Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web...

309
DÖNEM : VII YASAMA YILI: 2009/II KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ CUMHURİYET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 20’nci Birleşim 15 Aralık 2009, Salı

Transcript of Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web...

Page 1: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

DÖNEM : VII YASAMA YILI: 2009/II

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

CUMHURİYET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

20’nci Birleşim15 Aralık 2009, Salı

Page 2: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

İÇİNDEKİLERSayfa

I.GELEN EVRAK 2341

II.ÖZEL GÜNDEM

2010 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısının görüşülmesi.

- Kurumsal 03 ; Başbakanlık Bütçesi. 2343

- Kurumsal 04 ; Dışişleri Bakanlığı Bütçesi. 2478

- Kurumsal 15 ; Hukuk Dairesi Bütçesi. 2531

2340

Page 3: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

GELEN EVRAKYAZILI SORU YANITLARI:

1. Cumhuriyetçi Türk Partisi Lefkoşa Milletvekili Sayın Dr. Sibel Siber’in sunmuş olduğu, Elektrik Santralları ve Elektro Manyetik Kirlilik Ölçümleri ile ilgili Yazılı Sorusuna (Y.S.No:24/2/2009) Ekonomi ve Enerji Bakanlığının Ek Yanıtı. (Başkanlığa Geliş Tarihi:15.12.2009) (Soru sahibine)

TEZKERELER:

2. Başbakanlığın, Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi gündeminde bulunan, 2009 Yılında Yasalaşan Bazı Yasaların Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Yasa Tasarısının (Y.T.No:48/2/2009) Komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:15.12.2009)

3. Başbakanlığın, Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi gündeminde bulunan, Sosyal Güvenlik (Değişiklik) Yasa Tasarısının (Y.T.No:52/2/2009) Komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:15.12.2009)

4. Başbakanlığın, Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi gündeminde bulunan, Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar (Değişiklik) Yasa Tasarısının (Y.T.No:53/2/2009) Komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:15.12.2009)

5. Başbakanlığın, Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi gündeminde bulunan, Gelir Vergisi (Değişiklik) Yasa Tasarısının (Y.T.No:56/2/2009) Komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:15.12.2009)

2341

Page 4: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

6. Başbakanlığın, Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi gündeminde bulunan, Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında (Değişiklik) Yasa Tasarısının (Y.T.No:57/2/2009) Komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:15.12.2009)

7. Başbakanlığın, Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi gündeminde bulunan, Gemilerle İlgili Harçlar ve Ücretler (Değişiklik) Yasa Tasarısının (Y.T.No:58/2/2009) Komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:15.12.2009)

8. Başbakanlığın, Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi gündeminde bulunan, İhtiyat Sandığı (Değişiklik) Yasa Tasarısının (Y.T.No:60/2/2009) Komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:15.12.2009)

2342

Page 5: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

-BİRİNCİ OTURUM-(Açılış Saati: 10.28)

BAŞKAN – Hasan BOZERKATİP – Mutlu ATASAYAN

BAŞKAN – Sayın Milletvekilleri; Cumhuriyet Meclisinin, 7’nci Dönem 2’nci Yasama Yılının, 20’nci Birleşimini açıyorum. Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır. Buyurun Sayın Katip.

(Ad okunarak yoklama yapıldı)

KATİP – Toplantı yeter sayısı vardır Sayın Başkan.

BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı vardır. Sayın milletvekilleri; şimdi gündem gereği görüşmelere geçiyoruz. Gündemimizin birinci kısmında Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları yer almaktadır. Ancak bu kısımda herhangi bir sunuş işlemi olmadığı için gündemimizin ikinci kısmına Özel Gündemde Yer Alacak İşler kısmına geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri; bu kısımda 2010 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısını görüşmeye devam ediyoruz. Şimdi bu çerçevede önce Kurumsal 03 Başbakanlık Bütçesinin görüşülmesine geçiyoruz. Başbakanlık Bütçesinin ödeneklerini okuyunuz lütfen.

KATİP – Kurumsal I. Düzey 03 Başbakanlık Bütçesi. II. Düzey. 01 Yönetim Hizmetleri. 01 Personel giderleri: (TL) 6 Milyon 792 Bin 920. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) 757 Bin 141. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderler (TL) 1 Milyon 892 Bin 200. 05 Cari Transferler (TL) 1 Milyon 417 Bin. 06 Sermaye Giderleri (TL) 5 Milyon 500 Bin. 07 Sermaye Transferleri (TL) yok. 08 Borç Verme (TL) yok. II Düzey Toplam (TL) 16 Milyon 359 Bin 261.

02: Bakanlar Kurulu Sekreterliği 01 Personel Giderleri (TL) 754 Bin 726. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) 18 Bin 694. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderler (TL) 43 Bin 590. 05 Cari Transferler (TL) yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) yok. 08 Borç Verme (TL) yok. II Düzey Toplam (TL) 817 Bin 10.

03: Devlet Planlama Örgütü 01 Personel Giderleri (TL) 3 Milyon 333 Bin 420. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) 71 Bin 856. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderler (TL) 1 Milyon 162 Bin 920. 05 Cari Transferler (TL) yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) yok. 08 Borç Verme (TL) yok. II Düzey Toplam (TL) 4 Milyon 568 Bin 196.

04: Personel Dairesi 01 Personel Giderleri (TL) 3 Milyon 32 Bin 45. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) 212 Bin 138. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderler (TL) 123 Bin 820. 05 Cari Transferler (TL) yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) yok. 08 Borç Verme (TL) yok. II Düzey Toplam (TL) 3 Milyon 368 Bin 3.

05: Kooperatif Şirketler Mukayyitliği 01 Personel Giderleri (TL) 3 Milyon 6 Bin 314. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) 13 Bin 588. 03 Mal ve Hizmet

2343

Page 6: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Alımları Giderleri (TL) 71 Bin 485. 05 Cari Transferler (TL) yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) yok. 08 Borç Verme (TL) yok. II Düzey Toplam (TL) 3 Milyon 91 Bin 387.

06: Devlet Basımevi 01 Personel Giderleri (TL) 2 Milyon 355 Bin 411. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) 52 Bin 371. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderler (TL) 205 Bin 635. 05 Cari Transferler (TL) yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) yok. 08 Borç Verme (TL) yok. II Düzey Toplam (TL) 2 Milyon 613 Bin 417.

07: Merkezi Mevzuat Dairesi 01 Personel Giderleri (TL) 257 Bin 574. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) yok. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderler (TL) 20 Bin 40. 05 Cari Transferler (TL) yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) yok. 08 Borç Verme (TL) yok. II Düzey Toplam (TL) 277 Bin 614. Kurumsal Toplamı (TL) 31 Milyon 94 Bin 888.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri Başbakanlık Bütçesi üzerinde söz isteyen var mı? Buyurun Ferdi Bey.

FERDİ SABİT SOYER (Gazi Mağusa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2010 Bütçesini görüşmeye devam ediyoruz. Bugün Başbakanlık Bütçesi görüşülecek. Elbette Başbakanlık bizim Anayasal sürecimiz de yürütmenin başıdır ve Cumhurbaşkanı’nın halk oyuyla seçilmesine karşın, Anayasal düzenimizde büyük ölçüde yürütme son derece önem taşımaktadır ve onun başı olan Başbakanlığın da genel olarak ülkeye bu anlamda belli bir düzen getirme konusunda görevi oldukça önemlidir. Şimdi ben dikkat ediyorum Sayın Başbakan görev aldıktan sonra, önemli ölçüde kendi politikasını ve kendi Hükümetinin icraatlarını anlatma yerine, büyük ölçüde bizi suçlayarak veya karalayarak yol yürüyeceğini zannetmektedir. Çeşitli vesilelerle bu gerginliğin ülkede yaşanmaması için özel gayret sarf ediyoruz. Ama ister istemez Sayın Başbakanın çeşitli açıklamaları, tutumları, davranışları, gerginliği kendisi olarak davet ediyor. Mesela bugün Halkın Sesi Gazetesinde Sayın Başbakanın bir röportajı var. Sayın Başbakan diyor ki “CTP sokaktaki adamı müdür atadı.” Bunu Başbakan söyler. Beş yıl, altı yıl bu ülkeye kamu hizmeti yürütmüş insanları böyle tanımlıyor Sayın Başbakan. “Sokaktaki adamı müdür atadı.” Bu sokak lakırdısı Sayın Eroğlu’nun ve üzülerek ilk defa kullanıyorum, ailesinin jargonuna girdi. Biz tabii pamuğa doğmadık. Asilzade soyundan da gelmiyoruz. Ve bunun ne maksatla kullandığını Sayın Eroğlu’nun çok iyi biliyorum. “Sokaktaki adamı müdür atadı” ifadesi kendinden farklı olanı aşağılamayı düşünen ve karşısındakini aşağılayarak yol yürümeye çalışan bir zihniyetin sonucudur. Ve diyor ki Sayın Eroğlu, “kamu düzeni bozuktu ve kamu düzeninin bozukluğu CTP döneminde devam etti ve bunun altında kadrolaşmalar oldu.” Şimdi bir toplumsal sorunu çözebilmek için tespiti yapmanız lazım. Ve buradan sorumluluk duyan insanlar ve sorumluluğu olan insanlar bunu ele alması lazım ve ciddi ciddi kendi sorumluluğunu da yüklenmesi lazım. Mesela bu Mecliste en fazla konuşulan konulardan bir tanesi sağlıktır, öbürü eğitimdir. Memlekette en fazla konuşulan iki konu budur. Ama hiç çözülmeyen iki sorun da budur Kıbrıs Sorunu gibi en fazla konuşulan. Sayın Eroğlu’ydu Başbakan. Yasada olmamasına rağmen doktorların mesaileri saat 13.00’e kadardır diyen, fiilen uygulamayı başlatan. Sayın Eroğlu’ydu Başbakan. Okullarda eğitimin saat 13.00’e kadar olmasını ve eğitimde öğleden sonra mesaisinin kaldırılmasını sağlayan Sayın Başbakan idi Eroğlu. Sayın Eroğlu’nun dönemindeydi. Bu 18 yıllık Başbakanlık dönemindeydi ve görevi devraldığımızda kamuda çalışan memurların yüzde 80’ninin III’üncü derecede olduğu ama maaş ve ücretlerinin baremlerinin topunda olduğu bir yapıyı yaratan onun Başbakanlığında olduğu

2344

Page 7: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

UBP hükümetleriydi. Bir kamu görevlisi işe girecek, hiçbir derece ilerlemesi almayacak ama maaş ve ücreti artacak otomatikman. Bütün bu dönemlerin Başbakanı Sayın Eroğlu’ydu. Kamu düzeninin bozukluğundan söz ediyorsa Sayın Eroğlu, önce bir aynaya bakması lazımdır. Günah çıkarmasını filan kastetmiyorum.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Aynaları çoktan kırdı.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Ama kendi sorumluluğunu yüklenerek eğer bir bozukluk varsa bunun giderilmesi için mesuliyeti, kendi sorumlu olduğu mesuliyeti başkasına yıkacak ve hakaret edecek bir tanımlama içerisinde olmaması gerekir. Biz hükümet olduk ve yasa yaptık. Ve dedik ki III’üncü derecede bulunan kamu görevlileri sınav usulüyle derece ilerleme hakkına kavuşmalıdır, çünkü böyle bir düzen olamaz. Ve yüzlerle, binlerle kamu görevlisine imtihan yapmak mümkün değildi ve kendi elimizle bunu esneterek ilk adımın sözlü olmasını sağladık sözlü sınavla. Ve yüzlerce, binlerce kamu görevlisi derece ilerlemesine sahip oldu. Kamu düzeninin bozuk olduğunu söyleyen bir Başbakan, 18 yıl kendisi Başbakanlık yapmışsa ve bunda önemli bir payı varsa ciddi bir şekilde, dört muhalefet partisinin kendisine sunduğu kamudaki verimliliği ve yeniden yapılandırılmayı ele almayı düşünen tasarıyı ve öneriyi dört elle sarılması lazımdır suçlama yerine. Yeni usul çıktı bu insanları gıyabında yargılamak ve infaz yapmak. Sayın Eroğlu’na hatırlatırım, bu Devlette peşin maaş uygulamasını seçim öncesi çift maaş dağıtmak için seçimleri almak için yapan ben değildim, kendisiydi. Ve peşin maaş uygulamasını bu memlekete getiren de kendisiydi, oy almak için yapan da kendisiydi. Daha sonra peşin maaş uygulamasını 2001 yılında ekonomik kriz nedeniyle kaldırılmasına dönük pakette kaldıran da kendisiydi. Sayın Eroğlu’na hatırlatırım, kamu görevine giriş, düzenlemede ve bütün pozisyonlarda ne olduğunu şekillendiren de kendisiydi. Kendisinin Başbakanlığı döneminde Üçlü Kararname Yasası değiştirildi ve Müdür ve Müsteşarların Üçlü Kararname kapsamı genişletilerek teknik daire Müdürlerinin de Üçlü Kararname kapsamına alınmasını sağlayan bizzat kendisiydi. Kamu düzeninden, bozukluktan söz ederse Sayın Eroğlu, bu sorumluluklarını alacak. Ve düzeltilmesini istiyorsa çamur atma siyasetine girmeden, bunun nasıl yapılacağıyla ilgili sana el uzatanlara ve seninle bu toplumsal sorunu paylaşmak isteyenlere saygı duyacaksın. Üçlü Kararname Yasasını bozan biz değildik Sayın Eroğlu. Bu kamu görevinin bozulmasının ana müsebbibi sizsiniz. Net söylüyorum. Müdürlük, partizanca insanlara müdürlük yaratmak için daireleri bölen de sizdiniz. Nerede gözüktüydü Sayın Eroğlu Kooperatif İşleri Dairesini ikiye bölesiniz, bir Mukayyitlik yaradasınız, bir de Kooperatif İşleri Dairesi yaradasınız o dönem. O dönem bunu yarattınız, bunu düzenleyen biz olduk. İki Daireyi birleştirdik. Makam yaradasınız diye Hayvancılık ve Tarım Dairesini ikiye böldünüz. Makam yaradasınız diye Su İşleri Dairesi, Jeoloji Dairesini yarattınız, ikiye böldünüz. Bütün bu kamu düzenindeki bu noktadaki pozisyonları belki genç insanlar hatırlamaz ve unutkanlıkta bir meziyet sayıldığı için bu memlekette, yapanlar da unutmayı seçer ve mesuliyeti kendi üstüne atar. Devletin hantal yapıya dönmesinin en büyük müsebbibi sizdiniz. Şimdi kolaydır başkalarını suçlamak ve “sokaktaki adamı müdür atadılar” diye tanımlama yapmak, siz asilzade, siz her şeyi bilen insanlar. Sizin dışınızda bulunan bütün insanlar hakaret edilmesi gereken mahluklar. Ve şikayet ediyor Sayın Eroğlu, “Tapu Dairesinde işler bozuktur, CTP bozdu bunu” diyor. Tapu Dairesinin Müdürünü siz atadınız, biz atamadık, biz değiştirmedik Tapu Dairesinin Müdürünü. Tapu Dairesinin Müdürü sizin atadığınız Müdürdür. Politik görüşünün de ne olduğunu herkes bilir Sayın Eroğlu. “Sokaktaki adamı Müdür atadılar” diyor ve arkasından da Tapu Dairesini örnek veriyor ve “Tapu Dairesinde işler bozuktur” diyor ve bununla ilgili “bu işi ya Tapu Dairesi Müdürü yapacak ya biz yapacağız.” Allah Allah, ne demek bu? Ne demek bu? Elbette siz yapacaksınız. Müdür, yasalar çerçevesindeki görevini yerine getirmekle mükellef olan bir amirdir. Bakan’a bağlıdır ve siyasi otoriteye bu çerçeve de şekillendirir. Ne

2345

Page 8: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

demek “ya Müdür yapacak ya ben yapacağım.” Yapamıyorsa alırsınız ona inanırsanız. Ve kendi yapmasını düşündüğünüz insana atarsınız, bu yetki sizde var. Şimdi kamuya dönük olarak kendinizi kurtarmak için Müdürü de atıyorsunuz ateşin içine, tehditle. Böyle bir kamu düzeni mi olur. Böyle bir kamu düzeni mi mümkündür. Böyle bir düzenleme mi mümkündür. Siz şunu söylediniz geçen gün, iki tane, üç tane mektup almış eski Başbakandan yeni Başbakan dediniz böyle fıkra anlattınız. Birinci fıkra, fıkradır evet. Birinci zarfı açmış “senden evvelkileri suçla” demiş. İkinci zarfı açmış “yanındakileri suçla” demiş kendine sıkışınca. E sen altı ayda, yedi ayda önce senden öncekileri başladın suçlamaya yedi ayda şimdi de yanındakileri başladın ateşe atasınız. Demek ki üçüncü mektubu okumana az kaldı. Üçüncü mektup da istifa ediyorum demektir. Yedi ayda, bir başladın önce kendinden evvelkileri suçlayasın, yedi ay dolmadan da, 8 ay dolmadan da başladın kendinle beraber olanları suçlayasın. Bu, olamaz böyle bir şey. Yani Sayın Başbakan bir daire müdürünü, bir Başbakan kamuoyu önünde yerden yere vuramaz. Çağırır ve konuşur, çünkü onun konuşma ve açıklama hakkı yoktur. Çağırır ve konuşur, düzelmezse gereğini yerine getirir. Siz yargısız infaz yapamazsınız. Bu demokraside mümkün değildir. Mümkün değildir. Elinizdeki güç, yetki ve selahati bu anlamda kullanamazsınız, mümkün değildir. Demokraside bu mümkün değildir. Kamu görevlisinin, hele bir müdürün, hele bir müsteşarın siyasi otoriteye dönük olarak açıklama yapma hakkı yoktur. Bir defa oldu bu. Bu da bizim, bizlerin demokratik hoşgörümüz nedeniyle bir pozisyon oldu. Doğru mu yaptık, yanlış mı yaptık onu da bilemem doğrusu ama çok da yanlış olduğuyla ilgili iddialara da katılmıyorum. Ama hala daha bu konuda bir kuşku var. Şu anda Bayrak Radyo Televizyon Kurumunun Müdürü olan Sayın Özer Kanlı, bizim dönemimizde düzenlediği televizyon programında programa başlamadan evvel BRT Müdürünü tenkit etti, eleştirdi. BRT Yönetimini tenkit etti BRT’den, eleştirdi. İnsanlar kızdı. Ve ben şunu söyledim arkadaşlara. Demokrasinin ne kadar gerekli olduğunu BRT’yi tek yanlı bir hale döndürenler de yaşadı madem, bu kadarla bu kalsın dedim. Şimdi biri yapsın bakalım BRT’de bunu, şişte kebap olur. Hele siz Başbakansınız, bir müdürü bu şekilde tenkit ettiğiniz zaman kamuoyuna aleni olarak, artık hiçbir daire müdürünün saygınlığı kalmaz. Hiçbir daire müdürünün saygınlığı kalmaz. Bu...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Burda durmaması lazım ki.

BAŞBAKAN DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) –Yani Dairede, Tapuda işler yavaş gider diye şikayetler var, biz de ... gönderdik ve araştırmasını yapıyor, incelemesini yapıyor süratlendirelim diye.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Bakın Sayın Başbakan, ben burada olanları konuşuyorum.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Dolayısıyla ben Müdürü...

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Burada açık bir şekilde şunu söylüyor. Bu işi ya Tapu Dairesi Müdürü yapacak ya biz yapacağız. 15 sene önce bina satın almış ama durduracaksın ya da ilgili bakan bu insanların paralarını kendi cebinden ödeyecek şeklinde. Bu şekilde zengin bakanımız da yok. Avcı dostları adına atamalar var. Ne demek Sayın Başbakan? Açıklamak zorundasın. Bu Müdürün Avcı dostları adına atama yaptığını söylersiniz?

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yok.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – E, kimi söylersiniz?

2346

Page 9: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ne alakası var? Yazan değişik yazdı, yanlış yazdı.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – E, tamam bunu açıklamak zorundasınız Sayın Başbakan. Yani kusura bakmayın.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Atamalar başkadır, o iş başkadır.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Bu, kimin Avcı dostu var da atama yaptı? Bunu açıklamak zorundasın.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Açıklarım.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – E, tabii açıklayacaksınız. Kolay değildir bu. Siz bir iddiada bulunacaksınız, insanları zan altında bırakacaksınız, sonra da açıklarım diyeceksiniz. Açıklamanıza açıklama da gelmesi lazım. Ve hiç hakkınız yoktur sizden evvel görev yapmış pek çok kamu görevlisini böyle bu şekilde sokaktaki adam diye tanımlamaya. Ben görevden aldım bir kısım müdürleri. Bir kısım müdürleri görevden aldım. Ama hiçbir zaman bu insanlarla ilgili ne bir kelime söyledik dışarıda, ne Meclisin içerisinde. Çünkü herkes bu ülkeye hizmet etmiş insandır bulunduğu görev. Beğensen de beğenmesen de, sevsen de sevmesen de kamu görevine girdi bir adam, sokaktaki adamı müdür atayamazsınız Sayın Başbakan. Kamunun içerisinden atanmalıdır müdürler. Ve atanan her müdür kamuya hizmet etmiş insandır ve bu ülkenin yurttaşıdır. Benimle aynı politik görüşte olmayabilir. Hepsi saygıdeğer birer insandır. Onun için bu konular son derece önem taşımaktadır. Bu bakımdan bu gerginlikleri kendinizi kurtarmak adına yaratmanız kesinlikle mümkün ve olanaklı değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Başbakanlık Bütçesinde böyle bir konuyla giriş yapmak beni son derece üzdü çünkü söylemek zorundayım. Ya demokratik hukuk devleti kuralları içerisinde yaşayacağız, ya da artık birbirimizi bu memlekette gördüğümüz yerde boğabilmek için karşılıklı kutuplaşmanın rezilane tartışmalarının içerisine gireceğiz. Bunu hiçbir zaman seçmemek lazımdır, hiçbir zaman.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Hükümetin Programına bakıyorum ve icraatlarına bakıyorum. Diyor ki, sayfa 5’te, “Hükümet büyük ölçüde halkı kucaklayan bir yapı oluşturduktan sonra, gelip” diyor ki, “ekonomimizi düzenleyecek olan yasalar, Avrupa Birliği normlarına uyum gözetilerek hazırlanacak ve sürece Ekonomik Sivil Toplum Örgütlerinin dahil edilmesine önem verilecek.” Hükümet Programı, sayfa 10. Ve diyor ki, “bu Hükümet ekonomik politikalarda şeffaflık, süreklilik, tutarlılık öngörülebilirlilik ve hesap verilebilirlik esas olacaktır Hükümetimizin çalışmalarında” diyorsunuz. Buna bağlı olarak diyorsunuz ki, “Başbakanlığa bağlı derhal bir Ekonomik Koordinasyon Kurulu kurulacaktır, işe böyle başlayacağız” diyorsunuz. Şimdi bakıyorum Hükümet Programınızın en temel noktalarından biridir bu. Bu Ekonomik Koordinasyon Kurulu Kuruldu mu?

BAŞBAKAN DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) – Tabii kuruldu.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Kamu oyuna açıkladınız mı?

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden)(Devamla) – Evet.

2347

Page 10: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Kimlerden müteşekkil olduğunu söylediniz mi? Görev, yetki ve esaslarının ne olduğunu ifade ettiniz mi? Bununla ilgili Sayın Başbakan ekonomiye şekil verecek olan bir Koordinasyon Kurulu kamu tarafından bilinmelidir. Kendinize göre kuramazsınız bir Koordinasyon Kurulunu.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden)(Devamla) – Kime göre kuracağız?

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Kendinize danışmanlık alabilirsiniz. Halka göre kuracaksınız. Çünkü ekonomi ve ekonominin koordine edilmesi bütün insanları ilgilendiren bir özelliktir. Kime aldınız siz bu Ekonomik Koordinasyon Kuruluna, kim bilir? Hangi kesimin temsilcisidir? Her kesimin temsilcisi var mıdır? bu Ekonomik Koordinasyon Kurulunuz da tarımcıların temsilcisi var mıdır? Bu Ekonomik Koordinasyon Kurulunuz da sanayicinin temsilcisi var mıdır? Bu Ekonomik Koordinasyon Kurulunuz da ticaretin, turizmcinin, inşaatçının temsilcisi var mıdır? Bu Ekonomik Koordinasyon Kurulunuz da çalışanların temsilcisi var mıdır? Çünkü ekonomi insan içindir. Kimse için değildir ekonomi. Ve ekonomi içerisinde farklı kesimler, zümreler, sektörler ve kesimler vardır. Eğer bir Hükümet Ekonomik Koordinasyon Kurulu oluşturacaksa, bütün kesimlerin dengeli bir temsiliyetini ve bütün kesimlerin bunun içerisinde kendisini bulacağı bir noktayı söyler. Ve ben dikkat ediyorum dünyanın dört bir tarafında ekonomiyle ilgili oluşan bu kurulların isimlerini kimler olduğunu, ne gibi alanlar olduğunu ve bunların alacağı kararların, kararların bütün ekonomiye ve insana şekil vereceği için de son derece dikkatle takip edildiğini biliyorum. Ve bununla ilgili pek çok nokta yaşanmaktadır. Bu Kurulun içerisinde bizim Kurumlarımızın olması gerekir temsilcilikleri. Yani YAGA’nın olması gerekir, DPÖ’nün olması gerekir, ilgili sektörlerdeki ilgili Bakanlıkların temsilcilerinin o sektör görüşülürken olması gerekir çünkü hepsi birbirine bağlıdır bunların. Dolayısıyla bunun için “kurdum” demek yetmiyor. Hangi kesimlerin temsilcilerin olduğunu bilmek gerekiyor. Eğer siz bu Kurulun içerisine tarımı tamamen gözden çıkarmayı düşünen belli bir kesimin temsilcisini alırsanız, sanayi ile onun dengesini kurabilecek, ticaret dünyasının dengesini kurabilecek bir konsensüs sağlayamazsınız. Bu, o zaman tek kanatlı uçmaya başlar ve inandırıcılığını kaybeder bu Kurul. Onun için bunu koymanız lazımdır.

Diğer bir nokta diyorsunuz ki, yasalarımızı diyor sürece ekonomik sivil toplum örgütlerinin dahil edilmesine önem verilecektir. Hangi yasanızın hazırlanmasında sivil toplum örgütlerini sürece dahil ettiniz? Buraya yazmak başka bir şey. Ama ben size bir şey söyleyeyim, Meclise sevk ettiğiniz bırakalım sivil toplum örgütlerinin bu sürece dahilini, Meclise sevk ettiğiniz yasaların çok önemli bir kısmını teknik kurullardan dahi geçirmeden getiriyorsunuz Meclise. Yani sivil toplum örgütlerini yasalar hazırlanırken sürece dahil etme konusunu yazdınız programa. Bunun yaşama geçmesini bir yere bırakalım, teknik kurulları dahi toplamadan ve sevk etmeden Meclise yasalar sevk ediyorsunuz.

SALİH İZBUL (Girne) (Yerinden) – Yasa da gelmez Başkan, kararları gelir ha.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Evet. Ve bu mümkün ve olanaklı değildir. Ve Teknik Kurula sevk edilmeden buraya gelen yasaların inandırıcılığı yoktur. Çünkü Teknik Kurullar ilgili birimler yanı sıra o alandaki sendikaların ya da sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle oluşmuş Anayasal ve yasal zorunluluk ilkesini getiren bir unsurdur. Budur. Bizim düzenimiz bozuk Sayın Başbakan. Bu düzen yalnız kamu görevlilerindeki çalışma ve verimlilikle ilgili bir nokta değil. Bu düzen her şeyden evvel bu Anayasal yükümlülükleri bir anlamda yerine getirmeyen ya da Meclisteki gücüne dayanarak bunu getirmemeyi kendinde hak gören siyasal anlayışlardan kaynaklanmaktadır. Meselenin bozukluğunun ana noktası

2348

Page 11: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

burasıdır. Bu ülkemizde değiştirilmesi gereken bir kültürdür. Bunun için tek başına sizi de suçlamıyorum. Sonuç itibarıyla bu ciddi, bozuk bir kültürdür. Bu bozuk kültürü sorgulamamız gerekiyor, tartışmamız gerekiyor. Ama bunun için önce yürütmenin başının ve yürütmenin buna uyması gerekiyor. Yasalarınızı Teknik Kurullardan geçirmek zorundasınız. Bakın, gerginlikler fazla yaşanmasın diye toleranslı davrandık. Ama bundan böyle Teknik Kurullardan geçmeyen yasaları Anayasal ve Meclis İç Tüzüğü bakımından görüşmeme noktasını da savunacak, bunu da yakalayabilecek bir siyasal hat da izleyeceğiz. Çünkü bu kurulların ayaklar altına alınmasına, yasal mevzuatları sizlerin çiğnemesine ve yalnızca Mecliste basit bir eleştiri ile de yetinilmesine artık imkân ve olanak yoktur. Çünkü bu sistem bozulmaktadır. Böyle bozuyorsunuz sistemi zaten. Yasal ve Anayasal süreçlere uymadan Mecliste bulunan çoğunluğunuza güvenerek bir yasayı Meclise olması gereken süreci atlayarak sevk etmek bozulmanın ana noktasıdır ve siz mesajı veriyorsunuz bütün kamuoyuna bu bozulma asla düzelmeyecek diye. Çünkü düzeltecek olan kurallara en fazla uyması gerekendir. En önemli nokta budur. Kurallara en fazla uyması gereken yürütmedir. Başbakandır. Bu kurallar eğer bozuksa, yanlışsa, eskimişse kuralları değiştirerek yeni bir süreci başlatmak ve yeni bir kural yaratmak budur. Bunun için bu memlekette ciddi bir bozulma vardır. Eski bir söz var, bu söz benim çok hoşuma gider. Bu söz şöyle der: Eski hal, muhal. Ya yeni hal ya iznihlal der. Yani eski hal bozuktur. Ya yeni hale gireceksiniz ya da bozulma, çürüme meydana gelecektir. Eski hal muhaldir artık. Bitti. Bütün gelmiş ve bugüne kadar şekillenen yapıdaki eski hal muhaldir. Bunun için yeni bir hale ihtiyacımız var. Bunun için de yeni kuralları vazetmemiz gerekiyor. Bunun için tartışmamız gerekiyor. Ama bu kurallar değişene kadar kurallara uyarak davranmak mecburiyetindedir idareler, yönetimler ta ki yerine yeni kural gelsin. O zaman siz mevcut kuralları da ekarte ederseniz bozulma daha da korkunç olur bunu yaşıyoruz çünkü. Bu nokta oldukça önemlidir ve buna bağlı olarak belirtmek istediğim diğer bir unsur ise buradan kendisini geliştirmektedir. Şimdi bu yapının içerisinde böyle bir pozisyonla iş şekillendikten sonra ve buna bağlı Ekonomik Koordinasyon Kurulu ve diğer başka noktalar geliştikten sonra yasalarımızın Avrupa Birliği normlarına uyum gözetilerek hazırlanması konusu gündeme gelmektedir. Ve bunu yapmamız gerekiyor doğrudur. Ve Avrupa Birliği müktesebatına uyum süreci vardır. Bu uyum sürecinde beğenseniz de beğenmeseniz de sizden evvel hükümetin yaptığı bazı sonuçlar vardır. Bu zorlu ve kahırlı bir süreçtir. Bu zorlu ve kahırlı sürecin sonucunda AB uyum yasaları çerçevesinde oluşabilecek 12 başlıkta müktesebat programı çıkmıştır. Bu program takvimlendirilmiştir de. Şimdi görüyorum ben ki bu programa dönük olarak hiçbir gayret, çaba yoktur. Hiçbir gayret, çaba yoktur. Bu zorlu ve kahırlı bir sürecin sonucunda oluşmuştur. Ve dikkatinizi çekerim bu 12 başlıktaki müktesebat programının hazırlanması Rum tarafının yarattığı bütün engeller aşılarak bir noktaya gelmiştir. Buna bir hükümetin bu anlamda dört elle sarılması gerekmektedir, dört elle. Bunun için Avrupa Birliği ilişkilerini düzenleyen AB Koordinasyon Kurulunun bu yeni şartlarda geliştirilmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi bakıyorum Meclise de yasa sevk ediliyor AB ilişkilerini Dışişleri Bakanlığının bir bölümünü almaya çalışıyorsunuz. Bu hiç doğru değil, çok yanlış. Bir kere bu Başbakanlığa bağlı olması lazımdır. Kumanda ve bütün düzenlemeleri sevk ve idare ve bütün kamuyu yönlendirebilme gücü merkezi olarak Başbakanlığa aittir. Ve gölgelerin gücü adına bunu yerine getirmesi lazımdır ve bu noktada bu kumandayı vazetmesi gerekiyor. Dışişleri Bakanlığı bunu yapamaz. Ne olacak Dışişleri Bakanlığı Başbakanlığa bağlı birimlere talimat verecek, bunu böyle yapın diye. Mümkün müdür bu? Başbakanlığa bağlı bu noktadaki birimler ve Dışişleri Bakanlığına bağlı bu birim bağımsız organlara dominant olarak yönlendirme mi yapabilecek? Mümkün değildir bu. Bunu yürütmenin gücü olarak Başbakanlığın uhdesinde almanız lazımdır. Ve Türkiye’de bu konuda AB Genel Sekreterliği kurulmuştur önce. Ve yetkilendirilmiştir, manda verilmiştir ve

2349

Page 12: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

bütün devlet daireleri bütün bakanlıklar ondan gelecek talimatlara uymak mecburiyetindedir. Tartışılmaz bir şekilde uymak mecburiyetindedir. Oradan gelecek genelgelere ve yönergelere yaşama geçirmek zorundadır. Bunun için Başbakanlığın gücü gerekir. Birinci nokta budur.

İkinci nokta ise yine buna bağlı olarak önemli bir başka unsurdur. Başbakanlığa bağlı bu Koordinasyon Kurulunu sizin genel sekreterliğe döndürmeniz gerekirken bunu Dışişleri Bakanlığına bağlamanız bu ilişkileri dumura uğratacak bir gelişmedir. Mümkün değildir. Ama sizin mantığınız şudur; ben AB ile ilişkileri nasıl kontrol edebilirim. Bütün düşünceniz de sivil toplum örgütlerinin ya da belli bir kısım kesimlerin AB’nin genel kuralları içerisinde var olan sivil toplumla ilişkiler ve projelendirme çalışmalarını bir anlamda kontrol altına almaktır. Zaptiyecilik mantığı ile kesinlikle AB ilişkilerini geliştirmek mümkün değildir. Bu zaptiyecilik mantığıdır, başka bir şey değildir bu. Olamaz böyle bir şey. Çünkü zaten bütün sivil toplum örgütleri ya da kuruluşların AB ile ilgili projelendirmeleri ya da AB ile ilişkileri bu koordinasyon ya da genel sekreterlik düzeyinde getirdiğiniz Başbakanlığın uhdesindeki örgüt ya da kurumun ilişkileriyle gelişecek bir yapı olduğu için özel zaptiyecilik yapmaya gerek yoktur. Bu halkına güvensizliktir ve burada bir başka noktayı da getirir. Bu kadar bir önemlidir bu ki Türkiye bakanlık düzeyine getirdi şimdi AB ilişkilerini, genel koordinasyondan bakanlık düzeyine getirdi ve Başbakanın özel yetki ve salahiyeti çerçevesinde şekillendiren bir ilişki biçimine getirdi bunu. Peki biz bunu nasıl yapıyoruz böyle? Bu zaptiyecilik düşüncesiyle bir yere varmak mümkün değildir Sayın Başkan, değerli milletvekilleri. Bunun için AB’ye uyum son derece önem taşımaktadır bizim için. Tanımamız lazım bu yapıyı. Onlarca, yüzlerce kamu görevlisinin Brüksel’e yollamamız lazımdır. AB ile ilişkileri sivil toplumun yöneticilerini de düzenleyerek elbette bizim kaynaklarımız sınırlıdır biz yollayamayız. Onlardan yararlanarak bu ilişkilerde insanlarımızı yollamak zorundayız buralara. Yollamak zorundayız, öğrenmek zorundayız, pratiğini görmek zorundayız. Bunun için bu konulardan geri durmamak lazımdır ama bakıyorum zaptiyecilik mantığı hakim oluyor ve bu zaptiyecilik mantığının sonucunda ciddi bir şekilde önemli bir ölçüde gidenler kim olacak, bunlar gitsin, bunlar gitmesin, sayı azalsın sayı fazladır diye insanları bu tehlikeden ya da AB gibi bir felaketin etkisine girmekten kurtarmaya çalışıyoruz gibi geliyor bana.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Yektaoğlu’na devreder.)

Aksine bizim bu ilişkileri alabildiğinde artırmamız lazımdır ve onlarında bu memleketi tanımasına, Kıbrıs Türkünü tanımasına kesinlikle kanallar, imkanlar açmamız lazımdır. Bizim ihtiyacımız budur. Çünkü görüyoruz işte Türkiye Avrupa Birliği sürecinde şimdi bir başlık daha açılacak herhalde. Bu gelişecek ama bugün Türkiye’nin gümrük, bugün Türkiye’nin standart, bugün Türkiye’nin diğer bütün mevzuatları pek çok mevzuatı AB’ye uyum sağlamıştır ve AB ile ilişkilerde bu standartlar ele alınmaktadır. Söyledim ben genel görüşmede örnek verdim. Bizden gidiyor bir işletme çok büyük kapasitemiz yoktur. Türkiye’den bir koli, iki koli konfeksiyon alıyor. Alırken o aldığı kobinin ihracat noktasında pozisyonu nedeniyle bütün bu bürokratik işlemleri yapma zorunda olmadığı için KDV’sini ödüyor alıyor, geliyor buraya ve buradan da dönüp bize de KDV ödüyor bu ilgili getirici ama Türkiye ile yaptığımız görüşmelerde biz bu KDV iadesini çözemedik. Çözemememizin bir nedeni belki de Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin getirdiği bir kısım mükellefiyetlerdir. Örneğin yakın bir süreçte eğer bunları çözemezsek süt ve süt ürünleri ve diğer ihracatta da bu tür sıkıntılarla karşılaşacağız. Çünkü uygulamaya girmiştir. Biz artık Avrupa Birliğini tamamıyla öğrenmek ve ona uyum sağlamak zorundayız. Nitekim bugün Türkiye’nin eskiden farklı uygulaması vardı. Artık gümrükleri standartlaşmıştır. Belli mal ve hizmetler belli gümrüklerden giriş yapmaktadır. Bu AB ile girilen ilişkinin sonucudur. Peki

2350

Page 13: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

bu noktada önemli ölçüdeki bu süreç buyken bizim bunu önemsemememiz, gün kaybetmemiz bizim için son derece yanlıştır ve geleceğe ödenemeyecek başka diyetler bize getirecektir. Bırakın onunla ilgili politikaya katılırsınız ya da katılmazsınız ama hayatın ihtiyacı onunla ilişkiyi bize zorunlu kılmaktadır. Çünkü en yakın ilişkide bulunduğumuz Türkiye AB’yi hedeflemiştir ve ilişkisini yükseltmiştir ve yükseltemeye devam edecektir. Öyle ise biz hayatının her alanındaki bu standartları yerine getirmek zorundayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuda bozulma var, doğrudur ama en büyük bozulmanın ana kaynağını tartışmazsak bir yere varamayız. Bugün yılların itibarıyla bu memlekette yapılan uygulama şu olmuştur; siyasette rant, siyasal avantajı sağlayabilmenin en büyük aracı olmuştur. Siyasi partiler ya da siyasetçiler kime nerede arsa vereceği ile, kimi nasıl işe alacağı ile ilgili performansına göre iyi siyasetçi, iyi siyasi parti, ya da bu anlamda iyi bir politikacı olarak tanımlanmaktadır artık. Yanlışlık buradadır. Hangi parti kamu kaynağını daha fazla dağıtabilirse, hangi parti kamu kaynağı üstünde büyük ölçüde daha fazla istihdam yapabilirse o parti iyi partidir, o politikacı iyi bir politikacıdır. Ve o politikacı bu anlamda gelecek seçimlerde seçilmeyi hak eden büyük hizmetler getirmiş insan olur. Halbuki bozulmanın ana noktası budur bu memlekette. Bunun için bu kimseye de fayda getirmemiştir. Hiçbir siyasi partiye, ülkeye ve politikacıya hiçbir şekilde fayda getirmemiştir. İnsanlar belki bir şey almanın mutluluğunu yaşamıştır ama o mutluluğu yaşayan insanların ertesi seçimde size oy vereceği mümkün değildir üstelik aynı zamanda o insanın başka ihtiyaçları da doğacağı için aynı metodu tekrar takip etmenin çelişkisini de yaşamaktasınız. Sayısız örnekleri vardır bugün bunun. Dün sizin peşinizde koşturan bize, bizim peşimizde koşturan size bu temel doğrultusunda yaklaşmaktadır. Bu insanı bozmaktadır, siyaseti bozmaktadır ve memleketteki o bozuk düzen dediğimiz bütün unsurun ana noktası burasıdır. Öyle ise bunu kuvveden fiile getirmemiz lazım. Devlet kurdum devleti yücelteceğim deminin en önemli noktası bütün işleri kurallara ve demokratik hukuk devleti ilkelerine bağlamaktır. Bu bakımdan en önemli nokta siyasetten ekonomik bir kısım kaynakları dağıtma işini arandırmaktan geçer kanısındayım. Sanayi bölgeleri dağıtılacak siyasetçi işin içinde, parti örgütleri işin içinde, insanlar işin içinde. Arsa dağıtılacak aynı şekilde. Memlekete bir yatırımcı gelecek doğrudan Bakanla, Başbakanla konuşacak bir kısım yerler tahsis edilecek ilişkiler getirilecek bu olmasa dahi siyasetçiyi zan altında bırakan olmasa dahi insanı erozyona uğratan bir hadisedir. Ve bu bozulmayı bize getirmektedir. Bu yüzden Mağusada mesela Sanayi Bölgesini gezdiğinizde dünya kadar yer bulursunuz filizi dökülmüş üstünde daha bir şey yok. Çünkü adam almıştır şu veyahut bu nedenle yapmamıştır satacak birini aramaktadır. Ve başka bir sanayici de devlet de bunu meşru bir hale getirmektedir devir de tamamdır. Böylece insanlara siz rant sağlıyorsunuz hava parası yaratmaya ve hava parasını devletin toprağından alıp bir başka yatırımcıya da bunu satmasına fırsat yaratıyorsunuz. Peki o zaman yurttaşın devlete güveni kalır mı? Yücelteceğim dediğin devleti yüceltir misin? Yoksa cüceleştirir misin? Cüceleştirirsin. Evet böylece cüceleşiyoruz ve bundan ötürü akşam güneşinin battığı zaman da uzayan gölgeler gibi yalnızca gölgemiz büyük gözüküyor kendimiz değil. Kendimiz değil gölgemiz büyük gözüküyor. Devletin Başbakanı çıkacak bozulmadan bahsedecek ki doğrudur ama bugün yapı budur. Bugün akşam güneşi, akşam üstü güneş evrimlediği gibi ,uzayan gölgeler gibi gölgemiz büyük gözükmektedir devlet değil. İşin gerçeği budur isteyen istediğini söylesin. Desin ki biz bu devlete hakaret ettim. Hayır Devletin yapısını söylüyorum. Bunun için siyasetten arındırmanız gerekiyor bu adımları. Bu konuda bir olay çıktı ve tartıştık. Sonuçta ciddi bir adım atıldı bu memlekette yasallaştı ve YAGA kuruldu. Bundan böyle yatırımcının başvuru adresi bu olması lazımdır, yeni bir adım, bunu tanımamız lazım hepsimizin de, bununla yaşamayı öğrenmemiz lazımdır. Yatırımcının ilk adresi YAGA olması lazımdır ve yatırım noktasındaki planlamayı bu olması lazım ve hükümet bir yatırım için karar verirken YAGA’nın kararını esas almak durumundadır.

2351

Page 14: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Katılmıyorsa tartışmalıdır Başbakanlıkta, bir sonuca ulaşmalıdır ama her halükarda yerine oturması gereken nokta budur. Kamu kaynaklarının yatırımcılara dağıtılmasında siyasi tasallut artık devreden çıkmalıdır. Devlet o zaman gelişir, kurumsallaşma o zaman olur. O zaman siyaset bozulmanın ana kaynağı değil, düzenlemenin ve yaratmanın esası haline gelir. Bunun için bu YAGA olgusuna dört elle sarılmanız lazımdır. Ben merak ediyorum tabii yatırımlarla ilgili şimdi ne kadar büyük ölçüde fikir alınmaktadır ya da onun kararlarına itibar edilmektedir YAGA’nın. Mesela Çukurova Üniversitesi geldi bu memlekete, ansızdan anlaşma yapıldığı söylendi. YAGA’nın bu konuda görüşü var mıdır? Bunu görüştünüz mü? Diğer üniversite birimleriyle bu görüşüldü mü? Bence bu konuyu hepimizin öğrenmesi ve hep beraber başkalarına da öğretmemiz gerekmektedir. Bafra’da yerler dağıtıldı, ansızdan bir bilgi geldi bize. İnternetde devletin dağıttığı yer satıştadır. Hiçbir yatırım yapmadı ve adam satışa çıkarttı kendini internetden. E, bu doğal. O internetden satar, Lefkoşa ya da Mağusa bölgesindeki üstünde yatırım yapılmamış efendim arsaların satışı da Mulla Hasan da yok şimdi onun kahvesi deyim ama “X” kahvenin borsasında satılır. Yalan mı bu dediğim? Al gülüm ver gülüm dedi Sayın Denktaş bu işlere. Al gülüm ver gülümcülüğe döndü bu iş. Sanayi bölgeleri. İşte bizim ayıbımız olması lazımdır sanayi bölgesinde 10 senedir, 15 senedir filizi dökülmüş yer duruyor. Müşteri arar. Bu ayıp değil midir? Ayıbın en büyüğüdür. Onun için devletin yabancı ya da yerli yatırımcıya yer tahsisi, yatırım noktasında YAGA öne çıkmalıdır. Bundan böyle sanayi bölgelerinin dağıtımı ve yönetiminde Sanayi Dairesinin yönetimi mümkün değildir. Çok açıktır bu. İşte gördüm ve görürüm de Lefkoşa’da Sanayi Dairesinin yönettiği sanayi bölgesini. Diğer yerlerde Sanayi Dairesinin yönettiği sanayi bölgelerini. Bu insanların kötü olduğundan mı? Hayır. Yapabilme kabiliyeti bürokrasinin budur. Devletin imkanları, pozisyonu budur. Buna bir adım attık. Gönyeli Sanayi Bölgesinin dağıtımıyla ilgili olarak Esnaf Odası, Belediye, Sanayi Odası birlikte çalıştı devletle ve Lefkoşa’da Alayköy Sanayi Bölgesi dağıtıldı. Ne o onu suçladı, ne bu bunu suçladı. Bu mesele bu şekilde şekillendi. Yapılması gereken budur. Yasayı bu noktada değiştiremedik. Çünkü Hükümet Programlarımızda yoktu bu. YAGA yoktu ama başardık ama bu yoktu Hükümet Programımızda. Şimdi ana muhalefet partisi başkanı olarak söylüyorum hükümetin niyeti varsa destek olmaya hazırız. Sanayi bölgelerinin sevk ve idaresi o bölgelerde iş yapan sanayicilerin temsilcilerine. İki; aynı şekilde Sanayi Odasının temsilciliğine ve Sanayi Dairesinin de elbette görevlisiyle oluşacak bir yasal oluşuma devredilmesi lazımdır ve devletin bu işin içinden çıkması lazımdır. Sanayi Bölgelerinin bakımını, sevk ve idaresini o bölgenin sanayicisi, Sanayi Odası ve elbette Sanayi Dairesinin temsilcisi olan bir kurul ele alıp götürmelidir. Aynı şekilde bu sanayi bölgelerinin dağıtımı ya da bu devir işlemi ne ise bunun yetki ve selaheti de bu birime ait olmalıdır. Politikacının iki dudağı arasından çıkmalıdır. Bu memleketteki yatırım, sanayi ve diğer başka noktalar bozulmanın ana kaynağı burasıdır çünkü. Bu siyaseti bozmaktadır bozulan siyaset de hayatın her alanını negatif olarak etkilemektedir. Negatif olarak etkilemektedir. Onun için değiştirilmesi gereken en temel noktanın bu olduğu orta yerdedir.

Sayın Başkan değerli milletvekilleri; bu konuda vurgulamak istediğim diğer bir konuda şudur; bir kısım kararlar alıyoruz bu kararlarımızda bir müddet sonra bu kararlar tıkanmaya başlıyor. Bunların süratle nedenlerini koymamız lazımdır. Mesela burada Hükümet Programınızda bir paragraf var Kredi Garanti Fonunun etkin olarak uygulamaya alınması ile piyasalara finasman sağlayan bankaların bilanço pozisyonlarının bozulması da önlenecektir. Güzel bir olgudur bu. Biz bunu Kredi Garanti Fonu olarak aynı şekilde düşündük, oluşturduk işleyemeden tam anlamı ile hükümetten ayrıldık. Siz geldiniz ben takip ediyorum şimdi dıştan çünkü çok doğru bir hadisedir bu, bu doğru hadisedir. Bunu kurduk tam çalışmadı hükümetin son dönemine geldi siz geldiniz iktidara acaba bu güzel müessese bu hedef doğrultusunda çalışıyor mu? Hayır çalışmıyor. Kredi Garanti Fonu işlemiyor. Nedeni nedir? Bununla ilgili

2352

Page 15: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

olarak mesela ben öğrenmek için Merkez Bankasına da sordum, Bankalar Birliğine de sordum konu ile ilgili insanlarla da özel bilgilenmem bakımından tartıştım ve bir kısım eksiklikler, bir kısım sıkıntılar olduğunu bunun işleyebilmesi için öğrendim. Süratle bu Garanti Fonunun işler hale getirilmesi için gerekli çabayı göstermeniz lazımdır. Bu Fonda büyük bir umut var ama yedi ayda sekiz ayda eğer bu Fona herhangi bir müracaat olmadıysa bu idarenin, hükümetin derdi olmalıdır. Hem Başbakanlığın derdi olmalıdır o Ekonomik Koordinasyon Kurulu varsa bu Ekonomik Koordinasyon Kurulu en birinci bu işe bakmalıdır. Değil sekiz ay, sekiz gün bile kaybetmemelidir bu konuda. Bu işlemiyor gerçek tablo budur. Ve bu gerçek tablonun bu olması nedeniyle de bu konu Hükümet Programında yazıldığı bizim de aynı mantıkla düşünerek çıkarttığımız bu önemli aracın, enstrümanın ekonomi tarafından kullanılmamasını, çalınmamamsını getirmektedir. Bunları takip etmek lazımdır. Bu bakımdan bunu hükümete bir an evvel bununla ilgili görüşmelerini yapmaya ve bu Garanti Fonunun işler hale getirilmesi için ihtiyaç duyulan noktaları geliştirmesi gerektiğini buradan önermek istiyorum çünkü bugünkü koşullarda buna büyük ölçüde ihtiyaç vardır. Hükümet Programında demektesiniz ki Rekabet Yasası ve ilgili ikinci mevzuat İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Yasasının yürürlüğe konması ile birlikte serbest piyasa ekonomisindeki rekabetçi ortamın oluşması teşvik edilecektir. Rekabet Yasasının çalıştırılabilmesi için gerekli olan tüzük hazırlanacak ve Rekabet Kurulu oluşturulacaktır. Sayfa 12. Nasıl bir dipsiz kuyudur bu Rekabet Yasası ki daha bunun kurulu oluşturulamadı sekiz ayda. Nasıl bir dipsiz kuyudur ki bu kadar ehemmiyetli bir şeyin tüzüğü bu çerçevede sekiz ayda yerine getirilmedi ki AB uyum müktesebatının takvimlendirilmiş ve ivedi olarak bize de güven verdirtecek devlete yapmamız gereken daha Temmuz’da bitirmemiz ve sonuçlandırmamız gereken konularından da biridir bu aynı zamanda. Dolayısıyla bu Rekabet Yasası bir an evvel tüzüğü ve kurulu oluşturulmalıdır ve işler hale getirilmelidir bu. Çünkü ekonominin gerçekten buna ihtiyacı vardır. Çünkü memlekette ciddi bir haksız rekabet noktası da vardır. Bu memleketin içerisinde bu çok ciddidir. Onun için bu konu bir an evvel gündeme alınıp ele alınmalıdır demem gerekiyor.

Burada diğer bir konu ise son derece önemli bir başka unsuru taşıyor. Ekonomik krizin etkilerinin azaltılması amacıyla kısa ve orta vadeli önlemler dizisi uygulamaya konulacaktır. Ekonomik büyüme ortamının sağlanabilmesi için de uzun vadeli ve çağdaş politikalar üretilecektir. Şimdi bu ekonomik kriz içerisinde kısa ve orta vadeli ne program çıkmıştır. 8 ayda bu Meclis kararname tartışmasından başka bir şey gelmedi. Kısa vadeli başka hangi projelerimiz vardır. İvedi bunu çıkartmamız lazımdır ve burada uzun vadeli ve çağdaş politikalara ihtiyaç vardır demektedir. İşte ben bir tanesini söyledim. Ekonomide kaynakların dağıtılması ve kaynakların bu anlamda sevk ve idaresinde siyasi tasallutu geri çekmek ve YAGA gibi, sanayi bölgeleri gibi kuruluşları bu tür bağımsız ve katılımcı sivil toplum örgütlerinin de içinde yer alacağı örgütler vasıtasıyla ve oluşumlar vasıtasıyla adım atıp gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bunun ikinci bir noktası da şudur; vergi konusu.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; memleketimizde vergide bir sıkışıklığımız olduğu aşikardır. Vergide bir anlamda beyana dayalı vergi sistemi tıkanmıştır ve namuslu, dürüst, işini bilen bir kısım müesseseler kayıt altındadır ve beyan yapmaktadır. Başka müesseseler bunu yapmamaktadır ve çok önemli bir kayıt dışılık vardır bu ülkede ve devlet, hükümet de kayıt altında olanların peşine düşmekten başka bir iş yapmamaktadır ve buna bağlı olarak Devlet Resen Vergi uygulamasına girmektedir. Bu bir gerçektir. Resen Vergi uygulaması bir realite olarak vardır memlekette. Resen Vergi uygulaması tartışmalı bir konudur, çok tartışmalı bir konudur. Bunun için en önemli konu bence yapılması gereken ikinci ciddi büyük adım verginin tarh edilmesi, şekillendirilmesi, düzenlenmesiyle ilgili elbette yürütme ve Vergi Dairesi görevini yapacaktır ama aynı zamanda bağımsız bir vergi

2353

Page 16: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

denetim birimi oluşturmamız lazımdır. Ombudsman gibi ve verginin siyasi erkin tercihine göre toplanması ya da ağır vergi olarak getirilmesi gibi konular orta yerden kaldırılmalıdır bu memlekette. Çünkü siyasi erkin ve siyasi gücün siyasi rant elde etmek için kullandığı ikinci araç vergidir bu memlekette. Vergidir. Bunun da kimseye faydası yoktur. Bir kamu kaynaklarının dağıtımı, iki vergi. Beğenmediğin bir müesseseyi politik olarak senden farklılaşan bir müesseseyi duman edebilmek, çizgiye getirmek için vergi silahını çekiyorsun gınından bu yapılıyor bu memlekette. Ondan sonra da vergi alman gereken senden yakın birine az vergi tarh ederken buna bağlı olarak takibini de gerçekleştirmiyorsun ve vergi bu anlamda siyasetin rant elde etmesinde, siyasal güç toplanmasındaki en önemli diğer bir araç olmaktadır. Onun için Vergi Dairesinin rol ve fonksiyonunu yerine getirirken bir verginin denetim bağımsız biriminin oluşturulması gerekir anayasal bir yetkiyle donatılarak. Görelim bakalım Maliye Bakanı niçin şuna az vergi verdi, niçin şunun vergisinin takibinin peşine düşmedi. Hangi siyasinin gücüne güvenerek bu yıl ödemesi gereken vergiyi “x” kuruluş ödemedi. Sallandı sallandı da ondan sonra taksite bağlandı ve böylece bu noktalar son derece önem taşımaktadır. Yeniden yapılandırma için yani eski muhal olan hali yeni halle değiştirebilmek için bu temel noktalara büyük önem göstermek gerekiyor kanısındayım. Bu bakımdan burada ifade edilen bu çerçevedeki pozisyon önem taşımaktadır. Burada Hükümetin Programında şöyle bir paragraf vardır. Krizin mevcut yapısal niteliği kısa ve orta vadeli projelerin talep yönlü, orta ve uzun vadeli projelerin ise arz yönlü olmasını gerektirmektedir. Hükümet Programındaki bu tespit doğrudur. Kriz döneminde kısa vadeli politikaların talep yönlü ve ayni zamanda orta vadeli politikaların arz yönlü gelişmesi öngörülmelidir Hükümetin Programındaki bu tespit doğrudur. Ama bu global kriz içerisinde buna dönük olarak çok sınırlı bir iş yaptık. Üstelik bir başka hadiseye sebebiyet verdik. Piyasaya kamu kaynaklarıyla aktarılabilecek ve kamu kaynaklarının tetiklemesiyle piyasada hem talebin, hem ayni zamanda önemli ölçüde arzı sağlayabilecek altyapı projelerinin de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde açılmaması gerçekleşti. Ciddi bir şekilde bu kriz aşamasının. Bu son derece önemlidir. Bu hem talebi bu kriz aşamasında, hem arzı tetikleyecek önemli bir noktaydı. En büyük ihtiyaçlarımızdan biri buydu ve genel görüşmede de söyledim. Bu memlekette 4 milyar Dolar sabit sermaye yatırımı yapıldı 5 yılda. Sanayi tipi makineler, bilgi aksamları, bununla ilgili makineler, tesisler, iş makineleri, korkunç bir sabit sermaye yatırımı yapılmıştır ve bu kapasite bizim yarınımız demektir. Bu kapasitenin bu kriz aşamasında atıl kalması, veyahut da bunların bankalarla kurdukları kredi ilişkileri çerçevesinde müflis durumuna gelmeleri bu ekonomik kaybı önlenemez bir şekilde bu topluma getirecek ve yerine çok uzun vadede tekrar koyabilme şansını kolay kolay yakalayabilemeyeceğimiz bir hadisedir bu. Çok ciddidir bu konu. Onun için bu memlekette ithal edilen ve Güney’de dahi bulunmayan bir hayle makinenin, teçhizatın, kapasitenin bulunduğu bir aşamada bu çok ciddi bir unsurdur. Mesela bakıyorum bir kısım girdilere. Plastik hammaddesi girdilerine. Bakıyorum ayni şekilde saç, alüminyum profil, demir kereste, diğer hammadde girdilerine 45 çeşit mal içerisinde son yılda bunlarda yüzde 45, yüzde 50 arasında düşüş olduğunu görüyorum. Örneğin Elektrik Kurumunun enerji tarifelerine baktığımda endüstri tarifesindeki kullanmanın, yani kilovat saat bakımından kullanımın yüzde 20 nispetinde azaldığını görüyorum. Bu ülkede daralmanın en önemli göstergelerinden biridir. Ciddi bir şekilde daralmanın çok ciddi göstergelerinden biridir. Demek ki, bizim Hükümet Programında bulunan bu nokta için tetiklememiz gereken en önemli nokta budur. Şimdi bakın; talebi artırmamız gerekiyor ve arzı da bu noktada tetiklememiz gerekiyor. Peki en son Merkez Bankası verilerine bakıyorum. Son üç ay içerisinde mevduatlarda bir artış var. Peki, tüketimde düşüş var. Peki yatırımda sabit sermaye yatırımlarında düşüş var. O zaman bunun manası nedir? Bu üretmenin üretimden artan büyümenin tüketime giden kısmının gerisinde kalan artı bir büyük Katma Değerin bankalara tasarruf olarak dönüşen sıcak parası değil bu. Bu o değil. Burada zincirin bir halkası bozuluyor demektir. Bu rakamlara bakıp okuduğumda ve bunları elektrik tüketimindeki

2354

Page 17: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

büyük ölçüdeki sektörel üretken reel sektörlerdeki düşüşle kıyasladığımda ithalattaki rakamların kırk beş çeşit malın düşen miktarlarının hem tüketim hem üretim bakımından ihtiyaç duyulan mallarının toplamı ile da birlikte ele aldığımda, okuduğum nokta budur. Bu dönemde bankalarda artan mevduat miktarı talepten yani tüketimden kriz nedeni ile imtina edilen ya da yatırımı ileriye doğru bir gelecek göremediği için öteleyip bunu tasarrufa döndürmenin sonucu olan bir rakam olduğunu görüyorum, hissediyorum bunu bu da ekonomi için hiç iyi değildir. Hiç iyi değildir. Aksine bu noktalarda talebi ve orta vadede de arzı teşvik edilip bankalarda biriken mevduatın şu veyahut bu şekilde piyasaya girmesini sağlayan politikalara ihtiyacımız var. Bu artıyorsa ama artarken sabit sermaye yatırımları oldu, arttı beş milyar Dolar bu beş yılın içerisinde, tüketimde yüzde iki yüzü aşkın büyümeler meydana geldi ve aynı zamanda bankalardaki mevduat arttı. Bu sıcak paranın kendisidir. Yani ekonomik deviminin kendisinden üretmenin büyümesi tüketimden arta kalan sıcak paranın kendisidir bu. Bu bakımdan şimdi bu hadise iyi bir veri değil bu. Bunu Hükümetin Merkez Bankası, ilgili sivil toplum örgütleri, ekonomik uzmanlar, ekonomistlerle tartışıp ve muhalefetin da görüşlerine, sokaktaki adamın da görüşlerine ihtiyacınız var, sokak adamlarının da onların da görüşlerine baş vurarak bu noktada bu toplumsal hadisenin önünü açmanız gerekmektedir. Okuduğum tablo bana bunu gösterir. İthalat düşecek üretkenliğin bir kısım verilerinde ciddi düşüş olacak, tüketimde ciddi düşüş var ama bankalardaki mevduatta bu kısa dönemde artış var. Bu piyasaya girmesi gereken paranın bankaya girmesidir birinci nokta. İkinci nokta ise bana göre her üç ayda bir bankalarda bulunan paranın faizinin ana paraya yüklenmesi ile şekillenen bir de artış var. Bu ikisini birbirinden ayırmamız lazım. Yani sıcak paranın büyük ölçüde girişi dediğimiz dıştan ya da üretimden gelen sıcak paranın girişinin pozisyonu ile mevduatın faizinin ana paraya eklenmesi ile yeni mevduat olarak şekillenen miktarın büyüklüğünün birbirinden ayırmasını da bilmemiz lazım, o zaman gerçek verileri konuşabiliriz ekonomide. Sanal gerçekler bu anlamda bizi kurtarmaz. Bu büyümenin içeriğini, bu gelişmenin içeriğini bu anlamda da değerlendirmemiz gerekiyor. Onun için bunun üstünde durdum, bu son derece önemli ülkenin geleceğini ilgilendiren bir noktadır ve bunu basit iktidar, muhalefet çekişmesi olarak da almıyorum. Bu çok ciddi bir hadisedir. Bir realitedir, bu realiteyi bizim ellememiz gerekmektedir. Kalemi tetiklemememiz lazımdır. Bunun için adımlar atıldı. İşte ilk dönem 2009’un ilk döneminde bir kısım kararnamelerle vergiler harçlar ve diğer başka KDV’ler stopajlarla ilgili düşüşler sağlayarak bir piyasa tetiklenmesi yapıldı, arkasından siz devam ettiniz buna, şimdi durdu. Mesela beyaz eşyada bu durdu, başka alanlarda durdu. Bunu enine boyuna, bunu şimdi Ana Muhalefet Partisinin Başkanı olarak hemen yapın deyemiyorum. Neden? Çünkü devletin gelir gider dengesini da gözetmemiz gerekmektedir ama bu yapılabilir. Bunun için ben bu tür hadiseleri söylerken tepki aldığımı da biliyorum ama söylemek zorundayım doğruyu şekillendirebilmek için. Bizdeki en büyük problemlerden bir tanesi KDV’nin ve stopajın peşin olarak alınmasıdır. Bu çok ciddi bir problemdir, bu işletmelere finansman maliyeti yükü getirmektedir. Bunun için Türkiye Cumhuriyeti ile görüşülerek muhakkak bir fon oluşturmak lazımdır kısa vadeli. 50 milyon, 60 milyon Türk Liralık ve bunu o üç aylık dönem için KDV’nin Devlet gelirlerine getireceği peşin almanın getireceği noktayı düşünerek şekillendirilmelidir bu. Bunu Devlet KDV geliri olarak kayba uğramamsı için kullanmalı, üç ay sonra bu kez işletmelere bunu satıştan almayı getirmeli, tekrar bir üç ay daha bunun süresini uzatmalı, en nihayet satıştan KDV’ye ve satıştan stopaja girebilecek işletmelerin maliyetini aşağı doğru çekebilecek bir noktaya girmemiz gerekmektedir. Bu çok önemli bir noktadır bizim açımızdan. Bu peşin KDV ve stopajın verilmesinin maliyet unsuruna yarattığı artıyı bu şekilde eksiltebilirsek talebin tetiklenmesine katkı sağlayacak olan fiyat düzenlemelerinde önemli bir adım atabiliriz. Ama bunu yaparken bunu da önerirken geçmişte de, şimdi de bir de korkum var. Bu korkum da e, bizde süper marketler ve hem belli işletmeler haricinde KDV noktasında sıkı bir denetim yoktur. Halk deyimi ile söylersek hükümetler ve Devlet tir tir titrer. Tir tir titrer. Vergi Dairesi

2355

Page 18: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

arastada memurunu dolaştığı anda 52 tane telefon gelir Başbakanlığa. 72 tane şikayet gider milletvekillerine. Neden? Çünkü bu alışkanlık yerleşmiştir artık toplumda biraz evvel söyledim. Bakana, Başbakana, siyasiye, milletvekiline ulaşırsam vergi denen hadisenin kolaylıkla kurtulabilmesi şansını yakalarım. Bu ulaşım oluşmuş bir yapıdır. Bunu kimse inkar edemez. En büyük Başbakanlık döneminde karşı karşıya kaldığım problemlerden biri buydu. Vergi denetimi için çıkıldığı zaman telefonlar kırılırdı. Direndiniz, direnirsiniz seçimi kaybedersiniz bu defa ve bunun mesulü olursunuz. Ama başka türlü güneşin gün sonundaki batışının uzattığı gölgeler gibi gölgemiz uzayacak ama Devletimiz yüce kalacak bu devam ederse. Bu gölgemiz uzuyor bizim yalnızca. Bunları konuşmak bile bu memlekette risktir. Ama artık bunları konuşmak ve değiştirmenin zaruret olduğunu herkesin kavraması gerekmektedir ileriye ve istikbale. Eğer ati denen bir hadise bizim lügatimizde ve hedefimizde varsa. Bunu konuşmak değil artık, icraya döndürmek gerekiyor. Çünkü konuşmak bile zor bu konularda. Gerçekleri bu temelde almamız lazım. Onun için bu tetikleme işini arzın ve talebin bu noktadaki bu bütünlükle şekillendirmemiz gerekiyor, doğru okumak lazım tabloları. Onun için hükümet gündemini almalıdır, bankalarda bulunan gittikçe piyasadan çekilip bankalara giren bu parayı nasıl şekillendirebileceğim. İkincisi, bizim en büyük ihtiyaçlarımızdan bir tanesi yabancı sermaye girdisidir memleketimize. Yabancı sermaye girdisine büyük ihtiyacımız vardır. Örneğin aşağı yukarı 24 milyon, 22 milyon Dolardı 2002-2003’te yabancı sermaye girdisi memleketimize. Bu 2007’de topa çıktı 172 milyon Dolara çıktı. 2008’de bu aşağı yukarı 156 milyon ya 120 milyon, 2008 itibarıyla da yanılmıyorsam tahminidir bu yani. Yaptığım hesaplama da şudur. Büyük bir çerçevede tahminidir 122 milyon Dolar dolayında bir yabancı sermaye girdisi oldu memleketimize, sermaye hareketlerinde. Bu önemli bir unsurdur bizim gibi bir memlekette. Yani 22 milyondan 172 milyon Dolara ulaşan bir sermaye girdisi çok ciddidir. Ben bunu ev satışlarıyla hesapladım. İşte elimde veriler, Devletin 2008’e kadar yabancıların aldığı evlerin miktarları ve bu evleri raiş bedelle hesapladığımda aşağı yukarı 13 milyon Dolar çıkıyor. Ama piyasa değeriyle hesapladığımda bunu bu 172 milyonun 50-53 milyon Doları ev satışlarından gelen gelirdir. Öbürü ise demek ki memleketimize şu veyahut bu vesile ile giriş yapan başka nedenlerle oluşan yabancı sermaye girdisi olarak geliyor bu. Küçüktür ama önemlidir. İngiltere’den buraya gelip yerleşen, Almanya’dan gelip buraya yerleşen bir insanın emekli aylığının bu memlekete gelmesi da sizin için bir gelirdir. Ve bunun Görünmeyen İşlemler Kalemi içerisinde size yarattığı katkı müthiş bir hadisedir, tıpkı Güneyde çalışanların Kuzeyde harcadığı ücretlerinin sizin ekonominize getirdiği ayrı girdi gibi. Bu konuyu bizim ciddi bir şekilde ele almamız gerekiyor yabancı sermaye girdisini nasıl artırabiliriz bu ülkeye. Bunun için güven gerekir. Biraz evvel konuştuğum eğer insanlar bilirse ki senin şu Bakanının şu siyasetinin siyasetçinin oradaki varlığına bağlıdır bu memleketteki istikbali gelmez senin memleketine, gelirse de korkar. Korkar. YAGA’sıdır, vergi politikasıdır, diğer politikalarındaki hükümetler ve Bakan değişse bile başlangıcındaki ilişkinin devamının güvenini ararlar. Ama bizim memlekette bu noktadaki bir istikrarsızlık bir realitedir ve bu güven duygusu yabancı yatırımcının senin memleketine ya kısa vadeli bir amaç için gelmesini getiriyor ya da geldikten sonra sayısız korku ve endişeleri yaşayıp başkalarına da bunu yansıtması ve yeni gelecek olanın önünü kesmesi sonucunu getirir. Onun için devletin ve ekonominin bu noktada gelişmesi için ciddi bir şekilde buna ihtiyaç vardır inancındayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mesela Hükümet Programında bu söylediğime bağlı bir başka unsur var, mikro düzeyde harcanabilir nitelikteki gelirin artırılması vasıtası ile de tüketime ayrılan göreceli pay azaltılacak ve tasarruflarda da artış sağlanacaktır diyor. İşte bu son dönemde yaşanan tasarruflardaki artış bu değil. Yani mikro düzeyde gelirin artırılması vasıtası ile tüketime harcanan kaynakta bir artış olmadı. Olmadı.

2356

Page 19: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

EKONOMİ VE ENERJİ BAKANI SUNAT ATUN (Yerinden)- 2009 yılında reel sektörde 2008’e oranla yüzde elli daha çok bir şey vardır bankalarda kullandırılan kaynaklardır.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Şimdi kaynak kullandırma bir başkadır sevgili Dostum. Kaynak kullandırmak bir başkadır reel sektöre kaynak kullandırılması. Ama kaynak kullandırılırken bu ekonomi yapısı içerisinde tüketim düşerken, üretim azalırken tasarrufun artması başka bir şeydir. Tasarruf nerden artar? Üreteceksiniz, ürettiğinden doğan fazlalığın bir kısmını tüketeceksiniz, tüketimden artan nokta da tasarruf olacak.

SUNAT ATUN (Yerinden) (Devamla) - Demek ki süreç doğru işliyor Sayın Başkan.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Peki, peki bu noktada tüketim düşerken, arz azalırken ve arzda büyük ölçüde gerileme yaşanırken talep bu noktada düşerken tasarruf nasıl artıyor?

SUNAT ATUN (Yerinden) (Devamla) - İşte aynı paralel de yatırım artıyor.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Nerde artıyor yatırım? Yatırımlarda gerileme var aksine. Yatırımlarda gerileme var, sabit sermaye yatırımlarında özel sektördeki potansiyelde gerileme var. Devletin çeşitli nedenlerle...

SUNAT ATUN (Yerinden) (Devamla) – Sizin elinizdeki o rakamlar en yenisi 2007’nindir. Ama benim söylediğim bu yatırıma yönelen kaynaklar 2009’undur.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Şimdi bu yatırıma yönelen kaynaklar 2009’unsa bunları da açıklamak durumundasınız hangi alanlarda ne kadar olduğunu. Ama ben bakıyorum yatırıma yönelen bu kaynakları ele aldığınızda 2009 itibarı ile de...

SUNAT ATUN (Yerinden) (Devamla) – Bankalarda bankacılık genelindedir bu, ben paylaşırım sizinle bunu.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Bakın, en somut olarak da baktığımda buna Sayın Sunat Atun, bu ülkeye ithalat rakamlarına bakıyorum ben dokuz ayda sanayi tipi makinelerin 2009’un Haziran ayında 2008’in Haziran’ına göre Haziran ayına kadardır elimdeki 2009’un verileri, yüzde otuz gerileme vardır. Tüketim mallarında da yüzde kırk ile elli arasında düşüş vardır. Hammadde ithalatında da aynı oran vardır. en önemli nokta budur. Peki o zaman bu hesap nasıl birbirini tutuyor.

SUNAT ATUN (Yerinden) (Devamla) – Stok kullanıyor.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Ha, stok kullanıyor demek ki, insanlar. Peki öyle olsun, öyle olsun. Bir önceki yılın toplam pozisyonuyla diğer önceki yılın toplam pozisyonuna baktığımızda tablo buysa ona bir şey söylemek istemiyorum. Neyse, bununla da ilgili fazla bir polemiğe girmek istemiyorum ama realitenin bu olduğunu da söylemek gerekiyor kanısındayım. Mesela Hükümet Programınızda şöyle bir ibare var. Diyorsunuz ki; inşaat sektörüyle ilgili olarak Hükümet Programının 18’inci sayfasında inşaat sektörünün içinde bulunduğu darboğazın aşılabilmesi amacıyla aşağıdaki önlemler alınacaktır diyorsunuz Hükümet Programında. Bir, inşaat sektörünün reeskont kredileri kapsamına alınması sağlanacaktır. İki, atıl kapasitenin süratle canlandırılıp, devreye sokulması için, hızlı

2357

Page 20: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

çalışmalar başlatılacaktır. Üç, müteahhit borçlarının yeniden yapılandırılması için çalışmalar başlatılacaktır. Sektördeki talebin artmasını sağlamak amacıyla kalite kontrol ve denetim mekanizmalarındaki eksiklikler ve süratle gidermek için çalışmalar başlatılacaktır. Taşınmaz mal ve yan sektörlerdeki vergi ve harçlar bugünkü yüksek seviyelerinden aşağıya çekilecektir ve inşaat sektörünün AB haricindeki yeni pazarlara girmesi için de gayret sarf edilecektir diyorsunuz. Hükümet Programında inşaat sektörüyle ilgili talepler, ya da yapılması gereken noktalar bunlar. Aradan epey aylar geçti ve çok önemli bir krizdedir inşaat sektörü. Reeskont kapsamına alındı mı? Ne yaptık? Ayni şekilde atıl kapasitenin canlandırılması için çok demeç verildi. Kredi vereceğiz insanlara, şunu yapacağız insanlara ve bu satışları efendim şekillendireceğiz diye pek bir şey olmadı bu konuda. Müteahhit borçlarının yeniden yapılandırılması konusu da bu çerçevede şekillendirilmedi. Ancak olan nedir? Bir kısım alanlardaki durgunluk derinleşerek sürmektedir ve bugün müteahhitler eleştiri yapmaktadır, ziyaretler yapmaktadır, haykırmaktadır. Hükümet Programında yazılan budur. Tespitler doğru tespit. Ama bu kayıp edilen zaman büyük ölçüde bunu getiren ciddi bir sıkıntıyı yaşatmaktadır. Bütçe için daha fazla konuşmak istemiyorum çünkü uzun uzun konuştuk. Ancak burada söylemek istediğim bir iki nokta daha vardır. Biraz evvel bunu ifade ettim vergi ile ilgili. Hükümet Programının zaten 23’üncü madde sayfasında da bununla ilgili bir pozisyon var. Ha, 24’üncü sayfada çok hoşuma giden bir ibaresi var Hükümet Programının. Diyor ki; motorlu araç, seyrüsefer, ruhsat harçları düşürülecektir. Çünkü seçimin en büyük propagandası olan bir konuydu bu ve bu konu Hükümet Programına girdi. Büyük iş, bu iş çok büyük iş. Yani böyle nasıl diyeyim Hükümet Programlarında mesela adam yazar nükleer enerji santralı kuracağım. Ya da der ki; yazar Hükümet Programına işte şu kadar büyük bir köprü yapacağım. Ya da İngiltere’de yazar manş denizinin altından tünel geçireceğim mesela. Ya da Türkiye’de der ki, işte bu kadar petrol boru hattı döşeyeceğim. Onun gibi mühim bir hikaye ve motorlu araç ruhsatları düşürülecektir. Düşürdünüz. Ya öyle bir düşürdünüz ki, şimdi araç ruhsatını ödemeye giden vatandaş lanet olsun, manet olsun diye sövüp sayarak kaçmaktadır araç şeylerinden. İşte siyasetin tipik kısırlıklarından biri budur. Tipik, verimsiz, kısır ve memlekette, herhangi bir şekilde özlü ve köklü bir iş yapmayı engelleyen en basit popülist mantığın tipik bir örneğidir bu iş de burada. Tipik bir örnektir. Hükümet Programına çok büyük bir iş gibi yazdı bunu. Ha, yazaydın helikopter alacağız diye mesela, ya da aya roket atacağız, tamam. Ama bu motorlu araç, seyrüsefer ruhsat harçları düşürülecektir. Büyük hikaye bu. Bütün seçim kampanyası bunun üstüne kuruldu çünkü. Bütün, ve bu neyi getirdi. Kendi kendinizi duvardan atmayı getirdi. Şimdi yurttaş daha fazla ödüyor. Ve öyle bir hikaye ki yurttaşa bir ödül verdi bu devlet ilk defa. Trafik cezası işlemezsen ilk sene yüzde on, ikinci sene yüzde yirmi harcın düşecek. Yahu bu bir ödül. Bu kurallara uymaya davetiye çıkaran bir teşvik dürüst insanı onurlandırma yok. Bu da kalktı.

ÖMER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Daha da pahalı oldu şimdi.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Evet. Ve 2009’da reel sektörün veya da hizmet sektörünün bütününün gelirleri düşerken devlete ödediği vergiler, bir tek kalem arttı. Motorlu harç ruhsatları geliri devletin artmıştır. Bunu da Sayın Bakan, kayıt altına aldık diyor motorlu araçları. Allah Allah. O zaman sen git at bütün polis teşkilatını sokağa. Sayın Maliye Bakanı, kes maaşlarını polislerin. 14 trilyon artış var motorlu araç ruhsatlarında. 14 trilyon artış ne demektir bilir misiniz? Ne demektir? Demek ki memleketteki otomobillerin yüzde otuzu kırkı ruhsatsız gezerdi. E, Sayın Bakan bu rakamı verir. Demek ki senin polis teşkilatın sıfıra sıfır. Kendi elin ile bunu ilan ediyorsun bu rakamlarla. Olur mu böyle bir şey? Mümkün mü bu? Yani yazdın buraya bunu düşürülecektir düşüremedin artırdın ve bundan doğan bir gelir artışı oldu, şimdi bunu kamufle etmek için yine başkalarını kabahatli gösteren bir pozisyon içerisine gireceksin ve diyeceksin ki motorlu araçları kayıt altına aldık. Ve bütçede 2009’daki artışla

2358

Page 21: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

on, on iki trilyon, on dört trilyondur. E, bunun rakamını hesapladığında sen memlekette bulunan otomobillerin yarısı kadarı demek kayıt dışındaydı. Bunu da hiçbir hükümet Bakan ya da Başbakan denetlemeyip denetim polise ait olduğuna göre demek ki senin polisin sınıfta kaldı, sen kendi kendini söylüyorsun bu noktada. Ne oldu sen geldin Bakan oldun da polise talimat verdin da polis aldı düdüğü eline düştü yollara bütün otomobilleri tespit etti da götürdü kaydettirdi? Böyle lakırdı mı olur? Böyle bir söz ile bu Mecliste konuştuğunda ha, UBP Örgüt Binasında yaptığın konuşmada inandırıcı olabilin, alkış da alın cibbana da alın ama burada konuşurken verilerle konuşacaksın. Verilerle konuşacaksın. Bu çok gerçek bir hadisedir burada. Ha, başka konular var. Ve stopaj vergisi yürürlükten kaldırılacaktır, diğer başka düzenlemeler onlar üstünde fazla durmak istemiyorum. Ama gözükmektedir ki Hükümet Programında evrensel bir kısım doğrular herkesin kabul edeceği doğrular ifade edilmektedir. Önemli olan bunları ifade etmek değildir, bunların oluşması için gerekli atmosferi ve ortamı yaratabilmeye sinerji üretmektir. Önemli olan budur ve doğru tespitler yapabilmektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada belirtmek istediğim bir başka nokta var, Başbakanlık oldukça önemli görevler yükleniyor ve personeli gerçekten çok iyi çalışıyor her açıdan ve bu çok ciddi bir yapı vardır orda, bunun için bunun gelişmesini ilerletmek şarttır gereklidir. Fakat bazı işler vardır ki bunların üstünde da durmak gerekiyor kanısındayım. Mesela bu Meclisten bir yasa çıktı, bu Yasa ile birlikte özellikle KKTC üniversitelerinin Türkiye’den gelen üniversiteler karşısında devletimiz ile ilişkilerinde sahip oldukları dezavantajlar vardı vergi, harç, resim ve direkt ve dolaylı vergilere muhataplık bakımından. Mesela Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde bu konuda sayısız muafiyetler varken, bizim üniversitelerimizde bu yoktur. Ve bu Yasa Meclisten geçti ve bizim üniversitelerimizde de aynı oranda muafiyetler sağlandı. Daha yapılması gereken başka işler da var ekstra. Ama burada bir başka hadise daha vardır. memleketimizde yasalar yaptık, geçmiş dönemde da biz muhalefet olduğumuz dönemde da desteklediğimiz bir yasaydı bu ve daha sonra da bu geliştirildi. Örneğin devletten arazi alan insanlar bu arazinin üstüne tesis yaptığı zaman bunu ipoteğe koyabilmelidir ki kredi ve özellikle Kalkınma Bankası kredilerine başvurabilsin. Bu yasadaki düzenleme ile birlikte Vakıfların da arazisinin üstüne her Vakıf arazisinin üstüne yapılan değil, üniversite bakımından Vakıfların da arazilerinin üstüne tesis yapan üniversiteler bu tesislerini ipoteğe koyabilsinler ve böylece Kalkınma Bankası kredilerine müracaat edebilsinler. DAÜ ve diğer üniversitelerimizde kısmen bu haklar ama şimdi hepsini kapsadı ve Girne Amerikan Üniversitesi de bu kapsama girdi. Girne Amerikan Üniversitesi’nin kurulduğu yer Vakıf arazisidir. O bölgedeki coğrafi nedenler dolayısı ile Vakıf arazisidir. Üstüne tesisler yapmıştır, binalar yapmıştır. Ama bu üniversite krediye baş vuramamaktadır Kalkınma Bankasından düşük faizli kredi alsın diye. Özel bankalara gitmektedir yüksek faizle bu da ona büyük bir finansman sıkıntısı yaratmaktadır. Ve hatta onun personelinin yatırımlarını dahi sıkıntılı ve bir nevi devletin toleransı ile dolaylı bir şekilde kredilendiren yıllardır süren bir ilişki biçimine girmek zorunda kalmıştır bu üniversite. Bu Yasa çıktı ve Vakıflar İdaresi üstünde yaptığı tesisleri ipoteğe koyma hakkı elde edecektir. Ve böylece Kalkınma Bankasına müracaat edebilecek. Vakıflar İdaremiz Anayasa Mahkemesine dava açtı bunu düşürmek için. Bu Başbakanlığa bağlıdır. Bütün yönetimini Başbakanlık atamaktadır. Ve elbette Vakıflar İdaresinin Vakıf mallarının idamesi ve geliştirilmesi ile ilgili mükellefiyeti vardır. Ama Vakıf mallarının ayni zamanda ekonomiye kazandırılması ve ekonomik aktivenin desteklenip güçlendirilmesine dönük olarak da bir başka görevi olması gerekmektedir. Dolayısıyla bu Anayasa Mahkemesine açılan dava bu Yasanın toplamını iptale götürecektir, niyet budur. O zaman KKTC üniversitelerinin toplamının Türkiye üniversiteleri çerçevesinde elde ettiği eşit avantaj noktası orta yerden kalkmış olacaktır. Bu doğru bir şey değildir. Ne olacak yani? İşte sanayi bölgesinde verdiğimiz, bir başka yerde verdiğimiz

2359

Page 22: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

toprağın üstüne kurulan bina veya tesis ipoteğe konu olabiliyor, teminata konu olabiliyor da Vakıflar İdaresinin toprağı üzerine kurulmuş bir üniversite binası niye teminat olmasın? Vakıflar İdaresi mülkiyetini mi kaybediyor? Ve batarsaymış ne olacak? Bu söz mü? Peki devletin verdiği toprağın üstüne kurulan otel ipoteğe konu olduğunda batarsa o ne olur? Mülkiyet mi kaybolur? Tesisin kendisi icraya gider. Toprak mülkiyeti bakidir, devam eder.

(Meclis Başkan Yardımcısı Mustafa Yektaoğlu, Başkanlık Kürsüsünü Sayın Ahmet Eti’ye devreder)

Bu anlaşılır bir hadise değildir. Burada ben garaz görüyorum, başka bir şey görmüyorum. Burada garaz var, burada bir kin var, burada bir öfke var, burada bir başka açıdan bir hesaplaşma var, başka bir şey yoktur bu işin içinde. Çünkü akıl ve mantık bunu farklı açıdan emrediyor. Ben dönemim itibarı ile hiç durmadım. Vakıfların geliri neydi toplamı? Gideri nedir toplamı Vakıfların? Gelirler nereden ne kadar arttı? Nereden çok ucuza zamanında icar edilirdi bu Vakıf arazileri? Kimlere icar edilirdi? Bunların üstünde durmadım. Bu bilgiler bende var istesem saatlerce konuşurum. Dün de konuşmadım, bugün de konuşmam. Çünkü etik değerlere uymak gerekir. Önemli olan bu sorunun toplamını değiştirmektir. Onun için Vakıflar İdaresinin ihale usulleri, diğer başka noktalar ve gelirlerinin artmasını sağlamaktır esas olan nokta. Bunu düzenli olarak toplayabilmektir esas nokta. Ama yok da bu gideceksin ve Anayasa Mahkemesine bununla ilgili dava açacaksın. Hiç doğru değildir bu. Bu üniversiteyi zora sokmaktır münhasır olarak. Yani bunlar şanssızdır, zamanında devlet kendilerine bu tesisi kur dediğinde vakıf arazisi tahsis ettiği için. Vakıf arazisini devlet tahsil etti kendine de kurdu tesislerini oraya bu insanlar. Yurtlarını da. Dönüp bunun için bu devlet onlara kredi de verdi, yurt kredisi de verdi. Bunları yaptı. Ve bu arada Sayın Başbakana belirtmek istediğim bir nokta var ivedi olduğu için bunu söylemek isterim. Bir hayli üniversitemiz ve özel işletmecimiz gerçekten kredi aldı yurt yapımı için. Ama bu yıl 3 bin 333 öğrenci geldi bu memlekete. Ve bu insanların yurtları dolamayacak ne özelin, ne üniversitelerin. Ve bunların Kalkınma Bankasına olan borçları önemli ölçüde ödenemeyecek noktaya doğru gidecek. Onun için bunu gündeminize alın, çok ciddidir bu. Bu taş başımıza düşmeden tedbir alalım. Ha bu taş başımıza düşmeden tedbir alalım çünkü karşı karşıya kalacağımız en önemli problemlerden biridir bu. Sonra gazetelere düşeceğiz, Kalkınma Bankasına bu kadar işte geri ödenmeyen borç, harç. Hadi onlar kendi kendilerini müdafaa edecek, hadi o onu söyleyecek, bu bunu söyleyecek. Al pirinci git kadıya. Bu olacak bir dava değil. Bu olacak bir dava değil, realite budur. Onun için bu konuyu da bu anlamda da dile getirmek istedim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elbette devletin pek çok kuruluşunun organizasyona ihtiyacı vardır. Ama ne yapıp yapıp bir yasa çalışması yaptık, sonuçlanamadı. Statistik Dairesini ayırmak gerekiyor artık. Statistik Dairesini ayrı bir birim olarak örgütlemek gerekiyor. Bununla ilgili AB çalışması yapılmıştır. Statistik Dairesini kesinlikle ayırıp çok süratle sonuçlanacak statistiki verileri güncel olarak herkese sunabilecek bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Biz AB ile bu çalışmayı yaptık. Yasa ile ilgili görüşmeler yapılmıştır, şekillendirilmiştir, iz sonuçlanma aşamasında bir değişime gitti, bunu devam ettirin. Bir an evvel bu Statistik Dairesini kuralım. Devletin verilerini ele alalım. Ben Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının kesinlikle bülteninin abonesiyim, üç ayda bir gelir bana. Koskoca Türkiye’de reel sektörün, imalat sanayinin üç aylık stok durumu, üretim durumu, hepsi kesin veriler olarak burada yer alır. Koskoca Türkiye’nin. Biz bunun içinde bir avuç, bu statistik işini sevmedik, rakamlarla oynamayı sevmiyoruz. Herhalde çoğu da matematiği sever ama ne bileyim ben, rakamlarla başımız hoş değil, çünkü biraz da sebebi budur. Yani alın teri düşerse bir toprağa da bir değer elde edilir, o kıymet olur. Bizim ürettiğimizden ziyade bir kaynak

2360

Page 23: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

yıllar boyu bize geldiyse de ter akıtmadan bu kaynakları kullanma peşinde olduk, rakamların kendisine değil, rakamların cebimize giren miktarı bizim için ilgili bir nokta oldu. Gerçek durum budur. Taş atıp kolu yorulan, alın teri döküp toplumsal emekle bir değer üreten rakamların peşinde koşunuz. Ama dıştan gelen bir kaynağa bağlı olarak işi sürdürmeye çalışan için sonuçta rakamlar yalnızca cebe giren paranın kısmı ile ilgilendirilen bir konu olur. Örneğin elektrik için bir yatırım yapıldığında bir yurttaştan duyduğumda “Banane, benim cebime ne girdi?” dedi. Ve bir baktım bir siyasetçi de bunu söyledi bu Meclis Kürsüsünden. Vatandaşı ilgilendirmez dedi elektrik santrallerine dönük bir kısım yatırımlar, ya da yüksek gerilim hatlarına. “Vatandaş cebine giren para ile ilgilenir.” U, çünkü taş atıp kolunuz yorulmadan bir kısım servetlere ulaşmışsak toplumsal olarak elbette rakamlar bizim için önemli değil, bizim için cebe giren paranın miktarı önemli olur. Onun için bu önemli bir noktadır, bunu dile getirmek istedim. Dinlediğiniz için saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Soyer. Buyurun Sayın Hasipoğlu.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Gazi Mağusa) – Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; Ben bu konuşmayı hazırlarken 2009 Yılı Bütçe görüşmeleri tutanaklarını aldım. O zaman muhalefette olan Ulusal Birlik Partisi Sayın Genel Başkanının konuşmalarını, milletvekili arkadaşlarımın konuşmalarını okudum. Ve düşündüm ki geleyim buraya aynisini okuyayım, ondan sonra altına imzamı atarım diyeyim, Kürsüden ayrılayım. Ama zannederim bu gece yarısını bulurdu. Ben Kürsüde çok da fazla konuşmayı da sevmem. Az ama öz konuşmak isterim. Ana başlıklarını aldım, onlar üzerinde konuşacağım. Demirel’in gerek Türk siyasetine, gerekse de Kıbrıs Türk siyasetine bana göre çok yanlış olan bir geleneği getirmesi oldu. Dün dündür, bugün bugündür. Dün evet dün olabilir. Ama ne bugün, ne de yarın dün olmaması lazım. Ona göre davranmamız lazım. Daha iyiyi, daha doğruyu, tenkit ettiğimiz konuları, yanlış gördüğünüz konuları bizim yapmamamız lazım. Ancak bu şekilde bir ilerlemeyi sağlarsınız. Şimdi bakın ben Sayın Eroğlu’nun 2009 Bütçesinde daha hemen konuşmasının başında yaptığı bir tespiti okumak istiyorum. Bütçe görüşmeleri bir anlamda hükümetin sınav günleridir. Çok doğru. Geçen bütçeye ve yeni bütçeye bakarak o hükümetin hal ve gidişatını görebilir, değerlendirme yapabilirsiniz. Bizim gibi para politikası oluşturma imkanı olmayan ülkeler için bütçe daha da önemlidir. Makro ekonomik politikayı uygulamaya koymanız için eldeki en önemli enstrüman bütçedir. Bu bahsettiklerim normal koşullarda olması gerekendir. Bizim gibi son iki yılda hükümetin tutumu nedeni ile kriz yaşayan ve dünyada yaşayan krizin de etkisi ile işadamlarını, tüccarın, sanayicinin, hayvancının deyimi ile iflasa, felakete sürüklenen bir ülkede bu bütçe daha da önem kazanır. Çok doğru bir tespit. Sayfanın altında da şöyle der, orayı da okuyayım da ondan sonra düşüncelerimi de aktaracağım. Ekonomiyi, bunu şimdiki muhalefet o zamanki iktidar için söylemişti. Ekonomiyi iki yıldır içine soktukları krizin daha da kötüleşeceğini farkında olmayan hükümet bunu yaptığı bütçe ile bir anlamda ifade ediyor. Şimdi bakıyorum bu Bütçeye öyle 2009 Bütçesi arasında hiçbir fark yok. Bir tek TC katkısında çok büyük bir artış var. İlk defa böyle büyük bir artış oluyor. Bu çok doğru, çok güzel bir şey. Yani aşağı yukarı 2009’da 2 katrilyon 567 trilyonluk bir bütçe. Şimdi ise 2010’da 2.6 katrilyonluk bir bütçe, hemen hemen ayni. Aradaki fark büyük oranda TC’nin katkısıdır. Dolayısıyla yaptığı tespitlere göre 2009 yılında demek ki bu yıl da 2010 yılı da bitti. Ben öyle anlıyorum. Çünkü değişen bir şey yok bütçede. Sınav günleridir dedi Sayın Eroğlu. Bir fıkrayı söyleyeyim burada. Hoca, edebiyat hocası. Öğrenciyi sınava kaldırdı. Aruz vezninde kalıplar var faülün, mefaülün, işte filatün. Çocuğa sordu, oğlum dedi işte filatüne bir misal ver. Çocuk da böyle biraz da sessizce “Çattık belaya” dedi. “Aferin oğlum” dedi “On.”. “Çattık belaya” müstefilatün. Ulusal Birlik Partisi seçimde sınavı geçti. Tabii bir takım vaatlerle, şu ile, bu ile. Bunları biraz sonra söyleyeceğiz. Sınavı geçti ama bu Bütçe ile müstefilatün. Bu bütçe ile çattı belaya. Onun için...

2361

Page 24: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Meflulun var mı?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) - Müstefilatünü sordu hoca, mefulünü sormadı. Faülün, mefaülün bunlar kalıplardır. Hoca çocuğa müstefilatünü sordu, o da “Çattık belaya” dedi. “On” dedi. Müstefilaün “Çattık belaya” o kalıba göre müstefilatün demekmiş. Evet, bütçede yerel gelirlerde düşüş var. Ben 2009 Bütçesini televizyonda veya basın önünde eleştirirken de söylemiştim. Onlar 1,7 katrilyon olarak öngörmüşlerdi o zaman. “Bunu sağlayamazsınız” dedim, “Sağlayamayacaksınız. Çünkü piyasada yaprak kıpırdamıyor. Üstelik de siz KDV iadelerini kaldırdınız, stopajı getirdiniz, maliyetleri yükselttiniz, milletin alım gücü gitti. Kapılar açıldı Rum Tarafında alışveriş var, Türkiye’den alışveriş var, İngiltere’den alışveriş var. Bu esnaf, vergi veren insanların artık vergi vermesi dolaylı ve dolaysız olarak mümkün gözükmüyor, bu gelirleri elde edemezsiniz” dedim. Şimdi daha reel gibi gözüken bir yerel gelir tablosu koydu orta yere Ulusal Birlik Partisi ama ben gene iddia ile söylüyorum. Eğer bu kafa ile ve bu şekli ile giderse bu da gerçekleşmeyecek ve açık verecek. Hem de önemli oranda açık verecek. Görülen kılavuz köy istemez, gidişat o yönde ve büyük endişelerim var o konularda. Ekonomilerde kriz olduğu zamanlarda piyasa daraltılmaz, piyasa rahatlatılır. Piyasaya para pompalanır. Mesela global krizde Amerika ne yaptı, 750 milyar Dolar sürdü bir anda piyasaya. Millet bağırdı. 150 milyar Dolar daha sürdü. Gene bağırdı, vergi oranlarını indirdi, vergi oranlarını indirdi. Yani siz piyasayı rahatlatacaksınız ki piyasaya akan para ağzı ile devletin dolaylı ve dolaysız vergilerinde bir artış olsun, piyasa rahatlasın. Siz şimdi kimden vergi alacaksınız, herkes iflasta. Nasıl bu yerel gelirleri elde edeceksiniz? Bu mümkün gözükmüyor. Bu gerçekten çok zor bir durum. İthalat ve ihracat dengesi büyük oranda, acilen ithalatta düşüş olacak. Çünkü satış olmayacak. Eskiden neydi? Aşağı yukarı 1 buçuk milyar Dolarlık ithalatımız vardı, en kabadayı 80 milyon Dolar da ihracaatımız vardı. Aradaki açık büyüktü, nasıl kapatılıyordu? Turizmden, öğrenciden, TC katkılarından, bunlar bu şekli ile kapatılıyordu. Biraz da borçlanmayla bütçe denkleştirilmeye çalışıyordu. Ama bugün bütün piyasaya girdilerde büyük düşüş var, yatırım yok. İnşaat sektörü bir ara özellikle 2007-2008 yıllarında başını aldı gitti. Ve gayet iyiydi ve ekonominin yüzde 60’ını sağlıyordu. E bugün bütün müteahhitler iflasta. Tabii bir hata da oldu, bir yanlış da oldu o zamanki idare önüne gelen müteahhit oldu, önüne gelen müteahhit oldu, önüne gelen inşaat yapmaya başladı. İyisi de kötüsü de bu işin içerisine girdi, sonuçta da hepsi batma durumuna geldi, bankalarda zora girdi. Nedir o? Bugün hepsinin bankalara borcu var. Bankaların bilançosuna baktığınız zaman karlı gösteriyor. Şimdi kredilerimiz mevduat faizlerini düşürdüler dokuza, ona. Ama bir bakıyorsunuz kredi faizleri gene 30-35’lerde devam eder. Neden bu böyle? Bunun nedeni, bir tek nedeni vardır. bankalar o geri dönüşü olmayan borçlarını karşılayabilmek açısından bu kredi faizlerini yüksek tutuyor. Olur mu böyle bir şey, dünyanın neresinde görülmüş? Dokuzla, onla mevduat toplayacaksınız. Ama bu parayı siz satarken bunu üç katı ile satacaksınız. Üç katından fazlaya satacaksınız, olamaz böyle bir şey. Böyle ekonomi hayatta kalmaz. Böyle yatırım da olmaz. Onun için burada yapılması gereken hususlar var. Merkez Bankası bana göre, Merkez Bankasına ayrıca geleceğim ama müteahhitlerle ilgili. Çünkü bir şeyi yalnız tenkit etmek değildir doğru olan, önerilerinizi de sunacaksınız, çareyi de göstereceksiniz. Biz ilkeli hareket eden bir parti olarak hep bu konuda böyle davrandık ve böyle hareket ettik. Hep bu Kürsüden çarelerini de söyledik. Yapılması gereken müteahhitlerin borçlarını devralması lazım Merkez Bankasının ve bankalara ödemesi lazım. Bankaların ve kitlesinin çalışır hale gelmesi lazım. Bunu aldıktan sonra ipotekleri ile beraber alacak. Munzam karşılığa ödediği faiz miktarı kadar borçlandırıp uzun vadeye yayacak, bunları kurtaracak, çalışır hale gelecek. Bunun başka hiçbir yolu yoktur, kim ne derse desin. Haa bir Merkez Bankası Başkanı olacak, bir seminerde çıkacak da böyle Maliye Bakanı mı olur? Bir Maliye Bakanı böyle mi konuşur diyecekse eğer hiçbir şey yapamazsınız. Bak bunu açık ve net söylüyorum. Artık herkes haddini bilmesi lazım.

2362

Page 25: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Hükümet bu konuda tedbir alması lazımdır. Ne hakkı var bir Merkez Bankası Başkanı çıkıp Maliye Bakanını fırçalayacak. Ya Merkez Bankası Başkanı gider ya Maliye Bakanı gider. Bunun yoktur başka yolu. Olamaz böyle bir şey. Herkes haddini bilmeli. Merkez Bankası Yasası bir imparatorluk yaratmıştır. Bunu biz yaptık, yanlış yaptık. Düzeltmek bu Meclisin görevidir. Bu Merkez Bankası Yasası değişmesi lazım. Ben seni oraya atayacağım sen başıma imparator kesileceksin ve kalkıp benimle istişare etmeden beni de eleştireceksin. Olamaz böyle bir şey, olamaz. Üniversite öğrenci sayısında azalma var ve giderek de azalacak. Neden? Hep biz hep Türkiye’ye bağladık. Türkiye’den gelen öğrenci sayısına bağladık. Ama Türkiye’de bugün 18 tane Vakıf Üniversitesi var. Her ilde bir üniversite kuruluyor, ilçelerde de kurulmaya başladı. Bizde maliyetler yüksek. Kiralar yüksek, yeme içme yüksek, taksi ücretleri yüksek. Böyle olunca bir de aidatlar yüksek, böyle olunca buraya öğrenciyi cezp edecek bir durum yok. O bakımdan yapılması gereken üçüncü ülkelere artık açılmak lazım bir. Yani başka kaynaklar aramak lazım bir. İkincisi biz bugün Kıbrıslı öğrencilere Türkiye’den ve üçüncü ülkelerden gelen öğrencilerin ödedikleri aidatların yarısını alıyoruz onlardan. O zaman yapacağınız bir tek şey vardır. Bunu cazip kılmak açısından Türkiye’den gelenden de, üçüncü ülkeden gelenden de KKTC vatandaşlarından aldığınız aidatı alacaksınız, gerisini devlet sübvansiye edecek. Bu neyi getirecek? Bu şunu getirecek. Bu öğrenci burada ev kiralayacak mı? Kiralayacak. Yiyip içecek mi? Taksiyi kullanacak mı? Uçağını kullanacak mı? bunlardan devletin alacağı dolaylı ve dolaysız vergilerle siz bu sübvansiyonu karşılayabilirsiniz. Ve 60 binlere, 70 binlere çıkabilirsiniz. Yoktur, bizde sanayi yok, ağır sanayi yok. Bizim gelirimiz ancak turizm, öğrenci, TC katkıları, başka bir şey yok. Bir de hizmet sektörü işte birazcık ne varsa. Onun için yapılması gereken doğru hareket bu öğrenci sayısını artırmak ülkede, üniversitelerimizin kalitesini artırmak, rekabeti artırmak ve dolayısıyla devlet gelirlerini artırmaktır. Bunu yapmadığınız takdirde gelen sene bu sene 3300 öğrenci geldi, gelen sene herhalde 1300 öğrenci gelir ve üniversiteler de artık kapanma yoluna gider. İşte Doğu Akdeniz’in hali malum. İflasta. Kıbrıs Türk Hava Yollarından farkı yok, borç içinde. Artık bir an evvel onun da bundan kurtarılması lazım. Ve kendi hayatiyetini devem ettirebilir hale gelmesi lazım. Aksi takdirde bu borç ve bu borç faizleri katlana katlana gidecek, Doğu Akdeniz kartopu gibi bu borçlar büyüyerek çok kötü bir noktaya gelecektir. Bunu da bu vesile ile söylemiş olayım. Eskiden konfeksiyon fabrikaları vardı bu ülkede. 7 bin kişi çalışırdı, 7 bin aileye katkıydı bu. Ne oldu bunlar? Hepsi gitti. Neden? Abat Kararı, bizdeki maliyetlerin yüksekliği, sanayi erbabını daha karlı yerlere sevk etti. Nereye gittiler? Romanya’ya Bulgaristan’a gittiler. Romanya Bulgaristan da Avrupa Birliğine girdikten sonra onlarda da maliyetler yükseldi. Nereye gittiler? Çin’e gittiler. Ben araştırdım. Bugün Çin’de yapılan bir takım elbise ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan bir takım elbise arasında bir Pound fark var. Yani devlet bu bir Poundu öderse 3 bin, beş bin ailenin aileye, aile bütçesine katkı olacak ve bu da piyasaya yansıyacak. Ve bundan devletin dolaylı ve dolaysız elde edeceği gelirlerle devlet gelirleri atmış olacak, hem de istihdamda sağlanmış olacak. Ben daha önce de bu Kürsüden söyledim. Bizim yılda 2 bin tane üniversite öğrenci mezunumuz var. Hepsi işsiz. Yasa getirdik, barem dördü bire indirdik. Ona da değineceğim bir az sonra ve buları istihdam edeceğim. Neyi istihdam edeceksiniz? Bugün bizde çalışan nüfusun yüzde 25’i kamuda çalışır. Dünyada bir numarayız, yoktur başka bir ülke. Bugün Avrupa Birliğinden bahsederiz, Avrupa Birliği normlarından, yasalarından bahsederiz. Avrupa Birliğinde çalışan nüfusun yüzde beşi kamuda çalışır. Bizde yüzde 25’i çalışır. Nereye istihdam yapacaksınız, bu mümkün mü artık? O halde yapılması gereken istihdam sahaları açmaktır. İşte konfeksiyon ödeyecek devlet bu süspansiyonu, bir Poundu. Açacak bu fabrikaları, az buz değil. Üç bin, beş bin aileye bütçesine girdi mi arabasını da değiştirir. Bir ev daha alır, buz dolabını da değiştirir, lüks yatırıma da gider, lüks tüketime de gider. Hem kendi hayat standardını yükseltmiş olur, hem de ülke gelirleri artmış olur. Dikkat edin ülkenin tarihinde olmadığı kadar sosyal olaylarda patlama var arkadaşlar. Bütün bunların sebebi

2363

Page 26: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ekonomik bozukluktur, işsizliktir, boşanmalar artmıştır, cinayetler artmıştır, trafik kazaları artmıştır, hırsızlık artmıştır. Bu ülke bunlara laik değil. Bu ülkenin kaderi bu olmaması lazım. Hakikaten bu ülkeye yazık oluyor. Bakın, bu Kürsüden de misal verdim. Rum Tarafında 36 bin Off Shore banka var. Avrupa Birliği müktesebatına göre Off Shore bankacılığı kabul etmez. Benim ne Avrupa Birliği müktesebatı ile ilgim var, ne de beni biri tanır. Şimdi bu bankaların üçte birini, dörtte birini bu tarafa taşıyın. Sen de şu anda üç tane, beş tane Off Shore banka var. Üç tane, beş tane varsa beş bin tane olduğu zaman ne fark eder, ne fark eder? Her biri iki kişi istihdam etse 15-20 bin üniversite mezunu istihdam demektir bu. İşte olay bitmiştir, olay bitmiştir. İşsiz de ortadan kalkar, sosyal patlamalar da ortadan kalkar ve halka huzur gelir. Bunu bu şekilde yapmak lazım.Patates için de aynı şeyi söyleyebilirim. Eskiden 30 bin ton patates üretimimiz vardı. 18-20 bin ton yalnız İngiltere’ye ihraç ederdik. Abat Kararından sonra durdu. Bu üretimi yapan insanlar vardı aileler vardı, şimdi hepsi koptu. 3-5 bin ton patates üretiyoruz, bir kısmını da bazı aklı evvel ve çok akıllı tüccarlar kaparozlayıp Rum Tarafına götürüyorlar, üreticinin parasını da ödüyorlar. Devletin, Hükümetin bu konuda sıkı tedbir alması lazım. Bunlar eskiden narenciyede de yaşandı. Gene patateste de yaşandı. Tüccar aldı parasını ödemedi. Artık bunu yasa mı değiştiririz, bu gibi dolandırıcılığa engel olacak nasıl tedbirler alırız bunları düşünmemiz lazım. Yazık oluyor. İnsanlar hem emeğini hem parasını yatırıyor ve bunun karşılığını da alamıyor, iflasa gidiyor batıyor, kimse de bu üretimi artık yapmıyor. Buna kimsenin hakkı yok. Hele birkaç tane çapulcu tüccarın hiç buna hakkı yok. Dolandırıcı. Olamaz böyle bir şey. Bunların tedbirini alması lazım. Rum tarafında çalışanların bu tarafa getirdikleri para vardı yani bu tarafın ekonomisine bir katkı oluyordu. Şimdi o tarafta da ekonomik kriz ve inşaat krizi olduğu için, o istihdamlarda da azalma oldu. Yani orda o kaynak da artık tükenmeye başladı. Bu tabii siyasi olarak da belki bunu yapıyor, belki hakikaten onlarda da ekonomi pek iyi gitmediği için bu tedbiri almak zorunda kalıyorlar. Önce Türk işçileri durdurdular kendi Rum işçileri durduracak halleri yok. O bakımdan oradan da büyük bir düşüşler var ve bu yıl da devam edecek öyle gözüküyor. Yani Ekonomi Bakanlığının da bunu göz önünde bulundurması ve tedbirini ona göre almasında büyük yarar görüyorum. Bütün mesele özetle nedir? Siz üretim sağlayacaksınız, bunun yanında istihdam sağlayacaksınız ve devlet gelirlerini artıracaksınız. Yoksa ver Anavatan parayı ben dağıtayım derseniz, işte olacak olan budur. Giderek sosyal patlamalar şimdi boşanmalar üçte bir yani 15 bin evlilikten üç bin boşanma var, pardon beş bin boşanma var üçte bir, gelen sene yarısı olacak boşanmalar, ondan sonra da herhalde kimse evlenmeyi de düşünmeyecek bu memlekette bu gidişle.

Merkez Bankası, bankalar ilişkilerine de birazcık değinmek istiyorum. Sevgili Bakanım, düşüncelerimi izlesin. Ben açık söylüyorum, buradan da söylüyorum, ben Merkez Bankasına taktım ve o yasayı da gerekli değişiklikleri yapıp sunacağım Hükümete, getirir veya getirmez. Eğer ben atıyorsam oraya ben alabileceğim, sen istişare etmeyeceksin benimle, benimle istişare etmeden kendi başına imparatorluk yaratacaksın bu memlekette. Olmaz böyle saçmalık, olamaz böyle bir şey. Sen kalkacaksın yerli bankaların ümüğünü sıkacaksın ama üçüncü ülkelerden ve Türkiye’den gelen bankalara hiç dokunmayacaksın. Hiçbiri kredi vermiyor, hiçbiri. Gidin ipotek götürün. Hayır diyor bu Rum malıdır vermem. Yerli bankalar verir, onlar vermez. Buna da tedbir alan yok, bunu zorlayan yok. Zorlayacaksınız kardeşim. Eğer bu memlekette parayı alıyorsa ve götürüp başka yerde faizlendiriyorsa, onun da tedbiri bu parayı burada topluyorsun. Bu ülke bakınız, bunu iddia ile söylüyorum. Dünyanın en zengin ülkesi, ben her vesile ile söyledim bunu. Dünyada borcu olmayan tek devlet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Hiç. Mevduat itibarıyla 6 milyar Dolar mevduatı var, birey bazına vurduğunda dünyada bir numara. 286 bin araç var bu ülkede, hane başına vurduğunda her haneye iki araç düşer, ikinin üstünde araç düşer. Biz bu memlekette sefilleri yaşıyoruz. Sefilleri yaşıyoruz. Olamaz böyle bir şey. Bunun mutlaka tedbirini almak lazım. Tedbir bir,

2364

Page 27: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

devlet kendi içerisinde Hükümet tasarruf yapacak. İki, yatırımları teşvik edecek, teşvik edecek ve üretimi artıracak devlet gelirlerini bu yolla artıracak. Başka türlü bu işin altından çıkmanız, kalkmanız mümkün değildir. Hele bu Bütçe ile mümkün değildir. Zaten siz de itiraf ettiniz 2009’da bu Bütçe ile bir şey olmayacağını ve “ret” verdiniz. E, şimdi siz ayni Bütçeyi getiriyorsunuz ve bizden de onay istiyorsunuz mümkün mü bu? Biz sizin 2009’da yaptığınızın doğru olduğunu kabul ediyoruz ve biz de tavrımızı ona göre ortaya koyuyoruz.

Bakın, yine Sayın Başbakanın konuşmasından diyor ki; “ama diyor bütün ekonomistler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümetinin ekonomi politikası olmadığını söylemektedirler. Alınan tüm ekonomik kararlar günübirlik olmuş. Ekonomik akıl ve mantıktan yoksun sırf Maliye’nin gelir ve gider dengesine katkı yapmak için alınmış kararlar şeklinde oluşmuştur.” Ne kadar güzel bir tespit ama bugün de yapılan aynisi. Her ay Anavatan 70-80 trilyon vermese maaş ödeyemezsiniz bu kadar açık. Yani siz tenkit ettiğiniz şeyin aynisini yapmak mecburiyetinde değilsiniz. Dün, dündür bugün, bugündür felsefesi artık bu siyasette olmaması lazım. Temiz siyasette, doğru politikada buna gerek yok. Bakın ne diyor bu çok önemli, burası çok önemli. “KDV İadesinin kaldırılması bize göre bir hataydı. Ayni zamanda ithalatta yüzde 4 fon uygulaması da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin rekabet gücünü olumsuz etkileyen bir uygulamadır.” Ne kadar güzel bir tespit. Biz bunu söylediğimiz zaman…

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Kim söyledi bunları?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – Ha?

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Bunları söyleyen kimdi?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – Sayın Eroğlu söyledi bunları.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Yani bugünün Başbakanı.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – Evet. 2009 Bütçesini eleştirirken bunları söyledi.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Söylemler doğruydu ama.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – Efendim?

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Söylemler doğruydu.

EKONOMİ VE ENERJİ BAKANI SUNAT ATUN (Yerinden) – Stopaj önemli ölçüde kaldırıldı zaten biliyorsunuz.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Şimdi herhalde düzeltecektir Sayın Eroğlu.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – E, işte biz de onu soracağız şimdi. Onun için aldık bu zabıtları.

SUNAT ATUN (Yerinden) (Devamla) – Önemli ölçüde stopaj düşürüldü.

2365

Page 28: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – Yoksa ben konuşmamın başında da söyledim. Ben bütün zabıtları aldım. Gelirim okurum burada gece yarısına kadar, yarın sabaha kadar ancak biter. Altına da imzamı atarım derim söylenenler doğru ama şu anda iktidarda, icraatta sensin bunları düzelt. Stopajı kaldır, KDV İadesini, KDV iadesinin neydi biliyor musunuz faydası? Herkes fiş almak zorundaydı. Gider fişi alır, gelir. 2-3 ayda bir 100,200, 300 milyon ne ise bir para alırdı bunun için de herkes fiş toplardı. Dolayısıyla Maliye’nin gelirleri artardı.

ŞERİFE ÜNVERDİ (Lefkoşa) (Yerinden) – KDV’yi siz kaldırdınız.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – Ha?

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden) (Devamla) – Siz kaldırdınız?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – Kim?

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden) (Devamla) – Siz kaldırmadınız mı KDV’yi?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – E, işte bakın ne diyorum. CTP-ÖP Hükümeti kaldırdı KDV’yi. Siz de eleştirdiniz 2009’da bunun kalkmaması lazımdır dediniz.

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden) (Devamla) – Siz kaldırmadınız mı, ÖP miydi kaldıran?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – Hayır. Ha, ben de şimdi size soruyorum.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – ÖRP. ÖP yok artık.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – ÖRP. Bu, siz bunu söylediniz. Şimdi KDV İadesini yapacak mısınız, yapmayacak mısınız?

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden) (Devamla) – DP değil miydi yahu?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – Hayır efendim yanlış biliyorsunuz.

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden) (Devamla) – Demek ki ben yanlış hatırlıyor olabilirim.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – Evet, şimdi KDV İadesini getirecek misiniz, getirmeyecek misiniz? 2009’da siz bunu istediniz, bunu söylediniz. Yanlıştı bu dediniz. Şimdi bu yanlışı düzeltecek misiniz? ben de bunu soruyorum.

Yine 2009 Bütçe Görüşmelerindeki tavrınızdan bir tanesi de şuydu; Anavatan Türkiye’den 130 milyonluk bir kaynak alınması gerekirken yılın ilk dokuz ayında alınan kaynak 205 milyonu buldu. Yani planlanandan yüzde 50’den daha fazla kaynak alındı. Sadece dokuz ayda yeni yatırımlara gidecek Anavatan Türkiye’den gelen kaynaklar maalesef cari tüketimde kullanıldı. Yatırım projeleri durduruldu. Maaş ödemede cari tüketimde kullanıldı.

Bakınız arkadaşlar; 2009 yılında 200 trilyonluk yatırım vardı 30 trilyon kullanıldı. Fiyat İstikrar Fonunda öngörülen 290 trilyondu gelir. Bu gelir sağlanmadı. Aşağı yukarı 260

2366

Page 29: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

trilyon civarında Fiyat İstikrar Fonundan bir gelir elde edildi, bunun 24 trilyonu tarım için kullanıldı gerisi maaşlara gitti. Olamaz böyle bir şey. Yani siz yatırım için konan bütçeyi kullanamazsınız, yapamazsınız bu çok yanlış olur. O bakımdan süratle yatırım bütçelerinin yerinde kullanılması ve maaş ödemeleri ile ilgili kullanılmaması lazım. Bu tedbiri ona göre almakta büyük yarar var. Gene aynı konuşma içerisinde diyor ki, o halde birinci yapılması gereken şey seçimdir. Seçimin ardından yeni bir Hükümet kurulmasıdır. Eğer seçimden kaçarsanız bu halka, bu ülkeye büyük kötülük yapmış olacaksınız. Peki biz gelirsek ne yapacağız? Biz iktidara gelirken acil eylem planımızla birlikte geleceğiz. Bu nokta çok önemli. Cumhuriyetçi Türk Partisi – ÖRP Hükümeti de dinledi Sayın Eroğlu’nun bu söylediğini ve erken seçime gitti. Ve tabii yaptığı bütün yanlışlıkların bedelini ödedi, iktidardan gitti Ulusal Birlik Partisi iktidar oldu. Nerde acil eylem planı? Hep söylenen buydu, acil eylem planı çantamızda. Nerde? Daha göremedik yedi ay oldu. Hiç acil eylem planı ilk yapılması gerekendi, ilk yapılması gereken. Hayat pahalılığını iki aydan altı aya çekmek değildi. Çektiniz de ne oldu? Her ay verseniz ne yazar? Zaten ekside gider sıfırda gider. Ne kazandınız? Hiçbir şey. O maaş ve ödeneklerle ilgili yasadan ne kazandınız? 1,3 trilyon tasarruf. Ben de çıktım dedim ki, o tarafa geçenden her birinden 1 Euro alın, daha fazla tasarruf sağlarsınız ve bu kaosu yaratmazsınız bu ülkede. Zaten Anayasaya aykırı. Bir defa eşit işe eşit ücret var. Bir de Anayasada 1’inci maddesi var 52’nci maddesi var. 1’inci madde, sosyal hukuk devleti der. 52’nci maddede der ki, pardon 62’nci madde der ki; “Maaşlarda, maaş ve ücretlerde adalet sağlanır” der. Neresinde adalet bunun? Bu dönecek. Abesle ne iştigal edersiniz? Abesle ne iştigal edersiniz, boşu boşuna gerersiniz toplumu, fırsat verirsiniz millet yürüsün Meclisin önüne gelsin. Ne gerek vardı bunlara? Ne gerek vardı? İlk geçirilmesi, yapılması gereken acil eylem planını hayata geçirmekti. Maalesef bunu söylemiş olmanıza rağmen gerçekleştiremediniz ve bu ülkeye hakikaten yazık oluyor. Yazık oluyor.

Gene aynı konuşmanın içinde diyor ki; “Krizden çıkılması için yatırım bütçesinin hareketlendirilmesi gerekir.” O da yok. Bu bütçede de yok. Bu bütçede de yok. Maliye Bakanı, maaş ödemekten para toplamaktan başka bir şey düşünmüyor. Aynen, şimdi de öyle. Değişen bir şey yok. Maliye Bakanı 20 gün rahat, ay başı yaklaşırken hele şimdi Aralık sonu 13’üncü maaş da var iki maaş ödeyecek, eh uykuları tek maaş öderken ay başına 5-10 gün kala, şimdi zannederim ay başına 15 gün kala uykuları kaçmaya başlayacak. Böyle devlet yönetilmez arkadaşlar. Artık bundan kurtulmamız lazım. Muhasebe işi yapmak yerine üretmek lazım. Yani ver Anavatan Türkiye parayı, ben de dağıtayım. Herkes yapar böyle bir görevi, Hükümetliği.

“Lefkoşa Yaklaşımı” adı altında Ticaret Odasının ilk olarak gündeme getirdiği gerçekleştirilmesi beklenen, reel sektörün yerel bankalarımızda olan 350 milyon Dolar civarında toplam borcun yeniden yapılandırılması.Bunu söyledik biraz evvelki konuşmamız üzerine. Bunun inşallah üzerinde dururlar. “Hükümetin bu konuda ne düşündüğünü de öğrenmek istiyoruz” dedi. Ben de aynen kendi ifadeleri ile söylüyorum. Ben de Hükümetin ne düşündüğünü bu konuda öğrenmek isterim.

SUNA ATUN (Yerinden) (Devamla) – Uzmanlarla çalışıyoruz zaten.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – İyi, Müteahhitler Birliği’nin önerileri var. İnşaat sektörü mutlaka canlandırılmalı, doğrudur. Otomobil satışları canlandırılmalı, doğrudur. Beyaz eşya satışları canlandırılmalı, inşaat sektörü canlandırılmalı ama bunlar yapılabilir mi, yapılamaz mı bunu herhalde Hükümet düşünecektir. Mühim olan piyasada dönen paranın artırılması ve bu arada piyasaya dökülen paranın da Hükümet tarafından

2367

Page 30: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

özellikle yatırım projelerinin hayata geçirilmesi ile artırılması. Ne güzel, tespitler doğru ama icraat yok. İcraat yok.

Yine ayni konuşmanın içinde “gelen turistler ülkemizde alışveriş yapmaktan kaçınmaktadır. İngiltere’den gelen vatandaşlarımız vardır. Burası İngiltere’den daha pahalı” demektedir. Peki kim pahalılandırdı soruyor. Bu benim söylediklerim değil. Bu Ulusal Birlik Partisi’nin 2009 Bütçe Görüşmelerindeki konuşmalarıdır.

Güney çarşısı da rakibimiz diyor. Bu pahalılandırma merakından geçmemiz Bütçe açıklarını sadece zamlarla giderme gayretinden vazgeçmemiz gerekmektedir. Bugün, bu krize ülkemizde 60 bin öğrenci kapasitesinin 60 bine varması planlanıyor. Eğer değerli arkadaşlar, sair Türkiye’deki global krizin Sayın milletvekilleri, eğer bu pahalılık devam ederse global kriz Türkiye’ye girmiştir. Türkiye’deki global krizin etkisi talebeler üzerine de yansıyacaktır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gelen öğrenci sayısının büyük bir çoğunluğu Türkiye’den geldiği dikkate alınırsa bir üniversitemizde öğrenci krizi yaşamanın ihtimalinde olduğu dikkate alınarak yine bu konuda alınması gereken tedbirler vardır. Çünkü hakikaten Türkiye’de hayat pahalılanmakta bizim üniversitemizde belli oranda bunu veya Dolar ödemesi gereken veliler o ödeme miktarını tedarik edip ödeme yapamayacakları dikkate alınırsa Hükümetin bu konuda mutlaka tedbir alması gerekir. Çünkü 60 bin öğrenci kapasitesine ulaşan bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin zaman içerisinde bu kaynağı da kaybetmesi, turizm gelirleri zaten düşmüştür. Buradan gelen gelirlerin de düşmesi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni daha da içinden çıkmaz duruma düşürecektir. Doğru, bunları söylüyorsunuz ama tedbir hani hiç yok, hiç ve yine bunlar ana başlıklardır hepsini okusam sabahı bulurum ama bütün ekonomimiz bunu okuduktu.

Evet şimdi Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; diğer Bakanlıkların Bütçeleri geldiği zaman da konuşacağız ama bazı çarpıcı konuları gündeme getirmekte yarar görürüm. Kısaca değineceğim.

Sağlık Bütçesi. 2009’da 170 trilyondu. 2010’da 162,2 trilyon, düştü. Bakın, Sosyal Devlet ne demek? Sosyal Devlet sağlık ve eğitimdeki payı yüzde 15-20’lerde tutan devlet demektir. Yani sağlık ve eğitimden tasarruf olmaz. Siz kalkıyorsunuz Sağlık Bütçesini yüzde 6’ya çekiyorsunuz. Genel Bütçe içerisindeki payı yüzde 6. Nasıl sağlığı siz ileriye götüreceksiniz anlamakta zorlanıyorum. Tarihinde yüzde 6 Bütçesi olmadığı Sağlığın hiç ve yüzde 6’ya indiriyorsunuz ve bana Sosyal Devletten bahsedeceksiniz, bu mümkün mü arkadaşlar? Mümkün değil bu.

Şimdi yine hem ekonomide, hem bütün sektörlerdeki rekabetten de birazcık bahsetmek istiyorum. Sağlıkta rekabet yoktu bugüne kadar. Önümüzdeki yıl bu yıldan itibaren rekabet gelecek ve bu doğru. Rekabet doğruyu getirir, güzelliği getirir. Biz bunu yıllar önce Doğu Akdeniz’in Tıp Fakültesi’nin temelini attık, binalar da bitti öğrenciler de alındı. Ondan sonra Mağusa-Lefkoşa kavgası çıkardılar, güya Doğu Akdeniz Lefkoşa’daymış gibi. Şimdi ben Yakın Doğu’ya çıkıp diyebilir miyim sen git Mağusa’ya yap şeyini, Tıp Fakülteni? Vay efendim Lefkoşa’ya. Lefkoşa’yı biz ilk zamanda düşündük, sonra yer bulamadık. Arkadaki yeri Maliye Bakanı, “ben ödeyemem istimlak edemem” burayı dedi, almadı. Gün belli oldu Mesut Yılmaz gelecek Başbakan temel atacak, mecburen gittik Mağusa’da temelini attık. Binalar da bitti. Ondan sonra Lefkoşa’ya geldi TKP-UBP Hükümeti oldu, Lefkoşa’ya gelecek temelini de attılar orda kaldı. O Erbakan’ın attığı temeller gibi düşünürüm gideyim alayım o temeli de götüreyim bazılarının evinin önüne koyayım. O büyük fırsattı, kaçtı. Şimdi tekrar bir fırsat yakalandı, Yakın Doğu bunu kuruyor. Tebrik ederim. Çukurova da düşünüyormuş

2368

Page 31: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

kursun. Florance Nightingale geliyor gözünüz aydın. Niçin geliyor bunlar? Bizim yıllık 8.6 trilyon yurt dışı tedavi giderlerimiz var, belki de daha fazla. Şimdi bütün mesele bu pastayı alabilmek, bu pastadan faydalanabilmek. O halde şimdi Sağlık Bakanlığına düşen görev, hastaneleri düzeltmek. Öyle saat 15.00’te muayenehaneleri, 15.00’e kadar çalışacağım da 15.00’ten sonra muayenehanelerimde çalışacağım, hikayedir bunlar geçti artık o devirler. Artık herkes aklını başına alacak. Bakanlıkta, Hükümette, doktorlarda. Onun için rekabet güzelliği getirir. Rekabet derken aklıma geldi. Namık Kemal Lisesi var bizim Mağusa’da, yılların lisesi iftihar ettiğimiz bir okulumuz. Ana giriş kapısı var, çocuklar girdikten sonra kapı kapatılır hapishane gibi. Çocuklar gidip o, hemen okulun bitişiğinde de vakıf apartmanı var, esnaflar var orda. Yani dönerci var, sandüviçci var, kırtasiye satan var, esnaf var. Kapıyı kapattı. Hayır diyor siz içerideki şeyden alacaksınız yalnız, dışarıdan alamazsınız. Oraya birini koydu hafiye gibi Müdür. Kardeşim, çocuklar başka kapıdan çıkıyor. Yarın bir trafik kazası olacak, o zaman ben hesabını soracağım bunlara. Sizin yapacağınız şey, kapıyı kapatıp hapsetmek değil. O içerideki kimse o kantini işleten, fiyatlarını düşürmesini sağlayacaksınız, rekabeti sağlayacaksınız, kaliteyi artırmasını sağlayacaksınız. Kırtasiye koysun, daha ucuz versin. Çocuk ihtiyaç mı duyar gidip dışarıdan alsın? Ama onu yapmıyorsa ne engellersiniz siz bunu, ne kapatırsınız o kapıları hapishane gibi? Defaatle söyledim şeye Eğitim Bakanına da müsteşarına da, tınmadılar bile. Olmaz o iş dediler. Neden? E herhalde o kantin çalıştıran çok yakınlarından biridir. Peki Mağusalı esnafın durumu ne olacak? Ben de o zaman Mağusalı Bakan ve milletvekillerine sorarım, ne yapacaklar? Bunu bu şekilde olmaz. Bu şekilde giderseniz Mersin’e, sonra döneceksiniz tersine. Hiç bundan şüphe etmeyin.

Sosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var, 10 senede emekli ettik. Ben 90-94 arası Çalışma Bakanlığı yaptım, 92 yılında çünkü 2007’de geçti yasası, ilk emekliler verildi. O güne kadar biraz para biriktiydi havuzda, biz Bakanlığı bitirene kadar idare ettik. Ondan sonra tabii devamlı emekli olmaya başladı 2 bin kişi 3 bin kişi, her ay her sene. Bunu ödeyecek durumu yok. Artık orda da doğru yapılması lazım. Diyor ki sistem, aktüeryal hesap şöyle yapılır. Bir ülkedeki ortalama ömür alınır. Diyelim ki ortalama ömür 73. 10 sene geri gideceksiniz, emekli yaşını bulacaksınız 63. Yani bir fon eğer 10 seneden fazla öderse batar. Bu kuraldır. Bunun aktüeryal çalışmasını yapmışlar. Amerika’yı keşfetmek değil. E, bizimki? 30 yaşında adam emekli oldu. 43 sene ödedi. Nasıl kalkacağız bunun altından mümkün değil. Birtakım emlaki de var. Bakın, Mağusa’da Sea Side var Yeniboğaziçi Bölgesinde. Sea Side Otel Apartman dökülüyor. Kapıları, pencereleri çalındı şimdi. Eğer yapmaya kalkarsanız daha fazla para ister. Onu bir an evvel elde çıkarması lazım ve yatırıma dönüştürülmesi lazım. Aklı başında, gerçekten iş yapacak birine o Sea Side’ın verilmesi lazım ve biraz da katkı olur Sosyal Sigortaların Bütçesine yoksa orada yürekler acısı bir tabloyu hep beraber seyrediyoruz ve yazık oluyor.

Bu Bütçeye baktığımız zaman vergi gelirlerinde önemli düşüşler öngörülüyor. Demek ki farkında Hükümet de vergi geliri alamayacağını. Yalnız bir şey dikkatimi çekti. Götürü Usulü Vergide de yüzde 50 artış öngörür. Olamaz böyle bir şey. Bu ne demektir bilir misiniz? Ben partizanlık yapacağım vergiyi, Götürü Usulde Vergiyi getireceğim, koyacağım benim ayağıma geleceksin demektir bunun anlamı bu. Kucağıma düşeceksin demektir bu. Artık bundan vazgeçelim. Artık bu gibi şeylerden uzak duralım. Vergi gelirlerimiz düşüyor ama Götürü Usulde Vergiyi de yüzde 50 artırıyorsunuz.

Fiyat İstikrar Fonu’nu biraz evvel de söyledim. Geçen yılki Bütçede öngörülenden daha az elde edildi bu yıl daha az öngörülüyor. Yine daha az elde, gelir elde edinecek ve geçen sene tarihinde ilk defa bu ülkenin Fiyat İstikrar Fonu’nun çünkü onun amacı fiyatları bir istikrar içerisinde tutabilmektir. Oradan sübvansiye etmektir amacı. Ne yapıldı? 24

2369

Page 32: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

trilyonu çiftçiye verildi gerisi hep maaş ödemelerinde kullanıldı ilk defa tarihinde bu ülkenin. Yani Yasa da amacının dışında kullandı Fiyat İstikrar Fonu Yasası.

Şimdi Hayat Pahalılığını yılda ikiye indirdi. Ocak için yüzde 2. Haziran için 2,8 öngördü. Halbuki bugüne kadar daha Kasım Ayı itibariyle yüzde 2,9’dur. Aralık’ı da sayarsanız 3’ü bulabilir. 2 ödeyeceksiniz. Demek ki birtakım oyunlar yapacaksınız burada. Çünkü öngördüğünüz Bütçede yüzde 2. Haziran’da 2,8. Yüzde 2’de Barem içi artışlardan kaynaklanan mükellefiyetiniz var hiç bunu engelleyemezsiniz. Barem içi artışları kesecek misiniz? Keserseniz, kesebilirseniz bilemem onu ama barem içi artışlardan da yüzde 2 Bütçe. Ne oldu? Yüzde 6,8. Bu Bütçeye yük gelecek demektir hiç bir şey yapmasanız. Bunu da iyi hesap edin ve iyi düşünün. Bunları da hiç göz ardı etmeyin. 2010’da iki tane de seçim var. Cumhurbaşkanlığı Seçimi, bir de Yerel Seçim o da bir masraf. Hangi Kaleminden bu Bütçenin bunu karşılayacaksınız o da çok önemli. Sorulması gereken sorulardan bir tanesi.

Sayın Eroğlu Başbakanlık Bütçesini eleştirirken bazı Kalemleri eleştirdi. Eleştirdiği Kalemlerde azaltma yaptı. Ancak yedek ödemeleri de eleştirmişti. Orada da yüzde 155 artış yaptı. Çok enteresan. Müşavir Maaşlarındaki artışı eleştirdi. Ha, bu da çok önemli kanayan bir yara Müşavir Ordusu. Artık orduya girdi. Bakın, aldıkları maaşlara bakın! Ancak 2010 Bütçesinde, 2008’de 290. 2009’da 339 milyar olan Müşavir Maaşları Başbakanlık Müşavirleri bunlar ha yalnız. 817 milyar, 7 milyar. Yani iki mislinden fazlaya çıktı bu yıl. Bunu eleştirmişti ama şimdi iki katından fazla arttı müşavir maaşları. Artık buna bir dur demek lazım, buna tedbir almak lazım. Her gelen hükümet bu benim adamım değildir gitsin, yeni adam gelsin, devlet de onlara ödesin. Biz önerge verdik burada dedik ki; bu arkadaşları çalışır hale getirelim iş yapsınlar, evlerinde yatıyorlar ve her milletvekiline bir veya iki müşavir danışman olsun. Konuları ile ilgili yasalar geldiği zaman onlarla istişare yapsınlar.

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) - Komple bir yasa önerisi hazırlayacağız.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) - Biz hazırladık, verdik de ama kabul edilmedi.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Bir daha deneriz.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) - Olmadı.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Arkadaşlardan istifade edelim.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) - Başbakanlık sözleşmeli personel maaşları 1,31 trilyon oldu. Yayın ve Yayın Hizmetleri 2008’de 500 milyar. Bakın bu kaleme de bakın. 2009’da 1 buçuk trilyon. Bu eleştirildi, şimdi 2010 Bütçesinde de 2 trilyon, çok enteresan. Yani her eleştirdiğinin tam tersini yapıyorsunuz, bu yanlış. Bunu işte onun için diyorum. Adama sorarlar, bir gün gelir devran döner size de bunun hesabı sorulur. Buna fırsat vermemek lazım.

Kamuda verimlilik çok önemli herkes şikayet etti. Kamuda verimlilik yok, doğru. Biz kalktık 4 muhalefet partisi gittik dedik ki gelin kamuda verimliliği konuşalım, bırakın o, abesle iştigal etmeyin, o yasalar dönecek, vazgeçin bundan dedik, dinletemedik. Kamuda verimliliği konuşmak lazım. Kamuda verimlilik dendi aklıma geldi; şimdi 2006 biz Cumhuriyetçi Türk Partisi ile ortağız, Lefkoşa ellerinden gittiği için, Lefkoşa Belediyesi bizi temizleyecekler hükümetten. Hani o kurtla kuzu hikayesi gibi birtakım mazeretler getiriyorlar

2370

Page 33: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

orta yere. Dediler ki siz kamu reformuna karşısınız. Allah, Allah dedik yahu, biz görmedik ki bu kamu reformunu, nasıl karşı olalım görmediğimiz şeye. Getirin bakalım dedik, getirdiler daha birinci sayfasından foyaları çıktı meydana. Neydi? Diyor ki Başbakanlık, çünkü her bakanlıkla ilgili kamu reformu. Başbakanlık hiçbir daireyi üzerine almayacak, koordinatör bakan olacak, bakanlıklar arası koordinasyonu sağlayacak. Bizi bununla eleştiren, buna karşı olduğumuzu söyleyen ki bu doğrudur, olması gereken. Bir baktık Gençlik ve Sporu da bağladı Başbakanlığa. Şimdi de Başbakanlığa vakıflar, kooperatifler, bilmem şu, bu hepsi bağlı. Halbuki Başbakanın bu kadar işin içerisinde boğulmaması lazım. Yapılması gereken koordinasyonu sağlamak. Zaten bütün talimatlar oradan geleceğine göre hiçbir konuda endişe etmemesi lazım.

Yine fuzuli işlerle uğraştığınızın bir tanesi de o Başbakanlık Teftiş Denetleme Kurulu. Söyledim ben bu kürsüden çıktım. Anayasadan dönecek dedim, döndü. Gelin Maliye Teftişin ismini değiştirelim bir satır, bağlayalım şeye, atamaları da değiştirebiliriz Başbakanlığa, olay bitsin. Bu kadar toplumu germeyelim ve biran evvel de ne suiistimal varsa çıksın. Çıkıp basının önünde söyleyip de ondan sonra da eğer bunu bunun gerçek olmadığı ortaya çıkarsa bu defa çok büyük zarar göreceksiniz, karşı tarafı da kahraman yapacaksınız. Bunlar çok önemli ve çok yanlış şeylerdir. Mesela kararnameler yasallaştırıldı, 23 tane kararname. Ama bu kararnamelerin bağlı olduğu yasa iptal edilmedi. Şu anda biz bunu aldık Anayasa Mahkemesine götürdük. Götürünce kafaları dank etti, şimdi bir liste yaptılar getirdiler bütün bu yasalar iptal edilir diye toptan, bir şey getirdiler. Şimdi bu kadar acemilik olmaz. Yürürlükte oluyor şimdi iki yasa da. Peki hayat pahalılığını, ek mesaileri şimdi giderlerse Mahkemeye ve bugüne kadar olanı, siz o Yasayı ta geçirene kadar isterlerse ne yapacaksınız? Ne yapacaksınız?

(Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sayın Dr. Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Sayın Dr. Ahmet Eti’den devralır)

Onun için bu gibi konularda istişare etmek ve “ben yaptım olur” mantığından kurtulmak lazım, bunlar doğru şeyler değil. İşten çıkarılmaların hepsine karşıyım. Kimsenin ekmeğiyle oynamak doğru değil. Herkes zanneder ki istihdamlar bir partiye rant sağlayacak. Bakın, tecrübeyle sabittir. 93 seçiminde 3 bin 8 kişi aldık gece yarısına kadar, Pazar gün seçim var, 03 dağıttık. Ulusal Birlik Partisinin en kötü gittiği seçimdir. 2003, 1600 kişi aldı, en kötü gittiği seçimdir. Şimdi bunlar CTP aldı 5 bin, 3 bin, 6 bin, kaç bin kişiyse, kötü gittiği seçimdir. Çünkü işsizlik olan ülkede siz bir kişiyi alırsınız, bin kişi size küfür eder. Bu size bir avantaj, bir rant sağlamaz. Bu gibi hususlara da dikkatinizi çekmekte büyük yarar görürüm. Bakın, emsalleriyle veriyorum, geçmişten bugüne kadar bu istihdamlar kimseye bir yarar sağlamadı. Kooperatif, her gelen Hükümet Kooperatifi sahibine devredeceğiz der. Ama hiçbiri de yapmaz çünkü orası en kıyak yerlerden bir tanesi. Partizanlık yapmak için en uygun yerlerden bir tanesi. Ben 83 yılında seçimle gelmiş Kooperatif Merkez Bankası Yönetim Kurulu Üyesiydim. 80 yılında seçim yapıldı, 83 yılında bizi görevden aldılar Bakanlar Kurulu Kararıyla. Hiç sebep yok. Gözünün üstünde kaşın var dediler görevden aldılar. Ne oldu bugüne kadar? Kooperatif şah mı oldu yoksa padişah mı oldu? Esas Kooperatifi sahiplerine devretmek lazım. Vereceğiz, Kooperatifler sizin babanızın malı değil, Hükümetin de değil, Kooperatifler, Kooperatiflerin, Köy Kooperatiflerinin malıdır. Onlara devretmek zorundasınız. Doğru olan da budur. Yapılması gereken de budur. Kısaca Emirnamelerle eşdeğere de değinmek isterim. Emirnameler ek göz, kaldırılması lazım. Bu gelişi güzel yapılmış bir Emirnameydi o zaman biz de Hükümetteydik ve hiç fikrimiz alınmadı ve bize de sorulmadı. İçişleri Bakanı kendi yetkisindeydi bu ve istediği gibi yaptı. Ve zaman zaman da partizanca da bu amaçla kullandı bunu. Bunlar doğru şeyler değildir. Emirnamelerin süratle

2371

Page 34: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

gözden geçirilmesi lazım. Ocak’a kadar bir opsiyon tanıdık, Ocak’a kadar Sayın Başbakan bu işin biteceğini söyledi, bunu bekliyoruz, eşdeğer konusu da çok önemli konulardan bir tanesi Ulusal Birlik Partisi muhalefetteyken hep eleştirdiği konuydu ama, bugün 5 milyar puan var, “kaynak yok” diyor ben iddiayla söylüyorum, en az 7-8 milyar puanlık kaynak var. İddia da ederim. Herkesle de bunu tartışırım. Yeter ki niyet olsun. Niyet olmadığı için idare edip geçiştiriyorlar. Geçen Hükümet 80 bin Sterlin mi ne, yoksa 18 milyon Sterlin mi ne öyle bir şeylik bir paket çıkardıydı. Bu satmaya var da, eşdeğerciye vermeye yok? Böyle mantık mı olur ya? Olamaz böyle bir şey. Kameralar ve puan konusuna da değinmek istiyorum kısaca, özet olarak. Bu kameralar bir tuzak. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok, artık kalktı. Ne yaparlar? Bir çıkış noktasına, bir giriş noktasına kamera konur. Dersin ki, “Mağusa Lefkoşa hattı 45 dakikada gidecek.” Sen 35 dakikada gittin mi al cezayı kardeşim. Halbuki biz ne yapıyoruz şimdi? Her iki üç kilometreye bir şey koyuyoruz. 65 koyuyoruz, oradan çıktık mı basıyoruz 160’a,a 140’a, 150’ye

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Bazı yerlerde de 75. Yani neye göre yapılıyor?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) – Ayrı konu o. Basıyoruz. Yahu bu mantık mı bu Allah aşkına. Çünkü arabalar hem de birbirine birikiyor. O onu geçecek, öbürü öbürünü geçecek diye kaza böyle olur, kazalar arttı. Kameraları koydun azaldı mı kazalar? Arttı. Benim söylemek istediğim bunu dışında çok önemli bir olay. Bizde kamu taşımacılığı yok. İşte otobüs şoförleri var, taksi şoförleri var. Zaman zaman bu insanlar da bu kameralara yakalanıyor şu veya bu nedenle. Dalar bazısı, hepimiz yapıyoruz bunu. Bu adamın ekmek parası, bir senenin içerisinde 3 defa yakalandı mı ehliyet gitti. Cezasını al ama kamerada yakalandı diye puan kesme. Ha sarhoşsa, sarhoş kaza yaptıysa ehliyetini o an al, ona hiç diyeceğim yok. Ama adam şoför bunun ekmek parası, sen kalkacaksın bir yıl içerisinde bunun ehliyetini, ne yapacak bu adam 3 ay, 1 sene ehliyetini aldın, 3 ay, 6 ay 1 sene aldın o adam ne yapacak? Evinde yatacak? Olamaz böyle bir şey yahu. Yani biraz da halkımızı düşünmek zorundayız. Gerçekleri düşünmek zorundayız. Bu şekilde devlet yönetilmez, bunlar yanlış.

Evet biraz da kısaca görüşmeler ve çözüm konusuna da değinmek istiyorum bu vesile ile. Evet görüşmeler mutlaka olacak, görüşmelerden kaçmak doğru değil. Ama çıtayı siz düşük tutmayacaksınız. Çıtayı düşük tutarsanız sizi daha da aşağıya çekerler. Bakın bunları hep yaşadık. 29.9’u kabul ettik, altına şerh de düştük dedik ki; bütünü kabul edildiği zaman bu geçerlidir. Bütünü kabul edilmedi ama o hala cepte duruyor. Bunlara çok dikkat etmek lazım. Tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek devlet. Niçin yaptık bunu? Efendim Hristofyas sıkıya düşmüş Kurucu Devleti kabul ettiği için ona bir jest yapağım. Siyaset jest yapma yeri değildir. Siyaset diplomasi hakkını alma yeridir. Söke söke alma yeridir hakkını. Öyle jest yapacakmışsın, o aldı onu koydu cebe, bitti. Ha bu taraftan senin siyasal eşitliğini de bu tarafa gelecek Rumların seçme seçilme hakkına sahip olması ile ortadan kaldırıyor. İki bölgelilik zaten taraf olarak girdiğin zaman….

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Cevizcinin çuvalından jest olmaz değil mi?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Devamla) - Evet. Yani bir de şu var; çözüm, çözüm, çözüm suçlu biz. Kardeşim Decuellar Belgesini biz kabul ettik, Gali Fikirler Dizisini biz kabul ettik. Annan Planını biz kabul ettik Rum hep reddetti, Rum hep ödüllendirildi biz cezalandırıldık. Bugün Birleşmiş Milletler Kararı düşüyor Türkiye’de Güvenlik Konseyi üyesi. 14’e (1) Türkiye reddediyor onu, Rum öyle bir kulis yapmış Rum’un istediği şekilde o

2372

Page 35: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

6 ay uzatılıyor ya buradaki Birleşmiş Milletler askerinin süresi, onu bizim aleyhimize karar çıkıyor. Şimdi bakınız; ben öyle parmağımın arkasına saklanmam, öyle çirkin politikalardan da hoşlanmam. Söylediğimi de dobra söylerim. Bana göre beni tanımayan Barış Gücünün bu memlekette olmasında hiçbir yarar yoktur, zarar vardır. Sen her gün benim aleyhime, her raporun benim aleyhime ben seni bunun içinde. Hayır senin yerin ara bölgedir kardeşim git ara bölgeye. Burası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetidir, Kıbrıs Cumhuriyeti değil. O zaman zaten sen varlığını ve onurlu duruşunu ispat etmiş olursun. AB için de geçerlidir bu. Yani biraz onurumuzu, gururumuzu ortaya koymamız lazım. Hep başınızı eğerseniz başınızı keserler. Eğmeyin, dik durun bir şey de olmaz. Bilecek ki o Birleşmiş Milletler burada ayrı bir yönetim vardır, ayrı bir devlet vardır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti vardır bilecek. Bu tarafa gelmek isterse de izin alacak. Bunları anladıkları zaman o zaman bizim buradaki varlığımız tam olarak kabul edilmiş olacaktır. Ancak böyle onurlu duruşlarla ve adam yerine konursan olur. O zaman Hristofyas da gelip Sayın Talat’a sütten kesil de gel diyemez. Biz siyaset diplomasi çıkarlarını örtüştürebilme becerisi ve sanatıdır. Bakınız İngiliz Dışişleri Bakanı pat dedi geldi Talat’ı ziyaret etti. Bilir misiniz niçin geldi? Çünkü Rumlar Avrupa Konseyine bir Önerge verdiler ve dediler ki; “biz bağımsız bir ülkeyiz, İngiliz Üslerinin burada ne işi var?” Bu Önergeyi verdiler Avrupa Konseyine. Pat dedi bindi uçağa geldi, gitti Talat’ı makamında ziyaret etti. O da ne mesaj verdi; “aklını başına al da benim üstümü tartışırsan aha ben de KKTC’yi tanırım ha” mesajını verdi. Ondan sonra gittiler memorandumu imzaladılar, olay bitti. Siyaset budur. Çıkarları ölçüştürebilme sanatıdır, becerisidir. Biz bunu yapmıyoruz. Biz hep eğiyoruz, hep taviz veriyoruz. Hayır. Biraz dik duralım. Bir şey kaybetmeyiz. Rum bizimle hiçbir şeyi paylaşmaz. Ola ki bunun kimse endişe etmesin. Kimse de hayal de kurmasın. Ne ekonomik gelişmişliğini, ne AB üyeliğini, ne Birleşmiş Milletler Üyeliğini bizimle paylaşmaz. Paylaşmadığına göre de bizimle bir çözümü istemez. O bakımdan dikkatli olalım. Şimdi en son Sayın Eroğlu’nun 2009 Bütçesindeki en son ifadesini okuyarak, biraz da Hukuk Dairesine değineceğim bir daha Kürsüye çıkmamak için. “Kamu reformu yapacağız dediniz, öyle bir reform yaptınız ki bütün devlet daireleri de alt üst oldu. Kimin ne olduğu, kimin Müdür, kimin Müsteşar, kimin iş bilir, kimin iş bilmez olduğunu vatandaş şaşırmış. Devlet dairelerinde isyan etmekten başka çıkış yolu olmadığını görmektedirler. O bakımdan bunlara girmek istemedim, arkadaşlarımız Bakanlık, Bakanlık Bütçe görüşülürken o konuya gelecektir ama bu kadar eleştiriden sonra, takdir edersiniz ki Bütçenin geneli hakkında Ulusal Birlik Partisi’nin oyu rettir” dedi ben de kendi ifadeleriyle aynisine, ayni görüşlerine, ayni şekilde söylüyorum, oyumuz rettir. Bakalım kendi ifadeleriyle söylüyorum, oyumuz rettir.

Hukuk Dairesine değinmek istiyorum. Bu ülkede hukuk zaman zaman, çok ağır bir kelime kullanmak istemem ama, yanlış kararlar veriyor. Hukuk, kamu yararı daima değerlendirilmelidir. Kamu yararı gözetilmeli. Zamanında büyük yanlışlar yapıldı. Bakınız bizim Türkiye ile Suçluları İade Anlaşmamız var. Bu Suçluları İade Anlaşmasına göre ve bu Meclisten geçtiğine göre Yasa haline gelmiştir. Biz TC uyruklu suçluları iade ediyoruz, ama KKTC uyrukluları alamıyoruz. Neden? E bizim eski Başsavcımız fetva verdi. Dedi ki, “benim Mahkemelerimde görülmeyen davaları ben kabul etmem. Geldi mi serbest bırakırım.” Bir Lefkeli doktor vardı muayehanesinde bir cinayet işlendi, burada suçunu tamamlamak istedi, alamadık. Meşhur İtimat Otobüslerinin sahibi, Orhan İtimat, adam öldü gitti getiremedik bu tarafa. Bu tarafa getiremedik, çünkü Başsavcımız fetva verdi. Dedi ki, “ben” dedi, “sizin uluslararası anlaşmanızı kabul etmem, benim Mahkemelerimde görülecek bu dava.” Seni kim tanır. Dünyanın her yerinde Suçluların İadesi Anlaşması vardır. Ve buna göre suçlular iade edilir. Bunu yapamadık. Sayıştay konusunda bu memleket büyük sıkıntı yaşadı benim Meclis Başkanlığı dönemimde. Fetva verdiler, dediler ki; “Anayasa’da yazmaz” diyor “Meclis Sayıştay’ı seçer.” “E ne yazar?” “Anayasa Meclise Yasa yapar.” E bende Yasa yaptım

2373

Page 36: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Sayıştay’ı seçeceğim. Nasıl engelleyebilirsin sen? “Hayır” diyor “yazmaz, yazacaksınız” diyor oraya. E peki başka şey yazar mı? Nasıl yaparsınız onu? Neyse sonunda ondan sonra gelen Anayasa Mahkemesi Başkanı bunu kabul etti de şimdi Meclis seçer, o konuda rahatladık, geçte olsa bir rahatlama oldu. E bir fetva daha verdi şimdiki Başsavcımız. O da evlere şenlik. Diyor ki, “Meclis Başkanı Cumhurbaşkanına vekalet ettiği zaman bile” diyor “oy kullanabilir.” Şimdi çok ağır konuşmak istemem ama bunu söyleyen Başsavcıyı her şekli ile eleştiririm. Vekalet asıl olmadığı zaman asıldır, geçerlidir. Diyelim ki Allah geçinden versin Cumhurbaşkanı öldü, Cumhurbaşkanına vekalet edecek de Cumhurbaşkanıdır. O zaman Meclis Başkanlığı kalır mı? Bu kadar mantığı ben hukukçu değilim, ama bu kadar mantığı göz önünde bulundurmazsanız doğru bir hareket yapmazsınız. O konuda gelenek vardır biz Anayasal kurumlarımızı göz ardı etmeyiz, etmeyeceğiz de. Bütçesine olumlu oy kullanacağız ama tavsiyemiz bu yanlışlardan vazgeçmesidir. Böyle kadılık gibi, kadılık müessesesi kalktı artık. Kadı gibi fetva vermeye hiç hak ve yetkileri yoktur. Daima karar verirken de kamu yararını düşünmek zorundadırlar. Teşekkür eder saygılar sunarım.

Teşekkürler Sayın Hasipoğlu. Evet üçüncü sırada Sayın Çakıcı’dır. Sayın Çakıcı buyurun.

MEHMET ÇAKICI (Lefkoşa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi anlaşılan hükümetimizin bir bakanı hem 1-2 milletvekili var burada. Yoruldu mu hükümetimiz? Hükümet ortada yok, çökkün, yorgun .

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bunu bulduğuna şükret, 1-2 bakanı bulduğuna şükret.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Mecliste yok, Mecliste ortada yok. Mecliste ortada yok hükümet, tesadüfen 1-2 bakan var burada. Dolayısıyla nasıl eleştirileri dinleyecek bu hükümet ve yararlanacağız sizin hükümet oluşunuzdan, dolayısıyla ben bu hükümetin şimdiden yorulduğunu görüyorum, çöktüğünü görüyorum. Dolayısıyla biraz daha canlı olması lazım, biraz daha dinlemesi lazım muhalefetin önerilerini, burada daha çok bulunması lazım. Böyle kapı aralarında, arka taraflarda bulunmaması lazım. Ortaya çıksınlar halkın isteklerine, istençlerine cevap versinler.

Evet Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben aslında bu statükonun bütçesini ki öyle değerlendiriyorum, statükonun bütçesidir bu. Efendim?Yok baştan başlamayacağım merak etmeyin.

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden) (Devamla) – Başlar başlamaz statüko, statüko ne demek?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Statükonun bütçesidir bu. Açıklayacağım neden olduğunu. Şimdi geliyorsunuz bize yıllarca bütçeler getiriyorsunuz karşımıza ve her defasında ağlama operasyonu ile aynı adamlar, aynı isimler, aynı partiler geliyorlar burada bize her bütçe döneminde ağlıyorlar. Bakıyorum film de aynı, oyuncular da aynı, senaryo aynı, yönetmenler aynı, aynı film bozuk plak gibi, bozuk film gibi ikide bir karşımıza geliyor. Şimdi bir bütçe var elimizde değerli arkadaşlar. Bu bütçenin miktarı 2,645. dolayısıyla bu bütçemiz baktığım zaman şu anda 2,645, 273,043. Yani eski parayla şöyle baktığımda 2 trilyon 645 milyon 273 bin 043 lira. Gerçekten baktığım zaman böyle büyük bir bütçeye sahibiz, giderek de bütçenin ekonomik hacmi büyüyor. Bu büyük bütçenin giderek büyüyen bir ekonomik süreci var. Yani bir bakıyorsunuz 2007’lerden itibaren bütçe açığına 560 trilyon

2374

Page 37: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

görünüyor bir bütçede, ondan sonrasında 2008’de bu 726’ya çıkıyor bütçe açığı, pardon. 270’lerde görünüyor. 2006’da 414 trilyon, 2007’de 400 trilyona varıyor. 2008’lerde 500 trilyonların üzerine çıkıyor en son da 641 trilyon gibi büyük bir bütçe açığı meydana geliyor. Şimdi bu tarihin en büyük bütçe açığı bir süreç nedeni oluyor bir sonuçtur bu. Bu tarihin en büyük Bütçe açığı, 500 trilyon Türkiye’nin yardımı, 141 trilyon da iç kaynaklar diye hayali bir kalem, nereden bulunacağı belli olmayan. Yani adam borç içinde, “zaten 641 trilyon açığım var” diyor. “500 trilyonunu Türkiye’den alıyorum” diyor, yani anca Bütçesini kapatacak 500 trilyonla, bir 141 trilyon da iç kaynaklar diye bir kalemden bulacağını söylüyor ve 641 trilyon da bu Bütçe açığı gibi tarihi bir Bütçe açığı meydana geliyor. Bugün gazetelerde yer alıyor, bu Bütçe açıklarını bugün 500 trilyon civarında olan 2010 Bütçesinde Türkiye tarafından karşılanacağı söylerken, bugün Türkiye’nin yardımları 900 trilyona çıkıyor. Ama burada en enteresan taraf, Türkiye’nin yardımları büyüyebilirdi, bunlar yatırıma dönebilirdi ama bugün bakıyoruz ki bu yardımların çok büyük bir kısmı Bütçede, Bütçe açığını kapatmaya doğru gidiyor. Şimdi Bütçe açığı bir, demek ki bu ülkede ciddi bir Bütçe açığı var, demek ki bu Bütçede büyük bir ciddi ekonomik çöküntü var. Mahalli Gelirlerimize bakıyorum gelirlerimiz artıyor mu? Gelirlerimizin artıp artmadığına baktığımda da, gelirlerimizde de geçmişe doğru bakıldığında örneğin 2008 de 1 trilyon 306’yken mahalli gelirler, 2009’da 1.441 trilyon oluyor, ondan sonra yine 2010’da da mahalli gelirlerimiz de giderek düşüyor, 1.302. Yani aslında giderimiz artarken mahalli gelirlerimiz de düşüyor. Yani bu toplum para toplayamıyor, gelir toplayamıyor ama gideri de giderek artıyor. Bütçe açığı giderek artıyor, Türkiye bağımlılığı giderek artıyor, böyle bir sonuç doğuyor. Bunlar arasında neler baktığım zaman yine, Bütçe giderlerine baktığım zaman da gerçekten özellikle personel giderleri ve transfer kaleminde ciddi gider artışları meydana geliyor. Şimdi örneğin şeye baktığım zaman 2002’deki Bütçe giderleri, 2002’den 2003’e 1.28 artarken, Bütçe gelirleri 1,65 artıyor, aslında gelir ve gider oransal olarak baktığımda gelirlerde daha çok artış varken, 2004’den 2005’e doğru geçen Bütçede, Bütçe giderleri 1.18 artarken ve yine 2004’den 2005’e doğru gelir giderken, giderler 1.18 artarken gelirler de 1.12’de kalıyor. Mahalli gelirler de 1.11 artıyor. Bu da şunu gösteriyor; aslında 2004’den sonra Bütçe giderlerimiz giderek artarken, Bütçe gelirleri ve mahalli gelirlerimiz de ayni oranda büyümüyor. Ve felaket buradan itibaren başlıyor. Aslında burada dünyada bir kriz yoktu. Burada Bütçemizin gelir ve gider dengesizliğinin hikayesi başlıyor, öyküsü başlıyor aslında. 2005, 2006’ya baktığım zaman Bütçe giderleri 1.28 artarken, Bütçe gelirlerimiz 1.20, mahalli gelirlerimiz de 1.16 artıyor. Yani oransal olarak baktığımda Bütçe giderleri 1.28 artarken 2005, 2006 arasında, mahalli gelirlerimiz 1.16 oranında artıyor. Ve devam ediyorum aslında bunlara baktığımda personel giderleri ve mahalli giderler anlamında baktığımda Hükümetimiz en sonunda geldi, Sayın Başbakanımızın son döneme baktığım zaman personel giderleri ve transfer kalemlerinde de örneğin bir kaç örnek vereceğim, 2004’ten 2005’e Bütçe gelirleri 1.12 artarken, personel giderleri 1.29 artıyor. 2005-2006’dan geçerken Bütçe gelirleri 1.20 artarken, personel giderleri 1.29 artıyor. Yani aslında gelir gider dengesizliği açısından baktığım zaman gerçekten bir felaketle karşı karşıya kaldığımızı görebiliyorum Bütçe gelirlerinin geriye gidişi anlamında. Ve tabii ki bunun da bir sonucu var. Bu sonuçla neyle karşılaşıyoruz? Geriye doğru gene şöyle bir değerlendirme yaptığım zaman da, acaba geçmişte daha mı başarılıydık?” diye bakıyorum ve oransal denge anlamında da bakıyorum farklarına ve şöyle bir fark görüyorum aslında. Bütçe açığımız anlamında bakıyorum. Bütün bütçeye oransal olarak, yüzdelik olarak karşılaştırdığımda aslında 1995’lerde de bir bütçe açığımız var. Bütün bütçeye karşılık o zaman yüzde 28’lerde, yani bütçe açığımızın genel bütçeye oranına bakıyorum, yüzde 28 gibi görünürken 95’te, 2000’de yüzde 25. 2001’de yüzde 34. 2002’de bu oran yüzde 43. Ve bu da herhalde bankalar krizi sonrası olayları gösteriyor. Türkiye’nin yardımlarını gösteriyor. Buradaki bütçeye katkısını gösteriyor bütçe açığının genel bütçeye oranları açısından. Bunun yanında 2003’ten itibaren 2002’den bir

2375

Page 38: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

azalma oluyor yüzde 25’e. 2004’te yüzde 11’e düşüyor. Yani ekonomimizin büyümesinin etkisini görmeye başlıyoruz. 2005’te yüzde 13. Fakat 2006’dan itibaren bütçe açığı oransal olarak bütün bütçeye oranı yüzde 21’e çıkıyor. 2007’de tekrar yüzde 13 buçuklarda. 2008’de yüzde 12’lerde. Fakat 2010’da da bütçe açığının genel bütçeye oranına baktığımda yüzde 24’e çıkıyor. Bu da neyi gösteriyor? Aslında geçmişte de bütçe açığımız vardı, bugün de bütçe açığımız var, bugün tarihin en büyük bütçe açıklarıyla uğraşıyor ve Türkiye’nin yardımlarıyla biz bu Bütçeyi kapatmaya çalışıyoruz. Peki, geçen anlamda ben buraya çok geç, ilk günkü konuşmamda ortaya koydum. Bugün yeni şeylerden bahsedeceğim. Ama bunu bugün bir kez daha vurgulamak istiyorum. Şimdi genel anlamda bütçe açığının en önemli sebepleri geçmişteki yanlış politikalarıdır. Sayın Eroğlu’nu suçlayacağım olan şu anda Sayın Eroğlu’lu UBP’li hükümetler ciddi bir oranda hükümette bulundular ve Sayın Eroğlu’ndan biz beklerdik ki geçmişte bütçe açığımızı dengelesin. Yani birinci görevi Sayın Eroğlu’nun Başbakanlık, ben bakıyorum. Bugün ben farklı bir şey... Başbakan nasıl bir karakterde olmalı? Nasıl bir vizyona sahip olmalı? Önce vizyonunu konuşmak istiyorum. Nasıl bir karakteri, Başbakanın nasıl bir vizyonu? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkına, Kıbrıs Türküne yakışan karakter ve vizyon şey olmalı, onu söylüyorum. Orda...

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) – Uzun saçlı.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Uzun saçlı Aslanbaba gibi olabilir tabii. Saçıyla da ilgilenmiyorum. Kilosuyla da, benim gibi göbekli de olabilir. Onu şey ediyorum. Saçları da beyaz olabilir.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Zaten beyazdır saçları.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Benim de beyazladı. Yani bu da bir suç değil onu hemen söyleyeyim.

BAŞBAKAN DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) – Aynı yoldasın.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Aynı yol ayrı bir şey. Eğer stres yapıyorsa bu memleket de hızlı beyazlıyor. Beyazlayabilir ama Başbakan nasıl olmalıydı? Yani ben Sayın Eroğlu’nu böyle klasik bir şekilde suçlamayı istemem. Yani oğlun şunu aldıydı, kızın bunu yaptıydı bilmem ne. Onu da doğru kabul ediyorum. Kendi çocukları da elbette, eleştiriler anlamında söylüyorum, bu memlekette iş de alacak, şey de alacak. Başarılı çocukları da vardır aralarında. Bir tanesi de benim öğrencim olmuştur geçmişte. Şu anda Gencay Hanım, ben eminim Gençlik Dairesinde de iyi işler yapabilir. Master yaptı, doktora yaptı. Uğraşan bir hanımdır. Atatürk Öğretmen Akademisinin de Müdürlüğünü yaptı. Başarılı bir kadındır. Onun da bir suçu yoktur. O da çeşitli mevkilere atanabilir. Burada bir sakıncası da yoktur. Önemli olan memlekete bir kârı var mıdır, bir yararı var mıdır? O önemlidir. Ama Sayın Eroğlu’nu ben şu anlamda da suçlayabilirim onu hemen söyleyeyim. Biz sizin çocuklarınızla, kilosuyla, Başbakanın karakteri nasıl olur? Bir Kıbrıs Türküne Başbakan nasıl olmalıdır? Bana göre sizi geriye dönük değerlendirdiğim zaman şöyle değerlendiriyorum. Sizin, yıllarca hükümet ettiniz. Yani bana bunun lütfen cevabını vermeniz lazım. Demeniz lazım ki ben Kıbrıs Türk ekonomisini yönettim. Bütçe açıkları meydandaydı o dönemde ama yıllarca yönettiğim halde, yani ben öz eleştiriyi de ben sizin adınıza yapayım. “Ben yıllarca bu ülkeyi yönettiğim halde ben bütçe dengesi sağlayamadım.” Birinci hatanız bu. Neden bütçe dengesini sağlayamadınız? İki, eğer personel giderleri ve transfer kalemlerindeyse bütün sorun niye erken emekliliği yarattınız? İkinci sorum. Üçüncü sorum, niye bütçe dışı idareleri çiftlik gibi gördünüz ve ben bugün BRT Kurumuna baktığımda 900 tane çalışan görüyorum. Kıbrıs Türk

2376

Page 39: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Hava Yollarına baktığımda yüzlerce gereğinden fazla çalışan görüyorum. Toprak Ürünlerine baktığımda öyle görüyorum. Doğu Akdeniz’e baktığımda öyle görüyorum. Lefke Avrupa Üniversitesine baktığımda öyle görüyorum. Siz bütçe dışı idarede demek ki çiftlik gibi görmüştünüz.Ha bunu deyeceksiniz bana CTP’de yaptı, DP’de yaptı doğrudur ama siz de yaptınız. Şu an hükümet sizsiniz tek başınıza ve geçişte de siz hükümetteydiniz o bu yüzdelikleri saydığım dönemde de büyük ortak olarak oradaydınız. Niye bunları düzenlemediniz. Niye dengeli bir bütçe yaratmadınız ve hep bu bütçe açık verdi. Neden? Artı Türkiye’den aldığınız yardımları niye azaltmadınız, niye bu yardımlar bütçe açığımız yani yatırım olarak tabii ki Türkiye’den para gelebilir bugün Türkiye’nin harcadığı 900 trilyon parayı verdiği parayı yatırıma sevk edebilirdik tümünü. Ama bugün yatırım kalemi açısından baktığımda arkadaşlar size miktarını söyleyeyim yatırıma harcanan paranın burada ki o da netleşsin neyi konuştuğumuz biraz da veriye dayalı olsun onu söyleyeyim buradan. Geçmişte 2006’da 277 trilyon, 2007’de 227 trilyon, 2008’de 305 trilyona çıkıyor ve 2010’da 201 trilyona 100 trilyon düşüyor. Yani Türkiye’den alınan 900 trilyon para hepsi yatırıma harcanabilirdi eğer yani Türkiye’den para almayalım, yardım almayalım da demiyorum bizim zorluklarımız var izolasyon altındayız, ek yardımlara ihtiyacımız var. Siz demek ki bir sonuç doğuyor bugün burada. Yani bunu Taylandlı, Çinli milletvekilleri yapmıyor. Taylandlı Çinli Venezüellalı, Bolivyalı başbakanlar da yaratmadı bunu. Siz yıllarca yönetimdeydiniz ,siz neden bu erken emekliliği yarattınız soruyor. İki sosyal sigortaların içi niye boş. Sizin döneminizde boşaltılmadı mı buralar. Üç, İhtiyat Sandığına Devletin 700 trilyon borcu var. Sizin döneminizde olmadı mı bunlar? Yani şunu söylüyorum buradan çiftlik gibi eğer bu bir memurların sayısı bu kadar çok farklıysa ve özel sektör desteklenemediyse niye siz bunları düzeltmediniz? Niye bu bütçe açıkları hep vardı ve niye gerçekten bu bütçe dengesini kurmadınız. Ha şimdi çıkıp diyorsunuz ki bize ben şu, şu, şu yatırımları da yaptım doğrudur bir örnek verdiniz dün burada olmadığınız için tekrar vereceğim. Çıktınız dediniz ki işte benim zamanımda ankösörlü telefon vardı şimdi mobil telefon var dediniz bize. Ama ben diyorum ki size sizin yerinizde herhangi bir Başbakan olsaydı bütün dünyada bugün mobil telefon vardır. Hala ankesörlü telefon kullanmıyoruz o da gelse o da bize mobil telefon yapacaktı, o da bize İnternet bağlamayacak mıydı bir ülkenin yani bugün Afrika’nın en kötü ülkesinde bile İnternet var. Yani bunu bu örnekler değil. Şimdi bu doğal yapılması bu üniversiteler burada olmayacak mı? Olacaktı. Telefon olacak mıydı? Olacaktı. Yani bir Türkiye’de olan bugün herhangi bir şey bizde de olacaktı. Yunanistan’da olan herhangi bir şey bizde de olacaktı. Hatta ticari hacmimiz bir kaç yıl o 80’li yıllarda Türkiye’den çok daha iyi Türkiye buradan alışveriş yapılıyordu Özal’lı dönemler gelene kadar. Özal geldikten sonra açtı ama ben bakıyorum benim bütçem sizin en büyük hatanız anlamında söylüyorum. Bir bütçe gelir gider dengesini kuramadınız bu bütçelerle. İki Türkiye’den alınan yardımları doğru dürüst yerinde de harcayamadık yatırıma da dönüştüremedik. Ama en mühimi bugün gelen tarihi bütçe açıkları meydana getirdi. Şimdi sayın Eroğlu’nun en büyük hatası Sayın UBP’li dönemlerin en büyük hatası bu bütçenin gelir-gider dengesini oluşturmayacak oluşturamayacak bir mekanizma ve bütçe oluşturmanız yani Kıbrıs Türkünün ekonomisine baktığımda ben geçmişte var olan büyük bir hatalar zinciri var. Ve bu hatalar zinciri ile yolumuza devam ettik. Yani çiftlik gibi gördük bütçe dışı idareleri. Devlette kamu şeyleri, Rumlardan ganimet diye topladıklarımızı, arazileri gidiyorum ben köylerde şimdi mesela TDP niçin köylerde oy alamaz üç tur gezdim Lefkoşa’nın köylerini gene az oy aldım. Şehir merkezinde yüzde 15 aldım. Köyde gittim yüzde 2-3 oy aldım. Sonra kendimi analiz ettim şehirdekiler bizi televizyondan dinliyor ille bizimle bir irtibatı olması gerekmiyor ama köydeki ilişkiye baktığıma öyle bir düzen kurulmuş ki köyde örgüt başkanına o dönemin UBP’lisi olsun, CTP’lisi olsun, DP’si olsun adam dağıtmış, arazi vermiş, kredi sağlamış, kızını işine almış bağlamış adamı. Adama gitsem ben Hazreti Muhammet olsam orada oy vermiyor bana. Hazreti Muhammet ilan etsem kendimi orada desem ki bana oy ver adam

2377

Page 40: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

vermiyor çünkü kızı iştedir, örgüt başkanı oradadır. Örgüt başkanının ilişkileri devletle kurulmuştur dolayısıyla aslında bu eski düzenin hem Rumlardan ganimet diye arazileri dağıtarak seçim kazandık, hem bu arada baktım ki hade bunları dağıttık bir ekonomi yaratabilirdik ki o ekonomi Sayın Eroğlu ve Hükümeti başarısız oldu yaratamadık. Ve sizin 2002’de ayrılma nedeniniz hükümetten, 2003’teki ayrılma nedeniniz ve gerçekten halka, halkın da büyük bir hücumuyla karşılaştığınız dönemin sebebi de bu ekonomik başarısızlık ve Annan Planının getirdiği dönemdir. Şimdi şeye bakıyorum, niye yüzdelikleri okudum onu söyleyeyim. Cumhuriyetçi Türk Partisi dönemi geliyor hemen arkasına 2003’lü dönemlerde ve Cumhuriyetçi Türk Partisine tarihi bir şans doğuyor. Nedir bu tarihi şans? Gayri Safi Milli Hasıla 1 milyar Dolardan 3 buçuk – 4 milyar Dolara çıkıyor ve 3 buçuk – 4 milyar Dolara çıkması, üç buçuk kat ekonominin büyümesiyle aslında bu bütçe açığının dikkat ederseniz yüzde 11’lere kadar toplam bütçedeki bütçe açığının bütün bütçeye oranına baktığımda ben 2004 yılında yüzde 11’lere kadar düşüyor. Bugün ne kadardır? Yüzde 24’lerde. Ama 2004’te Cumhuriyetçi Türk Partisi yüzde 11’e kadar düşürüyor fakat bu dengeyi yine sağlayamıyor. Neden sağlayamıyor? Doğrudur, 5 bin 367 istihdam tespit edilen yine kamunun büyütülmesi, yine bütçe dışı idarelerin çiftlik gibi görülmesi, ciddi bir ekonomik gider-gelir dengesizliğinin yine yaratılması ama tekrar söylüyorum, acaba bu suç yalnızca CTP’ye ait bir suç muydu? Hayır. Çünkü bu kökleri, yani bir evin temeli, temel bozuktu. Sigortalar çöktüydü, İhtiyat Sandığı çöktüydü, yığınla memur vardı ortada, yığınla bütçe dışı bugün sözleşmeli... Ben mesela giderim BRT’ye, gelir böyle vicdanım çizilir. Niçin? E, kadrolu 200-300 kişi, geri kalan 600-700 kişi, tam rakamını siz söyleyin, sözleşmeli. Bu insanlar iki dudağın arasında. Yahu bu sözleşmeliler kaç yıllık çalışan? Biri 15 yıl, biri 10 yıl, biri 20 yıl ve yığmışız da yığmışız onun içerisine, BRT’nin içerisine yalnız insan sayısını. Ve bu anlamda baktığım zaman zaten kökleri ve temelleri sağlam olmayan bu yapı, ki bu kök ve temellerin, ekonomik kök ve temellerin sağlam olmayan yapısının elde eden CTP düzeltme şansını yakaladığı halde düzeltemedi. Bu, şu anlamda ben CTP’yi de bugün suçlamamın sebebimin en önemli sebep, bu gelir-gider dengesini eline büyük bir ekonomik imkân geçirdiği halde maalesef düzeltmeyi başaramamasıdır. Siz de halka çıkıp dediğinizde, evet ben daha çok Türkiye’den alacağım, daha çok yardım edeceğim, eski günlere tekrar döneceğim. Bu dönemdeki kadar kötü olmayacak diyerek de halka güzel günler gelecek, çantamda formül var, sihirli formül var diyerek de aslında güçlü bir propagandayla da aslında hayal da anlatarak biz ekonomik krizden ve ekonomik tedbirden bahsederken sizin de ekonomik kriz ve tedbiri bugün yapmaya çalıştığınızı görmeye rağmen ben bunları düzeltmediğinizi görüyorum.

Yani özetle, başka konulara geçeceğim tek tek. Aslında şeyin cevabını vermeniz lazımdır. Ben, evet doğru, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulurken, ki dün konuştuk Kıbrıs meselesiyle ilgili. Orda bile bu tekrar söylüyorum, bu şeyin içerisinde iki bölgeli, iki toplumlu federasyon yazar Bağımsızlık Bildirgesinde ve Kuruluş Bildirgesinde, hatta beş-altı defa yazar hem. Siz konfederasyonu anlattınız bu memlekete. Sanki KKTC anlamında da KKTC’nin kendisinin bile Kıbrıs Türk Federe Devletinde olduğu gibi o da yazıyor burada. İki bölgeli, iki toplumlu federasyon için bir engel teşkil etmez. Tam tamına bunun için bir adımdır gibi bir cümleler ibaresiyken bile kalktınız dediniz ki bu bir şey değil dediniz bize dün. Sen KKTC Anayasasına bak dediniz, sonra da ben çözeceğim dediniz. E, UBP çözecek dediniz çözüm de olacaksa. E, bir taraftan da Anayasayı gösterdiniz. Dediniz ki bize, e siz de yeni bir anlaşma yapmak isterseniz Anayasayı kaldırmak istersiniz. Ben de size aynı soruyu soruyorum. Lütfen cevaplayın bana. Yeni bir anlaşmayı eğer Sayın Eroğlu ve UBP’si yapacaksa, e Anayasayı siz de kaldırmayacak mısınız ortadan? Bir taraftan çözümcü olduğunuzu söylüyorsunuz. Çözümcü olarak değiştiğinizi söylüyorsunuz. Yeni Anayasanızı siz değiştirmeyecek misiniz? Yani Anayasa değiştirilmeden, KKTC Anayasası değişmeden gidecek ve Kıbrıs Rumlarıyla siz bir çözüm yapacak ve anlaşma yapacak ve ona bağlı olarak

2378

Page 41: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Avrupa Birliğine gireceksiniz? Nasıl olacak bu? Yani benim kafam almadı. Ama siz dün söylediniz bunu biz de bunun cevabını belki bugün sizden duyarız. Ama şeye bakıyorum, bu temelleri çökük yapının CTP’nin ellerinde de, CTP-ÖRP Hükümetinin elinde de daha da çöktüğünü gördüğüm zaman Kıbrıs Türkü tarihi bir şansını kaybetti ve bugün 641 trilyon gibi bir bütçeye sahip oldu. Neden söylüyorum bunu aha statükonun bütçesi çünkü statükonun partisi zaten buradadır Ulusal Birlik Partisi statükonun partisidir. Statükonun partisi de zaten statükonun devam edeceği bir bütçe hazırlayacak. Ve bu bütçede de tasarruf edilen noktalara baktığımda gerçekten bir tasarruf çalışması vardır bütçenin içerisinde ama yatırım kalemlerinden kesilmiştir. Ama başka yerlerden işten atma şeklinde kırpılarak kesilmiştir. Ne bileyim yeni gelecek olanların işe alımıyla ilgili o kalemlerden kesilmiştir ve diğer noktalardan aslında çalışan ve işçiler üzerinden bir tasarruf sağlanmaya çalışıldı ama tasarruf şunda sağlanmadı haberiniz olsun Nazım Çavuşoğu’na haber vereyim Tarım Bütçesi geldiğinde ona da bir iki sorucuğum olacak ve tarımda doğrudan gelir desteği adı altında, hem doğrudan gelir desteği, hem mazot yardımı, hem süt yardımı, hem arpa yardımı, hem balya yardımı, hem gelir desteği, hem bilmem girdi desteği, hem kuraklık diyerek adı altında her bir kişiye 2 buçuk trilyon kadar para giden dokuz kişiye, 30 kadar kişiye de 1 trilyon para giden ve yaklaşık bu bütçemizde 40 trilyon kadar görülen statükonun bugün devam etmesini isteyen ve bundan nemalanan ve para kazanan ve bu paraları hiçbir zaman eksik olmayan tröst ve tekellerden ki bakıyorum ki bu tröst ve tekellere tekrar söylüyorum sistemle ilgili bir problem var burada kişileri de suçlamayı hiç istemem ama mecbur kalıyorum bununla ilgili her biri 2 buçuk bazıları da 3 trilyonda alıyor bundan her yıl alıyorlar bundan çeşitli bu kalemler ve başlık ve yardım adı altında tabii bu normalde 60 hayvancıdan fazla birine mazot yardımı, süt yardımı, balya yardımı yapmazsınız. Ama 1000 hayvanı olan adama da mazot yardımı, süt yardımı yaparsanız da adam hem petrol istasyonu vardır, hem tavukçudur, hem araba satar, hem inşaatçıdır e biz yani tröstleri, tekelleri bu memlekette besliyoruz demektir. Ve bizim hesaplamalarımıza göre en az dokuz, on kişinin bu yardımların tüm toplamından 2 buçuk trilyon aldığı hatta bir kaç tanesini 3 trilyon civarında aldığı bir 20, 30 civarında insanın da 1’er trilyon yardım aldığıdır. Şimdi ben soruyorum Sayın Başbakana tarımda bu hesaplama varken lütfen kendileri de hesaplasın zaten soru önergesi verdim bir ay içinde de cevabımı istiyorum. Ama benim hesaplamalarıma göre hayvan başına 2250 liradır her hayvana yani 500 TL denir ama süt yardımı, balya yardımı, arpa yardımı bilmem mazot yardım deye deye hayvan başına 2250 lira yardım gidiyor. Küçük hayvancıyı desteklemekse aman hayvancılarımız batmasın 60 hayvandan fazla hayvanı olana para vermemeniz lazımdır. Eğer bu narenciyeci ise 80 dönüm narenciyeden fazla olana yardım yapmamak lazımdır. Eğer bu kuru tahılcıysa 800 dönümden fazla kuru tahılla uğraşan olan varsa ona yardım yapılmaması çünkü bu adamlar zaten zengindir ve tekeldir. Zengine ve tekele ve tröste yardım yapılmaz. Tam tersine daha iyi vergi alınır, bunlara verilecek yardımlar orta, küçük ölçekli narenciyeciye, hayvancıya verilir onlar desteklenir. Yani siz neden bu tekel ve tröstlere kesmiyorsunuz da çalışan memurdan, işçiden, çalışandan, emekliden kesiyorsunuz bunları ve kamu büyüklüğünü kamuda verilen bu kamudaki şişkinliği neden örneğin 40 trilyon para azaltabilecekken ve bugün belki de yatırımcıya döndürebilecekken reel sektöre döndürmeden bahsediyorsunuz bunları reel sektöre bedava yardım yaparak olmaz ya. Reel sektöre dönecekse bu küçük, orta işletmelere de bu yardımlar verilebilirdi bir kaleminiz olabilirdi küçük, orta hayvancıya, işçiye, işletmelere esnafa ve siz bu 40 trilyon kalemi oraya kaydırabilirdiniz ama yıllardır bu kalemleri kaydırmıyorsunuz ben biliyorum, görüyorum bunları. Niçin bu kalemleri kaydırmadınız bunun da cevabını bize verirseniz memnun olacağım.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Sayın Ali Rıza Usluer’e devreder)

2379

Page 42: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Şimdi buradan o yüzden söylüyorum bu statükonun bütçesidir tekelden, tröstten fedakarlık ettiği yoktur dememin sebebi de budur. Tekel, tröst fedakarlık etmiyor. Onları arpa yardımı, süt yardımı, balya yardımı, ne bileyim mazot yardımı, bilmem ne yardımı zaten gidiyor farklı farklı kalemlerden. Mesela Sayın Ekonomi Bakanımız reel sektörünü Sunat Atun Bey bir sürü nutuklar atıyorsunuz, reel sektörü destekleyeceksiniz. Reel sektör böyle desteklenir? Reel sektör, tröstleri, tekelleri desteklemekle olur? Rekabet yasalarını niçin geçirirsiniz?

SUNAT ATUN (Yerinden) (Devamla) – O tröstler hangileridir söyle sen.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Rekabet yasalarını ne diye tutarsınız? Yani süs diye geçer bu yasalar? Kontrol eder misiniz siz bütçenizi? Ben bu soru önergesini vermeden önce siz kontrol ettiniz mi bütçenizi? Veya lütfen zamanınız geldiğinde bir cevap verin de duyayım. Ve ben statükonun bu nemalanan kesimlerden vazgeçmediğini görüyorum. Ha, seçimlerde de çok da merak ederim bunu da açıklarsanız bana. Mesela bu tröst ve tekellerden ne kadar partilerin yardım aldığını, sizin de ne kadar yardım aldığınızı da bir açıklamanızı rica ediyorum. Dolayısıyla onları da bize bir açıklarsanız memnun olurum.

SUNAT ATUN (Yerinden) (Devamla) – Öyle bir şeye ihtiyacımız yoktur. Not alırım o tröstler nelerdir.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Peki. Onları da bize açıklarsanız bu statükonun bütçesinden daha iyi olur.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Şimdi arkadaşlar, gelelim tek tek kurumcuklarımıza. Bugün ben genel eleştirilerimi zaten tarımda, eğitimde, sağlıkta gelince yapacağım. Genel eleştirimi ilk gün yaptım. Ben bir Başbakanı beklerim ki, o Başbakanı görmeyi isterim. Karakterini, vizyonunu konuştuk.

BAŞBAKAN DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) – Karşındayım.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Karşımdadır, doğrudur. Ben Başbakanın beklerdim ki sizden, yani bir bu memleketin evladı olarak, bu memleketin bir vatandaşı olarak bana bir bütçe yaratmanız bugün bu koltukta otururken burada bu kadar tecrübeyle, kaç yıllık Başbakansınız. Bu kadar tecrübeyle bütçe açığını kapatın demenizi, 10-15 yıl Başbakan ben olsaydım kapatırdım da o yüzden söylerim. Ben olsaydım kapatırdım. İstersen cevabımı söyleyeyim sana karşıdan ben olsaydım kapatırdım.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – İnşallah bir gün olun da kapatın.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – E, inşallah bir gün olursa, zaten mecbur kalacağız biz kapatalım bunları. Bu gidişat, gidişat değil. Yani ben bu statükonun bütçesiyle bu bir şey değil. Geleceğim, keseceğim bunları. Geleceğim...

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Devleti kapatırsın olur biter.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Devleti kapatma, anlaşma olduğunda kapatacağız onu da ve yeni devletimize, hepimizin kuracağı Kıbrıs Türklerinin yeni anlaşmada, yeni devletine tabii ki bu yapının tümünü devredeceğiz. Umarım biraz düzelterek devrederiz bunları. Ve Başbakanın karakteri ve şey anlamında söyledim, olması gereken. Bugün

2380

Page 43: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

çıkmalıydı Sayın Eroğlu 20 yıldan sonra bize ve demeliydi ki “bütçe açığı yoktur. Türkiye’den alınan yardım da varsa yatırımlara gönderilmiştir. Ayrıca benim yasalarım vardır ki bu yasalarla ben, ben de bu ülkeyi ben yönetiyorum. Sivilleşme, demokratikleşme adına kendi ülkemi ben yönetiyorum.” Yani demesi lazımdı ki Başbakan bize, “be kardeş, siz bizi eleştirmeyin çünkü Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına ben karar veriyorum. Ben atıyorum kendini. Ahmet, nereli? Alayköylü Salih Ahmet ve ne bileyim Yeşilyurtlu Mehmet Ali’nin arasında tercih yaptım. İkisi de Albaydı. Bir tanesi Kıbrıs Türklerinden General oldu ve bu da Güvenlik Kuvvetlerinin komutanıdır demesi lazımdı. Atasın, öyle bir gücü olması lazım. İki, Sivil Savunmada artık, ben bakın ben gelmeden önce bir Albaydı. Türkiye’den her geldiğinde Albay olmaya devam ederdi. Albay üniformasını çıkarıp iki yıl boyunca sivil kıyafet giyer bizim aramızda dolaşırdı ama artık benim dönemim geldi ve Sivil Savunma Bakanını İlkay Beyin bir arkadaşını atadım demesini beklerdim.

Merkez Bankasını, ekonomiyi yöneten ve ekonomi ile ilgili bütçe oluşturan Sayın Eroğlu bu kadar yıldan sonra demesi lazımdı “hayır, filanca adamı ben Merkez Bankası, bir sürü bankacım var, ekonomistim var, onu atamak istiyorum ben.” Ve bu kadar yıldan sonra polise de hesap sorabilir noktada olmamı, Polis Genel Müdürünü ben belirlediğimi, yasa, özel bir yasa yaptım. Ben de belirlemiyorum. Siyasetten de polisi arındırdım, polis de özerk bir kuruluş oldu ama sivil otoriteye de bağlı, sorumlulukları var demesini beklerdim. Yani bugün Sayın Başbakan bütün ülkeyi yönetebilecek kabiliyeti ve kendi ayakları üzerinde duracak bir ekonomik gücü olması gerekirdi. Peki bunlar niye yapılmadı ve biz niye buradayız? Birinci dereceden sorumludur Sayın Eroğlu ve Ulusal Birlik Partisi hükümetleri birinci dereceden sorumludur. Yani bugüne gelmemizde. Peki, mesela duyarım bugün gazetelerde, Anayasa değişikliğiyle ilgili UBP hazırmış. Yahu zaten 50 bin yıldır anlatıyoruz bu ülkede biz bunların değişmesi gerektiğini. Eğer Anayasa değişiklikleriniz bunları kapsıyorsa, bu ülkenin insanının kendi kendini yönetmesi, zaten var ama çok ilginçtir bunu da itiraf edeyim siz hep engeldiniz bunları yapmamızda Sunat Atun genç bir arkadaşımızdır duyar ve bilirimde kendisini Ekonomi Bakanı arkadaşımız benim de çok sevdiğim ekonomist olarak da beğendiğim de bir arkadaştır onu hemen söyleyeyim burada. Ciddi de bir çevresi olduğunu bilirim ekonomist arkadaşlardan çok yararlandığını da bilirim. Bizim çevremizdeki sevdiğimiz arkadaşlardan, bizim de beraber zaman zaman çalıştığımız arkadaşlardan yararlanır, zaman zaman danışman olarak da aldığını biliyorum yani yararlanmaya çalıştığını biliyorum. Güzel de bir şey ama sevgili Sunat Atun sen statükonun bütçesini değiştirmeden tröstlere, tekellere el atmadan sen kendi ülkenin Merkez Bakanı da sen kontrol etmeden hangi ekonomiyi yönetmeden bahseden bana. Hangi ekonomiyi yöneteceksin sen. Senin polis kurulun Savcılığın bilmem senin denetimin altında değil bunlar yahu. Bunlar senin denetimin, nasıl denetleyeceksin bunları nasıl yapacaksın. Senin Partin ama bir şey de söyleyeceğim bu kadar güzel düşünceye sahip olabilirsin ama bilecen ki senin partindir bunların sebebi. Ve bunların oluşmamasının sebebi uzun yıllar yönetimde kalmış Sayın Eroğlu’dur ve Partinizdir. Engel oldular bize biz her değiştirelim dediğimizde bunları vay siz Türkiye’ye karşı mısınız siz dediniz bize. Öyle dediniz. Propaganda ile köydeki adamı kandırmış olabilirsin. Onlar da bizi yaymış olabilirler bunlar vatan hainidir, bunlar şudur, şunlar budur diyerek bizi de yaymış olabilirsiniz ama tek söylüyorum eğer bugün Anayasa değişikliklerini konuşacaksak ve bunlar da onun içinde olması lazım ki ben sizi duymadım ne istediğinizi Anayasayı. Anayasadan benim sözümün kısılması olabilir Anayasada istediklerin benim tutuklanmam olabilir. Anayasada benim istediğim, bak Türkiye’de olduğu gibi parti kapatmayı artırabilin sen. Senin ne istediğini duymadım. Sen Kıbrıs Türklerinin kendi kurumlarının efendisi olması için yasa mı getiriyorsun bana, öneri getiriyorsun bana da ben bilmem bunları. Ve tekrar söylüyorum ey arkadaşlar siz bunların suçlusu musunuz yahu. Siz bunların suçlusu ve sorumlususunuz. Peki dolayısıyla bir Sayın Eroğlu’nun vizyon ve Başbakanın karakteri olarak baktığımda Sayın

2381

Page 44: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Eroğlu bize kendi kendini yönetemeyen bir sonuçla buraya geliyorsa başarısızdır. Ha bir takım işlerde de başarılı olabilir ama temel işlerde ben sizin hiç iş yapmadınız demiyorum üniversitede sizin döneminizde başladı oldu efendim bir takım işler yapıldı sizin döneminizde, bir takım başarılar oldu ben onu göz ardı etmiyorum ama temel burada en çok şikayet ettiğimiz ve benim Başbakanım gür gür gürümsemesi gerekirken kendi ayakları üzerinde durması ekonomi ve bütçe açıklarının oluşması ve hiçbir zaman sizin döneminizde deseniz ki bana şunu anlardım benim dönemimde bütçe açıkları şöyle kapatıldı ama CTP geldi açtı deseniz anlayacağım ama senin döneminde de bütçe açıkları vardı sen de Türkiye’den para alıp öyle idare ediyordum durumu. Şeyde de CTP geldi daha da büyüttü durumu daha da kötüleştirdi. Yani var olan düzenini ama düzeltme şansı varken tekrar söylüyorum CTP’nin ekonomiye üç buçuk kat ekonomi arttığı halde düzeltme şansı geçti 2004’de eline üç buçuk kat inşaat patlaması, efendim Rum tarafına çalışmaya giden işçilerin getirdiği ekonomi, bunun yanında yine Türkiye’den gelen öğrenci sayılarının artışıyla eğitimin bu bütçeye en büyük katkısı eğitimden gelen katkıyla müthiş bir artma varken Cumhuriyetçi Türk Partisi bu büyüme şansını kullanamayarak o da tarihi büyük bir başarısızlık yaptı son dönemlerde. Ama benim halkım muhafazakardır UBP gitti CTP gelsin dedi CTP gitsin UBP geldi. Yeniyi de öğrenecek bir gün, inşallah öğrenecek. Yeniyi de seçmesini, değişimi de seçmesini bir gün öğrenecek. Değiştirmeyi belki öğreniyor ama yenilemeyi öğrenemiyor onu da söyleyeyim. Şimdi dolayısıyla ben Sayın Eroğlu’ndan bundan sonraki dönemde belki bu Kıbrıs Türküne biraz yararı olur. Bu karakterle donanıma sahip olması gerektiğini biliyor. Şimdi diyor ki bana içinden eminim yahu sen bilmen bu ülkenin şartlarını kolay değildir bu ülkenin şartlarında yönetmek işte Türkiye’nin durumu belli Kıbrıs’ın durumu belli, izolasyonlar belli, şartlar belli diyor bize Sayın Eroğlu e doğrudur ama maharet lazımdır. Maharet, bahane değil maharet lazımdır. Maharet üretmek lazımdır burada bahane değil ve siz ben yapamazdım derseniz ben de derim ki size riske girecek olan biri çıkmalıydı bu memlekette ve yapmalıydı bunları ve değiştirmeliydi. Bu halde olmamalıydık. Tekrar söylüyorum çık ve ben deyin ki bana ben bu bütçeden memnunum 641 trilyon açık var ve bir tek CTP’dir suçlu. Hayır değil CTP suçlu tek başına. Hep beraber suçlusunuz. Benim de katkım olsa deyeceğim ben de suçluyum ama katkım olmadı size. Katkı koymaya şansım olmadı. Ancak hesap sorarım, hesap sorma şansım var. Becermeye, bunu sorabildiğim kadarıyla onu söyleyeyim buradan. Peki gelelim burada bütçe dışı idarelerin bir kaç tanesini belirtelim. BRT, Bayrak Radyo Televizyon Kurumunun hali belli. Bir sürü kadrosuz, sözleşmeli şey var, orada bir endişe var atılmayla ilgili, insanlar haklı olarak atılmaktan korkuyorlar. Tek tek şeyin odasına çağrılıyorlar Genel Müdürün odasına. Güzel de bir şey aslında performans değerlendirmesi yapılacaksa tamam ama ben sizden korkarım. Siz neye göre değerlendiriyorsunuz, nasıl yapıyorsunuz, atma tehlikeniz ne anlamda vardır. Çünkü beşer beşer, onar onar atılma başladı çalışılan yerlerde ve şu anlamda bakıyorum. BRT’nin tarafsızlığı. Bana göre bu kuruluş tarafsız değil şu anda, yani gerçekten son bir kaç ayda herhalde biraz önce geldim BRT’den, çıktım BRT’ye ama ne için? Depresyonla ilgili bir konuyu konuşmak üzere çağrıldım ama otururken orada, otururken orada arkadaşlar bu arada da haber bülteni okunuyor. Dün 2 buçuk, 3 saat ben makineli tüfek gibi mitralyözü koydum taradık burada UBP’yi, hükümeti. Mitralyözü koyduk taradık. Biz zannettik yazacaklar. Vay atıyorum şimdi DP, TDP, CTP taradı hükümeti, işte şöyle ağır eleştiriler üretti falan. Bir baktık altına Sayın Eroğlu sert eleştirilerde bulundu. E, kime? Ne yaptıydık ki biz bizi eleştiride bulunacak. Anlamadım.

BAŞBAKAN DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) – Sizi naklen verdi.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Ben anlamadım yahu, biz ne yaptık da bizi eleştirir. Yani ben hükümetim bir şey da beni eleştirecek anlamadım! Beni eleştirmiş, ma neyimi eleştirdi? Kilom büyüktür ondan dolayı, yoksa bugün tıraş olmadım, yoksa kravatımın rengi.

2382

Page 45: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Be kardeş bizim eleştirilecek neyimiz var anlamadım. Hükümet kendileri. Biziz sizi eleştiren. Söyleyin bu BRT’ye yazsınlar altına ki...

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Benden ziyade sizi gösterir.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Muhalefet bizi eleştirdi, bizde cevapladık. Öyle yazsınlar. Yok da bir tek de sizin haberiniz vardı ha!

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Şu anda da sizi gösterir.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Bir tek sizin haberiniz vardı.

İÇİLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI İLKAY KAMİL (Yerinden) – Sizi naklen yayınlar.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Bir tek. Naklen şimdi yayınlar beni? Ama seni yalnız burada yayınlamaz çıkan cevap verin, çıkan haber yapan, çıkan birinci haber koyar seni. Her gün bakarım o programların çoğunda UBP’liler çıkar. Hele o şimdi de bir moda geldi. Milletvekilleri daha az çağrılıyor ama bu yazarlar, kalemşorlar çağrılıyor. Hepsi şey yani zannederim de dinozorlar çağından kaldık görüşler dinlerim ben BRT’de, dinozorlar döneminden. Yani hala daha düşmanlık zannederim Sovyet Rusya’nın o derinliklerinde bir yerde o orada doğu bloğu, batı bloğu çalışmalar, yer altı örgütleri, bir yerlerdeyiz biz ve bizi anlatır Rum, yani ne kadar kötü kesilmesi, öldürülmesi, anlaşma yapılmaması gereken insanlar olduğunu ama ben dinlemek istemiyorum bunları yahu! Yani bu kadar geri görüşlü adamı dinlemek istemiyorum ben. Geri görüşlü, yani bu kadar yer altı düzeninde konuşan bu kadar geri kafalı adamın bu kadar televizyona çıkmasından kusuyorum ben. Böyle söylüyor, yani dolayısıyla ben öyle hissediyorum, yani herkes, her görüş çıksın otursunlar hatta programlar karışmalı olsun, halkta dinlesin karşılaştırsın. Üç tane adam yan yana, aynı görüş, kan edebiyatı, şehit edebiyatı. Sayın Özer Kanlı’da diyor ki bize, efendim bu şey milli televizyon, milli hava yolu, milli eğitim, milli bir, her tarafımız milli. Dolayısıyla milli görüş dinleyecek illa şey halk ve böyle bir şey. Eskiden programcılar tarafsızlıkla şeyi yürütürken, programa çağırırlarken, bir kısım programcı geri itildi. Şu anda haber merkezinin kontrolünde. Sayın Özer Kanlı keyfiyle adam çıkaracak. İstediğine çok sevmezse, çok eleştiri olursa da ona göre. Devlet televizyonu ya bu. Devlet dediğinde hükümet anlaşılır, Başbakan, Cumhurbaşkanı, şey nedir adı bakan. Bunlar sırayla böyle sanki protokol sırasıyla. Allah’ın BBC’sinden hiç örnek almaz mısınız yahu siz! Yani BBC’den de örnek alın, o da devlet televizyonu, BRT’de de devlet televizyonu ama ben çıkarım televizyona artık dinlemiyorum yahu. Artık açtığımda zaten sizi gördüğüm için devamlı, sizi dinlediğimiz için bir tek başka sizden başka dinlemediğimiz için biz de çıkıp depresyon anlatacağız yahu. Nasıldır depresyon, dünyada çok görülür, psikoloji iyidir, kötüdür. Bize de düşen bu yani onu söyleyeyim. Kıramadığımız insanlar olduğu için gidiyorum. Gerçekten gittim de bugün. Kırmak istemediğim bir programcı olduğu için gittim.

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) – Oda kalsın yahu uzman olduğunuz…

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Yani onu söyleyeyim. Uzman ayrı bir şey yahu. Ben uzmanlığımı her yer yönü benim o söylediğim o değil. Ben söylerim ki, size siz muhalefetin sesini kıstınız. Bu televizyon tarafsızlığını özerk yapısını kayıp etmiş durumdadır ve gerçekten bana göre programcılarınız da var. Bana göre programcılarınız da korkuyor sizi

2383

Page 46: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

çağırmaktan. Aman bir ağır eleştiri yaparız da paşa padişahları eleştirirdi. Bana göre korkuyorlar ben gidip insanlarnan görüşüyorum. Korkuyorlar.

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) – Niçin şu anda naklen yayını yapıldığı günlerde konuştuklarınızı… daha mı farklı konuşacaksınız?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Doğrudur naklen yayın yapıyor ama ne lüks lütuf gösterirsiniz bize. Yani bir şey söyleyeyim. Zaten bu sizden önce de vardı, epeydir vardır naklen yayın. Yani dinliyor. Zaten size cevap vermiyorum ki, ben televizyonda BRT’de bulunabilsem cevap vereceğim size. Ben birkaç ayda bir gün çağıracaksın beni o gün beni dinleyen var, dinlemeyen var. Ama sen iyi ki buradan gene BRT’den BRT televizyonuna cevap veriyorum ve tekrar söylüyorum Sayın Özer Kanlı’nın bugün yürüttüğü BRT çok ilginçtir o Güneş Gazetesini de tekrar söylüyorum, bugün yeri geldiği için tekrar söyleyeceğim. Bize o bir bölümcük vardır nokta bölümüdür öyle o ön sayfada sütuncuk var bir tane hakaret eder şu bize Güneş Gazetesinde. Beni hasta ilan etti, bilmem kimi suçlu ilan etti, bilmem öbürünü kim ve her gün bu da eski taktikler bunlar. Ki, hangi dönemden bilir misiniz bu taktikler psikolojik propaganda ben anlarım at çamuru böyle televizyonları açsın birinci gün okusunlar. Çakıcı şöyle sinirli adam, böyle adam, böyle kötü bir adam o gün orada televizyonda söylensin. Zaten halk bilir bilmez tanır bizi oturdu çay içti kahve içti şey değil. Bizi yazsın. Yani televizyon 10 tane televizyon varsa hepsi okusun. Ki, 10 sayfadır. Desem ki, içerdeki sayfadır yorumdur. 10 sayfa okusun bizi. Hangi taktikdir bilir misiniz bu ben anlarım onu psikolojik propaganda iyi bilirim partime de yaptırmaya çalışmışımdır zaman elimden geldiğince ama bu şekilde değil. Bu psikolojik propaganda bir tekniktir ve uzmanlık işidir. Ama Nazi döneminde yapılanı da vardır. Bugün günümüzde yapılan da var. Göbez döneminde de bu tür Nazi döneminde göver böyle hakaretler konurdu, yayardı bizi ve bu hakaretler ve şeylerle de biz şey yaparım. Bak ben yüz defadır bu Meclis Kürsüsünde ailelere, kişiliklere saldırılmaması taraftarıyım.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Psikolojik baskı uygulamaya da çalışma da .

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Hayır psikolojik baskı uygulamıyorum. Ailelere hücum edilmesinin doğru olmadığını hep söylüyorum defalarca ama siz bize yapıyorsunuz. Tekrar söylüyorum. Ben Güneş gazetesinin bir ekini göndereyim size benimle ilgili, ama siz Ortam Gazetesinde sizinle ilgili, ailenizle ilgili bir şey bulamazsınız. Ama ben size benimle ilgili Güneş Gazetesini de göndereyim. Doğru muydu, yapılanlar? Yok. Kimdi yazan ben onu öğrenemedim. Lütfen bana Kürsüye geldiğinizde yazanın da kim olduğunu söyler misiniz? Çünkü aradığımda Ulusal Birlik Partisinin ben Öney soyadlı bir arkadaşı aradım orada. Erol Öney’di sanıyorum. Odur sorumlu. Dedim siz mi yazdınız bunu, hayır dedi ben yazmadım. UBP’nin içinde dedi bir Yayın Kurulu var dedi o yazdı. Yayın Kurulu kimdir dediğimde işte Ersin Tatar, Hasan Taçoy onların da farkında olmadıklarını gördüm. Acaba Özer Kanlı mı diye yazdım diye şüphelendim. Kimdi yazan bunu diye fark etmedim. Ben anlayamadım. E, kimdir lütfen bana ismini verir misiniz. Belki dava açacağım kendisine yazı ortadadır. Kim olduğunu öğrenmek istiyorum ve tekrar söylüyorum. Aynı şeyi ben size yapmıyorum ha! Aynı şeyi yapmadık biz size tekrar buradan uyarayım. Ama bu BRT bu hali ile tekrar söylüyorum bu BRT, ne söylendiğini de söylemiyorum burada hakkımda. Çünkü istemem söyleyeyim gene propaganda olacak desinler. Ama hakaretin daniskasıdır yapılan, hakaretin ve gerçekten…

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ben onları ikaz ederim.

2384

Page 47: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - İkaz değil. Kim olduğunu da öğrenmek istiyorum.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ben de bilmiyorum.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Öğrenin kim olduğunu ve deyin ki kendisine alalım üçümüz beraber çağırın ben illa medya olması gerekmez. Çağırın ve lütfen özür dilesin benden. Benden dileyecek, sizden değil. Sizin uyarmanız yeterli değildir. Bana hakaret ettiği için benden özür dilemesi lazım. Mahkemeye….

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) – Kişiliğiyle uğraşırsın ve….

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Doğrudur. ben diyorum ki, kişilerle uğraşmıyorum. Bana bir hakaret yapıldı özür dilemesini istiyorum. Kimse telefon açsın bana özür dilesin. Medyaya da söylemeyeceğim bu konuyu geçeceğim bir daha. Ama özür dilemesi lazımdır benden. Şimdi BRT ile ilgili konuda da tekrar söylüyorum. Siz BRT’yi bu hali ile gidin uyarın. Muhalefeti de. Hükümeti olmasa da yeterince yer vermesi lazımdır. Yakında BRT ile ilgili yazılı soru önergesi vereceğim 6 ay boyunca, son 6 ayda çıkılan program sayısı yalnızca şeyleri istemiyorum şeyleri, tümünü istiyorum bu yazar mazar takımı bir kısım. Çünkü orada da adil bir şey yoktur, yani her açtığımda televizyonu Kıbrıs’ta çözümsüzlükle ilgili, Kıbrıs’ta Rum düşmanlığı ile ilgili, kan edebiyatı ile ilgili hala laflar duyuyorum. Bunları duymak istemiyorum. Artık çağdaş bir norm, sende çözümden bahsediyorsun, bende çözüm isterim. E, göster o zaman çözüm istediğini sende. Madem UBP değişti, eski UBP değildir ve değiştiniz sizde, giderek de değişiyorsunuz. Gösterin bize görelim BRT’de bakalım sizin de çağdaşlaşalım. Allah’ın Avrupa’sı milyonlarca insan kestiler birbirilerini, öldürdüler milyonlarca insan bir Almanya ile Fransa’yı köprü ayırır, kapı da kalmadı, bir şey de kalmadı. Biz hala daha düşmanlık aşılarız burada birbirimize. Dolayısıyla görüşmek başka bir şeydir, düşmanlık aşılamak başka bir şeydir. Görüşmeler de tıkanabilir, görüşmelerde de anlaşmayabiliriz, menfaatlerimiz Kıbrıs Rumlarıyla uyuşmayabilir. Bu da mümkün olabilir ama düşmanlık ayrı bir şeydir. Hele ırk düşmanlığı Nazizmdir. Dolayısıyla bu ülkede ırk düşmanı, dine dayalı düşmanlık, ırka dayalı düşmanlık Nazizmdir. Bundan bizim partilerimiz vazgeçecek, öğrenecek, yeni bir dünya düzeni var. Bu yeni dünya düzenine şey yapmamız lazım. Tabii ki bu göbez Nazi taktiklerinden de uzaklaşmamızda yine tekrar söylüyorum. Fayda görüyorum.

Şimdi Avrupa Birliği Koordinasyon Merkeziyle ilgili; Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezindeki çalışmaları beğeniyoruz. Bu çalışmalarda çalışan arkadaşlarımız iyi çalışmalar yaptığından eminim, elinden geleni yapıyorlar. Hükümetler döneminde de değişmemesi lazımdır bunun. Hükümet geldiğinde biriniz AB’ye karşı, öbürünüz AB taraftarı, öbürünüz AB’ye engel, öbürünüz AB’ye düşman şeklinde olmaz. Burası hatırlıyorum şeyi 2004’lü yıllarda seçime gittiğimizde çözüm ve AB hedefledik. Sayın Serdar Denktaş’ta, Sayın Eroğlu’da şey gazete ilanları. İlanlar Annan senarist, Verheugen yönetmen, TDP, o zamanın BDH’sı, BDH, CTP...

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Demokrat Parti, UBP’yi karıştırma.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Demokrattır, UBP’de aynı. O zaman Avrupa Birliğine karşısınız. Çözüm ve Avrupa Birliği hedefleyenler vay sizi Avrupa Birliği yutacak, vay sizi Avrupa Birliği yiyecek diye diye propaganda götürdünüz. Sonra aradan bir kaç yıl sonra geçti. Avrupa Birliği Temas Heyeti buraya gelmeye kalktı. Avrupa Birliği Temas

2385

Page 48: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Heyeti yumurta atılarak karşılandı. Sayın Serdar Denktaş’ın da ekibi o arkadaşlar oralardaydı. Mustafa Gökmen sen de Serdar’la beraberdin o zaman?

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – O zaman beraberdik.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Tamam beraberdiniz. Hep beraber yumurta attılar. Tamam ve karşısınız da Avrupa Birliğine girmeyi isteyen. Sonra bir baktık, bir kaç yıl sonra bir Hükümet Programı çıkarttınız bize. Ona da takdir ettim, doğrusu 42 tane Avrupa Birliği kelimesi var içinde. 21 tane de Anavatan’da geri plana düştü artık, Avrupa Birliği 42 tane var içinde, 21 tane de Anavatan kelimesi var. Dolayısıyla Avrupa Birliği baktık öne, hatta temas grubunun karşısına gittik. Bu temas grubuna yumurta atanlar, başkanları artık, yani ekip olarak karşıydılar, bu temas grubu Kıbrıs Türkünün aleyhine bir şeydi falan filan bayağı konuştuk. Baktık Avrupa Birliği Temas Grubu bizimle de tanışmak istedi. Parti liderleri gittik oturduk. Ben de merak ediyorum bu arada Avcı var yanımızda, herhalde o dönemde. Sen de geldin Avcı. Gel bakalım. Avcı vardı, Eroğlu vardı, Sayın Serdar Denktaş vardı, hepsi orada. Bakarım sırayla başladı. Biz de o zaman daha beşinci büyük partiden, dördüncü büyük partiye dönmedik, daha küçük parti konumunda beş, yani biz sizi geçmediğimiz dönemdi. Dolayısıyla...

TURGAY AVCI (Gazimağusa) (Yerinden) – Hangi dönemden bahseden?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Şey dönemi, o Temas Grubuna sen yok muydun orada Temas Grubuyla konuşurken, Avrupa Birliği Temas Grubu. Yoksa o zaman daha icat edilmedi miydi?

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – ÖRP yoktu o zaman.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – O zaman kaçmadılardı Sayın Başbakan sizin partiden...

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Sen yine sonuncu partiydin.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Sizin partiden o zaman size nadik atıp kaçmadılardı, bulamadım da tam kelimesini. Kaçmadılardı.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Sayın Çakıcı sen sonuncu partiydin.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Kaçmadıydılar o zaman sizden daha sizdeymişler o zaman. O bakımdan da otururlarmış. Oturdular böyle, bende yanlarındayım. Adamlar sordu temas istiyor musunuz Avrupa Birliği Yasalarını değişelim. Önce şeyden başladı UBP, CTP’den mi galiba. CTP evet dedi. UBP’ye geldi bakarım Tahsin Ertuğruloğlu’ydu Başkan. Evet, dedi. Tahsin bugün dağdan indi mi bilmiyorum artık buralardadır değil mi? Yani en son bildiğimde kendini şeydeydi, şey yapıyordu,

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Bugün maşallah çok...

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Espri kendisi.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Vallahi bütün keyfi yerinde.

2386

Page 49: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Yani dün 2.5 saat konuştum dinlemedinizse beni…

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Ama yok dün üslubun çok daha şeydi böyle tatlıydı.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - E, şimdi sert mi? Şimdi sen…

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Dağlar mağlar…

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Şimdi sen, yok. Ama ben şunu şu anlamda söylüyorum. Adam karşıdır yahu. Zorlu Töre karşıdır. Tehlike görüyorlar Avrupa Birliğini. Sizin arkadaşlarınız, seçtiğiniz…ben Ahmet Zengin’le konuşamam, karşıdır adam. Şeyle konuşamam Zorlu Töre ile konuşamam karşıdırlar. Tahsin Ertuğruloğlu ile her oturduğumda kahve içeyim Avrupa Birliğinin bizi nasıl yutacağını konuşur.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Bak bak Sayın Başkan…

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Söyle.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Kıymetini bil Sayın Başbakan herkes için oturmaz orada.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Bilirim.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Artık tek değilsin…

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Ben Sayın Başkan… Dostum ve arkadaşımdır son bitiriyorum merak etmeyin kısa keseceğim uzun konuşmayacağım. Teşekkür ederim ama ben zannediyorum bugün bunlara cevap..

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bir şey de anlamadım yani.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Avrupa, ben izahatları Avrupa Birliğine karşı bugün tamam. Peki ama Avrupa Birliğinin koordinasyon merkezini pas geçmeyeceksiniz. Böyle yok Sivil Toplum Örgütleri bundan sonra başvurular şunlar, bunlar, Dışişlerinden ondan bundan geçecek. Hep kontrol elde olacak memleket olarak, Devlet olarak bizi tanıyacaklar bilmem ne diyerek sakın ola Avrupa Birliği ile ilişkilerinizi bozasınız. Eğer Avrupa Birliğini istiyorsanız bunu tam manası ile isteyeceksiniz. Bu koordinasyon merkezi tam çalışacak.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sizden daha sıcak ilişkimiz.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Güzel. Sıcaksa ilişkiniz buna bir şey demem. Ama ilerletin. Benim duyumlarım öyle değil. Ben zaten zihniyeti görüyorum orada. Benim için tehlike olarak zihniyettir. Ama görüyorum ki, icraatlarınızı da bu son dönemde ille Dışişlerinden geçecek düşünceleriyle meydana çıkan ve Avrupa Birliği ile zaman zaman bir takım elektriklerin de olmasına sebep olan yaklaşımlarınızı doğru bulmuyorum. YAGA’nın….

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Ama nedir bana laf atmışsın?

2387

Page 50: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Büyük Türk Yıldızı dedim senin için. Geç otur. Bir tek söylediğim oydu. Yani onun dışında bir şey söylemedim.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Türk Yıldızı olmak şey değildir, hata değildir…

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Tamam yahu gel otur otur. YAGA..

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) – Yanlış bir şey söylemedi ya.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Yanlış bir şey demedim yahu ben. Büyük Türk Yıldızı dedim ben.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Sen nesin?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Tamam. Türk, Kıbrıs Türk Yıldızı.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Yani, onu, onu da kabul ettiysen gene tebrik ederim.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - YAGA, YAGA’ya geleyim. Şimdi yatırım yaptırabilmeniz için insanlara yatırım için para ayırmanız lazım. Siz Trodos ve Tekelden yatırımlar için zaten para kesmiyorsunuz. Tröstlere, tekellere para gidiyor. Yatırım kalemleri de giderek düşündü Leyla’ya döndü şey yatırım kalemi. Leylek oldu. Neyin yatırımı? Tasarruf diyorsunuz ama tekrar söylüyorum atılan insanlardan tasarruf yapıyoruz. Bunun dışında tasarruf kalemlerine baktığım zaman işte memur maaşlarıyla ilgili yeni düzenleme eşelmobilden düzenleme yani çalışanın maaşları üzerinden tasarruf ama şeyden tasarruf yok. Tröst Tekelden tasarruf yok. Dolayıyla yatırım kalemleri düşük, nasıl çalışacak bu YAGA? Nasıl özerk? Ben YAGA’nın da bugüne kadar bağımsız özel bir kuruluş haline geldiğini hiç düşünmüyorum. Hep siyasetin kontrolünde, hep siyasetin emrinde. Orada iyi niyetli çalışan insanlar olduğu halde özel bir yapıya istiyoruz artık YAGA dönüşsün, karışmayın YAGA’ya. Orada özerk bir yapı olsun. Yatırım kalemlerimiz oradan ilerlesin. Biz oralardan kendi vatandaşlarımıza birtakım yatırım kalemleri yapalım. Tabii ki bunu söylerken de tekrar söylüyorum bir yasa değiştirmeniz lazımdır. Yasada da şudur: Bundan sonra deyin ki, Sayın Başbakanım deyin ki, ihaleler Kıbrıs’ta yapılacak bunun için yasa değişikliği istiyorum deyin, bana göre Kıbrıs Türk halkına yapacağın en büyük hizmet budur. Çünkü galiba yaz ihaleler burada değişmesin deyin yasayı da ya siz ya DP ya CTP yaptı hanginiz yaptı bilmiyorum. Hanginiz yapsa itiraf etsin altı ay içinde. Ben öyle bir yasa çıkarırım ki, bu ihalelerle ilgili yasayı Türkiye’de yapma kararı verdim. O yüzden adam gidiyor Türkiye’de hem ihalesini yapıyor, hem arabasını getiriyor, hem KDV’nin bilmem indiriminden iadesinden yararlanıyor. Hem bilmem ne, her şey orada yapıyor geliyor Kıbrıs Türk insanının bundan bir faydası yok. Müteahhitler Birliği geldi bizi ziyarete hepsi şikayetçi. Bakarım o insanlar size oy verdiler, bana da vermediler ya bir kısmı. Çoğunluğu da bakarım size verdi. Bakarım bu memlekette anlamadığım şey var. Yüz defa söylen bree biz gelirsek bu ihaleler kanununu ilk yapacağım şey değiştirmek. Ölümüne değiştirecem. Kıbrıs, Kıbrıs Türkü olarak burada yapılacak ihaleler Kıbrıs Türklerinin yararlanmayacağı ihale burada olmayacak derim.yüzde defa anlatırım, giderler oy verirler Sayın Eroğlu’na, giderler CTP’ye de, giderler DP’ye de, bir kısmı artık ÖRP’ciğe de vermeye başladı onu da söyleyeyim. Giderler partilere bunlar da gelir başa. Bu Yasayı değiştirmezler, Kıbrıs tekrar söylüyorum niçin ihalelerimiz burada olmuyor, niçin bizim iş adamlarımız bundan yararlanmıyor, niçin bizim kamyoncumuz yararlanmasın,

2388

Page 51: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

asfaltçımız yararlanmasın, müteahhidimiz yararlanmasın?Niçin bu ihaleler burada yapılmaz, niye bu Yasaları yaptınız, niye bunları düzeltmiyorsunuz, niye bu, bu isteğimizi yerine getirecek misiniz? İhaleler artık burada olsun isteği. Getirecek misiniz, YAGA ile ilgili ama leyleğe dönmüş yatırım kalemine baktığımda neyin yatırımıdır, kim yapacak bu yatırımı, hangi oranda olacak? Hepsi belli değil. YAGA’nın kendi özelliği, siz karıştığınızı düşünüyorum kesinlikle kurumların içerisine ve dolayısıyla YAGA’nın daha özerk bir halde olması gerektiğini düşünüyorum. Başbakanlık Denetleme Kurulu. Onun da özerk olması gerekirdi. Tekrar söylüyorum ben sizi araştırmak istesem Sayın Eroğlu yanlış yaptı, filanca bir ihalede şu, bu oldu, bilmem ne oldu. ben sizi Başbakanlık Denetleme Kuruluna verebilecek miyim sizin Denetleme Kurulu Yasanızda?

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Başbakan olduğunda.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Başbakan olduğumda, e işte zaten benim...

ZORLU TÖRE (Lefkoşa) (Yerinden) – Olamayacağını bildiği için gülüyor.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Hayır onu söylemiyorum. Başbakanlık Denetleme Kurulunun icatçısı TDP’dir, biz yaptık Başbakanlık Denetleme Kurulunu, illa olması gerektiğini söyleyemem ve Başbakanlık Denetleme Kurulunu biz yasasını hazırladığımızda özerk bir yapı olarak düşündük. Kendimizin hiçbir zaman yanlış yapabileceğimizi düşünerek düşünmedik ve bizim suçumuz varsa, mesela ben Başbakanlık Denetleme Kurulunda isterdim araştırayım şeyi, Derin Devlet var mı bu ülkede? Bu cinayetler minayetler, bombalar ne oldu, kim yaptı bunları, ne zaman oldu, nasıl oldu? O iki astsubay yakalandıydı şeyin arkasında, Reno’nun arkasında bombalarla. Ne oldu bunlara? Kim yaptıydı, ne olduydu, nereye gittiydi? Ben Başbakan olduğum zaman düşünecektim ki ben bunlarla ilgili rapor istiyorum. İnceleme. Türkiye’de ve dünyada var. Susurlukla ilgili rapor nasıl hazırlandıysa bu derin devletle ilgili bu raporları da bu kafamda da bu tür şeyler vardı istemekle ilgili bunları.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Başbakanlık Denetleme Kurulu var.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Başbakanlık Denetleme Kurulu tabii ki bir Savcılık makamı değil, bir inceleme kuruludur Başbakan. Yoksa Sayın Hasipoğlu’nun dediği gibi yalnızca mali işlerle ilgili olsaydı değil mi, Sayın Hasipoğlu’nun önerisi var, derdi ki, o Maliyedeki Teftiş Kurulunun bir iki maddeciğini değiştirin, aynı kurulu Başbakan yapın diye. Doğrudur ama Sayın Hasipoğlu Maliye Teftiş Kurulu bizim kafamızda Susurluk gibi raporu hazırlayamaz.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Gazimağusa) (Yerinden) – Meclis Araştırma Komitesi.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Tamam bende diyorum ki bu Meclis Araştırma Komiteleri de hikaye. Ben bekleyecektim muhalefeti burada. Siz kurdunuz şeyi, o Ergenekon’la ilgili mergenekonla ilgili hikayeleri. Ne şeyi oldu, ne sonucu oldu? Kutlu Adalı’nın öldürülmesi ile ilgili Komiteyi kurdunuz ne oldu? Hiç sıfır, elde sıfır. Dolayısıyla Başbakanlık Denetleme Kurulu özerk bir kurul olması lazım. Sayın Eroğlu’nun ya da Sayın Çakıcı geldiğinde onun ağzında bir ip gibi sallanması lazım. Bizim niyetimiz oydu. Bunları ortaya. İşkence araştıracağım. Nerede araştıracağım? Bu ülkede işkence var mı? Var. Var. İşkence vardır bu ülkede. Kimse bana yoktur demesin. İşkence vardır. Bu işkencenin araştırılması lazımdır bu ülkede. Bunu araştırabilecek miydik Başbakanlık Denetleme Kurulu. Ben mesela Mehmet Çakıcı böyle bir şansım olsaydı, özerk olsaydı bu kurum diyecektim ki

2389

Page 52: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

incele ama tabii önce senin polisi sivile bağlaman lazım, Kıbrıs Türkü olarak kendi kontrolün altında olması lazım bunlar. Bir sürü, yargı reformu lazım unuttuk Mahkemelerde hukukun tamam değil, çalışmıyor, yargı reformu lazım. Yeni bir Ceza Yasası lazım, hızlı işleyen bir mahkemeler süreci lazım, ticaret mahkemeleri lazım, falan senin bir sürü yapman gereken iş var da sonra yapacaksın. Ben Sayın Eroğlu’ndan ilk 100 günkü projede duyduğum tek şey, ki ben gittim bunları anlattım ilk 100 günkü projede, yani yargı reformu yapmamız gerektiğini anlattık, şunları, bunları. Sizde dediniz bize su getireceksiniz. Türkiye’den, Tayyip Erdoğan’dan duyarak su projesini, ki su projesinde burada ne Sayın Eroğlu’nun, ne UBP’nin hiçbir katkısı yoktur. Orada ihale yapılıyor, orada Türkiye’de her türlü işlem projesi, Manavgat’tan su geleceği zannediyorum 15 yıllık bir konudur. Yenile bildiğim kadarıyla, Türkiye’den öğrendiğimiz kadarıyla ihaleye çıktılar. Türkiye’nin 100 trilyonluluk para ayırdılar şeye.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Manavgat’tan değil.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Dragos çayından, Manavgat’tan da geleceği bir dönem söylenirdi de geçmişte oraya da takıldı aklım. Evet, ben...

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Dragos değil, dragon.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Dragon, dragon okey. Dragos heykeli,

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Dragos heykelini...

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Dragon çayından tamam. Evet, zaten Zorlu Töre’nin yani senin aklın da vallahi bir tek EOKA-TMT ve şeye bilir. Yani Kıbrıs meselesi Hristofyas bunu dedi, başka bir şey söyleyin bize be. Gel de ki, Başbakanlık denetleme de, susurluk de bilmem şu de bu de. Nasıl bu ülkede düzelirdir tamam okey.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – …35 yıldır ayni şeyleri..

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Din işleri Dairemiz, Din işleri Dairemizi devrettik. Yalnızca Dışişleri Bakanlığını değil, yalnızca ihaleleri değil, yalnızca turizm yatırımlarını değil, din işlerini bile bir tane Türkiye’den gelen arkadaşı oturttuk oraya..

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Türkiye’den, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşıdır. Türkiye’den gelen ayırma. Ayırma ayırma lütfen ayırma. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlarını ayırma….

MEHMET ÇAKICI (Devamla) – Hayır hayır. Bak şu tamam bir şey söyleyeyim, bir şey söyleyeyim. Tamam yahu başka bir şey söyleyeyim. Duru bir şekilde bir şey söyleyeyim. Bana göre Kıbrıs Türk Kültürünü de maneviyat anlamında ayni eşdeğer dini duygulara sahip olmadığımızı düşünüyorum ve söylüyorum. Tekrar, tekrar söylüyorum. Tekrar söylüyorum. Bunun başına oturduk ondan sonra ne kadar din adamı, ne kadar şey varsa büyük paralar da harcayarak bunlara okullardaki Din derslerini de artırarak şimdi de en son maneviyatımızı ve dinimizi değiştirin, dinimizi şekillendirmeye, değiştirme değil, şekillendirmeye şey yap. Ama bazı arkadaşlarımızın hoşuna gidebilir ben Kıbrıs Türkünün Atatürkçü laik yapısından memnunum. Memnun olmayanlarımız olabilir. Eğer memnun olmayanlar varsa e, be gardaş hem bu kadar çok dini eğitim, hem Atatürkçü olamazsın be gardaş bu farkı da bilecen. Hem bu kadar çok dini eğitim, hem de bu kadar laik düşünceye sahibim diyemezsin.

2390

Page 53: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani sen de…

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Ne yaparsam?

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Atatürkçülük dinsizlik mi?

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Atatürkçü, be arkadaşlar bir şey söyleyeyim. Ben Atatürkçülük anlamında baktığımda benim böyle bir cümlem olmadı Atatürkçülük dinsizliktir diye. Ama Atatürkçülük burada ikide bir Kuran kursu açmak değildir. Atatürkçülük kendi insanlarını bilmediğin kontrolün dışında Türkiye’ye gönderip eğitmek değildir. Tamam. Atatürkçülük bunlar değildir bunu biliyorum. Ha, sen de bilecen Atatürkçülüğün bunun olmadığını

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ama dinsiz de değildir.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - O yüzden yahu kimse demedi yahu siz be gardaşlar Türkçe anlarsınız değil. Şimdi bu Kürsüye gelip de şimdi Atatürkçülük dinsizlik demedim. Dinsizliktir diyen olmadı. Ama Türkçe, Türkçe de söylüyorum anlayabilmeniz için. Bu maneviyatın da Kıbrıs Türk Halkının içerisinde değiştirme çabasından bu Kuran kurslarının kurulmasında ve İngilizce bilmem ne dersleri azaltılıp yerine Din dersinin artırılmasından da şikayetçiyim yahu var mı be gardaş ama itiraz. Ne sen çıkıp Atatürkçü olarak niye söylemiyorsun bu Din derslerinin sayısının arttırıldığını bu ülkede, İngilizce derslerinin azaltıldığını niye söylemiyorsun, niye Kuran kurslarının artırıldığını bu ülkede söylemiyorsun? E, o zaman hikaye. Gelelim kadın haklarına bu ülkede.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Din bilgisi kursudur, din bilgisi. Kuran kursu değildir…

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Gelen kadın…

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Kuran kursu da bizimdir.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Gelen kadın…tabi tabii yahu kadın haklarına ne oldu? Yani kadın haklarıyla ilgili ve kadın sığınma evi açmayla ilgili örneğin kadına yönelik şiddetle ilgili, kadın haklarıyla ilgili birim, mesela eskiden şeye bağlıydı? Başbakan Yardımcılığına bağlıydı bir ara. Sizin ne çabanız var bununla ilgili.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Bayan Genel sekreterleri vardı. Çakıcının yüzünden istifa etti.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - E, işte. Kadın, kadın haklarıyla ilgili ne yapıyorsunuz? Vay, geldiğinizde şeye kadın sığınma evi açacak mısınız, bunun bütçe içinde yer ayırdınız mı? Kadına yönelik şiddetin engellenmesiyle ilgili bir çalışmanız var mı? Bu kadın biriminin durumu son nedir? Hanrhangi bir işlevliği var mı, bir çalışması var mı, bir çabası var mı? Yerine atanan yoksa birileri şu anda birileri atanıyor mu yerine? Bunlarla ilgili nedir durumunuz? Ha, uyuşturucuyla ilgili bir biriminiz vardı Başbakanlıkta öldü bitti. Ne oldu bu ülkede uyuşturucu birimi. Uyuşturucu sorunlarıyla ilgileniyor mu? Uyuşturucuyla ilgili Başbakanlığa bağlıydı. Ben yüz defa gittim 15 sene önce Gençlik Bakanlığında bir kurum kuruldu Ümörkle ilgili. Sonra Sayın Öntaç Düzgün geldi Öntaç Düzgün de dedi ben Başbakanlıkta uyuşturucuyla ilgili birim kuruyorum dedi. Tamam. Ondan sonra bu birimi de

2391

Page 54: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

kurduktan sonra birden bire sizin döneminize geldi, yok oldu. Ha Öntaş Düzgün da ayrı. Tabii o bizi da dışlamak için, bizim gibi uzmanları görmemek için elinden geleni de ayrı bir şey yaptı zamanında müsteşar olduğu dönemde da öyle bir şey.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ben öyle bir şey kurmadım ben.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Ama bir uyuşturucu birimi kurulduydu diye biliyorum, ne oldu o birime?

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Ben öyle bir birim kurmadım ben.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - E, nasıl? Sayın Öntaş Düzgün Başbakanlık Müsteşarı olarak yüz defa çıktı televizyonlara ve bu Birim ile ilgili konuşmalar yaptı, bu birimde çalışan biri vardı adı da belli uyuşturucu. Yasa taslağı da gönderdi bana şeylerle ilgili, şeyin kurulması ile ilgili nedir adı, ama birimi, burada da birkaç eleman aldı Barış Başeli isminde bir çocuk da vardı, o da bize uyuşturucu tedavisi için veya uyuşturucu eğitimi için Başbakanlık adına konferanslar düzenliyordu.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Vakıfa dönüştürdüydü Sayın Çakıcı.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - İşte Vakıfa dönüştürdüydü o adamlar. Birden bire gördük ki Başbakanın Müsteşarı ve o adamı iken birden bire aynı adamlar Vakıf oldular, Sosyal Riskleri Önleme Vakfı diye bir Vakıfa geçtiler ama benim aradığım o değil, o insanlar oradan ayrılıp başka bir Vakıf kurabilirler bir şey demiyorum, o anlamda söylüyorum. Benim bildiğim Müsteşardı ve bu Müsteşarlık çerçevesinde uyuşturucu ile ilgili mücadele götürmek için böyle bir birim koydular. Demek ki hayali birimler mi var Sayın Başbakanım bizim ülkemizde?

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Şu anda yoktur.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Yani o bakımdan söylüyorum.

Ve tekrar çok uzun konuşmayacağım ve gerçekten bitireceğim bugün söyleyeceğimi söyledim. Ben bunların düzelmesini bekliyorum Sayın Başbakanın ama Hukuk Dairesi ile ilgili da bir daha söz almamak için iki tane cümle ile bitireceğim.

Savcılığın görüşlerini de hayretle izliyorum sonradan ben. Savcılığın özellikle kamu çalışanları ile ilgili yasada görüşü felaket düzeydeydi. Eşit işe eşit ücret felsefesini sanıyorum 9 Aralık, 12 Aralık sonra 12 Kasım, 20 Kasım tarihli iki tane görüşü var. Birinci görüşünde; eşit işe eşit ücret kavramının Anayasaya aykırı olduğunu söylüyordu, sekiz gün sonra da 20 Kasım’da Savcı, Başsavcılık şey diyordu, eşit işe eşit ücret kavramının düzeldiğini, çünkü sizin getirdiğiniz yasada uzun yıllar sonra maaşların birleşeceği için. Başlangıçta eşit olmasa da uzun yıllar sonra maaşlar birleşeceği için eşitlik ilkesini içinde barındırdığıyla görüş belirtti.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Ne akıl be.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Ben de diyorum ki yani ben de adli tıp uzmanlarıyla yıllardır hukukla ilgili uğraşıyorum, hukukun o an için geçerli olduğunu düşünürüm. Yani o anda bu insanlar eşit işe eşit ücret mi alıyorlar. Yani sizin getirdiğiniz yasada eşit iş nedir? Bir gün önce burayı temizleyen kadınla bir gün sonra burayı temizlemeye gelen kadının fiyat

2392

Page 55: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ücret farkı var mı bu an için? E, sizin getirdiğiniz yasada var. Yani iki bin beş yüz alırken bin yedi yüze düşüyor, bin beş yüze düşüyor.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sonra orda en önemlisi Savcılık çalışanları çıkarttı bunu yasadan.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Savcının görüşüne uyarız.

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Ha. Dolayısıyla baktığım zaman ben eşit işe eşit ücret kavramına ters görüş. Siz tabii sizin lehinize karar verdiği için sizin lehinize uyarsınız. Ama ben partimiz bugün Cumhurbaşkanlığı, Ombudsman, Sayıştay gibi noktalarda evet oyu kullandık bütçeye. Hukuk Dairesine de öyle kullanacaktık ama Hukuk Dairesinin verdiği bu şekildeki görüşler nedeni ile Hukuk Dairesine oyumuz ret olacak bağımsız kuruluşlar olmasına rağmen. Tabii ki diğer bakanlıklara oyumuz rettir ama Hukuk Dairesi ile ilgili yapılan bu yorumlar nedeni ile oyumuz rettir Hukuk Dairesine. Ombudsmana evettir, Sayıştaya evettir, Cumhurbaşkanlığına evettir yani veya Polis Genel Müdürlüğüne şuraya buraya onlara evettir ama bu görüşleri nedeni ile bunu da protesto etmek için Hukuk Dairesine görüşümüz rettir. O bakımdan benim için bu kadar bugüne bu kadar yeter, statükonun bütçesine genel olarak ret verdiğimizi net olarak söylüyorum. Lütfen Sayın Başbakan da uygun bir zamanda bize cevaplarsa bu eleştirilerimizi, memnun oluruz. Çok teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çakıcı.

Buyurun Sayın Gökmen.

SONAY ADEM (Mağusa) (Yerinden) – Bendedir sıra Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gökmen.

SONAY ADEM (Mağusa) (Yerinden) – Allah Allah. . Nasıl olur öyle bir şey?

BAŞKAN – Burada öyle yazıyor.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - E, ben söz aldığımda yoktu yahu Mustafa Bey Allah için olsun.

BAŞKAN – Öyle yazar.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Değiştiler kağıdı?

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi anlaşma sağlansın da ona göre başlayalım biz de.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - E, bu başka yazıdır. Allah için çok ayıp yahu. Çok ayıp. Eğer Meclis Kürsüsünde böyle bir şey, Başkanlığında böyle şey yapılırsa çok ayıp.

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) – Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri;

2393

Page 56: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Göreyim bakayım...

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Antlaşma sağlansın da ona göre başlayalım biz de, evet.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Bu başka yazıdır, Allah için, çok ayıp yahu, çok ayıp. Eğer Meclis Kürsüsünde böyle şey Başkanlığında böyle şey yapılırsa çok ayıp.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; Ben şöyle söyleyeyim parti başkanları sanıyorum öncelikle parti başkanlarına söz veriliyor, ben de Özgürlük ve Reform Partisi adına genel başkanımızın yerine bugün Başbakanlık Bütçesinde ben konuşacağım. Sanıyorum o nedenle oldu Sonay bey. Yani Başkanlığın bu noktada bir kabahati yok kanaatime göre. Yani ben genel başkanın yerine ben konuşuyorum, sanıyorum o nedenle olmuştur.

Evet, Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri;

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Ne kadar sürer?

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Çok fazla sürmez, merak etme. Zamana saygılıyım ben, zamana saygılıyım. Şimdi değerli arkadaşlar gerçekten zaman çok hızlı geçiyor. Daha dündü sanki 2009 Bütçesinin görüşmeleri bu Genel Kurulda yapılırken bugün 2010 yılının bütçesini görüşüyoruz. Zaman çabuk tükeniyor, zaman çok hızlı ilerliyor. Ve de dün ne söylediğimizin bugün uygulamalarımızı yaparken, konuşmalarımızı yaparken ve de hareketlerimizi ortaya koyarken dünü hep hatırlamak gerektiğini de doğrusu vurgulamak istiyorum. Değerli arkadaşlar Ulusal Birlik Partisi hükümetinin hükümet programını okurken doğrusu bendeniz olumlu düşüncelere kapıldım. Ülkemizde artık siyaset anlayışının değişebileceğini. Ülkemizde siyasetin ve siyasetçinin ülkeyi yönetenlerin, bütün ülke vatandaşlarına karşı ayni duygu ve düşünce içerisinde olabileceğinin emarelerini doğrusu görülmüştü hükümet programında. O günden bugüne hükümet programı üzerindeki konuşmalarda ve de davranışlarda hükümet programına uygun bir biçimde bir politika mı yürüttü, bir icraat mı yürütüldü doğrusunu söylemek gerekirse tespitlerimiz ne yazık ki bu yönde değil. Sayın Eroğlu hükümeti yaklaşık 19-20 yıl aradan sonra ilk kez tek başına iktidara gelme başarısını gösterdi. Bu önemli bir gelişmeydi ülkemiz için. Çünkü koalisyon hükümetleri bildiğiniz gibi zor hükümet modelleridir. İstediğinizi uygulayamazsınız, ortağınızla asgari müştereklerde buluşma mecburiyetiniz var, ortak paydalar bulma pozisyonunuz var. Bu nedenle kafanızdaki düşünceleri, kafanızdaki siyaset anlayışlarını istediğiniz gibi yürürlüğe koyamazsınız, tasarrufta bulunamazsınız. Bunu yaklaşık 1993’den 2009 yılı çeyrek yılına kadar bu böyle sürdü, koalisyonlar dönemi yaşadık. Koalisyonlar aslında demokratikleşme açısından önemli bir avantaj ortaya koyar. Ülkenin tüm katmanlarını kucaklamak açısından aslında pozitif katkılar da sağlar koalisyon hükümetleri. Ama istediğinizi tam manası ile ortaya koyamazsınız, düşüncelerinizi hayata geçiremezsiniz.

Şimdi Sayın Eroğlu Hükümetinin, tek başına iktidarda bulunan Sayın Erfoğlu Hükümetinin istediği bir tasarrufu bir politikayı hayata geçirme noktasında gücü kudreti var. Şimdi bu zamana kadar hükümetin yapmış olduğu uygulamalara Özgürlük ve Reform Partisi olarak bazı uygulamalarına destek verdiğimizi kamuoyu bilmektedir. Bendeniz daha bundan belki bir ay öncesine kadar Genel Kurulda görüşülen maaşlarla alakalı bir düzenlemeyi bütün toplum belki muhalefet bir bütün olarak karşı olmasına rağmen Özgürlük ve Reform Partisi milletvekili olarak, belki parti olarak dün bu Yasaya şu veya bu sebeple imza koymuş

2394

Page 57: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

olmamız nedeni ile bugün muhalefete düştük diye imzamızı görmemezlikten gelemezdik ve bu Yasa Tasarısına bendeniz olumlu oy kullandım. Bunu da yaparken inanarak da yaptım. Ülkemizi artık idare etmek eskisi kadar kolay değil. Bu ülkede siyaset sürdürülebilir olmaktan ne yazık ki çıkmıştır. Sürdürülebilir sözcüğü kavramı aslında her alanda geçerliliğini korumaktadır, korumak zorundadır. Ülkeyi yönetenler bu gerçeği hiçbir zaman akıldan çıkarmamalılar.

Sayın Eroğlu Hükümeti eminim ki her konuda da elbette yürütülen politikalardan birebir haberi olmayabilir. Ama gördüğümüz şudur, gördüğümüz manzara şudur. Kamu yönetiminde bir baskı politikası yürümektedir. Kamuda çalışan memurun, amirin, çalışanın işçinin üzerinde yoğun bir politik baskı vardır. Bu Hükümet Programı ile, Hükümet Programındaki görüşlerle ne yazık ki icraattaki uygulamalar örtüşmüyor. Ben inanıyorum ki bu tür politik baskılar sadece biz muhalefet milletvekillerine değil, inanıyorum ki iktidar partisi mensuplarına da zaman zaman ulaşmakta bu noktada tedbirlerin bu noktada önlemlerin alınması noktasında bir mücadelenin bir politikanın geliştirilmesine ihtiyaç olduğu ortaya konmaktadır.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ne yazık ki ülkeniz kendi kendine yeterli değildir. Bu dün de öyleydi bugün da böyle. Ne yazık ki gelecekte de öyle olacak uzun bir süre. Çünkü bu zamana kadar uygulanan politikalar Kıbrıs Türkünü hep balık yemeğe, hazır balık yemeğe alıştırmıştır bunu kabul edelim, ben şahsen öyle düşünen birisiyim. Ama Kıbrıs Türkü ne balık tutma politikaları ne yazık ki hiç uygulanmamıştır hep hazır yemiştir. Çalışan üreten Kıbrıs Türkü, düşünen Kıbrıs Türkünün bu hasretleri ve özellikleri bu politikalar sayesinde ne yazık ki köreltilmiştir. Bu politikalara direnen beyinlerse ülkeyi terk etmiştir, ülkeden göç etmiştir. Bugün anavatan Türkiye’de ve de bir çok Avrupa ülkesinde Kıbrıs Türkünün önemli yerlerde bulundukları ülkelerde görev yaptığını hepimiz bilmekteyiz. Bugün anavatan Türkiye’de bir çok hastanenin en önde gelen doktorlarının Kıbrıs Türkünün olduğunu biliyoruz. Hatta zaman zaman karşılaştığımızda da büyük bir heyecan ve sevinç duyuyoruz böylesi bir, başarılı birisine rastladığımız zaman Türkiye’de. Değerli arkadaşlarım bunun sorumlularını ben doğrusu irdelemek istemem. Elbette bu ülkeyi yönetenlerin yanlışıydı, elbette bu yanlışta Türkiye Cumhuriyeti devletimizin büyük kabahati vardı bunu da söylemem gerekiyor. Çakıcı ikide bir Sayın Çakıcı ikide bir ülkenin yönetimini Türkiye’ye havale ettiğimizden, Türkiye’ye ihale ettiğimizden ikide bir dem vurur. İkide bir bu Kürsüden konuşur. En son da işte büyük bana göre talihsiz bir konuşma da yaptı bu Kürsüden en son da işte bugün Türkiye’den gelen birisine de maneviyatımızı da yani Din İşleri Dairemizi de havale ettik dedi, ona verdik dedi. Şimdi üzülmemek elde değil değerli arkadaşlarım. Şimdi yani bunlar doğrusu bu tür konuşmalar ne siyaseten doğrudur, bu tür konuşmalar ne de ülkemizdeki iç barışı sağlamaya zerre kadar bir katkısı yoktur. Ben Sayın Çakıcı’nın ne yapmak istediğini zaman zaman doğrusu düşünürüm ve cevap bulamam. Şimdi tabii bir muhalefet partisinin genel başkanının, muhalefette olan bir milletvekilinin bu Kürsüden cevaplaması, onu eleştirmesini de yani işte doğru değil ama mecbur kalıyorsunuz ne yazık ki.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Bu çıkmazdan, bu çıkmazdan ülkemiz nasıl, bu çıkmazdan ülkemiz nasıl kurtulabilir? Bunun çaresi var mıdır? Bu işin reçetesi var mıdır? Elbette vardır. Dünyada ölümün dışında her problemin çaresi, her problemin reçetesi, her hastalığın ilacı vardır. Ülkemizin bu noktadaki çıkmazının da mutlaka projesi, mutlaka çaresi, formülü ve reçetesi, ilacı vardır. Bize göre Özgürlük ve Reform Partisine göre bu ülkeyi yönetenler, bu ülkenin idarecileri Türkiye Cumhuriyeti devleti ile çok sıkı bir işbirliğine girmesi gerekiyor. Bu sıkı işbirliği karşılıklı kesinlikle saygı ve sevgi temeli üzerinde olmalıdır. Yani bizi tanıyan tek ülke olan Türkiye Cumhuriyetinin her istediğinin, her

2395

Page 58: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

önerdiğinin mutlak doğru olabileceği düşüncesinden uzak bir anlayışla bu görüşmeler, bu fikir teatileri o yörünge içerisinde olmalı. Bakınız eğer ülkemizin ilk kuruluş yıllarında 1975-76-77 yıllarından 78’li, 79’lu yıllardan bahsediyorum. Eğer bu devletin temelleri atılırken sistemi ortaya konurken kamu yönetiminin temelleri atılırken bugün olduğu gibi o günün Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri yahu siz yeni bir devlet kuruyorsunuz, her işin bir acemiliği vardır.Böyle bir yasa görüşüyorsunuz böyle bir düşünceniz var ama bu doğru değil, bu yapacağınız sürdürülebilir bir yapı değil, arz etmiyor. Bu nedenle bunu şöyle yapsak daha iyi olur denilseydi ben inanıyorum ki bugün çok daha iyi durumda daha rahat bir yönetim anlayışı sergilenebilirdi. Yani...

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Mağusa) (Yerinden) – Gökmen, bir dakika, bilmediğin bir şey vardır. Eskiden 76’dan sonra 76’daki Bakanlar Kurulundan bile TC Elçiliğinden temsilciler girerdi. Bu yani senin söylediğin yapıldı zamanında.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Sayın Bakan, yapıldı da gereğini yapamadı. Yani o günün yöneticileri ne yazık ki efendim, yani şimdi siz düşünün otuz yaşında bir insanımızı kalktık yirmi sekiz yıl üzerinden emekli yaptık.

ARİF ALBAYRAK (Mağusa) (Yerinden) – Ya olur.

AHMET KAŞİF (Yerinden) (Devamla) - Olmaz be.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Yahu kardeşim, bu işin mantığı ne? Yani sosyal fonlara siz yatırım yapmadan nasıl birilerini emekliye ayırırsınız? Bunun mantığı nerede? Yani bunu bu ülkeyi yönetenler sorgulamadı mı? Nasıl gündeme getirdiler? Ne sebeple?

SONAY ADEM (Mağusa) (Yerinden) – Nasıl sorgulayacaksın be Hoca. Yöneten yaptı zaten.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – E, tamam işte. Yani ben onu söylüyorum. Şimdi tabii geçmişi karıştırmanın manası yok, bu yapılmış. Ha bundan sonra ne yapacağızdır önemli olan. Bundan sonra ne yapacağızdır önemli olan. Bu yanlışlıklar yapılmış. Bir bakıyorsunuz vatandaşımızın iki, üç tane farklı maaşı var, bir bakıyorsunuz adamla konuşuyorsunuz yahu, ben iki sene diyor, kamuda çalıştım emekli oldum diyor. Nasıl? Şimdi Sayın Bakan, sigortadan emekli olan var, haklı olarak yirmi beş yıl fiili çalışan vatandaşımız artık emekliye ayrılıyor hızlı bir şekilde. Çünkü o şeye geldi, 76-77 Haziran mıydı?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) - 77.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - 77 Haziran’ından itibaren yirmi beş yıl saydığınız zaman 2002.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Yok 92.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Hayır, 92 değil. 25 yıl.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Ha.

MUSTAFA GÖKMEN – Yani tabii. Yani 77-80-97-99. Yani evet 2002.

2396

Page 59: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Yani sonuç itibarı ile biz de çalışarak fiilen yatırım yapan vatandaşımızın hızlı bir şekilde emekliye ayrılma dönemi yaşıyor ülkemiz. Bunların ödenebilmesi için işte siz açıkladınız Kürsüden, her ay çalışanla emeklimizi ödeyebilmemiz için Türkiye’nin desteğine ihtiyacımız var. Ayda yetmiş, seksen trilyon civarında bir kaynağa, yetmiş milyon civarında bir kaynağa ihtiyacı var, bütçenin. Bu yapı sürdürülebilir midir? Elbette değil. Peki o zaman, o zaman hükümetlerin, bu ülkeyi yönetenlerin bu ülkenin bekası için bu ülkede doğan ve doğacak olan yavrularımızın esenliği bakımından, güvenliği bakımından bir şey yapması gerekmez mi, bir şey yapmamız gerekmiyor mu? Bana göre çok şey yapmamız gerekiyor. Yani şöyle bir anlayışa ben tabii üzülürüm. Yahu nasıl olsa canım, işte Kıbrıs görüşmeleri devam ediyor belki olası bir çözüm ortaya çıkar ve yeniden bu ülke düzene girer, dizayn edilir ve bir yol bulur öyle devam ederiz. Tabii bu düşünce aslında doğru bir düşünce değil. Bugünün yönetimi, bugünün Meclisi, bugünün iktidarı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ilelebet yaşayacağı noktasından hareketle her vaktini, her saniyesini, her dakikasını, her gününü bu düşünce ile değerlendirmelidir, bu düşünceden hareketle işe koyulmalıdır ve iş üretmelidir. Ben inanıyorum ülkemiz ekonomik olarak güçlenmedikçe, ülke insanımız zenginleşmedikçe, sosyal yaşantımızın çıtası yükselmedikçe bu ülkede kalıcı bir çözümün olabileceğine de inanan birisi değilim doğrusu. Çözüme ulaşabilmeniz için çözümün tarafı olarak güçlü olmak zorundasınız. Kendi kendinize yeterli olmak zorundasınız. Yine Sayın Çakıcı ihalelerden bahsediyor. Kuzey Sahil Yolu ihalesi yapıldı Ankara’da. O bölgede yaşayan birisi olaraktan her gün 200 kilometre gidip geliyorum. Kaplıca’dan gidip geliyorum. Ve bozuk yollardan. Tam 15 sene gidip geliyorum. Yine Çakıcı Türkiye’de ihale yapıldığından bahsediyor. Çakıcı yalnız bir şeyi eksik bırakıyor. Parasını nereden bulacaksınız Sayın Çakıcı? İhaleyi ülkende yapman için parasını da bulman lazım. Biliyorsunuz ihale mevzuatında biliyorsunuz paranızı eğer finanse etmezseniz, bir tarafa koymazsanız ihaleye çıkamazsınız. Nereden bulacaksınız Sayın Çakıcı parayı? Onu hiç söylemiyorsun. Kendi kendimizin efendisi değiliz diyorsun. Sayın Çakıcı’nın anlayışına göre aslında hiçbir ülke kendi kendisinin efendisi değil, Amerika bile. Bugün ülkeler global dünyamızda bütün ülkeler bir birine bağımlıdır, bir birine muhtaçtır. Fabrikatörün işçiye, işçinin de fabrikatöre ihtiyacı var. Bu anlayışı göz ardı ediyor Sayın Çakıcı, ikide bir hayal dünyasından döktürüyor. Şimdi değerli arkadaşlar, ülkeyi bir kere üretken hale getirmemiz lazım. Ülke insanımız üretmiyor, üretemiyor. Bir kere Türkiye Cumhuriyeti ile masaya otururken bu başlığı mutlaka her oturumda gündeme taşımak, gündeme getirmek gerekiyor. Ülke insanımızı, Kıbrıs Türkünü üretken hale getirmeniz lazım. Bakın bugün narenciye doğru dürüst narenciyede üretim yok, kalite düşüklüğü var ve alan olarak küçülme var, müthiş bir küçülme var. Bugün Kıbrıs Türkü’nün üretmiş olduğu patates ya ambarlarda çürütülüyor, ya da pazarlanan ürünün parası alınamıyor. Bugün ada olarak, coğrafi yer olarak zeytincilik aslında bizim tarımda itici gücümüz olmalıydı. Bugün Malta örneği var. Yine ayni iklim kuşağında, yine bir ada ülkesi olan Malta örneği var. Bugün Malta adası en büyük gelirini zeytincilikten sağlıyor. En önemli gelirini zeytini işlemekle sağlıyor. Bugün zeytin ağaçlarımız dökülüyor, git gide yok oluyor. Sobalarımıza efendim, şöminelerimize ne yazık ki odun olarak tüketiliyor. Keçiboynuzu harnup dediğimiz kültür ağacımız aslında altın, siyah altın dediğimiz keçi boynumuzu, harnubumuzu pazarlayamıyoruz. Bugün harnup ağaçlarımız dökülüyor ne yazık ki. Oysa sadece bu ağaçların çoğaltılması, bu ağaçlardan verim elde edilerek kanunun üzerindeki yükü çok rahatlıkla aşabileceğimiz ortam varken bu noktalarda hiç enerji sarf etmiyoruz, hiç nefes tüketmiyoruz. Nedir Kıbrıs Türkünün üreteceği? Bu kadar çok mudur ki 75 milyon pazara sahip olan, 75 milyon nüfusa sahip olan bir anavatan bizi tek tanıyan bir anavatan Türkiye bu ürettiklerimizi almasın. Hem de piyasa fiyatından almasın. bunu biz sağlayamaz mıydık, sağlayamaz mıyız? Bugün Hükümete düşen en öncelikli konulardan birisi de bence bu olmalıdır. Kıbrıs Türkünü yeniden üretken hale getirmeli, Kıbrıs Türkünün özgüvenini yeniden sağlamada öncülük etmeli, ortam hazırlanmalıdır.

2397

Page 60: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Bugün Kıbrıs Türkü özgüvenini yitirmiştir. Kıbrıs Türküne asalak bir yaşamı hazırlamak Kıbrıs Türküne hakarettir. Biz Kıbrıs Türkü olarak böylesi bir düşünceyi ret ediyoruz. Öyleyse yeni bir takım stratejiler geliştirerek yeni bir takım siyasi anlayışlarla bu ülkeyi yönetme mecburiyeti var. Dün gibi hakaret ederek bu ülkeyi ileriye taşıyamazsınız. Lale dönemi bitmiştir artık sevgili arkadaşlar. Bu noktada Hükümetin tek başına iktidarda olması bir şanstır, bir avantajdır. Bu avantajı mevcut Hükümet Kıbrıs Türkünün lehine kullanma becerisi göstermelidir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Siyaset gün geçtikçe prim kaybediyor, saygınlık noktasında geriye doğru gidiyor. Birilerine siyaseti teklif ettiğiniz zaman politikayı düşünür müsünüz dediğiniz zaman “Aman da canım lütfen uzak dur benden” diyor. Bunun elbette müsebbibi bizleriz, biz politikada aktif görev yapan, hizmet yapan milletvekilleri, politikacılardır. Bu noktada dün dündür, bugün bugündür anlayışını şiddetli bir şekilde, hızlı bir şekilde terk etmeliyiz. Evet anlıyorum, alışkanlıkları terk etmek kolay değildir. Ama bugün sigara tiryakileri, içkiye müptela olanlar arzu ettikleri an bu alışkanlıklarından, kötü alışkanlıklarından vazgeçtiklerine göre siyasetçiler, bizler politikacılar da eğer böylesi bir hastalığa yakalanmışsak “Dün dündür, bugün bugündür. Muhalefette başka, iktidarda başka.” Bu hastalığa yakalanmışsak bu hastalıktan kurtulmamız için de çareler üretilmeli, reçeteler üretilmeli, reçeteler yazılmalı ve bu reçetelerdeki ilaçlar tedarik edilmelidir. Evet, siyaset ve siyasetin çıtası, siyasetin saygınlığı, siyasetçinin saygınlığı noktasında da Hükümet bir sınavdadır. Şu anda cemaatin imamı Hükümettir. Bu anlayışla Hükümet üyelerinin çok dikkatli olması, Hükümet üyelerinin çok dikkatli olması, hareketlerine, konuşmalarına ve icraatlarına kesinlikle dikkat etmelidirler.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Hükümetin bize göre, Özgürlük ve Reform Partisine göre yapmış olduğu bir takım icraatları desteklediğimizi söylemiştim. Bunlardan birisi de vatandaşlıklar konusundaki bakışına biz Özgürlük ve Reform Partisi olarak anlamlı buluyoruz. Yeterli bulmuyoruz ama başlangıç olarak bu tasarruflarını destekliyoruz. Şimdi ben size sorarım, bu ülkede 25 yıldan beri, 30 yıldan beri, bakın 30 yıldan beri. Çünkü köylerde rastlıyoruz. Eminim ki her birimize bu noktalarda şikayetler gelmiştir. 30 yıldan beri 20 yıldan beri bu ülkede yaşayıp, bu ülkede çocuklarını doğuran, bu ülkede ilköğretimini, orta öğrenimini bu ülkede okuyan, sosyal çevre oluşturan insanları sadece beyaz kimlik kartı vererek geçiştiremeyiz. Beyaz kimlik kartı verdiğimiz insanları bu ülkenin vatandaşı yapsak kıyamet mi kopar? Zaten bu insanlar bu ülkede yaşıyor, zaten bu insanlar bu ülkenin hastanelerine, bu ülkenin okullarına gidiyor. Bunları vatandaşlık bağı ile bağlasak ve bu ülkeyi daha çok sevseler, bu ülkenin gelişmesine daha çok katkı koysalar olmaz mı? Özgürlük ve Reform Partisi olarak biz bu ülkede bu anlamda yaşayan, vukuatı olmayan, temiz belgesi olan bütün yaşayanların vatandaş olmasını doğrusu savunuyoruz. İnsan en önemli güçtür, hazinedir. Eğer bir ülkede insandan yoksun bir yaşam varsa orda kalkınmadan bahsedemezsiniz, sosyal münasebetlerden, beşeri münasebetlerden bahsedemezsiniz. Cennet bile yalnız başına güzel değil biliyorsunuz. O nedenle biz Özgürlük ve Reform Partisi olarak, mevcut iktidarın Sayın Eroğlu Hükümetinin vatandaşlıklar verdiğini söylüyorlar, yazıp çiziyorlar. Bize göre bu politikasının artarak devam etmesini istiyoruz. Bu ülkede şu veya bu şekilde yaşayan, bu ülkede çalışan, kaçak olarak çalışan ne yazık ki, kayıtlı veya kayıtsız çalışan, bu ülkede çocuğunu doğuran, bu ülkede eğitimini sağlık ihtiyaçlarını alan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının bu ülkenin vatandaşı yapılmasına destek veriyoruz ve bu noktada Hükümete yaptığı, yapacağı her açılıma da doğrusu destek vermeye de devam edeceğiz. Bu bir dramdır. Bu anlayış, evet bu anlayışa karşı olan gruplar çevreler var ama biz bunu söylerken, buna yürekten inanın hiçbir siyasi mülahaza gütmeden, siyasi rant etmenin peşine düşmeden bir insanlık dramı olarak ortaya koyuyoruz artı Güney’in 1 milyon nüfusuna karşın,

2398

Page 61: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

bizim de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak hiç olmazsa 300 bin 400 bin civarında bir insan gücümüzün olduğunu ortaya koymak için elzem görüyoruz. Aynı zamanda insanı bir dramdır çünkü bu insanlar bu ülkede yaşıyor, Türkiye Cumhuriyeti’nden ilişikleri kopmuş yakınları yok ve bu ülkede yaşıyorlar ama bu ülkenin vatandaşı değiller. Bizim teklifimiz ve önerimiz, hiçbir vukuata hiçbir olaya karışmayan tertemiz, düzgün, çalışan, üreten insanların bu ülkenin vatandaşı olmasıdır.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Emirnameler konusuna Sayın Hasipoğlu da değindi.Doğrusu emirnameler Cumhuriyetçi Türk Partisi-Demokrat Parti döneminde gündeme geldi, uygulama alanı buldu. O günden bugüne bu emirnameler konusu hep tartışıldı. Uygulamada görüldü ki emirnameler gereklidir. Bir ülkenin bırakınız bir ülkeyi, bir evin bahçesini planlarken de mutlaka bir planlama yaparsınız. İşte evi şuraya oturtmamız lazım, evin şurasını işte tavlar yapmamız lazım, şurası da bahçe olsun. Şuraya da biz havuzu çok severiz, tüketen bir toplum anlayışı. Şuraya da havuzu yaparız falan. Yani bir planlama vardır bir arsa üzerinde. Ülkeyi de bir arsa olarak düşündüğünüz zaman mutlaka planlama yapmalısınız. Biz galiba emirnameleri uygulama alanı koyarken biraz fazla sıktık. Biraz açmamız lazım. Bazı bölgeler nefes alamıyor. Bunların başında da elbette Karpaz yarımadası var. Bu nefes alamayan bölgelerin başında da Karpaz yarımadası var. Ben deniz emirnameler konusunda Demokrat Partideyken de bir şey kurmuştuk, bir ekip kurmuştuk veya bu ekibin hazırladığı bir rapor vardı. O raporu o gün de ortaklarımıza sunmuştuk. Makuldür, mantıklıdır, bir düzeltme yapacağız denildi ama ne yazık ki bu zamana kadar hiçbir değişikliğe gidilmedi. Şimdi gördük ki mevcut Hükümet, Sayın Eroğlu Hükümeti emirnameler konusunda Hükümet Programına not düşmüştü paragraf düşmüştü. Bir düzeltme yapılacağından bahsedilmişti. Biz Özgürlük ve Reform Partisi olarak bu noktadaki çalışmanızı doğrusu merak ediyoruz. Kantarın topuzunu kaçırmadan bu emirnameler konusundaki yumuşatmayı bekliyoruz Hükümetten.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ülkemizde yine bize göre çok önemli bir durum var. Bu ülkenin vatandaşlarının bir kısmı Güney komşumuza geçememektedir. Yani Mustafa Gökmen olarak ben deniz bu ülkede dördüncü dönem Parlamentodayım. Ben çıkıp gitsem şu Ledra Kapısından veya Yeşilırmak veya Metehan’dan...

ZORLU TÖRE (Lefkoşa) (Yerinden) – Yeşilırmak daha kapalı.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Kapalı mı?

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Daha kapalıdır.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - İyi, iki ki kapalı.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Açılsa da gidemezdin o tarafa. Oradan buraya Rumlar gelme hakkına sahiptir , değilsin.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Ha biz gidemeyiz. Siz de mi dahil yoksa, sen de mi?

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Kazan anlayışı yok orada. Sadece Rumlar kazanıyor.

2399

Page 62: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Şimdi değerli arkadaşlarım, bu zamana kadar bu Kürsüden bu olayı bir çok kereler gündeme getirdim. Gündeme getirirken de elbette yöneticilerimizi eleştirdim. Başbakanı eleştirdim, Cumhurreisini eleştirdim. Güneyle, Güney partilerle, Güneyde dostları olan siyasetçi arkadaşlarımızı, akademisyen arkadaşlarımızı bir sitemkar bir anlayışla eleştirdim. Yahu hiç mi bu konuyu siz gündeme getirmezsiniz, hiç, kulakları çınlasın sevdiğim, saygı duyduğum bir ağabeyimizdi Sayın Akıncı’dan bahsediyorum. Kişiliğine son derece saygı duyan birisiyim. Özellikle Sayın Akıncı’ya dönerek, şimdi Turgay Bey’in yerindeydi orda otururdu devamlı, bazen de biraz şaka cinsinden yani dedim Sayın Akıncı da Güney’de çok dostları var, beklerim Sayın Akıncı muhalefettedir ama, bir milletvekili sorumluluğu içerisinde bu dostlarına, bu Kuzey’de yaşayan vatandaşlarının istedikleri taktirde Güney’e geçmeleri noktasında o dostları bir açılım yapsın noktasında bir çalışması olsun demiştim. Değerli arkadaşlar, bu belki Güney Kıbrıs’ın komşumuzun, Kıbrıs Sorununun çözümünde belki en önemli gördüğü bir hadise olabilir. Zaten Güney komşularımıza göre Türkiye’den gelenler ve de asker yoksa, mesele biter diyorlar. Ama unutmayalım ki bu ülkenin vatandaşları 2004 Nisan Referandumunda oy kullanan bu ülkenin vatandaşlarının, Güney’e geçiş konusunda geçmemeleri konusunda bir uygulama var ve bu uygulamadan hiçbirimiz rahatsız olmuyoruz. Ben hiçbir siyasetçinin, sorumlu mevkide olan insanların bu konuyu bu Kürsüden dile getirdiğine de şahit değilim. Yani hiçbir Başbakan, Reisi Cumhur yahu böyle bir mevzu var ve bundan büyük üzüntü duyuyorum. Ne yapalım arkadaşlar ey millet, bu konuda bir politika geliştirelim mi? Hiç birisinden duymuş değilim.

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) – Cumhurbaşkanı söylediydi...

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Sayın Zorlu Töre, bu noktada sizin var mı bir açılımınız?

EJDER ASLANBABA (Yerinden)(Devamla) – Sayın Gökmen, Sayın Cumhurbaşkanı söylediydi. Ben de üzülüyorum dedi ama bunu gündeme getirirsem Hristofyas beni vurur dedi.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Canımızı yiyoruz barış olsun bu ülkede çözüm olsun. Bizim için uğraşırız, bizim için çocuklarımız için. Nedir senin söylediğin yahu.

EJDER ASLANBABA (Yerinden)(Devamla) – Hatırlıyorsunuz değil mi, sorduk. Sayın Cumhurbaşkanına sorduk, insanlık ayıbıdır bu dedi.

MUSTAFA GÖKMEN – Evet, bu bir insanlık ayıbı. Ama bazen şöyle düşünüyorum. Hani bir şer gibi gördüklerinizi biz hayra tepkin ederiz diyor bir inanç. Biz bunu şer gibi görüyoruz ama belki de ülke için hayırlıdır. Nasıl hayırlıdır, nasıl faydalıdır? Eğer bu Güney’e geçmeyen vatandaşlarımız olmasa, bu ülkedeki asker olmasa, bu ülkedeki kaçak köçek iş gücü olmasa, sanıyorum bizim marketlerde alış-veriş yapacak kimse olmazdı. Bu yönü ile de faydalı buluyorum Kıbrıs Türk ekonomisi açısından.

Evet değerli arkadaşlar, biz Özgürlük ve Reform Partisi olarak yine Maliye Bakanlığımızın, Hükümetin Maliye Bakanının bu açıklamalarını yani ülkede kazandığımız paranın, ülkede kazanılan paranın ülkede tüketilmesi noktasında bir çağrısı var Sayın Bakanın. Biz bu çağrıya parti olarak yüzde 100 destek verdiğimizi bu Kürsüden ifade etmek isterim.

2400

Page 63: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

TURGAY AVCI (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Ama önce Bakanlar, Bakanların aileleri uymalı.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Şimdi Sayın Başkan, onu da tabii gündeme getireceğiz.

ZORLU TÖRE (Lefkoşa) (Yerinden) – Var mı öyle bir şey?

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Şimdi...

TURGAY AVCI (Yerinden)(Devamla) – Gazete yazdı. Açıklasınlar yoktur diye.

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – En büyük provokasyon gazetelerdir.

TURGAY AVCI (Yerinden)(Devamla) – Her şeyi gazeteye dayandırırdın da sayın vekilim.

(Cumhuriyet Meclisi Başkan Vekili Sayın Dr. Mustafa Yektaoğlu, Başkanlık Kürsüsünü Sayın Ali Rıza Usluer’den devralır)

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen. Devam edelim.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Şimdi değerli arkadaşlar...

TURGAY AVCI (Devamla) – Yahu geçişlerden bellidir. İsterse isteyelim yazılı, milletvekillerimizin, Bakanlarımızın ismindeki geçişleri alalım sevgili Töre.

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – Hemfikirim sizinle.

ŞERİFE ÜNVERDİ (Lefkoşa) (Yerinden) – Her geçen alış-veriş için mi geçer?

TURGAY AVCI (Yerinden)(Devamla) – Yahu sizde bir sorun yok. O taraf diyor ki bizim adamlarımız geçmez diyor.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşursanız bitiremeyiz bugün.

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – Geçmez demedim, alış-veriş mi yapıldı?

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden)(Devamla) – Her geçen alış-veriş için mi geçer? Olur mu öyle şey?

TURGAY AVCI (Mağusa) (Yerinden) – Ne için geçer? Hadi söyleyin bana ne için geçer? Ne için geçer?

ŞERİFE ÜNVERDİ (Lefkoşa) (Yerinden) – Ne için geçer? Sadece alışveriş için mi geçer?

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar karşılıklı konuşmayalım.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) - Ya alışveriş yapar, ya doktora gider.

2401

Page 64: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden) (Devamla) - Belki...

BAŞKAN – Mustafa Bey devam eder misiniz lütfen.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri...

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) - Nere gider? Söyle bana nere gider?

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden) (Devamla) - Karışamazsın sen ona. Sadece alışveriş için mi gider.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım efendim.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri...

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) - Yahu ben bir şey sormadım. Benim vekilim sordu.

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden) (Devamla) - Ne maksatla söylediğini bildiğim için söyledim.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri...

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) - Sevgili vekilim dersen ki burada kullanacak bu mal, sen de geçmeyeceksin o zaman.

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden) (Devamla) - Her geçen alış veriş için gitmiyor.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Maliye Bakanımız maaşları ödedikten sonra...

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Ben dokuz defa geçtim. Var mı? Dokuz defa gittim.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kurban Bayramı öncesi Sayın Bakan maaşları ödedikten sonra bir öneride bulunmuştur, bir temennide bulunmuştu, bütün Kıbrıs Türküne bir çağrıda bulunmuştu, demişti ki “Arkadaşlar maaşlarını alacaksınız, lütfen bu maaşlarınızı Güney’e geçerek güneydeki marketlerde, ofislerde, şurada, burada harcamayın. Bu maaşlarınızı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde değerlendirin. İhtiyaçlarınızı bizim ülkemizden alın. Böyle bir önerisi vardı Sayın Maliye Bakanının. Doğrusu...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Mağusa) (Yerinden) – Bu konuşmayı yapınca iki kat arttı geçiş. Bu açıklamayı yapınca iki kat arttı.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Doğrusu, doğrusu bu temenniye uymamak, bu temenniyi desteklememek ülkesini seven birisi olarak mümkün değil. Elbette biz bu öneriye yüzde 100 inanıyoruz ve destekliyoruz. Ama gelin görün ki bu öneriyi yapan zihniyet ne yazık ki önerinin gereğini kendileri dahi yapamaz haldeler, ne yazık ki.

2402

Page 65: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Hristofyas da çağrı yapacakmış garavolli almayın o taraftan diye.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Yaa. Bugün Güney-Kuzey dengeleri terazinin bir kefesi yerde bir kefesi tavanda. O kadar dengesizdir ki bu noktada biz Kıbrıs Türküne gerçekten bir görev düşüyor. Yani milliyetçilik, vatanseverlik sade söylemlerde, bayraklarda, efendim amblemlerde olmaz. Vatanseverlik kalpte olur, kalplerde olur. Biz böyle bir vatan severliği arzuluyoruz ve destekliyoruz.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Yaşayışında olacak, yaşayışında gösterecek bunu.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Bu nedenle, bu nedenle Güneye geçemeyen bu ülkenin sakıncalı vatandaşları, hani bir zamanlar sakıncalı piyadeler vardı. Güneye geçemeyen bu ülkenin sakıncalı vatandaşlarının en azından bu nokta bu ülkeye büyük katkı sağladığını biliyoruz, bunu söyleyebiliyoruz. Ama yine de biz bir kez daha Özgürlük ve Reform Partisi olarak bu ülkenin vatandaşlarının bir kısmının Güneyde, Güneye geçememeleri, Güney benim çok umurumda değil değerli arkadaşlarım. Ben Güneye geçişleri şu yönü ile anlarım ve saygın bulurum. Gençliği, çocukluğu oralarda geçen vatandaşlarımızın geçişlerine doğrusu hiçbir şey söyleyemem.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Oralar da bizim mezarlarımız vardır. Gidip Fatiha okuyacağız.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Yani gençliğinin, çocukluğunun, belli bir yaşa kadar yaşamış olduğu evi gidip ziyaret etmesi, mezarları gidip görmesi çok saygın bir iş olarak bulurum. Ama Güneye geçerek bütün ihtiyaçlarını Güneyden karşılayan vatandaşlarımızı da ben bir milletvekili olarak değil, duyarlı bir vatandaş olarak bu ülkeyi seven birisi olarak bir kez daha lütfen alışverişlerimizi, ihtiyaçlarımızı ülkemizin marketlerinden, ülkemizin efendim dükkanlarından yapalım. Ve ekonomiye katkı sağlayalım. Zira Hükümetin devletimizin en büyük ihtiyacı yerel gelirlerimizin arttırılmasıdır. Bu çerçeveden baktığımızda Sayın Hasipoğlu’nun bu Kürsüden bugün seslendirmiş olduğu KDV iadelerinin yeniden gündeme getirilmesini anlamlı buluyoruz. Nitekim Sayın Eroğlu, 2009 Bütçesini bu Kürsüden eleştirirken, Cumhuriyetçi Türk Partisi – ÖRP Hükümetinin Bütçesini bu Kürsüden eleştirirken, kendileri de, Sayın Hasipoğlu tutanaklardan okudu. Kendileri de o bütçeyi eleştirisinin içerisinde, KDV iadelerinin kaldırılışını söylemişti ve bugün yetki sizdedir. Sayın Eroğlu ve Hükümeti, Sayın Maliye Bakanı, bu KDV iadelerinin yeniden gündeme getirilmesini istiyoruz. Biz ÖRP olarak böyle düşünüyoruz. Çünkü alış-verişlerimizde ne yazık ki fiş alma alışkanlığı elde edemedik. Oysa çağdaş medeni ülkelerde, yaptığınız harcamanın karşılığında onu belgeleyen bir fişi almak çağdaş bir anlayıştır, çağdaş bir davranıştır. Ben bu alış-verişimi yaparken, ülkeme de bir miktar katkı vermeliyim anlayışı vardır. Bu anlayışta ne yazık ki hiçbirimiz değiliz. Hele küçük bir ülke olmanın dezavantajı da var burada. Herkes birbirini tanıyor, herkes birbirinin arkadaşı köylüsü. Yahu canım, şimdi fiş mi isteyeyim ben bu komşumdan? Fiş mi isteyeyim ben bu arkadaşımdan deme noktasında da biraz çekingenlik var. O çekingenlik ne yazık ki ülke gelirlerinin azalmasına da maalesef sebep oluyor. Bu nedenle KDV iadelerinin yeniden gündeme gelmesini biz doğrusu savunuyoruz.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Müşavirler konusuna yine Sayın Hasipoğlu konuşmalarında değindi, ben de bunu çok önemsiyorum. Müşavirler gerçekten hepimiz için

2403

Page 66: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

bir, aslında olumsuz bir durumdur. Zira sistem bu müşavirler ordusunu yaratmıştır. Sistem, sistemden bahsediyoruz. Biz bazen eleştiri yaparken, birileri zanneder ki işte Zorlu Töre’yi, Derviş Bey’i veya Ejder Bey’i eleştiriyoruz veya Gökmen’i. Hayır. Biz sistemin getirdiğini eleştiririz. Sistem bunu zorladı, müşavirler ordusu var ülkemizde ve bu müşavir arkadaşlarımız gerçekten büyükçe bir kısmı bulundukları pozisyondan memnun değiller. Evde otururken maaş almak gibi bir nasıl söyleyeyim huzurlu değiller. Üretimden düştüler üretmiyorlar, asalak birileri olarak görüyorlar kendilerini. Buna biz bir çare bulamaz mıyız? Sayın Hükümet bu noktada ne düşünüyor? Ben şahsen bir milletvekili olarak her şeye yetişemiyorum, imkanlarım kısıtlı. İsterim ki bu müşavirlerden bir veya ikisi ile çalışmak isterim. Bana bazı konularda raporlar hazırlasınlar, ben bu raporları Kürsüye getireyim sizinle paylaşayım. Yani bunun yok mu çaresi? Eğer bir yasal düzenleme gerekecekse, bu yasal düzenleme yapılmalıdır. Ben şahsen bir müşavirle çalışmak istiyorum. Bana yardımcı olsun, ülke insanımıza hizmet etmede bana katkı koysun. Sonuçta bu insanlar, tüyü bitmemiş yetimin hakkından alıyorlar maaşları var. Bir öğretmen bir işçi nasıl gündelik işine, okuluna gitmek zorundaysa, bu arkadaşlarımız da öyle olması lazım ama birçoğu ne yazık ki evde zamanını geçiriyor, kahvede pişpirik oynayarak zamanını geçiriyor. Bu da bizim ayıbımızdır, o arkadaşlarımızın ayıbı değildir. Bizim ayıbımızdır, bu ülkeyi yönetenlerin ayıbıdır. Bu noktada Hükümeti bir tasarrufta bulunmaya doğrusu davet ediyorum ve bekliyoruz. Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ne yazık ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Maliye Bütçesi üzerinde rakamlara girmenin manası yok. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nden destek almadan seneyi deviremeyiz. Ne çalışanımızı ödeyebilme imkanımız var, ne emeklimizi ödeyebilme imkanımız var, ne de sosyal ve de yatırım alanında ülkeye, ülkeyi ileriye taşıma gücümüz var. Hal böyle iken rakamları dillendirmek çok bir anlam ifade etmiyor. Bize düşen tek bir görev var. Onu, o görev bizim. Onu yapabiliriz. Bu noktada Hükümetleri uyarmak, bu noktada sorumluluk mevkiinde olanları düzene koymak bize düşüyor. O da tasarruf değerli arkadaşlarım. Tasarruf, iktisat. Bir büyüğüm bana ortaokul sıralarında iken bir soru sormuştu. O soru da şuydu; “zengin kime derler” dedi torunum? Bizim memlekette öyle söylenir. Ben kendimce cevaplar vermiştim ama “bilemedin” dedi. Nedir diye sorduğumda “zengin insan tasarruf yapan insandır” demişti. Şimdi düşünüyorum da gerçekten doğru. Tasarruf, her alanda tasarruf. Parada, pulda, çevreyi kullanmada, suyu kullanmada düşünebileceğiniz hatta sevgiyi kullanmada. Hatta mutluluğu kullanmada ya tasarruf.

ÖMER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Yok orada tasarruf yapmayalım.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Tasarruf. Çünkü aşırı sevgi bazen delirtir insanı. Aşırı mutluluk bazen ayaklarımızı yerden keser adam tanımayız.

SONAY ADEM (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Birazcık varsa mutluluk onu da alacaklar ha. Onda da sahip çıkacaklar. İnsanların birazcık mutluluğu varsa onu da alacaklar. Fırsat düşmesin ellerine.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Evet Sayın Başkan…

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Fırsat düşmesin vallahi elinize.

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden) (Devamla) - Sizin aldığınız gibi.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Yazıklar olsun size.

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden) (Devamla) – Aynen öyle.

2404

Page 67: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu noktada şimdi Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu noktada tabii Hükümetin bir nöbetçi Bakan arkadaş var bir de vekillerimiz tabii var ama Nöbetçi Bakan arkadaşımız var Sayın Turizm Bakanımız. Bu noktada Hükümete büyük görevler düşüyor.

TURİZM ÇEVRE VE KÜLTÜR BAKANI HAMZA ERSAN SANER (Yerinden) – Çevre Bakanlığını sizden devraldık onu unuttunuz galiba.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Bu noktada büyük görevler düşüyor. Getirirsiniz Sayın Bakan raporları da kamuoyu ile paylaşırsınız. Orada bir noktada endişemiz yok bizim. Bakınız, bu noktada mevcut Hükümete büyük görevler ve sorumluluklar düşüyor tasarruf alanında, tasarruf noktasında. Hani biz dedik ya işte gidip gelmeler falan. Bir bakıyoruz ansızın herkes sağda, solda müthiş bir trafik var, güzel. Yani Londra’sı, şusu, busu vesairesi güzel. Biz Türkiye ile ilişkileri destekliyoruz. Türkiye ile her alanda iletişimin sağlanması, çoğalmasını arzuluyoruz ve istiyoruz orada bir problem yok ama tasarruf alanında biraz daha lütfen dikkatli olun. Lütfen bu konuda hassas olalım. Yani bu hepimiz için geçerlidir. Bu tasarrufa özen gösterelim değerli arkadaşlarım. Çünkü bu noktada mecburuz. Başka da çaremiz yoktur.

Tabii Sayın Maliye Bakanı’nın bir şey daha yapabilmesi var bu anlamda. Ekonomiyi kayıt altına alması için büyük bir çaba sarf etmelidir. Kayıt dışı ekonomi ülkemizde alabildiğine son aylarda daha da yaygınlaşma eğilimi gösteriyor. Daha da bir laçkalık, bir başı bozukluk var. Bunu hissediyoruz vatandaş olarak. Bunu algılıyoruz. Örneğin CTP-ÖRP Hükümeti Döneminde özellikle Sayın Çalışma Bakanı’nın çalışmaları, tasarrufları, ülkedeki ekonomiyi kayıt altına alma noktasındaki uğraşları doğrusu takdire şayandı. Bugün bilemiyorum tabi sanıyorum Sayın Adem eski Çalışma Bakanı bu noktalarda daha çok bilgi verebilir. Biz biliyoruz, öyle duyuyoruz ki artık ekonomi kayıt altına alınan ekonominin kayıt altından çıktığını…

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Alabora .

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Evet. Bu ülke için büyük bir tehlikedir değerli arkadaşlarım. Siz vergiyi yükseltemezsiniz, bundan daha büyük vergi koyamazsınız, daha yüksek vergi koyamazsınız. Hatta kurumsal vergileri ve de reel sektördeki vergileri indirmelisiniz. Ama bunu yaparken vergiyi tabana yaymalısınız. Her hareket halinde olanı mutlaka kayıt altına almalısınız. Hatır ahbap çavuş ilişkisi ile bu işler yürüyemez, yürütülemez. Bunu da tasarruf gibi bu noktadaki çalışma yine hükümetin elindedir. Eğer hükümet bu noktada samimi ise bu noktada kararlı ise bu anlamda da ülkeye hizmet yapabilir kanaatindeyiz. Yani ülkeyi, ülkedeki çalışma hayatını kayıt altına almaya devam etmelidir, geçmiş hükümetin uygulamalarını sıkı sıkıya bu manada takip etmelidir, zira yapılmazsa ne olur? Her ay sizin açığınız, sosyal güvenlik fonlarındaki açıklarınız artarak devam eder ve bir gün Allah korusun hiç düşünmek istemem, bir gün emeklinizi ödeyemez duruma gelirsiniz ve yer yerinden oynar. O zaman ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kalır ne de bayrak ne de vatan. Bak bu çok nettir, bunu Sayın Zorlu Töre siz bu konuda çok hassassınız biliyorum.

ZORLU TÖRE (Lefkoşa) (Yerinden) - Anavatan imdada yetişir yine.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - İşte bu düşünce bizim belimizi büktü.

2405

Page 68: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Avrupa değil ama Anavatan Türkiye yanımızdadır.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Bu düşünce bizi zora soktu işte.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Amerika’dan da gelmez.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; yine bu hükümetin yapmış olduğu uygulamalardan zaman zaman eleştiri konusu oluyor bugün de yine bu kürsüye geldi, Sayın Çakıcı gündeme getirdi. Ülkedeki maneviyattan bahsediyor zaman zaman ve de ülkenin Kuran kursu tarlasına dönüştüğünü, Kuran kursu açmakla görev yaptığını söylüyorlar zaman zaman Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığının. Oysa toplum için maneviyat en az maddiyat kadar önemlidir değerli arkadaşlarım. Bugün zararlı alışkanlıklardan kurtulmanın en öncelikli reçetesi maneviyata değer vermekten geçiyor. Bugün uyuşturucu orta okul sıralarına kadar indi değerli arkadaşlar. Hepimiz aile reisiyiz çoluk çocuğumuz var. Son 2 yıldır birtakım ailelerin maneviyata olan bağlılıkları veya ilgileri farklıdır. Bazı aileler çocuklarına inanmış olduğu dinin temel değerlerini, temel kaidelerini öğretmek ister. Bunu bu günkü sistemde, bu günkü müfredat uygulamalarında okumuş olduğu okulda alamıyor. Yaz döneminde bu ihtiyaçlarını karşılamak için 1-2 aylık kurs düzenlemesini zorunlu görüyor ve bu ihtiyaçlarını çocuklarına bu kurslardan aldırmayı uygun görüyor. Siz buna devlet olarak ortam hazırlamalısınız. Ortam hazırlamak mecburiyetindeyiz. O zaman eğer bir korkunuz varsa, o zaman her yıl ülkenizden çocuk çağda 500, 400, 600 sayıda çocuğumuz Türkiye’ye gider ve bazı merkezlerde bu ihtiyaçlarını almaya uğraşırlar. Eğer başınıza bir korku gelecekse o zaman gelir.

Bu yıl Milli Eğitim Bakanlığı’nın yarım yamalak ortaya koyduğu bu çalışmayı doğrusu biz Özgürlük ve Reform Partisi olarak destekliyoruz ve savunuyoruz. Çocuklarımız, isteyen ailenin çocukları inanmış oldukları dinin temel değerlerini almak, öğrenmek bir Anayasa Emridir. Bunun laik sistemde de bu tür bir uygulamanın olmadığını kimse söyleyemez. Laiklik, gerçek anlamda laiklik elbette din düşmanlığı değildir, inanç düşmanlığı değildir. Böyle düşünenleri Güney Komşumuzun müfredatına bakmalarını öneriyorum. Avrupa çağdaş ülkelerdeki müfredatlara bakmalarını öneriyorum. Dolayısıyla yıllarca bu uygulamaya karşı olan zihniyetler bana göre yanlış yapmışlardır. Doğru yapmamışlardır. Şimdi Sayın Hükümet bu noktada bir adım atmıştır. Olumlu bir adım atmıştır yeterli değildir. Bu noktada biz parti olarak bu uygulamayı destekliyoruz ve gelecek yıllarda Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Din İşleri Dairesi’nin ortaklaşa ortaya koyacakları bir program çerçevesinde üniversiteyi bitirmiş Din Adamlarımızın bu çocukları eğiterek bu ihtiyacı da, bu ihtiyacın giderilmesini doğrusu savunuyoruz.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; konuşmamı sonlamak istiyorum. Zira…

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Sayın Gökmen, bir şey söyleyebilir miyim özür dilerim Başkan müsaade ederse.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Buyurun, buyurun Sayın Töre.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Bugün Vatikan’ın başına geçen mesela biri Polonyalı olur ertesi defa Alman geçer.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Evet.

2406

Page 69: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Ortodoks Kilisesi Başkan…

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Şimdi Alman var. Şimdi Alman var.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Şimdi Alman var değişebilir ama bir Türkiye’den gelen bir kardeşimiz burada vatandaş olmuş onun Din İşleri Daire Başkanı olmasını hazmedemiyoruz. Bu memlekette nereye götürülüyor bu şeyler.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Sayın Töre, Sayın Töre şimdi ben bak ben bunu…

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Bu kadar ayrımcılık olamaz.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Sayın Töre ben bunu özellikle teğet geçtim. Bu insani değil.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Ama ciddi bir konudur bu konular ciddi bir konudur.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Sayın Töre…

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Bu ülkede yıllardır Türkiye düşmanlığı yapılıyor. Türkiye’den gelen insanlara karşı düşmanlık yapılıyor.

BAŞKAN – Sayın Töre söz hakkı alıp konuşabilirsiniz. Mustafa Bey devam edin.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Şimdi Sayın Töre, tabii ben bu Kürsüden şimdi değerli arkadaşlarım; her konunun istismarı yapılır ama…

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Yani istismar etmede üstünüze yoktur ha.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Sayın Cumhurbaşkanı atadı onu.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – İstismar etmede üstünüze yoktur. Biri bir şey söyledi siz de kakalayasınız orayı başka işe yaradığınız yok.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Şimdi değerli arkadaşlarım dikkat ederseniz…

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Yok bırakalım orada kalsın. O söyledi biz bırakalım kalsın.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Nedir ki bırakacaksın orada kalsın. Bırak senin söylediğin kalacak orada.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Bırakmam, ben bırakmıyorum.

MUSTAFA GÖKMEN (Devamla) – Arkadaşlar; şimdi şöyle söyleyeyim. Ben Sayın Konuşmacının bu Kürsüden söylediğini dikkat ederseniz teğet geçtim. Bu konular değerli arkadaşlar hassas konulardır. İstismara açık konulardır ve etkili olur. Onun için özellikle biz

2407

Page 70: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

milletvekillerine, bizlere büyük görev düşüyor. Dini konularda özellikle efendim bu işte demografi yapı falan vesaire Türkiye-yerli konularında bu konuları çok kaşımamak lazım.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Fazla konuşmayın bu işlerde. Fazla dillendirmemek lazım. Zaten fazla dillendirenlerin de sonunu görüyoruz. Sandıktan çıkan neticeyi de görüyoruz. Doğrusu biz ben kendimi Kıbrıs Türkü olarak hissediyorum. Sayın Başkan, değerli arkadaşlar ben kendimi Kıbrıs Türkü olarak hissediyorum, en az Zorlu Töre kadar Kıbrıs Türküyüm, 33 yaşında bu ülkede doğan çocuğum var. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşıyım, bununla da övünüyorum. Bu hakkımı benim elimden hiç kimse alamaz, hiçbir güç alamaz. Ben bu duygu ve düşüncelerle hepinize sevgiler saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Sayın Mustafa Gökmen teşekkür ederiz. Sayın Sonay Adam söz sırası sizde , buyurun.

SONAY ADEM (Mağusa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bu Meclis çalışmaları ile ilgili birkaç söz söylemek istiyorum. Öyle sanıyorum ki Meclis Başkanı ve Meclis Başkan yardımcısı dışında Başkanlık Kürsüsüne çıkacak olan yaş itibarı ile görevlendirilecek olan arkadaşların yeterince İçtüzükle ilgili olarak bilgilendirilmesi gerekiyor. Herhangi birsini aşağılamak için söylemiyorum. Ama bu dönem içerisinde Meclis çalışmaları ile ilgili yaşananlar doğrusunu söylemek gerekirse kabul edilebilir değildir. İçtüzük çok çiğneniyor, herkes kendine göre bir yorum getiriyor, açık ve net olmuş olmasına rağmen hangi sıra ile bu Mecliste konuşulacağı ile ilgili olarak İçtüzüğün 64’üncü maddesi açık ve sarih olmasına rağmen, ne yazık ki ısrarla ve inatla bundan kaçınılıyor. Üstelik tabii bugün yaşanan çok büyük bir ayıp. Yukarıdaki isim sırası kağıt değiştirilerek yeniden yazılması kabul edilebilir bir şey değil ve bu yakışmaz. Meclis Başkanlığına bu yakışmaz ben buradan bir özür istiyorum bunun için. Dolayısıyla bu konu üstünde çok da fazla durmak istemiyorum ama eğer biz burada Yasaları çiğner bir pozisyonda olursak, buradan geçirdiğimiz yasalara halkımızın uymasını nasıl isteyebiliriz? Bu doğru değil değerli arkadaşlar.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Aç konuyu yahu anlaşılmadı.

SONAY ADEM (Devamla) - Nasıl anlaşılmadı?

BAŞKAN - Sayın Adem müsaade ederseniz ben biraz bilgi vermek durumundayım.

SONAY ADEM (Devamla) - Şimdi Sayın Başkan ben okuyayım …

BAŞKAN - Tabii .

SONAY ADEM (Devamla) - İçtüzüğün 64’üncü maddesini, nasıl söz alır milletvekilleri ve ona göre herkes bundan sonra atacağı adımı bilebilsin.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sayın Başkan öyle bir şey olmadı.

SONAY ADEM (Devamla) - Şimdi 64’üncü maddenin (1)’inci fıkrası “Başkan söz alanların adlarını” diyor, “söz alış sırasına göre okutur.(3) Hükümete, esas Komiteye ve siyasal parti gruplarına istedikleri zaman sıraya bağlı olmaksızın söz verilir.”

2408

Page 71: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ama öyle yaptık.

SONAY ADEM (Devamla) - Değil be doktor Allah’ını seversen. Nerden, öyle yapılmış olsaydı kimin şikayeti olacaktı ki?

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ne yazıldı söyle bakalım bana? Ben çıktım grup adına konuştum.

SONAY ADEM (Devamla) - Sana biri şikayet etti mi? Sen niye konuştun diye. Şimdi söz almada…

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Ben de öyle.

SONAY ADEM (Devamla) - Şimdi yani yanlış anlama beni Mustafa Bey grup diyor, grubun bir anlamı olsa gerek. Eğer her parti sayısına bakılmaksızın grup olarak değerlendirilirse o başka bir şey. Demek ki benim anlayışım tamam değil. Böyle bir şey olmaz. O zaman İçtüzüğü ona göre düzenlemek lazım. Ona itirazım yok İçtüzük yeniden düzenlenirse.

Onun için değerli arkadaşlar; 4’üncü maddesi daha da açık bir şekilde; “söz almada ilk öncelik Hükümete, 2’nci öncelik esas Komiteye ve 3’üncü öncelik de Siyasal Parti Gruplarına aittir. Siyasal Parti Gruplarına istem sırasına göre söz verilir. Son söz milletvekilinindir.” Kimsenin itirazı yok. Madde bu kadar açık ve nettir. Dolayısıyla…

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI İLKAY KAMİL (Yerinden) - – Grup adına konuşmuş yahu.

AHMET ÇALUDA (Güzelyurt) (Yerinden) – Grup adına?

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) – Öyle diyor bak.

TURGAY AVCI (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Sayın Adem…

SONAY ADEM (Devamla) – Kaç tane grup var Sayın Çaluda burada?

ARİF ALBAYRAK (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Grup değil de onun için yahu.

AHMET ÇALUDA (Yerinden) (Devamla) – Geldi Turgay Bey kendisine sordu Parti Başkanı olduğu için Turgay Bey’in yerine konuşuyor diye yazıldı.

SONAY ADEM (Devamla) – Ne fark eder yahu?

AHMET ÇALUDA (Yerinden) (Devamla) – Ben fark ettim olayı.

SONAY ADEM (Devamla) – Grup ile milletvekili farklı farklı şeylerdir. Allah için olsun.

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) – O zaman bize bir açıklasınlar.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Sayın Adem…

2409

Page 72: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

SONAY ADEM (Devamla) – Açıklamaya gerek yok efendim. Ben herhangi bir partiyi de şey yapmak için söylemiyorum bunu.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – İçtüzüğün eskimişliğidir bu size değil.

SONAY ADEM (Devamla) – O başka bir şeydir. Komite oluşturuyoruz bunları konuşacağız.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Seneye Allah Kerim.

SONAY ADEM (Devamla) – Gerekirse değiştireceğiz ama şu andaki İçtüzüğü eskidir bu içtüzük diye uygulamayalım olmaz. O kadar.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu Meclis Grubu olmayan siyasi partilere yer vermiyor budur.

SONAY ADEM (Devamla) – Onun için söylediğim bu.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi dört milletvekilli partilere bile yeri yoktur.

AHMET ÇALUDA (Yerinden) (Devamla) – Telafisi mümkündür.

SONAY ADEM (Devamla) – Onun için değerli arkadaşlar; lütfen kendi Yasamıza sahip çıkarak yürüyelim ondan sonra herhangi bir problem olmaz.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Gökmen Bey bir özür dile bitsin bu iş yahu yanlışlık oldu.

SONAY ADEM (Devamla) – Yok, Mustafa Bey’in hiçbir suçu yok. Bir milletvekili olarak hiçbir suçu yok.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Kimdir suçlu Avcı?

SONAY ADEM (Devamla) – Meclis Başkanlığıdır efendim suçlu.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Tamam.

SONAY ADEM (Devamla) – Bu insanların ne suçu var ki.

BAŞKAN – Şimdi Sayın Sonay Adem, müsaade ederseniz ilk önce bu durumu açıklayım.

SONAY ADEM (Devamla) – Buyur, buyur Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bugüne kadar yazılan şekille aynen Tüzüğe göre götürmeye çalıştık. Sayın Sonay Adem’in dün için söyledikleri doğrudur. Yani Parti Başkanları burada bulunduğu ve ellerini kaldırdıkları için biz yine sırayı tuttuk. Hükümet ilk önce konuşmadı. Daha sonraya bıraktı ilk onların hakkıydı. Ayrıca 2‘nci sırada olan bildiğiniz gibi Komite Başkanının veya Yardımcısının veya Komite Üyelerinin konuşmasıydı. Onlar da hakkını

2410

Page 73: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

kullanmadı. Bu yüzden ilk önce Ana Muhalefet Partisi Başkanı zaten elini kaldırmıştı, kendisi konuştu. Ondan sonra Sayın Serdar Denktaş burada idi elini kaldırdı kendisi konuştu.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Hayır ben konuştum.

BAŞKAN – Dün, dünü söylüyorum.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ha, dün.

BAŞKAN – Bugün Sayın Serdar Denktaş burada değildi. Grup Başkan Vekili Sayın Hasipoğlu’dur bu yüzden Tüzüğe uygun bir şekilde Sayın Hasipoğlu konuşmuştur. Zaten Sonay Adem bunun doğru olduğunu söylüyor. Yani onda itirazı yok. Sonay Adem Bey arkadaşımızın itirazı kendinden evvel Sayın Mustafa Gökmen’in konuşması olmuştur ki ilk yazılan listede böyle bir durum yoktu. Daha sonra yazılan listede sanıyorum bir liste yazılma yanlışlığından dolayı doğmuştur bu. Bu yüzden bu gibi durumlara bundan sonra daha çok dikkat edeceğiz Başkanlık olarak ve buraya geçen ve Tüzüğü iyi bilmeyen bazı arkadaşlarımızın yapabileceği hataları da böyle kapatacağız. Sayın Sonay Adem buyurun devam edin.

SONAY ADEM (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Hata olarak kabul ediyorum ben de. Dolayısıyla bu işi fazla büyütme niyetim yok.

Şimdi değerli arkadaşlar; Bütçenin geneli üzerindeki görüşmeler sırasında bir noktaya değinmiştim ve bu nokta üzerinde de başta Sayın Başbakan olmak üzere Ekonomi Bakanı’nın çok alaycı bir üslup ile yerlerinden reaksiyon da göstererek “ öyle bir şey yok uydurursun” der gibi bir tavır içerisine girdiler.” Tabii ki biz uydurma bir şeyi bu Kürsülerden gelip konuşmayız elbette ama bıraktım bakalım bu insanlar gerçekten bir şeyi gizleme konusunda niyetkar olmaya devam edecekler mi? Ve öyle görünüyor ki bir taraftan insanları ekmek paraları pahasına işten atarken diğer taraftan da kendilerine çok yakın insanları önemli maaşlara istihdam etmektedirler ve bunlardan bir tane örnek vermiştim. Ekonomi Bakanlığına bağlı Kıbrıs Sigortaya yapılan istihdamla ilgili olarak, hemen feveran. Uğur Kiraz’ı söylersiniz, onu atadık zaten. E, Uğur Kiraz’ın Genel Müdür atanmasına kimsenin şikayeti yok ki. Eğer böyle bir tercih yaptıysan amenna, senin tavrın o. Ama değerli arkadaşlar; ben bu ilgili kişinin Ergazili de olduğunu söylediydim. Sayın Ekonomi Bakanı da ben de Ergaziliyim dedi nerden çıkardın bunu? Değerli arkadaşlar; Hasan Kutay diye birisi var Girne Bölgesinde. Eski UBP Milletvekili, emekli subaydı sonra milletvekilliğinden de o ara dönemde ki CTP – TKP Meclisi boykot ettiydi, o dönemde milletvekilliği de yapılarak milletvekilliğinden de emekli edildi. Bu efendinin oğlu şimdi Kıbrıs Sigortaya bir masa kondu ayrıca ve o masanın önüne oturtuldu, yüklü bir maaşla. Onun için bu işleri gizlemeye gerek yok istihdam yapacaksanız da yapın ama açık yapın, bu işin gizlisi saklısı yok. Niçin yani, niye gizlersiniz melse o.

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI İLKAY KAMİL (Yerinden) - Sen getirdin bunu, niçin yani geldi bu konu?

SONAY ADEM (Devamla) - Ben getirdim bunu, niçin gündeme onu da söyleyeyim. Çünkü iddiamız odur ki Ulusal Birlik Partisi tamamen bir aile şirketi gibi yönetilmektedir, başta Başbakan olmak üzere Bakanlar, aileleri ve en yakınları ile hareket etmektedir geriye kalan UBP’lilere de avutmak maksadı ile merak etmeyin de CTP’cileri işten atacağız yılbaşından sonra da sizi istihdam edeceğiz demektesiniz. E doğaldır ki bu yapılanlara karşı

2411

Page 74: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

bizim de düşüncelerimizi ve görüşlerimizi halkımızla paylaşmamız gerekiyor ve paylaştığımız mesele de bu. Şimdi bunu gündeme niye getirdim. E her ağzını açtığında bu kadar istihdam yaptın deme cesaretini bu parti gösterir da yani kamu görevine alınan polisler, öğretmenler, hemşireler, doktorlar için ağzına geleni söyleyen bir hükümete siz buraya, buraya istihdam yaptınız demek günah mı oluyor yani?

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) – Yani bir kişi alınıyor da kapatılıyor…

SONAY ADEM (Devamla) - Bir kişi değil. Daha bir hayli gizli şeyiniz var, istihdamınız vardır. Bunları açıklayacaksınız kaç tane öğretmen aldınız, onları da açıklayacaksınız. Tabii gayri yasal aldıklarınızla ilgili olarak ki bu insanlar şimdi ağlar nasıl ödeneceğiz diye. Onları da halka izah edeceksiniz. Sen karışma sonra. Bak ilgililer cevap versin. Eğitim Bakanı cevap versin. Başbakan bunlara cevap versin. Halkın önünde açık ve net çıksın ve desin ki evet biz yasanın filan maddesine göre sözleşmeli Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşı öğretmen aldık, desin. Görelim, görelim bakalım nasıl olur bu işler.

Şimdi değerli arkadaşlar; ben aslında bugün söz alma niyetinde değildim gerçekten. Ama sabahleyin araba ile gelirken basın özetleri var radyolarda, televizyonlarda, onları dinlerken kulağıma bir şey çalındı. Halkın Sesi Gazetesi’ne bir mülakat vermiş Sayın Başbakan ve orada diyor ki “CTP sokaktaki adamı müdür yaptı.” Bir kere bu 75 yaşındaki bir adama yakışmaz. Hele hele bu bir Başbakansa hiç yakışmaz değerli arkadaşlar. Yani sizden farklı düşünen insanları “sokak adamı” diye nitelemek ve aşağılamaya çalışmak nasıl bir siyaset ürünüdür değerli arkadaşlar? Bunu sevgili eşi de Girne’deki bir UBP toplantısında “sokaktan geldiler, sokağa gittiler” diye nitelemişti, buraya koridora da geldi, bağıra çağıra “bu CTP pislikleri ne arar burada” diye konuşmuştu ve bu bayana ait konuşma tarzı olarak değerlendirmiştim ama, Başbakan da bunu böyle söyledikten sonra, demek ki bunlar evde CTP’liler için böyle konuşmaktadır beraber. Öyle. Yani bizim için niteleme yaparken böyle hitap ediyorlar biribirlerine evde demek ki ve kendilerini alamıyorlar, sokağa da çıktıklarında veyahut herhangi bir toplantıya gittiklerinde, bir röportaj yapacağında ayni deyimleri kullanıyor.

(Milletvekiller kendi aralarında gülerler)

Değerli arkadaşlar bu gülünecek bir şey değil, Sayın Ergün Serdaroğlu bu olay gülünecek bir şey değil. Bu ayıptır.

ESAT ERGÜN SERDAROĞLU (Girne) (Yerinden) – Gülmüyorum.

SONAY ADEM (Devamla) – Bakın arka sıralarda çok değerli bürokrat arkadaşlar var. Bunların önemli bir kesimini Ulusal Birlik Partisi atamıştır. Bu arkadaşlarımız için aşağılayıcı bir söz söylesek bize yakışır mı? Elbette yakışmaz.

ARİF ALBAYRAK (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Hoşlarına giderdi.

SONAY ADEM (Devamla) – Hoşunuza da gitmez diye düşünürüm yani. O zaman bizim parti olarak atadığımız çok değerli arkadaşlarımıza siyaseten siz, iktidara geldiniz diye görevden aldınızsa bu insanları, bu insanların sokak insanı olduğu anlamı çıkmaz. Onun için bu çok ayıp bir şeydir. Kendisini kınamıyorum, kendisini ayıplıyorum. Hem 75 yaşında bir adam olarak, hem de bir Başbakan olarak böyle konuştuğu için kendisini ayıplıyorum. Sadece bunu söylemek istiyorum.

2412

Page 75: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Şimdi değerli arkadaşlarım; son Ulusal Birlik Partisi Hükümete girdikten sonra izlediği siyaset nedeniyle bu Meclisin önü kapatılmıştır, gösterilere. Ve sendikal çevrelerde de bir hareketlenme olmuştur. Nere doğru bir hareketlenme olmuştur? “Gösterileri, mitingleri, eylemleri TC Elçiliğine dönük yapalım” gibi bir eğilim var. Dedikodular vasıtasıyla Sayın Eroğlu’nun bu insanlara “e yahu ne yapalım aslında ben de sizin gibi düşünürüm ama Türkiye parayı verir ben ne yapayım yani?” Yani bir yönlendirme var TC Elçiliğine dönsün şeyler çünkü kendisi hiç kabahati yok kendinin, da bütün kabahat Türkiye’nindir. Nereden bu kanı bende güçlendi de bunu cesaretle Kürsüden de söylüyorum. Ayni mülakatta “ihalelerin kararını” diyor “Ankara verir, onun için benim bir kabahatim yok.” Son 106 kilometrelik Karayolları İhalesinin Ankara’da açılmasıyla ilgili olarak toplumumuzda meydana gelen tepkiler, hareketlenmeler özellikle Müteahhitler Birliğinin de çeşitli siyasi partileri gezerek konu üzerinde partileri bilgilendirmesi, bu konunun ciddi olarak kamu oyunda konuşulmasını getirmiştir. Evet, şimdi parayı Türkiye veriyor,doğru, bu alanda. Ama değerli arkadaşlar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisin bir izolasyon altında olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Ayrıca, özellikle yapısal sorunlarımızdan ötürü ayrıca küresel krizle de birleşmesi nedeniyle, ekonomimizin ne kadar dar boğaza girdiği de bir vakadır. Yani bunu Amerika’yı yeniden keşfetme gibi bir ihtiyaca da hissetmeden rahatlıkla söyleyebiliriz, zaten Hükümetin kendisi de bunu kabul ediyor. Dolayısıyla bu kriz ortamında bir nebze olsun ekonomiye rahat nefes aldırtacak bu tür büyük altyapı yatırımlarının ihalelerinin burada açılması, Kıbrıs Türk ekonomisine önemli bir rahatlama getirecekti. Bu konuda hükümetin dirayetli olması ve meselenin bu yanıyla ilgili olarak Türkiye Hükümeti yetkililerine de bunu anlatması gerekiyordu. Var olan protokol çerçevesinde “ne yapalım, işte Türkiye’de açılacağı yazılıydı bu ihalelerin” gibi bir olayın arkasına saklanmak kabul edilmez bir şeydir. Güzelyurt-Lefkoşa yolu için de aynı çerçevede şartlar vardı ama oturduk bu ilgili hükümet, geçmiş hükümet ikna etti Türkiye yetkililerini ve Güzelyurt-Lefkoşa yolu bu çerçevede ihalesi burada açılmış oldu. Dolayısıyla böyle yaklaşmak lazım olaya. Eğer böyle yaklaşmazsak sadece var olan açığın Türkiye tarafından karşılanarak memurların ve emeklilerin ödenmesiyle ilgili bir vasat ekonomi üzerine şekillenirsek ve ne yapalım, idare edelim dönsün ve bu büyük bir de başarıdır diye Maliye Bakanının açıklamaları da ödedik diyor. Maaşları da ödedik, emeklileri de ödedik. Büyük bir başarıdır arkadaşlar. E, eğer ekonomik bakış açınız buysa, mesele buysa zaten başka bir şey söylemeye gerek yok diye düşünüyorum.

Şimdi değerli arkadaşlarım; hükümet kurulmadan önce, seçim kampanyası da başlamadan önce bu memlekette büyük bir olay yaşandı. Neydi bu büyük olay? Kıbrıs Gazetesinin vergileriyle ilgili olarak Maliye Bakanlığının yürütmüş olduğu çalışmaların bir noktaya gelmesinden sonra Kıbrıs Gazetesine, “gel, bu kadar borcun var öde” denmesinin arkasına ve İhtiyat Sandığına var olan borçlar nedeniyle, yürünmesi nedeniyle memleket kalktı oturdu. Bugün iktidar sıralarında oturanlar başta Sayın Eroğlu olmak üzere, Sayın Ersin Tatar, diğer milletvekilleri o günlerde izlediğim kameralardan Sayın Çaluda da ordaydı. Hepsi demokrasi havarisi kesildiydi. Basın özgürlüğü elden gidiyor, dolayısıyla herkes etten duvar oluşturacak Kıbrıs Gazetesinde. Kurt resimlerinden tut, en solcusuna kadar CTP’ye kaç tane düşman bakış açısı varsa hepsi orada birleşti. Heşa çekerlerdi. Hadde gelsin Ahmet Uzun, hadde gelsin Ferdi Sabit, hadde gelsin CTP diye herkes ağzına geleni söylüyordu o günlerde. Baktık ki ne zaman devran döndü, şimdi sizi eleştirmeye başlayanlara bu defa yöntem, gel bakayım buraya 4 trilyon ödeyesin. Gel bakayım. Peki, nedir bu eleştiriler değerli arkadaşlar?

(Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Yektaoğlu Başkanlık Kürsüsünü Sayın Esat Ergün Serdaroğlu’na devreder)

2413

Page 76: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Şimdi değerli arkadaşlar; burada iki tane önemli mesele var. Bir tanesi, bir gazete sizden farklı düşüncede olabilir. Farklı şeyler de söyleyebilir. Bu en doğal hakkıdır. Aksi takdirde çok seslilik olmayan bir yerde ne demokrasi olur, ne ileriye gitme olur. Dolayısıyla demokrasiyi katletmenin en önemli yolu o memleketteki önemli bir vazife güden basının muhalif kesimlerine dönük olarak susturucu bir şekilde yürümekle oluyor. Ve işte böyle bir süratle Kıbrıslı Gazetesinin üzerine gidilme kararı alıyor. Şimdi burada temel başka bir mesele var. Onun üzerinde öncelikle durmak lazım, ondan sonra işin diğer yanına bakalım. Bir kere Maliye Bakanı bir televizyonun sahibidir. Ve Allah yolunu açsın, 19 Nisan’dan sonra televizyon bir anda parladı. Reklamlar arttı evvel Allah. Reklamlar için Bakanlıktan arandığı da söyleniyor.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden)(Devamla) – Göz koyma.

SONAY ADEM (Devamla) – Efendim?,

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden)(Devamla) – Göz koyma.

SONAY ADEM (Devamla) – Yok gözüm yok Allah için olsun, Allah vere de gelişir de büyür. Ama şimdi eğer siz büyürken, sizin rekabet içinde olduklarınızı da batırmak için her türlü çaba içerisine girerseniz bu çok büyük haksız bir rekabete girer ve kabul edilmez bir durum ortaya çıkar. Elbette bu gazete, seçimlerden önce de yazdığı bir takım iddiaları seçimlerden sonra da bu ticari rekabet içerisinde de doğal olarak gündeme getirmiştir. Örneğin ilgili Bakanla ilgili olarak, Türkiye’de yaşadığı bir dönem kasaplık koyun kaçakçılığından tutunuz da, film kaçakçılığına kadar olan bir takım iddiaları gündeme getirmiştir. Bu iddialara sizin bir kere sorumlu mevkide birisi olarak çıkıp, ciddi yanıt vermeniz gerekiyor. Kamuoyunu bu konuda bilgilendirmeniz, ikna etmeniz gerekiyor. Çünkü siz bir siyasisiniz, yani sıradan bir insan değil, sıradan bir insan olsanız bile eğer sizin aleyhinize bu kadar geniş bir yazı dizisi çıkarsa bir basın yayın organında, doğaldır ki ona yanıt vereceksiniz. Eğer çok da yalan olduğu iddianız varsa da, yasal yollara da başvurabilirsiniz o işin ayrı bir yanı. Ama siz Hükümetteki gücünüzü kullanarak, üstelik de Maliye Bakanı olarak vergi memurlarını bir gazetenin üzerine sürerek ve el altından da “vazgeç bu işleri yazma da anlaşırsınız” gibi bir yaklaşım gösterilmesi, doğrusunu söylemek gerekirse, kabul edilebilir değil değerli arkadaşlarım. Dolayısıyla bu konuların halkımız tarafından gayet iyi bilinmesi gerekiyor. İlgili gazete 2008 yılı içerisinde Maliye Bakanlığıyla görüşmelerde bulunmuş ve bir anlaşmaya varmıştır. Bu anlaşma da 95 milyar liralık vergi borcu olarak tarh etmiştir ve bunun 24 ay içerisinde de ödenmesiyle ilgili bir anlaşma sağlanmıştır. Bunun arkasına, iktidara geçtikten sonra Ulusal Birlik Partisi Morye Gazeteciliğin üç aylık vergi borcunu ödemediği sebebiyle, süratle ödeme emri ile birlikte 100 bin lira ödemesi için hemen kapısına dayanmıştır. İlgili şirket yöneticileri Vergi Dairesine gittikten sonra, yapılan görüşmede “100 milyarlık şey geldi, hesap geldi ama yani yalnız o değil. Geriye dönük 2005’e dönük olarak da bir çalışma yaptık ve hesabınız 4 trilyondur” dendi. Şimdi değerli arkadaşlar, tabii rakamların bu kadar ucuz ve rahat söylenmesi çok da kolay olmasa gerek diye düşünüyorum ama maalesef bizim ülkemizde bu işler böyle gerçekleşiyor ve bu görüşmeler de biraz önce dediğim gibi, “fazla yazıp çizme de haberi yok Sayın Bakanın ama biz gireriz araya da sizi anlaştırırız” gibi bir takım telkinlerde de bulunmuşlardır. Ve o kadar ileri gitmişlerdir değerli arkadaşlar ki arşivlere gidilmiş ve geriye dönük olarak bütün reklamlar tek tek sayılmış ve hesaplama yapılarak örneğin 4 trilyon lira bulunmuş. Yani bu biliyorsunuz bizde son yıllarda çok sayıda da medya kuruluşu gazete yayına girdi ve çok ciddi bir de rekabet var aralarında reklam pastasından bir şeyler kapabilmek için. Ama siz eğer tam sayfa ilan olarak kendinize göre 1 buçuk milyar hesabı

2414

Page 77: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

yapar ve onun üzerinden de giderseniz çok sayıda bir para miktarına ulaşmanız da mümkündür diye düşünüyorum. Dolayısıyla buradaki mesele üzerinde hükümetin silkelenip kendine gelmesi gerekiyor. Çünkü yalnız bu meseleler değil, gazetenin ortaya attığı birtakım iddialar ki gerçekten ben de bir milletvekili olarak bunları merak ediyorum. Bütün basın-yayın organları da merak ediyor, halkımız da merak ediyor. İki tane temel olay var ve bunlar Kıbrıslı Gazetesinde de yazılıyor. Onun için bunlara bir yanıt verilmesi gerekiyor. Örneğin Trade Deposit Bank Off-Shore Bankası Erol Aksoy tarafından kurdurulmuştur ve bu Türkiye’de davalıktır. 500 milyon Doların kayıp olduğu iddiası var. Bu bankayla Tatar&Co’nun ne tür bir ilişkisi var gerçekten kamuoyu merak ediyor. Dolayısıyla bunun doyurucu bir şekilde hem değerli milletvekillerine, hem de kamuoyuna açıklanmasını istiyoruz. Ayrıca geçtiğimiz yıllarda bu memlekette var olan CN5’le ilgili, televizyonla ilgili olarak dört tane vericinin olduğunu biliyoruz. 4x200 watt değerinde vericiler, bunlar yandı diye söylenerek önce kâğıt üstünde Sayın Doğan Harman’a satılmıştır. Ama bu vericiler tabii ki Doğan Harman’a gitmemiştir. Sonra kâğıt üstünde tekrar ilgili bakanın televizyonuna gitmiştir. Ve bunlar değerli arkadaşlar, bu vericiler ki BRT envanteri içerisindeydiler de aynı zamanda, şu anda bu televizyonun Selvili ve Kantara Tepelerine konarak çalıştırılmıştır. Bunların sorgulanması gerekiyor. Ve eğer bir televizyon, bir gazete bunları yazdı diye cezalandırılmak için böyle bir yola başvurulmuşsa da bu çok ayıptır değerli arkadaşlar. Onun için bir an önce bu işten hükümetin vazgeçmesi gerekiyor. Sağduyuyla bu işveren de vergi memurlarıyla oturup ciddi bir uzlaşmaya varılması gerekiyor. Hiçbir basın-yayın organının bu ülkede kapatılmasına gerek yoktur. Herkes için vatan haini, vatana ihanet etti diye yazı yazan bir gazete bu memlekette yayın hayatındayken farklı görüşler sundu diye bir gazetenin kapattırılmasına dönük eylemlerin orta yere konması kabul edilebilir değil. Dolayısıyla ben başta Maliye Bakanı olmak üzere bu sorduğumuz soruların yanıtlanmasını, ayrıca da hükümetin işe el koyarak gerekirse ilgili bakanı bu işlerde daha doğru, dürüst davranması için ikna etmesi gerektiğini söylüyorum. Ayrıca zaten eğer bu saydıklarıma yanıt verilmezse o sandalyede oturmanın da bir anlamı yoktur değerli arkadaşlar. Yani bu kadar şey sıralandıktan sonra bir sandalyede oturmaya devam etmek doğrusunu söylemek gerekirse kabul edilebilir bir şey değil.

Şimdi değerli arkadaşlarım bir de gündemde söz almamı gerektiren başka bir konu daha vardır. Geçtiğimiz ay içerisinde gündeme getirdiğim bir konu. Konuda sonradan meydana gelen gelişmeler nedeniyle gerçekten sevindirici bir aşamaya doğru yol yüründüğünü gördüğüm bir olay, ne yazık ki yüze piyaz yapılmış, bizi kandırmaya dönük bir oyuna dönüşmüştür. Bildiğiniz gibi Hükümet kurulur kurulmaz etrafına çamur atarak işe başlamıştı ve ihaleler üzerinde de şaibeler yaratarak Cumhuriyetçi Türk Partisini yaralayıcı bir takım sözler söyleyerek işe başlamıştı. Ama baktık ki bu Hükümet, çok konuda ihaleye çıkmadan iş beceriyor. “Bu benim tanıdığımdır, bu kız tanıdığımızdır, bu arkadaşımızdır” diyerek bir hayli işi ihalesiz olarak UBP yandaşlarına dağıtmaya başlamıştır. Şimdi bu Hükümet değerli arkadaşlar bir süre evvel dediğim gibi konuyu gündeme getirmiştim, Elektrik Kurumu için fuel-oil alımı tam bir macera filmi olmuştu malum ve sürekli ertelemeler, sürekli ihale yenilemeleri ve saire yakıt alımı konusu bir gazetemizde de, Yeni Düzen de tefrika olmuştu. Başka bir olay, ki bunu ben gündeme getirmiştim, şimdi size belgeleriyle birlikte de okumak istiyorum. İki tane jeneratör ihalesine çıkılmıştı. Bu iki jeneratör ihalesine kim çıkmıştı değerli arkadaşlar? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Elektrik Kurumu çıkmıştı ihaleye. Ve bizim de bunu buraya girmemizin temel nedeni, Merkezi İhale Komisyonu durur iken, niye Elektrik Kurumu Yönetim Kurulu tarafından trilyonlarca liralık bu ihalenin çıkıldığını, çünkü bu Yönetim Kurulundaki bireylerle ilgili de bir takım şaibeli işler olduğu gündeme getirilmişti ve bunların yasalara da aykırı olarak görevlendirildiği söz konusu olduğundan görevden alınmaları bizim tarafımızdan istenmişti. Ve demokratik

2415

Page 78: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

kamuoyu tarafından da yasalara aykırı olduğu ve bu Yönetim Kurulunun değişmesi gerektiği üzerinde durulmuştu. Bu görevden alınmış ilgili Yönetim Kurulu üyesi bu kamuoyunun baskısı nedeniyle başka bir arkadaşlarını arkadaşlar atamış. Bu ilgili iki tane trafo ve aksamları yapım ihalesi, ki bir tanesi Teknecik dizel jeneratöre ilave olacaktı, bir tanesi de Lefkoşa Ecvet Yusuf Caddesine kurulacaktı bina ve aksamlarıyla birlikte bu ihaleye çıkılmıştı, bu tartışmalardan ve bu konunun Meclise gelmesinden sonra da, bu ihale Elektrik Kurumundan bir kararla vazgeçilmiştir. Yani bu ihale durdurulmuştur Elektrik Kurumundan çıkması ve kurum yeni bir addendum açıklayarak, şartnamesinde de bazı değişiklikler yaparak yeniden Merkezi İhale Komisyonu Kararı ile ihaleye çıkılmıştır. Şimdi Elektrik Kurumu Yönetim Kurulu tarafından ihaleye çıkılması değerli arkadaşlar, bir kuşku meydana gelmesine neden olmuştu. Ve o günlerde ben söylediğimde de Merkezi İhale Komisyonuna değerli bir arkadaş atamışsınız, o arkadaşa ben güveniyorum, dolayısıyla bu ihalenin Merkezi İhale Komisyonuna devredilmesi gerekiyor diye söyledim. Şimdi bu tartışmalardan sonra Elektrik Kurumundan bu ihalenin iptal edilmesi ve şartnamenin de bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu değiştirilen maddelerle birlikte, şartnamedeki değiştirilen maddelerle birlikte Merkezi İhale Komisyonu tarafından ihaleye çıkılması bazı kuşkulara neden olmuştur. Öyle sanıyorum ki, dediğim gibi burada yaptığımız konuşma belli oranda belli çevrelerde kuşku da yarattığı için doğaldır ki bu ihale iptal edilmek zorunda kalmıştır.

Değerli arkadaşlarım; 3 Kasım tarihinde Elektrik Kurumu yeni bir addendum daha yayınlamıştır. Ve herhalde bu ihaleye çıkıştan sonra şartnamede yapılan değişiklikler hedeflenen ve ihaleyi alması düşünülen şirkete yeterince yol açmadığı için şartname yeniden değiştirilmiştir. Ve özellikle iki mesele üzerinde Birinci Sınıf Müteahhitlik Hizmeti, ikincisinde de İkinci Sınıf Encümen Karnesi aranması maddeleri ortadan kaldırılmıştır. Ki bunlar elbette bir ihalenin güvenilirliği açısından ve çıkılan ihalenin geriye dönüşü açısından çok önemli iki maddeydi. Bunlar orta yerden kaldırılmıştır.

Değerli arkadaşlar; bu şartnamedeki değişikliklerden sonra 18 Kasım’da bitmesi gereken ihale yeniden süre uzatımı yapılarak 2 Aralık’a uzatılmıştır ihalenin süresi. Bu arada bütün bu işler olurken, bütün şirketler değerli arkadaşlar, yer gösterilmek maksadıyla müracaat edenler ilgili yerler gezdirilerek bu şirketlere gösterilmiştir. Bunun arkasına her şey tamamlandı artık, şirketler de yerleri gördü derken, sonuçlanacak diye düşünülürken 19 Kasım’da üçüncü addendumu yayınlayarak şartnamede birçok değişiklik daha yapılmıştır ve üstelik bu yayınlanan addendumlarla da Merkezi İhale Komisyonunda olmuş olmasına rağmen ihale Elektrik Kurumu tarafından yayınlanmakta ve şartname de Elektrik Kurumu Yönetim Kurulu tarafından bizzat değiştirilmektedir. Halbuki bunun değiştirilme yetkisi doğrudan doğruya Merkezi İhale Komisyonunundur. Eğer öyle bir iddia varsa doğaldır ki eğer şartnamede bir değişiklik yapacaksanız da yazılı olarak Merkezi İhale Komisyonuna baş vururusunuz ve gerekli değerlendirmeler yapılarak ona göre düzenleme yapılacaksa da yapılır değerli arkadaşlar. Ancak ne yazık ki bütün bu doneler olmuş olmasına rağmen ısrarla ve inatla bu işler böyle yürütülmeye çalışılmıştır. Bu arada Elektrik Kurumu bir şey daha yapmıştır 26 Kasımda üçüncü kez kapanış tarihini erteleyerek 2 Aralık’tan 10 Aralık’a almıştır ihale süresini. Yani nasıl bir yaklaşımdır bu değerli arkadaşlar. Böyle bir şey olabilir mi? Üstelik bu da Elektrik Kurumu tarafından yapılıyor. Yani Merkezi İhale Komisyonu orada Elektrik Kurumu öbür taraftan kendine göre ayarlama yaparak bir şeyleri uydurmaya çalışarak Merkezi İhale Komisyonunun çalışmalarına müdahale etmektedir. Niçin müdahale etmektedir, bu düşündürücüdür. Çok büyük bir ihtimalle Sayın Başbakanın müdahaleleri sebebiyle bütün bunlar tazik altında yeniden ve yeniden değiştirilerek uygulanmaya çalışılıyor. Aksi takdirde bunun başka türlü olması mümkün değil değerli arkadaşlar. Şimdi bütün bunlar olurken 2 Aralık’ta dördüncü kez ihaleyi iptal ediliyor. Yani nasıl iştir bu iş

2416

Page 79: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

hayretten dona kaldım. Dördüncü kez ve yine Elektrik Kurumu tarafından iptal ediliyor bu da değerli arkadaşlar. Yani buna artık rezillik mi demek lazım, başka bir niteleme mi bulmak lazım.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - Bekledikleri adam uygun fiyatı vermedi daha galiba.

SONAY ADEM (Devamla) – Evet ya da şartnameyi ona göre daha uyduramadı döndüre döndüre, döndüre döndüre bir şeyler yapacaklar. E çünkü başka türlü izah olabilir mi yahu böyle bir şey. Ne mümkün yani. Yani 10 Aralık’ta bitecekken süre 9 Aralıkta değerli arkadaşlar yeniden dördüncü kez ihale ertelenerek 17 Aralık’a bırakılmıştır. Yani öbür gün ihale eğer yarın yeniden iptal edilmezse herhalde son günü olmuş olacak. Şimdi değerli arkadaşlarım bütün bu olaylar olduktan sonra ihale de ertelendikten sonra beşinci kez bir addendum yayınlanarak yine Elektrik Kurumu tarafından yayınlandı yine şartnamenin bir çok maddesi değiştirildi. E arkadaşlar yani bu nasıl olabilir böyle bir şey. Böyle bir şeyi anlamak mümkün mü. Dört defa ihale ertelenecek beş defa şartname Elektrik Kurumu tarafından mesele İhale Komisyonunda olmuş olmasına rağmen değiştirilecek. Bunu kabul etmek mümkün değil değerli arkadaşlar. Siz nasıl isterseniz bu ihaleyi sonuçlandırın. Bu ihalenin altında şaibe olduğu kesin ve net bir şekilde hem ilgili taraflar arasında, hem de yurttaşlar arasında şekillenmiş olacaktır. Dolayısıyla bu müdahalelerin orta yerden kaldırılarak yeniden Merkezi İhale Komisyonunun yetkileri çerçevesinde bir düzenleme yapılarak herhangi bir şirketi, herhangi bir müteahhidi işaret etmeyecek şekilde şartnamesini yeniden düzenleyerek bu işin sonuçlandırılması gerekiyor. Aksi takdirde bu ite ite, yüte yüte düzelte düzelte getirdiğiniz noktada bu ihaleyi alan hangi firma olursa olsun şaibe altında kalmış olacaktır. Dolayısıyla bu meselede ben Sayın Ekonomi Bakanını bu işin sonunda kabak senin kafanda patlayacak. Onun için Elektrik Kurumu Yönetim Kurulundan bu ihaleyi aldırıp Merkezi İhale Komisyonuna devret. Aksi takdirde başın yanacak. Nasıl isterse sonuçlansın bu ihalenin sonunda sen vebal altında kalacaksın dedim. Beni dinler gibi göründü ama demek ki Sayın Eroğlu’nun söylediği benim bakanlarımın yetkileri yoktur meselesi burada da gelip ortaya çıkmıştır. Çünkü yetkisi olan bir insanın bu şekilde kendi ilgi alanında, kendi yönetimi altında olan bir meselede bu kadar rezilliğin yaşanmasına müsaade etmesi mümkün değildi değerli arkadaşlar. Hiçbir insan bu kadar acemice, bu kadar falso yaratan bir olayı kendi uhdesinde kabul edemezdi. Dolayısıyla ben bu işten biran önce vazgeçilmesini ve şartnamenin yeniden herkese eşit mesafede olabilecek bir düzenlemeyle bu ihalenin gerçekleştirilmesini, aksi takdirde doğacak sonuçlardan kendilerinin sorumlu olacağını ve yaratmaya çalıştıkları bir çocuk var. Yakında onu da Mecliste görüşeceğiz. Başbakanlık Denetleme Kurulu. Bir laf vardır devrim evlatlarını yedi diye bir laf var. Bu Yasada zannederim kim çıkarttıysa onu yiyecek. Çünkü bu kadar açık ve net bir şekilde ihalelerde usulsüz işler yapma herhalde bu hesaptan kaçmayacaktır. Onun için ben kısaca bunları söylemek istedim. Beni dinlediğiniz için hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Sonay Bey.

Necdet Bey buyurun.

NECDET NUMAN (Girne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilk defa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisinde söz alıyoruz, yeni milletvekiliyiz. Bugün sevgili Sonay ağabeyimizden sonra konuşmak aslında zordu ama kendisine buradan bizim her Kürsüye çıktığında Çatalköy Belediyesini batırıp buralara sığındığımızı söylemesini, bir de çok

2417

Page 80: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

aşinadır böyle evraklar gösterir buradan ama bu evrakların hiçbir geçerliliği yok çünkü belge yok. Ama maalesef...

SONAY ADEM (Mağusa) (Yerinden) - Vereyim sana.

NECDET NUMAN (Devamla) – Ama bana vermeyeceksin bunu yetkili kurullara vereceksin. Şimdi değerli arkadaşlar şimdi Sonay bey ve Ömer bey özellikle daima böyle birilerine çamur atarak çekilirler giderler gerçekmiş gibi yansıtırlar.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Aha gelir.

NECDET NUMAN (Devamla) - Şimdi gelsin geldiğinde ne olacak. Şimdi değerli arkadaşlar ve bize devamlı surette mal varlıklarımızın açıklanmasını isterler.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Bak onda iddialıyız isteriz açıklansın.

NECDET NUMAN (Devamla) – Tamam haklısın. Haklısın. Yalnız şimdi size belgeleriyle sizin açıkladığınız mal varlığını da göstereceğim basın da buradan değerli milletvekilleri de buradan...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (İskele) (Yerinden) - Başbakanlığın Bütçesini konuşuruz beyefendiler.

NECDET NUMAN (Devamla) – Ha ya, ya, ya şimdi öyle oldu.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Gündem dışı yaparız ne yaparız.

NECDET NUMAN (Devamla) – Evet değerli arkadaşlar...

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Yalnız seninkini de açıkla.

NECDET NUMAN (Devamla) – Benimkini de açıklayacağız evet.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Hem Başbakanınkini de.

NECDET NUMAN (Devamla) – Evet.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Sayın Başkan!

NECDET NUMAN (Devamla) - 24 sene Belediye Başkanlığı yaptıktan sonra Partimiz uygun gördü milletvekili adayı olduk, seçildik ve geldik.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Kürsüden indirebilirsiniz de aşağıya İçtüzüğe göre, İçtüzüğü kullanarak.

NECDET NUMAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar özelikle 2003-2006 süresi içerisinde Belediye Başkanlığımız süresince Çatalköy Belediyesine büyük haksızlıklar yapılmıştır. Bunu belgeleriyle kanıtladık. Sayın Çalışma Bakanımız da bize o günlerde yardım etmeye çalıştı. Sayın Başbakanımıza da teşekkür etmek istiyorum o günkü Başbakanımıza o

2418

Page 81: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

da bize yardım etmeye çalıştı ancak maalesef polit bürosunu geçemedik bu da açıkça söylendi, kendileri de geçemediler ve sürüne sürüne işte 2009’a geldik. Şimdi biz hiç ayrıcalık yapmadık. Biz adaletli davrandık aha belgeler burada bütün belediye başkanlıklara yaptığınız bir senenin içerisindeki mali yardımlar bize göre kanunsuz, usulsüz bir şekilde Bakanlar Kurulu Kararı ile verilmiştir. Şimdi o zaman ÖRP’li belediye başkanlarımız üç tane ve CTP’li belediye başkanları. ÖRP’li belediye başkanlarımız da var onları söylemeye gerek yok çünkü onların paraları az.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Siz aldığınız için kendilerini söyleyemezsiniz.

NECDET NUMAN (Devamla) – Biz aldığımız için, yok burada yazılıdır onlar da. Değerli arkadaşlar Lefkoşa Belediyesine 2006 Haziranda biliyorsunuz seçim var Nisan ayında Bakanlar Kurulu Kararı ile ki bunu Çalışma Bakanımız kabul etmiyor kendisine söylendi haberim yok benim öyle şeyden diyor. 1 trilyon 500 milyar Bakanlar Kurulu Kararı 1548/2006 karar numarası. Bu avanta seçimi kazansın diye Cemal Bulutoğlu’nu yensin diye verdiğiniz paradır.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Ne için yani, nedir o?

NECDET NUMAN (Devamla) – Alsın da asfalt yapacaklar, seçim yatırımı yapacaklar yahu işte seçim yatırımı yapacaklar. Aha burada yazılı CTP Belediyesi Kutlay Erk beye. Gazi Mağusa Belediyesi 1 trilyon lira Bakanlar Kurulu Kararı ile aynı karar, aynı gün Bakanlar Kurulu Kararı 1 trilyon lira CTP Belediyesi. Girne Belediyesi 1 buçuk trilyon lira aynı Bakanlar Kurulu Kararı ile seçime gidiyor. Siz adaletlisiniz çok. Çok adaletlisiniz hani ondan sonra Cemal Bulutoğlu geldi Lefkoşa’ya baktım bu sayfalara hiçbirinde böyle bir para yok. Gönyeli Belediyesi 200 milyar lira Bakanlar Kurulu Kararı.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - 500 milyar da ondan sonra.

NECDET NUMAN (Devamla) – Evet o da var. Bu helaldir buna söylemeyelim. Ne verildiyse helaldir hakkıydı verildi. Bir şey söylemeyelim bunun için. Lefkoşa yok.

AHMET ÇALUDA (Güzelyurt) (Yerinden) -Bizim Lefke’ye yok bir şey?

NECDET NUMAN (Devamla) – Lefke nerde. ÖRP Belediyelerinin var ufak tefek belediyeler. Bunlar hiç önlemli değildir. Yani söylemek istediğimiz şudur; o günün şartlarında Cumhuriyetçi Türk Partisi bizi özellikle ben de Belediye Başkanıydım seçimi kaybettirmek için büyük uğraşlar verilmiştir. Kendimizi savunabilmemiz için o günün şartlarında Çatalköy Belediyesi 20 fazla istihdam yapmıştır. Bu istihdamdan dolayı Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı parasını 2006’dan sonra ödememeye başlamıştır . Mütahit defalar Sayın Başbakanımızı ziyaret ettik o gün. Bize yardım etmek istedi. Açık ve net söylüyorum size, o da ve diğer ilgili bakanlarında ifadesi maalesef Necdet “CTP yönetimini” geçemedik. Gelelim reforma, bir reform yapıldı bu memlekette ve gerekliydi.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Keşke Sayın Başkanda burada olduğunda söyleseydin.

NECDET NUMAN (Devamla) – Yine geldiğinde söyleyeceğim. Çünkü ona teşekkür etmek istiyorum. Çünkü kabul etti bizi, en azından dinledi bizi yani.

2419

Page 82: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yok o teşekkür kısmını değil, öbür kısmını.

NECDET NUMAN (Devamla) – Öbür kısmını da söyleyeceğim evet.

Değerli arkadaşlar; 28...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Gaybubetinde adamın konuşmak...

NECDET NUMAN (Devamla) – Hayır, konuşmadık gaybubetinde, teşekkür de ettik. 28 belediyeden bir tek köy bağlanmayan belediye Çatalköy Belediyesidir.

Değerli arkadaşlar; Beşparmak Köy 40 nüfusludur. 15 sene var belediye hizmetlerini bizden alıyor. Çünkü iç içeyiz. Onu bile 10 kilometre uzakta Esentepe’ye bağladılar, Çatalköy’e bağlamadılar. Ozanköy ile iç içeyiz karıştık, kuyularımız, sularımız beraber. Çok hizmetlerini biz yaptık, suyu halen biz veriyoruz. Onu bile bize uygun görmediler. O konuda biz belediye olarak Sosyal Sigorta, İhtiyat Sandıklarımızı yatıramadık avans talebimiz oldu. Devlet öyle bir karar aldı avansta vermedi. Ancak bu avantalardan da yararlanamadık. Şimdi değerli arkadaşlar; Değirmenlik Belediyesine burada hükümet para verdi Değirmenlik Belediyesine.

Değerli arkadaşlar....

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hangi hükümet?

NECDET NUMAN (Devamla) – Sizin hükümetiniz. Değerli arkadaşlar....

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Batırdınız, bıraktınız gittiniz.

NECDET NUMAN (Devamla) – Değirmenlik Belediyesi 600 milyar lira ayda Kıbrıs Türk Hava Yollarından para alıyor.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sor Sayın Maliye Bakanına bakalım kaç aydır ödemez kendilerini.

NECDET NUMAN (Devamla) – 16 tane köy bağlandı politik açıdan. Değirmenlik’ten Mağusa’ya kadar, Akdoğan’a kadar oraya bağlandı, sırf CTP’li olduğu için.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sayın Maliye Bakanına sor sen kaç ay geriden gider aldığı paradan.

NECDET NUMAN (Devamla) – Sırf CTP’li olduğu için değerli arkadaşlar. Değirmenlik Belediyesinin Osman kardeşim belediye başkanı, CTP’li belediye başkanı aynı sendikadaydık ve ipi çekip asılmak istiyorum dedi. Bana söyledi belediyede toplantıda. Ancak ondan sonra yürü ya kulum dendi ve köşeyi döndü gitti. Dikmen Belediyesi aynı şekilde. Değerli arkadaşlar; Dikmen nerede, Kozanköy nerede, Şirinevler nerede? Be arkadaşlar böyle bir partizanlığın daniskası olamaz. Neyse o iş kapanmıştır.

2420

Page 83: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Zaten bağlanacak, nere bağlayacaktınız?

NECDET NUMAN (Devamla) - Lefkoşa Belediyesine, Gönyeli Belediyesine...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – İlçeleri farklıdır yahu Allah için olsun!

NECDET NUMAN (Devamla) – Yahu sizin yapamayacağınız iş mi vardı yahu! Sizin yapamayacağınız iş mi vardı o günlerde isteseydiniz!

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – İrsen Bey bile anlattı Komitedeydi anlamazsınız.

NECDET NUMAN (Devamla) – Evet, anlattı bize. Anladık.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Anlattı tabii.

NECDET NUMAN (Devamla) – Anladık.

Değerli arkadaşlar; gelelim bu çok önemli açıkladıkları mal varlıklarına. Tabii ki dün Sayın Başbakanımızda konuştu burada ve eski Başbakanımızda söyledi. Tabii ki herkesin Allah versin malı olsun. Kimsenin malında da gözümüz yok. Ancak bir CTP’li arkadaşın çok kısa süre içerisinde böyle koşarak bir yerlere gitmesi insanı birazda düşündürüyor yani, hakikaten düşündürüyor yani. Biz öyle Sonay Bey gibi birilerinin malını böyle pafta parsel yazarak göstermeyiz böyle. Koçanları dağıtacağım vereceğimiz hepsinize şimdi göresiniz.

Cumhuriyetçi Türk Partisi 2005 yılında Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler CTP şeffaflık ilkesi çerçevesinde milletvekilleri ve bakanların servet beyanlarını açıklıyor. Üç ayrı açıklamayla tamamlanacak servet belgeleriyle tüm CTP-BG milletvekilleri ve yine bu partiden atanmış tüm bakanların mal varlıkları kamuoyuna bildirilmiş olacak. Bu açıklamadan sonra 2005 yılında ilgili arkadaşlarımız mal beyanında bulundular. Açtık bu listeleri baktık, yani bu mal beyanını siz buraya getirdikten sonra açtık yani baktık bir bakalım nedir bunlar ama ne mal verdiler?

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Nerede açtınız ama anlamadım, nereden aldınız.

NECDET NUMAN (Devamla) – Aldık işte bu belgeleri.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Nereden aldınız.

SERDAR DENKTAŞ (Lefkoşa) (Yerinden) - Nereden aldınız?

NECDET NUMAN (Devamla) – Bu belgeleri aldık.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Nerden aldınız?

2421

Page 84: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

NECDET NUMAN (Devamla) – Siz ilan ettiniz işte siz. Gazetelerden aldık. Resmi yazdığınız yazılardan Meclise gönderdiğiniz belgelerden aldık. Tapudan da gittik koçanları aldık.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Özür dilerim ama sizin böyle bir hakkınız yoktur.

NECDET NUMAN (Devamla) – Vardır benim hakkım aldım.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) -Mecliste olan belgeleri alma hakkı yoktur.

BAŞKAN – Meclisten mi, gazetelerden aldı.

NECDET NUMAN (Devamla) – Efendim biz Meclisin gazetesinden aldık, Meclisin belgelerinden aldık.

BAŞKAN – Gazetelerden almış.

NECDET NUMAN (Devamla) – Meclisin belgelerinden aldık, Meclise verilen belgelerden aldık.

BAŞKAN – Yanlış anlaşılma olmasın.

NECDET NUMAN (Devamla) – İşte be arkadaşlar Kıbrıs Gazetesi ve Yenidüzen Gazetesi.

BAŞKAN – Hayır orada şey oldu gazeteden almış.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Özür dilerim ama adam kendi söylüyor buradaki belgelerden aldım diyor.

NECDET NUMAN (Devamla) – Hayır efendim işte elimdedir belgeler...

BAŞKAN – Gazetelerden kesmiş.

NECDET NUMAN (Devamla) - Kıbrıs Gazetesi işte burada, Yenidüzen Gazetesi burada.

BAŞKAN – Yanlış anlaşılma oldu.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu? Meclisteki belgelerden aldım diyorsunuz.

NECDET NUMAN (Devamla) – Arşivden diyorum.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Arşivden ise bak tekrarlıyor.

NECDET NUMAN (Devamla) – Hayır gazete arşivinden aldım diyorum aha burada elimde belgeler.

2422

Page 85: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Meclisteki belgeler...

NECDET NUMAN (Devamla) – Hayır arşivden gazete...

BAŞKAN – Hayır yanlış anlaşıldı. Sayın Özkan, Sayın Özkan yanlış anlaşılma oldu.

NECDET NUMAN (Devamla) – Yahu gizlin mi Özkan bey bu ama. Bu belge sizin gizlin mi yahu.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hayır gizlin değil ama Meclise gelen belgelerden alma hakkınız yoktur sizin. Size kimsenin böyle bir belgeyi verme hakkı yoktur.

BAŞKAN – Almadı Sayın Özkan bey. Özkan bey almadı diyor.

NECDET NUMAN (Devamla) – Özkan bey CTP’den servet beyanı diyor siz ilan ettiniz bunu gazetelere.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – O başkadır.

NECDET NUMAN (Devamla) – E onu diyorum kaçtı.

BAŞKAN – Onu kast etti Sayın Özkan.

NECDET NUMAN (Devamla) – Gazetelerde.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sayın vekilim ben gayet iyi Türkçe biliyorum ne söylediğinizi de algılıyorum. Siz önce gazetelerden aldık dediniz sonra Meclis belgelerinden aldık dediniz.

NECDET NUMAN (Devamla) – Meclis arşivindeki belgeler...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Açın ve tutanakları okuyun.

NECDET NUMAN (Devamla) – Hayır efendim. Hayır efendim bak işte yazar bunlar zaten bu gizlin değil ya bu siz dağıttınız bunu basına yani gizlin mi yahu bu.

BAŞKAN – Basından alınmıştır.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hayır efendim.

NECDET NUMAN (Devamla) – E onu söylüyorum.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Basına dağıttığımız gizlin değildir.

NECDET NUMAN (Devamla) – Tamam onu söylüyorum Özkan bey. Özkan bey...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Devam edin efendim, devam edin.

2423

Page 86: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

NECDET NUMAN (Devamla) – Özkan bey iki tane belgem var. Biri Kıbrıs Gazetesi, biri de sizin Meclise verdiğiniz yani gazetelere verdiğiniz basın toplantısı yapıp dağıttığınızdır değil mi yahu bu. Burada yazar yahu.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Meclise verdiğimiz başkadır, yani başka derken...

NECDET NUMAN (Devamla) – Hayır yani o gizli evraklar değil yani Özkan bey bu.

BAŞKAN – Yasal olanı söylemiyor lütfen Sayın Necdet devam edin.

(Milletvekilleri kendi aralarında konuşurlar)

NECDET NUMAN (Devamla) – Çatalköy’de 2005’de sunulan belgede Çatalköy’de iki konut, yine Çatalköy’de iki arsa...

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Kimin ama?

NECDET NUMAN (Devamla) - Bayram Karaman arkadaşımızın.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Karaman mı? Kahraman mı?

NECDET NUMAN (Devamla) – Karaman. Minareliköy’de 33 dönümde 11’de 1 hisse. Oğlu Direm Karaman’a ait Reno bir araba. 4 bin YTL borç, bankada 4 bin Sterlin bu da borç galiba o zaman, 2005.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Galiba der, galiba.

NECDET NUMAN (Devamla) – Öyle belge öyle yazar yahu belge.

BAŞKAN – Özkan bey lütfen gazeteden alındığı için tabii kesin bir şey yok.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Borç desin efendim galiba demesin.

NECDET NUMAN (Devamla) – Borç, borç.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Emin olmadığı bir konuda konuşmasın.

NECDET NUMAN (Devamla) – Borç, borç, borç.

BAŞKAN – Gazeteden aldığı şeylerin...

NECDET NUMAN (Devamla) – Borç, borç, borç...

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Sonay Adem’inkini de oku.

NECDET NUMAN (Devamla) – Sonay Adem’in değişen bir şeyi yok. Beni de ilgilendirmez çünkü benim bilmek de istemem yani. Ben yalnız sizin ve diğer arkadaşların

2424

Page 87: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

çok önem verdiğiniz ben de buna benim köylüm olduğu için ilgilendim de baktım yoksa beni kimsesinin malı da ilgilendirmez yahu.

BAŞKAN – Devam edelim Sayın Numan.

NECDET NUMAN (Devamla) – 2009, 2010’dan sonra 2006, 2007 ve 2009...

BAŞKAN – Dinleyelim lütfen. Sayın Sonay dinleyelim lütfen.

NECDET NUMAN (Devamla) – En son gönderdiğiniz, en son verdiğiniz mal varlıkları 2006, 2007 ve 2009. Bayram Karaman’ın mal varlığı milletvekili iken 2005’ten sonra arttı. Çatalköy’de yüzde 50 hissesi eşine ait eşdeğer karşılığı olan bir konut. Bu zaten vardı onda da bir konut var. İki konut vardı herhalde biri kendinin biri eşinin bir konut. Çatalköy’de Yalı Sokakta bir konut daha. Çatalköy’de iki arsa. Minareliköy’de gene o 33’ün yüzde 11’i ne ise. Çatalköy’de ansızın bir şey oldu ara yerde Çatalköy’de parselasyon ve alt yapı tamamlandıktan sonra arsa sahipleri tarafından tapu devir işlemi yapılmamış. Bu 2005’te yoktu. Halen adına kayıtlı aşağıda isimleri belirtilen şahıslardan herhalde satın aldı yahut da devrettiler kendine. Özer Bütüner’e ait bir arsa, Aydın Alicanoğlu mirasçılarına ait üç arsa daha çoğaldılar Çatalköy’de ve bankadaki borçlar da çoğaldı 16 milyar biri oldu, arabalar dört oldu, ikiydi dört oldu, oğlanın borçları çıktı falan feslikan. Şimdi buraya kadar normal, yani beş sene içerisinde bir vatandaş iki tane daha arsa olabilir, üç evi de olabilir.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yanlış anımsamazsam ama Çatalköy’de 11 dönüm de arazisi vardı bir önce okuduğunuzda?

NECDET NUMAN (Devamla) – Yok, onu sattı ayrı 11’ini beraber sattı. Bulduk onu da, ayrı sattı onu hiç dokunmadı ona. Onu 93’te aldı, satın alma puanlarıyla aldı 1993’te satın aldı puanları ve aldı şey yahu, aldı onları da. Onu bulduk ayrı sattı o malı.

Şimdi buraya kadar değerli arkadaşlar; yani bu arkadaşımızın elinde iki ev ve beş arsa olması lazım bu 2009’da en son verdiği belgeye göre de arttı aradakiler olabilir, artabilir de çok çalışkandır, çok çalışır olabilir aldı.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Biriktirir.

NECDET NUMAN (Devamla) – Biriktirir. Burada değerli arkadaşlar; arsalar sayalım beraber isterseniz; 1, 2, 3, 4, 5 buraya kadar tamam. 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17 tane arsa çıkıyor be arkadaşlar fazla, yani siz mal beyanı verdiniz de mamur ettiniz de bizden de mal varlığı beyanı isterseniz. Sordunuz yani, sordunuz yani bu adama siz nereden bu mal eline geçti.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Biz sormayacağız sen soracan.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ben sordum halen cevabını verecek merak etme.

NECDET NUMAN (Devamla) – Cevabını bekledim, çok sordum da vermez, veremez.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Verecek.

2425

Page 88: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

NECDET NUMAN (Devamla) – Çoğu sordu kendine bu cevabı veremez. Bu verilecek cevap değil. İşte...

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Hııı!

NECDET NUMAN (Devamla) – Ha, sen tabii hıı ya, hıı ya! Başka 7 tane daha koçan çıktı.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Gazimağusa) (Yerinden) – Sayın Başkan burada cevap hakkı olmayan bir insan için çok doğru değil bu.

NECDET NUMAN (Devamla) – Başka bir 7 tane koçan çıktı hanımın adına hiç kaydı olmayan. Olur?

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Eğer bir şey varsa Sayın Başkan hükümete çağrımızdır gitsin soruşturma açsın...

NECDET NUMAN (Devamla) – Bende açıklarım.

BAŞKAN – Sayın konuşmacı fazla şey etmeyin.

NECDET NUMAN (Devamla) – Bende açıklarım. İşte koçanları gösterdim, yazılı size vereceğim. Eğer itiraf siz değerlendirin bunu.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Bu koçanları isteriz. Biz de Eroğlu’nun verdiği bize Tapu Dairesi. Yok.

NECDET NUMAN (Devamla) – Abi sana bir dosya yapıp bu yazıyla beraber vereceğim dedim parti başkanlarınıza.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Bir tane de isteriz madem bu kolay ulaşabilin Eroğlu’nun da bir dosyasını...

NECDET NUMAN (Devamla) – Eroğlu beni ilgilendirmez yahu! Sen soracan Eroğlu’na, o da gelecek sana hesabını verecek.

BAŞKAN – Bu konuyu, neyse sayın konuşmacı bu konuyu birazcık...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Be arkadaşlar bırakın konuşsun. Konuştuk sonra batar.

BAŞKAN – Lütfen lütfen.

NECDET NUMAN (Devamla) – Niçin batar Ömer Bey, niçin batar?

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Söyleyeceğim biraz sonra sana niçin battığını.

NECDET NUMAN (Devamla) – Neyi söyleyecen? Neyi söyleyecen?

2426

Page 89: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Söyleyeceğim biraz sonra niçin battığını.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Ne açıklaman?

ŞERİFE ÜNVERDİ (Lefkoşa) (Yerinden) – Bizim alnımız açıktır.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – E, ne açıklaman. Hem alnın açıktır da göremedik. Açta görelim hade!

NECDET NUMAN (Devamla) – Sonay Bey...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Numan Bey.

NECDET NUMAN (Devamla) – Efendim, efendim buyur?

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Hanımının üstüne aynı parsellerdir?

BAŞKAN – Sayın konuşmacı devam edelim.

NECDET NUMAN (Devamla) – Hayır yanında.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Yani o kooperatifin mallarıyla ilgili.

NECDET NUMAN (Devamla) – Türk-Sen’in kanallarıyla ilgili.

(Milletvekilleri kendi aralarında tartışıyorlar.)

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım, müsaade edelim sayın konuşmacı konuşmasına devam etsin.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) – Sayın Başkan sizde katkı yapmayın ama tarafsız olun.

NECDET NUMAN (Devamla) – Evet, değerli arkadaşlar; biz ilk defa söz aldık bunları söylemek için söz aldık.

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) (Yerinden) – Almaz olaydın.

NECDET NUMAN (Devamla) - Neden almaz olaydın.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Yani sanki öyle geçti aklımdan ki,

NECDET NUMAN (Devamla) - Öyle geçme olmadı. Şimdi Sonay Bey her ikide birde işte biri şahıslar böyle direk muhatap alır. Ömer Bey kişileri direk muhatap aldığı için bunları söyleme ihtiyacı hissettik.

2427

Page 90: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Ya Sonay’ı söyleyin, Ömer’i söyleyin bu garibanın ne suçu var burada.

NECDET NUMAN (Devamla) - Elimde onun belgeleri var.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – E, bunların elinde…

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Kimin belgesi varsa onu söyler adam.

NECDET NUMAN (Devamla) - Kimi kimi söyle..Ömer Beyin yoktur madem neyi söyleyeceğiz. Evet teşekkür…

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - Tüm bunları söylemiş olmanız UBP milletvekillerinin mal varlıklarının açıklamasını engellemez mi?

NECDET NUMAN (Devamla) - Hayır efendim açıklayacağız bizde. Bizde açıklayacağız hiçbir sakıncası yoktur mal varlığımızın belli olması. Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Peki Sayın konuşmacı teşekkür ederiz. Teşekkür ederiz. Ejder Bey!.. O zaman Sayın Ömer buyurun

MUSTAFA EMİROĞLULARI (İskele) (Yerinden) – Yok ha! Sataşmadan da.

BAŞKAN – Ömer Bey, hayır sataşmadan değil. Ömer Bey Doktor Abbas’ın yerine konuşuyor. Abbas Bey yerini ona vermiştir. Öyle değil mi Ömer Bey?

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Evet.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Kabul, kabul. Zaten söz almasa da ben sözümü de ona veririm.

BAŞKAN – Yok. Abbas şeyini sırasını Ömer Beye devretmiştir. Onu da belirteyim.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi bir Başbakanınan uğraşmak ve Başbakanın ailesiyle uğraşmak adı altında nitelendirilmeye çalışılıyorum ve kişilerle ilgilendiğim söylenmeye çalışıyor. Yani bu Necdet Bey’e bakarsanız siz Başbakanla hiç uğraşmayacaksınız. Ne yaparsa haklıdır. Kişilerle uğraşmayacaksınız. Adam kendi yeteneklerine dayanarak dedi ki, bütün UBP’lilere siz çekilin oyanı da ben iktidar yaparım bu partiyi. O kadar güvenir kendi kişiliğine bir kişi olarak ve o kişiyle kendi güvenir kendi lanse eder kendi kişiliğini size konuluşular hakkında en iyi UBP’li odur diye Başbakan yaparsınız kendini, Parti Başkanı ve başkaları o konuyla ilgili hiç konuşmayacak?

BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANI HASAN TAÇOY (Yerinden) – Konuşacak.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - E, o zaman nasıl kişilerle uğraşırız biz yahu. Eğer battıysa size söylediklerim, doğruysa da battı o başka şeydir. Ama bakın şimdi burada bir karabet yaşandı. Siz bir zamanlar belediye başkanlığı yaptınız. Eğer elinizde belediyenin dokümanları varsa bunu bu şekilde tabii alışkanlıktır herhalde Ulusal Birlik

2428

Page 91: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Partisinde önce büyük bir propaganda yaparsınız yalan da olsa da mahkemeye de verirmisiniz vermez misiniz onu da Allah bilir. Ama kullandığınız bakın kullandığınız evraklar devlet evrağıdır. Kullandığınız evraklar Devlet evrağıdır. Yani Bayram Karaman geldi size belediyeye ve emlak vergisi ödedi. Bayram Karaman adına kesildi ya emlak vergileri, bu tapular Bayram Beyindir diye yola çıktı Necdet Bey. Ama eğer siz tespit ettiyseniz bunu bir Belediye Başkanı olarak bir milletvekili bir açıklama yaptıysa kendi mal varlığı ile ilgili, gideceksiniz mahkemeye, elinizdeki evraklarla.

NECDET NUMAN (Girne) (Yerinden) – Siz ne gitmediniz Eroğlu’nu…

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Gideceksiniz mahkemeye. Ya açıktık davayı bakın Başbakan olurkenden söylediği iddialarla ilgili dava açıldı Cumhuriyetçi Türk Partisi tarafından Güneş’teki haber şuydu. CTP şaşırttı. Doğru. Çünkü UBP’nin usul yapmaya çalıştığı şey bu memlekette eğer bir suç varsa güya varsa onun bir propagandasını yapmaktır ortalıkta bir beyin yıkaması yapmaktır vatandaşa. Da mahkemeye de giderse Allah bilir. Onun için Sayın Necdet Numan aslında suçta işlemiştir burada. Çünkü eline geçen vatandaşla belediye arasında olan evrakları bu şekilde ulu orta kullandığı için. Şimdi bakın ben nerede ne olduğunu da söyledim size. Çünkü biliyorum ne yapabileceğini Sayın Necdet Beyin de ondan. Şimdi bakınız; Vip Koop 1997’de kapatıldı. Hiçbir alacaklısı da çıkmadı. Çünkü gelirleri kasada var olan parası belliydi ve hiçbir mudisi şeyi alacaklısı çıkmadı.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Sayın Esat Ergün Serdaroğlu’ndan devralır)

Vip Koop’un. Bakın Vip Koop’un. Ben söyleyeyim o zaman size biraz böyle bir iddialı bir laf söyleyim. Başbakan o binaya göz koyduydu ve nitekim o bina, o Vip Koop’un binası sonradan ailesine kiralandı. Şimdi bir Başbakan olacaksınız, siz hükümet olacaksınız ve başka hiçbir parti kolay kolay devletten ve Vakıflardan bina kiralayamayacak, siz Lefkoşa’nın göbeğinde devlet partisi gibi...

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Vip Koop’un nasıl battığını sen bilmezmişsin gibi konuşun yani ha.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Binaları çekeceksiniz tarafınıza ve ondan sonra da aynı şeyi yapacaksınız bir başka Vakıf malına Girne’de.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Vip Koop’un nasıl battığını sen bilmezmişsin gibi konuşun yani ha.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Bakın bakayım Vip Koop’un, bakın bakayım Vip Koop hakkında herhangi bir dava açıldı mı, herhangi bir alacaklısı var mı?

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Bilmem. Tasfiye Kuruluna, Kooperatife gidip sormadın neler olduğunu...

ÖMER KALYONCU (Devamla) - E, sorun siz.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Ben sordum. Ben biliyorum.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Ben sordum.

2429

Page 92: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Ben bildiğim için konuşmuyorum. Ama sen bütün sektöre zarar vermek için oradan konuşun.

ÖMER KALYONCU (Devamla) – Şimdi bu söz konusu arsalar. Bayram Karaman’ın aldığı...

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Bilirmişsin gibi daha konuşun.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - E, oturduğun yerden cevap, sen cevap verin.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Tasfiyesi var bunun, yasası var onun. İstersen açın yasalarını da bir bakın bakalım.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Sen cevap verin çıkan Kürsüye da tamam mı?

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Evet ben veririm cevap hiç merak etme. İstersa kırk defa veririm cevap. Oraya ....

ÖMER KALYONCU (Devamla) – Tamam. Tavuk ayağı gibi da konuşturman.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Hiç tavuk ayağı gibi değil.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Tamam. Tavuk ayağı gibi da konuşturman.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Hiç tavuk ayağı gibi değilim.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - E, aynen öylesin. Aynen öylesin.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - İşinize gelmedi değil?

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Daha fazla devam edecen yoksa bırakacan Kürsüdeki milletvekili konuşsun, söz aldı ve konuşsun.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; karşılıklı konuşmayalım lütfen.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Buyurun eski Bakan.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bayram Karaman 1991 yılında yirmi beş kişi ile beraber kendi kaynından UBP, Necdet Bey de biliyor köylüsüdür bu insanlar, Necdet Beyin partisindedir kaynı, Kayınbiraderi de Bayram Karaman’ın, delegesidir da, gayet rahat ondan bilgi alabilirdi kaç kişi aldı bu arsayı. Kayınbiraderi dedi ki, tamam siz bana parasını yarısını ödeyeceksiniz, ben seni bilirim sana tapu edeceğim bunu. Bir kooperatif kurdular, bir vekaletname verdiler birbirlerine ve bu tabii doğal olarak da tapu üstünde göründüğü için Bayram Karaman’ın, emlak vergilerini o ödüyor belediyeye. Sene sonunda bugün geldi herkes en sonunda arsalarını aldı, sattı, el değiştirdi. Eğer gider tapuya bakarlarsa bu arazilerden ve hangi işlemler yapıldığını en başından hangi evrakları olduğunu insanların ellerinde bir bakarlarsa, söz konusu insanları bir yoklarlarsa göreceklerdir ki böyle bir işlem var ortada. Ama anlaşılan her konuda olduğu gibi detay çok ilgilendirmiyor Ulusal Birlik Partisinin Başbakanını da, Bakanlarını da, milletvekillerini da detay çok önemli değil, ayrıntı önemli değil, bakar bakalım ne görür onu söyler.

2430

Page 93: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

NECDET NUMAN (Girne) (Yerinden) – Ömer Bey Dome Otel’i da söyle...

ÖMER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Söyleyeceğim onu da hiç merak etme.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) - Söyle Dome Otel’i da.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Eskiden da dünya eski inanışa göre dünyanın etrafında dönerdi güneş. Siz hala daha o mantıkla hareket eden bir insanlar grubu gibi davranırsınız. Gerçekte öyle değilsiniz ama politik da Arena’daki davranışınız böyle. Bak bakayım orda nedir ve sen nasıl olur da bir belediyenin evraklarını alın ve çıkan orta yere bu biçimde da. Yok, hiç olmazsa sus ol, yüklenemeyeceğin yükün altına çıkma, bu Kürsüye çıkma, bunları konuşma çünkü suç işliyorsun sen.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) - Suçumuzu cezamızı çekmeye hazırız efendim.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Elinde de üstelik bütün belgeler. Sor bakayım kimdi bu insanlar bu yirmi beş kişi, çağır. Bu kadar zamandır konuşursunuz bu konuyu. Ya Vip Koop’un arazisini üstüne geçirtti dedi Başbakan seçimlerin içinde Bayram Karaman ile ilgili televizyonda. Evet. Ama Bayram Karaman’ın da adını unuttuydu da yaşlılığına verdi kendini çünkü milletvekiliydi daha. Açtı bağlandı telefon ile şeye Genç TV’ye ve konuştu orda. Ama Vip Koop’un arazisi olduğunu iddia etti o da. Bir şeyler bir şeyler yakalamaya çalışırlar bir taraftan ama midayı tutarlar sonunda böyle. Vip Koop’un arazisi mi vardı? Türk - Sen’in arazisi diye iddia ettiler. Ben söyleyim size, bugün konu davalıktır. Bayram Karaman dava açmıştır ve bu dava görülmektedir. Türk Sen gidip şahadet vermiştir mahkemede. Yahu gözünüzü açın bir bakın bakayım var mı yok mu, bir dava açıldı mı açılmadı mı? Ona göre çıkın buraya. Bak, bence pişman olacaksın yani çıktığına buraya da bunları söylediğine. Çünkü doğru.. Yani zorla birine bir çamur atmak için buraya ille da çıkmana gerek yok ya. Yapma böyle da bir da rezil olasın sonra. Tamam değil bu davranışın. Bu kooperatifin üyelerinden her birine ikişer dörder beşer ödedikleri paraya göre arsa düştü. Ha! Bu tarlaydı olduğu gibi alındığında yapıldı altyapısı, arsalar çıktı orta yere bu arsaları bölüştü insanlar sonra yarısını ilk peşin ödediler yarısını, sonra yarısını da ayda 100 sterlin ödemek üzere anlaştılar. Sonra baktık bazılarının ekonomik durumu değişti biri birlerine sattılar. Çağırın bu adamları konuşun sorun kendilerine iki tanesi öldü bu insanların. Yani bahane ararlar bir kaşık suda boğsunlar CTP’lidir diye bildikleri insanları. Pardon. Bakınız; bu gün bir mali protokol var orta yerde. Hiçbiri bilmez. Ama bizim bilgimize geldiği kadarıyla Eti bu mali protokol da işçi çalışanların devredilmesi seçeneklerden biri olarak imzalanmıştır. Ama ayni Başbakan bu imzayı attan ayni Başbakan Dome Otelin yılda 300 bin TL zarar etmesini, yani 3 trilyon eski TL zarar etmesini, ama içinde çalışanlara devredilmemesini istiyoruz. Yoksa aklından…kim?

BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANI HASAN TAÇOY (Yerinden) – Bir şey değil yahu dava açıldığında mahkemelere yönelik ben bu konuda…

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Ama şimdi bakınız.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Mahkemeye verecek yarın seni. Mahkemeye verecek yarın seni, ben verecek değilim.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Şimdi bakınız ama…

2431

Page 94: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Mahkemeye verecek yarın seni.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Şimdi Sayın Başkan sayın milletvekilleri; yani şimdi burada liberal ekonomiden yanayım diyen birinin…

(Milletvekilleri kendi aralarında konuşuyorlar.)

BAŞKAN – Dinleyelim lütfen.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Bu otelin işletmesinin…

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Zamanında olan bir şey burada mevzu yapmak ne kadar etiktir.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Bu otelin işletmesinin….

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Bu konu davadadır.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Davadadır?

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Tabii davadadır. İsterseniz geçin bakın mahkemeler buradadır.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Dome Hotel açtı davayı? Dome Hotel Vakıflar Müdürü? Emekli olduktan, ikramiyesini aldıktan sonra tekrar müdürlüğe getirdiğiniz adam! İntikam alır?

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Sizin zorla emekli ettiğiniz adam.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - İntikam alır?

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Sizin zorla emekli ettiğiniz.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Şimdi intikam alır. Şimdi intikam alır? Ha, intikam alır şimdi?

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Sizin zorla emekli ettiğiniz adam.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - O vakıfları yönetebilme kabiliyetinde olup olmadığını zaman içinde görevceğiz be arkadaşlar. Çok fazla bir şey söylemeyelim.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Hakaret etmeyin kişilere.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Etmedim. Göreceğiz dedim. Böyle bir kabiliyette olup olmadığını göreceğiz. Şimdi bakınız….

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Hakaret etmeyin insanlara. Bu şekilde hakaret etmeyin.

2432

Page 95: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Şimdi Girne Amerikanın elinden…Bakın;

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Evet ayni adam. Ayni adam sabahtan sesi çıkmadı. Ayni adam, tabi ayni adam.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri karşılıklı konuşmayalım lütfen.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Girne Amerikan Üniversitesinin bilmiyorum aralarında geçen nedir geçmişte bir hesapları mı vardır görülecek ve şimdi intikam alırcasına vakıf malları üzerindeki inşaatların şeye verilmesini engelleme yoluna gittiler. Bir memlekette eğer siz ipotek verilecek varlıkları daraltırsanız o memlekette ekonomi dönmemeye başlar. Bugün pek çok ülkenin geri kalmışlığının veya geç kalkınmışlığının sebebi derininde Tapu Kadastro işlemlerinin zamanında yapılmadığı, mülkiyet, malların mülkiyetinin belli olmaması ve kredi işlemlerinin doğru düzgün yapılmaması yatmaktadır. Evet liberal ekonomiden yanadır Hasan Bey.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Evet öyleyim.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Ama geçmişte de bu vukuatları vardı ha. Geçmişte de bu hükümetteyken böyle işler yapardı.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Ne yapardım hayırdır?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Bakın; Kooperatifin Yönetim Kurulu Başkanı ile otururdu Ticaret Odasının Genel Kuruluna yönelik olarak bunun borcu vardır, bunun günü geldi, bunun şuyu geldi efendim bunu...

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Hayal aleminde yaşarsınız hayal.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Dolayısıyla mecburdur bizim söylediğimiz adama oy vermek zorundadır gibi insanları baskı altın alan kişidir kendisi.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Sadece hayal aleminde yaşarsınız.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Bu tür, yani Devleti bu kadar ulu orta yüceltecek, bunlar yüceltecek bu Devleti.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Neyse herkes bilir kimin ne zaman…

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Bunlar bu Devleti tamam hale getirecek.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Hiç merak etmeyin.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Bunlar bu Devleti kendi partisel maksatları için kullanabildikleri zaman sayarlar…

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Oldu.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Ve var olduğunu kabul ederler. Evet.

2433

Page 96: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Bizim için geçerli değil, o senin için geçerli olabilir.

ŞERİFE ÜNVERDİ (Lefkoşa) (Yerinden) – Herkese çamur atma…

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Çamur atma değil. Çok batar size rahatsız olursunuz. Çok batar size.

ŞERİFE ÜNVERDİ (Yerinden) (Devamla) – herkeslere çamur atarsınız.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Bakınız arkadaşlar; Dome Hotel 3 trilyon eski TL ile sürekli açık verirdi.Vakıfların yönetimindeyken. Karar verildi önce bir ortak bulunsun püü büyük papara çıktı liberal ekonomistler, liberal ekonomiden yana olanlar gittiler geldiler. Şimdi bakacağız bakalım ne yaparlar. Bir devlette en önemli çifte standart uygulamamadır. Eğer siz çifte standart uygularsanız sizi hiçbiri saymaz sessiz vicdanları yaralarsınız, siz toplumu belki dağıtırsınız ama sizi da iyi isimle anmazlar sonra.

Şimdi siz bir tarafta imzalayacaksınız ki Eti’yi çalışanlara devredeceksiniz, diğer taraftan geçmişte bu iş yapıldı ve siz karşı çıktınız hasbelkader diye intikam almaya çalışacaksınız. E, bu doğru değil.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Yapılanın gayri yasal olduğunu söylüyoruz.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Bu doğru değil.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - İntikamcı ruh olsaydı biz yapardık.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Evet, gayri yasal.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Sizin yaptığınız gibi.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Ben şüpheye düşmeye başladım bu memleketin mahkemeleri ile ilgili ha.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Ben konuşurum. Onu da konuşurum nerde isterseniz ha. Televizyonda televizyonda, Kürsü Kürsüye. İlk defa değil. Yani nerde isterseniz konuşurum.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Yahu ama nedir da senin sesin çıkar yani hepsinden fazla. Buraya çıkan adamı engellemek için elinden geleni yapıyorsun.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Ben hazırım.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - E, hadi bakalım ha.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Laf atan arkadaşınıza cevap verdim.

2434

Page 97: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ÖMER KALYONCU (Devamla) - E, pardon Allah için. Yani bak, milletvekiliydin etik bilmezdin, Bakansın yine öyle yahu.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Sayın konuşmacı, laf atan arkadaşınıza cevap verdim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; lütfen sataşmayalım.

ÖMER KALYONCU (Devamla) – Evet, şimdi Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben tabii bugün sabah gündeme geldi, Sonay Arkadaşım da tekrarladı bu sokak adamı meselesi, biraz üzerinde duracağım. Üç, dört tane müdür atandı dışardan. Yok, üç müsteşar, üç da müdür atandı dışardan. Aşağı yukarı kaç tane? 50-60 tane müdür var devlette? Dışardan atananlar biri veteriner, biri inşaat yüksek mühendisi. Bunlar Ulaştırma Bakanlığında biri Özel Kalem Müdürü biri Müsteşar. Başbakanlıktaki Müsteşar dışardan biri Bankacılık Yüksek Okulu mezunu. Başka? Bir bakayım bakalım da bir yanlışlık yapmayalım. Bir da Toprak Ürünleri Kurumuna Yüksek Ziraat Mühendisi atandı dışardan.

Bir defa bakın, bir Başbakan demeç verir ve bu altı kişi hem bunları sokaktan gelmedi da kamu görevi dışından diyecekti. Kamu görevi dışından demediğine göre bayağı sokak adamı demektir. Başka yolu yok.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Kastederek söyledi Sayın Ömer Kalyoncu.

ÖMER KALYONCU (Devamla) – Bayağı sokak adamı demek istedi. Seviyesi bu olan bir Başbakanla biz niye uğraşmayalım ki.

BAŞKAN – Özkan Bey, lütfen müdahale etmeyelim.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Biz niye uğraşmayalım ki?

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - E, müdahaledir, takdirdir bu Sayın Başbakan.

BAŞKAN – Bırakalım da rahat konuşsun konuşmacımız.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Biz niye uğraşmayalım ki böyle bir Başbakanla da kişilerle uğraşırsınız diyor. Adam açık açık sokak adamı dedi yahu. Sokak adamı dediği insanlar da kim? Yüksek Ziraat Mühendisi, Yüksek İnşaat Mühendisi efendim, yani masterli bunlar, efendim yüksek şey okulu mezunu Bankacılık Yüksek Okulu mezunu. Başka? Bir diğeri, veteriner. Bunlar sokak adamı. Daha önce de itiraz ettiydik bu terminolojiye biz hanımının ağzındaydı. Ailem ile uğraşıyorsunuz dedi, kişilerle uğraşıyorsunuz dedi, şimdi aynı tepkiyi verir UBP milletvekilleri buradan. Bir defa bir ailede edep adap yerinde olması lazım. Hele politikada olanlarda daha fazlasıyla olması lazım. Eğer yoksa buradan da her düzeyde de aynı şekilde mukabele edilir kendilerine. Ondan sonra da çıkarlar buraya ağlarlar. Kendi Başbakanlığında böyle hitap ederler kendine de falan. Yahu biz beklerdik eşi özür dilesin, bir baktık adamın kendisi söylüyor ve saygınlık arıyor bizden. Hiç dışarıdan Sayın Eroğlu müdür, müsteşar atamadı mı kamu görevi dışından? Geçmiş hükümet döneminde müsteşar atadı DAÜ’den. Üstelik da müsteşar şeydeki Ulaştırma Bakanlığında Müsteşar DAÜ’de öğretim görevlisi Yüksek İnşaat Mühendisiydi. Yani Başbakan kendi de müsteşar

2435

Page 98: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

atadı dışardan DAÜ’den. Dışarıdan Bakan yaptı geçmişte. Yani eğer ağzına sahip olmazsa artık yaşı ona uygun değilse olamaz böyle bir şey. Hakkı yoktur insanlara böyle bir muamele yapmaya hasbelkader Başbakan oldu diye. Yoktur birinin böyle bir hakkı. Ya da Necdet Numan’ın evrakları kullanaraktan bu Kürsüden böyle bir şey yapması. Adamı dava edebilir gayet rahat aylardır yıllardır kaç yıldır bu mesele kullanılır ve söylenir. Dava açarsın. Hani açtığınız dava? Kaç yıldır bu meseleyi konuşursunuz siz?

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) – Yakında.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Adam davayı açtı bak da sonuçlanacak. Sen kimi ise bu iddiada bulunduğu ve kime karşı dava açtıysa onu da yargı sallayacak. Sen ona bak da yakında sen açan.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) – Hayal görün hayal kime dava açtın…Daha evvel ne açmadın davayı da şimdi açtın, ne oldu? Ne vardı..

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Bakınız; iki yıldan beridir dava görüşülür.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) – Ama nerede görüşülür bu dava?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Yahu sen sus ol. Bekle araştır da yalan ise söylen buradan.

BAŞKAN – Necdet Bey karşılıklı konuşmayalım lütfen.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Şimdi bakınız bir sırf konuşma olsun diye Şirinevler’i diyor Dikmen’e bağladılar. Bakın; Şirinevler ile Dikmen arasındaki mesafe ile Lefkoşa ile Şirinevler arasındaki mesafeye bir baktığınızda yahu haklıdır diyeceksiniz. Ama üstülük farklı ilçelerde, üstelik de farklı ilçelerde bu yerleşim birimleri. Ama buradan böyle konuşuluyor, konuşuluyor ve gidiliyor. Siz arkadaşlar ben size şunu söyleyeyim bakınız. Siz başkasında peki; Başbakanlık Denetleme Kuruluna nereden atama atayacaktı Başbakan yasasında? Sokak adamlarını mı atayacaktı oraya?

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yook. Onlar beyefendi olur mu öyle şey. Onlar atandığında beyefendiydi.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Ya şimdi üçlü Kararname ile sokak adamı mı atayacak oraya?

Evet şimdi tekrardan gelecek bu Meclise bu Yasa. Üçlü Kararname ile sokak adamı mı atamaya teşebbüs edecek şimdi Başbakan. Onun için işte çifte standart yapmaman gerekir başkasına çuvaldızı batırırken kendine iğneyi batırman lazımdır. Senin milletvekillerin arasında bakın; devletlerle ilgili kutsal olduğunu söyleyen insanlar var milletvekilleri arasında. Senin milletvekillerin arasında devletler neyle yürür? Vergi ile yürür. Ha, bu Devletin vergisi, ha Türkiye Cumhuriyetinin Devletinin vergisidir. Sen eğer bu devletleri kandırmaya uğraşırsan ve ondan sonra temiz dürüst hem de bu devletleri yüceltmeye çalışan insan olarak piyasaya çıkarsan ve milletvekili de olursan nasıl olur? UBP milletvekillerinden bir tanesi önce Sabiha Gökçen Havaalanında bir sürü tütün maddesi ile yakalandı.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Kim?

2436

Page 99: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Okuyayım size isterseniz ne ile yakalandığını da. Biri resmi evraktır.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) – Hadi yahu.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Ya.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) – Nereden aldın sen Devletin desteğini….

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - E, şimdi milletvekilidir. Bak resmi evrak muhalefette olduğum zaman elime geçmiş olanı resmi evraktır. Bak sen Belediye Başkanı iken resmi..sana gelen sana emanet edilen resmi evrağı kullandın. Ben ise senin yolsuzluğunu orta yere usulsüzlüğünü orta yere çıkarmaya uğraşan bir muhalefet milletvekiliyim. Bu ikisi arasında çok büyük fark vardır. Tavsiye ederim sen bir kere daha bu konularda araştırma yap ve bakın ne kadar düz mantığınız vardır işte. Bakın; ne kadar düz mantığınız vardır. 10’lu paket halinde 41 adet toplam 410 metal tabaka puro sayar sayar ve toplam olarak diyor 350 metal tabaka puro, 330 metal tabaka da puro ve 28 karton 10’lu paketler halinde 280 paket sigara ve bir sürü gider. Bu milletvekiliniz sizin yakalandı Sabiha Gökçen’de. Ama zannetti ki, Türkiye’de de henüz otomasyona geçmediler.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Online sistemi yoktur.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Online sistemi yoktur. Ya bunda yakalandım dedi eski usul geçeyim bir de o birinden bakayım dedi. Gitti Adnan Menderes Çiğli havaalanında da yakalandı ve davası sürer ve davası sürer ve siz onu milletvekili yaptınız. Siz önce çuvaldızı kendinize batırın. Siz önce kendi kendinizi araştırın. Sonra muhalefeti araştırın.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Davası nerede sürer Sayın Kalyoncu?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Türkiye’de. Evet ondan sonra da Adnan Menderes havaalanında yakalandı. Toplam..

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Bu yüz kızartıcı suçtur ya beyefendi. Öyle kafa sallamayla değil ya.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) - Tamam yahu, mahkeme sonuçlandı mı? Sonuçlansın mahkeme.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Mahkeme sonuçlandı yahu?

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) - Mahkeme sonuçlansın...

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) - Yani şimdi şimdi hakim da oldun teknik adama.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Yani sen kabul ettin da iddialı...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri;...

2437

Page 100: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Biri sonuçlandı

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Mahkeme sonuçlandı efendi. Bir tanesi sonuçlandı efendim.

ÖMER KALYONCU (Devamla) – Bakın biri sonuçlandı. Bakın, bakın biri sonuçlandı. Bakın,...

BAŞKAN – Kalyoncu Kalyoncu bir dakika, Sayın Kalyoncu bir saniye efendim.

Sayın milletvekilleri;...

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Ödedi be parayı, cezayı ödedi adam.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; aşırı derecede karşılıklı konuşuyorsunuz ve konuşmacıyı sabote etmiş oluyorsunuz.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Konuya açıklık gelsin diye.

BAŞKAN – Ama bir dozu var, bir dozu vardır lütfen konuşmacıyı dinleyelim.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu Kürsüden ve pek çok televizyon ekranından insanlarımıza yalan söylendi çeşitli düzeylerdeki Ulusal Birlik Partisi yetkililer 1993’de da siz attıydınız insanları işten dediler bize. Dün bir evrak dağıttım ben buradan bütün milletvekillerine. Biraz da hadise oldu burada o konu ile ilgili, bir evrak dağıttım, dağıttırdım tutanaktır. 11/1994 Dördüncü Birleşimin Tutanağıydı dağıttığım. Bu Tutanakta Salih Coşar UBP milletvekiliydi o zaman 1994 yılında, biz özeleştiri, özeleştiri yapayım diyor. İdare belli kanallarla bir tasarruf kullanmıştır seçimden önce. Yerinden o zaman bir Bakan olan kişi laf atar ve der ki son gece, ne yapmıştır diyor, Salih Coşar? 1200 kişiyi istihdam etmiştir. Ben o zaman milletvekilime diyorum ki, niyet kötü. Niçin kötü? Son geceydi. Sandıklarda oy kullanırken insanlar bir gece önce 1200 kişiyi istihdam etmiştir bu Hükümet. Ve hala daha da aynı mentalitededir ve aynı mantığı taşımaktadır ve aynı eylemdedir. Bu tasarrufunu döndü müteakip hafta içerisinde de iptal etti. Doğru veya yanlış bu 1200 kişiden 900 kişisi gelmişti diyor işe. Çünkü epey propaganda yapılmıştı.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - İnanmadıydı öbürleri.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Öbürleri inanmadı davete icap etmişti diyor. Bu, yanlışlıkla oldu veya yanlıştı diyor. Tasarruftan vazgeçtik bu kapandı bitti. Kim vazgeçti? UBP. Daha hükümeti devretmeden UBP kendisi. Döndü dolaştı iki bin... O zaman böyle bir tepki gördüydü ve dokunulmazlıkları gündeme geldiydi. Biz da biraz da saf insancıl duygularla galiba yüz kızartıcı suç olmadığı için aslında bir seçim suçuydu bu, dokunulmazlıklarının kaldırılmasına itibar etmedik. Kurtuldular o işten. Beyler biraz da akıllandılar galiba. Dediler, seçim yasakları girmezden bir ay önce yapalım biz bu işi bu defa ve yine yaptılar 2003’te. Ve derler, siz attınız. E, daha önce sen attıydın, aldın da attın. Ve üstelik da geçen dönemin Başbakanı Ferdi Bey, açıklama yaptı dün. Cumhurbaşkanı Seçimlerinde dedi ki, Abdüllatif Şener’den de yazı vardı masada ben buldum Eroğlu’na dönük yazılı bir yazı ki bunların durdurulması lazım, doğru değil.

2438

Page 101: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

(Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Yektaoğlu, Başkanlık Kürsüsünü Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer’den devralır)

Şimdi, şimdi bakın, 1993’de de aynı işi yaptılar ve hala daha ve hala daha ve hala daha konuşurlar.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Eroğlu göstersin sana kağıdı.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI TÜRKAY TOKEL (Yerinden) – Gösterecen bize. Sizin yaptıklarınızı masada buldum nedir söylediğiniz? Kırk gün seçimden kırk gün önce istihdam ettikleriniz var. Seçimden önce istihdam ettikleriniz var.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Ve hala daha konuşurlar. Onun için çok da bu niyetten vazgeçmedikleri aşikardır.

TÜRKAY TOKEL (Devamla) – Savcılığın...

SONAY ADEM (Yerinden) Devamla) – Yalan söylen.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Siz yalan söylersiniz.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - E, getir görelim belgeyi.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Getiririm.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Getir.

TÜRKAY TOKEL (Devamla) – Getiririm.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Adam değilsin zaten getirmezsen.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - 40 gün önce istihdamlarınız var.

ÖNDER SENNAROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hayır, doğru değildir. Hiç istihdam yapılmadı yahu.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Hiç istihdam yapılmadı?

ÖNDER SENNAROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hakikaten yapılmadı.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Verdim ortağınıza. Bakın liste ordadır. Tarihler de yazar. Beş bin kişi. Verdim ortağınıza. Beş bin kişi. Ortağınızın elindedir o liste.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar;...

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;

BAŞKAN – Sayın Bakan, karşılıklı konuşmayalım. Arkadaşlar; karşılıklı konuşmayalım. Konuşmacı devam etsin efendim.

2439

Page 102: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Dayandık dayandık sonunda...

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Yani, yani bakın be arkadaşlar.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Yalan söylersiniz insanlara. Haçana bir yalan be.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Yalan söyleyen sizsiniz. Yaptıklarınız önümüzde olmasa inanacağız size. Bakanlar Kurulu Kararları elimizde, Meclis tutanakları elimizde aldığınız liste elimizde.

BAŞKAN – Sayın Bakan, konuşmak istiyor musunuz?

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Çık da konuş öyle belgelerle

Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; Bu konuşma ...

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Belgeler konuşacak....

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen.

ÖMER KALYONCU (Devamla) – Bu bir ikrarın yani bu bir aslında kendi kendine itirafın şeyidir resmidir bu itirazlar. Yani tencere senin de dibin karadır demeye getirir. Yani doğru benimki karadır ama bu arada seninki de karadır demeye çalışan bir zihniyetti bu zihniyet. Bir zihniyettir bu zihniyet. Yani illa bir kara da öbür tarafa bulaştıracak ki çünkü kendi yapmadım diyemiyor. Çünkü kendi ....

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen.

ÖMER KALYONCU (Devamla) – Çünkü diyor, çünkü diyor ben yapmadım diyemiyorum. Onun için sen de yaptığını göstermek zorundasın ki kendimi haklı göstereyim, bütün çaba odur ha. Bütün çaba odur.

Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; Ben bekliyorum Ulusal Birlik Partisi o dışarıdan atayacağı üçlü kararname ile yasayı getirecek Meclise, Başbakanlık Denetleme Kurulu Yasasını. Yani siz sütten çıkmış ak kaşık olmadığınızı söylemeye çalışıyorsunuz aslında bunu söylemekle değil mi? Öyle, öyle demek istiyorsunuz. Öyle demek istiyorsunuz. Bu gayet anlaşılır bir şeydir. Çünkü insanlar böyle uğraşır. Yahu kendine sürekli kabahat bulan bir adam yaşayamaz ki. Siz de bunu yapmaya çalışırsınız ama çok kabahatlisiniz ne yapalım.

Şimdi Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; Ben beklerim o sokaktan da atayacağı, üçlü kararname ile adamlar vasıtası ile ilk iğneyi kendine batırsın Ulusal Birlik Partisi, ve o milletvekili ile ilgili bir araştırma yapsın, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Sayın Ömer Kalyoncu teşekkür ederiz. Sayın Ejder Aslanbaba buyurun.

EJDER ASLANBABA (İskele) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Meclise ilk defa girdiğim için daha pek bu bütçe görüşmelerde neyi konuşacağımı gerçekten bilmiyordum. Ben zannediyordum ki bütçe görüşülürken Başbakanlık Bütçesi, Dışişleri Bakanlığı ve Mahkemeler Bütçesi, ben tahmin ediyordum ki çıkan arkadaşlarımız işte bütçede şu miktar

2440

Page 103: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

azdır, şu miktar çoktur ya da şu miktar niçin bu kadar koydunuz, ya da memurların maaşı neden bu kadardır? Memurlara verilen maaş azdır ya da daha çok verilmesi lazım diye rakamların konuşulacağını tahmin ediyordum. Ama maalesef gördüm ki öyle değilmiş, bu da işte bir tecrübe. İnşallah önümüzdeki seneler biz de daha değişik şekilde konuşacağız. O zaman bunları konuşurken dedik biz de bazı şeylere bir parmak basalım bakalım nedir? Tabii ki bir Meclis Kürsüsünde birinin ailesine, çoluğuna, çocuğuna laf atmak yanlış. Bu hangi parti olursa, kimler olursa, kimler tarafından yapılırsa yanlış. Tabii şimdi görüyoruz iktidar diyor ki muhalefet şu yolsuzlukları yaptı, muhalefet diyor ki iktidar bu yolsuzlukları yaptı. Ama şunu sormak lazım. Yedi aylık bir hükümet döneminde şayet elinizde belgeler varsa, şayet yolsuzluklar varsa bu ülkenin Savcılığı var, Mahkemeleri var, hakimleri var, yargısı var. Hiç yoktan müracaat edersiniz Savcılığa suç duyurusunda bulunursunuz. Gerçekten bir suç işlemişse suç işleyenler cezasını çeker. Şayet öyle bir suç yoksa gerek çıkıp basında, gerek yazılı görsel basına ya da Meclis Kürsüsünde kişileri karalamak, kişilerin adını anmak gerçekten yanlış bir şeydir. İnşallah bundan sonra çıkacak olan arkadaşlar işte sen şunu yaptın, ben bunu yaptıydım demez. Daha adil bir şekilde, düzgün bir şekilde bu bütçe tartışmalarını geçiririz. Yani baktığımızda da bu bütçe için burada sanki da boşa vakit harcıyoruz. Çünkü çıkan arkadaşlarımın hiçbiri de rakamlardan bahsetmedi. Arkadaşlarım demedi ki atıyorum işte mal alımı için 10 Lira fazladır, dokuz Lira olması lazımdı. Ya da memurlar için 20 Lira azdır, 25 de olması lazımdı demesini bekliyordum ama gördüğüm kadarı ile öyle bir şey değil. Maksat işte konuşmak için çıkıyoruz, konuşuyoruz. Vakit geçirelim, konuşalım, bizim de sesimiz duyulsun. Hazır laf böyle konuşmalardan açılmışken tabii ki hiçbir arkadaşımın gündeme getirmediği belki de çoğumuzun gözünden kaçtığı ben biraz Ceza evlerine değinmek istiyorum. Mahkemelerimiz, biliyorsunuz mahkemelerimizde sıkıntılarımız var. Ceza evlerinde bu yığılmalar da mahkemelerimizde bence Suç Üstü Mahkemesi kurulması lazım. Bu Suç Üstü Mahkemesi nedir? Örneğin ki ülkemizde çok oluyor ve duyuyoruz işte mülteciler geliyor gerek Suriye’den, gerek başka bir yerden sahte pasaportlarla ya da kaçak yoldan bu ülkeye girmeye çalışırken yakalanıyorlar. O insanları biz ne yapıyoruz? Mahkemeye çıkarıyoruz aynı gün. Üç-dört gün tutukluluk alıyoruz. Ondan sonra da hapishaneye koyup, bakınız daha hüküm giymeden hapishaneye ağır suçlu insanların yanına koyuyoruz. Ya da yüz kızartıcı suçtan içeride yatmış olan insanların yanına koyuyoruz. İki ay, en az iki ay, hatta dört aya kadar varan mahkeme gününü bekleme zamanları oluyor. Halbuki bir Suç Üstü Mahkemeleri olsa normal Avrupa’da olduğu gibi. Zaten belli, ülkeye kaçak girmeye çalışırken yakalandı. Suç belli, suç tespit edilmiştir, emareler oradadır. Bir gün içinde hemen mahkemeye çıkarılır. Aynı gün cezası verilecekse, hapis yatacaksa yatılır ki böyle insanlar genelde hemen yurt dışı yapılır. Yurt dışı yapmaları ne olacak bu? Polisimizin işini daha da hafifletecek. Polisimiz günlerce uğraşıp, evraklar toparlayıp mahkemelere gidip şaadet vermekten kurtulacak. Mahkemeler de hafifleyecek. Her davayı ü.-dört defa erteleye erteleye görmeyecek. En önemlisi hapishanelerimiz rahatlayacak. Yani baktığınızda hapishanelerde böyle insanlarımız yatıyor. Tabii ki bundan gardiyanlarımız da yoruluyor. O insanları iki ay, üç ay orada yediriyoruz, içiriyoruz, besliyoruz. Ondan sonra da yurt dışına yolluyoruz. Ha bunun için bir Suç Üstü Mahkemesi olursa bence her şeyin pratiği olmalı. Biz öğrenmemiz lazım kamu çalışanlarını nasıl çalıştırmamız, çarkı nasıl döndürmemizin öğrenmemiz lazım. Bir birimizi kötüleyerek değil, daha iyi öneriler sunarak, ister iktidar, ister muhalefet, daha iyi öneriler sunarak hantal kamuyu çalıştırmamız lazım. Arkadaşlar Cuma günü, bir hikaye de anlatmak istiyorum, hazır çıkmışken. Madem ki bütçe konuşurken rakamlar konuşulmuyor, beş-altı saat de ben burada hayat hikayemi anlatacağım. İnşallah canınızı sıkmam. Cuma günü Maliye Bakanlığındaydım bir arkadaşın, bir vatandaşın işi için. Aşağı yukarı bir buçuk, iki saat Maliye Bakanını görmek için bekledim. Tabii ki girdiğimizde sekreter hanımefendi işte vekil olduğumuz için öncelik vermek istedi. “Hayır” dedim. “Sırayı bekleyeyim, hem vatandaşlarla sohbet ederim neden buradadırlar.” Sohbet

2441

Page 104: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

sırasında aşağı yukarı bir buçuk iki saat sonra da Bakanı gördüm. Neden gittiydim oraya biliyor musunuz? Bir vatandaşın çok basit bir imzası var, altı aydır Bakanlıkta bekliyordu. Arkadaşlar, Bakanın işi bütün gün tek tek vatandaşın derdini dinlemek değildir. Bakanın işi ülkeyi yönetmektir. Bakanı dinlemeye gelen vatandaşların en çok göreceği mertebe ya müdürüdür, ya müsteşarıdır. Bakan iş yapacak arkadaşlar. Şayet bir vatandaş altı aydır kağıdı imzalanmıyor, ya da gideceği yeri olmuyorsa da bakana şikayet ediyorsa Bakan derhal o müdürü, müsteşarı görevden almalı, ya da derhal ona iş yaptırmalıdır. Ben buradan tabii ki bizi bazı vatandaşlarımız izlerse onlara istihdamım bakanların kapısının önünde sıralanmayın. Lütfen işlerinizi daha aşağıdan, memurlarda, müdürlerde, şayet yapmıyorlarsa şikayet mektuplarınızı yollayın. Çünkü bakanın işi gerçekten tek tek vatandaşın sorunları ile uğraşmak değildir. Bu hangi bakanlık olursa olsun. Bunu Cuma günü gözlemledim, sizlere aktarmak istedim. Evet, arkadaşlarımızın bazıları özellikle Gökmen arkadaşımız, Sayın Gökmen arkadaşımız vatandaşlıklardan bahsetti. Sayın Gökmen arkadaşımız dedi ki işte “Bazı vatandaşlar gidemiyor. Hep şikayet ediyoruz, ne için Avrupa Birliği bize izolasyonlar uyguluyor? Ne için Avrupa Birliği ayrımcılık yapıyor? diyoruz. Ama ben hep şunu söylüyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hükümeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti kendi vatandaşına ayrımcılık yapıyor, kendi vatandaşına çifte standart uyguluyor. Nasıl kimlik kartları veriyor. Bir “A sınıf vatandaşsın sen” diyor, diğerine de “B sınıf vatandaşsın.” “A” sınıf vatandaş Kıbrıs’ın her noktasını gezebilir, “B" sınıf vatandaş, yani benim gibi TC'li vatandaşlar sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırlarını gezebilir. Bu bence hep Avrupa Birliğinden konuşuyoruz. Bu dünyada insanlık ayıbıdır. Şayet bir ülkenin kimlik kartını bir vatandaş tutuyorsa onun rengine, ırkına, dinine, diline bakmadan bütün haklardan yararlanması lazımdır. Tabii ki bunu Cumhurbaşkanımıza ilettik. Cumhurbaşkanımız dedi ki “Bu bir insanlık ayıbıdır.” Bu insanlık ayıbının ortadan kalkmasıdır dedik Sayın Cumhurbaşkanımız bunun için ne önlem alacaksınız? İnsan Hakları Mahkemesine müracaat edecek misiniz dedim? Bunu dedi Hristyofyas’a biraz çıtlattım. Sakın dedi gündeme getirme, şayet onu gündeme getirirsen beni vururlar dedi, böyle kaldı. Yani bir Cumhurbaşkanımız ülkemizde insanlarımızı “A” sınıf, “B” sınıf diye ayırıyorsa bu çok büyük bir ayıptır. İnşallah şimdiki hükümetimiz bu ayrımı ortadan kaldırır. Bunun için gerekirse İnsan Hakları Mahkemesine müracaat eder. Bu ülkede yaşayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kimlik kartı tutan her vatandaşın en doğal hakkıdır dolaşım özgürlüğü, dolaşım serbestliği olsun. Tabii bunu gündeme getirdiğimizde inşallah bize bazı arkadaşlarımızı da kızmaz böyle ayrımcılık yapıyoruz diye. Halbuki ayrımcılık yapmıyoruz. Ayrımcılık olan bir ortamda ortamı birleştirmeye çalışıyoruz. İnşallah bazı yerlere bu mesajlar gider. Vatandaşlıklardan hep şikayet ediyoruz ama vatandaşlıkları bir kenara bırakalım. Şimdi biliyorsunuz yurt dışında olan bir vatandaşlarımız, yurt dışında yaşayan insanlarımız bu ülkeye gelmek istiyor. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız seçme, seçilme hakkını istiyor ki her parti onlara söz verdiydi şayet biz iktidara gelirsek size seçme seçilme hakkını vereceğiz. Şayet biz iktidara gelirsek elinizdeki eşdeğer puanlar karşılığında mallar vereceğiz diye epey vaatler yapıldı. Bir bakıyorsunuz İngiltere’de yaşayan gençlerimiz buraya gelemiyor 27-28 yaşındaki gençlerimiz ülkemize giremiyor. Neden ülkemize giremiyor? Çünkü yasamız gereği 13 yaşında yani 1995’ten bir gün evvel 1994’ün son günü ülkeden ayrıldığı için 13 yaşında, şu an 28-29 yaşında olan gençlerimiz çocukları da olduğu halde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne tatile gelemiyor. Tatillerini Güney Kıbrıs’ta geçiriyorlar. Aileleri buradan oraya gidiyor, tatil yapıyorlar. Güney Kıbrıs ekonomisine Güney Kıbrıs havayollarına katkıda bulunuyorlar. Biz de burada şikayet ediyoruz. Otellerimiz boş, uçaklarımız boş geliyor, uçaklarımız, hava yollarımız batma seviyesinde diyoruz. Arkadaşlar şayet biz bu gençlerimizi bu ülkemize getiremiyorsak, ülkemize gelmek isteyen gençlerimizi ülkemizden kovuyorsak ve bir de çıkıp övünüyorsak her yerde diyorsak ki gençlerimize yurt dışında yaşayan gençlerimize sakın kendi kültürünüzü kaybetmeyin, sakın ülkenizden kopmayın diyorsak, o

2442

Page 105: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

gençlerimiz bu ülkeye gelemediğinde 28-29 yaşındaki gençlerin eminim ki çocukları vardır bazılarının, o gençler çocuklarına Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni nasıl sevdirecek? O gençler çocuklarına belki de annesinin, babasının ya da dedesinin, ninesinin mezarını nasıl gösterecek? Yoksa kağıt üzerinde diyecek mi ki bakınız bu haritaya çocuklar, bu harita Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti haritasıdır. Ben orada doğdum, annem, babam oradadır, dedeleriniz orada gömülüdür. Allah nasip ederse bir gün siz de gidersiniz ama Türklükten sakın kopmayın demesini mi istiyorsunuz? İşte bunların önlemini almamız lazım arkadaşlar. Bir bakıyoruz annesi İngiliz ya da babası İngiliz ya da yabancı bir ırktan ya da ninesi diyelim hayatı boyunca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gelmemiş, 40 yaşında olmuş İngiltere’de doğmuş, 40 sene sonra bakınız 40 yaşında olmuş, 40 sene sonra kapıdan içeri girdiğinde askerliğe alıyoruz. Ne diyoruz? Vatandaşsın sen, hayatı boyunca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gelmemiş, hayatı boyunca burasını arkadaşlar iyi dinlemenizi istiyorum. Hayatı boyunca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gelmemiş, ailesinden bir ferdi yabancı onu zorla vatandaş yapıyoruz askere almak için. Ama 27 senedir bu ülkede doğmuş, bu ülkede yaşamış, 32 senedir bu ülkeye gelmiş, üç yaşında iken gelmiş, şu an 33 yaşında olan vatandaşlara da vatandaşlık vermiyoruz. Arkadaşlar işte çifte standartlık budur. Demin Ömer ağabeyciğim dedi çifte standartlık yapmayalım dedi. Ama işte bu çok büyük bir çifte standartlıktır. Bir şekilde ülkeye vatandaş olmak istemeyen. 40 sene sonra bu ülkeye gelen annesinden ya da babasından herhangi bir yabancı olan birini zorla vatandaş yapıyoruz, amaç cebindeki 3-5 bin Sterline el koymak için. Bir yandan da bu ülkede doğmuş, üç, beş yaşında bu ülkeye gelmiş, bu ülkede nefes almış, bu ülkenin havasını, suyunu koklamış öyle insanları da ülkemizden kovuyoruz, vatandaş yapamıyoruz. Nedir bu insanların suçu? TC’li olmaktır. İnşallah bu ayrımı bu yeni hükümetimiz ortadan kaldırır. Bu yasal düzenlemeleri yeni hükümetimiz en erken zamanda yapar. Evet, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın seçme, seçilme hakkı. Neden arkadaşlar? O insanlara askerlik yapmaları için baskı yapıyoruz. O insanlarımız buradan ev almış, ev aldıklarında vergilerini alıyoruz. Ev almasa bile herhangi bir arazileri olduğunda vergilerini alıyoruz. Bu ülkeye gelip bu ülkede yatırım yapmak istediklerinde vergilerini alıyoruz. Bu ülkeye gelip bu ülkede yatırım yapmak istediklerinde vergilerini veriyorlar. Tatillerini bu ülkede geçiriyorlar. Ama diyoruz ki “Hayır arkadaşlar. Sizi bu ülkede seçme ve seçilme hakkı yoktur.”Ama bir baktığınızda diğer Avrupa ülkelerinde ki her zaman gündeme getirdiğimiz şey Avrupa Birliğine girmek istiyoruz. “Avrupa Birliğine girersek daha rahat edeceğiz, Avrupa Birliğine girersek insanca yaşayacağız” diyoruz. Biz önce kendi ülkemizde kendi halkımıza, kendi toplumumuza sahip çıkalım. Kendi ülkemizde yaşayan vatandaşlarımızı refah içinde yapalım ki Avrupa bizi kıskansın, biz Avrupa’yı kıskanmayalım. Avrupa yasaları diyor ki “Bir ülkede on seneden fazla kalan bir vatandaş, o ülkenin vatandaşı olmaya hak kazanıyor.” Tabi müracaat edilir, verilir ya da verilmez. Herhangi bir yüz kızartıcı suçu yoksa vatandaş olmaya hak kazanıyor. Biz ne yapıyoruz, bu ülkede doğanları yurt dışına yolluyoruz. Bu ülkede 18 sene, 22 sene çalışmış, ya da yaşamış olanları vatandaş yapamıyoruz. Ya da bu ülkeye 13 yaşında gelmiş, bir nedenden dolayı annesi, babası vatandaş yapmamış bu insanlarımızı. Hanımı ya da çocuğunu yurt dışına tedaviye götürüyor. Geri gelemiyor. Milyonlarca Lira ceza kesiyorlar. Neden? 18 sene buradadır. Ama annesinin, babasının bir ihmalliği yüzünden vatandaş olamamış. Kimisinin karısı Türkiye’de, kimisinin kocası Türkiye’de. En acısı karı-koca Türkiye’de, dört yaşındaki çocukları da burada. Çünkü karı-koca buraya gelemiyor. Cezaya girdiler ve bu ülkede de 18 sene yaşıyorlardı. Yasa geçirdik. Ama Yasamız ne dedi? Geri gelmek için, cezadan kurtulmak için bekar olmanız lazımdı. Yani evliliği de kabul etmiyordu. İşte yasalarımızda bu aksaklıkları görünce inşallah bu yasalarımız düzeltmeye çalışırız. Dünyada en önemli şey aile birlikteliğidir. Biz ne yapıyoruz? Aileleri parçalıyoruz, aileleri parçalıyoruz. Aileleri birleştireceğimize aileleri biz parçalıyoruz. Burada yaşayan, bizim kültürümüze adapte olmuş insanları da zorla ülkemizde kovuyoruz. Yerine hiç kültürümüzü bilmeyen, hiç adapte

2443

Page 106: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

olmayan insanları da getirmeye çalışıyoruz. İşte o insanları getireceğimize kültürümüze adapte olmuş bu vatandaşlarımıza en doğal hakları olan vatandaşlıkların verilmesi lazım. Neden vermiyoruz? Çünkü Rum kabul etmiyormuş, Rum’un gözünde küçük düşüyormuş arkadaş. Bizim içişlerimize bildiğimiz kadar Rum karışamaz. Biz şayet bir devletsek, kendi ayaklarımızın üzerinde duruyorsak Rum’u mutlu etmek için icraatlar yapmamamız lazım. Öncelikle kendimiz mutlu olacağız. Öncelikle kendimiz benimseyeceğiz. Ondan sonra komşularımızı mutlu etmeye çalışacağız. En güzel mutluluk içimizde olan mutluluktur. Bunu bozmak isteyenler var tabii ki. Her seferde işte duyuyoruz, Sivil Savunmaya çatanlar, Elçiliğe çatanlar. Biraz evvel de işte bu din işleri açıldı. Baktığımızda 44 tane camii yapıldı 74’den sonra bu ülkede. 44 camii yapıldığında bir ara gazetelerde manşetti, “Her yer camii doldu” diye. Arkadaşlar 35 senede 44 camii. Yani senede bir buçuk camii. 35 senede Rum Tarafına da 622 tane kilise yapılmış. Herhangi biri bundan şikayet etti mi Kıbrıs Hıristiyanlaşıyor diye? Hiç duymadım ben. Hatta olar her Pazar kiliselerine gidiyor gönül rahatlığı ile, bizde din özgürlüğü varsa insanlarımızı zorlamadan dinine sadık bir şekilde, düzgün bir şekilde. Şayet zorlarsak, şayet yasak korsak düzgün insanlar değil, bilir kişiler değil, yobazlar gelecek, çocuklarımızı onlar eğitecek. İşte en büyük tehlike de o zaman doğuyor. Tehlikeyi yaratmadan, düzgün, bilinçli bir şekilde çözmek lazım. Hiçbir zaman da dini siyasete alet etmemek lazım. İnşallah bunu fazla konuşmayız, din üzerine fazla konuşmayız.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Tabii işte duyuyoruz “Ekonomik kriz var” diyorlar, “Dünyada global kriz var. Her sektör batıyor. Baktığınızda konfeksiyon aşağıya gitti, tekstil aşağıya gitti. Battı yani, batmayan araba sektörü battı. Batmayan sektör yok.” Hep diyoruz Kİ işte “Çözüm olsun, barış olsun.” Tabii ki barış içinde olduğumuzu kimse inkar edemez. Rumlar da inkar edemez. Onlar bile Türkiye’ye teşekkür etmesi lazım. Çünkü 74’den sonra onların da bir kayıpları olmadı, 74’den sonra da kimse de onların evinden birilerine annelerini, babalarını alıp, polise götürüp dövmedi, ya da bir kuyuya atmadı. Ki bizim tarafta da aynı, huzur içinde yaşıyoruz, onlara da huzur getirdik, kendimize de huzur getirdik, çözüm istiyoruz. Baktığınızda diyorsunuz ki işte birleşelim. Biz her zaman söylüyoruz. Sayın Başkanım da dün gündeme getirdi, biz adil bir çözüm istiyoruz, halkımızın mutlu olacağı bir çözüm. Rum’a yama olacak bir çözüm değil. Bizi insanca yaşatacak bir çözüm. Baktığınızda Avrupa diyoruz, Avrupa Birliği diyoruz. Avrupa Birliğinin içinde bile ülkeler artık ayrılıyor, beraber yaşayamıyor. Bir baktığınızda Almanya ile Avusturya iki kardeştir. Avusturya Almanya’nın ayni dilini konuşuyor, Almanya’nın kültürünü yaşıyor, Almanya’nın yemeğini yiyor, Almanya’nın giyimini giyiyor ama iki ayrı devlettir. İşte bakınız Çekoslovakya ayrıldı son. Birleşmiş Milletlerin her sunduğu önerilerde mutlaka ülkelerde iç savaş var. Bakınız yine vurguladım. Dünyada global bir kriz var. Bu krizden her sektör etkilendi. Konfeksiyon tekstil etkilendi, yemek etkilendi., araba sanayisi, otomobil sanayisi etkilendi. Etkilenmeyen, para kazanan tek bir sektör var günden güne büyüyor bu da silah sektörü. Dünyada savaş yok arkadaşlar, bildiğim kadar savaş yok dünyada. Ama Birleşmiş Milletlerin olduğu her ülkede savaş var, iç savaş var. Kardeşi kardeşe düşürüyor, kendi askerine kendi ailesini öldürüyor. Bakınız bir Afganistan, Pakistan, Hindistan her yerde bunlar var. Arkadaşlar artık dikkatli olalım, çözüm istiyorsak adil bir çözüm olmalı ben de insanca yaşamam lazım illa ki birilerine köle olacak, yama olacak şekilde bir çözüm istemiyoruz. Tabii ki öyle bir çözümün yama olacak Kıbrıs Türkünü herhangi bir antlaşmaya yama yapacak çözümün de karşısındayız bunu partimizin ilkesidir, bunu açıklıkla net bir şekilde söyleyebiliriz.

Değerli Başkan, sevgili arkadaşlar; dediğim gibi biz yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı, yurt dışında yaşayan yatırımcılarımızı buraya getirmekten korkuyoruz. Hatta geliyorlar, nasıl kaçacaklarını bilemiyorlar. Yurt dışında gerçek yatırımcı, gerçek öz sermayesi ile gelen vatandaşlarımın yüzde 80’i batacak bir şekilde kaçtılar. Kaçan yüzde

2444

Page 107: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

80’in yüzde 80’i bir daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adını duymak istemiyorlar. İşte bu çok acı bir şeydir, çok kötü bir şeydir. Neden diyoruz? işte buraya geldiklerinde ya dolandırılıyorlar ya da belli bir şekilde belli bir hatalara düşüyorlar. Bu gelen 100 arkadaşımın 80 tanesi de yani beceriksiz mi? yurt dışında kendilerini kanıtlamışlar, güzel işler yapıyorlar orada, büyük işlere imza atıyorlar ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gelince beceriksizlikten akılları yok mu diyelim artık, işadamları değiller mi? batıyorlar, battıklarında da yüzde 80’i arkasına bakmadan kaçıyor. Bunları önlersek, ülkemize bunları getirirsek, ülkemizi kalkındıracak şekilde, ayakta tutacak şekilde bu vatandaşlarımıza destek olursak bence Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kimseye ihtiyacı olmaz. Biliyorsunuz dünyada borcu olmayan tek ülke Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir. Aldığımız paralar sağ olsun Türkiye hibe yapıyor bize paraları. Baktığınızda şu an Amerika’nın bile 7 trilyon Dolar borcu var. Amerika gibi bir ülkenin 7 trilyon Dolar bir borcu var. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hiçbir borcu yok. Refah olması lazım. İşte konuşuluyor alış verişler Rum tarafında yapılıyor, vatandaşlar gidip paralarının Rum tarafında harcıyor. Sayın Maliye Bakanımız Bayramdan önce maaşları dağıtırken rica etti lütfen paranızı Türk tarafında harcayın dedi demesine ama hiç kontrol etti mi acaba? Tüccarlarımızın tabii ki bu bütün tüccarlarımızın değil, tüccarlarımızın ticaret ahlakını hiç kontrol etti mi acaba? Madem ki bir bardak Rum tarafından 1 Lira ise de bizde 3 Lira ise işte bunun önlemini almamız lazım. Neden onlarda 1 Lira? Neden bizde 3 Lira. Onlar da bardağı ayni yerden alıyor, biz de bardağı ayni yerden alıyoruz. Tabii onların hacmi büyük olduğu için maksimum alacağı indirim yüzde 5’tir arkadaşlar. Maksimum yüzde 5 indirim aldığında o bardağı bizden çok çok yüzde 10 ya da yüzde 20 daha ucuza satsın. Ama bir bakıyoruz bizim tüccarlarımız yine söylüyorum bütün tüccarlara değil bizim tüccarlarımız 1 Liraya mal ettiği şeyi 10 Liraya satmaya çalışıyor. Erken şekilde ne kadar çok kar yapabilirsem diyor. İşte Sayın Bakanımız bunun önlemini alırsa Güney’e geçen alış verişlerin de önüne böyle geçeriz. Diyorlar ki neden Güney’de restoranlara, eğlence yerlerine Güney’e gidiyorlar. Bizim bölgemizde, bizim ülkemizdeki restoranlarda yemekler daha iyi değil mi? servisler daha iyi değil mi? ama arkadaşlar bir restorana gidiyorsunuz bir gece 100 Lira hesap veriyorsunuz, ikinci gece gittiğinizde 120 hesap veriyorsunuz, üçüncü gece gittiğinizde 150 veriyorsunuz. Artık dayanamayıp soruyorsunuz, ne oluyor ya diyorsunuz, üç günde üç değişik fiyat. Eee ya işte diyor balık pahalı oldu, Dolar pahalı oldu, su pahalı oldu. Arkadaşlar işte bunun önlemini alırsak, bunları engellersek bence Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yaşanacak en güzel ülke olur. Ülkemizi sevelim, ülkemize sahip çıkalım.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Tabii ki sırf buraya çıktım öyle bir kaç saatlik konuşmak için çıktım. Sayın Çakıcı’nın rekorunu kırmak için beş buçuk saat burada kalacağım. Artık beş buçuk saat ayni şeyleri konuşacağım. Ama ben gerçekten tekrar gönül ister ki bir şey konuşurken rakamları konuşalım, çünkü bütçeyi konuşuyoruz. Bu rakam buraya yetmez, bu rakam buraya fazladır deseydik. Ben onun için lafı daha fazla uzatmayacağım. Ben en çok Turizmi ve Ulaştırmayı bekleyeceğim. İnşallah orada belli bir rakamlarla, belli bir verilerle konuşacağız. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Aslanbaba teşekkürler. Sayın Necdet Numan buyurun.

NECDET NUMAN (Girne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Demin burada almış olduğum belgenin Meclis arşivinden aldığımı söyledim. Yanlış izah etmişim. Gazete arşivinden aldığımı söylüyorum. Tekrar beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Numan. Sayın Mustafa Emiroğluları buyurun.

2445

Page 108: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Mağusa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aslında konuşmamı belli bir sürede bitirecektim. Ancak yersiz ve daha önce yaptığımız ikazlara hiç dikkat etmeden bazı arkadaşlarımız Sayın Başkanı ve dolayısıyla da Partimizi ve siyasetini eleştirdi. O yüzden bir kaç cümle de onlara buradan söylemek isterim. Değerli arkadaşlar, Başbakanlık Bütçesini konuşuyoruz. Başbakanlığın ve Başbakanlığa bağlı kurumların Bütçesini konuşuyoruz. Aslında...

MEHMET ÇAKICI (Lefkoşa) (Yerinden) – Mustafacığım bak Maliye Bakanı Güneş Gazetesine reklam verir, başka gazeteye yok. Maliye Bakanı...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Tamam başkan. Değerli milletvekili arkadaşım Özkan Beyle konuşurken bana bir Başbakanlık Bütçesi ile ilgili bir yorum yaptı. Aslında bence Başbakana bu kadar kurumun bağlanması ve bu kadar çok sorumluluğun verilmesi doğru değildir arkadaşlar aslında. Başbakan bizce hele bizim gibi bir ülkede siyasi problemleri olan, siyasi tanınmamışlığı olan ve bir çok dış teması gerektiren bir Başbakanlıkta 10-12 tane kurumunda Başbakana bağlanmasının aslında yanlış olduğunu ben buradan da söylemek istiyorum. Bu düzenlemeleri önümüzdeki dönemde hep beraber belki bu kurumların bir kısmına özerkliğini vererek belki daha farklı bir yapıya geçirerek Başbakan ve Başbakanlıktaki değerli arkadaşlarımızı da daha etki ve daha fizable hale getirme şansını buluruz. Başbakan demek, Başbakanlık demek bir ülkenin her şeyi demektir değerli arkadaşlar. Hükümetin başı demektir, devletin de icrasındaki, görevindeki en yetkili kişi demektir. Ve Başbakanın da ve özellikle Derviş Bey gibi yılların siyasetçisi, kendisine göre doğrularını savunmuş, kendine göre siyaset yapmış, bugüne kadar siyasetini getirmiş bir şahsın seçimden önce verdiği sözleri ben genç bir milletvekili olarak aslında beklerdim ki seçimden sonra da bu verdiği sözleri tutsun. Ancak görülüyor ki maalesef geçmiş dönem ve geçmiş dönemdeki hükümetlerin teslimiyetini daha da arttıracak, teslimiyetçi hareketleri daha da arttıracak, bağımlılığı daha da fazla hale getirecek bir siyaset ve uygulama içerisinde Hükümeti ve devleti yönetmeye çalışmaktadır kendisi ve ekibi. Bu maalesef ve maalesef değerli arkadaşlar, Kıbrıs Türk Toplumunun özellikle siyaseten ve ekonomik olarak bağımsızlığını ve kendi kendini idare edebilmesinin önünde en büyük engel teşkil edecek. Etmiştir geçmişte, önümüzde de edecektir değerli arkadaşlar. Özellikle bugün Nisan ayında bir referandumdan konuşulurken bahsedilirken, iki tane Cumhurbaşkanlığı seçimi ve yerel seçimler olmak üzere iki tane seçim süreci varken, Sayın Eroğlu’nun seçimden önce vermiş olduğu sözleri seçimden sonra tutmaması ve kendisine dayatılan ekonomik paketi kısım kısım yasa tasarıları ile, kararnamelerle faaliyete geçirmesi ve icra etmesi, Kıbrıs Türk Toplumunun ve bu halkın ve bu toplum içindeki dinamiklerin lehine gelişen bir olay değildir. Biz irademizin ve kendi kendimizi yönetmemizin güçlenmesini istiyoruz. Biz bu ülkede, biraz önce arkadaşlarım belli konulara değindiler, aslında hep o yanlış olarak üzerinde durduğumuz konuları dile getirdiler ve şimdi ben de kendilerine hep o konular için yapmış olduğumuz, yaptığımız eleştirileri ve kendilerinin bu yapmış olduklarının ne kadar yanlış olduğunu şimdi buradan izah etmeye çalışacağız.

Değerli arkadaşlar, bu ülkede Başbakanlık Denetleme Kurulu gibi bir kurum seçimlerden hemen sonra önümüze gelmiştir. Biz de denetimle ilgili seçimden önce kurulması gereken bir mekanizmanın olmasını seçimden önce savunmuştuk. Denetim elbette olacaktır. Denetimden kaçamayız. Denetim olmayan yerde hiçbir yasanın, hiçbir hükmün ne kadar da çağdaş, ne kadar da ilerici olsa hiçbir yasa ve yasa gücündeki uygulamaların denetimi olmadığı sürece hiçbir manası yoktur değerli arkadaşlarım. İstediğiniz eğitimli personeli, istediğiniz kalitede altyapıyı, istediğiniz bilgiyi ve donanımı yapınız yaratınız, ancak denetim mekanizmasını yapamazsanız hiçbir üretim, sıhhatli üretim, şaibesiz bir politika, şaibesiz bir

2446

Page 109: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

icraat ortada olmaz değerli arkadaşlar. İcraatları ve yapılan uygulamaların en büyük gelişimini ve kontrolünü denetim mekanizmaları ile yapmakta fayda vardır. Ama bu denetim mekanizmaları, bu Sayın Eroğlu Hükümetinin getirdiği Başbakanlık Denetleme Kurulu gibi olmamalıdır. Yani tarafsızlık ilkesinin bu kurumlarda korunması gerekir değerli arkadaşlarım. Bugün Başbakanın kendisinin atayacağı, Başbakanın kendisinin ister Kamudan ister Kamu ve KİT, herhangi kuruluştan istediği adamı atayacağı ve istediği zaman da görevden alacağı bir denetleme mekanizmasının bu ülkede denetim yapıp da ortaya şeffaf ve doğru bir karar çıkaracağına ben inanmıyorum değerli arkadaşlar. Siyaset bu kuruma, oluşturulmaya çalışılan bu kuruma başlamadan siyaset bulaştırılmıştır. Daha biz Kamu Hizmeti Komisyonu’nun tarafsızlığını, Ombudsman’ın tarafsızlığını, bu makamlara atanan arkadaşların görev alan arkadaşların, Kamu Hizmeti Komisyonu’nun, Ombudsman’ın, Sayıştay’ın bu yerlere atanan arkadaşların bağımsızlığının ve tarafsızlığının daha da artırılmasını beklerken, maalesef ve maalesef bu ülkede Başbakana bağlı Başbakanın atayacağı, Başbakanın görevden alacağı bir yapı, bir denetleme mekanizması kurulmaktadır. Halbuki bizim fikrimiz bu ülkede Sayıştay varken, bu ülkede Mali Denetçiler varken, bu ülkede daha farklı denetim mekanizmaları varken böyle bir yapının oluşturulması ve bu yapılarla da çatışacak olması ve ayrı yeten de siyasi boyutunun olması bizce denetim mekanizmasını daha da karışık bir hale getirecektir. Bu Bütçeden sonra Hukuk Dairesi’nin Bütçesini onaylayacağız. Biz onda da özellikle kamu çalışanlarının aylık barem ayarlamaları ile ilgili yapmış olduğu Başsavcılığın yapmış olduğu değerlendirmede de rahatsız olduğumuzu bildirmek isterim ve onunla da ilgili görüşlerimizi açıklayacağız. Onu tartışır haldeyken bile, hukuku bu ülkede tartışır haldeyken bile maalesef Başbakan’a bağlı, Başbakan’ın atayacağı, Başbakan’ın alacağı bir kurum oluşturulmaya çalışılıyor. Bu yanlıştır değerli arkadaşlar. Bunun düzeltilmesi belki Meclise geldiği zaman tekrar üzerinde çalıştığımızda belki bunu belli kurallara bağlarsak daha verimli hale geleceğini de inanmaktayım. Özerk yapısının oluşturulması gerekir diye düşünüyorum. Zaten bunu göreceksiniz ki değerli arkadaşlar; bu Hükümet Başbakanlık Denetleme Kurulunu çalıştıramayacaktır. Başbakanlık Denetleme Kurulunu çalıştıramayacaktır. Çünkü neden çalıştıramayacaktır? Şu anda Hükümetin yapmaya çalıştığı icraatlara baktığımız zaman belki ben iftira atmıyorum, direkt suçlamıyorum da ama şaibe yaratacak, ortaya şaibe çıkaracak ve soruşturma isteyecek uygulamaları da görmekteyiz değerli arkadaşlar.

(Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı Sayın Dr. Mustafa Yektaoğlu Başkanlık Kürsüsünü Sayın Ali Rıza Usluer’e devreder)

Yani kanunu bir kenara bırakarak, Yasaları bir kenara bırakarak yapılmaya çalışılan bir çok icraatlar vardı. Eğitimde de bu vardı. Ulaştırmada da bu vardı. Elektrik Kurumun’da da bu vardır ve bunlar eski Ulusal Birlik Partisi siyasetinin devamı şeklinde yine önümüzde durmaktadır değerli arkadaşlar. Bu ülkede Başbakanlığa bağlı birçok kurum vardır. Bunların başında da Devlet Planlama Örgütü gelmektedir ve son kurulan YAGA bunlardan bir tanesidir.

Değerli arkadaşlar; Devlet Planlama Örgütü’nün ortaya sunmuş olduğu raporlar önemlidir ve bunlar üzerinde oynanmamalıdır. Devlet Planlama Örgütü’nün yapmış olduğu çalışmalar bizim yatırımcımızın da, ticaret adamımızın da, sanayicimizin de gerçekten ihtiyacı olan yatırımlar ve planlaması için gereklidir değerli arkadaşlar ve bu konuda özellikle YAGA’da önemlidir. Çünkü bu ülkenin yatırımcıya, sanayiciye ve devletin vereceği teşvik ve kredilerle kurulacak olan müesseselere ve değerlere ihtiyacımız vardır. O yüzden bu iki kurumun da yapılarının kuvvetlendirilmesi, bürokrasisinin de azaltılması gerekmektedir değerli arkadaşlar.

2447

Page 110: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Başbakanlık Kooperatif Merkez Bankası hep söyledik. Bütün Hükümetler söyledi ama yapamadık. Kooperatif Merkez Bankasını kooperatiflere gerçek sahiplerine devretmek için çalışmalarını başlatmamız lazımdır. Kooperatifleri bu konuda gerçek hak sahiplerini bu konuda göz ardı edemeyiz. Bir kere kooperatifler derken Köy Kooperatifleri aklımıza gelmektedir. Bunlardan bir tanesi Beyarmudu Kooperatifi ve bu Beyarmudu Kooperatifinde seçimden önce bayağı büyük bir mali kriz vardı. Sayın Başkan buradan, Beyarmudu Kooperatifi için mukayyit atadığını, hesapları incelediklerini ve bu insanlara, orada borçlanan Kooperatiften borçlanan bu insanlara yardımcı olacaklarını söyledi. Değerli arkadaşlar, bu insanlar neden kredi aldı bilir misiniz? Niye Kooperatiften kredi aldı? Özellikle devletin ve özelikle askerin de teşviki ile o Ara Bölgeye sahip çıkmak amacı ile Ara Bölgedeki o Türklerin kullanımındaki arazilerde etkinlik yapabilmek için, bu insanlara yatırım için kredi verilmiştir, teşvik edilmişlerdir. Ancak ondan sonra bu insanlar maalesef ekonomik krizin de etkisi ile çok büyük bir mali krizin içerisine girmişlerdir. Ortada çok yüksek miktarlarda borç bulunmaktadır. Hem hayvanları bulunmaktadır hem de borçları da bulunmaktadır. Yatırımları da vardır ama borçları da vardır. Bu konuda Hükümetin gereken desteği vereceğinden ben eminim. Eğer mukayyit oraya gitmişse, mukayyit oradaki şirket görevlisi ile beraber oradaki yarayı temizlememiz gerekir çünkü o insanımız orda Ara Bölgede bu ülke için, bu vatan için bir görev yapmaya çalışmıştır.

Değerli arkadaşlar, ayrı yeten bu tarzda zorda olan Kooperatifler mevcuttur. Bunların da yapılarının düzeltilmesinin ve çiftlik gibi kullanılmasının önüne geçilmelidir. Denetimlerinin artırılması lazımdır ve bir kişi, iki kişi, üç kişinin elinde özellikle de siyasi çıkar veya menfi kişisel menfaat için kullanılmalarının da önüne geçilmelidir çünkü bu Kooperatiflere ihtiyacımız vardır, bu Kooperatifler sayesinde özellikle hayvancımız çiftçimiz hem uygun kredilerde gübresini, tohumunu artı yer yer de ufak tefek ihtiyacı olan maddi krediyi almaktadır. O yüzden bunların da yapılarının iyi tutulmasının ve kontrollerinin yapılması gerekmektedir.

Vakıflar İdaresi ve Vakıflar Bankası. Şimdi değerli arkadaşlar, Vakıflar İdaresi ile ilgili bir, başımdan geçen bir olayı size anlatacağım ve günün sonunda siyasetin yaşantımıza ne kadar etki ettiğinin ve insanların geleceklerini, insanların bu Ada’daki bu vatan üzerindeki hakimiyetlerinin ne kadar siyasi olarak değişkenlik gösterdiğini de anlatmaya çalışacağım. Mormenekşe Köyü’nde bir ailenin babasından kalma bir dükkanı vardı ve bu dükkan babalarına tahsis edilmişti o insanların. Tabii babaları bir süre sonra vefat eder, bu dükkan değerli arkadaşlar o ailenin, babaya miras kalır. Bu arada geçen Hükümet döneminde özellikle kilise mallarının Vakıflar İdaresine devri ile ilgili bir karar alınmıştır. İdaresi Vakıflar İdaresine verilmiştir kilise mallarının. Bu insanlar 15 yıl 20 yıl bu dükkanın bütün elektrik, su, emlak vergilerini devlete ödemişlerdir. Ne olmuştur? Geçmiş Hükümet maalesef ve maalesef gerçekleri buradan konuşacağız. Mormenekşe CTP Örgüt Başkanına burayı kiralamıştır değerli arkadaşlar. Sebep? Vakıflar İdaresine geçince o kilise malları, o dükkan da kilise malı çıkmıştır ve idaresi de Vakıflar İdaresine geçmiştir. Tabii bu arada bu insanlar bana gelmişlerdir, ben kendilerine yardımcı oldum avukat tuttular, ara emri aldılar çünkü tahliye kararı çıkmıştır insanlara. Şimdi ben size sorarım. Bu insanlar 20 yıl boyunca bu dükkanın su parasını, elektrik parasını, Emlak vergisini her türlü vergisini ödediler. Tahsis üzerlerine idi. Babaları rahmetlik oldu. Babalarından kendilerine kaldı ve sonra bu mal Kilise Malı çıktı. Vakıflar İdaresine devredildi. Ne hatası vardır vatandaşın burada, burada ne hatası vardı? Ve bu kalkılıyor ve Örgüt Başkanı, bir Siyasi Partinin Örgüt Başkanına bu kiralanıyor. Ben bunun için kendilerine yardımcı oluyorum Ara Emri alıyoruz tahliyeyi durduruyoruz. Seçimler oldu, seçimler bitti. Yeni Hükümet geldi. Yeni Hükümette Vakıflar İdaresinden sorumlu bir arkadaşımıza bu insanları da alıp gittim. Dedim ki; “ben siyasi olarak

2448

Page 111: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

gelmiyorum. Bu insanların böyle, böyle bir sorunları vardır. Haksız olduklarına haklarının yendiğine inanmaktayım lütfen dedim yardımcı olun.” Tabii Ulusal Birlik Partisinin o seçimden sonraki ilk dönemleriydi yolsuzluklar, hırsızlıklar, arsızlıklar iddiaları içerisinde o arkadaş işte bu yolsuzluğu da yaptılar, o yolsuzluğu da yaptılar. Kesinlikle bunu size geri vereceğiz, hakkınızdır, kesinlikle odur, kesinlikle budur bize tam bir saat kereste kesti. Biz dedik “tamam bu iş oldu” demek Ulusal Birlik Partisi adalet getiriyor. Ulusal Birlik Partisi yolsuzlukların üzerine gidiyor bu iş artık tamamdır gidin evinize dedik insanlara rahat uyuyun bu yeri size verecekler. “Hemen durduracağız” dedi oradaki arkadaş Vakıflar İdaresinde.

SALİH İZBUL (Girne) (Yerinden) - Seni de kandırdılar be Mustafa?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Biz de dedik; yahu vallahi bravo yahu Ulusal Birlik Partisi tamamdır geldi bu işi düzeltecek.

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) – Seni de kandırdılar. Gavvole Allah için.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ben de gittim evime yattım rahat. İnsanlar da rahat. Dedik bir şeyi temizledik. En nihayet bir vatandaşa bir katkımız oldu milletvekili olarak bizim de. Bir ay olur bir şey değişmez. İki ay olur bir şey değişmez. Üç ay olur bir şey değişmez. Üç ay sonra bir gün ansızın telefonum çalar polis dayandı dükkanın kapısına “hade” dedi “barra dışarı.” Çıkmazsanız dedi sizi hapse sokacağım. Son karar, mahkemenin son kararı. Dedik ne oluyor falan? İşte Ulusal Birlik Partisi arkadaşlar, Vakıflar İdaresi yolsuzluklar önlenecek, yapılacak edilecek maalesef ve maalesef o Örgüt Başkanının da bu arada bir dünürü oldu o da UBP’li. UBP’li o da. Bu defa o devreye girdi. Yine o zavallı insancıkların işini halledemedik.

İşte değerli arkadaşlar; siyaset bu ülkede böyle yapılırsa hak aramak diye bir şeyden söz edemeyiz. Ne oldu şimdi o Vakıflar İdaresindeki arkadaş elinde dosyalar yediler, yuttular her şeyi söyledi nerededir o, yoktur ortada? Görür beni şimdi buralarda bazen kaçar başka tarafa seslenmesin bana.

Değerli arkadaşlar; siyaset hata kabul etmez. Siyaset önünüze her zaman çıkar ne isterse olsun. Ya bu yolsuzlukların üzerine gideceksiniz adam gibi ne bulduysanız bu ahaliye göstereceksiniz ya da bu konuyu kapatacaksınız ve siz de o kazanın içerisinde kaynayacaksınız. Çünkü ben yaşadığım olayı size veriyorum. Bana o gün gittiğimde Vakıflar İdaresindeki o arkadaş 30 tane yolsuzluk davası saydı. Hani nerededirler, nerededir bu davalar? Ama günün sonuna baktık ki Ulusal Birlik Partisi, Cumhuriyetçi Türk Partisinden daha bıçkın çıktı. Daha hızlı karar aldı partizanlık yapmada ve insanları polise, hapse sokmak için polis gönderdi kapısına. Bunu yaptı. Böyle Vakıflar İdaresinin eğer bu şekilde ise uygulamaları ve yeni vizyonu da bu şekilde ise artık düşünün.

Şimdi geçmiş dönemde Mağusa’nın içinde söylesem tabii Ulusal Birlik Partililerin hoşuna gidecek. Mağusa’nın içinde belli arkadaşlarımız ne kadar Kilise de varsa, ne kadar tarihi yer varsa Venedikliler’den sanki onların torunuymuş gibi onların mirasçısıymış gibi kapan kapana. Kapan kapana bütün Mağusa’nın içindeki kiliseleri gasp ettiler,Mağusa’nın içindeki tarihi yerleri gasp ettiler. Bunu da söyledik biz geçmiş dönemde. Ama siz Ulusal Birlik Partisi olarak geleceksiniz, Vakıflar İdaresine alacaksınız Vakıfları elinize geçireceksiniz ve benim gözümün önünde bunu yapacaksınız. Ben sizin dürüstlüğünüzden bu konuda şüphe ederim. Lütfen değerli arkadaşlar, Ulusal Birlik Partisi eğer bir Başbakanlık Denetleme Kurulu kurma iddiasındaysa ve bu ülkede yolsuzlukların önüne geçilecek

2449

Page 112: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

iddiasındaysa, Vakıflar İdaresinde yapılan bu olay Başbakanlık Denetleme Kurulunun da bir göstergesidir, gideceği yeri göstermektedir. O yüzden ben buradan lütfen, özellikle Vakıflar İdaresinde kira, kiracı ilişkileri ve hava parası bilmem ben onları tabii bilmiyorum benim yaşantımda yoktur, rant kavgası içinde bir yönetim yapmayınız. Rant kapısı yapmayınız o Vakıflar İdaresinin yerlerini, yanlıştır çünkü bunlar değerli arkadaşlarım.

Özellikle Vakıflar Bankası. Vakıflar Bankası geçmiş dönemde bir kişiye hatırlarsanız trilyonlarca lira kredi verdi geçmiş dönemde. Ve o verilen kredi ile yapılan inşaatlar, çatır çutur bugün satılmaktadır ve dünya kadar problem vardır ortada. Ben merak ediyorum, acaba bu yatırımı yapan kişilerin bu kredi ile ilgili ödemeleri var mıdır, sorunları var mıdır veya banka bu konuda nasıl bir tedbir almıştır, nasıl bir yol çizmiştir? Yoksa bu ekonomik krizde yeni bir ödeme planı mı çıkartmıştır? Yani ben bunu şey için söylemiyorum. Vurayım diye de söylemiyorum ama böyle büyük kredilerde yapılan proje yerine geldi mi? Kredileri ödendi mi, ödenmekte midir? Bunlar, bunları Vakıflar Bankası Yönetim Kuruluna soruyorum. Bunları bence ayrı yeten de takip edeceğiz süreç içerisinde, Ulusal Birlik Partisi Hükümetinin bu konularda icraatı ne olacaktır.

Değerli arkadaşlar, DAÜ-LAÜ. Bir kere eğitim sektörü Vakıflar İdaresi ile ilgili bir konum daha vardır ama onu daha sonra anlatacağım size. DAÜ ve LAÜ. DAÜ ve LAÜ Başbakanlığa, Başbakana dolayısıyla da Eğitim Bakanına ama Başbakanın da şeyi içerisinde olan 1-2 kurum. Ben bakıyorum LAÜ’de, Türkay Bey’e bu bütçe konuşmalarım sırasında bundan sonra her konuşmamda gün ve gün soracağım. 13 tane 15 tane öğretim görevlisi atıldı. Maalesef ve maalesef siyasi olarak mı yapmıyorlar bunu da anlamış değilim. Bizim eski Genel Sekreterimiz hala daha bir tarihçi bayan arkadaşımız, bir bilim kadını hala daha evinde oturmaktadır.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Kim attı Mustafa Bey kendini?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Sekiz defa söz verdiler. Ha bugün ha yarın, oluyor tamamdır işleri merak etmeyin. Yani bu, bu bir terim vardır Summak Dayı derler bizde, artık geçtik Summak Dayıyı da. E yahu insanda bir yüz olur, almayacağım be kardeşim desin bana bileyim ben de yahu, almıyorum desin...

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden)(Devamla) – Alacak yahu.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Almıyorum.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden)(Devamla) – Alacağım dedi.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Onu duymak isterim. Yok tamam, yarın, öbür gün, daha öbür gün...

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden)(Devamla) – Alacağım dedi.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – E hani be abi? 10’uncu defa...

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden)(Devamla) – Bekle de...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – 10’uncu defadır alacak. Aldı alıyor, girdi giriyor. Değerli arkadaşlar artık almasın, vazgeçsin almasın değeri yoktur.

2450

Page 113: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden)(Devamla) – Yok, alacak.

AHMET ÇALUDA (Güzelyurt) (Yerinden) – Kim attı yahu?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Atanın, atan cezasını çekti Çaluda. Atan gitti sandıkta, bu halk kendine cezayı verdi.

AHMET ÇALUDA (Yerinden)(Devamla) – Söyleme yahu.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Yok. Ama senin yaptığın daha büyük bir pişkinliktir. Hem gittin orda siyasi rant elde ettin o insanların yarası ile, o sorunları ile ilgili gittin rant elde ettin., ondan sonra Hükümete geldin yapacağım dedin ve kendi insanını bugün, bir de siyasi kimliği olan birilerini, inşallah siyasi de değildir bu yapılan oyalama taktiği. Beni alakadar etmiyor kardeşim ağzından çıkan lafı kulağı duyacak. Ağzından çıkan lafı kulağın duyacak.

BAŞKAN – Toparlayalım Mustafa Bey.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Bugün siyasette, eğitimde her şey para değildir. Bugün Kıbrıs Türk Hava Yolları battı, batıyor. Her zaman battı zaman batak ama mühim olan batması değildir. Mühim olan azami bir şekilde zarar etmesidir. Batmasını istemiyoruz. Üniversiteler de öyledir. Hangi üniversite bu ülkede Devlet Üniversitesi kar edip de bir de devletin bütçesine katkı yapar. Öyle bir amacı yoktur. Eğitimde öyle bir amaç yoktur. İlkokuldan sen kar edersin, elde edersin. Ortaokuldan kar edersin? Etmiyorsun ama senin Sosyal Devlet anlayışının içerisinde bunu yapman gerekir. Bu katkıyı göstermen gerekir o üniversitelere. E, sen kendi bilim insanını Tarih Kitaplarını yazarken tarihçin yok atıyorsun üniversiteden görevinden getiriyorsun Adana Üniversitesi, Afyon Üniversitesi, Uşak Üniversitesindeki adamın adını yazıyorsun Tarih Kitaplarının üstüne diğer taraftan senin öz varlığın evinde oturuyor. Ondan sonra da alıyoruz. Ha bu hafta, ha gelen hafta. Yok arkadaş almayın. Hiçbir manası yoktur bu saatten sonra göreve almanızın o arkadaşlarımızı. Ayıptır yahu. 35 yaşına gelmiş, bu ülkede siyasi irade koymuş, bu ülkede Milletvekilliği seçimlerine katılmış bir Bayan insana, bir Bayan bilim insanına ve onun gibi olanlarına bu yapılamaz. Bu ne demektir bilir misin? Kaçın bu ülkeden demektir. Kaçın. 80 tane üniversite açıldı. O insanlar gitse oralarda en iyi yerlerde iş bulacaklardır. En iyi yerlerde görev alacaklar. Yeter artık. Bir tane öğretim görevlisinin maaşını ödeyemeyecek durumda mı bu devlet veya üç tanesinin maaşını ödeyemeyecek durumda mı? Ama söz veririz bu hafta, öbür hafta, daha öbür hafta var beş aydır Türkay Bey’i bekleriz. Bir de müjde de verdi bize. Müjdeler alıyoruz.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Aha geldi.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Müjdeler alıyoruz. E, alın artık. Ama almayın kıymeti yok.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI TÜRKAY TOKEL (Yerinden) – Bildirdik, başlayacağı tarihi de bilirdik.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ben anlamam Türkay Bey. Ya alacaksınız, ya almayacaksınız.

ALİ ÇETİN AMACAOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Tarihine kadar aha belli.

2451

Page 114: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Alacaksanız alın. Almayacaksanız şikayetim yoktur.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Şimdi politika yapar bize.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Hade yine.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Sahibi bilir.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Eleştirirsin politika olur.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Sahibi bilir.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Översin, Ulusal Birlik Partisini översin o da politika olur. CTP’yi suçlarsın o da politika olur. Ne yapalım konuşmayalım?

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Sırf rahatlaman için girdim içeriye. Tamam dedik.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ne tamamı?

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Sahibine bildirdik kendi bilir.

ALİ ÇETİN AMACAOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Başlıyor.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – İnşallah. Gözlerimle görmedikten sonra inanmayacağım size. O yüzden değerli arkadaşlar;LAÜ’nün, DAÜ’nün üniversiteler açılsın. Şimdi Ejder arkadaşımız, Mustafa Bey, Ahmet Zengin Bey henüz bir şey söylediğimizde üniversitelerle ilgili “E, siz istemezsiniz.” Ya senin de tarlan var şeyde üniversitenin o açılacak olan üniversitenin yanında. Be adam ne alakası var benim tarlamın, ya da babamın, ya da anamındı verdi bana açılacak olan üniversitenin yanı. Benim huzurum olmadıktan sonra, benim geleneklerim, kültürüm yok olduktan sonra kendi öz varlıklarım battıktan sonra ne kıymeti vardır ben kurtulmuşum, evet sen kurtuldun, ya da öbürü kurtuldu. Ne mantığı vardır, ne avantajı vardır? Biz o üniversiteler buraya gelecek diye kendi varlıklarımızı batırmayalım be arkadaşlar. Kendi varlık nedenimiz olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti benden siz daha çok size göre savunursunuz.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Ne zararı var?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Size göre savunursunuz. Bugün ne zararı vardır?

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Ne zararı vardır?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ben bunu söylemeyecektim sizinle konuştum ama vardır zararı.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Yoktur.

2452

Page 115: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Gelin binelim arabaya gidelim Doğu Akdeniz’e sizinle beraber bu konuda tarafsız bir araştırma yapalım bakalım memnun mu Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin personeli bu gelen üniversitelerden? Orta Doğu Teknik Üniversitesi buraya açılırken biz de koyduk harcını.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Güzel.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Biz de koyduk. Hükümetteydik biz de o zaman. Biz de kararını aldık koyduk.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Beraber açtık, beraber gittik temelini.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Koyduk. Ne oldu arkadaşlar? Bölümler, bazı bölümler açılmayacaktı bazı bölümler. DAÜ’ye, Near East’e diğer özel üniversiteler rekabet edecek bölümler açılmayacaktı. Bugün hepsi vardır.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Ne zararı var yani bu bölümlerin açılması?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Türkay Bey, 80 tane üniversite vardır, 80 tane üniversite var Türkiye’de açılan.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Olabilir.

BAŞBAKAN DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) – 130 oldu.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – 130 ne ise. 130 tane üniversite ile rekabet edeceksin sen burada ve günün sonunda senin diplomanı tartıştın dün burada.Erasmus Sürecini, Bologna Sürecini tartıştın burada sen. Geçip geçmeyeceği belli değil senin diplomanın. Ne şansın vardır senin eğer çocuk, bir öğrenci İstanbul Teknik Üniversitesinin Mühendislik Bölümüne veya Mimarlık Bölümüne girecek olan puanı tutturursa bir de DAÜ’nünküne gider mi seninkine, size sorarım siz olansız çocuğunuzu gönderir misiniz?

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Tutturursa tabii ki gidecek.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Değerli arkadaşlar; ben açılmasın, bak ben bir kez daha söylüyorum bu konuda netlik da gelmesini istiyorum biz parti olarak açılmasın demiyoruz, bunu size de yormuyoruz. İstanbul Teknik Üniversitesini siz açmadınız, size de yormuyoruz. Yani bu konuda eleştiri yaparken sizin hükümetinizi de eleştirmiyoruz sadece. Biz …

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Biz rahatsız olmuyoruz bu üniversitelerden.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Biz bu üniversiteleri denetim altına almak zorundasınız. Bu üniversiteleri başı boş bırakamazsınız. İstedikleri bölümleri açacaklar, istedikleri bölümlerde bizim üniversitelerimizden rekabet yapacaklar, batıracağız kendi elimizle kendi üniversitelerimizi, günahtır. Doğu Akdeniz Üniversitesi gibi bir kurumda binlerce insan çalışmaktadır şu anda. Ha doğru mu yapılıyor şu anda? Evet, bence geçmişe göre daha doğru yapılıyor şu anda Doğu Akdeniz Üniversitesinde. Yönetiminde daha

2453

Page 116: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

doğruluk vardır. Geçmiş dönemdeki Rektörün ne işi vardı Amerikan İngiliz Elçiliğinin önünde bilmem Amerikan Elçiliğinin önünde bilmem Amerikan Elçiliğinin önünde Orams Davasında çelenk koysun? Harcı mıydı Rektörün, Rektörün görevi miydi o siyasi irade belirtsin, kuvvet komutanları ile görüşsün? Kıbrıs konusunda bildiri yayınlasın, ne olduğu belli olmayan konfederasyonların içerisinde şovenizm ve milliyetçilik yapsın. Görevi bu muydu Rektörün? Ama bunu yaptı bayan olmasına rağmen, bunu yaptı. Bunu gören Avrupa Birliği artık dünya öyle bir küreselleşti ki bugün benim evimi bile görürler isterlerse.

MUTLU ATASAYAN (Güzelyurt) (Yerinden) - Biz kamu görevlilerinin siyaset yapma yasağının kalkmasını istiyoruz.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Ve döndü o süreçten sonra da Bologna Sürecine bizi tanıyacaklar. Nasıl tanısın seni? Sen gittin adamın elçiliğine koydun, protesto ettin siyah çelenk koydun toplandın yanına bir hayli cahil cüheyla ve çabalan bu memlekette ve çabalan bu memlekette Orams Davasında şey belirlesin, Kıbrıs konusunda görüş bildiresin o konfederasyonla ve tavır belirleyesin ve alacak olan siyasi iradeye şey koyasın, etki yapasın. Bumuzdu rektörün görevi? Ama şimdiki yönetim iyi şeyler yapmaya çalışıyor inşallah bu gidişatlarını bozmazlarsa siyaset uğruna toparlayabilme şansları vardır DAÜ’yü ben öyle görüyorum. O yüzden bu açılacak olan üniversitelere de o hakkı vermeyin işletme de açsın, hukuk fakültesi de açsın, eczacılık da açsın, bilmem ne de açsın. Burda biz nasıl ki YÖK Türkiye’de etkili ise burada da YÖDAK, YÖDAK’ı ön planda tutup YÖDAK’ı yetkilendirmemiz gerekmektedir. Yetkiyi Eğitim Bakanlığında değil YÖDAK’a vermemiz gerekir. O yüzden YÖDAK’la beraber bu üniversitelerin faaliyetlerinin, alanlarının belirlenmesi gerekir diye düşünüyorum artı bu üniversitelere yerler verildi. Tabii sizle bağlantılı değil ama geçmiş dönemde İstanbul Teknik Üniversitesine Mağusa’nın göbeğinde eski eserlerin, tarihi bölgelerin, yerleşim alanlarının, evlerin içerisinde, sanayinin içerisinde, tornocuların, inşaat malzemesi satan insanların ve şirketlerin olduğu bölgede üniversite izni verildi. Buyurun bundan yakının. Yerin altında tarih durur, yerin altında kazsan dünyanın tarihi eseri çıkacak, kültür mirası orda, sen gidip oraya üniversite. 50 tane, 60 tane parsel verdin kendilerine üniversite açsınlar. Açsın be kardeşim, gitsin Mesarya’ya açsın belki faydalanır Paşaköy”de, belki faydalanır Vadili da, belki faydalanır Akdoğan da belki o bölgeler de kımıldanır, sosyalleşir, üniversite ortamı doğar oralarda da. Niye sen Mağusa gibi gelecekte bir anlaşmada da yer sıkıntısı olacak ve mekan sıkıntısı olacak uluslararası kimliği olabilecek olan bir yeri kalktın verdin İstanbul Teknik Üniversitesine orda eğitim yapacak. Yapacak, yapacak bir de bakacağız dağ fare doğurdu. Ne oldu? Orta Doğu Teknik Üniversitesinin 10 yıllık öğrenci sayısı hedefi 2 bin öğrenci. 2 bin öğrenci alacak 10 yılda Orta Doğu Teknik Üniversitesi. E, 2 bin öğrenci bugün …Efendim?

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – 1750’ye dayandı Orta Doğunun öğrencileri.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Kaç sene oldu, Kaç sene oldu Sayın Bakan?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Kaç sene oldu?

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – 2 bin...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Kaç sene oldu Sayın Bakan?

2454

Page 117: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – 2004’de 2005’de başladı.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – E altı senede 1700’e geçti. 10 senede de 2 bine gelecek ve orada duracak.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – Yo hayır.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – E öyledir.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – 1750’ye geldi ve bu çocukların yüzde 95’i Türkiye’den gelenlerdir. Yüzde 5’i de bizim.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Bana söyleme de arkadaşlarım var orada Öğretim Görevlisidir.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – Tamam.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Mal kararını buldu.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Mal kararı değil, siyaset kararı bulacakta inelim buradan aşağıya, mal değil. Yeküncülük yapmayız ya. Sayın Bakan, eğer 2 binin üstüne çıkıyorsa Orta Doğu Teknik Üniversitesi, demek ki aldatıldık.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – Gelen sene 2 bine....

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – O zaman demek ki benim söylediğim gibi açmayacağı bölümler de var orada, açmaması gereken. Ve ben bunu bizzat DAÜ’den Rektör arkadaşımızın ağzından duydum ki Orta Doğu Teknik Üniversitesi açılırken orda DAÜ’ye veya Near East’e veya başka üniversitelerle rekabet edecek bölümler açılmayacaktı orada.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – Allah aşkına rekabeti söyleyeyim size, yüzde 95’i yabancı ülkelerden geliyor bu insanların. Yüzde 5’i de....

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Nereden gelir?

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – Türkiye’den gelir, yüzde 5’i de kendi öğrencindir.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Türkiye piyasasıyla rekabet ediyorsun Sayın Bakan.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – Ortadoğu öğrencisidir bu.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ortadoğu öğrencisi değil yahu bu Türkiye öğrencisidir. Türkiye öğrencisidir.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – Yani şimdi Ortadoğu öğrencisi Türkiye’den gelecekse gelecek.

2455

Page 118: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Sayın Bakan benim derdim DAÜ’nün, Lefke Avrupa Üniversitesinin...

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – Rekabet etmez DAÜ’ye.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Near East’in, Girne Amerikan Üniversitesinin ayakları üzerinde durmasıdır, benim derdim budur ben sizi uyarırım, ben size diyorum ki bu üniversitelere eğer yılda 300 tane ODTÜ’ye, 150 tane de İstanbul Teknik Üniversitesine, 50 tane de Çukurova Üniversitesine gelecekse değmez o büyük yerleri veresiniz ve bu yatırımları da yaptırasınız.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – Her yıl 5 bin.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Doğu Akdeniz Üniversitesine gelen yıllık öğrenci sayısı 4 bindir, dikkatinizi çekerim. 4 bin. Nerede 4 bin?

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – Orta Doğu’nun 500’dür diyorum. Her yıl 500.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – 10 bindir kapasite yahu. 2 bindir kapasite ben biliyorum yani bunu tartışmamızın şeyi yok ya Rektörden aldığım verilerdir bunlar. 2 bin. Ha 2 binin üstüne çıkmışsa hedeflerinin dışında bölüm açmış demektir o.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – Yok çıkmadı, çıkmadı.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – E bilmem.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – 1750’lerdedir.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Tabii orada şu da vardır değerli arkadaşlar, Orta Doğu Teknik Üniversitesinde benim aldığım duyum da şudur. Yani ben Orta Doğu Teknik Üniversitesini batırmak için uğraşmam yani yanlış anlamayın ha.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – Batmaz zaten. Sizin istemenizle batmaz o.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Öyle bir şeyim de olamaz, fikrim de olamaz zikrim de olamaz ama benim oradan aldığım duyum şudur; Öğretim Görevlilerinin yüzde 80’i yabancıdır, yerli Öğretim Görevlisi sayısı çok azdır. Çalışanların bir kısmı Türkiye Cumhuriyetinden gelmektedir.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden)(Devamla) – Doğru, yüzde 85’i yerli...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Ha bunlara Hükümet olarak dikkat ediniz, en azından İskele’ye açılacaksa Çukurova Üniversitesi üç beş tane de gariban İskeleli genç faydalansın onlardan benim şeyim o, temennim o, isteğim o. Tabii ki üniversitelerin olduğu yerlerde biz bunları gördük ben zamanında İzmir’de okurken, 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi yeni kurulmuştu üç dört yıllık bir mazisi vardı veya dört beş yıllık neyse idi, daha doğrusu yeni taşınmıştı olduğu bölgeye, barakalar vardı orada ben hatırlarım tam Özal’ın dönemiydi o dönem, üç tane baraka vardı, iki tane de büyük hastane binası vardı ve o bizim öğrencilik sürecimiz ki dört yıl, beş yıl kadar bir süreç geçti orada, daha sonra ben ihtisas

2456

Page 119: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

yaptım devlet hastanesine gittim ama, o dört beş yıllık süreçte bile ve şu anda gidip oraya baktığınız zaman görürsünüz ki üniversitenin girdiği yerde gelişme hem çok süratli olur, hem de o bölgenin insanını ve yaşantısını da hem sosyalleştirir, hem de daha farklı bir konuma sokar, geliştirir. O yüzden üniversitelerin gelmesi ve açılması kötüdür diye bir siyaset gütmüyoruz ama bizim gerçek varlıklarımıza da sahip çıkalım.

Değerli arkadaşlar, Bayrak Radyo Televizyon Kurumu demokratik olmalıdır. Ben geçen dönem yaşadıklarımı ve gördüklerimi size izah edeceğim. Bizim dönemimizden de iki tane arkadaşımız Bayrak Radyo Televizyon Kurumunda program yaptılar. E dön de dön ayni insanları gitar çaldırıncaya kadar programa çıkarttılar. Aynı insanları, ayni siyasi iradeyi. Bir hafta biri çıktı, bir hafta öbürü çıktı. Bir hafta biri çıktı, bir hafta öbürü çıktı. Siyasi nitelik verdirmeyin değerli arkadaşlar Bayrak Radyo Televizyon Kurumuna. Yani ben ilk geldiğimde duydum gündem dışılar verilmesin ekranlardan. E, verilmesin. Yani benim sesimi kısamazsınız ya, buradakini vermezseniz oturur bildiri yazarım bildiriyi veririm gazeteye ertesi gün çıkar ya gazetelerde. Özellikle böyle bir uygulama niyeti varsa, muhalefetin sesini kısmaya yönelik icraatlar varsa

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Yok öyle bir şey, istediğiniz kadar konuşabilirsiniz yok öyle bir şey.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Hadi gene. Yahu ben istiyorum ki televizyonu açtığımda eğer ben buraya çıkıyorsam ve sizi eleştiriyorsam siz de çıkıp bana cevap veriyorsanız sizin verdiğiniz cevabı istemiyorum ben televizyonda. Sadece Çalışma Bakanı bunu, bunu açıkladı diye bir şey istemiyorum, bir program istemiyorum.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Sizi de verecek, bizi de verecek.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Kaç defa ben burada soru sordum size, Nazım Çavuşoğlu çıktı cevap verdi benim sorum yok, benim konuşmamın hiçbir yok Nazım Çavuşoğlu’nun verdiği beyanat var. Olur mu bu Sayın Başkan böyle? Efendim?

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Haksızlık yapıyorsunuz.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Haksızlık yapmıyorum yahu ben, ben hep de yapıyorsunuz da demiyorum. Ama en azından dikkat edin diyorum buna. Yani bu önemlidir biz de muhalefet olarak sesimizin çıkacağı, siyasetimizi halka duyuracağımız en büyük kurumlardan ve bağımsız organlardan bir tanesinin de BRT olması lazımdır. Ben buna dikkat edilmesini öneriyorum ve Meclis konuşmalarının da BRT 2’den de değil, dönem dönem BRT 1’den verilmesini de öneriyorum. En azından belli saatlerde de 1 saat, 2 saat BRT 1’den de yayın yapılması gerekir diye düşünüyorum. Özellikle önemli gündemlerde, önemli yasa tasarılarında canlı yayının BRT 1’de de yapılması gerekir diye önerim vardır bu konuda. Tabii değerli arkadaşlar; Bayrak Radyo Televizyonunda başkan da sabahleyin söyledi bayağı bir personel var, bayağı bir fazla gider var. Bunları da yeni dönemde daha da şişirmeyelim, daha da bir şeye çıkartmayalım. Bu arada özel televizyonlarla ilgili de geçenlerde bir sıkıntı duydum Sayın Bakandan, bilmem o sıkıntıyı çözdüler mi? O uydunun ücretleri ile ilgili bir katkı vardı. O konu halloldu mu Sayın Bakanım? Yani bu özel televizyonlara uyduya verilen bir katkı payı var 4 bin Dolar gibi…Efendim.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Bizim tedbirlerle ancak kestik.

2457

Page 120: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - E, kestiniz ama yok bundan sonra kapatmayın özel televizyonları. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınmasının en büyük ayaklarından bir tanesi de özel televizyonlardır açık ve net. Bugün özellikle uydudan yayın yapan televizyonların yapmış olduğu yayınlarla bütün dünya bizi buradan izliyor ve Rum’a da bir baskıdır bu o hep biz söyleriz ya yapacağımız icraatlar Rum’u masaya getirmelidir deriz ya, bu da onlardan bir tanesidir. Ayırın buna bir fon, buna vergi koyunuz, buna vergi koyunuz toplayın parasını bu özel televizyonları ayakta tutmanız lazımdır. Yani bizdendir bizden değildir hesabı yaparak değil. Yani hükümete geldiniz bir siyasi parti onun güdümündeki televizyonlar ve gazeteler canlanmasın. Hepsine aynı mesafede yardımcı olunuz, basın önemlidir. Televizyonlar hele uyduda gösteri yayını olan televizyonları çok büyük değeri var değerli arkadaşlar ve korunmalıdır ve geliştirilmelidir.

Tabi Polis Teşkilatı kime bağlıdır bu ülkede belli değil. Yeri geldiğinde Başbakanlığa…Efendim?

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Polis Teşkilatını oylayacağız daha sonra.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Tamam yahu da yeri geldiğinde Başbakanlığa, yeri geldiğinde Güvenlik Kuvvetlerine, yeri geldiğinde bağımsız, olaylara karşı bir bakarız bir anda Başbakanın emrinde olurlar, bir anda kimse sahip çıkmaz polis teşkilatına. Kim aldı bu kararı deriz? Eylemde biber gazı sıkılır, e, haberi yok kimsenin. Karar verelim yahu bu Kurum kimindir, bizimdir Başbakanlığındır? İçişleri Bakanlığınındır, Güvenlik Kuvvelerinin, bilelim bunu da.Eğer Güvenlik Kuvvetlerine bağlıysa, biz de ona göre siyasetimizi yapalım. Buna karar verelim bu dönemde hep beraber. Yasasını da, Bütçesini de, yani Bütçesini alacak buradan ama emri de alacak başka taraftan. E nasıl olacak bu iş? Yani kendi kendimize adam yetiştirdik bizi biber gazıyla bombalasın şeyde, sokaklarda? Yapmayalım bunları yahu. Ve ben şuna da karşıyım değerli arkadaşlar. Bir kanı vardır bu ülkede, bir kanı vardır halkın arasında. Özellikle Kıbrıslıların arasında, kendini Kıbrıslı gibi görenlerin arasında daha fazla. Diyorlar ki, “TC kökenli olanlar daha fazla polis yazılmaktadır bu ülkede.” Ben buna inanmıyorum. Böyle bir şey olduğunu da iddia etmiyorum. Ama gerçek anlamda da, hele bu son dönemde alınan polis arkadaşlarımızın kökenini bu iddiayı ortadan kaldırmak için öğrenmek istiyorum ve bu konuda da Mecliste Soru Önergesi vereceğim. Bu iddiayı ortadan, çünkü bana söylediklerinde “yoktur öyle bir şey” demeye çalışırım ama kafamda soru işareti de “acaba?” diye de var, bir şey de uyanır kafamda. Bunu da ilk Bütçe Görüşmelerinden sonra Soru Önerisiyle soracağım ve İçişleri Bakanından veya Başbakanlıktan bunu da talep edeceğim.

Değerli arkadaşlar Merkez Bankası da bu ülkede kimindir, kime bağlıdır Merkez Bankası?

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden)(Devamla) – Bağımsızdır.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Üç tane banka faaliyetlerine son verildi, TMSF bu bankalara yönetimlerine el koydu. E tabii bir tanesini bir arkadaşımız, siyasi bir arkadaşımız hem de çok da böyle vatanseverdir, içini oyda oy etti kendini kabak dolması. O arkadaşımız da o işten nasıl kurtulacak çok merak ederim. O özellikle bir bankanın içini oya oya, oya oya kabak dolması yapan, kabağı oyarlar ya o şekilde etti kendini ve gerçek sahiplerinden de aldı ve oturdu bankanın da üstüne, mevduatların da üstüne, onu nasıl temizleyecekler çok merak ederim.

2458

Page 121: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Kimdir?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Gerekmez isim vereyim. O bilir kendisini.

TURGAY AVCI (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Bankanın adı...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Efendim?

TURGAY AVCI (Yerinden)(Devamla) – Bankanın adı nedir?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Bankanın adını vermek doğru değildir.

SERDAR DENKTAŞ (Lefkoşa) (Yerinden) – Buradaki bir arkadaşımız mı?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Buradaki bir arkadaşımız değil. Buradan bir arkadaşımız değil. Siyasetle işi bitmiş bir arkadaşımız, ekmeğini yemiş suyunu içmiş alacağını da almış siyasetten. İşini de bitirdi siyasetle ama bankanın içini de bir güzel oydu yani onu şekilde biliyorum onu ben. Onu nasıl temizleyecekler çok merak ederim. Ve bu konularda, Sayın Başkan bilir kimi söylediğimi, bu konularda acaba Sayın Maliye Bakanı’nın da görüşlerini ve fikirlerini bu Merkez Bankası yetkilileri alıyor mu, çok merak ediyorum Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI ERSİN TATAR (Yerinden) – Almaya çalışıyorum.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Senden fikir alırlar mı, sen onlardan değil. Baksanıza Sayın Bakan zannetti ki ben sorarım o fikir alır mı, sizden fikir alıyorlar mı acaba, onu sormaya çalışıyorum ben. Merkez Bankasının bir an önce yönetiminin bizim profesyonellerimizin eline verilmesinin zamanı gelmiştir değerli arkadaşlar.

Evet, şimdi esas bugün bize bazı ithamlar yapıldı. Bir beş on dakika sonra gelsen be Ahmet Bey daha iyi olacaktı. Değerli arkadaşlar Din İşleri Dairesi Başbakanlığımıza bağlıdır. Din İşleri herkesin kendi maneviyatı, kendi iç dünyasıdır. Din konusunu konuşmak doğru mudur, yanlış mıdır, eğer yanlışsa değerli arkadaşlar, o zaman konuşmayacaksınız din konusunu burada. Eğer yanlışsa din konusunu burada konuşmayacaksınız. Kapatacağız ve konuşmayacağız. Ama din konusunu konuşmayı bile siyaset yapıp bizi suçluyorsanız, yanlış yaparsınız.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Emiroğlu bana mı bakıyorsun?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Size bakıyorum çünkü siz çıktınız burada ve Sayın Çakıcı’yı itham ettiniz.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Ama bak senin genel başkanın ikide bir gelip bunu kürsüden dillendiriyor.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Siz onu çıktınız ve burada itham ettiniz hiç kusura bakmayın.

2459

Page 122: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Siz çıktınız ve onu burada itham ettiniz.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Sizin başkanınız siyaset yapıyor bu noktada.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Şimdi Mustafa Bey, ben Müslüman’ım.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Yahu ne istersen ol beni ilgilendirmiyor..

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Bir saniye yahu, öyle mi? Soruyorum size.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Öyle dediysen öyledir.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Öyleyim.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Beni ilgilendirmez öyle demişsen öyledir.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Bırakırsanız bir şey izah edeceğim sana.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Yani senin başkanın kalkıp bu kürsüden hükümeti eleştirerek işte Dinişleri Dairesine bir Türkiyeli gelip oturttunuz demek doğru muydu?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Öyle bir iddia yoktur.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Türkiyeli demek ne demek?

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Nasıl yoktur?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Onun, Sayın Başkanın söylemeye çalıştığı, bak şimdi ben size bir olay anlatacağım.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Bana anlatma halka anlat.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Sana anlatayım onlar da dinler sana anlatırken. Bayramda ben İskele Camisindeydim ve her bayram İskele Camisindeyim.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Allah kabul etsin yahu, bir şey demiyoruz ona.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Allah kabul edecek siz değil. Sen karışma dinle.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Ben karışmıyorum zaten.

2460

Page 123: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Sen benim ne kökenli olduğumu da çok iyi bilin, nerden geldiğimi de çok iyi bilin.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Baban muhterem bir adamdı, saygı duyuyorum.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Tamam. Şimdi ben soracağım bak dinle. Ben camiye namaza gittim, ahali, cemaat dışarıda sigara içer. Bak bunu şimdi söylemek birilerini kötülemek değildir. Bu yanlışlıkları konuşacağız ki düzelsin bu noktalar. Cemaat sigara içer…

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Bu düzelmez yahu Allah aşkına fazla gitme onun üzerine.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - A kardeşim dinler misin yahu bu bütçeden para alıyor bu görevliler, bu bütçeyi konuşuyoruz yahu. Neticede cemaatın yarısı dışarıda. Dedik ne oldu namaz yok? İçeri girdik hocayı dinledim, iki kelime anladım. Domuz gribi başka bir şey anlamadım.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Güzel güncel bir mevzu.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Bak başka bir şey anlamadım. Caminin sesler de yankılandı, mankılandı iki kelime domuz gribi anladım ve çıktım dışarıya, bitirdik namazı. İskele İlçesi gibi bir İlçeye, İlçe camiye imamı gönderirken daha kaliteli, eğitimi daha düzgün alınmış birilerini göndermekte fayda vardır. Bizim eleştirilerimiz bunadır.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Bunu destekliyoruz.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Artı Sayın Başkanın söylediği; biz gençlerimizi de teşvik edelim kendi din görevlilerimizi, kendi karakterimize göre ve kültürümüze göre de yetiştirelim. Bunu söylemenin ne alakası vardır…

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – O öyle söylenmedi Mustafa Bey saptırma.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Ama ben size benim siyasi irademin ve partimin fikrini söylüyorum sana. Benim istediğim budur. Budur eleştirimizin, ortaya koyduğumuz eleştiri budur.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Sayın Çakıcı öyle demedi. Sayın Çakıcı bir Türkiyeliyi getirip Dinişleri Başına atadınız dedi.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Hayır, hayır yanlıştır, yanlış yollara çekmeyin.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Tutanaklarda vardır.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Şimdi değerli Mustafa Bey…

BAŞKAN - Lütfen müdahale etmeyelim.

2461

Page 124: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Ve Ejder arkadaşımıza biz Güneye geçemiyoruz. Biz Güneye gidemiyoruz, dolaşım şeyimiz yok, hakkımız yok güneyde. Biz niçin be arkadaşlar 20 senedir bu ülkede, 25 senedir kendimizi bildik bileli çözüm olsun diye uğraşıyoruz, nedir yani amacımız nedir? Yani çözüm olduğu zaman ben size sorarım.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Bizim Güneye geçmemiz için mi …

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Sayın Ahmet Zengin çözüm olduğu zaman ben çözüm olmadan da Güneye geçerim.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Olsun çözüm yahu kim dedi çözüm olmasın yahu?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Yahu karışmazsan bu konu erken bitireceğim bu konuşmayı, karışırsan devam. Ona göre.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Meclis Başkanlık Kürsüsünü Sayın Ali Rıza Usluer’den devralır.)

BAŞKAN - Geldim Mustafa Bey.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Biz yıllardır bu ülkede çözüm çözüm diye diye her şeyini kaybeden insanlar vardır bu ülkede bu uğurda her şeyini kaybeden insanlar vardır. Etiketini kaybeden insanlar vardır siyasi yönden, işinden atılan insanlar vardır. Diyet ödeyen insanlar vardır bu ülkede. Sayın Akıncı bu ülkede diyet ödemiştir çözüm diye diye. Bu toplumun haklarını isteye isteye diyet ödemiştir, evinde oturmaktadır. İradesinden ama karakterinden evinde oturmaktadır. “Ben” dedi “bu siyaseti bıraktım” dedi ve bıraktı evine gitti. Biz diyet ödedik bu uğurda. Niçin ödedik? Bütün vatandaşlarımız için ödedik. Bir çözüm olması için, bu Ada’da bir çözüm olması için bu diyeti ödedik ve ödemeye daha hazırız. Sizin de bizim gibi bir farkımız olmadan bu Ada’da bu Adanın bir insanı, bir vatandaşı olarak ayırmadık, işte o yüzden çözüm diye bütün siyasetimizi o yönde ve erken çözüm diye de ısrar etmekteyiz. Doğru değildir tabii ki sizin de oradaki dolaşım hakkınızın olmaması, doğru bir olay değildir ama siz de, ama siz de kurmayacaksınız 35 bin kişilik dernekler, örgütler ve kuruluşlar da çıkasınız bu ülkede yalelli çağırasınız, şovenizm yapasınız. Irkçılık yapasınız, ayrımcılık yapasınız.

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – Ne yaptık, ne oldu?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Bunu da yapmayacaksınız değerli arkadaşlar. Siz de Kıbrıslısınız, bizimle beraber, beraber bu ortak vatanı Avrupa Birliği’ne, dünya ülkelerinin seviyesine beraber getireceğiz.

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – Ne yaptık biz yani?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Yahu sen yaptın demiyorum. Anlayan anlar benim söylediğimi, ille ki beni zorlama bazı şeylere yahu.

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – Hem gözüme bakarak söylersin...

BAŞKAN – Ahmet Bey, sayın milletvekilleri...

2462

Page 125: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ben yorumumu yapıyorum geçiyorum. Ben seni benden ayırmıyorum. Ama bu ülkede sendikacılar eylem yaparken, “biz de onlar kim de bu ülkenin düzenini bozuyor, biz de 30 bin kişiyiz, biz de sokaklara çıkarız, onu yaparız, bunu yaparız” diyerek bu ülkedeki kesimleri ve siyasi tarafları birbirine kırdırtmayınız. Geliniz siz de bizimle beraber bu çözümü, bu barışı hep beraber katkı koyunuz ki o sizin de eleştirdiğiniz, sizin de ortaya koyduğunuz yanlışlıkları düzeltebilelim.

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – Sayın Başkan ... Benim....

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Hayır, hayır ben, değerli arkadaşlar onu verdim geçti bitti. O benim size tavsiyem o konularda beraber hareket etmemizdir. Ben o konuda “etmiyorsunuz” da demiyorum ama şimdi bir televizyon programında çıkıp da “biz bu kadarız da onu yaparız, bunu yaparız” diyerek bu ülkede bir yerlere varamayız. Ne de biz Kıbrıslılık şovenizmi yaparak sizleri ayırırsak kendimizden bir yere varabiliriz, o da yanlıştır.

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – Doğrudur.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Her türlüsü yanlıştır. O yüzen beraber bu ülkede çözüm ve barışı bulacağız ve çalışacağız o yönde. Değerli arkadaşlar Türkiye ile ilişkilerde...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri müdahale etmeyin ki konuşabilsin.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Türkiye ile ilgili ilişkilerde bize şöyle bir eleştiri gelmiştir. Ve değerli dostum Bakanlıkta yapmış kendisine değer de verdiğim bir siyasetçi olan Mustafa Bey demiştir ki, “parayı Türkiye verir, doğaldır” diyor “Türkiye’de bu ihalenin çıkması.”

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden)(Devamla) – Tam öyle değil ama, tam öyle değil.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – E nasıl, onu söyledin nasıl yani....

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri karşılıklı konuşmayın.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Kısacası bunun açılımı da şudur değerli arkadaşlar; ve işte bu kanı, bu kanıya da hep karşı çıkıyoruz, ki toplumu da, toplumunda belli büyük bir kısmını bu konuda ikna etmiş durumdasınız da, “parayı veren düdüğü çalar.”

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden)(Devamla) – Hep öyle olmuştur.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Böyle bir anlayışla eğer bu ülkeyi yöneteceksek, o zaman o fikirleri de ortaya getirin, biz de bilelim acaba bu ülkede siyaset mi yapalım, acaba bu ülkede gelip de buralarda saatlerce bu ülkenin sorunlarını mı konuşalım, yoksa yani o parayı verecek olan düdüğü çalacaksa, bir tane düdükçü göndersin bu ülkeye, o düdükçü bunun içini hepsini halleder. Hiç gerek yoktur Meclise de, Parlamentoya da, demokrasiye de, demokrasinin ilkelerine de hiç gerek yoktur. Bir adam bütün o parayı verenin sayesinde bu ülkeyi idare eder. Ben tabii ki yatırımlara itirazım yoktur. Yapılsın, bu ülkede yatırımlar yapılsın. Şimdi Kuzey Sahil Yoluyla ilgili Mustafa Bey dedi ki ben de gidip gelirim. İşte gitmek, gelmek o kadar zor. Doğrudur, katılırım. Ancak ve ancak bugün bu ülkede ben biliyorum ki Güzelyurt Yolunu yapan müteahhitlerin batmış durumdayken ve

2463

Page 126: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

zordayken Kuzey Sahil Yolunu Türkiye’deki firmalara vermenin ne alemi vardır? Ne alemi vardır?

Değerli arkadaşlar; bu müesseseler 1974’ten sonra düşünün bakalım nasıl gelişim sağladı ve geldi geldi bir noktaya. Şimdi hepsini dönelim batıralım? Bu asfalt fabrikalarını da, şantiyelerini de, beton şantiyelerini de, tuğla üretimi yapanları da, çimento üretimi yapanları da hep batıralım? Bu ülkede sanayiyi batıralım? Sen bir vermede trilyonlarca liralık ihaleyi yurt dışına gidecek olan, kazancının ve katma değerinin de muaf olacağı, dünya kadar muafiyetler var. Parçasından tutun da lastiğine kadar hepsini muaf edeceksiniz. Hiçbir katma değer bu ülkede kalmayacak? Ve döneceksiniz hükümet olarak da gelecek yılın yatırımlarından da alacaksınız, Cari Bütçeyi kullanacaksınız ve gelen sene hiç bizim yapacağımız, yerli yatırımcının yapacağı yatırım da kalmadı. Zaten Sayın Bakan söylüyor pansuman bütçesidir, tedavi bütçesidir, alçı bütçesidir, yaraların sarılması bütçesidir. Gelen sene hiçbir yatırım yok. E, 12 ay nasıl dayanacak bizim yatırımcılarımız? Nasıl dayanacak inşaat sektöründe hem üretim yapan, hem inşaat işi yapan, aktif çalışan firmalarımız ne yapacak. Zordadır bu insanlar be arkadaşlar. O yüzdendir bizim eleştirimiz. Yoksa tabii ki bu ülkede yapılmayan, tabii ki bu ülkede bizim müteahhitlerimizin yapamadığı ve incelik isteyen, teknik isteyen, bilim isteyen, ilim isteyen projelerde de bizimkiler yapsın diye biz ısrar etmiyoruz. Veya Türkiye Cumhuriyetinin yaptığı yardımlara biz itiraz etmiyoruz. Yapacaktır, yapsın. Çünkü Kıbrıs Sorununun da, bu ülkedeki idari yönetimin de Türkiye Cumhuriyetiyle beraber götürüleceğini zaten 98’de aha yazdık Hükümet Programına, okudunuz, gördünüz. Biz onlar olmasın diye bir iddia etmiyoruz ama sizin de bahsettiğiniz gibi düzeyli ve karakterli ilişkiler hep bizim vereceğimiz ilişkiler değil. Bizden gidecek olan şekilde değil. Yani 5 milyar Dolar mevduat toplayacaksınız, 5 milyar Dolar, alacaklar parayı gidecekler ve bu parayı bu ekonomiye kazandıramayacağız. Dün de söyledim, gelin bu paranın bu ekonomiye kredi olarak bu piyasaya, serbest piyasaya yatırımlara kredi olarak nasıl dönebileceğini Türkiye ile konuşalım. Nasıl garantisini Türkiye bunun sağlayabilir bu büyük miktardaki finansı bu Bütçenin içerisine ve ekonominin içerisine atalım? Bunu konuşalım, itirazımız yoktur. Ama bu yıl 900 milyon, gelen sene 1 trilyon, öbür sene 2 trilyon da alsak ve tedbir de almazsak yine bir yere varmayacağız değerli arkadaşlar.

Ben, Mustafa Bey emirnamelerden bahsetti. Karpaz Emirnamesinden bahsetti. En çok parti olarak da, geçmişte de çevre ile ilgili, özellikle deniz sahilleriyle ilgili, turizmle ilgili hassasiyetimiz olan bir siyasetimiz vardır geçmişten. Ve bu konularda eylemlerimiz de vardır. Hatta geçmiş dönemde Ulusal Birlik Partisiyle de beraber özellikle bu İskele’ye alçak orman arazisinin verilmesinde ve belli yerlerde eylemlerimiz de olmuştu. Ancak ve ancak özellikle Karpaz, doğal park, eko turizmin,argo turizmin yapılabileceği ve başarılı olmuş bir bölgenin içerisinde eğer yarın emirnameleri kaldırıp da on katlı, sekiz katlı, yedi katlı otellere izin verirsiniz ve o bölgenin doğal yapısını bozarsanız veya apartman yapılmasına o doğal bölgenin içerisinde izin verilip, çünkü değerli arkadaşlar birinci basamak yapılmıştır. Elektriğin gitmesi birinci basamaktı. Birinci basamak gitmiştir esas sorun çözülmüştür. O elektrik gitmiştir buruna kadar. Artık bundan sonrası çok basittir. Artık bundan sonrası vicdana kalmıştır, vicdana. Çünkü biz o bölgede çok önceden arazi alıp yatırım yapmayı bekleyen, ve arazileri normal değerinden çok ucuza kapatıp da şu anda aslan gibi bekleyen insanlar ve yatırımcılar biliyoruz. Sakın ha o emirnameleri açarsınız ve bu kişilere menfaat çevrelerine menfaat sağlarsınız birinci bizi bulacaksınız karşınızda. Dokunmayın.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) -İpsaro’yu söyle, İpsaro’yu.

2464

Page 127: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Dokunmayın, dokunmayın. Doğal parkın içine izin vermeyin. Büyük proje yaptırtmayın orada bu ülkede olmayan güzellikler vardır, her yerinde olmayan güzellikler vardır, sahil vardır, deniz vardır, temizlik vardır. Artı oraya korkunç derece bir turist akını vardır. Turistlerin uğrak yeridir o yüzden değerli arkadaşlar ben bu emirnamelerin kaldırılıp buralarda inşaat yapılmasına, yatırım yapılmasına, yapılmasın demiyorum bakın arkadaşlar, yapılmasın demiyorum ama yapılacak şekli de vardır ve başarılıda olmuştur. Dünya kadar insan da otel ve turizm maksatlı o bölgelere gidiyor o yüzden yapacağımız yatırımları o yönlere doğru planlayınız. O yönlere doğru planlayınız ki yarın Bafra’daki gibi olmasın. Bafra tatil beldesini hatırlarsanız Sayın Akıncı döneminde ve Sayın Eroğlu döneminde turizme kazandırmak için o bölge projelendirilmişti. Ancak değerli arkadaşlar orada proje 5 bin yataklı, 4 bin yataklı büyük oteller değildi Sayın Başkan sanırım. İlk etapta daha küçük 80 yataklı, 50 yataklı pansiyon tarzı ve eko turizmin içerisinde olacağı daha çok da yerli yatırımcının faydalanabileceği bir projelerdi. Bizim siyasetimiz böyleydi o konuda. Ha daha sonra maalesef o projeler gitmiştir onun yerine 10, 12 büyük parsel bunların da gerçek yatırımcısı iki veya üç tane yatırımcı onların da şu anda yaptıkları yatırımın ne derece fizibilitesi olduğunu hep beraber görmekteyiz. Kumar turizminin üstünde yaşamaya çalışmaktadırlar ve oradaki ekoyu, düzeni de ekolojik hayatı da etkileyecek düzensizlikler mevcuttur. Özellikle o bölgenin arıtması çalışıyor mu Sayın Bakan?

TURİZM ÇEVRE VE KÜLTÜR BAKANI HAMZA ERSAN SANER (Yerinden) - Çalışıyor.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Gıdaları, artık gıdaları çalışıyor dersiniz giderim bulurum boruları denizin altında gider o denizin orta yerine atıklar sonra bozuşuruz. Sizi suçlamıyorum bakın 14 trilyon para alındı o işte adamlar dağa kaldırıldı o işte ama çalışıyor mu lütfen bize bilgi veriniz. Ha ben biliyorum ki denizin açık sahiline boru döşendi. Dalgıçlar geldi boru döşendi atık su oralar gidiyor lütfen o konuda sizden samimi bir denetim istiyorum. Arıtmanın çalışıp çalışılmadığı ile ilgili bize bilgi veriniz sizin Bakanlığınızın bütçesinde.

HAMZA ERSAN SANER (Yerinden) (Devamla) – Vereceğim sana.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – E vermezseniz biz alırız. Orada çalışan adamlarımız var, sorumlular var gider öğreniriz. Meraklı çoktur sizi gambazlasın ya zannetmeyin. O yüzden hiç merak etmeyin adam çok o konuda karalamaya gelince adam çok.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben kendimin ve partimin de bir kısım eleştirilerini Başbakanlıkla ilgili yaptık. Ama özellikle üniversiteler konusunda dikkatli olunmasını sizlere tavsiye ediyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkürler Mustafa Bey.

Buyurun Sayın Başbakan.

BAŞBAKAN DERVİŞ EROĞLU - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Sayın Eski Başbakan Ferdi Bey’in dün konuşması içerisinde espiri yollu bir cümlesi olmuştu da. “Yaseminciler Eroğlu’nu sever, Eroğlu’nun dostlarıdır” demişti. Dolayısıyla buna bir cevap vermek ihtiyacı hissettim. Yaseminciler derken tabii ki bu seçime katılan ekibi kastetmiştir veya Afrika Gazetesi ekibini kastetmiştir. Bu Meclis çatısı altında da değişik görüşlü arkadaşlar vardır ama birbirimizle arkadaşız. Benim yaseminci dedikleri kişiler

2465

Page 128: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

arasında iki dostum var. Biri Turgut Afşaroğlu. Son zamanlarda pek görüşemiyoruz. 1981’de TKP ile hükümet ortaklığı kurmak için UBP heyetindeydim. O zamandan tanışıyoruz. Zaman zaman güzel yazılar yazar, okumaya çalışırım. Diğeri Ülker Fahri. Ülker Fahri Bey benim çok uzun yıllardan beri dostumdur. CTP, aşırı CTP’liydi dostumdu, CTP İlçe Başkanıydı dostumdu, CTP milletvekili adayı oldu dostumdu. Hatta bu dostluğumu adaylığında istismar ettiler ve şu anda... Yani seçim kazanmaması için de şu anda Eroğlu’nun Başbakanlık konutuna giderseniz kendisini orda göreceksiniz. Seçimden sonra da UBP’ye geçecek gibilerden espriler yapılmış diye bilgime geldi. Ama neticede o gün, bugün dostumdur. Bir rahatsızlığı, bir kazası olmuştu, o kazadan sonra, trafik kazasından sonra o gün, bugün kardeş gibiyiz ama UBP’li değildir. Yani hiçbir zaman da UBP’li olmamıştır. Ferdi Bey de duysun, CTP’nin İlçe Başkanlığını da yapmıştı.

FERDİ SABİT SOYER (Mağusa) (Yerinden) – Nerden bahsediyorsun?

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – Yasemincilerden bahsediyorum. Dün söylediniz ya “yaseminciler sever” dediniz. Ona bir cevap vereyim, esprinize cevap.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Peki.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) - Espri şeklinde yaptınız tabii bunu da “Eroğlu’nu severler” dediğiniz için. Ben de doğrudur söylediğiniz, iki dostum var. Biri ile uzun zamandır görüşmedim ama diğeri ile zaman zaman görüşüyoruz. O dostluğumuz devam ediyor. Tabii Ulusal Birlik Partisi olarak elbette muhalifler bize laf söylerken, bizi eleştirirken bizim de muhalifler iktidarda olmasa da herhalde zaman zaman eleştirmemiz gerekecektir. Neticede demokratik kurallar içerisinde çalışıyoruz ve birbirimizi eleştireceğiz. Sadece muhalefette olanların hükümeti eleştirme hakkı var da hükümette olanların söz söylemeye hakkı yoktur gibi bir anlayış içerisinde herhalde olamayız.

Şimdi ben özellikle “sokaktaki adamı müdür yaptınız” sözlerim belki yanlış yazılmıştır, bilemiyorum ama benim kastettiğim şu: Birkaç defa daha açıkladım. Daha önceleri de konuştum. Bir daire içerisinde, yani bir bakanlık içerisinde çalışan kişiler müsteşar veya müdür olursa ve kıdemli de kıdemine de dikkat edilirse altta çalışanlar ona daha saygılı davranır, çünkü müdürün ve müsteşarın kendilerinden o bakanlıkla ilgili konularda daha bilgili olduğuna inanır ve saygılı bir tutum içerisinde birbirleri ile uyumlu bir çalışma düzeni içerisinde vatandaşın işlerini daha iyi yaparlar. O maksatla söyledim. Bunun dışında benim sizin müsteşar veya müdür yaptığınız kişileri suçlayacak veya aşağılayacak gibi bir düşüncem yok. Neticede devlet dairelerinde de bir laçkalık olmuştur. Ve hala devam ettiği gelen vatandaşlar tarafından şikayet ediliyor ve en fazla da Tapudan, Tapu Dairesinden şikayet edildiği için özellikle Personel Dairesi Müdürünü görevlendirdim. Tapuyu müdürden aşağıya kadar incelesin bize bir rapor hazırlasın, o rapor hazırlandıktan sonra da bu arkadaşları o çalışan arkadaşları çağırıp enine boyuna bu konuyu tartışalım. Çünkü üç ayda veya bir senede vatandaş eğer tapu alıyorsa o şikayetler sadece Tapu müdüründen veya Tapuda çalışanlardan değil, hükümetten de şikayet anlamı taşır. Bunun için işe Tapudan başladık 15 seneden beri tapu almadığını bahsedenler var. Müteahhitler var, inşaatı bitirmiştir müracaat etse hemen tapu verilecektir. Aradan 15-20 sene geçmiştir hala daha tapuları almayan ama o binanın, aldığın binanın veya villanın içinde oturan insanlar vardır. Bunların üzerinde daha süratle yürünmesi bir müteahhitlerin ihmalini engellemesi, ikincisi sade vatandaşın tapu konusundaki şikayetlerini ortadan kaldıracak kadar süratli hareket etmeleri. Bu konuda Personel Dairesi Müdürümüz çalışmasını, denetlemesini yapmış bize rapor verilmiştir. Bütçeden sonra bu konuyu da görüşeceğiz.

2466

Page 129: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Şimdi sağlıkta doktorların görevi saat 13.00’a kadardır demişim. Aslında biz geçmişte ful time çalışması içerisine girdik doğrusu başarılı olamadık. Çünkü koalisyon ortağımız sonunda bu davranışımızdan vazgeçmiştir. Ama ondan sonra gelen hükümetlerde sağlıkta ful time sağlayamamıştır veya düşünmemiştir. Sizin hükümetiniz zamanında yapılmış olduğunuz bir Sağlık Yasası vardır o da bizim muhalefetimize rağmen Meclisten geçen bir Yasadır. Hastane hekimlerinin saat 15.00’den sonra serbest kalması ve özel hasta görmeleri şeklinde. Bu Yasa hem eksikti hem de Anayasadaki eşitlik ilkesine de aykırı idi. Kamu Görevlileri Yasasına da tersti. Biz kurulu serbest bıraktık bir arkadaşımız olumlu oy verdi bu grubun diğer kalan üyeleri de buna ret oyu vermişti. Evet oyu veren de komisyon üyesi olduğu için.

Evet tabii ki eğitimde ful time yapmak mümkün olmadı. Siz de herhalde bunu düşündünüz ama yapamadınız. Biz de zaman zaman bunu gündeme getirmeye çalıştık ama maalesef başaramadık. Çünkü sendikalar bu gibi tavırlara şiddetle karşı durmaktadırlar. Bir okul da sizin zamanınızda bir deneme yapılmıştır. Ona karşı dahi sendikaların tavrı devam etmektedir. Ama sizin başlattığınız konuyu biz okulda devam ettiriyoruz. Ama bunu pilot bölge olarak seçilmiş olarak görüyoruz bunu genelleştirmeden bir yere bir fayda sağlaması mümkün değil. Biz öğretmenlerle geçmişte yapmış olduğumuz görüşmelerde, istişarelerde ve Meclisten geçirdiğimiz Öğretmenler Yasasında ilkokul öğretmenlerinin haftada bu kadar saat, lise, orta okul öğretmenlerinin ise bu kadar saat çalışacağına dair bir anlaşma yaptık. Bir Yasa Meclisten geçirdik ve bugün öğretmenler okullarda o Yasaya göre, o anlaşmaya göre öğretmenlik yapmaktadırlar. Ama bu konuda da doğrusu biraz fazla cömert davrandığımızı da söylemek isterim. Çünkü bir ara Kurucu Meclis döneminde bir eğitimle ilgili bir Yasa geçmişti. Şeflikler de icra edilmişti. Şefler altı saatten fazla ders vermiyor. Muavinler altı saatten fazla ders vermiyor. Bazı hocalar 15 saat, bazıları 18, bazıları da 5-6 saat veriyor. Dolaysıyla bu konuda da herhalde oturup görüşmekte yarar vardır. İşte bizim Meclise gönderdiğimiz daha doğrusu sizin Meclise gönderdiğiniz ve sonunda bizim Meclisten geçirme mecburiyetinde kaldığımız bir Yasa Tasarsısı Komite safhasında görüşülürken geri çekelim ve kamuda reformu görüşelim demiştiniz. E, herhalde o Yasa Tasarısıyla kamuda reform olacak değildi. Ama kamuda reform düşüncesinde samimiyseniz ve bizimle bu konuda işbirliği yapma düşüncesindeyseniz elbette ele alınması gereken bir çok yasalar vardır. Bu konuda oturur sizinle konuşuruz ve bundan da kaçınmayız.

Ekonomik Koordinasyon Kurulu kuruldu mu diye sordunuz. Ekonomik Koordinasyon Kurulu kurulmuştur. Başkan Sunat Atun’dur Ekonomi ve Enerji Bakanımız ve yedi bakanlığın müsteşarı, artı YAGA, artı Devlet Planlama Örgütü ve danışmanlar. Ve görüşülen konuya göre davet edilen özel kuruluşların temsilcileri. Bu, şu anda çalışıyor, çalışmalarını sürdürüyor. O bakımdan bu bilgiyi istediğiniz için vermiş oldum.

İnşaat sektörüyle ilgili biliyorsunuz Annan Planından sonra inşaat patlaması olmuştu. O devrede hakikaten gerek tapu harcı, gerekse KDV olarak büyük gelirler sağlanmıştır. Ama daha sonraları inşaat sektöründe bir durgunluk başlamıştır. Biz bu durgunluğun giderilebilmesi için iki bakanımızı özellikle görevlendirdik. Müteahhitler Birliğiyle zaman zaman toplantılar yaparak neler yapabiliriz şeklinde görüş alış verişinde istişarede bulunmuştur. Ve şöyle bir hareket edinmiştir. Reeskont kapsamına alınması, atıl kapasitenin canlandırılması için yapılması gereken, müteahhit borçlarının yapılandırılması, sektörde kalite kontrol konusu, taşınmaz mal vergi konularında çalışmalar yapıldı, tamamlandı. AB haricinde diğer ülkelerde de pazar arayışı, bu konuda da başta İran olmak üzere bazı ülkelerle çalışmalar yapılmaktadır. Hatta Müteahhitler Birliği biliyorsunuz son bir ara Rusya’dan da bazı gazetecileri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine getirmişlerdi sadece gezip görmeleri için bir değerlendirme, bilgi sahibi olabilmeleri için. O bakımdan biz Seçim Bildirgemize ve

2467

Page 130: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Hükümet Programımıza koymuş olduğumuz konular üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Özellikle bu Mustafa Bey’in de hassas olduğu emirnamelerle ilgili çalışmalarımızı son noktaya getiriyoruz. Bu konuda da ilgili bakan arkadaşlar başta İçişleri Bakanlığı ve Müdür, müsteşarlar olmak üzere Emlakçılar Birliğiyle, Müteahhitler Birliğiyle, Mimar, Mühendisler Odasıyla, İnşaat Mühendisleri Odasıyla çeşitli görüşmeler yapmışlar, çalışmalarını tamamlamışlar ve karar aşamasındadırlar.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Çevre var mı efendim?

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – Çevre, Turizm Bakanlığına bağlı, elbette çevre de.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Yani çevre de var.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – Elbette. Dolayısıyla biz bu emirnamelerle ilgili kararımızı bütçe bittikten sonra ilk bakanlar toplantısında görüşeceğiz. Ama sadece emirnamelerle ilgili değil, ayrıca şehircilikle ilgili özellikle arsa kullanım alanı ve bina yüksekliği konusunda da gerekli çalışmalar yapılmış, gerekli mutabakatlar sağlanmış, artık karar aşamasına gelmiştir.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Mağusa gibi mi yapıyoruz Lefkoşa’yı da?

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – Nasıl Mağusa gibi?

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – E, Mağusa’da biraz farklıdır arsalar.

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI İLKAY KÂMİL (Yerinden) – Mağusa Fasıl 96’dır.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – Fasıl 96, evet.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – İlgili olur öyle olursa.

İLKAY KÂMİL (Yerinden) (Devamla) – Öyle olmaz.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Niçin?

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – Neyse, yani onu açıklayacağız zaten. Halkın bilgisine getireceğiz onu. Şimdi bu Girne Amerikan Üniversitesi ile ilgili bir konuşmanız olmuştu. Sizin son Meclisten geçirdiğiniz bir Yasa vardı. Vakıf malları üzerindeki üniversitelerin de ipotek vererek kredi almaları. Zaten bana arkadaşların da verdiği bilgiye göre, bildiğime göre...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Doğu Akdeniz hep ipotektir.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – Evet. Vakıf malları üzerinde eğer vakıf malını kiralayan kişi kira süresi kadar bankaya veya herhangi bir yere ipotek verecekse o hakkı vardır, vardır. Yani eğer 20 yıllık kiralamışsa 20 yıllığına kiralar ve ipoteği veren kişi de 20 yıl için ipoteğinin geçerli olduğunu bilir. Ama siz bunu bir Yasa ile genelleştirdiniz. Ve şimdi eğer tabii Vakıflar İdaresi Anayasa Mahkemesine konuyu götürmüştür ve Anayasa

2468

Page 131: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Mahkemesi bu Yasaya şu anda sizin Meclisten geçirdiğiniz değil, daha önceki yasaya atıfta bulunarak bir karar alırsa zaten bizim davayı, Vakıfların davayı ileri götürmesine gerek yoktur. Biliyorsunuz Yakın Doğu Üniversitesi de bir kısım binaları vakıf arazisi üzerindedir. Mesela oradan vakıflara gelen bir mektup var bilgim kadarıyla ve mevcut şekliyle yani daha önce kendisine kiralarken mevcut karar Yasa ile ilgili kendilerinin işlerinin bir sıkıntısı olmadığını ifade etmişlerdir. Zaten bir üniversite eğer ipotek edecek malını, binayı vakıflar arazisi ile birlikte eğer 30 senede ödeyemeyecekse zaten o üniversite batmış demektir. Dolayısıyla kira süresi ne ise siz yasayı geçirmeden önce kira süresi ne ise o kadar yıl o malı arazisi ile birlikte ipotek verme hakkı vardır.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Sayın Başbakan orada bir başka uygulama var bunu bir inceleyin özel olarak.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – İncelettim de konuşuyorum yani.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Başka bir kararı var buna engeldir. Onun için diyorum bunu bir inceleyin.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – Ben Vakıflar İdaresinde incelettim bana verilen bilgiyi aktarıyorum size. Şimdi...

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Özür dilerim o yasak genel Vakıf İdaresi ile ilgili değildi. Yalnızca üniversite yapmak için vakıfların tahsis ettiği.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – Anlıyorum ama yani şu anda sizin Meclisten geçirdiğiniz Yasadan önce de ipotek verme hakkı vardı, kira süresi kadar yalnız.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Bir başka yasa çıktı Sayın Başbakan bunu engelledi. Bunu bir inceleyin.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – E vallahi şimdi Vakıflar İdaresi bana yanlış söylediyse yarın bir daha görüşürüz. Bana verilen bilgi bu kadar net.

Şimdi elbette biz hükümetlerin görevi yasa tasarıları hazırlayıp Meclise sunmaktır. Bizde bir prensip vardır Ulusal Birlik Partisi iktidarda olduğu sürelerde. Biz hazırladığımız yasa tasarılarını mutlaka Başsavcıya gönderir, görüşünü alır ve Meclise öyle göndeririz. Bu teknik Komitelerle ilgili çalışmalarda bizim sistemimizde vardır. Ama Mecliste bahsettiğiniz yasalar zaten sizin hükümette iken Meclis Komitelerine gönderdiğiniz yasalardır. Biz o yasaları geliştirip, tasarıları geliştirip ondan sonra Başsavcının görüşünü alma yönüne gittik ve Başsavcının uyumlu görüşü ile, olumlu görüşü ile Meclisten geçmiştir.

Ha YAGA çalışıyor mu diye sordunuz, YAGA çalışıyor. Şunu söyleyeyim siz hükümetten giderken YAGA’da hangi kadrolar iseydi aynı kişiler şu anda YAGA’da görev yapmaktadır. Sadece bir kişi özel işletmelerden gelen bir kişi istifa etmişti. Oraya da Ticaret Odasında tersanecilikle uğraşan bir arkadaş görevlendirilmiştir. Dolayısıyla YAGA sizin bıraktığınız gibidir. Yasasına da uygun ve hemen hemen hiç müdahale edilmeden de çalışmalarını sürdürmektedir. Bu Avrupa Birliği konusunda Sayın Başbakan bizi hep eleştirmeye çalışıyorsunuz. Şimdi Avrupa Birliği Müktesebatına uyum çalışmaları, kamu yönetimi reformu ve mali yardım programı hakkında diye bir programımız vardır. Avrupa Birliği birimimiz çalışmaktadır, aynı kadroda çalışmasına devam etmektedir ve bu uyum

2469

Page 132: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

yasalarıyla ilgili görevlendirdiğimiz bir de bakan arkadaşımız vardır, Hasan Taçoy. Dolayısıyla bu çalışmalar sizin biz hükümete geldiğimiz günden beri devam etmektedir. Zaman zaman Başbakanlıkta, zaman zaman Bayındırlık Bakanlığında, zaman zaman da yine Personel Dairemiz Müdürünün de katılımlarıyla bu çalışmalar devam etmektedir. Evet, dolayısıyla fazla detaya girmek istemiyorum.

Şimdi inşaat sektörüyle ilgili almış olduğumuz görüşler çeşitli kuruluşlardan buradadır. Fazla üzerine gitmeyeceğim. Yalnız bu işe alınan ve atılanlarla ilgili bir açıklık getirmek mecburiyetindeyim. Sayın Başkan siz 1600 kişiden 230 kişi kaldı dediniz açıkta. Bir kere mahkemeye 300 kişi müracaat etmişti. 300 kişi avukat parasını gözden çıkararak sendikaya yetki vermişti ve 300 kişinin 230 kişisidir işsiz kalan, diğerleri o 1600 dediği rakam büyük bir kısmı yine işsizdir. Bu da çok açık ve net ortadadır.

Şimdi Ankara’ya, bir Ankara gidişimiz var. 2003 Seçimlerinden sonra bir gece ansızın beni Büyükelçilikten aradılar. Dediler ki, saat 22.00 – 22.30 gece. Yarın Ankara’ya gitmeniz gerekiyor. Dedim niye? Başbakan ve Dışişleri Bakanı Türkiye’nin CTP ile DP’yi Ankara’ya davet etmiştir. Biz bunun hatalı bir davet olduğunu, ana muhalefetin de Ankara’ya davet edilmesi gerekir. Bu nedenle sizin de Ankara’ya gitmeniz gerekir dediler. Dedik hükümeti zaten kuracakları belli, bizi niye göndermek istiyorsunuz. Neyse gittik ve orada Sayın Talat Tayip Bey’e UBP 1000 kişi istihdam yaptı diye bizi şikayet etti. Şimdi yani normal mi? Kendilerine göre normal. Bence bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bizleri ilgilendiren bir konu ama tabii ki bunu söyleme hakkı da arkadaşlarda vardır.

Şimdi biz 1998 yılından, yani TKP ile başladığımız o ve Demokrat Partiyle bitirmiş olduğumuz o 5 yıl ortaklık döneminde şunu açıkça ifade edeyim ki, 4 buçuk yıl istihdam yapmadık. Niye? Hatta orada bir ekonomik paket de gündeme gelmişti ve Cumhuriyetçi Türk Partisi bizi çok ağır bir şekilde de eleştirmişti. İşte ekonominin düzelmesi, bütçenin daha da güçlü hale gelmesi için istihdam yapmamamız gerekirdi. Ama seçimlere son altı ay kala özellikle yine büyükelçiyle TC Yardım Heyetiyle görüşerek dedik biz de seçime gideceğiz. 4.5 yıl ve ekonominin canlanması için paketler uyguladık bu memlekette ve Ankara’dan mektup geldi istihdam yaptın istihdamları at diye bir görüş değil, çünkü TC Büyükelçiliğine ve TC Yardım Heyeti ile istişare ederek ve ortağımızla Sayın Serdar Denktaş’la anlaşarak istihdam yapma kararına vardık. İlgili bakanlıklardaki…

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Serdar Beyle dediniz?

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) - Serdar Denktaş’la beraber ortağımdı.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Anlaştınız yani?

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) - Evet. Anlaştık tabi ona da şaşıyorum zaten ben de. Sayın Serdar Denktaş’la birlikte oturduk ve bakanlıklardaki kadroları münhalları, bakanlıklardaki münhalları değerlendirdik. Onun bakanlıklarına daha az münhal kadro olduğu için Maliye Bakanı Mehmet Bayramı çağırdık ve Mehmet Bayram ekstra bizim bakanlıklardan o tarafa aktardı. Biz kendi arkadaşlarımızla o istihdamı yaptık. Demokrat Parti kendi ilçe başkanları arasında herhalde uyum sağlayamadı. Bilmem Mustafa Bey o zaman orada mıydı bak Mustafa Bey gülüyor doğru söylediğimi biliyor çünkü. İlçe başkanları kendi arasında anlaşamadığı için seçimden sonraya bıraktı. Vatandaşlık konusunda da Serdar Beyin ısrarı ile bu konuda karar aldık ve ben hatta şöyle bir uyarıda bulundum. Biz vatandaş yapsak da yani Bakanlar Kurulundan geçirsek de zaten ancak 200-300 kişisi yetiştirecek kimlik

2470

Page 133: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

kartını alsın. Ama neticede beraber aldığımız verdiğimiz ve uyguladığımız bir karar. Benim hayret ettiğim Ulusal Birlik Partililerinin de hayret ettiği sizin de hükümeti kurar kurmaz birlikte aldığımız kararın iptali yönünde Bakanlar Kurulundan karar alınmasına onay vermesi.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Seçim kampanyasında da söyledi Serdar Bey.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – E, çünkü seçim kampanyasını artık rakip bizi görüyordu, sizi görmüyordu rakip. Evet ve siz de bu hükümet döneminizde 5 bin 440, tekrar ediyorum 5 bin 540 istihdam yaptınız. Normal 4 bin 454’dür ve hizmet alımlarıyla 5 bin 540 oluyor. Yani 5 bin 370 olan rakam 5 bin 440 oluyor. 5 bin 540 oluyor. Evet, dolayısıyla rakamlar elimde vardır fazla vaktinizi almayım. Ben geçen gün Başbakanlığa geldiğimde bir çok eski arkadaşı bulamamıştım dedim de birilerinin canı sıkılmıştı. Biz hükümetten gittikten sonra Başbakanlığa alınan altı geçici memur, bir, 11 geçici işçi Lefkoşa Bölgesi bir geçici memur, beş geçici işçi, Gazimağusa bölgesi beş tane geçici memur, yedi tane geçici işçi. Güzelyurt bölgesi bir geçici memur, üç geçici işçi yani Başbakanlığa alındı ama bunlar değişik yerlerde çalışıyorlar. 2004 yılından sonra başka dairelere gönderilen memurlar Başbakanlıktan. Eren Ertürk, Halit Dağman, Ulaş Kıvılcım, Pembe Aydınöz, Veli Esendağlı, Sevinç Hannas, Günler Tansel, Ahmet İşcan, Erol Ordalı. 2004 yılından sonra başka dairelere gönderilen işçiler Ufuk Asilçağ, Birol Gürkan, Ali Karamustafa emekli oldu sonradan. Türker Terin, İbrahim Adam, Şaban Uyar, Turgut Çevirgen, İsmail Gökmen, Perhiz Miralay. Bunlar da biz hükümetten gittikten sonra diğer teferruata girmeyeceğim. Başbakanlıktan başka dairelere gönderilen arkadaşlar niye yaptınız diye soracak değilim.Ama bir arkadaş geçen gün sürgün sürgün dedi de, cevap verme ihtiyacını hissettim.

FERDİ SABİT SOYER (Gazimağusa) (Yerinden) – Tekrar bir açıklama yapacağım.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – Ben isimler...

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Kısa bir açıklama olacak.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – E, şimdi mecburum yani.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Bir şey demiyorum.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – Çünkü arkadaş, sizin partili bir arkadaş sanki biz insanları sürüyoruz şeklinde konuştu da.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Kısa bir şey söyleyeceğiz.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – Evet, uzun lafın kısası. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine elbette yabancı sermaye girmesi gerekmektedir. Ulusal Birlik Partisi özellikle üniversite olayında ve turizm olayında, yani serbestti. Hizmet sektörlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine sermaye gelmesi için çalışmalarını sürdürmektedir ve bu çalışmalarla, özellikle biliyorsunuz yatırımcı, yatırım sermaye ürkektir. Gideceği ülkede istikrar arar. İstikrarlı bir ülkede ancak yatırım olur ve yatırımcı gelir. Dolayısıyla biz istikrarlı bir şekilde hükümetimizi devam ettiriyoruz ve tabii ki bu bütçe çalışmalarından sonra yine taahhüt ettiğimiz seçim bildirimizde Hükümet Programımıza koyduğumuz hususlar vardır. Onları da yerine getirmeye çalışacağız.

2471

Page 134: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Sayın Çakıcı ille benim Başbakan olabilmem için bütçeyi denk hale getirmem gerekiyor. Şimdi devamlı bu denk bütçeden konuşulur ama bugün dünyada kaç tane ülke vardır ki bütçesi denktir. Belki Japonya, belki Çin. Dolayısıyla bütün ülkelerin bütçeleri açık verir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti ilk bugünkü hükümeti ilk defa zannederim hükümet kurarken denk bütçeden bahsetmişlerdi gayet iyi hatırlıyorum ama bugün Türkiye Cumhuriyeti Bütçesinin de açığı vardır, Güneyin bütçesinin açığı vardır, İngiltere’nin bütçe açığı vardır, bir çok ülkenin bütçe açığı vardır. Dolayısıyla keşke gelirlerimiz giderlerimizi karşılayacak durumda olsa denk bütçe değil, artı veren bir bütçeye sahip olabilsek ama Mustafa Bey konuşmasında söylemiştir. Gelirimiz ile giderimiz birbirine denk değil, denkleştiremedik. Gelen hiçbir hükümet denkleştiremedi. Çünkü ülkenin gelirleri belli. İnşallah ileride gelirler arttıkça denk bütçeleri de göreceğiz. Bu sene büyük bir ihtimalle 100 küsur milyon dolayında bir bütçe açığımız olacak. O açığı bazı tasarruflarla veya bazı ekstra gelirlerle kapatabiliriz ama gerçek olan şu ki, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin geliri ile gideri eşit değildir ve çok şükür Anavatan Türkiye bize yardımını yapıyor ama biliyorsunuz sizin ortaya koyacağınız projelere göre yardımlar geliyor. Bir de tabii ki bütçe açıklarınızı ortadan kaldırmak için. Bu sene 1 milyara yakın bir kaynak, 900 küsur milyon bir kaynak bütçeye verecektir. Bunun büyük bir kısmı da bütçe açığı için olacak biliyorsunuz. Dolayısıyla buna rağmen yine 100 milyon civarında, yani 100 trilyon civarında bir bütçe açığımız olacak.

Şimdi TC’den gelen yardımlar niye azaltılmadı diyorsunuz. Bu taraftan da eğer tasarruf tedbirleri alırsak sizi karşımızda buluyoruz. Tasarruf tedbiri almadan Türkiye’den isteyeceğiniz kaynak azalmaz bir. Kaynağın azaltılması için bazı başka vatandaşın cebine el atacak hareketler içerisine girmeniz lazım. O da sizlerin tepkisiyle karşılanır. Demek ki gelirimizi giderimizi denkleştirmeye çalışacağız. Yerel gelirleri artırmanın yollarını. Özellikle dıştan gelecek sermayeyi de artırmanın yollarını bularak gerçekleştirmek gerekmektedir. Uğraşlarımız bu yöndedir. Şimdi ihaleler Kıbrıs’ta olmalıdır laflarını hep duyuyoruz. Şunu söyleyeyim ben yıllardan beri şöyle görüyorum bütçelerde. Ankara mahreçli, Lefkoşa mahreçli yatırımlar. Ankara mahreçli yatırımların ihalesinin burada açılması için çok uğraştım. Ama olmadı, düşündüğümüz manada olmadı ama bakınız Türkiye ile yapılan anlaşmalar var. 2009 yılında Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti işbirliği ile gerçekleştirilmesi planlanan yatırımlar. Ankara kaynaklı olarak gösterilen projelerden TC kurumlarınca gerçekleştirecek olanların ihalesini ve istihtat ödemeleri Anakara’da yapılacak ve ihalelerde bu ödemelerde TC mevzuatı yeterli olacaktır. Bu tabii ki, geçmiş hükümetle yani altında Ferdi Beyle şeyin imzası vardır Cemil Çiçek’in imzası vardır. Bu anlaşmalara da giren konudur. Yani sizi sadece sizin ısrarlı talebinizle olmuyor. Karşı taraf bir karar verdiği zaman o karardan döndürmek de her zaman mümkün olmuyor. Dolayısıyla bir de ihale sonucu yol veya biran neyse ihaleye konan konu kalıyor ama bir de, bizim de sıkıntımız katma değerin daha fazla olması yönünde, o katma değer sıkıntısını yaşıyoruz. Şimdi Sonay Bey benim yaşımla uğraşmayı çok seviyor galiba.

AHMET ZENGİN (İskele) (Yerinden) – Yanlış biliyor yaşınızı.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) - Yaşımı yanlış biliyor bilerek ben onun aklından geçeni okurum. O bu yollarda, o bu yollara girdiğinde biz dönüyorduk artık onun için onun aklından geçeni okurum ama o onun ayıbı. Dolayısıyla o konuya fazla girecek değilim. Ama vaktinizi almamak için çünkü Dışişleri Bakanlığı var kısa kısa şey ediyorum. Elbette bizi dava ettiler bazı konularda basın toplantısında konuştuğumuz için, bir hellim ihracatı vardır. Belgeleriyle elimizdedir. Bio Kim Limitet Şirketi vardır belgeleriyle elimizdedir, onu söyleyeyim ve ben sahte, belge sahtelemesi olduğu için de Başsavcıya olayı aktardım. Ama

2472

Page 135: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

bir gün önce de galiba o bana dava açtı. Dolayısıyla bunu da mahkeme yoluyla elbette temizleyeceğiz. Bana gelen, üniversiteden gelen belge var. Yine Ankara’dan Elçilik vasıtasıyla göndermiş olduğunuz numunelerin de raporları elimizde vardır. Ama Çukurova Üniversitesinden gelen konu mahkemede olduğu için fazla üzerine gidecek değilim. Mahkemede görüşülecek bu konu. Ama benim söylediklerimin gerçek olduğu ortada.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Mahkeme temizlesin.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) - Benim. Mahkeme temizlesin. Şimdi seçim öncesi de elektrik, evlere elektrikler bağlanmıştı ya demiştik seçim öncesi bakınız bunu söylemeden geçemeyeceğim. Çünkü böyle bir açıklamada bulunduğum için ilk basın toplantısında mahkemeye verildim. Mahkemeye beni veriş nedenlerinden bir tanesi de bu olsa gerek diye düşündüm. Efendim!

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Hiç ilgisi yoktur.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – Şimdi mesela 834 bin TL ödenek yapılmıştır evlere elektrik bağlanması için. Güzelyurt Kaymakamlığını 5 adet konuta akım bağlanmıştır. 9 bin 722 lira, bağlanma tarihi 11-3-2009. Lefkoşa Kaymakamlığına 18 adet akım bağlanmıştır, 11-4-2009. İskele Kaymakamlığına 178 adet bizim bölgeye, en şanslı sizsiniz.

AHMET ZENGİN (İskele) (Yerinden) – Ama hangi ayda bağlandı?

BAŞKAN – Sayın Zengin lütfen müdahale etmeyin.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) - Bağlanma tarihi 15-4-2009. Gazi Mağusa Kaymakamlığına 86 adet 16-4-2009 tarihinde. Bazı yerlere de biz geldiğimizde 19 bin TL’lik bir çek vardı. Tabii ki seçim yasakları içerisinde olduğu için onu iptal ettik.

Evet, ben fazla gidecek değilim, Varyan Ahmet’e şu Mehmet’e. gidecek değilim ben ama unutmamak gerekir ki, bazı önergelerin Resmi Gazetede yayımlanmaması da adettendir. Evrakları var ama onlara girecek değilim tabii. Şimdi bizim zamanımızda, yani bugüne kadar 37 önerge Resmi Gazetede yayımlanmamıştır, 37 önerge. Geçmiş hükümet döneminde Sayın Talat’ın zamanında 71 adet önerge resmi gazetede yayınlanmamıştır. Sayın Ferdi Sabit’in zamanında 244 önerge...

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – 5 senede.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) – 5 senede. 244 önerge Resmi Gazetede yayınlanmamıştır. Tabii bunu özellikle çünkü sizin konuşmanızda da vurguladığınız konuydu. Bakanlar Kurulundan yayınlanmamış 37 önergeden zannederim bir 15-16 kişi bu 7 önerge içerisinde ve 17 önerge içerisinde vatandaş olmuştur. Onlarda yayınlanacaktır. Hükümete yeni geldiğimiz zamanlardı. Sekreterya geçmişten gelen alışkanlıkla belki açıklamamıştır ama o da açıklanacaktır tabii. Çünkü gizlin bir şeyimiz yok, olamaz da.

Evet, bir enteresan konu daha vardır. CDMA şebekesi iletişim hakkı diye bir karar bulmuştuk önümüzde. Bu da 14-1-2009 tarihinde ihaleye Consortium olarak teklif veren firma Ayza Net Riter Consortium’una kendilerinin temin edip kuracağı CDMA 2000 şebekesinin yap işlet devret modeline göre ve diğer firmayla aynı şartlar altında 10 yıl süreyle işletme hakkının verilmesi ve bu çerçevede gerekli sözleşmenin yapılması amacıyla

2473

Page 136: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanının yetkili kılınması şeklinde bir karar vardı. Bu kararı biz hükümete geldikten sonra bizim elimize geçince bunu Savcılığa sorduk. Böyle bir şey olur mu? Olamaz mı? Baş Savcıdan gelen karar üzerine de biz bunu, bu kararı iptal ettik. Dolayısıyla şu anda geçersizdir. Onu da ifade etmek istiyorum.

Elbette biz hükümete geldiğimiz, yani seçimden öncesi vermiş olduğumuz bazı sözlerin arkasında duruyoruz. Evet, araçların yol vergisi, route taks dedikleri vergiyi düşüreceğimizi söyledik. Peki düşündüğümüz manada düşürmedik, yüzde 25 oranında düşmüştür ama eski arabalarda yüzde 65 oranında düşmüştür. Koşu, yarış araçlarında da biliyorsunuz onlarda da route taks vardır. Onlarda da yüzde 65 düşürmüş olduk. Bu da bir gerçek ve bunun psikolojik etkisi ile o güne kadar roltaks çıkarmayanlar gidip çıkarmıştır. Onun için Maliye Bakanı bu konuda gelirlerimiz artmıştır, demiştir. Ama bu arada bize başka şikayetler de geliyor. Yani tenkit için söylemiyorum. Özellikle araba sahiplerinden bazı şikayetler geliyor. Yollara çok şey koydunuz kamera koydunuz. Bu kameralar bence trafik açısından önemli ama bu kameraları bazen unutuyoruz ve geçtiğimiz zaman da özellikle araç sahipleri ekmeğini araçtan kazanan kişiler biz ekmeğimizden de oluyoruz şeklinde şikayetler etmeye başlamışlardır. Bunu zannederim hep beraber değerlendirmemiz gerekir. Çünkü kaza olmaması düşüncesiyle yapılmıştır ama kazalar da hiç durmadı yani, ölümlü kazalar da maalesef hiç eksilmedi.

DERVİŞ EROĞLU (Devamla) - Efendim! Sayın Ferdi Sabit’in söylediği KDV ve stopajın peşin alınması doğrudur. Yanlıştır dediği doğrudur. Çünkü bu maliyetleri yükseltmektedir. Fakat bunu bir anda düşürmemiz de mümkün değildir. Stopajda bazı konularda indirimler yapılmıştır KDV’de bazı konularda indirimler yapılmıştır ama biranda hepsini sıfırlamak mümkün değildir o konuda da elbette ki ekonomik konularla ilgilenen arkadaşlarımız gerekli değerden çalışmayı yapacaklardır. Evet, ben fazla vaktinizi almamak için kısa kesiyorum. Çünkü bugün bütün gün arkadaşlar konuştu. Şeyin Çakıcı’nın Sayın Çakıcı’nın BRT’den çok şikayeti var. Şimdi doğrusu pek fazla takip edemiyoruz bu ara. Çünkü haber saatlerinde genellikle yine biz ya Başbakanlıkta ya bir yerde oluyoruz. Ama bana gelen bilgi muhalefette mensup milletvekilleri bizden daha çok çıkıyor, bir. Bizi BRT ekranlarında eleştiren bir çok sendikacı, sendika başkanları da yer alıyorlar. Dolayısıyla kendisi psikiyatrist psikolojik baskı altına alma düşüncesiyle BRT hakkında bu konuşmayı yaptığına inanıyorum. Çünkü BRT bugüne kadar çok net bir şekilde dengeli davranmıştır. Zaten BRT’de şu anda çalışanların da büyük bir kısmı geçmiş hükümetten kalan arkadaşlardır. Müdür pozisyon müdür muavini, haber müdürü, şu müdürü filan çoğu zaten geçmiş hükümet döneminden kalan arkadaşlardır. Ben tabii ki, yasalara aykırı Devlet mallarının satılışından bahsedecek değilim. Ama bu Cafer Gürcafer gemi hikayesi var. Onu da herhalde şey Turgay Bey herhalde işine gelirse anlatır. Ben o konuya girmek istemiyorum. Evet özetle kısaca cevap vermeye çalıştım. Özellikle kimseyi kırmamaya çalışarak veya aldığım notları da atlayarak cevap vermeye çalıştım. Çünkü bu Meclis çatısı altında daha çok birlikte olacağız. Daha çok gündem dışı konuşmalarla veya gündeme gelecek çeşitli yasalarla fikirlerimizi tartıştırma imkanı bulacağız. Ama Sayın Ferdi Sabit başta olmak üzere dört partinin kamuda reform önerileri ciddiyse o konuyu konuşmaya hazırız. Bir. İkincisi, Anayasa Değişikliği konusunda geçmişteki tavırlar devam edecekse Anayasa değişikliğine de varız. Gerek isterseniz 162’nci maddeden başlarız. İsterseniz bütün maddeleri geçmişte bıraktığımız yerden ele alır değerlendiririz ve bu arada da Meclis Tüzüğünün mutlaka görev alan arkadaşlar tarafından tamamlanıp Meclisten geçirilmesi de gerekmektedir. Bu Meclisin daha verimli çalışabilmesi için de şarttır diye düşünüyorum. Teşekkür eder saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Başbakan. Buyurun Ferdi Bey.

2474

Page 137: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

FERDİ SABİT SOYER (Lefkoşa) – Sayın Başkan; değerli milletvekilleri; öncelikle şunu söylemek isterim. Kısa bir iki konuya değineceğim.E, artık bir karara varmanız lazım kaç kişi istihdam ettiğimize dair. Ben kendi elimde bulunan tek tek bütün dairelere, bütün bu süre içerisindeki istihdam rakamlarından bahsetmeyeceğim. Abbas Sınay arkadaşımın yazılı sözlü sorusu üzerine sizin yolladığınız, sizin imzanızla buraya gelmiş olan...

BAŞBAKAN DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) – Bunlardan bilmedikleriniz.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Hayır, hepsi var Sayın Başbakan. Sizin elinizde dediğiniz rakamlar var ama elmalarla armutlar toplandığında bu konu çıkıyor meydana. Burada sizin verdiğiniz bu liste da üç bin 762 kişi memur istihdamı Amme Hizmeti marifeti ile. Daimi işçi istihdamı, geçici memur ve geçici işçi istihdamı kamuya 680. Öğretmen istihdamı, sözleşmeli personel istihdamı, polis istihdamı 711 kişi. Hemşire istihdamı, doktor istihdamı, özürlü personel istihdamı toplam; üç bin 762 kişidir sizin imzanızla.

ALİ ÇETİN AMCAOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Kamuya?

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Efendim... Kamuya. Yine kamuya verdiğiniz rakamın içerisinde yer alan bu rakamdaki toplam olarak diyorsunuz ki, dört bin 454 kişi istihdam ettiniz dediniz. Bu istihdam dediğiniz rakam bunun dışında 255 tane geçici öğretmen ilave olmaktadır bunun üstüne. Kusura bakmayın bir da Orman Dairesi gibi, Sıhhiye Dairesi gibi yıllardır mevsimlik işçi olarak çalışan ve bizim dönemimizde değil, her hükümet döneminde çalışan işçilerin mevsimlik istihdamı çerçevesinde oluşan rakam ilave oluyor bunun üstüne. Onun için diyorum elmalar ile armutlar karıştırılıyor. Ve buna bağlı olarak da aynı zamanda özürlü istihdamı ki yasa ile ekstra bu ilave oluyor bunun üstüne, yasal zorunluluk çerçevesinde oluşan özürlü istihdamıyla dört bin dört yüz elli dört rakamına geliyor. İşte budur istihdam.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Rakamı söyle.

AHMET ZENGİN (İskele) (Yerinden) – Dört bin.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – E Sayın Başkan, kamuya üç bin 972 kişi girdi. Üç bin 972 kişi. Geri kalan verdiğiniz rakam Orman Dairesi, Sıhhiye Dairesinde her yıl mevsimi geldiğinde istihdam edilen ve büyük ölçüde yıllardır bu işleri yapan insanlardır bunlar. Ve geçici öğretmen. E, şimdi kusura bakmayın bir hamile öğretmen oldu ve doğum iznine çıktı ve listeden sıra takip edilerek bir geçici öğretmen alındı, bunu istihdam yaptınız diye bu rakamın içine dahil ederseniz doğru söylemezsiniz. Doğru söylemezsin. İşte sizin imzanızla verilmiş ki bendeki rakamlar da aynıdır, cevap budur, pozisyon budur. Yani gerçeği budur artık. Bunun üstünde her gün işte ansızdan beş bin ansızdan yedi bin şu kadar bin. E, olacak gibi değil artık. İşte burada sizin imzanız ile olmuş tablo budur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Başbakanlıktan isimler de okudunuz nakil yapıldı. Bir kısmı yapıldı doğrudur. Sayın Talat, Başbakan olarak Başbakanlığa gittiğinde eğer bir personel kusura bakmayın Sayın Başbakan, sizin yüzünüze kapıyı vurursa ne yaparsınız siz? Siz ne yaparsınız? Gittiniz ve görevinizi devraldınız ve Başbakan olarak göreve girdiniz, sizin yüzünüze kapıyı vurursa ne yaparsınız?

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - Hepsi kapıyı vurdu?

2475

Page 138: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Bir saniye.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Ayıp etti.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Peki bir tanesi Başbakan Mehmet Ali Talat’ın bilgisayarına Haker yapmaya çalışırsa ne yaparsınız? Kusura bakmayın. Ben bir başka hadise söyleyeyim size.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Hayır, başkaları da var Sayın Başkan, detayı üstünde durmuyorum. Durmuyorum. Bakın bunu söylemek istemezdim ama beni mecbur ettiniz söyleyeceğim ki ben görevde değildim herhangi bir şekilde bu insanlar nakil olduğunda. Sizin Başbakanlığınızda çalışan iki kişinin 2003’de benim arabalarımın lastiklerini patlattığını bilir misiniz siz. Ben bilirim.

BAŞBAKAN DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) – Ben nereden bileyim?

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Ve bu insanların üstüne o 2003’ün öfkesi içerisinde yürümeye kalktığında insanlar onların önünde ben durdum ve bu insanlar gelip benden özür diledi ve ileriye götürmedim, ekmeklerinden olmasınlar diye. Kusura bakmayın. Ve bu insanlar, bu insanlar bu tarzda, bu pozisyondur. Ve ben tenkit edildim bu davranıştan ötürü. Ben tenkit edildim bu davranıştan ötürü, acıdığım için. Evet acıdığım için tenkit edildim, kusura bakmayın. Başka söylemek istemiyorum karşı karşıya kaldığım muameleyi. Kusura bakmayın ben Başbakan olduktan sonra bazı insanlardan karşı karşıya kaldığım muamelede elbette ona uygun bir nakil işi de olacaktır, hiç kusura bakmayın. Bunu da bu tarzda ifade etmek zorunda kaldığım için üzüldüm. Ama bir Başbakanın bilgisayarını hackerlemek ve bunu bir organizasyonla yapmaya çalışmak korkunçtur. Bir Başbakanın yüzüne kapı vurmak da korkunçtur. Ona göre gerekli idare gerekli tedbiri aldı. Daha ileriye götürmedi. Daha ileriye de götürmedi. Doğru mu yaptı? Doğru yaptı. Ama bunu şimdi geldiniz de Başbakanlıktan adam sürdünüz gibi bir yaklaşımla almak doğru değildir. Ben tüm Başbakanlık personeli ile müthiş uygar bir ilişki içinde çalıştım, müthiş uygar bir ilişki. Politik görüşleriymiş, tutumlarıymış, davranışlarıymış, benim için hiç önemli değildi, benim için önemli olan iş yapmaktır Ve onların toplamı ile çalıştım. Hiç kimse bu noktada herhangi bir şikayette bulunamaz. Ama bazı davranışlar kimse kusura bakmasın bu kişiye ben söyledim. CTP Başbakanlığa geldi. Sen kendin artık Başbakanlıktan ayrılmayı istemen lazımdır. Benim arabamın lastiklerini patlatacaksın sen? Gereken bu noktada soğukkanlı olmasak biz karşı karşıya kaldığımız bu hadiseler nedeni ile doğan provokasyonların önüne geçemezsin. Hele ona söylediğim bir söz vardı. Sen bu memleketin Başbakanlığında çalışın, Başbakanlığında. Başbakanlıkta çalışmanın okkası, dirhemi, ağırlığı olması lazımdır. Diğer bütün bakanlıklar da önemlidir. Ama Başbakanlıkta çalışmanın, görev ifa etmenin okkası, dirhemi olmalıdır ve bu çok önemli bir noktadır. Bunu vurgulamak istedim. Ve son olarak da şunu söylemek isterim. Hukukta en önemli unsur masumiyet karinesi denen bir kavram vardır. Masumiyet karinesi. İnsanlar yargılanmadan sosyal çevreleri ile ve kendileri ile birlikte mahkum edilemez, kanaat yaratılamaz haklarında...

MALİYE BAKANI ERSİN TATAR (Yerinden) – Harman’ı söyle sen bana Harman’ı...

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Ben herkese söylerim bunu. Benim Harman’ım yoktur.

2476

Page 139: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ERSİN TATAR (Yerinden) (Devamla) - Ya den ....

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Bak, benim Harmanın yoktur sen kendi .....

BAŞKAN – Müdahale etmeyin lütfen...

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Sayın Ersin Tatar iğne sana battığında bağıracaksan da sen başkalarına batırdığında iğneyi kahkaha atacaksan bu memlekette çoğuna iğne batacak. Bak söylerim sana. Sana battığında bir iğne ki haksızdır söylenen o başka bir mevzuu, ama sana battığında sen bulunmaz Hint kumaşı bar bar bağıracaksın, ama sen istediğine istediğin gibi iğne batıracaksın. Öyle o kadar kolay değildir bu işler. Onun için sana bir şey yapılmasını istemiyorsan, sen başkasına aynisini yapmayacaksın. Bu lakırdıyı hiç unutma. Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi sen başkasına yapmayacaksın. Neler yaptığını?....

AHMET ZENGİN (İskele) (Yerinden) – Bir şey mi biliyor? ....

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Nasıl bir şey biliyor?

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Hayır ben onu demiyorum. Ben güzel, çirkin demiyorum. Ama sen meşveretleşeceksin bir kısım basın organları ile ....

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - Yani yaptı yani?

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Kim?

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - Ersin bey.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) – Evet, diyorum.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - Ne yaptı?

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) –Ne yaptığını sen bilin. Sen kes, konuşma, müdahale etme. Ve bu çerçevedeki pozisyonu bu tarzda şekillendirme. Ne yapıldığını biliyoruz bu memlekette. Hangi gazetenin, hangi manşeti kimden aldığı bilgi ile serdettiğini biliyoruz. Bu kadar açıktır, net. Onun için sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkalarına yapma. O ve şikayet etme ondan sonra başkaları da sana bunun aynısını yaptığında hiç. Senin verdiğin bilgilerle bir kısım insanlara neler yapıldığını herkes biliyor bu memlekette. Herkes biliyor. Yağma Hasan’ın böreğidir bu memlekette da bir gazeteci girecek da bilmem ne bakanlığından bir evrak alacak da efendim bu evrağı yayınlayacak. Kimin verdiği ne yapıldığı nerde yemek yendiği dahi bu memleket küçüktür Sayın Ersin Tatar. Kiminle nerde yemek yediğin ve ertesi gün ne manşet çıktığını ben bilirim.

MALİYE BAKANI ERSİN TATAR (Yerinden) – Yemek yiyenler düşünsün.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Ben bilirim Ersin Bey kiminle nerde yemek yediğini da ve ertesi gün nerde manşet çıktığını da. Ya insanlar gelir iki dakikada bunu telefon ile bildirir herkese.

ERSİN TATAR (Yerinden) (Devamla) - Bizim gizli bir şeyimiz yok Sayın Ferdi.

2477

Page 140: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

BAŞKAN – Müdahale etmeyelim.

FERDİ SABİT SOYER (Devamla) - Onun için Sayın Bakan, sana söylüyorum özet olarak söylüyorum, sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkalarına yapma. Çünkü çok gelecek başına böyle yaparsan. Ben tasvip etmiyorum, o başka bir şey, o çok başka bir şey. Ama bu metodu bileceksin, bu metodu değerlendireceksin ona göre hareket etmek mecburiyetindesin. Onun için bunun üstünde durmak istedim ve bunu vurgulamak istedim.

Son olarak şunu söyleyeyim, Sayın Başbakanın ifade ettiği konu oldukça önemli bir konudur, kamunun reforma tabii tutulması için yapılan çalışmaları ilerletmeye varım. Varız. Bunun için gerekli konsensüsü bu memlekette sağlamak idareye düşer. Ben böyle bir şansa sahip olmadım. Tümünüze bilgi verdim, herkes dinledi bir yere koydu bunu ondan sonra cevap bile vermedi bize. Ama ben buna hazırım, Anayasanın değişikliği ile ilgili çalışmayı Meclis Başkanımız burada Komite kuruldu İçtüzük ve Anayasa ile ilgili çalışmayı ilerletmeye biz aduyuk. Kesin aduyuk. Anayasa ile da ve diğer noktalarla bunlara hazırız. Ama kamu reformu ile ilgili yapılan çalışma vardır, bu çalışmayı bu tarzda ilerletmekte biz hazırız. Bunun için gerekli çalışmalar yapılsın, ilgili birimler siyasi partileri bilgilendirsin, sivil toplum örgütlerini bilgilendirsin ve bu kamu ile ilgili reformu yeniden yapılandırmayı yapalım çünkü buna ihtiyacımız var. Geçen defa da söyledim. Avrupa Birliği olgusunda ne olursa olsun çözüm olsun, çözüm olursa biz aşmaza düşeceğiz. Şimdiden hazırlanmamız lazım. Çözüm gecikirse ya da olmazsa kamunun yeniden yapılandırılmasını o günden daha fazla savunmamız lazımdır. Çünkü bu Yirmi birinci Yüzyıla başka türlü ayak uyduramayacağız. Buna ihtiyacımız var, buna biz hazırız. Bunu söylemek istedim. Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ferdi.

Sayın milletvekilleri; Başbakanlık Bütçesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi bu Bütçeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler?... Etmeyenler?... Çekimser?... Oyçokluğuyla kabul edilmiştir.

Şimdi Kurumsal 04; Dışişleri Bakanlığı Bütçesinin görüşülmesine geçiyoruz. Dışişleri Bakanlığı Bütçesinin ödeneklerini okuyunuz lütfen.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer, Başkanlık Kürsüsünü Sayın Ahmet Eti’ye devreder)

KATİP – Kurumsal I. Düzey 04; Dışişleri Bakanlığı Bütçesi.

II Düzey 01: Yönetim Hizmetleri. 01: Personel Giderleri (TL): 4 Milyon 200 Bin 312. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 198 Bin 333. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 3 Milyon 701 Bin 320. 05 Cari Transferler (TL) : 350 Bin. 06 Sermaye Giderleri (TL) :300 Bin. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 8 Milyon 749 Bin 965. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

02: Tanıtma Dairesi. 01: Personel Giderleri (TL): 1 milyon 686 Bin 695. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 54 Bin 461. 03 Mal ve Hizmet Alımı Giderleri (TL) : 64 Bin 175. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme: Yok. II. Düzey Toplamı: 1 Milyon 805 Bin 331. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

2478

Page 141: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

03: Enformasyon Dairesi 01: Personel Giderleri (TL): 1 Milyon 205 Bin 668. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 33 Bin 53. 03 Mal ve Hizmet Alımı Giderleri (TL) : 143 Bin 675. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme: Yok. II. Düzey Toplamı: 1 Milyon 382 Bin 396. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı Bütçesi üzerinde söz isteyen var mı?

II. Düzey 04; Dışişleri Dairesi. 01 Personel Giderleri: 4 milyon 644 bin 440. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: 41 bin 650. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 98 bin 400. 05 Cari Transferler: Yok. 06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok II.Düzey Toplamı: 4 milyon 784 bin 490.

II. Düzey 05; Ankara Büyükelçiliği. 01 Personel Giderleri: 975 bin 645. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: 83 bin 615. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 292 bin 670. 05 Cari Transferler: Yok. 06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok. II.Düzey Toplamı: 1 milyon 351 bin 930.

II: Düzey 06; Londra Temsilciliği. 01 Personel Giderleri: 833 bin 908. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: 45 bin 517. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 926 bin 174. 05 Cari Transferler: 2 bin 600. 06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok. II.Düzey Toplamı: 1 milyon 808 bin 199

II: Düzey 07; New-York Temsilciliği. 01 Personel Giderleri: 411 bin 466. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: 17 bin 9. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 218 bin 185. 05 Cari Transferler: Yok. 06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok. II. Düzey Toplamı: 646 bin 660.

II: Düzey 08; Brüksel Temsilciliği. 01 Personel Giderleri: 505 bin 184. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: 46 bin 942. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 387 bin 537. 05 Cari Transferler: Yok. 06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok. II.Düzey Toplamı: 939 bin 663.

II: Düzey 09; İstanbul Başkonsolosluğu. 01 Personel Giderleri: 763 bin 148. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: 97 bin 752. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 222 bin 620. 05 Cari Transferler: Yok. 06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok. II.Düzey Toplamı: 1 milyon 83 bin 520.

II: Düzey 010; Mersin Başkonsolosluğu. 01 Personel Giderleri: 316 bin 433. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: 35 bin 365. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 66 bin 930. 05 Cari Transferler: Yok. 06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok. II.Düzey Toplamı: 418 bin 728.

II: Düzey 11; Washington Temsilciliği. 01 Personel Giderleri: 459 bin 558. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: 22 bin 128. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 290 bin 219. 05 Cari Transferler: Yok. 06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok. II.Düzey Toplamı: 771 bin 905.

2479

Page 142: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

II: Düzey 12; İslamabad Temsilciliği. 01 Personel Giderleri: 104 bin 589. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: 6 bin 310. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 174 bin 850. 05 Cari Transferler: Yok.06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok. II.Düzey Toplamı: 285 bin 749.

II: Düzey 13; İzmir Konsolosluğu. 01 Personel Giderleri: 182 bin 391. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: 19 bin 529. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 145 bin 20. 05 Cari Transferler: Yok. 06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok. II.Düzey Toplamı: 346 bin 940.

II: Düzey 14; Abu-Dhabi Temsilciliği. 01 Personel Giderleri: 118 bin 531. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: 7 bin 354. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 140 bin 772. 05 Cari Transferler: Yok. 06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok. II.Düzey Toplamı: 266 bin 657.

II: Düzey 15; Bakü Temsilciliği. 01 Personel Giderleri: 121 bin 323. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: 5 bin 167. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 248 bin 502. 05 Cari Transferler: Yok. 06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok. II.Düzey Toplamı: 374 bin 992.

II: Düzey 16; Cenevre Temsilciliği. 01 Personel Giderleri: 277 bin 324. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: Yok. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 366 milyon 617 bin 260. 05 Cari Transferler: Yok. 06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok. II.Düzey Toplamı: 643 bin 941.

II: Düzey 17; Doha Temsilciliği. 01 Personel Giderleri: 114 bin 290. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri: 6 bin 728. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri: 403 bin 897. 05 Cari Transferler: Yok. 06 Sermaye Giderleri: Yok. 07 Sermaye Transferleri: Yok. 08 Borç Verme: Yok. II.Düzey Toplamı: 524 bin 915.

II Düzey 18: Roma Temsilciliği. 01: Personel Giderleri (TL): 106 Bin 564. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 8 Bin 808 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 305 Bin 96. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) :Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 420 Bin 468. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

19: Kuveyt Temsilciliği. 01: Personel Giderleri (TL): 85 Bin 248. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 6 Bin 728. 03 Mal ve Hizmet Alımı Giderleri (TL) : 407 Bin 654. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme: Yok. II. Düzey Toplamı: 499 Bin 630. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

20: Tel-Aviv Temsilciliği 01: Personel Giderleri (TL): 93 Bin 63. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 6 Bin 728. 03 Mal ve Hizmet Alımı Giderleri (TL) : 368 Bin 120. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme: Yok. II. Düzey Toplamı: 467 Bin 911. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

21: Muskat Temsilciliği 01: Personel Giderleri (TL): 93 Bin 63. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 6 Bin 728. 03 Mal ve Hizmet Alımı Giderleri (TL) :

2480

Page 143: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

259 Bin 839. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme: Yok. II. Düzey Toplamı: 359 Bin 630. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

22: Bahreyn Temsilciliği 01: Personel Giderleri (TL): 64 Bin 73. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : Yok. 03 Mal ve Hizmet Alımı Giderleri (TL) : 53 Bin 946. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme: Yok. II. Düzey Toplamı: 118 Bin 19. Kurumsal Toplamı (TL) : 28 Milyon 51 Bin 639.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Dışişleri Bakanlığı Bütçesinde söz isteyenler?

Buyurun Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Mağusa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle tabii maalesef programın yapımından sabahleyin milletvekillerimizin daha keyifli daha motive olmuş şekilde olmasından dolayı Başbakanlık Bütçesi yaklaşık on saat sürmüştür. On buçuk, sekiz buçuk, on saat. Sayın Dışişleri Bakanı tabii bu bakımdan şanslı, çünkü kimse kalmadı ve bir yorgunluk var. Ben Başbakanlık Bütçesinde söz almayayım dedim Mustafa Bey aldı onun için, biraz daha dinlenmiş dinamik kalayım. Şimdi bana gelen bir bilgi var, BRT çok beni ekranına almaz ama nerden bulduysa burada hafif gözüm kapandığında ekrana koymuş ve göstermiş televizyonlarda. Demek ki bundan sonra BRT’ye çıkmak için gözlerimi kapatmam gerekiyor.

DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) – Herkesin başına gelir.

BAŞKAN – O da bir taktiktir.

TURGAY AVCI (Devamla) - Evet Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün birlikte paylaşacağımız Dışişleri Bakanlığı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için bir o kadar daha önemli olan bir bakanlık. Çünkü önümüzde iki süreç var, hep de böyle olmuştur. Kırk yıla aşkın bir süredir ya çözüm, çözüm olursa Kıbrıs Türkünün Kıbrıs Rumları ile eşit hakları ve 2004’de kabul edilmeyen planda da yaklaşık 30-40 Kıbrıslı Türk diplomata ihtiyaç olacaktı. Bu şu demektir. Çok iyi yetişmiş eğitimi ile, tecrübesi ile, lisanı ile meslek memurlarına ihtiyacımız vardır. Şu andaki Dışişleri Bakanlığının kadroları yeterli mi? Çok değerli arkadaşlarımız vardır, çok tecrübeli arkadaşlarımız vardır ama yeterli değildir. Ben tekrar söylüyorum, kadro sayısı açısından yeterli değildir. Çözüm olmadığı takdirde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devam edecek, daha fazla ikili ilişkilerle dünyaya açılacak, daha fazla temsilcilik açacağız,daha fazla yurt dışında lobi çalışmaları ve Kıbrıs Türkünün ticareti, turizmi, eğitimi, yüksek öğrenimi açılımı, tanıtımı ile uğraşacağım. Bu da Dışişleri Bakanlığına düşecektir. Demek ki iki şekilde de çok güçlü bir Dışişleri Bakanlığına ihtiyaç vardır. Önce bunu ortaya koyalım. Bütçe olarak yeterli mi? kesinlikle yetersizdir, yetersizdir. Mevcut bütçe yurt dışı ziyaretleri, yurt dışı tanıtımları, yurt dışından gelecek olan konukların ağırlanması için düşündüğümüz en azından benim hayal ettiğim kapasiteye karşılık veremedi. Onun için herhalde tekrar ihtiyaç duyulduğunda Ankara’dan ek bir destek alınma yoluna da gidilecektir. Biz çünkü bu yola başvurmuştuk. Aksi halde yurt dışı ziyaretleri, yurt dışından gelen konuklar, bütün bunların ağırlanması, bu çalışmaların yürütülmesi imkansızdır. Sayın Başbakan biraz önce bir çok konuya değindi tabii bir önceki Sayın Başbakanın konuşmalarına cevap verdi ama yine bu istihdam konuları gündeme geldi. Ben Çalışma Bakanından şunu istemiştim. Ne olur lütfen artık bu Kürsüden yıllar itibarı ile, Bakanlıklar itibarı ile kadrolanan

2481

Page 144: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

geçici memur, geçici işçi, işçi, öğretmen, polis bu kadroların istihdam şekilleri rakamları ile verilsin artık, konulsun. Yani her hükümet bir önceki ya da bir sonraki hükümete sen 6 bin aldın, ben 1600 aldıydım, ben 1600 attıydım sen 300 attıydın. İnanın ki vatandaş da usandı bunlardan kafası karıştı. O bakımdan kısa geçiyorum, bir önceki konuşmaydı diye de Sayın Başbakan Eroğlu’nun kamu reformu ile ilgili çalışmaya var mısınız? diye bir sorusu oldu doğal olarak muhalefet partilerine. Zaten biz bunu her zaman kabul ettik, çağrı yaptık. Bu ülkenin bu sorunlarının altından kalkabilmesi için toplumsal birliktelik yüzde yüz konsensüs olmasa dahi bir çok konuda uzlaşı sağlanabilir. O bakımdan ÖRP olarak biz bu kamu reformu çalışmalarına da buradan tam destek vereceğimizi, bu çalışmalara katılacağımızı buradan söylemek istiyorum. Evet, Sayın Bakan veya Bakanlığın bizlere dün dağıtmış olduğu Nisan – Aralık 2009 dönemi yaklaşık sekiz aylık bir dönemin faaliyetlerine ilişkin rapor dağıtıldı, teşekkür ediyoruz. Burada Sayın Bakanın yapmış olduğu ziyaretler ve atanır atanmaz da Sayın Türkiye Dışişleri Bakanı yeni Dışişleri Bakanı kendisi de yeni atanmıştı. Kıbrıs’a yaptığı ziyaret 20-21-22 Mayıs’ta Ankara’ya yapılan ziyaret Sayın Bakanın, 23-25 Mayıs’ta Suriye’nin başkenti Şam’da İKÖ Dışişleri Bakanları toplantısına katılımı, 17-27 Eylül’de Londra’ya yapılan bir ziyaret ve Dostluk Grubunun davetlisi olarak Londra’ya yapılması planlanan bir davet ama maalesef uçak rötarından dolayı yapılamayışı vardır burada. Yine 29-31 Ekim Sayın Cumhurbaşkanı ile Ankara, 30 Kasım – 1 Aralık Sayın Cumhurbaşkanı ile Ankara. Sayfa üçe geldiğimde yeni açılan temsilcilikler. Şimdi burada Bakanlığımızın yeniden yapılanması ve yurt dışında yeni temsilcilikler açma projesi çerçevesinde yapılan girişimler neticesinde deniyor. Yani bu sekiz aylık dönemde. Çünkü faaliyet raporu bu sekiz aylıktır. Şimdi bunu kim hazırladıysa Roma Temsilciliği, Doha Temsilciliği, Tel Aviv Temsilciliği, Muskat Temsilciliği, Katar Temsilciliği ve Kuveyt Temsilciliklerimiz açılmıştır deniyor. Şimdi burayı okuduğum zaman sekiz aylık faaliyet raporunda bu temsilcilikler açıldı diye yazılması tamam değildir. E değildir. Bu temsilciliklerin açılması, imzalanması, medyada görüntülü Roma’nın açılması. Ha bir vurgu daha yapayım, Doha ve Katar Temsilcilikleri dendi. E kusura bakmayın ama Doha Katar’ın başkentidir. İki ayrı temsilcilik de değildir. O zaman Roma temsilciliğini hatırlayacaksınız görüntülü açtık, çok eleştiri aldık. Katar Temsilciğini görüntülü açtık, çok eleştiri aldık. Tel Aviv Temsilciğini açtık, İsmet Beyi göndermiştik. Umman Temsilciliğini açtık, bir arkadaşımızı görevlendirdik. Ve Kuveyt Temsilciliği açıldı, yani kabul edildi, görevlendirmeyi de yaptık. Maalesef zannedersem teknik bir sorun vardı maaşlar, falanlar konusunda. Ve gidişi gecikti. Bahreyn Temsilciliğimiz, müdür temsilci seviyesinde atama yapılmış olup, Temsilcimiz açılış çalışmalarını başlatmak üzere önümüzdeki haftalarda gidecektir. Bahreyn temsilciliğinin de açılma protokolü dönemimizde imzalanmıştı. Yani şu işleneydi burada hiç olmazsa, bir birimize artılarımızı vermenin, teşekkür etmenin hiçbir sakıncası yoktur arkadaşlar. Bu temsilcilikler bir önceki Dışişleri Bakanı ama ayni Bakanlığın kadroları ile açılmıştır. Evet, bununla başlamam gerekiyordu. Çünkü bu sekiz aylık dönemde en azından benim bilgime geldiği kadarı ile yeni bir temsilcilik açılmadı. Şam, Strazburg, Stokholm, Melbourne, Kuala Lumpur ve Cidde’de girişimler var, doğrudur. Bazıları bizden önce başlamıştı, söylüyorum. Mesela Strazburg benden önceki dönemde başlamıştı. Kuala Lumpur öyle. Cidde, Şam gibi temsilcilik çalışmaları dönemimizde başladı, devam ediyor. İnşallah, bakın tam desteğimiz vardır. En kısa sürede açılışları yapılır. Her açılan temsilcilik adı ne olursa olsun. Çünkü çok eleştirildik “Kültür turizm Temsilciliğidir, bakkaliyedir, dükkandır” diye. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne çakılan bir çividir. Söylüyorum. Ve buradaki raporda “Temsilciliklerin kısıtlı imkanlarına rağmen” çok doğru, çok doğru. Tekrar söylüyorum, bütün bu imkanlara rağmen kısıtlı çok özverili bir çalışma vardır. çalışanlarımız. Meslek memurlarımız, müdürlerimiz tarafından. Yani şimdi sahanın bu tarafına geçtim diye “Çalışmıyor, tamam değildir” bu bizde yok arkadaşlar, yok. Dışişleri Bakanlığı mensupları disiplinli, eğitimleri ile, tecrübeleri ile samimi söylüyorum. Yüzde 100 performans gösteren arkadaşlardır. Çünkü geçen yıl bu

2482

Page 145: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Kürsüden ben Dışişleri Bakanlığını tanıtırken Ulusal Birlik Partili bir milletvekili arkadaş İstanbul Başkonsolos’umuzu yerden yere vurmuştu. 20 yıllık tecrübesi olan Ayda Hanımı yerden yere vurmuştu. Ve ben demiştim “Lütfen sakın ola, bu tecrübeli meslek memurlarımızı, fedakar meslek memurlarımıza laf söyletmeyelim.” Kolay değildir. Söküleceksiniz, ailenizi bırakacaksınız, bazen eşinizi burada bırakacaksınız yurt dışında görev yapacaksınız. Fedakarlık istiyor. Onun için bugün hiçbir ifademde, meslek memurlarımıza Dışişleri Bakanları çalışanlarımızın performansları ile negatif bir yorum yapmam, yapmamam gerekir. Temsilciliklerin kısıtlı imkanlara rağmen özveri ile çalışmalarını sürdürmektedir. Doğru. Bulundukları merkezlerde Kıbrıs Konusunda Kıbrıs Türk Tarafının görüş ve pozisyonunu savunan ve anlatan faaliyetler yanında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıtıcı girişimlerde bulunmakta, bu çerçevede gerek bulundukları merkez, devlet görevlileri gerekse basın-yayın kuruluşları, Sivil Toplum Örgütleri ve uluslararası kurum ve kuruluş temsilcileri ile temasları sağlamlaştırmak, çeşitlendirmek, amaçlı olarak yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Yüzde 100 mükemmel bir tanım. Ama işte üzüldüğüm şu. Geçen yıl temsilciliklerimize ama şunu söyleyeyim, Sayın Bakan Sayın Özgürgün, hakkını teslim etmem gerekiyor hiçbir zaman yeni temsilciliklerimizle ilgili, açılan temsilciliklerle ilgili muhalefet milletvekili iken de negatif bir görüş ortaya koymadı. Diğer arkadaşlar yapmıştır. Niye bu temsilcilikler açıyor, ne gereği var diye çok eleştiri almıştık. Bu tanım doğru. Ha eksiklik var mı temsilciliklerimizin bazılarında? Var, var. Ama Londra Temsilciliği 30-40 yıllıktır. New York, Washington, bunlar en eski yerler. Açılan Katar’dır, Kuveyt’dir, Bahreyn açılacak. Bunlar daha yeni. Oturacak, altyapıları geliştirilecek, kadroları takviye edilecek, araçları tedarik edilecek, bunlar da güçlendirilecektir.

Yine bir ifadede şu kullanılıyor sayfa 4’te. Temsilciliklerimizin faaliyetlerini daha etkin bir şekilde sürdürebilmek için, kadroların artırılması, lojistik ihtiyaçlarının karşılanması önem arz etmektedir. Özgürlük ve Reform Partisi olarak, buraya kadro artırımı, meslek memurlarının sayısının artırımı için gelecek olan her yasa tasarısına destek vereceğiz. Benim dönemimde getirdiğim 20 meslek memurunun kadro ihtiyacı yasa tasarısına, bugünkü Hükümetin hepsi ret oyu vermişti zamanında. Dışişleri Bakanlığının ihtiyacı var diye feryat ediyorduk. Var. Ve biz ÖRP olarak bu Kürsüden şunu söyledik tam sekiz aydır, biz eski muhalefet anlayışını sürdürmeyeceğiz. Kadro artırımı için buraya getirdiğimiz yasa tasarılarına hep ret verilmiştir. Ve daha sonra Dışişleri Dairesi Genel Müdürlüğünün, Müdürlüklerin performanslarına ve çalışmalarına geçiyor. Şunu söyleyeyim hepsini inceledim, hepsinden birer ikişer paragraf okuyacağım. Bütün bu detayların bana göre bazı da sakıncalı detaylar vardır, dağıtılmaması gerekir. Şimdi yaklaşık 120 sayfalık bir rapor. 120 sayfalık. 85 sayfa rakamlı, bir 30-40 sayfa da ekler vardır. Ha bu işler yapıldı doğrudur ama bazı işler var ki bunlar rapor olarak Meclise, milletvekili arkadaşlarımıza gelmemesi gerekir. Yani bilgi ve değerlendirme notu hazırlanmıştır. Yahu bu normal rutin görevidir oranın. Her hazırlanan mektup yazılmaz buraya arkadaşlar, yazılmaz. Şu hata yapıldı. Faaliyet raporları alınıyor müdürlüklerden ve temsilciliklerden, hepsi üst üste konuldu ve sunuldu. Tamam değil. Yani çünkü detay veriliyor. ABD Dışişleri Bakanlığının 2008 Terör Raporunun ülkemiz ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile ilgili bölümleri incelenmiş, önceki yıl yayınlanan raporla karşılaştırılarak olumlu ve olumsuz gelişmeleri içeren bilgi notu hazırlandı. Yahu bu rutindir. Dışişleri Bakanlığımız her gün bundan 30 tane hazırlar değişik müdürlükler. Ama yani şimdi İçişleri Bakanlığı yarın bir rapor sunarsa “32 numaralı tapu makbuzu kestim” bu tamam değil arkadaşlar, bu tamam değil. Başka bir madde, cümle, yine değerlendirme notları hazırlandı. Bir başka cümle AB – Türkiye ilerleme raporu incelenmiş, değerlendirme notları hazırlanması. Sayfalarca böyle gidiyor. Bana göre Bakanlığın tamamen iç çalışmasının, her ofisin her günlük yaptığı rutin işlerin detayları bunlar. Bakın bir tanesi, çünkü sayfalarca gidiyor, 120 sayfa dedim, 120 sayfalık eğer Dışişleri Bakanlığı sekiz ayda performans

2483

Page 146: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

sergilediyse zaten inanın çıkıp teşekkür edip, kutlayıp oturacaktım. KKTC'de şube açmak isteyen, İngiltere de yerleşik ve aralarında GKRY’nın da bulunduğu bir çok ülkede şubeleri olan “The Royal British Legion” adlı İngiliz Ordusu Mensupları Derneğinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde şube açmak talebi hakkında bilgi ve değerlendirme notu hazırlandı. E gerek yok. Arkadaşlar gerek yok. Sayın Bakanım yani bu detaylar Bakanlığın içidir. Belki de bazıları gizlidir. Yapacağız, ses çıkarmayacağız. Ve daha devam eder sayfalarca. Faaliyet dönemi içerisinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile muhtelit konularda anlaşma imzalayan, Büyükelçi atayan, veya kabul eden ülkelere ve uluslar arası kuruluşlara Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve temsilcilerinin bizi temsil etmediğini ve imzalanan anlaşmaların KKTC açısından bağlayıcı olmadığını bildiren mektuplar gönderildi. Bir de ne yaptınız? Kalktınız hangi ülkelere yolladığımızı yazdınız. E bu Dışişleri Bakanlığımızın bir adım ileriye hamle yapması için yazılan mektuplardır ve yazıldı. Uruguay, Suriye, İtalya,Hollanda, Libya, Zimbabwe, tamam değil. Tekrar söylüyorum tamam değil. Bunlar Dışişleri Bakanlığının yaptığı ülkelerin Rumlar Tarafından yanıltmalarını önleyici mektuplardır. Bir başka yapılan faaliyet Kırgızistan Devlet Başkanı Bakiev yeniden seçilmesi ve Büyük Elçi Richard L. Armitage’e Türk-Amerikan Konseyi Başkanına seçilmesinden dolayı tebrik mesajı gönderildi. E yani isterseniz bu tamam değil. Bilmem, belki Sayın Bakan bunları doğruluğunu savunacaktır ama bunlar milletvekillerimize, Meclise ve dışarıya verilecek metinler olmamalıdır. Faaliyet raporu şu olur, Sayın Dışişleri Bakanımızın yurt dışı ziyaretleri, yurt dışından KKTC'ye gelen yabancı devlet adamları, gazeteciler, ticaret adamları, vesaire. Bunlar evet faaliyet ve etkinliklerdir. Katılılan konferanslar, toplantılar, Dışişleri Bakanlığı toplantıları, doğrudur. Ama mektup yazdık, kutlama mesajı gönderdik, o zaman 90 değil, 100 değil, 400-500 sayfa da çıkar. Düşünüyorum da İçişleri Bakanlığı böyle bir şey yapacak olsa 3-4 bin sayfalık bir rapor sunması gerekiyor. Çünkü Tapu Dairesi vardır, Planlama Dairesi vardır, vesaire. Yani...

SALİH İZBUL (Yerinden)(Devamla) – Biz de okumayacağız.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yani... Evet, genel yerel ve dış basın taranmış, muhtelif konularda diğer kurumlarımız dış temsilciliklerimiz ve TC Lefkoşa Büyükelçiliği ile yazışmalar yapıldı. Yahu bu yapılır ama bu faaliyet değil kusura bakmayın. Aktivite değil bu, bu yapılır. Ve Siyasi İşler Enformasyon Müdürlüğüne de aynı şekilde hep sayfalarca bunlar. Yani her gün yazdığınız her mektubun, her dilekçenin, her bilgi notunun buraya girdisi yapıldı. New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg’in New York’ta münteşir Ethnikos Kirikas adlı Rum gazetesinin, 7 Temmuz 2009 tarihinde yayınlanan nüshasında yer alan “aleyhimize” ifadelerine cevaben, beş ilçemiz Belediye Başkanları adına, yahu hiç olmazsa bunları da söylemeyelim dünyaya yani beş Belediye Başkanını da biz yazdık biz verdik. Çünkü Belediye Başkanları herhalde imzalarını attılar. Yanlıştır bu. Bu hep tarihinde yapılmıştır Dışişleri Bakanlığında, hep yapılmıştır yani. Ha ilk kez yapıldıysa o zaman sözümü geri alırım ama değil. Kıbrıs Türk Tarafının haklı davasını savunan beş adet mektup hazırlandı. Gerek yok bunlara, bunlar Faaliyet Raporunda yer almaz. Ve tabii devam eder ondan sonra hep sayfalarca. Neymiş? GKRY’nin Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün Paris’teki Avrupa ve Kuzey Atlantik Ofisi’ne akredite olmasıyla ilgili olarak, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Sayın Hasan Taçoy adına bir mektup hazırlanmış ve detayı da veriliyor. E gerek yok. Bunlara gerek yok, bunlar gizliliktir. Bunlar Dışişleri Bakanlığının yaptığı operasyonlardır. Ve tarihi de Eylül 2009, yazıldı detayı da yazıldı. Bakın, Ercan tavsiyeli hava sahasının KKTC makamlarınca yönetildiği ve Rum Tarafının Sivil Havacılık Örgütümüzün faaliyetlerine müdahale etmesinin tehlikeli olduğu vurgulandı ve Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü KKTC makamlarıyla işbirliğine davet edildi.

2484

Page 147: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Tekrar tekrar söylüyorum, bu 120 sayfa içerisinde toplam belki 10-15 sayfayı kabul ederim rapor olarak ama daha ileride göreceksiniz kabul edilmesi imkanı olmayan bir rapor. Devam etmiyorum. Kıbrıs Türk kadınının, devam etmekte olan müzakerelere bakış açısı ve bir çözümden beklentileri konusunda kapsamlı bir konuşma notu hazırlandı Kasım’da. Yahu her mektup her not, bunlar faaliyeti değildir. Yapılıyor, ben yapılmıyor demiyorum. Ama bunlar yapıyoruz, bu performansı sergiliyoruz diye kabul edilemez Dışişleri Bakanlığı tarafından.

Indiana Üniversitesi’nden bir genç gelmiş size Sayın Bakanım, Indiana Üniversite’sinden doktora yapan adı da var, Adrian Florea isimli bir öğrenci gelmiş, KKTC ile ilgili Bakanlığımıza muhatap sorularına yanıtlar hazırlandı. Tamam değil. Yani kapıdan kim girdiyse, kime bir şey söylendiyse Faaliyet Raporu olarak yazıldı. Ha amaç 120 sayfalık, ha şunu söyleyeyim bu arkadaşlar okumadı bazıları, çoğu baktılar 120 sayfa, vay be dediler gittiler doğal olarak. Kendi branşları değilse ben de öyle yaparım. Bana da geldi Bakanlıklardan böyle böyle, hepsini okumam. Samimi söylüyorum.

SALİH İZBUL (Yerinden)(Devamla) – Yok yahu, karıştırdım, olmaz. Muhakkak.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hayır, sizin için demedim bazı arkadaşlar için dedim. Bir de baktılar 120 sayfa çok kalabalık. Ben 120 sayfa olmasaydı bakmayacaktım, öyle 20, 30, 40 sayfa. Ama 120 sayfa dedim sekiz ayda büyük bir performans.

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Demek ki bir işlev gördü 120 sayfa.

TURGAY AVCI (Devamla) - İşte okuyorum, okuyorum.

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Hakkını vermek lazım.

TURGAY AVCI (Devamla) - Okuyorum, sevgili Gökmen. Bakın söyledim o zaman İçişleri Bakanlığı lazım her kestiği makbuzu yazsın. Her verdiği şehircilikten onayı yazsın. O zaman siz lazımda ÇED’de verdiniz 5-600 ÇED raporunu, raporunuza koyasınız 600’ünü de ya. ÇED verilir, budur.

Evet, bilgi notları vesaire. Bakın Dışişleri Bakanlığı tercüme işi yapıyor tabii. Başbakanlığa, diğer bakanlara ihtiyaç duyulursa yapılıyor. E Sayın Başbakan Dr. Derviş Eroğlu’nun Yenierenköy’deki yatırım planları ile ilgili görüşmeye gelen Yahudi asıllı İngiliz iş adamı David Lewis kabulünde hazır bulunuldu. Taraflarca Türkçe-İngilizce tercüme yapıldı ve görüşme notu hazırlandı. Yüzlercesi yapılır bunların. Bakın söylüyorum. Dışişleri Bakanlığı bundan yüzlerce yapar, yapar. Ama bunlar yani faaliyet değil, rutin işlerdir. Yine Sayın Başbakana Suriye’den gelen bir ekip için orada bir farklılık var. Yukarıda Türkçe-İngilizce tercüme dendi, aşağıda Türkçe-İngilizce, İngilizce-Türkçe tercüme dendi.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Arapça da var mı?

TURGAY AVCI (Devamla) - Yok. Bir başka detay, faaliyet. Ulusal Birlik Partisi milletvekilleri Sayın Şerife Ünverdi ve Afet Özcafer ile, ha şunu söyleyeyim. Esasında ben ses çıkarmamam lazım. Çünkü bütün detayları öğrenmiş olurdum. Sayın Afet Özcafer ile UBP Gazimağusa Kadın Kolları Başkanı Sayın Resmiye Eroğlu Canaltay’ın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kıbrıs özel temsilcisi Alexander Downer’in Cinsiyet Eşitliği konularındaki Danışmanı Joyce Neu ile yaptıkları görüşmede tercümanlık yapıldı ve bilgi

2485

Page 148: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

notu tutuldu. E gerek yok. Bunlar detaylar, özel görevlerdir bunlar yapılan, görevlerdir bunlar. Ben tekrar söylüyorum. O bakımdan bu 120 sayfalık içerisinde bunları ben faaliyet olarak kabul etmiyorum. Bilmem, Sayın Bakan belki bunları çıkar savunur ama bunlar rutin işlerdir. Evet, daha sonra geliyor 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları için gelen heyetler karşılandı ve mihmandarlık yapıldı. E yapıldı. Bu şudur, bu müdürlük mihmandarlık görevi de yapar, doğrudur. Yabancı diplomatlara, gazetecilere bu kabul edilir. Evet, Sayın Bozer’e gelen Bavyeral Eski Başbakanının ziyaretindeki bilgi notları yazılı. Tercümeler yazılı ve her şey. Yani şu vardır bu Raporda. Dışişleri Bakanlığının dışarıya söylenmemesi gereken faaliyetleridir bunlar. Zaten hepsini yazdınız, içeriğini de yazdınız, özetini de yazdınız. 26-27 Haziran 2009 Pakistan’ın Ankara Büyükelçiliği müsteşarı Hüseyin Şah Yakın Doğu Üniversitesinin mezuniyet törenine katılmak üzere ülkemize bir ziyaret gerçekleştirmiş olup, “Bakanlığımızca adı geçene gerekli ilgi gösterildi.” Şimdi “Gerekli ilgi gösterildi.” Varsa bunun izahı ve mihmandarlık yapıldı herhalde. Ha Sayın Bakanla görüşür, o faaliyettir. Tamam, Sayın Bakanın faaliyetleridir bunlar. Ama Yakın Doğu Üniversitesine gelen bir müsteşarın “İlgilenildi” ifadesi bana göre tamam değildir. 2-4 Temmuz tarihleri arasında Tunus’ta gerçekleştirilen İslam, Eğitim, Bilim ve Kültür teşkilatının 10’uncu Genel Kuruluna ülkemizi temsilen Milli Eğitim, Kültür ve Spor Bakanlığı ile Bakanlığımızdan yetkililer katıldı. Şimdi Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Burada büyük bir eksiklik var. Eksiklik Dışişleri Bakanlığının değil, ötesinde Eğitim Bakanlığınındır. İKÖ bünyesinde, İslam Konferansı Örgütü bünyesinde faaliyet gösteren İslam Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı ile yaptığımız bizim zamanımızdaki görüşmelerde, 26 Mart 2008’de, tarihini de veriyorum 26 Mart 2008’de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ICESCO’ya gözlemci üye oldu. Gözlemci üye olarak kabul edildi, 26 Mart 2008’de ve ilk kez bu tarihten sonraki toplantılara Bakan düzeyinde davet edildi ve kabul edilecekti. Ve ilk toplantıya maalesef Sayın Milli Eğitim Bakanımız katılmadı. O dönemde de tutanaklarda vardı, söyledim ben Sayın Bakana. Gitmen gerekiyordu. Yine bu 26 koltuğundan dolayı gidilemedi. Çünkü 2-4 Temmuz’da Meclis devam ediyordu. Olmadı. Sayın Bakanım olmadı. Yani Dışişleri Bakanlığı değildi davetli zaten Milli Eğitimdi davetli. Milli Eğitim Kültür deniyor. Bir sonraki toplantıya Kültür Toplantısına Sayın Çevre ve Kültür Bakanı gitti Azerbaycan’a, aynı kurumun davetine. Bu doğru ama 2 ve 4 Temmuz’da Tunus’ta yapılan Bakanlar düzeyindeki ilk çağrılan, ilk defa çağrıldık. Çünkü 2008’de kabul edildik, 2009’daki ilk çağrıya gitmedik. Gitmedik derken, Dışişleri Bakanı gitmedi değil. Milli Eğitim Bakanı. Evet bu konularda çok daha hassas olunması gerekiyor tüm Bakanlıklarımızın.

Bakanlığımız tarafından sayfa 18, gerçekleştirilen girişimler neticesinde Ağustos 2009’da. Keşke diğer milletvekili arkadaşlar da burada olsa, özellikle Ulusal Birlik Partili arkadaşlar. Lübnan’ın Trablusşam (Tripoli) Limanından Lazkiye aktarmalı, Lazkiye aktarmalı tarifeli feribot seferleri başlatılarak, altını çiziyorum, izolasyonların kaldırılması yönünde yeni bir atılım yapıldı. Doğru. Doğru da geçen sene Lazkiye seferleri için başımıza vurulmayan, manşetlere taşınmadığımız bir gün kalmadı.

BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANI HASAN TAÇOY (Yerinden) – Her genç kızın başına gelir.

TURGAY AVCI (Devamla) – Efendim?

HASAN TAÇOY (Yerinden)(Devamla) – Yok, size değil.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ha kendi kendinize konuşursunuz Sayın Taçoy? Peki.

2486

Page 149: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Söylüyorum. Lütfen hafızalarımızı tazeleyelim. Lazkiye-Mağusa seferlerinden yerden yere, gökten göğe vurulduk. Dışişleri Bakanlığımız da vuruldu. Vurulduk derken ben şahsenin ötesinde Bakanlık olarak da vurulduk. Şimdi Sayın Bakanın Sayın Özgürgün’ün Faaliyet Raporundaki bu ifadeler doğru ifadelerdir. Trablusşam feribot seferleri, KKTC üzerindeki izolasyonların kaldırılması yönünde yeni bir adımdır. Kutluyorum. Bravo diyoruz ama alışık değil buradaki iktidarlar, Kürsüdeki muhalefet partisinden tebrik almayı teşekkür almayı. Biz bu siyaset anlayışını değiştireceğiz. Trablusşam seferi için kutluyorum. Ha tabii ki Lazkiye aktarmalıdır. Hiç önemli değil. Başlattığımız bayrağın ileriye bir bayrak götürüldü.

Evet. 16-17 Ekim tarihlerinde Sayın Çevre Bakanı Sayın Hamza Ersan Saner, Bakü’deki aynı kurumun kuruluşun toplantısına katıldı. Doğru. Konsolosluk ve Dış Türkler Müdürlüğü. Şimdi burada da tekrar detaylar bakın bunlar görevleri sıralanabilir Konsolosluk ve Dış Türkler Müdürlüğü’nün görevleri sıralanabilir. Tamam orada bir sorun yok. Yasamızda, Tüzüğümüzde zaten bu görevler sıralanmıştır. Faaliyet Raporunda olabilir ama detaylar…

Şimdi Dipkarpaz’da bulunan Rum İlkokul, Ortaokul, Lisesine Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Eğitim Bakanlığı tarafından her Eğitim Yılında gönderilmek istenen ders kitaplarından birer nüsha incelenmek üzere BMBG tarafından Bakanlığımıza ulaştırılmaktadır. Gerek yok.

Sayfa 25, Protokol Müdürlüğü. Bakın Protokol Müdürlüğü’nün bu bağlamda Protokol Müdürlüğü’nün başlıca görevleri şunlardır ve maddelerini yüzde 100 destekliyorum. Ne diyor? Milli Bayram günlerde bunları yapar. Sayar, sayar protokol usul ve kurallarını düzenler ve gelir sekiz madde, dokuz madde, on madde tamam. Yani Bakanlığımıza bağlı Müdürlüğümüzün görevleri bunlardır doğru. Arkası devam ediyor. Çünkü hep törenler vardır. 29 Ekim’ler, 15 Kasım’lar tamam. Sadece sayfa 28 sınıfta kaldı. Ne diyor sayfa 28? KKTC’de Yapılan Devlet ve Yerel Törenler ve başladık bu sekiz aylık dönemde.

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) – Bizde de maşallah tören çok.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yahu tören olacak ama bakın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Katılacak olanların teyitlerinin alınması. Yahu bu faaliyet değil Allah Aşkına. Yani şimdi Dışişleri Bakanlığı’nın Protokol Müdürlüğü’nün telefon açıp da katılıyor musunuz Turgay Bey dendiğinde buraya yazılacak mı? Yazılmaz. Atatürk Stadyumu oturma düzeninin hazırlanması ve uygulanması. İzaz ikram sağlanması. Yani su dağıtımı ve son madde temizliğin sağlanması. Tamam değil yahu bunlar. Geliyor 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramına ayni şekilde madde madde yazılıyor. 8-9 madde. Anıt Sunuş Programı hazırlandı. Atatürk Stadyumu oturma düzeni hazırlandı. İzaz ikram sağlandı. Temizlik yapıldı, ses düzeni sağlandı. Bütün ve geliyor sayfalarca. Bakın, sayfalarca hepsinde tekrarlar teyit alındı, düzen hazırlandı, yer düzeni alındı, davetiye hazırlandı. 30 Ağustos, 22 Ağustos hepsi. 29 Ekim, 10 Kasım. Şimdi 15 Kasım Cumhuriyet Bayramına bakarsak sayfa 32’de yurtdışından gelen heyetlerin isimleri var. Olabilir bunlarda bir sorun yok. Çünkü Sayın Bakan ile de görüştü çoğu. Sadece gelen heyetlerin VIP’lerinin açtırılması bir faaliyet olarak yazılmaz. Karşılanmaları ve uğurlanmaları, Program Kitapçıklarının Devlet Basım Evi’nde bastırılması ve hazırlatılması. Gerek yok. Heyet için ambulans sağlanması için gerekli yazışmalar. Yani bir kaldı yazışmaları buraya koyasınız ambulans yazısını.

2487

Page 150: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Bir başka madde daha var. Heyette gelecek olan korumaların silah, klerans yazılarının yazılması. Bunlar faaliyet değil. Bunlar rutin protokolün bir yurtdışından Zevat, Diplomat, Bakan geleceğinde yaptığı rutin işlerdir.

Evet açılış, temel atma, konferans, panel, çalıştay hepsi yazılmış. Bakın, “Lefkoşa Türk Belediyesinin 50’nci Yıl Fidanlık Açılış Töreni” de yazılmış. Ve sayfalarca geliyor, hepsi. Bellapais Konseri, bedesten açılışı vesaire vesaire. Bunlara girmiyorum. “Genel Faaliyetler: Sayın Bakanın bayram kartlarının hazırlanması ve yerel protokolde dağıtılması.” E bu işindir yahu. Yani bu tamam yapılmıştır, 35 yıldır yapılmıştır, 135 yıl daha yapılacaktır. Ama Sayın Bakanlığımızın döneminde bir faaliyet değil bu, değil. Onun için ve daha yazıyor. Davetiyelerin İngilizce’ye tercümesi de bir aktivite olarak yazılmış. Değil. Evet. Tanıtma Dairesi geçiyor Tanıtma Müdürlüğümüze de. Yazıyor detaylar, detaylar girmiyorum. Enformasyon yazıyor. Şimdi sayfa 41’de su ile ilgili, yatırımlarla ilgilenen, şimdi bir şahıs varmış yurt dışında su ile ilgilenir, Germany Trede and Invest şirketi adı da verilir, Macaristan Temsilcisi Erika Anders o isim de verilir. Yahu bunlar gizli işler belki adam yatırıma geldi KKTC’ye, bırakın yapsın yatırımlarını da ondan sonra duysun Rum ya da ilan edelim. “Su İşleri Dairesi ve Lefkoşa Belediyesine randevu alındı.” Yani şimdi Allah aşkına, telefonu açtık Su İşleri Dairesi Müdürlüğünden, dedik yarın saat 16.00’da size bir misafir gelmek ister Almanya’dan bu faaliyettir? Daha güzel sorayım Faaliyet mi?

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) – Tam Kıbrıslıca sordun.

TURGAY AVCI (Devamla) - Değil, faaliyet değil, değil. “Sight and Sound adlı şirket 4-5 Mayıs tarihleri arasında Girne Kalesi’nde çekim yapmak için izin başvurusunda bulundu.” Faaliyet değil bu. Yüzlerce var bunlardan ve var da burada bakın söyleyeyim size okumadım, bir tanesini okudum örnek olarak. Her yurtdışından gelen çekim yapacak olan şirket televizyonlar gelip izin alıyor. Hepsi yazılı burada, hepsi. “Double H. Production isimli yayın şirketi” ismi de var, “Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı bazı kiliselerde çelim yapmak için izin aldı.” Bunlar yoktur, kabul edilmez. Bir başka var Sayın Başbakanlıktan randevu alınmış birisi için o da yazılı. İsimleri de var detayları da var. Evet “Aşağıda belirtilen konularda Rum basını taraması ve aylık raporlar hazırlanmasına devam edilmiştir.” Arkadaşlar ben Rum’un neyini takip ediyorum? Hani detayını takip ediyorum, söylemeye gerek yok, burada hepsi var detaylı Sayın Bakan, hepsi detaylı. “Hristofyas’ın açıklamalarını” diyor, “mahkemelerinde Türklerin davalarını, mal mülk konusunu, kilise faaliyetlerini, Yunanistan ilişkilerini, Rum yönetimi Yunanistan ilişkilerini takip ediyoruz.” Diyor. Gerek yok, bunlar, “Güney Kıbrıs PKK ilişkilerini takip ediyoruz.” Diyor. Arkadaşlar bunlara gerek yok bunlar Dışişleri Bakanlığımızın gizlilik içerisinde yaptığı, yok gere yok. Gerek yok, hiç gerek yok. Sayın Bakan çıksın savunsun. Ben Rumların neyini takip ederim, hangi ilişkilerini takip ederim PKK ile, Yunanistan’la bunlar faaliyet değil ki arkadaşlar, rutin işlerdir.

Evet TAK’ın yaptığı işler vardır. Geldik Dış Temsilciliklere. Dış Temsilcilikler Büyükelçilik sürekli rapor gönderiyor her ay veya göndermesi gerekiyor harcamalarını da. Bütün gönderdiği faaliyetleri Dış Temsilciliklerin kimlerle görüştü, kimlerin davetine gitti hepsi burada verildi. Hepsi. Ankara ne yapmış Nisan 2009’da Sayın Büyükelçi? Danimarka Büyükelçiliği ve İran Büyükelçiliği ile Avrupa Birliği Genel Sekreteri ile Emniyet Genel Müdürüne birer nezaket ziyareti gerçekleştirdi vesaire hepsi var hepsi. Nisan, Mayıs, Haziran. Afganistan Büyükelçisi Khalili’nin ikametgahında verildiği akşam yemeğine katılındı. Ankara Büyükelçimizin Mayıs’ta yanılmıyorsam ya da Haziran’da tarihleri ile katıldığı yemekler.

2488

Page 151: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Evet, Temmuz, Ağustos hepsi gidiyor. Bakanlarımızın Ankara’da bulunduğu sürede refakat. Yapılacak yahu refakat. Yani şimdi Büyükelçi KKTC Faaliyet Raporunda? Yapılacak.

Jokey Kulübünün at yarışı izlendi. Tamam değil. Yani Sayın Büyükelçimiz davet aldı, evet gitti. Bu bir faaliyettir yani şimdi? Dışişleri Bakanlığımız gururla sunduğumuz bir aktivite mi bu? Değil arkadaşlar yahu değil benim anlayışımda değil.

Abu Dhabi Temsilciliği. Hepsi detaylı. Bakü. Şimdi Bakü Temsilciliğimizin bir aktivitesi.

Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın Bakü’ye başlatmayı planladığı seferlerle ilgili olarak bir girişim yapılıyor gizli. E, gizli. Azerbaycan’dan önde gelen sekiz seyahat acentesinin yöneticilerinden oluşan bir grup KKTC’de incelemelerde bulunmak üzere 2-6 Temmuz tarihlerinde ülkemizi ziyaret etti. Grup üyelerinin adları ve bağlı bulundukları şirket isimleri bunlar ve sıralanıldı. Tekrar söylüyorum yukarıdaki madde konur bir ziyaret gerçekleşti ama hangi şirket geldi buraya? Çünkü bunun arkasına Rum Yönetimi bir bir bu şirketlerle yazışacak, yazışacak.

Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin bir performansı var o da yazılmış, hepsi yazılmış. Bakü’de gerçekleştirilen 6’ncı İslam Ülkeleri Kültür Bakanları Konferansı ile vesaire vesaire toplantısına Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni temsilen Turizm, Çevre ve Kültür Bakanı Hazma Ersan Saner. Sayın Bakanın gittiği toplantıdır bu. KKTC Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı, Kültür Dairesi Müdürü Derviş Beyit. Gerek yok arkadaşlar. Gerek yok kadrosunu buraya koymaya aktivite raporları olarak değil. KKTC Dışişleri Bakanlığı vallahi size şunu söyleyeyim eğer bu tamamsa yarın Polis Bütçesindeki Raporda lazım Ercan’dan giriş yapan 2 milyon kişinin isimleri, tarihleri, cinsiyetleri, yaşları yazılsın. Çünkü faaliyettir girişte mühür vuruldu. Bu tamam değil.

“Sayın Lakadamyalı Tanıtma Pazarlama Müdürü Ece Karabatak” ve saire 4 kişilik heyet gitti diyor, gerek yok bu Bakanlar Kurulu kararıdır. Evet hızlı geçiyorum.

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) – Kaç sayfadır Turgay Bey?

TURGAY AVCI (Devamla) - 60’tayım ama çok yani hakikatten Doha Temsilciliği. Doha Temsilciliği önemli tabii bizim dönemimizde açılmış bir temsilcilik, oldukça eleştiri aldığımız bir temsilcilik. “Doha Temsilciliğimiz Ticaret ve Turizm Ofisi olarak açılmış bulunuyor.” Doğru. “bununla birlikte” diyor; “Katar makamları ile olan ilişkilerimiz Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile Diplomatik Teamüllere uygun olarak yürütülmektedir.” Sayın Bakan doğru, teşekkür ediyorum. Nihayet teslim edildi hakkımız. Bakkaliye açıldı, turizm ofisçiği açıldı, ne iş yapacak? Tescil edildi ki Dışişleri Bakanlığının çalışmalarını yürütecek Katar’daki Dışişleri Bakanlığı Turizm sektörü vesaire, vesaire ile. “Doha Temsilciliğimiz Ticaret ve Turizm ofisi olarak açılmış olmakla birlikte Katar makamları ile olan ilişkilerimiz Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile diplomatik teamüllere uygun olarak yürütülmektedir. Hem ofisimizin açılışına hem de bu yılki 15 Kasım kutlama resepsiyonlarımıza Kata Başbakanı ve Dışişleri Bakanı çiçek göndermiştir.” Bakın 15 Kasım törenlerine çiçek gönderdi Katar Başbakanı. Kuşkusuz bu Katar makamlarının KKTC’yi tanıdığı anlamını taşımamaktadır yani çiçek göndermesi doğru, “Ancak burada özel bir konumda olduğumuz ve Katar makamlarının sempatilerine haiz olduğumuz ortadadır.” Yüze 1 milyon doğru. Ama bu Katar’dı ki ey Avcı ne işin var bu Araplarda? Katar Başbakanı tarafından sarayına kabul edildiğimiz Dışişleri

2489

Page 152: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Bakanı olarak söylediğimizde, hem bu Mecliste, hem medyada yerden yere vurulduk. Tekrar söylüyorum Sayın bugünkü Dışişleri Bakanı değildi bu eleştirileri yapan. Bakın, söylüyorum ama milletvekili arkadaşlar bakın doğru bu, Katar Ticaret Bakanı da bizi kabul etti. Hatta KKTC bayrağı bir tarafta Katar bayrağı bir tarafta dedik çok da farklı espriler ve saldırılar oldu o konuda da. Biz bunların yapılması hususunda Sayın Bakana tam destek veriyoruz, bu tür girişimlerine tam desek veriyoruz ve bu tür ziyaretleri yaptığında da çıkıp kutlayacağız ve alkışlayacağız ve Katar’daki temsilcimizin yaptığı faaliyetler var, gazetelerle görüşmeler, diploması görüşmeleri vesaire. Üniversitelerle görüşmeleri, İslamabat, Kuveyt Temsilciliğimize atanan Müdür Temsilcimiz görevine 15 Haziran 2009 tarihinde başladı, hayırlısı olsun. Yine gider gitmez de Kuveyt Ticaret ve Sanayi Bakanı Müsteşarı Yardımcısı tarafından kabul edildi makamında. İşte, evet adı Turizm ve Ticaret Ofisidir, Temsilciliğidir ama diplomatik girişimler de yapıyor ve burada ilgili arkadaş Temsilci oldukça önemli temaslar da yapmıştır. Ticari temaslar, YAGA ile ilgili temaslar, detayla verildi burada.

Yine 15 Kasım törenleri için davetler yapıldı Kuveyt’ten vesaire. Demek ki orda açılan temsilcilik KKTC’nin bir çivisi çakılıyor orda, bir bayrağı çekiliyor orda. Londra Temsilciliğimizin faaliyetleri var girecek değilim, sayfalar boyunca yaklaşık 10 sayfa.Tabii ki Londra çok daha aktif. Kıbrıs Türk Vatandaşlarımızın orada mevcudiyeti, kalabalığı ve yoğunluğu vardır. Onun için çok aktivite vardır. Hepsi detaydır ama tekrar söylüyorum. Muskat Temsiliciliği Umman Sultanlığı’nda yine açtığımız bir Temsilciliktir. Üniversitelerle temaslar Doğu Akdeniz Üniversitesi ile Koleji ile İşbirliği Anlaşması imzalanmış. Bakın, kadrosu yetersiz. Alt yapısı yetersiz doğrudur kabul ediyorum ama buna rağmen Umman Sultan’ın en büyük üniversitesi olan Sultan Oabus Üniversitesi Mazoon Üniversitesi Kolej ile temaslarda bulunuldu. Mazoon Üniversitesi Kolejin Doğu Akdeniz Üniversitesi ile İşbirliği Anlaşması imzalandı. Demek bir şeyler başladı. KKTC YÖDAK Başkanının KKTC Üniversitelerinin tanıtımı yapmak için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne öğrenci akışını sağlamak üzere Muskat’ta tanıtım faaliyetleri düzenlenmesi için çalışmalar yapıldı. Doğru. Demek ki her Temsilcilik bütün sektörlerimize hizmet için vardır.

Evet, YAGA ile ilgili temaslar var yine. Roma, meşhur Roma. Biliyorsunuz açılışı yine olay olmuştu. Müdür-Temsilci ataması Mayıs 2009’da gerçekleştirilmiştir yanılmıyorsam hafızam yanıltmıyorsa beni biz görevden gitmeden onun Bakanlar Kurulu’ndan kararı çıkmıştı öyle hatırlıyorum Roma Temsilciliğimizin. Ne ise bir hatadır herhalde. Belki gidiş tarihi olabilir ama ataması Mart herhalde ayında yapılmıştır ve yine İtalya’da çok önemli görevler üstlendi sevgili temsilcimiz. KKTC Roma Temsilciliği Kuzey Kıbrıs Hükümetindeki yatırım olanaklarını İtalyan İşadamlarının bilgisine getirdi. Burada bir cümle var “İtalyan Senatör Paolo Amato KKTC Vatandaşlığına geçmek için Temsilciliğimize başvuruda bulunulmuştur.” Bana göre derhal vatandaşlığın verilmesi gerekir. Tam desteğimiz olur, hiç eleştirimiz olmaz bize yapıldığı gibi. Bir prosedürü vardır herhalde, bir işlemi vardır. Evrakları vardır, müracaatları vardır vesaire. Ama tekrar buradan söylüyorum bu vatandaşlığın verilmesi gerekir. Bizim için bir güçtür. Çünkü İtalyan Turistlerin bakın, İtalyan Turistleri. Burada tartışılıyor 12 bin, 15 bin, 20 bin gelecek. İtalyan Turistlerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gidişlerini engellemek için Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Roma Büyükelçiliği İtalyan Tur Operatörlerine tehdit mektupları yazdı. Evet bizim dönemimizde de bu vardı olacaktır da, olacak. Rum Yönetiminin, Rum Elçiliği’nin olduğu her yerde bunlar olacak. Bu mektupların yarattığı olumsuz izlenimleri ortadan kaldırmak için KKTC Roma Temsilciliği gerekli gayreti gösterdi. E, olmasa Temsilcilik zaten haberimiz olmayacaktı. Ha şunu söyleyeyim yanılmıyorsam Sayın Bakan da o konuda doğrulayacaktır. Bu Rumların durdurma girişimlerine karşılık en büyük gücümüz de vatandaşlık verdiğimiz “Turko” olmuştur. Sevgili arkadaşımız Turko İtalyan Parlamentosunda Kıbrıs Türk Turizmine

2490

Page 153: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

yapılmakta olan bu saldırının yanlış olduğunu ve turistlerin KKTC’ye gelmesinin hiçbir sorunu olmayacağını Parlamentodaki konuşmasında vurguladı. Onun için lütfen bu açılımlara devam edelim. Her türlü desteğimiz vardır. O parti yaptı, bu parti yaptı, o Bakanımız yaptı, bu Bakanımız yaptı değil. Yahu bakanlıklar da değişir, hükümetler de değişir hepimiz bir süre sonra bir zamanlar yine bir yerlerde oluruz, olmayız, sürekliliği vardır devletin. Ama bakın şeye benzer bu; bir tasarruf yaparsınız saklarsınız, bir süre sonra en sıkışık döneminizde bulunur. Turco’ya vatandaşlık verdik, Allah, Allah medyadan, televizyonlardan, köşelerden yediler bitirdiler bizi. Hep bitti de ona mı verdin, ne gereği vardı da İtalyan’a verdin vesaire, vesaire, vesaire. İtalya’dan gelecek olan turistlerin engellenmesine karşılık bu arkadaşlarımız Parlamentoda bizi savundu ve savunacaktır da.

Tel Aviv Temsilciliği önemli bir temsilcilik. Özellikle iş adamları, iş çevreleri için. Yazıyor burada hep. YAGA ile ilgili temaslar. YAGA yanılmıyorsam gitti Tel Aviv’e ve orda tanıtım yaptı. Washington, New York zaten bunlar en eski temsilciliklerimiz. İstanbul Başkonsolosluğu. Tabii İstanbul denince Ergün Serdaroğlu’nu da arar gözlerim. Çünkü geçen yıl çok ağır saldırı yapıldı İstanbul Başkonsolosluğuna sözlü olarak. Saldırı derken yanlış anlaşılmasın. “Malumları olduğu üzere İstanbul Başkonsolosluğumuz özelikle karşılama ve uğurlama olmak üzere protokol hizmetlerimizin en yoğun olduğu yerdir.” Doğru. Bütün transit, Başkonsolosluk gerek merkezden tayinli, gerekse yerel kadroları desteklenmiştir ve bir meslek memurumuz gelmişti geri geçen yıl, biz iki gönderdik. Bana göre doğru bir de karardı, çünkü çok yoğundurlar. Sabah uçaklar geliyor 5’te, 7’de karşılanılıyor, 9.30’da yollanılıyor, yerleştiriliyor, refakat ediliyor Cumhurbaşkanı, Başbakana, bakanlar. İkinci bir heyet gelip transit geçiyor vesaire, vesaire. Ha yurt dışına tabii gitmezsek Meclis olarak, bakanlıklar olarak, partiler olarak o zaman İstanbul’da rahat olur. Ama ne kadar gidersek o kadar yoğun olur.

Şimdi İstanbul Başkonsolosluğumuzun oradan geldiği şekli ile aldınız bu faaliyet raporuna koydunuz. Tamam değil. İstanbul Havaalanına her ayak basan KKTC’den çıkan kişi yazıldı burada. Olmadı bu, yani Sayın Kaşif burada olmuş olsaydı Dışişleri Bakanlığımıza sitem edecekti. Eşi karşılanmış ve bir yere kadar götürüldü. E, yazıldı burada faaliyet raporunda. Doğru değil, bakın söylüyorum, doğru değil. Ha görevidir ama doğru değil. Bakanın eşi karşılandı buraya götürüldü, tamam değil. “Sayın Bakan Sunat Atun’un karşılanması, Enternasyonal İzmir Fuarı açılış törenlerine iştirak edilmesi, Sayın Bakan onuruna akşam yemeğine katılım.” Yahu yemeğe katınıldı tamam ama …

BAŞKAN - Sayın Avcı raporu sayfa sayfa okumayın lütfen eleştiri yapın. Sayfa sayfa raporu okuyorsunuz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Başkan bakın, şimdi bir şey söyleyeyim. Bakın Sayın Başkan.

BAŞKAN - Eleştiri yapın sayfa sayfa raporu okuyorsunuz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Bütçede, bakın. Eleştiri yapıyorum ne yapıyorum?

BAŞKAN - Yapmıyorsun sayfa sayfa okuyorsun.

TURGAY AVCI (Devamla) - Havadan mı yapayım eleştiriyi.

BAŞKAN - Okuyun ve eleştirinizi yapın.

2491

Page 154: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

TURGAY AVCI (Devamla) - Havadan mı yapayım?

BAŞKAN - Sayfa sayfa okuyorsunuz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Yani siz benim konuştuğuma mı karışıyorsunuz?

BAŞKAN - Hayır karışmıyorum.

TURGAY AVCI (Devamla) - Hayır karışıyorsunuz. Bakın yok, bu da tarihte ilk defa görüldü. Allah aşkına bütçe görüşmelerinde 9 saat, isterseniz bir de kitap açarım burada İnsan Hakları diye okurum. Ha yapmıyoruz biz bunu. Yapmayın Allah aşkına ben en çok dikkat eden birisiyim bu saat konusunda. E, 10 saat bu bütçeyi bekledim yani biraz da insaf. Eleştiridir yaptığım. Sayın Bakanın eşinin gittiği yer yazılmaz dedim bu faaliyet raporuna, eleştiri. “Sayın Meclis Başkanımız..” keşke burada olsaydı, yahu Sayın Meclis Başkanı İzmir’e gitmiş, belki bir özel işi vardı yahu, buraya yazılır mı Allah aşkına? Yazılmaz arkadaşlar yahu. “Sayın Bozer” diyor, “ Dalaman Havaalanından karşılandı ve Marmaris’e götürüldü.” Yahu belki adam gizli gitti Marmaris’e.Tamam değil. Eleştiri işte. Sayın doktor galiba sizin yoktur İstanbul seyahatiniz olsa söyleyecektim size de. O İzmir’di. Sayın Tahsin Ertuğruloğlu’nun bütün ziyaretleri, Turgay Avcı’nın bütün ziyaretleri hepimizin var. Giriş çıkış tarihleri. Şimdi arkadaşlar yani milletvekillerimiz VİP’i kullanırsa, VİP’e giriş her çıkış saat dakika yazılacak kim geldi kim gitti? Tamam değil yahu. Evet, Mahkeme Başkanının bile giriş çıkışı yazılı tarihleriyle. Adam Bakanlar Kurulu Kararsız özel bir iş için gitmiştir. Biz de gittik sağlık için. Allah sağlık versin hepimize. Ve sayfalarca, sayfalarca bu var İstanbul için. Sayfalarca. Serdar Denktaş Bey’in, herkesin bütün milletvekillerinin giriş çıkışlarını isterseniz hepsini takip edebilirsiniz. Tekrar söylüyorum, evet bu bir görevdir, yapılır ama Dışişleri Bakanlığının Faaliyet Raporu olarak yazılı geçmemesi gerekiyor. Sayın eski Meclis Başkanı Hakkı Atun Bey’in bile giriş çıkışları var. Sayın Vehbi Zeki Serter’in giriş çıkışları var okumuyorum, detaya girmiyorum. Sayın Ahmet Zengin’in var. Yani bakın kaçarı yoktur ha. Sayın Ahmet Zengin 8-11 Haziran tarihlerinde İstanbul’a gitmiş. Ekonomi Müsteşarı gitmiş. Sayın Bakan haberin yoksa bak bu listeyi vereyim size.

DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) – Ama öbür milletvekillerinin adına da eleştiri yapıyorsun bırakın onlar için...

TURGAY AVCI (Devamla) – Kimin adına?

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden)(Devamla) – Yani Ahmet Zengin....

TURGAY AVCI (Devamla) – Hayır ben okuyorum olmaması gerektiği için okuyorum.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden)(Devamla) – Yani belki sayın milletvekili kendi adına bir şey söyleyebilir.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yani sizin Allah aşkına herkese dağıttığınız şeyi kimden gizliyoruz Allah’ın bildiğini. Yok anlamadınız yani. Ya okuyayım ben yani bundan rahatsız olmayın, ya Fatma Hanım sizde gittiniz ha 13 Temmuz’da İstanbul’a gittiniz.

FATMA EKENOĞLU (Güzelyurt) (Yerinden) – Ben karşılanıp yollatılmadım.

2492

Page 155: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

TURGAY AVCI (Devamla) – İstanbul’a giriş çıkış yaptınız, temsilciliğimizin haberi varsa buraya yazıldı. Bu tamam değil diyorum.

FATMA EKENOĞLU (Yerinden)(Devamla) – Karşılanıp yollatmadım.

TURGAY AVCI (Devamla) – Tamam değil diyorum. Evet.

SALİH İZBUL (Girne) (Yerinden) – Turgay beni Bakü’ye yolladılar, Bakü’ye gitmedim ki ben....

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu sizin sorununuz bakın Sayın Bakan dedi ki, “herkes kendi şikayetini yapsın” dedi.

SALİH İZBUL (Yerinden)(Devamla) – Hanım soracak Bakü’de ne işin vardı?

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet, Ersan Bey’in, Suat Bey’in hepsinin var. Afet Hanımın da var. Afet Hanım 19 Ağustos’ta gitmişsiniz. Ben olanı okudum. Evet hepsini bakın geçiyorum, Turgay Avcı da var yani yanlış anlamayın onun için bu gidiş gelişler Faaliyet Raporunun konusu değildir. Şu vardır, evet madde 1, karşılamalar yapılır, refakat edilir, doğrudur. Evet. Uçakta, havaalanında bu hizmetler verilir, sonsuz saygım var. Ama kim ne tarih gitti, kim hangi tarih çıktı, tamam değil bu.

FATMA EKENOĞLU (Yerinden)(Devamla) – VİP’in açıldığı günleri yazıyor, şeyi değildir, karşılandığımız yollandığımız gün değildir. Orada bir şey var.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bakanlarımızın, İrsen Bey’in hepsinin var, girmiyorum detaya, İlkay Kamil Bey’in de var. Evet, şimdi bakın başka bir şey var. Bu yazılmaması gerekir. “Başkonsolos Servet Dorak, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Sayın Hasan Taçoy,” keşke burada olsaydı, “İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı’nın yeni terminal binasının açıl törenine katıldılar ve Sayın Bakan’a, İstanbul Altın Borsası Başkanı Osman Saraç ile yapılan toplantıda eşlik etti.” Yahu Sayın Bakan Altın Borsası Başkanıyla görüştüyse, bunun buraya yazılması doğru mu? Doğrudur, vallahi yanlıştır. Sayın Taçoy Altın Borsası Başkanıyla görüşmüş. Bu da burada yazılı. Evet.

Ben bu vesileyle bu Raporu eleştirdim Sayın Başkan. Raporu okuyamazsın, içinden okuyamazsın diye bir... O zaman Sayın Başbakan da geldiğinde elinde dosyalar uyaracaktınız.

DERVİŞ EROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hiç söylemedin Sayın Avcı.

DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) – Yok, oku satır satır da hiç itirazım yok

TURGAY AVCI (Devamla) – E, tamam, hepsini de okumadım. Bakın 120 sayfaydı, okumadım.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) (Devamla) – Sayın Başkan, belki biraz şey...

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; diplomatlar, meslek memurlarımız Dışişleri Bakanlığının göz bebeğidir. En iyi eğitimi almış, en iyi formasyona sahip, en iyi lisan hakimiyetine sahip gençlerin Dışişleri Bakanlığına istihdam edilmesi gerekiyor. Özgürlük ve Reform Partisinin Dışişleri Bakanlığı döneminde, yani

2493

Page 156: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

benim Dışişleri Bakanı olduğum dönemde ilk yaptığımız çalışmalardan bir tanesi Bakanlıkla birlikte o dönemin Müsteşarı, Genel Müdürüyle birlikte yeni alınacak meslek memurlarının nasıl istihdam edileceğiyle ilgili bir beyin fırtınası yaptık. Ve gördük ki Dışişleri Bakanlığına meslek memurları herhangi bir bakanlığın dairesine alınan memurlar gibi alınıyor. Yani çoktan seçmeli multiple choice optik okuyucuyla sonuçlandırılan, cevaplanan bir sistem. Bu tamam değil dedik, daha seçici olalım, çünkü Dışişleri Bakanlığında bir kelime hatası yapılamaz. Bir kelime geri dönülmez bir yola sokabilir devletimizi, cumhuriyetimizi, görüşmeleri vesaire. Seçici olalım dedik ve ne yaptık? Sınav Tüzüğümüzü değiştirdik 2007 yılında. Bakın, 2006 Eylül’de göreve geldik, 2007’de derhal ilk yaptığımız işlerden bir tanesi Sınav Tüzüğünü değiştirdik. Ne koyduk Sınav Tüzüğünün içerisine? Türkiye Dışişleri Bakanlığından yararlandık. Havadan, uzaydan değil. 100 yıllık bir tecrübesi olan Türk Dışişlerinden. Kıbrıs Tarihi, siyaset, kamu yönetimi, dış politika, Kıbrıs görüşmeleri, ta 60’lardan, 70’lerden, 80’lerden, 77-79’lar, kredilisler, bütün bu konuların içerildiği, İngilizce–Türkçe, Türkçe-İngilizce kompozisyon tercümesi. Kompozisyon tercüme. Yabancı dilde mektup yazma. Kime? BM’ye. Kime? Dışişleri Bakanlarına yurt dışında. Ve bu Tüzüğü değiştirdik ve geçirdik. 2007 yılında on meslek memuru istihdam ettik. Bakanlığımızın bu istihdamlarda hiçbir müdahalesi olmadı, olamazdı. Doğu Akdeniz Üniversitesinden Uluslararası İlişkiler, Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimleri Profesörleri, yanılmıyorsam üç profesörün tabii ki Kamu Hizmetleri Komisyonuyla istişare ederiz ama soruları, cevapları ve puanlamaları bu profesörlere aittir. 150 kişi katıldı yanılmıyorsam ilk sınava ve yasamıza göre 10+2 yüzde 20 fazlası mülakata çağrıldı, 12 kişiden 10 kişi seçildi. Mülakat da yapıldı İngilizce-Türkçe. Yine hocalar katıldı. 10 meslek memuru arkadaşımız istihdam edildi. Ve bu arkadaşları Ankara’ya Türk Dışişleri Diplomatların gördüğü diplomat eğitimine gönderdik dört ay. Ta GAP’a gittiler, İstanbul’a gittiler bakın, Türk Dışişleri eğitimi neyse kendi diplomatlarına, bizim çocuklara da onu verdiler. Pırıl pırıl çocuklar, gençler. Ha bu gençlerin içinde o görüşlü, bu görüşlü vardır. 150 kişinin içerisinde en iyi 10 kişi seçildi. İçlerinde mastır eğitimi almış, yurt dışında eğitim almış, bizim üniversitelerden mezun arkadaşlarımız. 2008 yılında da ayni Tüzükle 10 kişi daha aldık, ayni sistemle, ayni profesörlerle. Ve zamanın tabii Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Bey’le yaptığımız istişareler neticesinde bu fırsat bize tanındı Türkiye Dışişlerinden. Sayın Gül Cumhurbaşkanı oldu ilk ziyareti KKTC’ye. Sayın Cumhurbaşkanımızın toplantı odasında toplandık, Cumhurbaşkanları, Dışişleri Bakanları ve heyetler biliyorsunuz. Sayın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın ilk ifadeleri Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik, “kutluyorum sizi, mükemmel gençleri gönderdiniz Dışişleri Bakanlığımıza eğitim için.” Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve diğer arkadaşlar, bunu teyit edebilirsiniz. Bu gurur duyulması bir şeydir devletimiz açısından. Ve bu 20 genç, yanılmıyorsam altı yedisi sekizi şu anda yurt dışında göreve başladı, Brüksel’de var, yurt dışındaki temsilciliklerimizde var, Türkiye’de var, İstanbul’da var, var. Belki de yeni atamalar da yapmıştır Sayın Bakan bilmiyorum bu gençlerden. E şimdi Ulusal Birlik Partisi geldi göreve Nisan ayında, ilk icraat Dışişleri Bakanlığının, ilk icraat Sayın Bakanın, Bakanlar Kurulunda bu Sınav Tüzüğünün değiştirilmesi. Nereye çevrildi? Taa eskiye. Yani Orman Dairesine, Su İşleri Dairesine, İçişleri Bakanlığına alınan memur arkadaşlarımız, kardeşlerimiz, gençlerimiz gibi ayni sınava, test. Multiple choice. Oldu mu bu? Yani bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti hepimizindir. Bu Dışişleri Bakanlığı bu devletin, tekrar söylüyorum, kalbidir. Sebebini de açıkladım, ya çözüm ve Kıbrıs Türkü eşit dünyada temsil edilecek, 30, 40, 50 diplomata ihtiyacımız var, ya KKTC devam, büyüyecek, güçlenecek, kökleşecek, daha güçlü bir Dışişlerine ihtiyacımız var. Ne yaptınız bunu? Sınavı kazanamayan o, ağır sınavı kazanamayan ve o sınava giren gençler, 10, 15, 20 sayfa, 20 sayfa cevaplarla sonuçlandı bu sınav. Çünkü tercümeler, esseyler, yazılar. Yanılmıyorsam son sınavda hepsinin kroşe olduğu, ters tarafa yattığı, sınavdan bir hafta önce Avrupa Birliği’nde alınan bir kararla ilgili bir soruydu. Evet. Yani neyi takip ettiler? Günlük siyaseti, Avrupa

2494

Page 157: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Birliği’ni, Kıbrıs’ı, görüşmeleri takip edenler seçildi. Şimdi ne oldu? Döndük geriye, test. Abc, abc. Bu Dışişleri Bakanlığı açısından bir gerilemedir. İddiamı da koydum bu Kürsüden. Hiç de çekinmeden tekrar koyarım. İki kişinin Dışişleri Bakanlığına alınabilmesi için yapılmış bir manevra. Bekleyip göreceğiz. Ama tekrar söylüyorum, Dışişleri Bakanlığının genç kadroları için bir zaafiyet oluşturacaktır ve bir geri adımdır. Müdür Temsilci Kadrosunun sayısını artırdık. On yeni müdür atayabilmek için yetki istedik yasa değişikliği. Ulusal Birlik Partisinin ret, ret oyları vardı o yasaya. Çıktım bu Kürsüye dedim ki, on yeni müdür içerisi için değil, Özgürlük ve Reform Partisi ya da Turgay Avcı’nın atayacağı yeni müdürler değil içerden. Bu on yeni müdüre bir madde koyduk altına. Yeni açılacak yurt dışı temsilcilikleri için müdürlükler. Örneğin Katar, örneğin Kuveyt, örneğin Umman ve bu on yeni müdürlük kadrosu sadece ve sadece yurt dışı için kullanılacaktı. Böyle de kullanıldı. Şimdi ne çalışma yapılıyor? Belki de bitmiştir. Dört tane daha yeni müdürlük açılıyor ama o ibare kaldırılacak. Yani yurt dışı için değil. Eğer öyle ise sözümü geri alırım, Sayın Bakan. Hiç, bende sözü geri almak, yanlış söyledim demekten hiç çekinmem. Ama umut ederim öyledir, ama değildir. Yeni müdürlük kadroları açılıyor ama içerisi için. Yani siyasi adamlar için.

Kamuda reform deniyor. Kamuda reform Sayın Başbakan da ifade etti. E, Dışişleri Bakanlığında ilk anti reform yapıldı. Nasıl yapıldı? Dışişleri Bakanlığım dönemimde iki meslek memuru Kamu Hizmetleri tarafından yapılan görevlendirmeyi kabul etmedi. Buradan kayıtlara da geçmesini istiyorum. Geçecek zaten. Tarihe yazılsın. İki meslek memuru, birisi dokuz yıl yurt dışına gitmemiş. Nedir bizim Yasamız Dışişleri? Dört yıl dışarı, iki yıl içeri. Dört yıl dışarı, iki yıl içeri. Dokuz yıl yurt dışına gitmemiş bir arkadaşı Ankara Müsteşarlığına görevlendirdik. Yani öyle Afrika’ya falan da değil. Ankara Müsteşarlığı, tek Büyükelçiliğimiz, tek. Tek Büyükelçilik. İkinci adam kadrosuna görevlendirdik. Sayın Lakadamyalı ordaydı ama yasaya göre artık göreve devam edemezdi. Çünkü dört yaptı, bir de burada beş, Ankara’da o görevi doldu. Mecburen geri çağırdık, mecburen yasaya göre. Bu hanımefendiye dedik ki sen dokuz yıldır burada yoksun, Müdür Yardımcısısın zaten, en üst kademede sen varsın müsteşar olabilecek, Kamudan gitti görevlendirmesi. Diğer arkadaş da Mersin’e gitti görevlendirmesi memur olarak. İkisi de reddetti. Gerekçeler; Birisinin “çocuğum var, ayrıldım eşimden, görmem gerekir her hafta.” İkinci arkadaşta “üç çocuğum var, evliyim, yurt dışına gidemem.”

FATMA EKENOĞLU (Yerinden)(Devamla) – Ankara’ya nasıl gitti?

TURGAY AVCI (Devamla) – Gitmedi. Dedik ki bu işin üzerine gideceğiz arkadaşlar şimdi Dışişleri Bakanlığında başlarsa meslek memurumuz “ben gitmem yurt dışına buraya” e o zaman Dışişleri Bakanlığını kapatacağız. Ha, bir yıl süre verirsin, bir yıl gecikti tolerans tanırsın tabii insanlık hali. Ama dokuz yıl, bakın dokuz yıl. İçeride iki yıl kalması gereken bir arkadaşımız, dokuz yıl içeride. Dedik bu işin üzerine gidelim ve gittik. Başsavcılığa yazdık. Ve daha sonra aylık maaşları kesildi, durduruldu. Niye? Çünkü görevlerine gitmediler diye. Kamu Hizmetleri tarafından görevlendirildiler. Mersin’e gidecek arkadaş bu hareketten sonra “ben gidiyorum Sayın Bakanım” dedi, el sıkıştık kucaklaştık Mersin’e gitti. Ankara’ya gitmesi gereken Müsteşar olarak, bakın Müsteşar ha. Müsteşar. Ve şu anda Ankara’da Müsteşar yoktur. Evet. Kadro olarak yoktur. Bir arkadaşı gönderdik tabii ikinci adam olarak ama, Müsteşar olabilmeniz için bir kadrodan çıkmanız gerek oraya bir baremden. Evet. Sayın Lakadamyalı bile görev yaparken, Başsavcılığa, Personel Müdürlüğüne yazılar yazıldı “biz Müsteşar olarak bu kadroyu kabul etmeyiz” diye. Bu bayan tek kişiydi içeride Müdür Yardımcılığı görevinde ve dokuz yıl dışarıda burada kalmış gidebilecek. Nitekim maaşlar kesildi. Yanılmıyorsam ara emri almaya çalıştı, alamadı, durduramadı. Bir başka Bakanlığa transferini istedi, aracılar geldi gitti. Seçimler oldu. Ama bayan haber gönderdi “seçimler

2495

Page 158: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

geliyor bir yere kımıldamam. Avcı gidecek, ben geri geleceğim.” Seçimler oldu, evet, Avcı muhalefete, görevine gitti. Evet. Yeni Bakanımızın başkanlığındaki Bakanlıkta bütün hepsini geri çekti ve o ödenmeyen ayları da geri ödediler. Ve yanılmıyorsam bu yeni bir müdürlük kadrosu da onun içindir. Hangi reform, hangi performans? Gelin bu ülkeyi birlikte yüceltelim. Onun için herhalde bunun Sayın Bakan da cevabını verecektir....

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden)(Devamla) – Hepsinin cevabını vereceğim.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu tamam bir uygulama değildir, ha yanlışsa da yanlıştır, bu olmamıştır, halen cezası devam ediyor vesaire, vesaire. Ama aldığımız bilgi söylediğim şekildedir. Affedildi, maaşlar geri ödendi ve gelecek yeni Yasa Tasarısındaki bir müdürlükte o bayana tahsis edilecek. O zaman şu olur; karşı çık, görev üstlenme, seçimi bekle. Protokol Yasasını değiştirmiştik dönemimizde. Eskiden Protokol Müdür, Temsilciydi. Ve göreve geldiğimiz yaklaşık bir buçuk yılda üçüncü Protokol Müdürü ataması yapacaktık. Çünkü Müdür Temsilci arkadaş geliyor Protokol Müdürü oluyor, bir sene sonra, altı ay sonra, yedi ay sonra yurt dışı görevine gidiyor. Yanılmıyorsam ben geldiğimde İslamabat Temsilcimizdi Protokol Müdürü, ben geldikten sonra gitti İslamabat’a temsilci. Daha sonra Arif Bey Protokol Müdürü oldu, o da Katar’a gitti temsilci olarak. Baktık ki bir sorun var. Protokol Müdürlüğü temsilcilerle olmaz. Ve yeni Yasa Tasarısı geçirdik bu Meclisten Ulusal Birlik Partisinin tabii ki ret, ret oylarıyla. Dediler ki siz bu müdürlüğü şahsa özel yapıyorsunuz ve atadığımız Protokol Müdürü, müdürlük haline getirdik protokolü, Müdürlük Temsilciliği. Bayan arkadaş hem tecrübeli, Ankara’ya gitti bunun eğitimini aldı TC Dışişlerinden ve yanılmıyorsam da mükemmel bir performans sergiliyor. Yani biz farklı düşünseydik bakın söyleyeyim size, Protokol Müdürlüğüne bu üç yılda üç-dört kişi daha atardım, üç-dört kişiyi daha müdür yapardım ve oy toplardık. Bir arkadaşımızı atadık Protokol Müdürlüğü. Kadrosunu da kuracaktır. İnşallah kadro artırımına da gider. Sayın Bakan, ihtiyaç var çünkü kadroya. Protokol çok yoğundur, hakkını vermek gerekiyor. Çok sıkıntısı vardır orda. Yani değiştirdiğimiz bu Yasa Tasarısıyla protokolü de rahatlatmış olduk. Bana göre doğru bir adımdı her ne kadar da sizler tarafından ret görse.

Evet, şimdi son olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri... Sayın Dışişleri Bakanımızın Kıbrıs konusundaki görüşleri, düşünceleri ve tabii ki temsil ettiği siyasi partinin doğal olarak Dışişleri Bakanı bir siyasi partinin, bir hükümetin Dışişleri Bakanıdır. Biraz da o konuları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özgürlük ve Reform Partisi olarak yaklaşık üç yıldır Kıbrıs politikasında değişmeyen bir politika izledik. Eğer geriye gidip basın toplantılarımızı partimizin, mitinglerimizi, seçim beyanatlarımızı, yazılı bildirgelerimize bakarsanız hepsinde şu ifadeler kullanır. Elimdeki kitap KKTC Kalkınma Programı Özgürlük ve Reform Partisinin seçimlerde halka dağıttığımız, kapı kapı. Yani öyle bizim bugün hazırladığımız da buraya getirdiğimiz bir metin değil. 19 Nisan seçimleri için hazırlanılmış, vatandaşa dağıtılmış bir Seçim Bildirgesi Kalkınma Programı. Size buradan bir metin okuyayım. Kıbrıs Sorunu diyor bir sayfası. “İki halkın siyasi eşitliği temeline dayalı, iki bölgeli, iki eşit kurucu devletin oluşturacağı yeni bir ortaklık ve Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü içeren kapsamlı çözüm girişimlerine destek veriyoruz.” Dört madde. Kim? ÖRP’nin Kıbrıs politikası. Çerçeve bu.İki halkın siyasal eşitliği iki bölgeli, iki kesimli. İki eşit kurucu devletin oluşturacağı yeni bir ortaklık ve Anavatan Türkiye’mizin etkin ve fiili garantörlüğü. Bütün bunları söylediğimiz zaman kuruluşumuzdan itibaren üç yıl boyunca çok ağır eleştiriler aldık o dönemin muhalefet partilerinden. Kıbrıs politikası açısından. Devlet ibaresini kullanmıyorsun. Kurucu devletler olmaz, o olmaz, bu olmaz KKTC’yi satmak için

2496

Page 159: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

kurulmuş bir parti vesaire, vesasire. Geldik bugünlere Sayın Dışişleri Bakanımızın Ankara’daki bir basın toplantısı herhalde 30 Ekim TAK’dan aldım, Türk Ajansından. Sayın Bakan şu ifadeleri kullanıyor Özgürgün diyor virgül Kıbrıs Türk tarafı için müzakerelerin hedefi sulandırılmamış iki kesimliliğe, iki halkın siyasi eşitliğine, kurucu devletlerin siyasi eşit statüsüne dayalı yeni bir ortaklık ve Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devam ettiği bir anlaşmadır ve devam eder. Şimdi herhalde hepimiz şunu kabul ediyoruz bakın ne dedim...

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) (Devamla) – ÖRP’nin...

TURGAY AVCI (Devamla) – Efendim?

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) (Devamla) - ...

TURGAY AVCI (Devamla) – Hayır. Hayır Sayın Özgürgün bakın ben şunu söylüyorum. Ben hep şunu söyledim Sayın Özgürgün Dışişleri Bakanlığımızın benim Dışişleri Bakanlığı dönemim olsun, benimle ilgili olsun yani Bakanlıkta Kıbrıs politikasında benimle hiçbir zaman çatışmadınız ve eleştiri yapmadınız. Bakın söylüyorum. Temsilciliklerimiz olsun, hiç. Ama ben ne dedim Partinin politikası dedim doğal olarak. Ulusal Birlik Partisi olarak tabii hep çok farklı yerlerde bulundunuz. Kurultay kararı çok farklı idi. Bu açıklama tekrar söylüyorum evet yüzde yüz görüşmelerin sürdüğü, Anavatan Türkiye’mizin de Türkiye’nin de birlikte desteklediği çözüm perspektifi. Ben onun için bazen çağrıda bulunuyorum siyasi partilere Allah aşkına diyorum gelin oturalım bir masaya göreceksiniz ki yüzde 80 anlaşma sağlayacağız Kıbrıs konusundaki görüşlerimizle ilgili. Söylüyorum, çağrım bu. Sanki buradaki siyasi partiler Kıbrıs Türk siyasi partileri hepsi farklı dünyalarda, değil. Hepimiz çözüm istiyoruz, hepimiz Kıbrıs Türkünün eşit bir çözümü destekliyoruz. Bakın ne diyorum Sayın Dışişleri Bakanının Ankara’daki beyanatı Özgürlük ve Reform Partisinin 19 Nisan seçimlerindeki yazılı beyanatı ile yok hemen hemen ha tam örtüşüyor.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Allah Allah.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ben o gün bu beyanatınızdan sonra Sayın Bakan şunu söyledim bütün medyada da, Kürsüde de evet doğru bir çerçeve kutluyorum dedim. Ben bu yanlıştır, niçin yaptı demedim. Ha Ulusal Birlik Partisi demek ki doğru Kıbrıs politikası çerçevesini sonunda görmüştür dedim.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Hade konuş konuş Hüseyin’in suyunu kaynatacaksın ha.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yok Sayın Özgürgün sağlam yerdedir merak etmeyin Sayın Başkan Sayın Özgürgün... Şimdi Sayın Bakanımızın Dışişleri Bakanımızın bir açıklaması daha var Ankara’da, bir beyanatı daha doğrusu bir gazeteye tekrar söylüyorum. Bunu ben eleştiri olarak da söylemiyorum. Bazı arkadaşlar diyor ki Sayın Özgürgün belki bu, Sayın Bakan belki bu açıklamayı yapmadı. Ha yapmadıysa buradan da yapmadım diyebilir. Ama diğer biraz önce okudum TAK’ın açıklamasıydı herhalde doğrudur.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) (Devamla) – Tabii doğrudur.

TURGAY AVCI (Devamla) – Doğrudur, TAK’ın olduğu için söylüyorum. Diğeri de bir gazeteden alıntı yapacağım. Aysu Basri Akter hanım Ankara’da sizinle yaptığı bir

2497

Page 160: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

röportajla ilgili ama tabii medyada çıktı, yazılı medyada da çıktı, okundu da, eleştiri ya da üzerine yorumlar da yapıldı. Şu açıklamanız olmuş; Talat’ın halktan çok büyük bir destek alarak göreve geldiğini ifade eden Özgürgün, bu desteği de taşıdığını belirterek Hristofyas karşısında Talat’ın çözüm için yapıcı çalıştığını vurguladı. Başbakanın endişelerini paylaşıp paylaşmadığı sorusu üzerine bu açıklamaların iç politikaya yönelik açıklamalar olduğunu ve bir nevi satranç oyununun parçası olduğunu ifade ettiğinizi yazıyor bu gazete. Ben niçin burada bunları sizinle paylaşıyorum. Yanlışsa yanlış olduğunu da paylaşırsanız. Çünkü sizinle ilgili, isminizle, tarihiyle röportajı yapan arkadaşla ilgili hepsi yazılı metinler bunlar.

Başbakan gerçekte endişeli değil mi diye sorulduğunda endişe edecek bir şey yok. Hükümette zaten bu sürecin içinde diye cevap veriyor. Bir de Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın müzakere masasındaki duruşunu desteklediklerini ve doğru bulduğunu vurguluyor Özgürgün diye noktayı da koyuyor. E, şimdi ben hep şunun çağrısını yaptım. Siyasi partilerimiz bu Kürsüden başka, Ankara’da başka, Dipkarpaz’da başka, Güzelyurt’ta başka konuşmamalı diyorum. Bak ben söylüyorum. Üç yıldır yazılı, sözlü miting alanlarında, televizyon kanallarında, Kürsüden bu dört maddelik Kıbrıs çerçevemizi koyduk ve hep bunu söyledik. Anayasa gibi kullandık. Ama Ulusal Birlik Partisi bir konfederasyon dedi, iki devlet dedi. Şimdi iki kurucu devlet dedi, yeni bir ortaklık dedi. Bu karmaşanın ortadan kaldırılması gerektiğini tekrar söylüyorum. Bulunduğunuz konuma, ortama göre değil de partinin net politikası ortaya konmalıdır.

Evet, ha bir başka yerdeki yine mülakatınızda başka bir gazetede yerel Sayın Bakan Ulusal Birlik Partisi bu konfederasyondur diyor diye bir yazılı metin vardır. UBP ne istiyor konfederasyon mu, federasyon mu diye sorusu üzerine Bakanın yanıtı, sözünü ettiğimiz parametreler olduktan sonra isim önemli değil. Yeni bir devlet, yeni bir ortaklık kurulacak. Bu şekildeydi ancak, bu noktada Sayın Bakana hatırlatma gereği hissettim. Tahmin ettiğiniz gibi UBP’nin aldığı konfederasyon kararı vardır diye bir hatırlatma yapmış size. Sayın Özgürgün bu sorumu net bir şekilde yanıtladı. Federasyon veya konfederasyon bizim temel argümanımız olmaması lazım. Bizim temel parametrelerimiz var. Bu temel parametrelere bakıldığında aslında en gerçekçi çözüm konfederasyon olarak gözüküyor. Çünkü konfederasyonda iki kurucu devletin eşit statüsü diyoruz biz. Bu gerçekleşsin de, bu konfederasyon olur veya federasyon olur tartışmalarını sonra yapalım. İki kurucu devletin eşit statüsünün bir devlet politikası olarak benimsendiği bir ortamda konfederasyon veya federasyon yazılabilir. Birisi der ki, bu federasyon, diğeri der ki bu konfederasyon. UBP diyor ki, bu konfederasyondur böyle bir de metin var başka yerel gazetede çıkan ama anladığım kadarıyla son durduğunuz nokta iki eşit kurucu devletin oluşturacağı yeni bir ortaklık. İki halkın siyasal eşitliği, iki kesimlilik ve Türkiye’mizin etkin ve fiili garantörlüğü. Demek ki şu anda ortaya koyduğunuz Kıbrıs politikası Özgürlük ve Reform Partisinin üç yıldır ortaya koymuş yazılı, sözlü beyanatlarda bulunmuş Kıbrıs politikasıyla yüzde yüz örtüşüyor. Ben sözlerime son verirken Dışişleri Bakanlığımızın korunması gerektiğinin, Dışişleri Bakanlığı mensuplarımızın daha iyi çalışma ortamları yaratılması için destek verilmesi gerektiğini. Ha bütün bunları söylerken niçin eleştirdin bizi Sayın Bakan, bakın eleştiri yapılacak.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) (Devamla) – Ben bir şey demedim ben çok rahatım.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yani eleştiri yapılacak hayır performans arkadaşlarımıza övgüler yağdırıyorum, meslek memurlarımızın çalışmalarına fedakarlıklarına ama faaliyet raporunun içerisinde bütün bu detayların mektuplar yazıldı, telefonlar açıldı olmasına gerek yoktur. Sayın Bakanımızın yurtdışı ziyaretleri, temasları, yurtdışından gelen

2498

Page 161: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

heyetler, Dışişleri Bakanlığının organize ettiği toplantılar bütün bunlar faaliyetlerdir. Temsilcilikler, açılışlar vesaire. Buradan yeni temsilcilikler için tam desteğimiz sizinle olduğunu beyan etmek istiyorum. Yurtdışındaki eksik kadroların desteklenmesi için kadro artırımlarına tam desteğimiz vardır. Ama lütfen bu Sınav Tüzüğünü bir daha düşünün. Doğru bir yöntem değildir. Çoktan seçmeli bir sınav sistemi ile Dışişleri Bakanlığına arzuladığımız, düşündüğümüz arkadaşların girebileceğine pek inancım yoktur. Eski sistem yani essey sistemi, yazılı sistem çok daha iyi bir seçici sistemdir. Temenni ederim ki bu yanlıştan dönülür. Hepinize tekrar çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Dışişleri Bakanlığı Bütçesinin daha güçlü ve daha yüksek miktarlarda bütçe seviyesinde olması gerektiğini de tekrar söylüyorum. Maalesef hep Dışişleri Bakanlığı köşedeki bir bakanlık olarak da düşünülmüştür. Maliye Bakanları tarafından bunu da söyleyeyim. Çünkü Maliye Bakanının baktığı somut ne aldım, ne verdim. Para gidecekse somut şeylere gitsin diye düşünüyorlar ama lobi çalışmaları, yurtdışı ziyaretleri, yurtdışından gelen temaslar bakın bizi belkibugün değil kısa vadede yarar getirmeyebilir ama bir yıl, iki yıl beş yıl sonra hiç beklemediğiniz yerlerde büyük yararlar sağlar. Tekrar kaynak artırımına da gitmeniz gerektiğini söylemek istiyorum. Bütün bunları söyledikten sonra tabii ki ÖRP olarak oyumuz ret olacaktır. Saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Avcı. Buyurun Sayın İzbul.

SALİH İZBUL (Girne) – Evet inşallah tabii daha çok para olur Dışişleri Bakanlığının ihtiyacı olan şeyler hep gerçekleşir.

Evet Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii bugün Dışişleri Bakanlığını görüşüyoruz, Bütçesini görüşüyoruz. Biraz da geç oldu herkes böyle bitkin, süzgün durumda. Tabii Bütçe beşinci bütçemizdir yanılmıyorsam hep böyle oluyor. Dinç olmak lazım, diri olmak lazım özellikle Sayın Bakan üstüne üstlük bir de 26 milletvekili ile hükümet etmenin de zorluğu var. Dolayısıyla Allah kolaylık versin diyoruz hepinize, hepimize.

Değerli arkadaşlar tabii Turgay beye de teşekkür ediyorum ben bu kadar detaylı okumadıydım o raporu. Turgay beyden de detaylı bir şekilde öğrendik neler olduğunu. Katılıyorum yani size o yanlış anlamayın. Bu kadar detay raporlara yazılmasına hiç gerek yok hele son bölümde yazılanlar gerçekten biraz düşündürücü bana göre. Bu resmen bir istihbarat raporu gibi bir şey oldu. Yani kim nereye girdi, kim nereden çıktı, hangi tarihte girdi, hangi tarihte çıktı bir inceledim ben de benim giriş çıkışım yanlış da yazılmış. 12-16 Ekim tarihleri arasında ben Brüksel’deydim Bakü diye yazılmış oraya. Tabii bu hoş bir olay değil. Yani işin esprisini de yapıyoruz ama ciddi bir olay.Bu bir istihbarat raporu gibi oldu ve bana göre hiç de hoş olmadı, yanlış istihbaratta oldu ve hiçte hoş olmadı. Dolayısıyla bundan sonraki zaten bu tür olaylarda yani bir faaliyet raporu hazırlanırken bu kadar detaya gerek yok. Genel olarak faaliyetler yazılır, yapılanlar yazılır. Bu geçen süre içerisinde ve sonuçta ta işte bunları bunları yaptık diye söylenir. Yani bu kadar ince detaya gerek yok. Bir madde Turgay Beyde fark etmiştir benim gözüme ilişti. Sayın Sağlık Bakanının hanımının Taşucu’ndan alınıp bilmem hangi yöreye götürülmesi diye. Evet, ben Turgay Bey kadar böyle detay söylemeyeceğim ama bu benim ilgimi çekti. Dolayısıyla bundan sonra yazılacak olan raporlarda herhalde buna da dikkat edilir diye düşünüyorum.

Şimdi değerli arkadaşlar; ben bakanlık faaliyetlerini çok fazla eleştirecek değilim. Zaten Turgay Bey onu yaptı. Kendisi Dışişleri Bakanı biliyorsunuz eski Dışişleri Bakanı. Eski Dışişleri Bakanından sonra kalkıp da bakanın faaliyetlerini eleştirmek birazcık güç olur. Dolayısıyla ben daha ziyade Kıbrıs konusu üzerinde yoğunlaşmak istiyorum.

2499

Page 162: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

(Sayın Ahmet Eti Başkanlık Kürsüsünü Sayın Ali Rıza Usluer’e devreder)

Şimdi değerli arkadaşlar; son Güvenlik Konseyinin son aldığı bir karar var. Bilmiyorum Sayın Bakan herhalde bu karardan haberi var. Bu karar benim elime de bugün geçti. Sözlerime bu kararı incelemekle başlamak istiyorum. Güvenlik konseyi 14 Aralık 2009 tarihli bir raporu var elimizde, bir rezolision, bir karar 14/1 oyla geçirilmiş, tek ret oyunu veren ülkede Türkiye Güvenlik Konseyi Kararına. Bu karar biliyorsunuz Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletlerin görev süresinin 6 ay daha uzatılmasıyla ilgili bir karar. 6 ay sonuçta uzatıldı ama bunun yanında değerli arkadaşlar çok önemli, bizce çok önemli ve gerçekten, gerçekten de çok önemli başka bir nokta var. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Ban 5 buçuk yıl aradan sonra ilk defa iyi niyet misyonu ile ilgili Güvenlik Konseyine bir rapor sundu.

Bu değerli arkadaşlar; bence üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir olay. Bu şunun göstergesidir, Kıbrıs’ta bir süreç var, zaten Sayın Ban buna raporunda da değinmiş, bir süreç devam ediyor. Bu süreç olumlu devam ediyor ve önümüzdeki haftalarda veya aylar içerisinde çok daha ciddi bir takım çalışmaların olacağının göstergesidir. Bu rapor, bu raporunda Sayın Ban müzakere süreci ile ilgili detaylı değerlendirmeler yapıyor, müzakerelerde elde edilen ilerlemelere, özellikle bir kaç kez vurgu yapıyor ve önümüzdeki ayların az önce dediğim gibi veya haftaların belirleyeceği olacağı çözüm için eşsiz bir fırsatın olduğunu şu anda ve çözüm makul bir zaman dilimi içerisinde bulunması gerektiğini ifade etti.

Bir diğer paragraf rapordan, uzun bir aradan sonra iyi niyet misyonu raporunun yayınlanmış olması bu çok önemli bir gelişme söyledik ve görüşmelerde, müzakerelerde çok ciddi bir safhaya girildiğinin de en önemli göstergelerinden biridir ve bu şekilde bir rapor gidiyor ve Güvenlik Konseyi de Ban’ın bu raporunu alıyor. Bununla ilgili değerlendirmelerde bulunuyor ve sonuçta da buradaki Bileşmiş Milletler görev süresini 6 ay daha uzatıyor. Türkiye’nin karşı olduğunu söyledim. Burada karşı olma nedeni de verilmiş. Türkiye’nin itirazı metinde Goverment of Cyprus diye belirtilmesi, ki bu Kıbrıslı Türkleri 1963’ten beri Kıbrıs Cumhuriyetinin temsil etmediğini öne sürüyor ki bu doğru bir tespittir, yanlış bir şey değildir ve bundan dolayı yani esas temelde o nedenden dolayı buna karşı olduğunu belirtiyor ama yine de şu anda devam eden sürecin çok olumlu bir şekilde ilerlediğini ve hem Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin, hem de Genel Sekreterin Kıbrıs Özel Temsilcisinin Sayın Downer’in buradaki çabalarını yürekten desteklediğini ve takdir ettiğini de belirtiyor.

Değerli arkadaşlar biliyorsunuz Kıbrıs konusundaki görüşmeler sanıyorum 40 yıl oldu yani 1968’den beridir toplumlararası görüşmeler devam ediyor. Bu 40 yıl içerisinde toplumlararası görüşmeler BM gözetiminde devam ediyor ve bu 40 yıllık süreçte bütün görüşülenlerin, konuşulanların bir toplamı BM’nin bir Body Of Work dediğimiz bir çalışma topluluğu olarak BM’nin elinde bulunuyordu ve tüm bunları değerlendirerek Bileşmiş Milletler Kıbrıs’ta bazı temel parametreler ortaya koymuştur. Nedir bu temel parametreler, bu görüşmelere zemin olacak olan temel parametrelerdir. Bu temel parametreler iki bölgelilik, iki toplumluluk tam siyasal eşitlik. Esas ve tam siyasal eşitlikli iki kurucu constitiun stagenin oluşturacağı federal bir Kıbrıs’tır. BM parametreleri bunlardır değerli arkadaşlar. Kıbrıs’ta sürdürülen müzakereler, müzakere süreci hep bu temel üzerine inşa edilmiştir. Bu ta 77-79’lardan Denktaş-Makarios, Denktaş-Kprianu arkasından hazırlanan bütün belgelerde bu temel parametreler esas alınmıştırve son dönemlerde Annan Planının sunulması ile birlikte ki sunulmazdan evvel hatırlıyorsunuz 2000 yılıydı, 2001 yılıydı Denktaş’la Klerides tekrar bir araya geldilerdi ilk görüşmeleri başlattılardı. O görüşmelerin temelini de bu görüşmeler bu parametreler oluşturuyordu. Ve o dönemlerde de Ulusal Birlik Partisi gene iktidardaydı. Ve o dönemlerde bu parametrelere itiraz sanıyorum bugünkü kadar da değildi. Yani şu anda Ulusal

2500

Page 163: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Birlik Partisi farklı şeyler söylüyor yani bu parametrelerle ilgili herhangi bir şey söylemiyor kendi parametrelerini ortaya koymuş ve bunun üzerine Kıbrıs politikası geliştirmeye çalışıyor. Tabii bu sonu olmayan bir macera. Yani bunun böyle bir şey ortaya koyarsanız ortada ne masa kalır, ne görüşülecek konu kalır, ne BM parametresi kalır zaten eğer bu argümanlarla siz görüşme masasına oturmak isterseniz bunu kimse size sağlamaz. Hele BM hiç sağlamaz. Dolayısıyla bu parametrelerle görüşmeler devam etti ve günümüze kadar geldi. Ve ilk defa ciddi bir şekilde 2008 yılında Rum tarafındaki hakimiyetçi zihniyetin iktidardan gitmesinden sonra 2008 yılının Eylül ayında görüşmeler, toplumlararası görüşmeler tekrar başladı birinci turu bitti ikinci turu başladı şu anda ikinci tur görüşmeler devam ediyor ve istenildiği derecede olmasa bile çok ciddi gelişmelerin kaydedildiği de bir gerçek. Dolaysıyla değerli arkadaşlar biz başka başka çözümler aramak yerine, veya başka argümanlar öne sürmek yerine sanıyorum bu sürdürülmekte olan görüşmelere konsantre olmamız en akılcı olur. Şimdi tüm bunları ben niye söyledim değerli arkadaşlar, şu anda iktidarda olan Ulusal Birlik Partisi az önce Sayın Turgay Avcı da söyledi ben Sayın Hüseyin Özgürgün’ün Kıbrıs konusundaki görüşlerini ne olduğunu, kendi içindeki görüşlerinin ne olduğunu bilemem ama Ulusal Birlik Partisinin görüşleri açık ve net bir biçimde ortada duruyor. Nedir bu görüşler? Çok eskiye gitmemize gerek yok. Eskiden biliyorsunuz, eski Cumhurbaşkanıyla bir anlaşmaları vardı. Eski Cumhurbaşkanı görüşmelere her gittiğinde Ulusal Birlik Partisi burada farklı farklı şeyler söylerdi. O dönemlerde biliyorsunuz bir çakıl taşı vermeyelim. İşte taviz yok, devletten taviz yok, egemen devlet bir sürü şeyler burada Sarayönü’nde söyleniyordu ama yurt dışında farklı şeyler söyleniyordu, ülkemiz içerisinde farklı şeyler söyleniyordu. Daha sonra bu süreç devam etti ve son dönemlerde Kurultaydan itibaren alırsak Ulusal Birlik Partisini, geçtiğimiz Kasım ayında yaptıkları Kurultaydan sonra Kasım ayı Kurultaydaki alınan karar, Kıbrıs konusu ile ilgili alınan karar konfederasyon. Bunu açık açıkta yazılmış. Az önce Sayın Turgay Avcı gazetelerden bazı alıntılar yaptı. Federasyon, konfederasyon adı ne olursa olsun falan diye demiş Hüseyin Bey ama normalde öyle değil, yani federasyon başka bir şey, konfederasyon başka bir şey. Konfederasyon nedir değerli arkadaşlar? Konfederasyon iki tane tanınmış devletin konfederal bir yapı kurmaya karar vermeleriyle oluşturacakları bir yapıdır, yani konfederasyon olabilmesi için iki tane tanınmış devletin olması gerekir. Yani arkadaşlar demek istiyorlar ki, KKTC tanınsın, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi zaten tanınmıştır. Bu iki tanınmış devlet bir kısım egemenliklerini veya faaliyetlerini merkezi yönü zayıf olan bir merkeze, yani gücü zayıf olan, yani esas yetkileri, egemen yetkiler kendilerinde olacak ve bu merkez vasıtasıyla bir konfederal yapı. Esas Ulusal Birlik Partisinin, yani daha doğrusu konfederasyonun tanımı böyle. Federal çözüm daha farklı bir şey. Federal çözümde federal yapı oluştuktan sonra federal yapıyı oluşturacak olan ünitelere, ki bunun adına ne derseniz diyebilirsiniz. Devlette diyebilirsiniz. Oluşturucu devletlere bu federal yapı yetkilerinin bir bölümünü verir. Ayrıca tabii federal yapılarda kendi iç, kendi devletçiği iç düzenlemelerini hep kendileri yaparlar ama merkezi yönü daha güçlüdür federal yapının. Federal yapı birleştiriciliği öne çıkarır, birleşik yapıyı öne çıkarır, konfederal yapı böyle değildir. Konfederal yapı iki ayrı devletin oluşturacağı bir yapı olduğundan dolayı o devletlerin kendi egemenlikleri var, ayrılma hakları var. Ayrılabilirler ama federal yapıda bu yoktur değerli arkadaşlar. Dolayısıyla bu kavram kargaşasını bir yerde artık durdurmak lazım, yani ben konfederasyon istiyorum derken Sayın Derviş Eroğlu nasıl bir yapı istiyor? Yani konfederasyon diyor ama konfederasyonun iki devletten oluşturulacağını acaba bilmiyor mu? Herhalde bilmiyor. Yani bu, burada bir de şark kurnazlığı hissediyorum ben, yani bizi tanıyın, biz ondan sonra konfederasyon yapalım. Bir de Hükümet Programlarına şey koymuşlardı evrim yoluyla federasyona geçelim. Konfederal yapıyı oluşturalım. Tabii konfederal yapıyı oluşturmak için önce tanınalım. Tanındıktan sonra konfederasyonu oluşturalım ve evrim yoluyla ileride federasyona geçeriz. Yani bu nasıl olacak ben bilmem. Siz eğer kendi egemen devletinizi kazanırsanız eğer konfederal yapıya da gitseniz, istediğiniz anda diyeceksiniz ki,

2501

Page 164: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

hade bana eyvallah ben ayrı devletim. Zaten tanınıyorum ve bu şekilde devam edeceksin, ki bu zihniyet buna yol açacaktır. Buna yüzde yüz eminim. Çünkü verilen demeçler, söylenen sözler hep bu yöndedir. İki devletli çözüm. Şimdi bir takım şeyler söylüyor değerli arkadaşlar Ulusal Birlik Partisi ama bilmiyorum acaba manasını bilmeden mi söylüyor. Yani iki Devletli çözüm ne demek? Ayrı ayrı devletlerin tanınmasıdır, yani KKTC bir Devlet, Güney Kıbrıs adını ne koyarsanız koyun Rum Cumhuriyeti veyahut da Kıbrıs Cumhuriyeti başka bir Devlet. İki devletli çözüm dendiğinde acaba bunu mu kastediyorlar? Konfederasyondan iki Devlete ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Alternatif KKTC. Yani öyle bir durum var değerli arkadaşlar kusura bakmayın ama ne istediğini bilmez bir durumda tabii ben şöyle yorumluyorum bunu ki, böyle yorumlanması da bence gayet doğaldır. İçten içe sayın Eroğlu veya Ulusal Birlik Partisi ki, Genel Başkanıdır o temsil eder partisini. Eroğlu içten içe istemiyor ama ister görünmek için de işte birtakım fikirler ortaya atılıyor. Şimdi değerli arkadaşlar Ulusal Birlik Partisi Kıbrıs konusunda ne istediğini net bir şekilde ortaya koyması lazım. Buna ben saygı duyarım. Konfederasyon da diyebilir, KKTC’nin tanıtılması da diyebilir. E, ne bileyim iki Devlet de diyebilir, federasyon da diyebilir ki hiç demiyor tabii o ayrı konu. Ama net bir şekilde Ulusal Birlik Partisinin Kıbrıs politikasının ne olduğunun ortaya çıkması lazım ve adının konması lazım değerli arkadaşlar. Şimdi BM zemininde az önce söyledim. BM zemininde BM parametreleri çerçevesinde sürdürüyorsanız eğer bu görüşmeleri ve eğer açıklıyorsanız ki, Sayın Cumhurbaşkanını müzakere sürecinde ben destekliyorum. Demek ki, federasyonu sağlıyorsunuz. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımız masada federasyon görüşüyor. Az önce söyledim. Dedim ki, iki bölgeli, iki toplumlu tam siyasal eşitlikli, federal bir Kıbrıs amacıyla görüşmeler müzakereler sürdürüyor. Eğer Cumhurbaşkanı destekleniyorsa Ulusal Birlik Partisi tarafından ki, çeşitli açıklamaları var Sayın Bakanın da, Sayın Başbakanın da. Demek ki federal çözümü destekliyor. Ha, taktiksel bir destekse bu bilmiyorum. Ama taktiksel bir destekse de bu defa bu müzakereleri ayni paralelde yürüttüğümüz ve karşılıklı fikir alışverişi içerisinde bulunduğumuz Türkiye Cumhuriyetinin Kıbrıs Politikasına da ters düşüyor. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olsun ve Dışişleri Bakanı olsun veya Başbakan olsun son dönem demeçlerine baktığınızda biz Kıbrıs’taki görüşmeler bizim için taktiksel değil, stratejik görüşmelerdir ve biz gerçekten Kıbrıs’ta BM parametreleri çerçevesinde bir çözümü arzuluyoruz ve sonuna kadar da bunu destekliyoruz. Demek ki, Ulusal Birlik Partisinin Kıbrıs politikası Türkiye Cumhuriyetinin Kıbrıs politikası ile de ters düşüyor. Bu bunun göstergesidir. Zaten bu da yani Amerika’yı yeniden keşfetmek gerekmez Annan planı döneminde, referandum döneminde bu apaçık ayan beyan ortadaydı. Türkiye Cumhuriyetinin Kıbrıs politikasıyla ters bir politika izleniyordu. Ha, şimdi ben de o demecini okuyacaktım Hüseyin Beyin. Turgay Bey okudu az önce. Hüseyin Bey bu demecinde Talat masada endişe edilecek bir durum yok dedi demedi bilmiyorum yanlış anlaşma oldu dedi Hüseyin Bey ama bilemem. Ben gazetede okuduğum şekli ile söylüyorum. Derviş Eroğlu’nun çıkışlarında taktiksel olarak niteliyor bu bir satranç oyunudur. Ha, eğer böyleyse taktiksel bir şeyse bilemem yani onu artık yani benim bilgimin dışında yani taktiksel olarak dünyaya göstermek hani ki, biliyorsunuz Sayın Davutoğlu’nun açıklamalarında da bu vardı. Yani anlaşın aksi takdirde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde daha az çözüm isteyen biri iktidara gelebilir diye bir demeci vardı Sayın Türkiye Dışişleri Bakanının. Acaba bunu göstermek için mi bu şekilde açıklamalar yapıyor, tabii o benim bileceğim bir iş değil taktikselse diyeceğim bir şey yok.

Ve Sayın Özgürgün bu demecinde Cumhurbaşkanının bu işi layıkiyle yürüttüğünü yani tam olarak öyle değil ama o manaya giden sözlerle büyük bir destekle orda olduğunu ve masada olduğunu ve endişe edilecek bir durumun olmadığını söylüyor ve kendisine müzakere sürecinde de destek verildiğini de söylüyor.

2502

Page 165: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Öte taraftan tabii Ulusal Birlik Partisinin bu politik belirsizliği, Kıbrıs konusundaki politik belirsizliğinin yanı sıra bu görünüm demeçlere de yansıyor. Sayın Derviş Eroğlu ikide birde Sayın Cumhurbaşkanının masada hatalar yaptığını tavizler verdiğini söylüyor. Şimdi bir tarafta endişe edecek bir durum yok diyen aynı hükümetin Dışişleri Bakanı, öbür tarafta Başbakan diyor ki, Cumhurbaşkanı Talat taviz vermedi diyor masada ama ne tavizlerini verdiğini de söylemiyor. Şimdi tabii bunun yorumunu herhalde Sayın Bakan, bizlere cevabında yapacaktır.

Şimdi bir taraftan Sayın Derviş Eroğlu son bir kaç ay önceki demecinde Kıbrıs’ta bir kamuoyu araştırması yaptırdığını belirtiyor ve bu kamuoyu araştırmasında halkın yüzde sekseninin ayrı bir devlet istediğini, yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanıtılması ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin olduğu bir çözüm istediğini söylüyor. Tabii bunu, bunu yadırgamıyoruz böyle diyebilir insanlar. Şimdi ben balığa meraklıyım çok, balığa giderken bana sorduklarında ben de derim öyle bir yüz kiloluk mineri tutsam çok güzel olur ama gerçek tabii böyle değil, gider binerim küçücük tekneme yemimi hazırlarım balığı tutabilmek için önce bütün gayretimi sarf ederim, balığı tutarım ama genelde de bu yüz kiloluk olmaz. Yani bu iş böyledir. İnsanların isteği o olabilir. Şimdi tabii hep yüz kiloluk avlayacağım derken tekneyi da alabora edersiniz onu da hiç unutmayın.

TARIM VE ORMAN BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) Gancaların küçüktür küçüktür Salihim.

SALİH İZBUL (Devamla) - Şimdi herkesin bir ideali olabilir Kıbrıs konusunda herkesin. Nazım Beyin da kafasında bir çözüm şekli var mesela. Ali Beyin da var, herkesin bir ideali var. Ama önemli olan değerli arkadaşlar; bizim idealimizdeki çözüm tabii ki herkes onu ister ama mümkün olanı elde etmektir. Dünya ile aynı paralelde aynı doğrultuda geçmiş dönemlerde yaşadığımız acıların tekrar yaşanmaması için ve halkların kardeş olduğunu hiçbir zaman unutmadan ve bu kardeşliği sağlamak üzere politikalar üretmeliyiz ve mümkün olanını almalıyız. Bu zor bir şeydir kolay bir şey değildir ama önemli olan zoru başarmaktır. Her zaman söyleniyor ben de burada bir daha tekrar edeyim, barış yapmak, insanlarla barışık yaşamak çarpışma yapmaktan veyahut ta harp çıkarmaktan çok daha zordur. Harp en kolay iştir, savaş en kolay iştir ve savaştan da galip çıkan yoktur değerli arkadaşlar. Siz istediğiniz kadar söyleyin yok öyle ettik böyle ettik yok orasını tahrip ettik burasını yaptık ama siz de muhakkak kayıplar vermişinizdir hem ekonomik olarak, hem insani olarak. dolayısıyla bugünlerin yaşanmaması için mümkün olan çözümü, dünyanın desteklediği bir çözümü elde etmektir önemli olan. İdeallerimiz olabilir ama Dimyat’taki pirince giderken evdeki bulgurdan da olmayalım. Mümkün olanı, dünyanın konuştuğu dili konuşarak, dünyanın öngördüğü bir çözümü sağlamak ki, bu bana göre en ideal çözümdür Kıbrıs’ta size göre olmayabilir bunu sağlamaktır önemli olan. Bunun için uğraş vermek durumundayız.

Şimdi tabii bu süreç içerisinde bir de şunu söylemeden de geçemeyeceğim, bizim ülkemizde sağ kanatda sağ partiler dediğim bugüne kadar uzun süreler iktidarda kalan hem Cumhurbaşkanlığında, hem hükümet düzeyinde şöyle bir politikaları var. Bir şeylerden şikayet ediyorlar ama o şikayet ettikleri şeyin kökenine baktığınızda o şikayet noktalarını kendileri yaratmışlardır. Örnek vereyim daha iyi anlaşılsın. Örneğin bu dönem izolasyonlardan çok şikayet ediyorlar. Yok Avrupa ile direk ticaret, yok bize söz verdilerdi, bize söz verdi sözlerinde durmadılar ki, bunu en çok söyleyen Ulusal Birlik Partililerdir, Sayın Derviş Eroğlu’dur. Sanki referandumda kendisi can siparene evet için çalıştı “Evet” dedi. Rum tarafı “Hayır” dedi. Dolayısıyla bize söz verdiler bu sözleri yerine getirmediler. Bunun hesabını soruyor ve bu, o dönemde 2002 döneminde Aralık ayında o bir sayfalık metni

2503

Page 166: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

imzalasaydık bunların hiç olmayacağını Rumları Avrupa Birliği içerisine altın tepsi içinde götürdüklerini Avrupa Birliğini Rumlara altın tepsi içinde sundukları sanki de vaki değilmiş gibi, sanki bunlar olmamış gibi dönüp şu anda Avrupa Birliği bize söz verdi. İzolasyonlar kalkacaktı veyahut ta direk ticaret yapacaktık Avrupa Birliği ile bunun şikayetini yapıyor. Lousidi Davası oldu bitti biliyorsunuz. Türkiye tazminat ödemeye mahkum oldu. Lousidi Davası sürerken hiçbir hukuksal başvuru yapmayan, bu davayı savunamaya kimseyi göndermeyen sanki kendileri değilmiş gibi dönüp de Lousidi kararını eleştiriyorlar. Aynı şekilde ABAD Kararı da izolasyonlar biliyorsunuz arkadaşlar o dönemde başladı. ABAD Kararından sonra başladı. Dün Sayın Genel Başkanımız Ferdi Beyin söylediği gibi biz Avrupa Birliği ile 15 yıla yakın ticaret yaptık. Porto Famagusta mühürü ile. Ha o da o dönem alınan bir kararla KKTC mühürü vuruldu porto Famagusta yerine, Rumlar bunu altı götürdü ve sonuçta bu bize çok büyük, çok pahalıya mal olan bir süreç oldu ve izolasyonlar o dönemde başladı gerçek olarak. Ha, şimdi bunu gözden kaçırıyorlar. Şu andaki izolasyonlardan şikayet ediyorlar. Bizde bu sürekli böyle gidiyor. Yani Kıbrıs konusundaki politikada da öyle bekliyorlar, bekliyorlar yani bir olumsuz cümle duysunlar bir yerden Rum tarafından veya başka bir yerden o olumsuz cümlenin üzerine püü, bin bir tane şey ekleyip işte onlarla çözüm olmaz, bunlarla çözüm olmaz, Rumlarla bu iş olamaz, Hristofyasla bu iş olmaz bunun şikayetini yapsınlar. Yani eğer bunu biz yapsak Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak bizler yapsak belki anlaşılabilir ama Ulusal Birlik Partisi bu tür şeylerden şikayet ettiğinde ben gülerim değerli arkadaşlar, yani kusura bakmasınlar. Çünkü ben diyorum ki, bunların olabilmesi için kendileri ne gayret sarf ettiler, bırakın gayret sarf etmeyi tam bunlar yani aksi yönde işler yaptılar. Bunların oluşmasını sağladılar. Dolayısıyla şu anda bunlardan şikayet etme özellikle de Ulusal Birlik Partisinin şikayet etmesi bana göre biraz abes. Her ikide birde biz de çözüm taraftarıyız, tabii az önce söyledim ne tür bir çözüm onu da bilmiyoruz. Biz de AB taraftarıyız. AB’ye girmek istiyoruz diye sürekli dillerine dolamışlar ama bir müddet önce biliyorsunuz Avrupa Birliği ile 12 başlık altında müktesebata uyum görüşmelerini başlatmış bulunuyoruz. Bizim Hükümet döneminde bu başladı ve şurada gördüğünüz bu kitap onu özellikle de getirdim. Avrupa Birliği müktesebatına uyum programı. Kısacası “MUP” denen Kasım 2008’de hazırlanan bir programdır bu, Bakanlar Kurulundan da geçirildi ve bunun içerisinde değerli arkadaşlar 2011 yılına kadar 2010 yılının sonuna kadar yapılması gereken müktesebata uyum için yapılması gereken bütün yasalar vardır. Bu kendi başına bizim hazırladığımız bir kitap değildir bu Avrupa Birliği uzmanları ile görüşülerek onların önerileri doğrultusunda hazırlanan bir yapıdır ve birkaç örnek vereyim ben size bunun içerisinden. Örneğin mesela burada diyor ki, İşyerleri Sayımının Yapılması, İş Kayıtlarının Oluşturulması ve Güncellenmesi Tüzüğü 2009 ikinci çeyreğine kadar bu yapılacak. Bunlar söz verildi Avrupa Birliğine.

Bunun yanında değerli arkadaşlar; Kıbrıs Türk İstatistik Kurumunun işyerleri sayımı falan 2009 ikinci çeyrek örneğin, Veri Güvenliği ve İstatistikler Gizliliğinin Uygulanması Tüzüğü. Bir sürü tüzük ve yasa var bunun içerisinde. 2009 dördüncü çeyrek. Yani bugünler. Şimdi ben Hükümete sormak istiyorum, bu konu ile ilgili herhangi bir hazırlık var mı? Bu Yasalarla veya bu Tüzüklerle Avrupa Birliği Uyum Yasalarıyla veya tüzüklerle. Biz bunları başlatmıştık biliyorsunuz, bu konu ile ilgili sekiz aydır biz Meclisteyiz sekiz aydır. Bilmiyorum geldi mi böyle bir yasa veya Bakanlar Kurulundan böyle tüzük geçti mi? Herhalde olmadı. Peki, yani bunu bu çalışmayı değerli arkadaşlar biz çöpe atıyoruz? Yani Ulusal Birlik Partisinin bu konudaki tutumu ne olacak? Hükümetin tutumu ne olacak? Bu bir emektir değerli arkadaşlar. Aylarca yüzlerce memurumuz gitti geldi Brüksel’e, yüzlerce. Ben de sürekli gidip geldiğim için birlikte gider gelirdik, yüzlerce memur gitti, yüzlerce Avrupa Birliği uzmanı buraya geldi bu çalışmalar yapıldı ve maalesef şu anda çöpe gidiyor. Yani ben buna üzülüyorum, gerçekten üzülüyorum. Ha bırakın, bırakın bu çalışmaları yapmayı, bir de

2504

Page 167: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ne var değerli arkadaşlar? Bir müddet önce sanıyorum Ekim ayı içerisinde Kasım’ın 1’i ile 7’si arasında Çek Cumhuriyetinde Avrupa Birliğinin bir çevre eğitim programı vardı, Çek Cumhuriyetinde yapılacaktı bu olay. Tabii bu olayı biz basından öğrendik ama daha sonra biraz derinini de araştırdık. Çek Cumhuriyetinin gerçekten çok büyük bir uğraşı vardı bu konu ile ilgili ve bu olay eğer gerçekleştirilmiş olsaydı bir Avrupa Birliği ülkesi ile direkt ilk defa direkt bir ilişki kurulmuş olacaktı Çek Cumhuriyeti ile KKTC arasında. Ve bu konu ile ilgili gerçekten çok büyük efor sarf etti, Çek Cumhuriyeti. Biliyorsunuz 2008 yılında bu yirmi memurla gerçekleştirildi, birinci aşaması iki aşamalıydı bu. Birinci aşaması 2008 yılında gerçekleştirildi Natura 2000 diye bir programdır bu, çevre ile ilgili bir programdır, yani siyasi bir yönü de yoktur bu programın. Yapılacak olan Kıbrıs’ta ilgili bakanlıkların ki bu Ulaştırmadan olacaktı, Çevre Bakanlığından olacaktı, İçişleri Bakanlığından olacaktı. Buradaki yirmi bir tane memurun beş günlük bir süre ile Çek Cumhuriyetinde eğitimleri yapılacaktı kendi ülkemiz için, kendi çevremiz için ve anlaşılmaz bir kararla on altı tane memurun gitmesine izin verilmedi. Şimdi insanlara haber da verilmedi, Çek Cumhuriyetinde bütün otel rezervasyonları yapılmıştı yirmi bir kişiye göre, paraları ödenmiş, uçak biletleri ayarlanmış paraları ödenmiş. Orda yapılacak olan harcamalar ayarlanmış her şey ayarlanmış. Bırakın maddi yönünü maddi külfetini çok zor da bir duruma düştük, çok sıkıntılı bir duruma düştük ve açık söyleyeyim rezil olduk, rezil olduk. Yani böyle şey olmaz. Çünkü beş memurla bu program yürümez. Beş memur kaldığı için de iptal etmek zorunda kaldılar bu programı ve iptal ettiklerinden dolayı da hem Avrupa Birliğinin ödediği paralar yani bir maddi külfet geldi Avrupa Birliğine gitti boşu boşuna hem de bizim rezillik yanımıza kaldı.

Şimdi bunu neden böyle bir tutum sergilendi anlamak mümkün değil. Şimdi diyorum ben kendi kendime acaba tasarruf tedbiri mi yapılıyor. E, Avrupa Birliği ödüyor parasını. Yani başka bir izah bulamıyorum ben buna. Ve ikide birde Sayın Derviş Eroğlu ağzından Avrupa Birliği lafını düşürmüyor.Nasıl gireceksiniz Avrupa Birliğine? Nasıl olacak bu iş? Yapılacak olan beş günlük bir eğitim programını dahi hazmedemediler yani ben bilmiyorum nedenini gerçekten bilmiyorum ve Sayın Bakan bizi bu konuda aydınlatırsa çok memnun olacağım. İptal ediyorsunuz. Üstüne üstlük ülkemizin çok sıkıntılı bir de duruma düşürerek iptal ediyorsunuz ve değerli arkadaşlarım Michael Leigh ki, Avrupa Birliği genişlemeden sorumlu komiserin daha doğrusu Avrupa Birliği genişleme müdürüdür bu adam ve bayağı da etkili bir bürokrattır komisyonda. O adam oturdu ve Sayın Eroğlu’na mektup gönderdi. Basında bunun Razbaş olduğu yazılıydı ama değil. Mektubu direk Michael Leigh gönderdi ve bu adam eğer böyle bir mektup gönderme durumuna girdiyse ki, ben Avrupa Birliğinin yapısını az çok bilen biriyim çünkü epey bir süredir bir buçuk iki yıldır gidiyorum. Orada sorun var demektir, değerli arkadaşlar. Biz önceleri Sayın Hasan Taçoy’la Ulusal Birlik Partisinden Hasan arkadaşım Bakan olunca Sayın Ergün Serdaroğlu ile ki bir kez gittik. Sürekli gidiyoruz Avrupa Parlamentosuna ve orada 2002 daha doğrusu 2004 referandumundan sonra elde ettiğimiz sağlıklı zemin üzerinde haklı davamızı herkese anlatabiliyoruz. Bizi dinleyecek insanlar bulabiliyoruz. Çok yoğun programlarla oralardayız. Lobi çalışmaları yapıyoruz oralarda ve bizim ve Ulusal Birlik Partisinden bizle beraber gelen arkadaşların bu kadar çabasını boşa çıkarmaya kimsenin hakkı yoktur değerli arkadaşlar. Ben eminim bu gidişimizde bize bu olayı soracaklar yüzde yüz ve bilemem ne cevap vereceğimi de bilmiyorum. Tabii ne cevap vereceğimi biliyorum ama onlara vereceğim o cevabı.

Evet, değerli arkadaşlar; şimdi Başbakanlık Bütçesi görüşüldükten sonra Sayın Derviş Eroğlu kalktı burada bazı saptamalarda bulundu ve yıllardır KKTC Bütçesinin hiçbir zaman denk olmadığını diğer ülkelerde de denk bütçelerin bulunmadığını, bu doğaldır doğrudur paramızın gelir kaynaklarımızın çok kısıtlı olduğunu işte onu yapmaya çalıştık yapamadık, bunu yapmaya çalıştık yapamadık, yani açık açık yapamadıklarını da söylüyor. Şimdi değerli

2505

Page 168: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

arkadaşlar şunu bilmemiz lazım, bütün herkesin bilmesi lazım ki, bu ülkede bir çözüm olmadıktan sonra sürdürülebilir bir ekonomik yapı yaratmanın olanağı yoktur. Şimdi Prio diye bir merkez var Norveç’dedir Sayın Bakan bunu bilecek. Bu Prio Oslo kökenli barış araştırmaları enstitüsüdür. Yani bu bütün dünyaya incelemeler yapıp, raporlar yayınlayan bir kuruluştur. Herhangi bir siyasi yönü de yoktur. Bağımsız bir kuruluştur ve bu kuruluşun bu enstitünün yayınladığı iki tane kitap var. “The Day After” diye bilmiyorum bu kitaplar elinize geçti mi, gördünüz mü? Bu kitapların içerisinde ben tavsiye ederim özellikle de Sayın Maliye Bakanına, Ersin Tatar’a okusun çünkü bir demeci vardı Sayın Tatar’ın çözümden sonra ekonomi düzelecek diyorlar bu bir safsatadır diye, böyle bir demeci vardı. Bu kitabı okumasını ben öneriyorum. Değerli arkadaşlar 2004-2003-2002 Annan Planı sunulduktan sonra bu ülkeye çözümün sadece bir rüzgarı geldi. Çözüm gelmedi. İsterdik, gönül isterdi çözüm ile yapalım. Ama bu çözümün rüzgarı bu ülkede neleri yaptığını ekonomide ne kadar büyük bir patlamanın gerçekleştirildiğini Başbakan da söyledi zaten inşaat sektöründe korkunç bir patlama oldu. Turizm sektöründe ne kadar büyük gelişmelerin kayıt edildiğini hep birlikte yaşadık değerli arkadaşlar. Çözüm olduktan sonra işte Sayın Derviş Eroğlu gibi şikayet etmeyeceğiz gelirimiz azdır diye. Bu ülkede çözüm değerli arkadaşlar elzemdir, mevcut durum sürdürülemez. Bunu öncelikle herkesin, herkesin kafasına koyması lazım ve bu çözümü gerçekleştirdikten sonra gerek ekonomik, gerek sosyal, gerekse demokratik dev adımlarla ileriye gideceğimiz aşikardır. Dolayısıyla çözümü sonuna kadar zorlamamız gerektiği kanaatindeyim ben.

Evet değerli arkadaşlar; ben sanıyorum Kıbrıs konusu ile ilgili sözlerimi burada noktalayayım. Çok kısa olarak dış temsilciliklerimiz ile ilgili birkaç bir şey söyleyip konuşmamı bitireceğim.

Şimdi değerli arkadaşlar; Brüksel Temsilciliğimiz yürekler acısı, orada iki tane meslek memuru arkadaşımız var ve ben buradan kendilerine gerçekten orda çalışan iki kişiye daha ki orda onlar oradan istihdam edildiler kendileri TC kökenlidir Belçika’da yaşıyorlar, buradan gerçekten bu Kürsüden onlara teşekkür etmek istiyorum. Bu kadar can siperane çalışma gerçekten insan üstü bir gayretle çalışıyorlar. Ben Sayın Bakanın dağıttığı o Faaliyet Raporunda da Brüksel Temsilciliğinin yaptığı faaliyetleri okuduğumda bir anda düşündüm iki kişi dedim bu faaliyetleri nasıl yapacak yahu? Yapamaz. İmkanı yok, imkanı yok. Ki; Brüksel Avrupa’nın kalbidir değerli arkadaşlar. Avrupa’nın bütün kurumları o bölgededir yüzde doksanı diyeyim. Strazburg’ta var, Lüksemburg’ta da var, buralarda da var ama Brüksel kalptir, komisyon ordadır, konsey ordadır, Avrupa Parlamentosu ordadır gerçi oturumlar Strazburg’ta yapılıyor orda daha ziyade grup toplantıları yapılıyor ama diğer bütün kurumlar Avrupa Birliği Kurumlarının yüzde doksanı Brüksel’dedir.

Ben size şöyle bir örnek vermek istiyorum. Brükselde, Brükseldeki Koreperde Kıbrıs Cumhuriyeti tırnak içinde söylüyorum Elçiliğinde ve oradaki Avrupa Birliği kurumlarda çalışan Rum sayısı değerli arkadaşlar; 160’a yakındır, 160-170’dir. Bizim Brüksel’de iki kişi. İki de biz gidiyoruz her ay dört. İşte garınca gararınca orda bir şeyler yapmaya gayret ediyoruz lobicilik faaliyetleri yapıyoruz, basın mensupları ile görüşüyoruz, milletvekilleri ile görüşüyoruz, grup başkanları ile görüşüyoruz, üç gün, dört gün gidiyoruz emin olun sabah saat 9.00’dan 08.30’tan gece saat 07.00’ye kadar 06.30’a kadar durmadan koşuşturuyoruz orda sırf oradaki insanları aydınlatabilelim, etkili kişileri aydınlatabilelim, Kıbrıs konusundaki görüşlerimizi müzakere sürecinin nasıl ilerlediğini anlatabilelim ve bu konularda kendilerinden destek toplayalım. Ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim, beş yıl öncesine göre belki de beş yüz kat ilerdeyiz bu konuda bu konu ile ilgili.

2506

Page 169: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Dolayısıyla Brüksel Temsilciliğine Sayın Bakan özellikle çok çok önem vermeniz gerekiyor. Oradaki bildiğim kadarı ile Şubat’tan beridir orda temsilcimiz de yok, sadece bir ben son oraya gittiğimde diğer meslek memuru Paris’teydi galiba bir tek Lale ordaydı bir tek Lale, bir de Şoför, bir de oradaki sekreter başka da biri yok. Ve gerçekten takdir etmemek bu insanları insan üstü bir gayret gösteriyorlar. Bu doğrudur her şeyi takip edeceksin, randevuları alacaksın, gelen giden heyetleri karşılayacaksın onların ihtiyaçlarını gidereceksin bu kolay bir iş değil. En azından Brüksel’e ve Strazburg’a muhakkak Strazburg’da temsilciliğimiz de yok. Orada Türkiye Cumhuriyeti Elçiliğinde bir arkadaşımız var o da döndü yerine gitti mi? Biri bilmem gitti herhalde değil mi? Hüseyin bey bilmiyorum onu. Evet, Strazburg’da ve Brüksel’e özel bir önem verilmesi çünkü Strazburg’da AKPA da var biliyorsunuz Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi ki orada da Sayın Tahsin bey ve Sayın Mehmet Çağlar arkadaşımızla temsil ediliyoruz. Özellikle Brüksel ve Strazburg çok önemli. Buradaki Elçiliklere veya temsilciliklere özel bir önem verilmesi gerekiyor. Acele personel takviyesi o bölgelere bilemiyorum başka takviye gerekiyor mu? Lobi yapabilecek, lobi çalışması yapabilecek olan kişilerle takviye etmek. Avrupa Birliği kurumlarını bilen, Avrupa Birliğinin çalışma yöntemlerini bilen bir temsilcinin acilen oraya atanması, Strazburg’da temsilcilik oluşturulması, personel bakımından oranın da takviyesi çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Strazburg’da değerli arkadaşlar ve bir sürü de dava görülüyor orada ülkemizi ilgilendiren. Dolayısıyla buralara personel, araç, gereç takviyesi ne yapılacaksa yapılmalı, bu yerler güçlendirilmeli ve burada çalışan insanların ki bir de ek mesai sorunları vardı, onu da biliyorsunuz, haberiniz var. Sorunları acilen giderilmeli ve rahat bir çalışma ortamı sağlanmalı diye düşünüyorum. Evet değerli arkadaşlar tahmin ediyorum bugün, bu saate kadar konuşanların en kısa konuşmasını ben yaptım. Bir saat gibi, evet mal kararını da bulmuş. Ben 2009 Dışişleri Bakanlığı Bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum ve hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkürler Salih bey. Buyurun Mustafa bey.

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Lefkoşa) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Tabii gün epeyce ilerledi hepimizde yorgunluk belirtileri var, dinleme kapasitemiz de düşer. Konuşma kapasitemiz de düşer. O, tabii tıpta böyledir. Fakat bir kaç gündür açık söyleyeyim bazı arkadaşlar da konuştuktan sonra kendi partimin veya kendimin değerlendirmelerini de bu Kürsüden yapmak isterim ama uzun konuşmalardan dolayı geri çektim, bazı arkadaşların yaptığı uzun konuşmalardan dolayı. Ama ne yazık ki bugün de biraz zaman darlığından dolayı ancak şimdi konuşma sırası geldi. Salih arkadaştan daha da kısa konuşmaya çalışacağım. Son Birleşmiş Milletler raporu toplumumuz için veya görüşme sürecindeki durumu göstertmesi için bazı önemli noktalara vurgu yapıyor. Bunların birincisi önemli ilerleme olduğu kayda geçirildiği görüşmelerde Güvenlik Konseyinin kararlarından biri bu. İkincisi müzakereler ciddi bir safhaya geldi, bu da gayet önemli. Çünkü uzun süredir müzakereler sürüyor. 55 veya 56 toplantı yapıldı. Ama şu anda çok daha ciddi bir safhaya geldiğini artık Birleşmiş Milletler de teslim ediyor. Tabii bu arada bildiğimiz Birleşmiş Milletler parametrelerine tekrar atıf yapmaları ve bu parametreler üzerinde gösterilen çabaları övmeleri ve Downer’i de çabalarından dolayı selamlamaları bize bazı önemli göstergelerde bulunuyor. Şöyle ki; Sizler de bildiğiniz gibi çok kısa bir süre önce, çok kısa bir süre önce son AB raporları veya görüşmeleri yapılmadan önce raporlar çıkmadan önce, Rum Tarafında hemen hemen hep bir ağızdan Hükümet olsun, partileri olsun, veya muhalif partiler olsun görüşmelerin iyi gitmediği, hiçbir ilerleme olmadığı, bu yüzden de gittikçe çıkmaza girdiği defalarca açıklandı ve görüşmelerde iyi bir ilerleme yok dendi. İşte bakın, burada yapılan bir oyundu. O da görüşmelerin iyi gitmediğini göstererek “Türkiye’nin Avrupa Birliğine ilerleme sürecinde nasıl avantaj sağlarım?” düşüncesi vardı bunun altında. Bunu defalarca, çeşitli kerelerde belli

2507

Page 170: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

ettiler. Fakat bu arada üzüldüğüm bir durum oldu. O da Ulusal Birlik Partisi bazı çevrelerin aynı ağızdan, Rum Tarafının söylediği şekilde, görüşmelerin iyi gitmediği, umut olmadığı, hiçbir ilerleme kaydedilmediği defalarca söylenmeye başlandı. Şimdi böyle bir durumda Rum Tarafında yapılan propagandanın benzer bir şekline geldiler. Şimdi tabii Ulusal Birlik Partisi Başkanı veya diğer arkadaşlar bunu neden yaptılar? Yapmamaları gerekirdi bunu. Çünkü görüşmelerde ilerleme olduğunu, belirli bölümlerde ilerleme olduğunu burada Sayın Cumhurbaşkanımız da bir kaç kez gelip anlatmıştır. Ayrıca Meclisimize görüşmelerin tüm notları gelmektedir. Altı bölümde de nasıl durumda olduğu görüşmelerin gayet açık bir şekilde yazılmakta ama ne yazık ki çok açık söylüyorum burada, bazı Ulusal Birlik Partili arkadaşlar galiba hiç bunları okumuyorlar veya burada Sayın Cumhurbaşkanımız bir kaç kez gelip burada bilgi vermesine rağmen o bilgiyi almak istemiyorlar ve ama ne yazı ki bu bilgileri dışarıda doğru aktarmıyorlar. Şimdi doğru aktarmadıkları zaman demek ki kendileri de Cumhurbaşkanlığı çözümlerine dönük kendi halkımıza söylemek istedikleri “Bakın işte görüşmeleri iyi gitmiyor, Cumhurbaşkanı iyi gitmiyor.” O zaman görüşmelere dönük halka vermeye çalıştıkları mesaj bu oluyor. Şimdi böyle bir mesaj olduğunda yani gerçekten konuşulmayıp da bir az önce Güvenlik Konseyinin Birleşmiş Milletlerinin son raporu ile de karşılaştırdığımız zaman sizin söylediğiniz gerçeklerle Rum Tarafında gizli gizli bu şeyi berhava etmeye çalışan veya açık açık görüşmeleri berhava etmeye çalışan tarafların da fikirlerinin birleşmesi ile görüyoruz ki çok tehlikeli politik oyunlar oynanıyor. Ama Güvenlik Konseyinin verdiği son rapor hiç de ne sizlerin söylediği, ne de Rum Tarafının söylediğinin doğru olmadığını gösteriyor. Ve Rum Tarafında direk açıklamalar da var. Örneğin Stefanu Stefanus Rum Hükümet Sözcüsü diyor ki “Biz” diyor Türkiye’nin Birleşmiş, pardon “AB sürecindeki aldığı yolda avantaj sağlamak için böyle yapıyoruz politikamızı” ve AKEL Partisinin Genel Sekreteri Kibrianu da son durumu “Biz Kıbrıs meselesini Türkiye’nin ilerleme sürecine bağladık” diyor. Yani böyle politikalar daha öncede yapılmaya çalışıldı. Bu gibi politikalar hiçbir zaman çözümü getirmeyen, çözüm yolunda taşlar çıkaran bize politikalardır, engeller çıkaran politikalardır. Ve son Güvenlik Konseyinin bir az önce Salih İzbul arkadaşımız da gayet güzel bir şekilde açıkladı, izah etti Raporu. İşte şimdiye kadar yapılan politikaların iflasıdır. Hem o yanda, hem bu yanda. Şimdi çok isterdim burada Töre arkadaşın olmasını. Bir çok kereler bu Kürsüye çıktı ve bu Kürsüden Rum Tarafındaki basın özetlerini okuyup bu Kürsüden geldi aktardı, egemenlik hakkında fikirlerini söyledi. Bu gün yine, Bugün yine dün, dün cevap vermek isterdim ama bugüne kaldı. Tahsin Ertuğruloğlu arkadaş da bazı şeyler söyledi. Yine tamamen Dışişlerini Kıbrıs meselesi ile ilgili ama kavram olarak o kadar ters konular geliyor ki ilerleme sürecinde bazı noktaları izah etmezsem çok rahatsız olurum, çok açık söyleyeyim. Örneğin egemenlik. Burada sözcüleriniz konuşurken bilhassa Zorlu Töre arkadaş egemenliği Ortaçağda egemenliği ilk ortaya atan Bodin’in koyduğu şekilde söylüyor. Fransız krallarına meşrutiyet sağlamak için egemenliği ilk tarif eden Bodin, bir baktığınız zaman onun izahlarına 300-400 sene evvelki nasılsa Töre arkadaşın da izahatı ayni şekilde, altını yalnız isimlerini değiştirir. Bir bakıyorsunuz ki Ulusal Birlik Partisi’nin içindeki bir çok kereler söylenen fikirler de ayni şekilde oluyor. Yani egemenliği sınırsız, mutlak, tek, bölünmez, devredilmez şeklinde ortaya koyuyorlar. Bu tamamen işte Bodin’in Fransız kralları için anlattığı şekildir. Gayet de açık bir şekilde. Yani şu anda Ulusal Birlik Partisi’nin hepsinin demeyeyim ama en azından bu şekilde açıklama yapanlarının egemenlik anlayışı tamamen Ortaçağ’dan kalma Fransız krallarının dönemindeki egemenlik anlayışıdır. Şimdi mutlak ve sınırsız olmak egemenlikte öyle bir şey kalmamıştır. Çünkü artık dünyada hukuk devletinden bahsediyoruz. Kuvvetlerin ayrımından bahsediyoruz ve artık dünyada her ülke uluslararası bir kuruluşa veya bir çok uluslararası kuruluşa, bir çok üye ülke hep beraber üyedir. Hukuk devletinde ise hukuk devleti hepimizin dilinde olan, kurmamız gereken, beraberce yapmamız gereken bir şey. Şimdi hukuk devletinde öyle sınırlamalar yok ki. Sınırsız ve mutlak bir egemenlik hukuk devletinde olabilir mi? Olamaz. Hukuk devletinin

2508

Page 171: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

çağdaş bir devletin kendi özüne tamamen aykırıdır. Bir de şimdi kuvvetler ilkesi var. Yargı, Yasama, Yürütme. Bu ülkede de şu anda da egemenliği Yargı, Yasama ve Yürütme yetkileri ile kullanıyor. Sizler de kullanıyorsunuz çünkü halk tarafından seçildiniz yürütme olarak. Yargı olarak, hakimler de kullanıyor, hukuk kullanıyor bu işi. Ve tabii bir de bunun yanında yasama. Şimdi soru şudur. Dünyada bir çok kuruluş var. Onlara biz belki KKTC olarak üye olamadık ama bütün ülkeler üye. Hangilerine? İnsan Hakları Mahkemelerine, Savaş Suçları Mahkemelerine veya AB, BM gibi kuruluşlara. Bunların bir çok kendi uluslararası antlaşmaları var. Örneğin Dünya Af Örgütü gelip size ülkenize hapishanelerinizin nasıl olacağını dahi dikte ettiriyor. Diyor ki “F” tipi. Böyle yapacaksın hapishaneni. Hadi yapma bakayım? O zaman nerede egemenlik? Sınırsız, bölünmez, bilmem ne, egemenlik nerede? Başka bir konu. Savaş Suçları Mahkemesi diye bir Mahkeme var. Miloseviç’i yargılayan ve Miloseviç Savaş Suçları Mahkemesinin hapishanesinde can verdi. Ve Miloseviç Başkandı unutmayın, Sırbistan’ın. Bosna’nın kasabı diye geçen Garaziç gibi biliyorsunuz Garaziç de yakalandı ....

SALİH İZBUL (Girne) (Yerinden) – O da yargılanıyor.

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) – O da yargılanıyor. Hırvatlar kendi kasaplarını yani bu tip kasapları vermeden Avrupa Birliği kendilerine ilerleme kaydettirmedi.

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) – Onun cevabını sen vermen lazım burada. Ben çünkü kaç kere bunu söyledim. Uluslararası Savaş Mahkemelerinde ....

TAHSİN ERTUĞRULOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Makarios zamanında duymadık.....

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) – Onu konuş,

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) – Tabii, nedir yani Hüseyin bey?

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) - Nedir yani Hüseyin Bey?

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) (Devamla) - Size bir şey söylemedim. Tahsin Beye söyledim.

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) - Yani Tahsin Beyin söylediği çok güzel.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) (Devamla) - Makarios konusunda söylediğin çok doğru.

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) - E biz dediğimizde 13 tane maddeyi kabul etmesinler diye, anlatabildim?

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) (Devamla) - Öyle bir şey söylemedim.

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) - Sonra dediğimizde biz..

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) (Devamla) - Makorios’a şey yaptım.

2509

Page 172: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) - Hayır, ben savunmaya değil, yargılayacaksak bu durumları hep beraber yargılayalım, değil mi? Hep beraber konuşalım bu işi. Tek isimleri söyleyip dışarı çıkmakla olmaz bu işler. Politika böyle yapılmaz.

Şimdi gelelim konfederasyon meselesine. Programınızda da geçen, Programınızda da söylediniz, konfederasyon. Bir tane örnek gösterebilir misiniz bana dünyada? Bir tane örnek verdiğiniz önerinin ve halka açıkladığınız bu önerinin hedef olarak gösterdiğiniz bu önerinin bir tane örneği var mıdır dünyada? Benzer, söylediğinize benzer bir şey var mı? O da yoktur. Az benzer var mı? O da yoktur. Söyleyemezsiniz, söyleyemezsiniz.

SALİH İZBUL (Girne) (Yerinden) – İki, üç sene önce vardı. Amerika da vardı iki üç sene önce konfederal yapı. Onlar ...

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) - Onlar geçen yüzyıl, geçen bin yılda.

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) - Evet.

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) - O eski egemenlik şartlarda, o eski demokratik şartlarda, demokrasi ne kadarsa. Şimdi bir bir şey daha var hiç izah etmediğiniz. Konfederasyon diyorsunuz ama konfederasyonun uluslararası kimliğinden bahsetmiyorsun. Nasıl olacak bunun uluslararası kimliği? Hangi konfederasyon vardır uluslararası kimliği olan? Yoktur böyle bir şey, yoktur dünyada böyle bir şey. Olmayan şeyler üzerine hedef kurmak halkın istemediği şeyler üzerine hedef kurmak ne kadar bizi doğruya götürebilir? Şimdi bunları kısaca geçtikten sonra Sayın Tahsin Ertuğruloğlu dünkü konuşmasında bana da çok ağır gelen, çok ağır da hissettiğim bir kelime söyledi. Kendisine de söyledim. Kucağa oturmak meselesi. İşte “Böyle böyle politika yaparsanız, bu şekilde gider de Rum’un kucağına oturursunuz” falan.

SERDAR DENKTAŞ (Lefkoşa) (Yerinden) – Mecazi anlamda söyledi.

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) – Şimdi, ister Sayın Denktaş, ister mecazi, ister başka bir şekil. Hangisi olursa olsun. Böyle politik, böyle sözleri politikaya burada koymak ve söylemek ve diğerlerine söylemek doğru değildir. Ben hiçbir zaman böyle kelimeleri şahsen kullanmam.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Mağusa) (Yerinden) – Bu ülkede de böyle bir insan yoktur.

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) - Bu ülkede de böyle bir insan yoktur. Kullanılmamasını da böyle sözlerin şahsen tavsiye ederim. Çünkü biri birimizi burada, bu şekilde yaralamamıza, bu şekilde sözlerle alt etmemize veya başkalarına mesaj göndermemize veya başkalarına takdim etmeye çalışmamıza, hiç doğru bulmam böyle şeyleri. Yani bu Kürsünün de bir etiği bence olmalı, etiği olmalı. Daha fazla söylemek istemiyorum. Ve geliyorum görüşme süreci ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine. Şimdi biraz önce görüşme süreci devam ederken hiç ilerleme olmadığını iki tarafta, Ulusal Birlik Partisi de, Rum Tarafı da nasıl söyleyip de Cumhurbaşkanımızı yıpratmaya çalıştıkları bugün çıkan Birleşmiş Milletler kararı ile tekrar ters düze edilmiştir sanıyorum. Şimdi burada bir bir şeyi unutmayalım. Şu anda iddia ediyorum. Dünyada yapılan, seyrek yapılan veya aralıklı yapılan tüm görüşme süreçleri içerisinde altını çizerek söylüyorum ve tekrar iddia ediyorum. En iyi ilerleme durumunda olan Kıbrıs’daki görüşme sürecidir. Dönün dünyaya bakın, herkes dönsün

2510

Page 173: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

dünyaya baksın. Keşmir meselesi Kıbrıs sorunundan da eskidir. Halen daha hiçbir anlaşma yok. Arap-İsrail meselesi gene aynı. Şu anda ne Suriye ile İsrail arasında ki Türkiye yardımcı olmaya çalışıyordu beş tane toplantıdan sonra, bir ara kesildi şimdi. Tekrar yapmaya çalışıyorlar. Veya Filistin’le İsrail arasında hiçbir yakınlaşma yok. Aksine savaş tantanları çalmaya devam ediyor. Dönelim yüzümüzü Kafkasya’ya bakalım. Azerbaycan – Ermenistan meselesi Karabağ’dan dolayı. Tamam bazı görüşmeler var, kesik kesik de oluyor, bazı ilerlemeler de olduğunu söylüyorlar ondan sonra hiçbir şey yok, tekrar. Tabii gönlümüz onların da adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmasıdır bu görüşmelerin de. Dönüyoruz bakıyoruz Moldavya’da Transdinyester meselesi, Gürcistan’da Osetya – Abazha meselesi, bir kaç kere de görüşme yapmaya çalıştılar. Oturdular biraz görüştüler, tekrar şey yaptılar, bozuldular. Tekrar bütün dünyayı taradığınız zaman şu anda Kıbrıs’ta iddia ederek tekrar söylüyorum en iyi ilerleyen tabii kısmi ilerleme olan yerler var, henüz ilerleme olmayan yerler var. Tamamen görüş ayrılığı yerler var. Ama ilerleme olan yerler de var. Bugün Birleşmiş Milletler raporu çıktı onda da yazdı bunları, ilerlemeler olduğunu söyledi. Demek ki en iyi durumda olan biziz. Ha bu yüzden mevcut durumu şu anda daha ileri götürebilmeli, görüşme masasından hiçbir zaman çekilmemeliyiz. Görüşme masasında kaldığımız sürekli haklarımızı savunduğumuz sürece ki bunu Kosovalılar yaptı. Kosovalılar hiç görüşme masasından çekilmedi. Kosovalılar kendi haklarını da savundular, hiç kendi haklarından da taviz vermediler. Ama ne yaptı Sırplar? Sürekli kendi hegemonyalarına almak için hiçbir şey kabul etmeden devamlı Sırplar aynen Rumların yaptığı şekilde hakimiyetçi, hegemonyacı bir anlayışla Kosovalıların üstüne gitti. Ama Kosovalılar da bilhassa İbrahim Bukova ,Allah rahmet eylesin o da Gandi gibi bir adamdı hep barışçı metotları denedi, hiçbir zaman masadan kaçmadı ve daima kendi halkının haklarını savunarak masadan çekilmeyerek süreci ondan sonra biliyorsunuz referandum hakkını da elde ettiği için kullanarak devam etti. Eee dönüp bir bakıyoruz son kurulan bir tane daha devlet var Kosova’dan evvel Karadağ. Karadağlılara da aynisini yaptı. Hiçbiri masadan çekilmediler. En sonunda geldi Birleşmiş Milletlerle AB dedi ki kendilerine üç senelik size mühlet. İşte anlaştığınız noktalarda da birleşmeye çalışın. Eğer dedi yapamazsanız üç sene içerisinde referandum hakkınız da karar sizin ve referandum hakkını öyle kullandılar. Ama ayni Birleşmiş Milletler, ayni AB referandum hakkını Transdinyester’e vermedi. Abazha’ya vermedi, Osetya’ya vermedi. Onların yaptığı referandumlar ki ikişer kere referandum yaptılar. Hem de 18 sene evvel, o 1989-90’larda yüzde 90 bağımsızlık kararı çıkmasına rağmen iki kere yaptılar bunu. İkisinde de kabul etmedi, vermedi. Çünkü ben sana dedi referandum hakkı vermedim dedi. Haa şimdi demek ki biz referandum hakkımızı bir gün evvel de başkanımız açıklamıştı nasıl alındığını, nasıl mücadele verildiğini. Referandum hakkımızı aldık. Bu bizim yasal hakkımızdı. Bunu sakın kaybetmeyelim ha. Sakın kaybetmeyelim. Masadan kalkarsak kaybederiz, masadan kalkarsak kaybederiz. Referandum hakkımız kendi halkımızın iradesinin yansıyacağı haktır. Bu hak bizim için çok önemlidir. Biraz önce size söylediğim ülkeler bizden çok çok daha büyük halklar, toplumlar alamadı, vermediler. Haa niçin vermediler? Niçin alamadı? Onu tartışmıyorum bunu, onlar başka mesele ama bizim bu hakkımız şu anda var. Sonuna kadar masada kalmamız lazım. Masa kırılırsa, çökerse bizden dolayı olmamalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın burada üzerine çok gidildi, çok da cümleler söylendi. Bir iki arkadaş tarafından onları da doğru bulmuyorum. Ama dışarı çıktığımız zaman ülke dışına şu andaki imajımızın çok çok iyi olduğunu hele hele çok eskilere göre itibar olarak çok daha iyi durumda olduğumuz bellidir. Ha eskiden falan olaylar vardı, filan olaylar vardı diyerek herhangi bir yargılama yapmak istemem. Ama şu anda itibarımız ve imajımız çok iyi durumdadır. Ben 1978’de Almanya’ya gittiğim zaman Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türkler olduğunu bilmezlerdi. Ve şimdi tabii buna benzer bir çok şey sizler de duydunuz. Şu anda Kıbrıs’ta iki halk olduğu, iki irade olması, referandum olması gerektiği, ayrıca Annan Planına onların “Hayır” dediği, bizim “Evet” dediğimiz, barışçıl bir toplum olarak bilinen, görüşmelerde sürekli kendini yenileyerek gelen ve kendi haklarını arayan bir toplum olarak, bir halk olarak

2511

Page 174: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

biliniyoruz. Ayrıca onların da bazı çevrelerinde duyduklarınız doğrudur diğer arkadaşlardan, çok yerde yanlış yaptıklarını kendileri de Avrupalılar veya şeyde söylüyorlar, bunu da söylüyorlar. Tabii iş işten çoktan geçti, iş işten çoktan geçti. Haklarımızı, bu şekilde olmamalıydı. Ama bunlar başımıza geldi diye bizim masayı terk etmemiz, vay halimize o zaman. Tekrar kapalı toplum, kapalı ülke durumuna düşebiliriz. Burada Lizbon Anlaşmasından da Sayın Serdar Denktaş bahsetti. Oradaki bazı değişiklikleri ve birincil hukuka giren, bilhassa Çek Cumhuriyetindeki durumları söyledi. Onlara katılıyorum. Gayet doğru şeyler. Çünkü demek ki Avrupa Birliğinde ülkeler anlaşamadığı zaman kendi aralarında İrlanda gibi, Çekoslovakya gibi, biliyorsunuz daha önce de başka durumlar da oldu. Kendi haklarını veya kendi görüşlerini birincil hukuka sokup böylece kalıcı kalmasını sağlıyorlar. Tabii ki bunlar delegasyon değil, bunlar doğrudan birincil hukuka giren, artık birincil hukuk olan hukuktur, normal hukuktur. Bu yüzden bu sürecin iyi takip edilmesini, alınan haklarında nasıl aldılar, ne durumlar olduğunu, bilhassa mal mülk meselelerinde bunların hepsinin birer veri olarak ve birer güçlü bir argüman olarak önümüzde durması ve her yerde bu gibi durumlarla konuşmamız gereklidir. Tabii bir mantık çerçevesinde. Çünkü değerli arkadaşlar mal mülk meselesinde burada konuşulanlar söyleniyor ama Rum Tarafı gayet açık bir şekilde “Malın ilk sahibi konuşacak” diyor. Bizim ise sizin de bildiğiniz gibi, Türk tarafının tezi ise “Takas, iade ve tazminat.” Zaten şu anda kurulan, daha önce kurulan mal tazmin komisyonu da bu üç madde üzerinden yapıyor. Bir baktığımız zaman Bosna Hersek çözümündeki toprak-mülkiyet meselesine yine Türk tarafının tezi nasılsa ayniı şekilde çözümler olduğunu görüyoruz. Avrupa Birliğinde şu anda yine aynı şekilde çözümler olduğunu görüyoruz ve bilhassa takas ve iade meselesi değil, tazminatların çok daha fazla öne çıktığını görüyoruz. Bunun çok örnekleri var, çok örnekler de verebilirim size. Ama tabii Kıbrıs’ın da kendine özgü durumları var. Bu özgür durumlar içerisinde de Sayın Cumhurbaşkanımızın bence burada koyduğu, ortaya koyduğu politika, gayet doğru bir politikadır ve dünya gerçekleri ile, veya dünyadaki uygulamalarla ve Birleşmiş Milletler parametreleri ile uyuşan bir politikadır. Değişik görüşler elbette olabilir. Ama kendi aramızda doğru dürüst tartışarak bunları halletme durumunda olmalıyız. Bir bilgi daha vermek isterim size, burada bazen konuşuluyor “O olacak, bu olacak, böyle olsun, öyle olsun.” Ama zaten biz çok açık bir şekilde hepimiz söyledik. Birincil hukuk olacak yapılan anlaşma. Birincil hukuk olduktan sonra bu anlaşama, burada yapılan bazı eleştiriler boşundadır. Birincil hukuk olduğu zaman çünkü değiştirilemez, değiştirilemez artık, anlaşma değiştirilemez. Bu birincil hukuk meselesi, siz de önem veriyorsunuz, fikir söylemiyorsunuz yalnız,öneri yapmıyorsunuz.Diğer konularda da bence Ulusal Birlik Partisi öneri yapmıyor.Tamam iki bölgeli iki toplumlu bir şeyler söylüyor.Ama öneri yok.Nasıl olsun ? Böyle mi olsun ? Öyle mi olsun? Bu öneri yapmadan tamamen bence dıştan içe, içten dışa politikayı düşündüğümüz zaman, dıştan içe politikada aynen şöyledir. Dışarıda bir şeyler olur, birileri demeçler verir, birileri tavır koyar bir politika koyar, içeride ise sizler hemen ona tepkisel politika gösteriyorsunuz. Politika bu olmamalı artık, içten dışa olmalıdır. Kendi önerilerimizle, kendi fikirlerimizle çıkmalıyız. Onlar daha bir şey söylemeden biz söyleyebilmeliyiz ama doğru şeyleri, ama hakkımız olan şeyleri. Bunları söylemediğimiz zaman çok zorluklar geçireceğiz. Yani bence şu anda Ulusal Birlik Partisinin yaptığı politika, dıştan içe bir politikadır ki tepkisel bir politika, savunma politikasıdır. Korunma politikasıdır. Ama içten dışa politika yaparsanız yani Kıbrıs’tan dışarıya doğru politikanızı yaparsanız önerinizi de yapabilirsiniz. Önerilerinizi de yapmazsanız, ben bu konuda tam böyle düşünüyorum ve tak diye yapmadan aynen de bu haklar çerçevesinde böyle olmasını istiyorum dediğiniz zaman, o zaman politika dikkate alınır.

Değerli arkadaşlar, bir önemli konu daha vardır. Salih arkadaş biraz bahsetti, ben bahsetmek istemiyorum. Hasan Taçoy, Bakan Hasan Taçoy’a verildiği için konu, konu Hasan Taçoy’a verildiği için Hasan Taçoy’un Bakanlığının tartışılacağı yerde konuşacağım. O da

2512

Page 175: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz. Sayın Hüseyin Özgürgün bazı, bu konularda birkaç demeç vermiştiniz onun için bu akşam çok geç vakit oldu. Konu da tam olarak sizde olmadığı ve Hasan Taçoy Bey’in Bakanlığında olduğu için onun Bakanlığında söyleyeceğim. Avrupa Birliği ile yaptığımız protokol, 12 Kasım’da yaptığımız protokol, eski ilişkilerimiz ve olması gerekenler diye.

(Sayın Ali Rıza Usluer, Başkanlık Kürsüsünü Sayın Dr. Ahmet Eti’ye devreder)

Ben, beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Bu geç vakitte diğer arkadaşlara da fırsat vereyim ama bu akşam dikkat ettiyseniz en kısa ben konuştum.

BAŞKAN – Teşekkürler Mustafa Bey.

Buyurun Sayın Denktaş.

SERDAR DENKTAŞ (Lefkoşa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Gece yarısına çeyrek kala, en fazla 10-15 dakikanızı alacağım uzun uzun konuşmaya gerek yok. Kıbrıs politikası ile ilgili zaten dün düşüncelerimizi aktardık. Sadece Dışişleri Bakanlığı ile ilgili birkaç, iki veya üç konuya değinmek istiyorum. Her şeyden önce bu detaylı rapor için teşekkürler. Biraz fazla detay oldu ama Allah’tan gizli gizli Türkiye ziyareti yapmadık yoksa...

DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) – Sizin yoktur galiba.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) - Biraz fazla detaylı oldu.

Şimdi önce Sayın Bakana sormak istediğim, onu bize cevaplayabilirse memnun olurum. Enformasyon Dairesinde hazırlanmış, hazırlanmakta olan Google destekli bir web sitesi hazırlığı vardır. Bildiğim kadarı ile bu site bir şekilde devam ettirilmiyor ve yayına, havaya çıkamıyoruz. Oysa Google destekli olarak hazırlanmış olan bu site şu anlamda önemliydi. Kıbrıs diye basıp arama yaptığınızda internette, Rum Tarafı ile ilgili her türlü bilgi önünüze çıkar ama Kıbrıs Türk Tarafı ile, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili hiçbir şey bulamazsınız. Google desteğinin önemi oydu. İngilizce olarak hazırlanmış bir web sitesiydi. Neden devam ettirilmiyor bunu anlamak mümkün değil. Bunu Sayın Bakan bir inceler ve hayata geçirirse yeniden, iyi olur diye düşünüyorum.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden)(Devamla) – Tam anlamadım, bir daha söyler misiniz lütfen.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Enformasyon Dairesinin yeni hazırlanmış web sitesinin durdurulması, şey yapmadı devam ettirilmedi. Yeni Temsilcilikler açılıyor bir yerlerde. Güzeldir de açılsın da ama bu esnada Asya’da en güçlü olduğumuz yer Kırgızistan’daki Temsilcilimiz de kapatıldı. Kırgızistan Parlamentosu Kıbrıs Türk Dostları Grubunun bulunduğu ve çok güçlü bir şekilde bulunduğu Parlamentonun üçte ikisini aşkın bir sayıda bir Kıbrıs Türk Dostlarının bulunduğu bir Parlamentoydu. Rum Tarafının bütün girişimlerine rağmen onları püskürtmeyi başarabildiğimiz bir yerdi Kırgızistan. Temsilciliğimiz Dışişleri Bakanlığı’nın Temsilciliği değil turizm bürosu olarak açılmıştı ama devlet orada kimin hangi maksatla görev yaptığını da bilmekteydi. Bir müddet önce kapatıldı, elemanımız geri çekildi. Sözleşmesi bitmeden geri çekildiği için davası var ama en önemlisi oradaki kira borçları, vesaire geçmişte Bakan olan bir arkadaşımızdan kiralanan yerin borcu

2513

Page 176: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

halen duruyor ve ödenmedi. Kırgızistan gibi bir dostu kaybetmek üzeriyiz. Kaybetmek üzereyiz. Orada görev yapan arkadaş Kırgızistan’da aleyhine dava açılmış durumda ve 22’sinde dönmek zorunda. Döndüğü anda kendi başı derde girer, dönmezse orada bize evini kiralayan ve kullandıran ilgili Bakan derde girer. Böyle bir ikilem var ve buradan kendisine deniyor ki; “ya kendi davanı çek ve borcu ödeyelim veya bu borcu ödemeyiz.” Böyle bir yaklaşım olamaz. Direkt sizin Bakanlığınız ile ilgili değil olay ama sizin ilgilenmeniz gereken bir olaydır. Yani oradaki eleman Dışişleri Bakanlığı’ndan görevlendirilmiş biri değil evet ama bu Dışişleri’nin asli görevlerinden biridir. Böylesi bir dostu, öylesi bir güçlü bir dostluk grubunu parlamentoda kaybetmek hiç işimize gelmez. Bunun bir an önce düzgün bir noktaya getirmek zorundayız 22’sine kadar da vaktimiz var. Bunun dışında çok bir şey söylemek istemiyorum. Dediğim gibi Kıbrıs Sorunu ile ilgili dün gerekli konuşmayı yaptık, düşüncelerimizi aktardık. Dışişleri Bakanlığı aslında Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıs Sorunu ile ilgili konulardaki Sekreteryası görevini yürütür. Bunu da yürütebilecek çok değerli elemanlar da vardır Dışişleri Bakanlığı’nda. Son getirdiğiniz birtakım değişiklik önerileri var destek verdiğimiz bizim de yurt dışı ücretlerinin artması için hakikaten çok zorlanmaya başlamıştı ta benim Bakanlığım döneminden. Yurt dışında görevlendirdiğimiz arkadaşlar zorlanmaya başlamıştı özellikle Avrupa’da görev yapmakta olanlar. Belki orada sistemin de biraz değişmesi lazım. Yani her yerdeki ayni masrafa dahil değildir. Dolayısıyla ülkenin hayat pahalılığına göre bir düzenleme şart ücretlerden.

Yine öğretmenler konusunda özellikle İngiltere’de görev yapmakta olan öğretmenler konusunda bir sıkıntı var. Onu da dengeli bir şekilde yine Dışişleri’nin yürütmesi lazım. Bu konularda ben ümit ediyorum ki buraya gelen önerilerin, Meclise ulaşan önerilerin dışında öneriler de hazırlanır ve getirilir.

Bu arada biraz önce Sayın Başbakan vatandaşlıkları benim ısrarımla aldığını söylemiş ona da bir cevap vermiş olayım. Bakanlar Kurulu’ndan geçen 50, Resmi Gazete’ye ulaşıncaya kadar 500 oluyor iseydi bunun sorumlusu biz değildik.

İstihdamlar konusunda yapılmaması gerektiği konusunda çok ısrarlı oldum. İstihdamlar konusunda da ne kadar cimri olduğumu bütün ahali bilir, o yüzden de oy vermez bize. Onun için bu konularda nasıl bir suçlama altında kalabiliriz ben bunu anlamış değilim. Ha tabanca izinleri konusunda Serdar Bey çok isim getirdi dese anlayacağım, kabul edeceğim çünkü evet getirdik. Ama ne vatandaşlıklar ne istihdamlar konusunda söylenenler herhalde zaman içerisinde hafızanın getirdiği bir yanılma olacak. O konularda bizim tutumumuz bellidir. Kaldı ki 2009 yılında hala daha 2000’i tartışmanın da anlamı yoktur, biraz geleceğe bakalım. Ha bu anlamda Dışişleri Bakanlığına geri döneyim. Yıllardan beridir hepimizin yaptığı bir şey var, bir yanlışlık var o da şudur. Sanki bizim tek sorunumuz Kıbrıs Sorunudur. Doğru en büyük sorunumuzdur ama dış ilişkilerimiz Kıbrıs Sorununun ötesinde ele alınmalıdır. Ne isterse olsun burada, görüşme masasında iyi gider işler kötü gider işler, görüşme masasında oluruz olmayız ayrı bir şey. Ama ilişkilerimizin özellikle böylesi durumda kişisel ilişkilerin çok önemli olduğunu hiç unutmayalım. Bu ilişkilerin Kıbrıs’ta ne olup bittiğinin, yatırım imkanlarının ne olduğunun, eski eserlerimiz vesaire bütün bunlar çok yaygın bir şekilde Dışişleri tarafından duyurulabilmeli. Bu anlamda bir örgütlenme eksikliği olabilir Bakanlıkta, bunun bir şekilde sağlanması gerekir. Ben kendi zamanımda düşüncelerimiz vardı, sonra Turgay Bey bir ara bir şeyler söyledi ne oldu takip edemedim sonuç olarak ama Dışişleri Bakanlığı teşkilat olarak da yeniden ele alınmalı çünkü eksiklikler vardır. Genç arkadaşlarımızdan daha iyi faydalanmanın yolu da bulunmalı. Çok çalışan arkadaşlar yanında, orada çok işe yaramayanların da olduğu kesin. Bu anlamda da Dışişleri

2514

Page 177: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Bakanlığının diğer dairelerden farklı bir şekilde, farklı bir nitelikte ele alınması şarttır. Bu konuda titiz davranılması en büyük isteğimizdir. Beş dakika bile olmadı.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden)(Devamla) – Çok not aldım ben de.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Efendim?... Ha.

Bu noktada hazır Sayın Bakan da buradayken, şimdi bir başka konuya da daha değinmek isterim Dışişleri kapsamında, o da televizyonlara yönelik bugün bilgimize gelen bir olay. Malum olay. Herhangi bir yayın kuruluşunun 4 trilyon gibi bir vergi borcu olması mümkün değil bu ülkede, mümkün değil.

MALİYE BAKANI ERSİN TATAR (Yerinden) – O rakam doğru değil.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Hiçbir... Ama talep edilen bu.

ERSİN TATAR (Yerinden)(Devamla) – Yok, öyle bir şey yok.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – E talep edilen bu. Duyduğumda da imkan veririm çünkü 1996’da iflas eden neydi o zaman, Demokrat Yayıncılık Şirketine de 2.5 trilyon vergi istendiydi benden bir önceki Hükümet döneminde. Önce imzalıyordum çünkü 2.5 milyar yazılırdı, eski para zannettim imzalıyordum, Allah’tan son dakika sordum eski para mı yeni para mı diye, yeni para deyince kaptığım gibi kağıdı dosdoğru Ahmet Uzun’a gittim. Şimdi bazı yayın kuruluşları zaman zaman haddini aşan yazılar ve saldırılar yapabilir hepimize. Siyasetçiyiz, buna alışkın olmamız lazım. Bu yayın kuruluşları saldırı yapar diye devletin gücünü kullanarak üstlerine gitmek, her zaman karşı çıktığım bir olay oldu.

ERSİN TATAR (Yerinden)(Devamla) – Beyan verecek kardeşim, beyan verecek. Devlet varsa o devlete saygı duymak lazım.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Hiç bu mazeret kabul edilemez.

ERSİN TATAR (Yerinden)(Devamla) – 2000 yılından beridir beyan verilmez.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Bu mazeret kabul edilemez.

ERSİN TATAR (Yerinden)(Devamla) – 2000 yılından beridir beyan verilmez.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – 2008 yılının ortasına kadar ödemek üzere yaptığı bir anlaşma var iseydi, elinde ki var, demek ki beyan veya bir anlaşma var Bakanlıkla arasında. Şimdi...

FERDİ SABİT SOYER (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Ersin Bey, şarkıyı dinle şarkıyı Ersin Bey.

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Bize, bize saldırılıyor diye...

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Sakin ol, sinirlerine hakim ol.

2515

Page 178: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

SERDAR DENKTAŞ (Devamla) – Bize saldırılıyor diye haklı haksız hiç şeyi yok ha. Devletin gücünü kullanarak böyle bir girişimde bulunmak ne bu devlete yakışır, ne bu devleti yönetenlere yakışır. Ayni arkadaşla benim de zamanımda çok atışmalarım oldu. Çok şeyler söyledi bana. Ben de ona çıktım fikren yani birine söylesem herhalde belki de bana dava açacağı fikri karşılık verdim. Başbakan Yardımcısıydım. Benim de elimde devletin silahları vardı. Ama devletin silahlarını kullanarak hizaya sokmaya çalışmak asla kabul edebileceğimiz bir şey değildi. Kaldı ki başka duyumlar da alıyoruz. Bunun arkasında aslında ilgili Bakan değil bir başka basın kuruluşudur diye. Eğer bu gerçek çıkarsa çok bambaşka bir tavra girmek durumunda kalırız. Niçin? Bir müddet önce, seçimlerden hemen önce Eski Hükümet bir yayın kuruluşunu yine vergi borcu nedeniyle baskı altına almaya kalktığında gittim dikildim önünde ve protesto ettim. Yarın ayni şeyi bugünkü gazete için de yaparım. Bir başka gün bir başka gazete için de yaparım. Bugün bana, yarın sanadır çünkü bu iş. Basın kuruluşlarını mümkün olduğunca serbest bırakabilmemiz lazım. Ha, hep birlikte saygı sınırını aşmayacak yayınlar yapması için de bir tavır geliştirelim. Demokratik bir tavır geliştirelim. Devlet imkanlarını kullanarak korkutucu veya işte sindirici tavırlar içerisinde değil. Demokratik bir tavrı bütün siyasi partiler eğer herhangi bir medya kuruluşu haddini aşmışsa, makulü aşmışsa hep birlikte dönüp onu ikaz edelim ama demokratik koşullarla, demokratik yöntemlerle devleti kullanarak değil. Bu konuda daha titiz davranılmasını rica ediyorum. Hele siz basından da gelen birisiniz. Bir medyanın ne televizyonu, ne radyonun, ne gazetelerin birçoğunun bu işlerden kar etmediğini en azından hepimiz yaşayarak biliyoruz. Dolayısıyla böyle vay işte onu yapmadıydın, bunu yapmadıydın bir kusurunu yakaladım bu kadar cezalısın bu doğru bir yaklaşım değil. Bunları söyleyerek ben sözlerimi bitirmek istiyorum.

Bu Bütçeye oyumuz rettir. Dışişleri Bakanlığı’nın ama mantıklı, geleceğe yönelik, kendi sorunlarımızı anlatmaya yönelik imkanları artırıcı getireceği her türlü öneriye, Yasa Tasarısına destek vermeye de hazırız.

Saygılar sunarım.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Denktaş. Buyurun Sayın Bakan.

FERDİ SABİT SOYER (Gazi Mağusa) (Yerinden) – İstersen başlasın konuşmaya insanlar ha.

DİŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) – Konuşsun, konuşsun.Sabaha kadar otururuz.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Bak o şarkıyı bir Ipod hediye et.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) (Devamla) – 12 senedir beni tanır herhalde.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Hüseyin Bey, bir Ipod hediye et Ersin Bey’e de 1-2 şarkı da koy kendisine sakin ol, sinirlerine hakim ol şarkısını.

DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN – Ha, o tamam. Her siyasetçinin ona ihtiyacı vardır sakin olmaya. Arada bir sinirlenilir ama onlar…

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle teşekkür ediyorum bütün eleştirilere ve elimden geldiğince bütün eleştirileri cevaplamaya çalışacağım. Eleştirinin…

2516

Page 179: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

SERDAR DENKTAŞ (Lefkoşa) (Yerinden) – Cevaba cevap doğar ha unutma.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Tabii. Ben cevap vermeyeceğim yanıtlamaya ve bilgi vermeye çalışacağım. Çünkü yapılan eleştirilerde faydalanacağımız çok şey de var. Gerçekten doğru eleştiriler var. Cevap vermemiz gerekenler var. Bir de tabii farklı düşündüklerimiz var. Yani eleştirilerin evet yani yapılan eleştirilerin hepsine saygımız var ama bazılarının farklı düşünüyoruz açıkçası. Dolayısıyla onlarda da farklılıklarımızı söyleyelim.

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Demokrasi.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Tabii.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Tabii. Evet şimdi tabii burada eski Dışişleri Bakanları da var dolayısıyla Dışişleri Bakanlığı Bütçesinde hem Parti Başkanı şu anda hem de eski Dışişleri Bakanı olarak çok değerli eleştiriler de yaptılar.

TURGAY AVCI (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Dışişleri Bakanları hep Parti Başkanı.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Yani öyle bir şey, teamül yoktur ama sonuçta bugün öyle, burada öyle tabii.

SALİH İZBUL (Girne) (Yerinden) – İnşallah.

FERDİ SABİT SOYER (Gazi Mağusa) (Yerinden) – Sen niyet koydun Hüseyin’in suyunu tez kaynatacan.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Beni anlamazlıktan gelir, gelmeye çalışır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Şimdi tabii doğru. Kadro açısından, kadro sayısı açısından Dışişleri kadroları yeterli değildir eleştirisi geldi Sayın Turgay Avcı tarafından. Dışişleri kadroları sayı açısından evet doğru, sayı açısından yani nitelik gerçekten görev yapma bilinci açısından Dışişleri kadroları özveri ile ve ciddiyetle görev yapıyor. Buradan ve Dışişleri kadrolarının herhangi bir ek mesaileri de yok, yedi gün 24 saat görevde olan arkadaşlar. Dolayısıyla Dışişleri kadrolarına bu anlamda ciddi saygı duyuyoruz. Ve bu sayı açısından yetersizliği de ümit ederim kısa sürede tamamlarız çünkü sayı açısından yetersizlik biraz maddi imkanlarla da ilgili dolayısıyla maddi anlamda da bütçenin takviye edilmesi lazım ki bu kadroları daha yeterli sayıya getirelim. Son zamanlarda çok temsilcilik açıldı, bu açılan temsilcilikler bir aniden yüksek sayılara ulaştı, şu anda 18 sayı. Türkiye’dekiler tabii İzmir onları saymıyorum, İstanbul-İzmir, onu tek olarak görürsek 18 tane. Dolayısıyla şimdi bu anlamda hem meslek memuru açısından hem yerel personel açısından hem de maddi imkanlar açısından desteklenmeleri gerekiyor. Bunların zaten size yeterli, şimdi çok eleştirdiniz çok detaylı bir raporumuz var, birçok bütün bilgiler orda var yani ne olduğu hepsi detaylı sayılmış.

TURGAY AVCI (Yerinden)(Devamla) – Uykusuz kaldık Sayın Bakan onun için akşam.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Okumak için, evet. Güzel, demek iki yi bir şey yapılmış iyi bir çalışma. Eleştirileri buradan biraz haksızlık olarak görürüm. Çünkü

2517

Page 180: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

arkadaşlarımıza biz dedik ki, hem müdür temsilcilerimize hem de yurt dışındaki temsilcilerimize, bize faaliyetlerinizi yazın gönderin, biz bunları aynen milletvekillerimize aktaralım. Yani şimdi ben Bakan olarak müdahale etseydim onların yazdıkları faaliyet raporlarına, bu yanlıştır bu çıkması lazım, şu eksiktir bu fazladır, bence bu çok daha kötü olurdu. Yani benim istediklerimi koydum oraya Bakan olarak. Oysa şimdi Sayın Cumhurbaşkanı buraya geliyor, gizli oturumda bilgiler veriyor milletvekiline. Şimdi bunları burada verdikten sonra isterse bir milletvekili çıkar dışarıda anlatır. Bize Sayın Cumhurbaşkanı geldi içeride, şunları şunları şunları şunları söyledi. Biz de bunu farkındaysanız 50 milletvekiline dağıttık ve tek 51 tane değil 50 tanedir bu raporlar ve bunları da milletvekillerinin, hepsini paylaşın. Ne yaptıysanız milletvekilleri bilsin. Ama bunları dışarıda tekrarlayıp tekrarlamamak milletvekillerinin inisiyatifidir de, söyleyebilir. Ben milletvekillerine... Ama bunların sadece sizin bilginize gelmesi benim açımdan önemliydi ve onların yazdığı şekilde gelmesi, hiç müdahale etmedim. Ne getirdilerse, dedim milletvekillerine aktaracağız, öyle yaptık nitekim. Kapsamlı oldu doğrudur ama bu benim siyasi olarak verdiğim bir talimat değildir şöyle yazın, bunları da yazın veya hiç siyaset işin içinde yoktur. Sadece teknik olarak hem müdür temsilcilerimiz hem de bütün şey...

TURGAY AVCI (Yerinden)(Devamla) – Bütün raporları.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Yerine getirdiyse sizin bilginize getirdim. Ama bunları tabii dışarıda paylaşıp paylaşmamak çünkü içerisinde gizli olabilecek şeyler de var doğrudur ama milletvekillerine bunların verilmesi bana göre sakıncalı değil ve doğrusu da odur, milletvekilleri bilsin. Gerekirse bunları yani konuşuruz ama bunların bilinmesi anlamında hiçbir saklı gizlisi olmaması lazım Dışişlerinin, milletvekillerine. 51 tane değil bu rapor 50 tanedir çünkü.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Hüseyin dostum, yazılı hiçbir bilgi, bilgi değildir.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – E, tamam...

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Onun için bunu kulağına küpe olsun.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Bütün görüşme tutanakları geliyor, milletvekilleri burada okuyor. Onlar yazılıdır.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Bir tanedir o, 50 tane değil.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Ne isterse olsun. O zaman demek ki milletvekillerinin bilgisine hiçbir şeyi getirmeyelim bundan sonra.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Yazılı 50 tane.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Yazılı 50 tane, 50’si de milletvekillerine verilmiş. Bir tane versem, yine 50 taneye çoğaltılabilir milletvekillerine.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Bence bunu daha dikkatli değerlendir.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Ben bu anlamda gayet doğru olduğunu düşünüyorum. Eğer milletvekillerini bilgilendirmezsek, milletvekilleri her şeyi bilmezse

2518

Page 181: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

detaylarını ortaya koymazsak ne yaptığımızın bence doğru değil. Farklı düşünebilirsiniz itirazım yoktur ama bunun bence doğrusu o.

Şimdi Roma, Doha, Tel Aviv vesaire açılan Temsilciliklerin daha önce açıldığını ve bizim Faaliyet Raporunda sanki bizim açmışız gibi bir yazıldığını söyledi Sayın Avcı doğrudur. Biz öyle bir yanlış yazılımdır burada. Çünkü bunlar daha önce açılmış ve orada çalışır durumdaydı zaten bu Temsilcilikler. Dolayısıyla bizim Bakanlığa gelişimizden önce açılmış Temsilcilikleri biz açmışız gibi gösterme niyetinde kesinlikle değiliz öyle bir şey yok. Bunlar açılmış Temsilciliklerdi ve çalışıyor. Biz güçlendirmeye çalışıyoruz, takviye etmeye çalışıyoruz. Yeni açılacak olan Bahreyn’dir. Bahreyn Temsilciliği de Ocak Ayının 5’inde temsilcimiz gidiyor ve orada Temsilciliğin açılması için faaliyetlerine, hazırlıklarına başlıyor. Kısa sürede inşallah açarız sizi de davet ederiz. Açılışında emeği geçen herkesi veya arzu eden tüm milletvekili arkadaşlarımız da bulunmasında bizim için hiçbir sakınca yoktur. Çünkü o devletin temsilciliğidir sonuçta orada bütün temsilciliklerin olduğu gibi. Protokolü de bizim dönemimizde yapıldı yani bizden önce. Tabii Dışişleri Bakanlığı’nın devamlılığı var. Biz burada Dışişleri Bakanlığı’nın devamlılığı açısından bakıyoruz. Doğrudur bunun protokolü de yapılmıştı zaten onu da söylüyorum. Yani ve yapanlara da teşekkür ediyoruz. Yani bundan sonra da bunun üzerine katkı koymaya çalışacağız. Bu, bugüne kadar olduğu gibi geçmiş tüm dışişleri işleri bundan sonra da bir sekteye uğramadan devam etmesi hedefimizdir.

Şimdi dediğim gibi Sayın Turgay Avcı en azından benim bu konularda eleştiri yapmadığımı teslim etti. Yani Temsilcilik açılmış bunların niye açıldığı, niye bunların atıldığı, nedir…

TUGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Bakkaldı, dükkandı hiçbir zaman kullanmadınız.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Hiç böyle bir şeyi kullanmadınız teslim ettiniz teşekkür ederim. Bu anlamda da geçekten olanları güçlendirmeye çalışacağız doğrudur. Ancak yeni temsilcilik bundan sonra açılması bir müddet belki mümkün olmayabilir. Uğraşıyoruz ancak varolanları güçlendirirken de bir maddi kaynağa da ihtiyaç var. Bunları güçlendirirken yeni açılacak da yeni bir maddi sıkıntı getirebilir. Var yani Strazburg var, Stockholm var, birkaç tane daha var düşüncemizde ama onları şu anda ne kadar şey yapabiliriz? Mümkünse yine yaparız ancak dediğim gibi varolanları güçlendirmek de biraz elzem durumda duruyor. Çünkü çok eksikleri var. Yani bunları daha güçlendirmek için çalışmamız gerekiyor.

Şimdi bir Faaliyet Raporunda Belediye Başkanları adına bir mektup yazıldığı bir detay olarak verilmiş ve bu 120 sayfanın da 10-15 sayfası ancak bir rapordur diye bir eleştiri var. Bunu biraz önce söylediğim gibi yani rapor çok detaylı olabilir ama bu detayları ben talimat verdim veya bunu böyle yapalım bunlar bizim işte faaliyetleri abartalım. Hayır. Arkadaşlardan istedik. Onlar kendileri hazırladı. Biz de onlar ne hazırladıysa milletvekillerimize bunları sunduk. Bu konuda yani evet bunların bizim, benim Dışişleri Bakanı olarak veya işte çok abartılı ama nedir olan? Arkadaşlarımız ne yaptıysa yazmıştır.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Tamam doğrudur.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Yani hangi işi yaptıysa, şimdi biraz önce bu uçak alanı karşılama. Mesela İstanbul bu konuda çok yoğundur. Yani İstanbul’a gelen-

2519

Page 182: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

gidenin haddi, hesabı yoktur ve bunlarda oradaki Temsilciliğimiz kendisine beni karşılayın diye talep gittiği zaman bunu bir faaliyet olarak kaydeder. Yani birisi İstanbul’a gidiyorsa ve bizim Temsilciliğimize haber vermez onları durup da yazacak hali yok ama beni karşılayın, gelin diye talep geldiği zaman bunların hepsine yetişmeye çalışıyor iyi niyetle. Özellikle milletvekillerimizin ve siyasilerimizin ve bunları da bir rapor olarak kaydediyor.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – İstanbul’un çalışmaları mükemmeldir. Böyle bir sorun yok.

(Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sayın Dr. Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Sayın Dr. Ahmet Eti’den devralır)

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Evet yani. Dolayısıyla o yaptığı bütün kayıtları da sizin bilginize getirdi ve bir faaliyet olarak. Çünkü faaliyettir gerçekten. Onlar nerede ise uçak alanında İstanbul’da yatıp kalkacak durumdadırlar ve herkese de iyi niyetle yetişmeye çalışıyorlar. Burada da benim en ufak bir müdahalem yoktur. Yani şunu karşıla, bunu karşılama, buna git, bunu gitme, şunu böyle yap, bunu böyle. Tamamen kendi o mesleki bilgileri ve şeyleri ile çalışma azimleri ile bunu yapıyorlar ve belki de bazen meslek memurlarımız hiç eksilmiyor uçak alanından devamlı ordadırlar. Bu İstanbul için çok özel bir durum onun için bunları detaylı olarak yazmak gereğini hissetmiş olabilirler ve bu anlamda da ben hiç müdahale etmedim dediğim gibi, yazdılar aynen aktardık.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz konuşmamız gerekiyor çünkü eleştiriler var.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Mal kararını buldu artık.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Şimdi bu İtalya’daki çalışmalarla ilgili Turgay Beyin bir şeyi vardı, bir saptama vardı. Orda bir şeyi bilgiyi getirmek istiyorum ben.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – İtalya’ya gitme.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Dışişleri ya bu her tarafa gidiyoruz Ferdi Bey. Şimdi Katar’a gittik, geldik, bu tarafa gidiyoruz.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Silvio Berlusconi’nin burnunu kırdılar…

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - İtalyan siyaseti bizimkinden daha serttir açıkçası dolaysıyla, e, İsveçte’de çok yumuşaktır ama iki tane başbakan öldürüldü bildiğiniz gibi. Dolayısıyla yani neyin, nerde ne olacağı siyasette belli değil. Şimdi İtalya’daki o mektup olayı, 9 bin mektup olayı Rum, oradaki Rum temsilciliği tarafından ve Yunan Büyükelçiliği tarafından organize edildiğini biliyoruz, bilgimize geldi ve bütün oradaki acentelere yazıldı. Yani buraya gelen turist sayısı Ersan Bey daha iyi bilgi verebilir kaç olduğuna dair. 6 bin 500, gelecek sene daha fazla sayı beklenir. Bu bir rahatsızlık yaratmış ve Rumlar bunu engellemek için harekete geçti. Bunun üzerine biz Ersan Beyle koordine ettik, hem Dışişlerinden meslek memurları hem oradaki temsilcimiz, hem de Ersan Beyin ekibi ile beraber İtalya’ya gidildi ve sizin sitayişle daha doğrusu iyi bahislerinizle mahzar olan diyelim Sayın Turco da çok ciddi bir destek verdi ve burada bizimle beraber oraları arkadaşlarla beraber dolaştık ve burada gerçekten başarılı oldu çünkü aynı şekilde o turist sayısında da artış oldu bu sene de daha da artış olacağı bekleniyor. Bahse konu vatandaşlığa başvurmuş olan milletvekillerine de biz

2520

Page 183: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

İtalya’dan özellikle Parlamentodan olumlu yanıt veriyoruz. Yani anında bunların büyük fayda var, bize büyük faydası olduğu da görülüyor. Önümüzdeki yıllarda da olursa onlara da olumlu yanıt vereceğiz.

Şimdi Sınav Tüzüğü benim ilk icraatım değil tabi ama ilk icraatı Sayın Bakanın Sınav Tüzüğü ve iki kişinin alınması için yapılmış bir manevra diye niteledi bunu Turgay Bey. Tabii böyle bir niyetimiz bizim yok. Yani birilerini Dışişlerini Bakanlığına eski sınav yöntemi ile almak için onu koyduk. Zaten sonuçta varsayalım ki öyle bir şey düşündük, sınavı yapacak olan yine Kamu Hizmeti. Yani hangi çeşit yapacaksa sınavı yine Kamu Hizmeti yapacak ve sözlü sınavı da yine Kamu Hizmeti yapacak. Ama öyle bir niyet de yok onu söyleyeyim. Yani o Tüzük kalktı da şimdi biz adam alacağız öyle bir şey yok.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Sayın Bakan niçin yok da o neden değişti?

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Şimdi bence orda sakınca var, o Tüzükte sakınca var, neden? O Tüzükteki yargılama yöntemi, klasik yöntem yargılayanı, notu verecek olanın ön yargılarına çok açık. Yani klasik sınavın böyle bir sıkıntısı var.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Sizin bütün hayatınız hep klasik sınav oldu.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Tabii, tabii hiç test sınav yoktu bizim, doğru.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Tamam onu söylüyorum.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Bu anlamda katılıyorum ancak bu bir yarışma sınavı. Bizdeki örneğin okuldaki sınavlar yarışma sınavı değildi. Herkese hoca değerlendirirdi. Biri biri ile yarışmazdı, burada yarışma olduğu için birinin önüne diğerini geçirme yargısı olabilir. Öyle bir sıkıntı var, dolayısıyla biz bunu merak etmeyin daha da iyi hale getirmek için bir çalışma yapıyoruz. Yani o Tüzük kalktı ama onun katlıktan sonra birilerini alma niyeti ile kalkmadı. Daha iyi bir, belki bundan da arındırılmış bir şey düşünüyoruz. Bu çalışmayı yapacağız, bilginize gelecek. Biz onu yaptıktan sonra birilerini alacaksak zaten alma şansımız da yok şu anda devlette istihdam şansı yok onu söyleyeyim. Sıkıntı o. Alamıyoruz. Böyle bir...

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden)(Devamla) – Yalnız Sayın Bakan diğer klasik yöntemle İngilizce bilgi derecesini ölçmede çok daha etkindir.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Belki İngilizce için onu düşünüyoruz da, diğer mesleki bölümler için daha değişik bir şey düşünülebilir. Yani İngilizce için klasik kalır, diğeri için başka bir yöntemdir, yani bir şey, bir yöntem düşünüyoruz. Tamamen yanlıştır da kaldırdık da demiyorum ha. Belli bir yerde bir hatası var.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Gece yarısı sınav metodunu tartışmayalım.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – E tamam işte ona bir bakacağız. Ama gelecek bilgiye bunları değerlendirip, en iyisini yine koymaya çalışacağız yeni bir Tüzükle. Yani ben açıkçası Sayın Çakıcı’yla ayni fikirdeyim, yani burada gerçekten yapacak olan sınavı Kamu Hizmeti sonuçta. Yani şimdi bu Tüzüğü kaldırdık diye bir yapacağız olsak, o zaman bizim

2521

Page 184: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

yargılarımız gelir ama yok Dışişleri yine şeyde yok yani bir tek işte eskiden olduğu gibi sözlü sınavda bir temsilcisi orda bulunur ama yapacak olan yine Kamu Hizmeti. Dolayısıyla...

TURGAY AVCI (Yerinden)(Devamla) – Lisanı ölçmüyor.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Yani bir kötü niyetimiz yok bizim orada veya öyle bir müdahil olacak diye bir şeyimiz de yok. Ha en iyisini yine bulup ortaya çıkaracak, yani Dışişlerine alınırken en iyi şekilde alınması. Ancak takdir edersiniz ki yani Dışişlerine biri alınırken yüzde yüz tamamdır, hayır ona da gelecek, orada oryantasyonu var o işin, orada eğitimi var, yetişmesi var. Dolayısıyla yani evet birileri alınacak, iyi birileri alınacak ama yetişmesi için mutlaka Dışişlerinde tabi şey yapması lazım. Dolayısıyla yani alınırken en azından adil bir yöntemle ve çok doğru alınmasıdır. Adil değildir de demiyorum ama daha iyi bir yöntem olduğunu düşünüyorum çünkü klasik sınavlar biraz yapanın, ben okurum bunu mesela çok beğenirim 10 veririm. Başkası okur bunu beğenmez iki verebilir, böyle bir yargılamada sıkıntı var diye düşünüyorum. Yarışma sınavı olduğu için de önemli olabilir. Merak etmeyin o konuda kötü bir niyetimiz yok yani en azından onu söyleyeyim. Ve eğer bu eski sistemle de birini alırsak çok doğru o zaman haklısınız çıkın eleştirin. Yani şimdi bu eski sistemle birisini almayacağız. Şimdi tabii bir başka eleştiri var bu yeni Yasa bizim daha gelmedi Genel Kurula ama, şu anda Komiteden geçti orada dört tane yeni müdürlük var. Bunu Sayın Cumhurbaşkanıyla biz görüştük, Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki, yani sizin yeni müdürlükler olmazsa şimdi örneğin Bahreyn’e biz temsilcilik açtık yeni bir tane müdür koyduk. Ama bizim müdür temsilci sayımız şu anda doldu. Eğer birisi geri gelecekse yerine birini gönderemiyoruz. Çünkü yeni temsilcilik olmadığı için. Müdür-Temsilci geri gelir, yerine birini gönderemiyoruz çünkü içeride müdür yok boşta. Dolayısıyla bir fazla 3-4 tane müdürlüğe ihtiyaç vardı, bunu Sayın Cumhurbaşkanıyla da istişare ettikten sonra oraya koyduk. Dolayısıyla yani açılıyor temsilcilik evet, gidiyor ama döndükten sonra süresi dolup yerine gitmesi için sıkıntı var. Ve orada eksiliyoruz. Böyle de bir eksiklik oldu.

TURGAY AVCI (Yerinden)(Devamla) – O madde çıkarıldı mı yurt dışına gideceklerin...

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Bu dört tane...

BAŞKAN – Sayın Avcı müdahale etmeyiniz.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Bu dört tane için, yani dört tane yeni müdürlük konusu şu anda yurt dışına gitme şartını onun için kaldırıyoruz. Yani sizin dediğiniz yeni temsilcilik açılacaksa müdür yapılsın dır, oysa yeni temsilcilik açılmadan eski temsilciliğe müdür temsilci yapamıyoruz. Hayli sıkıntılı olduğu için. Onun için biz burada...

İLKAY KAMİL (Yerinden)(Devamla) – Bütçe yapın.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Eleştiriyi yapan kimse ona anlatıyorum tabii ama, ben Genel Kurula hitap ediyorum da eleştiriyi yapan Sayın Avcı olduğu için.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Hüseyin Bey bir soru sorabilir miyim?

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Buyurun.

2522

Page 185: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Gece yarısı bunları kim tartışır? A- Çılgınlar, B- Kendi kendine eziyet edenler. Hangisi doğrudur?

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Sekizden 12 buçuğa ben dinledim ama arkadaşlar eleştiri yaptı. Tamam. Yani çok fazla şey edecek değilim ama tabii,

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden)(Devamla) – Sayın Bakan herkesi dinledi.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Sabırla dinledim gördüğünüz gibi. Bizim arkadaşlar biraz daha sabredecek de biraz şey edelim. Çünkü aksi takdirde cevap vermezsek bu defa şey olmasın. Şimdi bu, tabii önemli de eleştiriler var cevap verilmesi gereken. Mesela bu görevlendirilen müdür temsilcinin Ankara’ya gitmemesi konusu ve ben geldiğim zaman onu bulduk ve bir de konu Mahkemedeydi. Yani ilgili arkadaşımız ve 9 yıldır da görevdedir içerde dediniz. Ama başkaları da vardı 9 yıldır içerde olan açıkçası, yani bir tek o değildi ve dolayısıyla ben Bakanlıkta da bir huzursuzluk sezdim. Çağırdım, konuştum arkadaşlarla, ciddi bir huzursuzluk vardı ve açıkçası hukukçularla da görüştüğümde dediler ki davayı da kaybetmek üzereyiz. Yani böyle de bir tiyo var. Dolayısıyla Turgay Bey biliyor onun eleştirisini yaptığı için. Dolayısıyla bu konuda ben durumu mutlaka bir açıklığa, bir doğruluğa kavuşturmak gerekir. Yani ısrarla bir kişi 3 tane de çocuk sahibi bir annedir sonuçta, zorla onu yurt dışına göndermek yerine böyle bir çözümü, üstelik de mahkeme aşaması da kritikti Bakanlığı bundan kurtarmak için böyle bir çözüm bulduk ve yaptık ama. Bundan sonra yurt dışına, gidecek.Yani şu anda yurt dışına ilk düşündüğümüz arkadaşlardan biridir ve onu da kendisine önereceğiz, kimse yurt dışına gitmem diyemez. Mesele Brüksel için geldi böyle bir şey onu da biraz sonra söyleyeceğim. Orda da ki yani böyle bir durum var dolayısıyla yurt dışına mutlaka herkes gidecek. Ama bazıları gerçekten uzun yıllardır içerdedir bunları da düzeltmeye çalışacağız ama bu müdürlükler de onun içindir değil. Yani biz müdürlüğü yaptık şimdi filana verilsin, hayır böyle bir şey yoktur. Gerçekten o konuda Sayın Cumhurbaşkanı ile konuştuk, böyle bir sıkıntı olduğunu o da söyledi ve müdür, örneğin şimdi biz müdür temsilci yapıp bir yere gönderme konusunda sıkıntı çektik. Dolayısıyla o anlamda bunu düşündük. Yoksa birisini müdür yapma diye bir derdimiz yoktur.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi Sayın Turgay Avcı diyor ki Ulusal Birlik Partisi olarak farklı yerlerde bulundunuz, kurultay kararınız farklıydı, Kıbrıs konusunda UBP hiç değişmedi diyor ve bizimle aynı düşünüyor UBP diyor. ÖRP ile aynı düşünüyor.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Kurultay Kararı ile son ortaya koyduğunuz.

BAŞKAN - Sayın Avcı lütfen karşılıklı konuşmayalım. Bırakın Sayın Bakan toparlasın cevaplarını.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Aldığım not UBP Kıbrıs konusunda hiç değişmedi. Yani ben öyle bir not aldım. Eğer öyle değilse onu oradan çıkarayım. UBP Kıbrıs konusunda hiç değişmedi.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Kurultay Kararı farklı dedim, bugün sizin ortaya koyduğunuz vizyon farklı.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Ben, tamam doğru. Bizim Kurultay Kararımızla biz koyduğumuz vizyon arasında bir fark yok. Bizim öyle bir farkımız yok. Sebebi de şu; bizim Kurultayımızda aldığımız kararda da o biraz önce bahsettiğiniz iki

2523

Page 186: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

kesimlilik, iki kurucu devletin eşit statüsü, siyasi halkın, iki halkın siyasi eşitliği ve Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi var. Ha şimdi bunu bazısı buna konfederasyon der bazısı federasyon der ben onu söyledim. Bunun adı önemli değil yani bu konfederasyon veya bunlar temel parametrelerdir anlaşmak için Ulusal Birlik Partisinin bir anlaşmada temel olarak ortaya koyduklarıdır ve bunların adının ne olduğu da önemli değil. Buna isteyen istediği adı koysun. Önemli olan onu sağlamaktır. Siyasi eşitliği sağlamaktır, iki kurucu devletin eşit statüsünü sağlamaktır, garantileri sağlamaktır. Bunları sağladıktan sonra adını herkes ne isterse koyar ama oraya takılırsak tabii farklı yorumlara gider. Bu anlamda bizim Sayın Cumhurbaşkanı ile farklı görüşlerimiz var. Zaten olması da çok doğal. Yani Sayın Cumhurbaşkanı ile her konuda aynı düşünseydik zaten o zaman ne farklı partilere gerek kalırdı, ne herkes aynı partide giderdi. Farklı düşüncemiz var. Ancak müzakere sürecinde şu anda seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak bulunuyor ve seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak da saygımız var. O müzakere sürecinde de, müzakere masasında olmasını destekliyoruz. Ama orada her söylediğine tamamdır demiyoruz o ayrı bir şey. Her söylediği tamamdır veya her yaptığı tamamdır demiyoruz ama müzakere masasında bulunuşunu Sayın Cumhurbaşkanının ve bu anlamda müzakerelere devam etmesini da destekliyoruz, bunu söylüyoruz.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Bu vakitten sonra ay ışığında dans bile edilmez. Mal kararı bağlayalım artık.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Beethoven’in ay ışığında dans senfonisi aklına geldi Sayın Soyer’in çok güzel bir senfonidir. Dinlemediyse arkadaşlar dinlesinler. Moonlight, tam şeyini unuttum ama. Moonlight Senfoni . Ferdi Bey dinlemediyse çok güzel bir senfonidir dinlemeni tavsiye ederim.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Dinledim çok güzel ama bu vakitten sonra o da gitmez

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – O çok güzel gider bu saat o, en güzel giden odur bu saat. Şimdi Sayın Salih İzbul’un eleştirilerinde açıkçası teşekkür ederim eleştirilere, bir noktayı söyleyerek geçeceğim. Biz anlaşmaya mecbur değiliz. Ben önce bunu söyleyeyim. Yani Rum tarafı da anlaşmaya mecbur değildir. Ama biz de değiliz. Şimdi bunu ayırmak lazımdır. Çözüm istiyor muyuz? Evet. Parametreler belli mi? Evet. Birleşmiş Milletler parametreleri var onlarda evet. Ama çözüm zorundayız aksi takdirde bu yapı sürdürülemez, müzakere masasında bizi de yıpratır. Yani bu şuna gelir; şimdi Hristofyas düşünür. Çıta buradadır, bunlar anlaşmaya mecburdur, dolayısıyla tutuyorum burada, bunun altına ne kadar çekerse. Çıtayı burada tutmak lazımdır. Müzakere masasındaysak ve bunu konuşuyorsak, bence çıta yukarıda olacak. Buradan buraya gelir. Ama buraya gelirken adamı anasından emdiği sütü burnundan getirerek gelir. Yani o müzakere ediyoruz çünkü bunu. Ve müzakereciler de, ikisi de masada herhalde kendi çıkarlarını savunur. Çünkü müzakere masasıdır, adı üstünde ve müzakere edecek. Anlaşmaya mecbur taraf biriyse, diğeri bunu müzakere etmez, der ki “bu zaten anlaşmaya mecburdur, ben bununla neyi müzakere edeyim bu zaten anlaşmak zorundadır.” Onun için güçlü olmak için onu söylememek lazımdır. Güçlü olmak için ben...

SALİH İZBUL (Yerinden)(Devamla) – O uzun uzun tartışılır Hüseyin Bey, burada tartışılmaz.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Evet, bu yaklaşım bence, bu yaklaşımı söylemek bile sakıncalı.

2524

Page 187: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) - Dans bile edilmez dediği gibi Başkanın.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Evet, ama bunu siz 11’de eleştirdiniz ben de 1’de cevap vermek zorundayım.

SALİH İZBUL (Yerinden)(Devamla) – Doğrudur, arkadaşlar müsaitse tartışalım. Tartışabiliriz sabaha kadar.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Evet, dolayısıyla, tabi evet sabaha kadar da tartışırım yani şeyim yok ama müzakere masasındaysak iyi müzakere etmek lazım. İyi müzakere etmek için de hiçbir şeye mecbur değiliz. İyi müzakere edeceğiz. Ve bu müzakerelerde en iyisini almak için müzakere edeceğiz. Müzakere masasından kalkmak falan onlar değil. Müzakere masasında en iyisini. Şu anda kimdir? Sayın Talat’tır. Sayın Cumhurbaşkanı ordadır, müzakere ediyor, en iyisini almakla müzakere ediyor. Dolayısıyla bence, ben Sayın İzbul’dan notlar aldım onları konuşuruz ama gecenin bu saatinde bir tek bunu söyleyerek geçiyorum, çünkü iki sayfa notum var önümde aslında konuşabiliriz. Evet Sayın Yektaoğlu da bu anlamda çok kısa bir şey söyleyeyim Sayın Yektaoğlu. O şey konusu, egemenlik konusu, bir tek onu söyleyip geçeceğim. Mutlak egemenlik kalmamıştır. Aslında bana sorarsanız tam tersidir. Mutlak egemenliğe doğru dünyada ciddi bir gidiş var. Şimdi Strasburg’a gidenler çok iyi bilir, Strasburg’a yıllarca gittik geldik Sayın Özdil Nami’yle, Sayın Çağlar’la beraber. Orada sınır yoktur. Şimdi Almanya-Fransa sınırıdır Strasburg ama sınır yoktur yani iki taraftan hangisinde olduğunuzu bile bazen işte o şeyleri görmezseniz, köprünün üstünde çiçekçi dükkanları, eski Almanya-Fransa sınırı, anlamazsınız. Ama mutlak bir egemenlikleri vardır. Haddine mi Alman polisinin onu geçip, o sınırı geçip öbür tarafta birini tutuklaması, veya öbür tarafta birine herhangi bir icraatta bulunması. Ya da tersi Fransız polisinin çiçekçi dükkanını geçip öbür tarafta birine dokunması. Veya eğitim. Bu taraftaki okulda Fransız öğretmenlerin bulunması. Veya öbür taraftakinde Alman öğretmenin. Tam bir mutlak egemenlik var. Avrupa Birliği yapısı içinde de bu mutlak egemenlik yapı var. Fransa Fransa’dır, İngiltere İngiltere’dir, İrlanda İrlanda’dır hala daha yoktur şeyi. O sınırda egemendir o.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Şimdi İrlandalılar kaçta uyur Hüseyin Bey?

(Milletvekilleri kendi aralarında gülerler)

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Dışişleri Bakanlığı Bütçesini bir buçuğa kadar eleştiren milletvekillerine sormak lazım.

SALİH İZBUL (Yerinden)(Devamla) – Hüseyin Bey bu söylediğinize karşı yalnız bir şey söyleyeyim.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Yok ben kısa kesiyorum yani. Yani burada...

SALİH İZBUL (Yerinden)(Devamla) – Kızıl Dani diye bir milletvekili vardır Yeşillerin eş başkanı, Kızıl Dani.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Yani bu mutlak egemenlik konusu çok şeydir, çok ciddidir. Çok ciddi bir meseledir.

2525

Page 188: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

SALİH İZBUL (Yerinden)(Devamla) – Ben de onu söylüyorum....

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Ben dinledim çok şimdi bak arkadaşlar şikayet eder sonra uzayacak.

SALİH İZBUL (Yerinden)(Devamla) – Bir dönem Fransa’dan seçilir, bir dönem Almanya’dan, milletvekilidir.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Yani istisnalar kaideyi bozmaz. Adam çift vatandaşsa tabii ki orda da seçime girer. Yani o Parlamentoya da girer. Yani bu şey yok. Ama orada Almanya Parlamentosudur oradaki Fransa Parlamentosudur. Yani ....

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Sayın Bakanım mutlak egemenlik....

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Mutlak egemenlik tam ters, tam ters çok daha etkin şekilde Çek ve Slovak modelinde olduğu gibi Avrupa’da güçleniyor ben size onu söyleyeyim.

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) Bu yetkidir dediğin, egemenlik…

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Egemenlik tabii. Şimdi bakın futbol maçı oynanır, adam der ki ben Fenerbahçe’nin sahasında futbol oynayacağım. Orada egemen Fenerbahçe Kulübüdür, egemenliği var orada. Oraya gittiğiniz zaman hiç kimsenin söz hakkı yoktur, orada bile ciddi bir egemenlik tartışmasıdır. Futbol maçında bile bunu gözetir insanlar. O açıdan yani…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri; bırakın konuşmacı toparlasın.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Bu mutlak egemenlik konusu çok ilginç bir konudur ama ciddi şekilde…

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Sayın Bakan mahkemeleri de görüşeceğiz.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) – Sayın Bakan bunları seninle daha sonra geniş şekilde tartışacağız.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Tabii, tabii tartışırız.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Daha mahkemelerde söyleyeceğimiz o kadar çok şey var, pöh..

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Sayın Serdar Denktaş’ın bu Kırgızistan Temsilciliği konusu kısa bir şey söyleyeyim. Ersan Bey o borçlarla ilgili olarak Sayın Ersan Saner’in ilgilendiğini biliyorum veya o borçların kapatılacağını da biliyorum. Ancak Dışişleri Bakanlığının bu olayda herhangi bir şeyi yok. Orada Dışişleri memuru yok, Dışişlerinin meslek memuru yok, öyle bir prosedür yok…

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Sorumluluğu altındadır.

2526

Page 189: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Kaldı ki bakın onu daha önce de söyledim, şu andaki o arkadaş daha önceki hükümet tarafından geri çağrıldı, yerine başka birisi görevlendirildi, bizde değil yani bu ve giden tehdit edildiği için geri dönmek zorunda kaldı.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Yok öyle bir şey.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Yok gitmedi.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Yani bu…

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Onu araştırdım yok öyle bir şey.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Gidemedi adam.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Ben araştırdım onu.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Bakın tehdit edildiği için gidemedi.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Gitmek istemedi.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Gidemedi, gidemedi.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Gidilmedi.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Onu araştırdım.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Tehdit edildiği için gidemedi. Yani..

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Bu kesinlikle doğru değil.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Yok doğru. Biz bunları aldık, biz bunları aldık bu bilgileri.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Kesinlikle doğru değildir.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Doğru Sayın Denktaş. Yani siz de kabul edin bazı şeyleri. Yani..

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Mazeret uydurdu gitmesin diye.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Yoktur öyle bir şey. Mazeret uydurdu falan. Yoktur öyle bir şey. Yani orada tehdit edildi adam açıkçası bu. Ha şimdi ne oldu sonuçta? Tabi bu yine ben dediğim gibi yani bu Dışişlerinin şeyi değil. Biz orada teklif ettik şimdi sözlü olarak teklif ettik, bunu kapatalım Dışişleri prosedürü ile bir tane yeni temsilcilik için müracaat edelim.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Açamazsınız.

2527

Page 190: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Açamazsak o zaman kalacak. Yani birçok ülkede açtık işte Dışişleri bakın kaç ülkede açtık niye Kırgızistan’da açılmasın?

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – O kadar büyük baskı var ki üzerinde anlatamam size.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - E, tamam o zaman bizim yapacak bir şeyimiz yok. Burada Dışişleri Cumhurbaşkanlığının Kıbrıs konusundaki sekreteryası görevini yürütür dediniz ona kesinlikle katılmıyorum. Dışişleri bir sekreterya değildir. Dışişleri Bakanlığı Cumhurbaşkanlığı ile işbirliği içindedir, evet. Meslek memurlarımız da vardır kendisi ile beraber çalışan, doğru. Ama sekreteryası değil. Beraber işbirliği içerisinde çalışıyoruz ama sekreterya görevini ben yapacaksam, sekreteryalık görevi Dışişlerinin görevinde değil.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Dünyanın her yerinde dışişleri bakanlıkları cumhurbaşkanlarının sekreteryasıdır.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - Dolayısıyla Sayın Başkan, sayın milletvekilleri buna da ben katılmıyorum.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Sayın Başkan söz istiyorum.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) - İstediğiniz kadar konuşun yani benim şeyim yok ama yani Cumhurbaşkanlığının sekreteryasıdır Dışişleri derseniz kusura bakmayın yani bu böyle bir şey yok. Dışişleri Bakanlığı da kendi hükümet yapısı içerisinde ve kendisi Dışişleri Bakanlığı olarak bir görev icra etmektedir. Cumhurbaşkanlığı ile işbirliği içinde midir? Evet. O çalışmaları yapıyor ama sekreterya derseniz kusura bakmayın.

Evet Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gecenin bu geç saatinde daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Yapılan eleştirileri iyi niyetle değerlendireceğiz, yapılan eleştirilerde faydalanılması gereken noktalardan faydalanacağız ve bu anlamda da tekrar tüm eleştiri yapan milletvekillerine ve Dışişleri Bakanlığı Bütçesine katkı koyan, oy verecek, vermeyecek tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bakan. Buyurun Sayın Serdar Denktaş.

SERDAR DENKTAŞ (Lefkoşa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; birincisi dışişleri bakanlıkları dünyanın her ülkesinde Cumhurbaşkanlarının sekretarya görevini yürütür, sekreteri değildir. Sekreteri değildir. Ama dışişleri bakanı dünyanın her yerinde Cumhurbaşkanının emrinde çalışan ekiptir. Arşivini de o tutar, yazışmalarını da Dışişleri Bakanlığı yapar, gittiği yerde eşlik de eder Cumhurbaşkanına, o anlamda sekreteryasıdır dünyanın her yerinde. Ve burada Cumhurbaşkanına rakiptir, anlamadım. Anlamadım. Fikirlerine katılmadığımız bir başka partinin, partiden gelen birisi olabilir Cumhurbaşkanlığında. Ama o makamda Dışişleri Bakanlığı uyum içinde iç içe çalışan bir makamdır. Ve evet Cumhurbaşkanlığının sekreteryasıdır Dışişleri Bakanları, Bakanlıkları. Bakanlıkları, sekreteri değil. Bu bir. İki, Kırgızistan böyle elimizin tersiyle “hee olmazsa olmaz” diyeceğimiz bir ülke miydi. Tekrar ediyorum en güçlü Kıbrıs Türk Dostluk Grubunun olduğu bir Parlamento. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın gidip, Kıbrıs Türk Dostluk Grubunun ordaki girişimiyle elde ettiği kazanımlardan dolayı o gruba teşekkür ederken, biz burada orasını kapattık. Ne? Dışişlerine bağlı değilmiş. Öyle açılmak zorundaydı o zaman. Başka yolu yoktu. Söyledik size gönderin birini oraya, tanıştırsın ahaliyle ve kapatalım bu işi. Hayır

2528

Page 191: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

yapılmadı. Tehdit edilmiş bilmem kim. Yok öyle şey. Onu da araştırdım sizden duyunca. Yok. Ve Orta Asya’da Kırgızistan gibi bir dost, buradaki politik bilmem şeyler yüzünden kaybedilecek. O ülkeye o devlete borcumuz var diyoruz bunu kapatın, sözleşmesi feshedilen bir elemanın, sözleşme hakkını elde etmek için açtığı davayı çek da ödeyelim. Niye adamcağız dedi ki “ödeyecekseniz bunu ben çekeceğim bu davayı, kendi haklarımdan vazgeçiyorum.” E yapın ama. 22’sinde de biter tarih. 22’sinde. Rezil olmayalım hiç olmazsa. Ambargo, ambargo deriz adamlar kendi çaplarında milli takımlarını, basketbol takımlarını, futbol takımlarını getirdi buraya. Kültürel ekiplerini getirdi buraya. Her türlü işi bizimle yapmaya hazır. Ekonomi Bakanı burayla iş ilişkilerinin nasıl yapar diye konuşurdu bizim dönemimizde. Ve istemiyoruz biz Kırgızistan’ı küçük gördük. Bravo bize, büyük devletiz. Saygılar.

BAŞKAN – Teşekkürler. Buyurun Sayın Bakan.

DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kırgızistan konusunda halimizi anlatamadık. Yani biz büyük devletiz ve Kırgızistan’ı, hayır, Kırgızistan bizi hiç muhatap almadı. Hiç dikkate almadı. Dışişleri Bakanlığı olarak ilişki kurmaya çalıştık hiç cevap bile yok. Şimdi ben öyle bir yerde ne yapacağız. Zorla yalvaralım yakaralım. Yani şimdi bir şeyi söylerken gerçekten yani bizim de bu devlete zarar vererek, veya bilmem birileriyle ilişkileri kopartarak iş yaptığımız, ama Dışişlerinin hiçbir şeyi de yok zaten yanlış yapılmış zamanında, Turizm Fonundan ödenerek bir şey yapılmış orada.

MEHMET ÇAKICI (Yerinden)(Devamla) – Ne yapıldı?

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Turizm Fonundan ödenerek gitmiş arkadaş zaten. Yani Dışişleriyle ilgili bir şey yok. Dışişleri Bakanı olarak benim bilgim de yok, hiçbir şey yok. Nasıl üstüme alacağım da konuşayım şimdi bunu. Turizm Fonundan ödenerek ve Turizm Fonuyla yani neyse o yapılan işte Turizm Fonuyla yapılmış ve o arkadaş da Turizm Bakanlığı tarafından gitmiş. Dışişleri hiçbir yazışması, hiçbir şeyi yok. Dolayısıyla, dolayısıyla....

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden)(Devamla) – Azerbaycan Temsilciliği nedir?

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Sayın Denktaş ben bu saat seninle tartışma niyetinde değilim. Ben buradan konuşuyorum, siz oradan laf atıyorsunuz, ben size laf atmıyorum buradan.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden)(Devamla) - Farkında mısın sen?

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Dolayısıyla benim konuşmam sizin söylediğiniz yanlışları düzeltmek içindir. Yanlış var çünkü. Ben Dışişleri olarak bu konuda...

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden)(Devamla) – Senin yanlışlarındır, ben düzeltmeye çıkacağım şimdi.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – E çık, istediğin yere çık. Bugün bu Mecliste ben 12 senedir, siz de 20 senedir buradasınız, herkes çıkar konuşur ve düzeltir birbirini, ben de düzeltiyorum. Yani Dışişlerinin ilgisi yok olayda. Bunu Turizm Bakanlığı Bütçesinde konuşun. Ama Dışişleri Bütçesinde konuşursanız ve ben size anlatmaya çalışıyorum, ha sahip çıkalım mı? E çıkalım. Uğraştık. Buradaki Büyükelçilikle konuştuk. Ordaki Büyükelçi, Türk

2529

Page 192: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Büyükelçiliğiyle konuştuk. Dışişleri olarak burada bir, bir şey yapabilir miyiz? Cevap bile yok. E şimdi bana cevap vermeyen yerle ben neyi çözeceğim. Hiçbir cevap yok, Dışişleri uğraşsın. Sayın Serdar Denktaş buraya geliyor “Dışişleri Bakanı bunu halletsin.” E nasıl halledecek? Cevap yok.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden)(Devamla) – Daha tatlı be Hüseyin Bey.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Tamam da şimdi Ferdi Bey bakın, ben Serdar Bey’e birebir de anlattım, daha önce Kürsülerden de anlattım. Sayın Ersan Saner ilgileniyor. Turizm Bakanlığı olarak borçları da ödeyecekler. Ama eğer ben Dışişleri olarak temasa geçemezsem Kırgız makamlarıyla nasıl yardımcı olabilirdim? Ne yapacaktım? O anlamda ben de diyorum ki çaresiz kaldık, bir şey yapamadık ve kapanma noktasına geldi. Ama önce yapılan yanlıştan dolayı buraya geldi. Bizimle ilgisi yok. Önceden yapılan bir yanlış vardı. Bunu ben kim yaptı diye de söylemiyorum. Bir yanlış var. Ben birisi yanlış yaptı, birini suçlayarak da konuşmam. Bir yanlış yapıldı, Kırgızistan Temsilciliği veya oradaki o büro kapanma noktasına geldi. Şimdi bunu dışişleri nasıl düzeltecek? Dışişleri değil. Ha, Turizm Bütçesinde konuşun, Ersan Bey çok daha bilgisi var, cevabını versin.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Ne alâkası var yanlışın? Dışişlerinin de Dışişleri sorumluluğudur.

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – E, tamam işte, yani ben boşuna söylerim.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – Ondan ödenir diye...

HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Devamla) – Tamam, ben kapattım konuyu Sayın Denktaş. Gelin siz söyleyin, ben de artık cevap da vermeyeceğim. Ben açıkça söylemeye çalışıyorum. Bu konuda hiçbir şeyimiz yok. Dışişleri Bakanlığı sekreteryadır lafını da reddediyorum bir daha. Dışişleri Bakanlığı sekreterya değil. Cumhurbaşkanlığıyla işbirliği içinde çalışır, üç tane meslek memurumuz var şu anda görevli orada. O meslek memurları Cumhurbaşkanına destek veriyor, Cumhurbaşkanına katkı koyuyor ama sekreterya Dışişleri Bakanlığıdır olmaz. Dışişleri Bakanlığı her türlü desteği verir. Veriyor da zaten. Ama sekreteryadır derseniz ben burada iyi niyet aramam. Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

SERDAR DENKTAŞ (Lefkoşa) (Yerinden) – Sayın Başkan, yerimden sadece.

BAŞKAN – Yerinizden buyurun.

SERDAR DENKTAŞ (Yerinden) (Devamla) – İrsen Beyi daha fazla burada bekletmemek için şimdi cevap vermiyorum ama yarınki bütçede bu konuda gereken cevabı vereceğim. Çünkü saatlerle devam edebilir.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz anlayışınız için.

Sayın milletvekilleri; Dışişleri Bakanlığı Bütçesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi bu Bütçeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler?... Kabul etmeyenler?... Çekimser?... Oyçokluğuyla kabul edilmiştir.

2530

Page 193: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

Şimdi Kurumsal 15; Hukuk Dairesi Bütçesinin görüşülmesine geçiyoruz. Hukuk Dairesi Bütçesinin ödeneklerini okuyunuz lütfen.

KÂTİP – Kurumsal I. Düzey 15: Hukuk Dairesi Bütçesi.

01 Personel Giderleri (TL): 6 Milyon 55 Bin 815. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 115 Bin 938. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 254 Bin 950. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): Yok. Kurumsal Toplamı (TL) : 6 Milyon 426 Bin 703.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Hukuk Dairesi Bütçesi üzerinde söz isteyen? Olmadığına göre Hukuk Dairesi Bütçesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi bu Bütçeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler?... Kabul etmeyenler?... Çekimser?... Oyçokluğuyla Hukuk Dairesi Bütçesi kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri; bugünkü görüşmelerimiz tamamlanmıştır. Program gereğince yarın Başkanlık Sunuşlarından sonra Kurumsal 07; İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı Bütçesi, Kurumsal 19; Polis Genel Müdürlüğü Bütçesi ve Kurumsal 09; Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı Bütçesi görüşülecektir. Birleşimi burada kapatıyorum. Teşekkür ederim.

(Kapanış Saati:00.38)

2531

Page 194: Dönem 7 yıl 2 birleşim 20evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/belgeler/tutanaklar/Shared... · Web viewSosyal Sigortalarda da açık büyük. Tabii geçmişten çok büyük yanlışlar var,

DÖNEM : VII YIL : 2

CUMHURİYET MECLİSİGÜNDEMİ

20’nci Birleşim15 Aralık 2009, Salı

Saat: 10:00

GÜNDEM:

I. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI:

II. ÖZEL GÜNDEMDE YER ALACAK İŞLER:

2010 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı ve Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu.

(1) Kurumsal 03; Başbakanlık Bütçesi.

(2) Kurumsal 04; Dışişleri Bakanlığı Bütçesi.

(3) Kurumsal 15; Hukuk Dairesi Bütçesi.

2532