ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

163
I. GİRİŞ Mühendislikte tasarlanan imalatı gerçekleştirmek için kullanılacak malzeme seçiminin doğru yapılması üretim kolaylığı ve mamulün emniyetli ömrü açısından önemlidir. Malzeme seçimi yapılırken önce aşağıdakine benzer soruların cevaplandırılması gerekmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır; - Mamul hangi gerilmeler altındadır? (Gerilmenin büyüklüğü, statik veya dinamik oluşu) - Mamul hangi ortamda çalışacaktır? (Hava, su, yağ, asit vb) - Mamul hangi sıcaklıkta çalışacaktır? - Sürtünme ve aşınma sözkonusu mudur? - İmalat hangi metotlarla gerçekleştirilecektir? (Döküm, plastik şekil verme vb) Bu gibi sorulara cevap bulunduktan sonra piyasada bulunabilen malzemenin mukavemet, sertlik, tokluk, yoğunluk, yüksek sıcaklığa dayanıklılık ve korozyon direnci gibi özellikleri ile ekonomik olup olmadıkları da göz önüne alınarak bir seçim yapılır. Bazı özelliklerden bir miktar ödün verip kullanım için en önemli özellik dikkate alınıp, diğer özellikler sonradan yapılacak müdahalelerle iyileştirilebilir. 1

Transcript of ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Page 1: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

I. GİRİŞ

Mühendislikte tasarlanan imalatı gerçekleştirmek için kullanılacak malzeme seçiminin

doğru yapılması üretim kolaylığı ve mamulün emniyetli ömrü açısından önemlidir.

Malzeme seçimi yapılırken önce aşağıdakine benzer soruların cevaplandırılması

gerekmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır;

- Mamul hangi gerilmeler altındadır? (Gerilmenin büyüklüğü, statik veya dinamik

oluşu)

- Mamul hangi ortamda çalışacaktır? (Hava, su, yağ, asit vb)

- Mamul hangi sıcaklıkta çalışacaktır?

- Sürtünme ve aşınma sözkonusu mudur?

- İmalat hangi metotlarla gerçekleştirilecektir? (Döküm, plastik şekil verme vb)

Bu gibi sorulara cevap bulunduktan sonra piyasada bulunabilen malzemenin

mukavemet, sertlik, tokluk, yoğunluk, yüksek sıcaklığa dayanıklılık ve korozyon direnci

gibi özellikleri ile ekonomik olup olmadıkları da göz önüne alınarak bir seçim yapılır.

Bazı özelliklerden bir miktar ödün verip kullanım için en önemli özellik dikkate alınıp,

diğer özellikler sonradan yapılacak müdahalelerle iyileştirilebilir.

Genelde malzemenin en önemli özelliği olan mekanik özellikler gerek imalat sırasında

işlem kolaylığı sağlamak için gerekse imalat sonrası kullanım yerinin gerektirdiği

değerleri sağlamak için çeşitli işlemlerle değiştirilebilir. Mekanik özellikleri değiştirme

malzeme cins ve kimyasal bileşimine bağlı olmak kaydıyla aşağıdaki işlemlerden bir

veya birkaçını uygulamak suretiyle mümkündür. Bu işlemler;

- Mekanik işlemler

- Termik işlemler

- Termo-mekanik işlemler

1

Page 2: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

olmaktadır. Bu işlemlerden termik işlemler dilimizde ısıl işlemler olarak

kullanılmaktadır. TSE ce ısı işlemleri olarak adlandırılmıştır. Isı işlemleri, metal veya

alaşımlarına özelliklerini değiştirmek amacıyla bir veya daha çok sayıda uygulanan

ısıtma, soğutma gibi işlemler olarak tarif edilir.

A) ISIL İŞLEM NEDİR?

1. Metal metal bir parçanın özelliklerinde belirgin bir değişiklik sağlamak amacıyla

metal veya alaşımların katı halde ısıtılıp soğutulması işlemlerine “ısıl işlem” denir.

2. Isıl işlem istenen değişikliklerin yanı sıra istenmeyen değişiklikler de

yaratabilir.Özel olarak yapılabileceği gibi başka bir işlemin sonucu olarakta ortaya

çıkabilir.

B) ÇELİĞE NEDEN ISIL İŞLEM YAPILIR?

1. Aşınma dayanımını arttırmak için.

2. Mekanik özelliklerini iyileştirmek için(tokluk,çekme ve akma dayanımı).

3. Sünekliğini geliştirmek ve yumuşatmak için.

4. Kaba tane yapısını inceltmek için.

C) ISIL İŞLEM NE ZAMAN YAPILIR?

1. Çeliğe yapılan ilk işlem olabilir. Örneğin,işlenebilirliği geliştirmek için.

2. Bir parçanın imalat sırasında ısıl işlem görmesi gerekebilir. Örneğin soğuk

şekillendirme sırasında parçanın tekrar şekil verilebilmesi için yumuşatılması

gerekebilir.

3. Aşınma dayanımı elde etmek için en son işlem olarak yapılabilir. Örneğin saban

demiri(pulluk kulağı).

Ç) ÇELİK ISIL İŞLEMİ NASIL YAPILIR?

1. Değişik mikro yapılar elde etmek amacı ile allotropik dönüşümlerden yararlanılarak.

2. Bu mikro yapıların oluşumu öncelikle soğuma hızına, ya da daha teknik bir ifade ile,

zaman-sıcaklık ilişkisine bağlıdır.

3. Soğuk işlem görmüş düşük karbonlu bir çeliğin yapısını yeniden kristalleştirme

işlemi, allotropik dönüşüme bağımlı değildir.

2

Page 3: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

D) MALZEME – TASARIM – ISIL İŞLEM İLİŞKİLERİ

Isıl işlem pratiğinde sık sık karşılaşılabilen yetersiz sertlik, yetersiz mukavemet

değerleri veya çatlak vb. sorunlar, üretim birimleri arsında çözümü zor tartışmalara

neden olur ve hata, genellikle ısıl işlem bölümüne yüklenir. Aslında, amaçlar

doğrultusunda, hatasız parçalar üretmek için dikkat edilmesi gereken bir çok nokta

vardır. Örneğin, malzeme seçimi, tasarımı, taşlama ilk akla gelen önemli faktörlerdir.

1.MALZEME SEÇİMİ

Her uygulama için en uygun olan çeliğin seçilmesine dikkat edilmelidir. Burada çeliğin

analizi kadar, hatta daha da önemli olan malzemenin yapısal özellikleridir. Çeliğin

yapısında bulunabilecek kalıntı, gözenek, çapak, kılcal çatlak gibi oluşumlar, ısıl işlem

sırasında mutlaka sorun kaynağı olacaklardır. Gene örneğin dengesiz bir karbür dağılımı

veya karbonsuzlaşmaya uğramış bir yüzey istenen sonuca ulaşılmasını engeller.

Çelik üretimi sırasında ingot dökümünden dövmeye veya haddelemeye kadar

yapılabilecek çeşitli hatalar, ısıl işlem sırasında malzemenin tamamen çıkmasına bile

sebep olabilirler.

Bunun için, amacımıza uygun bir çeliği seçerken, analizden, yapıya kadar bir çok

konuda dikkatli olmak gereklidir. Hataları peşinen önlemek daima daha ucuza

geleceğinden, bu aşamalarda dikkat elden bırakılmamalıdır.

2. TASARIM

Burada sözkonusu olan, üretilecek parçanın daha tasarım aşamasındayken, ısıl işlem

açısından gözden geçirilmelidir. Örneğin büyük kesit değişiklikleri yani kalın

kesitlerden ince kesitlere ani geçerler, veya keskin köşelerden mümkün olduğunca

kaçınılmalıdır. Isıl işlem sırasında oluşacak iç gerilimler sonucu; ya ısıl işlem sırasında

ya da kullanım sırasında parçalarda bu yüzden kırılmalar meydana gelebilir. Bu konuda

çeşitli örnekler, Şekil 1’de verilmiştir.

3

Page 4: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

3. TAŞLAMA

Taşlama su verme sonrası ve meneviş öncesi yapılıyorsa, yüzeyde çatlaklar her zaman

oluşabilirler. Taşlama sırasındaki aşırı ısınma sonucu doğacak gerilimler, yüzeylerde

çatlamaya sebep olacağından, bu işlem mümkün olduğu kadar su verme sonrası

yapılmamalı, taş seçimine dikkat edilmeli, hızlı ve aşırı yükle taşlamadan kaçınılmalı ve

yeterli soğutma sağlanmalıdır. Aşırı ısınma ve soğuma, yüzeyde bir tabaka kalıntı

östenit, onun hemen altında ise aşırı menevişlenmiş bir tabaka yaratır. Bu gibi zayıflık

yaratıcı özelliklerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.

4. KULLANIM

Kullanım sırasında da aşırı yükleme, gerilim artışı, dikkatsiz çalışma, yüksek çalışma

sıcaklığı, hızlı ısınıp soğuma gibi durumlar, ısıl işlemi doğru da yapılmış olsa, parçalar

ömrünü kısaltan faktörlerdir.

Düşük alaşımlı çelikler, ısı şoklarından pek etkilenmezler. Ama her yerde düşük

alaşımlı çelik kullanılamayacağından, özellikle alaşım miktarı yükseldikçe fiyatı da

yükselen çeliklerde fazla malzeme kaybının önüne geçmek için bütün bu faktörler,

rasyonel bir değerlendirmeden geçirilmemelidir.

4

Page 5: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 1: Isı İşlem Açısından Tasarım Örnekler

5

Page 6: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

II. ÇELİĞİN TEMEL DÖNÜŞÜMLERİ

A. KATI DÖNÜŞÜM PRENSİPLERİ

Ergimiş durumdaki saf demirin oda sıcaklığına soğutulma durumundaki davranışı

aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.

Şekil 2: Saf Demirin Faz Dönüşümleri

B. DEMİR-KARBON DENGE DİYAGRAMI

Bu diyagramda izotermal reaksiyonları gösteren üç yatay çizgi vardır:

- Peritektik reaksiyon

- Ötektik reaksiyon

- Ötektoid reaksiyon

6

Page 7: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 3: Demir-Karbon Diyagramının Çelik Bölüm

7

Page 8: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şimdi diyagramın sol üst köşesindeki kısmı ele alalım: (Şekil 3)

Bu kısım delta bölgesi olarak bilinir. 1493 oC sıcaklıkta bulunan yatay çizgi peritektik

reaksiyonu göstermektedir.

Peritektik reaksiyon şöyle yazılabilir:

Sıvı (L) + SOĞUMA/ISINMA

HMK yapıya sahip -demirde karbonun eriyebilirliği en fazla % 0.10 iken YMK yapıya

sahip demirde karbon eriyebilirliği daha yüksektir.

Isıl işlem prosesi uygulanmadığından delta bölgesinin çok az endüstriyel uygulaması

vardır.

İkinci yatay çizgi, 1147 oC sıcaklıkta bulunan çizgidir. Bu çizgi, aşağıdaki verilen

reaksiyonun meydana geldiği ötektik sıcaklığı çizgisidir.

Sıvı (L) soğuma/ısınma + Fe3C

Ötektik karışımı

fazı oda sıcaklığında varolmadığından mikro yapıda ötektik karışımı görülmez.

En son yatay çizgi 723 oC sıcaklıkta oluşur. Bu çizgiye ötektoid sıcaklığı çizgisi denir.

Ötektoid reaksiyon şöyle yazılabilir.

soğuma/ısınma + Fe3C

ötektoid karışım

2. Karbon yüzdesine göre demir-karbon denge diyagramını üç kısma ayırmak

mümkündür:

a-Demir: İhmal edilebilecek kadar az karbon içeren veya saf demir.

8

Page 9: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

b-Çelik: % 2’den az karbon içeren Fe-C alaşımlarıdır.

c-Dökme demir: % 2’den fazla karbon içeren Fe-C alaşımlarıdır.

3. Çelik bölgesi ötektoid karbon oranına (% 0.83 C) göre sınıflandırılır; % 0.83 den az

karbon içeren çelikler ötektoid altı çeliklere, % 0.83-2.0 arasında karbon içeren çeliklere

ötektoidüstü çelikler denir.

Gene karbon miktarlarına göre çelikler, şöyle de sınıflandırılabilir:

ötektoidaltı ötektoid ötektoidüstü

0.2 0.4 0.6 0.8 1.0 1.2 1.4 1.6 %C

düşük orta karbonlu yüksek karbonlu

4. Demir-karbon denge diyagramının çelik bölgesindeki önemli olayları şöyle

sıralayabiliriz:

a-Sıcaklık yükselirse perlit hızla östenite dönüşür; ferrit ve östenitte birleşerek sadece

östenit oluştururlar.

b-Yapıdaki bütün sementitin eriyeceği minimum sıcaklık, bileşimdeki karbon miktarına

göre değişir. (% 0-2 C) Karbon % 2’nin üzerinde ise her zaman biraz sementit erimemiş

olarak kalacaktır.

c-Çeliği kritik sıcaklığın üzerine çıkarmakla (bu bölgede mümkün olduğunca düşük bir

sıcaklık düzeyinde kalmak şartıyla) minimum dane büyüklüğü elde edilebilir.

d-Demir-karbon denge diyagramı sadece bir rehber niteliğindedir. Bu diyagrama

dayanılarak, ulaşılacak özellikler hakkında tahmin yapılamaz. Ayrıca, zaman etkisi de

bu diyagramda görünmez.

C. ÇELİĞİN İÇ YAPISI

9

Page 10: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

1.Ferrit (-demir)

Ferrit, demirde (HMK) az miktarda karbonun erimesiyle oluşan bir arayer katı

eriyiğidir. Demir-karbon denge diyagramında “” işaretiyle gösterilen bölgede oluşur.

Ferritte çözünebilen en fazla karbon miktarı % 0.008 karbon çözünür. Çelikteki en

yumuşak fazdır. Ortalama özellikleri şöyle özetlenebilir:

Çekme mukavemeti: 40.000-psi

Uzama : % 40

Sertlik : 0-HRC’nin altında

2.Sementit (Fe3C)

% 6.67 karbon içeren demir karbür bileşiğidir. Çeliğin yapısındaki en sert fazdır.

Yapıda iğneli veya ağ şeklinde bulunan sementit, çok sert ve kırılgandır. Çekme

dayanımı düşük, buna karşılık basma mukavemeti yüksektir.

3.Perlit

% 0.83 karbon içeren ötektoid yapıdır. Ferrit ve sementit fazlarının karışımı olan perlit

çok yavaş soğuma şartlarında 723 oC sıcaklıkta oluşur. Yapıda yuvarlak taneli veya

lamelli olarak görülebilir. Taneli türü, 723 oCsıcaklıkta tavlama veçok yavaş soğutma ile

elde edilebilir. Lamelli türü ise havada soğutma ile oluşur. Ortalama özellikleri şöyle

özetlenebilir:

Çekme mukavemeti: 120.000 psi

Uzama : % 20 (2inçte)

Sertlik : 20 HRC

Perlitik yapı özellikle taşlanabilirlik açısından elverişlidir.

4.Östenit (-demir)

10

Page 11: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

YMK şeklinde demir yapıda katı karbon çözeltisidir. Demir-karbon denge

diyagramında “” işaretiyle gösterilen bölgede oluşan östenit yaklaşık % 2’ye kadar

karbon çözündürebilir. Her cins çelikte 723 oC nin üzerinde bulunur. Ac3 ve Acm

sıcaklıklarının üzerinde ise çözünme tamdır. Yumuşak ve antimanyetiktir. Ortalama

özellikleri şöyle özetlenebilir:

Çekme mukavemeti: 150.000 psi

Uzama : % 10 (2 inçte)

Sertlik : Maksimum 40 HRC

Alaşımsız çelikte normal olarak oda sıcaklıklarında bulunmaz.

5. Martensit

Östenitin hızla soğutulması sonucu elde edilen iğneli ve sert bir yapıdır. Yaklaşık 200-

250 oC civarında dönüşür.

6. Östenitin, perlitik dönüşüme izin vermeyecek hızlarda, ancak martensit elde

etmeyecek kadar yavaş soğutulması sonucu değişik yapılar ortaya çıkar. Bu yapılar

soğuma hızı arttıkça, sorbit, beynit, trostit isimlerini alır:

a. Sorbit: Martensitin 400 0C nin üzerinde tavlanması ile de elde edilebilir. Ferrit ve

sementitin tanesiz ve çok ince karışımıdır. Mikroskop altında ince perlit olarak da

tanımlanır. Bu yapı, özellikle tel çekme işlemlerinde aranır. Sertliği 250 HB

civarındadır.

b.Beynit: Özmenevişleme işlemi ile elde edilen bu yapının sertliği perlit ve martensit

yapıların arasında olup, 40-60 HRC arasında değişir. Beynitik çelikler, özellikle, yaylar,

tarım araçları, segman, çanak, çayır bıçağı gibi aletlerin üretiminde kullanılırlar.

11

Page 12: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

c.Trostit: Martensitin 250 oC sıcaklıkta tavlanması ile de elde edilebilir. Ferrit ve

sementitin tanesiz ince karışımıdır. Sertliği 400 HB civarındadır.

7.Ledeburit

Östenit ve sementit fazlarının mekanik karışımıdır. Demir-karbon denge diyagramının

ötektik pozisyonudur.

8.Grafit

Sementit (Fe3C) her zaman kararlı bir faz değildir. Bazı özel durumlarda ayrışabilir:

Fe3C 3 Fe + C (grafit)

Yavaş soğutulmuş dökme demirlerin çoğunda grafit oda sıcaklığında mevcut olan bir

yapı elemanıdır. Çeliklerde ise östenit sıcaklığının altında çok uzatılmış tavlamalar

sonucu ortaya çıkabilir. Silis, grafit oluşumunu özendirir.

12

Page 13: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 4 (a): Çeliğin İç Yapısı

13

Page 14: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 4 (b): Çeliğin İç Yapısı

14

Page 15: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 4 (c): Çeliğin İç Yapısı

D. ALAŞIM ELEMANLARININ ETKİSİ

15

Page 16: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

1. Çeliklerde kullanılan alaşım elemanları, gerek tür ve gerekse miktar açısından

öylesine büyük bir çeşitlilik gösterir ki, kimyasal analiz ile iç yapı arasında sayısal bir

ilişki kurmak çok güçtür. Demir-karbon denge diyagramı üzerindeki etkilerini üç

önemli başlık altında toplayabiliriz.

a. Yapıdaki fazların sayısı daha önce açıklananlarla sınırlı kalmaz.

b. Ötektoid dönüşüm sıcaklığı etkilenir.

c. Ötektoid pozisyonu da etkilenir.

2. Alaşım elemanlarını pratik bir biçimde gruplandırmak istersek, onları değişik yapılar

oluşturma özelliklerine göre ayırmak uygun olur:

a. Östenit dengeleyici: C, N, Mn, Ni, Cu, Zn, Co

b. Ferrit dengeleyiciler: Zr, Ti, Sn, P, V, Nb, W

c. Krbür yapıcı olanlar: Mo, W, Be, Nb, V, Cr

d. Grafit yapıcı olanlar: Si, Co, Al, Ni

3. Alaşım elemanlarının çelikler üzerindeki etkilerini ise şöyle özetleyebiliriz:

a. Karbon ( C): Daha önce değinildiği üzere karbon, çeliğin temel alaşım elemanıdır.

Çelik iç yapısındaki sertlik özelliği, doğrudan doğruya karbonun ürünüdür; gerek

martensit dönüşümü ve gerekse nihai sertlik, karbon sayesinde ortaya çıkar. Çelikte

ulaşılabilecek en yüksek sertlik değeri, bileşimindeki karbon değerine bağlıdır:

Sertliğe ve çekme dayanımını arttırmasına karşılık yüksek karbon, çeliğin süneklik ve

dövülebilirlik özelliklerini zayıflatır ve kaynak kabiliyetini düşürür. Ayrıca, su verme

sonrasında kalıntı östenit miktarını da artırır. Bu da, özellikle takım çeliklerin de

menevişleme işlemlerine özel bir önem verilmesini gerektirir.

b. Alüminyum (Al): En güçlü oksijen ve nitrojen giderici eleman olarak çelik

üretiminde kullanılır. Yaşlanma direncini artırır ve küçük miktarlarda kullanıldığında

16

Page 17: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

dane inceltici etki yapar. Volfram ve molibden yerine % 1’e kadar kullanılır, ancak

yapıda alümine oluşması problem çıkarabilir.

Nitrojenle birleştiğinde çok sert nitrür oluşturduğundan, nitrürlenen çeliklere uygulanır.

Tufalleşme direncini artırır ve ferritik yapılı ısıya dayanıklı çeliklerde kullanılır.

Östenit bölgesinin daraltma etkisi güçlüdür.

Fe-Ni-Co-Al manyetik alaşımlarında kullanılır.

c. Antimon (Sb): Zararlıdır; tokluğu düşürür ve östenit bölgesini daraltır.

ç. Arsenik (As): Zararlıdır, östenit bölgesini daraltır, difüzyon tavlaması ile elimine

edilmesi kükürte nazaran zordur. Meneviş gevrekliğini arttırır, tokluk ve

kaynaklanabilirliği ise azdır.

d. Kurşun (Pb): Çelikte erimez, suspansiyon halinde kalır. Küçük talaş ve düzgün yüzey

elde edebilmek için otomat çeliklerinde % 0.2-0.5 arasında kullanılır.

e. Bor (B): Nötron emici özelliği güçlü olduğundan nükleer enerji tesislerinin

kalkanlarında kullanılır. Sementasyon çeliklerinde göbek kısmının sertliğini yükselterek

sertleştirilebilirliği arttırır. Kaynak yapılma imkanını azaltır. Östenit tanelerini

büyüttüğünden % 0.008 oranında bile sağlamlığı azaltır.

f. Seryum (Ce): Temizleyici etkisi vardır. % 70 Ce içeren Fe-Ce alaşımları, ateşleticidir.

Dökme demire küreselleştirme amacıyla katılır.

g. Krom (Cr): En önemli fonksiyonu sertleşebilirliği artırmasıdır; gerek yağ gerekse

havada sertleşmeyi mümkün kılacak kadar kritik soğuma hızını düşürür. Darbe

dayanımını artırır.

Tavlanmış çeliklerde karbürler halinde bulunur, bu karbürler östenitleme sırasında erir

ve martensit oluşumunun birincil kaynağını oluşturur.

17

Page 18: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Aşınma dayanımı, sıcak sertliği, H2- direncini geliştirir.

Artan krom miktarları, tufalleşme direncini artırır, ancak korozyon dayanımı için %

13’ün üzerinde kalması gerekir.

Östenit bölgesini daraltır ve ferrit bölgesini genişletir, östenitik Cr-Mn ve Cr-Ni

çeliklerinde ise östeniti kararlaştırıcı etki yapar.

Isı ve elektrik iletkenliği ve ortalama genleşme katsayısını düşürür.

Bir başka önemli etkisi de özellikle yüksek hız takım çeliklerinde görülür. İkinci

sertleşme sırasında karbür çökelmesi üzerindeki engelleyici etkisi, alaşım elemanları

açısından daha zengin bir matris daha ince karbürler oluşmasını sağlar. Büyük

miktarlarda kalıcı östenit olmadığı zaman çeliğin yumuşamasını engelleyici etkisi vardır

ama tek başına ikincil sertleşme sağlamaz. Sonuçta, süneklilik ve sertlik arasında

optimum bir denge oluşmasını sağlar.

g. Kalsiyum (Ca): Silisle birlikte oksijen gidermede kullanılır.

h. Kobalt (Co): Yüksek hız çelikleri, sıcak iş çelikleri ve ısıya dayanıklı çeliklerde

kullanılır. En büyük özelliği, kızıl sertliği en etkin olarak artıran eleman olmasıdır,

ancak bunu, darbe dayanımını düşürme pahasına yapar.

Çeliğin türüne bağlı olmak üzere yaklaşık % 5 lik bir kobalt katkısı sertliği 1-2 HRC

yükseltir, kızıl sertlik ve iletkenliği de birlikte gelişir.

Çalışmalar, bu elemanın takım çeliklerinde diğer alaşım karbürlerinin çökelmesini

engellediğini göstermektedir. Gene kobatl, Co7-M6 şeklinde bir intermetaloid oluşturur

ve bu faz, tavlanmış çeliğin sertliği ile karbür miktarını düşürür.

18

Page 19: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Çeliğin tokluk ve sağlamlığını da azalttığı saptanmıştır, yapılan deneylerde %5 e kadar

olan kobalt katkısı ile darbe dayancında hafif bir düşme, % 5-8 arasında hızlanan, %

8’in üzerinde ise önemli boyut kazanan bir düşme ortaya çıkmıştır.

Çeliğe bir başka etkisi de derin talaş kaldırma özelliğini geliştirmesidir.

h. Magnezyum (Mg): Dökme demirlerde grafitleri küreselleştirme amacıyla kullanılır.

i. Mangan (Mn): Oksijen alma işleminde kullanıldığından, % 0.35’e kadar bulunur.

Çeliğin dayanımını iyileştirir. Kritik soğuma hızını düşürerek sertleşebilirliği

iyileşebilir. Karbür oluşturmaz, ancak belirli ölçülerde diğer karbürlerde çözünür. Mn

miktarı % 0.20-0.35 arasında tutulan çelikler suda sertleşebilirler.

Yüksek karbonlu ve en az % 12 manganlı çelikler darbeyle şertleşirler, ve ancak bu

soğuk deformasyon sertleşmesinden sonra yüksek aşınma dayanımı kazanırlar.

j. Molibden (Mo): Güçlü bir karbür yapıcıdır. Etkisi volfram gibi olduğundan onun

yerine kullanılır. Molibden karbürler daha düşük sıcaklıkta çözündüğü için de

östenitleme sıcaklığı da düşüktür.

Kritik soğuma hızını düşürür, sertleşebilirlik ve sıcak sertlik özelliklerini geliştirir.

Meneviş gevrekliğini engeller. Olumsuz özellikleri de tufalleşme direncini düşürmesi ve

karbon kaybetme eğiliminin güçlü olması yani çelikte karbonsuzlaşma eğilimini

arttırmasıdır.

k. Nikel (Ni): Çeliğindarbe dayanımını geliştirir. Ayrıca çok düşük sıcaklarda tokluğun

muhafazasını sağlar.

Cr-Ni paslanmaz çeliklerde kullanılır.

% 2’nin üzerinde östenit fazını dengeleme eğilimi gösterir, karbonsuzlaşmayı

hızlandırır.

19

Page 20: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

l. Fosfor (P): Birikime sebep olduğu için zararlıdır, ayrıca gevrek kırılmaya neden olur.

m. Kükürt (S): Genel olarak bütün çeliklerde zararlı bir eleman olarak tanınır. Çeliği

gevrekleştirir. En güçlü birikim yapıcı elemandır. Malzemede enlemesine yöndeki

tokluğu belirgin biçimde düşürür. Ayrıca kaynak çatlamasına eğilimi yükseltir.

Yağlama etkisi ve küçük talaş kaldırması sayesinde istisna olarak otomat çeliklerinde

zararını önlemesi için iki misli manganla birlikte kullanılan bu elemanın son yıllarda

yüksek hız çeliklerinde de kullanıldığı görülmektedir.

n. Silis (Si): oksijen alma işleminde kullanılır. Grafit çökelmesini hızlandırır. Katı

çözelti içinde çözünmüş olarak bulunan bu eleman, çekme dayanımı ile aşınma

dayanımını iyileştirir.

Özellikle şok dayanımlı çelikler ile yay çeliklerinde kullanılan silis, yüksek miktarda (%

1’in üstünde) katılırsa, yüksek sıcaklıklardaki tufal oluşumunu yavaşlatır.

o. Vanadyum (V): Önceleri cüruf pisliklerini ve azotu azaltmak için kullanılmış ancak

daha sonra kesme yeteneğini geliştirdiği saptanmış olan bu eleman minimum % 1

oranında olmak üzere yüksek hız çeliklerinde daima bulunur. Genellikle % 2-3

civarında katılır. VC ve V3C4 şeklinde çok kararlı karbürler oluşturur; bu karbürler

normal östinitleme sıcaklıklarında çözünmezler ve böylece dane büyümesine karşı çok

etkili bir engel oluştururlar. Özellikle yüksek hız çelikleri östenitlenirken solidus

noktasına yaklaşan sıcaklıkta dane büyümesini engelleyen bu karbürlerin varlığı ısıl

işlemde ortaya çıkabilecek çok önemli sorunların önüne geçer.

Oluşturduğu karbürler çok serttir; V3C4 en sert karbür olarak bilinir. Krom ve molibden

ile birlikte çeliğin aşınma direncini çok arttırır ve kesme takımlarının ömrünü uzatır.

Taşlanabilirlik özelliği azalır. Östenit bölgesini daraltır ve Curie sıcaklığını (A2) yukarı

kaydırır.

20

Page 21: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Yüksek hız çeliklerinde, sıcak iş çeliklerinde, sürtünmeye dayanıklı çeliklerde

kullanılır.

Kızıl sertliği arttırmak için de kullanılan bu eleman, ayrıca menevişlenmiş çeliklerin

kaynak yapılma özelliğini de geliştirir.

p. Hidrojen (H): Zararlıdır, gevrekliğe sebep olur. uzama ve kısalma değerlerini

düşürür. Asit kaynaklı hidrojen atomu yüzeye nüfuz ederek kabarcıklar oluşturur. Nem

kaynaklı hidrojen ise yüksek sıcaklıklarda karbonsuzlaşmaya neden olur.

r. Volfram (W): Çok güçlü bir karbür yapıcıdır, bu karbürler çok sert olur. tokluğu

iyileştirir. Sürünme ve yüksek sıcaklıklarda aşınma dayanımını geliştirir. Tercihen

yüksek hız çelikleri, sıcak iş kalıp çelikleri, sürünme dayanımlı çelikler ve en yüksek

sertlikteki elmas çeliklerinde kullanılır.

Yüksek hız çeliklerinde % 20’ye varan oranlarda kullanılır. Oluşturduğu W2C6 türü

kompleks karbürler, hem aşınma direncini artırır, hem de kızıl sertliğini yükseltir. % 15

oranına kadar çeliğin kızıl sertliğini ve % 20 oranına kadarda kesme performansını

lineer olarak artırır. Özellikle W2C karbürü çökeltilerinin, çeliğin ikincil sertleşme

mekanizmasında önemli bir rol oynadığı saptanmıştır. Tokluğu iyileştirir. Karbürleri

yüksek sıcaklıkta oluştuğundan, östenitleme sıcaklığını artırır. Amerikan

standartlarındaki T türü yüksek hız çeliklerinin temel alaşım elemanıdır.

s. Zikron (Zr): Karbür yapıcıdır. Ayrıca; oksijen, nitrojen ve kükürt giderme amaçlarıyla

kullanılır.

ş. Niyobyum (Nb): İkincil sertleşme sıcaklığını yükseltir. Güçlü bir karbür yapıcı ve

ferrit oluşturucudur. Östenit alanını daraltır. Yüksek hız çeliklerinde diğer elemanların

yerine bir katkı maddesi olarak kullanılabilir.

21

Page 22: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

t. Tantan (Ta): Kızıl sertliği arttırır; ancak % 6’nın üzerinde, oluşturduğu kararlı

karbürler yüzünden sertleşebilirliği ortadan kaldırılabilir. İkincil sertleşme geliştirmez,

ancak meneviş işleminde en yüksek sertliğin oluşturduğu noktayı 650 oC’a kaydırır.

u. Titan (Ti): Dane inceltme ve tokluğu iyileştirme amacıyla kullanılır. Döküm sonrası

yapıyı iyileştirmek için aşı olarak uygulanır. Ti + V miktarının % 6-7’yi geçmemesine

dikkat edilmelidir.

ü. Nitrojen (N): Kızıl sertliği arttırmak ve dane büyümesini engellemek amacıyla

0.035’e kadar kullanılmaktadır.

v. Selen (Se): İşlenebilirliği arttırmak için kullanılır.

Çelikte bulunan alaşım elemanlarının çeşitli özellikler üzerinde etkilerini Şekil 5’de

görebiliriz.

22

Page 23: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 5: Alaşım Elemanlarının Çelik Özelliklerine Etkileri

23

Page 24: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

III. ÇELİKLERE UYGULANAN TEMEL ISIL İŞLEM YÖNTEMLERİ

Çelikte ana ısıl işlem prosedürleri östenit dönüşümünü içerir. Bu dönüşüm ürünlerinin

özelliği ve görünüşü çeliğin fiziksel ve mekanik özelliklerini belirler. Isıl işlemde ilk

adım östenit oluşturmak için malzemeyi belli bir kritik sıcaklığıyla ısıtmasıyla başlar.

Ancak östenitleme konusuna geçmeden önce, daha düşük sıcaklıklarda yapılan tavlama

yöntemlerine bir göz atalım.

A. ÇELİĞİN TAVLANMASI

1. Perlitik Tavlama (Küreselleştirme Tavı)

Alaşımsız çeliklerin yani % 0.35-0.8 C içeren karbon çelikleri için küreselleştirme tavı

sıcaklığı A1’in hemen altında (680-720 oC), % 0.8’den yüksek karbonlu ötektoid üssü

çeliklerinde ise A1’in üzerindedir.

Perlitik yapılı bir çelik tavlandığı zaman, sementit lamelleri kısa bir süre sonra karmaşık

şekiller alır ve tav işlemine devam edildiğinde lameller uçlardan kürecikler oluşturur.

Küreler halinde parçalanırlar. Küreselleşme adı buradan kaynaklanmaktadır. Sıcaklık

yükseldikçe bu işlemde hızlanır.

Tavlama işlemi A1’in altında yapıldığı zaman soğuma hızı, oda sıcaklığındaki son

sertliğe etki etmez. Tavlama A1 üzerinde yapıldıktan sonra yavaş soğutma yapılırsa

küreselleşmemiş yapı büyük ölçüde aynen kalır. Çelik soğudukça östenitte çözünen

karbon, karbür küreleri üzerinde ayrışır.

Tav sıcaklığı daha yüksek olduğu taktir de daha büyük miktarda karbür çözünür ve

sementit bir lamel şeklinde ayrışır.

Dönüşümün olduğu A1 altındaki pratik sıcaklık (soğuma hızına bağlıdır) elde edilen

yapının görünüşünü belirleyen bir faktördür. Dönüşüm sıcaklığı A1’e yaklaştıkça

24

Page 25: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

küreselleştirilmiş yapı daha iri ve yumuşak olur. dönüşüm sıcaklığı A1 den uzaklaştıkça

(hızlı soğuma) elde edilen yapı daha ince ve sert, lamel sayısı daha fazla olur.

Şu halde karbon veya daha düşük alaşım çeliklerinin küreselleştirme tavı söz konusu

olduğunda uygulanacak temel kurallar aşağıdaki gibi özetlenebilir:

- 775 oC da 2 saat süre ile östenitleme (kısmi)

- 725 oC a kadar 10 oC/saatlik bir hızla yavaş soğutma

- Oda sıcaklığına kadar sürekli soğutma

yavaş soğutma fırın içinde yapılmalıdır. 725 oC altındaki sürekli soğutma ise havada

yapılabilir. Çelikte başka yapısal hiçbir dönüşüm olmayacağından östenit

dönüştürüldükten sonra oda sıcaklığına soğutma mümkün olduğu kadar hızlı

yapılmalıdır.

Elde edilen küreselleşmiş yapı en düşük sertliğe sahiptir, ancak bu yapı, delme, planya,

tornalama veya raybalama gibi bazı işlemler için uygun değildir.

Gerektiğinde tav sıcaklığı arttırılarak daha sert ve daha fazla lamelli bir yapı elde

edilebilir.

Ötektoid üssü çeliklerinin, tane sınırlarındaki sementiti makul bir süre içinde

küreselleştirebilmesi için A1 üzerindeki sıcaklıklarda tavlanması gerekir.

% 0.5-0.8 arasında C içeren karbon ve düşük alaşım çeliklerinin, ya da ötektoid üssü

çeliklerinin küreselleştirilmesi, uygun tavlamadan önce A1’in 25 oC altında ön tavlama

yapmak veya tav sıcaklıklarını A1 civarında yükseltip indirmek suretiyle

hızlandırılabilir.

25

Page 26: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

2. Gerilim Giderme İşlemi

Çelik plastik olarak işlendiği veya deforme edildiği zaman, soğuk işlenen yüzeylerde

gerilmeler oluşur. Bu gerilmeler sertliği bölgesel olarak arttırır ve sürekli işlemeyi

giderek daha da güçleştirir. Ayrıca çeliğin daha sonraki ısıl işlemler sırasında

eğilmesine yol açılabilir, bu yüzden söz konusu gerilmelerin 1-2 saatlik gerilim giderme

tavı ile azaltılması veya yok edilmesi gerekir. Karbon ve düşük alaşım çelikleri için

550-650 oC, sıcak işlem ve yüksek hız çelikleri için 600-750 oC sıcaklık gereklidir.

Bu işlem herhangi bir faz değişimine neden olmaz, ancak yeniden kristalleşmeye yol

açar. Soğuma sırasında ısıl gerilmelerin oluşmaması için, parçaların fırında yaklaşık

500 oC a kadar yavaş soğutulması ve bundan dışarı alınarak havada soğutulması ve

bundan sonra dışarı alınarak havada soğutulması iyi bir uygulamadır.

Kalıcı gerilmelerden en çok arındırılması gereken çok büyük takımların veya makine

parçalarının gerilim giderme işlemlerinde başlangıçtaki soğutma hızı çok düşük örneğin

300 oC altına kadar saatte sadece birkaç oC düzeyinde olmalıdırlar.

Takımlar ve makine parçalarının gerilim gidermeden doğan herhangi bir çalışmayı

karşılayabilecek yeterli işleme payları ile bırakılması gerekir. Gerilim giderme tavı

uygulanacağı zaman ortaya şu soru çıkar: Gerilim giderme tavı belirli bir sıcaklıkta,

belirli bir süre ile ile uygulandığı zaman kalıcı gerilim yüzdesi ne olacaktır?

Tav sıcaklığı yükselip tav süresi uzadıkça daha az gerilim kalacaktır.

Kalıcı gerilim yüzdesini:

Kalıcı gerilim/ oda sıcaklığındaki akma dayanımı olarak alırsak Şekil 6’da gösterilene

benzer diyagramdan faydalanabiliriz.

26

Page 27: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekilde ortalama eğriye göre, 450 oC da 1 saatlik bir tavlama sadece % 50lik bir gerilim

gidermeye yol açmaktadır. Tam bir gerilim giderme için örneğin 650 oC da 1 saat veya

600 oC da 15 saatlik bir tavlama gerekmektedir.

Bu diyagramdan faydalanarak, fazla miktarda yapay oksitlenme olmaması için daha

düşük tavlama sıcaklığı ile yeterli süre seçilebilir.

Şekil 6: Gerilim Giderme Sırasında Gerilmelerin Zaman ve Sıcaklığın Fonksiyonu

. Olarak Değişmesi

B. ÖSTENİTLEME İŞLEMLERİ

Bir çeliği östenitlemede amaç; daha sonraki soğuma işleminde arzu edilen mikroyapıyı

sağlamak içindir. Östenit teşekkülü karbonun diffüzyon hızına bağlı olarak belirli bir

zaman aralığında oluşmaktadır.

Teknik östenitleme genelde izotermik yani çelik tavlanır ve çözünmeyi sağlayacak

miktarda bekletilir.

27

Page 28: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Ötektoidaltı ve ötektoidüssü çeliklerde östenitleşme eğrileri farklıdır.

1. Ötektoidaltı Çeliklerin Östenitlenmesi:

İzotermik Östenitleme: İzotermik tavlama için, ince parçalar tavlanıp, belli süreler

bekletilip, soğutularak değişik mikroyapılar ve mukavemet değerleri kontrol edilir.

Şekil 7’de AC1b ve AC1e veAC3 noktaları görünmektedir.

Şekil 7: Ötektoidaltı Çeliklerde Isıl Tavlama İle Östenit Oluşumu

28

Page 29: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 14: Östenit Tane İriliği

29

Page 30: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

790 oC dönüşüm göz önüne alındığında -demir, -demir ve M3C değişimleri

görülmektedir. AC1b noktasında ilk -demir oluşmakta ve zaman geçtikçe AC1b-AC1e

noktaları arasında M3C tamamı -demire dönüşmektedir. Bu arada demirinde bir

kısmı -demire dönüşür.

Bekletme süresi ile, martensit sertliğinin değişimi, AC3 dönüşüm noktasından hemen

sonra karbonun östenit katı eriyiği içerisinde homojen dağılmamasından

kaynaklanmaktadır. Karbonun östenit katı eriyiği içerisinde heterojen dağılması halinde,

sertleşme yer yer yumuşak noktalara rastlanır.

Östenit dönüşümü homojen yapıldıktan sonra, sertlik en yüksek değere çıkar. Bu

noktadan sonra, sertlik değeri östenit dönüşüm zamanına bağlı kalmaz. Martensit

mikroyapısının sertliği, martensitteki % C oranına bağlıdır.

Homojen östenitteki önemli olan noktalardan biri diğeri de östenit dane büyüklüğüdür.

Östenit dane iriliği ASTM Standartlarına göre verilmiştir. ASTM’ye göre dane irilikleri

şekil 8’de verilmiştir.

Düşük sıcaklıklarda östenitlemelerde zaman fazla olması yanında ince dane oluşması

nedeni ile emniyetli çalışma yapılmış olmaktadır. Yüksek sıcaklıktaki östenitlemelerde,

zaman kısa olması yanında dane irileşmesinden dolayı istenmeyen mekanik özellikler

olmaktadır.

30

Page 31: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 9: Ötektoid altı Çeliklerde Sürekli Tavlama ile Östenit Oluşumu

31

Page 32: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 10: Ck Çeliğinin Sürekli Tavlanmasında Östenit Dönüşüm Eğrisi

2. Sürekli Tavlama İle Östenitleme:

Farklı tavlama hızlarında östenit oluşumunun tespiti için eğri şekil 9’de görülmektedir.

Alınan numune belirli tavlama hızlarında AC1b, AC1e ve AC3 noktalarından

geçirilmektedir. Şekil 10 Ck 45 çeliğinin sürekli sıcaklık-zaman-östenitleştirme eğrisini

göstermektedir. Bu eğride östenit dane irilikleri de belirtilmiştir. Bu eğrideki karbürlerin

çözümü çok hızlı olduğu için AC1e eğrisi yok olmuştur.

1 oC/ saniye tavlama hızı ile östenit teşekkülü 730 oC başlar, 785 oC gelindiğinde AC3

sıcaklığına erişerek östenit dönüşümü tamamlanır. Sıcaklığın artması ile östenit

homojenleşir, östenit dane büyüklüğü de değişmeler olur. 1000 oC östenit dane

büyüklüğü ASTM: 9 1100 oC ise ASTM: 6 olur.

1000 oC/saniye hızındaki tavlamada ise östenit dönüşümü 790 oC başlar, 910 oC üstünde

bir sıcaklıkta östenit dönüşümü tamamlar. 1000 oC/saniye hızındaki tavlamalarda,

östenit dane büyüklüğü çok incedir.

32

Page 33: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Sürekli sıcaklık-zaman-östenitleme eğrileri yüzey sertleştirme de kullanılabilecek

niteliktedir. Örneğin, indüksiyon yüzey sertleştirme, alevle yüzey sertleştirme vb.

C.1. Eş Sıcaklık Tavlaması ve Tam Tavlama

Bu işlem önce A1 üzerinde uygun bir sıcaklıkta östenitleme ve daha sonra da A1

altındaki dönüşüm sıcaklığına yavaş soğutma işlemlerini kapsar. Eş sıcaklık tavlamasını

yapabilmek için sözkonusu çeliğin TTT (eş sıcaklık) diyağramından faydalanılır. Şekil

11’de DIN 42 CrMo4 çeliğinin TTT diyagramı görülmektedir. Burada 1 nolu eğri tam

tavlamayı 2 nolu eğri ise eş sıcaklık tavlamasını göstermektedir. 2 nolu eğri, dönüşüm

tamamlandığı zaman çeliğin oda sıcaklığına serbestçe soğutulabileceğini

göstermektedir.

Sözkonusu çelik için en uygun dönüşüm sıcaklığını bulabilmek için bu çeliğin TTT

diyagramı gereklidir. Bu dönüşüm sıcaklığı bulunduktan sonra, şekil 11’den de

görüleceği üzere, dönüşümün tamamlanması için uzun süre gerekebilir.

Büyük ısı kapasitesi nedeniyle sıcaklıkta gerekli hızı düşmeye olanak vermediğinden

pratik nedenlerle böyle bir ısıl işlemin klasik mufl fırınlarında yapılması mümkün

değildir. Bunun yerine her biri farklı sıcaklıklarda tutulan iki mufl fırını veya farklı

sıcaklık bölgeleri bulunan sürekli fırınlardan faydalanılır.

Eşsıcaklık tavlamasından faydalanılarak işlem süresi klasik tam tavlama için harcanan

süreye kıyasla önemli ölçüde kısıtlanabilir. Bununla beraber elde edilen sertlik daha

yüksektir.

AFNOR 15 NC6 gibi alaşımlı yüzey sertleştirme çelikleri çoğunlukla eş sıcaklık

tavlamasına tabi tutulur. Östenitleme 930-940 oC da yapılır, dönüşüm sıcaklığı 610-680 oC olup, tamamlanması 2-4 saat sürer.

33

Page 34: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Elde edilen yapı kaba ferrit ve perlitten ibaret olup, bir çok işleme yöntemleri için

uygundur.

Genel olarak belirtmek gerekirse, eş sıcaklık tavlaması düşük karbon ve düşük alaşımlı

çeliklerde uygulanır, buna karşılık küreleştirme tavlaması plastik için minimum sertlik,

ya da yüksek karbonlu çeliklerde iyi işlenebilirlik istendiği zaman uygulanmaktadır.

Şekil 11: DIN 42 Cr, Mo4 çeliğinin TTT diyagramı

(1) nolu eğri tam tavlama

(2) nolu eğri eşısıl tavlamanın soğutma eğrileri

C.2. Normalleştirme Veya Normalleştirme Tavı

Bu işlem çeliğin kabaca sertleşme sıcaklığına eşit bir sıcaklığa ısıtılması, burada 10-20

dakika burada tutulması ve sonra havada soğutmaya bırakılmasından ibarettir.

34

Page 35: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Normalleştirme tavının amacı örneğin dövme veya kaynak için yüksek sıcaklığa

ısıtılması sonucu iri taneli hale gelen çeliğin ince taneli bir yapıya getirilmesidir.

Normalleştirme esas olarak karbon ve düşük alaşım çeliklerine uygulanır.

Bu işlemden sonra elde edilen sertlik, çeliğin bileşimine ve soğuma hızını belirleyen

kesit kalınlığına bağlıdır. Ancak normalleştirme sırasında (havada soğutmada) yüzey ile

merkezdeki soğutma hızları arasındaki fark azdır. Bu sebepten tek bir soğutma eğrisi

parçanın soğumasını oldukça iyi bir şekilde temsil edebilir.

Bu tür bir soğuma eğrisi sözkonusu çeliğin ZSD diyagramı üzerine konduğunda

normalleştirme sonunda beklenen yapı elemanlarının miktarı ile beklenen sertlik

değerleri önceden bulunabilir. Özellikle farklı kesitlerdeki dövme parçalar normal

olarak normalize edilebilir.

“Widmanstötten” adı verilen yapının ortadan kalkması nedeniyle karbon veya düşük

alaşımlı çelik dökümler daima normalleştirilmelidir.

Normalleştirme dışında başka tavlama işlemleri de vardır.

-Homojenleştirme tavlaması

-Yeniden kristalleştirme tavlaması

-Hidrojen tavlaması

D. SU VERME

Sertleştirme, östenitleme işlemi tamamlandıktan sonra, çeliğin östenitleme

sıcaklığından, bu çelik için kritik soğutma hızından daha hızlı soğutulmasıdır. Amaç

çoğunlukla martensitten oluşmuş su verilmiş bir yapı elde etmektir. Bu yapı uygun

sertliktedir.

35

Page 36: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 12’de ZSD diyagramında görülen direk su verme yönteminde şüphesiz ilk

sertleştirme yöntemidir. Bu yöntemde çelik parçalar sertleştirme sıcaklığından oda

sıcaklığına veya kullanılan su verme ortamının sıcaklığının biraz üstüne kadar hızla

soğutulur

.

Şekil 18: ZSD (TTT) Eğrisinde Kritik Soğuma Hızı

Su verme işleminin derecesi, su verme işlemi sırasında aynı anda etkin olan birçok

etkene bağlıdır;

Bu etkenleri şöyle sıralayabiliriz:

a-Metalin parçanın kendisi ile ilgili etkenler:

-Sertleşebilirliği (çeliğin kompozisyonu)

-Hacmi ve şekli (kesit kalınlığı, yüzey alanı)

-Yüzey durumu (oksitlenmiş, tufalli metalik ısı transferi katsayısını etkileyen

faktörler)

b-Su verme ortamıyla ilgili etkenler:

36

Page 37: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

-Su verme ortamının termo-fiziksel özellikleri (viskozite, özgül ısı vb.)

-Su verme ortamının sıcaklığı

c-Su verme dononımı ile ilgili etkenler:

-Su verme ortamının karıştırılma hızı

-Akış yönü

-Su verme ortamının basıncı

1. Suverme makanizması:

Buharlaşan suverme sıvıları (su, yağ vb.) suverme işlemi sırasında yüksek sıcaklıklarda

buhar oluştururlar. Sıcak bir parçanın buharlaşabilen bir suverme ortamına daldırılması

ile üç tipik soğuma aşaması gözlemlenir .

a) Buhar örtülü soğuma aşaması: Bu aşama buhar örtü oluşumu ile belirlenir. Yani

suverme ortamına daldırılan parçanın etrafı kesiksiz bir su buharı tabakası ile

kaplanmıştır. Bu oluşum metal parçanın yüzeyinden çıkan ısı, parça yüzeyinin birim

alanında maksimum buhar oluşturacak ısıdan fazla olduğu durumlarda görülür.

Bu aşama, yavaş soğuma aşamalarından biridir. Çünkü, parça etrafında oluşan buhar

zarfı, bir yalıtkan gibi davranır ve soğuma prensip olarak buhar tabakasından radyasyon

yolu ile yayılır. Buharlaşmayan çözeltiden oluşan suverme ortamlarında, bu aşama fark

edilmez ve soğuma hemen B aşamasında başlar. Bu durumda su verilen parçadaki

sertleşme derinliği daha büyük olur.

b) Buhar taşıma ve kaynama aşaması: Bu aşamada ısı transferinin ve bağlı olarak

soğuma hızının en yüksek değerlerine ulaşılır.

Bu aşama, metal yüzeyi sıcaklığının düşmesi ve sürekli buhar tabakasının bozulması ile

başlar. Bu anda su verme sıvısının şiddetli kaynaması görülür ve ısı metal yüzeyinden

buharlaşma ısısı olarak çıkar.

37

Page 38: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Buhar kabarcıklarının şekil ve büyüklükleri, “b” aşamasının süresinin kontrolü ve bu

aşamada sağlanan soğutma hızı açısından önemlidir. Buhar örtü veya buhar kabarcıkları

oluşmasının koşulları, suverilen parçanın şekline de bağlıdır. “b” aşaması, suverme

ortamının kaynama noktasına ulaşıldığında sona erer.

c) Sıvı soğuma aşaması: Bu aşamada soğuma hızı B aşamasından daha azdır. C aşaması

metal yüzeyinin sıcaklığı su verme sıvısının kaynama noktasının altına düştüğü zaman

başlar. Bu sıcaklığın altında kaynama durur ve daha sonra taşıma ve konveksiyon

yoluyla yavaş bir soğuma devam eder.

Sıvının kaynama noktası ile suverme banyosunun sıcaklığı arasında fark, ısı transferi

hızını etkileyen ana etkendir. Su verme ortamının viskozitesi de C aşamasındaki

soğutma hızını etkiler.

Su verme olayının karmaşık mekanizması, Şekil 20’deki gibi bir “soğuma eğrisi”

geliştirilerek açıklanabilir. Bu şekil östenitleştirme sıcaklığından, soğuk ve uçucu bir

suverme ortamına daldırılan silindirik bir test çubuğunun merkez ve yüzeyindeki tipik

soğuma eğrilerini göstermektedir. Bu eğriler test parçasının içine yerleştirilmiş

termokapıllar yardımıyla ve ısı değişmelerini kaydeden bir yüksek hızlı kayıt makinesi

yardımıyla elde edilmiştir. Elde edilen zaman sıcaklık eğrileri su verme sırasında metal

yüzeyden su verme ortamına yukarıda bahsedilen ısı transferi aşamalarını belirler.

2 Suverme sırasında, çeşitli su verme ortamlarında, soğuma hızını etkileyen faktörler:

a) Suverme ortamının karıştırılması hızı

b) İş parçasının kütlesi ve kesit kalınlığı

c) İş parçasının yüzey oksitlenmesi

d) Suveme ortamının sıcaklığı

38

Page 39: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

a) Suverme ortamının karıştırılmasının etkileri:

Suverme sıvısının dıştan bir etki ile hareket ettirilmesinin bu sıvının ısı transferi

özellikleri üzerinde son derece önemli etkisi vardır. bu karıştırma mekanik olarak A

aşamasındaki örtünün daha erken kalkmasına neden olur. Ayrıca buhar taşıma

aşamasında daha küçük ve daha sık bağlantısız kabarcıklar oluşmasını sağlar. Bu

etkilere ek olarak, karıştırma ısınmış sıvının yerine soğuk sıvının gelmesini sağlar.

Şurası açıktır ki akış hızının artmasına en büyük etkisi yüzeyin soğuma hızı üzerinde

olacaktır. Bu nedenle, örneğin 75 mm çapında bir silindir, suverme yağının akış hızı

500 ft/dak (2.75 m/sn) üzerinde ise 25 mm çapında bir silindir kadar hızlı soğutulabilir.

Ayrıca karıştırmanın başlıca yararını durgun yağ ile akış hızı 200 ft/dak olan arasındaki

farktan da görebiliriz.

b) Kütle ve kesit kalınlığının etkisi:

Bir çubuğun merkezinin soğuma hızı elbette, çubuğun çapına bağlıdır. Çubuk çapı ne

kadar büyürse soğuma hızı o kadar azalır. Bu değişiklik çeşitli çaplarda karbon

çeliklerinde görülebilir.

c) İş parçasının yüzey oksitlenmesinin etkileri:

şekil 13’de bir alaşımsız çelik (AISI 1095) ve bir 18-8 paslanmaz çeliğin soğuma

eğrileri verilmiştir. İki çelikte yağda soğutulmuştur. Bu diyagrama göre ince bir oksit

tabakası soğuma hızını arttırırken, kalın bir oksit tabakası soğuma hızını düşürmektedir.

d) Suverme ortamının sıcaklığının etkileri:

Suverme sıvısının sıcaklığı onun ısı alma özelliğini önemli ölçüde etkiler. Sıvının

sıcaklığının artması, buhar örtüsünün parçalandığı karakteristik sıcaklığı düşürür ve

böylece A aşamasının süresini uzatır. Böylece ilk soğuma aşamasında soğuma hızını

düşürür. Diğer taraftan yüksek sıvı sıcaklığı suverme sıvısının viskozitesini düşürür,

39

Page 40: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

kabarcık boyutlarını ve hareketlerini etkiler. Böylece soğuma hızının ikinci aşamada

artmasına neden olur. üçüncü aşamada soğuma hızı düşer.

Bu nedenle su verme ortamının sıcaklığının, suverme işleminde soğuma hızı üzerindeki

toplam etkisi, iş parçasının çapına göre değişir. Daha kalın kesitli parçalar için su verme

ortamının sıcaklığındaki bir artış elde edilen sertleşme derinliğini az miktarda düşürür.

Şekil 13: Soğuma Grafikleri

3. Kesikli veya “süreli” suverme:

Bu yöntem soğutma işlemi sırasında parçanın soğuma hızının belirli bir aşamada ani

olarak değiştirilmesi gerektiğinde kullanılır. Normal uygulama iş parçasını önce kısa bir

zaman içinde daha şiddetli bir suverme ortamına daldırmak ve parçayı ZSD eğrisinin

kritik uzantısının altına kadar soğutmak ve daha sonra parçayı daha az şiddetli bir

40

Page 41: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

suverme ortamına (yağ) almaktır. Parça buradan martensit dönüşüm sıcaklıklarına yavaş

yavaş soğur.

Bu su verme yöntemi, boyutsal değişiklikler, çatlama ve bozulma gibi olayları en aza

indirmek için sık sık kullanılır.

D. MENEVİŞLEME

Sertleştirme sonucu oluşan martensit çok kırılgandır ve pratik amaçlar için kullanılan

bir çelik menevişlemeden kullanılmaz. Menevişleme genellikle toklukta bir artış ve

sertlikte bir yumuşama ile sonuçlanır.

Menevişleme işleminin yapısal oluşumu üç aşamalıdır. Sertleştirilmiş bir karbon çeliği,

sürekli bir sıcaklık artışına maruz kalırsa, şu aşamalardan geçer:

I. 80 oC’ den 160 oC ye – Karbonca zengin “E-Karbür” fazının çökelmesi. Bunun

sonucu martensit matrisdeki karbon yaklaşık % 0.3’e kadar düşer.

II. 230 oC den 280 oC ye _ Kalıcı östenitin, beynit benzeri bir yapıya ayrışması.

IIIa .160 oC den 400 oC ye – “E-Karbür” yerine sementit oluşumu ve büyümesi

IIIb. 400 oC den 700 oC ye – Sementit büyümesinin sürmesi ve sementitin küreselleşmesi

Yüksek alaşımlı krom çelikleri, sıcak-iş çelikleri ve yüksek hız çelikleri için, kalıcı

östenitin ayrışma sınırları daha yüksek sıcaklıklarda olur. Ayrışma ürünü, yani beynit

veya martensit oluşumu, menevişleme sıcaklığına bağlıdır. Beynit oluşum izotermaldir

yani menevişleme işlemi sırasında sabit bir sıcaklıkta olur. buna karşı martensit, çelik

menevişleme sıcaklığından soğutulurken oluşulur. Menevişleme işlemine, suverme

işleminden hemen sonra çelik 50-75 oC ye soğuduğunda başlanmalıdır. Bazı hallerde

parçanın menevişleme işleminden önce oda sıcaklığına kadar soğumasına izin verilirse,

41

Page 42: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

çatlaklar oluşur. Menevişleme için ısıtma işlemi konveksiyon tipi muf veya çukur

fırınlarda veya menevişleme işlemlerinde kullanılan bir tuz banyosunda yapılır.

Karmaşık şekilli aletlerin menevişleme sıcaklığına ısıtılmaları yavaş yapılmalıdır.

Menevişlem sıcaklığına ısıtılırken parçaların bu sıcaklığa gelmeleri aşağı yukarı

menevişleme sıcaklığından bağımsızdır. Bu sıcaklık çok yüksek veya düşük olabilir.

Bunun nedeni yüksek sıcaklıklarda radyasyon etkisi ile ısıtma hızı daha büyük olur.

Bu nedenle menevişleme sıcaklığına ısıtma süresi yalnız kesit kalınlığına (çubuğun

çapına) bağlıdır. Her fırın için, çeşitli çaplarda test örnekleri ile yeterli eğri çizilebilir

Menevişleme sıcaklığında bekleme süresi:

Menevişleme işleminin aşamaları hakkında daha önce yaptığımız açıklamalara göre,

martensit ve kalıcı östenit çeşitli yapısal fazlara dönüşür. Bu dönüşüm yalnız sıcaklığa

değil, zamana da bağlıdır. Bu nedenle bazı durumlarda zaman etkeni çok önemlidir.

Hollomon ve Jaffe menevişleme işlemindeki bu zaman-sıcaklık ilişkisini incelemiştir ve

menevişleme parametresi (P) olarak isimlendirilen bir formül geliştirmişlerdir.

P = T (k + logt)

Burada ;

T = menevişleme sıcaklığı ( oK)

k = katsayı (k = 20 )

t = menevişleme süresi (saat)

450 oC ye kadar olan sıcaklıklarda zaman çeliğin menevişlemeden sonraki sertliğini

çok az etkilemektedir. Bununla beraber daha yüksek sıcaklıklarda zaman etkeni

önemlidir. Elde edilen değerler, aynı çelik için ana eğri de toplanır.

Her çeliğin P değeri o çeliğin ana eğrisindeki bir sertlik değerinin karşılığıdır.

42

Page 43: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

E.1. MARMENEVİŞLEME

Çeliğin marmenevişlenmesi: Östenitleme sıcaklığından bir sıcak yağ veya tuz banyosu

yardımıyla, Ms (martensit oluşum) sıcaklığının biraz üzerine kadar ani soğutmak, bu

sıcaklıkta bütün parça aynı sıcaklığa gelene kadar bekletmek ve daha sonra havada

soğumaya bırakmak şeklinde olur (Şekil 14).

Şekil 14: Marmenevişleme

Şekil 15: Geliştirilmiş Marmenevişleme

Parça oda sıcaklığına soğurken, martensit oluşumu parçanın her yerinde hemen hemen

aynıdır ve böylece çok fazla miktarda kalıcı gerilim bozulma olmaz. Marmenevişlenmiş

parça oda sıcaklığına geldikten sonra, diğer suverilmiş parçalar gibi normal

menevişleme işlemine tabi tutulur.

Marmenevişleme sırasında son soğuma aşaması oldukça yavan olduğundan, ağır ve

hafif kesitler yüzünden merkeze hemen hemen aynı zamanda dönüşüme uğrarlar.

Böylece marmenevişleme, normal su verme işlemlerinde görülen, eşit olmayan

dönüşümler ve ısısal gerilimler sonucu ortaya çıkan bozunma ve boyutsal değişiklikleri

en aza indirir. Çoğu hallerde marmenevişlemede, normal suverme işlemlerinde parçanın

bozunmasını önlemek için kullanılan suverme aparatlarına gerek duyulmaz.

Böylece taşıma ve işleme masrafları da azalır.

43

Page 44: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 15 ’da geliştirilmişmarmenevişleme işlemi görülmektedir. Bu yöntemde, standart

marmenevişlemeden tek fark, suverme banyosunun sıcaklığının Ms sıcaklığının hemen

altında 95 oC sıcaklığa kadar olmasıdır. Böylece daha hızlı soğutma hızları elde

edilebilir.

Marmenevişleme işleminde kontrol edilmesi gereken değişkenler: Östenitleme sıcaklığı,

marmenevişleme banyosunun sıcaklığı, parçanın marmenevişleme banyosunda bekleme

sıcaklığı, tuz banyosunun kirlenmesi, soğutma hızını arttırmak için tuz banyosuna su

ilavesi, karıştırma ve marmenevişleme banyosundan soğum hızı. Şekil 16’nin sol

kısmında düşük sertleşebilirlikleri nedeniyle marmenevişlemeye uygun olmayan

çelikler, sağ tarafta ise marmenevişlemeye uygun çelikler verilmiştir.

Şekil 16: Çeşitli Çeliklerin ZSD Eğrileri

44

Page 45: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

E.2. OSMENEVİŞLEME

Osmenevişleme, bir demir alaşımının perlit dönüşüm bölgesinin altında ve martensit

dönüşümün bölgesinin üstünde, eşsıcaklıkta dönüşümüdür. Çeliğin

osmenevişlemesinde:

1. Östenitleme sıcaklığına kadar ısıtılır.

2. 260 –400 oC de sabit sıcaklıkta bir banyoda suverilir.

3. Bu banyoda sabit sıcaklıkta bir banyoda suverilir.

4. Genellikle havada oda sıcaklığına soğutulur.

Osmenevişleme, aşağıdaki nedenlerden dolayı bilinen suverme menevişleme işlemi

yerine kullanılır:

a) Daha üstün mekanik özellikler elde etmek

b) Çatlak ve şekil bozulması olasılığını azaltmak

aşağıdaki tablo üç yöntemle ısıl işlemi yapılmış alaşımsız AISI 1095 çeliğinin mekanik

özelliklerindeki farkı gösterir.

45

Page 46: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Gerçek bir osmenevişleme için, metal östenitleme sıcaklığından ösmenevişleme

banyosunun sıcaklığına hızla soğutulmalı ve bu sırada östenitin dönüşmesine olanak

verilmemelidir. Menevişleme banyosu sıcaklığında da östenitin tamamen beynite

dönüşmesine olanak vermek için yeterli süre bekletilmelidir.

Bazı uygulamalarda, ösmenevişleme bilinen suverme ve menevişleme işleminden daha

ucuzdur. Bu durum özellikle otomatik sürekli ocaklarda küçük parçaların işlenmesi

sırasında ortaya çıkar. Böyle uygulamalarda, bilinen su verme ve menevişleme işlemi üç

aşamalı bir çalışma gerektirirken, osmenevişleme de sadece iki aşamalı bir çalışmaya

gerek duyulur.

Osmenevişlemede en çok kullanılan suverme ortamı ergimiş tuz banyolarıdır. Bunun

nedeni:

- Hızlı ısı transferi özellikleri

- Buhar örtü aşaması sorununun ortadan kalkması

- Çok geniş bir sıcaklık aralığında viskositesinin aynı olması

- Viskositesinin osmenevişleme sıcaklığında düşük olması ve bu sayede kayıpların en

aza inmesi

-Suda tamamıyla çözünür olması; böylece daha sonraki temizleme işlerini

kolaylaştırması.

Kesit Kalınlığı Sınırlamaları:

Bir parçanın başarıyla osmenevişlenebilmesinin saptanması için, maksimum kesit

kalınlığının etkisi ağırlıktan daha önemlidir. Eğer tam bir beynitik yapı gerekiyorsa,

alaşımsız çelik türleri en fazla 5-6 mm kesit kalınlığına kadar osmenevişlenebilirler.

Bazı alaşımlı çelik türleri için kesit kalınlığı 20 mm’ye kadar çıkabilir.

Osmenevişleme uygulanacak parçalar, küçük çaplı çubuklardan veya levhalardan küçük

kesitli plakalara kadar değişir. Osmenevişleme özellikle 50 HRC civarında, yüksek

darbe dayanımı istenen ince kesitli karbon çeliği parçaları için elverişlidir.

46

Page 47: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

IV. SERTLEŞEBİLİRLİK VE ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ

A. SERTLEŞEBİLİRLİK

Sertleştirme işlemi sonunda, bir çelik parçasının yüzeyden çekirdeğine doğru yarıçapı

boyunca sertliğinin ne kadar ilerlediği o çeliğin sertleşebilirliğine bağlı olarak değişir.

Eğer sertlik derinlemesine ilerlememişse böyle bir çelik için düşük sertleşebilirliği olan

çelik ifadesi kullanılır çeliğin derinlemesine sertleşmesini artırmak için iki metot vardır.

1. Metot: Çeliğin kimyasal bileşimindeki alaşım elementleri miktarı arttırılarak zaman-

sıcaklık-dönüşüm eğrisinin burun kısmı sağa doğru kaydırılabilir. Bu, çeliğin kritik

soğuma hızının yavaşlatılması demektir. Böylece aynı sertleşme şartlarında daha yüksek

sertlikler ve daha fazla sertlik derinlikleri sağlanır. Bu şekil 18’de görülmektedir.

Şekil 17: alaşım elemanlarının TTT eğrisi üzerindeki etkisi

47

Page 48: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

2. Metot: Çeliğin kimyasal bileşiminde herhangi bir değişiklik yapılmadan, sertleştirme

ortamının soğutma şiddeti artırılarak veya parçanın ortamda hareketi sağlanarak soğuma

hızı artırılır. Böylece daha yüksek sertlikler ve daha fazla sertlik derinliği sağlanır (Şekil

18).

Şekil 18: Su verme ortamının etkisi

Yüksek ve derin sertlik sağlamak için, soğuma hızının artırılması, sertleştirme esnasında

parçanın çarpılma ve çatlama tehlikesini artıracağı için, daha yaygın olan alaşımlı çelik

kullanılır.

Sertleşebilirlik, başka bir ifade ile sertleşme anında malzemenin mikro yapısının

östenitten martensit yapıya dönüşüm oranı olarak ifade edilir. Sertleşebilirlik,

malzemenin sertleşme sonucunda % 50 martensit dönüşümü sağlayabildiği noktaya

kadar geçerlidir.

48

Page 49: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Sertleştirme sonucu sağlanan sertlik, çeliğin karbon miktarına bağlıdır.

Sertleşme anındaki soğuma hızı kritik soğuma hızından düşükse, sertlik yüksek oluşur

fazla ise sertlik düşük oluşur.

Sertleşme derinliği, bütün çelikler için çok önemli olduğu için şekil 19’da görüldüğü

gibi diyagramlar halinde verilir.

Şekil 19: Çelikteki alaşım elemanlarının sertleşebilme derinliğine etkiler

49

Page 50: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Bazı diyagramlarda ise sertleşme derinliği belli çaplar için soğutma ortamları

belirtilerek verilir.

Temel sertleşebilirlik datasının çelik tüketicileri ve ısıl işlemciler için önemli bir

kullanımı olduğundan, sertleşebilirliğin saptanabileceği şu yöntemler geliştirilmiştir.

B.1. JOMİNY ÜÇ SU VERME SERTLEŞEBİLİRLİK DENEYİ

Uluslararası düzeyde standartlaştırılmış detayları Türk Standartları 1381’de verilen

deney için 25 mm çapında 100 mm boyunda bir deney parçası hazırlanır. Uygun östenit

sıcaklığında homojen olarak 30 dak. Tavlanır ve ocaktan alınarak en fazla 5 saniye

içinde deney cihazına yerleştirerek alt düzeyine su püskürtülür. Su püskürme zamanı en

az 10 dakikadır. Parça uzunluk ekseni doğrultusunda karşılıklı iki yüzeyi 0.4 mm

derinlikte taşlanır ve soğutulmuş uçtan itibaren 1,5-3-5-7-9-11-13-15-20-25-30-35-40-

45-50 mm uzaklıklarda HRC ölçümleri yapılır. Uzaklıklar yatak ve bunların karşılıkları

olan sertlikler düşey eksen üzerinde işaretlenerek bir grafit çizilir (Şekil 20).

50

Page 51: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 20: Jominy deney parçası ve sertlik eğrisi

Jominy deney parçasındaki her nokta, belli soğuma hızına sahip olduğundan ve tüm

çelikler için ısı iletimi aynı kabul edildiğinden, deney parçasının kimyasal bileşimi

dikkate alınmaksızın, parça üzerindeki belli noktalar için aynı soğuma hızları elde edilir.

Böylece her deney parçası, su püskürtülen uçtan itibaren havada soğuyan dip kısmına

kadar değişen bir seri soğuma hızına sahiptir.

Sonuçta değişik soğuma hızlarına bağlı olarak, deney parçasının değişik noktalarında

çeşitli mikro yapılar elde edilir.

51

Page 52: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 21: SAE 4140 çeliğinin ZSD diyagramı ve Jominy deney parçasının çeşitli

noktalarında elde edilen soğuma eğrileri

Jominy eğrileri, USA’da 20 yıldan fazladır H çelikleri adı altında kullanılan çeliklere

uygulanır.

Jominy eğrileri çeşitli ortamlarda soğutularak sertleştirilmiş farklı boyutlardaki çelik

çubuklarda beklenilen sertlik dağılımını tahmin etmede kullanılır.

52

Page 53: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Jominy numunesinin farklı mesafelerdeki pratik soğuma hızları, çeşitli ortamlarda

soğutulmuş farklı çaplardaki çubuklarda pratik soğuma hızları ile mukayese edilir.

Bundan şu görülür ki, örneğin 14 mm gibi bir jominy mesafesindeki soğuma hızı, eğer

tüm çubuklar normal bir karıştırma yapılmış bir yağda sertleştirildiği taktirde 75 mm

çaptaki yüzeyin 2 mm altındaki bir noktada soğuma hızı ile veya 50 mm çapındaki

çubuğun yüzeyinin 10 mm altındaki veyahut 39 mm çapındaki merkezindeki soğuma

hızı ile aynıdır.

Şekil 22: 75 mm çapında BS 708 A42 çeliğinin enine kesit sertliği. Bu eğri Jominy

. eğrisinden elde edilmiştir.

Tablo 1: Su verme şiddeti katsayısı H.

Soğutma ortamı

Karıştırma Yağ Su Tuzlu Su

Yok........................ 0,25 - 0,30 0,9 - 1,0 2,0

Yumuşak................ 0,30 – 0,35 1,0 – 1,1 2,0 – 2,0

Orta........................ 0,35 – 0,40 1,2 – 1,3

İyi........................... 0,4 – 0,5 1,4 – 1,5

Kuvvetli.................. 0,5 – 0,8 1,6 – 2,0

Şiddetli................... 0,8 – 1,1 4,0 5,5

53

Page 54: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Belli bir çelik cinsi için, bir çubuğun enine sertliğini öğrenmek isteyelim. Diyelim ki,

çubuk 100 mm çapında ve çok iyi karıştırma sağlanmış bir ortamda (H = 0.5) su

verilmiş olsun. Bu eğride çubuk yüzeyinde olması gereken sertlik, Jominy eğrisinde 12

mm tekabül eden sertliğe eşdeğerdir.

Eğriden tespit edilirse, Jominy eğrisinde 17 mm bir mesafe sertliğine eşdeğerdir. Bu

sertlik aralığı e = r/R = 0.9 olduğu için r = 0.9 x 50 = 45 mm yani yüzeyin 5 mm

altındaki sertlik değeridir. Benzer usulde diğer diyagramlara bakarak birbirleriyle ilişkili

Jominy mesafeleri ve sertlik zonları elde edilebilir. Buraya kadar anlatılanlar dairesel

kesitli parçalar için geçerlidir.

Kare ve dikdörtgen kesitli çubuklar sertleştirildikleri zaman, bu kesitler tahmin

yapılarak diyagramlar mevcut olan eşdeğerlikli dairesel kesitlere çevrilmelidirler.

Örneğin 125 mm kalınlığında ve sakin yağda sertleştirilmiş bir plakanın, 180 mm

çapındaki yuvarlak bir çubukla aynı soğuma şiddetine maruz kaldığı düşünülür.

Uluslararası standart çelik gruplarının toplanması ve düzenlenmesine bağlı olarak, kare

ve dikdörtgen kesitlerin eşdeğer dairesel kesitlere çevrilebildiği bir çevrim diyagramı

oluşturulmuştur (Şekil 23).

54

Page 55: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 23: Dikdörtgen kesitler ve onların eşdeğer dairesel kesiyleri arasındaki karşılıklı

ilişki

V. DEFORMASYON

Boyutsal değişikliklerin ana nedeni soğuma sırasında malzemenin gösterdiği çekme

sonucu oluşan gerilmeler (yani ısısal gerilmeler). Diğer önemli bir neden de martensit

oluşumu sonucu ortaya çıkan dönüşüm gerilmeleridir.

A. ISISAL GERİLMELER

Metalik bir malzemenin hızlı ısıtılması ve soğuması sonucunda, Şekil 24’de 100 mm

çapında bir çubuğun suda hızlı soğutulması örneğinde görüldüğü gibi, yüzey ve merkez

arasında sıcaklık farklılaşması meydana gelir. Yüzey merkezden daha çabuk soğur ve

belli bir “t” zamanında yüzey ve merkez arasındaki sıcaklık farkı en yüksek değerine

ulaşır. Bu farklı soğuma sonucu yüzeyde çekme gerilimleri ve iç kısımda basma

gerilmeleri oluşur. Eğer malzeme bu gerilmeleri özümseyecek kadar plastik bir yapıya

55

Page 56: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

sahipse, yüzey tabakasının gerilim diyagramı Şekil 24’de “a” eğrisinin şeklini alır.

yüzey ve merkez arasındaki ısı farklılığının giderilmesinden sonra gerilmede sıfıra

düşer.

Çeliğin akma sınırı yüksek sıcaklıklarda, oda sıcaklığındaki değerinin oldukça altında

olduğu için malzeme plastik bir sünme gösterir. Bunun sonucu yüzey gerilim diyagramı

Şekil 24 “b” eğrisi gibi olur.

Su verilmiş bir çubuğun merkezindeki gerilmeler “c” eğrisinde gösterildiği gibidir.

Belirli bir T zamanı geçildiğinde merkezdeki çekme yüzeye doğru kayacaktır. Diğer bir

deyişle belirli bir T = 0 zamanında gerilmeler dengelenecek (Şekil 24), ve oda

sıcaklığına inildiğinde yüzeyde basma gerilmeleri, merkezde çekme gerilmeleri

oluşacaktır. Çubuk oda sıcaklığına soğutulduğunda, gerilim dağılımı Şekil 24’nin alt

sağ kısmında görüldüğü gibi olacaktır. Yani merkezde çekme, yüzeyde basma

gerilimleri.

Şekil 24: Soğuma sırasında ısısal gerilimlerin gelişimi.

56

Page 57: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 25: Düşük karbonlu alaşımsız çelikten plakanın soğutulması ile oluşan boyutsal

değişiklikler.

Su verme ortamının şiddeti ve çubuk çapının artması gerilimlerin şiddetini de arttırır.

Isısal gerilmeler malzemesi yuvarlak hale getirecek bir şekil değişikliğine zorlar. Bu

nedenle yuvarlak bir şekle sahip olmayan parçalarda şekil değişikliği bu yönde olur. küp

şeklindeki parçalarda yüzey bombelenir, tetragonal parçalar kalınlaşır ve kısalır ve

plaka halindeki parçalar aynı zamanda kalınlaşır ve çekerler.

Şekil 25’de 200 x 200 x 200 mm boyutlarında karbon çeliği plakanın soğutma hızından

nasıl etkilendiği gösterilmektedir. Bu şekildeki “a” plakası bir bütündür, “b” plakasının

ortasında 100 x 100 mm boyutlarında bir kare delik vardır. boyutsal değişiklikleri daha

iyi inceleyebilmek için, bunlar daha büyük bir ölçekle çizilmişlerdir. Şekil 25’de

57

Page 58: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

görülmektedir ki, daha hızlı su verme, boyutsal değişmelerinde daha hızlı olmasına

neden olmaktadır.

Isıtma sıcaklıklarının da soğutma sırasında oluşan boyutsal değişmeler üzerinde önemli

etkisi vardır. soğutma sırasında sıcaklık düşüşü ne kadar fazla olursa, boyutsal değişme

de o oranda fazla olur.

Çeliğin yüksek sıcaklık dayanımı da önemlidir. Yüksek sıcaklık dayanımı en iyi olan

çelik 18/8 çeliğidir. En iyi boyutsal kararlılık gösterir.

B. DÖNÜŞÜM GERİLMELERİ

Isıtma ve soğutma işlemleri sırasında, çelikler çok sayıda yapı dönüşümlerine uğrarlar.

Çeşitli yapı bileşenleri farklı özgül hacimlere sahiptir (Tablo 1).

Tablo 1:

58

Page 59: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Östenit veya martensit içinde çözünmüş karbon miktarının özgül hacim üzerinde

oldukça fazla bir etkisi vardır.

Uzunluktaki değişmeler bir kilometre (iki kuartz çubuk arasına yerleştirilmiş bir çelik

çubuk) yardımıyla ölçülebilir. Uzunluktaki değişmeler ısıtma ve soğutma sırasında

ölçülür. Isıtma sırasında, Ac1 sıcaklığına kadar sürekli bir uzunluk artışı olur. Ac1

sıcaklığında östenit dönüşümü başladığından çelik çekmeye başlar. Östenit dönüşümü

tamamlandıktan sonra uzunluk tekrar artar. Bununla beraber boyutsal genleşme

katsayısı östenitte ve ferritte farklı farklıdır.

Soğuma sırasında ısısal çekme meydana gelir ve martensit oluşumu sırasında çeliğin

uzunluğu artar. Bu nedenle sertleştirme sırasında daima bir hacim artışı beklemeliyiz.

Örneğin alaşımsız yüksek karbonlu çeliklerde tam bir sertleşmenin olduğunu kontrol

etmek için hacim artışına bakmalıyız.

Martensit ve östenit oranları ile bunların içinde çözünmüş karbon miktarını temel olarak

alarak, Tablo 2’nin de yardımıyla, sertleştirme sırasında oluşan hacim değişikliğini

hesaplamak olasıdır.

Tablo 2: Değişik Fazlara Dönüşüm Sırasında Oluşan Hacim Değişiklikleri

59

Page 60: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Sertleştirme sırasında, martensit oluşumu ile meydana gelen hacim artışı karbon yüzdesi

ile doğru orantılı olarak artar. Bunun nedeni birim hücre kafesinin artan karbon oranı ile

daha fazla bozunmasıdır.

Bu hacim artışı aynı zamanda alaşım elemanlarının miktar ve çeşidinden de oldukça

etkilenir.

En büyük hacim değişikliği, alaşımsız yüksek karbonlu çeliklere su verilmesi işleminde

olur. düşük alaşımlı çeliklerin yağda su verilmesi işleminde daha az bir hacimsel artış

görülür. En düşük hacim artışı ise yüksek alaşımlı krom çeliklerinin havada

sertleştirilmesinde görülür.

C. MENEVİŞLEME SIRASINDA BOYUTSAL DEĞİŞME

Menevişleme sırasında martensit, ferrit ve sementit oluşturmak üzere ayrışır. Bunun

anlamı hacimde sürekli bir düşüş demektir. Yüksek sıcaklıklarda menevişleme sonucu,

hacim tekrar artar ve sertleştirme öncesi orijinal değerine ulaşır

Menevişleme sırasında martensitin sürekli ayrışması aynı zamanda gerilmelerinde

sürekli düşmesine neden olur

VI. ISIL İŞLEM TECHİZATLARI

Isıl işlemde kullanılan başlıca araçları şöyle sıralayabiliriz.

-Atmosfer denetimsiz fırınlar

-Atmosfer denetimli fırınlar

-Vakum fırınları

-Akışkan yataklı fırınlar

-Kurşun banyoları

-Tuz banyoları

60

Page 61: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

-Yardımcı araçlar (sıcaklık ölçümü ve denetimi, atmosfer denetimi vs.).

-Suverme ortamları

A. ATMOSFER DENETİMSİZ FIRINLAR

Bunlar otomatik atmosfer denetimi bulunmayan yalnızca yanmalarının ayarlanarak fırın

içinde oksitleyici ya da indirgeyi atmosfer yaratabilen tür fırınlardır. “Mufla fırın” ya da

“kutu fırın” diye anılan bu tür fırınlar fazla ya da elektrikle ısıtılabilirler, ayrıca “tam

kutu” ve “yarı kutu” türleri olabilir.

Kutu fırınların “tam kutu fırın” ya da “kapalı kutu fırın” türünde, kesit ve iç görünüş

olarak fırın dış çerçevesi içine oturtulmuş ya tuğlamsı ya da ısı dirençli alaşımlardan

yapılmış bir kutu bulunur.

Yakıcılarda yakılan gazlar bu kutuya girmez ve ısıl işlem gören parçaya değmezler. Bu

nedenle gazların işlevi ısı sağlamaktadır; kutuda ise hava kalır.

“Yarı kutu fırın” ya da “açık kutu fırın” türünde ise fırının tabanından belirli bir

yükseklikte tuğlamsı (reflakter) yapılmış bir iç taban vardır; yarı kutu ya da açık kutu

görevini bu iç taban görür.

Tam kutu fırındakinin tersine yanma gazları ısıl işlem gören çelik parçaya değer ve

tepkimeye girer.

Bu türlerin kullanımı, özellikle takım ve kalıp çeliklerinin modern ısıl işlem

atölyelerinde hemen hemen kalkmıştır. Bunların yerine elektrik ısıtmalı kutu fırınlar

almıştır. Bunlar iki türdür: Elektrik direnç çubukları kutunun dışında olanlar düşük ve

orta sıcaklık ısıl işlemleri için kullanılır. Daha yüksek sıcaklıklarda yapılacak ısıl

işlemler için ise doğrudan ışınımdan yararlanarak takımların ısıtıldığı “ışınımlı borulu

fırınlar” daha uygundur. Olağan kutu fırın biçiminde yere gömülü çukur fırın biçiminde

olurlar.

61

Page 62: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

B. ATMOSFER DENETİMLİ FIRINLAR

Bu fırınlar da biçim bakımından kutu fırınlar ya da onların bir başka türü olan çukur

fırınlardır. Atmosfer denetimli fırınları bir öncekilerden ayıran, adlarından da

anlaşılabileceği gibi, fırın içerisine dışarıdan ve özel olarak hazırlanmış koruyucu bir

atmosfer verilmesidir. Bu tür fırın atmosferlerini üretmek için ayrıca “gaz üretici” ya da

“atmosfer üretici” adı verilen özel aygıt gereklidir.

Atmosfer denetimli fırınların atmosfer üretici dışındaki fırının kendisi, atmosfer

denetimsiz fırınlarda olduğu gibi gazlı elektrikli ya da ışınımlı olarak ısıtılabilirler. Kuru

fırınlarda kutu dışından elektrik direnciyle ısıtılan türleri düşük ve orta sıcaklıktaki ısıl

işlemler için kullanılırlar; yüksek hız çeliklerinin gerektirdiği yüksek sıcaklıklara uygun

değildirler. Bunların özel karbonlu dirençler kullanılan türleri yüksek hız çeliklerinin

östenitleme işlem sıcaklıklarına da ulaşabilirler.

Işınımlı borulu fırınlar ise yanma gazlarıyla ısıtılırlar; fakat bu gazlar fırın içindeki ısı

dirençli özel boruların içinden geçirilerek ışınım yoluyla ısıtma sağlanır ve ısıl işlem

gören çelik parçaya değmezler.

Kutu fırınların seçiminde büyüklük ve iç hacim için kesin kurallar yoktur. Ekonomiklik

etkeni en önemli etkendir. Fakat uygulama açısından fırın iç hacmi için şöyle genel bir

yaklaşım kullanılır: fırın içi ısıl işlem görecek en büyük parçanın uzunluğunun iki katı

uzunlukta ve üç katı genişliğinde olmalıdır.

Atmosfer denetimli fırınların temel özelliğinin, fırın atmosferlerinin denetlenip

ayarlanabilmeleri olduğunu belirtmiştik. Bunlar; istenildiği gibi oksitleyici, indirgeyici

ve yansız özellikte üretilebilirler. Ayrıca gaz ortamlarda yapılan karbonlama ve

nitrürleme ile karbonitrürleme işlemlerinde de uygulamanın gerektirdiği özellikte gaz

karışımları üretilip fırına verilir ve işlem süresince gereken biçimde denetlenip

ayarlanabilir.

62

Page 63: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Modern gazlı karbonlama atölyeleri hem fırın dışında atmosfer üreteçleri içerir ve hem

de fırın atmosferlerini karbonlama işlemi boyunca otomatik olarak denetleyip

ayarlayabilecek düzeneklere sahiptir. Çalışma kolaylıkları bakımından ve ayrıca yalıtım

üstünlükleri açısından çukur fırınlar bir çok uygulamada yeğlenmektedir. Çukur

fırınlarda gazların etkileri ile sıcaklığın eşdağılımlılığını sağlamak üzere, fırın içinde

ayrı bir bölmeye yerleştirilen üfleçle de gaz dolaşımı sağlanabilir.

B.1. KORUYUCU ATMOSFER

a) Genel Özellikleri:

Koruyucu atmosferler ısıl işlem sırasında gaz sızdırmaz veya yarı kapalı ocaklarda

çeliğin karbon miktarını korumak yani karbonsuzlaşmayı önlemek ve demir ve

demirdışı metallerin yüzey oksitlenmesine veya tufalleşmesine engel olmak için

kullanılırlar.

Başlıca kullanılan gazlar ve reaksiyonlar şunlardır:

Oksijen (O2) : Oksijen çelikte demirle reaksiyona girerek demiroksit oluşturur ve

karbonla reaksiyona girerek yüzeydeki karbonu düşürür (karbonsuzlaşma).

C + O CO

Azot (N2) : Molekül halindeki azot ferritle reaksiyona girmek ve eğer tam olarak

kuruysa düşük karbonlu çeliklerin tavlanmasında koruyucu atmosfer olarak

kullanılabilir.

Atomik azot koruyucu bir atmosfer olamaz çünkü demirle birleşerek nitrürler oluşturur.

Azot zehirsiz ve alev almaz bir gazdır.

Karbon dioksit ve karbon monoksit (CO2 ve CO) : Östenitleşme sıcaklıklarında CO2

östenit içinde çözünmüş karbonla birleşerek yani karbon monoksit oluşturarak çelik

yüzeyini karbonsuzlaştırır:

63

Page 64: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

C + CO2 2 CO

Demir ve oksitleri CO2 tarafından aşağıdaki reaksiyonlara göre yükseltgenirler:

Fe + CO2 FeO + CO

3 FeO + CO2 Fe3O4 + CO

Bu reaksiyonlar, zamana, sıcaklığa ve gazın kısmi basıncına bağlı olarak denge

durumuna ulaşıncaya kadar azalan bir hızla devam ederler.

Hidrojen (H2) : Hidrojen demiroksiti aşağıdaki reaksiyona göre demire indirger:

FeO + H2 Fe + H2O

Çelikte hidrojenin karbonsuzlaşma etkisi; sıcaklık, zaman, nem oranı ve çeliğin karbon

miktarına bağlıdır. Bu etki 700 oC altında ihmal edilebilir. Fakat bu sıcaklığın üstünde

farkedilebilir bir artış gösterir. Hidrojen çelikte çözünmüş karbonla birleşerek metan

oluşturur.

C + 2 H2 CH4

Su buharı (H2O) : su buharı demiri oksitler:

Fe + H2O FeO + H2

Ve çelikteki karbonla birleşerek karbon monoksit ve hidrojen oluşturur:

C + H2O CO + H2

Su buharı çelik yüzeyi ile çok düşük sıcaklıklarda ve düşük kısmı basınçlarda

reaksiyona girer. Soğuma sırasındaki “mavileşmenin” ana nedenidir.

64

Page 65: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Hidrokarbonlar : Isıl işlem fırınlarında en çok rastlanan hidrokarbon gazları; metan

(CH4), etan (C2H6), propan (C3H8) ve bütan (C4H20) dir. Bu gazların karbonlama eğilimi

vardır. bunların sıcak çelik yüzeylerini etkilemekteki kimyasal aktiflikleri, ısısal

bozunmalarına ve çok miktarda karbon oluşturmalarına bağlıdır. İş oluşumu

hidrokarbonlardaki karbon atomu sayısı ile doğru orantılıdır.

Su-gaz reaksiyonları : Bu reaksiyonlarda su buharı ve karbon dioksit oksitleyici,

hidrojen ve karbon monoksit indirgeyici gazlardır:

Fe + H2O FeO + H2

Fe + CO2 FeO + CO

Değişken olarak oluşan indirgen ve yükseltgen gaz miktarları birbirlerinin etkilerini

sıfırlayacak değerlere ulaşabilir. Bu reaksiyonların uygun bir şekilde kontrolü ile; bir

nötr indirgeyici veya yükseltgen gaz elde etmek olasıdır. Su gaz reaksiyonlarına göre

karşıt reaksiyonlar şu şekilde kontrol edilebilir:

CO + H2O CO2 + H2

Gaz reaksiyonlarına giren gazlar çelik yüzeyini etkileyerek, sistemin sıcaklık ve

kompozisyonuna bağlı olan denge durumuna göre yüzeyinin oksitlenmesine ve

indirgenmesine neden olurlar.

830 oC de karbon dioksit ve su buharının oksitleyici potansiyelleri ve karbon monoksit

ve hidrojenin indirgeyici potansiyelleri eşittir. Bu nedenle bu sıcaklıkta su-gaz

reaksiyonlarının denge sabiti birdir.

830 oC üzerinde, karbondioksit su buharından daha güçlü bir oksitleyici ve hidrojende

karbon monoksitten daha güçlü bir indirgeyicidir. 830 oC altında bu durumun tam karşıtı

geçerlidir.

65

Page 66: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

b) Koruyucu atmosfer Türleri:

Kontrollü (koruyucu) atmosferler, Amerikan Gaz Birliği tarafından, hazırlama

yöntemleri ve kullanılan orijinal bileşenlere göre altı ana gruba ayrılmışlardır. Bu altı

grubun en çok kullanılan dördü aşağıda verilmiştir.

-Ekzotermik bazlı atmosferler

-Hazırlanmış azot bazlı

-Endotermik bazlı atmosferler

-Amonyak bazlı atmosfer

Her kontrollü atmosfer belli bir oranda su buharı içerir ve bu nedenle belli bir “çiy

noktası” vardır. atmosferin “çiy noktası” ne kadar düşükse kalitesi o oranda iyidir.

Karbon konsantrasyonu arttıkça, çiy noktasının düşmesi gerekir. Eğer yüksek alaşımlı

çelik türleri kullanılarak oksitlenme olmayan parlak yüzeyler elde edilmek isteniyorsa

atmosferin çiy noktası çok düşük olmalıdır. Yani atmosfer kuru ve su buharından

arınmış olmalıdır.

c) Güvenlik Önlemleri : Toplam % 5 veya daha fazla patlayıcı gaz (H2, CO ve CH4)

içeren ocak atmosferleri, daima yangın ve patlama tehlikesi oluştururlar. Hiçbir

durumda bu atmosferin ocakta 760 0C nin altına düşmelerine izin verilmez. Ocak

soğutma işlemleri sırasında, bir önlem olarak bu atmosferler, ocak 760 0C’nin altına

düşmeden, patlayıcı olmayan oksijensiz gazların yardımıyla boşaltılırlar.

Patlayıcı atmosferler ocak çıkışında yanmış olmalı ve olanaklar dahilinde çıkış binanın

dışına verilmelidir. Havalandırma zorunludur, çünkü gazların birikmesi, bu gazlar

patlayıcı ve zehirli olması bile, ortamdaki oksijen oranının düşmesine neden olurlar.

Hazırlanmış atmosferlerin birim hacimlerinin fiyatı, kullanılacak temel maddenin

maliyeti (yani doğal gaz veya amonyak) ve üreten cihazların maliyetine bağlıdır.

(Üreteç, jeneratör). Kabaca, eğer ekzotermik bazlı atmosferlerin maliyetini baz olarak

(= 0.1) alırsak, diğer gurup atmosferlerin maliyetini şöyle sıralayabiliriz.

66

Page 67: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

- Hazırlanmış Azot Bazlı Atmosferler : 2 misli daha pahalı

- Endotermik Bazlı Atmosferler : 2.6 misli daha pahalı

- Amonyak Bazlı Atmosferler : (10 – 25) misli daha pahalı

(a) 1000 ft3 atmosfer başına, 1000 BTU/ft3 tabii gaz oranına dayanarak. Diğer gazlarda

bu rakam, yüksek hidrojenli suni gaz için 2.0 ile, vasat hidrojen – yüksek 00’li suni gaz

için 2,5 ile, propan için 0.4 ile ve bütan için 0.3 ile çarpılır.

(b) Rakamlar bir birim gaza karşılık düşen havanın birimini gösterir. (1000 BTU/ft3

düzeyindeki tabii gaz kullanımı esas alınarak)

(c) Çiğ noktası soğutma suyu ısısının 10 0F kadar üzerindedir. Çiğ noktası, dondurulma

yolu ile + 40 F derecesine, veya absorbent – kule su alma yolu ile – 50 F derecesine

indirilebilir.

(d) Her 1000 ft3 ısıtma gazı başına 250 ft3 eklenir.

C. VAKUM FIRINLARI

Vakum, gaz bulunmama ve tam bir boşluk durumunu simgeler. Bu nedenle ısıl işlemde

en iyi “ atmosfer” olarak değerlendirilir. Vakumlu fırınlar 1950’li yıllarda geliştirilmeye

başladı. Bunlar önceleri yalnızca elektronik araç ve gereçler için kullanılırken özellikle

son 15 – 20 yılda ısıl işlem içinde yaygın olarak kullanılır duruma geldiler. Bugün

çalışma hacmi 0.03 m3 den başlayıp 5 – 10 m3 çıkan vakumlu fırınlar vardır. Büyük bir

çoğunluğu dolumluk fırınlar olmalarına karşın, modern türleri sürekli üretim

sağlayabilecek teknolojiyi taşırlar.

Hepsinin temlinde kapalı fırındaki gaz ya da havayı bir dizi pompalama düzeneği ile

almak vardır. Sanayi uygulamalarında 10-5 torr (1 torr = 1 mmHg) basıncına dek

inilebilmektedir. Bunu sağlamak için;

1) 10-1 – 10-2 torr basınca dek düşebilen mekanik vakum pompaları;

2) Rootes türü, destek pompaları (5 – 10-3 tor)

67

Page 68: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

3) Yüksek vakumu sağlayan ve 10-1 – 10-5 torr arasında etkili olan yağ yayınım

pompaları

Isıl işlem için kullanılan vakumlu fırınlar büyük gelişim geçirmiştir. Bunlar ilk

uygulamalarda kutu türü “sıcak duvarlı vakumlu fırınlar” olarak kullanılırdır. Sıcak

duvarlı fırın tanımından anlaşılan bunların, dıştan ısıtmalı kutu fırınlar gibi, dıştan

ısıtılıp içinde ısıl işlem yapılan vakum kutusunun duvarlarının dolaylı ısıtılmış

olmasıdır. Şimdi pek yaygın kullanılmayan bu tür vakumlu fırınlarda kutu, paslanmaz

çelik ya da Inconel’den yapılır. Dıştan ısıtmayı sağlayan elektrik dirençleri ise

“nichrome” dan seçilirdir. Bunların en yüksek çalışma sıcaklıkları 800 – 900 0C

olduğundan kullanıldıkları ısıl işlemler genellikle tavlama ve menevişleme işlemleridir.

“Soğuk duvarlı vakumlu fırınlar” çeliklerin ostenitleme ve sertleştirme işleminde

devrim yarattı denilebilir. Soğuk duvarlı fırınlarda, ısıtıcılar vakum kutusu ya da

sandığının içine yerleştirilir ve ışınım ile ısıya karşı bir dizi yansıtıcı ve koruyucular ile

desteklenir.

Isıl işlem görecek parça refrakter bir metalden yapılmış ve vakum sandığının tam

ortasında duran levha üzerine yerleştirilir. Bunun çevresini saran Mo, W ve Ta gibi

refrakter metal ya da grafit ısıtıcılar ısıtmayı sağlarlar. Bunları çevreleyen ışınım

yansıtıcılar ve hemen arkalarında da yalıtıcı levhalar ile “grafit yünü” gerekli yalıtımı

sağlar. Tüm bu düzenek paslanmaz çelikte yapılmış vakum kutu ya da büyükse kazanı

içine oturtulmuştur. Bunun üzerine de soğutma işlevini gören bir soğutma gömleği

geçirilmiştir.

Bu tür bir fırında ostenitleme işlemi yapıldığında gerekli su verme işlemi olanağının da

sağlanması zorunludur. Bu, çoğu vakumlu fırınlarda basınçlı soy gaz püskürtmesiyle

sağlanabilir. Yeni geliştirilen bazı vakumlu ısıl işlem fırınları tümleşik türleri

oluşturmakta ve yağda su verme düzeneğini de içermektedir.

Vakum altında ısıl işlem, diğer yönetmelere göre üstünlükler taşır. İlk yatırımı çok daha

yüksek olmasına karşın, belirli koşullar altında sağladığı teknik üstünlükler bazı

uygulamalar için bunların semini kaçınılmaz kılabilir. Isıl işlem görecek parçalar soğuk

68

Page 69: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

konup ısıtıldıklarında ısıl sarsım (şok) geçirmezler. Isıtma ışınımla olduğundan dengeli

ve sıcaklık eş dağılımlıdır.

Evre dönüşümlerine denk gelen dönüşül sıcaklıklarda, ya da yüksek hız çeliklerinde

olduğu gibi ön ısıtma gereken uygulamalarda sıcaklık ve ısıtma hızı istenildiği gibi

ayarlanabilir. Soğutma sırasında da sıcaklık eş dağılımlı tutulabildiğinden ve azot gibi

basınçlı gazla soğutmalarda parça hiç yerinden kımıldatılmadığından, kasılma çarpılma

olasılığı çok azdır. Tüm bu üstünlükler ve ayrıca oksitlenme, karbonsuzlaşma

tehlikelerinin bulunmayışı, vakum altında ısıl işlem uygulamasına ağırlık

kazandırmaktadır.

Gazla soğutarak su verme işlemi düşünül olarak H2 gazında en iyi sonuçları verir. Fakat

bu gazın patlama tehlikesi kullanımını engellemektedir. Bunun yerine sıvı azottan

kaynaklanan azot gazı kullanımı çok daha yaygındır. Bunun uygulandığı vakumlu

fırınlarda ısıl işlem yapılabilecek takım ve kalıp çelikleri türleri A, D gibi soğuk iş

çelikleri ile T ve M gibi yüksek hız çelikleridir. Havada sertleştirilemeyen, W, S, O, L,

F ve P türleri gazlı soğutumlu vakumlu fırınlarda ostenitleme ve su verme işlemine

uygun düşmezler. Yalnız bunların arasında yağda su vermeye uygun olanlar son 5 – 6

yıldır geliştirilmiş bulunan vakumlu fırınlarda su verilip sertleştirilebilirler.

Ç. AKIŞKAN YATAKLI FIRINLAR

Akışkan yatak, beli bir basınçla gelen gazların ya da havanın katı parçacıklardan oluşan

bir yığını devindirerek akışkan duruma geçmesiyle oluşturulan ortama verilen addır.

Akışkan yatak sıcak gazlarla sağladığında, bir bakıma, sıvı gibi davranır. Akışkan

yataklı fırınların tarihçeleri eskiye dayanmasına karşın, bunların ısıl işleme

uygulanmaları pek eskiye gitmez.

Çalışma ilkesi olarak, ince öğütülmüş Al2O3 gibi katı parçacıklardan oluşan bir yığın,

alttan gönderilen basınçlı bir bazla sıvı gibi davrandırılır. Gaz basıncı ile akışkan

yatağın akış hızı arasında bir bağıntı vardır. Durgun yatak önce genleşir, daha sonra

kabarır ve içinde oluşan kabarcıklarla akışkan duruma geçer. Basınç çok artarsa yatak

69

Page 70: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

dağılabilir. Genel çizgileriyle akışkan yatak, belirli koşullar altında, gaz basıncıyla

belirlenir.

Akışkan yataklarının en önemli özelliklerinden biri ısı iletimindeki yüksek

verimlilikleridir. Parçacıkların hızlı dolaşım ve devinimleri tuz ve kurşun

yunaklarındakine yakın ısıtma hızları ve yap yunaklarındakine yakın soğutma hızları

sağlayabilir. Bu bakımdan,16 mm çapında çelik çubuklar üzerinde yapılan deney

sonuçlarında görüldüğü gibi akışkan yatlar hem ısıl işlemlerde hem de su verme

işlemlerinde kullanılabilmektedir.

Bazı tür akışkan yataklı fırınlarda, akışkan yatak içinde sağlanan bir yanma ortamın

ısınmasını sağlar. Yanma gazları ayarlanarak akışkan yatak içinde istenilen özellikte

atmosfer yaratılabilir. Azot gibi taşıyıcı gazlar kullanarak düşük sıcaklıklarda uygulanan

yüzey sertleştirme işlemleri bile yapılabilmektedir. Diğer gaz ortamlı fırınlarda olduğu

gibi gaz yakıt / hava karışım oranını ayarlayıp, ortam oksitleyici ya da yansız duruma

getirilir. Ayrıca, propan gibi hidrokarbon gazları kullanarak karbonlama işlemi

uygulanmasına da açıktırlar.

Akışkan yataklı fırınların çok çeşitleri vardır. Bunlar elektrik ısıtmalı ve gaz yanmalı

olabildikleri gibi, atmosfer denetimli ile kapalı düşük sıcaklık uygulamalı olanları da

vardır. Isıl işlem uygulamalarında kullanılabildikleri sıcaklık aralığı 100 – 1050 0C

arasındadır.

D. KURŞUN BANYOLARI

Erimiş kurşun banyoları genellikle 400 – 900 0C arası sıcaklıklardaki ısıl işlemler için

kullanılır. Alt sıcaklık kısıtı kurşunun donup takımların yüzeyine yapışmaması için, üst

sıcaklık kısıtı ise kurşunun buharlaşmaması ve kullanılan potaların ömrünün çok

kısalmaması için seçilir. Potalar ya dökümden yapılır ya da presle

biçimlendirilmişlerdir. Bunlar zamanla çatlayıp kaçak yapabildiklerinden, sıcaklığı çok

yüksek tutarak bu tehlike artırılmamalıdır.

70

Page 71: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Kurşun çok zehirli bir metal olduğundan, sağlığı korumak açısından her türlü gerekli

önlem alınmalı ve ayrıca kurşun banyolarının üstüne mutlak çeker ocaklar kurulup

çalıştırılmalıdır.

Erimiş kurşun havayla temas edince kolayca oksitlenir ve bu erimiş kurşunun yüzeyinde

yüzen bir küme oluşturur. Isıl işlem sonunda çelik parça erimiş kurşun ortamdan

çıkarılırken, bu oksitlerde çelik yüzeylere yapışır ve su verme işleminde yapıştıkları

yerlerde yumuşak bölgecikler oluştururlar. Ostenitleme işlemi kurşun banyolarda

yapılan takım çeliklerinde ayrıca karbonsuzlaşmaya da neden olurlar.

Erimiş kurşun banyolarını oksitlenmeye karşı korumak amacıyla üstleri 3 – 5 cm

kalınlığında odun kömürü tozu ile örtülür. Bir başka yöntem ise erimiş kurşunun

üstünde yüzen bir erimiş tuz katmamı oluşturmaktır. Bu amaçla % 50 NaCl – % 50

CaCl2 karışımını kullanılabilir. Bu karışım önce ayrı bir yerde eritilip, doldurulur.

Katılaşmış bu tuz karışımı karılıp hazırlanır ve erimiş kuşunun üstüne bırakılıp erimiş

bir örtü oluşturulur.

Erimiş tuz örtüsü özellikle suda sertleşen (W) türü takım çelikleri için çok uygundur.

Takımı erimiş kurşundan çıkarılırken çelik yüzeyler koruyucu bir tuz katmanı ile

kaplanmış olur. Su verme işlemi sırasında da bu tuz katmanı çözünerek yüzeyden

ayrılır. Bunun etkinliğini artırmak için su verme işleminin taze ve akar su altında

yapılması gerekir.

(O) türü yağda sertleşen takım çeliklerine ise odun kömürü tozu örtüsü altında ısıl işlem

uygulanması daha uygundur. Çünkü tuz yüzeye yapışırsa, bunu yağda su verme işlemi

sırasında yağ içinde çözündürme olanağı yoktur.

Kurşun banyoları gaz, yağ ya da elektrikle ısıtılabilen potalı fırınlarıdır. Fakat yukarıda

değinilen sorunlardan dolayı bunlar yerlerini tuz banyolarına bırakmışlardır.

71

Page 72: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

E. TUZ BANYOLARI

Erimiş tuz banyoları, takım ve kalıp çeliklerinin ısıl işlemlerine en uygun olanları ve en

yaygın olarak kullanılanlarıdır. Değişik tuz karışımları kullanarak, düşük sıcaklıklardan

yüksek hız çeliklerinin ostenitleme sıcaklıklarının üst kısıtına dek geniş bir sıcaklık

aralığı kapsanabilir. Hem sıcaklık aralığının genişliğinden ve hem de tuz karışım

işlemlerinin istenilen kimyasal etkiyi yaratacak biçimde ayarlanabildiğinden tuz

banyoları ön ısıtma, ostenitleme, kesintili su verme, marmenevişleme ve

osmenevişleme, menevişleme vb. ısıl işlemlere uygun düştükleri gibi ayrıca

karbonlama, nitrürleme, siyanürleme gibi yüzey sertleştirme işlemlerine de yatkındırlar.

Su verme işleminden sonra taşlanamayan ve ok düzgün yüzeyler gerektiren takımlar ile

keski uç ve ayrıt gerektiren takımların ısıl işlemleri için en uygun ısıl işlem ortamları

tuz banyolarıdır. Tuz ortamların bileşimleri denetlenerek ve uygun olarak ayarlanarak,

takım ve kalıplara isteğe karşı karbonlamadan, karbonsuzlaşmaya uğramadan,

oksitlenmeden ve en az kasılma ve çarpıklıkla ısıl işlem uygulanabilir.

Aşağıda bazı ısıl işlemlere en uygun tuz karışımları kısaca özetlenmiştir.

Erimi Çalışma

Isıl işlem Sıcaklığı 0 C Aralığı 0 C

Önısıtma

1) % 70 BaCl2 - % 30 NaCl 335 700 – 1035

2) % 55 BaCl2 - % 20 NaCl - % 25 KCl 550 590 – 925

Ostenitleme

3) % 98 – 100 70 BaCl2 950 1035 – 1300

4) % 80 – 90 70 BaCl2 - % 10 - 20 NaCl 870 930 – 1300

Su verme

5) % 30 BaCl2 - % 20 NaCl - % 50 CaCl2 450 500 – 675

6) % 55 80NaNO - % 20 – 45 KNO3 250 285 – 575

72

Page 73: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Erimiş tuz banyolarının en büyük üstünlüklerinden biride hızlı ve çok dengeli bir ısıtma

sağlayabilmeleridir. Isıl işlem gören parçada sıcaklık dağılımı eşit ve dengelidir. Isı,

iletim yoluyla aktarıldığından erimiş tuz ortamı hızlı ısıtan bir ortamdır. Ayrıca, çeliğin

yüzeyi ile gövdesi hemen hemen yanı sürede ısınır ve aralarında sıcaklık farkları pek

yoktur. Bu kabımdan hem eş dağılımlı bir sıcaklık sağlanmış olur ve hem de gaz ortamlı

fırınların ısıtma sürelerine oranla 1/4 – 1/6 süresinde ısınmış olurlar.

Tuz banyoları gaz ya da yağ yakılarak ya da elektrik dirençleriyle “dışardan ısıtmalı

banyo” türünde olabilir. Dıştan ısıtmalı banyolar tam – kuru fırınları andırırlar. Fakat,

temelde potalı fırınlardır.

Pota ısı dirençli bir alaşımdan dökülür, ısıtma işlemi, pota ile yalıtım sağlayan fırının

duvarları arasında olur.

“İçten ısıtımlı banyolar” bunlardan daha yaygın olarak kullanılırlar. Bunlar, metal ya da

seramikten mamul pota kullanabilir veya özel tuğla ile örülmüş iç duvarlarla erimiş tuzu

doğrudan taşıyabilir.

Bu banyoların adlandırılması, ısıtmayı sağlayan elektrotlarının erimiş tuz karışımına

giriş biçimine göre yapılır. Eğer elektrotlar üstten daldırılmış konumda ise bu tür “dalık

elektrotlu fırınlar” diye anılır.

Elektrotlar fırın duvarları içine alttan gömülü ya da banyo içinde dipte konumlanmış ise

“batık elektrotlu fırınlar” diye bilinir. İçten ısıtımlı tuz banyoları özellikle takım ve kalıp

çeliklerinin ısıl işlemlerinde kullanılmaları en verimli fırınlardır. Tüm ısıl işlem için

tüketilen elektrik erkinin % 93 – 97’si doğrudan ısıtmaya gitmektedir. Halbuki bu gaz

atmosferli fırınlarda kullanılan erk’in (enerji) yalnız % 50 kadarı ısıtmaya, geri kalanı

ise bacadan gider.

Takım ve kalıp çeliklerinin büyük bir bölümün ısıl işlemleri, seramik artarlı elektrikli

tuz banyolarında yapılır. Tuz banyolarının büyük bir çoğunluğu klorür tuzlarından

73

Page 74: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

oluşur. Bunların, elektrot ve astar ömürlerine etkileri de işlem sıcaklığına bağlı olarak

etkilenir.

Bunlarla ilişkin değişik çalışma sıcaklıkları ve elektrot ile astar ömürlerine etkiler

aşağıya bir fikir vermek amacıyla çıkarılmıştır.

Çalışma sıcaklığı

0C aralığı

Ömür, yıl

Elektrot Astar

Batık elektrotlu fırın 535 – 735

735 – 955

1000 – 1285

10 – 20

4 – 8

1 – 3

10 – 20

4 – 8

1 – 3

Dalık elektrotlu fırın 535 – 735

735 – 955

1000 – 1285

2 – 4

1 – 2

1/4 – 1/2

4 – 5

2 – 3

1 – 1 1/2

İki tür banyo arasında bazı belirgin farklar olduğundan bunlara kısaca göz atmakta yarar

vardır;

Dalık elektrotlu fırınlar : Gördüğümüz gibi, elektrotları üstten daldırılmış olan tuz

banyolarıdır. Bunların seramik astarlı olanları, dıştan ısıtımlı potalı tuz banyolarına

oranla, erimiş tuz banyolarının uygulama ve ısıl işlem sıcaklık aralıklarını çok daha

genişletip, kullanışlarını yaygınlaştırmıştır. Bunların en önemli üstünlükleri şöylece

sıralanabilir.

- Elektrotları kolayca değiştirilebilir.

- Erimiş tuz banyosuna daldırılmış elektrotlar elektrik enerjisinin daha verimli

kullanılmasını sağlar.

- Bu elektrotlar, tuzlar katı iken banyonun başlatılmasında kolaylık sağlar: Bir

saloma ile iki elektrot arasındaki tuzlar eritilip, hemen akım verilebilir.

Bu üstünlüklere karşın dalık elektrotlu fırınlar batık elektrolu fırınlar kadar verimli

değildir. Elektrotların tuz banyosuna girdiği alan, diğer türe oranla daha fazla ısı

74

Page 75: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

yitimine yol açar. Banyonun içi yüksek sıcaklığa dayanıklı ve birbirine geçmeli ateş

tuğlasından örülür ve çepeçevre yaklaşık 12 – 5 cm kalınlığında sıvı dökülebilir ve yapı

tuğlası ile yalıtılır.

Elektrotların giriş ayakları saçlardan yapılır ve hepsi de su soğutmalıdır. Bu tür

elektrotlar 85 0C civarında kullanıldığında ömürleri 0.5 – 2 yıl arasındadır. Batık

elektrotlar aynı koşullarda 4- 8 yıl gider.

Batık elektrotlu fırınlar: Bu fırınlar ise iki türlü olabilir: elektrotlar ya duvara gömülü

durumdadır ya da seramik tabanın dibine oturtulmuştur. Bunların üstünlükleri de

şöylece sıralanabilir.

- Elektrotlar banyoda çalışma alanını işgal etmediklerinden banyo daha küçüktür.

Bu da hem elektrot ömrünü hem de çalışma ekonomisini yükseltir.

- Altta ısıtma, konveksiyon akımları yaratarak banyo içinde dolaşım sağlar ve bu

da sıcaklığı dengeler.

- Üç katmanlı duvarlar, erimiş tuzların delip geçebilmesi için çok kalındır.

- Elektrotların konumu, çalışırken ya da bakım sırasında bir zorluk ve tehlike

yaratmazlar.

Her iki türün iç bölümünde yüksek sıcaklığa dayanıklı ateş tuğlası kullanılır. Yaklaşık

% 42 Al2O3 - % 52 SiO2 içeren tuğlalar iş görür. Bunlar yüksek nitelikli havada

donabilen tür bir harç tutturulur. Bu harcın özenle seçilmesi gerekir. Klorür, florür ve

nitrat – nitrit tuzlarına karşı yenim dirençli olmalıdır. Eğer yalnızca siyanür ya da

karbonat tuzları kullanılacaksa kaynaklanmış bir çelik pota en iyi çözümdür.

En dış duvarlar niteliksiz ateş tuğlası ya da yağı tuğlası ile örülebilir.

İç ve sış duvarlar arasında 50 cm kalınlığında refrakter çimento ile agregat karışımı

dökülür. Bu kalınlık, ısıl işlem sırasında dış duvarın en fazla 60 0C olmasını sağlar.

75

Page 76: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Elektrotlar, banyo biçim ve büyülüğüne göre değişik boy, büyüklük ve biçimlerde

olular. Hepsi alaşımlardan yapılı ve banyo dışında 1020 – 1030 türü bir çeliğe

kaynaklanırlar.

Tuz banyolarında önem verilmesi ve özen gösterilmesi gereken bir husus, erimiş tuz

karışımının tazelenip yenilenmesi gereğidir. Tuz banyosu, kullanım sonucu oksit metal

artıkları ile pislenir. Bunların birikmesi sonucu erimiş tuz banyosu oksitleyici ve

karbonsuzlaştırıcı özellik kazanır. Bu nedenle zaman zaman tazelenip yenilenmelidir.

Klorür tuzlarından oluşan ostenitleme banyoları silika, metil klorür ya da amonyum

klorür ile yenilenebilir. İşlem sıcaklığı yükseldikçe, yenileme de daha sık yapılmalıdır.

Elektrotları erimiş tuz banyosunun yüzeyinin üstüne çıkanlarda ferrosilis ya da SiC ile

günlük yenileme gerekir.

1080 0C üzerindeki sıcaklıklarda çalışan banyolar günde en az 1 kez yenilenmelidir.

Tazeleme ve yenileme işleminde metal oksitleri SiO2 ile tepkimeye girerek silikatlar

oluşturur. Bunlarda çamur olarak dibe çöker. Toplanan çamur zaman zaman alınmazsa,

banyo karbonsuzlaştırıcı etki yaratır.

Tazeleme ve yenilemede metil klorür üfleme ya da amonyum klorür tabletleri daldırma

daha etkin sonular verir. Amonyum klorür, oksitler ile tepkiyerek özgün yansız tuzları

oluşturur ve çamur bırakmaz.

Çözünmüş metalleri uzaklaştırmak için ise, işlem sıcaklıklarında, erimiş tuz banyosuna

grafit çubuk daldırılır. Grafit metal oksitlerini indirgeyip metale dönüştürür. Bunlar da

grafite yapışıp ortamdan alınır. Sonra yüzeyi kazınan grafit yeniden kullanılabilir.

Erimiş tuz banyolarının karbonsuzlaştırıcı özellik taşır duruma geçip geçmediği, özel

deney numunelerine su verilerek anlaşılabilir. Çelik gereken sertliğe çakamıyorsa,

76

Page 77: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

banyo karbonsuzlaştırıcı özellikledir. Yüksek sıcaklık banyoları % 0.5’den fazla baryum

oksit içerdiklerinde, çeliği karbonsuzlaştırırlar.

F. YARDIMCI ARAÇ VE AYGITLAR

Tüm ısıl işlem süreçlerinde en önemli değişkenler sıcaklık süre, fırın atmosferi ile

ısıtma ve soğutma hızlarıdır. Eğer takım ve kalıp çeliklerine gereken doğru sıcaklıkta,

gereken doğru süre ve gereken doğru fırın atmosferleri altında ısıl işlem uygulanır ve

gerektiği gibi soğutulabilirlerse gerçekte, hangi tür fırın ve aygıtların kullanıldığı pek

önemli olmaz. Eğer bu tür uygulama birkaç ayrı tür fırından elde edilebiliyorsa, doğru

seçim ekonomiklik etmeni üzerinde yapılır.

Hangi tür fırınlar kullanılırsa kullanılsın, denetlenmesi gereken en önemli iki etmen,

sıcaklık ile fırın atmosferinin daha doğrusu ısıtma ve soğutma ortamlarının bileşimidir.

G. SU VERME ORTAMLARI

1. Bir su verme ortamı seçildiğinde, daima şunları aklımızda bulundurmalıyız.

Gereken su verme ortamının şiddeti, setleştirilecek çeliğin kompozisyonuna ve su

verilecek parçanın kesit kalınlığına bağlıdır. Alaşımsız yüksek karbonlu çelikler için

soğutma ortamı pratik olarak genellikle şudur. (Dar sertleşebilen türler). Çelikte alaşım

oranı arttıkça, daha sakin su verme ortamına gerek vardır. Daha az şiddetli su verme

ortamında bozunma daha az olur.

Günümüzde çok çeşitli ve tipte su verme ortamı ve sıvısı vardır. Bunların bazıları

aşağıda en şiddetlisinden en sakinine göre sıralanmıştır.

- Tuzlu su

- Su

77

Page 78: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

- Polimer su verme maddelerinin suda çözeltileri

- Hızlı yağlar (özel markalar)

- Geleneksel olarak kullanılan yağlar

- Ergimiş tuz banyoları (sodyum nitrat – potasyum nitrat)

- Kaygan yatak (fluid bed) (küçük SiO2 parçaları hava akımı ile hareketlendirilir)

- Gaz veya hava akımı

- Durgun hava

- Vakum

Sıvı buharlaşan su verme ortamlarının soğutma işlemelerinde, buhar örtü (leiden frost)

olgusu (su, polimer çözeltileri) olanlar ve olmayanlar arasında temel bir farklılık vardır.

Bu olguya sahip olanlarda, daha önce açıklanan soğutma sırasında A, B ve C aşamaları

varken, diğerleri bu aşamaların hepsini geçirmezler.

2. Su verme ortamları

Bir sıvının su verme kapasitesi, bu sıvının kaynama sıcaklığının üzerine ısıtılmış bir

metal kütlesini soğutabilme özelliğidir. Su verme sıvılarının, çoğunlukla yağların su

verme kapasitelerini ölçmek için kullanılan bir çok yöntem vardır. Avrupa’da en ok

kullanılan yöntemler gümüş bilye ve gümüş silindir testleridir. “Uluslararası

Malzemelerin Isıl İşlemi Federasyonu” “Su Vermenin Bilimsel ve Teknoloji Yönleri”

adlı teknik komitesi aracılığıyla, gümüş silindir testinin uluslar arası bir standart olarak

kabul edilmesine uğraşmaktadır.

Bu testler yardımıyla çizilen eğriler su verme yağlarının karşılaştırılmasında kullanılır.

3. Bazı çok kullanılan su verme ortamlarının belirgin özellikleri aşağıda verilmiştir:

a) Su

Su, ucuz, kolay bulanabilen, kirlenme sağlık veya yangın tehlikesi yaratmadan

kullanılabilen bir sıvıdır. Su ayrıca koruyucu atmosfer kullanılmayan fırınlarda ısıtılan

78

Page 79: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

parçaların su verilmesinde çelik parçanın yüzeyinde oksit tabakasını da etkili bir şekilde

temizler.

Saf su, su verme ortamı olarak pek uygun değildir. Çünkü bu suyun en büyük soğutma

verimi (soğuma hızı) 300 0C civarında olur. Bu sıcaklıkta bir çok çeliğin martenzit

dönüşüm sıcaklığıdır. Martenzit oluşum sıcaklık aralığındaki bu yüksek soğuma hızı, iş

parçasının dönüşüm gerilimleri ve ısısal gerilimler tarafından aynı anda etkilenmesine

yol açar. Bu birleşik etki çatlak oluşumu ve bozunma olasılığını arttırır.

Normal su kullanmanın bir sakıncası, buhar örtü aşamasının uzatılmasıdır. Bu uzatma

su verme ortamının sıcaklığı ile değişir ve sertlik dağılımının bozulmasına ve

gerilimlerin istenilmeyen bir şekilde dağılmasına yol açar. Böylece bozunma ve çatlak

olasılığı artar.

b) Tuzlu Su : (Brine)

Su verme işlemlerinde kullanılan “Brine” terimi, çeşitli oranlarda tuz (genellikle % 10

NaCl) ve belirli bir miktar korozyon inhibitörünün suda çözeltileri için kullanılır.

Tuzlu suyun su ile karşılaştırdığımızda gözlenen üstünlükleri;

- Eşit derece karıştırmada, tuzlu suyun soğutma hızı normal sudan daha büyüktür.

- Tuzlu suda sıcaklık normal sudan daha az önemlidir. Bu nedenle daha az

sıcaklık kontrolü gerekir.

- Normal suda, buhar paketleri nedeniyle görülen sertleşmemiş nokta oluşumu

olasılığı tuzlu suda daha azdır.

- Parça şeklinin bozulması normal sudan daha azdır.

Tuzlu su kullanmanın sakıncaları ise;

79

Page 80: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

- Korozif özelliği (Tuzlu su ile temasta olan bütün donanım korozyona karşı

korunmalıdır.)

Şekil 60’da 20 mm çaplı gümüş bilye testi ile elde edilen, tuzlu ve normal suyun

soğutma eğrileri verilmiştir. Bu şekilde açıkça görülmektedir ki;

- Tuzlu suyun verdiği maksimum soğutma hızı normal suyunkinden daha fazladır.

- Normal su uzun süreli kararlı bir buhar örtü aşaması geçirir, tuzlu suda bu aşama

çok kısadır.

Su ile elde ettiğimi maksimum soğutma hızı 300 0C civarında olur. Tuzlu su ile elde

edilen maksimum soğutma hızı 500 0C civarındadır. Bu sıcaklık çatlak oluşum

tehlikesini azaltır.

Şekilde ayrıca, suyun sıcaklığı 40 0C’ye yükselirse maksimum soğutma hızından ani bir

düşüş görülmektedir. Bu nedenle su 20 – 35 0C sıcaklık aralığında kullanılmalıdır.

c) Su verme yağları

Genellikle iki tip su verme yağı kullanılır. Normal ve hızlı yağlar.

Normal su verme yağında, soğutma özelliğini değiştirecek hiçbir ilave yoktur.

Hızlı su verme yağları, normal su verme yağlarından daha düşük viskoziteli

markalardır. Bu yağlar, soğutma özelliklerini etkileyen ve daha hızlı bir su verme

özelliği veren katkılar içerir.

Normal su verme yağlarında, buhar örtü aşamasının süresi suda olduğundan daha

uzundur .kaynama aşamasında soğutma hızı oldukça düşüktür ve kaynama aşamasının

süresi kısadır. Böylece, bu yağların su verme güçleri sudan daha düşük ve hatta

yetersizdir. Bununla beraber kaynama aşamasından, sıvı soğutma aşamasına geçiş saha

yumuşaktır. Bu nedenle normal mineral su verme yağlarında parçanın bulunması

olasılığı çok düşüktür.

80

Page 81: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Yağların soğutma kapasiteleri, su verme banyosunun şiddetli karıştırılması ile önemli

miktarda artar.

Hızlı su verme yağları, normal yağların su verme işlemlerinde sağladığı üstünlükleri de

koruyarak, normal suyun ilk su verme hızına yaklaşırlar. Bu yağlarda buhar örtü

aşamasının süresi normal yağlarınkinden çok daha azdır. Kaynama aşaması daha erken

başlar ve daha uzun sürer. Bu aşamada soğutma hızı oldukça fazladır. Bu yağlarda, sıvı

soğutma aşamasında soğutma hızı normal yağlarınkiyle aynıdır.

Büyük çaplı parçalara yağda su verilirse;

100, 200, 250, 300, 400 ve 900 mm çaplı çubukların hesaplanmış diyagramlarında göre,

200 0C’ye kadar bütün kesitin soğuma zamanı oldukça uzun olabilir. Bu soğutma

süresince, parçadan sürekli dışarıya ısı atılmalıdır. Eğer soğutma erken kesilirse, iç

kısımlardan gelen ısı sertleşmiş yüzey bölgelerini yumuşatacaktır. (Kendi kendini

menevişleme etkisi) Yüzey ve merkez sıcaklıkları arasındaki büyük farklılık nedeniyle,

yüksek iç gerilimler ve çatlama tehlikesine karşı özel ölçüm yöntemleri kullanılmalıdır.

c) Su Vermede (Marmenevişlemede) kullanılan tuz banyoları

Su verme amacıyla kullanılan tuz banyoları genellikle yaklaşık ayı oranlarda sodyum

nitrür ve potasyum nitrattan oluşur. Bunlar 160 – 500 0C sıcaklık aralığında kullanılırlar.

Bir tuz banyosu, oldukça iyi setleşebilirliği olan ve kesit kalınlığı fazla olmayan bir

çelik parça için ideal bir su verme ortamıdır. Tuz banyolarında buhar örtü ve kaynama

aşamaları olmaz.

Bir ergimiş tuz banyosunun soğutma kapasitesi 500 0C’ye kadar oldukça yüksektir.

Çeliğin sıcaklığı bu sıcaklığın altına düştükçe soğutma kapasitesi azalır. Banyonun

sıcaklığı ne kadar az ve karıştırma ne kadar fazla olursa, soğutma kapasitesi de o kadar

artar.

81

Page 82: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Eğer tuz banyosu kirlenirse, banyonun soğutma verimi çok düşer. Bu nedenle tuz

banyoları düzenli olarak kontrol edilmeli ve taban oluşan çamur sürekli temizlenmelidir.

Tuz banyosunda bir parçanın “2 – 4 dak / cm kesit kalınlığı” formülüne göre tutulması

önerilir. Hafif parçalar ve düşük sertleşme sıcaklıkları için daha uzun süre önerilir.

Tuz banyosunun soğutma kapasitesi, banyoya az miktarda su ilavesi ile arttırılabilir.

İlave edilen suyun çok dar sınırlarda tutulması ve toplam hacmin % 0.3 – 0.5’i kadar

olması gerekir. Koşullarda soğutma kapasitesi iki katına çıkacaktır. Su, buhar halinde

banyodan devamlı uçacağı için, ilave su belirli aralıklarla veya sürekli yenilenmelidir.

% 10’dan fazla siyanür (cyanide) içeren bir siyanür banyosunda ısıtılan parçalar asla bir

nitrür – nitrat banyosunda soğutulmamalıdır. Çünkü böyle bir durumda patlama olasılığı

artar.

230 0C sıcaklığa kadar marmenevişleme işlemleri için tuz banyolar yerine yüksek ateş

alma sıcaklığı olan sıcak yağlar kullanılır. Marmenevişlemede tuz banyosu veya yağ

kullanımının üstünlük ve sakıncalarının karşılaştırılmaları Metals Handbook Vol 2.

sayfa 37 – 38’de verilmiştir.

d) Suda polimer çözeltileri:

Bu çözeltiler su verme teknolojisinde yeni bir eğilimi temsil ederler. Sıvı organik

polimerler kullanarak su verme işleminin prensipleri aşağıda açıklanmıştır.

Sıcak metal bu polimer çözeltiye daldırılınca, metal ile sıvının teması sonucu, sıcak

metal yüzeyde ince bir organik polimer tabakası oluşur. Bunun nedeni, sıcak metal

yüzey çevresinde yüksek sıcaklıklarda organik polimerlerin suda çözünmemesidir.

Böyle bir çözeltinin soğutma hızı oluşan tabakanın kalınlığına bağlıdır. Bu tabakanın

kalınlığı su verme banyosundaki polimer konsantrasyonu ile ayarlanır. Sıcak metal

82

Page 83: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

polimerin ayrılma noktasının altına kadar soğuyunca, sıvı organik polimer metalden

ayrılır ve tekrar suda çözünür hale geçer.

Polimerin su içindeki konsantrasyonunu değiştirerek, sudan ve yağdan farklı değişik

soğutma hızları elde ederiz.

Polimer su verme çözeltilerinin (aquaquench) eğrilerinden de görüleceği gibi bu

çözeltiler ideal bir su verme ortamının bütün özelliklerine sahiptirler. Daha açık bir

şekilde söylemek gerekirse, bu çözeltiler çeliği Ms – sıcaklığının altına hızla soğutup

daha sonra banyo sıcaklığına veya oda sıcaklığına yavaş yavaş soğutma olanağını verir.

Suya orta derecede (% 2) polimer ilavesi, alaşımsız çeliklere su verilmesinde sertlikten

ödün vermeden çatlak oluşumu tehlikesinin azaldığı kanıtlanmıştır. % 15’lik bir ilave

söz konusu olduğunda, bir su verme yağı ile aynı soğutma özelliklerine sahip fakat alev

alma tehlikesi olmayan bir su verme ortamı elde ederiz. Bu çözeltilerde yağlarda olduğu

gibi bir duman oluşmaz. Parçaların temizlenmesi de kolaydır. Banyo sıcaklığının

soğutma hızlarına etkisi yağlar, su ve polimer çözeltiler için farklıdır. Yağlar için

sıcaklığın soğutma hızına etkisi az iken, polimer çözeltiler için oldukça fazla ve su için

çok fazladır. Martenzit oluşum sıcaklıklarında (315 – 205 0C) su, sıcak veya soğuk

olsun çok şiddetli bir soğutma hızına sahiptir. Fakat polimer çözeltiler yavaş bir

soğutma hızına sahiptir.fakat polimer çözeltiler yavaş bir soğutma hızına sahiptir. Hatta

sıvının sıcaklığı düşürülerek daha sakin bir soğutma elde edilebilir. Polimer çözeltiler

aşağıdaki noktalara özen gösterilerek kullanılmalıdır.

- Sudaki polimer konsantrasyonu her gün kontrol edilmelidir. (Refraktometre testi

ile)

- 1 m/s lik bir karıştırma hızı sağlanmalıdır.

- Banyo sıcaklığı 25 – 40 0C ler arasında olmalıdır.

4. Su Verme Donanımı: Su verme donanımı, su verilecek parçanın ağırlığı, şekil ve

saatte su verilecek parça miktarına göre seçilir. Tam bir su verme sistemi için aşağıdaki

donanıma gerek vardır.

83

Page 84: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

a) Su verme tankı

b) Parçaları taşımaya yarayan donanımlar

c) Karıştırma donanımı

d) Soğutucular

e) Filtreler

f) Havalandırma donanımı ve yangın tehlikesine karşı önlemler

Yeni tümleşik su verme fırınlarında su verme tankı da bulunmaktadır. (Böyle

durumlarda su verme ortamı olarak yağ kullanılır.)

Genel amaçlı su verme tankının tasarımı, su verilecek çeliğin kg başına gereken su

verme sıvısı litresi oranına dayanılarak yapılırsa bazı hatalar ortaya çıkabilir.

Belirli bir süre içinde su verilecek çeliğin kg ağrılığına ek olarak, parçaların şekilleri,

büyüklükleri, kesit kalınlığı ve özellikleri de göz önünde bulundurulmalıdır.

Su verme tankı tasarımı için aşağıda bazı pratik öneriler verilmiştir.

- Su verme tankının saatlik kapasitesi saptanırken, işlenecek parçaya su verme

zamanı ölçülmeli ve gerekli toleranslar verilmelidir. Bu su verme ortamının hacmi,

diğer hesaplama gerektiren donanımın seçiminde de kullanılır. (Örnek :

Soğutucular)

- Su verilecek parça etrafında, su verme ortamının hareketinden tam

yararlanabilmek ve su verilecek parçadan maksimum ısı alabilmek için, belirli bir

boşluk bırakılmalıdır.

Pervaneli karıştırıcılar kullanıldığında, su verme sıvılarını karıştırabilmek için gerekli

güç aşağıda verilmiştir.

84

Page 85: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Tanktaki sıvının hacmi

U.S. Galon

50 fpm hız için gereken güç (hp / ga)

Normal yağ Su veya tuzlu su

50 – 800

800 – 2000

2000 – 3000

3000 – ve yukarısı

1 U.S. Galon = 3,785 litre

0.005

0.006

0.006

0.007

0.004

0.004

0.005

0.005

Gereken karıştırıcı sayısı, gereken toplam güce ve her karıştırıcının gücüne bağlıdır. İki

veya daha fazla küçük karıştırıcı, bir tek büyük karıştırıcıdan daha üniform bir

karıştırma ve daha esnek bir çalışma sağlar.

Motorun beygir gücü pervane çapına göre ayarlanır.

Örneğin;

Motor Beygir Gücü Pervane Boyutu

1 13”

2 15”

3 16”

5 18”

10 21”

15 23”

20 24”

25 25”

Eğer su verme tankı, polimer çözeltiler kullanılacağı varsayımına göre tasarlanıyorsa,

çözeltinin su verilecek metale oranı;

Her bir pound (0.454 kg) metal için 1.5 – 2 galon (5.677 – 7.57 litre) su verme sıvısı kullanılır.

85

Page 86: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

VII. ISLAH ÇELİKLERİNİN ISIL İŞLEMİ

Islah etmek; sertleştirmek ve akabinde yüksek sıcaklıkta meneviş yapmaktır. Islah

etmekle malzemenin mukavemetinin artırmanın yanında sünekliğini de artırmış oluruz.

Islah etme genelde yarı işlenmemiş parçalara uygulanır. Nadiren bitmiş parçalara bu

işlem tatbik edilir. Islah çelikleri karbon miktarı + % (0.2 – 0.6)C olan çeliklerdir.

Sertleştirme ortamının seçimi, çelik kompozisyonuna, parçanın boyutuna ve şekline

bağlıdır. Alaşımsız çeliklerin yada sertleşmesi istenmez. Çünkü düşük sıcaklıkta

meneviş yapma zorunluluğu doğar. Hiçbir zaman meneviş işlemi olmaksızın bir çelik

sadece setleştirme ile ıslah edilmiş olamaz. Çelik önce alabileceği miktarda setliğe

çıkartılmalı daha sonra menevişleme istenen mukavemet değerini sağlayacak sertliğe

düşürülmelidir.

Çeliğin derinlemesine sertleşmesi veya cidarda bir kısmı yerine sertleşmesi çeliğin

alaşım elemanına ve sertleşen parçanın boyutuna bağlıdır. Alaşımsız çelikten büyük

boyutta bir parçanın derinlemesine sertleşmesi mümkün değildir. Ayrıca buna paralel

olarak, kesit boyunca mikro yapı farkı da vardır.

Alaşımlı çeliklerde büyük çaplarda derinlemesine sertleşme yoktur. Islah etmede de

sertleşmede olduğu gibi fazla zaman kaybetmeden hemen meneviş yapılmalıdır.

Sertleştirilmiş olan bir çelik menevişleme anında sertlik, kopma mukavemeti ve akma

mukavemeti düşerken uzama, daralma, çentik mukavemeti ve eğme sayısı artar.

Buna örnek olmak üzere 0.45 % C ve 0.8 % Mn bir çelik 350 0C suda sertleştirilmiş,

değişik menevişleme işlemi ile mukavemet değerlerinin seri Tablo 1’de görülmektedir.

86

Page 87: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

TABLO 1 . C 45 Çeliğinin Islahı

Aynı çeliğin haddelenmiş veya normalize edilmiş hali ise ıslah edilmiş hali kopma

mukavemeti bazında incelenirse, mukavemet değerlerinde büyük farklılıklar olur.

Mekanik özelliklerin iyileşmesi, ıslah etme işlemi ile malzemenin ince taneli ve

homojen bir yapıya kavuşmasını sağlamaktadır.

Meneviş işleminde, meneviş zamanı ve sıcaklığı karbonun diffüzyonu açısından büyük

önem arz eder. Aynı ıslah edilmiş mikro yağı yüksek sıcaklık düşük meneviş zamanı

veya düşük sıcaklık uzun meneviş zamanı ile sağlanabilir.

Sertleştirilmiş çelikteki iç gerilimlerin tamamen alınması için uzun süreli meneviş

genelde tercih edilir. Mikro yapı ve mukavemet değerleri, derinlemesine sertleşmesi

olmayan çeliklerde, yüzeyde ve merkezde farklılıklar gösterir. Bu genelleme parçanın

kırılan yapısında kendini çok bariz bir şekilde gösterir.

200 0C menevişleme işlemi ile cidardaki martenzit dokusu ile merkezdeki perlit –

martenzit yapısında bariz bir fark görülmektedir.

Fakat meneviş sıcaklığı artırılması ile, daha homojen bir mikro yapı oluşur.

87

Page 88: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Bir çeliğin kesit boyunca ıslah edilmesi istenirse, sertleşme anında çeliğin merkezi ve

cidarının kritik soğuma hızından geçmesi gerekir. Yani çelik sertleştirme anında kesit

boyuca martenzitik yapıya dönüşmüş olması gerekir. Islah edilmiş çeliklerde mümkün

olduğunca serbest halde ferrit bulunmamalıdır.

A. MENEVİŞ GEVREKLİĞİ

Bazı alaşımlı çelikler, bilhassa Cr, Mn ve CrNi bazlı çelikler meneviş işleminden sonra

yavaş soğutulurlarsa, ıslah işleminden sonra çentik mukavemet değerinde düşmeler

olur. Bu görünüme meneviş kırılganlığı ismi verilir.

Örnek: 0.27 % C – 1.15 % Mn – 0.75 % Cr ihtiva eden bir çelik 860 0C yağda

sertleştirilip iki saat 650 0C menevişlenip ve menevişten sonra yağda soğutulursa, çentik

mukavemeti; 21 kpm / cm2 olur.

Aynı çelik menevişleme işleminden sonra (650 0C deki) ocak içinde yavaş soğutulursa

çentik mukavemet değeri ; 7 kpm / cm2 düşer. Bu durumda çelik meneviş kırılganlığına

sahip demektir.

Meneviş kırılganlığına sahip bir çelik, aynı sıcaklıkta tekrar meneviş yapılıp yağda

soğutulursa meneviş kırılganlığı kaybolur. Meneviş kırılganlığının giderilmesi için 0.2

% MO ilave edilmesi yeterlidir.

Normal ıslah etme işlemi çeliği sertleştirip akabinde meneviş yapmaktan ibarettir.

Çeliğin yüksek sıcaklıktan aniden soğutularak sertleştirilmesinde çarpılmalar ve

çatlamalar oluşmaktadır. Bu sebepten son senelerde ıslah etme yerine ostemperleme

yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır.

88

Page 89: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

B. ÇEŞİTLİ ISLAH ÇELİKLERİNİN ISIL İŞLEM DEĞERLERİ

89

Page 90: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

VIII. ÇELİKLERDE YÜZEY SERTLEŞTİRME YÖNTEMLERİ

Çeliklerdeki yüzey sertleştirme yöntemlerinin kimyasal kompozisyon değişikliği

gerektiren ve gerektirmeyen yöntemler olarak ayırabiliriz.

Alev ve indüksiyonla sertleştirme yöntemleri, kimyasal değişme gerektirmezler. Buna

karşılık, yüzeyde de olsa çeliğin kimyasal kompozisyonunu değiştirerek yüzey sertliği

sağlamaya yönelik işlemleri şöyle sıralayabiliriz.

- Karbonlama (Sementasyon)

- Nitrürleme

- Oksitleme

- Metalleme – Kromlama

- Borürleme

A. SEMENTASYON

En yaygın olarak uygulanan yüzey sertleştirme yöntemi olan sementasyon işlemi, çelik

yüzeyine belli bir derinliğe varan karbon verilmesi işlemidir. Bu işlem, değişik karbon

verici ortamlarda yapılabilir. Bunlar;

- Kutu sementasyonu (katı ortamda sementasyon)

- Tuz banyosunda sementasyon

- Gaz sementasyonudur

Uygulanan metot her ne olursa olsun, sementasyon işlemi, çelik parçanın ostenit faz

sıcaklığına kadar ısıtılmasıyla gaz – metal reaksiyonu sonucu oluşur ve her metot kendi

özel karakteristiği ile çelik yüzeyinde farklı sementasyon derinlikleri ve sementasyon

sonrası uygulanan sertleştirme yöntemine bağlı olarak, farklı sertlik neticeleri verir.

90

Page 91: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

1. KUTU SEMENTASYON

Kutuda yapılan sementasyon işlemi için karbon verici olarak genellikle odun kömürü

kullanılır. Semente edilecek parçalar çelik veya dökme demirden yapılmış kutu

içerisindeki odun kömürüne gömülür ve kutunun ağzı sıkıca kapatılarak fırına

yerleştirilir. Sıcaklığın yükselmesi ile odun kömürü kutu içindeki havanın oksijeni ile

reaksiyona girerek CO2 oluşturur. CO2 de tekrar odun kömürü ile reaksiyona girerek CO

meydana getirir.

CO2 + C 2CO

Sıcaklığın artmasıyla, yukarıdaki reaksiyona göre CO oluşumu artar. Ortaya çıkan CO

çelik yüzeyinde ayrışarak CO2 ve atomik karbon meydana getirir. Atomik karbon,

ostenit faza gelmiş olan çelik tarafından emilerek bünyede çözülür. Böylece çelik

parçanın yüzeyi karbonca zenginleştirilmiş olur. Açığa çıkan CO2 tekrar odun kömürü

ile reaksiyona girer, CO meydana getirir ve reaksiyonlar aynen tekrar eder. Kutudaki

oksijen miktarı giderek azalacağından ve sementasyon için gerekli CO oluşumu yetersiz

kalabileceğinden, odun kömürüne yaklaşık % 20 oranında bazı reaksiyon hızlandırıcı

maddeler karıştırılır. Bu amaçla alkali metal karbonatları kullanılır. Bu ise çoğunlukla

baryum karbonattır. (BaCO3) ve karışıma ilave edilen toplam karbonat miktarının

% 50 – 70’ni oluşturur. Geri kalan kısım kalsiyum karbonat ve bazen sodyum

karbonattır.

Kutu sementasyon metodunun en önemli avantajı, önceden hazırlanması gereken gaz

atmosferine gerek olmamasıdır. Bu metot çoğunlukla büyük parçaların sementasyonun

da kullanılır. Ancak, çelik parçasında hassas toleranslı (0.25 mm), ince sementasyon

derinliği (0.75 mm ’den aşağı) istendiği durumlar için pek uygun bir metot değildir. Bu

metodun kullanımındaki diğer bir dezavantaj ise, ısıtma ve soğutma için her defasında

fazladan zaman ihtiyaç olmasıdır.

91

Page 92: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

2. TUZ BANYOSUNDA SEMENTASYON

Tuz banyosunda sementasyon için, karbon verici olarak sodyum siyanür (NaCN) veya

potasyum siyanür (KCN) gibi tuzlar kullanılır. Ancak, tuz seçimi istenilen sementasyon

derinliğine ve buna bağlı olarak çalışılacak sementasyon sıcaklığına göre yapılmalıdır.

İki türlü tuz vardır;

- İnce sementasyon derinliği veren (düşük sementasyon sıcaklığında çalışılan) tuzlar. Bu

durumda, tuz banyosundaki siyanür miktarı % 20 olması durumundadır ve çalışma

sıcaklığı 843 – 899 0C (1550 – 1650 0F) olmalıdır. Böyle bir tuz banyosunda 0.9 mm’ye

kadar sementasyon derinliği elde edilebilir.

- Sementasyon derinliğini arttıran (yüksek sementasyon sıcaklığında çalışılan) tuzlar.

Bu durumda ise, tuz banyosundaki siyanür miktarı % 10’dur ve kullanılan sementasyon

sıcaklığı 899 – 954 0C (1650 – 1750 0F) leri arasındadır. Bu tip tuz banyosunda 3 mm

’ye kadar sementasyon derinliğine ulaşılır. Hatta bazın 6 mm derinliğe kadar ilerlemekte

mümkündür.

Bu metotla sementasyon işlemi aşağıdaki reaksiyonlara göre gaz fazında cereyan eder.

2NaCN + O2 2NaCNO

4 NaCNO 2NaCN + Na2CO3 + CO + 2N+

3 Fe + 2CO Fe 3C + CO2

İlk reaksiyon siyanür tuzu ile havanın oksijeni arasında olur. Açığa çıkan NaCNO

ayrışarak CO ve atomik azot verir.

92

Page 93: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

850 – 950 0C de ostenit fazdaki çelik, CO ile reaksiyona girerek karbonu bünyesine alır.

Bu arada bir miktar azot da çelik tarafından emilir. Çeliğin karbon ve azot emme

miktarı önemli ölçüde banyodaki siyanür miktarına ve sementasyon sıcaklığına bağlıdır.

Tuz banyosu kullanımında arzı edilen kabuk derinliği küçüldükçe, elde edilen ekonomi

büyür. Buna sebep ise, tuz banyosundaki çelik parçaların ısınma hızının kutu

sementasyonundakinden daha yüksek olmasıdır.

Parçalar tuz banyosuna daldırılmadan önce 100 – 400 0C arasında ön ısıtma

yapılmalıdır. Böylece parçalar üzerindeki nem alınmış ve aynı zamanda tuz banyosu

daha verimli olarak kullanılmış olacaktır.

Tuz banyosu genellikle küçük ve orta büyüklükteki parçaların tuz banyosunda

sementasyonu pota büyüklüğü dolayısıyla bazı zorluklar getirir. Bu metotla yapılan

sementasyon işlemi parça yüzeyinde homojen sementasyon derinliği vermesi ve tuz

banyosunun yüksek ısı iletimi dolayısıyla, çelik parçaların kısa zamanda sementasyon

sıcaklığına ulaşması gibi avantajlar sağlar. Bunun yanında, homojen sementasyon

derinliğinin sağlaması için, banyo kompozisyonunun sık sık kontrol edilerek

ayarlanması gerekir. Ayrıca, siyanür tuzları zehirli olduklarından bu metodun

kullanımında dikkatli olunmalıdır.

3. GAZ SEMENTASYONU

Gaz sementasyonu, son yıllarda yüzey sertleştirme metotlarının en popüler olanı haline

gelinmiştir. Bu metotla oldukça iyi ve güvenilir neticeler elde edilmektedir.

Gaz sementasyonu için karbon verici olarak metan (CH4), etan (C2H6), propan (C3H8)

gibi hidrokarbonlar kullanılır. Sementasyon sıcaklığında çeşitli reaksiyonlar oluşur.

Aşağıdaki reaksiyonların soldan sağa doğru ilerlemesi sonucu, ortaya çıkan atomik

karbon, ostenit fazdaki çelik bünyesine gererek yüzeyde karbonca zengin kabuk

bölgesini meydana getirir.

93

Page 94: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

2 CO C + CO2

CH4 C + H2

CO + H2 C + H2O

Fırın atmosferinde oluşan gaz kompozisyonunun, özellikle nem miktarının çelik

yüzeyinde elde edilecek karbon miktarının çelik yüzeyinde elde edilecek karbon

miktarına önemli tesirleri vardır. Nem miktarı ise gazın yoğunlaşma sıcaklığının tespiti

ile ölçülebilir. Burada yoğunlaşma sıcaklığı olarak tarif edilen, su damlacıklarının gaz

karışımından çökeldiği sıcaklıktır. Aşağıdaki Şekil 26’da nem miktarı ile yoğunlaşma

sıcaklığı arasıdaki ilişki gösterilmiştir.

Şekil. 26.

Aşağıdaki şekillerde ise, yoğunlaşma sıcaklığı kontrol edilerek, sementasyon sıcaklığı

ve gaz kompozisyonun değişimi ile yüzeyde elde edilecek karbon miktarına ait örnekler

verilmiştir.

Şekil 27’de sementasyon sıcaklığı 925 0C ve fırın gaz kompozisyonundaki CO miktarı

% 20 olarak sabittir. Çelik parçasının yüzeyinde meydana gelecek karbon miktarına,

yoğunlaşma sıcakğına ve fırın atmosferindeki hidrojen (H2) yüzdesine bağlı olarak

94

Page 95: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

değişmektedir. çelik yüzeyinde % 0.80 karbon miktarı elde edebilmek için, gaz

karışımındaki H2 miktarı % 60 iken yoğunlaşam sıcaklığı –3 0C veya H2 miktarı % 20

olduğunda yoğunlaşma sıcaklığı – 17 0C olmalıdır.

Şekil 27 : 925 0C’de yapılan sementasyon işleminde, gaz karışımındaki CO miktarı %

20 olarak sabit iken, yoğunlaşma sıcaklığının ve H2 miktarının çelik yüzeyinde oluşacak

C konsantrasyonuna etkileri

Şekil 28’de ise, çelik yüzeyindeki karbon miktarının sementasyon sıcaklığına bağlı

olarak değişimi görülmektedir. Burada, gaz kompozisyonundaki CO miktarı % 20 ve H2

miktarı % 40 olarak sabittirler. 925 0C sıcaklık kullanıldığında, yüzeyde % 0.80 karbon

eldesi için, yoğunlaşma sıcaklığı yaklaşık – 60C ve aynı karbon miktarının eldesi için,

815 0C sıcaklık kullanıldığında, yoğunlaşma sıcaklığı 5 0C olması gerekir.

95

Page 96: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 28 : Gaz karışımındaki CO miktarı % 20 ve H2 miktarı % 40 olarak sabit iken,

yoğunlaşma sıcaklığının ve H2 miktarının çelik yüzeyinde oluşacak C konsantrasyonuna

etkileri

Sementasyon derinliği, çelik parçasının fırında kalış süresine bağlı olarak değişir.

İşlem tamamlandıktan sonra kullanılan çelik çeşidine bağlı olarak uygun sertleştirme

yöntemi seçilir. Bu metot, hassas toleranslı sementasyon derinliği istendiği haller için

çok elverişlidir. Sementasyon sıcaklığından direkt sertleştirme için, hızlı hareket

kolaylığı ve temiz çalışma ortamı sağlaması gaz sementasyonunun diğer avantajları

olarak sayılabilir.

4. SERTLEŞTİRME YÖNTEMLERİ

Sementasyon sonrasında çelik parçalar bir sertleştirme işlemine tabi tutulurlar.

Sertleştirme işlemi parçanın yüzeyinde veya çekirdeğinde veya beraberce her iki

bölgesinde elde edilmesi istenen sertlik değerine bağlı olarak çeşitli şekillerde yapılır.

96

Page 97: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Aşağıda, sertleştirme yöntemleri 5 başlıkta incelenmiştir.

4.1 DİREKT SERTLEŞTİRME

Sementasyon sonrası, çelik parça sementasyon sıcaklığından direkt olarak uygun

ortamda (yağ, su, sıcak banyo) soğutularak sertleştirilir ve menevişlenir. Şekilde

yuvarlak içine alınmış bölgede kesik çizgi ile belirtilen yol, sementasyon sıcaklığının

uygun sertleştirme sıcaklığından yüksek olduğu durumlarda parçanın çarpılmasını

önlemek için yüzey dönüşüm sıcaklığına kadar yavaş soğutulmasını ifade etmektedir.

Bu yöntem ince taneli yapıdaki çelikler için uygulanır. Oldukça pratik ve ekonomik bir

yöntemdir.

4.2 BASİT SERTLEŞTİRME

Sementasyon sonrası parça sementasyon fırınından veya havada soğumaya bırakılır.

Daha sonra, isteğe göre parçanın yüzeyinin sertleştirilmesi için, yüzey dönüşüm

sıcaklığına veya yüzey ve çekirdeğin beraberce sertleştirilmesi için çekirdek dönüşüm

sıcaklığına ısıtılır. Uygun ortamda (yağ, su veya sıcak banyo) soğutulur ve

menevişlenir.

Bu yöntem değişik kesitli parçalarda, çarpılmaların istenmediği hallerde uygulanır.

4.3 BASİT SERTLEŞTİRME ( Ara Tavından Sonra)

Çelik parçalar semente edildikten sonra, sementasyon kutusu veya havada soğumaya

bırakılır. Sonra, A1 ötektoid sıcaklığı altında, genellikle 630 – 650 0C de ara tavı yapılır.

Bunu takiben yüzey veya beraberce yüzey – çekirdek sertleştirmesi için gerekli

sıcaklığa ısıtılır, uygun ortamda (yağ, su veya sıcak banyo) soğutulur ve menevişlenir.

97

Page 98: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

4.4 BASİT SERTLEŞTİRME ( İzotermik Dönüşümden Sonra)

Sementasyon soransı, parçalar yüzey dönüşüm sıcaklığı altında (500 – 600 0C) perlit

yapının izotermik dönüşümü tamamlanıncaya kadar bekletilir. Tekrar yüzey veya yüzey

– çekirdek sertleştirilmesi için gerekli sıcaklığa kadar ısıtılır, uygun ortamda (yağ, su

veya sıcak banyo) soğutularak menevişlenir.

4.5 ÇİFT SERTLEŞTİRME

Sementasyon fırınından çıkan malzeme, direkt sertleştirilir. Daha sonra, yüzey dönüşüm

sıcaklığına kadar sertleştirilir ve menevişlenir. Bu yöntemle çok iyi neticeler elde

edilebilir. Ancak, ard arda yağılan sertleştirmelerle parçada çarpılmalar olabilir.

5. MENEVİŞLEME

Bu işlemin gayesi, sertliği bir miktar düşürerek sertleştirme sonrası çelik parçadaki

gerilimleri gidermektedir. Sertleştirme sonrasında çelik parçalar genellikle 160 – 220 0C

arasındaki sıcaklıklarda menevişlenirler. Menevişleme zamanı 1 – 2 saattir. Eğer

sonuçta parça yüzeyindeki sertlik 60 HRC den düşük istenmiyor ise, menevişleme

sıcaklığı 180 0C den fazla olmamalıdır.

98

Page 99: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

SEMENTASYON ÇELİKLERİNİN ISIL İŞLEMLERİ

99

Page 100: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

IX. TAKIM ÇELİKLERİNİN ISIL İŞLEMİ

Çelik, ısının ve ısı akışının değişimi ile etkileri ısıl işlem, malzemelere belirli bir özellik

sağlanması için uygulanan bir veya birkaç işlemin bileşimidir. Tablo 1’de ısıl işlem

yöntemleri özetlenmiştir.

Tablo 1 Takım Çeliklerinin Isıl İşlemleri

A. YUMUŞATMA

Yumuşatma işleminden, 600 – 800 0C arası uzun süreli tavlama ve daha sonra yavaş

soğutma anlaşılır. Bu durumda takım çeliği oldukça yumuşak, işlenmesi kolay ve

sertleştirme için en uygun durumdadır.

Yumuşatma, ısıl işlemin temelidir. Genel olarak takım çelikleri yumuşak durumda

teslim edilir.

100

Page 101: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

B. GERİLİM GİDERME

Malzeme istenilen şekle işlenirken, mekanik işlemler sonucu iç yapısında gerilimler

meydana gelir. Sertleştirme öncesi bu gerilimleri giderme zorunludur. Gerilim giderme

tavı, malzemeleri 600 – 700 0C arasında tavlayıp genellikle yavaş soğutarak elde edilir.

C. SERTLEŞTİRME

Çeliğin önce 780 – 1250 0C arası tavlanması ve daha sonra soğutulması (su verilmesi)

işlemidir.

Takım çeliklerinin sertleştirilmesi imalat çeliklerinden farklı olarak bir dizi ısıtma ve

soğutma işlemini kapsar. İlk ısıtma ili, ön ısıtma olarak adlandırılır. Isıtma sırasında

parçada, yüzey ve göbek arasındaki sıcaklık farklılıklarına bağlı olarak çatlakları

önlemek için ön ısıtma birkaç aşamada uygulanmalıdır. Özellikle, yüksek alaşımlı ve

karmaşık tasarımlara sahip takımlarda çatlama tehlikesi daha da önem kazanır ve ön

ısıtma uygulanmadığında ısınma çatlakları ile karşılaşılabilir.

Ön ısıtma, belli bir sıcaklık noktasında eklenerek yüzey göbek arasındaki sıcaklıkları

dengelemektir. Bekleme süresi düşük sıcaklıklarda milimetre kalınlık başına yarım

dakika, yüksek sıcaklıklarda bir dakika olarak alınır. Son ön ısıtmayı takiben takım

sıcaklığı sertleştirme sıcaklığına yükseltilir. Sertleştirme sıcaklığı, bilindiği gibi ostenit

fazına dönüşüm sıcaklığıdır. Yağının tümüyle ostenite dönüşümüne gereken süreyi

tanımlamak için Şekil 29’den yararlanılabilir. Burada parçanın et kalınlığına bağlı

olarak sertleştirme sıcaklığında bekleme süresi verilmiştir. A harfi ile gösterilen Yüksek

Alaşımlı Çelikler için geçerlidir.

101

Page 102: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 29. Ostenit dönüşüm süreleri

Söz konusu kalite ve takım geometrisine göre s verme işlemi su, yağ, hava veya tuz

banyosunda yapılır. Genel olarak, alaşımsız çelikler suda, alaşımlılar yağ veya tuz

banyosunda, yüksek alaşımlılar havada soğutulur. Su ve yağda yapılan su verme

işlemlerinde sıvının veya parçanın çalkalanmasına önem gösterilmelidir. Tuz

banyolarında su verme değişik banyo sıcaklıklarında yapılabilir, ancak parça tuz

sıcaklığına geldiğinde havada soğutmaya devam edilmelidir.

Su verme sonucu parça sıcaklığı 80 0C’ye indikten hemen sonra 100 – 150 0C’deki

fırında parça bir müddet yüzey ve göbek arasındaki sıcaklık farkını azaltmak üzere

bekletilir. Özellikle büyük hacimli parçalarda bu dengeleme işlemi, çatlakları önlemek

ve çarpılmaları en aza indirmek amacıyla kullanılmalıdır.

Su verildikten sonra çelik en sert durumuna ulaşır. Bu durumda çeliğin işlemesi zor,

tokluğu düşük ve çatlamaya meyillidir.

Ç. MEVİŞLEME

Menevişleme, 100 – 170 0C arasında birkaç defa ısıtma ve daha sonra soğutma

işlemidir.

Menevişleme, genel olarak sertleştirme sürecinde oluşan gerilimleri azaltmak amacıyla

kullanılır. Ancak takım çeliklerinde menevişlemenin bundan başka amaçları da vardır.

102

Page 103: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

1-Yüksek alaşımlı takım çeliklerinde martenzit tamamlanma sıcaklığı (Mf) oda

sıcaklığının altında kaldığından sertleştirme sonunda yapıda önemli oranda artık ostenit

kalır. Menevişleme bu artık ostenitin dönüşümünü sağlar.

2-Yüksek alaşımlı çeliklerde ostenit yapıda dağılan karbürler, menevişleme ile, yapıda

meneviş sertleşmesine veya ikincil sertleşmeye yol açar.

3-Malzemelerin çatlama tehlikesi azalır ve toklukları yükselir. Sertleştirme sonrası elde

edilen birçok özellik daha uygun hale gelir.

Meneviş süresi her 20 mm kalınlık için bir saattir. Ancak bir saatten daha kısa sürede

uygulanmaz.

Şekil 30, bazı soğuk iş (1.1545, 1.2419), sıcak iş (1.2343) ve yüksek hız çeliklerinin

(1.3343) meneviş sıcaklığına bağlı olarak sertlik değişimlerini göstermektedir.

Soğuk iş takım çeliklerinde sertlik, alaşımsız olan 1.1545 de daha fazla olmak zere

meneviş sıcaklığa bağlı olarak aynı oranda azalır. Bu sebeple soğuk iş takım çelikleri

sürekli kullanımda 200 0C altında bulunmalıdır. Genel olarak takım çelikleri, meneviş

sıcaklıkları altında kullanılmalıdır.

Sıcak iş ve yüksek hız çeliklerinin sertlikleri 350 0C üzerinde yükseli ve 550 0C’de

ikincil en yüksek sertliğe ulaşır. Bu durum,i bu çeliklerin neden yüksek kullanım

sıcaklıklarında sertlik kaybına uğramadıklarını açıklar.

103

Page 104: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Şekil 30: Soğuk İş (1.1545, 1.2419), Sıcak İş (1.2343) ve Yüksek Hız Çelikleri (1.3343)

İçin Meneviş Eğrileri

Aşağıdaki tabloda, su verme sıcaklıkları ve çelik kalitelerine göre ısıl işlem yöntemleri,

su verme ortamı, sertleştirme sonucu elde edilen sertlik ve değişik meneviş

sıcaklıklarına göre elde edilen sertlik değerleri verilmiştir. Meneviş sıcaklığı seçimi,

parçadan istenen sertliğe bağlı olarak yapılmıştır.

Tablo : Su verme sıcaklığı 900 0C altında olan alaşımsız ve alaşımlı soğuk iş ve sıcak iş

takım çeliklerinin ısıl işlem yöntemi ve kalitelere göre işlem değerleri

104

Page 105: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Tablo Su Verme Sıcaklığı 900° C Altında Olan Alaşımsız ve Alaşımlı Soğuk İş ve

Sıcak İş Takım Çeliklerinin Isıl İşlem Yöntemi ve Kalitelere Göre İşlem Değerleri

105

Page 106: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

X. KARBONSUZLAŞMA VE TUFAL OLUŞUMU

A. KARBONSUZLAŞMA

Çeliğin dayanımı içerdiği karbür miktarına bağlı olduğundan ısıl işlem sırasında makine

parçalarının zayıflamasına ve yumuşamasına yol açar.

Yine bu oluşum nedeniyle aşınma direnci ve birçok durumlarda da yorulma direncinin

önemli bir düşüş gösterdiği açıktır.

Karbonsuzlaşma çelik makine parçalarının işlenmesi ve ısıl işlemi sırasında eğer

koruyucu bir atmosfer altında çalışılmıyorsa kaçınılmaz bir oluşumdur ve bu nedenle

birçok mühendislik parçasında sık sık rastlanır. Çoğu hallerde, kırılmaların, hataların ve

yetersiz çalışmanın nedeni karbonsuzlaşmadır.

Karbonsuzlaşmanın farklı tanımları vardır;

Karbonsuzlaşma derinliğinin etkin tanımı; “Karbon oranının çekirdekten daha düşük

olduğu tabakanın kalınlığı yani, yüzeyden çekirdeğin karbon oranına ulaşıncaya kadar

olan uzaklık”. Şurası gözde uzak tutulmamalıdır ki bu tanıma göre karbonsuzlaşma

derinliğinin sık sık ölçülebilmesi çok zordur.

Karbonsuzlaşma derinliğini fonksiyonel tanımı; “Son ürünün çalışmasını etkileyecek

şekilde, parçanın özellikleri üzerinde önemli bir etki yapacak kadar karbon kaybı olan

tabakanın kalınlığı. “Son veya ya – ürün çelikler için hazırlanacak spesifikasyonlarda,

karbonsuzlaşış tabakanın derinliği ve bu tabakadaki karbon miktarı ve sertlik için de

bazı sınırlamalar getirilebilir.

Karbonsuzlaşama derinliğinin pratik tanımı; “Yapı olarak çekirdekten çok farklı

özellikler gösteren tabakanın kalınlılığı” Bu özellik metalografik yöntemlerle kolayca

ölçülebilir. Pratikte çok kullanılır ve spesifikasyonlar genellikle bu tanım üzerine

hazırlanır.

106

Page 107: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

a. Parçanın işlevi ile ilgili hiçbir özellik taşımaz.

b. Ölçümler sık sık tekrarlanabilir nitelikte değildir.

1. Tam, Kısmi ve Topla Karbonsuzlaşma

Tam karbonsuzlaşma yüzeyin tamamen ferritik olmasına neden olur. Çoğu

uygulamalarda yüzeyde ferrit oluşumu özellikle zararlıdır.

Kısmi karbonsuzlaşma oluşumunda karbonsuzlaşmış bölgelerdeki karbon miktarı ferrit

bölgesinden çekirdeğe doğru bir artış gösterir.

Toplam karbonsuzlaşmış tabakanın derinliği tam ve kısmi karbonsuzlaşmış tabakaların

derinliklerinin toplamıdır.

2.a. Karbonsuzlaşmış Tabakanın Maksimum ve Ortalama Derinliği

Karbonsuzlaşmanın diğer bir özelliği de, dairesel bir konumdaki dağılımıdır.

Örneğin yarım ay şeklinde tabakalar kare şeklinde bir kütüğün daha sonra haddelenerek

yuvarlak hale getirilmesiyle ortaya çıkan bir oluşumdur.

Çember şeklindeki karbonsuzlaşmış tabakalar, bir telin tavlanması sırasında oluşurlar.

Çevredeki kaymalar gaz akım hızlarının bölgesel farklılaşması nedeniyle meydana gelir.

Girintiler daha önceki aşamalarda düzeltilmiş hataların izleridir.

Bu farklı tabakaların etkisi, parçanın göreceği işe göre değişir. Örneğin bazı

uygulamalarda girintilerden kaçınılırken, bazı uygulamalarda yarım aylara izin

verilebilir.

107

Page 108: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

3.b. Karbonsuzlaşmanın Maksimum veya Aşırı Derinliği

Karbonsuzlaşmış tabakanın belirli noktalarda ulaştığı en derin noktalardır.

Karbonsuzlaşmanın ortalama derinliği, basitçe dört veya daha fazla noktadan rasgele

yapılan ölçümlerin ortalamasıdır.

2.c. Karbonsuzlaşmanın “Ortalama Maksimum” Derinliği

Çevre üzerindeki dört noktadan yapılan ve az bir büyümeden sonra yapılan ölçme ile

elde edilen maksimum derinliklerin ortalaması.

3. Karbonsuzlaşmanın Ölçümü

En uygun ve belki de en yararlı yöntem optik metalografi yöntemidir.

Bir parçanın kesiti veya bir örneğin dış çevresi gözlenir ve yüzeyden, kısmi ve tam

karbonsuzlaşmanın ampirik tavlamalarına kadar olan karbonsuzlaşma derinliği ölçülür.

Bu yöntem sadece ferrit – perlit yapılar için uygundur. Bildiğimiz havada soğutulmuş

ferrit – perlit yapıdan bir ayrılma söz konusu ise karbonsuzlaşma sınırının saptanması

zorlaşır ve güvenilir değildir.

Karbonsuzlaşmanın ölçülmesinde kullanılan klasik yöntem yüzey tabakalarının

kimyasal analizlerinin yapılmasıdır. Bu iş için, örnek parçanın kesin kimyasal analiz

almaya yetecek büyüklükte olması gerekir. Ayrıca her yüzey tabakası, karbona karşı

yüzeyden olan uzaklık diyagramının çizilmesine olanak verecek sayıda nokta elde

edilmemizi sağlayacak incelikte olmalıdır.

Fonksiyonel karbonsuzlaşma sınırının bulunmasında kullanılan diğer bir yöntemde, test

parçasının yüzeyinden itibaren alınan mikro sertlik ölçümleriyle, sertlikteki değişmenin

saptanmasıdır. Bu ölçüm yapılmadan önce parçanın sertleştirilmiş olmasına dikkat

108

Page 109: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

edilmelidir. Yüzeyden olan derinliğe karşılık sertlik grafiği çizilir ve çekirdek

sertliğinden sapma gözlenir.

B. KARBONSUZLAŞMANIN TEORİSİ

Bir karbon çeliği 910 0C’nin altına ısıtılırsa, yüzeyde bir ferrit tabakası oluşur. Bu

tabaka karbonun ferrit içindeki çözünürlüğünün çok düşük olması nedeniyle, karbon

alışverişi için bir genel meydana getirir. 910 0C üstünde çelik ostenit olarak

bulunmaktadır ve karbonsuzlaşma şiddetlidir.

Tamamıyla ostenit bölgesindeki işlemi gösteren bir örnek düşünelim. Çelik yüzeyi tufal

oluşturacak şekilde sürekli oksitlenirken, karbon da CO ve Co2 gazlarını oluşturacak

şekilde oksitlenir. Tufal gazların atmosfere karışmasına olanak verecek şekilde

geçirgendir.

Tufal/metal ara yüzeyi belli bir “t” zamanında x = X durumundadır. Bunun anlamı,

tufallaşmanın “t” zamanında X kalınlığında metal harcaması demektir.

Tufal/metal ara yüzeyinde karbon miktarının, tufalın oksijen potansiyeli ile dengede

olduğu varsayılır. Tufalın bu noktadaki oksijen potansiyeli ise demir – demir oksit

(Wüstite) arasındaki denge koşullarına karşılıktır. Karbon konsantrasyonunun dağılımı

yüzeydeki düşük konsantrasyondan, çekirdekte metalin orijinal konsantrasyonuna doğru

belli bir artış gösterir.

Karbonsuzlaşma derinliği, karbonun metaldeki dağılımı hesaplanarak bulunabilir.

Karbon dağılımı Fick’in ilgili denge koşulları için bulduğu ikinci kanunu ile

hesaplanabilir.

109

Page 110: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

x için X I

C = C0 x = 0; t = 0 II

C = Cs x = X; t = 0 III

Denklem II, karbon konsantrasyonun başlangıçta örneğin her tarafında aynı olduğunu

gösterir.

Denklem II, karbon konsantrasyonun metal/tufal ara yüzeyinde sabit olduğunu gösterir.

(Tufal ile dengede) Bu koşullarda (Karbonun ostenitteki difüzyon katsayısı,

kompozisyona bağlı değildir) sabit sıcaklıkta solüsyon;

Burada “erf” hata faktörü ve “erfc” = 1- erf, “hc” ise çeliğin korozyon sabitidir ve şu

şekilde tanımlanır.

hc = X2/2t

Bu hesaplama ile metalografi ile saptanan karbonsuzlaşma gölgesinin iç sınırında

karbon miktarı orijinal karbon miktarının % 92.5’i kadar olduğu bulunur.

C. TUFALLAŞMA HIZININ KARBONSUZLAŞMA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Karbonsuzlaşmanın, ortamdaki gazın oksidasyon potansiyelini düşürerek azaltılması

mantıklı bir çözüm gibi gözükebilir. Bu bir yanılgıdır çünkü eğer bir tufal oluşumu

varsa metal/ tufal ara yüzeyindeki karbon konsantrasyonu sabittir ve demir – demir

oksit ile denge durumundadır.

110

Page 111: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Bununla birlikte tufallaşma hızı atmosferin değişmesinden etkilenebilir ve bu etkilenme

gözlenen karbonsuzlaşma derinliğini etkiler. Bu etkilenmenin ise korozyon katsayısı

“hc” arttıkça azaldığı bulunmuştur.

İlginç bir durumu ortaya çıkarıyor; Oksidasyon hızı düşürülürse, karbonsuzlaşmış

tabaka derinliği artıyor fakat metal kaybı daha az oluyor. Böylece eğer bir parça

karbonsuzlaşmış tabakanın alınması için taşlanacak veya işlenecekse, ısıl işlemi daha az

saldırgan bir atmosferde yaparak daha az metal kaybı olması sağlanabilir.

Ç. ALAŞIM ELEMENTLERİNİN KARBONSUZLAŞMA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Alaşım elementleri aşağıdaki etkilerinden dolayı karbonsuzlaşmaya etki ederler.

a. Ferrit – ostenit dönüşüm sıcaklığı

b. Karbonun çözeltideki aktivitesi

c. Karbonun çözeltideki difüzyon katsayısı

d. Demirin tufallaşma özellikleri

Alaşım elementlerinin karbonsuzlaşma üzerindeki etkisi birçok etkenleri içeren

karmaşık bir olaydır. Kesin rakamlarda belirtmek zor olmasına rağmen bazı bilinen

alaşım elementlerinin aşağıdaki etkileri yapacakları tahmin edilebilir.

a) Nikel : Nikel, tufal/metal ara yüzeyinde yoğunlaşır. Bu nikel yoğunlaşması nedeniyle

tufallaşma hızı çok etkilenmesine rağmen karbonun yüzey tabakalarındaki çözünürlüğü

azalır. Bu da dış kısımlara doğru karbon difüzyonunu sınırlılar ve karbonsuzlaşma

derinliğini azaltır.

b)-Manganez : Mangan, wüstit ve mangetit tabakaları ile katı çözelti oluşturarak tufal

içinde çözünür. Tufallaşma hızı çok az etkilenir ve karbonsuzlaşma üzerindeki etkisi

sadece karbon aktivitesi ve difüzyon katsayısı üzerindeki etkisiyle sınırlıdır. Mangan

metalin yüzey tabakalarında çok az bulunduğu için etkisi çok azdır.

111

Page 112: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

c)-Silisyum : Silisyum tufallaşma hızını azaltır. Bu nedenle görünen karbonsuzlaşmanın

daha derin olmasına neden olur. Silisyum ayrıca karbonun aktivitesini arttırarak,

karbonun tufal/metal ara yüzeyine sızması eğilimini arttırır. Bu durumda silisyumun

genellikle, karbonsuzlaşmayı arttırması beklenir.

d)-Krom : Genel olarak tufallaşma hızını azaltır. Kararlı karbürler oluşturur. Eğer

karbürler tamamıyla çözünürse, krom karbonun çözeltideki aktivitesini düşürecektir.

Böylece karbonun yüzeyde birikmesi hızını da azaltacaktır.

Yukarıdakilerin ışığında iki karşıt etki gözlenmektedir. Düşük tufallaşma hızı gözlenen

karbonsuzlaşma eğilimi arttıracaktır. Diğer taraftan karbon aktivitesinin düşmesi

karbonsuzlaşma eğilimini azaltacaktır. Bu son etkenin karbonsuzlaşmayı azaltması

beklenir. Buna rağmen kesin bir şey söylemek için kesin değerlere gereksinim vardır.

112

Page 113: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

Fe-C Alaşım Denge Diyagramının Çelik Bölümü ve Çeliklere

Uygulanan Isıl İşlemler

113

Page 114: ÇELİKLERE UYGULANAN ISIL İŞLEMLER

KAYNAKLAR

[1] Prof. Dr. Yük. Müh. Metin Yılmaz GÜRLEYİK, Malzeme Bilgisi ve Malzeme

Muayenesi, (W. Domke, 1977. 7. Baskı Çevirisi), 1981

[2] Prof. Dr. M. Ali TOPBAŞ, Çeliğin Isı İşlemi, (Yıldız Üniversitesi Yayınları sayı =

250), 1992

[3] Prof. Dr. M. Ali TOPBAŞ, Çelik ve Isıl İşlem El Kitabı, (Ekim Ofset Yayınları),

1998

[4] SEGEM, Çelik Isıl İşleminin Temel Prensip ve Yöntemleri, M.Salih OKTAY,

Met.Müh.M.B.A. (1986.)

[5] MKE Normu Özel Nitelikte Çelik Türleri Kataloğu, (Makine ve Kimya Endüstrisi

Kurumu), 1978

[6] Yük. Müh. Turgut TARIKAHYA, Çeliğin Tavlanması, Sertleştirilmesi ve Tretmanı,

(W. Malmberg, 1975. 2. Baskı Çevirisi), Makine Müh. Odası Yayınları, Yayım No: 29

[7] Nejat İZAR, Çelik Seçimi ve Sertleşebilme, (W. Crafts, J. L. Lamont, 1971),

Makine Müh. Odası Yayınları. Yayın No: 58

[8] R. L. TİMİNGS, Malzeme Teknolojisi Seviye 3, 1985, (Çeviri: Rıza GÜRBÜZ,

(1998)

[9] Mak. Yük. Müh. Fettah GÜVENTÜRK, Çelik El Kitabı, 1990

114