Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

80
Aki Çalikis Claudia Karavolas Karam Engin Aktel Ghevont Joe Tourian Gökhan Kırmızıoğlu Jaymi Benbanaste e Maria Harisiadou Nilüfer Uzunoğlu Ömer Küley Raffi Jamgoçyan Niko Tsalikis 29/11/2014 Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları 4. Kitap 2014 Niko Tsalikis 29/11/2014

description

Bu dördüncü kitabımız, grup arkadaşlarımızın yazdığı çeşit çeşit yazılardan, şiirlerden, anılardan oluşmuştur.

Transcript of Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Page 1: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Yazarlarımız Page 1

Aki

Çalikis

Claudia Karavolas

Karam

Engin Aktel

Ghevont Joe

Tourian

Gökhan Kırmızıoğlu

Jaymi Benbanaste

e

Maria Harisiadou

Nilüfer

Uzunoğlu

Ömer

Küley

Raffi

Jamgoçyan

Niko Tsalikis 29/11/2014

Burgazada ReUnion

meeting 2012 FB grup

yazıları 4. Kitap

2014

Niko Tsalikis 29/11/2014

Page 2: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 2

Bu dördüncü kitabımız da

grup arkadaşlarımızın yazdığı

çeşit çeşit yazılardan,

şiirlerden, anılardan

oluşmuştur.

Emeği geçen herkese çok teşekür

ederiz ...

Page 3: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Yazarlarımız Page 3

Contents

Aki Tsalikis ................................................................................. 5

Yılın dört mevsiminden, adada yaşadağım

ilkbahar, yaz ve sonbahardan bir demet anı 5

Yarım asırlık bir anı ................................................ 11

Çöplükte yangın ........................................................... 13

Olmayan istavritler .................................................... 14

Disco "Kuru Kafa" ....................................................... 16

Claudia Karavolas Karam ........................................................ 21

Balık yakalıyacağımız günün anısı ................. 21

Yüzme dersi .................................................................... 25

Engin Aktel .............................................................................. 28

Burgazada tarihi ......................................................... 28

Adı “TARÇIN"dı... ........................................................ 33

Ghevont Joe Tourian ............................................................... 35

Burgazda açlık zor şeydi 1. bölüm- Dimitro’nun

tepsisi .................................................................................... 35

Burgazda açlık zor şeydi 2 bölüm - Adada sağlıklı

beslenme .............................................................................. 40

Burgazada hastalık .................................................... 43

Burgaz karakolunda alışılmamış davacılar . 45

Page 4: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 4

Gokhan Kırmızıoglou ............................................................... 49

Beğeninize ....................................................................... 49

Ayrı Yakışırdı Ağlamak ........................................... 51

Jaymi Benbanaste ................................................................... 52

Uzaydan rapor .............................................................. 52

Ben yine çocuk oldum .............................................. 55

Sevgili Burgaz, .............................................................. 57

Maria Harisiadou .................................................................... 66

Vapur iskelemizde yaşananlardan küçük bir

demet... .............................................................................. 66

Nilüfer Uzunuoğlu ................................................................... 69

Evlerini bırakıp anılarıyla yola çıktılar… ... 69

Ömer Küley ............................................................................. 72

Dün akşam ortak bir dostumuza rastladım .. 72

Raffi Jamgoçyan ...................................................................... 77

Kalpazankaya Mağaraları' na baskın .............. 77

Page 5: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Akis Tsalikis Page 5

Aki Tsalikis

Yılın dört mevsiminden, adada

yaşadağım ilkbahar, yaz ve

sonbahardan bir demet anı By Akis Tsalikis on Sunday, 3 April 2011

Bizim aile 23 Nisandan evvel adaya giderdi. Bu tarihi hatirlamamin sebebi 23 nisanda Rum okulunu ziyaret ederdim, ordan butun talebeler ve ogretmenlerle Turk okuluna giderdik (eski ahsap bina), ordanda hep beraber Ataturkun

bustune giderdik. Celenk koyulur, istiklal marsindan sonra siirler okunur ve serbest birakilirdik.

Adada baharin gelisi mimozalardan baslardi. butun ada bir evin salonunda imisin gibi kokardi. Pesinden guller koncalarini acar, mimoza kokusu kaybolana kadar gul kokusu adayi sarardi. Ondan sonra badem, erik ve dut agaclari cicek acar adanin guzelligine guzellik katarlardi. 1 Mayistan sonra pagurya zamani baslardi. Denizlerimizin bereketli zamaninda en iyi paguryalar kalpazankaya kayasindan copluge kadar, Heybelide Stravovoliden Mihalakos koyuna kadar ve Buyuk adada Yoruk Ali plazindan Sedef adasinin kosesine kadar cikardi. Aksam 21de hareket ederdik sabah 6da donerdik dort arkadas

Page 6: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 6

paylasir, evimize giderdik. Bizim gibi baskalari da sandalari ile paguryaya cikarlardi. Nisanin 15 ile Mayisin ilk haftalari arasinda Paskalya (kirmizi yumurta) bayrami vardi. Tum ada vatandaslari bayramlasirdik, hatta bir sene, orfi idare zamani, ayin sirasinda gece 12 de Ay Yianni klisesinin disinda gencler patlayici atmaya baslamistik. Inzibatlar geldi ve durmamizi soylediler. O zamanlar Orhan abinin babasi muhtardi ve kilisenin karsisinda otururdu, cikti evinden inzibatlari azarlayip bize “Devam cocuklar” dedi. Bugune kadar sesini hala duyuyor gibiyim. Mayis sonlarinda bademler yenecek vaziyete gelirdi. Baslardik dolasmaya, Papa Kosta’ nin baginda (manastirda) en iyi badem agaclari vardi. Iyi dut agaci Indos yokusuna cikarken, sag kosede balikci Fotinin bos arsasinin hemen yanindaki evin arka kapisindan girerkendi. Erik agaclari butun adada vardi. Butun bu agaclarin ziyaretinden sora artik ufak ufak yaz baslardi. Babam sandalcilarla konusur, sandalimizin hazirlanip samandraya baglanmasini ayarlardi. Okular kapanir ada dolar tum cete tamamlanirdi. Her sene, ozellikle 1964 ten sonra, cetenin sayisi bir yandan azalir bir yandanda yeni arkadaslar katilirdi. Yaz baslardi, yaz aylarinda ASSK kurulmadan once molozun sag tarafindaki kumlukta kum kayasi yakalardik. Seyrek olsa bile kayaliklarin arasinda buyuk kayalar yakaladigimizda olurdu. Sinema acilir hepimiz alem icin sinemaya giderdik. Bir iki kere tiyatroda gelirdi, bas rolde daima Tevfik Bilge. Denize girmek icin karpuz kabugunun denize dusmesini beklerdik, cunku annelerimiz karpuz suya dusmezse su

Page 7: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Akis Tsalikis Page 7

daha soguk olur derlerdi. Bizde karpuzu beklerken butun adanin ormanina yayilir, tekman diye bir oyun oynardik. Assk kuruldugunda hepimiz orada toplandik. Ibraim Sulu hocamiz ile antremanimiz bittikten sonra Golyonun tramplen antremanlarini seyrederdik. Biraz buyudukten sonra yelkene basladik. Buyuklerimizden sonra, Culi Kifidis ile ben ufak siniflarda devam ediyorduk. Musabakalara, Heybeli harp okulundanda tekneler gelir ve baya kalabalik olurduk. Ag atardik, sonrada baliga giderdik, caparide istavrit ve kolyoz, yemlide kirlangic ve, canli cali karides yemi ile mercan yakalardik, yaz sonundada izmarit. Sandalimiz 5 metre, 4HP stuart makinaliidi. Butun cete toplanir kizli erkekli Sivrinin iyi zamanlarinda piknige giderdik. Menumuz icin Sivrinin sol tarafindan iyi midyelerden toplar ates yakardik ve sac tenekenin uzerinde pisirirdik. Sonra getirdigimiz limon, tuz, biber ve ekmek esliginde yerdik. Yemekten sonra adayi dolasirdik. Adada bir kilise kalintisi birde kuyu vardi, hic bir zaman suyun tadina bakmadik. Incir agaclarida vardi. Adada yasiyan canlilar ise: cok iri ada tavsanlari ve ayni boyda farelerdi. Temmuz bittiginde bizim icin canlar calmaya baslardi, okul zamani yaklasiyordu. Yazin son ayi derlerdi. Bizim aile icin son ay degildi, biz Cumhuriyet bayramindan sonra ilk Pazar inerdik adadan. Tabiki benim asil uzuntum okularin acilmasi idi. Neyse, 6 Agustosta adada buyuk panayir olurdu. Hristos tepesindeki kilisenin uzum gunu idi. Bu tarihte uzum kilisede okunduktan sonra, baglarda ve bahcelerde

Page 8: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 8

uzumlerin toplanma zamani geldi demekti. Ada sakinlerinden buyuk bir kisim, din, irk ayirimi yapmadan tepeye cikardi. Annelerimiz, bir cam agacinin altina masa ortusunu koyar ve uzerine evden hazirlanmis olan yiyecekleri koyarlardi. Kilisenin ayinindan sonra herkes oturup yer, icer ve zangoc Todorinin sirtinda tasidigi Laterna ile eglenirdi. Ben hatirladigim kadar, elime bir dilim ekmek, kizarmis kofte ve haslanmis yumurta alarak buyuklerimizin macini seyreder, siramizin gelmesini beklerdim. Futbol maclari da yapardik. Adada uc iyi takim vardi, Kartal spor kalecisi abim Dimo o gittikten sonra Ben. Tayfun spor kalecisi Kazim Bicer, Olimpiyat spor kalecisi Andrea Tolaros. Cok guzel maclarimiz olurdu ve baya seyirci toplardik. 15 ve 25 Agustos arasinda ilk gocler leyleklerle baslardi. Leylekler adanin uzerinde toplanir ve oradan guneye dogru goce baslarlardi. Cizmelerimizi ve yagmurluklarimizi dolaplardan cikarir, sonbahar hazirliklarina baslardik. Incir zamani da gectikten sonra 30 Agustos zafer bayrami gelirdi. ASSK kurulmadan once eglence BDKde tertiplenirdi. Tabiki bizi iceri almazlardi ama ben her zaman bir yolunu bulup girerdim. Sahane eglenceler olurdu. ASSK da 1964ten sonra eglence tertiplemeye basladi. Bundan sonra yavas yavas gocler baslardi, her gun ada bosalirdi. Eylul ayi ile sonbahar gelirdi, lodoslar, yagmurlar, adanin kokusu degisirdi. Ayagimizda tokyodan, cizmelere gecilirdi, Eylul sonlarina dogru da lufere gitmeye baslardik. Hergun Istanbula, okula gidip gelirdik, buyuk

Page 9: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Akis Tsalikis Page 9

lodos oldugu zamanda vapur gelmezdi ve o gun bizim icin bayram sayilirdi. Ayvalar da toplandiktan sonra ufak ufak ormanda dolasip mantar toplamaya baslardik. Her yer koca yemislerden (Kumara) kirmizilasirdi, bambaska bir guzellik. Eylulden sonra, ve Ekimin ilk haftasi gecer gecmez kus gecisi baslardi, Iskete,Saka ,Florya. Buyuklerimizden, babamin arkadaslarindan bay Izmiridis bunlarin kompetani idi. Ozel olarak hazirladigi okseleri agaca koyar, agacin altina’da altanda kafesleri saklardi. Bizleri kuytu bir yere gonderirdi ve beklemeye baslardik. Adam nerden anliyordu ise, aniden saklanin geliyorlar derdi. Kafesteki kuslar otmeye baslar ucan kuslarda agaca iner ve okselere yapisirdi. Bay Izmiridis iyi cinsleri ayirip ozel bir kafese koyardi, disileride salardi. Biz oglene dogru eve, yemege giderdik, bay Izmiridis de yemek, yemek icin babami nobette birakirdi. Herkes gittikten sonra babam kafesin kapisini acip kuslari salardi. Aksam Sabrinin kahvesine gelip babami ararlardi, babamda ben acmadim canim, kuslar acmistir derdi, gulup gecerlerdi. Haydi pame pis Andreada bir raki ismarliyayim sizlere derdi (pis Andrea, sucu Aliosmanin yerinde kucuk, ucuz bir lokanta idi). Eylul ve Ekim ayinda yakamozlu gecelerde palamut volisine cikilirdi. 4 tekne cikardi Sabrinin Orsasi, Vural kardesler, Nazim reis ve Kolombo Kazim. Ben Vural kardeslerle giderdim. Ayni aylarda (Eylul ve Ekim), Hristos tepesinden kalpazan kayaya kadar, bilen bir kisi ile marti yumurtasi toplamaya giderdik. Her taraf yumurta dolu idi ama biz donlenmis olmiyanlari tanir onlari alirdik.

Page 10: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 10

Sonra kis baslardi, benim akranlarim dan Miculi, Vural kardeslerden Erdogan, Andon kalfa, rahmetli Ali (yarma Ali), Dimadisin oglu Dimitro fiseklerini culluk avi icin doldurmaya baslarlardi. Ekimin son haftasi, maalesef, annemin son hazirliklari

biter cantalar hazirlanir ve vapur saatini beklerdik.

Page 11: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Akis Tsalikis Page 11

Yarım asırlık bir anı By Akis Tsalikis on Sunday, 10 April 2011

BDK Yakimin plazini aldiginda kapisinin hemen yaninda 3 adet salincak koymuslardi, zemin deniz kumu idi. 30 Agustostan sonara serbest giriyorduk, tabi on kapidan

degil. Yakimin kismi cekek yeri olarak kulanilirdi. 15 Eylulden sonar dolardi bizde sandallarin uzerinde kovalamaca veya saklambac oynardik. Sandalar cekilene kadar salincaklarda sallanip en yuksek noktaya vardigimizda atlardik, cok tehlikeli bir oyundu. Bir gun arkadaslardan biri salincak en ust noktaya geldiginde atladi ama kaydi, kolu omuzundan arkaya dogru dondu, “ah kolum arkada kaldi” dedi. Ben saka yapiyor zanettim ve tutugum gibi one cevirdim. One cevirdigimde bilegin ust kismininda sallandigini farkettim ve hemen eczaneye kostuk. Eczaci “cabuk kasap Andona gidin” dedil. Kasap Andonun dukani carsida gazetecinin yaninda idi, evide rahmetli Yurukulumun kaptani Huseyinin evi idi. O zamanlar adada bu islerin kompetani o idi. Evine gittik bakti, bir sey degil dedi, bi legen icine su, sargi bezi ve alci koydu basladi bilegini oksamaya. Biraz oksadiktan sonra tamamdir dedi ve sarmaya basladi. Bir taraftanda nasil oldugunu sordu. Ben anlatirken, kolunun omuzdan

Page 12: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 12

arkaya dogru dondugunu soyledim. O an kasap Andonun gozleri tuhafima gitti, fal tasi gibi acilmisti. Peki nasil geldi on tarafa diye sordu, bende cektim geldi dedim. Adam hacini yapti ve “oglum bir daha boyle seyler yapma” dedi. Tabi ben ne yapti isem bilmeden yapmistim. 45 gun sonar alciyi cikardilar ve ne bir iz ne bir carpiklik kalmisti arkadasimin elinde. Bugunlerdede ameliatlar, civiler, lamalar, fizik tedavileri, basari oranida 100% degil. Bu hikayede bahsettigim ARKADASIM KAPTAN SOFODUR. Sofoyu grubumuzda gormuyorum, bu hikayemi okuyanlar arasinda Sofoyu goren olursa ona bu hikayeyi hatirlatsin ve benimde cok cok selamimi iletsin.

Page 13: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Akis Tsalikis Page 13

Çöplükte yangın By Akis Tsalikis on Wednesday, 13 April 2011

Gine yaz gunlerinden bir Cumartesi veya Pazar ogleni, yani babalarimizin evde oldugu gunler, Itfayeler cikti, coplukte yangin var dediler. Her zaman oldugu gibi hepimiz eski Bedfortlarin arkasindan kosar, gerektigi yerde iterdik yangin yerine varsinlar diye. Bizim gruptan Lambo Tarinas (Jenevin Kocasi) ve ben itfayenin pesine takildik ve dogru copluge. Az bir zaman gectikten sonra arkamizdan bir sert ses Lambo diye bagirdi. Lambo kafayi

cevirdi ve “yandim anam” diyerek tazi gibi firladi gitti. Lambonun babasi idi rahmetli bay Irakli. O gun Lamboyu gormedik. Ablasini gordugumde Lambo

nerde diye sordum. Sorma Aki dedi, annem baliklari

kizarti masayi kurdu buzdolabini actiginda rakini bitigini

gordu ve Lamboya haydi oglum firla bir raki al da gel

dedi (Lambonun evi cingene mahalesinin son evi idi,

cimacinin evi). Lambo firinin ilerisinden, Nesinin evinden

itfayenin dondugunu gorunce her seyi unutup arkasindan

kosmaya basladi gerisi malum, daha detayli anlatmaya

hacet yok.

Page 14: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 14

Olmayan istavritler By Akis Tsalikis on Wednesday, 10 May 2011

Argirle ben her

Cumartesi aksama

dogru Indostan

(kondosun

magarasindan)

baslayip kumbarosun

yakinlarina kadar

aglarimizi birakirdik.

Pazar sabahi da saat 5e dogru Sabrinin kavesinde herkes cayini icer, sandalina biner ve baliga giderdi. Biz aglari toplayip temizlerdik, iki tavalik cesit garanti

vardi, sonrada kirlangica giderdik.

O sene yem icin istavrit yoktu ama aglardan daima 5-6

adet istavrit cikardi.

Bir gun bir baktim uzaktan musiu Garbis, matbaaci Koco

ile bize dogru geliyorlar. Argire tak istavrileri capariye sal

denize dedim, epey yaklastiklarinda haydi simdi cek

dedim. Argir basladi cekmeye, bunlar yan gozle

bakiyorlardi, Argir cekti capariyi bunlar istavritleri

gorunce hemen saldilar caparilerini. 20-25 dakika

sagladiktan sonra, gelin dedik geldiler istavritleri verdik

haydi sizde keyfinizi yapin dedik. Peki siz nasil

yakaladiniz sorduklarinda aglarla dedik.

Page 15: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Akis Tsalikis Page 15

Musiu Garbis, "Ulan pezevenk yarim saat neden bizi uyrastirdiniz simdide bize veriyorsunuz istavritleri" diye sordu. Abi biz sizi seyrettikce keyfimizi yaptik dedik ve uzaklastik. Fark edebildigimiz kadar arkamizdan soyleniyorlardi. Bu olaydan sonra, Musiu Garbis Arapoglunun alt katinda

sezlonkta oturup bulmaca cozerken, her gectigimde

kafasini saglardi.

Page 16: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 16

Disco "Kuru Kafa" By Akis Tsalikis on Wednesday, 12 June 2011

Yil 1971-1972, Bir gun isten

donerken, adaya

vardigimda iskelede

butun arkadaslarin

beni beklidigini

gordum. Oh bir bok

var gine diye

dusundum .

Hepsi tek agizdan Aki bir dusuncemiz var dediler,

hayirlisi ile bir diskotet acacaz. Nerde acacaz dedigimde,

grubumuzda bulunan Medeni beyin oglu Rahmetli

Mehmet atildi, bizim kayikhanede dedi. Oglum git ilk

basta bizi karistirmadan babanla anlas dedim. Babama

soyledim ve ne isterseniz yapin dedi. Ben pek inanmadim

cunku Mehmetin babasi cok sert gorunumlu bir adamdi.

Sonradan anladik ki aslinda cok yumusak ve iyi kalpli bir

kisi idi (gorunuse aldanmamak lazim).

Kollari sivadik, ve al anahtarlari gidip bir gorelim dedik.

Anahtarlar bende dedi ve gidip actik. Perisan bir vaziyette

idi, yerler toprakti, hepimizi bir karamsarlik sardi.

Arkamizdan bir ses “ben yarin aksama kadar burasini

cimento yaparim” dedi. Mehmetin babasi idi. Gunlerden

Sali idi ve biz onbes gun icinde discoyu acmaya karar

verdik. Ben Mehmetin babasina, mumkunse cimentonun

Page 17: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Akis Tsalikis Page 17

icine renk katarsaniz boyamaya ihtiyac olmaz dedim. Bize

yan yan bir bakti ama istedigimizi yapti.

Aksamlari yemekten sonar Ay Yianni kilisesinin onunde

toplanir, sabahlara kadar oturup sohbet eder, diskotek icin

planlarimizi yapardik.

Ilk basta otulacak yerleri ayarlamaliydik. Ormana cikip ne

kadar kalin odun ve agac kokleri bulduysak, bakaldan

aldigimiz bir arabaya yukleyip Mehmetin bahcesine

tasidik. Kesilecek kisimlarini kestik, vernikledik ve hazir

vaziyete getirdik. Belgi bugune kadar birkac numune

bulunabilir oralarda.

Ikinci is elektrik tesisati idi, onuda isim oldugu icin ben

ustlendim. Bahce girisinin yaninda bir kara kutu vardi,

ordan bir hat cektim. Sonra sira lambalara geldi, eski

camdan olan su siselerini kullanmayi dusundum. O

siselerin diplerini cikarmak icin benim bir yontemim

vardi. O yontemle siseleri hazirladik ve iclerine renkli

lambalar koyarak astik. Butun bu tesisati bir kabloya

baglayip disk cokeyin yanina kadar cektik ve bir dugmeye

bagladik. Boylece eglence sirasinda isiklari sondurup

acarak hava yaratirdi. Disk cokeyin bolumunu de eski

aglarla susledik ve sira geldi esas dekora…

2 kuru kafa nasil buluruz diye sordum takima. Kosta

(palet) ve Yani (mezarci ) “sen merak etme biz halederiz”

dediler. Oteki gun, Karakoydeki is yerimde Yani ile Kosta

gozuktuler ve ne oldu diye sordugumda elleri ile okey

isaretini yaptilar. Ne demek istediklerini ilk basta

anlamadim ama cantayi actiklarinda, ben dahil, dukani

Page 18: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 18

terk ettik. Nasil becerdiniz diye sordugumda, “Sisli

mezarligina gittik, terkedilmis kisma vardigimizda bizi bir

papaz farketti, ve birsey mi istiyorsunuz diye

sordugunda, olulerimize bir dua okumanizi istiyoruz

dedik. Papaz, soyleyin isimleri okuyayim dedi, ne

yapacagimizi bilmedigimizden butun grubun isimlerini

soyledik oda okudu. Kuvetli bir bahsisten sonar uzaklasti,

bizde indik mahsene sectik iki tane, koyduk cantaya ve

mezarliktan ayrildik”. O aksam bindik vapura ve adaya

ciktik. Ilk isimiz dogru diskotegin onunde, denize girip

kurukafalari yikamak oldu. Ikisini de piril piril yikarken

baktik ki bir tanenisi suyun uzerinde duruyor digeri

batiyordu. Birbirimize hayretle bakarken, aramizdan bir

sivri zeka “bu yuzmesini bilmiyordu” dedi ve olduk

gulmekten.

Neyse, hazirliklar devam ediyordu. Her tarafi bir guzel

yikadik, orumcekleri topladik, tas duvarlari vernikledik.

Bar kismini demir kapinin onune yaptik, girisimiz bahce

kapisindan olacakti cunku polis izinsiz kimsenin evine

giremez diye dusunduk. Tabiki bizim unutugumuz

teferuat, o zamanlar siki yonetim oldugu idi.

Hazirliklarimizi gorenler once sasiriyor sonra tebrik

ediyordu. Son olarak ta guzel bir kutuge kuru kafalari

koyduk, iclerine mum yaktik ve is dagitimini yaptik.

Garsonlar, barman, disk cokey, giris controlu vs.

Onumuzdeki Cumatresi icin hersey hazirdi ve reklamini

yapmaya basladik.

Page 19: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Akis Tsalikis Page 19

Cumartesi actik, sasilacak bi kalabalik, ne oturacak yer

kaldi ne bardak kaldi, ayakta bile durulacak yer yoktu.

Tek bos yer kuru kafalarin etrafi idi.

Muthis bir eglence oldu, biz bile inanamiyorduk.

Basarimiz 2-3- saat surdu. Sonar 2 polis ve bir izibat geldi,

ne oluyor burda diye sordular, “evimizde arkadasimizin

yas gununu kutluyoruz” dedik. Izibat one gecti “Kadikoy

siki yonetime ihbar var” dedi ve beni ve Antonyoyu

karakola aldilar. Biz karakolda iken eglence devan

ediyordu. Diger arkadaslarimiz merak icinde idiler.

Mehmetin babasi yukardan seyrediyordu ve galiba

kadikoydeki siki yonetime o telefon edip isi haletti. Yalniz

ihbar var diye ifadelerimiz alindi ve saldilar bizi. “Bugun

son, yarin olmiyacak” dediler, bizde harfiyen uyduk. Bize

bu kadar iyilik yapan adamin basini belaya sokamazdik.

Eglence sabaha kadar devam etti, icki satisi durdugunda

artan ickileri biz ictik. Sabah uyandigimizda, ben

diskotegin ust tarafinda yatiyordum. Fokionu Ablasi

deniz kiyisindan topladi, mezarci Yani ve tavuk si.en

Nikoyu kuru kafalarin kutugunde sarili buldular. Geri

kalanlar icerde yattilar. Odeyen odedi odemiyenin cani

sag olsun dedik.

Guzel bir macera idi. Bakal Necmiden almis oldugumuz

ickileri taksitle odedik. Bizi yolda gorenler, devam

etmemiz icin yalvariyorlardi. Bazilari yas gunu partisi

icin, bazilari eglence tertiplemek icin istiyorlardi. Biz

deniz tarafindaki kapiya bir masa koyup pispirik

oynamaya basladik. Ordan gecen iki yasli kadin, “bir iki

masa daha koyun bizde gelip oyniyalim” dediler.

Page 20: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 20

Kuru kafalarinda isi bitmisti artik, hep beraber bir karar

verdik ve Mehmet ile Mihal tepedeki Hristos mezarligina

gidip kuru kafalari gomduler.

Tabiki bizi ihbar eden kisiyi mutlaka bulmak istiyordum

ve buldum. Onun olduguna uzuldum ama Burgazcada

denildigi gibi “Perasmena Ksehasmena” cani sag olsun …

Page 21: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Claudia Karavolas Karam Page 21

Claudia Karavolas Karam

Balık yakalıyacağımız günün anısı

By Claudia Karavolas Karam on Saturday, 12 February 2011

Sicak bir gun. Babam, annem, Omamam ile Kalpazana gelmisiz. Hafta arasi pek kimseler yok. Babam kardesimle beni kayalara oturtuyor.

Bugun oltayla balik tutacagiz. Buyuk heycan. Babam hep snorkel ile yuzer, dalar, deniz tufegi ile ya karagoz, vurur,ya da bize uzun uzun baligin nasil bu kayanin arkasina soyle boyle gitmis de, babam arkasindan yuzmust de, iste tufeginin tetigini cekince, o namussuz balik nasil gitmis o yosunlarin arkasindan "zip" diye kayboluvermis...Iste..bizede balik tutmak istiyoruz.Balik tutmak adeta bir buyuk marifet , nerdeyse kahramanlik sevyesine yukseltilmis bir olduguna ikna olmussuz. Babamizin cocuklari sifatini kazanmak icin, biz de balik tutabilmeliyiz. Firsat bu ! Ancak tufekle denizde degil. Sahilde olta ile tutmamiz lazim. Tabi. Kayalar sicak, gunes kuvvetli....yerlesiyoruz yerimize. -Papi, oltaya baliklari tutmak icin ne koyacagiz ? -Iste bak, denizden size midye getirdim. -Ama bunlari nasil acacagiz..? -Tas da getirdim, tasla kirip acacaksiniz. -Ama bu zor!

Page 22: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 22

-Size kolay oldugunu kim soyledi? -Papi ! Vurunca kayiyolar ! -Evladim, sunu bir elle tut, obur elinle tasla kiriver. Bak soyle... Tak, tak, tak..midye kiriliyor. -Ay cok sumuklu duruyor! -Sumuk degil o, su..bak ne guzel midye. -Hepsini mi koyacagiz? -Yok canim..bir parcasini. Bak kabugunu tut, soyle kesiver, ha, iste oyle. Kirt, kirt, kirt midyeler kesiliyor. -Papi ! Bu koku hic guzel degil. Baliklar bunu yemez -Yok kizim yer yer, merak etme. Bu arada kardesim, belki 3-4 yasinda hic konusmadan , guzel guzel midye parcalarini oltaya takiyor, oltayi bir guzel suya indiriyor guzelcene oylaniyor. Ben 9-10 yasindayim. Midyeleri burnumu kiristira kiristira halkacigima yerlestiriyorum. Ellerimi ikide bir yikiyor, ve kokluyorum. Bana gore hic degil bu merasim... Ustelik..bir tane balik yakalamiyorum. Gunes gitgide gokte yukseliyor. Kardesimin kovasinda suda bir suru mide var.. Sabirla midye kirip parcalama fasli devam ediyor. Babam bu arada bizi birakmis, denize snorkel ve paletleri ile dalmis gitmis. Sahilde annem Omamam ile sohbetteler. - Mama ! Bir yardim edebilirmisin ? -Aaa kizim bu isten anlamam ben. -Omama, ya sen ? -Schatzilein, benim boyle seylere sabrim yok. -Peki, balik tutamiyorum.

Page 23: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Claudia Karavolas Karam Page 23

-Christian, bak ne guzel tutuyor... -Bir tane tuttu ancak ! -Sabir ister cocugum, sabir. Aslinda Christianin tutugu balik oltayi yutuktan sonra bir yukari cekiliyor, bir batiriyor..guzel eglence. Zavalli mahlukl oltadan ben cikarmak istedigimde, inadi basiyor... -Yok, bu BENIM BALIGIM ! diye inliyor. -Ne le tiranize pas !( Ona iskence yapma !) Annem bagriyor. -Ben tiranize etmiyorum, asil baliklari o tiranize ediyor...!! -Uslu uslu balik tutun bakayim ! (Annem) Boylece bir kac saat, sicak guneste, balik yakalama iskencesi yasiyorum. Midyayi kir, taslarin ustunde kabugu ile kesmeye ugras, hayvani kepaze et, oltaya koy, denize at..bekle, bekle yukari cek..ha yok olmus gine. Iyi peki kirmizi top suyun altina hic gitmemis. Bu baliklar nasil kacirmislar yemi? -Mama ! Yetermi artik ? Balik tutamiyoruz... -Guzel guzel devam edin bakalim, Papi birazdan sudan cikacak, o zaman siz de yuzmeye gidersiniz. Hayde gine devam. Gunes hakikatten cok sicak. Kardesim halen ayni baligi suda surukluyor. -Gel cikarayim diyoru halkadan. -Yoook ! -Peki, peki ! -Cocugu bagirtma Claudia ! Rahat birak... Midye kirmaya devam. Kayalar simdi fena kokmaya basladi. Martilar da ustumuzde habire yaklasip uzaklsiyorlar.

Page 24: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 24

Bu balik avlamanin zevki kacti. Ufuga bakiyorum..snorkelin ucunu goremiyorum..Babam bizi bu kayalara birakmis. Balik tutmaya mahkumuz, ve baliklar gelmiyor. Gunes tepede, bayildim, bayilacagim... Nihayet, ah ! Ne bu, oltami suda bir seyler cekiyor. Kirmizi top bati, cikti, batti gine !! -Mama ! Galiba bir balik var ! -Bravo, Cok guzel. -Mama gel, gel..Disari cekelim, halkayi agizindan almaliyiz. -Simdi gelemem. (Annem yuz ustu havlunun ustunde uzanmis- dopyesinin ustu acik..hic kalkarmi ! -Omama ! Komm Bitte !! ( Anneanne lutfen gel !) -Mein Guter engel, ich kann Dir nicht helfen ! ( Melegim, sana yardim edemem) Neyse baligi guc bela kayalara cikarttim. pek cirkin bir sey. Koca kafali, garip agizli, kanatli bir sey... Sahilde babam gorundu...geliyor ! -Papi, Papi ! Bak bak !! Balik yakaladim ! -A ne guzel ! Bakayim , ne baligi ? Sessizlik. -Ne oldu Papi? Guzel balik degil, ama balik... -Evek sekerim balik. Ama bu yenmez. -Neden? -Bu balik Horospina !

Page 25: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Claudia Karavolas Karam Page 25

Yüzme dersi By Claudia Karavolas Karam on Thursday, 24 March 2011

Kucukum.. elimden tutuyorlar.. onumde kocaman bir ucurum. Yavas yavas sandaletlerim ayagimda, iclerine tasciklarin girmemesi icin dikkat ediyorum.

Yokusta ayagimdan cikacaklar diye korkuyorum. Aglasam da para etmez. Uzun bir yuruyusten sonra buraya vardik. Bir ara beni sirtina Onkel Izak aldi, daha sonra Onkel Memi beni tasidi. Arada bir Tante Bellanin elini tutarak yurudum.Simdi vardik galiba. Masalar, sandalyeler, bir ucurum, bir koy, koca bir kaya, deniz... Sirayla herkes gazinoya yerlesmis. Chez longuelarini secmis. Cantalarindan havlulari acmis sermis. Mayolarini giyimis, simdi sahile iniyorduk. Taslar da pek buyuk, sandaletlerimi cikardilar. Beni suya dogru goturuyorlar. Kucuk bir mayocugum var. Basmadan bir bikinicik. Anneannem, Omamam, yapmis. Su bana soguk geliyor,usuyorum. Taslarda da ayaklarim aciyor.... Babam havaya kaldiriyor beni. Omuzuna tutunuyorum, vucudu sicacik, usumuyorum simdi. Yukardan suya bakiyorum, Parliyor. Taslari goruyorum, birer birer tane tane. Su babamin beline gelmis, benim ayaklarima deyiyor.. gine biraz soguk ama alismaya basliyorum. Daha derine yuruyor babam...uuu.. su dizlerimi asmis.. popoma geliyor.. babama daha siki sariliyorum, ve birden.. ah ah.. boynuma kadar sudayim...

Page 26: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 26

Babamin omuzuna maymuncuk gibi sariliyorum - Dur kizim, beni bogma, omuzumu tut , diyor babam. Birden yuzmeye basliyor, ve ben de bacaklarimi salliyorum. Kurbaga yavrusu gibi. Ama bir elle sirtini tutuyorum babamin. Nefes nefeseyim, cunku babam sahilden uzaklasiyor, ben de onunla. Kollarimi ayaklarimi cirpa cirpa... - Hadi yuz bakalim, diyor babam. Birden daliyor.. Elim sirtindayken birden denizin soguk maviliginde, bir sivi boslukta cirpiniyor... Bir ciglik! Kalpazanin kayalari cinliyor! Batacagim korkusuyla kosma hareketleri yapiyorum suyun icinde. Ellerim, kollarim kanat gibi yukari asagi... Babam su ustune cikitor, hemen sariliyorum. -Korktum Papi! diyorum. Korkma diyor. Gel yuzunu suya koy. Nefesini tut, ve asaya bak. Baliklari goruyormusun ? Bak kendini rahatlat.. en iyisi, pipin var mi ? Evet. Hemen pipi yap. Yapiyorum. Birden batmak korkusu gidiyor. Bir elim babamin omuzunda, oburu ile yuzme harekeleri.. aaa.. aaa.. yuzuyorum ... Suda cok kaldik. Cikinca dislerim zangir zangir birbirlerine carpiyor. Sirtima bir havlu sariliyor. Hayde o indigimiz yokustan yukari cikiyoruz. Sandaletlerime taslar kaciyor, ay ay.. toz giriyor, ayaklarim kirmizimsi bir renk aliyor. Anneanemin yanina goturuyor babam. Omama beni iyicene kuruluyor. Ayaklarimi bir badak su dokerek yikiyor.

Page 27: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Claudia Karavolas Karam Page 27

- Kulagima su kacmis diyorum. - Al bu yassi tasi, bak basini yana koy, bir tas ile

vuracagim yassi tasi ve goreceksin sular cikacak.

Tak, tak, tak.. birden yassi tas islaniyor.. sullar cikiyor. Kuru bir bluz ve short giydiriyor Omama. Sandalyeye oturtup soguk koftecikler, ve kitir kitir ucgen borekcikler veriyor bana yemek icin. -O ne ? diyorum -Ciroz salatasi diyor Omama. -Ben de isterim, diyorum -Peki, az bir sey diyor Omama, Bu cocuklar icin degil. -Ama cok guzel... -Hadi bukadar diyori. Babam bana birasinda biraz veriyor. Niyetleri beni uykuya yatirip keyf yapmak. Yemekten sonra, camlarin altina kocaman bir chez longe'a yatiriyorlar. Golgedeyim, martilari dinliyorum Annem, Babam, Tante Bella, Tante Nini, Onkel Izak, Memi ve Fanika, Omamam keyfle yemek yiyorlar, guluyorlar, sakalasiyorlar.... yere dusmus cam ignelerinden gelen koku hem tatli hem icimi isitiyor. Gozlerim cok agirlasti... mm kollarimda ve bacaklarimdan taze bir Nivea kokusu geliyor. Islak saclarim isiniyor. Martilar geliyor gidiyor, gunes sicak, sesler uzaklasiyor.... Tatli bir uykuya daliyorum.

Page 28: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 28

Engin Aktel

Burgazada tarihi By Engin Aktel on Friday, 29 April 2011

Bizans imparatorları zamanında pek konuksever sayılamayacak bu dört ada, meşhur bahtsızlara sürgün ya da esaret yeri işlevi görüyordu.

Bu sürgünlerin arasında çok sayıda taç giymiş insanın yer alması nedeniyle, bu kayalıklara Prens adaları adı verildi; daha sonra bu isim küçük takımadaların bütünü için kullanıldı. Bu takımadaların en büyük ve en güzel iki adası olan Büyükada ve Heybeli'nin prenslerin düşmanlıklarından çok görkemlerine tanık oldukları doğrudur. Çünkü bu adalar Bizans imparatorlarının yazlıklarıydı ve onların şatolarıyla güzelleştirilmişti. Ancak o zamanlar, hükümdarlar, bugünkünden daha hızlı bir biçimde saraydan zindana geçtikleri ve bu adalarda bahtı açık olanların ve çile çekenlerin konutları iç içe olduğu için, aynı adın bütün adalar için kullanılmasından daha doğal bir şey yoktur. Çünkü bugün bir adada oturanın ertesi gün bir başka adaya çok farklı bir konumda geçmesine alışılmıştı. Demek ki bu adalar halkın gözünde insan yaşamının en şiddetli karşıtlıklarının simgesi, gururla küçük düşmenin büyüklükle hiçliğin, mutlulukla sefaletin, birbirine karıştığı bir yerdi: tek kelimeyle, bunlar gerçekten sürgün Prenslerin adalarıydı !

Page 29: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Engin Aktel Page 29

Burgazada,iki kilometre kare alanında yuvarlak bir ada olup, İstanbul’dan gelinirken ikinci adadır. 400 metre karşısında Kaşık Adası, doğusunda ise Heybeliada bulunur. Heybeliada ile aralarındaki sığ kanalın genişliğin 600-700 metredir. Böylece adanın önünde korunaklı bir liman oluşmuştur. Bu nedenle, ilk çağlarda emin liman anlamına gelen"Panormos" denilmiştir. Tarihçi Hammer'de bu adın bir zamanlar burada mevcut kaleden (Dimitrios Poliorkites'in babası adına yaptırdığı kale veya şato) Panormum Kastrum'dan (yani Panormos adası şatosu) geldiğini savunur, bazende boğazlı ada diye sözeder. Bu kalenin kuzey kapısında çift başlı bir kadın heykeli bulunuyordu ki, İranlı Hüsrev Bizans'a yaptığı saldırılarda burayı talan edince bu heykeli de alıp İran'a götürmüştür ve bu kalenin kalıntıları muhtemelen sahilde Aya Yorgi Kilisesinin altındadır. Daha sonraları "Antigone" olarak anılan Burgazada İskender'in eski generali ünlü Antigonos'tan aldığı anlaşılmaktadır. Oğlu Demetrios Poliyorketes İ.Ö. 298'de boğazların serbestliğini sağlamak ve dünya imparatorluğunu ele geçirmek üzere Trakyalı Lisimahos ve Makedonyalı Kasandros ile savaşmak için Marmara Denizine gelmişti. ve bu adaya babasının adını vererek onu ölümsüzleştirmek istedi. Fetih'ten sonra Türkler buraya rumca "Kale Burcu" anlamına gelen Pyrgos=pirgos'dan bozma olarak Burgazada adını vermişlerdir. Piri Reis 'in "Kitabü'l Bahriyye' sinde Burgazlu olarak geçmektedir. Burgazadası da diğer adalar gibi Osmanlı döneminde Kaptan Paşa hassı idi. Evliya Çelebi 1641'de Bursa'ya giderken Adalar'a uğradığında "Burgazası'nda buraya adını veren deniz kenarında yalçın kayalar üzerinde şeddadi(dört köşe) küçük bir kale" henüz duruyordu.Bu kalenin İstanbul'un fethi sırasındaki rolü bilinmemektedir.Adanın Osmanlıların eline geçmesi F.S. Mehmet'in İstanbul' u fethinden altı hafta önce 17 Nisan 1453' te Başkaptan

Page 30: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 30

Baltaoğlu Süleyman Bey tarafından gerçekleştirilmiş, ada halkına dokunulmayarak olduğu gibi bırakılmıştır. O tarihte Adalar'da devleti bir yeniçeri yasakçısı temsil ediyordu. Bazı yabancı gezginlerin yazdıklarına göre Burgaz da diğer Adalar gibi XIX. yy'da yerli Rumlarla İstanbul' daki yabancıların sayfiye yeri olmuş, bu sıralarda Türklerden de gizlice içki içmek için buraya gelenler görülmüştür. Burgazada' ya vapur ile yaklaşırken denizden biraz uzaktaki büyük Aya Yorgi manastırının önünden geçilir. Manzarası pek hoş olan bu manastır, Peloponez'deki ünlü Megaspilon Manastırına bağlı bir kurumdur. Bu dirliğin işletmesi merkezdeki başrahibin temsilcisi olan bir din adamı yürütmektedir. Prens adalarında artık hiçbir keşiş tarikatı kalmamıştır. Heybeliada'nın Güzel manastırları Rum Milletine ait okullara dönüştürülmüş, diğer adalarda yer alanlar ise ya Yunanistan'daki, yada Sina'daki büyük manastırlara bağlı kuruluşlar haline gelmişlerdir, binaların çoğu en mütevazı burjuva ailelerinin kiraladığı lojmanlara dönüştürülmüştür. Toprakları ise ana malikanenin gönderdiği din adamları denetimi altında işlemektedir. Burgazada'n ın piramit şeklindeki zirvesinde de tıpkı Kınalıada'da olduğu gibi büyük bir Suret Değişimi manastırı vardı. Bu manastır fetih döneminde yıkılmıştır. Daha sonra Yunan bağımsızlık savaşının adaya çekilmiş ihtiyar bir kahramanının işgüzar gayretleri ile son kalan heybetli kalıntılarda kaldırılıp yerine üslupsuz küçük bir ibadethane yapılmıştır. TÜRK İYE’NİN İLK SANATORYUMU Türkiye’de ilk sanatoryum 1928 y ılında Burgazada’da Doktor Medeni Akman tarafından kuruldu. Halen Medeni Bey Burnu olarak bilinen vapur iskelesinin sağındaki burnun üstünde bulunan bina ve onun arazisinde kurulmuş olan sanatoryum 1942 yılına kadar hizmet verdi. Burgazada yerle şim yeri içinde olan sanatoryum 14 yıl verem ve göğüs hastalarına hizmet

Page 31: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Engin Aktel Page 31

veren ünlü bir hastaneydi. 1942 yılında Heybeliada sanatoryumunun açılmasıyla Burgazada sanatoryumu kapatıldı. Halen Medeni Akman varislerinin mülkü olan binalar, yazlıkçılara sezonluk olarak kiralanmaktadır. Ada’n ın şöhretini sağlayanların en önemlilerinden birisi de "Günah çıkarıcı" lakabıyla tanınan patrik Methodios'tur. Kendisi, ikonoklast imparatolar döneminde uğradığı eşi görülmemiş işkenceler nedeniyle Yunan kilisesi tarafından martir mertebesine çıkarılmıştır. Methodios Sicilya'nın Siraküza kentinde soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Büyük ailelerin saraya girmeyi arzulayan küçük oğullarının akın ettiği Kostantinapolis'e geldi, burada kendisini, bütün servetini fakirlere bağışlayarak manastıra katılmaya ikna eden bir din adamı ile karşılaştı. Methodios tasvirlere tap ınmanın amansız düşmanı Ermeni Leon'un iktidarının başlangıcındaki müthiş zulüm sırasında İtalya'ya çekildi. İmparatorun katlinden ve Kekeme Mikhail'in tahta çıkmasından sonra, sürgündeki papazlar ve "günah çıkarıcılar" geri çağırıldı. Methodios bu sırada Roma'daki papanın yeni bazileus'a hitaben yazdığı bir mektupla geri döndü. Aksi yöndeki bütün yeminlerine rağmen Mikhail' inde tasvirlerden fanatik selefi kadar nefret ettiği kısa zamanda anlaşıldı. Papalık mektubunu küçümseyerek kabul etti, tutuklanan Methodios'a yedi yüz kırbaç vuruldu. Taraftarları müthiş işkencelere uğradı, kendisi de can çekişir halde götürüldü. Burgazada’da daha önce mezar olarak kullanılan küçük bir mahzene kapatıldı, kendisine eşlik etmek üzere iki yol kesen haydut verildi. Rivayetlere göre bu minyatür cehennemde yedi yıl yaşadığı söylenmektedir ki, buna inanmak zordur. Pek safiyane bir efsaneye göre bu tasviri imkansız barınağa birkaç ışık hüzmesi düşüren lamba için gerekli yağı martir'e her hafta sefil bir balıkçı getiriyordu. Daha sonra babas ı mikhail'in yerine geçen oğlu Theoplios tarafından

Page 32: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 32

okuduğu kitaplarda yer alan bir sorunu açıklaması için saraya çağrılan Methodios kitabın karmaşık bölümlerini açıklar ve bunlardan büyülenen Theoplios kendisini yanında alıkoyar. Thoplios'un ölümünden sonra Oğlu Michail'in yerine naibe olan Thedora tarafından patrik olarak atanır, ve 846 Mayıs'ında öldüğü zaman Yunan kilisesi tarafından daha fazla saygı gösterilen bir aziz yoktur. Burgazaada'da aziz Methodios'tan geriye kalan tek anı Aziz vaftizci Yahya' ya (Ioannes Prodromos) adanan küçük kilisedir.Ancak bu kilise özellikle adalarda büyük hasara yol açan 10 Temmuz 1894 depremi sonucu kullanılamayacak kadar harap olmuştur. Yeni kilise (1896) Methodios'un 7 yıl hapis yattığı mahzenin tam üzerine yapılmıştır. Bugün aziz Methodios'un zindanı denilen hücreye 11 basamakla inilmektedir.Burası 3.5 X 1.75 m. boyutlarında 2 m yüksekliğinde taştan bir odadır, tavandan içeriye yiyeceklerin atıldığı iki delik bulunmaktadır. Türkiye’nin ilk sanatoryumlar ından biri 1928 yılında Burgazada’da kurulmuştur. Adada 1953 yılına kadar cami yapılmamıştır. Fethin 500. Yıldönümü dolayısıyla 1953’te belediyenin verdiği bir arsaya küçük bir cami inşa edilmiştir. Türkiye’nin ilk özel hayvanat bahçelerinden biri de Burgazada’da açılmıştır.

Page 33: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Engin Aktel Page 33

Adı “TARÇIN"dı... By Engin Aktel on Friday, 30 May 2011

Köşeyi döner dönmez

şımarık adımlarla

bana doğru koştu.

Yüzüne düşen kar

tanelerinden

rahatsızdı.

Başını sağa sola seri hareketlerle çevirip, düşen karları

yakalamaya çalışıyordu. Tam önümde oturdu ve buğulu

gözlerini gözlerime dikti.

“Nereye?” diye soruyordu bakışlarıyla.

“Hiç” dedim. “Şöyle bir çıktım…”

Oturduğu yerden, ön ayaklarının gücü ile vücudunu

çekerek daha da yaklaştı.

“Hava soğuk, karnım aç… Bugün poğaça yok mu?” diye

utanarak sordu.

Haklıydı….

Hemen her sabah Ergün Pastanesinin önünde bekler,

gelen geçenden sabah rızkını çıkarırdı. Kış gelince, el ayak

adadan çekilince, açlıkla baş başa kalmıştı. Yalnız o mu?

Hayır... Tanımadığım, görmediğim bir sürü kedi ve köpek

kaderleri ile baş başa kalmışlardı.

Açlık!.. Ne kötü şey.

Page 34: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 34

“Gel bakalım” dedim. Gözlerinin içi güldü, yerinden

fırladı ve kuyruğunu sevinç içinde sağa sola sallamaya

başladı. Pastanenin önüne kadar her adımımı kollarcasına

birlikte yürüdük. Ben kahvemi içerken, o poğaçalarını

yiyordu. Dünya umurunda değildi, karnı doyuyordu.

Arada bir gözlerimin ta derinliklerine kadar uzanan,

parlak, ürkek ve buğulu gözlerini dikip mırıldandı.

“Teşekkür ederim…”

O bir köpekti. Hani sinirlendiğimiz zaman karşımızdakini

nitelediğimiz bir sıfattı onun genel adı.

İt… Köpek!..

Milyarlarca insan denen yaratıktan daha yüce bir

karaktere sahip, daha onurlu ve daha kıymet bilen bir

canlı, bir köpekti o…

Karnı doymuştu, kuru ve kuytu bir köşeye kıvrıldı. Ön

patalarının üstüne başını koyup gözlerini bana dikerek

yatıyordu. Bir sigara yaktım. Kahvemdeki son yudumu

alıp, limana doğru yürümeye başladım. Gözleri ile beni

takip ediyordu. Kalın sesi ile iki kez “Hav… Hav.” Diye

bağırdı. Bir kez daha teşekkür ediyordu. Yordan’ın

köşesini dönene kadar, gözlerinin peşimden geldiğini

hissediyordum.

Adı “TARÇIN"dı...

Page 35: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Ghevont Joe Tourian Page 35

Ghevont Joe Tourian

Burgazda açlık zor şeydi

1. bölüm- Dimitro’nun tepsisi By Ghevont Joe Tourian on Wednesday, 13 April 2011

Bu aniyi sevgili arkasim Atilla Demiriz’in istegi uzerine yazdim.

1975 yillari adada 2 Dico var ama sabaha dogru disco cikisi ,ickiden ve vaktin gec olmasindan dolayi ac olanlar icin 1 tek acik dukkan yoktu. Disco mudavimleri de “aciz evlatlarim aciz yine “diye feryat ederek dertlerine muhtelif cozumler ararlardi.

O C.tesi’lerin birinde arkadaslarim Teno ve Laki ile acligimizi nasil dindirecegiz diye kara kara dusunerek ilerliyoruz .Teno ben dayanamiyorum Joe acliktan miden gurul gurul ediyor diye dert yaniyor. Teno ben de ayni durumdayim derken Ideal’in onune varmisiz.Bu hal boyle devam edemez dusuncesi ile kapiya bir omuz dogru iceri. O zamanlar Kazim abi orda garson olarak calisiyordu. Zavalli adam sabahin korunde patirdidan uyanip merakla ne istedigimizi soruyor. Biz acikli bir sesle Kazim abi aci bize yiyecek bir sey ver diyoruz. - Yahu gidin basimdan sabah sabah ,bu aksam o kadar yediginiz yetmedi mi? diyi zavalli o ac ve masum !Burgaz delikanlilarini hunharca ! kovuyor. (Kalpsiz gaddar

Page 36: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 36

Kazim abi !! kulaklarin cinlasin ).Biz yurumeye devam nexy station Koco’nun firini .Kapiya yuklen yuklen bir turlu acilmiyor ne kapiymis o ? Tam sukutu hayale kapilacakken gozlerimiz parliyor.Bizim Dimitro’nun kantini.hafif bir omuz darbesi dogru iceri.Ertesi gun Pazar full is gunu.geceden Dimitro dukkani doldurmus,tostlar ,yengenler,krem shokolalar.tepsi tepsi her cesit salatalar,vs.vs. Allah tam bir HAZINE .Karanlikta ye yiyebildigin kadar.Bu arada ac acin halinden iyi anlar misali,ordan gecen arkadaslari gizlice iceri yemege davet ediyoruz tabii ki bizim Atilla’yi da. ( Insancil ve kibar olmak baska sey !!!!) Bir ara bizim B. abi de geliyor kiz arkadasi ile .Burasi karanlik goremiyorum diyip isigi yakmaz m ?Bir anda isigi gorenler sivrisinek gibi dadaniyor dukkana. Yiyen yiyene. Bu patirdida bizim B. abi kiz arkadasinin ailesine jest yapsin diye 1 tepsiye 6 krem shokola koyup bunlari eve gotur, ailene de bende selam soyle diyip kizin eline tepsiyi veriyor.O geceni karanliginda zavalli kizin sahil yolu ortasinda elinde krem shokola tepsisi ile gidisini gormenizi isterdim unutulmaz Instantanelerdendi. Neyse kantinin mallarini iyice supurdukten sora, isigi ve kapiyi efendi efendi !! (huyumuz kurusun ) kapayip.Allaha sukur ederek sabahin karanliginda yatmaya gittik. Ertesi sabah kahvemizi icmek icin arka yollardan Teras’a giderken karsimiza Dimitro’nun ciragi cikiyor (Hatirliyanlara , o cocuk ta baska bir tipti,ne duyarsa devamli tekrarlardi papagan gibi”.Dimitro bir tost ver “derdik o da kendi kendine “Dimitro bir tost ver “diye tekrarlar Dimitro’yu sinir ederdi ). Biz hic bozuntuya vermeden ne haber diye sorduk. - Brak abi cok kotu, dun bizim dukkani soydular. - Yapma ya zarar buyuk mu ?

Page 37: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Ghevont Joe Tourian Page 37

- 5 bine yakin ama abi bunlar tuhaf hirsizlardi, dukkanda ne var ne yoksa hepsini yediler ama ne transistorlu radyoyu ne de kasadaki parayi aldilar. !! - Gecmis olsun diyip Terasa gittik. Kahve donusu Dimitro’ya gecmis olsuna gittik,bir daha butun olanlari bize detayli anlatti.,giderkende.bir bahane bularak zararini karsiligini brakip gittik.Megersem para birakan bir tek biz degilmisiz. O gece orda olan arkadaslarin cogu bir sey yediklerinde 5 yerine 10-20 -50 lira brakip gidiyorlarmis.Boylece Dimitro para verenlerin yalniz biz olmadigimizdan bizden hic shupelenmedi. Burgazli genclerin onu destekledigine inandi. Sonuctan tabii ki hic de zarali cikmadi o gun cifte hasilat yapti 1 Gece yarisi self servis satisindan 2 Pazar gunku full satisindan. O memnun biz memnun heresey yolunda. Ertesi C.tesi biz Dimitro’ya gelmeden kantinin onu miting alani gibi dolu ,herkes bizi bekliyor.Haydi yine iceri ,bu sefer daha rahat ve tecrubeli !oldugumuzda isiklari da yaktik.Dukkanin ici disi karinca yuvasi.Yemegini kapan disari cikp yiyor.Kalabaligi goren ada bekcileri yanasiyor.” Allah yandi gulum keten helva “,bir geceyi daha karakolda gecirecegiz korkusu ile biz saklandik. Bekci abilerimiz ne oluyor burda diye sormaya basladilar. Dukkanin ici disi dolu oldugundan fazla yaklasip durumu goremiyorlar, Ayrietten herkes gayet rahat tostunu,kremsokolasini yiyor ,Butun yuzler tanidik hepsi adanin iyi aile cocuklari !!!!Supheli bir durum yok.Disardaki arkadaslardan biri gayet rahat”hic Bekci abi kantin acik biz de yemek yiyoruz cevabini veriyor.Adamlarin tabii ki akillarinin ucundan gecemiyor hakikate olanlar . A oyle mi affiyet olsun ama fazla gurultu yapmayin diyip gidiyorlar.OH derin bir nefes aldik.

Page 38: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 38

Yemek bitti ,yine kibarca isik ve kapiyi kapatip herkes yatmaya gitti. Ertesi gun yine herkes kantinden gecip bir yolunu bulup tazminatini odedi. Bu boyle haftalarca devam etti .Zamanla Dimitro da bizim oldugumuzu anladi. Gunun birinde Dimitro yeni ve saglam bir kapi yapmaya karar verdi. Butun hafta isten dondugumuzde Dimitro’ya oglum bosuna para harciyorsun kale kapisi bile yapsan C.tesi gunku bizim acligimiza dayanmaz o kapi yine kirilir diye dalga gectik. Ctesi geldi biz arkadaslarla aksam yemegi icin Ideal’deyiz.Saat 11.30 -12 sularinda Dimitro giriyor, benle Teno’ya yanasip bir anahtar uzatiyor.Aman arkadaslar alin bu anahtari acin kapiyi ne yerseniz yiyin ama lutfe yeni kapimi kirmayi diye.Allah sukur hepimizin evinde yemek var,anahtarla acip Dimitro’da yiyecegimize bizim evde yerdik.Sizin anliyacaginiz isin butun tadi kactigindan anahtari da almadik. Zavalli Dimito’ya sonra biz sitem ettigimizde “bizden daha iyi musteri nerden bulacaksin bize bunu niye yaptin da keyfimizi kacirdin (hem suclu hem guclu ) Sordugumuzda .Bizden “bir sikayeti olmadiginin !!”ama olay adada cok konusuldugunu korkusunun da sorumsuz birilerinin ayni seyi tessebus etmeleri oldugunu anlatti. Cok hakli bulup “Affetik !!”. O kadar olaylardan sonra Dimitro’nun 3 tepsisi kayboldu. 1tanesini kiz geri getirdi 2csini dar sokagin solundaki bir arsada bulduk 3 u tepsi yok Gunlerce sor, sor,ara,ara, bualmiyoruz.Her gidisimizde o tepsiyi sorup dir dir

Page 39: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Ghevont Joe Tourian Page 39

ederdi.Parasini verelim yok istemiyor illahi de o tepsi. takti kafaya. Gunlerden bir gun Terasta Atilla ile beraberiz.Teno ile bu tepsi olayindan nasil kurtulacagiz diye konusurken Atilla atiliyor “ o tepsi benim evde demez mi ! “Megersem o gecelerin birinde almis Italyan salatasi tepsisini yiye yiye eve gidip orda unutmus. Bizim icin kurtulus umidi. Ben onu yarin getirir veririm diyip bizi rahatlatti. Ne mi oldu ??? Gecen yazima bana mesaj yazdi . Tepsinin durumunun iyi oldugunu ona iki gozu gibi dikkat ettigini ve Atina’ya geldiginde Dimitro’ya teslim edecegine soz verdi. Sevgili Atilla’cigim seni bekliyorum Insallah aradan yine 35 sene gecmez !!!

Page 40: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 40

Burgazda açlık zor şeydi 2 bölüm - Adada sağlıklı beslenme By Ghevont Joe Tourian on Tuesday, 19 April 2011

Eskiler hatirlar ,kuluplerden carsiya girerken solda kosede bir manav dukkani vardi.2 kardes isletirdi 1 ogullari da vardi galiba.Kardeslerden biri de kafasini hep dazlak tras eder.Adanin Yul Brynner’i lakabini almisti.

Dimitro’nun tadi kacti ,fazla umut yok C.tesi gecesi bizler “yine aciz aciz evlatlarim “ rolundeyiz. Dico’dan carsiya dogru ilerlerken o manav dukkaninin onunde buyukce bir grup.Tabii herkes tanidik veya arkadas (Ne yazik ki o arkasalardan 1tanesi aramizda yok artik..Nur icinde yatsin –Kusura bakmayin ama bunu yazamadan devam edemezdim ) . Herkes meyva yiyor ,meyva mi meyva zaten baska caremiz yok ustelik sandwich ve krem shokoladan daha saglikli beslenmedir dusuncesi ile biz de gruba katildik. Dukkanda kepenk yoktu iki ucunda tutulmus bir hasirla kapaniyordu, meyvalarda saman ustunde sergileniyordu. Hasiri kaldirp sezona gore, kavun, karpuz alip Arapoglunun’nun evinin kaldiriminin kosesine vurup parcalayip, paylasip,yiyorduk.Giderken de herkes o samanlarin icine bir para brakiyordu. (muziplik veya yaramazlik yaramazlikti ama kimseye madii zarar veya

Page 41: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Ghevont Joe Tourian Page 41

kelek yapmak kimseni lugatinde yoktu. Bu da Burgaz insaninin daima takdir edilecek buyuklugu ve ozelliklerindendi ). Bu boyle haftalarca devam etti.Bu arada biz de saglikli beslenmeye alistik hersey yolunda. Mahalesef son C.tesi arkadaslardan biri dalginligindan para brakmayi unuttu.Digeri cimri herif niye para birakmadin diye sitem etti.O da kizginliktan elini cebine soktu kac tane bozuk parasi vardi ise samanin ustune birakacagina hook shot atisi gibi bozuklari hasirin ustunden iceriye savurdu.Megersem kardesler tezgahin arkasinda yerde yatiyorlarmis.Bozuk paralar sangir sungur kafalarina.Uyanip kufur ede ede bagirmaya basladilar. Bizler kacan kacana . Ertesi C.tesi yine bulusma yeri Arapoglu’nun kosesi. 25 - 30 kisiye yakiniz.arkadaslardan biri hasiri kaldirip bize birinci karpuzu uzatiyor.1ci karpuz kime yeter sira 2cisinde. 2ci karpuzu cekiyor cekiyor gelmiyor, bize donup . - Ulan bu karpuz yerinden sallanmiyor diyor. Bizler oglum sarhos musun olur mu boyle sey takilmistir biraz kuvvetlice cek diyoruz.O da butun kuvveti ile asiliyor karpuza. Birdenbire o karpuz ana avrat kufur etmeye baslamaz mi !!!. Biz ne oldugunu anlamadan kacan kacana dagildik. Ertesi gun ada dedikodularindan ne oldugunun farkina vardik. Iki kardes onceki hafta birilerinin” geceleri meyva alisverisi yaptiginin farkina varmislar.Bu istenmeyen

Page 42: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 42

musterileri yakalamak icin dazlak kardes tezgahin ustunde pusuya yatmis. ( tovbe tovbe musteriye oyle davranilir mi ?? neyse ) Bu arada gunluk yorgunlgundan da orda uyuyakalmis.Megersem cek cek gelmeyen ustelik bize kufur eden kustah karpuz dazlak kardesin KAFASI imis. Bu kotu gelismeden sonar da bizim saglikli beslenmemiz de sona erdi.

Page 43: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Ghevont Joe Tourian Page 43

Burgazada hastalık

By Ghevont Joe Tourian on Saturday, 7 May 2011

Ah ANNELER ANNELER neler yasattik o ANNELERIMIZE iste hos ve degisik bir ornek. Butun Annelere saglik ve mutluluklar.Aramizda olmiyanlara da TESEKKURLER .

Cocukluktan delikanliliga gecis yillari.Hepimiz bu zamanlari gecirdik, Tabii ki bazi ihtiyaclarimiz olmaya da basliyor.Arkadaslarimizdan biri ihtiyacini karsilamak icin bir evi ziyaret ediyor. Kor talih bel sogukluguna yakalaniyor. Gizlice doktora gidip tedaviye basliyor, bu yuzden evin’de daha fazla vakit geciriyor. Annesi durumu farkedip, ikide bir neyin var neyin var diye soruyor o da gizliyor, bir seyim yok diye. Ama Anne bu yer mi ? Gunun birinde annesinin soru baskisina dayanamayip, Mama soyliyecegim ama Baba’ma ne de baska kimseye soylemiyecegine soz verirsen. - Ne, Agorakimu ne, den tha to po se kanenan (tabii, soz oglum kimseye soylemeyecegim) - Mama ben bel soguklugu kaptim. - Vah, vah ne yapacagiz simdi. - Sen merak etme Mama, ben doktora gittim ilac verdi, tedavi yapiyorum 10 -15 gun’de gececek dedi. - Kala pedakimu kala (iyi oglum iyi)

Page 44: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 44

Anne de hasta ogluna daha itinali bakmaya basliyor, her gun portakalsuyu, sut, bal, recel vs. vs. veriyor. Her seferinde de arkadas uyuya kalsa, o yazin sicaginda, evde kac tane yorgan battaniye var ise ustunu ortuyor. Ada’da annelerimiz sabah islerini bittirdikten sonra mahallenin komsulari ve arkadaslari ile bir evde toplanir kahvelerini icerler, gunun mevzulari veya dedikodularini yapar sonra denize giderlerdi. Sira komsularin bizim arkadasin evinde toplanma gunu. Butun hanimlar orda kahvelerini icerken, bir hanim bizim arkadasin evde oldugunu farkediyor (o saat’te kimsemiz evde olmazdik). Annesine cocugun bu saat’te evde ne isi var diye soruyor. Anne de oglum Hasta diyor. - Vah vah nesi var diye soruyor. Anne de – Kale bu zamanin cocuklari laf anlamiyorlar cok yaramaz, butun gun sokaklarda, top oynuyor terliyor sonra denize giriyor ,kendisine dikkat etmiyor, iste boyle olunca da benim cocuk (kriose tin mesi tu) BELINI USUTTU ! demez mi. NOT: Yunan’cada (Rumca) Bel soguklugu Glenoria olarak bilinir. BUTUN VEFAKAR ANNELERE TEKRAR TESEKKURLER VE NICE MUTLU YILLARA…

Page 45: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Ghevont Joe Tourian Page 45

Burgaz karakolunda

alışılmamış davacılar

By Ghevont Joe Tourian on Thursday, 5 January 2012

Burgaz 1965 yillarinin sonbahari ,hava erken karariyor, ada sakinlesmis, cogu arkadaslar ‘da Istanbul’a kislik evlerine tasinmislar, bazisi hafta sonu geliyorlar. Durum boyle olunca yazlik arkadas

gruplarinda eksiklikler olusurdu (bu genellikle sezon basi ve sonunda olurdu). Boyece gruplardan geri kalanlar birlesirler, (gruplar buyur 20-30 kisi) ve muziplikler devam ederdi. Bu yuzden o zamanin yasitlari ayni grupta olmamalarina ragmen hepsinin bir baglantilari ve arkadasliklari gelisip, beraber degisik anilari olusmustur… Burgaz Karakolu bilmem bugun degisti mi? O zamanin Karakol’una sokaktan bir koridordan girilir, solda bir oda ne oldugunu tam bilemiyecegim, polis ve bekcilerin dinlenme ve soyunma odasi mi? tutuklama odasi mi ? idi. Bir tek emin oldugum bizim mecburi karakol ziyaretlerimizde !!!, ailelerimize teslim edilene kadar geceleri orda agirlandigimizdir.!!!!. Koridorun sag’indaki odada yazihaneler oldugundan, komiser ve polisler orda otururdu, pencereler de daima acikti, yalniz olay veya vukuat oldugu zaman pencereler ve perdeler kapanirdi.

Page 46: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 46

(Burgazin ‘da merakli ve dedikoduculari baslardi sokakta birikmeye birseyler ogrensinler diye). O sonbahar gunlerinden bir hafta arasi sabahin korunde 6.30 - 7 siralarinda orta yasli bir cift heycanla karakola giriyor ve mutlaka komiseri arayip, davaci olduklarini soyluyorlar. Biraz sonar, sabahin o saatinde daha afyonu patlamamis komiser geliyor. Biraz ogrendigimize biraz da tahmin ettigimize gore aralarinda soyle bir konusmanin gecmis oldugu var sayiliyor (parantez icinde taraflarin dusunceleri yansitiliyor). Erk 1 - Komiser bey biz davaciyiz Komiser - Kimden beyefendi Erk 1 - Bilmiyoruz siz bilirsiniz bunlari Komiser -Hayirola ne oldu ? Erk 1 -Komiser bey bizim esyalar. Kom -Esyalariniz mi calindi Erk 1 - Hayir komiser bey esyalar duruyor Kom - Oyleyse mevzu ne Er k1 - Komiser bey bizim evde olan esyalar bizim

degil Kom - Beyefendi sizin evin esyalari sizin degilse

kimin? Erk 1 - Siz bilrsiniz bunu komiser bey Kom - Beyefendi ben nerden bileyim sizin evinizin

esyalarinin sizin olmayip da kimin oldugunu. Erk 1 - Ama komiser bey bu sizin isiniz.onun icin

buraya geldik. Bu anlasilamiyan konusma dakikalarca suruyor

Kom -(Bu herif sabah sabah kafayi usutmus baska turlu anlatilamaz ben altan altan saglik durumunu yokliyayim) Hanimefendi kocanizin saglik durumu nasil.

Es 1 - Nasil olacak kale iyi degil

Page 47: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Ghevont Joe Tourian Page 47

Kom - (ben iyi anladim) tedavi mi goruyor ? Es 1 - Doktora gittik, ama hic kendisine bakmiyor Kom -(rahatlamis simdi anlasildi) Beyefendi niye

kendinize bakmiyorsunuz daha gencsiniz Erk 1 -Benim birseyim yok (anliyamiyorum burasi

karakol mu? Saglik ocagi mi?) Kom -(Deliler hep Kabul etmez deliliklerini)

Hanimefendi kocanizin durumu ciddiye benziyor

Es 1 - Ne yapayim komiser bey laf anlamiyor dikkat etmesi lazim ama etmiyor ilaclarini da almiyor

Kom - Madam kocanizin ne rahatsizligi var. Es 1 - Canim yuksek sekeri ve kolisterini var Kom - !!!!!!!!!!!!!!!!............ Es 1devam ediyor - Kale komiser bey benim gunlerce ellerimle ordugum goblen masa ortusu de yok. Kom - Calindi mi yani Es 1 - Bilmiyorum bir masa ortusu var ama

plastikten o benimki gibi guzel degil bul onu lutfen komiser bey o kadar emegim gecti

Erk 1 – Komiser bey bizim tutanagi yazip derdimize care bulacak misiniz ?

Kom –Beyefendi ben bunlarin nesini tutanaga yazayim, bunlari yazarsam beni sokacaklar timarhaneye.

Erk 1 -Yaz komiser bey yaz davaciyiz. Kafasi tam karisan komiser biraz temiz hava almasi ve bu durumu nasil karsilayabilecegini tasarlamasi icin, kapiyi acip koridora cikiyor. Koridorda onu bekleyen baska bir ciftle karsilasiyor

Erk 2 – Komiser bey komiser bey Kom - Buyrun beyefendi Erk 2 – Pasam bizim evdeki esyalar Kom – Sizin esyalara ne oldu yine . Erk 2 - Evet bizim evde bizim esyaslar yok

Page 48: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 48

Kom - Calindi mi yani? Erk 2 - Pasam ,nerden bileyim dun gece yattigimizda

benim koltuk bordo kadife idi simdi yesil kumas, tablomuz naturemort’u simdi bir kadin portresi olmus, davaciyiz komiser bey

Kom - Kimden davacisiniz beyefendi ? Erk 2 -Komiser pasa, benim sizin isinize karismak

haddim degil kanunlari siz bilirsiniz, biz namuslu vergisini veren uslu vatandaslariz

Kom -(tovbe tovbe bu sabah butun burgazlilar usutmus bu salgin haline geliyor galiba). Beyefendi kimden davacisin yesillesen koltuktan mi? yoksa tablodaki kadindan mi?

Erk 2 - Siz caresini bulmalisiniz komiser bey. Sonunda komiser ne oldugunu anliyabilmek icin evlerine gitmeye ve orda vukuati yerinde tespit etmeye karar veriyor. 2 cift ve komiser Fulya’ya dogru yola cikyorlar. Bir ara 1.erk iste bizim ev bu diyor, o arada 2.cift heycanla atiliyor AAAAAAA!!!!! komiser bey iste bizim esyalar diyor. Yandaki daireye bakiyorlar 2. ciftin evine orda da 1. ailenin esyalarini goruyorlar. Boylece olay aydinlaniyor. Esyalar sihirli bir sekilde gece ev degistirmisler. !!! ???? Anlasildi galiba Burgaz’in 20 -30 Iyi !!! aile cocuklari onceki gece 1- 1,5 saat’te ev sahipleri arka odalarda uyurken 2 dairenin butun salon esyalarinin masasinda, koltuguna, sandalye, bufe, tablo kulluk, vazo, catal bicak v.s .v.s. ne varsa hepsini elden ele vererek degistirmisler. Bu arkadaslarin bazisi is adami, ev kadini, sekreter, memur, mudur, baskan, oldugunu biliyorum, ama kacinin nakliyatci oldugunu ben de sizin kadar merak ediyorum dogrusu …

Page 49: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Gökhan Kırmızıoğlu Page 49

Gokhan Kırmızıoglou

Beğeninize By Gökhan Kırmızıoğlu on Tuesday, 1 March 2011

Sıcak bir temmuz günüydü

Ben, Yani ve Katerina Ellerimizde dondurma Çikolata ve kaymak Mezarlıklarda gezerdik Elele tutuşup üçümüz İki de dandik telsiz Bir gün bende diğer gün Yanide Başka eğlence yoktu yetmişdörtte Benim babamın adı Mehmet Yani'ninki Yorgo Balık tutardık Medeni Bey Burnu'nda Ve onlar şimdi askerde Hem de karşı saflarda Yüzmeyi öğretti bana Çok sevdiğim Yorgo amcam Her zaman sıra olurdu Müfit Amca kahvesinde Tam da o en neşeli günde Radyolarda bir anons:

Page 50: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 50

'Ayşe tatile çıksın' Bir yandan annem bana bakıyor Diğer yandan Katerina'ya Sımsıkı tuttum elini o gün Ağlama dedim, üzülme Her şey yoluna girecek Bekçinin düdüğü sebepti Bir daha onu göremeyişimin Atina'ya döndüler Kuzen Yani kaldı bizle Siyah perdeler asıldı Ve kandiller yerini mumlara bıraktı Bir yandan babamı düşünürken Yorgo amcam için de dua ederdim Sonunda babam geldi Kıbrıs'ın lefkoşasından O gün benden mutlusu yoktu Ama topallıyordu Sol bacaktan iki sıcak mermi Oğlum geçecek yok bir şey dedi Peki Yani Amca? Gözünden gelen iki damla yaştı Görmedim oğlum dedi Ama aldık dedi girneyi Sonra tez geldi ölüm haberi Ne Yani'yi gördüm Ne de Katerina'yı O günden sonra Yorgo Amcam ise Künyesiyle hatıralarda...

Page 51: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Gökhan Kırmızıoğlu Page 51

Ayrı Yakışırdı Ağlamak By Gökhan Kırmızıoğlu on Tuesday, 6 May 2011

Ağustos'a ayrı yakışırdı ağlamak. En sıcak günün ardından gelen, toprak kokusuna sebep olan o yaz yağmurlarıydı çünkü. Hüznün mavisi güneşin kızıllığıyla birleşti o an ve

bardaktan boşanırcasına... Hemen gider şortlarımızın üstüne kapşonlularımızı giyerdik. Pek bi yakıştırırdık kendimize. Sonrasında doğaya olan açlığımızı fark eder ruhumuzu doyurmaya çalışırdık. Güzelce bir Ayanikola yürüyüşünde, ortaya çıkan salyangozları yanlışlıkla ezdiğimde hepsine birer dua gönderirdim. Hava bir de kararmamışsa kamışları alıp istavrite çıkmak gibisi de yoktu. Mahallemizdeki birbirinden tombul kedilerin paylarını vermeden sokmazlardı ya eve, hoş... O günün akşamı fincanda her zamanki yerimizde otururken babamın kim bilir dörtyüz kere anlattığı hikayelerin tadı bi farklı gelirdi bana. Her seferinde boş boş neden oturuyorsunuz burda sorusunun cevabını ancak şimdi öğrenebilmiştim. Boş oturmak değildi ki orda oturmak... Zihnindeki ezbere bakış açısını yinelemek bir daha, bir daha... Sıkılmadan, usanmadan. Sevmek böyle bir şey olsa gerek dedim, her gün aynı saatte aynı manzarayı izlemek gibi... Ve ben seni sevdiğimi her gün aynı saatte aynı yerde bıkmadan, usanmadan gözlerine baktığımda anladıM.......

Page 52: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 52

Jaymi Benbanaste

Uzaydan rapor By Jaymi Benbanaste on Sunday, 25 March 2011

Düşünüyorum da bir uzaylı bizi izlese raporu şöyle olurdu herhalde; Komutanım, son günlerde

dikkatinizi çeken

yoğunlutaki mailleşme

ortamını incelemek için

emriniz üzerine dünyaya gittim.

Kesin bir şey varsa korkulanın aksine herhangi bir savaş

hazırlığında değiller.

Olayı tam kavrayamamakla birlikte gözlemlerimi

aşağıdaki şekli ile paylaşıyorum:

Bir sanal grup var adı “yüz kitabı” garip insanlarla dolu.

İçinde açılan ikinci bir grup var, adı: Burgazada

ReUnion meeting 2012

Burgaz adında bir adayı seviyorlar ve her gün bu

sevgilerini paylaşıyorlar.

Nedeni, duygusallık, nostalji (eskiye özlemin

paylaşılması) gibi açıklaması var.

2012 yılında buluşacaklar ama buluşmanın dışında her

şeyi konuşuyorlar.

Bu buluşma için 23 Ocakta 2011 de toplanacaklarmış.

Page 53: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Jaymi Benbanaste Page 53

Bu güne kadar aralarındaki diyalogları incelediğimde öyle

görülüyor ki sadece sarılıp, öpüşüp sonra da yemek

yiyecekler.

Komutanım, bu buluşmanın bizim galaksi için bir tehtid

oluşturmayacağı kanaatindeyim.

Bu insanların garip hareket ve tepkileri var.

Biri kavanoza adanın

taşlarını doldurmuş

odasına koymuş.

Diğeri damecananın

telinden, kurşunundan

bahsediyor sonra gözü

yaşarıyor (yoğun

duygusallık anı).

Yıllarını doldurmuş çürüğe çıkmış bir vapuru özlüyorlar.

İçinde hatıraları varmış. Gittim baktım bir şey göremedim

çalınmış olmalı neden yanlarında almadıklarını

anlayamadım. Manevi diyorlar (elle tutulmayan

hissedilen anlamında)

Hızlı katamaran dan bahsetmiyorlar buharlı vapurları

istiyorlar. Çelişlkili yaratıklar! Sokaklar orada ama onlar o

sokakların “bir şeyini” özlüyorlar, sokaklar hakkında

yazılmış bir yazı var bir çok kez okudum ancak tercüme

edilince hiç bir şey anlaşılmıyor. Tarihçilerimizin

incelemesi için kopyaladım.

Yıkılan evlerin daha “güzelini” (!! ne demezsin) yapıyorlar

ama sonra eski halini istiyorlar.

BDK ve ASSK diye bir yerleri var orayı çok seviyorlar ama

o yerler yokken hayat ne güzelmiş diyorlar.

Page 54: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 54

Renkli fotoğraf teknolojisini geliştirmişler ancak bu

gruptakiler siyah beyaz fotoğrafları daha çok seviyorlar.

Kısacası yeni olsun daha iyi olsun diye eskiyi yıkıyorlar

ama bitince de eskiyi arıyorlar. Üstelik bunu hep aynı

görünümlü insanlar yapıyor ama bu gruptakiler

memenun değiller. Bu da anlaşılamıyor komutanım.

Bu insanlar bir arada yaşarken ayrılmışlar şimdi tekrar bir

araya gelmeye çalışıyorlar madem bir araya geleceklerdi

neden ayrıldıklarının analiz sonucuna varamadım. Ancak

bu konu açılınca görülüyor ki içleri hüzün dolu.

Komutanım burada gördüklerim biz uzaylıların

anlayabileceği şeyler değil.

Dünyada buna aşk deniyor ve hem seviyor, seviniyor,

gülüyorlar hem de üzülüyor, ağlıyorlar ama hep aşktan

söz ediyorlar.

Aşk bizim önceki deneyimlerimizden insanlar arası olan

bir duygu olarak açıklanıyor ancak burada ki aşk bir

toprak yani ada için.

Benim hizmet etmek üzere progamlandığım halimle

incemelerimde bu kadar ilerleyebildim. Paradoksal bu

durumu çözmek için yeni yazılımlara ihtiyacım var.

Sayın Komutanım, arz ederim.

Page 55: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Jaymi Benbanaste Page 55

Ben yine çocuk oldum By Jaymi Benbanaste on Sunday, 18 March 2011

Bu platformda öyle bir

hisse kapıldım ki sanki

annem beni öğle

yemeğine bekliyor

denizden çıkıp eve

gitmeliyim. Sonra öğle

uykusu ... (ahhhh

keşke)

Bir zamanlar geceleri büyüklerim çıkar ben kös kös yatağa

girerdim ve aklımdan hep “ bir gün büyüdüğümde ben de

onlar gibi eğleneceğim “ derdim. Büyüdüm diskotek

kapandı son yıllarına zar zor yetiştim. Sinema kapandı

ardından Kıbrıs çıkartması karartmalar, kapanan eğlence

yerleri lokantalar ve bir gecede yok olan komşular,

dostlar, kardeşler.

O yıllarda haftasonları tekneler dolu dolu arkadaş

gruplarıyla kulüpten ayrılırken arkalarından baka

kalırdım. 30 Ağutos’ta o dönem kutlamalar sabahtan

başlardı. Orijinal kıyafetlerle yağlı kazıktan bayrak

almalar, yumurta taşıma yarışları, çuval yarışları... hep

izledim sıramı bekledim sıram geldi rüya bitti. Değişen ne

oldu neden oldu sanırım uzun bir konu ama bekle bekle

sonunda pufffff ... Ancak şimdi çekmecelerden

çıkarttığınız fotoğraflar beni o günlere geri götürdü

hemde çok yoğun anılarla, o zamanlar sizlerle

konuşamazdım sadece seyrederdim. Keşeke bir abim veya

Page 56: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 56

ablam olsaydıda o zamanlar size daha yakın olabilseydim.

Ama kısmet bu yıl bu ortamda tekrar buluşmakmış.

İşte yıllarca bütün

bunları tekrar

yaşamak, hayalimi

canlı tutmak istedim.

Tabiki benim

dönemimde de bazı

güzelikler olmadı

değil. Cozi’nin samba

gecesi doyasıya

eğlendiğim o tür

gecelerden biriydi.

İsmet Badem nin “beyaz gecesi” de unutulmazlar arasına

giriyor.

Gelelim konu başlığına, sözünü ettiğim geceleri bazen

dışarıdan katıldım bazende hiç seyredemedim. Şimdi

sizler anılarınızla birlikte o gecelerin fotoğraflarını teker

teker ortaya çıkartınca o gün ki heycan geri geldi ve

kendimi o kadar kaptırdım ki çocukluğumu tekrar yaşıyor

gibi oldum .

Şimdi annem kızmadan ödevlerimi yapmalıyım.

Page 57: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Jaymi Benbanaste Page 57

Sevgili Burgaz, By Jaymi Benbanaste on Sunday, 13 March 2011

Senden ayrılalı tam 3 ay

oldu. Bu süre yazın

sende geçirdiğimiz

vaktin aynısı ama gel gör

ki burada kış daha yeni

başladı yani işin

başındayız sana kavuşmamıza daha 6 ay var.

Hani bana hep derdin ya adaya gelmek için yazı bekleme,

kışında gel, temiz hava al dostlarını gör, sıcak bir çorba iç,

karanlık basmadan dönersin. Haklısın Burgaz çok haklısın

bu güzel programı ihmal ettim. Seni unuttuğumdan değil

sadece şehir hayatına başlayınca o girdapta kendimi

kaybetmişim.

Geçen haftalarda Birol teknesiyle beni sana getirdi.

Ataköy’den keyfle yola koyulduk. Sana hep vapurla

gelmeye alışık olduğum için manzara bana çok değişik

geldi. Yolda sana bakmaya, seni sevmeye doyamadım.

Yolculuk boyunca bir yandan seni seyrettik bir yandan

lafladık. Konu tabiki sen ve sendeki yaşantımızdı. Kıyıya

yaklaşırken sanki ilk defa sana gelmişim hissine kapıldım.

Neden mi? merak etme hafızamı kaybetmedim nedeni,

Burgaz grubu kurulduktan sonra bu sana ilk gelişimdi.

Nasıl bir heycan, ne dersen de ama kendimi çocuk gibi

hissettim. İçimden kahkahalarla gülmek geldi. Yüzüme

bir tebessüm yapıştı Birol da etkilendi o da gülmeye

başladı. Böylesine mutlu başlayan günümüz dostlarımızla

sohbet etip balığımızı yedikten sonra kahve molamızla

Page 58: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 58

sona erdi. Dönüşte sana şöyle bir bakıyordum ki bana el

salladığını gördüm. Buna nasıl sevindim anlatamam.

Bilmem aktarbildim mi ama bu sevincimi gruptaki

arkadaşlarımla da paylaştım.

Bir daha ki gelişimizde sana seni çok seven Srkn’ı da

yanımızda getireceğiz.

Bu sohbetin tadına doyum olmayacağa benzer.

Bu gün eski adalı, sevdiğimiz Ali kaptanı son yolculuğuna

uğurladık. Yıllarca senin denizinde kaptan olarak çalışan

balıkçılık yapan eski bir adalıdan istemeden ayrıldık.

Artık o diğer kıymetlilerimiz gibi sana emanet ona iyi bak.

Sevgili adacık son lodoslar seni çok yormuş olmalı. Şimdi

poyrazlar başlar rahatlarsın. Ada olmak kolay mı, bunu

senden iyi bilen var mı?

Sana ve kışın üzerinde barındırdığım tüm Burgaz’lı

dostlarıma şimdiden iyi bir 2011 yılı diliyorum.

Seni her zaman hayal ettiğim gibi kucaklar, öperim.

51 yıllık dostun Jaymi

Page 59: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Jaymi Benbanaste Page 59

İtiraf ediyorum By Jaymi Benbanaste on Sunday, 11 March 2011

Yanılmışım Burgazı en çok ben severim sanırdım.

Bu konuyu sadece annem ve kardeşimle konuşabilirdim

sanıyordum, yanılmışım.

Bu sevgiyi bu aşkı kimselere anlatamam paylaşamam

derdim, yanılmışım.

Burgaz kimlere kalıyor değer bilenler yok oldu diyordum,

yanılmışım.

Bu eski evlere bu sokaktaki hatıralara acaba benden

başkası önem veriyor mu derdim, yanılmışım.

Giden unutuluyor derdim, Burgaz aşığı anneannemi

tanıyan kalmadı derdim, yanılmışım.

Yolda yanından geçtiğim insanlar, esnaf beni tanımıyor

sanırdım, yanılmışım.

Yeni arkadaşlık kurmak bu yaştan sonra çok zor derdim,

yanılmışım.

Tanımadıklarınla duygu bağı kurulamaz sanırdım,

yanılmışım.

Uzakta hiç tanımadığım bir insanı sevemem sanmıştım,

yanılmışım.

Page 60: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 60

Bir rüya gerçek olmaz ancak hayaldir derdim, yanılmışım.

Yanılmışım dostlar sizlerle birlikte olana kadar ne kadar

çok yanılmışım.

Bir toprağın ortak bir sevgi olabileceğini hatırlatınız.

En son sevgili eşime olan aşkımdan sonra bana

unuttuğum aşkı tatırdınız.

Çocuklar gibi çoşturdunuz hayallerimin peşinden koşma

cesareti verdiniz.

Bu yazıyı sona bağlamak çok zor diyorum ve

yanılmıyorum çünkü yazarken hepiniz yanımdasınız, sizi

hissediyorum ve bırakmak istemiyorum.

Bunda kesinlikle yanılmıyorum. :))

Page 61: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Jaymi Benbanaste Page 61

Güzel olan her şey neden kısa

sürüyor? By Jaymi Benbanaste on Sunday, 10 March 2011

Dünya, güneşin etrafında

dönüp bir yılı

tamamladığında üzerinde

oluşan mevsimler bana,

takip etmem gereken

takvimden çok daha farklı

şeyler ifade ediyor.

Yılı ben Ocak’tan Aralık’a yaşamam. Benim için yıl,

Haziran’dan Mayıs’a kadar olan dönemi kapsar. Hatta

Eylül’de adadan indiğimiz zaman artık geçen yıl demeye

başlarım. Konuşurken bazen yüzüme anlamsız

bakmalarının nedeni bu olmalı. Bilmeyene, adalı

olmayana geçen yıl deyip yazdan bahsetmek garip

geliyor.

Eylül’den başlamışken ayların hayatımı , ruh halimi,

Burgaz’a olan bağımı nasıl etkilediğini sizlerle paylaşmak

istiyorum.

Eylül benim en depresif ayımdır. Tek nedeni de adadan

inmemizdir. Bunca yıl alışamdım gitti. Ne yaptıysam,

neler düşündüysem o ruh halimden kurtulamadım.

Taşındığımız gün yağmur yağıyorsa bir türlü, yağmıyor

güzel hava varsa başka bir türlü fena olurum. Dokuz ay

ayrı kalacağım tüm güzelikleri arkada bırakarak Kabataş’a

vardığımda şehir karmaşası beni az da olsa o duygu yüklü

halimden uzaklaştırır. Ancak üzerimdeki şort ve parmak

Page 62: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 62

arsı terkilerle şehirde dolaşırken adadan kopmamanın son

gayretlerinin gösteririm .

Eylül aynı zamanda çok kıymetli olan kısa Burgaz

ziyertlerinin ayıdır. Taşındıktan sonra haftasonu için geri

dönmeler koca bir yaz süresinden daha kıymetli gelir. O

dönemde kimlerin sözünü tutup adaya çıktığı çok

önemlidir. Aslında Eylül’ün çok sevdiğim bir yönü var.

Eylül’de nispeten el ayak çekilince o büyük gruplar yavaş

yavaş dağıldığında artık insanların kaynaşma dönemi

başlar. Bütün bir yaz yanına oturamadığın sohbet

edemediğin tanıdıklarınla arkadaşlık tohumlarının atıldığı

zamandır Eylül. Bir daha adaya geldiğinde selamlaşma ile

başilayan bu arkadaşlıklar bir kaç Eylül döneminden

sonra dostluğa dönüşür. Annemin doğum günü, evlilik

yıldönümümüz dışında tek sevdiğim özelliği budur

Eylül’ün.

Ekim, artık düzen sağlanmıştır okullar açılmış rutin hayat

başlamış kıyafetler ince seçilse bile yazın geride kaldığı

idrak edilmiştir. Ekim’de ada ile ilgili tek heycan 29

Ekim’in Perşembe veya Cumaya denk düşmesiyle adaya

tekrar dönebilme planlarının yapılabilmesidir. Yeşil, sarı

ve kızıl renklere bürünen sarmaşıkların görüntüsü

hüzünlü olmakla birlikte çok romatiktir. Fotoğraf

çekilecek ender ve çok kısa zamandır adanın o hali.

Kasım, 10 Kasım Atamızı anma günü geldiğinde artık

adadan iyice uzakta kaldığımı kışın başladığını idrak

ederim. Kasım ve Aralık adada ev değiştirmek

isteyenlerin adayı arşınladığı dönemdir. Risk alıp daha

ucuza ev bulmak isteyenler ise bahar aylarını kollar.

Aralık ayı beklenti ayıdır. Ocak ile gelecek olan yeni

Page 63: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Jaymi Benbanaste Page 63

başlangıçların beklendiği ayıdır. Yılbaşı heycanı ile hiç

gerçekleştiremediğim “adada yılbaşı partisi yapalım mı?”

konuşmaları ile adayı andığımız soğuk kış günlerinin

başıdır. Aralık geldiğinde hep şöyle derim; adadan

taşındığımız günden bu güne kadar geçen zaman bir ada

hayatı kadar. Halbuki kış daha doğru dürüst başlamadı

bile.

Ocak, takvimlerde yıl değişir ama benim için daha önce de

söylediğim gibi o yıl çoktan bitmiştir. Neyse, topluma

uyup yeni yılı kutladıktan sonra aklıma ne gelir

biliyormusunuz? Artık derim, yokuş aşağı iniyoruz.

Adaya gitmek için geri saymaya başlayabiliriz , gerçi daha

altı ay var ama ümit dünyası önümüz açıldı ya daha ne

olsun.

Şubat, kısa ay. Adaya gitmek için daha az gün sayılır

üstelik eşimle benim doğum gününlerimizin ayı.

Kutlamalar, sevgililer derken Şubat çabucak bitiverir.

Mart, işte baharın habercisi adada mimoza zamanı güneşli

günlerin beklendiği yalancı bahar günlerinin yaşandığı

umut dolu bir ay. Artık cemreler düşmüş hava

yumuşamış kar yağsa bile tutmamıştır. Ada kaçamakları,

günübirlik organizasyonlar için telefon trafiği başlamıştır.

Saatlerin değişmesi ile günlerimiz ve içimiz daha aydınlık

olur. Güneş özlemi biter, yavaş yavaş havalar ısınır.

Nisan, bahar geldi diye soyunmak istediğimiz ancak

hangi yaşta olursak olalım büyüklerimizin bizi yeniden

giydirdikleri bu ayda ada keyfi başkadır. Tomurcuklar

patlamaya başlamış, mor salkımlar açmış, güllerle birlikte

rengarenk koku dolu bir ortamdır artık adamız. Yazın

çorak gördüğümüz her yer baharın bereketiyle

Page 64: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 64

yeşermiştir. Yeşillik taşların arasından bile fışkırır.

Sarmaşıkları hızla sarmaya başlar Burgaz’ı. Tabiat gibi

bizde uyanırız kış uykusundan, adanın oksijen dolu

havasına kavuşmamıza az zaman kalmıştır artık.

Mayıs, çocuğu okulda olmayan, adaya erken çıkmayı

seven, vapur saatlerini işine ayarlayabilenlerin adaya

çıkma vakti gelmiştir. Eskiden Mayıs’ta adya taşınılırdı.

Şimdi ise Hazira’nın sonunda zor atıyoruz kendimiz

adaya. Mayıs kıpırtıların başladığı yazlık alışverişlerin

çoştuğu ada temizliklerinin planlandığı Burgaz

konuşulmaya başlanan bir ay . Gerçi şimdi reunion

sayesinde 12 ay adayı yaşıyoruz ama eskiden öyleydi.

Haziran, yaşasııın okullar kapanıyor !

Şu düğünler, sünnetler de olmasa adaya erken çıkacağız

ama davetler bitsin adaddayım muhabetleri başlamıştır

artık.

Biz taşındık haydi siz nerede kaldınız? ,

ev bu kış çok rutubetlenmiş her şey sırılsıklam,

çocukların bütün kıyafetleri küçük, iyiki alışveriş

yapmışım,

mayoları nereye koymuştuk bulamıyorum?

yeni buzdolabı mutfağa sığmadı salona koyduk,

seyahatten ada için getirdiğim deniz kızı heykeli yerine

çok uydu,

çok şükür yine adadayız ohhh ! ,

bakkal siparişi gecikti yerleşmeye başlayamıyorum,

bu yıl balkon için aldığım mobilyalarla ne ketifler

yapacağız komşu bekleriz,

haydi çocuklar siz sokağa çıkın ben evi toparlayacağım,

bak kim gelmiş haydi koş, hay allah düdüklü İstanbul’da

Page 65: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Jaymi Benbanaste Page 65

kaldı babanızı arıyayımda da akşama gelirken evden

getirsin,

komşular ne zaman taşınıyor bahçıvan bahçe suyu

kesilmiş diyor....

Bu konuşmalar adanın ilk günlerinde hepimizin evinde

geçmiştir. Yeniden düzen kurma çabaları, çocukların yeni

hayatlarına alışmaları her yıl revize edilen ama süresiz

tekrarlanan disiplin kuralları ve bunun gibi bir çok tatlı

heycanlar.

Temmuz en güzel ay . Neden mi? Çünkü adadayız

taşınma derdi bitti ve İstanbul’a inmeye daha çoook

zaman var. Davetler, bahçe partileri, yatıya gitmeler, ada

ağlenceleri, yurt dışında yaşayanların birer birer adaya

gelmesi, hasretlerin son bulması.... zevkin tam ortası, daha

ne olsun?

Ağustos. Leylekler gidiyor,

yapma ya ama daha yaz bitmedi değil mi?

Yok bitmedi.

Çocuklar yurtdışına okumaya gidiyorlar,

evet Amerika’da okullar açıldı ama bizde yaz bitmedi.

Ablanlar dönüyor değil mi?

Evet yarın gidiyorlar kışın görüşeceğiz artık. Yaz bitti .

Yok bitmedi biz bize eğleneceğiz.

Sen nereye gidiyorsun ?

Seyahate çıkıyoruz dönüşte İstanbulda ki eve yerleşirim

artık hafta sonları geliriz. Yaz bitiyor bir hafta sonra

Eylül.

Keşke zamanı durdurabilsem, keşke oniki ay yaz olan bir

iklimimiz olsa, keşke hep adada yaşasak.

Güzel olan her şey neden kısa sürüyor?

Page 66: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 66

Maria Harisiadou

Vapur iskelemizde

yaşananlardan küçük bir

demet... Sohbet degerli daskalamizin bu resmi ile basladi on Saturday, 12 March 2011

Marika Harisiadou

Hikaye hep aynı hikaye

Ömercim. Ben cevap

verene kadar sen anladın

bile...Adadan İstanbul''dan

ayrılma, vedalaşma,

kayıplar konusu...Tabi

resimde eskilerden

çoğunun tanıdığı bir çift

var. Şimdi bu kadar yıl

sonra önemli olan bazı özel hayat detaylarından çok biz

oradan gidenlerin vedalaşma ve yas sorunlarıyla

yüzleşmesi ve hesaplaşmsı. Bence Reunion 2012 biz

ortayaşlı eski Burgazadalılar için muazzam bir fırsattır bu

açıdan....................

Dilek Safer

İskelenin gidiş gelişini birbirinden ayıran demirler ne

kadar yüksek. Mazallah biri, diğer tarafa geçerse diye mi

bu kadar demir parmaklılar yapmışlar buraya?

Page 67: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Maria Harisiadou Page 67

Niko Tsalikis

Dilek sen o zamanlar kucuktun, hatirlamazsin. Vapura

son anda yetismeye calisanlar (aralarinda daima abim

Aki), sol taraftaki vapura giris kapisi kapandigi zaman bu

parmakliklardan atliyarak, daha acik olan cikis

kapisindan girerlerdi. Bunu onlemek icin de parmakliklari

yuksetmislerdi.

Omer Kuley

Niko senin bu abin ne kadar sakinmiş öyle???

Niko Tsalikis

Omer yalniz bu olsa. Vapura son bindigi yetmiyormus

gibi beni de Galatadaki ilk okuluma o gotururdu. O

zamanlar vapura son binmek marifet sayilirdi. Ben tabi

her sabah siramla vapura biner, heycanla abimin de

binmesini beklerdim. Bir defasindada binemedi iste ve

ben 8-9 yaslarinda bok gibi tek basima vapurda kaldim.

Ama o zamanlar herkes bir aile idik, beni okuluma kim

goturecek diye adalilar siraya girmislerdi.

Elena Kovaci Uygan

Aki'nin vapura yetişme fasıllarını özet geçmiş Niko! Bir

kere evinin balkonundan vapurun kaşıktan belirmesini

görmeden davranmazdı. Artık nasıl fırlıyorsa giyinmeye,

çorap ve ayakkabılar elinde koşardı son metreleri iskeleye.

Vapur hareket ediyor, hafif açılıyorken, önce çorap ve

ayakkabılar atılıyor vapurun giriş sahanlığına, ardından

Aki atlıyor gemiye.... Aki'nin bir diğer özelliği de, (nazar

değmesin) şans oyunlarındaki kısmeti, ve eşref saatini

Page 68: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 68

hissetmekteki hassasiyeti. Vapurda balık, pavurya,

karides, artık ne ise günün ganimeti, lotaryası çekilir. Aki,

hangi gün kısmetinin aktığını hisseder, "bak bugün ben

alacağım tepsiyi" derdi. İsabet etmemesi enderdir,

tepsidekini de yanında kim varsa artık paylaşmak ise,

adalının veya zamanın adab-ı-muaşeretinin gereğidir.

Kulakların çınlasın Aki!!!!

Aki Tsalikis

Kaptan daima usten bana barirdi seni bir gun disarda

birakacam o gun Niko bindi gemiye ben kosarak

hergunku tempo ile Kaptan uzaktan gordu beni geminin

basini acip gidecegine arka tarafini acti bende

atliyamadim yukardan bakip guluyordu ,asil mesele o

degildi asil mesele her sabah annem balkondak bakip

vapura girdigimde hacini yapar iceri girerdi Anlarsiniz bu

manzarayi gorduise kardesim vapurda ben disarda aksam

evdeki fasili.

Ben sabahlari istiyerek yapmiyordum zor uyaniyordum

anliyacaginiz bazen anneanem bir saat erken uyandirirdi

ben giyinir kosardim vapura bindigimde arkadaslardan

kimsegi gormedigimde anlardim erken oldugunu

Page 69: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Nilüfer Uzunoğlu Page 69

Nilüfer Uzunuoğlu

Evlerini bırakıp anılarıyla

yola çıktılar… By Nilüfer Uzunuoğlu on Sunday, 15 December 2013

Bir küçücük ada insan hayatın da bu kadar büyük bir yere sahip olabilir mi? Stavro, Niko, Aki, Yorgo, Marika, Lambi, Roberto, Maria, Pavlos, Zmaragda, Savva, Rouli, Marina , 30 yıl önce 40 yıl önce yurtlarını bıraktılar, anılarıyla birlikte yola çıktılar, o anılar ki yıllar boyu onlara Burgazada’yı yaşattı, tatlı bir ninni gibi uykusuz gecelerine eşlik etti.

Severek ayrılmak ne zor.. Doğru dürüst veda edemeden, daha doğrusu veda etmek istemeden sevdiğin topraklardan ayrılmak ne zor, vaktinden evvel büyümek gibi.. Kimi çakıl taşları topladı Çamakya’dan, kimi Hristos’tan çiçek.. Bazısı yaktı tüm resimlerini kaçmak için anılardan.. Antigoni’yi sevdiler, güzel evler yaptılar, kiliseler, bostanlar, gazinolar, yelkenler, kayıklar hepsi geride kaldı.. Kimi çocukluğunu, kimi gençliğini, kimi ilk aşkını koydu anılarının baş köşesine ama hepsinin hissettiği ortak Burgazada duygusu; özgürlük..Denizin ortasında, dört tarafı denizlerle çevrili küçücük bir adada yaşadıkları büyük özgürlük.. Din, dil, milliyet farkı gözetmeden

Page 70: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 70

herkesin herkese hoşgörüyle yaklaştığı, kırgınlıkların anlık, dostlulukların bir ömür boyu sürdüğü; Antigoni.. Nilüfer Uzunoğlu, Tasos Natsoulidis, Marina Papakonstantinou, Dimitris Kapsis, Akis Tslakis Atina’daki Burgazlılarla tanışmam internette Facebook’taki bir site sayesinde oldu, Burgazada

Reunion 2012. Yıllar yılı Facebook’u ayda yılda bir açan , sanal arkadaşlıklara burun kıvıran ben, yavaş yavaş, Roberto Calich’in fikrinden Niko Tsalikis’in hayata geçirdiği bu gruba iyice bağımlı olmuştum.. Aslında bağımlı olduğum bu sanal ortam değildi elbet, memleketimden insanlar bulmuştum, özlemini duyduğum varlıklarına yetişemediğim, yokluklarını hissettiğim.. Benim hatırlayabildiğim ada hayatım başladığında benim aile fertlerimin bir kısmı da dahil binlercesi gitmişti , geriye kalanlar ise bir elin parmakları kadardı.. Yıllar yılı Burgazada’nın insanları değişti, hayatı değişti ama o mayasını atanlar değişmedi. İşte onların bir kısmı hayatıma bu site sayesinde girdi, hatıralarıyla birlikte belki onbinlercesi taşındı ruhuma. İşte Antigoni’yi , evlerini bırakıp anılarıyla birlikte yola çıkanlarla Atina’da buluştum, Antigoni ruhunu gelecek nesillere aktarmak, artık orada yaşamasalar da topraklarına duydukları bağlılığın bugünlerde pek rastlanmayacak naif bir sevginin varlığından haberdar etmek için.. Belgesel film yapmak için uzun zamandır bir istek duyuyordum ama insan yanıbaşındakini görmez misali ben de göremedim önceleri. Burgazada Reunion 2012 grubunda iki yıl boyunca binlerce resim, anı, hikaye paylaşıldı, pek çoğunu hayranlıkla takip ettim hatırladığım ve hatırlamadığım geçmişe döndüm. Ama karar aşaması Reunion Dostluk Ormanı projesi oldu.. Laki Vasiliadis’in önerdiği; sevdiğimiz kaybettiğimiz Burgazlıların anısına bir dostluk ormanı kurmak . O zaman bir kez daha gördüm ki istisnasız

Page 71: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Nilüfer Uzunoğlu Page 71

herkes kaybettiği sevdiklerini Burgazada’da yeşertmek istiyor..Ertesi gün, Stavros Ignatiadis’in gönderdiği üç tane zeytin ağacı Atina’dan yola çıktı, birkaç gün sonra da Burgazada tepesinden karşı kıyıyı selamlıyordu. Bu belgesel Burgazada’ya duyduğum sevgiyi gösterme biçimi ama asıl önemlisi Antigoni’den Burgazada’ya, yaşayanlara bir saygı niteliğinde..Onların bir kısmını, torunlarını, çocuklarını Atina’da bulabildim, birçoğunu da bulamadım ama izlerini taşımaya çalıştım. Birçok şey konuştuk, bir kısmı kamera önüne taşındı bir kısmı kulağımda bir fısıltı olarak kaldı ; ama hepsinin ortak noktası bitmeyen ve bitmeyecek bir dostluk. Neden gittiklerini az çok herkes biliyor beni asıl ilgilendiren bağlılıkları, sevgileri ve duyarlılıklarıydı. Burgazada’nın her köşesini, taşını, toprağına hala sahip çıkmalarıydı. .Gözden ırak gönülden ırak sözü onlar için geçersizdi. Atina’daki Burgazlılardan gördüğüm sevgi dostluk kameranın çekebileceğinden çok fazla.. Güldük, eğlendik, hüzünlendik, her köşede onlarla birlikte Burgazada’yı aradım; Kalpazankayası’nı, Indos’unu çam ormanını benzettikleri Angistri adasını gezdim. Onları tanıdıkça Burgazada’nın kıymeti daha da arttı benim için. Bundan sonra Burgazada sokaklarında gezdiğimde, onların bıraktıkları evlerinin önünden geçtiğimde isimlerini sessizce fısıldıyarak selamlayacağım onları ve ilk aşklarına şahitlik eden çam ağaçlarını gördüğümde sarılacağım onlara sıkıca.. Şimdi hepimiz final sahnesini bekliyoruz, heyecanla

umutla..Ağustos 2012’de yıllardır hayalini kurduğumuz

Burgazada buluşmasını, hani Paradisos’tan ( Cennet)

akordeon ve gitar seslerinin tekrar geldiği, sirtaki

yapılacağımız, Hristos’a çıkacağımız, yamas diyerek

kadeh tokuşturacağımız, kalimera diyen gülen yüzleri

bekliyoruz..

Page 72: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 72

Ömer Küley

Dün akşam ortak bir

dostumuza rastladım By Ömer Küley on Sunday, 31 August 2013

Lacivert saatlerde

fotoğraf çekmek için

Beykoz’da dolanırken

bir anda ismini

okudum

“PAŞABAHÇE”…

Eski bir dostu görmenin

verdiği sevinçle arabayı

park ettim, hemen

yanında ki meze balık

takasının sahile kurduğu masaya oturdum. (Derme çatma

masa plastik hamam taburesiyle tamamlanmış, en

azından balıklar boğazdan ve taze taze) Yorgun

dostumuzla birbirimizi rahat göreceğimiz bir yerde

oturdum, garsonun dediğine göre Beykoz Belediyesi

tarafından alınmış ve müze olarak belediyenin tam

önünde bir iskele yapılarak oraya bağlanmış. İki senedir

hiçbir şey yapılmadan kaderine terk edilmiş… Siparişi

verdim, istavrit, salata ve sıkı durun kola. (Kocaman bir

yazıyla “İÇKİ SATIŞIMIZ YOKTUR” yazılmış) Eski

dostumuzu seyretmek zevkine her şeye değerdi. (Halbuki

o genç Cumhuriyetin ilk yıllarında hiç kimsede bir alkol

fobisi ve endişesi yoktu, ve hatta Paşabahçe ve Bahçe

serisi gemilerde bile içki satışı vardır.) …Oysa ne değişik

Page 73: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Ömer Küley Page 73

bir kaderi vardı sonradan adı Paşabahçe olan geminin…

İkinci dünya savaşının son senelerinde savaş gemisi

olmak üzere İtalya/Taranto tersanesinde bir gemi

omurgası olarak kızağa konulur. Geminin “posta” denen

kaburgaları tamamlanmak üzereyken savaş biter ama

savaş yorgunu İtalya gemiyi bitirecek güce sahip değildir.

O sıralarda genç Cumhuriyet’in “Şirket-i Hayriye

müessesesi” İtalya’ya gemi sipariş eder. Savaş artığı gemi

iskeletinde, savaşmak için yapılan planlar değiştirilir ve

ilk amacından çok değişik ama bir o kadar güzel bir amaç

için donatılır. Tamamlandığında burnunda

“PAŞABAHÇE” yazar ve yeni görevi ; Genç

Cumhuriyetin güzel insanlarını kentlerin Kraliçesinde

taşımaktır. 1 Temmuz 1952 tarihinde Taranto Limanından

hareketle iki buçuk günde İstanbul’a ulaşır. 74metre

uzunluk ve 18 mil süratiyle şehir Hatlarının en büyük ve

en hızlı kuğusudur artık. Her güzelin bir kusuru olur

derler ya, zarif kuğunun da teknik bir zorluğu vardır.

Geminin gücünü sağlayan 2 adet 1600 beygir gücündeki

makinaların uskurla arasında bir şanzıman yoktur.

Kaptan Tornistan komutu verdiğinde makinalar

durdurulur, pistonlara basınçlı hava basılarak motorlar

aksi yönde çalıştırılır ve her ileri-geri manevrasında bu

işlem tekrarlanırdı. (Gerçi o dönemin kaptanları da

kaptandı ya…) Nazlı kuğunun bu teknik zorluğu;

hepimizin kaderine işlenen bir kararın alınmasına neden

olur. Manevra zorluğu nedeniyle Şehir hatlarının kısa

mesafeli seferlerinde kullanılmayacak, hem büyük yolcu

kapasitesi, hem konforu ve hem de hızı nedeniyle

İstanbul’un merkezi Galata Köprüsünden Adalara ve

Page 74: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 74

Yalova’ya şehrin güzel insanlarını taşıyacaktı. 1952 yılı

sonlarında artık adalar için yeni bir dönem başlar. Hızlı,

konforlu, büyük ve rahat Paşabahçe vapuruyla seyahat

devri. Tek vapurun yeterli olmaması üzerine 1953 yılında

nazlı kuğuya İngiltere’den 2 yeni kardeş getirilir. Onların

da kaderi savaş için o yıllarda kızağa konulup, sonradan

Genç Cumhuriyetin güzel insanlarını taşımak amacına

döner. Yeni kuğulara “Fenerbahçe” ve “Dolmabahçe”

isimleri konulur ve böylece biz İstanbul ve özellikle

Adalar halkı için “BAHÇE” sınıfı vapur anıları dolmaya

başlar. Bu vapurlarla seyahat etmek bütün ada halkları

için bir ayrıcalık olmuştur. Genç Cumhuriyetin insanları

çeşitli badireler atlatmış, büyük sıkıntılar çekmiş, kayıplar

vermiş, kimileri zorla uzaklaştırılmış, kimileri uzaklaşmak

zorunda kalmış ama yine de vazgeçmeden kendilerini

gerçekten evi hissettikleri ada yaşantısına artık Bahçe

serisi vapurlardaki anılarla devam ediyorlardı. İnsanların

birbirlerine saygısı sevgiden öte, herkesin vapurda yeri

belli, Kıyafetler tertemiz ve özenli, sohbetler sohbet edeni

savuşturmadan uzak ve derinlikli… Vapur sohbetleri

rengârenk bir dil zenginliğinde. Yahudilerin İspanyolca ve

ağırlıklı Fransızca sohbetlerine Rumca da katılmaktaydı.

Hele şivesi bozuk Türkçe ile konuşan Madamların

sohbetleri bir başka güzel renk idi. (Her ne kadar o

devirde “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyası yaşanmış

olsa da adaların sahip olduğu çok kültürlülük bunu

aşmıştı) Hayat, İnsanların çeşitliliği ile Renklenmiş ve

neşelenmişti. Kim bilir kaç kişi hayatının ilk yolculuğunu

bu gemide yapmıştır? Kim bilir kaç kişiye bu vapurla

hayatını değiştirecek bir posta gelmiştir? Kaçımız

Page 75: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Ömer Küley Page 75

üniversite sonucunu eve yetiştirme heyecanıyla bu vapura

bindik Kim bilir bu vapurla kaç dostumuzu evimizde

konuk ettik, Kim bilir kaç sabah Paşabahçe kaptanı Aki’ye

“ulan gene mi!!!” diye küfür etmiştir? Kim bilir kaç kişinin

babası tombaladan viski, balık, pavurya kazanmıştır?

Acaba Joe ve ekibi kuru kafaları Paşabahçe vapuruyla mı

adaya getirdi? Acaba iskelede, ailesini bu vapurdan

karşılamayanımız var mıdır? Acaba Kaçımız Kestane

Karası fırtınasında Paşabahçe vapurunda güvenle

seyretmişizdir? Acaba kaç kişiye ilham olmuştur? Acaba

hangimiz ada iskelesinde beklerken “…Ahhh Keşke

Bahçe’lerden biri gelse…” diye iç çekmiyoruz? Acaba

buraları terk eden ve terk etmek zorunda kalanların

kaçının anısını dolduruyordur??? “Kim bilir” ve “Acaba”

ların arkasına o kadar çok çeşitleme yapılırki… Gel

zaman, Git zaman derken, Paşabahçe ve kardeşleri, zarif

formları içinde savaşçı ruhlarıyla Marmara sularında

girdikleri her savaştan başları dik çıksalar da artık yorgun

düşerler. 90’lı yıllarda kızkardeşi Dolmabahçe’nin motor

bloğu çatlar ve son yolculuğunu İzmir Aliağa tersanesine

yapar. Diğer kızkardeşi Fenerbahçe ise, 22 Aralık 2008

tarihinde son seferini yaparak bir deniz dostu olan Rahmi

Koç’un Haliç’te ki müzesinde yerini alır. Paşabahçe Haliç

tersanesine yenilenmek için girer ama ne yazık ki gereken

bakım hakkıyla yapılmaz kaderine terk edilir ve Beykoz

belediyesi bünyesine geçer ve ne olacağını bilmeden müze

olmayı bekler. Eski dostumuzu görmenin verdiği coşku,

yerini hüzünle değiştirdi. Ben ona adamızdan

insanlardan, özlemlerden bahsettim, umutlardan

hayallerden bahsettim, o bana hayatın ve insanların nasıl

Page 76: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 76

değiştiğini anlattı, kaybettiğimiz insanları ve o insanlarla

yitirdiğimiz değerleri anlattı, hayatın renklerinin tek tek

alındığını ve o renk ahenginin yok edildiğini anlattı,

grinin bile olmadığı sadece siyah beyazın olduğu bir

dünyaya doğru gittiğimizi anlattı. Ben en güzel insanları

taşıdım, en renkli sohbetleri tattım, hepinizin hayatının

tam içinde yaşadım ve Marmara’nın kraliçesi oldum. Bir

daha ne ben bunları yaşayacağım ne de sen bunları

göreceksin dedi!!! Bağlı olduğu Beykoz Belediyesinin

Çakma İyon Sütunlu hilkat garibi binası ve yanındaki

Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezinin tam

karşısında yapılmış olan iskeleden… Ve Fotoğrafını

çekmek istedim, çek dedi, çektim ve şaşırdım. Bu yazıyla

yayınladığım pozu verdi, karamsar, denizde ama

bulunduğu yerden rahatsız, canı sıkkın… Şaşırdım çünkü

dün akşam çektiğim bütün fotoğraflarda deniz ve gök

maviydi ve sadece Paşabahçe’nin çektiğim 8 pozu da bu

tondaydı (Photoshop bilmediğim için renk ayarlarıyla

oynanmamıştır) Saate baktım 00:15 ve tarih 30 Ağustos

2013 Bir zamanlar her 30 Ağustos’ta nasıl donandığını ve

kuğu gibi süzüldüğünü hatırladım, taşıdığı insanları ve o

insanların niteliklerini, insani vasıflarını, kültürel

birikimlerini düşündüm ve onun şimdiki haline baktım.

Her şey ne kadar geri gitmiş değil mi!!! İnşallah her şeyin

insanca doğrularla bütünleştiği bir dünyaya hep beraber

yelken açarız… Ömer Küley (Karamsar da olsam hala

umutluyum )

Page 77: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Raffi Jamgoçyan Page 77

Raffi Jamgoçyan

Kalpazankaya Mağaraları' na

baskın By Raffi Jamgoçyan on Saturday, 26 March 2011

Bu haber resmini nette gezinirken tesadüfen buldum. Resim altı açıklaması aşağıda. Olayı hatırlayan var mı?

19 Haziran 1969'da Burgazada'daki Kalpazankaya Mağaraları'na baskın yapan polis, 28 hippiyi “baygın halde” yakalamış. Gazetelerin

ifadesiyle, “Aşk ve esrarla mest olmuş” Alman, Avusturya, İsveç ve Yugoslavyalı hippiler ayıldıktan sonra polise saldırmak istemişler. “Geldikleri yere sadece pis kokularını götürebilen, esrar içen ve herkesin herkesle serbestçe sevişip aşk yapmasını savunan” hippiler, 60’ların ikinci yarısında basının gözde konularından biridir. Bu olayda da yakalanan 28 hippiden sadece altısının kız olması özellikle Günaydın için bulunmaz nimet olmuş. Haber “22'ye 6” imalarıyla yüklü.

Ertesi gün hippiler arasında bir de

Türk kızı olduğu anlaşılınca işler

karışmış. Cumhuriyet “Hippilere

özenen Türk kızı nezarette”

başlığıyla verdiği haberinde

doğma büyüme Beykozlu olan 19

yaşındaki Hülya D.'nin “hippilerle

Page 78: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 78

aynı mağarada bulunmasının hayret uyandırdığını”

yazmış.

Hippilerle tanıştıktan sonra üç aylık kocasına boşanma

davası açan Beykozlu Hülya’nın “yeni kafa dengi

arkadaşlarından esrar içmesini öğrendiğini ve bir daha

evine dönemediğini” de öğreniyoruz. Hippi kızların hippi

erkeklerle tamamen aynı zevkleri paylaştığını söyleyen

Hülya, Ada'da kaldıkları üç gün üç gece boyunca şarap ve

esrar içtiklerini, hippi kızların da bu sırada gruptaki

erkeklerle “aşk yaptığını” anlatmış. Hippi kızlar derken

kendisini dahil etmiyor Hülya, mağarada adeta gözlemci

sıfatıyla bulunuyor. Ama hippiler Hülya’ya nasıl bir şey

içirdilerse artık, “Onların arasında bir gece geçiren bir

daha asla ayrılamaz” demeden de edememiş.

Bir gün önce “22'ye 6” etrafında dönen Günaydın da haberinde küçük bir değişiklik yapmış. Bu kez Hülya'nın gözünden “mağarada kaldıkları üç gece boyunca 5 hippi kızın 22 erkekle sürekli cinsi münasebet kurduğunu” anlatmayı tercih etmişler. Hülya’nın iffetini korumakla birlikte, esrar içtiğini Cumhuriyet’ten öğrenmiştik. Günaydın'a göre ise bir Türk kızı esrar da içemez, Hülya da içmemiştir zaten. Ama iyi bir gözlemci olduğunu burada da gösterir: "Hippiler sadece açlıklarını bastıracak kadar yerler. Bunun yerine esrarlı sigara içerek bütün dünyayı unuturlar, bambaşka alemlerde dolaşırlar."

Adliyeye çıkarılan 28 hippiden 12'si esrar içtikleri sabit

görüldüğünden tutuklanmış, 10'u sınır dışı edilmiş, 6'sı

serbest bırakılmış. Beykozlu Hülya serbest bırakıldıktan

sonra bütün Türk hippi kızlara yapıldığı gibi babasına

teslim edilmiş.

Page 79: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Raffi Jamgoçyan Page 79

Page 80: Burgazada reunion meeting 2012 fb grup yazıları 4. kitap

Burgazada ReUnion meeting 2012 FB grup yazıları (4. Kitap) Page 80

Burgazada ReUnion

meeting 2012 FB grup

yazıları 4. Kitap

2014

Niko Tsalikis 29/11/2014