DIYANET IBU SAYlDA DERGiSI -...

70
DIYANET DERGiSI DINI • ILMI EDEBI üC AYLlK DERGI Ekim • 9 9 Cilt : 27 : 4 Diyanet lmtiyaz Sahibi Ahmet GÜL Dini Dairesi MüdUrU Orhan BALCI SUreli MüdUrU Mali Koordinatör Sallm GÜNEY Tetkik Kurulu BALCI Ihrahim URAL Ekrem BDal Koç· Se)'lcMcUa EltSAH!N Dr. Mediha Eldem Sk. No. 35 . Tlf-: 135 52 73 : Kocatepe 1 ANKARA Dizgi ve AYYILDIZ 342 33 16 342 17 07 IBU SAYlDA ve Küfür Lütfi . ... . . ... . ...... ... .. . ...... ... .. 3- 16 Toplum Rolü Halit GÜLER ............ ........................ 17- 31 ltrl .. .. .. .. ... ... . ... .. ..... .. ... ....... .. .. ... .... 32 Kerim Bir Na- Prof. Dr. . ..... ... 33 - 53 ö. Nasubl . .. ...... ... . . ............. 54 -------·····-----·-·· . ·- Son Dingörev· lisi üzerine Gözlemler Doç. Dr. Nesiml YAZlCI .................. 55·123--- Minareler Gültekiri SAMANOÖLU . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . 124 Ebezade Ahmed Efendi ile Bir Mülakat ve Bel2eler Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖCAL ............ 125-148 Cami ve Sosyal Hayattaki Yeri Dr. Mustafa KILIÇ ................ ........... 147-169 Na't m. Sultan Ahmet Ham .. ... .... ............ 160 ····--------- Kerim'de ve Vahiy . Doç. Dr. Bayriaktar BAYRAKLI ......... 161-189 Gizli El A. .Ulvl KURUCU .... ...... ......... .... ... . ... 190 V*fiyelere Göre Din G6revlilerlnde Aranan Özellikler Ekonomik Dr. ................. .......... 191-227 Terkib-i Bend Bqdath R"''HH .... ,...................... ......228

Transcript of DIYANET IBU SAYlDA DERGiSI -...

DIYANET DERGiSI DINI • ILMI • EDEBI üC AYLlK DERGI

• Ekim • Kasım • Aralık

ı 9 9 ı

• Cilt : 27 Sayı : 4

• Diyanet İşleri Başkanlı~ı ·Adına

lmtiyaz Sahibi

Ahmet GÜL

Dini Yayınlar Dairesi Başkanı

• Yazı İşleri MüdUrU Orhan BALCI SUreli Yayınlar Şube MüdUrU

• Mali Koordinatör Sallm GÜNEY

• Yazı Tetkik Kurulu

Orlwı BALCI

Ihrahim URAL Ekrem KF.I.EŞ

• Yayına Hazırlayanlar BDal Koç· Se)'lcMcUa EltSAH!N

• Dr. Mediha Eldem Sk. No. 35 . Tlf-: 135 52 73 : Kocatepe 1 ANKARA

• Dizgi ve Baskı AYYILDIZ ~TBAASI A.Ş. 342 33 16 • 342 17 07 ~

IBU SAYlDA

İman ve Küfür Lütfi ŞENTüRK . ... . . ... . ...... ... .. . ...... ... .. 3- 16

Toplum Barışında İsl~mın Rolü Halit GÜLER ............ ........................ 17- 31

Na't-ı Şerif (Şiir)

ltrl .. .. .. .. ... ... . ... .. ..... .. . .. ....... .. .. ... .... 32

Kur'iln-ı Kerim Nasıl Bir Kitaptır Na­sıl Anladılar, Nasıl Anlıyoruz, Nasıl

Anlama!ıyız?

Prof. Dr. İsmail CERRAHıDÖLU . ..... ... 33 - 53

Şiir

ö. Nasubl BİLMEN . .. ...... ... . . ............. 54 -------·····-----·-·· . ·-

Osmanlıların Son Dönerı;ıinde Dingörev· lisi Yetiştirme Çabaları üzerine Bazı Gözlemler Doç. Dr. Nesiml YAZlCI .................. 55·123---

Minareler (Şiir)

Gültekiri SAMANOÖLU . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . 124

Ebezade Şerif Ahmed Efendi ile Bir Mülakat ve Bazı Bel2eler Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖCAL ............ 125-148

Cami ve Sosyal Hayattaki Yeri Dr. Mustafa KILIÇ ................ ........... 147-169

Na't (Şiir)

m. Sultan Ahmet Ham .. ... .... ............ 160 ····---------

Kur'An-ı Kerim'de ö~retim Kavramı ve Vahiy . Doç. Dr. Bayriaktar BAYRAKLI ......... 161-189

Gizli El (Şiir)

A. .Ulvl KURUCU .... ...... ......... .... ... . ... 190

V*fiyelere Göre Din G6revlilerlnde Aranan Özellikler veı S~lanan Ekonomik İmkanlar Dr. İbrahim ATEŞ ................. .......... 191-227

Terkib-i Bend (Şür) Bqdath R"''HH •.... ,...................... ......• 228

o son de Dingörevlisi 1 Çabalari üzerine Baı1 Gözl

----·-· ~--·--

Do!;. Dr. Nesiini YAZlCI Ankara üni. llahiyat Fak. öğ. üyesi

~ 1949'da Gönen'de doğdu. !stanbul Yüksek 'i

!sl!l.m Enstitüsü < 1972 ı ve İstanbul Üniversite-1

si Edebiyat Fakültesi (1975) 'ni bitirdi. Mart 198l'de Doktor, 1985'te Yardımcı Doçent, 1988'­de Doçent oldu. Halen Ankara Üniversitesi İla­hiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı'nda çalışmaktadır.

Osmanlı son dönemi ile ilgili çalışmaları

vardır.

Bu çalışma:, günümüz Diyanet İşleri Ba§lmnlığı teşkilatı içeri­sinde yeı; alan ve dingörevlisi olarak nitelediğimiz kadroların, Os­manlı1arın son devresinde yetiştirilme çabalarını ele alacaktır. Ta­rihi sınırları, genel bir. giriş ve Tanzimat dönemi ile ilgili bir kaç önemli noktaya değindikten sonra, tkinci Meşrutiyet yılla:rından

Cumhuriyet'-e kadar olan zaman dilimini kapsamaktadır. Son derece hareketli, yeni· uygulama girişimleri açısından da değişken olan bu devrede, dingörevlisi yetiştirme çabalarını eksiksiz olar.ak değerlen­dirmek ö:p.emli olduğu or.anda güçlUkler arz etmektedir. Çünkü cum-

huriyet'in ilk yıllan ve hatta günümüz dingörevlisi yetiştirme ça.. balarım, .Cum.huriyet'in bu sahada gerçekleştirdiği eğitim-öğretim kurumlarını eksiksiz kavrayabilmek için; bu alanda yeni ve yaşanan zamanın ihtiyaçlarına cevap veren kurumların oluşturulma gayretle­ri içerisine girildiği tkinci Meşrutiyet dönemini mutlak bilmeye ge­rek vardır. Güçtür, çünkü bir makale çerçevesinde genel değerlen­dirmeleri sağlıklı temellere oturtabilmek için, konunun değişik cep­heleriyle yeterince araştırılmaya ihtiyacı vardır ve bunun gerçek­leştirilmediği açıktır. Bu tesbitler. muvacehesinde bizim hedefimiz, tkinci Meşrutiyet'ten Cumhuriyet' e dingörevlisi yetiştirilmesi çaba­larını, olabildiğince panoramik bir bakış açısıyla değerlendirmeye

çalışmak olacaktır. Bu bakınıdan bizim makalemiz, bu alanda son sözü söylemiş olma iddiasından uzak, belki de ileride geliştirip-ge­nişletmeyi düşündüğümüz bir çalışmanın iskeletini oluşturacaktır.

OSMANLI MEDRESEI.ERl

Osmanlı Devleti, Türk~!slam devletleri tarihi içerisinde, Türk­lerin !slamiyeti kabul etmelerinden sonra kurmuş ol~ukları en önem­li iki devletten birini, Büyük Selçuklu Devleti'yle birlikte en güçlü siyasi organizasyonu meydana getirir. Bununla birlikte ne onu bir devlet olarak genelde, ne de onun eğitim-öğretim kurumlarım özel­de,· daha önceki Islam devletlerinden soyutlayarak ele almak müm­kün değildir. Osmanlı Devleti, par.çalanıp.yıkılan Anadolu· Selçuk­lu1arinın ve Anadolu Beyliklerinin siyasi kadrolarından büyük öl­çüde yararlanarak kendi organizasyonunu oluştururken eğitim-öğre­tim sahasında da Türk-İslam Devletlerinden devraldığı mirastan fay­dalanmıştır.

Bilindiğii gibi tsıfun devletlerinin örgütlü eğitim-öğretim tari­hinde, XI. yüzyıldan itibaren en önemli yeri medreseler işga:l eder. Genellille Nizamü'IMülk'ün 459/1066-67'de açılışını yaptığı B a ğ­d a d N i z a m i y e s i'yle başlatılan medreseler, muhtelif coğ­rafyalara dağılmış olan tsıa.m devletlerinde var oldukları gibi, Bü­yük Selçuklu ve onun istihalesi olan devletlerde, bu arada Anadolu Selçuklu ve Beyliklerinde de varlıklarını korumuş; (1) gerek ilmiye

{1) Medrese öncesi. İslAm'da ellitim-öğretim yerleriyle medreseterin Jq,uuluşu için bkz. Ahmed· Çelebi; İslamda Eğitim-öğretim Tarihi. çev. : Ali Yardım, İstanbul, 1976; Hıfzurrahman Raşit Öymen-Mehmet Dağ, İslam E!itim Ta· rihf. Ankara, 1974; Osmanlılara kadar medreseler i~in derli toplu bilgi : Mef§.il Hızlı, Kuruluşundan Osni3nlılara Kadar Medreseler, Uludağ Üniver­sitesi 1FD., c. ll, S. 2. (Bursa 1987}, s. 273-281.

mensuplarının yetiştirilmesi ve g,er~kse bu devletlerin değişik kad­rolarına kalifiye elemanlar hazırlanması görevini üstlenmişlerdir.

Osmanlı Devleti'ni de bu gelişmenin dışında ele almanın imkam yoktur. Kısacası Osmanlı Devleti, siyasi bir kur.uluş olarak ortaya çıkmasından itibare~ medreselere sahip olmuş, hatta liZUn dönem­ler halinde medreseler, genel anlamda Osmanlıların en önemli eği­tim-öğretim kurumu olma özelliğini korumuşlardır. Tabiatıyla il­miye mensuplanyla birlikte, devletin çeşitli kadroları için eleman yetiştirme görevini de, büyük çapta medr.eseler üstlenmiştir. (2)

Osmanlı medreselerini, hedef ve işlevleri açısından, kendisinden önce islam dünyasındaki benzerleri gibi gruplara ayrılmak gerekir. Umfun.i Medreseler olarak adlandınlabilecek medreselerde dini ilim­ler yanında; ulfun-ı dahiledenilen (dini ilimler dışında fen bilimleri) ilimler de okutulmakta ve böylece genel olarak kadı, müderris, müf­tü v.b. göreviierin yetiştirilmesi amaçlanmakta idi. Bunun yanında Hadis ağırlıklı D a r u'l-H a d i s'ler, tıbbi konulara ağırlık veren T ı .b M e d r e s e l e ri ve Kur'an-ı Kerim'in okunınası üzerinde ağırlıkla durarak, bilhassa cami görevlilerini yetiştiren D a r ıı'l­

K u_r r a'lar bulunmakta idi. (3)

Bu makale Osmanlı medreselerinin tarihçesini vermeyi hedef­lemediği gibi, kapsam itibariyle de buna müsait değildir. Bununla birlikte Osmanlı medrese tarihinin nirengi noktalarını vurgulamak faydadan hali olmayacaktır. önceleri camilerde ve imkan bulunan değişik mek8.nlar:da sürdürülen eğitim-öğretimin, gelişen İslam ilim­lerinin dah,a sistemli bir biçimde öğretilmesi hedefinin bir sonucu ve Türklerin tslam . eğitimine en önemli katkılarından biri olarak ortaya çıkan .. med.reseler, Osmanlı devletinde baştan itibaren var olmuş ve devletin yıkılışma kıı.dar da varlığını korumuşlardır.

Osmanlılarda ilk med!'.ese tznik'te Orhan Gazi tarafından ku­rulan ve··./ z .n i k· Or h, a .n iye s i adını alan medresedir. (1331)

(2) Osmanlı Medreseleri icin bkz. İsmail H. Uzuncarşılı, Osmanlı Devletinin tımiye Teşkilatı, Ankara, 1984; Cahit Baltacı, XV-XVI. Asırda Osmanlı Med­reseleri, İstanbul, 1976; Mustafa Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, İstanbul, 1984; HüseYin Atay, Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi, İstanbul, 1983; Meh­med Emin, Tarilıçe-.1 Tedris, timiye Salnamesi, istanbul, 1334, s. 642-652 (8u ·makale için ayr. bkz. Tarihçe-i Tedris Sabilü'r-Reşad, S. 439 (1 Z.hicce 1337), s, 185 vd.; Mübahat s. Kütükoğlu, 1869'da Faal İstanbul Medreseleri, Tarih Enstitüsü Dergisi, S. 7-8, (İstanbul, 1977-78), s. 277-392; Şahalıettin Tekirdağ, Medrese Dönemi Cumhuriyetin 50. Yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul, 1973, s. 3-54; Ahmet Gül, Osmanlı Medreselerinde Eğitim-Öğretim ve Bunlar Arasında Daru'I-Hadislerin Yeri, Kayseri 1989, basılmamış doktora tezi.

(3), Cahit Baltacı, ,A.2.e., 20-24.

57

Bunu yine tznik1te Rumeli Fatihi Süleyman Paşa'nın kendi adına kurduğu· medrese takip etimiştir. Osmanlı medreseleri, devletin ge­nişlemesiyle doğru orantılı olarak gelişme göstermiş, 1326'da Bur­sa'nın fethi ve başkent olmasıyla burada yine Orhan Gazi tarafın­dan halk arasmda Manastır Medr.esesi denilen medrese kurulmuş­tur. Bursa'da müteakiben Murad Müdavendigar (1363-1389) ve Yıl­dırım Bayezid (1389-1402) kendi adlarıyla anılan medreseleri ku• racaklardır. Bir taraftan Bursa'da bunlar haricinde, devletin ileri gelenleri tar.afmdan medreseler kurulmaya devam edilirken, öte ta­raftan Osmanlı menbalarında "RumeU.ye Mürur" diye isimlendirilen hareket gerçekleşmiş, yani Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Paşa va­sıtasıyla 1354ı.te Osmanlıla,r Rumeli'ye geçmişlerdir. Ordularm bu geçişiyle birlikte medreseler de Avrupa topraklarmda yerlerini al­mış, 13621de fethedilip 1368ı.de başkent yapılan Edirne'de dönemin en önemli medreseleri gerçekleştirilmiştir. Saatli :Medrese, Peykler Medresesi ve meşhur Molla Hüsrev (ö. 1480)'in müderrislik yaptığı· Şah Melik ve Çelebi Medreseleri bu arada sayılabilir.

Şüphesiz Osmanlı medreselerinin en ünlüleri İstanbul'un fet­hinden sonra burada kurulan medreselerdir.. Fatih, öncelikle şehirdeki sekiz kilise ve manastırı medrese haline getirmiş, buralara Molla Zeyrek, Mevlana Alaeddin Ali TU.si, Bursalı Hoca-zade ve Molla Abdülkadir gibi en tanınmış bilginleri müderr.is olarak görevlendir-. · miştir. Fatih1in kendi adına yaptırdığı canıiin çevresinde yer alan M e d a r i s-i S e m a n i y e (Salın-ı Seman = Sekizli Medrese) . (1463..:1470) ise döneminin en üst öğretim kuruluşudur. Tabiatıyla başkentle birlikte, ülkenin gerek daha önce diğer Anadolu Beylik­lerinin yönetiminde bulunarak şimdi Osmanlı sınırları içerisinde bir­leşmiş bölgelerinde ve gerekse Rumeli kısmında yeni fetbedilen yö­relerinde, bir taraftan var olan medreseler hayatiyetlerini devam et-

/..---:tirirken, bir taraftan da yenileri açılmaya devam ediliyordu.

Siyasi bölünmelerin _ ilim ve kültür hayatını ters yönde etkile­miş olacağı düşü~ülebilir. Bu açıdan bakıldığında XIV. yüzyıl Ana­dolu'sunda ilim adamlarının tahsillerini tamamlamakta bazı güç­lüklerle karşılaştıkları akla gelebilirse de, aslında durumun böyle olmadığını belirtmek gerekir. ıÇok eskilerden beri ilim talipleri, İbn Haldun örneğinde olduğu gibi, İslam devletleri arasmda siyasi sı­nırları aşmakta pek. zorlanmamışlardır. Osmanlı Devleti'nin ilk za­manlarmda, XIV ve XV. yüzyıllarda Mısır, Suriye, tran ve Orta

Asya'daki ilim kurumları Anadolu'daki medr.eselerden üstündü. Ana­dolu'daki ilim adamları ihtisaslarını tamamlamak için buralara gi­diyorlardı. ömek olarak Şeyh Edebali'nin Şam'da, Davud-ı Kay­seri'nin Kahire'de, Muhsin-i Kayseri'nin Şam'da, Karahoca Alaüd­din'in İran:'da, Kadı-zade-i Rumi Musa'nın Horasan ve Meveraün­nehir'de, Molla Fenari ve Bedreddin'in Kahire'de, Alaüddin-i Rumi'­nin Semerkand'da, Germiyanlı Abmedi'nin Mısır'da ihtisaslarını ta­mamlamış olmalarını gösterebiliriz. Bunlar ve benzerlerinin katkıla­rıyla bir taraftan XV. yüzyıl sonlarında Osmanlı medreselerinin me­safeyi öne azaltıp, sonra kapattıklar.ını, nihayet islam aleminin bi­rer bilim ve kültür merkezleri haline geldiklerini görüyoruz. Şüp­hesiz bu gelişmede, Osmanlı ülkesinde ulema için temin edilen mü­sait şartların ve bunun sonucunda İstanbul'a gelen Şeyh Ahmed-i Cezeri, Şeyh Mehmed-i Cezeri, İbn Arapşah, Hey' etci Abdülvacid, Fahreddin-i Acemi, Haydar-ı Herevi, Alaüddin-i Tusi, Seyyid Ali Acemi, riyazeci Fethullah gibi XV. yüzyılın ilk yarısında ve Ali Kuşçu, Musannifek Alaüddin, Tebr.izli tabib Kemaleddin, tabib He­kimşah-ı Kazvani, Şirvanlı Şükrullah, tabib ve riyaziyeci Abdullah, hekim Lari, hekim ve riyaziyeci Şirazlı Muzafferüddin Ali, rdris-i Bitlisi gibi XV. yüzyıl son yarısında gelenleri nkatkıları önemli rol oynamıştır.(4)

Osmanlı medreseleri, Kanfull'nin kurduğu S ü l e y m a n i y e M e d r e s e Z e r i (1550-59) ile en üst noktaya ulaşmış, fakat Avrupalılar.ın ·Muhteşem, Türklerin ise mütevazi bir biçimde Kanu­ni mahyasıyla birlikte adını andikiarı bu büyük padişahın dönemi, aynı zamanda da medreselerde bozulmanıli başlangıcını işaretiemiş­tL (5)) Osmanlı medreseleri, zaman içerisinde bir taraftan kendile­rinin · ıslahı ve geliştirilme çabalarına, diğer taraftan da devletin değişik kadroları _için muhtelif isimler altında yeni bazı okulla..'"'.lll açılmasına şahit olarak çalışmalarına devam ettiler. Aslında tkinci . Meşrutiyet öncesinde medreselerde büyük çapta bir ıslahat yapmak da mümkün olamamıştı.

Bilindiği gibi JAle Devri (1718-1730) Osmanlılarda yenileşme­

nin ilk şuurlu ve fakat plansız hareketlerinin gerçekleştirildiği bir devre olarak bilinir. Bu dönemde başlamak üzere, Osmanlılar Ba-

(4) İ. H. Uzuncarııılı, Osmanlı Tarihi, Ankara, 1972, c. I, s. 520 vd. (5) Medreseterin bozulması Uzunçarşılı, Baltacı ve Atay'ın çalışmalarında ol­

dukça geniş __ ele alınmış bulunmaktadır. Ayr. bkz. Nesimi Yazıcı, Kitap Tanıtma, AUIFD., c. XXVIII <Ankara 1986), s. 460-62.

59

tıdan bazı kururolar almışlar, en önemlisi matbaa, bu sırada deyle­tin müslüman tebaasımn hizmetine, oldukça da sımrlı olmakla bir­likte, glı·roiştir. Bunu takip eden dönemde öncelikle ordunun ihti­yaçları gözönünde bulundurularak yeni bazı teknik ve mesleki okul­lar açılmıştır. ı 734'te üsküdar'da açılan ve Humbaracı Ocağı için kalifiye eleman yetiştirmeyi hedefleyen bir hendesehane bu konuda ör.nek olarak .zikredilebilir. 300 gencin okuduğu bu okulda öğrenci­lere, matematik ve fen bilgileri veriliyordu. Müslüroanlığı kabul ede­rek Ahmed adım alınış olan Corote de Bonneval'in bu girişimini

Baran de ToWun 1773'te Haliç kıyısında Hasköy'de kurduğu Mü­hendishane takip etti. ı 776'da deniz subayı yetiştirilmek üzere Kap­tan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa'run gayretleriyle Kasımpaşa'­da Ter.sane yanında M ü lı e n d i. s h a n e-i B a. h r i-i H ü­m a y u n kuruldu. Nlzam-ı Cedid adı altında bir dizi yenilik ha­reketiyle birlikte aynı adı taşıyan orduyu gerçekleştirecek olan m. Sellin (1788-1807), ordunun topçu ve istihkaro subayı ihtiyacını kar­şılamak üzere önce Eyüb'de Mühendishane-i Sultani'yi kurdu. 1793'­te Hasköye nakledilen okul, Baron de Tott~un kurduğu Mühendis­hane'yi içine alarak M ü lı e n d i. s lı a n e-i B e r r ı-i 'H ü ma­Y u n adıyla 1795'ten itibaren yeni binasında çalışmalarını sürdür­dü. Bu vesileyle zikredilebilecek bir başka öğretim kurumu da yine ordunun hekim ihtiyacına cevap vermek üzere 1827'de Şehzadebaşı'n­da kurulan Tıbhane-i .Amire ve Cerrahhane-i Maroure'dir. 1834'te Maçka kışiasında Fransız Saint-Cyr askeri okulu örneğine göre ku­rulan Mekteb-i Uluro-ı Harbiye ordu ile ilgili olarak hatırıanabilecek bir diğer okuldur. (6

) Bu sıralamada dikkati çeken en önemli hu­sus, Kanuni'nin, 1559'da tamamlanan Süleymaniye Medreseleri bün­yesinde, ordunun ihtiyaçlarını gözönünde bulundurarak kurduğu Tıp Medresesi'yle riyazi ilirolerin okutulduğu medrese örneğinin artık terk edildiği ve fen bilimlerine ağırlık veren öğretim kurumlarının medrese dışında müstakil olarak oluşturulduğudur.

II. Mahmud {1808-1839) 'un 1826'da yeniçerileri kaldırmasm­dan sonra (Vak'a-i Hayriye) hız verdiği yenilikçilik ve merkeziyet­çilik siyasetinin sonucu olarak gerçekleştirilen yeniden yapılanma çabaları, ger.ek kendi döneminde ve gerekse Tanzimat döneminde eğitim-öğretim sahasında da önemli bazı yeniliklerin ortaya çıkma-

16'ı Ercüment Kuran, Osmanlı İmparatorluğunda Yenileşme Hareketleri, Türk.

60

Dünyası El Kitabı, Ankara, 1976, s. 1003 vd.; Yahya Akyüz, Türk E~tim Tarihi. Ankara. 1982, s. 98 vd.

sına neden olmuştur. İçinde bulunulan dönemde devlet çarkını dön­dürecek kadroları yetiştirecek yeni bazı okullar açılmaya başlan­mıştır. II. Mahmud öncelikle ilköğretimin mecburi olduğunu ilan etti. İstanbul'da rüştiyeler (1838) açıldı. Bunu Mekteb-i Ulfıın-ı Ede­biye (1839), memur yetiştirilmek üzere ismine padişahın malılası­mn da eklendiği Mekteb-i Maarif-i Adli (1838) takip etti. Bu arada Avrupa'ya öğrenci gönderilmeye de başlanmıştı. Hatta 1855'te Pa­ris'teki Osmanlı öğrencileri için varlığını 1874'e kadar koruyacak olan, ayn bir okul, 60 öğrencisiyle Mekteb-i Osman! açıl~ştı. (1)

Meclis-i Umılr-ı Na.fia 1838'de "Um.ür-ı maarife m.ü.teallik işler hakkında" ki layılıasıyla, kurulan okulları bir rüştiyeler sistemi içe­risinde birleştirmekte idi. Eğitim-öğretim konularıyla ilgilenmek Uzere önce Meclis-i Maarif-i Muvakkat (1845), 1846'da Meclis-i Maarif-i Umumiye, 1857'de Maarif-i Umumiye Nezareti kuruldu. 1869 da o sır.ada kurulmuş bulunan ve kurulacak olan okulları bir sistem içerisinde birleştiren Maarif-i Umumiye Nizanınarnesi çıka­

rıldı.

Rüştiye ile Darü'l-Fünfın arasında liseye denk bir okul Darıı'l­Maarif adıyla 1849'da açıldı. Bunu sultaniler, idadiler takip ede­cektir. 18471de rüştiyelere öğretmen yetiştirmek üzere Daru'l-Mual­limin (1870'te Daru'l-Muallimat), 1859'da idari kadrolarda görev alacaklar için Mekteb-i Mülkiye açıldı. 1847'de Ziraat, 1859'da Or­man, 18601da Telgraf okulları kuruldu. 1862'de devlet dairelerine alt derecede görevliler yetiştirmek üzere Mekteb-i Mahrec-i Aklarn açıldı. (S) üniversite eğitimi vermek üzere bir D a r u'l-F ü n ·ıı n'un kurulması fikd ise 1845'lerde gündemde idi. II. Mahmud v.~ Abdül­mecid (1839-1861) dönemindeki bu gelişmelerin Abdülaziz (1861-1876) ve Abdülhamid (1876-1909) '~n salts_natları sırasmda da aynı şekilde ve fakat artarak devam ettiğini belirtmek hakikatı ifade et­mek olacaktır. Bilhassa Abdülhamid dönemi, yeni bir siı::ıtem getir­mekten çok bir uygulama devresi olmuş, daha önce tasarlanan okul­lar açılmış, açıla...>ılar ülke genelinde yaygınlaştırılmıştır. (9 ) Yani

( 7) Enver Z. Karaı, Osmanlı Tarihi, Ankara, 1970, c. V, s. 158-162. (8) Yahya Akyüz, A.g.e., s. 104 vd; Faik Reşit Unat, Türkiye Eğitim Sistemlnln

Gelişmesine Tarihi Bir Bakış, Ankara, 1964, s. 48 vd; Hasan Ali Koçer, Türkiye'de Modem Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi, Ankara, 1970, s. 60 vd.; Enver Z. Kara!, ·A.g.e., c. VI, s. 125, 170-78; c. VII, s. 193-222; İlısan Tekeli, Tanzimattan Cumhuriyete Eğitim Sistemindeki Değişmeler, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Türkiye Ansiklopedisi, İstanbul, 1985, c. II, s. 456-475.

1_9) Bayram Kodaman. Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, İstanbul, 1980.

61

bu sırada bir taraftan medr.eseler varlıklarını, pek de bir değişiklik göstermeden korumuşlar, öte yandan çeşitli hedefler doğrultusunda ve esas olarak dinin haricindeki alanlarda eğitim-öğretim veren kurumlar, mektepler hızla oluşturulmuştur. (10) Bu durumu bir öl­çüde ülkenin içinde bulunduğu şar.tların sonucu olarak değerlendir­mek mümkündür. Fakat hiç şüphesiz bunun yanında bir diğer se­bep de medreselerin kendilerini yenileyememiş, aksine zaman içeri­sinde fen bilimlerine kapılarını tamamen kapatmış olmalarıdır. Ne­ticede Tanzimattan itibaren medreseler, gitgide daha da artan oran­da, yalnızca dini görevler için eleman yetiştiren kurumlar. haline gelmişlerdir. Medreseler !kinci Meşrii:tiyet'e kadar bu vaziyetlerini korumuşlar, o sırada, uzantılarını Cumhuriyet dönemi dingörevlisi yetiştirilme çabalarında kuvvetle hissettiren, müsbet bilimlerle yük­lü elemanlar yetiştirme hedefine yönelik düzenlemeler konu teşkil et­mişlerdir.

TANZİMATTA MEDRESELER VE DİNGöREVLtst YETtŞTtR:tLMESt

Tanzimat döneminin iki önemli belgesinden ilki olan 3 Kasım 1839 tarihli Gülhane Hatt-ı Hümayii:nunda eğitimle ilgili ilkelere yer verilmemişken, bu eksiklik 1856 tarihli Isiahat Fermanıyla tela.fi edilmiştir. Bilindiği gibi Tanzimat dönemi uygulama açısından, eği­tim-öğretim konusunun önemle ele alındığı bir devre olarak karşı­mıZa çıkar.. Bu konuyla ilgili bir ·kısım gelişmeye yukarıda temas edilmişti. Bu vesileyle Tanzimat yöneticilerinin bu alana . olan il­gilerinin özellikle yeni okullar açmak ve bunların organizasyonla­rını sağlamak biçiminde tezahür etmiş olduğunu vurgulamak ye­rinde olacaktır. Medreseler ise gitgide faaliyet sahaları daralmakla birlikte ilmiye mensuplarını yetiştirmeye devam etmişlerdir. Bu sı· rada medr.eseler Meşihat Makamı~na bağlı Ders Vekaleti'nin dene­timinde günümüzde dingörevlisi olarak adlandırılabilecek olan müf­tü, vruz, hatip, imam, müezzin, Meşihat teşkilatının merkez perso­neli ile birlikte, . medreselere müderris, iptidailere öğr.etmen, şer' i mahkemelere kadı (Hakim) ve kısmen de vakıflarda hizmet ede­cek çeşitli görevlileri yetiştiriyorlar.dı.

Dingörevlisi yetiştiren müesseseler olarak medreseierin bu sı­rada büyük çaplı düzenlemelere konu teşkil etmemelerinin sebepleri

(10) 1lhan Tekeli, A.g.niak:., 469 vd.

1 1

1 r 1

üzerinde değişik görüşler ileri sürülebilirse de, bunda herhalde Tan­zimatla birlikte giderek yayılan mekteplerin, geniş Osmanlı sınır­ları içerisinde yeterli yoğunluğa çok hızlı bir biçimde ve kısa za­manda ulaşamamış olmalarının önemli bir etken olduğunda şüphe yoktur. Bir taraftan yeni okullar, mektepler. kurulmaya ve medrese dışındaki eğitim-öğretimin organizasyonuna çaba sarf edilmiş, öte taraftan yüzyıllardır görev yapan ve yer yer köylere kadar yayıl­mış olan medreseler, bu halleriyle hizmet vermeye devam etmişler­dir. Maamafih ·bu vesileyle medreselerle ilgili iki gelişmenin üze­rinde durmak gerekecektir. Bunlardan birincisi dönemin ilmiye men­suplarının ileri gelenlerind:=n oluşan onbeş kişilik bir grubun ha­zrrladıgı rapordur. "Tarfk-i tedrisi.n ber-veoh-·i atı 1.sla.h ve tavsiye­sine ihtiyacın sebebi. bezJr.mındadır." başlığıyla bir giriş, sekiz madde ve bir sonuçtan oluşan bu rapor 1284/1867 tarihlidir ve Meşihat Ma­kamına sunulmuştur. (11 ) Medreselerin işleyişinde, hiç değilse kısmen etkili olduğunu düşündüğümüz bu raporda, geçmiş dönemlerde ilme ve öğretime önem verildiği belirtildikteıı sonra, içinde bulunulan du­rum şu şekilde belirtilmiştir : "BiT müddetten beri şurulı ve havaşi ( şerhler ve lıaşi.yeler) izafe ve silk-i müzakereye çekilerek tatvil-i mesafe olunduğu oilıetle bidayet·i tahsiZde eksdr talebe-i ulUmun zi­hinleri esJ.w:l-·i kil-ü kal altı.nda ezilip lu"Uvv~-i. ist-i.hniciye husulüne medar olmak üzere fehm ve zaptı lazım olan kavaid ve usulden dur ve -ileride terettiib edecek m!ıkiisıda vus-Ulden bütün bütün melwıtr olduklarrtıa binfien ... " bu mahzurları gider.ecek yeni bir ders prog­ramı düzenlenmiştir. (12)

Hüseyin Atay'ın yıllara göre çizelge halinde ·gösterdiği bu dersler şunlardı : Emsile, Bina, Maksud, Izzi (1. sene); Av8.mil, İZ­

har, Halebi (2. sene);. tzhar, Kafiye, a:aıebi (3. sene); Kafiye, !sa­goci, Mülteka (4-5. sene); Fenari, Kavl-i Ahmed, Mültelcl. (6. sene); Tasavvura..t, Tasdikat, Muhtasar Meani (7-9. sene); Şerh-i Akaid. Mir'a (1ü-12. sene) Kadımlr, Mutavvel (113. sene); Kadımlr, Cela.I, Tavzih (14. sene) Ayr.ıca derslerin başlarında Şernail-i Şerife oku­nacaktır.

Medreselerde bu zorunlu dersler yanında, ayrıca tatil günlerinde

(ll) Beyanu'l-Hak, s. 15 (18 Z.hicce 1326), s. 322-24. (12) Osman Ergin, (Türk Maarif Tarihi, İstanbul, 1977, c. I-II, s. 106-7) bu

raporu medreselerin geriliğinin ve medreselilerin dar kafalıhğının en açık göstergesi olarak .nitelemiştir. Yazar programın 13 senede bitirileceğini söy­lerken iSe hata etmiştir.

63

öğrenciler, Tefsir, Hadis, Fıkıh'-dan Dürr-i Muhtar veya. Dürer, tim-i Vaz'dan Vaz'iyye, Münazara'~ Hüseyniyye ve Velediyye, Beyan'­dan Feride ve Ala.ka, Riy8.ziyeden Hey'et, Hendese ve Hesaba ait kitaplar, risaleler okuyacak, Hat ve !nşa'ya .çahşacaklar.; Sarf oku­duğu günlerin tatilinde Talimü'l-Mütea11imin kitabıru okuyacaklar­dır. ('3)

Tanzimat döneminde medreselerle ilgili ikinci önemli gelişme ise, kadı yetiştirilmesi haklarının ellerinden alınması, daha doğru bir ifadeyle kadıların, bu amaçla yeniden kurulacak bir başka med­resede yetiştirilmesine karar verilmesidir. Bunun uygulamaya geçi­rilmesi, Abdülmecid dönemi Şeyhülisl8.mlarından Meşreb-za.de Meh­med Arif ,Efendi'nin, bu· makama atandığı 1270/1854'te gerçekleşti. Süleymaniye'de kadı yetiştirilmek üzere açılan ve öğretim süresi üç yıl olan bu ·kurumun adı M iU a ı l i m k a n e-i N ü V V a b idi. ilk müdüı_ii Abdüllatif. isminde bir zattı. 1302/1885rte Mekteb-i Nüv­vab, 1326f1908'de Mekteb-i Kuzat, ertesi sene 9 Zilhicce 1327/22 Aralık 1909'da ise Medresetü'l-Kuzat adını aldı.

Ders programları üzerinde duram.ıyacamız bu okul, ülkeye de­ğerli kadılar yetiştirmiş, bunlardan bir kısmı nizaıni mahkemelerde de görev almışlardır. Bunun yanında 12 Şevval 1332/3 Eylül 1914 tarihli kanunla bir, gerektiğinde iki yıllık bir "sınıf-ı mabsus" açıl­mış, buradan da adalet teşkilatma ara eleman yetiştirilmiş~. (14)

Bununla birlikte burada bizi ilgilendiren bu okuldan çok, bunun açıl­masıyla genel medr.eselerin çalışma alanJarmm önemli ölçüde da­ralmış olmasıdır. Çünkü kadı yetiştirmek, baştan beri medresele-

l 13) Krş. H. Atay, A.g.e., s. 189-201. Atay, tatil günlerinde okunacak derslerle ilgili olarak, bunun hafta içi tatillerinde mi, yoksa yıllık tatilde mi oku­nacağı konusunda tereddüt etmiştir. Kanaatimizce bu, hafta içi tatili ol­malıdır. Bu sırada haftada kaç gün tatil yapılmakta olduğunu bilememek­le birlikte, medreselerin değişik dönemlerde haftada iki veya üç gün tatil yaptıkları hususunda kayıtlar bulunmaktadır. Söz konusu dersler bu sı­rada okunmalıdır. Yoksa C-Ahir sonu yani Recep başıyla Ramazan sonuna kadarki üç aylar (Şııhdr-ı seUlse), medreselerin tatilde · olduklan ve bun­dan istifadeyle öğrencil~rin cerre (tatbikata) çıktıklan dönemdir. Onlar bu sırada öğrendiklerini vaaz kürsüsü, mihrap ve minherden müslümanla­ra aktarmak, bir bakıma staj yapmak durumundadırlar ki, bu durum yeni kitap ve dersler takip etmelerini imkAnsız kılar.

i 14) O. Ergin, A.g.e., 157-159; Uzunçarşılı, İlıniye Teşkllii.tı, 268-270; Atay, A.g.e., 302 vd; İ. Tekeli, A.g.riıak., 504-5; Mustafa Ergün, U. Meşrutiyet Dönemin­de Medreseterin Durumu ve Islah Çalışmaları, DTCFD. c. XXX, S. 1-2 (An­kara 1982), s. 84-85. Bu okulun programı, mezunları, tayinleri, hazırlık sı­nıflanyla ilgili bilgi ve haberler başta Ceride-i tımiye olmak üzere, Sebilü'r­Reşlld, BeyAntı'I-Hak dergileriyle, tlmlye Salnftmesi'nde bulunmaktadır.

64

rin en önemli işlevlerinden biriydi. Artık genel medreselerin başta gelen görevleri, müderrislerle birlikte güıiümüz Diyanet teşkilatında dingörevlisi olarak isimlendirilen kadr.oları yetiştirmektir. Bunun ya­nında kadı yetiştiren özel bir medresenin açılmış olması, Ueride ge­nel dingörevlisi topluluğu içerisindeki va'iz, imam-hatip, müezzin gibi grupları yetiştirmeyi amaçlayacak yeni medreselerin açılması­na öncülük ve örneklik etmiş olması dolayısıyla da önemlidir ( ~) ikin. ci Abdülhamid dönemi, okullarına ve eğitim faaliyetleri açısından . yoğun bir dönemdir. Bu dönemde medr.eselerin sayısı hızla artmıştır.

İKİNCI MEŞRÜTİYET DÖNEMİNJ}E .MEDRESEI,ER VE DİNGÖREVI.iİSİ YETİŞTİRİLMESİ

İkinci Meşrutiyet (23 Temmuz 1908) 'le başlayan dönem, uzun bir suskunluk devresinden sonra gelmesi ve canlı bir siyasal yaşan­tı ortaya çıkması dolayısıyla her konunun konuşulduğu, yazılıp tar­tışıldığı bir zaman dilimini oluşturur. Zaten Medreselerin varlığını kor.uduğu bütün dönemler boyunca en önemli değişiklikler bu devrede gerçekleştirilmiştir. Bu değişikliklere geçmeden önce iki nokta üze­rinde dikkatleri yoğunlaştırmak yerinde olacaktır.

ikinci Meşrutiyet döneminde medreselerle ilgili önemli bir hu­sus, çeşitli kademelerdeki dingörevlilerinin medreseden yetiştirilece­ğinin artık bizzat medrese nizarnname ve kanunlarında da yer almış olmasıdır. Bu bakımdan bizim medreselerle ilgili gelişmeleri göste­rirken dingörevlilerinin kaynağı olması dolayısıyla, doğrudan onların yetiştirilmesini de göstermiş olacağımız tabiidir.

tkinci Meşrutiyet, aynı zamanda genel medreseler dışında, yeni bazı medreselerin ortaya çıkmış olması dolayısıyla da önemlidir. Fa­kat bu defa Mmıllimhane:-i Nüvvab örneğinde gördüğümüzün aksine yeni açılan medreseler, günümüz Diyanet organizasyonu içerisinde de görev yapmakta olan iki ·önemli gurubu; İmam-hatip, müezzin ve vaizleri yetiştirmeyi hedeflemiştir. Ayrıca yeni öğretim kurum­Jarı Meşihat Makamına değil, imam-hatip, müezzin ve ·vaizlere ge­niş istihdam alanları sağlayan Evkaf-ı Hümayi1n Nezareti'ne bağlı­dırlar. Bu tesbitlerden sonra şimdi tkinci Meşrutiyet döneminde med­reselerle ilgili gelişmeleri gözden geçirebilirz.

(") Doç. Dr. Bayram Kodaman, Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, (İstanbul 1980) adlı eserinde, bu dönemdeki eğitim faaliyetlerini incelemiştir.

(Diyanet)

65

1- MEDARtS-t tLMtYE NİZAMNAMEsl

!kinci Mşrfıtiyetin ilanından önce de medreselerin düzenlenme-. siyle ilgili olarak bazı görüşler ileri sürülmüştü. (15) Fakat bu dönem­de gerek medrese dışından ve gerekse ilmiye mensupları içerisin­den, bu müesseselerin düzeltilmesi için çok yoğun bir isteğin or.taya çıktığını görmekteyiz. Dönemin süreli yayın organları bunun en açık delilidir. (16) işte bütün bunlar sonucunda ilk yasal düzenleme, M e d a r i s-i i l m i y e N i z a m n a m e i ortaya çıkmış. tır. 16 Safer 1328/13 Şubat 1325}26-27 Şui?at 1910(17) .

Medaris-i ilmiye Nizamnamesi; Medarisin Sureti idaresi, Tale­binin Keyfiyet-i· Talim ve imtihanı ve Müteferrikat olmak üzere üç bölüm halinde 48 maddeden ibarettir. Artık genelde günümüzde din­görevlisi diye isimlendirdiğimiz kadrolarla, kendilerine öğretmen (Müderris, derrıiam) ve kısmen de kütüphanelere, vakıflara memur yetiştiren kurumlar halini almış olan medreselE:?rle ilgili bu nizam­nameyi, ayr~ntılı bir ta.lılile tabi tutmak bizim konumuz dışındadır1 Bu bakımdan ancak bizi ilgilendiren bazı noktalarına temas edelim. Herşeyden önce bu düzenleme ile medreselere daha önce programla. rında bulunmayan bir kısım. fen dersleri konmuş, böylece buradan yetişeceklerin daha yeterli elemanlar olarak hayata hazırlanmaları hedeflenmiştir.. (1&) Ders programiarına bakıldığında bu durum ko­laylıkla farkedilecektir. Ayrıca medrese ile ilgili dökümanların dü­zenli tutulması ve bütün bilgilerin dos:yalama sistemi içerisinde elde bulundurulması temine çalışılmışLr.

Nizamnameye göre başkent İstanbul'da, medreselerin inzibat, kayıtlarının düzeni gibi konularla Meşihat'a bağlı Meclis-i Mesaiili-i

( 15) Şeyh Ali-zade Hoca Muhyiddin, Medreseterin lslahı, 1314.; tkinci Meşruti­yet döneminde genel eğitim Vf. öğretim için yukanda geçenler haricinde yayınlanmamış iki doktora tezi bulunmaktadır. Mustafa Ergün, u. Meşru­tiyet Devrinde Eğitim Hareketleri (1908-1914), Ankara, 1978; Halil Aytekin, ittihad ve Terakki Devri Eğitim Teşkilatı (1913.1918), Ankara, 1987. tkinci Meşrutiyet dönemindeki hükOmet programlannda medreseler ve dingörev­lileriyle ilgili görüşler için bkz. İhsan Güneş, U. Meşrutiyet Dönemi Hü· kUrnet Programları, OTAM, S. 1 (Ankara 1990), s. 233-4, 256.

( 16) Eşrefefendi-zade Şevketi, M.edaris-i İslamiye Isiahat Programı, İstanbul, 1329; SUreli yayınlar : Beyanu'l-Hak, Sebilü'r·Reşfid, Ceride-i İlmlye, el-Mediiris v.b.

07) Düstur, 11/2, s. 127-138; Beyanu'l-Hak, S. 64, 65 (5/12 C.alıir. 1328), s. 1285· 1288, 1300-1303.

( 18) Tarih, Coğrafya gibi ülOm ve fününun medreselerde öğretileceği hakkın­daki Şeyhillislam Musa Kazım Efendi'nin fetvası ve konu ile ilgili geniş bilgi için bkz. Beyanu'1-Hak, S. 78, 79 (17/22 Ramazan 1328), s. 1514-1520, 1530-1535.

66

Talebe; taşralarda ise Müftüler( 1~) ilgileneceklerdir. Gerek öğrenci kayıtları, gerekse medresede kalma şartları teferruatlı bir biçimde belirlenmişti. öğretim 12 sene idi ve her ders yılı 9 aydan ibaretti. Cuma hariç haftada 6 gün sabah üçer. ders yapılacak, ayrıca eski. den olduğu gibi, sabah-akşam cami derslerine devain edilecekti. Bu programla yeniden konulan dersler (Fen dersleri), öğleden önce ve sonra uygun saatlerde yapılacaktı. Yıl sonu sınavları vardı. Nizam­name öğreticiler (Müderris) için de belirli kıstaslar getirmişti. Bu-. na gör.e müderrisler, icazet verme yetkisine sahip "ahval-i medaris ve talebeye vakıf erbab-ı elıliyetten" ~ bu günkü deyişle öğrenci psikolo. jisinden anlayan, pedegf)jik formasyonu buluiıan dersiamlardan ola­caktL Medrese yönetiminde müderris, geniş yetki sahibi idi. Kendi­sine bevvab ve kemer denilen görevliler yardım edeceklerdi.

Aşağıda ders programını vereceğimiz medreseye girişteki duru­mun da önemli olacağı açıktır.. Nizarnname bunun için; 15-30 yaş sınırını getirmiş, ayrıca ya "bir mektep çahadetnamesi veyahut o derecede olmak üzere bir ehliyatname" yi şart koşmuştu. Bununla birlikte 15 yaşında olup da şahadetname veya ehliyetnamesi olma. yanlar; Kur'an-ı Kerim' i hatmetmiş, . namazın şart ve erkanı gibi ilmihal bilgisine vakıf olmaları halinde, sınava alınarak, bunun so­nucunda kaydedilebilirler. neri yaşta ve askerliği yaklaşmış, hatta

. gelmiş olanlar. ise; Türkçe veya Arapça okuma, biraz hesap ile Sarf ve Nahiv bilgisi gibi bazı şartlarla kaydolunabilirler. Bu şartlar bazı durumlarda bir miktar esnetilebildiği gibi, taşralarda öğrenim görüp, İstanbul'da bilgisini geliştirmek (Tevsi-i malumat) için gelenler ileri yaşta da olsalar medreseye kaydolunabilirler:.

Nizarnname öğrencilerin; Dinin farzlannı terk ve ihmal, sabah­akşam medrese ve camilerde yapılan derslere devamsızlık etme, içki içme, kahvelerde vakit geçirmek gibi durumlarda müderrisleri tara. fmdan uyar.ılmalarmı, tekerrürü halinde kayıtlarının silinmesini ön görmektedir. Aynı husus Ders Vekaletrnin emirlerine uymayan öğ­renciler için de geçerlidir. Hırsızlık, utanılacak bir fiil gibi hoş gö­rülmeyen davranışlar da medreseden atılma nedenidir. Medrese öğ­rencisi imamlık, hatiplik, kayyımlık veya bir başka memuriyete ta­yin edilip derse devamı aksatırsa, kendisine verilmiş olan medrese odası (hücre) 'ndan çıkartılacakdı.

( 19) Taşralarda müftülerin, medreseterin kayıt ve smavlarıyla ilgili görevlerini gösteren maddeler: ı, 3, 33. Daha sonra da müftüler benzer görevler üst·

. lenmişlerdir. Bkz. Ekim 1917 tarihli kanun.

67

Medreseyi bitirip göreve talip olanların katılmaları gereken sı­navların kapsamı ise şu şekilde belirlenmiştir. (Md. 37-4) :

Müderris olmak isteyenler.; UlUın-ı Edebiye-i Arabiye, UlUın-ı Tabiiye, Riyaziye, Man~ık, Fenn-i Münazara, 'Kelam, Fıkıh ve Usul-i Fıkıh, Tefsir, Hadis ve Usfıl-i Hadis, Tarih-i islam ve Mufassal Ta­rih-i Osmani derslerinden imtihana tabi tutulacaklardır. ·

Zeyl Meşayihi denilen Selatin-i Izam camilerinde Cuma v3.izliği imtihanları; Tefsir-i Beyzavi'den ibare gösterilip bir ayetin tefsir et­tirilmesinden sonra Müderrislik sınavında gösterilen derslerden usu­lüne uygun olarak yapılır.

Müftülük imtihanları; Dürer veya Hidaye gibi Fıkıh kitapları­nın birisinden verilecek ibareden, Sarf, Nahiv, Mantık, Fenn-i Mü­nazara, Kelam, Fıkıh, Fetava, Feraiz, Usfıl-i Sakk, inı;ıa ve Hesap'tan yapılır.

Orduda görev ifa eden Alay Müftülüğü imtihanları ise; Dtırer veya Hidaye gib{ Fıkıh kitaplarmdan birinden verilecek ibareden, Tecvid, Sarf, Nabiv, Mantık, Akaid, Fıkıh ve Usfıl-i Fıkıh, Fera.iz, tmla ve !nşa, Hesap, Siyer ve Tarih-i islam'dan yapılır.

Tabur tmamlığı İmtihanları; Halebi veya Meraki'l-Fela.b.'dan verilecek ibareden Tecvid, Sarf, Nahiv, Fıkıh, Tarih-i islam, tmıa ve Hesap'tan yapılır~ Bu sınavları başaranlara Meclis-i Mesruili-i Talebe'den birer şahadetname verilir. Nizamnamede diğer görevli­lerin sayılmaması, bunların daha ziyade vakıflara bağlı hizmetler ve dolayısıyla da sınav ve tayinl~rini nayrıca tevcih-i cihat nizam­nameleriyle düzenlenmesindendir.

MEDARIS-t iLM1YE NİZAMNAiMESİYLE TESBİT EDİLEN MEDRESE PROGRAMI :

Birinci Sene Dersleri :

llm-i Sarf (Emsile, Bina, Maksud, Nüzhetüt-Tarf fi llmi's­Sarf) Taüm-i Müteallim, Talim-i Kur'an ve Tecvid, Hat, tm.ıa., Muh- .

. tasar Hesap, Sarf-ı Osmani ve Kavaid~ Farisi.

tkinci Sene Dersleri :

1lm.-i Nahv (Av8.mil metni, İzhar metni), Fıkıh'dan Meraki'l Fela.b., Talim-i Kur'an, Kavaidü'l-trab, Şüriizu'z.Zeheb, Farisi'den Gülistan, Hesab, tmıa ve Kavaid-i Osmaniye.

t.J ~üncü Sene Dersleri :

Nahiv (Muğ1li'l-Lebib veya Molla Cami), Şafiye, Fıkıh'tan Mül­teka, Vaz', Hesap, Mebadi-i Hendese ve İnşa.

Dördüncü Sene Dersleri :

Nahvi ikmal, Şilfiye, Mülteka, Ala.ka, :tsagoci, Muhtasar Coğ­rafya, Hendese, inşa ve Cezeri.

Beşinci Sene Dersleri :

FenariMeani (Muhtasar), llmü'l-ıA.ruz ve'l-Kavafi, tım-i Feraiz, Coğrafya-yı Umumi, Cebir ve Kitabet .

Altıncı Sene Dersleri :

ilm-i Mantık (Şemsiye maa'l-Kutb), Meani (Muhtasar Silkuti' nin evvelinden bir miktar), Kaside-i Bür'e, Banet Suad, Muallakat, llmü'l-Kırae, Hikmet, Cebir, Kitabet-i Arabiyye ve Usul-i Terceme.

Yedinci Sene Dersleri :

Kutb (ve !samdan bir miktar), Şerh-i AkB.id-i Nesefi, UsUl-i Fıkıh, Şerh-i Menar ve Şerhu'l-Veciz, Adab-ı Munazara, Makamat-ı Hariri, Hikmet-i Cedide, Hey'et, Kimya ve Mevalid.

Sekizinci Sene Dersleri :

Şerh-i Akaid (Nesefi maa Hayali), MişkB.tu'l-Envar, Şerhu'l-Me­nar, Şerhu'l-Veciz, UsUl-i Hadis, Makamat-ı Hariri, UsUl-i Sakk, Tarih-i İsl8.m, Kozm.oğrafya (Hey' et), Meva.Iid.

Dokuzuncu ·Sene Dersleri :

Hey'et-i Sa'diye, MeşB.r.iku'l-Envar, Tefsi!-'-i Beyzavi, Divan-ı Ha­mase, UsUl-i Hadis, Siyer, Tarilı-i .Umumi ve Coğrafya-yı Umumi.

Onuncu Sene Dersleri :

eeıaı maa Gelenbevi Milel ve Nihai, Muhtasar Fasl, Tefsir-i Bey­zavi, Tuhfe-i !sna Aşeriye, 1zharu'l-Hak, Siyer, Tarih-i Umumi ve Coğrafya-yı Umumi.

Onb~ci ve Onikinci Sene Dersleri :

Hidaye, Sahilı-i Buhari veyahut Sahilı-i Müslim, Tefsir-i Bey­zavi'nin ikmali. Onbirinci senede Mufassal Tarih-i Osmani ve Umu­mi ve Mufassal Coğrafya-yı Oeımani ve Umumi de tedris olunur.

69

Medaris-i tımiye Nizanınarnesi ile medreseler büyük bir atılım kaydetmiş midir? Bu sorunun cevabı evet olamaz. Hayır demek ise hiç bir şey olmamıştır, anlamına gelmemelidir. Meşilıat ve ıEvkaf Nezareti, yeni yönetmeliğin gerektirdiği düzenli kayıtların tutula­rak hemen merkeze gönderilmesini istemişlerdir. Medrese öğrenci­lerinin problem olan yemeklerinin temini konusu çözüme bağlanmaya çalışılmıştır. (20 ) Şüphesiz bunlardan daha önemlisi programlara. Türkçe, islam Tarihi ve bir kısım müsbet bilimlerin almmasıdır. Aynı şekilde medrese mezunlarının hangi görevlere, ne gibi sınav­lardan sonra girebileceklerinin nizarnname ile belirlenmesi de önem­li bir yeniliktir. (21) Esas olarak medreselerin düzenlenmesi konusu gündemdedir. Bunun için bir nizarnname hazırlanmış, ıslah için çaba gösterilmitşir. Fakat uzun dönemlerin ihmalini kısa zaman,da dü­zeltmek mümkün olamamıştır. Bir taraftan birşeyler yapılmaya ça. lışılırken, diğer taraftan da konunun daha da geliştirilı.nesi, fikir­lerin olgunlaştırılması söz konusudur. Nitekim aradan üç buçuk sene kadar bir süre geçtiğinde Islah-ı Medaris Nizamnamesiyle or­taya konmaya çalışılan yeni medrese organizasyonu, hiç şüphesiz varlığını biraz da bu dönemde yapılan çalışmalara borçludur. Me­daris-i tımiye Nizamnamesiyle ilgili notlarımıza son vermeden ön­ce, bunun hemen öncesinde biri istanbul'da diğer ikisi de taşradaki iki girişimi kaydetmek yerinde olacaktır.

İstanbul'da 2 Safer 1328jl3 Şubat 1910'da yani Medaris-i 11-miye Nizarnnamesi'nin kabulünden on · gün kadar önce Fatih'teki Tabhane Medresesi'nde; Sadrazam, Şeyhülislam, Ayan Reisi, Har­biye Nazırı, Maarif Nazırı, Ders Vekili ile ulema, mebuslar ve iler! gelenlerin iştirakiyle bir tören düzenlenmişti. Bu tören Tab­lıane Medresesinin örnek medrese olarak seçilmiş olması dolayısı:y­la yapılıyordu. Burada 12 sene olarak belirlenmiş olan öğretim, sabah-öğle ve ikindi derslerine ayrılmıştı. (22)

Ders Vekili Halis Efendi'nin; "Medaris-i ıslamiyemizin u.sUl-i tedris-ini ıslôJı ile beraber fünun-ı lw'izıraya ait dersleri ilave edi­yoruz. Katiyyen ümid edi.yoruz ki az zamuında telafi-i mafô,t ederek

(20) M. Ergün, A:g.mak., 81·84. (21) Medrese mezunlannın istihdam yerlerinin ve alacaklan maaşlarm belir­

lenmesi yönünde genel bir istek vardı. Örnek : ömer Nuri, ·Islah-ı Medaris, Beyanu'l-Hak s. 15 08 Z.hicce 1328), s. 324-5. · ·

(22) Ders programıyla, toplantıda yapılan konuşmalar için bkz. Beyanu'l-Hak, s. 47 (4 Safer 1328), s. 16; Sırat-ı Müstakim, S. 76 (7 Safer 1328), s. 377-382; Aynca bkz. Ergin, A.g.e., 121-122; Atay, A.g.e., 231-234.

70

1nq,drif-i tsldmiyemiz·i zamanla mütenasip lrir mükemmeliyete if­-rağ edeceğiz" sözleriyle tanıttığı bu uygulamanın progr.amlarına baktığımızda, hemen yakın gelecekte Medaris-i llmiye Nizamname­siyle ortaya konacak olan müfredatla genelde aynı hedefe yönelik olduğunu tesbit ederiz. Nitekim burada ·da dini ilimler yanında Fizik, Kimya, Cebir,. HendeEıe ve Coğrafya gibi dersler yer al­mıştı. (2')

Başkente bu çalışmaların yapıldığı sırada taşra -medreseleri­nin de yer yer kendi kendilerini düzenleme gayreti içine girdiklerini g-örmekteyiz. Nitekim Konya'da, "Konya Is1tih-ı Medaris Cemiyet-i Hayriyesi" kurulmuş, bölgesindeki medreselerde iyileştjrm.e çabala­nna başlamıştır. (24) Selanik'te ise Vilayet Meclif:.-i Umumisi 1909 da medreseler.in düzeltilmesi konusuna eğilmişse de bundan bir so­nuç çıkmamış, nihayet Selanik Cemiyet-i ilmiyesi deVilayete mükem­mel bir "Daru't-Tedfi.s" açılmasını teklif etmiş, bunun programını da hazırlamıştır. Bu programda diğer dersler yanında Kitabet, Riya­ziyat, Coğrafya gibi dersler aynca Tabiiyat ve yabancı diller de vardı. (25 ) Şüphesiz dönemin süreli yayınlar.ının, bu gözle ciddi bir biçimde taranınası bize bunlar haricinde bazı girişimleri de tanı­ma fırsatı verecektir.·

Medaris-i llmiye Nizamnamesi'nden sonra da merlreselerle il­gili düzenleıp.e ve iyileştirme çabalarının . devam ettiğini belirtmiş­tik. ·Bu alanda en önemli ve kalıcı düzenleme hiç şüphesiz Şer'iye ve Evkaf Nıazm Ilayri Efendi döneminde üç dört senelik bir ça­lışmanın sonucu olarak ortaya konmuş olan sistemdir. Bu sistem­de 30 EyltU -1 Ekim 1914 tarihli Islah-ı Medar·is Nizamnamesi ile istanbul'daki medreseler Dar;u'l Hilafeti.'l-Aliyye Medresesi adı al­tında biİ'leştirilmiştir. Medreselerle ilgili en öneinli düzenleme ola­rak bunun üzerinde, hiç değilse ana hatlarıyla durmak gerekir. Bu­nunla birlikte bundan hemen önce Ders V eka.Ieti'nin bir girişimi vardır ki, bunu hatırlamak yerinde olacaktir. (R.ahir 1332jMart 1914) Muhtemel Maarif Nazırı Emrullah Efendi'nin Tuba Ağacı

(23) Yeni ders progİamı Süleymaniye, S. Ahmed, Bayezid ve Şehzade medre­selerinde ertesi gün uygulanmaya başlamıştı. M. Ergün, A.g.mak., s. 80 (Sabah, 13 Şubat 1910).

{24) M- Ergün, A.g.mak, s. 77 {Bu derneğin nizamnamesi ikdam, ll Ekim 1909'da yayınlanmıştır).

{25) Cemiyet-i ilmiye-i islamiye Selanik Vilayeti Heyet-i İdaresi, Medreselerim!z, Beyanu'l-Hak, S. 51 (2 R.evvel 1328j, s. 1078-1080 (Rumeli'den naklen).

71

nazariyesinden mülhem olmak üzere(26) medreseleri düzenlemek için öncelikle orada görev yapacak müderrislerin daha iyi yetiştirilmesi hedefine yönelik olan bu teşebbüs, bu amaçla bir M e d r e e e t ü'l­Mü t e h a s s ı s ı n kurulmasını ön görmekteydi. Ders Vekaletince hazırlanıp Meşihat'a sunulan konuyla ilgili tEsbab-ı Mucibe Layı­hası"nda şu gör.üşler ileri sürülmekteydi. (21) Asırlardan beri müs­lümanların hizmetinde bulunan medreseler, yavaş yavaş eski ih­tişam ve güçlerini · kaybetmişlerdir. Bu gerilemenin sebebi; "M e­ddris-i mezkurenin Jıer asrın ihtiyacına göre tddil ve ıslah edilerek bu suretle~ e:<nna.nın ihtilafıyla alıkamın da tebeddül edeceği~ hik­met-i şerr'iyyesini aleme telkin eden ulemd-yı dinin~ her nasılsa M e­dari,s-i Ilmiye hakkında bu hikmetten tegafül eylemeleri~ medaris­teki emri talısilin tecreddüd ve terakkisine. bir mani-i azim teşkil" etmesiydi. Fatih zamanında bile lüzum ve ehemmiyeti takdir edi­len ve programlara konan. "Fünlln ve kütüb-i müfide" çıkarılmış, yerine hiç de faydası olmayan ve sırf· ibare incelikleriyle ilgilenen şerhler ve başiyeler konınuştu. "TaaS>ubatı baride sebebiyle" Cebir, Riyaziyat ve benzeri faydalı fen derslerinin program dışı bır.akıl­

masıyla bugünkü duruma ulaşılmıştı.

Medreselerin düzenlenınesi için her taraftan düşünürler uzun uzun makaleler, Iayıhalar, programlar düzenliyerek bu önemli ko­nunun oluşmasına katkıda bulunmaya çalışmaktadırlar.. Bu konuda Meclis-i Mesilih-i Talebe de üzerine düşeni yapabilmek gayretiyle, hayli zamandan beri çalışmalar yapmaktadır. Bu maksatla ders­haneler açılmış ve medreselere Fünfın-ı Cedide konularak, belirli bir yenileşme ve yükselme sağlandıysa da bu yetersizdir. Şimdi fazla masrafı ve zamanı gerektirmeyen, özlenen faydaları temin edecek, aynı zamanda uygulanması kolay bazı tedbirlerin Meşihat'a bildirilmesine karar verilmiştir.

"Talebenin bir ders veya, fenden hakkıyla istifadesini temin için her şeyden evvel okutaeağı ilim ve fende yed-i tuza sahibi muk­tedir~ mütelıassıs müderr.Z.s ve muallimlerin vucuduna ihtiyaç tabii" idi. Bunun için işe yukarıdan başlamak yerinde olacaktı. Bir müder­risin medresenin ilk sınıflarından sonuna kadar her dersi okutacak

(26) Emrullah Efendi ve TuM Ağacı nazariyesi için bkz. Mustafa Ergün, Em­rullah Efendi Hayatı, Görüşleri, Çalışmalan, DTCFD., c. XXX, S. 1-2 (An­kıı.r;ı 1!}~?,). ı;, 7-~6.

(27) Sebilü'r·Reş!id, S. 286, 287 (7/14 R.iihir 1332), s. 418-420; Ayr. bkz. Atay, A.g.e., 257-9.

72

. derecede bütün branşlarda müteha.ssıs olması imkansızdı. Bu nedenle Ç:eş~tli dallarda yeterli müderrisler yetiştirmek üzere, öğretim süresi dört yıl olacak, gerekirse ilerde artırılmak üzere şimdilik beş şu­beden oluşacak Medresetü'l Mütehassısin adı altında . bir yükselt öğretim müessesesi kurulacaktı. Her şubeye !stanbul veya taşra­da medreseyi bitirmiş, icazetli ve ruus imtihanına hazırlananlar arasından, yapılacak sınav sonucunda onar öğrenci alınacaktı. Bu suretle dört yılda öğrenci sayısı 200'ü bulacaktı. Şubeler : 1 - Sarf ve Nahiv, 2- :M.ant.k ve Mciini, 3- Fıkıh ve Usfıl-i Fıkıh, 4- Ke­Iam ve Hikmet, 5 - Tefsir ve Hadis idi.

Bu şubeler.den birinden mezun olan öğrenci, imtihanla müder­ris olduğunda, medreselerde yalnızca kendi ihtisası olan dersi ve­recek, Fünfuı-ı Cedideden de bir dereceye kadar mütehassıs oldu­ğu ders~ girebilecekti.

• - • 1

Ders Vekaleti, Medresetii'l Mütehassısin için 31 maddelik bir ni.?.amname de hazıramlıştı: Buna göre bu müessesenin amacı, önce­likle !stanbul ve taşra medreselerine mütehassıs müderr.isler ye­

. tiştirmekti. öğrenciler her .sene sınıf geçme sınavıarına tabi ola­çaİdar, dördüncü sene sonunda bitirme imtihanlarını verdiklerinde,

·. eski geleneğe uyularak müderrislerden "sened ve icazetname" ile birlikte Medresetü'l Mütehassısin adına bir "Şahadetrzanıe" alacak­lardı. Fakat "MüteJı...assıs müderris" ünvanını kazanmak için ayrıca ruüs imtihamna girilecekti. Medresetü'l-Mütehassisin hocaları İs­

tanbul'da bu sırada mevcut 500'den fazla müderris arasından seçi­lecekti.

Medresetü'l-Mütehassısin mezunlarından bir kısmımn dingörev­lisi olarak istihdamları hususu da nizamnamede yer almıştı. Ala.y MüftülUğü, taşra müderrisliği için bu müessese ma.Jıreç olacak, taş­raya m~tü tayinlerinde de bu mezunlara öncelik verileceği gibi, Fetvahan-i Aliye'ye yalnızca Medresetü'l-Mütehassısinin Fıkıh ve UsUl-i Fıkıh şubesi mezunları tayin edilebileceklerdi. Görüldüğü gi­}>i .bu teşebbüsle, bir taraftan mütehassıs müderrisler yetiştirilmesi öngörülürken bir taraftan da. mezunlardan dingör.evlisi olarak fay­dalanılması düsünülmüstü. . . .

Medre~etü'l-Mütehassısin projesinin bu defa uygulanmadığılll o: Ergin ifade etmektedir. (28) Fakat gerçek olan bir şey varsa o da mütehassıs elemanlar yetiştirilmesinin gereğinin çok iyi kav-

(28) O. F.rgin, A.g:.e.. 1 ?.7.

73

ranmış olduğudur. Nitekim aradan altı yedi ay geçtiğinde. bu defa Medresetü'l-Mütehassısin\ hem de aym adla içer.en bir büyük ve kapsamlı düzenlemenin ortaya çıktığını görmekteyiz.

2 - ISLAH-I MEDARİS NiZAMNAMESt (DARU'L-lliLAFETPL-ALİYYE MEDRESESf)

İkinci Meşrutiyet döneminde dört defa Evkaf Nazıi-ı olmuş olan Mustafa Hayri Efendi, bu göreve dördüncü tayininden bır

müddet sonra, Evkaf Nazırlığ·ı devam etmek üzere 18 R. ahir 1332/ 16 Mart 1914'te Şeyhülislam tayin edildi. Konuyla ilgili hatt-ı hü­mayıinda şu ifadeler yer almakta idi : "Şeyhülislam Es'ad Efend-i­nin vıikU..ı ~stifasma ve Makam-i Meşihat bi'lı-cümle one1ulkim-i şer'iye ve medaris-i ilmiyenin mercii olup müessesat-1 mezkurenin alıktim-ı şer'iye ve ihtiyacat-ı hazıraya göre tanzim ve ıslahı umu­ru labüd ve Evkaf·'ı Hümayilnumuz Nazırı Hayri Efendi'nin mües­sesat--ı ümiye ve hayriye-i vakfiyenin hüsn·i idaresi e·mrinde me­sai-i reviyet·mendanesi meşhud olmasına. ve kendisi esasen tarik-i ilmiyeye mensup ve muamelat-ı şer'iyeye vakıf bulunmasına mebni mesned-i meşihat-ı Islamiye ulıdesine ... " tevcih edilmiştir. {29)

Şeyhülislam ve ıEvkaf Nazırı Hayri Efendi, medreselerin dü­zenlenmesiyle ilgili çalışmalar da iyice olgunlaşmıştı. Onun bu gö­reve getirilmesiyle· hızlanan çalışmalar, 10 Z.kade 1332}18 Eylül 1330/30 Eylül-1 Ekim 1914'de Islah-ı M e dar i s N iz am. n a m e s i'nin çıkarılmasıyla meyvesini vermiş oldu. (30) Islah-ı Me­daris Nizamnamesi'yle kurulan Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi ve Medresetül-Mütehassısin hem medreselerde müsbet yönde en önem-

-li değişiklik olması, hem de Cumhuriyet'e intikal eden çok 'sayıda dingörevlisine kaynaklık etmiş olması dolayısıyla çok önemlidir. Artık bu tarihden sonra medr.eselere müderrisle birlikte, · dingörev­lileri büyük ölçüde bu kaynaldan yetişmişlerdir. Şimdi bu niZam· name ve bununla kurulan müesseseler üzerinde kısaca duralim.

(29) Evkaf-ı Hümayiin Nezaretintn Tarihçe-i TeŞkilatı ve Nüzziirın Te­racim-i Ahvali, Evkaf-ı İslamiye Matbaası (İstanbul, 1335, s. · 229, Bu eser­de teşkilat kısmı Hüseyin Hüsameddin, nazıriarın hayatlan İbnülemin -1VIah· mud Kemal Bey tarafından yazılmıştır. Bu hatt-ı hUmayün Cerlde-i İlmiye, S. 1 (3 Recep 1332), s. 3'te de yer almaktadır. .

(30) Nizamnftme için bkz. Düstur, II/6, ·s. 1325-1330; Ceride-i İlmiye, Nüsha-i Fevkalade (20 Z.kade 1332), s. 249·252; 1lmiye Salnaıiı:esı, s. 657-660. Iştah-ı Medftris Nizamnamesi ayrıca· kitap halinde de basılmıştır. Daru'l-Hilafeti'l· Aliyye Medresesi (Nizamname-Ders Cetveli-Siiret-i Tedris ve Kitaplar·Tali­matname), İstanbul, 1330/1333. .

.74

Isl3.h-ı Medaris Nizanınarnesi; Merkeze: Ait Kısım (md. 1-7), Müderrisin (md. 8-9), Talebe (md. 10-13) ve Suret-i !dare (md. 14-24) başlıklar ıaltında 24 maddeden oluşmuştur. Nizamnamenin Esbab-ı Mucibe Layıhası'nda medreselerin içinde bulundukları olum­suz durum aniatıldıktan sonra, düzeltilmelerinin gereği vurgulanır. Dört seneden beri bu alanda bazı çalışmalar yapıldıysa da, prob­lemin büyüklüğü karşısında daha fazla çaba sarfetmenin gereği ortaya çıkmıştır. Islahata istanbul medreselerinden başlanması uy­gun görülmüş ve başkentteki bütün medr.eseler bir idare altında_,

tek bir müessese itibar edilerek, kurulan bu müesseseye Hilafet merkezinde bulunmı:ısı dolayısıyla Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi ismı verllmiştır. Edinilen tac:..ıneıer U i um-ı Aliye ve -aııye'nin p·} oniki senede hakkıyla öğrenilebileceğini ortaya koyduğundan, bu müessesedeki tahsil süresi de oniki sene olarak belirlenmistir. Bu-, nunla birlikte gerek çeşitli derslerin belirli bir düzen dahilinde programa yerleştirilebilmesi ve gerekse oniki seneyi tamamlama­dan medr.eseden ayrılmak durumunda kalanların, tahsil düzeyle­rine uygun imkanlar elde edebilmeleri (alacakları görevlerde öğre­nim durumlarını belgeleyebilmeleri) için okul dörder senelik üç kıs­ma ayrılmıştır. Bunlar T~Ui Kısm-ı Evvel, Tali Kısm-ı Sani ve Ali'dir.

J.)aru'l-Hiiateti'J.-Aliyye Medresesi'nin her sınıfı dörder şubeya ayrılmıştır. Tali kısımlarda her şubede 65 öğrenci bulunacak, böy­lece her sınıf 260, Tali kısmın toplamı 2080 öğrenci olacaktır. Ali , kısımda· ise şubeler 50'şer öğrenciden oluşacak, her sınıfta 200, Ali kısmın toplamında ise 800 öğrenci bulunacaktır.. Böylece Daru'l· Hilafeti'l-Aliyye'nin toplam talib sayısı 2880 olacaktı. Bu sayı tes­bit edilirken, o sırada· !stanbul medreselerindeki öğrenci sayısı dik­kate alınmıştı.

Danı'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi'nin her kısmında birer Mü­dir-i Umumi, sınıf ve şubelerinde birer Müdür bulunup, bunlar kü~

(31) UlUın-ı ·Aliye: Kelllm, Mantık Belagat, Lugat, Nahiv, Hendese, Hesap, Hey'et, Felsefe ve hatta Tarih, Coğrafya olup ulllm-ı caliye tahsiline vas1ta olan ilimlerdir.

UlUın-ı cAliye ise Kur'an, Hadis, Fıkıh, Akaid ve Tefsir iliınleridlr. Uzunçarşılt, ilmiye Teşkilatı, s. 20; Tekindağ, A.g.mak., s. 26; M. Kütükoğlu, Darü'l-Hilafeti'l-Aliy-ye Medresesi ve Kuruluşu Arefesinde İstanbul Medre­seleri, İslam Tetkikleri Enstitüsü Dergisi, c. VII, S. 1·2 {İstanbul 1978), s. 3 d. not 6-7.

75

çükten büyüğe doğrU bir sır.a takip ederek sonuçta Meşihat'a bağlı Ders VekB.leti'ne karşı sorumludurlar. Medresede ·bu yöneticiler- ya­nında Talimatname'sinde, her birinin belirli görevleri olan Dahiliye Müdürü, Katip, Bevvab ve Haderne gibi kişller · vazifelendirilmiş­tir( 12 )

Darıi'l-HilB.feti'l-Aliyye Medr.esesi'nde okutu1acak dersler nizanı­nameye eklendiği gibi, elde edilecek sonuçlara göre dersle:dn arttı­rıimasını veya değiştirilmesini sağlamak üzere Ders Vekili'nin ne· z-aretinde, üyeleri Mişihat'ın uygun göreceği· medrese·'·' müdür V"'

müderrislerinden oluşacak hir Encümen-i Mahsus meydana getiri­lecektir.

Daru'l-Hila.feti'l-Aliyye Medresesi'nin açıiışında ilk öğrenciler, İstanbul medreselerindeki öğrencilerden, bir sene önceki sınav so­nuçları göz· önünde bulundurularak, kabul edilmişlerdir. Ertesi se­neden itibaren medreseye girmek için, altı yıilık ilköğretimi bitir­mek ve yapılacak giriş sınavlarını başarmak gerekmektedir. Bunun­la birlikte Daru'l-HilB.feti'l-Aliyye'nin ikinci öğretim yılından itiba­ren üsküdar.'da bir ihzari (hazırlık) sınıfına sahip olduğunu gör­mekteyiz. (31)

Müderrislerin verecekleri dersler ihtisaslarına göre ay~rlanmış, ayrıca fen dersleri için medrese dışından mua1limler görevlendiril­miştir. Burada görevlendirilen müderrislerin maaşlarında iyileŞtir­meler yapılmıştır.

Medrese öğrencilerinin geçmiş dönemlerde daimi bir biçimde· sıkıntı çektikleri, son olarak kendilerine verilen 70'er kuruş aylığın Cl~ yetersizliği göz önünde bulundurularak üsküdar, Nurosmaniye,

1 ŞehZ!tde):>aşı, Fatih1de yemeklıruleler. hazırlanması ve ayrıca, elbise ' '

ve çamaşır verilmesi kararlaştırıimıştır.

(32) Daru'l-Hilafeti'l-Allyye Medresesine Mahsus Talimat. Bu talimat, nizaııınA· me ile birlikte ayrıca basılmıştır. İstanbul 1330/1333.

(33) Nizamn!lmesinde bu konuda bir açıklık yoktur. Bu durumda mecburt bil hazırl'ık yılı konmuş olup-olmayac~ı düşünülebilir. Nit~klm H. Atay da (A.g.e., 281-2) bu konuda tereddüte düşmUştür. Kanaatimizce bu sınıf, daha önce ön görülmeyen bir probleme cevap vernıek üzere açılmıştır ve bU· tün öğrenciler değil yalnızca ihtiyacı ·olanlar .buraya devam etmişlerdir. Bu durumu iyi kavrayabilmek için ülkede 6 .sıradaki okuilaşma düzeyini göz önünde bulundurmak gerekir. Normal~e .alti yıllık bir ilkö~retimden sonra, sınavla öğrenci alacak olan Daru'l-Hila!e TAli Kısm-ı E\rveli'nin prograznını takip ederneyecek öğrencilerin hazırlık _sınıfına· devamına karar verilmiş olmalıdır. Nitekim bu durum daha ·sonra ,Med!lris·i İliniye Hakkın-da Kanun'da peşin olarak halledilmiştir.. ·

76

· Daru'l-Hila.fe'de kısırnlara ayrılma esası getirilmiştir. Bunun sebebi, daha önce de açıklandığı gibi oniki seneyi tamamlamadan ayrılanların "nıüktesebat-ı ilmiyelerine göre mazhar-ı füyuzat edi­lebilmeleri olduğuzıa ve fi'l-hakika medrese-i mezkure kısm-ı talwi­·nin devre-i azasını ikmal edenler-in vatan ve millefe az çok hizmet edebilecek'' bir seviyeye ulaşacakları açıktır. ikinci dereceyi biti­renler ise, daha başka hizmetler ifa edebileceklerdir. Bunun için Kısm-ı Tali'nin birinci ve ikinci . basamaklarını bitirenlere Şahadet­name, Kısm-ı .Ali'yi bitirenlere ise Ders Veka.Ieti vasıtasıyla ve Meşihat'ca tasdikli teazetname verilecektir. Bu kısmı bitirenler. Mü-

. derris ünvanını alacak ve İstanbul Ruusu'na nail olacaklardır.(34 )

Daru'l-Hila.feti'l-Aliyye Medresesi öğrencilerinin eğitim-öğretim­le ilgili her türlü ihtiyacıyle, Ders V ekili'nin başkanlığında medrese­nin Müdir-i Umumileri ile Evka.f Nezareti Müessesat-ı timiye Mü­dür.ü'nden oluşacak Meclis~i Mesalih-i Talebe ilgilenecektir. Bunun yanında Daru'l-Hila.fe'nin işleyişi, yeniden düzenlenecek bir mü­fettişler heyetince yakından kontrol edilip, denetlenecektir. (35) Bu sırada medreselerde sağlık şartlarının düzenlenmesi için de tedbir­ler alınmıştır. (36) İstanbul medreseleri bu şekilde düzenlenmeye ça­lışılırken, taşradaki medreselerin de Dar.u'l-Hilafe örneğine göre peyderpey tanzimi temenni edilmektedir.

Islah-ı Medaris Nizamnamesi'yle getirilen önemli bir yenilik de, Daru'l..,Hila.feti'l-Aliyye Medresesi'ni bitirenler veya dışarıdan

imtihan vererek bu seviyeye geldiğini. ispat edenler için, geçmiş dö­nemlerdeki Daru'l-Hadis ve Dar.u'l-Kurra'lar örneklerinde olduğu gibi, ihtisas yapma imkanının sağlanmış olmasıdır. Bunun için Sul­tan Selim Camii içerisindeki Medrese-i Cedide, Medresetü'l-Müte-

• • hassısin ismiyle düzenlenmiştir. Bir Müdir-i Umfimi yönetiminde bulunacak olan bu medrese özelliği dolayısıyla, çıkarılacak hususi bir talimatname ile idare edilecekti. Medresetü'l-Mütehassısin'in kaç şube olacağını Meşihat Makamı kararlaştıracak, iki yıllık bu med-

(34) Bu son esas 4 Z.kfl.de 1334/2 EylUl 1916'da kaldınlmıştır. Ceride-i timiye, S. 26 (Şaban 1334), s. 633.

(35) Medresenin iç dUzeni ve çalışmasıyla ilgili 81 maddelik bir talimatnfl.me çıkarıldığı gibi (muhtemelen 24 Safer 1333i29 K.evvel 1330/11 Ocak 1915),

• 18 C.evvel 1333/21 Mart 1331/3 Nisan 1915'te de Hey'et-i Teftişiyeye Mah­sus 25 maddelik bir talimatnanıe neşredilmiştir. Ceride-i İlmiye, s. 12 ( C8)ıir 1:-l:-llH, s. 71:-l-6.

(36) Ceride-1 timiye, S. 6 (Gurre-i Zilhicce 1332J, s. 418.

77

resede sı~lar, 40'ar. kişilik olacaktı. (37)

Daru'l--HilMetioıı-Aiiyye Medresesi'nin kuruluş ve :işleyişiyle Meşihat'ıh yayın organı Ceride-i tlm.iye bu amaçla 20 Z.kade i33~/ 10 ·Ekiıiı. 1914'te özel bir sayı "nüsha-i fevkaldde'' neşretmiştir.(38) Bilindiği gibi bu dönem, Osmanlı Devleti'nin yıkılışıyla son bula­cak olan gelişmelerin. görüldüğü, Birinci Cihan Savaşı'nin "başlan­gıç yıllarıdır. Şüphesiz savaş medresenin yeterince gelişmesini ön­lemiştir. Bunuilla birlikte Dar.u'l-HiHüeti'l~Aliyye Ekim 1914'te baş­ladığı faaliyetine imparatorluğun sonuna kadar devam etmiştir.

Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi için hazırlıklar daha nizam­namesi çıkmadan önce başlatılmıştı. Ağustos 1914'te İstanbul med­reseleri birer birer dolaşılmış, her biri hakkında rapor: tutulmuştu.­Böylelikle hangilerinin kaçar öğrenci barındıracağı, hangi sımf ve şubelerin puralarda bulundurulacağı ayrı ayr:ı tesbit edilmişti. İs­tanbul Müftülüğü Şer'iye Sicilieri Arşivi'nde Ders Vekaleti Medre­se ve Müderris Defteri'nin içinde bulunan söz konusu raporlar, ya­pılan çalışmayı göstermesi açısından önemli olduğu kadar, medre-. selerin o günkü durumlarını göstermesi bakımından da gayet ehem­miyetlidirler. (39) Meşihat bu sırada berizer bir girişimi taşra med­reseleri için de başlatmıştır. 28 Recep 1332/19 Haziran 1914 tarihli iki tahriratıyla hem medreseler ve hem de müderrislerle, bölgedeki ilmiye mensupları konusunda detaylı raporların 15 gün içerisinde hazırlanarak gönderilmesini istemiştir. (40)

Daru'l-Hilafeti'l-ı\].iyye Medresesi'nin kuruluşu, Osmahlı Med­rese Tarihi içerisinde hakli olarak bir dönüm noktasını oluştıirur. Bu durumu iyice kavrayabilmek için onun programlarını gör:mek, hatta bu programların hedefleri ve müfredat üzerinde de durniak

(37l Bu kısım İslah-ı Medaris Nizamnamesi'nin Esbab-ı MQcibe LAyılıası ve Ni­zamname'den özetlenmiştir.

(38) Ceride-i ilmiye'nin bu Nüsha-i Fevkalade'sinde kuruluş sırasında Daru'l· · Hilafeti'l·Aliyye Medresesi ile ilgili bütün bilgileri bulmak mümkündür. ·Bu derginin daha sonraki sayılarından da yeni müessesenin gelişim ve değişi-mini büyük ölçüde takip edebiliriz. ·

(39) Bkz. Mübahat K;ütükoğlu, A.g.nıak, s. I-212; Ayr. bkz. Ceride-i hm.iye, Nüs-ha-i Fevkaade. ·

(40) Ceride-i İlm.iye~ S. 3 <Gurre-i Ramazan 1332), s. 127. Mübahat Kütüko~lu hocamızın istanbul medreseleri ıcin yaptdh çalışmanın burada söz konusu edilen raporla birleştirilmesi imkanı olsaydı, 1914'te ülke gerielindeki bü­tün medreseleri tanımamız açısından son derece eriteresan bir fırsat ya!(ıı­lanmış olurdu.

78

gerekir. Ancak bu sayede Daru~l-Hila.te ile getirilmek istenen -sis­tem büyük ölçüde ortaya çıkar.

Gurr.e-i Muharrem 1333/19 Kasım 1914'te öğretime başlayan Daru'l-:-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi, gelişmeye açık .bir kurum olarak düşünülmüştü. Nitekim onun bu durumunu yıldan yıla, edinilen tec­rübelerle değiştirilen, geliştirUmeye çalışılan ders programları sa­yesinde çok yakından takip edebilmekteyiz. Kuruluş senesindeki programını Ceride-i İlıniye'nin nüsha-i fevkaladesinde görmekte­yiz.(41) Bir yıllık uygulamanın sonucunda, nizamnamesinin 7. mad­desine dayanılarak, Ders Vekili'nin riyasetinde 30 kişilik bir ko­misyon tarafından programlarda bazı değişiklikler yapılmış, bu ara­da bir yaba,ncı dil (İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça'dan biri) öğrenme mecburiyeti konmuştur. Beden Eğitimi ve programa, her- .,. gün münasip zamanlarda yapılmak üzere, bu sene dahil edilmiştir. ,i

Bunlar yanında Hitabet ve Mev'iza ile Malumat-ı Kanuniye bu ikin-Ci sene programında yer almamıştır. · Tabiatıyla bu arada bazı ders­ler. yer değiştirmiş, bazılarınınsa saatleri değiştirilmiştir. (42 ) 1915-16 der.s yılında üç şube olarak Medresetü'l-Mütehassısin de açılmış­

tır. (43 ) Ayrıca bu sene üsküdar'da bir de hazırlık sınıfı tesis edil~ ·miştir. Biz şimdi ikinci sene uygulanan programı görelim :

(41) Bkz. s. 372-383. Daru'l-Hiltıfe için burada okumuş olan Fehmi Yavuz'un verdiği bilgilere de bakılabilir. Darui'l·Himfeti'l·Aliye Medreseleri ve Kur­tuluş Savaşı, Türkiye ı. Din Eğitimi Semineri, Ankara, 1981, s .. 67-72.

(42) Bkz. Ceride-i İlmiye, S. 14 (Şaban 1333), s. 88-91 ve S. 15 (Ramazan 1333), s. 144. Burada (s. 131-142) 1915-16 ders yılında Medresetl'l-Mütehassısin dahil her sınıfta hangi dersi hangi hocalann okutaeağını gösterir çizelgeler de bulunmaktadır. .

( 43) Ceride-i tlmiye, S. 14, s. 88; Daru'l-Hilnfe ve Medresetü'I-Mütehassısin için ayr. bkz. Uzuncarşılı, A.ıı;.e., s. 267-8.

79

DAB.U'L-Htl.A.FETPL-ALİYYE MEDRESESi DERS PROGRAMI Kısm-ı TAli

Sınıflar

DERSiN ADI ı 2 3 4 5 6 7 s TertU-i Kur'an-ı Kerlm(1)

Mearu-i Kur'an 3 3 4 H!ldts-i Şerif 2 2 Fıkıh. (ve Femiz) 4 4 3 3 3 3 UsQl-i Fıkıh 2 2 1Im-i Tevhid 2 2 2

~ Mantık-ı Süri ve AdAb 2 2 1:.1

İlm-i Ruh 2 'i Ul ...ı 1

~ İlm-i Tınbiye ı o:ı Sarf ve Nahiv ve Mlikaleme 6 5 5 5 5 ..... ~ •

~ :3 Belagat ve Vaz' 5 3 3 1:.1 < Qo Sarf ve Nahiv Tatbikat! 5 4 3 ~

~ İnş& ve Edebiyat 2 2 2 2 2

Lisitn-ı Farisi 2 2 Elsine-i Ecnebiye (2) Alman, Fransız, İn2. Rus Lisan. 2 2 2 2 2 2 2 2 İslam Tarihi 2 ı ı ı 2 Tarihi Umılmt (ve Tlirk Tarihi) 2 3 Coğrafya (Umumi) 2 2 Osmanlı Tarihi ı 2 Coğrafya (Osmanl ve -İsla.mi) 2

• Hesap 3 4

~1:.1 Hendese 2 2

""' >< Cabir ve Milsellesat 2 ı '-': ~N Mihanik .. - ı '·

...ı Hey' et 2 :::ı

' Fizik (Hikmet-i Tabliyye) 2 2 ı

~ Kimya ı 2 ı

..... ~ Hayvanat 2 ı ı

::ı:!-': Nebatat ı ı :::ı ıx:ı Meadin ve TabakAt 2 ...ı. :::ı Hıfzi.s-Sıhha ve Tedavi-i 1btidal 2

Malumatı İktisA.diye ve MAliye ı ı

HUsn-i Hat (Bilhassa Ta'lik) ı ı

Resm-i HatU ı ı

Terbiye-i Bedeniyye (Her gün mUnaslp zamanlarda gösterilecektir.) Toplam (saat) 24 24 24 24 24 24 24 24

( ı) Her sırufta hergün mUnasip zamanlarda (sabah ve öğle ve ikindi namaz-larındaıi · sonra) talitır edilecek ve vücılh-ı kıraat dahi gösterilecektir.

(2) Bunlardan biri seçildikten sonra mecburidir.

iQ

.. . -- "•

K 1 S M I

DERS!N ADI ı

Tefsir-i Şerif 3

Hadis-i Şerif 3

UsO.l·i Hadis 2

Fıkıh 4

Feriilz

Usal-i Fıkıh 4

llm-i Kelam 2

Felsefe <Mantık, Nefs, 2

Ahlll.k, Felsefe-i UlA}

tım-i Terbiye 2

Hikmeti Teşr'l

Hukuk ve Kavantn

Edebiyat~ı Arabiyye 2

Toplam {saat} 24

A. L.l

Sınıflar

2 3 4

3 3 3

3 3 3

4 " 4

2

4 4 4

2 2 2

2 2 2

2 2

2 2 2

2 2 2

24 24 24

Üsküdar'daki hazırlık sı·

nıfı : TertU-i Kur'an-ı Ke·

rlm (6) Malumat-ı Diniye

{4) Sarf-ı Arabt (3) Türkçe

(5) Tarih (3) Coğrafya (3)

Hesap (4) Hüsn-i Hat (2)

Toplam 30 .saat.

-.

81

KISH-1 MÜTEHASSISIN

Haftalık Saat

DERSLER Sınıf 1 Sınıf 2

TEFSİR VE HADİS ŞUBESI :

tım-i Nasih ve Mensuh

İlm-i Esbab-ı Tenzll

Useıl-i Tefsir Tefsir (UmQmt)

TabaklU-ı Kum ve Müfessirln

Nakd-i RicA!

Hadis MevzQQ.t

FlKlH ŞUBESI

UsQI-i Fıkıh

Fıkh-ı Hanefi

Fıkh-ı Maliki

Fıkh-ı Şafii

Fıkh-ı Hambeit

Hilal ve Cedel

Tarih-i Fıkıh

MukAyese·i AhkAm

KEtiM VE TASA VVUF VE FELSEFE ŞUBESI :

tım-i Kelam

tım-i Tasavvuf

11m·i Nefs

Felsefe-i Oıa

Mantık

Felsefe-i İSlAmiye Tarihi

Felsefe-i UmOmiye TArihi

·-

Tarih-i Edyan ve Mezahib (mukayeseli)

tım-i tctima

ı

1

ı

6

2

2

6

2

6

4

2

2

2

4

2

2

5

2

4

2

3

3

3

2

Bu çizelgeler timiye Salnamesi tS. 664-667)'nden alınmstır.

ı

ı

6

3

2

6

2

6

4

2

2

2

4

2

2

5

2

4

2

3

3

3

2

Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi'nin dingörevlisi yetiştirilme­

sindeki önemi dolayısıyla, gör:ebildiğimiz kadarıyla araştırmacıların hiç temas etmedikleri, eğitim-öğretimde kullanılacak kitaplar ve talP.p -edilmesi ön görülen usill ile ilgili bilgi vermek yerinde ola­caktır. llk sene programda yer alan derslere göre yapılmış olan bu yönergenin geçerliliğini önemli ölçüde .daha sonra da koruduğuna şüphe yoktur. ('ı.ı)

Daru'l-Hila.fe'de Olrutıııacak Kitaplar ve Öğretim Usulü Tali Kısm-ı Evvel

Tertil-i Kur'an-ı Kerim : (Birinci sınıfta iki, ikinci sınıfta iki, üçüncü smıfta bir saat). Birinci sınıfta Tecvid'in uygulamalı olarak öğretilmesi, Sübhaneke'den başlayarak Duh.a sılresine kadar talim ve hJfz, tkinci sınıfta Tecvid uygulamalarına devanıla heraber Neh~·. Millk, Ra.hmfın, Feth, Yasin sf:ı.relerinin ezberletilmesi; Üçüncü sınıf· ta Cezeri'nin maharic, sıfat-ı hur'Uf, ahkam-ı tenvin, medl~r, vukilf, terkik ve tefhim balıisierinin nazari v-e uygulamalı olarak öğretil. m esi.

Hadis-i Şerif : (Üç ve dördüncü sınıflarda birer saat). Gelecek sene için müderrisler ahlaki ve ictimai hadislerden münasiplerini ih­tiva eden bir mecmua hazırlayacaklar, bu sene Nevevi'nin Alıadis-i Erbain'i okutulacaktır.

Fıkıh : (Birinci sınıfta iki, diğerlerinde dörder saat). Birinci sı­nıfta Nuru'l-bah metni; İkinci sınıfta bunun şerhi M·ıı·aki'l-FeHi.h; Üçüncü sınıfta Sadru'ş-Şeria'nın Vikaye şerhi'nin nikah ve talak kitaplarının okutulması kararlaştırıldıysa da, bu son eserin yeterli matbu nüshası bulunmadığından şimdilik Meraki'l-FeHh'ın okutul­ması. Dördüncü sınıfta da Sadru'ş-Şeria'nın aynı konularının oku­tulmasına devam kararlaştırıldıldıysa da, yukarıdaki sel:epten d ola-

(«) Burada verilen bilgiler 1330{1333'de İstanbul'da basılmış olan ve nizamn!l.­me ile hirlikte, 81 maddelik Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesine Mahsus Ta­limlltna.me'yi de ihtiva eden kitabın 17-23. sahifeleri arasındaki Daru'l-Hilii­feti'l-Aliyye Medresesinde Ted.risl Mükarrer Kitaplar ile Suret-i Tedrisi Mü­beyyin Muhtıradır başlıklı kısımdan alınmıştır. Ders adlarından hemen son­ra parantez içerisinde, okutuldukları sınıflar ve haftalık ders sayısının gös­terilmesinin yerinde olacağı düşüncesiyle tarafımızdan ilave edildi. Böylece ilk senenin programı da burada yer almış olmaktadır. Krş. M. Kütükoğlu, A.e;.mak., ı.:. !'i-l 7.

83

yı şimdilik Mülteka'nm okutulması ve Fera.iz•den Siraciye•nin Ah­val-i Erbaiıı ile Asabat balıisierinin muhtasaran gösterilerek, dört saatten bir saatinin Feraiz•e ayrılması.

tım-Sarf ve Lugat: (İlk iki sınıfta dörder saat). Birinci sınıf­ta haftada dört saatten birinin lugata ayrılmasıyla her derste öğ­renilmesi kolay gelen kelimelerden (lııgat-ı me•nuse) en az 30 keli­me yazdırılarak üzerinde çalışılması. lleride müstakil bir kitap ya­zılıncaya kadar üç saatte şimdilik Emsile~ Bina Maksud'un sıra­

sıyla okutulması. llldnci sınıfta yine bir saatin lugata ayrılarak en az 40 kelime bellettiri1mesi, kalan üç saatte Sarf'tan nisbet~ tasgir ve cenıi' konularının ilavesiyle K3.:fiye metninin okutulması

tım-i Nahv : (Üç ve dördüncü sınıflarda dörder saat). Üçüncü sınıfta Ecrfuniye ile Katru'n-Neda adlı kitaplarm tamamen; Dör­düncü sınıfta EvdaJıu'l-Mesalik'in yarısının okutulması kararlaştırıl­dıysa da, yeterli matbu nüsıha bulunamadığından şimdilik AvamiJ, · tzhar ve Cami' okutulması.

Mükaleme, Tatbikat ve Kitabet-i Aralıiye : (Her dört sınıfta

birer saat). Her dört sınıfta çok kullanıJan kısa cümlelerin tekrar ve öğretilmesi; Ders esnasında sürekli .Arapça konuşulmasıyla öğ­rencilerin konuşma ve dördüncü sınıfta yazıya alıştırılması.

Hitabet ve Mev'iza : (Dördüncü sınıfta bir saat). N azariyattan çok uygulama ve tatbikata önem verilerek; İstidatlı öğrencilerin bu kabiliyetlerinin geliştirilmesi, bundan yoksun olanların da imkanlar ölçüsünde meleke ve alışkanlık kazanması sağlanacaktır. Seçilecek uygun konular üzerinde yapılacak uygulamalar sırasında, hitabetin kuralları, şekil ve şartları, hatibin özellikleri kısaca anlatılacak, bu arada Hz. Peygamber, Sahabe ve ileri gelenlerin bazı hutbelerinin ezberletilmesi sağlanacaktır.

Tarih-i Enbiya ve İslam : (nk iki sınıfta ikişer saat). Birinci sınıfın yarısında Peygamberler Tarihi., diğer yarısında İslam Tarihi; İkinci sınıfta Osmanlı Devleti'nin kurulusuna kadar olan dönem

' okutulacaktır. Peygamberler Tarihi için Cevdet Paşa•nın Kısas-ı En· biya•sının birinci cildi, tsl&ıi Tarihi için Efdalüddin Bey'in Muhta· sar Tarih-i :B:slam'ı seçilecektir. ·

Türkçe (tmıa, K.ıraat, Kavaid) : (ıBirinci sınıfta dört, ikide üç, üç ve dörtte ikişer saat). Birinci ve ikinci smıfta yazma ve okuma

84

ile birlikte Sarf ve Nahiv kaideleri geniş bir biçimde okunarak· ta­mamlanacaktır. Okuma kitabı olaralk müderrisler tarafından ha­zırlanacak Kı.raat-i lslfmıiye Kitabı tamamlanıncaya kadar, -Ata Bey'in kitabının birinci ve ikinci kıSmından seçmeler yapılacak, Dil· bilgisi için Atıf ve Mes'ud efendilerin Mükemmel Imvaid-i Osmaniye'. si ders kitaıbı olacaktır.

Farisi : (İlk iki smıfta ikişer saat). Birinci smıfta Muallim Fey­zi Efendi'nin . Muf~l Zeba.ıı-ı Farisi kitabının, bitirilmek şartıyla okutulması, bu arada mümkün 9lduğu kadar kelime benettirilmesi; tkinci smıfta Gülist.an ve benzeri kitaplardan seçilecek (hikemi, ic­timai, ahlaki) parçalarm okutulması uygun olanlarm ezberletilmesi.

Muhtasar Tarih-i Umumi ve Türk Tarihi : (Üçüncü sınıfta iki saat). Bilhassa Türkler hakkında geniş bilgi verilecek; kısaca da Umumi' Tarilı okutulacak, bunun için de Ahmet Refik'in son olarak basılan Muhtasar Tarilı-i Umumi'si ders ·kitabı olarak seçilecektir.

Muhtasar Tarilı-i Osmani: (Dördüncü sınıfta iki saat). Başlan­gıçtan günümüze kadar Osmanlı Tarihi'nin özet olarak okutulması, bunun için Ahmed Refik'in Osmanlı Tarihi adlı eserinin ders kitabı olarak seçilmesi.

Coğrafya : (llk. üç sınıfta ikişer saat). Birinci sınıfın yarısın­da özet olarak fiziki, tabii ve beşeri Coğrafya gösterilmesi, diğer yarısında Asya, Afrika ve Avusturalya; ·İkinci sınıfta Osmanlı ül­kesi, Amerika: üçüncü sınıfta Avrupa coğrafyalarının öğretilmesi. Kitap olarak şimdilik fiziki, tabii ve beşeri Coğrafya için tsrnail Mü­Dir Bey'in yeni usUlde yazılmış Coğrafya-yı Umumi; Asya, Afrika ve Avusturalya için Memduh Süleyman Bey'in Coğrafya; Osmanlı Coğ­rafyası için Safvet, Faik. Sabri ve İbn Nusret Cevad beyterin Coğ­rafya kitaplarından birinin; Amerika için Memduh Süleyman Bey'in adı geçen kitabının; A vnıpa için Faik Sabri Bey'in kitabının seçil­mesi.

Malumat-ı Abla,.kiye ve lctimiHye : (İkinci sınıfta bir saat). Hakkı Behiç Bey'in Malumat-ı Medeniye ve Ahlakiye kitabı okutu­lacaıktır.

Malumat-ı K3nuniye: (Dördüncü smıfta iki saat). Haydar Ri­fat Bey'in yeni basılan .kitabı, Fıkıh'a ait kısmı çıkarılıp, eksLlt kalan konular ilave edilmek suretiyle okutulacaktır.

85

Malnmat.ı Fenniye : (Birinci sınıfta iki saat), Satı' Bey'in bi· rinci ve ikinci kısım Dürlls-ı Eşya kitabının okutuıması.

Besib-ı .Ameli : (İlk iki sınıfta ikişer saat). Salih Zeki Bey'in beşinci ve altıncı Hesap kitaplarının okutulması.

Cebir : (Üçüncü sınıfta iki, dördüncü sınıfta bir saat). Üçün­cü sınıf için Salih Zeki &y'in Mücmel Cebir Kitabı: Dördüncü sınıf için iz~t Bey'in Cebir kitabı okutulacaktır.

Hendese : (Üç ve dördüncü sınıflarda birer saat). Üçüncü sı­nıfta daire konusunun sonuna kadar; Dördüncü sınıfta hendese-i musattalıa (düzlem geometri) okunacaık, bunlar için üçüncü -sınıfta Salih Zeki Bey'in İdadilere mahsus Arneli ve Nazari Hendese kitabı­nın birinci kısmının, dördüncü sınıf için ise ikinci kısmının okutul­ması .

. U stü-i Defteri : (Dördüncü sınıfta bir saat). Matbaa-i Amire Müdürü Hamid Bey'in UsUl-i Defteri kitabının seçilerek okutulması.

Muhtasar Hi.kmet-i Tabiiye ve Kimya : (Dördüncü: sınıfta iki saat). Bazı konuları genişletilmek şartıyla Osman Nuri Bey'in Hik­met ve Kimya kitabının okutlılması.

Mevaüd-i SeJase ve Malumat-ı Ziciiye : (Üçüncü sınıfta üç, dört­te bir saat). Üçüncü sınıftaki üç saat Mevalid dersinden (Meva.tid-i &Iase; Maden, nebat ve hayvan olmak üzere tabiatın. üç aleminden bahseden ilim, tabiat ilmi), iki saatinin hayvaniara ayrılmasıyla

Satı• Bey'in Hayvanat ve bir saatinin .bitkilere ayrılmasıyla Harun er-Reşid Bey'in Nebatat; Dördüncü sınıfın. üçte birinde madeni er, üçte ikisinde zirai .bilgiler gösterilecektir. Bunlardan madenler için Said Bey'in İlın-i Arz ve zirai bilgiler için Faik Bey'in Ziraat Dersleri kitaplarının okutulması.

Hıfsı's-8ıhha : (Üçüncü sınıfta bir saat). Yazılı notlar verile­rek okutulacaktır. ·

Hatlar : (Bir ve ikinci sınıfta birer saat). Bu ders için yö­nergede bir kayıt bulunmamaktadır. Fak~t çoğul olarak gösterilmiş olmasından rik'a yanında başka bazı yazı çeşitleri üzerinde de du­rulduğunu düşünmemiz mümkündür.

Tali Kısm-ı sanı

Tefsir-i Şerü : (Yedinci sınıfta üç, sekizinci sınıfta iki saat). Yedinci sınıfta Fatiha sftresi ile başlayarak, Fetih sftresinden Cuma

86

süresine kadar ve sekizinci smıfta Cmna'dan Kur'an'ın sonuna ka­dar CeliUeyn'den okutulması.

Hadis-i Şerif : (Beş .ve altıncı sınıfta ikişer saat). Beşinci ve altıncı sınıfların her ikisinde :B.irgivi'nin Usfıl-i Hadis metni göste­rildikten sonra ahlaki, ictimai, öğrenilmesi kolay hadisler okuna­caktır. Bu arada Tirmizi'nin Şernill-i Şerife'si öğretilecektir.

Siyer-i Nebi : (Yedinci sınıfta iki saat). Siyer-i İbn Hişam'ın okutulmasına karar verildiyse de yeterli baskısı bulunmadığından şimdilik önce İsmail Hakkı Bey'in Mukaıddemat-ı Siyer-i C.elile-i Ne­be.,iye'si tamamlanacak, sonra Buhari'nin Kitabu'l-Megazi'si okuna­caktır.

Fıkıh : (Her sınıfta üçer saat). Beş, altı ve yedinci sınıflarda Sadru'ş-Şeria'mn n.ilc!ih ve talak kitaplarından hariç konularının oku­tulması; Sekizinci sınıfta bu kitabın tamamlanmasından sonra İmam-ı Muhammed'in el-Asar'ının tedrisi kararlaştırıldıysa da ye­terli matbu nüshaları bulunmadığından bunlar yerine şimdilik Mill­teka okutulması.

Ferruz : (Sekizinci sınıf ta iki saat). Sira.ciye metninin okutula­rak tamam]anması, bu arada uygulamalı çalışmalar yapılması ve Feraiz konuları bittiğinde Tevsi-i !ntikal Kanun-ı Muvalckat'ının oku­tulması.

Usfi:l-i Fılalı : (Son iki sınıfta dörder saat). Yedinci ve sekizinci sınıflarda bu sene baştan başlamak, diğer seneler yarıya bölünmek üzere Menar şerhi İbn Melek'in okutulması.

İlın-i K.elfun : (Yedinci sınıfta dört, sekizinci sınıfta üç saat). Yedinci sınıfın ilk yarısında Enıali'nin, son yarısında Müsayere met­ninin sekizinci sınıfta tamamlanmak şartıyla okutulması kararlaş­tırıldıysa da bu kitabın yeterli matbu nüshası bulunma.dığında-n şim­dilik Kaside-i NUniye şe:rıhi Hayali'nin okutulması.

Felsefe : (Sekizinci sınıfta iki saat). İlm-i Ruh'un yazdırılarak okutulması.

l\lantık : (Altıncı sınıfta dört saa.t). Önce Mantıkilmine ait kai­delerle kısımları okutulup, sonra da G.elenbevi'nin Burhan'ınm ted­risi.

Adab : (Altıncı sınıfta bir saat). Gelenbevi'nin Adab risalesinin okutulması.

87

Nab.iv : (Besinci sınıfta dört saat). Besinci sınıfta Evdahn'l. . .. Mesalik'in okutularak tamamlanması kararlaştırıldıysa da, yeterli matbu nüshası bulunmadığından şimdilik Cami'nin okutulması.

Belağat : (Her sınıfta üçer saat). Her sene dörtte biri okutul­mak üzere Telhis şerhi Muhtasar'ın tamamlanması, bunun yanında beşinci sınıfta üç saatin birin,de el-Kafi fi İlmi'l-Arô.z ve'l-Ka.vati'· nin okutulması, Muhtasar'ın "dibacesi'~ nin üç derste tamamlan­ması.

Vaz' : (Beşinci sınıfta bir saat). Vaz-ı neviye ait konular ilave edilmek şartıyla Ali Kuşcu'nun bu isimle tanman kitabının okutul­ması.

Mükalem.e ve Kitabet.i A.raıbiye : (Her sınıfta birer saat). Her dört sınıfta çok kullanılan cümlelerin tekrarıyla, derslerde devamlı Arapça konuşulması ve öğrencinin . Arapça yazınada belirli bir se­viyeye getirilmesi. Böylece Kısm;.ı Ali'de Edebiyat-ı Arabiye ders­lerini takip edebilmesinin sağlanması.·

IDmbet ve Mev'iza : (Sekizinci sınıfta bir saat). tık kısımdaki esaslara uyularak eğitime devam edilmeSi.

Türk~e Edebiyat : (Beş ve altıncı sınıfta ikişer saat). Recaizade Ekrem Bey'in Talim-i Edebiyat adlı eseri bazı kısımlarının ilave ve genişletilmesiyle okutulacaktır.

lim-i lctinı3. : (Sekizinci sınıfta bir saat). Yazdırılarak okutu­lacaktır.

Tarih-i Din-i tsıam ve Edyan : (Yedinci ·ve sekizinci sınıflarda birer saat). Yedinci smıfta geçmiş dinlerin, sekizinci sınıfta 1slam dininin yazdui.larak · okutulması.

lim-i Terbiye : (&k:izinci sJ.nıfta !bir saat). Satı' Bey'in Fenn-J Terbiye adlı eseri okutulacaktır.

tım-i İktİsad ve Mali : (Yedinci smıfta iki saat). Ders yılının üçte ikisinde iktisadi~ üçte birinde m.ali olmak üzere, cavid Bey'in . Maluıııat.ı iktisadiye adlı kitabının esas ittihazıyla, malinin yazdın· larak olmtulması.

Hesab-ı Nazari : (Beşinci sınıfta bir saat). Hasip Bey'in kita­. bı okutulacaktır.

88

Hendese : (Beşinci. sımfta. bir saat). Kat'-ı zaid (hiperbol), kat's nakıs (elips), kat'-s mükafi (parabol) konularıyla beraber, heniZese-i müoesseme (uzay geometri)'nin okutulması ve bunun için Salih Zeki Bey'in Münhaniyat-ı Müsta.'mele adlı eserinin seçilmesi.

Mihanik : (Altıncı smıfta hir saat). Binbaşı Kamil Bey'in ki ta. bının okutulma.sı..

Müsellesat : (Altıncı sınıfta bir saat). İsmail Hakkı Bey'~ Harbiye Mektebi'nde basılan Müsellesat kitabının okutulması.

İlın-i Hey' et : (Altncı sınıfta iki saat). Ahmed Ziya Bey'in Hey'et kitabının okutulması.

Hikmet-i Taıbüye : (Beşinci sınıfta iki,· altıncı smıfta bıir. saat). Beşinci sınıf için Salih Zeki Bey'in MusaJıhah 'Yeni Hikmet-i Tabiiye, altıncı sınıf için yine aynı yazann Tefeyyüz Kütüphanesi'nce bası. lan Muhtasar Hikmet ve Kimya kitaplarının okutulması;

Kimya : (Beşinci smıfta iki, altıncı smıfta bir saat). Yazdırı­larak okutulacaktır.

Hıfzı's-8ıhha : (Yedinci sırufta ibir saat). Aynı şekilde yazdırı· larak okutulacaktır.

Tarih-i Osmani . : (iBeş ve altıncı sınıfta ikişer saat). Yönergede gösterilmemiş olan bu derste, dördüncü sınıfın geliştirilerek oku­tulmuş olduğunu düşünebiliriz. ·

Kısm-ı All

Te:tsir·i Şerif : (Her smıfta dörder saat). Birinci sınıfta Baka. ra sfı.resinden lWüde'ye, ikinci smıfta Maide'den Yfisuf'a, üçüncü sı­nıfta Yfısuf'tan Şuari.'ya, dördüncü sınıfta Şuara'dan Fetih sOre­sine kadar Celaleyn'den okunması .

. Hadis-i Şerif : (Birinci sınıfta iki, diğerlerinde üçer saat). Sa­gani'nin Meşfu'ik'inin dı:ôacesi haricinde dört sınıfta bitirilmak üze- · re bölünmesi, gelecek sene Kütüb-ü Sitte'den :birinin kabulüyle okun­ması ve buşekilde ileriki yıllarda Kütüb-ü Sitte'nin sırasıyla okutuı. masının temini.

UsUl-i Hadis : (Birinci sınıfta bir saat). Nevevi'nin · Takrib'i okunacak olmakla birlikte bu seneye mahsus olmak üzere ikinci ve . . - .

89

üçüncü sınıflardaki Hadis-i Şerif dersinin birer saati de yine NeveVi'­nin kitabına aynlacaktır.

Fıkıh : (Birinci sınıfta üç, diğerlerinde dörder saat). Dört se­nede eşit kısımlara ayrılarak Tahavi'nin Şerhü Meanrl-.Asar'ının okutulınası kararlaştırıldıysa da, yeterli matbu nüshası bulunmadı­ğından şimdilik Hidaye'nin tedrisi.

Tarih-i İlın-i Fıkıh : (Birinci smıfta bir saat). "tJmmelul,t-ı kü­tüb-i fılc1ıi.y.e. ile tabakiit-ı fukaMya dai.r kitaplardan" seçmeler yapı· larak ve yazdırılmak suretiyle okutulması.

Usfı.l-i Fıkıh : (İlk iki sınıfta dört, son iki sınıfta üçer saat). Birinci sınıfta Kadı Adud Şerhi'nin bazı bölümleri takrir edilmek üzere Muhtasar Münteh3. metninin okutulması; iki, üç ve dördüncü sınıflarda her sene üçte biri olmak üzere İbn Hümam'ın Kitabu't­Talırir'inin okutulması kararlaştırıldıysa da ·her iki kitabın. da ba­sılmı.ş yeterli nü.shası bulunmadığından şimdilik Tavzih okutulması.

Felsefe : (!kinci sınıfta iki, diğer bütün sınıflarda birer saat). · Birinci sınıfta uygulamalı Mantık, ikinci sınıfta nazari ve arneli Alılalr, üçüncü smıfta 1Tm-i Maıba'de't-Tabia ve dördüncü sınıfta Felsefe Tarihi, İslam. Felsefesi okutulması, bu sene için her sınıfta baştan başlanarak yazdırılmak suretiyle tim-i Ruh gösterilmesi.

Hukuk ve Kavamn : (llk iki sınıfta iki, son iki sınıfta birer saat). Bu sene her sınıfta genel bir fikir ve temel 'bilgiler verildik­ten sonra Hukuk'un tarifi, kısımları ve her kısma ait en önemli kanunlarm tanıtılması, öğretimin yazdırılarak devam ettirilmesi.

Edebiyat-ı A:rabiye : (Bir ve üçüncü sınıflarda üçer, iki ve dör­düncü sınıflarda ikişer saat). Birinci sınıfın iki saatinde Muallakat-ı Seb'a'nın tama.mlanması, bir saatinde ise Arap Edebiyatı Tarihi'nin yazdırılarak öğretilmesi; tkinci sınıfın iki saatinde Makamitt-ı Hari­ri'nin baştan en a:z 25 maka.me'sinin okunınası ve bir saatinde ise Arap Edebiyatı Tarihi'ne devam edilmesi; Üçüncü ve dördüncü sınıf­larda Divan-ı · Hamase'nin baştan başlanat'ak devam edilmesi.

Hilatiyat : (Üç ve dördüncü sınıflarda ikişer saat). lbn Riişd'ün Bidayetü'l-Müctehid adlı eserinin birinci cildi üçüncü sınıfta, ikinci cildi dördüncü sınıfta okunacaktır.

nın-i Kelam : (Birinci ve ikinci sınıflarda ikişer, üçüncü sınıf-

90

ta üç, dördüncü sınıfta dört saat). Kelam ve Felsefe müderris ve mütehassıslarından, Meşihat Makamı'n.ca seçilecek bir encümen ta­rafından geniş bir Kelanı kitabı meydana getirilinceye kadar, birin­ci ve ikinci sınıflar i~in Şerh-i Makasıd'm ilim ve umur-·ı amme bahisleriyle ilahiyat kısmının sonuna kadar; üçüncü ve dördüncü sınıflarda Tehzibü'l ... Kelam'm eşit olarak ikiye bölünüp, dördüncü sınıfta Risa!e.i Hamidiye'nin okutulması kararlaştırıldıysa da, bu eserin yeterli matbu nüshasınm bulunmaması dolayısıyla şimdilik

her smıfta Celal'in okutulınası.

Tarih-i llm-i Keiam : (Birinci ve ikinci smıfta birer saat). Ay­nı sekilde olusturulacak bir encümen tarafından KeHI.m Tarihi ko-, >

nusımda bir eser yazılıncaya kadar Şehristfuı.i'nin el-Milel ve'n-Ni_. hal'inin okutulması.

3 - MEDARts-t İLMİYE HAKKINDA KANUN

Medreselerle ilgili son önemli değişiklik 5 R~cep 1334i8 Mayıs 1916'da Şeyhülislam tayin edilen Musa Kazın Efendi döneminde ger­çekleştirildi. (45 ) Musa Kazım Efendi önce I s l a h-ı M e d a r i s N i z a ın. n a m e s i'nin 13. maddedeki "icazetname alanlar mii­derrislik ünvanını ihraz edıerek Istanbul ruus-ı hümayjınuna nail olurlar" fıkrasını kaldırmış, daha sonra ise M e d a r i s-i 1 l m i­y e H a k k ı n d a K a n u n'u çıkardarak özde değilse bile, şe­kilde medreseleri bir kısım değişikliklere tabi tutmuştur. (40 )

10 C.ahir 1335/2 Nisan 1333/2-3 Nisan 1917 tarihli M e d a­r i s-i ll m i y e H a k k ı n d a K a n u n 16 maddedir. Kanun ilk maddesiyle, medreselerin Meşihata bağlılıklarını vurgu­lamakta ve yeniden medrese açma yetkisinin Meşihat'ta olduğunu belirtmektedir. Daha sonr.a Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi teşki­latını Islah-ı Medaris Nizamnames.i'nden daha kesin bir biçimde ifa­de eden kanun, bu medresedeki kısım adlarını geleneksel isimler yönünde değiştirmektedir. Buna göre Daru'l-Hilafeti'I-Aliyye Med­resesi; İbtida-yı Haric~ tbtida-yı Dahil ve Salın olmak üz.ere üç de­receye· ayrılmakta, bunun üstünde ise M e d r e s e-i S ü Z e y m a­n i y e bulunmaktadır. Tabiatıyla değişiklik yalnızca isimlerden

(45) Evkaf-ı Hümayün Nezaretinin .. , s. 249. ( 46) Ceride-i ilmiye, s. 26 ( Şaban 1334 ı, s. 633. Medaris-i timiye Hakkında Ka­

nun metni: Düstur, II/9, s. 598-600; Ceride-i İlıniye, S. 31 (C.evvel 1335), 1. 877-880.

91

ibaret. değildir. Kanunla "dereaat-ı seld.se" medreselerinin her bi­rinin öğretim süresi üçer yıl olarak belirlenmiştir. Daha sonra uy­gulamayı düzenleyen nizamnamede buna iki senelik bir ihzdri sı­nıf da eklenmiştir. Fakat anlaşıldığı kadarıyla bu sınıfa bütün öğ­renciler değil, gerek görülenler. katılacaktır. (47) Medresetü'l-Müte­hassısin karşılığı olan Medrese-i Süleymaniye ise ondan bir yıl

daha fazla süreli, yani üç yıllıktır. Ders programlarının düzenlen. mesi ve taşra medreselerinin bu üç dereceye göre ayarlanmasınJ Makam-ı Meşihat gerçekleştirecektir. Daha önce 2880 olarak belir­lenen öğrenci sayısının 1917-18 ders yılı için 1350'yi geçmemesi hükmü getirilmiş, sınıflardaki öğrenci sayısının da 50'yi aşmaması kararlagtırılmıştır. Medrese-i Süleymaniye : 1 - Tefsir ve Hadis, 2 - Fıkıh, 3 ·- Ketarn ve Hikmet, 4 - Edebiyat olmak üzere dört şubeye ayrılmıştır. Her şube en çok 60 öğrenci alabilecek olup, yeni şube açma yetkisi Makam-ı Meşihat' a verilmiştir.

Müderrislerin alaca1dar.ı ücretler kanunla belirlenmi·ştir.

Daru'l-Hilafeti'l-.Aliyye Medresesi öğrencilerinin yiyecekleri Ev­ka! Hazinesi'nden, giyecekleri Maliye'den verilecek, Medrese-i Sü­leymaniye öğrencisine ayrıca Maliye Hazinesi'nden 150 kuruş aylık verilecektir ..

Medrese-i Şüleymaniye'den mezun olanlara teazetname ve is­ta-nbul Ruils-ı Hümayunuı Medresa-i Salın'dan mezun olanlara Ekli­yename ile Taşra Ruus-ı HümayunuJ Medrese-i İbtidaiye'nin İbtida..yı H3xic ve Dihil'inden mezun olanlara derecesine göre yalnı"ı~ Ehliyet­name verilecektir.. Medrese-i Süleymaniye'yi bitirerek İstanbul Rufıs-ı Hümayfınu'nu alanlara, Müderris ünvanı verilerek kendilerine der­siiimbk tertibinden 400 ilmrus maas tahsis olunacaktı. Bunlar kad-

~- - . '

roya geçineeye kadar muavinlik hizmetinde bulunacaktı. Buraya saıniin · (dinleyici) sıfatıyla devam edenlere vesika verilecekti. De­vamlı öğrenciler imtihanları vermeleri haricinde, okudukları şube müderrisleri yönetiminde ve onların belirleyecekleri bir konuda bir risale (tez). hazırlayacaklar.dı. Bu tezin kabul edilmesi gerekmek­teydi. (.:<ı)

Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi ile Taşra Medreselerinin yö­netim şekilleri ve mezunların elde edecekleri haklar ( fuyuzat)) ay-

(47) Bkz. Nizamname, Md. 22. ( 48) Nizamname, Md. 28, 30.

92

rıca bu kanunun yürütülmesi çıkarılacak .nizamnamelerle esaslara bağlanacaktı.

Daha önce Isl8.h-ı Medaris Nizamnamesi'nde mezunların ala­cakları gör.evler çok açık bir biçimde belirtilmemişti. Burada da aynı durum görülmekle birlikte, bu hususun çıkarılacak nizanma­me ile belirlenınesi ön görülmüştü. Zaten artık medreselerin baş­lıca fonksiyonlarının kendilerine müderris ve dersiam dışında, or­duya ve sivil kesime dingörevlisi yetiştirmek olduğunu biliyoruz. Medaris-i llmiye Hakkında Kanunda bu konuda bir açıklık getirme­miş, buna karşılık bu husus daha sonra pek de gecikmeden çıka­rılan 39 maddelik D a r u'ı.H i l a f e t i'l-A l i. y y e · M e d 1· e­sesiyle Taşra Me.darisi Hakkında Nizam­n a m e (16 Z.hicce 1335/4. T.evvel 1333/3-4 Ekim 1917) ile açık­lığa kavuşturulmuştur. (49) Buna göre; Medrese-i Süleymaniye me-. zunları derece-i ihtis.aslarma göre Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi müderrislikleriyle müdürlüklerine, !müdür muaviııliklerine, müftü­lüklere, Sahn teşkilatı yapılan taşra medr_eseleri roüdürlüklerine ve rnekatih-i uınfuniye Din dersleri ve Arapça mua.Him1iklerine, Fetva­hane müsevvidliklerine, kürsü şeyhliklerine, Sefaret imametliklerine, alay imametine ve bunlara eşdeğer memuriyetlere tayin edileceklerdi.

Medrese-i Salın meznnlan; Meşihat ve Evkaf kalemleri memu­riyetlerine,(50) müftü müsevvidliklerine; İbtida-yı Haric ve Dahil teşkilatı yapılan t.aşra medreseleri müdür, müdür muavinliklerine, muaJiimliklerine, teşkilatı yapılmayan yerlerin merkez müderrislik­lerine~ tabur imametlerine ve bunlara eşdeğer memuriyetlere tayin edilecekler di.

lbtida-yı Da-hil mezunları; Hafız-ı kütüblüklere, mahalle canıi­leri imam ve hatipliklerine, ibtidai ve nümfuıe mektepleri Diiı ders­leri muallimliğine ve bmılara muadil görevlere tayin edilirler.

lbtid§..yı Haric mezunlan; Köy camilerinin imarnet ve hitabet­lerine~ muallinıliklerine ve bunlara eşit görevlere tayin edilirler.

Şüphesiz Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesiyle Taşra Medarisi

(49) Cerlde-i İlmiye, S. 33 (Z.hicce 1335), s. 936-943. (50) Vakıflara memur yetiştirmek için ayn bir okul, ll c. evvel 1329/27 Nisan

1327 tarihli yasa ile Mekteb-i Evkaf kurulmuştu. Bkz. Evkaf-ı Hümayiin Ne­zaretinde. .• , s. 231; Ayr. bkz. Osman Ergin, A.g.e., c. III-IV, İstanbul,

1977, s. 1522-1530.

93

Hakkında Nizarnname yalnızca mezunların istihdam problemini hal­lediyor değildi. Nizamnamede medreseterin düzenli çalışmasını sağ­lamak üzer.e her sınıf memurun görev, yetki ve sorumlulukları ol· duk.ça net bir biçimde ortaya konmuştu. Fakat burada konuyu da­ha fazla uzatmamak için bu kadarlık bir hatırlatma ile yetiniyoruz. BunÜnla birlikte nizamnamenin taşra medreselerine verdiği teşki · lat ve düzenle ilgili bir iki hususa değinelim. ( 51 ) • Nizamnameye gö­re; Salın benzeri "dereeClt-ı seltise" medreseleri teşkilatının nere­ler.de uygulanacağına, M e c l i s-i M e s a ı i h-i T a ı e b e'­nin yapacağı inceleme üzerine Meşibat karar verecektir. Bu orga­nizasyonda beldenin müftüsüne de görev düşmektedir.,. Müftü, dere­cat-ı selase yapılmayan yerlerdeki medreselerin yönetiminde E n­c ü m e n-i 1 l m i'nin başkanı olarak fonksiyon icra etmektedir.

Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi'nin yeni şekli ile Medrese-i Süleymaniye'nin, (52) der.s programiarına sahibiz. Bunların gösteri!· mesi, müessesenin daha iyi değerlendirilmesi açısından yararlı ola­caktır. {53 )

MEDRESE-t SULEYMA.NİYE

Tefsir-i Şerif Hadis-i Şerif

Tefsir ve Hadis Şubesi

Usfll-i Hadis ve Nakd-i Rica! Tabakat-ı Kurra ve Müfessirin

Fıkh-ı Hanefi Fıkh-ı Safü • Fıkh-ı Maliki Fıkh-ı Hanbeli UsUl-i Fıkıh mıafiyat

Tarih-i Fıkh

(51) Nizamname, Md. 16-19.

Fıkıh Şubesi

Kürsi Adedi 3 3 ı

ı

3 1 1 ı

3 ı

ı

(52) Daru'l-Hiliifeti'l-Aliyye Medresesi'nin bu sıradaki tam kadrosu için bkz. Ceride-i tlmiye, S. R3 <Z.hicce 1335), s. 959-967.

(53) Nizan:ıname, Md. 27; Ceride-i Umiye, s. 37 (Z.kade 1336), s. 1119-1122.

94

Keia.m ve Hikmet Şubesi

Kelam Tasavvuf Felsefe-i islamiye Tarihi Hikmet-i llaJıiye Mantık

llm-i Nefs ve AhHik Felsefe-i UmUmi Tarihi Tarih-i Edyan ve Din-i islam

Edebiyat Şubesi

Edebiyat-ı Arabiye

Edebiyat-ı Türkiye

Edebiyat-ı Farisiye

Edebiyat-ı Garbiye

Derecat-ı Selase Medreseleri Dersleri :

Medrese-i Salın

I. Sınıf

Dersler Haftada

Saat

Tefsir-i Şerif 2 Hadis-i Şerif 2 Usill-i Fıkıh 3 Fıkh-ı Hanefi 3 Kelam 2 Belağat ve Edebiyat-ı Ar.abiye 3 Edebiyat-ı Türkiye 2 Mantık 2 Felsefe ı

nm-i !ctima ı

Malumat-ı HukUkiye ı

Elsine-i Ecnebiye(*) 2

24 (") Fransızca, Almanca, İngilizce ve ~usca'dan biri.

II. Sınıf

Haftada Saat

2 ı

3 3 2 3 2 3 ı

ı

ı

2

24

3 ı

ı

ı

ı

ı ı

ı

3 1 ı

ı

III. Sınıf '

Haftada

Saat

2 ı

3 3 3 3 2 2 ı

ı

1 2

24

9fi

İbtida-yi Dahil

Tertil-i Kur'an-ı Kerim ı ı ı

Hadis-i Şerif ı ı ı

Fıkıh 3 3 3 K e lam ı ı

Lisan-ı Ar abi 4 4 4 Mantık ı 2 2 tnşa ve Edebiyat-ı Türkiye 2 2 2

~ Umfuni ı ı

·~

~ Osmanlı 2

tslam ı 2 -Malumat-ı Hukukiye ı

.... ~ Hendese ı 2 -

.~ l Ce bir 2 ı -sa Hey' et 3

...... Kimya 2 ı ·~ ~ Hikmet 2 1 ..... .....

·.~ ' Tarih-i Tabii 2 E-ı

Hıfzı's-Sıhha(*) 1 Elsine-i · Ecnebiye 2 2 2

24 24 24

(*) Terbiye-i Bedeniye, ders saatleri haricinde.

lbtida..yi Jmri~

Tertil-i Kur'an-ı Kerim 3 3 2 Sarf-ı Arabi 3 4 Lugat ye !ştikak-ı Arabi 3

(Müka.leme suretinde) Nahv-i Arabi 3 4 Ulum-ı Diniye 4 Türkçe 4 3 3 Farsça 1 1 1

Tarih ısıa.m 1 ı 1 Osmanlı 1

96

- .. + ·- - --

--

R. . t Hesap 2 ıyazıya ·H d en ese

Malumat-ı Ta:biiyye ve Sıhhiye Coğrafya. .2 Husn-i Hat ı

Malumat-ı Medeniye ve HukUkiye ı Elsine-i Ecnebiye (~) 2

23

("') Terbiye-i Bedeniye, ders saatleri haricinde.

fbmri S:oııfla:rı

Dersler

K JA K A ur. an-ı erım

Ulüm-ı Diniye Lugat-ı Araıbiye

(Müka.leme suretinde) Lugat-ı Fa.risiye Türkçe Hesap .Hüsn-i Hat Tarih-i Osnıani Coğrafya

nm-i Eşya <"' >

.I. Sınıf Haftada Saat

5 3 3

2 4 2 2 ı

ı

ı

24

.2

ı ı

ı

ı

_2

23

1 ı

ı

ı

ı

2

23

II. Sınıf .Haftada Saat

5 3 4

2 3 2 2 ı

ı

ı

24

(") Ders saatleri haricinde llam ve Terbiye-i Bedeni ye.

Meşrutiyet döneminde alınan ve ~nmak istenen · bu tedbirler sonucunda medreseler ülke. genelinde· nereden, nereye ulaştılar? Bu makale doğr.udan böyle bir soruya cevap vermek için kaleme alın­

. madığı ·gibi, araştırmalarımızın ·bu noktasında böyle genel bii- de­ğerlendirmenin güçlüğünün de bilincindeyiz .. Bununla birlikte med. reselerle ilgili çeşitli şikayetterin devam etmekte olduğunu kaydet-

. iİkten sonra (54) bir kaç hususa temas etmek . de yerinde olacaktır.

(54} örnek : BeyAnu'l-Hak, S. 15, s. 324-325; S. 144, s. 2576-2578; S. 168, s. 2961·2962: s. 175, s. 3074·3075.

97

tkinci Meşrlıtiyet ülke genelinde 3000'e yalmı medrese dev­ralmıştır. (5') Bunlar için iki nizarnname ve hir. kanunla, ayrıca bUn­larla ilgili ayrı bir nizarnname ve bir talimatname çıkarılmıştır. ön. eelilde İstanbul'daki medreseler ele almarak düzenlenmeye çalışıl­

mıştır. 1914 Islah-ı Medaris Nlzamna.mesi'nden sonra bir ölçüde. tasra medreseleri de bu düzenlemeler.den nasibini almıstır. Fakat • • içinde bulunulan dönemin bazı ÖZel şartları ve biraz da harp yıl-ları olması dolayısıyla tam olarak başarıya ulaşılmamıştır. Nite­kim Daru'l-Hilafeti11-Aliyye ilk kuruluşunda üç bölüm, 12 sınıf ve 36 şube olarak dii§ünüldüğü halde; 1915-16'daıld ikinci öğretim yı­lında ancak ilk beş sınıfın dörder, diğerlerinin ise üçer. şubesinin açıla;bileceğini görüyoruz. (56 ) Tabiatıyla bu durumda toplaln öğ­

renci mevcudu da nizamnamede belirlenen sayının çok altmda kal­mıştır. Bu hususu 1334}1915.16 dersyılı sonu sınavlarmdan tesbit etmekteyiz : (37)

tmtfhana giren Geçen BUtünleme Kalan Toplam taleb e

Medr.esetü'l-Mütehassıstn 37 36 ı 37 Kısm-ı .Au 38 31 4 3 38 Kısm-ı sıını 94 57 28 9 94 Kısm-ı Evvel 277 155 90 32 277

66 35 25 6 66

512 214 148 so 512

!stanbul medreseleri Daru'l-Hilafeti'-1-Aliyye adı altmda tek bir medrese olarak düzenlenirken, ilk elde taşra medreseleri için bir şey yapılamamıştı. Aradan bir sene geçtiğinde İstanbul'da Medre­setü'l-Mütehassısin toplam 40 öğrenciyle üç şube halinde açılırken vilayetlerdeki medreselerin durumlan .~a ele alındı. Buna göre; "Vi. layat-:ı Osmaniyede bulunan medaris-i .ilmiy.cnin dahi ihyasıyla ge. rek kura ve kasabat için ulum ve fünun-ı kdfiye ile mücehhez imam ve hatip ve vaiz ve müderris ve muallim yetiştirihnek üzere" beşer

(55l T. Zafer Tunaya. İslAmcılık Cereyanı adli eserinde 1910'da bütün Osman­lı ülkesindeki medreseterin toplam sayısını 2490 olarak v:ermektedir. (İs­tanbul, 1962, s. 88-90); M. Safvet ise Medreselerimiz başlıklı makalesinde bu sayıyı Ocak 1911 tarihi itibanyla 2940 olarak vermektedir. Bu makale BeyAnu'I·Hak dergisinin Uç sayısında yayınlanmıştır. (S. 87, 89, 92 (26 Z.kade/17 Z-hicce 1328/8 Muharrem 1329), s. 1642-45, 1678-80, 1730-33.

(56) Cerfde-i ttmıye, S. 15 <Ramazan 1333), s. 136·1;42. (57) Cerfde-i llmfye, S. ?.3 (C.evvel 1334), s. 523.

senelik olmak üzere birer medrese-i taii.ye kurulması kararlaştırıl· m:ıştı. Programları da hazırlanan bu medreseler, bütçe imkanıarına gôre artırılacaklarsa da ·şimdilik : Bursa, Eskişehir, Uşak, Manisa, Tire, ödemiş, Konya, Kayseri, Karahisar-ı Sahib, Amasya, Maraş, Harput, Kastamonu ve Edirne merkezlerinde açılıyorlardı. (Eylül 1915) (58 ) Bu medreselerin programları. şu şekilde idi: (ı;9 )

'

BEŞ SENELİK TAŞRA MEDRESELERİ MÜFREDAT CETVELİ DERSLER SINIFLAR

ı. 2. 3. 4. 5. Kur·a.n-ı Kerim(·*) ı ı ı ı

Ahlak-ı Kur'aniye ı ı ı ı

Tefsir-i Şerif . 2 2 Hadisi Şerif 2 2 Fıkıh 2 2 3 3 2 tlmi Tevhid 2 Arabi Sarf ve Lügat 5 5 Arabi Nahiv ve Mükaleme . 5 4 2 Türkçe Sarf ve Nahiv Tatbika.tı ve KitAbet 5 5 4 3 2 Tarih-i islam ı ı ı ı ı

Muhtasar Tarih (Umumi, Osmaiılı, Türk) ı ı 2 2 ı

Coğrafya (Umumi, Osmanlı) ı ı 2 Hesab 4 3

Hendese ı ı ı

Cebir ı

Muhtasar ilm-i Heyet ı

uıo.m-i Tabiiye (Fizik, Kimya, Hayvanat, Nebatat, Meadin ve Tabakat) 3 3 2 Hıfzı's-Sıhha ve Tedavi-i İbtidai 2

Ziraat ı ı ı

Malumat-ı Kanuniye ve iktisadiye ve Maliye 3

UstH-i Terbiye ve Talim 2 2

Elişleri ı ı

HutO.t ı ı

Resm-i Hatti ı ı

Terbiye-i Bedeniyye (Haftada 3 gün veya hergün yanmşar saat. bütün sınıflara) İlahi (Haftada 3 gün veya hergün yanmşar saat bütün sınıflara) (*) Sabah namazından sonra veya bundan başka uygun zamanda bir saattan az

olmamak şartıyla okutulur.

(58) Ceride-i İlmiye, S. ı7 (Z.kMe ı333), s. 2ı6. Kanaatimizce burada verilen bilgiler Atay'ın taşra medreseleri ile il2ili tereddütlerini (A.Iil;e., s. 315-6) de giderecek niteliktedir.

(59) İlmiye Saln!lmesl, 668: C~rlde-i timiye, S. 17, s. 217.

99

1916-17 ders yılında taşra medreselerine yenileri eklenmiş (Ba­lıkesir, Bolu, Elmalı, Niğde, Sivas) sayılan 19'u bulmuştu. Bun­larda o sene kayıtlı öğr.enci sayısı 2727 (1047 !stanbul, 1680 taşra) idi. Yıl sonu sınavlarında .1522 öğrenci bir üst sınıfa doğrudan g~­miş, 395'i bütünlemeye, 211'i ise sınıfta kalmıştı. 599 öğrenci ise askerHk veya başka mazeretleri dolayısıyla imtihanlara girememiş­ti.("r.) Bunu takip eden öğretim yılında ise (1917-18) medreselere M e d a r i s-i t ı m i y e H a k k ı n d a K a n u n'la getirilen yeni şekille birlikte, taşrada yeni bir merkez daha düzenlenmiş, Kerkük'le birlikte taşradaki düzenli medrese sayısı 20'ye. yüksel­miştir. Bunların öğrenci mevcudu 2799 (1082 istanbul, 1717 taşra) olmuş, yıl sonu sınavlarında 1487 öğrenci başarılı olmuş, 427 öğ­renci sımfta kalmıştır. Askerlik veya başka sebeplerle sınava gi­r.emiyenlerin sayısı ise 612'dir. (61 )

DARU'L-FÜNÜN (Ulfun-ı Aliye-i Diniye Şubesi)

Osmanlı döneminde yüksek derecede din öğretimi veren ku­rumlardan biri de Daru'l-Fünfuı'diD'. 16 R.ahir 1318/30 Temmuz 1316/14 Ağustos 1900'de çıkan D a .r u'l-F ü n u n . N i z a m n a­m e s i n e göre İStanbul'da kurulan ve 1 Eylül1900'de öğretime başlayan Daru'l-Fünfuı-ı Şahane; Ulôın-ı Aliye-i Diniyye, .Ulfun-ı Riyaziyye ve Tabiiyye ile Edebiyat şubelerinden meydana geliyor­du. Ulfım-ı Aliye-ıi. Diniyye şubesi 4, diğerleri 3'er yıllıktı. Ulfun-ı Aliye-i Diniyye şubesine, diğerlerind-en beş fazlasıyla 30 öğrenci, her sene yapılacak imtihan sonucu alınacaktı. Burayı bitirenlere mezuniyet ruU.su verilecek, bunlar çeşitli okullarda görev yapabile­ceklerdi. ("2) Bu sırada naru'l-Fünfın-ı Şahane Ulfım-ı Aliye-i Di­niyye şubesinde şu dersler okutulacaktı :

Tefsir-i Şerif Hadis-i Şerif

(60) Ceride-i İlmiye, S. 32 (Şevval 1335), s. 915. Bu listeler detaylı olup ta­rafımızdan özetlenmiştir.

{61) Ceride-i İlmiye, S. 40 (Safer 1337), s. 1187; Krş. O. Ergin, A.g.e., s. 133. · Sınavıara katılmayaniann çokluğu -her ne kadar hepsinin askerlik dola­yısıyla iştirak edemediklerl listelerde gösterilmediyse de- Birinci Cihan Sava.ı;ı'nın çeşitli yönlerden irdelenmesi yanında, illkenin yetişmiş ve yetiş· mekte olan nesilleri fizerindeki şiddetli erozyonu dolayısıyla da incelenme· sinin enteresan sonuçlar ortaya çıkaracağının ipuçlannı vermektedir.

{62} Düstur Mütenunim, Dersaadet, 1335, s. 199-203.

100

UsUl-i Hadis Fıkıh UsUl-i Fıkıh

·nm-i KeHlm

Tarih-i Din-i !slam (Bunda bi'l-münasebe ei.mme ve ulema-y·ı · alam-ı Islam lıazeratının menakıb ve asar-ı diliyelerinden dahi malıı­mfit-ı lazım e verilecektir) . ( 63 )

Daru'l-Fünfuı'un genelde, UlUnı-ı Aliye-i Diniyye şubesinin özel­de, gelişmesi EmruUa.h Efendi'nin 'Maar..:f Nazırlığı zamanında ol­muştur. Bu sırada neşredilen 8 Nisan 1328/21 Nisan 1912 tarihli T a l i m a t n d m e ile Ulfun-ı Aliy~i Diniyye şubesinin pr.ogramı şu şekilde geliştirilmiştir :

T~fsir-i Şerif sekiz şuhfır-ı dersiye

Hadis-i Şerif " " " 'llm-i Ahlak-ı Şer'iye · ve Tasavvuf altı " " UsUl-i Fıkıh sekiz " " Fıkıh " " " Um-i Kelam " " " Siyer-i N ebi iki " " Tarih-i Din-i !slam, Tarih-i Edyan altı " " !Im-i Hil§.f dört " " Edebiyat-ı Arabiye altı " " Hikmet-i Tesri iki " "

' Tarih-i llm-i Fıkıh " " " Tarih-i ll m-i Kelam " " " Arap Felsefesi

,, " "

Felsefe ve Tarih-i Felsefe altı " "(E<I)

Şeyhülislfun Hayri Efendi'nin çabalarıyla çıkarılan Islah-ı Me­daris Nizamnamesi'yle yüksek derecede din eğitimi veren Medre­se-i Mütehassısiİi'in kurulması üzerine, Daru'l-Fiin·un Ulıım-ı Ali­ye-i Diniyye şubesi fonksiyonel olmaktan çıkmış ve kapatılmış-

(63) Düstur, I/7, Ankara, 1941, s. 659-664. Daha önceki neşirde dersler göste­rilmemişti.

(64) M. Ali Ayni, Daru'l-Fünun Tarihi, İstanbul, 1927, s. 36; Aynca bkz. Ergin, A.g.e., I. 125; Atay, A.g.e., 251 vd.

101

tır. (6.i) Böylece kısa bir devre haricinde dini konularda mütehas­sıs elemanlar yetiştirme görevini medreseler tek başlarına üstlen­miş olmaktadırlar.

MEDRESETV'L-VAtZIN

Tanzimatla birliikte eğitim.-öğretimde Mektep ve Medrese şek­linde bir ikiliğin ortaya çıktığına değinmiştik. Gerçekten de Tan. zinıatla gelen dönemde, yeni yeni okullar açılmış, medreseler de bunlar yanında varlıklarını devam ettirmişlerdir. Korunmaya de· vam edilen bu müesseseler içerisinde bu sırada, az da olsa, bazı düzenlemeler yapılmaya çalışılırken bir başka gelişme or.taya çık~ mıştı. Bu gelişme genel medrese bünyesi içerisinden bazı kolların çıkması, özel öğretim kurumla.rını:n oluşturulmasıdır. Miıa.l1imMne-i Nüvvab'ı bunların ilki ve en devamlısı olarak tanımaktayız. Ara. dan yarım asırdan fazla bir süre geçtiğinde bu gelişme, yeni bir medrese tarzında karşını.ıza çıkar ki, bunun adı Medresetü'I-Vaizin' ~ dir.

Bilindiği gibi vaiz, dini konularda müslümanları aydmlatan ki· şidir. Bu açıdan ıbakıldığmda Hz. Peygamber'i ilk vaiz olarak ta. nımak mümkllndür. Tabiatıyla tsıam dünyasının değişen zaman ve coğrafyalarında bu görev ulema, dini konulan bilen kişiler. ta. rafmdan yerine getirilmiştir. Osmanlılar sahasında da gerek ca. milerdeki ders halkalarıyla ulema ve gerekse ·belirli gün ve gece· lerde vaizler, müslüman ha.lkın dini konularda aydmlatılmasma

çalışmışlardır. Bilihassa selatm camilerde vaaz ve vaizlere önem verilmiştir. (<6) Halkın vaaz ihtiyacının karşılanmasmda, medrese öğrencilerinin de dikkate değer yerleri vardır. Bunlar billıassa şulıur-ı selaseJ üç aylar denen Recep, Şaban ve Ramazan aylannda öğretime ara verirler, ülkenin muhtelif yerlerine dağılarak, biz­zat camilerde görev yapar, namaz kıldırır, vaaz eder, hutbe okur· !ardı. Sonuçta halkın verdiği paratarla (cerre çıkmak) öğretimi·

ne devam etmek için maddi imikana kavuşan suhte (medrese ·öğ. rencisi), aynı zamanda staj yapmış olur, ileride alacağı görevlere kendini hazırlardı. Bu açıdan bu usulü, medreselerin halkla bü-

t 65) Faik Reşit Unat, Türkiye E.ititlnı Sisteminin Gellşlnıine Tarihi Bir Bakış,

Ankara, 1964. s. 49-57; Eınre Dölen, Darülfunun, Tanzimat'tan Cumhuıiyet'e Türkiye AnsJklopedisJ, !stanbul, 1985, c. n, s. 476-7.

(66) Uzunçar§ıh, Ilmiye Teşkilltr, 186.

102

-tünleşmesi, aydının halkın ayağına gitmesi ve halkla kaynaşması, bilginin yayılmasına bulunmuş uygun bir basıta olarak değerlen­dirmek mümkündür. (67) Bununla birlikte vaizliğin, belirli kural. lara uygun olarak yapılması ve vaizlerin iyi yetişmiş olmalarının gereği açıktır. Biz, çok eski dönemlerden itibaren konunun bu a~ı­dan nasıl bir gelişim gösterdiğini şimdilik bir kenara bırakarak, (68)

!kinci Meşrutiyet yıllarına gelecek olursak, bu sırada vaizlerin ba­zı . tenkitlere muhatap olduklarmı, basında vaazların nasıl olması

gerektiği konusunda fikir ve görüşlerin ileri sürüldüğiİne şahit olunduğunu belirtmemiz gerekir. Biz burada iki örnekle yetinece­ğiz. Temmuz 1909'da Bey-inn'I-Hak'da yayınladığı uzunca bir ma-

. kalesinde Mustafa Sabri, Meşrutiyet döneminin bu ikinci Ramaza· nında taşraya gigecek taleba-i ulfumın vaazlarında billıassa dikkatli davranmalarını tavsiye ederken, meşrutiyeti anlatmalarını isteme­si manidardır. (<D). öı:lenıiş'te müderrislik yapan Mustafa Hakkı Bey'in konuyla ilgili iki makalesinde ise; (10) Kürsüye iki. sebeple

\67) Yahya Akyüz, A.g.e., 53-54. (68) Osmanlılarda müftü, vfliz, imam-hatip, müezzin gibi dingörevlilerinin du­

rumlan yeterince araştınlmamış bir konu olarak durmaktadır. 998/1590 tarihli bir kadı beratında, kadılann vaaz etmeleri ve vaizlerin ilmi yeter­lilikleri hakkında şu satırlar yer almaktadır: ''Ve kadimdan va'z ve naslhat edeneleri -edeler, anlardan maada kütüb·i tefasir ve ebadis istihracına ka· dir ve va'z ve nasiliate layık olduğuna 'Yedinde temessükü olanlara ettirip maadayı men ederler'' (Uzunçarşılı, ilmiye Teşkilatı, 86). Şeyhillislam Fey· zullah Efendi'nin kadılara gönderdiği bir mektubunda da vaizlerle ilgili şu lfadelere yer verildiği nakledilmektedir : ''Vu'az ve müzekkirine nazar oluna. Körsillerinde mesail-i şer'iye ve mehamm-ı diniye ve ahlak-ı marziyye ta· Hm ve kütüb·i mutebereden rlkak nakliyle kulub-i mü'mintni terkik ve telyin edip, bikayat-ı muzalırale ve altval-i mudaafe rivayetMe idiAl-l be­rayfl ve ifdt-ı teşdtd ve dalye-i taassuble ilkft-yı buğdll, lsare-ı şah· naden tecennüb edeler. Lakin kütüb·i mutebereden mesAil-i mutemedeyl nakllde Ievme-1 IAimden hazer ile emr-i bi'l-ma'rCil ve enehy-i münkerl terk etmeyip Meal: "Allah, Kitab verenlerden, Onu insanlara açıklayacaksı· nız ve gizlemeyecekslnlz, diye ahlt almıştı." (Al-i 1mran 187) mazmCinunce fukaha-yı tzam beyan ettikleri vech üzere amel edeler. Bu tAüeden dahi na-müstahak olantan minvlil-i sabık üzere arz ederiz", Trabzonlu A.A., Hay­retlerim ve ümitlerim, Beynu'l-Hak, S. 132 {29 Şevval 1329), s. 2388. İlk dönemlerde viiizler için bkz. Mücteba U~ur, Va'z, Kıssacık ve Hadiste Kus­sas, iFD, c. xxvm (Ankara 1986), s. 291-326.

(69) Talebe-i UI-Qma, BeyAnu'l-Hak,. S. 33 (23 C.Ahir 1327), s. 764-768. (70) uıema-yı İslamiye_ ile Hasbihal, Beyanu'I-Hak. S. 34 (2 Recep 1327), s.

795-796; Valzln·i Kirarn İçin Vazife-i Miihimme, BeyAnu'l·Hak, S. 37 (23 Recep 1327), s. 854-857.

103

çıkabileceği belirtiliyordu : "Biri alıd-i ilahiyi ifa~ diğeri velcalet-i Peygamberi'yi icradır"ı bu hususlar.da ulema, ayet ve hadislerle gö­revlendirilmiştir. Bu önemli görev, geçmiş dönemlerde çok iyi yeri­ne getiriidiyse de, zamanla ihmal edilmiş, bilhassa son elli yıla yak. laşan bir süredir büyük ulema suskunluğu, bazıları "müdalıaneyi" tercih etmiş, bazılan da bu durumdan üzüntü duyarak kenara çe. kilmişler.dir. Sonuçta "o makamdt-ı muazzamarya çok kere menfattııe­reslerı nddarilar hücıım ederek kendi ferddlıklarını çevirmek eme­liyle biçare safdi.l ahali.mizi san'at. ve ticaretlerinden te:nfırı mües. sis-i. medeni.yet ola.n sevgil·i Peygamberimizin isUiize buyurduklar-ı

fakr-u meskeneteı kesel ve atalete davetle 'IY!-esleğ·i lekedarı hays-i­yet-i ehl-i ilmi mahv i.Ze ehl--i iktidar ve erbab-ı namus da tahkire hedef" eylemişler.dir. Mustafa Hakkı Bey sözlerine şöyle devam edi­yor : "Bu inti.zamsızlık b·ir dereceye kadar i.leri gitti ve müslümanlı­ğa o kadar durg-unluk geldi ki) b·ir sözün aslı müslümanlara müste. nidJ hususan bir sarıklıdan işitilseı o söz ayn-ı hikmet olsa bile ma­nasız kalmaya başladı". Bu durumun nedeni, gerçek din ulemasımn sükutu tercih etmesiyle; "MuhakemesizJ gafil ve belki de cahil vdiz­lerin kurs-i hitabete geçmesidir." Vaizler maneviyat doktorlar1, din ve dünyada müslümanlara rehber olacak kişilerdir. Onlar daima hal­kın arasındadırlar ve bu nedenle basından da daha etkilidirler.

Mustafa Hakkı Efendi, bu probleme çare olarak da; her yerde müftülerin başkanlığında birer ilim heyeti oluşturularak, Ramazan­da vaaz edecek müderris ve medrese talebelennden vaaza muktedir olanlara bu görevin verilmesini, diğerlerinin yalnızca namaz kıldır­mak ve müezzinlikle gör.evlendirilmesini, kürsülere çıkmalarının

men edilmesini teklif etmektedir. Bu iş, şehirlerde daha da önem arzetmekte olduğundan, titiz davranılmalı, vaazlar bir program çer­çevesinde yapılmalıydı.

Mustafa Hakkı Efendi, ikinci makalesinde de vaizlerin dikkat etmeleri gereken hususlan maddeler halinde açıklamaktadır. Yaza­nn bu görüşlerinde problemi abarttığı akla gelebilir. Fakat o, bu tenkit ve yol .göstermesinde yalnız değildir. Beydnu'l-Hak'taki bir kaç makale bile, (71 ) şayet dönemin süreli yayınları dikkatlice ta-

(71) Bkz. Viiizlere İhtar, S. 39 (7 Şaban 1327), s. 877-79; A. Atıf, Ramazan-ı Şe-­rüde Vaaz ve Nasihat, S. 78 (15 Ramazan 1327), s. 1499-1500; Talebe-i Ulümdan Nureddin, Şeyhülisliim Efendi Hazretlerinin Nazar-ı Dlkkatine, S. 149 (22 R.evvel 1330), s. 2654-56; Talebe-i Ulümdan Hasan Sabri, S. 151 (2

104

ranırsa, bu alanda oldukça yeki'.in tutan tenkitlerle karşılaşılacağı ih­timalini kuvvetle düşündürmektedir.

Sonuç olarak vaizlerin iyi yetiştirilmesi ve her isteyenin kür· süye çıkmasının önlenmesi yönünde tedbirler alınmasının gereği or­taya çıkmıştır. Bir taraftan da dini süreli yayııılar örnek vaazlar yayınlayarak, hizmetin daha iyiye götürilimesi çabalarına başlamış­lardır. (72) Alay Müftüsü Mehnıed Şakir Efendi'nin trşadü-1-Gafilin adlı eseri yayııılandığmda Beyann'I-Hak bunu, "ihvan-ı dine ve bil­hassa talebe-i ulunı · efen;rlilere tavs·iye" etmekteydi. (73 ) Bu vesileyle hatırlanınası gereken bir girişim de Şeyh Reşit Rıza'dan gelmiştir. O 1910'da geldiği İstanbul'da ortaöğretim çıkışlıların kabul edileceği vaiz yetiştirecek bir medrese kurmak istiyordu. (14)

İşte bütün bunların sonucunda vaizlerin yetiştirilmesi için ye-. ni bir öğretim kurumunun <?luşturulması gündeme geldi. Bu konuda

ilk teşebbüs Udnci Meşr.fıtiyetin :başlarına kadar gitmektedir. 1909'· da medreseleri ıslah için Meşihat'te kurulmuş olan I s l a h-ı M e­d a r i s E n c ü m e n iJ medreselerde ihtisastaşınayı ön görüp, Tefsir, Hadis, Fıkıh ... gibi şubelere ayırınış, programlarını hazırla­mıştı. lşte bu yeni oluşum içerisinde "vaizin ve miirşid2n" yetiştir­meye mahsus bir şube de önemli yer tutuyordu. Fakat bu girişim­den bir sonuç elde edilerneden Encümen dağılmıştı. Bunun üzerine EvK:af Nezareti, kendine bağlı bir Medresetü'l-Vaizin kurmaya karar

R.ahir 1330); s. 2690-92; Talebe-i Uliimdan Kırımi Osman Nuri, Bugünkü Mev'izalar, Aynı sayı, s. 2693-94; Ahmeid Necati, Uiemii-yı Kirarndan Bir Rica, S. 171 (28 Şaban 1330), s. 3009·3010; Mehmed Şükrü, Viiizlerimiz Hakkında Bir Kaç Söz, S. 174 (20 Ramazan 1330), s. 3052-54; C. F., Vaa2 ve Vaizler, s. 175 (27 Ramazan 1330), s. 3072-73; Ayr. bkz. Atay, A.g.e., 222 (Sebilü'r-Reşad, 10/321-2'den na.tden).

(72) örnek: Beyanu'l-Hak, S. 39 (7 Şaban 1327), s. 893 vd. Bu dergide başka örnekler de bulunduğu gibi, bu uygulama daha sonralan da devam etmiş­tir. Sebilü'r-Reşad'lar yanında, bizzat Meşihat'ın yayın organı Ceride-J İlnıiye'de (Örnek: Ferit Kam'ın Ayasofya Kürsüsünden vaazlan. S. 5l'den itibaren, s. 1333, 1668, 1692, 1729, 1761, 1797, 1859, 1893 ... ) Ders Vekaleti'n­den kadılara gönderilen C.ahir 1334/Nisan 1916 tarihli tezkire-i aliy-yede vaaz konusuna dikkat çekilmekte, vaazlann içinde bulunulan zaman ve cemaatin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesinin gereği önemle vurgulanmak­taydı. Ceride-i İlmiye, S. 23 (C.evvel 1334), s. 513-14.

(73) Beyanu'l-Hak, S. 80 (6 Şevval 1328), son sahife. Bu vesileyle Osmanlı dö­neminde kullanılmış olan vaaz kitaplannın geniş bir çalışmada değerlen­

dirilmesinin çok faydalı sonuçlar verebileceği kanaatİnıizi belirtmek isteriz. (74} M. Ergün, A.g.mak., 88-89.

105

verdi. Zaten IslBıh-ı Medaris Encüm.eni'nin çizdiği programlar elde bulunmaktaydı. Bunlar tekrar gözden geçirildi. (15 ) Nihayet okul 28 Aralık 1912'de Soğuk~me-V ani Efendi Medresesi'nde öğretiine açıldı. (16) Daha sonra Bayezici Medresesi'ne nakledilecek olan Med~ resetü'l-Va.izin, smavla 20-35 yaş arasmdaıki öğrencileri kabul edi­yordu. (71) Okulun ilk müdürü mirlivalıktan emekli Davud Paşa idi. (i~) 1918 yılında ise Evkif-ı İs1Amiye Müzesi Müdürü Ahmet Hak­kı Bey'i Medresetü'l-Vaizin'in müdürü olarak görmekteyiz. {79) Ken­disine büyük ümitler bağlanmış olan medrese ilk iki yıl içerisinde pek başarılı bir eğitim veremedi. (80) Bu sonucun çok çeşitli sebep-" leri arasında; Medreseye kabul edilen öğrencilere göre pr.ogram dü­zeyinin yüksekliği, idareci ve öğretim kadrosunun yetersizliği, okul­da gerekli disiplinin sağlanamamış olmasım saymak mümkündür. (81 )

Nihayet Hayri Efendi daha Meşlli.at'a atanıp Daru'l-H.il8.fe'yi kur­medan önce, 23 R.evvel 1332!6 Şubat 1329/19 Şubat 1914 tarihli nizamnameyi çıkararak ülkenin ihtiyaç duyduğu nitelikli va.izleri yetiştirmek üzere Medrese tü'!-Va.izin'"i yeniden düzenledi. (82 ) Hayri Efendi, Evka.f Nezar.eti ile birlikte Şeyıhülisla.miığı da ub.desinde bir­leştjrmesinden kısa bir süre sonra da camilerde vaaz edeceklerle ilgili düzenlemeler içeren ikinci bir nizamnameyi, 0 e V a m i ve M e acid-i ··ş e.,. if e d e V a'z ve Na s i 1ı at E d e o e k U ı e m a H a k k ı n d a Nizamname'yi yürürlüğe koyarak bu konuya verdiği önemi gösterdi. 13 C.evvel 1332!27 Mart 1330/9 Ni­san 1914. (113)

(75) H. Medresetü'l-Vitiztn, Sebtlü'r-Reş!d, S. 273 (5 Muharrem 1332), s. 194. (76) Dingörevlileri ve dini müesseselerle ilgili Evkiif Nezareti ile Meşihat sür­

tUşmesi, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e intikal etmiş bir husustur. (77) M. Ergün, A.g.mak., 86 (Sabah 13 Mayıs ve 29 Aralık 1912 tarihli nüs­

halan). (78) Devlet-i Allyye-1 Osmaniye SalnAmesi, Dersaadet, 1328, s. 438. (79) Devlet-i Allyye-f Osmaniye SalnAmesi, Dersaadet, 1334, s. 381. (80) C.F., Vaa.z ve V!izler, BeyAnu'I-Hak, S. 175 (27 Ramazan 1330), s. 3073.

(81) H., Medresetü'l-VAiztn, s. 194·5. (82) Medresetü'l-Vtllztn Niza:mıiAnıesi, Düstur, II/b, s. 212-215; NizamnAme, neş­

redildiği sene, buna dayanılarak hazırlanmış olan 89 maddelik; ''Medre­setü'l-VAizln Nizamn!\mesi Mueibinee Tanzim Olunan Talimatname" ile bir· likte ayrıca basılmıştır. Medresetü'I-VAztn NizanınAme ve Talimatnamesi, !stanbul, 1332/1329.

(83) Düstur, II/7, Dersaadet, 1336, s. 375; Ayr. bkz. Cerlde·i İlmiye, S. 1 (3 Re­cep 1332), s. 18-19. Nizamna.me, vaaz ve nasihatın aranan şartlara sahip din bilginleri tarafından yapılmasını temin ve bir takım ehliyetsiz kişi-

106

Nizan:ınameye göre Medresetü'l-Vaiziıı, konularına hakim, tslam dinini hakkıyla bilen ve bunu. anlatabilecek vaizler yetiştirilmek

üzere kur.ulmuştur. Bu husus; "Ahkiim-ı aliye-i Kur'tlniye ve sünen-i seniyye..i N ebeviyye dairesinde mekarim-i ahlakiyeyi ve din-i mü­bin-i !slamın terakkiyat-ı medeniyeye Mdim .hükm-i eelıle ve me­vaiz..i .lıasene-i ictimaiyes-ini neşr ve tamim edecek erbab-ı irşad ve düat (davetçiler) yet-i.ştirrnıek maksadıyla" tesis edilmiştir, ifadesin­den açıkça tesbit olunmaktadır. (84 ) Medresetü'l-Vaizin, Evkaf-ı Hü­mayfın Nezareti Mü e s s e s at-ı tl m i y e M ü düriye t i'ne bağlıdır. Şimdilik gündüzlü olan okul dört sınıf olup, her sene müsa­baka imtihanıyla en çok 40 öğrenci kaıbu1 edecektir. öğr.encilere

oku1 gündüzlü olarak devam ettiği sürece, aylık 150 kuruş verile­cek, ders yılı ve sınavlar süresince öğle yemekleri temin edilecektir. Okulun basında Evkaf Nezareti'nce atanacak bir müdür bu1unacak, . . . ·bunun nezaretinde yeterince katip, memur, haderne bulunacaktır.

Medr.esetü'l-Yaizin'e yaşları 20-30 arasında, sabıkasız, sağlıklı

ve organ eksikliği veya kekemeliği olmayan öğrenciler alınacaktır. Bunlar kabu1 için giriş sınavlarını ayrıca kazanacaklardır. Mezuni­yet sonrası, Nezaretin gösterdiği görevde dört yıl mecburi hizmetli olarak çalışmayı ka:bul edeceklerdir..

Mezuniyet sınavlarında Meşlhat Makamı ve Harbiye Nezaretl'n-

lerin vaaz diye hurafe yaymalarını önlemek, hissiyat-ı islamı rencide ol­maktan kurtarmak üzere hazırlanmış, kabulünden sonra da mülki amir· lere, Meşihat ve Vakıflar teşkilatı görevlilerine tebliğ olunmak üzere bü­tun vilayet, müstakil livalar ve mutasamflıklara 21 Nisan 1914'te gönde­rilmişti. Kadılara, müftülere, cami görevlilerine mükellefiyetler yüklemekte idi.

(84) Bu vesileyle O Ergin (Türk Maarif Tarihi, c. 1-2, s. 160)'in yukarıda

nizamnamesinin birinci maddesinden aynen aktardığımız ifadelerle hemen hemen aynı kelimeleri ihtiva eden ve kendisinin "esbab-ı mucibe" dediği : "Ahkiim-ı iiliye-i Kur'Aniye ve sünnet-i Nebeviye dairesinde mevaiz-i ha· sane-i fetimaiye icrasıyla din-ı · mübin-1 İslamın müessis-i. medeniyet ve fazilet olduğunu cihan-ı insaniyete neşr :edebilecek erbab-ı kemali yetiştir­

mek üzere" <Bu ifade Evkiif-ı HümayQn Nezaretinin ... , s. 232'de de bu­lunmaktadır) ibaresine dayanarak "bu medrese vaiz yetiştirmekten ziyade propogandacı, din naşirleri için açılmış adeta bir misyoner mektebidir" şeklindeki görüşüne katılma imkanı bulamadığımızı belirtmek isteriz. Aynı tenkidimiz O. Ergin'e dayanarak Medresetü'l-Vaizin için "bir İslam misyo­ner okulu idi" ifadesini kullanan M. Ergün için de geçerlidir. (A.g.mak., 86); Krş. Osman öztürk, İslam Türk Medeniyeti Tarihi, Ankara, 1976, s. 149.

.107

den ikişer mümeyyiz de hazır bulunacaktı. Mezunlar askeri birlik­ler imamlığına ve vaizlik gibi görevlere imtihansız atanacaklardı. Artık selatm camilerdeki vaizliklere (zeyl meşilıatler-i.ne) ancak Med­resetü'l-Va.izin mezunları bulunmadığı takdirde, hariçten imtihanla başkaları atana;bilecekti. 15 Ağustos 1913 tarihli T e v c i lı-i C i­h a t N i z a m n a m e s i'nde göreve kabu1 için yapılacak vaizlik sınavında; Adaya Halebi'den on satırdan az olmamak üzere yeteri kadar ibare harekelettirilip, tercüme ettirilir, bundan sonra da ibadet ve kelam konu1armdan üçer soru sorularak yazılı sınav yapılır hük­mü getirilmişti. (BS)

Medresetü'l-Vhlzin' de okutulacak dersler suniardı : Tefsir-i Se-, ~

rif, Hadis-i Şerif (Usfıl-ı Hadis dahil), 1ım-i Kemm (Kelam Tarihi 'lıı.hil), İlm-i Fıkıh, tım-i UsUl-i Fıkıh, Feraiz (İntikal Kanunu dahil), Siyer-i Nebi, Truilı (İslam, Osmanlı ve Türk, Medeniyet, Dinler· ta­rihleri), Coğr.atya (bilhassa Osmanlı ve İslam Coğrafyası), Edebi­yat.ı Osmaniye, Edebiyat-ı Arabiye, Edebiyat-ı Farisiye, Riyaziyat (Hesap, Hendese, Cebir), tım-i Hey'et (AmeJi surette), Tabiiyyat (Hikmet, Kimya, Mevillid-i SeJase), Felsefe (tım-i Mantık, Alıval-i Ruh, Ahlak, Maba-de't~Tabiiye, Tarih-i Felsefe ve bilhassa Felsefe-i İslamiye), Malumat-ı Hu1knkiye (Muhtasar nazarlyat, kavallin ve mzamat-ı hukukiye ve cezaiye ve vakfiye ve ceınait-ı İslamiye teş­kilatı vesaire), tlm-i tktisad ve Mali (Kavaniıı ve Nizanı3.t-ı Maliye dabil icınalen gösterilecektir), Hıfzı's-Sıhhaa ( Arneli surette müda­vat-ı ibitidaiye dahil gösterilecektir), ffitabet v~· Mev'iza (nazari ve ameli), Terbiye-i Bedeniye.

Medresetü'l-Vaizin'in Mayıs 1915'te her sınıfa göre ders prog­ramı ve öğretim kadrosu ise şöyle idi : (B6)

(85) Düstur, Il/5, s. 613, md. 32. (86) Ceride-i İlmiye, S- 9 ( EvAil-i R.evvel 1333), s. 573-576.

108

,_, o co

Günler

Cumartesi

Pazar

Pazarteı.ıi

Salt

Çarfjaınba

Per~embe

Cumartesi

Birinci Saat

9

Hadis-i Şerif

Şükrü Efendi

Ders Dakika

00

ilm-i Kelfun

Şevketi Efendi

Hadis-i Şerif

Şükrü Efendi

İlın-i Keldm

Şevketi Efendi

Hesap

Davud Paşa

Hitabet ve Mev'iza

Mithat Cemal Bey

BİRİNCİ SINIF

ikinci Saat

lO

Ders Daldka

15

Cografya-yı UınOmi

Ali Tevfilı: Bey

Edebiyat-ı Parisiye

Hüseyin Daniş Bey

Coğrafya-yı Osmani ve İslami

Ali Tevfik Bey

Coğrafya-yı Umumi

Ali Tevfik Bey

Edebiyilt-ı Osmaniye

Akif Bey

iKtNCİ SINIF

Muamelat-ı Hukukiye Tefsir-i Şerif

Mehmed Celaleddin Bey Mustafa Efendi

Ü~üncü D.ers Saat Daldlca

. 12 30

Tarih-i Umfimi

Ali Tevfik Bey

Türk Tarihi

Yusuf Akçura Bey

Hesap

Davud Paşa

Tarih-i Umumi

Ali Tevfik Bey

Hendese

Davud Paşa

Siyer-i Nebi ve Tarih-i İsiflm

Mustafa Asım Efendi

Tarih-i Osmani

Ata Bey

Dördüncü Ders Saat Dakika

ı 45

Tarih-i Osman!

AU\ Bey

Terbiye-i Bedeniye

Selim Sırrı Bey

ilm:i Fıkıh

Sadık Efendi

Edebiyat-ı Arabiye

Maruf Musafi Efendi

İlın-i Fıkıh

Sadık Efendi

Terbiye-i Bedeniye

Selim Sırn Bey

Usfil-i Fıkıh

Harndi Efendi

ı

''\ i'

ll ~ 1 ,, "

..,... Pazar ~

Pazartesi

Salı

Çarşamba

Perşembe

Cumartesi

Pazar

Pazartesi.

Salı

Çarşamba

Edebiyftt-ı Farisiye

Hüseyin Dliniş Bey

11m-i Fıkıh

üsameddin Efendi

İlm-i Fıkıh

üsameddin Efendi

Hikmet-i Tabiiye Raif Yesari Bey

Hadis-i Şerif

Şükrü Efendi

Cebir Davud Paı;a

Hadis-i Şerif ŞUkrü Efendi

tım-i Kelam

Malkaralı Emin Efendi

EdebiyAt-ı Osmaniye Ata Bey

tim-i Kelam

Malkaralı Emin Efendi

Siyeri Nebi ve Tarih-i Us'Qli Fıkıh

İsl!\m . Harndi Efendi Mustafa Efendi

Tarih-i UmQmi Hitabet ve Mev'iza Abdurrahman Şeref Bey Mithat Cemal Bey

Edebiyat-ı Aralıiye

MAruf Rusafi Efendi

Tarih-i Edyan Mahmud Esad Efendi

Hıfzı's-Sıhha

Mustafa Münif Paşa

Kimya Osman Nuri Bey

Edebiyat-ı Arabiye

Fehmi Efendi

ilm-i Fıkıh üsameddin Efendi

ÜÇÜNCÜ SINIF

Tefsir-i Şerif

Musa KAzım Efendi

tım-i Kellbn

AbdUUatif Efendi

Tefsir-i Şerif

Musa KAzım Efendi

Hey' et Fatiri Efendi

Hadis-i Şerif

Mekki AzzQz Efendi

UsQJ-i Fıkıh

Harndi Efendi

Felsefe Uslll-i Fıkıh

Mehmed Ali Aynt Bey Harndi Efendi

Hikmet-i Tabliye RAif Yesart Bey

Mevaıtd-i Selase MUştak Bey

Terbiye-i Bedeniye

Selim Sırn Bey

Tarih-i UmQmt Abdurrahman Şeref Bey

Tef~ir-i Şerif

Mustafa Efendi

Terbiye-i Bedeniye

Selim Sırrı Bey

Hitabet ve Mev'iza Salih et-TQnusi Efendi

Terbiye-i Bedeniye

Selim Sım Bey

Edebiyat-ı Osmaniye

Atil Bey

ilm-i Fıkıh

Üsameddin Efendi

Mevalid-i Sellise

MUştak Bey

...... ......

......

Perşembe

Cumartesi

Pazar

Pazartesi

S ah

Çarşamba

Perşembe

İlm-i KeiAm

AbdUIIatif Efendi

İlm·i Feraiz ve İntikitl Kanunu

Şevket Efendi

11m·i KeiAm AbdUIIatif Efendi

Tefsir·i Şerif

Ahmed Mahir Efendi

Felsefe Mehmed Ali Aynt Bey

flm-i Ketarn AbdUUatif Efendi

Tefsir-i , Şerif Ahmed Mahir Efendi

Hadis-i Şerif

Mekki AzzQ.z Efendi

DÖRDÜNCÜ SINIF

ilm-i iktisad ve Mair Niyazi Asım Bey

ilm-i Fıkıh

Tavastı Hasan Efendi

Tltrih-i Medeniyyet.

Alıriıed Refik Bey

tım-i Fıkıh

Tavaslı Hasan Efendi

ilm-i iktisad ve Mali Niyazi Asım Bey

Tarih-i Medeniyyet

Ahmed Refik Bey

~,,, ._ ___ ~-~·---·M«v~,,,,.,~ "'"''''' 0_,_,.,,,,,~,--------,

Hitabet ve Mev'iza SAlih et-TQnusr Efendi

İlm·i İctimA ve Terbiye Diyarbakırlı Ziya Bey

Kimya

Osman Nuri Bey

Hikmet-i Tabliye

Rllif Yesarr Bey

Hadis-i Şerif

Mekkt AzzQz Efendi

Terbiye-i Bedeniye

Selim Sım Bey

Hadis-i Serif Mekkı AzzQ.z Efendi

Terbiye-i Bedeniye

Selim Sım Bey

UsQI-i Fıkıh

Hamdi Efendi

Terbiye-i Bedeniye

Selim Sırrı Bey

Terbiye-i Bedeniye Selim Sırrı Bey

V aizlikler daha çok vakfiyelerle düzenlenen cihet (görev) 'ler olduklarından, Evkaf Ne.zareti'nin bu görevlere tayin edeceği kişi­leri kendisine bağlı kuruluşlarda yetiştirmek üzere kurduğu Med­resetü'l-Vruzin(Si) hedefine ne kadar ulaşmıştır? Bu konuda Şer'iye V ekaleti Tedrisat ~lüdir-i Uruilmisi Aksekili Alıın8d Harndi'nin ve­kale te sunduğu bir raporda önemli bilgiler bulunmaktadır :

Aksekili A. Harndi raporunda bu sırada (Safer 1341/Kasım 1922) vaizlerin durumlarının hiç de -iyi olmadığım belirttikten son­ra, Medresetü'l-Vaizin'in çalışmaları ile ilgili şu bilgileri vermekte­dir : Medresetü'l-Vaizin açıldığında kaydolan talebinin sayısı 150'­yi geçtiği halde, bunlardan büyük bir kısmı öğrenimlerini tamam­layamada.rı Birinci Cihan Savaşı'nda şehit düşmüşl.er, böylece oku­lun gelişmesi mümkün olamamıştır. Okul bir sene de kapalı kal­mış, iyice değer yitirmiştir. Sonuçta medreseden bugüne kadar an­cak 40 kişi mezun olmuş, bunlardan da yalnızca yedi-sekizi kür­sü şeyhliğine tayin edilmiştir. Geri kalanlar parişan olmuş v:e med­reseye rağbet de azalmıştır. (SS) Tabiatıyla bu olumsuz sonuçta en büyük pay savaşın getirdiği büyük sıkıntılara aittir.

Medresetü'l-Vaizin 1919 sonlarmda yine . Evkaf' a bağlı olan Medresetü'l-Eimme ve'l-Hntab-l ile birleserek Medresetü'l-İrsfu:l adı ' ~

altında Daru'Hfiknıeti'l-İslfuniye'ye dolayısıyla Meşihat Makamı'na

bağlanmıştır.

MEDRESEl'Ü'L,.EİMME VE'L-HUTABA

Bütün islam toplumlarında olduğu gibi, Osmanlılarda da imamlık büyük önem taşımaktaydı. Çünkü imam yalnızca namaz kıldıran kişi değil, çok ileri derecede fonksiyonlara sahip bir şah­siyetti. Bu nedenle onun iyi yetişmiş olması her bakımdan ge­rekliydi. (~1 ) Vakıf camilerde görev yapan imamlar, · vakfiye şart­

larına göre tayin edilir ve belirli ücretlerini alırlardı. Tanzimattan itibaren "TevC'ih-i Oi.Juit'' nizamnameleri onlarm göreve giriş esas--- -·-----187 J Hüseyin Hatemi, 19. YüzYılda Medreseler, Tanzimat'tan Cumhuriyet' e Tür·

kiye Ansiklopedisi, c. II, s. 508. 188 ı Aksekili 1922'de vaizler için; "Maatteessüf bugün vaizler, erbab-ı ukülü

ağiatacak bir derekeye inıniştir'' diyor. Bkz. Medresetü'l-İrşad, Sebilü'r­Reşad, S. 538-9 ( Safer 1341 ı, s. 142-3.

(89) O. Ergin, A.g.e., s. 162; z. Kazıcı, Osmanlılarda İınamlık, 109.

112

larını düzenliyordu. (SU) Küçük. cami ve mescidlerde hatipliği de şa­hıslarmda birleştiren imamlara karşılık, büyük camilerde ayrıca

hatip bulunurdu. Bilindiği gibi tı.at~bin vazifesi minherden hutbe okumaktı ve bu da önemli bir gör.evdi.

Osmanlı döneminde bütün ilmiye sınıfı gibi imam, hatip ve diğer cami görevlileri genelde medreseden yetiş'iyorlardı. Tabiatıy­la bunların en üst derecede bir öğretim görmeleri şartı yoktu. Bu­nunla birlikte devletin, tebaasma en yakın birimleri olmaları dola­yısıyla, yakın ilgisine neden oluyorlar.dı. (9ı) Bütün bu . sebeplerle zaman zaman imamlarla ilgili şikayetlere rastlanmaktadır. 1896'da köylerdeki imamlardan aynı zamanda öğretmen olarak da fayda­lanılması düşünülmüştü. Bunun için "muallim-imam" veya "imam­muallim" yetiştirilmek üzere Sancak merkezlerinde birer Daru'l· · Mu.a.Ilimin açılması fikri ortaya atıldı. Böylece köy imamlarmdan öğretmen olarak da faydalanılması mümkün olacaktı. Fakat bu fikir uygulanamadı. Yine· aynı senelerde, mevcut köy hocalar.inm,

(90) Birinci ve ikinci tertip düsturlarda yer alan tevcih·i cihat nizamnameleri : 8 Z.kade 1286/9 Şubat 1870 tarihli, Düstur, 1/2, s. 177-1 79; 10 Safer 1290/9 Nisan 1873 tarihli, Düstur, 1/3, 500-504; 2 Ramazan 1331/15 Ağustos 1913 tarihli, Düstur, ll/5, s. 608-617. Bu tertip düsturlarda konuyla ilgili başka mevzuatı da bulmak mümkündür. Bu konuda ayr. bkz. Ahmet Akgündüz, tsıam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Müessesasi, Ankara; 1988, s. 264 vd.

(91) İmanılık ve hatipliğin Osmanlı dönemindeki durumu da diğer dingörevlilerı gibi, yeterince araştınlmamış bir konudur. Bunun görebildiğimiz tek is· tisnası Ziya Kazıcı'nın küçük çalışmasıdır. Osmanlılarda İmamiık, Nesil, S. 39-41 (Aralık 1979, Ocak-Şubat 1980), s. 109·111. 1831'de Takvim-i Veka}li'· nin çıkanlmasına karar verildiğinde, devletin bu resını gazetesinde ya-· yınlayacağı görUşlerinin, halka intikal · ettirilebilmesi için imamlar tarafın­dan halkın topluca bulunduğu yerlerde okunmasının düşünülmesi entere· sandır. Bkz. N esimi Yazıcı, Tılkvim-1 Veka}li Belgeler, Ankara, 1983,. s. 78-81. Feyzullah Efendi'ye atfedilen bir mektuba göre ise; ŞeyhillislAm ka· dılarından imamtarla ilgili şu hususlara dikkat etmelerini istemiştir. "Ev· vela her beldede olan eimme ve hutaba ihtiyar ve tefahhus olunup akide·i ehl-i sünne ve'l-cem!\ate ve tecvid-i Kur'lin-ı azimü'~-ş~nı ve mesail-i sal!\ta habtr ve Alim ve mUnafi-i iktida olan umtlrdan mütev~ ve sMim olan· lar mahallerinde takrtr ve bu halAI-i selasede halel ve noksanı olanlardan . mUstaidlerini teallüme cebr ve tahsite kasr edip madtlmu'l-istidadlanrı. yer­lerine evsM·ı selase ile muttasıf ve . ihtiyar-ı cemaatle iktidaya salih ve müstahak olan kirnesneleri tayin ve. arzlarını sUdde-i seniyye-i saltanat-ı ulyaya irsal edesiz" A.A., Hayretıerlm ve Ümltler.lm, Be}'Anu'l-Hak. s. 132, s. 2388.

113

kaza merkezlerinde kursa tabi tutularak, kısa sürede usUl-i cedide üzere yetiştirilmeleri düşünüldüyse de, sonucun ne olduğunu bile­memekteyiz. (92)

Haziran 1892 tarihli bir belgede köy imamlarının okullarda ders vermeleri açısından yetersizlikler.inden bahsedilmektedir. (93 )

İmamlarla ilgili olarak yapılacak araştırmaların yararlı sonuçlar elde edilerek konunun aydınlatılmasına katkıda bulunacağı ve bu nun gerekli olduğunu vurgulayarak biz inceleme dönemimize döne· lim. Şubat 1911'de Anka.ravi Rif'at (Börekçi ?) , taşra müftü ve müderrislerine seslendiği bir makalesinde; "Taşra.da ve ale'l-lıusus karyelerde munsifane söyleyecek isek bir kısmını istisna edersek bazı eimme ve hutabanın alıvali ilmen o kadar müşevveşdir ki~

beynlerinde seviye-i irfan asla tasavvur edilemez ... " dedikten son­ra, ibareyi anlayamadıklarını, bazılarının okuduğu hutbeyi anlaya­madığını, hatta; "namazın sıkhat ve fesadından~ kerahet ve adem-i kerahetirulen bi-haber olarak eda ettiği veya ettirdiği ve sahih ol­duğu zu'munda bulunduğu salatı şüpheli. .. .'' dedikten sonra, köylere imam yetiştirmek konusundaki görüşlerini ortaya koyuyor. (9~) Tem­muz 1919' da Bursa Orhaneli kazası D a r u'Z.H i k m e t i'l-A l i y­y e E n c ü m e n i~ Ramazan ayındaki irşad programı ile ilgili olarak, "cimme-i kuranın ekserisinin iktidarsızlığından" bahsetmek­teydi.(95) Eylül 19221delti durumu ise Aksekili A. Hamdi; ·"Bugün binlerce köylerimiz vardır ki kendilerini tenvir ve irşad edebilecek imamdan, hatipden hatta ezan-ı Muhammediyi okuyacak müezzin. den malırumdur'',(l\5) şeklinde ifade etmektedir.

Bu son iki tesbit tarih olarak geç olmakla birlikte, Meşruti­yet dönemine girildiğinde, imam ve hatipler açısından da ülkenin ihtiyaç içinde olduğunu düşünmemiz mümkündür. !şte bu nedenle 1913'te Medresetü'I-Eimme Ve'l-Hutaoo kurulmuştur. {97 ) Bu medre­senin ders programı şu şekilde idi :

(92) Bayram Kodaman, A.g.e., s. 241. (93) BOA, Y. A., Res., 58, 24. (94) Bayezid DersiAmlanndan Ankaravl Rıfat, Taşra Müftü ve Müderris Efen­

dUerinin DQş-i Harniyet ve FetAnetine, Beyanu'I-Hak, s. 98 (21 Safer 1329}, 1830-31.

(95) Ceride-i tlmiye, S. 47 (Şevval 1337), s. 1476. (96) Yeni tsıam Medreseleri Hakkında Mübim Bir Rapor, Sebllü'r-Reşad, s. 522

(23 Safer 1341), s. 13. (97) O. Ergin, A.g.e., s. 162-163. Bu okulun nizamnamesini bulamadık. DUs­

turlarda kaydedilmeyen nizamnamenin belki hiç hazırlanmamış olması· da

114:

1.

İmam ve Hatipler Kısmı : Kur'an-ı Kerim nazariyatı ve tatbi· katı, Maiııın.a.t-ı Kanuniye, ilm-i Keıam, Abkam-ı Nilcl.lı ve Talak, IDiiabet-i Aralıiye Nazariyatı, Türkçe mtabet, A.hkinı-ı tbadet.

Ezan ve :iia1ıi Kısmı : (Müezzin olacaklar için) Kur'an-ı Kerim Nazariyatı ve Tatbikatı, .Alıkam-ı İbadet, Ezan ve tıahi Nazariyatı ve Tatbikatı.

Bir yıl süreli bir kurs gibi düşünülebilecek olan bu o~ulda ne kadar öğrenci bulunduğu hakkında şimdilik kesin verilere sahip de­ğilsek de, fazla bir varlık gösterernemiş olduğUnu ifade etmek yan­lış olınayacaktır. Nitekim 1335 R/1919 senesi sınav sonuçlarına göre, Eimme ve Hutahl kısmı birinci sımfında(98 ) altı öğrenci yılsonu

imtihanlarına katılmış, bunlardan üçü sınıfta kalmış, biri aliyyülala, diğer. ikisi ala derecesi ile ·başarılı olmuşlardır. Ayın sene Ezan ve :tıaJıi kısmından yedi öğrenci sınavıara ·katılınış, bunlardan biri kalmış, biri vasat, üçü ala ikisi d~ aliyyülaıa derecesi ile başarılı olmuşlardır. Maamafih burada bir husus dikkati çekmektedir. Eim­me ve · Hutaba kısmına kayıtlı dört öğrencinin isimleri ıEzan ve llaru kısmında da geçmektedir ki, bu durum Medresetü'l-Eimme Ve'l-Hutaba'nın birinci sınıfındaki toplam öğrenci say1sının 1S de­ğil, 9 olduğunu gösterdiği gibi, bir öğrencinin aynı zamanda iki kısma birden devam edebildiğine işaret etmektedir. (99 ) Anlaşıldığı

kadar.ıyla Medresetü~l-Eimme Ve11-Hutaba, ülkenin ihtiyaçlarıyla

mütenasip bir müessese olarak düşünülmemiş, bunun sonucunda da yeterli ilgiyi görememiştir. Zira ders programı, buramn bir okul­dan çok bir kurs durumunda bulunduğuna işaret etmektedir. Nite­kim bu durum Ağustos 1913 tarihli T e V c i h-i c Ch a t N i­z a m n a m e s i'nden de anlaşılmaktadır. Bu nizamnamede ima­rnet ve hitabet için ar.anan şartlar, okul müfredatımn çok üzerinde, şu şekilde tertip edilmişti: Halebi'den :beş satırdan aşağı olmamak

mümkündür. Bununla birlikte ileride yapılacak araştırmalarla biç değilse

bir talimatnamesini nelde edilmesini temenni ederiz. (98) Buradaki birinci sınıf kaydı Ceride-i tımiye'deki sınav sonuçlarında geç­

mektedir. Halbuki İstanbul Müftülüğü'ndaki Şer'iye Sicilieri Arşivi'nde konuyla ilgili defterde böyle bir kayıt olmadığı gibi, burada birinci sınıfı

bitirmiş gösterilen ö~rencilerin hemen sınav sonunda şahadetn!mlelerini al­dıkları tesbit edilmektedir. Bu konuda ilgisini bizden esirgemeyen Ş.S. Ar­şivi'nin değerli uzmanı Doç. Dr. AlıdUlaziz Baymdır'a teşekkürlerimizi su· narız.

(99) Cerlde-1 tlmiye, S. 48 (Z.kAde 1337) s. 1515-16; Krş., Atay, A.ıı.e., 311-2.

115

üzere ibare Iıarekelettirilip tercüme ettirilecektir. Aynca. ibadef ve nikaha ait Fıkıh konularmdan beş, Keiaın ve Tecvid'den üçer soru sorulacaktır. Yazılı olan btı sınavdan sonra bir a ş r-ı ş e r i·t okutulacak; Tecvid tatbikatı, 'eda ve seda durumuna bakılacaktır. Bu nizamniim.ede müezziİılik için ise, kendi göreviyle ilgili fıklıi konularmda sözlü sınav ön göriilınektedir. · M:üezzinlere ayrıca bir aşr-ı şerif okutulacak, tecvid, eda-sedası kontrol edilecektir. İmam­Hatip ve Müezzin için hafızlık şart olmamakla birlikte, adaylarm puanlarının eşitliği halinde. tercih sebebi olacaktı(100)

MEDRESETlJ'L-tRşA.D.

Evka.:f-ı Hüm.ayfuı Nezareti'ne bağlı olarak açılmış olan Medre· satü'I-V3.izin ve Medresetü'l·Eimme Ve'I-Hutaba 1919 senesi sonun­da Medresetü'l-lrşad adıyla iki şube halinde birleştirilı:ılişler ve yeni medresenin yönetimi Meşihat'a bağlı olan Daru'l-Hiknıeti'I.tsW.nıi.ye'­ye verilmiştir .

. Yeni dönemde Vaizin şubesi üç seneliktir ve her yıl 10 öğrenci kabul edecektir. Bu talebeler, diğer yüksek okul öğrencilerinin hak~ larına sahip olacaklar, Daru'l-Hila.:fe'dekiler gibi yedirilip-içirilecek· ler, ayrıca aylık 1Wer kuruş alacaklardır. Mezunlardan ruus alan­lar zeyl meşihatlerine, kara ve deniz askeri kita imamlıklarına, vilayet, liva ve kasSJba v§.izliklerine tayin edilecekler.dir. lmam-Hatip şubesinde ise. öğretim iki sene olacaktı ve mezuniyetlerinde asale­ten veya veka.Ieten imarnet ve hitabet ile müezzinlik görevlerine mün­hasıran bunlar ?f:ayin olunacaklardı. ( 101 )

Medresetü'I-trşad'm ders programı şu şekilde belirlenmişti :

Vruzin şubesi : Tefsir-i Şerif, IDiilis-i Şerif_, tini-i Ke:tam, tım-i Fıkıh, tim-i Usôl-i Fıkıh, Feci.iz, Ahkfum-ı Evkaf, Mezarub-i islamiye ve Turuk-ı Aliyye. Edyfuı, tım-i Ahlak, Siyer-i Nebi ve Th.rih-i ts­ıam, Edebiyat-ı Türkiye ve Inşa, Edebiyat-ı Farisiye, Tarih-i Fel­sefe, İlm-i lctima, Hıfz's-Sıhha, mtabet ve Mev'iza.

Hutaoo ve Eimme ır;ubesi : Tertil-i Kur'an-ı Kerim,. Fıkıh, T~

(100) Düstur, II{5, s. 613-14, md. 33, 34, 37. (101) Certde-i lımtye. $. 51 (R.evvel 1338), s. 1639-41. Burada metindeki esas·

ları içeren nizamnamenin tasdik edilmek üzere oldu~u kayıtlıysa da biz göremed ik,

116

vid, Hadis-i Şerif, nan suver-i şerile tefsirlJ tim-i Vüotih.·ı Kıriet, Ahlak, Hitabet, Maiun:ıat-ı Kanuniye, Usôl-i tnşa, Miisiki. -

Bu yeni düzenleme ile birlikte öğretim kadrosu içerisinde. de önemli değişiklikler yapılmıştı. (102) Fakat programlara ilk bakışta bile, Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye'deki fen derslerinin burada hiç yer al­madıklan, dolayısıyla yeni düzenlemenin pek de faydalı sonuçlar doğıırm~ olacağını tahmin etmek mümkün olmaktadır. Nitekim Kasım 1922'de Medresetü'l-trşB.d'la ilgili önemli bir rapor hazır­lamış olan Ahmed Harndi (Aksekili) bu dt.irumu çok açık bir biçim­de tesbit etmiş bulunmaktadır. (103) Meşihat bu müessesenin geliş­

mesi için· çaba sarfetmişse de, yeterli ilgi düzeyine çıkartılması müm­kün "olamamıştır.. Her şeye rağmen Medresetü'l-lrşad, diğer medre­selerle birlikte, kapatıldığı tarihe kadar varlığını korumuştur. Medresetü'l-trşad'm ilk mezunlannı, okudukları derslerden aldıkları notlarla birlikte Meşillıat'm resmi yayın organı Ceride.i timiye'nin 62. sayısında görmekteyiz. (104) Buna göre Vaizin şuıbesinden biri aliyyülakiJ üçü ala. der.ecesiyle dört kişi mezun olmuştur Eimme Ve'I-Hutaba şubesinden ise aneaik iki öğrenci mezun olabilmiştir. Ertesi seneki başarı durumu ·ise şu şekildedir. (105) V Bizin şubesin­

den altı, Eimme Ve Hutaba şubesinden bir öğrenci mezun olmuş· tur. Bunun yanında Vaizin şubesi birinci ve ikinci sınıflarından ikişer öğrenci sınıflarını geçmiş, sekizer öğrenci ikmale kalmıştır. Eimme ve Hutaba şuıbesinden ise bir öğrenci üst sınıfa geçmiştir(106)

Bu vesileyle Osmanlı son döneminde, dingörevlisi yetiştirilme·

sinde, değişik böLgelerde özellikleri dolayısıyla açılmış başka bazı

müesseseler de vardır ki, bunları burada ancak ismen hatırlata­

. bileceğiz. Bunlar Beyrut'ta on senelik bir öğretimi ön gören Seli-­haddin-i Eyynbi Külliye-i tsıamiyesi, (107) ve 1913'te ilk ve orta öğretimi içermek üzere Medine'-de açılmasına karar verilen Medre.

(102) Yukanda gösterilen yer, s. l&ro-41. (103) A. Hamdi, Medresetü'l·lreAd, Sebdü'r-Reş!id, S. 538·539, (15 Safei' 1341),

s. 143. U04) (Z.hicce 1338), s. 1995-6. (105) Cerlde-1 bmlye, S. 70 (R.evvel 1340), s. 2300. (106) Burayı bir sene sonra ziyaret eden Aksekili; "Eimme ve Hutaba şubeleri

ise bugUn hemeri hemen mesdud bir haldedir" derken ne kadar haklıymış. (A.g.mak., 143).

( 107) Ilmiye Salnamesl, 670.72; Ayr. bkz. Atay, A.g.e., 318-320. Ders program­. Ianndan burada yo~n TUrkce öllretildilli anlaşılmaktadır.

117

setü'J-Külliye'dir. (108) Daha sonra İbrahim Hayr.ullah Efendi'nin Ev­kat Nezareti sırasında Harem-i Şerif-i Nebevi'deki im8.mJ.arla, müez. zinlerin durumunu düzenlemek ve buraya kaynak olmak üzere Medresetü'l;Külliye'ye bir de Medresetü'l-Hutaba şubesi açılınasma teşebbüs edilmiştir. (109). Fakat bu girişimin sonucunu şimdilik bi­lemiyoruz.

DEGERLENDİRME VE SONUÇ

Osmanlı son döneminin, dingörevlisi yetiştirilmesi açısından en dikkat çekici özelliği, bir teşebbüsler devresi olmasıdır. Yüzyıllardır varlıklarını koruyan medres~ler, artık kendilerine öğretmen yetiştir­mekle birlikte, hemen tamamıyla günümüzde dingörevlisi diye isim­lendirilen kadroları hayata hazırlayan öğretim kurumları durumun­dadırlar. Medreselerin, Osmanlı ülkesinde, devletin siyasi tarihiyle eşit hayatları boyunca, geçirdikleri en büyük değişiklik ve düzenle­meler de bu dönemde gerçekleşmiştir. Bu değişiklik ve düzenlemeleri muhtelif cephelerden ele alarak değerlendirmek mümkündür.

Tarihi kronoloji ve yasalar. yönünden ·bakıldığında; Şubat 1910, Ekim 1914 ve Nisan 1917'.de olmak üzere, genel medreseler üç önemli düzenlemeye tabi tutulmuşlardır. Kanaatimizce bunlardan en etkilisi Hayri Efendi'nin Ekim 1914'te I s l a h-ı M e d a r i s N i z a m­n a m e s i'yle ortaya koyduğu sistemdir. Çünkü Musa Kbım Bey'in Nisan 1917 tarihli M e d a r i s-i 1 l m i y e H a k k ı n d a K a n u n'la getirmek istediği sistem, özde Hayri Efendi'ninki ile büyük bir ayrılık içerınemektedir. Aslında bu dönemin en bariz hu­susiyeti, medreseleri günün şartlarına göre düzenleme çaıbaları ola­rak tezahür etmektedir.

Osmanlı son döneminde medrese programları, dolayısıyla medre­se mezunlarının almalar.ı gereken forınasyon üzerinde dikkatle du­rulmuştur. Bu dikkatin özü, medreselerin programlarının ciddi bir biçimde gözden geçirilmesi, bir kısım ders ve kitapların program­lardan çıkarılmasıyla, dini ilimler yanında müsbet {fen) bilimlerini de forİnasyonuna eklemiş, bir Batı dili bilen, zamanın ihtiyaçlarına cevap verecek kişiler yetiştirmektir. Programlar bu yönde yeni ders-

(108) Düstur, 11/5, s.319-322. Yapılan çalışmalarla il2ili olarak bkz. M. Ergün, A.g.mak., 88.

(109) Evkftf-ı HümayQn NezaretiniD. ... 247.

us

lerle zenginleştirllirken, ka.tiyyen tutucu da.vra.nılmamış; edinilen tecrübelerle müfredat kadar, derslerin okunduğu sınıf ve saatlerinin değiştirilmesi de mümkün olmuştur. Artık medreseler yüzyılların donmuşluğu içinde değil, hızlı bir değişim içerisindedirler. Bu dö· nemde medrese öğretin$ıde dikkati çeken önemli bir nokta da, her dersin mütehassısı tarafindan verilmesi, branş öğretmenliğinin önem kazanmasıdır. Medresetü'l-Müteha.ssısfıı ve Süleyrna.niye bu anlayışın tezahürleridir.

Dingörevlisi kaynağı olarak medreselerin, öğretim progr.amla.. rının düzenlenmesiyle kalitenin yükseltilmesi hedefi, bir ölçüde de olsa öğretim süresinin düşürülmesini mümkün kılmıştır. Meşrıltiyet öncesinde yer yer 18-20 yıla ulaşan medrese öğretim süresi, artık

ilköğr.etim hariç 12 yıl civarındadır. Buna lisansüstü öğretim diye. bileceğimiz iki veya -üç seneyi de eklemek gerekir. Fakat eğilim bu­nu daha da az bir süreye sığclırm.ak yönündedir. (110) Nitekim bu husus ihtisas medreselerinde daha da açık bir biçimde ortaya çık­maktadlr : Medresetü'l-Kuzat dört, Vaizin dört, Eimme ve'l-Hutaba. bir, bu son ikisinin birleşmesinden sonra ilki üç, ikincisi iki sene. Ta.şra·medr'eselerinin düzenlemeye tabi tutulanlarıysa toplam beş yıl.

Osmanlı son döneı:riiıiliı riıedr~seler açısından bir. teşebbüsler devresi oluştl.irduğuntı belirtmiştik. Burada dikkatimizi çeken, din­görevleri sahasında Cu.mhuriyet'e de intikal eden bir ikiliğin varlı­ğıdır. Medreseler. bir taraftan Meşihat Makamı'na olan bağlılıkları dolayısıyla buranın çalışma alanı içinde bulunurken, diğer. taraftan önemli ölçüde istihdam müessesesi ve medreseterin vakıf eserler ol. ın.aları dolayısıyla. da. Evka.f-ı Hüma.yfuı NezareWnin ilgisine neden olmuştur. Evkaf-ı Hümayfin Nezareti1nin bu ilgisi, bu sırada Med. resetü'l-Va.izin ve Medresetü'l..Eiınme Ve11Hutaba örneklerinde ol­duğu gibi, bizzat medr~e açmak noktasına kadar ulaşmıştır. Bu ikili teşebbüs sisteminin faydalı olup-olmadığı ayrı bir. konu olmakla bir­likte, mezunlann istihdamiarına kadar uzandığını da ilave etmek ge­rekir. Nitekim konuya. bu noktadan yakla.şıldığında., günümüzde imam-hatip, müezzin, vaiz, murakıp v.b. dingörevlilerinin amiri du. rumundaki müftünün görev alanının Tanziınaetan başlayarak; tkin­ci Meşrutiyet döneminde ve Cumhuriyet'e kadar takip ettiği çizgiyi

.... (110) 1910'da.,.J2 senelik medreseye karşılık, 1914'te lisanüstu dahil 12+2=14

ve bazen hazırlık sınıfı, 1911'de 2+9+3= 14 sene.

119

ortaya koymak herhalde ilginç olurdu. {111 )

Bu dönem, medreselere Meşihat ve EvkB.f'm ilgisi yanında, Tan­zimat'tan beri yokluğundan yakmılan Maliye Nezareti'nin desteği­nin sağlanmış olması dolayısıyla da önemlidir. Bunun örneği, 1917 nizamnamesiyle Medrese-i Süley:ma.niye öğrencilerine sağlanan düzenli maddi katkıdır.

Burada muhtemel bir soru üzerinde de durmak gerekebilir. Ya. pılmak istez:ı.en ve yapılanlar, medreseler. üzerinde ne kadar etkili olmuştur. Yeni nizamnamelerle oluşturulan, düzenlenen medreseler­den özlenen kalifiye elemanlar, yeterli dingörevlileri yetişmiş mi­dir? Ta.biatıyla böyle kapsamlı bir sorunun olumlu veya olumsuz, tek kelimelik cevabı olamaz. Yakm bir gelecekte kendi siyaşi var. lığını kaybedecek, bir çok sıkıntılar içerisinde bulunan bir devletin, medrese gibi ·köklü ve bütün ülke düzeyine yayılmış bir kurumunu, ülke genelinden ve içinde ·bultiiıulan şartlardan soyutlayarak ele al­mak mümkün değildir. Fakat gerçek olan bir şey varsa o da bu dönemde gerek medreseler ve gerekse dingörevlileriyle, hatta dini hayatın yüceltilmesiyle ilgili çeşitli tedbirlerin almdığı, alınmaya ça­lışıldığıdır. Bunların büyük ölçüde müsbet neticelerini temin ·etmek mümkün olmadıysa da, me:nfi sonuçları olduğunu iddia etmek her halde mümkün değildir. Bu durumun en önemli nedeni, medreselerle ilgili tedbirlerin alınmaya başlandığı ve uygulamaların yapıldığı d(}. nemin, Birinci Cihan savaşı öncesi ve savaş yılları olmasıdır. Sava­şın ortaya çıkardığı insan gücüne olan ihtiyaç, ülkenin her kademe­sini bu arada tabii olar.aık medrese öğrencilerini de etkilemiştir. öğ­renci sayıları düşmüş, mezunlar camide, fetva makamında, kürsü-

·. de veya medreselerde hizmet etmek yerine, cepheye koşmak mecbu. · riyetinde kalmışlardır. Aynı savaşın getirdiği diğer sıkıntılar med· reselere daha fazla imkan aktarılmasını önlemiştir. Her. şeye rağ­men Cumhuriyet'e intikru eden dingörevlileri, önemli ölçüde tkinci Meşrutiyet yıllarının medrese öğr~ncileridirler.

Bu dönemde dingörevlilerince verilen hizmetin kalite açısından yükseltilmesinin de gayreti içerisinde olunmuştur.( 112) Görevlilerin

(lll) Meşthat-Evkaf ikili~i için enteresan bir örnek: Ceride-i İlmiye, S. 40 (Sa­ter 1337), s. 1190. İmam ve Hatipiere mUftUnUn mU, yoksa vakıflaf 2ôrev­lisinin mi izin verece2i?

( 1 12} Bu konuyu biraz da çıkanlan nizımınAme ve talimatlardan takip etmek mUmkUndUr. Ornek : Haderne-i Hamtın Sılret-i Devam ve Hareketlerine

120

vazife alan ve sorumluluklan daha kesin çizgilerle belirlenmiştir. Bir örnek olarak Müftüyü ele alacak olursak; Osmanlı döneminde Şeyhillislam karşılığı olarak kullanılan bu kelimeyle, ülkenin muh­telif bölgelerinde görevi fetva vermek olan ilmiye mensubunun da karşılandığını biliyoruz.{113) Hemen hiç araşt:uılmamış olan Müftü'­nün görev ve soruınluluklarıyla ilgili olar.ak Tanzimat dönemine bak­tığımızda, büyük çapta bir belirsiziilde karşılaşırız. Nitekim Osman­lılarda vilayet teşkilatma geçişte ilk örnek olan T u n a V i ı a.. y e t i N i z a m n a m e 8 i'nda, vilayet ve alt birimlerindeki çeşit­li görevlerin vazife ve mesuliyetleri ayrı ayrı sayılırken, müftünün ismi yalnızca Sancak İdare ~eclisi'nde üye olması ve seçimde görev­li bulunması dolayısıyla geçer. (114) 7 Kasım 1864 tarihli bu nizam­nameden anlaşılan, ·bu sırada vilayet, sancak ve kaza merkezlerinde müftülerin buluııduğudur. 22 Ocak 1871 tarihli vilayet nizamname. sinde de müftü aym pozisyondadır. (115) Müftü daha sonra Meşrfıti­yet döneminde medreselerle ilgili bazı görevler üstlenmiştir. Yine bu dönemde 15 Ağustos 1913 tarihli T e u c i h-i C i h a t N i­z a m n a m e 8 i'yle vaiz, imam, hatip, müezzin, kayyım ve diğer bir kısım görevlilerin alınmasında Müftü'ye vazife verilmiştir. (116)

Dair Talimatn!ını.e, Cerfde-1 tlmlye, S. 6 (Zilhicce 1332), s. 422-423. (6 Z.kAde 1332 tarihli bu yöner2e 8 maddeliktir); Alay ve Tabur İmamlarının VazAif-i Teddsiyeleri Hakkında NizamnAme, Düstur, II/ô, Dersaadet, 1334, s. 332-333. 4 C.evvel 1332 tarihli bu nizamn!ını.e Certd.e-1 llmlye, S. 6 (Z.hic-ce 1332), s. 332-33'te de yayınlanmıştır. _

(113) Bkz. Uzunçarşılı, timiye Teşkilatı, s. 84, 173-74, 179, 180; M.Z. Pakalın,

Osmanlı Tarih DeyimJ.erl ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul, 1971, c. Il, s. 599-601; Baltacı, A.~.e., 56.

(114) Düstur (Dera-i Saniye olarak tab' olundu), Avabir-i Şaban 1279, s. 517-554. Md. 35 : KAimmakıını.-ı liva. maiyetinde bir idare meclisi olup makarr-ı kAimmakami olan kazanın hakimi, müfti-i belde ve ahali-i gayr-ı mUsli­menin ruhanfleriyle mal ve tahrirat müdürleri ve üçü mUslim üçU gayr-ı

mUslim altı azıı-yı daimeden mürekkep olacaktır". Di~er maddeler 71, 77, 81, 50.

(115) Düstur, I/1, s. 608 vd. Md. 33, 47, 67, 73, 77. 016) "CihAt-ı ilmiye imtihanlan İstanbul'da makAm-ı Meşihat'tan tayin olu­

nacak iki zatın iştirakiyle şurA-yı evkaf canibinden ve taşrada hekimü'ş• Şer'in riyaseti altmda müfU-i belde ile ulemA-yı mahalliyeden üç kişiden

mürekkep teşekkül edecek beş kişilik bir hey' et tarafından evkaf me­murunun huzuroyla icra kılınacaktır. Taşra hey'At·ı imtihaniyesinde bulu­nacak ulema., hakimü'ş-şer' ile müftü ve evkaf müdür veya memuru ta­rafından intihab olunacaktır''. Md. 28. DUstur, II/5, s. 612. Ayr. bkz. Ev~ w Nezaretrnln Tebllgtt-ı Umtlmiyesf, Ceride-1 tlmlye, s. 42 <R.Ahir 1337), s. 1250. 26 Sater 1337/1 Aralık 1918 tarihlL

121

Müftülerin görev, yetki ve sorumluluklarını belirleyen müstakil bir nizarnname de bu sırada yürürlüğe girmiştir. 14 Şaban 1335/4 Ha­ziran 1917 tarihli, on maddelik bu nizamname, görebildiğimiz ka­darıyla doğrudan ve yalnızca müftüleri konu edinen tek yönetme­liktir.. (117) ·Bununla müftülere dini gün ve gecelerin belirlenmesiyle. görevli alımında (tevcih-i cihat) ve vB.izlerin kontrolünde görevler verilmiştir.

1325/1909-10 Bütçesi'nden öğrendiğimize göre, tkinci Meşruti­yet'in başlarmda müftüler ülke genelinde üç smıftılar. Birinci grup. taki vilayet müftüleri de kendi aralarmda üçe ayrılıyorlardı. Bunlar 1000, 900 ve SOO'er kuruş maaş almakta idiler. Liva müftüleriyse sırasıyla 700, 600, 500 kuruş maaşlı üç kısma ayrılmışlardı. En son guruptaki kaza müftüleriyse 400 kuruş maaş alıyorlardı. Vila­yetlerin 18'i birinci sınıf, 71si ikinci sınıf, 10'u üçüncü sınıf kabul edilmişti. Livaların ise 291u bir, 26'sı iki, 19'u üçüncü smıftı. Kaza adedi 5401tı. Böylece toplam müftü sayısı 649, aldıkları maaş top­lamı ise 3.680.400 kuruş (yıllık) tu. Bunlara vilayet ve livalardaki müsevvidleri de ekleyince yıllık ödenek 4.032.000 kuruşa ulaşıyordu. Aynı sene Meşihat1m genel bütçesi 48.543.377 kuruştu. (118) Aradan sekiz sene· geçtiğinde 21 C.evvel 1336/5 Mart 1918'de çıkarılan bir kanunla ise; vilayet, liva merkezleri ile ülke dışındaki müftüler bi­rinci, kaza merkezlerindeki müftüler ise ikinci sınıf kabul edilmiş­tir. Maaşlarıysa, bulundukları mevkiin önemine ve görevlinin kıde. mine göre birinci sınıftakilerin maaşı 1000 kuruştan 3000 kuruşa ve ikinci sınıftakllerin maa,şı 600 kuruştan 1000 kuruşa kadar de­ğişmekte idi. (119)

!kinci Meşrutiyet döneminde dingörevlilerinin yetişmesi, dini hayatm seviyesinin yükseltilmesi için alman tedbirler içerisinde medreseler gibi doğrudan olmasa bile etkili olmuş veya olması arzu

(117) Müftlilerin VazAifine Dair Nizamna.me, Düstur, II/9; s. 690-691; Ayr. bkz. Ceride-i tlmive, S. 32 (Şevval 1335) s. 904-905; Aynı Dergi, S. 35 (R.ll.hir 1336), s. 1040; Aynı Dergi, S. 42 (R.ll.hir 1137), s. 1250. '

( 118) Düstur, II/1, s. 539-542. Bu dönemin diğer bütçeleri (1326, 1327, 1328, 1330, 1331, 1332, 1333, 1334) için bkz. Düstur, II/2, 550-552; ll/3, 557-559; ll/4, 237·238; II/6, 1162-64; II/7, 342-44; Il/8,598-600; llj9,414-16; lli10, 306-308.

(119) DAire-i Meşthatta Bir Daru'l-Hikmeti'l-İsla.miye Tesis ve Meclis-i Meşıl.yih Teşkillıtının Tevstiyle Müftillerin Sınıf ve Maa.şAtı Hakkında Kanun, Ce­ride-i tlmiye, S. 36 (Şaban 1336), s. 1057-58.

122

edilmiş başka bazı girişimlerde vardır ki, bunlar ayrı incelemelere konu teşkil edeceğinden burada ayrı ayrı üzerlerinde duramıyoruz. Bunun1a birlikte ilk sayısı 28 Mayıs 1914'te "bi'l-umum m.emurin-i devlet ve mensubin-i ilim ve mari.fet için temin eyleyeceği mena,fi-i adi.de piş-i im'ana alınıp ... " neşrine karar verilen Ceride-i İlmiye'yi, (120 ) İslami hayatı düzen1emek, probleın1erine cevap vermek üzere 5 Mart 1918 tarihli kanunla kurulan, bir medrese olmamakla birlik· te, bir enstitü, hatta bir akademi olarak nitelendirilebilecek olan Daru'I-Hikıneti'l-fs1a,rniye'yi;( 121 ) nihayet tekke ve zaviyelere veril­mek istenen yeni düzeni bu vesileyle hatırlamak yerinde olacak­tır.(122)

(120) Ceride-i İlmiye, !fade-i Mahsôsa, S. ı (3 Recep 1332), s. ı vd.; Certde-i İlmiye ve bu dönemde Meşlhat kurumu için bkz. Sadık Eraslan, Şeyhülis­Iamlık Kurumu ve Ceride-i :IJ.miye, Ankara, 1989, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

(121) Bkz. Sadık Albayrak, Son Devrio İslam Akademisi Dar-ül Hikmet-il fs. Jaıniye, İstanbul, 1973. Yazar burada (s. 7 ve 80} Daru'lHikme'nin 25 A~us• tos 1918'de kurulduğunu söylerken kanaatimizce hata etmiştir. Çünkü konuyla ilgili kanun 5 Mart 1918'de çıkmıştır.

(122) Bir örnek: Tekkelerde yapılacak vaaz programı için bkz. Certde-i tlmiye, S. 38 (Z.bicce 1336), s. 1145-6; Geniş bilgi için bkz. Mustafa Kara, Din Hayat Sanat Açısından Tekkeler ve Zaviyeler, İstanbul, 1977.

123