Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

380

Click here to load reader

Transcript of Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Page 1: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

00034715121

y '^5;

fif]HA AYVERDI ile

rraelciili/i

^FL

-^^'

CEMALNUR SARGUTderleyen: SADIK YALSIZUÇANLAR

Page 2: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Digitized by the Internet Archive

in 2009 with funding from

University of North Carolina at Chapel Hill

http://www.archive.org/details/smihaayverdiilOOsarg

Page 3: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi ile

SIRRA YOLCULUK

Cemalnur Sargut

Derleyen:

SADIK YALSIZUÇANLAR

DNIVfiRSlTY IIRRARY

UNlVliRSn Y OK NORIII CAROI.INA

ATCHAPia ML.

it llrs l(*fH

Page 4: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Nefes Yaynlan

SâmihaAyverdi ile SIRRA YOLCULUKCemâlnur Sargut

Derleyen: Sadk Yals^uçanlar

ISBN: 978-605-5902-06-3

Kitapyayn no: 1

1

2009, stanbul

Editör: Ne^e Ta^

Kedaksiyon: Cangüf^el Zülfkar

Kapak tasarm: Hümanur BalMizanpaj: Sanem Ömürlü

Kapak & iç bask: Pasifik Ofset.

Cilt: Pasifik Ofset

Nefes Yaynlan;

Badat Cad. Gü^lSk. BilkanApt

A Blok no:1 1/2 Selamiçeme, istanbul

Tel: (216) 359 1020- 359 1021

Fax:(216)359 4092

Page 5: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

ÇNDEKLER

TAKDM j

ESERLER vi

Roman: vi

Hil<âye: vi

Mensur iir: vi

Hâtrat: vi

Kültür, medeniyet ve tarih: vii

Biyografi: vii

Otobiyografi: vii

Seyahat: vii

Portre: vii

Deneme: vii

Makale: vii

Mektup: viii

Sadk Yalszuçanlar viii

Üç KADIN BR RESM 1

Çocukluum br Güldü 12

SÂMHA AYVERD, HOCASININ MÂNÂSI ÖNÜNDE YOK OLAN BR NEY GBYD... . 22

Hey Koca SâmIha, KItaplarinla Dergâhimi YenIden Açtin 50

SÂMHA ANNENN ESERLERNDE YAZDII HER CÜMLE, KENAN RFÂÎ'NN

MÂNÂSINDAN BRER ÖRNEKTR 69

Page 6: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

SÂMiHA Ayverd, Hem Çok yi Br Mevlânâ Hem De Çok Iy Br

Îbnü'l-ArabÎYorumcusudur 78

SÂMHA Anne, Ken'an RfâÎÜnverstesnden Doktorali Br

Profesördür 91

Onun çin FâtIh'In stanbul'u FethI, TevhdIn Fethdr 105

DOST'üN NGLZCE'YE ÇEVRLMESYLE BENM TANIDIIM EN AZ BE ALTI

Kii MÜSLÜMAN Oldu 114

Çok KULLANDIIMIZ Ak Keumesn Hiç TANIMADIIMIZI Yusufcuk'tan

ÖRENYORUZ 148

EB- ARUS TÖRENLER, SÂMHA ANNENN GAYRETLERYLE BALAMITIR 160

u DÜNYA Ah u Dünya... ÎlÂ-Yi Keümetullah Aki le Dolup Tamanin,

Onun çn Ölmenn, Ölümsüz Hayatin Ta Kends Olduunu Br Blse,

NeOlurBrBleblse 168

SÂMHA AYVERD'DE DERN BR TÂRH UURU VE SEVGS VARDIR 180

Halk çre Br âyneym. Herkes Bakar Br An Görür, Her Ne Görür

KEND YÜZÜN, Ger YAH, Ger Yaman Görür 206

SÂMHA Anne Hayret nsaniydi 218

Gönül ANNESNN Nur'u 222

Cemalnur Hoca 222

Evlad Acs 227

HAKKINDA YAZILANLAR 229

Yusufçuk : Aynann Öteki Yanma Sçrayan Bir Dü Yazs

Enis Batur 229

Sâmiha Ayverdi'nin stanbul'u

Selim leri 232

Page 7: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sami ha Ayverdi

Mustafa Özçelik 237

RFÂNÎ GELENEK ÇERSNDE SÂMHA AYVERDYusufcuk'ta Geçen Baz Tasavvuf? Mazmun Ve Temalar Üzerine

Sadk Yalszuçanlar 249

ESERLERNDEN Seçmeler 271Dost 271

Üç Turunçlar 276Yusufçuk 281Hanc 295

Bektâ- Velî 307Semiha Cemâl Hanm 310Onüçüncü Asr Anadolu'sunda Tasavvuf ve Hazret-i Mevlânâ ..312

Fâtih'in Ve Fethin Gayesi 319Dede Efendi 327slâm Birlii 330slâm Mucizesi 334Endülüs'te slâm 336San'at Ve Temââ Hayâtmz 337

DZN 339

Page 8: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk
Page 9: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Anne

'tiandr bu gönlüm,jâ misafirhane. .

.

Derd konuklar, derman konuklar, hayâl konuklar, melal

konuklar; mümkün konuklar, muhal konuklar. Hele hasret,

hiç çkma\ ordan, çkma!(^ ordan.

Handr bu gönlüm,ykk dökük. .

.

Fakir konuklar, ^ngin konuklar, âlim konuklar, câhil

konuklar; gelen konuklar, geçen konuklar. Hele bir hana

vardr, hiç çkma^ ordan, çkma^ ordan. . .

"

Sâmiha Ayverdi, Hanc

Page 10: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sadk Yalszuçanlar

Takdim

Elinizdeki kitap, bir modern zamanlar bilgesinin hayat, irfan

dünyas ve tefekkür yolculuuna ilikin yaplm konumalardan

oluuyor.

Ayn bilgelik yolunun yolcularndan Cemalnur Sargut'la

gerçekletirdiimiz söylei bo}anca, hem bir döneme tanklk etmi

bulunuyoruz hem de bu dönem içinde bilgelik göümüzün parlak

yldzlarndan birinin, Sâmiha Ayverdi'nin o dile gelmez engin

dünyasndan birkaç resmi yanstm oluyoruz.

Sâmiha Ayverdi, müridi ve hocas Kenan Rifâî hazretlerinin irfan,

ahlâk ve edebinden nasiplenmi bahtiyar bir insan. Roman, hikâye,

mensûre, deneme, aratrma-inceleme, günce, hâtra, gezi, mektup

türlerinde eserler vermi bir yazar. Ülkesinin ve dünyann

sorunlarna ilikin düünen ve doru sorular soran, onlara cevap

arayan bir aydn. slâm ahlâkn, verdii o muazzam kavgann

içinden geçerken, sessiz sedasz biçimde yaayan bir dervi.

Türkçe'nin zenginliini modern zamanlarda karlat tehditlere

kar güçlü biçimde ortaya koyan bir edebiyatç. Hz. Meryem'in, Hz.

Râbia'nn, Hz. Fatma'nn izinde, onlarn ahlakyla ahlâklanm bir

stanbul hanmefendisi. Balkanlar, Anadolu mayasyla mayalamgönül erlerinden Gül Baha'ya yakan bir torun. Cumhuriyet

modernlemesinin önümüze getirdii krizleri isabede belirleyebilen

ve çözümler üretme konusunda tükenmez bir enerjiyle çabalayan

bir dâva insan. Bir tevazu ant. Bir sadelik aheseri. Bir inci. .

.

Ayverdi'nin bize brakt irfânî mirasn ayrntlarna henüz tam

anlamyla vâkf deiliz. O'nun, çileli, sâde ve nadide yaamn tam

olarak bilmiyoruz.

Bu söyleiyi, O'nun engin dünyasn biraz olsun yeni kuaklara

aktarabilmek için gerçekletirdik.

Cemalnur Sargut, her zamanki inceliiyle kabul ettiler ve Sâmiha

Anne kitab böylece ortaya çkt.

Page 11: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha AN-verdi üe SIRRA YOLCULUK

Kaynaklardan ve tanklardan örendiimize göre, Sâmiha Ayverdi,

1905 \ilinda stanbul'da Meliha Hanm ve Miralay smail Hakk

Bey'in kz olarak dünyaya gelmitir. Ekrem Hakk adnda bir de

oullar olan aile kzlarna "eli açk, cömert" anlamna gelen ''Sâmiha"

adn verdi. Sâmiha Ayverdi'nin çocukluu klar ehzâdeba

semtindeki evlerinde ve annesinin amcas olan dönemin Maliye

Nazr brahim Efendi'nin konanda, yazlar ise Çambca'daki

köklerinde geçü. Eitimine be yanda iken mahalle mektebine

giderek balad. Daha sonra Süleymâniye nâs Numune Mektebi'ne

devam etti ve 1921 \ilinda mezun oldu. Sonraki eitimi husûsîdir.

yi derecede Franszca bilen ve keman çalabilen Ayverdi'nin bir kzve iki torunu vardr.

Sâmiha Ayverdi ilk kitabn 1938 yhnda yazar. Krktan fazla eseri

olan A}^^erdi, roman ve hikâye yazarak balad edebî hayaüna

târihî ve sosyal içerikli biyografi, hâtra, mektup, makale türünde

eserlerle devam eder. Edebiyat aratrmaclarna göre, bir yazarn

eserleri onun hayatnn yansmasdr. Sâmiha Ayverdi'nin de

eserlerinde, kaynam yazarn hayatndan alan üç ana konu vardr:

""Tasavvufa tarih juuru ve medeniyet injâs, htanhuir

Sâmiha Ayverdi, L Merutiyet'ten balayarak Osmanl Devleti'nin

son yllarnda yaam; Balkan Savalar, L Dünya Sava, Kurtulu

Sava, Cumhuriyetin ilân gibi tarihimizin çok önemli olaylarna

genç yalarnda tamklk etmi; tarih ve medeniyet konularm çadaolan Yahya Kemâl Beyatb, Ahmet Hamdi Tanpnar, Nihad Sami

Banarb gibi, o da eserlerinin gündemine tamtr. Türk

edebiyatnda birçok yazarn anlatt stanbul, eserlerinin içinde o

kadar önemli bir yer tutar ki bu, ona "stanbul yazar" olma sfatn

kazandrr. Ancak A^-verdi'nin devrindeki dier yazarlardan ayrlan

çok önemli bir taraf vardr. O da özellikle ilk sekiz kitabmn ana

konusu olan, dier kitaplarnda da dünya görüü ve hayat alglay

olarak ortaya çkan tasavvuf düüncesidir. 1940'larda Edebiyat

Âlemi dergisinde kendisiyle yaplan bir röportajda "imdi neler

okujorsunu^" sorusuna: "Yine Mesnevi... ve Dîvân- Kebîr... ve her

fey.

.

." diye cevap verir. Yani Sâmiha Ayverdi, Mevlânâ'nn eserlerini

çok okumu, onu. Hocas Kenan Büyükaksoy'un rehberliinde

Ü

Page 12: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sadk Yalszuçanlar

anlamaya ve yorumlamaya çabmutr. Bu nedenle de onun için

tasavvuf düüncesi bir hayat tarz olmutur. Hakknda çeitli

doktora ve yüksek lisans tezleri yaplan Sâmiha Ayverdi'nin dili ve

üslûbunun mükemmellii, Türkçe'nin ve stanbul Türkçesi'nin en

güzel örnekleri olduu, edebiyat tarihi açsndan da ortaya

konmutur.

Ak Budur, Batmayan Gün, nsan ve eytan, Son Menzil, Yaayan

Ölü, Yolcu Nereye Gidiyorsun?, Mabette Bir Gece, Mesihpaa

mam, Rahmet Kaps, Ba Bozumu, Hey Gidi Günler Hey, Ah

Tuna Vah Tuna, Küflücedeki Kök, brahim Efendi Kona,stanbul Geceleri, Âbide ahsiyetler, Dost, Hanc, Edebî ve Manevî

Dünyas çinde Fâtih, Boaziçi'nde Târih, Türk Târihinde Osmanl

Asrlar, ki Âinâ, Ermeni Meselesi, Misyonerlik KarsndaTürkiye, Maârif Davamz ve daha pek çok eser. Bazlar ingilizce,

Arapça, Azerî Türkçesine tercüme edilen bu kitaplar yazarn

çevresinde çounluu üniversite örencilerinden, geni bir dde

olumasm salam, bu gençler zamanla entelektüel bir zümre

haline gelmitir.

Eserleriyle genç kuaklarn yetimesini salad için âir Niyazi

Yldrm Gençosmanolu, yazar u msralarla anlatr:

"Bir anne ki muhterem anneler âleminden

Ellijzl nesilleri emî^rdi kaleminden"

Ayverdi, kültür hayatmza sadece kitaplaryla deil yaptklaryla da

hizmet etmitir. Mevlânâ ve Yunus Emre gibi evrensel nitelikte iki

insan, genç nesillerin tanmas ve anlamas yolunda ilk admlar atan

kii o olmutur. Konya'da daha sonra çok öhret bulacak olan eb-i

Arus Merasimleri yani Mevlânâ'y Anma Törenleri ilk defa 1954'te

Sâmiha Ayverdi'nin öncülüünde balatlmtr. Yeni DouCemiyeti isimli bir dernein kuruluuna öncülük etmitir. Bu

dernek, halk âklarna ulaarak derlemeler yapm, kasetier

hazrlatm, böylece Yunus Emre'nin iirleri ve ilâhileri

yaynlanmtr. Ayrca yine bu dernek tarafndan düzenlenen

konferans ve konserlerle Türk edebiyatnn bu bü}aik mutasavvnf-

âiri gençlere tantlmtr.

V

Page 13: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK*

Onun bir baka yönü çevresine olan duyarlldr. Yaad semtte

düzensiz îmar faaliyederi sebebiyle aaçlarn kesilmesini ve

caddenin bir çöle benzemesini kabul edemeyen yazar, Fâtih'te

tfaiye Durandan Edirnekap'ya kadar devam eden Fevzipaa

Caddesindeki ve yine bugün Fâtih' te Koyunbaba Park olarak

bilinen alandaki aaçlar diktirmi, çevresindeki gençlerle ve esnafla

beraber bakmn yaptrmtr.

Bunlarn dnda A\^erdi, Kubbealo Akademisi Kültür ve Sanat

Vakf'nn kurucu üyesidir. stanbul Fetih Cemiyeti, Yahya Kemâl

Enstitüsü, Türk Kadnlar Kültür Dernei gibi sivil toplum

kurulularnn da kuruculuunu yaparak, çalmalarnda aktif rol

üstienmitir.

Kendisine hizmetieri sebebiyle pek çok ödül verilmitir:

1988'de Hey Gidi Günler Hey adb hatra kitabna Türkiye Yazarlar

Birlii tarafndan verilen 'Yln Dil Ödülü"; 1990 senesinde

Babakanlk Aile Aratrma Kurumu'nun verdii "Üstün Hi':met

ükran Berat"; 1992 \ihnda Türkiye lim ve Sanat Eserleri Sahipler

Birlii tarafndan verilen "Üstün Hifimet Ö^^/^" bunlardan bazlardr.

Sâmiha Aj'verdi, 1993 yhmn 22 Mart'nda Fâtih'te yaad evinde

vefat etmitir. Kabri Merkez Efendi kabristamndadr. Bütün hayat

bo}anca vatam ve onun deerleri için bir anne fedakârh ile

çabtndan çevresindeki her yatan insan ona "Sâmiha Anne"

demitir ve gerçekten "eli açk, cömert" anlamna gelen adnnyansmas olan bir hayat yaamtr.

"Ödenme^ borcum var bu âlem halkna: \ erdikçe, daha ver,

daha veri diyorlar.

Sorarsan borcumu bu cihan halkna: Yavuf^u, yahpyi

sevmektir! diyorlar. "1

Sâmiha Ayverdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1 988, s. 32.

Page 14: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserleri

eserleri

Roman:

Ak Budur (1938)

Batmayan Gün (1 939)

Ate Aac (1941)

Yaayan Ölü (1942)

nsan ve eytan (1 942)

Son Menzü (1943)

Yolcu Nereye Gidiyorsun (1944)

Mesihpaa mam (1948)

Hikâye:

Mâbedde Bir Gece (1940)

Mensur iir:

Yusufçuk (1946)

Hanc (1988)

Düe Gelen Ta (1999)

Hâtrat:

brahim Efendi Kona (1964)

Bir Dünyâdan Bir Dünyâya (1 974)

Hâtiralarla Babaa (1977)

Rahmet Kaps (1985)

Hey Gidi Günler Hey (1988)

Küplücedeki Kök (1989)

Ah Tuna Vah Tuna (1996)

Ne dik Ne Olduk (1985)

VI

Page 15: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Ba Bozumu (1987)

Kâtibe (2002)

EzeH Dostiar (2003)

ki Aina (2003)

Kültür, medeniyet ve tarih:

Boaziçi'nde Tarih (1 966)

Türk Târihinde Osmanl Asrlar (1975)

Türkiye'nin Ermeni Meselesi (1976)

Türk-Rus Münâsebetieri ve Muharebeleri (1 970)

Biyografi:

Ken'an Rifâî ve Yirminci Asrn Inda Müslümanlk (1951)

Edebî ve Mânevi Dünyas içinde Fatih (1953)

Otobiyografi:

Dost (1980)

Seyahat:

Yeryüzünde Birkaç Adm (1984)

Portre:

Âbide ahsiyetier (1976)

Deneme:

stanbul Geceleri (1952)

KöleHkten Efendilie (1978)

Makale:

Millî Kültür Meseleleri ve Maârif Davamz (1976)

Ne dik Ne Olduk (2002)

Rahmet Kaps (1985)

v

Page 16: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserleri

Mektup:

Misyonerlik Karsnda Türkiye (1969)

Mektuplardan Gelen Ses (1985)

Sâmiha Ayverdi'nin hayatna ve tefekkür dünyasna ilikin

sorularmz cevaplandrma lütfunda bulunan Cemalnur Sargut

hanmefendiye teekkür ve minnet borçluyuz. Kendisini toplumun

ruhuna hizmete adam bir bilgenin, yeni kuaklarca bihnmesi her

türlü kymetin üstündedir.

Kitaptaki kusurlar bendenize, güzellikler, anlatlan ve anlatan

üzerinden O'na aittir.

Sadk Yalszuçanlar

v

Page 17: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

'Dostum, inan hana ki sana içimi göstermek istemiyorum.

Eer bo§ bulunup hâ-:^ hâ^ hu if yapyorsam, gene inan ki,

tek penceresinde ijik olan hir ev gihi, esrar karanlklarnn

ortasndaki bu tek ijik damlas, gönlüm çatsnn ancak bir

köjeciini aydnlatr.

Eer gene bo^ bulunup sana hir selâm, bir sö-:^ armaan

gönderiyorsam, hu selâmn, bu haberin, suya aksini brakmbir aacn hikâyesinden hiçfarkyoktur. Nasl o akiste aaan

her çiî^isi mevcut, fakat ruhu gâipse, benim de sana gösterdiim

lafî^ ve haberde içimin ancak bir gölgesinden, hir resminden

ha^ka hir /ry yoktur.

A.mmâ aac, gölgesini suya sald için nasl ayplamyorsan,

beni de sana ister isteme':^ içimden haberler verdiim için hoç

gör; knama!"

Sâmiha Ayverdi, Yusufçuk

Page 18: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk
Page 19: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Canm Gürbüz Aabeyim^

Sayenizde cesaret etmi bulunduum bu

eseri hazrlarken hissettiim huzur,

mutluluky zevk, edep ve korkudan dolay

size çok müteekkirim. Bu cevaplardan

yararlananlarn alaca yolun sevab

size aittir.

Page 20: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk
Page 21: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Üç Kadn Bir Resim...

Cemalnur Sargut'un Hatralanndan

Nur, bam MesnevTmn üzerine edi. Gözyalaryla saürlar tekrar

okudu:

"Artk Zeyd'i bulamacsn. Çünkü o, bu dünyâdan firar etmij.

Allah'na vamn^tr O, ruhunun ayana takl dünya arlnfirlatmij, vücuttan, cismânî suretten kurtulup ruhanîler âlemine

yükselmitir.

Senin Zeyd'i bulman jöyle dursun, pmdi bic^t Zeyd bile kendi

kendisini bulamayacak bir hal içindedir

Üçlerine gün doan yldi!^ nasl görünme^ olursa, o da ruhunun

yldc^na doan ilâhî günefin nûriyle, öyle görünme-:^ oldu. Bir vücut

içinde, görünme-:(lik derecesine ulafi. Hak ile Hak olmann açk bir

derecesi de budur. Allah naslgörünmeî^se, dünyâda ona varma, onunla

olma, onda olma snnna erenler de, öyle görünmeler. Kendi vücutlarn

bile göremeyecek bir hâle ulanrlar.

'

Ban kaldrd. Gönlünün anasn düündü...

"Ben geceyim, gün isterim. Ben atefim, kül isterim. Ben jürim

ve:(n isterim.

Ben derdliyim, jifiâm ver. Parça deil tam isterim.

Tükenmiim, çâremi bul Bütünlenmiç can isterim.

Dalmçm, topla beni. Pare pare klma beni... Gövdem bacm

nerde bilmem... Merke^ mihver baj isterim.

3Ecelyakn, desturgerek... Destur deyipyol isterim."

Hanc kitabnda böyle yazyordu gönül anac ki o, Nur'un, hocas,

üstad, hâmisi, dostu, Efendisi, onu Efendi klan, hereyi... Zira,

Kenan Rifâî,,erhli Mesievî-i enf] stanbul: Kubbealt Neriyat, 2000, s. 542.

3 Sâmiha Aj-v'erdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 1988, s. 23.

Page 22: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Kendisi de hocas Ken'an Rifâî'yi anlatrken bunlar söylemiti.

Nur'la bir olup, ondan kitabn okuyan, mutsuz, mark, terbiyesiz

kz, mutlu, edepli klan gönül anac böyle demiti.

Elli küsur sene geriye döndü...

Üç katl evine doru... Orada domutu, hayatnn en önemli

hâtralar oradayd. Gönül anacn ve ruhunu douranlar

hatrlamt. Duâsyla doduu sevgili Nazh annesi, Fâtih'teki evin

ansyla birlikteydi. Nur küçücük kalbin ne büyük sevgiler

tayabileceini düündü. Eh, yere göe smayan Allah- Azîmü'-

ân "mü'minin gönlüne sdm" demiyor mu? Üst kadar ev, alt kat

babasnn muayenehanesi olan yerde Gönül annesinin alt kapya

geldiini hissetmeye baladnda üç yandayd. Koup kapy açar

ve hiç armazd. imdi hayretteyim, dedii bu hadisenin defalarca

yaandn hatrbyordu.

Neden sadece bu iki kadn hayatnn merkezindeydi? Kimdi bu iki

kadn; o zamanlar hiç düünmedi. Ayrca bir de resim vard.

Görünüte resimdi, ama yayordu. Canhyd ve Nur ona "Amânm"

derken bulmutu kendini. "Amâmm"; mânâsnn aman dileyenin

yardmcs olduunu örendii bu kelime, onun cenneti, sna idi.

Sonradan O'na âmânn, âmândaki yardmcy öreten Gönül

Anacndan o resme öyle seslendiini duyduunda, Nur alad

alad. Hiçbir söz, hiçbir hitap böylesine hakikat olamazd.

'I^nden, göî(ünden, sökünden, öcünden Allah ayrmasn. Ey Hakk '

bildiren, ona götüren, perdeyi kaldrp onu gösteren... Hakk'n var

olduunu, varln Hak olduunu, görünenin gösteren, gösterenin

görülen olduunu bildireni

Bu dünyada, o dünyâda, Allah senden ayrmasn. .

.

'

Hayatnn bu üç güzelini, onlara olan sevgisinin hakikatini ailesiyle

yaamt. Dünya güzeli, Allah sevgilisi anacn düündü. Üç

Samihâ Ayverdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyâu, 1988, s. 47.

Page 23: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj^erdi üe SIRRA YOLCULUK

kadn, bir resim. O biri üçte seyretmenin ne demek olduunu üç

yanda iatrlad, Nur alyordu.

"Gönlüme: Ala... diyorum, ala... Ama kimseler görmesin. Zîra

gö^a§ çabuk hasede urar.

Ala... ala ki temi^ensin hu yürek... Yoksa, kurumu çemelerin

yala, süprüntülük olur.

'

Gönül Anac da alamü demek, onu hiç alarken görmemiti.

Belki sadece bir damla, diye düündü. Ya resim, resim ne demiti

alayanlar için:

"Alamakla tayy edersin men^l-i maksûdunu,

Gö^apndan abdest al da göî^le gör mabudunu.

Benliin dâvasn terk eyle, gafletten çekil,

Apk olKen'dn, dilersen görmee maukunu.

'

Seneler sonra mânâ peinde olan gazeteci arkada ve dostu. Gönül

annesinin kurduu dernekte çabrken, ona sorular sorduunda bu

üç kadn öyle anlatacakti, belki de onlardaki kendisini

hatrlayacakt.

Gönül annesi: yazar, mutasavvf, stanbul harumefendisi, Türkçe'yi

en iyi konuan ve yazan, tarihçi, alperen, mürit, ana, efendi; iki

Kadir aras Kadir'i yaam, örencilerine de Kadir'in mânâsn

öretmi bir sultan. Nur sonra da kâmil insamn yaantsyla Kadir'in

mânâs, içiyle Mirac'n hakikati olduunu örendiinde ve her

sabrettii skntnn sonunda Gönül anneciinin yardmyla âyetierin

mânâsn kendi küçük gönlüyle idrak ettiinde ve onun güzel

gözlerinin arkasnda âmânm bulduunda defalarca hamd etme

zevkini yaayacakt.

Samihâ Ayverdi, Hana, stanbul: Kubbealü Neriyat, 1988, s. 75.

^' Ken'an Rifâî, lâhiyât- Kenan, Yayna Hazrlayanlar: Yusuf Ömürlü, Dinçer

Dalklç, stanbul, 1988, s. 79.

Page 24: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Çocuunun ölümünü düündü. Âmânnn gülüydü o bebek,

rüyasnda öyle görmütü. O )aizden de "Gülüm" adyla domutu.

Ama Nur ayldnda korkarak karnnda tad, üstüne titredii

bebei yannda bulamamü. Bebek baka bir hastaneye kaldrlmü

ve ne olaca belli deildi. Nur bugüne kadar hiç ac çekmemiim,

diye düünmütü. Hiçbiri ac deilmi. Öyle ya, insanlarn ac ve

sknu zannettikleri eyler, sonradan gülüp geçtiimiz hâtralar

oluverirler.

te hastane odasnda tek bana düünürken girmiti içeriye Gönül

Anac, heybetli ama mütevaz, zarif, edepli ve k. Bunlarn

hiçbirini görmemiti Nur. Sadece "cennetgeldi odama" de^rmt.

Gönül Anac her zaman Amânm'n sesiyle hareket ettiinden

Amâmm'n u deyiini yaar gibiydi:

nsanlar hatâlarnda ve sevaplarnda onlarla bir olarak, aclarna ve

i':(draplanna itirak ederek ve beraberce göüs gererek sevini-:^

Doumlaryla çoalp, ölümleriyle eksilecek kadar onlardan olunu-:^

Bir insan olarak hepimi^n vaî^esi becerin yüf(iinü müterek samîmi

ve insanca birgayeye çevirmektir. Bunun da birçokyollan vardrfakat

en kestirme yol, a§k ve imanyoludur.

A^k ve imann temeli Hak'la halk' birlemek, Hakk' halktan

görmek, halk Hak diye sevmektir.

Nur çocuunu, evini, eini, hepsini unutmutu o anda, cenneti

yayordu. Gönül annesi ismi sevmiti "Gülüm, ne güî^el isim. " Nur

rüyasn anlatt, o bebei âmâm vermiti ona, onun gülüydü.

Sonradan Hz. Muhammed'in akm }öireinde hissettiinde gül

bahçesinin o olduunu, Amânmn da o bahçeyi içimizde oluturan

olduunu anlayacakt.

Gönül Anac çknca. Nur gece skntlarna dönmek

istemediinden Hanc'y eline almt.

"Cennet neresi? dediler. Senin olduunyerdir. . . dedim.

Page 25: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Cehennem neresi? dediler. Senin olmadn yerdir... diyecektim, ama

diyemedim. Senin olmadn yer yok ki... Ah, vallah da yok, billâh

dayok Allahm. .

.

'

Utanp ban önüne ediini hatrlad.

Düüncelerinden uzaklati, biri üçte seyretmek için üç kadna geri

döndü.

Gönül annesi için dostunun sorusuyla ba baayd yeniden.

"Çocukluum Çerke Habe^, Zenci, Arnavut bir vatanda çevresi

içinde geçti. Çatm^n altnda bu ayn rk ve corafyadan gelmi§

kimselerin hepsini Türk olan anam haham gibi soydajim zannederdim.

Zira büyüklerimizin de onlara karp muamelesinde ayrl îmâ edecek

en küçük bir eser bulunmad"

derken hem soyundaki Türklüün önemini hem de ailesi içinde

tevhid etmenin zevkini yaam bir insan olduunu anlaüyordu

kendi hayatnda.

Nur hayaündaki üç kadnn da tevhidi yaadklarn görmü ve

hayranlkla izlemiti. Belki resim onlara öyle seslendii için;

"heni sevdiini^ iddia ediyorsunuz^ Ama beni sevmek, sevdiim herzeyi

sevmek demektir, benimse sevmediim hiçbir ^eyyok ".

Evet, resim hakikatti. Zira hakikat sevmeyi bilmek deil miydi?

ansbym, diye düündü Nur. Hiçbir sorum cevapsz kalmad. Ama

ne kadar bîçâreyim ki, bu cevaplarn hangisine tam teslim olduumu

hiç bilmiyorum. Halbuki gönül telini titreten sultanlardan biri olan

bn-i Arabi Fususü 'l-Hikem'de, Hz. brahim'in Kabe'de makammnolmasnn sebebini Allah'a sorgusuz sualsiz teslimiyetine balamyor

mu? O zaman onun gönül üçlüsü de Kabe'de makam sahibi, diye

düündü Nur. Sevinçle "eh, daha ölmedim beni de âdem ederler in^aallah,

"

dedi. Kulluunu, hiçliini hissetmenin zevkine dalmken karsnda

gazeteci dostu örenmek isteiyle belki de bildiini teyit için

Sâmiha Ayverdi, Hana, stanbul: Kubbeak Neriyâü, 1988, s. 31.

Page 26: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

bekliyordu. Bu defa kulluuyla genilemi sanki kabz (sknt, darlk)

halinden basta (genilik, ferahlk) dönmüçesine mutiu. Gönül

Anacna döndü.

Evet, birbuçuk yana kadar olan her eyi hatrbyordu Gönül

Anac. Üç-dört yandan itibaren babasnn evinde tertipledii

selâmhk sohbederine katlr. Burada o devrin büyük zevatnn

konumalarn dinleyerek büyür. Bu sohbetler onun örenmeye aç

olan tabiatn besler ve kuvvetli hafzasna yerleerek eserlerine

ilerde makeme tekil eder, diye anlatt.

Yine kendi üç yana döndü, "bense hep üç kadn ve bir resmi

hatrlyorum'' ^^ç^ düündü ve ''Gönül annem benim için de örenmi daha

dorusu hatrlam ne mutlu bana" dedi içinden. Bir an Gönül

Anacnn babasyla olan ilikisini düünüp utand. smaü Hakk

Bey kzn martan bir babaym. Benimki de öyleydi. Canmbabam, onun için, on sene sonra gelmi mucize bir evlâttm ben.

Ama Gönül Anac odasna kapanp "Allah'm beni bu pmanklktan

koru" derken, ben bu marmamn zevkiyle kendimi dünyann

merkezi sayyordum, diye düündü Nur. Bu küçük merkez, üç kadn

ve bir resmin önünde, dairedeki bir nokta olmamn zevkini

yaayarak, hiçliini örenmiti. naallah, diye heveslendi.

Sonra öretmenlik yapt dönemleri hatrlad ve ailelerince

martlan çocuklarn AUah tarafndan ne kadar büyük çilelerle

imtihan edileceklerini, bu ebeveynler bilseler, evlâtlarn, Budist

prensler gibi skntya tahammül edebilecek ekilde terbiye ederlerdi,

diye düünmekten kendini alamad. Zira üçün üçüncüsü olan evdeki

anac bunu ona öretmeye ve yaatmaya çok çalmt.

Nur, Gönül Anacnn be yanda mahalle mektebine baladmsöyleyerek gazeteci dostuna geri döndü. "Tabii" dedi biraz

böbürlenerek "o bir cevherdi" v^ resim bu konuda öyle demez mi?

"Altn bir mâden deil midir'? Yeraltndan çkt vakitte de bunun

altn olduunda piphe yoktur. Fakat toprakla kanpk bir altndr,

içindeki lü^ûmsut^ maddeleri çkarmak için potaya koyuyor,

Page 27: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

ayklyorsun. Ancak bu muameleden sonradr ki darphâneye yollayp

damga vuruyor, sikke haline koyuyorsun.

Kef^d, birprlanta, yakut, ^ümrüt için de bu budur. Fakat meselâ bir

çakl tamyontsan, potada kaynatsan mücevheryapabilir misina Netürlü muameleye mârut^ braksan, tayine tatr. (...)

Görüyorsun ya... Aslnda mücevher olan nesnelerin bile, içlerindeki

temif^lenmesi gereken maddeleri atmak için türlü çilelere tâbi

tutulmalar, (...) lü^ûmsuf(Jaî(lalklardan kurtulmalan içindir.'*

Çok ükür ki o dost bize bu acnn önemini ve celâlin ikram

olduunu öretti, diye devam etti Nur. Hattâ celâlim cemâlime

giden nurdur, demedi mi?

Nur resmini, Amâmn düündü, yine sorulardan uzaklat,

dörtbuçuk yanda Maltepe'deki yazlk evlerinde gördüü bir rüyada

resim konumutu. Kâzm amcas [Kenan Rifâî'nin olu] onu

elinden tutup resmin önüne götürmütü. Âmân, sevgilisi tam

hissettii gibiydi. Sevgili ona eildi ve elini öptürdü. Nur o andaki

sevincini hissetti; belki de o saniye domuum, diye düündü. Amao zamanlar anslydm, sadece yayordum ve yaayarak

öreniyordum, dedi kendi kendine. "Canm Kâf^m amcam!" diye

düündü. Amânnn biricik olu.. Allah velîsi.. Naz ehli.. Yaradann

makbulü olan sevgili... Ei enderi bulunmayan sesiyle, îmângönüllere nakeden sultan... Dünyada olduu sürece sevgisini

etrafna saçarken çekindiren; merhametini heybetinde gizleyen dost!

-Bana "seni çok seviyorum, ama mekrimden emîn

olma!" deyii hâlâ kulaklarmda. Babaannesi Hatice Cenan

Sultanla büyürken yaad ba-:^ hâtralar bana

yaî^drmlard. Küçücük kulan gece beraberyatt ninesinin

bana koyduunda, mübarek ban içinden "Lâ ilahe

illallah" sesini duyduunu titreyerek anlatmt.

Sonra tekrar resme döndü.

Ken'an Rifâî, Sohbetler, cilt 2, stanbul: Hülbe Basm ve Yaynevi, 1992, s. 383.

7

Page 28: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Âmân, sonradan tek ak olacakt, birçok sevginin tek hakikisi;

çünkü o vard ama yoktu, vefâbyd ve ney gibiydi. "Onda bildiim

Rabbimmi" dedi, ama gazeteci dostuna bunlar söylemedi,

düüncelerinden uzaklap konuya döndü.

Sâmiha anne, çok iyi Franszca biliyordu, diye devam etti. Amaiçinden, her eyi biliyordu, diye düünürken gazeteci edeple

- "evlenip ayrldm bir çocuu olduunu biliyoru^ " dedi.

-'E^'^/" dedi Nur.

Evdeki annesi Gönül anacn "Krk sene ayn mânâ yastna ba§

koyduum, ayn rahmet kapsndan beslendiim, t^enginliim, gönül ejim" âiiyç.

anlatrd. Sonradan bu kap kapanm ama Sâmiha anne ayn kapy

kitaplaryla, yaantsyla, kiisel irâdyla örencilerine açmt.Gazeteci

-"nasl intisap etmi^?" 6iyt üsteledi.

Nur, Hanci'd^k dizeleri tekrarlad. O, bu kadar biliyordu, bu kadar

her eye yeterdi.

Seni ölü sananlar var.

Ölü mü? Tövbeler tövbesi.

Dirilerden hiç kimse, ju kadna söî^geçiremedi ama, o dik

kafal inadç, bir tek iaretinle elpençe emrindedir, ey toprak

altndayatan, ey ebedî hay olan. .

.

Biliyordu, çünkü kendisi de dik kafalyd ve kimseye hürmet etmeye

niyeti yoktu; gene hatralarna döndü, gülümsedi. imdi kendini,

önüne gelmi bir örencisi gibi dardan müsamahayla

seyrediyordu. Gönül Anac o hâlini kitabnda öyle tarif etmiti:

israfil sûrunu vakitsizi çalsa, âb- hayat yol bulupyoluma

aksa. . . Ömürler, ömrüme asrlar katsa. . . u ölmügönül

dirilir mi dersin?

9Sâmiha Ayverdi, Hanc, istanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 24.

Page 29: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Ama dirilmiti ite, dipdiriydi akla ve hiçlikle diriydi.

Tekrar soruya döndü:

- "Hayat Ken 'an Kifât ile tannmasyla ha§lar", dedi.

Daha önceki dönem sanki bu tanma için hazrlk dönemidir.

Gönül Anac ise hocasn öyle anlatmt:

Vatan ve iman klmn iki jüî(ü gibi hirle§tirmi§ bir aile evlâd

olmakla beraber, dünya görücü ve insanlk anlayp yolunda atmaya

çaltm her adm hocam Ken'an Rifâye borçluyum. Bir manevî

murakabe, derûnî muhasebe ve birlik görücünden uzaklatkça, ulvî

duygu veyapc dü§üncelenni kaybeden cemiyet ve milletlerin, yü:(lerinin

gülmesi için ^ahsî ihtiras ve menfaat jâibesiyle kirlenmemi rehber

otoritelere muhtaç bulunduklarna inanyorum.

Hayatma bir çi^gi çekerek, yekûnunu gö^en geçirdiim t^aman,

kendi kendinin emîri olduu gibi etrafndakileri de hayvani ve nefsânî

hrs ve çirkinliklerden â^d ederek, hürriyete kavuturma cihad içinde

bulunan bir ulunun çömet^ olmaktan ba§ka kânm olmadn

gerçekten görüyorum.

Gazeteci dostu üsteledi:

-Ken'an Rifâî ile tantt devrede çevresinde kimler bulunuyordu? Yol

arkadalar kimlerdi? Onlarn irfânî, insanî nitelikleri nelerdir, nasl

bir atmosferdir o? Nur:

- "Allah Allah, " dedi. "Ben onlarn derinliini idrâk edebilir miyim?"

Sahabe devrinde gibi hissetti kendini. Hz. Hatice görevini yapan bir

ana Cenan Sultan, korumac, akll, mânâ alemiyle madde arasnda

berzah yaayan ve yaatan, öyle ya kâmil insan için berzah

makamdr, deniyormu.

Âmân her zaman müridi olarak onu iaret etmiyor mu? OÂmânmn Gönül Anac olmad m? diye düündü Nur.

^° Samihâ Ayverdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 1988,s. 25.

Page 30: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Heyecanland. 'T5en ne ^man tanpm Cenan Sultan'hi diye düündü.

Önceleri o silik resimde bile biraz çekindii bir evliyayd. Sonralar

Gönül Anac devaml onu anlatmaya baladnda daha

yaknlamt. Sonra Cenan Sultan Nur'a yaklat ve bir anda Nur

onu tanmaya balad. Ama dostuna dönüp konumaya baladndaböyle bir sultan anlatmakta edep ettiinden sustu.

Sonra en baa döndü. Gazeteci dostuna ilk karlamalarna ve onun

kendini mânevi deryann içine sokan güzel sorularna. .

.

10

Page 31: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Ben çitknhik aac olsam, sen, dallarmdage^nen bir çocuk. .

.

Ben çocuk olsam, sen, t^bnimde uçulan bin bir sual. .

.

Ben gece olsam, sen, karanlklarmyrtan birgünej...

Benpnar olsam, sen, su arayan biryolcu. .

.

Ben aaç olsam, sen, ona dolanm bir sarmadk. .

.

Ben ky olsam, sen, ona çarpan bir dalga. .

.

Ben dalga olsam, sen, dudak sürdüüm bir ky. .

.

Ben kaval olsam, sen, onu üfleyen bir çoban. .

.

Ben ay olsam, sen, onunla haHecen bir sevdâl. .

.

Benyol olsam, sen, gönlüm gibi, evi köyü kaybetmi biryolcu. .

.

Bengöt^a olsam, sen, onu silen bir açk. .

.

Ben türkü olsam, sen, onu çaran bir dudak. .

.

Ben çarap olsam, sen, içtikçe içen bir sarhoç. .

.

Ben sarhoç olsam, sen, haçredek içtiim bir çarap. .

.

Ben rüya olsam, sen, onunla sabahlayan bir çeydâ. .

.

Ben ateç olsam, sen, onu yelpâ^leyen bir el. .

.

Ben tlsm olsam, sen, onu saklayan gi^li hafine. .

.

Ben gö^ olsam, sen de onun bebei. .

.

Ben kalp olsam, sen de onun hayât. .

.

Ben nokta olsam, sen, onda gi^lenmiç kâinat. .

.

Ben kâinat olsam, sen, onun ruhu olan tek nokta. .

.

Ben asrdan ara geçmiç bir miras olsam, sen, her devirde ona sahip çkan mal

sahibi. .

.

Ya sen ne olsan, ey vanyoku, olmuçu olaca, âlâ ve esfeli avuçlarnda

gördüüm Kabbim? Bana sorarlarsa sen, aaçtan: "Innî en 'allah!" diyen ses. .

.

Ben de, korku ve dehçete düçmüç birMûsâ. .

.

Sâmiha Ayverdi, Dile Gelen Ta

11

Page 32: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Çocukluum bir Güldü...

Efendim bize bu imkân sunduunuz için çok teekkür ederim.

Sâmiha Ayverdi'yi, bir deryay konumaya balyoruz. Sizler, O'nun

ve çok kymetli hocas Kenan Rifâî hazretlerinin bilgelik yolundan

geliyor, o yolda yürüyorsunuz. Bendeniz, henüz çiçei burnunda

bir Türkoloji örencisi iken Sâmiha Ayverdi'nin o muhteem eseri

Yusufcuk'la karlam ve bir anda kendimi bir denizin içinde

bulmu, kaybetmitim. Tabii yllar boyu, O'nun birbirinden deerli,

her biri birer hazine kymetinde eserlerini okumaya çahtm.

Sâmiha hanm yakndan tanyan, yol arkadal yapan bir gönül

ve mânâ insan olan anneniz Mekûre Sargut hanmefendi, bir

beyânnda öyle diyor: " 'Denizler mürekkep, aaçlar kalem olsa

Cenâb- Hakk'n kelimesi olan insân- kâmili tarife kalksalar

(özelliini anlatsalar), denizler kurur, aaçlar krlr. Bir o kadar

getirsen yine kurur ve yine krhr.' te O'nu, âyetin yorumunda

buyrulduu gibi, anlatmaya lisan kâfî gelmez, portresini çizmee

kalknca da kalem âciz kahr. Ne söylesek, ne anlatsak, hakknda

hiçbir ey izah etmi olamayz. Çünkü O ifâdeye smaz."

Gerçekten de bu böyle efendim. Ama biz bir yerden balamak, o

denizin kylarndan içine doru dalmak niyetindeyiz. Dilerseniz,

aile çevresinden balayalm. Sâmiha Ayverdi'nin anne ve babas

kimdir? Soyuna ilikin bilgilerimiz nedir? Kökeni nereye

çkmaktadr? Nerede, ne zaman domutur? Hangi okullarda

örenim görmütür?

Efendim ben de çok teekkür ederim. Sâmiha Ayverdi'ye dair

konumak, kâmil insana, varln gözbebeine dair söylemektir. Bu

imkân bulduum için Rabbime sonsuz ükürler olsun. O'nu

anlatmak, anneciimin beyanyla dile gelmez bir srr, bir hakikati

söze, kelâma sktrmaya kalkmaktr. naallah, birlikte, o denizin

kysndan derinliklerine doru inmemizi Rabbimiz bize nasib eder.

Kâmiller hakknda konuurken insann kendi dertleri derman bulur.

12

Page 33: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi ile SIRRA YOLCULUK'

Sâmiha Ayverdi 1905 Kasm aynn Kadir gecesinde stanbul,

ehzâde-ba'nda dodu. Annesi Meliha hanm, babas Piyade

Kaymakam Yarbay smail Hakk Bey. Baba tarafndan eceresi

Ramazanoullarna kadar dayanyor. Anne tarafndan soyu

Budapete'de medfun olan Bektaî dervii Gül Baha'ya dayanr. GülBaba aslen Merzifonlu olup 16. asrda yaam ve Kanuni'nin Budinfethine idrâk ederek ehit dümütür. Halen türbesi ve tekkesi

müze olarak ziyarete açk bulunmaktadr. Sâmiha Ayverdi'nin

babas küçük yata yetim kalm bir mübarek insanm.

Görüyoruz ki, Sâmiha Ayverdi aristokrat bir ailenin çocuudur ve

aristokrasinin getirdii disiplin ömrünün her devresinden kolayhkla

anlalabilir. Bence önemli olan nokta bu. Bu devrin aristokrasisi ile

o devrin aristokrasisini kartrmamak lâzm. O devirde aristokrasi

disiplin demekti. Bu devirde maalesef sefalet demek.

Be yanda mahalle mektebine balar. 1921 ylnda Süleymâniye

nâs Numune Mektebini bitirir. Daha sonra tahsiline husûsi olarak

devam eder. Gerek hocalar gerek ailesi ondaki cevherin farkna

vararak ilemek gereini duyarlar. Örenme isteini besleyen zengin

bir kütüphanenin elinin altnda oluu da almaya müsait karakterinin

beslenmesindeki mühim âmillerden biridir. Nitekim henüz oniki

yandayken Ksâs- Enbiyâ ve Esâret-i Fünûn ciltieri olmak üzere

babasnn kütüphanesindeki bütün eserleri okur.

Sâmiha annenin hayatnda en etkili olan kiilerden birisi

büyükannesi Halet hanmdr. Halet hamm, içtimâi seviye, görgü,

aristokrasi, hayat üslûbu ve yaay bakmndan kendi büyükannesi

Zekiye hammdan çok ey örenmi. Sâmiha anne, Halet hanmdanbu mânâlar ve bu terbiyeyi de alarak, oniki yana kadar onuneitimi altnda yetimitir.

Onalt yandayken bir kaymakamla evlenip be sene süren buevlilikten sonra fikren ve ruhen anlaamad einden ayrlan

hocamz, ems'ini arayan Mevlânâ özlemiyle Ken'an Rifâî'nin rahle-

i tedrisine girmi; Hz. Pir'in edebiyle, sorgusuz sualsiz hocasnnköprüsünden Allah'a ulamamn zevkini tatmtr. Ken'an Rifâî

13

Page 34: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

hazretleri ahlâk- Muhammedi ile maddî ve mânevi ilimler

arasndaki sratta yetitirdii örencilerinin en deerlisini, bir yandan

ilm-i ledün ile yoururken dier yandan Franszca, tarih, edebiyat,

mûsikî gibi maddî ilimlerle de donatmtr.

Bir esefinde, 'çocukluk hayatm dadmn söyledii ninnileri

mânâlandrmak endiesiyle balayan bir düünce ve tedkik

atmosferine sarl geçmitir' diyor, o atmosfer dünyâsn nasl

beslemitir?

Evet, bu çok mühim efendim, bu cümlesi, onun ahde vefâsm ne

kadar erken hatrladn, hadiseleri küçücük yata okumaya

baladn ama okuduklarm yorumlayacak hocaya da nasl ihtiyaç

duyduunu anlatyor. Daha sonra Yusufçuk adb eserinin ilk

hikâyesindeki u bölüm onun tefekküründe müride duyduu

ihtiyacn ne güzel anlatr:

Devletlim! Evvelâ kartma §u kâinat kitabn açtn ve:

Okul dedin.

Ben, acemifakat çalkan bir talebe gibi, onu kelime kelime hecelemee

baladm. Dostlanm buna ahittir. Bir kr çiçeinde, bir çi tanesinde,

bir incecik su jinltsnda, î^evkte, tebessümde hep seninparmak ilerini

görerek h^ b^l okuyor ve yanmdakilere söylüyordum.

Fakat bunlara, bu gir:(elliklere doymadan sahifeler karcmda dönüyor,

bütün telâma ramen, Rahmette, meakkatte, göt^anda -:(drapta

gene senin dehana ve hünerine §ahit oluyordum, ipe böylece de gece

demiyor, gündü^l demiyor, önüme ne gelirse okuyor, okuyordum.

Nihayetyorgunluuma acmj miydin, neydi? Karpma gelip bana dedin

ki:

Kainat kitabn okumak u^n sürer; kendi kitabn okul..

Bu, o büyük kitabn hülâsas idi; onda da gü^elliklerden

çirkinliklerden, î^evklerden ve anlardan i^ler, görünümler vard. Belki

14

Page 35: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

hakîkaten hu, ötekinden küçüktü; ancak kâinat kitabna smayan

büyüklükler buna smijt.

armtm. Ben bunu, bu karmakark, sökülmet^ eterlenmedi çetin

kitab nasl okurum, diye düünürken, bir kere daha karma geldin

ve:

Kendi kitabn okumak uî(un sürer, beni oku! dedin.

Seni mi, Devletlim'^ Acaba bu cihanda seni okumu kim vardr ki ben

bu bahtiyarlar arasnda saylaym'? Benden bir olmaî^ istemekle,

beyhude didinip tebâh olduumu mu istiyorsun? diye haykrdm...

O raman tekraryanma geldin. Hayr, hayr., yanma gelmek de ne

demek? Göf^üm oldun, dilim oldun, tenimdeki canm oldun ve bunlar,

benim yerime kendin okudun.

• Çocukluunun bir baka dönemi, sanrm brahim Efendi

Kona'nda yaad selâmlk sohbetlerinde geçiyor?

Evet, zaten kendisi de, brahim Efendi Kona ve imparatorluun

çöküü arasnda çok bü^Kik benzerlik görerek bunu yazya döker.

Adeta târihî büyük olaylar yaarken onu hayada birletirip, onlardan

ders almay daha çocukluunda hal haline geçirmitir.

Sâmiha Ayverdi'nin en belirgin özelliklerinden biri, ender

rastlanacak Allah vergisi bir hafzaya sahip oluudur. Birbuçuk

yana kadar olan bütün hadiseleri hatrlamaktadr. Ne enterasandr

ki, benim de Sâmiha anne ile ilgili hâüralarm üç yanda balar.

Çocukluumda korku ile ümit arasnda yaama}^ Sâmiha anne ile

olan ilikimde örendim. Gülen mavi gözlerini görene kadar, ya

kzaca bireyler yaptmsa diye düünürdüm. Beni köprü gibi

tad hocas Kenan Rifâî hazrederini ise be yamda Maltepe'deki

evde rüyamda görmütüm.

Sâmiha Ap'erdi, Yusufçuk, stanbul, 1997, s. 3-4.

15

Page 36: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Efendim Ekrem Hakk Ayverdi kimdir? Sâmiha Ayverdi ile Ekrem

Hakk Ayverdi'nin likilerine dâir neler söylersiniz? Birbirlerini

hangi açlardan, nasl beslemilerdir? Ekrem Hakk beyin, Osmanl

1. mârisi alannda halen alamam bir yetkinlikte olduu

konusunda ehil kimseler ve uzmanlar hemfikir. Ayrca, Ekrem

Hakk beyin son derece kibar, nazik, zarif, bir Osmanb ve stanbul

beyefendisi, Balkanlardaki Osmanl mirasn çok iyi bilen,

HölderUn'in ifadesiyle, ^yeryüzünde airane oturan' bir insan

olduuna ilikin de çeitli beyânlar okumutum, ne dersiniz?

Ekrem amca benim hatrladm kadaryla ho sohbet, gür sesli,

neeli, biraz kucaklandm biraz da çekindiimi hissettiim bir

beyefendi idi. O son derece güzel evinin lhan abla ile dolduu

günlerde scaklk, samimiyet ve ba koyacak bir ev haline geldiini

hatrlyorum. Her zaman herkese açk olan ve insanlar maddî

mânevi doyurmaktan zevk alan bu ev, zekâtn en güzel

ödeyenlerdendi. Sâmiha annem kardeinden "dâva arkadapm" diye

bahseder. Anneme ise Sâmiha annemi ve Ekrem amcam sorduumzaman 'Biz hepimiz ayn yasta bakoyduk. Ayn müridin

mânâsn farkl veçhelerden gösteren insanlardk' diyor.

Kendisi, mimarî bilgisi, yorumu ve eserleriyle slam âlemi için

bü}aik bir lütuftur. Dâva arkada Ekrem Hakk Ayverdi, mimarbk

sahasnda sanki kzkardeinin maneviyatta mürit olarak yaptvazifeyi yüklenmitir.

Sâmiha anne, kardeinden dolay Allah'na dâima ükretti. Onunbugün büe anlalmas zor olan mimarî dehâsn çok takdir ettiini

söylerdi. Bize dâima 'Yaptmî^ i§te en iyi olun. Isterseni^ çöpçülükjapm.

I^inif^de en iyi olun" derdi. Ekrem bey hakikaten konusunda gelmi

geçmi en iyi mimarlardan biridir. Önce Fetih Cemiyeti'ni, daha

sonra Kubbealt Vakfn birlikte kurdular. Ekrem amca, Fâtih

Sultan Mehmet'e duyduu o muazzam sevgisi ile stanbul Fetih

Cemiyetini kurdu. Birçok genci mimar olmalar için yönlendirdi ve

destekledi. Maddî durumu müsait olmayan örencileri her yönden

koruma altna ald. Bugünün profesörler ordusunda Sâmiha

annemin manevî destei ile Ekrem amcann maddî desteini

16

Page 37: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

unutmamak gerekir. Evinin kaps dâima açkt. Devrin en büyük

sanat ve ilim adamlarnn arlandn biliyoruz. O babasndan

ald aile geleneini kendi evinde de devam ettirdi. lhan ablamn

paasyd. Sâmiha annemin çok sevgili kardeiydi. Bizim bir tanecik

Ekrem amcamzd. Tabii ihvan içerisinde herkes için farkl bir

önemi vard Ekrem amcann. Biz çok severdik. Benim nianmonun evinde yaplmtr. Ona çok ey borçlu olduumu her zaman

düünüyorum. Allah ondan raz olsun. Onun gibilerden, Efendisini

böyle tamtanlardan, slâm' böyle yüceltenlerden, dünyaya slâm

mimarîsini tamtan kii olarak Allah ondan raz olsun.

Ömrünü Efendiye hizmetle geçirmi bir insandr. Efendisine çok

bah idi. Efendi için ölçü, insann müridine ballyla

deerlendirilir. Onun bence mimarîdeki dehâs bile efendisine

hizmet etmek içindir, diye düünüyorum.

Kenan Rifâî hazretlerinin Ekrem Hakk beye, mimarhkla ilgili bir

beyânn hatrhyofum...

Evet, bu arzettiim hususla ilgili. Kenan Rifâî ona mesleinin

inceliklerini öyle anlatmtr:

'T)ün Ekrem'e dedim ki: Mimanm, diye niçin böbürleniyorsun? Bi^

de mimân^ Herkes hayat binasnn mimardr. Faraza sen, yaptn

bir yapy, fena maliyeme kullanr, çürük ve hesaps^ yaparsan,

yaptn bina yklr, neticede seni mes'ül ederler, insanlarn

bulduklar, ferah, keder, cennet, cehennem, iyilik ve fenalk da,

hayatlar binasn iyi veya fena kurmu olmalarndandr. Erdiimi^

neticenin meguliyeti bankalarnn deil, kendimi^ndir. Eer bi^ de

vücûdumu^ binasn çürük ahlâklar ve kötülükler ile yaparsak, günün

birinde kendi kendine çöküverir. Nihayet Cenâb- Hakk 'in huturuna

çkarlp: Ben sana bu vücudu emânet vermiim. Onu niçin çürük ve

kötü malime ile bina ettin diye muhakeme edilir ve neticede de

mahkûm oluru^ " ^^

Ken'an Rifâî, Sohbetler, stanbul, Kubbealü Neriyâü, 2000, s. 426

17

Page 38: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Geçenlerde Roma'da sabah kahvaltsnda bir Japon mimar hanmla

tantm. Türkiye'ye Ekrem Hakk Ayverdi üzerine çalmaya

geliyordu. Bu da benim için ayr bir iftihar vesilesi oldu. Dilerseniz

O'nu, Sâmiha annenin dilinden de dinleyelim:

"Hadis-i kudside beyân olunduu liflere Cenâb- Hak: 'Ben

sevdiimi öldürürüm; öldürdüümün diyeti de benim!*

buyuruyor. Ijte Ekrem Hakk Ayverdi, Cenâb- Hakk 'in, kendisim

jejtânî ve nefsâni hrs, çirkinlik ve ayplardan öldürüp temizleyerek

ilâhî vasflaryla kendine mal ettii müstesnalardandr. Bu mânevi

müdahale ile kuvvetlenmi bulunan kardeim de, cemiyete, çejitli

/atletlerinin bereketi ile ihlâsn, san'atn, imann, dürüstlüünü,

diergâmln, sonuna kadar cömertçe becetti. Böylece de, bir ihtiraml

âbide olan o derûnî ihlâs ve heyecan, aksiyon plânna tercüme ve nakil

oldu. Öyle ki madde ile mânây yani Türk-lslâm terkibini, Hakk 'in

ahitlii huturunda nikâhlyarak, bu birlenmeden doan me§rû

^ürriyeti, dev eserler halindeki kitaplar Türk kültürüne hediye eyledii

gibi, ihya ettii cami, han, hamam, hayr hasenat olarak da gene

vatanna hediye eyledi. Birer veled-i sahih olan bütün eserleri, Ekrem

HakkAyverdi 'nin mânevi hürriyetidir.

Ailede, büyükannem ve annemin dads Cenanyâr Kalfa için tercihli

çocuk, aabeyimdi. Ben ise, annemle babamn açn alâka ve

sevgilerinin içinde âdeta boulmuçtum. Bunu aabeyim de bilir, fakat

asla kskanmad. Ben de onu büyükannemle dadmzn sevgisi ile baç

baca brakmaktan huysu^anma^m. Meselâ titi-:(^ denecek kadar

tem!<^ olan dad, kimseyi odasna sokmakken, annemle aabeyim için

kaps her ^aman açkt. Biî^ ise, ancak davet edildiimi^ takdirde bu,

adaçay ve limon kokulu odaya girebilirdik.

Aabeyimin muhabbeti, benim için o kadar alçlmç bir hâl idi ki,

deil fiskesini yemek, tek aa söf^ünü dahi duymamak, sanki her

kardeçten beklenen bir alâka mahiyetinde idi. Kendi yaptlaryla

oynad oyunlardan aramzdaki yaç farkna ramen, beni

uq^aklaçtrmaî(j onlara ayak uyduramadm zamanlarda da, asla

abus bir tavr taknmazd.

18

Page 39: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>'verdi üe SIRRA YOLCULUK

Büyük çocuklann, Anadolu Hisanndaki yahnin bahçesinde

saklanhaç oynadklar birgün, ben de iki ay kadar evvel ana sütünden

kesilmi olmann acsn unutamamij, iki yapnda bir çocuk olarak,

saklandm kö§ecikte bir ^ej emmek ihtiyacyla, içinde su olan bir

kolonya jilesini a^ma götürüp annemin sütüne hiç benzememesi

yükünden alamaya baladmdan, aabeyim: 'Sen aramzda

fazlasn, alayacaksan içerigir!' diyecekyerde, oyunu brakp beni

teselli ederek, susturmaya ura^mp.

Bu da birçok defalar annemden dinlemi olduum bir bajka hatradr.

Küçük Ekrem henü\ dörtyapnda. Yanlk evimizde çokyakn bulunan

mescidin, bir de çok tesirli ve tatl sesli olan bir müe^^ni mevcut.

H':(an ballar ba^lamaî^ o dört yakndaki çocuk, bahçeye frlayarak

mesade dahayakn olan duvar dibine giderek buyank sesi dinlemei

itiyad haline getirmij bulunuyor.

Günlerden bir gün, gene müe^nin, A.llahüekber demesiyle, çocuk

bahçeye kojuyor. Fakat bu defa eî^an okuyan bir bankas. Hem de

öyle bir bankas ki, çatlak, akortsu^ ve kerih denecek kadar bed bir

sesin sahibi. Çocuk, ef^an bitince gene içeri giriyor ve annesinin yanna

: 'Anne, bu müezzini hapsetmeli!* diyor.

Güf^ellii fark etmekte, seçmekte ve bilhassa gönül vermekte nasl

derûnî bir hazrlkla dünyaya gelmi olmal ki, bunu, ya^ ile

ölçülemeyecek bir hassasiyetpatlamas ile âjikâr eyliyebiliyor.

Gene annemden dinlediim bir ba§ka hâtra da §u:

Küçük Ekrem yine ayn yadlarda. Aile ile beraber bir akraba

f<^aretine gidilmipir. Misafir olduklar evde camayüî(ünüyaptrançocuk, u^un i^aman kmldamaks^n dçan bakyor: Hareketli ve

hayli de yarama^ hatta asabi yapl olan olunun bu srarl sükûneti

annesine merak olarak: "Olum, böyle nereye bakyorsun?" diye

sorunca çocuk adetâ bekledii bir sualle karlam gibi: "Karkievin pencerelerine bakyorum. Saça ne kadar yakn, çokçirkin görünüyor" deme\ mi^

19

Page 40: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Yap ne kadar küçük olursa olsun, estetik ölçülerin ve san 'at evkinin

hu çocuk idrakte gelinmek gücünü kollad nasl inkâr olunabilir?

Nitekim mühendis mimar diplomasyla vatan sathna hit^met askyla

atldnda gösterdii titi^ ^evk hele asrlarn harah eyledii tarihi

san 'at bereketlerini büyük bir vukuf ve yürek yan derecesindeki

hassasiyetle tamir ve ihya eyledii eserler. .

.

Hkrem Hakk Ayverdi'nin büyük talihi, yaradl mayasnda mevcut

bulunan sanat ve ^arafet anlaynn, bir kâmil müride mülâki

olmakla, derûnî kemâl de ka^narak dört bap mâmur hâle gelmi bir

Türk-Islâm temsilcisi olmu§ bulunmasdr.

'

Hakk, adaleti ve insafla merhameti, insanln ^zaruretlerinden gören

kardepm, hiî^metinde bulunanlarnyaln^ haklarm vermekle kalmat^

srasnda bu insanlar, çoluklan çocuklar ile himayesine alrd.

Maiyetinde çaldan kaç inaat kâtibi patron statüsüne girmi ve kaç

içi de iveren snfna geçmitir.

Kocas ve iki çocuu olan dadm ileyanmza on sene kadar çalmiki genç k^a balarn sokacak birer evyapm olmas, hele olunu

büyüten hanm be odal bir mesken yaptktan sonra evlendirmesi,

Müslüman Türk cemiyetindeki o târihî ve kadim anlayn insan

hakkna kar gösteregeldii anlayn bir tecellisi idi.

'

13Sâmiha Ayverdi, Rahmet Kaps, istanbul ,1985, s. 139-142.

20

Page 41: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Bu a^k, beni ve kâinatyaratan a§k... l§te ben ona gizlendim,

ben onun barna kaçtm ve saklandm.

Ey sen, ey benim ve cihann tek van, tek ajk olan sen!

Bak, jü!^üme bak... Göklerime, seni çalm götlerime bak ve

kendini gör! Senden bajka görülecek jey, senden baka

taplacak vücud, senden baka güzellik, hayat ve kudret

yoktur!

Sâmiha Ayverdi, Mabette Bir Gece

21

Page 42: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Sâmiha Ayverdi, Hocasnn Mânâs Önünde YokOlan Bir Ney Gibiydi...

Sâmiha Ayverdi'nin, tarih, edebiyat, felsefe, sosyoloji, eitim ve

nihayet tasavvuf irfanna ilikin hayli zengin okumalar yaptbiliniyor, bu konuda sizin bilgi ve gözlemleriniz nelerdir?

Efendim, Sâmiha anne edebiyat, tarih, mûsikî, mimarî, sosyoloji,

felsefe, eitim ve benzeri alanlara fevkalâde vâkft. Çok yönlü

okumalar yapt kesin. Tecessüsü, merak, ilgileri son derece

zengindi, çeitliydi. Dou ve Bat irfan geleneklerine âinâyd. Bat

modernlemesinin merhalelerini bilirdi. Bizim modernleme

maceramzn ne türden problemler ürettiini çok iyi bilirdi. Tabii

O'nu asl besleyen, müridi ve hocas Kenan Rifâî hazretleri idi.

Tasavvufun, bu yüzylda emzirdii nadir mütefekkirlerimizdendi.

Âcizane bana göre modernleme, Allah'n her an yeni bir e'nle

tecellisinin idrâki demektir. Bu mânâda modernlii halleriyle ve

yaantlaryla insanhk âlemine gösterdiler.

Bugün aziz bedeninin medfun bulunduu Merkez Efendi

kabristanna ismini veren zat kimdir? Sâmiha hanmn Merkez

Efendi'nin irfânî srryla nasl bir ilgisi vardr? Bilgelik yolunun bir

manevî zincir olduu, her bilgenin ayr bir yldz olarak bu zincirin

halkalarn oluturduu biliniyor. Ayverdi, bu irfânî gelenein

neresinde durur?

Benim âcizane fikrime göre, Merkez Muslihiddin Efendi, dünyamn

merkezidir. Bunu kendisine atfedilen u hikâyeye dayanarak

anlatabilirim. Müridi ve kaynpederi olan Sümbül Sinan hazretieri

kendisine bir soru soruyor. Daha dorusu bütün ihvanna bu

soru}Ta soruyor. Dünyada bir gücünüz olsa neyi deitirirdiniz?

Kimi insanlar yalan söyleyenleri yok edeceklerini, kimi insanlar

ahlâkszlar, kimi insanlar eriata uymayanlar, kimi insanlar katil

olanlar ortadan kaldracaklarn söyledikten sonra Muslihiddin

Efendi hazretleri ise dünyadan bir kötü gitse baka bir kötünün

gelmesi için, bir iyi ölse baka bir iyinin domas için dua edeceini

22

Page 43: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Amerdi üe SIRRA YOLCULUK

söylüyor. Bu bak açsnda muazzam bir tevhid anlay vardr.

Çünkü Allah'n yapt her iin doru olduunu ve bir dengenin

kurulmas için dünyada celâl ve cemâlin varolmas gerektiini

anlatr. Adalet dengedir. Darda celâl ve cemâlin olmas

\nLcudumuzda da celâl ve cemâlin bir olup bütünlenmesini

gerektirir. te bu yüzden müridi kendilerine Merkez ismini verir ve

kendisinin dünyamn merkezi olduunu ona bildirir. Pirim

Ahmede'r-Rifâî de "Dünya iki frkaya ajnlsa, yans beni makaslarla

kesse, dorasa dieryans gülsulanyla, f^emt^emlerle jkasa benim için ayn

deerdedir" derken kemâl zincirinde insan- kâmilin merkez noktasna

oturduunu anlatr. Bu noktann 20. yüzyldaki sahibi Ken'an

Rifâî'dir. Müridim tamamen aym tevhid inancyla yaam, herkese

deer vermi, herkese hürmet etmi, yaradlm yaradandan dolay

sevmitir. Sâmiha A)^erdi ise hocasnn mânâs önünde yok olan bir

ney gibi üfleyenin sesine kendini brakan bir merkez noktasdr.

Ama bu ney yeni bir mûsikî olumrmu, bu ses ile insanlar

bü\ailemi, tenzih ile tebih, korku ile ümit, celâl ile cemâl,

ümmetçilik ve milliyetçilik arasndaki sratn yeni tariflerini devrin

ilmiyle bize açklayarak müritlik vazifesini yerine getirmitir. Bir

insan merkezde olabilir, içinde bu inanca sahip olabilir ama bu

Sâmiha Ap^erdi gibi bir mücadele insan olmasn engellemez hatta

"merkebe olmak, mutasavvf olmak mücadele için arttr" der. Bu yüzden

21. \üzyhn aydnlatcsdr Sâmiha Ayverdi. Devri içinde devrim

yapm mürid-i kâmiller Allah'n her an yeni e'niyle tecellilerini

bilirler ve yaarlar. Onlarn bak açsndan din yeni bir mânâ ile

açlr, ite Sâmiha anne mücadelesini bu yeni bak açsndan

yapmtr. Sâmiha Ayverdi bize hem birlii, tevhidi, her eyi sevmeyi

hem de bakalarmn hatalaryla kendi nefsimizi ortaya koymadan

mücadele etmenin yeni eklini öretmitir.

Kenan Rifâî hazretleriyle ne zaman ve nasl tanmtr? Bu ilk

karlamaya ilikin bilgilerimiz nelerdir?

Sâmiha Amerdi bildiimiz kadaryla müridinin huzuruna, "ben her

§eye yeterim" diye çkmtr. Yani müridiyle karlama esnasnda bir

mürid kabulüne hazr deildi. Days Server Bey vastasyla

müridiyle tamt. Bu tamma hakknda çeitli rivâyetier var, yalmz

23

Page 44: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

emin olduumuz ey, Sâmiha Ayverdi'nin kendileri ile tantktan

hemen sonra "Efendm" diye hitap etmeye balamasdr. Daha sonra

da Kenan Rifâî'nin evinde çalanlarn bile önünde diz çökerek, "j-/^

ne mutlu insanlarsmt ki böyle bir sultana hiîimet ediyorsunu^' dediini

biliyoruz. Yani O'nun deiimi sanki bir saniye içinde olmutur.

O'nun hakikatinin beklemi olduu mürid, yani hakikati için

gerekli olan mürid karsna çkm ve pudarm krmtr. Bu hadise

Hz. Ali'nin Peygamber Efendimizin emriyle çkt mübarek

omuzlarnda Kabe'nin putiarn kr gibidir. Ken'an Rifâî de Hz.

Ali mânâsnda hayat veren bir mürid olduundan örencilerinin

kalplerindeki putiar krarak onlarn gönüllerini Kabe gibi

temizlemitir.

Yeeni, mutiaka ki hayattaki en yakn dostu, arkada Semiha Cemal

hamm ile ayn zamanda müritlerine biat etmenin zevkini yaamlarve ikisi de nefislerinin arzu ve isteklerini bir anda terk ederek o

akn içine dalmlardr. Semiha Cemal hanm âk, mauk ve akbirleyerek ak kesilince felsefeyle balad hayat yolculuunu faydal

bir enerjiye, tasavvufî aka çevirerek ksack ömrünü muazzam bir

serüven haHnde insanlk âlemine sunmutur. Ama yanmak üzere

dünyaya gelmi olan insanlar vazifelerini tamamlayp kül

olduklarnda insan onlarn yaayp yaamadklar hakknda üpheye

düer ve mücerred ruhun nasd olduunu örenir. Sâmiha anne ise

yanp, tütmeden akn hocasnn mânâ kablosundan geçirerek

dünyay aydnlatm bir kâmil öretmen olmutur.

bn-i Arabi konferansnda tantm bir beyefendi, Sâmiha annem

ile tanma hikâyesini bana öyle anlatt:

''Birgün Sâmiha Ayverdiji Ken'an Rifâî'nin kabrini öperken gördüm

ve çok §aprdm. Kendisini tanmyordum. Sadece Ken'an Rifâî

hacetlerine hayrandm. Sâmiha Ayverdi'nin kitaplan hakknda da

çok bilgim yoktu. Yeni bir ilahiyat örencisi idim. Tabii o devirdeki

bilgilerimle kendisine kabristandan çkarken yanna yanaarak

sordum. Dedim ki, efendim benim bildiime göre me-:(ar öpmek

günahtr. Sit( topraa tapyormu§ gibi bir hûfuyla öpüyordunU':^. Bunun

üî^rine kendileri §öyle cevap verdiler: 'Olum ben bu beyefendiyle

24

Page 45: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

tantm zaman hiçbir latamdan laberi olmayan bir

insandm. Ama benim nefsimi Rabb'iyle öyle güzel tantrd

ki ve bana öyle bir vicdan alayp beni kendimin efendisi

yapt ki, braku anda topran öpmek toprann içine girip

de ayan elini öpsem hakkn ödemem mümkün deil onun

için beni affet.' dedi. Bir hafta sonra bana kitaplanm gönderdi.

Onun Sâmiha Ayverdi olduunu böylece örenmi oldum."

O dönemde, yani Kenan Rifâî hazrederiyle tant devrede,

çevresinde kimler bulunuyordu? Yol arkadalar kimlerdi, onlarn

irfânî, insanî nitelikleri nelerdi? Nasl bir atmosferdi o?

Dilerseniz kendi muhteem anlatimndan takip edelim. O güzelim

meclisin seçkin insanlarna srasyla bakabm. lk olarak:

'Vrof. Dr. Server Hilmi Bey: Otu^^bej senelik matier medikal ve tejrih-

f^oloji profesörlüü, doku-:^ senelik Ec^aa Dijçi Mektepleri

Müdürlüü ve altmij üç yllk hayatnn bilhassa mânevi disiplini

kabul ettii anndan sonra, temasa giritii her insana, kendinde olan

gür vefeyizli cevherden bol bol ap verdi, adamyetitirdi. Doktor Server

Hilmi Beyi tanyan binlerce insan arasnda 'Bana iyilii

dokunmad, * diyenler olabilir; fakat hiç kimse, 'Bana u fenah

dokundu,' diyeme^ Fakat mürebhisinden ald a§k ve iman, bir

transformatör gibi, onun manevî hayatnda lü^mlu deinmeleri

yaparken, ahsiyetinin ^en, hür, mi^ha meyilli ve aslnda sevimli olan

ksmlarn küçük rötularla olduu gibi brakmtr. Meselâ,

müsrifliini cömertlikte karar ettirmi, hoyratln tatl bir muî^plie

çevirtmijtir.

Server Hilmi henü\ Galatasaray talebesi iken, bir gün annesi, Haliç

vapurunda üniformasnn yakasnda Mekteb-i Sultân ya-:^l bir

çocua rastgeliyor ve 'Olum, 55 Server'i tanyor musun?' diyor.

Çocuk, bolalmak için ine deliine bile râ^ olan biryanklkla: 'Ah

teyze, tanmaz olur muyum? Dayaktan hepimizin cann

çkarr, ' diye cevap veriyor. Yakn akrabas olan Doktor Halit âf^

de onun snfarkadadr. Celimsi^ bir çocuk olduu için iyice e^lir ve

her hafta sonu, aile bu yüi^den mesele halletmeye uradr. Server Hilmi

25

Page 46: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

tam delikanllk çann kemâlinde olduu me^niyet senesi, son defa

sadrazamn olunu dövdükten sonra diplomasn almtr, ipe bütün bu

jiddet ve hoyratlk te^hürleri gösteren mif^aç, sonralar, tatl ve mutedil

bir miî^ah çenisinde karar bulmu§tur. Öyle ki, herfrsatta herkese ho§

ve keremli muamele eder, latifeyi ise asla elden brakmad.

Meselâ bir gün, yeeninden paltosunu istemi, o da, paltoyu eteinden

yakalayp sallaya sallaya getirince, bu tertipsi^ harekete içerleyerek,

mürebbisine dönüpyan ciddiyan latife: 'Baku beceriksiz kza...

Paltoyu nasl da ters tutmu. .

.' demij.

Fakat ondan daha a^ latifeci olmayan mürebbisinden: *Ne ziyan

var... cennette de Tûbâ aac ba aadr!* cevabn alnca,

hrpalamak istedii ki':^n müdâfaa edilmesi karasnda sahte bir

hiddetle: 'Evet, ama Tûbâ aacnn cebinde dökülecek eyler

yok!* diye cevap vermipi.

Insanlann çounun bahts^klan, bahtlanndan habersi\ olmalanndan

ileri gelir. Öyle ki çile ve mihnet dediimi^ nice hayat cilveleri vardr ki,

bunlann safa ve nimet olduunu hemen hiç bilmeyi^ Bu yüî^den de

hilkat kanunlan, bit^i, saadet uuruna erdirebilmek için türlü tecrübe

ve denemelere tâbi tutar. Halbuki ellerine bir ölçü verilmij olanlar,

lî^drabn içindeki le^ti tatm olmak suretiyle hayatla ban^mij,

anlaçp âhenge vararak bahtiyar olmuj ve etrafn da bu bahta itirak

ettirmij kimselerdir ki, ijte Doktor Server Hilmi, bunlardan biridir.

'

***

Server Beyefendi, Kenan Rifâî hazretlerine bal olan herkesin

gönlünde hocamzn aynadaki tecellisi gibidir. Mürit, irad ederken

Mevlânâ gibi mürid ister. Dost, halil anla}a Server beyefendinin

muazzam idrâkinden ve akl almaz teslimiyetinden aikâr gözükür.

Her ite efendisinin yannda olmu, merebi efendisine hiç uymadhalde teslimiyeti ve tevazuu ile efendisinin gözüne ve gönlüne

girmi bir sultanm.

Kenan Kifât ve 20. Yü^ln Ilnda Müslümanlk., stanbul yayev, 2003, s. 68-70.

26

Page 47: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^^erdi ile SIRRA YOLCULUK

kinci olarak Doktor Server Hilmi beyefendinin kaynvalidesi

Münire Hanm. O da Kenan Rifâî hazrederinin mânevi taliminde

yllarca kalm bir güzel insan. Yine Sâmiha anneden dinleyelim:

"eyhülvüfierâ Nâmk Pa^a torunu olan Münire hanm, soyunu

sopunu na^r- itibare almayarak bilhassa onu, dâvasnn çatsn

kurduu en mükül imanlarnda hi-:(meti ve dirayeti ile ilk

desteklemi olanlardan biridir. Görgülü olduu kadar î^eki de olan bu

kadn, ileriyana ramen, bir dergâhn idarecilii gibi çok ar olan

fiilî hiî^metinin dnda bilgisi, kuvvetli hafzas, ^arif nükteleri ve

dirâyetiyle de, günün bin bir î^ahmetiyleyorgun dümü mürebbisine ho

dakikalar geçirtmi olan meclisârâ ve hosohbet bir insan olarak

hayatn tamamlamtr.'^^

'Yalniî^ erkekler arasndan bir Doktor Server Hilmi'nin temsilî

hüviyetini kabul ederken, kadnlardan da, bu harmann en klçksz

olarak, bir Naî^l hanmn varlks^ varln, en saf, en garaî^s^ ve

serdengeçti birakn örnei olarak ele almak, bir vicdan borcudur.

O Nasl hanm ki Evrenos ailesinin, modem ve medenî •:qhniyetle

yetimi evlâtlarndan biri ve Ken'an Rifâî'nin halifelerinden ve bir

istanbul çelebisi olan Cemâl beyin ^evcesidir.

Na^l hanm, içinde, deil yalnn^ kendisinin, hemen bütün beeriyet

âleminin kirlerini yourup temizleyecek büyük bir ak tar. Onun

içindir ki hesaba kitaba yanamadan, mülâhaza ve tereddüt

geçirmeden, iki dünyay da bir pula satp ölçüsü^ bir ufka atlam

geçmitir.

ilk gençlii bir iir ve güzellik havas içinde geçmi olan bu z^rif ve

kibar kadn, bir ^Ç^manlar istanbul mesirelerinin ve bilhassa Boaziçi

mehtaplarnn sa-^ ve sö^gönüllüsü, tabiat evkinin kanma^ ve doyma^

tenesi olarak kendini o zevkten bu ^evke atarken, hep arad bir ey

15Ken'an Kifâî ve 20. Yüzyln Ipnda Müslümanlk, stanbul,yayev 2003, s. 74-75.

27

Page 48: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

vard. Sankigö^ü hagl bir körebe idi deyakalamak istedii meçhulü el

yordamyla anyor, kolluyor, bulmaya çalnyordu.

Naf^l hanmn o devrin edebiyatna iyi bir örnek olacak yaî^lannn

birinde föyle birpasaja rastlyoru-:^:

**Ak... bu kelime, ruhumun derinliklerine dalyor, orada

kendimin de varhm hissedemediim mânevi arzulan tenvir

ediyordu. Gönlümde en derin bir nokta botu. Onu neaaa-

y dârat, ne de bütün ecrânuyla semâvat doldurabiliyordu. Onokta, mevcudiyetimin en ince zerrâtma kadar sükûnet ve

haz getirecek bir varhk, bir ak bekliyordu. Bütün hislerimi,

düüncelerimi ancak bu akn frças telvin edecekd. Ey

Hâlik-i kâinat! Nerede o ak?"

Na^l hanmn bu devrini, kelimenin tam manâsyla, imlenmemi ham

bir mücevher madenine ben':^tebiliri^ Öyle ki son derece yengin ve

istikbal için vaatlerle dolu kymetli bir maden. Fakat istifade

edilemeyecek derecede çapakl ve tehlikeli denecek kadar mükül bir

kuyu. Buyüt(den de ne kimse o haî^ineye el uzatabiliyor, ne de kendisi

kendini bulup etrafna bir eyler databiliyor. Halbuki onun oldu olas

en belirli vasf cömertliidir. \^ermek, maddî manevî vermek, belki de

bu gökkubbenin altnda ona en î^âde ha-:gefiren bir keyfiyettir.

Vermek istiyor. Fakat hanlarndan külhanlarndan gelen irattan

baka kime neyi verebiliri Fienü^ mânevi altnlar gönlünün

derinliklerinden çkarlp kesilmemi, sikke vurulmamtr ki istedii

gibi saa sola avuç avuç datsn. .

.

te günün birinde bu madeni, bir potaya atlp temizlenmi ve bütün

ihtiam ve zenginlii ile insanolunun istifadesine ar^dilmi görüyoruz

insanlar sever ve yürei içinde en scak köeleri beerin zdraplanna

açarken, cemiyet de bu fedakâr, vefal ve feragatli insan tâzjm

etmektedir.

Nazl hanmda en dikkate deer taraf, dâima kütleyi ön plana koyup

kendini en geriye atmas, hatta varln çok defa tamamyla

silebilmesidir.

28

Page 49: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Fakat mukadderat, kendisine, insanlk ajknn yalnt^ ^drab nasip

olmuj bu müstesna kadna, bir de sepetini kaybettirmek nasibini ilâve

etmek suretiyle onu hiç de alpk olmad maddî çilelerle de

tartaklamtr. Kendisi de bu mukadderat cilvesini §u sö':(lerle karjilar:

*Ya Rabbi, senin hüsnün âka ne füsun okumutur ki rahat

terk edip mihnete, safây koyup cefâya raz oluyor?'

1914 harbinin çetinyllan içinde kocas çalamayacak kadar hastadr.

Yetinmekte olan üç evlâd vardr. Hele ana-baba bergü^ân emlâkine

gö) dikmi§yakn akrabalaryla uramak hiç de onun kân deildir.

Çejitli sebeplerle çabuk çabuk eriyip giden hanlar ve konaklardan

sonra, kendisine küçük bir irattan bajka bir de diplomas kalyor ki,

ipe bu kâtparças nihayet onu bir ilk mektep hocalna götürmütür.

Böylece de Na^l hanm, yirmi seki^ sene etrafn sarm§ küçücük

insanlarla beraber bir tâlim ve tedris çats altnda görüyoru^

Burada, garip olduu kadar dikkate jâyan bir vesikay, onun ahsiyeti

hususlann çocuk psikolojisinin basit, fakat ja^ma^ zaviyesinden

seyredebilmek frsatn verdii için koymak istiyoru^. 1949 klnda,

Na^l hanmla ayn evde otump, bir flamanlar da hocalk etmi§

bulunanyajl bir hanm vefat etmitir. Bu hadiseden birkaç gün sonra,

artk genç bir muharrir olan eski talebelerinden Çetin Oî^knm

ismindeki genç, yanllkla, ölenin, bir vakitler kendisine hocalk eden

Na':(l Hanm olduu haberini alarak 6 Ekim 1949 tarihli Bayram

gazetesinde §öyle birya^ nejretmijtir.

*Nazh Öretmen

Dünyaya insan küçük küçük hçkrldarla geldii halde,

giderken gülerek, ya alayarakgidiyor.

Bir iddiaya göre, insanlar cehenneme gideceklerse, gözleri

açk yüzleri buruk buruk olurmu. Eer cennete

gideceklerse gözleri kapal, yüzleri tatl bir tebessümle

süslenirmi.

Nazh öretmen. .

.

29

Page 50: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

O öldüü gün herhalde yüzü en tath tebessümle

çerçevelenmiti. O beyaz, o ho, o müfik yüzde senelerin

iyilii, senelerin efkati ve senelerin fazileti yuva kurmutu.

Beyaz saçlar, beyaz yüzü ve beyaz elleri ile sanki beyazn

fazilet rengi olduunu ispat ediyordu.

Onu çocuk yamda tandm. Yirmi sene önce, anamnelinden tutup "Gitmeyeceim. Gitmeyeceim. .

. " diye

tepinmemi bir elma ekeri ile avuttuu çocukyamda.

Hrka-i erif Camiinin karsndaki OnDokuzuncu

llkokul'un önündeki ark usulü geni sundurmann

parmakh kenarnda, onu efkat dolu eliyle sar saçlarm

okarken tandm.

Zengin miydi, fakir miydi? Bilmiyorum ama Karun kadar

zengin, bir peygamber kadar cömert gönlü vard. Bayram

sabahlan tepeden trnaa kadar kendi parasyla giydirdii

fakir talebelerinin altn sars veya siyah saçlarn kendi eliyle

tarayp okamas, en büyük zevki gibi gelirdi bana. Bayram

sabah arefe gününden giydirdii yirmibe-otuz çocuunavuçlarna bayram harçlklarn sktrp, ceplerine

yemilerini doldururken dünyann en büyük hazznduyuyordu.

Bayramn devam müddetince, yine Hrka-i erifteki evinde,

tencereler sâde çocuklar için kaynar, odalar, sofalar ve

salonlar bir mektep cvltsna bürünürdü.

Galiba zengin çocuklaryla pek alâkalanmazd. Belki de bize

öyle geUyordu. Bin bir ihtimam ile yoksul yavrularn

üstlerine titredi. Onun snfnda bir yeknesaklk hâkimdi.

Bütün çocuklarn yüzlerinde tebessüm, bütün çocuklarn

gözlerinde saadetparlard.

Hiç unutmam, bir kurban bayram günü yine 25-30 çocuk.

Nazl öretmenin sofrasnda misafirdi. Bir gün önce

yanllkla giydirmeyi unuttuu bir çocuk boynu bükük ve

30

Page 51: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK'

nemli gözlerle yemek odasna girince, yal öretmenin

dünya bana ykld. Çocuklar hem ark söylüyor, hem de

kavrulmu kurban etine kak salhyordu. Bir ksm, eti ve

pilav bitirmi, konsolun üzerine sra sra dizili zerde

kâselerine bakyorlard. Nazh öretmen hiçbirine

sezdirmeden sofradan kalkt ve o srada koridorda oynayan

mavi ceketli beyaz pantalonlu küçük bir çocuu kolundan

tutup yan odaya soktu.

Biraz sonra elinde mavi ceket ve beyaz pantolonla, unutulan

çocuun yanma geldi ve kendi eliyle elbiseleri giydirdi.

Içeriki odada don, gömlek kalan küçük arkadamz, Nazhöretmenin torunu idi. Unutulan çocuun boynu dikilmiti,

nemli gözlerini sevinç parltlar kaplad. Artk Nazhöretmen de gülüyordu.

Evet, Nazh öretmen zengin miydi, fakir miydi? hâlâ

bilmiyorum. Fakat inandm birey var: O, hergün olduugibi, bilhassa bayram günleri sevindirdii çocuklarn minnet

duygularna bürünerek imdi mutlaka cennetin en

baköesinde, mânevi zenginliin en yüksek

mertebesindedir.

'

Gerçi bu makale Na^h hanm hakknda gü^el bir ehâdettir. Fakat

bu büyük kadn kendi için söylenecek en gü^l sö^ü kendi söylemi ve

hayatnn gayesini ju cümlelerle ifade etmitir: *Ben, maksudumun

maksuduna hizmetle mükellefim ve akmdan bu suretle

müstefit olmaktaym!^^

•kifk

• Sanrm isminizin belirlenmesinde de hissesi var...

Evet efendim... Benim yönümden baknca hayatmn en önemli

ahsiyederinden biri olan Nazh annem, ruhumun vücut giymesinin

sebebi. Öyle ya ben hereyi bir sebep üzere halk ettim diyen Allah,

Kenan Rifâî ve 20. Yü^tln Iptnda Müslümanlk, stanbul,yayev 2003, s. 76-83.

31

Page 52: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Nazb anne gibi bir Sultana sebep dememe kzar m? Tam elli alt

sene evvel dokuz senedir evladan olmayan Ken'an Rifâî âkls kar

koca Nazl annenin bir isteiyle karlatlar. siz kalm bir ihvana

babamn i bulmasn istiyordu Nazl annem. Babam forslu bir

adamd ama yaadm sürece forsunu kullandn görmedim. Nazlannem ise ondan nefsine ar gelen bir eyi yapmasn bekliyordu.

bulmak için siyâsî gücünü kullanmas gerekiyordu bir de borç içinde

olduu halde iini bir süre brakmas gerekiyordu. Babam mürit

vekilinin emrine boyun eerken "akl kurbân- küm pî§-i Mustafa"

(aklm Mustafa'nn önünde kurban et) diyordu. Ama teslim olan kii

Allah'n yardmndan uzak kalabilir mi ki? Babam da i bulmaya

Ankara'ya gittiinde snf arkada olan ticaret bakan ile karlar.Bakan bey babama merak etmemesini ayn gün öleye kadar imeselesini halledeceini söyler. Öleyin müjdeli haberi alan babamertesi sabah istanbul'da olduunda Nazl annem haberi örenince

mübarek ellerini açarak Allah'm bu güzel çifte hasarl bir evlât ver,

diye dua eder. Annem o ay hamile olduu müjdesini alr ve hiç

armaz. Daha sonra Ken'an Rifâî ve Hatice Cenan Sultan

tarafndan üç kere tekrarlanarak rüyada verilen "Cemâl" ismine Nazlanne "Nur" ekleyerek adm belirler.

Daha sonra hayatmn en önemli güzellerinden biri olacak olan

Nazb annem, sanki sadece doumumu hzlandrmakla kalmam,kaderimde yazanlar da ortaya çkarmü. Defalarca bana 'sen

öretmen olacaksn!' derken bunun ezelî bir nasip olduunuhatrlaür. Vefatndan bir hafta önce Adana'ya iki senedir siyâsî

mahkûm olan babam ziyarete giderken kendisine uradmdadördüncü snf karnemi görmek istediler. Bana döndüler, kzSemiha Cemal'in Güldemeti adb kitabn uzatülar ve

öretmenbimin özelbini bebrlediler. Vefat etmeden bana, aknöretmeni olmam gerektiini anlaüyorlard.

Kendisi ile ilgib en önemb hatralarmdan biri ise, alü yamdazafiyet geçirdiim ve uzun süre }aiksek ate ile yataktan

kalkamadm bir devrenin sonunda ilk doktora gidecek gücü

kendimde bulduumda krmz kadife incilerle ib elbisemle beni

gören doktorum "esmere al bala, geç karcsna ala" derken, kendimi

32

Page 53: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

dünyann en güzel alt yandaki kz olarak gördükten sonra

anneme, beni Nazl anneme götür dediimi hatrlyorum. Beni

büjoik bir evkle karlayan sultanm; "Cemalrmr'cuidm hu gü:^l elbiseni

çkart da tandm hirfakir çocua verelim" derken bana vermeyi daha o

yata örettiini hatrlyorum.

Nazb annem, Ebu Bekir'cesine, ölmeden önce ölme derecesine

ulam ve bu âleme müridine ahitlik etmek için gelmi bir

sultand. Benim mânâ anam, sevgilim, çocukluumun huzur

kaynayd. Nazl anne benim için efendimi ondan tamdmüçlünün ikincisiydi. Onun efendisinin her hâlini tecellî ettiren

inamlmaz güzel yüzü toplu ve iki kat olmu mübarek vücudu ve

bacandan akan iltihaph irinleri göstermemek için üzerini örttüü

battaniyesi benimle birlikte yaayp ezelden ebede tanacak

hatralarm arasnda. Duasyla doumumun sebebi olan Nazl

annem evlâdn 34 yandaki Allah sevgilisi, âlim, âk kzn sonra

da çok sevgili olunu kaybettiinde Allah'a ükreden "ne §ansly^ ki

Allah ajkyla öldüler" diyen bir sultan. Bütün insanlk âlemine mabm,

mülkünü, ilmini, evlâdarn, evini muhtaçlarla paylamamn zevkini

öreten bir sultan. Hayatnda hereyden vazgeçtii için balayacak

bir devesi bile kalmad için bugün "mülk kimin?" sorusuna dünya

âleminde cevap verip, ezelî ve ebedî hayan kazanm bir sultan.

Ken'an Rifâî'nin etrafndaki insanlar snrb deildir. O, zat irki

yapmayanlardan olduundan âlim, cahil, mümin, münafk, zengin,

fakir her tür insan etrafna toplayanlardandr.

Semiha Cemal hanmefendi kimdir? O'nun manevî ahsiyetinden

ve irfanndan söz eder misiniz?

Efendim benim anlatmm âciz kalyor. zin verirseniz, yine gönül

annem'in kudretli kalemine bavurahm. öyle diyor:

"Semiha Cemal, Ken'an Rfâ'yi /// dünja tarihinde misline a^

rastlanr bir a§k, anlayij ve imanla sevdi. Fakat junu unutmamak

lâ^mdr ki bu sevginin esasn, mayasn Semiha Cemal'in onu görüj ve

anlayp, onun dâvasna itiraki, kendi varln onun varl ile

ayniletirme arzusu tekil ediyordu. Evvelâ unu örenelim: Onu

33

Page 54: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

tamymcaya kadar Semiha Cemal kimdi ve ne §erâit içinde

bulunuyordu'? Semiha Cemal Ken'an Kifâi'nin ülfeti halkasna

girmeden evvel kendi kabuunun içine çekilmi, ferdî ve küçük sürurlan

ve elemleri ortasnda mahpus, insan olarak vaf^eli olduu hususlardan

habersi':(j gü^el, marur, kayts^ ve tipik bir aristokrasi çocuu idi.

Hdi^ olduu kabiliyetler usta biryapcnn eline düjmeseydi emsali gibi

kendi içinde kaybolup gidecekti. Bahtl bir çocuktu kiyolu ehlininyolu

üstüne düjtü. Ayn mânây içlerinde tanyan ve tpk Mevlânâ ile

Hüsâmeddin Çelebi'de olduu gibi hoca-talebe hüviyetleri ortasnda

biribirini bulan bu iki varln mânâlarm tanyp birbirlerini

sevmelerinden tabiî ne olabilir'? Fakat Ken 'an Rifâî için bu sevgi bir

netice deil, bir balangçt. Zira her peyden evvel yapc bir karakter

tapyan bu mürit, içinde tand cevheri, hayatnn ö^ünü, hikmetini

nakletmeye râ^ olduu bu topra, emânetini kabule müsait bir ':^min

haline getirmeye koyuldu.

Onun naî^annda Semiha Cemal her an temasta olduu insanlk

âleminin iyi bir numunesi idi. Onunla bili^ik olduu nispette bu

numunenin temsil ettii kütle ile de temasn temin ediyordu. Semiha

Cemal'in varl onu insanlk âlemi ile al§ verite tutan bir köprii

mesabesinde idi Bunun için bu varl tanmas iyilik ve fenalk

hudutlarn, kabiliyetlerini, tar^n ve cinsini tayin etmesi, böylece de

eksiklerini tamamlayp gediklerini kapamas lâ^md. Ve gene bunun

için, insanlara karp her î^aman ve her §artta tatbik edegeldii bir tek

çkar yol biliyordu: Mevzuunu sevmek, severek ajkla imlemek ve

gelipirmek. I^e evvelâ onun yanm kalm§ tahsilini tamamlatmakla

balad. Ve dads, lalas, arabas tamam olmadan sokaa çkmak

külfetini ihtiyar etmeye almam olan bu küçük k^ ondan aldevk ve ilhamla çalmaya koyuldu. Mezuniyet imtihanlarn vermek

için aylarca, haftann hergünü çalt, didindi. Ba^^an gününyirmi dört

saatinin on ikisi kyasya Rahmetli bir çalmayla geçiyordu. \ aknlanodasnn geceyanlarna kadar dinlenmeyen ndan endie ile bahseder

oldular. Fakat Ken 'an Rifâî eline ald mev^uun kabiliyet hudutlann

bildiinden sesini çkarmyordu. Me^niyet imtihanlan biter bitme^

Semiha Cemal Darülfünun'un Felsefe ubesine kaydoldu. Hocas bir

defa te-^âh kurmu ve aradan çekilmiti. Zira artk biliyordu ki o,

34

Page 55: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^-verd üe SIRRA YOLCULUK

kendi kendine imleyecek bir çark haline gelmitir. Örenme ve öretme,

sevme ve sevilme, faydalanma vefaydalandrma at^mi ve a§k, içinde bir

meale gibi tututurulan genç h;(jayndan çekilen bir ok h^ ile emsali

arasnda dikkati çeken bir muvaffakiyetle herkesi ve hatta ^man

flaman kendini de hayrete düürerek Dârülfünûn'u bitirdi. Ye meftun

olduu fakülteye ruhiyat asistan oldu. Fakat bir müddet sonra daha

genç talebelerle çalmay tercih ederek liselere geçti. 1926 'dan 1934 'e

kadar devam eden sekiî^ senelik hocalk hayat içine hakikaten

muvaffakiyetler sdrd. Barnda tutuan irfan mealesini önüne gelen

heryerde ve herfrsatta uyandrmaya çalt. 1936 'da hayata göklerini

kapad î^aman Epiktet, Hayât- Beer yahut Kevs'in Tablosu,

Fedon, Alkibyad, Apoloji, Kriton, Hipyas, Otifon, Mark Orel,

gibi klâsikleri lisanm:(a kendi bana ka^^andmm, aynca, Hayat,

Mihrap gibi mecmualarda munta^aman neriyat yapm ve AkPeygamberi, Ak re Güldemeti isimli üç telif eserya:(mt. Küçük

insan hayatnn aayukan on senesi içine sdrlan bufaaliyetin, iyice

düünülecek olursa, gerçek bir muvaffakiyet olduu görülür. Fakat

Semiha Cemal'in elde ettii bundan daha büyük bir muvaffakiyeti

vardr: O da mânasn bulmas, insan olmann omu^anna yükledii

mesuliyetlerin uuruna ermesi ve bilhassa bakalar için yaamak

bahtiyarln elde etmesidir. Kenan Rifâî ona gösterdi ki her birimiî^

varla ait en gü^l eyin asln, cevherini kendi içimi-:^e tayoru^ ve

çou :^aman onun gölgesini, kopyesini hâriçte aramakla vakit

geçiriyorum^. u halde her eyden evvel insann kendi içi ve kendi benlii

ile temasa geçmesi, kendini bulmas lâ^mdr.

Bu ünsiyet ve müareketi temin ederken Ken 'an Rifâ talebesinin vücut

tarlasnayeni tohumlar atmam, ancak uur altnda uyuklayan ve gün

na çkmak içinfrsat bekleyen tohumlan uyandrarak onlara hayat

ve gelime imkânlar salamtr. Ye bunuyaparken, bir mürebbî, bir

kâif, bir yolgösterici liyâkatiyle hareket ederek, onu dünyann herhangi

bir köesine geliigü^l atlvermi birfâni, bir deersi-:^ varlk olmaktan

kurtarp t^aman içinden akan hayatn manâl, uurlu birparças haline

getirmiti.

imdi Semiha Cemal insanlarn içinde, onlarla, hayatla ve kendi

kendisi ile giritii mukavelelere sâdk bir talebe, dâvasn

35

Page 56: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

paylanabilecei bir dost ve yorgun bapm dinlendirecei bir insand.

Hayatnda Semiha Cemal'e, bu bakmdan ne kadar ehemmiyetli bir

yer verdiini bir mektubundan aldm^ §u ibare ne kadar gü^l

belirtiyor: '...vapur uzaklayordu sana dürbünle bakyordum.

Dedim ki dünyann zevldni adesesinden seyrettiim

teleskopum görünmez oldun, dürbünle de seçilmez oldun,

hayalin bu cihana smaz oldu. ' burada §u sual akla gelebilir:

Ken'an Rifdi bu alperi^i yapmak için neden bir kadn tercih etti?

Bunun cevab haî^rdr. Çünkü o daha evvelyapt tecrübelerde görmüj

ve anlamt ki fikir, his ve iman alij vericinde kadn, erkekten daha

müsait bir mutavasst, daha verimli bir ^mindir.

Onlarn hayatlarnda en esasl unsur karlkl ahenk ve anlayij vasf

idi. Birbirlerine kaq benlik hudutlarn kaldrm ve döküldüü kabn

peklini alan mayi gibi birbirlerinde §ekil bulmulard. Bu hakikat

Ken'an Rifâi'ye, 'Dün Beyolu'nda seni gördüm, geçiyordun.

Benim ifademin aksi dedim' sökünü söyletecek kadar onlar için

sarih ve aydnlkt. Hocas ona föyle diyordu: 'Benim bir zevkim

var, bu da sana irfan öretebilmektir. * O î^aman Semiha Cemal

soruyor: 'Buna karlk ben ne yapaym?' Ken'an Rifâi'nin bu

suâle verdii cevap udur: 'Ben senden çok birey istemiyorum;

ancak, nefsini arkaya atmay ören. Sen bir yudumda

doyanlardan olma! Resûlullah "Mâ arefnâke hakka mârifetik"

diyor. Onun için sen de durma ilerle, beni sev, beni sev dben de seni seveyim. Yalnz, bu 'teni sev "in mânâsn iyi

anla. Beni sev demek, sevdiklerimi, bütün insanlar, ala,

Allah' sev demektir. '

Ken 'an Rifdi, Semiha Cemal'e hayat ve varlk cevherinin insann kendi

içinde, öt^ünde olduunu öretirken Semiha Cemal'de ona kendim

gösteren, onu kendi varlnn uurunda tutan bir ayna olmu ve

ayaklarn topraa balamt. Bir taraftan hocasnn elinde tuttuu

irfan mealesi altndafeyi^lenirken bir taraftan da onayoldalk ediyor

ve onu yalnr:^; ürkek, mahzun ve yorgun gördüü her ':^aman, eski

günlerde annesinin yapt gibi, imanl insanlarn kalp hu':^uru ile

sesleniyordu: "Seninle beraberim, sana inanyorum, yalnz

deilsin." Evet! O bu teminata ^aman flaman bir küçük çocuk

36

Page 57: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverd üe SIRRA YOLCULUK

çâresi^igi ile muhtaçt. Semiha Cemal hocasnnyannda, hem idealini

gara^^hir samimiyetle benimseyerek ^yapc kadn" olabilmek, hem

de ona karji yoldalk ve analk duygulanm müjtereken seferber

ederek, yaratmlk kisvesini muhafaza etmek gerektiini hissetmiti.

Bu suretle yolu büyük adamn yoluna düjen her kadnda olduu gibi,

tarih ve insanlk karcsnda Semiha Cemal'in omu^^anna da birçok

vat^eleryükleniyordu. Bir defa Ken 'an Rfd'nin kolay kolay tesir ve

nüfu^ edilemeyen ahsiyeti binasn tavaf edecek, ke^edecekti. Sonra

onu heceleyip örendii kadar kendisine de gösterecekti. Zira Ken'an

Rifâî'nin çetin ve sökülme^ bir kitap olan kendi varln

bankalarndan dinlemeye daima muhtaç olan nev'i jahsna mahsus bir

veçhesi de vardr. Ondan sonra bir adm daha ileri gitmek ve beraberce

okunup anlamaya çalijilan bu kitab âlem halkna okutmak, tefsir ve

tahliliniyapmak icap ediyordu ve herhalde kendisine tevcih edilen asl

va:^e de buydu. Bu bakmdan Semiha Cemal ömrü boyunca hocasnn

en salahiyetli, en aydnlk fakat her ^aman en mütevâî^ müfessiri

olmujtur.

Esasen ona ayak uydurmann, onunlayollara düzmenin büyük güçlüü

buradadr. Fakat bu güçlüü yenebilmenin, insan ölümsüzlüe

götüreceini de biliyordu. O, 'Böyle benim gibi seven bir vücut toprak

olama^ belki de ben vücudumu toprak olmaktan kurtarmak için bu

kadar seviyorum. Ben ölsem bile a§km asrlara intikal edecek kadar

kuvvetlidir. Çünkü ben de onu bankalarndan intikal ettim, bende

balayan bir ^ey deil bu! Ben ona, gelmi§ geçmij bütün insanlarn,

bana miras brakt bir ruh ^^enginlii, bir ruh asaleti ile balym. Bu

emaneti kendi alkmla t^nginle^tirip, besleyip gelecek nesillere

devredeceim" diyeya^or.

Semiha Cemal Hanmefendi, Efendisinin sonsuz akn idrâk edip

yaayabilen, aabeyinin deyimiyle mücerred bir ruhtur. Onlar, bu

âlemde gözükseler de insamn elinden kaçan latif bir tecelli gibi varla

Ken'an Kifâî ve 20. Yü^ltn îpmda Müslümanlk, stanbul: Kubbealt Neriyat,

2003, s. 240-246.

37

Page 58: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

yok aras sultanlardr. Bu gibi mucize böylesine bir mânânn,

Efendisinin ilmiyle maddeleip bugün bile misli görülmemi eserler

vermi olmasdr.Lutuflu valide bölümünün sonundan buraya

çektik.

Lütfîye anne de zannediyorum Ayverdi'yi çok etkilemi bir

ahsiyet...

Evet... Sâmiha anneyi etkileyen çok mühim insanlardan birisi de,

belirttiiniz üzere. Efendisinin hamm Lütfye annedir. Lütfye

anneyi''

'Lütuflu Valide" diye yazm Sâmiha anne. Ve Küplüce'deki

Kök kitabnda öyle anlaüyor:

'pe o erin sunduu Kevser §arah ile dünya kederinden annm§ bu

bahtiyar hekim, vîrân gönlünü mâmur etmi§ rehberinin efne de öyle

hagh ve saygl idi, herkes bu mübarek e§e Lütfye Hanmefendi derken

bu a^-: dostu onu Lütuflu Valide diye çarr, nahif ve nâ^k yapl

kadnn eksik olmayan bedenî dertlerini ihtimam ile takip eder, ilâçlar

ve çâreler bulurdu. (Burada hekim olarak Ziya Cemal Bey '/ anlatyor.)

Lûtuflu Valide öyle bir valide idi ki muamele ettii halkta Hakk'

görür, onun için de gö':(ünün ve gönlünün seçtii, nokta §a§mayan bu

anlayp olurdu. Komularna uzayan eli, penceresine gelen kularla,

yavrulayan kedilere dahî yetiir, böylece onlarn da imdadna koar,

yapabilecei hiçbiryardmdan geri kalmat^d.

Lûtuflu Vâlide'nin balca kalkanc, onun, gerçeklere teslim olmay

bilmesinden kaynaklanmak idi. O, hakikati görerek inanp tanrken

gerçeklere itaat etmesini ve teslim olmasn bilen müstesna yapda bir

kadnd.

Kendisini çekip bu kapya getiren ulu erin anas olmak erefiyle

ereflenmiyücelerin yücesi bir sultan hâtûn da (Hatice Cenan Sultan)

Lûtuflu Valideyi, ecelden ebede sürüp gidecek olan insanlk ve ak

terbiyesi potasnda piirip saf ve arnm kalbna dökerek eine ender

rastlanan bir ekil ve surete sahip klm bulunuyordu. (...)

Lûtuflu l'âlide'nin çok iyi bilerek uyduu bir hayat gerçei de u idi.

nsan oullaryla giritii muamele ve münâsebette ine ucu deer demet(^

38

Page 59: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

bir balon gibi sönüveren dostluklara itibar etme-:^ dostlarm mevki gibi,

refah, servet gibi, güîieljü^ gü^l sesten birinin eksilmesiyle bitmeyen

ainalklar arasndan seçmeye meylederdi.

l^ûtujlu V âlide, âlemlere ana olarak gönderilmi o pnar huylu büyük,

yücelerden yüce hâtûnun yol gösterici muhabbet, efkat ve

mürebbiliinden öylesine bol su içmi ve ona tâbi olmakla elde ettii

ka^^ançyamaya verdii nefsânî varlnn altndan çkan öyle gür bir

pnara ben^^emi bulunuyordu ki, dünyaya pk saçan o rehber ve önden

gida ulunun anasna tabî olmakla dünyâya geli ve gidi macerasnn

srrna erierek benleri a^ bulunan bir müstesna oluvermiti. " ^^

BZ Lütfye annenin Efendimiz tarafndan son derece sevildiini ve

önemsendiini biliyoruz. Kendileri Lütfye anne Çerkez olduu için

alt ay gibi ksa bir zamanda Çerkezce örenerek eine kendi

lisanyla hitap etmenin zevkini yaamlardr. Lütfye annenin en

büyük özellii einin örencileriyle çalmasna müdahale etmemi,

kskanmak bir yana onlarn eitilmesi için eine destek olmutur.

Ak Budur adl Semiha Cemal ve Sâmiha Ayverdi ortak eserinde

Lûtuflu Valide'den öyle bahsediliyor:

"Süde'nin vücudu, tecessüd etmiferagat ve haynn kendisi idi. Genç k\ona, minnet ve ükrann fevkinde bir hisle mütehassisti. Meryem için

Sûde, samadanî bir deva idi.

"

Burada Sûde Lütfye anneyi, Meryem ise Semiha Cemal'i temsil

etmektedir.

Abide ahsiyetler adh eserinde Sâmiha A\^xrdi Lütfye Anneyiöyle anlatr:

"Mtuflu Valide ne âlimdi, ne âir, ne de mevki ve öhret peinde

koan bir kimse. Ama gerçek hedefin, hak ve hakikat olduunu

biliyordu.

18Sâmiha A)'\'erdi, Küp/üce'deki Kök, Ankara: Hülbe yaynlan, 1989, s. 113-115.

39

Page 60: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Hamurunda, müshet kadar menfî elemanlara dayer verilmi her insan

gibi, elbette onun da iyiliklerle mücadele için frsat bekleyen kötülük

meyilleri vard. Fakat daha ilk gençliinde verdii mânevi savakla o

bunlar e^i§, tepelemi ve uuraltn menfî ve ykc duygulardan

temizleyerek engelleri atlamt. Onun için de bu rahata kavumu ve

yapcfaaliyetleri için ^aman ka^nm huzurlu kadn, adalet, insaf ve

muhabbet basamaklarn kolaylkla trmanarak sevginin ^rvesine

çkm, hak ve hakikat duranda karar klmt.

Onun için de kimseye kini, dümanl ve kötülüü yoktu. Olamad

da. Saffet, ihlas, vefa ve cömertlik âbidesi olan bu büyük kadn,

insanlar sever, hayvanlar sever, efkat ve dostluunu hiçbir

yaradlmtan esirgemeden be^lederdi. Onun katnda elini öpmeye gelen

birprenses, evinesnm biryoksuldan daha üstün muamele görmeî^di.

Souk k günlerinde titreyen elleriyle haydad çay, etrafnda

bulunanlara, adetâ yalvarrcasna ikram eder ama bu ikram halkas

içine, mahallesinin çöpçüsü, sütçüsü, bakkaln çra da girerdi.

Kedilerin cieri, kularn yemi, muhtaçlarn yiyecei, giyecei derken

aylk âidât bir haftada tükenir, ama o ne yapar yapar, bulur

buluturur gene de verir, gene de eli durma:^ ne yü-:^ünden tebessüm, ne

dilinden tatl sö^ eksilir, böylece de ikramnn, ibf(âlinin sonu gelmeydi.

Bir genç k^ olarak gelin geldii çatnn altnda, biri k^ dieri erkek

iki küçük çocuk bulmutu. Bunlar onun üvey evlâtlar idi.

Fakat ondaki nasl bir üvey annelik anlay idi ki, belki de hiçbir

ana, kendi ö^ evlâtlarn bu ölçüde banna basamazd. Nitekim

kendisi de bir kt^ çocuu dünyaya getirince, ha^r bulduu üveyleri öz

evlât tahtnda saltanat sürmekte devam ederken, kendi k^n daima bu

tahtn basamaklarnda brakrd.

Böylece seneler seneleri kovalaya dursun, birdenbire 1914-1918 harbi

patlak verdi ve ksa ^(amanda da, cephe haline gelen memleketin bütün

hudutlarn kan ve ate sard.

Bu bir muharebe deil, acemî ve gâfl bir iktidarn Osmanl

împaratorluu'nayaî^d ölümferman idi.

40

Page 61: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A)"vrerdi ile SIRRA YOLCULUK

Taht jehri istanbul'da ise, fiâlim olduklar kadar gaddar ve câhil de

olan idarecilere srtlarm dayam bir "harp zengini" snf türemiti.

ehrin gda ihtiyâc üstünde sö-:^ ve tasarruf sahibi olan da bu harp

^(engini denen karaborsac snft.

Vesikayla verilen ekmek çamurdan farks^ etsi^ seb^si-:^ ekersi^

unsuîi ve hububatsn mutfaklar tamtakrd. Böylece de çocuklar,

gençleri, ihtiyarlan, hasta ve alilleri ile bütün bir ehir aç, sefil ve

periand.

'Buyllarda genç bir kadn olan l^ûtuflu Valide ise, arada bir komufolluundan tedârik edebildii tâ^e yumurtalar, eteinin altnda

saklayarak getirir ve kendi k^na göstermeden, bünyece sayfalan üvey

olunayedirirdi.

Onu bu hak ve insaf merke^nde karar ettiren ne idi? Neden kendi

evlâdndan evvel bir emânet çocuu düünüp, her eyin iyisinde,

gütmelinde onu tercih ediyordu. Ediyordu, ^ra Eûtuflu Valide, îman

potasnda kaynayp cürufunu atm, saf ve st^dnlm bir enerji hâline

gelmiti. Bu, içindeyetitii irfan ve hikmetler çatsnn, insanlara hediye

ettii ruh ni^âm, onlan birer yaar prensip haline getiriinin canl

örnei idi.

Kütlelere mânevi dü^en ve asalet veren bu ocak, yllaryl daha nice

koruklar tatlandrp çeni deitirtmi, le^tle beraber devlete de

erdirmiti...'^^

Ken'an Rifâî bu insanlar anlatrken der ki:

"Hakk arayan ve onu bulma yolunda bir müride ulaan kimselerde

böyle haller olurdu. Onlar, kendi vücutlarnn yâni nefislerinin

ormannda böyle ne heybetli, ne dehetli canavarlar görürler; onlarla

pençelemek, onlanyenip doruyoldayürümek için ne urluklara göüs

gererlerdi. Fakat hiçbir mükül ve hiçbir korku onlan büyük

19Sâmiha AjYcrâi, Abide ahsiyetler, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 1995, stanbul,

S.256-259.

41

Page 62: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

müritlerinin karasnda olduklar ^amanki gibi sarma onun

karpsnda duyulan duyuramad. Çünkü bu heybet Hak heybetiydi.

Çünkü derviin müritte gördüü, Hak tecellîsinden bajka bir ^ey

deildir. (...) Bu görünüte iddiajok, benlikyok, fakat nur var, teva^

var. Yasaca Allah'tan aksetmi bir büyüklük vard.

"

• Siz Lütfiye anneyi tanyan enderlerdensiniz...

Evet, ükürler olsun... Parkinsonlu titrek ellerinden aldm saysz

hediyeler hâlâ evimin bir köesinde durmakta. Lütfiye anne Ken'an

Rifâî'ye e olmann zorluunu bilerek bu vazifeyi en baarl ekilde

yerine getirmi büyük bir insandr. Üvey olu Kâzm amcam onu,

"hakiki annem gibiydi, beni klandan daha çok korur ve kaynrd" diye

anlatrken Efendimiz vefatndan önce ev halkyla vedalarken

yalnz Lütfiye anneyi tekrar tekrar çararak ona olan sayg ve

sevgisini ortaya koymulardr. Mânevi hayatmda beni çok

destekleyen ve varlyla hayatma nee, huzur ve mutluluk getiren,

kendisinde Efendimin tevazuunu gördüüm güzel aabeyim Orhan

Büyükaksoy (Ken'an Rifâî'nin torunu) Lütfiye anne ile ilgili uhâtrasn anlatmlard. Bir gün bankaya onun adna yatrdm cüz'î

bir paraya 75 Lira piyango çkmü. Elimde para konaa gittiimde

kendisini seccadede alarken buldum. Kulaklar duymadndan

benim geldiimi hissetmemiti. Efendisine yalvaryordu. "Efendiciim

sana ne malûm deil ki; çok skntdaym. 75 Ura'ya ihtiyacm var. " Duay

bitirip döndüünde ben gözyalar içinde elimde 75 Lira ile onu

bekliyordum. Allah, sevgilisini seveni korur. Infâkn iki farkl yüzü

olan Nazh annem ile Lütfiye annem 'l^m yelid ve lem yüled"

makamnda olmann zevkini bize yaattlar.

^° Ken'an Rifâî, erhli Mesnevî-i erif, stanbul: Kubbealt Ncriyâü, 2000, s. 194.

42

Page 63: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Safîye Erol ise. . . Sâmiha annenin çok deerli yolda.

Sâmiha annenin kaleminden sevgili dostuna hitab:

'Virdapm Safiye Erol:

Bir kasr çöktü. Çats, der ü dîvân ykld. Amma ha^neler,

viranelerde sakldr. Gerçekten de huykntnn altndan, onun define

varl âjikâr oldu.

Safiye Erol, dürüst, ihlâsl, imanl, hamiyetli, liyâkat ve î^ekâs

ölçüsünde safi ve masum insand. Ne ki, mühim olan, onun tek tek

saylan vasfilan deil, bu vasfilann antlamas ile kurulmu ahsiyet

yapsnn, bir aya ^ark'ta, bir aya Garp'ta olmas ve iki fiarkl

medeniyetin, kültür vasatlar üstünde tarafis:^ bir tahlil ve terkibin

muhasebesinden sonra da arkl münevver olarak cemiyetin karcsna

çkmij bulunmasdr

Bir serhatli mhu tanyan bu ate§ gibi Kümeli kadn, orta, lise ve

üniversiteyllarn Garp'ta geçirmi olmasna ramen, sâdece metot ve

ciddiyet gibi d§formasyonunda kendini gösteren Batl ruhu, onun a§k,

hamaset ve iman î^rh ile salama alnm olan içine asla i^leyememi§,

aksine, bu derinden derineyanan ocanyalm, Dou 'dan çatpan hava

ile h^ bularak biryanarda hâlinegelmi idi.

Tabiat kânunudur: Hasret, küçük atehleri söndürür, büyükleri ise

yangna çevirir. Garb'n mürekkebini yalayan, fiakat ark'n

an 'anesine bal kalarak, o târihi miras ile nafakalanan bu asil kadn

da, bir yandan fikir daarcn Gap kültürünün verimleriyle

doldururken, biryandan da faaliyet hâlindeki tahayyül ve tefekkürü,

alev alevyanan bir ocak hâline gelmitir.

Safiye Erol, henü:^ genç bir talebe iken dahi bu iki medeniyetin

mukayesesiniyapacak endaze sahip bulunuyordu.

Aikâr ki Bat, mânevi hürriyetini harcama pahasna, bir maddi

kudret satn almt. öyle ki, Rönesans ile alâkasn kendi üstünden

çekip, kendinden ba§ka her ^eye çevirmi olan Garp medeniyeti,

avucunun içine ald maddenin bir nevi esiri olmu^ bulunuyordu.

43

Page 64: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Makineler insann; insanlar makinenin yerine geçer olalheri,

^kasnn, hüner ve îcatlannn ana dü§en Ademolu için, kendi

yapt hu puta tapmaktan bajka çâre kalmamt. Fakat îman

duygusu kishî deilftrî idi. Bununla beraber bir acayip felsefe rü^ân

esip onu mevî(îinden koparnca da, bo§ kalan sahalar, türlü sentetik

îmanlarn ve dinlerin istilâsna uramt.

islâm âlemine gelince, ilim ve idarede kurduuyüksek voltajl karakteri

ile imtihanm vermi ve dünyâya parmak srtm olan Müslüman

ark, §imdi hasmlarnn kyasya hücumlar karpsnda sinip, bir

flamanlar ilim ve tefekkür verimleri ile besledii Garb'n gölgesine

snmij bulunuyordu. O ark ki. Bat dünyâs, karanlklar içinde can

alp can verirken, ilimde, felsefede, sanayide, ticâret ve ^râatte câhil ve

âci^ Avrupa'ya bilmediini bildirmi, görmediini göstermi,

anlamadn anlatmt. Gene bir ^manlar, Frans^ italyan, Ingili^

ispanyol. Alman ilim ve din adamlar, hattâ derebeyleri, prensleri,

Müslüman medreselerinde okuyarak memleketlerine ark irfann

tamlar, ite böylece de, Rönesans'n temelleri atlmt.

Ne çâre ki, meyve ve mahsûl vermektenyorgun düen bir toprak gibi,

can çekilip, çoraklaan ark, bir vakitler cömertçe besledii Garb 'in,

sür'atle elde ettii madde üstünlüü karsnda, gürüm yaralanp, eli

böründe kalm bulunuyordu. Amma u da var ki havada uçan, su

altnda ge^n, kt'adan kt'aya ses alp ses veren ve bir solukta ülkeleri

yerle bir eden bu dev medeniyet karsnda gö-:(ü boyanmasna ve

asrlardr etrafnda gelien ihtirasl hücumlara ramen gene de

derinlerinde saklad irfan ve hikmet cevherleriyle öünerek: 'Bunlar

bende oldukça, srtm yere gelmi saylsa da beni alt edenleri, gene alt

ederimi" diye beklemeyi biliyordu.

ite devlet dükünü ark ve bilhassa Müslüman- Türk camias,

yanm bir kâaneden, elinde dört ucu düümlü bir bohça ile kaçan

afetzedeler gibidir. O kadar ki, bu bohça içinde kalm mâî^

krntlarna bile hakaretle yan bakan bir ^hniyet, dil, din, târih,

mefahir ve an 'ane dümanln i güç etmi bir dalâlet vadisinde at

koturmakta bulunuyor.

44

Page 65: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A}'\^erdi üe SIRRA YOLCULUK

Garb'n her hareketini gö^ kapal benimsemek illeti ile çilyavrusu

gibi dalan millî mukavemet, millî ölçü ve millî juürun ipuçlarn

ellerinde tutarak memlekete dönen Safiye Erol'a, Garp'tan getirdii

yüklü ve yengin fikir muhtevasna ramen huzurlu, daha dorusu

kararl denemeî^di. Zîra, kafasnda ve gönlünde tand tefekkür ve

duyguyükünü birbirine lehimleyecek, perçinleyip bütün hâline getirecek

bir manevî düf^eni henü:<^ bulamamçt. Onun için de ark 'in Garb 'a

üstün olan bu irfan ve açk motifini bir müçahhas varlkta görmeye her

flaman hasret çekmiç, Garp 'tan alacan alm§, u^un yllar boyunca

daarcnayükledii bu hazneyi açacak anahtar aramçt.

O, çok iyi biliyordu ki insanlar, içine dütükleri dalâlet ve gaflet

havasndan syrmak, beçeriyete edilecek hiî^metlerin en mukaddesi idi

Fakat maddenin ve maddeciliin anaforuna kaplm kütleleri

daldklar uykudan silkip sarsarak uyandrmak için arnm ve kemâle

ermi disiplinli bir ruh gerekti ite Safiye Erol'un susu^uu buna,

ihtiyâa bu yola idi. Gene biliyordu ki, evvelâ kendi kendisiyle

hesaplap bir anlamaya vardktan ve kemâl ^rvesine ulatktan

sonra, da tap insanlara hikmet etmek mümkün olabilirdi Evet bu

f<^rveye erimek, hayvânî ihtiras ve ^raplan kontrol altna alm,

safvetli ve ihlâsl kiinin kân idi ite o nirengi noktasna hasret çeken

bu deerli kadn, kütleye ne söyleyecekse oradan söylemeli, oradan

seslenmeli idi. Amma maddeci Garp'tan edindii kariyerin, kendisini

bu ^rveye ulatirmayacan o çok iyi biliyordu. Günlerden bir gün,

artk eteine ve ayana dolar olduunu iddetle hissettii mantnnyükü altnda et^ldii, tefekkür ve tehassüsyollarnn sarpa sard bir

demde yolu Ken 'an Rjfâî gibi bir kurtanamn yoluna düüverdi ve

Safiye Erol denen hu çplak istîdad ve ha^r enerji, derhâl toparlanp

mukadder ölçüyü buldu, e^el künyesinin tâyin ettii kâmil ve nihâî

eklini ald.

Bu elektro-ok hadisesini Ken 'an Rifâî ve Yirminci Asrn IndaMüslümanlk isimli kitaba ilâve ettii kymetli etüdünde isabetle î^ah

eden Safiye Erol, yadsnn balarnda: 'Ken'an Rifâî'yi hârice

tantmak için onun ahsiyetine temel tekil eden üç

hususiyetinden bahsetmeklâzm geliyor' diyordu.

45

Page 66: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

'O, evvelâ mistik adam=lomo mysticus, sonra lakîtn

adam=lomo sapiens ve en nilayet miirid-i agâh idi.*

dedikten sonra mistisi^min ilmî ve ciddi i^âhmyapar ve sö^ hocasna

getirerek: 'O, balsi geçen mistik tipte bir âk, bir gerçek

filozoftu. O, cemiyetimizin müahhas hayât, müahhashakikati gibi idi. Sosyal insicamn ebekesini ne dereceye

kadar tanrd, diye sorulacak olursa, bir dokumacnn kendi

tezgâhmdaki dokumay tand kadar tanrd. O, tabiatn

ancak gerçek âklara ayna olan ifresini okuyarak böyle bir

tabiat zemini üzerinde insann nasl ve ne üslûpla yerlemesi

lâzm geleceini takdir etmi kuruculardand. O, zaman ve

mekâna elverili normlar imâl edenlerdendi. Beer kaderinin

ana rotasn bildii için ferdi mukadderat yollarn da yekten

görürdü' diyen Safiye Erol bu kar§la§ma ve tamama ile t^rap ve

buhranlarnn nasl dalp eridiini, bütün varlnda nasl bir ban§ ve

aff- umûmîfrtnas koptuunu, lâtif ve mü^kal ifadesiyle anlatr.

Gene etüdünün bir yerinde: 'Hakîkî efendi bir merkezdir. Kendi

manzumesi içinde tenasübü arm bir peyke: '*Yerine!"

diye kumanda ettii zaman, bu, sâdece bir emir deil, aynzamanda sarho peykin mevziine dönmek için kendinde

bulamad kuvvettir. *

Ijte a^^:^ Safiye Erol da, hayâtnn son demine kadar: 'O, beni

hayâtnda terk etmedi, irtihâUnden sonra da terk etmedi.

Bunca boa çkm mihr-i vefa vaatlerinin topuna kar bir

kefaret gibi, mecaz olan benliimde gizlenmi hakikat paygibi' dedii hocas Ken'an Rfâ] onun vücûdu peykini mev-:qine

döndürecek emri de, kuvveti de verdi ve bu bahâ biçilmet varl,

insanlk âlemine bir âbide gibi ijleyip hediye etti.

Artk Safiye Erol denen ve flaman nehrinin kaynad yerden gelen bu

büyük kadn sustu. Fakat §u gök kubbenin altna brakt uyarc

sesinin ve ^hin mahsûllerinin, bir kymetler buhrannn girdabna

tutulmu§ cemiyete, kyamete dek kulak verecei çok sö^ brakt. Onun

dâima bir sentetik biten tahlilci tefekkürünün altnda yatan gerçek,

Müslüman-Türk camiasnn, kaybedip de, el yordamyla arar olduu,

46

Page 67: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha A>^^erdi üe SIRRA YOLCULUK

çok defa da aramay bir ^ül, bir gerilik sayd bu hakikatler,

memleket münevverinin dikkat ve uyanklkla üstünde durup çökmesi

îcap ettii hayât düümlerdir. Evet, münevver kütle için Safiye Erol'un

hayatgörücü ve insanlk anlay, memleketin ölüm kalm dâvasnn tâ

kendisidir. Onun için de Safiye'yi bilmeye, tanmaya ve ne demek

istediini anlamaya mecburu-:^.

Üstelik serhatlerin bu yank yürekli evlâd, halk çok iyi bilen ve

halkn içinden ses veren insand. Selisleri, duyular ile kendine

yarayan ve yaramayan seçmekte dâima isabet eden o halk, millî

vasflarndan soyunmu sahte münevveri asla tutma:(. Zira asrlarn üst

üsteyp tabakalatrd ve bir ahsiyetyaps hâline getirdii târihî

deerle silâhl olan büyük kütleler, gü^ rü-:^ârlan gibi göreneini,

geleneini, maksini, mefahirini kavuran yabanc ve yalanc aydna

dâima di bilemitir Onun için de ifahî ve devri kültürilnün kal'as

içinde olan halkn göf^ünde, kendini beenmeyip küçümseyen bu sahte

aydn, îtibâra ve hürmete ayan deildir l^e kendisi gibi edepli, saygl

ve îmanl olmayan, daha dorusu kendinden olmayan bu ukalâ ve

köksü^ münevveri ne sever ne de söküne kulak asar.

Safiye Erol ise, halk tanyan ve memleket realitelerini, yürei kadar

kafasnda duyan gerçek münevverdi. Garp kültürü ile har neir olmubulunmas ona, arkl olmann erefini küçümsetmemiti. kbâl der ki:

'islâm âleminin Garb'a yol almasmda yanl bir ey yoktur.

Zîra Avrupa kültürü entelektüel cihetten sadece slâmkültürünün en ehemmiyetli saflarmm inkiâf etmi hâlidir.

Tek korkumuz, Garp kültürünün d görünüü ile gözkamatrp hareketlerimize sekte \'urmas ve bunun neticesi

olarak da o kültürün özüne ulamakta gerikalmamzdr.

'

Yalnz Müslüman-Türk camiasna deil, bütün bir beeriyete âmilmüterek verimlere gebe olanlarn idrâki, meyveyi douracak çiçein

nebatî uuruna ben^me:^. Onun için de Safiye E^rolgibi bütün ömrünce

atele oynayp eliniyakmam, fakat hâmil olduu emânetin uuruna

varm müstesnalarn, u gökkubbe altnda kudretlerinin infilâk edip

47

Page 68: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

cemiyete hayat ve beka yolunu göstermesi, insanoluna hem Allah 'in

rahmeti hem de tebessüm ve iltifatdr.

'

^^Sâmiha Ayverdi, Âbide ahsiyetler, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1995,

s.193-199.

48

Page 69: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Amerdi üe SIRRA YOLCULUK

Kapm aç, kapm aç... Sana geldim, kapm aç...

Bu dünyâdan o dünyâdan, aldm boyum ölçüsünü...

E^el, ebed arasnda, nice eyyamge^p to^um...

Samadm dü-âleme, sana geldim, kapn aç...

Yoldapm var, çijt kikiyim, günâh benden hiç ayrlma^.

Tek deilsem n'olur sanki? Yergöksm o kapya...

Bi;^ de al, kapn aç, kapn aç, kapn aç...

Sâmiha Ayverdi, Hanc

49

Page 70: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Hey Koca Sâmiha,

Kitaplarnla Dergâhm Yeniden Açtn. .

.

Sâmiha Ayverdi'nin Ken'an Rifâî ile tanmasndan sonra, mânevi

ve zihnî hayatnda ne türden açlm ve zenginlikler olumaya

balamtr? Bu nasl bir seyir izlemitir?

Efendisi devrin Isrâfli gibi diriltici olan, müridi ise devrin

Mevlânâ's gibi dirilmeye hazr olanlardan olunca kyamet kopar.

O'nun Efendisiyle tanmas kendi hakikatini görmesi için bir

vesiledir. Sâmiha anne maddî ve mânevi açdan Efendisinin

terbiyesi altna girmek üzere hazrdr. Gerçi hazr olduunun da

henüz farknda deildir. Yeeni Semiha Cemal hanmla birlikte

huzura girdiklerinde ikisi de batan aa yok olup yeniden var

olurlar. Bu hal müridin simyac gibi altnn içindeki bakr

eritmesine benzer. Daha sonra Sâmiha anne bu halini Dile Gelen

Ta adb kitabnda "dile getirdiin taj" diye anlatacaktr. Ken'an Rifâî

hazretleri karsnda mânâsna ayna bir hazine bulunduunu fark

edince örencisini maddî-mânevî ilimlerde yetitirmeye balar.

Hocam Sâmiha Ayverdi annemin anlattna göre gece-gündüz

Efendisinin huzurunda tam bir der\d edasyla küçücük bir

taburenin üzerinde devaml not tutarm, Kenan Rifâî hazretieri

yaayan Kur'an olduu için bazen hikâyeleri tekrarlasa da her

birinde yeni bir anlatm ve yeni bir teceUi olduundan Sâmiha anne

bunlar tekrar tekrar yazarlarm. Annem der ki, bazen kâtlar

biterdi, avuçlarnn içine yazard. Bu mürid-mürid ilikisinde çok

önemli bir haldir. Çünkü biz bâz hikâyeler tekrarland zaman

yazmayz, hatta ügilenmez, dinlemekten bile sklrz. Halbuki gerçek

mürid hikâyeyi her anlatnda farkl bir yorum getirdii için mürid

de her söyledii eyi örenmek üzere harekete geçmelidir. bn-i

Arabi der ki; Allah ü Teâlâ Cebrail Hz. Peygamber'in yanndayken

ona bir melek indirdi. Melek Hz. Peygamber'e "Ey Muhammed Allah

seni istersen kul peygamber, istersen sultan peygamber olman arasnda

muhayyer brakt" dedi. (Cebrail Hz. Peygamber'e tevâzû etmesini

iaret etti. Peygamber de kulluu seçti. Bu hadisi nakletmekten

50

Page 71: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A\'verd ile SIRRA YOLCULUK

maksadmz Cebrail alevhisselâmn makamnn öretici-eyhlik, Hz.

Muhammed'in makammn ise örencüik olduunu hatrlatmaktr.

"Sana vahyimi^ tamamlanmadan Kjir'an' okumakta acele etme. Kur'an'

okumak için dilini acele ettirme." (Tâhâ, 114) "Onun toplanmas ve

okunmas Bit^'e aittir. Bi; onu okuduumuza sen onun okunuruna tabî ol"

(Kyamet, 16-17) âyetleri ile 'T>eni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi gü^l

yapt" \\2iâAÛ bu konuMJ açklar. Buradan anlalyor ki mürid her eyi

bilse de müridinin önünde susacak ve bildiini ondan örenmeyi

tercih edecektir. Nefsin tekâmülü ^cuttaki Rabbî tecellinin ortaya

çkyla alâkab olduundan, mürit bu yönde örencisini irad eder.

Böylece onu hikmet gdasyla besler ve ak arabyla sular ortaya bir

aheser çkar. te bövle bir eitim görmütür Sâmiha anne.

Sâmiha Ayverdi'yi, Ken'an Rifâî hazretlerinin en çok hangi yönü-

yönleri etkilemi, onun irfan ve tefekkür dünyasna Ken'an Rifâî

hazretleri neler katmtr?

Bence Efendi'nin muazzam ilmi ve akl almaz heybetiyle ayn anda

aikâr gözüken tevazuu Sâmiha anneyi etkilemitir. Kendini

dünvamn merkezi sanan her genç gibi Sâmiha anne gerçek merkezle

karlat zaman onun önünde eilmi ve Hz. ems'in anlatmyla

Hz. Mevlânâ'mn hocas karsnda küçük bir çocuk edebiyle oturuu

gibi Ken'an Rifâi'nin önünde diz çökmütür. Daha sonraki

devrelerde Sâmiha annenin her an yeni bir anla tecelli eden ve yeni

açümlar getiren bir kâmil müritle beraber olmamn farkllm

yaadm düünüyorum ben. Mânevi ilim hiç bitmeyen bir derya

olduu için ilme aç olan bir örenciye her an cevap verebilecek bir

kaynaktr Ken'an Rifâi hazretieri. Bu }aizden de doymayan

örencisini beslemeye devam eder.

Daha sonraki devirlerde Sâmiha anne, tasa\'vufta srât- müstakim

anlayn idrâk eder. Her kâmil mürit gibi Ken'an Rifâî

milliyetçüikle ümmetçilik, eriada tarikat, dünya ile ahiret arasndaki

dengeyi yaayarak ve yaatarak öretir. O devrin isa's, Musa's, Hz.

Muhammed'in mânâs gibidir. Aym zamanda devrin Mevlânâ's,

bn-i Arabi'si, Gazali'si gibidir. Dola}isyla Sâmiha A}^erdi bir çok

âlimden okuyarak örenebileceklerini bir tek âlimin hâli ve üminden

51

Page 72: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Örenmi olur. Onun öretisinden sonra bütün ilimleri incelemek

insana çok büyük bir zevk verir çünkü hocasnn gözlüü gözünde

olduundan hereyin mânâs ona aikâr olur. Dolaysyla Sâmiha

Ayverdi'nin eserlerindeki her mesaj Efendisine aittir. Sâmiha anne

aynen bir ney olmutur. Biz ömrümüz boyunca bunu gördük.

Tamamen Efendisinin sesini vermitir. Bir kalem olmutur

Efendisini yazmtr. O bakmdan Sâmiha Ayverdi'yi Efendi'den

ayr düünmek abestir. Efendimiz devrin eyhülislâmlarnn

eyhiydi. Sâmiha Ayverdi ise devrinin ilim adamlarmn mürididir.

Tarikat âdabnda seromonileri kaldrm, tekkesiz de irad

edilebileceini bunun da ten tekkesinde gönlün ibadetiyle

yaplabileceini öretmitir. Yazd kitaplarla, haliyle, tavryla,

hizmetiyle irad etmitir, insann "lâ ilahe illallah"m mânâsnyaamadan mutasavvf olmas mümkün deildir, yapt er'î

ibadetler bile eksik kalr. Bu bakmdan hocasnn "Semânn ve ^krin

hakikatine vâsl olan kimseye ten tekke, gönül makam olmutur. " sözünü

yaam ve yaatm ama bütün bunlarn sahibinin efendisi

olduunu bildiinden 'TEJendimsin, cihanda itibanm varsa sendendir;

meyân- âkanda i§tihânm varsa sendendir. " demitir.

Dost kitabnda Efendisini öyle anlatr:

'te 20. asn ereflendiren bir kütlefedaisi, bir rehber Ken 'an Ejfâi'dir.

ilâh irâdenin insanoluna bir armaan olarak göndermi olduu

Ken'an Rifâî'ji anlatmak isteyenin, maraldan ufku göî(leyebildii

kadar seyreden bir nöbetçidenfarkyoktur.

Niçin mi?

Kulaçlamakla sonsuzluuna erijilemeyecek bu ihlâs ve samimiyet

âbidesi, insan idrâkinin ^rlukla kavrayaca bir hayr ve sevgi

haznesini, akllan durduracak ölçüde etrafna saçt için, anlatlmas

ve anlaplmas güç belki de muhaldir.

ilmine, fakna, fa^letine ramen bu iddias^ sade, jatafatsz büyük

veli, kendisine iltica edenlerin, maddî manevî yardm bekleyenlerin

ellerini boç çevirmemi, almadan vermij, feragatini, tevâ^uunu, vefasn.

52

Page 73: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

sabnm, merhametini, adaletini, eksiksi^ bir insanlk tablosu içinde

toplayarak etrafna sunmutur.

Örettii, talim ve tedris ettii iyilikleri ve güzellikleri nazar ve kati

üniformalar içinde brakmam, onlanyalayarak etrafna göstermitir.

'Hakikatle malup edilmekten üstün bir zevkim yoktur*

demijse, muhatabnn doru bulduu fikrini derhal kabul etmekte bir

an tereddüt etmemitir.

Kef^d: *Ben yalan söylüyor muyum, ben dedikodu ve gybet

ediyor muyum? Ben kalp kryor muyum? Ben kin tutuyor,

kibr ediyor muyum?Eer bunlar yapyorsam, size de bol bol

izin! Amma beni hocanz bilmiseniz, bende olmayan

sfatlarda konaklamanz, üstünüzdeki mânevi hakkmreddetmek olmazm?' demitir.

Evet, hiç bir sö^ ve nasihat, hayatnn hesabn bu derece cesaretle ve

açk alnla veren bir mürebbînin beyân kadar tesirli olama^

ite Ken 'an Rifâ, söylediini ileyen, tâlim ettiini tatbik edenfiilleri ile

fikirlerine ihanet eylemeyen bir kahraman olduu için dâvasnda

muvaffak olmuj ve böylece de etraf, sevgi, iman ve vatan akn aksiyon

haline getirmi seçkin bir kadro ile dolup tamtr.

^ir gün, 'Sizin hakknz nasl ödeyelim?*yollu sorulan bir suale,

tereddütsüz^u cevab vermitir: 'Yolumdan gelin, hepsi o kadar... *

ite böylece de, yalnz^ sual sahibine deil, bütün yaknlarna, hiç

kimseden ihsan ve atfet beklememi olan bir ulu kiinin prensibini

açklam, karln vermitir.'^^

Derki:

'Irler istidadn bir terbiye edicisi vardr. Eer basiret naz(anniî<^n

kudreti varsa, her eyi Üstadmda görürsünüz^. O, hereyden evvel

Sâmiha Ayverdi, Dost, stanbul: Kubbealü Neriyâü, 2007, s. 13- 14.

53

Page 74: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

terbiyesine ald kimseyi sirkten ve ben demekten kurtarr. Elverir ki

bi^de o istîdâd ve hulûs olsun...'^^

***

Tundan tuna gitmeyi, renkten renge girmeyi, senden deil derlerse, ja

ben kimden örendim?

Yetmi iki milletle, yetmi türlü me^eple, it^^t ikilet mihnetle, vahdet

kesret hicretle, hasret hasret hasretle ha§r nejir olmay, senden deil

derlerse,ya ben kimden örendimf'^

***

Devletlim! Bir kul tanyorum ki tepeden trnaa senin eserindir.

Vaktiyle onu bir tohum olarak ele aldn. O^ndin, bettendin,

bostanlarndan bir bostann tam ortasna dikerek, suladn, çapaladn,

kestin, budadn, sürüp gelinmesini gözleyerek bugüne getirdin. ]/e sonra

da meydanc edip ortaya saldn. Amma unutma ki o, bu atld âlemde

devrini ve seyrini yaparken, sen bu meydan terk edemedin. Zrâ

balangçta tek art olarak bunu komu, sen de, o senede parmak

basmtn.

Bilme^ olmaî^sn; ne ki tecâhül edip, oyüreiyank meydancy bir de

böyle yaralama. unu da bil ki o, ne bulduysa senden bulurken, ne

çektiyse de, gene senden çekti. Bari bundan sonra insafl ol da rahmeti

elden brakmak

Bi^e desen ki: Ey insanlar, insanlar! Ey sevenler, sevmeyenler! Nedir

bu nifak, bu ni-:(â, bu kargaalk? Seviyorsam;^ neden beni

yoruyorsunuz^? Sevmiyorsanz^^ üstümden neden el etek çekmiyorsunuz^?

Sana, söyle diyorum Devletlim... Sen, her zamanki gibi, gene

hâdiselerin dili ile konuuyor, biz^i onlarn sesiyle îkaz^ ve tenbih

23

24

Sâmiha A\'\'erdi, Mülakatlar^ stanbul: Kubbealü Neriyat, 2005, s. 251.

Sâmiha Ayverdi, Ham, stanbul: Kubbealü Neriyat, 1988, s.33.25 ,.

.

Sâmiha Av'verdi, Dile Gelen Taf, stanbul: Kubbealü Neriyâü, 1999, s. 38.

54

Page 75: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>^erdi üe SIRRA YOLCULUK

ediyorsun. Amma, ne ja:^k ki bu noktada da gene anlamadktan

geliyor, ihtar ve ibaretlerine bir çakl tap gibi basp geçiyomî^. Sen ise o

sonsuîi merhametinle, köpeklen güldürecek hâlimit^e bakp bakp gene

küsmüyor, gene sesiniyükseltmiyorsun Devletlimi"

%%*

O, etrafna bakmyordu beni görmedi. Ben ona bakyordum etrafm

görmedim. O beni görseydi tanr myd acep? A.mmâ bütün cihanda

görüp seyrettiim onu ben nasl tanma-:^^ olurdum?'^

Ona olan akm da öyle dile getirir:

se aça aamal, ne bîkese, neyoksula... Kim ki sensi;^ kim ki senden

habersif(j onayanmal, ona alamal...

Dünyâ bunu bilse, buna inansa âh, ne kavga kalr ne de ni^^âF'

• Efendimizin ilminin, irfannn ve aknn varisi olarak yetkin

insandan söz ediyor deil mi?

Evet efendim...Onu anlatmak çok güçtür. Esasen kâmil insanlar,

anlatma smaz. Kur'an da, Kehf Sûresi'nin 109. âyetinin tasavvuf!

tefsirinde bu\Tjruluyor ki: 'Denirler mürekkep olsa, aaçlar kalem olsa

Cenab- Hakk'n kelimesi olan insân- kâmili tarife kalksalar, (özelliini

anlatsalar) denii^ler kurur, aaçlar krlr. Bir o kadar getirsenyine kurur

veyine krlr.

"

Sâmiha A\^erdi, Hocamn mânevi hametini ve azametini tam

manâsyla aksettiren bir ayna olduu için o aynada görülen nak,

insân- kâmil nakdr.

^^ Sâmiha A^-verdi, Dile Gelen Ta^, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 1999, s. 83.

^^ Sâmiha A\'\^erdi, Di/e Gelen Ta, stanbul: Kubbealt Neriyân, 1999, s. 159.

^^ Sâmiha Aj-verdi, Dik Gelen laf, stanbul: Kubbeak Neriyat, 1999, s.73.

55

Page 76: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

• O'na ilikin bir belgeselde, 'dünyâ hayatnn geçici, fânî, sigara

duman gibi dahp hayâl olan zevklerine asla kymet vermedii,

Hak zenginlii ile dolu yüreinde saltanat- ilâhiyeyi tad ve

onu manevî gdaya çok muhtaç cemiyete alad' belirtiliyordu...

Dorudur efendim... Sâmiha Ayverdi, annem Mekûre Sargut'un

ifadesiyle, bize her zaman unu söyler:

"B/^w soframî^dayiyecek olarak sadece ekmek, ^tin bulunsayine de

bi^ çok :(engini\. . .herkesten daha çok ^enginiî^ Çünkü gönlümüzde

Hak a§k var, servet-i a^kmt^ var. . . ijte hakiki ^enginlik budur...

"

Sâmiha Ayverdi, ilâhî rahmet olarak yaamaktadr.

"Etrafna dâima iyilik, hayrseverlik,yardmlamay öretir. Umumun

hayrna olan her türlü idleri ylmadan yerine getirmek ve cemiyeti

tekâmüle sevk etmek hususunda hiçbir aksama göstermeden gayret

kucan beline kujanmij olan hâlis bir insandr, insân- kâmildir.

Hocasnn emeklerinin ve nefeslerinin bir tekini dahi ^^/ etmemitir.

Daarcnda bulunan ilim, ifan, edep, hikmet, fey\ ve muhabbeti,

sebil halinde cemiyete datmaktadr.

'

Etrafm ve elinin dedii her yeri, her eyi ihya etmektedir.

Hocasnn elinde bir kalemdir ki; Hak ve hakikatin müdafii

kesilmitir. Hocasnn elinde bir neydir ki; Hakk'n sesini her yerde

ve her zaman muhteem namelerle duyurmu, kulaklarndaki

beerî patrtl izâle etmitir.

Nefs ham iken hrs doludur. Ancak ruh makamna gelince

hrslarndan arnabilir. Bu olgunlama, hakiki insan bulmadan asla

ele gelmez. nsân- kâmili bulup onun önünde yok olmadkça;

benliin ban onun önünde vurmadkça insan kabbnda olan

bizlerin, iç yüzümüzden de insan olmamza imkân yoktur, iç

âlemimizdeki hayvanlkla kalmaktan kurtaran kurtarclara muhtacz

biz. te hâlis bir kurtarc olan A)^erdi, gerek târihî bilgisi, gerek

^^ Mekûre Sargut, "nsân- Kâmil", Kuhhealh Akademi MeoHuas, sa\T 2-3, s. 21-

22.

56

Page 77: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^'^^erdi üe SIRRA YOLCULUK

tasa\^afi anlay, gerekse ahane sanaü ile cemiyeti dalâletten ve

zulmetten, hidayete ve aydnla çarmaktadr. Onun sesine kulak

vermek bahtllna erenlere ne mutlu... ve o ayna karsnda

kendini süsleyebilenlere ne mutiu...

• Anneniz Mekûre Sargut'un, u ifâdelerinden ne anlyorsunuz,

bunu nasl yorumluyorsunuz?: "1950 yhnda Hocam Ken'an Rifâî

Cemâl'e yürüdüü zaman, eski Erzurum milletvekili Salih Yeil

Bey bana : *Kzm senin Sâmiha Ayverdi dediin o büyük kadn ne

koca sultanm ki onu bu gece mânâda gördüm; hocasnn manevî

miras ona verildi ve bu hâdiseye melekler ahit oldular...' dedi.

Ashnda bu gerçee biz de yaayarak ahit oluyorduk. Çünkü

hakikaten, dünyâ ve âhiret yollarn hiç armadan ve birbirinin

hakkna tecâvüz etmeden, ayn paralel çizgide yürüyen ve yürüten

hem de bir nefesini bo geçirmeyen büyük Sâmiha Ayverdi'nin

peini izHyorduk. Hocasna, Pirine, Üstadna tam teslimiyete sahip;

Hak ile Hak olmu bir âhâne güzellii seyrediyorduk. Sâmiha

Ayverdi, kendi yokluunu o derece arz etmitir ki, onda Hakk'n

tam teceUisi görülüyor. Kendisini ziyarete gelen ve eserlerinin

bayram olan bir zat ona; 'Sizi Mark Orel'e benzettim. u antik

eyayla süslü, saltanath evde, sizi tevazu içinde, yoklukta buldum.

Mark Orel de o muazzam saraynda olduu halde gece post

üstünde yatarm, yatana dahi girmezmi' demiti."

Annem o kadar güzel anlatm ki bu konu}Ti, bunun üzerine bir ey

demek çok zor. Ancak belki u söylenebilir. Sâmiha anne, seksiz

üphesiz, Efendimin mirasçsdr. Çünkü Ken'an Rifâî'nin "Hey koca

Sâmiha, kitaplarnla dergâhm yeniden açtn" derken burada kast ettii

eyin mânâ dergâh olduu. Efendimin her eyden önce mânâ

dergâhna deer verdiinin en güzel delilidir. Sâmiha anne

Efendisinin mânâsn devrinin artlar ve mesuliyederi içinde

yaam, yaatm, öretmi bir sultandr. Ken'an Rifâî o devirde

yaasalard Sâmiha annem ne yapyorlarsa onu yaparlard. Ben

bundan \^zde yüz eminim. O sanki Hz. Muhammed'in mânâs

içerisinde devrin Fatma's gibiydi. Hz. Fatma'nn o muazzam

edebini üzerinde tard. Onun hiçliini ve tevazuunu görmek çok

kolayd ama aym zamanda hayet ve heybetinden titrememek

57

Page 78: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

mümkün deildi. Benim Hz. Fatma anlaymda da aynen böyledir.

O yok ama var. Tpk Sâmiha anne gibi. bn'ül Arabi de

Hz.Fatma'y tarif ederken;

"Allahml

insan peklinde tecelli eden kudsî cevher,

Küllz ruhun sureti,

Akl âleminin biricii,

Nebevi hakikatin parças,

Alevi nurlarnpanldamayeri,

¥âtm srlar kaynann öt(ü,

Cehennemden kurtulan ve sevenlerini cehennemden kurtaran,

Yakn aacnn meyvasi.

Kadnlar âleminin sultan,

Kadriyüce, kabri meçhul,

Resuller Sultan 'nn gö\ nuru,

Betül Zehra'ya

Salât ve selâm et..'^°

demiyor mu?

Sâmiha hanmn çahkanhndan çok söz ediliyor...Dünyây

âhiretin mezra olarak gören bir anlaya, bir ahlâka sahipti, deil

mi?

Evet efendim. . . Esasen dünyâ ve âhireti bir arada götürmek çok az

kiiye nasib olan bir peygamber ahlâkdr. Sâmiha anne yaard,

gezerdi, yurtdna giderdi, görürdü, gördüklerinden ders alrd.

Onlar yaanan her eyden ders ahr ve ders olarak anlatrlard. Çok

k ve çok edebli giyinirdi. Bu hâli de ben acizane Hz. Fatma'ya

benzetiyorum. Çok temizdi. Evinin temizliiyle dahi ilgilenirdi.

Hz.Peygamber gibi. Her zaman prl prl bir stanbul, Osmanh

Yaar Nuri Üztürk, Eh/-i Reyf'in Annesi Ha;^el-i Fatma, stanbul: Yeni Bo^ot

Yaynevi, 1982, s. 182- 183.

58

Page 79: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ay^erdi üe SIRRA YOLCULUK

hanmefendisi edebi içindeydi. Son derece misafirpen^erdi. kram

etmevi çok severdi. Annemde de olan vericilik ve ikram etmek

allâkmn Sâmiha annemin ve efendimin tavr olduuna çok iman

ediyorum. Daha kapdan misafir girdii anda ne ikram edilecei

sorulurdu. Bunun peygamberle alâkal olduunu daha sonra

örendim. Hediye vermeyi severdi. Dâima yannda bir kutu olur ve

o kutunun içinden aratrp, her ziyaretçiye bir hediye çkarrd. Biz

iki kardein bayram hediyeleri Ramazan'n ilk günü gelirdi. Bizde

ikinci gün kendilerine bayram hediyesi götürürdük. te bunlar tam

"ahlâk- Muhammedf^t. Hiçbir zaman ar bir hâlini görmedik.

Gülümsemesi her zaman mübarek yüzündeydi. Ama ben çok

nadiren rastladm, dilerini gördüüm utangaç gülümseyiini çok

özlediimi düünüyorum. O özel bir haldi ve o hâlini çok az kiiye

gösterirdi. Sâmiha anne çok mütevaziydi. Ne zaman kendisini

methetseniz asla dinlemez hepsinin Efendisine âit olduunu

söylerdi. Genellikle ciddî ve mesafeli idi. Yirmi küsur yalarnda dul

kabp profesörler ordusu yetitirmi bir sultan oluu edebine ve

disiplinine babdr. Etrafndaki mutaassp insanlarn taassubunu

ykm devrin Ali'sidir o.

'Çünkü gönlümüzde Hak ak var, servet-i akmz var. . . ite hakîkî

zenginlik budur.. .'daki srrn biraz açar msnz?

Dilerseniz, bir mektubundan bunun cevabn arayabm. öyle diyor:

'Ya t^engin kime denir, ^enginlik nedir? diyecek olursak, ^u gök kubbe

altnn ebedî geçer akçesi olan îmân, ihlâs, insaf, doruluk, cömertlik,

hasbîlik, feragat, fedâkârlk, gü^el ahlâk, vatan ajk, hikmet ve irfan

gibi ulvî vasflan mayalayp etraflarna taranlar yetyü-:(ünün gerçek

enginleridir. Alim hâkime muhtaç olduu halde, hâkimin âlime

ihtiyaç duymayp gibi, kasalar varlkla dolup tabanlar da, bilerek,

bilmeyerek gönül ^^enginlerine keküllerini uratmaktan hâlî

kalmaklar.'^^

Mabette Bir Gece adl o muhteem eserinde bir beyân var,

hatrbyorum :

smet Binark, Sâmiha Ajverdi'nin Mektuptan, stanbul,yayev 2002, s. 266-267.

59

Page 80: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

"Bemm, Kref^üs'ün ne hazinelerine ne de ihsanna ihtiyâcm var...

çünkü ondan ^nginim. Asl sen frsat kaçrma da hana, benim

ha^înelerime gel! Kre^üs'ün altnlar topraktan, yerin altndan çkar;

benim varlm ise gönlümden, gönlümün nihayeti bulunmayan

derinliklerinden fkrr. Gel, hana gel ki, sana, hu endaze ve hesaba

gelmeyen servetten saçaym. . . Gönlümdeki î^evk külçelerinden, el

sürülmemi mücevherlerden vereyim...

Benim bolluum, benim ölçüye smayan gönül t^evkim Kre^üs'te ne

ge':(er? Eerfakir olsaydm, elbette senin gibi -z^engin olmann çârelerini

arapmrdm. Hem halkalarnn ihsan benim boa^mdan gitme^:^ ki.

Bana, bu ihsanlarn dilencisi olmaktan, kendi hünerimin efendisi

olmakyektir. Zengin olmak için tutturduunyolpek yanlç... Zîra ne

kadar varln olsa, tamahdan geçmeyince t^engin saylma-:(sn. unuiyice bil ki, eer Kre^üs t^engin olsayd, durmadan mal toplamaya,

haznelerininyekûnunu kabartmaya bakmad.

'

Sâmiha Ayverdi zenginlik kavramn tipk bn-i Arabi ve Mevlânâ

gibi deiik bir lugâda açklayan bir sultand. Çünkü o müridinin

açklamasna bir yorum geürmid. Sâmiha Ayverdi için el ele Allah'a

yürüyecei dosdarmn olmas yeter derecede büyük bir zevkti.

nsanlarn paras olmayabilirdi. Ama el ele birlikte yürüyecei

dostlar ve meguliyeti vard. Mâlumâlîniz cennetin bir ismi

ugûldür, meguliyettir. Sâmiha anne dâima meguldü ve

cennetteydi. Onun zenginlik anlay mâneviydi maddî deildi.

Kendi ifadesiyle zenginlik, Nazb Hoca gibi etrafna tâlim, tedris

gayreti içinde bulunan medenî bir zenginliin büyüklüü ve ibâdet

ölçüsünde efkat ve dostluk akyla vazifesini iman klf içinde sarp

sarmalam olanlarn yolu'ydu.

• Yâni, Batmayan Güfûn insan...

Sâmiha annenin eserleri de rahmet srrnn peindedir. Yani kâmil

insan'n... Ashnda bütün eserlerinin merkezinde o vardr.

Batmayan Gün 'de de öyledir. Bakn ne diyor:

^^ Sâmiha Ayverdi, Mabette Bir Gece, stanbul: Kubbealü Neriyat, 1996, s.79-80.

60

Page 81: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj-verdi üe SIRRA YOLCULUK

"Bir muhasebe ve kontrolle salama alnm hayat, insanlardanyeis ve

ümitsizlii silip, tahammül, hatta ^evk gücü verir. Onun için ne algn

bir ne'e ile sarho§ olmak, ne de herhangi bir musibet dolaysyla

kendini öldürecek kadar kederlenmek bu kimselerden geçmitir.

Hayât, bilerek, severek, onunla iki dost gibi anlatarak yasamaldr.

Ben körü körüneyaamak istemiyorum. Onunla dost olunca cilvelerini

ho§ karlamaktan daha tabiî ne olur'? insan sevdiine darlr m?'

"Scak ve souk, karanlk ve aydnlk, güllük ve çirkinlik, itibar

edicinin îtibânndan dolay iki oldu. Kâinatn bu iki renk olmas, itibar

cihetiyle tezahür etti. Yoksa unu da bilmelidir ki renksiî^lik, rengini,

dâima iki renkten gösterir. Çünkü marifet, iki renkten tezahür eder ve

iyi kötü, birbirinden bu suretle seçilir. Havas^ hayât bir kimse ne

gördü ne de iitti. Sirke balla, tatllk aclkla meydana çkar. Horluk,

eref ve i-:^ti aikâr eder. Noksanlar, kemâl vasfnn göstericisidir.

Hâsl her ey ^dd ile meydana çkar. (...)

Ate, günein ^yasnda gii^li ve ayn kursunda aikâr olunca, günein

ateini ayda nur olarak görürsün. Ket^â, birlik güneinin ateini de

dünya, yâni bu ^uhur âlemi ayna baknca ^â gibi görürsün. Fakat

bunu görebilmek için de kalbini o ^â ile açmak lâî^mdr.

Ne güf(eldir o bakan için ki aktan gelen nurla gene ona bakar ve onu

onunla görür. Gö:(de nur olmaî^sa, göî(ü açk körlergibi o kimse baksa

da görme^ Hâsl o nuru bulan kimse, öyle bir hâle gelir ki hâlini ne

kendi bilir, ne de kimse. . . Onun iki âlemle de bir iliii kalma^ Ak,uuru da lâuûru da kapar ve o kimse î^evk içine batp gider. Her ne ki

aktan bakadr, ne olursa olsun, servet, öhret, bilgi, hüner, gü-:^llik,

saltanat bunlargörünüte tatl da olsa, hakikatte o, can çekimektedir.

Can çekimek, aka kavuamamaktr.

'

Sâmiha Ap-erdi, Vtatmayan Gün, stanbul: Kubbcalt Neriyat, 2004, s.84.

Sâmiha Amerdi, Batmayan Gün, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 2004, s. 105.

61

Page 82: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

"Sokrat: 'Güzel bir besteyi, bu ahengi tekil eden notalara

ayrsak, meselâ dâima (re,re,re) yahut (mi,mi,mi) desek, o

besteden bulduumuz zevld, tek tek notalarda bulabilir

miyiz?* der.

Demek ki ahengi vücûda getiren, ti\ ve pes muhtelif ^t sadâlann

anlatmas imi.

te kâinatn da ihtiam ve saltanatm devam ettiren, î^tlann

hirlemesidir. Binâenaleyh iimi^ gelmeyen görünüler veyaratllar da,

küllün saltanat ve devam için bir î^arûrettir.

'

Rahmet iki ekilde tecellî eder. Bir tanesi yaradltaki rahmet

ikincisi de tekâmülümüzdeki rahmet. Sâmiha anne gerçekten bu iki

idrâkin temsilcisidir. Çünkü o bizi kendi hakikatimizle ortaya

çkartt. Yâni nefsimizden geçirip mânâmzla Allah'a ulamamz için

bü\öik çaba gösterdi.

O halde Sâmiha anne bizdeki putlar krarak bizi nefsimizden

kurtanp ruhumuzun varln ortaya çkaran bir öretmendir. .

.

Çok doru... Bu konuda Hz. Ali'nin hikâyesini anlatmak lazm.

Peygamber efendimiz Hz. Ali'yi mübarek omuzlarna çkararak

Kabe'nin putlarn ona krdrtr. Sâmiha anne de Efendisinin

omuzunda bizim pudarmz krd. Put krmak u demekür: nsan

an'ane ve geleneklerden gelen, aile yapsndan gelen, mereplerden

gelen maddî ve mânevi pudarla donanr. Kabe'nin içi bomboken

pudarla dolmu olduu gibi biz de kendi pudarmz oluturduk.

Kurallarmz vard ve bu kurallara uymayan herkese dümandk.

Sâmiha anne bunlarn hepsinin yanb olduunu bize haliyle

gösterdi. Kendileri bizleri sohbetten ziyâde kitaplaryla ve haliyle

irad etd. Bir de çok özel ve özenli uyarlarda bulunurlard, deiik

hâtiralar anlatarak ve kendisinden örnekler vererek bizi

yönlendirirlerdi. Bugün hâlâ kulluk konusunda hatâlarmz varsa

tamamen bizim idraksizliimizdendir. Hayâtmzn en zor

" Sâmiha Ay-verdi, batmayan Gün, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2004, S.249-25Ü.

62

Page 83: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A3-\^erd üe SIRRA YOLCULUK

günlerinde dâima yanmzda olan bir müridimiz vard. 1960

Mndaki ihtilâlde babamn hapse götürülmek üzere evden

abnacan düünen Sâmiha anne sabahn saat be buçuunda elinde

bir aylk kiramzla bize terif etmiler ve babam askerler tarafndan

alnana kadar evde beklemiler. Ancak annemin huzurlu olduunu

gördükten ve para durumumuzu ayarladktan sonra evden

ayrlmlar. Fakat ne enteresandr ki asl Yassada'daki

mahkemelerde babamn yamndayd. Sadece babamn deil, merhum

Tevfk leri, Atf Benderliolu gibi birçok örencisinin tüm

mahkemelerinde de yanlarndayd...Babam sapsar bir )Tazle ''ailem

si-:^ emânet" dediinde "asîl sen hana emânetsin evlâdm" derken neleri

}Kiklenmi olduunu bize öretiyordu. Ben çocuumun ölüme

doru gittii çok zor anlarmda Sâmiha annemin her zaman

yammda olduunu biliyordum. Birçok kiinin iftirasna uradmzamanlarda o aslanlar gibi beni müdâfaa eden bir sultand.

Yaammzn her devresinde imtihanlarmzda, problemlerimizde,

skntlarmzda, mutluluklarmzda yanmzda ve ahitti. Onun için

o hakikaten bir rahmet der}'âsyd. Bu sâdece benim gibi

çocukluundan itibaren ahp yetitirdii örencisi için deil, en

uzakta hapiste, kenarda, köede kalm bir Türk vatanda ya da

yabanc bir insan için de böyleydi. Meselâ kendi kznn bir sorunu

olduu devrede, hapishaneden kendisiyle görümek isteyen birinin

ihtiyacn ön plâna alm ve evlâdn arka plâna almtr. Ona; ''anam,

ruhumun anas" diyen devrin en bÜ5Öik âlimlerinden Anne Marie

Schimmel'i, Eva de Vitray Meyerovitch'i unutmamak lâzm.

Görüldüü gibi o sâdece slâm âlemine deil Hristiyanken

Müslümanl seçen ya da Hristiyan hattâ Musevî olan birçok kiiye

tesir etmitir. Onun ayrmsz sevgisi bütün insanbk âlemi için

geçerlidir. Onu mücadeleci ve taraftar görenler asla bu konuda

yamlmasnlar, rahmeti her yan kuatmt. Hattâ bir yangn

söndürme arabas giderken saatlerce kim olduunu bilmedii

insanlar için duâ ettiini ben gördüm ve yaadm. Bütün ömrünce

mücâdele ettii birinin ölümünü duyduunda da oturup dua ettiini

hatrhyorum. Dolaysyla insann ahsna kar hiçbir problemi

olmadm da ben yaayarak gördüm. Her insandaki Allah'n ismine

63

Page 84: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

hürmet ederdi. Ama bu Mûsâ oluuna ve Firavunla mücadelesine

engel deildi.

Bizim, modern zamanlarda bir kabz/daralma hali yaayan düüncegeleneimiz ve yoksullaan irfânî yaammz içinde Sâmiha Ayverdi

nasl bir yer igal eder?

Efendim bu kapsamh suâlin cevabn, istersen2 Efendim Ken'an

Rifâî ile büyük bilge bn Arabi'de arayalm. Efendimin erhli

MesnevVsmdtn öreniyoruz ki,

"A-llah bilgisi nurunun aydnlnda görünme^ olan kimselerin

duygulan ve akllan, Kur'ân- Kerim 'in Yâ-Sîn sûresinde buyurulan

'T^e-i^lâhüm cemî'un ledeynâ muhdarûn " âyet-i kerimesi gereince en

küçük bir çanl§la; ebediyet demlerine dalar ve kendi varlklanndan

kaybolur. Bu bir ce^be, ^evk, bir vücuttan geçi§ hâlidir. Huda

tarafndan çanl derecesine göre, Hakk 'in varl nurunda mahv ve

kaybolan kimsenin ülgerinden o ce^be ve §evk hâli çekilince, tekrar

vücut kayd ballar. Bu, güne§ gidinceyld^ann görünmesine ben^r.

Duygu ve düzünce yldran, be§eriliin karanlk gecesinde yeniden

panldar ve insanda dünyayükleriyle dünya külfetleriyeniden ballar.

Böylece Allah'n ce^bettii âjik ruhlan, tabur tabur, pûra dönerler.

Ancak ruhlannn kulanda irfan küpeleri belirir, türlü ilimleri, türlü

hakikatleri bilerek uyanrlar."^^

'Bu tpk, bir kâmil müride vamîadan önce gönlü karanlklarla dolu

olan müridin, müridinin irjâdyle aydnlanp güneylerden daha nurlu

bir ruh hâline girmesi gibidir. Çünkü büyük mürit, karanlk srlan

aydnlatandr. Bunun içindir ki nefis, ihtiras ve ayplanyle dünya

kirlerinden kurtulmuj, Allah'la dirilmij bir velîyi tanyp ondan fey^

alan kula ne mutlu!'^^

Kabz ve bast hâli nedir o halde?

Ken'an Rifâî, erhti Mesnevî-i erif, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 2000, s.542.

Ken'an Rifâî, erhli Mesnevî-i erif stanbul: Kubbealt Neriyat, 2000, s.214.

64

Page 85: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

bn Arabi hazretlerinin Tuhfetü*s-Sefer'[nden örendiimize göre;

"Kab^' manevî varidatn kesiliji, bast ise manevî varidatn gelinidir.

Herjejin bir mevsimi, vakti ve raman olduu gibi, bu iki hâlin de

mevsimi vardr. Bunlann mevsimi; Has muhabbet hâlinin

banlamasndan evveldir, sonunda deil Hattâ muhabbet hâlinin

balad sralarda dahi olmat(lar. Genel olarak ele alnan muhabbet

hallerinde deyine kab\ ve bast yoktur. Bir kimse bu durumda ise onun

için ancak; korku ve ümit mânâlarna gelen havf ve recâ vardr. Kab^

halinin varl, nefsin ortaya çkmas ve kulu alt etmesi sonunda

göriilür. Bast halinin ^uhuru ise, kalbin safa bulmas ve her bakmdan

üstünlüü gösterdii gamana rastlar. Bat^ samanlar, bilinmeyen

sebeplerden ötürü, bir varidat olarak insan kabî(^ ve bast hâli sarabilir.

Ne var ki, asl istenen, her ikisinin de olmamasdr. Bir kimse kab^ ve

bast hâlini yok eder her iki halden geçipyükselirse, onun nefsi itminan

hâlini bulmu saylr.'^^

• Celâl ve Cemâl tecellîsi yâni. .

.

Evet. . . Ibn Arabi'ye göre,

"Celâl sfatnn tecellîsi bir geldi mi, gayn ^r gider. Zîra o tecellî,

temkin makamdr. Cemâl sfatnn tecellîsi devaml deildir. Zîra

cemâl tecellîsi telvin makamdr, insan bu sfat tecellisinde renkten renge

girer. Halden hâle geçer.

Müahede hali tecellî ile olur. Ama bu o demek deildir ki müahede

tecellîsi^ olma^l. Tecellîsit^ de olur. Tecellî ise müahede ile olur. Amabu o demek deildir ki tecellî müjâhedesi^ olma^ Müjâhedesi^ de olur.

Müahede ve tecellîye gelince, her ikisi de ancak mükâ§efe ile olur. Amatek babna mükâfefenin olu^u da mümkündür.

'^^

Bana göre o bastt. bn-i Arabi'nin de dedii gibi insann tabiatnn

hâdiseleri cabza götürür çünkü Hzr Ilyas'n da mânâs budur, diyor

Ibn Arabi. lyas peygamber tabiat tabiat hadiselerini dengeleyen bir

sultandr ya da Idris peygamber. Ayn makam temsil ediyorlar. te

bn Arabî, 'luhfetü's Sefere, stanbul: Kitsan yay., 1998, s.110-1 1 1.

bn Arabî, Tuhfetü's Sefere, stanbul: Kitsan yay., 1998, s. 96-97.

65

Page 86: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

bu bak açsndan insann tabiat, merebi ve dardaki tabiatnn

etldleri insan üzerinde kabz yaratr ve mürid o kabz bast'a götüren

sultandr. Kabz ve bastin birbiri için deerini bilen kii dâima içinde

Hdrellezi yaar. Çünkü mürid Hzr gibidir ve basttr. Kabz hali

de lyas peygamberin tecellisi gibidir. Dolaysyla Hdrellez'in

içimizde yaanmas, baharn içimizde açmasdr.

Mekûre Sargut'un, onu anlatrken and, 'umûmun hayrna olan

her türlü ileri ylmadan yerine getirmek ve cemiyeti tekâmüle sevk

etmek hususunda hiçbir aksama göstermeden gayret kuanbeline kuanm olan hâlis bir insandr' sözündeki, 'gayret kuanbeline kuanmak' benzetmesini açar msnz, gayret nedir, gayret

kuan kuanmak ne anlama gelir?

Gayret, aslna bakarsamz bir zorlama bir mecburiyet deildir.

Gayret, insann sevdii için yapt çabmalarnn tamamdr. Bununbir kuak olarak gösterilmesi zünnarla olan alâkas gibidir.

Biliyorsunuz Hristiyanlar zünnar balarlar. Bu Hristiyanlarn

dinlerine olan balln anlatr. Burada gayret kua, sanki gayret

gösterdii hadiseye bu hadisenin yaraücsndan dolay balanmakgibi bir üiki anlatr. Sâmiha anne Allah akyla gayret etmitir. Oyüzden O'nun gayred ve yaptklar iler sadece müridlerinin,

etrafndaki örencilerinin hayrna deil dünyann hayrna olan

ilerdir. Bu yüzden birçok dünya liderlerine, siyasetçilere,

Türkiye'deki devlet adamlarna, özellikle eitim ve eitimin önemi

konusunda yüzlerce mektup ve yazlar yazmtr. slâm âleminin

birlemesi için çok büyük çaba göstermi, bölünmelere kar çkm,Yahudilerin, hiç tasvip etmedii halde hayranhkla izledii birlik, bir

olma çabasn islâm üzerinde uygulanmas için çahmalar yapmtr.Türk-Islâm sentezi dedii aslnda Türklükle slâm arasnda birleme

deil de ikisi arasndaki srât- müstakimi yaamak açsndan çok

önem kazanan söyleilerde bulunmu, kendi görüünde olan bütün

insanlar bir araya toplam ve ortak mücâdele vermeyi tercih

etmitir. Nefsânî arzularmzdan geçerek baka insanlarla

birleilebileceini telkin etmidr. Onu sadece bir Türk ve slâm

âlimi diye düünmemek gerekir, o bütün dünyânn âlimidir. Çünkü

tevhid anlay içinde hareket etmidr. Türklüün de slâm'la

66

Page 87: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A\'\'erdi üe SIRRA YOLCULUK-

badan çok güzel anlatmtir. Çünkü ona göre slâm' en güzel

yaayan Türk'ün gelenei ve an'anesidir. Türk kendi hakikatini

Türklüünü bildii zaman, slâm olmann zevkini, slâm'yaamann hakikatine, güzelliine çok kolay adapte olur çünkü

slâm sanki Türkler için gelmi bir dindir. O'nun Türklük anlayiçinde Çerkezler, Kürtier, yani ülkenin smrlar içerisinde yaayanrklar farkl gibi gözüken bütün insanlar vardr ve hepsini

birlemitir. Bü)âik bir dahi olduu için dünyamn sorunlarna

devrinden çözüm aramür. O, rahmeten li'lâlemindir. 1970'li

yllarn bamda dünyann küresel snmaya, çöl olmaya dorugidiini anlam ve bu konuda tedbirler almaya balamtr. Sâmiha

anne parklar oluturdu. Aaçlanmaya önem verdi. Türkiye'nin daha

sonraki problemlerini çok iyi görmü, hepsiyle ilgili araürmalar

yapm ve yaptrmür. Bu problemlerle bugün karlaükçaelimizde hazine deerindeki araürmalar bize rehber oluyor.

67

Page 88: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Hepmif(^ kâinat kitab içinde birjja^iî^ ve

dünyâya, kendi vücûdumu:^^ suâlinin ifâde ettii

mânây çöî^mek için gönderildik...

Sâmiha Ayverdi, Dile Gelen Ta

68

Page 89: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^-verdi üe SIRRA YOLCULUK

Sâmiha Annenin Eserlerinde Yazd Her Cümle,

Kenan Rifâî'nin Mânâsndan Birer Örnektir...

'Hocasnn elinde bir kalem, dilinde bir neydir' belirlemesine

dönmek istiyorum. Sâmiha Ayverdi'nin bu anlamda hocas ile

üikisindeki sr nedir? 'Allah'n eU, bütün ellerin üzerindedir' haberi

açsndan bakldnda bu tespitten ne anlamak gerekir?

Yolcu Nereye Gidiyorsun adl eserinde öyle der:

"Benim dümenim onun a§kdr; ne tarafa döndürürse o tarafa giderim.

Kâh emîr olur buyruk yürütürüm, kâh esir oluryerlerde sürünürüm.

Ancak her nefeste buferman sahibinin mahkûmuyum.'"^

Mâlûmâlîniz ney Mes/^v/'de anlatld gibi kâmil insan temsil eder.

Neyin içi boaltlm, o}Talmu, üzerine delikler açlm ve cayr cayr

yaklm, kendine ait hiçbir sesi, gücü ve kuvveti kalmam. Sanki

Mevlânâ'mn anlatt babn içine batm ar gibi, babn hareketini

veren ya da neyde olduu gibi üfleyenin sesini veren bir istirak

halindedir. Sâmiha anne aynen böyleydi. Ondan Efendisinin sesi

zuhur ediyordu. Bu herkesin anlayabilecei bir hal deildi. Çünkü o

hal ancak Efendisinde yok olmu, fena f'-eyh makamna ermi

fena fi'-eyhten sonra fena fi'r-resûl ve fena f'Uah makamlarnn

idrâkinde olan bir sultan için geçerlidir. Biz müridleri olarak bunu

yaadk. Ben efendim yaasa böyle hareket eder diye Sâmiha

annenin hareketlerini ölçü olarak alrdm. Sâmiha annem de annem

gibi Efendisiyle uzun süre yaam bir insand. Dolaysyla O'nun

kendisini her zaman arka plana atp Ken'an Rifâî'i anlat, özellikle

tasa\^'ufi konularda O'nun öütleriyle insanlk âlemine seslenii,

tamamen Efendisinin sesini aksettirdiini gösterir. O'nun efendim

dedii Ken'an Rifâî hazretleridir, ney'dir. O Allah'n sesini

aksettiren Hakikat-i Muhammedi'yi tayan bir neydir. Dolaysyla

"Allah'n eli bütün ellerin 4':^erindedir'\r\ mânâs Ken'an Rifâî'de tecellî

Sâmiha A\-\'erdi, Yolcu Nereye Cidiyorsun, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1997,

S.173.

69

Page 90: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

eden zâtnn zuhuru, Sâmiha annenin, Sâmiha anneden tecellî eden

mânâ ise bütün müridlerinin üzerindedir, sözüyle teyit olur. Bizler

Sâmiha anne vastasyla yaayan zat tecellisini görürüz. Yani O'nun

yaayan Kur'an oluu da Allah'n mânâsn en güzel anlatan bir

delildir. O'nun ilminin sonsuzluu, hiç durmadan öretme

gayretinde oluu, adetâ miraçta ümmetini anan Peygamber tavryla

örencilerine kucak aç kâmil mürit olduunun delilidir.

Efendimiz, kendileri ilim dehâs olmasna ramen akademik kariyer

yapmamlar. Hattâ Medine'de öretmenlik yapmak için

mevkiinden dümeye raz olmular. Kendini hiç anlatmam bir

sultan var karmzda ama Osmanh'nn son devrinde tasavvuf

anlayyla devrim yaratp devre damgasm vuran bir sultandr.

Dolaysyla O'nu anlatmak için de birisi lâzmd. O kalem Sâmiha

anne oldu. Efendim kendi kalemini kendi kullanmad ama Sâmiha

anne vastasyla kendini bütün dünyaya anlatt. Sâmiha annenin

eserlerinde yazd her cümle Efendi'min mânâsna örnektir. Bu

beni hep hayrete düürür ve kendi yolumu çizite de bana çok

örnek olmutur. Yani önce örencisini düünen ve ömrünü kendini

mehur etmek için deil halka hizmet için geçiren kiilerin mürid-i

kâmil olduunu ben Sâmiha anneden örendim.

nsann, 'kulaklarndaki beerî patrty izale etmesi* ne demektir?

Ayverdi'yi bu açdan nasl deerlendirmek gerekir?

Yine, kendisinden dinleyelim. Yaayan Ölü üen :

"iyice skmam bir çemeden damlaya damlaya hâsl olmu bir su

birikintisi, o çemenin yalanda kirli ve kötü kokulu bir rutubet

brakr. Bunun çâresi, ya çemenin ap^n skca balamak veya o

birikintiyi iddetli birgünee mâru\ brakp kurutmaktr.

Mademki bi^ insanlar beer î^aaflannn, vücûdumuî^ çemesinden

damlamasna mâni olamyorum u halde o pis kokulu birikintinin

70

Page 91: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj'verdi üe SIRRA YOLCULUK

süratle buharlamas için keskin birgünein imdadna boyun ememiicap etme^miV^^

Biz ne kadar ansl bir grubuz ki, çalmaktan hiç vakit bulamyoruzmâlâyâniyle uraacak hiç vaktimiz olmuyor diye düünürüm. Nedoru dürüst televizyon seyredebiliyoruz, ne maddî hayâtn

içerisinde dedikodu dinlemek gibi kötü alkanlmz var. Nehastalklarla megul olacak vaktimiz, ne çocuklarmzn maddîdertleriyle derdenecek zamanmz var. Bizler dünyann en ansl ve

en zengin insanlarnz, derim. Biz bunu Sâmiha anneden örendik.

Sâmiha anne maddî dünyann paürt ksmna kulaklarn örtmütü.

Ve örencilerine de bu haliyle örnek olmutu. Yani o dünyevî

dedikodularn hiçbirini kale almazd. Ne kendisiyle ne müridiyle ne

müridleriyle ilgili aleyhte sözlerin hiçbirine deer vermezdi. Ohakikatin peindeydi, yalnz Hak ve hakikat için çarpan bir slâmklcyd. Hakikaten mücâhitd. Mücâhit, Hz. Ali gibi nefsiyle olan

bütün savan bidrmi, Allah'n aslan olmu ve eline ald kbçla

nefislerimizi keserek dümanlarmzla mücadele etme hâlini, tavrn,

eklini bize öretmi bir sultandr. O bakmdan dünya

dedikodularndan ve dünya hallerinden bihaber ama bu devrin

hakikaderinden haberdar olduunu, çok iyi bildii tarihten alddersle devrin hakikaderini yorumladn görüyoruz. Bu hâli de

Efendisinden gelmektedir. Efendimiz gazeteleri okur, okumamzister, siyâseti takip ederdi ama kendisi siyasetin içinde olmad.

Bir yol arkada, Ayverdi için, TSJefs ham iken hrs doludur. Ancakruh makamna gelince hrslarndan arnabilir. Bu olgunlama,hakiki insan bulmadan asla ele gelmez. nsân- Kâmil'i bulup

onun önünde yok olmadkça; benliin ban onun önündevurmadkça insan kahbnda olan bizlerin, iç yüzümüzden de insan

olmamza imkân yoktur. îç âlemimizdeki hayvanhkla kalmaktan

kurtaran kurtarclara muhtacz biz. îte hâlis bir kurtarcs olan

Ayverdi, gerek târihî bilgisi, gerek tasavvufî anlay, gerekse

41Sâmiha A)-verdi, Yalayan Ölü, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 2005, s. 135.

71

Page 92: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

âhâne sanat ile cemiyeti dalâletten ve zulmetten, hidâyete ve

aydnla çarmaktadr' der...Bunu nasl yorumlarsnz?

Sâmiha anne çok kuvvetli bir köprüdür. Hakikat-i Muhammedi ile

yani Ken'an Rifâî'nin manâsyla bizim aramzda köprü kurmutur.

Köprü olmann en güzel yolu kendini hiç etmektir. Hiç olmak için

de önce herey olmak lâzmdr. Herey olu içerisinde her türlü bilgi

vardr. Sâmiha anne her türlü bilgiyi edinmi, her türlü bilgiyi

yorumlam ve bu bilgilerle hiç olmutur. Yani toprak olmak için

özgüven lazmdr. Özgüven Sâmiha annede vard. Çünkü müridi

onu öyle yetitirmiti. Ashnda bütün bunlar dille anlatbyor ama

diUe anlatlmas çok zor eyler. nsan ilk gördüü anda müridini

bilir ve sever. Onun müridi olduunun farkna varr. Farkna

varamasa dahi muazzam bir enerjiyle mürid-i kâmile doru çekilir.

akî de sait de devrin mânâsn anlatan mürid-i kâmile çekilir. akî

eletirmek için, sait sevmek için yanar, onda arad bütün ilimlerin

mânâsn bulur ve kendi ilminin hakikatini onda görür. Bir mürid-i

kâmil benim gibi olanlarn önce aklna hitab eder. Sonra o akbn

önemsizliini öretir. Ve gönlün akhmn, gönül ki Kabe'dir Kabe

biçimindedir diyor Muhiddin-i Arabi, orada zuhur eden akln

hakikatini bize gösterir ve külli akln bizde zuhuru için büyük bir

mücâdele verir. Bütün bunlar yaparken hiçbir ey yapmyormugibi gözükür. Biz Sâmiha anneyle bunu yaadk. Herkesi kendi

ilminden avlad. Sanatçy sanattan, fenciyi fenden, Allah akyla

dolu olan gönülden, ibadet edeni ibâdetinden, herkesi kendi

ilminden yakalad. Bu insann kendi bana becerebilecei bir eydeildir. Bütün bunlar mürid mürid ilikisiyle zuhura gelir. Sâmiha

annem ku dili bilen Süleyman gibiydi; her devrin, her kiinin, her

ismin lisanndan konuurdu. Baz mutasavvflara göre kutasavvufta Allah'n isimlerini temsil eder.

Mürid müridinin aynasnda kendini seyreder. Çirkin taraflarn

görür. Onlarla mücâdele edip hocas gibi olma gayreti içine girer.

Yani, insamn sülûka balamasnn sebebidir hocas. Tasavvufta

sülük tövbeyle balar tevhidle biter. Mürid, "nuru'n ala nur"dur.

Nur Sûresi'nin 35. âyetinin açklamasdr.

72

Page 93: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

,

Ken'an Rifâî bunu öyle açklar;

"Allahu nuru's-semâvâti ve'I ard.. âyetinde buyurular ^arf, kandil

vücuttur. Ya, ruhtur. Fitil kalptir. avk ise §ark garb olmayan

nurdur. Bir kimsenin kalbinde bu nur uyand m, ona sa ve sol olmaî^

Fakat bunu da deme kimse idrak edip bu mânâya arif olama^ Nekadar açk ne kadar berrak olarak anlatsam yine de ifâdesi^ kalr.

Halbuki irfan sahibi bir dervij için bu ve emsali hakikatlerin

anlajilmaî^ bir tarafyoktur.'^^

Sâmiha annem nurdu. Nur kendi çerâmz yakmak için bir ktr.Bizdeki nurun ortaya çkmas için karanlk olan vücudumuz içinde o

nurun tecellî etmesi lâzm. Fakat bu tecellî için de gönlümüzü açtk.

Hatalarmz eksiklerimizi gördük. Karsnda talebe olduk. O da

nuruyla tecelli etti, yanllarmz ve hatalarmz daha net gösterdi.

Mücâdele etme yollarn öretti. Mücâdele etme silâh olarak akverdi. Dolaysyla da bizi terbiye etti.

Sâmiha Ayverdi'nin yaamn bilenler, Onun, 'dünyâ hayatnn

geçici, fânî, sigara duman gibi dalp hayâl olan zevklerine asla

kymet vermediini' söylerler...Bu ne demektir?

Efendim, Hanc, bunun srlaryla dolup taan bir eserdir. Sâmiha

anne, dünyann hakikatini müridinden öylesine derinden kavramtki, bütün eserlerinde bunu srarla ve o güzelim Türkçesiyle anlatp

durdu:

'Handr bu gönlüm,yâ misafirhane..

Derd konuklar, derman konuklar, hayâl konuklar, melal konuklar;

mümkün konuklar, muhal konuklar. Hele hasret, hiç çkma^ ordan,

çkma^ ordan.

Handr bu gönlüm,ykk, dökük..

Ken'an Rifâî, Sohbetler, stanbul: Kubbealü Neriyâo, 2000, s. 16.

73

Page 94: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnut Sargut

Fakir konuklar, ^ngin konuklar, âlim konuklar, câhil konuklar;

gelen konuklar, geçen konuklar. Hele bir Hanc vardr, biç çkma^ordan, çkma^ ordan..

"*^

'Diyorlar ki: 'Nereye gitsen dünyân da berabergötürüyorsun. Yü^müyenimle örtüp gülümsüyorum.

Dünyam m götürüyorum, öyle mi? Nefâhij hatâ! Kimse bilmiyor ki,

varmla youmla sana göç etmiim. Sevincimle, kederimle, geçmiimle,

geleceimle, ümidimle, hayâlimle sana tanmm. Senin dünyâna

göçmüüm. Senden gayn dünyam m var ki onu srtmda tayaymAllahm!'^'

Ben çok kere Sâmiha anneden "ben bu dünyâda ii bitenim ama

bitmeyenlere yoldalk etmem murattr" hâlini duydum, gördüm ve

yaadm. Sâmiha anne sanld dünya içinde var ama yokm. Kâmil

insanlarm misâl âleminde yaad, bu dünyada da gölgelerinin

gözüktüü söylenir. Sâmiha annede biz bunu açk açk gördük.

Dünyâ zevkleriyle alâkab olduu zaman dahi mânâyla ilgiliydi.

Dünyann maddi hay hu\Tinun içine hiç girmedi. O er kiiydi.

Edeple yaam ve edebin öretmenliini yapm bir sultand.

insanlarla bir arada olmay çok severdi. O insanlar için gelmid.

insanlar için yayordu. Gece yars gelip dert yananlar, saaderce

dert anlatann derderini dinlediini ve çözüm yollar anlattnbiliyoruz. Çok hasta olduu zamanlar hâriç hayatnda kimseyi

reddetmedi. Yazmaca dâima tercih etmesine ramen insan

ilikilerine hiçbir zaman smr koymad. Kim ne yazsa cevap verirdi.

Kim hediye gönderse karlnda hediye gönderirdi. namlmaz bir

sultand.

Elinin dedii her eyi ve her yeri ihya etmek ne demektir? Ayverdi,

bu anlamda neler yapmtr? rfan, edep, bilgi, sanat ve manevî

çabalar bakmndan nasl bir 'ihya' gerçekletirmitir?

Sâmiha A\^crdi, Hanc, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s.7.

Sâmiha A\-\^erdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 1988, s.57.

74

Page 95: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ap^erdi üe SIRRA YOLCULUK

Hepimizin ezeli bir kabiliyeti var ki bu Allah'n bizde isimleriyle

tecellisidir. Müridin vazifesi, bu dünyaya gelip nefis tarafndan

örtülen bu srr ortaya çkarmaktr. Ama hiç kimsenin srr bir

dieriyle ayn deildir. Kapasitesi de ayn deildir. O elinin dediiherkeste o srr ortaya çkarrd. Srr eer ekâvetse ekâveti saitlikse

saitlii ortaya çkard. Yetitirdii hiçbir kimse dierinin ei deildir.

Onun örencilerinin hiçbiri birçok konuda dierine benzemez. Amahizmet konusunda hepsi birbirinin ayndr. Kzabilirler,

sinirlenebilirler ama Efendilerinin ad geçince hepsi alarlar ve

hizmet ederken el ele verip birlik halinde hizmet ederler. Onunörencileri hem içine kapanktr hem dar dönüktür, O tam srât-

müstakim üzere yaamay bize öretmitir. Onun örencileri hemsrasnda bir insana çok kzarlar hem de zor amnda o insanla bir ve

beraber olurlar. Bu onlarn edep anlaymn her yerde ve herkeste

edebi görülerinin en güzel delilidir. Kimi örencisinde dünyann en

güzel hatlar, kimi örencisinde tezhipleri kimi örencisinde

destirleri kimi örencisinde besteleri, kimi örencisinde güfteleri,

kimi örencisinde öretmenlii, kimi örencisinde vericüii, kimi

örencisinde milliyetçüii, kimi örencisinde tarih uuru, kimisinde

de müritlii ile tecelli etmitir. Burada birkaç örnek vermek isterim:

Konya'nn bü}aik sultan Mehmet Emirolu, Allah sevgilisi ei

Hanife hanmla birlikte Sâmiha annenin örnek evlâtiarndandr.

Onu tandm günden itibaren her söyledii söz hayâtmn

gidiatnda rol oynamtr. Ama beni en çok etkileyen Konya'da

Zümrüt apartmanmn çöküüyle kaybettii onbir evlâdnn

arkasndan hiç sarslmay ve "onlarn nerede olduunu bilselerdi kimse

arkalarndan ü;(ülme^di" diyecek kadar ahadet makamnda oluudur.

O Konya'nn tevhid sultanyd. Müridine yakr ekilde yaad ve

vefat etti.

Yusuf Ömürlü'ye gelince, felç oluunu bile güzel karlayan ve

müridinin istedii ekilde yaamak için bu durumunu frsat bilen

bir sevgiliden bahsediyorum. Müridinin tevâzuunu ve ilmini alp

san'atna tam bir sultan. Yusuf Hoca bütün ömrünü tasa\'vaf

musikisini yaatp öretmeye adad ve insanbk âlemine îmânn,

müride olan balln gücünü gösterdi.

75

Page 96: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Kur'an hocam rahmetli Hayri aabeyime gelince, onu anlatmak çok

zor. Onu tanyan herkes, ilminin büyüklüü, edebinin sonsuzluu,

tevazuunun derinlii konusunda arp kalrd. O müridinin

aynasyd, dostuydu, bizim de mürid anlaymz derinletirdi.

Allah ona konuma kabiliyeti vermi. Hogörüsü ve edebiyle insana

tesir ettii gibi konuurken her cümlesiyle gönüllerimizin içine Allah

akm nakederdi. Müridi ondaki bütün güzellikleri ortaya

çkarmtr.

Sâmiha anne hepimizin kabiliyetlerini aikâr etti. Hepimiz kendi

çapmzda Allah'n mânâsm idrak etmek zevkini yaadk. Bu

yüzden müridimize balandk. Bazen insanlar birbirinin mürid

anlayna ters düseler de hepsi aym müritte birlenmenin zevkini

yaad. Yetitirdii herkesin mükemmel olduuna iman ediyorum.

Bu u demek deildir: "henim müridim dünyann en büyük mürididir.

Bajkasmn müridinden daha üstündür. " Ben iman ediyorum ki, hakîkî

müridlerde tecelli eden Peygamber'in hakikatidir. Onlar süt veren

anne gibi ilimleriyle müridlerini beslerler. Ne enteresandr ki herkes

kendi müridinin sütünde kendine lâzm olan hakikati bulur. Bu

yüzden Mevlânâ "etrafgülsel dolu ama en gü^li benimki" demiyor mu?

Bizim beslendiimiz süt ise hocamz gibi bizi smrsz hizmete

yönlendirdi.

76

Page 97: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Seferim var, seferim var....Dtan içe seferim var.

Bir eyyam gidejim, cihandan göçeyim, candan geçeyim... Seferim

var, seferim var...

Yanma yanama, derdime satama; sorma hâlimi, hilen bir

A.llah... Seferim var, seferim var...

Brak gideyim, gideyim, gideyim, kendimi geçeyim; tâ yanna

varnca, kapna ulannca... Seferim var, seferim var...

Dur deme duramat^ oldum; dünyâya sama:^ oldum. Yldiî^

yld^ atlaym, yeri göü abaym, sen önüme düveli, önü ard

olmayan, seferim var, seferim var...

Sâmiha A}^erdi, Hanc

11

Page 98: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Sâmiha Ayverdi, Hem Çok yi Bir Mevlânâ Hem DeÇok yi Bir bnü'l-Arabî Yorumcusudur...

rfânî gelenein diline baktmzda, orada iki temel nokta

karmza çkyor: Birincisi, hikmet ancak hal ile aktarlabilir.

Hikmetin dilinin sembol ve sükût olduu söylenir. Bu bakmdan

Ayverdi'yi nasl okumak gerekir? kinci nokta, kendisine hikmet

verilen insana, bunu ifâde etme konusunda da yetki verilir ve sr, sr

olmaktan çkar, dile gelir. Ancak yine de bu, belli düzeyde

'srlanm', Harâbî'nin deyiiyle, 'ehline helâl, nâehle haram' bir

bilgidir. Ayverdi'nin onlarca kitap yazdn biHyoruz. Bereketli

ömrünün son yllarnda ar hastahna ramen, son anna dein

yazd/yazdrd biliniyor. Bu anlamda yazmak ve konumak,

Ayverdi ve onu okuyanlar/dinleyenler için nasl bir zeminde

gelien, olup biten bir çabadr?

"Herkese aklnn yettiiyerden konuf hadis-i erifinin yorumcusudur.

O'nun sükûtu bu demektir. Fakat hiç konumamak deil, herkese

aklnn yettii yerden konumak demektir. Dolaysyla Sâmiha anne

inanlmaz bir ak ehliyken, yanp tutuan bir Allah aklsyken sanki

dardan devletin meseleleriyle ilgilenen bir yorumcu olarak da

görülebilir. Dü konusuna çok önem vermi bir edebiyatç, tarihine

çok deer vermi bir tarihçi gibi de görülebilir. Çok iyi bir

mutasavvf, çok edepli bir Osmard hammefendisi olarak görülebilir.

Anne diye görülebilir, Hocam diye görülebilir. Dolaysyla Sâmiha

annenin sükûtu bu hâllerinin zuhuru içinde ortaya çkmtr. Yâni o

anlad yerden hitab edecei kiiye dier hallerinden sükût etmitir.

Tarihçi olarak görünmesi gereken kiiye mutasavvf olarak sükût

etmi ve o ekilde de herkesi kendi ihtiyâc olduu noktadan

do)armutur. Hz. Mevlânâ'nn Fîhi Mâfh'te anlatt öretmenin

bir ilkokul örencisini önce taltif ederek bir bir harflerini düzelttii

gibi büyük bir sabrla O da kendi yapmcasna hatâlarmz

hatrlatarak bizi eitti. Lüzumsuz övgülerle nefsimizi azdrmad.

Yaptmz ilerin AUah'm izni ve gücüyle olduunu, bizim ise arada

sadece âlet olduumuzu sk sk tekrarlad.

78

Page 99: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha A\'verdi üe SIRRA YOLCULUK

Dolaysyla Sâmiha anne mânây anlatrken semboller kulland.

Kur'an metoduyla hikâyelerle eitd. Çünkü Hz. Mevlânâ'nn

Kur'an tarif ederken söyledii gibi yüzgörümlüü vermeyene

yüzünü açmayan bir sultand. Ancak senden istek görürse

}öizünü açard. Hz. Ken'an Rifâî bu konuda çok bü}aik bir örnektir.

Çünkü mürider önce soru sorarlar ve örencisinin kapasitesine

göre eitirler.

Çok sevdiimiz rahmetli Azize teyze Ken'an Rifâî hazretlerinin ilk

örencilerinden biriydi. Her sene 7 Temmuz'larda Ken'an Rifâî'nin

vefat günlerinde stanbul'a geldiinde Ankara'dan sadece senede bir

gün Sâmiha annemi görme frsat yakalamamn zevkiyle karsna

otururmu. Bir keresinde Sâmiha annem bir saat süresince hiç

konumadan güle güle "A:^^'cigim", buyurmular. Ondan sonra da

"ne kadargü^l sohbet ettik deil mi?" demiler. Demek ki hakîkî sükût

karsndakinin ihtiyâcna göre cevap vermektir. nsân- kâmil

sembollerle Kur'an'daki gibi kimi örtülü kimi açk Allah'n mânâsnkarsndakine alayan, zerk eden güzel bir sultandr.

Bir gün hocam arabamla ziyaret etmek istedii dostiarna götürmek

lutfolmutu. Henüz yeni hastahktan kalkm, felç geçirmi olduu

için (malum felcin mübareklerin özel hastal olduu söylenir),

çok hareket etmemesi gerektiini biliyordum. Kullandm araba

çok büyük ve yeniydi. O'nun için nasl kullanacam da çok iyi

bilmiyordum. Yava yava gidip sert sürmemeye dikkat ediyordum.

Fahrettin Olguner adb örencisini ziyarete geldik. Evinin önünde

durduk. Fahrettin aabey aaya indi. Hayatm bo^nanca

unutamayacam bir haldi, onbe dakika baktlar. Hiçbir eykonumadlar. Fahrettin aabey abyordu. Gönüllere hitab ederdi

Sâmiha anne. Ayrldk. Daha sonra birçok zamanlar Sâmiha

annemin susuunun benim iddiab konumalarmdan daha tesirli

olduunu hatrlayp susmay tercih ettim. O günün sonunda O'nun

adalet anlayyla ilgili verdii ders beni sarst. Bütün dikkatime

ramen en son gideceimiz yere vardmzda arkamzdan bir araba

gelip bize çarpt. Arabamn arkas parçaland. Bize çarpan genç

çocuk kamyonetten indi. Ve "abla, ehliyetim yok", dedi. Ben de

79

Page 100: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

arabann içinde Sâmiha annem olduu için "çek git gö^üm görmesin

seni", dedim. Kendilerini arabadan indirmek için ön tarafa gittim.

Çok utanarak "efendim) öî(ür dilerim eblijetijokmu^ çocuun", dedim. "Ne

yaptn o ^aman?" ded^er. Ben "uranmamak için, çocuuyolladm efendim",

dedim. Kendileri ise, "bundan sonrayapaca her katmada verecei ^rarda

Allah onun günahna seni de ortak etmesin", buyurdular. Bu hayatm

boyunca aldm çok mühim derslerden biridir. Lüzumsuz

merhamet ve acmamn ileride zarara sebebiyet vereceini ve halka

hizmetin Hakk'a hizmet olduunu, kiinin menfaati için halka

hizmetten vazgeçmemek gerektiini bize o kadar güzel örneklerle

örettiler ki ondan sonra kim hata yapsa onun cezalandrlmas

hususunda gayret göstermem gerektiini de anlam oldum. Cezann

seçimi benim merhametimle alâkal olabilirdi. Ama cezalandrlmas

için gayret göstermem artt. Onun için hayatmda tamdm en âdil

insand.

O, devrinin Ali'si olduu kadar Ömer'iydi. Samed tecellisiydi. O,

"kulhüvallahü ahad"de^ Ebu Bekir'di. Yani ahâdiyeti Efendisinde

seyretmi. Hem "Allahü's-Samed"d&\d Ömer'di. Yani yalnz Allah'tan

korktuu için insana kar korkusuzdu hem "lemyelid velemyuled'deki

Osman'd -dünyada edebin en güzelini Sâmiha annede görürdüm-

asbnda evlâd vard ama yokmu gibiydi o sadece O'nun bu

dünyadaki vazifesiydi. Annesi babas vard ama yokmu gibiydi.

Uzun seneler annesine hürmetle hizmet ettiini büiyorum. Ama o

gözünü Allah'dan bakasna çevirmedi ailesini Allah için sevmeyi ve

ailesine Allah için hizmet etmeyi bize öretti. O aym zamanda,

"velem yekûn lehu küfüven ehad" de olduu gibi Ali tecellisiydi. Böylece

biz de ahâdiyeti olduu gibi onda seyretdk. Çok ükür Allah'a.

Ayverdi'nin dilini, sembollerini, sözlüünü ve düünce dizgesini

çözebümek, onun derinliklerine, srianna nüfuz edebilmek için

nasl bir ön çaba, bir hazrlk gerekir?

Sâmiha annenin dilini ve sembollerini anlamak için tasavvuf lisamm

iyi bilmek gerekir. Onun tasavvuf konusunda derin bilgisi, bütün

mutasavvflarn sözlüklerine hâkim oluu okurlarn artabilir. Ben

onun hem çok iyi bir Mevlânâ hem de çok iyi bir Ibn Arabi

80

Page 101: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

yorumcusu olduuna iman ediyorum. Her okuyuumda farkl

mânâlarn ortaya çkü kitaplar sanki tefekkürü arttrmak için

yazlm sanat aheserleri.

Sâmiha Ayverdi'nin, edebiyatn farkl türlerinde onlarca kymetli

eser verdiini biliyoruz. lk yaymlanan eseri hangisidir, konusu ve

içerii nedir?

Ak Budur Sâmiha annenin ilk evlâddr. Semiha Cemal hanmlaortak kitabdr. Ve gene Sâmiha ve Semiha ilikisinin iç içe

geçmesiyle zuhur etmi bir kitaptr.

Ak Budur ortaya çk itibariyle çok farld bir eserdir. Eser, KenanRifâi'nin örencilerinden Semiha Cemal hanm tarafndan yazlmaya

balamr. Fakat kendisi çok genç yata Allah akmn cezbesine

tutulup bu âlemden gider olunca, kitab tamamlama görevi Sâmiha

Ayverdi'ye verilir.

Bu meyânda anlatlan bir hadise vardr. Semiha Cemal hammnhastah arlaü ve zâten çok zayflam olan vücudunun bunadaha fazla dayanamayaca anlabnca, Sâmiha Ayverdi, HocasKenan Rifâi'ye gelerek, "Efendim, dua huyursani'^ da onun jetine ben

gitsem" âiyç^ niyazda bulunur. Kendileri, bunun sebebini sorduunda,

Semiha Cemal hammn faydab bir vücut olduunu ve yazarh ile

insanha hizmet ettiini söyler. Sonrasnda gelen cevap çok nettir:

"Öyleyse bundan böyle kalemi sana veriri^ senyat^arsn.

"

Sâmiha Ayverdi bu emir üzerine kalemi eline alarak Ak Budur adl

kitab tamamlar ve neredeyse yarm yüzyl sürecek olan yazarbk

hayat da ite böylece balam olur. Kitap dikkade okunduunda,belli bir yerden sonra eserin üslûbunun farkllaü görülür. Bu, saf

ve yakc bir aktan, akn aklna doru seyreden bir deiimdir.

Semiha Cemal hanmn Allah akyla ekillenen ve adetâ yazam ve

okuyan yakp yoklua mülhak eden anlatm, Sâmiha Ayverdi'nin

Hocasndan alm olduu 'Yan, ama tütme!" düstûruyla ileyen

kaleminde daha çok ilâhî akn yapc ve oldurucu çehresini taknr.

81

Page 102: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Roman, M.Ö. Arabistan'n Kuzeyinde yaam olan güçlü ve âaabHayre Hükümeti'nin saray ve aristokrat çevresinde geçen bir akanlatyor. Bu dönemde Hayreliler, Araplar arasnda çok yaygn olan

putperest inancna sahipler. Hükümdar Menzer'in ba hekimi

Hamza, yine hükümdarn katnda önemli bir mevkide bulunan

amcas Zeyyad'n biricik kz Meryem'e âktr. Fakat Meryem ona

istedii cevab vermez. Romanda Hamza beerî akn zirvesini

temsil eder fakat akna karlk beklemek zaafna dümü olmas

onu bu duygunun hakikatine ulamaktan men etmektedir.

Meryem ise yanmak ve yakmak tabiatnda yaratlan ate gibi, bu

dünyaya sevmek ve sevilmek kabiliyetinde gelmi asil ve güzel bir

kzdr. Fakat hayat boyunca camn önüne koymaya deecek bir eik

bulamamann da azab içindedir, içerisinde bulunduu maddî

dünyânn zevkleri onu doyurmak bir yana, gönlünde en ufak bir ilgi

bile uyandrmazlar. Böylesine aka kabiliyetli bir insan olur da,

hilkat eli hiç onu unutur mu? Roman yazan kalem de unutmamtr.

lerleyen bölümlerde, kaderin bir cilvesi ile ülke menfaatlerini

korumak adna, hükümdarn emriyle Hamza ve Meryem sözde bir

evlilik yaparlar. Ba hekim Hamza bu evliliin ilk aylarnda bir

görevle Msr'a gider. Geri dönerken orada tanp kölelikten

kurtard ve dost olduu Ömer'i de beraberinde getirir. Ömer

Hayre'de yaarken bir vesileyle Msrl tüccarlarn eline dümü bir

esirdir. Fakat kendisine yaktrlan bu esir sfatn kabul etmeyecek

kadar da özgür bir ruhtur. Çünkü Ömer'in, kendisini nefsin zaaflar

esaretinden kurtarp, tek Allah'n kulu olma özgürlüüne götüren

bir hocas vardr: Ebu'-ettar aireti reisi Yusuf.

Yusuf, ilâhî nurun o devirde kendisinden göründüü kâmil insandr.

Sözüyle, haliyle, gösterdii maddî ve manevî cömertliklerle yalnz

kendi airetinin deil bütün Arap kabilelerinin gönlünde taht

kurmutur. Kur'ân- Kerîm'in en güzel kssasnda anlatlan Yusuf

peygamber gibi o da ADah'm cemâl tecellîsine mazhar olmu bir

sultandr. Romanda bu ismin kullanlmas tesadüfi deildir.

Kur'an'da Kenan illerinde kaybolan Yusuf Allah'n zâti güzelliini

temsil ettii gibi Ak Budur 'd^k Yusuf da, kalem sahiplerinin, gizli

82

Page 103: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK y

ve aikâr her an hocalar Ken'an Rifâî'nin varhnda seyrettikleri

Allah tecellîsini sembolize eder.

Ak Budur Semiha Cemal hanmn Ak kitabnn geniletilmi

hâlidir.

"Hz Aye'nin Peygamberin ahlâkn Kur'an ahlakyla anlatmasn

ve Hz. Peygamberin bir hadisinde 'Kâmil insanla Kur'an ikizdir'

buyurmasn bizler ilimle örenmedik, Ayverdi'nin yaantsnda

bizzat gördük. O, mutasavvflarn 'Bütün denizler mürekkep,

aaçlar kalem olsa Allah'n kelimesi olan kâmil insan anlatmaya

gücü yetmez' olarak yorumladklar âyetteki kâmil insandr"

diyorsunuz, bundan ne anlamamz gerekiyor?

Ben Kur'an' okumadan önce Sâmiha anneyi okudum fakat sonra

Kur'an' okurken çok enteresan bir ey yakaladm. Kur'an' ben

tamyordum. Benim bilmediim bir ey deildi Kur'an. Hiçbir

negatif âyet yoktu orada. Kyamet suresi lütuftu. Celâli ksmlar

cemâldi. Sâmiha anne Kur'an' Furkan olan, farkllklar ve eriat

anlatan mânâsn tevhid ve birlik olarak yani Kur'an olarak izah

eden bir sultand. Yaayan Kur'an' görmütük, kitap halinde

okumak beni artmad. Ey insan kitabnda Yâsîn-i erifi

anlatrken, Sâmiha anneyi tamdm için hiç yabanchk çekmedim.

Sâmiha anne adetâ evimin içinde benimle yayordu. Bu caizden de

Kur'an' birlikte idrâk ettik. Sâmiha anneyi anlatmakta zorlamyorum

çünkü insân- kâmilin anlatlmas zor. lhan Ayverdi'nin çok güzel

bir sözü var. "Bir büyükle ayn evde yaladnm ^aman bir süre sonra onu

çok büyük olarak görmet^sini^. Siî^n gibi yemek yer, içer, tuvalete gider. AmaSâmiha Ayverdi ilejajadn-:(^ :^aman hergün büyüklüüne daha çok hayran

olursunut^ " Kimseye yük olmayan, daima yâr olan bâr olmayan bir

sultand. Ama ben paltosunu tutarken bakalar mâni olunca "niye

mâni oluyorsunuz^ onun sevap kanlanmasn niye engelliyorsunuz^" diyerek

iyiliimiz için özel çaba gösterirdi. (Celallendii zaman lütuf diye

karlard örencileri. Bir örencisine kzp çktn duyduumdaörencinin zevkini gördüm. Ne kadar büyük lutûf Hocam beni

seviyor, benimle ilgileniyor. Beni düzeltmeye urayor diye. TpkKen'an Rifâî hazretlerinin Nezihe Araz'a yapt gibi bir yanhn

83

Page 104: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

düzeltmek için biraz azarlamlar Nezihe teyze alam, onun

üzerine "alama, ben dayanamam örencilerimin terbiyesi için bile yaptmuyandan ütülüyorum" diyen bir sultann evlâd Sâmiha anne. O'nun

celâlindeki cemâli biz gördük. Gözleri görmedii zaman —imdi

annemle de ayn eyi yayorum- bizi mavi gözleriyle ykadnhatrlyorum. Halbuki o gözlerin son be sene iyi görmediini

sonradan örendim, O baklar bizi Kabe'ye kadar ulatrr, sarar,

sarmalar ve Allah'n isimleriyle donatrd. Evinden çktmzdainanlmaz bir enerjiyle dolardk. Bir keresinde örencilerimi ziyarete

götürdüümde çocuklar gençlerdi ve baz konularda ardüünceleri vard. Sâmiha annenin yamna geldiklerinde, kendileri

onlarn bütün arlklarm törpüleyecek yorumlarda bulundu.

Çocuklarn üzülüp alnacaklarn düünerek dar çktmdahayrede gözlerindeki yalar gördüm. Adetâ konutuu eyler ok

gibi kalplerindeki pudar krmt. Espritüeldi. Peygamberle Hz. Ali

arasndaki akalamay dinler gibi onu dinlerdik. Kimseyi küçük

görmez her eyden zevk alrd. nsann fakirine çok deer verirdi.

Herkesin her meselesiyle ilgiliydi. Evlenecek örencilerini

çeyizlerine vanncaya kadar düünüp, onlarla beraber gidip

alverilerini yaptm biliyorum. Çocuklarm evlendirmek için çaba

gösterir, imtihanlar için dua eder. Onlara kalemler datrken akl

verirdi. Allah'n nazblar iki gruba ayrür, bazlar bu âlemde hiç bir

istekleri olmad için duâ etmeye edep ederler ki o bu gruptand.

Bazlar ise Allah dua et emrini verdii için duâ etmeye izinlidirler.

Hiçbir taassubu yoktu. Taassubu kökünden çkarp atmt. Onun

taassup anlay herhangi bir konuda kural koymakt ve "ben bilirim"

iddiasyd. Allah'n emirleri konusunda son derece titizdi. eriatsz

tarikate inanmazd. Efendisinden bu terbiyeyi almt. Aldatld

zaman aldanm gibi davramrd. Kur'an ahlâk budur, diye

düünüyorum.

Bendeniz âciz gönlümle, Kur'an ahlâkmn yani Peygamber ahlâkmn

önce edep olduuna iman ediyorum. Benim hocamda gördüüm ve

kesinlikle çok etkilendiim bir baka hususta onun edebidir. Edep

kelimesi üzerinde durmak istiyorum.

84

Page 105: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Sâmiha Amerdi Allah'la olan irtibatin öylesine bize aksettirdi ki

O'nun halk Hak görerek onlara muamelesinden örnek aldk.

Burada halk Hak görüü, yani yaradlm her varhkta Allah'n

hakkm idrâk edii, sanki Hak'la muamele edermiçesine

yaradlmla konuuu, insamn edebinde en yüksek seviyedir. OHakk' korumay çok iyi bilendi. Hakk'n korunmad zaman zulüm

olduunu idrak edendi. Buradan da anladmz gibi herkese

gerektii muameleyi yapan insand. Yani kzmas gerektii zaman

kzarak muamele ederdi çünkü orada kzmamamn zulüm olduunu

biürdi. Ama bu hâH karsndakinin kalbini krmaz bilâkis onu

hatalaryla yüzlemede yüreklendirirdi. Sâmiha Ayverdi'yi anlamaya

çaltmz zaman celâlinde cemâli görmek söz konusudur. Ya da

hocasmn tarifiyle cemâl, celâlin nuruyla gidilen son noktadr. Kzve terbiye edi tarz son derece hiUm ve yumuaklk içinde idi

Sâmiha Ayverdi, ara sra sert çklar da yapard ama bu sert çklar

sert çktan zevk aldn bildii kiiye yaplrd. Yâni terbiye

edicilikte çok üstün bir derecedeydi. Bunu yapabümek için ancak

"mür§id kalplerin casusudur'^ kelimesini idrâk etmek lâzmdr. O, kalbe

bakar, okur, neden zevk alacam ne dereceden konuulmas

gerektiini bilir, ona göre cevap verirdi.

ite bu edep ve bu zulüm olmayan sevgi dolu hareketi Hakk' her

zaman doru yere koyusunun bir neticesidir, insanlarla ilikileri çok

güzeldi ama kendi nefsini ne kadar korudu onu bilemeyeceim.

Çünkü hayatnn tamamm insardk için çahmayla geçirdi. Çok

yorucu bir hayat sürdüüne inamyorum. Ama evinin hakkm

verdiine, misafirinin hakkm verdiine, yemek yemenin hakkm

verdiine, dost olmamn, öretmen olmamn hakkm verdiine yani

yaad her meflumda her eyi yerli yerine koyduuna inamyorum.

Alemde Hakk' görürdü. Hak'la muamele ederdi. Hak'la Hakk için

muamele ederdi.

Karmzdaki insann yapt hatâdan dolay ceza göreceini

biliyordu. Ama bu hatâmn kiiyi terbiye etmek için olduunu da

biliyordu. O halde hatâbnn cezasyla uramad. Çünkü bunu

Allah'a akl öretmek diye deerlendirdi. Öyleyse burada önemli

olan bizim hadiselerden nasl ders alacamz ve nasl tekâmül

85

Page 106: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

edeceimizdi. Bu yüzden hayatimzda beddua, çirkin söz, bakas

için çirkin düünceyi toptan yasaklad. Bu Hz.Mevlânâ'nn

Mesnevi 'sinde kirli olan çamarn kuruyken temizlemek kasdyla

suya sokulup, ykanp tekrar kurutulmas hikâyesinde anlatt gibi

farkl muamelelerin terbiyede ve temizlenmede art olduunu

öretti.

Herkese, kim ne seviyorsa oradan yanard. Yediinden, içtiinden

ne zevk alacandan, elencesinden çok ince noktalara kadar

örencilerinin hayatlaryla megul olurdu. Yâni onlara annelik

eitimi, kaynvalidelik eidmi, e olma eitiminden tutun da

müridlik eitimine kadar her konuda hattâ mânevi eitimi de nasl

örenecei konusunda ders verirdi. Çok enteresandr ki bunlar

genelde bir ders havasnda da anlatmazd. Hocasnn çevresindeki

insanlar anlatrken arada o öretmen-örenci ilikisini aksettirirdi.

Bir gün peygamberin karsna çok edepli biri gelmi. Son derece

edep içerisinde oturmu. Herkes arm hiç peygambere bu kadar

güzel muamele eden bir kii görmedik demiler. Daha sonra bu kii

gitmi ve Hz. Peygamber onun Cebrail aleyhisselâm olduunu,

onlara edebi öretmek için geldiini söylemi. Biz aynen bu havay

Sâmiha annenin anlatt Server Beyefendi ile Ken'an'er Rifâî

ilikisinde örendik. Dolaysyla Sâmiha anne gerçekten anlatlmas

çok zor bir insan...

Hocasnn tevhid anlayn Hana adb kitabnda;

"Sen ateperestsin, dediler.

Beli. Semenderlejek-murâdm, dedim.

Sen Mecûsîsin, dediler.

Beli. Gönlümdeki ateje taparm, dedim.

Seninçiin putperesttir diyenler de var, dediler.

inkâra sebep ne? Imâmm sana gönül verip benden kaçal

kâfirim artk, dedim.

Sen Meî(âmir okuyup aglarm§sn, dediler.

86

Page 107: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>^erdi üe SIRRA YOLCULUK

A.h, aglanm elbet. Davut da bir vakitler benim içingö^ap

dökmütü, dedim.

Duyduk ki hep Müsâ 'danyana çkarmsn, dediler.

Naslpkmam? Fir'avn'a kar§ koyarken benimle meveret

etmijti, dedim.

Hilafdeil bu sö^. . . sen Tersâ 'sn dediler.

Bell, beli. Mesîhâ ile iliiim eî^elîdir, dedim.

Seni Müsülman tutanlar da eksik deil. . . dediler.

Hem de ne doru. Muvabhidim ben. Bu cihanda seni

birlemekten gayri ne kânm varAllahm, dedim^^

Kendisini böyle anlatan bir sultan olduu için O'nu bilen hiç

korkmazd. Meselâ benim Kur'an hocam rahmetli Hayri hoca çok

ho bir cümle sarfetmiti onunla ilgili.... "Sâmiha annenin huturuna

girmek flordur çünkü gönülleri okuduunu biliyoru^ A.ma hayvanlar da çok

sevdiini bildiim için ben rahat giriyorum" derdi. Sâmiha anne o kadar

mütevâzyd ki karsndakinin tevâzû ehli olmas mecburiyetini

doururdu. Her sözünde, her hareketinde, hatta susuunda dahi

öüt vard. Güldüü, konutuu zaman mutlaka alacak bir ders

bulurdu insanlar. Çounlukla, niçin burada bunu söyledi acaba? diye

düündüümüz sözleri aikâr olur, sebepleri sonradan ortaya

çkard.

Çok sevdiim bir örencimin Sâmiha annemin son zamanlarnda

Avusturya'daki tahsilini stanbul'a naklettirmek üzere olduunu

biliyordum. Sâmiha anneye gidip bunu söylediinde "Avusturya'ya

döndüünde annene babana selâm söyle" buyurmular. Çok armt.'Artk ben istanbul'da tahsilime devam edeceim. Teknik imtihan geçtim.

Yann Almanca imtihanna gireceim. Acaba Sâmiha anne söylediimi

anlamadlar da, bana sanki oraya dönecekmiim gibi bir muamelede mi

bulundular, " dedi. Üç senedir Avusturya'da okuyan kz Almanca

imtihamndan kald ve bir hafta sonra Avusturya'da tahsiline devam

etmek üzere geri döndü. Sâmiha annemin selâmn da anne ve

Sâmiha Aj'verdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 10.

87

Page 108: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

babasna götürdü. Dolaysyla her sözünde bir ibret vard ve

buradan insân- kâmilin gerçek anlamda gelecek hakknda bilgisi

olduunu, ama hiçbir hadiseyi vukuundan önce anlatmadn, bunu

edebe mugayir gördüünü biliyoruz.

O, gerçek bir naz ehliydi. Çünkü biliyorum ki Allah O'nun

istediklerini yerine getirirdi ama hayatnda bir kere duâ ettiini

görmedim. Duadan çok sakmr kendisinin duâ ehli olmadm duâ

etmesi gereken evliyalar olduunu vazifeyi onlara tevdi ettiini

söylerdi. O kadar deiik bir ilikisi vard ki Allah'yla... '%ejke

ruhumun kanatlan olsa nama^^m ruhum kha insanlarn beni nama^

klarken görmesinden hile edep ediyorum. Sanki onlara karf bir

gösteri^teymipm gibi geliyor", derdi. Bu kadara kadar kendisini Allah'n

önünde hiçe sayan, Allah'tan korkan âlimlerdendi. Her eyi yerli

yerinde ve vaktinde yapard ama biraz çahmada arya kaçtnsöylemek zorundaym. Yani ar olduunu gördüüm tek eyçabma hayatyd. Bunun için de birçok evliyâullahn yaadhastab, felç hastalm, o da yaad. Ama hiçbir hastabk O'nu

ykmad. En ar olduu zamanlar bile yazmaya devam etti.

Yeenine yazd mektupta, "Ben gerçekten yorgunum çok fa^la

çalnyorum" dediini biliyoruz. Kendi hayatmda biraz benzemeye

çaltm için bu sözler beni çok rahatlatt. Ancak, o kadar aktif, o

kadar Allah akyla doluydu ki normal bir insann üstünde bir

enerjiye sahipti, O'nu bizim enerjimizle bir tutmak bizim çabma

tarzmzla ölçmek de çok zor. Mevlânâ'mn, "Bi^ evliyaullah pir

yaladk, §uurlu bir jey yapmayp vahyi uygulan^ " dedikleri gibi,

Sâmiha anne de bu konuda kendine emredileni yapt. Yalmz bunu o

kadar doru yapt ki... Ken'an Rifâî'de tecelli eden ahlâk-

Muhammediye'yi onda görmek mümkündür. Sâmiha annemin en

yakn dostu, en yakn arkada belki ruh ei olan Semiha Cemal

hammefendinin Ken'an Rifâî'nin mereplerini anlatt kitaplarna

baktmzda Sâmiha anneyi okumu gibi oluruz.

Son derece aceleciydi. Örendiini hemen öretirdi. Her

konumasndan bir ey örenirdik. Çok konumaz. Telefonu çok az

kullanr. Ancak söylenmesi gereken eyleri söyler ve kapatrd. imdi

88

Page 109: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

bizim teknolojiden bu kadar negatif enerji almamzn sebebi de onu

çok kullanmamz, tek dii kalm canavar haline getirmi

olmamzdr, diye düünüyorum. Sohbetieri hiç brakmad. "Benim

va^emjaî^ak ben bu ekilde irad ediyorum. " dedi ve kendi yapmad,annemin vazifelendirildii sohbete, srf kendisi gitmezse belki

gelmeyen olur diye kaülrd. Evinde gençler için özel günler

programladn hatrlyorum. Geceleri de gençlere birçok eyöretip öütier verdiini biliyorum. Kapsna gelen hiç kimseyi geri

döndürmediini, hiçbir hediyeyi karlksz brakmadn, bir tek

ufack nota bile cevap verdiini çok iyi biliyorum. Nasl anlathr? Bukadar anlattm ama hiçbir ey anlatmamm gibi hissediyorum

kendimi...

89

Page 110: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Ben geceyim, gün isterim. Ben atehim, kül isterim.

Ben §iirim veî^n isterim. Ben derdliyim, jifâm ver.

Parça deil tam isterim. Tükenmiim, çâremi bul Bütünlemi

can isterim.

Dalmm, topla beni, parepare klma beni... Gövdem ba§m

nerde bilmem...

Merkep mihver ba isterim.

Eceljakn, desturgerek... Destur deyipyol isterim.

Sâmiha A}"verdi, Hanc

90

Page 111: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Sâmiha Anne, Ken'an Rifâî Üniversitesinden

Doktoral Bir Profesördür...

Tanyanlar, Sâmiha Ayverdi'nin öncelikle tevâzuundan söz

ediyorlar, bize bu yönünü anlatr msnz?

Tevâzû kelimesi gerçekten çok yanh yorumlarla anlatlan bir

kelimedir. Ne kadar enteresandr, geçen gün bir dostumla

konuuyordum. Devamb bana hiçHkten bahsederken o kadar çok

"ben" dedi ki... Demek ki hiçlikle "ben'\n hiç badaamayacananlamam. Hepimizin yapt gibi... Halbuki Sâmiha anne hiç

"biçim" demezdi. Hiç "benim" de demezdi. Hattâ bir kitabnda ben

kelimesini kullann mânâsn kullanmaym, buyurmular. Sâmiha

anne çok açk ve berrak konuurdu. Yâni her söyledii doru idi.

Öyle iki büklüm fîlan da deildi. namlmaz bir azameti vard. Vakar

ve azameti vard. Ama Sâmiha anne bütün bunlarn içerisinde zerre

kadar kendiyle ilgili bir eyi ne duyar, ne de iitirdi. Ne negatif bir

söz onu volundan alkoyar, ne de pozitif bir söz ona tesir ederdi.

Bir edebiyat ödülü almak için sahneye davet edildiinde sadece, 'l&ir

ku§ bir daa konmu§, bundan ne ku§un ne de dan bir kabana olmu§"

diyerek ödülü kabul etmiti. Tevazûun hakikatini onda görmek

mümkündü. Onlar, ben mütevâzym demek tevâzûsuz-luunda

bulunmazlar.

Hanc adl eserinde tevâzuunu u satrlarnda görmek mümkündür:

"Senin ordun var. Ordunda da akerlerin var. Kimi çavu{, kimi

onbaji, kimijü;(ba{i hattâpa^a.

Bunlarn hiçbirindegö^ümyok. Bana: Emirberim. . . de, yeter,

ister ban^ayolla, ister savaja. . .

"

46Sâmiha Aj-verdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 48.

91

Page 112: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Yine Hanc'dâ:

Un mü diledim, sevap ??n istedim, fan m bekledim?

Aybm çok... Günâh tepemden afkn. Kulum ben. KmI çulhas

erigerek.

Dillere düfenim, kemlikte sürçenim, haram sudan içenim.

V^elî deil, deliyim ben. DeFolana ^ncirgerek. Zincir :^ndan,

timargerek.. ^^

Dile Gelen Ta adl eserinin ilk hikâyesi de onun tevâzuuna örnektir:

Devletlim:

"Bana bir kitap imzala!** dedi.

Güldüm. Onun varlna varlk taslamak, Seyhunlar' Ceyhunlar'

olana bir desti su baiflayan adamn safdilliinden daha edep difi

ilerden deil mi?

A.mmâ, madem ki istemiti; olacakt. Hem ne ^yân da vard? Zâten

insanolu her •:^aman için, misafirlik oynayan, çamurdan ev yapan,

tula krklar içinde yemek piiren bir çocuk ciddiyetiyle hayat

macerasn oynamyor muydu? Madem ki dünyâ duranda bana da,

uykusu^ a^^ksiî^ bir cokunluk içinde, söylemek, yanp yaklmak

pay dümütü, u halde hisseme ayrlm bu ie, bir çocuk ciddiyetiyle

bakp benimsergörünmek, bir oyun, bir va^e demekti.

]/e madem ki, dünyâya göî^ümü':(ii açmakla, bir oyuna balambulunuyorduk; hayat büküle büküle akan bir dere gibi, ne tarafa

kvnlrsa, oyolu takip etmekten baka çâremi\yoktu. Ademolu'nun

hatâs, oyunu oyun bilmemekten ve ii ciddiye alp, iplerini görmeyen

kuklalar misâli, sevk ve idare ediciye kafa tutmaktan domakta deil

miydi?

47Sâmiha A^-verdi, Hanc, stanbul: Kubbealt Neriyâu, 1988, s. 41.

92

Page 113: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi ile SIRRA YOLCULUK

Devletlim, ar\üsunda srar etmekte olacak ki, bekler tavnm

deitirmemi, düüncelerimi gören gö-:(leriyle hâlâ yü:(üme bakyordu.

Hemen kalemi kâdn üstünde yürüttüm ve "Ta Dile Getiren

Devletlime!" diyeja^p kitab önüne koydum.

Sâmiha anne öpülmeyi sevmezdi. Lâubâlî olmaktan hiç

holanmazlard. Aristokrat bir aileden gelmi olduklar için yaants

çok zarifti. Ama sevmediklerini yapan kiilerle karlaünda her

eyi Allah'tan bildii için sesini çkarmadm da biliyorum. tetevazuun mânâs bu... Negatife ve pozitife ayn tepkiyi vermek, her

eyi Allah'tan bilmek, kendisini arada görmemek... Bize bunu

öretti. Gerçek anlamda mütevâzîlii bu ekilde yaad ve öretti.

Harakânî hazretlerine, "en güzel dervi kimdir?", diye

sorduklarnda, "dergâhta, kapnn eiinde oturan ve varh ile

yokluu belli olmayan, klavuzunun dikkatini çekmeyen dervi"

olduunu söylüyor. Bu ölçüden neyi anlamak gerekir, bu yerden

bakldnda Sâmiha Ayverdi hakknda neler söylenebilir?

Bence Harakânî hazretieri ii bilen sultan olduu için Sâmiha

annenin en güzel tarifini o yapm. Çünkü Efendimizin devrini

anlatanlar Sâmiha annenin tüm sohbeder boyunca kendilerinin

yakmnda bir tabure üzerinde oturduunu veya yerde oturmaktan

çok zevk aldn anlatrlar. Hattâ Sâmiha anne dostiaryla Çelebi

ailesini ziyaret ettii zaman ki Nezihe Araz da varm, herkes yere

omrmu sadece Nezihe teyze sedirin üzerine oturmu. Çelebi

ailesinin hanmefendisi belden lastikli bir uzun etek getirmi ve

"Ayverdi'nin dostlar hep yerde oturmay severler Si^ herhalde kyafetinizden

ötürü oturamadn\ rahat edin, diye bunu veriyorum." diyerek o etei

Nezihe Araz'a vermi. Kendilerinin huzurunda daha önce de

bahsettiim gibi hiç seslerini çkarmadan, hiç sormadan devaml

yazarlar, not tutarlarm. Sonra Sohbetleri okurken, hanmlarla

yapt birebir sohbetierde kendisinin çok soru sorduunu

görüyoruz. Yani Sâmiha anne gerçekten Efendi'yi anlam bilmi bir

insandr. Ken'an Rifâî hazretieri çok büyük bir sultan ve O'nu da

'*^Sâmiha A>'\^erdi, Dile Gelen Ta, stanbul: Kubbelat Neriyat, 1999, s.3.

93

Page 114: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

anlatmak çok zor. O, hakîkat-i Muhammediye'nin bir tecellîsi fakat

O'nu anlatmaya cesaret edebilecek tek kii Sâmiha Ayverdi. Oanlatt. Bunu da gece-gündüz yazd notlara borçluyuz. Ben öyle

düünüyorum. Sâmiha anne Ken'an Rifâî Üniversitesinden

doktorab bir profesördür. Ken'an Rifâî bal bana bir

üniversitedir. Semiha Cemal hanmn Latincesinden Franszcasna

kadar her yerde Ken'an Rifâî damgasn görüyoruz. Yani bir insan

felsefe eitimi alabilir ama Semiha Cemal hamm felsefeyi aarak

mutasavvf olmu, ite onu bu hâle getiren Ken'an Rifâî'dir. Sâmiha

anneyi yapt smrl eitimin içinde fahrî doktora ünvâm alacak

kadar yüksek seviyeye ulatran Ken'an Rifâî Üniversitesidir.

Dola}asyla o da bu üniversiteden çok güzel yararlanm bir

profesördür. Ilm-i ledün profesörüdür.

Bu beni çok etkilemitir çünkü bence Efendimiz, o dehâ sultan,

isteseydi eserler verir, titr sahibi olabilirdi. Ama O, insan

yetitirmeyi hepsine tercih etmi. Sâmiha anne de O'nu çok iyi

anlam ve O da insan yetitirmeyi farkl bir yönden uygulamtr.

Ben Sâmiha annenin dier yönleriyle megul olmadm. Benim

hayatm O'nun tasavvufi terbiyesi altnda geçti. Onun için siyâsî

yönü nedir, târih bilgisi nedir? Yetkili olmadm için bunlar

ölçecek seviyede deilim ama bildiim bir ey varsa, hiçbir hocadan

örenemeyeceiniz târih bilgisini Sâmiha Ayverdi'den

örenebilirdiniz. Siyâsetinde de ne kadar bitaraf olduunu çok iyi

biliyorum çünkü bütün siyâset adamlaryla temas halindeydi. Ve

icâbnda ilgililere de çok ar mektuplar yazdn biliyorum. Hiçbir

korkusu yoktu. Yani Hz. Mevlânâ'nn bahsettii gibi bir âlimdi ki

siyasetçilerin hepsi O'nun ayana gelirlerdi. Kitaplar birçok âlimin

ve siyasetçinin baucu kitab idi. Ama maalesef ayana geldikleri

kadar sözünü dinlemediler. Yoksa Türkiye çoktan daha mamur bir

hâl alrd.

Kur'an'n emirleri hâricinde i yapmazd. stiare etmeden karar

vermezdi. Birisi siyâsî partiye katlmak istedii zaman benim babam

gibi eski siyasetçileri çarr. Onlarn fikrine danrd. Yani

kendisinin gönül gözü açk olduu halde yalnz gönül gözünün

94

Page 115: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

deerlendirmesiyle deil de, istiare ederek önce halkn

deerlendirmesiyle neticeye vanrd.

O'nda tamamen Peygamber ahlâkn görüyoruz. Çünkü âyet-i

kerimeye uymak hepsinden önemlidir, der ve kendi fikrini en sona

saklard.

Bir yaznzda, "Sâmiha Anne cem' makamyd" diyorsunuz? Cem'

makam nedir, bu makamda oturmak ne demektir, Sâmiha

Ayverdi'nin bu makamda olduuna ilikin belirtiler nelerdi, hâli

nasld, ne türden çabalar gösteriyordu?

Cem' mertebesinde insan, karsndaki varlklarn hiçbirisini görmez.

Hepsinde Hak tecellîsini görür. Her ey Hakk kesilmitir. Hakk

bazen ona güler, bazen kzar, yâni Karagöz perdesinin önünde

gözüken ahslardan bihaber, Karagöz'ü oynatan elin peinde ve

oradaki san'at seyreden bir san'at âkls gibidir. Onun için çirkin,

yard, eksik, hiçbir ey yoktur. Baz mutasavvflar bu makam incire

benzetmiler. Bazlar da nara. Nar, bir sürü tanecik tamasna

ramen tek ve birdir. Çokluu görür. Ama birden ayr olmadmbilir. Msrî Niyazi der ki; cem', senden so\Talup alnandr. Yâni Hak

tarafindan kiiye gelen mânâ lütuf ve ihsan cem'dir. Fatiha

süresindeki "ancak senden yardm dileri:^' sözü cem'i istemektir. Baka

anlatla cem' eyaca Allah ile beraber görmek, ku\'A^et ve kudretin

Allah'a âit olduunu bilmektir. Bu makâm- cem'de bulunan kii

kelimetullah makamna erer. Hani deminki soruda Hakk'n kelimesi

için denizler mürekkep olsa... demitiniz, ite o kelime, cem'

makam demektir. Cem' makamnn baka bir yorumu Ganî

Muhtefî'ye göre, beka mertebesi oluudur. Beka nefsiylc ölmek

hak'la dirilmek demektir. Allah'a seyir bitmi. Allah'tan Allah'la

seyir balamtr. Kul Hakk'n rengine bürünmütür. Kuldan

söyleyen Hakk'tr. Halk Hakk'n bâtnnda kaybolmutur. Kabe'nin

içinde her yerin kble oluu gibi, sebepler kalkar. Namaz nasl

mü'minin mirac ise oruçta makâm- cem'in delili, sembolü, dr.te Sâmiha anne böylesine bir oruç idrâki içindeydi. O Allah'n

kudret, himmet ve tasarruf yetisini göstermeme orucunu tutard. Bu

makamdaki her kii gibi o da âleme rahmetti. Hazretü'1-cem'

95

Page 116: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

makamm da onda idrâk etmek mümkündür. Bu beka makamlarnn

ikincisi olup halk zahir Hakk bâtndr. Konumalar ve yazdklar bu

kadar çok insana tesir etmi bir sultan için ancak u hadis geçerlidir

ki "ben kulumu sevdiim vakitte o kulumun kulatndaki i§itmesi, göt^ündeki

görmesi, dilindeki söylemesi ve elindeki ve ayandakigücü ben olurum. Kulum

benimle iitir. Benimle görür. Benimle söyler. Benimle tutar. Benimle yürür.

"

O, ztlklarmz tevhid potasnda eriterek önce bizleri birlie sonra

da çokluklar birlie tekâmül ettirdi.

Diriltebilen makamdr. Dolaysyla sûr'unu üfleyen ite bu

mertebedeki insân- kâmildir. Gerçi o, sûr üflemekle de megul

olmaz. O kapasitede olduu halde, sâdece Sevgili'sinin zevkli

hallerini seyirle meguldür. Rahman nefesi tar ve Meryem

makamnn tecellisidir. Hz. isa'da da cem' makam zuhur ettii için

kelimetullah diye adlandrlmtr.

Bence Sâmiha anne cem' makamndan da ileri gidip cem'ü'l-cem'e

geçmitir. Gene Msrî Niyazi'nin deyimiyle cem'ü'1-cem tamamen

helak olmak ve Allah'tan baka her eyden fena bulmaktr ki bu

ahadiyet mertebesidir.

Sustur beni, kes §u lisân. .

.

Bir ahenk olaym, cihann sd titreyip olaym... elsiî^ ayaks^

isimsizi sfats^ kayts^ vâdesi^ köpürüp tabaym.

Yetinmiyor bu lisan, smyorum dünyâya. . . Smyorum kendime. Açp kaplan, çö^ §u ':^ncirleri... Brak da cihâna çkklar yapaym.

Brak da gönülden hamleler klaym.

Gitmek istiyorum. Ayak demedik, ku§ uçmadk, sel geçmedik, yel

esmedik dünyâlara gitmek istiyorum.

Zâhidâne cünbüjler burda kalsn. ekiller, suretler siklerin olsun.

Brakn gideyim. Meramn kelâmn elpençe durduu, sevdann biricik

ibâdet olduu dünyâlara gideyim. Bir titreyij olaym, bir ahenk olaym.

96

Page 117: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Isimsiîi sfatstî^ renksi^ jekilsi:^ tek soluk olaym. Olaym A.llahml

Senin olaym\

Cem' makamnda Hakk'n Zât'mn, hazretü'l-cem'de Hakk'n

sfadannn ve cem'ü'l-cem'de de Hakk'n fiillerinin elbisesi giyilir.

Bu mertebe makamlarn en yücesi olan kulluk mertebesidir ve

hürriyet makamdr. Peygamberin kulluk srr bu makamda tecellî

eder, Nefsiyle kul olan ruhuyla rab olur. te Sâmiha annenin

kulluu bu makam da idrâk ediindendir. nsann ^cudunda halk

bilku\^edir. Ama bunun bilfiil hâline geçii her nefes diriliimizle

alâkahdr. Akn yolda olduu sulukta her hâlimiz bilkuvvenin

bilfüle geçmesi demektir ki ite insan bunu müridiyle yaar.

Müridinden örenir.

Sâmiha Ayverdi'den söz ederken kullandnz "zulümle urar,zâlimle asla mücâdele etmezdi" ifâdesi neyi anlatyor?

"Zâlime itira^ etmedi" demek istemedim. Burada zalimle mücâdele

etmezdi, savamazd, diyorum. Söylenmesi gereken sözü söyler,

kendisini çekerdi. Olaylar büyütüp üeri götürmezdi. Zâlime

düman olmazd. Ama zulümle, mektuplaryla, mesajlaryla halk

uyararak yazd kitaplarla urat.

Hristiyanlarn bunu tammas çok zor. Çünkü Hristiyanlarda sâ

cem' makam demektir. Cem'ü'1-cem ve beka deildir. Onlar cem'

makamna gelen insann uramay terk ettiini söylerler. Onlar için

tasavvuf Hint tasavvufu gibidir. Halbuki slâm tasavvufu

mücâdeleyi gerektirir. Tevhidin mânâs yanba kzmadan,

sinirlenmeden, severek mücâdele etmeyi becerebilmektir. Hz.

Mevlânâ'nn da Mecâlis-i Seb 'a 'da devrin yöneticilerine yazd çok

ar mektuplar var. Yine Fîhi Mâfih'tt Pervâne'yi yaptyanblardan dolay uyardn biliyoruz. Bunun sebebi, onlar dâima

doru olam hatrlatmakla yükümlüdürler. Ama Hz. Mevlânâ aym

Perv^âne'ye çok methedici mektuplar da yazmtr. Demek ki

mücadeleci insan, doru gördüünü alklayp yanl gördüünü yere

Sâmiha Ayverdi, Hana, stanbul: Kubbcalt Neriyat, 1988, s. 26.

97

Page 118: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

batran, kiiyle uramayan, halle hareketle megul olan insan

demektir.

Hayat çabmak ve mücadele vermek demek. Allah gayreti

emrediyor. Aksi takdirde kaderimiz bu, deyip otururduk. Sâmiha

anne hiçbir zaman ben eyh miyim, mürid miyim diye düünüpoturmad. "Ben hikmet edenim," dedi. Ve bize de hizmetçi olmay

öretti. te tevhid ehli hizmet için yaar. Misyonerlerle mücâdele

etti. Onun en büyük hizmetierinden biri her çeit dinin taassubuyla

mücadele etmesidir. Bu }Kizden misyonerlerle, masonlarla,

komünisderle, ar olan her akmla mücadele etti. Sâmiha anne

kiiye düman olmazd. Ama o kiideki yanh hareketi düzeltmek

için uyarmas gerekiyorsa uyarrd. Snflarda bâz örenciler vardr,

sert muameleden sert öretmenden anlarlar. Bâz örenciler de

vardr, çok yumuak, sevgi dolu muamele isterler. te insân- kâmil

bunlar kefeder. Her ikisinin de istedii tarz muamele ile onlar

adam eder. Demek ki Sâmiha anne Rifâî'liin avc kolundand. Avcolmu, ömrü bo^onca insanlar Allah' için avlam bir doankuudur. O bakmdan O'nun mânâs Anka gibi olup müridinin

Kaf dandan haber getirmitir. O, Ermenilerle deil Ermeni

hareketiyle Ermeni'nin öldüreniyle, Türk'e zarar vereniyle mücâdele

etti. Hattâ bu konuda bir kitap yazd. Bütün basklarda kitabn

yazar olarak 1973'te Los Angeles'ta Ermeni kurunuyla ehit edilen

konsolos yardmcs Bahadr Demir'in annesi Neide Kerem Demir

gösterilmitir. Daha sonra kendi adyla da baslan bu kitabn

hikâyesini Ergun Göze Sâmiha Ayverdi babkl yazsnda öyle

anlatr:

"Amerika'da Ermeniler ilk Türk diplomatlarna kurcun sktklar

vakit sanrm kur§unu barna jemi^ gibi o sarsld. Bütün

Hanajemifi uyurlarken ve kurcuna ramen uyanmamaja gayret

ederken O junu düünüyordu; buna kar^ ne yapmal, neyaplabilirdi.

Devlet bir eyyapmyorya fertlerfert olarak neyapmal idi? Bir gün

beni çard. Neyapacan bulmu ve epeyce de yol almt. Amerika

efkârna bu ii bir kadnn bir annenin aî^ndan anlatmak gerekti.

Kendisini Bahadr Demir'in annesinin yerine koydu ve bende olumu

öldüren Ermeni gibi intikam duygusu içinde bir insan olsaydm bir

98

Page 119: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A)'\'erdi üe SIRRA YOLCULUK

tabanca alr onu da ben gebertirdim. Ve s!^n jürini^de beni serbest

brakrd. Ama ben Türküm ve Müslüman'm. Benim dinimde öç

alma yoktur adalet vardr. Onun için §imdi si^^e bu kirmeni iddiasnn

içyüzünü anlatacam.

"

Kadn haklaryla ilgili, kadnn çalmas konusunda da bmakmücâdele verdi. Kadnn çalmas taraftaryd. Hz. Hatice gibi.

Kadnn slâm içindeki deerini ortaya koymak için de çabalad.

Bütün ömrünü eidm için harcad. Tüm yanl hâdiselerin yalnz

eitimle giderilebileceini anlatt. Meselâ nüfus artnn doumkontrolleriyle deil de eitimle engellenebileceini anlatt. Bat'ya

gitti slâm' anlatt, islâm' anlatt zaman da çok tesirli oldu.

Böyle bir hanmefendi. Bugün için de, yarn için de, Sâmiha

Aj^erdi, kbyla kyafetiyle, haliyle tavryla, edebiyle, son derece

\öiksek bilgisiyle, Türkçesiyle, slâm adna örnek bir mutasav\af

kadndr.

Sâmiha Ayverdi'nin Türkçe ile aras nasld? Bir 'üslûpçu' olarak

niteliklerinden söz eder misiniz? Türkçeyi nasl kullanrd, nasl bir

'dil hissiyat' içinde yaard, yazar ve konuurdu?

Sâmiha anne Türkçe'nin doru örenilip doru konuulmas

konusunda çok hassast.

Sâmiha annenin dil konusunda çok uurlu bir hassasiyeti vard.

Yaad devirlerin Türkçesinin zenginlii giderek kayboluyordu ve

O bundan oldukça elem duyuyordu. Fakat kendisini gidiata ayak

uydurmaya mecbur hissettii için de, bâz kitaplarn sadeletirmeye

balad. Ömrünün son yllarnda yazd makalelerde daha sâde bir

dil kullanma yoluna gitti. Çünkü san'at san'at için yapmyordu.

Maksad anlalmakt. Fakat unu diyebilirim, o derece yazar ve

san'atkâr olarak domu bir insand ki, bu yolda asla bir zorlamas

yoktu. çinden geldii gibi yazyordu, içinde vard o mücevher gibi

üslûp, nak gibi ilenmi üslûp. Adetâ bir çalayandan dökülen

sular gibi, Allah onda san'aü ve îmâm birletirmiti. Hakka ibâdeti

Ergun Göze, Sâmiha Ayverdi, Tercüman Gazetesi, 3 Mays 1987

99

Page 120: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

birletirmiti. Herhalde bu vasflar hâiz bir edebiyatç kolayna

gelmi deildir.

Sâmiha Ayverdi'nin üslûbu tevhid üslûbudur. Çünkü onun her tür

eserinde, kaleminin dokunduu her varbk ve kelime merkezi bir

gücün sihrine kaplmçasna esas bulunmas gereken mevkie

yerleiverir. Anlatlan ne olursa olsun, cümlede kelimeler ve kelime

gruplar, metninde motifler... herkes ve her ey asl bulunmas

gereken yerdedir. Metninden bir kelime çkarmak mümkün

olmad gibi, metne artk bir tek kelime dahi ilâve edilmeyecek bir

âbide hâline gelmitir. Kâinat idare eden ezelî ve ebedî kanunlar

hükmünü nasl icra ediyorlarsa, Ayverdi'nin eserlerinde de her ey

ve herkes tevhidin emrine verilmitir. Dolaysyla metinlerin

zeminini tekil eden birlik duygusu ve birlik fikri üslûbun babca

rengi, kokusu ve prensibi hâline gelmitir. Buna göre her unsur

mutlak varln bir tecellîsi, her eser bu tecellînin tasvir ve

tahlillerinden ibaret gözükür.^^

Nazik Erik Hoca da Sâmiha annenin dil ve üslûbunu öyle

anlatyor:

"Son asrn yetitirdii ender ahsiyetierden olan Sâmiha

A}^erdi din, tasavvuf, sosyoloji bilgi ve çalmalar yannda

dil-tarih-edebiyat sahasndaki üstünlüü ile de temâyKiz

etmitir. Osmanh Devleti'nin son yllarnda bilinen ve göze

batan yönetici ve asil ailelerine mensup olan merhume

Sâmiha Ayverdi bilinen ve tannan adyla -Sâmiha anne-

mensup olduu aile içinde salam ve köklü bir kültürle

yetimi, yetitii zamann eitim imkânlarndan nemalanm,

sonra da özel olarak örendii bati diliyle baümn kültürüne

edebiyat ve san'atina da âinâ olmutur. Genç yanda san'at

ve edebiyat dünyâsna iir ve romanla girmitir. Dinî,

tasavvufî aheserlerden sonra, târih ve sosyolojiye yönelmi,

ömrünün son ':^manlannda ise hâtralanjla yakn târihe ve eski

istanbul semtleriyle geleneklerine ifk tutmii§tur.

'^' Halil Açkgöz, "Kubbealü Akademi Mecmuas: Ya-:{i Hayatnn 50. Ylnca

Sâmiha Ayverdr Hatra Says, Ekim 1988 s.42.

100

Page 121: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^^^erdi üe SIRRA YOLCULUK

Sâmiha anne Osmanl toplumunda muhalif dönemlerde yer almtoplumsal bir aile çevresinden gelmitir. Kiiltür bakmndan tabiî olarak

köklü ve î^engindir. Görgülü ve bilgilidir. Bujü-:(den onun ^arif, dolgun

ve î(engin bir konuma stili vardr, istanbul ivesi de denen Osmanl

yönetici :(ümresimn edep, bilgi, f^arafet ve nezâket kurallarn aksettirir.

Tatl, sakin ve incedir. Yaam boyunca muhataplarnn ya-tahsil-

görgü seviyesini gö^ önünde bulunduran Sâmiha anne bu ^arûreti

dâima göfi önünde bulundurmu, muhaja^ etmitir. Konuma

üslûbunu ve düfrenini bocadan mimiklerinin, ses tonununyardmyla

da karsndakilere duygu vefikirlerini nakleden Sâmiha anne kymetli

ve kuvvetli bir hatiptir. Zümreler kadar kitlelere de hitab da basan ile

sürdürmütür.

Ya^ diline gelince hassaten ü^rinde durulmaya deer. Yetime artlan

dolaysyla köklü bir çevreden gelmesi ona halk dili deyimleri, terimleri

kadar dinî, tasavvufî kelimelerle tabiî olarak ayn bir t^enginlik

ka-:(andrmtr. Öretimi ve öt^el alâka sahas olan Bat dili bu

^nginlie ekil ve mânâyüklemitir.

Sâmiha annenin kelimeleri köklü ve mânâ ileyüklüdür. Çok sâde ve

akc bir dilleyatlm eserlerini dahi bu yüî^den dikkatle okumak —

hatta- tekrarlamak gerekir. Yabanc dili çok iyi bilmesine ramen

yabanc kelime kullanmamay tercih etmi, târihî bir hâtra ve ses

:^nginlii olan kendi kelimelerinden va^^eçmek istememitir. Hayatta

iken kendi elleriyle yeni basksna râ^ olduklan ve ha-:^rladklan

Yolcu Nereye Gidiyorsun? adl romanndan bâ^^ kelimeleri

deitirirken aladklann söylemilerdi.

Sâmiha anne iir, tasavvufi ifadeli roman, sosyolofik aratrma, târihî

sohbetlerden sonra ilmî çalmalar da yapmtr. Son eserleri ise hâtra,

an formundadr. Bu ya;(ilannda çok daha sadeleen Sâmiha annenin

ya^ dili tpk makalelerinde olduu gibi, kulland edebî türün diline

uygundur. Dilin mant içindeki cüi7ileleri konuya uygun olarak uî^un

veya ksadr. Fikri yanklardaki cümleleri H. Ziya Uaklgil'deki

kadar u^un ve kvraktr. Cümlelerin üî^erinde dikkatli davranma

ihtiyac uî^unluundan, yapsndan deil kelimelerin kültür

yükündendir. Gaflete makalesinden alnm bir cümlenin tam

101

Page 122: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

anlaplahilmesi için, bir snf tahtasnda dört ayn ders saati boyunca

çalld vâkîdir.

Samiha annejat^d esere göre üslûp kullanmay iyi seçer. Onun için

herja^da ayn bir üslûp, fakat hepsinden salam cümleler, kuvvetli,

manta dayanan ahenkli, renkli üslûp kullanr. Onun ifâdesindeki

özellik sadece romanti^^m ve realizmin etkisi deildir. Duygu

dünyasndaki ^(enginlik, ifâdeye daha bir canllk katar. Osmanl

A-Sirlannda yer yer görülen tabiat ve mekân tasvirlerinin ^nginlii

kadar harp sahnelerinin canll okuyucuyu olaylarn içindeyaatr.

Seçilen kelimelerin ahengi, mûsikîsi ayn birgüç tapr. Meselâ istanbul

Geceleri 'nin mukaddime sayfalanndaki ifâde üstünlüü Osmanl

istanbul'unun hamet, saltanat ve medeniyetini bütün hareket, ihtiam

ve akametinin mânâ kadar duygulara aksettirir. Meselâ stanbul

Geceleri 'nin Üsküdar bölümünü okuyanlar kendilerini bir

semahanenin dekor ve aksesuanna bakarken, dier yönden u^unlu-

ksal sesi ve duygu nakleden ahengi içinde kendilerini bir ^kir

sahnesiniyaamaktan alamat^lar.

Sâmiha anne metinlerindeki kelimelerde sadece ses ve ahenk deil canl

mânâlarla bir ahsiyeti, bir karakteriyaatmay da baarmtr. Meselâ

Ate Aac adl romannda Cemil Bey 'in yardmcs Salih Efendi ad

ile deil ahsiyeti ile de sâlih bir kiidir.

Yaad dönemde henü-:^ etkisini tamamen kaybetmemi olan

romantizmi iyi tanr. Romanlannda ve son -i^amanlarda kaleme almolduu batralan da realisttir. Yeri geldikçe ifâdeye kuvvet ve tahayyüle

imkân vermek için tasvirlere bavurur. Bunlarda hâkim olan unsur

göî^lemdir. Tabiat ve eyaya geni, teferruatl, gerçekçi bir göî<fe bakp,

yapt gerçekçi gözlemlerin ifâdesi kiiyi konuya, konunun ^pman ve

mekânna balar. Kendi içinde yaatr. Bunun en gü-^el örnekleri

Fransz tarihçi Michelet'deki üslûp gibi okuyucuyu daha rahat konuya

balayan Osmanl Asrlar 'ndaki gibi.

brahim Efendi Kona 'ndaki eya ile tasvirler bir Osmanl

konandaki zenginlik kadar imparatorluun medeniyet smrlanmn

Zprafet, incelik ve yüksekliinin de iaretidir. Ayn dikkat ve itinâ

02

Page 123: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Av^erdi ile SIRRA YOLCULUK

ki§i, ahsiyet ve davramlannda da görülür. Meselâ; Râtibe adl

kitabnda bütün canllyla yalayan büyükanne, davranlar, tutumu,

hâli, terbiye metodu hafzlardan kolayca silinmeyecektir.

ilmî çalmalarnda toplumun problemlerine k tutarken ayn kalem

kudretini gösterir. Târih ve toplumdan k tuttuu ahsiyetleri

aydnlatan biyografik makale ve monografik çalmalar Abide

ahsiyetler, Sultan Fatih 'in Mânevi Dünyâs gibi verdii tasvir ve

tahlil gücü ile bir kere daha ölümsüî^lemilerdir. Makale ve bilhassa

konferanslarnda ise sökerine ayn bir mânâ getiren ar bal, hâkim

ses ve edas istanbul Türkçesine son derece sahip olmasndandr.

Ne ja!^k ki günden güne kaybetmekte olduumu^ ana dilin Yahya

Kemâl Beyatl gibi, bu son usta kalemine nesillerin vukufu

eriemeyecektir.

Bereket ki; onu tanyan, anlayan, seven ve sevdiren kalemler var."

103

Page 124: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

...Ifi tmar olmam kimse ister âlim, ister hâkim, ister

sanatkâr ne kyafette olursa olsun kâmil deildir.

Kâmil insan, kendi kendinin âmiri, iç dü^eninin nâî^mt ve

irâdesinin sahihi olandr.

Sâmiha Ayverdi, Son Menzil

104

Page 125: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Onun çin Fâtih'in stanbul'u Fethi, TevhidinFethidir...

• Sâmiha Ayverdi ile ilgili gözlemlerinizden söz ederken, "dardabir yapran oynayn âyet-i kerîme ile açklard" diyorsunuz, bu

'ehadiyet' srrna ulamak mdr, bu belirlemenizle, 'balangçta

Allah vard, onunla birlikte bir ey yoktu' haberini nasl

yorumlarsnz? "zinden, gözünden, sözünden, özünden Allah

ayrmasn. Ey Hakk' bildiren, O'na götüren, perdeyi kaldrp O'nu

gösteren! Hakk'n var olduunu, varhn Hakk olduunu,

görünenin gösteren, gösterenin görülen olduunu bildiren! Budünyâda, o dünyâda Allah senden ayrmasn." eklindeki duasnnasl deerlendirirsiniz?

Yapran oynayndan âyet-i kerîme açkladna ben ahit oldum.

Bunu yapt zaman çok hasta ve yahydlar ve vefatlarndan çok

ksa bir süre önceydi. Ama enerjisi hiç tükenmeden tâ ki son

noktay koyana kadar belki iki saat devaml yazdrdlar ve ondan

sonra Sâmiha anne yok gibiydi. Bunu yaadm ve gördüm. Evet

doru söylüyorsunuz, bu nedenle O her gördüünde Hakk' bulmuve Hakk'la Hak olmutur. Yâni unu söylemek istiyorum. O,

yaradlm her eyin hakikatini biliyordu. Bu hakikati seyreden ayn

zamanda da bu seyre katlan bir yolcuydu. Biz ise Hocamzla birlikte

bu muazzam mânâlar seyre dalarak hayret makamna joikselirdik.

Hakk, Allah'n "istedim ki bilineyim" mânâsnn zuhurudur. Bunun

ötesinde O'nun mutlak varl vardr. Zira sonsuz kelimesi dahi

bn-i Arabi'ye göre bir snrlamadr. te Sâmiha anne, tebihle

tenzih arasnda bu hâli anlatr. Evet tebihtir O'nun bir tek yaprakta

Allah'n seyredii... Ama ayn zamanda o yaprakta Allah'

seyrediinde tenzih de vardr. Çünkü Sâmiha anne, yapran içinde,

makroda, mikroda sonsuzu seyretmenin zevkini yaatr. Yani hembütünde hem parçada... Dolaysyla bütün srlar kendisine açlmbir sultand. Hazret kelimesinin mânâsyd. Çünkü hazret, Allah'n

hazerât- hams'n yani yaradln bütün makamlarn idrâk eden,

105

Page 126: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

bütün makamlanndan konuabilen, bütün makamlarnda

yaayabilen gerçek insan demektir. Sâmiha anneyle böyle bir

yaanty çok kolay görebilirsiniz. O caizden tenzihten alp tebihte

kullanr. Tebihi kullanr, tenzihi anlatr.

• Gerçek müridi bulmutu...

Evet o hakiki hocay bulmutu. Bu kadar m güzel anlatlr

hocasnn mânâs? Gördüünüz gibi kendini silmi. 'T.':^nden,

gö-:^nden, öcünden" dedii, yolundan, gözünün önünde olmaktan,

gönül gözünün önünde olmaktan, sözlerinin idrâkinden, özünün

idrâkinden Allah ayrmasn ey Hakk' bildiren. Hakk' öreten,

Hakk' gösteren ona götüren perdeyi kaldrp O'nu gösteren,

Hakk'n var olduunu, varln Hakk olduunu Hakk'tan baka bir

ey olmadn gösteren,... yâni Allah'n insandaki tecellisini, vahdet-

i vücudu bu kadar güzel anlatmak her kiinin kâr deildir. Herhalde

bn-i Arabi hazretleri ayn dönemde yaam olsalard, "O ne güt^el bir

Sâmiha ki, benim bütün anlatmak istediimi bir cümleye sdrm" derlerdi.

Ben de batan beri, bu kadar derin bir mânây düünemediim

zamanlarda dahi hocam anlatrken sadece bu cümleleri kullanmay

tercih ettim. Ben de kendi kapasitem ölçüsünde O'nun izinde

bunlar gördüm ve yaadm. Sâmiha anne insan kendine deil,

Allah'a, Hakk'a tad. Allah ondan ayrmasn, âmin.

Kimsin? diye sordular.

Bu dünyâda i§i bitenimi dedim.

Öyle de neden sefere çkmadn? dediler.

l§i bitmemi olanlara yoldalk etmem muraddr, dedim. (...)

Sâmiha annenin Hanc adl eserindeki bu sözlerini u âna da

getirebiliriz. u anda da buradaki seyrüseferde Sâmiha anne hâlâ

bize yol gösteriyor. Onlarn klar hiç batmyor. Batmayan Gün

gibi. ki kitabnn da ismi çok manâl; Batmayan Gün ve Yolcu

Sâmiha Ayverdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 1988, s.9.

106

Page 127: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj-verdi üe SIRRA YOLCULUK

Nereye Gidiyorsun. Bütün bir ömür kendimize sormamz gereken

soruMi zâten tocam kitaplarmda bize sormu.

Sâmiha Ayverdi için stanbul ne ifâde eder? Neden romanlarnda

hep stanbul merkezdedir? Osmanb-slâm medeniyetinin kalbi

olarak stanbul, Ayverdi'nin irfan dünyasnda nasl bir yer igal

eder?

Tabii ki O, stanbul'da müridim bulmu. stanbul'da ak tanm.stanbul'da Allah yolunda yaamay örenmi. Ama benim âciz

idrâkime göre stanbul tevhid demektir. Onun için Hz. Fâtih'in

stanbul'u fethi, tevhidin fethidir. Çünkü dünyâda stanbul kadar

kozmopolit belki Kudüs olabilir. Çok farkblklarn bir araya geldii

bir ehirdir. Güller ve dikenler bir arada yaar stanbul'da. Ama gül

bahçesi diye bakanlar dikeni görmez. Dikeni gören bahçenin

gülünden bihaber kabr. Allah'n mânâs gibi, istediine kendini örter

sevdiine kendini açar. stanbul, Kur'an'n mânâs gibi peçeli bir

gelindir. te O'nu ancak akla sevene kendini gösterir. Gerçekten

anlatlmas zor bir ehir. Belki Franszlarn Le Monde gazetesindeki

ifadeleriyle 'stanbul'un dünyadaki yegâne rakibi sudaki aksidir"

gerçekten stanbul'un maddî anlamda bile baka bir rakibi

olmadm gösterir.

Ortasndan Boaz'n ak, yâni su tevazu demektir. Kara içindeki

tevâzuyu anlatr. Yedi tepesinin olmas yedi fena makamn temsil

eder. Dolaysyla stanbul kendi bana tevhid ve fena makamdrzaten. Her yönüyle stanbul Allah'n mânâsm idrak eder.

Onun için, o dönemde, 'kaybolan veya kaybolmaya mahkûm

bulunan neydi?' sorusunun anlam ne idi? O'nun entelektüel

hayatnn merkezinde bu soru(n) vardr, denilebilir mi?

O, kaybolan medeniyetin maziyle kesilen irtibatn ve Bat

hayranlmn acsn hissediyordu. Bunu, ISe dik Ne Olduk adl

eserinde öyle özetler:

'"Bugünün Türk çocuu hemen hemen geçmiinden habersi^. Onun için

de, mâ-:(sinin ihtiaml varl ile balant kuramyor, oradan kendi

07

Page 128: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

yalad •:^r?âta kovasn daldnp o berrak, o teni^ ve o duru sudan

bugüne bir peyler aktaramyor. Susuf^luktan baylsa da, hararetini

teskin edecek bir yudum vereni yok. ayet ben de 1906 yerine 1926'da

domu olsaydm, hatal planlanm bir geçi devresinin çocuu olarak,

hu gadre uram nesillerin evlâtlanndan beter olabilirdim.'

***

"JV(? ya':^k ki Müslüman-Türk de, etini döküp kum iskelet brakt

ark medeniyetinin üstüne geçirdii bir ireti garp kaftan ile dolap

geî^rken, ele güne kar, ne gülünç olduununfarkna varmayacak bir

dalffnlk içindedir.'*"

***

"Redd-i miras yolu ile mâ-::jlerini silkip, atanlann birçou da, yabanc

menfaatlerin kürek mahkûmu, ite bütün bu ortada kalmlara,

geçmileri ile nikâh tâî^letip, dün ile bugünü ve belki de yann içine

alacak bir terkibe götürmek, belki tek kurtulu çaresi.

***

• Bu balamda brahim Efendi Kona nasl bir meseleyi önümüze

getirir?

Kitabn sunuunda yer alan,

"Bu kitap ne bir hikâyedir ne masal ne de roman... -^çman, mekân,

vak'alan, ahslan, isimleri hatta vakalarnn seyri, sras ve

detaylanmn yü-::^de doksan ile otantik yaanm bir devrin gerçek ve

yaanm bir hayat tablosudur'

ifâdesi meselen özeder.

Sâmiha anne kitab u cümlelerle bitirir:

" Sâmiha Amerdi, AV dik AV Olduk. stanbul: Kubbealü Neriyâû, 2007, s. 10.

"^ Sâmiha A\-\-erdi, AV dik AV Olduk, stanbul: Kubbeald Neriyâa, 2007, s. 61.

'''^ Yazann nodanndan."* Sâmiha A\-\erdi, brahim Efendi Kona, stanbul: Kubbealü Neriyâû, 1999, s.7.

108

Page 129: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

"Mühim olduu kadar ha:(in de olan, ibrahim h/endi Kona 'nn ölüm

tarihiyle çok büyük bir medeniyetin ölüm tarihinin tesadüf etmi

olmasyd, ibrahim Efendi Konainda ren^yle, ekliyle kokusuyla o

says^ o hesaps\ çiçeklerden bir çiçek açm olan istanbul medeniyeti

de bu arada son nefesini vermi ve tarihin hâf:(asna mâl olmutu, ite

asl ^vâl yani yok olan ve asl yklan sonu gelen buydu. Y'.ger temeller

kaymam, kökleri kurumam olsayd gene ayn topraklarda nice

ibrahim efendi Konaklanyeerir, boy atar, çiçeklenir. Ve içinde doup

büyüdüüm medeniyet dünyâsnn rengini, kokusunu, ihtiamm

salmakta devam edermi.'*^

Sâmiha anne mazisini reddeden ve Bat'nn ahlâk anlayyla

kirlenen günümüz toplumlarnn rahatszln hissetmektedir.

Dilini, dinini beenmeyen, küçümseyen, mal, mülk, mevki sahibi

olmay tercih eden yeni toplumlarn acsn içinde hissetmektedir.

Ona göre medeniyet Peygamberin ahlakyla yaamak, halkta Hakk'

görerek onlarla iyi geçinme san'atn örenmektir. Mazinin

birikimiyle Allah'n her an yeni manâsyla tecellîsini idrâk eden ve

buna katlan insan ona göre medenîdir.

Sâmiha Ayverdi'nin bir günlük yaam nasl geçerdi? Nelerle

megul olurdu? Nasl yer içerdi, nasl oturur kalkar, nasl davranr,

insanlara nasl muamele eder, ülkesinin ve dünyânn sorunlarna

kar nasl bir ilgi ve hassasiyet içinde olurdu? Kenan Rifâî

hazretlerinin huzurunda duruu nasld, O'nunla halleri nasld?

Sâmiha anne çok erken uyanrlard. bâdetini yaptktan sonra çabr

ya da misafir arlarlard. C^nun prensibi "bâr olma yâr ö/"du. Çok

zamanlar hastaya, problemli olana ziyarete giderdi. Son derece zarif

döenmi bir evin içinde klâsik ve çok zevkli eyalann arasnda

yaarlard. Eyalar kendisiyle bütünlemi gibiydi. Kedisini çok

severdi. O kedi sanki sahibinin vücudunun bir organ haline

gelmiti. Sabah kahvaltlarnda sahibinin kucanda sehpa gibi hiç

kmldamadan durur, kahvala tepsisi onun üzerine konurdu. Yemek

Sâmiha Ayverdi, brahim Efendi Kona, stanbul: Kubbeala Neriyâa, 1999,

S.430.

109

Page 130: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

ayrm yaptklarn hiç görmedim. Ama az yerlerdi. Kimseyi

reddetmezlerdi. Kendine çok az vakit ayrrd.

Pazartesi günleri annemle, lhan ablayla, Türkân Ablayla ve çok

sevdii birkaç kiiyle özel olarak görüürdü. hvâmn para

meselelerini, kimlere yardm yaplacan halleder, çözümler

getirirdi. Böyle bir paylama günleri vard ve o günleri çok

beklediini, keke her gün Pazartesi olsa dediklerini biliyorum.

Pazartesi Hz. Peygamber'in günü olmas hasebiyle özel bir gündür

ve Sâmiha annede biz bunu çok hissederdik.

Nadiren sigara içtiklerini biliyorum. Ama yakn dostu ve gelini olan

lhan Ayverdi sigaray braknca onun yannda içmemek için bir

daha hiç içmediklerini de biliyorum. Sigaray evde tek banaiçmezlerdi. Yannda birisi içerse, o utanmasn diye içerlerdi. Alt

katnda bir örencisi ailesiyle yayordu. Onlarn kaloriferinde

problem olduunda kendisi de evindeki stmay çahtrmayp onlara

elik etmiti.

Terbiye usûlü çok özeldi. Ekrem Amca Galatasaray'da okuyan

olunun sigara içtiini duyunca çok kzm. Annesiz de olduu için

olunu terbiye etmekte zorlanyor. Ekrem Amca'mn olu babasnn

salondaki sigaralardan alp kaçrarak gizlice içiyor ve bu nedenle de

babasndan çok azar iitiyor. Sâmiha anne çocuun sigaray saklad

dolabn içine: ''Sevgili olum babann sigaralarndan içmemen ve rahats-:^

olmaman için sana bir paket sigara brakyorum. Artk bunu kullanrsn"

yazan bir not brakmlar. O kadar dükün olduu, sevdii, anne

dedii halasnn bu tavr onu o kadar utandrm ki o sigaray

içememi ve sigaray da böylece brakm. Onu anlatmlard çok

etkilenmitim. tinâb, zevkli, çok sevgi dolu bir terbiye usûlü vard.

naallah anneler hep öyle olabilelim.

Sâmiha anne ve çevresindeki büyükler çocua çocuk muamelesi

yapmadlar, istirahatlerini gözönünde tutarlar fakat sanki

karlarnda büyük bir adam varm gibi davranrlard. Bu da vahdet-

i vücudun baka bir tezahürü olsa gerek. Onun için, Ekrem

Amca'mn olu Fazl aabey, Sâmiha anneme, "ö««^" diyormu. Fazl

O

Page 131: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

aabey uzun süre de onu anne zannetmi. Ona mektuplar yazdn,onunla ilgili bütün sorunlaryla özel olarak ilgilendiini,

hastabklarnda kendisini tanp, kendi kzndan daha çok emek

verdiini iyi biliyoruz.

Kendi kz Nadide teyze ikinci plandayd hayatnda. Ama bunu

isteyerek ve severek yapm bir sultan deil. O kadar çok evlâd

vard ki, Nadide teyzenin de kendisini ikinci planda hissetmesi çok

normal. Bütün bü}aik insanlarn evlâtlarnn hissedecei gibi. Öyle

bir sultand. Hayat Ken'an Rifâî'ye odaklanmt. Hocasn

anlatmak için yaad. Hocasndaki hakikat-i Muhammediye'yi

anlatmak için yaad. Önce bizi kendindeki Hocasna, sonra

hocasndaki Peygambere sonra Peygamberdeki Allah'a götürdü. Bu

tekâmül insan için çok önemlidir.

Bir gün Sâmiha anne Hocasnn sohbetinden izin abp çkmlar.

Ekrem Bey de "Randevumuîi ertelendi gir sohbeti dinle", deyince odann

kapsn hafifçe arala\p "girebilir miyim?" diye soruyorlar. Efendim

"i-:^n alp çkmtn bir daha gireme-:^in bu odaya" diyorlar. Yani sözle

oynanmamas gerektiini Efendim öretmiler. Ayrca saate de

riâyet ettiklerinden söz verilen saatte bulunmas gereken yerde

olunmasnn art olduunu anlatmlar.

Çocuklar ve gençlere özellikle çok deer verirlerdi. O \aizden de

kandil geceleri bizler için çocuk elenceleri tertib ederlerdi. Sâmiha

anneanin evinde toplanrdk. Kandilin mânâs anlanbr, namazlar

klnr ve hediyeler danlrd. ftar geceleri ise bir sene boyunca

beklediimiz gecelerdi. Çünkü Sâmiha annenin evinde yaplrd

çocuk iftariar o zaman, darlarda deil. Daha sonra saymz çok

artnca iftarlar bü\aik otellere tand. Çocuklara oyunlar,

Karagöz'ler oynaülr, çeitli hikâyeler anlatlr. Sâmiha anne sorar.

'%aç kii oruçlu?" diye. Orada "ben de" diyebilmek için çok küçük

yatan itibaren oruç tutmaya baladk.

Kandillerin çocuklar için elenceli ve güzel geçmesini ister, srf

mevlüt dinleyerek ve alayarak deil, çocuklar bktrmadan zevk

haline getirmek isterdi. Ülkesinin ve dünyann sorunlarna kar çok

111

Page 132: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

hassast. Devaml okurdu, bunu da Ken'an Rifâî'den örenmiti.

Efendimiz gazete okumaya çok önem verirlerdi ve daima dünyann

meselelerinden haberdâr olmamz isterlerdi. Sâmiha anne de

böyleydi. Bir yanl tespit eder üzerinde çok aratrrd.

70'1 yllarda bir grup genç terörü, iddeti tevik eden siyâsî dergileri

satmaktadrlar. Sâmiha anne kendilerine yaklar. Paray verir ve

dergileri satn alr. Denizin kenarna gelir. Hepsinin gözü önünde

hepsini 3nrtp denize atar. Üzerine yürüyen genç kz halk tutar. Bu

yüzden kitaplarn okuyan bir zâtn "nerede o di§i aslan" deyiine

amamak gerekir.

Efendimizin en çok takdir ettii örencisiydi Sâmiha Ayverdi. Bir

gün Kendileriyle beraber bir Mevlevi eyhine giderler. Hocas,

Mevlevi eyhine "B/'r ^ey söyleyini'^ jejhim" der. O da, "sit huyrun

efendim" der. Tekrar eder Ken'an Rifâî hazretleri, "hir §ey söyleyiniz

eyhim." Yine edep eder eyh ve "si^ buyurun" der. Onun üzerine

Kenan Rifâi Hazretleri Sâmiha anneme dönerek, "Sen bir ^ey söyle

Sâmiha!" der. Sâmiha annem de Mesnevi'den Farsça olarak ubeyitieri okur:

"Yek demi sohbet be-merdân-t Hüdd

Bihter e^ sad sal bûden der tukâ"

(Bir dem Hüdâ merdiyle sohbet, yüz sene takvadan hayrhdr.)

te bu cevap hocasn çok memnun eder ve anneme ''H.ey koca

Sâmiha! Mevlevi eyhine MesnevVden hitâb etti ve beni çok memnun etti,

"

der.

112

Page 133: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^^'erdi üe SIRRA YOLCULUK

...insan, ancak hayvanlarnyapamayaca §eyk iftihar etmekte

hakldr. O da bilgi ve arktr. Bu varln evveli de a^k, sonu

da arktr."

Sâmiha Ayv^erdi, Ak Budur

113

Page 134: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Dost'un ngilizce'ye Çevrilmesiyle Benim TandmEn Az Be Alt Kii Müslüman Oldu...

Dost nasl bir eserdir? Bir bilgenin hikmet bahçesinden çiçekler

deviren bir anlat olarak Dost'un sizin dünyanzdaki izdüümü

nasl olmutur? Ondan neler örendiniz?

Dost, sanki Ken'an Rifâî'nin özetidir. Dost kelimesi "arkada"

demek deildir. Sevgilinin ötesinde bir eydir. Dost kelimesinin

içinde "sâdk" y2Lm Hz. Ebû Bekir'in mânâs vardr. Bu mânâ Hz.

ibrahim'de tecellî eden Halil makamnn ifadesidir. Sâdk demek.

Peygamberin merebine sâdk olmak demektir. Sâmiha Ayverdi,

Efendisinin merebine sâdkt. Onun hakikatine ve ahlâkna sâdkt.

Efendisini gören kiiydi. Ayne'l-yakîn mertebesinde bir Ebû Bekir

tavryla Efendisini seyreden kiiydi. Onun için ona baka bir ad

konmas beklenemezdi. Dost kelimesi ebced hesabnda akla ayn

sayya denk geliyor. Dolaysyla 'dost' "<î//^ 'demektir. Dost'u ben bir

gecede okudum. Beklediim bir kitapt ve Sohbetler 'den önce çkt.

Benim için bütün hayatmda örendiklerimin bir özetiydi. Çok ksa

diye üzülmütüm. Keke daha derin anlatan bir kitap yazsa Sâmiha

anne diye düünmütüm. Daha sonra Sohbetlerdi yazd zaman, iyi

ki Dost önce yazlm diye düündüm. Çünkü Sohbetler biz ihvann

arad kitapt. Mesnevi erhinin içindeki derinlii biz Sohbetler'd&

bulduk. Bütün sorularmzn cevabyd Dost, Sohbetlerde hazrlk

kitabyd. Dosfun ngilizceye çevrilmesiyle benim tandm en az 5-

6 kii Müslüman oldu. Gerçekten vurucu bir kitaptr.

Bu kitaptan ne örendiime gelince; hâl etmediimi örendim. Her

eyi bildiimi samyordum ama hiç hâletmemitim. Yani Dost kitab

ilk defa hal etmediimi ve tevâzû sahibi olmadm \aazume vuran

ve henüz bildiklerimi de derinlemesine tefekkür etmediim için

eksikliimi bana anlatan bir kitapt. Bana ayna oldu. Ama bat

insanna da gerçek slâm', tasavvufu öretmesi, tasavvufun

hakikatini göstermesi açsndan çok büyük bir örnek olmutur.

14

Page 135: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^•\'erdi üe SIRRA YOLCULUK

"Ken'an Rifâî ve Yirminci Asrn Inda Müslümanlk" nasl

dodu? Bu eser irfânî geleneimizin târihi açsndan ne ifâde eder?

Eserin dier yazarlar kimlerdir, Sâmiha hanmla ilikileri nedir?

Bu eserde, Ken'an Rifâî'nin gözlüüyle bakan Sâmiha annemden.

Sofi Hûri'den, gene Ken'an Rifâî'nin gözlüüyle bakan Safiye

Erol'dan, Nazb Sultan ve Semiha Cemal'den Hocalarnn mânâsanlaülr. Sofi Huri biliyorsunuz papaz kz, Safiye Erol nev-i ahsnamünhasr tasa\^af bilen, maddî ilimlere vâkf, güzel, modern bir

yazar... Sâmiha anne. Efendi... Nazb Sultan Efendi'nin baka bir

veçhesi.... Semiha Cemal baka bir veçhesi, Nezihe Araz da

bambaka veçhesi. Dolaysyla hepsi kendi mânâlarn ve

hakîkaderini anlatmtr.

Ken'an Rifâî hazrederi bu eserin ortaya çkt devre kadar belli bir

grup içerisinde kalm, ancak örencileri tarafndan bilinen bir

sultandr. Ama bu eserin ortaya çkyla Ken'an Rifâî bütün

hakikatiyle zuhur etmidr. Bize Osmanl'mn son devrindeki

tasa\^af anlaymn derinliini öreten Ken'an Rifâî bu kitapla

herkese aikâr olmu. Dolaysyla bir devrin tasa\^^uf anlay da bu

kitapla kalc hâle gelmitir. Sâmiha anne, müridini anlatmann

kendini anlatmak için en doru yol olduunu anlayp ilk bu eser için

harekete geçmitir. KJtabn sonundaki sohbetler adetâ mürit

yanmzdaymcasna bize ahlâk- Muhammedi'yi öreten ve sülûka

yönlendiren bilgilerdir. Ba ksmda Safiye Erol, Sofi Huri gibi

anlalmas daha zor yazarlarn hocalarn anlat ile sondaki

hocann basiün içinde mükemmellii anlatan sohbetleri ztlktaki

birlii yakalamak açsndan çok önemlidir. smiyle bile birçok insana

mânâsn hatrlatan bu kitap sadece 20. v-üzyl deil bütün asrlar

aydnlatmak üzere yazlm bir aheserdir.

Sâmiha anneyle Safiye Erol, birisi müridinin hakikad olmu dieri

de müridindeki hakikate âk olmu iki sultandr. Yani birisi

Efendisi, dieri de onu seyreden iki sevgilinin birbiriyle ilikisi...

Sofi Huri ile mutlaka ki her iki eserde de yani Mesnevi erhfndc de,

20. Yüzyln Inda Müslümanlk ve Ken 'an Rifâî kitabnda da bir

15

Page 136: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

araya geldikleri için, mutlaka ayn ak paylaan iki ruh olmular.

Sofi Huri de baka bir veçhe çünkü gerçekten bir papaz kz..

Hristiyanlktan dönmü, Müslüman olmu bir görüle bakyor. Sofi

Hûri'nin kraliçe Julianna'mn önünde okuduu Ken'an Rifâî devrin

en büyük mutasavvfdr yazs, bunun Kraliçe Julianna tarafndan

deerlendirilii çok enteresandr. Julianna'mn ayaa kalkp "Bu

beyefendi önünde si:^ sayg durucuna davet ediyorum" deyii ve herkesi

Efendimizin hâtras önünde sayg duruuna davet edii önemlidir.

Sofi Huri kraliçenin huzurunda hocas Ken'an Rifâî'yi öyle anlatü:

"Zamammî^n en büyük islâm âlimlerinden mutasavvf §eyh Ken'an

'Rifâî hacetlerini si^ tantmaya çalnacam. Onun önderiiiniyaptiman anlayp, günümü^ insanlnn, bulmakta ^(oHuk çektii, ancak

sosyal banpn salayabildii hogörülü ve ahenkli birya§am için, bir

çö^m getirmitir. Günümüzde insanlk maddî ve manevî sorunlarla

bunalmaktadr. Daha mutlu ve müreffeh bir hayat sürebilmek için,

çö^^üm aramakta ve olaylar karsnda cesareti krlmakta ümitsizlie

kaplmaktadr. Ben bu ortam ve durum içinde, konumu bir tesadüf

eseri seçmedim.

Ken'an 'Rifâî insan tabiatn çok iyi biliyordu, insanlarn ve cemiyetlerin

birbirleriyle olan ilikilerinin bar ve hogörü içinde, nasl olmas

gerektiini bilen üstün bir yetenek ve kiilie sahipti. Manevî

hayatimi!^ aydnlatacak, ruhumuzu yüceltecek, imanmz

kuvvetlendirecek onun gibi bir öndere günümüzdeki kadar hiç ö^lem

hissedilmemitir. ayet insanlk kurtulua ermek, gerçei bulmak ve

dengeli bir yaama kavumak istiyorsa bütün fanatik (banaz)

duygulardan arnm, saf ve temi^j sevgi dolu bir imana sahip olmaldr.

Ortak deerlerin olmad sosyalguruplarda, güvensizlii imleyen kriz ve

çökü ergeç ortaya çkacaktr. Hâlbuki insanlar birbirine sevdirecek

ortak deerlerin (sembollerin) olmas birletirici bir rol oynayacaktr

Dolaysyle kaim bir bansn salanmas isteniyorsa, erkek ve kadn

olarak hep birlikte bizi birbirimize dost ve yakn olmay mümkün

klacak ortak deerleri aramalyz

Ken'an Rifâî hazretlerinin sahip olduu bu deerler, insan cemiyetlerinin

ilerlemesi ve huzur içinde yaamalar gayesine hizpjet (istihdaf)

ediyordu. Bu deerlere bal kalan topluluklar kendiyaam tarzlarn,

116

Page 137: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha AN-verdi üe SIRRA YOLCULUK

kurallarm belirler cemiyet hayatnn ilerlemesini, gelinmesi ve

devamlln salarlar. Topluma pk tutan ve sayca çok olan hu

deerler muvacehesinde, hu e§si\ ahsiyetlerin ön gördüü sistem

lalettayin insanlar gihi sradan hir hayat sürmek deil, halkalarnn

örnek olarak alacaklar sevgi dolu en ideal hiryajam tar^ sergilemek

idi. îfte eyh Ken'an Kifâfnin gayesi, günümü^ insann höylece

karlksn bir sevgi seli içinde birletirmek olmutur.

Siî^e sunmak istediim hu ksa biyografi ile sradan hir yaam

sürmemi olan, insanln geleceini düünenler için örnek alnmas

gereken, bir ahsiyeti tantacam. Böylesine saygdeer hir ahs

tantmak, onun temsil ettii sosyal kütlenin de, bilinmesi anlalmas ve

tannmasnayardm edecektir.

Ken'an Rifâî kimdi? Yapmak istedii ve misyonu ne idi? Neleri

baard? imdi, ksaca hu üç soruyu cevaplamaya çalacam.

lk soruyu cevaplayabilmek için onun ahsiyetinin üç ana özelliini

bilmek gerekir. Hereyden önce büyük bir din âlimi, sonra mükemmel

bir düünür ve sonuç olarakta ruhani bir lider (mürid) ve rehberdi.

Bu üç ö^llik Ken'an Kifâî nin ahsiyetinde birlemi bulunuyordu.

Onu tanmak için ahsiyetinde toplanan hu üç önlüe bakmak gerekir.

Aklyla mistik dünyasnn görülerini ve öretisini de aklyla

birletirmesi sebebiyle karm^a yakiî^ hir din adam olarak deil,

fakat ayn gamanda bir aksiyon adam ve insanlk ampiyonu olarak

çkar.

Bu büyük adamn biyografitsini tantrken sadece hayatnn kronolojik

olaylarn anahatlanyla vermek yeterli olmayacaktr Onun, kiiliini,

gayesini ve gerçek hayat hikâyesini sunmadan önce, kronolojik olaylarn

gerisindeki müsebbihleri ve içfaktörleri bilmek gerekir.

Bu büyük adamn, yapmak istedii, ahlâkîyönü veyaptklar onun iç

dünyâsndan (manevî yönüyle) alglanabilir. Dolayisiyle Ken'an

Kifâfnin hayatn incelerken, ayrntlara gi:(lenmi temelprensiplerin ip

uçlarm dagö^en kaprmamalyt(.

Bu yenilikçi ve müstesna ahsn hayatna iç ve d dünyâs olarak iki

ayn açdan bakabiliriz

117

Page 138: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Yaantsnn dtan görüntüsü: öhret olmak istemiyordu. Dier

taraftan tarihe geçmij efsânevî bir kahramanda deildi. Hâli vakti iyi

durumda olan tannm eski bir aileden geliyordu. Onu 1885

'de

Galatasaray Sultânisi'ni bitirirken görüyoru^ Galatasaray Sultanîsi

onun devrinin en ileri eitim kurumlarndan biri idi. Bu kurumda o

devrin önemli dou ve bat dilleri öretiliyordu. Kendisine meslek olarak,

iyi bir gelecek vaadeden ve maddî menfaat salayacak olan imkanlan

teperek, kutsal sayd öretmenlii seçti. Öretmenlie hayatnn son

günlerine kadar devam etti. Yllar sonra onun kutsal sayd bu

meslekten emekli olmay reddettiine jahit oluyoru^ Sadece bir jâir,

müt(isyen ve harika bir sese sahip olmakla kalmyor, bir ya^r

olarakta kendisini kantlyordu. Onbir çalnmasndan yedisi

yaynlanmtr. Mesleryle ilgili olarak birçok arapma ve makaleler

ya^mijtr. Buna ramen kendisinin öhret olmak gibi bir isteiyoktu,

aksine gerek san 'at ve düjünce alannda ve gerekse öretim kariyerinde,

yüksek mevkilere gelmekten kaçnd.

Ken'an Rifâî, hayranlk uyandran müstesna (seçkin) kipliini,

çevresindeki insanlardan saklama konusunda kaltmsal bir yetenee

sahipti. Yajad devrin sosyal hayatn düpindüümü^e onun bu

konudaki tercih nedenini kolaylkla bulabiliri'^ Yalad devrin

artlar onu, dünya görücünü, fikirlerini ve felsefî düüncelerini

belirtirken her seviyedeki insana hitap edecek ekilde bu bilgilerin

daî^ajn da iyi ayarlamaya mecbur ediyordu. Aynca gerçeklerin veya

mânâlarnn, benzetme ve te§bih yoluyla örtülü bir tanda söylenmesi

gerekiyordu. Kemeke ve düi^ensi^liin yaland, yaplan her^eyde

yetersi-:^ ve verimsi^iin tolere edilip kabul gördüü o devirde yaratc

f^ekâlar ve düjünen kafalar görü§ ve düüncelerininyanl anlatlmas

yüî^ünden cezalandrlma endiesi tadyorlard. Gerçek kiiliinin bu

ekilde dij çevreden giî(lenmesi, onun ruhî gelimesini engellememi ve

üstlendiigörevi yerine getirmesinde bir mah^r tekil etmemitir.

Onun ruh dünyasn oluturan iki kuvvetli ahsiyet bulunuyordu.

Bunlar annesi ve müridi idi.

Ken'an Rifâî'nin hayatn renklendiren ve ona canllk ka-^andran

dier bir öge de, annesine kar hissettii derûnî bir sevgidir. Annesi

118

Page 139: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha A)'^^erdi üe SIRRA YOLCULUK

Hatice Cenan Hanm da kendisi gibi bir sevgi oda idi. O da

hayatinda insanlara hep iyiyi gülseli ve doruyu gösterdi.

Annesinin konulmay anlad ilk günden itibaren oluna örettii ve

olunun ruhsal gelinmesini salayan hayat felsefesi: 'tnsanlan

seveceksin, gönlün bitmez tükenmez bir hogörü, balamave sevgi iazinesiyle dolu olmaldr. Aynca insanlar sevmenin

yannda bütün yaratlmlar da, içinden gelen, ayn bitmez

tükenmez sevgiyle sevmelisin, tnsanlan sevmenin yannda,

onlarla dost olmal, onlara sempatik ve merhametli

davranmah, kendini onlar yerine koyarak baarlarndan

sevinç duymak ve baarszlklarna da üzülmelisin. Onlarla

kendini o ekilde birletirmelisin ki onlarn doumlarna

sevinmeli ölümlerine de, ac duymaksn. Misyonun, insanlherkesçe bilinmesi gereken ayn hedefe yönlendirmek

olmaldr. Bunun da en kestirme, en tesirli ve en güzel yolu

sevgi yoludur. nsanlar için duyulan bu snrsz sevgi ile

insanhk bar ve huzura kavuabilir. Ancak bu yolla kemâle

ulahr, bu âlemden ilâhî âleme ulalabilir, en sonunda da

Allah ' bulabilirsin. '

Annesinin direktifleri ve yönlendirmesi sadece teoride kalmyordu. O,

Kenan Kifâî'nin tüm hayâtna ^ekil vermi onun ahsiyetinin

teekkülünde büyük rol oynamtir. Annesi her devirde hasret duyulan

bir evliya idi.

Annesinden sonra, Ken'an Rifâfnin ruh terbiyesinin ve eitiminin

tamamlanmasn, öretmeni ve müridi Filibeli Hthem Efendi

üstlenmitir. Böylece bu genç dervi, Ken'an Kifâî gençyanda mânevi

dereceler katlanm, dier taraftan da sk aralklarla tayin edilerek

okul ve eitim müdürlüklerinde bulunmutur. Bu esnada mistik açdan

'savatan büyük' olarak görülen nefis mücâdelesinden de galip çkm,genç bir dervi olarak kendi iç dünyasnda da ban ve ahenk dolu bir

hu^ra kavumutur. Onun önce kendisiyle sonrada herkesle ve hereyle

bark olmasn ve yaratlmla olan ilikilerindeki ban ve ahengi

hiçbir kimse bo:(amad. Maârif câmiasndaki öretmenlii ve eiticilii

yannda saf bir sevgi ateiyle dolu olarak, iyi huyun ve ahlâknda en

mükemmel bir örnei ve rehberi idi.

119

Page 140: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Ethem Efendi belki de, onu ir§ad için hususî olarak gönderilmi veya

görevlendirilmi, fakatgerçek kimlii yalnzca Ken'an EJfâf ve annesine

aikâr olan, bir mür^id idi.

Burada birkaç kelime ile mür§id ve müridin ne olduunu açklamak

gerekir. Mürid ve mür§id ilikisinin dou âleminde kökü, çok eskilere

dayanr. Bu ilikinin nasl olduu pek bilinme-:(. Mürid deyince ir§ad

eden hoca, mürid de onun talebesi veya derviidir. Mürid kendisini

hocasna tam anlamyla teslim eder. Bu teslimiyette talebe geçmipe

besledii tüm düzünce ve inançlarn brakmaldr. Mürid daha önce

yalam olduu hayat tardn terkeder, alkanlklarn brakr,

tutkularndan va^eçer. Bu tam anlamyla müridine teslimiyettir, onun

buyruklarna itaat etmek gerekir. Zamanmiî^n sadece kendisini

düünen ferdiyetçi ^hniyeti ile bunu kavramak ^ordur. Çünkü herkes

kendi içinde bams^ bir dünya arzular. Cemiyet içinde müridin

odaklajmij bir ahsiyeti vardr. Onun bütün amelleri çevresindeki

lerle ve kendiyle olan muamele ve ilikisi müride bir örnek teçkil eder.

Mürjid ^(âhirde görünen nefsin arzulad ceî^bedici eylerle insanlar

kendisine balama'^ Onun seside dardan duyulma^ O hu^uruna

gelenle kalb sesiyle (ruhuyla) konuur. Müridin kendisini ve

Allah'n bulabilmesi ancak onun, müridinin bu sesini ne

derece bir hassasbkJa algladna babdr. Kalp gözünün

açklk derecesine göre, müridiyle rabta kurar. Asbnda

müridin ahsî bir kimlii yoktur, benlii terketmitir. Bütün

güzel ahlâk deerlerini kendinde toplamtr.

Müridi incitmek demek, kendini incitmek demektir. Ona

uymamakla insan kendine zarar verir. Dier bir deyile

Mürid kalbimize ve ruhumuza devamb olarak hükmeden

insan ile özdelemi bir (prensip) kavramdr.

Ken'an Rifâî ile müridi arasndaki iliki de yukarda belirtilen

böyle bir anlay ile i^h edilebilir. Ayn iliki daha sonraki yllarda

kendisi ile müridleri arasnda da vard. Douda bu çeit mürid ile

mürid ilikisinin kökü eskilere dayanr. Büyük mistik âir Mevlânâ

Celâleddin-i Kûm! ve onun müridi ems-i Tebrif^f, ke^â Fatih Sultan

Mehmet ile onun hocas eyh Akemseddin'de de bu tip ilikiyigötürü:^

20

Page 141: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A)^erdi Ue SIRRA YOLCULUK

Mürjid ile mürid kavramlarm açkladktan sonra, 'Ken'an Rifâî

kimdi ve onun yapmali istedii ve misyonu ne idi?' sorusuna

dönelim.

Ballarda onun ahsiyetinin üç ana ö^llignden bahsetmitik; büyük bir

mutasavvf, düünür ve mürebbî. Ken'an Rifâî'nin mistik anlaynn

çarpc özellii, kendisini belli bir metaf^ksel sistemle snrlamam

olmasdr.

O, tasavvufu îmâm- Ga^alfninyapt gibi sadece ahlâkî prensipler

çerçevesinde alglamampr. Dier taraftan da Mubiddin Arabi gibi

sâdece pantei^min^^ (vabdet-i vücut) limitleri ile kendini snrlamad

gibi, Mevlânâ da görülen büyük bir §evk içinde trans haline gelme ile de

kendini snrlamampr. Öyle istese de olamad, çünkü o devrin,

yirminci yüî^'iln adamyd. Yalad devrin icaplarna göre hareket

etmeyi yeledi. Onun tasavvuf anlayp bu, her üç düünceyi de içine

alyordu.

O bugünün talebelerine düüncelerini föyle açklamaktadr: 'Benim üç

adet gözlüüm var. Bir tanesini yalandald objeleri görmek

için, dierini uzaktakileri görmek için, üçüncüsünü ise hem

yakn hemde uzaktakileri görmek için kullanrm. Üçüncü

gözlüümün camlan hem yakn, hem de uzak cisimler

içindir. ayetyakn mesafe gözlüümü uzaktaki cisimler için

kullanrsam bam döner. Eer uzak mesafe gözlüümü

yakn mesafedeki objeler için takarsam bu defa cisimler net

görünmez. Fakat üçüncü tip gözlük farkldr. Hem yakn

hem de uzak iyigörünür. Neticedeu sonuca vardm; sadece

bu dünyay görmek istiyenler, yani bu dünyada mevcut

eylerin eklini ve cinsini görmek istiyenler, dier dünyay

göremezler. Dier taraftan sadece öbür dünyay görmek

istiyenlerde bu dünyay göremezler. Bundan dolay bir

kimsenin ruh gözünün gözlüü öyle olmahdr ki onun ddünyaya bakan gözü onun ruh dünyasn görmesine engel

^^ Burada panteizm kelimesi lügatteki manas ile deil vahdet-i vücut anlamnda

kullanlmtr.

121

Page 142: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

olmamaldr. Dier taraftan ruh dünyasn gören gözü de bu

dünyadaki objeleri netgöstermelidir. '

Ken'an Kifâfnin tasavvuf anlayna göre, insan ruhu manevî

kirlerinden temi^enmi§ olmaldr. Ancak hu durumda insan, dier

yaratlmlarla olan ilikisini, kâinattaki kendi yerini daha iyi idrâk

eder, gerçekleyü^yü^ gelir. Bu gerçekle olan temas gerçei bilmemi-:^ ve

bulmam yardmc olur. Bu insanla ba^lyan ve insanda tam

anlamyla kemâle eren bir idrâk ve düünceler ^nciri ve bi^tihî

yalanan bir hayat tecrübesidir. Tasavvufun dinle devaml bir arada

olmasnn sebebi, din, tasavvufun i':(ahatna, tercüme ve yardmna

muhtaçtr. Mutasavvf da tasavvufanlaynn ijinda hayatn, herjey

ve herkesle ahenkli bir denge kurarak, sevginin de kâinatn en lüzumlu

bir realitesi olduunun bilinci içinde, sürdürür.

Ken'an Rifâi tasavvufun tarifini yapmaktan kaçnmijtr. Fakat O,

gerçek bir mutasavvf idi ve gerçek ve mükemmel bir mutasavvf olarak

yajad.

Onun gönlünde kâinat insanla bir mânâ kapanmtr. Mevlânâ'nn

dedii gibi; 'Allah'n evi (Kabe), Allah'n evi olaldan beri Allah

onun içinde yaamyor, fakat benim kalbimin kökünde,

Allah 'dan baka hiçbir ey yaamaz. ' Tasavvuf bu gerçei sadece

idrak etmekle bilinme-:^ bunu hayatmzda, tatbik etmekle, bi^î^at bu

olguyuyalamakla bilinir.

Ken'an Rfâ insanlar, dier varlklar ve bütün yaratlmlar birlik

. içinde bir çokluk, fakat ayn gamanda kayna ayn olan bir bütünün

parçalan olarak görmütür. Birlik içinde tek bir kütle gibidirler. Bu

yaratlmlarn herbiri farkl öî^ellik tamasna ramen, bu bütün

içinde ayn aynfonksiyonlar vardr, fakat bu bütünü tamamlayan bir

birlik içindedirler. Böylece kâinatn dü^ninin korunmas ve devamnda

herbirinin hayatî önemi vardr. Bütünü tekil eden bütün varlklar ve

yaratlmlar, bu dü^en içinde farkl görevlerinden ve gayelerinden

dolay, evrensel bir senfoni olutururlar. Her bir atomfarkl yap, ekil

ve yönlerinden dolay bu deimeyen düz^n içinde yerlerini alrlar ve

evrensel bir senfoni olutururlar. Yaratlan her varln fonksiyonu

gerçekte bu senfoninin gayesidir. Kendisini ve her varl tevhid

M

Page 143: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A\-\^erdi üe SIRRA YOLCULUK

kanununun bir âleti ve mânâs olarak görmütür. Ken'an Rifâf bu

terbid (birlik) prensibine bal kald. Bu prensibi juurlu bir ekilde

kendiyaamna tatbik etti. Böyleceyaayarak bu gerçein tahakkuku

için aktifolarak hikmet etmitir.

Simdi onu u konumay yaparken duyuyoru:^ Bir gün talebelerinden

birisi kendisine u soruyu sordu 'Tasavvufnedir?' Bu soruya verdii

manidar cevap u oldu: 'Kimseyi incitmemeli ve kimse

tarafndan da incinmemektir.* Bu ksa cevap talebeyi ilk anda

memnun etmedi. Fakat müridi bu tanmlamada srar ederek, 'tyice

düün. Yaratc ile yaratklar arasndaki Uildye esas olan

prensip yani bütün felsefe, bu cümlenin mânâsnda gizlidir.'

dedikten sonra ilâve olarak u açklamay yapt: 'Allah 'm gizli ve

aikâr bir ekilde olmasn istedii bütün iler, iyi ameller,

söz ve mânânn insanda tecellî ettiini biliniz. Böylece,

Allah'n rahmeti, iyilii, merhameti dier taraftan azab ve

gazab insana yine insan vastasyla gelir. Bundan dolay

bütün ilikilerinizde bakalar ile deil, ashnda Allah ile

ilikide bulunuyorsunuz. Bu gerçei bildiinizde kimi

incitebilir ve kimin tarafndan incinebilirsiniz? Biz, Allah'n

gizli ve aikâr olarak yapmak istedii ilere bir vâsta oluruz.

Birçok defa insan Allah'n bu ilerini kendi yapt sanr.

Hâlbuki bu iler bize geçici ve emânet olarak verilmitir.

Bundan dolay peygamberimiz Hz. Muhammed hadis-i

eriflerinde: "Kendini bilen kii, Allah'n da bilir," demi ve

bunu birprensip olarak öretmitir. '

Ken'an Rifâf, bu dünyadaki bütün ilikilerinin Allah'la olduunu

biliyordu. O hereyi, Allah'n açkça bir tecellîsi ve ^uhûru olarak

gördüü için seviyor ve derin bir sayg duyuyordu. Ürerinde durulacak

olan ana konunun, sevgi olduu inancndayd. Böyle bir anlayla soyut

bir kavram olan Allah sevgisini soyut bir kavram olmaktan çkarmonu yaratlmlara ve dünyaya tatbik ederek (uygulayarak), görünen

somut bir kavram haline dönütürmütür. Dier bir deyile, aslnda O,

sevgi birliini idrak etmitir. O' na göre yaratan ile yaratlmlar

aynlama-:^ bir bütün (birlik) tekil ederler. Tekrar onu, u ekilde

konuurken buluyoru^ 'Hayatn temelinin Allah inanc

123

Page 144: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

(inanma), inanmann temelinin ise güzel ahlâk olduunu iyi

bilmeliyiz. nanmann kemâli (en iyi derecesi) Allah sevgisi,

güzel ahlâkn da kemâli yaratlanlar sevmektir. Bu temelde

herkes tarafndan bilinmesi gereken yaratlmlarn

yaratandan ayn olmad gerçeidir. Bazlar yaratlmlar

yaratandan ayr görür, yani yaratlmlar yaratann dndabir âlem yaratan da içeri bir âlem olarak görür. Dierleri ise

tamamen zt birgörü ileri sürerler. Daha ansh olan üçüncü

snf ise insanla konutuklar zaman Allah'la ilikide

olduklarnn uurundadrlar. Ksacas Allah' seven bu snfinsanlar hiçbir zaman korku ve üzüntü tamazlar.

Dolaysyle insanlara kar merhametli, sabrh, affedici olur,

onlara sevgi ve muhabbetle davranrlar. '

O, bu anlayla, sevgi kavramn tasavvuf felsefesi ile öreticiliinin

temelprensibi olarak ele almtr.

O'nun mutasavvf kiflini genel hatlaryla belirttikten sonra imdi de

Ken'an Rifdi'nin kâmil yönü ürerinde duralm.

insann insan olarak kalabilmesinin gerektirdii artlan salamasnn

yolu ve gerçei idrak etmeye balayabilmesi için, sonsu!^ hayata yani

ruhun ölmediine, ksacas "ahiret günü" gerçeine inanmal, benlik

iddiasnda bulunmamal ve kendisini "tevhid" (birlik)

prensibinden ayn görmemelidir.

Ken'an Rifâî de dounun dier eski çalardaki düünürleri gibi bütün

hayat boyunca bu tevhid ve ebedî hayat (ahiret) fikirlerinin savunucusu

oldu. Fikirlerin sadece teoride kalmayp gerçek hayata dayanstlmas

gereklilii dounun karakteristik ö:(elliklerindendir. Dou, öretilen her

prensibin gerçek hayata tatbikini de görmek ister. Kii bal kaldprensiplere, insanlann kafasnda hiçbir soru brakmadan, yaantsnda

da sadakatla uymaldr. 'Ebedî hayata (ahiret) ve tevhide

inannz' diye söyleyen birisine Dou insan, *Bunu söylüyorsanz

eer, bunun nasl yapldn da gerçek hayatta gösteriniz!'

diyecektir.

Bu çarpc gerçei idrak ettiinden dolay Ken'an Kifâî inand bu iki

prensip ile mükemmel bir uyum içinde yaamtr. Bu ekilde, içinde

24

Page 145: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A\'verdi üe SIRRA YOLCULUK

yaad cemiyetin deeryarglanna baî^ etikIahlâkî kurallar sokmay

hasard. Bu kurallar içinde sorumluluk duyarak insanlar sevmi ve

korumu, bunu devaml olarak hayatna tatbik etmitir. Bütün bu

deeryarglarn içine sindirerek, ahsiyetinin birparças haline getiren

Ken'an Kifâî'nin bunlarla dolu ve uyumlu, salkl bir yaam

sürdüünü görüyoru^

Onun akl, merkep iyi ahlâk ve bilgi olan bir nokta etrafnda

dolamaktadr. Buradaki bilgi, bütün bilgilerin temeli olan ve bütün

bilgilerin ondan :(uhur ettii Allah' bilmektir Bu da yukarda

belittiimifi gibi ebedi hayat (âhiret) fikrine dayanmaktadr Halbuki

iyi ahlâk, hayatn temel kurallan ve "birlik" (tevhid) anlayyla uyum

içinde, sosyal bünye için faydal olduu kadar, yapan için de faydal,

vicdanmzda danarakyaptm^^ iyi ilerdir.

Ken'an Rifâî çamiî^n says^problem, sknt ve kriî(lerini düünerek

kendine u soruyu sormaktadr: *Bu dünyann sorunu nedir?'

nsanlk büyük gayret, emek ve ^aman harcayarak inâ ettii kültür

ha^nesiyle dolu gelimi ehirleri ykyor, tahrip ediyor. Bir anda

binlerce evyok oluyor, kuvvetli ^ayf e^p î^ulümyapyor.

Benim düünceme göre bütün bunlarn sebebi, bilgiden mahrum

olmam ve î^vkler peinde komamzdan kaynaklanmaktadr.

nsanlar devaml olarak sonuçta kendilerine mutluluk verecek olan

î^evkler peinde koarlar Bu, bilgiden mahrum bir mutluluk ile

akldan yoksun bir bilgidir Bu yü-:(den gerçek mutlulua ve huz^ura

kavuamay-:^. Doru düünen akldan mahrum hiçbir bilgi olama^ 1y

ilerin (amellerin) gayesi iyi ahlâkl olmak ve bütün bilgilerin gayesi de

Allah' bilmektir.

yi ahlâk ve iyi amellerden bahsedilince Ken'an Kifâî hakaretlerinin

üçüncü temel karakteristik özelliine bakmam gerekir. Bir mürid

olarak Ken'an BJfâf Hasretleri insann kendisiyle, dier insanlarla ve

Allah'la olan ilikisini yukarda belirtilen bir akl (Allah' bilen bir

akl) temeli ü^rine oturtmak istedi. Bunun öretilmesinde de din ve

inancn öelerini kulland. Ona göre gerçek inanç sahibiyani inanan bir

mümin, kendisine her :(aman güvenilen, toplum için emin bir kiidir.

125

Page 146: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Evrensel insanln smrlanmn bulunmamas ve herhangi bir dînî

ahkâm veya milliyet ile smrlandnlamamas sebebiyle, bir kimsenin

gerçekten güvenebilecei tek §ey, gerçek inanç sahibi ve bu inancnda da

samimî olan bir insandr. Bundan dolay Ken'an Rijâî dini daima

manevî (iç) dünyasnn ve insan huyunun olunmas ve gelinmesinde bir

otorite olarak görmüjtür. O birçoklarn ümitsizlik kuyusunun

derinliklerinde, ba^lanm kararszlk vadisinde yeis içinde, ve

birçoklanm da imann azalmasnayol açan §üphe içinde buldu.

Bir mürjid olarak müridlerine §u nasihati verdi ve yerine getirilmesini

istedi:

'Hepiniz, hereyden önce liendi kendinizle dost olmalsnz.

Kendisiyle bark olan bir insan, dünya ile de barktr. tegerçek hürriyet budur!'

Bu olguya da insan kendisini bams^ biri olarak deilfakat bütünün

birparças olarak idrak etmesiyle ulajr. Bu da insann olaylar, kendi

tercihimizin sonucu olarak olmadn, bir kader neticesi olarak

meydana geldiini "olacakt, oldu " kabul etmesini bilmesi demektir.

Yani kadere inanmaktr. O bunu bütünün iyilii için yapacaktr.

Kendi egonuzii (nefis) geriplana çekiniz Bu da nefsi yani egoyu, kabul

gören ortak deeryarglaryla, her an kontrol altnda tutmakla salanr.

Bütünün menfaati için fedâkârlk, nefsimizi köreltmek, zp^lua ve

açla talip olmay gerektirir. O, gerçek hürriyetin nefsin balarndan

kurtulmak olduunu söyler. Hiçbir kimse ben hürüm demekle hür

olamaz Örnein, sigara içme arzusunu dahifrenliyemiyen, bal olduu

alkanlklarndan bile kurtulamayan birisi kendini hür sayamaz

Gerçek hür insan ipahmn, arzu ve içgüdülerinin kölesi deil fakat

onlarn efendisi olandr. Yukardaki prensipten gaflette bulunmayp

"devaml uyank halde" olmak fikri üzerinde de durmak gerekir.

Ken'an Rifâî hazretleri devaml olarak müridlerine, bu fikri

hayatlarna da tatbik etmelerini önermitir. O etrafndakileri her

frsatta uyank olmalar için uyard. l§te bunun küçük bir örnei:

Birgün müridleriyle otururken masann üstünde duran eski birgümü§

vazoyu göstererek, *Bu vazo gümüten midir?' diye sordu. Sahibi,

'evet gümütendir' dedi. Ken'an Kifâî'de 'Bu vazoyu cilâlasan

26

Page 147: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A\-\^erdi üe SIRRA YOLCULUK

parlayacak ve gümü olduu belli olacaktr*, diyerek yantlad.

Sahibi ise mahcup bir ekilde, 'Bu vazo her an kullanlyor, bu

sebeple parlak tutmak zor oluyor,' dedi. O î^man müridin

dilinden su gü^l söyler dökiiiliverdi; 'Nefsine ve arzularna

malup olan kiilerin kalbi de aslnda, parlak mücevherler

gibidir. Fakat ihmâl onlarn kalbinin bu vazo gibi

kararmasna sebep olur.

'

Dolaysyle, kararmij ve kat bir kalbe sahip olan ki^i, dier taraftan

Allah'n tecellgâh olan ruha ve peygamberin vekili saylacak bir akla

da sahip bulunduundan, kendi ruhuyla ve aklyla çelikiye düjerek,

daha derinde Allah ve peygamberle savaj içindedir Sava§ içinde olan

böyle bir insann ne durumda bulunduunu tahmin etmek î^or olmasa

gerek. Birisinin vücudunu suyla temi^edii gibi bu gümüj va-:^yu da bir

parça kimyasal madde ile temi^emek mümkündür Fakat kalbin ve

ruhun temizlenmesi ancak onu, bütün kötü düjünce ve amellerden

temi-:(lemekle ve Allah'n varlndan ba§ka hiçbir varlk görmemek ve

bilmemekle mümkündür.

Baka biryerde de mürid ile müridi arasnda öyle bir diyalog geçti:

Müridi, 'Efendim dünya çok kötü!' dedi. Buna müridi: 'Sen iyi

olmaya bak!' diye cevap verdi. 'Bu kötülüklerin ortasnda iyi

olmann ne faydas olur ki?' diye müridi cevap verince, Ken'an

Kifâi; 'Bakalarnn kötülüklerini düünmekten size ne?

Kendin iyi insan ol! eytan sizin snrlarnz aabildi mi?

Yoksa siz onun etkisinde kalp, o size de kötülüklerini

bulatrd m? ayet eytan size dokunamadysa onu malûp

olmu kabul ediniz.' Ken'an Rifâi ha-:^-etlerinin prensiplerini ihmâl

etmemek ve unutmamak gerekir Eer unutulursa, bir gün

urayacam:^ musibetlerle onu tekrardan hatrlamak kaçnlmaq^

olacaktr Bu sebeple gerek bu dünyadaki yaantmzda ve gerekse

âhiret hayatmzda temel olmas gereken bu prensiplere sâdk

kalmalyz

Bir kimsenin kendi kendisiyle dost olmasnn mânâs da udur: ayet

bir kimsenin kendi kendisiyle bark olmasn salarsanz onu

insanla kazandrdnz gibi, kendisine de faydal klm olursunuz

nsanlarn dier insanlarla olan ilikilerinde, Ken'an Rifâi bakalar

127

Page 148: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

çin iyi temennilerde (hayr temenni etmeyi) bulunmay, samimî ve sâdk

olmay, hiçbir flaman bencil olmamam^ gerektiini vurgular. Onun

kendi ahsiyetinde de bu deerler o kadar belirgin bir ekilde yer etmiti

ki, sadece ona bakmakla insan, ondaki bu deerleri hissederdi.

O, 'çinde Allah'n tecelli ettii bir ruh tayan (Kalbinde

Allah sevgisi olan) herkes ve bizi kaldrmak için yardm elini

uzatan her insann, sadk ve güvenilir bir dost olduunu'

söyler. Bu nedenle, yaratlmlara gösterilen sevgi, sayg ve

sadakat, Allah'a gösterilmi gibidir'. Bir sohbet esnasnda,

müridlerinden birisi 'Bu yaptklarmdan dolay beni herkes

sorumlu tutarsa?' diye sorunca Ken'an R/fd ona u cevab verdi;

'Bizim için herkes yoktur? Biz yaptklarmz Allah için ve

onun rzasn kazanmak için yaparz. Vicdannza dann,yaptklarnzdan vicdannz rahatsa ve siz sorumlu deilseniz,

bakalarnn ne düündüünden korkmaynz. Vicdannzn

rahat olmas sizin için yeterlidir. '

Hayat boyunca Kenan Rifâî insanlarn devaml birbirleriyle savatngörerek bu gerçek yHî^ünden çok üî^ülmüjtür. kinci dünya savap

esnasnda bir akjam, çejitli radyo haberlerini duyduktan sonra juna

dikkati çekmij ve çöyle demitir: 'Kur 'an insanlara, insanlar

(insanl) seviniz diyor ve onlara sevgiyle, iyilikle, ve adaletle

muamelede bulunmamz öütlüyor, keza Peygamberlerde

bütün insanln bir büyük aile olduunu onlar krmadan

davrananlarn, onlar incitmeyenlerin ve onlara faydah iler

yapanlarn Allah katnda makbul olduunu duyuruyor. Fakat

maalesef imdi radyoyu açp, herhangi bir istasyonu

dinlediimde, devletlerin dier düman ülkelerine yaptklar

taarruzlarn ve onlara verdirdikleri büyük kayplar, zararlar

veyakpykmalarn duyuyorum. Onlar bu arada kendilerinin

hiçbir zayiatlar olmadn, hiç bir zarara uramadklarnabartarak söylüyorlar. Yirminci yüzylda insanlk adna, ne

kadar üzücü bir hâdise. Kendi kendime düünürken,

gündüzün elinde bir lâmba tutarak dolaan Diyojen aklma

geldi. Ona niçin bu ekildeyapyorsun dediklerinde, namuslu

bir adam aradn söylemi. Keza Sokrat etrafnda toplanp.

28

Page 149: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha A\'\^erdi üe SIRRA YOLCULUK

âdil karar verdiklerini söyleyen toplulua hitaben, "Eer domve âdil olduunu-:^ inanyorsam-:^^ aranrdaki hu anlamazlk ve

münakaa neden?" diye sormu. O zamandan bu zamana

büyük devirler geçti. Bu büyük insanlar bu ilerlemi ve

gelimi çada dünyaya gelselerdi, bu konumalar için ne

söyleyeceklerdi veya kaçmakm isterlerdi?'

Merak ediyorum. Bugünün artlarna baktmda insan kendine §u

soruyu sormadan edemiyor. 'Dost diyebileceimiz birisigerçekten

varmdr? Yoksa eer, dost kimdir?'

Kenan Rifâ, bu soruya ju manidar cevab veriyor, 'Gerçek dost

Allah'tr ve her lam, bu gerçei bilirse Allah'da onun

dostudur. '

Netice olarak insann Allah'la olan ilikisi bu temel gerçek ü^rine

kurulmutur. Ken'an Rifdi öyle der: 'Bütün akllarn üstünde

Allah sevgisiyatar ve Allah sevgisi de ancak her birinin içinde

kendi esmasnn tecellî ettii yarattklarn sevmekle

mümkündür. ' Bu ekilde, bu büyük insan Allah sevgisinin soyut bir

kavramdan, somutlatm ona bir kimlik kaftandm/tr. Bunu da

u ekilde ifâde etmitir; 'Deiik suretlerde görünen her fert

bizim insan eklinde bir kardeimizdir. '

Bu prensipten hareket ederek, O, korku fikrini, sevgi ve inanca, din

kavramm da affedicilik ile hogörüye dönütürmütür.

Bu esas, bütün dinler tarafndan ü^rinde düünülmesi gereken bir

hususdur. Tefekkür ufkunun geniledii çamiî^n modem dünyasnda,

fanatik duygularla bet^enmi banazl ve domalar insanlara kabul

ettiremeyiz Aynca zp^la ve tehditle de herhangi bir fikri empoze

edemeyiz

Ancak insanlara hepsinin ayn evrende yaratlm olduklarn

hatrlatp, onlann birbirleriyle barmasn salamalyz Bunu da

samimî ve en mütekâmil bir sevgi ahlâk ile baarabiliriz; ^^ f^P^ ^^^

anlayn tahakkuku için Ken'an RJfâ her frsat deerlendirdi ve

taassuba iddetle kar çkt. Bilgi ve ilimle açklanamayan dar

dogmatik inançlara karyd, insanlarn hatâlarn ve kusurlarn eli.

129

Page 150: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

dili, gö:(ü ve kalbinden gelen sevgi ve inançla tedavi etmek ve dü^ltmek

için büyük gayret sarfedip çabalard. Bunu yaparken apn sertlie,

kmala, hojgörüsüf^lüe ve saldrgan fanatif^me sebeb olmaktan

kaçnmtr. Onunyaçad devir ve ülke gö^ önüne alndnda taassub

öf^l bir önem tapr. Islâmn, birçok ilerletici reformlar, engellemek için

politik bir âlet olarak kullanld o devirde, Osmanl imparatorluu

da çökmeye ba§lam§ bulunuyordu. Bu §a§knlk ve karkln hüküm

sürdüü o devirde, f^or ve güç artlar içinde, Ken'an Rifâi, kör bir

taassuba bal olan guruplara karp prensiplerini tek bapna savundu.

Islâmîprensiplerin hiçbir ilerlemefikrine veya medeniyetin gelinmesi için

yaplan hiçbir harekete engel olmadn, açk bir ekilde duyurdu,

insanln refahna hiî^met eden her hareketin, islâm'n prensipleriyle

uyum içinde olduunu, ilân etti.

Caminin minberinden cemaate vaa^ veren bir hocann §u söî^lerini sk

sk naklederek, §u ilginç hâdiseyi anlatrd: insanlar cehennem ateçiyle

korkutup, bararak cemaatin kalplerine korku veren bir vai-:^^

'Bilginizi naslkullandnz? Paranz hayr için harcadnzm?Allah 'a olan ibâdetinizi yerine getirdiniz mi, oruç tuttunuz

mu? diye, öldükten sonra Allah size birçok sual soracak ve

eer bu sorulara cevap veremezseniz çok ikenceler

göreceksiniz'. V^âif^'n konulmasn dinleyen bir dervij ona /// cevab

verdi 'Hoca, Hoca, Allahu sizin söylediiniz bir sürü soruyu

insana sormaz. O sadece bir soru sorar bu da; "Ben seninleydim,

peki sen kiminleydin?"'

Ken'an Rifâi Halvetleri için her nefeste Allah'la olmak, onunla

yalamak onun tek amac idi. Hayatlarn devaml ibâdetle geçirenlere

karji çok derin saygs olmakla beraber 'Devamh ibâdet etmek

güzel eydir. Fakat bu ibâdet de vücuda bah olarak yaphr.

Gerçek ibâdet kalple yaplandr. Yani her zaman Allah 'a açkbir kalp tamak*. Dier bir sohbette ise, 'Bir anlkyokluunuzu

yanstmak, benliinizle bütün sene ibâdet etmekten daha

hayrhdr. ' dedi.

30

Page 151: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha Aj-verdi üe SIRRA YOLCULUK

Gerçekten, Ken'an Ejfûf ve onun iqâd ettii müridleri bütün Islâmî

emirlere harfjjen uydular ve Islâmî kurallarn icaplarn (farzlarn)

yerim getirdiler.'^^

1950'li yllarda Sâmiha Ayverdi'nin Fâtih'teki evi hangi irfan ve

sanat ehli kiilere ev sahiplii yapm, buradaki irfânî sohbetler ne

türden sonuçlar dourmutur?

âir, tiyatro yazar, felsefeci Necip Fâzl Ksakürek, ressam,

müzisyen, âir Cemil Meriç, mütefekkir, muharrir, slâm âlimi

Mehmet Ali Aynî, Gayret IsJtabevi Sahibi Garbis Fikri, Fransz

Katolik papaz Andre Duchemin, roman yazar Kemâl Alünkaya,

Milletv-ekili Nuri Pazarcba, diplomat milletvekili Sedat Zeki Örs,

âir ve o}an yazar Salih Zeki Aktay...gibi isimlere ev sahiplii

yapm.

Bu evdeki bütün konumalar siyâset camiasndan mmn da

Türkiye'nin her tarafnda Sâmiha annenin tannmasna ve mehur

olmasna sebebiyet vermitir. Sâmiha anne bundan sonra kendini

daha çok hizmete verdii için Kubbealti Akademisi'nde bu insanlar

konuturarak vefa borcu ödemitir. Bu insanlarn hepsi gelip

Kubbealti Akademisi'nde hepimize yani o devrin bütün gençliine

konumalar yaptlar ve bizler de bütün sorularmzn cevaplarn

aldk. Tarih profesörleri, iktisat profesörleri ile münazaralar ve

münakaalar yaptk. Bir devir, Ayverdi Enstitüsü ile aydnland.

Sâmiha anne, üniversitelerin, maalesef o s, kendi ilminin dnaçkartmayan ve tefekkürü zorlatran, hiçbir ekilde tefekküre izin

vermeyen yapsn Av^erdi Enstitüsü ile deldi. Orada, Anadolu'dan

gelmi fakir gençlere çaylar simitier ikram ederek onlarn bir tekke

havas içerisinde eitim görmelerini salad. O tekkenin tek eksii

müritti çünkü kendisi orada deildi.

Sâmiha hanmn fotoraflarna baktmz zaman bazen bandak bir earp, bazen tül bir örtü, bazen herhangi bir ey olmadngörüyoruz. Genelde 'tesettür' denilen olguya ilikin Sâmiha

Hollanda Kraliçesi Juüana'nn huzurunda, Sofi Huri'nin sunduu konferans

metni.

131

Page 152: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

hanmn düünceleri, yorumu ne idi? rfan ve ak yolunun bu

seçkin yolcusunun, kadnn toplumsal yaamdan soyutlanmamas

konusundaki tutumu nasld? Bu anlamda andmz soruna ilikin

ne düünüyordu?

Kendileri namazda ve camide balarn örterierdi. Kur'ân- Kerim

dinlerken de örterlerdi. Bizim edepli ve düzgün giyinmemizi

isterlerdi. Ulu'I-emre (devrin kanunu) itaatin Allah'a itaat olduunu

söylerlerdi. Kadnn edebiyle er makamna )^kselmesi, ama bu

esnada da toplumdan soyutlanmayp hizmet edenlerden olmas için

mücadele verdiler. 12. asrda yaayan Yüknekli Edip Ahmed'in

Atabetü'l Hakâyk adb eserinde buyurulduu gibi; "bilgili kadn er,

cahil er kadndr" idrâkini yaamtr.

Mektuplarndan bir kaç abnt yaparak bizzat kendi ifâdelerinden

dinleyelim:

"Bugün slâm 'da en mühim mesele giyim-kuam ifi deildir. Allah 'in

emirleri ve nehiyleri, libasa taalluk eden keyfiyetlerle

hudutlandnlama!(. Kavuk, sank, japka, yalvar, hrka ve her çejit

libas, bu dünyada kalacak nesnelerdir Ama biî^mle beraber gidecek

olan öyle kymetler var ki, onun için kalbimiî^n giyimli olmas lâ^m...

O soygun, o çplak olursa, i§te bu mükül. . . Mamafih ruhun giyimli

olmas, yaln^ ekilde kalm bir ibâdet ile de te 'min edileme:^ Kin,

kibir, yalan, riya, hile, kalp krmak, ara bozmak gibi nefsinyedi bal

ejderi içimimde yaar ve ruhumu^^u çrlçplak brakrsa, istediimi:^

kadar carlara, feracelere, çaraflara sarlalm nefâide?'

"Bugün, Yehhâbîlerde tesettür, muhakkak ki î^aman- sâadetten çok

daha mübalâaldr. H^. Ömer f^amannda, halife camide iken bir

kadn kendisine bir sual sorar. Hf^. Ömer de cevap verir; adaleti

kadar, aka götürmedii ile bilinen H^. Ömer'in kadnn bu cesaretli

hareketine klmak hatrna dahi gelme^. 'Ben âlemlere rahmet

^° smet Binark, Sâmiha Ayverdt'nin Mekttp/an, stanbul: Kubbcalt Neriyâü,

2002, S.53.

132

Page 153: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha A>^erdi üe SIRRA YOLCULUK

için gönderildim* diyen ve hayatn moral cephesi kadar estetik

veçhesine de dikkat eden Rfsülullah'n, kadm umaa klnasokacan nasl kabul edebiliri^? Elbette Kur'ân- Kerm'de tesettür

âyetleri vardr. Fakat hiçbir din ulemâs bunun hududunu ve peklini

tarif edemedi- Nitekim çejitli Müslüman memleketlerinde tesettür

anlayp ba§ka bankadr. Tesettür, kadnn iffetli, hayâl ve edepli olan

kyafeti ihtiyar etmesidir.

"

Dier bir yazsnda:

'Yine slâm'da kadn konusunda en çok sö^ü edilen noktalardan biri

de, kadnn ^im ku§am, cemiyet içi davranrlar, örtünmesi süsü

vs. 'dir.

Kîlk kyafet, ^im ku§am, saç, sakal, byk vs. ile ilgili hususlar

menje ' itibariyle dinî deil millidir. Dinî deil, millî kyafet vardr. Bu

sebeple Müslüman milletler arasnda kyafet birlii yoktu ve olmamtr

Hatta bir milletin bütünü içinde bile bu birlik gö^e çarpma!^

Vilâyetler arasnda olduu kadar, ka:(alar ve birbirlerine çok yakn

köyler arasnda dahi kyafet bakmndan büyük ayrlklargö^ çarpar.

Sadece dinî kisve (üniforma) vardr. Bugün asker, polis, ^bta ve

benleri snflarn kendilerine has üniformalar olduu gibi, din adam,

ilmiye snf, devlet adam ve benî^erlerinin de kendilerine mahsus ö^l

kyafetleri, yani kisveleri vardr.

Kyafetler örf ve âdete bal olduu için jekil ve biçim bakmndan

devaml deiiklie urayagelmi§tir.

slâm, kyafet ü':^rinde deil, kyafetin "ahlâkîlii" ürerinde

durmutur. slâm girdii ülkelerdekiyerli kyafeti deitirmemi. Sadece

—eer varsa— ahlâka ve dinin esaslarna aykn yönlerinde bir rötu

yapmtr. slâm'da giyim-kuam, klk-kyafetle ilgili hususlar,

hadisler tasnif edilirken ahlâk ve âdâb- muaeret bablannda mütâlâa

edilmitir. Hukukî ve itikadî konularda deil

61ismet Binark, Sârniha Ayverdi'nin Mektuplar, istanbul: Kubbealt Neriyat,

2002, S.55.

133

Page 154: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Her jeyde olduu gibi hu hususta da slâm, hep prensiplerden hareket

etmij ve günü birlik teferruata dalarak kendisiniypratmam, böylece

tazeliini ve hayatiyetini devam ettiregelmi§tir.

H^. Muhammed hhk-kyafette temizlii, inti^^am, üslublu giyinmeyi,

^arâfeti titizlikle tavsiye eder Dank ve pasakl giyinenleri hafifyollu

knar. Herkesin içtimaî seviyesine göre giyinmesi tavsiye edilirken

varlkl insanlarn dilenci kyafetine bürilnmesi ayplanr. 'Allah,

kuluna verdii nimetin eserini onun üzerinde görmekten

holanr' buyuruluyor. islâm kadn için bilhassa evinde, süslü ve

giyimli olmay tavsiye ederken, öbür taraftan da, ba^ alnlklar arbir dille knar. Güzellenmek düüncesiyle vücuda yaplan müdahaleleri,

estetik ameliyatn, erkeklerin zaaflarn tahrik edecek davranrlarda

bulunmay tehlikeli hareketlerden sayar.

Bu konu ile ilgili Kur'ân- Kerim âyetlerini tahlil edelim:

*Ey Peygamber! Hanmlarna, kzlarna ve müzminlerin

kadnlarna (bir ihtiyaç için dar çktklar zaman) hârici

elbiselerini üstlerine giymelerini söyle. Onlarn tannmas ve

incitilmemesi için en elverili olan budur, Allah

balayandr, esirgeyendir.* (Ahzab, 59)

Bu âyetin açklamasna göre, Allah'n böyle bir tedbir almay emretmesi

mü'min kadnlarn kyafetleri ile te§his edilmesi suretiyle, ahlâkszlarn

sarkntlklarndan kurtulmalarn temin etmek içindir. Bu duruma

göre burada, tesettürden ^yâde, bir kyafet hususiyeti mevzuu bahs

oluyor demektir. Kö^e ba§, kaldrm kenan mesâisi yapan di§i ile,

ifinden vazifesinden evine dönen aile kadnnn ayn kyafette olmamas,

hürmet telkin eden bir kyafetle dierinden ayrlmas tavsiye ediliyor,

iffetli bir kadnn iffetini nasl koruyacan bilmesigerekir.

f^ur Suresinin 31. âyetinde '(...) baörtüleri yakalarnn üzerini

kapatacak surette koysunlar (...)' buyuruluyor. Bu âyette 'ba

örtülerinin arkaya deil, ön tarafa, göüs ve gerdankapsayacak ekilde sarktlmas' emrediliyor. 'Baörtülerini

üzerlerine alsnlar' veya 'balarn örtsünler' denmiyor. Çünkü

eski imanlardan beri, jark milletlerinin kadnlar ba§lann

134

Page 155: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha Aj^erdi üe SIRRA YOLCULUK

Örtüyorlard. A.sr- Saadette de kadnlarn baörtüleri vard. Baprtüsü

giyilen kyafetin birparçasn tenkil ediyordu.

Bu âyetin tefsiriniyapan birçok müfessirler, cahiliye devri kadnlarnn

baörtüleri hakknda da bilgileri verirler. ]/erilen bilgiye göre onlar da

ha§lanm örtüyorlard. Fakat yaln^ enselerine balyorlar ve arkalarna

sarktyorlard. On tarafta yakalan çok geni olduu için göüsleri

gerdanlar iyice açkta kalyordu. Hicretin beinciylnda Müslüman

kadnlarn kyafetleri ürerinde bir deiiklik yaplarak, örtülerinin

arkaya deil açkyerleri örtecek ekilde öne sarktlmas emredildi. Yeri

gelmiken hemen kaydedelim ki, tesettür, baörtüsü birçoklarnn iddia

ettii gibi, Müslüman kadnlarn dierlerinden ayrt eden bir alâmet-i

farika deildir. Çünkü ark memleketlerinde tesettüre riâyet edenler,

sadece Müslüman kadnlar olmayp, dier dinlere mensup kadnlar da

örtülüdürler. Örtünmek onlarn mahallî ve an'anevî kyafetlerinin

üslûbudur. Müslümanlann giyimli olmas baka ey, örtülü ve giyimli

olmann srfMüslümanlara ait bir ö^llik olmas ise tamamen baka

bir eydir.

Allah'a iman, peygambere muhabbeti, namusa dükünlüü ve

prensiplere titiî^ii olan bir kadn, kimseye darlmadan ve her eyden

önce kendisini düünerek giyiminin tardn kendisi ayarlyacaktr.'*^

Bir mektubunda ise slâm'a ve kadna bakn öyle anlatmaktadr;

'Mektubunuza cevap vermekte geciktiim için ö^ür dilerim, iyi niyet ve

hlâs sahibi olduunu!^ mâlûmumu:(dur. Ancak benim de bütün hüsn-ü

niyetime ramen, vereceim cevabn tatmin edid olup olmayacan

bilemem. Pein olarak unu söyliyeyim ki ne müftüyüm ne de vâi^

Onun için de etrafna: unu yap, bunu yapma demek va^et ve

selâhiyetine sahip deilim.

Sadece, kalemi ile cemiyete hi^et etmeye çalan doru, iyi ve gü^el

bildiklerini çevresine aktarmaya uraan bir garib Müslüman'm.

Allah cümlemif^ haddini bilmeyenlerden etmesin.

62Sâmiha A^-v-erd'nn yaynlanmam Mcktuplanndan

135

Page 156: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

ipe bu anlaytan hareket ederek de 'her koyun kendi bacandanaslr' fetvasnca kimsenin tutumuna, gidijine ve giyim kuamnakarmamak bilhassa jiânmdr.

Hakkmda kulamza çalnm olan rivayetlerde maalesef, dedikodu

fasilesine girmektedir. Cenab- Hak: 'Kad eûahâl-mümJnün...'

buyurduuna göre, felah bulmak için her eyden evvel dedikodudan râ^

eylemek, ba çevirmek lâî^mdr.

A.ÎI evvel de söylediim gibi, kimsenin örtünmesine boyanmasna

karmam. Hele o Sultan Ahmet hikâyesi, ne ya^k ki hem baya

hem çirkin bir isnaddan ibarettir. Ben bam örtmemekle günah

iliyorsam, bu, Allah'mla benim aramda bir meseledir hesabn verecek

olan bakalar deil benim. Kald ki tesettür olay kafay smsksarmak deil, iffet ve edep dahilinde giyinmektir.

Bilindii gibi, Ha^^reti Ömer ^mannda, Halifeden ba^^ müküllerini

çökmesi için mescide bir kadn gelir. Kitab, kadn esmer, uf(un boylu,

kr saçl diye tarif eder. Hûlefâ-i BJidn devrindeki kadnlarn saçlar

görünürgünah olmaî^ da bugünkilergösterince migünah olur?

Bugün islâm 'in öyle yü^ üstü braklm meseleleri vardr ki asrlardr

bu ana prensipler, kastl veya gâfl ellerde ihmâl edilmek yü-:(ünden

dinin ruhuna onulmas mükülyaralar açm bulunuyor.

Meselâ î^ekât müessesesi hemen hemen unutulmu gibidir, islâm 'in esas

artlanndan biri olan çeitli ahsî içtihadlar ile enine boyuna tefsir ve

kabul edilmek suretiyle adetâ dinî vecibeler arasndan silinmitir. Öyle

ki, kimine göre sadaka vermekle iin içinden çklmaktadr.

Hac da bir baka haî^n man-:^ra an^ eylemektedir. Bulunduu ehir,

kasaba veya köyde, hacca gitmediinden dolay kendisine yan

baktrmamak için, tarlasn davarn satp borç harç, gösteri uruna

Hicabnyolunu tutanlar olduu gibi, varlkllar ve dirlikliler arasnda

da gene ee dosta gösteri yapmak için seki\ on defa Hacca gidenler

vardr. Ama daha da ha^ni hacfarikasn ticarete hatta kaçakçla

vesile edenlerinyekûnu da haylice kabarktr.

136

Page 157: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Avverdi üe SIRRA YOLCULUK

Birkaç kere maddî mânevi muayyen artlan haî^ olanlara faradr.

Sonra da farî^-i bacan esas sebeplerinin en mühimi, çeitli islâm

milletleri arasnda, be§eri ve ilâhî bir irtibat ve al§veri§e vesile olacak

umûmî bir müavere î^emini ha^rlamak, bu suretle de islâm âlemine

birlik ve uyanma imkân veyollarn açmaktr.

Makine mühendisi olan dürüst ve ahlâk sahibi bir dostumdan

dinlediim u vaka dindar geçinen bir ksm Müslümanlarn

^hniyetini belirtmesi bakmndan anlatmaya deer ölçüde ha^n hatta

elîm bir çehre ar^ eder.

öyle ki, bahsettiim f^ât, birkaç sene evvel ii icâb Adananda

bulunurken orann ^enginlerinden iki hac efendinin konumalarna

ahid olmu, ikisinin de ticarethaneleri varm, fakat aralanndaki

ticarî rekabet yü^^ünden birbirlerine di bilemekte imiler. Münakaasrasnda biri dierine: Sana öyle bir oyun oynayacam ki batacak, on

paraya muhtaç kalacaksn. A.ma bu i bana bir hacca

patlayacak. . . demi.

Zihniyetin dehetini düünebiliyor muunu:^ evvelâ kulu mahvet sonra

A.llah'1 aldatmaya ve hac ilegünah temizlemeye kalk.

Bu adamlar, kadnlarn tepeden trnaa örtülü getirmelerine ramen

Müslümanlk vasfn hâif^ saylabilirler mi?

Birisini tanrm. Fan^ olan ibadetlerin dnda çok çok oruç tutar,

nama:^ klar, fakat söylediiyalanlarla etrafna o kadar ^an yapar

ki, iipek ilerigötürdüünü anlaynca, gider bir ^aretyerinde kurban

keser ve aklncagünahlanndan temizlenir.

Demek istediim u ki, maalesef bugün islâm dini ayak izlerini

Moskof emperyalit^mi uruna çok sistemli ve müessirfaaliyetleri, taasup

denen iz^an ve idrâkleri körletici cereyan hzlandrp alevlendirmektir.

Taassubun aksülâmeli olarak karmzda, Allah ', peygamberi, bütün

manevî deerleri hattâ topyekûn târihî ve millî kymetlerimiz^ inkâr

eden bir zndklar kütlesi vardr.

137

Page 158: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Ijte kendini münevver sayan hu cemiyetten kopmu bir f^ümreye karp

çkacak bir aydn din adam snf hemen hemen yok gibidir. Ha^nolduu kadar tehlikeli de olan judur ki, bu bir kalemde ma^siniy

tarihini, dinini, imanm inkâr eden ':(ümreyi ilmî, mantkî ve uurlu bir

kafayla uyaracak o aydn din adamnn yetinmesine, gene taassuba

gökleriperdelenmi ^mre engel olmaktadr.

...Müslüman iftira etme^ fesad çkarma-:^ yalan söyleme:(^ gayri mefrü

yollardan mal mülk edinme-:^ Bilhassa prki, kul hakkn ibâdet suyu

ile temizlemeye kalkijma^. Bir kimse Savm- Dâvud ile oruç tutsa,

geceleri teheccüde kalksa sabahlara kadar nama-:^ klsa adaletten,

insaftan, doruluktan aynlm§ olduu takdirde, ibâdetleri riya ve

süm 'adan ibaret kalr.

ibâdet, ruhun ^yneti ve ilâhi varln nuruyla aydnlanma yoludur.

A.ma Müslümanln ruhu sadece eklen ibâdet eylemek deil, o

ibâdetten katlanlacak olan ahlâk, gene ahlâk, gene ahlâktr. Ijte

bunun için Kesûlullah üfendimi^ de: 'Ben mekârim-i ahlâk

tamamlamaya gönderildim* buyurmutur.

...Dünyann yans erkek ise yans da kadndr. Fakat iktisadî ve

içtimaî zaruretler artk kadn evinden çkarmtr. Bunun cemiyetler

için iyi veya kötü olmuj olmas, mev^ûumu^un dnda, apayn bir

mes'eledir, istesek de istemesek de bugün kadn ij hayatnn içinde

bulunmakta hemen her meslekte erkekleyanyana çalmaktadr. Amane ya^k ki evi ile içi arasnda hayatn taksim eden bu kadn târihî

faslet ve ahlâkndan çok fire vermiç, millî ve manevî deerlerinden pek

çok kayplara uramtr. Zira manevî bünyesi salama alnmadan

millî ve dinî bir terbiyeye tabî tutulmadan sokaa salverilmi böylece de

aile müessesi temelinden sarslmtr.

imdi asl mühim mes'ele, onun ban örtmeye ^prlamak deil

kaybettii târihî, millî ve dinî deerlerini geri alacak bir vasatn üstüne

götürmektir.

...Eski kadn belki okuyup ya^pta bilmezdi. Buna ramen ona cahil

demek mümkün deildir. Zira asrlann gerisinden devrald ijâhî

kültürü, onu, her eyden evvel, vazife ve mes'uliyet uûnyla

38

Page 159: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>-verdi üe SIRRA YOLCULUK

silâhlandrm bulunuyordu. Onun için de kurduu aile, cemiyet

^ncirinin en salam halkasn tekil ettiinden srasna göre sabrl,

metin, ciddi, efkatli ve geleneklerine sâdk idi Kendinde olan bu

harikulade hasletleri de gerek dili gerek yaay ile, henü^^ çocuklar

emeklemekte iken, onlara intikâl ettirirdi, böylece de küçük yata

alanmak suretiyle salama alnan çocuk, hariçten çarpan bütün

mikroplara kar muafiyet kaî(anm olarak manevî bünyesinin

selâmetini korurdu.

bugünün diplomal kadnlarnn pek çou asrlarn arkasndan gelen o

millî ve târihî kymetlere dudak büktükleri, çürüe çkarp

hayatlarndan tardettikleri için, ^samanlarn kumar gibi, sefahat gibi

dardan gelen î^ararl ve tehlikeli î^evklerle doldum/ay medenîlik

alâmeti sayyorlar.

u halde etle trnak misâli, birbirinden aynlmayan iman ve vatan

akna sahip her vatandan bugün en mukaddes vakfesi, taassuba

demir atp kalmak deil, Müslüman Türk kadnna, edep ve iffet

ölçülerinin uuru içinde meguliyetlerine sahip olacak istikameti

göstermektir.

Zamann ak durdurulamadna göre, kadn edep ve iffete aykn

dümeden günün icaplarna ayak uydurmaya sevketmek lât^mdr.

...Yam 20 ile 25 arasnda idi. Bir i için Eminönü'ne gitmitim. Eve

dönünceye kadar ikindi namat^nn geçebileceini düünerek Yeni

Cami'ye girdim ve kadnlar maksuresinde namaza durdum. A^ sonra

arkamda bir ses peydâh oldu. Önce anlamadm. Fakat ses srarla

konumakta devam edince, müe^n, kayyum veya imam efendilerden

birinin hana hitabetmekte bulunduunufark ettim; hanm hanm ut^un

boylu hanm. . . bira^ saa dön. Tam kbleye durmamsn, diyordu.

A.ma maksurede birkaç hanm daha vard. Herkes gibi benim de

teveccühüm ayn istikamete idi Adamcazn kbleye kar olmadmkanaatine neden varm olduunu ne o !(aman anlayabildim ne de hâlâ

anlam bulunuyorum.

39

Page 160: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Fakat asl mesele hu deil Bir kere 'feeynemâ tüvellû fesemme

vechullah* âyetini hu ^avalh hiç duymamj m idi? Haydi diyelim ki

ijin o ince tarafna akl erdiremiyordu. Fakat hir din adam namaza

olan hir kadna haklmayacan, hir hatalnn hatâsnn halkalarnn

yannda ihtar edilemeyeceini de mi hilmiyordu?

Bilmiyordu. Zira ona dinin yaln^ ekilden ihâret olduu öretilmii.

Si^ artk hu anlayijtaki din adamlarnn tefsir, hüküm ve fetvalarn

da ona göre kyas edin.

^KfZ olum, hakkmda dedikodu edilmekte olduuna ü^^üldüünü^

anlyorumfakat heni rencide etmeyen hu çe§it isnadlar si^ de krmasn.

Zira §una inanyorum ki insanlar ne methedilmekle olduklarndan

fa'i^la hir deere sahip olup hüyürler, ne de ^mmedilmekle Cenah-

Hakkn ihsan etmi hulunduu deeri kayhedip küçülürler. Bu çeit

amiyane mev:(ulara itihar edenler, Allah 'a, kullara ve kendilerineyarar

bir i görmeyi baaramadklar ölçüde dedikodudan iharet olan hu türlü

yavan ve yave mev^u'lar ^vk ve elencelerini tekil eder. Her devirde

eksik olmayan höyle seviyesi':^^ münakaalar maalesefgünümü^^de çok

ileri gitmi hulunan taassuh ehlinin gda ve nafakasn tekil

eylemektedir.

Bilvesile selâm ve hayr temenni ederim.

'

însan ve eyta/fda geçen, "ne tuhaf, bu gökkubbenin altnda

herkes bir eyler duyup bir eyler söylüyor; fakat her duyu, her

söyleyi ve her görü, nihayet, mukabil olduu eyay aksettiren bir

ayna parçacna benziyor. Fakat nerede o kâmil ve mükemmel

duyu ve duyuru ki, içine bütün cihann aksettii muazzam bir

ayna olsun..." ifâdesinden ne anhyorsunuz, burada Sâmiha

Ayverdi'nin îmâ ettii gerçek nedir?

Burada Sâmiha Ayverdi dünyada beer ve insan farkn

anlatmaktadr. Gerçek insan dediimiz mürid-i kâmil bütünden

parçaya gittii için kiideki ADah'a ait tecelliyi görür ve onu

^^ smet Binark, Sâmiha Ayverdi'nin Mektuptan, Kubbealt Neriyaü, stanbul 2002,

s. 224-229

140

Page 161: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha A^^etdi üe SIRRA YOLCULUK

merepleriyle deerlendirmez. Daha dorusu gerçek insan yani

mürid-i kâmil Msrî Niyazi'nin deyimiyle karsndaki insann

kendine bakan \TJZünün hilâl veya bütün oluundan deil Allah'a

bakan \aizünün tam oluundan etkilenir ve ona göre insan

deerlendirir. Halbuki bizler mereplerimizle nefsimizin kabplar

içerisine takbp kalm bedenimizin ve cüz'î aklmzn esiri

olduumuzdan küllü görmekten çok uzaz. Burada kâmil insann

a}'na oluu ve aynadaki hali de anlatlr. Eer aynada karsndakini

gösterme kabiliyeti yoksa, yani srr yoksa orada bir ey görmek

mümkün olmaz. te bu sr yani berzah kâmil insandr ki, halk

Hakk', Hak halk, bu berzah denen kâmil insan vastasyla seyreder.

nsan ve eytan 'dü beni en çok etkileyen romamn kahramannn

köylü Osman'la olan ilikisidir. Osman'n ak yaayyla kendi akyaay arasnda Yunus Emre'nin "Afk dürür insan rüsvâ klar, a§k

düriir insan eydâ klar" beyitinde olduu gibi ztlk var. Kendisi bir

maddi kadnn esiri olmu. Osman ise, Allah' için en sevdiinden

vazgeçebilecek kadar Allah'na âk. Roman nefsin esir olmas ve

esaretten kurtuluunu da anlatyor. Romamn kahramam ise âkolduu kadn öldüünde ondan kurtulabiliyor. Kendi banabeceremiyor, o heykeli dikilecek olan ünlü bir adamn süfli bir akla

rezü oluunu anlatyor.

insan ve eytan, Sâmiha A}a^erdi'nin bence en vurucu kitabdr.

Çünkü Sâmiha anneyi tamyanlar O'nun ne derece edepli olduunu,

ne derece güzel insan anlattn ve güzel inam temsü ettiini

bilenler O'nun böyle bir ahlâksz nasl tamdn idrakte

zorlanabilirler ama Sâmiha Ayverdi bütünden bakan ve bütünden

bakt için kiinin sadece bir merebini görmeyip herkesin her

merebini tanyan ve bilen bir sultan olduu için ahlâksz adamrealist bir ekilde anlatm. Ahlâkszbn da ne kadar izafi olduunu

ve kiinin deerlendirmesine göre idrak edildiini bize hissettirmi

çok bü)aik bir sultandr.

Sâmiha Ayverdi'nin özellikle siyasal-toplumsal sorunlara ilikin

yazlan ve konumalarnda 'celalli' bir dil ve anlatm vardr. Bunu

nasl yorumlamak gerekir?

141

Page 162: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Hz. Ken'an Rifâî "Celâlim cemâlime giden nurdur" diyor. Onun celâli

de Allah'n cemâline giden bir nurdu. Celâlsiz cemâl olmayaca için

Sâmiha anne tabularn yklmasnda celâli kullanrlar ve oradan

cemâl olutururlar. O yüzden bu dil çok doru bir dil diye

düünüyorum ben.

Hz. Ali "cem' makamna kadarfark görmek hatadr. Ama cem'den sonra

tefrik etmeyen ^ndktr" buyuruyor. Sâmiha anne ite bu makamn

temsilcisidir. Nefsi için deil umumun menfaati için tefrik etmeyi

seçmi olduundan kulland dil Hak dilidir.

însan ve eytan eseri, bizim irfan tarihimizin son derece ilginç bir

meselesine de kap aralat, denilebilir mi? Bat düünce geleneinde

eytan, varln negatif kutbu olarak ele alnr ve müdahil, özerk bir

ontolojik konum atfedilir. Oysa, bizim irfan geleneimizde, eytan

sadece bir *görevli'dir, müdahil deildir. Bu anlamda, nsan ve

eytan bu düünceye nasl bir katk salamtr?

Aslnda însan ve eytan 'da hiçbir gücün kendi elimizde olmadnidrak ediyoruz.

'Triakk kulundan intikamnjine abdyla alr

Bilmeyen ilm-i ledûnu onu ahd etti sanr.

Her ijin hâliki O 'dur abd eliyle imlenir,

Sanma ki O 'nsu^ Babriyâ, âlemde bir çöp deprenir.

"

***

msralarnda olduu gibi eytann elinde bir güç olmadn.Peygamberin de hadis-i erifte "Ne senin elinde dalaletten bir güç ne

benim elimde hidayetten bir güç var, ikimi-:^ de Allah 'in isteiyle hareket

ederimi" dediini görüyoruz. Romann kahraman bütün ömrünce her

yapt ite muvaffak olup insanlar tarafndan takif edilmi olsa da

bir anda emr-i ilâhiyle Âdem'in yapt hatânn bin beteriyle

gökyüzünden yerin dibine iniyor. Demek ki öyle olmas gerekiyor

çünkü yok olmadan var olunmaz. te bu celâl, adam cemâle

götürecek yegâne lutuftur asbnda. Daha önce halkn alkladvücudu, maddesi ve mânâs Allah'n istedii gibi olmayp nefsinin

142

Page 163: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha A^^erdi üe SIRRA YOLCULUK

esiriydi. '"Ben" demekten kurtulmas için ve kendisinde bir varlk

olmadn idrak için eytan Allah'n izniyle onu hataya zorlar, ite

bu bakmdan eytan zarurîdir ki insan kendi çirkinliini onunla

görür.

Sâmiha annem Yolcu Nereye Gidiyorsun adl eserinde eytan öyle

tarif eder:

"Af^^im, pek aikâr ki ^avall §eytan hakkndaki düüncen kinle

dolu. Bîçâreyi yerin dibine batrmsn. Her fenalk, her kötülük onun.

Dünyây alt üst eden o, insanlar çelen akllanyamaya veren o, hep

0...

Müsâade edersen ben de biraî^ bu devlet dükününün müdâfaasn

yapacam. Bildiime göre eytan diyor ki: 'Ben kalp akçeye

tnehengitn. Ezelde ekya ve günahkâr takdir olunanlar

yoldan çkarr; iyilere ise yol gösteririm. Kestiim, ya dallar

deil, kuru budaklardr. Ben bâz hayvann önüne et,

bazsnn önüne ot koyarm. Tâ ki hangi cinsten olduu

meydana çksn... Eer kemie giderse, bilirim ki, köpek

tabiatldr. Ota giderse bilirim ki âhû huyludur. Ben aslnda

ot yiyeni et yiyici edemem. Ben Huda deilim. Ben, rûhânî

zevkle gdalanmakta olan insann önünden bu gday çekip

nefsini bir lokma sürsem de, yaradlnda buna meyilyoksa

onu zorla yediremem; elimde, aldatmak ve yoldan

çkarmaktan bireyyoktur.

Belki ben, iyiye de kötüye de aynaym. Eer bir zenci,

yüzünün siyahndan gama düüp aynay krsa bu krlan ayna

ona der ki: Günâh bende mi? Sen bu suçu, benim yüzümü

cilalayan ve pastan syrana sor. Ben ancak güzeli güzel,

çirkini çirkin göstermek yolunda gammazm. Hepsi o kadar.

Gerçi bu dünyâ satrancnda yüzbinlerce insan yere

sermiimdir; fakat onlar suçu bende deil, kendilerinde

43

Page 164: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

arasnlar. Ben ahidim. ahide doru sözünden dolay zindan

ve hapis olurmu?'"

"Batmayan Gün" neyi/kimi, hangi hakikati anlatma derdindedir?

Batmayan Gün, önce Ken'an Rifâî'yi anlatr. Sâmiha Ayverdi'nin

müridiyle ilikisini ve tasavvufun iç yüzünü ortaya koyar. Bence

Sâmiha Ayverdi'nin en büyük eseridir. Ashnda Batmayan Günüde

çok önemli bir nokta var. Ayn mânây tayan iki sultandan rfan

Paa'yla Kerim beyden bahsediyor. Buradan anlyoruz ki mürid-i

kâmiller arasnda fark yokmr. Ayn mânâ farkl ifâdelerle ve farkl

kiüerle anlatlabilir. Yalnz sen yaayann bul ki örnek alabüesin,

diyor.

Batmayan Gün, kâmil insann hakikaten batmayan bir gün olduunu

ve Peygamberin mânâsn dâima güne gibi aydnlatarak gösterdiini

hiçbir zaman da ölmeyeceini anlatr. Hanc adl eserinde bu mânây

öyle ifâde etmitir:

Seni ölü sananlar var.

Ölü mü? Tövbeler tövbesi.

Dirilerden hiç kimse, §u kadna sö^geçiremedi ama, o dik

kafal inadç, bir tek ibaretinle elpençe emrindedir, ey toprak

altndayatan, ey ebedî hay olan...'^^

"stanbul Geceleri"nde Sâmiha Ayverdi, modernleme sürecimizin

hangi boyutlarn dile getirir? Bu eserdeki Beyolu-Beyazt

kartl ve özellikle Çnar imgesi çevresinde neler dile gelir?

Beyolu için yapt u nitelemeyi nasl okumak gerekir? :

"stanbul'un karsnda dîvan durduu için öyle bir göz atmaya

deen, fakat efendisinin maln çala çala çift çubuk sahibi olup eski

Sâmiha Ayverdi, Yolcu Nereye Gidiyorsun, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1 997, s.

153-154.

Sâmiha Ayverdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 24.

144

Page 165: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj'verdi üe SIRRA YOLCULUK

kapsna ihanet eden zorba bir uak, nankör bir kâhya, açkgöz bir

yanama gibi kurnaz Beyolu..."

Çnar imgesi ile Beyazt' Sâmiha Ayverdi öyle anlatr:

'\Jsülsü-:(lük içinde usûlden, te^tlardan yaplm âhenklerden

durmadan örnek veren dünyada, Beya^ftn çnan da hu kaideye ^âhâne

bir misâl olsa gerektir. Aaç, kulana fsldanm i^in usûlü içinde

büyümüj, büyümüj, çok ksa kaln dal ile çok uf^amij dal, bir ötekine

dudak büken bir muhalefet ve istihza edas ile usulden aynlm§

olmakta karlkl inat etseler de, bu çatma ve ^ddiyet, o bünyenin

umûmî tenasübüne göre bir âhenge vesile olmutur, böylece de Beya;^t'n

gün görmü ihtiyar çnan, binlerce uî(un ve ksa dalnn

âhenks!(liinden domu ahengi ile itaatli ve sâdk bir nöbetçi gibi

asrlardan beri vaî^e ald noktada bekleyip durur.

...Fakat ihtiyar çnar, insanolunu ^t istikametlere çekip sürükleyen

endie ve fkirlerimiî^de dolamann faydasi!(ln örenmi olacak

kadar tecrübe sahibidir. Bilir ki o endie vefikirler örenilse de tasarruf

edilme^ deitirilme:^'^^

Beyolu için de u nitelemeyi kullanr:

'%açak elence âlemleri kurulan gi^i evler misillü, kelbî itihâlann

harman olduu müpte^l,ykm, ikiyüt^lü Beyolu.

"

Ve öyle devam eder:

'Beyolu nun krk sene evvelki hâliniyat^maya ne diye ö^nmeli^ O,

eskiden de bi^m deildi; imdi de öyle. O, eskiden de havasn alp

suyunu içtii bu topra küçümserdi; imdi de öyle. O, eskiden de

âdetleri, ^vkleri, görüleri, görünüleri, hülâsa bir sra hayat icaplar ile

bi^e ben^me^i; imdi de öyle. O, kapitülasyonlarna, bankerlerine,

masonlarna, levantenlerine, çeitli dillerine, barlarna, meyhanelerine,

umumhanelerine, bir kelime ilegap taklitçiliineyaslanarak istanbul'a

dudak bükerek tepeden bakyordu; imdi de öyle...

66Sâmiha A\^erdi, sfanbu/ Gece/eri,sta.nhuh Kubbealü Neriyat, 1977, s. 36-37.

145

Page 166: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

...Beyolu ^hniyeti, yersi-:^ jurtsuîi istanbullunun =^afindan,

la^knbndan, tereddüt ve iman gevrekliinden istifâde etmesini her

flaman bildi Onu, a^na düjmüj bir av gibi ne öldürdü, ne ondurdu.

Belki öldürmek asl gayesi idi; amma fail olarak görünmek, cibilli

kurnazlnn kân m idi? Ylem yava§ yava§ kan emmekteki ^evki

!(âlim bilme^ de kim bilirdi? Bunu o bildi;fakat Beyolu tokmannaltnda un-ufak olmu§ istanbullunun ruhu bilmedi.

...Ne kültürü, ne sanat, ne hüneri, ne t^evki, ne ananesi, ne de iman

kalmt. Bu ruh çöküntüsünün ortasnda, dütüü adan nasl cann

kurtarabilirdi? ipe kendi kendinden bu derece u^a kaçt srada, bir

medeniyet kblesi olarak Beyolu havasna teveccüh etti. En baya

kölelerine kadar ona benzemek, onayaranmak, onunla çift olmak için

elinden geleniyapt.

...Hâsl, elenmemi, tartlmam, murakabe ve teftiç edilmemi bir

yabanc cereyannn saçt ate§, kol kol, sel sel her köleye bir kvlcm,

bir kundak soktu. Ne bulduysa, neye dediyse, neyi gö^ne kestirdiyse

yakt, ykt, silip süpürdü. Bir ^manlar Fâtih'in gemileri, srtn

ürperterek geçen Beyolu, kudret ^amanlanmizada yabanclnn

^ararlanm önlemeye tenef^^ül etmediimi^ bu semt, ocakta unutulmu

bir kvlam gibi, gün olup bacay da saçaklan da sard ve akbet bir

cehennem olarak karjimiî(c çkt ise, kabahati atehte deil, onu ihmal

edende aramak, insafn icaplanndan saylma^ m? Zaten insanolu,

musibet ve felâketlerinin mes'uliyeti muhasebesini yaparken, dij

görünümlerin ve hâdiselerin, kendi istidat ve fiillerini sûretlepiren bir

ayna olduunu kabul edebilse, muhakeme ve tedbirde isabeti ne kadar

ilerigötürmü olur...'^^

istanbul'un baz semtleri manevî güzellikleriyle insan sararken baz

semtleri ise Bat'nn aaal heybetinin ne derece geçici olduunu

gösterircesine insann ruhuna tesir etmekten uzaktr. te bu semtler

her devrin ahlâk anlayna kucak açt için sabit kadem olmayan ve

durmadan deien halleriyle insan hrpalarlar. Gülistan stanbul

dikenden ârî olabilir mi?

Sâmiha Ayverdi, sttnbl Geceleri, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1977, s. 123-

128.

146

Page 167: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj-verdi ile SIRRA YOLCULUK

"Uî^un bir arkadaln sona emmi, görünüte ha^n ise de,

gizlilik libâs giymek demek, son bulmak demek deildir,

bahusus, rahmetli, temi^ ve dürüst insand. njaallah makamâl, dura nur olur. Siî^ gelince, yaln^ kalm saylmaî^n^

Zira Allah'la olanlar için, yalnzlk ve kimsesiî^lik diye bir/ej

yoktur. Dünya halk bi':^mle olmu§, Allah bitimle deilse, ipe

o t<^aman yalm:^^ demektir. Amma Allah bi^mle olur da,

dünya halk biî^den u^ak olursa o î^aman cihan bi-:^m ve

bi-T^mle demektir.

"

Sâmiha A)^erdi, Azize Anne'ye Mektuplar

147

Page 168: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Çok Kullandmz Ak Kelimesini Hiç

Tanmadmz Yusufcuk'tan Öreniyoruz...

Özellikle Yusufçuk gibi ölümsüz eserlerinde, Sâmiha Ayverdi,

bizim yüzlerce yllk irfânî geleneimizin sembolleri ve imgeleri

içinden konumakta, bu sembolizmi modem zamanlarda yeniden

üretmekte ve modern insanlann alglarna seslenir biçimde

kurgulamaktadr. Bu balamda neler söylersiniz? Yusufçukta.

Sâmiha Ayverdi, neleri, nasd anlatyor, biz okurlarda neler yapyor

bu anlatlar?

Hakbsnz efendim. Meselâ;

Karpna dua etmek için oturup ellerimi açtm. Ne garip ki, jüf^ünü

göriince bütün isteklerim, sam vurmuj bir aacn yapraklan gibi,

kavrulup döküldü.

bilmem niçin evvelden bu mukadder neticeyi bana haber vermedin?

'Ben duâ mahalli deil, ak ocaym!' demedinf^

Derken ibâdetin aka yolculuk olduunu öretiyor.

Küçük k^ Mektebe baladn gün hocan ilk i§ sana harfleri

öretmijti. yiq^ sonra bu örendiin harfleri birbirine çatma temrinleri

yaptn ve böylece kelimeler meydana çkt. Sonra bunlar sraladn ibare

oldu. Böylece de okumay söktün.

Artk büyüdün; mektep bitti. imdi yeni bir dershaneden içeri

giriyorsun. Ben de sana ilk i§, bu kitaps^ kalemsi^ kapanlan ilmin

baj harflerini öreteyim: Gülümseme ve utanma.

pe yavrum, bunlar a§k kitabnn ilk harfleridir. Amma harflerin

kelime, kelimelerin ibare, ibarelerin sahîfeler olmas için, daha

birçoklarn bilmen gerektir. Sana burada onlan teker teker öretmee

kalkarsam dâva u^un düer. Yalmî^^ ^rap denen bir harf vardr ki

Sâmiha Ayverdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbealü Neriyâü, 2007, s. 63.

148

Page 169: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^-verdi üe SIRRA YOLCULUK

bunu hepsinden evvel örenmeye çahf, ^ra onu ihtiva etmeden mânâ

ka^anmt^ hiçbir kelime, hiçbir cümle yoktur.

Eer ^trabajer vermemi bir ibareye rastlarsan, korkma: 'Bunun

akkitabnda yeriyok' diye haykr^^

Bu hikâyede ise çilenin insan Allah'a ulatran en tesirli kuvvet

olduunu anlatrken, tasavvufun belâ ve sknt annda gönülde

huzur duymaktr tarifini yaanr hale geçirirken gülümseme ve

utanmann insan olmadaki rolünü göstererek insann muamelesinin

dâima Allah'la olduunu bize hatrlatyor.

Ksaca Yusufçuk, onun inanlmaz sembollerle ak ve tasavvufu

yaanr hale geçirdii bir büyük aheserdir. Annem Yusufçuk için

cemâl cennetidir der.

Dünyada cemâl cennetini bulduranlara ükürler olsun.

Sâmiha Ayverdi'nin, "Onu bütün tecessüsüme ramengöremiyorum; zira insan için görülmesi en mükül olan,

kendisidir" sözünden ne anlyorsunuz? Sizin, "Ey nsan" mzbalamnda bunu nasl deerlendirmek gerekir?

Gerçekten insamn kendi kendini görmesi mümkün deil. Ancakkarmza bir 'TAat^et-i nsan" çkmas lâzm ki kendimizi

görebilelim. Yusufçuksun ilk hikâyesinde insan kendi hikâyesini

okur. Kendini hiç bilemediini en zor çözülmesi gerekenin kendi

olduunu fakat kendi hakknda çok yorum yaptm çünkü insann

en çok bilemedii ey üzerine konutuunu görür. Sonra ancak bir

öretmen vastasyla kendini kefeder. Burada öretmen yani "Ey

insan" hakiki insan demektir. Hakiki insan mürid-i kâmildir,

hakîkat-i Muhammediye'yi tayan kiidir. O bakmdan 'Yasn"

hitab kendi nefsânî arzu ve isteklerinin üzerine çkm ve oradan

müridinin manâsyla, kendi hakikatiyle, Mirac'a çkm kiiye

hitaptr. Bu seviyedeki insan daha bu seviyeye gelmemi insana

kendi hakikatini göstererek faydal olur. Onunla birlikte onun

69Sâmiha Ayverdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbealü Neriyâu, 2007, s. 3L

149

Page 170: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

kitabn okur. Böylece ona onu anlatr. Daha dorusu kendi manevî

aynasnda ona çirkinliklerini gösterir. Böyle bir müride intisab eden

örenciler ilk sÖ2 olarak; ''Ben si^e gelmeden önce ne k-adar gii^l bir

insandm §imdi çok çirkin olduumu görüyorum, " derler. Halbuki insanlar

o güne kadar hiç farknda olmadklar yanlbklar ve çirkinlikleri

hocalarnn aynasnda seyrederler. Bu bakmdan insann kendini

okumas için mutlaka böyle bir aynaya ihtiyac vardr.

Mesihpaa tmatn neyi simgeler? Bu roman bize temel olarak neyi

anlatr? Romanda geçen, "Düün ki Garp beikte iken, arknsesini dinleye dinleye büyüdü. Eer o mehur Haçh seferleri

yaplmasayd, Garp belki bugün de arkn eteini tutmu,

emekleyen bir çocuk olmaktan kurtulamazd. Demek ki arkngerileyii sebeplerini zümre ve ahs menfaatlerinin ihtiraslar gibi

siyâsî ve iktisadî bask ile sosyolojik sebeplerde, bilhassa menfaatle

gözleri dönmü gâfîl kütlelerin iine elveriU gelen taassupta

aramahdr. Eer ii daha derin bir bakla mütâlâa edecek olursak

Müslüman tekâmül etmi bir Yahudi ve tekâmül etmi bir

Hristiyandr. nsanlar dinsiz tatmin olamayacaklarna göre, sizin

de dininiz dinsizliktir. Amma unu unutma ki, dinsiz cemiyetler

kurur, yavanlar ve septik temayüllerin bountusu ile içten içe bir

azap, bir huzursuzluk hisseder" bu eletiriyi nasl okumak gerekir?

Roman, temel olarak Tanzimat sonrasnda bir ksm gençlerimizi

etkisine alan mater\^alist-pozitivist düüncenin yansmalar ile aknerdirici ve oldurucu rolünü anlatr.

Prof. Dr. Mehmet Demirci, Sâmiha Ayverdi'nin bu konudaki

görülerini öyle ifâde etmektedir:

"Tan-:^mat ve slâhat hareketleri hakkndaki görümlerini Türk

Târihinde Osmanl Asrlar adl eserinde "Uçurumun kenarna

gelmi bir devlet için böyle bir hamleye ihtiyaç açktr."

(TTOA, s. 556) diyerek ifâde eden Sâmiha A^yverdi, yenilenmenin,

deinmenin dolaysyla Tan^mât'n lüzumuna inanmaktadr. A.ma

onun hu konuda çok ciddî hassasiyetleri vardr. Onun îtira^an temel

prensiplerle ilgilidir. O, yaplacak düî^enlemeler srasnda, Türk

50

Page 171: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj^erdi Ue SIRRA YOLCULUK

milletinin tarihi ve kültürel kimliinin, u-:^n asrlarda olumu

gerçekten güf^el olan millî-mânevî deerlerinin ihmâl edilmesine kardr.

Yenilenme artt, ama arkl hüviyetinden synlaraliyapmaya

kalkmalc yanlt, * der. \ ^e ilâve eder. 'Geriliin doru tesbiti

gerekti: Devleti kuruluuna sâdk kalarak slah etmek

lazmd. Softalkla dinsizliin ortasndaki hakîkî

Müslümanlk ruhunu diriltmek icap ederdi. Tehisi dorukoymak lâzmd; ona göre çöküümüzün sebebi îman

ruhunun zayûamasdr. Yükseli hamlemiz de bu kayb geri

almak ve küüeye iade etmekeklinde olmahyd. '"

Sâmiha A}^erdi her zamanki gibi bugünün problemlerini o

günlerden görmü ve softalkla dinsizliin bizi mahvedeceini

söylemitir. Roman hakiki müslüman olamadmz için sahte inci

alp hakikisine sahip olamayan kiiler gibi dinî taassubun ya da ilmî

taassubun esiri olduumuzun üzerinde durur. Yazarn tevhid ehli

oluunun en güzel delili müslümanlkla kemâle ulaan dinler

süsilesini anlatdr. Bunu "Müslüman tekâmül etmi Yahudi ve

Hristiyandr" demekle açklamtr. Kiinin kendinden önceki dinleri

kabul etmemesi üniversiteden önce lise ve orta okulu kabul

etmemek gibidir. Yahudilik ilme'l-yakîn, Hristiyanlk ayne'l-yakîn ise

Müslüman olmak bütün bunlar ap Hakke'l-yakîn mertebesinden

halka hizmet demektir. nsanlarn dinsizim, yani ateistim demesi de

bir dindir çünkü din inançtr yani tek olana giden bir yoldur. Bu

yollarn hepsi de bir vesiledir. Ateizm de burada bir vesiledir.

Çünkü Mevlânâ'ya göre ateizm Allah'n varln ispat eden en güçlü

delillerden biridir. Zira bir teori zddyla aikâr olur. nsanlarn önce

Allah hakknda fikir yürütüp sonra onun olmadn düünmeleri

bile Allah'n varb için kesin delildir. Sâmiha anne taassuba karçkmr. Çünkü taassup Hz. Cîlî'nin dedii gibi cehennemin en son

duradr. Yani insan hangi kuraln içine gömülmüse o, insanda

cehennem yaratr. Bu bak açsndan mutasa\^flar eriat çok farkl

bir anlamda yorumlarlar. eriat kurallarn içine skm kaideler

deü de akn mânâsnda ilerlemek için yol gösterici kaideler olarak

Mehmet Demirci, "Kubbealü Akademi Mecmuas: Mesihpa^a mami\ Sâmiha

A\'\'erdj Hâtra Says, Nisan 2005, Say 2, s.35.

151

Page 172: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

anlatrlar. Dola3nsyla insann tasavvuf inanc olmadan dinin

mânâsn idrak etmesi çok zordur.

Sâmiha Ayverdi*nin, "haksz olduun bir mes'elede, hakl olduuna

kendini inandrmaya çahma." sözü hangi ahlâkî ilkeye

dayanmaktadr?

Çok güzel bir soru bu. Önce hak, hakikat demektir. Hakikat de, bir

eyi yerli yerine koymak demektir. Yerli yerine koyamadmz bir

meselede srf "ben" dediimiz için hakl olduumuzu iddia edersek

yanlrz. Zira bu durumda kendi nefsimize varbk vererek yok

olmaya mahkûm bir eyi ebedi varlk gibi gösterme hakszlnyapyoruz. Ayrca Allah herkesin fikrinden tecellî eder. Bu nedenle

de Sâmiha anne, karndakinin fikirlerine hürmet et ve herkesten bir

ey örenmeye çab, ilkesi üzerinde durmumr. Ama bunun

derininde tasavvuf! bir mânâ yatar. "Ben siî^in Bubbini-:^ deil miyim?"

sorusunun cevab yatar. Çünkü Allah her hadisede bize öretmenlik

yapacan karmzda her konuamn her hitab edenin Allah'n bir

tecellisi olduunu bize ezel âleminde hatrlatmtr ama biz bu

âlemde unutmuuz. Onun için ben bakasndan iyi bilirim, demek

Allah'n Rabbî tecellîsini reddetmektir.

"Ara! diyorum; fakat sen bu sözleri anlayc msn, yoksa okuyucu

musun? Bahara mensup olan yamurun fîil ve eseri, taze ve yaolan aacadr; kuruyup odun haline gelmi olana deil. Ne vakit ki

bir insann sözleri de birçok kimselerin vücutlar aac üzre esse,

onu anlayacak ve istifâde edecekler de, ya aaç mesabesinde

olanlardr."

"Batmayan Gün"ün ruhunu özetleyen bu ifâdelerdeki 'taze ve yaaaç'la, 'odun'dan neyi anlamamz gerekiyor? Bu irfânî

sözlüün/dilin içinden bakarak nasl yorumlayabiliriz?

Taze ve ya aaç, köke merbut aaçtr. Yâni, müridine balanmve kökünden beslenen, yararlanan aaçtr. Burada bir hikâye

anlatmak istiyorum. Ken'an Rifâî hazretlerinin kapsna gelen bir

örencisi vesveselerinden dolay utanarak kap tokman vurmaya

edep etmi. Kendileri yoldan geliyorlarm, kap önünde duran

152

Page 173: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>-\^erdi üe SIRRA YOLCULUK

Örencisinin tereddütünü görünce gülmüler ve demiler ki; '^ak

yavrum, hu kap tokma pasl ama buraya bal. Onun için vurunca ses

getiriyor ama altn olsa ve bal olmasa kapy açtrama-:^ " Ite taze ve yaaaç kökü vastas ile her an mey\^e vermeye hazrdr. Ayn zamanda

talebe olmay ifade eder. Odun ise artk kökle ilgisini kesmitir. Bu

yüzden de faydal olmasnn tek yolu yanmaktr.

• "Batmayan Gün"deki rfan Paa ve Kerim Bey hangi manevî

yetkinlik düzeylerini ve aamalar sembolize etmektedir?

rfan Paa kitaptr, Kur'ân'dr. Kerim Bey ise canl haliyle

Peygamber'in mânâsdr. Aliye, rfan Bey'de okuduu bilgilerin canl

hâlini Kerim Bey'de seyreder.

Sâmiha A}^erdi, Kur'ân ve Peygamberin mânâs olan bu iki

sultanda bulduu ak öyle özetiemitir:

Hakikatinjü^nüperdeleyen örtüyü kaldrmak, onu görmek için

ancak ve ancak a§k lâzmdr.

Eer birliiyakînen görmek istersen a§k ele getir ki kendi hakikat ve

mânânn feleine ve birlik göklerine çkasn, bu suretle vücut ve ^aman

kaytlanndan silkinip kendini bulasn!^

O, her düümü çö-:(enin, her mükülü halledenin, her meçhulü

aydnlatann, vücûdun hayâtn idâme eden hava gibi ruhun hayâtn da

temin edenin a§k olduu neticesine varyordu. (...)

A^k... her bajin önünde eildii kble. ..^^

Eer insan hakikatgöriicü göt(le bakarsa, arad da kendi, avlad

da gene kendi olduunu görür.^^

73

Sâmiha A\^erdi, Batmayan Gün, stanbul: Kubbealü Neriyat, 2001, s. 16.

Sâmiha A^'verdi, Batmayan Gün, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 2001, s. 28.

Sâmiha Ayverdi, Batmayan Gün, stanbul: Kubbealü Neriyat, 2001, s.29.

153

Page 174: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Hilkatten maksut insan, insandan maksutta mânâdr. Mânâ da ancak

ruh tasfiyesiyle hâsl olabilir ki bunu ele getirecek aktr.

• Sâmiha Ayverdi'nin o önemli sorusunu bendeniz size sormak

istiyorum : "Geleceini kurarken geçmiin malzemesinden

faydalanmayan milletler için, devam ve beka diye bir eydüünülemeyeceini, hiç deilse, bundan sonra örensek... Yüklü

bir tarih ve mazi hazinemiz olduu halde neden biz kendimizi

ortaya çkarmyor, neden hâlâ haysiyetli ve erefli bir cemiyet

olarak, yerimizi bulamyoruz?"

Zira biz geçmile ilgimizi kestik. Halbuki geçmiten ders almay

becerebilseydik bugün yaadmz problemlerin birçounu

çözebilecektik. Ayrca bizler mirasyedi olduumuzdan kendi

deerlerimizden de vazgeçtik, içimizde gördüümüz kâmil insan

annemiz babamz gibi addettiimizden sorguladk. Onlarn

eserleriyle dirileceimiz yerde hayadan ile ilgili dedikodular ürettik.

Bu }aizden eksik kalan ruhi gdalarmz yabanc ülkelerin

felsefecileri ve düünürlerinde aramaya kalktk. Aydnlandmzzannettiimizde münevver olmadmz farkettik. Halbuki hazine

bizdeydi.

• Avni Özgürel'in, O'nunla ilgili u belirlemesini nasl

deerlendirirsiniz : "Sevenleri Sâmiha Ayverdi'yi zaten bilir.

Tanmayanlar için ksaca söyleyeyim ki, 'çada slâm anlay'

derken kastmz ne ise ve 'nasl bir Müslümarük' dediimizde

gönlümüzden geçen neyse onun temsilcisiydi. Entelektüel temele

oturmu, zarafet ve sevgiyle süslenmi, Allah sevgisi eksenli bir

inanç..."

Aslnda bu tarif kâmil insan tarifidir. Onlar, devrin ilmiyle eriat ve

mânây birletirerek yeni söylemler gedrirler. Çada demek bu

demekdr. Ça da onlar oluturmulardr. Onlar kendi zamanlarnn

babalardr (ebu-l vakt). "Ne varsa düne dair dünde kald canca^m,

bugünyeni jeyler söylemek lâî^m" <M.y&n Mevlânâ hocasmn Hz. ems'in

"eer yeni söylem getirmiyorsan ve halinle göstermiyorsan âyet ve hadisleri

Sâmiha Aj^erdi, Batmayan Gün, stanbul: Kubbealü Neriyat, 2001, s.51.

154

Page 175: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

anlatrken Allah'n dedikodusunuyapyorsun" demesinden etkilenmitir.

Sâmila anne müslümanhn ial ve edep olduunu bize öretirken

basitten örnekler verirdi. Mesela dolmuta birisinin parasn

bozduktan sonra teekkürüne kar "Bi^ Müslüman deil miy!^

va^emi^ herkese yardm etmek deil mi?" diyerek o kiiye gerçek

slâm'n hizmet etmek olduunu örettiini hatrlyoruz. Demek ki

O'nun entelektüellii ilim satmak deildi. O'nun entelektüellii

hakikaten belli bir temel üzerine oturtulmu, nefsinden çok

hakikatini ön plâna çkartan, bu sayede de insanlk âlemine faydal

olan, karsndakine huzur ve mutiuluk veren bir entellektüeldi.

Yolu Allah yoluydu. Allah akyla bunu yapard. Gerçek entelektüel

öretme derdinde olmadan öreten kii demektir. Onun için

Sâmiha anne anlatrken bakalarnn anlayamayaca sözlerle deil

son derece sâde ve basitin içerisinde anlatrd.

Türk düünce hayatnn deerli isimlerinden merhum Cemil Meriç,

"Maaradakiler" adl eserini Sâmiha Ayverdi'ye gönderirken öyle

imzalam: "Sâmiha Ayverdi Hanmefendi'ye, dâva bir, cephe ayr;

küfre, hamâkate, ihanete khç sallarken nâm- bülendiniz dâima bir

vesîle-i tevik oldu. Hürmetlerimle." Bu ifâdeler size Sâmiha

Hanm'n tefekkür dünyamzdaki yerine ilikin neler düündürür?

Görüyorsunuz ya bir felsefeciye dahi vesîle-i tevik olmu. Odüünürlere edebiyatçlara ilham vermi bir sultandr. Çok iyi

hatrlyorum. Mehur tarihçi Ylmaz Öztuna Sâmiha annemin Türk

Târihinde Osmanl Asrlar adh eserinden ne kadar etkilendiini

anlatmtr. Dolaysyla Sâmiha anne her devirde birçok kiiye örnek

olmu, birçok kiiye de örnek olacaktr.

Ben bir hâtram anlataym. Bir gün okulumuzun müdürü beni

yanna çard. Odasnda bir beyefendi vard. Beni ona takdim

ederken, "Cemalnur Hanm Sâmiha Ayverdi'nin örencisidir. " dedi.

Müdürün bunu bildiinden haberim yoktu. Bizi birbirimize

tantrdktan sonra beyefendinin beni hayrete düürmeyen usözleriyle mest oldum; "Bana bir kitaplarm yollamlard. Bir hafta sonra

da kitap hakknda bir sürü soru yolladlar " Sâmiha Ayverdi bilgiyi

veren, bilginin sendeki tefekkürünü sorgulayan ve seni o bilgiyle

155

Page 176: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

bütünletiren bir sultand. Gördüünüz gibi brakn o edebiyatçy,

felsefeciyi etkilemeyi o ilme çok âinâ olmayan insan dahi basit

sorularla ilmin içine yönlendiren, böylece Allah'la irtibatn salayan

bir sultand. Bir süredir çocuklara kimyann içinden hiçbir hikmet

anlatamadm hissettiimden rahatszdm. Okulda huzursuzca

dolarken çok sevdiim bir arkadam gelerek Sâmiha annenin

kendisini bana yolladn ve u hikâyeyi anlatmasm istediini

söyledi. "Beni hayatmda en çok mü^k öretmenim etkiledi", demi,

Sâmiha annem:

"Zira birgün ona bir hikmetyaptmda tefekkür etti. Ben ise 'birey

deil' dije cevap verince hayretle gö-î^erini açp senin kadar kültürlü bir

genç k^ bu kadar mânâsiî^ bir kelimeyi kullanacayerde estaftrullah

deseydi, 'mafiret Allah'tandr, bende ise bir kuvvet yoktur'

demekle etrafn da ika-:^ edecekti. Git Cemâlnur a söyle, hikmet ba^en

bir kelime ile ba^n hâl ve tavrdaki edeple, baî^en güleryü^le aktarlr.

Zira hikmet insann A.llah 'la irtibat kurmasn salar.

"

Kenan Rifâî hazretlerinin, irfan dünyamz için bir hazine

kymetinde olan Sohbetle/inde Sâmiha Ayverdi nasl ve hangi

konumda yer ahr? Sohbet, sahih bir iletiim biçimi olarak bizim

geleneimizde nasl bir ilev görmütür, bu sohbetleri Sâmiha

Ayverdi, Hocasndan sonra nasl sürdürmü, bu sohbet halkasnda

kimler yer almtr?

Sohbet, müridin Allah' anlatan kelimelerinin içerisine kendisindeki

hakikat-i Muhammedi'nin enerjisini katarak, bakalarmn gönlüne

Allah akm naketmesidir. Sâmiha Ayverdi, vahyi hisseden, vahyi

idrak eden bir vahiy kâdbi görevi görmütür. Söylendii an anlam,

idrak etmi, yazm ve müridinin ney gibi vücudundan akan

sözlerini kitaplatrm. Bu ekilde de müridi vastasyla kendi

bakn açklam. Kendindeki hakikati göstermi bir sultandr.

Sohbetler kim okursa onun bütün sorularnn cevabdr ama

Sohbetler çok enteresan bir kitaptr. Onu ilk okuduumuzda her

eyi anladmz zannederiz. Ama her okuduumuzda ayn bir mânâ

ifâde eder. Sanki Ken'an Rifâî hazrederinin kendinden önceki bütün

mutasavvflarn bn-i Arabi'nin, Hz. Mevlânâ'nn, Cilî'nin,

156

Page 177: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Ahmede'r-Rifâî'nin, Abdülkâdir Geylânî hazretlerinin bütün

bilgilerini hazmedip onlar günün lisannda anlatmasdr. Sohbetler

Allah'n her an yeni bir anla diriliini idrak gibi her okuyuta bunu

hiç bilmiyorum dedirten çünkü yeni bir bak getiren Kur'an'n

yorumu gibidir. Dolaysyla Sohbetler, Ken'an Rifâî'dir. Onun da en

bü}öik ahidi Sâmiha Ayverdi'dir. ahitten hakikatini anlatdr.

Halka yaplan sohbetler ise, Sâmiha annenin isteiyle Mekûre

Sargut tarafndan devam ettirilmitir. Sohbet halkasnn en tesirli

dier iki ismi lhan Ayverdi ve Türkân Erkmen'dir. lhan abla bu

halkann denge unsuru iken Türkân abla ise Ken'an Rifâî

hazrederinin, "yükünden Tebâreke Sûresi okunan kifi" olarak tasvir

ettii sevgilidir. Sohbet halkasmn bü\öikleri, talep eden herkese

daarcklarndan datmlar ve susuz gönülleri doyurmulardr.

"Handr bu gönlüm, ya misafirhane...Derd konuklar, derman

konuklar, hayâl konuklar, melal konuklar; mümkün konuklar,

muhal konuklar. Hele hasret, hiç çkmaz ordan, çkmaz ordan.

Handr bu gönüm ykk dökük... Fakir konuklar, zengin konuklar,

âlim konuklar, câhil konuklar; gelen konuklar, geçen konuklar.

Hele bir hanc vardr hiç çkmaz ordan, çkmaz ordan..." Burada

'han' nedir, hanc kimdir, konuklar kimlerdir?

Han, bizim gölümüzdür. Hanc, mürittir. Konuklar da o gönle

giren ve çkan putlardr. Buradaki fakirden kast sadece maddî fakir

deildir. Mânevi fakir konuklar da urar o hana. Zengin

konuklardan kast sadece maddî zengin deildir. Evliya da gelir

Sâmiha anneyi dinler. Kendi bak açsndan câhil konuklar,

Allah'tan câhil olanlardr, âlim konuklar ise "ilm-i ledün" bilenlerdir.

Dert konuklar, dert yaratan insanlar, derman olanlar, sevdiklerimiz

hayâl olduklar için sevdiimizi zannettiklerimiz, mümkün konuklar

analarmz, babalarmz, muhal konuklar sonradan görüp

tamtmz, sonradan ana baba yerine yükselttiimiz kiilerdir. Ama

bunlarn hepsi zamanla gelir geçer. nsamn müridi, müridindeki

Allah tecellisi ve hakîkat-i Muhammediye orada bakîdir.

Bu iiri ilk okuduum zaman, herkesin yapaca gibi, acaba hangi

konuklar benden geldi geçti, diye kendimi düündüm. Ne kadar çok

157

Page 178: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

konuun gelmi geçmi olduunu fark ettim. Ve bu konuklann

bazlarn bir devir merkeze sokmaya çaltm bazlarnn ise hayal

gibi hayatmdan geçip gittiini hissettim. Ama hayatmda hep bir

"K" vard. O, hiç gitmeyecek. O, Batmayan Gün'an "Kasyd.

Sâmiha annem o "K"y gördü. Gerçekten o "K" insan hayatndan

hiç gitmiyor. Keke bir harf kadar basit olsa... Beni "km" yapan

"K"dan bahsediyorum.

58

Page 179: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha A\^^erdi üe SIRRA YOLCULUK

... Bi-:^m bütün skntm^ muhaja-:^ etmemi gereken târihî

ve millî deerlerimi':^ ^an etmemi':(dir. Bi^ bahâ biçilmedi bir

ha^^neye sahipolduumu-:^ halde onun içinde kapal kahp

açlktan ölen milyarderlergibiyi^..

Sâmiha Ayverdi,

Milli Kültür meseleleri ve MaarifDâvamz

159

Page 180: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

eb-i Arus Törenleri, Sâmiha Annenin Gayretleriyle

Balamtr...

eb-i Arus törenlerinin Sâmiha Hanmn çabalaryla baladsöylenir, doru mu? O'nun Hz. Mevlânâ ile özellikle Mesnevî-i

erîf ve Dîvân- Kebîr'le aras nasld?

Fevkalâde idi. Dorudur, eb-i Arus törenleri, Sâmiha annenin

gayrederiyle balamür. Bizim Türk Kadnlar Kültür Dernei'nin

Hz. Mevlânâ ile bulumas da dernein kurucusu ve isim annesi

olan muhterem Sâmiha Ayverdi'nin Mevlânâ'ya olan derin sevgi ve

hayranl sayesindedir.

Bu hayranhn kayna ise hocas 20. asrn büyük mutasavvf ve

eitimcisi Ken'an Rifâi'dir."

Sâmiha Ayverdi'nin Mevlânâ ve Mesnevî'si ile tanmasnda ve

derinden bir alâka ile incelemesinde, bu konudaki bütün

çalmalarnda hocasnn büyük tesiri vardr. Öyle ki genç yata

balayan alâka gittikçe derinleerek devam etmi hatta bu büyük

mutasavvf edebiyatçmn yaz hayatna da balangç vesilesi

olmutur.^^

Hocasnn "O, pir gütmelidir, mûsiki gürelidir, Allah gütmelidir, O güt^eller

gütmelidir''''' diye söze getirdii Mevlânâ hakkndaki düünceleri

Sâmiha Ayverdi tarafndan 1951 'de Ken'an Rifâî'nin vefaündan

sonra, Nezihe Araz, Safîye Erol ve Sofi Huri ile birlikte yazdklar

Ken'an Rifâî ve 20. Asrn Inda Müslümanlk adl kitapta

vurgulanmtir. Sâmiha Ayverdi Ken'an Rifâî'yi anlatrken. Onutanmak için Mevlânâ'dan örnekler verir ve adetâ bu iki büyük

Aysel Yüksel, "Sâmiha A\^erdi'de Mevlânâ," Manisa Uluslararas Türk ve

Tasavvuf Kültürü ve Mevlânâ Sempozyumu teblii, 29.9.2007.

^'^ Aysel Yüksel, "Sâmiha Ayverdi'de Mevlânâ," Manisa Uluslararas Türk ve

Tasavvuf Kültürü ve Mevlânâ Sempozyumu teblii, 29.9.2007.'''' Sâmiha Ayvavi^, Abide ahsiyetler, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2006, s. 11.

160

Page 181: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

nsann duygu, düünce ve eitim metodlar gibi birçok noktada

aynîleecek kadar birletiklerini beyân eder/^

Ken'an Rifâî, müridiine Mevlânâ'nn Mesnevi 'sini erh ederek

balam, bu erhler ise ne yazk ki sadece bir cilt olarak Sâmiha

A\^erdi, Nezihe Araz, Safiye Erol, Sofi Huri ve Nihad Sami

Banarl'nn çabmas ile yaynlanmûr. Bu Mesnevi erhi sadece bir

cildi ihtiva etmesine ramen ilâhiyatçlar ve mutasavvflar tarafndan

imdiye kadar yaynlanm en önemli dört erh arasnda saylr.

Ayverdi, hemen hemen bütün eserlerinde Hz. Mevlânâ'dan

bölümler alr. Meselâ 1939'da yazd Batmayan Gün adl eserinde

romamn kahramam rfan Paa'nn defterinden MCR rumuzuyla

bölümler aktarr.

Dost kitabnn önsözünü yüce Mevlânâ'nn buyurduu gibi "Günep

de yere indirsenifi ancak anlayan anlar, inanacak olan inanr, vesselam"

diye noktalar.

Ba Bozumu 'nd2i ise "Sö\e Mevlâna ile haklamak istiyorum'^ der. Bu

çkan 40 eseri içinde sâdece bir iki örnektir.

Cumhuriyet'ten sonra Hz. Mevlânâ'y anma törenlerinin balamas

1953 ylna rasdar. 1953 ylmn Arahk aynda A}^erdi Konya'ya

davet edilir. Yannda hocasnn ve kendisinin örencilerinden

bazlar, eski Mevleviler, semâzenler ve bir de mutrp hey'eti

getirmitir. O zamanki Maârif Vekili merhum Tevfik Ileri'nin de

hazr bulunduu bir küçük tören tertiplenir. Ertesi yl yine

Konya'da Kitaplk denen bir binada Sâmiha A\^erdi ve

örencilerinin de katld konumalar ve mûsikî ile Hz. Mevlânâ

anlr.

1955 ylnda ise Mehmet Önder Bey Ayverdi'yi konferansa davet

eder, bu davetierin balangç sebebi Yenikap Mevlevîhânesinin son

^^ Aysel Yüksel, "Sâmiha Ayverdi'de Mevlânâ," Manisa Uluslararas Türk ve

Tasavvuf Kültürü ve Mevlânâ Sempo2\amu teblii, 29.9.2007.

^^ Sâmiha A^-verdi, Dost, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2007, s.

^° Sâmiha Ay-verdi, Babo-:(umu, stanbul: Kubbealt Neriyaü, 2005, s.

161

Page 182: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

eyhi Abdülbâkî Efendinin küçük olu Rüsûhî Bey'in olu Bâki'nin

semâ örenmek istemesi üzerine en uygun yerin Ekrem HakkAyverdi'nin Istinye'deki yals olduu düüncesiyle, Mevlevîlerle

Aj^erdi ailesi arasnda kurulan yakn dosduktur.

Bu Mevlevi grubu; Mithat Bahâri (Bahariye Mevlevîhanesinin son

eyhi), Gavsi Baykara (Semâzenba, Yenikap Mevlevîhanesinin

son eyhinin olu, neyzen ve bestekâr), Rüsûhî Baykara (semâzen,

eyhin küçük olu), Abdülbâkî Baykara (semâzen, Rüsûhi Bey 'in

olu), Selman Tüzün (Bahariye Mevlevîhanesi postniini,

semâzen, eyh Hüseyin Fahreddin Efendinin torunu), AhmedBican Kasapolu (semâzen, semâ dedesi).

Bahir ereftu (Ken'an Rifâî'nin evlâtlarndan, semâ dedesi),

Saadeddin Heper (kudümzen ba, bestekâr), Hopçuzâde âkir

Efendi (kudümzen), Halil Can (neyzen ba), Osman Dede,

(halîle-zen) , Niyazi Sayn (neyzen). Ulvi Erguner (neyzen), Cahid

Gözkan (rebâbî, tanburî), Hulusi Gökmenli'den (naathan,

âyinhan, gazelhan) olumutur. Ar- erifi ise büyük mevlûthan

Kâzm Büyükaksoy okurlard.

1955'te yarm olarak icra edilen âyin-i erif ve Ayverdi'nin

konumasyla tören neticelenir.

1955'ten itibaren Konya'da Ken'an Rifâî ve Sâmiha Ayverdi'nin

örencileri olan bu grup: Orhan Büyükaksoy, Özcan Ergiydiren,

Sîret Kaytaz, Erol Olgaç, Bayram Yüksel, Ömer Ylmaz, Erhan

Altnta, Zeki Ermumcu ile Afyon Mevlevîhanesi postniini Enver

Çelebi ve evlâtlar, Sivas Rifaî eyhi ve evlâtlar katlrlar ve Âyin-i

erif yaparlar.

Bu tarihten 1963 senesine kadar Sâmiha Ayverdi ve örencileri

âyin-i erife bizzat katlrlar.

1963'ten sonra Mevleviler âyinlerini kendileri yapmak

istediklerinden dier gruplar, baka ehirlerde âyinler yapmlardr.^^

81 '•

Ozcan Ergiydiren, Haycili Cihan Deer: Sâmiha Ayverdi ile hatralar, istanbul:

Kubbealt Neriyâü, 2009, s. 1 1 5- 1 1

9

162

Page 183: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Av-verdi üe SIRRA YOLCULUK

Konya Turizm Cemiyeti adna 1955'te Mehmet Önder ve daha

sonra Fevzi Habc da âyinin yan sra Sâmiha A\^erdi'yi konferansa

davet ederler.^^

Bu konferanslardan ilk dördü Kültür Bakanl tarafndan basksyaplan Abide ahsiyetler kitabnda neredilmitir.^^

Bütün bu yazlarnda Mevlânâ'nn iman ve kültür hayaümzdaki

önemi, tesirleri, tasa\^aftaki yeri, terbiyecilii ve terbiye metodlan,

eserleri, asrlar bo\a Mevlânâ'ya du\alan ihtiyaç, dünyann ve bizim

bu büyük düünüre olan vefa borcumuz gibi hususlar üzerinde

durarak, bu konulardaki görülerini bildirir.^'*

Sâmiha A}^^erdi haricinde. Nezihe Araz, Safiye Erol ve Sofi Huri

hanmlar da konumalar yapmlardr ve ayrca TÜRKICAD'nkurucularndan, mutasa\^Tif, yazar Mekûre Sargut da 1987'de

Konya'ya davet edilmi ve Selçuk Üniversitesinde Hz. Mevlânâ'da

Ak konulu bir konuma yapmtr.

Sâmiha Ayverdi'ye göre 13. asr Anadolu'sunun kanh ve buhranl

corafyas üstünde Mevlânâ Celâleddin Rûmi gibi rehber ve önde

giden insanlar olmasayd belki de dünyaya parmak srtan bir

Osmanb medeniyed ve hâkimiyeti olmazd.

Sâmiha A^-verdi yapt bütün ilerde ve kurduu bütün kurumlarda

Mevlânâ ve devrin Mevlânâ's olan Ken'an Rifâi'yi örnek almtr.

Bu iki mutasa\^afn rehberliinde, terör ve sknt devri olan 60 ve

70'ler Türkiye'sinde faaliyete geçirdii 'TÜRKKAD"^mk KadnlarKültür Dernei, stanbul Fetih Cemiyeti ve en önemlisi günümüzkültürüne hizmetieriyle damga vuran Kubbealt Akademisi Kültür

ve Sanat Vakf ile uurlu nesiller yetitirmitir.

Aysel Yüksel, "Sâmiha A\-\^erdi'de Mevlânâ," Manisa Uluslararas Türk ve

Tasav^of Kültürü ve Mevlânâ Sempoz)-umu teblii, 29.9.2007.

Sâmiha Ayverdi, Abide ahsiyetler, stanbul: Kubbealü Neriyat, 2006.

Aysel Yüksel, "Sâmiha A\-verdi'de Mevlânâ," Manisa Uluslararas Türk ve

Tasavvuf Kültürü ve Mevlânâ Sempoz^-umu teblii, 29.9.2007.

163

Page 184: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Büyük edebiyat tarihçisi Nihad Sami Banarl, "Günlük hayatn en basit

hadiselerini dahi deerlendirip mânâlandran iki büyük veli gördüm Mevlânâ

Celâleddin Kümi ve Ken 'an Rifdf" diyerek hakikî mutasavvf ve kâmil

insann hayatma her anm günün artiar içinde hizmetle geçirdiine

örnekler vermitir,^^

Sâmiha Ayverdi, Mevlânâ'nn kulland metodu nasl anlatr?

Efendim bu son derece mühimdir, Sâmiha anne bunu öyle anlatr:

"Mevlânâ Celâleddin Kûmi insan ruhunun ematik çatsn bütünüyle

görüp onun sakat, bottuk, kusurlu taraflarna feraset ve kudretle

parmak koymuj, mânevi bir operasyonla da iyilepirme yoluna gitmitir.

O bir ruh miman, bir san at ve fikir yapcs, bir medeniyet

in§aasdr.'*^

"B// esnada da kütle terbiyesinde sevgiyi esas almpr. Onun terbiyecilii

tamamyla insan tabiatna uygun bir anlayijin mahsûlüdür. Dorudan

doruya insanolunun benliine el u^atm^ a^n, mütecavi^ veykaenerjiyi alarak bunlar ajk ve iman haddesinden geçirip ifan vefaslet

haline gelmesini salamtr.

iktisadî kriî^er, askerî ve siyâsî hezimetlerle temelleri sallanan cemiyeti

tpk bo^uk ve cürümüj bir malime gibi ele alarak ondanyepyeni bir

tertip meydana getirmek hünerinigöstermitir.

Ümidi ve dayana kaybolmu toplumlara ilâhî heyecann, saf îmânn,

Rabbânî akn kaplarn açarak onu ruh salna götürmek, deme

kahramann baaraca bir cihad deildir.'^^

Bu görü ve hocasmn daima tekrarlad "devir hep ayn devirdir" sözü

aym zamanda büyük bir tarihçi olan Sâmiha Ayverdi'yi

85Sâmiha Ayverdi, Dost, istanbul: Kubbealt Neriyaü, 2007, s. 50-51.

Sâmiha Ayverdi, Ahide ahsiyetler, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2006, s. 29.

Sâmiha Ayverdi, Abide ahsiyetler, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2006, s. 29-30.

164

Page 185: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj^erdi üe SIRRA YOLCULUK

yönlendirmi, zor devirde salam yapl insan haline gelebilmemiz

için örencilerini eitecek yöntemleri bulmutur.

• TÜRKKAD'n kurulu amac nedir?

Sâmiha anne, bunu, "devrin ihtiyac olan tasavvuf terbiyesini artk vakflar

ve demekler çats altnda akademik dü^de lâfla deil hâl ve hikmetle

anlatmaly^' diye belirtmi, bu konuda hanmlarn önemini de

mutasa\'vflarn özellikle Mevlânâ'nn ve Ken'an Rifâî'nin kadna

bakndan yararlanarak \argulamtr. Hakikaten günümüz

Türkiye'si bu terbiye metoduna ihtiyaç duymaktadr.

Sâmiha Ayverdi bu konudaki düüncelerini öyle anlatr:

"Artk bu asrn insan kendinijalni':^ et, kan ve kemikten ibaret bir

mahlûk olarak görmek, onun için de sadece etine ve kemiine hikmet

etmek dalâleti içindedir, bu jü^den de hâmil olduu gerçeklen arayp

sorma:^ ve hatta seçeme^ olmupur. Netice itibariyle kendi kendine

yabanc hatta düman kesilen bu insan sevgiyi unutmu, îmandan,

ihlâstan habersiî^ kalmij, sonunda da üstüne çöken egoizme teslim

olarak onun emrinde dünyâya meydan okuyan bir dev haline gelmitir.

Hâlbuki insan tabiatnda köle ve emir kulu kalmaya mahkûm hisler

vardr. Kin, nefret, intikam, yalan ve iftira gibi. Cemiyetler ne vakit bu

kölelere hürriyet tanyp bapbo§ brakacak olursa hayat dü^ni alt-üst

olmaya mukadderdir.

insanolunun hamurunda müsbet ve menfî duygulara beraberce yer

verilmitir. Yeter ki menfî kuvvetler, müsbet enerjinin hüküm ve

kontrolü altnda kalsn. Böylece de köleye efendi mevkii verilmesin. Bu

idrâkeyaln^ bi^l Türkler deil, bütün dünya muhtaçtr der " ^^

Hocamzn, Mevlânâ ve Ken'an Rifâî'den örendii bu anlay

bizleri devr aldmz bu ulvî müessesenin banda hizmet ederek

hem kendimize hem de dünyaya bu anlay tantmak mecburiyetine

iletti.

Sâmiha A^-verdi, Abide ahsiyetler, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2006, s. 26.

165

Page 186: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Hocamz Ken'an Rifâî ve Sâmiha Ayverdi'nin eserlerinin günümüz

gençliine hem ilmî, hem ruhî alanda yol göstereceine inandmziçin, bütün gayemiz bu eserlerin lisans üstü ve doktora tezleri olarak

ele alnmas için tevik yarmalar düzenlenmesidir. Çeitli ülkelerin

üniversitelerinde kendileriyle ilgili kürsüler kurularak dünyaya

yaadmz tasavvuf ve slâm anlaym anlatmak en büyük

arzumuzdur.

Mevlânâ'mn dedii gibi Allah baladmz ileri bitirmekte

yardmcmz olsun ve bu faaliyederin mânâs kendimizi dünyaya

tamtmak deil, slâm' anlamak, yaamak ve öretmek olsun.

66

Page 187: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A\^ erdi Ue SIRRA YOLCULUK

"...Hakikat demlen tlsm, gökjüfiünde uçulan kullargibidir.

Onlan avlayacak silâh, yollarna kurulacak ökse olmad için

çok defa birgörür bir kajbederiî^...

"

Sâmiha Ayverdi, istanbul Geceleri

167

Page 188: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

u Dünya Ah u Dünya... ilâ-Yi KelimetullahAkîle Dolup Tamann, Onun çin Ölmenin, ÖlümsüzHayatn Ta Kendisi Olduunu Bir Bilse, Ne Olur Bir

Bilebilse...

lhan Ayverdi, Sâmiha hanm için, "güzelden ses getiren güzel,

ulvîden haber veren ulvîdir. Sâmiha Ayverdi hayât boyunca ulvî

kaynaktan haber verendir" der. O ulvî kaynak nedir? Dâima ulvî

kaynaktan haber vermek nasd mümkün olur?

Kendisi ulvî olunca ulvî kaynan haberini verecek. Yani Sâmiha

Ayverdi diye biri yoktu ortada, varsa da yoktu. Ortada bir dervi

vard. Dervi biliyorsunuz eik demektir. O Efendisinin eiiydi.

Efendisinin kalemiydi. Efendisinin sesiydi. Efendisini anlatt.

Ken'an Rifâî'yi anlatt. Dolaysyla da Ken'an Rifâî kesilince de ulvî

oldu. Ken'an Rifâî'de de Peygamber tecellî etmiti. Onun için O,

ulvînin ulvîsiydi. O ekmeldi. Sâmiha anne de mükemmel oldu.

Dolaysyla birbirlerini tamamladlar. Bir insann mânâ kaynandan

haber almas için iç hayâtnn yani âhiretinin yahut misâl âleminin

dünya âleminin üstüne çkmas, ölmeden önce ölmü olmas, iki

kere doup ölmü olmas (önce anneden domak sonra nefsiyk ölüp

Allah 'in kendindeki hakikatiyle domakyani ölmeden önce ölmek makamna

ermek demektir) ve dolaysyla günein batm olduu vücuttan tekrar

domas gerek. Bunun açklamas udur: Vücut ölü olarak doar.

Bir kabirdir ve AUah'n mânâs olan güne burada batar. Ancak

ölmeden evvel ölme, yani nefsinden kurtulma seviyesine, koruk

olan nefsini üzüm makamna çkarma seviyesine gelen insan için

lezzetli ve vitaminli bir hal ald zaman Allah'n ondaki mânâs

tap darya doru szar. te batm olan günein batt vücuttan

domas bu demektir. Günein batdan doacak olmasnn mânevi

anlam da budur. Sâmiha anne böyle bir sultandr.

lhan Ayverdi, Sâmiha Ayverdi'yi u sözlerle anlatr:

'Yakn çevresinde bulunma bahtiyarlna erenlerden biri olarak,

birkaç hususiyetini görüp göstermeye çalnmakla bu harikulade frengin

168

Page 189: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj^erdi ile SIRRA YOLCULUK

ahsiyetin asla anlatlamayacann idrâki içindeyim. Öyleyse hu

ya^lanlar nedendir? undandr ki, övülmeye, büyütülmeye ihtiyac

yoktur; amma prensiplerininyalanmasna her flaman mü§taktr. Ömrü

boyunca inand gerçekleri hiç inhiraf etmeden ya§am§ olan hu

mütefekkir-mürehhînin ^ahit olduum en mühim hususiyetlerinden hiri,

bütünyaknlarn da ayn ihlas ve samimiyet ü^^ere görmek istemesi ve

onlardan hakikat nâmna kabul ettikleri ne varsa sö^de brakmayp

hal edinmelerini, o hakikatlerle yalamalarn beklemesidir.'*^

» Sâmiha Ayverdi *îlâ-y Kelîmetullah'tan ne anlard?

Bizatihi kendi anlatimndan aktarmak isterim. Mektuplarnda buna

dâir u ifadelere rastlyoruz :

'lây Kelimetullah, Allah 'in dinini ve tevhid akidesini yüceltme

peklindeyorumlanabilir. Allah 'in kelimesininyüceltilmesinden maksat,

Hak dinin yeryü^nde hâkim olmas, Allah'n buyruklarnn fert ve

toplum plânnda yajanmasdr. Bu anlaydn öcünde herfeyden önce

insann kendi iç dünyasn düdene koymas, süfli hrs ve heveslerden

kendini temizlemesi, benlik dâvasndan kurtulmas, mânâsn^nginleçtirmesi, dünyâya geli§ sebebini idrâk etmesi, kendisi ile banpk

olmas gü^el ahlâk sahibi örnek bir insan olarak yalamas, ruhen

salama basacak manevî kemâle varmas, bu ölçüler içerisinde

ahsiyetini vatan topra sevdas, devlete hikmet a§k, millî kültüre ve

târihe sahip çkma çuur ve idrâki ile bütünlemi olmas düçüncesi ve

fikriyat vardr.'^°

Ilâ-y Kelimetullah: slâm dininin esaslarn ve yüceliini yaymak için

gösterilen gayret bu yolda yaplan cihad.

"Müslüman-Türk'ün asrlar ayaa kaldran cenkleri ve dünyay

uyandran uraklar altnda yatan itici kuvvet, dört elle sarld ve

uruna can alp verdii ulvîgayesi idi: ilây Kelimetullah.

"

"'4lhan A)n/erdi, Takdim /'Kubbeald Akademi Mecmuas, Ya^^t Hayatnn 50.

Yinda Sâmiha Ayverdi" Hintli Says, 17, Ekim 1988, s. 3.

^"smet Binark, Sâmiha Ayverdi'nin Mektuptan, stanbul: Kubbealü Neriyâü,s. 595.

169

Page 190: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

***

"Ilâ-j Kelîmetullah, önce Müslüman Arap ordulanmn sonra da

Müslüman Türk ordularnn devraldklaryücelerdenyüce emânet.

"

***

'slam 'in gayesi ise, ha^r ve ideal bir nizâmnâme olarak eli altndadr:

ilây Kelîmetullah ve bütün gayenin tahakkukunu gerçekletirecek ruhî

kemâl islâmyeniden bu noktaya geldii an, o jevk ile ancak kendine

ve dünyaya faydal olacak bir seviyenin ^rvesinden beeriyete hitab

edebilir.

"

***

"u dünya ah ju dünya, ilây Kelîmetullah a§k ile dolup takmann,

onun için ölmenin, ölümsüî^ bayatn ta kendisi olduunu bir bilse, ne

olur bir bilebilse...

"

***

"Bir milleti ekmeksi^lik deil, gâyesi^^lik öldürür islâm 'in gayesi ilây

Kelîmetullah olduu müddetçe, kurduu tevhida ile ktalar birbirine

balamakta ^orluk çekmemitir.'^^

Ben hakikaten onu, Pauolo Coelho'nun In Savaçs kitab ile

badatryorum. Paulo Coelho, In Savaçs'nd2i ulvi olarak ne

anlatmsa hepsi Sâmiha annede vard. O bir savaç gibi hiç

durmayan devamh mücâdele veren insand.

Necip Fazl'n, "Sâmiha Ayverdi'nin baz satrlar ile temasa gelir

gelmez, onda cins istidatlara ait soylu çilenin bütün izlerini

gördüm. Açkgöz ve günübirlik öhret avclarnn dâima kolaya,

hafife kaçan, göz alc ve alâka çekici âdî hokkabazlklarna

karlk, onda, derin bir metafizik ihtiras, mâverâ hummas, eya

ve hâdiselerin düümünü ruhta ve müessirlerin müessirinde arayan

hakikî insan hamlesi, kaleminin dokumalarndaki mihrab

Ncvnihal Bayar, "Kubbcalt Akademi Mecmuas.' Den'at^cm Jki Damla" Merhaba

Iik/\ lkbahar 2005, Say 31, Sâmiha Ayverdi Özel Says, s. 33.

170

Page 191: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Av\'erdi üe SIRRA YOLCULUK

ekillendiriyordu... Sâmiha Ayverdi, maddî eyamn bittii, deri

üstü hâdiselerin tükendii ve zahir ufuklannn sona erdii noktaya

bitiik âlemin serdengeçti bir meczubudur" belirlemesindeki

'hakiki insan' nedir?

Bu belirlemeden ne anhyorsunuz?

Buradaki hakiki insan kendi nefsiyle deil kendindeki Allah'a ait

isim ve sfatlaryla aikâr olan insandr. Sâmiha anne böyle bir

insand. Bence bu söylemde Sâmiha anneyi en güzel anlatan,

açkgöz ve günübirlik öhret avclarnn hafife ahnan gözabc ve

alâka çekici âdi hokkabazhklarna karhk, onda, derin bir metafizik

ihtiras oluudur. Gerçekten mânevi mertebe ihtiras yoktu. Ashnda,

metafizie olan ihtiras derken insanlarn d cephesinde kalmayp

bâtnlarna nüfuz ederek oradan kendilerine ait âyet ve hadiseleri

okumak, mânevi hayatn derinlikleri içerisinden insana seslenmek

gibi bir yetenei olduunu anlamak lâzm.

"Maddî eyann bittii, deri üstü hâdiselerin tükendii ve ^âhir ufuklannn

sona erdii noktaya bitiik âlemin serdengeçti bir meczubudur, " cümlesini

belki bu bitiik âlemin mensubudur diye anlamak lâzm. O, bitiik

âlemi yaad için oradan konutuu için yani berzah olduu için

tenzih ve tebih arasnda herkes kendi hakikatini kendini de onda

görür, kendinde olmayan da onda görür. Dolaysyla o manevî

âlemden haber verendir.

'Hakk tevhid eylemektir ilmin gayesi' buyurur Kenan Rifâî

hazretleri. Sâmiha hanma göre ilim nedir, ilmin amac nedir?

Harakânî hazretlerinden öreniyoruz ki, ilim, Allah'n Âlim

sfatndan kuluna bahettii eydir. Bu anlamda Sâmiha hanmnilim anlayn yorumlar msnz?

lim, aslnda herkeste tecellî eden Allah'n isim ve ifadandr.

Yaradann herkeste kendi ilmiyle tecellî ettiini biliyoruz. Sâmiha

anne bize bunu öretti. Onun için herkeste tecellî eden ilim Allah'a

ait ilim olduu için O herkesin ilmine hürmet eden bir sultand.

Ama Sâmiha anne ilmi Allah'la irtibatmz salayan bir vasta olarak

kabul ederdi. Yani iki vönüvle de ele alrd.

17

Page 192: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Yolcu Nereye Gidiyorsun adl eserinde tevhide götürmeyen bilginin

ilim olmadn anlatr:

Tutalm ki bir ressamfrças kadar hu gök kubbenin altndayajoyan

insanlarn his dünyalarn görüp gösterici birja^a olmuum; bundan

ne çkar"? Bana nihayet harikulade bir sanatkâr denir. Ve nihayet

kabiliyetim ve hünerim §u topraktan derlenmi olan cismimin övünecei

bir sermâyedir.

Tutalm ki bir mîmar olmuum yeryüzüne, asrdan ara devr olan

san 'at âbideleri hediye etmiim; fakat varlmn hududunu aacak

köprüyü kurmak için bu hüner banayeter mif^

limle dolmak, insan boluktan kurtarama^' bakyorum da çok defa

hocas da bo, hacs da bo! Birlii öretmeyen bilgiler insan boluktan

kurtaramyor, hocam!

-A.nlayamyorum a^^m, si^n düüncelerinize kalrsa, A.llah, kediden

köpekten de ^hûr ediyor diyeceksiniz^ böyle ey mi olur? (...)

Bu, gö^ü ka, pembe teni, kumral saç ile karna gelen insandaki

süfli ksmlan inkâr etmek gibidir.

-Fakat aî^zj^ &^^^ olmad. Halik 'in vücûdu, insan vücûduna nasl

benler ki, bu misâlle beni düüncelerine kaydrmak istiyorsun? Akl,

bu dediinin tamamen aksini söylemekte.

Hakkn var hocam, sen akla bal kaldkça beni anlayamazsn. A.kl

halka gibi yalnz ^^p^^^f^ bendidir, esiridir; ona içeri girmeye izjn

yoktur. Halkay kapya vur, böylece darda beklediini içeridekilere

haber ver;fakat onayapp kalma içerigirmeye bak.

Bence akl halkasna tutulup kalmak, tehlikeli bir eydir; darda

kaldkça herhangi bir dümann pençesine yakalanmak ihtimâli pek

çoktur. (...)

92Sâmiha Ayverdi, Yolcu Nereye Gidiyorsun, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1997,

S.43.

172

Page 193: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj'verdi üe SIRRA YOLCULUK

-Fakat dostum, darda mantk, maânî, felsefe, belagat, hâsl dall

budakl bir ilim ebekesi var; içende ise ne olduu malûm deil (...)

Doru hocam, tane ve tohum, topraktan ba çkarmaynca günein ve

rü^ânn dostu olamaî^ Sen ki beeriyet ^(emininde gömülüsün, baharn,

gü-:^ün letafet ve nimetlerini ne bilirsin? A.na karnndaki cenin de o

rahimden â^t olmadan evvel, gdaland kandan daha le^\ bir gda

ve bulunduu yerden daha geni bir meydan tasavvur edemedi.

Vaktaki dünyaya çkt, burada o kan unutturacak ne gdalar ve ne

geniliklerle karlat. Asl hayâta nazaran dünyâ da bir ana

rahmidir; eer gün olup insan buradan hissen kurtulacak olursa,

gdalanaca vicdani î^evklerin ve geniliklerin de hayran kalacaktr.

Dünyâ ruhlarn bir deneme ocadr. Hayat ise bu kemâl ve irfan

yuvasndan çktktan sonra balayacaktr. Buradan temi^ kalp

diplomasn alana ne mutlu hocamP

Sâmiha hanmn özellikle mensur iirleri, ksa anlatlan, Yusufçuk

ve Hanc gibi eserleri, Hz. Mevlânâ'nn, eyh Gâlib'in eserlerindeki

dil ve muhtevann, sembol dünyasnn modern zamanlardaki

devamdr denilebilir mi? Neden?

Sâmiha A}'verdi'nin muhteva ve sembollerinin en fazla Kenan

Rifâî'ye benzedii düünülebüir. Ayrca birçok mutasavvfla ortak

nokta bulunabilir, bu da belki William Chittick'in dedii gibi

özlerinin ayn oluundan ve aym kaynaktan besleniinden dolaydr.

Sâmiha annenin kendine özgü sembol dünyas insanlar üzerinde

son derece etkilidir. Tasavvufla ilgili her sorumuzun cevabn onun

kitaplarnda bulabiliriz. Eserlerine bakldnda dinin içerisine târihi,

tarihin içerisine ümi, ilmin içerisine ak yerletirmitir ve her eyi o

kadar özdeletirmitir ki birini dierinden ayrmak mümkündeildir. Sanki tevhid kaynandan yaylan zerrecikler gibidir. Ve

sonuçta tevhide götürür. Tevhidden getirip tevhide götüren bir

anlatm içindedir. Ben öyle görüyorum Sâmiha Ayverdi'yi-

Sâmiha Ayverdi Yolcu Nereye Gidiyorsun, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1997, s.

68-70.

173

Page 194: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Kendi ifadesiyle, tasavvuf, "bencil dünyalar içinde kabuk balamkütleleri uyuukluktan kurtararak, onlara yapc ve atlgan bir

karakter vermitir. Böylece asrlarca toplumun derûnî saln ve

içtimaî ahengini temin ederek kütleleri feragatli aksiyonlara

itmitir. Toplumlan tevhid srlaryla alayarak güçlendirmi ve

güvenilir hâle sokmutur." Bu tanma ilikin neler söylersiniz?

Sâmiha anne böyle yaam bir Sultand, onun tasavvuf anlayhareketti, hizmetti. Çünkü beka makâmndayd. Dolaysyla halka

Hakk için hizmet etmeyi düstûr edinmiti. Peygamber ahlâkm

yaayanlarda görüldüü gibi 80 küsur yanda vefat edene kadar hiç

durmadan çalt, böylece hem kendi ahsiyeti ve karakteri açsndan

hem toplumun yetiii ve yaplandrlmas açsndan hem de

dünyânn tekâmülünde birçok kiiye tesir etmi, kendisi çabt gibi

bakalarm da çalmaya yönlendirmi, tasavvufu çalma akna ve

ahlâk akna döndürmü bir sultand. Meselâ Anne Marie Schimmel

ve Eva De Vitray Meyerovitch gibi dünyâya islâm' anlatm birçok

hammefendi onun terbiyesinden geçmi en azndan dokunmugeçmitir. Eva De Meyerovitch, Ezher Üniversitesinden ders

vermesi için teklif aldnda Sâmiha anneye "Efendi/?/, beni/// gibi

sonradan Miislii///an ol///u§ birinin ls/â///'n en öne///li üniversitesinde ders

ver///e hakk var ///dr?" diye. sorduunda Sâmiha anne "Giinej bir gün

batdan doacaktr hadisini hatrlar r/sm^" (Tirmizî, Fiten, 22).

sözleriyle onu yüreklendirilmi ve yönlendirmitir. Türkiye'de

birçok ilim adam,- ite görüyoruz Mülakatlar adl kitabndan-

yazarlar, düünürler, devlet adamlar onun ilminden yararlanarak

hareket etmilerdir.

Eer düünebiliyorsa salkldr insan, yani sadece sabkl yaayarak

salld olunmaz. Düünüp huzurlu ve mutluysa salkldr.

Hocamzn tekdüze bir tevhid anlay yoktu. Renklilik, farklbk,

farkllklar idrâk ve böylece renklilii seyretmek, Allah'n san'atn

farkllklarda seyretmek ve bunlar çirkin görmeyip bilâkis san'atn

bir özellii olarak idrâk etmek onun tasavvuf anlaynn hakikatiydi.

Kendi anlayn topluma tevhid srryla alad için de onun

çevresindeki herkes bu zevki kabiliyetleri ölçüsünde idrâk

74

Page 195: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^'verdi üe SIRRA YOLCULUK

etmilerdir. Her insan sadece kendi kendisine kar deil kideye

kar mes'ûl olabilmelidir. Ve kendisi öyle demitir:

"Vatan ve iman uurunu millî bir platform üstünde aktif bir enerji

haline getirecek memleket hi-:^eti tek çkar yoldur. Derdi tehis

ettikten sonra devay bulmak kolaylar, hadis-i erifte buyumlduu

üî^re 'hiç ölmeyecekmi gibi dünya için hemen ölecekmi gibi ukbd için

çalmak '. Dervilik tembellikle deil, miskinlikle deil, jü^ ak ile

insanlara ve Allah'a hiî^met etmektir'^^

• rfânî ve tasavvufî gelenein büyük oranda buharlat,dergâhlann kapand, geleneksel âdabn ve irfânî zeminin yok

olduu bir ortamda, Sâmiha hanm, yetkinleme yolcularna, hangi

yol ve yöntemlerle, ne türden çabalarla bir manevî yolculuk, bir seyr

ü sülük imkân sunmutur? O'nun telifleri, sohbederi,

konferanslar, vakf çalmalar, geleneksel biçimi yok olan

yetkinleme yol ve yordamnn modern zamanlardaki biçimidir,

denilebilir mi? Bu balamda tasavvufun modern ortamda inâsnnnasl mümkün olacana ilikin neler söylenebilir?

Bir kere sohbederi asla brakmad. Sadece kendisi sohbet yapmad,sohbetlere insanlarn devamm salad. Bunun için kendisi de orada

bulundu. Konferanslar verdi, tasa\-vaf ev sohbederiyle,

sempozyumlarla, konferanslarla yaatld. Kendisi kurduu dernek

ve vakflarla tasavvufu öretti, yaad ve yaatt. Tasavvuf

akademilerde öretilmelidir, sözünün mânâs budur. Kubbealü

Ken'an Rifâî'nin hayâl ettii akademiydi. Sâmiha anne orada

öretilen ilmi haliyle de göstererek bu akademide okuyan ansbörencilerini mürid edasyla tekâmül ettirmitir.

Sâmiha Ayverdi, Altay Dergâhyla ilgili olarak unlar söyler:

"Eer o t^amanki cemiyet bir •:^âviye deil de akademiyoluyla fikrini

yayma imkânna sahip olsayd, belki de Kenan Rifâi bir akademiyi

tercih ederdi. Kenan Rifâî dergâh dergâh eyhi unvan kapanmak için

smet Binark, I efâtn/n 10. Ylndci Sdmiha Ayverdi,T\xTk Kadnlar KültürDernei Genel Merkezi Yaynlar, Ankara, Mart 2003, s.2L

175

Page 196: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

deil gayesini ^mann jartlanna göre tahakkuk ^minine getirebilme

vastas olarak telakki ettii için açmpr.

"

Kendisi bu kurumlan öyle anlatr:

Tasavvuf kurumlan, î^âviye ve tekke mensuplan tüketici deil üretici

î^mre idi. bunlar müahhas bir makama hesaplar verirlerdi. Macerac,

menfaatçi, haris deillerdi. Aksijoncu arnm kimselerdi. Kolay ve

rahat ortamlar deil snr boylarnda stratejik yerlerde tekke

kurarlard, bulunduklar bölgede manevî eitim kadar san'at ve

kültürle megul olur, halkn estetik kabiliyetim iirleri, ilâhileri,

türküleri destanlanyla beslerlerdi. Sosyal hayatn mayasn tutarlard.

Didaktik üslupla tasavvuf teorileri anlatmaz. Pratikle urar,

sonuçlar üzerinde durur, bkp usanmadan yaanm olaylardan

örnekler verir, Kur'an ahlâkm anlatr, kal ii olmayp hâl ii olan

tasavvuf üzerinde durur. Tevhidci bak açm gelitirmek ister.

Akn kemâle erdirici vasflarndan harekede cemâl-i ilâhîyi

müahede eder.

Tekke ve dergâhlar srlandktan sonra fikir ve inançlar yok olmad,

kendisi yazdklaryla, yaantsyla tasavvuf inam ve düüncesini

baaryla anlatm zengin kültür ve inanç malzemesinin günümüz

insamna aksettirilip tantlmasna köprü vazifesi görmütür.

Seyri suluu tekke çats altnda deil, eserler, konferanslar,

sohbetier, örnek davramlarla devam ettirmi, klâsik anlamda bir

eyh olmayp maneviyât, ahlâk ve kemâl yolunda bir mürit olmay

tercih etmitir.

Sâmiha anne "heryer Allahn hu^rudur, Allah 'a âpk olmayan hiçbir jey

yoktur, herkesyok!Allah vardr" diyor, o halde huzur her yer olduuna

göre tekkede ibâdet etmek önemli deil, her yeri tekke gibi

görebilmek önemlidir, Sâmiha annenin slogam budur.

"Tasavvufu dergâhlarda hayknp barmak zannedenler azîm

hatâya dümülerdir. Zikir, semâ, saz ve sözün avlad insandan

Yazarn notlarndan.

76

Page 197: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^^erd üe SIRRA YOLCULUK

beklenen, kendini bilip nefsini temizlemek ve Muhammedi ahlâkla

zrhlanmak idi" sözünden ne anlamamz gerekir?

Sâmiha anne tasav\afu yaanan bir yol olarak idrâk ederdi ve

tasavvufun kendini bir ey zannetmek olmayp insan hiçlie

götürmesi gereken bir yol olduunu bizlere öretirdi. Mutlaka ki

zikir, semâ, saz ve söz yani sohbet bütün bunlar inam kendi

hakikadyle yüzletirerek avlamak için birer yöntemdir, ama bütün

bunlarn neticesindeki avlam bir saniye sürer ve sonra lasdk gibi

eski haline dönerse o zaman onun üzerinde tasavvufun bir izi ve

etkisi var denemez. Tasavvuf tövbeyle balayan ve tevhidle biten

insamn kendini Allah'a ulatrmak üzere girdii çüeli bir yoldur ki

bu yolu }Kirümeyen insan kendine mutasavvf diyemez. Bu çileli

yolda da benlikten arnmak bakalarndan daha üstün olmak deil

daha aa olmay becerebilmek kendi hiçHini idrâk edip kendi

içindeki Allah'n ahsiyetini ortaya çkarmak ve dünyaya iki gelip bir

olarak ona geri dönmek mânâsn tayan bir yoldur. Bu yolda

saylan bütün yöntemler sadece insan harekete geçiren

yöntemlerdir. Bu yol cihat olarak düünülür, çünkü Peygamber de

hakiki cihadn bu olduu konusunda bizi uyarmtr. Bu cihatta da

kudümler, sazlar, sözler gibi çeitli yardmclara ihtiyacmz var. tebu yardmclarn en banda ak gelir. Bu ak körükleyen de sazlar,

sözler, sohbetler ve ilimlerdir. Ama esas olan insamn bütün bu

ilimler sonucunda ilmin en yüksek noktas cehalettir dendii gibi

kendi cehaletini idrâk etmesidir.

"Hakîkî mürid kimdir?" sorusuna, "tasavvuf felsefesiyle uraankimse deil, tasavvuf uurunu bizzat amel/fiil hâline getiren

kimsedir" diyen Ayverdi neyi kastetmektedir?

Bir gün Rifâî hazretleri etrafndakilere, "siî^den §unu istiyorum ki beni

seb etmeyesini^ (kötülemeyim^'" dedi, aman efendim biz sizi nasl seb'

ederiz diye taaccüb edince "benim yapmadm yapmak, söylemediimi

söylemek, istemediimi istemekle, " cevabm vermi.

Bu demektir ki mürit, tasavvuf felsefesini yaayan kiidir. KenanRifâî hazretierinin söyledii gibi "eer ben yalan söylüyorsam s\ de

177

Page 198: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

söyleyebilirsiniz eer dedikodu yapyorsam si^ de yapabilirsiniz^. Haram

imliyorsam si^ de imleyebilirsiniz ama bunlarn hiçbirini yapmyorsam ve si^

yapyorsam^ sevdiini:^ iddia ettiini':^ hocan^ kamç vuruyorsunuz^

demektir" diyecek kadar cesur olan kii hakiki mürittir.

78

Page 199: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ay-verdi üe SIREA YOLCULUK

'\..Ma^, ahi danlacak ve en doru sö^ü ve tecrübeli bir

dosttur. u halde bu gün de, kuvvet, §evk ve hayat

kajnam^n kendi ö^ deerlerimi!^ olduunu unutmamak,

bi^m için bir ölüm kalm maceras olsa gerek..."

Sâmiha A}^erdi, Hâtralarla Babaa

79

Page 200: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Sâmiha A3rvrerdi'de Derin Bir Târih uuru ve Sevgisi

Vardr. .

.

• SâmihaAyverdi, Ak emseddin'in, Fatih'e yapt, "Senin sâlik

olmandan mâlik olman hayrldr" öüdünü nasl yorumlar?

Edebî ve Manevî Dünyas çinde Fatih eserinden örendiimize

göre;

"Ak emseddin büyük insand; fakat asl büyük olan Fatih Sultan

Mehmed'di. Zira biri sadece gösterici idi, öteki ise hem görücü, hem

gösterici, hem de izleyici idi. Yani biri sadece hâmil olduu fikri,

prensipleri ekiyor; dieri hem fikre sahip bulunuyor, hem de onu fiil

halinde gelitirip cihana ar^ediyordu. I^te bu uurladr ki, ondaferdî ve

ma'^erî vicdan kaynatarak otu^jl ajan saltanat müddetime, siyâsî,

askerî, idarî, içtimaî ve fikrî icrââtndaki birlik ve ahengi meydana

getirmipir.

A.k emseddin için Fatih bir jahs deil, bir semboldü. Zira mürfid,

onun ahsnda kütlenin sembolik ifadesini bularak, âlem halkna bu

kanaldan çkjyapp, onun vastasyla alij verifini kurmujtu.

Fatih'in ha^rlanmij ve ifienmij maneviyât, efendiliin bir çraklk

devresi olduunu takdir ettii için, bu küçülme, nallanma halini ta-:(e ve

canl tutabilmi, kütleye kar§yüklenmi olduu mesuliyetlerin arlaltnda e-:^lip bunald flamanlar, baj olduunu unutmak suretiyle,

çraklk safvetine iltica etmi§, böylece de bendeliin teslimiyet ve m^â

kapsna snp dinlenmitir. Zira o, bende olmadkça â;^ad

olunamayacan bilen büyük insand.

Binâenaleyh Fatih, ju cihetten de talihli idi ki, bir cihangir olmasna ve

devrinin fikir ve siyaset âlemindeyüksek mevkiini kabul ettirmi esizi

bir kymet bulunmasna ramen, elini öpecei bir üstad, karsnda

na^anp sesiniyükseltse de, hif^ayagel! diye kar koyabilen bir efendisi

vard, iskender ve Napolyon da birer cihangir idiler. Fakat icrâât,

fütuhat ve uuralt istidatlanna ramen, terkipsi^ bir malime

olmaktan kurtulamadlar. Onun için de, kendi kendine kar hesap

180

Page 201: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj^erdi üe SIRRA YOLCULUK

vermee mecbur tutulmu ve manevî terbiyesinde nefis kontrolü jart

edilmi Fatih'le bu noktada aralan dâima mesafeli kalmtr.

ehri alr almaî^jeryü^ü ilerinin meakkat ve mihnetlerinden yorgun

dümü padiah, artk gönül âlemine geçmek, bir eyyam da kendi

kendisiyle kalmak için szldanmaa balamt. Zira Fatih, galip

cephesiyle spirituel adamd ve ^aman -zurnan derin bir eksta^ içinde iki

dünyadan da geçmei çok ödüyordu. te vecd ve ruh -zevkine yü^

döndürüp kendi kendinden saklanmak ve sath üstü davalarn

andrn yeknesaklndan mânâ saltanatna kaçma iddetle ödedii

bir an, doruca Ak emseddin'e gidip "mülakat eyledikte. eyh

Hasretleri yan yatur bulunup asla va^yetini deitirmedi. Padiah

eyh Halvetlerinin elini öpüp: "Sana bu hacet içün geldim ki birkaç

gün beni halvete koyup irâd eyleyesun" deyicek, eyh Hamiyetleri

Padiah'n bu kelâmn sem'-i kabule almayub n^â kula ile

dinlemedi. Padiah- sâmî-makam, srar edüb üç dört kere "Elbette

umup beklediim hâsl olacak ve istediim yerine gelecektir"

dedikte, eyh Ha-z^etleriyine reddeyleyüp bu hususa müsaade eylemedi.

Nihayet Padiah Hazretleri gat^âba gelüb, husüs- mezkur içün: "Bir

Türk bir kere söylese kabul edüb halvete idhal edersin, ben

sana nice kere söylemiken sözümü kabul etmezsin" dedikte

eyh Hakaretleri cevab verüb: "Meâyih-i izamn halvetinde bir

lezzet vardr ki ana dâhil olsan emr-i saltanat gözünde

olmayub, dünya gözünden silinib saltanat geçüb gitmek

mukarrerdir. Bu sebepten ahvâl bozulup, her birimiz bu hâle

sebeb olmakla Allah'n gazabna urayarak günahkâr olmak

lâzm gelür", dedikten sonra, makamnn icâb üz^re adi ü insafa,

dorulua ve saltanat merasimine müteallik aikâr ve malûm olan söz^

ve nasihatleri ifâde eyledi

Aikâr ki bir vizyon, bir vecd ü hal, insan olunu isim ve ekilden

geçirmee ve ba sonu olmayan ce^be ve istirak ufuklanna

sürüklemee yeter de artar bile. ite Fatih de, dünya ve saltanat

umurundan yorgun dümü âk gönlü ile, to^u dumana katarak, bu

cokunluk ve evk âleminin lez^^ti içine atlmak istiyordu. Ammamürid dediimiz^ 'guide spirituel' yani müridinin bütününe sahip

olan büyük insan, srasnda cismânî ve nefsânî uçurumlar armann

181

Page 202: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

da kâfi olmadm gö-:^ önünde tutarak, müridini, manevî ehvet

sajlahilecek rûhânî ha^ ve lezzetlerden de geri çeker. Bahusus Fatih,

kendim kütleye neretmi, balam büyük insand. u halde reva

myd ki, halvet vejakllktan bulaca ahsî z^vki için mukadderatn

kendisine çimmi olduu saltanat emrinden geri dönsün? Bir istirak

zevki içinde haymenijîn olmakta da, gizli bir ehvet, bir hodbinlik

kokusu vard. Fakat zpr kefedilir bu î^af ancak Ak emseddin gibi

ulu'lar bilebilirdi. Muhakkak ki Fatih de bilmiyor deil, bilmek

istemiyordu.

Dünya, zç^man z^^^^ kendini kütleye feda eden büyük insanlar

yetitirir. Fatih, mesuliyet muhiti kendini amam basit bir mutasavvf

deildi. O, kütle namna geni ölçüde taahhütlere girimive mesuliyetler

yüklenmi bir sistem sahibi idi. Bu yüzden de kendi için doduunu,

kendi için yaadn, kendi için öldüünü zp^neden ortalama insan

tipinin imtiyaz ^^ imkânlarndan mahrum olmas mukadderdi, ite

bunun için de müridi, onun inziva ve infrad arzularn hep püskürttü.

Kendi sonsuzluuna, kendinden kendine çk yapmak ihtiyaçlarn

muayyen bir ölçüye ayarlad. A.detâ müridinin aknc, takn, çaltl

ruhu ile bu ruhu için için çaran vecd ve istirak arasna bir Sedd-i

Çin kurdu. Gerçi tasavvuftan gaye mânevi kemâl idi Fakat ruhun

tezahürü canl madde ile sabit olduuna göre, tasavvufun müdahalesi,

ferdi en mükemmel beeri varlk haline getinnekti ki, A.k emseddin de

müridini bir manevî terfih halinden çkararak dâima aksiyona doru

arkasndan itmitir.

A.k emseddin o kâmil insand ki müridinin Padiah olmas, terbiye

sisteminde bir geveme, bir iltimas, bir hatr gönüle yer vermiyecek

salâbet ve kvam arzederdi. Mürid de o mürid idi ki, hükümdar

olmas, müridin varlnda tecelli eden rabbani iaretleri fâni bir kul

olarak kabullenmesine mâni tekil etmezçii- Onun için büyük talebesini

bir cemiyetfedaisi olarak kullanmaa acmad. Szldanmalarna, hatta

direnmelerine kulak asmad. Zira biliyordu ki ayarlayc ve merkezî

ahsiyetler, yerlerinden kmldadklar anda, kütlenin irâzesi çözülüp

bir alt üst oluun balamas mukadderdir. u halde büyük insann,

ahsn tamamen bertaraf etmesi, aksiyon ve reaksiyonlarnda kütlenin

menfaatini ölçü olarak göz önünde tutmas lâzm gelir. Nitekim

82

Page 203: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A\'verdi üe SIRRA YOLCULUK

Fatih 'de tasavvuf, nazari bir doktrin, hayâli bir idealif^m deil, ferdi ve

sosyal hayattaki tesrii ve icrâi otoritesinin sklet merke-:^ idi. Bir cemiyet

terbiyecisi olan hükümdar, icra ve tesri yolunda hareket ve vusul noktas

kabul ettii bir jûurladr ki 'ben' demei unutmu, hep 'sen' demi§,

kendini silmi, âlem içinyaamtr.

Eer Fatih 'ben' de kalm bir hükümdar olsayd, bugün onu da

yeryü-:(ünün öhret sahibi sra adamlar arasnda görecektik. Halbuki

A.k emseddin'in ahsnda ifadelenmi ve belirmi tasavvufahlâk, onu

nesi var nesi yoksa ykm, sonra da ayn malzemeyi kullanmak

suretiyle bu harabeninyerine bir esi-:^ mamure kurmutur.

A.k emseddin, vat^esinin nerede balayp nerede biteceini bilen bir

elçi idi. Nitekim, müridine, imkân ve kudret kaynaklarnn bif^^at

taycs olduunu iaret ettikten sonra onu yapc ve yaratc ^ekâs,

büyük ve takn imanyla ba baa brakp çekilmee karar vererek

Padiahsn rica ve temennilerine ramen, günün birinde srtnda

cübbesinden, banda serpuundan baka mal olmadan memleketi olan

Göynük 'e gidiverdi.

Gitti; ayet kalsayd, vecd ve mânevi ^vke gönlünü ha^r etmi

Padiah, belkiyineyanpyaklacak, na^anacak, sklanacak, halvet ve

dünyadan çekilme aralarn tekrar edecekti. Halbuki kütle namna

onun, dünya umurunun anaforu ortasnda dimdik ayakta durmas

lâf^md ve önünde çaylar, nehirler akt halde susu-:^luk çilesine dümübir mahkum gibi, tenesi olduu bir gönül hayatyla mesafeli bir alverie tâbi olmas gerekiyordu.

'^^

Sâmiha Ayverdi'nin tarih anlaynn ve yerlilik/millîlik uurununmerkezinde ne vardr?

Ayverdi'de derin bir târih uuru ve sevgisi vardr. Bu kuru bir

övünme gayreti olma^ap, tarihten ilham alarak bugünü ve gelecei

^^ Sâmiha A^-verdi, Bdebi ve Manevî Dünyas çinde Fatih, stanbul Fetih

Cemjyeti,1983 s. 37,40,41,44,45,46,52-54.

183

Page 204: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

nâ düüncesini temsil eder. Tarih uuruna sahip olmayan nesiller

için öyle hayflanr:

"Bir bitkinin biiyüjüp gelinmesi nice ^ahmet ve mücadeleye baldr. Ne

ja;^k ki insanolu bu nebatî uurdan bile mahrumdur. Köke muhtaç

olmadan meyve bekliyor! Bu yüî^den geçmiini inkâr ediyor. Sonunda

gayesine ulaamadan :qyân olup gidiyor.

"

(. . .) Ona göre, köksü^ajama heves ve illeti neya^k ki cemiyetimi^n

bir i^leryarasdr. Ma^ ve tarih uurundan, millî ve manevî terbiyeden

mahrumyetiden gençlik, ilk darbede yklmaya mahkumdur.

Sö\ konusu ettii yapa ve koruyucu deerler için en mühim referans

olarak Türk tarihini ve kendi târihî tecrübemi:^ gösterir. Ama ne

yaî^k ki gaflet içindeyi;^ dolup ta§an haî^nelerimiî^e ramen, onlardan

faydalanamyorum.

Hazneleri içinde açlktan ölen insan örneini skça kullanr.

Bunlardan biri föyledir: Çok eskiden bir dünya havadisi okumutum.

Milyarderin birinin: hisse senedi, tahvil, nakit para, mücevher gibi

kymetli mallarn saklad biryer alt haznesi varmij. Mahn^enin iki

anahtarndan biri kendisinde, dieri kansnda bulunurmu§. Bir gün

milyarder hazinesinde iken, nasl olmujsa olmuj, içerden açlma imkân

olmayan bir ekilde, kap kapanvermif Adam milyarlarnn ortasnda

mahsur kalm.

V^akit geçip kocasnn gelmediini gören kans telâlanm, arayp

taram, bulamaynca emniyete haber vermi. Elbirlii ile günlerce

arapnlan mehur yengin bulunamam. Kans dahil kimsenin aklna

yer alt haznesine bakmak gelmedii için, sonunda ^vall milyarder

büyük servetinin ortasnda açlktan ölüp gitmi.

l^eyaf^anm^ öyle hayflanr:

"Reva m ki binlerce yllk anl mazi ve târih hazinesine

sahip olan Türk milleti de, bu varlna ramen yokluk

97Prof. Dr. Mehmet \^Qm\rci,Scimiha Ayi'erdi'rifi Sosyo-Kii/türel Misyon ve Ondaki

Ha^/a Mciru'vi Deerler, Sâmiha A)^'erdi'yi Anma Toplants , 26.02.2000, s. 33-34.

184

Page 205: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha Aj-verdi üe SIRRA YOLCULUK

içinde can çeldir olsun! Bu anl erefli malzemeyi ileyip

yararl hale getirebildiimiz takdirde ise, yalnz bize deil,

bütün dünyaya yetecek bir medeniyet mirasna sahip

olduumuz görülecektir. "

u önemli ö-:^lüe de dikkat çeker:

"Türk medeniyeti ilâhî-beerî bir sîmâ tar. O ne srf

maneviyattr, ne de srfmaddeye tapnmadan ibarettir. Klçtutan elleri icabnda sanat aheserleri ortaya koyar. Onun

mensuplar, maddî ve bedenî bünyelerinin hakkn verirken,

manevîyaplarn da slah etmekten geri kalmazlar. "

Sâmiha Ayverdi hiçbir :(aman iimitsi^ olmamtr. O derd içinde

devann da olduunu hep söyler Ama ac gerçekleri ifâdeden geri

kalmad ve der ki: Yattk ki bugün kendi kültür ve medeniyetinin

ipuçlarn kaybeden Türk milleti, kendine, tarihî ve millî

bereketlerindenfaydalanaca birjol çiî^mij deildir.

Ergun Göze de Sâmiha annenin millîlik uurunu O, Millî Vicdandr!

babkl yazsmda dile getirmitir:

'%lcdan aynasdr: Dalm, çö^ilmü, hasta dümü bir cemiyetin

fertlerine tutulan vicdan aynas. .

.

O millî vicdan besleyen ise millî hafzladr Merutiyet ilânnn

çlklar da, stanbul igalinin hçkmklan da, istanbul semtlerinin ve

konaklarnn terlik tprtlar da onun kaleminde bir cemiyetin

ahsiyetinin, hüviyetinin diriltici, vicdan uyana hâtralardr.

Hikayeci, romanc, aratrmac Sâmiha Ayverdi'nin en frengin ve en

mühim taraf budur. En büyük eserlerinden birisi olan ibrahim

Efendi Kona bunun için bir imparatorluun romandr. Ve bu

roman okuyan her vicdan sahibi, bir imparatorlukykmnn eî(âsn,

a^bn vicdannda duyacaktr.

Sâmiha Ayverdi millî vicdan, millî hafaya raptetmi ve bunda büyük

basan ve sadakat göstermitir. Amma sadece o kadar deil: Millî

Prof. Dr. Mehmet Dcmiid,.S'ûw/ba Ayi'errl/mn Sosyo-Küttürel Misyonu ve Ondaki

Balca Manevi Deerler, Sâmiha Ayverdi'yi Anma Toplants ,26.02.2000, s. 33-34.

185

Page 206: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

hafi^asnm temelinde de edebî bir çi^i vardr. Bir slâm büyüünün:

*Elest meclisinde "belâ" diye iaykran sesimi bu gün gibi

duymaJitâym' dedii gibi o da elest meclisindeki sayhasn ve sonra

dünya planndaki kavli kararn, gayret kemerini kuanp perkittii

günküferyadn bir an aklndan çkarmadan vicdan aynas vaî^esini

yapmaya devam etmitir.

Zaten bunlar bir an aklndan çkarsa, bir bereketli büyük nehri

andran hayat bir himmet *Nil'i olabilir miydi?

Teknolojinin, madde medeniyetinin hayhuyu, makine gürültüsü

arasnda boulmuj nice vicdan uyandrabilir miydi?

Bence onun en büyük taraf budur.. Bu eî^el, ebed bütünlüü.. Bu ikrar

tamâmiyyeti.. Nice recülleri kskandracak ve hatun kimilerden nicesini

'er kii*yapacakyücelikte bir nasip. .."^^

Sâmiha Ayverdi'nin, Anadolu'yu Müslüman Türklere açtnsöyledii "mücâhit ruh" neyi iaret eder? Buradaki 'cihat'tan ne

anlamamz gerekiyor? Orta Asya sel sel Küçük Asya'ya akarken,

toplumsal yaam mayalayan 'mücahit derviler'in imanlanndan

nasl bir cihanümul ilke douyordu?

Efendim oldukça hassas ve mühim bir konuya temas ettiniz. Bumevzuyu konumaya balarken, öncelikle, "cihad"m ne olduu

üzerinde durmamz gerekir. Mâlumâliniz, Hz. Muhammed, âkildir;

en akll olandr. Akil, kavmin en ereflisi ve hayrbsdr. slâm dini

tamamen akla dayanan bir dindir. Kur'ân- Kerîm'de "Allah si-:^n için

âyetlerini açklar, belki de akledersini^" (Bakara: 242) "B/^ onu A.rapça

Kur'an yaptk ki akledesini-:^" (Zuhruf: 3) buyrulmaktadr. slâm'da

mucizeye itibar yoktur. Her ey aklî sebebe dayamr. Peygamber,

mecbur kalmadkça mucize göstermemitir. slâm akla deer

vermi, gerçek akb, yani birlii idrak eden akl Hz. Muhammed'in

hakikati olarak görmütür.

Akldan maksat akl- küldür.

99Ergun Göze, "Kubbealt Akademi Mecmuas: O, Milli \'lcdandr'\ Yaz

Hayatnn 50. Ylnda Sâmiha Ayverdi Hatra Says, Ekim 1988 sa)T 4, s. 81.

186

Page 207: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>^erdi üe SIRRA YOLCULUK

• Akl- kül nedir?

Akl- kül tam ve mutlak akldr. Yaratc kudretin hareket halindeki

tecellisidir. Hz. Ali de; ''Nefse kar§ ilimle savamak akln ibaretidir" der.

Frithjof Schuon'a göre Hz. Muhammed'in hayaü incelendiinde üç

öge göze çarpmaktadr. Bunlar u kelimelerle ifâde edilebilir:

Dindarhk, savamclk, bala}iclk.^°

• Dindarlk derken neyi kastediyorsunuz?

Dindarhkla, emin olmay, Allah'a tam olarak güvenmeyi, ihlâs,

Allah akm kasdediyoruz. O'nun dindarl bu âlemde yaarken

dünyann bütün arzu ve isteklerini yerine getirirken Allah'la olan

irtibatim asla kesmemesidir. O halde o "lâ ilahe illallah, lâ mevcûde

illallah, lâ faile illallah" ilkelerine uyar. "L^ ilahe illallah; ilah yoktur

jialm^ Allah vardr" demektir. Kelime kelime açarsak: "U" burada

yok demektir. Bu ksm Allah'n olmadn ya da tanr olmadn,

yalnz kendinin tanr olduunu söyleyen ateisti anlaür. Ateist de bir

eyi tanrlatrr, o da kendi düünceleridir. Tanrszbk diye bir ey

söz konusu deildir. nsanlar bir eye tapmak üzere yaraülmlardr.

Ancak, insanlar Allah'a tapma seviyesine ulaacak bilgi ve gönüle

sahip deillerse, o zaman ite kendilerine taparlar. Kendi fikir ve

ideallerinin dünyaya hâkim olduunu düünürler. Bu, insann "yok"

dedii devredir. Bu devre ateist devresidir ki müslüman lâ ilahe

illallah, derken ateistin varln kabul eder. Ve birlik içinde o

varln gerekliliini de kabul eder. Buras çok önemlidir. Buradan

bakarsak müslümamn sava açaca hiçbir ey yoktur. Çünkü "lâ"

burada kâfiri anlatmaktadr. nsan aslnda kendi "/^"devresine sava

açar. Dardaki "/^"ya açmaz.

"lahe" ilah edindiimiz devredir ki burada, çocuklarmz, kocamz,

âk olduumuz insanlar, Ahmetieri, Mehmetieri ilah ediniriz. Bir

üst seviyedir çünkü kendimize tapmaktan vazgeçmi, baka eyleri

sevmeyi örenmi ve onlara doru yönelmiizdir. "U'ya göre bir

üst seviyede insan kedisini sever, bahçesini sever, orman sever.

Frithjof Schuon, slâm' Anlamak, stanbul: z yaynclk, 1999, s. 120.

187

Page 208: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Ama kendinden daha çok bir eyi sevdii için Allah'a bir admyaklamür. Çünkü kendini ikinci plâna atar. nsan aslnda ilah diye

alglad hiçbir eyin olmadm "/^"yani, yok olmaya mahkûmolduunu anlar. Taptmz eyler ya ölür veyahut bakasm severler

ve giderler. Yahut onu hakikaten sevmediimizi anlarz. O zamanilah denen, taplacak hiçbir ey yokmu bu âlemde deriz. Bu, insann

"lâ //^/?^" devresidir. te Allah bu devreye erimi olan inam kendi

nuruyla aydnlatr.

slâm'n içerisinde bütün bunlar ilk idrâk etmi olan Hz. brahimgerçek mutasavvflara göre hakiki müslümandr. Ondan sonra

yaam olan bütün peygamberler de bize göre müslümandr.

Allah'a teslim olmulardr.

Cihad, Allah yolunda sava da dahil olmak üzere hakszhklara

kar gösterilen her türlü gayret ve mücadeleyi mi kapsyor?

Evet efendim. Saldrganlk bask, zulüm ve sömürüye kar verilen

savalar cihaddr. Toprak geniletmek, ekonomik, politik veya dinî

çkar salamak amacna yönelik savalar gayrmerû olduu için

cihad saylamaz.

Dolaysyla peygamberde savamclk, sadece affedicilik ve bunungerekliliini ortaya çkarmak içindir. Bunun sebebi de Allah'n

yaraüh gerei inam iki âlem üzere yaratmasdr. Bu iki âlem birlik

ve ikilik âlemidir. Allah'n kendi mânâsnn sanda yaratüklarnda

ikilik yoktur yalnz birlik vardr. Bunlar da iki gruba ayrbr: abdallar

ve zihnî yükümlülükleri olmayanlar. Abdallar, özellikle içlerinde bir

zddiyet tamadklar gibi darda da bir zddiyet kabul etmezler.

Bunlar zaten huzurdadr. Huzurun içindedir ve onlarda mesuliyet

hissi olmaz. Allah onlar mesul tutmaz. Çünkü onlar bu âlemde

cennettedirler. Dier grup ise, biz insanlarn deli dedii ancak

Allah'n bu âlemde mesul tutmad insanlardr. Bunlar da

zddiyetierinden dolay mesul olmadklar için birlik içerisinde

kabrlar. Bu dünya içinde yaradlm her ey ztlardan olumutur.

Enerji aça çkaran her eyde zddiyet vardr. Dolaysyla da kendi

88

Page 209: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A\'\'erdi ile SIRRA YOLCULUK

çimizde bu kadar zddiyet varken savamamamz diye bir ey söz

konusu olamaz,

Zdar arasnda u}am salamak için mücadele vermek zorundayz.

Burada Peygamberin savamclm iki ekilde açklamak lâzm.

radeyle zdan birletirecek kuvvet ve kudreti kullan, ikincisi de

bunlarn sonucunda affedii... Saldrlarmzn sebebi affetmeyi

bilme}dimizden hatta kendimizi affedemeyiimizdendir.

Farkllklar içimizde birletirdikten sonra da çevre ile ilikimiz

düzelir.

Msrî Niyazi diyor ki:

"Ben samrdîm âlem içre hana hiçyâr kalmad

Ben heni terk eyledim, hildim ki a^âr kalmad"

Fatiha sûresinin ilk âyeti ve Kur'an'n kalbi olan 'Elhamdülillahi

Rabbül âlemîn'den ne öreniyoruz?

Bu âyette Allah bize Rabbî tecellisi vastasyla kendimizdeki hakikati

öretir mânâs vardr. O halde gerçek sava insamn kendiyle yaptsavatr. Bunun dndaki bütün savalar ister ordunun orduyla

savamas olsun, ister çevremizdekilerle yapamz savalar olsun,

hepsi sadece kendi içimizdeki sava bitirip huzura kavumak

içindir.

Frithjof Schuon'un da belirttii gibi,

"Hi^. Peygamber slâm'dr. Nasl slâm, tahiat gerei hakikat,

güî^llik ve kudret öelerini deijik plânlarda gerçeklepirmeye çalrsa

H^. Peygamber de sükûnet, kerem ve kuvveti temsil eder, bunlarn

somut örnei olur. (slâm'daki kudret celâldir, güzellik cemâldir,

hakikat ise kemâldir). Kuvvet irade edici olmas özelliiyle savamak

^(omndadr. Kerem, kuvvetin saldrganlk yönünü dengeledii için,

peygamberde sava, saldrganlk eklinde deil, savunuculuk eklinde

189

Page 210: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

•^^hur etmitir. Kerem iyilik ve aftan ibarettir. Birbirini tamamlayan

bu iki erdemin kuvvet ve keremin sonucu sükûnettir.'"^"^

Eflâtun da ruhu bir kouya benzedr ki arabacs akl, iki attan biri

ecaat (kerem)., öteki de ehvettir (saldrganlk). "ecaat, fevkalâde

asil vegü^l bir hayvan. Öteki ise hajin ve daimayoldan çkmaya müheyya bir

varlk. I^te akl bu arabay sürdükçe kodunun intifiamn muhafa-^a eder"

der/°^

Beerî açdan denge, Allah'n karsnda sükûttur. Srât- müstakim

beerlikle ilgilidir. Sükût, hereyi itirazsz kabul etmektir.

"Sükunet, dünya ve ego konusunda ilgisi^ik, A.llah'n karsnda ise

sükûttur."'°'

Sükût noktas tevhid noktasdr. Bu seviyede olan insana Allah ve

melekleri salat ederler. 'T)orusu Allah ve melekleri peygambere salat

ederler. Ey iman edenler O'na salat ve selâm edinip' (Ahzab suresi: 56).

Allah'n salâtndan murat O'nun tenezzülüdür. Meleklerin salât ise

O'nun önünde secdesidir, Adem'e secdedir. Müminler ise salavat

getirirler. Bu salavatn nedeni, bizim de o tepeye, sükûna ulama

isteimizdir. Bütün, bizim bir parçasn oluturduumuz eydir.

Öyleyse biz hudutsuz olan Allah'n bir parças deil, yaradln bir

parçasyz ki slâm'da buna biz "Hak" diyoruz. Yaradlmlnbütünü Hz. Muhammed'dir. Dolaysyla herkes O'nun örneini

almabdr. Bu da savamay gerektirir. O halde herkes savatadr. Bu

sava da nefisle olan savatr.

Fîhi Mâfih \t Hz. Mevlânâ öyle der:

"Peygamber 'Biz küçük savatan büyük savaa döndük*

buyurmutur; yani bi\ suretlerle savayor ve d dümanmn^la

dövüüyorduk. imdi ise düünceler ordularyla savayorum iyi

Frithjof Schuon, slâm' Anlamak, stanbul: z yaynclk, 1999, s. 125.

Kenan Rifâî, Sohbetler, stanbul: Kubbealü Neriyâü, 2000, s. 364.

Frithjof Schuon, islâm' Anlamak, stanbul: z yaynclk, 1999,., s. 125.

190

Page 211: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A)'^^erd Ue SIRRA YOLCULUK

düüncelerin kötü düünceleri ho-:^una uratmas, vücut illerinden

çkanp atmas için savayoruf^. te en büyük sava ve dövü budur.

"

nsann yaradl, birlikte, zuhuru ikiliktedir o halde...

Evet... Birlik âleminde plânlanm olan insan ikilikte ortaya

çkndan mutlu olmaz. te savan mânâs budur. Bu sava

srasnda herkes Allah'tan gelen ismini hâkim klarak sükûna erer.

Bir spanyol rahibenin söyledii gibi: "Geminin hiç frtna görmeden

hu^iirlu bir limanda kalmas, huturu anlamas için yeterli deildir. Ancak

frtnadan sonra sükuna ererse iteyaradln mânâs budur.

"

Dert ac verir ancak sonucu huzurdur. Çocuun doabilmesi için

annenin mutlaka bir zdraba ihtiyac vardr. Fîhi Mâfh'te Hz.

Mevlânâ öyle diyor:

"Meryem'de doum ans olmadkça o baht aacna gitmedi. Kur an'da

'Dourma sancs onu bir hurma aacnn kütüüne

dayanmaya sevk etti.' buyrulduu gibi onu o dert, o aaca götürdü ve

kuru aaç meyve verir bir hale geldi.

'

Peygamberin cihad sükûnet içinde olduu için insanlar eitir ama

O'nda, "benim istediim gibi eitilecekler" düüncesi yoktur. "Allah o

insandan ne murad etmise o •:(uhûr edecektir" diye düünür.

Allah, âyette 'nsan iki elimle yarattm.. " dedii için, bn-i Arabi, bu

hükmün yürürlüe girmesinde kavgann, savan, fesadn,

bozulmann kaçnlmaz olduunu söyler. Ancak bu bozulmada

hakblk yoktur. Çünkü Hak, bu bozulmamn birlenmesini ister.

Hz. Mevlânâ Fîhi Mâfîh 'te bu konu\a öyle açklamaktadr:

"Bir haynn ilenmesi hakknda emir vermek ve kötülükten menetmek

için kötülüe meyleden bir nefis bulunmas lâ-:^mdr. Böyle bir nefsin

varln istemek kötülüünü istemek demektir.. Fakat o kötülüe rât^

olma^ olsayd iyilii emretmeydi. Meselâ bir öretmen ders okutmak

^°^Mevlânâ, Fîhi Mâfh, stanbul: Millî Eitim Basmevi, 1985, s. 91.

^°^Mevlânâ, Fîhi Mâfih, stanbul: Millî Eitim Basmevi, 1985, s.33.

191

Page 212: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

sterse, bu örencinin hilgisi^iini de ister. Çünkü örencinin bilgisizlii

olmadan öretmek olma^. Bir jey istemek onun levazmm da

istemektir Bu öretmen örencinin bilgisizliini isteme^- Böyle olsayd

ona öretmendi Doktor tababetini icra etmek için herkesin hastaln

ister. Çünkü onun doktorluu, halkn hastal ile vücud bulabilir.

Fakat halkn hastalna da râ^ olma^ Eer bunlara râ^ olsayd

onlan iyi etmendi Ekmekçi para kapanmak için halkn aç olmasn

isterdi Fakat onlarn açlna gönlü râ^ olma^ Yoksa ekmek

satmayd. Bir padiahn emirleri, padi§ahlannn dümanlar ve

muhalifleri olmasn isterler. Bunlar olmazsa, onlarn mertlikleri ve

sultana olan sevgileri görünmeydi. Sultann bir ihtiyac olmasa bunlar

bapna toplamayd. Fakat bunlar muhalefete râ^ olmaklar, öyle olsayd

dümanlarla savamaklard, insan da bunun gibidir. Kendi nefsinde

kötülükfaktörlerinin bulunmasn Allah ister. Çünkü o fjkür, taat ve

ittikâ edeni sever. Bu ise insan nefsinde bu faktörlerin var olmasyla

mümkündür. Bir §eyi istemek onun levazmn (onunla birlikte olan

eyleri de) istemek demektir. Fakat o buna râ-^ olma^; Çünkü o

mücâhede ile bu peyleri nefsinden yok edebilir. Bundan da anlapld ki

insan birjönden kötülüü birjönden de ijilii istemektedir. Fakat

buna karji koyan : 'tnsan hiç birekilde kötülüü istemez' der.

Bu ise imkânszdr. Bir ^eji istemekfakat, onun levazmn istememek

olmaZ;'^^^

***

içimizdeki kuvveti yani savaç nitelii tamamlayan, jani nefisle

mücadeledeki en büyük silâhlar: kanaatkârlk, yoksulluk (a§n

isteklerden vazgeçebilme), oruç sevgisi (Hz Meryem'in susma orucu

gibi) ve namusluluktur. Bunlarn hepsi barçldr. Tpk bunun gibi

keremin de- ki kerem sahibi balayandr- sojluluk diye bir

tamamlaycs vardr. Soyluluk bir tür düünsel cömertliktir, en geni§

anlamyla güzellik ve temizlik sevgisidir. Burada Hz Peygamber'deki

ve islâm 'daki estetik a§k ve temizlik ajk aça çkmaktadr. Çünkü

temizlik düüncesi edann özellikle vücudun dünyeviliini ve

güçsüzlüünü ortadan kaldm/aktadr. Sükûnete gelince, bunun da

106Mevlânâ, i'îhi Mâfth, istanbul: Millî Eitim Basmevi, 1985, s.273-274.

92

Page 213: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

•:^runlu hr tamamlayns vardr o da doruluktur. Bu da tarafszlk ve

adalettir Yani hu savap bitiren âdil ve tarafsz olur Soyluluk

kanaatkârlktaki darlk görünümlünü dengeler ve hirhirini tamamlayan

hu iki erdem doruluk içinde doruk noktasna ula§r.

H^. Peygamberin erdemleri sanki bir üçgen oluturur:

Sükûnet/doruluk üçgenin tepesini, dier iki çift erdemse-

keremI soyluluk ve kuvvetikanaatkarlk- tabam oluturur Tabann

iki açs denge halindedir ve tepede birlie indirgenirler Hf^.

Peygamberin ruhu denge ve sükûttur

%*%

Bu üç özellii biz de kendi içimizde yaarsak huzura ereriz, srât-

müstakimden sratullaha eriiriz, bize de Hazret denir.

Bu cihadn biri dikey biri yatay olan iki boyutu vardr, dikey olan

ilimdir. lim, Allah' tanmak bilmek demektir. Allah tannp

bilindikten sonra sevilir. nsan, insan ile yatay çizgi ile irtibat kurar.

Yatay çizgi akür. nsan ancak sevildikten sonra tannr.

Bu bak açsndan Musevilik, sevîlik, slâm, sonuç noktasnda ayn

yere ulamak demektir. Yani Peygamberdeki bu kuvvet, kerem ve

sükûnet özellikleri... Burada sava artür. Son nokta Peygamberde

ulalan sükûnet noktasdr.

bn-i Arabi, birlik olan yaradb öncesinin üçte tecelli ettiini söyler.

Yani insan nefsinin kuvvetini, aklnn affedicilii ve vericilii ile

yönlendirebilirse, ruh makam olan ruhundaki sükûnete ular. Bu

da tevhiddir.

Hz. Adem'in yaklat ve O'na yasak edilen aaç ecere

kelimesinden gelmektedir. ecere, bölünme anlamndadr.

Dolaysyla insanlar birden üçe, nefis, akl ve ruh olarak bölünerek

yaradlm ve üçten tekrar bire doru sülük etmitir. te bu, tevhide

ulama demektir.

Cihadn son noktas yaradbn balama yeridir yani...

^°^Frithjof Schuon, slâm' Anlamak, stanbul: z yayncbk, 1999, s. 125-127.

193

Page 214: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Dorudur... Allah öyle buyuruyor: "Ku^kusu^ Allah kendi yolunda

kurunla kaynam binalar gibi saf balayarak savaanlar sever. " (Saff: 24)

Burada ztiarn omuz omuza verip tpk slâm'da namazda "Saflar

sklatmn" 6iye.n imamn hitab gibi farkl merepler ayn akla omuzomuza verirlerse o zaman Allah'n yolu açkça gözükmü olur..

Böyle bir durum çokluk olmasm gerektirir. Bu da Allah'n

isimlerinin sk skya birbirine tutunmas demektir. simlerin bu

ekilde birbirine tutunmasndan yaratma yolu zuhur eder. Allah'n

sfadarm arada boluk olmakszn yan yana saf tutturmasyla

yaratl balatmas cihadn son noktasdr.

Sükûnete kavuan insan tek ele döner, sava bitirir, hazret olur.

nsann kendi içindeki çirkinlii görmesi için kendi içindeki güzellii

görmesi gerekir. Bunun için de ötedeki tekini görmeye, aynaya

ihtiyac vardr.

Peygamberin darda yapt sava içindeki savan sonucu olan

sükûnetin ve kanaatkârln neticesidir. Bunun en güzel örnei

Uhud Savadr. Uhud Sava'nda yenileceini rüyasnda gördüü

halde rüyasna itibar etmeyip Allah'n âyetine uymu ve istiare

ederek savaa karar vermitir. Bu da Allah'n isteklerine göre

yaadn ve nefsini düünmediini anlatr. Uhud Sava cereyan

ederken sava plânlar altüst olmutu; kendisi yaralanm, ordusu

yönünü kaybetmi ve dalmt. te bu artlar içindeyken

sahabeden biri çkagelip ona: 'T)ua et de Allah, u kâfirler ve duygudan

mahrum kötüler güruhunun kökünü kurutsun, onlan yok etsin!..."

Resûlullah ise, ellerini gökyüzüne doru yükseltip u duada

bulunmutur: 'Ya Rabbi, milletimi doru yola sür, çkar; t^ra onlar (ne

yaptklarm) bilmiyorlar. . .

"

Mekke'nin fethi srasnda yaplan Hudeybiye antlamasnda

Peygamber, müslümanlar lehine istedii artlar koydurmas için

gerekli ordu gücüne ve sava mater}^aline sahip bulunmasna

ramen Kureylilere tam bir serbestiyet veren maddeleri kabul

etmitir. Böylece Peygamber kan dökülmesini önlemek ve savaa

girimemek için "Bugün merhamet günüdür, Allah'n Kurey'i yücelttii

194

Page 215: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ay-verdi üe SIRRA YOLCULUK

gündür" diyerek kendi açsndan tamamen elverisiz madde ve

hükümler tayan bir pakt imzalamtr. Önceki barbarbklarna ve

müslümanlar Medine'ye göçe zorlamalarna ramen Kureyliler

genel affa uram ve vaktiyle düman olan çou Kureyli kuvvetli

birer müslümana dönümütür. Bu asil idare u âyetin ruhunu

ortaya koymaktadr: 'yilik ve kötülük bir deildir. Kötülüü en gü^^el olan

iyilikle önle. O ^man bakarsn ki seninle arasnda dümanlk bulunan

kimse efkatli bir hsm gibi olmu. "(Fussilet: 34).

Müslümanlar ve Hristiyanlarn hakknda ciltier dolusu kitap yazdHiristivanlarn, hâlâ çocuklarna onun ismini verdii sükûn

makamna ulam olan Salahaddin Eyyûbî, dümanlarn ihanetine,

af ve merhametie karbk vermi bir slâm komutamdr. En büyük

zaferi olan Kudüs'ün yeniden fethedilmesi annda gösterdii af,

müsamaha ve cömertlik çok önemlidir. Onun bu af ve cömertlii

Peygamberin Mekke'yi fethindeki idaresinin bir yanks olarak

görülebilir. Hristiyan tarihçi Ernoul onun hakknda öyle

yazmaktadr:

"imdi de Salahaddin 'in savata ölen ya da esir düen övalyelerin

Kudüs'e getirilen elerine ve /^/^ çocuklarna gösterdii ne^^âketi

anlatacam. Bu kadnlarfidye verilerek satn alnp Kudüs'ten getirilip

Salahaddin'in önünde toplandklarnda gö^alan içinde ondan

merhamet dilediler. Onlarn aladm gören Salahaddin de onlara

kar efkat hissetti, acyarak alamaya balad. Kocalar yaayan ve

esir olanlarn nerede tutsak olduklarn sordu. Onlan gidip

kurtaracan söyledi. Eleri ve babalan ölen hanmlara da

durumlanna göre kendi haznesinden kimine a^ kimine çok,

paylatrlacan söyledi. Onlara o kadar çok ey verdi ki Allah'a

ükrettiler ve Salahaddin'in onlara gösterdii iyilii ve erefi darda

yaynladlar."^°^

"Size harb açanlarla Allah yolunda siz de savan (müdafaa harbi

yapn), ancak ar gitmeyin. üphesiz ki Allah an gidenleri

sevmez" âyetini nasl yorumlarsnz?

108 > ^ • •

Shah Rza Kazemi, Manevî Cihaddan Cihadi^ deolojisine, Ingüizceden tercüme

edüen Makale, 2004.

195

Page 216: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Kaynaklar bize unlar söylüyor :

1- Sava asla dini zorla kabul ettirmek için yapümaz. Bu konuda

Allah'n emri açktr: 'TDinde •:^rlama yoktur. Hakikat, iman ile küfür

apaçk meydana çkmtr. " (Bakara: 256)^,109

"Salabaddin Eyyûb'nin ^ferinden bir elli yl önce en önemli

müslüman fa^leti olan merhametin uygulanmasyla büyük bir

Hristiyan topluluk islâm'a dönmütür. Hristiyan rahip Odo Deuil

târihi olayn deerli bir kaydn vasiyetinde brakmtr. Kendisinin açk

bir islâm karpt olmas sebebiyle bu kaynak güvenilirdir. Türkler

tarafndan 5431 1147 ylnda Firigya'da yenilgiye urayan 177.

jouis'nin ordusunun kalntlar ile birkaç bin hac A.ttalia limanna

ula§r. Lj)us geride brakt hasta,yaral ve haclara, takviye kuvvetler

gelene kadar bakmas için Yunanl müttefiklerine 500 mark verir.

Yunanllar hasta ve yarallan açlk ve hastalkla ba§ba§a brakp,

ayakta kalabilenlerin ijini de Türklerin bitireceini düjünerek paray

alp kaçarlar. Oysa Türkler geldiinde savunmas':^ haclar görüp

acrlar ve onlan doyurup tüm ihtiyaçlanm görürler.

Odo föyleyorumyapyor:

'Kendilerine Icar çoIc zâUm olan dindalarndan uzak durup

kendilerine merhametie yaklaan kâûrlerin içine güvenle

girdiler... Ah iyilik! her tür ihanetten daha zâlim! Onlara

ekmek verdiler ama imanlarndan soydular. u da bir gerçek

ki Müslümanlar bu hizmetleri verirken hiç birinin dinini

deitirmesi konusunda zorlamadlar. '

Son nokta iki önemli Islâmî prensip açsndan çok önemlidir: Kimse

islâm' seçme konusunda f^orlanmamal ve erdemli davranrda

bulunurken hiç bir karglk beklenmemelidir. Bir tarafta, 'Dinde

zorlama yoktur. ' (Bakara: 256); bir tarafta da doru olanlar "(. . .)

yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirirler"; "Siî^e sadece Allah

n^âs için yediriyoru^ si-^den ne bir karglk isteri^ ne de bir tefekkür

(derler). " (nsan: 8-9)

109 Muhammed Ebu Zehre, islâm'da Sava§ Kavram, istanbul: Fikir Yaynlar, 1976,

s. 29.

96

Page 217: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A\^^erdi üe SIRRA YOLCULUK

J^nca Peygamber Efendimi^ oullarndan ballarm ^orla islâm'a

sokmaya çaldan birisine "dur' demitir, ^ir gün de ihtiyar bir kadn

bir dilekte bulunmak üî^ere H^. Ömer i aramijtr. Kadn müslüman

olmad için Ömer onu islâm'a davet etmi§ fakat kadn kabul

etmeyince O da bu ipen vaî^eçmipir. Sonra müminlerin emiri olmas

bakmndan kadna yapt bu çarda orlama ve bask

bulunabileceinden korkarak Allah'tan ö^ür dilemi ve pyle

yalvarmtr: 'Allah'm! Ben doru yolu göstermek istiyordum.

Niyetim basla yapmak deildi' Sonra da yüce Rabbin u âyetini

okumu: 'Dinde zorlama yoktur. '

Kur'an dinî itaatsiî(lii yasaklar. Hatta bir müminin emirleri

dinlememesini ölümden daha iddetle mahkûm eder. inanca satamak

ahsa satamaktan daha kötüdür. Bu konuda Kur'an öyle der: 'Fitne

katilden beterdir.'"

2- Sava saldry püskürtmek için yaplr. Kur'an'n buyruu öyledir:

'Kim siqin ü^erini^e saldrrsa si^ de tpk onlarn üstünü^

saldrdklar gibi ona saldnn. (Fakat daima) Allah'tan korkun ve

bilin ki üphesi^Allah takva sahipleriyle beraberdir. " (Bakara: 194)

Bu âyetlere göre Kur'an, müminlere saldrmayanlar "kendileriyle iyi

geçinilmesigereken kimseler" olarak görür.

Saldry önlemek söz konusu olduu zaman savan merugörülmü olmasna ramen, Kur'an saldrmn ilk iareti görülür

görülmez, savaa girilmesine izin vermez. Hatta saldr bilfiil

baladktan sonra bile, savaa meydan vermeden mümkünse onu

durdurmaya çabr:

"Her herhangi bir ceî^â ile mukabele edecek olursam^ ancak si-:^e reva

görülen ce:(ânn misillemesi)le ceî^â yapn. Sabredersem^ andolsun ki

bu, tahammül edenler için elbet daha hayrldr. "{ Nahl: 126)

Peygamberimiz, iman ve kiisel hürriyeti savunan dâvâmn adamolarak insanlarn bu dâvadan haberdar olmalar için iki yol izlemiti:

' '" Shah Rjza Kazemi, Mânevi Chaddan Cihadi^m ideolojisine, ngilizceden tercüme

edilen Makale, 2004.

197

Page 218: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Birincisi, o devirde yaayan kral ve eflere dinî mesajlar göndermi,

onlar "Allah'tan bankasna tapmayalm. Ona hiç bir §eyi e§ tutmayalm,

Allah' brakp da birbirimi^ Rab edinmeyelim" diyerek slâm'a

çarmt, ikinci olarak da resmî çardan sonra bu milletlerin yeni

mesajdan haberdar olmalar ve isteyenlerin doru yolu seçip

yaayabilmeleri için Islâmî prensipleri onlara açk bir ekilde anlatan

elçiler göndermiti. Bu elçiler asla misyoner deülerdi; anlatmlar

ancak zorlamamlard.^^^

Peygamberimizin siyâseti, sava alannda bile insanlar birletirmek

amacn güdüyordu. Savaan ordulara, insanlar topyekûn öldürmek

yerine, birlik ve sabr içinde çabmalarn emrediyordu. Bu konudaki

direktifleri öyle kaydedilmiti:

'T.nsanlara kar gü^llik ve sabrla davranm Dümanlarn^,

islâm 'a çarmadan önce saldrmaym^ Çocuklarn ve kadnlarn esir

alman^ ve erkeklerini öldürmemden çok, sikleri, ehirli olsun, köylü

veya göçebe olsun insanlar dine katlandrm olarak görmek benim için

çok daha sevimli ve çok daha deerlidir."^^^

***

islam'n klçla yayld yanl inannn aksine Müslüman askeri

birliklerinin askeri kampanyalar ve fetihleri öyle idare edilmi ki

fethedilen halklar bu dinin taraftarlarnn ibadet özgürlüüne

gösterdikleri saygdan çok etkilenmiler ve böylelikle de islâm'a geçi

artmtr.

Amold, klâsik eseri slâm'n Nasihatlan^nda, islam'n barçl bir

ekilde yaylmasnn arkasnda sûjit^ ve ticaretin yattn söyler.

Ksaca mistikler ve tüccarlar islâm'n en baarl misyonerleridir.

Amold'n eserinde bahsettii bir mektup bu geni dini dönüümün

Iran 'in Horasan eyâletinde Hristiyanlarn hangi koullarda bu dönüü

Muhammed Ebu Zehre, slâm'da Sava^ Kavram, stanbul: Fikir Ya\nnlar, 1976,

s. 30-32.

Muhammed Ebu Zehre, slâm'da Sava Kavram, stanbul: Fikir Yaynlan, 1976,

s. 75.

198

Page 219: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ay-verdi üe SIRR/\ YOLCULUK

gerçekletirdiini anlatyor. Mektup, Patrik hho-jabb Ul'ün ran

Bapiskoposu Simeon 'a ya:(d mektuptur:

'Ya;(ik! Ya^kl Hristiyan ismine sahip binlerce kiiden bir kurbann

dahi kam iman için dökülmemitir. A.raplar Hristiyan inancna

saldrmyorlar, tam tersine bi^m dimmi':(den yanalar; papa':(lanm-:(a ve

evliyalarm^ sayg gösteriyorlar ve kilise ve manastrlanmif^afaydalar

salyorlar.

"

Hristiyan papazlanna, kiliselerine, manastrianna sayg tamamiyle

Peygamber'in uygulamasdr...

Hvet, Nacran Hristiyanlan âyinlerini Medine 'deki en kutsalyer olan

Peygamberin evinde gerçekletin?/ilerdir. Bu uygulama da A.llah'n

adnn skça anld yerlerin ihlâl edilemeyecei âyeti ile ilgilidir:

"Kendilerine sava açlan kimselere (sava) izni verildi;

çünkü onlar zulme uradlar. üphesiz Allah onlar zafere

ulatrmaya gerçekten Kadirdir. Onlar: 'Rabbimiz Allah'tr.'

demelerinden baka hiçbir hakl gerekçe olmakszn

yurtlarndan çkarldlar. Allah, insanlarn bir ksmn bir

ksm ile defetmeseydi; üphesiz manastrlar, kiliseler,

havralar ve içinde Allah'n ad çok anlan mescitler ykhpgiderdi" {H2CC: 39-40)

islâm'n seri bir eletiridsi olan Bemard Lems, slât'n Yahudileri

adl kitabnda öyle diyor.

"Zulüm yani iddet ve aktif bask nadir ve atipikti.

Müslüman yönetimi altndaki Yahudiler ve Hristiyanlar

inançlar ile ilgili hiçbir strab çekmediler. Tekrar fethedilen

ispanya'da Müslümanlar ve Yahudiler, sürgün, din

deitirme ve ölüm arasndan seçme zorunluluu ile de

karlamadlar. Modern dönem öncesi Avrupa'da yaygn

olarak Yahudilere kar uygulanan bölgesel ve meslekî

kstlamalarla da karlamadlar. "

Shah Rza Kazemi, Mânevi Cihaddan Cihadiî^ ideolojisine, ngilizceden tercüme

edilen Makale, 2004.

199

Page 220: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

]/e ju önemli noktay ilâve ediyor:

"Müslüman yönetimler modern zamana kadar Yahudi ve

Hristiyanlara l<ar Müslümamn yapsn caraliterize eden

bu tolerans örneini uygulamlardr. "

A.ltn çanda Müslüman yönetimi altndaki Yahudiler ispanya'da

bask görmedikleri gibi kültürel, dini, ilâhi ve mistik yaratclkta da

büyük bir öt^ürlükya^adlar. Titus Burckbardt'nya^d gibi;

"tslâmî yönetimlerden en büyük fayday salayan

Yahudilerdi çünkü, Filistin'den dier topraklara

atldklarnda en önemli entelektüel gelimeyi spanya'da

saladlar. Maimonides ve tbn Gabirol gibi en önemli

Yahudi âlimleri felsefî çahmalarn Arapça yazdlar ve

Müslüman spanya'da kendilerini tamamiyle evlerinde

hissettiler. spanya'nn yeniden fethedilmesiyle müslümanlar

ve yahudiler din deitirmeye zorlandlar, öldürüldülerya da

kovuldular. 1492'de Granada'nm da dümesiyle sürülen

Yahudiler snma ve korunma için Osmanh'dan medet

umdular. Tüm Kuzey Afrika'daki müslüman topraklarna

kabul edildiler. Orada refah içinde yaayan Yahudi

cemaatlerine katldklar gibi yeni Yahudi cemaatleri de

oluturdular. '^

Ayn dönemde Orta Avrupa'da eziyet gören Yahudiler de kurtulu

için Osmanh'dan yardm dilemilerdi...

Zulümden kaçan çou Yahudi Osmanllarn istanbul'u fethinden a^

önce Osmanllara ulaman Haham Isaac Tt^arfati'nin aadaki

mektubu gibi mektuplar alyorlard. Orta Avrupa 'dakiyardm isteyen

Yahudilereya-:(d cevap mektubu:

"Kardeim dinle sana vereceim öüdü. Ben de Almanya'da

dodum ve Alman hahamlarla Tevrat çaltm. Ülkemden

çkarldm ve bütün güzelliklerle dolu olan Allah'n lutfuna

Shah Rza Kazemi, Manevî Cihaddan Cihadiî^m deolojisine, ngilizceden tercüme

edilen Makale, 2004.

200

Page 221: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha Ap^erdi üe SIRRiV YOLCULUK

uram Türk topraklarna geldim. Burada huzur ve

muüuluk buldum. Türk vatannda ikâyet edecek hiçbireyyok. Ar vergiler altnda ezilmiyoruz ve ticarette özgürüz.

Burada Almanya'da olduu gibi Yahudilerin utanç iareti

olarak san apka giyme zorunluluu yok. Orada varlk ve

zenginlik de lânetli çünkü Hristiyanlarn kskançhmasebep oluyor. Kalkn kardelerim! Eteklerinizi toplayn!

Güçlerinizi toplayn ve bize gelin! Burada dümanlarnzdankurtulacaksnz, burada huzuru bulacaksnz. '*

Müslüman yönetimi akndaki Yahudilere karp gösterilen hogörülü

yaklamn aslnda iki din arasndaki ilâhî uyumun bir ifâdesi

olduunu belirtmek lâ^m. Karplatnldklannda ayn uyumu slâmla

Hristiyanlk arasnda bulmak mümkün deil islâm hiçbir t^aman

Hristiyanlkta olduu gibi Yahudiliin mesihe ait olan icras olarak

düünülmemitir; Yahudiliin ve Hristiyanln birer ifadesi olan eski

brâhim inancn yenidenyaplanmas olarak ileri sürülmütür. slâm,

onlarn peygamberlerini reddetmek deil, iki inanan taraftarlarn eski

tek Tanrl dine geri çarmaktadr. Kîtr'an tüm peygamberlerin tek ve

ayn mesajla geldiklerini dolaysyla da aralarnda fark olmadnvurgular:

"De ki: Biz Allah'a, bize indirilene, brahim'e, smail'e,

Ishak'a, Yakub'a ve torunlarna indirilene; Musa'ya, îsâ'ya ve

peygamberlere Rablerinden verilene inandk iman getirdik

Onlardan hiçbiri arasnda aynm yapmayz. Ve biz, ancak

O'na boyun een müslümanlarz." {K\-\ Imran: 84)

islâm'n tüm Budistler, Hindular ve Zoroastrianlar (6.)aiz\lda

Iran'b bir peygamber Zoroaster tarafndan kurulan dinî

sistem) dahil tüm kitapl dinlerin mensuplarna gösterdii hogörünün

müslüman liderlerin sahip olduu faslet ve adalet duygularndan

kaynakland düünülmemelidir. Çok açk ekilde tanmlanmMüslüman hogörüsünün Kurann vahyinin ruhuna- ki, bu ruh

geleneksel müslümann derinlemesine sarld bir ruhtur- organik

olarak bal olduu görülmelidir. Bu ruh aadaki âyetlerde

anlatlmaktadr:

201

Page 222: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

"üphe yok ki, iman edenler, Yahudiler, Hristiyanlar ve Sahiller;

bunlardan her kim Allah'a ve abiretgününe gerçekten iman eder ve iyi

bir amel illerse elbette bunlarn Rableriyannda mükâfatlan vardr.

Bunlara bir korku yoktur ve bunlar mah^n da olmayacaklardr.

"

(Bakara:62)

'T<jtap verilenler içinde gece vakitlerinde Allah'n âyetlerini okuyup

secdeye kapanan doru bir topluluk vardr. Allah 'a ve ahiret gününe

inanr, iyilii emreder, kötülükten vazgeçirmeye çaldrlar ve hayrlara

ko§u§urlar. l^te onlar iyi kimselerdendir. Ne hayr imlerlerse asla

karplks^ braklmayacaktr. Allah takva sahiplerini çok iyi bilir.

(Âl-imran: 113-115)"'''

'Veygamberimiî^ savaca giden ordulardan birine verdii buyrukta

çapçmann hangi prensiplere bal kalarak yürütüldüünü çok iyi

aydnlatyor:

'Allah'n adn anarak ondan yardm isteyin ve

Peygamberinin duasyla ileri atln. Savaa katlmayan ne bir

ihtiyar, ne bir çocuu ne bir bebei ne de bir kadnöldürün. Ar gitmeyin! Ganimetler konusunda dikkatli

olun. Doru yolda hareket edin ve iyilik yapn. Çünkü Allah

iyilikyapanlar sever. '

Peygamberimizin bir dier buyruu da ayn yarglan taçyor:

'Allah'n adyla, onun davas için ilerleyin! Allah'n

dümanlaryla vuruun. Fakat ar gitmeyin. Aldatmayn.

Korkutmayn. Organlarn kesip vücutlarn

parçalamayn'."^^^

Shah Rza Kazemi, Mânevi Cihaddan Cihadi^m ideolojisine, ngilizceden tercüme

edilen Makale, 2004

Muhammed Ebu Zehre, slâm'da Sava§ Kavram, stanbul: Fikir Yaynlar, 1976,

s. 75-76.

202

Page 223: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A)'verdi üe SIRRA YOLCULUK

"Andolsun ki bi^ Ademogullanm üstün bir i:^t ve erefe ma^arklmdr. Onlara karada, denirde, tapyacak vastalar verdik, onlara

gü^el güî^el nî^klar verdik, onlan yarattm^n birçoundan cidden

üstün kldk. " (Isra: 70)

'nsanolunda Hakk'n tecellisi olmas hasebiyle, Peygamberimizin

insanî deerlere olan saygs, tutsaklara, yarallara, hatta ölülere kartaknlan tavrda kendisini açkça göstermitir.

''^^^

En güzel ve en insanî sava örneklerini Hz. Peygamber vermitir.

O'nda erdem, adalet ve insana sayg ön plandadr. O, sadece harp

meydannda savam, darda kalan halk kitlelerine karsavamamtr. Hz. Muhammed'e göre savaç, vurup krmak için

deil, kötülüü ortadan kaldrmak için klc eline alr ve halkn

öldürülmesine kar çkar. slâm kaidelerine göre bir sava ne kadar

az cana kyarsa o kadar baarb bir savatr.

"Bu cihan hayatna bakacak olursan ebedî bir mücadeleden ibaret

olduunu görürsün. Bir cenk cihan olan bu âlemde t^erre, ^erre ile

cenktedir. Kâinat ^zerrelerinin vücudunda olanfiili cenk ve bu mahlukat

zerrelerinde tezahür eden aikâr ztlklar, git^li olan cenkten dolay olur

ve bunlarn mahiyetlerinin, mânâ dünyasnda birbirlerine muhalif ve

aykn hareket etmelerigerektiinden böyle ^hura gelir.

Çünkü her eyin mânâda bir asl, yani eyann mahiyetleri vardr.

Dünyada olan eyann görülen suretleri, o asln gölgesi gibidir.

insan kendi manevî varlnda bile sükûnu temin edemedikten sonra,

bakalarnn sulh olmasn ümit etmemelidir; kendini slah etmeyi

brakp bakalarnn slahyla megul olmamaldr. Denek eri olursa

gölgesi nasl olur? Ancak kendi ile doru olanla bakalar dorulur.

unu bil ki bu cenkten kendi gayretinle kurtulmaya muktedir deilsin.

Meer ki seni sulh cihanna Allah geri çeksin, ki orada cenk ve

çekime yoktur. Odhan, birlikten baka deildir; ^ra orada ^tyoktur

117 Muhammed Ebu Zehre, slâm'da Sava Kavram, stanbul: Fikir Yaynlar, 1976,

s. 101-102.

203

Page 224: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

ki htilâf ve cenk olsun. Her^'ejin ^vâli kendi î^ddndan hasl olur; bir

fejin ^dd olmazsa, o, bekadan bajka ne olur?

Bir kere daha kendi kendimiî^e soralm: Bu medeniyet nice bir dü^^enin,

nasl bir ahengin teknesindeyorulup ekillenmi olmal ki, bu üslûbu,

bu ölçüyü bu kvam, bu kemâli bulup böyle bir cemâli meydana

getirebilmi olsun? Bence bu sorunun cevab açk : O devir öyle bir devir

idi ki, ne devlet, ne de millet, §arkl olduundan utanmyordu. Belki

^aman ve mekân plânnda ilerlemeyi, garb §arka getirmekte deil,

ark garba götürmekte buluyor ve bu anlaytan hareket ettii için de

her geçen gün bira^ daha geliiyordu. Bu kendinden emin, ahenkli

medeniyetin birliini salayan unsurlar ise, d tabiat kontrol alhnda

tutan bir irfan ve hikmet terbiyesinin himâyesi altnda bulunuyordu. Bu

irfan ve hikmettir ki, cemiyet ruhunu sanki tarla sürer gibi kaî^p

çapalyor, ayklayp temiî(liyor ve nihayet ekip mahsul alyordu. Böylece

de Türklük, muhteem bir medeniyet görüüne paralel olarak, ayn

ölçüde heybetli bir iç medeniyet man^ras ar^ ediyordu. Aslnda devir,

okumam olann, okuyandan çok olduu bir devirdi. A.ma bu aydn

okumamn gelenekten ald hikmet ve irfan sermayesiyle, âleme

öretecei î^ngin bir kültürü vard. Bir sisteme bal olarak uî^unyllar

boyunca katlanlm metotlu bilginin karsnda, bu sö^lü kültür de o

devirde kendi bana bir sistem ve metot saylrd. Zîrâ târihten, gelenek

ve görenekten bilhassa u^n tecrübelerden sürülüp gelmi bu terbiye,

cemiyete çok kvaml, çok intizaml, çok kontrollü ve çok olgun bir iç ve

d dengesi katlandrm bulunuyordu.

'

118Sâmiha Ap'erdi, l^citmayan Cim, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2001, s. 93-94.

204

Page 225: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha Amerdi üe SIRRA YOLCULUK

" ...iman, iblâs ve a^kn dünyada tasarrufeden tek kudret

olduunu /// insanolu bir bilse, ne ni^ kalr ne kavga...

"

Sâmiha Ayverdi, Rahmet Kaps

205

Page 226: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Halk îçre Bir Âyineyim. Herkes Bakar Bir An Görür,

Her Ne Görür Kendi Yüzün, Ger Yahi, Ger YamanGörür. .

.

Ayverdi'ye göre taassup, "düünce ve duygunun kabuklap

katlamasdr. nsanolu, kendi kendini hapseden bu jandarma

kuvvetin elinden kurtulmadkça selâmete eremez." rfan

göümüzün bu büyük yldz taassuba ilikin bu tanmyla neyi

kastetmektedir, O'na göre, bu hale dûçâr olmamann ve olununca

kurtulmann çaresi nedir?

Efendim Sâmiha anne, taassubun islâm dünyasma sirayet etmi en

tehlikeli hastalk olduunu srarla \iirgulardi :

".. . Taassup, jalm\ dine musallat olmuj bir ruh hastal deildir.

ilim, iî^âfî bir fenomen iken, ilim mutaassplar vardr. Siyaset bir

temayül iken, politikada kindar ve mütecâvi\ bir taassup muhiti eksik

deildir."''^''

"Bünyesinde taassubayer olmayan islâm dininin etrafna, kim, ne için,

ne raman ve ne sebeple kabuk çeke çeke öf^ügörünme^ hale getirmitir?

Bugün, islam müctehid ve ulemâsna, o gün, bu gün katlasp, cevheri

görünme":^ hale gelmi kabuu krmak bir iman borcu olsa gerek. .

.

(...) islam dini, en kestirme, en aydnlk hayatyolu olduu halde, bu

yolu çallar ve dikenlerle nasl da tkam, alp geçilme-:^ ve hergeçmek

isteyenin ayana birgünah dikeni batan, korkulu, sarp ve çorak hale

getirmii^ (...) Acaba, cehennem, ate, topu-:^ î^ebâm, günah, küfür

heyulalar ile âhir ^aman Peygamberini rencide edip utandran bir

ümmet olduumuzu ne î^manfark edecei^

Sâmiha A}^erdi, Millî Kültür Meseleleri ve Maârif Dâvam-:^, stanbul: Kubbealt

Neriyat, 2003, s. 111.

smet Binark, Sâmiha Ayverdi'nin Mektuptan, stanbul: Kubbealt Neriyat,

2002, s. 626.

206

Page 227: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ay-verdi üe SIRRA YOLCULUK

'Samaîi klarken, kucana çkp oturan Yia^et-i Hasan 'la Ha^et-

i Hüseyin 'i yavaça diklerinden indirip nama^na devam edecek kadar

imanda hür ve geni olan Rfsûlullah 'in ümmeti, abus, müsamahas^ ve

sert olmaktan kurtulmak için, o kemiklemi d kabuu aceb, ne

raman kracaktr?

Day^dem Behire Emre Hanm, bundan uf^un seneler evvelylanck

olmutu. Bu hastala okutmak lâ^m... diyen bir tandk, gidip

MehmedAa Camiinin imamn getirmi.

Adamcaz okuma iini bitirip gitmee hazrlanrken, hastaln sâri

olmas sebebiyle, odada bulunan bir hanm, imam efendinin eline

kolonya vermek istemi. Fakat hoca efendi, sanki kendisine küfür

isnad edilmi gibi, telâ ve iddetle ellerim geri çekerek:

"stemem, istemem... Fransz sidii!" diyerek, kolonyaya eli

deerse dinden imandan çkacakm gibi yerinden frlayarak

merdivenlerden inip dan çkm.

Fakat bu taassubun, kendinden sonraki nesillerde, hatta kendi

î^ürriyetinde ba gösteren aksülâmeli de, kolonyaya el sün?/ek korkusu

kadar ha:^n.

öyle ki, î^avall imamam^n olunu, açt dükkânda, içki bayilii

yapacak bir derûnî sefalete düüren suçlu acaba kim ola?"

'

"unu da bilmeliyi:^ ki, bi^ taassup ehli indinde îdindik sayldmiî(^

gibi, dinsiî^ler ne-:(dinde de gericileri:^. Tevekkeli Müridim:

Dinli der dinsi:^ bi^e

Levm eder dinsi-:^ bi-:(i

Bi:i ne ondan bundan-:^

Hem de ondan bundan^

buyurmutur.

121Sâmiha Av'verdi, Rahmet Kaps, Ankara: Hülbe yaynlar, 1985, s. 230-231.

207

Page 228: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Çok ükür bi-:^ hu cühelann ürkütmeleri ile ne ibadetten, ne de

ibadethanelerden uf^aklaacaklardamf^. Fakat iman suyundan mahrum

olarak yetimekte bulunan gençlii, daha filizlenirken e^p, meyve ve

mahsul vermesinin önüne geçenler, ite bu at^n taassup esbabdr.

A.caba Allah indinde yüklendikleri vebal ve mes'uliyet yükünü hiç

düünüp kahrlanmaklarm?

Onlan, kendi kendilerini haps ettikleri, baörtüsü, uî^un etek, altn di,

sinema, radyo, televi^on ^ndanndan kurtaracak bir tevhid sahibinin,

bir müctehidin, ilahfillah gürleyecek bülend âvâî^ nerede?

A.gacn kendi içinden hasl olan kurt gibi, din aacnn hastal olan

taassubun da, bu mübarek bünyeyi için için kemirdiini, o gâfilgüruha

baka kim anlatabilir?"

lhan Ayverdi, Nezihe Araz, Safiye Erol, Sofi Huri, Mekûre Sargut,

Müjgân Cumhur, Mustafa Tahrah, Agâh Oktay Güner, Ergun Göze

ve daha nice yol arkada ve örencisi açsudan Sâmiha Ayverdi ne

ifâde eder?

lhan Ayverdi'nin gözlemini hatrlayahm :

"'Âbide ahsiyet' sö^nü ilk defa Sâmiha Ayverdi Hanmefendi'den

duymu, daha sonra çok ifadeli bulduum bu tâbirin enfa^la kendisine

yaktnfark etmitim.

Abide nasl ki bir olayn, birfikir ve düüncenin bütün özelliklerini

aksettiren, onun timsali durumunda olan asrlarn ötesinde kalacak

deerdeki eser ise, cemiyetteki âbide ahsiyetler de o cemiyete ait

özellikleri bihakkn temsil eden çok cepheli büyüklerdir.

"

Efendim, Lale Müldür bir iirinde diyor ya, ''onlar birbirinden gelen bir

soydur."

Kenan Rifâî'nin bir baka Hak â, Nezihe Araz hanmefendi ise

O'nu öyle anlatr :

Sâmiha A)^erdi, Rahmet Kaps, Ankara: Hülbe yaynlar, 1985, s. 233-234.

lhan A5rverdi, Sâmiha Ayverdi Bibliyografyas, s. IX.

208

Page 229: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIREA YOLCULUK

"Türünde tek, yerine konulacak ikinci bir örnei olmayan, istanbul'u

son nefesine kadar ya§am§ ve son nefesine kadar inand ilkeler adna

kalemini elinden brakmam bir istanbullu. O belki de bir anlamda,

kaybettiimi-:^ eski istanbul'un son kalesiydi

inanana katlmayanlar, sahiplendii deerler sistemini tartanlar

çkabilir, eski bulan, yeni bulan, ksas onun hakknda pyle ya da

böylefikiryüriitenler olabilir. Elbette olacaktr.

Bu çeitli davranij biçimleri çif^i üstü her insan için sö-:^ konusudur.

A.ma hava ne olursa olsun, onun fmdi eripnij olduu noktay

dei^tireme:^. Sâmiha Ayverdi Hanmefendi'den sö:^ ediyorum. Deerli

yatlar ve düjünür..

O, gerçekten istanbul'u ö:(ünde toplam, stanbul medeniyetinin,

Türkçe'sinin, estetiinin, î^râfetinin canl bir temsilcisi olmu§, tasavvuf

felsefesini biryabama biçimi olarak içine sindirmi, ksas bütünlenmi

bir temsilci, bir 'eser-i stanbul'du.

insanlarn, devam edip diploma ald klâsik üniversiteleri gibi, formal

olmayan, kendine ö-:^ü, hayatn i^enginlejtiren ö^l üniversiteleri vardr.

Sâmiha Ayverdi, benim bu ö^el üniversitelerimden biri, bajta

gelenlerden biriydi.

Ben istanbul Türkçesi'ni ve anlamn, deerini, çok eskiyllarda ondan

örendim, istanbul sevgisi, istanbul'u sahiplenmenin ne demek

olduunu, bu uygarln ö^ünü, imbiklerden sü':<^il??ü^ ö^^etini

görebilmenin yolunu, yöntemini onunla yaladm, insan ilikilerindeki

inceliklerini, önemli noktalarn, düünme ve sürdürme kofullarn o

üniversitede tartcm, seminerleryaptm, te^^eryaptm. Sanyorum onun

ilkeleri balamnda tandm, örendiim bir dünyay ondan bir kujak

sonra yalayan 'fikri hür-vicdan lür' bir insan olarak ki, o

üniversitenin de baî^ ilkesi buydu... Kendi dünyasna, kendi

terminolojisinin ve kendi kiiliinin ve kendi ifademle yorumlamakt.

Bu bir kiilik çahamasiydi aslnda. Sâmiha Ayverdi 'nin topluma

önerdii bütün ilkeler, güncellikler, kendinden sonraki kucaklarn içinde

bulunduu kofullara göre ve onlarn kullandklar kavramlarla yeniden

yorumlanacakt. Mevlânâ'ya ulanmann yollan gibi, yenilenecek,

yeniden ve yeniden tartlacakt. Bu, ^or biryöntemdi, ama doru olan

buydu. Ben kendi inancmda olay böyle yon4mluyorum.

209

Page 230: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Onun kiisel enginlikleri, nitelikleri, ö^llikleri ü^rinde durmuyorum.

imdi elimimde kalan kitaplardr, eserleridir, yetitirdikleridir. V^e

onun deyimiyle söylüyorum: Düjünceni^ inancn^ amacn-:^ ne olursa

olsun, yazklan kulaçlaya kulaçlaya bitirilemeyecek bir derya gibidir.

Onun eserlerinde insan Niyâ^ Msri'nin dedii gibi: "Halk içre bir

âyineyitn. Herkes bakar bir an görür. Her ne görür kendi

yüzün. Geryahi, geryaman görür. "

Evet öyle. Herkes o aynada ancak kendinigörür.'^^^

Sâmiha Hanm, 1960'lann ikinci yarsnda neden, Misyonerlik

Karsnda Türldy^yi yazma ihtiyac duymutur? Bu eser, bizi

hangi dikkatin içine çeker? Ayverdi'nin meseleye bak biçimi

nasldr? Sorunu nasl tahlil eder ve çözümler önerir?

Ayverdi, misyonerlere yazd, 13 Temmuz 1967, tarihli son

mektubunda öyle der :

"Gene junu söylemem doru olur ki, beni bu mücâdeleye sevk eden,

tekilât ve anlaypni':^n, benim imanma tecâvü^ etmij olmasdr. .

.

Mektubunuza, bir papaan e^eralii ile tekrarladm^ /// gülünç

cümle dmnaks^n yer almaktadr: 'Siz, bir laldkat araycsnz,

sualleriniz bizi alâkalandryor. Müküllerinize cevap

vereceiz. ' tar^nda sö^er söylüyorsunuz

Sanki: 'Hrisdyan dinine intisabm gecikmiti. Artk aklmbama aldm, davetinize icabet ettim, geliyorum' deminim gibi,

beni sual sorucu, kendini^ de o mükülleri halledid pofunda

gösteriyorsunuz

Görüyorum ki, misyoner tekilâtfark ve temyi^ kabiliyetini kaybetmi

veya hiç ona sahip olmadndan, kendisini dünyaya tepeden bakmak

imtiyaz ^^ selâhiyetine sahip sanyor.

Nezihe Araz, , "Meydan gazetesi, Kadn Gözüyle köesi: ^4^/'^ Bir Ishnbuttu'

28.3.1993 tarihli yazs.

210

Page 231: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ap-erdi üe SIRRA YOLCULUK

Tekrar edeyim: Siî^e imdiye kadar hiçbir sual sormadm. Zira her

mükülümün cevabm Islâmiyette buldum, islâm dini, beni de cümle

âlemi de tatmin ve ihjâ edecek kudrettedir. Onun için bi^

Müslümanlar, bakalarnn imanlarna saldrmak suretiyle kendimi:^

teyid ve kabul ettirmek lüt^ûmunu duymay^. .

.

Aldatmann türlü ekilleri vardr. Durmadan tekrarladn:^ sevgi

laf^ bir maskedir. Altndaki gaye ise, îmanlar imha eden bombadan

farksiî^dr. .

.

slâm, vahdetin ta kendisidir. Çokluk görmesi birlik görmesine, birlik

görmesi de çokluk görmesine, mâni deildir. Kurân- Kerim: 'Allah,

domamtr, dourmamtr*. . . der. Halbuki Hai^ret-i isa'y

Allah 'in olu kabul eden Hristiyan inanc, bi^im kul ve peygamber

kabul ettiimi-:^ Ha^et-i isa'ya, insan sureti balam Allah na^nyla

bakar. Onun için de 'Baba, oul, Rûhü'1-Kuds' olarak üç ayn

buud arasnda ^k^ak çi^en Hristiyan akidesinin, vahdet hakknda

söyleyecek sö^üyoktur. .

.

Bifi Müslümanlar, Ha:^et-i isa'ya hürmet eder ve peygamber olarak

tann^ Hat^et-i Muhammed'den sonra eriat yürürlükten kalkmbir geçmi nebi olarak kendisine gösterdiimi-:^ saygnn snrlan içine

Hristiyanlk âlemi de girer. Hatta bakalarna î^aran olmayan her

türlü inanca ayn hürmeti gösteriri:^ Ama bu demek deildir ki,

haddini ve hakk ap imanmt^n üstüne yürüyenleri ho görür, ses

çkarmay:^. .

.

Kur'an'dan evvelki kitaplar birer küçük hülâsadr Onun için de

Musevilik ve iseviliin elinde ksmi hakikatler vardr. Halbuki islâm

bir bütündür ve gerçeklerin tamam ancak onda mevcuttur. .

.

islâm'n Peygamberinden önce hiç kimse bütün beeriyete âmil bir

haber getirememitir. Kur'an'dan önce hiçbir kitap bütün insanla

hitap edememitir. Haî^ret-i Muhammedu vahyi getiriyor:

'Ey insanlar, gerçekten ben hepiniz için Allah'n elçisiyim.*

(A'raf: 158)

211

Page 232: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Böylece yalm\ Kurandr ki muhtelif dinler arasndaki farklar ve

ayrlklar bertaraf edebilir. Dinlerin çokluu, birletiriri bir imann

vücudunu ^rûri klar. Bu iman, Müslümanlktr. .

.

Hat(ret-i Isdj 'Allah'm ve kurtarcm* olarak ebediyen kabul

etmiyeceime göre, benimle urajman^ beyhudedir. Bir kul olan

Peygambere A-llah diyecek kadar safdil deilim. Ben, A.llahn kulu ve

Ha^et-i Muhammed'in ümmetiyim, iki dünyada da Allah'm beni,

islâm'n erefinden mahrum eylemesin ve si^ üçlükte kalan

Hristiyanlan da Kur'an 'in nuru ile nurlandrsn. "'"^^

Bu durum Sâmiha A)^erdi'nin kalemini silâh gibi kullanarak onu

mücâdeleye sevk etmitir.

Ayverdi'nin Kenan Rifâî hazretleri dnda deer atfettii, okuduu,

zihinsel olarak beslendii kaynaklar nelerdir?

Yararland bir baka sultan bn Arabi'dir ki Sâmiha anne

eserlerinde onun anlalmas zor fakat son derece derin ve zevkli

kitaplarnn özetini bugünün ilmi ve lisanyla yorumlamtr.

Hz. Mevlânâ onun için, "Hakk'n islam alemine tebessümüdür ve

terbiyedlik ve öretialik evkini a§k, pir ve sanat hazinelerini çeitliyollardan

ve çeitli eserlerle beeriyete sunmuj ilâhî bir rahmettir."^^^

O Mevlânâ'da ve devrinin Mevlânâ's olan hocasndan topsuz

tüfeksiz, kansz klçsz irfan sava yapmay ve gelecek zamanlar

fethederek medeniyetler kurarak onlar abideletirmeyi örenmitir.

Mesnevî'yi çok iyi bildiini ve ondan yararlandm biliyoruz.

Mesnevi için unu söylemitir;

"Mesnevi ile felsefe ve iman kuru nat^ariyeler olmaktan çkarp

hayata mal etmij böylece deyaratc ve aksiyomu bir hüviyet bahsettii

tefekkürüne can vermitir. Ayn ^(amanda insan psikolojisini çok iyi

bilen Mevlânâ, didaktik kabul edilmi olmasna ramen birfikir ve

ismet Binark, Sâmiha Ayverdi Bibliyografyas, yt s. 82-85

Sâmiha Kyjtitâii, Ahide ahsiyetler, stanbul: Kubbeak Neriyat, 2006, s. 36.

212

Page 233: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

mh liriinin apaçk beyân olan bu ahane ^hin ve vicdan

bereketinin bajina gü^el sanatlann tacn ^ydirmesini de bilmitir.'^^^

Dier etkilendii mutasavvflar Sadî ve eyh Galip'tir.

Sâmiha Ayverdi, eitim alannda hedefin okul saysn arttrmak ve

okur-yazarlk orann yükseltmek deil, çocuklara millî ve manevî

bir ruh kazandrmak olmas gerektiini savunur "Bizim de artk

millî romantizmimizi idrak etmemiz bir emr-i zarurîdir. Amma bu,

Ziya Gökâlp'in açt çr gibi, bulank bir ideoloji devresinin kof

hayali olmamahdr" der. Buradan yola çkarsak, O'nun *millî

eitim' anlayna ilikin neler söylenebilir?

Sâmiha anne, ömrünü insana, onun yetkinlemesi için eitime

adam bir sultand. öyle diyordu :

'^Hayatim boyunca sis^e ne söylemem lâî^msa, frsat kaçrmadan,

söylemi bulunduumu zannediyorum. Amma, bir kere daha ksaca,

hayatn o temel vasflarn tekrar edeyim:

Dûr-endî olun. Basiretli, sabrl, haî^^ml, feragatli, temkinli, a:^mli,

insaniyetli, vefal, fedakâr olun!., iyilikleri unutmayn, kötülüklerin

üstünde durmayn. Kin gütmeyin, asla sebepler endiesi ile intikam gibi

küçültücü hislere ^ebün olmayn. Yilini^en geldii kadar herkesle iyi

geçinmeye ve etrafnzayardma olmaya bakn!.. Bir bakasnafaydal

olabilmek Allah 'in kullarna verdii ihsanlann en büyüüdür. Hülâsa,

iki dünyada da geçer akçe ahlâk- hamide sahibi olmak, vatana ve

imana hikmet etmektir.

A^iz evlâtlar! Bilin ki Allah'tan gayn her ey fânidir. Bugün var,

yann yok olacak geçici deerler için, Hakk 'in n^âs dndaki ilere

heves ve rabet etmeyin. Zira sonu hüsran ve nedamet olur. (. ..)

Himmeti ve hikmeti bakalanndan beklemeyin. Bakalarnnyükünü

çekin, fakat si^ kimseyeyük olmayn. Çünkü bi^e bâr olmak deilyâr

olmak düer.

Sâmiha A)^^erdi, Sâmiha A\-verdi, Abide ahsiyetler, stanbul: Kubbealü

Neriyâü, 2006, s. 36.

213

Page 234: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Bedel ödemedikçe, hiçbir jey satn alnma-:^ Si^ de etrafmda yardm,

efkat ve sevgi bedeli vermek suretiyle, sayg, alâka ve dostluk

ka^nabilirsini^

Krmamak, krlmamak ve Hak namna dost olanlardan §a§mamak

saadetli insann kândr. (. ..)

^^Z ^^^dtlarl imdiye kadar her ne söyledimse, hep si^n iyiliini^ için

söyledim. ln§aallah, her iki âlemde de yü^^nü-:^ ak edecek yoldan

ayrlma^ huzurlu ve dü^nli insanlar kafilesinden olur, etrafnzla da

doruluunu-:(U sirayet ettirirsiniz

Her hususta Allah yardmcm^ olsun, nefsini-^n errinden korusun,

gaflet ve dalâlete düürmesin. Cenab- Hak dorularn yardmcsdr

vesselam.

Hepini^ A.llahmn birliine emânet ediyorum.JLIZ

Sâmiha Ayverdi biliyordu ki, "Mânevi nafakadan, ruh salndan ve her

türlü millî ve insanî deerlerden mahrum olarakyetipirdiimi^ nesiller, vicdan,

ahlâk, va^e, mes'ûliyet, vatan ve iman juûrundan bo§ olarak hayata

atlyorlar."^^^ O halde Türk gençliini kendi kendine kar mes'ûliyet

duyacak ve hesap verecek bir sevgi, bir fazilet, ahlâk ve îmân âbidesi

halinde yetitirmek bir kurtulu sava, bir beka ve devam

teminâtdr.." Bu gerçei görmütü. Ve u hedefe kilitienmiti:

"u halde onu eitmek, evvela imanl, ahlâkl ve gayesinin §uûruna

varm bir gerçek münevverler ordusu yetitirmekle mümkün olur,

kanaatindeyiz'^^^

***

Bir anlatmnzda öyle diyorsunuz : "Sâmiha Ayverdi hocas

Ken'an Rifâî ile ilgili bilgi vermek için uzun bir metin hazrlamlar,

hocamz bu metni görünce yrtm ve demi ki; "Sâmiha, söyle ki

128 '

ismet Binark, Sâmiha Ayverdi bibliyografyas, s. 82.

Sâmiha Ajvetâi, Abide ahsiyetler, stanbul: Kubbealü Neriyat, 1976, s. 39.

Sâmiha A^-verdi, Millf MaârifMeseleleri ve Maârif Dâvam-::^, 2003, s. 161.

Sâmiha A)^erdi, Millî MaârifMes'ekleri ve MaârifDâvâm:(, 2003, s. 96.

214

Page 235: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>'verdi Ue SIRRA YOLCULUK

benim hocam bir hiçtir." Bunu açar msnz? Hiç(lik) nedir? Kâmil

insanlar için 'tevâzû' ne anlama gelir? Hiç olmak hep olmak mdr?Sâmiha Ayverdi'yi bu açdan nasl deerlendirmek gerekir?

Bu bü}^ük srr da yine kendi dilinden dinleyelim :

"A.khma bakyorum; idrâkime bakyorum; yüî^üme ellerime

bakyorum, hepsinigeri vereceimgün geliyor, diyorum.

Yaknda, pek yaknda, vücudum mahfa^s açlp içindekiler

dalacak, idrâkim sönecek, kuvvetlerim, âletlerin duracak ve bana

'öldü!' diyecekler. Zaten sen bunlar bana verirken geri alacan

söylemitin sevgilim. Onun için ne esef ediyorum, ne de ikâyetçiyim.

A.ma bu varl giî^lice ihya ederken ec:(â ve âî(âdan mahrum edildiim

an da, gene benimle beraber olacan vaad eden sensin. Unutmadn

deil mi?

imdi yü:(ümü herkes görüyor, sesimi herkes duyuyor. O ^aman

görülmedik bir cihanda seninle sefer ederken, sâde ben onlan göreceim,

sâde ben onlan duyacam. Evet arkamdan 'öldü!* diye alayp

haykracaklar. Cann sana verenin ölmediini ben onlara nasl

anlataym sevgilim, söyle nasl anlataym?"

Hiç olmak her ey olmak demektir. Nafile olan, var olmayan

nefsinin hiçliini idrâk eden kii ruhuyla ortaya çkar ki bu da ebedî

olmak demektir.

Derviin biri bir kaymakamn makamna gelmi. Birçok kii ile

birlikte kaymakam beklemeye balam. Kaymakam içeri girmi.

Herkes ayaa kalkm, dervi ibâdetle megul olduu ve içeri gireni

görmedii için ayaa kalkmam. Kaymakam buna çok kzm, "Sen!

Orada oturan kalk! Beni görmedin mi?" diye barm. Dervi "öî(ür

dilerim efendim kim olduunuzu bilemedim afedersini-:^" diyince "ey gafil ben

kaymakamm, bekli ilerde vali olacam! Hatta barbakan ya da

cumhurbakan bile olabilirim!" diye kükremi. Dervi gülümseyerek

"sonra efendim?" demi, kaymakam daha joiksek bir makam

Sâmiha A)^'erdi, Yolcu, Nereye Gidiyorsun, stanbul: Kubbeak Neriyat, 1997,

s. 170

215

Page 236: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

bulamaynca "ee, sonra hiçi" demi. Dervi ''i§te ben o hiçim efendim onun

için kalkmadm" dç^vm.

• Ayverdi, "Mabette Bir Gece"de 'ak' nasl anlatr, nasü

anlamlandnr? Eserde geçen, "Gönlüm, sevdiimin aknakarargâh olalberi gece ile gündüz seçecek iktidarm kalmad.

Görmüyor musunuz, onun ak satveti, deil yalnz beni, cihan

ulesine batrd. Güneler, aylar, yldzlar hep, bu ziyadan

aydnlanmtr." fâdesini nasü yorumlamak gerekir?

Ak öyle bir sarholuktur ki, insanda vücut kayd brakmaz.

Sevdiinden baka düüncesi kalmaz. Sevdiinden bakasnkonuurken dili ksahr, sevdiini anlatrken dili uzar. Dünya batsa

umurunda olmaz. Sevdiimi herkes sevsin, diye düünür. Sâmiha

anne bu ak yaam bir insandr. Önce ak ikide sonra birde idrâk

etmitir. Mabette Bir Gece 'de bir cümlenin birinci ksm iki olduu,

ikinci ksm bir olduu devredir. Bu anlatm Fâtiha'nn yalnn^ sana

ibadet ederim"de\d ksmyla ikilik akndan, "sendenjardm isterim"dek

birlie dönümesi gibidir.

216

Page 237: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ay-verdi üe SIRRA YOLCULUK

''...insanlar sevelim ve onlara sevenin icap ettirdii

lûtfu, merhameti, efkati ve dostluu gösterelim...."

Sâmiha Ayverdi, Hâtralarla Babaa

217

Page 238: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Sâmiha Anne Hayret nsanyd. .

.

Vusufcul^takiy "Adn sordular. Söyledim. "Tanmyoruz, kimmio?" dediler. Az kald perdeyi çekip seni onlara gösterecektim; fakat

ihtiyatkâr olmay gene senden örendiim için vazgeçtim ve

düündüm ki, gösterseydim de göremeyeceklerdi; zîra perdelerin

kalkt ezel gününde onlar seni görmülerden olsalard, imdi

burada, "Tanmyoruz," demezler ve demir asâ demir çark, bu,

kâinatn tek görülecek görülmemiini arar ve bulurlard." fâdesi

hangi srr anlatmaktadr?

Hz. Ali'nin "perdem kalksayd bu âlemde hana kaç kip iman ediyorsayine

ayn kipler beni tanrd" buyurmas ve "ben geleceimden deilgeçmiimden

korkarm" demesi her eyin ezelde planlandn, o âlemde kör

olamn bu âlemde de kör olduunu, her eyin bu dünyada sadece

hatrlandn anlatyor.

Bu ezelî ahdimizin hatrlanmasdr. Ben sizin Rabbiniz deil miyim?

sorusunu bu âlemde hatrlamak ezelde Allah'tan geldiimize ve

gene ona varacamza halktaki Hakk' görerek ahit olmaktr.

Sâmiha anne tenzih üe tebih arasnda yaamtr. Dolaysyla O,

Allah'n hiçbir zaman idrâk edilemeyecek sonsuzluuna duyduu

hayranlkla ak yaamtr. Ayn zamanda hocasnn hakikatinde

bulduu mânâya duyduu akla da tebihin mânâsn idrâk etmitir.

anshyd çünkü kendisine zât anlatan, zât tam manâsyla gösteren

ahlâk- Muhammedi ve hakîkat-i Muhammedi sahibi bir hocas

vard. Ve ona kendinin bile bir köprü olduunu peygamberdeki

teceUinin hakikat-i Muhammedi olduunu ama onun ötesinde hiç

idrâk edemeyeceimiz bir sonsuzluk olduunu öretti, ite bu

sonsuzluun yüce gücü, bizi her an koruyuu ve her yerdeki tecellisi

insann hayretini arttrr. Zaten Sâmiha anne de hayret insanyd. Ohalde o hem ahadiyetteki sonsuz birlie hem de vahdaniyetteki

çokluun birliine iman eder. Hem dünya mülkündeki farkllklara

hürmet eder. Hem kâmil insanda bütün bu âlemlerin toplandm

görür ve önünde diz çöker. Hattâ secde eder.

218

Page 239: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^^erdi üe SIRRA YOLCULUK

Sâmiha Ayverdi'nin, "bugün sensizlie tahammülüm yok, beni

kendimden geçir, sarho et." ifâdesindeki 'sarholuk'tan neyi

anlamak gerekir? bn Fârid'in, 'biz sarho iken henüz üzüm

yaratlmam' ve Hz. Mevlânâ'nn, *üzüm sarholuu deil benim

sarholuum/benim sarholuumun sonu yok' ifadeleriyle bu nasl

teUf edilebilir? Bizim geleneksel iirimizdeki meyhane sembolizmi

açsndan bakldnda, meyhane, mey, kadeh, sâkî gibi kavramlar

neyi îmâ eder? Sâmiha Ayverdi'nin eserlerinde bu sembolizm nasl

açmlanabilir?

Burada, "Beni Allah akyla sarho et ki dünyann sknt ve belâlarna

dayanabileyim, ikigörmekten kurtulaym" ri\2S\2.^\ vardr.

Sâmiha Ayverdi'nin bahsettii sarholuk ezeli bir sarholuktur. Yani

"belî" dedii o ezel âleminden gelen bir sarholuktur. Onun için

henüz üzüm yaraülmam olduundan o âlemin sarholuunu tadan

insan için üzümün sarholuu sonsuz zevkin yannda sanki

zevksizlik gibidir. Mânâ sarholuunu yaayan insanlar geçici

sarholuklara takhp kalmazlar. Buradaki sarholuk Mevlânâ'nn

anlatt sarholuktur. Mevlânâ arab Allah akn anlatmak için

kullanmtr. Onun arab üzümden deil aktan yaplm bir

araptr ve ezelden gelen bir araptr.

Meyhane tasavvuf! açdan tekkeyi anlaür. Meyhanedeki yani

tekkedeki mey, Kevser arabdr. Sâkî mürittir, müridin gelenlere

sunduu Allah hakikatinin yani hakikat-i Muhammedi'nin idrâkini

salayan ak arabdr. Kadeh, o mânânn, beUi söz kahplar içinde

insana sunulmasdr.

"Dua mahalli" deil, "ak oca" olmak ne anlama gelir? Ayverdi,

bununla neyi kastetmektedir?

Ay\^erdi tekkeyi Mevlânâ'nn "Cuma mescidi degili'^ bi^ insanlk

mescidiyi^' dedii gibi idrâk eder zira Cuma mescidi duâ ve ibâdet

yeridir. nsanlk mescidi ise insanln Allah akyla yanp ibâdetini

ak yolculuu halinde yapt yerdir. Sâmiha annenin tekke anlay

illâ ki bir evin içerisine oturup Allah Allah demek deil, ak her

yerde yaamaktr. Bu demek deildir ki Sâmiha anne ibâdete deer

219

Page 240: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

vermiyor. O, ibâdeti bir ak yolculuu gibi yapü için ibâdetin

mânâs aça çkar, çünkü ibâdet Allah'la iliki kurmak demektir.

Ayverdi'nin 'küçük kz'a yapt u sesleni nasl yorumlanabilir,

ak kitabndan kast nedir: "Mektebe baladn gün, hocan ilk iolarak sana harfleri öretmiti. Az sonra bu örendiin harfleri

birbirine çatma temrinleri yaptn ve böylece keUmeler meydana

çkt. Sonra bunlar sraladn ve ibare oldu. Böylece de okumaysöktün. Artk büyüdün, mektep bitti. imdi yeni bir dershaneden

içeri giriyorsun. Ben de sana ilk i, bu kitapsz kalemsiz kazanlan

iknin ba harflerini öreteyim: Gülümseme ve utanma. te yavrum

bunlar, ak kitabnn ilk harfleridir."

Gülümseme halkta Hakk görmek demektir. Utanma ise sevgilisinin

her an kendini seyrettiini idrâk etmektir. Hocas Ken'an Rifâî'nin

dedii gibi gülümseme, insan ha^^andan ayran en bü^oik özelliktir.

Utanma ise Allah'tan korkmamn balangcdr. Ama bu korku,

Ayverdi'nin kitaplarnda anlatt gibi sevgilinin ilgisini kaybetme

korkusudur, Sâmiha anne utanma, korkma ve ar etmeyi anlatyor.

Çünkü Peygamberin dedii gibi "Allah'tan en çok korkan onu en çok

tanyan ve bilendir"

Sâmiha anne Allah'dan korkanlardand. Ama onun için Allah, çok

sevgüi dosm, yeeni, sevgili arkada Semiha Cemal'in dedii gibi "lâ

ilahe illâ a§k "tr.

"Bana, 'söyle' deme. Bugün susmak istiyorum. Sözlerimi

gönlümün knna sakladm; söyle, diye üstüme varma."daki

'sükût'u bir iletiim ortam, bir haberleme alan olarak nasl

deerlendirirsiniz? Hikmetin dilinin sembol ve sükût olduunusöyleyenler ne demek istemektedirler?

Mevlânâ'mn Fîhi Mâfih 'deki sözü çok önemlidir. "Ben dervi olurken

önce münâkaay, sonra münâ^raj terk ettim. Sonra sustum.

"

insan sulukta çeitli merhaleler yaar. Önce akn cünûn devresinde

münakaa eder. Akn anlatmak ister. Akn söyler. Aknsavunur. Ama daha sonra ilme'l-yakinden ayne'l-yakîne geçtii

220

Page 241: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj'verdi ile SIRRA YOLCULUK

zaman "Ene'I-Hakk" âiye bard bir devre gelir. Hâlâ söylemekte

devam etmektedir ama artik kendinden kendine barmaktadr halka

deil. Fakat Hakke'l-yakîn olup da denizin içinde yok olduuzaman, her yer deniz kesilmitir. Arük konuacak kimse

kalmamtr, teklik vardr.

Mürîd-i kâmiller karsndakinin gönüllerinin casusudur, sözü

buradan anlaür. Sâmiha anne susabilir. Çünkü o karsndakini

görür. Onun isteine göre konuur ya da susard. Bazen susmas

konumasndan çok daha tesirliydi. Çünkü hâli tavr, davramoturuu, gülümsemesi hattâ gözünü yere indirii bile karsndakiüzerinde tesir yaratird. Evet onun hikmet dili sembolleriydi ve

bazen de sükûtuydu. O bakmdan Sâmiha anne konumaktan çok

yazd. Çounlukla da sükût etti.

"Günümüz hanmlan Osmanb kadnnn gördüü sayg ve sevgiyi

görmüyor. Peki o Osmanb kadnna karhk neyini kaybetmi. Neyi

eksik?" diye soran Ayverdi'nin sorusunu, yine O'nun düünceleriyle

nasl cevaplayabiliriz?

Nasl görsün ki, bugün batl kadn hüviyetine hüründük. drâkimizi,

irfanmz, hizmetimizi arttrmak yerine karmzdakileri sorgulayan,

sevmekten utanan, beenilmek için her türlü rezillie katlanan

diiler hâline dönütük. Katlanma, millete vatana ballk, gayret,

insaniyet ve tevazu gibi vasflarmz kaybettik. Öretimi eitim

zannettik. ükredelim ki Anadolu'da kadn hâlâ aym...

221

Page 242: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Gönül Annesinin Nur'u

Gönül Annesinin Nur'u. .

.

Cemalnur Hoca

Otu^ küsur, h^h erkekli snfa girip hepsine föyle bir gö\ att

flaman, her birinin, a§ag yukan kendi yadnda deilse bile, ona yakn

bulunduunu görmütür. ^

Talebelerin, hoca olarak karclarna gelen genç hocaya nasl

davranacaklar hususunda bocalamamalar imkânsz. Zîra ipe sapa

uymayan tats^ davranrlarla yeni gelen hocalarn hrpalamak, artk

bir talebelik lüksü olal beri, yeni hocalarn incitmeye frsat

bulamadklarndan jajinrgibi oldular. A.mma neyapmallar ki, gerek

snfn gerek hocalarnn huturunu bozamayacaklard. Bozacaa da

benzememekteydiler.

Günün gençlii demek, târihî ve milli an'anesini unutarak mes'uliyet

tanmaz kontrolsüz bir kalabalk demektir. Öyle ki hocay

konuturmamak, taciz ^^^P hatta hakarete varan bir pervaszlkla

rahatsz ederek, onu baya gevezeliklerle bzâr etmek suretiyle ypratp

hocalk vazifesini yaptrmamay elence haline sokmay hüner ve bir

zekâ olduu zp^^^ ^^^ çileden çkarmay meziyet haline getirmi

bulunuyorlard.

A^mmâ ne çâre ki, bu ince ve z^rif olan genç kadn, nasl bir derûnî

tasarrufun iji ile talebelerineyaklaarak onlan teshir etmijti.

Cemalnur Hoca kimyagerdi. Bu snfa da kimya hocas olarak tâyin

edilmi bulunuyordu. O ne bir pedagog ne de bir psikolog idi. Ancak

insanolunun iç ve d§ güçlerini tek kuvvet olarak bütünletirmeyi,

dourtan kabiliyetli hüneri ile hoca olarak kürsüsüne çkm genç

kadn, bir sevgi maherinden z^bûr ederek, yeryüzüne insan sfat ile

suret bulmu müstesnalardan biri olmal idi. Talebeleri olarak

karsna çkanlara elindeki müfredatprogramnda gösterilen programa

göre ders verecekti. A.mma o kadarak bir teknik maddi malûmat

ynn vermek için u koskoca kürsüyü igal etmekyeter miydik

TU.

Page 243: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Gençler arasnda, kimya ile baklan ho§ olmayan gençlerde olabilirdi.

jAncak Cemalnur hocann çocuk.lan arasnda, belki de bunlardan

küçümsenmeyecek kadar çok olanlar da olabilirdi. Fakat çalijiyor ve

hocalarn mahcup edecek laubalice tembellikten u^k kalmay da

becerebiliyorlard.

Genç hocann bildii /// idi ki, memleketin bir münevverler snfyetitirmesi ve vatann ölüm kalm olduunu bilerek, gençlii ona göre

eitmesi lâ^md. Yalniî^ Türk insanna deil, bütün benî beer için de

hakk hak olarak seçen ve erri de er olarak ondan kaçnan

münevverler kütlesi lât^md. Meselâ politikada, dâhili ve hârici

siyâsette, askerlikte, maârifte, iktisâdi hayatta, cemiyetin bütününde

hülâsa hayatn giriinde çknda, benlik ve ahsi menfaat girdabna

dümemi ihlasl, ahlâkl vefaî^let sahibi münevverleryetitirmek, her

hocann ibadet kadar ulvî vadesi idi.

Osmanl devleti ne vakit bir münevverler snf meydana getirerek,

adaleti, mîî(ân ortaya koyarak üstün birpolitika ahlâk ileyaamsa,

devletin îtibânngücünü ve kudretini o î^aman salamt.

A.ncak bütün varl gösteriten ve sahte münevverler snf üretmek gibi

ii ahsî çkarlar için dalavereleri ile gö^ boyamay marifet sayacak bir

sahte aydnlar kütlesi meydana getirmise, bu snf devletin salam

temellerini yerinden oynatarak yklmak tehlikesini ha^rlayanlardan

olmutu. Devletine cann feda edecek idealist aydn memleketin

piyasasndan çekilip, yerini ha^n bir ihtirasa terk edince vatan hyaneti

denen afedilme^günâhn arl altnda cehennemyolunu tutmu olur.

Osmanl devletinin kuruluunda, daha Osman Ga-:^ devrinden

balayarak, onu takip eden padiahlar arasnda da bir müavirlik

sistemi, padiahlarn mutlak denen selâhiyetlerine demokratça nüfü^

etmi ve bu kontrol sisteminde Osmanlln o hür demokratik ruhu

devam ettii müddetçe sürüp gitmitir.

111

Page 244: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Gönül Annesinin Nur'u

Ne var ki hükümdarn selâhyetni kontrol vadesi ile ie balamharekety asla salam bir demokrasi örnei olup kalmamtr. Nejaf(ik

ki bu gün de öyle...

Zira bu kontrol müessesesi; "Sen baarl deilsen, onun için

tezine çekil git, yerine ben gelip oturacam!" iddia ve hrs ile

mevcut otonteyi f^edelemek gayreti, devlete hayr yerine er getirecei,

bilmem nasl inkâr olunabilir'?

ahs hrs ile kendini devlete deil, devleti kendine bal görmenin

hastaldr ki bunlar aydn saymann hatâ olduunu nasl inkâr

etmek kabildir?

u halde bu anlayn esiri olmam aydnlarn mevkîlerinden, ahsî

çkarlarndan hattâ canlarndan korkmadan gerçei söylemi bir snf,

cemiyet hayatna kendilerinden ihlas aktarabilmise ne âlâ... A.ksi

halde onlardan devletefaydayerine î^arar beklenir. Hedefi kendi ikbâli,

istikbâli olan bir çeit muhalefeti ile kendi kendini de çevresini de

aldatmay ^evk haline sokmu olan sahte aydnlar, idarecileri îka^

edecekleriyerde tahrik eden hastalk bakterilerinden baka nedir ki?

Osmanl devleti ihtiam, aî^amet ve pâyânsiî^^ adalet anlay ile yayld

ülkelerde gösterecei nizâm sahip olduu adalet politikasn kurarken

târihî, millî ve manevî kültürü ile hamurlam münevver snfn

yardm ile meydana getirmitir. te bugün imdi buna her gamandan

daha muhtaç bulunuyorum

ite Cemalnur Hoca nn yetitirmek istedii aydnlar snf bu ihlas

sahibi gençlerdi. Bu genç kadnn hocalk anlaynn gayesi bu idi.

Nasl padiahlarn yan sra yer alm idealist âlimlerle velîler,

^samanlarnn ahlâk vefatletlerinin temsilcisi idiler, bu gün de o devrin

büyüklerine benden bir aydnlar snfna ihtiyaan sonsuzluunu ikrar

ederek sahtelerinden de kaçnmak gerekmedi mi?

Cemalnur Hoca, ukalâ bir kadn, vâi^ tutumlu bir nasihatç deildi.

Onun için de gençlere, sö-:(den t^âde; "te siz de benim gibi

olun!.. " demek isterdi.

224

Page 245: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Amerdi üe SIRRA YOLCULUK

Genç hoca, bir doktorun k-:^ idi. O öyle bir doktor idi ki

hastalarndan ald vi^te sembolik miktar ap/a^ ba^en o kadarn

kabul etmedikten ba§ka ilâçlarnn ücretini de kendi karclard.

Cemalnur hocann annesine gelince o jeryü-:^ünün fedâkârlktan ve

etrafna; "Gözün varsa Hak halktr, halk da Haktr" diyecek bir

seviyenin insan olduundan i§te ana ile baba tarafndan meî^et ve

fa^letle mayalanp beslenmijliinin sermâyesini talebelerine aktarmak

suretiyle, memleket toprana tohum saçmakta bulunuyordu.

Osmanl devletinin kurulup ve ^ahlanij devirlerinde bir medrese ve ilim

çatmas yoktu. "Kâfir îcâd" diye ilim ve tekniin sö^ülüünü

edenlere: "Sus, kâfir olacaksn!" diye a^n tkamay kimse

düünmedi. Amma gün oldu ki el yaî^s ile kitap üretmenin

müküllerini bir tarafa iterek matbaann bile karasna çkan taassup

hançeri o koskoca cihan devletiniyaralaya bereleye kanndan canndan

edercesine î^ayf düünenler de hep o münevver olmayan sahte aydnlarn

devlet otoritesine menfî çelme takmalarnn payn asla unutmamak

gerekme^ mi? I/te Cemalnur hoca gençlere; "limle ura, imanla da

tepime! Her ikisinin itigal sahalar ayn ayrdr. " demekteydi.

Aksi halde ne devlete ne de millete fayda oluturmak tasavvur dahi

edileme^ pe bu müstesna onurlu genç hoca, gençlerin uyuklamakta

olduklar millî, târihî ve derûnî heyecanlarn harekete geçirmek ve

ileriki ^amanlannyapa güçleri haline getirmek yolunda canm diine

takarak çalmak nasibini alm bir üstün eitimcidir.

Çok gençyanda evlenmi olduundan bir de olu bulunuyordu ki ksa

^aman içinde ve mev:(uumu:(un tamamen dnda olan aile hayatn

bozulmu olarak görmü bulunuyorum^ Bunun ne gibi bir sebebi

olduunu bilmesek de, bu yolda acele edilmesi düünülse bile, iin

kurcalanmasnn biî^e hiç defaydas bulunmamaktadr.

Cemalnur Hoca diyor ki: "Türkiye'de siyâsî otoritenin yansra,

onunla et-trnak olmu iman hayatn, cemiyetin târihî ve

millî karakterini inâ ederken ona adalet, fazilet, nizam ve

düzgünlük veren kuvvetin, bu müterek ve yekpârelenmi

sermaye olduu" keyfiyetiydi. Haktan baka hiç kimseye mesul

olmad anlayna sahip bulunanlarn, cesur, korkuum^ ve gerçekleri

225

Page 246: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Gönül Annesinin Nur'u

söylemekten çekinmemesi elbettejadrganama-^ I^te Cemalnur Hoca'da

talebelerim bu anlayla yetitirecek olursa memleketin güllük gülistan

olmas hiç de uf^ak saylma^.

Çevresine bir vicdan ve îman fedaisi olmann ha^^n veren bu genç

kadn tevkir etmenin kadirinasln unutmamam^gerekmektedir.

Sâmiha Ayverdi, Cemalnur Hoca, yaynlanmam makale

226

Page 247: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A\'verdi üe SIRRA YOLCULUK

Evlad Acs

Kimya hocas, genç ve gü:(el bir hanm tanmm. Anadan bahadanyana

da, dost evlâddr. Kejki onu benim gibi herkes tamyabilse. . . Zrâ bu

genç hanm, cemiyetin,yükünü aartan örnek bir öretmendir.

Öyle ki, deilyaln\ insanlara, kurda ku§a ve cans^ ':^nnettiimi^

bütünyaradlmijlara, hattâ ta§a topraa karp dahî vefasndan, efkat,

muhabbet ve scak alâkasndan cömertçe ikramda kusur eyleme^

Ijte müstesnalar kafilesine mensub bu tatl ve genç kadnn, vaktinden

evvel dünyâya getirdii bebei, ancak on gün yaladktan sonra, geldii

e^el âlemine doru tekrargeri gitti.

Genç anne, aylarca kendi vücûdunun bir parças olarak besledii

yavrusuna aaypyanmad olur mu?

Çocuu kaybetmemek için etrâfinn gösterdii tibbî gayret ve alâkaya o

da itirak etti. Zira tedbir de gene, insanoluna dü§en be§en vadeler

cümlesindendi. Deveyi baladktan sonra Hakka emânet etmek, bir

yüce emir olduuna göre, buyruun sahibinin tavsiyesine uymak

gerekme:^ mi idi?

Genç kadn, yavrusunun yalamas için, etrafnn tedbir ve gayretlerine

hissen ve aklen itirak etmenin beerî bir va-:^} olduunun uurunda

idi. Amma o, tedbîrimizde takdirin güldüünü de bilenlerdendi.

Neticede de, urap bertaraf etmek istediimiz^^ takdirin hükmü yerine

gelince, ona gönülden nî^â ve teslimiyet göstermek kadar, insanolunu

yüceletiren ne vardr?

Bir Allah velîsi olan anasnn rahle-i tedrisinde yetien genç öretmen

de, çocuunu ecelin elinden almak yolunda gereken her çâreye ba

vuranlarla beraber, heyecan çekti ise de, sonunda yavrusunu ilâhî

takdirin buyruuna teslim ederken, bilsek de bilmesek de, her olanda

bir ilâhî hikmet ve hayr bulunduunun uurunda olmas, onu, kadere

kar isyan çlklar atarak, içinin kararmasndan kurtarm ve

çevresini deperian etmekten alakoymutur.

111

Page 248: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Gönül Annesinin Nur'u

Yaknlanna olduu kadar, talebelerine ve temas eyledii herkese

daarcndaki sevgi ve güllükten pay datan hu örnek genç kadn,

sayg ile selâmlamann, onu tanyanlar kadar tanmayanlara da dü§en,

bir ükran ve hayranlk borcu olduuna inanyorum.

Sâmiha Ayverdi, Rahmet Kaps

Sâmiha Ay\'erdi, Kbnet Kaps, Ankara: Hülbe yavnnlan, 1985, s. 201-202.

228

Page 249: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ay'verdi üe SIRRA YOLCULUK

Hakknda Yazlanlar

Yusufçuk : Aynann Öteki Yanma Sçrayan Bir Dü Yazs

Enis Batur

"1940 'da Yakup Kadri'nin, 1946'da Sâmiha Ayverdi'nin,

jaymladklan kitaplann altbajhna 'nesirler' nitelemesini

yerletirmeyi seçmeleri, onlarn Edebiyat alannda hem düündüklerinin

bir göstergesi, hem de arayp içinde olduklarnn bir kant. Ayn'malzeme')//?, iki yaî^ar da, öyküler yakabilir, roman kurmaya

yönelebilirlerdi jüphesi^. Öyle yapmamlar. Egemen ya^ türlerinden

birinin kalbna yakmak istediklerini sokmaktansa, farkl ya^

denemelerine girilmiler. Yusufçuk 'da ve Okun Ucundan 'dayeralan

metinler, birkaç ya^ türünün arasnda kalmij metinler. Anlat

ögeleriyle deneme öelerini buluturan, sk sk mensur jürin özelliklerine

açlan birya^ karjim^a çkyor, iki kitapta da.

Hüdâinâbit yaklamlar, iki çi^i diji örnek mi, deil Türk Edebiyat

balamnda, soyaacnn XIX.yü^l sonuna, Hâlid Ziyâ'mn düî^a:^

iirlerine dek uratabilir, ardndan da Mehmet Kûufun Siyah

nciler 'ine geçebiliri^. Bat edebiyatna gelince, özellikle Baudelaire 'in

Spleen 'inden balayarak modemya^'nn buyolu açtn, gelitirdiini

biliyoru^ Yakup Kadri de, Ayverdi de, hiç §üphe yok ki, Gide'in

recit'lerini, sotie'lerini okumulard.

Türk Edebiyatnn XX. yüzyl boyunca geçirdii evrimi, katettii

evrelerin bir çözümlemesiniyapmak için bavurulabilecekyollardan bin,

anayaptlann incelemesinden geçer. Kendi payma, o yolu öteki uçtaki

bir gelinimi yakn gözlükle ek alarak bütünlemek önemli görünüyor

bana. Hangi metinler, hangi uç araylar temsil etmitir?

Nâ^m'n çkdndan 1950 kuja öykücülerinin ve II. Yeni iirinin

devreye girdii 1955

'e kadar geçen süre içinde, bütünya^n türlerinde

yenilikçi araylarn önemli pay tuttuunu görüyoruz^ Nesir yaksçerçevesindeki gelinmelerde, kimi örnekler snrlann arlandngösteriyor: Asaf Halet Çelebi'nin kimi dü^aî^ metinlerini, Neap

Fât^l'n Birkaç Hikâye, Birkaç TahliVini, Abidin Dino'nun

229

Page 250: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Enis Batur

1938-43 arasyan metinlerden birkaçn (sökelimi Kehânef\

Iklara Vedâ"y), Sait Faik'ten ve Hisardan parçalan bir gün

yanyana getirmek isterim: O örnekler, bankalar, Türkja^annn hangi

sanclarla yolunu açma çabas verdiinin ipuçlarn tapmakla kalmaî^:

Bir sonraki kucan bayra devrald noktalan da gösterir.

Yusufçuksun ve Okun Ucundan 'in metinleri, nairin anlat

ekseninde allagelmii orlama ediklerini bir bir karpm^a çkanyor.

Ikiya^ar da, 'ben' ile 'anlatc ben' arasnda deiik mesafe ayarlan

yapyorlar. Bir yönüyle mensur iirin bölgesine giriyorlar; bir bajka

yönde, 'deneme'^//? türevi saylabilecek bir alana açlyorlar. Yakup

Kadri günlüün, mektubun, afori^mann olanaklann seferber ederek,

kaygan bir t^eminde eklemli bir ya^ tekniinin pekine düzüyor.

Seslenen, söylemen, kendi kendisiyle konujan bir üslûp. Sâmiha

Ayverdi'de organik bütünlük kaygs ar basyor. Yusufçuk'da da

seslenme, söyleçme eilimi belirgin gerçi; ama, diyalog sanki aynann

karasnda gerçeklejiyor. Yer yer, aynann öteki yanna da sçrayan bir

düç yaî^s.

Bugün, kimler okuyor bu iki kitab, bilemiyorum. Birkaç edebiyat

'hasta'j"/, bir iki aratrmac dijinda, yaln^^a mifredat kurbanlanna

ve 'cephe' okurlanna terkedilmi§lerse, gerçekten aanas haldeyi^

demektir. Yanmyü^l akn bir süre önceya^lmij bu ikiyaptn, dil

ve üslûp açsndan eskimiç yanlannn olmas, bu unutuluun kesinkes

açklamas deildir: Yusufçuk ve Okun Ucundan hâlâ derin, dolgun,

sürükleyiciyaptlar. Bemanos'un, Malaparte'nin, Hamsun'un eskimi

yanlan yoktur diyebilir miyi^? Onlan yaln^ kendi ülkelerinde,

dillerinde dikkate alnan yakarlar olarak göremeyip her ülkede, dilde

okurlan vardr.

Gününe, güncelliine skan bir kültür ortam hem iî^leyiciyi, hem

yaratcy tknefes klar. Ya^dklanm i^eyenler, benim ne pahasna

olursa olsun kendi edebiyatmv:^n tutsaklatnlm okuru klnmamdiklendiimi anmsayacaklardr: 'Bugünün genç okuruna

Hüseyin Rahmi yerine Calvino'yu sâlli veririm' cümlesini

kuran ve imek toplamaya râ-:^ olan benim sonuçta, bir bakas deil

Yusufçuk ve Okun Ucundan ile ilgili yaklamm bu nedenle

çelikili bulanlar çkacaktr. Katlmyorum o görüe: yi kitap

230

Page 251: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Avverdi üe SIRRA YOLCULUK

Fitan'daysa ona ulaplmah diyorum, i§e humumut^un dibinden

ba§lamak eyann mant deil mi?

Sorun da burada ya: Bumumuîiun dibindeki iyi kitaplar nasl

görecei-:^? Hepimiî^ birergergedan kadar hipermetrop klnmadk m?

Çökmü bir eitim dü-^ni, ekran(lar)a mhlanm bir ev yaants,

üründen mal ayramayan bir 'rehber-ortam' üstümü-:^ kör fanus

gibigeçirildi.

Okuma lâmbam-^n altna hangi kitaplan seçeceimi^ temel bir okur

hakk saymaly^

Hak vermiyorsam^ hak verilsin diye daha çok beklersini-:^."

231

Page 252: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Selim leri

Sâmiha Ayverdi'nin stanbuFu

Selim leri

Sâmiha Ayverdi'den sö\ açarken, tarih, an, roman yaftan mdiyecei^ Öyküler, dü^a^ jiirler kaleme getirmi. Mektuplar,

makaleler, günügününe tutulmu konulma, görülme notlan.

stanbul Geceleri'nin bendeki basks 1971 tarihini tapyor. Eserin

ikinci basks. Ama ben, istanbul Geceleri 'ni, 1971 'den epey sonra

okudum. 1980 'lerde Ne^he Arat^ salk vermipi.

Nihad Sami Banarl, ö^lü giri§yansnda, 'Hakikat udur ki, bize

bizi tantp sevdirecek böyle kitaplara ihtiyacmz çoktur*

diyor.

Bununla birlikte, istanbul Geceleri soyundan eserlerin çokça

ya^labilecei kansnda deilim. Tpk BogaziçVnde Tarih gibi.

Bana sorarsam^ BogaziçVnde Tarih; hangi çapta ve deerde olursa

olsun, bir 'benzer'/ ancak 'taklit' olacak kitaplardan. Bütünüyle

yarata, kijisel bir duyulun, dü§ünü§ün verimi. Tpk istanbul

Geceleri gibi.

brahim Efendi Kona roman m, monografi mi? Karar vermek güç.

Ayverdi'nin eserlerinin hepsinde tarih, roman ve an iç içe. Deneme

yandnda bile. Sonra gönül eitiminin köklü iteleri. Ya^rlkyaamboyunca süren 'yerlilik' aray, tutkusu.

Eserlerinde, çadalarndan hayli farkl bir tutumu seçerek, dinin,

inancn geni yelpazesine eildi. Bir yandan da bana^a ödünsüt^ce

kar çkt. Yolcu Nereye Gidiyorsun? (1944), Mesihpaa

mam (1948) gibi romanlar, ondoku^uncu yü^ldan yirminci

yüzylla geçite, Müslüman Türk insannn duyarlklar, ruh

sarsntlar, endieleriyleyüklüdür.

Yolcu Nereye Gidiyorsun, ikinci Merutiyet döneminde istanbul

yaamasna yer veriyordu. Ortaoyununu, meddah Ayverdi 'den

okursam^ farklyaklam saptarsmt^: Hep bir son nokta, hep yitip

232

Page 253: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Awerdi üe SIRRA YOLCULUK

gidi. Bu romanda, Tanhun Cemil Bey'in ney taksimlerine ajnlmt§

sayfalar, eski mûsikiyi bilmeyenleri hile etkiliyor.

Romanlann moda çalan, modalar, hatta moda kiileri vardr.

Mesihpaa imam 'nn kaleme getirildii dönemde, bir imam roman

kiisi yapmak enikonu artm bir giriimdi. Hem moda d, hem

baskn anlaytan uf^ak.

Behçet Necatigil, Edebiyatmzda simler Sözlüü'nde Sâmiha

Ayverdi'yi öyle yorumluyor: 'Heyecann aile ve toplum

geleneklerinden alan, hayat olaylarn çokluk din ve tasavvuf

açsndan deerlendiren romanlanyla sanatna bir özellik

salad. '

Bu öt^ellii, ya^ann bildii yolda inatla tek bana gidii, ba-:^

kesimlere onu bira^ geç ulatrd. Hele, yüksek edebi deerinin örtük

kalmasna yol açt diyebilirim.

Ekserini geç okuyanlardan biriyim. Bunu unun için söylüyorum: 'Edebî

eserleri, sa ya da sol dünya görülerinin trpanlaylanyla

deerlendirmek, bilide eski hastalkt. Ve Türkiye'ye çok vakit

kaybettirdi Hastalk artk iyileti mi, bilmiyorum. .

.

Sâmiha Ayverdi, Müslüman Türk dünyasn ayrnt ^nginlikleriyle

iledi. Zaman ^man söylei havasnda, t^aman flaman gerçekten iirli

bir anlatmla örülmü bu eserler, çada edebiyatm^n alabildiine

öî^ün, seçkin örnekleri arasnda.

Edebî ve Manevî Dünyas çinde Fâtih, stanbul'un Biî(ans'tan

Osmanl'ya geçiinin bir panoramasdr Ya^ar, eserinde, dini

kaynaklardan, yüt^ullann imbiinden sürülmü -fakat unutulmam-

efsânelerden, günümü^ okurunun ulaamad eski tarihlerden yola

çkarak, esinlenerek, Fâtih'in portresini çi^ordu. Okurken,

istanbul'un Bi-î^ans'tan gitgide U':(aklamasna, stanbul'a yeni bir

kimlik kanlandran Osmanl dünyasna tanklk ediyorduk. Ne var

ki, Ayverdi, Bi^ns' bir çrpda silip atmyor, hamasetten yardmummuyor; teslim olmayan son imparatoru gülünç düürmeye gönül

indirmiyordu.

Yanlar, yü^llann tarihî olaylarna, yaantlanna, sanatna,

kültürüne, gelenek ve göreneine; çocukluu, gençlii boyuncayakndan

233

Page 254: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Seüm leri

gö^ledii Boaziçi'ni kattrarak, bir ke^ daha vurgulamak gerekirse,

benleri olamayacak bir eser armaan etmi§tir. Böylece BoaziçVnde

Târih, imparatorluun jükselij, duraklayp, çökü^ günlerini

Boaziçi'nde yalatr.

Jibdülhak inasi Hisarn olaanüstü güz:(ellikteki Boaziçi

Mehtaplar 'nda, z^man, anlatann yaantsyla snrldr.

Boaziçi'nde Târih ise, târihin -zamannda adetâ kaybolmak istemi

j

bir anlatcya ibaret eder. Bu, hayli geni§ zamann ekliinde, Osmanl-

Türk kültürünün nitelikleri, uygarlmzn üzerinde henüz^ pek

durulmam birçok öznellii eserin bajlca deerlendirip kstasdr.

Kaybolana, terk edilene yas arks deildir Boaziçi'nde Târih.

Tam tersine, feda ediklerin kaygsylayüklüdür.

Boaziçi'nin semt semt peyzajlarn çizgen yazlar, istanbul'un öz^el bir

yöresiyle bütün jehri dile getirme olanana kavu§mu§ gibidir. Oz^etle,

Boaziçi'nde Tarih, stanbul'u yalnzca bir payitaht olarak

saptamaz^ Bu jehir, dorudan doruya, imparatorluun çekirdei,

atardamardr.

Ayn ekilde, inançlardan geleneklere, yaama biçiminden sanat

kollarna, istanbul'un dünyasn sürüp giden, kesintiye uramayan bir

çizgide görmü Sâmiha Ayverdi, kültürümüzden, yenilikler,

Batllama, yenilik hareketleri karsndayoz^lat, çöktüü kansna

varyordu. Toplu eserinin birçok sayfasnda. Belirtmek isterim ki,

yeniliklere. Batllamaya kar bu mesafeli bak, hatta 'yeni

T.Oi'ccv^Vi görmez(den geli,yok say beni hep düündürttü. Bu tutum ve

tercihle badamama imkân yok. Öte yandan, yazarn tutarllna,

düüncesinden ödün vermeyiine saygm öznellikle söylemek istiyorum.

Daha istanbul Geceleri 'nde, yazlar, istanbul'un çehresini deitiren

etkenler arasnda. Batllamay ve yenilikçilii gördüünü açkça

kaleme getirmi, istanbul Geceleri'nde baz^ semtler, öznellikle

alafrangaya kucak açm semtlergönle uz^ak tutulmu:

'Nereye gideyim? Bir lamelif çizip Adalar'a m, yoksa

Kadköyü'nden Pendik'e kadar boydan boya gerilen

Marmara kylarna m? Belki ne oraya ne buraya. .

.

234

Page 255: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^^^erdi ile SIRRA YOLCULUK

Zira ömrümüz boyunca âinâhk etmeye mecbur olduumuzhalde, muhabbet ve samimiyet kuramadmz kimseler gibi

baz semtler için de, böylece bir yaknlk ve hasret

duymayz. '

Ijte Adalar, Ajverdi için, 'yaknlk ve hasret' dujuhayan

yerlerdendir:

'Bugün tertemiz yollan, süslü birer oyuncak gibi, çiçekli

bahçeler arama oturtulmu kökleri, ta sahilden tepelere

kadar trmanan camlan ile tstanbullu'nun ileri ve gözde bir

sayfiye yeri olan Adalar, ne çare ki fetihten bu tarafa olan

tarih boyunca, ehre yerli bir çeni ile katlamam, liyme

liyme olmu Bizans kitabnn bir köeye skp kalan tek

sahifesi gibi, metninin çizgilerini muhafazada yakn zamanakadar inat etmitir. '

Buna kar§hk, gelenein korunduu, törel dünyann henüii büsbütün

göçmemi, yklmam olduu öteki semtlere, meselâ cehrin stanbul

yakasndaki semtlerine iirin, sevgi ve efkatin diliyleyaklalmtr. Okadar ki, stanbul Geceleri 'ndeki 'Tavukpazan', srf bu sebeple

bo görülür ve yakara en anlayl, hogörülü sayfalarndan ba-:^lann

ya^rtr.

Koman, an, monografi, yaam öyküsü, yorum ve göt^lem karm,bence yepyeni, enikonu 'yenilikçi' bir tarzda ya^lm brahimEfendi Kona, Sâmiha Ayverdi'nin yaad günden, yaadistanbul'dan aük büsbütün kopuunu belgeler. Bu eserde, biri dünya

ilerinefevkalâde bal, dieri hu^ur aray içindeki iki erkek kardei

kyaslayanya^r, yirminciyü^ln bana geri dönüyor;yakn gelecekte

öncesini sonras^ kaybolacak, göçecek 'konak hayat'///;/, dolaysyla

stanbul'un yaama biçimlerinden birinin yafçya geçmesine yol alyor.

Dahas; anlatmndan sö^^ük seçimine, güçlü bir edebî eser olan

ibrahim Efendi Kona, geçmite kalan uygarl saptamak ve tasvir

etmekle yetinmiyor, bu uygarln günümü^cieki sarsntlara da bir

çö^üm olabileceini ileri sürüyor. .

.

Ayverdi, ilk basks üç alt halinde yaymlanm Türk Târihinde

Osmanl Asrlar'nda, Osmanl Devleti'nin kuruluunu, yükseliini

235

Page 256: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Selim leri

ve çöküünü yorumlarken, istanbul'a sk sk atfta bulunur, cehrin

tarihî çi^lgesini çkartr. II. Abdülhamid'i tahttan indiren ittihat ve

Terakkiyle birlikte büyük yklrn gelip çatt görü^ündeki yaî^ar;

istanbul'u gerek mimarisi, doal görünümü, gerekse ehircilik anlay

açlarndan, imparatorluun yükselip dönemlerinde önemli bir bakent

sayyor, ittihat ve Terakki'yle birlikte istanbul'un niteliksi^e^tii

kansna varyor.

Gerek bu eserinde, gerekse Boaziçi'nde Târih'te, Sâmiha

Ayverdi'nin, pâdiâhlar konusundaki ba^ yaygn iddialara,

yarglay§lara kaytsiî(^ kalpn anmadan geçemeyeceim. Osmanl

tarihini günümü^ çok scak dille yanstm, eserinden her î^aman

yararlanlacak Re^at Ekrem Koçu, ba^ konularda, insann

macerasnda, ;^aman ^aman, yarglayc bir tavr sergilemiken; Ayverdi

iiâât'tan u^ak durmay tercih etmitir. Koçu'nun ve Ayverdi'nin I]/.

Murad'a aynimij sayfalarn art arda okuyun; 'humaine' olanla

olmayan hemen hissedersiniz^.

Düüncelerin, duyumlarn, inançlarn tpatp benq^ejmesini totaliter

rejimler emreder. Dil, anlatm ustas Sâmiha Ayverdi'nin eserine yann

daha 'nesnel'yaklalacak.

236

Page 257: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>-^rerdi üe SIRRA YOLCULUK

Sâmiha Ayverdi

Mustafa Özçelik

Çam^n en önemli mütefekkir yakarlarndan birisi olan rahmetli

Sâmiha Ayverdi hanmefendi, 25 Kasm 1905 ylnda stanbul'da

dodu. Annesi, Fatma Meliha Hanm, babas Yarbay smail HakkBey'dir Soyu, anne tarafndan Kânûnî samanndayabamj ve Budin

seferinde ehit dümü Gül Baba'ya; baba tarafndan Orta Asya'dan

Anadolu'yageçmi Kama^noullan'na kadar ulanmaktadr.

Sâmiha Ayverdi, ilk tahsilini aile çevresi içerisindeyapt. Anneannesi

Halet Hanm, onun ifahî kültür ve târih uuru kapanmasnda çok

etkili olmu bir isimdir. Dedesi de ciddiyet, dürüstlük, a^ konuma gibi

deerler noktasnda ona örneklik tekil etmitir. Ayn ekilde anne ve

bahas da onunfikri, imân ve ahlâkî ahsiyetinin teekkülünde müsbet

rol oynam kimselerdir. Evleri de devrin seçkin bilim ve sanat

adamlarnn gelip gittii biryerdir Bu ortamn da onun yetimesinde

tesiri olduu muhakkaktr.

Sâmiha Ayverdi, resmî anlamdaki ilk tahsilini ise, henü^ beyandaiken gittii mahalle mektebinde yapt. Daha sonra 1921 ylndaSüleymâniye Kif^ Numune mektebini bitirdi. Sonraki eitimleri ise, ilk

çocukluk devrinde olduu gibi, resmî müesseseler dnda gerçeklemi;

tânh, tasavvuf, felsefe ve edebiyat alanlannda husûsî örenim görmü,

Frans^a dersleri alm, gü^el sanatlarla ilgilenmi ve keman çalmay

örenmitir.

Bu arada bandan bir evlilik hâdisesi geçmi, be yl süren bu

evliliindenNadîde adl bir kiî^ dünyaya gelmitir.

Fakat, Sâmiha Ayverdi'nin asl ruhî ve fikri gelimesi ve bu

anlamdaki ahsiyetinin teekkülü Fatih'teki Ümmi Ken'an

Dergâh'nn eyhi Ken'an Kifâî'ye intisaplar neticesinde onun

iradlanyla olmutur.

Thl

Page 258: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Mustafa Özçelik

Sâmiha Ayverdi'nin hu dergâhtaki eitimi 13 Mart 1927 ylnda

gerçekledi. Kalan b/itün ömrünü hu terhiye içerisinde tevekkül eden bir

anlay§ çerçevesinde okumak, düünmek ve ya-:^akla geçirdi. Aabeyi

Yüksek Mimar Ekrem Hakk Ayverdi'nin yannda bir taraftan

ktan büyütürken, bir taraftan da kendisini büyük bir mütefekkir-

yaî^aryapacak faaliyetlerini devam ettirdi. Islâm kaynaklara eildi.

Özellikle Dou edebiyatn tetkik etti. Bu edebiyatn büyük

smalarndan Mevlânâ, Muhiddin Arabi, Sadî, Hafz îrâ^î, onun

çok önem verdii ve tesirinde kald isimlerdir. Batya da ilgisi^

deildir. Dünyafikir ve edebiyat cereyanlarn sürekli takip etmektedir.

Sâmiha Ayverdi, ilk eserlerini 1938 ylndan itibaren vermeye balad.

Bu tarihte ilk roman Ak Budur yaymland. Bu eserini dierleri

takip etti. Türk edebiyatna farkl bir hava getiren bu eserler, büyük

bir ilgiyle karland.

Sâmiha Ayverdi, daha sonra mecmualarda da yaftaya balad, ilk

ya^lan Necip ¥â^l Ksakürek'in çkard Büyük Doumecmuasnda yaymland. Büyük Doudan sonra ise Resimli

stanbul Haftas, Fâtih ve stanbul, Türk Yurdu, Havadis,

Ölçü, Hür Adam, Ant, Türk Kadm, Tercüman, Kubbealt

Akademi Mecmuas ve Türk Edebiyat gibi yayn organlarnda

yaî^d. Koman, mensur pir türlerindeki eserlerinden sonra cemiyet

meselelerine yöneldii için hâtrat, makale, deneme, târih, biyografi,

mektup türlerinde de eserler verdi. Böylece insan ve cemiyetin her

meselesini kucaklayan :(engin bir külliyât ortaya çkt.

Hayâtnda hiç resmî va^Je almad. Fakat, istanbul Belediyesi ve

Kültür Bakanlnn bat^ komisyonlarnda geçici görevlerde bulundu.

VI. Maârifjürâsna katildi.

1969-1980 yllan arasnda salk sebepleri ve çeitli tetkikleryapma

arî(usu dolaysyla Fransa, italya, isviçre, Macaristan, ispanya gibi

ülkelerde bulundu. 1980 ylnda Libya tarafndan ispanya'nn Sevil

ehrinde dü^i^enlenen islâm Konferans hazrlk toplantsna katld.

Kitap, çalmalarna, gaflete ve dergi yaî^lanna daha sonrakiyllarda

içtimâifaaliyetler de eklendi. Kubbealt Akademisi kurucular arasnda

yer ald. stanbul Fetih Cemiyeti, Türk Ev Kadnlar Demei,

istanbul ve Yahya Kemâl Enstitüsü gibi cemiyetlerde görevyapti.

238

Page 259: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Bütün bu çalmalar arasnda gelecein münevverleri olmaya aday

gördüü gençlerle ilgilendi. Onlarn fikri ve mânevi gelimelerinde etkili

oldu. Böylece, mütefekkir-ya^arlna sivil hocalk ayn flamanda

"manevî annelik" de eklenmi oldu.

Sâmiha Ayverdi'nin eserleri ve çalmalar çeitli kurumlarca

ödüllendirildi. Kölelikten Efendilie isimli eseri Millî Kültür Vakftarafndan taltif edildi. Yine ayn vakf tarafndan kendisine 1984

ylnda Türk Millî Kültürüne Hikmet eref armaan verildi. Benler

bir taltif san'at hayatnn ellindylnda Aydnlar Oca tarafndan

yapld. Türk ilim ve kültür hayâtna kanlandrd eserler veyetitirdii

gençler sebebiyle kendilerine ükran belgesi verildi. 1985 ylndaBoa^çi Yaynlan, 1986 da Türk Edebiyat Vakf, biî^metlerinden

dolay plâketle ödüllendirdi. 1988ylnda Türkiye Yakarlar Birlii dil

ödülüne lâyk görüldü. 1990 ylnda Babakanlk Aile AratrmaKurumunca çalmalarndan dolay taltif edildi.

Ömrünü Türk-Islâm kültürünün yeniden nev-ü nema bulmasna

adayan Sâmiha Ayverdi Hanmefendi, 22 Mart 1993 günü Hakknrahmetineyürüdü. Merkep Efendi ha^resinde medfun bulunan müridi

Kenan Rifâî hacetlerinin ayak ucu tarafna defnedildi.

Sâmiha Ayverdi'nin Düünce Dünyas

Sâmiha Ayverdi, edebiyatmn^ roman türündeki eserlerle girdi.

Ardndan mensur iir ve hikâyeyeyöneldi. Takat onu benn^eripek çok

yanlardan ayran en önemli husus, ayn n^amanda onun bir tefekkür

insan olmasdr Aslnda sanatkârl da bu fikirlerin insanlara

anlatlmasyla ilgili bir hâdisedir. Deilse, sadece edebî endielerle eser

vermek, onun asl meselesi deildir Bu durum, onu sanatkâr olarak

deerlendirmekten önce bir mütefekkir insan olarak deerlendirmeyi

gerektirmektedir.

Sâmiha Ayverdi, bir Türk-Islâm münevveri ve mütefekkiridir Bubakmdan gönülden inanp baland, fikri ahsiyetini de teekkül

ettiren asl kaynak Türk-slâm medeniyetini kuran akîde ve fikirdir

Bu akîde vefikir ise islâm tasavvufudur eklinde ön^etlenebilir

Tasavvufise ilk bakta insann iç meseleleriyle ilgilenen bir disiplin gibi

görünür. Takat tasavvuf, asl meselesi bu olmasna ramen, insann

sadece iç meseleleriyle ilgilenmen^ Tasavvufta pek çok insann belki de

239

Page 260: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Mustafa Özçelik

göremedii içtimaî bir boyut da vardr. 7.îra insan, bir cemiyetin

içerisinde yalamaktadr. Târih ve tabiat artlaryla ku^atlm^

durumdadr, inanç, beraberinde siyâsî, ilmî, fikrî, estetik unsurlar da

içine almaktadr, "bütün bunlar, tasavvufdisiplinine frengin bir muhteva

kazandrmaktadr. Bilinmektedir ki, bu yolun ballar tasavvuf

mekteplerinde sadece bu meselelerine çöî(üm arayp bulmamlar,

sorumlu ve juurlu birer cemiyet insan olarak dayetinmilerdir.

Bu gerçekten yola pklnca Sâmiha Ayverdi'nin fikir dünyâsn föyle

öî^tlemek gerekir: Onun asl meselesi, bütün insanln da aslî meselesi

olmas gereken A.llah ve insan meselesidir. Kulun, Yaratia ile

münâsebetidir. Bu münâsebetin Allah 'in istedii ve râ^ olduu tarzda

kurulmasdr. Çünkü bu aslî mesele halledilmeden ne siyâsî, ne

iktisadî, ne ilmî hiçbir mesele halledilmedi. Neticede her konu, gelip

insana dayanr. Bu bakmdan Ayverdi, Allah ve insan meselesini

islâm tasavvufu anlayp içerisinde asl mesele olarak ele almaktadr.

Ona göre insan, Allah'n en büyük eseridir. Kâinattaki bütün hâdiseler

insann eliyle gerçekletirilmektedir. Böyle olunca, insan eer Allah 'la

salkl ve samimi bir münasebet içerisinde deilse yalad dünyada

kendisi ve toplumu içinyararl idlerden vefaaliyetlerden uî^ak kalr.

nsann Allah'la yaknl ise "ak" kavram çerçevesinde mânâ

katlanr. A^ksiî^ iman, ekilde bir imandr. Böyle bir imann insana

da cemiyete de birfaydas olama^ Ajk dediimizi bu deeri ise kiiye;

ancak bir mürebbî öretebilir. Öyleyse insan, bir mürebbînin terbiye

halkas içinde islâm' gerçek manâsyla örenerek insan olur. insann

Allah'n istedii vasfta insan olmasyla da târih, tabiat ve millet

meseleleri bu ilâhî gerçeklik içerisinde halledilir. Tevhid merkezci bir

insan ve cemiyetyaps böyle teekkül edebilir.

nsan, bu ballktan uz^aksa ortaya çeitli buhranlar, halli f^or

meseleler çkar. Türk toplumu da Selçuklu ve Osmanl çalarnda

slâm'a ball neticesinde yüksek bir medeniyet ve kültür vücûda

getirmi, hayat bu deerlere göre tanz^im edilmi, fakat sonradan bu

ballk zayflaynca gerilik, taassup balamtr, ite milletimizin bu

târihî meselesi Sâmiha Ayverdi'nin en temel meselelerinden bir dieridir.

Gerek romanlarnda gerekse dier eserlerinde öznellikle de Türk

Târihinde Osmanl Asrlar isimli eserinde medeniyetimizin bu

mânâda bir îz^ah ve erhi yaplr, biz^i yükselten deerler ve alçaltan

240

Page 261: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A)'\'erdi üe SIRRA YOLCULUK

sebepler tejrih masasna jahnhr. Denilebilir ki; Selçuklu, Osmanl,

Merûtiyet ve Cumhuriyet devirleriyle ilgili bu ölçüde yengin tahlil ve

tesbitleriyapanfikir insanlanm-:^n says çok a-:dr. Zâten bu tesbitler,

bu ekilde yaplamad için, bu mesele hâlâ trajedisini ve

çöî(ümsüîilüünü devam ettirmektedir.

Medeniyet ve kültürümü^ bilinen târihî sebepler neticesindeyklmçtr.

Yönümü^ batya çevrilmitir. Bi;(i b!(japan ne kadar deer varsa ters

yü^ edilmitir. Ya bu deerlere toptan düman olunmu ya da bu

deerler aslî özelliklerinden tecrid edilerek benimsenmitir. Bu da ortaya

taassubu çkarmtr ki, bir medeniyetin deerlerinin sadece jeklî

ballklarla korunmas mümkün deildir. Deerler, hayat içerinde

yalanarak gelenek olurlar, âdet olurlar, ya^ay§m^n içine katlrlar.

Bu deerler ve bu hayat tankla cemiyetin fertleri birlik ve bütünlük

içerisinde olurlar. I^te temel deerden u^akla^ma, tespih taneleri gibi

kopmam:^ ve dalmam sebep olmutur. Onunfikir dünyas içinde

yapt tahlillerde bu mesele de vardr. Pek çok eserinde anlatt konak

hayat, istanbul'dan hayat kesitleri ve ahsiyet portreleri bütün bu

deerlerin hayat ve insana yansm biçimlerini göstemek içindir.

Böylece b!^; mâ^yi doru tanyp doru deerlendirmeye çarr.

Modemif^m adna ortaya konulmak istenenlerin salkl tenkitleri

yaplr. Çünkü nasl kendi medeniyetimizle ballmz^ yahut baz^

kesimlerin dümanl sathî sebeplerle ilgiliyse; bat medeniyetine

ballk yahut karp çkma da ayn ekilde olmujtur. O, bu mânâda

her iki tavnn da menfî neticeleri üzerinde durur ve alnmas gereken asl

ahsiyetli tavnn ne olmas gerektiini iz^ah eder.

Sâmiha Ayverdi, sadece Türkiye ile de ilgili deildir. Osmanlnn

dalmasndan sonra ana vatandan kopan ve baka siyâsî birliklerin

içinde ma:(lum ve maduryaayan milletdalanmiîi ve dindalanm^ da

onun alâkadar olduu konular arasndadr. Özellikle Balkanlardaki

milletda ve dindalarmza ilgili en hassas deerlendirmelere onun

eserlerinde rastlan^ Üstelik sâdece insan boyutuyla deil.. Ortaya

konan mimari eserler, mûsikî, tezhip, minyatür yâni bir medeniyetin bu

anlamdaki bütün tezahürlerine dikkat çekerek önemli bir noktaya

iaret eder. Çünkü sanat, kendinden ibaret bir gerçeklik deildir. Bir

minyatürde, bir ebruda, bir hat eserinde, bir mûsikî parçasnda

hakikatin estetik ifâdeleri mevcuttur. Dolaysyla bir medeniyet sâdece

241

Page 262: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Mustafa Özçelik

siyâsf bir yap deil; iktisâdi yapsyla, sanatyla, estetiiyle bir

bütündür.

Aynca çamzda islâm âleminin meseleleri de onun megul olduu

konular arasndadr. Kölelikten Efendilie adl eseri, bütün dünyâ

müslümanlanna tevhidi bir çardr ve onun evrensel endielerini ortaya

koyar. Nitekim bu eserini bütün islâm devletlerinin idarecilerine

göndererek, islâm medeniyetinin çamza yeniden in§â ve ihyasnda

onlan göreve davet eder.

Samiha Ayverdi, sadece mâ^ tahassüsleriyle eser verenyakarlardan ve

mâ^e bu gö^e bakan fikir insanlarndan da ayrlr. Onun asl

meselesi bugünün veyarnn in§âsdr. Büyümden bugünün meselelerine

karji da çok hassastr. Din, kültür, dil, ahlâk, eitim, gü^l sanatlar

gibi konularda çok cesur bir tavnn insan olmujtur. Bu konularda

eserleriyle bir taraftan ö:^ellikle gençlerin tâlim ve terbiyesiyle uraçrken

biryandan da bu deerlere karp ilgisi^ hattâ düman bir tavr içinde

olan idarecileri ve münevverleri uyarmtr. Yapt i§, bir bajka ifâde

tartla iyiliiyayma, kötülüe engel olma eklinde de söylenebilir.

Pek çok tefekkür, ilim ve sanat ehli sadece eser vermekle görevlerinin

bittiine inanrlar. Fildiji kulelerinden cemiyetin içerisine inen

insanlarla muhatap olan tefekkür ehli örnekleri bi^e çok a^r.

Sâmiha Ayverdi, bütün eserlerinin ana konusu olan meseleleri sadece

yaî^maklayetinmemij, bunlarn insana ve hayata katlmas için cemiyet

faaliyetlerine de girimitir. Bu faaliyetler çevresinde etrafnda bir

topluluk oluturmu, bu insanlarn yetimeleri için gayret göstermi,

onlarla birlikte bir mektep, bir aile oca kurmutur, ite onun

"annelik" vasf bu noktada ortaya çkar, O, " Sâmiha Anne"

olarak seven, efkat gösteren, veren, fedâkârlk yapan bir insan

olmutur.

Sâmiha Ayverdi,yan eserler veyapt faaliyetlerle önemini bugün

için de korumaktadr. Çünkü söyledii gerçekler, anlatt meseleler

doru bir fikir cemini ürerine bina edilmitir. Bu sebeple, fkrinsanlar, münevverler, her çada yeniden okunmaya, yeniden

anlalmaya deer fikirlerin insanlardrlar. Topluma düen, bu fikir

mâdenlerinden gereklifayday temin etmektir.

242

Page 263: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>^erdi üe SIRRA YOLCULUK

Sâmiha Ayverdi'nin Edebîahsiyeti

Sâmiha Ayverdi, kültürlü bir aile çevresinde yetiti. Ald din,

tasavvuf, târih, felsefe, edebiyat ve gü-:^l sanatlar alanndaki husûsî

eitim ve öî^ellikle Ken'an Rifâ dergâhna mensubiyeti onun fikrî

ahsiyetini olduu gibi edebî ahsiyetini de ekillendirmitir.

Eserlerindeki youn bilgi ve irfan birikimi bu mensubiyetin bir

neticesidir.

Böylece, küçükyalanndan itibaren sö^ü veya^l kültüre ainalk ve

bunlar üf^erinde düünme, eserlerinin fikir temelini olutururken;

Ken'an Rifâî hacetlerine ball tasavvufu eserlerindeki en hâkim

tema hâline getirmitir Büyülüden eserlerinin hepsi tasavvufkültürü ile

yaî^lm, bu kültürün enginliini ortaya koyan çalmalardr.

O, ayn gamanda bir konak insandr. Konak, bir mânâda Osmanl

hayat tarîkini temsil eder Millî ve slâmî hayat tar^ ve bu kavramlara

ait deerler en iyi ifâdesini konakta bulur. stanbul'da yaamas da

edehîi ahsiyetinin teekkülünde bir dier önemli faktördür. Konansemboli^ ettii hayat tar^ ve deerler toplam geni mânâda ifâdesini

istanbul'da bulur, istanbul, sadece bir baehir olmayp bir taç ehirdir.

Bu ehrin târihi, corafyas, tabiat, ü-:(erine bina edilen mimari eserleri,

istanbul hayâtn maddî ve manevî olarak ekillendiren devlet, din,

tasavvuf ve sanat önderleri bu ehrin asl ahsiyetini kurmulardr.

Dolaysyla böyle bir ehirde yaamak, insan ve cemiyet meseleleri

etrafnda eser verecek birya^ar için önemli bir imkândr.

Bir baka husus da, doumundan vefatna kadar stanbul'un 2.

Abdülhamit, 2. Merutiyet, ttihat ve Terakki ile mütâreke yllan ve

Cumhuriyet devirlerini görüp yaamasdr Bu durum; onu, insan ve

cemiyet meselelerini bi^^t görüp bunlara ahit olan bir ya^^ar hâline

getirmitir. Üstelik bu devirler, cemiyetimi^n köklü deimelere

î^orland, pek çok müspet ve menfî hadiseyle yü^ yü^e geldii

devirlerdir. Bilhassa romanlan,bu devirlere tutulmu bir aynadr. Amaklâsik tarih kitaplarndanfarkl olarak, hadiselere ayn gamanda içten

birbak da ortaya koyar.

Sâmiha Ayverdi'nin edebî ahsiyeti ite bütün bu öî^eilikler çerçevesinde

teekkül eder. Eserlerinin ana temas da bu duruma uygunluk tar.

243

Page 264: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Mustafa Özçelik

istanbul sevgisi, Osmanl hayât, batllama, din ve tasavvuf gibi

temalar, onun eserlerinde skça kar^m^a çkan konulardr.

Sâmiha AyverdVnin, böylesine î^engin birya^ konusunu mesele olarak

ele almas ve insanln çok farkl meselelerine eilmesi, onun deijik

türlerde eser vermesinde etkili olmutur. O, bu yünden sadece roman

yaî^mam^, bu türün dnda, hikâye, mensur §iir, biyografi, târih,

hâtrat, seyahatname, mektup, makale, deneme, sohbet, konferans,

tebli türlerinde de eserler vermitir.

Edebî ahsiyetinin temellerini ve edebî ahsiyetini bu ekilde

ö^etleyebildiim!(^ Sâmiha Ayverdi'nin ilk kitab bir romandr. AkBudur adn tapyan bu eser, 193Sylndayaymlanmtr. Bunu dier

eserleri takip etmi§, yakarn eser verme faaliyeti 1946 ylna kadar

youn bir ekilde devam ederek eserler toplam bu yl itibariyle on'

a

ula§m§tr. Bunlardan birisi hikâye, birisi mensur piri dierleri de ilk

eserigibi romandr.

Sâmiha Ayverdi, ilk eserleri itibariyle öncelikle bir romancdr. O,

roman öncelikli olarak tercih etmekle beraber bu konudaki anlayp

itibariyle dier romanclardan farkldr. Ne sanat için sanat ne içtimaî

gerçekçilik... Bunlarla yetinme^ ve kendi ideallerini, fikir hamurunu,

dünya görücünü eserlerine katar. Bufikir hamuru ve dünya görüjü ise

islâm tasavvufudur.

Pe^ep yaynlanan bu eserler, bu ö^ellikleriyle edebiyat dünyasnda

ilgiyle karplamr. Çünkü konulan, temas ve dili itibariyle çok farkl

önsellikler tapmaktadr. Onun bu farkl pkp ve gördüü ilgide,

eserlerindeki tasavvufdüüncesinin etkili olduu muhakkaktr. Çünkü,

toplumda o flaman için de bir kimlik bunalm vardr. Ve bu eserler

insan ve Allah meselesini bu ikisinin münâsebetini ele aldklar için

çok tesirli olmulardr.

Aynca; böyle bir roman anlaypnn, cemiyetimi^n o yllarda menfî

olarak tesirinde kald po^tivlf^m ve maddecilik cereyanlar karpsnda

nasl bir önem tapd ortadadr. O, maddeye karp mânây,

yoî^laçmaya karp ahsiyeti, yabanalaçmaya karp yerlilii müdâfaa

ederek, cemiyete rehberlik etmitir.

Bu eserler, bir anlamda gelenein de ihyâs mânâsna gelmektedir.

Çünkü, asrlar boyunca yaî^lan ajk eksenli mesneviler, yeni bir

244

Page 265: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

yorumla ve roman diliyle onun eserlerinde yeniden karpmiî^a çkarlar.

Bilindii gibi a^k kavram, varolup meselesi, insan meselesi hu eserlerin

de temel konusudur. Dolaysyla hu romanlar, hu mânâda çada§ bir

mesnevigö:(üyle de deerlendirilmelidir.

Sâmiha Ayverdi için 1951yl eserlerindefarkl biryöneliin deyldr.

O, hu yl içinde Ken^an Rifâî ve Yirminci Asrn IndaMüslümanlk isimli eseriniyaymlamtr. Bu eser, bir taraftan bir

20. yü^l velîsinin portresini ortaya koyarken bir taraftan da Sâmiha

Ayverdi'nin edebî duruunun kaynan müahhas olarak ortaya

çkarr. Ekserlerinde bal olduu dünyâ görüü, meselelere bakarken

hareket ettii temel dinamik ifadelendirilmi olur. Bu durum, meselelere

kar bir tavr al anlamna da gelir.

Ya^ar, artk projektörünü daha büyük meselelere çevirecektir. Nitekim

öyle olur ve târihî meselelere ve târihî eserlere yönelir. Toplum

meselelerini bu çerçevede ele alr. Târihin, onun için çok önemli bir

mesele olarak ele alnmas ise, problemlerimizin kaynann geçmite

olmasyla ilgilidir. Zîra, bi^ biî(japan deerler orada gi^lidir ve Türk

toplumuyaad son olaylarla bir medeniyet ve kültür krizline girmitir.

Bu kri^n çöî(ümünü, pek çok aydn, tümüyle kendimi:^ red ve baty

kabul eklinde ele alrken o, kurtuluumu:(un reçetelerini târihimiz^den

çkarmaya çalr. Bunuyaparken de özellikle sonyü^ln salkl bir

deerlendirilmesiniyapar.

Târihi yakmak bir mânâda stanbul'u yakmaktr. Geçmi, bütün

deerleri ve güzellikleriyle stanbul'dadr. Ve bu ehri bu millete Fâtih

armaan etmitir. Fethin 500. yldönümünde onu Fâtih üzerindeki

çalmasyla görürü^- Edebî ve Manevî Dünyas içinde Fâtih

kitab yaymlanr. Târih, sonradan yakaca dier eserlerinde de

önemini korumaya devam edecektir.

Sâmiha Ayverdi, böylece roman dnda da eserler vermeye balar ve çok

deiik türlerde eserler verir. Romann dnda hikâye, hâtrat, makale,

mektup, mensur iir gibi türlerde deya^ar. Fakat türü ne olursa olsun

eserlerinin ana dinamii deime^ Temel eksen ayndr. Bu tür

çeitlilii insanlara deiik biçimlerde seslenme kaygsyla açklamak en

dorusudur.

245

Page 266: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Mustafa Özçelik

Meselâ hikâyeleri ele alndnda bunlarda romanlanndan farkl bir

durum sö^ konusu deildir. Sadece bu türün imkânlaryla konular,

ba§ka bir boyut içerisinde venlmi§ olur. Öte yandan roman asl türü

olduu için hikâye dalnda faî(la eser vermemi , bir eserle yetinmitir.

Bu hikâyelerde Türk cemiyetinin ve insannn ruh, gönül ve mânâ

^nginlii ilenmi, madde karsnda mânâ öne çkarlmtr. Tasavvuf

yine önplândadr.

Zengin bir iç dünya, tasavvufla münasebet, Allah, insan ve tabiat

gerçeklerini ak boyutunda idrâk, ona airce hassasiyetler de

ka^andrmtr. Böyle olmas da tabiidir. Bu temayül, onu iirin

sularna getirmifakat o iiryapmaktansa mensur iir dediimi^ türü

tercih ederek, nesirden tamamyla kopmamtr. Bu mensur-iirler, daha

youn bir lirimde Allah, insan ve kâinat gerçekliklerini dile

getirmektedirler. Yine, bu eserlerinde anlam younluu, iirin

imkânlarnn kullanlmasyü^nden dahafat^adr. Sembolik anlatm

da söî^ konusu olduu için erh gerektiren eserlerdir.

Sâmiha Ayverdi, birfikir insan olmas sebebiyle fikri arlkl konu

olarak alan makale ve denemeler de yakmtr. Bu tür eserleri, onun

târih, kültür ve sanat meselelerindeki tutumunu ortaya koyan eserlerdir.

Bu eserlerde çok deiik meseleler ele alnm olmakla birlikte dil,

eitim, kültür, din, sanat, vb. konular arlkl plândadr. Yine bu

eserlerdeyer alan konulardan birisi de istanbul'dur. Onda istanbul, bir

sembol olarak bi^m hayâtm^ ve deerlerimi-:^ temsil etmektedir.

Çünkü istanbul, Türk-lslâm medeniyetinin ulaabildii son merhalenin

çeitli görüntüleri ile yüklü bir kültür ve medeniyet ehridir. Yakarda

bunlar bugüne tamak ve bugünkü hayata katmak kaygs ön

plândadr.

Hâtralar dayine bu çerçevede ele alnabilir. Konak hayat, istanbul'a

ait sahneler, o devirlere âit ahs tasvirleriyle mâ-:^nin muhteem

tablolar önümüze getirilir. Yine bu hâtralar,ya^^nn çocukluk hayat,

yetitii çevre hakknda da bilgiler vererek onun, nasl bir ilim kültür

t^emininde yetitiini göstermesi açsndan önem tarlar. Bir ya\cnn

eserlerini yaadklarndan ayn düünmenin imkânsiî^ olduu

hatrlanrsa bunlarn önemi daha iyi anlalr. O, bu tutumuyla sadece

ahsa olarakyaadklarn deil, gördüklerini de anlatarak geçmie âit

246

Page 267: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj^^erdi üe SIRRA YOLCULUK

tablolarja^ diliyle kalcyapmay baarmtr. Dolaysyla bu eserler,

siyâsi ve medenî târih açsndan önem arî(^ ederler.

Biyografi ve otobiyografilerin, Sâmiha Ayverdi için hususi bir önem

tajidn söylemek gerekir. Bu tür eserlerinde hem kendisi hem de millet

için önem tanyan Yunus, Mevlânâ, Mehmet AkifErsoy, Dede Efendi

gibi ahsiyetler ele alnr. Onlarn dün neyaptklar, bugüne nasl katk

salayacaklaryorumlanr.

Ge^ yanlan da onun dünyâya baknn, ge^p gördüü yerleri

yorumlaycnn belgeleridir Bu tür eserlerinde özellikle Balkanlardaki

Türk meselesi ü^^erinde durulur. Dou ve bat medeniyetlerinin

mukayesesiyaplr. Buyadlar, özellikle Balkanlardaki Türk mimari

eserlerinin varln ortaya koymas açsndan da haylifaydal olmutur.

Mektuplar ise onun husûsî dünyâsnn çinilerini ele verir. Belki de

onun bir anne, hassasiyet sahibi bir mümin, sorumluk tayan bir

münevver olarak portresini en iyi yanstan eserleri mektuplardr.

Çünkü, mektup daha husûsî ve daha samimiyet gerektiren bir türdür.

O, yakn ve ut^ak çevresindekiyü-:lerce insana mektuplarla ulaarak

hem kendi portresinin çinilerini ele verirken hem de fikir, görü,

nasihat ve tavsiyelerini anlatmaktadr. Bilhassa tasavvuf disiplinindeki

mektup gelenei hatrlandnda onun bu türe verdii önemin de sebebi

daha iyi anlalm olur.

Sâmiha Ayverdi 'nin edebî çalmalan kitaplarla kalma-:^ Devrin

önemli dergilerinde ve ga^etelerinde çeitli mevzularda yadlar ya^ar.

Büyük Dou, Türk Yurdu, Türk Kadn, Havadis, Hür Adam,

Tercüman, Kubbealt Akademi Mecmuas, Türk Edebiyat

dergilerinde görülür. Bu tutumda onu aktüel olana U':(ak kalmaynnbirgöstergesi olarakyorumlanabilir.

Sâmiha Ayverdi'nin eserleri konusu, temalar itibariyle mühim ve

husûsî olduu kadar dil ve üsluplaryla da müstesna biryerde dururlar.

O, Türkçe 'nin medeniyet ve kültür deimeleriyle beraber skça deitii

devirde yaktr. Yaklak elli yllk ya^ hayatnda Türkçe ciddi

meselelerle yüî^ yüî^e gelmitir Tasfiyecilik, Türkçe'yi oldukça

fakirletirmitir. O, buyanl yoldan ufakta salam bir dil uuru ve

evkiyle eser vermitir. Bu yüî^den onu dili itibariyle de müstesna bir

yerde görmekteyi^.

247

Page 268: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Mustafa Özçelik

Üslûbuna gelince; birja^ar için üslup sahibi olmak çok önemlidir. Bu

dile bir mânâda jahsi tasarruf demektir. Ayverdi bunu ba§arm§ bir

jaî^ardr. Dile §ahsî tasarruflar da bulunmutur. Bu jüt(den bir

"Sâmiha Ayverdi Türkçesi"nden sd\ etmek mümkündür. Temel

kaygs mesaj olmas itibariyle üslûbunu da bu öî^ellik belirlemi,

bilinen edebî türler bu ö^ün üslup çerçevesindejeni bir ifâde imkânna

kavumutur.

Bu önsellikler çerçevesinde Türkçe, onun dilinde yengin bir anlatm

imkânna kavumutur. Cümle yaplan Türkçe'nin geleneksel

ö^lligine uygunluk ar^ eder. Seçilen kelimeler mûsiki açsndan da ele

alnmtr. Yine kullanlan kelime says bakmndan çok ^(engindir.

Medeniyet ve hayatm^ anlatan her kelime ve kavram ondayer alr.

Cümleler mânâ bakmndan anlalr cümlelerdir. Sadelik önemli bir

önselliktir. Ama bu, bir basitlik deil, bir sehl-i mümteni olaydr. Öte

yandan mânây bomadan sanatl bir söyleyi de görülür. Bu da dilin bu

mânâdaki imkânlarn kullanmak olarak deerlendirilmelidir.

Cümleler, metni monotonluktan kurtaracak bir çeitlilik gösterir.

Yine bütün eserleri, çok akcdr. Bu da yanlarn muharrik gücünün

iman, ak vevecd olmasyla ilgili bir durumdur.

Bütün bunlarn toplamndan ortaya u çkar: Salam bir Türkçe uuru

ileyanglan bu eserler, hemfikriyaplaryla n^hninin:^ besler, hem sanatl

söyleyileriyle estetik ibtiyacnnca cevap verir. Hem de bin^ ana diliminin

:(enginlik ve güt^ellikleriyle karlatrr.

248

Page 269: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj-verdi üe SIRRA YOLCULUK

RFÂNÎ GELENEK ÇERSNDE SÂMHA AYVERD

Yusufcuk'tvL Geçen Baz Tasavvufî Mazmun Ve TemalarÜzerine

Sadk Yâlszuçâtüar

Bir veliye tasavvuf nedir diye sorduklarnda, "Allah'n seni sende

öldürüp, Kendinde ebediyyen diri klmasdr" der. Böylesi çetin

bir meseleye dâir konumaya habyoru^ Üstelik modem samanlarda

bütünüyle yitirdiimiîi bir halden, sö\e dönümesi en mükiI iten sö-:^

ediyoruf(. Bir halk âiri, "âklk ne mükil ialdir" derken bunu

imâ eder. ite anlam dünyas tamamen deimi bir sö^ daha : ak.

eyh-i Ekber'in Füsus 'un son fassnda beyan buyurduu üf^re, ak,

parçann bütüne olan itiyakdr Ki bütün aklar aslnda varlnVareden 'e olan evkindendir. Mecâ-:^-hakiki, yönü sapm veya sahih

hangi muhabbet olursa olsun ilâhi ak cümlesindendir Hattâ eyh,

kadnn erkee dükünlüünü de, insann kendi yurduna olan

vurgunluu olarak tevil eder Bir sözcük daha : te'vil Bugün bi^m için

mânâs deimi, farkllam, anlamsal ^(emini yitmi veya bi^de ne

tecellî ne inkiâfolarak belirmeyen bu kelimelerle konuurken ne kadar

çâresi^ olduumu^ bir kef^ daha ifâde edelim.

Tasavvuf için dinin bâtn boyutudur dense yanl olma^ Ya da en

kapsaym ve sarih tanm budur diyebiliri^ Bu anlamda örnein "La

Mevcûde illâ Hû" (O'ndan baka bir eyyoktur/Sadece O vardr-

ki böylesi bir Kesul haberinden de sö^ edilir. Balangçta O vard ve

O'nunla birlikte bir ey yoktu. Bu bugün de böyledir, yann da böyle

olacaktr. Yani vücûd- hakiki O'nundur, O'ndan gaynya mevcud

denmesi gi^li bir irki îmâ etmektedir.) fikrini, "Lâ ilahe llallah" in

bâtn bir okumas olarak düünebiliri^

Tasavvuf bütün semavî dinlerin bâtnî boyutunu ifâde eder. Zaten bir

kavle göre Allah'nyaratt ilk varlk, Nür- Muhammedi'dir Arifler

buna kâinatnyaratc ilkesi derler Hakîkat- Muhammediye, varlnyaî^ld mürekkeptir Bir baka kavle göre de "Allah'n yarattilk ey kalem ve nur"dur Kalem varlklarn yaî^ld kudret

249

Page 270: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar

kalemidir. Hokka Nun 'dur ki Kün lafnn son harfidir. Hokkannmürekkebi ise Nür- Muhammedi'dir. Bir haberde Resul, "Âdemhenüz su ile balçk arasndayken Ben peygamber idim"

buyurur. O hâlde tüm semavî haberlerin cevâmiü'l-kelim sfatyla

Kesul'ü, Muhammed'dir (sav). Zaten kelâmlarn incisi olan Fâtiha'j

getirmesiyle hem sö^^ün nihayetini hem de bütün söylerin hülâsasn ifâde

etmitir. ¥âtihafetheden demektir. Kitap onunla açlr, ilâhî hakikatin

kaps odur. Ümmü'l-Kur'ân'dr, Fâtihatü'l-Kür'ân'dr. O halde jö^

O 'dur. O 'ndan beslenen sö\ de O 'nun gibi ilâhî hakikatle arami'^aki

perdeleri saydamlatrma yönünde bir i§leve sahip olabilir. A.ma bi\

tasavvuf edebiyat derken Ibn Fând'n iirlerini kastederi':^ Seki^ on

gün süren cebelerinden sonra kendisine döndüünde söyledii pirlerden.

Ki onlan da modem insann dejifre etmesi imkânszadr. Bu konuda

oryantalistlerin ac^ içerisinde olduklarn yine kimi oryantalistler

söylerler. Çünkü Ibn Fând gibi ariflerin iirleri, melekût alemindeki

müjâhadelerinden ibarettir. Sek!^ü: civarnda eser kaleme alm^ olan

Hf^. eyh-i Ekber, Fütuhat 'ta, "Benim bütün eserlerim binlerce

müâhedatmdan sadece bir tanesidir. " der.

Tasavvuf eser derken böylesi bir alana girmi oluyoru^. Ke^â H^.

Mevlânâ'nn, Niyâ^ Msri'nin, eyh Bedreddin'in, Yesevî'nin, Yunus

Emre halvetlerinin. eyh Gâlib'in sofilerinden bahsediyoruz^. Bunlar

âlem-i mânâya ait hakikatlerin dünya diline dökülmesidir ki onlarn

adetâ muamma gibi konulmalarnn sim budur. '^antku't-Tayr'm

lugât- mutlakndan söyleriz" diyor jâir, kimse anlamaz^ bif^

bif^ler muamma olmujuz^. Bu gerçekte dilsi:^ kulaksz^ söî^dür. O halde

ona kulak verenin de canyla dinlemesi gerektir. Can kulayla

dinlenmesi halinde anlam srlarn açan bu söf^n modem

f^amanlardaki metinlerde ne kadar dile geldiini takdir etmek bi^e

düjmeî^ Mantku't-Tayr müellifi imlây ilâhî ile yazmaktadr.

O 'nun bütün sözleri Kur ân'in hazinelerinden gelir. Arfin altndaki

büyük hazinelerden. O kapnn kimlere açlaca ise kimsenin malûmu

deildir. Modem atehlerin ortasndayanmaksz^n yasayabilen bir az^z^

§âire de açlabilir.

Sûf sözcüünün kökenine ilikin çeitli görümler ileri sürülmüçtür.

Bunlar arasnda en makbulü, Beni's-Suffe kabilesiyle ilgili olandr.

Kendilerini Kabe'nin komnmasna adam olan bu kabile, henüz^

250

Page 271: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Ydir'an inmeden önce, Kabe 'nin temi^ik ve güvenliini bir tür ibâdet

biçiminde gerçekletiriyorlard. Suf, Arapçadayün anlamna gelirdi ve

bu kabile ballar yünden yaplmç sâde bir aba giyerlerdi, islâm 'la

tanttktan sonra Kabe'yle ilgili duyarlklar devam eden ve sûfler gibi

yalayan bu insanlara i^âfeten dervilere sûf ad verildi. Bir baçka

görüe göre, marifet ilminin sultanlarndan olan H^. Ali, tasavvufî

gelenein H^. Peygambere bal öncü ad idi. Nitekim arifler ve sûfler

arasnda, kendisini H^ Ali'ye neseben veya manen balayanlar çoktur.

Süflere göre, Kur'ân âyetleri ve Peygamber sökeri, çeitli anlam

katlarna sahiptir. Herkes, Kuran ve hadisin içerdii bu anlam

düklerine nüfu^ edeme^ Zahir ehli, bu iddiay reddeder. Oysa,

ariflerin ortak kanaatine göre, sökelimi Kur'ân 'in yedi anlam kat

mevcuttur. Yedinci anlam düî^i sadece Allah'n ilmindedir, ama dier

katlara, insan ulaabilir. Bunun yolu ise, yine Kur'ân'n ve H^.

Peygamberin emrettii nefsle mücâhade, riya^^et ve tepkiye ile açlr.

(Hatta ba-: sûfler Kur'ân'n mânâ denlinin dibinin olmadnbelirterek, 'denizler mürekkep aaçlar kalem olsa Rabbinin

âyetleriyazmakla tükenmezdi' âyetini de bu anlamdayorumlarlar.

H^. Mevlânâ'mn, 'üzüm sarholuu deil bizim

sarholuumuz, bizim sarholuumuzun sonu yok' beyti de

bunu imâ ediyor olabilir.) Tevilya da tefsir, mânevi bir mertebe, bir

makam gerektirir. Allah kelâmnn bâtn ^enginliklerine ulaabilmek

için, insann manevî bir ge^ (seyr-i sülük) gerçekletirmi olmas

gerekir. nsandan amaç, halifedir, bu ise, insân- kâmildir. Buna, kimi

arifler, abd-i külli de derler. nsân- kâmil, kâinatn minyatür hâlidir.

Onda, ilâhi isimlerin tümü tecelli eder. Bir baka kavle göre, insân-

kâmil, Kur'ân'dr, Kur'ân'n kardeidir. Kâmil insan, Allah'n

yeryü^ndeki halifesidir, O'nun mahlûkatna merhamet ve efkatle

muamele eder; Allah'tan rahmet alr, varlklara merhamet venr,

yeryüt(ünü korur, Allah'n gerçek bir halifesidir. eyh-i Ekber'e göre,

yeryüî(ündeki tüm varlklar, insan- kâmilin parçalandr. nsann, bu

mertebeye ulaabilmesi için mânevi bir seyahat, bir miraç yaamas

gerekir. Bu ge^nin balangcn î^ühd oluturur. 'Kötülüü emreden

nefs" in teî(kiyesi, ancak sürekli ve duyarl bir ibâdetle gerçekleebilir.

Bu bakmdan islâm 'in balangç günlerinden itibaren, mükemmel bir

model olarak H^. Muhammed'in (sav) ^ühd ve takvas, nefsle

mücâhade yöntemleri, tevekkülü, bakasnn derdiyle dertlenmesi.

251

Page 272: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar

sürekli Kabbinin hu^^urunda bulunmann gerektirdii adap ve esaslar,

sonrakijü^llarda oldukça sâdk i^eyiciler bulmutur. Osilikle bir

ilim ve belagat merkep olan Basra ve Küfe, ayn flamanda f(übd

hareketinin de bereketli bir çevresine tanklk eder. insann kul olarak

alçakgönüllü bir hayat sürmesi, eylem ve düüncelerinde tam bir uyum

içinde olmas, sabr ve jükür ehli bulunmas, bir bakma, kâmil bir veli

ve nebi olarak H^. Peygamber'in brakt mirasa varislik edenleri

ijâret eder. Bunlar, "A.llah dostu/ veli" olarak anlmlardr ki, en

yetkin örneklerine sahâbîler arasnda tank oluru^ Ad ayn t^amanda

manevî bir makama öî^el isim olmuj olan Üveysü'l-Karani, bunlarn en

kâmil örneklerindendir. O, bir anlamda, kendisini insanlardan

yitirmesiyle, sonradan Melâmetiyye biçiminde adlandrlacak olan bir

damara da kaynaklk eder. Arifya da safi, hangi isimle andrsa

anlsn, bu samimi mümin, kendisine H^. Peygamber'in yaamnörnek edinir. O, dâima, Allah 'in külli irâdesine bal, nefsin tutku ve

arzularndan arnm, marifet ve tefekkür dolu bir hayâtn sahibidir.

Sûf, bu uhrev ilkeleri esas alarakyola koyulur. Nefsini tepkiye edene

ve marifet nurlarna müheyya bir hâle gelene kadar buyoldayürür. Bu

yolun nihayeti yoktur. Gerçi arifler, "tevhid" makamnn, manevî

seyahatte, varlabilecek en üst dü^ olduunu söylerler ama, Allah 'in

mutlak ve sonsu^ varlnda tam olarak gaybubet etmenin nihayeti

olama^. Erken dönem ahitlerinin ilginç bir örnei olarak görülebilecek

olan Hasan el-Basri'nin u ifâdeleri, sûfyi bi:(e net bir biçimde

tanmlar niteliktedir: **Bu dünyann tüm çekiciliklerine dikkat

et. Bir ylan gibi dokunuta yumuak, ama zehri

öldürücüdür. Onda bir zevk buldun ise, hemen terket, çünkü,

ondan çok az, sana yol arkadah edecektir. Dünyânn hâli

birdenbire deiir. Sen, deiene, kahc olmayana, sana sâdkyoldahk etmeyene sakn kalbini balama. " Bir anlamda ^ühdü

de tanmlayan bu ifâdeler, O 'nun bir mektubundan alnmtr. Basra,

Hasan gibi dahapek çok ^hide ev sahipliiyapmtr. Fakr ve istina

vadisinin yld^anndan biri olan Rabiatu'l-Adeviyye bunlardandr.

Ke^â erken dönemin iki önemli velisini, Cüneyd-i Badadî ile Hallac-

Mansur'u anmam^^ gerekmektedir. El-Muhâsibî'nin örencisi olan

Cüneyd-i Badadî, 'Yolun eyhi" olarak da anlr ve na^ri tasavvuf

tarihi açsndan önemle kaydedilmesi gereken bir kiiliktir. "Allah'n

seni sende öldürüp. Kendinde diri Iclmas" tanm, ö^ü

l'bl

Page 273: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

itibariyle, tevhidin, "Ezelî ve Ebedî olann, zamanda balangcolandan, yani fânîden ayrlmas" ilkesine dayanr. Kur'ân, hi^e,

"hereyyok olucudur, (O'na bakan/O'nun vechi) müstesna"

der. Bu, esâsnda, "varln birlii" ilkesinin de kaynan oluturur.

Sûfler, varlk unvann Cenab- Hakk'a lâyk görür, varolana bir

unvan olarak yaktrmaklar. Varolan, gerçekte Esma ve Sfat'in

tecellisidir. Bu, bir görünüm, bir belirmedir. Tpk deniî^n dalgalan

gibi Dalga, denirden ayn bir varlk deildir, onun bir hâlidir. Tüm

yaratlmlar da, A.llah 'in mutlak varlndan "ta§an " bir haldir. Bu

anlamda, varolanlarn, Allah'n Esma ve Sfat'nn tecellisi olduu

söylenir. Tecelli ile ayn kökten gelen bir söî^cük olarak "cilve" nin

anlam, "gerdek gecesi, gelinin, yü':^nü açmas" dr. Bu, bi^, varln,

Allah'n "açlmas" olduunu ihsas eder. Esma ve Sfat'in tecellisi, bir

bakma, varln açlmasyla, yani cilvesiyle gerçeklemektedir. Bu ise,

kaf ve nun arasnda ortaya çkmaktadr. Bu yü':(den kimi arifler

varln haznelerinin anahtarnn, "kaf ile nun arasnda" olduunu

belirtirler. Yani "kün" emriyle varln arketipleriyaratlmaktadr-ki

bunlara âyân- sabite denir- bu, ^aman ve mekân ötesi bir varlk

alanm ibaret eder. Varln hârici vücut giymesi ise. Esma ve Sfat'in

tecellisiyle gerçekledir. Varln vücuda gelmesi sürecinde görev alan

"sebepler" in, tenteneli birperde olduunu belirten Bediü'i^man, dier

ârif-i billahlar gibi, Allah'n, Kendisiyle varlk arasna yetmijbin

î^lmânî ve nûrânperde koyduunu söyler. Ibn Arabi hacetlerine göre,

bu perdeler, nebilerin ve velîlerin götlerinden giderilmitir. H^. Ali'ye

if^fe edilen bir söî^ föyledir: "Perde-yi gayb açlsa, yakînim

ziyâdelemeyecek." Safilerin, marifet ilminin kaps olarak

gördükleri H^. Ali, bu sözlüyle, gölünden bu perdelerin giderilmi

olduunu örtük biçimde ifâde etmektedir, ilâh a§k jarabyla sarho

olanlarn en üstünü olan Hallac- Mansur, çadap Cüneyd-i Badadî

gibi, kalbine inen marifet nurlarn "§eriat"n mî^nyla tartma

konusunda, meleke sahibi olmadndan, "fânilerin elleriyle

kirletebildikleri evi" ni, yani bedenini, bu uurda kurban vermitir.

Kendisini öldürenlerin, "Ene'1-Hak" deme, "Hüve'1-Hak" de,

kurtul, sö^üne, "ben zaten öyle diyorum, ama siz O'nun gâib

olduunu söylüyorsunuz" diye cevap verir. Bu sö^ Allah ile varlk

arasnda tenteneli bir perde olan mahlûkat, tümüyle aradan pkarma

eiliminin üst düî^eyde bir ifâdesi olmaktadr. Çünkü, Hallac- Mansur

253

Page 274: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar

hen^ri sûfikr, varolann rü'jeti, Hakk'n rü 'yetidir, dije düünürler.

Varolup tlsmm çö^ede, Hallaç, çadap ve halefi safiler kadar

"ansl" olmamasna ramen, hu köktenci tutumu, sûf gelenein

snrlarn genletirmeye deyardma olmutur, denilebilir.

A.J.Arberry, islâm Mistiklerinin Öyküsü 'nde, ^ühd hareketinin,

Basra'dan Küfeje kadar, bütün islâm âlemine ve özellikle

ikinci/sekiî^nciyü^ln ikinci yansnda siyasal ve dinî faaliyetlerin

önemli bir merkep haline gelen Horasan'a naslyayldn anlatr:

Emevileri ykan ve Abbasi hilafetini kuran plan, Horasan"da

yaplmt. Bir samanlar Budiî^min filizlendii bir merkep olan bu

u^ak vilâyet. BeIh prensi ünlü ibrahim b. Edhem"e (v.160/777) ait

idi. ibrahim b. Hdhem"in riyasete çekilip', daha sonraki sûfler

arasnda gö^de bir tema haline geldi ve sklkla Gautama Buda 'nn

öyküsüyle karalattrld, ibrahim Edhem'in hikâyesi, tüm sûflerde

gördüümüz^ türden bir ruhî uyanp öyküsüdür. Rubûbiyet

yanlsamasnayol açabilecek tüm mal varlklarn tümüyle terketmeden

sâlikin seyr-i sülûkuna banlamas imkânszdr. Bunun ilginç bir

örneini Ibn Arabi'de görürü^ Manevî yolculuuna erken ya§ta

balayan eyh-i Ekber, yirmiliya§lann ba§lanndayken, sahip olduu

tüm e^ay, babasna emânet eder ve ihtiyaç sahiplerine datmasnsöyler. Nedenini soran babasna ise §u cevab verir. "Üzerinde bir

bakasnn hakla olan her Allah kulu, kulluunda bu haknisbetinde eksik kalr." ibrahim b. Edhem'inkine benler

menkbeler, her sûf için çokça anlatlr. Tasavvufun nazari târihi

dnda, süfizm için bereketli bir kaynak olan menkbeler, sûfilerin,

halktan Hakk 'a doru yürüyüünün tan olarak karpmza çkarlar.

Sûf, manevî miracn yakarken, dünya varlndan soyunmann ilk

adm olarak, üzerinde herhangi bir dünyevî mal brakmamaldr.

Tövbe kapsna bu haldeyanaan sûf, adna zûhd denilen ve islâm'n

"ibâdat" ksmn oluturan amel-i sâlihalara titiz ^^^ biçimde uymak

olan bir yola girecektir. Zühd ve takva, sûfnin nefsiyle mücâhadede

bulunmas zp^nlu bir sürece, bir hâle iaret eder. Olgun biryakine

ulamak ve müjâhadelere hazr hale gelmek için bu i^öA7/;^/W//r.

Tarzlarn yansra, insan Allah'a yaknlatran nafileler de sûfnin

dikkatli ve duyarl bir biçimde uymas gereken ibâdetler cümlesindendir.

Huu ve huzur hâli, havf ve recayla gerçekleecektir. Burada ^'/^r ve

virdler, halvet ve uzletler, sabr ve ükürler, sûfiyi, "ubûdiyyet"

254

Page 275: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj^erdi üe SIRRA YOLCULUK

hakikatine doru jüceitecektir. Ubüdiyyet, kulluun çeitli belirtilerini

ifâde etmede kullanlr. Bu halin, sûfde sürekli galebesi, artik onun

n^ makamna doru yol aldn gösterir. Geylâni hacetlerinin

öretisinin merke^ne ald "ac^' ve "fakr" hali en etkili ve ilevsel

joldur. Bu yolda, istikamet ü^e olmann art, ihlastr.

Bediü^^man'n srarla ü^rinde durduu ve adna bir risale kaleme

ald ihlas, kulun, hereyde, samimi bir biçimde Hakk'n nesini

gözetmesi hâlidir Bu, Melâmilerde olduu gibi, sûfinin, dünyaya

gelirkenki saf ve yaln haline dönmesini sonuç verecektir. Saf ve

katks:^ bir kul olma durumu sûfyi, ferasete, cud ve sehâya, gayrete,

fakra, sefere, sohbete, muhabbete, aka, evke ve marifete ulatracaktr.

hlasn hakikati, hlas sûresinde ehadiyyet olarak ifâdesini bulur.

Ehadiyyet, Allah'n âyân alemindeki mutlak tekliidir. Allah, tecellî

âleminde vâhid'dir, birdir. Ama tecellinin olmad öte âlemlerde

ehaddir, tektir. Allah'tan bakasnn hu^runu kabul etmeksi^n

yaama hali ihlas hakikatiyle gerçekleir. Bu süreçleriyaayan ve sûf

gelenein yaam öyküsüyle en ilginç kiiliklerinden olan Bir b. El-

Haris el-Haf, Melâmetiyye hareketinin bir dier ismidir. Merv'in, bir

flamanlar "dü^enbat^ ve aki" bir yerlisi olan H^. Bir, islâm'n

çansna gerçek anlamda uyduktan sonra, "bakalarnn düüncelerine

aldrmaydk" doktrinine de içtenlikle sahip çkmtr. Antik Msrhiyerogliflerini bildii, hermetik bilgelie âinâ olduu söylenen, yan-

efsânevi bir baka ahsiyet olan Zünnûn- Msri, "marifet" düüncesini,

tasavvufa dahil edenler arasndadr. Sûfler arasnda, "Benim anmne yücedir, takdis ve tebih banadr" sö^üyle öhret bulmu olan

ve tevhid fikrinde Hallaç'dan da ileri giden Bayeî^d-i Bistâm,

marifetin ahikasndayer alr. Arberry'ye göre, Bayef^d-i Bistâm 'den

sonra Sûf naî^ariyesinde merkef^ bir konum katlanan tamamen

gelimi, Rabbinde fâni olma (fenâfllah) doktrinini görüyoru^

Buradan, "Alial'tan balia birey yoktur" ifâdesine geçmek, nefis

ve dünya terkedildiinde mistiin, Rabbindefâni olduunu ileri sürmek

qvr deildir Zühd öretisinin ;(orunlu sonucu olarak, dünya deersizdir

ve müminin kalbinin meru meguliyeti, ancak Allah'a ibâdettir.

(Hermetik bilgelikten sö^ etmiken "flosofa"(hikmet sevgisifnn

kökeninden de bahsetmek yerinde olacak. Erken dönem Atinal

floî^flann Msr'dan hermetik hikmetten istifâdeleri, flosofa'mn

teminini oluturur. Hikmet sö^ aktanlama:(j hikmetin dili sembol ve

255

Page 276: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar

sükûttur çünkü. A.ncak A.tinal kadîm mütefekkirler hikmet sevgisini

edinebilmilerdir Msr'dan. Felsefe adm adm hikmetten

uî^aklajmann târihi hâline gelmitir sonralar. Heidegger'in "Nedir

bu felsefe denilen?" sorusu kökene dönme ihtiyacyla söylenmitir ve

felsefeninyeniden hikmete, en atfndan hikmet sevgisine dönücüyle ilgili

bir endieyi içinde tapr. Zira hikmet varlk 'la ilgilenir, varolanla deil

Zaten Hölderlin 'in iirine ilijkinyaq7snda da Heidegger, "mülklerin

en tehlikelisi" dedii pirin "ijlev"inin varolann varl tehdidini

deifre etmek olarak açklar.)

Tasavvuftarihinde Muhyiddin Ibn Arabi, nasl bir dönüm noktas ise,

na^rî süflimin ö^l tarihinde de Hüccetü'l-Islâm mam Gazali, bir

ajama olarak görülmelidir. Gazali 'nin, özellikle Emevi Camiinde

itikafa çekildikten sonra, El-Munkzu Mine'd-Dalal eserinde

anlatt derûnîyaamnn ürünü olan düünceleri, kelâma ve seleflerin

tasavvufayönelik iddetli eletiri ve itiraflarn püskürtmeyönünde bir

ijlev görmü§, aynca, sûf tefekkürünü ^nginle§tirmi§tir. Onikinci

yü^l, çeptli sûf tarikatlarn olumaya balad bir dönemdir. Tekke,

î^aviye ve hankahlar çevresinde belirli bir ritüeli olan, "mürçid"e dayal

bir tasavvuf anlaynn, giderek tüm islâm corafyasndayaygnlatbir süreç. Tarikatlar arasnda doktrin dü^inde deil, daha çok ritüel

balamnda bir ayrmdan sö^ edilebilir. Esas itibariyle, her tarikatn,

Kur'ân'n H^. Peygamber'in emri olan nefsle mücâhade ve riyaset

yöntemini, belirli !^kr seanslarm, nefsin te^^kiyesineyönelik eylemlerini

iî^ledii söylenebilir. Zikr, tasavvufehlinin, vecde ulamada ve gerek nefs

gerekse nefis d tâutlanyok etmede öne ald bir ibâdet biçimidir.

Nama:(^ en büyük ^kirdir. Kur'ân kraati, bi^^t t^krin kendisidir.

Ne ki, özellikle Taft^ay Celâl, kelimeyi tevhid ve ehâdet ile Esma

^kirleri, sûflerin, arnmada ve aknlamada sk biçimde iedikleri

düt^enli bir ibâdet tar^ olarak bugüne dein gelmitir.

Na^iari tasavvuf târihinin en önemli ad, kukusu^ Maribli ünlü

bilge ve eyh-i Ekber nâmyla maruf Muhyiddin Ibn Arabi'dir. Ibn

Arabi, kendisine gelinceye kadarki sûfi gelenei tevarüs etmenin

yansra, gerek doktrin olarak gerekse sö:(lük bakmndan sûf^i

adeta yeniden kurmu ve tedvin etmitir. O'nun oldukça kapsaml

marifet ve tefekkür alan içine, tüm Islâmî ilimler toplanmtr. Fkh,

kelâm ve hadis alannda da hayli eser vermi olmasna ramen, Ibn

256

Page 277: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>-verdi üe SIRRA YOLCULUK

Arabi, daha çok ünlü Fütuhat- Mekkiye ve Füsusu 'l-Hikem 'iyle

tannr ve haleflerini özellikle bu eserleriyle etkiler. Bir bakma, tüm

sûf literatür, Ibn Arabi'nin bu iki önemli eserinin çevresinde getirir ve

döner diyebiliri^ O 'nun sistemli tefekkürü, tüm ilhamn Kuran 'dan

ve O 'nun hazinelerinden alan tevil ve tefsir yöntemi, manevî miraa

süresinceyalad çok sayda vakas, naf^ariyat ve söküü, tasavvuf

târihi boyunca çok sayda esere kaynaklk etmitir. Ibn Arabi,

öncelikle belirtilmelidir ki, Ö!(el bir velayet doktrinine sahiptir. Tümpeygamberlerin ayn ^(amanda veli olduunu belirtir ve velayetlerinin

nübüvvetlerine gâlib geldiini söyler. Peygamberlerin tümü, 'Triakikat-i

Muhammediye"nin tezahürüdür. O, hâtemü'l-enbiyâ olduu kadar,

"hâtemü'l-evliyâdr" da. H^. peygamber'in (sav), velayet bakmndan

dört büyük i^eyicisiI vârisi vardr. eyh-i Ekber, kendisinin

bunlardan biri olduunu ifade eder. "H^. Muhammed'in ve Mesih'in

mirasnn hatemi, kukusu^ benim. " Bu, eyh-i Ekber'in en çok itira^

gören düünceleri arasndadr. Ibn Arabi, hatem olduuna ilikin

birkaç vakasn da aktarmaktadr. Bunlann çou, Fütuhat'ta yer

alr. Zahir ulemâsnca tekfir derecesinde itiraî^ ve saldrlara hedef

olmasna karglk, Ibn Arabi, kendisinden sonra gelen hemen her

sûfde derin bir etki brakmtr. Bu etkiyi, sadece sûflerde aramak da

yanl§ olur, eyh; ayn î^^amanda âlimleri, feylesoflan, mütefekkirleri ve

düünürleri ve siyaset adamlarn da etki alannda tutmutur.

Hakknda en çok ferh yanlan kitaplarn sahibidir. Ibn Arabi'ye

ilikin çok sayda tarihçe, erh ve yorum yazlmtr. O'na göre,

kâinat, göreceli bir varla sahiptir. Hem, sonsuz^ varolu, hem defan

yokolutur, Allah'n ilminde oluu bakmndan ebedî varolutur;fânîi

yokoluu ise, Allah'a göre, dsal oluundandr. Allah, hem Zâhir'dir

hem Bâtn. Zahir ve Bâtn olu, insann bildii biçimiyle. Hakikat 'in

iki temel öesidir. Her ne kadar Yaratc, mahlukattan aynlmsa da,

aknl kabul edilen Hakikat, içkinlii kabul edilen âlem ile

ayndr. Yani, Hakk, mâsivâda, varlk aynalarnda beliren sfatlarn

ayndr. Hak, varln ruhu, âlem de, O'nun z^âhiri suretidir.

Allah 'tan gayn varlklar, O 'nun iradesiyoluyla, eylerin kurallarna

uygun olarak hareket eder ve varolur; O 'nun temsilcileri. Esmaya da

küllî kavramlardr. Varlk âleminde görünmeden önce, olgular

dünyasnn varlklar, Allah'n eî(elî ilminde âyân- sabite (ontolofik

257

Page 278: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar

model) olarak var idiler ve hu nedenle, ilâhî Zat ve uur'un

parçasydlar. Denilebilir ki, âyân- sabite, mutlak hakikat olan

l^ahid-i Ehad ile, varlk arasnda bir ber^htr. Allah ile, bir olma

mânâsnda birlenme Ibn Arabi'de asla sd\ konusu edilemet^. Sûfnin,

Allah ile bir olucunun idrâkine varmasndan bahsedilebilir. Kâinatn

yaratc ilkesi olarak Akl- Evvel, Hakikat- Muhammediye 'dir. Bu

ilkenin kusursu^ belirtisi, Insân- Kâmil'de olur. Hakikatin minyatür

hali olan Insân- Kâmil, ayn gamanda kâmil veli ve nebî olan H^.

Muhammed'in de bit(âtihi kendisidir. Ibn Arabi'ye göre, her

peygamber, Allah'n bir "kelime"sidir. Mutlak mânâda "kelime" ise,

peygamberlerin Hatem'i ve ilk hakikati olan H!(.

Muhammed'dir(sav). Bütün bu ferdi kelimeler, Hakikat-

Muhammediye'de toplanmtr. Yüzerce eser kaleme almij olan eyh-i

Ekber'in çok sayda if^eyicisi olmutur. Bunlar arasnda, Konevî,

Iraki, Cîli, Molla Cami, Kayseri, Konuk vd. arifler saylabilir.

Bunlarn çou, eyh 'in en çok tartlan eseri Füsusu 1-Hikem 'e erh

deyaî^mlardr. eyh-i Ekber'in ad, eserleri ve düünceleri, Risâle-i

Nur 'da da çok geçer. Bediü^î(aman, Ibn Arabi'yi, "bir mûci':^-yi

hakikat, hânka-y Kur'ân ve ulûm- Islâmiyyenin mucizesi" olarak niteler.

eyh-i Ekber'in eserlerinde isim ^kretmeksi^n alnt yapt H^.

Mevlânâ da, süf gelenein önemli adlanndandr. Hakikat'in

tefekkürî ve iirsel boyutlarm, mükemmel bir imajinasyonla ortaya

koyan H^. Mevlânâ, bu vadinin dier iki adn da anarak öyle der:

"Attar, ruh idil Senâî, O'nun iki gö-:(ü/ 'Ve ondan sonraki devirdeIBi^

geldik onlarn v:^nden. " Bir bakma, Kümi, Ibn Fand ve Ibn Arabi'den

sonra, bütün bir tasavvuf geleneinin sacayan tamamlar. Artk

karmza üç doruk isim vardr. Bu üç bilge, süft:^min hem nazarî

hem de estetik açdan kemâlinin ^rvesini temsil eder. Bunlardan

öî^ellikle Ibn Arabi'nin dünyas, biî^e, tasavvuf irfann tanma

açsndan gereindenfa^^a veri sunar.

Inisiyatik gelenein modem î^amanlarda en saf ve katksn adlarndan

biri merhume Sâmiha Ayverdi'dir. O gelenein günümüî^de gürbüt^^ ve

bereketli bir damarna mensubiyeti olduu gibi, ömrü boyunca elinden

dümeyen kalemiyle onlarca esere de im^ atm ve eserlerinin çounda

tasavvuf neve dile gelmitir. O 'nun oldukça yengin mânevi ve -^hinsel

yaam içerisinde Yusufcuk'un ayn bir deeri vardr. Yusufçuk,

258

Page 279: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

modem Türk Edebiyat 'nda dili ve dünyas bakmndan yekta bir

eserdir. lk basm 1946ylndayaplm olan Yusufcuk'ta, ya-:(ann

"mesel" olarak niteleyebileceimiz ksa öyküleri yer almaktadr.

Ayverdi, Ken'an Rifâî'ye intisapl ve O'ndan sonra da bir nevi

postnijin olarak cemaatin "anne"si olmu, roman, hikâye, deneme,

aratrma, sohbet, geî^yats ve günce türlerinden pek çok kitapyaî^mij

velut bir sanatkâr. Rifâîliin bir kolu olan bu gelenein her ne kadar

Ahmed Rifâ hazretleriyle silsile ba varsa da, Ken'an Rifâî hacetleri

aralarnda eyh-i Ekber de olmak üf^re bütün bir irfan geleneinden

beslenmitir Yusufçuk, günümüze tasavvuf! neveyleyaklm, meca^

ve maf^mun dünyasyla, diliyle, kurgusuyla, tar^ beyanyla sûfyâne

denilebilecek bir metinler toplamdr. Yasa, açk uçlu, trajii olmayan,

dramatik bir kurguyla ilgisi bulunmayan bu mesellerin ilkine Ayverdi,

Feta'nn ilk olarak karsna "kâinat kitab"n çkardn, açtn ve

"Oku!" dediini söyleyerek girer. Kitaptaki meseller boyunca, Ya^r

kâinat kitabnn sayfalarm okumaktadr. Her kssa, bu kitaptan bir

sayfa, bir cümle, bir kelime gibidir, ilâhî akn sarholuu içinde

ya^lm olan Yusufçuk, kâinat kitabnn okunmas için öncelikle

insann kendi kitabn okumas gerektiini bi^e hatrlatr. Sanki kitap

bu uyan çevresinde döner. Bu, nefsini bilen Rabbini bilir hakikatinin

ifadesidir. Nefsini bilmek, insann kendisinde tecelli eden ilâhî esmâ'mn

tecellî dü^ince gerçekleir. Nefsini bilmekten muradn bu olduunu

söyler arifler, insan ilâhî isimlerin hangisinin ne ^aman tedbn

altndaysa ve tecellî ne dü^ydeyse o yetkinlik dü^ince bilebilir

Rabbini. Ayverdi, "tepsisinin içine nisan yamuru toplayan bir

çocuk gibi, bu akp giden selin altna çanan" niçin

koyduunu sorup durur, hu soruda bile sûf macunlarndan birkaçn

bulmak mümkündür. Yamur rahmeti simgeler. Allah Rahman

sfatyla ar kuatmtr. Dünyada bu sfatla, âhirette Ruhim ismiyle

mütecellîdir. Ruhman'da kaytyoktur. Çanak, fey^ kabil hâle gelme

durumunu ifâde eder. Kulun yapabilecei ey ha^rlanmaktr. Ki buna

talep, edene de talip tâbir edilir. Müridle eanlaml olan bu kelimeden

anlar^ ki, insan sadece ister ama asl murad eden Allah'tr, insan

diler fakat gerçekleen murâd- ilâhî'dir. Nisan yamuru da evrensel

sembollerdendir. Sedef bedendir, inci kalptir. Nisan yamuru inhisar

kabul etmeyen kalbin kökenini simgeler. Kalp, insandaki ilâhî

merkezdir. Namaz ve hac ar^n merke:^ olan Kabe'ye yönelinerek edâ

259

Page 280: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar

edilir. Zikirde ise insan kendindeki ilâhi merkep yani kalbe doru

bükülür. Kalp, beytullahtr. Bir kudsî hadiste, 'yer ve gökler Beni

kuatamad, ancak inanm kulumun kalbi kuatt"buyrulmujtur. Ayverdi, sorular sorar ama ardndan tecâhül-i arif

yaparak, "biliyorum ama yine de soruyorum" der.

Yusufcuk'un bir ba§ka metni föyle açlr: "Herkes bu meydana

bir zafer için gelir, ben ise sâde Sana yenilmek için geldim. "

Bu cümle yalnz bajina bi^e sûfüiin hâl dilini ele verir niteliktedir.

insanla ilâhî hakikat arasndaki en büyük engel insann kendisidir,

insan kendisinden tümüyle kurtulmakst^n ilâhî fey^e kabil hâle

geleme^ Ibn Arabi, secdede üfendimi^^in sürekli yapt duay

hatrlatr: "Allahm beni nur kl" O'na göre Efendimizi burada,

"Allahm beni Sen kl" demektedir. en-Nur, Allah'n

isimlerindendir ve "beni nur kl" diyen, gerçekte, "beni benden al.

Kendi sonsuz ve mutlak varhmda yok et" demek istemektedir.

Secde madem en yakn olduumu^yerdir, o halde kendimi":^ tümüyle

aradan kaldrmam gerekecektir. Ayverdi'nin, "sade Sana

yenilmek için geldim" ini de böyle okumak mümkündür. Bir

baka metinde föyle der : "Adn sordular. Söyledim.

'Tanmyoruz, kimmi o?' dediler. Az kaldperdeyi çekip seni

onlara gösterecektim; fakat ihtiyatkâr olmay yine Senden

örendiim için vazgeçtim ve düündüm ki, gösterseydim de

göremeyeceklerdi; zira perdelerin kalkt ezelgününde onlar

Seni görmülerden olsalard, imdi burada, 'Tanmyoruz'

demezler ve demir âsâ demir çank, bu kâinatn tekgörülecek

görülmemiini arar ve bulurlard." Yusufcuk'un bu metninde

Sâmiha Ayverdi muaî^am bir hakikati tek cümlede tasvir eder. Ef^el

bilipklii dedii bu temaya kitapta sk sk döner: "Ezel gününün

dîvâne yolcusunun parmana dünyaya gelirken bir yüzük

takm, sonra da, 'bunu hrszlar çalacaktr; sen gene onu ara

bul' demitin, tik sözün pek çabuk çkt. Gözümü bu âleme

açar açmaz, onun parmamdan çalnm olduunu gördüm.

Çaldran da ben, arayp bulacak olan da bendim." Burada

tevhit hakikati dile gelir, ikilik aradan kalkar. Mutlak tekliin

ifâdesi olan baka bir meselinde Ayverdi, "henüz zaman

yaratlmamken insan sözü edilmeye demez bir varlkt"

mealindeki haberle, "balangçta Allah vard ve O'nunla birlikte

260

Page 281: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi ile SIRRA YOLCULUK

bir ey yoktu" hakikatim birletirir: "Dünya ekilsiz bir

ynken, ne toprak, ne su, ne ate birbirinden seçilmeden ve

mükevvenat henüz tasavvur ve yaratl teknesinde

yourulmadan Sen vardn. "

Mutlak tekliin hayret makamndaki seyircisi ve a^kyolcusu olarak da

insan anar: "Ve ben hep bam kapnn eiinde, Senin

hayrann olarak ak rüyalarm görürdüm." Ayverdi'nin hu

metinlerinin çou na\ makamnda kaleme alnmtr. Ya^r naldan

niyaza niyazdan na^a gider gelir. "Bugün Sensizlie

tahammülüm yok" der, "beni kendimden geçir, sarho et."

Bu dilee eriyinceye kadarki serencâmn ise koî^mik bir hikâye olarak

anlatr: "Ruhum bir kahbm esiri olmadan evvel, elimi bir el

tuttu ve bana güneleri, seyyareleri, semâvâtm acâibini

gezdirip seyrettirdi. Nihayet bir âleme getirerek: 'te misafir

olacan yer... buras dünyâdr' dedi. Böylece kimsenin

kimseyigörmeden çahp didindii bu patrth âleme ben de

katldm." Bu, insann ilâhî varlktan kesret âlemine inicinin

hikâyesidir, insan ebedî sessizlikten gürültülü bir ar^ inmi§tir. ]/e su

ile sarho olacak dü^ye gelinceye kadar bu hengâme içerisinde

yuvarlanacaktr. Her metninde ayn bir hikmetin dile geldii

Yusufçuk 'tan §imdi de istina makamndaya:(ilmif bir meseli analm:

"karna dua etmek için oturup ellerimi açtm. Ne garip ki

yüzünü görünce bütün isteklerim, sam vurmu bir aacnyapraklan gibi kavrulup döküldü. Bilmem niçin evvelden bumukadder neticeyi bana haber vermedin? Ben duâ mahalli

deil, akocaym demedin?"

Kûbiatü'l-Adeviyye bir gün hastalanr Aclar içindeyken Baye^d

çkagelir "Niçin Rabbinden ifâ dilemiyor, bu acyçekiyorsun.^" diye sorar Rabia, "O'nun murad bu iken niçin

aksini isteyeyim, bu ayp deil mi?" diye cevap verir. Dua, eyhelAlevi'ye göre Allah ile kalben araasiî^ haberleen kâmil velîler için

gereksiî(dir. Ayverdi'nin bu metni gerçekten de üstün bir yetkinlik

dü^indenya:(ilmpr. Buna arifler Zat merebi derler. Zaten insann

manevî seyrinde ge^nin ^rvesi Zâtiyyet dü:(eyidir. Bu bölüme fark-

evvel tabir edilir. Mahlûkiyetten Zâtiyyet hakikatine uruc eden velîler

oradan tekrar nüf^ûl ederler ki bu dafark- sânî olarak isimlendirilir.

261

Page 282: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar

Sejr-i sülûkunu tamamlam kâmil velîler ümmiyjun, safiyyun ve

^atiyjundur. Ümmiyun, sanldnn aksine câhil anlamna gelme^

okurja^r olmayan manasn içerme!^ ümmiyjundan kast, insann

kendi kijisel algsn ortadan kaldrmasdr. ilâhî Hakikat 'e açk ve

ha^r hale gelmek için hu arttr. Sâfiyun ise kalbin ve hâf-:(ann

saflndan kinayedir. Necati'nin, "ettik o kadar ref-i taayyün ki

Neâtî/Ayine-yi pür-tâb- tnücellâda nihânz" ifâdesindeki

"mücellâ" macunu bunu îmâ etmektedir. Ayna saf ve cilâl

olmaks^n ilâhî hakikati kusursu^ biçimde yanstama:^^ aktarama^

Zâtiyyun olmak ise,yerden semâya, beerîgerçeklikten semavî hakikate

doru bir ge^nin gerçekletirilmesini iaret eder. insan ar^a nü^ül

etmi, inmitir. Kudsî Kelâm da ar(a tene^î^ül etmitir, insan

hayattayken bu iniin simetrik bir ge:^sini gerçekletirmek

durumundadr. Bu get^iyi gerçekletirenlere t^âtiyyun denir. Zâtiyyun

olan kimse artk merhume Ayverdi 'nin yukarda andm metninde

ifâde ettii hâle ulamtr. Sürekli Kabbinin müâhadesiyle megul hâle

gelmi ve O'nunla arasndaki haberleme kanallar tümüyle açlmtr.

Rabbinin müâhadesine mahî^ar olan kimse için O, artk bir duâ

makam deil, bir ak ocadr. Bu, makama muhabbetullah tâbir

edilir. Muhabbetullah mârifetullah netice verir. Tam da burada

muhabbet, ak ve evk merdivenlerinden sö^ etmek yerinde olacaktr.

Muhabbet, kuun uçmaya çalmasdr. Ak kendi kanatlaryla

uçabilmesidir. evk ise en üstün dü'^^eydir ki, bu, kuun kanad

krldktan sonra da uçmaya gayret ediidir. Çünki bu dü^e erien

kii bilir ki, kendisi Kabbine kendi kanatlaryla ulaama:^ ancak

Rabbi, el-Karib adyla kendisine yaknlatrabilir. Bu makamda ise

ancak insan akla dolar.

Yusufçuk'taki bir metin bi^e bu hakikati olaanüstü bir saflk ve

açklkta anlatr:

"Küçük laz! Mektebe baladn gün, locan ilk i olarak

sana harfleri öretmiti. Az sonra bu örendiin harûeri

birbirine çatma temrinleri yaptn ve böylece kelimeler

meydana çkt. Sonra bunlar sraladn ve ibare oldu. Böylece

de okumay söktün. Artk büyüdün, mektep bitti. imdiyenibir dersaneden içeri giriyorsun. Ben de sana ilk i, bu

kitapsz kalemsiz kazanlan ilmin ba harflerini öreteyim:

262

Page 283: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Gülümseme ve utanma, tteyavrum bunlar, ak Idtabmm ilk

harfleridir. *'

Ajverdi, burada hem hakikatin ilâhin ve bâtn boyutlanndan sö^

açmakta hem de a§k mesleinin mâhiyetinden konulmaktadr. Zahir,

bâtnn d§ boyutudur. îbn Arabi hasretleri, Fütuhat ta föyle der:

"eriat, Hakikat'in örtüsü veya perdesi deildir, bizatihi

kendisidir. Hakikate geçmek için, bizzat eriata nüfuz etmekgerekir. " Bu bi-:^, î^âhirin bâtndan ayn bir olgu olmadm, onun bir

boyutu, biryönü olduunu gösterir. Demek ki bâtna geçmek esastr ve

bunun yolu da ^âhirden geçmektedir Zahirde kalmayp bâtna nüfu^

etmek gerekir Bâtn arktr. A§k yolunda ise insan strap karclar

Ayverdi öyle der:

"Istrap denen bir harf vardr ki, bunu hepsinden evvel

örenmeye çah; zira onu ihtiva etmeden mânâ kazanmhiçbirkeUme, hiçbir cümle yoktur. "

Bu, bi^ ak arabyla sermest olanlarn en üstünü ve bir ak ehidi

olan Hallac- Mansur hacetlerini hatrlatr. Ölümünden birkaç gün

önce, î^ndanda kendisini î^arete gelen Cüneyd-i Badadî hacetlerine

öyle der: 'barndan sonra beni öldürdüklerinde, sen

medresene dön ve üzerindeki sûfîlik hrkasn çkararak

müderrisUk cübbesini giy. Çünkü ak yolunda, ehitlik

kaçnlmazdr. Bu meslekte insann kendi kanyla alacaabdestle klaca iki rekat namaz üzerine farzdr. "

Istrap söküü, ak yolundaki ehitlii imâ etmektedir Bu ma^^un,

"ölmeden evvel ölünüz" hadisinden kaynaklanr Ayverdi,

meselinde küçük k^ son olarak öyle seslenir: "Eer straba yer

vermemi bir ibareye rastlarsan, korkma; 'bunun akkitabnda yeriyok' diye baylar. "

Buna "belâ" da tâbir edilir Belâ da inisiyatik bir ma^^undur

Nitekim Hallac- Mansur hacetleri öyle demitir: "Sultanlar, bir

iklimi (mülkü, vatan) fethettiklerinde, yeni bir iklimin,

vatann fethinin arzusuyla yanp tutuurlar. Biz ise, yllardr

Senden gelecek bir belânn umuduyla yanp yaklmaktayz. "

Belây hem Rabbin bir ilâhî lütfü, bir ba olarak okumak hem de

"beli/evet" mânâsna yormak mümkündür. Bu ise, "nc"j taleb

263

Page 284: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar

etmektir. Ea^â makam, sadece A.llah'n kuldan deil, kulun da

Allah 'tan râî^ olmasn içerir. Bu makam, yetkinlik düklerin üst

basamaklanndandr. Pir Sultan Abdal hacetleri, bir nefesinde,

"güzel âk çevrimizi çekemezsin demedim mi/bu bir nzâ

lokmasdryiyemezsin demedim mi?'* demek suretiyle, "n^â"mn

ne denli ulalmas güç bir makam olduunu belirtmitir.

Rif^â, kulun her peyden rât^ olmas, Rabbinin her tecellîsini bir lütuf

olarak kabullenmesidir. Musibetler, yokluklar, yoksulluklar,

yalnzlklar, aclar, ayrlklar, ölümler, her türlü maddî ve manevî

skntlar can ve bala benimsemesi ve jükr makamnda bulunmasdr.

Sâmiha Ayverdi. Yusufçuk 'taki bir anlatsnda bunun bâtnna doru

sunarak föyle der: "Gidenin yerine benzerini getirmek gayreti,

ite insanlarn tesellisi. Ama o bazen daha cesur, daha

pervasz davranarak, insanolunun bu körü körüne sarld,

ban gösünde dinlendirdii, ya da hizmetine çard*teseUî' adh cariyeyi, ezel künyesinde rasdad ismiyle

çarr: 'gaûet'.'* Bu metnin alt okunmasyapldnda "tesellî"nin

bâtnî hakikatinin n^â, "gaflet"in ise "tevekkül" olduu

anlalacaktr. BJf^ olmak teselli bulmak deildir Rif^â, "artk öyle

olur ki; "Ben kulumdan kulum Benden raz olur" hakikatinin

simdir. Ya da "ey nefs, artk Raz olmu bir halde Rabbine

dön" nidâsndaki srdr. Nefs, dünyâya inerken yaad irtifa

kaybn, simetrik bir ge^le, yani manevî bir mirada taçlandrdktan

sonra nî^â makamna uruc eder. Bu halde Rabbine dönen nefs artk

"sâfîyye" olmutur. Gaflet ise, kulun Rabbinden nisyândr. Sûfler

"ben"lik duygusundan bir ^erre kalm ise kulun gafletten

kurtulamam olduunu ifâde ederler. Gafil olan tevekkül makamna

erieme^ Tevekkül, insann aradan çekilmesidir. Zîra insanla R^bb

arasndaki engel kendisidir. Cüneyd-i Badadî hacetlerine Seriyyü

Sakatî hacetlerinin söyledii u sö!^ bunu ifâde eder: "Senin

varhmdan daha büyük bir günah yoktur. " Sâmiha Ayverdi,

metinde, "Teselli"yi bir cariyeye ben^tmek suretiyle hem tehis sanat

yapmakta hem de tesellinin batan çkanclk niteliine atfta

bulunmaktadr.

Yine "ak"a ilikin bir baka metinde, onun belirleyici ileviyle ilgili

bir vurgu yer alr. Bunu Ayverdi, "müstebit" kelimesiyle ifâde eder.

264

Page 285: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj^erdi ile SIRRA YOLCULUK

A/k gerçekten de tüm balanykarak kendi balarm kurar. Bu onun

kozmik niteliidir. Ayverdi föyle der:

"Konuuyorduk. çimizden biri sordu:

-Târittin kaydettii en müstebit tüldimdar kimdir?

Her azdan bir isim çkmaya balad. Saydlar, söylediler.

Fakat sorgu sahibi bunlarn hiçbiriyle tatmin olmuyordu. Bir

ara gözgöze geldik. Bana,

-Niçin sesin çkmyor? Sen de birey söylesene, dedi.

Zaten ben de söylemeye hazrlanyordum. Yavaça,

-Ak! dedim. "

Ayverdi bu hakikati ifade ederken, ajkn et^elden ebede tahtnda tek

rakibi olmaks^n saltanat sürüp buyruk yürüttüünden bahs

açmaktadr Zaten sonunda, "bunu, bu aikâr zaferi koyupuzaklara gitmek ne reva" diyerek, "ak imi her ne var

âlemde'*gerçeini tahkim etmektedir.

Varln mayas aktr Varoluun sim aktr. Evren aktandomutur Varln merke^nde hakikat- Muhammediye bulunur

Bütün muhabbetler muhabbet-i Muhammediyedendir

"Muhammedden hâsl oldu muhabbet/Muhammedsizmuhabbetten ne hâsl" diyen âir bu srdan konumaktadr.

Yusufçuk 'un bir metninde Sâmiha Ayverdi, insan balçktan youran

ve ona nefesinden üfleyen Yüce Rahman'n soluunun rü^ânoluumui^çian sö^ eder: "Sana soruyorum dostum, beni budünyaya kim davet etti? Anamla babam m? Hââ. Onlar,

ezel tasarrufunun zavalh bir âletinden baka nedir? Sahibim

bir mucize göstermek istedi; gitti bir da bandan bir avuçtoprak alp yourdu ve ona kendi nefesini üfleyerek dünyayafrlatt. Bu çamur, dünyada bir anann babann çocuu oldu.

Adna da adm verdiler. Yalan söylemiyorum; ben, onunnefesinin bir rüzgânym ve beni bu dünyaya, urunda binbir

âlemi terk ettiim bu ses, bu nefes sahibiçard. "Bu anlatda

insann zuhurundan söt^ açlmaktadr A^î^ Mahmud Hüdayi

265

Page 286: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar

hacetleri, Muhammed'in Zuhuru adl eserinde bu e^elî hikâyeyi

anlatr. Safilerin çokça rabet ettii bir kudsî hadiste Rabbimi^ föyle

buyurur: "Gizli bir hâzine idim, bilinmeyi sevdim. Bu srla

mahlûkât yarattm. " Mahlûkâtn erefi olan insan varlk âleminde

en son ^uhur edendir. Çünkü insan meyvedir. Varln öcüdür,

özetidir Kâinatn kalbidir. Allah'n yeryüzünde halifesidir. Allah

insana soluundan üflemijtir. Rahman'n nefesi insann ruhudur.

Gerisi kemiktir, kldr. Sûfiler ruhun bedene tene^^l edibinden sö^

açarlar. Ruh, ten kafesinde mahpustur. Bu skijma, ruhun ölmeden

evvel ölme isteiyleyanp tutulma, ö^ürle^me arî^usunu da beraberinde

getirmitir. Adamah kelimesi Ibrânîcede krm toprak anlamna

gelir. Ademyani insan kiî^l topraktan kanlmijtr. Rahman, insann

çamurunu bir rivayette dörtbin seneyourmutur. O 'nun katndaki bir

gün bi^m katm^daki binyl gibidir. Allah Adem'in çamurunu iki

eliyleyourmutur. Yani Celâl ve Cemâlyönüyle. Allah 'in iki eli de sa

elidir. Yani, Allah'ta baskn olan Cemâl boyutudur. Çünkü Allah

gökleri veyeri alt gündeyarattktan sonra Ruhman sfatyla ar^ istiva

etmi§tir. O 'nun rahmâniyeti dpnda hiçbir varlk kalama^ Bundan

kinaye, Ibn Arabi hasretleri, Allah'n iki eli de sa elidir buyurur.

Ayverdi, metnin devamnda, yere nü^ûl eden çamura üflenen soluun

Sahibi'ne seslenerek föyle der: "Ben de ne ham ne toy bir

adamm. Onun urunda binbir âlemi balamak da nedir?

Bu ses beni yerimden, yurdumdan, saltanat ve dârâtmdan

koparmsa çok bir ey mi? Bu davete kar ben kim

oluyorum? O dile, tarife gelmeyen ferman sahibi, kolumdan

tutup dünyaya sürüklerken, elini elimden koparmaya

kyamayarak, kendi de beraber geldi. Daha ne isterim,

söyleyin ben ne isterim daha?"

Bu istein sonuçlarndan olmak üî^ere bir ba§ka Yusufçuk kssasnda

Sâmiha Ayverdi, "secde"den bahseder. Secde kulun R^bbi'yle

bulutuu yerdir. Buna men^l denir. Alak süresindeki "secde et,

yakmla" buyruuna uyan kul, R^bbine doru iner. Rubbi de kuluna

doru teneî^î^ül buyurur. Ve biryanyol karpla§mas gerçekledir. Buna

nüî(ûldan, inipen kinaye men^l denir. Ayverdi föyle der: "Rabbim,

sanrlarm ki, ben secde ederken, taa, topraa ba koyarm?

Hayr, eilen bam, o kaskat yerde senin aknn yumuakdalgalarna karr.

"

266

Page 287: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A)-verdi üe SIRRA YOLCULUK

Bu cümle gerçekten de ^^engin bir atf alanna sahiptir ve okuma

imkânlanna açktr.

Secde ubudiyeti simgeler. Secdeye varmak ü^re kulun eilmesi

Rahman 'in gecenin üçte birinde dünya semâsna inipi simgeler. Bir

rivayette A.llah gecenin üçte birinde dünya göüne dein tenet^î^ül

buyurarak, *yok mu Benden birey dileyen, vereyim" peklinde

nida eder. Namaî^ kul ile R/bbi arasnda ortak bir münacattr. Yine

bir kudsî hadiste Rabbimi-:^ föyle buyurur: "Ben, namaz Iculumla

aramda ortak bir münacat kldm. Onun yans Bana yanskuluma aittir." Ibn Arabi hacetleri bundan hareketle, meselâ

Fatiha'mn namaza vacip klnmasnn hikmetinden de söf^ ederek,

sûrenin ilk üç âyetinin Allah 'a dier dört âyetinin ise kula ait olduunu

söyler. Zira "sadece Sana ibâdet eder sadece Senden yardmdileriz" ifadesi kula aittir ve Rûbbine râcîdir. Kyam, Kubûbiyeti

simgeler. Rükû, ubudiyeti semboli^e eden secde ile Rjibubiyeti simgeleyen

kyam arasnda berzahtr. Secdede insan kendi benliinin snrlarn

tümüyle terk ederek Rabbinde müstarak olmaya çalnmaktadr. Bu

istirak halini Sâmiha Ayverdi, "lâhî akn yumuakdalgalannda kaybolmak" peklinde ifade etmektedir.

Bu kaybolup nasiptir. Bunu bir bajka metninde Ayverdi föyle dile

döker: "nsanolunun kulan bükmek, nasihat vermek

botur; kssadan hisse çkarmak da botur. Bu cihanda

nasihat, nisan yamuru gibi bol bolyaar, selgibi akar. Amanerede o sadefki, azn açsn da yuttuu bu damlay inciye

tebdil etsin. Her hadise, içinde hissesi olan bir kssadr. Amanerede o göz ki, bu dolak ve srl yazy söküp

heceleyebilsin. " Bu uyan bif^e, muhasebe günü gelmeden nefsimi:^

hesaba çekmemi^gerektiini de hatrlatr. Her olayn içinde hissesi olan

bir kssa olmas bir âyetin anlam denilendendir. Yarlklar Allah'n

birer delili, birer âyetidirler. Her jey bi^e O 'nu söylemektedir. Hiçbir

eyyoktur ki, O 'nu hamd ile tebih etmesin. O halde kâinat kitabnn

birer kelimesi olan varlklar ve olaylar bif^m için birer hakikat

habercisidir. Yusufçuksun bir meselinde Ayverdi biî(i adeta tüm

perdeleri kaldrarakyokluk hakikatiyleyü^ü^ getirir:

"Zaman zaman hislerimin kapsn çalan, aldr etmezsem

zorlayan bir el vardr. Ona,

261

Page 288: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar

-Kimsin, ne istiyorsun? derim.

Cevap yerine içeri bir el uzanr. Düünürüm. Para istemeyen,

mala, rzka tamah etmeyen bu avuça ne koyacam uzun

uzun düünürüm ve düüncelerim bir karara

balanamaynca da, sualimi hiddetle tekrar ederim. O, belki

dalgmhma, belki unutkanhma, belki de gafilliime

küsen, fakatgene de tesir ve halavetini eksiltmeyen sesiyle,

-Yokluk! der."

Yokluk, inisiyatik sökükte "fena'jla karplanr. Ac^fakr, kusur vb.

stlahlar da bu kavramn anlam dünyasna aittir. Bu tarik, yani ac^

vefakryolu, Allah'a ulanmada en etkin, en ksa ve tehlikesi^joldur.

Beka fenadan geçer. Yarla yoklukla ula§lr. insan yok olmadan

Rabb belirme^ insan aî^aldkça veyok oldukça Kabbineyaknlar,

Kabbi katnda deeri artar.

Bu metnin yü^inde maddî varlkyokluk muhasebesi görünse de

gerçekte faknn hakikati anlatlmaktadr. Sonunda Ayverdi, '^arhk

annda verilen, yokluk olmaz ki vereyim... Yokluk anndavarhk bulunmaz ki, 'gel aV diyeyim" diyerek varlnyokluktangeçtiini bildirmektedir.

Hikmetin dili sembol ve sükûttur. Yusufçuk 'ta bu hakikat de bif^

karplar:

"Bana, 'söyle* deme. Bugün susmak istiyorum. Sözlerimi

gönlümün knna sakladm; söyle, diye üstüme varma. ayetsana uyar da onlar çekip çkarrsam, el sürenin parmaklandoranr. " Sükût da bir haldir ve veli seyri sülûkun bir yerinde buna

urar. Halvet ':(aten sessizliin yurdudur. Orada beeri olan susar, ilâhi

olan konumaya balar nsandaki ilâhi merkep olan kalbin

konumas sükûttur. Hallac- Mansur halvetleri bir keresinde öyle

demitir: "Dillerin konumas, kalplerin helâkindendir."Metnin

devamnda Sâmiha Ayverdi, kalbe domayan bir hakikatin dile

gelmemesi gerektiini hatrlatr: "Bana, 'söyle' deme. Sen söyle,

sen haber ver d ben neyim? Hangi göklerin hangi

köesinden bu dünyaya damladm?" Bu ayn ^manda, "ya

hayr söyle veya sus" uyarsnn da teviligibigörünmektedir.

268

Page 289: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Büyükler, "dert alatr, ak söyletir" demirlerdir. Muhabbet

olmaks^n söf^ kemâle ermeî^ Kemâle ermeyen s'ö\ hayn tajima^

Ayverdi bu hakikati pyle dillendirir: "Rabbim, senin takat

getirilemeyen ateinle kavrulup yanarken, söyleniyor,

haykryor, inliyor, feryad ediyorum. Beni dîvâne diye, biçâre

diye de olsa dinleyenler var. Rabbim, senin ateinle kavrulup

da yanmamak, yanp da haykrmamak, inlememek olur mu?Ama bu ate içine düeni kendisine benzettii, varlk

tezahürleri içinde bir avuç kül olduu, sözü, feryad, ikâyet

ve ekvay, bilinmez bir rüzgâr, bilinmez nerelere sürüp

götürdüü zaman, söyleyememek strab ile ben ne

yapaym? Söyle bana o kyamet lahzasnn lisann olsun

öret!"

Yusufçuk 'un hemen tüm metinleri inisiyasyon sözlüünün stlah ve

mânâlanyla doludur. Modem tumanlarda ya§am§ velî bir yakarn

kaleminden dökülen bu eserin tekke-tasavvuf edebiyat gelenei içinden

okunmas veyorumlanmas gerekmektedir.

erhi gerektiren bu metinler toplam, bif^e yitiimi^ olan, hikmeti

aktarmay deniyor.

Söf^ü Ona brakyorum:

"Bana tarif edilmeyeni et dedin. Bu nasl mümkün olur

Devletlim?

Bilirim, hep olmazlar oldurur, muhalin ban imkân

tarayla tararsn. Ama gene de insaf et Devletlim, bende o

talan su gibi akc, bulutlar kaskat dondurucu, ateleri

bahar rüzgârna çevirici kudret nerede, söyle nerede?

Acaba tarifedilmeyeni et, derken, yedi cehennemiyakp kül

edecek bu gönül ateini mi dile getirmemi istedin? Ah

Devletlim, sana evvelce de söylemitim. Güneler doar

batar, yllar yllan, devirler devirleri kovalar; dünya seyrinde,

kâinat devrinde, sâdk köleler gibi, amadan, durup

dinlenmeden, eskiyip yenilenir. Ve bu bir yandan ölüp bir

yandan dirilen cihan, yiitlerin kuvvetleri, cihangirlerin

pazulan, zekâ ve idrak hamlelerinin harikalan ile mâmur

269

Page 290: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar

olup âhenklenirken, her zorluu yenen, her mükiH baaran

insanolu bir âk gönlünün o kendini ve kâinat yamayaverenyanldn dile getiremez.

zin ver Devletlim, izin ver de bu akam, lafza gelmez bir

kyametin karsnda her zamankigibi derin derin susaym.

"

11^

Page 291: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha A}•^^erd üe SIRRA YOLCULUK

Eserlerinden Seçmeler

Dost

— Nereye gidiyorsun arkada?

Bir insan sesi. . . günlerden beri dalarnyeil ve karanlk geçitlerinden,

derelerden, sessi-:(^ kimsesi^ vadilerden geçen yolcu, hu da hasnda bir

insan sesiyle karlamaktan armçasna etrafn aratrd. Bira^ da

korkmutu. Kendisine hitap eden adam bir kaya parçasna oturmu,

ba önünde :(emhil örüyor, sanki bir an evvelki suâli soran o deilmi

gibi kaytsiî(^ ve megulgörünüyordu.

Yolcu, ancak onayaklat flaman ban kaldrd ve dudaklarnn üst

üste iki dü^ çi^i gibi smsk kapal olmasna ramen, suâlini,

baklarna koymu sarih bir istifhamla tekrarlad. Sabit, canl ve

önünden kaçlmaî^^ bir tesirle kudretlenmi iki gö^ hâlâ kendisine

bakyordu.

^ ^olcu ise, ^embilcinin sorduu suâle cevap vermek pek mükülmü gibi

tereddüt ediyor. Bir ey söylemiyordu. Gerçekten, hu suâlin cevab hem

pek kolay, hem de pek güçtü. Yalan söyleyebilse mesele kalmyacakt;

fakat o, çocukluundan beriyalandan u^^ak yaamt.

Doruyu söylese: "Krezüs'ün sarayna ihsan almaya gidiyorum"

dese, belki o dapeine taklacak, ksmetine itirak edecekti.

Zembilcinin baklar, daha fa^a düünmesine müsait deildi; yolcu

kendi kendine: "Adam sen de lerlces nasibini alr, varsn gelsin

ne çkar?" dedi ve bir kaya parçasna oturdu. Durmadan yürüyen

di:(lerine bu dinlenmepek iyi gelmiti. Oturduuyerde hâline birac çeki

dü^en verdi. Ne olsa söyleyecei sö\ mühimdi; kendini saydracak gibi

konumal idi. Sesine tam bir ciddiyet vererek:

— Krezüs'ün sarayna ihsan almaya gidiyorum... dedi.

— Hah, hah, hah. .

.

11\

Page 292: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Zembilci hu cevâba, sürekli kahkahalarla güldü, güldü. Yolcu,

muhâtahmn kendine gpta etmesini beklerken bu alayl gülüklerin

mânâsn anlamamt.

— Yoksa inanmadn m?

— Niçin inanmaym?nandm veatm. .

.

— Bunda aacali bir ey yolu ki...seldz günden beti

yollardaym, ne giydiim elbiselerden, ne kunduralarmdan

hayr kald. u tabanlarma bak, kurak topraklar gibi parça

parça ayrld. Bu hâlimle daha da iki gün yürüyeceim.

Çünkü çahmaktan bktm bol ve hazr para istiyorum...

günlerden beri yollarda çektiim zahmetleri, kavuacamnimet unutturuyor. Artk eski pabuç yamamakla nafakam

toplamayacam, anladn m?

Yolcu bir an durdu. Söyleyecei sö^ün tesirini muhatabnn yü^nde

iyice görebilmek için dikkatini toplad. Zîra bu söt^j ju ^mbilci gibi bir

fakir için en büyük müjde idi.

— Ben fena yürekli bir adam deilim. . . elbette sen de böyle

bir ihsana sahip olmak istersin... sklma, gel beraber

gideUm. üphe yok ki o seni de bo çevirmez, fakirlikten

kurtulursun..

— Hah, hah, hah. .

.

Zembilcinin cevap yerine tekrar kahkahalarla gülmesi yolcuyu

hiddetlendirmi§ti.

— JVegülüyorsun be adam..yoksa deli misin?

Zembilci artk gülmüyordu. A.^ evvelki ciddiyetini bulmu, yüî^üne,

hâkim ve ar bir mânâ dolmuftu:

— Deli deilim arkada..düüncen ve teklifin beni güldürdü.

Saraya, ihsan almaya ihtiyâc olan gider. Halbuki ben

Krezüs'ten daha zenginim.

111

Page 293: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A\-verdi üe SIRRA YOLCULUK

— Hah, hah, hah...

— Gül, imdi de sen gül yoJcu..fakat yalan söylemediime

emin olabilirsin. Hatta, Krezüs'ün sen eti benim

hazinelerimin bir köesinde kahr. .

.

— Belli... kirli elbiselerinden yrtk pabuçlarndan ne kadar

zengin olduun besbelli. . . sert hasrlarla uramaktan ellerin

aaç kütüüne dönmü...ne taraûna baklrsa sefaletten,

yokluktan destan okuyor. Hem fakirlik hem de akilsizlik çok

yaman dert! Zavalh adam, ite karna biryolda çkt, seniubiçarelikten çeldp kurtaracak bir el uzand, bu ursa ti kaçrma

da peime takl zenginlikten dem Mjrup saçmalayacana,

aldm üstüne al da yürü. . .her zaman bu ursa t ele gelmez. .

.

— Benim Krezüs'ün ne hazînelerine ne de ihsanna ihtiyacm

var. ..çünkü ondan zenginim. Asl sen frsat kaçrma da

bana, benim hazînelerime gel! Krezüs'ün altnlar topraktan,

yerin altndan çkar; benim varhm ise gönlümden,

gönlümün nihayeti bulunmayan derinliklerinden fkrr. Gel,

bana gel ki, sana, bu endaze ve hesaba gelmeyen ser\^etten

saçaMm... Gönlümdeki zevk külçelerinden, el sürülmemi

mücevherlerden vereyim...

— Benim bolluum, benim ölçüye smayan gönül zevkim

Krezüs'te ne gezer? Eer fakir olsaydm, elbette senin gibi

zengin olmann çârelerini aratrrdm. Hem bakalarnn

ihsan benim boazmdan gitmez ki. Bana bu ihsann

dilencisi olmaktan, kendi hünerimin efendisi olmak yektir.

Zengin olmak için tutturduun yol pek yanh... Zira ne

kadar varhm olsa, tamahdan geçmeyince zengin

sayalimazsn. unu iyice bil ki, eer Krezüs zengin olsayd,

durmadan mal toplamaya hazînelerinin yekûnunu

kabartmaya bakmazd. Yalanm yolcu, yalan m?

Yolcunun jütünde, ^^ evvelki alayc bulut dalm, sel gibi akan

kahkahalar donmu, bütün bu kayp olan manalannyerini derin bir

düünce doldurmutu. Dudaklar hafifçe kmldad:

Page 294: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

— Doru söylüyorsun. . . Adn ne senin?

— Dost!

— Ne güzel isim bu..keski anam babam da bana bu ismi

koysalard...

— Onu bana anam babam takmad, halk takt. Anann

babann koyduu isimlerin kymeti yoktur; zira insan çok

defa isminin mânâsna sahip olamaz. Halbuki halkn

dudaklarndan çkan hükümler rast ve gerçektir.

— Benim de dostum olurmusun?

— Kimin dostu deilim ki senin dostun olmayaym?

Herkesin, her mahlûkun ztrâbma kalbim açktr, cihanda

benim için el uzatlmayacak kimse yoktur. Herkes nedir?

Herkes yoktur ki. . . kâinat zerrelerinden her biri, tek hayatdar

vücûdun muhtelif görünülere bürünmü olmasndan

ibarettir.

— Halk zanneder ki Dost, dostluu kendileriyle ediyor.

Halbuki benim dostluum, yalnz o tek vücutladr. Her seste,

her harekette onu görür, onu duyar, onu bilirim. Ben halkn

nasl dostu olmaym ki, halk perdesi düünce o tek vücûdun

yüzünü görürüm.

Zembilci susmutu. Yolcunun sararm yü!(ünde, says sklaan

soluklarnda merak ve heyecan vard. Etrafna baknd, günej çoktan

batmif, dalar, büsbütün u^kla§m§, kararmt. Bu saatten sonrayol

almas güçtü. Hem nereye gidecekti? Dost, onun eski dostlanyla arasn

açmt. Para, onun hasret olduu bir dostu deil miydi? Halbuki tam

ona kavurmak ü^ere iken bir fakir ^mbilci bu dostu yerden yere

vurmu ve ona, çalifmak î^evkinden ve tanmad bir gönül

saltanatndan koku vermij, iî^ göstermiti. Yolcuda bu /^ takip etmek,

onun vard son noktay örenmek için bir heyecan uyanmt. Acaba

bu iî^den yürümek, ona da §u adamn gönlündeki f^evkten ve bütün

varlklardan ba§ çektiren bu derin istinadan verir miydi? Yolcunun

dalgn ve düünceli ba^, Dost'un vakur sesiyle o tarafa döndü:

214

Page 295: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Amerdi üe SIRRA YOLCULUK

— Söyle bana arkada, Krezûs'ün nesine imrendin de, ona

saadet temin etmeyen artklardan toplamak istiyorsun?

Tahtnn etrafn bekleyen silâtü mulâfzlar, her admngözleyen silâhörler, saltanatna göz diken rakipler, hâsl bir

nefesini rahat aldrmayan kaytlar arasnda yaamak, hep

parann ve saltanatn getirdii bu külfetler istenecek eymidir?

—Bak, parann sevdasyla bile ne hâle gelmisin, yorgun,

bîtâb bir külçeye dönmüsün. Emin ol ki onu ele geçirdikten

sonra gamn, düüncen iptilâlarn kat kat ziyade olacaktr.

Bir kimsenin kesesini tamah faresi delerse, o kyamete kadar

mal toplasa da gene ihtiyaç ve iptilâdan kurtulamaz.

Yolcununyorgunluktan peltekmi§ vücûdu, âdeta erimi, mâyîlemis bir

cisim gibi oturduu kayann üstüneyapmt.

— Beni bu gece evinde misafir eder misin? Çok yorgunum...

hem sözlerin yüreime ate düürdü, seninle konumakistiyorum.

— Peki arkada.. Dost'un kaps her konua açktr, yürü

gidelim. .

.

iki dost, gecenin esmer bir tül gibi dalan bürüyen boluu içinde arargöî^den kayboldular.

'^'*

134Sâmiha Ap^erdi, Mabette Bir Gece, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2005, s. 79-83.

275

Page 296: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Ûç Turunçlar

Hâtralar unutulur, fakat kaybolma':^ Esasen cehil, unutmu olmann

delilidir.

insanlar, cehdleri, aklî ve hissi teftijleriyle unuttuklarn hatrlamaya

uranmaktadrlar.

l§te hi\ insanlar, hatrlayabildiimi^ kadar öreniri^ Gerçi dünyâda

tam kayp yoktur, fakat tam bilgi ve hatrlayp dayoktur.

Gerçi insan ferasetinin, insan t^ekâ ve dirayetinin vücûda getirdii

eserler, birer hatrlaytan ibarettir.

Fakat, her geçen gamanla bira\ daha tekâmül eden bu hatrlayp,

kemal ^rvesine yetebilmek için ak"I ve his dünyâsn kujatan mânâ

fetvasna kanat açmak gerektir. Zîra bilgi ve hâtrann cevheri oradadr.

Asl hatrlanmas ruhî ^(arûret olan esrar, oradadr. Yattk ki insan,

yokluu varlk, varl yokluk ^nnetmek cehlini yenip hakîkî ilmi

hatrlayamamaktadr! u hâlde buyanm bilgi sahibinin, herhangi bir

yerden çald elbise ile üç bef gün salnp ge^en ve nihayet, hrs^ama

mal, günün birinde üstünden çekilip alnan bir hrsmdan ne fark

olur?

Evet ölümün ve topran, her bilgiyi varlm^ kametinden çekip

alaca bir gün vardr. Fakat fu ilim ve irfan ki, kendi benlik ve

varlmz ffiJ^kabilinde satn alnr, i^te onun bir daha bit^den kopup

aynimas ihtimâli yoktur. .

.

Gece olup güneyin -ziyas ve ^rreleri eyâdan çekilmekle, kendi ^âtî

varlndan gizlenebilir mi?

Mânâ fedasnn esrarn kendinde bulduracak ilmi hatrlayp bulmu§

olan kimsenin de bir daha onu kaybetmesi mevcut deildir.

Basit bir masal hatrlay ile, geni^ bir tedâî silsilesine geçtim ve esas

mev^ûdan pek u^ak istikametlere düktüm.

276

Page 297: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi ile SIRRA YOLCULUK

Halbuki sâdece, bir hvlam fersi^ii ile kafamn mütevâ^ bir

köjeciini i§gal eden bu çok eski masaldan bahsedecektim. Fakat i§te,

müstebit bir hâtralar frtnas, haberi olmadan gelip bu hâtra

gemisinin ipini kopard ve onu, bal olduu sahilden çok utmaklara

sürüp götürdü. imdi rü^ar durdu, ipi tekraryakalayarak gemiyi yerli

yerine getirdim; §u hâlde masalmyava§yava söyleyebilirim. Ancak,

ikinci birfrtna ile tekrar ufaklara gitmeyeceime sö\ veremem.

Eski hâtra ynlar arasnda, alt yedi yapnda bir çocuk var.

Ninesinin veya bir ba§ka ihtiyarn di^nin dibinde oturmu, masal

dinliyor Çocuu göremiyorum; ancak iyice bildiim evsâf ve tavrlar

ile yakinen tasavvur ediyorum. Görmeme mâni olan da, î^âde

yaknldr. Çünkü bu çocuk benimi

Onu, bütün tecessüssüme ramen göremiyorum; ^ra insan için görülmesi

en mükül olan, kendisidir.

Bir koluna dayanarak, küçük vücûdunu bu mesnede brakm. Kollan

ne kadar ince. Fndk kabuu rengindeki k^l saçlar hafif dalgal.

Beya^yü^nüyldz birgök gibi benekliyen çiller, burnunun üstünde

ba baa vererek soluk bir leke hâlini alm. Genefndk rengindeki,

birer ada damlasna bentken gö^leri, masal söyleyen disi^ aî(a o

kadar derin bir ha^a taklp kalm ki, bu istirak levhas, ona, ne

vücudunun skleti altnda yorulan ince bileinin acsn, ne de ayn

va^ette oturmaktan uyuan dikerininyorgunluunu düündürebiliyor.

Disiî^ayk aiî^ u^n bir tekerlemeden sonra masalna balyor:

Eski ^lamandayolcunun biri, birperiye rast gelmi. Konumular, dost

olmular; ayrlrlarken peri yolcuya üç tane turunç vermi ve:

— Sakn bir su bana varmadan bu turunçlar açma! demi.

Fakat olum, insan denen mahlûk, çok kere iine gelen söî^ü dinler,

gelmiyene dudak büker ve **Yapma!'* deneniyapar, ''Yap!" denenden

kaçar.

277

Page 298: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Iffe biî^myolcu da perinin tenhîhine kulak asmayarak, turuncun birini

soymuj.

Bir de ne görsün? Bu soyulan turuncun içinden göt^ kamatran, hesna,

müstesna bir k^:^ çkarak:

— Su, su... diyeyalvarmaya balamalm?

Yolcu oraya komu, buraya komu, k^a verecek bir damla su

bulamaynca oturup alamaya balam. Fakat göî^a ecele çâre olur

mu hiç? Yolcu, her ne kadar hayknp alamsa da faydas^. . . k-:^

ölüp gitmi.

'Nihayet akls^ adam bu hareketinden perian olarak, dier iki

turuncu gösüne bastrm veyoluna devam etmi. Yürümü, yürümü,

da bayram. . . fakat etrafta suyok. Halbuki o gü^el k^n yüt^ünü

gördükten sonra sabretmek ne kadar mükül. . . sanki turunçlardan

birini daha soysa ne olur? Hem bakalm hepsi de su mu ister? Bak,

hem u aaçlann dallarnda ne güt^el, ne le^tliyemiler sallanyor.

Belki de bu sefer ki kt^ onlardan biri ile kanâat eder.

V^âka peri, turunçlan bir su banda açmasn tenbih etmiti. Fakat

nasihat verenlerin çou ukala ve çekimsit^ olur; ne demeye onlarn her

dediklerini tutmal?

Akllara çelme takan, tövbeleri bo^uran eytan, geneyolcunun akln

bandan savarak düüncelerine girdi, böylecde de yolcu, ikinci turuncu

da açt.

ite o ^aman bann içinde bir velvele bir kyamet oldu. eytan en

iblisâne kahkahasnn savurarak kaçt, makamna avdet eden akl ise

turuncun içinden çkan kif^n:

— Su,su.. diyen sesini dehetle dinledi.

Zambak gibi ak yüf<fü bir k-:^ iteyine: "Su'* diyeyalvanyordu. Batan

günein tel tel olmu klarna ben^yen parlak saçlar yü^ne

dökülmü, tât^e ve mecâlsi\ ba kolunun üstünde, baygn ve yürek

parçalayc sesiyle:

11%

Page 299: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^•^xrdi ile SIRRA YOLCULUK

— Su, su... diyerek öldü.

Masal dinleyen çocuk, ihtiyar ninesinin kaln ve pürüi^lü sesinden,

ban tatan taa vuran yolcunun, üçüncü turuncu ne büyük bir

ihtimam ve an bir dikkatle su bana kadar sakladn da dinledi.

Sanki turunçtan akan ve su içe içe dinlen kendisiydi.

Masaln hai^n seyri,yolcuya olanyaman öfkesi ve nihayet üçüncü kiî^n

yaamas, bütün bunlar, farknda olmayarak akaklann :^onklatm,

küçükyüreini, göüs kemiklerini döen bir halecanla coturmutu.

Artk ona ölenlerin acsyla beraberyolcuya olan gayî^n unutturmak

için, î^ümrütgö^lü tât^e bir hayal kalmt.

Ninesinin ihtânna meydan vemedenyerinden kalkt, geceliini giyerek,

tatl bir rehavetle arlaan ban uykunun esrarl ve davetkâr

kucana brakt.

Bir •:amanlar yolcuya kinlenen küçük çocuun toyluuna imdi

gülüyorum. Eer el'ân dümanlk ve husûmet gösterilecek bir kimse

varsa, o da b!^:^.

Evet o tedbirsi-:^ veyüreksi^^yolcu biî(den bakas deil.

Suyu bulmadan turunçlan soyan da, perinin söylerini küçümseyen de,

göî^yalanna, nedametlere ramen, câ^p bulduu her türlü kötülüü

ilemek oyununda eytana tâbi olan da bi-:^:^.

Masal dinleyen çocuk o ^aman muhakemesinin iptidâi ve isabetsi^

telaiyle, ölen kullara aard.

Halbuki imdi, bu dâvada asl aanmas kap eden ahsn yolcu

olduunu düünüyor ve: "Ebediyetperisinin, insanla lâzm olan

frsat ve emânetleri ellerine tevdi etmi olduu hâlde,

eytann ivâsyle, maksûda varmadan onlar heder edenler,

asl acnmaya lâyk olan bîçârelermi, "diyor.

219

Page 300: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

B^ de, evet, bi^ de geliigüzel turunçlanmi'i^ ^an eden bireryolcuyu^.

Hem hayatyolunda karpm^a çkan peri, bi^ bunlardan üç tanecik

deil, hesaba sayya gelmeyecek kadar bol verdi. Ijte bif^ bu bolluktan

gelen lâubalîlikle, her adm bapnda bir suç imliyor, her tekerrür eden

hata ile, vakitsi^ bir turunç kesiyoruî(.

Nedir bi^eki bu hatâ, kötülük ve dü^üncesi^ik ki, akl perisin

telkini hilâfna, her nefesbir gü^el hasletin katili olmaktaym? Ogüzellikler ki birer yolda, dünya yolunun u^un, ansal ve çetin

yolculuunda hu^ur ve hayr ilhamkârlandr, neden bu ikbâlden, bu bir

yurdum su ile kanâat eden dostlardan kendimiî^ mahrum ediyoruz]

O peri ki durmadan her gelip geçenin eline ayni ir§ad ve tese.

datmakta ve her yolcu ayn frsatlarla bir irâde ve z^^f imtihan

geçirmektedir.

Bari, oyolcu gibi, son turuncumuzla olsun, maksudpnarnn bapnda

soyabilsek, hiç olmazsa sonfrsat kaçrmasak. . .

'^'

135Sâmiha Ayverdi, Mabette Bir Gece, istanbul: Kubbealü Neriyâü, 2005, s. 84-

280

Page 301: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>^erdi üe SIRRA YOLCULUK

Yusufçuk

Herkes bu meydana bir -^afer için gelir; ben ise sâdece sana yenilmek

için geldim.

Bu dünyâda herkesin bir iddias vardr; benim ise senin fermanndan

baka bir icâ^^etim jok. A.ma bunu kimseye anlatamyorum, kimsede

bunu bilmeye istek yok.

Düçüncenin etei, göî^le görülür kymetlere bal kaldkça, insanolu

akn kudret ve tasarrufu fetvalarnda olup bitenleri nasl tecessüs

edebilir?

Desem ki: "ben ortada bir sebepten baka ey deilim". Buna

kimi, nasl inandrabilirim? Yediimi-:^ bir lokma ekmei, içtiimi^ bir

yudum suyu kana çeviren ulviyet gibi, gönlüme, gi'^^^ce yol bulan bir

ak lokmasnn da, bu gönülde feryatlara, gö^alanna, i':^raplara,

î^evklere döndüünü anlatabilir miyim?

Evet dostlarm, î^an yok beni anlamayn, iftira edin, vehmini^

kalbna dökün, çekitirin, ^anlannt^ teknesinde yourun; hepsi de

helâl olsun. Hatta i^n verin, bu me^at olan, yamalanan varln her

parças bir elde kalrken, ona sitenle beraber ben de pey süreyim!Amauna inann, unu bilin ki, herkesin bir ^fer için geldii bu meydana,

ben sâde onayenilmek için gönderildim.^^''

136Sâmiha Ayverdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2007, s. 15.

281

Page 302: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

A.kjama kadar yamur yad. Ceylân göf^lü tât^e k^ da ak§ama

kadar türkü söyledi, keyifli keyifli odasna çeki dü^n verdi, bekledii

vard. Ah hu ki':^ar... baltan ayaa hep o bekledikleri için deil

midirler?

Amma o ak^am türkü söyleyen kiî^n bekledii gelmedi. Küçücük

yürei ne yorgun ne çarpntl idi. Yamur da artk dinmijti. Amacömert ve merhametli bulutlar, onu alar görünceyeniden gö^yafarlm

boalttlar. Böylece toprak, onun scak yaflanyla bulutlann serin

suyunu bir flaman beraberce içti.

Sonra yeniden hava düî^eldi. Gökyüzü, bir genlie ha-:^rlanr gibi, daha

gece basmadan bütün yldiî^lann püskürdü. Bulutlar da, bokuna

uram ordulargibi, bilinme^ nerelere kaçp gitmilerdi.

Bu aln açk parlak gece, nihayet sabahn ilk lklarna selâmm

verirken, k\ da gelmeyen sevgilisine yan mektubu " Senin için

sabaha kadar aladm, feryat ettim" diye bitiriyordu.

Ne ki, kadn büküp pencereden bakt ^man, otlarn üstüne

aslm çi tanelerini görerek §a^np utand ve kendi kendine "Demek

ki buradan, heryeilliin gerdanna birgözya takacak kadar

bar yank bir âk geçmi.." dedi ve mektubu avucunun içinde

buruturarak slak çimenlerin üstünefrlatt.'

'^^ Sâmiha A\^erdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2007, s. 22.

282

Page 303: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmha A>'verdi üe SIRRA YOLCULUK

Küçük k:(l Mektebe baladn gün hocan ilk ij sana harfleri

öretmiti. A.^ sonra bu örendiin harfleri birbirine çatma temrinleri

yaptn ve böylece kelimeler meydana çkt. Sonra bunlan sraladn ibare

oldu. böylece de okumay söktün.

A.rtk büyüdün; mektep bitti. imdi yeni bir dershaneden içeri

giriyorsun. Ben de sana ilk is, bu kitaps-:^ kalemsiî^ kaftandan ilmin

ba§ haflerini öreteyim: Gülümseme ve utanma.

ipe yavrum, bunlar a§k kitabnn ilk harfleridir. A.mmâ harflerin

kelime, kelimelerin ibare, ibarelerin sahifeler olmas için, daha

birçoklarm bilmen gerektir. Sana burada onlan teker teker öretmee

kalkarsam dâva u^^un dü§er. Yaln^ lî^trap denen bir harf vardr ki

bunu hepsinden evvel örenmeye çal§; î^ra onu ihtiva etmeden mânâ

kaî^anmij hiçbir kelime, hiçbir cümleyoktur.

Eer straba yer vermemi bir ibareye rastlarsan korkma: "Bunun

ak kitabnda yeriyok" diye haykr.

138Sâmiha Amerdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbealü Neriyâü, 2007, s. 3L

283

Page 304: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Dünya jekilsiîi bir ynken, ne toprak, ne su, ne atej birbirinden

seçilmeden ve mükevvenat henü^ tasavvur ve yaradl teknesinde

yorulmadan, sen vardn. V^e ben hep bapm kapnn ediinde, senin

hayrann olarak a§k rüyalarm görürdüm. Gelip geçerken yüt^üme

deen eteklerinin temasyla göklerimi açtm ^aman, bugünkü sesinin

ayn olan o efsi^ sesinle:

— Henü-: vakit tamam olmad, uyu sevgilim uyul derdin.

]/e ben ne î^aman uyuduumu ne :(aman uyandm bilmeden, göübuluttan, deni^ damladan seçmeden, iyilik, kötülük, güzellik,

çirkinlik, ac ve tatl, davet olunduklar kalplara mâlolmadan, i§te bu

mest ve habersi:^^ vücut, bir devrin kucandan bir bajka devrin

kucana teslim edile edile bugüne yetti.

istekler daha talep kisvesi giymeden, sen onlan bildin ve pe§in pe§in

gönderdin.

Fakat jimdi de ayn terane, ayn hikâye ile hep kapnn elginde

uyuttuklann var. A.caba "Zaman, hep o zaman. .

. " diyenler bu eî^el

jîvesini, eî^el pazarln bildikleri için mi hükümlerinde srar edip

dururlar?

139Sâmiha A^-verdi, Yusufçuk, istanbul: Kubbeald Neriyat, 2007, s. 34.

284

Page 305: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj^erdi ile SIRRA YOLCULUK

Devletlim, bugün sensizlie tahammülüm yok; beni kendimden geçir,

sarho eti dedim.

Aaçlar, yerdeki otlar, ta ve toprak o anda birer kadeh olup bana

senin akm sundular. Hem istemek hem de reddetmek olur mu? çtim.

Evet seni kâinat zerrelerinden, her ^erreden içtim. Fakat kanmadm,

içtikçe de haykrdm: Sevgilim, sensizlie takatimyok! Beni sarho et

kendimden geçir!

O z^f^'^n bir ayak sesi duydum. Belki de bu dîvâneye kendi eliyle

kendi kadehinigetiriyordu. Ölesiye bir telâla:

- "Sen misin? diye bardm.

Amma buperian sesime hiç tanmadm sitemli bir ses cevap verdi:

- Zavall küçük dostum, ne de gâfilmisin.. siz birbirinize

ayaklarnzla m gidip gelirsiniz? Hâlâ batan ayaktan

geçmedinse buyan, bu iptilâ, bu ezel sergüzeti nedir?"

Muhakkak insanolunun bir dalâlet ân oluyor ki ne duysa dudak

büküyor, ne iitse omuz kaldmyor..

Belki de bunun içindir ki, kendimi ayn perian srarla ayn tebihi

çeker buldum:

- Devletlim, sensizlie takatim kalmad, beni sarho et,

kendimden geçir!''*"

Sâmiha A\^erdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2007, s. 40-41.

285

Page 306: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Konuluyorduk, içimimden biri sordu:

— Târihin kaydettii en müstebit lülcümdar dmdir?

Her aldan bir isim çkmaya bajlad. Saydlar, söylediler. Fakat

sorgu sahibi bunlarn hiç biriyle tatmin olmuyordu. Bir ara gö^ gp^geldik. Bana:

— Niçin sesin çlamyor? Sen de birey söylesene! dedi.

Zâten ben de söylemeye hamurlanyordum. Yavaça:

— Ald dedim.

Dedim. Fakat ortaya bir nokta koymak, dâvay açmak saylmad

ki... ipe ben de bu tek kelime ile bir hakikati, meçhul hâlinde ortaya

atmpm. Madem ki aamdan kaçmt, söyleyecektim. Tepemden

geçen suâl oklannn iniltisini susturarak ksaca ilâve ettim:

— Sizinkiler ne kadar zâlim ne kadar koyu müstebit, kan

dökücü, can yakc da olsalar, nihayet bir ömür yaaypçekildiler. Fakat ak, idrâkin çevresine smayan bir

balançzshktan sonsuzlua kadar, tahtnda tek rakibi

olmadan saltanat sürüp, buyruk yürütmekte... Bunu, bu

aikâr zaferi koyup uzaklara gitmek ne reva?

141Sâmiha Ay^erdi, Yusufçuk, istanbul: Kubbealt Neriyâü, 2007, s. 51.

286

Page 307: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A\'\'erdi üe SIRRA YOLCULUK

Gurbet, gurbet. . . dedikleri nedir bilir misini^?

Bunu si^ bilmiyorsam^ da ben biliyorum dostlarm. Çünkü ben tam

yirmi sene gurbette ge^im. Daha dünyâya ilkgö^^ümü açp, anam beni

gösüne bast gün, ilk gurbet acs ile alamm. Ama niçin

aladmn o î^aman kendim de farknda mydm sanki?

Ei^elgününde bir akn tadyla uyanan ruhum, bu dünya gecesinde yeni

bir uyku devresine girdi. Uyudum. Yirmi sene bu uyku içinde gurbet

rüyas görerek saykladm, söylendim, aladm. Kim bilir belki de beni

ilk uykumdan uyandran beya^ kanat, tekrargelipyü':(üme na^l naf^l

dokunmasayd, bu dayamlmaîi gurbet acs ile kyamete kadar uyuyup

kalacaktm.

Yeniden göf(ümü açar açma^ karmda bir hayâl belirdi.

Ona sordum:

— Sen kimsin?

— Ak! dedi ve kulama eilerek:

— Bu dünyada en büyük marifet küçülmektir. Küçül!

Küçülmekten korkma... bil ki insanlar, küçüldükleri nispette

büyürler. .

.

Canm sklmt. Ne ise ki armadm:

— iyi ama, beni uykumdan uyandrrken ilk söz, büyümeyi

istemek irkinden saknmam söylemen olmam myd.'' diye

bardm.

Gülümsedi. Meer bu, onun beni ilk snamas imi.142

142Sâmiha A\-\erdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2007, s. 68-69.

287

Page 308: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Genç h^ oturduu yerde hapm yasha dayamij, kmldamadan

duruyordu. Gömeri de kapal idi. Görenler uyuduuna

hükmedebilirlerdi. A-mmâ sevgilisi, hu yorgun meneke gömerin

uykudan ne kadar U':(ak olduunu pek âlâ biliyordu, bildii için de

yavaça yanna sokuldu ve yuvarlanmaktan yorulup sâkinkmi§

dalgalargibi,yastnnyansn kapatan saçlarn okad, sonra da, suç

ijler kadar tereddütlü ve korkak:

— Vaktigeldi, gidiyorum ben! dedi.

O gün delikanl evden çkarken, sevgilisini her zamankinden daha

mah^n, daha içli braktnnfarknda idi... Kendisi de ondan daha

a-:^ ünündü deildi. Sokaa çkp, düünceli ve karars-:^ birkaç

admdan sonra, içine çöken dayanlma^ bir aynlk acs, onu geri

çevirdi.

Artk nereli idi. Çünkü geri dönüyordu, içeri girdii ^aman k^ hep

brakt yerde, bir gülibrijim aacnn çiçekleri gibi tel tel parlayan

saçlar, hep ayn yastn üstünde idi. Yalnz a^ evvel kuru olan

kirpiklerinin ucunda, soluk sabah yldt^lan gibi, küçük damlalar

parlyordu.

288

Page 309: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj-verdi üe SIRRA YOLCULUK

Delikanlnn nereli patrts, onu ja^kn, bir heyecanla yerinden

kaldrmt. Fakatgenç adam, boynuna dolanan scak çemberi çöt^müj,

ona soruyordu:

—Kayp kayp, neyin kayp?

K-:^ hep §a§kn, hep heyecanl, hep tereddütlü idi. Zekî ve kavrayl

banda ksa bir düünce üzüntüsü dolaarak saymaya balad:

— Yüksüüm!

— Deil!

— Mendilim!

— Deil!

— Taram, inem!

— Deil, deil ite!

imdi sorma sras kiî^a gelmi gibi, göi^lerinin son nemini eliyle

kurularken:

— Nedir öyle ise sen söyle! dedi.

Delikanl muf(çfferdi:

— Ben! diye bard. A^ evvel beni kaybetmemi miydin. te sana onu

getirdim.

Sâmiha Ap^erdi, \'usufcuk, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 2007, s. 101-102.

289

Page 310: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Bir mevlit gecesiydi. Soluk jü-:^ü bir adam, elindeki küçük mecale ile

camiin kandillerini birer bireryakyordu. Yorgun, ':(ayffakat manâl

eli, oradan oraya dedikçe mescidin karanl, yeni bir sr örenmi

çehrelerin ferahl ile yava§ yava^ açlyor, aydnlanyor, böylece,

mefalenin vuslatna mukavemet edemeyen kandiller, tükenip bitecekleri

âna kadaryanmak üt^ere bir bir uyanyorlard.

Kandiller teker teker srlarn ortaya dökerken, onlan bir sütuna

dayanarak seyreden genç adam, irkilerekyerinden kalkt.

Korkmutu. Kandiller, nasl tek elin ibareti ile yanma emrine can

koyuyorlarsa, kendisi de gönlü kandilini ateleyecek, srrn ortaya

döktürecek birgi^i elden korkuyordu.

Ona hak vermemek kabil mi hiç? Bu gi^li elin atehine deip de, srrn

dökmeyeni, cann harcamayan bu cihan hiçgörmü müydü'?

Kandilin küçük sim, nihayet bir damla pkt. Ama onunki? I§te genç

adam da söylenme^ srrnn meydana vurulmasndan korkarak

mescidin en karanlk, kendi gönlünden bajka bir damla javk

bulunmayan bir kölesine çekilip sakland.

144Sâmiha Ayverdi, Yusufçuk, istanbul: Kubbealn Neriyat, 2007, s. 111.

290

Page 311: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Gece ilerlemiti. Genç kadnn göî^leri örtülüyordu:

— Artk uyuyalm, dedi. Sevgilisigüldü:

— Uykuyu ne yapacaksn? Kurdun kuun içtii o afyonlu

erbetten bu gece de içmeyiver. imdi sana bir hikâye

söyleyeceim onu dinle. .

.

Kadn memnundu, mrldand:

— Ne de çok masal bilirsin. .

.

— Senden öreniyorum. . . sen benim srlarmn mahzeni deil

inisin? Ezel gününde, söyleyeceklerimi senin vücûdun

toprana gömmemi miydim? imdi çkarp çkarp etrafa

saçmama neden ayorsun?

Kadn sustu ve dinlemeye balad. Sanki hu masal dinlemek için tabiat

da kulak kesilmi ölesiye bir bekleyiin helecanna tutulmutu.

A.açlar, çocuunun bepi üstüne eilmij bir ana hareketsizlii ile

bahçenin çiçekleri üstüne kollarn u^tm^, âhenkleri, tabiatn kalp

sesleri sanlan böcekler, seslerini en pes, en yava^perdesine ayarlamlar,

gökyü^ bile, cilâl karanlnda büyüyenyldran gömerini, sarho bir

bekleyi içindeyanyanya örtmütü.

291

Page 312: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

^ilinme^ :^aman böylece kaç saatini, kaç dakikasn geride brakarak

koçup gitti ve baji penceresinin içinde yatan kadnn gökleri, tabiata

vecd ve hu§û ferman okuyan bu hikâye yü^nden ne kadar gö-:^a§

döktü.

Sabah, ilk pklanyla ufuklarn dudanda bir tebessüm gibi

uyanrken, kadn, yorgun gö-:(lerini kaldrarak etrafna bakt. Ammabu gö:(ler bira^ hayret bira-:^ da utançla tekraryumuldu, tekrar scak ve

iriyadlarn düürmee balad. Nasl §akmasn, nasl utanmasn ki,

kendisi sabaha kadar alayp feryat ederken, bahçenin otlan ve

yapraklan da, gollülerine birer damla ya§ takmt. Demek ki onlann

ye§il göî^leri de bu masaln harap edici helecan ile coçup alamay

bilmiti. Kadn yoldan geçenlerin:

— Ne sisli, ne slali bir sabal...

Deyimlerini hüt(ünlü ve ergin bir inkârla için için reddederken, kendi

kendine:

— Bu liliâyeyi onlar gibi siz de dinlemi olsaydnz, belki

kyamete kadar alardnz. Ama söylemem, çünkü gözünüze

dünyây haram ettiim için benden dâvâc olursunuz,

söylemem söylemem. . . diyordu.'"'^

145Sâmiha Av-verdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 2007, s. 133-134.

292

Page 313: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj-^-erd üe SIRRA YOLCULUK

An, kovam ha^rlamak, petei tamamlamak, çiçekten çiçee komak,

hattâ kovanda ölen bir arkada mumlajp kokup çürümesine mâni

olmak insiyaklarm fiile geçirirken, hal almak için hu küçük

san 'atkânn büyük eseriniykmaya gelen adam, harekete geçmek ânm

hrsla bekler.

Çocuk, cevi^nyeil kabuunu srd için a^ burularak öfkelenirken,

cevi^ bu câhil öfkeye, sanki ^^ahmetli ve derin f^evkleri koyup, sath

üstü haclara dükünlük gösterenlerin bir teessüfcüsü imi gibi, hat(in

ha^n dudak büker.

Kuyumcu müterisine bakn altn diye sürmek isterken, mehenk ta,

kasadaki altn külçesine yavaça seslenir: "Mahzun olma ikinizin

de adnz koyacak olan benim. .."O, t^aman gelir ki bir tasn,

bir bakracn hamumna katlabilir. Giî^i köende beklemekten

korkma ki, gün olup banna, sikke vuracak el naslsa bulunur., diye

ona bearet verir.

Ya yaam, tecrübe görmü adam, kötü bir î^aaf için dostluu bir

kara mangra deiebilirken, genç komusu, ahdin ve söî^ün haysiyetini

korumak yolunda canm bile harcamaktan çekinme^ ve kocamt bir

î^avallmn çif^dii bu riya levhasn tiksinerek seyreder.

293

Page 314: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Çocuu dünyâya gelen baha, etinin kannn hu §âhâne eseriyle

övünürken, Kudret, hu anâsr mûcif^esindeki kendi srl nefesini

görmeyen adama için için üf^ülür.

Akll geçinen î^avall, gururuna vurulan hirfskecikle hiddet ve gl^et

hubranlan geçirirken, safdil hellenmi§ arkadap, hir e§ik taji gihi e^lip

çinenmekten pkâyetsi^ ruhundan tahammül ve sükûn çiçekleri

devprir.

Alim, hajin f^an ve jüphe çkmallarnn müküllerine vurup

didinirken, âk, hilgi ve ayan ^vkinin dudandan hin hir mükülün,

hin hir srrn macerasn dinler.

Böylece de hederin çeitli meyillerinin çeitli istikâmetlere akp gidiji,

dünyânn hareketlerini, niyetlerini, nisyânn ve hir sel hâlinde akan

gafletini meydana getirir. Zâten dünya davuluna ses veren tokmak,

gölgesi cihan tutan hu gaflet aacndan haka neden yontulur?

146Sâmiha Aj-verdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbeald Neriyat, 2007, s. 126-127.

294

Page 315: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A)^ercli üe SIRRA YOLCULUK

Hanc

Handr bu gönlüm,jâ misafirhane. .

.

Dert konuklar, derman konuklar, hayâl konuklar, melal konuklar;

mümkün konuklar, muhal konuklar. Hele hasret, hiç çkma^ ardan,

çkmaî^ ardan.

Handr bu gönlüm,ykk, dökük...

Fakir konuklar, yengin konuklar, âlim konuklar, câhil konuklar;

gelen konuklar, geçen konuklar. Hele bin hanc vardr, hiç çkma^

ordan, çkmalardan...^'*^

147Sâmiha Amerdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 7.

295

Page 316: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Kapm aç, kapm aç... Sana geldim, kapm aç...

Bu dünyâdan o dünyâdan, aldm boyum ölçüsünü...

Yi^el ehed arasnda, nice eyyam geî^p tondum...

Samadm dü-âleme, sana geldim, kapn aç...

Yoldapm var, çift kikiyim, günâh benden hiç ayrlma^.

Tek deilsem n'olur sanki? Yergöksm o kapya...

Bi^ de al, kapn aç, kapn aç, kapn aç...

148Sâmiha Ayverdi, Hana, istanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 11.

296

Page 317: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj^^erd üe SIRRA YOLCULUK

Ej yârân! Bilini; ki kâh ehir olurum. Kâh harabe. Kâh ha^ne

olurum. Kâh virane.

Ben Nuh 'un gemisine de bindim. Ben Süleyman 'in tahtna da çktm.

Asafla cinlerin, Hâman'la Asiye'nin yollarnda durdum. Züleyhâ ile

Yûsufun muaakalarn gördüm. Belki hem Yûsuf hem Züleyhâ

oldum.

Kâh yanan, kâh yaklan; kâh aslan, kâh kesilen; kâh sevilip kâh

tekmelenen neden ben olmayaym? Tahtm var, askerim var. Bir

kurulmu devletim var. . . Ama, geceleri sur kapsndan çkp dilenen

neden ben olmayaym?

Kâh dopdolu bir kadeh, kâh kadehleriyle sabahlayan bir sarho, kâh

ümmî, kâh âlim, kâh ku^un, kâh ahin. . . Hem klç hem kalkan,

hem Dârâ hem iskender, hem î^illet hem saltanat, hem ahika hem

uçurum, neden ben olmayaym?

Acep ben, ef^el deniî^nde kâh kabaran kâhyatan bir dalga mym ki,

asrdan arayuvarlanayuvarlana bugüne geldim. Bugünden deyanna

doru geçip gitmekteyim?

Yolun neresindeyim, demiyorum. Balamam ve bitmeyecek olan bir

yolun her noktas bir ba ve son deil de nedir?''^'^

149Sâmiha Av-verdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 16.

297

Page 318: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Çocuktum, ufacktm, ama yüreimde kocaman bir dert, koca bir ac,

koca bir atej vard. Hü^ün müydü, melal miydi, istek miydi, hasret

miydi, neydi ki?

Ben büyüdüm o büyüdü. Yel esti eyyam geçti... Günler günleri, geceler

gecelen, aylar aylan, yllar yllan kovalad durdu. Artk onu içime

sdrama^ oldum.

Bu, ne büf^ündü, ne kederdi, ne sevinçti, ne istekti, ne de melal...

Meer bu, senden bir haberci, bir sö\cü, bir müjdeciymij, ne bilirdim

ben?'^"

150Sâmiha Av'verdi, Hanc, istanbul: Kubbeak Neriyâü, 1988, s. 35.

298

Page 319: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>a^erd üe SIRRA YOLCULUK

- "u etrafn güzelliine bak...** dedim. "Gözüm senden

gayny görmüyor", dedi.

- "Heleuyürek ezici kaval sesini dinle. . .*' dedim.

-"Kulaklarma senin kelâmndan gayrisi haramdr. .

. " dedi.

- "Ya u, havaya aslm güzel kokulan içine çekmez misin?"

dedim.

-"Senin, canm tutmu kokun, cihann trini bastrm,duyamyorum ki. .

. " dedi.

-"Bir türkü söyle de dinleyeyim öyleyse", dedim.

"Senin methinden gayrsma dudaklarm bal olduunu daha

örenmedin mi?" dergibi sitemlerin en acsylayüküme bakp bapn

yana çevirdi...^^'

151Sâmiha AN-^erd, Hana, stanbul: Kubbcak Nerivâü, 1988, s. 40.

299

Page 320: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

ismini sorarlarsa söylemem. Sen de benimkini sakla. Bu dünyâya

lâî^m olan, nam ni§an deildir, insanolu, güne§e bir ad takmamolsayd da o gene seher vakti gerine gerine domakta. ak§am vakti de

kirpiklerindenyorgunluk akarak batmakta devam edecekti.

Varsn âlem halk, bit^m de kim olduumuzu aratrmakta kalsn.

Kalsn da, yaln^ seyrânmzn göncüsü olsun. Hoj o merakllarn

suâllerini cevaplandrmak istesem de, üstesinden gelemeyeceimi

biliyorum. Zira §u anda seni kendimden ayrt edebiliyor muyum sanki?

Seni ararken kendimle bululuyor, kendimi bulmak isterken seninleyü^

yüî(e geliyorum. Belkigene §u anda,yeni domuj bir çocuksun da deseler

inanacam, bir ihtiyarsn da deseler, evet diyeceim.

Ey cihanm, kâinatm, derdim, devam olan seni Bu gece uyku,

parmaklarn gömerime bastrmad. Benden hayr olmadn anlayan

gece ise, her î^amanki gibi, tabiatn gözlerini öperek uyuttu. Daha gün

domadan da, yüküne gülsuyu serpilerek uyandrlan genç bir sultan

gibi, m§l mpl uyuyan, yeri göü boncuk boncuk çi taneleri ile

slatarak uyandrmaa uralyor.

152Sâmiha Ayverdi, Hana, istanbul: Kubbealt Neriyâü, 1988, s. 52.

300

Page 321: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A)^erdi üe SIRRA YOLCULUK

Söyledin. Yllar ve yllardr, neler neler söyledin. Her biri çalad,

yaprak yaprak döküldü, birikip haznelerim oldu. Kyametler gelip

geçse, bunlar eksilme:^^ tükenmet^ ey varlnn brsiî^ olduum

Devletli. . . eskime^ tükenme^

imdi susuyorsun. Fakat karanlklar boydan boya kesen §im§ek gibi,

sükûtundaki o heybetli esrânn dilinde, gene gökten sahife sahîfe inen bir

semavî kitabn belagat var. Kanl bir meydana dönmüj yüreimin

üstüneyemin ederim ki, bu sükûtun, sanki binlerce dudak kesilip gene

veriyor, veriyor.

Bundan sonra ister söyle, ister sus, istersen sâdece dinle. Ama cümle

âlem §una inansn ki, evvelce söylemediklerin de, bugün sükûtunun

kuytuluklarnda konuluyor.^"

153Sâmiha A)^erdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 58.

301

Page 322: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Çin'deyim, Hind'deyim, her yerdeyim ben. Ölen/e ölürüm, kalanla

kalr. A.layana yü^üm yok, gülenleyim ben. Daraaanda katilleyim.

Mahkemede mücrimle. Kendim de §a§anm, kaçparçaym ben?

ahba^gibi bulut deler, kötürümle sürünürüm. Bir âpkn göf^afnda,

yanndaym ben.

ebnem ebnem aslrm günlere gecelere. . . iplik iplik dolanrm seslere

hecelere...

Zaman içre duramyok, mekâns^m ben.

Hod, mükülüm. Kadim 'denim, bilmeceyim ben. Melek, §eytan, âdî^

kalmij, bilememi, çö':(iUmedik bilinmedik muammaym ben...

154 ,,

,

Sâmiha Awerdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 95.

302

Page 323: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>-verdi üe SIRRA YOLCULUK

Hü^ün kapm çald. \^uru§undan tandm. "Kim o?" demeye

kalmadan itip içeri girdi.

Kldm. "Nedir bu destursuz geli?*' dedim. Kahkahalarla

gülmee balad.

Hakk da varja. . . Kendi çats altna ilenle gireni de kimgörmü?'^^

155Sâmiha Av'verdi, Hana, stanbul: Kubbealü Neriyâü, 1988, s. 99.

303

Page 324: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Seferim var, seferim var. . . Dtan içe seferim var.

Bir eyyam gideyim, cihandan göçeyim, candan geçeyim. . . Seferim var,

seferim var. .

.

Yanmayanama, derdime satama; sorma halimi, hilen bir A^llah...

Seferim var, seferim var. .

.

Brak gideyim, gideyim, gideyim, kendimi geçeyim; tâyanna varnca,

kapna ulanca. ..Seferim var, seferim var. .

.

Dur deme durama^ oldum; dünyâya sama^ oldum. Yld^yld^atlaym, yerigöü aaym, sen önüme düeli, önü ard olmayan, seferim

var, seferim var. . .

'^'^

156Sâmiha Ayverdi, Hana, istanbul: Kubbealü Neriyâü, 1988, s. 109.

304

Page 325: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Kaybm varHak dostlar, kaybm var.

Akçe mi, mücevher mi? Senet sepet, hâ^ne mi? Srça saray, define mi?

Kaybm varHak dostlar, kaybm var.

Kimya, simya, sihir bilmem. Bilmediim daha neler. . . Adak, ne-:^r,

duam dayok.

Çaresi^m. Siî^ arayn, si^yalvann, si^ dileyin. Avuç açn, boyun

bükün.

Kaybm var Hak dostlar, kaybm var. Ben kendimi kaybeyledim.

Ge-:^n toî(un sorutturun. Da ta arnlayn,yerigöü karlayn.

Beni bulun, beni bulun. . . Beni bana kavuturun.157

157Sâmiha Ayverdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 1988, s. 110.

305

Page 326: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Derdim varAllah'm, derdim var. Nideyim, nileyim hu derdi'?

Suya verdim, su almad, göe verdim, gök almad. Yere verdim, yer

almad. Ele verdim, sele verdim. . . Pulluk pulluk, döküm saçm. .

.

Da almad, ta almad.

Aktmal ata hinsem, cihanlar geî^p dönsem... Yele, sele selâm

versem, ylan kayma^^ kervan a§ma^ hayr çayr koup geçsem...

Kanadlansam göe çksam, hulut hulut hoyun hüksem, yld^ J^^^^K.

yü^m sürsem, aln! desem, hir el atp alrlarm? Bakn! desem, hirgö^

atp hakarlarm? '^*

Sâmiha Ap^erdi, Hana, stanbul: Kubbealü Neriyâü, 1988, s. 112.

306

Page 327: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj^erdi üe SIRRA YOLCULUK

Bektâ-1 Velî

Çamlca daki evimi^ çok yakn, bahçe içende, Haydar Bey '/erin

Köjkü denen §inn ve küçük bir bina vard. Buraya komulardan

kimsenin girip çkt hattâ kökün önünden geçildiipek görülmediki.

Bi\ çocuklara da semt sakinleri sanki: O ev perilidir, gitmeyin

çarplrsn^! denen ad çkm i^be ve köhne binalar için söylenmesi

mûtad olan sö-:(lere bentler yakpksr:^ tekerlemelerle Haydar Bey 'leri

adeta boykot etmek isterlerdi. Sebeb olarak da: "Sakn Haydar

Bey'lerin kökünün önünden geçmeyin, onlar Bektaî. .

.

"

derlerdi.

Bi^ çocuklar da yolumu^u uzatmak pahasna da olsa, aksi

istikâmetteki sokaklardan dolanarak istediimi^ere giderdik.

Düünüyorum da: "Bir üt bin büyü yerine geçer" diyen ata sö^ü

ne isâbetliymij.

Bektâj- V^eli denen koca Türk, belki de Anadolu'nun îmâna kavurup

Türklemesinde en fa^la emei geçmi bir ulu ki^i idi. u hâlde onun

yolundan bu nefret ve tiksinti niçindi?

Niçin mi? Yeniçeri ocana bile im 'an ve idealden kaftan giydiren bu

ulu Türk'e, güya onun yolunda olduunu söyleyen mes'üliyetsi^ ve

kendini bilmecelerin ihanetiyükünden, sular böyle bulanm. Kula karji

da Allah'a karp da pervas^ bir ^ümre o koca Türk'ün yoluna

dikenler koyarak oraya adm atanlann hissen ve ruhen

yaralanmalarna, berelenmelerine sebep olunca gerçein ve ö^ün tahlil ve

tehisine yanajamayan halk da, hep dikenleri görmü ve bir vakitler,

felsefesi, vatana ve imâna, tâcidarlann, hükümdarlarn ve ordularn

edemeyecei hiî(meti etmi o veliyi bir hamlede silerek, eriata omu^

silken bu üç-be kendini bilmecen o tertemi:(jola koyduklar dikenlere

taklp ilerisinigirememilerdir.

307

Page 328: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Mevlânâ Celâleddin-i Rüm:

Hü der-gerdi§ gedâ-yî bû^-i mast

Bade der-cûjijgedâ-y cû§-i mast

derken insann aklnn ilâhî akl karcsnda dilenci olduunu söyledii

gibi, badenin de hak arknn sarholuu karcsnda kef^â sadaka

muhtaç birfakirden ba§ka §ey olmadn beyân eyler.

Hakkn ve yerini bilen Bektâj- Velî'yi içki sofralar karcsnda

olanlardan gibigöstermek ne kötü ve ne günâh.

Onun, ^^^/ jarab ile mest olmu^ bir velî kip oluunu unutup yoluna

yolcularna badenin Hak arab karcsnda bir ^vall dilenci olduunu

unutturarak, ici o temi^ yolu lekelemee götürmek gibi, bir vebalin

altna girmek ne ar mes'ûliyet.

eriat klfnyrtp insan ruhunu clkyara hâline getirmee kalkcmak

ne büyük günâh.

ister Rifâî, Kadiri, Mevlevi ister Bektâc olsun, yeter ki ceriatfenerini

üfleyip nefs karanlnda kalanlardan olmuc olmasn.

Tek yol, Tarik-i Muhammedi'dir. Kâmil eri bulduktan sonra,

hangisine girsen aynyola, ayn noktaya çkarsn.

Bu Bektâc imic, bu Halveti imic yollu aynm yapmak tarikatn

ruhuna külliyen aykrdr. Ne yattk ki bugün Muhammed ümmeti

birlik ve beraberliini ^delemic bulunuyor. u hâlde lâ^m olan ahlâk

temellerini kurarak sevgi, sayg, feragat, fa^^let gibi üstün vasflarla

binann der-i dvann örmek ve îmân hara ile çatsn kapatmaktr.

Hemen Allah, ehl-i tariki nifak ve cikâktan korusun. Bu cümleden

olarak âlem-i islâm'n da tevhîid yolunda, dünyâ devinin ve madde

308

Page 329: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

tumann pençesinden kurtulup ahlâk- Muhammedi f^rh içinde emin

ve masun olmasn niyâ^ eylerim.'^^

159Sâmiha A\'\^erdi, Kahmet Kaps, Ankara: Hülbe Basm ve Yayn, 1985, s. 56-58.

309

Page 330: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Semiha CemâlHanm

On üçyadlarnda idim ve en küçük daym Esad Sagay Bey 'in evinde

misafir bulunuyordum. Daymn hanm da halaî(âdem olduu için,

akrahalm:^^ iki baptand.

Akjam yemeinden sonra, oturma odasnda çoluk çocuk tatl tatl

konuluyorduk. Halam ise, elindeki ga^teye dalm, etraf ile pek

alâkalanmadan okuyordu. Daym, birkaç defa: "Hanm brak artk

okumay... bak Sâmiha da krk ylda bir geldi..*' diyorsa da

halam, yumuak yumuçak: "Peki, imdi" diye cevap veriyor, fakat

bir türlü de gönderiniga^eteden ayrmyordu.

Daym, üç söyledi, be§ söyledi, bakt olacak gibi deil, elindeki sigaray

arkadan gaf^eteye dedirdi. Kâdyanmaa balaynca da, bu sevimli

müdâhaleye ikisi de gülünerek, iji tatlya baladlar.

Bir ba^ka ailede, erkein ricasn kale almayan kadna, barp

çarmak, en a^ndan somurtmak, ne ya^k ki çok görülmü

hâdiselerdendi Halbuki, daymla halam, her mes'eleyi böyle ^arâfet ve

nezâketle hâl ederlerdi. Sonuna kadar da, bu böyle sürüp gitti.

Esad Sagay Bey, en küçük daymd. Aabeyi Cemal Bey ise,

daylarmn en büyüü idi. Her ikisi de büyük annemin kardei idiler.

Annemin kardei doktor Server Hilmi Bey ise, ortanca daymd.

Büyükannemin annesi Refika Hanm, gençyapa vefat edince, MsrVekili Hac SüleymanAa ile Zekiye Hanm, dul kalan damatlarn,

hüsn-i ahlâk sahibi halayklar Hac Kalfa ile evlendirimiçler ve Esad

Bey de bu izdivaçtan dünyâya gelmij. Onun için de ipe, büyükannemin

sonradan doan kardep Esad Bey, kendi olu Server Bey'den yajça

küçüktü.

Bu tabloya göre Esad Sagay Bey, Cemal Bey Daymn k^ Semiha

CemâlHanm'n amcas idi.

310

Page 331: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Awerdi ile SIRRA YOLCULUK

Semiha Cemâl Hanm, asrlann ':(or yetitirdii müstesna insand.

Ona, tek kelime ile rûh-i mücerred dense reva idi. Bir kere çok güreldi.

Çok da ^eki ve çok merhametli, bilhassa adalet duygusu son derece

inki§afetmi§ insand. A.mma, bütün bu üstün vasflarm, jahsi heves ve

menfaatleri için kullandna kimse ^âhid olmamt.

Bir ejini daha görmediim harikulade güf^el elleri vard. Vefatndan

belki on bej sene sonra, kendisi ile Kj^ Muallim Mektebi 'nde hocalk

yaptn örendiim Tevfk Ararat Bey 'e, kendisinin dayzadem

olduunu söylediim ^^aman, çok akll, terbiyeli ve kibar bir t^at olan

Tevfik Bey, sanki birden bire karcsna eski bir imaj çkmij gibi

jajirarak:

— "Elleri" diye adetâ barmt.

Sonra da kendisini toplayarak, me-:^et ve faziletlerinden sö-:^ etmek

suretiyleyapt heyecanl çkp dü^ltmee çalkt.

Semiha Hanm, K^ Muallim Mektebi 'ndeki oldukça u:^un süren

hocal senelerinde, amcas Esad Sagay Bey de Maârif Vekili

bulunuyordu. Amma, iki sene süren bu vekillik devresinde, kimse

Esad Bey 'in Semiha Hanm'n amcas olduunu bilmedi. Bilemeydi.

Zira öünmek gibi beceri t^aaflara kapal olan bu genç k-: için tefâhüre

benler her duygu, aypl ve haram idlerdendi.

Ne ki, vekil olan bir amca ile iftihar etmemek de, bu tok gönül için bir

§ey miydik O, Hak katndaki yüce mevkiini de kimseye ifâ etmemi ve

bacndaki mânâ sultanl tacn kimseye göstermeden bu dünyâ

köprüsünü geçmij olan, tasarrufsahibi bir ehl-i afk idi.

160Sâmiha A^'^'erd, Rahmet Kaps, Ankara: Hülbe Basm ve Yayn, 1985, s. 66-68.

311

Page 332: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Onüçüncü AsrAnadolu'sunda Tasavvufve Hazret-iMevîânâ

Haf^et-i Mevlânâ, her cephesi bir bajka görünüj, bir bafka renk ve

calibe ar^den o menura benler ki, bu hikmetler, bu bilgiler, bu

aklar, bu san'at ve :(arâfetler hevenginden, isteyen istediini çekip

alabilir. Mevlânâ, kendi ahsiyetini, bir aya eriatta kâim dururken

öteki ile yetmiiki milleti devreden bir pergere ben':^etmekle, bu çok

cepheli içportresini bi^^at ve kuvvetle çi^mi bulunmaktadr.

Bi^m urackta yapmak istediimi":^ o hikmetler ve marifetler

hevengine nâçiî^âne uf^anarak, onüçüncü asr Anadolu'sunun tefekkür

ve tasavvuf haritasndaki yerini, hâle ve istikbâle u^^anan tesirlerini, en

ksa çillilerle göî^den geçirmektir.

Bilindii gibi onüçüncü asr, Selçuklu Devletinin, siyâsî, içtimaî ve

iktisadî buhranlarn bitmef^ tükenme:^ taf^yiki altnda can çekitii

istikrarsn^ ve hut^ursu^ bir devridir. Bu aknlk ve kararszdk içinde

bunalm olan halk, bir manevî ümit ve istinat noktasna balanmak

zaruretinde idi. Bu arada, mazisi binlerce sene evveline giden ve

yeryüzünün çeitli fikir, felsefe, itikat ve mezheplerinin içine szmkabalistik motifler, adetâ kyafet deitirerek, islâm dîninin içine deyol

bulmutu. Bu arada, birtakm Bâtinî ve Hârici temâyüllü tarikat ve

mezheplerle, Sünnî îmâna su katmakla mükellef üpheli müessesseler,

Anadolu 'dayaygn bir nüfuzca sahip bulunuyorlard.

Selçuklular'n siyâsî fetret ve bozgunlarnn sosyal plânda yaratmolduu buhranlardanfaydalanarak gelimi Cimri Baba ve Baba shak

vak 'alan gibi arkalarndan büyük topluluklar sürükleyen dînî- siyâsî

hareketler ise, bir tasavvuf sisteminin mal olmaktan ziyâde, âsâyi ve

inzibat noktasndan ele alnmak gereken vak'alar diye

snflandrlmaldr.

Halbuki saf ve samimî manâsyla ark, Ahmed Yesevî'den evvel ve

sonra, Sünnî Müslümanl bir sünger gibi emip bünyesinde temsil

ederek, onu tasavvuf normlar içinde yeniden islâm âlemine iade

ederken, bir mücâhade ve tavsiyeli bir îman ruhunu da beraber

getirmiin

312

Page 333: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^^^erd üe SIRRA YOLCULUK

eriate bal, berrak ve feragatli bir ahlâk anlaym, Ahmed Yesevî

adna U^k ark 'dan Garp Türklüü içine getiren binlerce velî, ne

çâre ki bir taraftan yabanc eriatlerin nüfût^u altnda kalm, bir

taraftan da ^ümre ve ahs menfaatlerine âlet olmu Bâtnîlerle

karlanca, onlar tarafndan kendi saflarna ka^nlm gibi

gösterilmitir. Böylece, •:(amânn aldatan hükmü, beeriyete üslûp ve

istikâmet veren bu erleri, erenleri, ahileri, abdallan, dalâletin ve

cehaletin kendisi imi gibi damgalamak hatâsna dümütür.

Anadolu 'da K-:^lbalk cereyanlarnn ve buna muvâ;^ olarak, rengi ve

hüviyeti karanlk bir melâmetfikrinin, basit halk tabakalar arasnda

kesif taraftar bulmas, insanlar dînin kayt ve artlarndan âî^âde

tutan bir hürriyet vâdederek, eriatn haram kabul ettiifiilleri mubah

telâkki etmesi ile ît^ah olunabilir.

Ne ki, eriata bal inann kal'as olan Selçuklular devrinde tasavvuf

müessesesi ve diyanet haritas, slâm birliini parçalamak yolunda

siyâsî, içtimaî ve iktisadî imkânlardan kuvvet ve mesnet bulan bu

ocaklara Fahreddîn-i Irâkî, Sadreddîn-i Konevî, Evhadeddîn-i

Kirmânî ve nihayet Celâleddîn-i Rumî gibi kuvvetli merke^erle karçkm bulunuyordu.

ite Anadolu'nun kifâyetli bir devletçilik anlayndan mahn-m

kalarak kendi bann derdine dütüü onüçüncü asrda tasavvuf

an'anesinin, Bâtnî karakter tayan mihraklarna ramen, saf Sünnî

îmân destekleyen çok kuvvetli merkepler, rütlerini ve safirlerini îlân

etmi bulunuyorlard. Bahusus, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin, saf

îmânn hür ve samîmi temsildsi olarak gelip Konya'ya yerlemesi,

iktisadî buhran ve içtimaî hu^rsu-:^uklan bir çamur gibi yourup,

bundan tefekkür sistemleri lehine tehlikeli binalar kurmak isteyen

Bâtnî kuvvetlere kar protesto mâhiyeti göstermi ve müthi

^kirlerininpan^hiri olmutur.

O f^amanki Türk-Islâm corafyasnda içtimaî muhitin bir mahsûlü

olan bu diyanet ve tasavvuf haritasn, u ksa ya^m^da çimmeme

imkân yoktur. Bu sebeple devrin nirengi noktas olan Ha-:^et-i

Mevlânâ 'nn hu^runda tâ^mle duralm:

313

Page 334: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Sultânü'l-Ukmann olu müderris Mevlânâ Celâleddin, ems-i

Tebri^fnin evkiyle karplapp hayâtnn aklî ve ilmî diyebileceimiî^^ ilk

safhasn kapatp bir karar ve devam devresine girdikten sonra, va^e

ve mes'idliyetlerinin uurunu tajiyan büyük insan rolünde, o bin bir

cepheli ahsiyetiyle, bir mürebbî-mürit olarak be§er saflarnn arasna

atlmtr.

ems, onun f^knp köpürmek gününü bekleyen srl tohumlaryüklü

ruhuna birk gibi dolarken, Mevlânâ da, coup köpüren yüreinin

mahsulleriyle insanlk âlemine sonsu^ bir rahmet olup sanak sanak

dökülmütür.

ems-i Tebn\î, kendini arayan ve kendini bulmakla her eyi bileceini

söyleyen Mevlânâ'ya bu vahdet srrn iaret eden e^el elçisiydi.

Vaktaki o vahdet ifresini beraber çö-:^düler. ems, müridinin

hayâtndan çekilerek, onu, insanlk âlemine kar vadeleri ve

meguliyetleri ile ba baa brakt.

Böylece de artk, her eyi bilen ve bildiini de âleme öretmekle mükellef

olan büyük hakim, tâbire tarife gelmeî^ bir aktan arta kalan yürein

iki cihâna smayan itiyak ve hasreti içinde, tefekkür ve imânnn

cokun seline âlem halkn muhatap etmi bulunuyordu.

Öyle ki, bir taraftan bir fikir ve mantk silsilesinin burhanlarn ve

gerekçeleri ile muhteem Mesnevi'si, insanolunun kulan büküyor,

mustarip ve muhtaç kütlelere vahdet inann, îmân heyecanm, Allah

sevgisini sebil sebil datyor; bir taraftan da gafillerinin, rubailerinin,

semâ ve tarablannnn ak ve san 'at dalgalan, Konya'y, hattâa Rum

diyarnn hudutlarn aarak, kervanlarn ^kymet eyalar arasnda

dîer medeniyet merkeplerine ulatryordu.

Kendini bir beeriyet fedaîsi olarak insanlara neî(retmi müstesnalar

arasnda bulunan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin kütle terbiyesindeki

gayesi, sistemi ve metotlar gayet sarih ve hasbî idi: Tam bir vahdetçi

görüle, iyâlullah tanyp sayg, sevgi ve efkatle bal olduu insanlar,

hayvani insiyaklarnn esaretinden kuriararak tasfiyeli ve muhâsebeli

bir ruha, bir vicdan hürriyetine eritirmek istiyordu. Bunun için de

kütlenin bir evk ve îman potasnda birleip bir bütün hâline girmesi ve

314

Page 335: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

sonra da bu evk ve îmânn o bütününün müterek enerji kaynahâline gelmesi lâ^md.

ite rehber ve mürebbi Mevlânâ, bu gaye urunda nesi var nesiyoksa

insanlarn önüne döküp, onlan bulunduklar seviyeden bir adm ileri

götürmek için san'atn, îmânn, ahlâkn, evk ve akn kütle

emrinde seferber eden örnek terbiyecidir.

insanlar kendi kendileriyleyüf^letirerek kötülüklerinden utandran ve

onlara kemâlin ve müteâlin hasret ve itiyakn alayan Ha-:^et-i

Mevlânâ, böylece nefsânî kuvvetlerin basks ile silinip, uuraltnda

uyuklaya kalm deerleri, sihirli ak asâsiyle dürierek faaliyete

geçirmeyi bir din gibi mukaddes bilmitir. Zira kendi kendine bilkuvve

mevcut kymetlerle ainalk kurup, onlan yüksek ve müterek bir

îmânn içinde faal klan kimselerdir ki cemiyeti cehilden bilgiye,

karanlktan aydnla çkarrlar; mükülleri yener, î^orluklan aar,

güî^eli bulur, doruyu arar ve iyinin peine düerler. Öyleki bu evk ve

îman potas içinde harmanlanp savrulan ferdî egoizm, yâni nefsânî

kuvvetler, musaffa bir enerji hâline gelince de, iç tabiatn pençesinden

kurtulan insanolu, kinlerden, hasetlerden, gurur, intikam gibiykn ve

menfî duygulardan boalarak bir vicdan cennetinin hürriyetine admnatm olur.

Kütle terbiyesinde sevgiyi esas tutan büyük hakim, bunun içindir ki

cemiyetin her bir tabakasna cömert hattâ müsrif bir efendi ikrâmiyle el

u^tarak: "Ben her cemiyette nâlân oldum, kötü halliler ile de

iyi halliler ile de beraber oldum, *' demekten çekinmemitir.

Hudutsu^ bir ak, ba sonu olmayan bir sevgi ummam hâlinde

gönüllere dalga dalga çarpan Mevlânâ'nn, insanoluna en büyük

armaan, onu kendi ayplarndan utandracak kadar müsamahal ve

anlayl bir muhabbet ve efkate gark etmi olmasdr.

Eer Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Dîvân- Kebîr ve Mesnevi gibi iki

mua^^m ve eriilme:^^ âbide brakmam olsayd, yine kütlenin

hamurunu mayalayan büyük ve müstesna insanlar safnda yer almbulunacakt. Zira, o hudutsu^ samimiyeti, bilgisi, sevgisi, vecdi, îmân

ve san 'at ile insan topluluklarnn nabzn elinde tutan, onlara ahenk,

315

Page 336: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

ni^m ve §ifâ sunan bir aha-verici cihad, içtimaî juür ise, bikmetiyk,

irfâniyle, askyla ':^amânna ve ^mânmn ötesine hükmeden büjük

kurtanclan, adetâ insiyaki hirferasetle se^p kefederek i^ne dü^er ve

etrafndayerledir.

Yaradln beka ve devam srlarn hâmil olan bu büyük kurtarcya,

jâir olarak, mütefekkir olarak, hakim olarak, mutasavvf ve san'atkâr

olarak biî^imle beraber bütün dünyânn da ebedi hayranlk ve ihtiram

borcu vardr. Fakat bu vatann, bu topraklarn evlâd olarak biî(^

Türklerin, târih kaderimi;(^yönünden, ona ayn bir minnet ve ükran

borcu duymam gerekir. Zîra onüçüncü asr Anadolu'sunun bir

tarafta çeitli meî(hep ve inanrlarla bulanm havas, bir taraftan

Mool istilâ ordularnn basks ile kanjmij ni^m içinde Mevlânây,

mücâhit ve kahraman ruhuyla,ylmadan, usanmadan Müslüman-Türk

îman ve tefekkürü adna faaliyette görürü^ Öyle ki, mâlik olduu

deerlerle hâlin olduu kadar istikbâlin de hamurunu mayalayan her

büyük insan gibi, kütleye kemâlin ve müteâlin tohumlarn saçan

Mevlânâ Celâleddîn-i Kümî, Anadolu Türklüünün siyâsî kaderiyle

ibirliiyapan içtimaî tarihininfonunu çif^mi üstat bir kudrettir.

Selçuklu imparatorluunda Moollarn oynadklar son oyunlar,

ferasetli bir mücâhit olarak takip etmek va:^etinde bulunan büyük

terbiyecinin, askeri ba§anlanna ramen, neticeyi, medenî seviyeleri

dü^ük Moollar lehine görmedii aikârd. Bâ;^ iirlerinde, bu istîlâ

hareketlerine açk veya kapal temas eden msralar göt^e çarpar. Ne ki

bunlar, bir ressam frças sadâkatyla hâdiseleri tarafs^ renklerle

çi^or ve bunlarn d§ mâhiyetlerinden içeri siî^arak, hâlin gebe olduu

istikbâli iaret ediyordu. Biri taraftan Tatarlarn t^ulmünden

bahsederken, Tatar ahusunun miskini arzuladn da kaydetmekten

geri kalmamas, bekledii miskin, bu î^ulüm vefaciâlann eliyle karlp

kartrlan kütlenin strap ve inhilalinden doacak sente-:(in tâ kendisi

olmadn nasl iddia edebiliri^ Zîra:

Hâkimestyefalullâhü mâyeâ

O ^ ayn- derd engî^d deva

316

Page 337: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

"Allah hâkimdir, istediim yapar; O, derdin içinden deva çkanr"

demekle, hi^tihi derdinden içinden alnan a§ya, reaksiyonlara kymet

verdiini belirtimijtir.

Bunun için Ha^ret-i Mevlânâ, üç asr "Sadr- islâm" imtiyâ^n

muhâfai^a etmi§ bu imparatorluun ykhpna bigâne deil, tarafs-:(d.

Selçuklu devri kapanabilirdi ve kapanacakt da. Târih meydannda

talih deneyip nöbet savanlar arasnda Selçuklu denen bu devlet de,

Küçük Asya Türklüüne bir Akdenif^ medeniyetinin ilk tecrübesini

gösterdikten sonra, artk siyâsi kaftann syrmak ü;^ere bulunuyordu.

Amma ömrünü tamamlam bir medeniyetin târih huturundan

çekilmesi, kütlenin barnda mahjü^ potansiyelin kaybolmas demek

deildi. Mademki Moollar, istilâ ve ^a/erlerine ramen bu muhterem

medeniyet bakiyesine vâris olmaktan uî^ak bulunuyorlard, ju hâlde

galibin de malûpla beraber, üstün bir kuvvet tarafndan temsil

edilmesi, onun da inhilâl edip yeni bir terkibin potasnda erimesi lâ^m

geliyordu.

Acaba bu namzet kuvvet kimdi ve neredeydi? H^n almam bir

Müslüman-Türk dinani^mi, kütlenin uuraltnda gidilmekte

bulunuyordu ki henü^ kuvvede olan bu gi':(li talebin, yeni bir merkep

etrafnda peteklenip et kemik balamas lâ^md.

I^te Osmanl Türklüünün devir alaca ve dört baji mâmur bir cihan

imparatorluunun bünyesinde örgülejtirecei bu potansiyeli, içtimâi

§uûrun hamuru içinde yourup yeni bir inkiaf ve yeni bir nif^âma

götürmekte birinci derecede sö^ sahibi olan tasavvuf ananesi içinde

Mevlânâ, her Türk 'ün minnet ve ükranla balanmas gereken intac

idealistlerin ön safndadr.

Terbiyeci ve mürjit Mevlânâ, muvâf^enesi bot(ulmuf bir cemiyette,

asrlarn ve nesillerin süzgecinden geçmi kararl mirac, salâbetl

ahlâk, derin kültürü, feragati, ismeti ve asâletiyle, sahteyi gerçektin

istatistik bir görümle ayrt ederek, içtimâi uurun önüne döken ve

beeriyetin eline bir kyas mal:(emesi vererek kütleye nefes aldran

hakim insandr.

317

Page 338: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

içinde derslerim verdii medresesinin muhterem çats altna takririni

bitirip de, iki cihann kaytlarndan â^âde bap önünde, dudaklarnda

a§k gazelleri, ciibbesinin etekleri uça uça geçtii yollara ve konduu

duraklara, hikmetinden, irfanndan, heyecan ve samimiyetinden â§ikâr

bir i^ bir nijan, bir ses ve nefes brakmtr.

isterse beeriyet ^imdi de ayn v:^ bulur ve üstündeyürüyebilir, ayn sesi

ve nefesi duyarak, büyük kurtarclar kafilesinden olan bu büyük

terbiyeciyi, kendi arasnda, kendi hayâtnn içinde bulabilir. Yeter ki

Ademolu, büyük insan motifine olan e-:(eli ve tabiî ihtiyacn hissedecek

seviyi ve §uûru yeni bapan kabansn ve elini de gönlünü de onunla

birletirmek lüî^ûmuna inansn.

Ya^m, büyük üstadm Ken'an Kifâ'nin, Mevlânamn vasfnda

söyledii bir sö^le bitirmek istiyorum:

"O, iir güzelidir, mûsild güzelidir, bilgi güzelidir, Allah

güzelidir. O güzellergüzelidir. ""''

161Sâmiha Ayvetâii, Abide ahsiyetler, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 2001, s. 3- 11.

318

Page 339: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj^erdi üe SIRRA YOLCULUK

Fâtih'in Ve Fethin Gayesi

Zaman içinde ve târih sahnesinde isimleri ehedîle§mi§ kimseler için her

cepheleri ile ele alnmak, kaçnlma^ bir kader buyruudur. nsanlk

âleminin ölmelerinden olan Fâtih Sultan Mehmed de bu kafilenin

bacnda gelenlerin biridir. Onun için, asrlar boyu, hemen her cephesi

ja^hp çi:^lmi§, söylenip münâkaça edilmitir.

Fakat Garp, hattâ ark literatüründe, siyâsî ve askerifaaliyetleri ile

gagalan vefütuhat adna, devirler boyu sö^ söylenip kalemyürütülmü

olan Fâtih Sultan Mehmed'in, hükümdarlk sfat ve san'atna

formasyon vermi olar ruhî terbiye ve dinamiî^mi, netice itibariyle de

derûnî hayât, hemen de hiç ele alnmam dense revadr. Halbuki,

bi^m için olduu kadar dünyâ için de mühim olan, onun istilâ ve

fütuhatndan î^âde, bu cihad ve gaî^â ruhunu çuûrlandnp, plânl ve

sistemli bir istikâmeteyönelmi olan gayesidir.

ikinci Sultan Mehmed'in Manisa 'da geçirdii ikind çeh^delk devresi,

gerek çahs gerek Osmanl Devleti için çok verimli ve faydal olmuçtu.

Zîra genç §eh^de bu müddet î^arfnda, akademik birfaaliyet devresine

girerek, liyakatli hocalar karcsnda malûmatn geni§letmiç, felsefe,

matematik okumuç; Arapça ve Farsçay ana dili gibi örenmiç;

Fâtince, Yunanca ve Srpça'ya çal^mç; târih, corafya ve askerlik

bilgisinde fevkalâde ilerlemi; bir yandan da dünyâ cihangirlerinin

hayatlarn dikkatle mütâlâa ederek, bunlarn doru ve yanl

taraflarna parmak koymuç, böylece de yaçanmç târih maceralarnn

muhasebe ve yekûnu, onu plân ve sistem fikrinin lüzumuna esasl

surette balamdr.

imparatorluun gelecekteki îcab ve ihtiyaçlarn karlamak yolunda

kalifiye bir hükümdar olarak yetiçmek gayretiyle, bir soluunu bo§

geçirmemiç olan çeh^âde, bu plânl faaliyeti ile, denilebilir ki daha o

^aman kudretinin uuruna ermiç bulunuyordu. 'Nitekim, ka^ndkifayet ve dirayet ile, idare ve karar anlarnn en sert dönemeçlerinde

bile hesabn aprmamç, müçkülden müçkül hâdiselerin içinden dahî

319

Page 340: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

ka^s^a synhp, hem kendini hem de memleketini kurtaracak irâde

ve liyâkatigöstermesini bilmitir.

Bir devlet reisi için, be§en ^af ve ^ahsî ihtiraslarnn kulu olacak bir

^aafve ihtidâîlikte kalmann, idare ettii kütleler için; ne aa bir kayp

ve neyaman bir tehlike olduunu, târih kendisine ispat ettii için, Fâtih

Sultan Mehmet, himmetinijaln^ d§ tabiat bilginlerine deil, iç tabiat

kymetlerine de harcamay lü^mlu bulmutur.

Cihangirler arasnda tabiatn dikte ettii müterek esaslar olduu bir

gerçektir. Fakat, meselâ. Büyük iskender'in kendini bir ilâhn olu

olarak cihâna ilân etmij bulunmasna karplk, genç Fâtih, kütle

emrinde Jîsebilillâh kemer balayp asla kulluktan ayrlmamtr. Okadar aynlmam§tr ki, her frsatta kavli ile de, fiili ile de bunu

pervaszca ilân etmekten çekinmeyen bir cihan ah olmutur. Tereddüt

etmeden.

Biraha kul oldum ki cihan âna gedâdur

diyebilmek her tâcidar için kolay söylenecek sö^ deildir.

Ket^â, istanbul'un fethinden üç gün sonra, Ayasofa'nn önünde

atndan inince, büyük hükümdarn ilk ii ükür secdesine kapanmak

olmutu.

Genç hükümdar, daha ehî^âdeliinde, ihtiraslarnnyalm ile beeri ve

ahsi evklerin malûbu bulunan idarecilerfasilesinden olsayd, babas

ikinci Sultan Murad gibi, tahtnn üstünde adetâ bir vaî^e mahkûmu

isteksi^ii ile oturan bir hükümdar kolaylkla alaa edip yerine

geçmekte tereddüt etmef^di. Halbuki, ehî(âde Mehmed'in, bu ikinci

veliahtl sessiî^ sedas^ kabul edip, itaatli bir tahammülgöstermesi, en

küçükyandan itibaren terbiye ve ni^^m görmü bir iç tabiatn verdii

yüî^ aartc bir imtihan olarak düünülebilir.

Muhakkak kigenç ehzadenin büyük talihi, devlet otoritesinin politika

ahlâkn kuran ve kontrol altnda tutan âlimlerden mürekkep müavir

kuvvetlerle çevrelenmi olmasnda idi. Zira Alparslan da dâhil, büyük

Türk hükümdarlarn tahta hasrlayan fikir ve ruh isçilerinin

320

Page 341: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi ile SIRRA YOLCULUK

serdengeçti himmetlerini ve celâdetli gayretlerini hatHamak lât^mdr.

Zira bu salâhetli ve feragatli insanlar, bal bulunduklar prensiplerin

müdâfaasn îmanlannn icâb bildiklerinden, padiahlk makamna

karp gösterdikleri medenî cesaret, hükümdarlarn ve icrââtnn bir nevî

muvâ^ne ve îtidâl unsurunu tenkil ederdi.

Dünyânn hiçbir devrinde hiçbir idare mekani-:(masnn ba çevirmemesi

gereken bu müâvir-mücâhitler snf, kendi prensiplerinin salâbatli

ölçüleriyle, bir nirengi noktas olarak hükümdarlar, dâima hakkn ve

adaletin ^^rvesine götürmülerdir. Ne dünyânn nimetinden âd ne de

yokluundan nââd olduklar için, kimseden çekinmemi ve kendilerini

de kimseye borçlu ve f^bun hissetmemekle, hüviyetlerini kimseye

satmamlardr.

ite genç ehî^âdeyi çocuk yandan itibaren kuatan bu ilim, itfan,

himmet ve san'at erbab hoca-musâhip kadrosu, bir yandan onun siyâsî,

askeri, fikri ve edebîformasyonunu hasrlarken, bir yandan da cokun

ve akn mi^cnm bir tefrih devresinde demlenip döl vemesine hi^et

etmilerdir.

Ne ki, hükümdarn etrafn çevreleyen bu yardmclar ve yapalar

kadrosunun merke^erinde, gö^ünügenç hükümdara dikmi bir hocas

daha vard ki bu, kendi kendisiyle hesaplam tasfyeli ve ergin

kimseler snfndan bir ulu kii idi. Halkn dilinde ad Ak eyh olan

bu uluya hükümdarn hürmeti ve bilhassa muhabbeti büyüktü. Bu

prensip adamnn ve ruh terbiyecisinin verdii kstaslara göre her eyden

evvel, insanoluna beeri gaflardan boalm ve kontrol altna alnmbir iç tabiat lâ^md.

Dünyây prensiplerinden ücretsi^ ve menfaatsin faydalandranlar

serisinden olan Ak emseddin 'in talebi, ikinci Sultan Mehmed'i kendi

kendinin hakikatinden haberdar edip, onu ald manevî okun tesiri

altnda deimi gömlekti. Nitekim bu hararet ve ceî^be ile mânevi

formasyonunu gelitirdii genç hükümdar da, gerek insanlarla gerek

Allah'la olan muamele ve münâsebetinde, kendi kendini kontrol

altnda bulunduracak uurlu bir mes'ûliyet duygusu uyandrd. Sonra

da bu aksiyon adamna:

321

Page 342: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

"Cihâda var, ben de seninle birle gelirim.** dedi.

Ak emseddin için Fâtih Sultan Mehmed bir jahs deil, bir semboldü.

Zira Ak eyh onun ahsnda kütlenin temsilî ifâdesini bularak, âlem

halkna bu kanaldan çk§yaplacan biliyordu. Onun için de: "Sen

seni âir halk gibi zannetmeyesün. tslâh- memleketten gayn

nesneye itigâlgöstermeyesün..." diye emirler veriyor, ondan gelen

her iaret de pâdiâhta bir akis, bir heyecanyaratyordu. Birgün Koca

Cihangir, ve^ri Mahmud Paa'ya: "Bu pire hürmetim

ihtiyarszdr; yannda heyecanlanrm, ellerim titrer; âir

eyhlerin ise, benimyanma geldikte elleri titrer, "demitir.

Nihayet, istanbul'un fethinde duyduu ha^ devlet erkâmyla

konuurken: "Bu ferah ki bende görürsüz; yalnz bu kal'a

fethine deildür. Ak emseddin gibi bir aziz, benim

zamanmda olduuna sevinirim!" demitir.

%%*

Pâdiâhn ^hninde ve eli altnda. ark 'in ilenme gününü bekleyen

tefekkür ^enginlii ve Garb'n maddecilik imkânlar hâ^r nâ^r

beklemekte idi. Bunlar bir teknede yourup, dünyâ tefekkür ve

medeniyetine bir istikâmet çiî^mek, ancak onun çapnda büyük adam

kân idi.

Edirne'de son ve kat'i olarak Osmanl tahtna oturan genç

hükümdarn gayesi sarihti: "Ee-tüftahanne'l-Kostantiniyye" hadîsi ile

methedilen emîr olacak, sonra da Garb'n teslisi karsna ark'n

tevhidini bir ayna gibi tutarak, vahdetin çehresinde kesrete kendi

kendini gösterecekti Bu, bir mânâda positivist tefekkürü spirtüalist

düünce ile kartrp bir sente^yol açabilecek sava idi.

Genç hükümdar için aikâr olan bir gerçek varsa o da, bir samanlar

yeryü':(ünün fikir ve medeniyet târihine kble olmu bulunan slâm

tefekkür ve medeniyetinin artk gömülerinde fer, dikerinde derman

kalmam olduu keyfiyeti idi. u hâlde, onu el yordam ile

yürütmekten kurtarmal, Garb'n realist ölçüleri ile badatracak bir

yeni terkibe doru istikâmetlendirmeli idi.

111

Page 343: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Binlerce yln ardndan yuvarlanp gelen Türklük, §imdiye kadar

geçirdii veyerletii topraklarn adna, diline hattâ dînine uyarak aa

kayplara karglk, hu defa Osmanl kafesi altnda dünyâ târihine

silinme:^ i:^ni brakmal idi. O, ark 'la Garb V müterek pota içinde

eritipyeni bir terkibe götürmek emelinde idi.

Avrupa, Bizans'n Türkler tarafndan fethi hâdisesi üstüne pm bir

etiket vurmutur. Takat hâlâ Garb'n tüylerini ürperten bu fethin,

gerçekten vahjet ve ^lümle asla alâkasyoktur.

Birprensip adam, bir idealist cihangir olan ikinci Sultan Mehmed'in

sevgi ve adalet temellerine oturtulmu hükümdarlk felsefesini, netice

itibariyle siyâsi, askeri ve idâri ahlâkn anlayabilmek için, o devrin

Orta Ça idarecilerini gö^ önünde bulundurmak lâ^mdr. Her biri

dünyâ târihinde biryüî(^ karas tenkil eden vahim, habis ve kan dökücü

hükümdarlarn î^evk için on binlerce insan klçtan geçirtmeleri, ^'âfet

sofralar banda esirlerini süngülere taktrmak, ka^a oturtmak,

kanlarn araplarna kartrmak gibi sadi:(m örnekleri, o devrin

askerlik ve siyâset ahlâknn esâsn tekil etmekte bulunuyordu.

Bir vakitler Haçl ordular eklini alm Garb'n gayreti yetmi bin

masum cana kyarak Kudüs'ü ele geçirmiti. Takat ark'n

Salâhaddn-i Tyyûbî ile hukukunu geri almaya muvaffak olmas,

Garb ' öyle bir tedirgin etmiti ki, asrlarca bunu affetmedi. u hâlde

henüî{^ bu eski hesabn üstüne bir kalem dahî çekilmeden, bir

Müslüman Türk devletinin ark Hristiyanlnn bu son merkeî^ni

ykmas nasl ho görülebilirdi?

te, bu derinden gelen ve adetâ nesillerin nesillere emânet ettii bir kin

hâline bürünmü olan dümanlk, Garb'n intikamc ve mutaassp

anlayndan gelmekte bulunuyordu. Transiî^ politika edebiyat, telkin

yolu ile, hayâlin hakikat kisvesine nasl sokulabileceini u ata söî(üyle

ne gü^el anlatr: 'ftira edin, iftira edin... söylediklerimin doru

olmad anlalsa bile, geri kalan yine yeteri"Aayukan hareket

noktas bu olan birçok Batl kalemler de Türk gücüne ve medeniyetine

dâima ayn kastl hücumuyapmlardr.

323

Page 344: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Fâtih Sultan Mehmed ise, Raptettii ülke halkna, Orta Ça anlay

ile ît^ah edilemeyecek bir vicdan ve îman hürriyeti baijlam^ olduu

hâlde bile, hâlâ ekseri Avrupa çevrelerinde barbar kabul edilmekten

kurtulamamtr.

Halbuki Komnenler saltanatnn taht mücâdelelerinden ve iç

idâresi^iklerinden faydalanarak, yikm bir sel gibi Bizans'a yürüyen

Haçl ordular, frengin ve mâmur Konstantaniyye cehrini, sefil veyoksul

bir harabe hâline koyarak, bir daha belini dorultamad jekilde tahrip

veyama etmilerdi.

Eer Garb dünyâsnn dedii gibi Fâtih ykc ve î^alim bir istîlâa

olsayd, spanyollarn Endülüs'ten devralnm halk arasnda tek

Müslüman brakmam olmalar gibi, bugün istanbul cehrinde de tek

bir Hristiyan nüfus kalmad.

Yine o târihlerde, Akdeniz'in Garb ucundaki engi^syon mahkemeleri,

insanlar fikirlerinden dolay atepe yakp boaklarna kurcun

aktrken, Fâtih Sultan Mehmed, Raptettii cehrin halkn, o Ramanki

harp kaidelerine göre, hiç deilse bafka taraflara sürebilir, ya da

satabilirdi. Halbuki deil Orta Çan, yirmind asnn dahî

anlayamayaca bir yumuaklk bir efkatle, esirlerin URun vadeli

taksitlere balanarak kurtulmalar esâsn kabul etmitir. Bilhassa

LAtin Avrupa'dan nefret eden bu esir millete, Genadios gibi bir

Ortodoksluk müdâfini patrik tâyin etmekle, fethettii ülke halknn

hem millî îmânn kurtarm hem de yava§ yava§ sönmekte olan

Ortodoksluu yaratmtr. Pâdiâhn, malûplara bu atfeti, öylece de

onlarn evlenme, boyanma vefat gibi ahkâm- jahsiyyelerinin kendi

cemâatlerime tedvir edilmesine müsâadesi, o devir Avrupa'snda epne

rastlanan bir imtiyaR deildir.

u hâlde bütün bu gerçeklere ramen pâdiâhn hâlâ barbar olarak

vasflandnlmas. arkî Koma imparatorluuna son vermesi

günâhndan ba§ka neye balanabilir'^ O gün bugün affedilmemi olan

bu suçun intikamn almak için Garb, durmadan kaynam ve dîni

ayn Türklere kar birleik hareket etmek fikrini gelitirmitir.

324

Page 345: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Avmpay titreten hakikat /// idi: Fâtih, devletinin ve milletinin maddî

ve mânevi kudretlerini beraber öriiyordu. Bu da beka ve devam demekti.

Gerek ikinci Sultan Mehmed'in devrinde gerek onu takip eden

hükümdarlar samannda, Osmanl mparatorluunun tehdidi altnda

titreyip durmu olan Garp, bu korkusunun en tipik misâlini 16 Mart

1517

'de, Garp Hristiyanl temsilcilerinin Koma'nn mehur lutema

Saraylnda yaptklar kilise toplantsyla verir. Bu içtimâda Avrupa

prensleri arasnda bansn kurulmas ve yeniden birlejmij Avrupa

kuvvelerinin Müslüman Türklere karp bir Haçl Seferi açmas fikri

mü!(âkere olunmutur. Zîra Osmanl imparatorluu, Hristiyan

Avrupa için dâima ve gün günden artan bir tehlike tekil ediyordu.

Gerçi spanya'da, Araplarn son mev^i Raptedilmek suretiyle, islâm'a

karp Garb'da büyük bir kaf^anç elde edilmijti. Ne çâre ki topraklarn

iki üç kat, jlma^ istîlâlanyla tâ Avusturya içlerine kadar giden

Türklere karp kaybedilmipir.

Bu müthi dümana karp hissedilen nefret ve korkuya, ondaki ahlâk

bütünlüü ve devlet tesânüdü de ilâve oluyordu ki, bu, Garb'n manen

de üstün bulduu hasmna, bir kat daha di bilemesinin balca

sebeplerindendi.

%**

Gerçekten de Avrupa Türk 'ün silâh kadar entelektüel hamledliinden

de korkmakta haks^ saylamaz. Zîra ikinci Sultan Mehmed'in

Osmanl imparatorluundayapmak istedii ilim Könesans, medenî ve

ileri görüünün en dddî admn tekil ediyordu. Büyük küçük birçok

devletleri dif^e getirip, imparatorluuna ilhak etmekle beraber, devletini

tabiî hudutlarnn dna çkarak, hesapsiR bir istilâclk politikas

takip etmemesi, siyâsî basiretinin en kuvvetli delili idi.

Zihniyeti ile, bir aya ark'ta bir aya Garb'da olan büyük

Cihangirin hakîki ilim adamna verdii deer, târihin kayt ettii

istisnalardandr. îfan ve bilgiye gösterdii emsalsR alâka ile ilmin

haysiyetini kurtarm, hattâ askeri fütuhat gibi, bilgi adna açt

savata da bir âlim ve san 'atkârlar ordusu tekil ederek bu muhteem

kütlenin bana da yine kendi serdar olmutur. Devletin beka ve

325

Page 346: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

selâmeti için entellektüelfaaliyeti kânunla tanrm ederek, ulemâ snfdiye tannan ve idarenin temelini tenkil eden hukuk ve diyanet

kadrosunu tekilâtlandrp böylelikle ilmi ve san'at devlet hiî^metine

kojmujtu.

Fâtih Sultan Mehmed'in bilgi ahlâkna dayanan genij kültürünün

hareket ve vüsûl noktas arasnda uzayan kütlevî gaye nedir, diye

arattracak olursak, bir vakitler büyük bir h^ ve ^evk ileyeryüzünün

en büyük fikir pazarlarndan birini kurmu§ olan ark dünyâsnn

kaybetmi olduu ilmî haysiyetini iade etmeyi bir mecburiyet hâlinde

hissettii gö^e çarpar. Eer açmij olduu kültür faaliyeti, kendinden

sonra da devam etmij bulunsayd, belki de Osmanl Devleti irfan ve

medeniyet kblesi olarak cihann yükünü kendine çevirmekte devam

ederdi.

29 Mays 1964 Fetih sene-i devriyesi konulmas162

162^iraxh.2i Ajvetâa, Abide ahsiyetler, stanbul: Kubbealu Neriyâu, 2001, s. 72-81.

326

Page 347: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^'\'erdi üe SIRRA YOLCULUK

Dede Efendi

Büyük bestekâr Hammâmî^âde smail Dede Efendi 'nin, çilesini

tamamlayp Dedelik unvanm almas, 1 799 senesinin Mart aynn son

haftasna rastlar.

istanbul semtlerinin en sakin fakat en gün görmü§ bir kölesi olan

Yenikap Mevlevîbânesinin bu genç müridi, çilesinin ikinci ylndabesteledii:

"Zülfündedir benim baht- siyahm

Sende kald gece gündü^ nigâhm"

buselik arks, Dergâhn duvarlarndan, ehre taar tamaî^ san'at

hareketlerini kula kirite takip eden Üçüncü Sultan Selim'e de

erimekte gecikmemiti.

Kimdi bu çileke Mevlevi dervii? Kim olursa olsun. Pâdiâh için onu

görmek bir an^ deil, bir karar idi Bu karar ile derhal açlan sarayn

kapsndan, Musahip l'ardakosta AhmetAa çkarlarak, Dergâhn

postniîniAli Nutkî Dede Efendiye gönderildi.

Fakat eyh Efendi bu hakan emri, bir arta bal olarak kabul

edebilirdi. Çile müddeti henü-:^ dolmam bir derviin, gün kavumadan

dergâhna dönmesi lâ-:^md. Yoksa çilesi krlrd, yâni yeni batan

çileye soyunmas lâ^m gelirdi.

Bir deni için büyük san 'atkâr, büyük âlim veya itibar ve mevki sahibi

olmak gaye deildi. Dervilik, kendini kendi nefsinin tehlike ve

esaretinden kurtarp gerçek hürriyete kavuturmak demekti. Yoksa,

mevki, an ve öhretin ka-:(d gurur ve benlik kuyusuna düüp helak

olmak mukadderdi Dervi smail'in de, Pâdiâhtan ve haktan iltifat

görmesi bireryol kesici haram ve tu^ak olmamalyd. Belki her eyden

evvel, çileye soyunduu bu köecikte bir iç terbiyesini ve ruh nizâmngerçekletirmesi lâ^md.

m

Page 348: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Toyluuna ramen girdii yolun ölçülerine bal samm ve ihlâsl bir

insan olan genç bestekâr, maddi manevî iltifat ve ikramlara gark

olduu hâlde, Pâdijâhn bulgurundan dönerken, bu ikbâl ve istikbâl ile

marur deil, adetâ mahcuptu. Eline sktrlm bir kese altnla koa

ko§a dergâha doru giderken birden, annesine uramasn lâ^m

olduunu düünerek yolunu deitirdi. Çileye soyunmadan evvel,

babasndan kalma hamam satp bedelini muhtaçlarayedirmi olduu

için annesinin cann skm bulunuyordu. imdi bu eski hesab silecek

frsat kaybetmemeli idi. Soluk solua çald evinin kaps açlp,

annesinin hayretten büyümü göî(leriyle karlanca:

— "Anne... Hamam için artk üzülme. Pirimin iJsân... Al

senin olsun!" diye acele ile keseyi brakarak gün kavumadan

dergâhayetimek ü^reyeniden komaa balamt.

Nihayet binbirgün bitmi ve genç dervi, dede olmutu. Yaln^ dede mi?

Pâdiâhn onu sk sk tutan eli evvelâ musahipleri arasna katm,

sonra da "Ser müe^t^n-i ehriyârî" pâyesiyle taltif edilmiti. Böylece de

Dede, makamlardan iledii mozaik seslerle san 'at dünyâsnda, lâhûtî

olduu kadar beerî de olan heyecanlar ve î^aferler getirmee balamt.

Öyle ki asrlardr millî ruhun ve millî ihtiyâcn müküllerini çö^en,

suâllerini cevaplandran, taleplerini karlayan, sükûn ile çlgnln,

ümit ile bedbinliin arasn dü^nliyen besteler, âyinler, perevler,

semaîler, arklar hevengine, imdi de genç Dede, kendi tlsml

heyecanndan ihtit^^lar katyordu.

Amma Galip Dede ile iir, smail Dede ile mûsikî, ecdat ve san'at

mirasnn son î^aferini îlân ededursun. Üçüncü Selim devrinde inhitat,

bir gerçekti. Memleket siyâsî, idâri, askeri boî^unlar ve buhranlar

içinde bann derdine dümü bulunurken, bünyece de, ruhça da delik

deik olmu bir cemiyet, smail Dede gibi bir ganimeti nasl ele

geçirmiti? Acaba bu mucibe, bir ölüm hastasnn son hayat hamlesi,

sönmek ü^ere olan me'alenin ânîparlay gibi bir ey miydi?

Yoksa Dede'nin duyup duyurduklar, birypranm medeniyet bakiyesi

deil de, sâdece kendi iç ikliminin, dervi gönlünün düt^enli, vecdli ve

328

Page 349: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj-verdi üe SIRRA YOLCULUK

hikmetli sesi miydi? Belki de Dede, kendim kendine ve dünyâya

kanlandran o tarikat potasnda kaynayp, benlik ve beeriyet

kirlerinden arnmam ve ruh bütünlüüne yetmemi olsayd, bir

inkraz asrnda bu srl terkibi, bu hacimli ve kudretli ahengi

yakalayamad.

Aikâr ki dervi kii, bir iç saltanatnn üslûp ve nif(âmn cemiyete

nakletmekle vadeli insand. Kâh hâl, kâh kâl vecd, kâh îman, kâh

hikmet ve irfanyoluyla olan bu intikâl, çou defa san 'at tarîkini ihtiyar

ederdi, ite Dede de, hayat çilelerini kendinden -n^âde beeriyet hesabna

çeken her büyük insan gibi, kanl klçla hi-n^âya gelmeyen kütleleri,

ruhunun kemâl ve cemâlinden s^an bir anlalmad §^^^ ^^ heyecann

scakl ileyumuatan lâhûtî bir ses ve nefesin tâ kendisi idiJ^^

30.3.1957

163Sâmiha AN'V'erd, Abide ahsiyetler, istanbul: Kubbealt Neriyâo, 2001, s. 141-

144.

329

Page 350: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

slâm Birlii

islâm devletlerinin hudutlann tâyin eden haritalar, islâm Biriii'ni

ayran çiniler olmamaldr.

Snrlar ve siyâsî menfaatler bir bakma, gene de ayn olabilir. Fakat,

islâm Alemine, hudutlarn ve her türlü menfaatlerin üstünde bir islâm

Birlii la':^mdr. Birkaç defa, gayeleri srf siyâsî olan Arap Birlii

teebbüsleri olmu, fakat liderlerin kaprisleri ve hayalleri seviyesini

aamayan bu hareketler, kattan kuleler gibi, ilk sarsntda yklp

gitmitir.

Amma islâm Birlii ruhu, Müslümanln mayasnda ve temelinde

mevcut olan ana cevherdir ve menfaate dayanan bütün engelleri ve çeitli

idealleri arl altna alacak ve kütleleri tek müterek çehrede

birletirecek manevî ve ulvî birgayedir.

Bu,yalnz Araplara deil bütün dünya Müslümanlanna âmil öyle bir

îman çatdr ki, onun kubbesi altnda tahakkuk edecek bir al veri,

yaln:^^ manevî birlik bakmndan deil, siyâsî ve iktisadî ahlan

bakmndan da, bütün Müslüman devletlerin güçlerine güç katacak bir

kudret kaynadr. Yeter kipein olarak buna bi\ kendimi^ inanalm.

Bugün islâm ülkelerini tâyin eden hudut iaretleri dünya

politikaclarnn usta ve kastl ellerinde, islâm Biriii'ni tehdit eden

siyâsî kodlar, askeri tehlikeler ve tehditler olarak kullanlmakta, çeitli

kkrtmalar , sürtümeler en affndan ka çatmalar halinde tecellî ve

tahakkuk ederek Müslüman devletlerin iç ve d siyâsetlerine istedikleri

istikâmeti vermektedir.

Büyük kütle dediimi^ halk, bu gerçei görmeyebilir. Görmemekte de

maî^ur ve hakldr. Amma devletlerinin idare meguliyetini üstlerine

alm olanlarn düman oyununa gelmemeleri, durendi, basiretli ve

uyank olmalar, birlik ve beraberlik anlaynn bütün islâm camias

için bir hayat ve memat meselesi olduunu hem nat^ari hem de amelî

mânâda bitip, tatbikatnda da acele etmeleri lâzmdr.

330

Page 351: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi ile SIRRA YOLCULUK

u bir hakikat ki, slâm devletlerini birbiriyleriyle düelloya davet eden

gi^li ve sinsi kuvvetler vardr... henü^ Asya ve Afrika

Müslümanlanmn bir ksm Osmanl mparatorluunun çats altnda

iken o gizili kuvvetler, bu düelloyu Türk ve Arap kavimleri arasnda

tertip etmekte idiler. Ballca senarist de, ngiltere sonra Çarlk Rusya's

idi.

Tecrübeli ve kuma^ olduu kadar gaddar ve merhametsin olan ngili^

siyâsetinin yü^nü güldüren haber alma ve casusluk tekilat hem

münevverler hem de halk üstüne tatbik ettii politikada elhak

muvaffak olmuj, Arap' Türk'e di§ biler hale getirmipir

Birkaç sene evvel gazetelerde, hiç de dikkat çekmeyen basit birya:^

çkmt. Çöllerin enjajls olduu tespit edilen bir adam ile Garpl bir

ga^eteri arasnda geçen ksa bir konulma. htiyar olduu kadar cahil de

olan bu çöl sakini, kendince çokyaamann srlarn söyledikten sonra,

Ingili^er sayesinde yengin olduunu, kendisini Türklerle vurumaya

tevik eden Ingili^ ajanlarndan çok para aldm, bu sayede de onyedi

defa evlendiini iftiharla söylüyordu.

Muhammed ümmetinden bir gafilin, îsâ ümmetinden bir casusun altn

keselerine tamah ederek dindalarna klç sallamas ve bununla da

övünmesi kadar adal bir cehalet a-:^ bulunur. Amma neya:^k ki bu

gaflete düen, çölün o tek adam deil, çöller dolusu Müslüman,

aldatlm ve elde edilmi büyük kütlelerdir.

Bu, cehaletin Caferi idi. Halbuki Kur'ân- Kerim: "Oku!** âyeti ile

balyordu, iç ve d tabiat bilgilerine tevik eden, hatta emreyleyen bu

ilâhi sese riayet ettii ölçüde islâm Alemi dünyâyak tutmu., rehber

olmu ve kütlelere, ak karadan seçerek kstas vermiti.

Artk bugün Ingil!^ politikasnn balonu sönmü ve Büyük Britanya

imparatorluu denen o a-:<^ametli varlk, kabuuna bü^^lüp kalarak,

tarihte bir göi^ açp kapama müddeti denecek kadar ksa gamanda

saa sola avuç açar hale gelmitir.

331

Page 352: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Amma islâm AlemVni birbirine düürmekte büyük menfaati ve pay

olan mihraklar kurumam^ hatta yeni yeni fesat merkepleri türemi

j

bulunmaktadr.

A.ncak bunlar artk Türklerle A.raplann arasn açmann deil, siyâsî

istiklâl kaî^anmij A.rap devletlerini birbirine düürmenin politik keyfi

ve ka:(anc ile, faaliyetlerini de bu istikâmete çevirmilerdir.

Bir vakitler Avrupa'nn can damarna kadar ilerlemi olan Türk

ordularna karp, srasnda birbirini yiyen Avrupal devletler nasl

birlemi idiyseler, imdi de, islâm Alemi'nin yekparelemesine karayn î^hniyetle klç sallamakta bulunuyor.

Siyâsî artlarn elastikiyeti, artk bir TürkArap soukluuna lüî^um

göstermedii için de, çatma alan, Arap ülkeleri arasna intikal etmi

bulunmaktadr.

Gerçi siyaset sahnesinde raman raman Türk- Arap ^ddiyeti olmu

idiyse de resmî çerçeve içerisinde kalan bu ihtilaflar, Türk'ün Arap'

a

olan saygsn ve sevgisini asla sarsmamtr. O kada ki, Kur'ân ve

Peygamberine ball sonsu-:^ olan Türk, deil mukaddesat horlamak,

yedii hurmann çekirdeini dahi çöplüe atmayp ayak baslmayan bir

yere brakacak kadar bir çöl meyvesini bile ö^'^ tutmay bilmitir.

Kroniklere dayanan tarihi bilgilerde, dâima gerçeklerle efsaneler yan

yana yürümütür. Amma u var ki, efsaneler hangi devre ait ise, o

devringörü ve anlaym aksettirmesi bakmndan mühimdir.

Meselâ rivayete göre, Osmanl Devleti'nin kurucusu Osman Bey,

misafir olduu eyh Edebâlî'nin evinde, kendisine tahsîs edilen odann

duvarna asl bir Kur'ân- Kerim olduunu görünce, Hak kelamna

kar u^anp yatmay saygsiî(lk addederek, sabaha kadar elpençe

ayakta durmak suretiyle îmânnn icap ettirdii hürmet, sevgi ve

ball göstermitir.

Bu motif, devlet kurucusunun kütleye akseden ve kütle karsnda teyit

ve kabul olunan derûnî duygusudur. Gerçekten de o devrin îmân

332

Page 353: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>-verdi üe SIRRA YOLCULUK

anlayndan tâ bugüne ulanan ve halkn uur altnda jatan a§k ve

îmân haznesi budur.''^"^

164Sâmiha A\-verdi, Kölelikten Efendilie, stanbul: Damla Yaynevi, 1978.

333

Page 354: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

tslâm Mucizesi

slâmiyet, Mekke'de ilk bekâretini verip Medine'de ahlanarak çöllere

sahralara ve nihayet i^ ve sesi, ar^ meskûnun büyük bir ksmna

hi':(layayld. Bu öyle birpatlayp idi ki, uyuklajp ba§ önüne dü§mü§

eski medeniyetlere, cehalet ve î^ulme gömülmü insanlk âlemineyeni bir

hayatyeni bir hamle getirmij oluyordu.

H^ Muhammed'in büyük muci':^si olan Kur ân'in bütün bejer

snflarna ve çeitli idrak seviyelerine söyleyecek bir sö^^ü vard.

Allah 'in Vusulü, cahil, puperest, dank ve serke badiye ehlini, insan

gücünün dayanamayaca bir celâdet, a^m, sebat ve imanla yirmi üç

sene gibi ksa bir ^manda eritip, liberal esaslara göre yeni baltan

döküp ekillendirdi.

Böylece de, bir gerilme ve yaylanma devresine giren islâmiyet, bir

taraftan Hint Okyanusuna doru sarkarken, Orta Asya Türk

Devletlerinin kucanda i':^t ve ikbal ile sevilip oktand.

Büyük Selçuklu imparatorluuna da Anadolu Selçuklularna ve

nihayet Osmanl Devletine de ruh, ni^m, üslup, idare, hukuk, iktisat

ve san 'at ölçüleri getiren bir itidal ve muva^ene unsuru, be§eri-ilâhî

idrakin tâ kendisi idi.

Askerifütuhatna muva-:q olarak, ilimde ve medeniyette geni§ ufuklar

açm§ olan islâm Alemi, karanlklar içinde emeklemekte olan

dünyânn cehaleti ortasnda, tarihin kaydettii en ince medeniyetlerden

birini süratle abideletirmeye muvaffak olmu^ bulunuyordu.

Biryandan Badad'da ihtidam ve §a§aa ile parlayp, yeryüî^üne ilimden

ve teknikten sinyaller verirken, bir yandan da Müslüman dünya,

düünmeyi ve okumay terk etmedii müddetçe, ilerlemekte devam etti.

Emperyalist emeller gütmeyen bu âdil ve müsavatç din, hemen hemen

bir solukta Msr', Ceî^ayr', Fas', Tunus'u geçip Endülüs'e atlad ve

Sicilya kaplarn Avrupa asil^adelerine açt.

334

Page 355: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ay-verdi üe SIRRA YOLCULUK

750 senelerinden XIII. Asnn sonuna kadar Müslüman medeniyeti,

Atlas Okyanusundan Çin eddi'ne kadar u-:^nan bir saha ü-:^rinde

rakipsi^ bir hükümranlk kurdu.

Abbasi halifelerinin aja yukan bej asr devam eden devletleri,

Endülüs'deki üç asr süren parlak devrinden sonra bir o kadar daha

ömrü olan slâm devletleri kütlelerin jütünü güldüren bir örnek

medeniyet ve kültür merke^^er idi

165Sâmiha A\-v'erd, Kölelikten hjendlie, stanbul: Damla Yaynevi, 1978.

335

Page 356: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

Endülüs'te islâm

San'atta olsun ilimde olsun Hndülüs, o medeniyet cenneti olmutu ki

adm bapnda çiçeklenmi§ san at eserleri, saraylar, kasrlar, camiler,

medreseler, her kan§ topra nakilgibi donatm bulunuyor, o kadar ki

refah ve bollua garkolmuj halk arasnda, sadaka ve ^kât verecek bir

fakir vatanda bulunmuyordu.

Endülüs limanlarndan hareket eden ticaret filolar, istanbul,

iskenderiye, Sicilya ve A.kdeni^ sahillerine, bu ince medeniyetin ticaret

mallarn tadyordu. San'at, ^râat ve ticareti bütünlyen bir ilim ve

edebiyat dükünlüü de, sanki buhar gibi kütlenin üstüne çökmü ve

teneffüs ettii havaya kan§m§t. bilhassa Avrupa prensleri ve

asilî^âdeler, bilgi tahsili için Sidlya gibi Endülüs medreselerine de sel sel

akyor ve bu ilimpazarlarnn metanfikir daaraklanna doldurarak

memleketlerinefey^ ve §k tadyorlard.

iir ise, cemiyette âdeta hayatî bir ihtiyaç ve kind tabiat olmupu.

bollukla ilim ve san'atn yourup çekilledii kütle içinde en kymetli

nesne jiirdi. Öyle ki halk, san'ata deer biçmekte âdetayan§ ediyor,

ald ^evki deerlendirmek hususunda san'atkâra, akla gelmedik

ikramlarda bulunuyordu. airlere paha biçilme^ hediyeler baçlamaya

dayamayan hükümdarlar, devlet adamlar ve memleketin ileri gelen

tabakas, her birine balar bahçeler, kasrlar, saraylar veriyor gene de

bu bahiçleri a^ bularak, airlerin alarn inci ve mücevherlerle

dolduruyorlard.^^^

166Sâmiha Ayverdi, Kölelikten Efendilie, stanbul: Damla Yaynevi, 1978.

336

Page 357: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A>^erdi üe SIRRA YOLCULUK

San 'ât Ve Temââ Hayâtmz

Memleketin hanndan akan maârif nehrinin kollan ve s^nttlan

olarak müdahale bekleyen müesseseleri de müstacelen ele almak,

davannpek mühim ve ihmale gelme-:^ noktalandr.

öyle ki, cemiyetin düzünce ve bilhassa duygu dünyas içine sö\ ile olsun,

imaj ile olsun girmesini çok iyi beceren temââ hayat, bugün gerek

sahnede gerek perdede, yü':(de doksan seki^ solun hakimiyeti ve emrinde

bulunuyor.

u halde tiyatroya ve sinemaya da millî hüviyet verme seferberliini açp

bu mücadeleyi mutlaka ka^nmak lâ^mdr.

Eli bol, kesesi açk sol faaliyet, bütün yurt sathnda ajanlar, get^ci

ekipler ve bilhassa sa^ §airleriyle, adeta toprafethetme sevdasndadr.

Devletin de aynyoldan faaliyet göstermesi, saa hikmet eden san'atkar

sat^ sairlerini ve âjiklan memleketin en ücra köelerine kadar

göndermesi çok isabetli bir tedbir olabilir.

u da var ki, ya-^ aylannda gene Anadolu'yu dolaan, para, eya ve

kitap datan komünistlere kar, misyonlannn uuruna van?îi

münevver, imanl ve medenî gençlerin de ekipler kurup bunlarn

karsna çkmalan da ihmal edilecek ilerden deildir.

Radyoya gelince. . . Kendisi için kurulmu hisarlar içinde, be hanelik

köylere kadar ma^allanndan ':(ehir saçan bu Moskof ileri karakolunu

behemehal imtiyaîi ve saltanatndan ayracak kanunî çareler aramak ve

Türk diline yapt ^arar ve tahribattan temizleyip millîletirmek

gerektir.

Târihin doru konuan duda, bütün ava^ ile seslenmektedir.

Duyalm. . . 'binlerceyllk Türk târihininferyatlanna artk

kulaklanm^ tkamaktan va^eçip emrime, iradma yolumu^

337

Page 358: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Eserlerinden Seçmeler

dorultup kendi kendimi^ tahrip ve imha gafletinden kurtulalm.

Zira bufrsat, sonfrsattr.'^''

Sâmiha Ayverdi, MaârifDavam^ zmir: Sobe Matbaas, 1 970.

338

Page 359: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Dizin

1914 harbi

20. yüzyl

29

23, 115, 245

aba

Page 360: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

D2n

arkada 114, 271, 273, 275

Page 361: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRy\ YOLCULUK

bende 37, 44, 53, 98, 143, 156, 180,

269, 322

Bernard Levvis 199

berzah 9, 141, 171

bestekâr 162, 327, 328

beer 70, 140, 223, 314, 334

beeriyet 27, 173, 314, 318, 329

Beyazt 144, 145

beyefendi 16, 24, 116, 155

Beyolu 36, 144, 145, 146

Bilgelik yolu 22

bilgi22, 61, 72, 74, 100, 101, 113, 125,

187, 214, 243, 276, 294, 318, 325,

326, 336

birlik 9, 61, 66, 75, 83, 100, 122, 123,

124, 125, 133, 134, 137, 153, 180,

187, 188, 193, 198, 211, 241, 308,

330

birlik gökleri 153

bitiik âlem 171

biyografik makale 103

Bizans 233, 235, 323, 324

bîzâr 222

Boaz 107

Boaziçi iv, vii, 27, 232, 234, 236, 239

bozuk 164

Budin 13, 237

Budist 6

bulut 274, 302, 306

buselik 327

Büyük Dou mecmuas 238

Cemâl bey

Page 362: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Dizin

Ddalâlet

Page 363: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Edebî ve Manevî Dünyas çinde Fatih

vii, 180, 183

Edebiyat iii, 229

edep i, 10, 56, 74, 75, 84, 85, 86, 88,

92, 101, 112, 136, 139, 152, 155

Edirne 322

efendi 3, 26, 46, 86, 109, 165, 207,

315

Efendim 12, 16, 22, 24, 33, 64, 70, 73,

81, 111, 127, 164, 174, 186, 206,

208

egoizm 315

ehadiyet 105

ekmek 41, 56, 192, 196

Ekmekçi 192

Ekrem Hakk iii, 16, 17, 18, 20, 162,

238

Ekrem Hakk Ayverdi 16, 18, 20, 162,

238

el pençe 8, 96, 144

elçi 183

Elest 186

elîm 137

El-Muhâsibî 252

emânet 17, 41, 63, 123, 170, 214, 227,

254, 323

emekleyen bir çocuk 150

Emevi Camii

emin

Eminönü

Endülüs

Enerji

engizisyon mahkemeleri

Enis Batur

256

23, 125, 187, 204

139

ii, 324, 334, 335, 336

188

324

229

entelektüel iv, 47, 107, 155, 200, 325

Enver Çelebi 162

Epiktet 35

er 34, 50, 74, 86, 95, 132, 154, 186,

215

74, 186

98, 99, 185, 186, 208

162

er kii

Ergun Göze

Erhan Altnta

Ermeni

Ernoul

Erol Olgaç

Esâret-i Fünûn

eser-i istanbul'

Esma

iv, vii, 98

195

162

13

209

253, 256, 257

estafirullah

Page 364: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Dizin

Fkh 256

fndk 277

Fîhi Mâfih 78, 97, 190, 191, 192, 220

fikir 36, 43, 45, 151, 164, 176, 180,

187, 208, 209, 212, 238, 239, 240,

241, 242, 243, 244, 246, 247, 312,

314, 320, 322, 326, 336

Filibeli Ethem Efendi 119

Filistin

Page 365: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha A^^'erdi üe SIRRA YOLCULUK

Hak tecellîsi 42,95

hakikat 2, 5, 36, 39, 40, 71, 152, 156,

169, 189, 210, 218, 219, 258, 260,

265, 267, 268, 331

hakîkat-i Muhammedî 218

hakiki hoca 106

Hakîkî mürid 177

hakîkî Müslümanlk 151

hakîm adam 46

Hakk 2, 4, 12, 17, 18, 38, 55, 56, 57,

64, 80, 85, 95, 97, 105, 106, 109,

141, 142, 174, 203, 212, 213, 218,

221, 227, 253, 254, 257

haksz 152, 325

Halet 13, 229, 237

Halet Hanm 237

halife 132

Hâlik-i kâinat 28

Halil Can 162

Halîl makam 114

halk iv,4, 31, 47, 96, 97, 101, 112,

141, 203, 225, 249, 274, 307, 312,

313, 322, 324, 330, 331, 336

Halk i, 95, 206, 210, 274

Hallac- Mansur 252, 263, 268

halvet 182, 183, 255

Halvetî 308

ham 28, 56, 71, 233, 266

hamam 18

Hâman 297

hamile 32

Hamza 82

han 18, 157

Hanc ii, i, iv, v, vi, 1, 2, 3, 4, 5, 8, 9, 49,

54, 73, 74, 77, 86, 87, 90, 91, 92,

97, 106, 144, 157, 173, 295, 296,

297, 298, 299, 300, 301, 302, 303,

304, 305, 306

Harâbî 78

Harakânî 93

Haram 178

harf 148, 158, 263, 283

harp zengini 41

Hasan el-Basrî 252

hasreti, 45, 54, 73, 119, 157, 235, 274,

295, 298, 315

har neir 47, 54

hamet 102

hatem 257

hâtra ii, iii, 19, 101, 277

Hâtralarla Babaa vi, 179, 217

Hatice Cenan 7, 38, 119

Havadis, Ölçü 238

havf 65, 254

hayâl i, 56, 73, 157, 175, 287, 295

hayat iii, v, 13, 17, 21, 24, 26, 35, 36,

38, 47, 48, 61, 85, 92, 108, 116,

117, 119, 120, 122, 145, 165, 179,

206, 233, 240, 241, 243, 252, 280,

328, 329, 330, 334

hayat cilveleri 26

hayat düzeni 165

hayat felsefesi 119

hayat tablosu 108

Hayât- Beer 35

hayatla barm 26

Hayreliler 82

Hayret i, 218

Hayri aabey 76

hazîn 137

hazine 12, 50, 67, 154, 156, 266

hazîne 11, 297

Hazret ii, 58, 105, 149, 193, 207, 211,

212,312,314,315,317

Hazret-i nsan 149

Hazret-iîsâ 211,212

Hediye 59

Hdrellez 66

Hristiyan 195, 196, 199, 324, 325

hrka 132

Hrka-i erif Camii 30

Hrka-i erif 30

hrs 9, 18, 56, 71, 169, 224

Hzr lyas 65

Hicaz 136

hiç i, 2, 3, 4, 5, 8, 19, 25, 26, 29, 32,

49, 51, 53, 57, 66, 70, 71, 72, 73,

74, 75, 78, 79, 82, 83, 86, 87, 89,

91, 93, 105, 106, 109, 110, 114,

116, 128, 140, 144, 149, 154, 157,

158, 169, 170, 174, 175, 189, 191,

192, 196, 198, 208, 210, 211, 216,

218, 225, 229, 238, 278, 280, 285,

286, 290, 295, 296, 319, 324, 331

Hiç olmak 72,215

345

Page 366: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Dizin

hikmet 44, 51, 56, 59, 78, 114, 156,

204, 221, 227, 255, 329

hilâl 141

Hipyas 35

hitab 72, 78, 79, 152, 170

hizmet iv, 17, 20, 24, 45, 70, 75, 80,

81, 98, 116, 123, 130, 132, 135,

151, 155, 156, 165, 169, 174, 175,

213,321,337

hizmet ak 20,169

hizmetçi 98

Hoca 60, 75, 100, 130, 226

hoca-talebe 34

Hopçuzâde âkir Efendi 162

Horasan 198, 254

hogörü 116, 119

Hölderlin 16, 256

Hristiyan 63, 199, 210, 211

Huda 64, 143

Hudeybiye 194

hukuk 326, 334

Hulusi Gökmeni! 162

hurma aac 191

huzur i, 18, 33, 42, 50, 93, 109, 116,

131, 149, 155, 176, 201, 235, 252,

254, 280

huzurlu kadn 40

Hüdâ 112

hür 25, 126, 207, 209, 223, 313

Hür Adam 238,247

hür insan 126

hürriyet 97, 165, 313

Hüsâmeddin Çelebi' 34

Hüseyin 162, 207, 230

Hüseyin Rahmi 230

hüsran 213

Hz Aye 83

Hz. Ali 24, 62, 71, 84, 142, 187, 218,

251

Hz. aiî 151

Hz. Ebû Bekir 114

Hz. Fatma 57, 58

Hz. Hatice 9, 99

Hz. brahim 5, 114, 188

Hz. Ömer 132, 197

Hz. Peygamber'in günü 110

Hz. ems 51,154

Ira kî

Page 367: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

ktisadî krizler 164

ilah 187, 208

lahe 187

lâhî 52, 253, 258, 259, 262, 267

ilâhî rahmet 56

ilâhî-beerî 185

ilahiyat 24

îlâ-y Kelîmetullah 169, 170

lhan abla 16,17,110,157

lhan Ayverdi 83, 110, 157, 168, 169,

208

ilim 17, 44, 52, 56, 70, 155, 171, 172,

173, 174, 206, 225, 239, 242, 246,

252,276,321,325,336

ilim mutaassplar 206

ilim Rönesans 325

ilim ebekesi 173

ilk mektep hocal 29

ilm-i ledûn 142

ilm-i ledün 14, 157

ilmîtaassub 151

ilmin gayesi 171

lyas 65

mam Gazali 256

mâm- Gazalî 121

iman 25, 36, 53, 59, 60, 76, 81, 84,

116, 139, 146, 164, 175, 190, 196,

197, 201, 202, 206, 208, 212, 214,

218, 225, 240, 248

îmân 59, 214, 308, 314, 332

iman anlay 116

inanç 125, 126, 154, 176

inci ii, 259, 336

incitmek 120

incitmemek 123

ngiltere 331

nisiyatik 258

nnîen'allah 11

insaf 40, 41, 59, 146, 269

insan sfat 222

insan ve eytan iv, vi, 140, 141, 142

insan- kâmil 23, 251

nsân- Kâmil 56, 71, 258

insanî 9,25,203,214

insanlk âlemi 22,24,33,34,46,63,

69, 75, 155, 314, 334

insanolu 92, 146, 184, 205, 270, 281,

315

intikam 98, 165, 213, 315

intisap 8

ip uçlar 117

irade 189

ran Bapiskoposu Simeon 199

irfan 11,22,35,36,41,44,45,51,56,

59, 64, 73, 107, 131, 142, 156,

164, 173, 204, 212, 243, 259, 276,

321,326,329

rfan Bey 153

rfan Paa 144, 153, 161

irfan sava 212

irfânî ii, 9, 22, 25, 64, 115, 131, 148,

152, 175

irad 26, 51, 52, 62, 89, 120, 280

îsâ 51, 96, 97, 201, 211, 331

skender 180, 297, 320

slâm ii, 17, 18, 20, 44, 47, 63, 66, 71,

97, 99, 114, 116, 130, 131, 132,

133, 134, 135, 136, 137, 154, 155,

166, 169, 170, 174, 186, 187, 188,

189, 190, 192, 193, 194, 195, 196,

197, 198, 199, 201, 202, 203, 206,

211, 212, 238, 239, 240, 242, 244,

246, 251, 254, 256, 308, 312, 313,

317, 322, 325, 330, 331, 332, 334,

335, 336

islâm Birlii ii, 330

slâmî prensip 130, 196, 198

spanya 199, 200, 238, 325

sra, 70 203

stanbul Fetih Cemiyeti v, 16, 163,

183, 238

stanbul Geceleri iv, vii, 102, 144, 145,

146, 167, 232, 234, 235

stanbul hanmefendisi ii, 3

stanbul medeniyeti 109, 209

stanbul îvesi 101

stanbul Türkçesi iv, 103, 209

stanbul yazar ili

istîdâd 54

stirak 181, 267, 277

stîlâchk 325

çi 20

i bitmemi 106

itaat 38, 120, 132

itaat etmek 120

ttihat ve Terakki 236, 243

347

Page 368: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Dizin

iyi ahlâk 125

KKabe 5, 24, 62, 72, 84, 95, 122, 251,

260

kabri 58

kabz 6, 64, 65, 66

kadeh 219, 285, 297

kader 126, 319

Kadköyü 234

kadn 2, 3, 6, 27, 31, 36, 40, 41, 43, 45,

46, 57, 116, 132, 133, 134, 135,

136, 138, 141, 197, 221, 222, 224,

227, 292

kadnn giyim kuam 133

kadife 32

Kadir 3, 13

kâfir 225

kâinat 14, 15, 68, 122, 246, 257, 259,

270, 274, 285

kâinat kitab 14, 15, 68, 259

kalb 120

kalem 12, 52, 55, 69, 70, 82, 83, 103,

250, 251, 319, 323

kalp 11, 36, 53, 130, 132, 143, 173,

292

kalp akçeye 143

kamç 178

Kâmil 74, 83, 104, 215, 251, 258, 308

kâmil mürid 20, 64

kâmil öretmen 24

kandil 73, 111

kandil geceleri 111

Kanuni 13

kap 8, 142, 152, 184, 303

kap tokma 152

Karagöz 95, 111

karanlk 61, 64, 73, 271, 290, 313

kararm 127

kararszlk vadisi 126

Karun 30

kâif 35

kat 2, 53, 127, 251, 325

katil 22

Kavuk 132

Kaymakam 215

Kayseri 258

Kâzm amca 7, 42

Kâzm Büyükaksoy 162

kedi 109

Kehf Sûresi'nin 109. âyeti 55

kelâm 257

kelime 2, 14, 28, 95, 100, 120, 145,

148, 156, 187, 248, 256, 258, 259,

263, 283, 286, 311

kemâl 20, 23, 45, 61, 170, 173, 176,

182, 329

Kemâl Altnkaya 131

kemâl vasf 61

Kenan Rifâîi, ii, 1, 7, 12, 15, 17, 22, 23,

24, 25, 26, 27, 50, 69, 81, 109,

112, 128, 129, 156, 171, 173, 175,

178, 190, 208, 212, 239

Kenan Rifâî dergâh 175

kendi kendinin emîri 9

kendi kendisiyle dost 127

Kendini bilen 123

kendini bulma 35, 314

Kendisiyle bark 126

keremli 26

kerih 19

Kerim bey 144

Kemeke 118

Kevser arab 38,219

klç 155, 297, 331, 332

Klk kyafet 133

krlmamak 214

Krmamak 214

krmz 32, 266

Ksâs- Enbiyâ 13

kvlcm 146, 277

kyafet 133, 134

kyamet 269, 278

Kyamet, 16-17 51

Kzlbalk 313

kilise 199, 325

kimya 222, 223

Kinl32, 165, 213

kitap ii, 37, 78, 83, 92, 98, 108, 114,

115, 155, 195, 211, 225, 230, 259,

337

Kitaplk 161

koku 274

kolonya 19, 207

konak 235, 241, 243

348

Page 369: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Aj^^erdi üe SIRRA YOLCULUK

Konevî 258

Konstantaniyye 324

konuma stili 101

Konya iv, 75, 161, 162, 163, 313, 314

Konya Turizm Cemiyeti 163

korku 11, 15, 23, 41, 65, 124, 129,

130, 202, 220

koruk 168

koyun 136

köksüz 47, 184

köle 165

Kölelikten Efendilievii, 239, 242, 333,

335, 336

köpek 143

köprü 15, 34, 72, 176, 218

körl30, 218, 231

körebe 28

kötü 17, 22, 61, 70, 71, 127, 138, 191,

293, 308, 315

kötü düünceköylü OsmanKrezüs

Kriton

kriz

127, 191

141

60, 271, 273, 275

35

116

Kubbealt Akademi Mecmuas 56, 100,

151, 169, 170, 186, 238, 247

Kubbealt Akademisi Kültür ve Sanat

Vakf V, 163

kudret 21, 43, 95, 146, 183, 189, 205,

250, 269, 281, 330

Kudüs 107, 195, 323

KU92, 95

kul hakk 138

kulluk 62,97

kumar 139

kûn 158

kundak 146

kurban 30, 32, 137, 253

Kurey 194

kurtulua ermek 116

kuru aaç 191

kusurlu 164

ku 72,91,96

kuak 66, 209

Kuvvet 189

kuvvetli 6, 27, 72, 101, 102, 118, 125,

195,313,325

Kuyumcu 293

Kuzey Afrika 200

Küçük kz 148, 262, 283

kül 1, 24, 90, 269

küllî 72, 252, 257

kültür iv, 43, 101, 125, 163, 176, 185,

230, 237, 239, 240, 242, 245, 246,

247, 326, 335

Kültür Bakanl 163,238

kürek mahkûmu 108

kütle fedaisi 52

lâ faile illallah

Page 370: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Dizin

mânâ3, 8, 9, 12, 23, 24, 33, 57, 70, 95,

101, 102, 103, 114, 122, 144, 149,

152, 156, 168, 181, 203, 240, 246,

248, 251, 263, 272, 276, 283, 311

mânâ anas 33

manevî 9, 10, 14, 16, 18, 22, 25, 27,

28, 31, 33, 40, 41, 43, 45, 50, 52,

53, 55, 56, 57, 62, 65, 74, 82, 86,

116, 119, 122, 126, 137, 138, 139,

146, 150, 151, 153, 164, 168, 169,

171, 175, 176, 181, 182, 183, 184,

185, 203, 213, 224, 239, 243, 251,

254, 257, 258, 261, 264, 312, 321,

325, 328, 330

manevî annelik 239

manevî bünye 138, 139

Manevî ilim 51

manevî mîras 57

manevî zincir 22

marifet 61, 252, 255, 256

MarkOrel 35,57

masal 108, 276, 277, 291

mauk 24

mâverâ 170

mayi 36

Mazi 179, 184

Mecâlis-i Seb'a 97

medenî 27, 60, 247, 316, 321, 325,

337

medeniyet inacs 164

Medine 70, 195, 199

mehenkta 293

Mehmet Akif Ersoy 247

Mehmet Ali Aynî 131

Mehmet Demirci 150, 151, 184, 185

Mehmet Emirolu 75

Mehmet Önder 161,163

mekârim-i ahlâk 138

Mekke 194, 195, 334

Mekteb-i Sultanî 25

mektep 30, 148, 220, 242, 262, 283

Melek 50, 302

Meleklerin salât 190

Meliha hanm 13

memleket 47, 175, 225

menfaat 9, 118, 223

menfî kuvvetler 165

menzil 3, 266

merdân- Hüdâ 112

merhamet 80, 194, 195, 251

Merkez v, 1, 22, 90, 239

Merkez Efendi v, 22, 239

Merkez Muslihiddin Efendi 22

Meryem ii, 39, 82, 96, 191, 192

Mesihpaa mam iv, vi, 150, 151, 232,

233

Mesnevi iii, 1, 69, 86, 112, 114, 115,

160, 161, 212, 314, 315

Mesnevi erhi 114,115

meale 35

Mekûre Sargut 12, 56, 57, 66, 157,

163, 208

Merûtiyet 241

metafizik 170, 171

Mevlânâ i, ii, iii, iv, 13, 26, 34, 50, 51,

60, 69, 76, 78, 79, 80, 86, 88, 94,

97, 120, 121, 122, 151, 154, 156,

160, 161, 163, 164, 165, 166, 173,

190, 191, 192, 209, 212, 219, 220,

238, 247, 250, 251, 258, 308, 312,

313, 314, 315, 316, 317, 318

Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî 120, 308

Mevlevi 112, 162, 308, 327

mey 219

meyân- âkanda 52

meyhane 219

Mezamir 86

Msr Niyazi 95,96,141,189

mihnet 26

mihver 1, 90

millî 45, 47, 133, 137, 138, 139, 151,

159, 169, 175, 184, 185, 213, 214,

222, 224, 225, 324, 328, 337

millî eitim 213

milli ve dinî bir terbiyey 138

Millî Vicdan 185

milliyetçilik 23

milyarder 184

Mimar 238

mimarî 16, 22, 241, 243, 247

Miraç 3

Miralay ismail Hakk ili

miras 37

mirasyedi 154

misafirhane 157

mistik 46, 117, 119, 120, 121, 200

350

Page 371: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Amerdi üe SIRRA YOLCULUK

mistik adam

Page 372: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Dizin

nisan yamuru 259, 267

Niyazi Msrî 210, 250

Niyazi Sayn 162

Niyazi Yldrm Gençosmanolu iv

niza 54, 55, 205

nokta 6, 11, 13, 28, 38, 78, 125, 144,

173, 193, 196, 232, 286

Nuri, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 32, 72, 73,

134, 260

Nur, 35 72

31 134

Nuri Pazarcba 131

nüzul 262, 266

ölmeden evvel ölünüz 263

ölmeden önce ölm 33, 168

Ölü 8, 144

ölüm 40, 47, 108, 179, 199, 223, 328

ölüm ferman 40

Ömer 80, 82, 132, 136, 162, 197

öpmek 24

örnek 28, 70, 71, 75, 85, 99, 114, 117,

120, 144, 145, 155, 163, 169, 176,

227, 228, 229, 252, 315, 335

öz deerler 179

Özcan Ergiydiren 162

Özgüven 72

OOdo Deuil

odun

Oku

Okun Ucundan

olgunlama

onbaOrhan Büyükaksoy

Orta ÇaOrtodoksluk

196

152

14, 259, 331

229, 230

56,71

91

42, 162

323, 324

324

oruç 95, 111, 130, 137, 138, 192

Osman 80, 141, 162, 223, 332

Osman Bey 332

Osman Dede 162

Osman Gazi 223

Osmanl iii, 16, 40, 58, 70, 78, 100,

101, 102, 107, 115, 130, 163, 200,

221, 223, 224, 225, 233, 234, 235,

236, 240, 243, 244, 317, 319, 322,

323, 325, 326, 331, 332, 334

Osmanl devleti 223, 224, 225

Osmanl mimarisi 16

Osmanl-lslâm medeniyeti 107

ot 143

Otifon 35

öörenci 86

öretmen 29, 31, 32, 85, 86, 149, 191,

227

ölmeden evvel ölme 168, 266

padiah

Page 373: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

Rahmet iv, vi, vii, 20, 62, 205, 207,

208, 228, 309, 311

rahmet deryas 63

Rahmet Kaps iv, vi, vii, 20, 205, 207,

208, 228, 309, 311

Ramazan 59

Ramazanoullar 237

Râtibe vii, 103

raz 17, 25, 29, 34, 70, 101, 191, 230,

240, 264

realist 141, 322

recâ 65

Redd-i miras 108

rehber 9, 39, 52, 67, 163, 231, 315,

331

rehber-ortam 231

renksizlik 61

Resimli stanbul Haftas 238

ressam 131, 172, 316

Resûlullah 36, 133, 138, 194, 207

Reat Ekrem Koçu 236

rzâ 180, 181, 227, 255, 264

Rzâ makam 264

Risâle-i Nur 258

Roma 18, 324, 325

roman iii, 101, 108, 131, 150, 229,

232, 233, 239, 244, 245, 246, 259

romantizm 102

Rönesans 43, 44

ruh 37,41,45,56,64,71,88,116,

118, 119, 121, 128, 146, 154, 164,

181, 186, 193, 201, 206, 213, 214,

232, 246, 258, 320, 321, 327, 329,

334

ruh çöküntüsü 146

ruh gözü 121

ruh mimar 164

ruh tasfiyesi 154

ruh zenginlii 37

rûh-i mücerred 311

ruhiyat 35

ruhun zîyneti 138

Rûmi 258

RüsûhîBaykara 162

Rüsûhî Bey 162

rüsvâ 141

rüzgar 277

rüzgâr 269

Saadeddin Heper 162

sabah 18, 32, 289, 292

sabah yldzlar 289

sadaka 136, 308, 336

sâdk 35, 114, 127, 128, 139, 145, 151,

252, 270

Sadî 213, 238

Sadreddîn-i Konevî 313

saf 27,38,41,43,81,116,119,164,

194, 255, 258, 262, 312, 313

safa 26, 65

safdil 212, 294

Safiye Erol 43, 45, 46, 47, 115, 160,

161, 163, 208

salkl 125, 174, 240, 241, 245

sahte ayd 47, 223, 224, 225

sahte inci 151

sait 72

Sait Faik 230

sakat 164

sâkî 219

Salahaddin Eyyûbî 195, 196

Salih Yeil 57

Salih Zeki Aktay 131

sâlik 180

saltanat40, 56, 61, 102, 181, 265, 266,

286, 297

saltanat- ilâhiye 56

samadanî 39

Samed 80

samimî 126, 128, 129

samimiyet 16, 52, 169, 235, 247

sarho 11, 46, 61, 219, 253, 261, 285,

292, 297

sar apka 201

sark 132

sava 127, 187, 188, 189, 190, 191,

193, 194, 198, 199, 203, 322

savaç 170, 192, 203

savatan büyük 119, 190

Savm- Dâvud 138

saz 27, 177, 337

seb 177

Secde 260, 266, 267

secde et 266

Sedat Zeki Örs 131

353

Page 374: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Dizin

Sedd-i Çin 182

sefahat 139

sefer 215, 278

sel 96, 146, 186, 267, 274, 294, 324,

336

selâm i, 58, 87, 140, 190, 306

selâmlk 6, 15

Selçuk Üniversitesi 163

Selim leri 232

Selman Tüzün 162

semâ 162, 177, 314

semâ dedesi 162

semâvat 28

semâzen 162

Semiha Cemal 24, 32, 33, 34, 35, 36,

37, 39, 50, 81, 83, 88, 94, 115, 220

senfoni 122

serdar 325

serdengeçti 27, 171, 321

sert 79, 85, 98, 199, 207, 273, 319

Server Bey 23, 26, 86, 310

Server Hilmi Bey

servet- i aksevgi hazinesi

sevgi odasevgi seli

sevgi yolu

seviyesiz

seyr ü sülû

Seyr-i sülük

Scak

ssknt

25, 310

56,59

52, 119

119

117

119

140

175

262

61

131

4, 6, 125, 149, 163, 219

srât- müstakîm

srlanmsigara

sikke

silâh

simyac

Sîret Kaytaz

Siyah inciler

siyâset

siyâsî dergi

Sofi Huri

Sofi Huri

souksohbet

51, 66, 75, 193

78

56, 73, 110, 126

7, 28, 293

167, 192, 212

50

162

229

94, 131, 323

112

115, 131, 160, 163, 208

115, 161

61

16, 79, 112, 128, 156, 175,

Sokrat

sosyal barsosyolojik aratrma

sözlü kültür

spirituel

Spleen

Su

sûfi

Sultan Ahmet

62, 128

116

101

204

181

229

7, 278, 279

251, 254, 256, 259

136

Sultan Fatih'in Manevî Dünyâs 103

sûr üflemek 96

sükûnet 28, 189, 191, 193

Süleyman 72, 297, 310

Süleymâniye Kz Numune mektebi 237

sülük 72,193,251

Sümbül Sinan 22

sünger 312

süt76

177, 244, 259

âd

Page 375: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

eyhGâlib 173,250

eyh Galip 213

eyh-i Ekber 249, 250, 251, 254, 256,

259

eyhülvüzerâ Nâmk Paa 27

eytan 127, 142, 143, 278, 302

martlan 6

ifâ 261, 316

ifahî 47, 138, 237

iir 27, 88, 100, 101, 160, 212, 238,

239, 244, 245, 246, 250, 318, 328

iir güzeli 160,318

öhret 118

uur 35, 169, 333

uur 316

üphe 6, 126, 229, 294

Tâhâ, 114

Page 376: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Dizin

Titus Burckhardt

Page 377: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK

yabanc k

Page 378: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Dizin

176, 184, 185, 201, 204, 238, 240,

241, 244, 248, 258, 267, 273, 295,

324, 331

zeval 109

zevk i, 16, 20, 52, 60, 61, 84, 85, 86,

93, 111, 140, 224, 252, 273, 323

Zeyd 1

zndk 207

zrhlanmak 177

ztlarn birlemesi 62 Zümrüt apartman 75

zikir

Page 379: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk
Page 380: Cemalnur Sargut - Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

I,bir modern samanlar bilgesiht

hayat, irfan dünyas ve tefekküryolculuuna ilijkif

yaplm konulmalardan oluuyor.

yb^n bilgelikyolununyolcularndan Cemâlnur

Sargut'la gerçeklejtirdiimiî( söylei boyunca,

hem bir döneme tanklk etmi bulunuyoru':^

hem de bu dönem içinde bilgelik göümüî^n

parlakyldiî^lanndan birinin, Samiha A^verdi'nin

o dile gelme\ engin dünyasndan birkaç resmi

yanstm oluyoru^

k Yalszuçanlar

mnnesi:yatlar, mutasavvf, istanbul

mefendisi, Türkçe'yi en iyi konuan veya^n,

'hçi, alperen, mürit, ana, efendi; iki Kadir aras

Kadir'iyaam, örencilerine de Kadir'in mânâsnöretmi bir sultan. Nur sonra da kâmil insann

yaantsyla Kadir'in mânâs, içiyle Mirac'n

hakikati olduunu örendiinde ve her sabrettii

skntnn sonunda Gönül anneciininyardmyla

âyetlerin mânâsn kendi küçük gönlüyle idrak

ettiinde ve onun gü^elgöf(lerinin arkasnda

âmânn bulduunda defalarca hamd etme

evkiniyaayacakt.

kitabn içinden...