DiVAN ET iSLERi BASKANLIGI...

13
DiVAN ET iSLERi BASKANLIGI 1 1 DERGISI DiNi EDEBi MESLEKi AYLlK Cilt : XII : 1 OCAK - 1973 EY iMAN EDENLER, iÇKi KUMAR, (TAP· MAYA MAHSUS) DiKiLi FAL OKLARI ANCAK AMELiNDEN BiRER MURDARDlR. ONUN iÇiN BUN- (LAR) DAN KAÇININ Ki MURADINIZA ERESiN iZ. iÇKiDE VE KUMARDA ANCAK ARANlZA VE KiN MEK, Sizi ALLAH'! ANMAKTAN VE NA- MAZDAN ALIKOYMAK iSTER. ARTIK SiZ (HEPiNiZ) VAZGEÇTiNiZ DEGiL Mi? Maide : 90 - 91 Sahibi ve Fiilen Eden Sorumlu Müdür M. YEPREM Diyanet Derleme ve Müdürü Emel Sanayi Ltd. - Ankara

Transcript of DiVAN ET iSLERi BASKANLIGI...

DiVAN ET iSLERi BASKANLIGI 1 1

DERGISI DiNi İLMi EDEBi MESLEKi AYLlK DERGİ

Cilt : XII Sayı : 1

OCAK - ŞUBAT 1973

EY iMAN EDENLER, iÇKi KUMAR, (TAP· MAYA MAHSUS) DiKiLi TAŞLAR, FAL OKLARI ANCAK ŞEYTANIN AMELiNDEN BiRER MURDARDlR. ONUN iÇiN BUN­(LAR) DAN KAÇININ Ki MURADINIZA ERESiN iZ. ŞEYTAN, iÇKiDE VE KUMARDA ANCAK ARANlZA DÜŞMANLIK VE KiN DÜŞÜR­MEK, Sizi ALLAH'! ANMAKTAN VE NA­MAZDAN ALIKOYMAK iSTER. ARTIK SiZ (HEPiNiZ) VAZGEÇTiNiZ DEGiL Mi?

Maide : 90 - 91

İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşierini Fiilen İdare Eden Sorumlu Müdür

M. SAİM YEPREM Diyanet İşleri Başkanlığı

Derleme ve Yayın Müdürü

Emel Matbaacılık Sanayi Ltd. Şti. - Ankara

:•/___.-- Jl' çe__.. ~ o"' \1 • o ''1 ~---~__r-J

(EL· AHRUFU'S • SEB'A)

Kur'an Tarihinde Yedi Harf Meselesi (1) -1-

Yazan: Dr. AAdu's-Sabür Şahin

Çeviren : Tayyar ALTlKULAÇ

Genel olarak kıraetler meselesi ve özellikle şaz kıraetler problemi, hiç şüphesiz İslam ümmetine kolaylık olsun diye Peygamber (s.a.v.) c bağışlanan ruhsatın (yedi harf üzere okuma ruhsatının) ortaya koydu~u sonuçlardan biri, belki de en mühimidir. En kuvvetli ilmi ihtimalierin ışığında bu «Yedi Harf»in mahiyeti konusu ele alınmadan bu problemi anlamaya ve çözmeye de imkan yoktur. Bu da söz konusu kıraetierin ortaya çıkışını etraflıca in­celemek, bu mevzuda yapılmış bilumum tefsirleri dikkate almak suretiyle olacaktır ki, bu tefsirler de bazan takib edilen metod, bazan da düşünce tarzı yönünden değişik sonuçlar ortaya koymuşlardır.

El-Ahrufu's-seb'a ile ne murad edildiğini tefsir edenler «el-Ahruf»un ve «seb'a»nın te'vili hakkında söylenmiş kısa beyanları nakletmek ve Hz. Pey­gamber (s.a.v.) in «Kur'an yedi harf üzel'ine nazil olmuştur.>> hadisi ile bir­likte birkaç söz söylemekle yetinınişlerdir. Halbuki bu hadisin Kur'an tari­hindeki yeri büyük önem taşımaktadır. Hem öyle ki, bu hadis kadar dini, tarilli ve edebi problemler ortaya koyan hiçbir hadis görmüyoruz. Bundan maksactın ne olduğunu sınırlandırmada nmayyen bir noktaya ulaştıktan son­ra bütünü ile ve tafsilatlı bir şekilde kıraetler müşkülünü izah ve tefsir et­mek lazım gelir. Bunun da manası, Kur'an tarihinin en karmaşık müşkül­lerini ve bilhassa -rivayet, lehçe ve metinle ilgili bütün vecihleriyle- şaz müş­külünü çözmek demektir.

Şia'dan bazılarının, bu hadisin sıhhatini inkar ettiklerine burada işa­

ret etmeliyiz. Söz konusu problem hususunda onlar Kur'an tarihi ile ilgili çalışmalar cinsinden herhangi bir fikir ve açıklama ortaya koyahilmiş de­ğillerdir. Görüşüınüz şudur ki -takdir ve anlayışlarının doğruluğu veya yan­lışlığı bir tarafa- onların, (hadisin sıhhatini inkarla) meseleye bakışları, bu konuya ilmi bir çözüm yolu arayan bir inceleme içinde ele alınınağa değer. Bu durumun, eskilerin metoduna uygun düşüp düşmemesi de sonucu değiş­tirmez. İşte bu sebeble «el-Ahrufu's-seb'a» hadisini, birçok rivayetlerini ve çeşitli tariklerini dikkate alarak incelememiz lüzumlu olmuştur. Bu riva­yetler, Ebu Ca'fer Muhammed b. Cerir et-Taberi (öl. 310/922) nin tefsirinde mevcuttur. Ve bu eser, bilindiği üzere en eski tefsirlerden biridir (2).

(1) Bundan önceki yazımızda (bk. Diyanet Dergisi, XI: 6, s. 323) el-Ahrufu's-seb,a konusun­da bir inceleme yazısı yazmayı veya bu konuda yapılmış bir incelerneyi dilimize çe­virmeyi, okuyucularıımza va'detmiştik. Aşağıdaki yazı ile bu sözümüzü yerine getir­miş oluyoruz. Yazı, müellifinin •Tar!hu'l-Kur'an» adlı eserinden (s. 23 vd. Kahire, 1966) terceme edilmiştir (Mütersim).

(2) Bu rivayetler için Taberi'nin ·Cfuniu'l-beyan an tefsiri'l-Kur'an• (Ahmed Muhammed Şakir ve Mahmud Muhammed Şakir neşri) adlı. meşhur tefsirinin mukaddimesine ba. kılmalı dır.

TAYYAR ALTlKULAÇ

Daha sonra, «el-Ahruf>>un tefsirinde Taberi'ye kadar söylenenleri ve biz­zat O'nun söylediklerini tartışmaya geçeceğiz. Taberi'den sonra gelip O'nu te'yid eden veya O'na muhalefet eden kurra ve müfessirler de zaten fikirleri­ni bu eskilerin görüşleri üzerine bina etmişlerdir. Ancak biz burada Taberi'­nin rivayetlerini O'nun zikrettiği gibi nakletmedik. Bu rivayetlere ait tarikie­rin ehemmiyetinin ve biribirlerinden sıhhatçe üstünlüklerinin açıkça görül­mesi için nlvilerine göre tertib ettik. Bu tertib tarzında ayrıca muhtelif ri­vayetlerin ihtiva ettiği esas fikir ve meselelerin tayininde kolaylık gayesini de güttük. Ta ki onların tenkidine ve muhtelif fikir ve görüşlerdeki tesirleri­ni tesbite ha-zırlık yapmış olalım.

1. EL-AHRUFU'S-SEB'A HADİSİNİN RiVAYETLERİ ÜZERİNDE D'ti· ŞÜNCELER:

Çokluğuna rağmen bu rivayetlerin hepsini zkiretmeyi uygun bulduk. İki büyük aJim Ahmed .Muhammed Şakir ve Mahmud Muhammed Şakir'in bu ri­vayetler ve senetleri için yaptıkları tenkidlere de -zorunlu gördüğümüz bazı basit ilavelerle birlikte- yer verdik (3). Zira bu hadis hakkında, rivayet ve

(3) Müellifin, kitabının sonunda verdiği bu rivayetlerin, biz burada tercemesini sunacağız. Ancak, zaruri görmediğimiz için rivayetlerin senedierini terketmeyi ve rivayetlerin sonunda verilen açıklamalara da özet olarak yer vermeği uygun bulduk. Tafsilat is­teyenler Taberi tefsirinin mukaddimesine veya Müel!ifin kitabının sonundaki cMül.­hak»a bakabilirler. Söz konusu rivayetleri Müellifin tertibi üzere ve meal olarak sunuyoruz : Ubeyy b. Ka'bın rivayetleri :

ı. Mescide gitmiştim. Birisinin Kur'an okuduğunu işittim. Ona: Sana böyle kim okuttu? dedim. Rasülüllah, diye cevap verdi. Bu şahsı alıp Rasıilüllah'a götürdüm. Rasıilüllah'a: Bunu ,kut ta dinle, dedim. Adam okudu,. Rasıilüllah, «güzel okudun» dedi. Bunun üzerine ben: Hani sen bana şöyle şöyle okutmuştun, dedim. «Sen de güzel okudun», dedi. Sen de güzel okudun, sen de güzel okudun (bu nasıl iş böyle)? dedim. Halimi gören Rasıilüiiah eliyle göksüme şöy­

le bir vurdu ve «Allahım, Ubeyy'in şüphesini yok et» buyurdu. Benden bir ter boşanmış, içi­mi korku sarmıştı. Rasıilüllah şöyle buyurdu: «İki melek bana geldi. Birisi bana: Kur'an'ı bir harf üzere oku dedi. Diğeri de, fazla iste, dedi. Bu uyarı üzerine ilk meleğe, iki harfe çıkar, dedim. O da: peki iki harf üzere oku, dedi. Sonra yedi harfe kadar çıktı ve yedi harf üzere oku, dedi.» (sahih senedie rivayet edilmiştir).

2. Müslüman olalı beri kalbime hiçbir şüphe düşmemişti. Ama bir ayeti okuduktan son­ra bir başka şahsın ayeti başka türlü okuması olayı, bu durumu değiştirrnişti. Adama, bana Rasıilüllah (s.a.v.) böyle okuttu., dedim; O da aynı şeyi şöyledi. Rasıilüllah'a vardım, sen bana şu ayeti şöyle okutmamışmıydın? dedim. «Evet» buyurdu. O şahıs ta, bana da şöyle şöyle okut· madın mı? diye sordu. Rasıiliillah şöyle konuştu: «Evet, Cibril ve Mikail (a.s.) bana geldiler. Cibrll sağıma, Mikail soluma oturdu. Cibril: Kur'an'ı bir harf üzere oku, dedi. Mikail de : artınimasını iste dedi. Cibril: Kur'an'ı iki harf üzere oku, dedi. Mikail: artınimasını iste­memi söyledi. BÖylece yedi harfe çıktı. Bunların herbiri şafidir, kafidir• ( sahih senedlerle ri­va Y"'t edilmiştir).

3. Ubeyy'in Peygamber (s.a.v.) den (başka bir senedie bize ulaşan) buna benzer bir ha­disi daha vardır. Bu hadiste Peygamberin şu ifadesi yer alır: «Nihayet altı harfe ulaşmıştı. Cibril dedi ki: Kur'an'ı yedi harf üzere oku!• (Sahih hadis tir).

4. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Kur'an yedi harf üzere indirilmiştir• (sahih rivayettlr).

5. Peygamber (s.a.v.) Ahcaru'l-mira'da (Medine dışında Kubada bir yer adı) Cibril ile buluştu ve O'na şöyle dedi: «Ben ümmi bir topluma gönderildim. Onların içinde kölesi, hizmet­çisi, yaşlısı, ihtiyarı var». Cibril de O'na dedi ki: Kur'a'nı yedi harf üzere okusunlar (sahib senedie rivayet edilmiştir).

6. Mesddde idim; birisi girdi namaza durdu. Bilmedil!im bir şekilde Kur'an okuyordu. Sonra bir başkası daha geldi; o dil!erinden de ayrı okudu. Beraberce RasiHüllah'ın huzuruna vardık: Yl Rasıilaiiah, bu adam benim bilmediğim bir tarzda Kur'an okudu. Sonra şu şahıs

12

Ktiiı.'AN tARİHİNDE YEDi HARF ME.SELBSt 1

senetlerini esaslı bir şekilde ortaya koymaya teşebbüs eden hiçbir kimseye raslamadık. Konuya kim eğilmişse, mczkür hadis için bir iki rivayeti na­kille iktifa etmiş, sonra da «Yedi Harf»in yorumlarından tercih ettiğini zik­re geçmiştir. Yeni çalışmalardan biri ise, işi cür'et noktasına kadar götür­müş, bu hadisin sıhhatini inkar edip «Yedi Harf>> fikrine karşı çıkmıştır. İleride Şia'nın görüşünü incelerken, bu düşüncenin arkasında gizlenen mez· hebi saikleri de göreceğiz.

geldi; o, daha da başka bir şekilde okudu? dedim. Rasulüllah (s.a_v.) onlara okumalarını em­retti; okudular, her ikisinin de okuyuşunu doğruladı. O zaman benim içime, cahiliyyet dev­rinde bile duyınadıi;iım bir şüphe düştü. Peygamber benim halimden bunu anlayınca göksüme şöyle bir vurdur. Ben de başta:;ı aşağı ter boşandım. Sanki Allahı görüyor gibi içimi bir dehşet bürümüştü. Buyurdu ki: «Yil Ubeyy! Kur'an'ı bir harf üzere oku, diye bana Cibril gönderildi. Üınmetime kolaylaştınlmasmı istedim. İkinci defa yine bir harf üzere okumaklığıını söyledi. Ben, ümmetime kolaylaştırılması istej!imi yeniledim. Üçüncüsünde: Oİıu yedi harf üzere oku; bir de senin için her kolayiaştırma isteğine karşılık (yerine getirilmek üzere) bir dilek hakkı verilmiştir, diye bildirdi. Ben de: Allahım, ümmetiıni bağışla; Allahım ümmetimi bağışla de­dim. Üçüncü isteğimi, İbrahim (a.s.) da dahil olmak üzere herkesin bana ihtiyac duy~cağı güne erteledirrı... (Rivayet, iki sahih senedie gelmiştir).

7. Bir önceki rivayete benzer bir başka rlvayette şu farklılık görülüyor: ... Ubey dedi ki: Rasftlül!ah şöyle buyurdu: «Allah seni şüphe ve yalanlamadan korusun... Allah bana Kur'an'ı

bir harf üzere ok umarııı emretti. All ahım! ünınıetim için kolaylaştır, dedim. İki harf üzere oku, dedi, Sonra onu. herbiri cennetin yedi kapısından birinden gelen yedi harf . üzere . okumaını emretti (sahih senedie rivayet edilmiştir).

8. Mescide girip namaz kıldım. Nahl suresini okudum. Bir başkası geldi, aynı sureyi be­nim okuyuşumdaıı ayn bir şekilde okudu. Sonra bir başkası daha geldi. O, ikimizden de ayrı

okudu. Bunun üzerine gönlüme cahiliyyet günlerimden daha şiddetli bir şüphe ve yalanlama ilrız oldu. Bu adamların ellerinden tutup Rasftlüliah'a götürdüm: Ya Rasulallah, bu iki şahsa Kur'an okut ta dinle, dedim. Birisi okudu; Peygamber «doi:iru okudun• dedi. Sonra diğerine

okuttu; ona da cdoj!ru okudun» dedi. Gerçekten kalbime cahiliyyet günlerimdekinden daha şiddetli bir şüph ~ ve Inkar düştü. Rasfılüllah hemen göksüme vurdu: «Şüpheye düşmekten Al· lah seni korusun. Şeytanı senden defetsin• dedi. -Bu rivayetin bir senedine göre Ubeyy'in «Ter boşandım» ifadesi var, di~erinde yoktur- Sonra devam etti: «Cibril bana geldi Kur'an'ı bir harf üzere oku, dedi. Cibril yediye çıkineaya kadar, ümmetimin buna gücü yet~ez, diye tek­rarladım. Nihayet: Onu yedi harf üzere oku. Bir de senin için her kolayiaştırma isteğine kar­şılık bir dilek hakkı verilmiştir, dedi. Bu dilekler konusunda İbrahim (s.a_v.) de dahil, her­kesin bana ihtiyacı olacaktır» (Sahih senedie rivayet edilmiştir).

9. Bir önceki hadisin bir benzeri de başka bir senedie rivayet edilmiştir. (Rivayet sahihtir).

10. Peygamber (s.a.v.) Ediltu Beni Gifilr'da (Medinede bir yer adı) iken kendisine Cibril geldi ve: Allalı Teaiii ümmetlne Kur'an'ı yedi harf üzere okutınanı emrediyor; kim bunlardan biri ile okursa, Kur'an onun okuduğu gibidir, dedi. (İsnadı sahihtir).

11. Peygamber (s.a.v.) Edatut Beni Bifar'da idi. Cibril geldi ve: Allah ümrnetine Kur'an'ı

bir harf üzere okutınanı enırediyor, dedi. Peygamber: •Allahtan afiyet ve mağfiret dilerim; benim ümmetimin buna gücü. yetmez• buyurdu. Sonra Cibril ikinci defa geldi ve: Allah üm· metlne Kur'an'ı iki harf ii:rere okutınanı emrediyor, dedi, Peygamber yine: •Allahtan afiyet ve mağfiret dilerim; benim ümmetimin buna gücü yetmez» buyurdu. Sonra Cibril üçüncii defu O'na geldi ve: Allah ümmetine Kur'an'ı üç harf üzere okutınanı ernrediyor, dedi. Peygamber: Allahtan afiyet ve mal!firet dilerim; benim ümmetimin buna gücü yetmez» buyurdu. Sonra Cibril dördüncii defa geldi ve: Allah ümmetine Kur'an'ı yedi harf üzere okutınanı emrediyor; bunlardan hangi harf üzere okurlarsa, doğru okumuş olurlar, dedi. (Hadisi: Buhari, Muslim, Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir).

12. Bir önceki rivayet, başka bir senedie de gelmiştir (İsnad sahihtir).

13. Aynı hadis, bir başka senedie daha rivayet edilmiştir (İsnild sahihtir).

14. Nahl surı.-sini okuyan birini dlnledim. Okuyuşu benimkine uymuyordu. Sonra bu şah·

sın okuyuşuna da aykırı olan bir başkasının okuyuşunu daha dinledim. Her ikisini de alıp

Peygamber (s.a.v.)e götürdüm. Peygambere: Bu iki şahsın Nahl suresini okumalarını dinledim, kendilerine Kur'an okumayı kimin öğrettiğini sordum; •Rasfılüllah (s.a.v.) cevabını verdiler; lkinizi de Rasulüllah (s.a v.)e götüreceğiın, çünkü Rasulüllah'ın bana öğrettiği okuyuşa aykırı

13

·tAYYAR ALTlt<.tJLAÇ

Söz konusu hadise ait rivayetleri inceledikten sonra tesbit edilen sonuç­laırı şöylece özetleyebiliriz :

ı. Bu ri,; ayetlerde geçen ashab sayısı 15 kişi olup isimleri şunlardır: Ubeyy b. Ka'b, Enes b. Malik, Ubade b. es-Samit, Abdullah b. Mes'ıld, Ebıl Hureyre, Umm Eyyüb, Abdullah b. Abbas, Ömer b. el-Hattab, Abdullah b. Ömer, Hişam b. Hakim, Zeyd b. Erkam, Ebü Talha Zeyd b. Sehl el-Ensari, Ebu Cuhcyrn el-Ensari, Ebu Bekra Nufey' b. el-Haris es-Sekafi, Süleyman b. Surad, Allalı hepsinden razı olsun ...

okuyorsunuz... dedim. Peygamber (s.a.v.) bunlardan biriiıe «oku» dedi; okudu. Buyurdu ki: «Güzel okudun». Sonra diğerine «oku» dedi; okudu. Ona da «Güzel okudun» buyurdu. Bu sı­

rada ben göıılünıde bir şeytan vcsvesesi hissettim. Hatta yüzüın de kızarmıştı. Benim yüzümden halimi farkeden Rasulüllah (s.a.v.) eliyle göksüme vurdu, sonra şöyle buyurdu: Allahım, on­dan şeytanı uzaklaştır ... Ya Ubeyy! Bana Rabbimden Cibril geldi: Allah Kur'an'ı bir harf üze­re okurnam enırediyor, dedi. Ben: Rabbim, ümmetime kolaylaştır, dedim. Sonra ikinci defa geldi ve: Allah Kur'an'ı bir harf üzere okurnam emrediyor, dedi. Ben: Rabbim, üınmetime

kolaylaştır dedim. Üçüncü defa geldi, aynı sözü tekrarladı. Ben de nİyazıını tekrarladım. Sonra dördüncü 'defa geldi ve: Allah Kur'an 'ı yedi harf üzere okurnam emrediyor; bir de senin için her kolayiaştırma isteğine karşılık bir dilek hakkı verilmiştir, dedi. Ben de: Rabbim, üm­metimi bağışla; Rabbim, ünımetimi bağışla, dedim. Üçüncüsünü, kıyamet günü ümmetime şe­faal etmek üzere sakladım» (İsnadı sahihtir).

15. Yine Ubeyy'le ilgili bir olayı; İbn Ebi Leyla Peygamber (s.a.v.)e ref'ederek rivayet edi­yor: Anlatıldıgına göre iki kişi bir ayetin okurıuşunda ihtilafa düşmüşlerdi. Herbiri Peygam­ber (s.a.v.) in kendine böylece okuttuğunu ileri sürüyordu. Ubeyy'e baş vurdular; Ubeyy'in okuyuşu her ikisininkiııe de uymuyordu. Hep birlikte Peygamber (s.a.v.) in huzurunda oku­ınayı kararlaştırdılar. Ubeyy: Ya Nebiyyallah, Kur'an'ın bir ayeti üzerinde ihtilaf ettik; her­birimiz, senin kendisine iiğrettiğini iddia edyior, dedi. Peygamber o iki kişiden birine: «oku» buyurdu; okudu. «Doğru okudun» dedi. Diğerine: «<ku» dedi; arkadaşına aykırı olarak okudu, Ona da «doğru okudun» buyurdu. Peygamber Ubeyy'e de: «oku» dedi. Diğer iki kişiden farklı

olarak okudu. Ona da <doğru okudun» buyurdu. Ubeyy der ki: İçime, Rasulüllah'ın nübevve­tine karşı cahiliyyedde başıma gelmeyen şiddette bir şüphe düştü. RasO.lüllah bunu yiizümden anladı ve eliyle göksüıne bir vurdu; «Kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım» buyurdu. Ben ter boşanııııştım. Sanki Allahı görüyor gibi içimi dehşet sarmıştı. Raslılüllah devam etti: «Rab­binıden bana Cibril geldi; Allah Kur'anı bir harf üzere okumanı emrediyor, dedi. Ümmetime hafifJet Rabbim, dedim. Sonra geldi, Rabbin Kur'anı bir harf iizere okumanı emrediyor, dedi. Ben yine: Rabbim, ümmetinıe hafiflet, dedim. Üçüncü defa geldi, Rabbin Kur'anı bir harf üzere okunıanı emrediyor, dedi. Ben yine: Rabbim, i.immetime hafiflet, dedim, Sonra bana. dör­düncü defa geldi, Rabbin Kur'anı yedi harf üzere okumanı emrediyor; bir de senin için her kolayiaştırma isteğine karşılık bir dilek hakkı verilmiştir, dedi. Ben de: Rabbim, ümmetimi bağışla; Rabbim, ümmetiınİ bağışla, dedim. Üçüncüsünü ümmetime şefaat etmek üzere sak­ladım. İbrahim Halilürrahman bile bu sakladığım isteğe rağbet gösterecektir.» (İsnad İbn Ebi Leyla'ya kadar sahihtir. Ama hadis, mürseldir; bir önceki rivayetle -ki onda İbn Ebl Ley­la vardır ve Ubeyy'den rivayet etmiştir- teyid edilmiştir. Buna göre manası itibariyle isnada muttasıl demek te mümkündür.)

16. Peygamber (s.a.v.) Edi\tu Beni Gifar'da iken kendisine Cibril geldi ve: Allah ümmeti­ne Kur'anı bir harf üzere okutınanı emrediyor, dedi. Peygamber: «Allahın mağfiretini ve afi­yetini dilerim, onlar için Allahın hafifletmesini iste, onların buna gücü yetmez» buyurdu. Cib­ril gitti, sonra döndü ve: Allah ümmetine Kur'anı iki harf üzere okutmanı emrediyor, dedi. O yine: «Allahtan mağfiret ve afiyet dilerim, onların buna gücü yetmez, onlar için Allahın ha­fifletmesini isle» buyurdu. Cibril gitti ve döndü: Allah ümmetine Kur'anı üç harf üzere okut­manı emrediyor, dedi. Peygamber: «Allahtan mağfiret ve afiyet dilerim, onların buna gücü yet­mez, onlar için Allahın hafifletmesini iste» buyurdu. Cibril yine gidip döndü ve: Allah üınme­tine Kur'anı yedi harf üzere okutmanı emrediyor; kim ondan bir harf ile okursa, Kur'an onun okuduğu gibidir, dedi (İsniidı sahihtir).

İbn Mes'iid'un rivayetleri:

ı. Rasuli.illlıa (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Kur'an yedi harf üzerine indirildi. Bunlardan her harfin bir açık, bir gizli manası vardır. Yine her harfin ·bir sınırı, her sınırın da aniaşılmak üzere bakılacak yönü vardır•. . .......................... .

14

kUR'AN tARİHiNDE YEDi HARF MESEL:!ôSi

Süyfıti de (öL 911/1505) hadisin rivayetlerinden bahsederken bu isimle­ri -üçü müstesna. olmak üzere- zikretmiş ve şunları ilave etmiştir: Huzey­fetu'bnu'l-Yeman ,Semura b. Cundeb, Abdurrahman b. Avf, Osman b. Aftan Amr b. Ebi Seleme, Amr b. el-As, Muaz b. Cebel, Ebfı Said el-Hudri ve Ebfı EyyCıb. Terk ettiği üç isim ise şunlardır : Ubade b. es-Saınit, Abdullah b. ömer; Umm Eyyfıb. Böylece aslında 24 olan rakam, O'na göre 21 sahabiyi içine almıştır. Süyfıt! şöyle diyor :

2. Aynı hadis, İbn Mes'ud'dan bir başka senedie de gelmiştir (Bu iki rivayet te zayıf

senedlerle gelmiştir).

3. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Kuı·'an'ı yedi harf üzere okumakla emrolundum. Buıilimn herbiri kafidir, şıl.fidir• (Senedde bir yanlışlık vardır. Ama hadisin lafzı doğrudur).

4. lkt kişi bit surenin okunuşunda ihtilaf etti. Bunlardan biri: Bana Peygamber (s.a.v.) böy· le okuttu, diyor, diğeri de aynı şeyi söylüyordu. Peygamber (s.a.v.) e gidildi, durum anlatıldı.

Peygamberin yüzü birdenbire değişti. Yanında birisi vardı; bu şahıs, öğretildiğiniz .gibi okuyunuz, dedi. -Kendisine böyle mi emredildi, yoksa kendiliğinden mi böyle söyledi, bilmiyorum- De· vamla: Sizden önceki toplumları, ancak peygamberlerine karşı iJı.tilafları helılk etmiştir, dedi. Herbirimiz bir diğerinin okuyuşuna aykırı okumak üzere oradan ayrıldık (İsnadı sahihtir).

5. Kur'andan bir sure üzerinde ihtilaf ettik. Kimimiz 35, kimimiz de 36 ayet olduğunu söy­lüyorduk. Rasiilüllah (s.a.v.)e gittik. Bir de baktık ki, Ali de orada idi ve mahrem görüşÜ·

yorlarclı. Kıraet hmusunda ihtilaf ettiğimizi söyledik. Raslılüllah'ın yüzü birdenbire kızardı

ve: «Sizden öncekiler, aralarındaki ihtilaflar yüzünden helak oldu.» buyurdu. Sonra Ali'ye giz­lice bir şey söyledi. Bunun üzerine de Ali bize: Rasulüllah, nasıl öğretiidi iseniz öylece oku· manızı emrediyor, dedi (İsnadı sahihtir).

6. İbn Mes'ud Kıife'den ayrılırken dostları etrafında toplanmışlar, O da onlarla vedalaş­mış, sonra şöyle konuşmuştu: Kur'an hakkında tartışrnayınız. Onda ihtilaf yoktur; o hiçbir za· man değerden düşmez; okuyuştaki çeşitlilik onu tağyir etmez. İslam şeriatı, onun çizdiği sı­

nırlar ve farzlar onda hep aynıdır. İki harften (okuyuştan) biri bir şeyi yasaklayıp diğeri o şeyi emreder olsaydı, ozaman lhtilaf olurdu. Halbuki Kur'an, bütün bunları cami olup, onda ne dinin çizdiği sınırlar ve farzlar, ne de islamın esasları üzerinde herhangi bir ihtilaf söz konusudur. Biz de Rasulüllalıın huzurunda onun hakkında tartıştığımız olur, bize okumanuzı emreder, biz de okurduk. O da bize hepimizin güzel okııduğunu söylerdi. Allahın, Rasü.üllah (s.a.v.)e indirdlrdiğini benden daha iyi bilen birini bu!sam, ona baş vurur, onun bildiklerini de kendi bilginıe katardım. Ben bzzat Rasulüllahııı ağzından 70 sure ahzettm. Kur'an O'na her ramazan ayında arz olunuyordu. Vefatı yılında ise· Kur'an O'na iki defa arz olunrnuştu.

(Rasfılüllah) bana Kur'an öğretirken bir sııreyi bitirince ben de O'na okurdum ve bana giizel okuduğumu söylerdi. O halde kim benim okuyuşum üzere okuyorsa sakın onu bırakmasııı.

Ve kim de bu harflerden (yani yedi harfteıı) biri üzere okuyorsa onu terk etmesin (öylece okumaya devam etsin). Kim de bir· ayeti inkar ederse, bu yüzden bütün Kur' am inkar etmiş olur (Bu rivayetin isııadı çok zayıftır).

Ebu Huı:-eyre'nin rivayetleri :

1. Rasulüllah (s.a_v.) ·şöyle buyurdu: «Kur' an, yedi harf üzere indirilmiştir. Kur'an hak­kında münakaşaya girişınek küfürdiir. -Bu ciimle üç defa tekrarlanmıştır- Bu yedi harften bil· diğlnizi okuyunuz. Bilmediğiniz şeyleri bilene sorunuz» (İsnadı sahihtir).

2. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Kuı·'an yedi harf üzere indirilmiştir. Allmün hakim, ğafi'ırııi1 rahim .. gibi» (İsııadı sahihtir).

3. Ebu Hureyre'den aynı hadis bir başka senedie de gelmiştir.

4. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Kuı·'aıı yedi harf iizere indirilmiştir. Onu (dilediği­

niz harf üzere) okuyunuz; bunda beis yoktur. Ama rahmet ayetini azabla, azab ayetini de rahmetle bitirmemeye dikkat ediniz (İsnadı, Buhar! ve müslim'in şartına göre sahihtir).

Umm Eyyub'un rivayetleri :

1. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Kttr'an yedi harf iizere indirilmiştir. Hangisini okur­san doğru okudun demektir (İsnadı salıihtir).

2. Umın EyyC.b'dan aynı hadis bir başka senedie de· gelmiştir (İsnadı sahihtir). 3. Unım Eyyüb, Peygamber (s.a_v.)i şöyle huyururken işitmiştir: «Kuı·'an yedi l1arf iizere

inmiştir. Bunlardan hangisini okursan doğrudur• (İsnadı çok zayıftır).

ıs

tAYYAR ALtİKULAÇ -------------- -~-------~----------- -------- -~-~------------------­~~-.. -----------·----·····~--~~----

«Ebu Ubeyd (öl. 224/838) bu hadisin tevatürüne hükmetmiştir. Ebu Ya'la da (öl 307/919) Müsned'inde şunu rivayet ediyor:

Osman b. Affan bir gün minbetde dedi ki :

- Peygamber (s.a.v.) in: Muhakkak .ki Kur'an yedi harf üzere n6zil ol­muştur, her biri şafidir, kafidir ... buyurduğunu duyan biri varsa söylesin.

İbn Abbas'ın rivayetleri :

ı. Peygamber (s.a.v.} şöyle buyurdu: •Cibril bana Kur'anı bir harf üzere okuttu. Artır· ması için müracaat ettim. Tekrar tekrar aynı müracaatımı yapıyor, o da her seferinde artırı· yordu. Nihayet yedi harfe kadar çıktı». (Senedin içindeki isimlerden) İbn Şihftb diyor ki: Be­nim ögrendiğime göre bu yedi harf, aynı sonuca varan şeyler üzerinde meydana gelir. HelAli haram,· hararnı heli\1 yapmaz ( Hadisin iki isnadı olup birisi cidden sahihtir. Diğeri ise zayıftır).

2. Peygamber (s.a.v;} şöyle buyurmuştur: •Cibril bana Kur'anı bir harf üzere okuttu. Ar· tırmasını istedim; artırdı. Sonra yine artırma isteğinde bulundum; yine artırdı. Böylece· yedi harfe çıktı» (İsnMı sahihtir),

ömer b. el-Hattl\b'ın rlvayetl :

Rasuliillah (s.a.v.) hayatta iken Ilişanı b. Hakim'in Furkan suresini okudul!unıi duydıillı.

Okuyuşuna kulak verdim. Bir de baktım ki, Rasulüllahın bana okutmadı~ birçok harflerle onu okuyordu. Neredeyse namazda üzerine atılacak,tım. Selam verinceye kadar güçlükle sab· rcttinı. Sonra yaJ.rasından tutup: Okuduğun_ şekliyle bıı sureyi sana kim öğretti? dedim. Ra­suJüllah (s.a_v.) okuttu, dedi. Ben de: Yalan söylüyorsun, valiahi bizzat Rasulüllah (s.a.v.) senin okuduğun bu sureyi bana okutmuştur, dedim. O'nu sürükleyerek Rasulüllah (s.a.v.)e götürdüm: Ya Rasulallah bu şahsı, senin bana öl!retmec!i#in bir takım harflerle Furkan su­resini okurken işittim. Halbuki Farkan . suresini sen bana öl!retmiştin... dedim. Rasülüllah (s.a;v.): «Oriu serbest bırak ya Ömer» buyurdu; •Oku yA Hişam. dedi. Benim daha önce duy­duğum gibi okudu. Rasıllüllah (s.a;v,): cİ3öyle indirilmiştir• buyurdu. Sonra: •YA. önıer, oku dedi. Ben de Rasulüllahm bana daha önce okuttuııu gibi okudum.>> Rasillüllah (s.a.v.): «Böy­le indirilmiştir• buyurdu; sonra şöyle devam etti: · «Kur'an yedi harf üzere indirilmiştir. }3u yedi harften kolayınlza gidenle okuyunuz• (Hadis salıihtir, Kütüb-i Sittenin hepsinde mevcuttur). ....... .

ibn Ömer'In rlvayetl :

(Babam) Ömer b. el-Hattab (r.a.), birisinin · Kur'an okuyuşunu dinlemiş. bir ayeti Rasıllül­lah'tan duymadığı bir tarzda okuduğunu görmüştü._ O'nu alip Rasulüllah (s.a.v.) e götürdü ve: Ya Rasillallah, bu adam şöyle şöyle ®kuyor dedi. Rasıllülliıh (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Kur'an yedi harf üzere indirilmiştir. Bunlardan herbiri şafidir; kafidir~ (İsnadı çok zayıftır).

Zeyd b. Erkam'm rivayet! :

Rasıllüllah (s,a.v.)e bir adam geldi ve: Bana Abdullah b. Mes'ud bir sure okutmuştu. Aynı sureyi Zeyd ve Ubeyy b. Ka'b da okuttu; ama okuyaşlarinda farklılıklar var, hangisinin oku· yuşunu alayım? diye sordu. Rasıllüllah (s.a.v.) sükut etti. Yanında bulunan Ali şöyle konuş­

tu: Herkeı. öl!retildil!i gibi okusun; hepsi de güzeldir, hoştur (Uydurma bir hadistir).

Ebti Talha Zeyd b. Sehl el-Ensilri'nln rlvayeti:

Bir şahıs Ömer b. el-Hattab'ın yanında Kur'an okumuş, Ömer de onun okuyaşunu dağ· rultmak istemişti. Adam; Ben Rasulüllah (s.a.v.) in huzurunda okumuştum, O bana herhangi bir ikazda bulunmamıştı? dedi. Nilıayet Peygamber (s.a.v.) in huzurunda iddialarını arz ettiler. O şahıs: Ya Rasulallah, filan ayeti sen bana {şöylece) okutıİıadın mı? diye sordu. Rasülullalı: •Evet•. buyurdu, Bunun üzerjne Örnerin kalbine bir şüphe düştü. Peygamber (s.a.v.) onun bu halini yüzünden B.nlamıştı. Hemen göksüne vurdu ve: üç defa: cEy şeytan, uzak ol!• buyurdu; sonra şöyle devam etti: «YA Ömer, rahmet ayetini azab, azab ayetini de rahmet kılmadıkça Kur'anın (bu okunuşlarının) hepsi dol!rudur» (Hadis sahihtir.)

Ebu Cuheyın el-Ensari'nin rlvayett :

tki kişi Kur'andan bir ayet üzerinde ihtilaf ettiler. Her ikisi de : Ben ·Rasulüllah'tan ö§­rendim, diye iddia ediyordu. ·Neticede Rasulüllah (s.a.v.)e sordular. Rası1lüllah (s.a.v.) şöyle buyUrdu; cKur'an yedi harf üzere indirilmiştir. Kur'an üzeriı,ıde tartışmayın. Onun hakkında tartışmaya girmek küfürdür• (İsnAdı sahihtir). .. ......................... .

16

İCUR'AN tARİHİNDE YEDİ HARF MESELESi l

Osman, cemaat içinde böyle birini tesbit etmek üzere ayağa kalktığında sayılaınıyacak kadar çok kişi de ayağa kalkmış ve duyduklarını söylemişler-di. Osman der ki : ·

Ben de onlarla beraber bunun şahidiyim ... » (4).

2. Hadisi bize ulaştıran senetierin sayısı 46 dır. Bunlardan 20 si Ubeyy'­in rivayetlerinde, 7 si İbn Mes'ud'un rivayetlerinde, 4 ü Hureyre'nin ri­vayetlerinde, 3 er tanesi Umm Eyyub ve İbn Abbas'ın rivayetlerinde, 2 si Ömer ve oğlu Abdullah'ın rivayetlerinde, 1 er tane de Zeyd b. Erkam, Ebu Talha, Ebu Cuheym, Ebu Bekra, İbn Surad, İbn Dinar ve Ebu'I-Aliye'nin ri­va yetlerindedir.

3. Sekizi istisna edilirse, bu senetler içinde zayıf olanı yoktur. Diğer­leri -ki 38 tanedir- sahihtir. Tenkid etmek üzere bunlara dil uzatan olmamış­tır. Ayrıca -4 tanesi ınüstesna- bu senetierin hepsi ınuttasıldır (zincirde ko­pukluk yoktur). 4 senette ise, sahabeden rivayetleri sahih olup diğer mutta· sıl senetlı hadisler le ınanası te'yid edilmiş bulunsa da kopukluk vardır;. Bun­lar : İbn Ebi Leyla, İbn Surad, İbn Dinar ve Ebu'I-Aliye'nin rivayetleridir. Yukarıda da zikri geçtiği üzere hadis, sadece bu senedlerle tevatür seviye sine ulaşmış oluyor.

4. Söz konusu rivayetlerin metinleri hakkında herhangi bir mülaiıaza­mız yoktur. Ancak Zeyd b. Erkarn'dan gelen ve senedindeki za'f sabit olan uydurma rivayet hakkındaki düşüncelerimiz bunun dışında kalır. Biz iki şe· ye dayanarak samyoruz ki, bu rivayet şianın yolunu şaşırmışlarından birinin uydurmasıdır :

a) Bu iki şeyden birincisi, Hz. Ali'nin (r.a.) Peygamberin meclisinde O'nuri adına konuşan ve O'nun eınrini tebliğ eden bir kişi sıfatiyle ortaya çıkmasıdır. Üstelik araya girmesi için sebeb yoktur. Çünkü Peygamber (s.a.v;) m bizzat kendisi henüz bir şey söylemiş değildir.

Ebu . Bekra'nın ri vayeti :

Rasulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Cibril bana: Kur'an-ı bir harf üzere olmyunuz dedi. Mikail de: Artırılınasını iste, dedi. Nihayet Cibril: İki harf üzere olsun, dedi. Neticede altı· veya yedi- harfe çıktı; sonra ilave etti : Bunların hepsi, -helumme ve teale misalleriilde oldu­ı;ıu gibi- azab ayeti rahmeıle ,yahut rahmet ayeti azabla bilirilmediği müddetçe şafldir, kafi­din> (İsnadı sahihtir).

Süleyman li. Surad 'ın ri vayeti :

İbn Sutad'ın Rasulüllah'a tef'ederek rivayet ettiğine göre Rasülüllah (s.a.v.) şöyle buyur· muştur: «Bana iki melek geldi. Bunlardan biri: Oku, dedi. Diğeri: Kaç harf üzere? diye sor­du. O da: İki harf üzere, dedi. Diğeri tekrar: Artır, dedi. Böylece yedi harfe çıktı• (İsnad· ları sahihtir).

Amr b. Dinar'ın rivayet! :

Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: cKur'an yedi harf üzere indirilmiştir. Hepsi de şAfic.lir,

kafidir» (Mürsel bir hadis olup metni sahihtir).

Ebu'l-Aliye'niıı rlvayeti :

Peygamber (s.a,v.) in huzurunda beşer kişilik gurup!arın her birinden bir kişi .Kur'ım oluı­

du. Ama dilde ihtilaf etmişlerdi. Rasülüllah (s.a.v.) bunların hepsinin okuyuşunu tasvib .. etti. Arap kavminin en fasih olanı Benu Temim idi. (Hadis murseldir).

(4) bk. İbnu'I-Cezerl, en-Neşr, I, 21, Mısır, tarihsiz; Suyuti, el-İtkan, I, 131, Kahire, 1387/1967.

17

TA): yAR. Ai.TiKulıe

b) · Bunu te'yid eden bir husus da şudur : Ensardan olan Sahabi Zeyd b. Erkarn, Kufe'ye yerleşmişti. Orada Kinde'de bir ev yaptırdı. Hicri 68 yı­lında el-Muhtar zamanında burada öldü (5). Bundan anlaşılacağı üzere O, bu Alevi şehrinin olaylarını görmüş ve onların Erneviiere karşı mücadeleleri ile ilgili korkunç hadiselerin içinde yaşamıştır. Üstelik kendisi hakkında bil­diklerimiz çok azdır. Hz. Ali ile ilgili bu zayıf haberle, Ca'fer b. Ebi Talib'in Mute gazvesinde ölümü hakkındaki diğer bir rivayeti, bildiğimiz bu şeyler arasındadır ( 6). O halde Ş ll ileri gelenlerini n, mezhebierini kuvvetlendirrnek ve· davalarını haklı göstermek düşüncesiyle, Hz. Ali ile ilgili uydurmalar ara­sına katarak O'nun isminden de yararlanmak istemeleri uzak bir ihtimal değildir.

5. Kur'an'ın yedi harf üzere nüzulü haberini çerçeveleyen metinlerin gösterdiği maıızaraya gelince, ben bu hususta üç şekil tesbit etmiş bulumı­yorum:

a) Haber, sahabeden iki veya üç kişi arasındaki bir ihtilafı ve anlaş­

mazlıklarına bir çözüm yolu bulsun diye Peygamber (s.a.v.) e baş vurmala­rım.hikaye eden bir olaydan sonra zikredilmiştir Peygamber (s.a.v.) de hep­sinin okuyuşunu tecviz etmiş; herbirinin doğru olduğunu, Kur'an'ın yedi harf üzere inzal buyrulduğunu onlara haber vermiştir. Bu durum, Ubeyy b. Ka'b'ın rivayetlerinden: 1, 2, 3, 6, 7, 8, 9, 14, 15 inci lıadislerde; İbn Mes'ud'un riva" yetlerinden: 4, 5, 6 ncı hadislerde; Ömer, İbn Ömer, Ebu Talha ve Ebu Cu­heym'in hadisierinde görülmektedir.

b) Haber, Peygamber (s.a.v) le Cibrll arasında cereyan eden bir görüş-.. meden sonra Cibril'in getirdiği bir emir olarak varid olmuştur. Bu görüş­mede bazan Mikall (a.s.) dft bulunmaktadır. Bu hal de, Ubeyy'in rivayetlerin­qep olan 5, 10, ll, 12, 13, 14, 15, 16 ncı hadislerde; İbn Mes'ud'un rivayetlerin­den 3 numaralı hadiste; İbn Abbas'ın rivayetlerinden 1 ve 2 numaralı hadis­lerde; İbn Su:rad'ın da mürsel hadisinde görülmektedir.

c) Haber, yedi harfle okuınayı veya Kur'an'ın yedi harf üzere nazıl ci ması keyfiyetini doğrudan doğruya Peygamber (s.a.v.) in haber verınesi şek­linde zilcrolunınaktadır. Bu da, Ubeyy'in rivayetlerinden 4 üncü hadiste; İlın Mes'ud'un 1 ve 2 nci hadislerinde; Ebu Hureyre'nin 1-4 üncü hadislerinde; Umm Eyyub'un 1, 2 nci hadislerinde ve İbn Dinar'ın mürsel hadisinde gö­rülüyor. Bu şekillere, huzurunda okuyanların kıraetini -dildeki farklılıkla­

rıpa rağmen- Peygamber (s.a.v.) in düz görmesi olayı da ilave edilebilir. O da, Ebu'I-Aliye'nin mürsel hadisinin anlattığı olaydır.

Bu üç şekilden herbirinin defalarca meydana gelmesi hakkında söyleye­ceğimiz şudur ki, aslıabctan olan bu raviler sayısınca aynı cins olayların te­kerrürü tabiidir. Yani, Kur'an hakkında -mesela- Ubeyy'in diğer bazı Kur'an okılyahlarla ihtilafa düşmesi, aynı halin İbn Mes'ud ve Ömer'in başına gel­mesi ve işin sonunda ihtilaf halinde olanların müşkülü çözdürınek üzere Hz. Peygambere baş vurmaları mümkündür. Ama (mesela sadece) Ubeyy'in defalarca diğer bazı kişilerle ihtilafa düşüp her seferinde Peygamber (s.a.v.)e gitmesine gelince, bu uzak bir ihtiınaldir.

(Si İbn Sa'd, et-Tabakatu'l-kübra, VI, 18, Beyrut, 1377/1957. (6) Ebu'l-Ferac ei-İsfehi'ıni, Mekatilu't-talibiyyin, s. 12 (Seyyid Sakr neşri), ı949.

18

KUR'AN TARİHİNDE YEDİ HARF MESELES! I

Bu izahımız birinci hale (yani mezkfrr haberin, ashab arasında meydana gelen ihtilaflar sonunda Hz. Peygamber tarafından söylenmiş olması haline) göredir.

İkinci hale gelince, zanmmızca bu bir tek olaydan ibarettir. Ve muhte· lif tariklerle rivayet tekerrür etmiştir. Çünkü, yedi harf üzere okuma ruh­satı hakkındaki ilahi emrin tebliği için «Edatu Beni Gifar»da veya «Ahcaru'l­mira» denen yerde Cibril aleyhisselamın -yalnız olarak veya Mikail eşliğin­de- bir defa gelmesi ve Allah Teilla'nın kullarına olan lutfunu tebliğ etme­si kafidir.

Üçündi halde ve şekilde ise mesele bunun aksinedir. Peygamber (s.a.v.) in çeşitli vesilelerle ve birçok durumların icabı olarak ashabına bu haberi veya emri tekrar etmesi pek normaldir. Taki ashab tarafından bu işin esası iyice anlaşılmış olsun ...

Şu hususa işaret etmeliyiz ki : Ubeyy b. Ka'b, ashabın bu problemle en çok karşı karşıya gelenlerinden ve esasını kavramaya, onunla ilgili uzun-kı­sa haberleri bellerneye en çok ihtimam gösterenlerindendir. Onun rivayetle­rini bize getiren zincirlerin hiçbirinin za'fına hükmolunduğunu da görmüyo· ruz. Bilakis bunların hepsi sahih senedlerdir. Bu hususta fazla bilgi isteyen· ler, kitabın «Mülhak»ında (sonuna eklenen bölümde) (7) zikretmediğimiz

tafsilat için «Tefsiru't-Taberi>>Hin dip notlarına bakabilirler. İleride geleceği üzere Ömer (r.a) ın da bu konu ile hayatı boyunca yüz yüze geldiği, onunla ilgilendiği hatırda bulundurulmalıdır.

«el-Ahrufu's-seb'aı> hadisi üzerindeki bu düşüncelerimizi arzettikten son­ra onun tefsiri hakkındaki çeşitli görüşleri sunmaya geçmeliyiz. Sonra da bu tefsirler hakkında kendi düşüncemizi sunarız. Ancak şu kadar var ki, bu hadis, rivayetleri ve senedieri yönünden bazı şii gurupların itiraz ve ya­ralamalarına hedef olmuştur. O halde problemin gerekli kıldığı umumi titiz­liğin bir cüz'ü olması itibariyle onların nokta-i nazariarını da görmek, daha sonra da ''Yedi Harf» ten maksad ın ne olduğunu tefsir için bu görüşlerin ce­vaplandırılmasına yönelmek gerekli olmuştur ...

II. EL-AHRUFU'S-SEB'A HADİSİ HAKKINDA ŞİA'NIN GÖRÜŞÜ :

«el-Ahrufu's-seb'a» meselesi hakkında Şia'nın İmamiyye fırkasının ayrı bir görüşü vardır. Ebu'I-Kasim el-Musevi el-Hui, «el-Beyan fi tefsir'l-Kur'an» adlı eserinde onların bu görüşünü genişce ve açıh. bir dille anlatmış bulun­maktadır ( 8). Müellif meseleyi ele alırken, hadisin Taberi tarafından zikre­dilen bazı rivayetlerini nakille işe başlamıştır. Bunlar, kitabımızın sonunda sunduğumuz rivayetlerden (9) Ubeyy b. Ka'b'ın 1, S, 6, ll. hadisleri; İbn Mes'ı1d'un rivayetlerinden. si; Ebu Hureyrenin rivayetlerinin 2. ve 4. sü; İbn Abbas'ın rivayetlerinin 1. si ve Ebu Talha hadisidir. Bunlardan sonra

(7) Söz konusu cMülhak»ın tercemesine, (3) numaralı dip notunda yer verdiğimizi

okuyucularımıza hatırlatırız (Mütercim.) )

(8) bk. Ebu'I-Kasim el-Hi'ıi, el-Beyan fi tefsiri'l-Kur'An, I, 119 ve devamı, Necef, 1957. Diğer bazı şit fırkalar içinde bu konuda Ebu'I-Kasim el-Hfıi'den ayrı düşünenler

vardır. Ebu Abdiilah ez-ZencAni, «TArthu'l-Kur'an»ında (s. 15, Matbaatu Lecneti't­te'lif, 1935) bu konuda onlardan söz etmiş, kendisi şit olmasına rağmen «el-Ahrufu's­seb'a• hadisini kabul etmiştir.

(9) bk. (3) numaralı dip notundaki rivayetler.

19

TAYYAR ALTIKtitAÇ

Ömer -Hişfun b. Hakim olayına ve İbn Ebi Bekra hadisine işaret etmiş, son olarak ta Kurtubi'den (Öl. 671/1273) bir rivayet nakletmiştir ki o da şöyledir:

«Kurtub1, Ebu Davud'dan Ubeyy b. Ka'b'ın şöyle dediğini nakletmiştir : - Rasulüllah bana buyurdu ki : Ya Ubeyy! Ben'~ur'an okuhıuştum. Bana:

- Bir harf üzere mi, yoksa. iki harf ÜZere mi (okumak . istersin)? tüY.e soruldu. Beraberimde olan melek :

- İki harf üzere de, dedi, . Sonra yine bana : - İki harf üzere ıni, yoksa üç harf üzere ml? denru. Beraberimdeki ,me-

lek: - Üç harf üzere de, dedi. Böylece yem harfe baliğ oldu.

Peygamber sonra buyurdu ki: Azab ayetini rahmet ayeti ile katıştırma­dıkça «azizen hakimft,, yerine, <<semian alima» da desen bunların hepsi şa­i'idir, kafidir» (10).

Bu hadis, Peygamber (s.a.v.) deri sahih senedlerle gelen diğer hadisiere bir şey ilibre etmiş değildir. Miiellifin hedefi, evvelemirde bu hadislerin muh­teviyatında -onların terkedilmesini, zayıf olduklarının kabul edilmesini, da­ha açık ifade ile Peygamberden rivayet edilmiş olmalarının reddedilmesini gerekli kılan- tenakuzları açıklarriaktır. Ehl-i sünnetin sahih saydığı senedler hakkında Şia'nın görüşü, ehl-i beyt yoluyla da gelmiş olmadıkça, bunlarin terkolunmasıdır. Bu sebebiedir ki Müellifi, ilk iş olarak bu rivayetlerin hep­sinin ehl-i sünnet yoluyla geldiklerini ve bunların hepsinin, Zerare'nin (ll) Ebu Ca'fer'den yaptığı rivayete aykırı olduklarını ifade ederken görüyoruz. Zerare'nin bu rivayetine göre Ebü Ca'fer (a.s.) şöyle demiştir :

- Kur'an birdir. Bir olan Allah katından indirilmiştir; ihtilaflar ise, ra­viler yüzünden meydana gelmiştir. Keza es-Sadık aleyhisselam, halk arasm­da meşhur olan «Kur'an yedi harf üzere nazil olmuştur» rivayetinin yalan olduğuna hükmetmiş ve «0, bir olan Allah katından bir harf üzere nazil olmuştur» demiştir (12). İbn Mes'ud'tin, Osman'ın cemettiği mushafı tasvib ettiğini açıklaması ile ilgili olarak İbn Ebi Davud'un İbn Mes'ud'dan yaptığı rivayet te buna yakındır (13).

Apaçık bir gerçektir ki, daha önce zikredildiği üzere 24 sahabeden 46 se­nedle (46 ayrı yolla) gelen mütevatir hükmünde bir .hadisi reddedip, bir kişinin diğer bir tek kişiden verdiği haberi, yahut senedsiz olarak o şahsa nisbet edilen bir sözü kabul etmek cidden zordur. İlmi düşünüşün biıe gös­terdiği budur. Şia'nın, ilmi metoda ait kaideleri kabul hususunda kendileri­ni etkileyen mezhep taassublan olmasaydı, ilmi gerçekleri kabul etmek ve onun lıükmün<> boyun eğmekten başka ·ellerinden bir şey gelmezdi. Çünkü (yukarıda geçen her) iki ifadede de, istılaht manasiyle Peygamber (s.a.v.) den tevatüren gelen hiçbir şey yoktur. Bunlar ancak, -ifadelerinden de anla­şılacağı üzere- sahiplerinin şahsi görüşlerini yansıtan sözlerdir.

Gerek bu hadiste, gerekse diğerieriride Şia'nın fikirleri için temel kabul ettiği esas prensip şudur: «Peygamber (s.a.v.) den sonra din işlerinde merci,

20

(10) bk. Kurtub\, el-Cami' li ahkAıni'l-Kur'an, I, 37, Kahire 1351/1933: (ll) Bu zat, Küfe'li Zerare b. A'yün'dür (bk. İbn Ebi Hiltim, el-Cer:iıu ve't-tadil, I,

604 (2. kısım), Haydarabad, 1952; İbn Hacer, Lisanu'l-mtzfuı). (12} bk. el-Beyan fl tefsiri'l-Kur'an, I, 123. (13) bk. İbn Ebi Davud, KiH\bu'l-Mesahif, s; 18, Mısır,.-1355/1936.

KUR'AN TARİHİNDE YEDİ HARF MESELESl I

ancak Allahın kitabı ve Allahın kendilerinden her türlü kötülüğü giderip tertemiz kıldığı ehl-i beyttir» (14). Görüldüğü üzere bu görüş, tenakuzdan bile salim olamamıştır. Çünkü, din işlerinde merci olacak kaynakların ter­tibinde ma'ruf olan şey, önce Kur'an'ın, sonra da sünnetin gelmesidir. Hal­buki burada önce Peygamber, sonra Kur'an, sonra ehl-i beyt şeklinde bir sırahıma yapılmıştır. Her ne hal ise, her fırkanın, fikirlerini savunurken ken­dil~rini haklı gösterecek şeylei·i oluyor.

Sayın el-Huf diyor ki: .«Onların (yani ehl-i beytin) söylediklerine aykırı oldukça, rivayetler hiçbir kıyınet taşımaz. Bu sebeble de bu rivayetlerin se­nedleri üzerinde söz söylemenin bizim için önemi yoktur. Bu, rivayetlerin değerini ve delil olmak vasfını bizim nazarımızda yok eden birinci sebeb-dir.>> (ls). · ·

Müellif daha sonra naklettiği rivayetler arasında uyuşmazlık ve ihtilaf ~larak saydı~ı şeyleri zikre _ geçiyor ve şöyle diyor :

«Bazı rivayetler göstermektedir ki, Cibril Peygamber (s.a.v.)i bir harf üzere· okutmuş, bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) artırılınasını istemiş, o da artırmış ve nihayet yedi harfe kadar çıkmıştır. Bu gösteriyor ki artma işi tedrici olmuştur. Bir başka rivayete göre ise artma işi üçüncü müracaat­ta birden tarı:ıamlanmıştır. Diğer birine göre de Allah, üçüncü müracaatta Kuı·'an'ı üç harf üzere okumasını Peygambere emretmiş, yedi harfle okuma işi dördüncüde gerçekleşmiştir. GörUldUğü üzere bunlar arasında tenakuzlar vardır.» . -

'«Yine rivayetlerden birine göre artırma işinin tamamen aynı mecliste olması, Peygamber (s.a.v.) in artırılına isteğinin Mikail'in tavsiyesi ile vuku bulması ve Cebrail'in de yediye kadar artırması ile, . diğer bir ri vayetin de­laleti olan Cil:ıril'in her defasında gidip tekrar gelmesi arasında da uyuş­mazlık · vardır.»

«Şu da bir uyuşmazlık noktasıdır ki, bazı rivayetlere göre Ubeyy Mesci­de girmiş ve kendi okuyuşuna aykırı okuyan birini görmüştür. Diğer bazı· larına göre ise kendisi Mescidde iken içeri iki kişi girmiş ve O'nun okuyu. şuna aykırı şekilde okumuşlardır. Peygamber (s.a.v.) in Ubeyy'e söyledikleri arasında da ihtilaflar mevcuttur. Ve daha buna benzer şeyler ... »

«İbn Mesfıd'un Ali aleyhisselamdan rivayet ettiği: Allahın Raswü (s.a.v.), nasıl öğrenmişseniz öylece okumanızı emrediyor; sözüne bakılırsa, mezkUr olaydaki soru ile cevap arasında mi.inasebet olmadığı görülür. Zira ayetlerin sayısı hakkında meydana gelen anlaşmazlıkla bu cevabın (Hz. Ali'nin bu sö· zünün) bir ilişkisi yoktur.>> (16).

Müellifin burada tenakuz diye zikretti~i şeyler, -netice itibariyle rivayet­lerin hepsi daima yedi harf üzere okumayı eınretti~ine veya haber verdiği­ne, yahutta ruhsat olarak takdim ettiW-ne göre- bir takım şekU mülahazalar olmaktan öteete bir değer taşımamaktadır. Hadisi bize ulaştıran tarikierin çokluğu yanında bu şekliyyat bir anlam taşımaz. Hem sonucu değiştirmeyen böyle basit ihtilaflar da olmadıkça bu çokluğun manası olmaz. Bizim naza-

(14) el-BeyAn fi tefstri'l-Kur'an, I, 123. (15) Aynı eser ve yer.

(16) Aynı eser ve yer.

21

TAYYAR ALTIKULAÇ

rımızda tevatüren sabit olan şey, bu (değiştirilemeyen) sonuçtur ki, bu so­nuç üzerinde bütün raviler ve senedler topluluğu birleşmiş bulunuyor.

Müellifin, sualle cevap arasında münasebet olmadığı şeklindeki müta­laasına gelince, bunun gerçekle ilgisi yoktur. Çünkü herhangi bir surenin ayetlerinin sayısı hakkındaki ihtilaf, iki ayeti bir ayetin içinde itibar etmek veya etmemekten ileri gelir. Bu da öğrenme şekline bağlıdır. Ve bu yüzden de onlara verilen emir, ihtilafı gereği gibi hertaraf etmek üzere «herkesin kendisine öğretildiği gibi okuması..» şeklinde vaki olmuştur.

Şia nazarında «Harf>>in manasını tefsire gelince ,onlar bunun üzerinde durmazlar. Onların mezhebinde, Kur'an'ın nüzulü işi bir harfe inhisar etti­ğine göre, o takdirde «Harf in ınanası «bir vecih (şekil) ve bir yol»dan iba­ret olur. Bu hususta Sayın el-Hıli şöyle diyor :

«Söyledikleriınizi ötezleyecek olursak: Kur'an'ın yedi harf üzere nüzıl­lünün aslı yoktur. Buna delalet eden rivayetlere itibar edilmemelidir. Hele «İki Sadık kisi»nin (aleyl im<'sselam) hadisleri bunların yalan olduğuna, Kur'an'ın ancak bir harf i <.ere geldiğine ve ihtilalların raviler yüzünden orc taya çıktığına delalet ettikten sonra bütün bu rivayetlerin atılması lazım­dır» (17).

Bu ifadedt- -yedi harfin altısını inkardan sonra- en tehlikeli hüküm, «ih­tilaflann raviler yüzünden ortaya çıktığı ... » sözüdür. Ve altı harfi inkar için söylenmiştir. Bu hükmü icabı da, uluorta söz söylemek, Kur'an'daki deği­

şik kıraetler ve vecihler için tahrif ve ravi uydurması itibar etmektir. Haya­tını Kur'an'a vermiş kişiler hakkında böyle sözler söylenmesinden Allaha sığınırız. Onlar rivayet ve eda konusunda iyice belleyip ezberlemeye ve tak­va sahibi olmaya gereken titizliği göstermiş kişilerdir ...

(Devamı gelecek sayıda)

(17) Aynı eser, I, 135.

22