Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

32

description

Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15 -Her Üniversite www.devrimcigenclik.net www.devgenc.org

Transcript of Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

Page 1: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15
Page 2: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

Emperyalizme, Oligarfliye karfl› DEVR‹MC‹ GENÇL‹K dergisiSahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Ali TOSUN Yay›n Türü: Yerel Süreli

Adres: Tomtom Mah. Örtmealt› Sok. No:6/B Beyo¤lu/‹STANBUL Tel-Fax: (0212) 245 91 55Bas›ld›¤› Yer: Yön Matbaas› Davutpafla Cad. Güven Sanayi Sitesi, B Blok, No:366

Topkap›/‹stanbul Tel: (0212) 544 66 34

Ülkesinin ve halk›n›n yaflad›¤› bütün sorunlarla kaderbirli¤i etmifl üniversiteli devrimciler için bu yaz

Samsun 19 May›s Üniversitesi’nde “2008 May›s’›nda Türkiye ve Dünya”konulu panelde konuflmaya gelen Süleyman Demirel’e üniversiteliler tokatgibi bir karfl›lama haz›rlad›. “Denizlerin katili faflist Demirel sana postal yak›-fl›r” diyerek elindeki postal› Demirel’e atmaya çal›flan Ö¤renci Kolektifle-ri’nden ö¤renciler apar topar gözalt›na al›nd›lar. Ama olan olmufltu bir kere.Türkiye’nin yar›m as›rl›k geçmiflinde kara bir leke gibi duran Demirel üniver-sitede istenmiyordu. Asl›nda Demirel nezdinde tüm Türkiye egemenlerine bi-rer postal at›ld›. Üniversitelerimizden defolun denildi.

Türkiye egemenleri bu dönem boyunca tüm toplumsal kesimlerden ayn› to-kad› yedi. AKP’nin gericili¤ine karfl› da, Genel Sa¤l›k Sigortas› Yasas›na kar-fl› da, zamlara karfl› da, 1 May›s’ta da ayn› öfke doldu meydanlara.

Halk›n sözünü duymazdan gelen, polis terörüyle cevaplayan Türkiye ege-menleri ise halk düflman› icraatlar›nda h›z kesmiyor. Yaz aylar›n›n gelmifl ol-mas› baflta AKP olmak üzere yönetenler cephesinde durulmaya neden olmu-yor. Tam tersine egemenler aras› gerilimler art›yor, kamusal haklar› t›rpanla-yan yasal düzenlemeler bir bir meclisten geçiriliyor, yedi¤imiz yemekten, içti-¤imiz suya, kulland›¤›m›z elektri¤e kadar her fleye zam yap›l›yor.

Türkiye egemenlerinin tek uzlaflma noktas›n›n halk düflmanl›¤› oldu¤unusöylersek abartm›fl olmay›z. Son olarak yarg› ve AKP aras›ndaki gerilimde detaraflar›n hiç birinin halktan yana bir duruflu yoktur. Gerçek olan fludur ki ül-kemizdeki yönetim krizi artarak devam ediyor. Yerel seçim sürecine girdi¤i-miz bugünler bir yandan halka karfl› yalan ve demagoji siyasetinin artt›¤› öteyandan da egemenlerin kendi aralar›nda birbirlerinin aya¤›n› kayd›rmaya ça-l›flt›¤› günler olarak geçecek. Bu dönemde baflta AKP olmak üzere tüm Tür-kiye egemenlerinin halk›n derdine çare olamayaca¤›n› görmemiz ve anlatma-m›z gerekir. Bugün iktidardaki AKP hükümeti ülkemizde emperyalizmin ve ne-o liberamizmin temsilcisidir. AKP’nin bar›fl ve emekten yana bir çözümü yok-tur. AKP karfl›s›nda oldu¤unu söyleyen MHP’sinden CHP’sine, ulusalc›lar›nakadar tüm düzen içi güçlerin ise ‘kazara AKP giderse iktidar koltu¤unu biz ka-pal›m’ kavgas›nda oldu¤unu herkes bilmektedir.

Neo liberal düzen sermayeye s›n›rs›z sömürü alan› açarken ayn› zamandakendini ve temsilcilerini de tüketiyor. K›blesi piyasac›l›k ve emperyalizm olanTürkiye egemenlerinin halka ve gençli¤e vaat edecek hiçbir fleyi kalm›yor.Devletten beklentilerin azalmas› ise özellikle toplumun genç kesimlerinde birboflluk yaratmaktad›r.

‹çinden geçti¤imiz Haziran ay› gençlerin büyük ço¤unlu¤unun s›nav mara-tonuna girdi¤i bir ay. OKS, ÖSS, DGS, Dil s›navlar› ve daha bir ço¤u. YÖK herzamanki gibi kestirme çözümler ar›yor. Bu y›l da üniversite kontenjanlar›n› art-t›rd›. Ama bunlar›n hiç biri gençlerin gelecek kayg›s›n›n artmas›na ve giderekgelecekten ve sistemden umudu kesmelerine engel olmuyor.

Bu y›l hem üniversite hem de lise gençli¤i her zamankinden daha çok ege-men siyasetin d›fl›na ç›kt›. Sene bafl›nda rektörlüklerin dersleri boflalt›p ör-gütledi¤i “teröre lanet” mitinglerine fazla destek vermeyen üniversite gençli-¤i AKP gericili¤inin karfl›s›nda sokaklara ç›kmaktan çekinmedi. 1 May›s mey-danlar›n›n ana kalabal›¤›, Taksim’in en dinamik unsuru gençlerdi. Bu senegeçmifl y›llardan farkl› olarak gençlik tarihini ö¤renme, tarihini hat›rlay›p sa-hiplenmeyi de bir eylem haline getirdi. 30 Mart K›z›ldere, 6 May›s Denizlerinidam› gibi tarihlerde yap›lan anma ve eylemler, Dolmabahçe yürüyüflleri hepbu bilinçle yap›ld›.

Bir y›l boyunca üniversiteler siyasal iktidar›n gerici sald›r›lar›na, baflta ula-fl›m, bar›nma olmak üzere temel hizmetlere yap›lan zamlara, her türlü de-mokratik tepkinin karfl›s›na dikilen polis terörüne ve tabii ki sivil faflistlerinsald›r›lar›na maruz kald›. Bütün bu sald›r›lar›n karfl›s›nda edilgen de¤il etkinbir eylem süreciyle konum al›nd›. Özellikle AKP karfl›tl›¤›, faflist sald›r›lar kar-fl›s›nda yap›lan eylemler ve 68’e dair yap›lan eylemlerin kalabal›¤› gençli¤inidelojik tercihleriyle harekete geçiti¤inin bir göstergesidir. Bu y›l›n dikkat çe-ken bir di¤er yan› ise lise gençli¤inin hareketlili¤idir. Sene boyunca oldukçahareketli geçen lise mücadelesi özellikle 1 May›s’taki a¤›rl›¤›yla kendini iyi-ce hissettirdi. Önümüzdeki y›l da liselilerin bu harektlili¤inin devam edece¤i

görülmeli ve lise örgütlenmelerine önem verilmelidir.Devrimci gençler aç›s›ndan üniversitelerde demokratik ö¤renci hareketinin

bir ad›m daha ileri tafl›nd›¤› bir y›l oldu¤u aflikar. Ne var ki ortaya ç›kan mu-halif genç potansiyelinin yeterince kavranabildi¤i söylenemez. Bu dönem so-lun devlet terörü bir yana daha çok kendi s›n›rlar›na tak›ld›¤›n› söyleyebiliriz.Uzunca bir zamand›r sürekli devlet terörüne maruz kalan ve egemen cephe-nin halka dönük demagojisi karfl›s›nda etkisiz konuma düflen sol, al›flkanl›k-lar›ndan kurtulmakta zorlanmaktad›r. Bu nedenle halkla iletiflimin önünüaçan bir dil, herkesi kapsay›c› ve hak mücadelelerini ana eksenine koyan ör-gütlenme modelleri, bire bir katarak de¤il politikan›n ça¤r› gücünü artt›rarakörgütlenme elzem ihtiyaçlar› oluflturmaktad›r. Yükselen toplumsal muhalefe-te ve demokratik gençlik hareketine önderlik edecek devrimcilerin her fley-den önce, politikay› iyi okuyup öngörüler oluflturabilmesine, ola¤anüstü du-rumlarda çözüm üretebilecek bir politik k›vrakl›¤a ve bütün bir politik hatt›nve örgütlenmenin sorumlulu¤unu alacak bir perspektife sahip olmas› gerek-mektedir.

fiunu art›k görmemiz gerekir; bugün Türkiye’de neoliberalizmin temel uygu-lay›c›s› AKP’dir. AKP halk›n kafas›ndaki meflrulu¤uyla de¤il alternatifsizli¤iylesiyaset yapmaktad›r. AKP’ye alternatif oldu¤unu söyleyip yanl›fl adreslerinpeflinde meydanlar› dolduran yüzbinlerce insan art›k tek derdi AKP karfl›s›n-da kaybetti¤i konumu geri kazanmak olan ulusalc›lar›n arkas›nda de¤ildir. Ay-n› flekilde devrimcilerin örgütlü oldu¤u yoksul mahallelerde dahi çözüm yolugöremeyip AKP’ye oy veren halk›n AKP’den beklentileri zay›flamaktad›r. Teksorun halk›n görebildi¤i, ak›lc›, ikna edici ve halk›n yaflam›n› de¤ifltirme iddia-s› tafl›yan bir alternatif adresin belirsizli¤idir. Bu adres soldad›r. Solun biriki-minde ve dinamizmindedir. Bu adres solun “tarihin sonu”nun geldi¤i söyle-nen bu yüzy›lda inatla devrim ve sosyalizm demesindedir. Solun gerçek biralternatif haline gelebilmesinde dün oldu¤u gibi bugün de devrimci gençli¤edüflen sorumluluk büyüktür. Böylesi bir dönemde yap›lan hiçbir çal›flma dardüflünmenin, geçmifl dönem deneyimlerinin ya da olanaks›zl›klar›n a¤›rl›¤›ylas›n›rland›r›lmamal›d›r. Her politik söz ve eylem en genifl kitleye ulaflacak veen genifl kitleyi katacak flekilde örgütlenmelidir.

Önümüzdeki dönem hem üniversitelerde rektörlük seçimleri ve sermaye-den yana uygulamalar›n getirece¤i hareketliliklerin yaflanaca¤›, hem de ülke-nin yerel seçimlere kilitlenece¤i bir dönem olacak. Bu koflullar toplumda ol-du¤u gibi üniversitelerde de politikleflmeyi daha çok artt›racakt›r. Dedi¤imizgibi Türkiye egemenleri durmuyor. Seçim yat›r›mlar› flimdiden bafllad› bile. Biry›l boyunca AKP karanl›¤›na karfl› ayd›nl›¤› savunan, sa¤l›ktan ulafl›ma hakla-r› için meydanlara dökülen devrimci gençlerin yaz aylar›n› hem gelecek sene-ye iyi bir haz›rl›k hem de bir eylem süreci olarak geçirece¤i söylenebilir. Ülke-sinin ve halk›n›n sorunlar›yla kader birli¤i etmifl üniversiteli genç devrimcileriçin yaz sadece bir tatil ya da gelecek döneme haz›rl›k süreci de¤il ayn› za-manda üniversitede örgütlenen politik hatt›n her yerde örgütlenece¤i ve heryerin birer üniversite haline getirilece¤i bir dönemdir. Tabii ki üniversitelerinkapal› oldu¤u bu dönem hem politik olarak geliflme hem de gelecek seneninhaz›rl›¤›n›n yap›lmas› aç›s›ndan da elveriflli bir dönemdir. Özellikle okumaal›flkanl›¤›n›n oldukça zay›f oldu¤u bugünün gençli¤inin bu al›flkanl›¤› kazan-mas› için de f›rsatlar yarat›lmas› gerekmektedir. Tüm bunlar hem bireyselhem de örgütlü çabalarla ilerleyecek bir bütünün parçalar›d›r.

Bu y›l gençli¤in devrimci eyleminin etkisini daha iyi görebildik. Ayaklar› baflyapmaya geldik diyerek Taksim’i zorlayan gençlerden, Denizlerin katiline pos-tal atan üniversitelilere. ‹flte gençli¤in devrimci eylemi. Hiç beklenmedik biranda, beklenmedik yerlerde, beklenmedik tarzlarda. Her fley bitti denilen biranda bir bakars›n›z ç›k›vermifl rengarenk pankartlar›yla. Bazen bir kampustahaklar› için, bazen bir tiyatro sahnesinde, bazen anti-faflist bir yürüyüflte, ba-zen Tuzla’da iflçilerin yan›nda, bazen yoksul bir mahallede… Bu yaz elimizinulaflt›¤› her yer üniversite olacak. Bu ülkeyi Fetonun okullar›yla e¤itenlere,hastane hastane gezdirip halk› telef edenlere, her ifl cinayetini takdir-i ilahi-ye ba¤layanlara, “ayaklar bafl olursa k›yamet kopar” diyen kokuflmufl baflla-ra bir çift laf›m›z var. BBiizz ddaahhaa yyeennii bbaaflflll››yyoorruuzz..

HER YER ÜN‹VERS‹TE!

Page 3: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 153

Tayyip Erdo¤an Diyarbak›r’a yapt›¤› ç›kartmadaAKP’yi “milli normalleflmenin adresi” olarak nite-ledi. Diyarbak›r halk›n›n gözünün içine baka bakasöylenen yalanlar bir yana Erdo¤an’›n normallefl-meden ne anlad›¤› flaibeli. Çünkü ülkemizde ege-menler aras› gerilim, savafl, zenginin yoksulu ez-mesi bir an olsun azalm›yor. Yerel seçimlere biry›ldan az bir süre kala yavafl yavafl seçim gezile-rine bafllayan düzen partilerinin liderleri halkakarfl› umut tacirli¤i yapmaya devam ediyor. Oysagörünen Türkiye k›lavuz istemiyor. Özel sektör le-hine yasal düzenlemeler, ifl cinayetleri, hakk›n›talep edene polis terörü, g›da krizi, enerji fiyatla-r›na gelen zamlar, bildirilerle yönetilen bir ülke.

Önümüzdeki günler Türkiye’de siyasetin art›kkronikleflen krizlerinin yarg›-AKP eksenine kilitlen-di¤i, tüm düzen içi siyasal aktörlerin yerel seçim-lere dönük haz›rl›klara bafllad›¤›, günler olacak.Ülkemizde AKP’nin temsil etti¤i liberal ‹slamc› ke-simle,geleneksel devlet eliti aras›ndaki kavga ne-redeyse kronikleflti. Son olarak Yarg›tay Baflkan-lar Kurulu, Adalet Bakan› Mehmet Ali fiahin’in“Yarg› reformu strateji tasla¤›”n› yarg› organlar›-n›n görüflünü almadan AB Komiseri Olli Rehn’esunmas›na tepki göstermek amac›yla bir bildiriyay›nlad›. Ve olan oldu. Ortal›k gene kar›flt›. Birbi-ri ard›na aç›klamalar hükümetin “maafllar›na bizzam yapt›k” demesine kadar vard›. Uzun zaman-d›r AKP’nin hedefinde olan “yarg› reformu” t›pk›di¤er paket yasal düzenlemeler gibi devletin yeni-den yap›land›r›lmas› ve liberal, ‹slamc› çizgiyeuyumlu hale getirilmesiyle ilgili. Yarg› organlar›n›ntepkisi ise herkesin gözlemledi¤i gibi AKP karfl›-s›nda kalan “son kaleyi” savunman›n ötesindebir anlam ifade etmiyor. Yarg› organlar›n›n yapt›¤›ç›k›fllar›n elbettebaflka bir anlam›daha var. KabacaAKP ile ulusalc›lardiye tan›mlayabile-ce¤imiz (ulusalc›lardedi¤imizin ordu-yu, yarg›y›, üniver-siteyi de içine alangeleneksel devleteliti oldu¤unu hat›r-latal›m) iki iktidarerki aras›ndaki ka-p›flma senelerdirfarkl› flekillerde de-vam ediyor. Sonolarak AKP’nin ge-nel seçimlerdengüçlenerek ç›kma-s› ve Cumhurbaflkanl›¤›, YÖK gibi kurumlar› kon-trolü alt›na almas›, ordununsa bir flekilde yap›lananlaflmalarla geri çekilmesi, AKP karfl›s›nda mu-halefet görevini yarg›n›n omuzlar›na yükledi.AKP’ye aç›lan kapatma davas› ve türban karar›n›nsonuçlar›n›n beklendi¤i bu dönem yarg›dan gele-

cek ç›k›fllar asl›nda devlet yöneticilerinin içine gir-di¤i krizi ve kirli iktidar oyunlar›n› daha çok gözlerönüne seriyor.

Bu iktidar kavgas›n›n içinde AKP elindeki gücüsonuna kadar kullan›yor. Son olarak CHP GenelMerkezinde Önder Sav’›n odas›nda gerçekleflenbir konuflman›n Vakit gazetesine yans›mas›, herne kadar dinleme aç›k unutulan bir telefonla ya-p›lsa da, dinleme olaylar›na bir yenisini daha ek-ledi. Daha önce de Anayasa mahkemesi Baflkanvekili Osman Paksüt izlendi¤i flüphesiyle emniye-te baflvurmufl ve izleyen araban›n Emniyet Müdür-lü¤üne ait oldu¤u ortaya ç›km›flt›. Dolmabahçegörüflmesinde Büyükan›t’›n eflinin harcamalar›ylailgili dosyaya dair bas›na s›zd›r›lan bilgiler ve da-ha birçok dinleme skandal› bu dönemde bir bir or-taya ç›k›yor. AKP iktidarda oldu¤u 7 y›l içerisindeen önemli kadrolaflmay› Fethullah Gülen cemaati-nin de katk›lar›yla emniyette gerçeklefltirdi. Dahageçti¤imiz ay bir emniyet daire baflkan› ve iki flu-be müdürünün hakk›nda Fethullahç› liste haz›rla-y›p de¤iflik makamlara gönderdi¤i için suç duyuru-sunda bulunuldu. Emniyetteki Fethullahç› kadro-laflma bu kadar aleni iken AKP iktidar› da bu du-rumu sonuna kadar kullanmakta ve ulusalc›larlaaras›ndaki kavgada kendi hanesine bir art› olarakyazabilmektedir. Öte yandan dinleme, takip gibiflimdilik ulusalc›lara dönük olan k›s›mlar› bas›nayans›yan kontrol mekanizmalar› tüm toplumsalkesimlerde bir korku ve aya¤›n› denk alma reflek-si gelifltirmektedir. Ancak bu ülkede dinlemeninde, takibin de, gözalt›n›n da yeni olmad›¤›n›, özel-likle sola karfl› kullan›ld›¤›n› ve devletin faflist ya-p›s›n›n bir parças› oldu¤unu unutmamak laz›m.

Egemenler aras›ndaki kavgan›n bir di¤er boyu-tu ise, taraflar›n gidipdi¤erini Avrupa’da yada ABD’de flikâyet et-mesi. Geçti¤imiz ayiçerisinde gerçekleflti-rilen AB Türkiye raporugörüflmelerine burumyans›d›. Birbirini büyüka¤abeylere flikâyet et-me öyle bir hal ald› kid›fliflleri bakan› Ali Ba-bacan “Türkiye’de sa-dece gayrimüslim az›n-l›klar de¤il, Müslümanço¤unluk da dini özgür-lüklerle ilgili sorunlaryafl›yor” dedi. Dahaönceden de ABD bafl-

kanlar›n›n dizinin dibinden yürütülen ülke içi siya-set yine benzer flekillerde idare ediliyor. Özelliklehükümet cephesi bir yandan AB ile kaybetti¤i di-yalo¤u urmaya çal›fl›rken öte yandan özellikle ‹s-rail ve Filistin aras›ndaki “bar›fl” görüflmelerinearac›l›k edip ABD’n›n Ortado¤u politikalar›n›n birnumaral› tafleronu olmaya çal›fl›yor,

AKP’yi yerel seçim telafl› sard›Tüm bu gerilimler, emperyalist merkezlere ya-

ranma siyaseti, yerel seçimler yaklaflt›kça dahada k›z›fl›yor. Tayyip Erdo¤an her f›rsatta halk›ndeste¤iyle iktidarda oldu¤unu dile getiriyor. Dola-y›s›yla bu gücü yerel seçimlerde de korumak isti-yor. Bunun için AKP’nin her türlü ad›m› atabilece-¤ini bilmek laz›m. Daha flimdiden olas› bir partikapatma karar›na karfl› B plan› olarak iki seçimibirlefltirip erkene almaktan bahsediliyor. AmaAKP’nin seçim dönemindeki as›l takti¤i gene kö-mür, pirinç takti¤i olacakt›r. Bu taktik hiç de ya-bana at›l›r bir fley de¤ildir. 2003 y›l›ndan beri 5,8milyon ton kömür da¤›tan hükümet Türkiye Kö-mür ‹flletmeleri Kurumuna 141 milyon 36 bin YTLborçlanm›flt›r. Bu iflin sadece kömürle olmayaca-¤› aç›kt›r. Özellikle AKP’li belediyelerin tüm top-lumsal kesimleri hedef alan projeleri flimdidenduyurulmaya bafllanacakt›r. Bunun yan›nda AKP,yerel seçimlerin maddi külfetini karfl›lamak içinçözümü ‹flsizlik Fonu, özellefltirme gelirleri gibikaynaklar› belediyelere aktarmakta aramaktad›r.AKP’nin bir di¤er dâhice plan› ise “Belediye gelir-leri kamu tasar›s›n›” yasalaflt›r›p alt yap› hizmetialandan “kat›l›m pay›” ad›nda yeni vergiler almak-t›r. Belediyenin hizmet binalar› için bile emlak ver-gisi toplamay› hedefleyen ve ad› Deli Dumrul ver-gilerine ç›kan bu düzenlemeyle belediye gelirleri-nin %30 artt›r›lmas› hedeflenmektedir. AncakAKP bu yasay› yerel seçimlerden önce ç›karmay›göze alamamaktad›r. Önümüzdeki sonbahar vek›fl, parti liderlerinin bir bir meydanlara inip halka“maval okudu¤u” günler olacak. Tüm bu yalanla-r›n arkas›nda ise yeni vergiler, enerji da¤›t›m›n›nözellefltirilmesi, özellikle enerji alan›nda bir biriard›na gelen zamlar, Genel Sa¤l›k Sigortas› ve ‹s-tihdam Paketi gibi düzenlemelerle halka dayat›langüvencesiz ve sa¤l›ks›z yaflam koflullar› olacak.Tüm bu yalanlar›n arkas›nda insanlar› pirinç içinkuyruklar oluflturma noktas›na getiren g›da krizi,136 dolara dayanan petrol fiyatlar›, dünya ekono-misinde durgunlu¤a ba¤l› olarak ortaya ç›kan eko-nomik kriz, bunun Türkiye’ye yans›mas› olanIMF’nin özellikle kamu harcamalar›n›n k›s›lmas›n›

MANfiET

AKP ‹fiB‹RL‹KÇ‹L‹⁄‹N VE HALK DÜfiMANLI⁄ININ

SOL ‹NSANCA B‹R YAfiAMIN ADRES‹D‹R

Page 4: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

MANfiET

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 154

dayatan stand-by sonras› takip süreci olacak. Ya-ni halk›n gözünü boyamak bu defa o kadar da ko-lay olmayacak.

Bunun fark›nda olan AKP hükümeti çeflitli pro-jelerle meydanlara ç›kmaya bafllad› bile. AKP’ninyerel seçimler konusunda en büyük ata¤›n› Kürt il-lerinde yapaca¤› ortada. GAP eylem plan›yla Di-yarbak›r’a giden Tayyip Erdo¤an bölgede alt yap›-n›n gelifltirilmesi, sulama sorununun çözülmesi,KOB‹’lerin desteklenmesi, sosyal geliflmenin sa¤-lanmas› gibi bafll›klarla vaatlerini s›ralad›. GAP 28y›ll›k bir proje, her gelen hükümetin vizyonu hali-ne getirdi¤i ama ne bölgenin kalk›nma sorununane de Kürt sorununa çare olabilmifl bir proje.AKP’nin bu projeyi seçimlerden önce aç›klamas›ve halka kuvvetlice verilen bu proje bize destekolursan›z ilerler mesaj›, GAP eylem plan›n›n Kürtsorunun çözümüne dönük bir ad›m de¤il yerel se-çim yat›r›m› oldu¤u görüntüsünü artt›rmaktad›r.AKP’nin Kürt sorununa dair çözüm dedi¤i, bölge-nin AKPlilefltirilmesinden baflka birfley de¤ildir.Bu proje iflsizlik fonu gibi kaynaklar›n bölgede ya-t›r›m yapmak isteyen özel sektöre teflvik olarakverilece¤ine ve bölge halk›n›n ucuz ifl gücü olarakkullan›laca¤›na iflaret etmektedir. Öte yandanKürt sorununa Amerikanc› bir çözüm aray›fl› için-de olan hükümet Kuzey Irak yönetimiyle yap›langörüflmelerin ard›ndan Türkiye içinde de operas-yonlar› artt›r›p Kürt hareketini imhay› ve bölgeselpolitikalarla Kürt halk›n› ›l›ml› ‹slam projesinin et-raf›nda bir araya getirmeyi hedeflemektedir. Özel-likle Fethullah Gülen’in bölgede yat›r›m yap›lmas›,okullar aç›lmas›na dair aç›klamalar› s›kça bas›nayans›maktad›r.

AKP yerel seçim start›n› çoktan vermiflken AKPkarfl›s›ndaki düzen içi güçlerde bofl durmuyor el-bette ki. CHP, Baykal’›n parti içi son temizli¤ininard›ndan pasif muhalefet çizgisini sürdürmekte.CHP’den çok bir umutlar› olmayan, ordunun geriçekilifliyle iyice yaln›zlaflan ulusalc›larsa son dar-beyi Kanaltürk’ün AKPli bir ifl adam›na sat›lma-s›ndan yedi. MHP ise iyice teflhir olan ülkü ocak-

lar› kadrolar›n› yenileyip AKP kar-fl›s›nda bir alternatif olabilmetelafl› içinde. Bir yandan ülkü

ocaklar› say›s›n› azal-t›p, AKP’ye a¤abeylikyapan bir siyasi çizgiüzerinde duran MHPöte yandan üniversi-telerde Kürt, devrim-ci, demokrat ö¤renci-lere sald›rarak örgüt-lenmektedir.

Tek alternatif solAKP’nin karfl›s›nda bugün tek ve gerçek alter-

natifse soldur. Önümüzdeki günler solun do¤rubir politikayla örgütlendi¤i taktirde güçlenece¤i vedaha önemli bir çekim merkezi haline gelece¤i or-tadad›r. Bu nedenle AKP’nin sola karfl› sald›rgan-l›¤› artmaktad›r. AKP sadece sola sald›rmamakta-d›r. AKP s›k›flt›kça tüm toplumsal kesimlere sal-d›rmaktad›r. Tayyip Erdo¤an AKP’yi “milli normal-leflmenin adresi” olarak tan›mlamaktad›r. Ancakbuna art›k kimsenin inanmayaca¤› aç›kt›r. Ege-menler aras› kriz bir yana AKP hiçbir toplumsalkesim için birlefltirici ve kapsay›c› olamaz. Meflru-iyetini sa¤lad›¤› halka karfl› her türlü sald›rganl›¤›

kendinde bir hak bilen AKP hükümetinin dikiflleripatlamaktad›r. Bu nedenle hem TÜS‹AD hem deABD cephesinden AKP’yi uzlaflmac›l›¤a ça¤›ranaç›klamalar gelmektedir. AKP’nin popülist politi-kalar›n› gözler önüce serecek ve halk›n AKP’yemecbur olmad›¤›n› gösterecek olansa soldur. Hü-kümet s›k›flt›kça sald›rganlaflmaktad›r. Bunu sonolarak Tuzla tersanelerinde gördük. Tersanelerde-ki ifl cinayetleri konusunda patronlar›n karfl›s›ndasus pus olan AKP hükümeti Limter- ‹fl sendikas›-n› d›fl mihraklar›n kontrolünde olmakla suçlad›,sendika yöneticilerini gözalt›na ald›rtt›. Ayn› du-rum 1 May›s’ta da yafland›. Emekçilerin sosyaladalet, eflitlik, bar›fl ve demokrasi talebiyle Tak-sim meydan›nda yapmak istedikleri eyleme yap›-lan polis sald›r›s› herkesin ceberrut devleti bir kezdaha görmesini sa¤lad›. AKP’nin kar-fl›s›nda muhalefet görevini üzerinealan ve halka gerçekleri anlatmayaçal›flan emek hareketi ve sol ç›k›flyapt›kça AKP’nin sald›rganl›¤› da bir okadar artmaktad›r.

Üniversiteler ülkenin aynas› gibiÜlkede yaflanan sald›rganl›k üniver-

sitelerimizde de yaflan›yor. Üniversi-telerde polis, özel güvenlik, jandar-ma, faflistler ve üniversite yönetimle-rinin ortak hareketiyle yaflanan fizikisald›r›lar ve soruflturmalar sene sonugelmesine ra¤men h›z kesmiyor. Ö¤-renci hareketi nerede bir kabarmagösterse an›nda karfl›s›nda ya faflist-leri ya da devletin kolluk güçlerini buluyor. Anka-ra Üniversitesi’nde yaflanan Özel Güvenlik terörüve Samsun 19 May›s üniversitesinde Demirel’iprotesto eden ö¤rencilerin karga tulumba gözalt›-na al›nmas› bu sald›rganl›¤›n son örnekleri oldu.Art›k okul yönetimlerinin “sizi okuldan atar›z” teh-ditleri al›fl›lageldik olmaya bafllad›. Peki, bu korkuneden? Üniversitelerimizde yaflanan yap›sal de¤i-flimi, gelecek sene üniversite içerisinde ç›kacakolas› krizleri ve bu y›l içerisinde ö¤renci eylemle-rindeki kalabal›klaflmay› düflündü¤ümüzde korku-nun nedenini daha iyi bulabiliriz.

Gelecek dönem üniversiteler aç›s›ndan yine ikti-dar paylafl›m›yla gündemde olacak. YÖK baflkan›Yusuf Ziya Özcan flimdiden üniversitelere dair ak-l›ndaki düzenlemeleri bir bir a¤z›ndan kaç›rd›kçatart›flmalara neden oluyor. Gelecek y›l bu tart›fl-malara rektörlük seçimleri de eklenecek. Birçoküniversite rektörünün de¤iflece¤i önümüzdeki dö-nem AKP ile ulusalc›lar aras›ndaki kriz artacak vebu krizin üniversitedeki yans›mas› ÜAK’la (Üniver-siteler Aras› Kurul) YÖK aras›nda yaflanacakt›r.

YÖK’ün son icraat› ise üniversite kontenjanla-

r›nda %25’in üzerinde art›fl yapmak oldu. Do¤rudürüst alt yap›ya, akademik kadroya sahip olma-yan üniversitelerde yap›lan bu art›fl tam da AKPpopülizminin bir benzerinin üniversitelerde de ya-flanaca¤›n› gösteriyor. Üstelik en büyük art›fl ora-n›n›n %100’ün üstünde bir art›flla ‹lahiyat Fakülte-leri için oldu¤unu düflünürsek YÖK baflkan›n›nAKP politikas›n›n s›k› takipçisi olaca¤›n› daha ra-hat görmüfl oluruz. Yüksekö¤retim kap›s›ndaki bi-rikme sorununu kontenjan artt›rmakla çözmek ak-la uygun bir yöntem de¤ildir. E¤itim sistemindeköklü bir çözüm öneremeyen Türkiye egemenleri-nin bulduklar› çareler her dönem günü kurtarma-ya dönük projeler oldu. YÖK baflkan›n›n ÖSS sis-temine buldu¤u çare ise e¤itim sistemini esnafgibi yönetmenin varabilece¤i mant›k s›n›rlar›n›göstermektedir. YÖK baflkan›na göre ÖSS, 120dolar› veren herkesin y›lda birkaç kez girebilece¤ive kontrol edilebilmesi için sadece Ankara’da ya-p›lan bir s›nav haline getirilmeli. YÖK baflkan›n›nbu önerisini kimse kale almad› ama gelecek se-ne katsay› düzenlemeleri de dahil olmak üzere birçok plan›n YÖK’ün gündeminde oldu¤unu unut-mamak gerekir.

Üniversitelerde durum böyleyken son dönemderevaçta olan araflt›rma flirketleri ve çeflitli vak›flargençlik ad›na araflt›rmalar yapmaya bafllad›.Gençlerin umutsuzlu¤u, apolitikli¤i, gazete oku-

mamas›, e¤lence düflünlü¤ü gibibirçok durum konu oldu. Ege-menleri gençli¤i araflt›rmaya itennedense, ancak bu kadar d›flla-nan bir kufla¤›n art›k kaynamanoktas›na gelmifl olmas› olabilir.

Bu y›l üniversitelerde özelliklebaharla beraber yeni bir hareketfilizlenmeye bafllad›. Üniversiteö¤rencileri bir yandan haklar›nasahip ç›karken, AKP’nin, gericili-¤in ve faflizmin karfl›s›nda durur-ken di¤er yandan da tarihine sa-hip ç›kma refleksleri kazand›. 1May›s’taki genç yo¤unlu¤u, De-nizleri anma eylemlerinin kalaba-l›¤› ve yayg›nl›¤› bunun gösterge-

leri oldu.

Önümüzdeki günler hem gençlik mücadelesininhem de toplumsal muhalefetinin bütününün ülke-de yaflan›lan sorunlara dair mücadelede daha be-lirgin hale gelece¤i günler olacak. Bu dönem ge-rek Herkes Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu, ge-rek 1 May›s’›n örgütlenme süreci iyi deneyimleroluflturdu. Bu deneyimler üzerinden oluflturula-cak yeni mücadele bafll›klar›, yerel seçim süreci-ne halk›n afla¤›dan gelen inisiyatifini tafl›ma ça-balar› gelecek y›l solu AKP karfl›s›ndaki tek alter-natif haline getirecektir. Gençlikse bu mücadele-nin en dinamik unsurudur. Bu y›l hak mücadelele-rinde de, gericilik karfl›t› muhalefette de üniversi-te gençli¤i hep ilk bafllayan ve en önde oldu. Buenerjinin gelecek y›l güçlendirilmesi kaç›n›lmaz-d›r. Yaz aylar› gelecek dönem için bir haz›rl›k sü-reci olaca¤› kadar mücadelenin kesintiye u¤rat›l-mad›¤› bir dönem de olmal›d›r. AKP bugün emper-yalizmle iflbirlikçili¤in, halk düflmanl›¤›n›n, iki yüz-lü düzen siyasetinin simgesidir. Karfl›s›ndaki tekgüç “ayak tak›m›n›” iktidara tafl›ma çabas› içinde-ki devrimcilerdir.

AKP bugün em-peryalizmle iflbir-

likçili¤in, halkdüflmanl›¤›n›n, ikiyüzlü düzen siya-setinin simgesidir.Karfl›s›ndaki tek

güç “ayak tak›m›-n›” iktidara tafl›-ma çabas› içinde-ki devrimcilerdir

Page 5: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

HABER

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 155

Üniversite ö¤rencileri üzerindeki bask›lar giderek artt›r›l›rken, busüreçte üniversiteye sokulan ÖGB’ler sald›rganlafl›yor. Cebeci’debir ÖGB ö¤rencinin kafas›na silah dayad›, ö¤renciler öfkeli...

Üniversiteleri toplumdan yal›t›lm›fl hapishane-ler, üniversitelileri her an kontrol alt›nda tutulmas›gereken potansiyel suçlular olarak ilan eden dene-tim ve gözetim ayg›tlar› yayg›nlaflt›r›lmaya devamediyor. Kamera, turnike, ÖGB gibi unsurlar› üniver-siter yaflama adapte eden bu yaklafl›m üniversiteö¤rencilerinin tepki ve karfl› duruflunu da berabe-rinde getiriyor. Bunun ne kadar hakl› oldu¤u iseA.Ü. Cebeci Kampüsü’nde son dönemde yafla-nanlarla bir kez dahakan›tlanm›fl oldu.

Cebeci’de güvenliksay›s›n›n artt›r›lmas›,kap›lara turnike yerlefl-tirilmesi, her köfle ba-fl›na kamera tak›lmas›ö¤rencilerin protestola-r›yla karfl›lan›rken,‹nek Bayram›’nda 7ÖGB’nin bir ö¤renci-yi copla dövmesi, ö¤-rencilerle ÖGB’ler ara-s›nda arbede ç›kmas›na ve ÖGB flefinin yaralan-mas›na neden oldu. Yaflananlar›n ard›ndan ö¤-renciler, ÖGB’leri protesto edip, etkinliklerinehafta boyunca devam ederken bu süreçte bir ö¤-renci daha güvenlikler sald›r›s›na u¤rad› ve üst-bafl› y›rt›ld›.

16 May›s Cuma günü yaklafl›k 500 ö¤rencininve birçok ö¤retim eleman›n kat›l›m›yla okulu ha-pishaneye çeviren uygulamalara ve ö¤rencileresald›ran ÖGB'lere karfl› bir bas›n aç›klamas› yap›l-d›. Bas›n aç›klamas›n›n yap›ld›¤› günün akflam›n-da ise artan tepkileri hakl›l›¤›n› gösterir bir flekildeÖ¤renci Kolektifleri üyesi Zafer Algül, okul-dan ç›kt›ktan sonra okulun karfl›s›ndaki Tele-kom bayisinde, üniversitede görevli bir ÖGB

taraf›ndan tartaklana-rak, kafas›na silah da-yan›p ölümle tehditedildi. “Bu ö¤renci terö-rist” diyerek ortam› pro-voke etmeye çal›flanÖGB, olay yerinden ka-çarak uzaklaflt›.

Ö¤rencilere ve üniver-siteye yönelen bu silahl›tehdide cevap, 22 May›sCuma günü Cebeci Kam-püsü önünde Ankara'n›n

farkl› üniversitelerinden gelen ö¤renciler taraf›ndanyap›lan bas›n aç›klamas›yla verdi. 'Üniversite ÖzelGüvenlik Tehdidi Alt›nda' pankart›n› tafl›yan ö¤renci-ler, 'Turnikeler Kalks›n Vestiyer Yap›ls›n, Silah D›fla-r› Bilim ‹çeri, ÖGB D›flar› Aslan Ormana' sloganlar›atarak üniversitelerindeki gerçek tehdidi iffla ettiler.

ÖGB’den Ö¤renciye Ölüm Tehdidi

TUZLA’daMücadele Sürüyor

Üniversitelerde ülkücü faflistlerin ÖGB ve sivil polisler eflli¤inde üniversitelere sald›r›s› bahar aylar›ile birlikte yo¤unlaflt›. Sald›r›lar ö¤rencilerin kitlesel eylemleriyle yan›tland›

ÖGB-Polis-Ülkücü Faflistler Üniversitelere Sald›r›yor

Üniversitelerde AKP’nin gericilefltirme ve piya-salaflt›rma uygulamalar› faflizmle kol kola ilerli-yor. Son dönemde üniversite muhalefetinde özel-likle AKP karfl›t› kampanyalar ve ulafl›m mücade-lelerinde görülen belirgin kabarma ve üniversiteli-lere egemenler eliyle önerilen saflaflman›n isteni-len karfl›l›¤› bulmamas›, üniversitenin ilerici de-¤erlerine yönelen sald›r›lar› beraberinde getirdi.Sokak taban›n› tutmak için y›llard›r ayn› yöntemle-ri kullanan MHP’nin baflrolü oynad›¤› bu sald›r›la-r›n birço¤unda ülkücü faflistler sivil polis veÖGB’lerin aç›k deste¤iyle iyice pervas›zlafl›yorlar.

Akdeniz Üniversitesi’nde organize bir flekil-de düzenlenen sald›r›lar›n pefli s›ra Anadolu’nunbirçok yerinde, ilerici-devrimci ö¤rencilerden bafl-layarak üniversitenin tümüne yönelen birçok fa-flist sald›r›ya tan›k olduk. Gaziantep’de üniversi-te flenliklerinden evine giden bir ö¤renciye, sivilfaflistlerden sonra sivil polislerin sald›r›larak gö-zalt›na almas›, 16 May›s’ta Hat›rla Sevgili dizi eki-bi ile yap›lan söyleflide gerçeklefltirilmeye çal›fl›-lan provokasyon ve bir ö¤rencinin gözalt›na al›n-mas› son dönemde kan›ksanan ülkücü-polis iflbir-li¤inin tipik örnekleri.

‹stanbul Üniversitesi’nde uzunca bir süredirfaflistlerce paravan olarak kullan›lan Türkçe Ya-flam Kulübü etkinli¤i sonras›, faflistlerin Ö¤renciKültür Merkezi’ne sat›r ve b›çaklarla sald›rmas›ve 3 ö¤renciyi yaralamas›, bu sald›r›lar›n kayna¤›

oldu¤u bilindi¤i halde bu kulübü kapatmayan de-kan ve rektörlü¤ün tutumu faflist sald›r›lara zeminhaz›rlamaya devam ediyor.

Özellikle üniversitelerde düzenlenen alternatifbahar flenlikleri faflist sald›r›lar›n hedefi halinegelirken, üniversite ö¤rencileri bu sald›r›lara karfl›ortak kitlesel eylemlerle çevap verdi. Sivas Cum-huriyet Üniversitesi’nde flenlik ç›k›fl› 20 kiflilik

faflist grubun ö¤rencilere demir sopalarla sald›r-mas›, 20 May›s günü 200’e yak›n ö¤rencininRektörlü¤e yürüyerek durumu protestosuyla karfl›-l›k buldu.

Eskiflehir Anadolu Üniversitesi’nde 14 Ma-y›s’ta düzenlenen flenliklerde ÖGB’lerle selamla-flarak okula giren 15-20 kiflilik faflist grup, halayçeken ve e¤lenen ö¤rencilere sat›r, b›çak ve so-palarla sald›r›p 5 ö¤renciyi yaralad›. Olay sonras›üniversiteliler rektörlük önündeki yolu kesip kam-

püse girifl ç›k›fllar› engelleyerek sorumlular›n ce-zaland›r›lmas›n› talep ettiler. 22 May›s’ta ise aka-demisyenler ve demokretik kitle örgütlerinin dekat›l›m› ile yaklafl›k 600 kifli yaflananlar›n sa¤,solçat›flmas› de¤il faflistlerin üniversitelilere sald›rt›l-mas› oldu¤unu söyleyen ve rektörlü¤ü protestoeden bir yürüyüfl düzenlediler. Üniversitelere yö-nelen sald›r›lar›n üniversitelilerin anti-faflist du-yarl›l›klar›n›n harekete geçirilmesi ve kitlesel kar-fl› durufllar›n sergilenmesiyle bofla ç›kart›laca¤›bir kez daha görülmüfl oldu.

‘Vatansever’ Linç Timi SahnedeÜniversite içerisinde ö¤rencilere yönelen sald›-

r›lar ülkücü provokasyonlarla flehir içerisinde linçgiriflimlerine dönüfltürülmek isteniyor. Sakar-ya’da DTP’nin düzenledi¤i bir toplant›ya yönelikyarat›lan provokasyon 1 kiflinin ölümü ile sonuç-lan›rken, suçlular› cezaland›rmak yerine göz yu-man zihniyet faflistlere cesaret veriyor. 27 Ma-y›s’ta yine Sakarya’da Kürt kad›n ö¤rencilerin ev-lerini basmaya çal›flacak kadar ars›zlaflan sald›r›-lar, Ayd›n Kuyucak’da Kürt ö¤rencilere yöneliklinç giriflimleri bu zihniyetin ürünü.

Yap›lan aç›klamalara, verilen sözlere ra¤-men Tuzla tersanelerinde bir de¤ifliklik yok.AKP hükümeti ve G‹SB‹R iflçileri ve toplumuönlemlerin al›nmas› konusunda oyalarken ka-zalar ve ölümler devam ediyor. Patronlar›n karh›rs› ve tafleronlaflt›rma Tuzla’da yaflananla-r›n temel nedeni olarak ön plana ç›karken,baflta Limter-‹fl sendikas› olmak üzere toplu-mun her kesimini içine alan bir mücadele bi-çimlenmeye bafllad›. Bu do¤rultuda LLiimmtteerr--‹‹flflsendikas› 16 Haziran’da grev ça¤r›s› yapa-rak, Türkiye iflçi s›n›f› mücadelesi tarihininböylesine anlaml› bir gününde tersanelerdeyaflanan sorunlar çözülene kadar baflta ter-sane iflçileri olmak üzere toplumun her kesi-mini mücadeleye ça¤›rd›. AKP ve G‹SB‹R ta-raf›ndan hedef tahtas›na oturtulan, as›ls›ziddialar ve çarp›k düzenleme-lerle y›prat›lmaya çal›fl›lanLimter-‹fl’in mücadeleyi büyüt-me ça¤r›s› birçok kesimdende destek görüyor.

Ö¤renci Kolektifleri de, 24May›s günü, Selah ve Desantersanelerindeki ölümler son-ras›nda ‹çmeler Köprü-sü’nden Tuzla tersanelerine yapt›¤›yürüyüflle üniversitelilerin de tersaneiflçilerinin yan›nda oldu¤unu gösterdi.Göstermelik bir biçimde Selah Tersane-si’ni kapatmaktan öte hiçbir ad›m atma-yan AKP’nin iflçi ve halk düflmanl›¤›n›nTuzla’da bir kez daha gözler önüne seril-di¤ini belirten üniversiteliler, 16 Haziran’dayap›lacak olan grevde tersane iflçileri ile yanyana mücadelede olacaklar›n› belirttiler.

Page 6: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

‹stanbul’da hükümetin yasa¤›, polisin terörü veemekçilerin onurlu direnifli vard›. Daha bir gün ön-ceden Taksim'i ablukaya alan, okullar› tatil eden,ulafl›m› durduran Vali; “orant›l› güç” kullanmakiçin 5000 gaz bombas›, farkl› illerden binlerce po-lis, kamyonlar dolusu jandarma getirdi.

30 Nisan gecesini D‹SK’te geçiren emekçilerepolis saat 06:00’da gaz bombalar› ve tazyikli suile sald›rd›. ‹lk direnifl de burada bafllad›.

fiiflli’de farkl› yerlerde toplanan sendika ve ör-gütler D‹SK binas›n›n önüne yürümek istedi. Ö¤-renci Kolektifleri de fiiflli’de buluflarak 'Gericili¤e,neoliberalizme ve faflizme karfl› yaflas›n 1 May›s'pankart› açarak Halkevleri ve Genç Umut’la birlik-te D‹SK binas›na do¤ru yürüyüfle geçti. Yürüyüflboyunca “ayaklar burada ampul tayyip nerede,söz yetki karar iktidar halka, zam zulüm iflkenceiflte AKP, paras›z e¤itim paras›z sa¤l›k, Mahir Hü-seyin Ulafl kurtulufla kadar savafl, Yaflas›n 1

May›s, Her yer Taksim her yer 1 May›s” sloganla-r› at›ld›. D‹SK önüne gitmek isteyen bütün grupla-ra sald›ran polis, h›z›n› alamay›p fiiflli Etfal Hasta-nesi acil servisine dahi gaz bombas› att›. PolisÖDP ‹l binas›na da sald›rd›.D‹SK etraf›nda abluka sürer-ken sosyalist gruplar ve CHPBahçelievler örgütü Halas-kargazi caddesinde, TTB veSES fiiflli Etfal önünde veTürk-‹fl'e ba¤l› sendikalar,KESK, TMMOB, ÖDP ve CHPüyeleri ise AGOS önün-deydiler. Polis ile eylemciler

aras›nda sabah saatlerinden itibaren onlarca ça-t›flma yafland›. Talimhane’de toplanan TKP ise birbas›n aç›klamas› yaparak da¤›lma karar› ald›.Daha sonra çat›flmalar ‹stiklal Caddesine ç›kan

ara sokaklarda da devametti. Son eylem gün boyu ya-flanan hukuk ihlallerini raporeden Ça¤dafl HukukçularGrubu’nun Baro önündekiprotestosuydu. 12 saat bo-yunca yap›lan eylemlerdeTaksim’e girilemedi ancaktüm ‹stanbul yine 1 May›salan› haline geldi.

Adana’da 1May›s mitingiard›ndan AKP ‹lbinas› önündebas›n aç›klama-s› yapmak iste-yen Halkevlerive Ö¤renci Ko-lektifleri ile polis aras›nda çat›flma ç›kt›. “Her yertaksim her yer direnifl, AKP halka hesap verecek”sloganlar›yla Taksim coflkusunu Adana sokaklar›-na tafl›yan devrimcilerle polis aras›nda ç›kan ça-t›flma sonunda 4 Halkevci yaraland›, 20 Halkevcive Ö¤renci Kolektifleri’nden de 6 kifli göz alt›naal›nd›. Çat›flma s›ras›nda deste¤e gelen ÖDP üye-leri de polisin azg›n sald›r›s›ndan etkilendi.Toplamda gözalt› say›s› 40’a ç›karken 2 HalkevciEErreenn AArrssllaann ve UUllaaflfl YYuummrruutteeppee tutukland›. Onlarflimdi Taksim direniflini yaln›z b›rakmad›klar› içinmapustalar. Ve yaln›z kalmayacaklar...

MMeekkttuuppllaarr››nn››zz iiççiinn aaddrreess:: Adana Kürkçüler E Ti-pi Cezaevi, D-13. Ko¤ufl

Trabzon da1 May›s mitin-gi sendikalar,meslek odala-r› ve di¤er ör-gütlerin saat11.00’da TE-DAfi binas›önünde toplan-

mas›yla bafllad›. Yaklafl›k 2000 kifli Taksim’inemekçilere kapat›lmas›na ve AKP'nin neoliberalsald›r›lar›na karfl› att›klar› sloganlarla eyleme de-vam ettiler. Geçti¤imiz y›llara oranla oldukça ka-labal›k geçen bu 1 May›s’ta Ö¤renci Kolektifleri’-nin korteji dikkat çekiciydi. Üniversitelilerin yürü-dü¤ü korteje, dershane ö¤rencileri ve halk alk›fl-larla, ›sl›klarla destek verdi. 150 üniversitelininyürüdü¤ü kortejde cinci bir hoca “k›fl k›fl Tayyipk›fl k›fl, yallah Tayyip yallah diyerek” AKP iktida-r›na ve politikalar›na tepkilerini dile getirdi.

Trabzon’da1 May›sKTÜ Ö¤renci Kolektifi’ne üye üniversiteö¤rencileri 1 May›s’a kitlesel olarak kat›ld›

1 May›s mitingi Türk-‹fl,KESK ve TMMOB taraf›n-dan Gündo¤du Meyda-n›’nda düzenlendi. Sendi-kalar›n, meslek odalar›n›n,

siyasi partilerin ve di¤er örgütlerin üç ayr› koldangirdi¤i meydanda büyük bir coflku vard›. 30 binkiflinin kat›ld›¤› eyleme DTP’li Gülten K›flanak veBengi Y›ld›z da kat›l›rken, DTP’nin 1000 e yak›nsay›s›yla bu y›l daha yo¤un kat›l›m sa¤lad›¤› görül-dü. Ayr›ca genç ka-t›l›mc›lar›n yo¤unoldu¤u mitingdeÖ¤renci Kolektifle-ri 150 kiflilik korte-jiyle dikkat çekti.

‹zmir

1 May›s’a emekçi Kürt halk› da eskiyenazaran daha ilgiliydi. Diyarbak›r’da y›llardansonra ilk defa 1 May›s’a kat›l›m 5 bini geçti.Ayr›ca A¤r›, Van, fi›rnak, Beytüflflebap,Hakkari, Elaz›¤, Yüksekova, Dersim, Kars,Ardahan, Mufl ve Urfa’da da emekçi Kürt halk›1 May›s meydanlar›nda belirgin bir kitlesellikgösterdi.

Diyarbak›r

Adana’daTaksim ruhu

‹stanbul’da1 May›s ve direnifldirenifl

1 MAYIS

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 156

An

ka

rA

nk

ar aa

Ankara'da son y›llar›n en görkemli 1 May›s'›kutland›. 12 Eylül darbesinden bu güne kadar gi-rilemeyen Ulus meydan›na Ö¤renci Kolektifleri,Halkevleri ve Genç Umut üç ayr› koldan yolu trafi-¤e kapatarak sloganlarla girdi. Ulus Heykel önün-de buluflan devrimciler di¤er sendikalar, kitle ör-gütleri ve partilerin buluflma noktas› olan Ope-ra'ya do¤ru yürüyüfle geçtiler. Operadan bafllayanyürüyüfl, kortejlerin S›hhiye Meydan›’na girmesiile devam etti. Meydana giriflteki arama noktala-r›ndan geçerken önce Halkevleri daha sonra ÖDPile polis aras›nda k›sa süreli bir arbede yafland›.Bu arbedeler esnas›nda polis kitleye gaz bomba-s›yla sald›rd›. Polis, emekçilerin öfkesi ve kararl›-

l›¤›yla arbede sonras›nda da¤›lan arama noktala-r›n› toplamayarak yüzlerce kifliyi aramadan alanaalmak zorunda kald›. Üniversite ö¤rencilerininkitleselli¤iyle dikkat çekti¤i eylemde ODTÜ Ö¤ren-cileri 1000 kifli, Ö¤renci Kolektifleri ise 200ünversiteliyle alanda yerlerini ald›lar. Eylemin ge-nel kat›l›m› ise 30 bin civar›ndayd›.

“ALTERNAT‹F” 1 MAYIS Tando¤an’da alternatif 1 May›s kutlamas› dü-

zenleyen 150 bin üyeli HAK-‹fi'in merkezi 1 May›skutlamas›nda sadece 1000 kifli vard›. Üstelik busay› da AKP Ankara örgütünün emriyle topland›.Zaten AKP milletvekilleri de buradayd›.

Page 7: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 157

28 May›s’taOndokuz May›sÜniversitesi’ne"2008 Ma-y›s'›nda Türkiyeve Dünya" bafl-l›kl› söylefliyekat›lmak içingelen Süley-man DemirelOMÜ Ö¤renciKolektifi taraf›ndan protesto edildi. 1972 y›l›ndaDeniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan'›nidam edilmeleri için evet oyu kullanan Demirel’i"Deniz'leri asan Demirel sana postal yak›fl›r" di-yerek protesto eden ve postal f›rlatmaya çal›flanKolektifçilere özel güvenlikler sert bir flekilde mü-dahale etti. “Demirel halk düflman›d›r! Demirelözgürlük düflman›d›r! Demirel bilim düflman›d›r!Demirel ö¤renci düflman›d›r! Ö¤renci düflmanlar›-n›n üniversitemizde yeri yok" diyerek elinde "De-niz’lerin katili Demirel defol" yaz›l› flama açan 6Kolektifçi gözalt›na al›nd›.

Samsun’daDemirel’e PostalYurt kantinlerindeki kalitesiz yemekler, yüksek

fiyatlar ve di¤er yurt sorunlar› nedeniyle ODTÜ’lü-ler isyanda. Ö¤renciler, yapt›klar› toplant›lar sonu-cu, yurt kantinlerini boykot karar› alm›fllard›. Halendevam eden boykot ikinci haftas›n› doldurmaküzere. 26 May›s’tan beri yap›lan eylemlerin etki-siyle Rektörlük, ö¤rencilerle görüflme talebindebulundu. Ancak ö¤rencilerin “yurt odalar›nda ka-lan ö¤renci say›s›n›n azalt›lmas›, kullan›lamaz hal-de olan çal›flma salonunun tadilat›, binalar›n elek-trik ve su tesisat›n›n onar›lmas›” gibi taleplerinigeri çevirdi. Bunun üzerine 28 May›s gecesi, yurt-larda kalan ö¤rencilerin de kat›l›m›yla büyük bir ey-lem gerçeklefltirildi. Yaklafl›k 1000 ö¤rencinin ka-t›ld›¤› eylemde "‹nsanca bar›nmak istiyoruz",

"Müflteri de¤il, ö¤ren-ciyiz", "Ucuz yemekhakk›m›z, söke sö-ke al›r›z", "Tüccarrektör istemiyoruz","Ö¤renciler buradarektör nerede?" slo-ganlar› at›ld›. Geceeyleminin üzerineö¤rencilerle tekrar görüflmek isteyen Rektörlük ta-leplerin ço¤unun 2009’dan önce gerçekleflemeye-ce¤ini söyleyince ö¤renciler yurtlar›n önünde kitle-sel bir flekilde sabahlama karar› ald›lar. Ö¤renci-ler, talepleri yerine getirilene kadar eylemlere de-vam edecek ve bir de flenlik düzenleyecek.

Devrimcilerin Ö¤retmeniKaypakkaya Ölümsüzdür

Üniversitelerde alternatif flenliklere yönelik sal-d›r› ve bask›lar›n artt›¤› bir dönemde, geçti¤imizsenelerde faflistlerin provokasyonu ve yönetiminbask›s› ile karfl›laflan ‹TÜ Ö¤renci fienli¤i’nin 22.si, bu sene coflkulu bir flekilde gerçeklefltirildi.Geçti¤imiz sene üniversite içerisinde polisin terörestirmesine ve toplam 100 ö¤rencinin gözalt›naal›nmas›na göz yuman Rektörlük, gözalt›lar son-ras› yarat›lan muhalefet ve baflta kulüpler olmaküzere üniversitelilerin flenli¤e sahip ç›kmas› so-nucu bu sene flenli¤e izin vermek zorunda kald›.6-9 May›s tarihlerinde panel, forum ve konser et-kinlikleri ile üniversiteliler hep bir a¤›zdan hayk›r-d›: ‹TÜ fienli¤i Özgürlüktür!

‹TÜ fienli¤i Özgürlüktür

1949, Çorum do¤umlu ‹brahim Kaypakkaya1968'de Çapa Fikir Kulübü'nün kurucular› aras›n-da yer ald›. ‹stanbul Üniversitesi’nde Fizik okuyanKaypakkaya, 6. Filo'ya karfl› yazd›¤› bildirinedeniyle okuldan at›ld›. Teorik donan›m› epeygüçlü olan ve TKP/ML-T‹KKO'yu kuran Kaypakkaya24 Ocak 1973'te Dersim'de kolluk güçleriyle girdi-¤i çat›flma sonras› yaral› olarak yakaland›. Diyarba-k›r cezaevinde aylarca iflkence gören ve ayaklar›kesilen devrimci önderin a¤z›ndan tek bir s›rç›kmad›. 18 May›s 1973'te parçalanm›fl cesedi ai-lesine teslim edildi. Onun gösterdi¤i devrimci iradeve mücadelesi yolumuza ›fl›k tutmaya devam ede-cek. ‹brahim yoldafl ölümsüzdür!

ODTÜ’de Boykotlu Günler

Son y›llar›n en yayg›n kutlanan ve en genifl ka-t›l›ml› 1 May›s’›n› geride b›rakt›k. 1 May›s 2008,AKP’nin bütün diplomatik ayak oyunlar›na, be-ceriksiz provokasyon tezgahlar›na, fliddet göste-rilerine ra¤men kendisini genifl halk kitlelerininnazar›nda en meflru flekilde gerçeklefltiren 1May›slardan birisi olarak tarihe geçti. Bu meflru-lu¤un en önemli pay› kuflkusuz geçen sene 1May›s’ta verilen Taksim mücadelesi idi.

Ülke genelinde 1 May›s’a kat›l›m say›s› ikiyeüçe katlan›rken, gençlik kitlelerinin oldukça yo-¤un kat›l›m› dikkatleri çekti. Öte yandan yoksulemekçi Kürt halk› da eskiye nazaran 1 May›smeydanlar›na ilgi gösterdi.

‹stanbul’da t›pk› 2007’de oldu¤u gibi tam birAKP terörü ile karfl› karfl›ya kalan emekçiler Tak-sim Meydan›’na ç›kamad›lar ama yine her tara-f› Taksim’e dönüfltürmesini de bildiler. Üstelikayn› motivasyon baflta Adana’l› Halkevciler veKolektifçiler olmak üzere bütün illerde vard›.

Ülkemizde neoliberal politikalar derinlefltiril-dikçe sömürge tipi faflizmin sevk ve idare edici-si pozisyonundaki AKP de emekçi halka karfl›her geçen gün daha fazla “iflkencecileflmeye”devam ediyor. Bu 1 May›s’ta da AKP, oligarflininemekçi s›n›flar karfl›s›ndaki klasik yasakç› vebask›c› tutumunun temsilcisi olmufltur.

Emek güçlerinin ve solun genifl halk kitlelerinezdinde itibar kazanmas›na ve güçlenmesinevesile olabilecek herhangi bir inisiyatifsizlik, ge-ri ad›m ya da tavize karfl› zerre kadar tahammü-lü olmayan egemenler aç›s›ndan Taksim Mey-dan› 1977’de ne anlama geliyor idiyse bugünde ayn› anlam geçerlidir. Yani 1994’te ‹slamc›-lar›n Bosna’ya yard›m ad› alt›nda “gövde göste-risi mitingi” yapmalar› için sonuna kadar aç›lanTaksim Meydan›’n›n (futbol, y›lbafl› gibi kutla-malara aç›k olmas›ndan bahsetmeye bile gerekyok) neden emekçilere aç›lmad›¤›n›n cevab›Türkiye siyaset sahnesinin ve s›n›flar mücadele-sinin özelliklerinde gizlidir. Geçen sene ve busene yaflan›lanlar ve üstelik Tayyip’in “ayaklarbafl olursa k›yamet kopar” bombas›; egemenle-rin yukar›daki özelliklerinin teflhirinde önemlifaktörler oldular. Kuflkusuz, bu aralar özelliklegeleneksel sermaye-Do¤an Medya ile AKP’nin

husumetleri de AKP’nin, Vali Güler’in ve Cer-rah’›n üzerine gidilmesinde etkili faktörler oldu-lar. Öte taraftan geçen sene ulusalc›lar›n çekimmerkezi oldu¤u muhalefetin yerini bu sene so-lun daha fazla doldurmaya bafllamas› da 1 Ma-y›s’›n egemenlerle ezilenler aras›ndaki kavgan›ngünü oldu¤unun daha berraklaflmas›n› sa¤layanfaktörlerden birisiydi.

Ancak, bu 1 May›s da öncesi ve sonras›ylaTürkiye’de siyasetin ve s›n›flar mücadelesiningerçekleri ile bu gerçekler üzerinden sahici birmücadelenin örgütçülü¤üne soyun(a)mayanla-r›n ve fakat siyaset ve toplum mühendisli¤indende vazgeçmeyenlerin teflhir oldu¤u bir tablo ç›-kartt› ortaya. Yoksullaflt›rma ve bask› politikala-r› ile halk›n öfkesini biriktirmekten baflka bi fleyyapmayan, “sözde demokrasi mücadelesi” ve-rirken halk›na ‹srail kesilen AKP’nin 1 May›s’ta-ki “orant›l› gücünün” halk›n gözündeki buncagayri meflrulu¤una ra¤men; iddias›n› kendi özgücünden de¤il de egemenlerle yürütülmeye ça-l›fl›lan masa bafl› pazarl›klardan almaya çal›flanbir sendikac›l›k ve “sol siyaset” kafas› yoksulemekçi halk›m›z›n egemenlere karfl› yürüttü¤ümücadelesinin örgütlerinin bafl›nda durmay›hak etmemektedirler.

Zira, 2007’den ders almay›p 2008 için enufak bir kurguya dahi sahip olmad›klar› anlafl›-lan; halk›n devrimci ve sol güçleri polis barikat-lar› karfl›s›nda saatlerce Taksim ›srar›n› sürdü-rürken “can güvenli¤i” bahanesiyle kendindenmenkul bir flekilde 1 May›s’› noktalama karar›alan; 2 May›s’ta nefesleri kesilen ve ortal›ktadahi görünmeyen ve hatta bas›n karfl›s›ndaAKP’ye karfl› Meral Tamer (ki Milliyet yazar›D‹SK ve KESK yöneticilerinden önce AKP’ye 1May›s 2009 Taksim’i için haz›rl›klara bafllay›n,çünkü orada olaca¤›z demifltir) kadar bile “ikiçift laf” edebilme yetene¤ine sahip olmayanD‹SK ve KESK’in üst düzey yöneticilerinin gerekhalk›n gerekse de egemenlerin karfl›s›ndaki du-rumlar› tam bir fiyaskodur.

Güç toplama stratejilerini “tamamen” düzensiyaseti içerisinde yer kapmaya göre ayarlam›flolan geleneksel sendikal bürokrasinin ve gele-neksel sol siyasi yap›lanmalar›n›n en az AKP ka-dar toplumsal muhalefetin önünde engel olduk-lar› bir kez daha görülmüfltür. 1 May›s’› 1 May›syapan halk›n ve gençli¤in devrimci iradeleri ol-mufltur.

HABER

1 May›s 2008’ingösterdikleri

Page 8: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

10 May›s’ta bir çok üniversiteden yürüyüfle ge-len üniversiteliler 14.00’de Taksim AKM önündetoplanmaya bafllad›. Liseli Genç Umut’un da kitle-sel kat›l›m›yla kalabal›klaflan ve AKM önünde top-lanan ö¤renciler polis barikat›yla karfl›laflt›. AKMönünde eylemi bafllatan ö¤rencilere çevrede topla-nan insanlardan da destek geldi. Yaklafl›k bir saatAKM önünde süren eylemin ard›ndan polis barika-t› aç›larak Dolmabahçe’ye do¤ru yürüyüfle geçildi.

800’ye yak›n ö¤renci büyük bir coflkuyla Deniz-lerin yolunda yürümeye bafllad›. ‹TÜ Makine Fa-kültesi binas›ndan ‹TÜ Ö¤renci Kolektifi’nin açt›-¤› ‘Denizlere Ç›kar Yolumuz’ pankart›yla eylemincoflkusu daha da artt›. Dolmabahçe’ye kadar yü-rüyüfl boyunca 68’in unutulmad›¤›n›, bugüne ›fl›ktuttu¤una ve bugün gençli¤in devrimci mücadele-sine iliflkin konuflmalar yap›ld›. ‘Emperyalistler,‹flbirlikçiler, 6. Filo’yu Unutmay›n’, ‘Mahir Hüse-yin Ulafl Kurtulufla Kadar Savafl’, ‘Yusuf, Hüse-yin, Deniz Sürüyor, Sürecek Mücadelemiz’ slo-ganlar›n›n at›ld›¤› yürüyüfl boyunca Dev Genç,Çav Bella ve Gündo¤du marfllar› söylendi.

Dolmabahçe’ye 6. Filo’nun denize döküldü¤üyerde bir araya gelinerek bas›n aç›klamas› yap›l-d›. Türkiye sosyalist hareketinin ç›narlar›ndan92 yafl›ndaki Mihri Belli de mitinge gelerek des-tek aç›klamas› yapt›. “Denizler, Mahirler ve di¤erarkadafllar ölmedi, yafl›yor ve ölmeyecek. Biz bu-radan göçüp gitti¤imizde de ölmeyecek, gençlerhep burada olacak. Ne mutlu bize ki Mahirler,Denizler hala yaflat›l›yor” diyen Mihri Belli’nin ar-d›ndan D‹SK temsilcisi Ali R›za Küçükosmano¤lu

da bir konuflma yaparak “Üniversitelilerin, dev-rimci gençli¤in mücadelesini destekliyorum, on-lar her zaman burada olacak ve mücadeleye de-vam edecek” dedi. KTÜ Ö¤renci Kolektifi’ndenbir ö¤renci 4 May›s 1985’te cezaevinde iflkence-den dolay› ölen Fikri Sönmez an›s›na bir konufl-ma yapt›. Ö¤renci Kolektifi ve Liseli GençUmut’un bas›n aç›klamalar›n›n okunmas›n›n ar-d›ndan Dolmabahçe yürüyüflü son olarak DevGenç marfl›n›n söylenmesiyle sona erdirildi.

6 MAYIS

DOLMABAHÇE’DE DEV-GENÇ RUHUDOLMABAHÇE’DE DEV-GENÇ RUHUÖ¤renci Kolektifleri 68’in 40. y›ldönümünde; tarihine, gelece¤ine,üniversitesine ve ülkesine sahipç›karak Denizlerin 6. Filo’yu deni-ze döktü¤ü yere Dolmabahçe’yeyürüdü. Liseli Genç Umut da mi-tinge kitlesel olarak kat›ld›.

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 158

Ankara'daBinler Karfl›-yaka’dayd›

THKO önderle-ri, Karfl›ya-ka’da bulunanmezarlar›n›n

bafl›nda an›ld›lar. Darbe Karfl›t› Platform’unça¤r›s› ile yap›lan ve 5 bini aflk›n kiflinin kat›l-d›¤› anmada “Devrim fiehitleri Ölümsüzdür,Deniz ‹bo Çayan Savafla Devam, Mahir Hüse-yin Ulafl Kurtulufla Kadar Savafl, Denizlere Sö-zümüz Devrim Olacak” sloganlar› at›ld›.Oku-nan ortak aç›klaman›n ard›ndan Denizlerinavukat› Halit Çelenk ve Mustafa Yalç›ner debirer konuflma yapt›lar. Devrimci mücadeleningeçmifli hat›rlat›larak 12 Mart muht›ras› ve onakarfl› devrimcilerin kararl› mücadelesi aktar›ld›.Bugün de emperyalizmin sömürüyü derinlefltir-mek için att›¤› ad›mlara de¤inildi. Türk ve Kürthalklar›n›n kardeflli¤i için demokratik yoldançözümün gereklili¤ine iflaret edildi. Tuzla’danYörsan’a kadar Türkiye’nin farkl› flehirlerindekiiflçi direnifllerine selam gönderilen aç›klamada,üniversitelerdeki faflist sald›r›lara karfl› müca-dele kararl›l›¤› dile getirildi. Hat›rla Sevgili dizisioyuncular› da anmaya kat›ld›lar.

KocaeliKocaeli Halkevi'nin ça¤r›c›l›¤›n› yapt›¤› anmaya

1500 kifli kat›ld›. Denizlerin sevdi¤i flark›lar söy-lendi, fliirler okundu. “Yusuf, Hüseyin, Deniz sü-

rüyor sürecek mücadelemiz”, “Mahir, Hüseyin,Ulafl kurtulufla kadar savafl”, “Kahrolsun ABD,iflbirlikçi AKP”, “Emperyalistler iflbirlikçiler 6. Fi-lo'yu unutmay›n” fleklinde sloganlar›n at›ld›¤› ey-leme pek çok örgüt kat›ld›. Anmada konuflma ya-pan Saraybahçe Halkevi Baflkan› Galip Dönmez“Bizler bu ülkede Edirne'den Hakkari’ye kadargönüllü bir kardeflli¤in oldu¤u, özgürlük çicekleri-

nin açt›¤› de-mokratik bir ül-kede yaflamakistiyoruz. Bu ül-kenin yaflamakistedi¤imiz gibiolmas› için hergün Mahirler,Denizler, ‹bra-

himler ço¤al›yor” diyerek bugün hala denizlerinyolunda yürüdüklerini belirtti.

AntalyaSiyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin

düzenledi¤i bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltiril-di. Antalya Halkevi, Ö¤renci Kolektifi ve GençUmut ‘un da kat›ld›¤› anmada Yusuf Aslan'›n ab-las›, cezaevinde Denizlerle yaflad›¤› an›lar›n› an-latt›. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan bahçe kafe-de haz›rlanan slayt gösterimi izlendi.

Artvin Halkevi’ndeki anmaya 80 kifli kat›ld›. Devrim

flehitlerinin an›s›na yap›lan sayg› duruflunun ar-d›ndan Deniz’in, Yusuf’un, Hüseyin’in k›sa öz-geçmiflleri ve son mektuplar› okundu. Liseli

Genç Umut’un ve dersanelilerin Denizlere yaz›l-m›fl fliirlerin okunmas›n›n ard›ndan ayr›ca FikriSönmez de an›ld›.

Bursa Ö¤renci Kolektifi,

Liseli Genç Umut,Halkevleri ve Ö¤ren-ci Dayan›flma Der-ne¤i'nin gerçeklefl-tirdi¤i anmada “36 y›l geçmesine ra¤men Deniz-lerin unutulmad›klar› ve asla unutulmayacaklar›,onlar›n verdi¤i mücadelenin devam etti¤i” vurgu-land›. Yaklafl›k 300 kifli, sloganlar ve marfllar-la Setbafl› Mahfel önünden Orhangazi Park›’nakadar yürüyerek bas›n aç›klamas› yapt› ve Dev-Genç Marfl› ile yürüyüfl sona erdirildi.

Samsun Samsun Halkevi’nde yap›lan anma etkinli¤i,

sayg› duruflu ile bafllad›. Konuflmalar, fliirler vemüzik dinletisiyle devam eden anmada ayr›ca68 kufla¤›ndan fiahabettin Soysal'›n kat›l›m›ylabir flöylefli yap›ld›.

Daha pek çokilde ve üniversi-telerde DenizGezmifl, YusufAslan, Hüseyin

‹nan ve 68’in bütün devrimcileri için çeflitli an-malar ve etkinlikler düzenlendi.

Denizler için Tüm Türkiye'de Kitlesel Anmalar Gerçekleflti

Page 9: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 159

Özellikle üniversiteli ve liseli gençli¤in anma veeylemlere kat›l›m›ndaki art›fl ve eylemlerdeki coflkugelecek dönemler aç›s›ndan iyiye yorumlanmal›d›r.

Bu seneki anmalar›n fark›n› yaratan tek neden68’in 40. Y›l› olmas›ndan kaynakl› de¤ildi elbette.Son bir y›l içinde muhalefetin parçal› gündemleretraf›nda da olsa giderek bütünselleflen ve güçle-nen yükselifli yap›lan birçok eylemde ve kampan-yada kendini gösterdi. Neoliberal piyasalaflt›rmapolitikalar›na, gericili¤e, geleceksizlefltirmeye kar-fl› oluflturulan mücadele deneyimlerinde gençli¤inhem inisiyatif oluflu hem de oluflturdu¤u muhale-fetin etkisinin art›fl› bu canlanman›n önemli sacayaklar›n› oluflturuyor. 1 May›s’a hemen hemenher ildeki kat›l›m oran›ndaki art›fl ve son olarakDolmabahçe’de yap›lan eylem geliflen bu sürecinson örnekleri. 6 May›s eylemlerinin di¤erlerindenfark› ise ideolojik bir tarihselli¤i içinde bar›nd›rma-s›d›r. Bugün geliflen eylemlilik hali henüz bir sü-reklilik tafl›masa da, binlerce insan›n Türkiye’degeçmifl dönemlerde verilen mücadelelere olan il-gisindeki art›fl önemlidir.

Özellikle gençlik içerisinde artan bu ilginin kimi-leri taraf›ndan suistimal edilmesi de gündemdetabi. Ulusalc›lar›n bir kanad›n›n Denizler üzerin-den gençlik üzerinde siyaset yürüttü¤ünü görmek

gerekir. TGB ile ‹flçi Partisi gibi kendilerini “ulusal-c›-Kemalist” olarak tan›mlayan kesimlerin ne Tür-kiye halklar›n›n ba¤›ms›zl›k, eflitlik, özgürlük, de-mokrasi mücadelesi için bir önermesi vard›r nede 68’in mücadelesiyle bir iliflkisi. Tam tersinebugün ço¤u kez devrimcilere sald›r›lar›yla günde-me gelen bu yap›lar faflizmin özelliklerini tafl›mak-tad›rlar.

Oysa, Denizlerin son sözlerinde oldu¤u gibi yo-lu Türk ve Kürt halklar›n›n kardeflli¤inden geçen;gençli¤in ba¤›ms›z, kendi inisiyatifiyle örgütlenmeve mücadele pratiklerini yaratmaya çal›flan sos-yalist, devrimci mücadeleyi benimseyen bir tarz,68 gençlik hareketinin tarihsel anlamda mücade-lesinin süreklili¤ini gösteren bir tarzd›r.

Solda ise bu seneki eylemlerde özellikle Ö¤ren-ci Kolektifleri, TKP ve EMEP’in Dolmabahçe’de dü-zenledikleri eylemler, gençli¤in yo¤un kat›l›m› vekitleselli¤i ile öne ç›kan örnekler oldular. Tek fark,bunlar›n içerisinden sadece Ö¤renci Kolektifleri’ninba¤›ms›z bir ö¤renci örgütlenmesi olmas›d›r.

Bu anlamda tüm Türkiye’den Ö¤renci Kolektifle-ri’ne ba¤l› üniversite ö¤rencilerinin kendi öz güçle-riyle gerçeklefltirdikleri Dolmabahçe eylemi önemlibir deneyimdir. Ö¤renci Kolektifleri bu eylemle top-lumsal muhalefetin önemli bir parças› olarak hem

örgütsel hem de ideolojik olarak gençli¤in dahafazla söz sahibi olabilece¤ini, inisiyatif alabilece¤i-ni göstermifl; gençli¤in potansiyelini egemenlerekarfl› mücadelede devrimci bir güç olarak ortaya ç›-karabilece¤inin örne¤ini vermifltir.

Aradan geçen 40 y›la ra¤men 6 May›s’lardadevrimci önderlerin hat›rlanmas›, unutturulmama-s› bugüne kadar öncelikli olarak devrimci müca-delenin ideolojik süreklili¤i ve tarihine karfl› birsorumluluk bilincinden ötürüdür. Ancak bu tarih-sel miras› devrimci önderlerin sadece çeflitli dö-nemlerde isimlerini hat›rlayarak bugüne tafl›m›flolmay›z. Bu miras›n en önemli örne¤i Dev-Genç’tir. Bugün Dev-Genç’i günümüz aç›s›ndanyorumlamak devrimci gençli¤e mücadelesindeönemli aflamalar kat ettirecektir.

Emperyalizme ve faflizme karfl› mücadele eder-ken tarihimizden ö¤renece¤imiz çok fley var.Gençlik bunun bilincinde ve bu yüzden bu seneki6 May›s eylemleri daha kitlesel ve coflkuluydu. Fa-kat, bugün yeniden kurulacak bir gençlik hareketibugünün üniversitelilerinin ellerinde gerçeklefle-cektir. fiimdi ba¤›ms›z, militan, kitlesel ve meflrubir gençlik örgütü olarak Ö¤renci Kolektifleri’ni birad›m daha ileriye tafl›man›n zaman›.

6 MAYIS

68’in 40. y›l›nda birçok ilde yap›lan anmalar›n geçti¤imiz y›llarla k›yasland›¤›ndakat›l›m›n ciddi oranda artm›fl oldu¤u rahatl›kla gözlemlenebilir

Özellikle gençlik içerisinde sola ve 68’e olan ilgide gözlenen art›fl düzen güçlerini harekete geçirdi

Eylemleri Üzerine

Kutsal ‹ttifak 68’e karfl› alarmda!Türkiye’de gençlik hareketinin ve muhalefetin

en parlak y›llar›n› yaflad›¤› tarihi ezilenler lehinede¤ifltirebilecek güçlü bir iddian›n var oldu¤u veher gün uyand›¤›nda kendi elleriyle bafltan yarata-caklar› bir ülkeyi hayal edebildikleri döneme tan›k-l›k etmek 68 kufla¤› için bir ayr›cal›kt›r. Ancak za-man su gibi ak›p gidiyor. 68 kufla¤› kendi tarihinibundan k›rk sene evvel yazm›flken, bu kuflaktankalan veya bugünkü konumlar› itibariyle rahats›zolan liberal, gerici, faflist kimi simalar tarihi bu-gün “kendi istedikleri biçimlerde yeniden yazma-ya” çal›fl›yorlar.

Liberal ve ‹slamc› Bas›n’›n solu darbeciymifl!Liberal ve ‹slamc› bas›n a¤›z birli¤i etmiflçesine

ayn› sözlerle, farkl› bafll›klar alt›nda 68 hareketineyönelik kirletme operasyonunda bulundular. Taraf,Tempo, Aksiyon, Vakit ve Zaman gibi yay›n organ-lar›nda yay›mlanan yaz›larda 68 kufla¤› devrimcile-ri darbeciler taraf›ndan kullan›lm›fl, sonra bir kena-ra at›lm›fl, katil, cezaland›r›lmas› gereken bir ku-flak olarak gösterilmeye çal›-fl›ld›. Ayr›ca gençli¤in 68’eduydu¤u merak›n giderilmesigereken bir “saplant›” oldu¤uyaz›ld› çizildi. Liberal ve islam-c› bas›n›n cuntac›-milliyetçi-otoriter kanada karfl› AKP’yi“demokrat” ilan ederek izledi¤i çizginin gerekleri68 kufla¤›na karfl› ald›klar› tavr› anlams›zm›fl gibigösterebilir. Çünkü Denizlerin idam›, 12 Mart ve12 Eylül’de sola yönelik gerçeklefltirilen darbelerive yaflan›lan a¤›r tahribatlar› kendi çizgilerindenelefltirerek y›llarca ulusalc› kanada yüklenmifller-

di. Burada de¤iflen bir durum söz konusu de¤il.De¤iflen fley bugün solun giderek güçlenmekteoluflu ve hem AKP hem de ulusalc›lar karfl›s›ndaciddi bir tehlike oluflturmas›d›r. 68 kufla¤›n› flim-dilerde “darbecilikle” yaftal›yor, hatta “san›k san-dalyesine oturmas›n›” istiyorlar. Solun etki alan›giderek genifllemekteyken bu ideolojik sald›r› biz-leri elbette flafl›rtm›yor.

Tayyip Erdo¤an'›n abi dedi¤i, 68 kufla¤›ndan Ha-san Cemal’in liberal kimli¤inin arkas›nda y›llarcaDenizlerin idamlar›n› ve darbeleri elefltirdi¤i bilinir.Cemal, bu aralar AKP’nin kapat›lma davas› veulusalc› tertiplerle Denizleri ayn› kefeye koyarakokuyucular›n›n gözünde AKP’yi dahi demokrasimücadelesi veren bir konuma tafl›maya çal›fl›yor.1 May›s, GSS, 6 May›s eylemleriyle birlikteAKP’nin ve sermayenin “demokrat” maskelerinindüflmesi; y›llarca eski solcu kimli¤i, darbe karfl›t›oluflu ve Denizleri tan›mas›yla prim yapan HasanCemal’i oldukça rahats›z etmifl olacak ki y›llarsonra bu tarihi inkar eden, kirleten yaz›lar yazma-ya kalk›fl›yor. Üstelik cuntan›n idam sehpalar›ndaas›lan Denizleri bugün “darbecilikle sorumlu tutu-yor” ve bunu bugün solun yine ayn› durumda oldu-¤una iliflkin karalama kampanyas›na temel daya-nak yap›yor.

Faflistlerin 68 kuyruk ac›s›MHP’li Taha Akyol ise 68’i karalamay› hiç b›rak-

mayanlardan. “Zaten Gezmifl, küçük kardefline“devrimci” olmay› de¤il, “bilim adam›” olmay› tav-siye etmifl. Che’ye gelince; evet romantizme sayg›duyal›m ama bir Allah’›n kulu ç›k›p da Che’den“devlet adam›” diye bahsedebilir mi?”Diyen Taha

Akyol’un kaynakça olarak Hasan Cemal’in kitab›n›tavsiye etmesi de farkl› ideolojik kamplarda bulu-nan ama ayn› düzene hizmet eden ikilinin yaz›lar›-n›n gerçek maksad›n› ve kuyruk ac›lar›n› biraz dahaortaya ç›kard›.

Taha Akyol’un Küba devriminin liderlerinden tümdünyada oldu¤u gibi Türkiye’de de 68 devrimci ha-reketine esin kayna¤› olan Che Guevera'n›n sosya-list Küba'n›n ilk y›llar›nda Milli Tar›m Reformu Ens-titüsü, Küba Milli Bankas› Baflkanl›¤› ve Sanayi Ba-kanl›¤› Baflkanl›¤› görevlerinde bulundu¤unu araflt›-

r›p ö¤renme zahmetine bile kat-lanmadan devlet adam› olmad›-¤›n› söylemesi içinde bar›nd›rd›-¤› “saplant›lardan” olsa gerek.Ayr›ca bilim insanl›¤›n›n da ayn›zamanda her türlü gerici ve bas-k›c› iktidara karfl› devrimci bir öztafl›d›¤›n› bilmesini de Ak-

yol’dan beklemek zaten abes olurdu.Elbette sol kendi tarihini emperyalizmin liberal,

milliyetçi, gerici gibi yans›malar›n›n yaftalamalar›n-dan ö¤renmez. Önemli olan genifl halk kitleleri nez-dinde bu karalama kampanyalar›yla ortal›¤› bulan-d›rmaya çal›flmalar›d›r. Ancak unutmamal› ki güneflbalç›kla s›vanmaz. 68 kufla¤› devrimci, sosyalistmücadelesi ve yaratt›¤› tarihsel birikimle bugüne›fl›k tutmaya devam etmektedir.

6 MAYIS

Page 10: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

Bir dönem daha geride kal›rken, eylemlilikler,teorik tart›flmalar, umutsuz ve umutlu anlar bütü-nü de di¤er fleyler gibi geride kal›yor. Geride kala-n› geçmifl diye tarif ederken; geçmifli, bugüne veyar›na katarak hayat›m›z› ve siyasal mücadelemi-zi, gerekirse “yeni aray›fllara” yönlendirmeliyiz.Kapitalist sistem, kendini her dönemde farkl› birkimlikle bize sunarken, insanl›k bu aldatmacan›ngölgesinde, “yaflam›n de¤iflmez oldu¤u” düflün-cesini kan›ksamakla birlikte bunu ulvilefltiriyor.

Dünyan›n çeflitli co¤rafyalar›nda imkans›z› ger-çeklefltirmek ad›na, egemenlerin sokakta kurdu-¤u hegemonyaya karfl›, devrimciler insanl›¤›n kur-tuluflu için çeflitli mücadelelerin içindedir. Kolek-tif Ö¤renci Hareketi de K›br›s Adas›’n›n kuzey co¤-rafyas›nda, Do¤u Akdeniz Üniversitesi’nde üç y›lönce kurulmufl, e¤itimle birlikte ö¤rencinin, bilgi-nin metalaflmas› ve sat›lmas›na karfl› siyasal mü-cadelesini devam ettirmektedir.Bu yaz›n›n amac› bir dönem de-¤erlendirmesi yapmakla birlikte,Kolektif Ö¤renci Hareketi’nin kar-fl›laflt›¤› sorunlar› tespit etmek-tir.**

II.. Adan›n kuzey co¤rafyas›ndavar olan yedi üniversitenin tama-m›nda e¤itim piyasa kurallar›ylaifllemektedir. ‹nsanlar, do¤duk-lar› andan itibaren, yaflad›klar›co¤rafyada özel üniversitelerlekarfl› karfl›ya kald›klar› için, e¤iti-min piyasalaflt›r›lmas› normalkarfl›lanmaktad›r. Hatta ne kadarüzücüdür ki, e¤itimin bir sektöroldu¤u, bu sektörden en iyi flekil-de verim al›nmas› gerekti¤i düflü-nülmektedir. Kuflkusuz bu durum“piyasa ideolojisinin” k›r›lmas›gerekti¤i noktas›nda ö¤renci hare-ketinin önünde dikilmektedir. Tabii ki, TürkiyeCumhuriyeti’nin 1974 y›l›nda aday› iflgal etmesiy-le birlikte, TC’nin Kuzey K›br›s’taki varl›¤›n› sürdü-rebilmesi için yaratt›¤› ekonomik yaflam›n bundaçok büyük bir etkisi vard›r. Ekonominin tamamenTC’nin verdi¤i para sayesiyle ayakta kalmas› vehalk›n refah düzeyinin yüksek olmas› e¤itim gibibir çok alanda verilecek siyasal mücadele için de-zavantaj oluflturmaktad›r. Di¤er taraftan, TC’ninasimilasyon politikalar› sonucunda, Türkiye’denadaya getirilen emekçi, yoksul kesimlerin varl›¤›,s›n›f ve emek temelli bir siyasal mücadelenin içi-ne girilmesine zemin haz›rlamaktad›r. Neo-libera-lizme karfl› mücadelede, etnik kökencili¤in bir ke-nara b›rak›l›p, halklar›n ç›karlar›n›n bir oldu¤u so-nucuna dönük genel bir siyasal söylemin bütün-lefltiricili¤ine ihtiyaç vard›r. Bu sorunlar ö¤rencimuhalefetini de birinci derecede etkilemektedir.

Ancak, Kolektif Ö¤renci Hareketi’nin baflka ka-nallar› kullanarak var olan problemleri aflmak ad›-na yapabilece¤i bir çok eylemlilik var. Ö¤renci mu-halefeti, kendi mücadele tarihinin var oldu¤u bi-

lincinden yoksundur. Özellikle Do¤u Akdeniz Üni-versitesi’nde 80’li y›llar›n sonunda, 90’l› y›llar›nortas›nda ve sonunda ve son dönemde canl›l›¤›n›gösteren ö¤renci muhalefeti, üniversitede çeflitlimücadelelere giriflmifl ve farkl› alanlarda kaza-n›mlar› olmufltur. Ancak bu mücadelelerin yaz›l›hale getirilmemifl olmas› nedeniyle her defas›ndayeniden ayn› tart›flmalar yaflanmakta ve ö¤rencimuhalefeti kendi geçmiflini göremedi¤i için gele-ce¤ini de görmemekte ve uzun soluklu, planl› birsiyasal mücadelenin içine girememektedir. Acilbir flekilde geçmifl kay›t alt›na al›n›rsa bugün ya-flad›¤›m›z birçok sorunu rahatl›kla aflaca¤›z.

Kolektif Ö¤renci Hareketi’nin yaflad›¤› di¤erproblemlerden bir tanesi de, dünyadaki ö¤rencimuhalefetinin yaflad›¤› problem olan teorik alt ya-p›n›n zay›f olmas›d›r. Teorik okumalar›n, yazmala-r›n ve tart›flmalar›n c›l›z olmas›ndan dolay› genel-

de günlük yaflam›, özelde üniver-sitesinin kendisini de¤ifltirebile-cek devrimci teorinin ortaya ko-namamas›, mücadelenin nas›l venereye kanalize edilece¤i nokta-s›nda önümüzü t›kamaktad›r.

Kolektif Ö¤renci Hareketi’ninDo¤u Akdeniz Üniversitesi’ndekieylemlilikleri ve meflruiyeti artt›k-ça, gerek iflbirlikçi üniversite yö-netiminden gerekse faflistler ta-raf›ndan, ö¤renci muhalefeti üs-tünde bask› yarat›lmaya çal›fl›l-maktad›r. Anti-faflist mücadele-nin nas›l yarat›laca¤› konusundabir dizi k›s›rl›k yaflanmaktad›r.

IIII.. Buna karfl›n Kolektif Ö¤ren-ci Hareketi’nin geçen dönem, ya-ni flubat ay› öncesindeki en bü-yük kazan›m›, Kolektif Ö¤renci

Hareketi aktivistlerinden üç arkadafl›m›za ve ba-¤›ms›z hareket eden iki arkadafl›m›za aç›lan disip-lin soruflturmalar›n›n, verilen mücadele sonucun-da geri püskürtülmesidir. Bu kazan›m üniversite-de verilecek olan mücadeleyi daha da sa¤lam te-mellere oturtmufltur.

Kolektif Ö¤renci Hareketi’nin uzun soluklu birzaman diliminde elde etti¤i bir di¤er kazan›m da,üniversitede etnik temeller üzerine kurulan gereksiyasi gerek sosyal kutuplaflmalar›n tamamen or-tadan kald›r›lmas› olmufltur. Kolektif Ö¤renci Ha-reketi’yle birlikte ö¤renci muhalefeti etnik temel-lerinden s›yr›lm›fl mücadelenin önderli¤ini yap-maktad›r. Bu da üniversitedeki ö¤rencilerin kenditalepleri için dayan›flarak daha güçlü hale gelme-sini ve etnisitenin ö¤renci muhalefetinin önünü t›-kamas›n› önlemifltir.

Kolektif Ö¤renci Hareketi’ndeki kurucu kadro-lar›n, K›br›sl› Ö¤renci Birli¤i’nden ayr›l›rken yapt›k-lar› tespitlerden bir tanesi de, ö¤renci muhalefe-tinin, partilerden ve iktidardan ba¤›ms›z bir flekil-de hareket etmedi¤i, özerkli¤inin olmad›¤› bun-dan dolay› da kendi alan›nda daha cesur ve daha

istikrarl› bir mücadelenin verilemedi¤iydi. Geçenüç y›l boyunca, Kolektif Ö¤renci Hareketi, ba¤›m-s›z ve özerk ö¤renci muhalefetini bir gelenek ha-line getirmeye do¤ru gitmektedir. Ba¤›ml›, teslimi-yetçi gelenek tamamen ortadan kald›r›lm›fl du-rumdad›r. Ö¤renci muhalefeti tamamen özerk ha-le gelmesiyle birlikte, demokratik kitle hareketle-rinden kendini soyutlamam›fl, tam tersine onlarlagerek 1 May›s alanlar›nda, gerek disiplin sorufl-turmalar› döneminde ve çeflitli eylemliliklerdedevrimci dayan›flmay› sa¤lam›flt›r.

Kolektif Ö¤renci Hareketi kendi içinde tutucu,hiyerarflik, hegemonyac›, otoriter ve totaliter ilifl-kileri tamamen ortadan kald›rm›flt›r. Bunun yeri-ne, özgürlükçü, do¤rudan kat›l›m› sa¤layan, de-mokratik bir yönetim anlay›fl›yla birlikte kendi için-deki yönetim sorununu da bu y›l itibariyle tam an-lam›yla aflm›flt›r. Yukarda de¤inilen problemlerve kazan›mlar, kendini yeni yeni bulmaya çal›flan,üniversitede de bir gelenek yaratmaya çal›flanKolektif Ö¤renci Hareketi’nin bugün itibar›yla tar-t›flmalar›n›n ve eylemliliklerinin ürünüdür. KolektifÖ¤renci Hareketi Kuzey K›br›s öznelinde, üniversi-telerde aktif olan tek ö¤renci muhalefetiyken, Ko-lektif Ö¤renci Hareketi’nin kurulmas›ndan sonraAtatürk Ö¤retmen Akademisi’nde ve Orta Do¤uTeknik Üniversitesi’nin Kalkanl›’daki kampüsün-de ayd›n ve ilerici arkadafllar›m›z kendi üniversite-lerinde ö¤renci muhalefetini bafllatmak ad›na çe-flitli giriflimlerde ve eylemliliklerde bulunmayabafllam›fllard›r. Neo-liberal sald›r›lara karfl› üniver-sitelerde gösterilen devrimci eylemlilikler toplu-mun di¤er dinamiklerini de harekete geçirmekiçin ilham vermekte, soka¤›n siyasallaflmas›n› ka-ç›n›lmaz hale getirmektedir.

**K›br›s’taki Kolektif Ö¤renci Hareketi’nden devrimci birö¤rencinin yaz›s›n› aynen yay›nl›yoruz.

KIBRIS

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1510

ve

Baraka Kültür ile Asi Kültür Merkezleri, De-niz Gezmifl ve arkadafllar›n›n idam edilmeleri-nin 36’›nc› y›ldönümünde bir anma gecesi dü-zenledi. Etkinlik, Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan,Hüseyin ‹nan ve hayatlar›n› kaybeden devrim-ciler an›s›na 1 dakikal›k sayg› durufluyla bafl-lad›. Daha sonra, Baraka Kültür Merkezi’nden

Nazen fian-sal, 1960’l›y›llar›n so-nunda Türki-ye’nin içindebulundu¤utarihsel ko-

flullar› ve ard›ndan yaflanan süreci anlatt›. Et-kinlik, Türkiye’den Halkevleri, Devrimci 78’li-ler Federasyonu ve ÖDP’nin gönderdi¤i des-tek mesajlar›n›n okunmas›yla devam etti. Ge-ce, Baraka Kültür Merkezi ve Asi Kültür Merke-zi üyelerinin Deniz Gezmifl ve arkadafllar›n›nverdi¤i mücadelenin bugünlere b›rakt›¤› miraskonulu kapan›fl konuflmalar› ile sona erdi.

K›br›s’ta da Denizler an›ld›

Kolektif Ö¤renci HareketiKIBRIS’TA Ö⁄RENC‹ MUHALEFET‹

Neoliberal sald›r›lara karfl› üniversitelerde gösterilen devrimci eylemlilikler toplumun di¤er dinamiklerinide harekete geçirmek için ilham veriyor ve soka¤›n siyasallaflmas›n› sa¤l›yor

Page 11: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

Her yeni hükümetle ‘yenilenen’, yeniden düzen-lenen (!) Ö¤renci Seçme S›nav› y›llard›r gençlerinkâbusu oluyor. “Art›k daha iyi bir sistem geliyor”laflar›n› dinleyerek y›llar› geçen, bir sonraki senene ile karfl›laflacaklar›n› bilmeyen gençlerin gele-cekleri, bu eleme sistemi içerisinde “e¤itimi birkar alan› olarak kullanmak için daha neler yap›la-bilir”in kobaylar› haline geliyor ve sözde ‘baflar›l›-lar›’ üniversite kap›s›ndan geçirme amac›yla yap›-lan bu eleme sistemi yüzünden pek çok genç bu-nal›ma giriyor, her y›l intihar haberleri gazetelerinmanfletlerini süslüyor.

ÖSS'nin bizzat kendisi, herkesin eflit, paras›z venitelikli bir e¤itime sahip olma hakk›n› ortadan kal-d›rm›flken, gün afl›r› yap›lan de¤iflikliklerle gençli-¤in gelece¤ini tamamen belirsizli¤e sürüklüyor.

Son günlerde ÖSS'nin de¤iflimine yönelik farkl›öneriler ortalarda dolaflmakta. ‹lki, Milli E¤itimBakanl›¤›’n›n orta-ya att›¤›, lise bo-yunca her sene so-nunda girilen s›-navlar›n ortalama-s›n›n al›nmas›; birdi¤eri ise piyasac›Özcan baflkanl›¤›n-daki YÖK’ün ‹ngil-tere modeli!

ÖSS sistemi neydi, flimdi ne oluyor?ÖSS, y›lda ortalama 1,6 milyon kiflinin girdi¤i

ancak bunlardan yaln›zca 400 bininin üniversite-ye girifl hakk› ‘kazanabildi¤i’ bir s›nav sistemi.Düz liselerden kolejlere ya da yoksullu¤un illereda¤›l›m›na göre bir de¤erlendirme yapacak olur-sak, üniversiteye girifl say›lar›ndaki oran bizlere,bu eleme düzenini flekillendiren ÖSS'de yaln›zcaparas› olan›n ‘baflar›l›’ olabilece¤ini aç›kça göste-riyor.

Bugüne kadar gelen iki aflamal› s›nav, tek s›-nav, katsay›s› düflük, katsay›s› büyük… s›navmodellerindeki ortak yön, üniversiteye girifl konu-sundaki eflitsizlik, her de¤ifliklik ile e¤itimin birazdaha piyasaya aç›lmas› ve yaln›zca paras› olan›ne¤itim alabilir hale gelmesi olarak gösterilebilir.Bu noktada ilkö¤retim, lise gibi e¤itim kurumlar›-n›n yerine dershanelerin daha çok önemsenmesirekabetçi, ezberci bu sistemin yaratt›¤› bir durum-dur.

MEB’in modeli ilkö¤retim okullar›nda önümüz-deki e¤itim-ö¤retim döneminden itibaren uygulan-maya bafllayacak olan s›nav sisteminin bir benze-ri. Lise 1., 2., 3. ve 4. S›n›f sonlar›nda yap›lacaks›navlar›n ortalamas› ve genel not ortalamas›nagöre üniversiteye yerlefltirmeyi ön görüyor. Bumodele göre ö¤renciler her sene sonunda bir s›-nava girecekler. Böylece ö¤rencilerin s›nav› ‘ka-zanmak için dershaneye gitme zorunlulu¤u’ arta-cak; cümleyi tersten kurarsak e¤er, s›nav› paras›olanlar›n kazanma flans› artacak! Di¤er taraftanise MEB’in ilkö¤retimde uygulad›¤› SBS'nda ba-flar›l› olmak için dershanelere giden ö¤renci orta-lamas›n›n 4. s›n›fa kadar düfltü¤ünü de göz ard›etmemek gerekir.

YÖK’ün “ne alan var, ne kat say›” diyerek öveöve bitiremedi¤i ‹ngiltere modeli ise flöyle: Belir-lenen konular içerisinden 3 konu seçip s›nava gi-riliyor, hem de istenildi¤i zaman ve istenildi¤i ka-dar! Yani YÖK baflkan› Yusuf Ziya Özcan’›n deyi-miyle “art›k çocuklar›n gelece¤i 3 saatlik s›navas›k›flt›r›lm›yor”. Tabi bu ‘rahatl›¤›n’ ufak bir bede-

li de var. Özcan’›n bu konudaki aç›klamas› flu fle-kilde: “Tek s›nav düflünmüyoruz. Ayn› üniversites›nav› gibi ama senenin her an›nda yap›labilir birs›nav düflünüyoruz, 3-5 defa da girilebilsin. ‹ste-di¤i notun alt›nda gelince 6 ay sonra bir daha s›-nav olsun. ÖSYM bu imtihanlar› döndürsün istiyo-ruz. Nas›l iflte TOEFL’da 120 dolar› veriyorsun ohafta sonu hemen veriyorlar imtihan›.” Özcan,AKP’nin e¤itimdeki politikas›n› aç›k aç›k bir kezdaha söylüyor. Paray› veriyorsun, s›nava giriyor-sun! Daha birkaç ay önce de Amerikan modeli di-yerek üniversitelilerden 8-10 bin YTL al›nmas› ge-rek diyen Özcan, ö¤renciye müflteri gözüyle bakt›-¤›n› bir kez daha gözler önüne seriyor.

Önerilen s›nav sistemlerinin aç›klar›n› yakala-mak çok zor de¤il. Örne¤in YÖK’ün önerdi¤i yenisisteme göre; sözel derslerde aç›k uçlu sorularolacak. Aç›k uçlu sorular›ysa bir komisyon de¤er-lendirecek. Bu komisyonun neye göre seçilece¤ive de¤erlendirece¤i ise bir muamma...

S›navlar sadece Ankara’da olacak. Yani s›navagirmek isteyen ö¤renci, örne¤in A¤r›’dan Anka-ra’ya gelmek zorunda. Veya merkezi flehirler be-lirlenecek. S›nava girecek ö¤rencinin flehri mer-kezi de¤ilse kifli s›nava baflka bir flehirde girmekzorunda kalacak...

ÖSS’ye girecek ö¤renci say›s›n›n art›fl›na kar-fl›n, üniversitelerdeki kontenjanlar artt›r›lsa bileö¤rencilerin ço¤unun üniversiteye girememesi du-rumunda ne olaca¤› sorusunaysa Özcan as›lbombay› patlat›yor “Di¤er bir önemli iflimiz demesleki ve teknik e¤itime yönlendirmek.” Nitelik-siz ve eflitsiz e¤itim içerisindeki liselerde piyasa-laflt›rma sald›r›lar›n›n önemli bir ucu elbette Mes-lek Liseleri!

fiu an pek çok ö¤renciye ‘avantaj’ olarak gözü-ken, üniversite okuma imkan› olmayan(!) gençle-re ‘haz›rdan ifl bulma yolu’ diye sunulan meslekliseleri, as›l olarak patronlara, sermaye sahiple-rine nitelikli iflgücü ve ara eleman yetifltirme ama-c› güdüyor. Mesleki ve teknike¤itime e¤ileceklerini söyle-yen Yusuf Ziya Özcan “nealan var, ne katsay›” dedi¤iyeni modelinde kendi deyimiy-le ‘Ö¤rencilerin ÖSS En-gelini’ gerçekten kald›r-mak m› istiyor? fiimdi-ye kadar meslek lise-lerinin önünde, sü-rekli de¤ifltirilen kat-say› problemi var-ken peki ne oldu dakatsay›lar› kald›rmakarar› al›nd›?

Meslek liselilerinyaflad›¤› katsay› probleminin ortadan kald›r›lmas›elbette toplumun genifl kesiminden destek bula-cak bir ad›m. Ancak di¤er taraftan YÖK ve MEB'inortaklaflt›¤› bu noktan›n ayn› zamanda AKP'ninyerel seçimler öncesi taban›n› memnun edecekbir hamle oldu¤unu da görmek gerekiyor. Üniver-sitelerdeki türban yasa¤›n› kald›rma yolundaönemli ad›m atan AKP'nin e¤itim konusundakiikinci vaadi de böylece gerçekleflmifl olacak.

ÖSS’nin Galibi SermayeMakyaj› ne flekilde yap›l›rsa yap›ls›n, yamas› ne

yöne dikilirse dikilsin bu s›nav sistemlerinde ‘ka-zanan’ hep hükümetin hizmetlerinde oldu¤u ser-mayedarlar oluyor. Bunu en baflta gö¤üsleyen ise

T ü r k i -ye’de dershane sektörününönemli bölümünü elinde tutan Fethullah Gülenoluyor. Dershaneler bu noktada e¤itimi ticarileflti-rerek para karfl›l›¤› al›n›r sat›l›r bir meta halinesokman›n yan›nda, s›nav sonras›nda reklam pa-nolar›nda, televizyonlarda boy gösteren ‘dahiler-le’ de karlar›na kar katmaya çal›fl›yorlar.

Son on y›lda istikrarl› bir flekilde büyüyen ders-hane sektörü, elbette ÖSS oyununda baflrolü ka-p›yor. ÖSS baflar› tablolar› gösteriyor ki; dersha-neye gitmeden, sadece okulda çal›flarak üniversi-te kazanmak neredeyse bir mucize. En iyi e¤itimiverdi¤i iddia edilen Anadolu ve Fen Liseleri bilebu konuda yetersiz kal›yor. Çünkü mevcut sistemiçerisinde niteliksiz ve eflitsiz bir flekilde verilene¤itim, AKP hükümetinin piyasalaflt›rma uygula-malar› ile tamamen ulafl›lamaz hale geliyor. Nevar ki sermayedarlar›n ceplerinin daha fazla ‘yitikgelecekle’ dolmas› demek, AKP hükümetinin ikti-dar koltu¤unu biraz daha sa¤lamlaflt›rmas›, neoli-beral politikalar›n› e¤itime s›çratabildi¤i kadar s›ç-ratmas› demek oluyor.

K›sacas› bu yeni sistem sermayenin ceplerini‘yeflillerken’, bizim gelece¤imizi de ‘yeflillemeye’devam edecek.

Önce bir anda din kültürü ve ahlak bilgisi ö¤-retmeni okullara atayarak ilkö¤retime el atan AKP(ilkö¤retimde din hocalar› baflka derslere de ö¤-retmen olabilme hakk›na sahip), ard›ndan türba-n› üniversitede serbest hale getirerek yüksek ö¤-retime el atm›flt›. fiimdiyse ortaö¤retimde ‹mamHatiplerin önünü açarak gerici ve piyasac› e¤itimuygulamalar›nda bir ad›m› daha hayata geçirmeyeçal›fl›yor. Bunu gerçeklefltirebilmek için de kon-tenjan a盤›n› %25lik bir art›flla kapatmaya çal›fl›-yor ve bunu “4 y›lda, üniversiteye girmeyen genci-miz kalmayacak” sözleri ile sofraya sürüyor!

Mayalar› ayn›ÖSYS, ÖSS veya baflka bir harf kalabal›¤›n›n ifl-

levi temel olarak ayn›. Bugün süslü sözlerle tar-t›fl›lan ancak yar›n önümüze ne sunacaklar› bilekesin belli olmayan ö¤renci seçme sistemi, e¤i-timdeki eflitsizli¤in bafll›ca nedenlerinden sade-ce bir tanesidir. Bafl›na, sonuna hangi harf ekle-nirse eklensin ÖSS, di¤er bir deyiflle üniversiteyegirme konusundaki bir eleme sistemi, tamamenadaletsiz bir s›nav sistemidir.

NNiitteelliikkllii,, bbiilliimmsseell vvee ddeemmookkrraattiikk ee¤¤iittiimm ttaalleebbii--mmiizz ddoo¤¤rruullttuussuunnddaa öönncceelliikkllee;;

- Meslek ve imam hatip liselerinin kald›r›lmas›-n›,

- Adaletsiz ÖSS ve her türlü rekabetçi, eleyici s›-nav sisteminin kald›r›lmas›n›, (YDS, KPSS, OKS,SBS)

- E¤itimin AKP tekelinden kurtulmas›n› ve e¤i-timde ö¤rencilerle ö¤retmenlerin de söz-yetki-ka-rar hakk›na sahip olmas›n›,

- ‹lkö¤retimden bafllayarak her ö¤rencinin eflitve paras›z bir flekilde e¤itim almas›n› ve dersha-nelerin kald›r›lmas›n›,

- Zorunlu din dersleri, ezberci müfredat gibi ni-teliksiz e¤itimin bafl ö¤elerinin kald›r›lmas›n›,

- Paras› olsun-olmas›n her bireyin üniversiteyegirme hakk›na sahip olmas›n›

talep ediyoruz.Yaflas›n demokratik lise mücadelemiz!

LLiisseellii DDEEVVRR‹‹MMCC‹‹ GGEENNÇÇLL‹‹KK

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1511

E⁄‹T‹M

YETER!YETER!YETER!Gelece¤imizle Oynamay›n

Page 12: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

Ö⁄RENC‹ HAREKET‹

Gelecek Baharina HazirlaniyorDemokratik Lise Hareketi

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1512

Liseli gençlik mücadelesi sene bafl›ndan berihareketli bir dönem geçiriyor. Devletin tüm siste-matik bask› ve anti demokratik uygulamalar›nara¤men liseli devrimcilerin çabalar›yla yarat›lanpratik mücadele deneyimleri, kitlesel ve bütünselbir liseli gençlik hareketi için olanaklar› güçlendi-riyor. Özellikle AKP iktidar› ve gericilik karfl›t› kam-panyalar, son olarak 1 May›s gösterilerindeki ve6 May›s anmalar›ndaki yo¤un liseli kat›l›m› bu sü-recin en ciddi göstergelerindendir.

Lise muhalefeti, bask›, otoriter yönetim anlay›-fl›, yozlaflma, çeteleflme, niteliksiz rekabetçi e¤i-tim anlay›fl›, paral› e¤itim gibi yap›sal sorunlarlabo¤uflurken, ayn› zamanda neoliberal toplumsaly›k›mlara karfl› direnen halk güçlerinin yan›ndayer alabilmekte, siyasal iktidar karfl›t› kampanya-lar› besleyebilmektedir.

Türkiye’de liseler rejimin ve neoliberalizmin ihti-yaçlar›na göre yap›land›r›lmaktad›r. Liseliler ise bude¤iflimin ihtiyaçlar› için bir yandan faflizmin bas-k› ve denetim araçlar›yla kontrol alt›nda tutulmayaçal›fl›l›rken; bir yandan da piyasa ideolojisinin etki-siyle sisteme adapte edilmeye çal›fl›lmaktad›r.

Fakat bu yöntemlerin neredeyse tümü liseligençli¤in do¤as›na ayk›r›d›r! Çünkü liselilerin ö¤-renme, sorgulama, düflünme ve de¤ifltirme arzu-su gibi temel özellikleri, sistemle sürekli çat›flmahalindedir. Liseliler için gündelik ç›karlar de¤ildo¤rular› aramak ve do¤rudan yana olmak gerçekseçenektir.

Bu özellikler liselilere ayd›nlanmac› görevleryükler. Türkiye gibi sömürge koflullar›nda ve fa-flizm esareti alt›nda yönetilen ülkelerde liselileringörevi sadece kendi geleceklerini haz›rlamakla s›-n›rl› kalamaz. Ülkenin her köflesine yay›lm›fl bin-lerce lise, ülkemizin toplumsal ayd›nlanma çekir-dekleridir.

Gençli¤e yüklenen ‘gelece¤in kurucular›’ olmamisyonu temel olarak liselilerin politikleflmesinisa¤lar. Bu nedenle liseliler bugün yaflad›klar› te-mel sorunlar› da, ülke sorunlar›n› da ayn› bak›flaç›s›yla yorumlayabilir, bu sorunlara karfl› politikyaklafl›mlar gelifltirebilir ve hareket edebilirler.

Muhalif lise hareketi ülkemizin tarihsel sürecin-de birçok defa benzer siyasallaflma süreç-lerinde harekete geçerek kitlesel biçimler-de ön plana ç›km›flt›r. Toplumsal muhale-fetin bugün birçok dinamikle yeniden ku-rulmaya çal›fl›ld›¤› ülkemizde, kitlesel vemilitan bir liseli gençlik hareketi temel birihtiyaçt›r.

Bu ihtiyac›n karfl›lanmas› kuflkusuz kidemokratik lise hareketinin yeniden yük-selmesiyle afl›labilecektir. Bugün için sü-reklilik ve bütünlük problemlerinin olmas›-na ra¤men liselerde bafllayan hareketlilikdemokratik lise hareketinin temelleri hali-ne dönüfltürülebilir.

Özellikle birkaç senedir yürütülen müca-

dele çizgisi, hareket noktalar›n›n belirginleflmesi,mücadele tarz›na iliflkin yenilenmeci tarzlar›n ge-lifltirildi¤i, yeni kitle ba¤lar›n›n kuruldu¤u ve örgüt-sel olarak belirgin bir yayg›nlaflman›n sa¤land›¤›bir birikim süreci olmufltur.

Liseli devrimcilerin bu birikim ve deneyim süre-cini iyi de¤erlendirip afla¤›da geliflmeye bafllayanbu dalgay› büyütmeyi hedeflemeleri zorunluluktur.Bu hedef için bir senedir ön plana ç›kan deneyim-leri ve dinamikleri daha fazla tart›flmal›, bu tart›fl-malardan önümüzdeki dönem için politik ve pra-tik bir stratejik hat ç›karmal›y›z. Yaz sürecini butart›flmalar›n daha yo¤un yap›labilmesi için avan-taja çevirmeliyiz.

Bu kapsamda yürütece¤imiz tart›flmalara ze-min olabilmesi için mücadele sürecinin s›cakl›¤›n-dan ç›km›fl baz› de¤erlendirmeleri paylaflmakdo¤ru olacakt›r. Fakat bu de¤erlendirmelere baz›kesin sonuçlar ç›karmak için de¤il tart›flma süre-cini zenginlefltirme ve yeniden üretilmesi hedefiy-le paylafl›ld›¤›n›n alt› çizilmelidir.

Liselilerde sol, ideolojik alternatiftirLiseler, yaflan›lan ciddi dönüflümler ve çalkan-

t›l› ülke siyasetinden kaynakl› yo¤un bir politiklefl-me süreciyle karfl› karfl›yad›rlar. Bu politikleflme-nin ana besleyeni ise AKP karfl›tl›¤›n›n güçlenme-sidir. AKP’nin uygulad›¤› neoliberal politikalar veemperyalizm iflbirlikçili¤i, gericilik tehdidi, gele-cek kayg›s›, liselerdeki gerici kadrolaflma, e¤itim-deki eflitsizlik ve paral› e¤itim uygulamalar› AKPkarfl›t› öfkenin dinamiklerini oluflturuyor.

AKP karfl›tl›¤›n›n ideolojik omurgas›n› ise h›zl›bir etkisizleflme süreci yaflasa da büyük bir oran-da ulusalc›/Kemalist ideoloji oluflturmaktad›r. Fa-kat ulusalc›lar›n statükocu yap›s›, toplumun önü-ne yenilenmeci ve ilerici bir alternatif sunamama-lar›, bunlar›n üzerine gerçek niyetlerinin ve yap›la-r›n›n Ergenekon vb. çete ba¤lant›lar›yla a盤a ç›k-mas›, kendi aralar›ndaki çatlaklar ve bölünmelerliseliler aras›nda da ulusalc›lara karfl› güveni ola-bildi¤ince sarsm›flt›r.

Solun böylesi bir konjonktürel durumda ideolo-jik olarak alternatif olabilme imkân› artacakt›r. Buimkân de¤erlendirilebilirse, liselerde solun önü-

müzdekidönemdeikna edici,bütünlüklü bir ha-reket yap›s›na ka-vuflma olana¤›güçlenecektir.

Sistemin liseli-lere vaat etti¤ibir gelecekyok

Türkiye toplu-munun önemlibir k›sm› gibi li-selilerin de ge-leceklerine dair büyük kayg›lar› vard›r. Türkiye gibiyo¤un iflsizlik ve yoksulluk sorununun oldu¤u birülkede liseliler için en büyük hedef hiç kuflkusuzki üniversiteye girmektir. Fakat e¤itimde yaflananbüyük eflitsizlikten kaynaklanan, paras› olmayan-lar›n baflta elenmesi bir yana, üniversiteye girmehakk› elde edenlerin dahi gelecekleri için duyduk-lar› ümitsizlik giderilemiyor.

Sistem art›k var olan krizi yumuflatma beceri-sinden bile yoksundur. Her y›l onlarca kez ÖSSmodelleri tart›fl›l›yor. Bu tart›flmalardan ç›kan isedaha fazla eflitsizlik daha fazla geleceksizlik olu-yor. Örne¤in YÖK baflkan› üniversiteye girmek içinkendi a¤z›yla binlerce YTL’lik dershaneleri savu-nuyor, üniversite e¤itiminin paral› olmas› gerekti-¤ini dile getiriyor. Sistem liseli gençli¤e sadeceeflitsizlik vaat etmiyor, ayn› zamanda faflistlerarac›l›¤›yla çeteleflme, uyuflturucu kullan›m› gibiaraçlarla yozlaflt›r›yor. Liselerde son dönemdeciddi düzeyde kadrolaflan gericiler ise liselilerikendi karanl›k dünyalar›na çekmeye çal›fl›yorlar.

Tüm bunlar›n karfl›s›nda gerekli kanallar aç›la-bildi¤inde eflitlik, özgürlük ve insanca bir yaflam›ntarihsel savunucusu olan solun liselerde h›zl› birbiçimde yayg›nlaflmas› kaç›n›lmazd›r. Sistemkendi krizini erteleyecek baflka çözümler üretme-den liseli devrimcilerin güçlü politik ad›mlar atma-s› gerekmektedir. Aksi durumda düzenin kendiiçindeki alternatifleri olan gericilerin ve faflistlerin

liselerde güçlenmesi artacakt›r.

Sistem liselilerden korkusunu bask›,denetim ve piyasa kültürüyle gider-meye çal›fl›yor

Liselerde yaratt›¤› tahribat›n fark›ndaolan düzen tel örgülerle, yüksek duvarlar-la, özel güvenliklerle, sivil polislerle, disip-lin yönetmelikleriyle, kameralarla sistema-tik bir biçimde liseleri kuflat›yor. Tüm bun-lar›n tek nedeni ise gelecekleri ellerindençal›nan liselilerin patlay›c› gücünden kork-malar›d›r.

Sistem ayn› zamanda sürekli yar›flmayadayanan piyasac› e¤itim anlay›fl›yla, sü-rekli rekabet örgütleyerek liselileri birey-

Liselerde yaratt›-¤› tahribat›n far-k›nda olan düzentel örgülerle, özelgüvenliklerle, ka-meralarla liselerikuflat›yor. Çünkügelecekleri elle-

rinden çal›nan li-selilerin patlay›c›

gücündenkorkuyorlar

Bugün için süreklilik ve bütünlük problemlerinin olmas›na ra¤men liselerde baflla-yan hareketlilik demokratik lise hareketinin temelleri haline dönüfltürülebilir.

Page 13: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1513

Ö⁄RENC‹ HAREKET‹

sellefltirmeye çal›fl›yor. Bu sayede hem liselilerindavran›fllar›n› yönlendiriyor hem de neoliberal dü-zene silik, bireyci, rekabet ideolojisini içsellefltir-mifl bireyler yetifltirilmesini hedefliyor.

Devletin uygulad›¤› fliddete ve bask›ya karfl›mücadele edebilmenin tek yolu kitlesel mücade-ledir. Düzen tek tek olan› ayr›flt›rabilir ama bütüniçinde olana müdahale edemez, aksi durumdadaha büyük bir tepkiyle karfl›lafl›r ve bu amaçlar-la uygulad›klar› tüm araçlar ifllevsiz hale gelir.

Liseli devrimciler tüm zorluklara ra¤men kitleçal›flmas›n›n olanaklar›n› liselerin içerisinde artt›r-mal›d›rlar. Bu yönde üretilecek tüm yarat›c› araç-lar ve deneyimler çok h›zl› bir biçimde paylafl›lma-l› ve genellefltirilmelidir.

Sistemin yaratmaya çal›flt›¤› neoliberal gençkültürüne karfl› mücadele etmek benzer bir zorun-luluktur. Bireyleflme yerine birlikte hareket etme-yi, rekabet yerine dayan›flma, paylaflma kültürü-nü ve ortak hareket etme e¤ilimlerini güçlendir-meyi hedefleyen etkinlikler, kampanyalar, eylem-ler liselilerin piyasa kültürüne karfl› direnifl mevzi-leri olacakt›r.

Demokratik lise hareketi daha fazla önplanda olacakt›r

Lise e¤itiminin dört y›la ç›kar›lmas› ve bar›nd›rd›-¤› yeni dinamikler demokratik lise mücadelesindedaha kurumsal ve uzun erimli projelerin yaflamageçirilmesi imkân›n› sa¤lamaktad›r. Demokratik li-se hareketi bu geliflmeye ba¤l› olarak toplumsalmuhalefet içindeki kendi önemini de artt›racakt›r.

Lisenin bütününü harekete geçirebilecek ba-¤›ms›z bir siyasi hatt›n yarat›lmas› hedefi liselidevrimcilerini stratejik yaklafl›m› olmal›d›r. Bu ne-denle lise faaliyetini siyasi kampanyalar›n destek-çisi veya kat›l›mc›s› olarak gören dar siyasi bak›flaç›s› yerine, liseyi siyasi faaliyetinin kendi koflul-lar›na ve ihtiyaçlar›na göre yeniden üretildi¤i biralan tarif etmek gerekmektedir. Aksi halde liseli-lerinin tümünü harekete geçirebilecek birçok te-mel gündemin var oldu¤u böyle bir dönemde, lise-lilerin bütünü yerine dönemsel olarak hareketeden dar gruplarla yetinmek zorunda kal›nacakt›r.Liseli devrimcilerin hedefi, yaflan›lan her türlü so-runa ve her türlü muhalefet dinami¤ine karfl› lise-nin tümünü ayakland›rmay› hedefleyen ba¤›ms›zbir çizginin yarat›lmas› olmal›d›r.

Liselilerle ba¤›ms›z bir politik iliflkinin kurulmas›ve liseyi politikan›n üretimine dahil etmenin birbaflka temel faydas› ise okulunu bitiren her liseli-nin yaflam›n her alan›nda politika üretebilme ve ini-siyatif alabilme yetene¤i kazand›rmas› olacakt›r.

Hareketin okul ve sokak ayaklar› paralelgeliflmelidir

Bu dönemin bir baflka özelli¤i ise lise muhale-fetinin kendisini genellikle kent merkezleri ve so-kaklarda ifade etmesidir. Bu durum hem olumluhem de olumsuz özellikler tafl›maktad›r. Dile geti-rilmeye çal›fl›lan gündeminin görünür hale gelebil-mesi, kentin gündemine tafl›nmas›, di¤er toplum-sal güçlerle iletiflimin artmas›, yeni dönemin ihti-yaçlar›n› karfl›lamak için oldukça olumlu özellik-lerdir.

Fakat yo¤un bask› koflullar›na ra¤men lise içe-risinde eylem ve etkinlikler üretilmesine özel ça-ba sarf etmek ve sistemin lise içini hareketsizlefl-tirme politikas›na karfl› cesaretle direnmek gerek-mektedir. fiu unutulmamal›d›r ki lise muhalefetilise içinde mayalanacak, orada filizlenecek, ora-da büyüyecektir.

Liselerde do¤rudan eylemler ço¤al›yor Yeni dönem lise hareketinde göze çarpan en

önemli noktalardan biri de liselilerin yaflad›klar›sorunlara karfl› a盤a ç›kan kitlesel tepkileri vedo¤rudan eylemleridir. Spor paras› ödeyemeyenbir ö¤rencinin beden e¤itimi dersine sokulmak is-tenmemesine karfl› bütün s›n›f›n derse girmeyireddetmesi, ücretsiz servis için köylerinin yolunukesen liselilerden, siyasi sürgün yap›lan ö¤retme-lerine sahip ç›k›p eylem yapan liselilere kadar budönem içinde artan birçok örnek, önümüzdeki dö-nem izlenecek çizginin yol göstericileri olmaktad›r.

Bu çizgiyi tüm liselilerin gündemi haline getir-mek için ise tek tek liselerde örgütlü inisiyatiflerkurmay› hedeflemek bugün için yeterli de¤ildir.Bugün yap›lmas› gereken tüm liselileri etkileyen,görünür politik bir atmosfer yaratmak olmal›d›r.Böylece her lisenin gösterece¤i etki di¤erlerini et-kileyecek ve hareket genelleflecek ve bir süresonra da örgütlü inisiyatifin olmad›¤› liselerde bi-le do¤al biçimlerde benzer tepkiler, eylemler aç›-¤a ç›kacakt›r. Bu noktada yürütü-len faaliyetin görünür k›l›nabilme-si için Türkiye’de okuyan tüm li-selileri etkileyebilecek bir kitleçal›flmas›n›n alt yap›s›n›n kurul-mas› gerekmektedir.

Aileler, mahalleliler ve gü-vencesiz e¤itimciler yenimüttefikler

Kay›t vb. gibi paral› e¤itim uy-gulamalar›, liseleri saran çete-leflme, uyuflturucu gibi yozlaflt›r›-c› sorunlar ailelerin liselere karfl›duyarl›l›klar›n› artt›r›yor. Yoksulaileler paral› e¤itim uygulamalar›-na karfl› çocuklar›yla birlikte tav›ralabiliyor; liseliler okul içerisindeaileler ise d›flar›da sorunlara karfl› bir araya geli-yorlar.

Ülkemiz aç›s›ndan yeni yeni ortaya ç›kan bu ör-neklerin önümüzdeki dönemde yayg›nlaflaca¤›n›tahmin etmemiz gerekiyor. Çeteleflme, uyuflturu-cu gibi sorunlara karfl› mahalle halk› liselerdengeliflecek karfl›t harekete olumlu destekler vere-ceklerdir.

Demokratik lise hareketinin, düflük ücretlerlebüyük bir oranda güvencesiz çal›flt›r›lan, e¤itimci-lerle birlikte hareket etmeyi artt›racak projelerüretmesi gerekmektedir. Neoliberal politikalarakarfl› direnifl bu mücadelenin do¤al birlefltiricisiolacakt›r.

Liseli kad›n özne oluyor Liseli kad›nlar geçen dönemlere göre (bu döne-

me özgü) daha yo¤un bir politikleflme süreci ya-flamaktad›rlar. Bu olumlu geliflme asl›nda çeflitliolumsuzluklar üzerinden oluflmaktad›r. Liselerde-ki disiplin yönetmeli¤i uygulamalar›n›n daha çokkad›n ö¤rencileri sindirmeye yönelmesi, k›l›k - k›-yafet yönetmelikleri ve uygulamalar›yla liseli ka-d›nlar sürekli bir afla¤›lanmaya maruz kalmakta-d›rlar. Lise içerisinde adeta erkek egemenli¤i sis-tem taraf›ndan örgütlenmekte, faflistler taraf›n-dan kurulan çete vb pislikler kad›nlar üzerindebask›y› art›rmaktad›r. Ayr›ca son dönemde artangericilik ve geleceksizlik tehdidi de kad›n ö¤renci-leri daha fazla etkilemektedir.

Tüm bu sorunlar üzerine liselerdeki kad›n ö¤-renciler sistemi daha yo¤un biçimde sorguluyorlarve mücadele etme konusunda daha kararl› olabi-

liyorlar. Önümüzdeki dönemde bu konuya yönelikkanallar aç›labildi¤i ölçüde hareket içerisinde da-ha fazla kad›n inisiyatif alabilecektir. Bu geliflimçizgisi ayn› zamanda Türkiye’de eflitlik ve özgür-lük için yükselecek kad›n hareketini de ciddi de-recede besleyecektir.

Liseler her köflede, liseliler her yerdedirSistem liselerin hayata müdahalelerinin önünü

kapatabilmek için oldukça yo¤un bir çaba sarf et-mektedir. Tel örgüler, yüksek duvarlar, güvenlikkameralar› gibi birçok yöntemle liseliler okullar›niçine hapsedilmeye çal›fl›lmaktad›r. Liselilerintüm bu araçlara ra¤men toplumsal yaflamdanuzaklaflt›r›lmas› mümkün de¤ildir. Çünkü liselerflehir merkezlerinden yoksul mahallelere, ifl mer-kezlerinin çevrelerinden endüstri alanlar›na kadark›sacas› kentin her köflesine yay›lm›flt›r.

Fakat bu tespitin amac› sistemin planlar›n› kü-çümsemek de¤il, bu planlar›n›n etkisizlefltirilebile-ce¤ini vurgulamak amac›yla yap›ld›¤›n›n alt›n› çiz-mek gerekir. Bu amaca ulaflabilmek ve sisteminin

karfl›s›na güç olarak ç›kabilmekiçin s›n›flardan okul bahçelerine,sokaklardan kent merkezlerineulaflabilecek bir hareket plan› ta-sarlamam›z gerekmektedir.

Gelecek için ileriLiselerde yürütülen mücadele-

lerin sonucunda al›nan olumlukarfl›l›klar, lise muhalefetininciddi bir geliflim seyri içinde ol-du¤unu gösteriyor. Bu geliflimçizgisini kitlesel ve bütünsel birlise hareketine dönüfltürmekbundan sonraki en temel görevi-mizdir. Bu yönde at›lacak baflar›-l› ad›mlar demokratik lise hare-ketini toplumsal muhalefetin et-

kin bir bilefleni haline getirecektir. Liseli gençli¤in bu süreci s›rtlayabilecek kitle ör-

gütü ise Genç Umut’tur. Genç Umut, 15 y›ll›k ta-rihsel birikimi, demokratik iflleyifli, kitlesel, militanve politik mücadele hatt›, yarat›c› ve kat›l›mc› ey-lem tarz› ile Türkiye’deki tüm liseliler için gerçekbir adrestir.

Hareketin temelinin liseler oldu¤u ak›llardan ç›-kart›lmamal›d›r. Her liseyi birer dereye benzetmeli-yiz. Kentin içindeki birçok dere, önündeki her türlüengeli afl›p ve her sokak aras›nda daha da güçlene-rek kentin merkezinde büyük bir ›rmak oluflturacak-t›r. O ›rmak olufltu¤unda ise Türkiye devrimci hare-ketinin art›k çok güçlü bir genç dinami¤i olacakt›r.

Liseleri kuflatan paral› e¤itim uygulamalar›, çe-teleflme ve yozlaflma, otoriter yönetim anlay›fl›, ni-teliksiz rekabetçi e¤itim gibi birçok sorunun yan›n-da geleceksizlik ve iflsizlik endiflesi, neoliberalyoksulluk politikalar›, zamlar, temel hizmetleriniparal›laflt›r›lmas›, toplumsal gericili¤in yayg›nlaflt›-r›lmas› gibi birçok gündem önümüzdeki döneminmücadele bafll›klar›n› oluflturacakt›r.

Liseli devrimciler bu sorunlar›n temel nedenininemperyalizmin, onlar›n uflakl›¤›n› yapan iflbirlikçiegemenlerin ve faflist devlet yap›s›n›n oldu¤u bi-lincindedirler. Bu nedenle devrimciler tercihleriniemperyalizme, oligarfliye ve faflizme karfl› eflitlik,özgürlük, ba¤›ms›zl›k ve insanca yaflam için mü-cadele etmekten yana yapacaklard›r. Zor olan ter-cih yapmak de¤il yap›lan tercihler için savaflmak-t›r. Demokratik lise hareketi için ileri.

LLiisseellii DDEEVVRR‹‹MMCC‹‹ GGEENNÇÇLL‹‹KK

Bireyleflme yerine bir-likte hareket etmeyi,rekabet yerine daya-n›flma, paylaflma kül-türünü ve ortak hare-ket etme e¤ilimlerini

güçlendirmeyi hedefle-yen etkinlikler, kam-panyalar, eylemler li-selilerin piyasa kültü-

rüne karfl› direnifl mev-zileri olacakt›r

Page 14: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

S‹YASAL ‹SLAM-E⁄‹T‹M

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1514

Neoliberal Misyonerlik:

AKP'nin iktidar oldu¤u günden beri hem devletiçindeki kadrolaflman›n hem sermaye içindeki çe-kiflmelerin hem de AKP ve onun temsil etti¤i ›l›m-l› ‹slam›n arka plan›nda yatan isim olan FethullahGülen hiç flüphe yok ki bir çok aç›dan toplum mü-hendisi olarak çal›flmakta. Ülkede birçok ‹slamc›ak›m›n dönemsel ç›k›fllar ard›ndan erimesine ra¤-men, Gülen Cemaati’nin giderek genifllemesi vebu denli etki alan›n› geniflletmesinin en büyük ne-denlerinden birisi kuflkusuz e¤itim alan›na özelönem göstermesi.

Birçok aç›dan tart›flma konusu olan, dinci geri-cili¤in örgütlenme merkezleri olarak tart›fl›lan Gü-len okullar›n›n misyonu ise tart›fl›lanlardan çokdaha öte anlamlar tafl›makta. Özellikle yurt d›fl›n-

daki okullar›n kuruldu¤uülkeler, verdi¤i e¤itim vehangi amaçlarla kurul-du¤u göz önüne al›nd›-¤›nda bu durum çok da-ha aç›k bir flekilde görü-lüyor.

Gülen okullar›na k›sabak›fl

Dünyan›n çeflitli ülke-lerinde 800’ü aflk›n Gü-len okulu bulunuyor.Sovyetler’in çökmesininhemen ard›ndan OrtaAsya ülkelerinde tekerteker kurulmaya baflla-

nan okullar bugün tüm Orta Asya ülkelerinde fa-aliyet gösteriyorlar. Gülen okullar›yla ilgili araflt›r-ma yapan Bayram Balc›'ya göre Gülen cemaatininyurtd›fl›nda okul açmas›n›n üç temel nedeni var.Birincisi hareketin do¤as›yla alakal› olan yeni birnesil yetifltirme arzusu. ‹kincisi Orta Asya'n›n ce-maatin gelece¤i aç›s›ndan vaat etti¤i büyük umut-lar ve üçüncüsü ise misyoner nitelikli bir hareke-tin geliflimi için e¤itim alan›n›n önemli bir yer tut-mas›.

1

‹lk olarak 92-93 y›llar› aras›nda Orta As-ya'da aç›lmaya bafllanan Gülen okullar›,Türkiye taraf›ndan bölgedeki nüfuzunu art-t›rma ad›na desteklenirken; Türkiye ise böl-gedeki ‹ran etkisini k›raca¤› düflüncesiyleABD ve Avrupa taraf›ndan desteklendi. Böl-ge ülkelerinin o dönem yasal esnekliklerineve e¤itim sistemlerine ba¤l› olarak say›cade¤iflim gösterse de, Gülen okullar› birkaçsene içinde hemen hemen tüm Orta Asyaülkelerinde aç›ld›. Örne¤in yasal düzenle-meleri okul açmak için elveriflli olan Kaza-kistan'da onlarca okul aç›l›rken, Özbekis-tan gibi çok daha kat› ve politik olarak (Tür-

kiye ile iliflkileri aç›s›ndan da sürekli de¤iflim gös-teren) karmafl›k bir ülkede s›n›rl› say›da okul aç›-labildi. Bugün de Gülen okullar›n›n bölgede yafla-d›¤› s›k›nt›lar azalm›fl de¤il. Rusya'n›n bölgede ye-niden varl›¤›n› göstermesi ve emperyalist bir güçolarak sahaya ç›kmas›, ABD destekli (C‹A ajan›ö¤retmenleri bar›nd›ran) Gülen okullar›n›n bafltaRusya Federasyonu ve Özbekistan olmak üzerebir çok Asya ülkesinde, Rusya'n›n zorlamas›yla,kapat›lmas›na neden oldu.

Dönemin özellikleriyle ba¤lant›l› olarak aç›lanokullar bir yandan din adam› yetifltiren yerler ola-rak konumland›r›l›rken di¤er taraftan ise serbestpiyasaya geçifl sürecine uyumlu bireylerin yetifl-mesi üzerine e¤itim veriyorlard›. Bu durum yeniba¤›ms›zl›klar›n› ilan etmifl Orta Asyaülkeleri için “milli din” ve “milli ben-lik” oluflturulmas› sürecindeönemli fayda olarak görülen okullar›n yönetimlertaraf›ndan desteklenmesi anlam›na geliyordu.90'lar›n sonundan itibaren okullar, dünyan›n bir-çok ülkesine, dinsel nitelikli okullar›n aç›lmas›n›nkolay oldu¤u Amerika ve Avusturalya'dan, yönet-sel olarak kar›fl›k olan K.Irak'tan Rusya Federas-yonu'nun birçok bölgesine, Afrika'dan Avrupa’ya,Uzak Asya'ya kadar genifl bir co¤rafyaya yay›ld›.

Cemaatin bünyesinde birçok dil merkezi ve üni-versite bulunmakla beraber a¤›rl›k liselerde. Ge-nel olarak yurtiçi ve yurtd›fl›ndaki üniversitelerehaz›rl›k temel amaçlardan ve bu konuda oldukçaiyi bir baflar› hanesine sahipler. Okullar bafl›ndanberi elitist bir anlay›fl çerçevesinde kuruldu. Sözkonusu olan elitizm, okullara kay›t yapt›ran ö¤ren-ciler kadar e¤itim veren ö¤retmenler için de ge-çerli. Bafllarda paras›z e¤itim veren ancak birkaçsene içinde h›zla paral›laflt›r›lan , özel okul niteli-¤inde olan bu okullara kay›t yapt›rmak belirli birmaddi yeterlili¤i gerektirdi¤i için cemaatin dikkatetti¤i elitizm do¤al›nda geliflmekte. Ciddi bir ele-me süreci anlam›na gelen s›navlar sonras›ndaö¤renci alan okullardaki e¤itim genellikle Fen-Ma-

tematik a¤›rl›kl› olup, ‹ngilizce hem derslerdehem de dil ö¤reniminde zorunlu ders. Özellikle Or-ta Asya ve Afrika'daki okullarda ilk s›rada gelen‹ngilizce dersi, yerel dil dersinin 3/20 saatinedenk gelmektedir. Burada ak›llara e¤itim alan›n-da bu kadar ilerlemifl ve ihtisas yapm›fl bir hare-ketin ana dilde de¤ilde özellikle ‹ngilizce ile e¤i-tim yapmay› neden tercih etti¤i sorusu ister iste-mez tak›lmakta. Anglo-sakson kültürünün afl›lan-mas› ve düflünsel dünyan›n buna göre flekillendi-rilmesi anlam›na gelen bu yönelim süreci tam birentegrasyon olarak kavrayan bir düflüncenin ürü-nüdür.

Bu bak›mdan Gülen okulla-r›n›n as›l ifllevlerini düflünselve ideolojik bir de¤iflim yarat-ma konusunda gerçeklefltirdik-lerine dikkat etmek gerekiyor.Genellikle ülke seçikinlerinin

çocuklar›n›n e¤itim gördü¤ü okullar, bir bak›magelece¤in yöneticilerini yetifltirme görevini üstlen-mifl durumdalar. Ülkemizde 1800'lü y›llarda aç›l-maya bafllanan Amerikan Kolejleri ve yak›n tarih-te kurulan ODTÜ nas›l ki dönemin ihtiyaçlar›na uy-gun bireyler yetifltirme amac› tafl›yorsa, AmerikanKolejleri ile yap›sal birçok benzer özellikler tafl›-yan Gülen okullar› da benzer erek üzerine kurul-mufllard›r. Fethullahç› yazarlardan ‹brahim Ke-lefl'in K›rg›zistan'da faaliyet gösteren Sebat E¤i-tim Kurumlar› üzerine yapt›¤› araflt›rmadaki, “me-zun olan ö¤renciler devlet okullar›nda okuyan ö¤-rencilere oranla, kendilerini dünya vatandafl› ola-rak görmekte, geliflen giriflimci özellikleriyle ser-best piyasa koflullar›na ve küreselleflmeye uyumsa¤lamakta çok daha baflar›l›.” sözleriyle hangiyönde bir e¤itim verildi¤inin ip uçlar›n› veriyor.

Neoliberalizmin tafleronlar›Gülen'in dünyan›n di¤er ucunda okul açmas›n›

elbette sadece e¤itim aflk›na ba¤lamak afl›r› safbir düflünce olacakt›r. ‹brahim Balc›'n›n “büyükumutlar” olarak tariflede¤i fley tam da bu nokta-

da ortaya ç›kmakta. Okullar›n kurulaca¤› yerlerden, okullar›n

nas›l kurulaca¤›na kadar her fley Fethullah-ç› sermaye taraf›ndan belirlenmekte. Okul-lar ayn› zamanda Fethullahç› sermayenin oülkeye girmesi ve çeflitli anlaflmalar imza-lamas›n›n da önünü açmakta. Ayr›ca okul-lardan mezun olan ö¤renciler, Fethullahç›sermayenin yeni ba¤lant›lar yakalamas›n-da ve gelecekte at›lacaklar› muhtemel iflhayat›nda Gülen sermayesinin geliflmesiiçin çal›flmalar›nda önemli bir yerde dur-maktalar. Zaman Gazetesi'nde ç›kan “Ko-lej mezunlar› ticaret elçisi gibi çal›fl›yor”

Asr-› Saadet Peflinde KoflarkenNeoliberalizme Tafleron OlmakEmperyalizmle hem ekonomik hem de ideolojik olarak çok s›k› ba¤lara sahip olan Gülen hareketibugün asr-› saadet masallar›yla neoliberalizmin dünyadaki tafleronlu¤unu yapmaktad›r

‹brahim YILMAZ

Page 15: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1515

S‹YASAL ‹SLAM-E⁄‹T‹M

bafll›kl› haber-yorum yaz›s›nda, Fethullahç› ser-mayenin çat› örgütü olan TUSKON (Türkiye ‹fla-damlar› ve Sanayiciler Konfederasyonu) baflkan›R›zanur Meral’in Gülen okullar› ile ilgili yapt›¤› tes-pit bu okullar›n ifllevini aç›kça ortaya koyuyor."‹nan›yorum ki Cumhuriyetimizin 100'üncü kuru-lufl y›ldönümü olan 2023'te ülke olarak önümüzekoydu¤umuz 500 milyar dolar ihracat hedefineulaflmada en büyük faktörlerden birisi, yurtd›fl›n-daki fahri temsilcilerimiz olacakt›r.” diyen TUS-KON baflkan› R›zanur Meral, d›fl ticaret köprüsütoplant›lar›nda bir ç›rp›da ulaflt›klar› 600 kadar, 4dil bilen kolej mezunlar›n›n ifl ba¤lant›lar›nda oy-nad›klara role dik-kat çekerek “Özel-likle son yapt›¤›m›zGüney Rusya, Kaza-kistan ve Moskovaifl toplant›lar›nda buavantaj› çok yak›n-dan yaflad›k. Buco¤rafyalarda eski-den gelen bir ser-best piyasa kültürüyok. Dolay›s›yla ül-kelerin, üretimini veticaretini Türk okullar›nda yetiflmifl dünyaya libe-ral ekonomiyle entegre olmufl insanlar yap›yor.Türk ifladamlar›yla karfl›l›kl› iflbirli¤ine giriyorlar.Ya da bu ülkelere yat›r›m yapan Türk firmalar›ndaçal›fl›yorlar. Bu aç›dan kolej mezunu gençler tica-ret elçisi gibi çal›fl›yor.” sözlerini ekliyor. Serbestpiyasa kültürü ile yetifltirilmifl ve ald›klar› e¤itimegöre ülkelerini flekillendirme yolunda ilerleyen ko-lej mezunlar›...

Okullar›n aç›lmas› ve tüm masraflar› bölgede iflyapan Fethullahç› firma ya da ifl adamlar›na ait.Bu bir taraftan da hiçbir masrafa kar›flmayan ül-ke yönetimleri için cazip bir durum yaratmakta.Aç›lacak okul ve daha sonras›nda ç›kacak tümmasraflar adeta bölgelere ayr›lm›fl ve Fethullahç›sermaye aras›nda bir bölgesel bölüflüm söz ko-nusu. Örne¤in, ‹zmir ve çevresinde faaliyet göste-ren ifl adamlar› belirli bir bölgedeki okul masraf-lar›n› karfl›lar ve bu bölgede ifl alanlar› açmaya

çal›fl›rlarken, Adana'l› ifl adamlar›kendilerine ayr›lan bölgede faali-yet yürütmektedirler.

TUSKON kolej mezunlar›n› ifl ha-yat›nda deneyim sahibi olmas›na

da özel önem gösteriyor. TUSKON ta-raf›ndan düzenlenen d›fl ticaret zirve-leri, kolej mezunlar›n› bir araya geti-

rerek hem deneyim aktar›m›n›sa¤lamaya çal›flmaktahem de kat›l›mc›lar aras›n-da daha organik iliflkilergelifltirmesinin önünü aç-

mak için çaba sarfetmektedir.Görüldü¤ü gibi Fethullahç› sermaye ve Gülen

okullar› aras›nda do¤rudan ekonomik ve ideolojikba¤ bulunuyor. Ülkede aç›lan okullar ülkeye nu-fus edecek sermayenin hem toplumsal hem deyönetsel altyap›s›n› infla ediyor. Bu bak›mdan Fet-hullahç› sermayenin bölgesel hegemonya müca-delelerine sahne olan bölgelerde bu kadar rahatnas›l hareket edebildi¤i sorusuna verilecek yan›t,okullar açarak çeflitli ülke piyasalar›na girifl ya-pan Fethullahç› sermayenin do¤rudan neoliberliz-min tafleronlu¤una göz koymas› ve sermaye biri-kimini bu yolla artt›rmak istemesidir.

Emperyalizm taraf›ndan bir süreden beri Türk-

ye'ye (hem din birli¤i hem de bölgeye olan yak›n-l›¤›ndan dolay›) biçilen ticari operasyon merkeziolma misyonu aç›k bir flekilde Fethullahç› serma-ye üzerinden yürütülmekte. Gülen cemaatininK.Irak, Kenya, Nijerya ve Senegal gibi petrol flir-ketlerinin hedefi haline gelen ülkelerde okul aç-mas›n›n temel nedenlerinden biri kuflkusuz, ulus-lar aras› flirketlerin bu bölgelerdeki tafleronlu¤u-na soyunmufl olmas›nda aramak gerekir. M›s›r Ti-caret ve Sanayi Bakan›n› Fethullahç› sermayeyiyat›r›ma davet ederken, “gelin burada da okulaç›n” talebiyle Gülen hareketini iyi tan›d›¤›n› dagösteriyordu. M›s›r'l› bakan›n böyle bir talebinin

elbette yabanc› ser-mayeye göz k›rpmas›olarak alg›lamak hiçde dayanaks›z olma-yacakt›r. Türkiye'de-ki çat›flman›n temelnedenlerinden birinide aslen bu durumoluflturmakta. Em-peryalist çok ulusluflirketlerin, göz dikti-¤i ülkelerde faaliyetgösteren Gülen okul-

lar› ve sermayesini kullanmas› ülke içi gelenekselsermayenin rahats›zl›¤›n›n ayyuka ç›kmas›na ne-den olmakta.

Il›ml› ‹slam kimli¤inin Gülen okullar› ve serma-yesi aç›s›ndan hayati öneme sahip oldu¤unu söy-lemeye dahi gerek yok. Il›ml› ‹slam kimli¤i Gülencemaati için bir taraftan meflruiyet zeminini olufl-tururken di¤er taraftan ise emperyalizmin hizme-tinde ifllevsel bir role sahip olmas›n› sa¤l›yor.Dünyan›n birçok yerinde Diyalog, Tolerans, Hü-kümran adlar›yla aç›lan e¤itim enstitüleri dünyabar›fl›na hizmet etme amac›yla emperyalizminmedeniyetler aras› diyalog söylemini dillendiriyor.Son olarak New York Times gazetesine de Gülenokullar›n›n aç›kça dünyaya ›l›ml› ‹slam› ö¤retti¤iyazmakta. Cemaat taraf›ndan büyük bir sevinçlekarfl›lanan yaz›, Pakistan'da yeni aç›lan Pak-Türkadl› Gülen okulu üzerinde durarak, ‹slami medre-se e¤itim anlay›fl›n›n yayg›n oldu¤u Pakistan'daradikalizme karfl› olumlu bir geliflmenin yafland›¤›vurgulanmakta.

Gülen hareketinin dinsel argümanlarla bezelisermaye birikim süreci Weber sosyolojisindeönemli yer tutan, Protestan ahlak› önermesinin‹slama uyarlanm›fl biçimi olarak da tart›fl›labilir.Ancak söz konusu olan›n kapitalizme geçifl süre-cinde olan bir toplum de¤il neoliberalizme kendi-ni entegre etmifl ve ‹slam dinini de “›l›ml› ‹slam”kavram› üzerinden neoliberlizmin örgütleyicisi ha-line getirmifl bir hareket ve bu hareketin toplumtasvvuru oldu¤unu unutmadan.

Sonuç yerineGülen hareketi ve bu hareketin dünyan›n dört

bir yan›nda infla etti¤i okullara dinsel gericili¤i ör-gütledi¤i için karfl› ç›kanlar›n da, Türkiye'yi, Türk-çe'yi ve ‹slamiyeti dünyaya tan›tt›¤› için destek ve-renlerin de görmesi gereken fley Gülen hareketi-nin kendinden menkul ve ba¤›ms›z bir hareket ol-mad›¤›d›r.

Emperyalizmle hem ekonomik hem de ideolojikolarak çok s›k› ba¤lara sahip olan Gülen hareketibugün Asr-› Saadet masallar›yla neoliberalizmindünyadaki tafleronlu¤unu yapmaktad›r.

DDiippnnoott::1) Bayram Balc›, Orta Asya’da ‹slam Misyonerleri Fethullah Gülen

Okullar›.

Gülen okullar› son olarak Myanmar'da (Burma)meydana gelen Nergis kas›rgas› ile gündemegeldi. Bilindi¤i gibi Nergis kas›rgas›yla binlerceinsan hayat›n› kaybetmifl, sular alt›nda kalan k›-y› fleridinde hayatta kalanlar temel g›da mad-delerinden yoksun bir flekilde açl›ktan ölümlekarfl› karfl›ya kalm›flt›. Yönetimde bulunan dar-beciler ise d›fl müdahale olabilece¤i gerekçe-siyle uzun bir süre g›da yard›mlar›n› kabul et-medi. ‹nsanlar› ölüme mahkum edebilecek den-li iktidar›n› düflünen cunta yönetiminin varl›¤› ib-retlik verici bir sahne yaratm›flken, böyle bir ül-kede Gülen okulunun faaliyet gösterdi¤ini ö¤-renmek bir o kadar flafl›rt›c› oldu.“‹lk yard›mlar Türk okulundan” manfletiyle ka-muoyuna duyurulan, hay›rseverlik ve insanl›ktimsali olarak verilen haberle duydu¤umuz Türkokulu 2000 y›l›nda aç›lm›fl. Ülkede 700 civa-r›nda ö¤rencisi bulunan okul cunta rejimi tara-f›ndan desteklenmekte. Afet sonras› g›da yar-d›mlar›n› ülkeye sokmakta baflar›l› olamayanBM ve UNESCO gibi kurumlar›n aksine Türki-ye'den Kimse Yok Mu Derne¤i hiçbir sorun ya-flamamakta. Yard›m kampanyas›n›n as›l örgüt-leyicisi kurum ise Pasifik Ülkeleriyle Sosyal ve ‹k-tisadi Dayan›flma Derne¤i. Burma'y› merak edip bakt›¤›m›zda Gülen okul-lar›n›n bir ço¤umuzun ismini bile söylemektezorland›¤›, böyle büyük bir felaket olmasa is-minden dahi haberdar olmayaca¤› bu ülkedene arad›¤› sorusuna yan›t çok belirgin bir flekil-de karfl›m›za ç›k›yor.Darbeden önceki ad›yla Burma Asya'da Çin,

Hindistan,Tayland veBanglade-fle komuflubir ülke.S a d e c e%15'lik birk › s m › n › n

ekilebilir arazi oldu¤u ülke co¤rafi özellikleribak›m›ndan tar›ma elveriflli de¤il. Küçük biraz›nl›k d›fl›nda halk yosulluk içinde yaflamakta.Burma kölece çal›flma koflullar›nda, çocukeme¤inin sömürüsünde en vahfli koflullara sahipülkelerin bafl›nda gelmekte. Tüm bunlara karfl›-l›k komflular›na oranla petrol, do¤al gaz, kalay,bak›r, çinko gibi zengin do¤al kaynaklara sa-hip. Dünyan›n en de¤erli yakutlar›n›n ç›kt›¤› buülke sömürgecilerin hiç eksik olmad›¤› bir yer.‹flte insanl›¤›n yarar› için koflturdu¤unu söyleyenGülen Kolejleri'nin ifllevini gösteren aç›k kan›t.Zengin do¤al kaynaklar›yla emperyalistlerina¤z›n› suland›ran ancak cuntan›n varl›¤›yla pa-zara dahil edilemeyen bir ülke. Ve bu ülkedeçocuklar›n kanlar› üzerinden sefahat süren birgrup zenginin çocuklar›na e¤itim veren, Fethul-lahç› sermayeyi dolay›s›yla emperyalist tekelle-ri ülkedeki vahfli sömürüye dahil etmek için ça-ba sarf eden Gülen okullar›. Gülen okullar›, bugün bize televizyon ekranla-r›ndan, gazete manfletlerinden söylendi¤i gibiyard›m için de¤il sömürü için oradalar. Bugünda¤›tt›klar› g›dalar sömürülecek insanlar›n varolmas› için gösterilen çabadan baflka bir fleyde¤il.

Yard›m de¤ilSömürüye ortakl›k

Page 16: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

ORTA SAYFA

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1516

Gençli¤in ‹kinci ‹syan Dalgas›

Son zamanlarda gençlik içerisinde var olan “k›-p›rdanmay›” herkes takip ediyor. Gerçekten deDeniz’lerin idam edildi¤i tarih olan 6 May›s ey-lemlerinde ö¤renci gençli¤in kat›l›m›nda belirginbir art›fl var. Peki salt bu mu? Hay›r, 1 May›s’lar-da, savafl, gericilik ve faflizm karfl›t› eylemlerdeve birkaç y›ld›r hak talepli eylemlerde de gençli-¤in kitleselli¤i ve eylemsel zenginli¤i art›fl e¤ili-minde. Ancak k›p›rdanma hep sol karakterli de-¤il, ulusalc› ve ‹slamc› ideolojik merkezler de ge-nifl bir gençlik kitlesi taraf›ndan takip ediliyor.Yani ö¤renci gençlik, neo-liberalizm derinlefltikçeve sistemden beklentileri zay›flad›kça “düzen d›-fl›” oldu¤una inand›¤› alternatifleri önüne koyma-ya bafll›yor. Bu durumun kendisi egemenlerde birtedirginlik kayna¤›. Gençli¤e dönük bask› vekontrol mekanizmalar›ndaki abart›fl›n; ard› ard›-na yap›lan gençlik araflt›rmalar›n›n, politik nab›zyoklamalar›n›n, Dünya Bankas›’n›n “gençlik poli-tikas›” oluflturma do¤rultusunda Türkiye gibi ül-kelere yapt›¤› uyar›lar›n bir anlam› var.

Gençlik için, “düzen d›fl›” alternatiflerin içeri-sinden örgütlü hareket etmeye ve en genifl genç-lik kesimlerini kapsamaya en yatk›n olan› kuflku-suz devrimci gençlik hareketi. Ancak hala bun-dan 12 sene önce harçlara karfl› geliflen ö¤rencihareketi seviyesine ulaflm›fl kurumsal ve etkilibir muhalif gençlik hareketinden bahsedemiyo-ruz. Bunun pek çok nedeni var. 68’deki ilk isyan-c› bahar›ndan beri inifl ç›k›fll› bir seyir izleyendevrimci gençlik hareketi odlukça uzun bir ses-sizlik dönemi yaflad›. Ama flunu aç›kl›kla söyleye-biliriz ki toplumsal devrim mücadelesinin en “öz-gün” üyelerinden bir tanesi olan gençlik, devrim-ci mücadelenin içine girdi¤i yeni tarihsel döne-min çeliflkilerinin ba¤r›nda “yine” kendi özgün-lükleriyle yerini almaya adayd›r.

Ba¤›ms›z devrimci gençlik hareketlerindeilk dalga

“Bu y›llarda (60’lar) yepyeni bir fley, gençli¤ino güne kadar bilinmeyen gücü ortaya ç›kt›. Ulu-sal kurtulufl mücadelelerine tabi gençlik hareket-lerine oranla daha az dogmatik bir gençlik sözkonusuydu art›k. Fakat gene de bu gençlik za-man zaman sekter, hoflgörüsüz ve ukala olabil-di. Ama bu durum, dünyan›n bütün orta katman-lar›n› bafltan ç›karan "rahat küçük burjuva"dankopman›n m› bedeliydi? Art›k daha büyük bir ve-rimlilik, daha genifl bir özerklik ve daha yo¤un birmanevi gereklilik dönemi mi bafllayacakt›? Dikta-törlerin tanklar›na karfl› ç›kmaktan baflka ne ya-p›labilirdi ki? Yaflam her zaman dingin uzun birnehir de¤ildir.” Thierry PAOUOT

“Genç” ve “gençli¤in” bir özne olarak var ol-mas› ve kelime anlam›yla siyasi bir içerik kazan-mas› 1800’lerin ortalar›nda önce Avrupa'da,sonra sömürgelerinde “dinamizmi, ilerlemeyi, fe-dakar bir idealizmi ve devrimci iradeyi” simgele-mesiyle birlikte gerçekleflti.

1Modern ça¤da ge-

nifl bir toplumsal kategori olarak gençli¤in ilk ör-

gütlenme deneyimleri ise genellikle ulus-devletininflas› çerçevesinde devlet eliyle sa¤land›. Genç‹talya, Genç Fransa, Genç Türkiye tamlamalar›n-daki "genç" s›fat›, yani insan hayat›n›n fiziken endinamik devresini anlatan bir kelime, imparator-luklar›n çözülüflü ve ulusal birliklerin inflas› sü-reçlerinde “milliyetçi” bir zeminde siyasal bir içe-rik kazanmaya bafllad›. ‹ki dünya savafl› aras› dö-nemde gençli¤in “dinamizmi” Avrupa’da klasikfaflizmin genç taban›n› olufltururken, ilk defagençlik oldukça kitlesel bir flekilde “hareket etti-riliyordu”. Öte taraftan reel sosyalist deneyimler-de ise gençli¤in örgütlenmesi Komsomollar ara-c›l›¤›yla sa¤lan›yordu yani iflçi-köylü-ö¤renci farketmeksizin Parti’nin amaçlar› çerçevesinde biralt birim olarak örgütleniyordu. Gerek ulusal vegiderek faflist gerekse de sosyalist karakterlerdebenzer giriflimlerin Osmanl›’n›n son dönemleri veTürkiye’de de oldu¤u bilinir. Ancak, TC’nin bütüngençleri içine alan, kuflat›c› ve kapsay›c› bir“Gençlik Teflkilat›” oluflturma çabalar› hep belir-li s›n›rlarda t›kan›yordu.

1960’lardan 1980’lere uzanan zaman dilimiise, tarihin ilk ba¤›ms›z gençlik hareketlerinin kit-lesel, ideolojik ve politik bir özne olarak kendisi-ni dünya çap›nda göstermesine tan›k oldu.

Gerek metropollerde gerekse de yeni sömür-gelerde patlak veren bu isyan dalgas›n›n ortaktemellerini emperyalizmin3. Bunal›m Döneminin ya-ratt›¤› somut devrimci krizkonjonktürü oluflturuyordu.Bir tarafta sosyalist blok,so¤uk savafl dengesi ve pa-zar alanlar›n›n darl›¤›yla s›-n›rlanan emperyalist güçlerbir taraftan da her geçengün güçlenerek patlak ve-ren yeni sömürge devrimhareketleriyle bafl etmekzorunda kal›yordu. Merkez-de ve çevrede s›n›flar mü-cadelesi karfl›l›kl› mevzileresahip olunulan belirli birdengenin d›fl›na ç›kam›yorve tekelci kapitalizm 2.Dünya Savafl› sonras› “al-t›n ça¤›n›n” krizine yuvarla-n›yordu.

1960-80 aras›, emperya-lizmin zay›f halkalar›nda,Küba devrimiyle bafllayanve Nikaragua devriminin ba-flar›s›zl›¤›yla noktalanan yeni sömürge devrimleridalgas›yla efl zamanl›l›k tafl›r.

Yeni sömürge devrimlerinin bu ilk dalgas›, kla-sik sömürge sisteminin çözülüflüyle ba¤lant›l›yd›ve temellerini, klasik sömürgecilikten yeni sö-mürgecili¤e geçifl sürecinin sorunlar› oluflturu-yordu. Emperyalizmin 2. Dünya Savafl› sonras›n-da tesis etmeye yöneldi¤i yeni sömürgecilik bi-

çimlerinin sanc›lar› etraf›nda geliflen ezilen halk-lar›n direnifl e¤ilimleri bu dönemin devrimci hare-ketlerinin temel motivasyonunuydu. Kuflkusuzö¤renci gençli¤in de.

Klasik sömürgecili¤in çökmesiyle ba¤›ms›zl›¤›-n› kazanan ve so¤uk savafl döneminin etkisiylegörece özerk, ba¤›ms›z bir kalk›nma çizgisi izle-meye bafllayan ülkelerin yeniden emperyalizminetkisi alt›na al›nma giriflimleri gençlik içerisindeanti-emperyalist ve “ulusal” duyarl›l›klar etraf›n-da geliflen hareketin temelini oluflturdu. Türki-ye’de Kemalizm bu anlamda öteden beri bir çe-kim merkezi oldu. Ancak gençlik hep emperyaliz-me karfl› ittifak halinde oldu¤unu düflündü¤ü“ulusal” burjuvazi ve ordunun arkas›na s›raland›.Kapitalizm karfl›t› olmayan ancak, anti-emperya-lizm ba¤lam›nda sola sempatisi artmaya baflla-yan gençli¤in genifl kesimleri ancak 1970’leregelindi¤inde g›das›n› sosyalist ideolojide bulma-ya ve devrimci bir yönelime girmeye bafllad›. ‹fl-çi s›n›f›n›n nicel ve nitel zay›fl›¤›n›n, köylü hare-ketlerinin ise öncülük misyonlar›n›n olmad›¤› ko-flullarda, küçük burjuva gençli¤in devrimci eylemipek çok sorumlulu¤u s›rtlanarak h›zland›r›c› birfaktör olma amac›n› güdüyordu. Bu yönelimdeKüba’n›n bafl›n› çekti¤i emperyalizmden kurtuluflhareketlerinde “ulusal karakterlerinin” giderek“s›n›fsal” ve sosyalist bir karaktere dönüflmesi

de etkiliydi.Sömürgecilikteki de¤ifli-

min bu ülkelerde ortaya ç›-kartt›¤› kimi sorunlar etkisive süreklili¤i bugünlere uza-nan tarihinin en güçlü genç-lik hareketlerinin içinde ma-yaland›¤› nesnel temellerioluflturdu. Latin Amerika’da,Afrika’da, Ortado¤u’da, As-ya’da gençlik hareketleri, ye-ni sömürgelerde henüz ge-liflme göstermeye bafllayanyeni sömürge devrimci hare-ketlerinin içerisinde oynad›k-lar› özgün rollerle kristalizeolmufllard›.

Sadece yeni sömürgel-erde de¤il, metropollerde debir canlanma söz konusuy-du. 2. Dünya Savafl› öncesi-ne k›yasla oldukça fazla sa-y›da artan üniversitelerde veliselerde gençlik belirgin birhareketlenme içerisindeydi.

Metropol “refah devletlerinin” gençli¤e vaat et-tikleriyle verdikleri aras›ndaki uçurum (Örne¤in68’e ilerlerken gençli¤e “ç›lg›nca bir tüketim öz-gürlü¤ü” vaat eden Avrupa’da iflsiz gençlerin sa-y›s›nda giderek bir art›fl gözleniyordu) veABD’nin bafl›n› çekti¤i emperyalizme karfl› yenisömürgelerde geliflen anti-emperyalist kurtuluflmücadeleleri (Özellikle, Küba, Filistin ve Viet-

“Yaflam her zaman dingin uzun bir nehir de¤ildir!”

1960’lardan 1980’lereuzanan zaman dilimi ise,tarihin ilk ba¤›ms›z genç-lik hareketlerinin kitlesel,

ideolojik ve politik birözne olarak kendisinidünya çap›nda göster-

mesine tan›k oldu. Yeni sömürge devrimleri-nin bu ilk dalgas›, klasik

sömürge sisteminin çözü-lüflüyle ba¤lant›l›yd› ve

temellerini, klasik sömür-gecilikten yeni sömürge-cili¤e geçifl sürecinin so-runlar› oluflturuyordu.

Page 17: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1517

ORTA SAYFA

nam) gençli¤i kültürel, ahlaki, ideolojik bir tav›ral›fla sürüklüyor ve politik, kitlesel gençlik hare-ketleri 盤 gibi büyüyordu.

Ancak gerek sömürgelerde gerekse de metro-pollerde geliflen gençlik hareketleri kapitalist dü-zene duyduklar› öfke kadar reel sosyalist ülkele-rin ve onlar›n etkisindeki resmi Komünist Partile-rin yanl›fl politikalar›n› da y›prat›c› bir flekildeelefltirmekten çekinmiyorlard›. Ve hatta bir ölçü-de denilebilir ki kitlesel devrimci gençlik hareket-leri revizyonist ve oportünist olarak nitelendirdik-leri, sisteme eklemlenmifl yerleflik resmi Komü-nist Partilere ve sendikalara “ra¤men” kendileri-ni gerçeklefltirdiler.

2Gençlikteki bu “ba¤›ms›zl›k”

talebi romantik bir bafl›na buyruk hareket etmehevesinden ya da sosyalizm mücadelesinin yan-l›fl kavranmas›ndan de¤il; öncelikli olarak tutarl›bir siyasi-ideolojik elefltiriden ve gençli¤in kendi-ne has bir varolufl tarz›ndan, devrime olan heye-canl› tutkusundan gelmekteydi. Bu konuda Türki-ye özgün bir örnektir. Türkiye’nin ilk ba¤›ms›zdevrimci gençlik örgütlenmesi olan Dev-Genç,emperyalist-kapitalist sistemin devrimci elefltiri-si ve o zaman ki en güçlü sol yap› olan T‹P’in re-vizyonist çizgisinin elefltirisi üzerinden kendi yo-lunu yaratt›. Dev-Genç, bu topraklara özgü olarakülkemiz devrimci sol hareketlerin en önemli ku-rucu bilefleni olma onuruna sahiptir.

Metropol 68’i, ilerleyen zamanda siyasi nite-liklerini yitirerek salt kültürel bir hareket olarak“an›lacakt›”. Metropollerde geliflen bu isyan dal-gas› büyük oranda sistemin içerisinde eridi. Yenisömürgelerde ise gençlik hareketinin ilk yeni sö-mürge devrimler dalgas›yla birlikte emperyalist-kapitalist sisteme karfl› bafllatt›klar› isyan hare-keti, buralardaki devrimci hareketlerin yenilgisiy-le birlikte olgunlaflamadan bast›r›ld›.

Devrimci gençlik hareketlerinde 2. dalga60’lardan 80’lerin ortalar›na kadar belirli bir

süreklilik tafl›yan kitlesel devrimci gençlik hare-ketlerinin 80’lerden sonraki seyri iktidarlara vetoplumsal muhalefete yans›tt›¤› etki ve güç aç›-s›ndan bir dönem öncesinin ayn› süreklili¤ini ta-fl›yamad›. Reel sosyalist rejimlerin y›k›lmas›ylave emperyalist-kapitalist sistemin kendisini yeni-den yap›land›rmas›yla altüst olan dünya; asla es-ki gücüne eriflemeyen gençlik hareketlerinin ar-t›k ortadan kalkt›¤› tart›flmalar›n› bile do¤urdu.

Oysa, Türkiye’nin de dahil oldu¤u yeni sömür-geler dünyas›nda askeri darbe ve diktatörlüklerekarfl› verilen demokrasi mücadelesi, gençlik mü-cadelesinin bitmedi¤inin; tersine hala toplumsalmuhalefetin diri unsurlar›ndan birisi oldu¤ununilk somut kan›tlar›yd›. (1984-94 Ö¤renci Dernek-leri süreci)

Esas önemlisi ise Güney Kore ve Türkiye gibipek çok ülkede süreç, yavafl yavafl neo-liberalpolitikalar›n uygulanmaya konulmas›yla birliktedevrimci gençlik mücadelelerinde yeni bir perde-nin aç›ld›¤›n› gösteriyordu. Gençlik hareketindebir dönemin kapanm›fl oldu¤u ve yeni bir gençlikhareketinin yavafl yavafl mayalanmakta oldu¤u,neo-liberal politikalara karfl› üniversitelilerin ve li-selilerin geliflen “tepki hareketleriyle” (Türki-ye’de Ö¤renci Koordinasyonu 1994-98-2003) te-yit edilmifltir.

Bu dalgan›n esas temelini ise, art›k yerleflmiflolan yeni sömürgecilik sisteminin krizi oluflturu-yor. Bu dönemin ortaya ç›kard›¤› devrimci hare-ketler güçlerini, öncelikle bu krizden en fazla et-kilenen kesimlerin tepkilerinden al›yorlar.

Ö¤renci gençlik yeni sömürgecili¤in krizlerindenen çok etkilenen kesimlerden bir tanesidir. Bun-da temel olarak iki etken belirleyicidir. BBiirriinncciissii,ortada yeni sömürgecili¤in krizini devrimci bir di-namizme dönüfltürecek ulusal ölçekte ya dauluslar aras› etki yaratacak devrimci bir harekethenüz yok. 60-80 aras› dönemin aksine; içinde

bulundu¤umuz dönemde gençli¤i de etkisine ala-bilecek denli güçlü bir sol alternatif henüz olufla-bilmifl, inand›r›c›l›¤›n› gösterebilmifl de¤il. Her nekadar gençlik kendi ba¤›ms›z devrimci hareketi-ne sahip olsa da, toplumsal muhalefet güçleribirbirleriyle güçlü bir etkileflim içerisindedirler vebirinin zay›fl›¤› di¤erini de etkiler. ‹‹kkiinncciissii ise,içinde bulundu¤umuz dönemde emperyalist-kapi-talist sistem “bütün yönleriyle” örgütlenmekte-dir. Bir dönem öncesinde devletlerin gençlik po-litikalar› dikifl tutmuyordu; üstelik e¤itim, bilimve üniversite sermayenin bugün oldu¤u gibi do¤-rudan nüfuz etti¤i alanlar de¤illerdi. Bu da genç-li¤e “görece” özerk ve ideolojik-siyasi hareket ka-biliyeti aç›s›ndan rahat bir alan yaratabiliyordu.Oysa neo-liberalizmle birlikte sermayenin genç-lik, bilim, e¤itim, üniversite gibi alanlar›n tama-m›na dönük bütüncül bir iflgal stratejisi yürürlük-tedir. Elbette bu durumun dezavantajlar› oldu¤ukadar avantajlar› da var. Art›k ö¤renci gençlik, ye-ni sömürgecilik sisteminin krizlerinden do¤rudanetkilenen kesimlerin içerisinde yer almaktad›r.Gençli¤in en çok nefes ald›¤› yerlerden bir tane-si olarak üniversitelerin kendisinin sermaye güç-leriyle gençlik aras›nda bir kavga mekan›na dö-nüflmüfl olmas› bunun sonucudur. Kapitalizmpazar alanlar›n› geniflletirken, savafl açt›¤› alan-lar› da geniflletiyor.

Devrimci mücadele yeni bir tarihsel dönemegirmektedir. Neo-liberal sald›r›n›n ilk ataklar›nakarfl› çeflitli toplumsal direnifllerin yükseldi¤i veeski s›n›fsal mevzilerin ve kazan›mlar›n korun-maya çal›fl›ld›¤› direnmeci ve savunmac› bir tar-ihsel dönemin art›k sonuna gelindi. Yenisömürge kapitalizminin yeni çeliflkilerinin devrim-ci biçimlerde örgütlenmesine ve halk›n afla¤›dandevrimci at›l›m›na dayanan yeni bir döneme gir-ilmektedir. Neoliberalizmin üniversitelere ilkgiriflinden itibaren bafllayan “tepki hareketleri”art›k yerini yeni örgütlenme ve mücadele deney-imlerine b›rakmaktad›r.

Neo-liberalizmin bilim politikas› ve üniver-site tasar›m›

Son 30 y›l içerisinde tüm dünyada üniver-sitelerin say›s›nda gerçekleflen art›fl, daha önce-

ki dönemleri ikiye üçe katlamaktad›r. Modernanlamda bildi¤imiz üniversite modellerinin temel-leri Bat› Avrupa’da 1800’lerin bafl›nda at›lm›flt›r.Ancak üniversitelerin dünya çap›nda say›s›ndakiart›fl 2. Dünya Savafl› sonras› koflullar› bekleye-cektir. Örne¤in, 1950-1964 aras›nda üniversiteliö¤renci say›s› ABD'de ve Almanya'da iki kat,Fransa'da üç kat, ‹ngiltere ve ‹talya'da yaklafl›kyüzde 50 artm›flt›r. Türkiye’de ise 1980’e kadar27 olan üniversite say›s›n›n 3 kat artmas› ancak1980’den sonra gerçekleflmifltir. Yani burju-vazinin elit tabakalar›n›n d›fl›nda özellikle (yineoldukça s›n›rl› olmak üzere) orta s›n›flara üniver-sitelerin kap›lar›n›n aç›lmas› epey uzunsürmüfltür. Üniversite kap›lar›n›n orta s›n›flaraaç›lmas›n› kapitalist toplumun karmafl›klaflanihtiyaçlar›, üretim iliflkileri ile üretici güçleraras›ndaki iliflki (örne¤in, emek gücünün kazan-mas› gereken nitelikler) ve s›n›f savafl›m› belirle-mifltir. E¤itim, s›n›f savafl›n›n özgün bir flekildeortaya ç›kt›¤› alanlardan bir tanesidir. Buba¤lamda bilimsel bilgi üretim süreçlerinin vee¤itim-ö¤retimin yegane mekan› olan üniversitekurumunun yayg›nlaflt›r›lmas› ve kitlesellefltir-ilmesi süreçleri özgün bir toplumsal kategoriolarak oldukça kalabal›k bir say› oluflturanüniversite ö¤rencilerinin toplum içerisinde“cisimleflmelerine” vesile olmufltur.

Ayr›ca bir dönem öncesinin yenilgileriniyaflayan kuflaklar giderek yerlerini yeni gençlikkuflaklar›na b›rakmaktad›rlar. Bu yeni kuflak,önümüzdeki sürecin at›l›m›n› gerçeklefltirebile-cek donan›m ve tecrübeden belki yoksun amahenüz bir yenilginin alt›nda ezilmifl de de¤il.

Kitlesel ve devrimci bir dinamik olarak gençli-¤in devrimci eylemi, ne “art›k imkans›z”d›r ne de“mutlak bir fetifl ya da tabu”dur. Gençlik, tarihsahnesinin yeni koflullar›n›n devrimci mücadeledinamiklerinden bir tanesidir. “Düzen d›fl›” eyle-minin devrimci bir flekilde gerçekleflip gerçeklefl-meyece¤i ise hiçbir flekilde eme¤in sermayeyleve emperyalizmin halklarla olan çeliflkisindenfarkl› bir yerde durmayan “çeliflkilerinde” ve yinekendi ellerindedir. Eyleminin devrimcileflmesininkendi ellerinde olmas›n›n anlam› “kendili¤inden-lik” de¤il, devrimi k›lavuz edinmifl devrimci genç-lerin müdahalesini içinde bar›nd›ran “ideolojikbir tercihtir”. Devrimci gençlik hareketi, bu ide-olojik tercihi “evrensel hakikate” do¤ru yönelten“nesnel temelleri” örgütleyebildi¤i oranda ger-çekleflecektir. Evrensel hakikat; emperyalist-ka-pitalist sistemin ve onun yaratt›¤› y›k›mlar›n “y›-k›c› elefltirisi”, devrimin ve sosyalizmin zorunlulu-¤udur.

DDiippnnoott

11.. Benedict Anderson, Hayali Cemaatler Milliyetçili¤in Kö-kenleri ve Yay›lmas›, Metis Yay›nlar›, 1995

22.. 60-80 aras›nda yeni sömürge ulusal kurtulufl hareketleri-nin kurucu unsurlar›ndan birini oluflturan ve/veya bu hareket-lerin içerisinde güçlenen devrimci gençlik hareketleri; içindebulunduklar› dönemde sol aç›s›ndan yo¤un tart›flmalara nedenolmufltu. Gençli¤in toplumsal s›n›flar içerisindeki yeri, devrimprogramlar›nda gençli¤in alaca¤› pozisyon ve gençli¤in ayr› birmuhalefet gücü olarak örgütlenme sorunlar› bu tart›flmalar›nen bilinenleridir. Bafl›n› SBKP ve ÇKP’nin çekti¤i geleneksel vehegemon sosyalist güçlerin yo¤un elefltirilerine maruz kalandevrimci gençlik hareketlerinin geleneksel iflçi s›n›f› ve Komü-nist Partilerden “ba¤›ms›z” isyan hareketlerinin temelinde ge-nel olarak iki neden yatmaktad›r. Birincisi, geleneksel solunözellikle yeni sömürgelerin anti-emperyalist mücadele çizgisikarfl›s›ndaki mesafeli tutumlar›n›n ve bu hareketlere göreli birdestek sunuyor gözükse de onlar› “macerac›l›k”la suçluyor ol-mas›n›n büyük pay› vard›r. ‹kincisi ise devrimci gençlik hareket-leri içerisinde örgütlenen ö¤renci gençli¤in özünde küçük bur-juva oldu¤unu belirterek gençli¤in devrimci eylemini önemsizgörmeleri.

Bugün gençli¤in de içindebulundu¤u devrimci dalgan›n

temelinde, art›k yerleflmifl olanyeni sömürgecilik sistemininkrizi var. Bu dönemin ortayaç›kard›¤› devrimci hareketlergüçlerini, öncelikle bu krizdenen fazla etkilenen kesimlerin

tepkilerinden al›yorlar. Ö¤rencigençlik yeni sömürgecili¤in

krizlerinden en çok etkilenenkesimlerden bir tanesidir.

Page 18: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1518

RÖPORTAJ

Bilimsel devrim ve ayd›nlanma hareketininüzerinden 200 y›l› aflk›n bir zaman geçti.Bugün ise “yeni bir ortaça¤”a dönüfl yapt›-¤›m›za dair cümleleri s›k duyuyoruz. Bilim,insanl›¤›n ve toplumun ortak iyili¤i için ha-kikatin ortaya ç›kar›labilir oldu¤unu iddiaederek yola ç›km›flt›. Bugün ise “hakikat”diye sermayenin verimlilik, neoliberalizminyoksullarla savafl ve emperyalizmin fetihplanlar›n›n önünde diz çöküyor. “Yer yüzün-den kovdu¤u” iddia edilen dinsel ve ak›ld›-fl› düflünceler ise bilimi içeriden dahi kuflat-m›fl görünüyor. Bize insanl›¤›n bu serüve-ninden biraz bahsedebilir misiniz? Ayd›nlan-ma öldü mü?

“Ayd›nlanma öldü mü?”, güzel bir soru. Dar an-lam›yla ele al›rsak, burjuvazinin ufku çerçevesin-de düflünürsek, öldü¤ü söylenebilir. Evet, burjuvaayd›nlanmas› ölmüfltür. Hatta öleli epey de oldu;sadece cenaze töreni biraz zaman al›yor.

Fakat flunu da bilelim: Burjuva ayd›nlanmas›n›,emekçiler de¤il, bizzat burjuvazinin kendisi öldür-dü. Bu da do¤ald›r. Thomas Hobbes’un ünlü birsözü vard›r: “‹nsan insan›n kurdudur”. Oluflmayabafllayan burjuva toplumunu anlatmak için söyle-mifl bu sözü büyük filozof. Asl›nda bunu “burjuvaburjuvan›n kurdudur” diye anlamak gerek. Serma-ye eme¤e el koyarak ve onu tek elde toplayarakbüyür; ama bu temel sürecin bir baflka yans›mas›da sermayenin di¤er sermayeleri yiye yiye, yuta yu-ta büyümesidir. Kapitalizm, kendi kendini yiyen birsistemdir. Tekelci aflamaya, emperyalizm aflama-s›na geçiflin alt›ndaki dinamiklerden biri budur.Günümüzde bu süreç öyle derinleflti ki, “küreselsermaye” dedi¤imiz, kendisine bir sosyal s›n›f de-mekte dahi zorland›¤›m›z, dünya kaynaklar›n›n bü-yük bir bölümüne el koyan çok küçük bir az›nl›k,dünyaya hakim. ‹flte bu s›n›f›n Ayd›nlanmaya falanihtiyac› yok. Ellerinde olsa kendilerini imparator,hatta Tanr› ilan edebilirler; sistemin güdülerininmant›ki sonucu budur. “Yeni ortaça¤” derken vur-gulanmak istenen de bu. Umar›z bunu ilan edeme-den tarihin çöplü¤ünü boylayacaklar.

Burjuvazi, halk kitlelerini de pefline tak›p aris-tokrasiye karfl› savafl›rken radikaldi, ilericiydi vedevrimciydi. Toplumun geliflmesinin önünde engelolan bir sistem y›k›lmal›, feodal iliflkiler tasfiyeedilmeli, derebeyinin kulu olan köylüler “öz-

gür”leflmeli, yurttafllara, özgürproleterlere dönüflmeli, kapitalizmin toplumsal ta-ban› genifllemeliydi. Burjuva Ayd›nlanmas› bu top-lumsal devrimin ideolojisi olarak ortaya ç›kt›. Eflit-lik, özgürlük, kardefllik, demokrasi, laiklik vb budevrimin temel sloganlar›yd›. Burjuvazinin, aristok-rasiyle girdi¤i iktidar savafl›m›nda bu kavramlaraihtiyac› vard›. Ama ne zaman ki siyasi iktidar›n›kurdu ve giderek toplumsal sistemini oturttu, bukavramlar› da yavafl yavafl küpeflteden atmayabafllad›; çünkü temsil etti¤i sistem de sömürücübir sistemdir. Proletarya ve emekçilerin ba¤›ms›zbir s›n›f olarak ortaya ç›kt›klar› ve burjuva sistemi-ni tehdit ettikleri noktada Ayd›nlanma da sonaerer. Kulluktan kurtulup proleter ol, eme¤ini sö-mürtme özgürlü¤ünü elde et, ama iktidar› falan is-tersen, bir dakka! Burjuva Ayd›nlanmas› m›, burju-va özgürlükçülü¤ü mü? Proletarya ve emekçi s›n›f-lar sahneye ç›kana kadar! Burjuvazi flöyle der: Bi-zim iflimize geldi¤i kadar ayd›nlanacaks›n, ötesinegeçemezsin!

‹flte bütün bu süreçlerin ilerlemesi, burjuvaziönderli¤indeki ayd›nlanman›n sonunu getirmifltir.Bu sürecin ne kadar ilerledi¤ini ve burjuvazinin nekadar gericileflti¤ini biraz önce ifade ettik.

Fakat “Ayd›nlanma” kavram›n› daha genifl vetarihsel anlamda ele al›r, “insan›n kendi kaderinikendi eline almas›” olarak ifade edersek, Ayd›n-lanman›n b›rak ölmeyi, 200 y›l öncesinden çokdaha büyük, yak›c› ve dünya çap›nda bir ihtiyaçhaline geldi¤ini görürüz. Ama bu Ayd›nlanma, bukez, Ayd›nlanmay› öldüren s›n›fa, yani küreselburjuvaziye karfl› yap›lacakt›r. ‹flte bu nedenle“Emekçi Ayd›nlanmas›” kavram›n› gelifltirmeyeçal›fl›yoruz.

Bunlar çok kapsaml› süreçler, birçok yan tart›fl-ma yap›labilir, ama k›saca ve kabaca böyle aç›k-lanabilirler.

Bahsetti¤iniz gibi bir “emekçi ayd›nlan-mas›n›n” temel dinamikleri nelerdir, öznesikim olacakt›r sizce?

Özne belli, baflta proletarya olmak üzere emek-çiler. Bunu, sosyalist olmam›zdan kaynaklananafaki bir laf olarak söylemiyoruz. Burjuvazinin yenive daha kapsay›c› bir ayd›nlanma ata¤›na önderlikedebilecek bir potansiyeli olsayd› hakk›n› da ver-mek gerekirdi. Ama böyle bir potansiyel gözükmü-yor; ne geliflmifl kapitalist ülkelerde ne de bizimkigibi ülkelerde. Hatta durum tam tersi. Örne¤in Tür-kiye burjuvalaflt›kça gericilefliyor; olgular böyle.

Burjuva Ayd›nlanmas›, emek-sermaye çeliflkisi-nin sermayenin önderli¤inde çözülece¤i ilkesinedayanm›flt›. Eme¤in el konarak bir araya getiril-mifl hali olan sermaye, toplumun ilerlemesininmotoru olacakt›. Bir dönem oldu da… Öte yandanburjuva ayd›nlanmas›, ilk enerjisini, dünyan›n Av-

rupa d›fl›nda kalan toplumlar›n›n o güne dek ya-ratt›klar› birikimlerini talan ederek elde etti. Dola-y›s›yla burjuva uygarl›¤›, Avrupa d›fl›ndaki halklariçin en bafl›ndan itibaren y›k›m ve talan anlam›nageldi ve Ayd›nlanman›n büyük idealleri hiçbir za-man o halklar› kapsamad›. Ço¤u Ayd›nlanma filo-zofunun, s›ra ezilen halklara geldi¤inde nas›l birersömürgeciye (hatta ›rkç›ya) dönüfltü¤ü bilinir. Ezi-len halklar o ideallerle, ancak kafalar›n› kald›r›pemperyalist burjuvaziye karfl› baflkald›rd›klar›ndatan›flt›lar. Burjuva uygarl›¤›n›n giderek çürümesi-ne yol açan bu iki temel çeliflkisi (emek-sermayeve ezen-ezilen çeliflkileri), yeni bir Ayd›nlanmaata¤›n›n -en az›ndan- nas›l olmamas› gerekti¤iniortaya koyuyor.

Yeni Ayd›nlanma, birincisi, emek-sermaye çelifl-kisinin emek lehine çözülerek ortadan kald›r›lma-s› zemininde oluflabilir. Sermayenin önderli¤i,burjuva ayd›nlanmas›na “yukar›dan afla¤›ya” birnitelik kazand›rm›flt›. Ayd›nlananlar, cahilleri ay-d›nlatacakt›. Ayd›nlanma düflünürlerinin e¤itimekilit rol atfetmeleri bundand›r. Sermayenin da¤›t›l-mas› zemininde oluflacak Emekçi Ayd›nlanmas›ise, “afla¤›dan yukar›ya” bir nitelik kazanacakt›r:Toplumun kendi prati¤iyle köktenci bir biçimdedönüflümü. ‹nsanl›¤›n geliflim düzeyi göz önüneal›nd›¤›nda bu noktaya bugünden yar›na ulaflma-ya olanak yok, dolay›s›yla tabii ki öncüye ve örgü-te (parti, devlet vb.) ihtiyaç duyulacakt›r, amaafla¤›dan yukar›ya köklü dönüflüm perspektifi hiç-bir zaman terk edilmeden. Burjuva demokrasisiile emekçi demokrasisi aras›ndaki fark da budur.

‹kincisi, Emekçi Ayd›nlanmas›’n›n baflka biralandan talan edilerek getirilecek bir “ilk biri-kim”e ihtiyac› yok. Emekçi Uygarl›¤›n›n ilk birikimi,el konulan büyük sermayedir; daha do¤rusu kapi-talizm koflullar›nda ekonomik zor yoluyla yo¤un-laflt›r›lm›fl eme¤in özgür b›rak›lmas› ve örgütlütoplum taraf›ndan toplumun ç›karlar› do¤rultusun-da kullan›lmas›.

Üçüncüsü: Emekçi Ayd›nlanmas›’n›n laiklik ilke-si, bilimin toplumsallaflt›r›lmas›d›r. Bu ilke, din-bi-lim çat›flmas› zemininde de¤il, toplum-bilim çelifl-kisinin uyumlu bir biçimde çözülmesi zeminindehayat bulacakt›r. Bir kurum olarak dine ihtiyac›nkalmad›¤› nokta, bir kurum olarak bilime de ihti-yac›n kalmad›¤› noktad›r.Tabii, bu noktaya da bu-günden yar›na ulafl›lamaz, ama perspektif böyleolmal›.

Dördüncüsü, Emekçi Ayd›nlanmas›, dünyan›nbütün halklar›n›n özgün uygarl›k birikimlerinin(eflitlik, özgürlük ve güvenlik için verilen mücade-le içinde kazan›lan birikim) miras kabul edilmesi,evrensel bir potada eritilerek dam›t›lmas› ve yep-yeni bir senteze ulafl›lmas› perspektifine sahip ol-mal›. Burjuva Ayd›nlanmas› prati¤i çok büyük bir

Sadece cenaze töreni biraz zaman al›yorSadece cenaze töreni biraz zaman al›yor

BurjuvaAyd›nlanmas›

öldüBilim ve Gelecek Dergisi’ningenel yay›n yönetmeni EnderHelvac›o¤lu ile ayd›nlanma,bilim, laiklik ve gericilik üzer-ine konufltuk.

Page 19: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

RÖPORTAJ

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1519

miras b›rakt›, ama insanl›¤›n mevcut miras› bun-dan ibaret de¤il. Bir co¤rafyan›n baflka bir co¤raf-yan›n y›k›m› pahas›na yükselmesi, sermaye uy-garl›¤›n›n niteli¤i. Emekçi Ayd›nlanmas›n›n potas›,bütün insanl›¤› kapsayacak denli genifl olacakt›r.

Türkiye’de bu soruna nas›l yaklaflmak ge-rekir? Bizim ayd›nlanmayla s›nav›m›z nas›lgeçti ve nas›l gidiyor sizce?

Türkiye, Ayd›nlanma-s›n›f iliflkisini tart›flabilmekiçin, belki de en verimli laboratuvar. Çünkü Türki-ye, yak›n geçmiflinde kendi burjuvazisi önderli¤in-de bir ayd›nlanma deneyi yaflad›. Ne kadar bafla-r›l› oldu¤u somut olarak incelenebilir. Öte yandanTürkiye, bugün küresel burjuvazinin en fazla yük-lendi¤i, en fazla etki alt›na ald›¤› ve roller atfetti-¤i co¤rafyalardan biri. Bu nedenle günümüz Türki-ye’si, küresel burjuvazinin ayd›nlatma potansiyeli-nin olup olmad›¤›n›n anlafl›lmas› için de önde ge-len bir laboratuvar.

Türkiye’nin ayd›nlanma tarihi bafll› bafl›na ince-lenmesi gereken bir konu; burada sadece sonuç-lar üzerinde birkaç laf edebiliriz.

Türkiye Cumhuriyeti, emperyalist iflgale karfl›bir Kurtulufl Savafl› ve dinsel temelli bir impara-torlu¤u y›kan Cumhuriyet Devrimleriyle kuruldu.Kemalist Devrim’i, Sovyet Devrimi’nin rüzgâr›n-dan da etkilenen ama esas olarak Frans›z Devri-mi yolunu benimseyen bir hareket olarak de¤er-lendirmek yanl›fl olmaz. Bu nitelikleriyle -farkl› di-namikleri bulunan Ekim Devrimi bir kenara b›rak›-l›rsa- ezilen co¤rafyada oluflan ilk ciddi Ayd›nlan-ma at›l›m›yd›.

Genç Cumhuriyet, k›sa bir süre sonra kapitalistyola girdi. Bu noktadan itibaren Türkiye Cumhuri-yeti tarihi, ortaça¤ karanl›¤›na karfl› mücadeledenve Ayd›nlanmadan yan çizifl tarihi olarak okunabi-lir. Oysa madem ki Frans›z Devrimi yolu seçilmifl-ti, feodalizmin köklü bir tasfiyesinin ve radikal birAyd›nlanma hareketinin yaflanmas› beklenmezmiydi? Hiç de öyle olmad›; hatta kapitalist yoldaderinlefltikçe ayn› oranda Ayd›nlanmadan da vaz-geçildi. Burjuva yoluna giren Türkiye, ne ba¤›ms›z-l›¤›n› koruyabildi, ne köklü bir toprak devrimi ya-parak ulusal bir sanayi yaratabildi, ne iç ulusalsorunlar›n› halledebildi, ne de bilimsel düflünceyiaz çok özümsemifl ayd›nlanm›fl bir toplum olufltu-rabildi. Birkaç yüzy›l önce Avrupa’da burjuvazi ön-derli¤inde çözülen bu sorunlar›n hiçbiri, 20. yüzy›lTürkiye’sinde burjuvazi eliyle çözülemedi. 21. yüz-y›lda yol ald›¤›m›z günümüzde bu sorunlar›n hep-si tüm haflmetiyle önümüzde duruyor.

Türkiye Cumhuriyeti deneyi, “demokratik dev-rimler” ça¤›n›n de¤il ama, “burjuva demokratikdevrimler” ça¤›n›n art›k bitti¤inin en çarp›c› örne¤i-dir. Ezilen Dünya co¤rafyas›, kendi Ortaça¤’›ndan,kapitalist yola girerek kurtulamaz. Frans›z Devrimiyolu (yani devrimci burjuvazi önderli¤inde feodaliz-min tasfiyesi), Avrupa’n›n demokratik devrimdegecikmifl bölgelerinde dahi köktenci niteli¤ini yitir-miflti; nerede kald› ba¤›ms›z bir kapitalizm biriki-minin bulunmad›¤› Türkiye gibi Ezilen Dünya ülke-lerinde… Bu yol bizzat, demokratik devrimlerinibirkaç yüzy›l önce gerçeklefltirmifl ve art›k emper-yalist bir nitelik kazanm›fl dünya kapitalizmi tara-f›ndan kapat›lm›flt›r, engellenmektedir.

E¤er 80 y›ll›k Cumhuriyet tarihinden bu ders ç›-kar›lam›yorsa, son 15-20 y›la göz atmak daha ka-fa aç›c› olabilir. Türkiye’nin küresel kapitalizmeentegrasyonu ile Ortaça¤ kal›nt›lar›n›n tasfiyesiaras›nda do¤ru orant› m› vard›r, ters orant› m›?

Hiç bu kadar “burjuva” olmam›flt›k; ve hiç bu ka-dar da “‹slamc›”!

Demek ki baflka bir yol izlemek gerek. Bat› Ay-d›nlanma hareketinin insanl›¤›n düflünsel hazine-sine yapt›¤› evrensel katk›lar miras›m›z ve enönemli esin kaynaklar›m›zdan biri. Ama art›k neTürkiye ne de herhangi bir Ezilen Dünya ülkesi“burjuva ayd›nlanmas›” ile yetinebilir. Bir “Emek-çi Ayd›nlanmas›” modeli gelifltirmek durumunda-y›z.

Türkiye’de öteden beri bir gericilik-laikliktart›flmas› yap›l›r. Hatta bu somut gündem-ler üzerinden tekrar tekrar alevlenir. Türki-ye’de “gericili¤in” kaynaklar› nelerdir? La-ikli¤i nas›l tart›flmak gerekir?

Türkiye’nin bir Ayd›nlanma sorunu var. Bilimintoplumsallaflt›r›lmas›, toplumun genifl kesimleri-nin bilimsel refleks edinmesi, dinsel ve büyüseldüflünce biçimlerinden, kulluk ideolojisinden kur-tulmas›, kendi kaderini kendi ellerine almas› gibisorunlar› var. Bunlar gerçek ideolojik ve politikmücadeleler.

Fakat Ayd›nlanma sorununu üniversiteye tür-banla girilip girilemeyece¤i düzeyinde ele almak,sorunu -bilinçli veya bilinçsizce- fazla basite indir-gemek olacakt›r. Biz 6-7 y›l kadar önce üniversi-te ö¤rencilerine yönelik bir “Safsata Anketi” yap-m›flt›k. Ülkemizin önde gelen biyoloji fakülteleri-nin son s›n›flar›nda okuyan ö¤rencilerin yüzde85’inin Adem ile Havva’dan geldi¤imize inand›¤›-n› tespit ettik. Kafalar böyle olduktan sonra türba-n› varm›fl-yokmufl ne fark eder? Ülkenin her yan›-n› kuran kurslar›, imam hatipler ve tarikatlar sar-m›fl; astroloji, fal, muska gibi büyüsel düflünce bi-çimlerine ve sembollerine inananlar 盤 gibi art-m›fl… Bütün bunlar› görmezden gelip, hatta kö-rükleyip, türban üzerinden gericilik-laiklik tart›fl-mas› yapanlar halk› kand›r›yorlar ve türban› kendipolitik hedeflerinin arac› olarak kullan›yorlar.

Türkiye’nin köklü bir Ayd›nlanma ata¤›na ihtiya-c› var; daha do¤rusu köklü bir demokratik devrimihtiyac›… Ba¤›ms›zl›k, demokrasi, ayd›nlanma, la-iklik, özgürlük vb bu devrimin birbirine ba¤l› bile-flenleridir ve toplu bir biçimde ele al›nmal›d›r.Böyle bir köklü dönüflüm program›n› günümüzdeancak emekçi s›n›flar uygulayabilir.

Ancak s›n›fsal aç›dan yaklafl›rsak, gericilik olgu-suna iliflkin do¤ru politikalar gelifltirebiliriz. Türki-ye gibi ezilen ülkelerde gericili¤in esas kayna¤›emperyalizm (küresel sermaye) ve iflbirlikçileridir.Bütün Türkiye tarihi bunu kan›tl›yor. Emperyaliz-

me ba¤›ml›l›k artt›kça, Ayd›nlanmadan da yan çi-zilmifl. Demek ki laiklik sorununu, ba¤›ms›zl›k so-runundan kopararak ele almamak gerek.

Bugünün üniversite modeli ve bilimselüretimi neo-liberalizmin ve sermayenin hiz-metinde. Günümüzde dünden de fazla “mo-dern toplumun at›¤›, denetim alt›na al›nma-s› gereken cahil pislikler” muamelesi görenyoksullar, iflsizler, çöp toplay›c›lar›, günde-likçi kad›nlar sizce bilimsel düflünce üretip,insanl›¤›n ortak geliflmesine katk›da bulu-nabilirler mi? Halk›n burjuvaziyi aradan ç›-kararak yeni bir ayd›nlanma hareketinin öz-nesi olabilmesi nas›l gerçekleflebilir? Bun-da var olan üniversite düzeninin, üniversite-lilerin rolü ne olabilir sizce?

Çok k›sa ve do¤rudan bir yan›t vereyim: Devrim!Hani baflbakan›m›z diyor ya, “ayaklar bafl olmayakalkarsa k›yamet kopar” diye… ‹flte o k›yametikoparmak gerek. Devrim zaten toplumun en alttabakas›n›n kendi prati¤i içinde kendini dönüfltür-mesi ve “bafl olmas›” demektir. Egemenlerin k›-yameti, ezilenlerin cennetidir.

E¤er bald›r›ç›plaklar 1789’da Bastil’i bas›pKral’› devirmemifl olsayd›, bugün ne Voltaire’i bi-lirdik ne de Rousseau’yu. E¤er Sovyet proletarya-s› ayaklan›p devrim yapmasayd›, bugün Lenin’i ta-n›mayacakt›k bile. Bilginin kayna¤› milyonlar›nprati¤idir. Bilim insanlar›, düflünürler ve politikac›-lar bu büyük prati¤in bir parças› olup kafa emek-leriyle onu yönlendirebildikleri oranda “büyük”olabilirler.

En alttaki kifli bilimsel düflünce üretebilir mi?Ham bilginin kayna¤› zaten onlar›n prati¤i. Amabu ham bilginin bilimsel bilgi olabilmesi için ifllen-mesi gerekiyor. Bu nedenle kafa eme¤ine ve bi-lim insan›na ihtiyaç var. Kol ile kafa eme¤i aras›n-daki çeliflkinin çözülmesi, Einstein ile Mozart’›nkap› komflumuz olmas›, yani s›radanlaflmas› in-sanl›¤›n büyük bir ütopyas›. Bu ütopya gerçekle-flebilir mi? Biraz zaman alaca¤› kesin. Ama ger-çekleflmez ise insanl›¤a geçmifl olsun! ‹nsanl›köyle bir noktada ki, Devrim yasalar› ifllemezse, is-ter istemez Evrim yasalar› iflleyecek. Ve Evrim’inbir af mekanizmas› yok! Yok olup gidersiniz, do-¤an›n umurunda bile olmaz…

Mevcut üniversite düzeninden hiçbir umudumyok, bafltan afla¤›ya yenilenmelidir bu düzen. Ö¤-rencisi ve ö¤retim eleman›yla üniversitelilerdenise büyük bir umudum var. Onlar bu ülkenin ayd›n-lar› ve ayd›n adaylar›d›rlar. Ço¤unlu¤u emekçi s›-n›flar›n çocuklar›. Gelinen noktada mevcut siste-min onlara vaat edebilece¤i parlak bir gelecekyok; sistemin böyle bir potansiyeli kalmad›. Üni-versiteyi bitirdiklerinde büyük oranda emekçi s›n›f-lara dahil olacaklar. Bence giderek, üniversite ö¤-rencileri ve di¤er mensuplar›, kendi kurtulufllar›n›neme¤in kurtulufluyla olanakl› olabilece¤ini göre-cekler. Ba¤›ms›zl›k, demokrasi ve özgürlük isteyenbir ö¤renci hareketinin yeniden filizlenmekte oldu-¤unu düflünüyorum; umar›m yan›lm›yorumdur.

Üniversite ö¤rencilerine önermek istedi-¤iniz fleyler var m›?

Emin olun, bireysel bir kurtulufl yok. Bu sistemçürümüfl ve tüm ilerletici potansiyelini yitirmifl.Gerek dünya gerekse ülke çap›nda. Birey olarakkurtuluflumuz, ancak toplumsal kurtuluflumuzlaolanakl›.

Burjuva Ayd›nlanmas›,emek-sermaye çeliflkisininsermayenin önderli¤inde

çözülece¤i ilkesine dayan-m›flt›. Yeni bir Ayd›nlan-man›n ilk flart› ise emek-sermaye çeliflkisinin emeklehine çözülerek ortadan

kald›r›lmas› zeminindeoluflabilir.

Page 20: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1520

RÖPORTAJ

“Mali kriz” dendi¤inde ne anlamak gerekir, ilkolarak bunu biraz açabilir misiniz?

Her mali kriz asl›nda sermaye birikim sürecininkrizinin bir d›fla vurumudur (formudur). Mali krizsermaye brikim sürecini desteklemek için oluflanve geliflen kredi (borçlu-alacakl›) zincirinin kopma-ya bafllamas›yla oluflur. Bu kopma kredi sistemininsermaye birikim sürecini destekleyememeye bafl-lad›¤›na iflaret eder. Kredinin önemini görebilmekiçin sermaye birikim sürecine k›saca bakal›m.

Sermaye birikim süreci k›saca söyle betimlene-bilir:

P/para => (üretim araçlar›+ iflgücü) => üretimsüreci => ürün (mal) => P’/[para + (faiz, kira, kar)]

Bu sürecin devam edebilmesi, di¤er bir de¤ifllekrize girmemesi için sermayenin her aflamadangeçmesi sonunda P’>P durumuna ulaflmas› gere-kir. Sermaye P’>P durumuna ulaflamazsa (gere-ken fazlay› üretemezse), faiz, kira ve kar› gerçek-lefltirmesi tehlikeye girer. Bu gerekli fazlaya, elefl-tirel ekonomi politi¤in “emek de¤er” teorisinde““aarrtt››--ddee¤¤eerr”” denir.

Yukar›da betimlenen sürece dikkatle bak›nca ba-fl›nda ve sonunda para oldu¤u görülür. Bafllang›ç-ta sermayedar bu paray› ya kendi birikmifl fonlar›-na baflvurarak ya da kredi yoluyla harekete geçirir.

‹kincisi, sermayedar›n elindeki birikmifl fonlar›üretime yönlendirmeye karar vermesi için, sonun-da elde edece¤i kar›n (kira ve faiz ç›kt›ktan sonraelinde kalan k›s›m) piyasada bu fonu borç olarakvermesi halinde elde etmeyi umdu¤undan dahayüksek olmas› ( en az›ndan böyle bir beklenti için-de olmas›) gerekir. Bu nokta sermayedar›n, elin-deki fonu “art›k-de¤er” üretimine mi yoksa baflka-s›n›n (baflka sermayelerin, ya da baflka ülkedekimülk sahibi s›n›flar›n) üretti¤i art›k de¤erden payalmaya m› yönlendirece¤i konusunda karar verdi¤inoktad›r. Sermayedar ya üretim yapacak ya daelindeki fonu kredi olarak baflkas›na verecektir.Borsa, emtia ve döviz spekülasyonlar›n› da teorikolarak (iflimizi kolaylaflt›rmas› aç›s›ndan) kredimekanizmas› içinde kabul edebiliriz.

fiimdi krediyle bafllayan süreci izlersek, buradaçok önemli bir varsay›m geçerli olmak zorundad›r.Kredi, gelecekte (belli bir süre sonra) üretilece¤ivar say›lan “art›-de¤erden” pay almak amac›yla ve-rilir. Krediyi alan, krediyi ve faizini geri ödeyebile-cek art› de¤eri üretmeyi baflarmal›d›r. Baflaramaz-sa, borcunu ödeyemez (ertelemeye filan gidebilirama bu bizi ilgilendirmiyor). Krediyi verende ço¤ukez baflkalar›na borçlu oldu¤undan kredi zincirikopar…

Kredi mekanizmas›, sermaye birikim sürecinidesteklemek için üretim sürecinin sonunda dagündeme gelir. fiöyle: Ürün örne¤in otomobil orta-ya ç›kt›¤›nda o bir metal cam plastik vb y›¤›n›d›r.Sermayedar kar›na ulaflabilmek (realize edebil-mek) için, bu ürünü mala çevirmek di¤er bir de¤ifl-le parayla de¤ifltirmek zorundad›r. Ancak o zamaneline, iflçilerin maafl›n› verecek, ald›¤› borcun faizi-ni ödeyecek, kar›n› ay›rabilecek (birikim yapabile-cek) bir araç geçer.

Mal›n sat›labilmesi için piyasada bunu alacakbir talep (tüketici geliri, sermayedar›n birikmifl ser-

veti vb) nakit para gerekir. Bu para yoksa, ya dazaman›nda ortaya ç›kmazsa, mal sat›lmadan kal›rve sermaye birikim süreci aksar. Kredi buradadevreye girer ve a盤›, gelecekte oluflacak gelirle-re yada art›k de¤ere ulaflmak varsay›m›yla kapat›r.Ço¤u iflçilerden ve emekçilerden oluflan tüketicilerborçlanma (tüketici kredileri, kredi kartlar›, ev kre-dileri vb) yoluyla gelecekte oluflacak gelirlerini bugünden harcama, sermayedar da mal›n› satma ola-na¤›na kavuflur. E¤er emekçilerin gelirleri düflme-ye, iflsizlik artmaya vb bafllar ve gelecekte oluflma-s› varsay›lan gelirler oluflmazsa borçlar ödenme-den kal›r kredi zinciri yine kopmaya bafllar…

Görülece¤i gibi sürecin bafl›nda da sonunda dakredi zincirinin kopmas› asl›nda üretim sürecininyeterli art›¤› ve yeterli ücreti üretmeye devam etme-sine ba¤l›d›r. Sorun esas olarak üretim sürecinin“art› de¤er” üretme kapasitesinden kaynaklan›r.

Bu art›k üretme, kar yapma kapasitesi düflme-ye bafllay›nca,

a) Sermayedar elindeki kaynaklar› üretim yerinekrediye (spekülasyon vb) yönlendirir Paradoksadikkat: Kredi sistemini yaflatacak art›k de¤er (kar-l›l›k) üretimi gerilerken kredi sistemi hacmi büyü-meye devam ediyor…

b) Art›k üretme kapasitesi geriledikçe, sermaye-nin iflçi ç›kartma, ücret düflürme e¤ilimi art›yor, ta-lep gerilemeye bafll›yor, sermaye birikim sürecinisürdürmek için yeni krediler gerekiyor. Yine para-doksa dikkat: Tüketici kredilerini destekleyecekkaynak kururken, bu kredilerin hacmi artmaya de-vam ediyor.

Görüldü¤ü gibi bu süreç bir aflamas›nda mutla-ka kopacakt›r. Kopunca da mali kriz bafllar.

Kredi sistemi y›k›lmaya bafllay›nca da üretim sü-reci h›zla iki ucundan birden yak›lan muma benze-meye bafllar. Bu yüzden Merkez Bankalar›, hükü-metler devreye girerek, sermayedarlar›n borçlar›n›üstlenmeye (flirket kurtarmalar vb), tüketiciye hiçyoktan gelir yaratmaya bafllarlar mali yard›m, dev-let eliyle ifl yaratma vb…

Burada çok belal› bir ifl daha var. Çok h›zl› ifl ya-ratan ve sermaye için talep oluflturan silah sana-yi ile baflka co¤rafyalardaki servetlere el koyarakkrizi aflmaya çal›flan emperyalist politikalar birle-flerek savafllara yol açmaya bafllar.

1929 bunal›m›ndan sonra en güçlü mali krizin ya-fland›¤› üzerine tart›flmalar var. 1974’teki eko-nomik bunal›mdan bugüne de¤iflen ne?

Yukar›da iflaret etti¤im gibi mali krizin temelin-de, sermaye birikim sürecinin art› de¤er üretmekapasitesindeki gerilemeler yat›yor. Bu gerilemeyaflan›rken sermayedarlar piyasadan daha fazlapay kaparak genifllemek için birbirleriyle rekabetederken, di¤er taraftan talebin daralmakta olmas›sonunda ortaya sat›lamayan mallardan, karl› ola-rak yat›r›lamayan sermayeden, üretimi k›smak zo-runda olan fabrikalardan oluflan bir afl›r› birikim ol-gusu ç›kar. Sözünü etti¤iniz iki krizin de arkas›ndabu art› de¤er üretme kapasitesinin gerilemesineba¤l› afl›r› birikim olgusu (kapasite fazlas› ve talepeksikli¤i), bunu aflmak için geniflletilen kredi siste-minin köpü¤e dönüfltükten sonra çökmesi yat›yor.

Bu son derecede patlay›c› bir kar›fl›md›r: Muaz-

zam bir kredi köpü¤ü üzerinde duran bir reel eko-nomi. Halen küresel toplam kredi hacmi (spekü-lasyon araçlar›yla birlikte) 510 trilyon dolara ulafl-m›fl durumda. Dünya toplam has›las› yaklafl›k 47trilyon dolar ve daralmaya bafllad›. Dünya ekono-misi kendisinden 10 kat daha büyük bir kredi kö-pü¤ünün üzerinde duruyor.

Bu kredi köpü¤ü nas›l olufltu ve patlamaya bafllad›?Son mali krizde patlamakta olan, kredi köpü¤ü-

nün ortaya ç›k›fl dinamiklerine k›saca bakmak için1997 Asya krizi ertesinde oluflan konjonktüre dön-mek gerekiyor.

Mali küreselleflmenin çevre ülkelerde olufltur-du¤u ilk mali köpük, Asya kriziyle patlad›. Asyakrizi Latin Amerika’ya s›çrad›, nihayet bu bulafl›c›-l›¤› Rusya moratoryumu izledi. Bu s›rada ABDMerkez bankas›n›n geriye daha s›¤›nakl› pazarla-ra dönmeye bafllayan mali sermayeyi o s›radaçok revaçta olan teknoloji sektörüne, borsaya, gi-derek de ev piyasas›na, tüketimi teflvik edici ted-birlere yönlendirmeye bafllad›¤›n› görüyoruz. As-ya ekonomilerin-de, krizi izleyendevalüasyonungetirdi¤i avantaj-larla ihracat,özellikle ABD’yeyönelik ihracatart›yordu. Böyle-ce ABD hem tü-ketimi teflvikedebiliyor, hemde enflasyonistbir bask›yla kar-fl › laflm›yo rdu .Borsalar h›zlakabar›rken birzenginlik etkisiyaratarak, tüketi-mi daha da güç-lendiriyor, borsa-lar kabard›kçada ABD piyasala-r› sermaye çek-meye devam ediyordu. Bu süreç teknoloji sektö-ründe bir köpük oluflmas›na yol açt›. Bu köpük1999-2000 y›l›nda, borsalarda %40’a ulaflan ge-rilemelere yol açarak patlad›. Birden bire dünyaekonomisinin teknoloji sektöründen kaynaklananmuazzam bir kapasite fazlas› sorunuyla karfl› kar-fl›ya kald›¤› görüldü. Ancak, borsa köpüklerininpatlamas›n›n etkisiyle tüketim e¤ilimi daha da za-y›flamas› halinde, kapasite fazlas› sorununun h›z-la di¤er sektörler etkileyecek biçimde yayg›nlafla-ca¤› anlafl›l›yordu. Bunun üzerine FED’in h›zla fa-izlere müdahale etti¤ini ve bir y›l içinde %6,5’den%1’e indirdi¤ini gördük. Bu geliflmifl ülkelerinmerkez bankalar›n›n eflgüdümüyle gerçeklefltiri-len bir operasyondu ve küresel çapta muazzambir likidite genifllemesine, kredi ucuzlamas›nayok açacakt›.

Di¤er bir de¤iflle FED patlayan borsa köpü¤ün-den ç›kan enerjiyi bu kez inflaat ve kredi sektörü-ne yönlendiriyor, ayn› anda iki köpü¤ü birden kö-rüklüyordu. Burada az sonra gerekli olaca¤› için

Mali kriz sermaye-nin kendi kendineayakta kalamaya-ca¤›n›, kurtar›lma-d›¤› taktirde kapi-talizmin gelece¤initehlikeye ataca¤›n›ortaya koydu. Ser-

best piyasa modeli-ne dayanan düzen-

leme (kriz yönet-me) sistemi flimdi

iflas etti.

Ergin Y›ld›zo¤lu:

Küresel serbest piyasarüyas› iflas etti!

Page 21: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

RÖPORTAJ

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1521

unutmamak gereken nokta, FED’i buna zorlayanetkenin kapasite fazlas› sorunu (afl›r› üretim/arzfazlas› vb.) ba¤lam›nda gündeme gelen depres-yon tehlikesi oldu¤udur. Böylece hem 2001’debafllayan resesyon bir depresyona dönüflmeden,ama piyasalardaki fazlay› da temizleyemeden ya-r›da kesilmifl oluyordu, hem de dünya ekonomi-si, bu k›r›lgan zeminde yeniden büyümeye zorla-n›yordu. Bu gün bu zorlaman›n faturas›n› ödüyo-ruz. Bu faturan›n çap›n› görebilmek için bu günkredi ve türev piyasalar›n›n hacminin dünyaGSH’s›n›n 10 kat›na ulaflm›fl oldu¤unu an›msa-mak yeterli olacakt›r.

“Küresel serbest piyasa rüyas›, ABD MerkezBankas›’n›n 80 y›ll›k gelene¤ini bozarak, BearSterns adl› özel finans kurumunu kurtard›¤› günöldü” deniyor. Neo-liberalizmle birlikte insanl›¤›felaketin içine sokan bu rüya gerçekten bitti mi?E¤er “bittiyse” sermayenin bir gelecek plan› varm›? Örne¤in yeni bir Keynesyenizm tart›flmalar›var, Bill Gates “insanc›l kapitalizm” gibi laflar et-ti son Davos toplant›s›nda.

Küresel serbest piyasa rüyas›, sermayenin, her-hangi bir devlet müdahalesine, yard›m›na gerek ol-madan varl›¤›n› sürdürebilece¤i, bu tür müdahaleve yard›mlar›n piyasa sinyallerini çarp›tarak, reka-bet eflitli¤ini bozarak krize yol açaca¤› varsay›m›üzerinde duruyordu. Gerek kamu alanlar› gereksede emekçilerin haklar› (sosyal devlet) bu varsay›-ma dayanarak flekillenen bir sald›r›yla tasfiye edi-liyordu. Mali kriz sermayenin kendi kendine ayak-

ta kalamayaca¤›n›, dahas› kurtar›lmad›¤› taktirdetüm ekonomik sistemin, kapitalizmin gelece¤initehlikeye ataca¤›n› ortaya koydu. Daha bilimsel birbiçimde söylersek serbest piyasa modeline daya-nan düzenleme (kriz yönetme) sistemi flimdi iflasetti. Bir yenisini bulmak gerekiyor ve bu yeni, bü-yük bir olas›l›kla devlet müdahalesini, denetimi ye-niden devreye sokmaya bafllayacak, hatta bafllad›bile.

Tarih gösteriyor ki, insanc›l kapitalizm iflçi hare-ketinin ve uluslararas› koflular›n dayatmas›yla,sermayenin bu dayatmayla kimi uzlaflma politika-lar›n› kabul etmesiyle söz konusu olabiliyor. Bugün iflçi hareketi henüz böyle bir uzlaflmay› daya-tacak bir güce sahip de¤il. Ulusla-raras› ortamda da komünizm kor-kusu (so¤uk savafl) gibi zorlay›c›bir etken yok. Aksine kriz, serma-ye aç›s›ndan daha fazla sömürüdenetim gereksinimi demek. Kay-nak savafllar›, az geliflmifl ülkele-rin piyasalar›n›n ele geçirilmesi vbgibi etkenler emperyalist sömür-geci e¤ilimlerin güçlenmekte oldu-¤unu gösteriyor. De¤il insanc›l kapitalizmi, parla-menter demokrasiyi bir görüntü olarak bile koru-man›n koflular› h›zla yok oluyor: Kimi bölgelerdesiyasal ‹slam’›n ABD ve AB taraf›ndan tercih edil-mesini bu ba¤lamda düflünmek gerekir.

ABD emperyalizminin temel özelliklerinden birisiegemenli¤ini askeri-mali yöntemlerle sa¤lamas›.

Bugün yaflananlar›n bu egemenlik biçimine etki-leri neler olabilir?

Mali krizin birbirine ters iki etkisi oluyor. ‹flin as-l›na bak›l›rsa mali sermaye büyük savafllar ve si-yasi istikrars›zl›klar istemez, rahatl›kla dolaflabi-lece¤i sakin bir ekonomik alan oluflturmak ister:Küreselleflme. Kriz devletlerin askeri s›nai komp-leksi finanse etme olanaklar›n› azalt›r. Ama ayn›anda kriz mali sermayenin gücünü k›rar, askeri s›-nai kompleksi temsil eden siyasi odaklar›n öneç›kmas›na, dolay›s›yla savaflç›, sömürgeci e¤ilim-lerin güçlenmesine yol açar. Asl›nda küresel malikriz 1997-2001 aras›nda patlak verdi ve geçiciolarak dizginlendi. Ama bildi¤iniz gibi, son y›llar-

da, 1990’lar›n sonundan bafllamaküzere militarizmin yükseldi¤ini sö-mürgeci e¤ilimlerin güçlendi¤ini gö-rüyoruz.

Malileflmenin ve mali araçlarla sö-mürünün Türkiye gibi yeni sömürgeülkelerde yaratt›¤› sonuçlar neler?

Yoksullaflma, ekonominin ba¤›fl›k-l›k sistemlerinin (d›fl floklara karfl›

korunma araçlar›n›n) tasfiyesi, yönetici s›n›f›n tü-müyle uluslararas› mali sermayeye tabi ve bu ser-mayeyi denetleyen büyük güçlerin d›fl politikas›naba¤›ml› hale gelmesi. Ba¤›ml›l›k biçimlerinin eko-nomik, siyasi kültürel anlar›n hepsinde birden de-rinleflmesi, do¤rudan sömürgeleri an›msatan bi-çimde, her üç alanda da yabanc› iktidar›n›n olufl-mas›…

Dünya kapitalist siste-mindeki “ABD mer-kezli” son dalgalan-may› nas›l tan›mlaya-biliriz. Özellikle 70’li

y›llarda bafllayan bunal›m›n ekseninde bu “dalga-lanman›n” anlam› nedir?

Son dalgalanma ve çalkant› bize finans serma-yesinin dünya kapitalist sistemi içinde giderek ar-tan a¤›rl›¤›n›n sistemin tümünü ne derecede istik-rars›z hale getirdi¤ini gösterdi. Bu sayede kapita-lizmin bünyesinde daima var olan; ancak bazen ar-ka planda gizlenen “paraziter” e¤ilimler ve hasta-l›kl› özellikler aç›k-seçik ortaya ç›kt›. “Serbest piya-sa” yüceltmesinin kof içeri¤ini savunmak imkâns›zhale geldi. Solcular›n, sosyalistlerin, anti-sistemiktüm ak›mlar›n bu ortam› aç›kça teflhir ederek ide-olojik bir sald›r›ya dönüfltürme f›rsat› do¤mufltur.Bu süreç dolar›n egemenli¤inin sona ermesiylesonuçlanabilir mi? Emperyalist sistemde hege-monya sorunu büyüyecek diyebilir miyiz?

Bir “dünya paras›” olarak Amerikan emperya-lizmine ayr›cal›kl› bir konum sa¤layan dolar›negemenli¤i bugün ciddi bir tehdit alt›ndad›r. Soniki y›lda dolar, Euro karfl›s›nda yüzde 20 dolayla-r›nda de¤er yitirmifltir. Benzeri bir durum (o tarih-lerde Mark’a karfl›) 1970’li y›llar›n ilk yar›s›ndaABD’nin Vietnam savafl giderlerinin yaratt›¤› den-gesizliklerin de katk›s›yla gerçekleflmifl ve dolara“resmen” ayr›cal›kl› bir konum tan›yan BrettonWoods’un belirledi¤i para sisteminin tasfiyesiyleson bulmufltur. Ancak, tüm dünya ekonomisinikapsayabilecek bir alternatif ödeme ve biriktirmearac› olmad›¤› için dolar›n “gayri resmi– fiili” ege-menli¤i süregelmifltir. Bugünkü de¤er yitirme sü-reci, bir noktadan sonra Euro, alt›n, hatta rublegibi alternatif dünya paralar›n›n tart›fl›lmas›n› h›z-land›racakt›r. Baz› petrol ihracatç›lar› ulusal para-lar›n› ve petrol fiyatlar›n› dolara ba¤lamaya son

vermektedirler. Ancak, bu giriflimler, flimdilik, s›-n›rl› kalmaktad›r. Dolar›n taht›ndan kesinlikle in-dirilmesi için, Çin gibi rezervlerini esas olarak do-lara ba¤lam›fl birkaç ülkenin, ABD’ye karfl› “ça-t›flmac›” bir çizgiye yönelmesi ve yüzlerce milyar-l›k dolar varl›klar›n› uluslararas› piyasalara bo-flaltmalar› gerekir. Dünya ekonomisinin güçodaklar› aras›nda bu türden bir eyleme yol aça-cak ekonomik bir çat›flman›n nesnel nedenleriyoktur. ABD ile bu ülkenin d›fl a盤›n›n finansma-n›n› üstlenen ülkeler aras›nda adeta “ultra-em-peryalizm” sav›n› do¤rulayan bir kader birli¤i ge-çerlidir. Siyasi planda çat›flma etkenleri günde-me geldi¤i takdirde durum de¤iflebilir; ancak ya-k›n gelecek için böyle bir senaryo fazla olas› gö-rülmüyor. Ancak bugün gözlenen olgu, ABD’ninekonomik ve siyasi alanlardaki hegemonik konu-munun her anlamda afl›nmakta olmas›d›r.ABD ekonomisi küçülürken Asya’n›n büyüme-siyle dünya kapitalist sistemindeki genifllemesüreci devam edebilir mi veya en az›ndan krizindünya piyasas›n› tamamen çökertmesi engelle-nebilir mi?

Çin’i örnek al›rsak, ABD’nin d›fl talebindeki ge-rileme koflullar›nda Çin’in büyüme h›z›n› art›rma-s›, ihraç ürünleri için alternatif d›fl piyasalar bul-mas›na; ayr›ca, iç talepte de önemli boyutta ge-niflleme sa¤lamas›na ba¤l›d›r. Toplam d›fl talepdüfltü¤ü takdirde Çin’in oyuncaklar›n› ülke içindekim sat›n alacak? Çin ekonomisinin geri kalm›flalanlar›n›n desteklenmesine yönelerek örne¤insosyal harcamalar›n ve altyap› yat›r›mlar›n›n ön-celik tafl›d›¤› bir iç talep genifllemesi, bu ö¤elerinithal ba¤›ml›l›¤›n›n çok düflük olmas› nedeniyledünya piyasalar›na çok s›n›rl› ölçüde yans›yacak-t›r. Dahas›, 2007’de yüzde 11.4 büyüyen bir eko-nomi, büyüme h›z›n› nereye kadar art›rabilir? Ay-n› gözlem Hindistan için de fazlas›yla geçerlidir.1998 krizinden sonra göreli olarak durgunlaflan

baflta Kore, di¤er Asya ülkeleri, ABD’deki gerile-meyi telâfi edecek büyüklükte ekonomiler de¤il-dir. Geriye, Avrupa ve Japonya’n›n aniden dina-mik bir büyüme patikas›na yönelme olas›l›¤› kal›-yor. Bu da “ayr›flma” sav›n› güçlendirecek bir ola-s›l›k de¤ildir. Azgeliflmifl ülkelerde bölüflüme sermaye lehinemüdahale eden önlemler artacak m›?

Türkiye ekonomisinde k›sa dönemde büyüme-nin tek etkeni net d›fl kaynak giriflleri olarak orta-ya ç›km›flt›r. Orta ve uzun dönemin “kurtar›lma-s›nda” ise “rekabet gücü” saplant›s› d›fl›nda her-hangi bir reçete tahayyül dahi edilememektedir.Bu çerçeve içine tutsak k›l›nan iktisat politikala-r›, d›fla karfl› uluslararas› finans kapitale teslimi-yet; içte ise sadece emek-karfl›t› yöntemler üze-rine dayanabilir.Do¤rudan yat›r›mlar›n merkezden çevreye akaca-¤› beklentisi hakk›nda ne düflünüyorsunuz? Buak›fl›n çevre ülkelerdeki maliyetleri finanslaflmave eflitsizlikler ba¤lam›nda neler olabilir?

Uluslararas› iflbölümünün ücret farkl›l›klar›nadayanarak yeniden yap›lanmas› en az otuz y›ll›kbir geçmifle dayan›yor. Yüksek faiz sunarak s›-cak para girifllerine ba¤›ml› hale gelen çevre eko-nomilerinde ulusal paralar yapay olarak de¤er-lenmekte; bu nedenle yerli parayla düflük olanücretler dolar cinsinden pahal› görülmektedir. Buçerçevede uluslararas› finans kapital ile do¤ru-dan yat›r›mlara yönelen metropol sermayesi ara-s›nda beklenti farkl›l›klar› vard›r. Hangi mekaniz-mayla gerçekleflirse gerçekleflsin, içinden geçti-¤imiz dönem, Çin istisnas› d›fl›ndaki çevre eko-nomilerinin, emperyalist sistemin metropollerineba¤›ml›l›¤›n›n artt›¤›, yo¤unlaflt›¤› bir tarih dilimiolarak nitelendirilmelidir.

Art›k kimse serbest piyasay› savunamaz

KorkutBoratav

(Onu yiyecek misin?)

Page 22: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1522

Yoksul sokaklar›n açl›¤› ve ekolojik y›k›m, efendilerin kasas›nda kara dönüflüyor

G›da tekellerinin “kriz” vurgunuTARIM

Dünya felaket haberleriyle sars›l›yor. Çin’dekideprem ve Mynmar’daki kas›rga yüz binlerce in-san› felakete sürükledi. Buna bir de küresel çap-ta yaflanan “g›da krizi” eklendi. Asya ülkelerindepirinç, Latin Amerika ülkelerinde m›s›r ve fasulye,Türkiye gibi temel g›da maddesi ekmek olan ülke-lerde bu¤day fiyatlar› geçen y›la göre % 100’ünüzerindeki oranlarda artt›. Böylelikle M›s›r, Haiti,Peru, Burkina Faso, Tunus, Dominik Cumhuriyeti,Meksika, Somali, Güney Afrika ve Kamerun gibiülkelerde zaten açl›kla bo¤uflan yoksul emekçihalk daha beter bir durumla karfl›laflt› ve “g›da fi-yatlar›ndaki art›fl›” protesto etmek için sokaklaradöküldü.

20 y›ld›r tüketti¤i m›s›r›n %95’ini üreten, flimdiise m›s›r›n›n %80’ini ABD’den ithal eden Haiti’de-ki protestolara karfl› Baflbakan Alexis’in önlemiaskeri ve polisi halka sald›rtmak oldu. 5 insan öl-dü. Binlerce insan g›da fiyatlar›ndaki art›fl›n so-rumlusu olarak da gördükleri baflkanl›k saray›n›koruyan BM askerlerinin bulundu¤u güvenlik kor-donuna taflla sald›rd›lar ve baflbakan ülkedenkaçmak zorunda b›rak›l›rken bir BM askeri de öl-dürüldü. Tunus’ta “hayat pahal›l›¤› ve iflsizlik” ne-deniyle yap›lan protestolara polisin müdahalesiile günlerce süren çat›flmalar yafland›. Ayn› flekil-de M›s›r’daki protestolarda ölenler ve yaralanan-lar oldu. Halk›n ço¤unlu¤unun “BM’ye göre yok-sulluk s›n›r›n›n” alt›nda yaflad›¤› Peru’da binlercekad›n “tencerelerimiz bofl” diyerek “açl›¤a karfl›yürüyüfl” gerçeklefltirdi. Daha pek çok ülkede ey-lemler devam ediyor…

Dünyada bu geliflmeler yaflan›rken AKP’li Tar›mve Köy iflleri Bakan› Mehdi Eker: "Türkiye'nin nebu¤day ne de pirinçle ilgili sorunu var. ‹kisi için deyeni üretim sezonuna kadar yurt içinde elimizdeyeteri kadar stokumuz var. Yurtd›fl›ndaki art›fllarspekülatif maksatl›d›r, gerekirse üç befl gün pi-rinç yemeyiz" demiflti. Oysa pirinç fiyatlar› Türki-ye’de dünya piyasalar›n›n olduk-ça üzerinde, yüzde 130’avaran oranlarda zam gör-dü. “Yoksul yiyece¤i” ola-rak görülen bulgur fiyat›da Türkiye’de kurakl›k ge-rekçe gösterilerek son 1y›lda yüzde 155 oran›ndaartt›.

Halbuki dünyay› bu halegetiren politikalar›n teknis-yenleri bile durumun veha-metini itiraf etmekten çekin-miyorlard›. BM G›da Hakk›Raportörü Jean Ziegler, kü-resel g›da fiyatlar› art›fl›n›n"sessiz bir katliama" yol açt›¤›n›, tar›m arazilerin-de biyoyak›t için üretim yap›lmas›n›, pazardakispekülasyonu ve Avrupa Birli¤i'nin ihracat süb-vansiyonlar›n›, yoksul ülkelerdeki kitlesel açl›¤›nsorumlusu olarak ilan ediyordu. Ziegler daha da“ileri” giderek, “zenginli¤in tek elde toplanmas›n-dan küreselleflme sorumludur ve çokuluslu flir-ketler bir tür ‘yap›sal fliddet’ uygulamaktad›r. Eflit-siz ve dehflet verici bir dünya yaratan ve giderekvahflileflen bir borsa simsarlar›, spekülatörler vemali haydutlar çetesiyle karfl› karfl›yay›z. Buna bir

son vermeliyiz. Frans›z Devrimi'nde oldu¤u gibigünün birinde aç insanlar zalimlere karfl› ayakla-nacaklar” diyordu.

1Dünya Bankas› Baflkan› Ro-

bert Zoellick ise “birçok kifli benzin depolar›n› dol-durman›n derdine düflerken, birçok kifli de kar›n-lar›n› doyurmak için u¤rafl veriyor. Bu her geçengün zorlafl›yor. Son iki ayda pirin-cin fiyat› yüzde 75 yükseldi.Bu¤day›n fiyat› geçen y›l yüzde120 artt›” diyordu. Aç›klama-lara noktay› ise BM GenelSekteri Ban Ki-mun koydu:Büyüyen g›da krizinin “dahagenifl siyasi ve güvenlik boyutu olabilece¤i-ni” söyledi. Yani krizin nedeni “açl›k” olmaktan,açl›¤a yol açan sorunlara-sorumlulara hesap sor-maktan ç›k›yor ve “açlar›n yol açabilece¤i güven-lik krizine” odaklan›yor. Zira Pentagon da hemenbundan sonraki olas› isyanlara karfl› stratejilergelifltiriyor.

Peki g›da sorununu çözmeye dönük ad›mlar yokmu? Var! Birleflmifl Milletler’e ba¤l› G›da ve Tar›mÖrgütü (FAO) “açlar› doyurmak için acilen sadece500 milyon dolara ihtiyaç oldu¤unu” dünyaya du-yurdu. 500 milyon dolar, yani ABD’nin askeri har-camalar›n›n “binde biri”, yani bir g›da tekeli olanCargill’in son bir y›ll›k net kar›ndan daha az…Evet, geçen y›ldan bugüne ABD merkezli küreseltar›m-g›da flirketi Cargill bir y›ll›k net kar›n› 553milyon dolardan 1,030 milyar dolara yükseltmifl.Cargill kar›n› yüzde 86 oran›nda art›r›rken 28 Ni-san’da gazetelere flu tür haberler yans›yordu:“140 milyon nüfusun yaklafl›k yar›s›n›n günlük 1dolar›n alt›nda gelirle geçindi¤i Bangladefl’te yok-sullar, önceki gün bir çöplü¤e at›lan bozuk pirincehücum etti. Ya¤mac›lara askerler müdahale et-ti.”

2

Görülece¤i üzere dünyan›n efendilerinin bu so-runu çözmeye hiç mi hiç ni-yetleri yok. Zira “aç insanlar”kar›nlar›n› doyurmak için“çöplüklere” hücum ederseya da “ekmek isyanlar›na”bafllarlarsa bir anda “ya¤-mac›” olarak tan›mlanabili-yorlar. Bu durumda olufltu-rulan “yapmac›ktan” yar-d›m komisyonlar› yerlerini“krizin büyümesini önleye-cek” askerlere b›rak›veri-yorlar.

Fiyat art›fllar›n›n2015’e kadar kal›c› oldu-¤u söyleniyor. Bu da de-

mektir ki açl›k ve yoksulluk yay›larak ve katlana-rak devam edecek. Kald› ki “fiyat sorunu” yak›nbir tarihte dizginlense bile art›k insanl›¤›n tar›m veg›dayla olan iliflkisinde son derece tehlikeli bir ka-p› aralanm›fl durumda. Dünyan›n asalak efendile-rinin (mali sermayenin ve g›da tekellerinin) insan-l›¤›n muhtaç oldu¤u temel g›da maddeleri üzerin-den kar elde etme hesaplar› ve kapitalist tar›mçok boyutlu bir felaketin kap›s›n› sonuna kadaraçt›.

Biyo-yak›t, küresel ›s›nma, tüketim ç›lg›nl›¤›Ziegler’in aç›klamas›ndaki “ilginç” noktalar›

s a y -maz -

sak DBve BM’den

“uzmanlar” g›-da fiyatlar›ndaki art›-

fl›n sorumlulu¤unu özellikle bu üçlüye ve ek ola-rak Çin ile Hindistan’›n afl›r› talebine ba¤l›yorlar.Elbette bu üçlünün yaflan›lan krizdeki etkisi bü-yük; ancak bu üçlünün de g›da fiyatlar›ndaki art›-fl›n da esas sorumlusunun kapitalist tar›m›n ulafl-t›¤› boyut ve mali sermayenin bu alana olan ilgisioldu¤unu unutmamak gerekiyor.

Dünyadaki baflta petrol olmak üzere fosil kay-naklar›n›n tükenmeye yüz tutmas› yeni enerji ara-y›fllar›n› art›r›yor. Bush, 2 flubat 2006’da flöyle biraç›klama yapm›flt›: "Çiftliklerimizde ot yetifltirerekenerji sektörüne at›labilece¤iz! Otu biçip, enerjiyedönüfltürece¤imiz günler yaklafl›yor! Yeni teknolo-jiler sayesinde Ortado¤u petrollerine olan ba¤›m-l›l›¤›m›z›n, ben hayattayken bitmese de azalaca¤›-n› umuyorum, bize söylenenlere göre, araflt›rma-lara h›z verirsek alt› y›l içinde benzine alternatifyak›tlar bulabiliriz." Bu sözlerin üzerinden henüz2 y›l geçti ve verimli tar›m arazilerinde g›da içinde¤il, biyo-yak›t için üretim yap›lmaya baflland›¤›n-dan beri insanlar›n temel g›da maddelerine gerek-sinimleri krize girmeye bafllad›.

3Zengin merkez-

lerdeki refah s›n›flar›n›n arabalar›na benzin yerine“çevreye dost” biyo-yak›tlar› kullanmaya bafllama-lar›n›n yoksul yeni sömürgelerde açl›klar› etkile-yen önemli bir faktör oldu¤unu bilmeleri bir fleyide¤ifltirir miydi bilemeyiz. Ancak sorunun tek kay-na¤› bu de¤il. Metropol merkezlerdeki tüketim ç›l-g›nl›¤› ve giderek etkisini art›ran “küresel ›s›nma-n›n” yarataca¤› kurakl›kla birlikte bu yaz g›da kri-zinin çok daha vahim sonuçlara yol açabilece¤ibelirtiliyor. Bu üçlünün birleflerek ciddi bir “g›dak›tl›¤›” yaratt›¤› ileri sürülmesine ra¤men verilerortada, bir g›da k›tl›¤› de¤il, g›dan›n adaletsiz pay-lafl›m› sorunu oldu¤unu gösteriyor.

As›l Sorumlu: Mali Oligarfli ve Tar›m-G›dafiirketleri

Yaflan›lan g›da krizinin bir çok sebeple birlikteesas sebepleri olarak bunlar say›l›yor. Evet, ger-çekten de bunlar›n yaflan›lan krizde etkileri bü-yük, fakat biyo-yak›t üretiminin, küresel ›s›nman›nve tüketim ç›lg›nl›¤›n›n nedenlerine inmek gereki-yor. Bu durumda karfl›m›za kapitalizmin her fleyimetalaflt›ran piyasa ve kar mant›¤›n›n “ak›l d›fl›l›-¤›” ile emperyalizmin sorunu dünyan›n iliklerineeflitsiz bir flekilde iflleyen “sömürücü akl›ndan”baflka bir fley ç›km›yor. Chavez’in dedi¤i gibi “ya-flanan g›da krizi kapitalist modelin tarihi yenilgisi-

BM’ye göre krizin ne-

deni “açl›k” olmaktan,

açl›¤a yol açan sorun-

lara-sorumlulara hesap

sormaktan ç›k›yor ve

“açlar›n yol açabilece¤i

güvenlik krizine” odak-

lan›yor

Elif TOPÇU

Page 23: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

TARIM

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1523

nin en büyük göstergelerinden biridir”.Mali sermayenin emlak piyasalar›ndan sonra

yeni spekülasyon köpükleri yaratabilmek için g›dapiyasalar›na da göz dikmesi zaten yap›sal olarakvar olan “g›da krizini”, fiyatlardaki afl›r› art›flla bir-likte acil-yak›c› bir sorun haline getirmifltir. Ameri-kan borsalar›ndaki mali spekülasyonlar›n bu¤day›,m›s›r›, pirinci de avucuna alaca¤› ve Bangladefl’te-ki insanlar› çöplü¤e dökülen bozuk pirinçlere hü-cum ettirece¤i denli küresel bir krizin daha beter-lerinin kap›da bekledi¤i bir ça¤da yaflad›¤›m›z› bil-meliyiz. Daha beterleri kap›da çünkü kapitalist ta-r›m mant›¤› bir taraftan insan›n ve do¤an›n sürdü-rülebilir yaflam aç›s›ndan muhtaç oldu¤u ekolojikdengelerini de bozmufl durumda, di¤er taraftansofram›zdaki ekme¤in ve onu üreten eme¤in bor-salardaki dijital göstergelerle birlikte tepetaklakolabilece¤i “ak›l d›fl›” bir düzenek yaratabilmifl du-rumda. Bu ak›l d›fl› düzene¤e ihtiyac› olanlar›n ba-fl›nda ise bütün sektörlerde bir aya¤› bulunan de-vasa tar›m ve g›da flirketleri gelmektedir. Dünya-n›n yoksul halklar› bir sene içerisinde inan›lmazderecede f›rlayan g›da fiyatlar›yla karfl›lafl›rken,milyonlarca köylü üretim yapamaz hale gelip top-raklar›ndan göç etmek zorunda kal›rken; Cargill,DuPont, Novartis ya da Monsanto gibi giderek tümdünyada tar›m-g›da-ilaç ve hayvanc›l›k sektörleriniellerinde tutmaya bafllayan bir avuç tekelin eldeettikleri feci karlar› kasalar›na geçirmelerini nas›lde¤erlendirebiliriz ki? Tabi bu flirketlerin AKP’li bü-rokratlar›n ve Unak›tan gibi tafleronlar›-n›n cebine koyduklar› cüzzi miktarlar› daunutmamak gerekiyor. Dünya pirinç k›t-l›¤› çekerken, bu piyasay› AKP’ye yak›ntüccarlar›n ve yerli spekülatörlerin elle-rinde tutmufl olmalar›; üstelik piyasada-ki en ucuz pirinci de kurucular› aras›ndaZapsu’lar›n da bulundu¤u B‹M ma¤aza-lar›n›n satmas›n› bir tesadüf olarak de-¤erlendirmek safl›k olur.

Bir avuç flirket dünya tar›m›n› ka-fas›na göre belirliyor

1970’lerde emperyalist merkezleringörünüflte ba¤›ms›z olan “az geliflmiflve geliflmekte olan” ülkelere (yeni sö-mürgelere) bir sürprizi vard›: Yeni tek-nolojiler sayesinde bu ülkelerin tar›m-sal üretim sistemleri modernize edilecekti ve ta-r›msal üretimde muazzam bir art›fl sa¤lanacakt›.Hatta, bu¤day ve pirinçte süper teknolojilerin dev-reye sokulmas›yla “mucize tohumlar” elde edil-miflti ve bu geliflmelerle birlikte az geliflmifl dedik-leri yeni sömürge ülkeler muazzam bir üretim faz-las› elde edecek, açl›k sorunu diye bir fley kalma-yacak, bununla ihracatlar›n› da gelifltireceklerdi.Bunun ad›na da “yeflil devrim” denilecekti. Çokgeçmeden bu mucize tohumlar ve enerji yo¤un ta-r›mla birlikte gerçekten k›sa bir sürede her yerdeolmasa bile pek çok ülkede üretim art›fl› sa¤lan-d›.

4Türkiye dahil pek çok yoksul ülke, tar›m›n›

özellikle belirli ürünler üzerinde yo¤unlaflt›rarak(mono kültür) ihracat kapasitesi kazanmaya ça-balad›. Evet, üretim bir süreli¤ine artt›, fakat iddi-a edildi¤i gibi açl›k önlenemedi. ‹thal ikameci eko-nominin görece refah yaratt›¤› koflullarda bile enufak ekonomik çalkalanmada insanlar karneyleekmek, ya¤, mazot almak için kuyruklar oluflturu-yorlard›.

Pek çok ülke tar›msal üretimini sürdürebilmekiçin emperyalist merkezlerden makine, tohum,suni gübre ve ilaç almaya mahkum oldu; çünkü

bunlar kullan›lmad›¤› her durumda üretim dahafazla azalacakt›. Üretimi merkezin teknolojisineve ticaretine ba¤›ml› bir flekilde her defas›nda da-ha fazla art›rma çabas› ise topra¤›n ve bitkilerin,suni gübrelere ve ilaçlara daha fazla ba¤›ml› halegelmesine neden oluyordu. Tabi bu ba¤›ml›l›k top-ra¤›n, yeralt› sular›n›n kirlenmesine, bitki çeflitlili-¤inin azalmas›na neden oluyormufl ne gam!

Emperyalist merkezlerin esas derdini ise dünyatar›m›n› tamamen kontrol alt›na almak oluflturu-yordu. Bunun için en önemli gereksinimleri ise ta-r›m›n ve hayvanc›l›¤›n görece korundu¤u ekonomi-lerdeki “koruma kalkanlar›n›n” kald›r›lmas›, bualanlar›n tamamen piyasa koflullar›na göre ifllerhale gelebilmesi için metalaflt›rman›n artmas› vepiyasalar›n oluflturulmas›, küçük köylü üretimininve geleneksel üretimin giderek kapitalist çiftlikle-re evriltilmesi, dahas› tar›m›n da borsada ifllemgörebilir bir kalem olmas› zorunluydu. Borsada ifl-lem görmenin flirketler aç›s›ndan en önemli fay-das› ise do¤al flartlara tak›lmadan tamamen diji-tal bir dünyada spekülasyon yaratabilme, h›zl› pa-ra transferi vs gibi ifllemleri yapabilme kolayl›¤›idi. Bu durumda ne yerel ekonomilerin ekolojik vetoplumsal gereksinimleri ve özgünlüklerinin öne-mi ne de eme¤in, üretimin ve tüketimin kamusalkontrolü kal›yordu.

Neoliberal politikalar›n tar›msal alandaki ve g›-da politikalar›ndaki yans›malar› her fleyden önceyukar›da say›lan flartlar›n yerine getirilmesini he-

defliyordu. IMF ve DTÖ politikalar›, her ne kadaremperyalizmin denetimi alt›nda da olsa, pek çokülkede yer alan “koruma kalkanlar›n›n” ortadankald›r›lmas›n› amaç edindi. Bu amaçla hukuksalyap›lar de¤ifltirildi, hala da de¤ifltiriliyor. Uluslararas› tar›msal ticaret, bölgesel ve ikili anlaflma-larla merkez kapitalist ülkeler ve menflei bu ülke-lerde olan dev tar›m flirketleri lehine yeniden dü-zenlendi.

Tar›msal ticaretin ve yat›r›mlar›n serbestlefltiril-mesi DTÖ, Serbest Ticaret Anlaflmalar› ve Ekono-mik Partnerlik Anlaflmalar› ile sa¤land›. Buanlaflmalarla ürünlerinde kimi yapt›r›m mekaniz-malar› uygulanan köylüler kapitalist tar›m kuralla-r› içerisinde flirketlerle rekabet edemez hale geti-rildiler. Pek ço¤u topraklar›nda iflçi pozisyonunadüfltü, pek ço¤u ise metropol çeperlerine göç et-ti. Ortal›kta binlerce tohum flirketi, gübre ve ziraiilaç flirketi, g›da zincirleri ve süpermarketler pey-da oldu. Tohum flirketleri yer yüzündeki sahipsizbütün bitki çeflitlerini yani insanl›¤›n tarihsel, ev-rensel ortak miras›n› teker teker patentlemeyebafllad›lar. Patentledikleri bitkilerin genleriyle oy-nayarak bir seferlik ekilebilen ve bir seferlik ürünverebilen, daha sonras›nda kendisini öldüren

“terminatör tohumlar”, Geneti¤i De¤ifltirilmifl G›-dalar (GDO) üretmeye bafllad›lar. Bu tohumlar›ekilmesi, piyasada sadece bunlar›n kullan›labil-mesi için yoksul ülkelere dayatmalarda bulundu-lar. Üstelik bu süreç hala devam ediyor.

‹nsanlar tarih boyunca 3000’den fazla bitki tü-rü ekip biçtiler. Bugün bu bitkilerden sadece 15tanesi insanlara ihtiyaç duyduklar› enerjilerin yüz-de 90’›n› sa¤l›yor. Bunlardan üçü (pirinç, m›s›r vebu¤day) ise dünyan›n bütün tohumlu ürünününyüzde 66’s›n› sa¤l›yor.

5Durumun ciddiyetini anla-

mak için “Irak Tohum Kanunu”na bakmak ibret-liktir. Amerikal› uzmanlar taraf›ndan haz›rlanan(içerisinde Irak’›n tar›m politikas›n› belirlemeküzere atanan Trever Flugge’nin de oldu¤u birekip. Flugge ayn› zamanda Cargill’in adam›) ve“Patent, endüstriyel tasar›m, gizli enformasyon,entegre devreler ve bitki çeflitleri ile ilgili kanun”ad›yla an›lan bu kanunu 2004 tarihinde Irak’takiiflgal kuvvetleri komutan› Poul Bremer imzalad›.Üstelik bu kanun Irak’ta ç›kart›lan ilk kanunlardanbirisi olma “önemine” sahipti. Bu kanun Anado-lu’nun da içinde yer ald›¤› “bereketli hilal” deni-len topraklarda on bin y›ld›r bütün bir dünya tar›-m›na çeflitler gelifltirmifl olan Irak’l› çiftçilerin ken-di tohumlar› üzerindeki egemenli¤ine son veriyorve baflta Amerikal› tohum tekellerine yeni karalanlar› aç›yordu. Benzer bir kanunu, TBMM dekabul etti.

Sonuç olarak, k›rlarda ve kentlerde emek sö-mürüsü ve g›da sorunu ortak bir nede-ne dayanmaktad›r. Kapitalist tar›m vemali egemenlik. 21.yy’›n “ekmek isyan-lar›” bu “ak›l d›fl›l›¤›” yenmek zorunda.

DDiippnnoottllaarr::11-- 1726-1791 tarihleri aras›nda Fran-

sa’da ortalama bir iflçi gelirinin yar›s› sade-ce ekmek sat›n almaya yetiyordu. 1788-1789'da bu harcama miktar› gelirin yaklafl›kyüzde 60'›na, k›tl›k ve afl›r› fiyat yükseliflleri-nin gerçekleflti¤i 1789 y›l›nda yüzde 88'eulaflm›flt›. Bu koflullar kad›nlar›n mücadele-ye kat›lma biçimlerini de belirlemiflti. 1789ile 1795 aras›ndaki "ekmek ayaklanmalar›-na” kad›nlar kitlesel olarak kat›lm›fllard›.May›s 1845-May›s 1847 aras›nda ise tah›lfiyatlar› % 100 artt›. 1845-1846 aras›, kötühasat nedeniyle ayn› zamanda bir tar›m bu-nal›m› dönemi oldu. K›tl›k, g›da maddeleri-nin fiyatlar›n›n artmas›na ve spekülasyonla-

ra yol açt›. Bu fiyat art›fllar›n›n sonuçlar› taflrada k›sasürede görüldü. Spekülasyonlar›n önlenmesi ve bu¤dayfiyatlar›n›n belirlenmesini isteyen köylüler birçok bölge-de gösteriler düzenlediler. Bu hoflnutsuzluk kendili¤in-den patlamalara da yol açt›. Köylüler, bu¤day yüklü ikiarabaya el koyup burjuvalar›n evlerini ya¤malad›lar. Kay-nak:Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi

22-- 28 Nisan 2008, Referans33-- Özellikle m›s›rdan ve fleker kam›fl›ndan üretilen

etanol, benzinin yerine geçen (veya benzine eklenen) biryak›tt›r. Dünyan›n en büyük m›s›r üreticisi ve ihracatç›s›olan Amerika, bu ürünün giderek artan oranlar›n›n eta-nola tahsis edilmesi için büyük boyutlu destekler ver-mifltir. On y›l sonunda ABD'de tafl›t araçlar›nda kullan›-lan yak›t›n yüzde 20'sinin (AB'de ise yüzde 10'unun)etanoldan oluflmas› hedeflenmektedir. Sonuç, temelbir besin maddesi olarak m›s›r üretiminin, ihracat›n›nçarp›c› boyutlarda düflmesi; iki y›lda fiyatlar›n yüzde 60oran›nda artmas›; m›s›rdan kaçan talebin bu¤day ve pi-rince yönelmesi; fiyat art›fllar›n›n bu ürünlere de sirayetetmesi olmufltur. K.Boratav

44-- ‹lkel teknolojilerin kullan›ld›¤› ve emek yo¤un birüretimin gerçeklefltirildi¤i organik-geleneksel tar›m yön-temleri yerine makine, kimyasal gübre ve zirai ilac›n yo-¤un olarak kullan›ld›¤› ve tar›m›n da sanayi gibi ele al›n-d›¤› bir yöntemi ifade eder. Bu model aile tipi küçük öl-çekli tar›mdan kapitalist çiftlik tipi büyük ölçekli tar›mageçiflte önemli bir momenttir.

55-- John Bellamy Foster, Savunmas›z Gezegen, EposYay›nlar›

Page 24: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1524

Özgürlük ve demokrasi, AKP'nin ve baflkan› Er-do¤an'›n iktidar oldu¤u günden bu yana dilindeneksik etmedi¤i hatta topluma karfl› tehdit unsuruolarak kulland›¤› kavramlar oldu. Geleneksel dev-let bürokrasisinin otoriter-milliyetçi ve ço¤u za-man floven siyaset etme biçimi karfl›s›nda, de-mokrasinin-demokratikleflmenin ancak ve ancakkendileri taraf›ndan gerçekleflebilece¤i tezini önesüren AKP, bu tez etraf›nda liberallerden solcula-ra kadar hat›r› say›l›r bir siyasi yelpazeyi arkas›n-da saflaflt›rmay› baflarabilmiflti. Ancak bu nokta-da AKP'nin ‹slamc› kimli¤inin yafla-nan saflaflmada negatif de¤il de po-zitif bir rol oynamas› yani saflaflma-n›n temelini oluflturmas› oldukçaönemli. ‹slamc› taban›n ya da siya-sal ‹slamc› hareketlerin ezelden berigeleneksel devlet elitiyle sürekli ça-t›flmada oldu¤u, bu çat›flman›nAKP'yi ister istemez demokrasiyesar›lmak zorunda b›rakaca¤›, iflte buyüzden de AKP'nin zay›flat›lmas›n›nde¤il desteklenmesi gerekti¤ini önesüren ve özellikle liberal/liberal soltaraf›ndan desteklenen bu politikhat 1 May›s sürecinde aç›kça yerlebir oldu. Ancak siyasal ‹slam’›n demokrasi ileuyumlu bir toplumsal yaflant› oluflturabilece¤içarp›k anlay›fl henüz yok olmufl de¤il. Elbette buanlayfl›n temelinde hem demokrasi kavram›n›nhem de siyasal ‹slam’›n geçmifl ve güncel analizi-nin çarp›k bir flekilde yap›lmas› yatmakta.

Demokrasi dedikleri...Günümüzde AKP ya da genel olarak siyasal ‹s-

lam-demokrasi iliflkisini konu alan konuflmalar yada yaz›lar›n önemli bir bölümü “burjuva demokra-tik” anlay›fl etraf›nda flekillenmekte. Sa¤l›kl› (!) birbiçimde iflleyen parlamenter sistem, halk›n bir sü-reli¤ine erki yönetici s›n›f eline devretmesini düzen-leyen seçim sistemi, yasalar önünde eflitli¤e daya-nan bir toplumsal yap› ve tabiki serbest pazar›n gü-vencesi olarak flekillenmifl devlet ayg›t› bir ülkenindemokratik oldu¤unun temel görüntüsü olarak su-nulmakta. Ancak üzerinden atlanan, kas›tl› bir bi-çimde unutturulmaya çal›fl›lan temel nokta, de-mokrasi ad›na yap›labilecek tüm tart›flmalar›nözünde ss››nn››ffllaarr aarraass›› mmüüccaaddeelleenniinn yat›yor olmas›-d›r.

Modern anlamda parlamenter sistemin kökleri13. yy.la, ‹ngiltere Kral›'n›n toprak vergilerini topraksahipleriyle belirlemek ve düzenlemek için bir kurulkurmak zorunda kalmas›yla sonuçlanan, MagnaKarta anlaflmas›na kadar uzan›r. Bu anlaflma fe-odalizmle yeni yeni oluflmaya bafllayan burjuvaziaras›ndaki ilk çat›flma dinami¤ini temsil etmektedirve feodalizm y›k›l›ncaya dek süren yüzy›llar› alan

mücadelenin ana çat›flma merkezini oluflturmufltur. Burjuvazi, “herkese eflitlik, özgürlük, adalet”

vaadleriyle arkas›na ald›¤› köylüler, iflsizler ve ye-ni yeni oluflmaya bafllayan ücretli çal›flanlarla fe-odalizmi y›kmas› ard›ndan ilk ifl olarak ezilen hal-k› siyasetten uzak tutmaya çal›flm›flt›r. Krall›¤akarfl› mücadelesinde dillendirdi¤i genel oy hakk›talebi art›k burjuvazinin savunmas›ndan ç›kar.Çünkü s›n›f ç›karlar› de¤iflmifl sahneye proleterya(iflçi s›n›f›) ç›km›flt›r. Bugün demokrasinin nimetiolarak tart›fl›lan genel oy hakk› ise burjuvazi tara-

f›ndan verilmifl de¤il tam aksine kan-l› bir flekilde bast›r›lan barikat isyan-lar› sonras› kazan›lm›flt›r. Ayn› flekil-de, bugün burjuva demokratik ülke-lerle özdefllefltirilen insanca çal›flmakoflullar›, sosyal haklar, insan hakla-r› vd. toplumsal fayda gözetilerekgerçekleflen tüm uygulamalar s›n›fmücadelesinin sonuçlar›d›r. ‹flte buyüzden demokrasi üzerine söylene-bilcek her söz ss››nn››ff süzgecinden geç-mek zorundad›r. Lenin'in söyledi¤i gi-bi devrimciler demokrasi üzerine ko-nuflurlarken “hangi s›n›f için?” soru-sunu sormal›d›rlar. Çünkü ezilen

halklar›n demokrasi mücadelesiyle burjuva de-mokrasisi aras›nda yal›n bir eflitlik sorunu yatar.Ve bu sorun toplumsal yaflam›n bütününde de¤i-flimi zorlayan temel itici güçtür.

Bat›n›n ilmini al›p ahlak›n› almamakSiyasal ‹slam ve demokrasi aras›ndaki çeliflki-

nin ana kayna¤›n› da sözünü etti¤imiz toplumsalde¤iflim oluflturur. Siyasal ‹slam, en önemli örgüt-lenme alan› olarak karfl›s›na bu de¤iflim sürecinialm›flt›r. Erdo¤an'›n veryans›n eder biçimde “Ba-t›'n›n bilimini de¤il, ahlaks›zl›¤›n›alm›fl›z” sözleri, yaklafl›k 100 y›ll›ksiyasal ‹slam literatürünün vazge-çilmezleri aras›ndad›r ve siyasal‹slam›n propagandif yönünü anla-mak için oldukça önemli bir veri-dir.

Siyasal ‹slam’›n ana karakterinihiç kuflkusuz emperyalizm olufltu-rur. Bunun anlam› siyasal ‹slam›n;burjuva devrim sürecini ve sanayidevrimini yaflamam›fl olan ‹slamülkelerinde, Bat› karfl›s›ndaki gerikalm›fll›¤a ve emperyalist sömürü-ye karfl› geliflen tepkisellik sonucu do¤mas› ve II.Dünya Savafl› ard›ndan Ortado¤u ve Kuzey Afri-ka'da geliflen emperyalizme karfl› ulusal kurtuluflmücadelelerine ve sosyalizm tehdidine karfl› Ye-flil Kuflak Projesi ile emperyalizm güdümünde ge-liflim göstermesidir.

1800'lü y›llar›n sonlar›ndan itibaren fikirsel te-melleri Cemalettin Afgani taraf›ndan at›lan, ‹slamülkelerinin geri kalm›fll›¤›n›, Kur'an ve Sünnet'tenuzaklaflmak olarak çözümleyen bir düflünce ak›m›olarak do¤an siyasal ‹slam, Afgani'nin düflüncele-riyle Bat›'n›n hakimiyetine bir red manifestosu-dur. Ancak bu manifestonun arka plan›nda Afga-

ni'nin, o dönem sömür-gecili¤e karfl› ç›karkenbir taraftan da ‹ngiltere,Fransa ve Rusya'y› ar-kas›na almak için sar-fetti¤i çabalar yatmak-tad›r. Siyasal ‹slam Af-gani'de fikirsel bir bi-çimde hayat bulmufl-ken, 1950'li y›llardaSeyyid Kutb taraf›ndaneylem k›lavuzu olarak

örgütlenir. Bu dönem, so¤uk savafl›n ilan edildi¤i,emperyalizmin yeni sömürgecilik iliflkilerini gelifl-tirdi¤i ve bölgede Arap milliyetçili¤inin geliflerek“Ba¤lant›s›zlar” hareketinin olufltudu¤u zamanadenk düfler. Seyyid Kutb bu dönemde M›s›r'dakurulan Müslüman Kardefller, Örgütü'nün propa-ganda ve örgütlenme baflkan›d›r ve örgüt kurul-mas› ard›ndan h›zla büyür. Büyümenin ana ekse-nini ulusal kurtuluflçu hareketlere destek verme-si ve emperyalizm karfl›t› olmas› de¤il milliyetçili-¤in karfl›na koydu¤u ümmetçilik ve saf Bat› veHristiyanl›k karfl›tl›¤›n› örgütlemesi oluflturmakta-d›r. Amerikan Aramco flirketinin mali deste¤indegeliflen Müslüman Kardefller hemen hemen tümeylemlerini sosyalistler ve Arap milliyetçilerindenoluflan iktidardaki Baas Partisi ve onun ba¤›ms›ziktisadi kalk›nma projelerine karfl› gerçeklefltir-mifltir. 70'li y›llarda Filistin'de ‹srail siyonizmine

karfl› mücadele veren FKÖ'ye (Fi-listin Kurtulufl Örgütü) karfl› Ha-mas'› kuran da Müslüman Kar-defller'dir. Hristiyanl›k ve Bat› kar-fl›t› bir hareketin ABD emperyaliz-mi taraf›ndan desteklenmesi çe-liflkili bir durum olarak görülebilir.Ancak Hristiyanl›k ve Bat› karfl›tl›-¤›, ‹slamc› hareketlerin emperya-lizm güdümünde kontrol alt›naal›nmas›nda en önemli faktördürve sadece bu döneme ait bir olgude¤ildir. Örne¤in; Hindistan'da ikiönemli medreseden biri olan Deo-

band Medresesi, Bat›'dan gelen her fleyin günahtafl›d›¤›n› söyleyerek ‹ngiliz iflgaline karfl› ç›kar-ken, dinde reform yap›lmas› gerekti¤ini savunanAligarh medresesi ise ‹ngiliz varl›¤›n› kabul ediyor-du. ‹ki medrese aras›ndaki bu çatlak ‹ngiltere içinmüslüman nüfusun kontrol alt›na al›nabilmesi

Özgürlük ve de-mokrasi, AKP'ninve baflkan› Erdo-¤an'›n iktidar ol-du¤u günden buyana dilinden ek-sik etmedi¤i hat-ta topluma karfl›

tehdit unsuruolarak kulland›¤›kavramlar oldu.

Demokrasiolamaz!

Emperyalizmle kar›lansiyasal siyasal ‹‹slam›nslam›n harc›nda

S‹YASAL ‹SLAM

Seyyid Kutb

Mehmet KILIÇ

Page 25: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

S‹YASAL ‹SLAM

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1525

için büyük bir f›rsat sunmufltur. ‹flin ilginç taraf›,Afganistan'da ABD taraf›ndan yarat›lan ve maddi-lojistik her türlü deste¤in sa¤land›¤› Taliban daDeoband medresesinin devam›d›r.

Ülkemizde ise siyasal ‹slam’›n geliflimi, örgüt-lenmesi dünyadaki öncülerinden hem ideolojik altyap›s› ve kulland›¤› dil bak›m›ndan hem de ülkede-ki ifllevsel rolü bak›m›ndan çok az farkl›l›klar bar›n-d›rmakta. Bununla beraber Türkiye'de ‹slamc› ha-reket do¤rudan Anadolu sermayesinin hizmetinde,bu sermayenin geliflmesi ve kendine alan açmas›üzerine siyaset üretmifltir. Bu bak›mdan s›n›fsalaidiyeti çok daha belirgindir.

Türkiye topraklar›nda ‹slam çok uzun zamand›rsiyasi bir ifllev görmektedir (ki ‹slam'›n kendisidevlet dinidir). Ancak günümüz anlam›nda siyasal‹slam›n kökleri Osmanl›'n›nson dönemlerine kadar uza-n›r. Yukar›da sözünü etti¤imizSiyasal ‹slam›n fikir babas›Afgani Osmanl› topraklar›nada gelerek dönemin padiflah›II. Abdülhamit ile görüflmüflve onu etkilemeye baflarm›fl-t›r. Abdülhamit'in imparator-lu¤u da¤›lmaktan kurtarmaad›na yapt›¤› ümmetiçilik ide-olojisini yayg›nlaflt›rma manevras› Afgani ile müla-katlar› sonras›nda ç›km›flt›r. Osmanl›'n›n da¤›lma-s› ve Cumhuriyet'in ilan› ard›ndan ise ‹slamc›l›¤›ngeliflim seyri farkl› bir boyut kazanm›flt›r. Cumhu-riyet ilan› ard›ndan yukardan afla¤›ya örgütlenenkapitalizm ile milli burjuvazi yaratma süreci veeflanl› olarak hayata geçirilen seküler laisizm, ‹s-lamc›lar ile devlet eliti aras›nda bugüne kadar ge-len geleneksel bir çat›flma dinami¤i yaratm›flt›r.Aksiyon Dergisi'nde Anadolu sermayesi ile ilgiliyap›lan bir röportajda geçen “Kurtulufl Savafl›'ndaAnadolu halk›, eflraf›, esnaf›yla herkes mal›n›mülkünü seferber etti. Cumhuriyet ilan›ndan son-ra ‹stanbul tüccarlar› sefas›n› sürdüler. Zenginli¤ien fazla Anadolu halk› hak ediyor.” sözleri ise du-rumu oldukça iyi özetlemektedir. 1950'lilerde çokpartili sisteme geçiflin ilk göstergesi ise, yaklafl›k25 y›ll›k yukar›dan modernleflme sürecinin, toplu-ma dayat›lan laisizmin toplum taraf›ndan reddiniilan eden, toprak a¤alar›n›n iktidar›n› temsil edenAdalet Partisi'nin seçimden zaferle ç›kmas› ola-cakt›r. ‹slamc›l›¤›n ülkede siyasal bir harekete dö-nüflmesi ise Anadolu sermayesinin ba¤r›ndan ko-pan Erbakan ve arkadafllar›n›n 1970'te Milli Ni-zam Partisi'ni kurmas› ard›ndan gerçekleflir. Budönemin de ana karakterini “komünizme karfl›mücadele” oluflturur. 68'de devrimci ö¤renciler6.Filo'yu denize dökmek için yürürlerken karfl›la-r›nda, dönemin önemli ‹slamc›lar›ndan Mehmetfievket Eygi vard›r. Eygi daha sonralar› yapt›¤› birröportajda ABD'nin yan›nda oldu¤undan piflman-l›k duydu¤unu söylese de o dönemki flartlar için-de böyle hareket etmek gerekti¤ini söylemifltir.Di¤er taraftan ‹slamc› entelijansiyan›n önemli is-mi Necip Faz›l'›n etkisi de büyüktür. Necip Faz›l'›nBüyük Do¤u ütopyas› MSP/MNP/RP çizgisinden‹BDA-C'ye kadar genifl bir islamc› örgütlenme a¤›-n›n düflünsel dünyas›n› etkilemfltir.

Erbakan'›n doktirini basittir. Bat›'n›n bilim veteknolojideki geliflmesini kabul eden ancak onuafl›labilir olarak gören Erbakan, toplumun islamayeniden dönerek, ‹slam ahlak›yla yaflamas› ge-rekti¤ini savunur. (Esas›nda bu söylem dünyada-ki di¤er ‹slamc› hareketlerin diliyle en belirgin or-takl›kt›r. Samir Amin'in de¤ifliyle bu ortakl›¤›n te-

mel nedeni Bat›'n›n müslüman ülkelere bak›fl›nakarfl› geliflen “tersten Oryantalizm”dir. Nas›l kiBat› kapitalizmi geliflmenin ve ‹lerlemenin merke-zine kendisini koyuyor ise islamc›larda iyi ve gü-zel olan her fleyin islamda oldu¤unu ve geliflme-nin ancak islama dönerek yaflanaca¤›n› öne sür-müfllerdir.) Y›llar boyunca “bat› taklitçileri” sözüy-le, Bat›'ya, ‹srail'e ve ABD'ye muhalefet eden birgörüntü çizen Erbakan'›n iktidara gelmesi ard›n-dan ilk icraatlerinden biri ‹srail'le yapt›¤› tank mo-dernizasyonu anlaflmas› olmufltur. ‹ktidar oldu¤udönem boyunca, ABD güdümündeki NATO ile bir-çok gizli anlaflmaya da imza atan Erbakan'›n dö-nemi hem dünyadaki geliflmelere paralel olarakhem de ülke içi dengelerin tetiklemesiyle (Erba-kan döneminde h›zla yükselifle geçen, yeflil ser-

maye olarak bilinen Anadolusermayesi ve onun temsilcisiMÜS‹AD'›n önü kesilir. Ayn›zamanda gövde gösterisinedönüflen siyaset etme biçimive kontrol d›fl›na ç›kmayameyilli örgütlenme anlay›fl›nedeniyle oligarfli içi dengele-ri sarsan Erbakan ve hareke-tine Ordu taraf›ndan 28 fiu-bat muht›ras› verilir.) son bu-

lur. Geleneksel ‹slamc› bir hareketin ülke içerisin-deki bu tasfiyesi asl›nda, sürece bölgesel ölçek-te bak›ld›¤›nda, siyasal ‹slam›n ve ‹slamc› hare-ketlerin emperyalizm güdümünde yeniden flekil-lendirildi¤i bir döneme iflaret etmektedir.

Siyasal islamda emperyalist tasnif: radi-kaller, ›l›ml›lar

90'l› y›llarda Sovyetler'in çöküflüyle sosyalisttehdidin ortadan kalkmas› ard›ndan tüm dünyadaülke ekonomileri ve yönetsel organlar›n neolibe-ral politikalar do¤rultusunda yeniden yap›land›r›l-ma süreci h›zland›. Baflta eski Sovyet ülkelerininkapitalist pazara dahil edilmesi olmak üzere, böl-gesel sömürgelefltirme stratejilerinin yeniden fle-killendi¤i bir dönemde siyasal ‹slam ise, hem böl-geye askeri-siyasal müdahalede hem de neolibe-ral politikalar›n örgütlenmesinde bir araç konu-munda yer al›yor.

Emperyalizmin Ortado¤u ve Kuzay Afrika'da,baflta petrol ve do¤al gaz kaynaklar› olmak üzeredo¤al zenginlikleri kontrol alt›na alma, enerji ge-çifl yollar›n› güvence alt›na alma, bölgede ucuzemek havuzu ve serbest ticaret alanlar› yaratmaolarak tasarlad›¤› planlar› uygulayabilmesi içinbölgede kendisi ile uyumlu bir siyasi yap›ya ihti-yaç duydu¤u kuflku götürmeyecek bir gerçek. Bubak›mdan ‹slamc› hareketlerin ABD politikalar› ileuyumlu bir çizgide yeniden örgütlenmesi ve eskidönem iliflkilerinin tasfiyesi gündemdedir. Bunoktada Taliban, ABD için hem tasfiyesi zorunlubir örgüt konumunda yer al›yor hem de bölgeyeaskeri nüfusu için bahaneyi oluflturuyordu. Em-peryalizm taraf›ndan yap›lan radikal-›l›ml› ‹slamtasnifindeki radikaller tasfiye edilecek eski iliflki-leri betimlerken ›l›ml› ‹slam büyük bölümü müsla-man olan bölge halklar›n›n neoliberal sömürüyedahil edilme politikalar›n› örgütlenmesi için islamimotiflerin ön plana ç›kt›¤› bir siyaset etme biçimianlam›na gelmekte. Ancak, siyasal ‹slam›n neoli-beralizmle kurdu¤u iliflkiye geçmeden önce tasfi-ye edilen ve bu tasfiyeye direnen ‹slamc› örgütle-rin bölgede anti-emperyalist bir çizgi örgütledikle-rini düflünmek gibi bir yan›lg›ya düflmemek gerek-ti¤ini söylemekte fayda var. Düflman›m›n düflma-n› dostumdur fleklindeki bir yaklafl›m›n bölgedeki

iflgal ve direnifl süreci iyi analiz edildi¤inde ne ka-dar yanl›fl oldu¤u aç›kça görülebilir ki bu baflkabir yaz›n›n konusudur. Ancak flunu görmek gere-kir ki Irak, Filistin ve Lübnan örnekleri, direniflindinsel de¤il ancak ulusal kurtuluflçu ve s›n›fsalbir mücadele perspektifiyle örgütlendi¤i an bafla-r›ya ulaflabilece¤ini göstermifltir.

Il›ml› ‹slam›n demokrasisi19.yy Avrupa’s›nda Kalvinistlerin bilimsel gelifl-

melerle dini kan›tlama anlay›fl›n›n siyasal ‹slamc›hareketlerin de sahiplendi¤ini hepimiz biliyoruz.Di¤er taraftan ise siyasal ‹slamdaki de¤iflime ifla-ret eden ›l›ml› ‹slam›n en temel özelli¤i burjuvademokratik anlay›fl›n› da kabul etmesi ve ‹slamdünyas›n›n demokrasi için bir tehdit olmad›¤›n›kan›tlama yoluna girmesidir.

Ancak bugün baflta Türkiye olmak üzere Orta-do¤u halklar›na biçilen ›l›ml› ‹slam gömle¤i sade-ce bölgedeki radikal olarak tan›mlanan ‹slamc› ör-gütleri yal›tmak amaçl› de¤ildir. Günümüzde ‹s-lam dünyas›na örnek olarak gösterilen Türkiye'desiyasal ‹slam›n neoliberal y›k›m politikalar›n›n anaörgütleyicisi olmas› bu gerçe¤in bir kez daha alt›n-dan geçmekte. Fethullahç› sermayenin çat›örgütü TUSKON’un bölgesel asgari ücretinyasalaflmas› için büyük çaba sarfetmesi sözünüetti¤imiz duruma iyi bir örnektir.

Hat›rlanacak olursa AKP'nin son alt› y›lda uygu-lad›¤› neoliberal y›k›m politikalar›na ra¤men dün-yadaki örneklerinin aksine halk gözünde yeterin-ce y›pranmam›fl olmas›, IMF ve Dünya Bankas›yetkililerini flafl›rtm›fl ve baflar›l› olarak lanse edil-miflti. AKP'nin bu baflar›s› (!) alt›nda elbette neoli-beral sosyal yard›m politikalar›n› dinci kimli¤iyleharmanlam›fl bir vaziyette uygulam›fl olmas› yat-makta. Neoliberal paternalizmin ‹slami kolunu ör-gütleyen AKP, sadece odun ve kömür yard›m› izahedilemeyecek bir sosyo-politik hat örgütlemekte-dir. Demokrasi kelimesinin ahengi de burada yat-maktad›r. AB uyum yasalar›yla liberal/liberal sol-cular›n a¤z›n› suland›ran AKP, her ne kadar sonzamanlarda ‹slamc› kimli¤i ile ön plana ç›km›fl ol-sa da hala demokratikleflmenin sürükleyici halka-s› olarak görülmektedir.

O halde tekrar bafla dönelim ve AKP demokra-sisinin s›n›fsal anlam›n› sorgulayal›m. Bu konudason alt› y›ll›k deneyim çok zorlan›lmayacak biçim-de AKP'nin ezilen s›n›flar karfl›s›nda oldu¤unugöstermektedir. ‹fl isteyeni azarlayan, hak araya-n› coplatan, iflçileri tersanelerde ölüme mahkumeden, halk›n en temel haklar›n›, e¤itim hakk›n›,sa¤l›k hakk›n› gasp eden AKP iktidar›ndan baflka-s› de¤il.

Bu bak›mdan baflta Türkiye halklar› olmak üze-re Ortado¤u halklar›n›n siyasal ‹slamla hesaplafl-mas› zorunludur. Siyasal ‹slam’la yüzleflmenintek yolu da halk›n haklar› için mücadele bayra¤›n›yükseltmesidir.

Emperyalizmle kurulan ba¤lar›n her geçen gündaha da s›k›laflt›¤›, halk›n daha da yoksullaflt›¤›,iflsizli¤in sürekli olarak artt›¤› bir dönemde teoli-beral politikalar›n hayat bulmas› için flüphesizçok daha elveriflli bir ortam mevcuttur.

Türkiye rejimi emperyalizm taraf›ndan örnekolarak gösterilirken, Türkiye halklar›n›n Ortado¤uhalklar›na neoliberalizme karfl› mücadele etmenoktas›nda örnek olma flans› ve görevi var. ‹fltebu yüzden siyasal ‹slamla, dinci gericilikle müca-dele etmek üzerinden atlan›lmayacak bir sorum-luluktur. Gerçek demokrasiye ise ezilen s›n›flar›nmücadelesi ulaflt›racakt›r.

Page 26: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1526

Herkesin bilgiye ihtiyac› varE⁄‹T‹M

S›n›flar hiyerarflisinin alt basamaklar›ndakileriçin düzenin kurulu “bilgisine ve e¤itimine ulafl-mak” dahi imkans›z. Zira bunlar art›k özel mülki-yet ve piyasan›n ilgi alan›na giriyor. Bilgiye ulafla-bilenler için ya da bilginin “zorla ulaflt›¤›” kiflileriçin ise “hangi bilgi” sorusu önem kazan›yor. ‹n-sanlar›n hayat› ‹slamc› bas›n›n, Ali K›rca’n›n ya daMehmet Ali Birand’›n cümleleriyle takip etmesigarip de¤il mi? Ne idü¤ü belirsiz “uzmanlar›n”tavsiyeleriyle hayatta yön bulmaya çal›fl›p, “goog-le hazinesinden” elde edilen verilerin do¤rulu¤un-dan flüphe etmemek de cabas›! “Hayat›n gerçe-¤i” diyerek önümüze sunulan zorunlu reçetelerhangi gerçe¤in kap›s›n› aral›yor?

Okuma kelimesi pek çok anlama sahip. Ö¤ren-cilik, ders çal›flmak, “di¤er kitaplarla ilgi alaka”gibi. 12 Eylül’ün bizlere b›rakt›¤› b›çak yaralar›n-dan birisi okuma kelimesinin hemen korku keli-mesini de ça¤r›flt›rmas› iken, bir di¤eri de okuma-n›n kendisini “gözden düflürmesiydi”. “Edebiyatyapma, felsefe yapma, entel misin olum…” gibilaflar›n halk›n gündelik kullan›m›nda yayg›nlaflma-s› hem devletin olumlad›¤› ve özendirdi¤i bir fley-di hem de zaten de¤iflen dünyan›n yeni koflulla-r›nda halk›n e¤itimle-bilgiyle iliflkisinde onulmazyaralar aç›lm›flt›.

Devlet, hakikati ortaya ç›kartan bilimsel faaliye-ti ve felsefeyi gözden düflürür, halk ise gündelikhayat›yla ba¤lant› kuramad›¤› bilimi ve felsefeyi.Öyleyse, egemenler taraf›ndan cahillikle damga-lanan ve illa ki e¤itilmesi gereken ayak tak›m›n›nve ö¤renci gençli¤in bilgiyle, e¤itimle ve bunlar›ça¤r›flt›ran her fleyle aras›na belirli bir mesafekoymas›na sevinmeli mi üzülmeli mi? ‹nsana ken-di hayat› üzerinde söz, yetki, karar hakk› verme-yen bir faaliyet olarak e¤itim ve bilgiyle hafl›r ne-flir olma faaliyeti olarak okuma denilen fley karfl›-s›nda insanlar›n “tahammülsüzlü¤ü” salt bu ne-denle bile anlafl›labilir bir fley. Öte taraftan kuru-lu düzenin karfl›s›nda dikilerek “hakikat burada”meydan okumas›n› yapabilen solcular›n bile “ey-lem adam›-düflünce adam›” yapay ayr›m›nda kimi-sinin ilkine kimisinin ise ikincisine a¤›rl›k vermesibiraz garip de¤il mi?

Oysa bilim, insanl›¤›n ortak iyili¤i için gerçe¤ianlamak ve onu a盤a ç›kartmak yönündeki bilinç-li faaliyet olarak; insana insanlaflma yolunda pekçok noktada ›fl›k tutmuyor muydu? Bugün bilimeve e¤itime yön verenler bilimin bu varl›k nedeniniifllemez hale getirdiler. “Afrika kurtulufl mücade-lesinin büyük filozofu Franz Fanon 1950’lerin so-nunda, kölelefltirilen insan›n sömürgecili¤e karfl›direniflini kolektif bir sorgulama eylemi olarak ni-teliyor ve flöyle diyordu: ‘Bir insan olarak, sadecebir-iki hakikatin sonsuz parlakl›¤›n›n tüm dünyay›ayd›nlatmas› u¤runa yok olmay› göze alabilirim.”

1

Demek ki düzenin üzerini örttü¤ü “gerçeklik” an-cak direnifl ve kolektif sorgulama ile ortaya ç›ka-r›labiliyor. Bilimin, e¤itimin ve üniversitenin düze-nin yeniden üretiminin devam›n› teminat alt›na al-d›¤› koflullarda alternatif bilginin, alternatif e¤iti-min üretilebilece¤i bir alan›n yarat›lmas›n›n ilk ko-flulu ise bizlere dayat›lan yaflam koflullar›n›n so-nuçlar›n› yani gerçe¤i a盤a ç›karan “eylemin ör-gütlenmesinden” geçiyor. Bu anlamda bilgiye

ulaflman›n en makul gerekçesi özgürleflmek ola-bilir. Fakat sadece gerçe¤in ortaya ç›kart›lmas›vas›tas›yla insan özgürleflme flans› yakalayabilir.Tarihin ö¤retti¤i bir fley varsa o da gerçe¤in orta-ya ç›kart›lmas›n›n ancak ve ancak toplumsal elefl-tiri çerçevesinde her türlü bask› ve zulme karfl› di-renifl ve kolektif eylemle mümkün oldu¤udur.

Bugün milyarlarca insan›n maruz b›rak›ld›¤› “in-sanl›k d›fl›” yaflamla ilgili hakikatleri ortaya ç›kar-tan toplumsal elefltiri ise kaç›n›lmaz biçimde ege-men siyasetin “elefltirisiyle” ifle bafllamak zorun-da. Çünkü egemenler taraf›ndan kurulan bask›-sömürü-ideoloji mekanizmalar› sadece gerçek ha-yat›n aynas›nda toplumsal elefltiri ve kolektif ey-lemle görünür k›l›nabilir. Ve sadece siyaset içeri-sinde, yani gerçek mücadeleler içerisinde tarafolan ezilenler, bu elefltiriden do¤an yepyeni birdünya alg›s›yla ürettikleri yeni bilgi ilkelerini, dü-zenin karfl›s›na dikip “hakikat burada, bununönünde diz çökeceksin” diyebilir. Buyurun sizegözden düflürmenin hiç de kolay olmad›¤› bir fel-sefe! Böyle bir felsefeyle aram›za kim barikatlarkoyabilir ya da hangimiz böylesi bir eylemi bir dizikiflisel özellik “bahanesiyle” s›k›c› ya da gereksizbulabilir ki? “Zaman›n yetersizli¤i” bahanesindenbahsetmeye bile gerek yok.

Devrimciler, düzene göre “ak›l d›fl›” özellikleriy-le bir nevi yukar›daki süreci h›zland›rmay› ve onayön vermeyi amaç edinen kiflilerdir. Egemen siya-setin elefltirisi ve de¤ifltirilmesini amaç edinenüniversiteli devrimcilerin alternatif e¤itim ve bilgiilkelerini düzenin karfl›s›nda dikip “hakikat bura-da” meydan okumas›n› yapabilmesinin biricik yo-lu düzenin egemen bilgisini görünür k›lmaktan veonun karfl›s›nda alternatifini koymaktan yani “bi-linçli kolektif eylemden” geçiyor. Öyleyse zamankapkaçç›lar›na izin vermeyerek ve mekan›m›z›nneresi olaca¤›n› iflaret eden düzenin yön tabela-lar›n› yere çevirerek bu yaz mevsimini en iyi flekil-de de¤erlendirmeli. Bolca okumal›, tart›flmal›,üretmeli ve ö¤renmeli. Bir ö¤renim y›l› boyuncayürütülen mücadeleye dair eksikler gözden geçiri-lirken, önümüzdeki dönem için karfl›m›zda bula-ca¤›m›z somut sorunlara karfl› flimdiden haz›rl›kyapmal›. O nedenle biraz da rahatl›kla görülebilirolan eksiklikleri gidermeye ve somut sorunlar› an-lamaya dönük bir okuma listesinin bizlere faydal›olabilece¤ini ve okumalar›m›z› sistemli hale geti-rece¤ini düflündük. Öncelikle belirtelim ki afla¤›-da önerdiklerimizin bir devrimcinin sahip olmas›gereken asgari Marksist-Leninist bir birikim içinyeterli olmad›¤› kolayl›kla görülecektir. Buradahedefimiz bir devrimcinin ihtiyaç duyaca¤› kap-saml› bir temel okuma listesi oluflturmak de¤il,daha çok herkesin kolayl›kla okuyabilece¤i ve yi-ne mücadelenin somut ve güncel ihtiyaçlar›n› kar-fl›lamaya dönük basit bir liste oluflturmakt›r.

DDiippnnoott::1) Devrimci Gençlik, say› 13, “Üniversite Hakikatin

Önünde Diz Çök”

Özgürleflmek için alternatif e¤itimalternatif e¤itim‹lk olarak bu yaz henüz okumam›fl olan-lar için okunmas›nda kesinlikle faydagördü¤ümüz kitaplar› belirtelim: Halk›nDevrimci Yolu’nun Bildirge’si; THKP-C’den Devrimci Yola Bu Tarih Bizim,Devrim Yay›nlar› ve Mahir Çayan’›n Ke-sintisiz Devrim 1-2-3’ü.11.. ÜÜnniivveerrssiittee vvee ggeennççlliikk mmüüccaaddeelleessii iiççiinn::Gençlik mücadelesinin mücadele içeri-sinden süzerek ç›kartt›¤› bilgiler bizim esas bafl vurukaynaklar›m›zd›r. Ö¤renci Kolektifleri’nin “ÜniversiteAraflt›rmas›” ve Devrimci Gençlik’in “12 Mart Sonras›Gençlik Hareketi, 80–94 Gençlik Mücadelesi, 95’ten98’e Gençlik Mücadelesi” dosyalar› ve “Onurlu birGörevi Sürdürürken (Okyanus Y.)” kitab› ile DevrimciGençlik dergisinin bugüne kadarki say›lar›nda gençlikmücadelesi ve bilim ile ilgili yaz›lar›na bak›labilir. (Bukonularda devrimcigenclik.org arflivinden faydalan›la-bilir.) Öte taraftan sadece bu kaynaklarla yetinilmeme-lidir. Taner Timur, Toplumsal De¤iflme ve Üniversiteler;Michael W. Apple, Neoliberalizm ve E¤itim Politika-lar› Üzerine Elefltirel Yaz›lar; Alternatif E¤itim (Kalke-don Y.); Henry Giroux, Neoliberalizm ve Elefltirel Pe-dagoji, Poul Freire, Ezilenlerin Pedagojisi; David Dick-son, Alternatif Teknoloji; George Thomson, ‹nsan›nÖzü; Edward Said, Entelektüel; Cemal Y›ld›r›m, BilimTarihi; Engels, Anti-Dühring, Do¤an›n Diyalekti¤i, Üto-pik Sosyalizm mi Bilimsel Sosyalizm mi? kitaplar› pekçok aç›dan ufuk aç›c› olacakt›r.22.. SSiiyyaassaall ‹‹ssllaamm vvee AAKKPP kkoonnuussuunnddaa:: Modern Türki-ye'de Siyasi Düflünce Cilt 6-‹slamc›l›k, ‹letiflim Yay›nla-r›; Tan›l Bora, Türkiye sa¤›n›n üç hali; Faik Bulut, ‹slam-c› örgütler 1–2, Tarikat Sermayesinin Yükselifli, Kim BuFethullah Gülen Dünü-Bugünü-Hedefi; Ergün Poyraz,Kanla Abdest Alanlar: Said Nursi'den Fethullah Gü-len, Demirel ve Ecevit'e Nurculu¤un Tüm Bilinmeyenle-ri; Ruflen Çak›r, Ayet ve Slogan-Türkiye’de ‹slami olu-flumlar, Recep Tayip Erdo¤an, Bayram Balc›, Fethul-lah Gülen Okullar›; Harun Gürek, AKP'nin Müteahhit-leri. Ayr›ca, Mamoud Muhammed Taha’n›n “‹slam›nikinci mesaj›” kitab› da siyasal ‹slam konusunda fay-dal› olacakt›r.33.. FFaaflfliizzmm hhaakkkk››nnddaa:: Faflizm dosyas›, EFK DevrimciGençlik 31. say›; Lenin, Devlet ve ‹htilal; Georgi Dimit-rov, Faflizme Karfl› Birleflik Cephe; Georgi Dimitrov,Faflizmin Yarg›lanmas›; Suat Parlar, Kontgerilla K›ska-c›nda Türkiye; Tan›l Bora-Kemal Can, “Devlet, Ocak,Dergah”, “Devlet ve Kuzgun”; Modern Türkiye'de Si-yasi Düflünce Cilt 4-Milliyetçilik, ‹letiflim Yay›nla-r›;N.Poulantzas, Faflizm ve Diktatörlük.44.. EEmmppeerryyaalliizzmm--KKaappiittaalliizzmm iiççiinn:: Karl Marx, Ücretliemek ve sermaye Ücret-Fiyat-Kar; Karl Marx, Kapitalcilt 1; Paul Sweezy, Kapitalist Geliflme Teorisi, PaulSwezzy-Baran, Tekelci Kapital; Lenin, Emperyalizm-Kapitalizmin En Yüksek Aflamas›; Harry Magdoff- Sö-mürgesiz Emperyalizm; Harry Magdoff- Sömürgecilik-ten günümüze emperyalizm; John Bellamy Foster, Em-peryalizmin yeniden keflfi; James Petras, Küreselleflmeve Direnifl; Monthley Review, May›s 2006, “Emperya-lizm” say›s›; Haluk Gerger- ABD, Ortado¤u, Türkiye55.. TTaarriihh--FFeellsseeffee iiççiinn:: Stefanos Yerasimos, Azgeliflmifl-lik Sürecinde Türkiye (2 ve 3 cilt); Eric Hobsbawm, K›-sa 20.yüzy›l-Afl›r›l›klar Ça¤›; Leo Huberman, FeodalToplumdan 20. Yüz Y›la; Sosyalizm ve Toplumsal Mü-cadeleler Ansiklopedisi içinde “Paris Komünü, SovyetDevrimi, Çin Devrimi, Küba Devrimi”; Politzer, Felsefe-nin temel ilkeleri; Bertell Olman, Diyalekti¤in Dans›;Engels, Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni

Daha ayr›nt›l› bir liste wwwwww..ddeevvrriimmcciiggeenncclliikk..oorrgg’deyay›nlanacakt›r.

zaman›

Page 27: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

YAZ

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1527

Gençlik mücadelesinin seyri aç›s›ndan yaz ayla-r› (e¤er haz›rl›ks›z girilirse) bir dizi sorunla birliktekendini gösterir. Bahar›n yo¤un, s›k›fl›k gündemive h›zl› temposu yaz mevsiminin gelmesiyle veüniversitelerin de bir bir tatile girmesiyle beraber“do¤al” bir gevfleme sürecine girmeye bafllar. Oy-sa bu dönem, daha önceki y›llara nazaran üniver-sitelilerde belirgin bir politikleflmenin yafland›¤›bir dönem oldu. Gençlik mücadelesinin örgütçüle-ri aç›s›ndan bu olumlu durum, üniversitelerin ka-panmas›n›n ve yaz aylar›n›n getirdi¤i kimi olum-suzluklara ra¤men, iyi bir yaz program› haz›rl›¤›ylaavantaja dönüfltürülebilir. Bu noktada önemli ol-du¤unu düflündü¤ümüz birkaç konuya de¤inmekistiyoruz.

Gençlik hareketi boflluk kald›rmazGençlik hareketinin ci¤erlerine hava çekti¤i yer

kuflkusuz ki özel olarak üniversitelerdir; ancakgençlik hareketi hem egemenlerden üniversiteyiar›nd›rma mücadelesidir hem üniversiteyi toplum-sal muhalefetin güçlü bir parças› haline getirmemücadelesidir hem de genel olarak sosyalizm fik-rinin hemen flu anda devrimci gerçekleflme biçi-minin en iddial› savunucusudur.

Böylesi bir iddian›n sahipleri, ister üniversitele-rin kapanmas› ve yaz gibi d›flsal nedenlerden kay-naklans›n isterse de yaz rehaveti ve programs›z-l›k gibi öznel nedenlerden, hiçbir gerekçeyle bu id-diay› kesintiye u¤ratmamal›, tersine onun gerçek-lik kazanmas› için bütün f›rsatlar› de¤erlendirebil-melidir. Egemenler yaz›n da bofl durmuyorlar. On-larca emek düflman› yasa bir bir Meclis’ten geç-meye devam ediyor. Tuzla’daki katliam her günsürüyor, ilerleyen haftalar piyasac› zihniyet yüzün-den yine su krizlerine gebe… Yani eme¤in ve yok-sul halk›n “hak mücadelesinin” tatil gibi bir flan-s› bulunmuyor.

Ancak üniversite ö¤rencileri içindurum biraz farkl›. Pek çoküniversiteli için yaz aylar›,tatil, bir iflte çal›flma, kurs-tan kursa koflturma, aile-lerle daha fazla vakit geçi-rebilme gibi alternatiflerinhemen devreye girdi¤i bir dö-nem oluyor. Bu durum gençlikmücadelesinin örgütçülerinde bile yaz›nne yap›laca¤› konusunda iki arada bir derede kal›-nan bir durum oluflturabiliyor. Haliyle gençlik mü-cadelesinin ortak ihtiyaçlar› çerçevesinde özenleç›kar›lan programlar bir oranda ço¤umuz için yazaylar›n› en verimli flekilde geçirme f›rsat›n›n kaç›r›l-mas›na neden olabiliyor. Ya da ülke gündemindeses ç›kar›lmas› gereken konularda gençli¤in zay›fkat›l›m›n› do¤urabiliyor. Öte taraftan yine gençlikmücadelesinin özelliklerinin yeterince kavranama-m›fl olmas›ndan ve üniversiteli bir devrimci olma-n›n potansiyelini a盤a ç›karma zafiyetlerinden do-lay› yaz aylar› neredeyse bofla harcanmakta, hattaçabucak bitmesi için dört gözle beklenen bir “s›k-k›nl›¤a” dönüflebilmektedir.

‘Zaman ve mekan’›n tahakkümünden ç›kmakKapitalizmin en bilinen özelliklerinden bir tane-

si yaratt›¤› “zaman alg›s›d›r”. “Çal›flma zaman›,ders zaman›, bofl zaman, sevgiliye ayr›lan zaman,tatil zaman›, kurs zaman›, aileye ayr›lan zaman,

özel zaman…” derken asl›nda ortada “zaman” di-ye bir fleyin kalmam›fl oldu¤unu görmek gerekir.Hele de bu kadar parsellenmifl zaman dilimleriiçerisinde “mücadele etmeye de zaman ay›rmak”gerekiyorsa ne yapaca¤›z? Böylesine bir zamantasnifi ancak zaman tüccarlar›n›n ifline yarar.Benzer bir tart›flma “mekan” için de geçerli. Ev-de, üniversitede, ailenin yan›nda, iflte hep farkl›mekanlarda bulunup da “bölünmemek” mümkünmü? Yani zamana ve mekana göre farkl› tutumlartak›n›p, farkl› kimliklere girmeye zorlanan bir ö¤-rencinin bu kadar parçalanm›fll›k içerisinde kendihayat› üzerinde bile kontrol yetene¤ini korumas›ne derece mümkündür?

Kendi hayat›m›z üzerinde söz sahibi olmak isti-yorsak (ve tabi ruh “bütünlü¤ümüzü” korumak)zaman› ve mekan› kendi denetimimiz alt›na al-mak, ona flekil vermek zorunday›z. Üniversitedetürlü bask›lara karfl› kültürel-sosyal ihtiyaçlar›n›gidermek için mücadele eden, gericilerin ve piya-sac›lar›n dayatt›klar› yaflam kurallar›na karfl› eflit-likçi-özgürlükçü-demokratik ideolojisinden tavizvermeyen bir üniversiteli devrimci, üniversite d›-fl›nda baflka bir tutum sergiliyorsa sistemin öze-ne bezene yaratt›¤› kurallar›n›n karfl›s›nda 1-0 ye-nik demektir. Siyaset sadece belirli yerlere, belir-li zamanlara, belirli konulara has bir faaliyet de¤il-dir. Bizler yaflam› her “yerde”, bütün “zamanlar›n-da” ve bütün “yönleriyle” devrimcilefltirmeye çal›-fl›r›z. O nedenle ister bulundu¤umuz kentlerinyoksul mahallelerinde, isterse yine üniversiteliarkadafllar›m›zla bulufltu¤umuz baflkamekanlarda; dayan›flmac›, karfl›l›kl›ö¤renmeye ve ortak yaflama kültürü-ne dayanan özgürlefltirici ve üretici biryaflam bizlerin ortak hedefi olmal›d›r.

Elimizi de¤di¤imiz her yer üniversiteolmal›

Kapitalizm girdi¤i her yerdebireyci yaflam biçimini,

gericili¤i, yozlu¤u örgüt-lüyorsa bizim iflimiz bu-nu k›rmakt›r; k›rarken de

alternatif bir yaflam›n müm-künlü¤ünü kan›tlamakt›r. Üniver-

siteli bir devrimci için bunun ilk kofluluüniversite d›fl›ndayken de üniversiter faaliyet-

lere ara vermemektir. Örne¤in yaz›n kolektif birflekilde yap›labilecek olan e¤itim-tart›flma çal›fl-malar›, bütün üniversitelileri de davet edebilece-¤imiz panel ve seminerler bizler için alternatif bil-gi üretim ve paylafl›m faaliyetleri olacakt›r. Buhem bütün üniversitelileri üniversite kapal›ykenbile üretken bir faaliyet etraf›nda yan yana getire-cek hem de geçen dönemin mücadele eksikleri-nin de¤erlendirilebilece¤i ve gelecek dönem içinhaz›rl›klar›n yap›labilece¤i bir olanak sa¤layacak-t›r.

Öte taraftan, ö¤renci evlerinin yaz programlar›-n›n en önemli mekanlar›ndan birisi olaca¤› aç›k.Bu do¤rultuda her ö¤renci evi ortaklafla yaflamakültürünün, üreticili¤in ve paylafl›m›n komünalmekanlar› haline getirilebilmelidir. Bu kolektif ya-flam ayn› zamanda özgürlefltirici bir ahlak›n gün-delik hayat›m›z›n en temel birimlerinden bafllat›l-mas›n›n da olana¤› haline getirilebilir. Öte taraf-

tan maddi ihtiyaçlar da organize bir çal›flma ile gi-derilebilir, parasal sorunlar bireysel çözüm aray›fl-lar›n›n yaln›zlaflt›r›c›l›¤›ndan kurtar›labilir. Ortakla-fla yaflaman›n, özgürlefltirici bir ahlak›n gelifltirile-bilmesinin, her türlü üretimin kamusal bir paylafl›-ma dönüfltürülebilece¤i alanlardan bir tanesi dekuflkusuz ki ö¤renci yaz kamp› olacakt›r. Yüzlerceüniversiteliyi yan yana getirebilecek bu faaliyetlerhem gelecek dönemin bütün üniversiteliler tara-f›ndan birlikte günlerce de¤erlendirilebilmesininolanaklar›n› sa¤layacakt›r hem de üniversiteliler-de her türlü sorunla bafla ç›kabilme ve kolektif birhayat›n ö¤renilmesi aç›s›ndan ciddiyetle ele al›n-mal›d›r.

Gençlik mücadelesinin en önemli özelliklerin-den bir tanesi devrimci iddialar›d›r dedik. Bu iddi-a, üniversitelilerin fikirsel-eylemsel tecrübe ve biri-kimlerini “kendilerine saklamas›yla” gerçeklefl-mez elbette. Bir üniversitelinin özgürlükçü, eflitlik-çi, devrimci iddialar› aileler de dahil olmak üzeretoplumun tüm kesimleriyle buluflabilmelidir. Bubuluflman›n en bilinen yolu elbette ki eylemdir. Ey-lem, gençli¤in devrimci ideolojisini en güzel flekil-de ifade etme biçimidir. Eylemden kastedilen fleyelbette “protestodan” ibaret de¤il. Yukar›da bah-setti¤imiz gibi bir üniversitelinin yaflama biçimininkendisi de devrimci bir eylemdir. Bu anlamda üni-versiteli bir devrimci hem yak›n çevresi hem de

halk aç›s›ndan dürüst, devrimci veonurlu bir yaflam için ilham kayna¤›d›r.Bu anlamda yaz›n en anlaml› faaliyetle-rinden bir tanesi de yoksul mahalleler-

de bulunmak olacakt›r. Biliyoruz ki pekçok üniversiteli özellikle STK’lar arac›l›¤›ylahalkla buluflmakta, çeflitli “gönüllü” faaliyetler-

de bulunmaktad›r. Ancak bu “gönüllü” faaliyet-ler biliyoruz ki devlet ya da sermaye kurumlar›n›nço¤u zaman AB ve DB gibi kurumlardan fon kap-ma yar›fllar›n›n ürünüdür. Ya da çeflitli flirketlerinvergiden muaf olmak, kara para aklamak gibi ç›-karlar›na hizmet etmekte ve piyasa iliflkilerinin de-rinlefltirilmesinde özel bir tampon görevi görmek-tedir. Bu anlamda çeflitli “yard›m” ve “iyilik” yapargörünümündeki bu faaliyetler asl›nda halk üzerin-de bir denetim unsuruna dönüflmekte, ‹slamc›larve faflistler taraf›ndan da yoksul halk içerisinde“örgütlenme” araçlar›ndan birisi olarak kullan›l-maktad›r. Bu anlamda “gönüllü” üniversitelileriniyi niyetleri de bu kirli ç›karlar u¤runa suistimaledilmektedir. Bizler ise halk›n bir taraftan yoksul-luk ve yoksunluk içerisinde yaflama mücadelesiverirken bir taraftan da gerici-faflist flebekelerinkirli hesaplar›na karfl› halk›n bütün hak ve özgür-lük mücadelelerini destekleriz. Bu mücadeleniniçerisinde yer al›r›z. Yaz aylar› üniversiteliler aç›s›n-dan halk›n insanca yaflam ve özgürlük mücadele-sinin bizzat içerisinde yer alabilmesi için de ola-naklar sunuyor. Bu konuda üniversitelilerde bilinçgelifltirmek ve duyarl› üniversitelilere de “sahici”bir ça¤r›da bulunmak gerekir. Bu ça¤r›n›n temelmotivasyonu ise kuflkusuz “yard›m alan-yard›m ve-ren” türü onur k›r›c› ve gerici iliflki biçimlerinin d›-fl›nda yoksul halkla devrimci bir ahlak çerçevesin-de, eflit ve karfl›l›kl› ö¤renme ilkesine dayanmal›-d›r. Buralarda yap›labilecek faaliyetler ise üniversi-telilerin yarat›c›l›¤›na kalm›flt›r. Maharet (yani öz-gürlük) yaz aylar›nda da “üniversiteli” olabilmektir!

Elimizi De¤di¤imiz Her Yer Üniversite Olmal›

Page 28: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1528

2 TEMMUZ

Bundan 15 y›l önce PirSultan Abdal Kültür flenlik-

lerine kat›lmak üzere Sivas’a ge-len, içinde ayd›n ve sanatç›lar›nda oldu¤u 37insan Mad›mak Oteli’nde yak›larak katledildi. Ka-til yine devlet dilinde ayn›yd›; “a¤›r tahrik alt›nda-ki bir grup vatandafl”. Mad›mak’ta yak›lan, ayd›n-lar›n bedenleri de¤ildi yaln›zca; özgürlük, eflitlik,demokrasi ve insanl›kt›.

1970’li y›llarda yükselen devrimci hareketi bas-t›rmak için devlet iflbirli¤inde Çorum’da, Marafl’tayarat›lan provokasyonlar sonucu katliamlara imzaatan ülkücü faflistler; y›l 93’e geldi¤inde sahneyiyine devlet eliyle aç›kça desteklenen gericilere b›-rak›yorlard›.

Devlete, Kuran’a hakaret etti¤i iddia edilen vehakk›nda “katli vaciptir” diye fetva verilen SalmanRüfldi’nin bir yaz›s›n› çevirdi¤i gerekçesiyle “dindüflman›” ilan ettikleri Aziz Nesin’in Sivas’a gel-mesini bahane eden “Müslümanlar”, “‹slamiyet’ikoruma u¤runa verecek can›m›z var!” yazan bildi-rilerini, bir k›sm›n› Emniyet’in faks›n› da kullana-rak tüm flehre yayd›lar. Cuma namaz› ç›k›fl›ndatoplanan 300 gerici-faflist, önce hükümet binas›-na ard›ndan da ayd›nlar›n kald›¤› Mad›mak Ote-li’ne do¤ru yürümeye bafllad›. Say›lar› gittikçe ar-tan ve geçti¤i yollarda kafeleri, kültür merkezleri-ni tafllayan grubun say›s› otel önüne gelindi¤inde5000 kifliyi bulmufltu.

Olaylar›n kontrolden ç›kmas›n›n ard›ndan valili-¤e haber veren, dönemin Refah Partili BelediyeBaflkan› Temel Karamollao¤lu kitleyi “yat›flt›r-mak” için yapt›¤› konuflmalarda “Gazan›z müba-rek olsun” derken, olaylardan iki gün önce kald›-r›m de¤ifltirme bahanesiyle otelin yan›na y›¤d›rtt›-¤› tafllar ne hikmetse gerici güruhun silah› halinegelmiflti. Mad›mak Oteli’nin çevresini saran bin-lerce insan oteli kuflat›p, jandarman›n ve polisingözü önünde atefle verirken, itfaiye de gösterici-lerin da¤›t›lmas› ve yang›n›nsöndürülmesi için verilen emrera¤men, daha sonra laz›m olurgerekçesiyle tazyikli su s›kma-m›flt›. Tafllardan sak›nmak içinmerdiven bofllu¤unda toplanan-lar, duman kokusunu duyuncaotelin lobisinin kundaklan›p ya-k›ld›¤›n› fark ettiler. Sivas’ta ge-ricilerin bu sald›r›s› sonucu otel-den 30 kifli sa¤ olarak kurtulur-ken 37 kifli yaflam›n› yitirmifl;60 kifli de yaralanm›flt›.

Devlet birimleri aras›ndamuazzam iflbirli¤i

Sivas Valisi ç›kan olaylarla il-gili haber ald›¤›nda, Tugay Ko-mutan› Tu¤general Ahmet Yüce-türk’ü aray›p destek istemesine ve komutan›n em-rinde alt› bin asker bulunmas›na ra¤men komutanYücetürk askerlerine hareket emri vermemiflti. Ya-ni Sivas’ta ayd›nlar›n “yak›lmas›” için polisiyle, as-keriyle, valisiyle, belediye olanaklar›, Refah Partikadrosu ile iflbirli¤i içinde çal›flm›flt› devlet erkan›.

Ayn› zihniyet, ayn› laflarDönemin Cumhurbaflkan› Süleyman Demirel’e

olaylar soruldu¤unda da “Pani¤e gerek yok. Butür olaylarla devlet afl›lmaz. Olay münferittir. A¤›rtahrik vard›r. Bu tahrik sonucu halk galeyana gel-mifl” diye yan›t veriyordu. fiimdilerde de yakinentan›d›¤›m›z dönemin Büyük Birlik Partisi baflkan›Muhsin Yaz›c›o¤lu ise olaylar›n ard›ndan “Buradaas›l sorumlu, halk›m›za ve mukaddes de¤erlerinehakaret etmeyi kendisine meslek edinmifl AzizNesin'in bilinen tavr›n› tekrarlayaca¤›n› bile bileSivas'a getiren il kültür müdürüdür" diye aç›kla-ma yap›yordu. Yani devlet tüm kadrolar› ile kat-liama seyircilik, hatta destekçilik yap›yordu.

Katliam› kutsayan o günkü zihniyet, bugün deayn› flekilde hareket ediyor. AKP’nin tavr› ve uygu-lamalar› bundan 15 y›l öncesinde çok da farkl› de-¤il. Sadece Kürt diye yüzlerce DTP’li Sakarya’da“galeyana gelen” bir güruh taraf›ndan linç edil-mek isteniyor. Olaylar sonucunda bir kifli kalp kri-zi geçirerek yaflam›n› yitiriyor. Hükümetten gelenaç›klama ise hiç flafl›rt›c› de¤il: “Sakarya’dan ikigün önce cenaze ç›kmas› sebebiyle halk galeya-na gelmifltir. Zaten Sakarya halk› milliyetçi kimli-¤i sa¤lam bir halkt›r.” Öte yandan 1 May›s’ta ‹s-tanbul’da savafl alan› yaratt›ktan, hastane kap›la-r›na dahi yüzlerce gaz bombas› at›ld›ktan sonraVali’nin ç›k›p da “abart›lacak bir fley yoktur oran-t›l› güç kullan›lm›flt›r” diye yüzsüzce aç›klama yap-

mas› da bir fleyi aç›kca ortayakoyuyor: Türkiye’de milli görü-flün ve merkez sa¤›n bugüneuyarlanm›fl kadrolar›na sahipAKP y›llard›r sürdürülen bu“linççi” zihniyetin bugünkü tem-silcisidir.

Gericilikle mücadeleyi “se-yirciler” de yürütemez

Dün oldu¤u gibi bugün de si-yasal ‹slama, gericili¤e karfl›mücadelenin ve “laikli¤in” tekteminat› olarak gösterilmeyeçal›fl›lan devletçi-orducu otori-ter zihniyet ise 2 Temmuz günüolanlar› an be an izlemifl ve ge-rici-faflistleri “tahrik olduklar›”iddias›yla suçsuz bulmufltu.60’l› y›llardan bugüne yükselen

sol muhalefeti bast›rmak, devrimci dalgay› yoketmek, sistemin bekas› için darbelerden iflken-celere, hapislere kadar her yolu kendine mübahgören, Sivas’ta olaylara “seyirci” kalan, vatan-perver görünen TSK’s›n›n ABD ile iflbirli¤ine gir-mesinden rahats›z olmayan, üniversitelerindegericilikle ve piyasalaflt›rmayla mücadele edenö¤rencilere soruflturmalar aç›p okuldan atan bu

zihniyetten, bugün gericilikle mücadele etmesinibeklemek aymazl›kt›r.

Sol, tarihi unutursaSon zamanlarda özellikle türban tart›flmalar›

esnas›nda tan›k oldu¤umuz ve y›llard›r çeflitli bi-çimlerde karfl›laflt›¤›m›z “‹slami” tabanl› örgütler-le “sol” örgütlerin ayn› platformlarda yer almas›,soldaki kafa kar›fl›kl›¤›n› ve ideolojik bulan›kl›¤›gözler önüne seriyor. Bu “solcular”›n aras›nda“düflman›m›n düflman› dostumdur” mant›¤›ylasalt devlete karfl› oldu¤u ve ordunun bask›c› yak-lafl›m›na karfl› sivil-demokrat siyaset izledi¤i içinAKP’yi elefltirmekten mümkün oldu¤unca çekinenve iki taraf›n didiflmesinden demokrasi s›zmas›n›bekleyenler var. ‹slamc›larla “rejim karfl›tl›¤›” üze-rinden ortak tutum alabilece¤ini düflünenler, ‹s-lamc› hareketlerin pazar ekonomisini destekle-yen tavr›n› ve do¤as› gere¤i emperyalizme göbek-ten ba¤l›l›¤›n›, halka karfl› faflizmin en ileri unsur-lar› olabildi¤ini unutmufla benziyor.

Sivas katliam›n› ve ‹slamc› oluflumlar›n emper-yalizmle iliflkisini da-ha iyi çözümleyebil-mek için bir bilgiyi notetmek gerekiyor.1990 y›l›nda CIA ba¤-lant›l› bir kurum olanRand Corporation ta-raf›ndan ABD yöneti-mine sunulan bir ra-porda, "Türkiye'deki‹slami hareketi dahayak›ndan tan›mal›, on-lar›n ideolojileri hak-k›nda daha yak›ndanbilgilenmeli, diplomat-lar›n› e¤itmeli veABD'nin ‹slamc› ak›-m›n ›l›ml› üyeleriyleresmi olmayan iliflkiler kurmas› yararl› olacakt›r"deniliyor. Ayn› flirket 2004’te yay›nlad›¤› "Sivil,Demokratik bir ‹slam; Ortaklar, Kaynaklar ve Stra-tejiler" isimli makalede “Sivil, demokratik, yöne-tim talebinden vazgeçirilmifl, Bat› Dünyas›nda ‹s-lam'›n yeniden inflas›, biraz ›l›ml›, biraz modern,biraz demokratik, biraz sufi ve k›saca Bat› de¤er-lerine uygun hafif bir ‹slam modeli meydana getir-mektir” vurgusu yap›yor ve ayn› anda 500 kadardin adam› Amerika’ya götürülüp “Amerikan ‹sla-m›” hakk›nda bilgilendiriliyor. Türkiye’de t›rmand›-r›lan gericilik ve yükseltilen siyasal ‹slam’›n he-defleri ve do¤uraca¤› tehlikeleri anlamak için ulu-sal ve uluslararas› siyasal iliflkileri iyi görülmeli-dir. Eflitli¤in yaln›zca Allah kat›nda olabilece¤inisavunan bir zihniyetten kapitalizmin do¤al›ndayaratt›¤› eflitsizli¤e karfl› ç›kmas› beklene-meyece¤i gibi halk› “ayaktak›m›” olarak görenayn› zihniyetten demokrasi beklenemez.

Hayat insan› ateflle s›n›yor hepÜzerinden 15 y›l geçti Mad›mak ateflinin. 37 in-

san› yakan bu atefl ve y›llar boyu gönlümüze dü-flen birçok atefl gün gelecek yeni bir yang›na dö-nüflecek. Bu yang›n gericili¤in, bask›n›n, yoksullu-¤un ve yoksunlu¤un karanl›¤›n› söküp atacak, ha-yat ateflle s›nanacak.

Halk, devlet eliyle gördürülen gerici-faflist sald›r›lara karfl› hep ateflle s›nan›yor

Sivas katliam›, AKP’nin özsuyudur!

Page 29: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

TAR‹H

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1529

FATSA F‹KR‹ SÖNMEZFatsa deneyimi, yaln›zca “devrimci belediyecilik”le s›n›rl› bir olgu de¤ildi. FatsaBelediyesi devrimci bir halk hareketinin yerel yönetim alan›ndaki ifadesiydi

Fatsa; 12 Eylül faflist cuntas›n›n bafl aktörü Ke-nan Evren’in “flimdi biz bu kürsüden konuflmuyorolsayd›k, Fatsa’dakiler konufluyor olacakt›” dedi-¤i yer. Fatsa, dönemin baflbakan› Demirel’in,“Çorum’u b›rak›n Fatsa’ya bak›n… Fatsa’da mey-dana gelen olay, Fatsa Cumhuriyeti olay›d›r. Ora-da devlet yoktur. Henüz Fatsa’n›n bafl›nday›z. Kö-künde K›z›ldere vard›r. Bu mesele yar›m b›rak›la-maz. B›rak›l›rsa yüz Fatsa ç›kar” dedi¤i yer.

Fatsa bir korkulu rüya egemenler için. FatsaFikri, korkunç bir terzi, sömürge tipi faflizmin elbi-sesini y›rt›p halkla birlikte devrimi dikip biçen.

Bu korkular ki onlara darbenin provas›n› Fat-sa’da yapt›rd›. 11 Temmuz 1980’de Nokta ope-rasyonuyla ç›kt› devlet Fatsa’ya. Tanklar, toplar,faflistler; tüm devlet erkan› topland›lar. ‹flkencetezgahlar›n› kurdular, Fatsa fikrini ve Terzi Fikri’yiiflkenceden geçirdiler.

Bu kadar korktuklar› Fatsa neydi ki? Karade-niz’de bir yerde s›radan bir ilçe, devrimcilerin elin-deki bir belediye miydi sadece? Fatsa’da “devrim”fikrinin ete kemi¤e bürünmüfl halini görmüfllerdi.Can Yücel’in dedi¤i üzere; Terzi Fikri öyle bir giysidikmiflti ki Fatsa’ya; bu giysi birkaç beden bol gel-miflti sömürge tipi faflizmin kol gezdi¤i topraklara.

Fatsa’ya giden devrimci yolDevrimci Fatsa Belediyesi’ne giden yol, Devrim-

ci Gençlik ve Devrimci Yol militanlar›n›n faflizmekarfl› kararl› mücadelesiyle haz›rlanm›flt›. Demirelhakl›yd›; “Fatsa’n›n kökünde K›z›ldere vard›”. 60’l›y›llar›n sonlar›nda ilçedeki etkin T‹P örgütünün ön-de gelen militanlar› THKP-C’ye kat›lm›fllar ve 1971 Ma-y›s’›nda THKP-C içerisinde or-taya ç›kan sa¤ sapmaya kar-fl› Mahir Çayan’›n yan›nda ta-v›r alm›fllard›. Ünye Radar üs-sünün bas›lmas› eylemi Fat-sa’daki THKP-C örgütlenme-sinin katk›s›yla gerçekleflti.K›z›ldere katliam› operasyo-nunda Fatsal› devrimcilere yönelik kitlesel bir terörkampanyas› yürütüldü. 12 Mart sonras›nda, yerelegemenler (tefeciler, trolcüler, kumarhane sahip-leri), ilçedeki “sol” kitle temelinin yeniden hare-ketlenmemesi için, MC iktidarlar›n›n k›lavuzlu¤ualt›nda MHP ve Ülkü Ocaklar› flubelerini açm›fllar,dizginsiz bir sivil faflist terör kol gezmeye baflla-m›flt›. Bütün bu koflullar alt›nda Fatsal› devrimci-ler, devrimci hareketi yeniden yaratmak üzere halkiçinde devrimci çal›flmay› sürdürdüler. 1977’deFatsa Halkevi Baflkan› Kemal Kara’n›n faflistler ta-raf›ndan öldürülmesiyle birlikte, Fatsa halk› Dev-rimci Yolcular›n önderli¤inde faflist teröre karfl›topyekün bir mücadeleye giriflti. Faflist terör odak-lar› etkisiz hale getirilirken tefecili¤e, karaborsaya,trolcülere karfl› mücadele de yükseltildi. 1979 y›l›-na gelindi¤inde faflistler Fatsa’y› terk etmek zorun-da b›rak›lm›flt›. Fatsa’n›n faflistlerden temizlenme-si mücadelesi, Fatsa halk› içerisinde devrimci-de-mokratik, dayan›flmac› bir kültürü de yayg›nlaflt›r-d›. Fatsa halk› için eflitli¤i, özgürlü¤ü, kardeflçe da-yan›flmay›, sömürüye ve zulme karfl› hakk› ve ada-

leti temsil eden Fatsal› devrimciler, elde ettikleribu toplumsal-politik konumu, 1979 yerel seçimle-rinde, Fikri Sönmez’i belediye baflkanl›¤›na adaygöstererek bir ad›m daha ileri tafl›d›lar. Seçim sü-recinde, daha sonra halk komitelerine dönüflecekolan kitlesel örgütlenme temeli de yarat›ld›. Dev-rimciler, o güne dek sa¤lam›fl olduklar› kitlesel po-litik deste¤e dayanarak devrimci bir yerel yönetimörgütlenmesine girifltiler.

Devrimci Fatsa Belediyesi’nin üzerinde yükseldi-¤i anti-faflist halk direnifli bir “istisna” de¤ildi. Fat-

sa, bafltabölgedekiilçeler ol-mak üze-re, Anado-lu’daki bir-çok anti-faflist dire-nifl merke-zinde yeni

bir yerel yönetim anlay›fl›n›n hayata geçirilmeyeçal›fl›lmas›n› beraberinde getirdi. Fatsa deneyimi,yaln›zca “devrimci belediyecilik”le s›n›rl› bir olguda de¤ildi. Fatsa belediyesi devrimci bir halk hare-ketinin yerel yönetim alan›ndaki ifadesiydi.

Fatsa’da hangi “nokta”n›n üzerine bas›ld›Devrimcilerin Fatsa Belediyesi’ni ele geçirmesin-

den sonra “dört y›lda yap›lamaz” denilen sokaklar,“Çamura Son” kampanyas›yla bir hafta içinde yeni-den düzenlendi. Kad›nlar›n çabalar›yla 400 profes-

yonel kumarc›n›n bulundu¤uilçede kumar son buldu. Sa¤-dan soldan bulunan parçalar-la eski bir itfaiye arac› çal›fl›rhale getirildi. Karadeniz’dekitüm küçük üreticileri a¤›r birsömürü alt›nda tutan tefecile-rin yüksek faiz sömürüsü sonbuldu. Karaborsa önlendi. ‹s-tif edilen ya¤lar, istifçilerin de-

polar› aç›larak halk komiteleri eliyle da¤›t›ld›. 7’den70’e herkesin kat›ld›¤› halk flenlikleri düzenlendi.Nüfusu 10 bin dolay›nda olan Fatsa’da, halk komi-telerinin çal›flmalar›na 5 binin üzerinde insan kat›l-d›. K›sacas› yeni bir ahlak, yeni bir kültür, yeni birüretim örgütlenmesi, yeni bir siyasal yönetim tarz›-n›n filizleri parlak bir biçimde ortaya ç›kt›.

Noktalar, noktal› virgüller, askeri operasyonlarFatsa’da

üzerine ba-s›lan “nok-ta” ifltebuydu veegemenle-rin korktuk-lar› da tümülkenin buhale gel-mesiydi. Oyüzden 12 Eylül’ün provas› Fatsa’da yap›ld›. Noktaoperasyonunun ard›ndan devrimci Fatsa halk› da¤-

lara çekildi. Operasyon süreci boyunca asker, polisve faflistlerle giriflilen çat›flmalarda otuz flehit ve-ren, resmi ve sivil faflist güçlere otuz iki kay›p ver-diren devrimci Fatsa halk›, k›sa bir süre içinde ilçemerkezini kuflatma alt›na ald›. Direniflin ilerlemesiancak 12 Eylül darbesiyle durdurulabildi. Darbeninard›ndan Karadeniz’de örgütlenmeye çal›fl›lan k›rgerillas›n›n en önemli kitle desteklerinden biri, yineFatsa’dan geldi. Bütün bunlar, anti-faflist direniflinyerel yönetim ayg›t›n› da içine alacak tarzda örgüt-lenmesi ve devrimci bir yolla derinlefltirilmesininürünleriydi.

Anti-faflist direnifl yaln›zca devrimci bir “halk ha-reketi”nin temelini oluflturmakla kalmad›, yavafl ya-vafl yeni ve devrimci bir iflçi hareketi de filizlenme-ye bafllad›.

‹lkokulu bitirdikten sonra ailesinin geçimi-ne katk›da bulunmak için bir terzinin yan›ndaç›rakl›¤a bafllad›. Yaflam›n›n sonraki bölü-münde geçimini terzilik yaparak sa¤lad›

Sosyalist düflünceyle 60’l› y›llar›n ortas›n-da tan›flt›. O y›llarda T‹P içerisinde çeflitli ka-demelerde görev ald›. Bu y›llarda geliflen an-ti-emperyalist mücadeleye aktif olarak kat›l-d›. 6. Filo’ya karfl› düzenlenen eylemlerdeDev-Genç saflar›ndayd›. 68’den sonra Kara-deniz’de emekçilerin örgütlenmesi çal›flmas›içerisinde yer ald›. Samsun’dan Trabzon’akadar gerçeklefltirilen “F›nd›kta SömürüyeSon” mitinglerinin hem örgütleyicisi hem debizzat konuflmac›s›yd›.

1972’de THKP-C Davas›ndan yarg›land›.Yirmi ay kadar tutuklu kald›ktan sonra tahliyeedildi. 12 Mart darbesinin ard›ndan Karade-niz’deki devrimci mücadelenin örgütlenmesin-de genç devrimcilere her zaman örnek oldu.

Fikri Sönmez 1978-79 y›llar›nda Giresun veOrdu yörelerinde yap›lan “F›nd›kta SömürüyeSon” mitinglerinin de aktif örgütleyicisi oldu.

1979 y›l›nda yap›lan Belediye seçimlerineba¤›ms›z aday olarak kat›ld›. Fikri Sönmez’inbaflkan seçilmesinin neredeyse kesinleflme-si üzerine bölgedeki faflistler harekete geçti-ler. 15 Eylül 1979 günü kendisine yap›lansuikastten baca¤›ndan yaralanarak kurtuldu.Fikri Sönmez, daha önce CHP, AP, veMSP’ye oy verenlerin de büyük bir bölümü-nün oyunu alarak Fatsa Belediye Baflkanl›¤›seçimini, di¤er tüm partilerin adaylar›n›n al-d›¤› oy oranlar›n›n toplam›ndan daha fazla oyalarak kazand›.

Fikri Sönmez, 12 Eylül faflizmi taraf›ndanyarg›lan›rken bir mahkeme dönüflü 4 May›s1985’de cezaevinde öldü. Amasya ceza-evindeki direnifllerin en önünde yer alm›fl,direnifli k›rmak için iflkencehaneye dönüfl-türülen Suluova Et Bal›k Kurumu’nda üç ayboyunca yo¤un iflkence görmüfl, ancak di-renifl k›r›lamam›flt›.

Terzi Fikri

Page 30: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1530

Hat›rla Sevgili’nin Aralad›¤› Kap›MEDYA

“…Biz dramatik belgesel yap-m›yoruz. Bir drama dizisininiçinde belgeselden de faydala-n›yoruz.Tabii e¤er Denizlerinhayat›n› anlatan bir dizi çeke-ceklerse derinlemesine incele-me yap›lmas›na yüzde yüz ka-t›l›yorum. Menderes’in son 24saatini anlatan bir film ya dadizi yap›lacaksa, evet incelen-meli. Ama biz flöyle yap›yoruz:Kap›y› aral›yoruz, isteyen girero kap›dan daha fazlas›na ba-kar, araflt›r›r isteyen de o kada-r›yla yetinir.”

Hat›rla Sevgili dizisinin yönetmeni Ümmü Bur-han, diziye gelen elefltirileri böyle yan›tl›yor. Ger-çekten de dizinin ülkemizde aralad›¤› kap› geçmi-flin unutturulmaya çal›fl›lan yüzlerine aç›l›yor. ‹kiailenin yaflam› üzerinden 1960’l› y›llar›n siyasalatmosferinde bafllayan dizi, son bölümlerinin ya-y›nland›¤› bu günlerde 12 Eylül’e dayanm›fl durum-da. Anlat›lan dönem Türkiye’de s›r gibi saklanan,60 ve 80 darbesi aras› olunca bir çok tart›flmay›da beraberinde getirdi. Öyle ki MHP bile dizininMarafl olaylar›n› bir katliam ve alevi sünni çat›fl-mas› olarak anlatmas›n› dava etti. MHP’liler Ma-rafl katliam›na t›pk› resmi tarihteki gibi Ermenilerinve d›fl güçlerin yönlendirmesiyle ç›kan olaylar di-yorken dizide kontrgerilla destekli faflistlerin yapt›-¤› bir katliam olarak bahsediliyordu. Marafl katli-am›n› ve dizide anlat›lan bir çok olay› belki de hiçduymam›fl, özellikle genç kesimler ise, hayatlar›n-da ilk defa karfl›laflt›klar› bu gerçekleri daha yak›n-dan ö¤renebilmek ya da belki de popüler olan›npeflinde koflmak al›flkanl›¤›yla o dönemi anlatankitaplara ak›n etti. Ne de olsa ders kitaplar›ndaTürkiye’nin resmi tarihi Cumhuriyet’in ilk y›llar›ndabitiyordu. Burada yönetmenin hakk›n› vermek ge-rekir ki dizi bir çok insan için geçmifle ve e¤er an-lafl›labilirse gelece¤e bir kap› aralad›.

1950’ler sonras› Türkiye’yi anlatmak hiç de ko-lay de¤il. ABD emperyalizmiyle kurulan ilk ba¤›ml›-l›k iliflkileri, Türkiye egemenlerinin iflbirlikçili¤i vebunlara karfl› geliflen devrimci hareketler. Türkiyesol tarihi aç›s›ndan Marksizmin, Leninizmin bir ey-lem klavuzu haline geldi¤i, üniversitelerdeki dev-rimci gençlerin solun yasalc› kesiminden kopuflyaflad›¤› ve Türkiye devrimine hem politik hem depratik olarak yön çizdi¤i bir dönem. Hat›rla Sevgili,dizi ekibinin de söyledi¤i gibi o dönemi topyekünanlatma iddias›nda de¤il. Ama dizi yap›mc›lar›n›nve televizyon kanal›n›n o dönemin sol hareketleriüzerine olan bölümlerin daha çok ilgi çekti¤ini farketmesi dizinin a¤›rl›¤›n›n toplumsal olaylardan ya-na kaymas›na yol açt›. Diziye ilk bafllarda sadecesimgesel olarak giren Deniz Gezmifl baflta olmaküzere dönemin devrimci gençlik önderleri bir andabaflrollere kadar ç›kt›. 68’den 12 Mart darbesinekadar geçen dönem anlat›l›rken Taylan Özgür’ününiversite bahçesinde öldürülmüfl gibi gösterilme-si, Deniz Gezmifl’in ve Hüseyin ‹nan’›n son sözle-

rinin sansürlenmesi, dönemin ö¤renci hareketininolabildi¤ince basitlefltirilerek anlat›lmas›, iflkenceve idam sahnelerinin gösterilmemesi gibi bir dizihata ve eksik karfl›m›za ç›kt›. Her ne kadar döne-me dair olaylar›n tarafs›z anlat›lmas› ve bazenRTÜK s›n›rlar›n› da zorlar bir flekilde verilmesiolumlu bir ad›m olsa da dönemin mücadelesinedair basitlefltirilmifl anlat›m ço¤u zaman “iyi ço-cuklard› ama yaz›k oldu” havas›ndan kurtuluna-mamas›na yol açt›. Dizide iki ülkücü aras›nda ger-çekleflen “bu kadar inanm›fl insanlar kullan›l›yorolamaz olsa olsa kand›r›lm›fllard›r” sözcükleri as-l›nda o dönem THKO ve THKP-C militanlar›n›n gir-di¤i mücadeleyi ve gözü karal›¤› yapamam›fl olan-lar›n da s›¤›nma noktas› oldu. Dizide çokça önplanda olan Denizlerin Mahirlerin “acemili¤i” ger-çek olsa da o acemilik Türkiye’de ilk silahl› müca-deleyi bafllatman›n, Filistinlerde ö¤renip Türki-ye’de hayata geçirmenin heyecan›n›n verdi¤i ace-miliktir. Özellikle Deniz Gezmifl’in savunmalar›ndave eylemlerinde fazlaca ön planda gösterilen Ke-malizm vurgusu Türkiye’nin ilk devrimci hareketle-rini “meflrulaflt›rma” kayg›s›n›nfazlaca hissedildi¤ini gösteriyor.Oysa onlar›n eylemi o dönemdede sonras›ndaki y›llarda da halk›nkalbinde meflrudur, peflinden gi-dilebilirdir. Hele hele Deniz Gez-mifl’in son sözlerindeki “yaflas›nKürt ve Türk halklar›n›n kardeflli-¤i” k›sm›n›n sansürlenmesi, dizi-nin bugünün toplumsal gerilimle-rine girmekten ne kadar kaç›nd›¤›-n›n bir göstergesidir. Sonuçta De-niz Gezmifl popülerlefltirilecek birsimgedir. Ama verdi¤i mücadeleTürkiye devleti için tehlikelidir. Buyüzden idam edilmifllerdir. Hereksik anlat›m mesela Denizlerin Kemalist kesiminyan›na düflürebilmifl, Kürt sorununun ta o zaman-dan beri solun bir gündemi oldu¤unu yok sayabil-mifltir. Sonuçta dizi bir belgesel de¤ildir ama e¤ero dönemin devrimcilerini dizinin ana karakterlerihaline getiriyorsa daha özenli bir çal›flmay› da hakediyor demektir.

Tüm bunlara ra¤men dizinin geçmifle bir kap›aralad›¤› ve zamanla eksiklerini tamamlayarak ge-liflti¤i kesin. Dizide 12 Mart darbesine kadar olanbölümlerde daha yavan bir anlat›m varken, 12Mart süreci, devletin kabuk de¤ifltirme süreci, giz-li örgütlenmeler, iflkenceler art›k daha do¤rudananlat›lmaya baflland›. 70’li y›llar gerçektende dizi-de oldu¤u gibi sadece solla her daim dirsek tema-s› olan dizideki aileler aç›s›ndan de¤il tüm Türkiyetoplumu aç›s›ndan devrimci hareketlerle tan›flma,onlarla hareket etme dönemi oldu. Dolay›s›yla Ha-t›rla Sevgili dizisinde 70’li y›llarda sol daha çok yerkaplamaya bafllad›. Dev-Genç, TDKP, ‹GD ve son-ra Devrimci Yol… O dönem özellikle THKP-C’nin veTHKO’nun farkl› yorumlar›yla ortaya ç›kan bir çoksol örgüt anlat›lmaya baflland›. Ancak bafllang›c›nsol içi çat›flmalarla yap›lmas› ilk bafllarda döne-min as›l sorunun görülmemesine yol açt›. 70li y›l-lar Türkiye’de devlet taraf›ndan örgütlenmifl sivilfaflist hareketin sola ve tüm topluma dönük sald›-r›lar›n›n artt›¤› y›llard›. Bu nedenle baflta DevrimciYol olmak üzere Türkiye solunun ana gündeminive sorununu faflizme karfl› mücadele oluflturdu.Faflistlerin devletle dan›fl›kl› dö¤üflü Beyaz›t katli-

am›n›, Marafl’›, Çorum’u yaratt›. ‹flte Hat›rla Sevgi-li dizisi bu noktada bambaflka bir kap› aralam›fl ol-du. 60’lardan daha az bilinen, her zaman “o gün-ler bir daha geri gelmesin” ya da “sa¤-sol çat›flma-s›” diye anlat›lan 70’lerin faflist katliamlar› ve an-lat›labildi¤i kadar devletle olan ba¤lar› dile getiril-di. Dizide milletvekili rolünde olan baflrollerden bi-ri kontgerillan›n izini sürerken, karanl›k bir odadasivil faflistlerle toplant› yapan kimli¤i belirsiz “üstdüzey yetkili” bir bir dosyalar veriyordu faflistlerineline. Marafl katliam›n›n nas›l bir kontrgerilla tez-gah› oldu¤u, ayn›s›n›n Çorum’da da denendi¤iama devrimcilerin direniflleri sonucunda ayn› duru-mun yaflanmad›¤›, 12 Eylül’e giderken artan pro-vokasyonlar bir bir anlat›l›yordu. Dizinin son bö-lümlerinin geliyor olmas› ya da bunlar› anlatma so-rumlulu¤unun hissedilmesi dizinin anlat›m›n› dahacesur bir hale getirdi. Sonuçta Hat›rla Sevgili dizi-sinin yönetmeninden, yap›mc›s›na, dan›flmanlar›-na ço¤unun bir sol geçmifli oldu¤unu düflünürsekRTÜK kurallar› içerisinde belki de anlatmak iste-diklerinin yar›s›n› anlatabildiklerini fark edebiliriz.

Son y›llarda televizyon yay›nc›l›¤› denince her ka-nalda gecede iki dizi flart oldu. Hat›rla Sevgili budiziler içinden hem anlatt›¤› konu hem de çekimtekni¤iyle de ayr› bir yerde duruyor. Özellikle döne-me dair anlat›mlarda faydalan›lan gerçek görüntü-ler ve gazete kupürleri diziye belgesel niteli¤i dekat›yor. Geçmiflle bugün aras›ndaki görüntü geçifl-leri, siyah beyaz görüntünün yavaflça renklendiril-mesi ve özellikle 70li y›llar› anlatan bölümlerdeeylemlerin kitleselli¤ini göstermenin önüne geçenoyuncu eksikli¤ini çeflitli kamera ve ses oyunlar›y-la aflmalar› teknik olarak sürekli geliflen bir sine-mac›l›k eme¤i oldu¤unu gösteriyor. Son günlerdedizi sektöründeki emek sömürüsüne karfl› sesleri-ni yükseltmeye bafllayan sinema emekçilerininher hafta 90 dakikal›k film yapt›klar›n› ve sonuçtabaflar›l› çal›flmalar ürettiklerini görmezden gele-meyiz.

Bir dizinin yak›n tarihimize açabilece¤i kap›n›nnelere ön ayak olabilece¤ini gördük. Üzerine çok-ça yaz›l›p çizilmeyen, konuflulmayan dönemlerinmerak› özellikle gençlerin kitapç›lara ak›n etmesi-ne yol açt›. Dizi ekibi üniversite üniversite gezereko dönemin devrimcilerine olan hayranl›klar›n›, öyleinsanlara bugünde ihtiyaç oldu¤unu anlatmayabafllad›. Sonuçta eksikliklerine ra¤men bu diziylegeçmifle bir kap› aralanm›flt›r. Bu kap›dan giripmücadele tarihini ö¤renmek, anlatmak ve Türki-ye’nin yak›n tarihindeki katliamc› yüzüyle hesap-laflmak elbette ki bugün özgürlük, eflitlik, ba¤›m-s›zl›k mücadelesini devralanlar›n yani bizlerin so-rumlulu¤undad›r.

Gökçen Deniz UYSAL

Page 31: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15

DEVR‹MC‹ GENÇL‹K SAYI 1531

TAR‹H

Kaç haftad›r televizyonlar, tart›flma programlar›,köfle yazarlar›, dergiler, gazeteler, sergiler 68’i an-lat›yor. O kuflakla flimdiki kufla¤› karfl›laflt›ran an-ketler yap›l›yor, gençlik araflt›rmalar›ndan geçilmi-yor. 1968 için ortak bir kanaat getirmifller “özündekötü olmayan” gençlerdi; ancak “kullan›ld›lar”,“fliddete baflvurdular” diyerek koro halinde ayn›nakaratlar› sürekli tekrarl›yorlar. 68’den bugüne“sadece ba¤›ms›zl›k” kald› diyor ulusalc›lar, em-peryalist sömürgecili¤in yeni biçimlerinden bihaberbir flekilde ya da geleneksel koltuklar›n›n derdiyle.AKP’yi “demokrasi flampiyonu” yapan ‹slamc›laragöre ise 68 cuntac›yd›-darbeciydi. Tarihi bugünküç›kar kavgalar›nda kullanmak üzere meze yapmak-tan, oraya buraya çekifltirmekten geri durmuyorlar.fiimdi bir kenara koyal›m onlar›n 68’lerini ve bizdüzenin tüm köhnemiflli¤ine karfl› isyanla yaz›lan68'in tarihini yeniden okuyal›m.

Mücadele her fleyin babas›d›rHer fleyden önce flunu söylemek gerekir ki genç-

li¤in 68'deki isyan› sadece siyasal iktidarlara kar-fl› de¤il o dönem gençli¤e dayat›lan her fleye karfl›bir baflkald›r› fleklinde geliflti. Politikadan sanata,e¤itimden gündelik yaflam›n her an›na kadar siste-min dayatmalar›na karfl› gençili¤in manifestosuolan 68 hareketini, dönemin tarihsel koflullar›ndanba¤›ms›z düflünmek en büyük hata olacakt›r.

II. Dünya savafl› sonras›, emperyalist sistemdebir taraftan yeni sömürgecilik iliflkilerini geliflti¤i di-¤er taraftan ise uygulanan Keynesyen politikalarile dünyada sermaye birikim süreci ve k›smi refahortam›n›n yafland›¤› y›llar oldu. Yaklafl›k yirmi y›ll›kbir geliflme ard›ndan kapitalist sistem içinde, Ja-ponya ve Bat› Avrupa sermayelerinin ABD karfl›s›n-da güçlenmesiyle, pazar savafl›yo¤unlafl›rken dünyan›n her kö-flesinden isyan ve devrim dal-galar› yükselmeye bafll›yordu.Dünya ekonomileri t›kanm›fl;Avrupa, sömürgelerinde patlakveren ulusal kurtulufl mücade-leleriyle, ABD ise baflta Kübaolmak üzere Latin Amerika'daki devrim hareketle-riyle yüz yüze kalm›flt›. Çin sosyalist devrim ile ka-pitalist sistemden ç›km›fl, dünya devriminin ayaksesleri duyulurken emperyalist sistem daha davahflileflmiflti. Amerika’n›n bafllatt›¤› Vietnam Sa-vafl›, “özgür” dünyan›n gençlerini sistemin bask›ve fliddet dolu yüzüyle karfl› karfl›ya getirirken, Vi-etnam halk›n›n 7 y›l süren direnifli ABD'nin askerihegemonyas›n› yerle bir ediyor, tüm ezilen halkla-ra emperyalizme karfl› direnifli örnekliyordu. Di¤ertaraftan mevcut sol partiler toplumsal sorunlaraçözüm üretemedikleri gibi bürokratik yönetim anla-y›fllar›yla gençli¤i d›fll›yor, ç›kt›¤›n› söylüyorlard›.

Böyle bir siyasal atmosferde, ABD’de gençlerkendilerine sunulan “hür dünyay›” reddetmiflti.Hippiler, sosyalistler, siyahi örgütler DemokratikToplum ‹çin Ö¤renci Birli¤i (SDS) örgütünü kurmuflbir taraftan Vietnam iflgaline karfl› protestolar dü-zenlerlerken di¤er taraftan da “Özgür Üniversite”programlar› oluflturuyor resmi müfredata karfl› al-ternatif e¤itim anlay›fl›n› mayal›yorlard›. Gençler,haks›z bir savafl›n taraf› olmaya zorlan›rlarken Pen-tagon’u iflgal ediyorlar, askerlerin namlular›na gülsokuyorlard›. Siyahlar›n ›rkç›l›¤a ve eflitsizli¤e karfl›yürüttü¤ü “yurttafll›k haklar› hareketi” de döneminönemli muhalif hareketlerindendi.

Avrupa’da ise Fransa 68’i toplumsal hareketinörne¤i durumundayd›. Duvar yaz›lamalar› tarihe ge-çen ve Avrupa'y› kas›p kavuran bir hareket yaratanFrans›z gençli¤inin isyan dalgas›, Frans›z e¤itiminisistemin kalifiye ifl gücüihtiyaçlar›na göre yeni-den flekillendirmeyiamaçlayan ve üniversite-lerle sanayinin iflbirli¤ihalinde çal›flmas›n› ön-gören yasa tasar›s›n› or-taya atmas›na karfl› ge-liflti. Bu tasar›ya karfl› ö¤-rencilerin düzenledi¤i bir-çok boykot ve gösterinin ard›ndan Amerika’da yük-selen ö¤renci hareketinin de coflkusuyla beraber22 Mart’ta Nanterre Üniversitesi iflgal edildi. 3 Ma-y›s günü Nanterre Üniversitesi'nin kapat›lmas›nakarfl› Sorbonne Üniversitesi'nde miting ça¤r›s› ya-p›ld›. 300 ö¤renciyle bafllayan protesto, polisin sal-d›rmas›yla bafllayan çat›flma sonras› bir direnifledönüfltü. Ö¤renci muhalefetinin t›rmand›rd›¤› bü-yük direnifl 10 May›s “Barikatlar Gecesi” olarak ta-rihe geçti. Sorbonne Üniversitesi’nin iflgali, iflçile-rin de genel grevler bafllatmas›yla milyonlar›n kitle-sel hareketine dönüfltü.

Türkiye'de 68: Devrimin de¤il, devrim olan-lar›n tarihi

Tüm dünyay› kas›p kavuran 68 hareketi Türkiyegençlik hareketini etkilemekle beraber, Türkiye 68hareketi içerisinde Avrupa'daki örneklerine göreönemli ideolojik ve pratik farkl›l›klar bar›nd›r›yordu.

1940'lar›n sonlar›ndan itibaren ABD ile kurulansömürgecilik iliflkilerinin belirledi¤i sömürü düzeni-ne karfl› hoflnutsuzluk, tüm halk kesimleri ve özel-likle gençlik kitlesi için önemli bir tepki kayna¤›yd›.61 darbesi sonras› ülke, iktisadi ve politik olarak

emperyalizmle bütünleflme sü-recinde yeni bir aflamaya geç-miflken, darbe sonras› görecedemokratik say›labiliecek biranayasan›n varl›¤› sol fikirlerinyay›lmas› için olanak sa¤lam›fl-t›.

Ülkede hak arama mücade-lelerinin bafllad›¤›, çiftçilerin,

köylülerin protesto gösterileri düzenledi¤i ve solmuhalefetin giderek güç kazand›¤› bir dönemdeüniversiteli gençlik anti-emperyalist bir çizgide tamba¤›ms›z ve demokratik bir ülke mücadelesi etra-f›nda örgütleniyordu.

1968’e kadar gençli¤in sol e¤ilimleri T‹P etraf›n-da birlefliyordu. 1965 seçimlerinde 15 milletveki-liyle Meclise giren Türkiye ‹flçi Partisi gençlikte vehalkta bir heyecan yaratsa da, T‹P’in parlamentocuçizgisi gençli¤i içinde tutamad› ve gençlik dahadevrimci unsurlarla 1965’te Fikir Kulüpleri Fede-rasyonu (FKF)'nu kurdu. Türkiye solunun bugününe

de ›fl›k tutan teori ve prati¤inin temellerinin at›ld›¤›,ilerinin devrimci önderlerini içinden ç›karan FKF buözellikleriyle Türkiye sol tarihinde önemli bir yeresahiptir. Ö¤renci gençlik bu dönemde yeni müca-dele biçimleri gelifltirirken bir yandan da genifl ka-t›l›mlarla herkesin söz hakk›n›n oldu¤u forumlar dü-zenleyerek, demokrasiyi hem kendi yaflant›lar›ndahayata geçiriyor hem de “Demokratik Üniversite”deneyimi kazan›yorlard›. Anti-emperyalist bilinç üni-versiteli gençlik içersinde giderek yay›l›yor, üniver-siteliler petrol kuyular›n›n kullan›m›na izin verilme-mesine Milli Petrol Kampanyas› örgütleyerek karfl›ç›k›yor, “NATO'ya Haftas›” ile ülkenin emperyalistbir kurulufl olan NATO'dan ç›kmas› için mücadeleveriyorlard›.

68’in ilk boykotu “E¤itimde Reform” ad›yla AÜDTCF’de bafllam›fl k›sa sürede üniversitenin di¤er

fakültelerine ve ‹Ü’ne s›çram›fl-t›. ‹lkel yönetmeliklerle e¤itimgördüklerini söyleyen üniversi-telilerin boykotu ‹Ü’de DenizGezmifl’in de önderli¤inde iflga-le dönüfltü ve günlerce sürdü-rülen mücadele, yönetimle ya-p›lan ortak toplant›lar sonucukazan›mla sonland›r›ld›.

Haziran iflgallerinin ard›n-dan, iki önemli olay antiemperyalist mücadeleyeönemli bir ivme kazand›rd›. Bunlardan biri, 6. Fi-lo’nun Türkiye’ye gelifliyle bafllayan çat›flmal› ey-lemlerdi. Polis, devrimci ö¤rencilerin bulundu¤u‹TÜ Gümüflsuyu Kampusu’ndaki yurdu bast› ve Ve-dat Demircio¤lu’nu pencereden afla¤› atarak ölme-sine neden oldu. Sald›r›lar› k›namak için Tak-sim’de toplanan üniversiteli gençlik Dolmabah-çe’ye do¤ru yürüyüfle geçti. Önlerine kurulan bari-katlar› yaran üniversiteliler, Dolmabahçe'ye demir-leyen ABD donanmas›, 6. Filo askerlerini denizedöktüler.

Di¤er önemli olay ise Vietnam Kasab› olarak bi-linen Commer’in ODTÜ’ye geliflinin ard›ndan yafla-nan eylemdi. Rektörlük önüne park edilmifl resmiarac› gören, aralar›nda Sinan Cemgil, Taylan Özgürve Ulafl Bardakç›’n›n dabulundu¤u ODTÜ’lülerarac› ters çevirerek yak-t›lar. ABD finansmanl›bir üniversitede gerçek-leflen bu olay birçokçevreyi flafl›rtsa da, OD-TÜ’lüler Amerikan tarz›e¤itime ve ö¤rencilerin yönetime kat›lmamas›nakarfl› zaten boykotlar düzenliyorlard›. ODTÜ bundansonra devrimci mücadelenin kalesi haline gelmiflti.

Bu arada fikirsel ve pratik ayr›l›klarda kendinigöstermifl olan FKF, 1966’da yerini Türkiye Dev-rimci Gençlik Federasyonu'na (Dev-Genç) b›rakm›fl-t›. Devrimci Gençlik okullardan fabrikalara, köylerekadar uzanan sorunlara karfl› ba¤›ms›z, demokra-tik bir ülke mücadelesinde iktidar hedeflemifllerdi.Daha önceleri FKF’nin de kat›ld›¤› köylü mücadele-leri, DEV-GENÇ’lilerden de ald›¤› destekle Türkiyesolu hareketini kitlesellefltiriyordu. Devrimci Genç-lik, Filistin ve Ortado¤u halklar›n›n özgürlük müca-delesine de destek veriyor, onlar›n deneyimleriniyak›ndan takip ediyordu. DEV-GENÇ önderleri hemmücadeleye fiili destek vermek hem de as›l olarakTürkiye’de silahl› mücadeleyi bafllatmak için Filis-tin kamplar›na gitmeye karar verdiler. Döndüklerin-de Türkiye devrimci hareketinin temellerini atan ör-gütleri kurdular ve k›sa zaman içinde, ülkede dev-rim gerçekleflmedi ama kendileri devrim oldular.

Devrimi cesaretle hayk›ranlar›n bahar›

6840. Y›l›nda

Page 32: Devrimci Gençlik Dergisi Sayı 15