Catering Guide Turkey Nisan 2016

76
Yıl:12 Sayı: 57 Nisan 2016 www.ardayayin.net Fiyatı:10 TL ISSN 1308 - 4585 12. Yıl

description

Catering and food magezine

Transcript of Catering Guide Turkey Nisan 2016

Page 1: Catering Guide Turkey Nisan 2016

Yıl:12 Sayı: 57 Nisan 2016 www.ardayayin.net Fiyatı:10 TL ISSN 1308 - 4585 12. Yıl

Page 2: Catering Guide Turkey Nisan 2016

Seker_Hamuru_Ilan_195x275_CN.indd 1 4/11/16 11:12 AM

Page 3: Catering Guide Turkey Nisan 2016

Sunumdaki şıklıktan vazgeçemeyen şeflere özel

Külsan’dan yeni Wood effect board serisi Sofralarınıza doğallık ve estetik katacak yeni Külsan Wood effect board serisiyle sunumlar daha keyifli, misafirler daha mutlu. Wood effect board serisi görünümüyle doğallığı sunarken, kullanılan hammadde ile hijyenik ve sağlıklı sofralar vaadediyor.

İstoç Mağaza: İstoç 24. Ada No: 16 Bağcılar İSTANBUL Tel: +90 212 659 78 36 Fax: +90 212 659 78 37

KULSAN-GUIDE-DERGISI.indd 2 16/03/16 11:04

Page 4: Catering Guide Turkey Nisan 2016
Page 5: Catering Guide Turkey Nisan 2016

5

Page 6: Catering Guide Turkey Nisan 2016

4

Catering ve Toplu YemekSektörünün Referans Dergisi

www.ardayayin.net

Catering ve toplu yemek sektörü hakkında bilgiler

♦ Toplu yemek ve Catering sektörü Ülkemizde hızla büyümektedir.

♦ Son yıllarda yabancı sermayenin de girmesiyle hizmet kalitesinde de önemli bir artış görülmektedir.

♦ Denetimler ve mevzuat değişiklikleri ile sektör büyük ölçüde kayıt altına alınmıştır.

♦ Türkiye'de kayıtlı yemek fabrikası sayısı yaklaşık 3500'dür

♦ Sektör, günlük ortalama 6 milyon porsiyon yemek üretip, 250.000 kişiye doğrudan iş imkanı sağlamaktadırlar.

♦ EDT Sektörünün yüzde 40’lık bölümünü “Catering ve Toplu yemek üreticileri “ firmaları oluşturmaktadır.

Catering ve Toplu yemek sektörüne yönelik yayın yapan tek dergi

"CATERİNG Guide"dir

● Yılda 10 sayı yayınlanan dergi Türkiye genelinde ABONE sistemi ile dağıtılmaktadır.

● Yılda 12-15 fuara kendi standıyla katılan dergi, uzman kişilerin yazılarına yer vermektedir. ● Basılı yayınlanmamın dışında e-dergi olarak yayınlanmakta ve sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılmaktadır. ● Sektörün referans dergisi olma özelliğine sahiptir.

Catering Guide HAKEMLİ DERGİ’dir

“Sektörün gözü önünde olmak için size yeter

www.cateringguidedergisi.com

12.Yıl

Page 7: Catering Guide Turkey Nisan 2016

5

Page 8: Catering Guide Turkey Nisan 2016

6

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

akut.org.tr twitter.com/AKUT_Derneği facebook.com/AKUT instagram.com/AKUT_Dernegi youtube.com/akut akut.web.tr

Page 9: Catering Guide Turkey Nisan 2016

Atatürk Mahallesi Marmara Sanayi Sitesi Yönetim Binası No: 499 / C İkitelli - İstanbul Tel: 0212 550 00 15

"burada olmak için"

[email protected]

Page 10: Catering Guide Turkey Nisan 2016

4 Ocak 2015 5

Page 11: Catering Guide Turkey Nisan 2016
Page 12: Catering Guide Turkey Nisan 2016

10

Editör’den

İçindekiler

İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Müdür Dursun ARIK

[email protected] 0507 179 56 02

Reklam Yönetmeni Zerrin ÖZCAN

[email protected]

Yayın Danışmanı Engin GÜNER

[email protected] Abone Sorumlusu

Sabah ÖCAL

Translator Yağmur Özge ARIK

[email protected]

Danışma Kurulu Prof.Dr.Ahmet AYAR

Prof.Harun DEMİRKAYA Dr.Hüseyin Kami BÜYÜKÖZER

Dr.Ahmet YAMAN Feray ALPAY

Temsilcilikler

Batı Karadeniz -Cahit AKMAN 0544 6495167- Alaplı -Zonguldak

Antalya - Erdal ARIK - 0533 6487522 Yönetim Yeri

Sağlık-1 Sokak No:24 / 3 Sıhhıye - Ankara

Tel & Faks:0312 4303310 [email protected]

[email protected]

Baskı Önka Kağıt Ürünleri Sanayi

Büyük Sanayi 1.Cad.No: 80 /32 İskitler - Ankara

Tel:0312 3842685Faks: 0312 341 64 08

Dağıtım MNG Kargo

Ayda bir yayınlanır. Catering Guide Dergisi basın meslek

ilkelerine uyar. İmzalı yazıların sorumlu-luğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ise

ilan verene aittir, Catering Guide de yayınlanan yazılar

kaynak gösterilerek kullanılabilir. En iyiler yıllardır seçtiler

Teşekkür ediyoruz

Yıl:12 Sayı: 57 Nisan 2016 Fiyatı:10 TL ISSN 1308 - 4584

C A T E R I N Gg u i d e

C A T E R I N Gg u i d e

Uzun yıllardan buyana toplu yemek sektörünün ihtiyaç ve sorunları belli olması-na rağmen, bunu çözecek projeler maalesef hayata geçirilemiyor.Öncelikle sektörün sorunlarını ele almakta fayda var: Mesleğin yeterlilikleri henüz belirlenememiştir. Öncelikle yeterliliklerin belirlen-mesi ve eğitim programlarının hazırlanması gerekmektedir. Sonrasında ise eğiticilerin eğitimi ve nihayetinde mesleğin ihtiyaçlarına uygun olarak teorik bilg-ileri tam, becerileri gelişmiş, meslek etik ve ilkelerini öğrenmiş personel ihtiyacı bulunmaktadır. Sektör; haksız rekabet ve kayıtdışı istihdam yüzünden büyük zarar görmekte-dir. İşini normlara uygun yapan personel, merdiven altı işletmeler ile rekabet edememektedir. İstihdam vergilerindeki yükseklik, emek - yoğun faaliyet gösteren ve bir nu-maralı maliyet kalemi işçilik olan sektörü zorlamaktadır. İş Kanunu’ndan kaynaklanan nizalarda mahkemelerin kanun ve hukuk yerine, çalışandan yana taraf olmaları işverenlere maliyet olarak dönmektedir. Mevcut kıdem tazminatı düzenlemesi, sektörümüz ve tüm istihdam sağlayan sektörler için ayrı bir sorundur. Piyasadaki likidite darlığı sektörü olumsuz yönde etkilemektedir. Öyle ki, sektör kestiği faturanın ana parasını tahsil edemeden, KDV ve diğer vergileri yatırmaktadır. Gıda mevzuatı çok önemli normlar getirmiş olmasına rağmen, bir çok işletmeler bu normların gerisindedir.

Toplu yemek sektörünün sorunları

14 - Bilgi kirliliğinden OBEZ olduk 18 - İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği bir kez daha ‘Zincirkıran’ dedi 23- Değişen yaşam tarzı sektörü büyüttü 27- Sağlık için Bakliyat, Sağlıklı Bakliyat 29- Yemek bağımlılığı olur mu? 62- Sağlımız için, anti oksidan,alkali su tüketimi, karbonat mucizesi

Page 13: Catering Guide Turkey Nisan 2016

11

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Dursun ARIK

[email protected] 179 56 02

Bakınca Görülecektir

“Ne kadar çok kişi benimle aynı fikirdey-se, o kadar çok yanıldığımı düşünürüm.” Oscar Wilde

Yöneticiler korkar mı? Normal şartlarda bu sorunun cevabı hayır olmalıdır.Gerçek hayatta ise öyle olmuyor.K orkuyorlarAnlamak güç...

Patron çalıştırdığı personelden, kulup başkanı taraftardan, vatandaş devletten korkuyor.Devleti yönetenler ise hepsinden korkuyor.Neden acaba...Aşağıdaki fıkra belki bir ip ucu verebilir. “Amerikalı, Avrupalı, bir de Temel toplanan vergilerin dağılımını tartışmak üzere bir araya gelmişler. Amerikalı -” Biz önce yere bir çizgi çizeriz ve sonra topladığımız vergileri havaya atarız... Çizginin soluna düsen paraları halka hizmet olarak geri veririz, sağ tarafta kalanlarla devlete yatırım yaparız...” Avrupalı : -”Bizde Avrupa’da da ona benzer bir uygulama yaparız... Önce yere bir daire çizeriz... Halktan toplanan vergileri havaya atarız. Dairenin dışında kalan halka hizmet olarak geri döner, dairenin içine düşenleri devlet harcamalarına kullanırız... “ Sıra Temel’e gelir :-” Bizde bu işler daha kısa oluyor... Bizde hükümet topladığı vergileri havaya atar. Yere düşenleri kendilerine harcama yaparlar... Havada kalanlar ise halka hizmet olarak geri döner...”... Uzun süre aynı makam ve koltukda oturanlar, halktan kopuyorlar.Etrafına toplanan bir grubun etkisi altında kalıp, dünyayı sadece onların gözünden görmeye başlıyorlar. Yönetici bir defa bu sarmala girdimi artık kurtuluşu yoktur.Yolun sonuna gelmiştir. Yönettiğiniz kitleden korkmayacaksınız. Korku daima yeni korkuları beraberinde getirecektir.Bir yönetici ;Adil olamamışsa korkar,Menfaat peşinde ise korkar. Yönetenlerin dikkat etmesi gereken ilk konu adalettir. Bunu sağlayamayan yönetici hayatı herkese zehir eder. Bu defa korku üç yıldır yapımı süren ve 10 Nisan 2016 tarihinde açılan VODAFONE ARENA ‘ya statın ve kulubün gerçek sahiplerini BEŞİKTAŞ’lıları almamak şeklinde ortaya çıktı. Düğün, bayram olacak bir günde,boş tiribünlere açılış yapıldıNedenBeşiktaş seyircisinden korktuğunuz için...Neymiş efendim protesto olurmuş...Sanki O taraftar, o stada gelmeyecek. Yapılanı unutacak, sizler de protestoları duymayacaksınız.Yeni stadımız BEŞİKTAŞ ve Beşiktaşlılara hayırlı olsun.

Açılışa alınmayan Beşiktaş taraftarı bunu unutacak mı?

Page 14: Catering Guide Turkey Nisan 2016

12

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Engin GÜ[email protected]

Sizlerle bugün, dünyanın en güzel kentlerinden ve turizm merkezlerinden biri olarak kabul edilen İstanbul’da mini bir tur yapmak istiyorum. Günlerden cumartesi… Mevsimlerden bahar… Havalar ısınmaya başladı. Erguvan ağaçları çiçek açtı, laleler rengarenk…Turumuza başlamadan önce Dolmabahçe’de bir çay bahçe- sine gidiyoruz. Yer gösteren kimse yok. Bir masaya oturmaya kalkıyoruz. Birkaç günlük özensiz sakalı olan garson geliyor ve çay bahçesi neredeyse boş olmasına rağmen , hiç hoş olmayan bir üslupla “orası altı kişilik, siz buraya oturun” diye, hemen önce kalkmış müşterilerin kirlilerinin olduğu masaya oturtuyor. Çay ve Türk Kahvesi sipariş ediyoruz. Kahve maki-nasının bozuk olduğunu ve kahve yapamadıklarını söylüyor-lar. Cezvede kahve yapmasını bilen kimsenin olup - olmadığı sorulduğunda, ilginç bir cevap geliyor. “Cezveyle yapılırsa yetişmez ki!...”Çıkıp, Karaköy’e doğru yürüyoruz. Karaköy sahildeki eski yolcu salonunun yanındaki meydana geliyoruz. Solumuz masmavi deniz ve devamında Kadıköy Vapur iskelesi, sağımızda ise sıra sıra lokantalar… Meydanın sağında sol-unda seyyar balık satıcıları… Üstü-başı pejmürde, strafor kasaları tezgah olarak kullanan şekilsiz bitirim adamlar, küçük tel ızgaraların üzerinde balık ekmek satıyorlar. Yürüyerek devam ediyoruz. Meydan bitti, sol tarafa Yeni Galata Köprüsü’nde balık lokantalarının bulunduğu alt katta yürüyoruz. Bu sefer lokantaların deynekçileri piyasaya çıkıyor. Yürürken göz teması, el-kol hareketleri, “hello, buyruunn, hiii, hoş geldiniz, en güzel manzara” sloganları. Bir çoğu bu şehre ve kültürüne ait olmadıkları belli olan bu garson görüntüsü al-tındaki deynekçilerin aşırı laubali ve rahatsız edici tavırları….Köprü bitiyor. Yolun karşı tarafına Yeni Cami, Mısır Çarşısı istikametine geçeceğiz. Yaya alt geçidini kullanmak gereki-yor. Alt geçidin genişliği haftasonu insan yoğunluğunu zaten zar zor karşılayacak büyüklükte… Geçidin içindeki dükkanlar dışarıya taşmışlar, bir de seyyarlar, caddenin karşısına zar-zor geçebiliyoruz. Mısır Çarşısı’na giriyoruz. Her yer buram-buram mis gibi baharat kokuyor. Ama esnafı dükkanlarının sınırlarında tuta-bilmek ne mümkün… Baharatçılar, lokumcular, kuruyemişçil-er sokağa taşmışlar. Gıdaların üzerleri açık, salkım-saçak. Deynekçiler yine aynı. Türkçe, İngilizce, İtalyanca, İspanyol-ca, Arapça gelene geçene laf atıyorlar. Şöyle etrafın keyfini çıkararak, baka-baka gezmek ne mümkün? Sirkeci’de soluklanmak için bir kafeye giriyoruz. Kahveler yirmi dakikada ancak gelebiliyor. Çıkıyoruz. Sıcak şerbetli tatlı yapan dükkanın önünden geçiyoruz. Tatlıyı yapanların ve satanların hepsi sözbirliği etmişçesine sakallı. Biraz daha yürüyoruz. Her tarafta açıkta tatlı, döner yapılıyor, satılıyor.

Deynekçiler yine hazır ve nazır. Kıyafetler pejmürde, sakallar sözbirliği etmiş.Cağaloğlu’na gitmek için taksiye el kaldırıyoruz. Taksici “ner-eye” diye soruyor. En nazik sesimizle “Cağaloğlu”… Gelllll!.... Sığıntı gibi biniyoruz. Ankara Caddesi’ni çıkıp, Cağaloğlu’na varana kadar, taksici öfkelenmesinin sebebini anlatıyor. Cağaloğlu’na vardığımızda, taksicinin terapisini bitiriyoruz.Kapalıçarşı’ya girmek için Nuruosmaniye Caddesi’ne yöneli-yoruz. Allah için her şey harika, esnaf elit. Nuruosmani-ye Camii’nin avlusundan Kapalıçarşı’ya giriyoruz. Çarşı çok güzel, ışıl-ışıl… Esnaf özenli ve kibar… Çarşıkapı’dan çıkıyoruz. Taarruz tekrar başlıyor. Deynekçi tezgahtarlar, deynekçi garsonlar, pejmürde, sakallı, kılıksız tipler…Turumuzu bu noktada bitiriyor ve tramvaya biniyoruz. Dudak-larımızda bir şarkı “Bir gönlüme, bir hali perişanıma baktım”….Bizler, yıllardan beri insanlara güvenli gıda üretip, yasal normlar içinde çalışamaya gayret ediyoruz. Bu faaliyetlerimizi yerine getirmek için; İçişleri Bakanlığı ilgili yönetmeliğine göre İşyeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatı, Tarım Bakanlığı’ndan Gıda Kayıt Belgesi alıyor, personel istihdam ediyor ücret ödeme-si, SGK primi, stopaj ödüyor, personele hijyen belgesi alıyor, gıda mühendisi, İSG uzmanı, işyeri hekimi istihdam ediyor, maliyeye vergi yatırıyor, her türlü kontrole tabi tutuluyoruz. Bir seferinde İl Tarım Müdürlüğü’nden gelen denetçilerin talep ettikleri bir belge beni çok şaşırtmıştı. Gelen görevliler, soğuk odalarımızın sıcaklık kayıtların sorduktan sonra, bu ölçümleri yaptığımız termometrelerin kalibrasyon belgelerini talep etmişlerdi. Bu belgeyi ibraz etmiş ve bu kadar hassas düşünmeleri beni çok şaşırtmıştı. Kamu otoriteleri bizim gibi işletmelere geldiklerinde bu kadar mütehassis (hassas) ve bu kadar mütehassıs (uzman) iseler, yukarıda anlattığım kişi ve işletmelerin kepenk açmaya cesaretleri olmaması gerekir.Haftasonu, Çalışma Bakanı kayıtdışı ile mücadele etmek için 10 kişi ve üzerinde istihdam eden işyerleri için bankadan maaş ödeme zorunluluğunun 5 kişiye indirileceğini açıkladı. Sayın Çalışma Bakanım, Sayın Tarım Bakanım, Sayın İçişleri Bakanım, Sayın Turizm Bakanım, Sayın Sağlık Bakanım, Sayın Maliye Bakanım,Bu ülkede kaçak istihdamın önüne geçebilmek istiyorsanız, bu ülkede güvenli / güvenilir gıdanın üretilmesini istiyorsanız, bu ülkede kayıtlı işletmeler istiyorsanız, bu ülkeye daha çok turist gelmesini istiyorsanız, bu ülkenin insanlarının daha az hastalanmasını istiyorsanız, bu ülkede adil vergi toplamak istiyorsanız, bu ülkede işini iyi yapanların ödüllendirilmesini, yapmayanların cezalandarılmasını istiyorsanız, lütfen teşkilat-larınızı sahaya gönderiniz. Artık tüm işletmeler müşteri odaklı çalışıyor. Sizin teşkilatlarınızın da müşteri odaklı çalışması ve yukarıda anlatılan maskaralıkları engelleme zamanı geldi.

Bir seferinde İl Tarım Müdürlüğü’nden gelen denetçil-erin talep ettikleri bir belge beni çok şaşırtmıştı. Gelen görevliler, soğuk odalarımızın sıcaklık kayıtlarını sor-duktan sonra, bu ölçümleri yaptığımız termometrelerin kalibrasyon belgelerini talep etmişlerdi.

İstanbul turu

Page 15: Catering Guide Turkey Nisan 2016

Karamelli KırmızıMeyveliÇikolatalı

Kaliteli bir sosla yaptığım son dokunuş tatlılarımı mükemmel hale getirir.

Eşsiz lezzetiyle mükemmel bir son dokunuş içinYeni Carte d’Or Dondurma ve Tatlı Sosları

www.ufs.com

Page 16: Catering Guide Turkey Nisan 2016

14

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği’nin düzenlediği “Tavuk ve Bilimsel Gerçekler” konferansında, Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez moderatörlüğünde, TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Kazım ŞAHİN, ABD Emory Üniversite-si Winship Kanser Enstitüsü Hematoloji ve Medikal Onkoloji Bölümü Prof. Dr. Ömer Küçük’ün katıldığı panelde tavuk eti ile ilgili bilimsel gerçekler açıklandı.

BESD-BİR tarafından düzenlenen ‘Tavuk ve Bilimsel Gerçekler’ konferansı, alanında uzman yerli ve yabancı bilim adamlarını ağırladı. Tavuk eti ile ilgili tüm gerçeklerin masaya yatırıldığı konferansta uzmanlar, tavuk eti ile ilgili tüm bilimsel gerçekleri açıkladı.

Yerli yabancı akademisyenlerin, sektörün ve paydaşların katıldığı kongrenin açılış konuşmasını yapan BESD-BİR Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sait Koca, sektörün sadece Türkiye'de değil, dünyada büyüyen bir sektör olduğunun altını çizerek konuşmasına başladı. Çok değerli bir protein kaynağı olan tavuğun ve ülke ekonomisi için vazgeçilmez önemde olan kanatlı sektörünün son dönemlerde bilimsel olmayan tartışmalarla baltalanmaya çalışıldığını ifade eden Dr. Sait Koca, “Medyada kaynağı belli olan/olmayan yanıltıcı birçok bilginin bir anda kitlelere ulaşması her alanda old-uğu gibi sektörümüz ve halk açısından tehlike yaratmakla birlikte, bilgi kirliliğine de yol açıyor. Bilimsellikten uzak yan-lış haberler halkımızı yediği, içtiği ile kavgalı hale getiriyor. Bilgi kirliliği ile adeta tüm toplum “obez” oldu. Gereksiz ve

yanlış bilgilerle dolmak yerine, araştırma ve sorgulama yoluyla ‘bilgi diyeti ’ne ulaşılması gerekliliktir. Bunu da toplu-ma karşı sorumluluk sahibi olan bilim insanları ve medyanın çabaları ile gerçekleştirmek mümkün olacaktır” diye konuştu. Sönmez: “Tavuktan özür dileme zamanı gelmiştir” Konferansın moderatörlüğünü üstlenen Memorial Şişli Has-tanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Tavuk etinde yıllardır konuşulan yanlışlar ve bilinmeyen doğruları açıkladı. Sönmez, “Kalp sağlığı için yiyin dediğim tavuk yolunda mücadeleye çıktık. Domuz, tavşan, balık yemiyoruz. Ete ulaşamıyoruz. Öncelikle şunu bilelim, tavuk veya yumurtanın yapısının laboratuvar or-tamında değiştirilmesi, müdahale edilmesi mümkün değildir. Ayrıca tavuğa hormon vermek teorik ve pratik olarak mümkün olmadığı gibi, çok pahalı olduğu için ekonomik de değildir.

Bu nedenle tavuk üreticileri hakkında bunu söylemek çok yanlıştır. Hormon et değil, yağ yapar. Bu nedenle de üretici kullanmaz. Tavuk eti, derisi yenmediği takdirde, en uygun, sağlıklı ve ekonomik olduğu için de en kolay ulaşılabilir pro-tein kaynağıdır. Bilgi kirliliği ile çocuklarınıza tavuk yedirme-mek protein eksikliğine neden olacaktır. Çocukların tavuk eti yemesine engel olmak en büyük yanlıştır, çocuk için en önemli ve ulaşılabilir protein kaynağı tavuktur” dedi.

Sönmez, tavuğun yemi soya konusunda her gün bir şeyler söylendiğini de anımsatarak, “Bugün bebek mamasında 100 gram içerisinde 20 bin mikrogram, bir hamburgerde ise 29 bin

Bilgi kirliliğinden OBEZ olduk

Beyaz et konusunda tüm gerçekler Türkiye ve dünyanın sayılı uzmanları tarafından masaya yatırıldı

Page 17: Catering Guide Turkey Nisan 2016

15

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Beyaz Et

mikrogram fitoöstrojen bulunuyor. Tavukta ise yalnızca 6 ila 12 mikrogram vardır. Bu hormon konusunda bir bilgi kirliliğidir. Bütün bu çalışmalar, araştırmalar, bilimsel incelemeler ortaya koymuştur ki; tavuktan özür dileme zamanı gelmiştir. Anne- ler, çocuklarınızı tavuk etinden değil, fast food’tan koruyun. Çocuklarınıza tavuk eti yedirin” diye konuştu.

“Soya kansere karşı en etkin gıda”‘Soyanın İnsan Sağlığı için Faydaları’ başlıklı sunumuyla kon-feransta ilgiyle karşılanan ABD Emory Üniversitesi Winship Kanser Enstitüsü Hematoloji ve Medikal Onkoloji Bölümü Prof. Dr. Ömer Küçük, tavuk yemi olan soya fasulyesi konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Öncelikle soyaya yönelik iddi-alara karşı, ABD’de bugün Türkiye’nin üç katı et-tavuk tüket-imi olduğunu ve tüm hayvan yemlerinin soyadan oluştuğunu söyledi. Bugün soya fasulyesinin ABD’de tüm kanserlerin önlenmesi için en etkin gıda olarak kullanıldığını vurgulayan Küçük, soya fasulyesinin değil kanser etkisi yaratmasını, tam aksine kanser, kalp krizi, prostat gibi hastalıklara karşı en etkin gıdaların başında geldiğini vurguladı. Hatta soyanın içinde bulunan genistein maddesinin kemoterapi ile birlikte verildiğinde kanserin gelişmesini ve büyümesini engellediğini belitti. Küçük, kanser hastalarına tam aksine soya sütü, soya yağı önerildiğini söyledi: “Bugün soyanın fazla tüketildiği tüm ülkelerde kanser hastalıklarının daha az olduğu tespit edil- miştir. ABD’de yapılan araştırmaya katılan 50 prostat hastası üzerinde yapılan çalışmada, hormon yerine soya ile hastalığın geriletildiği ve bu şekilde çok fazla yan etkisi olan hormon kullanımı geciktirilebildi”

“Kümesleri görmeden, araştırma yapmadan tavuk hakkında konuşuyorlar”TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Kazım ŞAHİN, basında spekülatif başlıklarla tavuk etine karşı yapılan haberlere dikkat çekerek, “Birçok kişi hiçbir uzmanlığı olmadan, kümesleri görmeden, hiçbir araştırma yapmadan, hayvanın metabolizması veya fizyolojisini hiç incelemeden ve görmeden konuştuğunu belirt-ti. Şahin; “Ülkemiz ne yiyeceğini bilemez hale geldi. İnsan için en uygun ve güçlü protein kaynağı olan tavuk etini bilmeden kötüleyerek insanları proteinsiz bırakıyorsunuz. Herkes hasta oluyor” dedi. Fırat Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi olarak tavuk eti konu-sunda, tüm organ, kan ve hücre bazlı tümör araştırmaları yaptıklarını vurgulayan Şahin, bu araştırma sonucunda bugün Türkiye’de üretilen ve satılan tavuk etinde hiçbir patolojik bulguya rastlanmadığının da altını çizdi. Şahin, “Araştırma çerçevesinde hücre kültürü, kan analizleri yapıldı, hücre düzeyi de dâhil hiçbir tümöre rastlanmadı” dedi.

Tavuk eti ile doğru bilinen yanlışları da sıralayan Şahin, “Şunu herkes bilmeli. Bugün Türkiye’de tavuk etinde hormon kul-lanılmıyor. Antibiyotik kullanımı hem AB ülkelerinde hem de Türkiye’de yasak. Tavuk, soya fasulyesi ve mısır ile besleni-yor. Lütfen basına bu açıklama yapan bilim adamları gelsinler, bizimle araştırma yapsınlar, kümesleri gezsinler. Hiçbir kümes görmeden açıklama yapıyorlar. Tüm laboratuvarlarımız açık” çağrısında bulundu.

Şunu herkes bilmeli. Bugün Türkiye’de tavuk etinde hormon kullanılmıyor. Anti-biyotik kullanımı hem AB ülkelerinde hem de Türkiye’de yasak. Tavuk, soya fasuly-esi ve mısır ile besleniyor. Lütfen basına bu açıklama yapan bilim adamları gelsin-ler, bizimle araştırma yapsınlar, kümesleri gezsinler.

Page 18: Catering Guide Turkey Nisan 2016

16

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Burger King, Popeyes, Sbarro, Arby’s ve Usta Dönerci gibi dev restoran zincirlerini aynı şemsiye altında toplayan TAB Gıda, üretim ve inovasyonda yaptığı yatırımlar ve büyüme performansıyla global sistem içerisinde Türkiye’yi örnek ülke konumuna taşıdı. Global pazarlarda en hızlı büyüyen operasyon olarak ön plana çıkan TAB Gıda, önümüzdeki 3 yılda perakende ve üretim yatırımları için 800 milyon dolar yatırım planlıyor.1995 yılında Türkiye’de gıda sektöründe faaliyet göstermeye başlayan TAB Gıda, bugün 1000’e yaklaşan restoran sayısı ve yakaladığı iş hacmi ile Türkiye’deki hızlı servis restoran zincirleri sektörünün lideri konumundadır. Bu zincirin en önemli halkalarını oluşturan Burger King, Sbarro, Popeyes, Arby’s ve Usta Dönerci markalarını sektöründe zirveye taşıyan TAB Gıda, Türkiye’de yakaladığı hızlı büyüme grafiği sayesinde Burger King sisteminin dünyadaki en büyük ve en hızlı büyüyen iş ortağı olmayı başardı. Şirketin Türkiye’de gıda sektöründe 20 yıllık geçmişini değer-lendirmek ve gelecek döneme ilişkin yatırım ve hedeflerini paylaşmak üzere düzenlenen basın sohbet buluşmasına, TAB Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Kurdoğlu, TAB Gıda Genel Müdürü Caner Dikici ve TAB Gıda Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Seçil Kurdoğlu katıldı. Türkiye’deki uygulamalarıyla dünyadaki pek çok Burger King operasyonunun kısa süre içerisinde dikkatini çeken TAB

Gıda’nın satış ve operasyon stratejilerinin çok sayıda ülkede örnek model olarak benimsendiğini söyleyen Er-han Kurdoğlu sözlerine şöyle devam etti: “TAB Gıda olarak sektörümüzde sahip olduğumuz deneyimle bugün sadece Türkiye’de değil tüm dünyada da adından söz ettiren bir şirket olmayı başardık. 2015 yılında 250 milyon kişiye hizmet verdik. Gelecek 5 yıl içerisinde, her yıl ortalama 400 restoran açabi-lecek kapasiteye sahibiz. Restoranların 200-250 adedi Çin’de, 150 - 200 adedi ise Türkiye’de olacak. Tüm alt yapımızı buna göre hazırlıyoruz. Büyümemize yurtiçinde ve yurtdışında hız kesmeden devam edeceğiz.”

Türkiye’deki büyüme, Çin’e örnek olduTürkiye’de her yıl yüzde 30 büyüyen ve globalde en hızlı büyüyen ülke olarak ön plana çıkan TAB Gıda, bu başarısının ardından Burger King’in Çin’deki operasyonunu devraldı. 2012 yılında 65 restoran ile operasyonuna başladığı Çin pazarında 2016 yılı itibariyle 500 restoran sayısına ulaştı. Kurdoğlu: “800 milyon dolar yatırımla restoran sayımızı 3 bine çıkaracağız”Erhan Kurdoğlu yaptığı konuşmada, 20 yıl önce 65 milyon dolar sermaye ile Burger King’i Türkiye’ye getirerek işe başladıklarını söyleyerek, “Hiç bilmediğimiz bir sektöre adım attık ama hedefimizde hep büyüme vardı. İşi sıfırdan öğrendik. Her yıl yüzde 30 büyüme hedefimiz doğrultusun-

da yaptığımız yatırımlarla çok hızlı büyüdük. Bu başarı globalin de dikkatini çekti ve Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz bu başarılı operasyon mod-elini Çin’e ihraç ettik. Son 10 yılda tüm markalarımızda resto-ran sayımızı Çin operasyonu- muzla beraber 100’den 1500’e çıkardık. Hammaddemizin yüzde 95’ini yurtdışından alır- ken, bugün yaptığımız yatırım-larla, hammaddemizin yüzde 98’ini yurtiçinde tedarik etmeye başladık” dedi. “Restoranlarımızla ekonomiye olan katkımız, istihdama olan katkımızı da arttırdı” diyen Kurdoğlu, “Sadece Burger King’de 15.000, TAB Gıda genelinde 18.000 kişiye iş imkânı sağlıyoruz. Tüm grup şirketleri ve üretici yatırım-cılarımız ile Türkiye genelinde 25.000 kişiyi istihdam ediyoruz. 2019 yılına kadar yaklaşık 800 milyon dolar yatırım yapar-ak, Çin ve Türkiye’deki resto-ran sayımızı 3 bine çıkarmayı

TAB Gıda, büyüyen operasyonu ve yatırımları ile dünyaya örnek oldu

Firma Haberi

Page 19: Catering Guide Turkey Nisan 2016

17

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

hedefliyoruz. Yatırım ve büyümemiz ile Türkiye’de sağladığımız istihdamın da 40-45 bin kişiye çıkmasını bekliyoruz” dedi. Kurdoğlu, gıda sektörüne sadece bir markayla değil 5 markay-la girmelerinin kendilerine büyük bir açılım sağladığına da değinerek, üretim yatırımları ile pazarda hareket kabiliyetlerini arttırdıklarını ifade etti. Amasya’da et fabrikasıATA Şirketler Grubu tarafından yatırımları gerçekleştirilen salata, ekmek ve patates fabrikalarının ardından çok yakın-da et fabrikasının da faaliyete geçmesiyle TAB Gıda, ürün-lerinin önemli bir bölümünün tedarikini kendi fabrikalarından gerçekleştirmiş olacak. Restoranlarında kullanılan sebzeleri Antalya, patatesleri Afyon, ekmekleri ise Kocaeli’deki fabrika- larda üretilen TAB Gıda, ürünlerinin yüzde 98’ini yerli üretici- lerden tedarik ediyor.

“Yılda 120 bin ton patates üretiyoruz” Patates üretim tesisi hakkında da bilgi veren Erhan Kurdoğ-lu sözlerine şöyle devam etti: “Afyon’da kurduğumuz fabrika Türkiye’nin en büyük patates işleme tesisi olarak faaliyetlerine başladı. İhracat potansiyeli ve üretim kapasitesi ile ülkemiz-in en önemli yatırımlarından biri haline geldi. 50 milyon dolar yatırım tutarı ile hayata geçirilen patates fabrikası yıllık 120 bin ton üretim kapasitesine sahip” dedi. “Ürün geliştirme prosedürü lokal yönetiliyor”TAB Gıda’nın global çapta başarısının en önemlidayanağının, yerelleşmeye ve inovasyona verdikleri önem olduğunun altını çizen TAB Gıda Genel Müdürü Caner Dikici ise, Türkiye’deki ürün geliştirme prosedürünün tamamen lokal olarak yönetil-diğini, ürün geliştirmede kendi reçetelerini geliştirdiklerini ifade etti. “TAB Gıda olarak global düşünüp yerel hareket eden bir şirket olma anlayışına sahibiz. Başarılı olmak için sadece ürün veya

hizmet olarak değil, yaklaşım olarak da lokal olunmalı” diyen Dikici, sözlerine şöyle devam etti. “TAB Gıda olarak yeni ürün geliştirmeye ve inovasyona çok büyük bir önem veriyoruz; geliştirdiğimiz “Big King”, “King Chicken” ve “King Nuggets” ürünlerini Türkiye’de ilk biz tüketicilerin beğenisine sunduk. Bu lezzetlerdeki başarımız global tarafından da farkedildi ve Türkiye’den dünyaya yayıldı.

TAB Gıda’dan ‘Anahtar Teslim’ Franchise Fırsatları Bünyesindeki 4 uluslararası ve 1 ulusal marka ile son 10 yıl-da Türkiye’deki restoran sayısını 100’den yaklaşık 1000’e çıkartan TAB Gıda’nın bu başarısında her geçen gün büyüyen franchise yatırımlarının da önemli bir rolü var. TAB Gıda, ülke genelinde 70 ile yayılan franchise ağıyla bugün büyük bir aileye dönüşmüş durumda. Sayıları 250’ye yaklaşan fran-chisee sayılarını 5 yıl içerisinde 4’e katlamayı amaçlayan TAB Gıda; pazarlama, reklam, satın alma, lojistik, eğitim, insan kaynakları, operasyon ve kalite kontrol desteği sunduğu bu büyük aileyi yeni yatırımcılarla daha büyütmek istiyor.

Page 20: Catering Guide Turkey Nisan 2016

18

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği’nin (İYSAD) 12. Olağan Genel Kurul Toplantısı 26 Mart 2016 Cumartesi günü gerçekleştirildi. Tek listeyle girilen seçimde, İYSAD Yönetim Kurulu Başkanlığı-na yeniden ve üç yıllığına Sedat Zincirkıran seçildi. Türkiye Yemek Sanayicileri Dernekleri Federa-syonu’nun (YESİDEF) Genel Başkanlığını da sürdüren Sedat Zincirkıran, “Genel Kurulumuzun şahsıma ve yönetim kurulu üyelerimize duyduğu güven, verdiği görev ve sorumluluk için şükranlarımı sunuyorum. İYSAD olarak yeni dönemde üzerinde duracağımız konuların başında, yemek sanayicilerimizin doğrudan cebini ilgilendiren projelere ağırlık vereceğiz. Uzun zamandır gündemimizde olan okullara yemek hizmeti verilmesi, kırmızı et fiyatları ve personel kalitesinin artırılması gibi konular bulunuyor” dedi.

İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği bir kez daha ‘Zincirkıran’ dedi

Sivil Toplum

Yönetim Kurulu Sedat Zincirkıran (Sardunya Catering), Nihat Kartal (Sofra Grup), Hüseyin Bozdağ (Yemek İstanbul), Turan Kuytak (Turan Catering), Ali Bingöl Yaşar (Avira Grup), Hasan Mercan (Doğuş Catering), Emir Öztepe (Ezgi Yemek), Enis Hacımehmetoğlu (Çınarlı Catering), Niyazi Özata (Metaş Catering), Sadık Çelik (Keyveni Catering), Kenan Fırat (K Catering), Hasan Erdoğan (Repas Catering), Engin Çolak (Aşgana Yemek), Murat Çökmez (Turkaş), Murat Sayar (Yaylam Catering), Metin Yılmaz (Marine Yemek), Selim Sücüllü (TNS Catering), Ali Süne (Alioğlu Catering), Adem Temiz (Temaş), Dursun Çelik (Uğur Hazır Yemek), Semih Yıldır (Limon Catering).

Page 21: Catering Guide Turkey Nisan 2016

19

Nisan 2016C A T E R I N Gg u i d e

İster yemeklerde, salatalarda veya tatlılarda olsun, isterse unlu mamullerde ve pastalarda; ceviz, profesyonel şeflerin vazgeçemeyecekleri bir besin. Lezzetli, sağlıklı ve besleyici yiyeceklere olan ilgi ve talep her geçen gün artarken, buna paralel olarak cevizin profesyonel mutfaklarda kullanımı da hızla artıyor.

Mutfak profesyonellerinin vazgeçilmezi olan cevizin satın alınırken, dikkat edilmesi gereken özellikleri nelerdir? Tüketicilerin cevizli ürünlere yaklaşımı nasıldır? Cevizin saklama ve kullanım koşulları nasıl olmalıdır?

Tüm bu konuların ele alınacağı “Profesyonel Mutfaklarda Ceviz” konulu seminer ve pişirme gösterisi, California Walnut Commission tarafından “Tüm Pastacılar Derneği” ve Catering Guide Dergisinin katkılarıyla IBATECH 2016 Fuarı ile eş zamanlı olarak WOW Hotel’de düzenlenecek.

Program detayları, seminere katılım ve davetiye başvurusu için:

[email protected]

Profesyonel Mutfaklarda

“CEVİZ”

C A T E R I N Gg u i d e

Seminer

Page 22: Catering Guide Turkey Nisan 2016

20

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Ramada Plaza Trabzon, Karadeniz bölgesinin en gözde oteli olmayı başardı. Başaran Yatırım Holding’in Türkiye’deki 2. oteli olan tesis, 40 milyon Euro’luk yatırımı ile Trabzon’un uluslararası ve Karadeniz’in en büyük yatak kapasitesine sahip tek beş yıldızlı turizm ve kongre oteli olma özelliği taşıyor. Otel, 350 odası, 1000 kişilik kapasitesiyle bölgeye konaklama olarak ciddi bir katkı sağlıyor.

Hüseyin Başaran: “Daha ilk yıldan en çok tercih edilen otel olduk.” Başaran Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Başaran: “Son yıllarda Trabzon’da lüks otel ihtiyacı olduğunu tespit ettik. Ramada Plaza Trabzon yatırımımız ile en iyisini, en mükemmelini yakalamaya çalışa- rak Trabzon’u yerli ve yabancı misafirlerimiz için önemli bir destinasyon haline getirmeyi başardık. Ayrıca şirket toplantıları ve uluslararası kon-greler için önemli bir alternatif olduk..Bir Trabzon’lu olarak uluslararası bir marka ile Trabzon’u dünyaya tanıtacağız.” Dedi.

Kendi Plajı Var Denize sıfır konumda bulunan ve Karadeniz’in muazzam doğasıyla uyumlu modern mimarisi ile Ramada Plaza Trabzon, kendine ait plajı, peyzaj yapısı ve dinginlik veren atmosferiyle alışılmışın dışında özgün bir proje olarak dikkat çekiyor. Açık havuzuna ilave olarak toplam 2.500 m2’lik SPA merkezinde kapalı yüzme havuzu ve fitness alanıyla hizmet veriyor. Ramada Plaza Trabzon, 5 yıldızlı lüks bir otelden beklenen tüm özellikleri en üst seviyede karşılayacak kapasiteye sahip.

Trabzon’un Marka Değeri Yükselecek Trabzon’da yapılan en önemli yatırımlardan biri olan ve birçok kişiye sti-hdam sağlayan otel, 8 kat ve toplam 41 bin m2 alanda hizmet veriyor. Tasarımı ve deniz manzarasıyla farklılığını hissettiren otelin iç mimarisi Arte – Bel firması Beril Başaran’ın imzasını taşıyor.

Ulusal ve Uluslararası Toplantı ve Kongrelere Ev sahipliği Yapacak Ramada Plaza Trabzon, balo, konferans ve toplantı salonları ile bölgedeki kongre turizmi için gerekli tesis açığına da cevap veriyor. Havaalanına sadece 1 km mesafede olması, merkeze ve bölgedeki diğer şehirlere kolay ulaşım imkanlarıyla iş dünyası için yeni ve farklı bir alternatif sunu- yor. Tesis, 1.500 kişi kapasiteli 6 adet toplantı ve konferans salonuyla çeşitli sektörel, ulusal ve uluslararası kongrelere ev sahipliği yapacak.

Bölgenin Gastronomi Merkezi İçinde barındırdığı 1000 kişi kapasiteli Uzak Doğu Mutfağı, Türk Mutfağı, İtalyan Mutfağı, Lübnan Mutfağı ve Rouge Bar’ı ile olmak üzere 4 farklı konseptte hizmet verdiği restoranlar ve barları; hem Trabzonluların hem de turizm tarafında misafirlerin keyif alacağı bir gastronomi merkezi olma özelliği taşıyor.

“RAMADA PLAZA TRABZON”

Karadeniz’in kalbinde, bölgenin en büyüğü

Page 23: Catering Guide Turkey Nisan 2016

21

Estetik, dekoratif ve dayanıklı servis ürünleri…Geniş üretim kapasitesi ve yaygın bayi ağı ile KÜLSAN, İzmir’den Diyarbakır’a, Trabzon’dan Antalya’ya 81 ilde ürünlerini ulaştırmaktadır.KÜLSAN hayatı kolaylaştıran ve şıklığı ön planda tutan ürünlerini Arcomel, Arcoform ve Thermoset olarak üç ana marka altında toplamıştır.

İstoç Mağaza: İstoç 24. Ada No: 16 Bağcılar İSTANBUL Tel: +90 212 659 78 36 Fax: +90 212 659 78 37

KULSAN-GUIDE-DERGISI.indd 1 16/03/16 11:04

Page 24: Catering Guide Turkey Nisan 2016

22

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Şeflerin içindeki yaratıcı ruhu canlandıran Rama Krema ile 10 Numara Makarna yarışmasının finali EDT Expo Ev Dışı Tüket-im Fuarı kapsamında gerçekleştirildi.

Beş hafta süren yarışmanın ardından Rama Krema ile istedikleri lezzet ve kıvamda makarna hazırlayan 10 şef, büyük finalde hünerlerini sergiledi.

Yarışmanın galibi olan Yusuf Gülyiyen 10 bin lira değerindeki hedi-ye paketinin, ikinci seçilen Tolga Türkoğlu 5 bin lira ve üçüncü seçilen Fatih Taşkıran ise 2,5 bin lira değerindeki hediye paketler-inin sahibi oldu.

Ödül töreninde, 3.’lük ödülü Unilever Food Solutions Lider Şefi Yasemin Ataman, 2.’lik ödülü Unilever Food Pazarlama Direktörü Nihan Kayı, 1.’lik ödülü ise ETÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Me-lih Şahinöz ile birlikte Unilever Food Solutions Türkiye, Orta Asya ve İran Genel Müdürü Önder Arsan tarafından takdim edildi. Rama Krema ile 10 Numara Makarna yarışmasında, Unilever Food Solutions Lider Şefi ve Mutfak Yöneticisi Yasemin Ataman’ın jüri başkanlığında, Shangri-La Bosphorus’un Executive Şefi Olivier Pistre, Rudolf Restaurant CEO’su Rudolf Van Nunen, Food and Travel Genel Yayın Yönetmeni ve gastronomi yazarı Ebru Erke ile birlikte köşe yazarı ve TV programcısı Nilay Örnek birbirinden lezzetli makarnalar arasından seçim yapmakta zorlandı.

Lezzet ve kıvamda Rama Krema'dan daha iyisi yok!

Aralık 2014’te yapılan Ipsos Kör Tadım Testinde kremalı makarna, kremalı domates çorbası ve tiramisu da tat ve kıvam kriterlerine göre Rama Krema’dan daha iyisi olmadığı kanıtlandı.

Unilever Food Solutions her zaman şeflerin yanında…

Türkiye’de Knorr, Lipton, Carte d’Or, Calve, Hellmann’s, Rama, Sana ve Becel’i bünyesinde bulunduran Unilever Food Solutions’a ait ürünler, her iki işletmeden biri tarafından tercih ediliyor. Sun-duğu profesyonel malzemelerle yoğun rekabet ortamında müşter-ilerini ve onların misafirlerini anlayarak, ev dışı gıda sektörünün referans merkezi konumunda olan Unilever Food Solutions, ‘her gün ilham kaynağınız’ sloganıyla mutfak ve beslenme konularında iş ortaklarına ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Rama Krema ile 10 Numara Makarna yarışmasının finali lezzet yarışına sahne oldu

Page 25: Catering Guide Turkey Nisan 2016

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Ev Dışı Tüketim-Gıda Ürünleri, Sarf Malzemeleri, Ekipman-ları, Üreticileri ve Tedarikçileri Fuarı (EDT EXPO) sektör profesyonellerini dördüncü kez bir araya getirdi. Türkiye’de 55 milyar TL’lik pazar büyüklüğüne ulaşan ev dışı tüketim sektörünün en önemli oyuncularından Eczacıbaşı Profes- yonel; Selpak Professional, Marathon, Maratem, Dispo gibi markalarının yeni ürünlerini ziyaretçilerle buluşturdu. Eczacıbaşı Profesyonel Satış ve Pazarlama Direktörü Melike Koçoğlu; son verilere göre 2015 yılında ev dışı tüketim sektörünün yüzde 11’lik bir büyüme kaydettiğini belirterek sektörün daha fazla gelişeceğine vurgu yaptı.Otel, cafe, restoran ve AVM’lerde; gıda, temizlik, hijyen ve sarf malzemeleri ihtiyacının giderek artmasıyla ev dışı tüketim sektörü büyümeye devam ediyor. Her yıl yüzde 10-15 arasın-da büyüme gösteren sektörün merakla beklediği EDT EXPO; 23-26 Mart tarihleri arasında sektör temsilcilerini CNR EX-PO’da bir araya getirdi. Türkiye’de ev dışı tüketim sektörünün büyüme ortalaması ve dünyadaki hızına vurgu yapan Koçoğ-lu; Türkiye’de son yıllarda değişen yaşam tarzlarının ev dışı tüketim pazarındaki büyümeyi olumlu yönde etkilediğini be-lirtti. Ev dışı tüketim sektörü dünyada ve Türkiye’de her yıl gelişme gösteriyor. Ev dışı tüketim sektörünün büyüklüğü ABD'de 620 milyar Euro, Avrupa'da 445 milyar Euro ve Türkiye'de toplam 55 milyar lira. Restoranlar yüzde 26 ile ev dışı tüketimde en büyük payı alıyor. Onu yüzde 22 ile fast food yüzde 17 ile oteller takip ediyor. Dünyadaki ve Türkiye’deki ev dışı tüketim sektöründeki yeni-liklerin takip edilmesini sağlayan EDT EXPO’nun sektör için büyük önem taşıdığını ifade eden Eczacıbaşı Profesyonel Satış ve Pazarlama Direktörü Melike Koçoğlu fuarla ilgili;

“Sektörünün öncü firmalarından biri olan Eczacıbaşı Profes- yonel olarak Türkiye’deki ev dışı tüketim sektörünün gelişimi için en iyisini yapmaya devam ediyoruz. EDT EXPO yurtiçin-den ve yurtdışından birçok önemli alıcı firmanın katıldığı sektörümüzün en önemli fuarı. Sektörün önde gelen firma-ları mevcut portföylerini ve yeni ürünlerini bu fuarda sektörle buluşturuyor. Biz de Eczacıbaşı Profesyonel olarak geliştir- diğimiz çözümleri sektör profesyonelleri ile buluşturduk. Pazardaki etkinlik anlamında en öne çıkan markalarımız Selpak Professional, Marathon, Maratem ve Dispo’nun yeni ürünlerini sergilerken, hijyen alanında bir ilk olarak fuar katılımcılarımız için bir yarışma gerçekleştirdik.”Ev Dışı Tüketim Fuarında Bir İlk: “Housekeeperlar Yarışıyor”EDT EXPO 2016 Eczacıbaşı Profesyonel öncülüğünde bu yıl bir ilke ev sahipliği yaptı. 24-25 Mart tarihlerinde düzenlenen “Housekeeperlar Yarışıyor” etkinliğinde fuar ziyaretçilerinin dağıttığı odaları sektörün önde gelen otellerinin kat hizmetleri sorumlu-ları jüriyi etkileyebilmek için zamana karşı yarıştı. Tüm katılımcıların ödüllerini Eczacıbaşı profesyonel Pazarlama Direktörü Melike Koçoğ-lu’nun elinden aldığı yarışmanın sunucu-luğunu ise oyunculuğu ve enerjisiyle herkesin beğenisini kazanan Cen-giz Küçükayvaz yaptı.

Değişen yaşam tarzı sektörü büyüttü

55 milyar TL.’lik sektör bir araya geldi

Page 26: Catering Guide Turkey Nisan 2016

24

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

pladis Türkiye, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya bölgesinden sorumlu Kurumsal İletişim Genel Müdürlüğü’ne Hande Gün Ertan atandı. 10 yıldır Yıldız Holding bünyesinde çalışan Ertan, Godiva Türkiye Ülke Müdürlüğü görevini yürütüyordu.Yıldız Holding’in atıştırmalık kategorisini tek çatı altında topladığı pladis’in üç büyük bölgesinden biri olan Türkiye, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya’nın (MENAT&CA) tüm iletişim stratejilerinin oluşturulması, uygulanması, kurumsal sosyal sorumluluk ve sponsorluk projelerinin yürütülmesinden sorumlu olacak olan Ertan evli ve 2 çocuk annesi.

pladis Türkiye, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya Kurumsal İletişim Genel Müdürlüğü’ne Hande Gün Ertan atandı

Sürdürülebilir küresel ekonomi için Türkiye'de ve uluslararası düzeyde özel sektör ve paydaşlarla iş birliği yapan Global Compact’in Türkiye Ulusal Ağı’nın Başkanlığına, Uni-lever Dondurma ve İçecek Kategorileri NAMETRUB Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin seçildi. Yeni Yönetim Kurulu’nun belirlendiği Genel Kurul’da, Unilever Dondurma ve İçecek Kategorileri NAMETRUB Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin, Global Compact Türkiye Ulusal Ağı’nın başkanlığına seçildi. Seçkin, 2019 yılına kadar yürüteceği görevi Dr. Yılmaz Argüden’den devraldı.

Mustafa Seçkin Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı seçildi

Türkiye’nin ambalajlı ekmek sektörünün lider kurumu UNO’da, Deputy CEO görevine Evin Pehlivanlı atandı. 2010 yılında göreve başladığı Yıldız Holding’de sırasıyla Mali Kontrol & Risk Müdürlüğü ve Stratejik Finans Müdürlüğü pozisyonlarında bulunan Evin Pehlivanlı, Godiva Tür-kiye&Orta Doğu ile Caribou Coffee şirketlerinde CFO olarak görev aldı. 2013 yılında CFO olarak atandığı UNO’da mali işler yönetiminin yanı sıra, şirketin büyüme stratejileri çerçevesinde farklı projeleri yöneten Pehlivanlı, 2016 yılında Deputy CEO pozisyonu-na atandı. Virgina Universitesi İşletme Bölümünü yüksek onur derecesi ile bitiren Evin Pehlivanlı, evli ve bir çocuk annesidir.

UNO’da Deputy CEO Görevine Evin Pehlivanlı Atandı

“Sektörün gözü önünde olmak için size yeter”C A T E R I N Gg u i d e

Düzenli takip etmek için ABONE olunuz

Atamalar

Pınar Öney Bilsel, Nestlé Türkiye İçecekler İş Birimi Genel Müdürlüğü’ne atandı. Öney, Nescafe’nin Türkiye’deki operasyonlarından sorumlu olacak. Uluslararası gıda firmalarında pazarlama alanında yöneticilik pozisyonlarında görev yapan Öney, Nestlé ailesine Temmuz 2007’de Mövenpick Dondurmaları İş Geliştirme Müdürü olarak katıldı. 5 yıldır Nestlé Çocuk İçecekleri Genel Müdürlüğü görevini başarıyla yürüten Pınar Öney Bilsel, Ocak 2016’dan itibaren Nestlé Türkiye İçecekler İş Birimi Genel Müdürü olarak görev yapıyor.

Nestlé Türkiye İçecekler Genel Müdürlüğü görevine Pınar Öney Bilsel atandı

Page 27: Catering Guide Turkey Nisan 2016

"Pelit, Divan, Mado, Godiva, Gloria Jean's Coffees, Sütiş, Saray Muhallebicisi gibi büyük markaların yıllardır çözüm ortaklığını yapıyoruz. Çünkü S-2000, mutfak ve soğutma sektöründe Türkiye'nin en iyi proje, en iyi dizayn ve en iyi soğutma firması. Müşterimize özel, yepyeni tasarımlarımızın yanı sıra, dünyanın en iyi ithal markaları çalışma partnerl-erimiz olduğundan, üstün kalitedeki ekipmanları müşterim-ize sunuyor ve memnuniyeti en üst seviyeye taşıyoruz..." S-2000, uluslararası standartlara uygun, verimli, hİjyenik mutfak ve soğutma cihazlarını otel, resto-ran, bar, cafe-bar, patisserie, fast food, gross marketler, okul, hastane, fabrika, banka, şantiye mutfakları, as- keri tesis ve benzeri işletmelere hem dünyaca ünlü ithal ürünlerden, hem de kendi imalatı ürünlerden oluşan zengin seçenekler ile "Anahtar Teslim'i" projeler sunuyor. Hobart Endüstriyel Deterjanları'nın Türkiye Genel Dis-tribütörlüğü’nü de yapan S-2000'in ayrıca kendine ait bir dünya markası olan Neo System’in ürün gamında bulunan Bulaşık Makineleri, 600 Softline Pişirme Grubu, 700 Midline Pişirme Grubu, 900 Highline Pişirme Grubu, Soğuk Dolaplar, Mutfak Makineleri ile seçkin müşterilerinin her türlü mutfak ih-tiyacını karşılamayı hedefliyor. Ayrıca S-2000, OHSAS Hijyen Belgesi, CE Avrupa Uygunluk Belgesi, TSEK Türk Standart-ları Enstitüsü Kalite Uygunluk Belgesi, HYB Hizmet Yeterlilik Belgesi ve ISO 22000 Gıda Güvenliği ve Yönetim Sistemleri belgelerinin de sahibi.S-2000’in Türkiye’deki endüstriyel mutfak ve soğutmada en enteresan firmalardan bir tanesi olduğunu vurgulayan Sedat Aydın; “Müşteri bize iyi vitrin veya buzdolabı istiyorsa

da müracaat ediyor; en özel mutfağı üretmek, en iyi ithal malı bulmak istiyorsa da... Biz terzi sistemiyle çalışıyoruz. Müşteri-ye özel işler yapıyoruz. Bizde konfeksiyon üretim yok.. Este-tik ve fonksiyon farklı şeyler. Bu nedenle müşteriyi anlarsak doğru proje de beraberinde geliyor. Mekânın tarzı, içerisinde neler satılacağı gibi hususlar önemli. Mekânlara yanlış ürün seçmek maliyet getirir. Hizmet zorluğu getirir. İhtiyaçlara uy-gun bir elbise dikebilirsek size, başarılısınız... Yaptığımız işin yüzde 80’i estetik. Satmak istediğiniz ürünleri vitrine koyuyorsunuz. Her anlamda müşteriye hitap ediyorsa bu vitrin müşterinizin isteğini artıracak ve para kazanacaksınız. Zaten S-2000’in farkı da burada. Biz her ihalede yokuz sa-dece özel projeler yapıyoruz. Biz müşterinin danışmanıyız” “S-2000, işletmenin kapasitesi ne olursa olsun herhangi bir mutfak ve soğutma ihtiyacı veya sorunu için proje, uygula-ma ve yurt sathında geniş servis ağıyla her zaman müşterinin yanındadır. Pelit, Divan, Mado, Godiva, Gloria Jean's Cof-fees, Sütiş, Saray Muhallebicisi gibi büyük markaların yıllardır çözüm ortaklığını yapıyoruz. Çünkü S-2000, mutfak ve soğut-ma sektöründe Türkiye'nin en iyi proje, en iyi dizayn ve en iyi soğutma firması. Müşterimize özel, yepyeni tasarımlarımızın yanı sıra, dünyanın en iyi ithal markaları çalışma partnerler-imiz olduğundan, üstün kalitedeki ekipmanları müşterimize sunuyor ve memnuniyeti en üst seviyeye taşıyoruz..." 14-17 Nisan 2016 tarihleri arasında CNR Expo'da yapılacak IBATECH 9. Uluslararası Ekmek, Pasta Makineleri, Dondu-rma, Çikolata ve Teknolojileri Fuarı için, firmanın portföyüne eklediği yeni ürünler arasında özel tasarım teşhir dolapları ve özel olarak geliştirilmiş Dry Aged Dolapları sergilenecek.

“Türkiye’nin en iyi proje, en iyi dizayn ve en iyi soğutma firmasıyız.”

S-2000 Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Aydın

Page 28: Catering Guide Turkey Nisan 2016

26

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

‘’Mart Kapıdan Baktırır-Kazma kürek yaktırır” derler ama fındık üretim bölgelerimizde Mart Martlığını yaparak kazma kürek yerine fındık ağaçlarını yaktı. Üreticilerin korktuğu başlarına geldi. Aşırı soğukların don yapması nedeniyle Ordu, Giresun, Sakarya ve Alaplı’nın yüksek kesimlerinde fındık ağaçları yandı. Bahar mevsimi doğayı yeşillendirirken bu yılkı fındık rekoltesine ümit bağlayan fındık üreticileri kar yağışı ve aşırı soğukların kur-banı oldu. Geçen yıl rekolte azlığına rağmen fındık tekeli yaratılması sonucu fiyat istikrasızlığından umduğunu bulamamıştı. Birçok üretici fiyat yükselmesini beklerken diğer yandan don olayına karşı endişe içindeydi. Mart ayının son günlerinde yağmurun ardından yoğun kar yağışı ve aşırı soğuklar nedeniyle üreticilere bir darbe de doğa vurdu. Ordu’nun ardından Giresun, Sakarya ve Alaplı’nın yüksek kesimlerinde don nedeniyle fındıklar yandı. Gümeli beldesiyle Dağköyü, Aydınyayla ve diğer yüksek kesimlerinde büyük hasar meydana geldi.Gümeli Belediye Başkanı Ahmet Saydam Catering Guide Dergisi’ne gönderdiği fotoğraflarda, bölgede yaşanan don sonrası hasar çok iyi görülüyor. Alçak kesimlerde ise uç kurusu denilen soğuk hasarının havalar ısınınca daha ciddi şekilde ortaya çıkacak. İlgili kuruluşlar tarafından hasar gören üretim bölgelerinde hasar belirleme çalışma-lar sürdürülüyor. 2016 Yılı Fındık rekoltesinin geçen yıla oranla %40 daha az olacağı tahmin ediliyor.

Mart’ın son günlerindeki aşırı soğuklar Ordu, Giresun, Sakarya ve Alaplı’nın yüksek kesimlerinde don’a yolaçtı..

Fındık da korkulan oldu…

Dünyanın sayılı çay üretim merkez- lerinden biri olan Rize’de, sürdürüle-bilir çay tarımının temelini oluşturan toprak sağlığının korunması konu-sunda önemli bir proje başlatıldı. Rize’nin en önemli geçim kaynağı olan çayın en iyi şartlarda yetiştiril-mesi, aynı lezzet ve kalitede üretile-bilmesi için Doğuş Çay, doğduğu topraklarda önemli bir sosyal sorum-luluk projesine imza atmaya hazır-lanıyor. Türkiye’nin toprak ve doğal varlıklarının korunması alanında uzun yıllara dayanan bilgi ve deneyimle önemli projeler yürüten TEMA Vak-fı’nın işbirliği ile gerçekleşecek olan ‘Her Dem Toprak İçin’ projesi, Doğuş Çay Yönetim Kurulu Üyesi Harika Karakan Batallı ve TEMA Vakfı Yöne-tim Kurulu Başkanı Deniz Ataç’ın katıldığı bir basın toplantısıyla tanıtıldı. Doğuş Çay’ın temellerinin 1985 yılın-da Rize’de atıldığını, bu topraklarda doğup bu topraklardan marka çıkarmış bir kuruluş olarak, çayın yaşamlarının

merkezinde olmaya devam ettiğini be-lirten Doğuş Çay Yönetim Kurulu Üyesi Harika Karakan Batallı, ‘Her Dem To-prak İçin’ projesinin bölgeye duydukları hassasiyetin bir yansıması olduğunu vurguladı. Çayın, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin en önemli ürünlerinden biri olduğunu hatırlatan Batallı, “Doğduğumuz to-praklarda çayın ilelebet yetişmesi hem hayalimiz hem de sorumluluğumuz” dedi. Türkiye’nin dünyada çay tüketi-minde birinci, üretiminde beşinci sıra-da ve sudan sonra en fazla tüketilen içeceğin çay olduğu bilgisini paylaşan Batallı, “Çay, bölge insanı ve ekono-misi için adeta yaşamsal değerde bir ürün. Türkiye’de toplam siyah çay üretimi miktarı 250 bin ton. Bu ise, yaklaşık 4 milyar TL’lik bir pazar anlamına geliyor. Doğuş Çay olarak bu üretimin yaklaşık 28 bin tonunu biz karşılıyoruz. Genel merkezimizle birlikte, fabrikalarımızda 1100 kişiyi istihdam ediyoruz.dedi.

Cahit AKMAN - Catering Guide Dergisi -Batı Kdz.Temsilcisi

DOĞUŞ ÇAY, TEMA işbirliği ile çay tarımına sahip çıkıyor

TEMA VAKFI VE DOĞUŞ ÇAY’IN başlattığı ‘her dem toprak için’ projesi kapsamında rize’de sürdürülebilir çay tarımı eğitimleri verilecek

Page 29: Catering Guide Turkey Nisan 2016

27

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Birleşmiş Milletler’in ‘Uluslararası Bakliyat Yılı’ ilan ettiği 2016’da Türkiye’de tüketicinin sağlıklı, hijyenik, güvenilir bakliyata ulaşımında sorun var… Dünya nüfusunun hızla arttığı, gıda üretiminin ise bu hıza yetişemediği çağımızda Türkiye’de israfla mücadeleyi gündeminin üst sıralarında tutan Ambalaj Sanayicileri Derneği, Bakliyat Yılı’nda sağlıklı bakliyat tüketimi için uyarı da bulundu.

Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Yönetim Kurulu Başkanı Sadet-tin Korkut, dünyada 800 milyondan fazla insanın yetersiz beslenme gerçeğiyle yüz yüze olduğunu buna karşılık uygun olmayan saklama, depolama, satış koşulları nedeniyle her yıl milyonlarca ton gıdanın çöpe gittiğini söyledi. Zengin besin değerine sahip bakliyatın gıda tüketiminde önemli bir kaynak olduğunu belirten Korkut, uzun süre bozulmadan saklanabilecek bu gıdanın sağlıksız koşullar nedeniyle israf edildiğine dikkat çekti. Korkut şöyle konuştu:

İsrafın önlenmesi için bakliyat ambalaja girmeli“PAKDER’in (Tarım Ürünleri Hububat, Bakliyat İş ve Paketleme Sanayicileri Derneği) verilerine göre Türkiye’de bakliyat üretimi yılda yaklaşık 1 milyon ton. Yıllık tüketim 1 milyon 50 bin ton olarak hesap-lanıyor. Bu miktarın yaklaşık yüzde 35’i ambalaja giriyor. Yani market ve bakkal raflarında satışa çıkan ambalajlı bakliyat miktarı tüketimin yarısının bile çok altında. Türkiye maalesef ambalajlı bakliyatla geç tanıştı. Açıkta satılan bakliyat genellikle marketlerde kapaklı büyük ku-tularda veya silindir varillerde satışa sunuluyor veya tamamıyla açık olabiliyor. Toz ve haşere ile temas edebiliyor, müşteri dokunabiliyor. Bunlar hijyen açısından büyük sorun. En önemlisi de ürünlerin menşei takip edilemiyor. Marketlerdeki açıkta satışın da yüzde 15 olduğunu tahmin ediyoruz. Geriye kalan tüketimin yüzde 50’sinin büyük bölümü kayıt dışıdır. Hassasiyetimizin ve uyarımızın sebebi de budur.”

“Türkiye’nin Ürettiği Gıdayı Ziyan Etme Lüksü Yok”ASD Yönetim Kurulu Başkanı Korkut, her gıda üreticisinin israfla mücadele bilinciyle faaliyet göstermesi gerektiğini kaydetti. “Beslenmek için ürettiğimiz gıdayı ziyan etme lüksümüz yok” diyen Korkut, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Uluslararası Bakliyat Yılı nedeniyle bunu özellikle gündeme getirmek istiyoruz; bu kadar değerli bir besini üretip ülkemizin ihtiyacını karşılamak elbette önemli. Ama yetmez. Bu ürünü güven-li şekilde tüketiciye ulaştırmak, bunun için doğru ambalajı seçmek de gerekir. Türkiye’nin ürettiği gıdayı ziyan etme lüksü yok. Doğru ambalaj gıda ürünlerinin çöpe değil sofralara gitmesini sağlar. Türki-ye, bakliyat üretiminde dünyanın ilk 10 ülkesi arasında. ‘Sürdürüle-bilir gelecek için besleyici tohumlar’ sloganını kullanan Uluslararası Bakliyat Yılı çerçevesinde, bakliyatın faydalarının anlatılması, farkın-dalık yaratılması, üretim ve ticaretinin artırılması gibi hedefler ön planda olacak. Tüm bu çalışmalar sırasında ürünlerin ambalaja girm-esi konusunu da gündemde tutmalı, kamuoyu yaratmalı, önemini anlatmalıyız.”

Gelişmiş ülkelerde ambalajsız ürüne rastlanmadığını vurgulayan Sadet-tin Korkut, “Ambalaj üretiminde hijyen esastır. Ambalaj, ürünün tüketici-ye kadar el değmeden hijyenik ortamda hazırlanıp ulaşması anlamına gelir. Ambalajlı tüketim, ürünün tarladan sofraya güvenilir gıda zinciriyle taşınması hedefine katkı sağlar” dedi.

Türkiye’de 635 bin ton bakliyat açıkta satılıyor Sağlık için Bakliyat, Sağlıklı Bakliyat

Page 30: Catering Guide Turkey Nisan 2016

28

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Ford Otosan, tedarikçileriyle “Hız Kesmeden” başarılarına yenilerini ekleyecek

Ford Otosan, bu yıl "Hız Kesmeden" temasıyla düzenlediği geleneksel “İmalatçılar Zirvesi”nde, başarılarıyla öne çıkan 10 tedarikçi firmasına Altın Yıldız, Gümüş Yıldız, Bronz Yıldız ve Özel Teşvik ödülleri verdi. Koç Holding Otomotiv Grup Başkanı Cenk Çimen ve Ford Avrupa Satın Almadan Sorum-lu Başkan Yardımcısı Werner Pütz’ün de katıldığı toplantıda; Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, başarıya giden yolda inovasyonun zorunlu olduğunu vurguladı.Tören, bu yıl “Hız Kesmeden” teması çerçevesinde yapıldı. Altın Yıldız Ödülü’ne layık bulunan Farba, Cavo ve Sa-Ba şirketlerine ödülleri, Koç Holding Otomotiv Grup Başkanı Cenk Çimen tarafından takdim edildi. Gümüş Yıldız Ödülleri Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün tarafından Plas-

cam, Axalta ve Formfleks'e verilirken, Bronz Yıldız’la ödül-lendirilen CBI, Bant Boru ve ErMetal ödüllerini Ford Avrupa Satınalmadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Werner Pütz'den aldı. Özel Teşvik Ödülüne layık bulunan Mubea ise ödülünü Ford Otosan Satınalmadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Güven Özyurt'tan aldı. Törende konuşma yapan Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, "Ford Otosan olarak 2015 yılında büyük başarılara imza attık. Bir önceki seneye göre her segmentte pazarın üzerinde büyüme gerçekleştirdik. Ticari araç liderliğini yenid-en elde ettik. Ürettiğimiz araçlarla Ford’u, Avrupa’yı ticari araç liderliğine taşıdık. Bu başarılarımızda siz tedarikçilerimizin katkısı çok büyük” dedi

Son yıllarda dünya ticaretinden aldığı pay hızla artan Çin, dünyanın bir numaralı tedarikçisi, ihracatçısı konumunda yer alıyor. 2010 yılı itibariyle Çin’in dış ticaret hacmi 3 tril- yon dolara yaklaşırken; Türkiye, Çin’in ihracat yaptığı ülkeler arasında yüzde 0,76’lık payı ile 25. sırada bulunu- yor. Her geçen gün Çin’in ihracatında Türkiye’nin aldığı pay, Çin’de yapılan Türk Standartları Endüstrisi (TSE) kon-trolleriyle artış gösterdi. TSE, Türk firmalarının birebir tica- ret yaptığı Çinli üreticilerinin de kalite kontrollerini sağlıyor. Çin ile Türkiye arası ticaretin en önemli platformlarından olan China Homelife Turkey Fuarları kalite kontrolleri, ticari ilişkilerin sürekliliği, danışmanlık, tercüman ve pro-tokol işbirliklerinin sağlanması konusunda Türkiye’de Çin ticaretine öncülük etmektedir. Çin mallarının Türkiye pazarındaki ağırlığı her geçen yıl artmakta. Özellikle 2011 yılında Türk Standartları Enstitüsü’nün geliştirmiş olduğu yönetmelik ve yaptırım-lar sonrası Çin mallarının kalitesinin güvence altına alın-ması pazardaki ağırlığın artmasında etkili olmakta. Bunun yanı sıra Çin’in ‘İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması çalışması, Türkiye’yi ticari anlamda Çin açısından önemli bir ekonomik platform olmaya yöneltmiştir.

Çin Ticareti TSE ile güçleniyor

Page 31: Catering Guide Turkey Nisan 2016

29

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Yiyeceğin veya yemenin bağımlılığı olur mu demeyin. Bilim adamları; bazı insanlarda beynin ödüllendirme sisteminin aynı alkol veya uyuşturucu bağımlılığında olduğu gibi yiye-ceklere de cevap verdiğini belirlediler. Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Şeber, yeme bağımlılığı neden oluşur, gerçek-ten bağımlılık mı, bağımlı olduğunuzu nasıl anlarsınız, hangi yiyeceklere bağımlılık daha sık gözlemleniyor ve yeme bağımlılığının çözümü ne ? gibi soruların cevaplarını veriyor.

Yeme bağımlılığı neden oluşuyor? Beynimizin bir ödüllendirme sistemi var. İşte bu sistem bazı insanlarda alkol ve uyuşturuculara verdiği haz tepkilerini veriyor. Alkol ve uyuşturucu kullanımı sonrası da artan, mutluluk hissi veren dopamin bazı insanlarda lezzetli yiye-cekler tüketildikten sonra da oluşuyor, bu nedenle bu kişiler giderek yiyeceklere bağımlı hale geliyorlar. Gerçekten bağımlılık mı? Alkol ve uyuşturucu bağımlılığında olduğu gibi bir süre sonra vücut daha azı ile yetinmemeye başlıyor yani tolerans kazanıyor. Daha fazla dopamin salgılayıp daha fazla mut-lu hissedebilmek için tüketim miktarının artması gerekiyor. Zamanla bu kişiler aynı diğer bağımlılar gibi daha azı ile yetinememeye başlıyor. Bağımlı kişiler mutsuz olduklarında veya depresif hissettikler-inde bağımlı oldukları maddeye yönelir ve en kısa zamanda bu maddeye ulaşmak/tüketmek isterler. Yemek bağımlıların-da da aynı problemler gözleniyor. İşte tüm bu nedenlerle yiyecek tutkusu aslında bir çeşit bağımlılık. Bağımlı olduğunuzu nasıl anlarsınız? Yale Üniversitesi Besin Bilimleri Bölümü’nün bu konuda uzun çalışmalar sonucu oluşturduğu bir anket var. İşte bu anketten birkaç soruyu yanıtlayarak yemek bağımlısı olup olmadığınızı test edebilirsiniz. ■ Sofraya oturduğumda ilk planladığımdan daha fazla yiyerek sofradan kalkıyorum ve bunu sık tekrarlıyorum. ■ Aç olmasam bile bazı besinleri tüketebiliyor, doyduktan sonra bile yemeye devam ediyorum. ■ Kendimi hasta hissedinceye kadar yemeye devam ediyorum. ■ Bazı yiyecekleri tüketememe ihtimali beni endişelendiriyor. ■ Bazı besinlere ulaşma imkânım yok ise ulaşana kadar aramaya devam ederim. Eğer bu soruların birçoğuna EVET yanıtı verdiyseniz, üzgünüz sizde yemek bağımlısı olabilirsiniz.

Hangi yiyeceklere bağımlılık daha sık gözleniyor? Yapılan bilimsel araştırmalar, daha sıklıkla şeker ve yağdan zengin lezzetli besinlerin bağımlılık yarattığını gösteriyor. Kadınlar için ilk sırada çikolata yer alırken, erkeklerde ilk sıra pizzanın. Yine yapılan araştırmalarda dondurma, patates kızartması ve patates cipsi en yüksek sıralarda yer alıyor. Yemek bağımlılığının çözümü ne? ■ En temel çözümü, bağımlılığın altta yatan sebebinin tespit ve tedavi edilebilmesi için psikolog desteği almak. Eğer psikolog desteği alacak şansınız yok ise konu ile ilgili farkın-dalığınızı yükseltmek zorundasınız. ■ Yeme günlüğü tutun. Ancak bu günlüğe sadece yediklerini-zi değil, yerken neler hissettiğinizi de kaydetmeyi unutmayın. Böylece hangi duygularda daha fazla yediğinizi zamanla tespit edebilirsiniz. ■ Yoksunluk hissi geliştiğinde ilk 15 dakika kendinizi oyalayın. Kitap okumak, bilgisayar oynamak, kısa bir yürüyüşe çıkmak ya da ev temizlemek. Bunların hepsi yemeyi ilk istediğiniz ka-dar çok yemenize engel olacak aktivitelerdir. ■ Farkındalığınızı arttırın. Yeme atağınız geldiğinde kendinizi suçlamak yerine izleyin. Yemek yeme hızınızı düşürmeye ve başka hiçbir şey ile ilgilenmemeye çalışın. Bu şekilde yemek yemeye hangi duygunun yoksunluğundan ötürü sarıldığınızı daha rahat keşfedersiniz. ■ Düzenli egzersiz yapın. Egzersiz yapmak seratonin salgısını arttırarak daha iyi, zinde ve mutlu hissetmenizi sağlayarak yeme ihtiyacınızın azalmasına neden olacaktır. ■ Meditasyon yapın. Bilimsel çalışmalar düzenli medita-syonun beyin dalgalarını yavaşlatarak endişeyi azalttığına dikkat çekmektedir. Aynı zamanda daha sakin hissetmeyi sağlar. Bu da duygu durumunuzu daha rahat kontrol etmenizi sağlayacaktır.

Yemek bağımlılığı olur mu?

Beslenme

Page 32: Catering Guide Turkey Nisan 2016

30

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Restoran rezervasyonunu online dünyaya taşıyan Rezervin, en gözde restoranlarda, istediğiniz an tek tıkla mobil uygula-ma ya da web sitesi üzerinden yerinizi ayırma imkanı sunuyor. Doğuş Müşteri Sistemleri’nin restoran rezervasyon platformu Rezervin, gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılan restoran rezervasyon sürecini Türkiye’de online platformda faaliyete geçirdi. Uygulamayı ücretsiz indirip Rezervin’in keşifler ve ay-rıcalıklarla dolu dünyası ile tanışan ve tek tıkla tercih ettikleri restoranda yerlerini ayıran kullanıcılar, restoranda yer bulma endişesinden kurtuluyor, sadece yemeğin ve keyifli sohbetin tadını çıkarıyor.

Sayısı 190’a ulaşan seçkin restoran ile işbirliği içinde olan Rezervin, yıl sonunda 350 restorana ulaşmayı hedefliyor. Rezervin’in çalışma ortaklığı yürüttüğü restoranlar arasında Fenix, Zuma, La Petite Maison, Kilimanjaro, Mitte, Sunset, Backyard, La Mancha, İncirli Şaraphane, Lokanta Maya gibi markalar bulunuyor. Ayrıca Swissotel (Chalet/Café Swiss/Les Ambassadeurs), St. Regis (Spago/St. Regis Brasserie), Çırağan Palace Kempinski ve Four Seasons Hotel restoran-ları da, Rezervin’in işbirliği yürüttüğü seçkin mekanlar arasın-da yer alıyor.

Rezervin ile seçkin restoranlarda yeriniz her zaman ayrı

Zengin yöresel mönüsü, kaliteli hizmeti ve şehrin kalbi Bostancı’da tarihi bir köşkte hizmet veren Na-lia, haftanın her günü Karadeniz’in müthiş lezzetlerini sunuyor. Karadeniz mutfağının eşsiz lez-zetlerini modern dokunuşlarla harmanlayan Nalia, sıcacık ambi-yansıyla ve geniş yöresel mutfağıy-la müşterilerini kısa bir Karadeniz turuna çıkarıyor. Karadeniz’de Nalia; Karadenizlilere özel ahşap bir yapı olarak anılmıştır. İsmini buradan alan ve mönüsünde Karadeniz’in yöresel lezzetlerini, en taze balığını ve sebzelerini bu-lunduran Nalia’nın mönüsü oldukça geniş. .Yiyeceklerin tamamı yöresel yapım tekniklerine bağlı kalarak doğal ve katkısız yağlarla yapılıyor.

Taze mısır ekmeği de yine kendi fırınlarından çıkıyor ve herhangi bir katkı maddesi içermiyor. Patentinin de kendilerinde bulunduğu ‘Nalia Mısır Tatlısı’ gluten içermediği için Çölyak hastalarına da hitap ediyor. Güneşli’de de bir şubesi bulunan Nalia; Bostancı şubesinin toplamda açık ve kapalı olmak üzere 120 kişi-lik kapasitesi olup; şirket toplantıları ve özel yemek organizasyonlar için de farklı seçenekler sunuyor. Yöresel lezzet avcılarının son du-rağı olan Nalia; hazırladığı çok özel mönüsü, senelerin deneyimine sa-hip işletmecileri ve farklı mutfak kültürlerinden topladığı tarifleri ile bütün yemek severleri, sunumları ve lezzetleri ile misafirlerini ağırla-mayı bekliyor.

Karadeniz mutfağının vazgeçilmez adresi “NALİA”

Haber, tanıtm ve ilanlarınız için C A T E R I N Gg u i d e

Page 33: Catering Guide Turkey Nisan 2016

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

wfi-ipack-2016-ortak_ilan-195x275_5mmbleed.pdf 1 27/01/16 17:24

Page 34: Catering Guide Turkey Nisan 2016

32

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Yemeksepeti Satış Direktörü Korhan Erçin, Türkiye’de açılan her iki restorandan birinin ilk senesinde kapandığını söyledi. Erçin’e göre, sene başında primlerin hesaba yatmasıyla her yıl yeniden canlanan ‘restoran açma’ hayalini gerçekleştirmek, beyaz yakalıların düşündüğü kadar kolay değil. Korhan Erçin, bünyesindeki restoranlara operasyon ve pazarlama anlamında destek olan Yemek-sepeti’nin verileri ve tecrübesinden yola çıkarak, başarılı bir restoran işletmenin taktiklerini, restoran açarken yapılan yanlışları ve piyasadaki durumu paylaştı. Türkiye’deki birçok beyaz yakalının restoran ya da kafe açma sevdası vardır. Kendi kendinin patronu olma hayali, belli bir sermayeyi bir araya getirebilenler için kolayca gerçekleşebilecek gibi görünüyor. Fakat Yemeksepeti Satış Direktörü Korhan Erçin Türkiye’de açılan her iki restorandan birinin ilk yılında kapandığını belirtiyor: “Her ay Yemeksepeti üzerinde sisteme giren 500-600 restorandan sadece 300 adedi bir yıl sonra hala açık ve para kazanabiliyor oluyor. Bunun iki ana nedeni, girişimcilerin çok kısa zamanda kar edeceklerini düşünmeleri ve başlangıç yatırımı ile ilk bir-bir buçuk yıl için gerekli olabilecek nakit akışını hesaplamadan işe başlamaları. Mutfağından ekibine, sezon hesaplarından müşteri kazanım maliyetlerine ciddi ayrıntılar var.” 50 bin lira yapan çiğköfteci de var, 20 bin yapan gurme burgerci de Erçin, “Yemeksepeti’nden ayda 50 bin TL ciro yapan çiğ köfteci de var, 20 bin TL.yapan gurme burgerci de” diyor. Erçin’e göre bir restoranın hangi semtte olduğu, dükkanın görünürlüğü, ürünün lezzeti, paket yapan veya servis yapan personelin güler yüzü, ödeme tiplerinin çeşitliliği, Yemek-sepeti üzerinde yapılan pazarlama veya puan ortalaması gibi unsurlar restoranın başarısını etkiliyor. İstanbul tamam ama Anadolu’ya da bak Korhan Erçin, ‘İstanbul’un taşı toprağı altın’ söyleminin halen geçerli olduğunun ancak karlılık oranlarına baktığın-da, Anadolu’da halen keşfedilmemiş kentler bulunduğunun altını çiziyor: “Kolaya kaçıyoruz, İstanbul içinde iş yapalım istiyoruz. Fakat yaptığımız ciro kadar karlılık da önem-li. Bazı illerde dışarıda yemek yeme kültürü inanılmaz

gelişmiş. Örneğin Trabzon veya Konya’nın öyle bölgeleri var ki, yapılan cirolar ve gelirler İstanbul’un en iyi bölgeleri ile yarışıyor. Fakat çoğu marka ve restoran o kadar İstanbul içine gömülmüş ki kafayı kaldırıp bakamıyor.”

Yer seçiminde her şey göründüğü gibi değil Erçin, örneğin Maslak’taki çalışan nüfusun veya Göktürk bölgesindeki yüksek gelir düzeyinin iştah kabarttığını ancak yer seçiminde daha farklı boyutlara dikkat etmek gerek-tiğini söylüyor: “Örneğin, Maslak bölgesinde akşam kaç kişi yaşıyor, restoranlar neden 20.00 olmadan kapatıyor gibi sorulara yanıt vermek gerekli. Kar marjı nakit ve kredi kartından daha düşük olan yemek çeklerinin sıkça kullanıl-ması maliyet hesabına nasıl yansır diye bakmalı. Son aylar-da kaç restoran kapanmış, kaçı nasıl ayakta kalabilmiş diye sorgulamalı. Bu gibi detaylara yanıt bulmadan ilerlememeli.”

Uzakdoğu mutfağı en başarılısı Yemeksepeti verilerine göre, açılan 100 restorandan 60 tanesi Türk mutfağı. Geçen yıl açılma oranını en çok artıran restoranlar ise burger, tavuk, çiğ köfte ve kokoreç restoran-ları oldu. Açık kalma anlamında en başarılısı ise Uzakdoğu. Uzakdoğu mutfağında açılan her 10 restoranın 8’i, bir sene sonra hala aktif durumda. Erçin, bu istatistiklerde, Uzak-doğu restoranlarına yatırım yapanların restoran yönetimi an-lamında daha öncesinde başarılı girişimleri olması, konuya hakim olmaları ve bu mutfağa artan talebin etkisi olduğunu belirtiyor.

Büyük zincirlerin sırrı sistemsel çalışmak “Türkiye pazarında neden kebapta 1000 - 2000 şubeli uluslararası bir marka çıkaramıyoruz” diye soran Korhan Erçin, “Restoran operasyonuna sistemsel yaklaşıp reçe-telerle ürün hazırlamaya, pazarlamada geri dönüş hesap-ları yapmaya ve kopyalanabilir, kaliteli bir restoran yapısı oluşturmaya başladığımızda kapanma oranları düşecek ve yeni markalar yaratabileceğiz. Belirli tarihi veya farklılığı olanları hariç tutarsak, ‘başka şubemiz yoktur’ tabelası asan restoranların, 100 şubeye geldiğini her alanda duyuran zincir markalarla rekabeti kolay olmayacak” diyor.

Beyaz yakalılar her bahar aynı hayali kuruyor

Mutfak hazır, malzemeler tamam olunca restoran açmaya yeter” diyorsanız, dikkat!

Page 35: Catering Guide Turkey Nisan 2016

Restoranlara danışmanlık veriyor Yemeksepeti, verileri ve tecrübesi doğrultusunda, iş ortağı restoranlara, nasıl daha iyi servis verebileceği, hangi ürün-leri daha çok satması gerektiği, nasıl pazarlama yapacağı, pazarlama çalışmalarında neleri ölçmesi gerektiği gibi konu-larda danışmanlık veriyor; gidişatlarını raporluyor.

Yemeksepeti verileri ve tecrübesine dayanan tüyolar: • İşi bilmek veya bilen bir ekiple bu işe girişmek çok önemli. Açılacak mekanın maliyet, gider tahminlerini iyi yapmak, olası senaryolarda en azından 12-18 ay boyunca kar edemese bile şirketin giderlerini karşılayabilecek durum-da olmak gerekir. • Restoranın kendine has dinamiklerini iyi anlamak gerekiyor. Uzakdoğu restoranı için yurtdışından bir ustayla anlaştığımda onun kalacak yer maliyetini de karşılayabi-lecek miyim, ya da paket serviste motorcu ikinci ay sonunda bir anda işi bırakırsa motora atlayıp siparişi kendim teslim edecek kadar cebbar olabilecek miyim diye kendine sormak gerekiyor. • Restoran tarafında masa, paket servis, gel - al müşterisi arasında bir denge var mı, masada servis alan müşteri- nin fiyat beklentisi ne, rakip ve bölge incelemesi yapıldı mı, pazarlama kanalları nedir, yapılan yatırımın geri dönüşü ölçülebiliyor mu gibi sorulara net yanıtlar vererek yola çıkmak lazım. Paket - masa dengeleri zor günlerde ciddi bir destek noktası olabiliyor. • Sezonsallık çok kritik. Restoranı açma kararı verdiğiniz dönemi değil on iki ayını, gecesini, gündüzünü, hafta içi ve hafta sonu dengelerini incelemeniz gerekiyor. • Mutfak için satın alma yapılacak firmaya karar verirken ‘o gün en ucuz getiren kim’ yerine ‘her ay kaliteli ve düzenli

kimden neyi alırım’ diye planlamak gerekiyor. Ürünü taze ve tüketim sürecine uygun şekilde tedarik etmek ciddi maliyet avantajları getiriyor.• Yeni kullanıcı kazanma bedeli, sipariş frekansı, yeni - devamlı kullanıcı oranı gibi rakamlar takip edilmeli. ‘Her ay kaç yeni müşteri kazandım, geçen ay kazandığım müşterilere tekrar sipariş verdirebildim mi, bir kullanıcı benden ayda ortalama kaç sipariş verir’ gibi sorular önem-li. Her kazanılan müşterinin düzenli olarak sipariş verir hale geldiğinde iş kendiliğinden büyüyor. • İşe müşteri gözünden bakarak onları doğru bilgilendirmek gerekiyor. Burger köftesinin kaç gram olduğundan, yanında hangi sosları ilettiğinize veya kahvaltı tabağı ile ne servis ettiğinize kadar şeffaf olduğunuzda, müşteri daha huzurlu olacak ve devamlı gelecektir.

Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği (MÜMSAD) çatısı altında bir araya gelen Doğadan, Lipton ve Martin Bauer Group ortak bir kampanyaya imza attı. “Güven-li Çünkü Poşetli” sloganıyla hayata geçirilen kampanya ile tüketicilere doğal ve güvenilir bitki ve meyve çayları için poşetli ürünleri tercih etmeleri öneriliyor. Kampanya hakkın-da konuşan MÜMSAD Başkanı Metin Yurdagül, “MÜMSAD olarak açıkta satılan ve sağlığımız için risk oluşturma ihtimali olan ürünler hakkında tüketicileri bilinçlendirmek istedik. Bu nedenle tüketicilere bitki ve meyve çaylarını poşetli alma-larını, sağlıklı koşullarda üretilen güvenilir markaları tercih etmelerini tavsiye ediyoruz” dedi.

Bitki ve meyve çaylarını daha fazla tüketiciye ulaştırmak ve tüketicileri bilgilendirmek için çalışmalar yapan Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği’nin (MÜMSAD) öncülüğünde yeni bir kampanya başlatıldı. Kış aylarında bitki ve meyve çaylarına olan ilgi artarken, MÜMSAD çatısı altın-da bir araya gelen Doğadan, Lipton ve Martin Bauer Group, tüketici sağlığını yakından ilgilendiren ortak bir kampanyaya imza attı. “Güvenli Çünkü Poşetli” sloganıyla başlatılan kam-panyada tüketicilere doğal ve kaliteli bitki ve meyve çayları için poşetli, güvenilir markaların ürünleri tavsiye ediliyor.

Kampanya hakkında konuşan MÜMSAD Başkanı Metin Yurdagül, şunları söyledi: “Kampanyada poşetli bitki ve meyve çaylarının güvenilir ve lezzetli ürünler olduğuna vurgu yapıyoruz. Çünkü poşetli bitki ve meyve çayları, el değme-den hijyenik koşullarda paketleniyor. Bu ürünler, gıda kalite güvence sistemlerine uygun olarak hazırlanırken, üretimin her aşamasında analiz ediliyor. Her poşette aynı standardı sunan poşetli bitki ve meyve çayları, kolay ve pratik bir şekil-de hazırlanıyor. Bu önemli nedenlerden dolayı tüketicilere, ‘Bitki ve meyve çayınızı poşete alın. Sağlıklı koşullarda üretilen güvenilir lezzetlerin tadına varın’ diyoruz.”

MÜMSAD ve büyük çay markalarından ortak kampanya:

Page 36: Catering Guide Turkey Nisan 2016

34

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

İstanbul'un kalbinde yer alan DoubleTree by Hilton Istanbul Piyalepaşa hayatlarının en mutlu gününe adım atmaya karar ver-en çiftler için romantik düğünlere ev sahip-liği yapıyor. DoubleTree by Hilton Istanbul - Piyalepaşa, 400 kişilik balo salonu ve İstanbul panoramasına hakim olan ve geniş bir terasa sahip,Bu önemli günü planlarken otelin deneyimli danışman-ları her an çiftlerin yanında oluyor, kişiye özel hizmetle özgün ve özel bir düğün için her detayı özenle planlıyor. Salon düzeni, süsleme, menü seçimi, düğün pastası, aileler için hazırlık odası, balayı süitinde konaklama, ertesi gün spa... Tüm sevdikleriyle birlikte, hayat-larının en unutulmaz gününe adım atacak çiftler için DoubleTree by Hilton

Istanbul - Piyalepaşa, rüya gibi bir düğünün anahtarını sunuyor.Executive Şef Murat Güler'in hazırladığı alternatifli menüler çiftlerin istekleri doğrultusunda düzenlenerek düğün bir şölene dönüştürülüyor. Kokteyllerle birlikte, alkollü ve alkolsüz içecekler de menünün ayrılmaz bir parçası oluyor. Ayrıca düğün öncesinde seçilen menünün tadımı da yapılıyor. Geleceklerine evet demek için hazır-lanan gelin ve damadın aileleriyle kul-lanacakları Hazırlık Odaları tüm gün boyunca kendilerine ayrılıyor. Ayrıca düğün sonrası 1 gece balayı suitinde ko-naklama ve ertesi gün düğünün yorgun-luğunu atmaları için çiftlere özel spa’da alacakları 60 dakikalık Bali Masajı da otelin hediyesi oluyor.

Rüya gibi düğünlerin adresi DoubleTree by Hilton Istanbul - Piyalepaşa

Seramiksan, 28. Unicera Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı’nda en yeni serilerini ziyaretçil-erinin beğenisine sundu. Dijital teknolojiyle üretilen Verona serisi, yaşam alan-larında romantik bir etki isteyenler için iyi bir seçenek sunuyor. Verona porselen karolar, 60x60 cm ebatında gri ve açık gri renklerinde rektifiyeli olarak üretiliyor. Banyo ve mutfak gibi ıslak zeminler için uygun olan Verona otel, restaurant, cafe gibi birçok yaşam alanında kul-lanılabiliyor. Seramiksan, yeni ürünlerini vitrifiye serisiyle tamam-layarak kaliteli yaşam için gerekli teknolojiyi şık bir tasarımla birleştirmeye devam ediyor. Şık ve rahat kullanım için lavaboda Aqua serisi, klozette kare tasarımlı geometrisiyle Luna serisi banyolarda kus-ursuz bir görünüm sağlıyor.

“İyi Tasarım Herkesin Hakkı” Seramiksan’dan Verona Serisi…

Haber, tanıtm ve ilanlarınız için C A T E R I N Gg u i d e

Düzenli takip etmek için Abone olunuz

Page 37: Catering Guide Turkey Nisan 2016

35

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Yeni Ticaret Kapıları Açar Key to Markets

“BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİ TOBB (TÜRKİYE ODALAR BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.”“THIS FAIR IS ORGANIZED WITH THE AUDIT OF TOBB (THE UNION OF CHAMBERS AND COMMODITY EXCHANGES OF TURKEY) IN ACCORDANCE WITH THE LAW NO.5174”

8-9-10 ARALIK 2016

10. Uluslararası Ekmek, Pasta Makinaları, Dondurma ve Çikolata Teknolojileri Fuarı

İZMİR

www.ibatech.com.tr

Powered by

Messe Stuttgart Ares Fuarcılık Ltd. Şti.Tel: +90 212 284 11 10 • Fax: +90 212 284 10 01 • www.messe-stuttgart.com.tr

messe-stuttgart-aresmesse.stuttgartares AresMesse

Page 38: Catering Guide Turkey Nisan 2016

36

Page 39: Catering Guide Turkey Nisan 2016

37

Messe Stuttgart Ares Fuarcılık tarafından 9’uncusu düzenlenen Uluslararası Ekmek, Pasta Makineleri Dondurma, Çikolata ve Teknoloji Fuarı IBATECH 2016, yakın coğrafyadaki olumsuz koşullara rağmen büyümeye devam ediyor. Dört kıtadan ve 20 ülkeden sektör temsilcilerinin katılacağı fuara yaklaşık 70 bin ziyaretçi bekleniyor. Fuara; Almanya, İtalya, Fransa, Yunan- istan, Belçika, İsviçre, Japonya, Hol-landa, Çin, İspanya, İran, Roman-ya, Ukrayna, Bulgaristan ve Lüb-nan’dan 30’un üzerinde firma doğrudan katılım gerçekleştirirken bu yıl ilk olarak Alman Milli Katılımı olacak. Messe Stuttgart Ares Fuarcılık Genel Müdürü Hakan Gençoğlu; “Doğu’da Çin’i düşünerek Almanya’ya kadar bir çizgi çektiğimizde bu alandaki hiçbir ülkede üretim yok, katma değeriyle 6 milyar USD’yi bulan sektörün tek üreticisi Tür-kiye. Çin ile rekabet etmediğimiz ender sektörlerden biri, çünkü Çin’de de üre-tim yok. Teknolojiyi %100 kendi imkan-larımızla üretiyoruz. Özellikle Konya Avrupa’nın çok ilerisinde bir teknoloji kullanıyor. Bugüne kadar yaygın olarak kullanılan eski tip fırınların yerini alan ve fuarda sergilenecek yeni ekmek fırın-ları, pişirme sırasında içeride biriken, ekmeğin üzerine yapışan ve kanserojen etkisi olan karbon partiküllerini yok edi-yor. Türkiye’de üretilen bu yeni teknoloji fırınlar kanser vakalarında önemli bir azalma sağlayacak” diyerek IBATECH 2016’nin hem ülke ekonomisi hem de sağlık açışından önemini vurguladı…

Engelsiz dünya platformu ile hem önem-li bir sosyal sorumluluk projesine imza atılıyor hem de unutulmaya yüz tutan yöresel lezzetler ziyaretçilere sunuluyor Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu ’na (TAŞPAKON) bağlı bölgesel federasyon-lar dört gün boyunca IBATECH 2016’da usta aşçılarla ülkemizin farklı bölgelerinin yöresel lezzetlerini ziyaretçilere sunacak. Euro - Toques Avrupa Aşçılar Birliği Türki-ye Şubesi işbirliği ile gerçekleşecek organi-zasyonda standın içine restoranlar kurular-ak her gün 300 kişiye servis yapılacak ve bu servisler ile pişirme işlemi engelli aşçılar tarafından gerçekleştirilecek.

Özel Bölüm

Ekmek pasta çikolata ve dondurma makinelerinde son teknoloji IBATECH 2016’da görücüye çıkıyor…

Page 40: Catering Guide Turkey Nisan 2016

38

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Fırıncılar Milli Takımı, Paris’te düzenlenen Fırıncılık Dünya Şampiyonası finallerinde yarışarak, Türkiye’nin gururu oldu. Dünyada fırıncılık sektörünün en prestijli yarışması olarak tanımlanan Coupe du Monde de la Boulangerie’de Türkiye’yi temsil eden Gülten Yağmur, Buket Sisalan, Osman Gündüz ve Muhammer Şimşek izleyicilerden de büyük destek aldı.Lesaffre’ın ana sponsorluğunda ve Türkiye Fırıncılar Federasyonu’nun resmi desteğiyle hazırlandığı yarışma-da Milli Takım, izleyicilerin de büyük desteğini aldı. Finalde yarışan 12 ülkeden biri olan Milli Takım’ın hazırladığı kara lahanalı ekmek, bülbül yuvası gibi farklılığı ve lezzetiyle

öne çıkarken, sanatsal parça kategorisinde Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ni konu alan eser, jüri ve yarışmayı izleyenler tarafından büyük ilgi gördü.İlk defa bir kadın takım koçu Gülten Yağmur tarafından yönetilen Fırıncılar Milli Takımı üyelerinden Buket Sisalan, yarışmada Sanatsal Parça kategorisinde ülkemizi temsil etti. Viennese Hamur İşleri ve Gastronomik Ekmek kategorisinde Muhammer Şimşek, Baget ve Dünya Ekmekleri katego-risinde ise Osman Gündüz yarıştı. Dört gün süren yarışma sonunda birinciliği Güney Kore, ikinciliği Tayvan, üçüncülüğü de Fransa aldı.

Fırıncılar Milli Takımı, Türkiye’nin gururu oldu

Domino’s Pizza menüsüne eklenen 3 yeni tarif farklı beğe-nileri olanları hızla cezbediyor. Daha yalın lezzetlerden yana olanlar ve peynir severler için ‘4 Peynirli Pizza’, geleneksel tatlarla pizzanın çekiciliğini birleştiren etobur lezzet ‘Dönerli Pizza’ ve yepyeni bir trend yaratacağı her halinden belli olan ‘paylaşımcı’ lezzet ‘Çikolatalı Kek’…

Domino’s Pizza 500’e yakın şubesi ile Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce pizza severin kalbinin sesini dinledi ve

2016’ya damga vuracak özel 3 yeni lezzet yarattı. Herkes-in beğenisi farklıdır diyerek çeşitlerine çeşit katan Domino’s Pizza’nın yeni güzelleri, alışılmış lezzetlerin ötesine geçmek isteyenlere sesleniyor. Şefin Özel Lezzetleri kategorisine ekle-nen iki yeni pizza tarifi, pizzasını öyle herkesinki gibi değil, daha yalın veya daha ‘yerel’ isteyenler için özel yaratıldı. Tatlı dünyasını fethedecek Çikolatalı Kek ise yepyeni bir trendin habercisi.

Domino’s Pizza’dan trend yaratacak 3 yeni lezzet

Page 41: Catering Guide Turkey Nisan 2016

39

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

İlanlarınız için doğru kanalC A T E R I N Gg u i d e

Yeni Ürünler

Düzenli takip etmek için ABONE olunuz

Mücevher zarafetini pasta ustalığı ile buluşturan Qurabiye, kurucusu Simay Kamer Urası’ın te-crübelerini lezzetlerine işlemesiyle hayat buluy-or. Kimi zaman zarif bir kadın boynunu süsleyen inciler ya da ışıl ışıl parlayan bir tektaş yüzük Simay Kamer Uras’ın hayallerinden süzülüp cupcake, ekler ve pastalarında buluşuyor. Mahmut Anlar imzası taşıyan ışıl ışıl ve renkli dekorasyonuyla kutlama ve davetlerinize unu-tulmaz lezzetleri ile ev sahipliği yapan Qurabi-ye, en tatlı hayallerinizi lezzetleriyle anlatmaya kararlı. Günlük, taptaze pastalardan çikolata-lara, tasarım kurabiyelerden meyve bahçelerini andıran Cheesecake’lere, Qurabiye lezzetleri ile dünya pasta trendlerinin yeni adresi olacak.

Mücevher Zarafeti Qurabiye Lezzetlerinde Hayat Buluyor

Saf Mutfak’ın sağlıklı beslenmek isteyenler için sunduğu Saf Snacks’i lezzetli çeşitleriyle öğün aralarında tercih edebilirsiniz. Saf Snacks, rafine şeker, tuz, margarin ve beyaz un içermiyor, besin-sel içeriklerini muhafaza etmesi için 41°C’nin altında pişiriliyor

‘Düşük kalori ve yüksek besin değeri’ prensibine dayalı yak-laşımıyla hizmet veren Saf Mutfak; rafine şeker, tuz, margarin ve beyaz un içermeyen mutfağında; öğün araları için sağlıklı, besleyici ve leziz atıştırmalıklar “Saf Snacks”i hazırlıyor. Tama-mıyla raw-vegan olan atıştırmalıklar besinsel içeriklerini muha-faza etmeleri için özel dehidratörlerde 41°C’nin altında pişiriliyor.

Kan şekerini dengelerken açlık hissini savuşturmak, enerjinizi artır-mak; bir yandan da sağlık ve formunuza dikkat etmek için elde, hızlı tüketime uygun Saf Snacks’in tatlı ve tuzlu ürünleri arasından damak tadınıza uygun olanı seçebilirsiniz. Saf Trail Mix protein bar, besleyici yemişler, lif yönünden zengin tohumlar ve antioksidan görevi gören dutsu meyveler veya kakao gibi malzemelerle tam bitkisel besinler içermesinin yanında diğer hazır atıştırmalıklar gibi koruyucu ve telaffuzu bile mümkün olma-yan katkı maddeleri içermiyor.

Atıştırmalıkların en sağlıklısı Saf Mutfak’ta

Page 42: Catering Guide Turkey Nisan 2016

40

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Kısa Haberler

Haz tutkunlarının vazgeçilmezi Magnum, efsane lezzetler listesine bir yenisini daha ekledi. İki kat enfes kıtır Magnum çikolatası arasında, nefis yer fıstığı ezmeli sos ve kadifemsi yer fıstığı ezmeli dondurma ile Magnum Double Fıstık Ezmesi, sadece 2016’nın değil tüm zamanların en iddialı ürünlerinden biri. Alışılagelmiş tatlarla yetinmeyen ve içindeki sesi dinleyip hep daha fazlasını yapmak isteyenler, yeni Magnum Double Fıstık Ezmesi’yle iki kez hazzın keyfini çıkarabilecekler.

Kurulduğu ilk günden bu yana kalitesinden ve lezzetinden ödün vermeyen Seyidoğlu, özel günleriniz için hazırladığı pasta ve çikolatalarıyla tüm mutlu-luklara ortak oluyor…Yarım asrı aşkın süredir geleneksel lezzetlerin vazgeçilmez adresi Seyidoglu, yenilikçi yüzüyle de özel günlerde sevdikleri ile birlikte olmayı tercih edenler için hazırladığı birbirinden şık pasta ve çikolata çeşitleriyle en mutlu anlarınız-da sofralarınıza konuk oluyor.Kutlamalarınızın keyfine Seyidoğlu’nun tatlarıyla eşlik edenler, farklı damak zevklerine hitap eden pasta ve çikolata çeşitleriyle en özel anlarınızı ölümsüz kılmanın mutluluğunu yaşıyor.

İçindeki seni serbest bırak, daha fazlasına cüret et Hazzı iki katına çıkaran benzersiz bir lezzet:Yeni Magnum Double Fıstık Ezmesi

En mutlu anlarınızda Seyidoğlu tatları…

Sektör profesyonellerine ulaşmak için

Doğumla başlayan ve insan vücudunun ihtiyacı olan tüm besin kaynağını içerisinde barındıran sütün en tatlı hali süt tatlılarıdır. Süt tüketimi az olan ya da sütü sevmeyenler için tatlı bir alternatif olan süt tatlıları 7’den 70’e herkes için sağlıklı bir ara öğün oluşturuyor. Havaların ısınmasıyla beraber şerbetli ve hamurlu tatlılar yerini protein, kalsiyum, A, B1 ve B2 vitaminleri açısından zengin olan süt tatlılarına bıraktı. Her gün ara öğün olarak tüketilebilecek olan süt tatlılarının bir porsi-yonu 1-3 yaş arası bebeklerde günlük süt ihtiyacının yüzde 15’ini, çocuklarda, hamile ve emziren kadınlar-da yüzde 20’sini, yetişkinlerde ise yüzde 25’ini karşılıyor.

Ara öğün için tatlı çözümler

Page 43: Catering Guide Turkey Nisan 2016

Saray Muhallebicisi’nde orijinal tariflerine sadık kalı-narak, hiçbir katlı maddesi kullanmadan hazırla-nan tatlılar, her gün ustaların marifetli eller-inden çıkarak meraklılarıyla buluşuyor. Sütlü tatlıların vazgeçilmez adresi, ürünlerinde kendi mandırasından gelen günlük ve doğal manda sütü kullanıyor. Saray Muhallebicisi müdavimlerinin kalbinde özel bir yeri olan, günün her saati olduğu gibi yemeklerden sonra da en çok tercih edilen tatlılar arasında yer alan kazandibi tatlısı, 80 yıllık reçe- teye sadık kalınarak geleneksel yöntem-lerle hazırlanıyor. Manda sütünden gelen doğal lezzet

Manda sütü ve gerçek tavukgöğsünden yapılan ka-zandibi; büyük bakır kazanlarda uzun süre

karıştırılıyor. El emeği ve ustalık ile birçok aşamadan geçen kazandibinin en önemli

özelliği; bu tatlıda manda sütü ve gerçek tavukgöğsü kullanılması. Tavukgöğsü, kazandibi, saray mu-hallebisi, sakızlı muhallebi, fırın süt-laç, krem şokola, keşkül, aşure, su muhallebisi, krem karamel gibi lez-zetler; Saray Muhallebicisi’nin yıl-lardır en çok rağbet gören sütlü tat-

lıları olarak sevenleriyle buluşuyor. Türkiye’nin ilk muhallebici zinciri olan

Saray Muhallebicisi; 80 yıldır doğal, taze ve kaliteli ürün ilkesine bağlı kalarak, tatlılarını

aynı lezzetle müşterilerine sunuyor.

Çikolatanın mutlulukla bir ilgisi olduğuna inananlardan mısınız? Eğer öyleyse Ünlü şef Rudolf Van Nunen’in el yapımı çikolataları tam size göre! Çikolata severleri ye-pyeni bir markayla buluşturan Rudolf, bambaşka lezzetleri çikolata ile harmanlıyor. Deneyimli şef Rudolf Van Nunen’in, 10 Karaköy A Morgans Original içinde konum-lanan restaurantı Rudolf Karaköy’de üretilen el yapımı çikolatalar benzersiz bir lezzet vadediyor ve sanatsal bir sunumla satışa sunuluyor. Sumak, zerdeçal, wasabi ve tarçın gibi bambaşka lezzetlerin kullanıldığı Rudolf’un el yapımı çikolat-alarını hem restoranda tadabilir hem de satın alabilirsiniz. Gerçek çikolata deney-imini doruklarda yaşayabileceğiniz Rudolf’un spesiyal çikolataları özel günlerinize eşlik etmek için sabırsızlanıyor! El yapımı bu gerçek çikolatalar en lezzetli hediye alternatifi olarak öne çıkıyor.

Rudolf’un el yapımı artizan çikolatalarını denediniz mi?

Gerçek kazandibinin “Tatlı Sırrı”

Kısa Haberler

Organik lezzetleri, uzun ahşap masası etrafında sıcacık sohbetlerle bu-luşturan Le Pain Quotidien, bahara özel special menüsünde sunduğu lezzetlerle tatlıdan vazgeçemeyenlere hafif bir seçenek sunuyor. Le Pain Quotidien’in Keten Tohumlu Puding ile hem tatlı ihtiyacınız karşılayabilir hem de sağlıklı bir şekilde beslenerek formda kalabilirsiniz. Bahar menüsünde öne çıkan Keten Tohumlu Puding de doğal içeriğiyle tatlı seçenekleri arasındaki yerini alıyor. İçerisinde ilave şeker katkısız sadece keten tohumu, soya sütü, taze muz ve çilek kullanılarak yapılan enfes tatlıyı sevdiklerinizle deneyimleyebilirsiniz. Keten Tohumlu Puding’li tatlınızın üzerine granola parçaları ekleyebilir, üzerinde biraz da bal gezdirebilirsiniz.

Le Pain Quotidien’den hafif tatlar;Keten Tohumlu Puding

Page 44: Catering Guide Turkey Nisan 2016

42

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Dünyanın tam tahıllı gevrek ekmek lideri Wasa, düşük kalorili dört ayrı çeşidi ile sağlıklı ve dengeli öğünlerin vazgeçilmezi olmayı sürdürüyor. Lif ve vitamin yönüyle 40'ı aşkın ülkede sağlıklı beslenmek isteyenlerin ter-cihi olan tam tahıllı Wasa gevrek ekmekleri ile her öğününüz için besleyici ve zengin menüler oluşturabi-leceksiniz. Wasa, işlenmemiş tam tahıldan doğal yöntemlerle üretilen gevrek ekmekleri ile her öğün için besleyici ve zengin menü seçenekleri sunuyor. Beslenme uz-manlarının “Günlük tahıl tüketiminin en az yarısının tam tahıllı ürünlerden karşılanması” tavsiyesine uygun olarak üretilen Wasa gevrek ekmekleri, öğünlerinde besleyici, doyurucu ve fit alternatifler arayanların im-dadına yetişiyor.

Öğünlerinizin lezzet ve sağlık ortağı: “Wasa Gevrek Ekmek”

Kısa Haberler

Puratos’un Puravita ürünleriyle, lezzetten feragat etmeden sağlıklı ekmekler elde edilebiliyor. Ustalar, Puravita miksleri sayesinde yaratıcı ekmek tariflerini kolayca hayata geçiriyor. Belçikalı ekmekçilik, pastacılık ve çikolatacılık devi Puratos, sağlıklı ve lezzetli ekmek tariflerinin kolayca uygulanmasını sağlayan Puravita ürünlerini ustalarla buluşturuyor.Puravita grubu; Çavdar, Alman Çavdarı, 6 tahıllı Multigrain, Tam Buğday, Kepekli, Malt ve tam buğday, çavdar ve buğday unlarından oluşan köy ekmeği Tradizone olmak üzere 7 çeşidi-yle piyasada bulunuyor.Lezzetini doğal ekşi hamurdan alan Puravita ürünleri, zengin lif içeriğiyle de sağlıklı yaşamı destekliyor. Puravita ile pişirilen ekmekler bir yandan doğal ve besleyici içeriğiyle tüketicinin enerji ihtiyacını karşılarken, aynı zamanda tokluk hissi vererek gün içinde zararlı atıştırmaların da önüne geçiyor.Bu sağlıklı ekmeklerin lezzeti ise Puratos’un düzenli olarak yürüttüğü duyusal analizlerle kanıtlanmış durumda. Testlerde tam not alan Puravita’nın ürün yelpazesi, tüketici beğenileri doğrultusunda sürekli geliştiriliyor.

Puravita ile ekmeklerde sağlık ve lezzet bir arada

1989 yılından bu yana, Türkiye'de kendi ismiyle çikolata üreten ilk moda markası olan Vakko Chocolate, baharın habercisi Paskalya için birbirinden lezzetli ve eğlenceli 3 boyutlu özel çikolatalar tasarladı. Dünyanın en iyi çikolataları esas alınarak hazırlanan, özel günler için tatlı seçenekler sunan Vakko Chocolate, bahar günlerinden ilham alarak özel üç boyutlu tasarım çikolat-alar hazırladı. Çeşit çeşit çikolataların yanı sıra Paskalya için özel olarak hazırlanan 3 boyutlu civcivli, tavşanlı ve yu-murta şeklinde çikolatalar, Vakko Chocolate mağazalarında çikolataseverleri bekliyor.

Vakko Chocolate’danPaskalya’ya Özel Lezzetler…

Page 45: Catering Guide Turkey Nisan 2016

43

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Gıda güvenliği konusunun günümüzde giderek daha önemli olmaya başladığını belirten Eriş, “21. yüzyılda artık gıda üretmek bir vicdan meselesidir. Dünyada sağlıksız gıdalar yüzünden çocuklar ve gençler her geçen yıl daha fazla metabolik ve kronik hastalıkla mücadele etmek zorunda kalırken, bu konuda tüm gıda üreticilerinin daha fazla hassasi-yet göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Erişler Gıda olarak uzun yıllardır gıda konusuna hep bu bakış açısıyla yaklaştık. Erişler Gıda’nın kültür ve değerlerinde insana saygıyı ve sağlıklı üretim anlayışını hep en üst sıra-da tuttuk. Bu nedenle çok titiz bir çalışmayla, halkımızın her bir zerresine kadar sağlıklı olduğundan emin olacağı ürünler ortaya koyuyoruz. Şunu kesinlikle belirtmek isterim ki, kendi soframızda yer vermeyeceğimiz hiçbir ürünü sizlerle de buluşturmuyoruz” dedi.

Sağlıklı tüketime kafa yoran tüketici tipi oluşuyor Günümüz tüketicisinin her gün gıda markalarında çıkan krizlerle ilgili daha fazla dikkatli olmaya başladıklarını belirten Abdullah Eriş “ Bilginin bu kadar hızlı yayılması ile birlikte bilgiye, habere daha kolay erişen ve okuduklarını daha fazla sorgulamaya başlayan bir tüketici tipi oluşmaya başladı. Gelecek yıllarda tüketiciler daha da bilinçlenecek ve üretimde insan sağlığı hassasiyetleri olan firmalar daha da artacak.

Erişler Gıda Perakende Grup Genel Müdürü Abdullah Eriş: “21. Yüzyılda gıda üretmek bir vicdan meselesidir”

Kısa Haberler

Doruk Group Holding’in fırıncılık markası Komşufırın, 10. yılını kutladığı 2016’da yepyeni lezzetleri misafirleriyle buluşturmaya devam ediyor. Komşufırın ’ın yeni ürünü “San Francisco Ekşi Mayalı Tam Fırın Ekmeği”, ekşi maya ile kabaran yu-muşacık içi, hoş kokusu ve çıtır çıtır kabuğu ile herkesin damak zevkine hitap ediyor. Komşufırın misafirleri “Tam Fırın Ekmeği” ile fırından ekmek alıp eve gidene kadar kenarından parça parça kopararak yedikleri çocukluk günlerine geri dönecek.

Farklı lezzet deneyimleri yaşatan kendine has ürünleri ile yeni nesil fırıncılığın simgesi olan Komşufırın, lezzet koleksiyonuna yeni bir ekmek çeşidini daha ekl-edi. Komşufırın ’ın yeni ürünü “San Francisco Ekşi Mayalı Tam Fırın Ekmeği”, tamamen doğal içeriği ile ekmek severlere özledikleri lezzeti sunuyor. Komşufırın ’ın ekmek konusundaki uzmanlığının güzel bir örneği olan Tam Fırın Ekmeği, 24 saatlik uzun ve titiz bir süreç içerisinde hazırlanıyor. Herhangi bir katkı maddesi kullanılmayan Tam Fırın Ekmeği’nin içeriğinde; San Francisco ekşi ma-yası, buğday unu, içme suyu, buğday ekşisi, çavdar unu, arpa unu, tuz ve kepek yer alıyor. Tam Fırın Ekmeği’nin vazgeçilmez bir lezzete sahip olmasında önemli bir payı olan San Francisco ekşi mayası, ekmeğin hoş bir koku kazanmasını da sağlıyor. Ekmeğin ekşi maya ile kabaran yumuşacık içi ve çıtır çıtır kabuğu iştahl-arı açan diğer özellikler olarak dikkat çekiyor.

Komşufırın’dan yepyeni bir ürün daha: “San Francısco ekşi mayalı tam fırın ekmeği”

İyi Dergi’de yer almak herkesin hakkıdır C A T E R I N Gg u i d e

Düzenli takip etmek için ABONE olunuz

Page 46: Catering Guide Turkey Nisan 2016

44

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Yaşadığımız yerlerden çok uzaklara seyahat etmeye karar verince, ilk yaptığımız ucuz ulaşım aracı aramak oluyor. Ancak o da ha deyince bulunmuyor bayağı bir araştırmanız sabırla incelemeniz gerekiyor. 2015 yılının sıcak bir temmuz akşamı Sinan’a vahiy gelmiş olmalı. Her zamanki gibi internette uçak bileti fiyatlarını araştırıyordu. “Nereye gitmek istiyorsun? Söyle bakalım” dedi. Biz böyle sürekli baktığımız uygun bir şey de bulamadığımız için önemsemeden “Küba’ya bak. Amerika ambargoyu bitiriyor. Zamanımız daraldı.” dedim. Biraz sonra Sinan nefes nefese “ OLEY BULDUM! Söyle ne zaman gidi-yoruz, ne kadar kalıyoruz?” deyince kulaklarıma inanamadım. Hemen al takke ver külah deyip, Zahide ile Veysi’yi aradık. Çok hızlı bir telefon trafiği sonucunda karar verildi: gidiş 15 ocak 2016, dönüş 13 şubat 2016. Vatana millete hayırlı olsun deyip, biletlerimizi aldık. Atalarımız boşuna ucuz etin yahnisi yavan olur dememişler. Gidişimizde 2 aktarma yapacaktık. İlk durağımız Frankfurt 4 saat bekledikten sonra, ikinci durağımız Toronto’ya ulaşıp burada da 15 saat bekledikten sonra Havana’ya uçacaktık. Dönüş yolculuğumuz daha iyiydi tek aktarma Toronto’da 9 saat bekledikten sonra direkt İstanbul’a varacaktık. Tabi biletlerin 6 ay öncesinden alınması da cabası.Görünen dağa tez erişiliyor günler su gibi geçti. Bu arada bir ay kalacağımız Küba’da nerelere gidelim, nerelerde kalalım, ulaşımı nasıl sağlayalım bir sürü araştırma yapıp tüm hazırlıkları tamamladık. (Merak edenler için bu soruların yanıtlarını daha sonraki Küba yazılarında vereceğim. Acil bilgiye ihtiyacınız varsa bana mail atabilirsiniz.) 14 Ocak Perşembe akşamı Esenboğa / Sabiha Gökçen uçağımız saat 22.30 da idi. Bütün gün Antalya’da bulunan Veysi ile telefonda görüşmüş, Küba’da elektrik akımının 110 w. olduğunu geç fark etmiştik. Priz alımı ya da götürülecek şeyler için konuşmuştuk. Biz, Zahide ile havaalanına gitmek için saat 21.00’de buluştuk. Yolda iken Veysi aradı. Zahide, havaalanı-na gittiğimizi söyledi. Sonra “Yemin Billah bu günün 14 Ocak olduğunu onun uçağının da 21.30’da olduğunu” söyledi. Biraz sonra telefonu kapattı. Şok bir şekilde “Veysi 14 Ocak’ın yarın olduğunu sanıyormuş, hala iş yerinde. İnşallah uçağı yakalar.” dedi. Bu sefer hepimiz şok geçirdik. Ve maalesef iş yerinden çıkıp, evden valizini alıp havaalanına ulaştığında uçak çoktan gitmişti! Kötü haber; sabah saat 04.00’den önce Antalya’dan hiç bir yere uçak yoktu. İyi haber, ilk uçak İstanbul Atatürk Havaalanı’na geliyor ancak tahmini 05.30’da varıyordu. Bizim kalkış saatimiz olan 06.15’e yetişebilme ihtimali; kalbimize göre %100, aklımıza göre %0. Otobüsle gelmeye kalksa imkansız. Büyük bir telaşe ile Atatürk Havaalanına vardık. Veysi’nin uçak

biletini daha sonraki günlere çevirebilmek ya da yapılabilecek herhangi bir şey olup olmadığını öğrenebilmek için havayolu şirketimiz olan Air Canada ile cebelleşmeye başladık. Saatler hızla ilerliyor ancak hiçbir sonuç alamıyorduk. Yapacak hiçbir şey yoktu. Veysi saat 04.00’te Antalya’dan havalandı. Biz biri- lerinden bir yardım alabilme, çözüm yolu bulabilme çabalarına devam ediyorduk. Kontur açıldığında hala hiç bir sonuç yoktu. Eğer yetişemezse gidiş / dönüş uçak bileti yanıyordu. Yeni bilet alması ise bizim için imkansız fiyatlara idi. Biletleri aldığımız yer hostesine durumu anlatıp 05.30’da ineceğini, 06.00’ya kadar beklemesi için hep birlikte yalvardık. Tabi kızcağız amirine sordu, gelen yanıt olumsuzdu. Bu sefer amir hanıma, 6 aydır bugünü beklediğimizi bu gezinin hepimiz için ne kadar önemli olduğunu anlatıp yalvardık. Neyse bu arada Veysi’nin uçağı sağ salim 05.30’da havaalanına indi. Yetkili bayan en sonunda “Bakın siz de çok geç kalıyorsunuz yetişemeyebilirsiniz. Acele edin. Biz elimizden geldiğince arkadaşınızı beklemeye çalışacağız” dedi. Yapacak bir şey kalmamıştı. Veysi’ye valizini almak için zaman kaybetmemesini, elindeki çantası ile koşmasını söyleyip biz de hep birlikte uçuş kapımıza koşmaya başladık. İnanılır gibi değildi yürüyen bantlarda koşarak gittiğimiz halde yarım saatte uçuş kapımıza zor ulaştık. Herhalde en son kapılardan biriydi. Tek umudumuz uçağın rötar yapmasıydı. Ancak internette Air Canada’nın rötar oranının çok düşük olduğunu öğrendiğimiz için bu ihtimalde kapanıyordu. 6 ay çalışmış her şeyi orga- nize etmiştik. Şimdi hayallerimize dokunmamıza saniyeler kala Veysi yetişemiyordu. Hiç kimse konuşmuyor, nefes bile al-maya çekiniyorduk. Süt dökmüş kedi gibi bekliyorduk. Uçağa yolcuların alınması bitmek üzereydi biz mümkün olduğu kadar sallanıyor hala arkamıza bakıyorduk. Telefonla da aramıyorduk ki koşuyorsa engellemeyelim diye. Umutlarımızın bittiği anda Veysi göründü! Koşmaktan su gibi olmuştu. Hepimizde adrena-lin patlaması, büyük bir sevinçle uçağa bindik. Valizini bırakmış yanındaki 2 küçük sırt çantası ile iç hatlardan koşarak gelmişti. Konturdaki yetkililer gerçekten beklemişler, koşması için uyarıp biletlerini teslim etmişler, oda son sürat koşarak son an son dakikada uçağa yetişmişti. En sonunda ekip tamamlanmış, Küba Yollarına düşmüştük. Gerçekten Air Canada hiç bir rötar yapmadan 18.00 yerel saati ile Toronto’ya indi. Toronto’dan Niagara Şelalesi 148 km. inter-netten 2 saatlik yolculuk veriyor. Ancak gümrükten çıktığımızda saat 21.00’u geçmişti. Işıklandırmanın olup olmadığını; şelaleyi tepesinden seyredeceğimiz Skylon Tower’ın saat kaçta kapa- nacağını tam olarak öğrenememiştik. Zaman açısından taksi- den başka seçeneğimiz yoktu. Hava çok soğuktu. Yollarda, yer yer süpürülüp bir yerlere yığılmış kar öbekleri vardı. İnceden hafif bir kar, yağmur arası bir şeyler yağıyordu. Çok fazla bilin-

Küba Yollarında -1 Niagara Şelalesi

Gülçin SOYTUTAN

Page 47: Catering Guide Turkey Nisan 2016

45

Dünya kazan, ben kepçe

meyene bir de kar eklenince gece şelaleye gitme fikrinden (bu seferlik) vazgeçtik. İlk iş el bagajlarımızla gece kalacağımız hostele gittik. Oradan merkez çok yakındı. Ne gece olması ne de yorgunluk bize sökmez deyip, Toronto’yu keşfe çıktık. Tabi alış veriş merkezleri dışında her yer kapalıydı. Bizim için fark etmiyordu. Bu bizim Amerika’yı keşfimiz, kıtaya ilk gelişimizdi. Ara ara yağan kara rağmen sokaklarda yorgunluktan pestilimiz çıkana kadar yürüyüp şehri gezdik. Uçağımız 09.00’da olduğu için sabah 06.00’da hostelden ayrıldık. Havaalanına giderken bindiğimiz taksinin şoförü çok gevezeydi. Annesi Vietnamlı, babası Çinli bir göçmenmiş. Türkiye’yi nerdeyse hiç tanımıyordu. Bizim Arapça konuştuğu-muzu düşünüyordu. Hoş sohbet göçmen abi ile dönüşümüzde bizi havaalanından alıp, Niagara Şelalesine gidip, tekrar havaalanına bırakması konusunda anlaştık. Dönüşte görüşmek üzere Sinan’la birbirlerine telefon numaralarını verdiler. Böylece şelaleye bir adım daha yaklaşmış olduk. 6 ay ne kadar hızlı geçtiyse, Küba’daki günlerimizde bir o kadar hızlı ve inanılmaz geçti. Dönüş günümüz geldi çattı. 13 Şubat saat 11.00’de Toronto havaalanına indik. Ancak bir saat uçağın içinde bekledik. Aprondaki teknik arızadan dediler ama sonra işin aslını öğrendik. Bizim geldiğimiz saatlerde ABD’den NBA takımının yıldızları gelmiş. Bütün uçakları bekletip on-ları karşılamışlar. Neyse başka sorun olmadı. Bizim Vietnam-lı taksi şoförünü aradık. O da bizim dün geleceğimizi sanmış neyse yarım saate gelirim deyince canımıza minnet oldu. He-men üstümüze kışlık giysilerimizi, ayakkabılarımızı velhasıl kelam yanımıza aldığımız her şeyi giydik. Toronto’da şehir tak-sileri havaalanından müşteri alamıyor fakat şehirden müşteri getirebiliyormuş. Bizim şoförde şehir taksisi olduğu için gelen yolcu kısmından bizi alabildi. Sabah 03.00’te kalkmış bir şeyler yemiştik ama artık çok acıkmıştık. Abi’ye yolumuzun üzerindeki bir yerlerde yemek yemek istediğimizi söyleyince bizi Wendys’e götürdü. Eskiden Kanada firması olduğunu ancak şimdi ABD’ye satıldığını tüm Kanadalıların çok üzüldüğünü, en lezzetli hamburgerlerin burada olduğunu söyledi. Gerçekten de hem hamburgerleri, hem de taze sıcak patatesleri çok lezzetliydi. Yemek sonrası yola düştük. En sonundan highway dedikleri ana caddelerine çıkabildik. Yol, altı şeritliydi. Hız sınırı 100 /110 arasında değişiyordu. Herhal-de hafta sonu olduğu için çok sakindi, herkes hız sınırına uya- rak seyahat ediyordu. Hava pırıl pırıl güneş-li olmasına rağmen dondurucuydu. Sabah hava sı-caklığı -32’imiş, öğlen -22’yi gözlerimizle gördük. O kadar yorulmuşuz ki sıcak / soğuk derken yolun yarısında uyu- yakaldık. Niagara’ya yaklaşırken uyandığımda güneş git-miş yerini kara bulutlar almıştı. Şelalenin etrafı inanıl-maz bir yer olmuş. Kanada buraya “Queen Victoria Park”

adını vermiş, korumaya almış. Lego Land tarzı eğlence yerleri, kelebek bahçesi, kuş krallığı, dev akvaryum, dönme dolap, oteller, kumarhaneler.... neler var neler.. Çok yakınında çok güzel olduğu rivayet edilen Niagara on the Lake köyü var. Maalesef biz zamanımızı sadece şelale için ayırmıştık. İlk önce araçla kıyıdan gezdik. Daha sonra kıyıdan fotoğraf çekerek yürüyelim dedik. Ara-badan indik. Nefes aldığımız hava o kadar soğuktu ki ciğer- lerimizi yakıyordu. Bir hışım nehre yaklaştık büyük parça parça buz kütleleri çok hızlı akıyordu. İnsanın başını döndürüyordu. Ellerimizde eldivenler, atkı, şapka, kırk kat kıyafet olduğu hal-de 2-3 fotoğraf zor çektik. Kendimizi arabaya zor attık. Kıyıdan araçla devam ettik. Tekrar herkesin manzara seyredip fotoğraf aldığı yerde araçtan inip yine fotoğraf çekmeye çalıştık ama nafile. Ellerimiz uyuşuyor, yüzümüz donuyordu. Yine de koşa-rak hem ısınmaya hem de fotoğraf çekip etrafın güzelliğini incelemeye çalıştık. Ancak soğuk o kadar şiddetliydi ki inanın donmak an meselesiydi. Manzarayı daha güzel görmek, soğuktan korunmak için meşhur Skylon Tower’a gittik. Çok hızlı bir asansörle tepeye çıktık. Hakikaten tepeden manzara çok güzeldi. Erie Gölü’nden doğan Niagara Nehri, Amerika ile Kanada’nın sınırını oluşturuyor. Şelalenin oluştuğu yere çok geniş bir yataktan parçalanmadan geliyor. Burada üç adanın böldüğü üç kola ayrılıp, üç müthiş şelale oluşturuyor. Debisi en yüksek, en güzel manzaralı olan Kanada tarafındaki Atnalı Şelalesi. Amerika tarafında ise adacıkların böldüğü iki şelale var. Amerikan Şelalesi ile Gelin Duvağı Şelalesi. Bunların debisi Atnalı Şelalesine oranla oldukça düşük. Nehir, o kadar müthiş yoğunlukla akıyor, şelaleden dökülüyor ki müthiş bir buhar bu-lutu oluşturuyor. İnsan gördüklerine inanamıyor. Havanın iyi olduğu zamanlarda tekne ile şelalenin yakınına kadar gidiyor-larmış. Kışın manzarasına hayran kaldık. Mutlaka bir de yazın hem gündüz, hem gece görmek gerekli olduğunu anladık. Zamanımız dar olunca dönüşe geçtik. Yol çok güzel asma bahçeleri ile çevrili. Buradaki köylerde sonbaharda kar düşmek üzere iken toplanan üzümlerle “ice wine” dedikleri şarabı yapıyorlarmış. Taksici abi öve öve bitiremedi. Bir de çınar yaprağından şurup yapıyorlarmış. Şurubu da pasta, kek her şeye kullanıyorlarmış. Ayrıca şuruplu çikolata, şeker, kekler varmış. Sağlığa çok faydalıymış. “Bütün bunları free shopta bulabilirsiniz. Mutlaka deneyin.” diye bizi uyardı. Gerçekten free shopta hepsi vardı. Fiyatları da inanılmazdı, resmen el yakıyordu. Denemek için çikolata ile şeker aldık. Şeker güzeldi, çikolatası ise benim ağız tadıma uygun değil.İşte böyle dostlar ne yazık ki bize ayrılan sayfanın sonuna gel- dik. Gelecek sayımızda Küba’da buluşmak üzere. Çılgın akan Niagara Şelalesi’nden kucak dolusu selamlar.....

Page 48: Catering Guide Turkey Nisan 2016

46

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Türk mutfak kültürüne önemli katkılar sağlayan, Öztiryak-iler’in mutfak sponsorluğunu üstlendiği ve CNR EDT Ex-po’da düzenlenen Localchef Yarışması, Gastrobosphorus Pastacılık Yarışması ve Üniversiteli Şefler Yarışması başa- rıyla sonuçlandı. Ünlü sunucuların görev aldığı yarışmalar-da birbirinden değerli jüri üyeleri Anadolu’ya özgü malzeme-lerle yapılan nefis tatları seçmekte zorlandılar. Yerel üretimi ve bu doğrultuda yapılan etkinlikleri destekleyen endüstriyel mutfak sektörünün öncü markası Öztiryakiler, 3 gün boyunca yarışmacıların ihtiyacı olan profesyonel mutfak ekipmanlarını sağlayarak sektör profesyonellerinden tam not aldı. Localchef Yarışması’nda konsept gereği Anadolu coğrafya- sındaki yerel ürünler kullanarak pişirilen tatlar yarıştı. Yerel üreticileri desteklemek, yerel ürün kullanımı üzerine farkın-dalık yaratmak amacı taşıyan yarışmanın birincisi Four Sea-sons Hotel oldu. Gastrobosphorus Patisserie’de yarışmacılar, Anadolu coğrafyasındaki lokal ürünleri uluslararası pastacılık sektöründe kullanılan malzemelerle harmanlayarak pasta,

pralin çikolata, çikolata heykeli ve unlu mamuller hazırladılar. Mövenpick Hotel İstanbul yarışmanın birincisi oldu. Üniversi-teli Şefler Yarışması ise genç yetenekleri Türkiye’nin başarılı şefleriyle buluşturdu ve yoğun ilgi gören yarışmanın birincisi Nişantaşı Üniversitesi oldu.Gastronominin gelişimine yönelik paylaşım alanı oluşturan pek çok organizasyonu “sosyal sorumluluk” penceresinden bakarak destekleyen Öztiryakiler, EDT Expo Fuarı’na renk katan yarışmaların tamamında sağladığı endüstriyel mutfak ekipmanları ve teknik desteği ile beğeni topladı. Firmanın Yön. Kur. Başkan Yardımcısı Tahsin Öztiryaki yarışmalara ilişkin şunları söyledi. “Tarih boyunca birçok farklı coğrafya ile kültürel etkileşime giren, dünyanın en zengin ürünlerinin yetiştiği Anadolu topraklarından çıkan lezzetlerin tanıtımı ve geleceğe aktarılması noktasında büyük görev üstlenen bu özel organizasyonda firma olarak yer almaktan dolayı çok mutlu ve gururluyuz. Emeği geçen herkesi yürekten kutlu- yorum.”

EDT Expo’da yerel tatlar Öztiryakiler mutfaklarında pişti

Kısa Haberler

Mutfak kültürü, yeme içme alışkanlıkları toplumdan topluma farklılıklar gösterir. Bu alışkanlıklar o kültürün bir parçasıdır. Tükettiğimiz yiyecek ve içecekler ile bunların hazırlanmasın-da, pişirilmesinde ve saklanmasında kullanılan araç, gereç ve teknikler başlı başına bir kültür değeri oluşturur. Sağlıklı, pratik ve zengin ürün yelpazesiyle yıllardır mutfakların vazgeçilmezi olan COOK, yemek yapmayı bir yaşam biçimi olarak görenleri, bu işi meslek haline getirenleri

COOK Mutfağı sitesi www.cookmutfagi.com ‘da bir araya getirdi. Yemek kültüründe de yenilikçi yaklaşımı benimseyen Cook Mutfağı, üye olanların kendi keşfettikleri tarifleri pay-laşarak lezzeti çoğaltmaya davet ediyor. Özellikle sitenin detaylı arama modülü sayesinde, yemek tariflerinin maliyeti, kalorisi ve pişme sürelerine kadar tüm bilgileri öğrenebilecek-siniz.

COOK-Sedat Tahir A.Ş.’nin yemek yapmayı sevenler ve mut-fakta yaratıcılığını konuşturanlar için açtığı web portalı (www.cookmutfagi.com ) COOK Mutfağı’nda usta şeflerin önerdiği bir dolu lezzet ve mutfakta çok işinize yarayacak pratik bilgiler yer alıyor. Başlangıçlardan pilav ve makarnalara, farklı mut-faklara ait sebze ve et yemeklerinden tatlı ve hamur işlerine, diyet tariflerden aperatiflere kadar zengin bir tarif yelpazesine ustaların videolu anlatımları eşliğinde bir tıkla ulaşabilirsin-iz. Üyelik yoluyla tariflerinizi paylaşabileceğiniz, eklediğiniz arkadaşlara tarif önerebileceğiniz ve yeni lezzetler keşfed-ebileceğiniz bu platformda deneyimli ustalara online olarak soru sorabilir, kendi tariflerinizi ve videolarınızı yükleyebilir, her işleminiz için puan toplayabilir ve siz de bir COOK Şefi olabilirsiniz.

Cook mutfağı ile yemeklerinizin lezzetini çoğaltın

“ Her ay 1280 Toplu yemek üreticisine doğrudan ulaşmak için C A T E R I N G

g u i d eDüzenli takip etmek için ABONE olunuz

Page 49: Catering Guide Turkey Nisan 2016

47

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Page 50: Catering Guide Turkey Nisan 2016

48

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Bilmsel Makaleler - Özel Bölüm

Prof. Dr. Şebnem TAVMAN Ege Üni. Müh. Fak.Gıda Müh. Bölümü Prof. Dr. Ahmet KAYACIER Bursa Teknik Üni. Gıda Müh. Bölümü Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA Çukurova Üni. Ziraat Fakültesi Prof. Dr. Harun DEMİRKAYA Kocaeli Üniversitesi Prof.Dr. Yekta GÖKSUNGUR Ege Üni.Müh. Fak.Gıda Müh. Bölümü Prof.Dr.Ahmet Hilmi CON Ondokuz Mayıs Üniversitesi Prof.Dr.Beraat ÖZÇELİK İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Sedef Nehir EL Ege Üni. Müh. Fak. Gıda Müh. Bölümü Prof.Dr. Murat TAŞAN Namık Kemal Üni. Gıda Müh.Bölümü

Doç. Dr. Gülgün F. ŞENGÖR İstanbul Üni.Su Ürünleri Fakültesi

Doç. Dr. Mustafa ARDIÇ Aksaray Üni. Müh.Fak.Gıda Müh.Bölümü

Doç.Dr. A. Kemal SEÇKİN Bursa Teknik Üni. Gıda Müh. Bölümü Doç.Dr. Gülgün YILDIZ TİRYAKİ Çanakkale 18 Mart Gıda Müh.Bölümü

Doç.Dr. İbrahim ÇAKIR Abant İzzet Baysal Üniversitesi Doç.Dr.Ayhan DAĞDELEN Balıkesir Üni. Gıda Müh.Bölümü Doç. Dr. Cemalettin SARIÇOBAN Selçuk Üniversitesi

Doç.Dr.Hülya GÜL Sülryman Demirel Üniversitesi Doç. Dr. Mine ERGÜVEN İstanbul Aydın Üni. Müh.Fakültesi Doç.Dr.Osman KOLA Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Doç.Dr.Saadettin TURHAN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Suzan Öztürk YILMAZ Sakarya Üni. Gıda Müh. Bölümü Doç.Dr. Hasan VARDİN Harran Üniv. Gıda Müh. Bölümü

Yrd.Doç.Dr. Ayla ARSLANER Bayburt Üni.Gıda Müh. Bölümü Yrd. Doç. Dr. Durmuş SERT Necmettin Erbakan Üniversitesi Yrd.Doç.Dr.M.Kürşat DEMİR Necmettin Erbakan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Özge Duygu OKUR Bülent Ecevit Üni. Gıda Müh. Bölümü Yrd. Doç. Dr. Pınar Oğuzhan YILDIZ Ardahan Üni. Gıda Müh. Bölümü Yrd. Doç.Dr. Oktay YEMİŞ Sakarya Üni. Gıda Mühendisliği Yrd. Doç.Dr.Gülen Yıldız Turp Ege Üni. Müh. Fak. Gıda Müh. Bölümü Yrd.Doç.Dr.Yalçın ÇoşkunerKaramanoğlu Mehmetbey Üni. Gıda Müh. Bölümü

Yrd. Doç. Dr. Sümeyra S.TİSKE İNAN Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Gıda Müh. Bölümü Dr. Ahmet YAMAN Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Editör Prof.Dr. Ahmet AYAR Sakarya Üni. Müh. Fakültesi Gıda Müh. Bölüm Başkanı [email protected]

Bilimsel Kurul

Catering Guide Dergisi bu sayısı ile birlikte HAKEMLİ DERGİ statüsünde yayınlanmaktadır. Hayatın vazgeçilmezi olan gıda konu-sundaki Bilimsel Gelişmeleri yakından takip etmek için yeni bir mecra açtığımızı düşünüyoruz.

On iki yıldır yayın hayatını kesintisiz sürdüren Catering Guide Dergisi sektör yayıncılığına getirdiği farklı yorum ve duruşu ile göze çarpmak-tadır. Yansız ve objektif bir bakış açısı ile konulara yaklaşan dergimiz aynı çizgisini Bilimsel yazıların yayınlanmasında da sürdürecektir.

Amacımız Bilim insanlarımıza ve öğrencilerimize yeni bir kapı aralamaktır. Dergimizde yayınlanan makaleler eş zamanlı www.cateringguidedergisi.com adresinde de yayınlanacaktır.

Bilgi en büyük hazinedir, Paylaştıkca daha anlam kazanır.Çıktığımız bu yolda bu bölümün editörlüğünü üstlenen Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Bölüm Başkanı Sayın Prof.Dr.Ahmet AYAR ve Bilimsel kurulda görev alan değerli hocalarımıza sonsuz teşekkür ediyor ve başarılar diliyoruz.

Makale gönderilecek adres

[email protected]

Bu sayımızdan başlamak üzere Üniversi-telerimizin Gıda Mühendisliği veya Gıda ile ilgili bir bölümünü tanıtacağız.İlk ola- rak Sakarya Üniversitesi Gıda Mühendis-liği Bölümünü tanıtıyoruz. Bu bölümde yer almak için lütfrn bizimle irtibata geçiniz. İrtibat: Dursun ARIK 0507 179 56 02 [email protected]

Gıda Bölümlerini tanıtıyoruz

“Catering Guide” Hakemli dergi oldu

Güncelle, bilimselliği birleştiriyoruz

Yayın Yönetmeni Dursun ARIK

0507 179 56 02

Page 51: Catering Guide Turkey Nisan 2016

49

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Dergi güncel olan, 4 sayfayı geçmeyen araştırma veya derleme yazıları kabul etmektedir. Yayın konuları: Hazır Yemek, Lojistik, Yöresel Gıdalar ve Beslenme, Gıda İşletmeleri, Gıda Ambalajlama, İnsan Kaynakları ile Gıdaların Besin İçerikleri gibi konulardır.. Dergi yılda 10 sayı yayınlanmaktadır. Dergi için yazılar Word dosyası olarak hazırlanmalı, tek satır aralıklı, 9 punto, arial formatında yazılmalıdır. Yazılarda sayfa kenarlarında 28 cm x 20 cm boyutundaki kağıda göre üstten 1.5 cm, alttan ve yanlardan 1 cm. boşluk bırakılmalıdır. Yazılar çift sütun olarak hazırlanmalıdır. Çalışmanın özgünlüğü ve çalışma ile ilgili her türlü etik husustan yazarlar sorumludur. Yayın kurulu yayına kabul edilmiş çalışmalarda gerekli gördüğü değişiklikleri yapmaya yetkilidir.

Makaleler alttaki e-mail yolu ile dergiye ulaştırılmalıdır. E-mail adresi: [email protected] Yazı şablonu

MAKALENİN BAŞLIĞI (14 punto) Yazarların Adı SOYADI (9 punto) Yazarların adresleri ÖZET (10 punto)Çalışmanın tanımı ve elde edilen sonuçlar açık bir şekilde bu bölümde verilmelidir (9 punto ve italik yazılmalı, ortala-ma 150 kelime olmalıdır). Anahtar Kelimeler: 2-4 adet, çalışmayı tam olarak tanımlamalı. ABSTRACT (10 punto) Özetin anlaşılır bir dille İngilizce yazılmış şekli olmalıdır. Keywords: 2-4 adet, çalışmayı tam olarak tanımlamalı. GİRİŞ (10 punto) Konu hakkında temel bilgi ve konu ile ilgili yapılmış olan çalışmalarla ilgili açıklamalar bu bölümde verilecektir. Bu bölüm yaklaşık bir sayfa olmalıdır. MATERYAL VE METOT (10 punto, büyük harf) (Araştırma çalışması ise) Bu bölümde kullanılan materyaller ve uygulanan metotlar verilmelidir. Alt Başlıklar (10 punto, italik)

BULGULAR VE TARTIŞMA (10 punto, büyük harf) (Araştırma çalışması ise) Alt başlıklar (10 punto, italik) Bu bölümde elde edilen sonuçlar Tablo ya da Şekil olarak verilmeli, istatistik analizleri ile elde edilen sonuçlar yorum-lanmalıdır. Çalışma sonuçları yapılan benzer çalışmalarla, varsa standart ve tebliğlerle karşılaştırılmalıdır.

Tablo 1. Örnektir (Metin içerisinde atıfta bulunulmalı, 1, 2…. şeklinde sıralanmalı)

Dipnot: Kısaltmalar ve açıklamalar tablonun sol altından başlayarak yazılmalıdır.

Şekil 1, Örnektir (Metin içerisinde atıfta bulunulmalı, 1, 2…. şeklinde sıralanmalı) SONUÇ (10 punto, büyük harf) Bu bölümde elde edilen sonuçlar kısaca yorumlanmalı, önemine vurgu yapılmalı, gelecekle ilgili beklentiler veril-melidir.

KAYNAKLAR (10 punto, büyük harf) Kaynaklar metin içerisinde üst karakter olarak, rakamla verilmelidir. Örneğin; 1,2….. ve Arık3 Dergi: 1. Bingöl BE, Çolak H, Hanpikyan H. 2008. Makale Başlığı. Dergi Adı, Sayı, Sayfa aralığı. Kitap: 2. Griffith C. 2000. Varsa, Bölüm Başlığı (Editör), Kitabın Başlığı. Basım evi, İl, Ülke. İnternet: 3. FAO. 2007. FAOSTAT, Statistical Database. www.fao.org (Erişim Tarihi:……. ) Tez: 4. Aybek E. 2011. Tezin Başlığı. Üniversite, Enstitü Anabilim Dalı, İl.

Catering Guide Dergisi makale yazım esasları

A B C

x y z v

Page 52: Catering Guide Turkey Nisan 2016

50

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Sakarya Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü 1997 yılında kurulmuş, 2006-2007 eğitim-öğretim yılında eğitim-öğretim faaliyetlerine başlamıştır. 2006 yılında 31 öğrenciyle öğreni-me başlamış, ilk mezunlarını 2009-2010 eğitim öğretim yılın-da vermiştir. Yüksek Lisans eğitimine ise 2008-2009 yılın-da, Doktora programına ise 2014-2015 yılında başlamıştır. Gıda Mühendisliği Bölümü araştırma ve eğitim faaliyetlerini, Sapanca Gölü kenarında kurulmuş olan Sakarya Üniversite-si'nin Esentepe kampüs yerleşkesindeki Mühendilik Fakültesine ait M1, M2 M3 ve M4 binalarında sürdür-mektedir. Bölümümüzün öncelikli hedefi, “gıda alanında bilinçli, dürüst, ülkenin ve toplumun çıkarlarını her şeyin üzerinde gören, ufku geniş ve paylaşımcı mühendisler yetiştirmek”tir. Diğer öncelikli hedeflerimiz ise; • Nitelikli eğitim ve öğretimi ilke edinerek modern teknolojiyi uygulayan, • Gıda Mühendisliği alanında araştırıcı, sorgulayıcı ve yenilikçi mühendisler yetiştiren, • Evrensel bilime ulusal ve uluslararası düzeyde katkı sağlayacak öğretim ve araştırma yapan, • Sanayi ve kamu kuruluşlarına yol gösteren, bu alanlardaki problemleri analiz ederek bilimsel çözümler getiren, gıda ile ilgili konularda topluma katkı sağlayan bir program olmaktır.

Bölümümüzde 312 toplam öğrenci sayımızla örgün öğre-tim sürdürülmektedir. Akademik kadromuzda 2 Profesör, 5 Doçent, 4 Yardımcı Doçent, 12 Araştırma Görevlisi bulunmaktadır. Ekibimiz ve laboratuvar imkanlarımızla eğitim - öğretim sürecini yoğun uygulama dersleriyle destekle-mekteyiz. Bölümümüz tarafından verilen “gıda mühendisliği” diploması, MÜDEK akreditasyon kuruluşu tarafından kabul gören, Uluslararası Eğitim denkliği / eşdeğerliği olan bir belge

niteliğindedir. Öğrencilerimiz lisans ve lisansüstü öğrenimleri sırasında, talep etmeleri halinde Erasmus, Farabi ve Mevlana programlarıyla eğitim-öğretim faaliyetlerine kısa dönemli olmak üzere (3 - 8 ay) yabancı üniversitelerde devam edebilmektedirler. Laboratuvarlarımızda, eğitim - öğretim süre-cinin yanı sıra, işletmelerden veya birey-lerden gelebilecek bazı analiz taleplerini gerçekleştirme imkanlarımız da bulunmaktadır.

Bu kapsamda, gaz kromatografisi, yüksek performanslı sıvı kromatografisi, tekstür analiz cihazı, UV spektrofotometre gibi çok sayıda ve nitelikli cihazlarımız mevcuttur.

İletişim bilgilerine ve bölümümüz hakkında merak ettiğiniz diğer bilgilere “http://www.food.sakarya.edu.tr/tr” adresli web sayfamızdan ulaşabilirsiniz:

Sakarya Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü

Üniversitelerimiz

Page 53: Catering Guide Turkey Nisan 2016

51

M2 Araştırma Laboratuvarı - 3 M4 Araştırma Laboratuvarı – 1

M4 Araştırma Laboratuvarı – 2

M4 Araştırma Laboratuvarı – 3

Bölüm tarafından yürütülen bazı çalışmalar ■ Diyet Lif Değeri Yüksek Bazı Gıda Sanayi Artıklarının Yoğurt ve Dondurmada Kullanılabilirliği ve Bu Ürünlerin Kalitesi Üzerine Etkilerinin Araştırılması. ■ Nisasta Bazlı Yağ İkame Edici Maddelerin Üretimi Ve Karakterizasyonu. ■ Hububat Ve Hububat Ürünlerinde Kalite Ve Güvenliğin Geliştirilmesi. ■ Yayık Tereyağının Raf Ömrünün Uzatılması- na Bazı Baharat Uçucu Yağ Ve Ekstrakt larının Katkısı. ■ Balıkta Tuzlama Ve Kurutmanın Salmonella Üzerine Etkisi. ■ Bazı Tarımsal Atıklardan Aseton - Butanol- Etanol Üretimi İçin Uygun Mikroorganizma ların Seçimi Ve Üretim Koşullarının Optimizasyonu. ■ Yerli Ve Melez (Saanenxyerli) Keçi Sütlerin den Üretilen Tuzlu Yoğurdun Farklı Ambalaj Ve Depolama Koşullarında Karşılaştırılması, Ulusal Ve Uluslararası Pazara Kazandırılma Olanakları. ■ İhracat Potansiyeli Yüksek Taze Ve Az İşlenmiş Meyvelerin Modifiye Atmosfer Paketleme (MAP) İle Muhafazası Ve Raf Ömürlerinin Belirlenmesi.

M4 Öğrenci Uygulamaları Laboratuvarı

M2 Araştırma Laboratuvarı - 1

Page 54: Catering Guide Turkey Nisan 2016

52

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

GİRİŞEndüstrileşmenin bir sonucu olarak çalışma hayatındaki monotonluk insanları daha az yağlı ve enerjisi düşük gıda-lar tüketmeye yönlendirmiştir. Aşırı yağ tüketimi sonucunda kan basıncının yükselmesi, koroner kalp hastalıkları, damar tıkanıklığı (Şekil 1) ve obezite riskinin artması sonucu, tıp doktorlarının ve beslenme uzmanlarının insanlara hayvansal yağları daha az tüketmelerini öğütlemeleri yağı azaltılmış veya az yağlı gıdaların tüketiminde de özendirici olmuştur. Doymuş yağ asitlerinin başlıca kaynağı olan peynir daha yük-sek HDL kolesterole neden olduğundan, peynir diyeti düşük yağ-yüksek karbonhidrat diyetine göre daha az kalp damar hastalığı riski oluşturmaktadır. Türkiye’de modern süt fabrikalarının sayılarının artması; rekabet ortamının gelişmesi ile birlikte ürün çeşitliliğinde de önemli artışlar sağlamıştır. Ürün çeşitliliği bakımından en zengin süt ürünü peynirdir. Diyet gıdalara olan ilgi peynir çeşitliliğinde de etkili olmuş, farklı yağ içeriklerin sahip çeşitler üretilmeye başlanmıştır. Diyet ürünlere olan bu ilgi, pazarda-ki eğilimleri de etkilemiş ve tüketicilerin yağı azaltılmış veya az yağlı peynire olan talebini az da olsa artırmıştır (Şekil 2). Şekil 2’den de görüldüğü gibi yağı azaltılmış peynir üretimi yıllara bağlı olarak önemli bir değişim göstermemiştir. Burada hatırlanması gereken; peynirde yağ azaltılmasının esas ned-eni ürün çeşitliliği ve ekonomik ürün gereksinimidir1.

Şekil 1. Kolesterol ve neden olduğu damar tıkanıklığı Diyet önerilerinin birçoğunda yer alan az yağlı ya da yağsız süt ve süt ürünlerinin tüketimi konusundaki tavsiyeler ‘Tam

yağlı süt ve peynirden uzak mı durulmalı’ sorusunu akıllara getirmektedir. Oysaki süt yağı, yaklaşık %50-60 oranın-da doymuş yağ içerirken birçok oleik asit (zeytinyağının sağlıklı olmasını sağlayan yağ asidi) ve konjuge linoleik asit (vücutta kilo kaybına yardımcı olan yağ asidi) de içerir. Doy-muş yağların kalp hastalıkları ya da kardiyovasküler rahat- sızlıkların artışında önemli bir etken olduğuna dair önemli bir kanıtın da bulunmayışı nedeniyle uzmanlar, yağ içeren süt ürünleri tüketiminin daha sağlıklı olduğu yönünde artan bir kanıya varmaktadırlar. 1900’lü yıllarda tam yağlı çiğ sütün ilaç olarak kullanıldığı ve yapılan araştırmalarda, tüberkülozun, sinir sistemi has- talıklarının ve kalp-böbrek rahatsızlıklarının iyileşmesinde olumlu sonuçlar alındığı bilinmektedir. Bu çalışmalar tam yağlı süt ürünleri tüketiminin aşağıdaki riskleri azaltmaya yardımcı olabileceğini göstermiştir: Diyabet: Palmitoleik asidin, insülin direncine ve diyabete karşı koruma sağladığı, Kanser: Doğal olarak inek sütünde bulunan linoleik asidin kanser riskini azalttığı, Kilo: Uzun periyotta besinlerle alınan yağın kilo kaybına olumlu katkı sağladığı, Kalp damar rahatsızlıkları: Avustralya’da yapılan 16 yıllık çalışmalarla; süt yağı içeren besinlerin kardiyovasküler has- talıklardan kaynaklanan ölüm riskini azalttığı ortaya konmuştur. Ayrıca doymuş yağ asitlerinin (palmitik ve stearik asit); A,D,E,K vitaminlerinin emilimi için önemli olduğu ve kolesterol seviyesini düşürücü etkisinin bulunduğu bildirilmiştir.

Birçok ülkede diyet gıda ürünleri ve üretim-tüketimdeki artışlar, dünyada bu tür ürünlere yönelik yeni gıda alışkan-lıklarının yerleşmeye başladığının önemli bir göstergesidir. Gıda teknolojisindeki yenilikçi eğilimlerin etkisiyle, gıda üreti-cileri sürekli artış gösteren talebi karşılamak için, “yağsız, az yağlı, light, diyet, düşük kalorili” gibi tanımlamalarla ürünler üretmekte ve pazarlamaktadırlar.

Peynirde yağ miktarı ve önemiEmine OKUMUŞ, Arş. Gör., Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Gıda Müh. Böl., VanHatice SIÇRAMAZ, Arş. Gör., Sakarya Üniversitesi, Gıda Müh. Böl., Sakarya

ÖZETSon yıllarda pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de tüketicilerin beslenme konusunda daha bilinçli hale gelmesi, yağ ve kolesterol içeriği yüksek gıdalara olan ilginin değişmesine neden olmakta ve buna bağlı olarak da bazı tüketicilerin az yağlı ürünleri tüketme eğilimi artmaktadır. Dünyada tüketilen diyet gıdalar içerisinde en büyük payı süt ve süt ürünleri oluştururken, yağ oranı azaltılmış veya yağsız süt ürünleri içerisindeki en büyük payı ise peynirler oluşturmaktadır. Ancak peynirde yağ azaltılmasının en önemli ned-eni ürün çeşitliliği ve ekonomik faktörlerdir. Bu çalışmada da, yağın beslenme ve peynir yapısı yönünden önemi ile azaltılması ile ilgili eğilimler ve gereksinimler hakkında bilgi verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: yağ, sağlık, peynir, fayda, kolesterol

Page 55: Catering Guide Turkey Nisan 2016

53

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Şekil 2. Yıllara göre peynir üretiminde görülen yağ azaltma eğilimleri Bu noktada tüketicinin karşısına marka bazında pek çok seçenek çıkarken, akıllarda da bir takım soru işaretlerine ned-en olmaktadır. • Acaba adı geçen light süt ürünleri birbirine benzemekte midir ya da hepsi aynı kalitede midir?• Etiket bilgileri gerçek içeriği ne kadar yansıtmaktadır?• Sağlığa zararlı etkileri var mıdır?• Diğer ürünlerden farkı sadece yağ oranı mıdır?Bu soruların cevaplanması, yasal düzenlemelerle mümkün olmaktadır: Light süt ürünleri, genellikle sütteki yağ içeriği ve yağsız kuru madde içeriğinin azaltılması suretiyle üretilmektedir. Türk Gıda Kodeksi, özel beslenme amaçlı gıdalara ilişkin hükümler taşımakta ve bu ürünler için etiket bildirim esaslarını düzen-lemektedir. Bu hükümlere göre, enerji ve yağ değerlerinde sağlanan en az %25’lik azalmalar, etiket üzerinde “kalorisi azaltılmış” veya eşdeğeri bir kelime ile ifade edilmektedir. Diğer yandan bir ürüne “yağsız” diyebilmek için yağ oranının 100 gramda 0.15 gramdan az; düşük yağlı diyebilmek için de 100 gramda 3 gramdan az olması gerektiği bildirilmektedir 2. Benzer şekilde, FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından besin öğelerinin içerikleriyle ilgili olarak bazı tanım-lar kabul edilmiştir. Bir ürünün porsiyonunda 0.5 g’dan az yağ içermesi durumunda “yağsız (fat-free)” terimi, porsiyonda 3 g ya da daha az yağ içermesi durumunda “az yağlı (low-fat)” terimi; içerdiği yağ miktarının % 25 oranında azaltılması duru-munda “yağı azaltılmış (reduced-fat)” terimi; yağ içeriğinin en az %50 oranında azaltılması durumunda “hafif (light)” terimi kullanılmaktadır 3.Ayrıca; T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın süt ve süt ürünleri için yayınlamış olduğu Kodeks’e göre peynirler; “yüksek yağlı”, “tam yağlı”, “orta yağlı”, “kısmen yağsız” ve “yağsız” şeklinde sınıflandırılmıştır. Ayrıca söz konusu Kod-eks’e göre, peynirdeki yağ miktarının etikette beyan edilmesi zorunluluğu getirilmiştir 4 (Tablo 1). Tablo 1. Peynirlerin süt yağı miktarına göre sınıflandırılması

Az Yağlı Peynirlerin Özellikleri Az yağlı ya da yağı azaltılmış peynir terimi; tam yağlı çeşidine göre daha az yağ oranına sahip olan peynirleri ifade etmek-tedir. Bununla birlikte, az yağlı ya da yağı azaltılmış peynir- lerin bileşiminde, tam yağlı peynir ile kıyaslandığında önemli farklılıklar vardır. Özellikle, peynirin yağ içeriği azalırken, azalan yağ içeriğine paralel olarak su içeriği ve protein oranı artar 1,5,6. Ancak su içeriği ile yağ oranı eşit şekilde yer değiştirmez 6,7. Dolayı- sıyla protein içinde dolgu maddesi olarak görev yapan yağ ve su miktarı toplamında bir azalma olur ve protein, az yağlı peynirlerde baskın rol oynar. Bu tür peynirlerin çeşit-li bileşenlerinin dengesi, tam yağlı peynirlere göre önem-li ölçüde farklıdır. Yağ içeriği azaldıkça nem içeriği artar ve protein, tekstür gelişiminde önemli bir rol oynar. Yapısal so-run yaşanmaması için yağsız peynir kitlesindeki su oranını tam yağlı peynirdekine eşitlemek gerekir. Bu amaçla, pey- nirin su fazındaki tuz içeriği düşürülebilir. Peynir randımanının düşük olması az yağlı peynirlerin diğer bir özelliğidir. Her ne kadar peynirden uzaklaştırılan yağ, su ile ikame edilse de, uzaklaştırılan toplam yağ miktarı eklenen su miktarına eşit ol-madığından randıman daha düşük olmaktadır1. Yağ içeriğinin süt ürünlerinin özelliklerine etkisi incelendiğinde; genellikle süt yağı içeriğindeki artışın, nem miktarını azalta-cağı ve süzülme süresince yumuşak peynirlerde nem kaybını durdurabileceği görülür. Daha düşük yağ = daha yüksek nem ve daha fazla tutulan çözünür serum proteini, Daha yüksek yağ= daha yüksek peynir yağı ve daha düşük nem anlamına gelmekte olup, bu durumun standardize edil-memesi ya da edilememesi randımanı etkilemektedir. Süt Yağının Peynir Üretimindeki Fonksiyonları Yağın azaltılmasının peynirde neden olabileceği problemler-in çözümü için, yağın peynirdeki fonksiyonlarının yanı sıra, peynir üretimi sırasında oynadığı rolü de anlamak önemlidir.

Süt yağı, enerji vermekle beraber süt ürünlerinin tekstür, lezzet ve renk oluşumlarında belirleyici rol oynamaktadır. Dolayısıyla peynirin içerdiği yağ sadece beslenme açısından değil, peyni-rin aroması, yapısı ve tat karakteristikleri üzerinde de önemli etkilere sahiptir (Şekil 3 ve 4).

Yağlılık Durumu Kurumaddede süt yağı (%) Tam yağlı 45≤süt yağıYarım yağlı 25≤ süt yağı<45Az yağlı 10≤ süt yağı<25Yağsız 10> süt yağı

Page 56: Catering Guide Turkey Nisan 2016

54

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Şekil 4. Yağın peynirin yapısı üzerine olumlu etkileri Süt yağı; tam yağlı peynirde toplam kurumaddenin yaklaşık yarısı kadar bir bölümünü oluşturduğu için, peynir randımanını arttırır1. Diyette alınan diğer besin öğelerine kıyasla daha yüksek enerji (9 kkal/g) verir. Ayrıca, yağ; lezzet gelişimi için öncül madde olarak görev yapan lipofilik lezzet bileşenleri- nin taşıyıcısı ve çözücüsüdür8,9. Fizyolojik açıdan ise; yağda çözünür vitaminlerin, esansiyel yağ asitlerinin ve prostagland-inlerin kaynağını oluşturur 9. Yağı azaltılmış peynirlerde yapı ve aromanın zayıflaması, önemli bir teknolojik probleme yol açmakta ve bu ürünler-in pazarlanmasında sıkıntı yaşanmaktadır10. Peynirde yağ oranının azaltılması, protein matriksinin daha sıkı ve peyni-rin yapısının daha çiğnenebilir olmasına neden olmaktadır 11. Lezzet eksikliğinde etkili bir faktör, starter bakteri hücreleri ile süt yağı globülleri arasındaki etkileşimdir. Süt yağının lezzete bir diğer katkısı da, apolar fonksiyonel özelliklerinden biri-si olan lezzet maddelerini taşıma kapasitesidir. Süt yağının peynirin görünüşü üzerinde de etkisi vardır. Süt yağının ışığı yansıtma özelliği, peynirde şeffaflığın oluşumunu engeller ve camsı olmayan (donuk) bir yüzey görünüş sağlar 12. Ayrıca, yağ peynirde kendine özgü bir renk oluşumuna da neden olur. Yağ içeriğinin, peynirin mikroyapısı üzerine kesin bir etkisi vardır. Tam yağlı peynirlerde mikroyapı, üç boyut-lu bir görünüş sağlayan, tabakalı görünümde ve pürüzsüz yüzeyli bir protein matriksine sahiptir (Şekil 4). Yağı azaltılmış peynirlerde görülen; sertliğin artması, kau-çuksu doku, yavan lezzet, acılık, kötü lezzet ve istenmeyen renk oluşumu gibi kusurların giderilmesi üzerine çalışma-lar yürütülmektedir. Peynirde yağın azaltılması ile oluşan bu kusurların önlenmesi için, üretim prosesinde değişiklik yapıl-ması, yardımcı starter kültürlerin ve yağ ikame maddelerin-in kullanımı başlıca çözüm yollarıdır1,13. Üretim prosesinde değişiklikler yaparak ve yardımcı kültür kullanarak, kabul edilebilir kalitede %25-33 oranında yağı azaltılmış peynir üret-mek mümkündür. Ancak %50’den fazla oranda yağın azal-tılması durumunda bu yöntemler yetersiz kalmakta ve yağ ikame maddelerinin kullanımı önerilmektedir13. Son zamanlar-da tağşiş amacıyla peynir sütünden uzaklaştırılan yağ yerine hidrojene edilmiş bitkisel yağlar ilave edilmektedir. Bu şekilde üretilen peynirler hem sağlık yönünden önemli riskler oluştur-makta hem de tüketici ekonomik yönden kandırılmaktadır.Az yağlı peynirlerin kalitesini iyileştirmeye yönelik en önem-li strateji; tam yağlı peynirin, su/kazein oranında eşitlik veya yüksek bir oran sağlamak, ya da yağsız peynir kitlesindeki su oranına eşit veya yüksek bir oran sağlamak yoluyla peynirde su oranını artırmaktır14,15,16. Peynirde suyun artırılması; ya proteinlerin su tutma kapasitesini artırarak ya da protein miselleri arasındaki serum misellerinin boyutunu artırarak sağlanabilmektedir 15.

Yağı azaltılmış veya az yağlı peynirin kalitesini düzeltmeye yönelik çabalar, üç başlık altında toplanabilir1. Bu prosedürler ayrı ayrı uygulanabileceği gibi birkaçı birlikte uygulanabilmek-tedir. Bu iyileştirme prosedürleri: 1. Üretim prosesinde değişiklikler yapılması Bugüne kadar yağı azaltılmış peynirin kalitesini artırmaya yönelik başlıca üretim modifikasyonları şu şekilde özetlene-bilir:• Yüksek pastörizasyon sıcaklığı uygulanması• Süte yüksek basınç uygulanması• Sütün ya da kremanın homojenizasyonu• Yağsız süt katı maddesi ilavesi• Sütün ultrafiltrasyonu• Sütün koyulaştırılması• Sütün bir asitle asitlendirilmesi• Düşük ısıtma sıcaklığı• Pıhtının yıkanması• Ön olgunlaştırma süresinin kısaltılması• Karıştırma süresinin kısaltılması ya da aralıklı karıştırma işlemi• Düşük sıcaklıkta ya da kısa süre presleme işlemi• Starter kültür miktarının azaltılması• Tatlı yayıkaltı ilavesi şeklindedir.

2.Starter kültür seçimi, yardımcı kültür ve enzim ilavesi Yağı azaltılmış peynirlerde tam yağlı peynirler için kullanılan kültürler, istenilen kalitede peynir üretimine yardımcı ola- mazlar17. Yağı azaltılmış peynirlerde kaliteyi iyileştirmek amacıyla düşük ısıtma sıcaklıkları kullanıldığında, mezofilik starter kültürler daha hızlı gelişebilirler. Ayrıca, yüksek nem içeriği ve düşük tuz/su oranı; asitlik gelişimini ve acı peptitlerin oluşumunu hızlandırır1,13. Dolayısıyla, az yağlı peynir üretimi için seçilen starterler düşük ısıtma sıcaklıklarında ve peynir- deki yüksek su içeriğinde otolize uğrayabilmelidir1,18. Ayrıca, düşük proteolitik ve yüksek peptidolitik aktiviteye sahip star- terlerin kullanımı bu peynirler için önerilmektedir1. 3.Yağ ikame maddelerinin kullanımı Şayet peynirin yağı alınırsa yapısında kuruma, sertlik, yapışkanlık ve tat - aroma eksikliği görülür, bu anormalliği gidermek için peynirlerde alınan yağın yerine bazı ikame mad-deleri kullanılmaktadır. Yağı azaltılmış ve az yağlı peynirlerde yağın verdiği özellikleri ikame etmeleri nedeniyle bu madde- lere yağ ikame maddeleri (fat-replacer) denilmektedir. Yağ ikame maddeleri karbonhidrat, protein ve yağ esaslı olar-ak sınıflandırılabilmektedir19,20. Protein ve karbonhidrat esaslı yağ ikame maddeleri yağı taklit edici maddeler olarak bilinme-ktedir ve bunlar gıdalardaki yağın fonksiyonlarını tam olarak yerine getiremezler. Yağ esaslı yağ ikame maddeleri veya yağ benzeri maddeler gıdalardaki yağı birebir ikame eden madde- lerdir. Her kategorideki yağ ikame maddeleri yağı düşürülmüş gıdaya bir dizi duyusal ve fonksiyonel kalite özelliklerini ka-zandırmaktadır20. Bir yağ ikame maddesinin sahip olması gerekli özellikler şunlardır;• Az yağlı üründe, tam yağlı ürüne yakın fonksiyonel ve duyusal özellikleri sağlayabilmeli,• Sağlık açısından güvenilir olmalı,• Fizyolojik olarak inert bir madde olmalı,• Tam yağlıya kıyasla gıdada kalori azalması gerçekleştire- bilmelidir 21.

Page 57: Catering Guide Turkey Nisan 2016

55

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

SONUÇ Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yoğun iş hayatı ve bu hayattaki monotonluk tüketicileri beslenme konusunda daha değişik eğilimlere yöneltmiştir. Bu eğilimler arasında daha düşük kalorili menüleri içeren öğünler yer almaktadır. Son zamanlarda ortaya konulan bilimsel gerçekler süt yağının kalp damar hastalıkları ile yakın bir ilişkisinin olmadığını, tam tersine pek çok rahatsızlığın yaşanmasına engel olduğunu ortaya koymuştur. Süt ürünlerinde, genellikle de peynirde yağın azaltılmasının temel nedeni ekonomik faktörlere bağlıdır. Diğer bir neden de diyet uygulama gereği duy-an tüketicilerin daha az kalorili gıdalara ilgi göstermesidir. Bütün bu gelişmeler ve talepler göz önünde bulundurularak son zamanlarda işletmeciler sütteki kolesterolü ve yüksek moleküllü yağ asitlerini parçalayarak tüketiciler için hem fonk-siyonel hem de besleyici olan peynir üretimine yönelmiştir. Bu sayede gerek sütten gerekse sütten üretilen peynir gibi ürünlerden maksimum fayda sağlanmış olacaktır. KAYNAKLAR 1. Mistry VV. 2001. Low fat cheese technology. International Dairy Journal, 11, 413-422. 2. Salih ZA. 2001. Ankara’da Tüketime Sunulan Light Yoğurt-ların Bazı Fiziksel, Kimyasal ve Mikrobiyolojik Özellikleri ile Duyusal Nitelikleri Arasındaki ilişkiler. Yüksek Lisans Tezi, Ankara. 3. CCC 2002. ‘What the labels mean?’, Calorie Control Coun-cil, http://www.caloriecontrol.org/foodlabels.html (Erişim tarihi: 24.09.2015) 4. CA 2000. Codex Alimentarius, ‘Milk and Milk Products’, 2nd Ed., Vol:12, Food and Agriculture Organization of the United Nations World Health Organization, Rome. 5. Merrill RK, Oberg CJ, McManus WR, McMahon DJ. 1994. A method for reduced fat Mozzarella cheese. Journal of Dairy Science, 77, 1783-1789. 6. Rudan MA, Barbano DM, Yun JJ, Kindstedt PS. 1999. Ef-fect of fat reduction on composition, proteolysis, functionality and yield of Mozzarella cheese. Journal of Dairy Science, 82, 661- 662. 7. Fife RL, McMahon DJ, Oberg CJ. 1996. Functionality of low fat Mozzarella cheese. Journal of Dairy Science, 79, 1903-1910. 8. Leland JV. 1997. Flavour interactions: The greater whole. Food Technology, 51, 75-80.

9. Akoh CC. 1998. Fat replacers. Food Technology, 52, 47-52. 10. Akın N, Aydemir S, Kocak C, Yıldız MA. 2003. changes of free fatty acid contents and sensory properties of white pickled cheese during ripening. Food Chemistry, 80, 77-83. 11. Kavas G, Oysun G, Kinik O, Uysal H. 2004. Effect of some fat replacers on chemical, physical and sensory attributes of low-fat white pickled cheese. Food Chemistry, 88, 381-388. 12. Anderson DL, Mistry VV, Brandsma RL, Baldwin KA. 1993. Reduced fat Cheddar cheese from condensed milk. 1. Manufacture, composition and ripening. Journal of Dairy Sci-ence, 76, 2832-2844. 13. Drake MA, Swanson BG. 1995. Reduced and low-fat cheese technology. Trends in Food Science and Technology, 6, 366-369. 14. Bhowmik T, Riestere R, Van Boekel MAJS, Marth EH. 1990. Characteristics of low-fat Cheddar cheese made with added Micrococcus or Pediococcus species. Milchwissen-schaft, 45, 230-235. 15. Low D, Ahlgren JA, Horne D, Mc Mahon DJ, Oberg CJ, Broadbent JR.1998. Role of Streptococcus thermophilus MRIC capsuler exopolisaccaride in cheese moisture reten-tion. Applied and Enviromental Microbiology, 64, 2147-2151. 16. Broadbent JR, McMahon DJ, Oberg CJ, Welker DL. 2001. Use of exopolisaccharide-producing cultures to improve the functionality of low fat cheese. International Dairy Journal, 11, 433-439. 17. Küçüköner E. 1996. Effect of various commercial fat re-placers on the physico-chemical properties and rheology of low fat Cheddar cheese, PhD thesis, Mississippi State Univer-sty, Mississippi State. 18. Ardö Y. 1997. Flavor and Texture in Low-fat Cheese, in Mi-crobiology and Biochemistry of Cheese and Fermented Milk, London, Chapman &Hall. 19. Kurtzweil P. 1996. Taking the fat out of food. http://www.fda.gov/fdac/features/696_fat.html, (Erişim tarihi: 01.03.2015).20. Lucca PA, Tepper BJ. 1994. Fat Replacers and The Func-tionality of Fat in Foods. Trends in Food Sicience & Technol-ogy, Jan., 12-19. 21. Grossklaus R. 1996. Fat replacers-requirements from a nutritional physiological point of view. Fett/Lipid, 98, 136-141.

Bilimsellikle günceli birleştirdik C A T E R I N Gg u i d e

Düzenli takip etmek için ABONE olunuz

Page 58: Catering Guide Turkey Nisan 2016

56

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Propolisin (resina propoli) antioksidan kapasitesi, toplam fenolik madde miktarları ve bazı gıda kaynaklı bakteriler üzerine antibakteriyal etkilerinin belirlenmesi

Suzan ÖZTÜRK YILMAZ, Doç. Dr. Sakarya Üniversitesi, Mühendislik Fak., Gıda Müh. Bölümü, suzanyı[email protected] Şule BAL, Müge ŞEN, Yasin YAZICI, Gizem POLAT, Gamze YAVAŞ, Gıda Mühen-disi, Sakarya Üniversitesi. Eda KILIÇ, Arş. Gör. Sakarya Üniversitesi, Mühendislik Fak., Gıda Müh. Bölümü, [email protected]

ÖZET

Bu araştırmada, Hollanda menşeili Propolisin (Resina Propoli), Dimethyl sulfoxide (DMSO)’de çözülerek hazırla-nan metanollü ekstraktının antibakteriyel aktivitesi, toplam fenolik madde içeriği ve toplam antioksidant aktivitesi araştırılmıştır. Elde edilen ekstrenin antibakteriyel etkisi Disk Difüzyon metoduna göre Staphylococcus aureus, Lactobacillus plantarum, Listeria monocytogenes, Enterobacter sakazakii, Bacillus cereus, Escherichia coli, Lac-tobacillus brevis ve Lactobacillus sakei bakterileri üzerinde denenmiştir. Bu çalışmada, propolis ekstresinin; Demir (III) İndirgeme Antioksidan Gücü (FRAP) Yöntemi ile Antioksidant Kapasitesi ve Folin-Ciocalteau Reaktifi (FCR) Yöntemi ile Toplam Fenolik Madde içeriği değerlendirilmiştir. Sonuç olarak; propolisin metanol özütünde fenolik içeriği 267.79 mg/g gallik asit eşdeğeri olarak, toplam antioksidant aktivitesii ise 742.50 µmol/g troloks eşdeğeri olarak belirlenmiştir. Çalışmada kullanılan propolisin DMSO’da çözülen metanol özütü, test edilen mikroorganiz-maların üçü hariç gelişmelerini değişik oranlarda (9-15 mm inhibisyon zonu) engellemiştir. Anahtar Kelimler: Propolis, Antibakteriyel, Antioksidan, FRAP, FCR

GİRİŞSon yıllarda dünyada Apiterapi adı verilen arı ürünleri kul-lanımına dayalı tedavi yöntemleri her geçen gün artmaktadır. Özellikle değerli bir arı ürünü olan propolis “İşçi arıların bitkil-erin filiz ve tomurcuklarından topladığı, reçinemsi maddeleri ve bitki salgılarını başlarında bulunan guddeler tarafından salgılanan enzimlerle biyokimyasal değişikliğe uğratarak oluşturdukları kirli sarıdan, koyu kahverengiye kadar değişen renkte ve oda sıcaklığında yarı katı halde olan bir maddedir”1. Propolis; antimikrobiyal özelliklerinin yanı sıra antienflamatu-var, antiülser, antitümör, bağışıklığı uyarıcı çok sayıda yararlı biyolojik aktivite gösterdiği anlaşıldıktan sonra dünya ticaretin-de ve marketlerde düzenli olarak alınıp satılan bir ürün haline gelmiştir (Tablo 1)2.

Propolis, doğal bir antibiyotik olarak kullanılmış ve propolis kelimesi, pro (ilk ya da savunma) polis (şehir) kelimelerinden türetilmiştir3. Propolis insanların dikkatini tıbbi açıdan binlerce yıl önce çekmiş ve bu doğal ürün, eski çağlarda Avrupa ve Kuzey Afrika’da, Mısır, Yunan ve Romalılarca yaygın olarak kullanılmıştır2. Geleneksel hekimlikte yaygın olarak kullanılan propolisten, çok eski çağlardan bu yana insanlar tarafından ya çeşitli hastalıkların tedavisinde ya da hastalıkların etkilerinin azaltılmasında yararlanılmıştır4. Kullanım alanı çok geniş olan propolisten; tıpta, kozmetik sanayinde ve gıda sektöründe yararlanılmaktadır. Propolis ürünlerini günümüzde; tabletler, kapsüller, diş macunları, ağız gargarası, yüz kremleri, losyonlar, çözeltiler ve şekerlemeler halinde marketlerde bulmak mümkün hale gelmiştir5. Propoli-sin içeriği, toplanılan bitki kaynağına, arı türü, arı ırkı ve ekolo-jik koşullara bağlı olarak değişim gösterebilmektedir. Yapısın-da yaklaşık 150 kimyasal bileşik, 20’den fazla mineral madde, bal mumu, reçine ve polen bulunmaktadır 6.

Tablo 1. Farklı ülkelerden analiz edilen propolisin kimyasal bileşenleri tabloda listelenmiştir2

Bileşen Sınıfı Bileşen Grubu Kaynaklar

MacaristanBulgaristanÇekoslovakyaMısırİngiltereAvusturya, Almanya, İsrail, İngiltere

MacaristanBulgaristan, MoğolistanMacaristan Macaristan Polonya

BulgaristanKübaKübaKübaİngiltere

İngiltereİngiltere

%45-55 Flavonoidler

Fenolik asit ve esterler

%25-35 %10 uçucu %5%5 (14 iz element, en yaygın Fe ve Zn)KetonlarLaktonlarKinonlarSteroidlerBenzoik asit ve esterleriVitaminler, sadece B3Şekerler

Resinler

Mum ve yağ asitleri Esensiyal yağlarPolenDiğer organik ve mineral maddeler

Page 59: Catering Guide Turkey Nisan 2016

57

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Propolisteki antimikrobiyal etki oluşturan maddeler ve mad-de grupları ile, bunların etki mekanizması tam olarak ortaya konulamamıştır. Ancak antimikrobiyal etkinin temelde reçine içindeki flavonoidler, aromatik asitler ve esterlerden kaynak-landığı belirtilmektedir5 (Tablo 2). Propolisteki temel kimyasal sınıflar; flavonoidler (flavonlar, flavononlar, flavonoller, dihi-droflavonoller), fenolik asitler ve esterleri ile çeşitli aromatik bileşiklerdir7. Propolisin en temel bileşenleri fenolik bileşikler olup, bunların içinde en fazla tespit edilen bileşik flavanoidler-dir1. Propolis, ayrıca B1, B2, B6, C ve E vitaminlerine ilaveten Mg, Ca, I, K, Na, Cu, Zn, Mn ve Fe gibi mineral maddeleri de içermesinden dolayı besleyici özellik göstermektedir8. Tablo 2. Propolisin bileşimi ve bilinen farmakolojik Aktiviteleri9

Birçok araştırmacı propolis ekstrelerinin bazı gıda kaynaklı bakteri ve mantarları inhibe ettiğini bildirmişlerdir. Antimikro-biyal maddelerle propolisin birlikte kullanımı, seçilen anti-mikrobiyallerin dozunun azaltılmasını ve antimikrobiyal teda-vinin daha etkili olmasını sağlamıştır. Ayrıca yüksek flavonoid içeriği ile propolis, cilt hastalığına sebep olan mantar ve Can-dida türlerine karşı aktivite göstermektedir. Propolisin alkollü ekstrelerinin % 0.25 -2 konsantrasyonlarında çok sayıdaki dermatofitlere karşı aktif olduğu tespit edilmiştir. Test edilen ekstrelerinin antibakteriyel aktivitesindeki farklılıkların fenolik içeriklerinden ve orijinlerinden kaynaklandığı belirtilmiştir2,9.Bu çalışmada Hollanda’dan elde edilen propolisin; bazı gıda kaynaklı bakteriler üzerine antibakteriyel etkileri, antioksidan kapasiteleri ve toplam fenolik madde miktarlarının belirlenme-si amaçlanmıştır.

MATERYAL VE METOT Propolis ekstraksiyonu Hollanda’dan temin edilen Propolis; havanda dövülerek toz haline getirilmiştir. Toz propolisten 10 gram tartılıp (0.001 hassasiyet) 100 mL metanol eklenmiştir. Ekstraksiyon için; propolis ağzı kapalı olarak 30 dk ultrason-ik banyoda ekstrakte edilmiş, karanlık bir ortamda günde 2-3 kez karıştırılmak suretiyle bir hafta bekletilmiştir. Sonra her bir karışım filtre kağıdından (Whatman No.1) süzülerek, 1000 rpm’de 5 dk santrifüj edilmiştir. Elde edilen berrak filtrat rotary evaporatör kullanılarak 40°C’de vakum altında kurutulmuştur. Elde edilen kuru ham ekstrakt, ekstraksiyon verimini hesap-lamak amacıyla tartılmıştır10,11.

Kalan kuru ekstrakt, DMSO ile yıkanarak 0.11 g/mL konsan- trasyonda ekstraktlar hazırlanıp, numune tüplerinde kullanıla-na kadar +4 °C’ de saklanmıştır12.

Ekstraksiyon veriminin hesaplanması Evapore edilerek kurutulmuş ekstraktın verimi (kuru ağırlık bazında) aşağıdaki eşitlik kullanılarak hesaplanmıştır13.

% Verim = (W1*100)/ W2W1→ solvent uzaklaştırılarak kurutulmuş ekstraktın ağırlığıW2→ bitki örneklerinin kuru ağırlığıPropolis için; W1:2.203 g W2:10 g %verim: % 22.03 olarak belirlenmiştir. Antibakteriyel etkinin disk difüzyon yöntemi ile incelenmesiAraştırmada S. aureus, L. plantarum, L. monocytogenes, E. sakazakii, B. cereus, E. Coli, L. brevis ve L. sakei mikroor-ganizmaları kullanılmıştır. Mikroorganizma kültürlerinin hazır-lanmasında; bakteri suşları Plant Count Agar (PCA) ve Man, Rogosa and Sharpe (MRS) agarda geliştirilmiştir. Antibakteri-yel etkinin belirlenmesinde Disk-Difüzyon metodu üç tekrarlı uygulanmış olup, bu yöntem sonucu belirlenen üç değerin ortalaması alınarak inhibisyon etki olarak değerlendirilmiştir14.Sterilize edilmiş ve 45-50°C’ye kadar soğutulmuş MRS agar (Laktik asit bakterileri için) ve PCA (diğer bakteriler) besiyer- leri, 9.0 cm çapındaki steril petri kutularına 15-20 mL miktarda dökülmüş, katılaşan agar üzerine 100 μL bakteri süspansi-yonu, eküvyon çubuk yardımıyla yayılmıştır. Petri üzerine ster-il diskler hafifçe bastırılarak aralarında 2 cm kalacak şekilde yerleştirilip, disklere 15μl 110 mg/mL konsantrasyonlarında propolis ekstresi emdirilmiştir. Bu şekilde hazırlanmış petri kutuları 37±0.1°C’de 24 saat inkübe edilmiştir. Süre sonun-da besiyeri üzerinde oluşan inhibisyon zonları milimetre olarak değerlendirilmiştir. Çalışmalar 3 paralel olarak yürütülüp sonuçlar standart antibiyotik (steril disk) ile karşılaştırılmıştır15. Folin-ciocalteau reaktifi (fcr) yöntemi ile toplam fenolik madde tayini Toplam polifenol analizi spektrofotometrik Folin-Ciocalteu yöntemine göre yapılmıştır. Bu analiz için standart gallik asit çözeltisinin 0.005-0.05 mg/mL aralığındaki 9 farklı konsan- trasyonu ile bir kalibrasyon eğrisi elde edilmiştir. Sonuçlar elde edilen eğrinin regresyon eşitliğinden yararlanılarak hesaplan-mış ve mg gallik asit eşdeğeri (GAE) olarak ifade edilmiştir. Bu yöntemde 110 mg/mL konsantrasyondaki (metanol ile 100 kat seyreltilmiş) 1 mL bitki ekstraktı, 1 mL (1:10 oranında su ile seyreltilmiş) Folin-Ciocalteu reaktifi ile karıştırılmıştır. 5 dk sonra bu karışıma 2 mL (% 35’lik) doygun sodyum karbonat çözeltisi ilave edilerek iyice karıştırılmış ve 2 mL su ile 6 mL’ye seyreltilmiştir. Elde edilen karışım 30 dk karanlıkta bekletildik-ten sonra oluşan mavi rengin absorbansı spektrofotometrede 700 nm’de okunmuştur13. Gallik asit ile standart eğrinin çizilmesi Örneklerdeki fenolik madde içeriği gallik asit kullanılarak hazırlanan standart eğriden hesaplanmıştır. Bu amaçla 50 mg gallik asit 100 mL saf suda çözündürülerek 500 mg/L kon-santrasyonda gallik asit stok çözeltisi hazırlanmıştır. Bu stok çözeltiden 1.0, 2.0, 4.0, 6.0 ve 8.0 mL alınarak her biri 10 mL’lik ölçü balonlarına aktarılıp, balonlar metanol ile çizgisine tamamlanmıştır16. Bu şekilde sırasıyla 50, 100, 200, 300 ve 400 mg gallik asit/L konsantrasyonda çözeltiler hazırlanmış olur. Bu çözelti-ler ile 500 mg/L konsantrasyonda hazırlanan stok çözeltiye örneklere uygulanan analiz aşamaları uygulanmış ve yine 720 nm dalga boyunda bu 6 çözeltinin absorbans değerleri

Kimyasal Aktivite Quercetin Antiviral Antihistaminik Ülsere karşı Kılcal damarları güçlendiriciPınocembrin Antibakteriyel Antifungal Küflenmeyi engelleyici Lokal anestezikKaffeik asit Antibakteriyel Antifungal Antiviral İltihap sökücüKaffeik asit ve fenilester Tümor sitotoksisitesi

Page 60: Catering Guide Turkey Nisan 2016

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

saptanmıştır. Bu absorbans değerleri gallik asit konsan- trasyonlarına karşı bir grafiğe aktarılmış ve elde edilen veril-ere doğrusal regresyon analizi uygulanarak gallik asit standart eğrisi ve bu eğriyi tanımlayan eşitliğe ulaşılmıştır16. Örnekler için elde edilen absorbans değerleri gallik asit stan-dart eğrisini tanımlayan regresyon eşitliğinde yerine konular-ak fenolik bileşik miktarı gallik asit cinsinden hesaplanmıştır. Bu değerler, uygulanan seyreltme oranları ile çarpılarak örneklerdeki toplam fenolik madde miktarı saptanmıştır. Demir (ııı) indirgeme antioksidan gücü (frap) yöntemi ile antioksidan kapasite tayini Propolisten elde edilen ekstraktlarda FRAP yöntemiyle antiok-sidan kapasite tayini için;• 300 mM sodyum asetat (pH 3.6) tampon çözeltisi• 20 mM sulu demir (III) klorür çözeltisi• 10 mM sulu TPTZ çözeltisi10/1/1 oranında karıştırılarak FRAP çalışma çözeltisi hazırlanmıştır17. Analiz için 110 mg/mL konsantrasyondaki (metanol ile 500 kat seyreltilmiş) 150 μL propolis 2850 μL FRAP çalışma çözeltisi ile karıştırılmıştır. Elde edilen karışım 30 dk karanlıkta bekletil-dikten sonra oluşan mavi rengin absorbansı spektrofoto-metrede 593 nm dalga boyunda okunmuştur17.

Troloks ile standart eğrinin çizilmesi Örneklerdeki antioksidan içeriği troloks kullanılarak hazırlanan standart eğriden hesaplanmıştır. Bu amaçla 10 mg troloks 50 mL metanolde çözündürülerek 800 µmol/L konsantrasyonda Metanol-troloks stok çözeltisi hazırlanmıştır. Bu stok çözelti- den 1.0’er mL alınarak üzerlerine sırayla 1.0, 2.0, 4.0, 8.0, 16.0 mL metanol eklenmiştir18. Bu şekilde sırasıyla 400, 200, 100, 50, 25 µmol/L konsan- trasyonda çözeltiler hazırlanmış. Bu çözeltiler ile 800 µmol/L konsantrasyonda hazırlanan stok çözeltiye örneklere uygu-lanan analiz aşamaları uygulanmış ve yine 593 nm dalga boyunda bu 6 çözeltinin absorbans değerleri saptanmıştır. Bu absorbans değerleri troloks konsantrasyonlarına karşı bir grafiğe aktarılmış ve elde edilen verilere doğrusal regresyon analizi uygulanarak metanol-troloks standart eğrisi ve bu eğri-yi tanımlayan eşitliğe ulaşılmıştır. Metanol-troloks standart çözeltileri kullanılarak elde edilen standart eğri yardımıyla örneklerin FRAP değerleri “μmol troloks esdeğeri/g örnek” olarak hesaplanmıştır. BULGULAR VE TARTIŞMA Propolis ekstresinin antimikrobiyal özelliklerinin; propolis örneğine, dozuna ve ekstraksiyon çözücüsüne göre değişiklik gösterdiği belirlenmiştir19. Çalışmada kullandığımız mikroorganizmaların gelişme-sinin, E. Coli, L. brevis ve L. sakei hariç, propolis ekstraktı tarafından önemli ölçüde engellendiği tespit edilmiştir (Tablo 3). S. aureus ve L. plantarum’ a 13 mm, L. monocytogenes ve E. sakazakii’ ye 9 mm ile etki ederken B. cereus’a 11 mm’lik inhibisyon çapıyla antibakteriyel etki göstermiştir. Standart antibiyotik B. cereus’a etki etmezken, propolis ekstraktı 11 mm inhibisyon zon çapıyla etki etmiştir. Bu sonuçlara göre, gıdalarda B. cereus gelişimini engellemek amacı ile propolis ekstraktının kullanılabileceği düşünülebilir.

Tablo 3. Analiz numunelerinin antimikrobiyal etkileri (mm)

Albayrak ve Albayrak2, propolisin antimikrobiyal aktivitesi ile ilgili çalışmalarında propolisin yalnızca Gram (+) bakteri ve bazı funguslara karşı aktif olduğunu, Gram (-) bakterilere karşı ise aktivitesinin zayıf olduğu belirtmişlerdir. Genellikle Gram (+) bakterilerin propolise karşı, Gram (-) bakterilere kıyasla daha hassas olduğu bildirilmiştir 2. Uzel ve ark.20, Anadolu’dan topladığı farklı propolis örnekle-rinde, propolisin etanollü ekstresinin Streptococcus sobri-nus ve Enterococcus faecalis, Micrococcus luteus, Candida albicans ve Candida krusei, Streptococcus mutans, Staphylo-coccus aureus, Staphylococcus epidermidis ve Enterobacter aerogenes, Escherichia coli ve Candida tropicalis, Salmonel-la typhimurium ve Pseudomonas aeruginosa’ya karşı etkili olduğunu belirtmişlerdir. Katırcıoğlu ve Mercan21, yaptıkları çalışmada; Türkiye’nin farklı bölgelerinden toplanan propolislerin etanollü ekstresinin Klebsiella pneumoniae ATCC 27736 ve Morganella morganii (klinik izolat)’ye karşı etkili olmadığı fakat Gram (-) bakteriler arasında E. coli ATCC 35218’ nin gelişiminde güçlü inhibitör etki gösterdiğini bildirmiştir. Antimikrobiyal etki; propolisin elde edildiği kaynağa, kimyas-al içeriğine, etken maddelerin konsantrasyonuna ve bunlar arasındaki sinerjizme göre değişebilmektedir22. Basim ve ark.23, Hatay’dan toplanan propolisin metanollü ek-strelerinin 13 farklı bitki bakteriyel patojenlerine karşı, antibak-teriyel aktiviteye sahip olduğunu belirlemiştir.Silici ve Kutluca (2005) ise; Muğla ilinden toplanan 45 farklı propolisin aseton ve DMSO ekstresinin, antimikrobi-yal özelliklerinin propolis örneğine, dozuna ve ekstraksiyon çözücüsüne göre değişiklik gösterdiğini belirtmiştir. Propolisin etanollü ekstresinin Gram (+) koklara (S. aureus) karşı yük-sek antibakteriyel aktivite gösterdiği, fakat Gram (-) bakteri (E. coli ve P. aeruginosa) ve mayalara (C. albicans) karşı zayıf aktivite gösterdiği belirtilmiştir19. Bu bulgular araştırmamızın sonuçlarıyla benzerdir. Aksoy ve Dığrak24, Bingöl yöresinden toplanan bal ve propoli-sin antimikrobiyal etkisini araştırdıkları çalışmalarında; propo-lisin S. aureus’un gelişmesini tamamen engellediğini gözlem-lemişlerdir ki bu durum çalışmamızla paralellik göstermiştir. Tablo 4. Analiz numunelerinin toplam fenolik madde miktarları (mg GAE/g)

S. a

ureu

s

L. p

lant

arum

L.

mon

ocyt

ogen

es

E. s

akaz

akii

B. c

ereu

s

E c

oli

L. b

revi

s

L. s

akei

Örnek

Propolis St.antibiyotik (Cefazolin-30 mcg)

13 13 9 9 11 - - -16 - 17 16 - 23 - -

Örnek Sey

reltm

e

Abs

orba

ns

Kon

sant

rasy

on

µmoL

/g

Propolis 1/1000 2.21 295.00 267.79

Page 61: Catering Guide Turkey Nisan 2016

59

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Sime ve ark.25 yaptıkları çalışmada; Etiyopya’nın değişik coğrafyalarından toplanan 5 propolis örneğinin, ethanol ek-straksiyonundan 365-1022 mg GAE/g aralığında toplam fenolik madde elde etmişlerdir. Bizim elde ettiğimiz sonuç Tablo 4’te de görüldüğü gibi, 267 mg GAE/g olarak bu çalış-madaki değerlerden kısmen düşük bulunmuştur.Propolisin kimyasal kompozisyonu; mevsim, bölge, yıl ve bitki florasına bağlı olarak değişiklik göstermektedir22.

Şekil 1. Gallik asit kurvesi (Gallik asit (mg/L) – ABS (nm)) Can ve ark.26 yaptıkları çalışmada Azerbeycan’ın 15 farklı bölgesinden elde ettikleri propolis örneklerinin antioksidan aktivitelerini tespit etmişler ve FRAP değerlerini 170-438 µM Trolox/g arasında bulmuşlardır.

Tablo 5. Analiz numunelerinin toplam antioksidant madde miktarları (μmol troloks eşdeğeri / g)

Örnek Seyreltme Absorbans Konsantrasyon µmoL/g Propolis 1/500 0.33 297.00 742.50 Araştırmamızda propolisin antioksidan kapasitesi 742.5 µmol/g (Tablo 5) olarak belirlenmiş olup bu sonuç, yapılan çalışmalarla kıyaslandığında nispeten farklılık göstermiştir. Propolisin toplandığı coğrafik bölge ve iklime bağlı olar-ak, içeriği değiştiği için standardize edilmesi pek müm-kün değildir. Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika’dan topla-nan propolisler kimyasal içerikleri bakımından farklılıklar göstermektedir1. Nitekim Hollanda propolisi; ılıman bölge-lerden toplanmış olup, coğrafi özelliği tamamen farklıdır.

Şekil 2. Troloks kurvesi (metanol-troloks (µmol/L) – ABS (nm)) SONUÇ Geleneksel hekimlikte yaygın kullanım alanı olan propolis, modern hekimlikte büyük çoğunlukla sentetik ilaçların kullanıl-masıyla önemini yitirmiştir. Ancak, son 20 yıl içerisinde sentetik ilaçların yan etkilerinin ortaya çıkması ve hastalık etkenlerinin bu ilaçlara karşı dirençli hale gelmesi sonucu doğal ilaçların kullanımına karşı eğilim artmıştır4. Son yıllarda ülkemizde arı sütü ve arı zehiri üretimine dönük bazı çabalar gözlenir

ken, propolis üretimi henüz çok yeni bir konudur4. Bu nedenle propolis üzerinde daha çok çeşit ve sayıda mikroorganizma ile çalışılarak gıda sektöründe kullanım imkanları araştırılmalıdır.Çalışmamızda elde edilen sonuçlar propolisin; hem yüksek antioksidan kapasitesi, hem toplam fenolik madde içeriği hem de gıda kaynaklı bakteriler üzerine antibakteriyel etkinliği açısından gıda sanayinde yararlanılabilecek, kullanma potan-siyeli yüksek bir madde olduğunu göstermiştir. KAYNAKLAR 1. Pehlivan T, Şahinler N, Gül A. 2012. Doğal bir ürün propolis; yapısı ve kullanım alanları, Arıcılık Araştırma Dergisi,7, 9-12. 2. Albayrak S, Albayrak S. 2008. Propolis: Doğal antimikrobi-yal madde, Ankara Ecz. Fak. Derg., 37(3)201-215. 3. Er K, Özan F. 2009. “The use of propolis in dentistry” (Der.) Trabzon, 8-15. 4. Kutluca S, Genç F, Korkmaz A. 2008. “Propolis” , Samsun Valiliği İl Tarım Müdürlüğü, 6-43. 5. Temiz A, Sorkun K, Şener A, Gençay Ö, Tüylü ÖA. 2006. Propolis ve antimikrobiyal aktivitesi, Türkiye 9. Gıda Kongresi, 109, 24-26 Mayıs, Bolu. 6. Bayrak N. 2005. Arı Ürünlerinin (bal, arısütü, polen ve propolis) mikrofloralarının ve antimikrobiyal aktivitelerinin İn-celenmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Elazığ. Fırat Üniversitesi. 7. Değer O. 2003. Polen ve propolisle ilgili çalışmalar ve deneyimlerimiz, Pharma Karadeniz 1(1)19-20, 8. Tekeli A. 2007. “Etlik civciv rasyonlarında doğal büyüme uy-arıcı olarakbitkisel ekstraktların ve propolisin kullanım olanak-ları”. Doktora tezi, Çukurova Üniv., Adana. 9. Santos FA, Bastos EMA, Uzeda M, Carvalho MAR, Farias LM, Moreira ESA, Schmit JO. 1997. Bee products: Chemical composition and application, s. 213-220. 10. Arslan S, Silici S, Perçin D, Koç AN, Er Ö. 2011. Antimi-crobial activity of poplar propolis on mutans streptococci and caries development in rats, Department of Restorative Den-tistry and Endodontics, Faculty of Dentistry, Erciyes Univer-sity, Kayseri. 11. Yılmaz Y, Toledo RT. 2004. Oxygen radical absorbance capacities of grape/wine industry byproducts and effect of sol-vent type on extraction of grape seed polyphenols, Journal of Food Composition and Analysis, Athens, Georgia, 7610, USA. 12. Benli M, Yiğit N. 2005. Ülkemizde yaygın kullanımı olan kekik (Thymus vulgaris) bitkisinin antimikrobiyal aktivitesi. Or-lab On-Line Mikrobiyoloji Dergisi, 3-8 s:1. 13. Velioğlu S. 2007. Farklı çay ekstraktlarının antioksidan, antibakteriyal etkileri ve fenolik madde dağılımının hplc ile be-lirlenmesi, T.C. Ankara Üniv. Bilimsel Araştırma Projesi Kesin Raporu, Ankara. 14. Erecevit P. 2007. Tıbbi amaçlar için kullanılan bazı bitki türlerinin antimikrobiyel aktivitelerinin araştırılması. Yüksek Lisans Tezi, Elazığ. 15. Toroğlu S, Çenet M. 2006. Tedavi amaçlı kullanılan bazı bitkilerin kullanım alanları ve antimikrobiyal aktivitelerinin be-lirlenmesi için kullanılan metodlar, Fen ve Mühendislik Dergisi, 9-2.

Page 62: Catering Guide Turkey Nisan 2016

60

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

16. Tağı Ş. 2010. Nar suyu üretim aşamalarında antimikrobi-yal aktivite ve fenolik madde miktarındaki değişimler, Ankara Üniv. Bilimsel Araştırma Projesi Kesin Raporu, s:9. 17. Thaipong K, Boonprakob U, Crosby K, Zevallos LC, Byrne DH. 2006. Comparison of ABTS, DPPH, FRAP, and ORAC assays for estimating antioxidant activity from guava fruit ex-tracts, Journal of Food Composition and Analysis, Nakhon Pathom, 140, Thailand. 18. Karaca H. 2006. Ozonlamanın marul, ıspanak ve mayda-nozlarda mikrobiyel inaktivasyon ve raf ömrü üzerine etkisi, Ankara Üniv. Fen Bilimleri Enstitüsü Gıda Mühendisliği Ana-bilim Dalı, s:30-31, Ankara. 19. Silici S, Kutluca S. 2005. Chemical composition and anti-bacterial activity of propolis collected by three different races of honeybees in the same region, J. Ethnopharmacology, 99, 69–73. 20. Uzel A, Sorkun K, Önçağ Ö, Çoğulu D, Gençay Ö, Salih B. 2005. Chemical compositions and antimicrobial activities of four different Anatolian propolis samples,’ Microbiological Research, 160, 189-195.

21. Katircioğlu H, Mercan N. 2006. Antimicrobial activity and chemical compositions of Turkish propolis from different re-gions, African Journal of Biotechnology, 5(11)1151-1153. 22. Sorkun K, Bozcuk S. 1994. Bazı kültür bitkilerinin tohum-larının çimlenmesinde propolisin etkisinin araştırılması. XII. Ulusal Biyoloji Kongresi, Edirne, 54-69. 23. Basim E, Basim H, Özcan M. 2006. Antibacterial activities of Turkish polen and propolis extracts against plant bacterial pathogens. Journal of Food Engineering, 77, 992-996. 24. Aksoy Z, Dığrak M. 2006. Bingöl yöresinde toplanan bal ve propolisin antimikrobiyal etkisi üzerinde in vitro araştırma-lar, Science and eng. J. of, Fırat Üniv., 18(4) 471-478. 25. Sime D, Atlabachew M, Redi-Abshiro M, Zewde T. 2015. Total phenols and antıoxıdant actıvıtıes of natural honeys and propolıs collected from dıfferent geographıcal regions of Ethiopia, Bulletin of the Chemical Society of Ethiopia. 29 -2, s163-172. 26. Can Z, Yıldız O, Şahin H, Asadov A, Kolaylı S. 2015. Phe-nolic profile and antioxidant potential of propolis from Azerbai-jan, Mellifera, 151, s16-28.

Üniversitelerin Gıda bölümlerini tanıtıyoruz

Catering Guide Dergisi her sayısında bir Üniversitenin Gıda Mühendisliği veya Gıda ile ilişkili bölümünü

tanıtacaktır.

Catering Guide’de yer almak için

[email protected]

adresinden bize ulaşabilirsiniz.

Page 63: Catering Guide Turkey Nisan 2016

61

Page 64: Catering Guide Turkey Nisan 2016

62

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Mehmet Baki ASUTAY Hijex Biyosidal Ürünler Hijyen Grup

Gıda Hijyeni Grp Koord.

Geçen dergi sayımızda, 22 mart Dünya Su günü dolayısıy-la Sağlıklı Beslenme uzmanı Diyetisyen Sn. Canan Ak-soy “ üç soruda suyun önemi” başlıklı makalesini okuyunca (Catering Guide 56. Sayı sayfa 36 da okumanızı tavsiye ederim) bende bir gıdacı olarak, ALKALİ ANTİ OKSİDAN SU hakkında bilgi paylaşmak istedim. Temiz hava soluyar-ak yaşamak ne kadar güvenli ise temiz içme sularını tüket- mekte insanoğlunun en doğal yaşam haklarından birisidir. Ancak insanoğlu ne yazık ki hayat kaynağımız olan havayı da suyu da kirleterek kendisine zararlı bir hale getirmekte ve bu süreç devam etmektedir. Dünyamızdaki en alkali, antioksidan ve mineral açısından zengin içilebilen sulardan birinin ZEMZEM suyu olduğunu biliyor muydunuz? Geleneksel beslenme alışkanlıklarımızdan uzaklaştıkça vücudumuz asidik yiyeceklerle dolmakta vücut ve hücrele- rimiz çok hızlı bir şekilde deforme olarak erken yaşlanmakta , hastalanmaktadır. Asidik bir vücut, hastalıkları kendine çeken güçlü bir mıknatıstır. Yediğimiz ve içtiğimiz her şey vücudu-muzun pH seviyesini etkiler. Bu nedenle, “pH dengesi sağlıklı bir bedenin anahtarıdır” denilebilir. Vücudumuzu asidik durumdan kurtarmak için alkali su ve gıda tüketimi yapılmalıdır. Bu işin en pratik yolu karbonat kullanmaktır. Karbonatı sadece çörek, börek yapımında veya buzdolabınızın temizliğinde mi kullanıldığını sanıyorsunuz? Bu beyaz kristalin kullanım alanı o kadar çoktur ki ( 2) ancak biz şimdilik vücudumuzun asit, alkali dengesinde kullanımı hakkında bilgi vereceğiz. Hayatın kaynağı sudur, sağlıklı yaşamın simgesidir. Biz daha çok bedenimizi suyla temizlerken aslında içimizi de alkali suyla sağlıklı hale getirebiliriz. Enfeksiyon hastalıkların % 45’nin sebebi sudur. Dünyamızın % 80’i , Bitki dokularının %80-95 , yeni doğmuş bir bebeğin vücudunun % 97’si, insan ve hayvan vücudunun % 70’i sudan oluşur. Kanımızın %90’ı, beynimizin %85’i, hatta kemiklerimizin %35’i sudur. Bu kadar yüksek oranda su barındıran hayati organlarımız ve vücudu-muz için kaliteli su çok önemlidir. Çevresel faktörler, sana-

yileşme, yoğun nüfus, yetersiz altyapı ve çeşitli sebeplerden dolayı musluk sularımız genellikle içilebilir olmaktan uzaktır. Bu sebeple içme suyu olarak hazır sular tercih edilmektedir. Ancak hazır sular içilebilir değerlere sahip olsa da çok büyük bir kısmı işlenmiş olduğu için vücudumuzun ihtiyaç duyduğu kriterleri tam manası ile karşılayamazlar. Vücudumuzun ve organlarımızın belirli bir ph değeri vardır; kanın pH değeri 7.35-7.45, midenin 1.0-3.5, pankreasın 8.0-8.3 gibi. Gerekli olan pH dengesinin sağlanması hayati önem taşır ve vücudumuz genel olarak hafif alkaliktir. Alkali ,asidi nötrleştirici özelliğe sahiptir, ancak asidik değeri nötrleyebil-mek için 20 kat fazla alkali kullanılmalıdır. Bu sebeple aldığımız asidik besinlerden en az 20 kat daha fazla alkali tüketilmelidir. Yukarıda bahsettiğimiz çeşitli sebeplerden dolayı ve asidik beslenme alışkanlıkları yüzünden vücudumuzun pH dengeleri asidik yöne doğru kayar. Bilim adamlarının birleştikleri ortak nokta, vücudun hassas pH dengesinin bozulmasının hayati organlara ciddi zarar göreceği ve hayati tehlike yaratacağıdır. Vücudumuz asidik etkilerden kendini korumak, pH dengesini sağlamak için kolestrol tabakaları oluşturur, yağ depolar, kemiklerden kalsiyum, kalp ve kaslardan magnezyum çekerek tampon görevi yapmak gibi savunma mekanizmaları oluştu- rarak kendini korur. PH dengesi bozulmuş olan bir sistem-de tükettiğimiz besinler bozularak mantar, küf oluşumuna neden olarak vücudumuzda bol miktarda toksik atık oluşturur ve çeşitli toksik boşaltım merkezlerine fazlasıyla yük binme- sine ,dolayısıyla bu organların yıpranmasına ve hastalan-masına neden olur. Günümüz yaşam koşullarında asidik etkilerden tamamen arınmış bir hayat sürebilmemiz müm-kün değildir. Yine de asidik olmanın zararlarından kurtulmak ve hassas dengeyi koruyabilmek alkali yönünden zengin bir beslenme ve yaşam tarzıyla mümkündür. Vücudun pH dengesini korumada ve asidik etkilerden korun-mada en önemli şey, yukarıda belirttiğimiz gibi vücudumuzun %70’ini oluşturan, sudur. Yüksek pH değerine sahip bir su asidite ile mücadelede çok önemli bir yer tutar. Bol miktar-

Sağlımız için, anti oksidan, alkali su tüketimi, karbonat mucizesi

Dünyamızdaki en alkali, antioksidan ve mineral açısından zengin içilebilen sulardan birinin ZEMZEM suyu olduğunu biliyor muydunuz?

Page 65: Catering Guide Turkey Nisan 2016

63

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Gıda Hijyeni

da alkali su içmek vücudun pH dengesini sağlamada ve alkali olmakta en önemli malzemedir. Suyun pH değeri birkaç farklı yöntemle yükseltilebilir. Yüksek pH değerine sahip bir su sağlıklı suyun ilk koşullarından olsa da zararlı toksin materyallerden arındırılmış olması, mikro moleküler yapıya sahip olması ve doğal mineraller yönünden zengin bir içeriğe sahip olması sağlıklı suyun temel şartlarıdır.(6) Kirli hava, kirli sağlıksız su ve gazlı içecekler, raf öm-rünün uzaması için çeşitli şekillerde işlenmiş gıdalar, yanık yağlar(kızartmalar), genetiğiyle oynanmış gıdalar, stres, üzüntü, öfke, korku, affedememe vb. olumsuz duygular hücrelerimizde oksitlenmeye, bozulmaya neden olur. Böylece hastalıklar oluşur. Oksitlenmeyi tersine çevirdiğimizde yani vücudumuzu alkali hale getirdiğimizde ise hastalıklarımızdan da yavaş yavaş kurtuluruz. Alkali hale gelmenin en kolay yollarından biri son zamanlarda sıkça duyar olduğumuz karbonattan (eczaneden alacağınız Sodyum Bikarbonat / İngiliz Karbonatı) yardım almaktır. Çünkü karbonat bulunduğu ortamı alkali hale, başka bir deyişle sağlıklı hale getirir.(Marketlerde satılan ve mutfaklarımızda kullandığımız karbonat çeşitli kat-kı maddeleri içerdiğinden, sağlık sektöründe kullanılan ve en güvenilir olan yani eczanelerde satılan karbonat tercih edil-melidir.) Peki Sodyum Bikarbonatı nasıl kullanabiliriz? 1- Ciddi bir rahatsızlığınız yoksa sadece içme suyunuzu alkali hale getirebilir ve tüm aile bu suyu tüketebilirsiniz. Bunun için 1 litre suya bir çay kaşığı (silme) karbonat ilave edip eritin. Bu şekilde günde 1-1.5 litre su tüketin. (ya da 1-2 yemek kaşığı karbonatı eritip 19 litrelik bir damacanaya ilave edebilirsiniz.)Rahmetli anneannem çocukluğumuzda, yazın bize taze sıkılmış limonata yapar içerisine de 1 kaşık karbonat atarak köpüklü gazoz yapardı, bir güzel içerdik, eski topraklar bu işi çok önceden çözmüşler, biz yeni anlıyoruz.2- Grip ya da nezle olursanız 1 litre suya 2 çay kaşığı karbonat ilave ederek kullanabilirsiniz. 3- Şayet önemli bir rahatsızlığınız varsa, sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez, öğünlerden yaklaşık 1 saat önce büyükçe bir bardakta (büyük meyve suyu bardağı gibi) 1 tatlı kaşığı karbonatı eritip içmeniz gerekir. Burada ölçü ne silme olmalıdır ne de aşırıya kaçılmalıdır. Hazırladığınız karbonatlı suyu birkaç dakika bekletip eridiğinden emin olunca içebilir-siniz. (bardağa karbonatı koyduktan sonra bir miktar kaynar suyla eritip, üzerine soğuk su ilave ederseniz daha kolay erir.)Tadı sizi rahatsız ederse içine çok az miktarda pekmez (1 tatlı kaşığı kadar) ilave edebilirsiniz. Karbonatı bu şekilde 4 - 6 hafta kullanmanız gerekir.

Bu madde son zamanlarda duyduğumuz "alkali diyet" in de kilit noktasıdır. Yani bu haliyle bedendeki yağları yakıp hızla kilo verebilirsiniz. İncelmek için kullanacaksanız karbonatın miktarını birazcık daha arttırıp yemek saatine biraz daha yaklaştırabilirsiniz. Böylece tüm zararlı maddelerden kurtu-lurken iştahınızı kontrol altına almış olacaksınız. Karbonatın üzerine önce bir miktar kaynar su koyulduğun-da köpürerek hızlı bir şekilde eriyor. Üzerini soğuk su ile tamamlayabilirsiniz. Pekmezi de son aşamada ilave etmenizi öneririm. Karbonatın çok küçük çocuklarda etkisi hakkında net bilgiler yok. Bu nedenle kullanmamak daha doğru.3 yaşından büyüklerde ise çocuk olduğunu unutmadan ve ölçüyü kaçırmadan verilebiliyor.

Dikkatli olması gereken diğer grup tansiyon hastaları! Sodyum bikarbonat tansiyonu yükseltiyor! Bu nedenle ciddi ölçülerde kullanamıyorlar. Fakat tansiyon hastalarını çocuklar gibi düşünüp çok düşük dozlarda verilebilir. İçtikten sonra ise 15-20 dakika kadar uzanıp dinlenmeleri gerekir. Dinlenirken sabit kalmak yerine aralıklarla sağa sola dönmek daha iyi olur. Bu doz zamanla ve yavaş yavaş arttırılabilir. Bu şekilde tansiyon hastalığından kurtulan da mevcut. Bunun dışında cips, asitli içecekler, raf ömrü uzatılmış gıdalar, yanmış et ve kızartmalar gibi zararlı olduğunu bildiğimiz yiye-ceklerin vücutta asit artışına neden olduğunu; limon, sirke, sebze ve meyvelerle, bunların taze sıkılmış sularının ise alkali olmamızı sağladığını unutmayalım. Buğday, arpa vb. tohum-lar ile bunların filizleri de aynı şekilde alkali olmamızı sağlayan gıdalar arasındadır. En önemlisi de stresten ve tüm olumsuz duygulardan uzak durmaya çalışmaktır. Mutlaka gün boyunca 1.5-2 lt su için. Çünkü vücudumuz suya doymadığında su kaybını önlemek isteyecek, bu nedenle idrar ve terlemeyi en aza indirecektir. Bu durumda alkali su alsanız bile bedenden toksin atma işlemi gerçekleşmeyecektir. Fazla su tüketemeyeceğinizi düşünüyorsanız bir süre kendi-nizi zorlamanızı önereceğim. Çünkü alkali su bir süre sonra eskisinden daha fazla su içme isteği oluşturuyor. Dikkatimi çeken bir başka nokta, 3. maddedeki şekliyle yani bardağa hazırladığınız karbonatlı suyu içtikten hemen sonra üzerine su içmek çok kolay oluyor. Bu da çok az su içenler için kurtarıcı bir bilgi olacaktır diye düşünüyorum. Uzmanlar karbonatın dolu mideye alınmamasının daha doğru olduğunu hatırlatıyor. Buradan, yemek esnasında karbonatlı su içmemek gerektiği gibi bir sonuca varılabilir.Ayrıca bu uygulama sırasında egzersiz yapmak çok hızlı sonuç almanızı sağlayacak. Kendinize uygun bir egzersiz pro-gramı bulmanızı tavsiye ederim. (3) Tükürük bezlerinin yoğun miktarda karbonat iyonları salgıla-yarak yediklerimizi alkali yapar. Midemizin çevresi kandan alınan sodyum klorür'le çevrilidir. Sodyum, su ve karbon dioksitle birleşerek alkali TUZ yani SODYUM BİKARBON-AT OLUŞTURUR. Biyokimyada bu şu şekilde formüle edil-ir: H20 + CO2 + NaCl = NaHCO3 + HCL. Bundan dolayı midemiz aslında yediklerimizi ALKALİ yapmaktan sorumludur. BRUNNER BEZLERİ (12 parmak bağırsağında bulunuyor.) yüksek miktarda karbonat salgılayarak yediklerimizin alkali halde sindirilmesini sağlıyor. Pankreasımız Yüksek miktarda Sodyum Bikarbonat salgılayarak mideden gelen asitleri nötralize etmek ve yediklerimizi alkali yapmaktan sorumlu. Karaciğerde safra salgısında da yüksek miktarda karbon-at içerir. Bedenimiz çürümemek için (kanser olmamak için) kendisini hep karbonatla alkali hale getiriyor. Böbreklerimiz-in kendisi karbonat ürettir. Böbreklerimiz kanın pH seviyesini alkali tutmakla sorumludur. (2) Yiyeceklerimizde bulunan bakterilerin ölmesi ve yiyeceklerin sindirilmesi için midemiz, pH’ı yaklaşık 1-1,8 seviyesinde asit üretmektedir. Alkali su içtiğimizde midemizdeki pH seviyesi yükselecektir. Bu durumda mide alkali suyu algılamakta ve pH seviyesini tekrar 1-1,8’e döndürmek için daha fazla asit üretimi emri vermektedir. Bu ilk bakışta karşı atak şeklindeki bir üretime benzemektedir, fakat mide duvarlarının hidroklor-ik asidi (HCl) nasıl oluşturduğu anlaşıldığında bu süreç netlik kazanmaktadır. Midedeki hücreler ihtiyaca bağlı olarak hi-droklorik asit (HCl) üretmektedirler. Bu asidin içeriği karbon-dioksit (CO2), su, sodyum klorür (NaCl) ya da potasyum

Page 66: Catering Guide Turkey Nisan 2016

64

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

klorürden (KCl) oluşmaktadır. Bu asidin ürünleri olan sodyum bikarbonat (NaHCO3) ya da potasyum bikarbonat (KHCO3) kan akışına verilmektedir. Bu bikarbonatlar (HCO3) kanda-ki aşırı asidikliği nötralize eden ve katılaşmış asidik atıkları çözündüren alkali tamponlardır. Vücut yaşımıza bağlı olarak artan asidik atık birikim miktarı, vücuttaki doğal alkali tamp-onların altından kalkamayacağı bir boyuta dönüşebilmektedir. Hücreleri daha fazla asidik olmaktan ve değişik hastalıklar üretmekten korumak için kandaki bu alkali tamponlara ihtiyaç vardır. Alkali su da bu süreçte devreye girmektedir. pH’ı 7,4 ile 8,5 (hafif alkali su) arasında olan suları tüketmenin sağlık açısından son derece yararlı olduğu birçok bilimsel makalede konu edilmiştir. 8,5’den daha yüksek pH’lı su içmek hakkın-da araştırmalar devam etmektedir. Alkali suyun sağlık üze-rine etkileri özellikle küçük moleküllü yapısından ve içerdiği mineralleri daha etkin hale getirmesinden kaynaklanmaktadır. İdeal olarak insan vücudunun alkali olması gereklidir. Ancak yediğimiz yiyeceklerle vücut aşırı asidik hale gelmektedir. Bir gıdanın vücutta asidik ya da alkali ortam oluşturma potansiye-li, gıdanın kendisinin sahip olduğu pH değeriyle ilgili değildir. Örneğin limon çok asidik bir meyve olmasına rağmen sindi-rim sonucu ortaya çıkardığı üretim vücut için alkali bir ortam yaratımını destekler. Bu yüzden limon, kendisi asidik olması-na rağmen vücut için alkali ortam oluşturan bir meyvedir. Benzer biçimde hemen hemen tüm et ürünleri sindirim önce-si alkali yapıda olmalarına rağmen, sindirim sonunda ortaya çıkan asidik kalıntılar vücutta asidik bir ortam oluşumunu destekler. Vücut için en çok gerekli olan alkali formdaki min-eraller beş elementtir. Bunlar kalsiyum, potasyum, sodyum, magnezyum ve demir mineralleridir. Bütün bu mineraller sağlıklı, alkali bir çevre yaratmak için çok önemlidir, çünkü bu mineraller asidik minerallerle birleşerek toksinli madde-leri vücuttan atmaktadır. (3)Vücut tarafından çok daha çabuk emilebilen mikro molekül yapıya sahip alkali su molekülleri oluşturarak vücudun oluşturduğu asidik çöplerin çözülmesini sağlar. Normal bir musluk suyu yaklaşık 15-18 molekülden oluşan büyük bir yapıya sahiptir. Alkali anti-oksidan su ise 5-8 molekülden oluşan çok daha küçük bir yapıya sahiptir. Küçük yapıya sahip su kümesi hücre zarından içeriye girerek hücrenin nemlenmesini sağlar, oluşmuş olan asidik çöpleri çözerek atılımını kolaylaştırır ve negatif yüke doyurulmuş su, hücreden negatif elektrik yükü çekmeyeceği için hücre yaşl-anmasını geciktirir. Metabolizma için gerekli olan mineralleri suya katar. Kalsiyum, potasyum, magnezyum ve sodyum vücut için en önemli minerallerin başında gelir. Aynı zamanda suyu alkali hale getirmenin başlıca koşullarındandır. Yüksek emilime sahip bir su aracılığı ile bu minerallerin metabolizma-ya karışması çok daha kolay gerçekleşir.(4) Su içerisinde alkali minerallerle bileşik yaptığı için yararlı minerallerin kullanım değerini düşüren- asidik mineralleri tahliye eder ve geriye Kalsiyum, Magnezyum, Potasyum, Mangan, Demir gibi son derece yararlı mineralleri bırakırlar. Üstelik bu mineralleri iyonize forma dönüştürdükleri için vücut açısından kullanım değerleri defalarca yükseltilmiştir.

Bu gerekçelerle yine Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2007

yılında yayınladığı bir başka makalede "Eğer dünya üzerindeki her insan iyileştirilmiş Alkali su içerse, kanser dahil tüm hast-alıkların %80 oranında azalacağı öngörülmektedir" şeklinde görüş bildirmiştir.(5)Musluk suları genelde +200 ile +600mV yani (+ ORP), şişe suları ise genelde +400 mV yani (+ORP) değerindedirler. ORP nin açılımı ise “Oksidasyon-Redüksiyon Potansiyeli” veya Gücü dür. Anlamı; oksidasyon indirgeme potansiyelidir. Bir çözeltinin oksitlendirme veya indirgeme gücünü milivolt (mV) değeri olarak belirleyici bir ölçümdür. Redoks potansiyeli olarakta adlandırılır.). Bir çok araştırma neticesi ORP değerinin en az pH değeri kadar hatta daha da fazla önemli olduğunu göstermektedir.. Eksi (-) mV(milivolt) diğer bir ifade ile (-ORP) yüklü maddeler yukarıda anlatılan oksidasyon yani çürüme/bozulma sürecini yavaşlatıp ve ortadan kaldırabilirler. Kısaca, ORP ölçümü suyun kalitesini belirler. Ölçüm sonucu pozitif bir değer çıkmışsa bu suyun oksidasyon yani paslandırma ve bozucu/çürütücü etkilerinin olduğunu, negatif bir değer çıkmışsa bu suyun paslanmayı engelleyici özellikte yani antioksidan güce sahip olduğunu gösterir. Örneğin, taze sıkılmış portakal suyunun ORP ölçümü -100 ila -200mV arasındayken birçok paketlenmiş portakal suyunda bunun +200mV gibi oldukça yüksek bir değerde olduğu görülmektedir. Bu tüm diğer meyve suları için de geçer-lidir. Yüksek pH lı (8-9) iyonize su (-mv) ve (-ORP) değerlerine sahip olup oksitlenme ve çürümeyi önleyici güçlü Antioksidan özellik taşır. (7)Her ne kadar karbonat suyumuzu alkaliye çevirse de orp değerlerine çok fazla etki edemez, (yani eksi elektron iyonları yükleyemez, ancak alkali su için en pratik yoldur.) bu iş için içerinde doğal malzemelerden yapılmış filtre şeklindeki hazır sürahiler ile Nano teknoloji Elektrikli Alkali su cihazları(iyonizer) çok daha idealdir. Suyun kimyasal yapısını değiştirmemekle beraber suyu canlı, alkali ve negatif elek-tron taşıyan antioksidan yapıya kavuşturmasından oldukça yararlıdır. Evimizde, okullarda,spor salonlarında , hastanel-erde , restoranlarda, otellerde ve iş yerimizde bu tür cihazları kullan(dı)arak sağlığımıza katkıda bulunmalıyız.

Kaynaklar : Suyun İyileştirici Gücü - Mennan Aysan Kuzanlı – Recai Yahyaoğlu- Hayat yayınları 2015(2) Dr.Penny Stanway – Karbonat, Mucize Gıdalar – 2012 Kural Dışı Yayıncılık(3) http://kozmikbakim.blogspot.com/2013/12/alkali- su- ve- karbonat-mucizesi-sodyum.html(4) https://www.facebook.com/permalink.php? id=1 75346669287746&story_fbid=175669809255432(5) http://www.canlisu.com.tr/alkali-su-alkali-su-yuksek- asidiklige-sahip-mideye-ulastiginda-ne-olur.asp(6) http://www.ecogreen.com.tr/light/urun.aspx?id=41(7) http://www.alkalisu.org/ph-orpiliskisi.html#sthash.YJd-sOxjc.dpuf

Page 67: Catering Guide Turkey Nisan 2016

0539 403 07 917/24 whatsapp’dan mesaj gönderebilirsiniz

Page 68: Catering Guide Turkey Nisan 2016

66

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Kısa Haberler

Metro Toptancı Market, coğrafi işaretli ürünler alanında yaptığı çalışmalar ve hayata geçirdiği reklam kampanyası ile pazarla-ma dünyasının en prestijli ödüllerinden Marketing Power Ödülleri’nde perakende kategorisinde ödüle layık görüldü.

Kuruluşundan itibaren anlamlı bir ‘iz’ bırakma hedefiyle faal-iyetlerini sürdüren Metro Toptancı Market, yerelliğe verdiği

değer ve bu ülkeden kazandığını yine bu ülkeye yatırma içgüdüsüyle ticareti güçlendirmek, ülkemizin değerlerini hak ettiği yere ulaştırmak konusunda attığı adımlar çerçevesinde hayata geçirdiği coğrafi işaretli ürünler projesi ile bir ödüle daha layık görüldü. Bu yıl onuncusu düzenlenen Marketing Power Konfer-ansı’nda konuşma yapan Metro Toptancı Market Pazarlama, Marka Yönetimi ve İletişim Grup Müdürü Aylin Mutlu; Met-ro’nun Türkiye’nin eşsiz lezzetlerini kayıt altına alarak ge-lecek nesillere bırakacağımız kültür mirasımızı oluşturmak adına hayata geçirdiği coğrafi işaretli ürünler projesinin de-taylarını aktardı. Pazarlama dünyasının en prestijli ödüllerinden olan Market-ing Power Ödülleri’nde kazandıkları başarının kendileri için gurur verici olduğunu vurgulayan Aylin Mutlu, “Metro Toptancı Market olarak, coğrafi işaretli ürünler projesi ile benzersiz ürünlerimizi dünya mutfağına tanıtıyor ve yerel değerlerimizi gelecek nesillere aktarma şansı yaratıyoruz. Coğrafi işaretli

ürünler için yeni bir pazar oluştururken, yerel üreticiyi eğitiyor ve üreticinin rekabet gücünü artırıyoruz. Bu proje ile hem yerel üreticinin rekabet gücünü arttırarak sürdürülebilir kırsal kalkın-maya destek veriyor hem de yerel ürünlerimizin global çapta tanınmasına aracılık ediyoruz.” dedi.

Metro Toptancı Market, Coğrafi İşaretli Ürünler Projesi ile “Marketing Power” Ödülü’nün Sahibi Oldu

Organize perakendenin çatı örgütü Türkiye Peraken-deciler Federasyonu (TPF) heyeti, Başkan Mustafa Altunbilek önderliğinde, sektörde yaşanan sıkıntıları aktarmak üzere Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’yle bir görüşme yaptı. TPF Heyeti, plansız şubeleşme, hal kayıt sistemi, gıda ürünlerindeki KDV’ler gibi biz dizi konu hakkında Bakan Tüfenkci’yle görüşlerini paylaştı. Toplantıda ürünün pazarlara hızlı bir şekilde arz edilmesinin önemine değinen Bakan Tüfen-kci, perakendeciliğin düzenlenmesi noktasın-da önemli çalışmalar yaptıklarını, bunu da sek-törle istişare ederek gerçekleştirdikleri ifade etti. ‘KDV Farkı olumsuz yansıyor”Sektörde yaşanan sorunlardan bahseden Altunbilek, “Temel gıda, et ve et ürünleri, bakliyat, sebze ve meyve ürünlerinin toptan satım KDV’si yüzde 1, perakende satış KDV’si ise yüzde 8’dir. KDV farkı ürün maliyetleri üzerinden nihai tüketiciye olumsuz yansıdığı gibi, aynı ürün toptan satıcı üzerinden direkt nihai tüketiciye de satılabiliyor. Bu durum da perakendeci aleyhine haksı-zlık oluşturuyor. Yapılacak yasal düzenlemeler husu-sunda Bakanlığınızın desteğini arz ederiz” dedi. Yaş sebze ve meyvede perakendecinin fahiş karlar elde ettiği yönünde çıkan haberlere de değinen Altun-bilek, bu haberlerin gerçeği yansıtmadığını söyledi.

TPF Heyeti, Bakan Tüfenkci’yi ziyaret etti

Page 69: Catering Guide Turkey Nisan 2016

67

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Son dönemde iflas erteleme başvurularında ciddi artış var. Şirketler, haciz baskısı olmadan bütün varlıklarını koruyar-ak faaliyetlerini devam ettirmek için bu kararı aldırmak için başvuru yapıyor. Ancak doğru zamanda ve doğru şekil-de yapılan başvurular şirketi kurtarıyor. Yanlış zaman ve yapılacak bazı hatalar şirketin sonu olabiliyor. Son bir yıldır kendi sektöründe marka olmuş şirketlerin bir biri ardına iflas erteleme için başvurduğu yönünde haberler okuyoruz. Köytür Piliç, Aziz Bebe, Gold Bilgisayar, Nursan Çelik, Sezon Pirinç, Yazgan Şarapçılık bunlar içinde ilk akla gelenler…Ekonomik kriz nedeniyle çeklerini ya da aldığı krediyi ödeyemez duruma gelen şirketlerin iflas erteleme başvurusunun tek kurtuluş yolu olarak gördüğünü söyleyen Çakır Hukuk Danışmanlık’ın kurucu avukatı Umut Çakır “İflas ertelemede en büyük risk sonucun ‘iflas’la bitmesidir” diyor. Hileli İflas gündeme gelirse yargılama sonucunda hürriyeti bağlayıcı cezai yaptırımlar ve tazminatların da söz konu-su olabileceğini dile getiren Çakır, iflas erteleme başvurusu yapmadan ve baş-vuru sırasında bazı noktalara dikkat edil-mesi gerektiğini söylüyor.

Doğru zamanda başvurulmalı İflas erteleme, sürece başvuran firmalar haciz baskısı olmadan bütün varlıklarını koruyarak öncelikle faaliyetlerinin devamını sağlayacak tedbirleri alarak serbestçe yollarına devam ediyorlar. Avukat Umut Çakır, firmaların iflas ertele- mesi işlemine karar vermekte geç kaldığını vurguluyor. Firma yetkililerinin her nedense ‘halledebilirim, bir yerlerden kaynak yaratabilirim’ gibi çoğu kez gerçekleşemeyecek umutlarla zaman kaybettiğini söyleyen Çakır, kanuni takip nedeniyle haciz işlemine maruz kalındığında ise iflasın ertelenmesi uygulamasının başlatılmak istendiğini anlatıyor. Bu arada, haciz baskıları nedeniyle faaliyetinin devamını sağlamak ve mal muhafazasına engel olmak için çok önemli sayılabi-lecek maddi kayıplar verildiğinin de altını çizen Çakır, süreç içerisinde en fazla ihtiyaç duyulan işletme sermayesinin kaybedildiğini belirtiyor. Peki iflas erteleme başvurusu için en doğru zaman ne? Bu soruya Çakır şu şekilde cevap veriyor: “Şirketler düzen-li olarak öz varlık kontrolü yapmalı. Mukayeseli öz varlık karşılaştırmalarında süregelen bir eksilme izleniyorsa gidişatın

iyi olmadığı açıkça ortadadır. Eğer mutlaka iflasın ertelenmesi müessesesinden yararlanılmak isteniyorsa, aktif-pasif denge-si çok fazla bozulmadan yani çok geç kalmadan operasyon başlatılmalı.” Başvuruda nelere dikkat edilmeli?

TCS Danışmanlık’ın Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Işık, iflas erteleme müracaatında bulunmak isteyen firmaların öncelikle mali alt yapılarının buna uygun olup olmadığını kontrol ettirmelerini öner-iyor. Kendierinin yaptığı kontrol-lerde çok sayıda firmanın alt yapısı uygun olmadığı için teşebbüsler-inin yarıda kaldığını hatırlatan Erdoğan Işık, mali yapısı uygun olan firmaların borca batıklık bilançosu ile iyileştirme projesinin mutlaka profes- yoneller tarafından hazırlanması gerektiğinin üzerinde duruyor. Zira müracaatta bulunup mahkeme tarafından bilirkişilere yaptırılan borca batıklık hesabında, borca batık olmadığı için davası reddedilen firma sayısı oldukça fazla. Ayrıca uygun olmayan borca batıklık oranı nedeniyle iflas kararı verilen firma sayısı da hatırı sayılır bir sevi-yede. Burada dikkat edilmesi gerek-

en en önemli husus, sunulan iyileştirme projesinin firma gerçeklerini yansıtması ve uygulanabilir olmasıdır. Pro-jede somut iyileşme emareleri bulunmalı ve devam eden süreçte öngörülen ciro ve karlılığa mutlaka ulaşılmalı. Yoksa sonuç yine iflas olabilir. “Çok önem arz eden diğer bir husus ise borca batıklık oranı. Yüzde 30’un üzerindeki bir borca batıklık durumunda iyileşmenin mümkün olamayacağı yönünde kesinleşmiş yargı kararları dikkate alındığından, firma hakkında iflas kararı verilir. Müracaattan piyasanın haberdar olduğu andan itibaren artık firma tüm alımları nakit yapmak zorunda kalır. Elde faal-iyeti devam ettirebilecek kadar işletme sermayesi olmayan firmalar projede öngörülen hedeflerden uzaklaştıkları için, iflas kararı ile karşı karşıya kalır. Sürece girerken işletme serma- yesi çok çok önemli. Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise, ihtiyatı tedbir kararıyla rahatlayarak rehavete kapılmanın operasyona olumsuz etkileri. Sanki tedbir kararıyla bütün dertler bitmiş gibi rahat davranılmamalı.”

İflas ertelemeye başvururken iflas etmeyin

doğru zamanda ve doğru şekilde yapılan başvurular şirketi kurtarıyor. Yanlış zaman ve yapılacak bazı hatalar şirketin sonu olabiliyor.

Page 70: Catering Guide Turkey Nisan 2016

68

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Tatlı ÜreticisiFirma Adı: Teşvikiye Saray Gıda San.ve Tic.A.ŞAdresi: Mahmutbey Mah.Tansu Sokak no:19/4 Bağcılar-İstanbulFaaliyet Alanı: Şekerli MamullerTelefon: 0212 9992800 Faks: e-mail:[email protected] www.saraymuhallebicisi.com

Firma Adı: Kurel Gıda Tarım ÜrünleriAdresi: Özsan Sanayi sitesi 11.Blok No:5 Malatya Faaliyet Alanı: İSOT Kreması üretimiTelefon: 0422 2380474 Faks: 0422 2383641 e-mail: [email protected] www.bamu.com.tr

Firma Adı: Ziba Yemek Üretim TesisiAdresi: Akcaburgaz mah.Hadımköy yol üzeri 163.sk. No:2/2 Esenyurt -İstanbulFaaliyet Alanı: Yemek Fabrikası - CateringTelefon: 0212 5034659 Faks: e-mail: [email protected] www.zibacatering.com

Toplu Yemek Üreticileri

Firma Adı: Bereket YemekAdresi: Mega Center A Blok K:1 No:380 Bayrampaşa - İstanbul Faaliyet Alanı: Yemek Fabrikası - CateringTelefon: 0212 4373070 Faks: 0212 4373023 e-mail: [email protected] www.bereketyemek.com

Firma Adı: Pırlanta YemekAdresi: Fatih mah.188.sk.no:16 Sarnıç - Gaziemir - İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-CateringTelefon: 0232 2812400 Faks: 0232 2815400 e-mail: [email protected] www.pirlantayemek.com.tr

İçecek Çözümleri

Krema ve Sos Üreticileri

Hazır Salata Üretimi

Küçük İlanlar

Firma Adı:İmren Alaçatı TatlıcısıAdresi: İmran Han ve Otel konakları 1039 sk.No:26 Alaçatı- İzmir Faaliyet Alanı: Şekerli MamullerTelefon: 0232 7166002 Faks: 0232 7166002 e-mail:[email protected] www.alacatiimrenhanotel.com

Firma Adı: Çiftlik Cafe & KokoreçAdresi: Gazi Mah.Silahtar Cad.No::117 A.O.Ç AnkaraFaaliyet Alanı: Cafe &KokoreçTelefon: 0312 211 04 44 Faks: e-mail: [email protected] www.ciftlikcafekokorec.com.tr

Fast - Food

Firma Adı: Ernar CateringAdresi: ATB İş Merkezi G-Blok No:162 Macunköy-Ankara Faaliyet Alanı: Yemek Fabrikası-CateringTelefon: 0312 3870767 Faks: 0312 3870763 e-mail:[email protected] www.ernarcatering.com

ABONE OLUN... Bir yıl süre ile iletişim bilgilerinizi ÜCRETSİZ yayınlayalım

Firma Adı: Altıncezve Gıda ltd,Şti Adresi: Yunus Emre Mah.80.yıl sk No:33 Yıldırım - Bursa Faaliyet Alanı: Çay, Kahve, toz içeceklerTelefon: 0 224 3614949 Faks: 0 224 3631144 e-mail: [email protected] www. altincezve.com.tr

Fima Adı: Bevus Endüstriyel İçecek Çözümleri San. Tic. Ltd. Şti.Adresi: Uphill Court Towers Barbaros Mah. Dereboyu Cad. Fesleğen Sk. A1 A Blok Daire:20 Ataşehir / İstanbulFaaliyet Alanı: İçecek ÇözümleriTelefon: 0216 688 05 33 Faks: 0216 688 68 03e-mail: [email protected] web: www.bevus.com.tr

Firma Adı: Salatta Gıda San. ve Tic. A.Ş.Adres: Orta Mah. Yenicağ Sok. No:6 / B Mutlu San. Sitesi B Blok No: 4-5-6-7 Orhanlı – Tuzla – İstanbulFaaliyet Alanı: Tüketime hazırlanmış, yıkanmış, paketlenmiş, salata, yeşillik, sebze Telefon: +90 216 304 28 27 Faks : +90 216 304 06 61 e-mail : [email protected] www.salatta.com.tr

Page 71: Catering Guide Turkey Nisan 2016

69

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

“Hiçbir şey suyun yerini tutmaz” derler. Su o kadar gerekli ki, insan vücudunun temel yapıtaşlarından hücrenin büyük kısmı sudan oluşuyor. Kanın %92’sinde, kemiklerin %22’sinde, beynin ve kasların %75’inde de su var. Peki günlük koşuştur-mamızda hangimiz yeteri kadar su tüketebiliyoruz? Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Merve Gülünay, toplumda suyun önemine dair bir farkındalık olduğunu, ancak iş su içmeye gelince çeşitli baha-nelerin arkasına sığınıldığını söylüyor. Ertelemeyin, su için Sağlıklı bir insan vücudunun ısını korumak ve toksinleri atmak için günde 2,5 litre su kaybettiğini belirten Gülünay, Kaybettiğimiz bu suyu mutlaka yerine koymalıyız. Aksi tak-dirde böbrek yetmezliği, tansiyon, yorgunluk, hafıza bozuk-luğu, dikkat dağınıklığı gibi problemler ortaya çıkar. Daha büyük su kayıplarında ise kas spazmı, sistem bozuklukları, dolaşım-böbrek yetmezliği gibi sağlık sorunları kaçınılmaz olur” diyor.

Su içmek için susamayı beklemeyinBeslenme gibi, su içmenin de sağlıklı yöntemleri olduğunu be-lirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Merve Gülünay, su içmeyen veya içemeyenler için aşağıdaki öneriler sıralıyor: -Su içmek için susamayı beklemeyin. -Suyu direk dikleyerek içtiğinizde size idrar olarak geri dönecektir. Bu yüzden besinlerin sindirilebilirliğini kolaylaştır-mak adına suyu yudum yudum için. -Doygunluk hissini artırmak adIna yemeklerden 15 dk önce su tüketin. -Su tüketiminizi gün içine eşit dağıtarak bölün. -Kendinize su içmeyi cazip hale getirmek adına güzel barda-

k,sürahiler alın

-Su içmeyi unutuyorsanız kendinize hatırlatıcılar koyun.(telefon uygulamaları,notlar vb)-Suyun tadını sevmiyorsanız tat katmak amacıyla içine limon,meyve dilimleri gibi besinler koyarak suyunuzu tatlandırın.

Azı karar fazlası zarar Böbreklerin belirli bir oranda “su atma” kapasitesi olduğu için gereğinden fazla su tüketimi böbreklere zarar veriyor. Böbrekler tarafından atılamayan su kanda birikerek elektro-lit dengesinin bozulmasına, mineral kayıplarına, halsizlik, bulantı gibi sorunlara yol açabiliyor. Uyumadan önce dikkat!Uyumadan önce çok su içilmesi de uyku kalitesini bozuyor. Bunun nedeni de uyku sırasında deliksiz uyumanızı sağlayan anti diüretik hormonu. Bu hormon uyku sırasında salgıla- narak vücudun susuz kalmaması için böbrekleri idrar üret-mesini engelliyor. Bu şekilde uyku sırasında kanda bulunm ası gereken asgari miktardaki su miktarı ve su-tuz dengesi korunuyor. Ancak gereğinden fazla su içip yatıldığında vücu-dun bu dengesi bozulur, böbrekler sürekli çalışıyor ve gece boyu tuvalete taşınılıyor.

Faydalı Bilgiler

Abone FormuAdı Soyadı: ................................................... Firma Adı:..................................................................

Adres:............................................................................................................/....................................

Telefon:.................................GSM:.....................................E-Mail:.....................................................

Fatura Bilgileri Vergi Dairesi:................................ Vergi No:....................................................

Yıllık abone bedeli olan 100 Tl’yi aşağıdaki hesaba yatırdıktan sonra dekontu bize ulaştırınız

Banka bilgileri AR-DA Yayın &Pazarlama - Dursun ARIK Garanti Bankası Aydınlıkevler Şb. 579 - 6697891 IBAN TR 44 0006 2000 5790 0006 6978 91

AR-DA Yayın & Pazarlama Sağlık-1 Sokak No:24/3 Sıhhıye-Ankara Tel&Faks:0312 4303310 e-mail:[email protected]

Günde 2,5 litre su kaybediyoruz

Page 72: Catering Guide Turkey Nisan 2016

70

C A T E R I N Gg u i d e Nisan 2016

Ambalaj

Karbon Görsel İletişim ve Mimarlık Hizmetleri’i kurucularından Selen Selviler Özüekren, uzun yıllardır gıda sektöründe farklı ürünler için ambalaj tasarımları hazırlıyor. Selen Selviler Özüekren ürünün satışına etki edebilecek ambalaj tasarım-ları için stratejik noktaları ve ambalaj tasarımlarının ipuçlarını verdi. 1- İlk önce ambalajın fonksiyonuna karar verin. Ürünü dış etkenlerden korumak ve taşınabilir yapmak amba-laj tasarımın temelindeki iki ana hedeftir. Ancak ürüne değer katan ambalaj tasarımı, işlevin formu şekillendirmesiyle ortaya çıkar. İyi bir ambalaj ile bir paket krakeri kırılıp bozulmadan kilomet-relerce uzağa taşıtabilir, doğru bileşenleri sağlıyorsa hedi-

yelik bir ürün haline dönüştürebilir, marka mesajlarını en kısa yoldan alıcıya aktara-bilirsiniz.

2- Ambalaj ürünü taşınabilir ve saklana-bilir yapar. Ambalaj öncelikle ürünü dış etkenlerden, hava ve el temasından korur. Özellikle gıda gibi hassas ürün grupları söz konusu ise koruma kriterleri son derece belirleyicidir. Bu kriterler sağlandık-tan sonraki aşama, ambalajın açıldıktan sonra da fonksiyonunu

sürdürmeye devam etmesi olacaktır. Dış kabukta belirleyici olan tüm bu parametreler, bütçe, çevre-sel hassasiyet, ağırlık gibi kriterlerin yanı sıra, ergonomik bir formun oluşturulması, kolay tutulur, taşınır, kaldırılır ve sakla-nabilir olma şartlarını da yerine getirebilmelidir.

3- Ambalaj tasarlanırken bütün süreçler düşünülmelidir. Raf ömrü olmayan ürünlerde ürünün bozulmaması için çok fazla bir şey yapmaya gerek olmasa da ürünü dış etken-lerden korumak ve taşımak daha zorlaşır. Örneğin; pasta kutuları, oldukça hassas bir ürünü taşıyan basit formlardır. Yıllardır belli fiziksel özellikler çerçevesinde kullanılmak-tadır. Kısa ömürlü karton ambalajlar mağazadan eve gidene kadar kullanılır, dolapta bir kaç gün durduktan sonra atılır. Bu nedenle özenilmez. Oysa bir pasta kutusu ekonomik olmalıdır, tezgahtar tarafından açık haliyle kolayca saklanabilmeli, çok yer kaplamamalıdır. Pasta ambalajdan kolayca çıkarılabilmeli, artan bölüm tekrar kutuda saklanabilmelidir. Bu da kutunun kompakt olmasını ve açıldıktan sonra tekrar kapatılabilir ol-masını gerektirir.

4- Ambalaj ürüne değer katar. Ürünün ilk mecrası ambalajıdır. Ürün ambalaj ilişkisi, meyvenin kabuğu ile ilişkisi gibidir. Albeni katmak, renkle, dokuyla fark yaratmak, sıra sıra raflarda boy gösterebilmesini sağlamak için doğru ortam, ambalaj ve ambalaj grafiğidir. Bir kutu kurabiyeyi mukavva kutuya koyup poşetin içinde taşıya-bilirsiniz. Aynı ürünü özel bir kutuda çarpıcı bir ambalaj grafiği ile “hediyelik çikolata” gibi değerli kılabilirsiniz. Basit bir ara öğün olan tuzlu krikkrakları “çantada ezilmeyecek bir amba-laj” ile sunarsanız gündelik hayatın vazgeçilmez bir eşlikçisi haline gelebilir.

5- Ambalaj ürünün satışını artırabilir. Ambalaj, markaya özgü bir mecradır. Bir mecra gibi kullanıl-malıdır. Daima hem imaj kaygısı hem de satış kaygısıyla farklı bakış açılarından değerlendirilmelidir. Ambalaj, tüketiciye ürün içeriğine ilişkin en doğru bilgiyi marka mesajıyla harman-lanmış olarak vermelidir. Bilinen reçetelere uymak ayırt edi-ciliği azaltır. Örneğin yöresel bir ürünü uluslararası mecraya sunarken ilk akla gelen oryantalist yaklaşım, ürünün benzer- lerinden ayrışması için uzak durulması gereken bir fikir olabilir.

6- Tasarım kriterlerine uyan ambalaj hem üreticiye hem tüketiciye fayda sağlar. Gereksiz maliyet ve stok yükü yaratmadan, ürünü hedef kitlesinden ve ekonomik sınıfından saptırmadan (olduğundan pahalı ya da ucuz), gereksiz atık oluşturmadan, ürün grama-jından çalmadan tasarlanan ambalaj doğru ambalajdır. Amba-laj kurumsal kimliğin çizgisinden izler taşımalıdır ancak amba-laj değişmez değildir. Değişebilir, dönemlere göre özelleşebilir.

7- Fark edilen ambalajlar yaratmanın yolu cesaretten geçer. Raflarda ürünlerin göze çarpması oldukça zorlu bir yoldur. Müşterilerin neredeyse her ürün kategorisi için göz aşinalığı bulunuyor. Tanıdık renkler, desenler ve mottolar var. Oturmuş dili sürdürerek göze çarpmaya çalışmak zordur. Bu alışkan-lıkların dışında ürün ambalajı tasarlamak için cesur olmak gerekir. Örneğin, temizlik malzemeleri kategorisi çok geniş bir kitleye hitap ediyor. Temizliği vurgulayan belirli renkler, desen-ler mevcut. Dil, görseller ve figürler ise yöreseldir. Uluslararası renk dilini göz ardı etmeksizin farklı bir soluk getirebilmek hem tasarımcı hem de müşteri için radikal bir hareket ancak göze almaya değer.

8- Formu, rengi veya kokusu ile ayrışan ürünlerin ambalajı, ürünü ortaya çıkarmalıdır. Ambalaj ürünü saklayan bir kabuk gibi tasarlanmamalıdır. Eğer ürün rengi, formu ve kokusu ile ayrışıyorsa onu kapalı bir kutuya hapsetmek yerine nötr renklerden oluşan logoyu öne çıkaran tasarımlar tercih edilmelidir. Daha sade fon renginde bir ambalaj ile renkli ürünler daha göz alıcı ve dikkat çekici olur.

Ambalajla ürüne değer katmanın 8 sırrı

Page 73: Catering Guide Turkey Nisan 2016
Page 74: Catering Guide Turkey Nisan 2016

72

Kuantum Koçu ve Eğitmen Ebru Demir-han, Bedenin Şifa Kapıları kitabında organ hastalıklarının temelinde duygusal ve kişisel sorunların yattığını anlatırken herkesi içindeki şifayı hatırlayıp kullan-maya davet ediyor. Hiç düşündünüz mü neden hasta olu- yoruz, bizi hasta eden sadece mikroplar mı, yoksa düşüncelerimiz, duygularımız mı? Ebru Demirhan, hastalıkların dışsal değil içsel olduğunu, kendini hasta etme gücün kadar iyileştirme ve onarma gücünün de bulunduğunu bilmen için organlarına saygı duyup sevmeni, böylece kendini iyileştirmenin mümkünlüğünü örnekle- riyle, organların dilinden ve danışanların deneyimleriyle anlatıyor. Mide, korkularımızı temsil ederken, kansızlık yaşamla aza- lan bağı, karaciğer öfkeyi temsil ediyor. Ve siz organınızı hastalığa götüren duygu ve düşünceyi fark edip onlarla iletişime geçtikçe iyileşen duygu ve düşüncelerinizin bede- ninize yansımasını göreceksiniz.

BU KİTAP;■ Kendini tanıman, bedeninin mükemmelliğini görmen ve şifaya açılman için, ■ Fazla asit salgılayan miden ve taş üreten böbreğinle tanışman, omurganın bilgeliğin-den faydalanman ve affetmeyi öğrenmen için, ■ Bedeninin içindeki her şeyi; duygularını, düşüncelerini, atalarından DNA ile aldığın tüm pozitif ve negatif mirasını bilmen için, ■ Hastalıkların dışsal değil içsel olduğunu, kendini hasta etme gücün kadar iyileştirme ve onarma gücün de bulunduğunu bilmen için, ■Henüz doğmayan çocuğun, ailenin tüm bireyleri, neden öldüğünü bilmediğin deden, kaza geçiren komşun, operasyona ihtiyaç

duyan patronun, Seni ilgilendiren ve ilgilendirmeyen herkes için,Ama en çok da senin içinYAZILDI.

[email protected] ÖZCAN

Kitap Hayattır

"Kitapları seviyor musunuz öyleyse hayatınız boyunca mutlu olacaksınız demektir." Jules Chore

Uzman diyetisyen İpek Ağaca Özger’in Renklerle Diyet kitabı çıktı. 2013 yılında Renkli Diyet markasını yaratan ve insan sağlığı için farklı renklerdeki seb-ze ve meyvelerin dengeli biçimde tüketilm-esi gerektiğine dikkat çeken Özger, kitabını hazırlarken çok sayıda yabancı yayını takip ettiğini ve farklı kaynaklardan fayda- landığını söyledi. İpek Ağaca Özger, 2002 yılında tek terci-hi olan Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nde lisans eğitimine başladı. Yüksek lisans eğitimine Haliç Üniver-sitesi devam etti. Özger,” Obez Bireylerde Duygu Değişiklikleri ve Yeme Eğilimi İlişki-si” konulu tezini hazırlayarak Uzman Diye- tisyen ünvanını almaya hak kazandı. Gökkuşağının renkleriyle beslenmeye vurgu yapan ve farklı renklerdeki sebze ve meyve-lerin dengeli biçimde tüketilmesi gerektiğinin altını çizen İpek Ağaca Özger, “Renklerle Diyet'te 5 rengimiz

var. Hastalıklara karşı korunmak, ruh ve beden sağlığımız için bu 5 renkteki meyve ve sebzeleri her gün tüketmemiz

gerekiyor” şeklinde konuştu. Kitapta yer alan ve sağlığımız için beslenmemize katmamız gereken bu renkler; mor, beyaz, yeşil, sarı ve turuncu. Kiraz, yaban mersini, patlıcan, üzüm, turp gibi mor renkli sebze ve meyveler Anti Aging yani gençlik ve güzellik sağlar. Elma, armut, pırasa, soğan, sarımsak gibi beyaz sebze ve meyveler ise bedeninizi arındırır. Ispanak, maydonoz, kivi, bamya, nane gibi yeşil renkli sebze ve meyveler kalp hastalıklarına karşı korurken; portakal, mandalina, havuç, limon, ananas gibi turuncu sebze ve meyveler de bağışıklık sistemini güçlendirir. Alfa yayın grubundan çıkan Renklerle Diyet kitabı, daha sağlıklı bir yaşam için size ipuçları veriyor.

Genç ve zinde tutan kitap: Renklerle Diyet

Neden hasta oluyoruz?

Page 75: Catering Guide Turkey Nisan 2016

Personel Yemeği’niz için

Sağlıklı beslenmenin verimliliği % 15 arttırdığını biliyormusunuz?

İletişim:Telefon: 0312 430 33 10 GSM: 0507 179 56 02

[email protected] [email protected]

www.ozgaziantep.com.tr

Seker_Hamuru_Ilan_195x275_CN.indd 1 4/11/16 11:12 AM

Page 76: Catering Guide Turkey Nisan 2016

www.s2000.com.trGürsel Mah. Şevketpaşa Cad.No: 20/2 80270 (Çağlayan Kavşağı) Kağıthane - İstanbul Tel: +90 212 221 2620 (pbx) Fax: +90 212 222 5465 E-mail:[email protected]

Hoteller, Restoranlar, Hastaneler...

Profesyonellerin tercihi