Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh...

179
T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI ULUSLARARASI İLİŞKİLER BİLİM DALI DAĞLIK KARABAĞ SORUNUNUN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Duygu GÖZLEK Tez Danışmanı Prof. Dr. Osman Metin ÖZTÜRK Ankara-2008

Transcript of Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh...

Page 1: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI

ULUSLARARASI İLİŞKİLER BİLİM DALI

DAĞLIK KARABAĞ SORUNUNUN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Duygu GÖZLEK

Tez Danışmanı Prof. Dr. Osman Metin ÖZTÜRK

Ankara-2008

Page 2: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem
Page 3: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI

ULUSLARARASI İLİŞKİLER BİLİM DALI

DAĞLIK KARABAĞ SORUNUNUN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Duygu GÖZLEK

Tez Danışmanı Prof. Dr. Osman Metin ÖZTÜRK

Ankara-2008

Page 4: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

ONAY Duygu Gözlek tarafından hazırlanan “Dağlık Karabağ Sorununun Dünü,

Bugünü ve Geleceği” başlıklı bu çalışma, 10 Mart 2008 tarihinde yapılan

savunma sınavı sonucunda oybirliği / oyçokluğu ile başarılı bulunarak jürimiz

tarafından Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, Uluslararası İlişkiler Bilim

Dalında Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

[ İm z a ] ……….

[Unvanı, Adı ve Soyadı] (Başkan) Prof.Dr. Osman Metin ÖZTÜRK

[İm z a ] ……….

[Unvanı, Adı ve Soyadı] Prof. Dr. Burcu BOSTANOĞLU

[İm z a ] ……….

[Unvanı, Adı ve Soyadı] Prof.Dr. Cemalettin TAŞKIRAN

Page 5: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

ÖNSÖZ

Bu çalışma Dağlık Karabağ sorununun oluşma sürecini, problemin

ortaya çıkmasının nedenlerini, sorunun taraflar açısından önemini ve sorunun

çözümü açısından ortaya atılan çözüm yaklaşımlarını araştırmak amacıyla

hazırlanmıştır. Tez çalışmasının araştırma noktasından yazım aşamasına

kadar değerli görüşleriyle yanımda olan ve aydınlanmamı sağlayan

danışman hocam Sayın Prof. Dr. Osman Metin ÖZTÜRK’e ve diğer tüm

hocalarıma teşekkürlerimi bir borç bilirim.

Page 6: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

ii

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ........................................................................................................... i İÇİNDEKİLER................................................................................................ ii KISALTMALAR............................................................................................. v GİRİŞ ............................................................................................................. 1

BİRİNCİ BÖLÜM DAĞLIK KARABAĞ PROBLEMİNİN TARİHİ SEYRİ

1.1. KARABAĞ TARİHÇESİ ....................................................................... 4

1.1.1.Karabağ Coğrafyası ....................................................................... 6

1.1.2. Karabağ Jeopolitiği ....................................................................... 8

1.1.3. Karabağ’ın Demografik Yapısı ...................................................... 9

1.2. AZERBAYCAN HAKKINDA GENEL BİLGİLER................................. 10

1.2.1. Azerbaycan Tarihine Genel Bakış .............................................. 12

1.2.2. Azerbaycan’da Sosyo-Kültürel ve Dini Hayat.............................. 14

1.2.2.1. Sosyo-Kültürel Hayat............................................................ 14

1.2.2.2. Dini İnançlar ......................................................................... 15

1.2.3. Azerbaycan Cumhuriyetinin Kuruluşu......................................... 16

1.3. ERMENİSTAN HAKKINDA GENEL BİLGİLER ................................. 19

1.3.1. Ermenistan Tarihine Genel Bakış ............................................... 19

1.3.2. Ermenistan Cumhuriyetinin Kuruluşu.......................................... 21

1.4. RUS İMPARATORLUĞU’NUN POLİTİKLARI VE KARABAĞ

SORUNUN ORTAYA ÇIKIŞI .................................................................... 22

1.5. I. DÜNYA SAVAŞININ BÖLGEDEKİ GELİŞMELERE ETKİSİ........... 25

1.5.1. Kafkaslarda Ulus Devletin Gelişimi, Ermenistan ve Azerbaycan 26

1.5.2. Bölgede Mondros Ateşkes Antlaşmasından Sonraki Gelişmeler 33

1.6. 1920-1945 SÜRECİ SOVYETLEŞTİRME POLİTİKALARI ................ 36

1.7. SOVYET RUSYA VE KARABAĞ MESELESİ.................................... 47

1.8. 1945-1980 ARASI DÖNEMDE ERMENİSTAN’IN FAALİYETLERİ.... 49

Page 7: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

iii

İKİNCİ BÖLÜM

ERMENİSTAN VE AZERBAYCAN ARASI İLİŞKİLER

2.1. 17. ve 18. YY’LARDA BÖLGENİN STATÜSÜ VE BÖLGE

ÜZERİNDEKİ FAALİYETLER................................................................... 57

2.2. 19.YY. MİLLİYETÇİLİĞİN YÜKSELİŞİ VE ERMENİ

MİLLİYETÇİLİĞİ .................................................................... 70

2.2.1. Ermenilerin Siyasallaşma ve Örgütlenme Süreci ........................ 70

2.2.1.1. İlk Örgütlenme Faaliyetleri ve Amaçları................................ 75

2.2.2. Ermeni Milliyetçiliği ve Dış Politikaya Etkileri .............................. 76

2.3. AZERİLERİN MİLLİYETÇİLİĞİ VE SİYASALLAŞAMAMA SÜRECİ .. 77

2.4. KÜRESEL GÜÇLERİN ERMENİLERLE İLGİLENME SEBEPLERİ ... 79

2.5. ERMENİ – AZERİ SORUNUNUN ÇATIŞMAYA DÖNÜŞMESİ ......... 82

2.6. 1905 YILI KIRILMASI VE İLK ÇATIŞMALAR .................................... 90

2.6.1. Kafkaslardaki Ermeni Saldırganlığı ............................................. 94

2.6.2. Kafkasya’nın Ermeniler Tarafından İşgali ................................... 96

2.7. ERMENİ MESELESİ VE MİLLETLERARASI BOYUT ..................... 101

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN ÇÖZÜLÜŞÜ VE KARABAĞ SORUNU

3.1. SOVYETLER DÖNEMİNDE KARABAĞ’IN HUKUKİ STATÜSÜ ..... 108

3.1.1. Sovyetler Birliğinin Dağılmasından Sonra Bölgenin Durumu .... 111

3.2. 1994 BİŞKEK ATEŞKESİ İLE DONDURULMUŞ DURUM .............. 122

3.3. 1994’TEN GÜNÜMÜZE KADAR YAŞANAN GELİŞMELER............ 125

3.3.1. 1996 Lizbon Zirvesi'nin Getirdikleri ........................................... 127

3.3.2. 1997–2000 Arasında Yaşanan Gelişmeler ............................... 128

3.3.3. 2000'li Yıllarda Devam Eden Uyuşmazlık ................................. 129

3.3.4. Diğer Uluslararası Kuruluşların Çözüm Çabaları ...................... 132

3.4. KARABAĞ SORUNUNA DAİR YAKLAŞIMLAR .............................. 136

3.4.1. Karabağ Sorununda Ermeni Uzlaşmazlığı ................................ 136

3.4.2. Karabağ Sorununa Azerbaycan’ın Yaklaşımı ........................... 140

Page 8: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

iv

3.4.3. Karabağ Sorununda Türkiye Faktörü ........................................ 140

3.4.3.1. Karabağ Sorununda Türkiye’nin İzlediği Politika ................ 141

3.4.3.2. Karabağ Sorununda Türkiye’nin Çözüm Önerileri .............. 142

3.4.4. Karabağ Sorununa Diğer Ülkelerin Yaklaşımları....................... 145

3.5.AZEBAYCAN’IN ENERJİ KAYNAKLARI İLE BORU HATLARININ

KARABAĞ SORUNUNA ETKİLERİ.................................................. 148

3.6. BOP SÜRECİNİN KARABAĞ SORUNUNA ETKİLERİ ................... 151

SONUÇ...................................................................................................... 154 KAYNAKÇA .............................................................................................. 158 ÖZET ......................................................................................................... 169 ABSTRACT ............................................................................................... 170

Page 9: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

KISALTMALAR

Age Adı Geçen Eser

AGİT Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı

Agm Adı Geçen Makale

AHC Azerbaycan Halk Cephesi

AK Avrupa Konseyi

AKKA Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması

ASALA Ermeni Gizli Kurtuluş Ordusu

AT Avrupa Topluluğu

AYS Azerbaycan Yüksek Sovyeti

BDT Bağımsız Devletler Topluluğu

BM Birleşmiş Milletler

ÇEKA Bolşevik Haber alma Teşkilatı

EUH Ermeni Ulusal Hareketi

GAO The Government Accountability Office

JCAG Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları

NATO Kuzey Atlantik Paktı

SSC Sovyet Sosyalist Cumhuriyet

SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi

Page 10: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

GİRİŞ

Karabağ ve Dağlık Karabağ coğrafya bakımından iki ayrı terimi ifade

etmektedir. Karabağ, Azerbaycan’ın Kür ve Aras ırmakları ile Ermenistan’ın

Sevan Gölü (Gökçe Gölü) arasında bulunan, yaklaşık 18.000 km2

büyüklüğündeki bölgedir. Bu bölgenin dağlık olup, stratejik değeri de bulunan

4300 km2 büyüklüğündeki kısmına Ruslar, Dağlık Karabağ adını vermişlerdir.

Günümüzde Ermenistan ile Azerbaycan arasında anlaşmazlık konusu olan

bu bölgedir ve artık, kolaylık olmak üzere, sadece “Karabağ” olarak

adlandırılmaktadır.

Karabağ sorunu yaklaşık iki asır kadar önce Rus İmparatorluğu

tarafından jeostratejik nedenlerle yaratılmıştır. 19. yüzyıl başlarında günümüz

Ermenistan’ı ve Karabağ bölgesine tekabül eden topraklarda başta Azeriler

olmak üzere Türk unsurlar çoğunlukta, Ermeniler ise azınlıktaydı. Ermenilerin

çoğu Osmanlı İmparatorluğu ve Iran topraklarında yaşamaktaydı. Karabağ

ise çoğunluğunu Azerilerin oluşturduğu bir Hanlıktı.

Rus İmparatorluğu, Kafkasya’yı ele geçirdikten sonra bu bölgenin

idaresini kolaylaştıracağı düşüncesiyle Ermeni nüfusunun arttırılması

politikasını benimsemiştir. Bu amaçla özellikle İran’da ve Osmanlı

İmparatorluğu’nun doğu bölgelerinde yaşayan Ermenilerin Kafkasya’ya

yerleştirilmesine çalışılmıştır. Ermenilerin bölgeye yerleşmesine paralel

olarak özellikle Karabağ’da Müslüman halkın bir kısmı Azerbaycan’ın diğer

bölgelerine ve Osmanlı topraklarına göç etmiştir. Böylelikle Rusya’nın

Kafkaslara Ermeni iskânı siyaseti bölgede ve özellikle Karabağ’da etnik

yapıyı değiştirmiştir. Ermenilerin Güney Kafkasya’ya iskânı XIX. asır boyunca

devam etmiş olmakla beraber Ermeniler, bazı bölgeler hariç, çoğunluğa sahip

olamamıştır. Ancak Balkan Savaşları’ndan sonra Doğu Anadolu’dan

Kafkasya’ya yapılan Ermeni göçleri ve özellikle Birinci Dünya Savaşı içinde

ve sonrasında Doğu Anadolu Ermenilerinden yaklaşık 420.000 kişinin

Page 11: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

2

Kafkasya’ya gitmesi günümüz Ermenistan’ına tekabül eden bir bölgede

Ermenilerin çoğunluğu oluşturmasına yol açmıştır.

Bölgede söz sahibi olmaya çalışan Ruslar 1828-1829 Edirne

Antlaşması’ndan sonra Anadolu Ermenilerini; Türkmençay Antlaşması’ndan

sonra ise Iran Ermenilerini Kafkaslara getirerek Karabağ’a yerleştirmiştir.

Ruslar bu antlaşmalardan sonra, önce nüfus dengesini sağlamışlar daha

sonra da Türkleri azınlığa düşürme çabalarına hız vermişlerdir. 1828-1829

Osmanlı-Rus savaşlarında, kendi menfaatleri doğrultusunda Ruslarla işbirliği

içerisine giren 100 bini aşkın Ermeni ailesi, yerleşmeleri için, Rus Çarı’ndan

boş toprak dileğinde bulunmuşlardır. Türkiye'yi terke mecbur olan Ermeni

toplulukları, Ruslar tarafından Karabağ'dan zorla sürgün edilen Türklerin

mekânlarına yerleşmişlerdir. Bunu takiben, 1877-1878 Osmanlı-Rus

savaşları esnasında ise 30 bini askın Osmanlı Ermenisi, yaşadıkları yerleri

terk ederek, Kafkaslarda Ruslarca kendilerine verilmiş topraklara

yerleşmişlerdir. Bu kadar kasıtlı iskâna rağmen, 1923'te Dağlık Karabağ'ın

nüfusunun % 67.5'i Türk, %32'si Ermenidir. 1829-1830 yıllarında Karabağ’a

getirilen Ermeniler bir ayaklanma başlatmışlar ve Türk yerleşim yerlerine

saldırmışlardır. Rusların bölgeye yerleşmesiyle başlayan çatışmalar 19.

yüzyıldan günümüze kadar devam etmektedir. Karabağ'daki ilk Türk-Ermeni

çatışması 1905 Rus ihtilâlinden sonra görülmüştür. 1905 yılında Karabağ’da

Ermenilerin saldırılarıyla başlayan olaylar Gence ve Tiflis'e de sıçramıştır. Bu

olaylar esnasında Ermeniler, Karabağ ve Tiflis'teki Rus garnizonundan

destek görmüşlerdir.

O yıldan 1990’lı yıllara kadar Ermenilerin Azeri topraklarına tacizi ve

işgali devam etmiştir. Dağlık Karabağ sorunu 1990 yılı sonlarından itibaren

silahlı çatışmalara dönüşmüş, Rusya’nın siyasi ve askeri desteğini alan

Ermenistan, Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal etmiştir. Taraflar

arasında askeri operasyonlar 9 Mayıs 1994 tarihinde ateşkes anlaşması

imzalanana kadar devam etmiştir.

Page 12: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

3

Bu çalışma Dağlık Karabağ sorununun oluşma sürecini, problemin

ortaya çıkmasının nedenlerini, sorunun taraflar açısından önemini ve sorunun

çözümü açısından ortaya atılan çözüm yaklaşımlarını araştırmak amacıyla

hazırlanan bu çalışma üç bölümden meydana gelmiştir. İlk bölümde Dağlık

Karabağ sorununun ortaya çıkması ve tarihi seyri, ikinci bölümde I. Dünya

savaşı öncesinde bölgenin genel durumu ve son bölümde de problemin

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki boyutu anlatılmaktadır.

Page 13: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

BİRİNCİ BÖLÜM DAĞLIK KARABAĞ PROBLEMİNİN TARİHİ SEYRİ

Dağlık Karabağ, coğrafi açıdan Kafkasya, Asya ve Avrupa arasındaki

transit ticaret yollarının kesiştiği bir noktada yer almaktadır. Bölge, jeopolitik

açıdan Ermenistan ve İran'ı da kontrol edebilecek bir konumda yer aldığı için

büyük güçlerin de ilgisini her zaman canlı tutmuştur. Öte yandan maden

yatakları, mineral suları bakımından zengin olan bölge, Kafkasya'nın gıda

maddelerinin önemli bir kısmını karşılaması açısından da Transkafkasya'nın

yükselen değeri olmaktadır. Bu noktada bölgenin gözden kaçırılmaması

gereken bir diğer özelliği ise, Hazar havzasının zengin doğal kaynak ve enerji

rezervlerine olan yakınlığıdır. Enerji kaynaklarının kritik madde olarak

önplana çıktığı günümüz dünyasında işbu maddeye ulaşımı sağlayan tüm

bölgeler, uluslararası arenada güçlü bir aktör olmak isteyen devletler

tarafından kontrol altına alınmak istenmektedir. Dağlık Karabağ'ın sahip

olduğu bu konumda onun Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Güvenlik ve

İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi örgütler nezdinde Azerbaycan ile Ermenistan

arasında bir türlü çözüme kavuşturulamamış bir sorun olarak uluslararası

gündemde yer almasına neden olmuştur. Bu bölümde Karabağ sorununun

tarafları coğrafi ve sosyo-kültürel bazda incelenecek, ayrıca I. Dünya Savaşı

zamanlarında bölgenin durumu değerlendirilecektir.

1.1. KARABAĞ TARİHÇESİ

Kafkasya bölgesi eski çağlardan bu yana hiçbir zaman Ermenilerin

yaşadığı bir alan olmamıştır. Rusya, Kafkasya’ da yürüttüğü siyasetin gereği

olarak Bizans döneminden itibaren Azerbaycan’da dağınık olan Ermeni

ahalinin ve Eçmiyazin Kilisesi’nin bulunduğu toprakların Erivan Hanlığı’nın

hakimiyetinden çıkarılarak, yüzde 73.8'i Müslüman olduğu halde Ermenistan

vilayetine çevrilmesini hedeflemiştir1. Ancak yine de Ruslar ve Ermeniler

1 Davut Kılıç, “Rusya’nın Doğu Anadolu Siyasetinde Eçmiyazin Kilisesi' nin Rolü (1828-1915)”, Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı 2, Haziran-Temmuz-Ağustos 2001, s. 49-50.

Page 14: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

5

tarafından yapılan tüm çalışmalar Karabağ kültürünü yok edememiştir.

Rusların uygulamış olduğu etkili politikaların en önemli sonucu Karabağ

bölgesinde yaşanan demografik değişiklikler olmuştur. Zira 1823' de Karabağ

ahalisinin yüzde 8.4'ü Ermeni iken 1832'de bu oran yüzde 34.8' e, 1897'de

ise yüzde 53'e çıkmıştır2.

Uzun yıllar Türk İmparatorlukları'nın yönetiminde kalan Karabağ,

1735'te İran'a terk edilmiş, 1805'te ise Rus İmparatorluğu sınırları içinde

kalmış, 1813'de Azerbaycan'a bağlanmıştır. 1918 yılında imzalanan Mondros

Mütarekesi'ni takiben, bölgeyi ele geçiren İngilizler de, Karabağ bölgesini

tekrar Azerbaycan'a bağlamışlardır. Nüfus çoğunluğunun Ermeni olması

gerekçe gösterilerek Nisan 1920'de Karabağ’ı Ermenistan'a bağlamak

amacıyla başlattıkları isyan, Kızılordu'nun müdahalesiyle bastırılmıştır. Bu

olaydan sonra, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ile Türkiye arasında Ekim

1921 tarihinde imzalanan “Kars Anlaşması” ile Karabağ Özerk bölge kalmak

koşuluyla Azerbaycan Cumhuriyeti'ne bırakılmıştır3.

Karabağ bölgesi 1923 yılında Stalin tarafından yapılan idari

düzenlemeye kadar, tarih boyunca Azerbaycan'ın ayrılmaz bir parçası

olmuştur. Anılan tarihte Karabağ bölgesi, özerk statüsü ile Ermeni

yerleşimine açılmış ve zamanla bölgedeki Ermeni nüfusu çoğunluğu

sağlamıştır. Ermeniler'in bölge üzerinde ilk defa hak iddia etmeleri 1963

yıllarına rastlamaktadır. O zaman Moskova tarafından reddedilen bu istek,

SSCB'nin dağılmasından sonra, Ermenistan'ın tek taraflı ilhakı ile çatışmaya

dönüşmüştür4.

2 Kılıç, a.g.m., s. 60. 3 Harp Akademileri Komutanlığı, Kafkasya ve Azerbaycan’ın Dünü, Bugünü, Yarını, İstanbul, Harp Akademileri Yayınları, 1995, s.65-66 4 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s.65-66

Page 15: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

6

1.1.1. Karabağ Coğrafyası

Karabağ, Azerbaycan'da bulunan Kür ve Aras ırmakları ile Ermenistan

sınırları içerisinde bulunan Gökçe gölü arasındaki dağlık alan ve buna bağlı

ovaları kapsayan bir bölgedir5. Bu aşamada ilk olarak belirtilmesi gereken

husus Karabağ ile Dağlık Karabağ tanımlarının farklı alanları kast ediyor

olmasıdır. Zira Dağlık Karabağ, yüzölçümü 18.000 km2 olan Karabağ' ın 4392

km2 lik kısmını kapsamaktadır6.

Nüfus ve yüzölçümü olarak dikkate alındığında küçük bir il veya büyük

bir ilçe durumundaki Dağlık Karabağ, 1990'lardan günümüze sadece

Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin değil fakat Rusya, Gürcistan, Türkiye ile

bölgedeki dış politik ilişkiler ile başta Bakü-Tiflis-Ceyhan olmak üzere

ekonomik işbirliği projelerinin de belirlenme ve uygulanmasında hareket

noktasını oluşturmuştur7. Dağlık Karabağ'ın ekonomik durumu da pek iç açıcı

olmayıp, Küçük Kafkaslar'ın Karabağ Sıradağları'nın kuzey kısmında yer alan

bölgeye karasal iklim hakimdir. Bu yüzden ekonomisi sınırlı sayıda meyve,

tahıl ve hayvancılığa dayanmakta olup küçük çapta sanayi tesisleri de

bulunmaktadır.

Karabağ bölgesi coğrafî şartlar bakımından Azerbaycan'ın diğer

bölgelerine göre önemli farklılıklar gösterir. Bölge sismik açıdan deprem

bölgesidir. “1840 yılından 1932 yılına kadar Şuşa'da, şiddeti 6-7 dereceye

kadar çıkan 6 deprem olmuştur8.”

İklim bakımından Karabağ bölgesini 3 ayrı iklim kuşağına ayırmak

mümkündür.

1. Orta sıcak kuşak,

2. Orta soğuk kuşak, 5 Yasin Aslan, Can Azerbaycan (Karabağ' da Talan Var), Ankara, Kök Yayınları, 1990, s. 50. 6 Araz Aslanlı, “Tarihten Günümüze Karabağ Sorunu”, Avrasya Dosyası Azerbaycan Özel, Cilt 7, Sayı 1, İlkbahar 2001, s. 394. 7 Alaeddin Yalçınkaya, Kafkasyada Siyasi Gelişmeler, Ankara, Lalezar Kitapevi, 2006, s.129 8 B. Bugarov, H. Aliyev, Azerbaycan SSC'nin Coğrafyası, Bakû, 1984, s. 60.

Page 16: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

7

3. Soğuk kuşak. Bölgenin orta dağlık bölgesi orta sıcak kuşağı

oluşturur. Yüksek dağlık kısımlarda ise soğuk kuşak görülür. Dağlarda kış

kurak geçer. Ortalama sıcaklık 0 - 10 C derece arasında, ortalama yıllık yağış

ise 600 - 1200 mm arasındadır. Karabağ dağlarında Turşsu, Şırlan gibi

çeşitli soğuk mineral su kaynaklan vardır. Yine dağlık bölgede tahılcılık ve

hayvancılık yapılmaktadır. Karabağ dağlarında tütün, meyve ve üzüm ziraati

de yapılmaktadır9.

Karabağ'ın volkanik yayla bölgesi ise Laçin ve Kelbecer arazisinde

bulunur. Yayla kısmı batıda Ermenistan Cumhuriyeti'nin arazisi, doğuda ise

Karabağ dağlarının kuzey-batı bölümü ile sınırlıdır. Yayla deniz seviyesinden

3000 m.den yüksektir Burada geniş dağ düzlükleri bulunmaktadır. Yayla

kısmında "... son jeolojik devirde güçlü volkan püskürmeleri meydana

gelmiştir. Burada dördüncü devir lavları, çukurlar ve sönmüş volkan kraterleri

geniş saha tutar. Volkanik yayla 7 nci derecede zelzele gücüne malik olan

sismik deprem bölgesine dahildir."10 Yaylanın da iklimi soğuktur. Kış sert

geçmektedir. Ortalama sıcaklık 0-6 oC arasındadır. Ortalama yıllık yağış ise

600 - 900 mm dir. Yayladan Terter ve Hekere nehirleri geçmektedir. Arpaçay

ve Pazarçay'ın kaynağı yaylanın kuzey-batı bölümündedir. Yaylanın nehirleri

aslında yağış ve kar sularından beslenir. Bu yüzden de bu nehirler bahar ve

yaz aylarında sulu olur. Yaylanın en önemli coğrafî özelliklerinden biri de

Büyük Alagöz gölüdür. Bu göl, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin yüksek dağlık

arazisindeki en büyük göldür11.

Küçük Kafkas sıradağlarının güneydoğusunda yer alan Karabağ'ın

doğusunda Berde, Mirbeşir, Ağdam, Ağcabedi ve Fuzûli; güneyinde Cebraîl,

Gubadlı; batısında Laçin, Kelbecer; kuzeyinde Şaumyan ve Kasım İsmaîl

ilçeleri vardır. Karabağ özerk vilâyeti idarî bakımdan beş bölgeye ayrılmıştır.

Bunlar: Askeran, Şuşa, Mardakert (Celabert), Martuni (Havaşen) ve 9 Igrar Aliyev, Dağlık Karabağ, Bakû, 1989, s.3. 10 Bugarov, Aliyev, a.g.e., s. 61 11 Cemalettin Taşkıran, Geçmişten Günümüze Karabağ Meselesi, Ankara, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 1995, s.9-10

Page 17: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

8

Hadrut'tur. Vilâyetin eski idarî merkezi Şuşa, yenisi ise Mankendi

(Stepanakert)dir Karabağ iki vilâyet, altı ilçe ve 220 köy ve kasabadan

müteşekkildir. Gürcistan genel valisi Yermalov ve Mogilyovski'ye göre

Karabağ 17 mahalle bölünmüştür: Sisyan, Demirci-Aslanlı, Küpara,

Berküşad, Bahabyurt, Kebirli, Talış, Cevanşir, Haçın, Çiiebird, Hırda-Para

Dizah, Dizah, Otuziki, Yirmidörî, Garaçorlu, Verend, Açan-Türk mahalleri.

Birkaç köy hariç 12 yerleşim yeri tamamen Azerilerden ibarettir. Dizah,

Verend, Çiiebird, Haçın ve Talış yerleşim yerlerini hem Azeriler hem de

Ermeniler oluşturmaktadır12.

1.1.2. Karabağ Jeopolitiği

Karabağ, tarihi boyunca kuzeyden ve güneyden gelen göçebe

Türklere bir kışlak vazifesi görmüştür. Bu bölgeden geçen Türk hükümdarlar

ve fatihler burayı kışlık bir karargâh olarak kullanmışlardır. Karabağ yüksek

dağlardan ve yüksek yaylalardan ibarettir. Dağ silsileleri Murovdağ (3420m)

ve Kamış (3740m) gibi yüksek zirvelere maliktir. Bu dağ silsilesinden Aras

vadisine inen Karabağ sıra dağlarının orta kısmında Alakaya (2338m) ve

Kırkkız (2863m) gibi yüksek dağlar vardır. Ova kısmı ise, daha önce

belirtildiği gibi, ortalama olarak 2500 m yüksekliğe sahiptir. Sönmüş

volkanlardan oluşan Işıklı Dağ ve Kızıl Boğaz zirveleri 3500 m yüksekliğe

kadar çıkar. Deniz seviyesinden 2500 m yüksekliğe kadar Karabağ

ormanlarla kaplıdır. Otlaklar bu yükseklikten sonra başlar. Çok yumuşak bir

iklimi, bol suları ve verimli toprakları vardır. Bu sayede de büyük hayvan

sürülerini ve kalabalık insan kütlelerini barındırabilir13.

Karabağ bölgenin hâkim bir noktasındadır. Azerbaycan'ı Ermenistan'ı

ve İran'ı kontrol edebilecek bir konumdadır. Bu özelliği ile daima diğer

milletlerin dikkatini ve ilgisini çekmiştir. 18 nci yüzyılda Rusların Kafkas

birlikleri başkomutanı olan Sisianov, Hindistan yolunu bile rahatça açacak 12 Yasin Aslan, “Azerbaycan Aydınlarının Dağlık Karabağ Üzerindeki Ermeni Taleplerine Reaksiyonu”, Azerbaycan Dergisi, Sayı 263, Eylül-Ekim 1988, s.60-63 13 Cemalettin Taşkıran, a.g.e.,1995, s.15

Page 18: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

9

olan bu bölgeyle ilgili 22 Mayıs 1805 tarihli ve 19 numaralı raporunda,

Karabağ için şu değerlendirmeyi yapmıştır 14: "... Karabağ, coğrafî mevkiine

göre Azerbaycan'ın, dolayısıyle de İran'ın kapısı sayılır. Bunun için de onun

elde tutulup tahkim edilmesine daha çok gayret sarf edilmelidir..."

1.1.3. Karabağ’ın Demografik Yapısı

Karabağ'ın nüfusu asırlara göre çok değişiklik görmüştür. Ancak nüfus

konusunda kesin olarak söylenebilecek iki husus vardır15:

1. 1850'lere kadar Karabağ'daki nüfusun çoğunluğunu hep Azeri Türkleri

oluşturmuşlardır.

2. Ermeniler 18 nci yüzyılın ikinci yarısından sonra Rusların da yardımı

ile Karabağ'da önce nüfus dengesini sağlamışlar ve daha sonra da

Azeri Türklerini azınlığa düşürüp kendileri çoğunluk olmuşlardır. 1979

nüfus sayımına göre Karabağ'ın nüfusu 162.200'dür. Bunun

123.076'sını Ermeniler, 37.264'ünü de Azeriler teşkil etmiştir.

1989 nüfus sayımında ise Karabağ'ın nüfusu 188.000'dir Bunun

158.000'ini Ermeniler oluşturmaktadır16. İki nüfus sayımı arasında geçen on

yıl gibi bir zamanda Azeri Türklerinin sayısının 10.000 civarında azalarak

30.000'in altına düşmesi dikkat çekecek bir noktadır.

Karabağ’daki bugünkü nüfus yapısı, Ruslar'ın Ermeniler'e yurt

armağan etme politikasının uygulanması sonucu özellikle 1920'den itibaren

bölgeye Ermeniler'in yerleştirilmesi sonucu oluşmuştur. 1923 yılında, hiçbir

bölgede Ermeni çoğunluğu sağlanamadığından sınırlar, kısıtlı sayıda Ermeni

çoğunluğu bulunan küçük yerleşim alanlarının etrafından geçirilerek bölgeye

"Dağlık Karabağ" ismi verilmiştir. Dağlık Karabağ'da idari yapılanma, Ermeni 14 Taşkıran, a.g.e., s.15 15 Aliyev, a.g.e., s. 3. 16 Patric Donabedian, Claude Mutafian, Artsakh - Histoire du Karabagh, Paris, 1989, s.10.

Page 19: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

10

siyasi otoritesince dört bölgeye ayrılmıştır. Bunlar kuzeyde Mandakerit,

merkezde Hankendi, güneyde ise Martuni ve Hardrut'tur17.

1.2. AZERBAYCAN HAKKINDA GENEL BİLGİLER

Kafkaslar'ın kilit ülkesi durumundaki Azerbaycan, Sovyetler sonrası

bağımsızlığını kazanan üç güney Kafkas cumhuriyetinden biridir. Kuzeyinde

Rusya Federasyonu'na bağlı Dağıstan Özerk Cumhuriyeti, kuzeybatısında

Gürcistan, batısında Ermenistan, güneyinde İran bulunmakta olup, doğu

kısmında ise Hazar Denizi yer almaktadır. Azerbaycan topraklarından sayılan

Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti, Türkiye, İran ve Ermenistan arasında yer alıp,

Azerbaycan ana ülkesiyle arasında Ermenistan bulunmaktadır. Ermeni işgali

nedeniyle Azerbaycan ile bağlantısı koptuktan sonra, Nahçıvan'ın komşu

sayısı dörtten üçe düşmüştür. Bunlar da Türkiye, Ermenistan ve İran'dır.

Nahçıvan üzerinden, bu üç ülkenin üçü üzerinde de etkili olmak

mümkündür18. Nahçıvan vasıtasıyla, Azerbaycan Türkiye ile de sınır

komşusu sayılmaktadır. Öte yandan Ermenistan sınırı yakınında yer alan

Yukarı Karabağ (Dağlık Karabağ) ise, SSCB'den kalan hukuki statüye göre

Azerbaycan'a bağlı özerk bölge durumundadır. Ayrıntılı olarak ele alacağımız

üzere, daha Sovyetler Birliği dağılmadan Ermenistan, Yukarı Karabağ'ın

statüsünü tartışmaya açmış, ilerleyen yıllarda sürüp giden anlaşmazlık ve

savaşlar sonucu Yukarı Karabağ ile Ermenistan arasındaki çevre bölge

durumundaki Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20'si 1994'den beri

Rusya ve İran destekli Ermenistan işgali altında bulunmaktadır19.

Doğal zenginliklerde olduğu gibi nüfus ve yüzölçümü bakımından da

Kafkaslar'ın en büyük ülkesi Azerbaycan'dır. Ülkenin yüzölçümü 86.100 km

kare olup, nüfusu 7.581.000'dir (1996). Azerbaycan halkının %82'7'sini

Azeriler, %5.6'sını Ruslar, %5.6'sını Ermeniler, %3.3'ünü başta Lezgiler

17 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s. 66 18 Osman Metin Öztürk, “Nahçivan'ın Güncel Bölgesel Politikadaki Yeri”, (Erişim), http://www.habusulu.com/50_3.htm , 01 Eylül 2007. 19 Alaeddin Yalçınkaya, Kafkasya’da Siyasi Gelişmeler, Lalezar Kitapevi, Ankara, 2006, s.114

Page 20: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

11

olmak üzere Dağıstanlılar, %2.8'ini de Ukraynalılar, Yahudiler, Tatarlar,

Gürcüler ve diğerleri oluşturur. Kafkas Müslümanlarının hemen tamamı Sünni

olduğu halde Azeriler Şii'dir. Bununla beraber Azerbaycan'da çoğunluk

Lezgiler olmak üzere önemli ölçüde Sünni Müslüman bulunmaktadır20.

Kuzey Azerbaycan'da yer alan Azerbaycan Cumhuriyeti, SSCB'yi

oluşturan 15 cumhuriyetten biri olarak Azerbaycan SSC iken 1991'de

bağımsızlığını ilan etmiştir. Güney Azerbaycan ise daha çok 20. yüzyıl

başında Azeriler olarak anılmaya başlayan Türkmen Türklerinin çoğunlukla

yaşadığı Kuzey İran topraklarıdır. Azerbaycan Cumhuriyeti konusunda, diğer

iki güney Kafkas komşusu Ermenistan ve Gürcistan'ın aksine, Kafkasya'daki

en geniş ulusal topluluk olmasına rağmen, yakın dönem tarihi konusundaki

batıda yapılan araştırmalar son derece yetersizdir21.

Bugün Azerbaycan Kafkasların en büyük devleti olmasına rağmen,

bölgede güvenlik ve istikrarı sağlayacak yeterli güce sahip değildir. Birleşik

Kafkasları koruyucu potansiyele sahip Azerbaycan ikiye bölünerek ve

bölünen taraflar da parçalanarak küçültülerek zayıf duruma düşürülmüştür.

Azerbaycan'ın tamamının Kafkas devleti olduğu gerçeğinin geniş kitlelerin

bilinçaltına yerleşmesi ve bu düşüncenin anlaşılarak ulusal bilincin temel

öğesine dönüşmesi gereklidir. Bu düşüncenin kitle bilincinde temel öğeye

dönüşmemesi kuzey ve güney arasında farklı düşüncelerin ve bir takım

ayırıcı sorunların varlığını sürdürmesi anlamını taşımaktadır. Güney

bölgesinin İran Azerbaycan'ı ve kuzey bölgesinin Kafkas-Azerbaycan’ı

biçiminde nitelendirilmesi tek milletin (ulusun) farklı kişiler ve düşünce

yapısında bulunmasına neden olmaktadır. “Birleşik Azerbaycan Kafkas

20 Murat Şahin, “Transkafkasya Siyasi Coğrafyasında Etnik Dağılımın Etkileri”, Avrasya Etüdleri, Sayı 19, İlkbahar-Yaz 2001, s.36 21 Tadeusz Swietochowski, Müslüman Cemaatten Ulusal Kimliğe Rus Azerbaycan 1905-1920, çev.: Nuray Mert, İstanbul, Bağlam Yayınları, 1988, s.9.

Page 21: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

12

devletidir” düşüncesi Azerbaycan'ın misyonunun mahiyetini ortaya koymanın

yanısıra kuzey ve güney birliğinin felsefi temelini oluşturmaktadır22.

1.2.1. Azerbaycan Tarihine Genel Bakış

Azerbaycan adı konusunda çeşitli görüşler mevcuttur. Buna göre

Azerbaycan adının Büyük İskender'in ölümünden sonra (M.Ö.323), burayı

yöneten komutanlardan Atropates'ten geldiği söylendiği gibi, Mecusi diniyle

ilgili olarak "od" anlamındaki azer ve "muhafız" anlamındaki baygan

kelimelerinden de geldiği söylenmektedir. Ancak bu yer adının etimolojisi

yapılırken, burada hâkimiyet süren Kasar (Hazar) Türkleri'nin ismi de

gözönünde bulundurulmalıdır23.

Tarihî devirlerden itibaren Karabağ ve Nahçıvan bölgeleri Azerbaycan

Türkleri'nin bir vatan parçasıdır. Günümüzde bu toprakların Azerbaycan

Cumhuriyeti'nden koparılıp Ermenistan'a verilmesi için, Ermenilerin içerde ve

dışarda başlattıkları kampanyanın mahiyetini ve çıkardıkları olayların hakikî

sebeplerini anlamak için bölgenin tarih içindeki durumuna bir göz atmak

gerekir24.

Kafkasya, tarihin en eski çağlarından itibaren Doğu ve Batı arasında

bir köprü vazifesi görmüş ve çeşitli milletlerin mücadelelerine sahne olmuştur.

M.Ö. VIII. yüzyıllardan itibaren Azerbaycan'ın ilk sakinleri Orta Asya'dan

gelen Saka Türkleri olmuştur. Daha sonraları buraya asırlar içinde çeşitli Türk

boyları gelip yerleşmiştir. Kimi Türk boyları ise, buradan, Derbent Geçidini

aşarak Anadolu'ya gitmiştir. İşte, bu geçişler sırasında, Karabağ'ın Türklerin

en geniş, en eski kışlağı olduğu ve Dede Korkut kahramanlarının Azerbaycan

ve Doğu Anadolu'yu yurt tuttukları bilinmektedir25.

22 Haleddin İbrahimli, Değişen Avrasya’da Kafkasya, Ankara, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları Kafkas Araştırmaları Dizisi, No:25, 2001, s.1 23 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s. 18 24 Dursun Yıldırım, Cihat Özönder, Karabağ Dosyası, 2. B.s., Ankara, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 1991, s.1 25 Kamuran Gürün, Türkler ve Türk Devletleri Tarihi, Ankara, 1981, Cilt 1, s.135-138,

Page 22: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

13

İslâm fetihleri başladığı sırada bölge, Bizans hakimiyetinde

bulunuyordu. Halife Ömer zamanında başlayan akınlar, başarılı sonuçlar

vermiş ve Emevilerin ilk devirlerinde burası fethedilerek merkezi Dvin olmak

üzere bir eyalet haline getirilmiştir. Azerbaycan'a bağlı olarak idare edilen bu

eyaletin valiliğine, 889-890 yılında, Türk Sacoğulları hanedanından

Muhammed el-Afşin tâyin edilmiştir26.

XI. Yüzyıla kadar, muhtelif Oğuz boylarının yerleşmiş olduğu

Azerbaycan; “1015 - 1021 yılları arasında, Selçuklu Türk Devletinin

kurucularından Çağrı Bey'in Doğu Anadolu'ya yaptığı keşif seferinden sonra”

Türk nüfusunu barındıran bir bölge haline gelmiştir. Malazgirt zaferinden

sonra Kafkasya'ya doğru yoğunlaşan Selçuklu Türk akınları sırasında

Ermeniler, Bizans’a tâbi olarak bölgede, muhtelif aileler halinde oturmakta

idiler27. Bölgenin büyük bir bölümünde, Müslüman emirlikler hükümran

idiler28. Bizans İmparatoru II. Basil, X. yüzyıldan itibaren Doğu sınırlarını

emniyet altına almak amacıyla, bu bölgelerdeki vassal Ermeni ve Gürcü

siyasî teşekküllerinin yönetimini doğrudan doğruya Bizans'a bağlamıştır.

Dolayısıyle, Selçuklular bölgeye girdiklerinde vassal da olsa, herhangi bir

Ermeni ve Gürcü prensliği bulunmamakta idi. Üstelik, Bizans İmparatoru IX.

Konstantin Manomak, (1042-1055) Ermenileri isyankâr davranışları sebebiyle

ağır vergilere bağlamış, Kars ve Van yörelerindeki eski Ermeni ailelerinin

bütün taşınmaz mallarına el koydurmuş; mevcut Ermeni kilise ve

manastırlarını boşalttırarak Bizans papaz ve bürokratlarına vermiştir. Ermeni

kilisesini ortadan kaldırmak amacıyla Manomak, geniş çapta dinî kıyımlar

yaptırdığı gibi, özellikle Gregoryan mezhebinde olan Ermenilere büyük baskı

yaparak Ortodoksluğa girmelerini istemiştir. Bu sebeple, Selçuklular, 1045

yılında, Bizanslıları Gence'de bozguna uğratarak bölgeye girdiklerinde, ne

bağımsız, ne bağımlı, ne de yarı bağımlı hiçbir Ermeni siyasî teşekkülü ile 26 Hakkı Dursun Yıldız, “10. Yüzyılda Türk-Ermeni Münasebetleri”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu 8-12 Ekim 1984 Erzurum, Ankara, 1985, s.29-31 27 Yıldız, a.g.e., s.208 28Ali Sevim, “Büyük Selçuklu İmparatorluğu Döneminde Selçuklu Ermeni İlişkileri”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu 8-12 Ekim 1984 Erzurum, Ankara, 1985, s.67

Page 23: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

14

karşılaşmamışlardır29. Burada yaşayan ve Bizans baskısı altında ezilen

Ermeniler, toleranslı Türk idaresine girmeyi Hıristiyan Bizans’a tercih

etmişlerdir.

Stratejik bakımdan dünyanın çok önemli bölgelerinden birisinde

bulunan Azerbaycan için nüfus artışı siyasi, iktisadi ve askeri bakımlardan

oldukça büyük bir önem taşımaktadır. Azerbaycan'da resmi politikaların

aksine nüfus artış hızı oldukça yüksek sayılabilecek düzeydedir30.

1.2.2. Azerbaycan’da Sosyo-Kültürel ve Dini Hayat

1.2.2.1. Sosyo-Kültürel Hayat

Bilindiği üzere, 1980’li yılların ortasından itibaren Sovyetler Birliği

dağılma surecine girmiş ve 1990’li yılların başında dağılmıştır. Bu süreç

içinde Kafkasya’da ve Orta Asya’da yeni bağımsız Türk devletleri ortaya

çıkmış, Türk nüfusa sahip Balkanlardaki bazı devletler de tam

bağımsızlıklarına kavuşmuştur31. Bu devletlerden biri olan Azerbaycan’ın

kültürel hayatı bütün devirlerde parlak olmuştur. Türk-İslâm kültürünün

tanınmış destan kahramanları Köroğlu, Dede Korkut, Aslı ile Kerem, Leyla ile

Mecnun Azeriler arasında da meşhur olmuştur. XII yüzyılda Nizami, XIV.

yüzyılda Nesimi, XVI yüzyılda Hatâi ve Fuzuli, XVIII yüzyılda Vâkıf en çok

tanınan şairlerdir. XIX. yüzyıl ve XX. yüzyılın ilk yarısında yetişen Aşık Ali

Asker, yazar ve devlet adamı Mirza Fethali Ahundzade, Abbaskulu Ağa

Bakıhanlı, şair Kasım Bek Zakir, yazar Celil Mehmet Kuluzade, şair Sabır,

felsefeci Ali Bey Hüseyinzade en ünlü aydınlardır. Mehmed Emin Resulzade,

Cavid, Cafer Cabbarlı, Yusuf Vezir Çemenzeminli gibi fikir adamları bu devre

29 Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, 2. Basım, Ankara, 1983, s.22. 30 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s. 22 31 Osman Metin Öztürk, “Türk Milliyetçiliği Üzerine Bir Durum Değerlendirmesi”, (Erişim), http://www.bozok.org/modules.php?name=News&file=article&sid=4585 , 01Eylül 2007

Page 24: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

15

mahsustur. Bu aydınlar Azerbaycan'ın hem fikri gelişmesinde, hem de

bağımsızlık sürecinde rol oynamışlardır32.

Kuzey Azerbaycan'dan, farklı olarak Güney Azerbaycan'da uygulanan

Farslaştırma politikası sonucu kültürel hayat pek gelişmemiştir. 1926'da

Pehlevilerin son Türk sülalesi olan Gacar’ları İran yönetiminden

uzaklaştırmasıyla hızlanan Farslılaştırma politikası, 1979 İran İslâm

Devriminden sonra da değişmemiştir. Azerilerin Türkleşmiş İranlı oldukları

düşüncesi resmi eğitim politikası olarak daima uygulanmıştır. Hatta okullarda

Türkçe eğitim bile verilmemiştir33.

Mukayese açısından bakılacak olunursa Rus istilasına uğramış Kuzey

Azerbaycan, Güney Azerbaycan’a oranla kültürel yönden daha gelişmiştir.

Özellikle SSCB terkibindeki Azerbaycan’da kendi dilinde okullar açılması ve

kendi dilinde kitap ve gazete basılmasına izin verilmesi bu yörenin kendi

kimliğini daha güçlü muhafaza etmesinde ona yardımcı olmuştur.

1.2.2.2. Dini İnançlar

İlkel dönemlerde Azerbaycan arazisinde putperestlik inancı var

olmuştur. Put, Tanrı sayılan veya Tanrıya aracı olarak görülen ve kendisine

tapılan şeydir. İlk çağlarda insanlar doğanın çeşitli görünümlerini

kişileştirdikten sonra onlara üstün güç atfetmiş ve onlara tapmışlardır34.

Azerbaycan’ın kuzey kısmında var olduğu sanılan ikinci en kadim

inanç Şamanizm’dir. Şamanizm sihir ve büyüye dayanır, evren gök, yer ve

yeraltı olmak üzere üç bölüm olarak tasarlanmıştır. Gökte iyi ruhlar, yerde

insanlar, yeraltında da kötü ruhlar otururlar. İnsanlar, bu iyi ve kötü ruhlar

arasında denge kurmak zorundadırlar. İşte Şaman adı verilen din adamı bu

32 Mehmet Saray, Azerbaycan Türkleri, Türk Dünyası Araştırmaları Yayınları (TDAV), 1984, s.39 33 Saray, a.g.e.,s.38 34 Orhan Hançerlioğlu, “Put”, İnanç Sözlüğü: Dinler-Mezhepler-Tarikatlar-Efsaneler, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1975, s.525-526

Page 25: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

16

dengeyi sağlar. Şaman, kendinden geçme (cezbe) yöntemiyle dinsel ve

büyüsel işlem yapar, çağdaş medyumlar gibi insanlarla ruhlar arasında

aracılık eder35.

İslâm’ın kabulünden 36 sonra, XII. yüzyıldan itibaren İslâm'ın Tasavvuf

ve Vahdet-i Vücûd anlayışı Azerbaycan’da yayılmıştır. Cüneyd-i Bağdadiye

göre “Tasavvuf, Hakk’ın seni senden öldürmesi ve kendisiyle ihyasıdır”37.

Vahdet-i Vücûd ise gerçek varlığın sadece Allah olduğunu, diğer varlıkların

ise Allah’ın isim ve sıfatlarının tecelli ve tezahürlerinden ibaret olduğu fikri

üzerine kuruludur38. 1191'de inancından dolayı öldürülen Sühreverdi’nin

İşrakilik inancı da Azerbaycan'da geniş bir şekilde yayılmıştı. İşrakiler,

Tanrı'nın bir ışık, alemin de Onun yoğunlaşması olarak izah ederler.

İhvan-ı Safa’nın da içinde bulunduğu batınilik inancı Azerbaycan'da

aydınlar arasında çok yaygındı. Batıniliğin ana savı şudur: Kur’an’ın dış

anlamı olduğu gibi iç anlamı da vardır. İç anlamlara erenler için dış anlamlara

uymak gereksizdir39.

Azerbaycan’ın geniş inanç sistemleri gösteriyor ki, bölge halkının dine

olan ilgisi uzun yıllar zor zamanlar geçirmesine rağmen artmıştır. Ama bölge

halkının huzuru için bu ilginin doğru kanalize edilmesi gerekmektedir.

1.2.3. Azerbaycan Cumhuriyetinin Kuruluşu

Sovyet etkisi altında bulunan Azeri topraklarında Ermenilerin yaptığı

katliamların artması üzerine Osmanlılar, barışı biran önce Türk silâhları ile

gerçekleştirmekten başka çare kalmadığına inanmışlardı. Daha sonra,

35 Günay Tümer, Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, 2. Basım,Ankara,Ocak Yayınları,1993, s.50-51 36 Mustafa Armağan, İslam Düşüncesi Tarihi, C.I, İstanbul, İnsan Yayınları, 1990, s.163-231 37 Selçuk Eraydın, Tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul, Marifet Yayınları, Genişletilmiş 3. Baskı, 1990, s.17 38 Kâmil H. Yılmaz, Tasavvuf Meseleleri, İstanbul, Erkim Yayınları, 1997, s.192-195 39 Hançerlioğlu, a.g.e., s.97-98

Page 26: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

17

Azerbaycan Milli Şurası'nın toplantısında, Bakü meselesi görüşülmüş ve

Türkiye'den yardım istenmesi kararlaştırılmıştır40.

Türk Ordusu bu değerlendirmeden sonra, Erivan-Culfa demiryolunu

tutarak, doğuda Karakilise, Tiflis-Bakû istikametinde ilerledi. Sonuçta, Batum

ve Kars tekrar geri alınmıştır. Bu gelişmeler sırasında, Azeriler, Gürcüler ve

Ermenilerden oluşan üçbaşlı Mâverây-ı Kafkas Yönetimi’nin istikrarlı bir

devlet olamayacağı artık anlaşılmıştı. Durum böyle olunca, Osmanlılar

yapılacak barışın kalıcı olabilmesi için, Konfederasyonu teşkil eden her üç

toplumun, müstakil birer devlet haline gelmelerinin şart olduğunu

düşünüyordu. Bu görüş, Batum Konferansı'nda taraflara duyurulmuştur.

Sonuçta, Kafkas Yönetimi, Tiflis'te yaptığı son toplantısında (26 Mayıs 1918)

kendisini fesh ederek, Mâverây-ı Kafkas Cumhuriyeti'nin sona erdiğini ilân

etmiştir41. Aynı gün Gürcüler, iki gün sonra da Azerbaycanlılar ile Ermeniler

de, kendi istiklâllerini ilân etmişlerdir. Bu müstakil devletlerle Batum'da, 14

Haziran 1918'de, ayrı ayrı barış imza edilmiştir. Gürcistan barışı ile Türkiye,

Batum şehri ve sancağından başka, Ahıska ve Ahılkelek nahiyelerini de geri

almak suretiyle, sınırını, 1828 yılındaki durumuna getirmiştir. Aynı gün,

Ermenistan Cumhuriyeti ile de barış antlaşması yapılmıştır. Bu antlaşmada,

Kars, Ardahan, Borçka, Kağızman ve Nahçıvan'ın Türk toprakları olduğu

kabul edilmiştir. Osmanlı Devleti de, Yeni Beyazıt, Gümrü, Erivan ve Şavur-

Daralağıaz'ı Ermenilere bırakmıştır. Ayrıca, Ermenistan'da yaşayan

Müslümanlara dinî ve kültürel haklar tanınıyor; Ermeni hükümeti, Türkiye

üzerine yönlendirilebilecek çetelerin, Ermenistan topraklarını üs olarak

kullanamayacaklarını taahhüt etmişlerdir42.

Mâverây-ı Kafkas Yönetimi’nin feshi üzerine, 28 Mayıs 1918'de,

Azerbaycan Cumhuriyeti resmen ilân edilmiş ve “İstiklâl Beyannâmesi” 40 Abdülhalik Çay, “Ermenilerin Bakü’de Yaptığı 31 Mart 1918 Katliamı”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu 8-12 Ekim 1984 Erzurum, Ankara, 1985, 249 41 Çay, a.g.m., s.251 42 Mim Kemal Öke, İngiltere’nin Güneydoğu Anadolu Siyaseti ve Binbaşı E.W.C. Noel’in Faaliyetleri, Ankara, Sevinç Matbaası, 1988, s.163

Page 27: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

18

yayımlanmıştı, 43 yeni devletin merkezi Bakü seçilmişti. Ancak, Bakü,

Bolşevik işgalinde olduğu için Gence şehri geçici başkent oldu. Azerbaycan

Cumhuriyeti Başbakanı Feth Ali Han Hoylu, 30 Mayıs 1918'de Cumhuriyet'in

kuruluşunu dünya kamuoyuna duyurdu. Osmanlı Devleti, Azerbaycan

Cumhuriyeti'ni ilk tanıyan devlet olmuştur.

Bağımsızlığını kazanmasından sonra, günümüze kadar gerek bu

ülkedeki Rusya taraftarı Azeriler ve gerekse Ermenistan ve Karabağ'daki

Ermeniler ile bunları destekleyen A.B.D., Fransa ve diğer batılı ülkelerin

müdahaleleriyle, Azerbaycan siyasi ve iktisadi istikrar ve birliğini

sağlayamamıştır. Halkın oyu ile cumhurbaşkanı seçilen Elçibey'in, Azeriler ile

Türk dünyası lehine ve Rusya ile İran aleyhine planlı ve iddialı görüşleri ve

girişimleri nedeniyle istikrarlı bir yönetim kurması engellendi. Onun devlet

politikasını beş madde halinde özetlemek mümkündür44:

1. Türk dünyasının bütünleşmesi;

2. Türkiye ile en ileri derecede işbirliği;

3. İran işgalindeki Güney’in Kuzey ile birleşmesi;

4. Rusya'nın yeni cumhuriyetler üzerinde yeniden nüfuz kurma aracı

olarak bakılan Bağımsız Devletler Topluluğu’na girmemek;

5. Bakü petrollerinde Rusya'yı devre dışı bırakmak.

Özellikle Güney Azerbaycan konusundaki politikası, Azerbaycan'ın

yüzölçümü 86.600 kilometrekare olup nüfusunun 1995 yılı itibariyle 7.486.090

olduğu, öte yandan İran yönetimindeki Güney Azerbaycan'ın ise 113.000 km

karelik bir bölge olup nüfusunun 25 milyon civarında olduğu dikkate

alındığında bütün bölge jeopolitiğini alt üst edecek bir çıkış olduğu görülür45.

43 Abdülhalik Çay, “Azerbaycan Dosyası”, Tercüman Gazetesi, 9 Nisan 1988. 44 Yalçınkaya, a.g.e., s.122 45 Saray, a.g.e., s.7

Page 28: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

19

1.3. ERMENİSTAN HAKKINDA GENEL BİLGİLER

Sovyetler Birliği'ni oluşturan 15 cumhuriyetten en küçüğü olan

Ermenistan SSC, SSCB'nin dağılması ile diğer cumhuriyetlerle birlikte

bağımsızlığını kazanmıştır. Tam bir kara ülkesi olan Ermenistan'ın sınır

komşuları Türkiye, Gürcistan, İran ve Azerbaycan'dır. Ermenistan

Azerbaycan'ın ana ülkesi ile komşu olduğu gibi, Azerbaycan'a bağlı özerk bir

cumhuriyet olan Nahçıvan ile de komşu olup, Nahçıvan ile Azerbaycan'ın

arasında yer almaktadır. Ermenistan'ın bağımsızlık aşamasında

Azerbaycan'a bağlı Özerk Dağlık Karabağ bölgesi üzerindeki iddialarından

sonra iki ülke arasında savaş çıkmış ve Yukarı Karabağ ile birlikte

Azerbaycan topraklarının yaklaşık beşte biri 1994'ten beri Ermenistan işgali

altında bulunmaktadır46.

1.3.1. Ermenistan Tarihine Genel Bakış

Yüzölçümü 29.800 km2 olan Ermenistan’ın nüfusu 3.789.000 (1997)

olup başkenti Erivan'dır. Bununla beraber, Dağlık Karabağ sorunundan

dolayı uluslararası toplumdan izole edilmiş olan Ermenistan büyük göç

vermekte olup, kesin olmamakla birlikte günümüzde nüfusunun 2 milyona

düştüğü yolunda iddialar vardır. Aras Nehri'nin geçtiği alanlar ile Sevan

Gölü'nü besleyen ırmaklar çevresinde tarıma elverişli alanlar bulunmakla

birlikte, yarı çöl özelliği taşıyan bölgede kuru bir kara iklimi hakimdir. Ova ve

dağ eteklerinde çeşitli meyveler ve tahıl yetiştirilir. Bununla beraber, Sovyet

döneminin her alanda kayırılan bir cumhuriyeti olan Ermenistan, diğer

cumhuriyetlere göre ileri bir sanayi ülkesi haline gelmiştir. Belirli bir maden

rezervi olan ülke, tarıma dayalı sanayii ile birlikte kimya, makine, dokuma

alanlarında önemli bir endüstriyel altyapıyı Sovyet döneminden devralmıştır.

Bağımsızlıkla birlikte yayılmacı ve komşularıyla çatışmacı bir politika izleyen

Ermenistan, milli ordusunu kurmuş ve maddi kaynaklarının büyük bir kısmını,

46 Yalçınkaya, a.g.e., s.145

Page 29: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

20

halkın sosyal ve ekonomik sorunlarının giderilmesi yerine askeri giderleri

karşılamada kullanmıştır47.

IV. Yüzyılda Hıristiyanlığı kabul ettikleri halde, Ermenilerin büyük

bölümü Ermeni Apostolik Kilisesi'ne bağlı, monofizit Hıristiyanlardır. Çok az

bir kısmı ise Katoliktir. Erivan'ın 20 km batısında yer alan Eçmiyazin

kasabası, Ermenilerin Hıristiyanlığı kabul etmesiyle birlikte Ermeni kilisesinin

merkezi olmuş ve en yüksek dini organ olarak "Katogikosluk" burada

kurulmuştur. Daha sonra Sis, Akdamar ve Lübnan gibi yerlere taşınmış veya

buralarda yeni katogikosluklar kurulmuştur. 1441'de yeniden Eçmiyazin

Katogikosluğu kurulmuştur. Rus Çarlığı, Ermeni halkını kendi çıkarları

doğrultusunda kullanmak üzere Eçmiyazin Katogikosluğu'nu bütünüyle

kontrolü altına almış ve Osmanlı'daki Ermenileri Katogikosluk kanalıyla

kışkırtmıştır48. Erivan (Revan) yakınlarındaki Eçmiyazin Katogikosluğu dini

bir merkez olduğu halde, Ermeni propagandası etkisindeki kaynaklar, civarda

asırlardan beri katogikosluk ile birlikte bir Ermeni devleti varmış ve Eçmiyazin

de buranın merkezi imiş gibi göstermektedirler49.

Osmanlı döneminde Ermeniler, 19. yy'ın ikinci yarısına kadar tebaa-i

sâdıka (sadık yurttaş) olarak, devletin her kademesinde görev alıp, halkının

önemli bir kısmı tüccar ve sanatkar idi. 1877-78 Osmanlı-Rus savaşından

sonra yapılan barış antlaşmasına, Rusya ve diğer batılı devletlerin baskısı ile

Ermenilerle ilgili maddeler konularak bir Ermeni sorununun temeli atıldı.

Bundan sonra yine Çarlık Rusyası'nın kurup örgütlediği Hınçak ve Taşnak

terör örgütleri Osmanlı Devleti'nin birçok merkez ve bölgelerinde terör olayları

gerçekleştirmiş, her olaydan sonra batılı güçlerin Osmanlı'ya müdahale

zemini hazırlamıştır. Bu arada terörize olan halkın bir kısmı Rusya'nın teşvik

47 Hatem Cabbarlı, “Ermenistan Silahlı Kuvvetleri”, Stratejik Analiz, Cilt 5, Sayı 53, Eylül 2004, s.76. 48 Ali Arslan, “II. Meşrutiyet Öncesinde Osmanlı-Eçmiyazin Katogikosluğu İlişkileri”, Ermeni Araştırmaları I. Türkiye Kongresi Bildirileri, C.I, Ankara, ASAM-Ermeni Araştırmaları Enstitüsü, 1993, s.348-359. 49 Mirza Bala, “Erivan”, İslam Ansiklopedisi, C.4, İstanbul, MEB, 1993, s.311-315

Page 30: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

21

ve tehditleri ile bugünkü Ermenistan ve civar bölgelere göç ettirilerek,

planlanan devletin altyapısı oluşturulmuştur50.

1.3.2. Ermenistan Cumhuriyetinin Kuruluşu

Daha önceleri Osmanlı Devleti ve İran hakimiyeti altında yaşayan

Ermeniler Bolşevik Devrimi sırasında Kafkasya’da ki Sovyet varlığına teslim

olmuşlardır. Bu dalgadan etkilenen Ermeniler Sovyet Rusya bayrağı altına

girmişlerdir.

Ermenistan Hükümeti, SSCB dışında varlığını sürdürebilmek için

Türkiye ile iyi ilişkiler tesis etmeye önem vermiş, ancak hükümetin ılımlı

politikaları, aşırı ulusal grupların Ulusal Şelf Determinasyon İçin Birlik (I.

Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye'ye kaybedilen toprakların yeniden ele

geçirilmesine çabalamaya devam etmektedir), Ermenistan Komünist Partisi,

Ermeni Devrimci Federasyonu (1918-1920 yıllan arasında bağımsız

hükümeti kuran Taşnaksütyun) Partileri'nin eleştirilerine hedef olmuştur.

Moskova'daki ağustos darbesi, hükümeti bağımsızlığa doğru attığı adımları

hızlandırmaya yöneltmiştir. 21 Eylül 1991'de gerçekleştirilen referandum

sonucunda, seçmenlerin % 99.3'ü oyunu Ermenistan'ın birliğin dışında,

bağımsız demokratik bir devlet olması lehinde kullanmıştır51.

Ayrılma ile ilgili Sovyet yasasına uymak yerine, Yüksek Sovyet 23

Eylül'de, Ermenistan'ın bağımsız bir devlet olduğunu ilân etmiştir. Bağımsızlık

ilânını takiben 16 Ekim 1991'de başkanlık seçimleri yapılmıştır. Seçimlere

katılan altı aday arasında büyük çoğunluğu Ter-Petrosyan sağlamıştır. Ter

Petrosyan, Ermenistan'ın uluslararası alanda tanınmasını talep etmeye

devam etmekle birlikte, 19 Ekim'de Ekonomik Topluluk Antlaşması'nı

imzalamıştır. Ermenistan liderliği, Bağımsız Devletler Topluluğu'na katılmış

ve kurucu Alma-Ata Deklarasyonu'nu 21 Aralık tarihinde imzalamıştır. Şubat

50 Yalçınkaya, a.g.e., 147-148 51 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s. 78-79

Page 31: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

22

1992'de Ermenistan, Azerbaycan ile birlikte Avrupa Güvenlik ve İşbirliği

Konferansı'na katılmıştır. 2 Mart 1992 tarihinde Ermenistan Cumhuriyeti

Birleşmiş milletlerce kabul edilmiştir. Ayrıca IMF, Dünya Bankası ve Dünya

Sağlık Örgütü'ne de üye olmuştur52.

1.4. RUS İMPARATORLUĞU’NUN POLİTİKLARI VE KARABAĞ SORUNUN ORTAYA ÇIKIŞI

Karabağ sorunu 1980'lerin ikinci yarısında SSCB'nin dağılmasına

giden süreçte yeniden ortaya çıkmıştır. SSCB'de izlenilen Glasnost (açıklık)

ve Perestroyka (yeniden yapılanma) politikalarının etkisiyle Ermeniler, Dağlık

Karabağ'a ilişkin istemlerini daha yüksek sesle dile getirmeye başlamışlardır

ve haksız olduğunu iddia ettikleri sınır düzenlemelerinde değişiklik

yapılmasına ilişkin hareketlerde bulunacaklarının sinyallerini vermişlerdir.

Gelişen olaylara hukuksal açıdan bakılacak olursa, 20 Şubat 1988'de

“Dağlık Karabağ Halk Temsilcileri Sovyeti” Azeri üyelerin katılımı olmaksızın,

11 e karşı 17 olumlu oy ile Otonom Bölgenin Ermenistan SSC ile birleşmesini

öngören bir karar tesis etmiştir. Ancak Azerbaycan işbu kararı, SSCB'nin

1977 Anayasası'nın 78. maddesi gereği reddetmiştir. Keza 78. madde

cumhuriyetlerin ülke sınırlarının ancak ilgili cumhuriyetlerin ortaklaşa kararı

ile değiştirilebileceğini öngörmekteydi ve ayrıca bu sürecin ilave bir şartı da

verilecek ortak kararın SSCB merkezi organlarının onayına sunulması

gerektiğine ilişkindi53. Bu noktada önem arz eden husus, SSCB Komünist

Partisi Merkez Komitesi'nin, Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan SSC’sinden

ayrılıp, Ermenistan SSC’ sine bağlanması karar-talebini reddetmiş olmasıdır.

Ancak bu hadise ile milletlerarası münasebette görülmemiş bir hadise

yaşanmıştır. Zira Azerbaycan'a ait olan ve Ermenistan ile sınırı olmayan

Dağlık Karabağ Muhtar Sovyet Vilayeti, Ermenistan ile birleşmeyi “karar”

52 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s. 78-79 53 Ömer Göksel İşyar, Bölgesel ve Global Güvenlik Çıkarları Bağlamında Sovyet – Rus Dış Politikaları ve Karabağ Sorunu, İstanbul, Alfa Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti, 2004, s. 379.

Page 32: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

23

olarak kabul etmiş ve Ermenistan devleti bu ihtilafı kesinleştirip kanlı bir

muharebeye çevirmiştir54.

Hukuksal savaşlarını kazanamadıklarını düşünen Ermeniler bu

seferde Azerilere karşı şiddet uygulamasına başlamışlardır. Keza Ermenistan

SSC’sinin pek çok bölgesinden özellikle de Azerilerin ağırlıklı olarak

yaşamakta oldukları Ararat bölgesinden çok sayıda Azeri sürgün edilmeye

başlanmıştır. Olayların tırmanması üzerine ise Gorbaçov, 24 Mart 1988'de

taraflara uyuşmazlığı dostluk çerçevesinde çözmeleri doğrultusunda bir uyarı

yaparak, iki ülke halkına dost olmaları önerisinde bulunmuş ve problemi

Peresttoika ve Glasnost ruhu ile çözmelerini istemiştir. Bu dönemde yaşanan

bir diğer önemli gelişme ise, 12 Temmuz 1988'de Karabağ Ermenilerinin

“Özerk Bölge” olarak resmen Ermenistan SSC'sine bağlandıklarını

bildirmeleridir55. Ancak SSCB Yüksek Sovyet Prezidyumu (Başkanlık Divanı),

olası sınır değişikliklerinin olanaksız olduğuna karar vermiştir. Öte yandan

Prezidyum 12 Ocak 1989 tarihindeki toplantısında Dağlık Karabağ ile ilgili

olarak özel bir komite tarafından yönetilmesi kararı alınmıştır56.

28 Kasım 1989'da ise SSCB Yüksek Sovyeti, Özel Komite'nin

başarısızlığı üzerine Dağlık Karabağ bölgesinde Azerbaycan yönetiminin

yeniden kurulmasına lakin güvenlik güçlerinin orada kalmaya devam

etmesine, Karabağ’daki Ermenilerin haklarının korunması için gerekli yasal

düzenlemelerin yapılması şartıyla karar vermiştir ve işbu karar, Karabağ’ın

Azerbaycan toprağı olduğunu bir daha onaylaması münasebetiyle

Ermenilerce, Azerbaycan'a birtakım diktelerde bulunduğu için de Azeriler

tarafından eleştirilmiştir57. Ermeniler karara 1 Aralık 1989'da "Birleşik Ermeni

Cumhuriyeti"ni kurarak karşılık vermişlerdir ve hemen ardından Dağlık

Karabağ "Ulusal Konseyi" Azerbaycan SSC'sinden ayrıldığını bildiren bir 54 Yavuz Ahundlu, “Karabağ Meselesinin Tarihi Kökleri Hakkında Bazı Kayıtlar”, XII. Türk Tarih Kongresi 12-16 Eylül 1994, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1999, Cilt: II, s. 329. 55 Cemalettin Taşkıran, “Karabağ Meselesi”, 2023 Dergisi, Nisan 2002, s.37 56 Zeynel Abidin Makas, Azerbaycan'ın Tarihi ve Kültürel Coğrafyası, Ankara, Kök Yayınları, 1990, s. 10. 57 Aslanlı, a.g.e., s. 401.

Page 33: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

24

karar almıştır. Azerbaycan Yüksek Sovyeti, işbu kararı yasal olmadığı

gerekçesi ile reddederken, SSCB Yüksek Sovyeti de kararın batıl ve geçersiz

olduğunu belirten bir karar almıştır58.

SSCB, genel anlamda iki cumhuriyet arasında denge politikası

izlemişse de tarafsız bir strateji geliştirememiştir. Zira Sovyet yayın

organlarının Ermeni yanlısı tutumlarına Sovyet hükümetinin Ermenistan

lehine tutum sergilemesi Dağlık Karabağ sorununun daha da kötü bir hal

alarak iki ülkeyi savaşa sürüklemesine sebep olmuştur.

Öte yandan 25 Ağustos 1990 tarihinde Yüksek Sovyet bir egemenlik

bildirisi yayınlayarak "Ermeni Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti"nin adını

"Ermenistan Cumhuriyeti" olarak değiştirmiştir ve buna müteakiben

Azerbaycan SSC Yüksek Sovyeti de 30 Ağustos 1991 tarihinde "Azerbaycan

Cumhuriyeti'nin Ulusal Bağımsızlığının Yeniden Kurulması Üzerine

Deklarasyon"u kabul etmiştir59. Dağlık Karabağ ve komşusu Shaumyanovsk

bölgelerinin yasama organları ise ortak bir karar vererek "Dağlık Karabağ

Cumhuriyeti Deklarasyonu" yayınlamışlardır ve işbu deklarasyon SSCB'den

değil, Azerbaycan'dan ayrılmak anlamını taşımaktadır. SSCB Anayasal

Gözetim Komitesi 27 Kasım 1991'de, 30 Nisan 1990 tarihli "Bir Sovyet

Cumhuriyeti'nin SSCB'den Ayrılma Prosedürü ile İlgili" kanuna göre,

referanduma dayanarak otonom birimlere ve birlikten ayrılan cumhuriyetlerin

ülkesinde yoğun halde bir yerde yaşayan etnik azınlıklara self-determinasyon

hakkı tanımıştır ve işbu tespit üzerine 10 Aralık 1991 tarihinde Dağlık

Karabağ'da halk oylaması yapılmış, sonuç Dağlık Karabağ'ın bağımsız

olması yönünde çıkmış, 6 Ocak 1992'de ilk oturumunu yapan "Dağlık

Karabağ Parlamentosu" bağımsızlık bildirgesini yayınlamıştır60.

58 İşyar, a.g.e., s. 388. 59 İşyar, a.g.e., s. 394. 60 Vedat Gürbüz, “Dağlık Karabağ Sorunu ve Azerbaycan Politikaları, 1988-1994”, Ermeni Araştırmaları, Cilt 3, Sayı 10, Yaz 2003, s. 89.

Page 34: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

25

1.5. I. DÜNYA SAVAŞININ BÖLGEDEKİ GELİŞMELERE ETKİSİ

Rus Ermeni dayanışmasının en yoğun olduğu bu dönemlerde I. Dünya

Harbi çıkmıştır. Bu harp sırasında Ermeniler Osmanlı Devletinin düşmanları

arasında olan Rusya ve batılı ülkelerle birlikte hareket etmişlerdir. Ermeni

meseleside tabiki bu aşamada dünya harbi şartlarında müttefiklerin ortak

çıkarları arasında öncelikli bir konu olarak yeniden gündeme gelmiştir. Rusya

yine Ermenileri kullanarak Doğu Anadolu’daki Osmanlı otoritesini çökertmeye

çalışıyordu. Tıpkı daha önceki savaşlarda olduğu gibi Ermeniler sadece Doğu

Anadolu’da değil Kafkasya’da da Türklere karşı baskı ve mezalimler

uygulamak amacıyla kullanılmışlardır. 19. yy sonlarında Erivan’daki Türk

nüfusu toplam nüfusun %83’ü iken I. Dünya Harbinden sonra bu rakam %4.3

e düşmüştür. Şüphesiz bu değişim Türklere yönelik uygulanan etnik temizlik

politikasının sonucudur.

I. Dünya Harbine Almanya’nın yanında giren Osmanlı Devleti Doğu

Anadolu’da Rus ordularına karşı Bakü’ye ulaşma amacı doğrultusunda

meşhur ama bir o kadar hazin olan Sarıkamış Harekatını düzenlemiş fakat

ani bastıran kış ve kar fırtınası sonucu ağır kayıplar vermiştir61.

1918 yılına kadar Kafkasya savaşın dışında kalmıştır. Fakat

topraklarında Ermeniler’in yaşadığı iki ülke Rusya ve Osmanlı bu savaşta

karşı karşıya gelmişlerdir. Doğu Anadolu’da Ermeniler’in birlik olup hem

bölge halkı hem de Türk askerlerine karşı katliam ve tecavüzlere girişmesi

sonucu Osmanlı Devleti bölgedeki Ermeniler’i başka yerlere naklettirmiştir.

Tarihe 1915 Tehcir Olayı olarak geçen bu hadiseden iki yıl sonra Rusya’da

1917 yılında ihtilal başlamıştır. İhtilal Ermeniler tarafından büyük bir sevinçle

karşılanmıştır. Zira şubattaki ihtilal sırasında kurulan geçici hükümet

Kafkasya’daki çatışma bölgelerini Ermeni toprağı olarak tanıyacağını

söylemiştir62.

61 İşyar, a.g.e., s.294 62 Taşkıran, a.g.e., s.88

Page 35: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

26

1915 iskanı ile birlikte Anadolu’nun değişik yerlerinde yaşayan

Ermeniler 1915-1923 arası dönemde çok çeşitli alanlara göç etmek zorunda

kalmışlardır. Sözü edilen göçlerin o dönem itibariyle 3 ana eksene

yoğunlaştığı görülmekteydi. Anadolu’nun güney kesiminde yaşayan

Ermeniler Suriye, Mezopotamya bölgesine, Van ve Anadolu’nun doğusunda

yaşayan Ermeniler Kafkasya ve İran’a, Batı Anadolu’da yaşayan Ermeniler

ise Yunanistan başta olmak üzere Balkanların diğer bölgelerine göç

etmişlerdir63.

Ermeni yazarlara göre tehcir sırasında Osmanlı Devleti’nden göç

ettirilen Ermeniler’in 345.000 i Kafkasya’ya, 140.000 i Suriye’ye, 120.000 i

Yunanistan ve Ege Adalarına, 40.000 i Bulgaristan’a, 25.000 i Irak’a, 35.000 i

Fransa, Avusturya ve A.B.D ye gitmişledir. Ancak bunlar daha sonraları

çeşitli sebeplerle buralardan başka yerlere göç etmişlerdir. Ermeniler’in göç

etme olayı I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı öncesinde ve sonrasında da

devam etmiş, ve bu günkü diaspora ortaya çıkmıştır64.

1.5.1. Kafkaslarda Ulus Devletin Gelişimi, Ermenistan ve Azerbaycan

Rusya’da meydana gelen ihtilaller sonucu Rus orduları dağıtılmış ve

bölgedeki güç dengeleri alt üst olmuştur. Bununla birlikte Osmanlı Devletine

karşı gerilla yöntemi ile saldırılarda bulunan Ermeni çeteleri bölgede önemli

bir güç durumundadır. Rus ordusunun dağıtılması ile yalnız kaldığını

düşünen Ermeniler’e ise İngilizler ve Fransızlar destek vaatlerinde

bulunmaya başlamıştır.

Bolşevik İhtilalini yapanların, Rus olmayan milletlere kendi kaderini

tayin hakkını tanıması, her toplumda olduğu gibi, Azeri, Ermeni ve Gürcü

halkları arasında da büyük yankı yapmıştır. Tam istiklal için bu halkların ileri 63 İşyar, a.g.e., s.298 64 Cemalettin Taşkıran, Ermeni Araştırmaları, I. Türkiye Kongresi Bildirisi Cilt III, Avrasya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2003, s.4

Page 36: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

27

gelenleri biraz da İngiltere’nin telkiniyle 65 Rusya’da meydana gelen Bolşevik

ihtilali (7 Kasım 1917) nin ardından Gürcüler, Azerbaycan Türkleri ve

Ermenilerin temsilcileri Tiflis’de toplanmışlardır. “Mavera-yı Kafkas Seymi”

olarak bilinen bir meclis oluşturmuşlardır. O sırada Güney Kafkasya 22 Mart

1917 de Rusya geçici hükümetinin teşkil ettiği Mavera-yı Kafkas özel

komitesi tarafından yönetilmekteydi. Kanun kabul yetkisi olmayan bu komite

hiçbir ciddi problemi çözememiştir. Mavera-yı Kafkas Seymi Bolşevikler’in

idaresini kabul etmemiş ve komitenin yerine bütün Güney Kafkasya’da

idareyi ele alacak Mavera-yı Kafkas Komiserliği adıyla federal bir hükümet

kurmuşlardır. Başkanlığında bir Gürcünün bulunduğu bu hükümet 3 Gürcü, 3

Azeri Türk, 3 Ermeni ve 2 Rus üyeden meydana gelmiştir66.

Karabağ ise Ekim 1917 ihtilalinden sonra fiili olarak bağımsızdı.

Karabağ’daki Türkler ve Ermeniler arasında şaşılacak derecede uyumlu bir

beraberlik baş göstermişti. Şuşa’da üç defa karma kongre gerçekleştirildi.

Elbette ki Türkler ve Ermeniler arasında az da olsa bazı sürtüşmeler ve

kavgalar oluyordu. Ermenilerden bazıları bu barış döneminin geçici olduğunu

sezerek teşkilatlanma çabalarına giriştiler. Karabağ ve Zengezur Ermenilerini

bir birlik olarak organize etmeye çalıştılar. Tarihçi Leo bunlara liderlik

ediyordu. Bu birlik ve onun lideri konumundaki Leo, Karabağ ve Zengezur

yani iki dağlık bölge arasındaki Ermenilerin ilişkilerini bağlarını daha sıkı

tutmakla görevliydi. Fakat bütün bu küçük kıpırdanmalara rağmen Karabağ

bölgesinde 1918 yılı yaz aylarına kadar geçici de olsa bir barış dönemi

hüküm sürdü67.

18 Aralık 1917 tarihinde Erzincan’da Osmanlı ve Rus orduları

arasında ateşkes antlaşması imzalanınca Rus askerleri tamamen

dağılmışlardır. Geriye çekilirken ellerindeki silah, top gibi malzemelerini

genelde Ermeniler’e bırakan Ruslar Gence bölgesinden geçerken de geri 65 Uluslar Arası Türk Ermeni Sempozyumu Bildirileri, a.g.e., s.265 66 Halil Bal, Ermeni Araştırmaları, T. Türkiye Kongresi Bildirileri Cilt I, Avrasya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2003, s.401 67 Taşkıran, a.g.e., s.89

Page 37: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

28

kalan silah ve malzemelerini baskın yapan Türk çetelerine terk etmek

zorunda kalmışlardır68.

Mavera-yı Kafkas Hükümeti sırasında bölge Bakü Vilayeti, Gence

Vilayeti, Erivan Vilayeti, Tiflis Vilayeti ve Zakatal Sancağı olmak üzere beş

idari bölüme ayrılmıştı. Gence Vilayetine bağlı kazalar arasında Şuşa,

Cebrail ve Zengezur’da bulunuyordu. Yani Karabağ’ın Mavera-yı Kafkas

Hükümetinin içinde bulunan yeni Azerbaycan Cumhuriyeti toprağının bir

parçası olduğu resmen ilan edildi. O zaman hiçbir Ermeni protestosu veya

Ermeni itirazı ortaya çıkmadı. Zira tabii olarak Karabağ Azerbaycan

toprağıydı69.

Bu esnada Ermeniler Ruslardan I. Dünya Savaşında işgal ettikleri

toprakları geri iade etmeyip Ermenistan’a bağlamalarını istemişlerdir. Nitekim

31 Aralık 1917’de Sovyet Rusya Komiserler Konseyi Lenin ve Stalin

tarafından imzalanan bir karar alarak sözde Batı Ermenistan’ın self-

determinasyon hakkını kullanması gerektiğini savunmuşlardır.13 Ocak 1918

tarihli “dekret”ile Lenin tarafından atanan Ermeni asıllı Shavmyan ‘a

Kafkasya da Sovyet rejimini kurması ve Doğu Anadolu ‘da Moskova’ya bağlı

bir Ermenistan Devletini tesis etmesi görevi verilmiştir. Şurası gayet açık ki

Sovyet yönetiminin o sıralarda Kafkasya’daki olayları yönlendirecek gücü

bulunmamaktaydı. Bolşeviklerin bu yaklaşımlarından şu anlaşılmaktadır.

Onlarda Çarlık Rusya’sının izlediği Ermeni politikasını tatbik etmeyi rasyonel

bulmuşlar ve olayların nasıl gelişeceğini tahmin edemediklerinden

Ermeniler’in silahlandırılmasına olumlu yaklaşmışlardır70.

Bolşevikler Ermeni hareketlerini desteklerken bir yandan da Brest-

Litovsk görüşmelerini ağırdan almaya çalışıyorlardı. Görüşmeler çıkmaza

girince Osmanlı ordusu 12 Şubat 1918’de harekete geçmiş, 14 Mart’ta

68 İşyar, a.g.e., s.309 69 Taşkıran, a.g.e., s.91 70 İşyar, a.g.e., s.312

Page 38: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

29

1.Dünya Harbi öncesindeki doğu sınırlarına ulaşmıştı. Osmanlı ordusunun

ilerleyişi karşısında Bolşevikler 13 Ocak 1918’de verdikleri Dekret (Emir) in

uygulanamayacağını anlamış ve hiç olmazsa Kafkas Ermenistan’ı kontrolden

çıkmasın diye olacak barış antlaşmasının 3 Mart’ta imzalanması için süreci

hızlandırmıştır. Anlaşmaya göre Kars, Ardahan, Batum’dan oluşan “üç

sancak” plebisit yapılmak şartıyla Osmanlı Devleti’ne geri verilmiştir.

Rusya’nın savaş esnasında işgal ettiği Erzurum, Van, Bitlis ve Trabzon

Vilayetleri de Osmanlı Devleti’ne iade edilmiştir. Bununla birlikte Rusya barış

antlaşmasının 7. maddesi gereği Ermeni asker ve çetelerinin bir an evvel

terhis edilmeleri ve silahsızlandırılmalarını da kabul ediyordu71.

Yapılan anlaşmaya göre Osmanlı Rus sınırı 1877-1878 yıllarındaki

gibi olacaktı. Ayni Ruslar Kars, Ardahan, Batum’dan çekileceklerdi. Osmanlı

Hükümeti 10 Mart’ta bir radyotelegraf mesajı ile Maverayı Kafkas

Hükümetinden bu bölgeleri boşaltmasını istedi. Yani o bölgelerdeki Ermeni

ve Gürcü birliklerinin çekilmesini istedi. Maverayı Kafkas Hükümeti ise

Osmanlıların Rus Bolşeviklerle yaptıkları anlaşmayı tanımadıklarını belirterek

kendileri bazı şartlar ileri sürmekteydiler. Bunu üzerine Osmanlı birlikleri

Mavera-yı Kafkas Hükümetine Şeym’de bulunan hükümetlerin şekillerinin

tam ve kesin olarak belirlenmesinin barış için şart olduğunu bildirdi. Bu sırada

Bakü’de kontrolü ele geçiren Şavmyan ve Taşnak çeteleri Azerbaycan

Türklerine karşı yürüttükleri saldırılara devam etmekteydiler. Bu sayede

Bakü’de Bolşevik iktidarı sağlanmış oluyordu. Bakü’de yaşanan katliam

sonucu Azerbaycan Hükümeti Mavera-yı Kafkas Hükümetinden ayrılmıştı.

Taşnaklar ise Şeym’deki uzlaşma yanlılarını şiddetle protesto ederek

kabineden çekildi72.

Nihayet 26 Mayıs 1918’de Gürcüler merkezi Tiflis olan “Gürcistan

Cumhuriyeti” Devleti olarak bağımsızlıklarını ilan edince “Seym” ( yani

“Transkafkasya Federasyonu “ veya bir diğer ifadeyle Mavera-ya Kafkasya

71 İşyar, a.g.e., s.314 72 Taşkıran, a.g.e., s.98

Page 39: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

30

Cumhuriyeti) dağıldı. Aynı gün Erivan merkezli” Ermenistan Cumhuriyeti” ve

28 Mayıs 1918 tarihinde ise merkezi Gence olan “Azerbaycan Demokratik

Cumhuriyeti” ilan edildiler. Azerbaycan Cumhuriyetinin geçici başkentinin

Gence olması kararlaştırılmıştır. Zira Bakü o sırada Bolşeviklerin kontrolü

altında idi. Karabağ bölgesinde yaşayan Ermeniler 28 Mayıs 1918’de bir

bağımsızlık deklerasyonu ilan etmişlerdir73.

30 Mayısta Azerbaycan Milli Meclis Başkanı ve Dış İşler Bakanı Feth

Ali Han Hoyski radyo aracılığıyla bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin

kurulduğunu bütün dünya devletlerine duyurmuştur74.

Yeni kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bu sıralarda gerçekten

yardıma ihtiyacı vardı. Zira kendilerinin düzenli ve güçlü bir orduları olmadığı

gibi Bakü’yü elinde bulunduran ve burayı bir hareket üssü olarak kullanan

Şavmyan’a bağlı Bolşevikler ve Ermeni kuvvetleri Gence’ye doğru yayılmaya

başlamışlardı. Bunlar Gence’ye yayılırken Dağlık Karabağ, Erivan ve

Nahçıvan bölgelerinde yaşayan Ermeniler ve çeteler saldırılar düzenleyerek

bu bölgelerden Türkler’i göçe zorluyorlardı75. Haziran ayının başlarında

Azerbaycan Milli Şurası Tiflis’ten Gence’ye taşınmıştır76.

Kafkasya’da milli cumhuriyetlerin kurulmasıyla Taşnak Sutyan Partisi

yeni bir gelişme aşamasına girdi. Ermenistan’ın en büyük ve hakim partisi

olması sebebiyle Taşnak Sutyun iktidarı ele aldı. Ve buna bağlı olarak

geleneksel Taşnak programının bütün maddelerini uygulamaya koyma

imkânına sahip oldu. Ermenistan hükümeti bağımsızlık ilan edildikten sonra

Tiflis’ten ayrılarak kendi devletlerinin topraklarına taşınmaya cesaret

edememiştir. Çünkü demiryolu hattı Türklerin kontrolündeydi. 17 Haziran

73 İşyar, a.g.e., s.322 74 Afgan Veliyev, Azerbaycan Siyasi Düşünce Tarihi ve Mirza Bala Mehmetzade, Kaprol İletişim, İstanbul, 2005, s.307 75 Taşkıran, a.g.e., s.100 76 İşyar, a.g.e., s.322

Page 40: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

31

günü Ermenistan Hükümeti 2 Alman, 1 Türk subayı ile beraber Ermenistan’a

hareket etmiştir77.

1918 yılı Ağustos ayında Karabağ Ermenileri 1. Karabağ Ermenileri

Meclisi adlı bir meclis kurdular. Daha sonra bu meclis bir hükümet seçti ve

Karabağ’da Ermeni saldırıları iyice arttı78.

Bu sırada Ermeni çete lideri Andranik’te Nahçıvan ve Güney

Azerbaycan ‘a inip orada İngiliz kuvvetleri ile birleşmek ve Türklere karşı

savaşmak amacıyla Gökçe Göl kıyısında bulunan Velenoka Köyünde şah

tahtı Serur güzergâhı ile Nahçıvan’a doğru hareket etti. Andranik’in 3000

piyade, 700 süvariden oluşan birlikleri bölgedeki Türk ve Müslüman halklara

mezalim yapa yapa Nahçıvan merkeze kadar ulaşmıştı. Bunun üzerine

harekete geçen Osmanlı ordusu Andranik’in kuvvetlerini Nahçıvan’dan

çıkarmış, Batum Antlaşması gereği Nahçıvan’ı ele geçirmiştir. Andranik

çetesi önce Gorus, sonra Sisyan’a oradan da Karabağ’a çekildi79.

Ermenistan yönetimini ele geçiren Taşnaklar ellerine geçirdikleri her

yerde Müslüman halka mezalim uygulamaktaydı. Hatta ülkenin suç işleyen

bütün tipleri Ermenistan İçişleri Bakanlığında himaye bulabiliyordu.

Taşnakların tarım politikası da pek özgündü. Taşnak bakanlar sivil Türk

köylüleri kovmak ve onların elinden alınan topraklara kendi yandaşlarını

yerleştirmekle uğraşıyorlardı. Buna paralel olarak Taşnakların bizzat

kendilerinin anlattıklarına göre hayasızca bir yağma ve soygun düzeni geniş

çapta uygulanmaktaydı. O dönemin dilinde buna talan deniyordu. Ve bu

talanlarda yalnız soygun çetelerinin üyeleri değil, bizzat Taşnak aydınlar ve

propagandacılar da kendi bütçelerini zenginleştirmekteydiler80.

77 Karinyan, a.g.e., s.90 78 Taşkıran, a.g.e., s.100 79 Ebulfez Amanoğlu, Ermeni Araştırmaları, I. Türkiye Konferansı Bildirisi Cilt III, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2003, s.213 80 Karinyan, a.g.e., s.95

Page 41: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

32

Ermeni çetecilerinin saldırıları sürerken Bakü ve civarında hakimiyeti

tesis eden Şaumyan günden güne kuvvetlendirdiği ordusuyla ve bağımsız

Azerbaycan Cumhuriyeti’ni de ortadan kaldırmak gayesiyle Gence

istikametinde saldırılara başlamıştı. Bu saldırılar karşısında durabilecek bir

ordu kuramayan Azerbaycan Osmanlı Devletinden acil asker yardımı talep

etti. Osmanlı Devleti bölgede Kafkas İslam ordusu kurmak maksadıyla

subaylarını gönderdi ve Batum anlaşmasının 4. maddesi gereği bölgeye

asker gönderdi. Osmanlı ordusu askerleri ve Azeri gönüllülerden oluşan

Kafkas İslam ordusu şiddetli savaşlarla Bolşevik ordusunu Bakü’de kuşattı.

Bakü şehri İngiliz kuvvetler tarafından desteklenince Osmanlı bölgeye yeni

kuvvetler sevk etti ve 15 Eylül 1918’de Bakü ele geçirildi.

Bakü harekatı sırasında Osmanlı devleti müttefiki Almanya’dan destek

alacağına Osmanlının Bakü’yü ele geçirmesini istemeyen Almanya harekata

hiçbir destek vermemiş, bununla da kalmayıp Rusya ile Brest-Litovsk

anlaşmasına ilaveten bir anlaşma yapmıştır. İngiltere Devleti bu harekât

sırasında Bakü Bolşeviklerini ve Taşnakları destekleyerek Osmanlı Devletinin

Bakü’yü ele geçirmemesi için elinden gelen her şeyi ortaya koymuştur81.

Osmanlı Devleti birlikleri Bakü’ye girdiğinde şehirde 18.000 ‘e yakın

silahlı Ermeni, 1.200 İngiliz askeri ve 1.500 kişilik Rus askeri bulunuyordu.

Bakü alındıktan sonra o zamana dek faaliyetlerini Gence şehrinde sürdüren

Azerbaycan Milli Hükümeti de Azerbaycan Demokratik Cumhuriyetinin idari

merkezini Bakü’ye taşımıştır. Bundan böyle cumhuriyetin merkezi kâğıt

üzerinde olduğu gibi fiilende Bakü olmuştur. Bakü’nün ele geçirilmesinde

Kafkas İslam ordusuna şehirde yaşayan Türklerin verdiği desteğin çok büyük

bir katkısı olmuştur. Tarihte kurulan ilk Türk Cumhuriyeti sıfatını da taşıyan

Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Bakü’nün ele geçirilmesinden sonra

dört idari bölüme ayrılmıştır. Bakü, Gence, Karabağ ve Zakatali82 Milli

Azerbaycan Hükümeti kurulduğu andan itibaren devletçilik adına somut işler

81 Bal, a.g.e., s.404 82 İşyar, a.g.e., s.334

Page 42: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

33

yapmayı başarmıştır. Kısa zamanda devlet sınırları belirlenmiştir. O zamanki

cumhuriyetin topraklarının yüzölçümü 113 bin 896 km2 idi. Ne yazık ki Rus

işgalinden sonra bu rakam 86 bin 600 km2 dir. Milli ordunun kuruculuğunu

hızlandıran hükümet bu konuda Türk subaylarından büyük destek almıştır.

Rus istibdadı döneminde her zaman ordudan ve silahtan uzak tutulan ve

kendi ordusu ve askeri olmayan Azerbaycanlılar için böyle bir ordunun

kurulması fevkalade ehemmiyetli ve sevinçli bir olaydı83.

Bu sırada Nahçıvan’dan çekilen Ermeni çeteleri Karabağ’da

faaliyetlerine devam ediyordu. Andranik komutasındaki Ermeni çeteleri Şuşa,

Geros, Ordubat yöresine gidiş gelişleri kesmişti. Böylece Azerbaycan’daki

Osmanlı ordusu üç yönden tehlike altına girmişti. Ermeni Andranik bütün

çabasını Karabağ ve Zengezur bölgelerini elinde tutmaya vermişti. Bunun

üzerine 25 Eylül 1918’de Osmanlı ordusunun Karabağ harekâtı başladı.

Andranik Batum Antlaşmasını ve onu imzalayan Ermenistan Cumhuriyetini

reddediyordu. Ekim 1918’de Karabağ’da bulunan Osmanlı kuvvetleri

Ermeniler’e silahlarını teslim ederek teslim olmalarını bildirmişti. Ermeniler

buna bir cevap vermeyince Karabağ harekatı başlamış oldu. Ermeniler

başından beri “1.Taaruz Tümeni” ile Nahçıvan’a girmiş olan Andranik’e

güveniyorlardı. Ancak Andranik Osmanlının Nahçıvan’ı işgal edeceğinden

dolayı Zengezur’a geçti. Bu bölgeyi elinde tutarak Karabağ’ı batıdan Osmanlı

ordusuna karşı koruyacak bir siper yarattı. Osmanlı ordusunun Karabağ

harekatı şehirdeki Müslüman halkın yardımıyla 8-9 Ekim de Şuşa’ya

girilmesiyle devam etti84.

1.5.2. Bölgede Mondros Ateşkes Antlaşmasından Sonraki Gelişmeler

Osmanlı Devleti’nin Batum anlaşmasına istinaden Kafkaslarda

kurmaya çalıştığı düzenin devamı hiç şüphesiz ki ancak 1. Dünya Harbinden

galip çıkmasına bağlıydı. Fakat Osmanlı ordusu Suriye cephesinde yenilince 83 Elçin Azimli, “Azerbaycan İstiklal Bayramı”, (Erişim), http://arsiv.zaman.com.tr/2000/06/06/yazarlar/9.html , (05.05.2007) 84 Taşkıran, a.g.e., s.109

Page 43: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

34

ateşkes istemek zorunda kaldı.30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes

Antlaşmasını imzalamak zorunda kalan Osmanlı Devleti anlaşmanın 11. ve

15. maddeleri gereği Kafkaslardan çekilmek zorunda kalmıştır85.

Zaten İngilizler de Mondros mütarekesinin hemen ardından

Kafkaslar’a çıkarma yapmışlar ve Bakü petrollerine sahip olmak amacıyla

bütün Kafkasları işgal etmişlerdi. Azerbaycan Hükümeti içinde bulunduğu

hassas durum sebebiyle başkentinin geçici olarak işgal edilmesini onaylamak

zorunda kalmıştır86.

Osmanlı ordusunun Kafkasya’dan çekilmeye başlaması Ermenilerin

Müslümanlara saldırılarının yeniden başlamasına yol açmıştır. Bu saldırılar

Ermeni Hükümetinin kontrolü altındaki bölgelerde yoğunluk göstermiştir.

Osmanlı kuvvetlerinin bölgeden çekilmesini fırsat bilen Ermenistan Hükümeti

komşu ülke topraklarını işgal çabalarını arttırmıştır. Hem Osmanlı, hem

Azerbaycan, hem de Gürcistan’dan toprak kazanma mücadelesine girmiştir.

Daha 18 Ekim 1918’de Gürcistan bazı topraklarını işgal ettiğini ileri sürerek

Ermeni Hükümetini suçlamıştır. Ermeni hükümetinin yayılmacı politikalarının

başlıca hedeflerinden biride Müslüman nüfusun en yoğun olduğu yörelerden

biri olan Nahçıvan’dı. Nahçıvan, Zengezur ve Karabağ’la birlikte Türkiye ile

Azerbaycan arasında stratejik bir koridor oluşturmaktaydı. Gönüllü Osmanlı

subayları tarafından desteklenen Azeri milislerin Türkiye ile stratejik bir bağ

kurmalarının önüne geçmek isteyen İngilizler Kars’tan sonra burayı da

Ermeni yönetimine bağlamayı uygun görmüşlerdi87.

Zaten Andranik Ermeni birlikleriyle 1918 ve 1919 da sistemli olarak

Azeri köylülerini göçe zorlamış ve Zengezur ‘un ortasında Azeri Türklerinden

tecrit edilmiş sağlam bir köprübaşı kurmuştu. Oysa itilaf temsilcisi olarak

Karabağ’a gelen heyet çalışmalarını tamamlayıp Bakü’ye dönmüştü.

85 İşyar, a.g.e., s.334 86 Taşkıran, a.g.e., s.111 87 Bal, a.g.e., s.405

Page 44: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

35

Bölgenin gerçeklerinin görülerek hazırlanan rapor üzerine General

Thomson’un emrinde bulunan İngiliz Albay bir tebliğ hazırladı ve bunu hem

Erivan Hükümetine hem de Karabağ’daki Ermeniler’e gönderdi. Bu tebliğde

Karabağ’ın mevcut durumda Ermenistan’a bağlı Zengezur’un Azerbaycan’a

ait olduğu kabul ve ilan ediliyordu. İngiliz yetkililer bölgenin gerçeklerini

gördükleri için bölgenin coğrafya, ekonomi, tarih ve kültür açısından

Azerbaycan’a bağlılığı ve nüfus çoğunluğunun Türk oluşu itibarı ile sadece

Karabağ’ı Azerbaycan’a ait olarak saymakla kalmamış, Ermenistan’a bağlı

durumda olan Zengezur’u bile Azerbaycan topraklarına dahil etmiştir.

Ermeniler bu durumu protesto etmişler ve müttefik devletlere nota

göndermişlerdir. Fakat ne Ermenistan Hükümetinin ne de Karabağ

Ermenilerinin protestosu durumu değiştirmemiştir88.

İngiliz general bu bölgeler için Azeri asıllı geçici bir vali atanmasını da

onaylamıştır. Nahçıvan’ın kontrolü ise Ermeniler’e verilmiş ve böylece Kafkas

Seddi projesi çerçevesinde Azerbaycan’ın Anadolu ile doğrudan

bağlantısının kesilmesi sağlanmıştır89.

Şuşa’da 12 Ağustos 1919’da Karabağ’daki Ermeniler’in 7. Kongresi

toplanmış, çok uzun süren tartışmalardan sonra Karabağ ve havalisi

arasında Azerbaycan yönetimini geçici olarak tanıyan bir anlaşma

imzalanmıştır90.

Bu aşamadan sonra Ermeniler müttefik güçlerden medet ummuşlardır.

İngilizlerin Bakü’de yönetimi ele geçirmelerinden sonra Ermeniler ve Ruslar

şehre geri dönmüşler ve Demokratik Müşavere adında bir kongre toplayarak

Bakü’de hakim olmaya çalışmışlardır91.

88 Taşkıran, a.g.e., s.119 89 İşyar, a.g.e., s.336 90 Taşkıran, a.g.e., s.122 91 İşyar, a.g.e., s.336

Page 45: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

36

1919 yılının sonunda Karabağ’da taraflar arasındaki sürtüşmeler

yeniden ortaya çıkmıştır. İngilizler’in bölgeden çekilmesinden sonra, bölgeye

yerleşen itilaf devletleri yüksek komiseri temsilcisi Amerikalı Haskell bölgeye

gelmişti. Haskell 23 Kasım 1919’da Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir

anlaşma sağladı. Ancak Ermeniler anlaşmaya uymuyorlar, hem saldırıp yakıp

yıkıyorlar hem de yaptıklarını Azerbaycan Türkleri yapmış gibi göstererek

sözde yapılan zulümleri Kafkasya İtilaf Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı,

Kafkasya Cumhuriyetleri Hükümetleri ve Karabağ Genel Valisi nezninde

protesto ediyorlardı. Oysa itilaf devletleri kuvvetleri temsilcisi durumu

yakından izliyor ve Ermeniler’den yana bir taraf tutmuyordu. Ermeniler bunun

üzerine Haskell’i karalama kampanyası başlatmışlardır92.

Azerbaycan nizami kuvvetleri ve kendini savunmayı öğrenen milis

güçleri artık Ermeniler’e karşı durabilecek duruma gelmişti. Ermeniler’in

Serur, Ordubad, Nahçıvan ve Zengezur’daki saldırıları püskürtülmüştü93.

12 Ocak 1920 tarihinde Rusya dışında dünyanın 23 devleti

Azerbaycan Cumhuriyetinin varlığını resmen tanımıştır. Bir takım Avrupa

başkentlerinde Azerbaycan Cumhuriyeti’nin büyükelçilikleri açılmıştır. Bu

Azerbaycan’ın diplomatik alanda kazandığı büyük bir zaferdi.

1.6. 1920-1945 SÜRECİ SOVYETLEŞTİRME POLİTİKALARI

Bu sıralarda bölgede ve dünyada önemli değişmeler ve gelişmeler

oluyordu. Denikin’in Beyaz Ordusunun darma dağınık oluşu Sovyet Rusya’yı

ve onun kızıl ordusunu güçlendiriyordu. Kızıl ordu Kafkasya’nın kapısına

kadar gelmişti. Kızıl ordu Azerbaycan’a girmek için fırsat arıyordu. Bakü

petrolleri Sovyet Rusya’nın ele geçirmek istediği en önemli hedef durumuna

geçmişti94.

92 Taşkıran, a.g.e., s.126 93 Bal, a.g.e., s.408 94 Taşkıran, a.g.e., s.122

Page 46: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

37

İngilizler Azerbaycan’dan çekilirken Azerbaycan Hükümeti’ne Ruslar’ın

Azerbaycan’a mutlak suretle ineceklerini ve buna karşı müdafaa tedbirleri

gerektiğini bildirmişlerdi95.

Moskova idaresinin Ermenistan’daki Taşnak yönetimiyle irtibata

geçmesi sonucu Karabağ Ermenileri Azerbaycan Hankendi taburuna karşı

ayaklandılar. İsyan dalgası Gence ve Gazah’a yayıldı. Bu ayaklanmaları

bastırmak için Azerbaycan ordusu isyan merkezlerine sevk edildi ve

dolayısıyla ülkenin kuzey sınırları savunmasız bırakıldı. Azerbaycan

komünistleri fırsatı değerlendirerek Sovyet Rusyası’ndan askeri yardım

istediler.

Bolşevik devriminden sonra bağımsızlık için ısrar eden Kafkasya

halklarını Moskova’nın emrine almak için fırsat bekleyen Lenin zaten 17 Mart

1920’de Kuzey Kafkasya Devrim Komitesi Başkanı’na “Bakü’yü almak bizim

için son derece önemli. Tüm çabalarınızı bu yönde yoğunlaştırın” emrini

vermişti96. 26 Nisan 1920 tarihinde Azerbaycan sınırlarını aşan kızıl ordu

birlikleri Bakü’ye doğru ilerlemeye başladı. Bu arada Bakü’deki komünistler

de karma ihtilal komitesi adıyla Azerbaycan Parlamentosuna bir ültimatom

vererek devralmak istemişlerdir. Bolşevikler idareyi ele geçirmeyi başarmış

ve 26 Nisan 1920’de Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ‘nin

kurulduğu ilan edilmiştir. Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin

kurulması Rusya’nın Kafkasya halklarını Sovyetleştirmek konusunda yaptığı

çalışmaların en büyük adımı olmuştur. Sovyet Rusya bu dönemde Menşevik

Gürcistan’da ve Taşnak Ermenistan’da Sovyet yönetiminin kurulması için

daha etkili olabilmişti. Bir yandan Kafkasya’yı Sovyetleştirmek isteyen Ruslar,

diğer yandan Avrupalı devletlerin Ermeniler üzerindeki etki ve yardımları ile

Kafkasya’da kendinden bağımsız bir Ermenistan’ın oluşmaması için

Türkiye’deki işgale karşı duran TBMM Hükümeti ile görüşmelerde 95 Abdülali Emircan, Mehmet Emin Gerger, Büyük Ermenistan Hayali ve Kars’tan Karabağ’a Ermeni Vahşeti, İstanbul, Cemre Yayınları, 1996, s.125 96 Christian Neef, Kafkasya: Rusya’nın Kanayan Yarası, Çev. Özalp Göneralp, Yeni Hayat Kütüphanesi, İstanbul, 2004, s.11

Page 47: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

38

bulunmuşlar ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünü kabul eder bir politika

sergilemeye başlamışlardır.

Bu tarihsel süreç içinde Sovyetler Birliği Batının tezgâhladığı ve ABD

Başkanı Wilson’un çizdiği Karadeniz’den Akdeniz’e Ermenistan projesine

karşı çıkmıştır. Azerbaycan’ın Sovyetleştirilmesi Azerbaycan’da uyanan

milliyetçilik ve siyasallaşma hislerinin ortadan kalkmasına yol açmıştır.

Sovyet Hükümeti bu dönemde milliyetçiliği en büyük düşman olarak

görmüştür97.

Zorbalıkla kurulan Sovyet Hükümeti’nin ilk icraatı verdiği sözlere

rağmen bürokratlar, vekiller, siyasi parti üyeleri, subaylar ve aydınları

hapsetmek olmuştur. Mahkemesiz ve muhakemesiz katliamlar başlamıştır.

Azerbaycan ordusu subayları yargısız infaz edilmiştir. Musavat Patisine üye

bazı vatanseverler ÇEKA tarafından öldürülmüştür. Evler, mağazalar,

depolar, bankalar ve ticaret merkezlerindeki mallar Bolşevikler tarafından

toplanarak Moskova’ya gönderilmiştir. Azerbaycan ordusu askerlerinin bir

kısmı İran’a bir kısmı Nahçıvan’a kaçmıştır98.

Sovyet Hükümeti bütün ırklara mensup halklara aynı muameleyi

yaptığı halde başta Musavat fırkası mensupları olmak şartıyla Türklere karşı

düşmanlık hisleri besliyordu. Taşnakları’da takibe başlayan komünistler her

tarafta milli cemiyet mensuplarını arıyorlardı. Fakat Osmanlı ordusunun

Kafkasya harekatı sonrasında Kafkaslar’dan kaçmış olan Ermeniler

Moskova’daki Sovyet Sosyalist Partisi ile temasa geçmişler ve komünist

olmuşlardı. İşte bu yüzden Bakü’de asılan 11 kişinin 9 u Türk dür.

Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulduğunda Ermenistan

Cumhuriyeti hala Sovyetleştirilmemişti. Bu esnada Batılı devletlerin

kışkırtmaları ile Ermenistan büyük Ermenistan’ı kurma hayalleri ile

97 Mehmet Perinçek, Ermeni Araştırmaları, I. Türkiye Konferansı Bildirisi Cilt I, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2003, s.134 98 Veliyev, a.g.e., s.309

Page 48: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

39

Gürcistan’a, Türkiye’ye ve Azerbaycan’a yönelik yayılma politikaları

sergilemekte ve çatışmalarla elde ettiği topraklarda bulunan halkların

göçürülmesi ve Ermeni nüfusun elde ettiği bölgelerde çoğunluk haline

gelmesi için çalışmaktaydı. Taşnak hükümeti99, Çar hükümetinin hem Erivan

vilayetinde hem de cephe hattında komşu bölgelerde bırakmış olduğu

muazzam boyutlarda ki gıda stokları ve mal varlıklarını ve Amerika’dan ve

Ermeni kolonilerinden getirilen önemli miktardaki maddi yardımlar ile ayakta

durabiliyordu. Taşnak Ermenistan’ı Doğunun ön cephesinde işlevleri yerine

getirmekteydi. Türkiye ile Sovyet Rusya arasında sağlam bir duvar gibi

duruyordu. Emperyalist diplomatların emirlerini yerine getiriyor ve Kafkas

cephesinde oluşturduğu sürekli tehditlerle Türkiye’nin durumunu

zorlaştırıyordu. Bu hizmetler karşılığında kapitalist devletler Ermenistan’a

yardım ediyorlardı. Bu sebeplerden dolayı Sovyet Rusya Ermenistan’ı

Sovyetleştirinceye kadar Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki

uyuşmazlıklarda ve Ermenistan’ın Türkiye toprakları üzerinde hak iddia ettiği

durumlarda Türkiye ve Azerbaycan SSC. tarafında yer almıştır100.

Karabağ’da ise Ermeni general Dro, güneydeki iki yerleşim birimi olan

Varanda ve Dizak’ta yeniden bir ordu kurma çabasındaydı. Zira çoğunlukta

olan Ermeni nüfusları sayesinde sadece bu iki yerleşim yeri kontrol

edilebiliyordu. Azerbaycan’ın Karabağ isyanı ve Bolşevik baskısı ile meşgul

olduğu bu sırada Nisan 1920’de Karabağ Ermenileri 9. kongrelerini yapmışlar

ve hem Dro’nun hem de Ermenistan Cumhuriyetinin kışkırtmaları ile

Ermenistan’a bağlanma kararı almışlardır. Oysa zaten Azeri Türk kuvvetleri

Karabağ’da bulunmakta ve Dro’nun kuvvetleri ile çarpışmaktaydı. Bu esnada

II. Kızıl Ordu’nun 32. tümeni Karabağ’a hareket etmiştir. Ermeniler

Ermenistan Cumhuriyeti’nden yardım beklerken 1 Mayıs 1920’de

Ermenistan’da Bolşevik ayaklanması baş göstermiş ve Dro Karabağ’ı terk

99 Emircan, Gerger, a.g.e., s.129 100 Karinyan, a.g.e., s.97

Page 49: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

40

etmiştir. Bolşevikler Karabağ’a girerek burayı da Sovyetleştirmiş ve

Azerbaycan’a bağlamışlardır101.

10 Ağustos 1920 de kabul edilen ve Anadolu’nun doğusunda hayli

büyük bir “Büyük Ermenistan”’ın kurulmasını öngören Sevres Antlaşması

dolayısıyla ve Antant ülkelerinde kışkırtmalarıyla Taşnak birlikleri Kızıl ordu

birliklerine karşı yeniden askeri eylemlere başladılar. Eylül 1920’de Taşnak

orduları Berdiz ve Ketek yakınlarındaki Türk ordularına saldırdılar. Bu

saldırıyı geri püskürten Türk birlikleri taaruza geçmişlerdir102.

Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Milli Mücadeleye başlayan Türkiye,

istiklalini korumak ve işgal altındaki vatan topraklarını kurtarmak için doğu

cephesinde harekâta başlamış, Kazım Karabekir 29 Eylül’de Sarıkamış’ı, 30

Eylülde Merdenik’i ve Kağızman’ı, 30 Ekim’de Kars’ı zapt etmiş ve bu

bölgelerdeki Ermeni zulümlerine son vermiştir. Gümrü anlaşmasıyla harekat

sona ermiştir. TBMM Hükümeti ile Bolşevik Rusya arasında imzalanan 16

Mart 1921 Moskova Antlaşmasıyla Türkiye’nin Kafkas Cumhuriyetleri ile

arasındaki sınırı çizilmiş, 13 Ekim 1921 tarihli Kars Antlaşması ile son şeklini

almıştır103.

Türkiye’nin Ermeni kuvvetleri üzerindeki başarıları, Nahçıvan

bölgesinin Ermenistan’dan alınması ve bunun anlaşmaya bağlanması

üzerine durumdan endişelenen Kızıl ordu Ermenistan’a girmiş, 1920 yılı

Kasım ayı sonunda Ermenistan’a giren Kızıl ordu Zengezur dâhil 2 Aralıkta

tüm Ermenistan’ı Sovyetleştirmiştir. Ermenistan’ın Sovyetleştirilmesiyle

Karabağ ve Zengezur’da yeni bir dönem açılıyordu. Zira hem Ermenistan

hem de Azerbaycan Sovyetler Birliği’nin parçası olmuş ve halkların kardeşliği

ilan edilmişti. Bunun üzerine Azerbaycan Milli İhtilal Komitesi Başkanı

Neriman Nerimanov bir açıklama yaptı ve Ermenistan’ın Sovyet rejimini kabul

101 Taşkıran, a.g.e., s.121 102 İşyar, a.g.e., s.348 103 Bal, a.g.e., s.410

Page 50: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

41

etmesinden duyduğu memnuniyeti bildirerek tartışmalı bölgelerle ilgili

görüşlerini açıkladı. Neriman Nerimanov 1 Aralık 1920 tarihli beyanatında

“bundan sonra hiçbir arazi meselesi asırlarca birbirlerine komşu olan iki

halkın karşılıklı suretle birbirlerinin kanını akıtmasına sebep olamaz. Dağlık

Karabağ’ın emekçi kentlilerine tam kendi kaderini tayin etme hukuku verilir ”

diye açıklamıştır. Ancak Ermeniler bunun yerine Nerimanov’un 30 Kasım

1920’de Ermenistan’ın Kızıl ordunun zafer kazanmasının hemen akabinde

Ermeni meslektaşına gönderdiği telgrafı öne sürerler. Telgrafta Nerimanov ve

Dışişleri Halk Komiseri Hüseyinov şöyle demektedirler: “Bu günden sonra

Ermenistan ve Azerbaycan arasında mevcut eski sınırlar geçerliliklerini

yitirmişlerdir. Dağlık Karabağ ve Zengezur ve Nahçıvan’ın Ermenistan

Sosyalist Cumhuriyetinin toprakları olduğu kabul edilmiştir”104.

Burada belki de Azeri komünistlerin amaçlarından biri de Azerbaycan’ı

Türkiye’den tamamen izole edebilmek idi. Çünkü komünizm karşıtları

Türkiye’den destek bulmakta, milliyetçiler ve Musavat Partisi yandaşları

Sovyet işgalinden sonra çoğunlukla Türkiye’ye kaçmışlardı. Azerbaycan SSC

içinde de karşı devrimci harp durmuyordu.

Ruslar Nerimanov’un bu deklerasyonunu Bolşevizmin ulusal

uyuşmazlıkları iyileştirme gücünün göstergesi olarak lanse etmeye

çalışmışlardır. Ancak Nerimanov daha doğrusu Azerbaycan’daki hükümet

yetkilileri sonradan fikirlerini değiştirmişlerdir. Azerbaycan devrim Komitesinin

Başkanı Nerimanov kısa bir süre sonra eğer Dağlık Karabağ Ermenistan

SSC‘ye verilirse Azeriler arasında Sovyet karşıtı bir ayaklanma çıkabileceği

uyarı ve tehdidinde bulunmuştur105.

1921 yılı Mart ayında Sovyetler Birliği ile Türkiye arasında imzalanan

Moskova anlaşması ve Ekim 1921’de Türkiye ile Ermenistan, Azerbaycan ve

Gürcistan arasında imzalanan Kars Antlaşması ile Nahçıvan bölgesi himaye

104 Taşkıran, a.g.e., s.134 105 İşyar, a.g.e., s.354

Page 51: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

42

hakkı üçüncü bir devlete hiçbir zaman bırakılmamak şartıyla Azerbaycan

SSC’nin koruyuculuğunda özerk bir bölge olarak kalmıştır.1921 yılında

Nahçıvan meselesi hallolmuş, Zengezur Ermenistan’a terk edilmiştir.

Karabağ’da ise belirsizlik vardır106.

Bu şekilde Zengezur Ermenistan’a verilince Azerbaycan ile Nahçıvan

arasında bir Ermeni koridoru, Ermenistan ile Dağlık Karabağ arasında ise

Azerbaycan toprakları girmiş oluyordu. Bulunan bu çözüm SSCB’nin çıkarına

uygundu. Toprak paylaşımı vasıtasıyla çözüm, Rusya’nın böl ve yönet

stratejisinin bir göstergesi ve sonucu idi. Bu sayede Birlik Cumhuriyetlerinin

Moskova’ya düşmanlık beslemeleri yerine kendi komşularına husumet

duyacağı düşünülmekteydi. Toprak paylaşımı SSCB’nin dış politik çıkarlarına

da hizmet etmiştir. Bu sayede Azerbaycan’ın Nahçıvan’la bağlantısı kesilmiş,

dolayısıyla Kafkasya’ya yönelik olası bir Türk tehdidi de önlenmiştir107.

Azerbaycan’ın kalbi olan Karabağ’a asıl felaket rüzgârları da işte bu

dönemden sonra esmeye başlamıştır. Batı Azerbaycan toprakları üzerinde

bir Ermenistan Cumhuriyeti’nin kurulması dahi Rus-Ermeni iş birlikçilerini

tatmin etmemiş olmalı ki bir de Karabağ’ın tam ortasında Yukarı Karabağ’da

şimdiki tabirle Dağlık Karabağ’da özerk bölge kurulmasına çalışılmış ve

pazarlık 1923 yılına kadar sürmüştür108.

Burada Ermeniler’in iki abes iddiasına biraz değinmek istiyoruz. Şöyle

ki; Ermeniler Karabağ’ın nüfusunun %94-95 oranında Ermeniler’den

oluştuğunu ve bu %94’lük çoğunluğun Azerbaycan’a bağlandığını iddia

ediyorlar. Karabağ’da 1918 yılından itibaren Ermeni çetelerinin Türkleri

katlederek ve yerlerinden göçe zorlayarak bölgede çoğunluğu elde ettikleri

106 Taşkıran, a.g.e., s.135 107 İşyar, a.g.e., s.352 108 Aktaş, a.g.e., s.49

Page 52: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

43

doğrudur. Ancak hiçbir zaman %90’lara ulaşmamıştır. I. Dünya Savaşı

sonunda dahi Karabağ’da nüfusun %60‘ını Türkler oluşturmaktaydı109.

Karabağ sorununun çözümü için toplanan Kafkas bürosu genel kurulu

meseleyi oylamış ve 5 Temmuz 1921 yılında Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan

egemenlik sahası içinde otonom haklara sahip bir bölge olmasına karar

vermiştir. Bu kararın Milletler Komiseri olan Stalin’in etkisiyle gerçekleştiği

söylenmektedir. Söz konusu kararın gerekçesi olarak, Nerimanov ‘un

uyarıları ve Karabağ bölgesinin ekonomik açıdan daha çok Azerbaycan’a

yakın ve bağlı olması argümanı kullanılmıştır. İşin bundan sonraki kısmı

bölgenin sınırlarının tam olarak belirlenmesi olmuştur110.

Karabağ konusunda nüfusun çoğunluğunu oluşturduklarını öne süren

Ermeniler, Ermenistan SSC’nin kurulmasından sonra, Milli birlik ve beraberlik

ideolojisi gereğince Ermenistan’dan zorla göç ettirilmiş Azerbaycan

Türkleri’nin geri getirilmesi için çalışmalara başlamıştır. Ermenistan Halk

komiserleri Sovyeti Başkanı Myasnikyan 27 Nisan 1922’de İran Hükümeti’ne

yazdığı bir mektupta İran’a göç etmiş Azerbaycan Türkleri’nin geri dönmeleri

için onlara yardım etmelerini, ulaşım ve gerekli belgelerin verilmesinde

kolaylık sağlamalarını rica etmiştir111.

Ermenistan Hükümeti temsilcileri bölgeden Azeri Türkleri’ni zorla

göçürdüklerini bir anlamda kabul etmişlerdir.

İran’a göç eden Azeri Türkleri Taşnak Hükümetinin menkul ve

gayrimenkul emlaklarını müsadere etmiş olmalarından dolayı geri dönmek

istemiyorlardı. Ancak daha sonra Ermenistan Askeri Devrim Komitesi

göçmenlerin geri dönebilmelerine kolaylık sağlamak amacıyla bu kararı

yürürlükten kaldırdı ve Sovyet Hükümetinin hayatlarına garanti vermesinden

109 Taşkıran, a.g.e., s.137 110 İşyar, a.g.e., s.354 111 (Erişim) www.azsam.org/modules.php?name ,02 Eylül 2007

Page 53: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

44

sonra Azerbaycan Türkleri geri dönmeye başladı. Ermenistan’dan zorla göç

ettirilen Azerbaycan Türkleri’nin geri dönmesi sonucu 1922 yılında sayıları

77.762 kişiyi bulmuştur112.

Azerbaycan KP’nin 1923 yılında verdiği karara göre; Dağlık Karabağ

otonom bölgesinin merkezi Şuşa’dan Ermeni nüfusun oldukça kalabalık

olarak yaşadığı Hankendi’ne taşınmıştır. Daha sonra ise bu kentin adı

Stepanakert olarak değiştirilmiştir. Diğer tarafta Azerbaycan KP bölgenin

sınırlarını tespit ederken Ermeni nüfusun çok yoğun olduğu Şamkor, Hanlar,

Daşkesan ve Şavmyan gibi kuzeydeki yerleşim merkezlerini bölgenin dışında

kabul etmiştir.7 Temmuz 1923’de Merkezi İdare Komitesi ve Azerbaycan

Halk Komiserliği Konseyi ortak bir kararla 4.400 km2 lik yüzölçümü ve

100.000’in üzerinde ki nüfusu ile Azerbaycan SSC ‘ye bağlı Dağlık Karabağ

otonom bölgesini oluşturmuşlardır. Bu bölge küçük Kafkas sıra dağlarının

güney doğusunda yer almaktaydı. Doğusunda Berdel, Mirbeşir, Ağdam,

Ağcabedi ve Fuzuli, güneyinde Cebrail ve Gubadlı, batısında Laçin ve

Kelbecer, kuzeyinde ise Şavmyan ve Kasım İsmail ilçeleri bulunmaktaydı.

Dağlık Karabağ; Askeran, Şuşa, Mardakert (Celabert), Martuni (Hovaşen) ve

Hadrut adlı 5 ilçeye bölünmüştü. Bölge 2 vilayet, 6 ilçe, 220 köy ve

kasabadan oluşmaktaydı113.

Özerk bölgenin yönetiminde bazı idari ve ekonomik sıkıntılar meydana

gelince, 1924 yılı yazında Yukarı Karabağ Özerk Bölgesinde bir referandum

yapıldı. Bu referandum sonucu büyük bir çoğunluk Azerbaycan’a tekrar

bağlanmak yönünde oy kullandı ve Karabağ tekrar Azerbaycan’a kendi isteği

ile bağlanmış oldu114.

Ermeniler her ne kadar Sovyet hakimiyetini kabul ettilerse de Ruslara

karşı sürdürdükleri gizli faaliyetlerine son vermediler. Zahirde Rus’tan yana

112 Hatem Cabbarlı, Ermeni Araştırmaları, Sayı 4, Aralık 2001, s.46 113 İşyar, a.g.e., s.356 114 Taşkıran, a.g.e., s.140

Page 54: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

45

görünüp gerek Ermenistan’da gerekse çeşitli ülkelerdeki lobileri vasıtasıyla

yaptıkları gerçek dışı propagandalarla hedeflerine adım adım yaklaşmaya

başladılar. Türkiye ile Rusya arasındaki ihtiyatlı yaklaşımdan istifade edip,

özellikle Ermenistan dışında güç kazandılar. Guruk adını verdikleri gizli

örgütleri daha ziyade Ermenistan dışındaki Ermeniler’i teşkilatlandırdı. Bunun

semeresini gördükçe faaliyetlerini daha da hızlandırdılar115.

Ermeniler 1926 yılına kadar Karabağ’da bir faaliyet içinde

olmadılar.1926’da ise idarede görev alan Türklere karşı gösterilere

başladılar. Amaçları hep aynıydı, yani Karabağ’ı Ermenistan’a bağlamaktı116.

Azerbaycan’da 1925 yılı ülke içi sanayi atılımlarının başlatılması

programı onaylandıktan sonra ülke içerisinde Sovyet karşıtı olarak faaliyet

gösteren ulusal güçlerin çalışmalarında taktiksel değişikliklere yol açmıştır.

Musavat Partisi bu dönemde çalışmalarının yönünü köylere doğru çevirmiştir.

1926 yılında Azerbaycan Devlet Güvenlik Komitesi, Musavat Partisini

kapatsada gözaltına alınmaktan kurtulan Musavatçılar yılmayarak partiyi

yeniden oluşturmuşlardır.1927 yılında İngiltere’nin Sovyetler Birliği ile

diplomatik ilişkileri kesmesi, ulusal güçlerin Sovyet karşıtı eylemlerini

arttırmasını sağlamıştır117.

Azerbaycan’da görülmeye başlanan milliyetçilik hareketlerini fırsat

olarak gören Ermeniler, Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanması konusunu

tekrar işlemeye başlamışlardır118.

1930’larda Sovyet lideri Stalin “güneyden gelen tehlike” savı yanında

Pantürkizm ve burjuva ulusçuluğu ile mücadele sloganını kullanarak,

Transkafkasya’daki Türk bölgelerinde çok barbarca bir politika uygulamıştır.

115 Aktaş, a.g.e., 50 116 Taşkıran, a.g.e., s.141 117 Musa Qasımlı, Azerbaycan Türklerinin Milli Mücadele Tarihi (1920-1945), İstanbul, Kaktüs Yayınları, 2006, s.18 118 Taşkıran, a.g.e., s.142

Page 55: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

46

Stalin döneminde merkezden (Moskova) Azerbaycan için yeni bir tarih, kültür

ve etnik yapı kavramı icat edilmeye çalışılmıştır119.

1936 yılına gelindiğinde ise bölgede 1922 yılında kurulan

Transkafkasya Sovyet Federe Sosyalist Cumhuriyeti dağılmış, yeni Sovyet

Anayasasına göre Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan Sovyet Cumhuriyetleri

sınırları değiştirilmeden birer ayrı cumhuriyet olmuşlardır. Bunun sonucunda

da Karabağ, Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti’nin sınırları içinde kalmıştır.

Ermenistan’daki Komünist parti Karabağ’ı bir problem olarak ortaya koymak

istediyse de Stalin buna yanaşmamıştır120.

1937 yılına kadar Azerbaycan’da yaşayanlara Azerbaycan Türkleri,

konuştukları dile de Azerbaycan Türkçesi denilmekteydi. Daha sonra ise bu

ifadeler sırasıyla Azerbaycan’lı ve Azerbaycanca şeklinde değiştirilmişlerdir.

Anlaşılacağı üzere bu dönemde Sovyet otoritelerince bölgede yaşayan

Türklere suni bir hüviyet kazandırılmaya çalışılmıştır. 1 Ocak 1940 tarihinde

ise Azerbaycan’da Kiril alfabesine geçilmiştir121.

Sovyetlerin Azerbaycan Türklerine yeni bir hüviyet kazandırma

çalışmaları güttükleri bu dönemde Azerbaycan ulusalcılarının çıkardığı

ayaklanmalar ordu milis ve istihbarat güçlerinin işbirliği sonucu acımasızca

bastırılmış, Azerbaycan genelinde toplu tutuklamalar, idamlar, göç ettirme ve

sürgünler dönemi yaşanmıştır. On binlerce insan Musavatçı, Pantürkist,

Panislamist damgasıyla idam edilmiştir122.

Stalin’in Türklere karşı uyguladığı bu politika Ermenilerin harekete

geçmelerini sağlamış, Ermenistan Yüksek Sovyeti kararı gereğince

Azerbaycan Türkçesinde olan coğrafi yer adları resmi olarak 1935 yılından

sonra değiştirilmeye başlamıştır. Ne yerli Azerbaycan Türk halkından ne de 119 İşyar, a.g.e., s.365 120 Taşkıran, a.g.e., s.142 121 İşyar, a.g.e., s.366 122 Qasımlı, a.g.e., s.19

Page 56: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

47

Azerbaycan Devleti’nden konuyla ilgili ciddi itirazlar gelmediğini gören

Ermenistan Hükümeti 1988’e kadar bu konuda 18 karar imzalamış, köy,

kasaba ve coğrafi adları belirli bir plana uygun olarak değiştirmiştir.

Ermenistan Hükümeti Stalin’in uyguladığı komünizm için her türlü tehlikeyi

yok etme politikasını öne sürerek binlerce Azerbaycan Türkünü Orta Asya’ya

sürmüş, onlarca köyü tamamen boşaltmıştır123.

1.7. SOVYET RUSYA VE KARABAĞ MESELESİ

1990'larda yaşanan SSCB'nin çöküş süreci, aynı zamanda yeni

devletin emekleme dönemini oluşturmuştur. Birçok bakımdan imparatorluk

özelliği taşıyan Sovyetler Birliği de çökerken arkasında kurumsal ve kültürel

bir enkaz bırakmıştır. Yeni olarak kabul edilen dönemde ise, yeni bir şey

ortaya atılmadıkça, eski yapının yıkıntıları açısından seçilmiş ve az çok işe

yarayan parçalar kullanılmaya çalışılmıştır. Ciddi bir anlamda "yeni"nin söz

konusu olmadığı bugünkü Rusya Federasyonu da SSCB'nin ve tarihin

kalıntıları arasından seçilmiş yarım ve biçimsiz yapılardan oluşmaktadır124.

Azerbaycan Devletini’nin Sovyetleştirilmesinden sonra Bolşevik Azeri

yöneticiler Karabağ ve Zengezur’la ilgili eski tavırlarını devam ettirdiler. Zira

hem Sovyet Azerbaycan’ının kuvvetli adamı Nerimanov, hem de Bolşevik

yetkililer Karabağ’ın Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul

ediyorlardı125.

Karabağ'da ise Dro, güneyindeki iki Ermeni yerleşim yeri olan Varanda

ve Dizakta, yeniden bir ordu kurma çabasındaydı. Zira çoğunlukta olan

Ermeni nüfuslar, sayesinde “sadece bu iki yerleşim yerini kontrol

edebiliyordu126.” Azerbaycan, Karabağ isyanı ve Bolşevik baskısı ile meşgul

123 Cabbarlı, a.g.m., s.47 124 Elnur Soltan, “Coğrafya, Tarih ve Rus Kimliği”, Avrasya Dosyası, Rusya Özel, Cilt 6, Sayı 4, Kış 2001, s.87. 125 Taşkıran, a.g.e., s.130 126 John Christoper Walker, Armenia and Karabagh, London, 1991, s.99

Page 57: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

48

bulunduğu bir sırada 23 Nisan 1920’de Ermeniler 9. Kongrelerini yaptılar ve

hem Dro'nun hem de Ermenistan Cumhuriyeti’nin kışkırtmaları ile

Ermenistan’a bağlanma kararı aldılar. Oysa zaten Azeri Türk kuvvetleri

Karabağ’daydılar ve bunlar Dro'nun kuvvetlerine karşı koyuyorlardı. Bu arada

sınırı geçerek Azerbaycan'a giren 11. Kızıl Ordu'nun 32. Tümeni Evlak

üzerinden Karabağ'a yöneldi. Amaç orayı da Sovyetleştirmekti. Dro,

Ermenistan Cumhuriyetinden yardım umuyordu ama 1 Mayıs 1920’de

Ermenistan’da Bolşevik ayaklanması başladı. Bunun üzerine Dro ve Nceh 24

Mayıs’ta Karabağ’ı terk ettiler ve Bolşevikler Karabağ’a girdi.

Azerbaycan inkılâp komitesinin başkanı Neriman Nerimanov,

Moskova'ya Dışişleri Komiseri Çiçerin ve Orkhonikidze'ye yazdığı mektupta

Karabağ ve Zengezurla ilgili olarak şöyle diyordu. Artık Sovyet

Azerbaycan’ının terkibine dahil olmuş ve güya mübahiseli olan Zengezur ve

Karabağ'a geldikte, kati surette bildiririz ki, bu yerler şüphesiz gelecekte de

Azerbaycan'ın dahilinde kalmalıdır127."

Bu arada 1920 yılı sonbaharında Ermenistan cumhuriyetindeki Taşnak

hükümeti Kafkasya'daki Türklere baskı ye zulüm yapmaya başlamıştı. Hatta

bu zalim tavırlarını Türkiye'nin Doğu Anadolu bölgesine kadar uzatmışlardı.

Ermenilerin Oltu'yu işgal ederek oradaki savunmasız insanları öldürmeye

başlamaları üzerine 30 Eylül 1920'de Doğu Cephesi Komutanı Kazım

Karabekir Paşa Ermenilere karşı ileri harekâta başladı. 7 Kasım 1920'de

Gümrü'yü ele geçirdi ve Ermenilerin isteği üzerine 3 Aralık 1920'de

Ermenilerle Gümrü Anlaşması'nı yaptı. Türkiye ile Ermenistan arasında

imzalanan Gümrü Antlaşması ile daha önceleri Rusya ve Ermenistan

arasında yapılan antlaşma gereği Azerbaycan'dan koparılmaya çalışılan

Nahçıvan bölgesi geçici olarak Türkiye'nin himayesinde bırakıldı ve

Türkiye'nin himayesinde bir mahallî yönetim oluşturulması kararlaştırıldı. Bu

127 Aliyev, a.g.e., s.89-90

Page 58: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

49

yönetimin sınırlarına kesinlikle Ermenistan'ın karışmaması esası da kabul

edildi128.

Kafkasların tamamı Sovyet hakimiyetine geçtikten sonra Dağlık

Karabağ Otonom Oblast’ı (özerk Bölgesi) kurulmuş ve Azerbaycan’a

bağlanmıştır. Ermeni kaynaklarına göre o sıralarda nüfusunun büyük

çoğunluğu Ermeni olan Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’a bağlanmasının esas

nedeninin Sovyetlerin “böl ve yönet” politikası olduğu görülmektedir. Gürcü

kökenli olması nedeniyle Kafkaslardaki koşulları çok iyi bilen Stalin’in çizdiği

harita şudur: Nahçıvan, bir Ermeni koridoruyla Azerbaycan’dan ayrılmıştır.

Böylelikle Azerbaycan’ın önemli bir eyaleti ile doğrudan bağlantısı kesilmiştir.

Ayrıca Türkiye’nin Azerbaycan’a komşu olması önlenmiştir. Karabağ, özerk

de olsa, Azerbaycan’a bağlanmak suretiyle Azerbaycan ve Ermenistan

arasında devamlı bir anlaşmazlık kaynağı yaratılmış ve Moskova’nın

hakemliğine başvurmaları sağlanmıştır.

1.8. 1945-1980 ARASI DÖNEMDE ERMENİSTAN’IN FAALİYETLERİ

İki dünya savaşı arasındaki dönemde büyük devletler tarafından

Ermeni politikalarına kısa bir süre ara verildiği görülmektedir. Bunu iki nedene

bağlamak mümkündür. Birincisi bu dönemde izlenen politikaların daha çok

Avrupa merkezli olmasıdır. İkincisi ise bu dönemde bölgesel rekabette SSCB

ile İngiltere arasındaki rekabetin eskisi kadar güçlü olmaması ve aynı

zamanda SSCB’nin iç politika mevzuları ile daha fazla ilgilenerek dış politika

konularını ikinci plana atmasıdır. Ancak bahsi geçen dönemde Ermeni

diaspora kuruluşları faaliyetlerine devam etmişlerdir129.

Bu gelişmeler yaşanırken II. Dünya Savaşı patlak vermiş, 1941’de

Nazi Almanyası Rusya’ya saldırdığında Bakü’nün zengin petrol yataklarını

ele geçirmek ve bu suretle Sovyet ekonomisini baltalayarak ordunun

128 İsmail Soysal, Türkiye'nin Siyasal Antlaşmaları, Ankara, TTK, 1983, s.19-20. 129 Süleyman Seydi, Ermeni Araştırmaları, Sayı 4, Kış 2003, s.52

Page 59: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

50

enerjisinin tükeneceğini hesap etmiştir. Bu anlamda Transkafkasya özellikle

de Azerbaycan bu harekâtın köprübaşı konumundaydı. Nitekim adı geçen

bölgenin işgal edilmesinin ardından sıra İran, Hindistan ve Afganistan’a

gelebilirdi130.

Savaş yıllarında bazı Azerbaycan Türklerinin mevcut Alman rejimiyle

işbirliği denemeleri Faşizme duydukları sempatinin değil, Nisan 1920 yılında

ülkelerini işgal eden Bolşeviklere duydukları nefretin göstergesiydi. Öte

yandan Azerbaycan ulusu Hitler ve Faşizm karşıtı koalisyonda yer alarak ve

partizan savaşlarına katılarak zaferin kazanılmasında katkıda bulunmuşlardır.

Savaş yıllarında Alman esir kamplarında tutulan yaklaşık 70 bin Azerbaycan

Türkü’nün 35-40 bini sağlıklı konumda idi. Onların 20 ila 25 bini orduya

alınarak gönülsüz olarak Sovyetlere karşı savaştırılmıştır. Askeri çatışmaya

katılan gönüllülerin amacı ise Azerbaycan’ın bağımsızlığına son veren

Bolşeviklere karşı savaşmaktı. Alman esir kamplarında kalanların Stalin

rejimi tarafından vatan haini ilan edilerek kurşuna dizilmeleri, gözaltına

alınmaları, aşağılanmaları onların geri dönüşünü büyük ölçüde engellemişti.

Muhaceretin önde gelenleri Batı Avrupa ve Türkiye’ye sığınarak burada

dernekler oluşturmuş, Azerbaycan’ın özgürlük savaşının unutulmaması için

çabalamışlardır. II. Dünya Savaşı yıllarında ABD, İngiltere ve SSCB’nin

Hitler’e karşı koalisyon içinde yer almaları Azerbaycan özgürlükçülerinin

önünü kapamıştır131.

İkinci dünya savaşı sonrasında ortaya çıkan yeni güç dengesi

sisteminde SSCB bölgede Britanya karşısında çok avantajlı duruma

geçmiştir. Üstelik SSCB artık Türkiye ve İran’dan doğrudan bir tehdit

algılaması içinde olmadığı gibi, aksine bu ülkeleri tehdit edebilmekteydi.

Harpten sonra Dinamik güç Dengesi sisteminin gereği olarak ABD zamanla

uluslararası meselelere angaje olmak suretiyle dünya çapında olası otorite

boşluklarını doldurmak zorunda kalmıştır. SSCB kendisine yönelik

130 İşyar, a.g.e., s.366 131 Qasımlı, a.g.e., s.21

Page 60: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

51

dengeleyici pozisyonda hissettiği büyük güç ABD ‘ye karşı Transkafkasya

bölgesinin tam anlamıyla kendi himayesi altında kalabilmesi için sert

politikalar izlemeyi tercih etmiştir132.

Ermeniler bu dönemde Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanması için

çalışmışlar, 1945 yılında Ermenistan Komünist Partisi Genel Sekreteri

Stalin’e mektup yazarak Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a verilmesini

istemiştir. Stalin bu konu ile ilgili olarak Azerbaycan Komünist Partisi Genel

Sekreterine görüşlerini sormuş, Genel Sekreterin prensip olarak buna karşı

olmadıklarını, ancak buna karşı Ermenistan, Gürcistan ve Dağıstan’da

Azerbaycan Türkleri’nin toplu yaşadıkları bölgelerin Azerbaycan’a verilmesi

gerektiğini belirtmesi üzerine Ermeniler bu koşullar altında Karabağ‘ın

Ermenistan’a verilmesinin bir anlamı olmadığını bilerek konuyu

kapatmışlardır133.

Ermenistan Hükümeti nüfusunun az olduğunu ileri sürerek yurt dışında

yaşayan Ermeniler’i Ermenistan’a yerleştirmek için 1945 den itibaren geniş

propaganda faaliyetine başlamışlardır.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Ruslar’ın İstanbul ve boğazlar

konusundaki istekleri ve sıcak denizlere inme çabaları tekrar gün ışığına

çıkmış ve Ruslar daha önce de olduğu gibi bu konularda baskı yaratmak ve

Türkiye Cumhuriyeti’ni zor duruma düşürmek amacıyla Ermeniler’i

kullanmaya yeniden başlamışlardır.

Türkiye’yi yıpratmayı ve üzerinde Sovyet isteklerini dikte ettirmeyi

amaçlayan bu psikolojik harp 7 Haziran 1945 tarihinde Sovyet Dış İşleri

Bakanının Türkiye’nin Moskova Büyükelçisine I. Dünya Savaşı sırasında

Türkiye’den 1,5 milyon civarında Ermeni’nin sürüldüğü ve bunların tekrar ana

vatanlarına dönmelerinde kendilerine yurt olarak verilmek üzere daha önce

132 İşyar, a.g.e., s.368 133 Cabbarlı, a.g.m., s.48

Page 61: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

52

Ermeniler’e ait olduğunu iddia ettikleri Kars ve Ardahan’ın Sovyet

Ermenistan’a iade edilmesi şeklinde bir istekte bulunması ile başlamıştır. Bu

olayla eş zamanlı olarak ABD, Ortadoğu ve Balkanlarda yaşayan Ermeniler’in

anavatan olarak kabul ettikleri Sovyet Ermenistan’a dönmelerini

sağlayabilmek için Ermeni Diaspora organizasyonları hummalı bir faaliyet

içine girmişlerdir134.

Türkiye’ye karşı Ermenileri kullanan Sovyetler Birliği bu aşamada

Ermeni sorununu politik alandan bilimsel alana da taşıyarak Moskova’da ve

diğer cumhuriyetlerin başkentlerinde kurduğu Bilimler Akademileri

bünyesinde oluşturulan Şarkiyat Enstitülerinde Ermeni konusunu tek yanlı

olarak işlemiştir. Bu faaliyetleri Hınçak ve Taşnak partilerini son derece

memnun etmiştir. Her ne kadar Taşnaklar, Sovyet nüfusundan uzak bir

şekilde mücadeleleri sürdürmüş olsalar da bu Sovyet yardımı onları memnun

etmiştir. Hınçaklar ise bir deklerasyon yayınlayarak artık davayı beraber takip

etme zamanı gelmiştir diyerek Taşnaklara işbirliği teklif etmişlerdir. Böylece

işbirliğine giren Taşnak ve Hınçak yetkilileri Batı ülkelerinde yaşayan

Ermeniler’e vakıflar, araştırma merkezleri ve hatta üniversitelerde Ermeni

Tarihi ve kültürünü öğrenme kürsüleri vasıtasıyla özellikle Türk-Ermeni

ilişkilerini saptıran araştırmalar yaptırıp, kitaplar yayınlatmışlardır.

Ermeniler’in Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın sessizliğinden istifade ederek Batı

ülkelerinde özellikle ABD ve Fransa’da yaptığı bu çalışmalar büyük yankı

bırakmış ve yeni yetişen nesiller, Ermeniler’i mağdur, Türkleri ise zalim

görmeye başlamıştır135.

Ermeniler için anavatana dönüş projesini başlatan Ruslar yurt dışında

yaşayan Ermenilerin Ermenistan’da yaşayacakları yerler için ve

Ermenistan’da yaşayan Azerbaycan Türkleri’nin göç ettirilmesi için 1947-

1948 senesinde iki karar vermişlerdir. SSCB Bakanlar Konseyinin bu

134 Seydi, a.g.m., s.53 135 Mehmet Saray, Ermeni Araştırmaları, I. Türkiye Kongresi Bildirileri II. Cilt, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2003, s.385

Page 62: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

53

kararları gereği Azerbaycan Türkleri üç aşamada göç etmeli idi. Toplam

100.000 kişinin göç ettirilmesi planlanmıştı. Bu karara Azerbaycan

Hükümeti’nden hiç kimse itiraz etmemiştir.1953’e kadar devlet 53.000 kişiyi

Azerbaycan’a göç ettirdi. Bir o kadar da kendi başına göç ederek

Azerbaycan’a yerleşti. Zorla göç ettirilen Azerbaycan Türkleri’nin hiçbiri

Karabağ’a sokulmadı. Göçmenlerin bazıları Karabağ’a yerleşmek isteseler de

devlet güç kullanarak onları geri götürmüştür. Stalin’in ölümünden sonra göç

durdurulmuş ve daha sonra göç edenlerin birçoğu geriye dönmeye

başlamıştır136.

İngiliz Hükümeti Ermeniler’in anavatana dönüş projesine başlamasının

Türkiye’nin Batı ile olan ilişkilerini geliştirmek için ciddi çabalar sarfettiği ve

bunda da önemli mesafeler almaya başladığı döneme denk gelmesini anlamlı

bulmuştur. Benzer yaklaşımı Amerikan askeri ve sivil otoriteleri de

sergilemeye başlamışlardır. Amiral Leahu Dış İşleri Bakanı James Byrnes’a

yazdığı mektupta, Sovyetlerin Ermeni Halkı için Türkiye’den talep ettiği

toprağın daha ziyade Moskova’nın Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’e ulaşma

isteklerinin menifestosunu oluşturduğunu belirtmiştir. Bu anlamda Sovyet

politikasının asıl amacı Ortadoğu petrollerine ulaşmak için bir atlama

tahtasına ihtiyacı olduğunu ve bunun için de Ermeniler’e vatan arama

bahanesiyle bölgede kendi politik emellerini gerçekleştirmeye çalıştığının

altını çizmiştir. Moskova’nın bu politikası sadece İngiliz çıkarlarını değil dünya

gücü olan Amerikanında çıkarlarını tehdit etmekteydi. Ermeni taleplerini de

bu çerçevede algılayan Amerika yönetimi Sovyetlerin bölge politikalarına

karşı Truman Doktri’niyle de somutlaşan tavrını koydu137.

Amerikan Başkanı Truman’ın bölgesel güç dengesinde ABD’nin de

varlığını hissettirecek şekilde bölgeye angaje olma temayülü göstermiş

olması SSCB’nin işgal etmiş olduğu ve kendi elinde bulunan Kuzey

Azerbaycan’ın bekası için işgal ettiğini belirttiği Kuzey İran’dan çıkmasını da

136 Cabbarlı, a.g.m., s.49 137 Seydi, a.g.m., s.54

Page 63: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

54

sağlamıştır. Anlaşıldığı kadarıyla Sovyet Rusya II. Dünya Savaşından sonra

dünya Ermeniliğin merkezi ve ümidi olmak ve yeri geldiğinde onları kendi

amaçları doğrultusunda kullanmak istemiştir. Rusya’da özellikle Müslüman

Türklerin ve Rus olmayan milletlerin kimlikleri ezilmeye çalışılırken Ermeni

dili, kültürü, alfabesi, kilisesi özenle korunmuştur. Dolayısıyla Sovyet yönetimi

altında Ermeni Milliyetçiliği ilk günkü gibi canlı tutulabilmiştir. Ermeniler bir

yandan Sovyet politikalarına hizmet ederken diğer yandan Karabağ üzerinde

hak iddia etmeye devam ediyorlardı138.

Stalin döneminde birşey elde edemeyen Ermeniler, Krusçev

döneminde Ermenistan’ın Sovyetleştirilmesinin 40.yıl dönümü vesilesi ile

1960 yılında Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanmasını gündeme getirdiler. Bir

sonuç çıkmayınca bu defa 1963 yılında bölgeden topladıkları 2500 imzalı

dilekçeyi Krusçev’e gönderdiler. Burada Karabağ’ın Ermenistan’a ya da

Rusya’ya bağlanmasını istiyorlardı. Bu dilekçe dikkatle incelendiğinde

Ermenilerin 1988’lerden sonra ileri sürecekleri iddiaları da o zamandan

oluşturdukları görülmektedir. Bu dilekçeden de bir sonuç alamayan Ermeniler 139 1965’de Moskova’dan sözde Ermeni soykırımının 50. yıldönümünü

anmak için izin aldılar. 24 Nisan da 400 bin kişinin katıldığı mitingde “Batı

Ermenistan (Anadolu) bizim olmalıdır, Dağlık Karabağ bizimdir, Nahçıvan

Ermenistan toprağıdır” sloganlarıyla Azerbaycan ve Türkiye’ye karşı

gösteriler yapıldı. Bu tarihten itibaren Ermeni Hükümeti’nin ve Ermenilerin

Azerbaycan Türklerine karşı baskıları daha da artmıştır. Her yıl düzenlenen

anma törenlerinde Ermeni gençleri Azerbaycan Türklerinin yaşadıkları bazı

köylere hücum ederek taraflar arasında ciddi sorunların yaşanmasına neden

oluyorlardı140.

1966-1967’de Ermenistan Hükümeti Karabağ’ın kendilerine

bağlanması için bir kez daha Moskova’ya talepte bulunmuşlar, öncekilere

138 İşyar, a.g.e., s.369 139 Taşkıran, a.g.e., s.143 140 Cabbarlı, a.g.m., s.50

Page 64: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

55

benzer gerekçeli taleplerle karşılaşan Moskova’nın yaklaşımı ise sorunun iki

cumhuriyet arasında çözülmesi şeklinde olmuştur. Ermeniler soğuk savaş

boyunca Karabağ ile ilgili isteklerini Moskova’nın desteği ile elde

edebileceklerini düşünmüşler ve sürekli Moskova’dan Azerbaycan toprakları

ile ilgili toprak talebinde bulunmuşlardır. Moskova bu taleplere çoğu zaman

olumlu yaklaşmış 1969 yılında “Gökçe Mahal “ adıyla bilinen Basargecer

yöresi daha sonra ise Şemseddil yöresini ele geçirmişler böylelikle Gökçe

Göl çevresi zamanla tamamıyla Ermeniler’in idaresine geçmiştir. Soğuk

savaş döneminde Sovyet Rusya’nın istekleri ile paralel hareket eden

Ermeniler, Ermenistan dışında kurdukları terör örgütleriyle Türkiye üzerindeki

emellerini gerçekleştirme çabasına girmişlerdir. Terör eylemleriyle Avrupa ve

Amerika kamuoylarının dikkatlerini çekmek ve yayınladıkları bildiriler ve

kitaplarla bu kamuoylarının desteğini sağlamak için harekete geçmişlerdir141.

Taşnak ve Hınçak partileri ayrı ayrı terör örgütleri kurma yoluna

giderek bu terör örgütleri vasıtasıyla zengin Ermeniler’den tehdit ve baskı

yoluyla istedikleri paraları toplamış, bu paralarla da terörist militan grupları

için eğitim merkezleri açmaya başlamışlardır. 1975 de Hınçaklar tarafından

kurulan ASALA (Ermenistan’ın kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu) ve 1972

de Taşnaklar tarafından kurulan JCAG (Ermeni soykırımı Adalet

Komandoları) adlı terör örgütleri Ermenistan davasını Batı ülkelerde canlı

tutmak adına 1984 yılına kadar toplam 82 terör saldırısı gerçekleştirmişlerdir.

Ermeniler ülke içinde SSCB’ye sürekli Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanması

için başvurmuşlar, bu isteklerinden hiçbir zaman vazgeçmemişlerdir142.

Bunun karşısında Karabağ’da yaşayan Azeri Türkleri maalesef boş

durmuşlar ve komünizmin halkların kardeşlik ve dostluğu fikirlerine inanmış,

milli kültürlerini canlandıracak faaliyetlerden uzak kalmışlardır.1975 de

Komünist Partisi Bölge Komitesi Karabağ’ı Ermenistan’a bağlama çabalarını

reddetti ve bunları Taşnak propagandası olarak değerlendirdi. Brejnev

141 İşyar, a.g.e., s.372 142 Saray, a.g.e., s.386

Page 65: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

56

zamanında da isteklerini kabul ettiremeyen Ermeniler 1985 yılında Rusya’nın

başına geçen Gorbaçov döneminde Karabağ’ı Ermenistan’a bağlama

çabalarını iyice hızlandırdılar. Özellikle “prestroika ve glastnost” prensipleri

bütün kültür, arazi gibi meselelere yeni ufuklar yeni arayışlar getirmiştir143.

143 Taşkıran, a.g.e., s.145

Page 66: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

İKİNCİ BÖLÜM ERMENİSTAN VE AZERBAYCAN ARASI İLİŞKİLER

2.1. 17. ve 18. YY’LARDA BÖLGENİN STATÜSÜ VE BÖLGE ÜZERİNDEKİ FAALİYETLER

18. yy’ın başlarında Rusların, yeniden bölgede sahneye çıkmalarına

kadar geçen dönemde Transkafkasya’da Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi

İran İmparatorluğu arasında bazı sürtüşmeler ve savaşlar yaşanmış, bu

sürede Karabağ kâh İran’ın eline geçmiş, kâh Osmanlının eline geçmiş ve

bölgedeki istikrarsızlıklar uzayıp gitmiştir144. Bu süreçte Transkafkasya da

varolan Türk Hanlıkları kimi zaman kendi aralarında, kimi zaman komşu

devletlerle ittifaka girerek varlıklarını sürdürüyorlardı. Azerbaycan Hanlıkları

arasındaki denge bölgede, Osmanlı Türk Devleti ile sağlanıyordu. Ermeniler

ise 1711 sonbaharında Çarlık Rusya ile yaptıkları ticari protokol ile birlikte

Rus tüccarlarla birlikte hareket etmeye başlamışlardı. Bu protokolün

imzalanmasını Moskova Ortodoks Kilisesi sağlamıştı. Bu sayede ekonomik

politik hedeflere ulaşmak için din ve kilise kullanılmaya başlanmıştır.

Osmanlı padişahı III. Ahmet döneminde, 1714 yılında Dağıstan ve

Şirvan Hanları Osmanlılardan kendilerine yardım etmesini talep etmişler;

Osmanlılar da Safevilerin Müslümanlar arasında mezhep ihtilaflarını

besleyerek varlıklarını devam ettirmelerine bir son vermek için harekete

geçmişler ve Erivan ve Karabağ’ı tekrar Osmanlı İmparatorluğuna dahil

etmişlerdir. Safevilerin son Şahı II. Tahmasp’ın zaafından yararlanan (Çarlık

Rusya) 1722 yılında Hazar Denizi sahillerini işgal etmişler. Osmanlı

İmparatorluğundan yardım isteyen Azerbaycan varlıklılarının isteği üzerine

Osmanlı bölgeye sefer düzenlemiş. 1724 yılında Nahçıvan, Merend, Tebriz,

Karabağ ve Erbil’i tekrar ele geçirmiştir.1724 yılında Osmanlı İmparatorluğu

ile (Çarlık Rusya) anlaşma yapmış, bu bölgeler Osmanlı İmparatorluğu’na 144 İşyar, a.g.e., s.138

Page 67: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

58

bağlanmıştır. Ancak Osmanlı İmparatorluğu bölgeden kuvvetlerini çekince bu

seferde Nadir Şah Azerbaycan topraklarını işgale başlamıştır. Azerbaycan

toprakları üzerinde kurulan hanlıkların birbirleriyle olan anlaşmazlıkları bölge

üzerinde yaşanan, Osmanlı-Safevi çatışmaları bölgedeki istikrarsızlığı

körüklemiş, bu istikrarsızlıktan fayda ummayı düşünen Ermeniler bölge

üzerinde etkili olmaya başlayan (Çarlık Rusya’dan) yardım alarak kendi etki

alanlarını genişletme çabasına girmişlerdir145.

1722 yılında Dağıstan’ın Osmanlı Devletinin eline geçmesinden

hemen sonra İran’ın Kafkas Vilayetlerinde çözülmeler yaşanmış, Ermeni

kaynaklarında belirtildiğine göre 1722-1728 yılları arasında Karabağ ve

Sunik’te yaşayan Ermeniler Çar I. Petro‘dan yardım alabileceklerini de

hesaba katarak Davit Bey adlı yerel bir Ermeni liderin önderliğinde Osmanlı

İmparatorluğuna karşı ayaklanmışlardır. Ermeniler bu sırada Karabağ’da bir

derebeylik kurmayı başarmışlar, ismini de Karabağ Melikliği koymuşlardır146.

Böylece bölgede ilk defa Rus-Ermeni işbirliği oluşmuştur. Ermenilerin

Hıristiyan oluşları Çarlık Rusya için oldukça elverişli bir durum idi. Bu açıdan

bakıldığında din ayrılığı ve din düşmanlığından yararlanarak, Ermenilerden

Rus menfaatleri için çıkar sağlamak mümkün olacaktı147.

Nadir Şah bir taraftan Osmanlı, diğer taraftan da Çarlık Rusya üzerine

seferler düzenleyerek İran’ın bölgede kaybettiği bölgeleri geri almaya

çalışmıştır. Nitekim 1734 yılında Nadir Şah Azerbaycan topraklarına girmiştir.

İranlılar Şirvan dahil tüm bölgeyi ele geçirmişlerdir. Bu gelişme üzerine 10

Mart 1738 tarihinde Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya’sı arasında Gence

Antlaşması imzalanmıştır. Sözü edilen antlaşma gereğince her iki devlette

bölgede elde ettikleri yerleri karşılıklı olarak bırakıp geri çekilmeyi kabul

etmişlerdir. Gence Antlaşmasıyla Osmanlı ve Çarlık Rusya Transkafkasya

145 Hayati Aktaş, Dağlık Karabağ Sorunu, İstanbul, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, 2001, s.31 146 İşyar, a.g.e., s.140 147 Aktaş, a.g.e., s.32

Page 68: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

59

bölgesinde elde ettikleri tüm bölgeleri İran ‘a iade etmişlerdir. Ermeniler ise

Transkafkasya bölgesinde hâkimiyeti yeniden tesis eden İran ile yakınlık

kurmaya çalışmışlardır. Bu gayretlerinde başarılı olan Ermeniler Nadir Şahın

iltifatına mazhar olmayı başarmışlardır. İran’ın hâkimiyeti yeniden kurulunca

bölgede Erivan, Gence ve Şirvan beylerbeylikleri kurulmuş, bunlarda

doğrudan İran merkezi idaresine bağlanmıştır. Nadir Şahın ölümünden sonra

Azerbaycan küçük hanlıklara bölünmüştür. Ruslar bölgedeki istikrarsızlıktan

faydalanarak ve bağımsızlık hayalleri kuran Ermenileri kullanarak Türk-İran

hâkimiyeti altındaki bu bölgeyi ele geçirmek niyetiyle gerek İran’daki gerekse

Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermenileri bizzat kendi korumasına almaya

çalışmışlardır. Her şey den önce Rusya Transkafkasya’daki Ermenileri

bilinçlendirip örgütleyerek XIX.yy başlarında İran’a karşı yeniden taarruza

geçebilecek güce kavuşmuştur. Çarlık Rusya’nın bölge üzerindeki

politikalarını bilmek için 1768-1774 Osmanlı Savaşı sırasında kazandığı

bölgelerde yaşayan Ermeni nüfusu nasıl göç ettirdiğine bakmak gerekir148.

1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşlarından sonra 1778 yılında Rusya,

Kırım’da yaşayan binlerce Ermeni’yi step bölgelerine doğru göç ettirmiştir.

Peki bunun nedeni ne olabilirdi? Bu soruya birçok cevap bulunabilir. Bu olası

cevaplardan bizce akla en yatkın olanı şudur; Ruslar Kırım gibi çok stratejik

bir bölgeye yoğun olarak ticaretle meşgul olan Ermenileri değil de Slav

kökenli halkları kendi askeri birliklerini ve Koşakları yerleştirmeyi uygun

bulmuş olabilirler. Nitekim Rusya bölgede askeri birlik mensuplarına araziler

vererek tıpkı Bizans ve Osmanlı’nın “Tımarlı Sipahi” düzenine benzeyen bir

sistem kurmaya çalışmıştır. Rusya bölgede hakim olabilmek için İran’a

saldırmaya hazırlanırken, bölgede yaşayan Ermenileri de bilinçlendirip,

örgütlemiştir149.

148 İşyar, a.g.e., s.143 149 İşyar, a.g.e., s.148

Page 69: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

60

Böylece Rusya XIX.yy başlarında Transkafkasya’da İran’a karşı kararlı

bir taarruza girişmiştir150. Rus Çarı I. Aleksandr 1801 de Gürcistan’ın doğu

kısmını , 1804 de Gandzak’ı ele geçirdi. Aynı yıl Ruslar Gence Hanlığı’nı da

zaptettiler. Ruslar Transkafkasya’daki Hanlıkların fethi için oluşturdukları çok

sayıda birliklerin başına Prens Sisianov’u getirdiler. 3 Ocak 1804’de Gence

Hanlığının Başkenti Gence’yi ele geçiren Sisianov adını değiştirerek Rus

İmparatoriçesi Elizabeth’in onuruna Gence adını “Elizabethol” yapmıştır151.

Rus istilası karşısında, Azerbaycan Hanları yalnız kalmışlardı.

Osmanlı Türk Devleti’nin bu sırada bölgeye müdahale gücü zayıf kalmıştı152.

Gürcistan’ın Rusya’ya bağlanmasından sonra Ermeniler yoğun

biçimde Tiflis’e göç ederek şehri sözde Doğu Ermenistan’ı yaşam merkezi

haline getirmeye çalışmışlardır. O aşamaya kadar henüz daha Ermeniler’in

Kafkasya’ya düzenli ve sistematik olarak göç ettirilmesi siyasetine

başlanılmamıştır. Ancak bu yönde bazı planlar hazırlanıyordu153.

Rusların Kafkaslarda bu ilerleyişi Osmanlı Devleti ve İran’ı

endişelendirmiştir. Diğer taraftan Rusların Kafkasların güneyine inmeleri,

İngiltere ve Fransa’nın da hoşuna gitmemiştir. İngiltere ve Fransa Rus

kuvvetlerinin Güney Kafkasya’dan atılabilmesi için Osmanlı Devleti ve İran’ı

Ruslara karşı tahrik etmişlerdir. Bu tahriklere olumlu yanıt veren İran Şahlığı

1804’de Rusya’ya savaş ilan etmiştir. Bu sırada Karabağ ve çevresinde

Karabağ Hanlığı varlığını devam ettirmekteydi154.

Karabağ Hanlığı 1747’de kurulmuş ve varlığını 1822 yılına kadar

devam ettirmiştir. Osmanlıdan ve İran’dan bağımsız olan hanlık, bölgede

diğer hanlıklar arasında büyük bir prestije sahipti. Hanın hükmü, Şirvan, Şeki, 150 Aktaş, a.g.e., s.32 151 Aktaş, a.g.e., s.32 152 Dursun Yıldırım, Cihat Özönder, Karabağ Dosyası, Ankara, Türk kültürünü Araştırma Enstitüsü, 1991, s.4 153 İşyar, a.g.e., s.149 154 Aktaş, a.g.e., s.33

Page 70: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

61

Gence, Erivan, Nahçıvan, Hoy, Karabağ, Tebriz, Erdebil hanlıklarında hatta

Maraga ve Irak sınırındaki Kaplankuh’ta bile geçmekteydi155.

İran’ın Rusya’ya savaş ilan ettiği 1804 yılında Karabağ Hanlığının

topraklarını istila edeceğinden endişelenen Karabağ Hanı İbrahim Halil Han

bu sırada prens Sisianov’a müracaat ederek yardım istedi. Bunun

karşılığında Rusya’ya sadık kalacağını bildirdi. General Sisisanov ise

Rusya’nın hâkimiyetini kabul etmesi durumunda onu han gibi tanıyacağını

bildirdi. Bu gelişmelerin olduğu sırada İran Şah’ı Karabağ’a kuvvet

gönderdiyse de İbrahim Halil Han bunları mağlup etti.14 Mayıs 1805’de

Ruslarla görüşmelere tekrar başlamak zorunda kalan İbrahim Halil Han,

Sisianov’la Karabağ Hanlığı’nın Rusya’nın hâkimiyetini yeniden kabul etmesi

yolunda bir anlaşma imzalamıştır156. Bu yolla Rusya XIX. yüzyılın

başlarından itibaren Azerbaycan bölgesine yavaş yavaş nüfuz etmeye

bağlamıştır. Karabağ Hanlığı’nın Rus hâkimiyetine girmesinden hemen sonra

Prens Sisianov Transkafkasya’da dağınık halde yaşayan Ermenileri Karabağ

sınırları içinde bir araya getirmeye çalışmıştır157.

14 Mayıs 1805’de anlaşmayı Rusya adına yapan General Sisianov

Çar’a gönderdiği raporda; Karabağ coğrafi bakımdan Anadolu’nun, İran’ın,

Azerbaycan’ın kapısı sayılır demek suretiyle bölgenin stratejik önemini

belirtmiş ve burada dengeyi kendi yararlarına çevirebilmek için

Müslümanların arasına Hıristiyan unsurların yerleştirilmesini önermiştir.

Doğal olarak bu ile en uygun unsur Ermenilerdir.

Rusya Kafkaslarda elde ettiği topraklarla Osmanlı İmparatorluğu‘na

komşu olunca 1806 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nda baş gösteren Sırp

isyanını da fırsat bilerek batıdan ve doğudan Osmanlı topraklarına

saldırmıştır. Osmanlı Devleti ile Rusya arasındaki savaşın 1812 yılında

155 İşyar, a.g.e., s.155 156 Aktaş, a.g.e., s.33 157 İşyar, a.g.e., s.164

Page 71: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

62

imzalanan Bükreş Antlaşmasıyla sona ermesinin ardından aynı yıl içinde bu

seferde İran ile Rusya arasında yeni bir savaş başlamıştır158. Bu savaşlar

sırasında bölgede yaşayan Ermeniler, bölgede yalnız başına, kendi ayakları

üzerinde duramayacaklarını anlamışlar, varlıklarını devam ettirebilmek için

büyük bir ülkeye dayanmaları gerektiğine inanmışlardır. Büyük güç ibresi

doğal olarak Rusya’yı göstermekteydi.

Rusya ve İran arasındaki savaş 12 Ekim 1813 tarihinde Karabağ’ın

Gülistan köyünde imzalanan Gülistan Antlaşması ile sona ermiştir159.

Gülistan Barış Antlaşması ile İran’a bırakılan Erivan ve Nahçıvan Hanlıkları

dışındaki tüm Kuzey Azerbaycan Rus İmparatorluğu’na bağlanmıştır.

Dolayısı ile Karabağ’ın Rusya’ya bağlı olduğu Kürekçay Antlaşmasından

sonra bir kez daha teyit edilmiştir. Bölgeyi sınırları içerisine atan Rusya

Ermeniler’in bu topraklara göç ettirilmesi meselesini de daha sistematik bir

şekilde ele almaya başlamıştır. Moskova’da 1816 yılında Ermeniler üzerine

araştırmalar yürüten bir “Ermeni Şark Dilleri Enstitüsü” kurulmuştur. Türk

nüfusunu ise sistematik olarak azaltmaya ve onları Kafkasya dışındaki uzak

bölgelere zorunlu göçe tabi tutmaya çalışmışlardır160.

Dağlık Karabağ bölgesi de bu anlaşma ile beraber Karabağ Hanlığı

dahilinde Rusya ile birleştirilmiştir161.

Rusya 1819 yılından başlayarak bölgede olası karışıklıkları

engellemek bahanesi ile bölgede kurulu olan hanlıkları ve Ermeni

Melikliklerini lağvetmiş, bu toprakların tümünü Çar adına hazineye dahil

etmiştir. Daha sonra ise bu bölgelerin merkeze bağlı birer oblast (iç işlerinde

kısmi yetkili bölge) haline getirmiştir162.

158 İşyar, a.g.e., s.170 159 Vedadi Mustafayev, “Dağlık Karabağ Problemi”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslar Arası İlişkiler Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2002, s.1 160 İşyar, a.g.a., s.173 161 Rövşan İbrahimov, “Karabağ Sorunu”, Ermeni Araştırmaları, Sayı:6, 2002, s.35 162 İşyar, a.g.e., s.175

Page 72: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

63

1826 yılında İran prensi Abbas Mirza 1813’de imzalanan Gülistan

Antlaşmasını bozmuş ve Ruslarla mücadeleye başlamıştır. Ermeniler bu

savaşta Ruslara yardım etmişlerdir. Ermenilerin yardımı ile Ruslar İran’ı

yenmişlerdir. Revan Ermeniler tarafından Ruslara teslim edilmiştir.

08 Şubat 1828 de imzalanan Türkmençay Antlaşması ile İran 1813’de

kaybettiği bölgelere ilaveten Erivan ve Nahçıvan Hanlıklarını da Rusya’ya

terk etmek zorunda kalmıştır. 1813 ve 1828 yılları Kafkasya özellikle

Azerbaycan için bir anlamda dönüm noktası olmuştur.

1813 yılında Gülistan, 1828 yılında yapılan Türkmençay Barış

Antlaşmaları ile Azerbaycan ikiye ayrılmış, Rusya ve İran’a bağımlı hale

getirilmiştir163.

Rusya ile İran arasında yapılan Gülistan 1813 ve Türkmençay 1828

antlaşmalarında Karabağ Hanlığının 1805’ de Rusya’ya devredilmesi

antlaşmasında görülmektedir ki, Çarlık sırf Azerbaycan topraklarını işgal

etmiştir. Bu belgelerin hiçbirinde Karabağ’da Ermeni malikâneleri ve onların

Rusya tebaana geçmesi hakkında işaret bile yoktur164.

Bizce Türkmençay Barış Antlaşmasının en önemli hükümlerinden biri

de anlaşmanın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 yıl içinde İran ve Rusya

topraklarında yaşayan halkların istedikleri tarafa göç edebilme hakkını

kullanabilecek olmaları idi. İran’da yaşayan Ermenilerin bu durumda

Rusya’ya göç etmek isteyecekleri açıktı. Gerçekten de bu sırada 30.000 den

çok İran Ermeni’si akdedilen bu anlaşmadan yararlanarak Rusya’ya göç

etmişlerdir165. Rusya İran tarafındaki Ermenileri göçe teşvik etmek amacıyla

Ermenileri 20 yıl süreyle vergiden muaf tutmuştur166.

163 Mustafayev, a.g.e., s.6 164 Aktaş, a.g.e., s.325 165 İşyar, a.g.r., s.191 166 Yıldırım, Özönder, a.g.e., s. 5

Page 73: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

64

Çar I. Nikola Türkmençay Antlaşması ile ele geçirdiği bölgeleri “Ermeni

İli” olarak ilan etmiştir. Çar 1.Nikola ve yönetimi, tarihte eşine az rastlanır bir

şekilde, Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında düşmanlık yaratan bir politika

takip etmiştir167.

Azerbaycan’dan göç ettirilen nüfusu sınır bölgelerine

yerleştirmiştir.1828 yılında başlayan Türk – Rus savaşı esnasında Ruslar

Doğu Anadolu’ya saldırmışlar, bölgedeki Ermeni halkın da yardımıyla Kars’ı

ele geçirmişler ve Erzurum’a kadar ilerlemişlerdir. Kars, Ahıska, Bayezid,

Erzurum gibi önemli kaleleri ele geçiren Rus kuvvetlerinin bu başarısında

Türk tarafın kıta hareketi ve mevkiine dair bilgilerle düşmanı besleyen

Ermeni’lerinde büyük payı olmuştur. 14 Eylül 1829’ da imzalanan Edirne

Antlaşmasıyla savaş sona ermiş, Osmanlı Devleti kaybettiği toprakların

büyük bir kısmını geri almıştır. Fakat buna mukabil Rusya, Tuna Nehri’nin

ağzındaki adalar ile Kafkasya’daki stratejik önemi olan bazı bölgeleri ele

geçirmiş ve Karadeniz’in batısından ve doğusundan biraz daha güneye

inmiştir. Bu anlaşma ile Osmanlı Devleti’nin Kafkasya ile irtibatı kesilmiştir.

Bütün Kafkasya Ruslar’ın eline geçmiştir. Ruslar Erzurum’a doğru ilerlerken

yapılan tahrikâta uyarak onları nümayişle karşılamış olan bölge

Ermenilerinden yüzbin kadarı barış yapıldıktan sonra Erzurum ve Eleşkirt

bölgesinden Rusya’ya geçerek Erivan, Ahıkelek, Ahıska bölgelerine

yerleştirilmişlerdir.

1829 Edirne Barış Antlaşması ile Emciyadzin Rusya’nın eline geçince

Ruslar’ın Ermenileri Osmanlı Devleti aleyhine kontrol edebilme gücü iyice

artmıştır. Böylece Ruslar Ermenileri kendi amaçlarına yönelik bir araç olarak

kullanma politikası doğrultusunda ellerine çok önemli bir koz geçirmiş oldular.

Rus Dış İşleri Bakanlığı Doğu Masası şefi Prens Trubetskoy’un da belirttiği

gibi “Rusya’nın Ermeni unsuruna, yanlızca Ermenistan sahasında değil, onun

dışında da, ekonomik [siyasi ve askeri] nüfuzunu yaymak için ihtiyacı vardı.

167 Uluslar Arası Türk Ermeni Sempozyumu Bildirileri, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, İstanbul, 2001, s.257

Page 74: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

65

Ruslar 1828-1829 Edirne Antlaşması sonrasında Anadolu Ermenileri’ni ve

Türkmençay Antlaşmasından sonra da İran Ermenileri’ni Kafkaslar’a davet

ederek yerleştirmişler ve Kafkaslarda Ermeni İli oluşumunu

gerçekleştirmişlerdir168.

O dönemde Rusya’nın Tahran’daki tam yetkili muharrası ve bilim

adamı St. Petersburg’lu yazar Nikolay Shavrov (Zakafkasya’da Rus

faaliyetlerine karşı yeni bir tehdit) adlı eserinde bu gerçekleri

doğruluyordu.”Biz kolonileşmeye Transkafkasya’ya Ruslar’ı değil diğerlerini

yerleştirerek başladık.1826-1828 savaşlarından sonra 1828-1830 yılları

arasında iki senede Transkafkasya’ya 40.000 den fazla İran Ermenisi ve

84.000 Türkiye Ermenisi yerleştirdik ve onları Gence ve İrevan vilayetleri ile

Tiflis vilayetinin Borçalı Altaltsikhe ve Nhalkelalak bölgelerinde en iyi kamu

arazilerinin olduğu topraklara yerleştirdik. Yerleşmeleri için 200.000 desiat

devlet arazisi ayrılmış ve 2 milyon ruble değerindeki şahsi arazi

Müslümanlardan satın alınmıştır. Gence’nin dağlık kesmi ve Gökçe Gölü

kıyısına Ermeniler yerleştirildi. Kabul etmek gerekir ki, resmi olarak

yerleştirilen 124.000 Ermeni’nin dışında gayrı resmi olarak yerleştirilenlerle

beraber sayıları 200.000 ‘i geçmektedir. Bu yüzyıl başında Transkafkasya’da

1.3 milyon olan Ermeniler’in 1 milyondan fazlası belirtilen kaynaklar

doğrultusunda bu bölgenin yerli halkı olmayıp, bizim tarafımızdan

yerleştirilenlerdir.

Karabağ Ermenileri son gelişmelere gelinceye kadar bu durumu

kendileri de kabul etmekteydiler. Bu nedenle Karabağ’ın Mardakart şehrinde

1978 yılında bir anıt dikmişler ve bu anıtın üzerine “Ermenilerin

Azerbaycan’ın Karabağ rayonuna götürülmelerinin 150’nci yılı anısına

“ibaresini yazmışlardı. Fakat 1988’de meydana gelen olaylar neticesinde

Ermeniler dikilen bu anıttaki “150nci” rakamını kazıyarak silmişlerdir.

Mamafih 1988’e gelinceye kadar Mardakart’daki Ermeniler kendilerinin

168 İşyar, a.g.k., s.213

Page 75: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

66

Karabağ’a 1828’de göçüp geldiklerini kabul etmekte ve bunu

abideleştirmekteydiler169.

1832 yılındaki Çarlık Rusyası resmi sayımlarında, örneğin Karabağ

Hanlığı nüfusunun %64,8‘i Türk (Azerbaycanlı) , %34,8‘i Ermeni olarak kayda

geçmiştir170.

1836’da Pologenia adı verilen bir kanunla Rusya Emçiyadzin

Katolikosluğunu bütün Ermeniler’in katolikosluğu olarak tanıyor ve

katolikosluğun değişik memleketlerdeki Ermeniler’in gönderecekleri

temsilciler tarafından Emçiyadzin Kilisesince seçilmesini kabul ediyordu. Bu

sayede Osmanlı İmparatorluğu ve diğer devletler içerisinde yaşayan

Ermenilerin desteğini sağlayabilmeyi düşünmekteydi.

Çarlık Rusya’sı Transkafkasya Bölgesini ele geçirdikten sonra

bölgenin idari yapısını sık sık değiştirerek bölge halkları üzerinde Osmanlı ve

İran mirasını ortadan kaldırmayı hedeflemiştir.

1822 yılında kurulan Karabağ Vilayeti’nin toprakları 1840 yılında Hazar

Vilayetinin Şuşa bölgesi içinde yer almış, 1846 yılında Şemah Vilayetinin

sınırları içinde kalmış, 1859 yılında ise bu vilayetin ismi Bakü Vilayeti olarak

değiştirilmiştir. Ardından Şuşa ve çevresi (Karabağ) Elisabethol Vilayetinin

idari sınırları içerisinde kalmıştır. Ermeni Otonom Bölgesi ise 1849’da kesin

olarak ortadan kaldırılmış ve yerine Erivan Vilayeti kurulmuştur.1868 yılına

dek Transkafkasya bölgesinin idari-politik yapısı az çok netleşmiştir.

Erivan vilayeti ile Bakü Vilayeti arasında kalan Elizabethol Vilayeti

bugünkü Zangezur ve Dağlık Karabağ topraklarını içerisinde

bulundurmaktaydı171.

169 Aktaş, a.g.e., s.43 170 Araz Aslanlı, “Ermenistan’ın Azeri Topraklarını İşgal Sorunu”, Ermeni Araştırmaları, Sayı 9, 2003, s.42 171 İşyar, a.g.e., s.226

Page 76: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

67

Rusya Kırım Savaşı ile elde ettiği Kars Bölgesi’nde de Ermeniler’le sıkı

bağlar kurmuştur. Rusya bu dönemde Doğu Anadolu’daki Ermeni nüfusun

yardımıyla ilerlemesini gerçekleştirmiştir172.

Kırım Savaşı esnasında Rusya’nın karşısında yer alan İngiltere,

Fransa Rusya’nın Osmanlı Devleti içerisindeki Hıristiyan unsurlara tek başına

sahip çıkmasının önüne geçmekle beraber kendileri de Osmanlı Devleti

içerisinde bulunan gayrimüslim toplumlar üzerinde hak iddia etme gibi

davranışlarda bulunmuşlardır173.

1877 tarihinde Rusya Osmanlı Devleti’ne yine azınlık haklarını bahane

ederek savaş açmıştır. Bu savaş sonucu 1878 tarihinde

Ayastefanos(Yeşilköy) Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Osmanlı

Devleti’nin Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Batum, Ardahan, Kars, Oltu, Eleşkirt

ve Beyazıt Sancakları Rusya’ya bırakılmıştır.

Anadolu’da Ermeniler’in meskûn olduğu bölgeler Rusya’nın

himayesine verilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu bu bölgelerde ıslahat

yapmadıkça, Ruslar sözü edilen bölgelerden geri çekilmeyeceklerdi,

dolayısıyla bu şarta bağlı olarak Rusya’nın sözü edilen bölgeleri gelecekte

ilhak edebilmesi de mümkün hale gelmiş oluyordu174.

Rusya’yı özellikle Doğu Anadolu üzerinde etkili hale getiren bu

gelişme, aynı zamanda İskenderun yoluyla Akdeniz’e, diğer taraftan da Dicle-

Fırat yoluyla Basra Körfezi’ne çıkma emellerinin gerçekleşmesini

hedefliyordu. Böylece Doğu Anadolu’yu da Balkanlaştırmak amacını ortaya

koyan Rusya, bunların gerçekleşmesiyle, Osmanlı üzerinde nüfuz sahibi

olabilecekti. Bu durum Doğu çıkarlarının tehlikeye düştüğünü gören

İngiltere’yi telaşa düşürmüş ve harekete geçirmiştir. Nitekim İngiliz Hükümeti

172 İşyar, a.g.e., s.230-234 173 Ali İhsan Gencer, “Kırım Savaşı”, (Erişim) http://bilimtarihi.org/tr/kirim.pdf, 5 Eylül 2007 174 İşyar, a.g.e., s.247

Page 77: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

68

bu tehlikeyi önlemek üzere, bir taraftan Osmanlı Devleti’ni zorlayarak Kıbrıs’a

yerleşmiş ve aynı zamanda Doğu Anadolu’da ıslahat yapılacağı vaadini

almıştır. Diğer taraftan da Berlin Kongresinde Ermeni meselesine müdahil

taraf olmuştur. Berlin Antlaşmasının 61. maddesi ile büyük devletler

Ermeniler’in bulunduğu yerlerde ıslahat yapılmasını Osmanlı Devleti’ne kabul

ettirmişler ve bunun uygulamasının kontrolünü de üstlenmişlerdir. Ermeni

sorunu resmi olarak Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları ile Avrupa siyasetine

girmiştir.

Ancak bu antlaşmalar sonucu büyük imtiyazlara sahip olan Ermeniler

yinede istediklerini alamadıkları düşüncesindeydiler. Bu düşüncelerini Berlin

Antlaşması sırasında Ermeni temsilcisi olan Başpiskopos Hırmayan‘ın

Ermeni Delegasyonu, doğuya mücadelesiz ve isyansız hiçbir şeyin

kazanılmayacağı hakkında öğrenmiş olduğu dersi beraberinde götürecektir.

Ermeni temsilcisinin bu sözlerinden de anlaşılacağı gibi Ermeniler isteklerini

elde etmek için farklı bir mücadelenin içine girmişlerdir. Ermeniler bir taraftan

yaşadıkları bölgelerde huzursuzluk yaratarak dünyanın dikkatini çekmeye

çalışıyorlar, diğer taraftan da büyük devletlerin temsilciliklerine elçiler

göndererek onlardan destek almaya çalışıyorlardı175.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı yıllarında Zakafkasya’ya 85.000

Ermeni getirilmiştir. Özellikle bu savaştan sonra Osmanlıdan Ermeni göçünün

arkası kesilmemiştir. Ancak en büyük göç 1893-1894 yıllarında olmuştur.

1894 de Osmanlıdan bu bölgeye 90.000, 1897 de ise 10.000 Ermeni

gelmiştir. 1896 yılına gelindiğinde ise bu bölgeye gelen Ermeni sayısı

900.000‘i bulmuştur. 1897 de Karabağ’daki 54.841 ailenin 29.350’si Azeri

Türk ailesi, 18.618’i Ermeni ailesi olmuştur176.

Karabağ’da 1810 yılında 1500 olarak bilinen Ermeni ailesi sayısı

göçler sonucunda 1897’de 18.616 aileye ulaşmıştır. 20. yüzyılın başlarında

175 Aktaş, a.g.e., s.43 176 Rıdvan Tümenoğlu, “Karabağ”, (Erişim), www.turksam.org/tr/yazilar, 05 Eylül 2007

Page 78: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

69

Rusya Ahalisinin %57 sini Rus olmayan milletler teşkil ediyordu. Elbette ki

Ruslar tarafından bu milletler arasında milli hislerin kuvvetlenmesi, Rus

Hükümeti tarafından “Rus olmayan milletlere” karşı alınan sert tepkiler ve

baskılar bir reaksiyon uyandırdı ve Rus olmayan milletler milli kurtuluş yolunu

arama faaliyetlerine giriştiler177.

Berlin antlaşmasından sonra Rusya Anadolu’daki Ermenilere bazı

haklar verilmesini savunurken çok daha ihtiyatlı davranmış ve hatta bazen de

bu yöndeki desteğini geri çekebilmiştir.

Rusya Kafkasya Bölgesinde yaşayan Ermeniler’in Doğu Anadolu’da

yaşayan Ermeniler ile birleşerek kendilerinden ayrı bir devlet olması ve batılı

güçlerin desteğinin alarak güçlenmesini önlemek için Ermeniler’e karşı olan

sürekli destekleyici tutumundan vazgeçmiştir.1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı

sırasında Ermeniler’in Ruslar’la beraber Osmanlı’ya karşı savaşmaları hem

Kafkasya’da hem de Doğu Anadolu’da yaşayan Ermeni halkı ile Türklerin

kutuplaşmasına sebep olmuştur178.

Zira Rus Çarı II. Nikola’nın 1896’da Ermeniler’in bulunduğu bölgeye

“genel vali” olarak aradığı prens Golitzin sert tabiatlı ve anti Ermeni

düşüncede biriydi. 1895’de Ermeni Kilisesi’ne ait okullar Rus Hükümetinin

sıkı kontrolüne alınmış, 1896 da ise toplu halde kapatılmışlardır. Bu dönemde

Rusya içindeki en büyük düşman Ulusçuluk ve Sosyalizm İdeolojileri idi ve

Ermeniler bu iki hareketin içinde de başrollerde oynamaktaydılar.

Ermeniler kendi savunmaları için teşkilatlanma gereğini duymaya

başladıkları bu dönem içerisinde partiler kurmuşlar, yayın organları vasıta ile

kendi halklarını bilinçlendirmişlerdir. Hınçak ve Taşnaksutyun Partileri bu

177 Taşkıran, a.g.e., s.79 178 İşyar, a.g.k., s.262-263

Page 79: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

70

dönemde kurulmuştur179. Çar’ın 4 Temmuz 1903 tarihli buyruğu ile 1836

yılında kabul edilen “Polozhenie” kaldırılmıştır.

2.2. 19.YY. MİLLİYETÇİLİĞİN YÜKSELİŞİ VE ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİ

Ermenistan örneğinde en belirgin olanı din ile milliyetçilik arasında

görülen sıkı bağlardır. 19. yüzyılda yükselen Ermeni milliyetçiliğinin ana

unsuru dindir. Dinin Ermeni kimliğinde öne çıkmasının önemli nedeni Ermeni

kimliğini oluşturması beklenen diğer unsurların çok zayıf kalmasıdır. Özellikle

Ermeni dili tüm Ermenileri birleştirememiş, din adamlarının çabaları

sonucunda belli bir seviyeye gelebilmiştir.

2.2.1. Ermenilerin Siyasallaşma ve Örgütlenme Süreci

Bir toplumda siyasallaşma süreci, o toplumun bir bölümü ya da

tamamı adına hareket ettiği iddiasıyla öne çıkan bir kesimin siyasi alanda ileri

sürdüğü uygulamaya dönük programlar, ideolojik şartlanma veya bağlanmayı

amaçlayan doktriner söylemler, bir başka deyişle çağına uygun hale getirilmiş

mitolojik tasavvurlarla belirginleşir. Bu süreç aynı zamanda ortaya çıktığı

siyasi yapı ve toplum hayatındaki değişme gelişme ile gittikçe önem

kazanmaya başlayan meseleler karşısındaki tepkiyi dolayısıyla yeni arayışlar

ifade eder. Onun için ermeni toplumundaki siyasallaşma çabalarını da

geliştiği sosyal, siyasi ve iktisadi zemin ile bu zemini ortaya çıkaran tarihi

süreçten bağımsız düşünmek mümkün değildir180.

Osmanlı devleti sınırları içinde yaşayan Ermeniler 19. yy. ortalarına

kadar huzurlu ve güvenli bir ortamda varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ermenilerin

içerisinde bulundukları bu huzur ve güvenli ortam, esas itibariyle Osmanlı

Devleti siyasetinin yapısındaki hoşgörü anlayışının sonucudur. Bu bağlamda

1461 yılında dönemin Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’da

179 Taşkıran, a.g.k., s.80 180 Taşkıran, a.g.k., s.82

Page 80: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

71

Ermeni Patrikhanesinin kuruluşuna onay vermiş ve Bursa ‘da bulunan

Ermenilerin dini lideri olan Patrik Hovakin’i İstanbul’a davet ederek patrik

olarak görevlendirmiştir. Ermeni patriğine ermeni cemaatinin başı olmasının

ve dini görevlerinin yanı sıra Ermeni toplumunun hukuk eğitim ve sosyal

işlerini yürütme görevi de uhdesine verilmiştir. Böylece Osmanlı yönetimi

bünyesinde Ermeniler müstakil bir millet olarak kabul edilmiştir181.

Ermenilerin müstakil bir millet olarak kabul edilmeleri Ermenilerin

tamamına yakınının münasebetleri aynı şekil ve kaidelere dayanan tek bir

topluluk halinde birleşmesi ve camia kilise bütünlüğü içerisinde milli bir

hüviyet kazanması yönünde işleyen gelişmelerin temelini atmıştır. Bunun

yanında Osmanlı yönetiminin Ermenilerin dışarıya, özellikle de batının orta

doğudaki uzantısı konumunda bulunan Venedik, Ceneviz, Maltalı, Floransalı

ve diğer gayri Müslimlerle olan münasebetlerinde serbest, düzenli ve

çoğunlukla ferdi çıkar ve arzular doğrultusunda gelişen ilişkilere imkân

tanıması Ermenilerin gittikçe zenginleşmesini, kültür açısından çok yönlü ve

batıya açık olarak gelişip değişmesini sağladığı gibi Avrupalıların iş

birlikçiliğine hazırlanmasına da zemin oluşturmuştur182.

Esasında Ermeniler önceleri Anadolu topraklarında büyük Ermenistan

hayali çerçevesinde kendilerine ait bir devlet kurmak arzusu içindeydiler.

Osmanlı imparatorluğunun çok güçlü olmasından dolayı Ermeniler küçük

Asya’da kendi bağımsız devletlerini kurma hayallerini geri plana atmak

zorunda kaldılar ve dikkatlerini ve çabalarını son derece dağınık ve düzensiz

halde yaşadıkları Kafkaslarda bir devlet kurmak üzerine yoğunlaştırdılar.

Ermenistan kavramlarını bu suretle ortaya çıkarmışlardır183.

Osmanlı devletinin Ermeni toplumunda yaptığı düzenlemeler bilhassa

onların tamamına yakın bir kısmını hâkimiyet altına aldıktan sonra

181 İşyar, a.g.k., s.278-280 182 İşyar, a.g.k., s.278-280 183 Taşkıran, a.g.k., s.82

Page 81: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

72

gerçekleştirdiği yenilikler bu toplumda siyasallaşma çabalarını ve

modernizeye giden yolun başlangıcını teşkil eder. Nitekim bir kısım ermeni

daha 16. yy ‘da Anadolu’da devlet aleyhine siyasi faaliyetler yürütmeye

başlayacaklardır. Bunlardan Avrupa’da eğitim görüp 1541’ de Emçiyadzin

ermeni katoligosu olan Salmaslı Stepanos 1547’de patrikhanede gizli bir

toplantı yaparak Ermenilerin Osmanlı hâkimiyetinden nasıl kurtarılabileceğini

araştırır. Bunun için Avrupa’ya gönderilen heyet Papayı ve bazı devletlerin

yöneticilerini ziyaret ederek girişilecek bir ayaklanmada onların ne gibi

yardımlarda bulunabilecekleri hakkında fikir sahibi olmaya çalışır. Fakat bu

çalışmalardan bir sonuç çıkmamıştır. Mayıs 1562’de Ermeniler Papa’ya bir

heyet daha göndermiş ancak Papa’nın Ermenilerin Katolik mezhebini kabul

etmesini istemesi üzerine bir sonuç alınamamıştır. Avrupa’dan beklenen

destek alınamamasına rağmen bir kısım Ermeninin siyasi faaliyetlerini inatla

sürdürdüğü görülmektedir184.

Ermeniler, I.Petro’dan Transkafkasya da müstakil bir devlet kurmaları

için yardım istemişlerdir. Kafkasya’da yaşayan ermeni toplumunun önde

gelenleri 1677 yılında Emçiyadzin de düzenledikleri gizli bir toplantıda

Kafkaslarda bir devlet kurmak amacı doğrultusunda görüş birliğine

varmışlardır. Karabağlı Ermeni liderlerden biri olan İsrael Ori 1701 yılında

Kafkas Ermenistan’ın yabancı hâkimiyetinden kurtarılması ve tekrar

Ermenilere verilmesi amacıyla Rusya’nın bölgeye müdahale etmesi yönünde

yoğun çabalar harcamıştır. Ermeni din adamları da Ori’yi yalnız

bırakmamışlardır185.

17. yy.’ın ilk yarısında Ermeniler Erzurum ve doğu Anadolu

bölgesindeki önemli merkezlerden İran’ a yönelik ticareti yönettikleri gibi bir

yandan da İran ile İstanbul arasındaki menzil noktalarına yayılıp yerleşmekte,

diğer taraftan da doğu Akdeniz ticaretinde giderek artan bir oranda yer

almaktaydılar.17.yy.’ın sonlarına doğru Osmanlı yönetiminde ilk defa etkilerini

184 Mustafayev, a.g.e., s.10 185 Muradoğlu, N., www.turksam.org/yazilar (09.05.2007)

Page 82: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

73

hissettirmeye başlayan ve gerek idare, gerekse yabancı tüccarlar nezdinde

Yahudilerin sahip olduğu mevzilerin çoğunu birer birer işgal eden Ermenilerin

teşkil ettiği burjuvazi kısa sürede hem camia içi gelişme ve değişmelerin,

hem de Osmanlı toplumu ve devletindeki değişme sürecinin en önemli

etkenlerinden birisi haline gelecektir. Burjuvazisinin yükselişi toplumdaki

istiklal arayışlarını da hızlandıracak ve daha planlı ve örgütlü bir hareket

haline gelmesini sağlayacaktır186.

17.yy. sonlarında ticaret burjuvazisinin ortaya çıkmasıyla beraber bu

burjuvazinin bazı grupları yeni bir toplum ideolojisi ve ‘Ermeni Devleti’

kurulmasına yönelik kendi programını ortaya koydu187. Ermeniler için 17.yy.

sadece demografik ticari ve siyasi alanda gösterilen parlak başarılarla sınırlı

kalmamıştır. Aynı zamanda kültür alanında da büyük gelişmelerin yaşandığı

bu dönemde önce tarih alanında iki kitap basılmıştır. Bunlar tesadüfî çalışalar

değildir. Ermeni kimliğinin yeniden inşaası için büyük bir önem

veriyorlardır.1749 yılında Ermenice lügat yayınlanmıştır ve basılarak Osmanlı

tebası Ermenilere dağıtılmıştır. Böylelikle başlatılan edebiyat, tarih ve din

çalışmaları önce ilmi eserlerin tercümesi, sonra da telifi şeklinde bir yol

izlemiş sonuçta bu cemaat hem milli hem de ilmi yayınları bir arada izleme

imkânı bulmuştur. Ermeni kültürünün değiştiği bu dönemde ermeni sermayesi

de hocaların elinden Amira ve sarrafların eline geçmiştir188.

18.yy.’da Ermeni sermayesi güney Kafkas ekonomisinde hakim

konuma gelmeye başlamıştır. Hem Tiflis’te hem de Bakü’de güney

Kafkasya’nın en gelişmiş bölgelerinde ermeni burjuvazisi ister ticaret ister

ülkenin doğmakta olan sanayi sektöründe en önemli rolü oynamaktaydı189.

186 Aslanlı, a.g.m., s.42 187 Osmanlı Devleti ile Azerbaycan Hanlıkları Arasındaki Münasebetler 1575-1918, Ankara, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, 1993, s.233 188 Taşkıran, a.g.e., s.84 189 Osmanlı Devleti ile Azerbaycan Hanlıkları Arasındaki Münasebetler 1575-1918, a.g.e., s.235

Page 83: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

74

Bu sırada dünyada yayılan misyonerlik faaliyetleri gerek Osmanlı

imparatorluğu içerisinde yaşayan gerekse Kafkasya ‘da yaşayan Ermeniler

üzerinde etkili olmaya başlamıştır. Protestan misyonerlerin amacı Ermenileri

Türklerden ayırmak, Ermenilerin batılı değerlere ulaşmalarını sağlamak

olarak görülmekteydi. Osmanlı devletinde Protestanlaştırmaya en müsait

topluluğun Ermeniler olduğu sonucuna varılmıştı. Böylelikle Ermeniler hem

A.B.D.‘li hem de İngiliz Protestan misyonerlerin ve Fransız Katolik

misyonerler ile etkileşim içerisine girmişlerdir.Bu aynı zamanda A.B.D.,

İngiltere, Fransa gibi devletlerin ilgisini çekmek anlamındaydı190. Neticede

1877 – 1878 Osmanlı Rus savaşına kadar Ermeniler siyasallaşma

çabalarının bir sonucu olarak dini ve kültürel alanda teşkilatlanma ve milli

toparlanma safhasını belirli seviyeye getirmiş bulunuyorlardı. Şimdi sıra niyeti

açığa vurmaya ve bunu dünya kamuoyuna duyurmaya gelmişti. Bir başka

deyişle siyasallaşma çabalarının sonucunda gelişen ermeni milliyetçiliği

kuvveden fiile çıkarıp, hedefe ulaşmayı sağlayacak hareketi başlatmaktı.1877

– 1878 Osmanlı Rus savaşından sonra ortaya çıkan siyasi partilerle bu fırsatı

da yakalayacaklardı191.

1887 yılında Cenevre’de yayınlanan Hınçak Gazetesi çevresinde

toplanan Ermenilerin temel amacı Marksist sosyalist temellere dayalı olarak

ve Rusya’nın himayesi altında bağımsız bir Ermenistan Devleti’nin

kurulmasıydı. Tiflis’te yayınlanan Truşak Gazetesi çevresindekilerce 1890

yılında oluşturulan Taşnaksütyun partisi ise 1892 yılında yayınladığı parti

programında sosyalizmin temel ilkelerinden çok daha muğlak bir şekilde söz

etmekteydi192.

1890 da Kafkasya da kurulan Taşnaksütyun teşkilatının amacı kitleleri

arkalarına alarak hem Kafkasya da hem Osmanlı topraklarında genel isyanlar

çıkarmaktı. Hareket – iş onların şiarıydı. Bir düzine silah nakledecek çete, bir

190 Osmanlı Devleti ile Azerbaycan Hanlıkları Arasındaki Münasebetler 1575-1918, a.g.e., s.239 191 İşyar, a.g.e., s.284 192 Taşkıran, a.g.e., s.85

Page 84: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

75

düzine programdan daha etkilidir prensibini benimsemişti ve komitenin emri

şuydu: “Türk’ü, Kürdü her yerde ve her türlü şartlar altında vur193”. Gericileri,

özünden dönenleri, Ermeni hafiyelerini, hainleri öldür ve intikam al

şeklindeydi. Bu Ermeni komitelerinin çalışmaları neticesinde Anadolu’nun

birçok bölgesinde silahlı Ermeni isyanları baş göstermiştir. Doğal olarak bu

isyanları, Ermeni patrikhanesi ve patrikhaneye bağlı kiliselerdeki ermeni din

görevlileri yönlendiriyor ve himaye ediyorlardı. Hatta bu isyanların amacının

bağımsız bir Ermenistan devletinin kurulması olduğunu ermeni patriği Nerses

Vajebetyan yabancı devletlerin büyük elçiliklerine gönderdiği mektuplarda da

açıkça ifade etmiştir194.

2.2.1.1. İlk Örgütlenme Faaliyetleri ve Amaçları

Diğer dinlere mensup cemaat gibi Osmanlı idaresindeki Ermenilerin de

kendi kiliselerini ve okullarını açmalarına müsaade edilmiştir. Ayrıca hayır

müesseselerinin ve cemiyetlerin kurulmasına da ses çıkarılmamıştır.

Ermenilerin ilk milli hareketi 1860 yılında başlamıştır. Özellikle Tanzimat ve

Islâhat Fermanlarından sonra cemiyetlerin sayısında büyük bir artış olmuştur.

Bu cemiyetler ve dernekler daha sonra Osmanlı İmparatorluğuna baş

kaldıran, ayaklanan Ermeni komitelerine destek olmuşlardır.

Bunların kurucuları başta din adamları olmak üzere, özellikle

Kafkasyalı Rus Ermenileridir. Derneklerin görünen amacı; Ermenilerin

yaşadığı yerlerde eğitim müesseseleri açarak gençleri aydınlatmak, ayrıca

yurtlar, yetimhaneler, hastaneler, spor tesisleri, açarak Ermeni cemaatinin

bedeni, kültürel ve iktisadi kalkınmasını ve yardımlaşmasını sağlamaktı.

Osmanlı hükümeti sosyal amaçlı bu cemiyetlerin faaliyetlerine başlangıçta

hoşgörü ve müsamaha ile yaklaştı. Bu faaliyetleri Ermeni vatandaşlarının

doğal bir hakkı kabul etti. Bu derneklerin ilerde devletin bütünlüğüne tehdit

teşkil edeceğini sanılmıyordu. Ermeni örgütlenmesi, Avrupalı misyonerler

193 İşyar, a.g.e., s.278-280 194 Taşkıran, a.g.e., s.86

Page 85: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

76

tarafından fikri ve nakdi olarak desteklenmiş, ayrıca mahalli konsolosluklarca,

hattâ bunların hükümetleri tarafından finanse edilmiştir195.

Ermeniler ve Batılıların istismar ve propagandalarına rağmen Osmanlı

İmparatorluğu Islâhat faaliyetlerine özellikle Müslüman olmayan halkının

haklarını korumaya samimiyetle çalışmıştır. II. Abdülhamit’in isyanlara karşı

başarı ile tatbik ettiği mahalli tedbirler ve diplomasi sayesinde Ermeniler ve

onların destekçileri hiçbir zaman emellerine ulaşamamışlardır. Dolayısıyla

tatmin de olamamışlardır. Rusya’daki Ermeniler ise her seferinde

kullanıldıktan sonra bir kenara itildiklerini geç de olsa idrak etmişlerdir. 1885,

1897-1903 ve 1905'de okulları, kiliseleri kapatılıp malları, paraları müsadere

edildikten sonra her iki taraftaki Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı’na doğru

zihninde yer tutan tek fikir “bağımsız bir Ermenistan kurmak” olmuştur196.

2.2.2. Ermeni Milliyetçiliği ve Dış Politikaya Etkileri

Bugünkü Ermenistan’daki milliyetçilik incelendiğinde, daha önceki

bölümlerde sayılan özellikler, dereceleri değişmekle birlikte hemen hemen

aynı kalmıştır. Birinci bağımsız Ermenistan döneminde Türkiye’den toprak

taleplerini ısrarla sürdüren Ermeni yönetimi bunun bedelini ağır bir şekilde

ödemiştir. Tüm gücünü Türklerle savaşa yönlendiren Ermenistan büyük

göçlerin de etkisiyle yıkıcı bir ekonomik krize girmiş ve bu kriz Ermenistan’ın

bağımsızlığının sona ermesiyle bitmiştir. Diğer bir deyişle Taşnak fanatikliği

gerçekçi olmayan hedefleri ile bir kez daha Ermenileri hüsrana uğratmıştır.

Bu noktada şu tespiti yapmakta yarar vardır: Ermeniler son 100 yılda çok

büyük acılar çekmişlerdir. Ancak bunun önemli bir kısmı Mustafa Kemal

Atatürk gibi gerçekçi ve sağduyulu bir lidere sahip olamamalarından

kaynaklanmıştır. Ermenileri yönlendiren siyasi gruplar belli bir olgunluktan ve

195 Hamza Bektaş, “Ermeni İsyanları, Göç Ettirilme Nedenleri ve Uygulamada Devletin Rolü”, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı, Doktora Tezi, İstanbul, 1994, s.52 196 Azmi Süslü, Ermeniler ve 1915 Techir Olayı, Ankara, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, 1990, s.51

Page 86: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

77

gerçekçi tespitler yapmaktan uzak insanlar olmuşlardır. Birinci Ermenistan’ın

bağımsızlığını kaybedişi de bunun doğal bir sonucu sayılmalıdır. Buna

rağmen bağımsızlık Ruslara geçerken Ermeni halkı hala Türklerden

korkmaktadır ve Rus yönetimine geçmekten memnun görünmektedirler197.

Bu da Ermeni dış politikasının Rus yanlısı ve Türk karşıtı özelliklerini bir kez

daha teyit etmektedir.

Sovyet yönetimi altındaki Ermenistan’da milliyetçiliğin gelişimi

izlendiğinde ise ‘kontrollü bir gelişim’ görülür. Ermenistan halkını kendine

bağlamak isteyen Moskova bir yandan, özellikle ilk dönemde, Ermeni kültürü

ve değerlerine özel bir önem vermiş ve gelişmesine izin vermiştir. Diğer

taraftan ise milliyetçiliğin kontrol dışı kalmamasına çalışmıştır. Güvenlik

sorunlarının azaldığı yıllarda ise Ermeni milliyetçiliği içeride ezilirken, dışarıda

sol Ermeni milliyetçiliği teşvik edilmiştir. Dış ilişkiler açısından ele alındığında

Sovyet döneminde Ermeni milliyetçiliğinin Türk karşıtı yönlerinin dış politika

kaygılarıyla teşvik edilmesi günümüze kadar uzanan sorunlara neden

olmuştur. Stalin örneğinde görüldüğü üzere Sovyetler Birliği tarihi

anlaşmazlıkları Türkiye’ye karşı bir dış politika aracı olarak kullanmış, bunun

için de Ermeni milliyetçiliği kullanılmıştır. Stalin’in açıktan uygulamış olduğu

bu strateji ilerleyen dönemlerde gizliden gizliye uygulanacaktır. Sonuçta

Ermeni milliyetçiliğin kendi iç dinamiklerinin dışında çevresel etkenler ve

yönlendirmeler sonucunda da Türk karşıtlığı bir konuma itildiği söylenebilir.

Bu da bugünkü Ermenistan devletinin dış politika algılamalarını ve

uygulamalarını kaçınılmaz olarak etkilemiştir198.

2.3. AZERİLERİN MİLLİYETÇİLİĞİ VE SİYASALLAŞAMAMA SÜRECİ

1905 olaylarına kadar Azerbaycan’da yaşayan Türklerin kendilerini

Müslüman Türk olarak gördüklerinden Azerbaycan’da Azeri Türk terimleri

gelişememiştir. Rusya’nın bölge üzerindeki faaliyetlerinden sonra bile bu 197 Ronald Suny, Armenia in the Twentieth Century, Chico, CA, Scholars Press, 1983, s. 41. 198 Sedat Laçiner, “Ermenistan Dış Politikasını Belirleyen Temel Faktörler”, (Erişim ) http://www.turkishweekly.net/turkce/makale.php?id=39#_ftnref54 , 08 Eylül 2007

Page 87: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

78

kavramlar yeterince gelişmemiştir. Rusya ve İran bölgedeki Müslümanlar

arasında mezhep kavgaları çıkarmış bu sayede Müslüman unsurları çatışma

halinde tutarak siyasal örgütlenme ve bilinçlenmelerini engellemişlerdir.

Azerbaycan’daki hanlıklar arasındaki çekişmeler ve göçebe yaşam biçimleri

Azerilerin siyasal kimliklerinin oluşumunu geciktirmiştir199. Azerbaycan ve

Karabağ’da 1870 yılından itibaren sosyo- kültürel hayatın giderek gelişmeye

başladığı tespit edilebilir. Bu tarihin önemi Bakü petrollerinin bulunmasında

saklıdır. Bakü petrolleri bölgenin sosyo - ekonomik ve kültürel hayatının

canlanmasına katkıda bulunmuştur. Sosyo - kültürel hayatı hızla gelişen

Karabağ’a bağlı Şuşa’da 1870 de kaza mektebi açılmıştır. Yine aynı kentte

23 modern-özel okul ile 11 ilahiyat okulu hizmete girmiştir200.

Bakü petrolleri Avrupalı zengin iş adamlarının yoğun ilgisini

ekmekteydi. Sadece petrol değil, pamuk, ipek, gümüş madenleri ve ucuz iş

gücü bu tür kaynakların başını çekmekteydi. Azerbaycan milli burjuvazisi ise

yok denilecek kadar azdı. Ayrıca bu kişiler de öylesine para biriktirmek

sevdasına kapılmışlardı ki, kendi halklarının cehaletini, sefaletini

görmezlikten geliyorlardı. Son derece karlı bir ülke konumunda bulunan

Azerbaycan’ın bir bakıma cehalet içerisinde kalması yabancı iş adamlarının

yararına idi. Gene de Ermenilerden ve yabancı iş adamlarından arta kalan

dallarda Azerbaycan burjuvasizi gelişme göstermiştir.

Karabağ’da gazetecilik bu sırada gelişim göstermiştir. İstanbul’da bir

süre kalarak Osmanlı yayın hayatını yakından izleyen Melik Hasan Bey

Azerbaycan’a dönünce Ekinci gazetesi’ni yayınlamaya başlamıştır. 22

Temmuz 1875 tarihinde yayın hayatına başlayan bu gazete halka demokrasi

kültürünü tanıtmakta öncü olmuştur. Ancak 1877-1878 Osmanlı Rus savaşı

patlak verince, Azerbaycan Türklerini Rusya aleyhine ayaklandırabileceği

endişesiyle bu gazete çarlık hükümeti tarafından kapatılmıştır.

199 İşyar, a.g.e., s.287 200 İşyar, a.g.e., s.287

Page 88: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

79

Çarlık Rusyası, Azerbaycan’da oluşabilecek milliyetçi ya da siyasi

akımların önüne geçebilmek için Azerileri bilinçli olarak eğitim sistemlerine

sokmamışlardır. Bunun yanında Ermenileri kendi okullarında eğitmişler askeri

ve idari yönetim dallarında birçok yerde kullanmışlardır. 1881 yılında Rusların

Ermenilere yönelik politikalarını değiştirmeleri ve Ermenileri baskı altında

Ruslaştırmaya çalışmaları bölgede yaşayan Türklerin rahat nefes almalarını

sağlamış ve bölgede eğitim alanında yenilikler yapılabilmiştir201.

1881 yılında Şuşa‘da realin mektebi kurulmuştur. 1882 de yine bu

kentte bir tiyatro kurulmuştur. Bölgenin her bakımdan merkezi durumunda

bulunan Şuşa’da 1884 yılında bir kadın mektebi kurulmuş,1890 yılında

Risalei Huruf ve Hudut adlı bir kitap neşredilmiştir. Bu kitap Azerbaycan Türk

dili, matematik ve fen konularını kapsamaktaydı. Okulların bilgi kaynağı

ihtiyacını önemli ölçüde karşılayan bu eserden sonra Azerbaycan Türkçesi ile

birçok tarihi ve edebi kitaplar vücuda getirilmiştir202.

1905 olaylarına gelindiğinde bir tarafta kendi ekonomik birikimini ve

burjuvazisini yaratmış 1461 senesinden başlayarak kendi kimlik bilincine

ulaşmış ve siyasallaşmasını tamamlamış, örgütlenmesini gerçekleştirmiş

Ermeniler ile bölgede kendi kimlik bilincini oluşturamamış eğitim ve birikimleri

yeterli seviyede olmayan teşkilatlanmalarını gerçekleştirememiş Azeriler

arasında ilk çatışmalar baş göstermiştir.

2.4. KÜRESEL GÜÇLERİN ERMENİLERLE İLGİLENME SEBEPLERİ

Güçlenen Avrupa emperyalizmi, Osmanlı Türk Devleti'nin Asya

topraklarını kendisi için bir pazar haline getirmede Rumlardan sonra,

Ermenilerden de faydalanabileceğini hesap etmeye başlamıştır. Bu hesapla

Avrupalı emperyalistler, Ermeniler ile ilgilenmeye başladı. Nitekim kısa

zamanda Ermeni tüccarlar, imparatorlukta, Avrupa'nın ve özellikle İngiliz 201 Sevim Gökçe, Ermeni Araştırmaları, I. Türkiye Kongresi Bildirileri I. Cilt, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2003, s.270 202 Gökçe, a.g.m., s.270

Page 89: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

80

sanayiinin "simsarları" durumuna geldiler. Böylece, imparatorluğun

sömürülmesinde, Avrupa Emperyalizmi'ne hizmet eden ve onunla

bütünleşmekte fayda gören ve özellikle sömürgeci İngiltere'nin desteğinde,

Ermenilerden oluşan bir aracı sınıf oluşmuştur203.

Sömürgeci devletlerin Ermenilerle ilgilenmesinin ana sebeplerinden

biri de, Ermenilerin azınlık halinde bulunduğu Doğu Anadolu Bölgesi'nin

stratejik önemi idi. Gerçekten bu bölgenin, Karadeniz, İskenderun Körfezi ve

Basra Körfezi üçgeni arasında bulunması; hatta, İran-Kafkasya yoluyla Asya

içlerine açılma imkânına sahip olması yüzünden, özellikle İngiliz

emperyalizmi için ihmal edilmemesi gereken çok önemli stratejik bir mevkiye

sahipti. Bölge, bu öneminden dolayı, hem bu devletlerin dikkatini çekmiş,

hem de devletlerarası rekabet alanı olmuştur. Böyle bir durumda, bölgede

üstünlük sağlamak isteyen güçler için Ermeni toplumunu istismar etmek çok

kolaydı204.

Emperyalist devletlerin Ermeniler ile ilgilenmelerinin diğer bir önemli

sebebi, dinî idi. Avrupalılar'ın nazarında, imparatorluğun diğer bölgelerinde

yaşayan Hıristiyanlar kurtarılmış, artık sıra Anadolu'da yaşayan Ermenilere

gelmişti. Bu ilgi de, Hıristiyanlık şuuru ve haçlı zihniyetinden ziyâde

emperyalist amaçlarını örtme daha ağır basıyordu. Bu çerçevede Fransızlar,

Katolik Ermenileri; A.B.D. ve İngiltere, Protestan Ermenileri koruma ve

şuurlandırma görevini üzerine almakta gecikmediler. Gregorian mezhebine

dahil Ermeniler ise, kendilerini destekleyen her devletin himayesine ve

tahriklerine açık idiler205.

1893 yılına gelindiğinde sadece Amerikan (A.B.D) misyonerlerinin

Türkiye'de 5 kolej, 80 orta dereceli okul, 530 tane ilkokul seviyesinde

misyoner okulu açmış olduğu görülür. Amerikan misyonerlerinin yaklaşık 1 203 Yıldırım, Özönder, a.g.e., s.7-8 204 Yıldırım, Özönder, a.g.e., s.8 205 Bayram Kodaman, Sultan II. Abdülhamit Devri Doğu Anadolu Politikası, Ankara, 1987, s.105-115

Page 90: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

81

milyon Ermeni için 624 okul ve 436 ibadet yeri işlettiğini ve bunlara diğer

devletlerin faaliyetlerini ekleyecek olursak, günümüze kadar uzanan A.B.D.

ve Avrupa kamuoyundaki Ermeni desteğinin ve propagandasının boyutları ve

bunların arkasındaki örtülü desteğin mahiyeti hakkında bir fikir sahibi

olabiliriz206. Ermeniler ile dinî ve kültürel yönden ilgilenen sömürgeci

devletler, emperyalist emellerini; "Hıristiyan Ermenileri kurtarmak, onlara batı

medeniyetini götürmek ve Müslümanların idaresi altından çıkarmak" gibi

propagandalarla gizlemeye; çalışmaktaydılar. Bu çabalar sonunda,

Ermeniler, yapılan propagandalara inanmışlar ve asırlardır huzur içinde

yaşadıkları Türk toplumu içinde, özel olarak yetiştirilen Ermeni militanlarla,

kanlı olaylara kadar giden isyanlar başlatmışlardır.

Bu çerçeve içinde, Ermeniler ile ilgilenen ilk devletler, Çarlık Rusya ile

İngiltere olmuştur. Çar I. Petro döneminden itibaren, geleneksel olarak Basra

Körfezine ve Akdenize inmeyi amaç edinen Rusya, Kafkaslar'a hâkim

olduktan sonra, Osmanlı Türk devletine karşı, XIX. yüzyılda sürdürdüğü

savaşlarda Anadolu ve Kafkasya'daki Ermenilerden faydalanmaya

çalışmıştır, Küçük Kaynarca Antlaşmasına dayanarak, kendisini Osmanlı

topraklarındaki bütün Ortodoksların hâmisi olarak gören Çarlık rejimi, ihtilâlci

Ermeni özlemlerinin önderi rolüne girmiştir. Rus Dışişleri Bakanlığı Doğu

Masası Şefi Prens Trubetskoy'un belirttiği gibi, "Rusya'nın Ermeni unsuruna,

yalnız Ermenistan sahasında değil, onun dışında da, ekonomik nüfuzunu

yaymak için ihtiyacı vardır207. Nitekim, daha önce Anadolu için, "Türkiye

Asyası" tabirini kullanmayı tercih eden Rusya'nın, 1856 Paris

Muâhedesi'nden sonra, artık resmî yayınlarında Doğu Anadolu için,

"Ermenistan" tabirini gündeme getirdiği görülür. Bu yeni yaklaşım, Rus

propagandasının Ermeniler üzerindeki tesirini kısa zamanda kuvvetlendirir208.

206 Bilâl N. Şimşir, “Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu 8-12 Ekim 1984 Erzurum, Ankara, 1985, s.98-99 207 Erdal İlter, Ermeni Meselesinin Perspektifi ve Zeytûn İsyanları (1780-1880), Ankara, 1988, s.48 208 İlter, a.g.e., s.47

Page 91: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

82

Rusya'nın Ermeni politikasından ürken İngiltere, onların maksatlarının

Doğu Anadolu'yu Slavlaştırarak sıcak denizlere inmek olduğunu anlamakta

gecikmedi. O da, hem ekonomik nüfuzunun, hem de sömürge yollarının

güvenliği için; bölgede, kendisine bağımlı bir Ermenistan yaratmanın

hesapları içine girer.

Ermeniler, bu gelişmelere paralel olarak, hızla ihtilâl cemiyetleri

kurmaya ve isyanlar çıkarmağa başlar. Bu cemiyetlerin en önemlilerinden

biri, 1887 yılında Kafkasyalı Ermenilerden Avedis Nazarbeg ve arkadaşları

tarafından Cenevre'de kurulan Hınçak Komitesidir. Hınçak Komitesi'nin siyasi

gayesi, Türkiye Ermenistan'ını kurtarmak; burayı, Rus ve İran

Ermenistan'larıyla birleştirmekti. Programı marksist çizgideydi209.

Ermeni ihtilâl cemiyetleri birliği “Taşnaksutyun Komitesi” 1890 yılında

kuruldu. Bu birlik, daha önce Kafkasya'da kurulan Ermeni cemiyetlerinin

Tiflis'te Krisdabor Mikelyan ve Arkadaşlarının gayretleriyle birleştirilmesinden

ortaya çıkmıştır. Rusya'nın himayesinde bir Ermenistan fikrini savunan

Hınçaklar'a nazaran Taşnaklar'ın amacı, hiç olmazsa kuruluş yıllarında

bağımsızlıktı210. Türklerle mücadele yöntemi olarak terörü benimseyen bu

komitelerin gayretleri sonucu, Osmanlı Devleti'nin sınırları içinde birçok isyan

ve terör olaylarının çıktığını görmekteyiz. Osmanlı Devleti sınırlan içinde

başlayan olaylara paralel olarak, 1905 yılından itibaren Kafkaslar'da da,

Ermeni terörü tırmanışa geçmiştir211.

2.5. ERMENİ – AZERİ SORUNUNUN ÇATIŞMAYA DÖNÜŞMESİ

1988 yılı Şubat sonunda Karabağ’daki Ermenilerle Azeriler arasında

çatışmalar çıkmış, bu çatışmalarda iki Azerinin öldürüldüğü haberinin

Azerbaycan’a ulaşması üzerine Azerbaycan’ın başkenti Bakü ile Sumgait’de

Azeriler ile Ermeniler arasında kanlı çarpışmalar olmuştur. Bunun üzerine 209 İhsan Sakarya, Belgelerle Ermeni Sorunu, Ankara, 1984, s.76-87 210 Öke, a.g.e., s. 95. 211 Yıldırım, Özönder, a.g.e., s.10

Page 92: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

83

Moskova müdahalede bulunmuş, 9 Mart 1988’de Moskova’da Gorbaçov ve

Sovyet yöneticileri ile Ermenistan ve Azerbaycan Komünist Partisi Genel

Sekreterleri Demirciyan ile Kamran Bagirov’un katıldığı bir toplantı

yapılmıştır. 17 Martta Sumgrit Partisi Sekreteri ve belediye başkanı

görevlerinden alınmışlardır. 21 Mayıs’ta ise Ermenistan Parti Sekreterliğine

Suren Artinyan, Azerbaycan partisi sekreterliğine de Abdurrahman Vezirov

getirilmiştir. 13 Haziran’da Erivan’da yine büyük gösteriler yapılmış 15

Haziran’da Ermenistan Yüksek Sovyeti Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a

katılması için Azerbaycan ve Moskova nezdinde teşebbüse geçme kararı

almıştır. Azerbaycan’da Sovyet Anayasasına dayanarak bu kararı geçersiz

saymıştır.16 Haziran’da 100.000 Ermeni Paris’te SSCB büyükelçiliği önünde

toplanarak Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a ilhakını istemişlerdir. Amaç batı

kamuoyunu yanlarına çekmekti212.

Zaten olayların bu aşamasında bütün batılı haber kaynakları yoğun bir

Ermeni propagandası kıskacı içine alınmıştı. İncelenen bütün haber

ajanslarının bültenlerinde, gazete yazıları ve yorumlarında Karabağ’ın Ermeni

toprağı olduğu, Ermeniler’in daima Türk ve Müslümanlardan baskı ve eziyet

gördüğü, 1915’de Türklerin Ermeniler’e uyguladığı soykırımı unutmadıkları,

şimdi Azeri bölgesi içinde kalan Karabağ’daki Ermeniler’e etraflarındaki Azeri

Türklerinin baskı yaptıkları, bu nedenle Ermenistan’a bağlanmayı

arzuladıkları belirtilmiştir. Görüldüğü gibi Batı basınında Ermeni diasporası iyi

iş çıkarmış, Ermeniler’in Ermenistan’dan zorla göç ettirdikleri Azerbaycan

Türkleri’nin yaşadığı zorluklar batı basınında yer almamıştır213.

Şubat 1988 ile Şubat 1989 arasındaki bir yıllık dönemde etnik

çatışmalar sonucu 87 sivil, 4 asker ölmüş, 117’si asker 32’si polis 1500 kişide

yaralanmıştır. Aralık 1988’de Ermenistan’da olan depremden sonra

212 Taşkıran, a.g.e., s.149 213 Aktaş, a.g.e., s.59

Page 93: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

84

Ermenistan’a Batı’dan ve ABD’den yardımlar geldi. Bu yardımların aralarında

silahlarda gönderilmiştir214.

Dağlık Karabağ meselesi Azerbaycan’ da da AHC ‘nin yükselişi için

önemli bir araç olmuştur. Bu mesele eski komünist kesim ile yeni liderlik

hareketi arasında bir dayanışma sembolü haline gelmiştir215.

Dağlık Karabağ meselesi Azerbaycan’da da bir büyük Azerbaycan

hayalinin güçlenmesinde katalizör rolü oynamıştır. Bahsedilen bu amaç

kapsamında, güneydeki İran Azerbaycan’ı ile birleşmek ve eski Musavat

Rejiminin rüyası olan Turan ülküsüne ulaşmak gibi idealler bulunmaktaydı.

Dolayısıyla her iki taraf açısından da, Dağlık Karabağ konusunda bir taviz

vermek, ulusal ideallere ihanet olarak algılanmaya başlanmıştır216.

Moskova karışıklıkları ve çatışmaları önlemek için 12 Ocak 1989’da

Karabağ’ın yönetimini Ermeniler’den alarak özel bir komisyona verdi.

Karabağ’a bir “özel yönetim” uygulanacaktı. Azerbaycan özel yönetimi olumlu

karşıladı; çünkü Ermeniler’in yönetimine son verilmesiyle, Karabağ’ın

Azerbaycan’a ait olduğu Moskova tarafından da doğrulandı şeklinde

yorumlandı. Haziran ve Temmuz aylarında Karabağ ve Nahçıvan’da

Ermeniler Azerilerin oturduğu mahalleleri abluka altına alırken, Ermeni

çetecileri Azerbaycan demiryollarına sabotajlara başladılar. Bunun üzerine

Azerbaycan’da yüzbinlerin katıldığı gösteriler başladı. Bu gösterilerde

Karabağ’daki yönetimin Ermenilere hoşgörülü davranması protesto edilirken,

Karabağ üzerindeki Azerbaycan egemenliğinin tekrar tesisi ve Azerbaycan’ın

egemenlik ilan etmesi ile yeni kurulmuş bulunan Azerbaycan halk cephesinin

resmen tanınması isteniyordu. Yine bu gösterilerde 1918-1920 yılları

214 Taşkıran, a.g.e., s.149 215 İşyar, a.g.e., s.382 216 İşyar, a.g.e., s.382

Page 94: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

85

arasındaki bağımsız Azerbaycan Devletinin üç renkli bayrağı taşındı.

Azerilerde milli uyanış geç de olsa başlamıştı217.

Bu arada, aralarındaki sürtüşmeyi bir kenara bırakan Taşnak ve

Hınçak Partileri, Avrupa ve Amerika’daki Ermeniler’i organize ederek yüz

milyonlarca dolar paranın ve malzemenin Ermenistan’a gönderilmesini

sağlamışlardır. Bununla da yetinmeyen Taşnak ve Hınçak partileri, bir

zamanlar Türk diplomatlarına karşı kullandıkları eğitilmiş teröristleri

Ermenistan’a göndermiş ve Karabağ’da başlatılan harekâtta aktif görev

almalarını sağlamıştır218.

1988-1989 çatışmaları şiddetli geçmiş ve bölgede birçok kişi

tutuklanmış yada yaralanmıştır. Ayrıca gerilim her iki ülkenin iç işlerine de

yansımıştır. Bu çatışmaların ve gerilimin en önemli sonucu ise bölgedeki

Azerbaycanlı nüfusun göç etmeye başlamasıdır. Sovyetler Birliği’nin ters

yöndeki tutumuna rağmen Ermenistan’daki ve Azerbaycan yönetiminde

bulunan Karabağ bölgesindeki Ermeniler örgütlenmeye ve silahlanmaya

devam etmişlerdir219.

Ermenistan Sovyetler Birliği’nin son yıllarında 1988-1989 yıllarında

Azeri azınlığın ülkeyi terk etmek zorunda kalmasından sonra, Sovyet

Cumhuriyetleri içerisinde en homojen nüfusa sahip ülke konumuna

gelmiştir220.

Azerbaycan Yüksek Sovyeti 23 Eylül 1989’da kabul ettiği bir kanunla

Azerbaycan’ın egemenliğini ilan etmiştir. Bu kanunla Karabağ üzerindeki

Azerbaycan egemenliği ve Azerbaycan’ın sınırlarının dokunulmazlığı teyit

edilmiştir. Azerbaycan’ın Sovyetler Birliğinden ayrılması kabul edilirken,

217 Taşkıran, a.g.e., s.150 218 Saray, a.g.e., s.387 219 Sedat Laçiner, Türkler ve Ermeniler: Bir Uluslar Arası İlişkiler Çatışması, Uluslar Arası Stratejik Araştırmalar Merkezi, Ankara, 2005, s.200 220 Yalçınkaya, a.g.e., s.133

Page 95: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

86

Sovyetler Birliği’nin kabul ettiği kanunlar üzerinde Azerbaycan’ın veto hakkı

olduğu ve Azerbaycan’ın kendi doğal kaynakları üzerinde tam ve tartışmasız

kontrol hakkı bulunduğu belirtilmiştir221.

Ermenistan’da 26 Mart 1988 tarihinde yapılan SSCB Halk Temsilcileri

Sovyeti seçimlerinde Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanması mevzuu

yeniden ön plana çıkmıştır. Seçim ertesinde, Ermenistan Yüksek Sovyet

Presidyumu milliyetçilere sembolik de olsa bazı tavizler vermiştir. Bu tavizler

arasında tutuklanan Karabağ komitesi liderlerinin serbest bırakılmasıda

vardır. Serbest bırakılan bu liderler Ermeni Ulusal Hareketini(EUH)

kurmuşlardır. EUH, rejim muhalifi olan 10 farklı grubu bir araya getiriyor ve

Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a birleştirilmesini amaçlıyordu.

1989’da Karabağ’daki Ermeni saldırıları zirve noktasına ulaşmıştır ve

zaman zaman Azerbaycan’ın Karabağ Özerk Bölgesi dışına da sarkmaya

başlamıştır. Kısa sürede başlayan katliamlar ise ne Azerbaycan ne de

Moskova tarafından durdurulmuştur. Azerbaycan’da kamuoyu olaylardan

dolayı sadece Ermenistan’ı değil Rusya’yı da suçlamıştır. Azerilere göre

Azerbaycan’da gelişen Rusya karşıtlığı ve Türkçü politikalar nedeniyle

Moskova, Azerbaycan Türkleri’ni Ermeniler ile terbiye etmektedir222.

Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti, 28 Kasım 1989’da Karabağ’ın

Azerbaycan’a iadesine, 5000 kişilik bir Sovyet askeri kuvvetinin Karabağ’da

kalmaya devam etmesine, Azerbaycan Hükümeti’nin Karabağ’daki

Ermeniler’in haklarının korunması için gerekli kanunları çıkartması şartıyla

karar vermiştir. Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti’nin bu kararı, Ermenistan ile

Azerbaycan arasındaki münasebetleri iyice gerginleştirirken, Moskova ile

Bakü’yü de çatışma durumuna sokmuştur. Ermenistan Yüksek Sovyeti bu

221 Taşkıran, a.g.e., s.151 222 Laçiner, a.g.e., s.201

Page 96: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

87

kararı tanımayıp 1 Aralık’ta Karabağ’ı Ermenistan’a ilhak ettiğini ilan

etmiştir223.

Hemen ardından da Dağlık Karabağ Ulusal Konseyi Azerbaycan

SSC’den ayrıldığını bildiren bir karar almıştır. Azerbaycan Yüksek Sovyeti

doğal olarak bu kararı yasal olmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. Peşinden

SSCB Yüksek Sovyeti de sözü edilen kararın batıl ve geçersiz olduğunu

belirten bir karar almıştır. Birbiri ardına yaşanan bu gelişmelerden sonra

Ocak 1990’da Azerbaycan’da sosyal patlamalar meydana gelmiştir. Ülkede

yaşayan Ermeniler’e karşı bazı eylemler tertiplenmiştir. Bunun üzerine

Moskova’daki üst düzey yetkililer Azerbaycan’da olağanüstü hal ilan

etmişlerdir. Dağlık Karabağ ve Bakü de olağanüstü hal ilan edilmiştir224.

Ermeniler’in Azerilere yaptığı davranışlara ses çıkarmayan SSCB,

Azeriler’in Ermeniler karşı harekete geçmesi anında bunu engellemek için

devreye girmiştir.1990 yıllarında Azerbaycan’da ortaya çıkan Türkçülük

hareketleri ve Azerbaycan Halk Cephesinin güçlenmesi doğal kaynaklar

bakımından zengin olan ve Rusya için jeopolitik önem taşıyan Azerbaycan’ın

SSCB’den ayrılması ihtimalini gündeme getirmişti225.

SSCB için Azerbaycan’ın önemi, bu ülkenin jeopolitik konumu ve

zengin doğal kaynaklarından kaynaklanmaktadır. Azerbaycan’ı etki alanında

tutmak, Rusya’ya kendi etkisini Yakındoğu’ya ve Ortadoğu’ya yayma dahası

Azerbaycan’ı stratejik hava kuvvetleri için ileri üs olarak kullanma olanağı

vermektedir. Azerbaycan’ın zengin doğal kaynakları, ekonomik açıdan

Rusya’nın ilgisini çekmekte ve onu uzak dış pazarlardan stratejik kaynak

alma zorunluluğundan kurtarmaktadır. Azerbaycan’ı etki alanında tutmak

Türk dünyasını parçalamış, Türkiye’nin ve ABD’nin etkisinin Orta Asya,

Kuzey Kafkasya ve Volga nehri havzasına yayılmasını engellemiştir. Ayrıca

223 Taşkıran, a.g.e., s.152 224 İşyar, a.g.e., s.388 225 Nazim Cafersoy, Ankara Çalışmaları, Ankara, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi, 2000, s.7

Page 97: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

88

İran’ın bu müslüman ülke ile yakınlaşmasını engellemiş ve Rusya’nın İran ile

direkt bağlantısı sağlanmıştır226. Azerbaycanlıların protestoları ve Ermeniler’e

karşı eylemler düzenlemelerini durdurmak ve jeopolitik olarak SSCB için çok

önemli bir konumda bulunan Azerbaycan’ın tekrar SSCB kontrolüne alınması

için 15 Ocak 1990’da Sovyetler Birliği askeri birlikleri Bakü’ye

gönderilmiştir227.

Bakü’de meydana gelen Azeri Ermeni çatışmalarından sonra her iki

tarafta kendi milislerini kurmaya başlamışlardır. Bu milisler Karabağ ve

Azerbaycan-Ermenistan sınırında çarpışmaktaydılar. Sovyet Rusya için

Kafkaslarda tam bir iç savaş başlamış bulunmaktaydı. Azerbaycan

milliyetçileri birçok geçiş yerini tutmuşlardı. Bu iç savaş durumu karşısında

Moskova Bakü’ye asker sevkıyatını hızlandırmıştır228.

19 Ocak günü Bakü kentinin KGB güçleri tarafından bombalanması

sonucunda büyük can kaybı meydana gelmiştir.20 Ocak günü Sovyet ordusu

ağır silahlar kullanarak Bakü’ye girmiştir.1990 yılında Sovyet içişlerine bağlı

birlikler Bakü, Nahçıvan ve Dağlık Karabağ da kontrolü ele almış ve bu

sırada çok sayıda Azeri Türk’ü öldürülmüştür229.

28 Ocak 1990’da taraflar arasında bir ateşkes imzalanmıştır. Ancak

silahlar neredeyse hiç susmamış ve kanlı çatışmalar devam etmiştir230.

Sovyet ordusunun Bakü’ye girişi Azerbaycan ve Ermenistan’da gelişen

ulusçu hareketlerinde en yüksek noktaya çıkmasına sebep olmuştur. Sözü

edilen müdahalenin ardından, sonu sıcak çatışmalara varacak olan gruplar

arası etnik gerginlikler bilhassa Azeriler arasındaki Sovyet karşıtı duygular

tırmanışa geçmiştir. Kısacası “Kara Ocak” hadiselerinin, uyuşmazlığın her iki

226 Cafersoy, a.g.e., s.7 227 Laçiner, a.g.e., s.201 228 Taşkıran, a.g.e., s.153 229 İşyar, a.g.e., s.390 230 Laçiner, a.g.e., s.201

Page 98: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

89

tarafı üzerinde de çok önemli etkileri olmuştur. Sovyet ordusunun Bakü’de

sergilediği barbarlıklar ve Azerbaycan Halk Cephesinin baskı altına alınması,

Azerbaycan ulusal hareketini ortadan kaldıramamış, aksine daha da

güçlenmesine sebep olmuştur231.

23 Ağustos 1990’da Ermenistan bağımsızlığını ilan ederken Karabağ’ı

da kendi toprakları olarak göstermiştir. Ermenistan’ın bağımsızlığına giden

sürecin her aşamasında Karabağ sorunu önemli bir yer tutmuş ve neredeyse

tüm tarihi belgelerle Karabağ ve Ermenistan bir bütün olarak yansıtılmıştır.

Aynı gün Azerbaycan parlamentosunun bir manevrası ise Karabağ bölgesinin

özerkliğine resmi olarak son vermek ve Azerbaycan’a doğrudan bağlamak

şeklinde olmuştur232.

Ağustos 1990’da Ermeni Ulusal Hareketinin başkanı ve Karabağ

komitesinin lideri Levon Ter-Petrosyan, Moskova’nın desteklediği Ermeni

Komünist Partisi birinci sekreterini mağlup ederek, Ermenistan devlet başkanı

oldu233.

2 Ağustos 1990’da Irak’ın Kuveyt’i işgali ABD ve koalisyonun Irak ile

savaş hazırlıkları yüzünden dünya kamuoyu Ermenistan-Azerbaycan

çatışmasını ikinci plana atmış ve hemen hemen unutmuştu. Ağustos

1990’dan 28 Şubat 1991’e kadar süren Körfez Savaşı Ermenistan’ın

silahlanmasına ve hazırlanmasına yaramıştır234.

Aslında Karabağ sorunu ile ilgili meydana gelen olaylar karşısında

dünya kamuoyunun oldukça yanlı bir tutum içerisinde olduğu görülmüştür.

Zira Bakü ve Sumgait olayları dünya basınında geniş bir şekilde ve Azerilere

karşı olumsuz tavırlarla yer alırken Ermenistan da Azeri Türklerinin yaşadığı

231 İşyar, a.g.e., s.391 232 Laçiner, a.g.e., s.201 233 Aktaş, a.g.e., s.86 234 Taşkıran, a.g.e., s.155

Page 99: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

90

ızdıraplar aynı derecede ilgi görmemiştir. Bu ilgi ve basında meydana gelen

yanlı tutumu, Ermeni diasporasının başarısı olarak görmek gerekir235.

Körfez krizi bir bakıma SSCB’nin ülkenin iç kargaşalıklarının ve

ekonomik sıkıntılarının unutulmasında yararlı oldu. Kızıl ordu Körfez

Savaşı’nı bahane ederek Kafkaslar ve Baltık Cumhuriyetlerinde yığınaklar

yaptı. Ukrayna, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Moldova’ya birlikler

gönderdi236.

Bu sıralarda Dağlık Karabağ’da yaşayan Ermeniler’de tek yanlı bir

kararla referandum düzenlemişler ve bunun sonucunda SSCB içinde

bağımsız bir cumhuriyete dönüştüklerini ilan etmişlerdir. Doğal olarak bu

karar Azerbaycan tarafından kabul edilmemiş ve karar çatışmaları

arttırmaktan başka pratikte bir yarar sağlamamıştır237.

1988 yılında başlayan Azerbaycan-Ermenistan çatışmasını durdurmak

için 1991 yılı başlarına kadar taraflara önerilen birçok barış planı Ermeniler’in

uzlaşmaz tutumu nedeni ile uygulama alanı bulamamıştır238.

2.6. 1905 YILI KIRILMASI VE İLK ÇATIŞMALAR

1905 yılında Rusya’daki ekonomik ve etnik durum sebebiyle I. Rus

İhtilali patlak verdi. Bu ihtilal Rusya’daki Rus olmayan milletlerin durumunda

büyük değişikliklere sebep oldu. Bunlar arasında milli hareketler yayılmaya

başladı. Milli dillerde gazete ve dergiler çıkmaya başladı. Ermeniler ‘de de

ortaya çıkan bu uyanış Bölge valisi Prens Golitzin’in baskıcı ve Ruslaştırmacı

politikası sonucu ortaya çıkmıştır239.

235 Aktaş, a.g.e., s.87 236 Taşkıran, a.g.e., s.156 237 Laçiner, a.g.e., s.172 238 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s56 239 İşyar, a.g.e., s.134

Page 100: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

91

1904-1905 Rus Japon savaşlarında Rusya’nın ağır bir mağlubiyet

alması devletin zayıfladığını açık bir şekilde ortaya koymaya yetiyordu. Bu

ortam içerisinde Ermeniler Rusları unutmuşlar artık Türklere

yönelmişlerdir240.

Bundan sonra Rusya ibreyi Ermeniler tarafına döndürmüş ve nihai

politika olarak çatışmayı gündeme getirmiştir. Rusya, her iki tarafta zayıf ve

bitap düşene kadar beklemiş, daha sonra müdahale etmiştir. Takip eden

yıllarda Rusya, çatışmalarda tercihini genel olarak Ermeniler’den yana

kullanmıştır.(Bu sav günümüzde de geçerliliğini korumaktadır241.

Özellikle 1905’de başlayan ve Ermeni –Türk savaşı olarak adlandırılan

ve 1,5 yıl süren bu kanlı olaylarda Bakü ile beraber Karabağ’da olayların

cereyan ettiği bir yer olmuştur242.

1905-1907 yıllarında Bakü, Tiflis, İrevan (Erivan), Gence, Nahçıvan,

Karabağ ve Zengezur’da binlerce insan öldürülmüş, şehir ve köyler

yakılmıştır. Sadece o zaman ki Suşa, Cavanzir, Cebrayil ve Zengezur

kazalarında 75 Erivan ve Gence gubernalarında 200’den fazla köy, kasaba

yerle bir edilmiştir243.

Bu dönemlerde Ermeni örgütleri Kafkasya’nın çeşitli bölgelerine ilişkin

yayılmacılık politikaları da geliştirmeye başladılar. Bu çerçevede

günümüzdeki Gürcistan, Azerbaycan, Türkiye, Rusya ve İran topraklarına

yönelik çalışmalar içerisinde bulundular. Bu doğrultuda, belli bölgeye

yerleşerek daha sonrası toprak iddiası ortaya koymak ve mücadele

sonucunda, toprağı elde ederek resmileştirmek süreci takip edilmekteydi244.

240 Gökçe, a.g.e., s.271 241 Gökçe, a.g.e., s. 273 242 Artaşes Balasiyeviç Karinyan, Ermeni Milliyetçi Akımları, Çev. Arif Acaloğlu, İstanbul, Kaynak Yayınları, 2006, s.21 243 İşyar, a.g.e., s.134 244 Karinyan, a.g.e., s.22

Page 101: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

92

Şuşa ve Bakü’de Ermeniler’in Müslümanlar’ı katli üzerine Tiflis’de bir

toplantı yapan Müslüman ahali Rusya Hükümeti tarafından hakları korunmaz

ise İran Şahı ve Osmanlı Padişahından koruma isteyecekleri hususunda bir

karar almışlardır245.

31 Ağustos 1905 tarihli Tiflis Baş şehbenderliği’nden alınan bir yazıda

ise Ermeniler’in Şuşa’da Türkler’e hücum ederek 81 kişiyi katlettikleri, birçok

yeri yakıp yıktıkları ve Şuşa’da çıkan yangının büyük hasar yaptığı ve telgraf

haberleşmesinin kesildiği bildiriliyor246.

1906 yılına gelindiğinde Karabağ’da yeniden şiddet olayları görülmeye

başlanmıştır. Yaz aylarında Türkler yüzyıllardır olduğu gibi hayvan sürüleri ile

birlikte şimdiki Dağlık Karabağ bölgesine doğru rutin yolculuklarına

çıkmışlardır. Ancak bu sefer her zamankinden farklı olarak tam tekmil

silahlanmışlardır. Şurası unutulmamalıdır ki Karabağ Türkleri’nin kendi

aralarında kurdukları Difai (Savunma) adlı örgüt Türk direnişinin başarılı

sonuçlar vermesinde çok önemli bir rol oynamıştır.

Türkler yolları tutarak Şuşa’yı izole ettiler. Buralardaki Ermeni köyleri

korkudan boşalmaya başlamıştı. Belli bir müddet sonra da Türkler Agdam

şehrinden ve Şuşa – Evlak stratejik yolu üzerinden Şuşa şehrine hücuma

geçtiler. Şuşa’da önemli bir Türk nüfuzu vardı. Taşmak Ermenileri burada

direkt çatışmadan kaçındılar. Ellerinden gelen herşeyle şehri savundular.

Çarpışma 9 gün sürdü. II. Şuşa Savaşı denen bu çarpışmalarda, şehir gerçek

bir muharebe alanına döndü ve nihayet 22 Temmuz 1906’da çarpışmalar

sona erdi. 247

Sonunda Türklerin karşı saldırılarına dayanamayan Ermeniler

Ruslar’ın Kafkasya Genel Valisi nezdinde girişimlerde bulunarak barış 245 Tahsin Fendoğlu, Ermeni Araştırmaları, I. Türkiye Kongresi Bildirileri Cilt I, Ankara, 2003, s.458 246 Gökçe, a.g.e., s.290 247 İşyar, a.g.e., s.271

Page 102: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

93

istemişlerdir. Türklerin öne sürdükleri barış şartları arasında Ermeni

katolikosunun müftünün ayağına giderek af dilemesi, Ermeni papazların

kiliselerde Ermeni çetelerinin yaptıkları mezalim, yağma ve yıkımları

lanetlemeleri, ölen Türklerin katillerinin bulunarak Hükümete teslim edilmesi

gibi istekler bulunuyordu. Ermeniler ise aldıkları darbenin etkisiyle olsa gerek

bu şartların tümünü kağıt üzerinde de olsa kabul etmişlerdir. Katolikos

hastalığını bahane ederek yardımcısı Piskopos Satımyan’ı müftüye af

dilemeye göndermiştir. Ermeniler kiliselerde papazların Ermeni çetelerinin

saldırılarını lanetlemeyi kabul etmişler ancak katilleri Rus Hükümetine

vermek yerine kendileri cezalandıracaklarını bildirmişlerdir248.

1905-1906 Karabağ ve diğer yerlerde meydana gelen çarpışmalar

gösterdi ki, Taşnaksutyun Cemiyeti vasıtası ile Ermeniler çok iyi

teşkilatlanmıştır. Buna karşılık Türkler ise faaliyetlerini düzene

koyamamışlardı. Bunun üzerine Rus–Ermeni anlaşması ihtimaline karşı,

Azerbaycan Türkleri 1905 yılı sonlarında Gence’de Difai(savunma) adlı bir

teşkilat kurdular. Buna karşılık Ermeniler gittikçe şiddetini daha da artıran

tedhiş hareketleriyle Türk katliamına devam ettiler. Buna örnek olarak bugün

Ermenistan Cumhuriyeti’ne başkent yapılan Erivan’ı gösterebiliriz.

Ermenistan’ın Başkent yaptığı Erivan’da 19. yy sonunda Türkler nüfusun

%53 ‘ünü oluştururken, Ermeniler %38 idi. I. Dünya Savaşı sonunda Türkler

%43’e düşmüşlerdir.

1905-1906 çatışmalarının Azeri Türklerine büyük acılar yaşattığı ve ne

kadar kayıplar verdirdiği ortadadır. Ancak bu hadiseler hiç şüphesiz Azerilerin

bilinçlenmelerine katkıda bulunarak aydınlanma yönünde önemli adımlar

atmalarına yardımcı olmuştur. Azeri toplumu tarihte ilk defa milli kimlik arayışı

içine girmiş ve bu noktadan sonra Azeri önderler Rusya’nın diğer

bölgelerinde ve hatta İran’ın kuzeyinde yaşayan tüm Türklerin/Müslümanların

248 Mirzoev, a.g.e., s.16

Page 103: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

94

daha rahat yaşam koşullarına kavuşabilmeleri için de mücadele etmeyi

kendilerine amaç edinmişlerdir249.

2.6.1. Kafkaslardaki Ermeni Saldırganlığı

Ermenilerin büyük bir kısmı, Ruslar tarafından, Kafkasya'nın Türk

nüfuslu vilâyetlerine getirilip yerleştirilmişlerdi. Uzun süre, kendilerini,

bölgede, Müslümanların egemenliğinden kurtaran güç olarak gördükleri

Çarlık yönetimi ile Ermeniler, iyi ilişkiler içinde kaldılar. Rusların himayesinde

nefes alabileceklerini uman Ermenilerden birçoğu, çok geçmeden Rus

hizmetine, orduya ve başka hizmetlere girmiştir250. Bir taraftan Rus ordusuna

ve devlet yönetimlerine giren Ermeniler, Kafkasya'daki Türkler'e baskı

yaparken; diğer taraftan da, bilhassa Rusya'da yetişen Ermeni gençlerin

başkanlığında kurulan çeteler ile Kafkasya ve Doğu Anadolu'da Türkler'e

yönelen katliam hareketlerinde önemli rol oynamaktaydılar. Ancak, Çarlık

Rusya'nın, Balkanlar'da Rumlara ve Bulgarlara vermiş olduğu destek ile

Ermenilere ilişkin politikasında büyük fark vardı. Çünkü Rusya, gerek Doğu

Anadolu'da, gerekse kendi topraklarındaki Ermenilere karşı Slavlaştırmak

politikasını amaç edinmişti. Nitekim Rusya'nın bu davranışının ilk belirtileri,

1900 yılında ortaya çıkmış; bunu takip eden üç yıl içinde, Kafkasya'daki

Ermeni Kilisesi'nin mallarına Çarlık İdaresi el koymuştu251.

Rusların Ermenilere karşı bu tavırları yeniden değişmiştir. Vali olarak

atanan Vorontsov-Daşkov, Kafkaslar'ın ötesinde Rus yönetiminin dayanağı

olarak, Ermeniler ile dostluk kurmak şeklindeki eski geleneği canlandırmıştır.

Çar II. Nikola'ya bu konuda vali şöyle yazıyordu. "Majesteleri biliyorlar ki,

Kafkaslar'da Türklerle olan ilişkilerimizin tarihi boyunca, Büyük Petro

döneminden bu yana Rus siyaseti, savaşlarda yanımızda yer alan Ermenilere

249 İşyar, a.g.e., s.272 250 Yıldırım, Özdener, a.g.e., s.11 251 Yuluğ Tekin Kurat, “Doğu Anadolu'da Ermeni Sorunu (1900-1920)”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu 8-12 Ekim 1984 Erzurum, Ankara, 1985, s.228

Page 104: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

95

karşı dostane tutum takınmak doğrultusunda olmuştur252. Bu politika

değişikliği çerçevesinde Ermeni Kilisesi'nin malları, 1905'de geri verilmiştir.

Bu sırada, Çarlık Rusyası'nı yıkmak amacıyla teşkilâtlanan V. İ. Lenin'in

idaresindeki Bolşevikler ile Mortav'un liderliğindeki Menşevikler, Kafkaslar'da,

özellikle Bakû'de faaliyetlerini hızlandırmışlar ve çarlık rejimine karşı

mücadeleye başlamışlardı. İşte bu siyasi kargaşa içinde, 1905'de Ermeni

Taşnaklar, Kafkasya'da, özellikle Türkler aleyhine harekete geçti. Rusları da

yanlarına almayı amaçlayan Taşnaksutyun Cemiyeti etrafa sürekli yalan

haberler yayıyorlardı.

Türk-Ermeni çatışmasının ilki Bakü’de oldu. Hadiseler bir Türkün

hapishaneye götürülürken, Rus alayında görevli bir Ermeni tarafından, 1905

Şubat'ı başlarında öldürülmesi ile başlatılır. Saldırılar, Taşnaksutyun'un çete

reislerinden Nikol Tuman Balayan tarafından bizzat yönetiliyordu. Rus

Ordusundaki Ermeni askerler de, askeri depolardan silâh ve cephane

getiriyorlardı. Hazırlıklı olan Ermeni çeteler, dört gün süren çarpışmalar

sırasında, Bakü valisi Nahagidze ile beraber, bazı devlet görevlilerini ve

ahaliden pek çok Türkü öldürmüştür253.

Bakü’deki bu korkunç olaylar, 20-21 Şubat'ta Erivan'da, Mayıs'ta

Nahçıvan'da tekrarlandı. En kanlı çatışmalar, 15-18 Kasım'da Gence'de ve

21 Kasım'da Tiflis'te oldu254. Bakü’den sonra, Türklere karşı en şiddetli

saldırı, Karabağ ve Şuşi'de oldu. Türk evleri yakıldı, çarpışmalarda

Ermenilerden 40, Türklerden 500 kişi öldü. Katliâmı daha etkili kılmak için,

Kafkas Taşnaksutyun Komitesi, Rusça olarak şu bildiriyi yayınlar:

“Ermeni İhtilâl Cemiyetleri Birliği, bütün polislere, belediye reislerine,

jandarmalara, eğer Ermenilerin elinden silahlarını almaya, zarar vermeye

cesaret ederlerse, her birinin teker teker ve merhametsizce yok edileceklerini

252 Swietochowski, a.g.e., s.71 253 Yıldırım, Özdener, a.g.e., s.12 254 Swietochowski, a.g.e., s.69

Page 105: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

96

duyurur. Bunlar, Taşnaksutyun komitesi kararıyla öldürülmüş olan Baku Valisi

Nahagidze Polis Müdürü Saharrov, Pristav Naçanski,

Çarakov’u,...hatırlasınlar”). Bu olaylar sırasında 158 Türk köyünün tahrip

edilerek yağmalandığı, ayrıca çoğunluğu Türk olan, 3100 ile 10.000 arasında

insanın öldüğü bilinmektedir255.

2.6.2. Kafkasya’nın Ermeniler Tarafından İşgali

Kafkas milletlerinden oluşan Mavera-yı Kafkas Hükümetinin

yıkılmasından sonra Gürcistan'ın 26 Mayıs 1918'de, iki gün sonra yani 28

Mayıs 1918'de Azerbaycan ve Ermenistan'ın bağımsızlıklarını ilân etmesi

üzerine bu federal cumhuriyetin yerine üç yeni cumhuriyet ortaya çıkmıştır.

Böylece Güney Kafkasya'da başkenti Tiflis olan Gürcistan, o sırada Bakü

Bolşevik hakimiyetine düşmüş olduğundan Gence'yi geçici başkenti yapan

Azerbaycan ve başkenti Erivan olan Ermenistan olmak üzere üç cumhuriyet

kurulmuştur.

4 Haziran 1918'de Osmanlı Devleti ile Azerbaycan, Gürcistan,

Ermenistan ve onlara ilaveten Kuzey Kafkasya Dağlı Halkları Birliği

Cumhuriyeti Batum'da ayrı ayrı barış antlaşmaları imzaladılar. Azerbaycan ve

11 Mayıs 1918'de bağımsızlığını ilan etmiş Kuzey Kafkasya Dağlı Halkları

Birliği Cumhuriyeti ve Osmanlı Devleti'nden acil askerî yardım

istemekteydi256. Osmanlı Devleti, imzaladığı Batum antlaşmalarıyla Gürcistan

ve Ermenistan'la olan sınırlarını belirlemiş ve bu ülkelerin sınırları dahilinde

kalan Türklerin haklarını garanti altına almaya çalışmıştı. Yine Osmanlı

Devleti, Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya ile imzaladığı antlaşmalarla bu iki

ülkeye gerektiğinde iç ve dış düşmanlara karşı korumak üzere askeri yardım

yapmayı kabul etmişti. Kafkasya'da yeni kurulan bu cumhuriyetler, Rusya ile

Osmanlı Devleti arasında tampon rolü oynayacak konumda olduğu için

Osmanlı idarecileri tarafından destekleniyordu. Ancak bu antlaşmalar, Birinci 255 Yıldırım, Özdener, a.g.e., s.12 256 Halil Bal, “Kuzey Kafkasya'nın İstiklâli ve Türkiye'nin Askerî Yardımı”, Kafkas Araştırmaları, III, İstanbul 1997, s. 29-91.

Page 106: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

97

Dünya Savaşının bütün şiddetiyle devam ettiği bir zamanda, gerek stratejik

konum ve önemi, gerekse yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ile pek çok devletin

dikkatlerini üzerinde toplayan Güney Kafkasya'da tam huzuru

sağlayamayacaktı.

İlk Ermeni hükümeti, yasal olmayan bir teşkilat olarak kurulup

şekillenmiş, gerilla savaşları, sabotajlar ve siyasi suikastları ile ünlü

Taşnaksutyun 257 Partisinin kontrolünde bir koalisyondu. Başbakan

Hovhannes Kachasnuni, Dışişleri Bakanı Alexandre Khatisian, içişleri Bakanı

Aram Manukian, Maliye Bakanı Khachatur Karjikian hepsi Taşnaksutyun

Partisindendi. Yalnız Askeri işler Bakanı General Hovhannes Hakhverdian

hiçbir partiye mensup değildi. Kachasnuni, hükümetini bağımsızlıktan ancak

bir ay sonra Tiflis'te kurabilmiş ve 19 Temmuz 1918'de Erivan'a nakletmişti.

Bir aylık sürede Erivan'da gerçek idare Aram (Manukian) ve Dro'nun elinde

kalmıştı258.

Ermeni 1. ve 2. Kolorduları, Osmanlı Devleti ile 4 Haziran 1918'de

imzaladığı Batum Antlaşmasından sonra savaşa son vermişti. Fakat Ermeni

çeteleri katliamlara devam etmekteydiler. 9. Fırka Kumandanı Rüştü Bey, 1.

Kafkas Kumandanlığına gönderdiği 20 Haziran 1918 tarihli raporunda

Erivan'ın 10 km doğusundaki Ağcakal'a köyünden Şorbulag yoluyla Erivan'a

göç eden 20 hane Müslüman ahalinin 17-18 Haziran 1918 gecesi Şorbulag

ile Tokmak köy arasında Ermeniler tarafından tamamen katledildiğini

bildiriyordu. Halk bu gibi olayların her zaman meydana geldiğini haber

veriyordu259.

Diğer taraftan Doğu Anadolu'daki katliamlarıyla ünlü Andranik de

Türkiye Ermenilerinden kurduğu 3.000 kişilik tugayı ile Karakilise-Delican

bölgesinden Sevan Gölü kıyısından Novo Bayazıt üzerinden Nahçıvan'a

257 Anaide Ter Minassian, Ermeni Devrimci Hareketi'nde Milliyetçilik ve Sosyalizm (1887-1912), çev. Mete Tuncay, İstanbul, İletişim Yayınları, 1992, s.18 258 Richard G. Hovannisian, Armenia on the Road to Independence 1918, Berkeley and Los Angeles- University of California Pres, 1969, s. 207-209. 259 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 85, Belge no: 2036, Ekim 1985, Ankara, s. 197.

Page 107: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

98

doğru çekildi. Türkiye'den gelen birkaç bin Ermeni mülteci de kendisini takip

ediyordu. Batum'da antlaşma imzalayan Ermeni hükümet yetkililerini ihanetle

suçlamış ve bu Ermeni devletinin bir Osmanlı tabiinden başka bir şey

olamayacağını söylemişti. Kuzey İran'da Osmanlılara karşı savaşan Ermeni

ve Süryanilere yardıma gideceğini ileri sürüyordu. Fakat Türk ordusu güneye

giden yolları tutmuş Andranik'in kuvvetlerini Nahçıvan üzerinden Gence

vilayetinin en güney kısmını teşkil eden Zengezur'a sürmüştü. Birinci Dünya

Savaşı'nın sonuna kadar orada kalan Andranik, bir Müslüman Azeri

köyünden diğerine saldırmış ve pekçok katliam yapmıştır. Canlarını

kurtarabilen binlerce evsiz Azeri mültecilerden bir kısmı güneyde Aras nehrini

geçerek İran’a bir kısmı ise doğuya doğru Bakü vilayeti bozkırlarına

sığınmışlardı260.

Bakû ve civarında hakimiyet tesis eden Şaumyan, günden güne

kuvvetlendirdiği ordusuyla ve bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'ni de

ortadan kaldırmak gayesiyle Gence istikametinde saldırılara başlamıştı. Bu

saldırıları karşı durabilecek bir ordu kuramayan Azerbaycan, Osmanlı

Devleti'nden acil askeri yardım talep etti. Osmanlı Harbiye Nazırı ve

Başkomutan Vekili Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa, Kafkas İslam

Ordusunu kurmak üzere çeşitli rütbelerden bir subay heyetinin başında

Gence şehrine gönderildi. Osmanlı Devleti ile Azerbaycan arasında

imzalanmış olan Batum Antlaşmasının 4. maddesine dayanılarak Üçüncü

Ordudan gönderilen 5. Kafkas Tümeni ve Azeri gönüllülerden Kafkas İslam

Ordusunu teşkil eden Nuri Paşa, Kafkas İslam Ordusu, şiddetli savaşlarla

Bolşevik ordusunu Bakü'de kuşattı. Bakü'deki düşman İngiliz kuvvetleri

tarafından takviye edilince Kafkas İslam Ordusu da yine Üçüncü Ordudan

sevk edilen 15. Kafkas Tümeni ile takviye edilerek Bakû kurtarıldı (15 Eylül

1918).

260 Hovannisian, a.g.e., s. 194.

Page 108: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

99

Osmanlı Ordusunun Kafkasya'dan çekilmeye başlaması Ermenilerin

Müslümanlara saldırılarının yeniden başlamasına yol açmıştır. Bu saldırılar

Ermeni hükümetinin kontrolü altındaki çeşitli bölgelerde ve çok sayıda

saldırılar olmuştur. 9. Ordu Kumandanı Şevki Paşa, Başkumandanlığa

gönderdiği 27 Aralık 1918 tarihli telgrafta, Yapon (Hovhannes Paronian) adlı

Ermeni'nin emrindeki 1.200 kişilik bir kuvvetle 5 Aralık 1918'den itibaren

Nahçıvan etrafındaki Müslümanlara zulmetmeye başlayarak, Nahçıvan'ın 40

km kuzeyindeki Elmalı bölgesinde 688 ve bu köyün 12 km kuzeybatısında

Ağuş adlı yerde 516 kişiyi katlettiklerini ve genç kadınları ayırdıktan sonra

200 kişiyi bir yere toplayıp katlettiklerini ve diğer bazı Ermeni tecavüzlerini

bildirmiş ve Osmanlı hükümetinden tedbir alınmasını istemiştir261.

Osmanlı Devleti'nin Suriye, Irak, Filistin ve bütün Arap yarımadasından

çekilerek mütareke imzalaması Ermenilere büyük ümitler vermişti.

Akdeniz'den Karadeniz'e ve Karadeniz'den Hazar Denizine uzanan Büyük

Ermenistan'ı hayal ettiler. Sadece Anadolu'nun altı vilayetini değil Kilikya'yı

hatta savaşa girmemiş olan Iran hudutları içindeki Güney Azerbaycan'ın bir

kısmını da istemekteydiler. Bu büyük hayalleri Paris, Londra ve

Washington'da destek buluyordu. Fakat bu konuda fikir beyan edenlerin

büyük bir kısmının Ermenistan'ın nerede olduklarını dahi bildikleri şüpheli idi.

Öte yandan Ermeniler, savaşı kaybetmiş Türk halkının yaşama kuvvetini ve

galip itilaf Devletlerine karşı boyun eğmemeye kararlı oluşunu anlayamadılar.

Şubat 1919'da Osmanlı hükümeti, Ermenilere müzakere için çağrıda

bulunduğunda onlar bunu derhal reddetmekle kalmadılar. Türklerin katliam

yaptıkları vesaire birçok asılsız iddialar da ileri sürdüler. Böylece eskiden

olduğu gibi, Avrupa'ya, Türklere karşı nasıl meydan okuduklarını da

göstermeye çalışıyorlardı262.

261 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 85, Belge no: 2036, Ekim 1985, Ankara, s. 207. 262 Mustafa Budak, “Mondros Mütarekesinden Sonra İngilizlerin Batum'u İşgali”, Kafkas Araştırmaları, III, İstanbul 1997, s. 117-141

Page 109: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

100

Osmanlı kuvvetlerinin Kafkaslardan çekilmesini bir fırsat olarak

değerlendiren Ermenistan hükümeti komşu ülkelerin topraklarını işgal

çabalarını arttırdı. Hem Türkiye hem de Azerbaycan ve Gürcistan'dan toprak

kazanmak istiyordu.

Gürcistan daha 18 Ekim 1918'de bazı topraklarını işgal ettiğini ileri

sürerek Ermeni hükümetini suçlamıştı. Osmanlı kuvvetleri çekilirken

Ahalkelek ve Borçalı Gürcistan'ın kontrolüne girmişti. Ermenistan hükümeti

Ahalkelek'in Gürcü kuvvetleri tarafından işgalini protesto etti, propaganda

yaparak Borçalı'daki Ermenileri ayaklandırdı ve Gürcistan'dan bu bölgeleri

boşaltmasını istedi (12 Aralık 1918). Lori'deki Ermeni kuvvetlerinin komutanı

Dro, Gürcü hükümetinin cevabını beklemeyeceğini ve 14 Aralık 1918'de

saldıracağını bildirdi. Sanain şehri yakınlarındaki Ermeni birlikleri Borçalı'da

ayaklanan Ermenilere katılınca Gürcistan-Ermenistan savaşı başladı.

Gürcistan'ın, savaşa son verilerek problemlerin müzakereler yoluyla

çözülmesi hususundaki girişimleri bir netice vermedi. Tiflis üzerine yürümek

isteyen Ermeni kuvvetleri de 29 Aralık'ta Şulaveri'de mağlup olarak geri

çekildiler. Savaş İngilizlerin müdahalesi ile 31 Aralık'ta sona erdi ve Ermeni

kuvvetleri çatışmaların başlamasından önce bulunduğu bölgeye çekilmek

zorunda kalmıştır.

Gürcistan Hükümeti, Güney Kafkasya'da siyasî, iktisadî, malî ve

toprakla ilgili problemlerin çözümü için Ermenistan, Azerbaycan ve Dağlı

Halkları Birliği hükümetlerine Tiflis'de bir konferans toplanması için 27 Ekim

1918'de çağrı yaptı. Bu çağrıyı reddeden Ermeniler, Gürcistan ile Ermenistan

arasında ikili görüşmeler yapılmasını istediler. Ancak 25 Nisan 1919'da

toplanabilen bu konferansta Güney Kafkasya'nın üç cumhuriyeti arasında

ciddi ihtilaflar olduğu görüldü. Ermenistan, öncelikle toprak meselelerinin

halledilmesini talep etmesi ve General Denikin'in kumandasındaki Beyaz Rus

ordusunun Kuzey Kafkasya'yı işgale başlaması konferansın herhangi bir

antlaşma olmadan dağılmasına yol açmıştır. Kuzeyden yaklaşan Denikin

tehlikesine karşı 27 Haziran 1919'da Gürcistan ve Azerbaycan üç yıl süreli bir

Page 110: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

101

savunma paktı imzaladılar. Ermenistan'a bu pakta katılması için iki haftalık

zaman tanındı. Fakat Denikin'le işbirliği fikrinde olan Ermenistan pakta

katılmamışlardır263.

2.7. ERMENİ MESELESİ VE MİLLETLERARASI BOYUT

21 Aralık 1991'de ise SSCB ortadan kalkmış ve onun yerine BDT

(Bağımsız Devletler Topluluğu) kurulmuştur. Böylelikle de 1992 yılı itibariyle

SSCB'nin dağılma süreci tamamlanmıştır. Böylelikle de Dağlık Karabağ

sorunu, SSCB'nin bir iç sorunu olmaktan çıkmış, egemen iki devlet

arasındaki uyuşmazlık görünümünü almıştır. 1992 yılının Ocak ayında ise

Azerbaycan ve Ermenistan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı'na (AGİK)

üye olarak kabul edilmişlerdir ve işbu üyelik ile beraber Dağlık Karabağ

uyuşmazlığı uluslararası bir boyut kazanmıştır264. Öte yandan bu iki ülke 2

Mart 1992 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) Örgütü'ne de üye olmuştur265.

Ermenistan, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olan ve dolayısıyla veto

hakkına sahip olan ülkelerden Fransa, Rusya, ABD ve Çin'in kendi lehinde

politika izleyeceklerini düşündüğü için uyuşmazlığa BM örgütü tarafından

müdahale edilmesini çıkarlarına uygun bulmaktaydı. Buna karşılık

Azerbaycan ise BM örgütünde ayrıcalıklı konuma sahip bu devletlerin AGİK

platformunda istedikleri amaca ulaşamayacaklarına inandığı için uyuşmazlığa

AGİK tarafından müdahalede bulunulmasını istemekteydi.

1990'ların başında iki ülke arasındaki çatışmalar boyut değiştirerek

savaşa dönüşmüş, 1992 ortalarına kadar Ermenistan silahlı güçleri bazen

küçük operasyonlarla, bazen de Hocalı soykırımında olduğu gibi büyük çaplı

saldırılarla Karabağ bölgesinin önemli bir kısmını işgal altına almışlardır.

Saldırılar devam ederken 24 Mart 1992'de Helsinki'de toplanmakta olan

263 Swietochowski, a.g.e., s.210 264 Aslanlı, a.g.e., s. 403. 265 Olivier Paye, Eric Remacie, “UN and CSCE Policies in Transcaucasia”, Contested Borders in the Caucausus, Brüksel: VUB University Press, 1996, (Erişim), http://poli.vub.ac.be/publi/ContBorders/eng/ch0403.htm , 07 Eylül 2007

Page 111: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

102

AGİK Dışişleri Bakanları Konseyi, Karabağ'da yaşanmakta olan bu sıcak

çatışmaları değerlendirmiştir ve sorunun çözümü için Beyaz Rusya'nın Minsk

kentinde Azerbaycan, Almanya, ABD, Ermenistan, Beyaz Rusya, İsveç,

İtalya, Fransa, Rusya, Türkiye, Çek ve Slovakya Federal Cumhuriyeti'nin

katılımcıları olduğu bir konferans düzenlenmesini kararlaştırmıştır266. Aynı

dönemde AGİK gözlemci heyetinin Bakü ziyareti gerçekleşmiş, İran

arabuluculuk faaliyetlerini arttırmış ve 7 Mayıs 1992'de Tahranda Azerbaycan

ve Ermenistan devlet başkanları sorunun çözümü ile ilgili bir anlaşma

imzalamışlardır267. Ancak anlaşmayı takiben Ermeni birlikleri önce bölgedeki

en stratejik nokta olan Şuşa kentini ardından 18-19 Mayıs 1992 tarihlerinde

Dağlık Karabağ'ı Ermenistan'a bağlayan Laçin rayonunu işgal etmişlerdir ve

aynı anda Rus ordu birlikleri de Ermenilerin telkiniyle yine stratejik bir nokta

olan Nahçıvan'a bağlı Sadarak bölgesine saldırmışlardır.

1993'ün Mart ayının sonuna doğru Dağlık Karabağ Ermenileri, Dağlık

Karabağ'ın kuzeyini, Laçin koridorunu ellerinde tuttukları gibi 27 Mart'ta

Kelbecer bölgesine saldırı düzenlemişlerdir ve böylelikle bir anda bölgeye

hem Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinden hem de Ermenistan sınırından

saldırıda bulunmuşlardır ki bu onların bu pozisyonları Ermenistan'ın ya da

Ermenistan'daki Rus 7. Ordusu'nun da onlara yardımcı olduğunu

kanıtlamaktadır268. Keza Azerbaycan da yaşanan işgalin analizini bu şekilde

yaparak Ermenistan'ı suçlamıştır ancak Ermenistan Savunma Bakanı

Vazgen Manukyan açıklama yaparak, Kelbecer işgaline Ermeni ordusunun

katılmadığını ve olayların Karabağ Ermenileri tarafından gerçekleştirildiğini

belirtmiştir269.

ABD işgal fiilini kınarken, Avrupa Toplulukları (AT) Ermenistan

hükümetinden Dağlık Karabağ'da nüfusunu kullanmasını ve Ermenilerin

Azeri topraklarından çekilmesini istemiştir ve Azerbaycan da uluslararası 266 Aslanlı, a.g.e., s.405. 267 Aslanlı, a.g.e., s.405. 268 Cafersoy, a.g.e., s.105. 269 Aslanlı, a.g.e., s. 407.

Page 112: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

103

düzeyde temaslarda bulunarak Ermenistan'a yaptırım uygulanması için BM

ve AGİT'te girişimlerde bulunmuştur270.

14 Nisan 1993'de ise BM Genel Sekreteri Güvenlik Konseyi'ne bir

rapor sunmuştur ve işbu raporda Karabağ'daki çatışmalarda ve özellikle de

Kelbecer'deki işgalde Ermenistan'ın taraf olarak yer alıp almadığının tam

olarak belirlenemediği lakin çatışma esnasında tank, ağır çaplı silahlar ve

uçakların kullanılmış olmasının olayda Ermenilerin yalnız olmadığına işaret

etmekte olduğunu belirtmiştir271. Ancak Azerbaycan diplomatik ataklarda

bulunmaya devam etmiştir ve 30 Nisanda BM Güvenlik konseyi Azerbaycan-

Ermenistan çatışmalarını ve Kelbecer'in işgali konularını görüşerek 15 üyenin

oybirliği ile 822 sayılı karan kabul etmiştir. Güvenlik Konseyi'nde uyuşmazlığa

ilişkin alınan bu ilk kararda iki ülke arasındaki savaşın endişe veren

boyutundan, Kelbecer'in işgal edilmesinden duyulan rahatsızlıktan,

uluslararası kabul görmüş sınırların dokunulmazlığından, toprakların silah

zoruyla ele geçirilmesinin kabul edilemeyeceğinden, ulusal bağımsızlığa

saygı gösterilmesinden bahsedilmiştir272.

3-4 Haziran 1993'de ise kararın uygulanması için planlar hazırlamak

maksadıyla Roma'da BM Genel Sekreterliği gözlemcilerinin de katıldığı

Azerbaycan ve Ermenistan dışındaki tüm Minsk Grubu üyesi devletlerin hazır

bulunduğu bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantı sonucunda ortaya yeni bir

çözüm planı atıldı ve hem Ermenistan hem de Azerbaycan planı kabul

etmiştir.

Ancak bu plana rağmen de saldırılar durdurulmamıştır. 26-28

Haziran'da yapılan saldırı sonucu Ermeniler, Azerbaycan'ın Akdere kentini

ele geçirmişler, 23-24 Temmuz'da ise Ağdam rayonunu işgal etmişlerdir. Bu

270 Aslanlı, a.g.e., s. 408. 271 Aslanlı, a.g.e., s. 408. 272 Araz Aslanlı, "Ermenistan'ın Azerbaycan Topraklarını İşgali Sorununun Hukuki Boyutu: Azerbaycan'ın Meşru Müdafaa Hakkı Devam Ediyor mu?", Ermeni Araştırmaları, Cilt: 3, Sayı: 9, Bahar 2003, s. 102.

Page 113: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

104

durumun üzerine 29 Temmuz'da toplantı yapan BM Güvenlik konseyi konuya

ilişkin 853 sayılı kararını benimsemiştir. İşbu karar metni özetle şu ifadeleri

içermektedir273:

“Güvenlik Konseyi'nin almış olduğu 822 sayılı karar uygulanmalıdır.

Sınırların dokunulmazlığı ve toprak bütünlüğü göz önünde bulundurulmalıdır.

Ağdam ve işgal edilen diğer bölgeler acilen ve şartsız olarak boşaltılmalı,

sorunun AGİT Minsk Grubu çerçevesinde çözümlenmesi için Ermenistan bu

konuda gerekli tüm adımları atmalıdır.”

Alınan her iki karara rağmen Ermeni güçleri Azeri topraklarından

çekilmemiş ve hatta saldırılarım daha da yoğunlaştırarak Fizuli (23 Ağustos)

ve Cebrayil (25-26 Ağustos) rayonlarını işgal etmişler ve hatta Gubatlı'yı (31

Ağustos) da ele geçirmişlerdir. BM Güvenlik Konseyi bu durumun üzerine de

14 Ekim 1993'de toplanarak 874 sayılı karan benimsemiştir. Karar metni

özetle şu ifadeleri içermektedir274:

“Daha önce karar halinde benimsenmiş olan 822 ve 853 sayılı

kararlar, dönem başkam tarafından yapılan 18 Ağustos 1993 tarihli açıklama,

AGİT Minsk Konferansı Başkanının 1 Ekim 1993 tarihinde yazdığı mektup

göz önünde bulundurulmalıdır. Azerbaycan'ın ve diğer devletlerin

bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün dokunulmazlığı söz konusudur.

Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde ve Ermenistan-Azerbaycan

arasındaki çatışmalardan rahatsızlık duyulmaktadır. Güvenlik Konseyi'nin

822 ve 853 sayılı kararları mutlaka uygulanmalı, işgal edilen topraklardan

hemen ve şartsız olarak çekilinmesi için AGİT Minsk Grubu planının

uygulanabilmesi amacıyla gerekenler yapılmalıdır.”

Ancak BM örgütü uluslararası bir örgüt olması ve bu münasebetle de

aldığı kararların uygulanmaması durumunda buna müdahale edebilecek bir

273 (Erişim), http://www.un.org/Docs/scres/1993/884e.pdf , 07 Eylül 2007 274 (Erişim), http://www.un.org/Docs/scres/1993/884e.pdf , 07 Eylül 2007

Page 114: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

105

yaptırım gücünün olmaması dolayısıyla Ermeniler işgallerini durdurmamış ve

çok geçmeden 23 Ekim'de Horadiz kasabasını, 28 Ekim - 1 Kasım

tarihlerindeki saldırıları ile Zengilan'ı işgal etmişlerdir ve böylelikle Karabağ

fiili olarak Azerbaycan'ın elinden çıkarak Ermenilerin eline geçmiştir. Güvenlik

Konseyi bir kez daha 11 Kasım 1993'de 884 sayılı kararı benimsemiştir. Yine

kararda işgallerden duyulan rahatsızlık dile getirilmiş, çözümün AGİT Minsk

Grubu bünyesinde gerçekleştirilmesi gerektiğinden söz etmiştir275.

15 Nisan'da Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Devlet Başkanları

zirvesi gerçekleştirilmiş ve Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan devlet

başkanları bir deklarasyon imzalamışlardır276. 4-5 Mayıs tarihlerinde ise BDT

Parlamentolar arası Kurulu düzenlemiştir ve bu görüşme sırasında

Azerbaycan, Ermenistan ve Karabağ'ın sadece Ermeni temsilcilerinin yer

aldığı "Bişkek Protokolü" gerçekleştirilmiştir277. Ancak toplantıdan sonra

Azerbaycan protokolü imzalamamıştır. Siyasi partilerin birçoğu Bişkek

Protokolünü reddettiği halde Milli Meclis Başkanı Resul Guluyev, 8 Mayıs

1994'de protokolü imzalamıştır.

Protokole ilişkin en çok dikkat çeken husus, o güne kadar Azerbaycan

sorununda taraf olarak sadece Ermenistan'ı kabul ederken, protokolde

Karabağ adına ayrılıkçı Ermeni temsilcilerinin de imza atmış olmaları resmen

onların Azerbaycan tarafından soruna taraf olarak kabul edildiklerini

275 (Erişim), http://www.un.org/Docs/scres/1993/884e.pdf , 07 Eylül 2007 276 İşyar, a.g.e., s.506 277 Aslanlı, a.g.e., s.414

Page 115: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN ÇÖZÜLÜŞÜ VE KARABAĞ SORUNU

Ermenistan Hükümeti kurulduğu andan itibaren komşuları olan

ülkelerden toprak talebine başlamış ve bu toprak talebi mücadelesini devlet

politikası olarak benimsemiştir. Bu yüzdendir ki Ermenistan kurulduğu 1920

tarihinden itibaren gerek Gürcistan’dan gerek Azerbaycan’dan gerekse

Türkiye’den olan toprak taleplerini yılmadan devam ettirebilmişlerdir.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında günümüzde de devam eden

anlaşmazlığın tarihi 1905’lere dayanır. O tarihlerde görüldüğü üzere

Ermeniler güçlendikleri ve karşılarındaki devletin zayıf halini gördükleri her an

o devletten toprak koparma mücadelesine başlarlar.

Sovyet Rusya’da Gorbaçov döneminde başlayan ve “glasnost ve

prestroyka” politikaları ile devam eden siyasal hoşgörü o zamana dek SSCB

içinde milli kimlik, din, dil birliğini koruyan Ermeniler tarafından Dağlık

Karabağ sorunun kendi lehlerine çözümünün anahtarı olarak görülmüştür.

Ermeni ve Azeri ulusal hareketlerinin gelişmesinde hiç şüphesiz Dağlık

Karabağ uyuşmazlığının önemli bir rolü bulunmaktadır. 1987 yılında Dağlık

Karabağ bölgesi açısından iki önemli olay meydana gelmiştir. Bu olaylar

Ermeniler’in birleşme konusundaki beklentilerini büyük ölçüde arttırmıştır.

Bunlardan ilki 1987’de Azerbaycan Komünist Partisi’nin eski şefi Haydar

Aliyev’in politbürodaki görevinden ayrılması oldu. Ermeniler bu gelişmeyi çok

olumlu karşılamışlardır. Çünkü onlara göre bu şekilde Aliyev, dolayısıyla

Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanmasının önündeki en büyük

engellerden biri bertaraf edilmiş oluyordu. Bir diğer gelişme278;

Kasım 1987 de Gorbaçov’un ekonomi danışmanlarından biri olan

Ermeni kökenli Abel Agenbegyan, bir Avrupa seyahati sırasında Dağlık

278 İşyar, a.g.e., s.373

Page 116: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

107

Karabağ’ın Ermenistan’a katılmasının ekonomik bir anlamı olacağını

açıklaması olmuştur. Sonradan inkar edilse de basında çıkan bu açıklama

Aliyev’in görevden uzaklaştırılması olayı ile birleşince SSCB’deki açıklık ve

yeniden yapılandırma politikalarınında etkisiyle Ermeniler Dağlık Karabağ

konusunda olumlu beklentiler içersine girmişlerdir279.

Bu açıklama ve Aliyev’in görevden uzaklaştırılması Ermeniler

tarafından yeni hükümetin bölgeye yönelik taleplerine bir destek olarak

değerlendirildi. Agenbegyan’ı ve Ermenilerin toprak taleplerini eleştiren

Bakü’den doğal olarak karşıt bir yanıt geldi. Dış dünyanında desteğinden

cesaret alan Ermeniler 1987 yılı Kasım ayında din adamlarının Moskova’daki

Ermeni Mezarlığında yapmış oldukları dini ayinden sonra, Dağlık Karabağ

üzerinde hak iddia etmekle kampanyayı bizzat başlatmışlardır. I. Vasken

Erivan televizyonundan Ermenilere ve Hıristiyan alemine çağrıda bulunarak

yardım istiyor ve Gorbaçov’un kendilerini üzmeyecek şekilde meseleyi

çözeceğine inandığını ilan ediyordu.75.000 Ermeninin imzasını taşıyan ilhak

dilekçesi Gorbaçov veriliyordu. İki Amerikalı senatör Gorbaçov ve Regan’a tel

çekerek toprakların sahibi olan Ermenilere verilmesini talep ediyorlardı.

Avrupa Parlementerleri Alt Komitesi Ermeni isteklerini sempati ile

karşıladıklarını içeren telle Sovyet liderine başvuruyordu. Kısacası birer birer

basını, radyosu, televizyonu, politikacısı, din adamı ve Hıristiyan dünyası

Ermeniler’in yanında yer almıştı280.

18 Şubat 1988’de Sovyetler Birliği Komünist Partisi merkez komite

genel kurulunda Gorbaçov’un milliyetler meselesinin de ele alınmasını

istemesi Karabağ Ermenileri’ni de harekete geçirmiş ve 20 Şubat’ta Karabağ

Sovyeti, Karabağ’ın Ermenistan’a katılmasına karar vermişti. Halbuki

Karabağ’ın Azerbaycan için çok büyük bir kültürel önemi vardır. Azerilere

göre Karabağ, Sovyetlerin kendi topraklarında onur kırıcı bir şekilde ortaya

279 Aktaş, a.g.e., s.56 280 Aktaş, a.g.e., s.57

Page 117: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

108

çıkardıkları suni bir oluşumdu. Karabağ’daki Sovyetin 140 üyesinden 110’u

Ermeni idi281.

Azerbaycan Yüksek Sovyeti (AYS) bu kararı reddettikten sonra

olayların yönü tamamen değişti. Ermenistan’da yapılan mitinglerde

Azerbaycan Türkleri’nin derhal ülkeyi terk etmeleri isteniyordu. Mayıs

ayından itibaren Ermeni silahlı çeteleri Azerbaycan Türkleri’nin yaşadığı

köylere hücum etmeye başladı. Ermenistan güvenlik güçleri Azerbaycan

Türkleri’ne yönelik saldırıları önlemektense, çetelerle birlikte hareket ediyor,

Azerbaycan Türkleri’nin yaşadıkları köyleri derhal boşaltmalarını istiyorlardı.

Azerbaycan Hükümeti’nden hiçbir destek alamayan Azerbaycan Türkleri

baskılara dayanamayarak Azerbaycan’a göç etmek zorunda kaldı. 230 bin

Azerbaycan Türk’ü yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan zorla çıkarıldı.

Zengibasar, Vedi, Basarkeçer, Amasya ve Erivan’da yaşayan Azerbaycan

Türkleri daha zor şartlar altında göç etmek zorunda kaldı. Ermenistan

Bakanlar Konseyi eski başkan yardımcısı Arutyunyan ‘ın elebaşı olduğu

silahlı Ermeni çeteleri köylere hücum ederek evleri yağmaladı. Azerbaycan

Türkleri zorla göç ettirildi.1989’da Ermenistan’da yaşayan Azerbaycan

Türkleri’nin tamamı Ermenilerin yaptığı zulme dayanamayarak Azerbaycan’a

sığındı282.

3.1. SOVYETLER DÖNEMİNDE KARABAĞ’IN HUKUKİ STATÜSÜ

Mondros mütarekesi ile Anadolu'da işgaller sürerken/Müttefikler de,

Paris Barış Konferansı'nda Damat Ferit'e, “Büyük Ermenistan” projesini kabul

ettirmişlerdi283. Diğer taraftan, 15 Mayıs 1919'da Yunanlılar, İzmir'e çıkarak

Türklüğü imha etmeye çalışıyordu. Bu sırada, 19 Mayıs 1919'da, M. Kemal

Paşa’ da, Samsun'a çıkıyordu. Artık Anadolu'da sadece “Büyük Ermenistan”

281 Taşkıran, a.g.e., s.147 282 Cabbarlı, a.g.m., s.82 283 Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri, çev: Cemal Köprülü, Ankara, 1971, s.41.

Page 118: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

109

projesine değil; hazırlanmakta olan Sevr'in tamamına hayır diyecek Millî

Mücadele hareketi M. Kemal Paşa ile başlıyordu.

Anadolu'da, Millî Mücadele hareketi hızla teşkilatlanırken, Ermenilerin

Türkler'e karşı Doğu Anadolu'da giriştikleri katliam da dayanılmaz bir hal

almıştı. Fakat, M. Kemal Paşa; ortak düşmana karşı beraber hareket etme

isteği ile, işbirliğine giriştiği Sovyet yönetiminin, Ermeniler konusundaki kesin

tavrını öğrenmeden, onlar üzerine herhangi bir harekât yapılmasını

istemedi284. Nitekim, Sovyetlerin kesin tavrını öğrenmek için Moskova'ya

giden Türk heyeti ile Sovyet yetkilileri arasında, 24 Temmuz'da başlayan

görüşmelerin ağırlık noktasını Kafkas seddinin yıkılması dolayısıyla Ermeni

meselesi teşkil etmiştir. Bu görüşmeler sırasında, 10 Ağustos 1920'de Erivan

yönetimi ile bir antlaşma imzalayan Sovyetler, Türkiye ile Azerbaycan

arasında bulunan Nahçıvan'ı ve Culfa'dan Şahtahtı'ya uzanan demiryolunu

Ermenilere bırakıyordu285.

Bu durum, Sovyetlerin, Türkiye'ye yardımda bulunmalarını imkânsız

hale getirdiği gibi; Bolşeviklerin, Ermenilerin hamisi rolüne tekrar

büründüklerini de ortaya çıkarmıştı. Çünkü, daha önce İngilizlerin

Azerbaycan topraklarından kopararak Ermenilere bıraktığı Nahçıvan'ın

Ermeni yönetiminde kalmasını onaylayan Sovyetlerin gerçek amaçları belli

olmuştu. Nitekim, bundan sonraki görüşmelerde, Çiçerin, 24 Ağustos'ta

taahüt edilen Sovyet yardımını, Van, Bitlis ve Muş vilayetlerinden Ermenilere

toprak verilmesi şartına bağlanmıştır286. Böylece, Sovyetlerin Anadolu

üzerindeki doktriner emelleri de, açıkça kendini göstermişti, Bekir Sami

Bey'in vurguladığı gibi, Sovyetler, Ermenistan'ı, Sovyet Federasyonunun bir

parçası yapacaklarından emin bulunuyorlardı287. Dolayısı ile Sovyet

284 Yusuf Sarınay, “Milli Mücadele'de Türk Sovyet. Münasebetleri”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Samsun, Cilt 1, Sayı 1, 1986, s.200-217. 285 Saiahi R. Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika II, Ankara, 1986, s. 27. 286 Yusuf Kemal Tengirşek, Vatan Hizmetinde, Ankara, 1981, s.146-164. 287 Ali Fuat Cebesoy, Moskova Hatıraları, Ankara, 1982, s. 110

Page 119: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

110

isteklerini, ileride kendi topraklarının genişletilmesine zemin hazırlamak

şeklinde değerlendirmek gerekirdi.

Moskova görüşmelerinin sonuçsuz kalması üzerine, Sovyetlerin

desteğini alan Ermeniler, 24 Eylül'de saldırıya geçmişlerdir. Bunun üzerine,

28 Eylül'de, Kâzım Karabekir kumandasındaki Türk Ordusu, Doğu harekâtına

başladı. Yaklaşık bir ay süren bu harekâttan sonra, Kars, Ermenilerden geri

alınmıştır. Türk Hükümeti'nin, Ermenistan'a, Türk-Ermeni sınırının, milletlerin

kendi kaderlerini tayin etme esasına dayanan bir plebisitle çizilmesi yolundaki

barış teklifi de, Erivan yönetimince kabul edilmemiştir.

Türk Ordusu bunun üzerine tekrar başlattığı bir harekâtla, Gümrü'ye

girdi. Ermeniler, barış şartlarını bu kez kabul etmişlerdir. Bu sırada, B.M.

Hükümeti Dışişleri Bakan Vekili Ahmet Muhtar, K. Karabekir'e Doğu ile Batı'yı

bağlayacak ve Azerbaycan'ı bağımsız bir Türk yönetimi biçimine koyacak

millî bir güç kurulmasına çaba harcamasını salık veriyordu. Diğer taraftan,

Gümrü Antlaşması imzalanmadan önce M. Kemal Paşa, Doğu cephesi

komutanı Kâzım Karabekir Paşa'ya yolladığı, 1.12.1920 tarihli talimatta,

Azerbaycan toprakları üzerindeki hassasiyetini şöyle dile getirmiştir288:

“... Azerbaycan'ın tamamen ve cidden müstakil bir devlet haline

girmesine taraftarız. Ve bunu temin için Ruslar'ı gücendirmemek ve

kuşkulandırmamak şartıyla teşebbüsat-ı lâzime de bulunulacaktır... Kafkasya

meselesinin hudut, vesâit-i nakliye ve sâir gibi nokta-i nazarlardan hallinde

dâima Azerbaycan'ın ve Şimali Kafkasya menfaatlerinin bilhassa nazar-ı

dikkate alınmasına itina olunacağı gibi, Rus ve Ermeniler arasında akdolunan

mütarekede Azerbaycan'a zarar veren maddelerin kaldırılmasına çalışılacak

ve her milletin mukaddesatına hakim olması düsturuna binaen, Karabağ ve

sâir gibi Türk ekseriyeti ile meskûn yerlerin Azerbaycan'a bağlı bulunması

temin edilecektir”.

288 Atatürk'ün Millî Dış Politikası, Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1981, c. 1, s.205.

Page 120: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

111

3.1.1. Sovyetler Birliğinin Dağılmasından Sonra Bölgenin Durumu

Sovyetler Birliği’nin aniden yıkılması, şüphesiz ki XX. yy’ın en önemli

jeopolitik hadiselerinden biri olmuştur. Uluslararası sistemdeki bu değişim,

yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı İmparatorluğu ve Hasburg İmparatorluğu’nun

yıkılmasına benzetilebilir. Sovyetler Birliği’nin ortadan kalkması, Doğu

Avrupa, Transkafkasya ve Orta Asya’da yeni devletlerin ortaya çıkmasına

neden olmuştur. Yeni bağımsızlıklarına kavuşan bu ülkeler içinde, özellikle

jeopolitik konumu ve sahip olduğu zengin doğal kaynakları ile Transkafkasya

ve Orta Asya ülkeleri, dünya siyaseti açısından büyük önem taşımaktadır289.

19 Ağustos 1991’de Moskova hükümet darbesinin gerçekleşmesiyle,

Sovyet Cumhuriyetleri özgürlük dönemine geçmiş oldular. Gorbaçov’a karşı

yapılan başarısız hükümet darbesi sadece Gorbaçov’u ve KP’yi yıkmakla

kalmadı aynı zamanda 70 yıldır komünist zulmü altında inleyen halkların ve

ulusların da kendi topraklarına kendi kişiliklerine ve özgürlüklerine sahip

çıkmalarına sebep oldu290.

Esasen beklenen bu gelişme, kısa sürede etkisini göstermiş ve önce

Baltık ülkeleri, ardından da öteki ülkeler bağımsız birer cumhuriyet haline

gelmişlerdir. Bu kapsamda Azerbaycan 30 Ağustos 1991’de bağımsızlığını

ilan etmiştir. Bu günlerde Dağlık Karabağ bölgesinde yaşayan Ermeniler

Karabağ’da bağımsızlık ilan ederek adını “Arstaklı Ermenistan Halk

Cumhuriyeti” olarak değiştirilmişlerdir. Azerbaycan Parlamentosu bu kararı

protesto etmiştir. Diğer taraftan bir önceki yıl Bakü tarafından yasaklanan

Karabağ Bölge Konseyi de başkent Hankendi’ndeki toplantısında

Azerbaycan’ın bağımsızlık ilanını tanıma kararı aldı. Bu konseyi Karabağ’da

bulunan Ermeniler kurmuştu291. Karabağ Ermenileri yeni bağımsızlığını ilan

eden Azerbaycan’ı tanımakla kendi bağımsızlıklarını meşrulaştırmak ve batı

289 İşyar, a.g.e., s.397 290 Taşkıran, a.g.e., s.158 291 Aktaş, a.g.e., s.89

Page 121: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

112

medyasında Azerilerin zorlamalarını gündeme taşımak adına bu siyasi

manevrayı yapmışlardı.

1991 Eylül’ünün ortalarında Ermeniler yeniden Azerbaycan-

Ermenistan sınırındaki köylere saldırmaya başladılar. Rusya lideri Boris

Yeltsin henüz iktidar olalı 1 ay olmuştu ki yanına Kazakistan Cumhurbaşkanı

Nursultan Nazarbayev’i de alarak 20 Eylül 1991 gecesi Bakü’ye geldi.

Amaçları Azerbaycan-Ermenistan ihtilafını çözebilmekti. Karabağ’ın başkenti

Hankendi’ne gideceklerdi fakat önce Gence’ye giderek güvenlik önlemleri

alındıktan sonra 22 Eylül’de Hankendi’ne geçebildiler. Ermenistan 27 Eylül

1991’de bir halk oylamasına gitmiş ve halkın çoğunluğu bağımsızlık yönünde

oy kullanmıştı.21 Eylül 1991 günü Ermenistan bağımsız bir devlet olduğunu

ilan etti. Böylece SSCB’de 12 bağımsız devlet kurulmuş oldu. Boris Yeltsin ve

Nursultan Nazarbayev, Azeri ve Ermeni liderleri bir araya getirerek bir diyalog

başlatmayı başardılar.24 Eylül günü iki ülke liderlerinin imzalarıyla bir

uzlaşma anlaşması imzalanmıştır292.

Bu uzlaşma anlaşmasına göre Karabağ’daki karşıt gruplar

silahsızlandırılacak, Karabağ’daki yasal hükümet organları yeniden

kurulacak, iki ülke arasındaki temaslar en üst düzeyde sürdürülecek,

Karabağ’da derhal ateşkes uygulanacak, iki hafta içinde de yasa dışı silahlı

gruplar ve içişleri bakanlığı ve Kızıl ordu birlikleri çatışma bölgelerinden

çekileceklerdi. İmzalanan protokole göre Ermenistan Parlamentosu, Dağlık

Karabağ’ın Ermeni toprağı olduğunu ilan eden kararını geri alırken, SSCB

Yüksek Sovyet’inin de bu güne dek Karabağ’a ilişkin olarak aldığı kararları

geçersiz ilan edilecekti293.

Rusya’nın Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki soruna müdahale

etmesinin sebebi Ortadoğu ve Avrupa ülkelerinin hızla ABD - NATO - AB’nin

etki alanına girmesidir. Rusya’nın stratejik ağırlığını hissettirmek istediği en

292 Taşkıran, a.g.e., s.159 293 Aktaş, a.g.e., s.91

Page 122: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

113

öncelikli bölge, hiç şüphesiz “yakın çevresi” olmuştur. SSCB’nin hukuksal

açıdan devamı olarak kabul edilen Rusya Federasyonu haliyle ulusal

güvenliğini eski SSBC coğrafyası ile çok sıkı şekilde bağlantılı

görmektedir.21 Aralık 1991 tarihinde SSCB’nin ortadan kalktığı ve

BDT(Bağımsız Devletler Topluluğu) nin kurulduğu ilan edilmiştir. Rusya’nın

yeniden büyük devlet olması BDT’nin güçlenerek varlığını sürdürmesine

bağlıdır. Dolayısıyla BDT üyesi olan Azerbaycan ve Ermenistan’ın Moskova

ile aralarındaki güvenlik bağlarını kuvvetlendirmeleri istenmektedir.1991

yılının sonlarında Rusya’da emperyal ideoloji geçici de olsa ortadan kalkmış

görünüyordu. Merkezi otoritenin Rus ordu birlikleri üzerindeki kontrolü ise

iyice zayıflamıştı294.

1991 yılının sonuna gelindiğinde, Ermenistan ve Azerbaycan’ın

bağımsızlığını ilan ettiği bir ortamda tablo şu şekildedir; Ateşkes anlaşmasına

uymayan Ermeniler var güçleriyle Karabağ ile Ermenistan topraklarını

birleştirmeye çalışmaktadırlar. Bunun için en çok güvenilen iki unsur diaspora

Ermenileri’nin lobicilik faaliyetleri ve Rusya’dır. Azerbaycan ve Gürcistan’daki

gelişmelerden rahatsız olan Rusya bu dönemde Ermenistan’ı stratejik

müttefik olarak görmektedir. Buna karşın bağımsızlığını yeni kazanan

Azerbaycan gerçek bir birlik göstermekten uzaktır. Bu tabloya rağmen idealist

açıklamalar yapan Azerbaycanlı liderler bir yandan İran ve Rusya’yı tedirgin

etmekte ve Ermenistan saflarına itmektedir295.

Bu etkenler ışığında Ermenistan hızla Rusya’ya yaklaştı ve Dağlık

Karabağ’ın kontrolünü Azerbaycan’dan almak için mücadele başlattı.

Bununla beraber Dağlık Karabağ’ın hukuki statüsü imzalanan durumu böyle

bir sonuca ulaşmaya hiçbir zaman uygun olmamıştır. Şöyle ki; Sovyetler

Birliği’nin dağılması, BDT’nin oluşturulması ve yeni cumhuriyetlerin statüleri

konusunda 8 Aralık 1991 tarihli Minsk Anlaşmasının 5. maddesinde üye

ülkeler “birbirlerinin ülke bütünlüğünü ve mevcut sınırların dokunulmazlığını

294 İşyar, a.g.e., s.398 295 Laçiner, a.g.e., s.202

Page 123: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

114

tanımışlar” denmektedir. Ayrıca Ermenistan’ın imzaladığı 21 Aralık 1991

Almaata Deklerasyonunun da da aynı karar tekrarlanmıştır296.

Ermenistan’ın Rusya’ya yaklaşmasının diğer bir sebebi ise enerji

kaynaklarına sahip olmaması ve bağımsızlığını kazandığı andan itibaren

ekonomik sorunlardan dolayı sıkıntı yaşamasıdır. Sovyetler Birliği döneminde

enerji ihtiyacının tamamı merkezi yönetim tarafından karşılanan Ermenistan

bağımsızlık sonrası elektrik, petrol ve doğalgaz sıkıntısı yaşaması ve bunları

karşılayacağı en yakın kaynak olan Azerbaycan’la savaş halinde olması

sebebiyle enerji sorunlarını halletmek için Rusya’ya yakınlaşmasının zorunlu

olduğunu anlamıştır297.

Ermenistan Cumhuriyeti bir yandan Rusya ile yakınlaşırken diğer

yandan kendi milli ordusunu kurma çabalarına girmiştir Azerbaycan ile savaş

durumunda olduğu ve Türkiye’den tehdit algıladığı için savunma politikasına

önem vermiş, henüz milli ordusu kurulma aşamasında olduğundan sınırları

içerisinde konuşlanan Rus askeri birliklerini güvenliğinin garantörü olarak

görmüştür. Ermenistan milli ordu kurma sürecine girdiği dönemde, savunma

politikasının hukuki alt yapısını düzenleyen Ermenistan Cumhuriyeti

Savunma Hakkında Kanunu kabul etmiştir. Bu kanunla Ermenistan Rus

Ordusunda görev yapan Ermenileri ülkeye çağırmıştır. Milli ordu

kurulmasında da Rusya’nın desteğini alan Ermenistan yayılmacı bir politika

izlemeye başlamıştır.

Azerbaycan’da 5 Aralık 1991’de Ayaz Niyazi Muttalibov seferberlik ilan

ederek cumhuriyet ordusu kurulması kararını almıştır. Ermenistan bunun

savaş ilanı anlamına geldiğini bildirmiştir. Ancak Muttalibov’un amacı Halk

Cephesi’nin istekleri doğrultusunda kararlar almak suretiyle Azerbaycan’da

bir iç savaşı önlemektir298.

296 Yalçınkaya, a.g.e., s.13 297 Hatem Cabbarlı, “Ermenistan Enerji Politikası”, (Erişim), www.azsam.org, 07 Eylül 2007 298 Aktaş, a.g.e., s.92

Page 124: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

115

Muttalibov 2 Ocak 1992’de yayınladığı bir kararname ile Dağlık

Karabağ’ı doğrudan Azerbaycan’a bağladığını açıklamıştır299.

1992 yılına gelindiğinde Prag’da AGİK dışişleri bakanları düzeyinde

toplanarak Bağımsız Devletler Topluluğu’nun 10 bağımsız cumhuriyetini

AGİK’e kabul etti. Azerbaycan bu 10 devlete dahildi. Ocak ayı sonunda

Ermeniler’in Karabağ taaruzları gittikçe şiddetlendi ve çatışmalara Rus Askeri

Birlikleri’nin de katıldığı duyuldu. Ayrıca İran’ın Ermenistan’a silah verdiği

söylentileri ortaya çıkmaya başladı ve nihayet Türkiye Karabağ Sorununu

AGİK’E ve NATO siyasi komisyonu gündemine taşıdı300.

Gerçek bir savaş niteliği kazanan Karabağ sorununda önemli

olaylardan biri de 25-26 Şubat 1992’de Ermeni güçlerinin ve 366.Rus

alayının Karabağ’da Azerbaycanlı yerleşim birimi Hocalı’da yaptıkları

katliamdır. Saldırılarda 600’den fazla sivil öldürülmüştür301.

Bunun üzerine harekete geçen Azerbaycan Halk Cephesi Muttalibov’u

istifaya zorlamıştır. 6 Mart 1992 öncesinde ülkede politik çözülmeyi ve

Karabağ’da yaşanan mağlubiyeti iyi değerlendiren Halk Cephesi

önderliğindeki demokratik blok 6 Mart sonrasında ülkenin en etkin siyasi gücü

haline gelmiştir. Muttalibov’un istifasından sonra iş başına gelen Yakup

Memedov kısa sürede bağımsız bir kişiliği olmadığını ortaya koymuş ve

yönetime hakim olmaya devam eden Muttalibov yanlısı gruplar Memedov’a

her istediklerini yaptırır hale gelmişlerdir302.

Buna karşın Memedov 21 Mart 1992’de Kiev’de yapılan BDT

toplantısına katılmamış; Azerbaycan temsilcileri BDT’ye ilişkin hiçbir

anlaşmaya imza atmamışlardır. Yakup Memedov Rusya’nın Azerbaycan 299 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s.57 300 Taşkıran, a.g.e., s.164 301 Karimov, a.g.e., s.9 302 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s.57

Page 125: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

116

politikasını değerlendirirken Rusya’nın Karabağ sorununda sürekli

Ermenistan’ın yanında olduğunu, bu savaşın Ermenistan ve Rusya’nın

Azerbaycan halkına karşı tek yanlı savaşı olduğunu ifade etmiştir. Memedov,

Rusya’nın Ermenistan’ın ordu kurmasına yardım ettiği halde, Azerbaycan’ın

bu yöndeki girişimlerini sürekli engellemeye çalıştığını belirtmiştir303.

Ermeniler ise bir yandan Karabağ’ın son kalesi Şuşa kentini kuşatırken

diğer yandan da Birleşmiş Milletler de güvenliğin destekçileri ABD ve Fransa

yardımıyla Birleşmiş Milletler’den kendi lehine bir karar çıkartmak amacıyla

bu sorunu BM’e getirmek çabalarına girişmişlerdir304.

Rusya 1992 yılı Nisan ayının ilk haftasında Azerbaycan politikasında

bazı değişiklikler yapmıştır. Bakü’yü ziyaret eden dışişleri bakanı Kozirev

Rusya’nın Azerbaycan politikalarında bazı olumlu değişiklikler yapacağının

sinyallerini verirken Rusya 4 Nisan’da Azerbaycan’ı tanıyan 108. ülke

olmuştur. Bu tutum değişikliğini, ABD Dışişleri Bakanı Baker’ın 12 Şubattaki

Azerbaycan ziyaretinin yanısıra Azerbaycan’ın BDT’ye ilişkin olumsuz

tutumunu, AGİK’in Karabağ sorunu ile doğrudan ilgilenmeye başlaması gibi

gelişmelerle de ilişkilendirilebilir305.

8 Mayıs 1992’de Ermeniler Şuşa’yı ele geçirmiştir.14 Mayıs’ta

Azerbaycan’da Muttalibov’u geri getirme darbesi yaşanmış, bu darbe hareketi

ülkedeki demokratik güçleri birleştirmiştir.14 Mayıs darbesinin gayri kanuni

olduğunu ilan eden halk cephesi halkın meşru müdafaa hakkını temsil ettiğini

ileri sürerek 15 Mayıs günü parlamentoyu ele geçirmiştir306.

Azerbaycan’da bu gelişmeler yaşanırken 15 Mayıs 1992’de eski

Sovyetler Birliği Cumhuriyetlerinde konuşlanmış askeri üslerin ittifak devletleri

arasında paylaşımını öngören Taşkent antlaşması imzalanmış ve bu 303 Cafersoy, a.g.e., s.10 304 Aktaş, a.g.e., s.93 305 Cafersoy, a.g.e., s.11 306 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s.58

Page 126: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

117

anlaşma gereği Ermenistan’da konuşlanan 7.Muhafız Ordusuna bağlı 16. ve

17. Tümenleri ile 250 tank, 220 zırhlı araç, 285 topçu sistemi, 100 savaş

uçağı ve 50 saldırı helikopteri Ermenistan’a devredilmiştir.

22 Mayıs 1992’de Rusya Dışişleri bakanlığı bir açıklama yaparak

hiçbir koşul bir ülkeye başkasının topraklarını ilhak etme hakkı tanımaz

demek suretiyle Karabağ ve Nahçıvan’ın Azerbaycan toprakları olduğunu bir

kez daha vurgulamıştır. NATO’da bu kınamaya katılmıştır. Fakat Ermeniler’in

saldırıları hala devam etmekteydi. 24 Mayıs’ta toplanan AGİK kıdemli

memurlar komitesi de 1 Haziran’da Roma’da Karabağ için acil toplantı kararı

almıştır307.

7 Haziran 1992’de Ebulfeyz Elçibey Azerbaycan’da

cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. Azerbaycan Halk Cephesinin iktidara

gelmesi ile birlikte Azeri kuvvetleri Dağlık Karabağ’a karşı taaruzlara

başlamış, kısmi başarılar kazanarak kaybedilen yerleşim birimlerinin bir

kısmını geri almışlardır308.

Ermeniler 16 Haziran’dan itibaren ateşkes isteğinde bulunmaya

başlamışlardır. Oysaki 4 yıldır süren savaşta Ermeniler hep anlaşmayı bozan

taraf olmuşlardır. AGİK toplantılarında Ermeni temsilcileri barışa

yanaşmamışlar ve ay sonunda Minsk’de yapılacak barış konferansını sabote

etmek için çaba harcamışlardı. Şimdi AGİK toplantısında Ermeni delege;

Azerbaycan’ın son saldırılarının durdurulması amacıyla ABD ve Rusya’nın

Bakü’ye etkili bir baskı yapmadıklarından yakınıyor ve öte yandan

Ermenistan’daki 35 yaş altındaki erkekleri 3 aylık askeri eğitim için silahaltına

alıyordu. Ermeniler’in barış yapmaya niyeti olmadığı belliydi309.

307 Taşkıran, a.g.e., s.172 308 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s.58 309 Taşkıran, a.g.e., s.173

Page 127: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

118

Rusya Azerbaycan’da Ebulfeyz Elçibey’in cumhurbaşkanı olmasından

sonra Azerbaycan’ın kendi etki alanından çıkmaması için ilk başlarda

Azerbaycan lehine politikalar izlemiş ve AKKA anlaşmasına istinaden

Azerbaycan’a silah yardımında bulunmuştur.

Azerbaycan’ın Ermeniler’e karşı savaşta üstünlük elde etmeleri

Ermeniler’in 10 Ağustos 1992’de BDT- Kollektif Güvenlik Anlaşmasını

imzalayan taraf ülkelere yükümlülüklerini yerine getirerek Ermenistan’a

yardım etmeleri çağrısında bulunmasına sebep olmuştur310.

Görüldüğü üzere Rusya Ermenistan üzerinde etkili olabilmek için

Azerbaycan’ı, Azerbaycan üzerinde etkili olabilmek için Ermenistan’ı

kullanma geleneğini devam ettirmiştir. BDT üyesi olan Ermenistan’ın

taleplerine karşı iyi niyetli ihmal şeklinde bir tutum sergileyen Rusya,

Ermeniler’in baskı ve isteklerine olumlu yanıt vermemiş, BDT’nin olası bir

müdahalesini engellemiştir. Ancak 21 Ağustos’ta Moskova’da bir araya gelen

Ermenistan ve Rusya devlet başkanları Rusya’nın Ermenistan’a gereken

askeri desteği vermesi konusunda anlaşmışlar ve Ermenistan’daki Rus

askerlerinin statüsü konusunda da önemli anlaşmalar akdetmişlerdir.

Azerbaycan’da AHC iktidara gelişinden sonra ilk görevinin tamamen

bağımsız, kendi toprakları üzerinde egemen bir ülke yaratmak olduğunu ilan

etmiştir. Ebulfezy Elçibey Dağlık Karabağ sorununun BM tüzüğü ve AGİK

ilkeleri temelinde toprak bütünlüğü ilkesi çerçevesinde görüşmeler aracılığı ile

çözülmesine inanmaktaydı. Rus ordusunun ülke topraklarından tamamen

çıkarılmasını sağlamak adına çalışan Elçibey Rusya’nın kendisine ve

Azerbaycan’a karşı tutumunu değiştirmiştir311.

Ekim 1992 de Azerbaycan Meclisi’nin BDT üyeliğini reddetmesi

savaşın gidişatını Ermeniler lehine çok somut bir şekilde değiştirmiştir. Rusya

310 İşyar, a.g.e., s.428 311 Karimov, a.g.e., s.15

Page 128: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

119

Azerbaycan’a yedek parça ve silah göndermemeye başlamıştır. Bu arada

güneydeki Talişlerin ve kuzeydeki Lezginlerin bağımsızlık istekleri

Azerbaycan’ın ülke bütünlüğüne yönelik ciddi tehditler olarak ortaya çıkmaya

başlamıştır312.

Şubat 1993 de Dağık Karabağ’ın kuzeyinde Ermenilerin başlattıkları

geniş çaplı taaruzlar neticesinde, Azerbaycan kuvvetleri Dağlık Karabağ’da

elinde bulundurduğu karşı taaruzlar için elverişli çıkış arazisi konumundaki en

son toprakların tamamını kaybetmiştir. Ermeniler karşısında büyük toprak

kaybına neden olan bu ağır yenilgi yönetim üzerindeki baskıları arttırmıştır.

Halk Cephesi Bakü’de büyük mitingler düzenleyerek yenilginin sorumlularının

bulunarak hesap sorulmasını istemiştir. Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey’in

uzun süredir görevden almak istediği fakat arkasındaki güçler nedeniyle bir

türlü cesaret edemediği dönemin savunma bakanı Rahim Gaziyev ile 2.

kolordu komutanı Suret Hüseyinov, Halk Cephesi tarafından son yenilgilerin

sorumluları olarak gösterilmiş ve görevlerinden alınmışlardır.24 Şubat 1993

günü görevinden alınan Suret Hüseyinov kendisine bağlı silahlı gruplarla

birlikte Gence’de silahlı eylemlere başlamıştır. Rus birlikleri Azerbaycan’dan

çekilirken silahlarının bir bölümünü Suret Hüseyinov’a bırakmışlar, bu

nedenledir ki Suret Hüseyinov elindeki silahlı gücü devamlı olarak

artmıştır313.

Ayrıca Rusya’nın Yakın Çevre’de özel ayrıcalıkları olması düşüncesi

Yeltsin’in 1993 yılı başındaki yeni yıl konuşmasında “Rusya’nın yakın

çevresindeki Rusları korumada daha aktif olacağı” ifadesi ile Rusya resmi

çevrelerinde giderek daha fazla etkinlik kazanmıştır. Şubat ayında Yeltsin

BM’den Rus Federasyonu ordusuna eski SSCB üzerindeki çatışmalara Barış

gücü olarak müdahale etme yetkisi verilmesini istemiştir. Aynı ay içinde Yakın

Çevre’ye dayanan dış politika doktrini Rusya Güvenlik Konseyi ve Nisan da

da Yeltsin tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Rusya’nın Yakın Çevre

312 İşyar, a.g.e., s.434 313 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s.58

Page 129: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

120

Doktrini’ni uygulamaya başlaması, eşit ilişkiler sürdürme ve Rusya’nın

geleneksel etkinliğinden kurtulma amacında olan Azerbaycan’a baskılar

yapma biçiminde yansımıştır. Bu bağlamda Ermeniler’in Şubat saldırıları

başlamıştır. Azerilere göre bu saldırılar Rusya’nın Gence’de yerleşen 104.

çıkarma tümenine barış gücü statüsü verme talebinin Azerbaycan Devlet

Başkanı tarafından reddedilmesi nedeni ile Azerbaycan yönetimine baskı

yapma amacıyla başlatılmıştır314.

1993 yılı başında Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki problemleri

çözmek amacıyla AGİT çerçevesinde 11 üyeli bir Minsk grubu da kurulmuş

fakat Ermeniler’in tekrar saldırmaları sebebiyle bir sonuca ulaşamamıştır.

Nisan ayı başlarında Ermeniler ani bir saldırıyla bir defa daha Azerbaycan

topraklarına girerek Kelbecer şehrini ele geçirmişlerdir. Böylece daha önce

Ermenistan-Karabağ arasında açtıkları Laçin koridorundan sonra ikinci bir

koridoru da açmış oldular. Haziran ayında ise Ermeniler Azerbaycan’ın

güneyindeki İran sınırında bulunan Akdam ve Akdere şehirlerine

saldırmışlardır. Bu başarısızlıklar üzerine Azerbaycan’da Rusya’nın da teşvik

ettiği bir iç isyan başlamıştır315.

İlginç olan bir başka nokta ise isyanın Elçibey’in Haziran ortalarında

İngiltere’ye ziyarette bulunarak Batılı şirketlerle petrol anlaşması imzalamak

yolunda önemli görüşmeler yapacağı zamana denk gelmesidir316.

Azerbaycan’da iç siyasi durumun süratle krize dönüşmesi üzerine

Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Meclis başkanı Haydar Aliyev, Cumhurbaşkanı

Ebulfeyz Elçibey’in isteği üzerine Bakü’ye davet edilmiştir. Suret

Hüseyinov’un istekleri doğrultusunda Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey hariç

yönetimdeki üst düzey yetkililer görevlerinden istifa etmişlerdir.12 Haziran

1993’de Milli Meclis Başkanı’nın istifası ile boşalan başkanlığa 13 Haziran’da

314 Cafersoy, a.g.e., s.20 315 Aktaş, a.g.e., s.95 316 Cafersoy, a.g.e., s.21

Page 130: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

121

Haydar Aliyev seçilmiştir. Milli Mecliste muhalefetin yoğun eleştirileri ve diğer

taraftan istifasını isteyen S. Hüseyinov’un Bakü’ye ilerleyen kuvvetlerinin

yarattığı baskı ve S.Hüseyinov’un kuvvetlerine karşı direnemeyeceğini

bildiren Savunma Bakanı’nın açıklamaları karşısında çıkış yolu bulamayan

Ebulfeyz Elçibey uçakla doğduğu yer olan Nahçıvan’a gitmiştir. Haziran

1993’de Azerbaycan’da Milli Meclis, Cumhurbaşkanı yetkilerinin tümünü Milli

Meclis Başkanı Haydar Aliyev’e devreden kararı onaylamıştır. Haydar Aliyev,

Suret Hüseyinov’u bitmeyen ihtirasları konusunda yumuşatarak, kendisini

Başbakanlık görevini kabul etmesi hususunda ikna etmiştir. Azerbaycan’da

29 Ağustos 1993’de referanduma gidilmiş, geçerliliği tartışmaya açık bir

ortamda yapılan referandum sonucunda Haydar Aliyev Azerbaycan

Cumhurbaşkanı olmuştur317.

Azerbaycan’da darbenin başladığı 4 Haziran tarihinden itibaren

ülkedeki karmaşayı fırsat bilen Ermeniler saldırıya geçerek Ağdam

rayonunun bir bölümünü, Fuzuli, Cebrayıl, Gubadlı, Zengilan rayonlarını işgal

etmişlerdir. Azerbaycan Devlet Başkanı Dış politika danışmanı Vefa

Gulozade, AGİT Minsk Grubu görüşmelerinde Ermeni temsilcilerine bu

işgallerin nedenini sorduğunda Ermeni temsilcisi “Dağlık Karabağ dışındaki

arazilerin işgal edilerek bir güvenlik kuşağı oluşturma önerisinin Ruslardan

geldiğini, bu önerinin kendi işlerine geldiğini ve onların yardımı ile işgali

gerçekleştirdiklerini ifade ettiğini” belirtmiştir318.

Aliyev, ülkenin başına geçmesinden sonra, Rusya’dan Ermeniler’e

Karabağ konusunda baskı yapmalarını istemiştir. Bunun üzerine Rusya

Ağustos 1993’de Dağlık Karabağ Ermenileri’nin toprak işgallerini uluslararası

hukukun ihlali olarak değerlendirmiş ve bu fiillerini kınamıştır. Bu kınama

göstermelik bir cevap olmaktan öteye gidememiştir. Diğer taraftan Rusya

kendince Elçibey iktidarının ilk dönemlerinde olduğu gibi, yeni kurulan Aliyev

iktidarını Ermeniler karşısında açıkca desteklemekten kaçınmış,

317 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s.59 318 Cafersoy, a.g.e., s.24

Page 131: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

122

Ermenistan’la arasındaki derinleşen ilişkilere zarar gelmemesi için çaba sarf

etmiştir. Rusya’nın amacı daha önce Ermenistan ve Gürcistan’a kabul

ettirdiği meşhur 3 talebini Azerbaycan’a benimsetmekte olabilir319.

Haydar Aliyev’in başa geçmesiyle Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinde

de yeni bir dönem başlamıştır. Zira yeni yönetim askeri bakımdan kötü

sonuçlanan harekatları devam ettirmek istememiştir. Sorunun çözümünün ve

ülkenin içinde bulunduğu durumun iyileşmesi gereğinin ortaya çıktığı bu

dönemde H.Aliyev Rusya ile iyi ilişkilerin kurulmasının zorunluluk olduğunu

anlamıştır320.

6 Eylül 1993’de H.Aliyev, Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin ve diğer

Rus yetkililerle görüşmüş, iki ülke arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesini

müzakere etmiş, 24 Eylül ‘de ise Azerbaycan’ın BDT’ye üyeliğine imza

atmıştır. Bu gelişmelerle Rusya isteklerinden birini elde etmiş oluyordu.

H.Aliyev yönetimi Amerika’nın Kafkasya’da Rusya’yla kesişen çıkarlarından

doğru şekilde faydalanmak için dengeli bir siyaset yürütmeye çalışıyordu321.

Aliyev yönetimindeki Azerbaycan güçleri Aralık 1993 de Ermenistan

saldırılarını önlemiş ve Murov Dağı ve Goradiz bölgelerinde kısmi başarılar

elde etmişlerdir. Kara ve demiryolunun kesiştiği Goradiz bölgesini ele geçiren

Azeriler, başlangıçta Murov Dağı üzerindeki geçitleri ele geçirseler de Ermeni

taaruzları sonucu bu geçitleri Ermenilere bırakmak zorunda kalmışlardır322.

3.2. 1994 BİŞKEK ATEŞKESİ İLE DONDURULMUŞ DURUM

1994 Şubatında Azeri kuvvetleri işgal edilmiş olan Akdere’nin güneyini

kuşattılar ve Kelbecer, Laçin, Belegan, Fuzuli, Ağdam, Tauz, Kazak ve

Gedebey çevresindeki 40 köyü geri aldılar. Ancak topraklarının %30 a yakını

319 İşyar, a.g.e., s.477 320 Aktaş, a.g.e., s.95s 321 Kerimov, a.g.e., s.26 322 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s.61

Page 132: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

123

Ermenilerce işgal edilen Azeri kuvvetleri dört cephede savaşmak durumunda

kalıyordu323.

1994 yılının Ocak-Mart döneminde Ermenilerin Azerbaycan

topraklarına küçük çaplı saldırıları olmuştur. Bu saldırılar karşısında, bir

yandan Rusya’nın diğer yandan da AGİK’in arabuluculuk faaliyetlerini

yoğunlaştırdıkları gözlenmiştir.1994 yılından itibaren Rus dış politikasının

dikkat çeken özelliği, Transkafkasya’da arabuluculuk yapabilecek tüm

uluslararası kurum ve örgütlerden uzak durmak olmuştur324.

Rusya yakın çevre doktrini ile belirlediği sınırlar içerisinde kendisinden

başka bir güç görmek istememektedir. Bu nedenledir ki AGİK ve BM’nin

bölgeye uluslararası barış gücü gönderilmesi yönündeki çabalarına karşı

çıkmış, BDT askerlerinin uluslararası barış gücü kimliği kazanması için BM’ye

başvurularda bulunmuştur. Sorunun uluslararası bir boyuta kaydığını gören

Rusya 1994 senesinden sonra sorunu kendi içinde çözmeye çalışmıştır.

Bu amaçla Azeri ve Ermeni Savunma Bakanları, Rusya Savunma

Bakanının girişimiyle 18 Şubat 1994’de Moskova’da ateşkes konusunda yeni

bir görüşme yapmışlardır. Görüşmelere Dağlık Karabağ temsilcileride iştirak

etmişlerdir. İmzalanan protokol Ermenilerin uzlaşmaz tutumu nedeniyle

uygulamaya geçememiştir. İmzalanan protokolde yer alan Azerbaycan’a Rus

askeri gözlemcisi gönderilmesi konusunu ise H.Aliyev reddetmiştir.10 Nisan

1994 tarihinde Ermeniler Akdere, Ağdam ve Gezenboy cephelerinde üç

koldan saldırıya geçmişlerdir. Çatışmalarda 44 Azeri askerinin ölmesi üzerine

ve Mevcut şartlar altında başarı kazanılamayacağına olan inanç ve daha

fazla kayıp vermeme düşüncesi nedeniyle H.Aliyev barış görüşmelerine

başlama politikasını benimsemiş ve halka toprakları savaşmadan geri almaya

çalışacağını vaat etmiştir325.

323 Aktaş, a.g.e., s.96 324 İşyar, a.g.e., s.502 325 Harp Akademileri Komutanlığı, a.g.e., s.62

Page 133: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

124

AGİT Misk grubu görüşmelerinden bir sonuç çıkmayınca Rusya

ateşkes ve barış için önemli tek aktör olduğunu vurgulamış ve Ermenistan ve

Azerbaycan arasındaki paralel görüşmelerini sürdürmüştür. 4-5 Mayıs

1994’de Bişkek’te bir araya gelen Azerbaycan ve Ermenistan Parlamento

başkanları ve Dağlık Karabağ’daki Ermeni ve Azerbaycanlı toplumların

temsilcileri tarafından Bişkek Ateşkes Protokolü; bu protokole uygun olarak 9

Mayıs’ta Azerbaycan, Ermenistan Savunma bakanları ve Dağlık Karabağ’da

ki ayrılıkçı Ermeniler arasında ateşkes anlaşması imzalanmış ve 12 Mayıs

1994’de ateşkes yürürlüğe girmiştir. Amaç ilk önce savaşın durdurulması,

ardından sorunun barışcıl yollarla çözülmesi olmuştur. Bu antlaşmanın diğer

ateşkes antlaşmalarından farkı hiç bir yabancı askerin savaş bölgesinde

yerleştirilmediği halde gerçekleşmesidir326.

Rusya taraflar arasında ateşkesin tesis edilmesine yönelik

arabuluculuk faaliyetlerini neredeyse tamamen, Azerbaycan topraklarında

askeri üs kurma/bulundurma hakkını elde etmek amacıyla yapmıştır.1994

yılının ilkbaharında BM Rusya’nın barış oluşturma sürecindeki etkin ve önder

rolünü resmen kabul etmek durumunda kalmıştır. BM Güvenlik Konseyi, BDT

barış koruma operasyonlarına izin vermiştir327.

Dağlık Karabağ uyuşmazlığının sıcak çatışmaya dönüştüğü 1992

yılından ateşkesin imzalandığı 1994 yılına kadar geçen dönemde Dağlık

Karabağ savaşında yaklaşık 24.000 insan hayatını kaybetmiştir. Bunların

18.000’i Azeri, aşağı yukarı 6.000’i ise Ermeni’dir. Ermeniler, Azerbaycan

topraklarının %20 sini (Dağlık Karabağ ve çevresindeki bölgeler) işgal

etmişlerdir.1.000.000‘dan fazla insanı da zorunlu göçe tabi tutmuşlardır328.

326 Cafersoy, a.g.e., s.25 327 İşyar, a.g.e., s.509 328 İşyar, Ömer Göksel, “Ermenilerin Dağlık Karabağ Uyuşmazlığına İlişkin Tutumlarının İçsel Nedenleri”, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı 29, Ekim 2003, s.3

Page 134: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

125

3.3. 1994’TEN GÜNÜMÜZE KADAR YAŞANAN GELİŞMELER

12 Mayıs 1994’te Ateşkesin imzalanmasından sonra AGİT’in Minsk

Grubundaki Rus temsilcisi Viladimir Kazimirov Haziran ve Temmuz’da Bakü,

Erivan ve Dağlık Karabağ’ın merkezi olan Hankendi’ye değişik sayıda

ziyaretlerde bulunmuştur.329 Bu görüşmelerde Rus temsilcisi Ateşkesin

güçlendirilmesi ve büyük siyasi antlaşmanın yapılmasına çalıştığını ifade

etmiştir. Ancak Ateşkesin güçlendirilmesinde Rus Askerinin bölgeye barış

gücü olarak yerleştirilmesine başta Azerbaycan olmak üzere ABD ve Fransa

karşı çıkmışlardır. Daha sonra ABD içinde Rus askerinin de olabileceği çok

uluslu bir barış gücünün bölgeye yerleştirilmesi teklifini gündeme getirmiştir.

Bu teklifi Azerbaycan kabul etmesine rağmen yabancı güçlerin bölgeye

gelişinin sorunun çözümünde inisiyatifi kaybetmesine neden olacağını

değerlendiren Rusya tarafından reddedilmiştir. Tarafların bu yaklaşımları

nedeniyle Agustos-Eylül 1994 tarihlerinde Rusya’nın arabuluculuğuyla

Moskova’da gerçekleştirilen görüşmelerden sonuç çıkmamış, bu süreç

başarısızlığa uğramıştır.

Moskova’da taraflar arasındaki görüşmeler devam ederken Rusya’nın

tek taraflı barış gücü gönderme inisiyatifini önlemek amacıyla AGİT Kıdemli

Memurlar Komitesi tarafından bölgeye gönderilecek barış gücünün çok uluslu

olması gerektiği konusunda karar alınmıştır.330 Fakat Azerbaycan tarafından

kabul edilen bu plan Ermenistan tarafından reddedilmiştir.

Bilindiği gibi 20 Eylül 1994 tarihinde Azerbaycan ve büyük petrol

şirketleri arasında “Asrın Antlaşması” olarak nitelendirilen Azeri, Çırag,

Güneşli petrol yatakları bölgesine Batılı şirketler tarafından 13 milyar dolarlık

329 Vladimir Mitayev, Rossiya i Zapad v Karabakskom Konflikte (Karabağ Sorununda Rusya ve Batı), Moskva, İskra, 1997, s. 53. 330 John Maresca, “OSCE role in the Caucasus” , Security Dialogue, SAGE Publications, Volume 3, Number 21, March 1996, p. 214.

Page 135: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

126

yatırım yapılmasını öngören anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşma batı dünyası

nezdinde Azerbaycan’ın durumunu güçlendirmiştir.331

Aralık 1994’te ise AGİT Minsk Grubunda Rusya’nın hakimiyetini

engelleyebilmek için AGİT Budapeşte Zirvesinde Rusya’ya daimi eşbaşkanlık

görevinin verildiği ikili eşbaşkanlık sistemi oluşturulmuştur.332

6–11 Şubat 1995’te Moskova’da taraflar arasında yapılan

görüşmelerde Dağlık Karabağ Özerk bölgesinin statüsünün belirlenmesi ve

Şusa ve Laçin’in boşaltılması konuları görüşülmüştür. Ermenistan’ın Dağlık

Karabağ Özerk Bölgesi’nin statüsü belirlenmeden söz konusu bölgeleri

boşaltmayacağını ifade etmesi nedeniyle bu görüşmelerde başarısızlıkla

sonuçlanmıştır.333

Asrın Anlaşması’nın ardından bölgede etkisinin azalabileceğini

değerlendiren Rusya 16 Mart 1995 tarihinde Ermenistan ile 25 yıl süre için

geçerli olacak Askeri İşbirliği Antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma ile

Rusya’nın Ermenistan’da sürekli askeri üst bulundurması garantiye

alınmıştır.334 Nisan-Mayıs 1995 tarihlerinde yapılan girişimler de

Ermenistan’ın katılmaması nedeniyle netice alınamamıştır. 1995 yılı bu

şekilde tamamlanmıştır.

1996 yılının Nisan ve Mayıs aylarında ABD, Rusya, Azerbaycan ve

Ermenistan taraflarının katılımıyla yapılan görüşmelerde, Ermenistan’ın

Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin de taraf olarak tanınmasında ısrar etmesi

nedeniyle görüşmeler tıkanmıştır.335 Daha sonra 15–18 Haziran 1996

331 S.V.Vostrikov, “Karabakskiy Krizis i Politika Rossii na Kavkaze (Karabağ Krizi ve Rusya’nın Kafkas Politikası )”, Nezavisimaya Gazeta, 12 Ağustos 1996. 332 Manvel Sarkisyan, Politiçeskie Problemi Kavkaza i Armeniya. Politika Armenii v Regione (Kafkasların ve Ermenistan'ın Politik Sorunları. Ermenistan'ın Bölge Politikası), Erivan, The Armenian Center for National and International Studies Yayını, 1998, s. 55. 333 “Dağlık Karabağ’da Barış Gücü ve Türkler”, Sabah Gazetesi, 20 Ekim 1994. 334 “Askeri Anlaşma ”, Azerbaycan Gazetesi, 10 Mayıs 1995. 335 Arie Vaserman and Rami Ginat, “National, religious or territorial conflict: The case of Nagorno-

Page 136: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

127

tarihlerinde Moskova’da ve 1–5 Temmuz 1996 tarihlerinde Stockholm’de

AGİT Minsk Gurubu çerçevesinde yapılan görüşmelerde sunulan öneriler

Ermeni taraflarının isteklerine yakın olduğundan Azerbaycan tarafından

reddedilmiştir.336

3.3.1. 1996 Lizbon Zirvesi'nin Getirdikleri

Aralık 1996 tarihinde yapılan AGİT-Lizbon zirvesinde Azerbaycan

açısından olumlu addedilebilecek birtakım gelişmeler yaşanmıştır. Keza zirve

kararına "Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü ilkesini vurgulayan bir ifade

konulmuştur ve Ermenistan bu ilkenin Dağlık Karabağ'ın nihai statüsü

hakkında yapılacak görüşmeleri zedeleyici mahiyette olduğu gerekçesi ile

nihai karar belgesini imzalamamıştır. Ermenistan belgeyi imzalamayan tek

ülkedir. Onun yapmış olduğu bu veto karşısında tasarıyı nihai karar olarak

değil de AGİT Dönem Başkanlığı Açıklaması olarak kabul edilmiştir.

Azerbaycan, Başkanlık Açıklaması’na Dağlık Karabağ'ın statüsünün tayin

edilmesinde kullanılabilecek üç temel prensibin yazılmasını sağlayabilmiştir.

Yine AGİT Minsk Grubunun tüm üyeleri tarafından kabul edildiği halde,

sadece Ermenistan tarafından kabul edilmeyen 3 prensip, AGİT - Minsk

Grubu eşbaşkanları tarafından uyuşmazlığın muhatabı konumundakilere

barış şartı olarak sunulmuştur337. Bu prensipler şunlardır:

1. Azerbaycan ve Ermenistan Cumhuriyetlerinin ülke bütünlüğü,

2. Dağlık Karabağ’a Azerbaycan içinde, en üst düzeyde olmak üzere

kendi kendini yönetme hakkı tanınması,

3. Dağlık Karabağ ve onun halkı için sağlam ve garantili bir güvenliğin

sağlanması.

Karabakh”, Studies in Conflict and Terrorism, USA, Volume 7, Number 4, 1997, pp.181–193. 336 “Azerbaycan’ın Hayır Dedi”, Nezavisimaya Gazetesi, 13 Temmuz 1996. 337 Public International Law and Policy Group, The Nagorno-Karabagh Crisis: A Blueprint for Resolution: A Memorandum, Washington D.C., Haziran 2000, s. 9.

Page 137: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

128

Bu zirvede alınan kararlar, Dağlık Karabağ'ın bağımsızlığını ve

Ermenistan'la olası bir birleşmesini imkansız hale getirmiştir. Zira Dağlık

Karabağ'ın ancak Azerbaycan dâhilinde kendi kendini yönetme hakkı

olabileceği hüküm altına alınmıştır.

3.3.2. 1997–2000 Arasında Yaşanan Gelişmeler

1997 yılı başında AGİT Minsk Gurubunda eşbaşkanlık sayısı 3’e

çıkarılmıştır. ABD, Fransa ve Rusya daimi eşbaşkanlar olarak belirlenmiştir.

Daha önceki yapıda Rusya daimi eşbaşkandı. Diğer AGİT üyesi ülkeler

dönemsel eşbaşkanlık görevini dönüşümlü olarak sürdürmekteydiler.

Oluşturulan bu yeni yapı halen devam etmektedir. Bu gelişme sonrasında

eşbaşkanlar tarafından sırasıyla “Paket Çözüm”, “Aşamalı Çözüm” ve “Ortak

Devlet” şeklinde isimlendirilen çözüm taslaklarını taraflara sunmuşlardır.

Taslaklar genelde aynı maddeleri içermekle beraber bazı önemli farlılıkları da

içermektedirler. Taslaklarda Karabağ bölgesinin kalkınması, yaşam

standartlarının yükselmesi, bölgeye yabancı yatırımcıların gelmesinin barışın

temel şartları olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca taslaklarda Dağlık Karabağ

bölgesi ile Azerbaycan ve Ermenistan ile ilişkilerin geliştirilmesini sağlamak

için Sürekli Karma Komisyon kurulması önerilmektedir. Ayrıca, her 3 taslakta

da Ermenistan askeri güçlerinin Ermenistan sınırları içerisine dönmesi

gerektiği belirtilmekte, ancak Azerbaycan Güvenlik Kuvvetleri’nin Dağlık

Karabağ Yönetimi’nin izni olamadan bölgeye giremeyeceği ifade

edilmektedir. Bu taslaklardan “Paket Çözüm Taslağı” Azerbaycan, diğer

çözüm taslakları ise Ermenistan tarafından kabul edilmediği için uzlaşma

sağlanamamıştır.

1997 ve 1998 yıllarında AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanları tarafından

getirilen bu çözüm taslakları dışında Fransa ve ABD’nin Devlet Başkanları

tarafından barış girişimlerinde bulunulmuştur. 1997 yılında Fransa

Cumhurbaşkanı Jac Chirac’ın girişimleri başarılı olmak üzereyken

Ermenistan da Levon Ter-Petrosyan’ın devrilerek yerine Robert Koçaryan’ın

Page 138: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

129

getirilmesi bu barış girişimini sonuçsuz kılmıştır. Daha sonra 1998 yılındaki

BM Zirvesi sırasında ABD’nin çabalarıyla bir araya getirilen H. Aliyev ile R.

Koçaryan 16 Temmuz 1999’da Fransa’da, 19 Kasım 1999’da AGİT İstanbul

Zirvesi’nde tekrar görüştürülmüşler, ancak bu görüşmelerden bir sonuç elde

edilememiştir.

3.3.3. 2000'li Yıllarda Devam Eden Uyuşmazlık

Ocak 2001’de Strazburg’da, Mart 2001’de Paris’te Chirac’ın

girişimleriyle Azerbaycan ve Ermenistan Devlet Başkanları arasında yapılan

görüşmelerin sayısı 15’e ulaşmıştır ancak yine bir sonuç elde

edilememiştir.338

Azerbaycan ve Ermenistan Devlet Başkanları 4-5 Mart 2001 tarihinde

Paris'te ve 3-7 Nisan 2001 'de Florida’da bir araya gelmişlerdir ve bu

toplantılarda özetle şu hususları içeren bir formülden bahsedilmiştir339:

“Karabağ hukuken Azerbaycan'a bağlı bir bölge olacaktır. Ancak

Azerbaycan'ın herhangi bir müdahalesine imkân vermeyecek ölçüde geniş

bir otonomiye sahip olacaktır. Ermenistan, Azerbaycan toprakları üzerinden

geçecek bir koridor ile Karabağ’a bağlanacaktır. Ermeni işgali altındaki Azeri

toprakları Azerbaycan'a geri verilecektir. Nahçivan, Ermenistan toprakları

üzerinden, muhtemelen Mehri bölgesinden geçecek bir koridorla

Azerbaycan’a bağlanacaktır.”

Ancak bu hususlar ne Azerbaycan ne de Ermenistan tarafından kabul

edilmemiştir. Öte yandan 28 Nisan 2001 tarihinde Ermeni Parlamentosunda

temsil hakkına haiz siyasi partiler Karabağ sorununun çözümü hakkında bir

bildiri kabul etmişlerdir. Bildiride benimsenen hükümler Ermenilerin ne tür

338 Araz Aslanlı, “Küresel ve Bölgesel Aktörlerin Son Girişimleri Işığında Karabağ Sorunu: Çözüme Doğru mu?”, Stratejik Analiz, ASAM yayınları, Nisan 2001, s. 56. 339 Ömer E. Lütem, “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı 2, Haziran -Temmuz-Ağustos 2001,s. 9.

Page 139: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

130

hedefler belirlediğini gözler önüne serer bir mahiyettedir. Bildiri kısaca şu

hususları içermektedir340;

“Karabağ Ermenistan ile birleşmeli veya bu bölgenin bağımsız statüsü

uluslararası teyit görmelidir. Karabağ idaresi sorunun çözümüne ilişkin nihai

görüşmelere katılmalıdır. Ermenistan ile Karabağ arasında yeter genişlikte bir

ortak sınır olmalıdır. Karabağ'ın Azerbaycan ile olan sınırı güvenlik altına

alınmalıdır. Ermenistan'ın egemenliği ve toprak bütünlüğü aleyhine olacak

şekilde bir geçiş hakkı verilmemelidir. Keza Nahçivan'dan toprak verilmesi

suretiyle bir koridor ile Azerbaycan'a bağlanmak kabul edilemez bir olgudur.

Türkiye'nin uyuşmazlıkta arabulucu rolü üstlenmesi de kabul edilemez

mahiyettedir ancak Türk-Ermeni sınırı başta olmak üzere bölgedeki tüm

ulaştırma yolları açılmalıdır. Bu konu hakkında Ermenistan ve Karabağ

halkları tarafından kabul edilecek bir anlaşma yapılmalıdır.”

3-6 Nisan 2001'de ise Florida'nın KeyWest beldesinde, ABD'nin

arabuluculuğu ile Azerbaycan ve Ermenistan Devlet Başkanları, AGİT-Minsk

Grubunun üç eş-başkanı ve çok sayıda uzmanın katıldığı bir toplantı

düzenlenmiştir. Görüşmeler öncesinde ABD tarafından Karabağ sorunun

geçmişine ilişkin bir rapor sunulmuş ve ilk defa, Ermenistan ordusunun

Azerbaycan topraklarını işgal altında bulundurduğuna ilişkin ifadelere yer

verilmiştir341. Ayrıca barış görüşmeleri boyunca ABD ve Rusya'nın

uyuşmazlığın çözümüne ilişkin farklı tutumlar benimsediği gözlemlenmiştir.

Zira ABD, Azerbaycan'a iletişim konusunda, Ermenistan'a ise Dağlık

Karabağ'ın statüsü konusunda ayrıcalık tanınmasını öngörürken, Rusya,

Nahçivan bağlantısını kabul etmekle birlikte, Dağlık Karabağ için

Nahçıvan’ınkine benzer bir statü oluşturulmasını savunmakta ve özel bir

antlaşmanın akdedilmesini istemekteydi342. Sonuç olarak bu zirvede de

herhangi bir ilerleme sağlanamamıştır.

340 Lütem, a.g.m., s.10. 341 Aslanlı, a.g.e, s. 426. 342 İşyar, a.g.e., s. 656.

Page 140: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

131

2002 yılında Viyana’da toplanan AGİT Minsk Grubunda, iki ülkenin

heyetleri arasında ve Minsk Grubu Eşbaşkanları’nın da katılımıyla 2–3 ayda

bir görüşmelerin sürdürülmesi kararlaştırılmış olmasına rağmen heyetler bu

yıl içerisinde bir araya gelememişlerdir. 2002 yılı sonunda Aliyev ve Koçaryan

Azerbaycan’da 2003 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle

görüşmeleri 1 yıl süreyle askıya alma konusunda uzlaşmışlardır.

20 Ekim 2003'te ise, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Vilayet Güliyev, BM

Genel Sekreteri Kofi Annan'a bir mektup göndererek ateşkes antlaşmasının

bozulduğunu ve gerginliğin artmakta olduğunu belirterek BM örgütünün bu

konuda daha aktif bir tutum içine girmesini talep etmiştir. BM Genel Sekreteri

ise Güliyev'e bir mektup yazarak taraflar arasındaki sorunun uluslararası

hukuk kuralları çerçevesinde halledilmesinden, AGİT Minsk Grubu ve diğer

örgütlerin de konu hakkındaki girişimlerini desteklediklerinden bahsetmiştir.

Azerbaycan cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası 11 Aralık 2003

tarihinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan

Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan arasında Cenevre’de ilk görüşme

yapılmıştır. Daha sonra 28 Nisan 2004 tarihinde yapılan Avrupa Ekonomik

Zirvesi’nde iki liderle birlikte AGİT Minsk Grubu 3 eşbaşkanının da katıldığı

görüşmeler yapılmıştır. Ancak herhangi bir sonuç elde edilememiştir. 11

Ocak 2005 tarihinde ise Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanları ile

birlikte AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanlarının katılımıyla Prag’da görüşme

yapıldı. Daha sonra 15 Mayıs 2005 tarihinde Varşova’da iki devlet başkanı

ile AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanlarının katılımlarıyla Dağlık Karabağ

sorununun barışçıl yollarla çözümü amacıyla görüşme yapılmış, ancak

olumlu bir sonuç elde edilememiştir.343

343 “Müzakereler Yapıldı”, Halk Gazetesi, 18 Mayıs 2005.

Page 141: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

132

2006 yılında ise konuyla ilgili yapılan en önemli görüşme ise Fransa’da

yapılan Rambouillet görüşmesiydi. Bu görüşmeye iki Cumhurbaşkanı

katılmıştır. Ancak bu görüşmelerde müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesi

nedeniyle AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanları Dağlık Karabağ bölgesine

yaptıkları ziyaret sonrasında görüşmelere Bükreş’te devam edilmesinin

önemli olduğunu belirten açıklamalarını yapmışlardır.344

3.3.4. Diğer Uluslararası Kuruluşların Çözüm Çabaları

BM, sorunu büyük ölçüde AGİT’e devretmekle beraber, Nisan 1993

başlarında Azerbaycan’ın Kelbecer bölgesinin Ermenistan tarafından işgal

edilmesi üzerine BM Güvenlik Konseyi acil toplantıya çağırılmıştır. Güvenlik

Konseyi’nde daimi üyelerden Rusya’nın açıkça, ABD ve Fransa’nın dolaylı

olarak Ermenistan yanlısı davranması, konseyin Ermenistan’a yönelik karar

almasını zorlaştırmaktaydı. Azerbaycan’ın yoğun diplomatik çabaları

sonucunda 30 Nisan 1993’te Güvenlik Konseyi Azerbaycan-Ermenistan

çatışmasını ve Kelbecer’in işgali konusunu görüşmüş ve 15 üyenin oybirliği

ile 822 sayılı kararı kabul etmiştir. Kararda, Güvenlik Konseyi Başkanı’nın

konuya ilişkin daha önce verdiği beyanatlara ve sunduğu rapora da

gönderme yaparak, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaşın endişe

verici boyutundan, Kelbecer’in Ermenilerce işgal edilmesinden duyulan

rahatsızlık dile getirilerek ve uluslar arası kabul görmüş sınırların ihlal

edilemezliği, toprakların silah zoruyla ele geçirilmesinin kabul edilmezliği,

bütün devletlerin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi

ilkeleri de vurgulanarak 5 madde sıralanmaktadır: BM Güvenlik Konseyi345;

1. Ateşkesin kesin biçimde yapılması, ayrıca bütün işgal güçlerinin

Kelbecer rayonundan ve Azerbaycan’ın yakın dönemlerde işgal

edilmiş diğer rayonlarından çıkarılması amacıyla bütün askeri

operasyonların ve düşmanca eylemlerin durdurulmasını talep eder;

344 “Azerbaycan Rambouillet Görüşünden Umutlu”, Respublika Gazetesi, 29 Mayıs 2006. 345 (Erişim), http://www.un.org/Docs/scres/1993/822e.pdf. 07 Eylül 2007

Page 142: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

133

2. İlgili tarafların çatışmanın AGİK Minsk Grubu barış süreci ile çözümü

için görüşmelere hemen ve tekrar başlanması ve sorunun barışçıl

araçlarla çözümünü zorlaştıracak eylemlerden kaçınmasını ısrarla

vurgular;

3. Sivil halkın zorluklarını azaltmak için bölgede, özellikle çatışmanın

etkili olduğu bütün rayonlarda insani yardımların yapılabilmesi için

engellerin kaldırılmasını isteyerek, bütün tarafların uluslararası insani

hukukun ilke ve normlarına uymak zorunda olduğunu belirtir;

4. Genel Sekreterden AGİK Başkanı, ayrıca AGİK Minsk Grubu ile

görüşmeler yaparak bölgedeki, özellikle Azerbaycan’ın Kelbecer

rayonundaki durumu değerlendirerek bu konuda Güvenlik Konseyi’ne

rapor sunmasını rica eder;

5. Bu konuyla aktif olarak ilgilenmeyi sürdüreceği kararını alır.

3 Mayıs 1993’te Rusya Devlet Başkanı Yeltsin’in inisiyatifiyle Rusya,

Türkiye ve ABD, AGİK süreci çerçevesinde bir barış girişimi başlattıklarını

açıklamışlardır. Tarafların, 14 Mayıs 1993’e kadar Ermeni güçlerinin

Kelbecer’i boşaltmasını, 17 Mayıs 1993’ten itibaren de AGİK çerçevesinde

barış görüşmelerinin devam ettirilmesini öngören teklifleri Azerbaycan

tarafından kabul görse de, Ermenistan buna yanaşmamıştır. 27 Mayısta

gerçekleşen Yeltsin - Ter-Petrosyan görüşmesinden sonra Ermenistan’ın

tutumunda değişiklik gerçekleşmiş, Ermenistan arabulucuların tüm tekliflerini

kabul ettiğini açıklamıştır. Fakat, çok geçmeden bu defa da eski Dağlık

Karabağ Özerk Bölgesi Ermenilerinin şartları kabul etmediğini ileri sürerek

süreci tıkamıştır346.

346 Fahrettin Çiloğlu, Rusya Federasyonu’nda ve Transkafkasya’da Etnik Çatışmalar, İstanbul, Sinatle, 1998, s.167.

Page 143: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

134

Sonraki dönemlerde, Azerbaycan’ın birçok bölgesi bu şekilde işgal

edilmiş ve BM Güvenlik Konseyi 853 sayılı 29 Temmuz 1993 tarihli, 874

sayılı 14 Ekim 1993 tarihli ve 884 sayılı 11 Kasım 1993 tarihli benzer kararlar

almıştır. Bu kararların hepsinde sorunun Azerbaycan ile Ermenistan arasında

olduğu, Azerbaycan topraklarının işgale maruz kaldığı ifade edilerek, işgal

edilmiş toprakların biran önce terk edilmesi gerektiği vurgulanmıştır347. Fakat

bu kararların hiçbirisi uygulamaya dönük olarak bir şey ifade etmemiştir.

Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgali konusunda

uluslararası kuruluşlar içerisinde en net açıklama ve bildiriler İslam

Konferansı Örgütü’nden gelmiştir. Örgüt hemen-hemen her toplantısında,

konuyu ele almış ve açık bir dille, Azerbaycan topraklarının Ermenistan

tarafından işgalini kınamıştır. Örgüt, kararlarında hem Ermenistan’dan işgal

ettiği Azerbaycan topraklarını hemen terk etmesini talep etmiş, hem de BM

başta olmakla tüm uluslararası kuruluşlara çağrıda bulunarak, bu işgalin sona

erdirilmesi için gerekli çabaları göstermelerini istemiştir348.

Dağlık Karabağ'da Azeriler ile Ermeniler arasındaki sorun trajik bir

boyut alırken, Ermenistan yönetimi, sorunun çözümünde doğrudan taraf

olmadığını savunmaktadır. Ermenilere göre sorunun çözülmesi için yapılması

gerekenler şunlardır349:

1. Self determinasyon hakkı - Ermenistan yönetimi, Karabağ'da yaşayan

Ermenilerin şelf determinasyon hakkının mutlaka tanınmasını

istemektedir. Bu konu, BM nezdinde de gündeme getirilmeye

çalışılmaktadır. Nitekim, Ermenistan Devlet Başkanı Levon Ter

Petrosyan’ın son olarak Ankara'ya gönderdiği mesajda bunun altını

çizmesi, Erivan'ın bu konuda ısrarlı bir tutum izlediğini ortaya

koymaktadır. Bilindiği gibi Ermenilerin çoğunlukta olduğu Dağlık 347 Elçin Ehmedov, Ermenistan’ın Azerbaycan’a Saldırısı ve Uluslararası Kuruluşlar, Bakü, Tuna, 1998, s. 112–119. 348 Ehmedov, a.g.e., s. 132–136. 349 “Ermenistan'ın Çözüm Koşulları”, Cumhuriyet Gazetesi, 04.03.1992

Page 144: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

135

Karabağ'ın Parlamentosu, Azerbaycan'dan bağımsızlığım ilan etmiş

ve Muttalibov bu kararı feshetmiştir. Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'a

tanıtlanacak self determinasyon hakkının limitinin ne olacağı

konusundaki düşüncesi bilinmemektedir.

2. Barış görüşmelerinde Dağlık Karabağ - Erivan'a göre çatışmalar,

Azerbaycan ile Karabağ'da yaşayan Ermeniler arasındadır. Bu

nedenle, sorun Azerbaycan'ın bir iç işidir. AGİK'te varılan anlaşma

gereğince ateşkes ilan edilmesinin ardından, Ermenistan, barış

görüşmeleri için oturulacak masada Dağlık Karabağ temsilcilerinin de

bulunmasını istemektedir. Bu isteğe Bakü, sıcak bakmamaktadır.

Ermenistan yönetimi, bu noktada kendilerinin sorununun çözümünde

doğrudan taraf olmadığını savunmaktadır.

AGİT ile beraber Dağlık Karabağ sorunu 1990 sonrası süreç içerisinde

Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve İslam Konferansı Örgütü

kuruluşlarında da ele alınmıştır. Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu soruna

ilişkin defalarca açıklamalarda bulunmuştur. Azerbaycan ve Ermenistan’ın 25

Ocak 2001 tarihinde Avrupa Konseyi’ne üye olmalarından sonra Konsey’in

Dağlık Karabağ sorununa ilişkin girişimleri yoğunlaşarak devam etmiştir.350

Avrupa Birliği ise 1993 yılından bu yana Ermenistan’ı Karabağ

konusunda BM Güvenlik Konseyi kararlarına uymaya davet eden çağrılarını

sürdürmüştür. Avrupa Birliği AGİT Minsk Grubu çözüm girişimlerini

desteklediğini açıklamaktadır.351

350 Vagif Abdullayev, Azerbaycan Yeni Diplomasi Mekânında, Bakü, Azerbaycan Neşriyatı, 2003, ss. 211–238. 351 “Dağlık Karabağ Surunu Çerçevesinde”, Azerbaycan Gazetesi, 9 Nisan 1993.

Page 145: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

136

Sonuç olarak söz konusu uluslararası kuruluşların Karabağ sorununun

çözümüne yönelik aldıkları kararlar ve açıklamalar Azerbaycan’a pasif bir

destek sağlamaktan öteye gidememiştir.

3.4. KARABAĞ SORUNUNA DAİR YAKLAŞIMLAR

Uzun yıllardır süregelen Ermenistan – Azerbaycan çatışması bir türlü

olumlu bir hava içerisine girememiştir. Bunun sebeplerinin başında

Ermenistan Cumhuriyeti’nin uzlaşmaz tavırları ve saldırgan tutumu

gelmektedir. Sorunun çözümü için birçok alternatif yol ve öneri bulunmasına

rağmen Ermenistan ve Azerbaycan tarafları arasında ki bu problemin kolay

kolay çözülemeyeceği bir gerçektir.

3.4.1. Karabağ Sorununda Ermeni Uzlaşmazlığı

Azerbaycan, uyuşmazlığın başlangıcından itibaren Ermeni

ulusçularını, Dağlık Karabağ'ı Azerbaycan'dan kopartmayı istemekle

suçlamaktadır. Azeriler, Ermenileri saldırgan taraf ve dolayısıyla düşman

olarak görmekte; bu bölgenin bağımsız bir birim olduğunu asla kabul

etmemekte ve Dağlık Karabağ Ermenilerini eskiden olduğu gibi 'Azerbaycan

vatandaşları' olarak tanımlamaktadırlar. Azerbaycan'a göre; Ermenistan, tüm

olayların kışkırtıcısı ve savaşı kaybetmelerinin de sebebidir. Bu durumda,

Ermenistan Dağlık Karabağ'ı hem silah yardımları yoluyla hem de bizzat

kendi güvenlik güçlerini göndererek desteklemiştir. Ermenistan ise bir

taraftan bu iki iddiayı sürekli reddederken, diğer taraftan da ABD'ye karşı

düzenlenen 11 Eylül terörist saldırılarının hemen öncesinde bu inkar edici

tutumuna ters düşen bazı çıkışlarda bulunabiliyordu. Örneğin, Ermenistan

Savunma Bakanı Mikael Melkonyan "Ermenistan ordusunun Dağlık Karabağ

ordusuyla bir" olduğunu ve "Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'ı kendi silahlı

güçleriyle savunmaya hazır" olduğunu açıklamıştır. Bunun yanında,

Page 146: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

137

Ermenistan da Azerbaycan'ı uyuşmazlığa yol açan olayların

nedeni/başlatıcısı olarak görüp suçlamaktadır352.

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki uyuşmazlık her iki taraftan

kaynaklanan nedenlerle çıkmaza girmiştir. Azerbaycan, ülkesel bütünlüğünü

ayrılıkçı 'illegal' güçlere karşı savunmaktadır. Ermenistan ise, kalkışılan işgal

fiilini ve şiddet hareketlerini, kendi kültürünü ve milletini bir kez daha sözde

bir “Türk jenosidinden” korumak için haklı göstermeye çalışmaktadır. Her iki

tarafın da suçlarını inkar etmeleri, uyuşmazlığın çözümü sürecinde

tıkanmaya ve ölü noktaya gelinmesine neden olmuştur. Üstelik hem

Azerbaycan hem de Ermenistan kendilerini olası bir askeri çözüme

hazırlamaktadırlar.

Ermenistan, bölgede aslında savaş diye bir şeyin söz konusu

olmadığını, Azerbaycan’ın zulmünden kurtulmaya çalışan Ermeni halkının

bağımsızlık mücadelesi verdiğini, Ermenistan’ın sadece bu bağımsızlık

mücadelesini desteklediğini ifade etmeğe başlamıştır. Fakat, tüm bunlar

Ermenistan dış politikasındaki saldırgan ve yayılmacı niteliği gizlemeğe

yetmemiştir353.

Azerbaycan, uyuşmazlığı kendi lehine sonuçlandırabilmek için zengin

petrol rezervlerinin sağlayacağı faydalardan yararlanmak istemekte, yani bir

tür "petrol diplomasisi" yürütmektedir. Ermenistan ise, kendisini petrol

projelerinden dışlanmış ve izole edilmiş olarak görmektedir. Bu da

Ermenistan'ın, meselenin çözümü üzerindeki uzlaşmaz tutumuna kolaylıkla

yansıyabilmektedir. Ancak nadiren de olsa, bunun aksi gerçekleşebiliyor.

Ermenistan'ın en yakın müttefiki olan Rusya, Azerbaycan'ın petrol

zenginliğinden önemli paylar istediğinden dolayı zaman zaman Azerbaycan

ile yakınlaşmayı rasyonel bulabilmektedir. Büyük oranda Rusya'nın etkisiyle, 352 İşyar, Ömer Göksel, “Ermenilerin Dağlık Karabağ Uyuşmazlığına İlişkin Tutumlarının İçsel Nedenleri”, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı 29, Ekim 2003, s.4 353 Sedat Laçiner, “Ermenistan Dış Politikası ve Belirleyici Temel Faktörler 1991–2002”, Ermeni Araştırmaları, Cilt 1, Sayı 5, Bahar 2002, s. 220–221.

Page 147: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

138

Ter-Petrosyan döneminde Ermenistan, Dağlık Karabağ’ın, Azerbaycan

sınırları dâhilinde güçlü bir otonomiye sahip olacağı ve Ermeni işgali altında

tutulan Azerbaycan topraklarını aşamalı olarak boşaltacağı bir modeli

benimsemek durumunda kalmıştı. Ancak, Ermeni muhalefetinin sert baskıları

ve ülke içinde protestolarla birlikte ortaya çıkan karışıklıklar bu modelin ve

dolayısıyla çözümün hayat bulmasına engel olmuştur354. Bu aşamadan

itibaren ise, Ermeni yetkililer genelde barışçı çözüm yönünde adım

atmaktansa, Azerilerin iddialarından vazgeçmelerini (Status Quo'yu kabul

etmelerini) sağlamaya çalışmaktadırlar. Dolayısıyla da, tek taraflı ya da

karşılıklı tavizler verilmesini-öngören birçok işbirliği-çözüm projesine olumsuz

bakmaktadırlar. Unutulmamalıdır ki sorunun ilk ortaya çıkış şekli

Ermenistan’ın, Azerbaycan’ın Karabağ bölgesini kendisine birleştirmek

istemesi şeklinde olmuştur355.

Ermeniler bir taraftan Dağlık Karabağ uyuşmazlığının halledilmesini

mümkün olduğunca geciktirmek için çaba harcarken, diğer taraftan da Dağlık

Karabağ dışında işgal ettikleri ve savaş öncesinde nüfusunun çoğunluğunu

Azerilerin oluşturduğu birçok bölgeden askerlerini geri çekmek istemiyorlar.

Buna karşı, Azerbaycan da Ermenistan ve Dağlık Karabağ'a yönelik

uyguladığı ablukayı devam ettirmektedir. AGİT Minsk Grubu'nun sunduğu ve

Ermeni askerlerinin işgal altındaki Azeri bölgelerinden çekilmesini öngören bir

takım çözüm önerileri, Ermenilerce kabul edilmemiştir. Özellikle 1996 yılında

Lizbon'da yapılan AGİT zirvesinde belirlenen ilkeler dahilinde ileri sürülen

barış projeleri, 1998 yılındaki “Ortak Devlet” 356 tasarısına kadar Ermenilerce

kabul görmemiştir. Lizbon tasarısının ardından, görüşmelerde Ermeni tarafını

temsil eden Libaridian, oturumlara Dağlık Karabağ Ermeni temsilcisinin

katılmaması durumunda, AGİT barış sürecine verdikleri desteği çekeceklerini

açıklamıştır. Bu aşamada Devlet Başkanı Ter-Petrosyan da, yaptığı çok sert 354 İşyar, a.g.m., s.5 355 Araz Aslanlı, “Tarihten Günümüze Karabağ Sorunu”, Avrasya Dosyası, Azerbaycan Özel Sayısı, İlkbahar 2001, Cilt 7, Sayı 1, s. 401. 356 Michael Emerson, Nathalie Tocci, Elena Prokhorova, “A Stability Pact for the Caucasus in Theory and Practise - A Supplementary Note”, Southeast European and Black Sea Studies, Cilt 1 Sayı 3, 2001, s. 124.

Page 148: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

139

bir açıklamada, Ermenistan'ın AGİT Minsk Grubu tasarısını tanımadığını

bildirmiştir. Üstelik Dağlık Karabağ Ermenileri, barış görüşmelerine diğer

taraflarla eşit statüde katılmayı isterlerken, Dağlık Karabağ Azerileri için böyle

bir hakkın varolabileceğini dahi asla kabul etmemektedirler357.

İlk olarak, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK; günümüzde

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı - AGİT), çerçevesinde sorunun barışçıl

yollardan çözümü için çalışmalar yapılmıştır. 2 Mart 1992’de Azerbaycan ve

Ermenistan Birleşmiş Milletler’e (BM) alınırken, BM iki ülke arasındaki

sorunun çözümü için AGİK’e yetki verdiğini beyan etmiştir. Bu çerçevede,

AGİK yetkililerinin bölgeye yaptıkları ziyaretler sonrasında, 24 Mart 1992’de

Helsinki’de toplanmakta olan AGİK Dışişleri Bakanları Konseyi, bölgedeki

durumu değerlendirmiş ve sonuç bildirisinin 3-11. maddelerinde sorunun

çözümü için Beyaz Rusya’nın Minsk kentinde bir konferans toplanmasının

kararlaştırıldığı ifade edilmiştir. 9. maddede konferansın katılımcıları olarak

Azerbaycan, Almanya, ABD, Ermenistan, Beyaz Rusya, İsveç, İtalya, Fransa,

Rusya, Türkiye, Çek ve Slovakya Federal Cumhuriyeti (toplam 11 devlet)

belirlenmiştir. BM Güvenlik Konseyi’nin 26 Mart tarihli toplantısında, soruna

direk müdahale etmeme ve AGİK’in girişimini destekleme kararı alınmıştır358.

Bunun yanı sıra, çeşitli AGİT Zirve Toplantılarında konu ele alınırken,

Ermenistan, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü vurgulayan kararlar

alınmasını engellemeye çalışmıştır. Bunu en büyük örneği ise, Aralık

1996’daki AGİT Lizbon Zirvesi’nde yaşanmıştır. Ermenistan’ın, zirvenin

sonuç bildirisindeki, sorunların çözümünde sınırların değişemezliğini

vurgulayan maddeyi veto etmesi üzerine, Azerbaycan kendi kaderini

belirleme hakkını vurgulayan maddeyi veto etmiştir. Fransa ve Türkiye

yetkililerinin arabuluculuğu sonrasında sadece Azerbaycan vetosundan

vazgeçmiş, metin Ermenistan’ın istediği şekilde kabul edilmiştir. Buna

karşılık, zirvede AGİT Dönem Başkanı adına, sonuç bildirisi niteliğinde 357 Daniel Sneider, “Ethnic Conflict in Ex-Soviet Region Keeps Riches Out of Reach”, Christian Science Monitor. Cilt 87, Sayı 130, 1995, s. 7. 358 Manvel Sarkisyan, Kafkasların ve Ermenistan’ın Politik Sorunları (Ermenistan’ın Bölge Politikası), The Armenian Center for National and International Studies, Erivan, 1998, s.59.

Page 149: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

140

olmasa bile Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü vurgulayan ayrıca bir bildiri

yayınlanmıştır359.

3.4.2. Karabağ Sorununa Azerbaycan’ın Yaklaşımı

Azerbaycan halkı Karabağ bölgesinin hukuki ve tarihi olarak kendisine

ait olduğunu iddia etmektedir. Tarihi geçmişi, kültürel zenginlikleri coğrafi

konumu ile bölgenin kendilerine ait olduğunu belirtmektedirler. Azerbaycan

edebiyatının önemli şahısları Karabağ bölgesinde yetişmiştir. Azerbaycan’ın

en büyük altın rezervleri Karabağ bölgesinde bulunmaktadır. Ayrıca Karabağ

bölgesi demir, uranyum, mineral ve su yatakları yönünden de zenginliklere

sahiptir.

Karabağ sorununun çözümüne ilişkin Azerbaycan’ın önerisi;

Azerbaycan’ın sınırları içerisinde en yüksek düzeyde haklara sahip özerklik

statüsünün Karabağ bölgesine verilmesi yönündedir. Azerbaycan ayrıca en

önemli konu olarak sınırlarının değiştirilemez olduğunu iddia etmekte ve

çözüm sürecinde Azerbaycan’ın sınırlarının dokunulmazlığı ve bütünlüğünün

temin edilmesini ve tanınmasını istemektedir. Azerbaycan sorunun; ülkesinin

sınırlarının bütünlüğü doğrultusunda çözülebilmesi için Ermenistan’ın işgal

ettiği topraklardan geri çekilmesini ve bu toprakları Azerbaycan’a iade

etmesini ve 1 milyon Azeri göçmenin anayurtlarına dönüşünün sağlanmasını

ve Ermenistan’ın tüm dünyada işgalci bir devlet olarak tanıtılmasını

istemektedir.

3.4.3. Karabağ Sorununda Türkiye Faktörü

Türkiye, Yukarı Karabağ ve Azerbaycan'daki gelişmeleri 18 Aralık

1991'de Sovyetler resmen dağılana kadar Sovyetler'in iç işleri olarak

değerlendirmeye devam etti. O dönemden sonra Türkiye AGİK'in sınırların

dokunulmazlığı kaideleri ve Birleşmiş Milletler üzerine kurulu bir dış siyasete

359 Yalçın Doğan, “Kıran Kırana Zirvede Demirel”, Milliyet Gazetesi, 3 Aralık 1996.

Page 150: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

141

dayanarak antlaşma ile bütün Sovyet Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını tanıdı.

Zamanla Kafkaslardaki anlaşmazlığın boyutları önemli ölçüde değişti.

Sovyetler'in iç işleri olmaktan çıktı. Ermenilerin Yukarı Karabağ'daki yerel

çetelere gizli desteği vardı. Yukarı Karabağ ve Ermenistan arasında yer alan

Laçin koridoru denen bölgeyi Ermenistan istilâ edince, anlaşmazlık, iki

bağımsız ülke arasında savaşa dönüşmüştür.

Türkiye, Kafkaslarda genel olarak bir bölgesel barış kuracak dış

politika izlemeye çalışmıştır. Sonuçta Türkiye'nin ana statükosunu kurduğu

görülmüştür. Türkiye AGİK'ten, Karabağ'ın resmî statüsünün Azerbaycan

içinde özerk bir bölge olarak tanınması yolunda güvence almıştı ve

meşruluğun şiddet kullanarak bozulmasına izin verilmemesini istemiştir. Bu

arada Türkiye, Ermenistan'a işgal ettiği Azerî kasaba ve köylerinden ve

Laçin'den geri çekilmesi hususunda ısrar etmektedir. Siyasî ilişkilerin

kurulması için Ermenistan'la bazı görüşmeler yapmıştır360. Bu arada Türkiye

bir yandan bütün Sovyet Cumhuriyetleriyle iki yanlı ilişkilerini geliştirmeye

çalışmış, diğer yandan bu ülkeler arasındaki iki taraflı anlaşmazlıklarda taraf

olmamaya çalışmıştır. Bununla beraber bu politikalar Dağlık Karabağ

sorununda Türkiye'yi çıkmazda bırakmıştır.

3.4.3.1. Karabağ Sorununda Türkiye’nin İzlediği Politika

Aralık 1991'de bağımsızlığın ilânından sonra Azerbaycan ordusu

Dağlık Karabağ'da Şubat sonundaki Hocalı katliamı, Mayıs başında Şuşa'nın

düşmesi, Karabağ'dan Ermenistan'a yardım ulaştırmak için güvenli bir kara

yolu rotası sağlayan Laçin koridorunun açılması gibi bazı felâketlere

katlanmak zorunda kalmıştır.

Mayısta Halk Cephesi'nin gücü elde etmesi ve Elçibey'in, sonraki

seçimlerde başkanlığını takiben Azerbaycan kuvvetleri Ermenilere 360 Taşkıran, a.g.e., s.181-182

Page 151: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

142

kaptırdıkları toprakları geri almada başarılı olmuştur. Bunun yanında

Türkiye’nin Dağlık Karabağ sorununda izlediği politika daima barışçıl

olmuştur. Türkiye Ermeni ve Azeri Halklarının arasında süregelen bu savaşın

çözümünün ortak noktasının diyalogdan geçtiğini belirtmiştir.

Diğer yandan anlaşmazlığın bir an önce çözümünü amaçlayan birçok

diplomatik görüşmeler yapılmıştır. Bunlar çok az netice vermiştir. Hem

Türkiye hem de İran ilk önce yalnız hareket ederek, sonra ise BM, ABD ve

Rusya'nın desteğini sağlayarak bir ateşkese aracılık etmeye çabalamıştır.

Hem AGİK hem de BM, bölgeye delil toplamakla görevli komisyon

göndermiştir. Martın sonlarında AGİK, Karabağ hakkında çok uluslu bir

konferans düzenlemiştir. Ancak beş rauntluk hazırlık konuşmaları

Karabağ'daki Ermeni topluluğunun temsilcilerinin resmî statüsü hakkındaki

çözümsüz tartışmalar tarafından yara almıştır. Anlaşma için birinci engel,

bağımsızlığının uluslararası olarak tanınmasından başka hiç bir şey kabul

etmeyen Karabağ parlâmentosunun çoğunluğunu oluşturan Taşnakların

ısrarıydı. Ayrıca durum, Azerbaycan'ın, Karabağ'daki savaşta çarpışan bütün

gayri resmî Ermeni askerî oluşumlarının ahlâkî ve siyasî sorumluluklarını

Ermenistan'a yüklemesi konusundaki ısrarıyla karıştı.

3.4.3.2. Karabağ Sorununda Türkiye’nin Çözüm Önerileri

Azerbaycan ve Ermenistan'ın bağımsızlığından sonra Türkiye, çıkarını

her iki ülkeyle de iyi ilişkiler geliştirmede gördü. Ancak Karabağ kavgasına

sürüklenmekten endişe duymaktaydı. Bu amaçla Türkiye'nin izleyeceği

siyaseti tespit edenler bölgesel barışı kuracak bir politikayı araştırdılar.

Türklerin büyük çoğunluğu Azerî yanlısıydı zira, kısmen Türk ve

Müslüman yakınlığı hissediyor ve kısmen de Ermenilerle çok eski tarihî

gerginlikler nedeniyle basın ve muhalif partilerce de destekleniyordu. Diğer

yandan, hükümet Azerbaycan'a tam destek vererek içeride popüler, ancak

Page 152: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

143

Türkiye'nin dış ilişkilerinde bazı problemler yaratan bir durumda tarafsız bir

yaklaşım izlemenin gerekliliğini kavradı361. Şayet hükümet uluslararası

alanda düpedüz Ermeni karşıtı olarak görülürse, Fransa ve ABD'deki Ermeni-

Yahudi ve Hıristiyanların güçlü lobileri kendi hükümetlerini Türkiye'ye karşı

Ankara için politik bir felâketle neticelenecek şekilde etkileyebilirlerdi362.

Türkiye Karabağ'daki anlaşmazlığı çözmek için farklı politik seçenekler

arasında gidip gelmekteydi. Bu seçenekler Ermenistan-Karabağ ve

Azerbaycan-Nahçıvan arasında bir koridor yaratma fikriydi. Ayrıca

Ermenistan'ın askerî işgali sona ererse Türkiye'nin ekonomik ve insanî

yardımından Ermenistan'ın faydalanması şeklindeki bir politikaydı.

Alternatifler olarak: "İki koridor" gündeme gelmiştir.

Türkiye, sınırların zor kullanılarak değiştirilmemesini talep ederken

Ankara'da Dışişleri mevcut sınırların çiziminin çok anlamlı olmadığını biliyor

ve Sovyetler'in doğal olarak kararsızlığını da görüyordu. Bu nedenle Türkiye

biri Karabağ'la Ermenistan arasında, diğeri de Azerbaycan’la Nahçıvan

arasında iki koridorun açılması sonucunu doğuracak bir anlaşma fikrindeydi.

Bunu dikkatli bir biçimde Türk Dışişleri Bakanı Çetin Roma'da yapılan bir

AGİK toplantısının arifesinde şöyle ifade etti363: “Ermeniler, Ermenistan ve

Karabağ arasındaki koridoru kullanabilme emniyetine karşılık Şuşa ve Laçin'i

boşaltacaklardır. Bununla beraber Ermeniler, Nahçıvan ve Azerbaycan

arasında kalan Zengezur eyaleti arasından bir Azerî koridoruna izin vermek

zorunda kalacaklardır.” Bu değiş tokuş Azerbaycan'a kara yolu sağlayarak

Türkiye için avantaj olacaktır. Bu projeden gayri resmî olarak Cumhurbaşkanı

Özal'ın yanı sıra eski Başbakan Ecevit de bahsetti. Dışişleri ayrıca görüşünü

şöyle ifade etmiştir364: “Böyle bir anlaşma sadece iki devleti ilgilendirir”.

“Koridor” terimi, sınırların yeniden çizilmesini kastetmemesine rağmen, 361 Turkey Walks A Tightrope, EIU Country Report, No: 2, 1992, s.3. 362 EIU Country Report, a.g.e., s.3 363 Taşkıran, a.g.e., s.184 364 EIU Country Report, a.g.e., s.3

Page 153: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

144

Türkiye tarafından düşünülen plânın uygulamaya konması kolay olmayacaktı.

Aslında hem Azerbaycan hem de Ermenistan bu fikre karşıydılar. Ermenistan

Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrossian 1992 yılında bir Fransız siyaset

dergisine şöyle diyordu365: “... Bizim için, Karabağ'ın Ermenistan

Cumhuriyeti'ne bağlanması karşılığı İran'la olan sınırımızı terk etmemiz

mümkün değildir...”

Dönemin Dışişleri Bakanı Çetin konuyla ilgili görüşlerini şöyle ifade

etmiştir366: “Karabağ olayı şimdi Azerî topraklarının zorla işgaline dönüştü”.

Muhalif partiler Demirel Hükûmeti'ni Karabağ sorununda Ermeni

saldırganlığını cesaretlendiren tavırlar içeren pasif bir politika izlemekle

suçladılar. Hatta bazıları Türkiye'nin Azerbaycan'a askerî yardım

göndermesini teklif etmiştir.

Ancak Başbakan Demirel askerî yardım gönderilmesi fikrine karşı

çıkmış ve şöyle demiştir: “Türkiye'nin askerî yardımı Müslüman-Hıristiyan

çatışmasına dönüşecek ve bu, Türkiye'yi bölgenin dışına ve 20 ya da daha

fazla yıl geriye götürecektir367.” “Barışı korumaya çalışmak zayıflık değildir.

Barış yolu ile çözüm bulmak Türkiye'nin politikasıdır ve büyük bir millet

olmanın temelidir” diye eklemiştir.

Ermenilerin Türkiye ile iyi ilişkilerini emniyete almada başlıca çıkarı,

karadan yol bulması ve Gürcistan ile Azerbaycan gibi diğer yollardan

sağlayamadığı ihtiyaçlarından doğmaktadır. Doğuda Azerbaycan engeli,

Gürcistan'da şiddetle devam eden çarpışmalar sebebiyle Rusya'dan yardım

alamaması yüzünden Ermenilerin kesin olarak gerekli desteği elde etmek için

Türkiye'nin desteğine ihtiyacı vardır368.

365 Entretient Avec Levon Ter Petrossian, Politıque Internationale, Paris, Automne, 1992, s. 329 366 “Yılmaz Hükümetin Karabağ Politikasına Çattı”, Anatolia, 14 Mayıs 1992. 367 “Suleyman Demirel Rejects Military Action”, Paris AFP, 20 Mayıs 1992. 368 Taşkıran, a.g.e., s.186

Page 154: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

145

Ne yazık ki Türk-Ermeni anlaşmasına engeller esas olarak Ermeni

tarafında bulunmaktadır. Başkan Ter Petrossian, Türkiye ile bir uzlaşmaya

varmaya ihtiyaç olduğunun farkındaydı. Ama Ermenistan'daki katı

milliyetçilerin Türkiye üzerindeki toprak taleplerini geri çekmeye isteksizdi. Bu

ilgisizlik ayrıca belirgin bir biçimde Türkiye ile Ermenistan arasındaki

ekonomik iş birliği önerilerini de etkilemiştir. Levon Ter Petrossian, Paris'te

yaptığı bir açıklamada Türkiye ve Türk politikası ile ilgili olarak şunları

söylemiştir369: “...Sovyetler Birliği'nin kayboluşundan sonra Türkiye, Karabağ

anlaşmazlığındaki tarafsız tutumundan vazgeçti... Ankara'nın diplomasisi

Azerbaycan'ın görüşleri ile birleşti. Birlikte geliştirdiğimiz bazı projeler askıya

alındı.”

14 Şubat 2001 tarihli Akşam Gazetesi'nde emekli büyükelçi ve

Ankara'nın “şahinlerinden” Coşkun Kırca “Ermenistan'a karşı nasıl bir siyaset

gütmeliyiz? sorusunu sormuş ve iki olasılıktan söz etmiştir. Kırca'ya göre iki

olasılık vardır: Ermenistan'a karşı Türkiye sert bir siyaset mi takip etmelidir?

Yoksa Türkiye, Ermenistan'a karşı özellikle iktisadi açılımı ön plana alan ılımlı

bir siyaset mi gütmelidir? Aynı makaleye göre “Müteveffa Turgut Özal da

Ermenistan'ın bağımsızlığını kazanmasından hemen sonra ikinci yolu tercih

etmiştir. Fakat bu siyasetin Ermeni yöneticiler üzerinde etkisiz kalması ve

Erivan'ın, tamamıyla aksine, Azerbaycan'a saldırarak bu ülkenin % 20'sine

varan bir miktarını işgali altına alması sonucunda, bu ılımlı siyasetin Ermeni

halkını ikna etmeye yetmediğini bizzat Turgut Özal görmüştür ve

Ermenistan'a karşı sertlik politikası uygulamamız gerektiğini söylemiştir370.”

3.4.4. Karabağ Sorununa Diğer Ülkelerin Yaklaşımları

369 Petrossian, a.g.e., s.329 370 Kıvanç Galip Över, “Türkiye'nin Penceresinden Ermeni-Azeri Anlaşmazlığı”, (Erişim), http://www.diplomatikgozlem.com/haber_oku.asp?id=650 10 Eylül 2007

Page 155: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

146

Rusya bilindiği üzere Kafkaslar bölgesinde 200 yıldır hâkimiyet

çabalarını sürdürmektedir. Bu kapsamda bölge halklarını ve ülkelerini

birbirine karşı kullanarak bölgede kontrol ve hâkimiyetini sürdürmeye

çabalamaktadır. Karabağ sorunu da Rusya tarafından Ermenistan

kullanılarak yaratılmış bir sorun durumundadır. Rusya; ABD, Fransa, AB gibi

güçlerin bölgeye uzanma çabaları sona ermedikçe Karabağ sorununun

çözülmesini istemeyecektir. Ancak Azerbaycan’ın Ermenistan gibi kendisinin

tam kontrolüne girmeyi kabul etmesi halinde sorunun çözülmesini sağlamaya

yönelebilecektir. Rusya Kafkaslar bölgesini ve Hazar Havzasını kontrol

ederek bu bölgeden Avrupa’ya doğalgaz ve petrol sevkinin de kendi

kontrolünde gerçekleşmesini sağlayarak dünya piyasalarına hâkim

konumunu sürdürmeye çalışmaktadır. Bu nedenle de Rusya, Karabağ

sorununun çözümünü engelleyerek bölgedeki çatışmanın devamını

istemektedir.

İran; Ermenistan ve Gürcistan üzerinden Rusya ile karadan

bağlantısını sürdürmektedir. Ayrıca ABD’nin Irak işgali sonrasında İran’ın

Irak’taki direnişçilere sağladığı Rus silahları bu güzergâhtan ve Hazar

üzerinden sevkedilmektedir. ABD’nin Irak’ta mağlup edilerek BOP’un

gerçekleşmesinin engellenebilmesi için söz konusu silah akışıyla Irak

direnişçilerinin sürekli desteklenmesi gerekmektedir. İran da Ortadoğu ve

Kafkaslar bölgesindeki varlığını ve etkinliğini korumak amacıyla; oluşturduğu

ve desteklediği terörist gruplara silah akışını bu yolla sağlamaktadır.

Dolayısıyla İran da Rusya ile bağlantısını koparacak şekilde Karabağ

sorununun Azerbaycan’ın lehine çözülmesini istememektedir. İran Güney

Azerbaycan’da yaşayan yaklaşık 30 milyon Azeriyi de dikkate alarak

Azerbaycan’ın hiçbir zaman güçlü bir devlet haline gelmesini de

istememektedir. İran, doğalgaz ve petrolünü Ermenistan, Gürcistan ve

Karadeniz üzerinden boru hatları vasıtasıyla Avrupa’ya sevk etmeye

çalışmaktadır. Ancak Rusya bu konuda menfaatlerinin İran ile çatışması

nedeniyle İran’dan Ermenistan’a uzatılan doğalgaz boru hattının Avrupa’ya

uzanmaması için Ermenistan’a baskı uygulayarak düşük kapasiteli

Page 156: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

147

yapılmasını sağlamıştır. Buradan da görüleceği üzere; İran ve Rusya’nın

Kafkaslardaki menfaatleri çatışmaktadır. Ancak, İran menfaatlerinin çakıştığı

oranda Karabağ konusunda Rusya ile işbirliğini sürdürmektedir.

ABD, SSCB’nin dağılmasından itibaren Kafkaslarla yakından

ilgilenmeye başlamıştır. BOP’un gerçekleştirilmesi için stratejik önemde olan

Kafkasya’nın kontrolünü ABD’nin mutlaka sağlaması gerekmektedir. Ancak,

bu kontrolü sağlamada Rusya ile işbirliği içerisinde olan Ermenistan yönetimi,

ABD açısından sıkıntı yaratmaktadır. Ayrıca, Dağlık Karabağ sorununun

Azerbaycan lehine olacak şekilde adil bir çözüme kavuşturulmasında

ABD’nin önündeki diğer büyük engel, ABD’deki Ermeni Diasporasıdır.

Ermeni Diasporası, ABD’nin yalnız Kafkaslar bölgesinde etkinliğini

engellemenin yanı sıra Türkiye ile olan ilişkilerine de büyük zarar

vermektedir. Türkiye’ye sözde ermeni soykırımını kabul ettirme çabaları

Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle Türkiye’nin

Kafkaslar politikası çoğu zaman ABD politikasıyla uyuşmamaktadır.

Almanya ekonomik açıdan bölgeyle, Hazar Havzasıyla ve Orta Asya

ile özellikle enerji kaynaklarına ulaşmak açısından ilgilenmektedir.

Almanya’nın, ABD’nin Ortadoğu bölgesi enerji kaynakları üzerindeki

hegemonyası nedeniyle ulaşabileceği enerji kaynağı bölgeleri olarak

Kafkaslar, İran ve Orta Asya kalmıştır. Almanya enerji menfaatlerini dikkate

alarak bölgeye yönelik politikalarını belirlemektedir.

Fransa, AGİT Minsk Grubu daimi üç eşbaşkanından biridir. Bu

çerçevede Dağlık Karabağ sorunun çözümü için AGİT Minsk Grubu

kapsamında aktif girişimlerde bulunmaya devam etmektedir. Ancak

Fransa’nın ülkesinde 400 bini aşan nüfustaki Ermeni Diasporasının baskısı

altında bulunması, gerçekçi çözüm önerileri sunmasına engel olmakta, bu

durumda çözüm çabalarında başarısızlığının nedenini oluşturmaktadır. Petrol

ve doğalgaz menfaatleri dolayısıyla Azerbaycan ile işbirliği yapar gibi

görünmekte fakat gerçekte tam aksi yönde hareket etmektedir. Bu da AGİT

sürecinin pasifleşmesine neden olmaktadır.

Page 157: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

148

3.5.AZEBAYCAN’IN ENERJİ KAYNAKLARI İLE BORU HATLARININ KARABAĞ SORUNUNA ETKİLERİ

Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ın (State Oil Company of

The Azerbaijan Republic) 2006 yılı tahminlerine göre Hazar Denizi’nin

Azerbaycan sektöründe 80 milyar ton petrol rezervi olduğu belirtiliyor. Ayrıca,

Hazar’ın petrol rezervleri dünya petrol rezervlerinin % 5’ini, Azerbaycan petrol

rezervleri ise dünya petrol rezervlerinin % 0,7’sini oluşturduğu SOCAR

tarafından açıklanmıştır.371

Azerbaycan Enerji ve Sanayi Bakanı Natik Aliyev’in 2006 yılı sonunda

yaptığı açıklamaya göre; Azerbaycan 2006 yılında 30,5 milyon ton petrol

üretmiş, Azerbaycan’ın 2007 yılında 40 milyon ton, 2008 yılında ise 50 milyon

ton petrol üretmesi beklenmektedir. Öte yandan faaliyette olan doğalgaz

yataklarında 200 milyar m3 doğalgaz bulunan Azerbaycan’ın “Şahdeniz”

yatağındaki doğalgaz rezervinin 1 trilyon m3 olduğu tespit edilmiştir. Risk

faktörüne dayanan hesaplamalara göre ise Azerbaycan’ın doğal gaz

rezervlerinin yaklaşık 11 trilyon m3 olduğu ifade edilmektedir. 2006 yılında 7,3

milyar m3 doğal gaz üretimi yapan Azerbaycan’ın 2007 yılında Şahdeniz

üretim yatağının devreye girmesiyle üretiminin 11 milyar m3’e çıkması

beklenmektedir.372

Azerbaycan, 20 Eylül 1994’te “Asrın Antlaşması” olarak nitelenen çok

sayıdaki ülkelerin petrol şirketleriyle Azeri, Çırag ve Güneşli petrol

yataklarında 13 milyar dolarlık bir yatırım antlaşması imzalanmıştır. Söz

konusu yatakların tahmini petrol rezervi 5,4 milyar varildir. Asrın

Antlaşması’nda; BP (%34,1 operatör), Unocal (%10,2), SOCAR (%10),

Statoil (%8,6), Exon Mobil (%8), TPAO (%6,8), Devan Energy (%5,6), İtochi

371 Oil, gas production to double in 2007, The European Weekly, Issue Number 682, (June 18 - 24, 2006). 372 Osman Nuri Aras: “Azerbaycan’ın Ekonomik Yapısı ve Enerji Kaynaklarının Ekonomik Önemi”, 2023 Dergisi, Temmuz, 2003, s.27.

Page 158: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

149

(3,9) ve Amerada (%2,7) paylarla iştirak etmişlerdir. Azerbaycan, ayrıca 1994

yılından bugüne kadar diğer petrol sahaları ile ilgili değişik tarihlerde olmak

üzere toplam değeri 16 milyar dolara ulaşan 9 antlaşma daha

imzalamıştır.373

r sonunda petrol ve doğalgaz sevkıyatında kullandığı hatlar şu

şekildedir:

laşma gereği 1999 yılında 6 milyon

anlaşma gereği 1997 yılında 5

tarafından 2006 yılında 50 milyon

2-6,6 milyar m3 /yıl, Gürcistan ise 1,2 milyar m3 /yıl doğalgaz

alacak r.

Azerbaycan 1994 yılından bugüne kadar süren anlaşmalar ve

mücadelele

• Bakü-Supsa Petrol Boru Hattı: Azerbaycan ile Rusya arasında

9 Ekim 1995 tarihinde imzalanan an

ton/yıl kapasiteyle faaliyete geçmiştir.

• Bakü-Novorossysk Petrol Boru Hattı: Azerbaycan ile Rusya

arasında 18 Ocak 1996 tarihinde imzalanan

milyon ton/yıl kapasiteyle faaliyete geçmiştir.

• Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı: Uzun mücadelelerden

sonra Türkiye, ABD, Azerbaycan’ın da dahil olduğu Batı ülkelerinin şirketleri

tarafından kurulmuş olan konsorsiyum

ton/yıl kapasiteyle faaliyete geçirilmiştir.

• Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı: Bu boru hattından

doğalgaz sevkıyatı 2007 yılı sonbaharında başlayacaktır. Türkiye bu boru

hattından

Ayrıca, Kazakistan ve Türkmenistan’ın petrol ve doğalgazını

Azerbaycan’ın dahil olduğu boru hatlarından özellikle Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana

Petrol Hattı’ndan sevkıyatını sağlayabilmek için Hazar Deniz’i altından

geçecek olan Trans-Hazar boru hattının yapılması için 2000’den bu yana

süren görüşmelerde Rusya-İran ekseninin olumsuz etkileri nedeniyle henüz

bir neticeye ulaşılamamıştır. Kazakistan ve Türkmenistan petrolleri halen

373 ABD Enerji Bakanlıgı Web sitesi. (Ekim 2004).

Page 159: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

150

Bakü’ye tanker şirketleriyle taşınmasına devam edilmektedir. Bu durum da

söz konusu ülkelerin büyük çaplı doğalgaz ve petrol rezervlerinin Azerbaycan

ve Türkiye üzerinden değil de Rusya üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması

sürecinin devamını sağlamaktadır. Hâlbuki Avrupa ülkeleri başta olmak üzere

Ukrayna, Moldova yüksek fiyatlı Rus doğalgaz ve petrolünü tüketmekten

mağdur durumdadırlar. Azerbaycan petrolü Volga-Ural bölgesinde çıkarılan

kalitesiz Rus petrolüne göre daha tercih edilir birinci sınıf (light) petrol

durumundadır.

nden edilmesine yol açan Karabağ sorunu ile karşı karşıya

kalmış r.

t ederek Karabağ sorununu ve diğer sorunlarını çözmeye

çabalamıştır.

Bilindiği üzere petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olmak bir ülke

için dış politikada etkinliği sağlayabileceği gibi, güçlü devletler tarafından iç

politikasına yönelik müdahaleler nedeniyle o ülkenin sömürge durumuna

düşmesine de neden olabilir. Azerbaycan da bu süreci 1870 yılından bu yana

yaşamaktadır. Bu kapsamda Azerbaycan, 1991’de SSCB’den ayrılarak

bağımsızlığına kavuşması sürecinde, önce Rusya ve Ermenistan’ın birlikte

müdahaleleri sonucu % 20 toprağını kaybetmesine ve yaklaşık 1 milyon Azeri

Türkü yeri

Daha sonraki süreçte bu sorun özellikle Rusya Federasyonunun

isteklerinin Azerbaycan’a kabul ettirilmesi amacıyla kullanılmaya çalışılmıştır.

Bu durum da Azerbaycan’ın iç ve dış politikasında sarsıntılara neden

olmuştur. Özellikle 1800’lerden bu yana Rus baskısı ve saldırıları altında

kalan ve Kafkaslar bölgesine 1800’lerden itibaren yerleştirilmeye başlanan

ancak 1900’lerin ortalarına doğru bugünkü Ermenistan’da nüfus çoğunluğunu

sağlayabilen Ermenilerin saldırılarıyla büyük sıkıntılar yaşamış olan Azeri

Türk toplumu 1991’de bağımsızlığını elde etikten sonra Türkiye ve Batıyla

birlikte hareke

Bu süreçte Azerbaycan; Moskova- Erivan-Tahran ekseninin her türlü

engelleyici faaliyetlerine rağmen gelişmesini, güçlenmesini sağlayacak

Page 160: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

151

tedbirleri almaya devam etmiştir. Bugün gelinen noktada Azerbaycan,

Karabağ sorununun çözümünde Rusya ve İran hariç diğer komşularıyla

sorunları olan Ermenistan’a göre nispi üstünlük sağlamıştır. Bu üstünlüğün

sağlanmasında petrol ve doğalgaz kaynaklarıyla ilgili Batının büyük petrol

şirketleri ile yaptığı petrol ve doğalgaz üretim, yatırım ve dağıtım (boru

hatları) anlaşmalarının önemi büyüktür. Azerbaycan’ın önümüzdeki süreçte

de petrol ve doğalgazdan kaynaklanan gücünü Rusya, İran ve Ermenistan’ın

politikalarını dengelemek amacıyla kullanmaya devam etmesi

beklenmektedir.

3.6. BOP SÜRECİNİN KARABAĞ SORUNUNA ETKİLERİ

ıllık 45–50 milyar varil seviyelerine geleceği

hesaplanmaktadır.374

Bilindiği gibi 2001 yılında New York’taki İkiz Kulelere yapılan 11 Eylül

saldırısının ardından ABD tarafından yürürlüğe konulan Büyük Ortadoğu

Projesi (BOP) Fas’tan Ortadoğu’ya, Kafkaslar ve Orta Asya’dan Pakistan ve

Endonezya’ya kadar uzanan çok geniş bir coğrafyayı kapsamaktadır.

Afrika’nın kuzey yarısı ile birlikte değerlendirildiğinde BOP bölgesi dünya

petrol kaynaklarının % 72’sini içermektedir. Sadece Ortadoğu ve Kafkaslar ve

Hazar Havzası dâhil Orta Asya ise dünya petrol kaynaklarının yaklaşık %

65,3’ünü bünyesinde bulundurmaktadır. Petrolün bulunduğu 150 yıldan bu

yana dünya’da 950 milyar varil petrol tüketilmiştir. Halen kalan dünya petrol

rezervinin 1 trilyon 200 milyar varil olduğu hesaplanmaktadır. Dünya’nın yıllık

petrol tüketimi 30 milyar varil dolayındadır. Ancak 2030’a gelindiğinde bu

tüketimin artarak y

Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere ABD’nin 21. yüzyılda da dünya

hegemonyasını sürdürebilmesi için BOP bölgesindeki petrol kaynaklarını ele

geçirmesi ve hiçbir güçlükle karşılaşmadan bu kaynakların kullanımını

sürdürmesi gerekmektedir. Bu amaçla yürürlüğe konulan BOP çerçevesinde

374 Utku Yapıcı, Küresel Süreçte Türk Dış Politikasının Yeni Açılımları Orta Asya ve Kafkasya, İstanbul, Otopsi Yayınları, 2004, s.39,40.

Page 161: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

152

Afganistan ve Irak işgal edilmiş, Özbekistan, Kırgızistan ve Gürcistan’da ABD

askeri üsleri oluşturulmuştur.375 BOP kapsamında Orta Asya’nın giriş kapısı

olması nedeniyle Kafkaslar çok önemli bir stratejik bölge niteliği taşımaktadır.

Bu stratejik önemi 1800’lü yıllardan bu yana fark etmiş olan Rusya, bölgede

kontrolü sağlayabilmek için Osmanlı topraklarının değişik bölgelerinde azınlık

halde yaşayan Ermenileri toplayarak, bugünkü Ermenistan topraklarında

Ermenistan’ın kurulmasını sağlamıştır.

üzerinde etkili olma,

Kafkaslara müdahale edebilme imkânını kazanmıştır.

lave 9

adet petrol yatırım antlaşmasının imzalanması da gerçekleştirilmiştir.

olmak üzere diğer ulaşım imkânlarının kapısı niteliğini

taşımasıdır.

SSCB’nin dağılmasının ardından kurulan Rusya Federasyonu,

Kafkaslardaki etkisinin zayıflayacağını düşünerek, Ermenistan’ın Karabağ’ı

işgal etmesini sağlamıştır. Bu sayede de Kafkaslar

ABD, SSCB’in dağılmasından itibaren Kafkaslar bölgesinin önemini

fark etmiş ve bunun sonucunda 1994 yılında Azerbaycan petrol yatakları ile

ilgili Batılı petrol şirketlerinin 13 milyar dolarlık üretim yatırım anlaşması

imzalamasını sağlamıştır. Müteakiben toplamı 16 milyar dolara varan i

Kafkasların önemi sadece Azerbaycan ve Hazar Havzası’ndaki petrol

ve doğalgaz yataklarıyla sınırlı değildir. Kafkasların esas önemi Orta

Asya’dan Basra körfezine, Akdeniz’e ve Avrupa’ya uzanan ve uzanabilecek

enerji başta

BOP’da iki ana bölge söz konusudur. Bunlardan birisi Kuzey Afrika ve

Ortadoğu bölgesi, diğeri de Orta Asya bölgesidir. Bu iki bölgeyi esas alan

BOP’un etkin olarak yürürlüğe konabilmesi için Kafkasların BOP’u yürüten

ABD tarafından kontrol edilmesi gerekir. Kafkaslarda söz konusu kontrolün

etkili olarak yapılmasında ABD açısından en büyük engel Ermenistan’ın 1995

375 Lutz Kleveman, Yeni Büyük Oyun Orta Asya’da Kan ve Petrol, İstanbul, Everest Yayınları, 2004, s.1-2.

Page 162: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

153

lmasını ve dolayısıyla Karabağ sorununun

çözümünü engellemektedir.

yılında yapmış olduğu 25 yıl süreli Askeri İşbirliği Antlaşması ile Rusya’nın

kontrolüne girmiş olmasıdır. Bu durum Azerbaycan’ı yanına alan ABD’nin

Ermenistan’ı baskı altına a

Page 163: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

SONUÇ

Karabağ sorununun bugün geldiği aşamaya baktığımızda; yüzlerce

yıldan bu yana süren Kafkaslar stratejik bölgesinin kontrolü mücadelesinin

halen devam etmekte olduğunu görmekteyiz.

14 Mayıs 1805 tarihinde Rus Generali Sisianov, Karabağ Hanlığı ile

yaptığı anlaşmanın sonucunda Çar’a gönderdiği raporda; “Karabağ coğrafi

bakımdan Anadolu’nun, İran’ın, Azerbaycan’ın kapısı sayılır” demek suretiyle

Karabağ bölgesinin stratejik önemini belirtmiş ve burada dengeyi kendi

yararlarına çevirebilmek için Müslümanların arasına Hıristiyan unsurların

yerleştirilmesini önermiştir. Doğal olarak buradaki en önemli Hıristiyan unsur

Ermenilerdir. Rus İmparatorluğu’nun daha sonra yerine kurulan SSCB’nin ve

Rusya Federasyonu’nun bu görüş doğrultusunda hareket ederek Kafkasya’yı

yapılandırdığını, bugünkü Ermenistan topraklarına, Osmanlı’nın değişik

bölgelerinde azınlık olarak yaşayan Ermenileri son iki yüz yıllık sürede

topladığını görüyoruz.

Daha da geçmiş tarihlere doğru gittiğimizde özellikle Ön Asya ve

Ortadoğu’ya yönelen Türklerin ve Moğolların da Kafkaslar bölgesini ve bu

bölge içinde de Karabağ bölgesini kışlak olarak kullandıklarını tespit

ediyoruz. Anadolu ve Ortadoğu’ya yönelen istilacı güçlerin bu kullanımı

Karabağ bölgesinin stratejik yığınak ve çıkış bölgesi olduğunu bize

açıklamaktadır.

Jeopolitik yönden Avrasya’nın kalpgah bölgesi olan Ukrayna, Anadolu,

İran, Hazar Havzasının merkezi Kafkasya’dır. Kafkasya; İran’ı Rusya’ya;

Ortadoğu, Anadolu ve Doğu Akdeniz’i Rusya ve Orta Asya’ya bağlar. Bu

nedenle söz konusu bölgelere ulaşmak ve o bölgeleri kontrol etmek isteyen

güçler için stratejik bir bölgedir.

Page 164: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

155

Osmanlı İmparatorluğu bu gerçeğin farkında olarak 19’uncu yüzyıl

başlarına kadar bölgeye hâkim olmuştur. Ancak Osmanlı’nın bu zamana

kadar İran’la bölge üzerinde devam eden mücadelesi, 19’ncu yüzyılda

Rusya’nın güçlenerek devreye girmesiyle üçlü bir mücadeleye dönüşmüştür.

Son iki yüz yıllık süreçte, Rusya bölgede kalıcı hâkimiyetini

sağlayabilmek için güçlü olduğu zamanlarda kendi askeri birlikleriyle

doğrudan, zayıf olduğu zamanlarda ise bölgeye topladığı Ermenileri

kullanarak Kafkasları kontrol etme çabalarını bugüne kadar sürdürmüştür,

bundan sonrada sürdürecektir.

Diğer önemli bir konu ise Azerbaycan ile Hazar Denizi ve Orta Asya

bölgesinde bulunan petrol ve doğalgaz rezervlerinin çıkarılması ve bunların

uygun boru hatlarıyla tüketim bölgelerine sevkedilmesidir. Bu konuda ABD ve

AB şirketlerinin son 15 yıllık süreçteki çalışmalarıyla belirli bir aşamaya

ulaşılmıştır. Ancak henüz Orta Asya petrol ve doğalgazının Hazar üzerinden

boru hattıyla Azerbaycan’a, Akdeniz ve Avrupa’ya ulaşımı sağlanamamıştır.

Halen bölgede petrol ve doğalgaz kaynaklarını kontrol etmek için ABD

ve diğer Batı ülkeleriyle Rusya mücadele etmektedir. Bilindiği üzere dünyada

mevcut olan 1200 milyar varillik petrol rezervinin 600 milyar varili

Ortadoğu’da, 200 milyar varili (Hazar Bölgesi dâhil) Orta Asya’dadır. Söz

konusu 800 milyar varillik petrol rezervinin özellikle Orta Asya’da bulunan 200

milyar varillik bölümünü kontrol edebilmek, üretimini ve batı ülkelerinin

kullanımı için sevkiyatını sorunsuz sağlayabilmek amacıyla Orta Asya’nın

giriş kapısı olan Kafkasların kontrol edilmesi gerekir.

Bilindiği gibi, SSCB’nin dağılmasından istifade ederek hegemonyasını

bütün dünyaya yaymak, enerji kaynaklarını kontrol ederek dünya

hegemonyasını kalıcı hale getirmek isteyen ABD, 2001 yılında BOP’u

yürürlüğe koymuştur. Büyük Ortadoğu Projesi Fas’tan Ortadoğu’ya; Orta

Asya’dan Pakistan ve Endonezya’ya kadar uzanmakta, bütün petrol ve İslam

Page 165: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

156

coğrafyasını kapsamaktadır. Bu projenin hayata geçirilmesi ABD’nin dünya

üzerindeki ekonomik ve askeri hegemonyasını sürdürebilmesi için gereklidir.

Ancak BOP bölgesine yüzlerce yıldır hâkim olmuş güçler (Rusya, Türk

Cumhuriyetleri, İran, Çin) Sanghay İşbirliği Örgütü’nü kurarak bu projeye

karşı direnmelerini etkili kılabilmek için güçlerini birleştirme yoluna

gitmişlerdir.

Kafkaslar BOP coğrafyasında Orta Asya enerji havzası ile

Ortadoğu enerji havzasının birbiriyle bağını sağlayan stratejik önemde bir

bölgedir. Kafkaslarında kendi içindeki stratejik önemdeki bölgesi de

Karabağ’dır. Orta Asya enerji havzasına ulaşmak isteyen ABD’nin kontrol

etmesi gereken bölge Kafkasya’dır. Ancak Rusya, ABD’nin bu kontrolünü

engellemek amacıyla Ermenistan ile birlikte hareket ederek Karabağ

sorununu yaratmıştır. Bu sayede Rusya, Kafkaslar üzerinde eskiye göre

zayıflayan gücüne rağmen etkinliğini sürdürebilmektedir.

Son 10 yıllık dönemde Rusya, özellikle petrol başta olmak

üzere hammadde kaynakları ve silah sanayini etkin bir şekilde kullanarak

ekonomik olarak hızla büyümüş ve GSMH’si yıllık 1 trilyon dolarlık seviyeye

ulaşmıştır. Bu ekonomik güçlenme ile birlikte 2007 yılının Mayıs ayında

Rusya ABD’nin Polonya’ya yerleştirmeye çalıştığı füze kalkanı projesini

bahane ederek, Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler antlaşmasından (AKKA)

ayrıldığını resmen bildirmiştir. Bilindiği üzere, AKKA antlaşması; Atlantik’ten

Urallar’a Rusya ve Türkiye dâhil bütün devletlerin konvansiyonel silahlarına

(tank, top, uçak, helikopter sayılarına) getirilen sınırlamaları kapsayan bir

anlaşmadır. Rusya’nın bu kararı ile önümüzdeki dönemde bölgede askeri

yığınaklanmasını artıracağı, bu gelişmenin de Kafkaslardaki ortamın daha da

gerilmesine neden olacağı değerlendirilmektedir.

4 Eylül 2007 tarihinde The Government Accountability Office

(GAO) adlı bir düşünce kuruluşunca ABD Kongresine sunulan Irak raporunda

ABD birliklerine Irak’taki direniş unsurlarınca günde 100-120 saldırı

Page 166: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

157

gerçekleştirildiği belirtilmektedir. ABD’nin Irak’taki asker sayısının son sekiz

ayda, 30 bin kişi artırılarak 168 bine çıkarılmasına rağmen, ABD ve koalisyon

güçlerine saldırıların artış hızı düşmemiş ve Irakta güvenlik ve istikrar

sağlanamamıştır. Irak’taki bu gelişmelerin de gösterdiği gibi Kafkaslar

coğrafyasından Rusya ve İran’ın birlikte yaptıkları silah sevkıyatı nedeniyle

Kafkaslar bölgesi; Irak’taki savaş sürecine direk etki eder konumunu

sürdürmektedir.

Sonuç olarak Kafkaslarda 200 yıldan bu yana Rusya’nın

kullandığı Ermeniler tarafından yeniden gündeme getirilen, fakat geçmişi

tarihin derinliklerinde olan Karabağ sorununa; büyük güçlerin bölgedeki

mücadeleleri son bulmadan bir çözüm bulunacağını düşünmek gerçekçi bir

yaklaşım olmayacaktır. Bu gerçek doğrultusunda, Türkiye ve Azerbaycan

bölge politikalarını belirlemeli ve bölgede etkili olmanın yollarını aramalıdırlar.

Zira, Kafkaslar bölgesi; Türkiye, için de Orta Asya, Rusya ve Çin’e yönelen

İpek yolunun ana kapısını ve Türkiye’nin derinlikte savunmasının temelini

oluşturmaktadır.

Page 167: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

158

KAYNAKÇA

Kitaplar

ABDULLAYEV, Vagif, Azerbaycan Yeni Diplomasi Mekânında, Bakü, Azerbaycan Neşriyatı, 2003.

AKTAŞ, Hayati; Dağlık Karabağ Sorunu, İstanbul, Türk Dünyası

Araştırmaları Vakfı, 2001.

ALİYEV, Irgar, Dağlık Karabağ, Bakû, 1989.

AMANOĞLU, Ebulfez; Ermeni Araştırmaları, I. Türkiye Konferansı Bildirisi Cilt III, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Ermeni Araştırmaları

Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2003.

ARMAĞAN, Mustafa; İslam Düşüncesi Tarihi, C.I, İstanbul, İnsan Yayınları,

1990.

Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 85, Belge no: 2036, Ankara, Ekim

1985.

ASLAN, Yasin; Can Azerbaycan (Karabağ' da Talan Var), Ankara, Kök

Yayınları, 1990.

Atatürk'ün Millî Dış Politikası, Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1981.

BAL, Halil; Ermeni Araştırmaları, T. Türkiye Kongresi Bildirileri Cilt I, Avrasya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2003.

BEKTAŞ, Hamza; “Ermeni İsyanları, Göç Ettirilme Nedenleri ve Uygulamada

Devletin Rolü”, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler enstitüsü Atatürk İlkeleri

ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı, Doktora Tezi, İstanbul, 1994.

BUGAROV B., ALIYEV, H.; Azerbaycan SSC'nin Coğrafyası, Bakû, 1984.

Page 168: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

159

CAFERSOY, Nazim; Ankara Çalışmaları, Ankara, Avrasya Stratejik

Araştırmalar Merkezi, 2000.

CEBESOY, Ali Fuat; Moskova Hatıraları, Ankara, 1982.

ÇİLOĞLU, Fahrettin, Rusya Federasyonu’nda ve Transkafkasya’da Etnik Çatışmalar, İstanbul, Sinatle, 1998.

DONABEDIAN, Patric, MUTAFIAN, Claude; Artsakh - Histoire du Karabagh, Paris, 1989.

EHMEDOV, Elçin; Ermenistan’ın Azerbaycan’a Saldırısı ve Uluslararası Kuruluşlar, Bakü, Tuna, 1998.

EMİRCAN, Abdülali, GERGER, Mehmet Emin; Büyük Ermenistan Hayali ve Kars’tan Karabağ’a Ermeni Vahşeti, İstanbul, Cemre Yayınları, 1996.

ERAYDIN, Selçuk; Tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul, Marifet Yayınları,

Genişletilmiş 3. Baskı, 1990.

FENDOĞLU, Tahsin; Ermeni Araştırmaları, I. Türkiye Kongresi Bildirileri Cilt I, Ankara, 2003.

GÖKÇE, Sevim; Ermeni Araştırmaları, I. Türkiye Kongresi Bildirileri I. Cilt, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Ermeni Araştırmaları Enstitüsü

Yayınları, Ankara, 2003.

GÜRÜN, Kamuran; Ermeni Dosyası, 2. Basım, Ankara, 1983.

GÜRÜN, Kamuran; Türkler ve Türk Devletleri Tarihi, Cilt 1, Ankara, 1981.

HANÇERLİOĞLU, Orhan; “Put”, İnanç Sözlüğü: Dinler-Mezhepler-Tarikatlar-Efsaneler, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1975.

Page 169: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

160

HARP AKADEMİLERİ KOMUTANLIĞI; Kafkasya ve Azerbaycan’ın Dünü, Bugünü, Yarını, İstanbul, Harp Akademileri Yayınları, 1995.

HOVANNISIAN, Richard G.; Armenia on the Road to Independence 1918, Berkeley and Los Angeles- University of California Pres, 1969.

İBRAHİMLİ, Haleddin; Değişen Avrasya’da Kafkasya, Ankara, Avrasya

Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları Kafkas Araştırmaları Dizisi, No:25,

2001.

İLTER, Erdal; Ermeni Meselesinin Perspektifi ve Zeytûn İsyanları (1780-1880), Ankara, 1988.

İŞYAR, Ömer Göksel; Bölgesel ve Global Güvenlik Çıkarları Bağlamında Sovyet – Rus Dış Politikaları ve Karabağ Sorunu, İstanbul, Alfa Basım

Yayım Dağıtım Ltd. Şti, 2004.

JAESCHKE, Gotthard, Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri, çev:

Cemal Köprülü, Ankara, 1971.

KARIMOV, B.; “Haydar Aliyev Döneminde Azerbaycan Cumhuriyetinin Dış

Politikası”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslar Arası

İlişkiler Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2007.

KARINYAN, Artaşes Balasiyeviç; Ermeni Milliyetçi Akımları, Çev. Arif

Acaloğlu, İstanbul, Kaynak Yayınları, 2006.

KLEVEMAN, Lutz, Yeni Büyük Oyun Orta Asya’da Kan ve Petrol, İstanbul, Everest Yayınları, 2004.

KODAMAN, Bayram; Sultan II. Abdülhamit Devri Doğu Anadolu Politikası, Ankara, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 1987.

LAÇİNER, Sedat; Türkler ve Ermeniler: Bir Uluslararası İlişkiler Çatışması, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi, Ankara, 2005.

Page 170: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

161

MAKAS, Zeynel Abidin; Azerbaycan'ın Tarihi ve Kültürel Coğrafyası, Ankara, Kök Yayınları, 1990.

MİTAYEV, Vladimir, Rossiya i Zapad v Karabakskom Konflikte (Karabağ Sorununda Rusya ve Batı), Moskva, İskra, 1997.

MUSTAFAYEV, Vedadi; “Dağlık Karabağ Problemi”, İstanbul Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslar Arası İlişkiler Anabilim Dalı, Yüksek Lisans

Tezi, İstanbul, 2002.

NEEF, Christian; Kafkasya: Rusya’nın Kanayan Yarası, Çev. Özalp

Göneralp, Yeni Hayat Kütüphanesi, İstanbul, 2004.

Osmanlı Devleti ile Azerbaycan Hanlıkları Arasındaki Münasebetler 1575-1918, Ankara, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı

Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, 1993.

ÖKE, Mim Kemal; İngiltere’nin Güneydoğu Anadolu Siyaseti ve Binbaşı E.W.C. Noel’in Faaliyetleri, Ankara, Sevinç Matbaası, 1988.

PERINÇEK, Mehmet, Ermeni Araştırmaları, I. Türkiye Konferansı Bildirisi Cilt I, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Ermeni Araştırmaları Enstitüsü

Yayınları, Ankara, 2003.

PUBLIC INTERNATIONAL LAW AND POLICY GROUP; The Nagorno-Karabagh Crisis: A Blueprint for Resolution: A Memorandum, Washington D.C., Haziran, 2000.

QASIMLI, Musa; Azerbaycan Türklerinin Milli Mücadele Tarihi (1920-1945), İstanbul, Kaktüs Yayınları, 2006.

SAKARYA, İhsan, Belgelerle Ermeni Sorunu, Ankara, 1984.

SARAY, Mehmet, Azerbaycan Türkleri, Türk Dünyası Araştırmaları

Yayınları (TDAV), 1984.

Page 171: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

162

SARAY, Mehmet, Ermeni Araştırmaları, I. Türkiye Kongresi Bildirileri II. Cilt, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Ermeni Araştırmaları Enstitüsü

Yayınları, Ankara, 2003.

SARKISYAN, Manvel; Kafkasların ve Ermenistan’ın Politik Sorunları (Ermenistan’ın Bölge Politikası), The Armenian Center for National and

International Studies, Erivan, 1998.

SARKISYAN, Manvel, Politiçeskie Problemi Kavkaza i Armeniya. Politika Armenii v Regione (Kafkasların ve Ermenistan'ın Politik Sorunları. Ermenistan'ın Bölge Politikası), Erivan, The Armenian Center for National and International Studies Yayını, 1998.

SONYEL, Saiahi R.; Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika II, Ankara, 1986.

SOYSAL, İsmail; Türkiye'nin Siyasal Antlaşmaları, Ankara, TTK, 1983.

SUNY, Ronald; Armenia in the Twentieth Century, Chico, CA, Scholars

Press, 1983.

SÜSLÜ, Azmi; Ermeniler ve 1915 Techir Olayı, Ankara, Yüzüncü Yıl

Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, 1990.

SWIETOCHOWSKI, Tadeusz Müslüman Cemaatten Ulusal Kimliğe Rus Azerbaycan 1905-1920, çev.: Nuray Mert, İstanbul, Bağlam Yayınları, 1988.

TAŞKIRAN, Cemalettin, Ermeni Araştırmaları, I. Türkiye Kongresi Bildirisi Cilt III, Ankara, Avrasya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Yayınları, 2003.

TAŞKIRAN, Cemalettin; Geçmişten Günümüze Karabağ Meselesi, Ankara,

Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 1995.

TENGİRŞEK, Yusuf Kemal; Vatan Hizmetinde, Ankara, 1981.

TER MINASSIN, Anaide; Ermeni Devrimci Hareketi'nde Milliyetçilik ve Sosyalizm (1887-1912), çev. Mete Tuncay, İstanbul, İletişim Yayınları, 1992.

Page 172: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

163

TER PETROSSIAN, Entretient Avec Levon; Politique Internationale, Paris,

Automne, 1992.

TURKEY WALKS A TIGHTROPE; EIU Country Report, No: 2, 1992, s.3.

TÜMER, Günay, KÜÇÜK, Abdurrahman, Dinler Tarihi, 2. Basım, Ankara,

Ocak Yayınları, 1993.

ULUSLARARASI TÜRK ERMENİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ, İstanbul

Üniversitesi Rektörlüğü, İstanbul, 2001.

VELİYEV, Afgan; Azerbaycan Siyasi Düşünce Tarihi ve Mirza Bala Mehmetzade, İstanbul, Kaprol İletişim, 2005.

WALKER, John Christoper; Armenia and Karabagh, London, 1991.

YALÇINKAYA, Alaeddin; Kafkasyada Siyasi Gelişmeler, Ankara, Lalezar

Kitapevi, 2006.

YAPICI, Utku, Küresel Süreçte Türk Dış Politikasının Yeni Açılımları Orta Asya ve Kafkasya, İstanbul, Otopsi Yayınları, 2004.

YILDIRIM, Dursun, ÖZÖNDER, Cihat; Karabağ Dosyası, 2. B.s., Ankara,

Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 1991.

YILMAZ, Kâmil H.; Tasavvuf Meseleleri, İstanbul, Erkim Yayınları, 1997.

Makaleler

AHUNDLU, Yavuz; “Karabağ Meselesinin Tarihi Kökleri Hakkında Bazı

Kayıtlar”, XII. Türk Tarih Kongresi 12-16 Eylül 1994, Ankara, Türk Tarih

Kurumu, 1999, Cilt: II, ss. 311-342.

ARAS, Osman Nuri, “Azerbaycan’ın Ekonomik Yapısı ve Enerji Kaynaklarının Ekonomik Önemi”, 2023 Dergisi, 15 Temmuz 2003, ss.25-29

Page 173: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

164

ARSLAN, Ali; “II. Meşrutiyet Öncesinde Osmanlı-Eçmiyazin Katogikosluğu

İlişkileri”, Ermeni Araştırmaları I. Türkiye Kongresi Bildirileri, C.I, Ankara,

ASAM-Ermeni Araştırmaları Enstitüsü, 1993, ss.348-359.

ASLAN, Yasin; “Azerbaycan Aydınlarının Dağlık Karabağ Üzerindeki Ermeni

Taleplerine Reaksiyonu”, Azerbaycan Dergisi, Sayı 263, Eylül-Ekim 1988,

s.63-71.

ASLANLI, Araz; "Ermenistan'ın Azerbaycan Topraklarını İşgali Sorununun

Hukuki Boyutu: Azerbaycan'ın Meşru Müdafaa Hakkı Devam Ediyor mu?",

Ermeni Araştırmaları, Cilt: 3, Sayı: 9, Bahar 2003.

ASLANLI, Araz; “Tarihten Günümüze Karabağ Sorunu”, Avrasya Dosyası Azerbaycan Özel, Cilt 7, Sayı 1, İlkbahar 2001, ss. 393-430.

ASLANLI, Araz, “Küresel ve Bölgesel Aktörlerin Son Girişimleri Işığında Karabağ Sorunu: Çözüme Doğru mu?”, Stratejik Analiz, ASAM yayınları, Nisan 2001, ss. 47–52.

AZİMLİ, Elçin, “Azerbaycan İstiklal Bayramı”, (Erişim),

http://arsiv.zaman.com.tr /2000/06/06/yazarlar/9.html, 5 Eylül 2007

BAL, Halil, “Kuzey Kafkasya'nın İstiklâli ve Türkiye'nin Askerî Yardımı”,

Kafkas Araştırmaları, III, İstanbul 1997.

BALA, Mirza; “Erivan”, İslam Ansiklopedisi, C.4, İstanbul, MEB, 1993,

ss.311-315

BUDAK, Mustafa, “Mondros Mütarekesinden Sonra İngilizlerin Batum'u

İşgali”, Kafkas Araştırmaları, III, İstanbul 1997, ss. 117-141.

CABBARLI, Hatem; “Ermenistan Enerji Politikası”, (Erişim) www.azsam.org,

02 Eylül 2007.

CABBARLI, Hatem; “Ermenistan Silahlı Kuvvetleri”, Stratejik Analiz, Cilt 5,

Sayı 53, Eylül 2004, ss.72-76.

Page 174: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

165

ÇAY, Abdülhalik; “Azerbaycan Dosyası”, Tercüman Gazetesi, 9 Nisan 1988.

ÇAY, Abdülhalik; “Ermenilerin Bakü’de Yaptığı 31 Mart 1918 Katliamı”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu 8-12 Ekim 1984 Erzurum, Ankara, 1985.

DOĞAN, Yalçın; “Kıran Kırana Zirvede Demirel”, Milliyet Gazetesi, 3 Aralık

1996.

EMERSON, Michael, TOCCI, Nathalie, PROKHOROVA, Elena; “A Stability

Pact for the Caucasus in Theory and Practise - A Supplementary Note”,

Southeast European and Black Sea Studies, Cilt 1 Sayı 3, 2001, ss. 115-

147.

GENCER, Ali İhsan; “Kırım Savaşı”, (Erişim) http://bilimtarihi.org/tr/kirim.pdf,

5 Eylül 2007

GÜRBÜZ, Vedat; “Dağlık Karabağ Sorunu ve Azerbaycan Politikaları, 1988-

1994”, Ermeni Araştırmaları, Cilt 3, Sayı 10, Yaz 2003, ss.80-93.

İBRAHİMOV, Rövşan; “Karabağ Sorunu”, Ermeni Araştırmaları, Sayı:6,

2002, ss.23-48.

İŞYAR, Ömer Göksel, “Ermenilerin Dağlık Karabağ Uyuşmazlığına İlişkin

Tutumlarının İçsel Nedenleri”, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı 29, Ekim 2003, ss.1-43.

KILIÇ, Davut; “Rusya’nın Doğu Anadolu Siyasetinde Eçmiyazin Kilisesi' nin

Rolü (1828-1915)”, Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı 2, Haziran-

Temmuz-Ağustos 2001.

KURAT, Yuluğ Tekin; “Doğu Anadolu'da Ermeni Sorunu (1900-1920)”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu 8-12 Ekim 1984 Erzurum, Ankara, 1985.

Page 175: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

166

LAÇİNER, Sedat; “Ermenistan Dış Politikası ve Belirleyici Temel Faktörler

1991-2002”, Ermeni Araştırmaları, Cilt 1, Sayı 5, Bahar 2002, ss. 210–231.

LAÇİNER, Sedat; “Ermenistan Dış Politikasını Belirleyen Temel Faktörler”,

(Erişim) http://www.turkishweekly.net/turkce/makale.php?id=39#_ftnref54, 08

Eylül 2007

LÜTEM, Ömer E.; “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı 2, Haziran -Temmuz-Ağustos 2001.

MARESCA, John, “OSCE role in the Caucasus”, Security Dialogue, SAGE Publications, Volume 3, Number 21, March 1996, s. 211–224. “Oil, gas production to double in 2007”, The European Weekly, Issue Number 682, (June 18- 24, 2006). ÖVER, Kıvanç Galip; “Türkiye'nin Penceresinden Ermeni-Azeri Anlaşmazlığı”, (Erişim), http://www.diplomatikgozlem.com/haber_oku.asp?id=650 10 Eylül 2007

ÖZTÜRK, Osman Metin; “Nahçivan'ın Güncel Bölgesel Politikadaki Yeri”,

(Erişim), http://www.habusulu.com/50_3.htm , 01 Eylül 2007.

ÖZTÜRK, Osman Metin; “Türk Milliyetçiliği Üzerine Bir Durum

Değerlendirmesi”, (Erişim),

http://www.bozok.org/modules.php?name=News&file=article&sid=4585 ,

01Eylül 2007

PAYE, Olivier, REMACIE, Eric; “UN and CSCE Policies in Transcaucasia”, Contested Borders in the Caucausus, Brüksel: VUB University Press,

1996, (Erişim), http://poli.vub.ac.be/publi/ContBorders/eng/ch0403.htm , 07

Eylül 2007

SARINAY, Yusuf; “Milli Mücadele'de Türk Sovyet. Münasebetleri”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Samsun, Cilt 1, Sayı 1, 1986,

s.200-217.

Page 176: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

167

SEVİM, Ali; “Büyük Selçuklu İmparatorluğu Döneminde Selçuklu Ermeni

İlişkileri”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu 8-12 Ekim 1984 Erzurum, Ankara, 1985.

SNEIDER, Daniel; “Ethnic Conflict in Ex-Soviet Region Keeps Riches Out of

Reach”, Christian Science Monitor. Cilt 87, Sayı 130, 1995.

SOLTAN, Elnur, “Coğrafya, Tarih ve Rus Kimliği”, Avrasya Dosyası, Rusya Özel, Cilt 6, Sayı 4, Kış 2001.

ŞAHİN, Murat; “Transkafkasya Siyasi Coğrafyasında Etnik Dağılımın Etkileri”,

Avrasya Etüdleri, Sayı 19, İlkbahar-Yaz 2001.

ŞİMŞİR, Bilâl N.; “Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu 8-12 Ekim 1984 Erzurum, Ankara, 1985.

TAŞKIRAN, Cemalettin; “Karabağ Meselesi”, 2023 Dergisi, Nisan 2002,

ss.35-39.

TÜMENOĞLU, Rıdvan, “Karabağ”, (Erişim), www.turksam.org/tr/yazilar, 05

Eylül 2007

VASERMAN, Arie and Ginat, Rami, “National, religious or territorial conflict: The case of Nagorno-Karabakh”, Studies in Conflict and Terrorism, USA, Volume 7, Number 4, 1997, ss. 179–195. VOSTRİKOV, S.V., “Karabakskiy Krizis i Politika Rossii na Kavkaze (Karabağ Krizi ve Rusya’nın Kafkas Politikası)”, Nezavisimaya Gazeta, 12 Ağustos 1996.

YILDIZ, Hakkı Dursun, “10. Yüzyılda Türk-Ermeni Münasebetleri”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu 8-12 Ekim 1984 Erzurum, Ankara, 1985, s.29-31

Page 177: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

168

Gazeteler

“Ermenistan'ın Çözüm Koşulları”, Cumhuriyet Gazetesi, 04.03.1992

“Suleyman Demirel Rejects Military Action”, Paris AFP, 20 Mayıs 1992.

“Yılmaz Hükümetin Karabağ Politikasına Çattı”, Anatolia, 14 Mayıs 1992.

“Azerbaycan’ın Hayır Dedi”, Nezavisimaya Gazetesi, 13 Temmuz 1996. “Müzakereler Yapıldı”, Halk Gazetesi, 18 Mayıs 2005. “Azerbaycan Rambouillet Görüşünden Umutlu”, Respublika Gazetesi, 29 Mayıs 2006. “Azerbaycan’ın Hayır Dedi”, Nezavisimaya Gazetesi, 13 Temmuz 1996. “Dağlık Karabağ’da Barış Gücü ve Türkler”, Sabah Gazetesi, 20 Ekim 1994. “Askeri Anlaşma ”, Azerbaycan Gazetesi, 10 Mayıs 1995. “Dağlık Karabağ Surunu Çerçevesinde”, Azerbaycan Gazetesi, 9 Nisan 1993.

İnternet Siteleri

(Erişim) www.azsam.org/modules.php?name ,02 Eylül 2007

(Erişim), http://www.un.org/Docs/scres/1993/822e.pdf. 07 Eylül 2007

ABD Enerji Bakanlığı Web sitesi. (Ekim 2004).

Page 178: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

169

ÖZET GÖZLEK, Duygu; Dağlık Karabağ Sorununun Dünü, Bugünü ve Geleceği, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008.

Dağlık Karabağ, hukuken Azerbaycan’a ait olan ve fakat Ermenistan

tarafından işgal edildiği için bu devletin kontrolü altında bulunan büyükçe bir

dağlık toprak parçasından oluşmaktadır. 1994’te Ermenistan ile Azerbaycan

arasında yapılan ateşkes sonunda bu bölge Ermenistan’ın kontrolünde

kalmış ve fakat Azerbaycan bu durumu kabul etmeyerek, bu “uyuşmazlık”

yıllardan beri iki ülkenin en büyük problemi haline gelmiştir. Bu çalışmada

Kafkaslarda en önemli anlaşmazlığı oluşturan Karabağ sorununun kısa

tarihçesi, Azerbaycan’a ait bu bölgenin Ermeni güçleri tarafından işgal

edilmesi, sorunun çözümü için uluslararası çabalar, bu konuda uluslararası

kuruluşlarda alınmış başlıca kararlar ve sorunun çözümlenmesinin bu bölge

ülkelerine sağlayacağı yararlar incelenmektedir.

Anahtar Sözcükler 1. Dağlık Karabağ

2. Azerbaycan

3. Ermenistan

4. Ateşkes 5. Uyuşmazlık

Page 179: Daglik Karabag Sorununun Dunu Bugunu Ve Gelecegi \ Yesterday Today and Future of Nagorno Karabakh Problem

170

ABSTRACT

GÖZLEK, Duygu; Yesterday, Today and Future of Nagorno-Karabakh Problem, Master Thesis, Ankara, 2008.

Nagorno-Karabakh is a large mountainous district, which legally belongs to

Azerbaijan. However, since Azerbaijan has been occupied by Armenia,

Nagorno-Karabakh is under the control of Armenia. In 1994, as a result of the

truce between Armenia and Azerbaijan, the district has remained under the

control of Armenia; yet, Azerbaijan refused to accept the situation. This

“dispute” has become the biggest problem of the two countries through the

years. In this study, a brief history of the Karabakh conflict, which constitutes

the most important disagreement in the Caucasus, the occupation of the

district, which actually belongs to Azerbaijan, by Armenian forces, the

international endeavors for the solution of the problem, the major decisions

taken in international organizations regarding the situation and the benefits a

solution to the problem would reap to the district have been analysed.

Key Words

1. Nagorno-Karabakh,

2. Azerbaijan,

3. Armenia.

4. Cease-fire 5. Disagreement