır.
Bu çalışma sırasında, 1976 ile 2004 yılları arasında oluşmuş ve kuvvetli yer hareketi
kayıtçıları tarafından; DB (Doğu-Batı), KG (Kuzey-Güney) ve z (düşey) yönlerde
alınmış deprem kayıtlarından sadece yatay (DB ve KG) yönlerdeki iki bileşenin pik
yatay yer ivmesi kayıtları kullanılarak çoklu regresyon analizi ve yorumu yapılmıştır.
184
Mevcut deprem kayıtlarının ivme, mesafe ve magnitüd bilgileri düzenlenerek
oluşturulan katalog yardımıyla istatistiksel yorumlamalara geçilmiştir. Deprem
verilerinin istatistiksel değerlendirmesini yapabilmek için, bağımlı değişken olan pik
yatay yer ivmesinin dağılım özellikleri araştırılmış ve normal dağılıma uymadığı
gözlenmiştir (Şekil 5.33).
Büyük depremler, uzun faylar için, log10A0(R) -grafik- eğimini normalleştirir. Ancak,
deprem dış merkezine yakın mesafedeki küçük magnitüdlü sarsıntılar büyük açılı negatif
eğimlere neden olurlar (Trifunac and Brady 1975, Trifunac 1976 ve Trifunac and Brady
1976).
Pik yatay yer ivmesi (a)
520.0480.0
440.0400.0
360.0320.0
280.0240.0
200.0160.0
120.080.0
40.00.0
300
200
100
0
Std. Dev = 54.91
Mean = 34.5
N = 482.00
Şekil 5.33. SPSS’de pik yatay yer ivmesi değerlerinin dağılım histogramı; normal
dağılıma uymaması
Bazı araştırmacılar da deprem üreten fayların hareket mekanizmalarına göre; ürettikleri
depremlerden elde edilen parametreleri birer katsayı yardımıyla normalleştirme yolunu
tercih etmişlerdir (Campbell 1988, Krinitzsky et al. 1988, Youngs et al. 1988,
Abrahamson and Litehiser 1989, Fukushima and Tanaka 1990, Idriss 1993, Campbell
1997).
185
Kramer (1996)’e göre; “kuvvetli hareket parametrelerinin pik değerleri yaklaşık olarak
log-normal dağılım gösterir (yani, parametrelerin logaritması yaklaşık olarak normal
dağılım gösterir). Sonuçta regresyon analizi, Y’nin kendisi üzerinde değil de logaritması
üzerinde yapılır.” Türkiye’de oluşmuş depremler için yapılan çalışmalarda, bağımlı
değişken olan pik yatay yer ivmesi değerinin çarpıklığının giderilebilmesi ve normal
dağılıma uydurulabilmesi için yapılan ön çalışmada; log(ivme) ve ln(ivme) değerlerinde
en iyi şekilde normal dağılıma uyduğu gözlenmiştir (Şekil 5.34.a ve b). Ancak, log-
normal ve ln-normal dağılım gösteren pik yatay yer ivmesi değerinin katsayı hesabı için
hangi dağılım tercih edilmelidir? Bu aşamada, önce birbirinden farklı sönüm modelleri
oluşturulmuş; oluşturulan model denklemler, hem log hem de ln değerlerine göre
düzenlenmiştir. Yapılan çoklu regresyon analizinde her iki durumda da katsayıların
aynı/eş olduğu görülmüştür. Ancak, sayısal verilere göre, log(a) dağılımının daha yüksek
tepe değeri verdiği, ln(a) değerinin bundan daha basık ve yayvan bir dağılım sunduğu
görülmektedir.
log (a)
2.752.50
2.252.00
1.751.50
1.251.00
.75.50.250.00
80
60
40
20
0
Std. Dev = .42
Mean = 1.29N = 482.00
ln (a)
6.005.50
5.004.50
4.003.50
3.002.50
2.001.50
1.00.500.00
80
60
40
20
0
Std. Dev = .96
Mean = 2.97N = 482.00
a) b)
Şekil 5.34. Bağımlı değişkenin a) log-normal, b) ln-normal dağılım grafiği
Ayrıca, yayınlanan önceki çalışmalarda genelde log-normal dağılım üzerine çalışmalar
yapılmıştır. Bunun yanı sıra daha pratik olması ve grafik gösterimlerine göre istatistik
açıdan daha uygun olduğu gözlendiği için log-normal hesaplamalar üzerinde detaylı
186
model çalışmaları yapılmıştır. Yine de araştırmanın kontrollü gidişine devam edebilmek
için, oluşturulan logaritmik modellerden üç tanesi seçilerek; hem log, hem de ln
değerlerine göre model oluşturularak, elde edilecek katsayılara göre iki hesaplama
yöntemi arasında kıyaslama yapılması amaçlanmıştır.
Mesafe ile magnitüd değerleri arasında bir ilişki olup-olmadığını belirlemek için mesafe-
magnitüd değerlerine ait dağılım grafiği incelendiğinde; aralarında pozitif bir ilişki
olduğu görülmüştür (Şekil 5.35). Grafiğe göre uzak mesafelere ulaşabilen deprem
dalgaları büyük magnitüdlü depremlerdir.
Şekil 5.35 yakından incelendiğinde mesafe-magnitüd grafiğinde magnitüd değerinin
yaklaşık 5,7 olduğu noktada bir kırılmanın olduğu, eğimin bu noktadan itibaren arttığı
görülür. İki ayrı eğime sahip bu grafiği tek eğimli hale getirebilmek için yapılan
denemelerde; mesafe ve magnitüdün log-normal değerlerinde eğim değerinin
sabitlendiği görülmüştür (Şekil 5.36).
Magnitüd (M)
7.57.06.56.05.55.04.54.03.5
Mes
afe
(R-k
m)
200
100
0
Şekil 5.35. Mesafe (R)-magnitüd (M) grafiği (normal değerleriyle)
187
log(M)
.9.8.7.6.5
log(
R)
3
2
1.9.8
.7
.6
.5
.4
Şekil 5.36. Log(R) – log(M) grafiği
Pik yatay yer ivmesi ve magnitüd arasındaki ilişkinin belirlenmesi için yine normal
değerlere göre dağılım grafiği incelenmiş ve dağılım grafiğinde aralarında pozitif bir
ilişkinin olduğu gözlenmiştir (Şekil 5.37).
Magnitüd (M)
7.57.06.56.05.55.04.54.03.5
Pik
yata
y ye
r ivm
esi (
a)
600
500
400
300
200
100
0
-100
Şekil 5.37. Pik yatay yer ivmesi-magnitüd dağılım grafiği (normal değerlere göre)
188
Pik yatay yer ivmesi-magnitüd grafiğini normal dağılıma uydurabilmek için yapılan
denemeler sonucunda log-normal dağılıma uyduğu belirlenmiştir (Şekil 5.38).
log (M)
.9.8.7.6.5
log
(a)
3.0
2.5
2.0
1.5
1.0
.5
0.0
Şekil 5.38. Log(ivme)-log(magnitüd) dağılım grafiği
Pik yatay yer ivmesi ve mesafe değerleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi için de yine
normal değerlere göre dağılım grafiği incelenmiş ve aralarında negatif bir ilişkinin
olduğu gözlenmiştir (Şekil 5.39).
Mesafe (R-km)
2001000-100
Pik
yata
y ye
r ivm
esi (
a)
600
500
400
300
200
100
0
-100
Şekil 5.39. Pik yatay yer ivmesi-mesafe dağılım grafiği (normal değerlere göre
çizdirilmiştir ve noktaların dağılımının daha belirgin görülebilmesi amacıyla eksenlerde negatif değerler kullanılmıştır)
189
Pik yatay yer ivmesi ve mesafe arasındaki ilişkiyi de yine normal dağılıma uydurabilmek
için çalışmalar yapılmış ve log(a) ve log(R) değerleriyle normal dağılıma uyduğu
gözlenmiştir (Şekil 5.40).
log (R)
2.52.01.51.0.50.0
log
(a)
3.0
2.5
2.0
1.5
1.0
.5
0.0
Şekil 5.40. % 95 güven aralığında çizdirilen log(a)-log(R) dağılım grafiği (içteki eğri
ortalamayı, diğer eğriler ise alt ve üst eşik değeri temsil etmektedir)
Kullanılan değişkenlerin birbirleriyle olan ilişkileri belirlendikten sonra değişkenlere
çoklu regresyon analizi uygulanmıştır. Çoklu regresyon analizi yapılırken ivme, mesafe
ve magnitüd değişkenlerinin logaritmik değerleri kullanılmıştır.
Deprem dalgaları mesafeye bağlı yayılmaları sırasında başka faktörlerden de
etkilenebilirler. Deprem dalgalarına etki eden değişik faktörleri model çalışmalarında
kullanılacak herhangi bir düzeltme değeriyle nötrleştirmek -dolayısıyla modelin
güvenilirliğini arttırmak- amacıyla modeller üzerinde denemeler yapılmıştır. Yapılan
incelemelerde düzeltme katsayısı olabilecek değerlerin zaman zaman modellerin
güvenilirliğini arttırdığı gözlenmiştir. Bu nedenle düzeltme değeri kullanılarak birkaç
farklı sönüm denklemi modeli üzerinde çalışma da yapılmıştır. Uygulanan düzeltme
değerlerinin bağımsız değişkenler türünden ifade edilmesi tercih edilmiştir. Bu amaçla
bağımsız değişkenlerin farklı özellikleri göz önüne alınarak en anlamlı düzeltme değeri
belirlenmeye çalışılmıştır. Belirlenen birkaç düzeltme değeri kullanılarak oluşturulan
farklı modeller üzerinde de çalışılmıştır.
190
Bir sönüm denklemi oluşturulurken dikkate alınması gereken hemen hemen bütün
özellikler göz önüne alınarak yüzlerce deneme modeli oluşturulmuştur. Bunların
güvenilirlikleri test edilerek güven aralıkları düşük olanlar elenmiş, güvenilirliği yüksek
çıkanlar ise daha ayrıntılı çalışılmıştır.
Sönüm denklemi oluşturulması aşamasında üzerinde çalışılmasına karar verilen
birbirinden farklı 16 model denklem türetilmiş (Çizelge 5.8) ve bu 16 model denklem
MW, ML ve MS büyüklük ölçeklerinde ayrı ayrı işleme tabii tutulmuş, kullanılan
değişkenlerin ve düzeltme değerlerinin katsayıları SPSS bilgisayar paket programı
kullanılarak yapılan hesaplamalarla belirlenmiştir.
Çizelge 5.8. Sönüm denklemi oluşturulması amacıyla türetilen model denklemler
No Üzerinde Çalışılan Denklem Modelleri
1 LogY = βo + β1LogR + β2LogM + ε
2 LogY = βo + β1LogR + β2M + ε
3 LogY = βo + β1R + β2LogR + β3M + ε
4 LogY = βo + β1LogR + β2M + β3LogM + ε
5 LogY = βo +β1R + β2LogR + β3M + β4LogM + ε
6 LogY = βo +β1R + β2LogR + β3LogM + ε
7 LogY = βo + β1M2 + β2Log(R+7) + ε 8 LogY = βo + β1M2 + β2Log((R2+2002)0.5) + β3Log(R+2) + ε
9 LogY = βo + β1M2 + β2Log(R+1) + ε
10 LogY = βo + β1M + β2Log((R2+2002)0.5) + β3R + ε
11 LogY = βo + β1Log(R+7) + β2(10M) + β3Log(eM-M) + ε
12 LogY = βo + β1Log(R+7) + β2Log(eM-M) + ε
13 LogY = βo + β1Log(M2) + β2Log(R + 1) + ε
14 LnY = βo + β1Ln(R + 7) + β2(10M) + β3Ln(M + 7) + ε
15 LnY = βo + β1Ln(R + 7) + β2Ln(10M) + β3Ln(M + 7) + ε
16 LnY = βo + β1LnM + β2(10M) + β3Ln(R + 7) + ε
Model çalışmaları sırasında kullanılan bütün deprem büyüklükleri, kurum/kuruluşlarca
hangi büyüklüğe göre ölçeklendirilmiş olursa olsun, MW, MS ve ML ölçek türlerinin her
191
üçüne de dönüştürülmüştür. Bu amaçla, Türkiye’de meydana gelen depremleri
kullanarak türetilmiş magnitüd dönüşüm bağıntıları kullanılmıştır.
Bu model denklemler her üç deprem büyüklüğü ölçeğine göre de hesaplanmıştır. Her üç
büyüklük ölçeğine çevrilen deprem magnitüdüyle beraber mesafe ve daha önce
ProShake programında hesaplanarak oluşturulan deprem katalogundaki pik yatay yer
ivmesi değerleri kullanılmıştır. Bu veriler kullanılarak çeşitli özelliklerde istatistik
analizler yapılmıştır. Yüzlerce (bin civarında) alternatif hesaplama arasından istatistikî
açıdan anlamlı sonuç veren özellikler belirlenerek, istatistik çalışmalar bu sınırlamalara
uygun veriler kullanılarak yapılmıştır (Çizelge 5.9, 5.10 ve 5.11). Diğer özellikler çok
fazla anlam ifade etmediği ve anlatılmasının karışıklığa neden olacağı düşünülerek
burada listelenmemiştir.
Yukarıda çizelge 5.8’de sıralanan model denklemlerin katsayılarını belirleyebilmek için
çizelge 5.9, 5.10 ve 5.11’deki magnitüd, mesafe ve ivme özelliklerine uygun olarak
SPSS programında regresyon analizi yapılmıştır. Yapılan regresyon analizi sonucunda
test edilen her bir modelin değişkenlerine ait katsayılar üç farklı magnitüd ölçeğindeki
değerlere göre belirlenmiştir.
Çizelge 5.9. MW için model çalışmasında kullanılan deprem kayıtlarının özellikleri
Magnitüd (MW)
Mesafe (R) (km)
İvme (a) (cm/s2) İvme Özelliği Veri Sayısı (N)
4,0≤MW≤7,4 0<R≤200 0<a DB ve KG ikisi beraber 482
4,0≤MW≤7,4 0<R≤200 10≤a DB ve KG ikisi beraber 379
4,0≤MW≤7,4 0<R≤200 0<a (DB+KG)/2 (Ortalaması) 260
4,0≤MW≤7,4 0<R≤200 0<a DB veya KG en büyük olan 255
4,0≤MW≤7,4 0<R≤150 0<a DB ve KG ikisi beraber 475
4,0≤MW≤7,4 0<R≤150 (130) 10<a DB ve KG ikisi beraber 374
192
Çizelge 5.10. MS için model çalışmasında kullanılan deprem kayıtlarının özellikleri
Magnitüd (MS)*
Mesafe (R) (km)
İvme (a) (cm/s2) İvme Özelliği Veri Sayısı
(N) 6,0≤MS≤7,4 0<R≤200 0<a DB ve KG ikisi beraber 98
6,0≤MS≤7,4 0<R≤200 10≤a DB ve KG ikisi beraber 90
5,0≤MS≤7,4 0<R≤200 0<a DB ve KG ikisi beraber 214
5,0≤MS≤7,4 0<R≤200 10<a DB ve KG ikisi beraber 183
5,5≤MS≤7,4 0<R≤200 10<a DB ve KG ikisi beraber 107
5,5≤MS≤7,4 0<R≤200 0<a DB ve KG ikisi beraber 126
*:MS ve ML analizlerinde ML’nin üst sınırı MS’nin alt sınırıdır ancak, ölçek karşılıkları farklıdır.
Çizelge 5.11. ML için model çalışmasında kullanılan deprem kayıtlarının özellikleri
Magnitüd (ML)*
Mesafe (R) (km)
İvme (a) (cm/s2) İvme Özelliği Veri Sayısı
(N) 4,0≤ML≤6,0 0<R≤200 0<a DB ve KG ikisi beraber 384
4,0≤ML≤6,0 0<R≤200 10≤a DB ve KG ikisi beraber 289
4,0≤ML≤5,7 0<R≤200 0<a (DB+KG)/2 (Ortalaması) 356
4,0≤ML≤5,7 0<R≤200 10<a DB veya KG en büyük olan 272
4,0≤ML≤6,7 0<R≤200 0<a DB ve KG ikisi beraber 475
*:MS ve ML analizlerinde ML’nin üst sınırı MS’nin alt sınırıdır ancak, ölçek karşılıkları farklıdır. Bu çalışma kapsamında çok sayıda denklem modeli SPSS programında denenmiş ve
çizelge 5.8’de sıralanan 16 denklem modelinin istatistik açıdan anlamlı sonuçlar verdiği
belirlenmiştir. Belirlenen 16 denklem modeli, bu amaçla düzenlenen yeni deprem
katalogundaki veriler kullanılarak özellikleri çizelge 5.9, 5.10 ve 5.11’de anlatılan
deprem veri grupları üzerinde detaylı çalışmalar yapılarak toplam (16*17) 272 ayrı
katsayı grubu içeren modeller türetilmiştir. Türetilen modeller “en küçük kareler
yöntemine” göre test edilmiş ve istatistikî açıdan anlamlı gelen modeller
karşılaştırılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda aşağıdaki modeller üzerinde tutarlı sonuçlar
elde edilmiştir.
193
1. logA = β0 + (β1logM) + (β2logR)
2. logA = β0+ (β1M2) + (β2log(R+7))
3. logA = β0 + (β1M2) + (β2log(R+1))
4. logA = β0 + (β1M) + (β2(log(R2+2002)0.5)) + (β3R)
Seçilen ve yukarıda sıralanan modeller üzerinde yapılan detaylı çalışmalarda; büyüklüğü
MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) aralıklarında olan iki grup deprem kaydı
kullanılarak herbir modelin grafikler üzerinde detaylı incelemesi yapılmıştır. Sonuçta;
logA = β0 + (β1M2) + (β2log(R+1)) β0 = 2,08 β1 = 2,54*10-2
β2 = -1,001 σ = 0,712 A = önerilen denklem yardımıyla hesaplanan pik yer ivmesi (cm/s2) M = moment magnitüdü (MW)
R = mesafe (km)
denkleminin Türkiye için yeni azalım bağıntısı olarak önerilmesinin uygun olacağı
benimsenmiştir. Önerilen sönüm denklemi modeli;
- kaya üzerinden alınmış deprem kayıtlarına göre,
- zemin üzerinden alınmış deprem kayıtlarına göre,
- zemin kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilen değerlere göre,
- kaya üzerinde alınmış deprem kayıtları ile zemin üzerinden alınıp ters evrişim
işlemi uygulanmış deprem kayıtları birarada olacak şekilde grafikler çizdirilerek
göstereceği davranış incelenmiştir (Şekil 5.41, 5.42, 5.43 ve 5.44).
Önerilen modelin KYHK istasyonlarının ölçtüğü kaya ve zemin üzerindeki KYHK
istasyonları tarafından ölçülen orijinal (ters evrişim işlemi uygulanmamış) deprem
kayıtları kullanılarak üretilen grafikler incelendiğinde;
a) Oluşturulan sönüm denklemi, kaya üzerine konuşlandırılmış KYHK
istasyonlarının ölçtüğü deprem kayıtlarına göre çizdirilen grafikte pik yatay yer ivmesi
değerlerini temsil eden noktalarla uyumluluk göstermektedir (Şekil 5.41).
194
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0
Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.8≤Mw≤6.2 (Deprem kaydı)Beyaz (Önerilen Model) (M=5.0)Beyaz (Önerilen Model) (M=6.0)
M=5.0
M=6.0
Şekil 5.41. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile önerilen
azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar kaya üzerindeki istasyonlara aittir)
a) Oluşturulan (ve önerilen) sönüm denklemi, zemin üzerine konuşlandırılmış
KYHK istasyonlarının ölçtüğü orijinal deprem kayıtlarına göre çizdirilen grafikte,
MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) olan depremlere ait pik yatay yer ivmesi
değerlerini temsil eden noktalardan daha aşağıda görülmektedir. Bu durum; sönüm
denklemi oluşturulması sırasında kullanılan deprem verilerinin -zemin üzerindeki
KYHK cihazlarının ölçtüğü ivme kayıtlarının- zemin etkisinden arındırılması
nedeniyledir. Çizdirilen grafikteki pik yatay yer ivmesini temsil eden noktalar zemin
etkisindedir. Ancak, karşılaştırması yapılan yeni sönüm denklemi oluşturulurken
kullanılan pik yatay yer ivmesi değerleri zemin etkisinden (zeminin büyütme etkisinden)
arındırılmış (yani kaya özelliğinde) olduğundan grafikte deprem kayıtlarını temsil eden
noktalardan daha aşağıda ve daha küçük ivme değerleri verdiği izlenimi
uyandırmaktadır. Bu durum deprem kayıtlarının zemin etkisinde olduğunun ve
dolayısıyla zemin üzerinde ölçülen deprem kayıtlarının zemin (büyütme) etkisinden
arındırılması gerektiğinin de göstergesidir (Şekil 5.42).
195
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0
Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.9≤Mw≤6.1 (Deprem kaydı)Beyaz (Önerilen Model) (M=5.0)Beyaz (Önerilen Model) (M=6.0)
M=5.0
M=6.0
Şekil 5.42. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile önerilen
azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (kayıtlar zemin üzerindeki istasyonlara aittir)
Zemin üzerinde ölçülen deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulandıktan sonra elde
edilen pik yatay yer ivmesi değerleri kullanılarak çizdirilen grafikte şekil 5.42’deki gibi
bir farklılığın olmadığı görülmektedir (Şekil 5.43). Bu durum hem önerilen modelin
kaya üzerine kurulu KYHK istasyonlarının ölçtüğü deprem kayıtlarındaki ivme
değerlerini temsil eden noktalarla uyumlu olduğunu göstermekte hem de deprem
kayıtlarının zeminlerin büyütme etkisinde olduğunun diğer bir kanıtıdır. O halde, zemin
üzerine konuşlandırılmış KYHK istasyonlarının ölçtüğü deprem kayıtlarının zemin
etkisinden arındırılması gereklidir.
196
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0
Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı-Ters evrişim)5.9≤Mw≤6.1 (Deprem kaydı-Ters evrişim)Beyaz (Önerilen Model) (M=5.0)Beyaz (Önerilen Model) (M=6.0)
M=5.0
M=6.0
Şekil 5.43. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile önerilen
azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (veriler zemin üzerindeki istasyonların deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilmiştir)
Zemin etkisinden arındırılmış deprem kayıtlarına göre Türkiye için oluşturulan yeni
sönüm denklemini hem kaya üzerine kurulu KYHK cihazlarının ölçtüğü pik yatay yer
ivmesi değerlerini orijinal haliyle, hem de zemin üzerine kurulu KYHK istasyonlarının
ölçtüğü pik yatay yer ivmesi değerlerine ters evrişim işlemi uygulanarak, zemin
etkisinden arındırılmış pik yatay yer ivmesi değerleri kullanılarak bir karşılaştırma
yapılacak olursa; önerilen modelin Türkiye’de meydana gelmiş depremlere ait pik yatay
yer ivmesi değerleriyle uyumlu olduğu ve dolayısıyla Türkiye depremlerinin ivme değeri
özelliklerini ortalamayı temsil edecek şekilde yansıttığı görülmektedir (Şekil 5.44).
197
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.8≤Mw≤6.2 (Deprem kaydı)Beyaz (Önerilen Model) (M=5.0)Beyaz (Önerilen Model) (M=6.0)
M=5.0
M=6.0
Şekil 5.44. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile önerilen
azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (veriler kaya istasyonlarından ve ayrıca zemin üzerindeki istasyonların deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilmiştir)
Türkiye’de yapılmış ilk kapsamlı sönüm denklemi modeli olan ve Ulusay et al. (2004)
tarafından önerilen denklem; zemin üzerinden alınan deprem kayıtlarına ters evrişim
işlemi uygulanarak zemin etkisi giderildikten sonra elde edilen ivme değerleri
kullanılarak yapılan karşılaştırmada tutarsızlık olduğu ve zemin etkisinden arındırılmış
deprem kayıtlarından yaklaşık % 200’den daha büyük ivme değeri verdiği görülmektedir
(Şekil 5.45).
198
0.0010
0.0100
0.1000
1.0000
1.0 10.0 100.0 1000.0
Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.9≤Mw≤6.1 (Deprem kaydı)Ulusay et al. (2004) (M=5.0)Ulusay et al. (2004) (M=6.0)
M=6.0
M=5.0
Şekil 5.45. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile Ulusay et
al. (2004) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (veriler zemin üzerine kurulu istasyonların deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilmiştir)
Ulusay et al. (2004) tarafından önerilen bağıntı, kaya üzerine konuşlandırılmış KYHK
cihazlarının ölçtüğü deprem kayıtları ve zemin üzerine kurulu KYHK istasyonlarının
ölçtüğü deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulandıktan sonra elde edilen yeni pik
yatay yer ivmesi değerleri birarada değerlendirilerek çizilen grafikte; Ulusay et al.
(2004) tarafından önerilen sönüm denklemi Türkiye’de meydana gelmiş depremlerin pik
ivme değerlerini temsil etmekten uzaktır. Ulusay et al. (2004) tarafından önerilen sönüm
denklemi, kaya üzerindeki istasyonlardan elde edilen pik yatay yer ivmesinden ve ayrıca
zemin üzerindeki istasyonların deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde
edilen yeni pik yatay yer ivmesi değerlerini temsil eden noktalardan % 150’den daha
büyük ivme değerleri vermektedir. Bu denklem kullanılarak elde edilecek pik yer ivmesi
değerleriyle yapılacak mühendislik hesaplamaları yanılgılara neden olabilecek ve proje
hesaplarına gereğinden fazla maddi külfet getirecektir (Şekil 5.46).
199
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0
Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.8≤Mw≤6.2 (Deprem kaydı)Ulusay et al. (2004) (M=5.0)Ulusay et al. (2004) (M=6.0)
M=6.0
M=5.0
Şekil 5.46. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile Ulusay et
al. (2004) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (veriler kaya üzerindeki istasyonlardan ve ayrıca zemin üzerindeki istasyonların deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilmiştir)
Joyner and Boore (1988) tarafından önerilen sönüm denklemi diğer ithal sönüm
denklemlerine göre Türkiye kayıtlarına en uygun kayıttır. Ancak, Türkiye’de zemin
üzerinde ölçülen deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilen yeni pik
ivme değerleri ile yapılan karşılaştırmada; Joyner and Boore (1988)’un sönüm
denkleminin gerçek deprem kayıtlarının pik yatay yer ivmesi değerlerinden % 300’den
daha yüksek ivme değerleri verdiği görülmektedir (Şekil 5.47). Şekil 5.47’deki grafiğe
dikkat edildiğinde Joyner and Boore (1988) tarafından önerilen sönüm denklemine göre
çizilen MW=5,0 eğrisinin MW=6,0 (±0,2 MW) depremlerini temsil eden noktalardan daha
yukarıda olduğu görülecektir. Yine, Joyner and Boore (1988) tarafından önerilen sönüm
denklemine göre çizilen MW=6,0 eğrisinin MW=6,0 (±0,2 MW) depremlerini temsil eden
noktalarının özelliklerine uygun değerler vermediği çok daha büyük değerler verdiği (%
300) de görülecektir.
200
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0
Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g
4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.9≤Mw≤6.1 (Deprem kaydı)Joyner and Boore (1988) (M=5.0)Joyner and Boore (1988) (M=6.0)
M=6.0
M=5.0
Şekil 5.47. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,1 MW) Türkiye depremleri ile Joyner and
Boore (1988) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (veriler zemin üzerindeki istasyonların deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilmiştir)
Joyner and Boore (1988)’un önerdiği denklem Türkiye’de zemin üzerinde ölçülen
deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilen yeni pik yatay yer ivmesi
değerleri ile kaya üzerinde ölçülmüş deprem kayıtlarının pik yatay yer ivmesi değerleri
birlikte kullanılarak bir karşılaştırma yapılmıştır. Bu karşılaştırmada da; Joyner and
Boore (1988)’un sönüm denkleminin gerçek deprem verilerine göre % 150’den daha
yüksek ivme değerleri verdiği görülmektedir (Şekil 5.48). Dolayısıyla Türkiye
depremlerinin sönüm özelliğini yansıtmaktan uzaktır.
Şekil 5.48’deki grafiğe dikkat edildiğinde Joyner and Boore (1988) tarafından önerilen
sönüm denklemine göre çizilen MW=5,0 eğrisinin MW=6,0 (±0,2 MW) depremlerini
temsil eden noktaların üst sınırında yer aldığı görülecektir. Yine, Joyner and Boore
(1988) tarafından önerilen sönüm denklemine göre çizilen MW=6,0 eğrisinin MW=6,0
201
(±0,2 MW) depremlerini temsil eden noktalarının özelliklerine uygun değerler vermediği;
daha büyük (% 200’e yakın) değerler verdiği de görülecektir.
0.001
0.010
0.100
1.000
1.0 10.0 100.0 1000.0
Mesafe (R) (km)
Pik
Yat
ay Y
er İv
mes
i (a)
(g4.9≤Mw≤5.1 (Deprem kaydı)5.8≤Mw≤6.2 (Deprem kaydı)Joyner and Boore (1988) (M=5.0)Joyner and Boore (1988) (M=6.0)
M=6.0
M=5.0
Şekil 5.48. MW=5,0 (±0,1 MW) ve MW=6,0 (±0,2 MW) Türkiye depremleri ile Joyner and
Boore (1988) azalım ilişkisinin MW=5,0 ve MW=6,0 için karşılaştırılması (veriler kaya üzerinden ve ayrıca zemin üzerindeki istasyonların deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi uygulanarak elde edilmiştir)
Hem Joyner and Boore (1988) gibi yabancı araştırmacılar tarafından önerilen ve bugüne
kadar Türkiye’de kullanılan hem de Ulusay et al. (2004) tarafından önerilen sönüm
denklemleri Türkiye’de meydana gelmiş depremlerin pik yatay yer ivmesi değerlerinden
daha yüksek pik ivme değeri vermektedir. Sönüm denklemleri ile elde edilen yüksek pik
ivme değerlerinin deprem yükü olarak yapı proje hesaplarına katılması maliyetin
artmasına etki edecektir.
Yabancı araştırmacıların geliştirdiği sönüm denklemleri ülkemiz dışında meydana gelen
deprem verileri kullanılarak türetildiğinden ülkemiz depremlerini temsil etmemekte;
Türkiye’de meydana gelen depremlerin pik yatay yer ivmesi değerlerinden daha büyük
202
pik ivme değerleri vermektedir. Yerli araştırmacıların Türkiye için önerdiği sönüm
denklemleri zemin etkisinde olan deprem kayıtları kullanılarak türetildiklerinden
yanıltıcı ve yüksek ivme değerleri vermektedir.
Yerli ve yabancı araştırmacıların önerdiği deprem enerjisi azalım bağıntıları genel olarak
iki farklı tür sonuç vermektedir. Bunlar;
a. Pik yatay yer ivmesini yüksek veren bağıntılar: Bu tür deprem enerjisi azalım
denklemeleri kullanılarak, yerleşim alanlarının maruz kalacağı deprem yükü
belirlendiğinde, yapılara gelecek deprem yükünün büyük alınması anlamını
taşımaktadır. Bu durum, yapıları depremin hasar yapıcı veya yıkıcı etkisinden
koruyabilmek için gereğinden daha fazla masraf yapılmasına neden olabilecek
ve yüksek maliyetli inşaatları gerektirecektir.
b. Pik yatay yer ivmesini düşük veren bağıntılar: Bu tür deprem enerjisi azalım
denklemeleri kullanılarak, yerleşim alanlarının maruz kalacağı deprem
yükünün belirlenmesi, yapılara etki edecek deprem yükü değerinin daha küçük
alınması anlamını taşımaktadır. Bu durum, yapıları depremin hasar verici ve
yıkıcı etkisinden koruyabilmek amacıyla gereken önlemin alınmasına engel
teşkil edecektir. Dolayısıyla da yeterli mukavemet özelliği taşımayan bu
yapılar, tasarlanması sırasında referans alınan büyüklükte bir depremin
meydana gelmesi durumunda yıkılma riski taşıyacak; yıkılan yapılar
ekonomiye büyük zararlar verebilecektir.
203
6. SONUÇLAR, TARTIŞMA VE ÖNERİLER
Türkiye’de oluşan deprem kayıtları kullanılarak, hazırlanan grafikler üzerinde yabancı
araştırmacıların önerdiği ve uzun yıllardan beri Türkiye’de de kullanılan sönüm
denklemlerinin karşılaştırması yapılmıştır. Türkiye’de kullanılan yabancı
araştırmacıların geliştirdikleri sönüm denklemleri;
- Türkiye’nin kabuk yapısının ithal denklemlerin türetilmesinde kullanılan
depremlerin meydana geldiği bölgelerin kabuk yapısından farklı olmasından ve
- Türkiye dışındaki deprem kayıtları kullanılarak hazırlandığından Türkiye deprem
sarsıntılarının özelliklerini yansıtmadığı belirlenmiştir.
Bu çalışma sırasında, yabancı araştırmacıların ülke dışında elde ettiği sönüm
denklemlerinin Türkiye’de kaya üzerine kurulu cihazların bulunduğu 83 istasyondan
alınan 10 cm/s2 ve daha büyük (a ≥ 10 cm/s2) pik yatay yer ivmesi değerine sahip
deprem kayıtları ile grafikler üzerinde karşılaştırması ve istatistiksel değerlendirmesi
yapılmıştır. Deprem kayıtlarından elde edilen pik yatay yer ivmesi değerleri ile yabancı
araştırmacıların oluşturduğu denklemler yardımıyla elde edilen pik yer ivmesi değerleri
birbirinden oldukça farklı olup, aralarında tutarlı bir ilişki görülmemiştir.
Türkiye’de meydana gelen depremler kullanılarak önerilen yerli araştırmacıların elde
ettiği sönüm denklemleri Türkiye’de meydana gelen deprem kayıtları kullanılarak elde
edilmiş olmalarına rağmen; deprem kayıtları zemin etkisinde olduğundan yüksek pik
yer ivmesi değerleri vermektedir. Deprem kayıtları zemin etkisinden arındırılmadığı için
bu denklemler kullanılarak hesaplanan pik yer ivmesi değerleri tartışmalıdır.
Bu çalışmayı, Türkiye için hazırlanmış önceki deprem enerjisi azalım bağıntılarından
ayıran en önemli özellik; arazi ölçümlerine dayalı olarak KYHK istasyonlarının
zeminlerinin gerçek dinamik özelliklerinin belirlendiği ve deprem kayıtlarının zemin
etkisinden arındırıldıktan sonra kullanıldığı ilk çalışma olmasıdır.
Bu çalışmada kullanılan depremlerin büyüklüğü MW, ML ve MS ölçeklerine çevrilmiştir.
Ters evrişim işlemi uygulanarak deprem kayıtlarındaki zemin etkisi giderildikten sonra
203
elde edilen pik yatay yer ivmesi değerleri kullanılarak M≥4 olan depremler için yeni bir
katalog hazırlanmıştır.
Türkiye için oluşturulması hedeflenen deprem enerjisi azalım bağıntısında kullanılacak
deprem kayıtlarının bulunduğu katalogda yer alan yatay yöndeki KG, DB bileşenlerinin
her ikisinden de model çalışmalarında yararlanılmıştır. Yönlere göre alınan deprem
kayıtlarının sönüm denklemine olabilecek etkisini araştırabilmek amacıyla bir deprem
kaydının;
- KG ve DB yönlerinin her ikisine ait pik yatay yer ivmesi değerleri,
- KG ve DB yönlerinde ölçülen pik yatay yer ivmesi değerlerinden büyük olanı,
- KG ve DB yönlerinde ölçülen pik yatay yer ivmelerinin ortalaması kullanılarak
model çalışmalar yapılmıştır.
Bu çalışma kapsamında kullanılan Türkiye deprem kayıtlarının istatistikî
değerlendirilmesinde pik yatay yer ivmesi değerlerine göre çizdirilen histogram pozitif
(sağa) çarpıktır. Pik yatay yer ivmesi, hesaplanan log(a) değerlerinde normal dağılıma
uymaktadır (yani, pik ivme değerlerinin logaritması yaklaşık olarak normal dağılım
göstermektedir).
Birbirinden farklı 16 model denklem üretilerek; pik yatay yer ivmesi değerleri sabit
tutularak MW, ML ve MS büyüklük ölçeklerine göre katsayıları hesaplanmıştır. MW
magnitüdüne göre hazırlanan sönüm denklemleri Türkiye deprem kayıtlarındaki pik
yatay yer ivmesi ile uyumlu değerler vermektedir.
Regresyon analizi sırasında F ve t-testi gibi çeşitli testler uygulanmasının yanında
korelâsyon katsayısı (R), R2, düzeltilmiş R2, korelâsyon katsayısının standart hatası,
regresyon analizi yapılan modelin (β) katsayı(ları) ve sigma (σ) değerleri de
hesaplanmıştır.
Hazırlanan yeni deprem katalogundaki verilere çoklu regresyon analizi uygulanmış,
hem log(a) hem de ln(a) değerlerinin her ikisinde de a, β1, β2 (ve β3) katsayılarının eşit
çıktığı belirlenmiştir.
204
Bu çalışmada elde edilen sönüm denkleminde kullanılan zemin kayıtları kaya (kayaya
yakın) özelliğine getirilmiştir. Dolayısıyla bütün deprem kayıtları kaya ortamda
ölçülmüş olarak kabul edilerek hesaplamalar yapılmıştır.
Çalışmanın son aşamasında, birçok sönüm denklemi modeli türetilmiştir. Türetilen
modeller “en küçük kareler yöntemine” göre test edilmiş ve istatistikî açıdan anlamlı
gelen modeller karşılaştırılmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda aşağıdaki
modelin Türkiye için yeni sönüm denklemi olarak önerilmesine karar verilmiştir:
logA = β0 + (β1M2) + (β2log(R+1)) β0 = 2,08 β1 = 2,54*10-2
β2 = -1,001 σ = 0,712 A = önerilen denklem yardımıyla hesaplanan pik yer ivmesi (cm/s2)
M = moment magnitüdü (MW) R = mesafe (km)
- Önerilen model kaya üzerinde ölçülmüş KYH kayıtlarından elde edilen pik yatay yer
ivmesi değerleri ile uyumlu pik ivme değerleri vermektedir.
- Önerilen sönüm denklemi zemin etkisinden arındırılmış deprem kayıtları kullanılarak
oluşturulduğu için, orijinal deprem kayıtlarındaki (zemin etkisinde olan) pik yatay yer
ivmesi değerlerinden daha düşük ivme değerleri vermektedir. Dolayısıyla zeminin
yanıltıcı büyütme değerinden arındırılmış olan sönüm denklemi gerçekte var olması
gereken pik ivme değerini yansıtmaktadır.
- Önerilen sönüm denklemi ters evrişim işlemi uygulanmış zemin kayıtlarındaki pik
ivme değerlerini tamamen temsil eder niteliktedir.
Gelecekte oluşabilecek depremlerin, sönüm denklemi oluşturulması için gerekli veri
sayısını arttırmasına bağlı olarak; önerilen sönüm denklemi yeniden gözden geçirilerek
güncellenecektir. Meydana gelecek depremlere bağlı olarak belirli periyodlarda
güncellenen azalım bağıntısının hassaslığı ve güvenilirliği daha da artacaktır.
205
Yerli ve yabancı araştırmacılar tarafından önerilen sönüm denklemleri ile zemin
üzerindeki KYHK istasyonlarının ölçtüğü deprem kayıtlarına ters evrişim işlemi
uygulanarak elde edilen ivme değerleri kullanılarak yapılan karşılaştırmada; hem yerli
hem de ithal sönüm denklemlerinin çoğunluğu Türkiye’de meydana gelmiş depremlerin
pik yatay yer ivmesinden daha yüksek değerler vermektedir. Ancak, birkaç ithal sönüm
denklemi Türkiye’de meydana gelmiş depremlerin pik yatay yer ivmesinden daha küçük
pik ivme değeri vermektedir.
DAD’nin kayıtlarında bazı fiziksel hatalar tesbit edilmiştir. Deprem kayıt
dosyalarındaki bu hatalar, DAD tarafından yapılacak incelemelerle tespit edilerek
giderilmelidir. Bunlardan bazıları;
- Mükerrer kayıt; bir depremin aynı ya da farklı klasörde değişik magnitüd ölçekleri
kullanılarak arşivlenmesi neticesinde farklı bir deprem olarak kullanılması (Gülkan and
Kalkan 2002 örneğinde olduğu gibi).
- KYHK cihazlarının kalibrasyon işlemlerine ait sinyalin pik yatay yer ivmesi olarak
kabul edilmesi; (17 Ağustos 1999 depreminde Tekirdağ kayıt örneğinde olduğu gibi)
Deprem kayıtları incelenmeden DAD tarafından ilan edilen ivme değerini kullanan
araştırmacılar hatalı yorumlar yapabilecek ve yanlış sonuçlar elde edecektir.
- Özellikle analog deprem kayıt cihazlarının ölçümlerinde rastlanan temel çizgisi hatası
gibi kayıt bozukluklarının giderilmesi verilerin güvenilirliğini arttıracaktır.
- Türkiye depremleri için Mb, MD, ML, MS ve MW deprem büyüklükleri arasındaki
magnitüd dönüşüm bağıntılarının yeni deprem kayıtları da kullanılarak güncellenmesi
deprem büyüklükleri arasında sağlıklı ölçek dönüşümü yapılmasına katkı sağlayacaktır.
Bir depremin farklı magnitüd ölçeklerinde hesaplanan büyüklüklerinin aynı kayıt
dosyasına yazılması araştırmacıların aynı deprem verisini farklı bir sarsıntı kaydı gibi
algılamasına (yanılgılara) da engel olacaktır.
206
Kuvvetli yer hareketi kaydedici cihazlar, ülkemiz açısından yeterli sayıda değildir.
KYHK cihazlarının sayısının arttırılması bilimsel çalışmaların daha hassas verilerle
yapılmasına katkı sağlayacaktır. Bu cihazları kullanan ve yorumlayan personelin de çok
iyi eğitilmiş olması oldukça önemlidir.
Türkiye’de meydana gelen depremlerin fay mekanizmaları çözümleri yapılarak;
- fay mekanizmasının depremde açığa çıkan enerjiye etkisi ve
- fay türlerinin, deprem enerjisi azalım bağıntısı üzerine yapabileceği etki(ler)
araştırılmalıdır.
Depreme dayanıklı yapı tasarımında ivme değeri dikkate alınmaktadır. Ancak, birden
çok ivme tanımı yapılmakta ve dolayısıyla birden fazla ivme değeri bulunmaktadır.
Yapılan çalışmada, pik yatay yer ivmesi değeri kullanılarak deprem enerjisi azalım
bağıntısı önerilmiştir. Ancak, etkin ivme değerinin sönüm denklemi üzerindeki etkisinin
de araştırılması bu konuda yeni bir yaklaşım sağlayacaktır.
207
KAYNAKLAR
Abrahamson, N. A. and Litehiser, J. J. 1989. Attenuation of vertical peak acceleration.
BSSA., 79 (3), 549–580.
AİGM-DAD (Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi). 2004. 1976-
2004 Yılları arasında meydana gelmiş olan depremlerin ivme kayıtları.
http://angora.deprem.gov.tr/ftpt.htm; www.angora.deprem.gov.tr; Erişim Tarihi:
2004
Akhun, İ. 1979. Temel istatistiksel kavramlar. Ankara.
Aki, K. 1966. Generation and propagation of G-waves from the Niigata earthquake of
June 16, 1964. Part 2. Estimation of earthquake moment, released energy, and
stress-strain drop from the G-wave spectrum. Bull. Earthquake Res. Inst., Tokyo
Univ., 44, 73-88.
Akkargan, Ş., Gündoğdu, O. ve Özçep, F. 2000. Depremi ölçmenin tarihi ve 1999 İzmit
depremi örneği. Cumhuriyet gazetesi Bilim Teknik dergisi, 1 Nisan 2000, Sayı:
680.
Alessandrini, B. and Perazzolo, E. 1987. An iterative technique for the deconvolution of
seismograms. BSSA, 77 (1), 260-263.
Alpar, R. 2003. Uygulamalı çok değişkenli istatistiksel yöntemlere giriş-1. Nobel
Kitabevi, 411 s., Ankara.
Ambraseys, N. N. 1990. Uniform magnitude re-evaluation of European earthquakes
associated with strong-motion records. Earthquake Engineering and Structural
Dynamics, 19(1), 1–20.
Ambraseys, N. N. and Bommer, J. J. 1991. The attenuation of ground accelerations in
Europe. Earthquake Engineering and Structural Dynamics, 20(12), 1179–1202.
Ambraseys, N. N. 1995. The prediction of earthquake peak ground acceleration in
Europe. Earthquake Engineering and Structural Dynamics, 24(4), 467–490.
Ambraseys, N. N. and Simpson, K. A. 1996. Prediction of vertical response spectra in
Europe. Earthquake Engineering and Structural Dynamics, 25(4), 401–412.
Ambraseys, N. N., Simpson, K. A. and Bommer, J. J. 1996. Prediction of horizontal
response spectra in Europe. Earthquake Engineering and Structural Dynamics,
25(4), 371–400.
209
Ambraseys, N. and Douglas, J. 2000. Reappraisal of the effect of vertical ground
motions on response. ESEE Report 00-4. Department of Civil and Environmental
Engineering, Imperial College, London.
Apaydın, A., Kutsal, A. ve Atakan C. 2002. Uygulamalı istatistik. Kılavuz Paz. Tic. ve
San. Ltd. Şti., 496 s., Ankara.
Arpat, E. ve Şaroğlu, F. 1972. Doğu Anadolu Fayı ile ilgili bazı gözlemler ve
düşünceler. MTA Dergisi, 78, 33-39.
Atkinson, G. M., and Boore, D. M. 2003. Empirical ground-motion relations for
subduction zoneearthquakes and their application to Cascadia and other regions.
BSSA, 93 (4).
Auld, B. 1977. Cross-hole and down-hole VS by mechanical impulse. Journal of the
Geotechnical Engineering Division. ASCE, 103 (GT12), 1381-1398.
Aydan, Ö., Sedaki, M. and Yarar, R. 1996. The seismic characteristics of Turkish
earthquakes. Eleventh World Conference on Earthquake Engineering, June 23-28,
Acapulco, Mexico.
Ayhan, E., Alsan, E., Sancaklı, N. ve Üçer, S. B. 1987. Türkiye ve dolayları deprem
katalogu 1881-1980. Boğaziçi Üniv. yayını. İstanbul.
Båth, M. 1973. Introduction to Seismology. Birkhäuser Verlag, 395 p., Basel and
Stuttgart.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı. 1997. Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında
Yönetmelik. Bayınd. ve İsk. Bakanlığı, Başbakanlık Basımevi, 85 s., Ankara.
Bayrak, Y. ve Yılmaztürk, A. 1999. Global depremlerin cisim ve yüzey dalgası
magnitüdleri arasındaki ilişkilerin karşılaştırılması. Deprem Araştırma Bülteni, 81,
112-124, Ankara.
Benjamin, J.R. and Associates. 1988. A criterion for determining exceedance of the
Operating Basis Earthquake. EPRI Report No: NP-5930, Electric Power Research
Institute, Palo Alto, California.
Bolt, B. A. and Abrahamson, N. A. 1982. New attenuation relations for peak and
expected accelerations of strong ground motion. BSSA, 72 (6), 2307–2321.
Bolt, B. A. 1989. The nature of earthquake ground motion, in F. Naeim, ed., The
seismic Design Handbook, Van Nostrand Reinhold, NY.
Bolt, B. A. 1993. Earthquakes. W.H. Freeman, 331 p., N.Y.
210
Boore, D. M. 1977. The motion of the ground during earthquakes. Scientific American,
237 (6), 66-78.
Boore, D. M., Joyner W. B. and Fumal, T. E. 1997. Equations for estimating horizontal
response spectra and peak acceleration from Western North American
earthquakes: A Summary of recent work. Seismological Research Letters, 68 (1),
128-153.
Boore D. M. 2002. Simulation of ground motion using the stochastic method. Pure and
Applied Geophysics, 1 (7).
Boore D. M. 2003. Kuvvetli yer hareketi semineri. ODTÜ-Kongre Merkezi, Ankara.
Brigham, E. O., Smith, H. W., Bostick, F. X. and Duesterhoeft, W. C. 1968. An
iterative technique for determining inverse filters. IEEE Trans Geosci. Electronics,
Ge-2, 86-96.
Brune, J. N. 1970. Tectonic stress and spectra of seismic shear waves from earthquakes.
Journal of Geophys. Res. 75, 4997-5009.
Brune, J. N. 1971. Correction to Brune (1970). Journal of Geophys. Res. 76, 5002.
Butler, K. K., Sloglund, G. R. and Landers, G. B. 1978. Crosshole: An interpretive
computer code for crosshole seismic test results. Documentation and examples.
Miscellaneous Paper S-78-6, U.S. Army Corps of Engineers Waterways
Experiment Station, Vicksburg, Mississippi.
Campbell, K. W. 1981. Near source attenuation of peak horizantal attenuation: BSSA,
71 (6), 2039-2070.
Campbell, K. W. 1985. Strong motion attenuation relations: A ten-year perspective.
Earthquake Spectra, 1(4), 759–804.
Campbell, K. W. 1988. Predicting strong ground motion in Utah. In: Hays, W.W., Gori,
P.L. (Eds.), Evaluation of Regional and Urban Earthquake Hazard Risks in Utah.
USGS Professional Paper, L1-L31.
Campbell, K. W. 1989. The dependence of peak horizontal acceleration on magnitude,
distance, and site effects for small-magnitude earthquakes in California and
eastern North America. BSSA, 79 (5), 1311–1346.
Campbell K. W. 1997. Empirical near-source attenuation relationships for horizontal
and vertical components of peak ground acceleration, peak ground velocity, and
211
pseudo-absolute acceleration response spectra, Seismological Research Letters, 68
(1), 154-179.
Campbell, K. W. and Bozorgnia, Y. 2003. Updated near-source ground-motion
(attenuation) relations for the horizontal and vertical components of peak ground
acceleration and acceleration response spectra. BSSA, 93 (1), 314–331.
Chiaruttini, C. and Siro, L. 1981. The correlation of peak ground horizontal acceleration
with magnitude, distance, and seismic intensity for Friuli and Ancona, Italy, and
the Alpide belt. BSSA, 71 (6), 1993–2009.
Clough, R.W. and Penzien, J. 1975. Dynamics of Structures. McGraw-Hill, 634 pp. NY.
Coduto, D. P. 1998. Geotechnical engineering principles and practices. 759 pp., NJ.
Crouse, C. B. 1991. Ground-motion attenuation equations for earthquakes on the
Cascadia subduction zones. Earthquake Spectra, 7 (2), 201-236.
Çeken, U. 2000. Türkiye’nin kuvvetli yer hareketi kayıt şebekesi ve 12 Kasım Düzce
depreminin ivmesi. 12 Kasım 1999 Düzce Depremi Raporu, Bay. ve İsk. Bak.’lığı,
Afet İşl. Gen. Müd.’lüğü DAD, Editörler: B. Özmen ve G. Bağcı, 224 s., Ankara.
Çeken, U., Uran, T., Çolakoğlu, Z., Apak, A., Kuru, T., Gülkan. P., Anderson, J. G.,
Sucuoğlu, H. ve Çelebi, M. 2003. Türkiye’nin Milli Kuvvetli Yer Hareketi Kayıt
Sisteminin Genişletilmesi ve Yoğun Mahalli Ağların Kurulması Projesi. 12-14
Mart Kocaeli 2003 Deprem Sempozyumu, 45-54, Kocaeli.
Çeken U. 2004. Sözlü Görüşme. Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma
Dairesi Laboratuarlar Şube Müdürlüğü, Ankara.
Dahle, A., Climent, A., Taylor, W., Bungum, H., Santos, P., Ciudad Real, M., Linholm,
C., Strauch, W. and Segura, F. 1995. New spectral strong motion attenuation
models for Central America. Proceedings of the Fifth International Conference on
Seismic Zonation, V: II, 1005–1012.
Day, R. W. 2002. Geoteknik deprem mühendisliği el kitabı (Çevirenler:
Mollamahmutoğlu, M. ve Kayabalı, K. 2004). McGraw-Hill el kitapları, 600 s.
Demirtaş, R. ve Yılmaz, R. 1996. Türkiye’nin sismotektoniği; Sismisitedeki uzun süreli
değişim ve güncel sismisiteyi esas alarak deprem tahminine bir yaklaşım. T.C.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yayını, 91 s., Ankara.
Dobrin, M. B. and Savit, C. H. 1988. Introduction to geophysical prospecting. McGraw-
Hill Book Company (fourth edition), 867 p.
212
Dobry, R. and Vucetic, M. 1987. Dynamic properties and seismic response of soft clay
deposits. Proceedings, International Symposium on Geotechnical Engineering of
Soft Soils, Mexico City, 2, 51-87.
Duda, S. J. and Nuttli, O. W. 1974. Earthquake magnitüde scales. Geophys. Surv., 1,
429-458.
EPRI. 1993. Guidelines for determining design basis ground motions. Electric Power
Research Institute, Palo Alto, California, 1, pp. (8.1)-(8.69).
Erdik, M., Doyuran, V., Akkaş, N. and Gülkan, P. 1985. A probabilistic assessment of
the seismic hazard in Turkey. Tectonophysics, 117, 295-344.
Erdik, M. 2000. Rehabilitation, recovery and preparedness after 1999 Kocaeli and
Düzce earthquakes. 12 pp.
http://www.proventionconsortium.org/files/wharton_010801/erdik.pdf; Erişim Tarihi:
2004.
Erdik, M. 2004. Earthquake damage in Turkey.
http://www.proventionconsortium.org/files/dec_conference/erdik.pdf; Erişim
Tarihi: 2004.
Ergün, M. 1995. Bilimsel araştırmalarda bilgisayarla istatistik uygulamaları: SPSS for
Windows. Ocak yayınları (eğitim dizisi: 2), 292 s., Ankara.
Estava, L. 1974. Geology and probability in the assessment of seismic risk. Proceedings
of the 2nd International Conference of the Association of Engineering Geology.
Fukushima, Y., Tanaka, T. and Kataoka, S. 1988. A new attenuation relationship for
peak ground acceleration derived from strong motion accelerograms: Proc. IX
WCEE, Tokyo, 1988.
Fukishima, Y. and Tanaka, T. 1990. A new attenuation relation for peak horizontal
acceleration of strong earthquake ground motion in Japan. BSSA, 80, 757-783.
Gaull, B. A. 1988. Attenuation of strong ground motion in space and time in southwest
Western Australia. Proceedings of Ninth World Conference on Earthquake
Engineering, V: II, 361–366.
Gutenberg, B. and Richter, C. F. 1936. On seismic waves. G. Beitr., 47, 280-360.
Gutenberg, B. 1945a. Amplitudes of surface waves and magnitudes of shallow
erthquakes. BSSA., 35, 3-12.
213
Gutenberg, B. 1945b. Amplitudes of P, PP, and S and magnitudes of shallow
erthquakes. BSSA., 35, 57-69.
Gülkan, P., Yücemen, M. S., Koçyiğit, A., Doyuran, V. ve Başöz, N. 1993. En son
verilere göre hazırlanan Türkiye deprem bölgeleri haritası. Afet İşl. Gnl.
Md.’lüğü-Teknik Rapor, Rap. No: 92-03-03-18 (Rap. No: 93-01) (ODTÜ-Deprem
Mühendisliği Araştırma Merkezi), 156 s., Ankara.
Gülkan, P. and Kalkan, E. 2002. Attenuation modeling of recent earthquakes in Turkey.
Journal of Seismology, 6, 397-409.
Gündoğu, O., 1986. Türkiye Depremlerinin Kaynak Parametreleri ve Aralarındaki
İlişkiler, İÜ. Müh. Fak. Jeof. Müh. (Doktora Tezi), İstanbul.
Gürbüz, M., Kuru, T. ve Apak, A. 2000. Tosya (Kastamonu), Kargı, Osmancık
(Çorum), Merzifon (Amasya), Amasya ve Tokat istasyonlarında yapılan jeolojik
ve jeofiziksel zemin etüdü sonuçları ve sonuçların yorumlanması. Deprem
Araştırma Bülteni, Yıl: 27, 83, 95-112, Ankara.
Hanks, T.C. and Wyss, M. 1972. The use of body-wave spectra in the determination of
seismic-source parameters. BSSA, 62 (2), 561-589.
Hanks, T.C. and Kanamori, H. 1979. A moment magnitude scale. Journal of
Geophysical Research, 84 (BS), 2348-2350.
Hanks, T.C. 1982. fmax. BSSA, 72, 1867-1879.
Hasgür, Z. 1996. Deprem risk analizinde kullanılan azalım ilişkileri. TDV-Teknik
Rapor, Rap. No: TDV/TR 96-002, 28 s., İstanbul.
Heaton, T. H., Tajima, F. and Mori, A. W. 1982. Estimating ground motions using
recorded accelerograms. Report by Dames and Moore to Exxon Production
Research Company, Houston, TX.
Hoar, R. J. and Stokoe, K. H. 1984. Field and laboratory measurements of material
damping of soil in shear. Proceedings, 8th World Conference on Earthquake
Engineering, San Francisco, 3, 47-54.
Hryciw, R. D. 1989. Ray path curvaturein shallow seismic investigations. Journal of
Geotechnical Engineering, ASCE, 115 (9), 1268-1284.
Idriss, I. M. and Sun, J. I. 1992. SHAKE91: A Computer Program for conducting
equivalent linear seismic response analyses of horizontally layered soil deposits.
User’s Guide, University of California, Davis, California, 13 pp.
214
Idriss, I. M. 1993. Procedures for selecting earthquake ground motions at rock sites.
Technical Report: NIST GCR 93-625, National Institute of Standards and
Technology.
Ishibashi, I. 1992. Discussion to “Effect of soil plasticity on cyclic response,” by M.
Vucetic and R. Dobry. Journal Of Geotechnical Engineering, ASCE, 118 (5), 830-
832.
Ishibashi, I. and Zhang, X. 1993. Unified dynamic shear moduli and damping ratios of
sand and clay. Soils and Foundation. 33 (1), 182-191.
İnan, E., Çolakoğlu, Z., Koç, N., Bayülke, N. ve Çoruh, E. 1996. 1976-1996 Yılları
arası ivme Kayıtları olan deprem kataloğu. T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi Başkanlığı, 98 s., Ankara.
İnan, E., Çeken, U., Gürbüz, M., Uğraş, T., Çolakoğlu, Z. ve Köse, E. 2004. 27 Haziran
1998 Adana-Ceyhan depreminin kuvvetli yer hareketi ivme kayıtları. 10 s.
http://www.deprem.gov.tr; Erişim Tarihi: 2004.
Jennings, P.C. 1985. Ground motion parameters that influence structural damage. In:
R.E. Scholl and J.L. King (Editors), Strong Ground Motion Simulation and
Engineering Applications, Earthquake Engineering Research Institute (EERI)
Publication 85-02, Berkeley, California.
Joyner, W. B. and Boore, D. M. 1981. Peak horizantal acceleration and velocity from
strong motion records, including records from the 1979 Imperial Valley,
California Earthquake: BSSA, 71(6), 2011-2038.
Joyner, W. B. and Fumal, T. E. 1984. Use of measured shear-wave velocity for
predicting geologic site effects on strong ground motion. Proceedings of 8th World
Conference on Earthquake Engineering, Vol. II, 777–783.
Joyner, W. B. and Boore, D. M. 1988. Measurement, characterization, and prediction of
strong ground motion: Earthquake Engineering and Soil Dynamics, 2, Recent
Advences in Ground Motion Evaluation, 43-102.
Julian, B. R. and Anderson, D. L. 1968. Travel times, apparent velocities, and
amplitudes of body waves. BSSA, 58, 339-366.
Kadıoğlu, S. 2004. Sözlü görüşme. Ankara Üniv. Müh. Fak. Jeofizik Müh. Bölümü,
Ankara.
215
Kalafat, D. 1989. Batı Anadolu’da yer alan sismik istasyonların süreye bağlı yerel
manyitüd denklemlerinin çıkartılması. AFİGM-DAD Deprem Araştırma Bülteni,
65, 83-94, Ankara.
Kalafat, D., Öz, G. ve Kara, M. 1998. Anadolu’da bulunan on-line deprem istasyonların
magnitüd denklemlerinin çıkartılması. Deprem Araştırma Bülteni, 76, 20-30,
Ankara.
Kalafat, D., Öz, G., Kara, M., Öğütçü, Z., Kılıç, K., Pınar, A. ve Yılmazer, M. 2000.
1981-1997 Türkiye ve Dolayları Deprem Kataloğu (M≥4.0). B.Ü. Yayını,
İstanbul.
Kalafat, D. 2002. Sismik ağlarda deprem büyüklüklerinin ampirik olarak
ilişkilendirilmesi. Aktif Tektonik Araştırma Grubu altıncı toplantısı (ATAG-6),
Bildiri özleri kitapçığı, 105-108, MTA Genel Müdürlüğü, 21-22 Kasım 2002,
Ankara.
Kanamori, H. and Anderson, D. L. 1975. Theoretical basis of some empirical relations
in seismology. BSSA., 65 (5), 1073-1095.
Kanamori, H. 1977. The energy release in great earthquakes. Journal of Geophysical
Research, 82, 2981-2987.
Kayabalı, K. 1993. Earthquake hazard analysis for the city of Evansville, Indiana.
Purdue University Graduate School (PhD Thesis), 353 pp.
Kayabalı, K. 1997. The role of soil behavior on damage caused by the Dinar earthquake
(Southwestern Turkey) of October 1, 1995. Environmental and Engineering
Geoscience, III (1), 111-121.
Kayabalı, K. 2002. Modeling of seismic hazard for Turkey using the recent neotectonic
data. Eng. Geol. 63, 221-232.
Kayabalı, K. and Akın, M. 2003. Seismic hazard map of Turkey using the deterministic
approach. Engineering Geology, 69, 127-137.
Keilis-Borok, V. I. 1960. Investigation of the mechanism of earthquakes. Sov. Res.
Geophys.
Kennedy, R.P. 1980. Ground motion parameters useful in structural design. Conference
on Evaluation of Regional Seismic Hazards and Risk, Santa Fe, New Mexico.
Ketin, İ. 1966. Anadolu’nun tektonik birlikleri. MTA Dergisi, 66, 20-34.
216
Ketin, İ., 1968. Türkiye’nin genel tektonik durumu ile başlıca deprem bölgeleri. MTA
Dergisi, 71, 63-67.
Ketin, İ. 1976. San Andreas ve Kuzey Anadolu faylarının karşılaştırılması. TJK Bülteni,
19 (2), 149-154.
KOERI Web. (2004). Kandilli Observatory and Earthquake Research Institute.
www.koeri.boun.edu.tr; Erişim Tarihi: 2004.
Kramer, S. L. 1996. Geoteknik deprem mühendisliği. (Çeviren: Kayabalı, K. 2003)
Gazi Kitabevi, 708 s., Ankara.
Krinitzsky E. L., Chang, F. K. and Nuttli, O. W. 1988. Magnitude-related earthquake
ground motions. Bulletin of the Association of Engineering Geologists, XXV (4),
399-423.
Krinitzsky, E. L., Gould, J. P. and Edinger, P. H. 1993. Fundamentals of Earthquake-
Resistant Construction. John Wiley and Sons, Inc., pp. 299.
Kutsal, A., Alpan, O. ve Arpacık, R. 1990. İstatistik Uygulamalar. Ankara Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü, 231 s., Ankara.
Lussou, P., Bard, P. Y., Cotton, F. and Fukushima, Y. 2001. Seismic design regulation
codes: Contribution of K-Net data to site effect evaluation. Journal of Earthquake
Engineering, 5 (1), 13–33.
Mahdyiar, M., Singh, S. K. and Meyer, R. P. 1986. Moment magnitude scale for local
earthquakes in the Petatlan Region, Mexico, based on recorded peak horizontal
velocity. BSSA, 76 (5), 1225-1239.
Mahdyiar, M. 1987. A Nomograph to calculate source radius and stres drop from corner
frequency, shear velocity, and seismic moment. BSSA, 77 (1), 264-265.
McCall, J. 2000. The Great Colchester Earthquake of 1884 revisited: Geoscientist, (10)
7, 4-6.
McCue, K., Gibson, G. and Wesson, V. 1988. Intraplate recording of strong motion in
southeastern Australia. Proceedings of Ninth World Conference on Earthquake
Engineering, V: II, 355–360.
McGuire, R.K. 1978. Seismic ground motion parameter relations. Journal of the
Geotechnical Engineering Division, ASCE, 104 (GT4), 481-490.
McKenzie, D. 1972. Active tectonics of the Mediterranean region. Geophys. J. R. Astr.
Soc., 30, 109-185.
217
McQuillin, R., Bacon, M. and Barclay, W. 1984. An introduction to seismic
interpretation-reflection seismics in petroleum exploration. Graham & Trotman,
79-83.
Middleton, D. and Wittlesey, J.R.B. 1968. Seismic models and deterministic operators
for marine reverberation. Geophysics, 33, 557-83.
Mok, Y. J., Sanchez-Salinero, I., Stokow, K. H. and Roesset, J. M. 1988. In situ
damping measurements by crosshole seismic method. Proceedings, Earthquake
Engineering and Soil Dynamics II: Recent Advences in Ground Motion
Evaluation, Geotechnical Special Publication 20, ASCE, 305-320, NY.
Munguía L. and Brune J. N. 1984. Local magnitude and sediment amplification
observations from earthquakes in the Northern Baja California-Southern
California region. BSSA, 74 (1), 107-119.
Necioğlu, A. 2004. Sözlü görüşme. Ankara Üniv. Müh. Fak. Jeofizik Müh. Bölümü,
Ankara.
Newmark, N.M. and Hall, W.J. 1982. Earthquake spectra and design. EERI Monograf,
103 pp. Berkeley, California.
Norusis, M.J. 1993. SPSS for WINDOWS Base System User's Guide Release 6.0,
Chicago.
Nuttli, O. W., Bollinger, G. A. and Griffiths, D. W. 1979. On the relation between
modified Mercalli intensity and body-wave magnitude. BSSA, 69 (3), 893-909.
Ohya, S. 1986. In Situ P and S wave velocity Measurement. Use of In Situ Tests in
Geotechnical Eng.: ASCE Geotechnical Special Publication, No: 6, New York,
NY., p: 1218-1235.
Oldenburg, D. W. 1981. A comprehensive solution to the linear deconvolution problem.
Geophys. J. R. Astr. Soc., 65, 331-357.
Özbey, C., Fahjan, Y. (database prepared), Erdik, M. and Şafak, E. (general
coordination) (2004) Strong Ground Motion Data Base for 17 August, 1999
Kocaeli and 12 November, 1999 Düzce Earthquakes. Earthquake Engineering
Department, Kandilli Observatory and Earthquake Research Institute (KOERI),
Boğaziçi Univ. (in CD).
218
Özbey, C., Sarı, A., Manuel, L., Erdik, M. and Fahjan, Y. 2004. An empirical
attenuation relationship for Northwestern Turkey ground motion using a random
effects approach. Soil Dynamics and Earthquake Engineering, 24, 115–125.
Özmen, B. 2000. 17 Ağustos 1999 İzmit Körfezi depreminin hasar durumu (Rakamsal
verilerle). TDV., 132 s., İstanbul.
Papageorgiou, A. S. and Aki, K. 1983a. A Specific barrier model for the quantitative
description of inhommogeneous faulting and the prediction of strong ground
motion. I. Description of the model. BSSA, 73 (3), 693-722.
Papageorgiou, A. S. and Aki, K. 1983b. A Specific barrier model for the quantitative
description of inhommogeneous faulting and the prediction of strong ground
motion. Part II. Applications of the model. BSSA, 73 (4), 953-978.
Peng, K., Xie, L., Li, S., Boore, D. M., Iwan, W. D. and Teng, T. L. 1985a. The near-
source strongmotion accelerograms recorded by an experimental array in
Tangshan, China. Physics of the Earth and Planetary Interiors, 38, 92–109.
Peng, K.-Z., Wu, F. T. and Song, L. 1985b. Attenuation characteristics of peak
horizontal acceleration in northeast and southwest China. Earthquake Engineering
and Structural Dynamics, 13 (3), 337–350.
Prakash, S. 1981. Soil dynamics. McGraw-Hill Book Company. 426 p., NY.
ProShake-User’s Manuel. (2003). ProShake: Ground response analysis program
(version 1.1). User’s manuel, EduPro Civil Systems, Inc. Redmond, Washington,
54 pp, (http://www.proshake.com).
Real, C.R. and Teng, T. 1973. Local Richter magnitude and total signal duration in
southern California. BSSA, 63 (5).
Redpath, B.B., Edwards, R.B., Hale, R.J. and Kintzer, F.Z. 1982. Development of field
techniques to measure damping values for near-surface rocks and soils. Report
URS/John A. Blume and Associates, 120 pp., San Francisco.
Redpath, B.B. and Lee, R.C. 1986. In situ measurements of shear wave attenuation at
strong motion recording site. Report U.S. Geological Survey Contract 14-08-001-
21823, URS/John A. Blume and Associates, San Francisco.
Richter, C. F. 1935. An instrumental earthquake scale. BSSA, 25, 1-32.
Richter, C. F. 1958. Elementary seismology. W.H. Freeman and Company, 768 p., San
Francisco and London.
219
Roesler, S.K. 1977. Correlation methods in soil dynamics. Proceedings, DMSR 77, 1,
309-334, Karlsruhe, Germany.
Roësset, J. M.. 1977. Soil amplifacation of earthquakes: Chapter 19 in C. S. Desai and J.
T. Christian, eds., Numerical Methods in Geotechnical Engineering, McGraw Hill,
N.Y., 639-682.
Ross, S. M. 1987. Introduction to probability and statistics for engineers and scientists.
John Wiley and Sons, 492 p., N.Y.
Sabetta, F. and Pugliese, A. 1987. Attenuation of peak horizantal acceleration and
velocity from Italian strong ground motion records: BSSA, 77, 1491-1513.
Sabetta, F. and Pugliese, A. 1996. Estimation of response spectra and simulation of
nonstationary earthquake ground motions. BSSA, 86 (2), 337–352.
Sadigh, K., Chang, C.-Y., Abrahamson, N. A., Chiou, S. J. and Power, M. S. 1993.
Specification of long-period ground motions: Updated attenuation relationships
for rock site conditions and adjustment factors for near-fault effects. Pages 59-70
of: Proceedings of ATC-17-1 Seminar on Seismic Isolation, Passive Energy
Dissipation, and Active Control.
Sadigh, K., Chang, S.-Y., Egan, J. A., Makdisi, F. and Youngs, R. R. 1997. Attenuation
relationships for shallow crustal earthquakes based on California strong motion
data. Seismological Research Letters, V: 68, No: 1, p: 180-189.
Sadigh, R. K. and Egan, J. A. 1998. Updated relationships for horizontal peak ground
velocity and peak ground displacement for shallow crustal earthquakes.
Proceedings of the Sixth U.S. National Conference on Earthquake Engineering.
Schiff, D. and D’agostino, R. B. 1996. Practical engineering Statistics. John Wiley and
Sons, 309 p., N.Y.
Schnabel, P. B., Lysmer, J. and Seed, H. B. 1972. SHAKE: A Computer program for
eartquake response analysis of horizontally layered sites. Report No. EERC 72-12,
Earthquake Engineering Research Center, University of California, Berkeley,
California.
Schwarz, S. D. and Musser, J. M., JR. 1972. Various techniques for making in situ shear
wave velocity measurements - a description and evaluation. Proceedings,
International Conference on Microzonation, Seattle, Washington, 2, 594-608.
220
Seed, H. B. and Idriss, I. M. 1970. Soil moduli and damping factors for dynamic
response analyses. Report # EERC, 70-10, Earthquake Engineering Research
Center, Univ. Of California, Berkeley, 15 p..
Seed, H. B., Wong, R. T., Idriss, I. M. and Tokimatsu, K. 1984. Moduli and damping
factors for dynamic analyses of cohesionless soils. Journal of Geotechnical
Engineering, 112 (11), 1016-1032.
Seed, H. B., Chaney, R. C. and Pamukcu, S. (Prior to 1975) 1999. Earthquake effects on
soil-foundation systems. In: Fang, H.-Y. (editor) Foundation Engineering
Handbook, Part: I, 594-672.
SeismoSoft. 2004. SeismoSignal (Version 3.0.0.). www.seismosoft.com; Erişim Tarihi:
2004.
Seymen, İ. 1975. Kelkit Vadisi kesiminde Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun tektonik
özelliği. Doktora tezi, İTÜ, Maden Fak., Yayını, 192 s., İstanbul.
Shakal, A. F. and Bernreuter, D. L. 1981. Empirical analysis of near-source ground
motion. Nuclear Regulatory Commission Report NUREG/CR-2095, Washington,
D.C.
Silvia, M. T. and Robinson, E. A. 1979. Deconvolution of geophysical time series in the
exploration for oil and natural gas. Developments in Petroleum Science, 10, pp:
113-180.
SPO. 2000. State Planning Organization - Uzun Vadeli Strateji Ve Sekizinci Beş Yıllık
Kalkınma Planı, Ankara.
SPSS. 1998. Statistical package for social science. SPSS Inc. (www.spssscience.com)
USA.
Stewart, I.C.F. 1975. A magnitude scale for local earthquakes in South Australia.
BSSA, 65 (5), 1267-1285.
Stokoe, K.H. and Abdul-Razzak, K.G. 1975. Shear moduli of two compacted fills.
Proceedings In-Situ Measurement of Soil Properties Specialty Conference, 1, 422-
449, Raleigh, North Carolina.
Stokoe, K.H. and Hoar, R.J. 1978. Generation and measurement of shear waves in situ.
Dynamic Geotechnical Testing, ASTM, 3-29, Philadelphia.
221
Sun, J. I., Golesorkhi, R. and Seed, H. B. 1988. Dynamic moduli and damping ratios for
cohesive soils. Report No. EERC 88-15, Earthquake Engineering Research
Center, Univ. Of California, Berkeley.
Şaroğlu, F., Emre, Ö. ve Boray, A. 1987. Türkiye’nin diri fayları ve depremsellikleri.
MTA Rapor No: 8174, 394 s., Ankara.
Şaroğlu, F., Emre, Ö. ve Kuşçu, İ. 1992. Türkiye diri fay haritası. MTA, Ankara.
Şengör, A.M.C. 1980. Türkiye’nin Neotektoniğinin Esasları, TJK Konferansları Dizisi,
No:2, 40 s., Ankara.
Şengör, A.M.C., Görür, N. and Şaroğlu, F. 1985. Strike-slip faulting and related basin
formation in zones of tectonic escape; Turkey as a case study. (In Strike-slip
deformation, basin formation and sedimentation, Edited by Kevin T. Biddle and
Nicholas Christie-Blick), Society of Economic Paleontologists and Mineralogists,
Special Publ., No: 37.
Tatsuoka, F., Iwasaki, T., Tokida, K., Yasuda, S., Hirose, M., Imai, T. and Konno, M.
1980. Standart Penetration Tests and soil liquefaction potential evaluation: Soils
and Foundations, 20 (4), 95-111.
Telford, W. M., Geldart, L. P. and Sheriff, R. E. 1990. Applied Geophysics. Cambridge
University Pres, 2nd Edition, 770 p.
Temur, S. 1995. Jeolojide Veri Analizleri. Selçuk Üniv. Müh.-Mim. Fakültesi, Yayın
No: 21, 376 s., Konya.
Theodulidis, N. P. and Papazachos, B. C. 1992. Dependence of strong ground motion
on magnitudedistance, site geology and macroseismic intensity for shallow
earthquakes in Greece: I, peak horizontal acceleration, velocity and displacement.
Soil Dyn. and Earthq. Eng., 11, 387–402.
Trifunac, M.D. and Brady, A.G. 1975. A study of the duration of strong earthquake
ground motion. BSSA, 65, 581-626.
Trifunac, M.D. 1976. Preliminary analysis of the peaks of strong earthquake ground
motion–dependence of peaks on earthquake magnitude, epicentral distance and
recording site conditions. BSSA, 66 (1), 189–219.
Trifunac, M.D. and Brady, A.G. 1976. Correlations of peak acceleration, velocity and
displacement with earthquake magnitude, distance and site conditions. Earthquake
Engineering and Structural Dynamics, 4 (5), 455–471.
222
Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası. 1996. T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Ankara.
Tüzel, B., Çoruh, E. ve Beyhan M.. 2003. 1 Mayıs 2003 Bingöl depremi moment
megnitüd hesabı ve tahmini ivme dağılımı. Afet İşleri Genel Müdürlüğü, DAD.
Lab. Şube Müd.’lüğü Rap. 12 s. Ankara.
UBC (Uniform Building Code). 1988. International Conference of Building Officials,
1988: UBC 1988. Section 2312 Earthquake Regulations. Whitter, CA:ICBC.
Ulusay, R., Tuncay, E., Sonmez, H. and Gokceoglu, C. 2004. An Attenuation
relationship based on Turkish strong motion data and iso-acceleration map of
Turkey. Engineering Geology, 74, 265-291.
USGS. 2000. Implication for earthquake risk reduction in the United States from the
Kocaeli, Turkey, Earthquake of August 17, 1999. U.S. Geological Survey Circular
1193, Editor: p. 64.
Vanmarcke, E.H. 1976. Structural response to earthquakes. Lomnitz, C., Rosenblueth,
E. (Eds.), Seismic Risk and Engineering Decisions, Elsevier, Chapter 8, pp. 287-
338, Amsterdam.
Vardeman S. B. 1994. Statistics for engineering problem solving. PWS Publishing
Company. 712 p., Boston.
Vucetic, M. and Dobry, R. 1991. Effect of soil plasticity on cyclic response. Journal of
Geotechnical Engineering. ASCE, 117 (1), 89-107.
Webster, G.M. (editor). 1978. Deconvolution (in 2 volumes). Society of Exploration
Geophysicists, Tulsa.
Woods, R.D. 1978. Measurement of dynamic soil properties. Proceedings Earthquake
Engineering and Soil Dynamics Specialty Conference, ASCE, 1, 91-178,
Pasadena, California.
World Bank. 1999. Turkey, Marmara Earthquake Assessment, September 14, 1999.
Turkey Country Office The World Bank.
World Bank .1999. Project Appraisal Document on a Proposed Loan in the Amount of
US$505 Million to the Republic of Turkey for a Marmara Earthquake Emergency
Reconstruction Project. Nov. 1, 1999, Report No: 19844-TU.
Yaltırak, C., Alpar, B. and Yüce, H. 1998. Tectonics elements controlling the evolution
of the Gulf of Saros (Northeastern Aegean Sea, Turkey). Tectonophysics, 300,
227-248.
223
Yang, C.Y. 1986. Random vibration of structures. John Wiley and Sons, 295 pp., NY.
Yılmaz, Ö. 1987. Seismic data processing; investigations in Geophysics. (Series Editor:
Edwin B. Neitzel; Editor: Stephen M. Doherty) Society of Exploration
Geophysicists, V:2, p. 526, Tulsa-USA.
Yılmaztürk, A. ve Bayrak, Y. 1997. Global depremlerde açığa çıkan sismik enerjinin
zaman ve uzay dağılımı. Deprem Araştırma Bülteni, 75, 17-53.
Youngs, R. R., Day, S. M. and Stevens, J. L. 1988. Near field ground motions on rock
for large subduction earthquakes. Proceedings of Earthquake Engineering and Soil
Dynamics, II. Geotechnical Division, ASCE, 445–462.
Youngs, R. R., Chiou, S.-J., Silva, W. J. and Humphrey, J. R. 1997. Strong ground motion attenuation relationships for subduction zone earthquakes. BSSA, 68(1), 58–73.
Zaré M., Bard, P.-Y. and Ghafory-Ashtiany, M. 1999. Attenuation Law for the Strong
Motions in Iran, 3rd Int. Conf. on Seismology and Earthquake Engineering
(SEE3), Proc., 1, 345-354.
Zaré, M. and Bard, P.-Y. 2002. Strong motion dataset of Turkey: data processing and
site classification. Soil Dynamics and Earthquake Engineering, V: 22, pp. 703-
718.
Ziolkowski, A. 1984. Deconvolution. International Human Resources Development
Co., Boston.
Zúñiga F.R., Wyss, M. and Scherbaum, F. 1988. A Moment-magnitude relation for
Hawaii. BSSA, 78 (1), 370-373.
224
EKLER
EK-I. Dinamik zemin özelliklerinin belirlenebilmesi amacıyla sondajlı jeofizik
çalışması yapılmak üzere seçilen zemin üzerine konuşlandırılmış Türkiye
kuvvetli yer hareketi kayıt istasyonları
EK-II. Sondajlı jeofizik çalışmalarıyla elde edilen verilere göre hazırlanan ve
Türkiye’deki DAD’ne bağlı KYHK istasyonlarının zemin özelliklerini gösteren
düşey kesitleri (Ölçek: Herbir kesit üzerinde derinlik -metre- olarak verilmiştir)
EK-III. 1976–2004 Yılları arasında oluşan depremlerin orijinal kayıtları ile zemin
etkisinden arındırılmış hali kullanılarak oluşturulan yeni deprem katalogu
EK-I. Dinamik zemin özelliklerinin belirlenebilmesi amacıyla sondajlı jeofizik çalışması yapılmak üzere seçilen zemin üzerine konuşlandırılmış Türkiye
kuvvetli yer hareketi kayıt istasyonları No Kod BULUNDUĞU YER KOORDİNAT CİHAZ TÜRÜ*
1 AGR Ağrı Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 39.740N - 43.060E SM-2
2 AKS Akhisar Meteoroloji Müdürlüğü 38.900N - 27.890E SMA-1(1)
3 AMS Amasya Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 40.654N - 35.834E SM-2(2)
4 AYD Aydın Hayvan Hastanesi 37.837N - 27.838E GSR-16(3)
5 BLD Buldan Kaymakamlığı 38.045N - 28.833E SMA-1
8 BOL Bolu Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 40.747N - 31.610E GSR-18(4)
10 BRN Bornova D.E.Ü./E.Ü. Ziraat Fakültesi 38.455N - 27.229E GSR-16
11 CEK Küçük Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi 40.970N - 28.700E SMA-1
12 CER Çerkeş Meteoroloji Müdürlüğü 40.814N - 32.883E GSR-18
13 CNK Çanakkale Meteoroloji Müdürlüğü 40.142N - 26.402E GSR-16
14 CRD Çardak Sağlık Ocağı 37.824N - 29.668E SMA-1
15 CYH Ceyhan P.T.T. Müdürlüğü 37.024N - 35.809E SM-2
16 DIN Dinar Meteoroloji Müdürlüğü 38.060N - 30.153E SMA-1
17 DKL Dikili Meteoroloji Müdürlüğü 39.057N - 26.889E SMA-1
18 DNZ Denizli Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 37.812N - 29.114E GSR-16
20 DZC Düzce Meteoroloji Müdürlüğü 40.844N - 31.149E GSR-16
21 EDR Edremit Meteoroloji Müdürlüğü 39.583N - 27.016E SMA-1
22 ELB Elbistan Meteoroloji Müdürlüğü 38.203N - 37.202E GSR-18
23 ELZ Elazığ Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 38.672N - 39.193E SM-2
24 ERC Erzincan Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 39.743N - 39.512E SSA-2
25 ERG Marmara Ereğlisi Kaymakamlığı 40.980N - 27.790E SMA-1
26 ERZ Erzurum Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 39.903N - 41.262E GSR-16
27 FNK Finike Meteoroloji Müdürlüğü 36.340N - 30.170E SM-2
28 FTH Fethiye Meteoroloji Müdürlüğü 36.626N - 29.124E SMA-1
29 GBZ Gebze-TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi 40.820N - 29.440E SMA-1
30 GDZ Gediz Meteoroloji Müdürlüğü 39.030N - 29.450E SMA-1
31 GL1 Gelibolu Karayolları Bakım İstasyonu 40.430N - 26.670E SMA-1
32 GOL Gölbaşı Meteoroloji Müdürlüğü 37.781N - 37.641E SM-2
33 GRD Gerede Sabancı Yurdu 40.799N - 32.185E SMA-1
34 HRS Horasan Tarım İlçe Müdürlüğü 40.043N - 42.173E SM-2
35 HTY Hatay Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 36.213N - 36.160E GSR-18
36 IGD Iğdır Meteoroloji Müdürlüğü 39.970N - 44.020E SM-2
37 ILI Ilıca Meteoroloji Müdürlüğü 38.310N - 26.310E SMA-1
38 ISK İskenderun Meteoroloji Müdürlüğü 36.630N - 36.150E SMA-1
39 ISL İslâhiye Meteoroloji Müdürlüğü 37.050N - 36.600E SMA-1
40 IZN İznik Kaymakamlığı 40.430N - 29.720E GSR-18
41 KMR Kahraman Maraş Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 37.580N - 36.931E SM-2
225
EK-I. (Devamı) No Kod BULUNDUĞU YER KOORDİNAT CİHAZ TÜRÜ*
42 KNK Kınık Kaymakamlık Mal Müdürlüğü 39.081N - 27.265E SMA-1
43 KRB Karabiga Belediyesi 40.767N - 27.667E SMA-1
44 KRT Karataş Meteoroloji Müdürlüğü 36.561N - 35.367E SMA-1
45 KOY Köyceğiz Meteoroloji Müdürlüğü 36.967N - 28.688E SM-2
46 MAR Marmaris Meteoroloji Müdürlüğü 36.833N - 28.245E GSR-18
47 MLZ Malazgirt Meteoroloji Müdürlüğü 39.170N - 42.540E SM-2
48 MRS Mersin Meteoroloji Müdürlüğü 36.830N - 34.650E SMA-1
49 MRZ Merzifon Meteoroloji Müdürlüğü 40.880N - 35.459E SMA-1
50 MNS Manisa Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 38.580N - 27.450E SM-2
51 MUR Muradiye Kaymakamlığı 38.990N - 43.768E SM-2
52 MUS Muş Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 38.720N - 41.520E SM-2
53 ODM Ödemiş Meteoroloji Müdürlüğü 38.216N - 27.965E SMA-1
54 OSM Osmancık Belediyesi 40.972N - 34.799E SMA-1
55 REF Refahiye Kaymakamlığı 39.901N - 38.769E SMA-1
56 SAL Salihli Meteoroloji Müdürlüğü 38.485N - 28.124E SMA-1
57 SLH Solhan Öğretmen Evi 38.960N - 41.080E SM-2
58 SRK Şarköy Devlet Hastanesi 40.640N - 27.130E SMA-1
59 TAT Tatvan Meteoroloji Müdürlüğü 38.490N - 42.270E GSR-16
60 TER Tercan Meteoroloji Müdürlüğü 39.780N- 40.394E GSR-16
61 TKR Tekirdağ Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 40.979N - 27.515E GSR-16
62 TKT Tokat D.S.İ. Müdürlüğü 40.329N - 36.554E GSR-16
63 TOS Tosya Meteoroloji Müdürlüğü 41.013N - 34.037E GSR-16
64 USK Uşak Meteoroloji Müdürlüğü 38.671N - 29.404E GSR-16
65 VAN Van Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 38.504N - 43.406E GSR-16
66 YNC Yenice Kaymakamlığı 39.931N - 27.260E SMA-1
67 ZAR Zara Meteoroloji Müdürlüğü 39.894N - 37.749E SMA-1
* Türkiye kuvvetli yer hareketi kayıt şebekesi bünyesindeki cihazların özellikleri şöyledir (Çeken 2000): (1): SMA-1; 70 mm’lik fotoğraf filmi üzerine kayıt alabilen üç bileşenli analog ivme ölçerdir. (2): SM-2; 72 dB duyarlıklı, üç eksenli jeofon tipi algılayıcılara (sensörlere) ve 12 bit dijital çeviriciye sahip ivme
ölçerdir. Depremin sayısal kaydını ile cihazın kayıt anındaki saat senkronizasyon ve genel durum bilgilerini
içeren başlık bilgisiyle beraber 1 Mb’lik hafıza kartına (SRAM) depolayabilen ve belirlenen bir tetik seviyesi
aşıldığında yer sarsıntısını ölçmeye başlayan bu cihazlardaki deprem kayıt bilgileri uzaktan kontrol (dial-up)
yoluyla merkeze çekilmektedir. (3), (4): GSR-16 ve GSR-18; 16 ve 18 bit’lik dijital çeviricisi olan, aldığı kaydı hafızasında sakladıktan sonra
otomatik olarak belirtilen telefon numarasını modemi vasıtasıyla arayabilen üç eksenli güç dengeli (force-
balance) algılayıcıya sahip, 120 dB duyarlıklı ve GPS ile uyumlu ivme ölçerlerdir.
226
EK-II. Sondajlı jeofizik çalışmalarıyla elde edilen verilere göre hazırlanan ve Türkiye’deki DAD’ne bağlı KYHK istasyonlarının
zemin özelliklerini gösteren düşey kesitleri (Ölçek: Herbir kesit üzerinde derinlik -metre- olarak verilmiştir)
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi
Kum
(Kum)
Kum
(kN/m3)Vs
(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Kil
Çakıl
Kum
296
824
615
333
824
650
750
18,64
20,60
18,64
15,70
20,60
18,64
18,64
-8
-22
-37
-48
-65
LOKASYON 1
γ
Çakıl
-8
Az çakıllı kum
-22
- 11
-37
-48
-65Kuyu Tabanı(Az çakıllı kum)
Az kumulu çakıl
Çok az kumlu siltli çakıl
Çakıllı siltli ince kum
Az çakıllı kumlu kil
Az killi kumlu çakıl
Az killi çakıllı kum
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi (kN/m3)Vs
(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Silt
Kum
LOKASYON 2
Kum
Kum
Çakıl
Kum
Çakıl
(Ana Kaya)
-6
-21-23
-36
-51
-59
-63
Kum
333
536
667
520
1071
471
571
875
γ
Az killi çakıllı kum
Bloklu çakıllı killi kum
Killi kum
Bloklu kumlu çakıl
Çakıllı kumlu silt
Killi çakıllı iri kum
Çakıllı killi kum
Çakıllı killi iri kum
Çakıllı siltli kum
Killi kum
Kumlu çakıl
Kayaç kırıntısıKuyu Tabanı(Ana Kaya)
Killi çakıllı kum
-6
-4
-21-23
-36-38
-42
-48
-51
-59
-63
-72
18,64
18,64
20,60
16,7
18,64
18,64
18,64
25,51 1500
20,60
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Kil
Kum
-4
-8
-16
-25
-56
-53
-75
Kil
Kil
Kum
Kil
(Kum)
LOKASYON 3
250
625
875
750
714
800
15,70
18,64
15,70
18,64
15,70
18,64
15,70
18,64Kuyu tabanı
750
1000
γ
Kum
-97
Çakıllı kumlu kil
KumÇakıllı killi kum
- 4
-8-6
-16-14
-18
-21
-25-27
-36
-47
-53
-56
Az çakıllı kumlu kil
Çakıllı kil
Kumlu Kil
Kil
Kömürlü kumlu kil
Siltli killi kum
Çakıllı kumlu Kil
Killi kum
Kumlu Kil
Killi kum
Kumlu Kil
Killi kum
Kumlu Kil
Orta sertlikte kumtaşı/kiltaşıKuyu tabanı
-75
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m)Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Çakıl
LOKASYON 4
-4Kum 250
615
1500
18,64
20,60
25,51(Ana Kaya)
-2-4
-8
-12
Killi kumKilli çakıllı kum
Killi çakıl
Çakıl
Killi çakıl
γ
Kuyu Tabanı Kuyu Tabanı(Ana Kaya)
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi
Kum
(kN/m3)Vs
(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Kil
LOKASYON 5
-5
-78
-75
Çakıl
Kum
Çakıl
Kum
Silt
Kum
Kil
Kil
(Kil)
333
840
667
500
556
500
1000
968
600
680
700
20,60
18,64
15,70
20,60
18,64
16,68
18,64
15,70
18,64
15,70
15,70
Kumlu çakıl
γ
Kuyu Tabanı(Kil)
Kill i kum
Kumlu çakıl
Kumlu çakıl lı kil
K ill i çakıl lı kum
Silt
Çakıllı kil l i kum
Kumlu kil
K ill i kum
Kumlu kil
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 6
Kil
Kum
Çakıl
Kil
Kil
Çakıl
Ana Kaya-51
200
700
500
750
211
643
750
1500
15,70
18,64
20,60
15,70
20,60
15,70
20,60
-5
-12
-17
-24
-33
Çakıl
Ana Kaya
Kumlu kilÇakıllı kumlu kil
Killi çakıllı kum
Bloklu çakılKilli çakıl
Kil
Killi çakıl
Çakıllı kumlu kil
Bloklu killi çakıl
Killi çakıl
Bloklu çakıl
Kumlu çakıl
γ
-5
-2
-12
-17
-14
-24
-33
-37
-41
-45
-51 25,51
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m)
Tanım Derinlik (m ) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Çakıl
LOKASYON 7
Kum
Kuyu Tabanı
-6Kum
Kil
Kil
Kum
500
429
333
600
500
650
600700
18.64
15.70
15.70
18.64
15.70
18.64
20.60
18.64
Kil
γ
Çakıllı kumlu kil
Kumlu kil
Çakıllı kum
Killi kum
Çakıllı kum
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı kum
Kumlu çakıl
Çakıllı kum
Killi kum
Kuyu Tabanı(Kum)
(Kum)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi M odelde K ul lanılan Kuy u Stratigraf isi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 8
-6
- 9 5
-100
-90
-80
-70
-60
-50
-40
-30
-20
-10
-22-25-28
-57
Çakıl
SiltÇakıl
Kum
Kil
Kum
Çakıl
Kuyu tabanı
353
696
500750
967
750
732
500
550
20,60
20,60
16,6820,60
18,64
15,70
18,64
20,60
20,60
Siltli kumlu çakılKumlu çakıl
Siltli kumlu çakıl
Çakıllı kumlu silt
Kumlu çakıl
Çakıllı kum
Kum
Siltli kumÇakıllı kumlu kil
Çakıllı kum
Siltli kum
Çakıllı kum
Killi kum
Kumlu çakıl
Siltli kumlu çakıl
Kuyu tabanı(Çakıl)
γ
Çakıl
(Çakıl)
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m)
Tanım Derinlik (m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 9
-8
-13
-23
-29
-36
-43
-53
-74
-95
400
1000
769
500
700
875
909
1063
800
1050
Ku m
Ki l
Ku m
K i l
Kum
Ki l
Ku m
Sil t
Ki l
Kum
18,64
15,70
18,64
15,70
18,64
15,70
18,64
16,68
15,70
18,64
γ
Çakıllı kum
Çakıllı killi kum
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı killi kum
Killi kum
Kumlu kil
Killi kum
Çakıllı killi ku m
Kumlu kil
Killi çakıllı kum
Çakıllı killi ku m
Çakıllı silt
Kumlu kil
Çakıllı killi kum
Çakıllı ku m
Killi kum
Kuyu tabanı(Kum )
Kuyu tabanı(Ku m)
18,64 1100
Modelde Kullanılan Kuyu Stratigraf isi
(m/s)
1081
1000
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 10
Çakıl
Kum
Çakıl
Kum
Ki l
-8
-18
667
556
800
909
20,60
18,64
20,60
18,64
15,70
18,64
γ
Kill i kumlu çakıl
Ki lli çakıll ı kum
Kill i kumlu çakıl
Kumlu kil li çakıl
Ki lli kum
Kill i çakıl lı kum
Çakıllı kil li kum
Kill i çakıl lı kum
Kumlu çakıll ı ki l
Çakıllı kumlu ki l
Ki lli kum
Kuyu tabanı
Kuyu tabanı(Kum)
(Kum)
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 11
-12
-22-24
-34
-44
-51
-78
-95
Kum
Kum
Kil
Kum
Çakıl
Kil
Marn
500
714
500
833
1000
1167
844
692
18,64
20,60
18,64
15,70
18,64
20,60
15,70
21,58
Çakıl
γ
25,51 1500
Çakıllı kum
Çakıl
Kumlu çakılÇakıllı killi kum
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı kum
Çakıllı killi kum
Çakıl
Kumlu kil
Kumlu kil
Kil
Çakıllı kumlu kil
Marn
Kuyu tabanıKuyu tabanı
(Kaya)(Kaya)
Çakıl boyutu kayaç kırıntısı
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 12
Kil
Kum
Kil
Kum
Kil
-16-18
-38
-86
Kuyu tabanı-97
400
500
488
880
867
667
750
15,70
18,64
15,70
20,60
18,64
15,70
15,70
Çakıl
γ
Çakıllı kumlu kil
Kumlu kil
(Kil)Kuyu tabanı(Kil)
Çakıllı killi kum
Çakıllı kumlu kil
Kumlu killi çakıl
Killi çakıllı kum
Çakıllı killi kum
EK-II. (Devamı)
Derinlik (m)
0
-10
-20
-40
0
Tanım Derinlik (m ) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 13
Kil
Tüfit
Marn
Kum
ÇakılÇakıl boyutu kırıntı
(Kaya)
167
720
833
818
833
571
1500
15,70
15,70
21,58
20,60
18,64
20,60
25,51
Çakıl
(Kaya)
Çakıllı kil
Tüfit
Kiltaşı/Marn
Killi çakıl
Çakıllı kum
Kuyu tabanı
γ
Kuyu tabanı
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 14
KilKum
Kil
Kum
Kil
Kum
Çakıl
Kil
Kum
400364
417
750
750
1000
600
800
800
818
1500
-2
-6
-22
-28
-32
-38
-42
-95
15,7018,64
15,70
18,64
15,70
20,60
18,64
20,60
15,70
18,64
25,51
Çakıl
γ
-96
Çakıllı siltli kil
Çakıllı kum
Çakıllı kil
Çakıllı killi kum
Çakıllı kumlu kil
Kumlu killi çakıl
Çakıllı killi kum
Kumlu çakıl
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı siltli kum
Killi çakıllı kum
Çakıllı siltli kum
Kuyu tabanı(Kaya)
Kuyu tabanı(Kaya)
Çakıl boyutu kırıntı
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 15
Kum
-8
-18
-58
-67
Kum
Çakıl
Çakıl
Kuyu tabanı(Çakıl)
400
667
625
650
850
18,64
18,64
20,60
20,60
20,60Kuyu tabanı(Çakıl)
Killi çakıllı kum
Bloklu çakıllı kum
Çakıllı kum
Kumlu çakıl
Çakıl
Kumlu çakıl
Çakıl
Kumlu çakıl
Çakıl
γ
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m)Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 16
Kum
Kil
Kil
Kil
Kil
-5
-13
-33
-53
-73
-93 Kuyu tabanı(Kil)
357
500
800
833
556
1000
1100
18,64
20,60
15,70
15,70
15,70
15,70
15,70
Çakıl
γ
Kuyu tabanı(Kil)
DolguKilli çakıllı kum
Killi çakıl
Kumlu çakıl
Sütlü kahve renkli kil
Yeşilimsi-mavi kil
Kumlu kil
Çakıllı kil
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı kil
Kil
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı kil
Kumlu kil
Çakıllı kil
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 17
Çakıl
-72
38520,60
Çakıl
Çakıl
Çakıl
Çakıl
Çakıl
Çakıl-blok
Kuyu tabanı(Kaya)
417
400
667
625
526
480
1000
20,60
20,60
20,60
20,60
20,60
25,51
25,51Kuyu tabanı(Kaya)
Gri renkli çakıl
Gri-siyah renkli çakıl
Bej renkli çakıl
Bej renkli çakıl
γ
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanı lan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-30
-40
-50
-60
-70
-90
-100
LOKASYON 18
-10
-20
-6
-18
-52
-84
Kil
Kum
316
667
810
Kum 842
1500
15,70
18,64
15,70
18, 64
25,5
Kil
-84
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı killi kum
Kumlu kil
Çakıllı kum
Killi kum
Çakıllı killi kum
Çakıllı kum
Kuyu tabanı(Kaya)
Bloklu killi çakıllı kum
γ
Kuyu tabanı(Kaya)
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m)Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 19
Kum
-8
-14
-24
-34
-44
-54
-64
-74
-84
-96
Kil
Kil
Kil
Kil
Kil
Kil
Kil
667
857
1111
455
833
769
1000
1000
769
1200
15,70
18,64
15,70
15,70
15,70
15,70
15,70
15,70
15,70
25,51
KilÇakıllı kumlu kil
Çakıllı kum
Çakıllı kumlu kil
Kumlu kil
Çakıllı kumlu kil
Kumlu çakıllı kil
Çakıllı kumlu kil
Killi kumlu çakıl
Çakıl boyutu kayaç kırıntısıKuyu tabanı(Kaya)
Kuyu tabanı(Kaya)
γ
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 20
-12
-18
-36
-65
Silt
Kum
Çakıl
Çakıl
Kuyu tabanı(Çakıl)
571
400
692
750
850
16,68
18,64
20,60
20,60
20,60Kuyu tabanı(Çakıl)
Killi çakıllı silt
Çakıllı kum
Bloklu kumlu çakıl
Siltli kumlu çakıl
γ
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Çakıl
LOKASYON 21
-4Kum
-32
Çakıl
364
718
400
1500
18,64
20,60
20,60
25,51
Killi kum
Çakıl boyutu kayaç kırıntısı
Killi kumlu çakıl
Kuyu tabanı(Ana kaya)
Kuyu tabanı(Ana kaya)
γ
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 22
-8
-18
-24
-32
-36
-52
-62
-86
308
588
667
1000
1000
941
909
1000
1067
1200
21,58
15,70
Marn
Kil
Silt
Silt
Marn
Kil
Marn
Kil
Kil
Kuyu tabanı(Kil)
16,68
16,68
21,58
15,70
21,58
15,70
15,70
15,70Kuyu tabanı(Kil)
Marn
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı silt
Kumlu silt
Marn
Kumlu kil
Marn
Kumlu kil
Çakıllı kumlu kil
Kumlu kil
Çakıllı kil
γ
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 23
-12
-18
-44
-95
Kil
Kum
Kil
Kum
Kil
Silt
Kil
ÇakılKuyu tabanı(Çakıl)
667
667
500
769
933
842
1000
714
1200
15,70
18,64
15,70
18,64
15,70
16,68
15,70
20,60
20,60
γ
Kuyu tabanı(Çakıl)
-95
Çakıllı kumlu kil
Kumlu çakıllı kil
Çakıllı killi kum
Killi kumKumlu çakıllı kil
Killi çakıllı kum
Çakıllı kumlu kil
Kumlu çakıllı kil
Çakıllı kumlu silt
Kumlu silt
Çakıllı kumlu siltKilKumlu kilKumlu çakıllı kil
Çakıllı kumlu kil
Kumlu kil
Çakıllı kumlu kil
Çakıl
Bloklu çakıl
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 24
-12
-29
-62
-2 Çakıl
Silt
Kum
Kuyu tabanı(Kum)
20,60
18,64
16,68
18,64
18,64
Kum
γ
535
600
456
387
256
Kuyu tabanı(Kum)
Bloklu çakıl
İnce kum
Kumlu silt
Fosil kavkılı kumlu silt
Fosil kavkılı kum
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 25
-10-12
-20-18
-30-31
-36
-40
-50
-2Kum
Kum
Kil
ÇakılKuyu tabanı(Çakıl)
375
263
444
675
750
800
18,64
18,64
18,64
15,70
20,60
20,60
Kum
γ
Kuyu tabanı(Çakıl)
Çakıllı kum
Fosil kavkılı kum
Killi çakıllı kum
Çakıllı kil
Çakıl
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 26
Kum
Kil
Kum
Kil
Kuyu tabanı(Kil)
-38
-44
-94
455
667
750
794
1200
18,64
15,70
18,64
15,70
25,51
Kuyu tabanı(Kaya)
Çakıllı killi kum
Killi kum
Kumlu kil
Kil
Kumlu kil
Kil kiltaşı
Killi kumKum/kumtaşı
Kumlu kil
Kil/kiltaşı
K il
Kumlu kil
Kil
Kil/kiltaşı
Kil
γ
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 27
-8
-24
-36
-52-54
Kil
Kum
Kil
Çakıl
Kil
Çakıl
Kil
Kuyu tabanı(Kil)
727
842
500
600
941
500
851
1250
15,70
18,64
15,70
20,60
15,70
20,60
15,70
15,70
γ
Kuyu tabanı(Kil)
Çakıllı kumlu kil
Kil
Kum
Fosil kavkılı çakıllı kum
Çakıllı kumlu kil
Kumlu killi çakıl
Çakıllı kil
Çakıllı kumlu kil
Kumlu killi çakıl
Çakıllı kumlu kil
Kumlu kil
Çakıllı kumlu kil
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m ) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 29
-4Kum
Kil
Çakıl
Kuyu tabanı(Kaya)
286
548
800
1000
1500
18,64
20,60
15,70
20,60
25,51
Çakıl
γ
Kuyu tabanı(Kaya)
Bloklu çakıllı kum
Kumlu çakıl
Bloklu kumlu çakıl
Kumlu çakıllı kil
Bloklu killi kumlu çakıl
Killi kumlu çakıl
Bloklu seviye, kum ve çakılboyutu kırıntılı malzeme
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 30
-8
-14
-27
-34
Kil
Kum
Kil
Kum
Çakıl
Kuyu tabanı(Kaya)
364
125
520
350
600
1000
15,70
18,64
15,70
18,64
20,60
25,51
γ
Kuyu tabanı(Kaya)
Çakıllı kil
Çakıllı killi kum
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı killi kum
Kum ve çakıl boyutu kırıntı
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 31
-4
-14
-24
-34
-44
-65
Çakıl
Kum
Kum
Kum
Kum
Kum
Kuyu tabanı(Çakıl)
143
833
667
667
625
750
900
20,60
18,64
18,64
18,64
18,64
18,64
20,60
γ
Kuyu tabanı(Çakıl)
Siltli kumlu çakılÇakıl
Siltli çakıllı kum
Bloklu çakıllı kum
Killi çakıllı kum
Killi kumlu çakıl
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 32
Çakıl
Kum
Kil
Marn
Kum
Marn
Kum
Kil
Kum
375
429
676
667
1080
600
636
833
444
900
20,60
18,64
15,70
21,58
18,64
21,58
18,64
15,70
18,64
18,64
-6
-34-36
-63-65
-73
-78
γ
Kuyu tabanı(Kum)
Kuyu tabanı(Kum)
Killi kumlu çakıl
Killi çakıllı kum
Çakıllı kumlu kil
Marn
Çakıllı kumlu kil
Marn
Killi kum
Kumlu kil
Killi kum
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 33
-6
-25
-34
-42
-49
Kum
Kum
Silt
Kum
Kil
Çakıl
231
625
875
346
889
700
Kuyu tabanı(Kaya)
1200
18,64
18,64
16,68
18,64
15,70
20,60
20,60
γ
Çakıllı siltli kumKilli çakıllı kumÇakıllı siltli kumKilli çakıllı kum
Kumlu çakıllı silt
Çakıllı killi kum
Çakıllı siltli kum
Çakıllı kumlu kil
Kumlu çakıl
Çakıl boyutu kırıntı
Kuyu tabanı(Kaya)
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m) Tanım Derinlik
(m) Stratigrafi Tanım
Kuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 34
-2
-12
-16-19
-24
-32
-44
-51
-61
-84
-96
Çakıl
Kum
Çakıl
Kum
Kil
Çakıl
Kil
Kum
Kil
Kum
Kil
Kum
Kuyu tabanı(Kum)
143
714
471
375
263
444
400
583
769
360
609
706
800
20,60
18,64
20,60
18,64
15,70
20,60
15,70
18,64
15,70
18,64
15,70
18,64
18,64
γ
Kuyu tabanı(Kum)
Kumlu killi çakıl
Çakıllı kum
Çakıllı killi kum
Killi kumlu çakıl
Çakıllı killi kum
Çakıllı kumlu kil
Killi kumlu çakıl
Kumlu killi çakıl
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı kumlu kilKumlu kil
Killi kum
Killi kumlu çakıl
Kumlu kil
Çakıllı killi kum
Killi kum
Çakıllı kumlu kil
Killi kum
Çakıllı killi kum
Killi kum
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı(Marn) -102 m
0
Der in lik (m) Tanım Derinl ik
(m) Stratigraf i Tanım
K uyunun Orj inal Stratigraf isi M odelde Kullanılan K uyu StratigrafisiLOKA SYON 35
Stratigrafi
Çakıl l ı kumlu Si l t
Çakıl l ı kumlu si l tÇakıl l ı kum
Çakıl l ı kumlu k il
Çakıl l ı kum
Çak ıll ı kumKumlu si l tl i çakıl
Kumlu çakıl l ı sil t
Çakıl l ı si l tl i kum
Çakıl lı kumlu ki l
K i l
Si l tl i k um
K umlu sil t
M arn
M arn
K umSi l tÇakıl
Si l t
K i l
K um
K i l
Kum
M arn
(kN/m3)Vs
(m/s)
500381
533
625
696
680
533
688
625
18,64
20,6
16,68
15,7
16,68
18,64
15,7
18,64
21,58
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
γ
Kuyu Tabanı(Marn) -120 m
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
- 40
0
Derinlik
Derinli iyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
(m.)Tanım k
(m.)Stratigraf Tanım
KuLOKASYON 36
Stratigrafi(kN/ 3
Vs)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik Derinlik inun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullan ılan Kuyu Stratigrafisi
(m.)Tanım
(m.)Stratigraf Tan ım
KuyuLO KA S YO N 37
Stra itigraf
Kum
(kN/m3m ) (m/s
500
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-42
γ)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100-120
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-7 0
-80
-90
-102 m.
Çakıllı killi kum
Siltli kum
Çakıl
Çakıl
Çakıllı kum
Çakıllı killi kum
Çakıllı kum
Kumlu çakıl
Killi çakıl
Bloklu kumlu çakıl
Çakıllı kum
Kumlu kil
Çakıllı killi kum
Çakıllı killi kum
Killi çakıllı kum
Çakıllı killi kumÇakıllı kum
Killi kumlu çakıl
Çakıllı killi kum
Çakıllı kum
Çakıl
Kum
Çakıl
Kum
Kum
Çakıl
Kum
Kum
429
500
571
667
886
615
706
800
18,64
20,6
18,64
20,6
18,64
18,64
20,6
18,64
1000
γ
Dolgu malzemesi
Çakıllı ve killi yamaç molozu
Killi yamaç molozu
Çakıllı kumlu kil
Killi kumlu çakıl
Killi çakıllı kumKilli kum
Siyah ve yeşil renkli çakılve kum boyutu kırıntı
Yeşilimsi kahve çakılve kum boyutu kırıntı
-42
417
750
400
667
1100Kaya
Yamaç molozu
Kil
Çakıl
Kum
Yamaç molozu
22,00
15,7
20,6
18,64
22,00
25,50
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlikyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
LOKASYON 38
(m.)Tanım Derinlik
(m.)Stratigrafi Tanım
KuStrat
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik (m.)
Tanım Derinlik (m.)
Stratigrafi TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
LOKASYON 39
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Çakıllı killi / siltli kum
Siltli bloklu çakıl
Kumlu siltli kil
Marn
Kumlu siltli kil
Marn
Kil
Killi kum
Siltli kil
Kumlu siltli kil
Marn
MarnKuyu tabanı
Kum
Çakıl
Kil
Marn
Kil
Marn
Kil
Kum
Kil
Marn
Marn
353
556
833
800
885
700
833
800
843
925
1200
18,64
20,6
15,7
21,58
15,7
21,58
15,7
18,64
15,7
21,58
21,58
γigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100-120
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Kil
Kum
Kil
Kil
Kil
Kil
Kil
373
571
474
632
926
1000
1100
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı killi kum
Çakıllı kumlu kil
Kil (mavi)
Kil (yeşil)
Siltli kumlu kil
15,7
15,7
18,64
15,7
15,7
15,7
15,7Kuyu Tabanı
γ
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m.)
Tanım Derinlik (m.)
Stratigrafi TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Çakıllı kumlu killi silt
Çakıl
KumKumlu çakıllı kilÇakıllı killi kumKumlu çakılÇakıllı kumKumlu çakıl
Çakıllı kumKilli çakıllı kumÇakıllı kum
Çakıllı kum
Killi kum
Kumlu kil
Çakıllı killi kum
Kumlu kil
Siltli kum
Killi kumMarn
Siltli kumMarn
Çakıllı siltli kum
571
526
810
1000
929
918
1200
Silt
Çakıl
Kum
Kil
Kil
Kum
Kil/Marn
16,68
20,6
18,64
15,7
15,7
18,64
15,7
Kuyu tabanı96 m. 96 m.
γ
LOKASYLOKASYON 40
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik (m.)
Tanım Derinlik (m.)
Stratigrafi TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
ON 41
Stratigrafi
Silt
Kum
(kN/m3)Vs
(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
350
614
600
667
725
883
700
782
833
1000
Kum
Çakıl
Kum
Silt
Kum
Silt
Kum
Çakıl
Çakıllı kumlu killi silt
Killi çakıllı siltli kumKilli siltli kumÇakıllı siltli kum
Killi kumlu siltli çakıl
Çakıllı siltli kumKumlu çakılÇakıllı siltli kum
Çakıllı siltli kum
Kumlu siltli çakılÇakıllı kumlu silt
Siltli kumKilli kumlu silt
Çakıllı killi kumlu silt
Killi siltli kum
Kumlu çakıl
Çakıllı siltli kum
Siltli killi kumSiltli kum
16,68
18,64
20,6
18,64
16,68
18,64
16,68
18,64
20,6
18,64
Kuyu tabanı
γ
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik Derinlik inun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
(m.)Tanım
(m.)Stratigraf Tanım
KuyuStrat iigraf
(kN m3Vs
(m/ ) /s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 42
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlikyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
LOKASYON 43
(m.)Tanım Derinlik
(m.)Stratigrafi Tanım
KuStra itig raf
(kN/m3)Vs
(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
24 m.
333
500
500
600
750
Kil
Kum
Kil
Çakıl
Çakıl24 m.
Çakıllı kumlu kilSiltli kumlu kilKilli kumÇakıl
Çakıllı kumlu kil
Blok/Çakıl (kırıntı)Bloklu çakıllı kilBlok/çakıl (kırıntı)
Ofiyolitik kaya kırıntısı
15,7
18,64
15,7
20,6
20,6
γγ
96 m.
Çakıllı kumlu siltÇakıllı kumlu siltliyamaç molozu
Yamaç molozu ve çakıl
Yamaç molozu
Yamaç molozu ve çakıl
Yamaç molozu
Çakıl
333
545
515
583
629
700
Yamaç molozu
Çakıl
Yamaç molozu
Çakıl
Yamaç molozu
Çakıl
22,00
20,6
22,00
20,6
22,00
20,6
Çakıl 800
96 m.Kuyu Taban ı
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik (m.)
Tanım Derinlik (m.)
Stratigrafi TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
LOKASYON 44
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Killi/siltli kumlu çakılÇakılKumlu çakıl
Çakıllı kum
Çakıllı kumlu (killi) silt
Çakıllı killi+siltli kum
Killi+siltli kumlu çakıl
Kumlu killi silt(Marn bantları içeriyor)
Kil/Marn tabakaları
96 m.Kuyu tabanı
500
409
500
548
678
835
1000
Çakıl
Kum
Çakıl
Silt
Kil
Marn
96 m.
20,6
18,64
20,6
16,68
15,7
21,58
γ
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik (m.)
Tanım Derinlik (m.)
Stratigrafi TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi
LOKASYON 45Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100Kuyu Tabanı96 m.
Kum 259
Kil 457
Çakıl 957
Çakıl 667
Çakıl 1000
Çakıllı kumlu killi silt
Çakıllı killi/siltli kum
Kumlu kilÇakıllı kumlu kil
Plastik kil
Kumlu kilKilli kum
Kumlu çakıl
Killi kumlu çakıl
Bloklu çakıl
Killi çakıl
Çakıl
Killi kumlu çakıl
Az kumlu çakıl
Killi kumlu çakıl
Kumlu çakıl
Killi kumlu çakılKumlu çakıl
18,64
15,7
20,6
20,6
96 m.
γ
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik Derinlik iyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
(m.)Tanım
(m.)Stratigraf Tanım
KuLOKASYON 46
Stratigrafi(kN m3)
Vs(m )
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik (m)
Tanım Derinlik (m)
Stratigrafi TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
LOKASYON 47
Str/ /s
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
28 m.
-15
-11
- 2
- 6
28 m.Kuyu Tabanı
Kum
Silt
Çakıl
Silt
Çakıl
Çakıl
367
571
576
667
800
1000
18,64
16,68
20,6
16,68
20,6
Bloklu çakıllı siltli kumSiltli kumBlok çakıl kırıntısı(kum boyutu)Bloklu killi siltKilli siltli çakıl
Bloklu killi silt
Killi çakıl
Çakıl
γ atigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
96 m.
Çakıllı kumlu marnÇakıl
Çakıllı kumlu kilMarn
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı kumlu kil/marn
Kumlu kil
Çakıllı killi kum
Kumlu çakıllı kil
Çakıllı kumlu kil
Kumlu kil
Kumlu çakıllı kil
Kumlu siltli kil
Çakıllı killi kum
Kumlu kil
Çakıllı killi kum
Çakıllı kumlu kil
MarnÇakıl
Kil
Kum
Kil
Kum
Kil
Kum
Kil
96 m.Kuyu tabanı
500429
781
444
688
929
800
850
1000
21,5820,6
15,7
18,64
15,7
18,64
15,7
18,64
15,7
γ
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik Derinlik i (m)
Tanım (m)
Stratigraf TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
LOKASYON 48
0
-10
-20
- 40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik (m)
Tan ım Derinlik (m)
Stratigrafi TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
LOKASYON 49
StratStra itigraf(kN m3)
Vs(m )/ /s
γ igrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30 -30
-50
-60
-80
-90
-100
-10
-20
-40
-50
-60
-80
-90
-100
-70 -70-7
uyu ta
Çakıllı kumlu silt
Siltli kil
Silt
Siltli kil
Kil
Kiltaşı-Marn-Silttaşıardalanması
2 72 m.K banı
- 6
-13
-18
- 55
429
727
400
833
778
1050
1200
Silt
Kil
Silt
Kil
Marn
Kil
Kumtaşı(Kaya)
16,68
15,7
16,68
15,7
21,58
15,7
72 m.
-30
-50
-60
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-80
-90
-100
-70 -70
Çakıllı kumlu killi siltSiltli kumSiltli kum
Siltli kil/marn
Marn
Marn
Kil
Çakıllı kumKumlu kil
Killi kum
Çakıllı kumSiltli kumÇakıllı killi/siltli kumiltli kum
KumÇakıllı siltli kum
Siltli çakıllı kum
Kumlu killi çakıl
Killi siltli çakıl
Çakıllı kumlu kil
Killi kum
Kil
S
SiltKum
Marn
Kil
Marn
Kil
Kum
Çakıl
Kil
Kum
333385
563
560
733
600
800
833
750
900
16,6818,64
21,58
15,7
21,58
15,7
18,64
20,6
15,7
18,64
γ
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik Derinlik iyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
(m)Tanım
(m)Stratigraf Tanım
KuLOKASYON 51
Stratigrafi(kN m3)
Vs)
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlikyunun Orjinal Stratigrafi
(m)Tanım Derinlik
(m)Stratigrafi Tanım
Ku si Modelde Kullanılan Kuyu StratigrafisiLOKASYON 53
Stra i/ (m/s
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
DolguÇakıllÇakıllı siltli kum
Çakıllı killi kum
Killi çakıl
Killi kumlu çakıÇakıllı killi kumÇakıllı siltli kumKilli çakıllı kumKilli kumlu çakılÇakıllı siltli kumKumlu killi çakılKilli kumlu çakılÇakıllı killi kum
Killi kumlu çakılÇakıllı kumKumlu çakılÇakıllı kumKumlu kilÇakıllı killi kumKumlu kilÇakıllı killi kumKilli çakıllı kum
Siltli çakıllı kum
Çakıllı kumlu kil
Kum boyutunda kırıntı(Kaya)82 m.
γ tigraf(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-68 68 m.68 m.Kuyu tabanı
Kum
Çakıl
500
400
Kum 714
Kil 529
Çakıl 600
Kum 667
Şist kırıntıları(Kum ve çakıl) boyutu
Kaya 1000
758
18,64
20,6
15,7
20,6
18,64
25,50
ı kumlu silt
Killi çakıllı kuml
Silt
Çakıl
Kil
Kum
Kil
Çakıl
Kaya
400
508
588
769
833
787
1000Kuyu Tabanı82 m.
Kum 667
16,68
20,6
15,7
18,64
15,7
20,6
25,50
18,64
18,64
Killi siltli kumÇakıllı kuml
Killi siltli kumlu bloklu çakılKumlu bloklu çakılBloklu çakıllı kumKumlu çakıKilli siltli çakıllı kum
Çakıllı kum
Killi çakıllı kumÇakıllı kumKilli çakıllı kumÇakıllı kumlu kil
Kumlu killi çakıl
Killi kum
Çakıllı kum
Kum boyutu şistkırıntıları
Kum ve çakıl boyutuşist kırıntıları
Killi çakıllı kumÇakıllı kumlu kil
γ
u kilKilli siltli kumlu bloklu çakıl
l
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m)
Tanım Derinlik (m)
Stratigrafi TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
Stratigrafi(kN 3) )/m
Vs(m/s
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
LOKASYON 55
Killi siltli çakıllı kum Kum 44418,64Siltli çakıllı kumKumlu çakılÇakıllı siltli kum
Çakıllı killi siltli kumKumlu siltli çakılÇakıllı siltli kumKilli kumlu silt
Kum çakıl boyutu kırıntı
Kumlu çakıl kırıntıları
-26 26 m.Ana kaya
Çakıl
Kum
ÇakılKum
Kırıntılı seviye
26 m.Ana kaya
333
571
500625
700
1200
20,6
18,64
20,618,64
25,50-26
γ
0
-10
-20
- 40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik (m)
Tanım Derinlik (m)
Stratigrafi TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
LOKASYON 56
Stratigrafi
(kN/m3)Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-26-26
Kil
Yamaç molozuveya çakıl
Çakıl
Kaya
444
615
500
1000
15,7
22,00
20,6
25,50
e kil
Bloklu çakıllı kumlukırıntı(Serpantinit kırıntıları)
Blok / kaya kırıntıları
Kuyu tabanı
γ
Alter
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m)
Tanım Derinlik (m)
Stratigrafi TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
LOKASYON 57
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-24Kuyu tabanı
Çakıllı kumlu silt
Çakıl
Blok (çakıl ve kum boyutu kırıntı)
Çakıl ve kum boyutuşist ve kuvarsit kırıntıları
Silt
Çakıl
Blok /çakıl
Blok / Çakıl(Kaya)
667800
643
850-24
16,6820,6
20,6
25,50
γ
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m)
Tanım Derinlik (m)
Stratigrafi TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
LOKASYON 58
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Çakıllı kumlu siltli kil
Siltli çakıllı kum
Çakıllı kumlu kil
Killi kumlu çakılÇakıllı killi kum
Çakıllı kumlu kil
Killi kum
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı (kum+siltli) kil
Çakıllı siltli kumlu kil
Çakıllı kumlu siltli kilÇakıllı kumlu kil
- 96
Kil 545
Kum 800
Kil 875
Çakıl 750
Kil 500
Kum 667
833
923Kil
714
889
Kaya 1000
15,7
18,64
15,7
20,6
15,7
18,64
15,7
25,50
γ
EK-II. (Devamı)
0
-10
-20
-40
0
Derinlik (m)
Tanım Derinlik (m)
Stratigrafi TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
LOKASYON 60
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Siltli çakıllı kumAz çakıllı kumlu kilKilli çakıllı kumKumlu killi silt
Killi çakıllı kumKilli kumÇakıllı
0
-10
-20
-40
Kuyu Tabanı
0
Derinlik (m)
Tanım Derinlik (m)
Stratigrafi TanımKuyunun Orjinal Stratigrafisi Modelde Kullanılan Kuyu Stratigrafisi
LOKASYON 61
Stratigrafi(kN/m3)
Vs(m/s)
-30
-50
-60
-70
-80
-90
-100
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
-80
-90
-100
Çakıllı kumlu kilBloklu çakıllı kumÇakıllı kumlu siltli kilSiltli çakıllı kumÇakıllı kum
kumumÇakıllı siltli k
KumÇakıllı siltli killi kum
Az çakıllı az (killi+siltli) kum
Çakıllı siltli kum
Killi kum
Az killi kum
Kumlu kilKilli kumlu çakıl
Kum
(Killi+siltli) kum
Kum
Killi kumKum(Grimsi-siyah renkli)Killi kum
Çakıllı kumtaşı / kumKuyu tabanı
300750667571
714
800
8571000
923
950
1200
KumKilKum
Silt
Kum
KilÇakıl
Kum
Kum
Çakıltaşı(Kaya)
18,6415,718,6416,68
18,64
15,720,6
18,64
18,64
25,50
γ
Çakıllı kumlu kil
Çakıllı killi kum
Kumlu killi silt
Siltli kum
Çakıllı kumlu silt
Kumlu killi silt
Çakıllı killi kumlu silt
Kumlu siltli kilÇakıllı kumlu killi siltÇakıllı killi siltli kumÇakıllı siltli kum
Siltli çakıllı kum
Bloklu çakıllı kum(Kil / Marn bantları içeriyor)
-78Kuyu tabanı
Kil 375
Kum 586
Kil 571
Kum 656
Silt 675
Kum 726
Silt 857
Kil 889
Kum 1000
Çakıl1200
15,7
18,64
15,7
18,64
16,68
18,64
16,68
15,7
18,64
20,6
γ
ÖZGEÇMİŞ
Adıyaman’da 11.05.1967 tarihinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Adıyaman’da
tamamladı. 1990 yılında girdiği Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi
Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden 1994 yılında Jeoloji Mühendisi ünvanıyla mezun
oldu. Nisan 1995 – Ocak 1999 yılları arasında Pamukkale Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nde Araştırma Görevlisi olarak görev yaptı.
Ekim 1995 – Şubat 1998 yılları arasında, Pamukkale Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans öğrenimini
tamamladı. 1998 yılında Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde doktora
öğrenimine başladı. YÖK mevzuatı gereğince alınan bir kararla (35. Madde
kapsamında) kadrosu doktora süresince Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’ne
aktarıldı. 1999-2005 yılları arasında Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeoloji
Mühendisliği Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi olarak görev yaptı.
Uygulamalı Jeoloji bilim dalında çalışmakta ve jeoteknik, zemin mekaniği, zemin
dinamiği, mühendislik jeolojisi, mermer jeolojisi, jeolojik miras gibi konulara ilgi
duymaktadır. İngilizce bilmektedir. Uluslararası ve ulusal dergilerde yayınlanmış
makaleleri ve çeşitli bilimsel toplantılarda sunulmuş bildirileri bulunmaktadır.
E-posta adresi: [email protected], [email protected],