BÜTÜN YÖNLERiYLE YAHUDILIisamveri.org/pdfdrg/D204623/2012/2012_AYDINM.pdf · 2015-09-08 ·...
Transcript of BÜTÜN YÖNLERiYLE YAHUDILIisamveri.org/pdfdrg/D204623/2012/2012_AYDINM.pdf · 2015-09-08 ·...
DiNLER TARiHi ARAŞTIRMALARI-Vlll
BÜTÜN YÖNLERiYLE • •
YAHUDILI
(ULUSLARARASI SEMPOZYUM)
18-19 ŞUBAT 2012
Ankara-2012
KABALiZM VE isLAM SUFiZMi ARASINDAKi iLiŞKi
~r . Prof. Dr. Mehmet AYDIN'
Kabale kelimesi, İbranice Kabbalah kelimesinden gelmektedir. Bu da
kabbel fiilinden türemektedir. Kabbel ise "alm.ak", "kabul etmek" anlamına
gelir. Sıfat olarak kullanılan kabbal ise "karşısında" ve ya "huzurunda" anlam
larına gelir.• Bu ise, "Yukarının Hikmeti" olarak kabul edilir. Bu perspektiften
hareket edilerek kabbale, Yahudi mistik geleneğini temsil etmektedir. Şüphe
siz bu gelenek, İsrail peygamberlerirıe ve hatta Adem'e kadar uzanan bir zirı
cir oluşturmaktadır.2 Genelde Kabalistler "Yukarının Hikmeti"nirı Musa'ya
vahyedildiğirıi kabul etmektedir. Bu vahyin, Torah'ın kenarında olduğuna
irıanmaktadırlar. Bazı Kabalistler, Kabbaia'nın, ı::orah'nın pozitifbir okuması
olduğundan bahsederler .. Tora'ya göre Eden'den dört nehir ç~akta ve bah
çeyi sulamaktadır.3 Bunun gibi Yahudi düşüncesirıirı bahçesi de üç akımla su
lanmıştır: YORUM-HUKUK-AHLAK. Ahlakı, Yahudi mistisizmirıirı içinde . ... .... -.. --· -·· .... açıklamak gerekecektir.4 · . .
· Miladi I~. Asrın başında Galileli büyük haham Simean bar Yo'hai Zc::>har
(le livre de splendeur) m yazarı olarakkabul edilmektedir. Ancak Kabalistlerin
b~ yük çoğunluğu onun dalıice derleyicisinirı Mo ise de Leon (1240-1305) oldu- ·
ğunda müttefiktirler. Bu kitap, Kabbalistik edebiyatın en önemli kitaplarından
birisi olarak kabul edilmektedir.s Aşağı yukarı birı yıl sonra Ka bala, Fransa'nın
güneyinde Provence'da çiçeklenmiştir. Daha sonra İspanya'da Gerone'da ve
• Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı E. Öğretim Üyesi
ı A.D. Grad, po ur lomprendre la Kabbale, Paris, l978, s. 19 2 a.g.e. s.l9 3 Tekvin, II, lO 4 Josy Eisenberg, Le Judaisme, Paris, 1994, s. 120 · S Pou.r Comprendre la Kabbale, s. 19; Bir b3.şka derleyici için bak: s.67
eastille'de büyük ilgi görmüştür. XVI. Yy da, yukarı Galile'de Safed'de Kab
bala düşüncesi, doruk noktaya ulaşmıştır. Safed' den sonra Kabbala zinciri, gü
nümüze kadar küçük gruplar halinde etüd edilmeye devanı etrniştir.6
_ Kabbala temelde İbranicedir. Onun referans çerçevesi İsrail'dir. Şifa
hi şeriat olarak o, Sina'da Hz. Musa'ya vahyedilrniştir. Yahudi tarihinde bü
yük Kabalist üstadlar yetişrniştir. Sirneon bar Yo'hai'yi, Abulafia'yı, Moise de
Leon'u, Cordovero'yu ve Louria'yı bunların arasında sayabiliriz.1 Kabbalis
lik edebiyat, Eski Ahit ve Peygamberler üzerindeki mübalağalı yorumlardan
meydana gelmiştir. Tekvin kitabındaki kozmogoni ve Ezechiel kitabındaki
. Theogonie ile yakinen ilgilidir. Zohar dahil birçok Kabhalislik eser, Ararnice
yazılrnıştır.8 Gizli şifahi bilgilerin kanunu olan Kab bala, sanki Torah'mn·yeni
den yorurnudur.9 Bazılarına göre Kab bala, modern dini problemierin anahta
rını ihtiva etmektedir. 10 Yine bazılarına göre, Kab bala, Allah'ın cevherini, ilk sebepleri ve yaratılışı ele almaktadır. 11
· Kabalizmde bir sistem oluşturulmaktadır. Orada bir takım ulvi bağlar,
maddi realiteyi Tanrısal özlerle birleştirrnektedir. Kavranamaz Tanrısallı
ğın dışında tarif edilemeyen, kavranarnayan şey, sof olarak isimlendirilmiş
tir. Softa bütün. kainat bir tek şey oluşturur ve sistem, inen veya inmeyen. bir
kozaliteye göre işler, insan faaliyetleri bunu zenginleştirebilir veya evrenin
düzenini sağlayan Tanrısal enerjinin muhtevasını boşaltabilir. Buna karşı
lık yaratılış,Tanrınm saf iradesinin sonucunda olmuştur ve sebep-sonuçtan
kurtulmuş tur. O, saf Tanrısal iradeden suclur etmiştir. O, bir inayettir. Bu ilk iradeden l>a~layarak, sayısal bir sıçrayışla bu ilk iradeden itibaren, saf Tanrı
saldan kök olana geçmeye izin vermektedir. Bu ilk iradeden spritüel madde
doğmuştur:. Yani düşünce doğmuştur. Bir dizi değişimden sonrada önce spri
tüel nedensellik (la causalite sprituelle) sonrada fiziki nedensellik (la causalite
phisique) ortaya çıkmıştır. 12
6 Pour Comprendre la Kabbale, s.20 7 a.g.e, s.23 8 a.g.e, s.23 9 a.g.e, s.23 lO Aime Faillere, Le Sanctuaire İnconnu, Paris, 1950, s.l63 ı ı Pour Compendre la !WJbale, ş.25 12 Josy Eise.nberg, le Judaisme,l09 s,l26
518
Kainat, bahsedilen sıçrayışın inayetiyle sonsuzdan yaratılmıŞtır. Dört
dünya diye adlandırılan fizik ve entelektüel dört manevi eksen arasından
-SUDUR,YARATILIŞ, ŞEKİLLENME, AKSiYON- meydana gelmiştir. Bu
dört dünyanın katiarına inildikçe1 saf maneviyartan uzaklaşılmakta ve madde
gerçeğine yaklaşılmaktadır. Dört dünyayı sonsuzla birleştiren ilişkiler, güneş
le ve ışıklanyla fıgüre edilmişlerdir. Güneş, softadır. Işıklar, realitenin farklı
şekillehni meydana getirirler. Bu realiteler, ondan çıkmıştır. Bir güneş ışığı
aldığımızda, o, kaynağı ile aynı. tabiattadır. O, güneşin kitlesinde tamamen
erimiştir. Bu iki noktada o, sayısiz galaksilerden geçmektedir. Değişen tabi
atı değil, sadt!ce yoğunluğudur. Onı..in meydana getirdiği sonuçları, tabakalar
veya geçilmiş maddelerdir. Oradan dört dünyaya gidilmektedir ki her biri çok
sayıda kat ihtiva etmektedir: onun geçtiği yere göre ışık, değişik fenomenle
rm doğmasına yol açmaktadır. SUDUR dünyasında çıkan irade, kaynağına
yakındır. O gittikçe dünyaya inmekte (bir dizi alçalma ile), farklılaşmakta ve
düşüncenin doğmasına yol açmaktadır.13
Kabbalistik felsefeye göre dünyada olan her şey, Tanrısal enerjinin
maddeleşmesinden başka bir şey 'değildir. Bu ise, varlığın süreklililğini sağla
maktadır. Buna göre yaratılış bitmiş bir iş değil; bilakis Tanrısal enerjiyle sü
reklilik kazanmaktadır. Yani Allah, hergün ona vazgeçilmez hidayet enerjisini
üfleyerek yaratılış sürecini yenilemektedir. 14 Kabalis.tlerin üzerinde önemle
durdukları konulardan birisi de İbrani alfabesinin mistik yorumu olmuştur.
İbrani alfabesi, kutsal bir alfabedir. Bunun için o, kutsal dışı dillerden tam
olarak ayrılmaktadır ve onlarla mukayese edilemez bir durum arz etmektedir.
Yirmi iki harften oluşan İbrani. alfabesinin özellikle üç harfi, alfabenin anası
olarakkabul edilmektedir. Bunlar: ALEF-MEM-ŞİN'dir. Yine İbrani alfabesi
nin yedi harfi çift anlam ifade eder. Bunlar: BET-GİMEL-DALET-KAF-PE
REŞ-TA V' dır. Diğer İbrani harfleri basit harfler olarak on iki adettir. Bunlar:
HE-VAV-ZAYIN-HET-TET-YUD-LAMED-NUN- SAMEH-AYIN-TSADİ
KOF'tur.15 Kabalistler, İbrani alfabesinin her harfine sayısal bir değer vermiş
lerdir. Mesela, Alef in değeri BİR iken, yirmi ikinci harfin değeri DÖRT YÜZ
13 ag.<!,s. 127 14 a.g.e, s .ı 27 IS a.g.e, s.41; Henri Serouya, La Kabbale, Paris, 1977, s.43; Pour Comprendre la Kabbale, s.63-
66
519
dür. Harflerin sayısal değerini, hem Kabalistler hem de kutsal metnin edebi
okuyuculan, her zaman dikkate almışlardır.16 Onlara göre BET, Bereşit'in ilk
harfi olarak, Tekvin kitabının başını teşkil eder ve iki sa)'lsal değere sahiptir.
Raşi (1040-1105) ve talebeleri, onun Torah ve İsrail ile alakalı olduğunu kabul
·etmektedirler.17 HE harfi ise beş sayısal değere sahiptir. Raşi'ye göre dünya,
Torah'nın beş kitabını, İsrail'in kabul etmesi şartıyla yaratılmıştır. 18
Kabbala'ya giriş için harflerin dokuz grupta toplanması yoluna gidil
miştir. Buna göre ilk dokuz harf, BİRLİK bir değere sahiptir. Onuncudan on
sekizekadar onluk değere sahiptir. On dokuzdan son harfekadar olan harfler
yüzlük değere sahiptir. Bu üç gruptan her biri bir plana uygundur: Arketipler
planında BİRJ;..İK GRUBU; reilizasyon planında ONLUK GRUBU; Kozmik
planda da YÜZLÜK GRUBU gibi... her grubun birinci, ikinci ve üçüncü har
fi arasında bir uyum vardır. Üçüncü grup, sadece dört harften oluşmaktadır.
Onlara ilave edilen beş harf, nihai harfler olarak isirnlendirilir. Bu sistemde
normal alfabenin beş harfi, kelimenin sonuna _konulmuştur. O zaman şekil ve
sayısal değer değişmektedir.
Kabalist edebiyat, özellikle iki önemli rivayeti incelemektedir. Bunlar
dan biri, Tekvin kitabıdır. Bu kitap, Eski Ahit'in giriş kapısıdır. İkinci kitap
iSe, EzechiePdir.19 Bu kitaplardan birisi, yaratılışı anlatmaktadır. İkincisi ise,
Arabadan bahsetmektedir. Kabbalistik düşünceıle yaratılışın incelenmesi
(Masse Berechit), Sefer Y etsirah ile tamamlanmıştır. Sefer Yetsirah, Kabba
listik düşünce tarihinin temel eserlerinden biridir. Yetsirah kelimesi, yatsar
fiilinden türetilmiştir. Yaratmak, düşünmek ve şekillendirrnek anlamına gel
mektedir. Kabbalistik dilde şekillendirmek anlamına gelmektedir. Kabbalis
tik dilde yaratmak, düşünmektir. Düşünmek, yaratmaktır. 20 Bu temel eser,
altı kısa bölümden meydana gelmiştir. M.S. III. Ve N. Yüzyıllar arasında
Filistin'de veya Suriye'de yazıl~ığı kabul edilmektedir. Yazan belli değildir.
Paganizmin ve Hristiyan Gnostisizminin tesirinde kalmıştır.21 Sefer Yetsirah,
16 ag.e, s.41 17 ag.e,s.41 18 .ag.e, s.42 19 Josy Eisenberg, Le Judaisme, s.45 20 Pour Comprendre la Kabbale, s.45 21 Henri Serouya, La Kabbale, Paris, 1977, s.42
520
dünyanın yapıcı unsurları üzerinde mistik bir görünüm ortaya koymaktadır.
Sefer yetsirah'ta BELİMAH kelimesi kullanılmıştır. Bu kelime Yetsirah dü
şüncesinin temel anahtarı olarak görülmektedir. Orada kullanılan ikinci keli
me Sefırot kelimesidirY
Kabbalistik düşüncenin temel kitaplanndan birisi de Sefer ha Zohar' dır.
Zohar kitabı, Ararnice olarak kaleme alınmıştır. Zohar ilk defa 1558'de
CREMONE'da ve MANTOUE'da yayınlanmıştır. Ayrıca Berlin, Amsterdam,
İstanbul ve Varşova'da müteaddit defalar yayınlanmıştır. Zohar'm bazı bö
lümleri Moche Cordovero, İsaac Luria, Ab ra ham Azulai, Gaon Eli e, Döv Baer,
Sneur Zalman tarafından tefsir edilmiştir.23
Zohar birçok dile tercüme edilmiştir. Knorr Rozenroth~ Zohar'ın bazı
kısımlarun latinceye tercüme etmiştir. Hristiyan misyonu ile ilgili bazı kısun
lan A. Tholuk, Almancaya tercüme etmiştir. J. De Pauly'nin Fransızcaya yap
tığı tercüme büyük Talmud alimi haham Back tarafından gözden geçirilmiştir.
A. .Sperling ve M. Simon, Zohar'ı İngilizceye tercüme etmişlerdir. Daha yakın-
. larda İsrail'de Michnat ha Zohar ismi altında iki ciltlik seçme ~ir metin, Ara
rniceden İbrancaya Yechaya Tishby tarafından tercüme ediliniştir.24 Zohar'a
göre Tanrıya bağlı iki dünya vardır. Birincisi, soFtadır. O, derin şekilde giz
lidir. Ona beşer aklıyla ulaşılamaz. İkincisi, birincinin altında bulurunakta ve
Tanrıyı tanunaya imkan·vermektedir. Her iki dünya da sefer Yetsirah daktti
ninde görüldüğü gibi sadece BİR'i oluşturmaktadır.25 .
Sefer Yetsirah'a göre, insandaki on pa!-"ffiak gibi on Sefırot vardır. Bun
lar, sonsuz On' dur. Hayyolan Tanrının nefesi, nefesler arasında nefes, soluk
arasında su, su arasında ateştir. Kabalistler için sefırot, Allah'ın on temel sıfa
tı içinde tezahür etmektedir. Başka bir deyişle, onlar, Tanrısal hayatı naklet
mektedir. Bunlar, mutlak olan BİR'le, duyular dünyası arasında yer almazlar.
Sefirot, Allah'da yer almaktadır ve insana onu kavramaya izin vermektedir.
Onların Tanrısal güçleri, mistik bfr organizma olarak kabul edilmiştir. · Bu
Tanrısal güç, Kabalistlere, Torah'nın sembollerini aydınlatmak için Antro-
22 a.g.e, s.43 23 Henri Jersouya, s.63 24 a.g.e, s,63 25 a.g.e, s.71
. 521
pomorfık şekli kullandırmıştır. Orada Tanrısal faaliyetin örtüsü kalkmıştır.
Onlara işaret eden iki imaj vardır: İNSAN ve AGAÇ ... Torah'ya göre insan,
Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır. Bu demektir ki kutsallık onda görünmüştür.
Ayı:ı zamnda dünyanın Tanrısal yaratilışı, onun veçhesi altında daha belir
gin hale gelmiştir. Kozmik veya arzi insan, diğer semavi varlıkların yanında
ikamet etmektedir. Mikrokozm olarak insan, kozmozun kopyesidir. Mesih,
Adam Kadmon'a (Tanrı Bedeni) uygundur. Her şey <;mda direkt ifadesini yan
sıtmaktadır. Öyle ki Zohar, onun vücudunu, ruhun izi olarak düşünmektedir.26
Ancak Allah, hiçbir şekilde temsil edilemez. Adam Kadınon onu, Sef'ırot'un
farklı veçheleri altında sembolize etmektedir.27
Zohar, sefırotu üç grupta toplamak'tadır:
I. Grup: Olanı ha Muskal (Akıl Dünyası)
IL Grup: Olanı ha Murgach (Duygu Dünyası) ·
. III. Gr!lp: Olanı ha Mutba'~ (Tabiat Dünyası)
Bunların tamamı, dokuz sefırottur. On uncu sef'ırot olan Malkhut (lqal
lık}, bütün sefırotların kalitesini ilitiva. eder veya yüksek varlıkları insana
ulaştırmaktadır.28 Kabbalistik edebiyatta sefırotlar farklı şekillerle gösterilmiş
tir: Birinci Gruptaki Sefirotlar: Ka ter (Taç)-Hokma (Hikmet)-Bina(Zeka) İkin
ci -Gruptaki Sefırotlar: Hessed (İnayet)~Din (Adalet)-Teferet(Güzellik) Üçün-
. cü Gruptaki Sefırotlar: Nessah(Zafer)-Had-(Majeste).-Yesod (Temel) Zohar, ·
sefırotlan iki bölüm halinde tasnif etmektedir: Dikey ve yatay. Burılar da üç
bölüm ihtiva etmektedir: Sağ-sol-orta. Sağda: Amuda di Yemin~; solda: Amu-, .
da di Smola; ortada: Amuda Metsiuta .. Buna göre sağda: Hikmet-İnayet-
. Zafer; solda: Zeka-Adalet-Majeste; ortada: Taç-Güzellik-Temel-Krallık ...
Kabbalistik edebiyatta bu bölümlerin çok farklı izahJan yapılmaktadır.
Hatta. bazı kabalistler, bu sefirotları birbirinin içinde eritmişlerdir. Hokhma
(hikmet) ve Bina (zeka) da, bazerı Da'ath'a (bilgi) ulaşılmaktadır . . Dördüncü
sefirot olan Guedula (büyüklük), evrensel aşkın sembolü olarak görünmekte
dir. Beşinci sefıra, Gueboura (güç) Bende merkezileşmeye işaret etmektedir.
Hassed (inayet) ve Din (adalet), sağa ve sola konmuştur. Bunlar, Tan- .
26 Hen ri Serouyn, s.72 27 a.g.e, s.72 28 ag.e, s.73
522
nsailiğın merhameti ve sertliğine uygun düşmektedir. Bu iki sefirot bir bü
tün olmaktadır. Sağ taraftaki "Aşk sütunu", sol taraftaki "Yargılama sütunu"
olarak isimlendirilmiştir.29 Altıncı sefıra, Tiphereth (güzellik), göğün kalbi
diye adlandırılan merkezi pozisyona bağlı bulunmaktadır. Dokuzuncu sefıra,
Yosed (temel) erkek-dişi olarak hayatın temelidir. O, Sadık'ın yeridir. Yani
Mesih'in yeridir. Bunun için Tsedek (adalet) diye isimlendirilmiştir. Onun
cu sefirot, Tanrısal makamdır. O, Sekinah diye isimlendirilmiştir.30 Sefirotlar
üzerinde y~pılan bir başka yorum ise şöyledir:
1. Sefırot: Hayyolan Allah'ın ruhudur. Tanrısal hikmet, kelimeye (da
var) uygundur.
2. Sefırot: Allah'ın ruhundan gelen nefestir. O, kelimenin ve düşünce
nin maddi işaretidir. Bu nefesin içine, alfabenin harfleri yerleştirilmiştir.
3. Sefırot: Su' dur. Havadan doğmuştur. Nefesten kelime tarafından Y3;_-ratılmıştır. ·
4. Sefirot: Ateştir. Rabb, ateşin içine zafer tahtım koymuştur. Diğer
altı sefirot, dört temel noktayı ve iki kutbu göstermektedir.31 Sefer ha Zohar'a
göre, sefırotlar sonsuz varlıkla yaratılış arasında ARACILIK GÖREVi gör
mektedirler.
Sefirotlar şöyle bir şema ile gösterilebilir:32
29 Henri Serouya, s.74. 30 a.g.e, s.75; Pour Comprende la Kabbala, s.S9. 31 Pour Conıprende la Kabbala, s.48. 32 a.g.e, s.S7.
523
Bu onlu seflrot şemasının kabbalistik izahı, oldukça kompleks bir du
rum arz etmektedir. Mesela, Kether (taç), bütün ışığın çıktığı yüce baştır. Fa
kat s udurtın ondanasıl olduğu ve hangi tarzda ondan çıktığı bilinmemektedir.
_ Çünkü her şey gizlidir. Diğer dokuz sefırot, saraylardır veya basaJTiaklardır.
Onlar, Malkhot'u, Kether'e bağlamaktadır. Bu basamaklar ve ya saraylar,
ne ışıktırlar ne de ruhturlar ne de akıldırlar. Onlara sadece "Yüce irade" ile
ulaşılabilir. Çünkü çıkan dokuz ışık, secde "düşüncenin ışığı" dır. Yine on
lar, dokuz olmakla beraber gerçekte BİR'dirler. Bu anlamda her şey sadece
"Düşünce"den ibarettir. Onların düşüncenin dışmda hiçbir şeye bağlılıkları
yoktur.33 Sonsuzdan çıkan ışık, bu dünyadaki iyi iradeleri meydana getirir ve
onların kaynaklarına doğru onları yükseltir. Zohar'ın ifadesine göre "Her şey
bu sırrın üzerine kurulmuştur". Sefırotlar bize, her _şeyin yaratılmadan önce
ki eşyaların "mutlak prensibi" ni göstermektedir. Belli başlı sıfatlarm arasında
Tanrısal cevherin süreci müşahede edilmek-tedir. Ancak sefirotlar, kaynakla
rından uzaklaştıklarında ışıklarını ve gü~lerini kaybetmekt~dirler.:H Buna rağ
men Kether, sonsuzdur. Kendinde gücün ve sıfatiarın yüce merkezileşmesini
toplamaktadır. Birinci sefirot olan Kether'_den kutsal İbrani alfabesinin yirmi
iki harfi çıkmıştır.35
Bölünmez birlikten Hochnıah (hikmet) doğmaktadır. Bu, erkek ve ak
tif bir prensiptir. Yine ondan Binalı (zeka). doğmaktadır. O da dişi ve pasif
bir prensiptir. Hoclımah, BABA olarak adlandırılmaktadır. Çünkü o olmadan
başlangıç olamazdı. O, her şeyin kaynağıdır. O, babalar babasıdır. Binah ise,
Anne olarak adlandırılmıştır. Bunun için şöyle denilmiştir: "Sen Anne isminin
zekası olarak adlandırılacak~ın". Hochmah ve Binah, bir terazinin iki kefesidir.
Onun biri erkek, diğeri kadındır. Onların sayesindedir ki her şey erkek ve dişi
şekli altında oluşmaktadır. Bu iki sefirot, Kether'le bölürı.rneyen bir teslis oluş
turmaktadır. Bu teslis Zoha(da ARİKH ANPİN olarak belirtilmiştir. Bu ise,
"BÜYÜK YÜZ" olarak tercÜme edilmiştir. YÜZ'ün uzunluğu üç yüz yetmiş bin dünyaya uzarı.rnaktad~. Bu, eskilerin eskisi, sırların sırrı ve gizlileri n .gizlisi
olarak kabul edilmiştir. Hochma ile Binahın esrarlı bütünleşmesinden Daath-
33 a.g.e, s.48 34 a.g.e; s.49 35 ag.e, s.49
524
-
yani bilim doğmaktadır. Böylece Daath. sadece iki prensibin bir yansıması
dır. Bunun için onun rnüstakil bir varlığı yoktur. Diğer yandan Hochrnah ve
Binalı'dan iki ayrı sefirot doğmaktadır. Bunlar: HESED veya GEDULLAH ve
DIN veya GEBURAH'dır. Bunlardan birincisi erkek prensibi, ikincisi de dişi
prensibidir. Gedullah ve Geburah Allah'ın iki koludur. Gedullah (Rahman) ile
hayat vermekte, Geburah ile de hayatı geri almaktadır. Gedullah ve Geburah,
kraliyet sarayını süsleyen iki lambadır. KETHER-HOCHMAH-BİNAH tes
lisinin imajinda, GEDULL~-GEBURAH-TİPHERETH yeni bir bölünmez
teslls meydana getirirler. Sefırotik gelişme NETSAH (zafer) ve HOD (şeref)
ile devam etmektedir. Burada yayılnıa prensibi ve aksiyon prensibi söz konu
sudur ki tabiatın bütün güçleri buradan kaynaklanmaktadır. Bütün bu güçler,
YESOD'da birleşmişlerdir. O, evrenin yönetici prensibidir. Böylece, NETSAH
HOD-YESOD yeni ve son bir testisi meydana getirmektedir. Onuncu sefırot
olan Malkhot (krallık) aslında yeni bir sıfat değildir. O, sıfatlar arasında ve
onlarınkainat üzerindeki mutlak hakimiyetlerini ifade etmektedir.36
Altı sefirotu ihtiva eden daha aşağıdaki iki teslis, "Büyük Yüz" e naza
rıin ZEİR ANPİN'i veya "Küçük Yüz"ü meyda~a getirirler. Eskilerin eskisi,
dışarıdan bakıldığı zaman bu isimle belirtilmektedir. Yani, perdelerin arasın
dan bakıldığı zaman ... Dünyaların yaratılması esnasında ATTİKA ·KADİCHA
yani ESKi KUTSAL, önüne b~ perde çek.ilıniştir. Bu perdenin arasında onun
cevheri "Küçük Yüz" olarak tezahi.ir etmiştirY Eserleriyle onun varlığı zayıf Şekilde görülmektedir. Vahyedilrniş yüz, KETSARAPAYİM olarak adlandınlrnıştır. BİRLİK, ARİKH ANPIN ve ZEİR ANPİN ittifakından çıkmakta
dır. Bu ittifak sayesinde bu dünyada bulunan her şey, güvenli hale gelmiştir.
Bu birliği açıklamak için ZOHAR şöyle der: "Beyaz bir ağ, eskinin başlfdan
küçük yüzün basma geçmektedir. Bundan da aşağı dünyadaki sayısız başlara .
geçmektedir."38
Bununla beraber bir defa daha düalizrni · aşan Kab bala, ARİKH
ANPİN'in ve ZEİR ANPİN'in bir tek ve aynı şey olduğunu söyler. Z~har b up u
şöyle açıklar: "Eski.ler ·Eskisi, değişime elverişli değildir. O, ~sla değişpıemiş-
36 Pour Comprendre la kabbale, s.Sl 37 ag.e, s.Sl 38 Pour Comprendre la kabbale, s.52. Zohar'dan naklen:Ill, 128b _
525
tir ve değişmeyecektir. O, bütün olgunluğun merkezidir. Bu, bir resimdir ki
bütün resimleri, bütün isimleri kucaklama.ktadır. Bu resim, her yerde görüİü- .
yor ve bütün şekiller altında görülüyor. Fakat sadece, resim ve kopya şeklin
de görülüyor. Çünkü hiç kimse gerçek olan ve reeS olan resmi görmemiştir.
Aslma çok benzeyen kopye şeklindeki resimler, insanın resmidir. Yukarıda ve
aşağıdaki bütün dünyalar, Allah'ın imajında mündemiç olmuşlardır. Böylece
ATTİKA KADİCRA ve ZEİR ANPİN aynı imaj dır. Fakat ikisi arasındaki fark
nedir diye sorulduğunda verilecek cevap şudur: O, bir terazi gibidir. Bir kefesi
Gedullah (Rahman) diğer kefesi Geburah (sertlik)dir. Kefeler, iki teraziyi
meydana getirebilirler mi? Hiçbir zaman getiremezler. Amellerimiz, terazi
nin kefelerinden birinden birini veya diğerini eğmeye bağlıdır."39
BİRLİGİ yeniden bulmak için ~ALİSTLER, İsaac Louria (1534-
1572) tarafından çizilen TİKKUN'un zor yoluna girmişlerdir. Tikkun, k efa
rete götürmektedir. Yani orijinal dengenin yeniden tesisine götürmektedir.
Oraya ulaşmak için Kabalist, KA WANA (mistik rüyet) vasıtasıyla spritüel
dünya üzerinde hareket etmektedir. Bu hareketin amacı, İSİMLE (Y AHWEH)
biı;-leşmedir. TİKKUN'un tamamlanması, tamamen mesihi bir karakter ola
rak görülmektedir.40 Sefırotik dünyanın üstünde, onurıla Tanrının kendisi
ni gösterdiği, En-Sof un (sonsuz) ulaşılamaz dünyası, gizli kalmaktadır. Bu,
sonsıizluktur ... "bnu, hiçbir kiriıse anlayamayadık ve · o sona ermeyecektir.
Çünkü o, başlangıçsızdır." Zohar En-Sof u, yüce irade diye isimlendirir. O,
bütün sırlardan daha sırdır."41 Fakat şayet En-Sof ve Sefırotlar dünyası, in
sanın gözünde zaruri olarak iki ayrı dünya olarak görünmüşse de SEFER
YETSİRAH'a göre onlar, ·yanan köm~rün alevi gibidir. Alev, kömürden ay
rılmaz. Bunun gibi, EBEDİ OLAN BİRDİR iKiNCİSİ YOKTUR. 42 Fakat
kabbala, geçici olarak, Tanrının gerçek Birliğini ihtiva etmeyen zahiri Birliği
ayırma.ktadır. Hakikatte, onun cu sefirot Malkhout (krallık)' un Tanrısal· bir s~
fat olmadığını, onun daha çok" Allanın varlığını" temsil ettiğini söyl~yebilir~.
Bunu, Kabalistler Chehina olarak adlandırmışlardır. Chehina, erkek prensi-
39 Zohar, m. 141a-141b den naklen bak:Pour Comprendre la kabbale, s.52 40 Pour Comprendre la kabbale, s.53 . 41 Zohar, II, 239a 42 Pour Comprendre la kabbale, s.53
526
bine karşı dişi prensibin kişileşmesidir. Kadoch Baroukh Hou, erkek prensi
bi temsil etmekte ve kral olarak tasavvur edilmektedir. Kabalaya göre zahiri
birlik, ayrılmış iki prensiptir. Kral, kraliçeden ayrılmıştır. Kraliçeye Matro
na denmektedir. Chehina, Ademin günalundan beri "sürgünde" dir. Gerçek
birlik, Tanrı ile Chebina'nın birleşmesiyle meydana gelecektir.43 Zohar şöyle
demektedir: MA TR ONA, aşağı dünya ile yukarı dünya arasında aracılık gö
revi yapmaktadır. O, yerle, gök arasında mükemmel arabulucudur.44 Ademirı
işlediği günahın sebep olduğu kırılmayı onarmak için, Chehina ~e ·Kadoch
Baroukh Hou'nün birleşmesi gerekir. Böylece orijin~ denge kurulacaktır.
Birliğirı bünyesindeki tamamlayıcı iki unsururı ayrılması, ikilik gösterriıez. ı
Çünkü, o sadece aşağı dünyada geçerlidir. Sudur dünya1ı (olam ha atsilouth),
yaratılış dünyası (olam ha beriah), tahtın üstündedir. B*, Tikkoune Zohar'da
okunmaktadır. Orada Chehirıa ve Kadoch Baroukh Ho~ arasında hiçbir ayrılık yoktur.45
Bütün bu anlayışa rağmen kabalist, her şeyi All~hdan bekleyen ~ün
zevi bir mistik değildir. O, daima insanlığa bağlı olatak bir sorumlu dawa-1
nıştan ~zak da değildir. Aksine Tanrı, spritüel yardım.ııiı ilan etmektedir. Bu-
nun için Kabbalizm, bütün mistisizmlerden farklıdır.46 İ<abalist. mistik Birliğe yönelmez. Fakat kolektif kurtuluştaki Gerçeğe iştirak ~der. Kabalist, Allahla
karışmaz, Allaha katılır. Devekouth'un anlamı böyledir. Yani, Allahla olmak,
fakat Allah olmamak. 47 Kabalistle~ üzerinde durduğp çok önemli konular
dan birisi de insan ve onun taşıdığı ruh konusu olmuşt,ur. Zohar'a göre irısan,
çok önemli bir role sahiptir. Dünyarım gücü, insanın yaratılışına bağırnl~dır.
Tekvin'e göre diğer varlıklar, ancak insanın zuhuruyla görünür hale gelmiş
lerdir. Zohar'da _şöyle denmektedir:"Tanrının ismi, ancak İbrahim'in ismirı-
43 a.g.e, s.54 44 Zohar III, SOb 45 Pour Comprendre la kabbale, s. SS 46 Maurice Merleau-Ponty, 15 Ocak 1953'te College de France'daki açılış dersinde bu konuyu
-şöyle izah etmektedir:"Hristiyanlıktan beri bütün ilahiyatta ve Bergsonq.ı ilahiyana olan·bir ''Hareket" vardır. Eğer Tanrı, insanların varlıkları içinde ve dışında insanları desteldemeseydi asla onun varlığı bilinemezdi. Çünkü onun varlığını tanımak için kendimizden geçmek gerekir. Bak: M.Merleau-Ponty, Eloge de la Philosophie,Gallimarcf,Paris)l953, s.38
47 Pour Comprendre la kabbal e, s.S6
527
de, insanın ismiyle tamamlarunıştır."48 Harflerin kombinasyonu ile ELO
HİM, ABRAHAM'A uygun düşmektedir: ELOHİM=ELO+Mİ; ABRAHAM
EBER+MA. Günahtan önce insan, ışığın tabiatma aitti ve Tanrının imajı onu
teı:k. etmiyordu. Bütün tabiat, onun hikmetini tebcil ediyordu ve onun menşei
semaviydi. Fakat, günahtan sonra Tanrısal imaj, onu terk etti ve onun vücudu
karardı.49 Bunun için insanın cevheri, ruhunda bulunmaktadır. Bu, Zohar'da
üçlü olarak görünmektedir: NEFECH-ROUAH-NECHAMA. Bunlar aşağı ve
yukarı dünyalada ilişkisi içinde ruhun üç derecesine uygundur. NEFECH: İn
sana hayatiyet ve duygu vermektedir. O, hayvanların ruhundan ayrı değildir.
Bunun için Kitab-ı Mukaddes, kanla besienmeyi yasaklamıştır. Çünkü kan,
hayati güç olarak ruhtur. RO U AH: Ruhun iç hayatının organıdır. O, evrensel
hayatın bir parçasıdır. NECHMA: O, zirvede bulunmaktadır. En yüksek spti
tüalite olarak kabul edilmiştir. O, insanı, semavi dünya ile birleştirmektedir.
Nefech'in, Nechama ile birleşmesi, Rouah vasıtasıyla olmaktadır.50 Be
şeri ruhun üç kısmı olan bu üç ruh esas olarak birdir. Zohar şöyle demektedir:
"insan varlığı bunda, Tanrısal protatip halinde olmuştur. Bunda üç yetenek,
bir tek cevher meydana getirmektedir."51 Zohar, insanın doğumunu, yüksek
bahçenin ruhundan aşağı bahçenin (EDEN) ruhuna· bir irıiş olarak telakki et
mektedir. Yine Zohar, şöyle der: "Hamilelik a~ında çocuk bir ETHER şekli
altında, ebeveynlerin bedenleri üstünde uçmaktadır52• İnsan doğmadan önce
Adam Kodman'la iki dünyanın eşiği üzerinde karşılaşmıştır. İyi ve kötünün
konusu olarak insan, kendine herilen süreyi aşamaz.53
Zohar'da seksüalite sempolü, özel bir karaktere sahiptir. Onun kayna
ğının "Neşideler Neşidesi" olduğu ve ya pagaiı Gnostisizmindeki erkek ve dişi
EON'larla ilgili olduğu sanılmaktadır. Bunlar, pleroma dünyasını, yani Tarirı
nın gezegenini meydana getiren Tanrısal güçlerdir.54
48 ,Zohar, ı. 976 49 Henri Serouya. s.79 50 ag.e, s.80 51 ·a.g.e, s.80 52 Zohar, ı. 233b 53 Henri Serouya. s.81 54 ag.e, s.Sl
528
·zohar'in kabul ettiği hususlardan birisi de insanın kozmik tesiriere
bağınılı olduğudur. O, gezegeniere beşeri organlada esrarengiz bir ilişki at
fetmektedirler: Satürn'ün, dalakla; Jüpite"r'in, ciğerle; Mars'ın, ödle ilişkili ol
duğu kabul edilir. Bu tesirierin aşırılığı üç günahın işlenmesine yol açar: Zina
Putperestlik-Cinayet. Talmud böyle bir durumu önemli bir uğursuzluk olarak
görür.55
Zohar GİLGUL' dan da bahseder. 56 Gilgul, ruhların göçü demektir.
Scholem'in düşündüğüne göre, SEFER ha BAHİR'i yazan Provence Kabalist
leri, Cathareslerin tesirine maruz kalmışlardır.57 Kabalistler için Zohar'dan
önce başka bir kılığa bürünme (metempsychose) ruhun genel bir kaderi değil
di. Zohar için, metempsychose, döllenmeye karşı istisnai bir tahriktir. Diğer
yandan evli bir çiftin birleşimi, Zohar'a göre58 "Doğumdan önce birleşmiş olan
iki ruhun yeniden ortaya çıkmasıdır."
Buraya kadar Yahudi sufı sistemi olan Kabbalizmi ana hatlarıyla ortaya
koymaya çalıştık. Elbette bu açıklamalar Kabbalizmi, tam olarak ortaya koyma
iddiasında olan birinin açıklamaları olarak kabul edilmemelidir. Bir anlamda
bu açıklamalar, İslam sufızmindeki Vahdet-i Vücudcu sistemlerle Kabbalizm
arasındaki yakın ilişkiye de dikkat çekmektedir. Kabbalizini az çok bilen birisi
için, akla gelen şu soruyu hemen sorması bu açıdan normaldir: Acaba Yahudi
Kabbalizmi ile İslam Sufizmi arasında nasıl bir ilişki olabilir? B·u konu üze
rinde ne İslam dünyasında ne de Batı dünyasında yeterli ~(:Hşma yapıldığını
söylemek zordur. Şüphesiz böyle bir çalışma, karşılaştırmalı bir çalışmayı ge
rektirmektedir. Bugüne kadar, Kabbala doktrininin, İslam sufızminin etkisin
de kalabileceğine çok az bir ihtimal gözüyle bakılnuştır. Hatta, İslam sufıımi
nin, Kabbalizmin etkisinde kalabileceği de hiç düşünülmemiştir. Halbuki XII.
Ve XIII. Yüzyıllar hem İslam sufızminin hem de Yahudi sufızminin birlikte
SS a.g.e, s.82 S6 Zohar, m, 215b-216a S7 Cathares: Cathar kelimesi, temizanlamına gelen Catharis kelimesinden gelmektedir. Catharesler
XI.Yüzyıldan xı:n. Yüzyıla kadar italya ve güney FransaCia varlıklannı sürdürmüşlerdir. Zerdüştlük ve Maniheizmden etkilenmiştir. Doktrinleri, iyilik-kötülük prensibinin üstüne dayanmaktadır. Ruh göçüne inanırlar. Bunun için mükemmeller, ölmeden önce ellerini diğer insanların üzerine korlar ve onlara daha yüksek bir ruh göçü temin. ederler.
58 Zohar, I, 49b-SOa ·
529
yükseldiği yıllardır. Hatta buna Hristiyan sufizmini de eklemek mümkündür.
Bir din bilimeisi olarak dinlerin mistik sistemlerinim ve hatta kurwnlarının
karşılıklı etkileşimini kabul etmek kadar doğal bir şey olamaz. Ancak bunu
- iddia ederken somut deliliere dayanmak da bilimselliğin bir gereğidir. Bu ko
nuda Batı akademisyenleri iki farklı tutum sergilemektedirler: Mesela Stras
bourg Üniversitesi öğretim Üyelerinden Paul B. Fenton .. yazdığı makalede,
Kabbalizmin İslam sufizminden etkilendiği tezini benimser görünmektedir.
Hatta o, Kabbal etüdlerinin kurucusu olan Gersham Scholem'in İslam sufi
fenomenine rahatsız edici şekilde az önem vermesine hayretle bakmaktadır.59
Scholem'in d~ğerlendirmesi şöyledir: "XVI. Yüzyılda birden bire Filistin'de ve
akabinde Mısır ve Suriye'de büyük bir mistik patlama oldu. Bu yüzden Kab
balistik düşüneeye ait belgeleri buralarda aramak mantiklı olacaktır. Bu bel
geler, muhtemelen tasavvufi fikir ve kavramların Kabbala üzerindeki etkisine
ışık tutacaktır. Doğuda yaşayan Yahudilerin bu ülkelerde bulunan bir çok sufi
tarikatının adet ve ayinlerinin varlığından habersiz olmaları neredeyse imkan
sızdır. Bu belgelerin olmayışı XVI. Yüzyıl için çok dikkat çekicidir. Çünkü
bu dönemde Kabalanın yaratıcı kalbi bizzat doğuya nakledilmiştir. İlginçtir
_ ki büyük sufı halkaları ve şeyhleri merkezlerine, çok yakın bir hayat süren Sa
fed, Kudüs, Şam ve Kahire Kabalistleri, eserlerinde İslam sufıleriİıi hiç dikkate ··- -· . .. ----.
almamışlardır.60Schole~'in K ahire Kabalistlerinin, İslam sÜfilerini hiç dik-
kate almadıklan iddiasına karşılık, Fenton, "XII. Yüzyıldaki dindar Yahudi
hareketi uzmanları, sistemlerinde önemli bir ritüel olan, ruhani uzlet (hitbo
dedut) pratiğinin ilhamını Müslüman sufılerden almışlardır. Çünkü, Monac
hi.zmin kalbinde yer alan _Yahudi halvet pratiği önceden terkedilmişti. Daha
sonra XIII. Yüzyılda Doğu kabalaları arasında yeniden görüldü. Bu olayı, yer
altında yaşayan Yahudi geleryeğine bağlamaktan çok, Müslüman sufilere bağ-
lamak daha doğru olac~tır." Diyerek Scholem'in görüşüne katılmadığıiu or-
taya koymaktadır.61 Fenton bu konuda açıkça şöyle yazmaktadır:" XII. Asırda
59 Paul B. Fen ton, solitary meditation in Jewish and lsl;ımic Mysticism in the Light of arecent A:tcheological Discovery, M edi eva! }ewish, Christian and Müslim Culture, Encounters, in Confluence and dlalogue, voi.I, no:2, October, 1995, s.271.
60 a.g.makale, s.27l 61 Paul B. Fenton, s272
530
-Mısır'daki Yahudi pietist hareket takipçileri, inziva konusW1da Müslüman su
fileri model olarak almışlardır. Ebu'J-Afıya ve el-Butini gibi Yahudi mistikle
rinin, İslam sufilerinden etkilendiği belli olan kişilerdir.62
Yine XVI. yüzyılda Mısır'da Kabalist SAFED mektebi, halvetkonusun
da Ebu'l-Afiya ve İsaac b. Samuel do~rinlerini yeniden canlandırdılar.63 O
dönemde· SAFED, önemli bir sufı merkezi idi. Evli ya Çelebi (/f./ 1 -/f.$f.) Safed'i
ziyaretiyle ilgili notlarında Safed'de yedi zaviye olduğundan bahsetmektedir.
BW1ların arasında bir de "Gözyaşı" evinin olduğundan bahseder. Yine çelebi,
Rufai dervişlerinin pazartesi ve Cuma günleri yaptıkları ayinlerden bahset
mek.tedir. Yine Abdü'l-Kadir ibn Habib eş-Şafadi (XVI. Asır) bir İbn Arabi
hayranıydı.64 Y. Stepansky de Safed'de bir Rufai halvet mağarasının keşfedil
diğinden bahsetmektedir.65
Görüldüğü gibi Kabbalizmin beşiği olan Safed; aynı zamanda İslam su
fizminii1 de önemli ·merkezlerinden birisiydi. Burada Kabbalizm· ile İslam sufı tekniklerinin ciddi bir etkileşim içinde olduğW1u söylemek için yeterli delil
lerin var olduğunu Fenton açıkça belirtmektedir.66 Ona göre bW1W1 en açık
delillerinden biri R. Abraham Abu'l-Afiya (1240-1291) ta~afından öğretilen
Profetilc Kabbala doktrinine bağlı olarak gerçekleştirilen HİTBODEDUT'tur.
Bu riritüeli ilk gerçekleştiren Abu'l-Afiya olmuştur. Bu ritüel bir halvet yaşam
tarzıdır. Hitboded.ut'la icra edilen meditasyon, bir nevi "sod ha-hazkarah"
olup, islam sufilerinin uzlette gerçekleştirdikleri zikri çağnştırmalctadır.67 na
hi isimleri zihnen anma anlamına ·gelen hazkaralı egzersizine, harf terkip (şe
ruf) ve o değişirnl~ri (temurah) ilave ederek HİTBODEDUT, nefes kontrolü
ve baş hareketleri gibi bir dizi teknikleri ihtiva etmektedir.68
Abu'l-Afiya bu metodu "Hayyey h a-alam ha~ba" adlı ~serinde şöyle
tasvir etmektedir: "Kalbini ve bedenini birleştirerek kendini hazırla. Daha
sonra kimsenin senin sesini duyamayacağı özel bir yer seç. Tarp. olarak tecrid
62 a.g. makale, s.286 63 a.g. makale, s.287 64 ag. makale, s.295 65 Y. Stepansky, Archcological News Concerning Caves in eastern Galile, Nigrot Surim-A Spelcolo-
gical Review, xvn. ( 1990), 21-34 66 Paul B. Fenton, s.295-296 67 a.g.m, s.275 68 a.g.m, s.275
531
edilmiş bir yere çekil ve de halvet (hitbodedut) haline ulaş. Özel bir yere, yani
hücreye ve ya odaya otur ve sırrını kimseye açma. Mümkünse bunu, bir an
için de olsa evde ve de gündüz saatinde yapmaya çalış. Yine de en elverişli
-zaman gecedir. Yaratıcı ile konuşmaya başlayacağın vakit, dünya ile ilgili ne
kadar boş şey varsa kalbinden temizlerneye özen göster. Eğer yürekten istersen
O sana büyüklüğünü gösterir. KendinUhadet havluna sar, başıriı ve kollarını
deri şeritle süsle. Böylece Sekhinah (ilahi huzur) m ilitirarnı ile çarpılırsın. Bu
andan itibaren bu huzur seni çepeçevre kuşatır. Elbiselerinin temiz olmasına
özen göster, mümkünse beyaz giy. Bu tür şeyler, korku ve sevgiyle yoğunlaş
mana yardım eder. "69
Abu'l-Afiya'mn bu metinde tavsiye ettiği hususların benzeri, onun
çağdaşı olan Şazili sufilerinden İbn Ataullah el-İskenderi'nin kaleme aldığı
Miftahu'l-Felah isimli eserindeki şeyhin halvet mekanı ile söylediklerinde ay
nen vardır: "uzlete girmek iştediğinde abdest al ve de Allah'a yakınlaş. Halvet
mekanının boyu senin ·boyun kadar, uzunluğu yüzüstü yere yattığın zamanki
kadar, genişliği de vücudun kadar olmalıdır. Burada güneş ışığının girebilece
ği hiçbir delik olmamalı. Hiç kimsenin sesi de içeriye girmemeli dir. Hiç kimse
- senin bu mekanda ·halvet yaptığıriı bilmemelidir. Bunu yapmak mümkün de
ğilse, sadeceakrabalarına haber ver. Ancak onlar da ~en in ne yaptığının ma
hİyeti~i bilmem~lidir. Üziete ~ren mürlt kırk gtın boyüiica, ·şeyhi ile daima
irtibat halinde olmalıdır."7o
Görüldüğü gibi Abu'l-Afiya'mn halvet teknikleriyle, İbn Atauiıah
İskenderi'nin halvet teknikleri arasındaki benzerlil< dikkat çekicidir. Bu da
Fenton-'a göre etkileşirnin olduğunun açık delillerınden biridir. Bize göre ele
bu etkileşimin olması normal~. Çünkü Filistin, Mısır ve Suriye'de -yaşayan
Yahudi Kabbala bilginlerinin hemen hepsinin Arapça bilmesi olağan bir bu
sustur. Diğer yandan İslam sdtileriyle aynı coğrafyada yaşamışlardır. Dini fe
nomenlerin, kültürel fenomenlerden uzaklaşamayacağı, her dini fenomenin
aynı zamanda tarihi bir fenomen olduğu prensibi, mistik fenomenlere de ay-
6-9 A. Jellinek, Philosophie und kabbala, Leipzig. 1854, s.44-4~; G. Scholem, ha-Qabbalah shel sefer ha-Temunah we-shel Abraham Abu'l-Afiya, Jerusalem, 1976, s.210-21 1. ·
70 lbn Abdullah el-Iskenderi, Miftahu'I-Felah, Bab, Fi zikri'l-Halvet, .CŞarani'nin Letaifii'I-Minan, Kahi.re, Il.cilt, s. 1 47; M.A. Dan n er, The Rememberence of Go d in Sufism: A Translation of lbn Ata Allah's Miftahu'I-Felah, Indiana university. 1988
532
nen uygulanabilir. Buna göre nlistik fenomenlerin ve tekniklerin farklı sufi
sistemlere geçmesi normal bir etkileşim sürecinin sonucu olarak görülebilir.
Kabbalistik düşünce sistemi ile Endülüs sufi sistemi arasındaki bağlantı
da yukarıda açıkladığım değer hÜkmü doğrultusunda ele alınabilir. Nitekim
bu konuda Pomana Kolleji'nin değerli öğretim üyesi Michael MCGAHA "Se
fer ha Bahir ve Andalusian Sufısm" başlıklı önemli bir makale yayınlamıştı.r.71
Megaha bu makalesinde büyük kabbala uzmanı Gersh.om Scholem (1897-
1982) den ve onun önemli bir çalışması olan Sef~r ha Bahir'den bahsetmekte
dir. Yazara göre bu kitap, Yahudi mistisizminin en eski ve en önemli kitapla
rından biridir. Hayatını, Kabbala araşhrmala.rına veren Scholem, ilk akademik
çalışmasını Sefer ha Bahir üzerinde yaparak 1923 yılında Münih Üniversite
sinde doktor olmuştur. Çeyrek yüzyıl sonra ise "Origins of Qabbalah" isimli
çalışmasını ortaya koyarak bu alanda bir otorite olduğunu göstermiştir.72 Ni
tekim David Stern, "Sefer ha Bahir" hakkında "bildiğinliz her şeyi neredeyse
sadece Gersham Scholem'e borçluyuz" demektedir.73
Scholem ise, sefer ha Bahir hakkında şunları yazmaktadır."Kabbala'mn
kökenine ilişkin sırlarla al~ birçok bilgiyi ihtiva ettiği görülen Bahir, Mid
raş hüviyetinde deyimler ve kısa vaazlar mecmuası şeklindedir. Bahir, eski
dönem Midraşimin'de bilinmeyen mistik terminolojiyi kull~arak, kozmalo
jik ve kozmogonik tabiatı açıklama yoluna gitmektedir. Yine bu kitaı:ıta, İb
ranicenin sessiz harflerini ve hareketerini ve hatta bazı ihranice metinleri, bu ·
supekilasyonla malzeme edilmektedir. Bahir, Talmudik zamanlamadan kalma
bir Midraş görünümü vermek de ve geniş oranda böyle kabul edilmektedir.
Bahir, Rabbi Nehuniah ben ha-Qanah'a atfedilmektedir ki o; Talmu~ alim
lerin ilklerinden sayılmaktadır?~
Sefer ha Bahir, Kabalist düşüncenin özünü oluşturan şeriat konusun
da, çok önemli açıklamalarda bulunmaktadır. Bunun için Scholem, Bahir'in
71 Bak: Michael Megaha, the Sefer ha Bahir and Andalusian Sufism, Medieval Jewish Christian and Müslim Culture Encounters, lnconfluence and Dialogue, vo1.3. no:l, Mardı,1995, E.J.BriU, Leiden; Netherland.
72 Origins of the Kabbalah, ed RJ. Zwi Werblowsky, trans. Allan Arkush, Princeton,l990,s.49-50. 73 Michael Mcgaha, s.20 · 74 a. g. e .• s,20
533
en eski kabbalistik metin olduğu kanaatindedir.75 Scholem,"Kabbala'mn Kö
kenleri" isimli kitabının başında şöyle yazmaktadır; "XIII.Yüzyılda birden
ortaya çıkan Kabbala'nın kökeni ve ilk devreleri problemi, ikinci Mabed'in
_ yıkılmasından sonra Yahudi kültürünün en zor konulanndan biridir".76
Scholem'in Bahir hakkında yazdığı eserlerin, şüphesiz en çok tartışılan yönü,
onun Bahir'de geçen temel öğreti ve tasavvurların kaynaklan konusundaki
açıklamalandır. Scholem, "Origins of Kabbalah" isimli eserinde, Ortaçağda
ortaya çıkan Yahudi teos~p~y'sinin bu köklü, yeni formu hakkında önceki
araştırmacıların öne sürdükleri tezleri ele alarak birer birer reddetmektedir.
Kabbala'nın yolunda olmayan herhangi bir etkinin veya Judaizme sonradan
nüfuz etmiş yabancı tesirierin sonucu değil; aksine bizzat Yahudiliğe has bir
gelişme olduğuna dair Scholem'in taşmuş olduğu kanaati, onu Bahir'in, te
melde Doğu Yahudi irfanının ( Oriental Jevvish Gnosticism) dan alındığını,
bu irfanın geleneği olarak veya "Raza Rabba" gibi yazılı olarak varlığını sür
dürdüğü tezine götürmüştür.77
Fakat Michael Mcgaha, Scholem'in bu tezine katılmayarak "Bahir"in,
Kuzey-doğu İspanya'da XII. Yüzyılın sonunda veya XIII.Yüzyılın başında
ALMOHAD'lann zulmünden kaçan Arapça konuşan Endülüslü Yahudi mül
teciler tarafından yazıldığını kabul etmektedir.78 Yine Mcgaha'ya göre bu göç
menlerden bir kısnu, Mısır'a giderek Kahire'yi, Yahudi mistik düşüncesinin
merkezi haline getirmişlerdir?9 Yine o, lsaac ben Jacob Cohen'in Bahir için
çizdiği güzergahların doğru olmadığını; Bahir'in İspanya' da ortaya çıkmış ola
bileceğini, oradan da Provence ve sonradan Almanya'ya geçmiş olabileceğini
düşünmenin daha doğru olacağı kanaatindedir. Almanya'da bu kitabın ilk te
laffuz edilmeye başlanması XIII. Yüzyılın üçüncü çeyreğine kadar çıkmakta
dır. Mcgal1a, Kabbala'nın ortaya çıkmasına neden olan bu metnin, Endülüslü
bir yazar tarafından kaleme alınmış olmasının pek şaşırtıcı olmadığına dikkat
çekerek, XII. Yüzyıl Endülüs'ünün Müslüman kültürünün, İbn Arabi (1165 - .
75 Michael Mcgaha,s,22 .76 Origins of the Kabbalah, s.3 77 Mıcheal Mcgaha,s,29 78 a. g. Makale,s,3 ı 79 Michael Mcgaha, s, 31
534
1240) nin Endülüs Sılfıleri (Puh al. Quds) nin de te'kit ettiği gibi, Sufi inanç ve
uygulamalanyla dolu olduğunu söylemektedir.80
Aynı düşünce sistemini devam ettiren Ross Brann, bu konuda şunları
söylemektedir: " X. Yüzyıla kadar Endülüs'ün Ataplaşma süreci yani şehir
leşmenin bizatihi kendisi, Yahudileri klasik İslam medeniyetinin gelişen kül
türel ve entelektüel çatısı içine sokmuştur."81 Horman Roth da bu konuda şu
gözlernde bulunmaktadır. "Yahudi çoculdarı Müslüman okullarında, Müs
lüman hocalardan eğitim almışlardır. Çünl.'ii diğer İslam ülkelerinin aksi
ne Endülüs'te, cami obıilan yoktu. Yahudi erkek çocukları, İ~ranicejncil ve
Talmud yanında, Arapça, Kur'an eğitimi, İslam hukuku ve Arap şiiri eğitimi
almışlardır. "82
Yukarıdan beri açıklamaya açıldamaya çalıştığun Kabbalizmle İslam
sufızminin yakınlıkları konusunu belki de daha da müşahhas bir ömek
le ortaya koymak daha da yararlı olacaktır. Bu açıdan Michael Mcgaha, İbn
Arabi'nin eserleri ile Sefer ha Bahir arasında ciddi benzeriikierin bulunduğu
nu belirterek Michel Chodkiewicz' den şunları nakletmehedir: "İbn Arabi'nin
yaşadığı dönem, sılfl doktı·inin kapalılıktan açıklığa, informallihen formalli
ğe ve dağınıklıktan kurumlaşmaya geçildiği bir dönemdir. Bu dönemde İbn
Arabi'nin eserlerinde tasavvufun temel kavramları belirlenmiş ve geniş· bir
senteze ulaşılmıştır. 83
Sefer ha Balıir'in işlediği Yahudi mistik düşüncesiyle, İslam Sfıfızminin
işlediği ve özellilde İbn Arabi'nin işlediği konularda ilginç derecede benzerlik
görq.lmektedir. Bereketi sembolize eden BET (be) harfi ile başlayan ve yaratı
lışın temel çizgileri olan Kur'an (veya Torah) sonsuz bir okyanus gibidir. Bu
okyanus, yaratılış anında dolup taşmaleta ve varlığı Tanrınm bilgisi ile dol'
durmakta ve böylece ihtiyaç olan kimselere içecek vermehedir. İbn Ara bi' nin
de ısrarla işaret ettiği gibi, sadece ilahi Cevher (esence) özgq_r ve l:iağımsızdır.
80 a g. Makale, s,32; Aynca bak: Trans .R. W]. Atıstin (Sherbome, Gloucestershire, 1988) 81 The Compunctious poel: Cultuml Ambiguity and Hebrew poetry in MuslimSpain,
(Baltimore,l99l).s,6 82 Jews. Wısigoths and Müslim in Medieval spain: Cooperntion and Contlict (Leiden, 1994), s,l63 83 Seal of the Saints: prophethood and sanithood in the Doctrine of İbn Arabi, Cambridge, 1993.sJ
535
.Buna mukabil, evren(cosmos), fakir ve Tanrıya muhtaçtır."84 Yine Sefer ha
Bahir'in gizli irfanını (Gnostic) anlatırken, Scholem'inüzerinde durduğu en
önemli konulardan birisi, Kozmik Ağaç (cosmic tree) konusu olmuştur.Ba-
- h ir; Kozmik Ağaç 1 Evren Ağacı konusunda şöyle demektedir: "Bütün varlığın
mutlu olduğu bu ağacı diken benim. Her şeyi ben yarattun.ve onu her şey diye
isimlendirdim.Çünkü her şey ona dayanmaktadır.Her şey ondan fuyuz eder.
Bütün varlıklar, O'na muhtaçtır. O'nu arzular. Bütün ruhlar ondan çıkar.85
Scholem' e göre" ruhların bu evren ağacından çıktığı ve gerçekte ağacın meyve~
si olduğu düşüncesi daha önce SİMONİANS Gnostisizminde görülmektedir.
Bu fıkir temelde Yahudi senkretik Gnostik (Judeo-Syncretist Gnosticism) dü
şüncesinden kaynaklanan heretik bir akımdır.86 İbn Arabi'nin Fütuhat'ındaki
şu benzer pasaj dikkat çekici bir durum göstermektedir: "Eğer O, bizi kendi
zatında olduğu şekilde bir varlığa getirmemiş olsaydı O'nun bizi tasvir ettiği
ve gerçekte O'na ait olan sıfatları almamız doğru olmayacaktı. Ne de O, kendi
zatını tasvir ettiği, gerçekte bize ait olan sıfatları da alamazdı. Gerçekte hepsi
O'nundur. Öyleyse O, asıldır (köktür) biz de bu aslın dallarıyız. İlahi isim
ler, ağacın büyük dallandır (varlık ağacının). Biz de o ağacın meyvesinin ta
kendisiyiz. 87
Yine Miguel Asin Palacios, bu konuda şunları yazmaktadır: "Varlık Ağa
cı, İbn Ara bi' nin düşüncesinde iki risaleye ad o.lacak kadırr sı~ tekr.~r edil!fliştir. Bu risaleler, Şeceretü' ı-Kevn (Tree of Being) ve ya Şece~etü'l-Vücud (Tree of
Existence) yahut Şeceretü'l-Nurnaniyye (Tree ofNu'man) dir. şeceretü'l -Kevn
aslında, ahenkli bir sistemin ağaç sembolü altında özetlenişinden ibarettir. Bu
ağacın çekirdeği, Tanrı sözü olan kün=(ol) de özetlenmiş bir kemali açıkla-
. maktadır. Bu çekirdekteİı, qütün hakikatierin sembolü olan bütün parçaları
ile birlikte varlık ağacı filizlenip büyüyecektir. Bu parçalar, gövde, gövdeye b~
tişik dallar, yapraklar, .çiçe~er, meyveler, yemişler, kabuk, öz ve ağacın bütün
damarları içinde dolaşan özsuyu v.s dir. Bunlar, ruh, nefis ve cesetler alemini
ve yıldızları simgeleyen semboller olarak kullanılmaktadır. Allah, bu ağacın
84 Wılliam Chittick,1be sufi path of knowledge: İbn al - Ambi's Metaphysics oflmagnation (Aibahy. 1989)s,390
85 Michael Mcgaha, s52 86 Mıchael Mcgaha,s,s: 87 Chittick, s.l00-101; Aynca bak: Fütuhat,Il1,315,11, 16
536
Rabbidir. İbn Arabi, Kitabu Şık.ki'l-Ceyb'de, ağaç sembolünü daha geniş şekil
de kullanmıştır. Bu eserin 60-63. sahifelerinde Alem (cosmos) Evrensel Bah
çe, ağaç formu altında sembolize edilmiştir.88 Aynı konuda fikir yürüten Paul
Fenton da şu açıklamada bulunmaktadır: Er-Risaletü'l-Havdiyye'deki ilginç
sembollerden birisi, bilgi :ve ruh eğitimi ile ilahi kaynağına dönebilecek olan
ruha vaat edilen saadeti temsil eden Hayat Ağacı sembolüdür. Yine Endülüs
sufi geleneği Sefer ha ~ahir'in yazarının Gnostik kaynaklara müracaat etme
ihtiyacı da yoktur.89
Sefer ha Bahir, İbrani harflerinin sembolizmini incelerken, sufi ilm-i hu
rufuile ciddi benzerlikler ortaya koymaktadır. Nitekim İbn Arabi, Fütuhat'ında
NUN harfinin nasıl Elif-V av harflerini ihtiva ettiğini ve bu yüzden de .. Eb edi
lik" kavramını yansıttığını ifade etmektedir.90 Sefer ha Bahir'de Gimel harfinin
D alet' e ve akabinde He'ye dönüştüğünü belirtmekte ve bunu çok kapalı şekil
de izah etmektedir.91 Sefer ha Bahir'de konu edinilen on dört İbranice harfin
yedisi yani Alef-Lamed-He-Nun-Mem-Tet-Tsadi harfleri, İslam sufizminin
önderlerinden olan Ebu Seh.l et-Tusteri'nin Risalem'l-Huruf adlı eserinde
"Asil Harfler" olarak belirtilen dokuz harf e tekabül etmesi, yukarıdan beri ileri
sürdüğümüz Kabbalizm-islam sufızmi etkileşimim ~oğrulamaktadır. Nite
kim, Michael Mcgaha da bunun bir tesadüf eseri olmadığını belirterek Aryeh
KAPLAN' dan şu nakli yapmaktadır: "Sufiler geleneksel olarak, Arap harflerini
on dört "aydınlık" ve on dört "karanlık" harf olmak üzere ikiye ayırmışlardır.
Sefer ha Bahir'de müzakere edilen "on dört" harfinon tanesi, aydınlık harf
lerle uyuşmaktadır. Bu harfler şunlardır: ELİF-HE-HET-TET-YOD-LAMED
MEM-NUN-SAD-SİN'dir.92
İbn Arabi'ye göre Elif, mükemmel haldekizatı temsil eder. Çünkü onun
herhangi birhareketarafından değiştirilmeye ihtiyacı yoktur. Sefer ha Bahir'e
88 The Early Kabbalah, New. York,l986, s.30; Ayııca bak: Dr. Muhammed Mustafa Humi, İbn Arabi sembollerle ne anlatmak istemektedir? Turk. Çev. Tahir Uluç. İbn Arabi Arusma Makaleler, İst2002, 5.71-72 .
89 Michael Mcgaha, s.53 90 İbn Arabi, el-Fünıhatü'l -Mekkiyye Fi Marifeti.'I-Esrari'l-Malikiyye ve'l-Mülkiyye, Beyrut,l998.1.
s.II4 91 Michael Mcgaha, s.53 92 The Bahir, Translation, introduction and Commentary. by Aryeh Kaplan, Northvale, New
Jersey.l995,sJI.krş. Michael Mcgaha,s.S6
537
göre ise NUN harfi de omuriliğe benzemektedir. O, beyinden bütün vücuda
~den bir kanal<lır. Omurilik, eğik nun ile benzerlik arz eder. (Bir kelimenin
o_rtasında olduğu zaman) Düz nun ise kelimenin sonunda gelir. Bu bize düz
J!lİnun hem erkeği hem de dişiyi ihtiva ettiğini göstermektedir.93 Nün harfi
· k~:musunda İbn Arabi de şu açıklamayı yapmakt~dır: Nun harfi, harflerin altı
hiyerarşik mer:tebesinin zirvesini teşkil _eder. Böylece, Allah'ı kanun koyucu
olarak temsil etmektedir.94 Sefer ha Bahir'in Mim hakkındaki değerlendirme
siyle İbn Arabi'niİl Mim hakkındaki değerlendirmesi ilginç derecede benzerlik
arz eder. BAHİR, açık Mim'in hem erkeği hem de dişiyi gösterdiğini belirte
rek, kapalı Mim'in sadece erkeği gösterdiğine Işaret etmektedir. Bu ise Mim'in
temelde erkek olduğunu bildirir. Erkek nasıl doğuramazsa, kapalı Mim de
doğuramaz.95 İbn Arabi de Mim'i altılı harfhiyerarşisinde ikinci dereceye ko
yar. Ona göre Mim, beşerin karşılığıdır.96
Sonuç olarak, Kabbalizm ile İslam sufızmi arasındaki ilişkiler konu
sundaki· bu deneme mahiyetincieki çalışmada iki mistik okul arasında ciddi
benzeriikierin olduğu görülmektedir. Burada, İslam sufızminin, Kabbalistik
felsefeden etkilendiği ve ya Kabbalizmin İslam su fizminden etkilendiği şeklin
de kesin bir hükme varmadan, aynı coğrafyada gelişen İslam ve Yahudi mistik
hareketlerinin karşılıklı bir etkileşim içinde olduklarını kabullenmek; prob
lemin çözümü için daha ehven bir yol. olarak göri.ümektedir. XIII. Yüzyılda
İslam tasavvufu, Yahudi mistik düşünce sistemine göre çok daha fazla gelişmiş
vaziyetteydi. MaraAlH»e de gösterdiğimiz gibi, Mısır, Bağdat; Kurtuba, ve bü
tün Orta doğu, İslam sufizminin çok önemli akımlannın geliştiği bölgeler- ·
dir. Bu coğrafyada hem Müslüm~nlar hem de Yahudiler birlikte yaşamışlar ve
aynı saylsal ve kültürel ortamdan birhl..1:e beslenmişlerdir. Bu coğrafyada, XIII.
Yüzyılda İslami siyasetin ağırlıği· ile dini toleransın ve hoşgörünüİı ağır basma
sdslam sufızminden Yahudi qıistik düşüncesinin etkileşim sürecini özellikle
Yahudiler lehine hızlandırdığı tezinin doğruluğunu bu çalışma ortaya koy
maktadır. Yahudi mistik düşüncesinin temel kitapları olan Sefer ha Zohar'ın,
93· ag.e, s.31 94 Michıı,el Mcgaha, s.56 95 Aryeh Kaplan, Translation, s.44 96 Michael Mcgaha, s.56
538
sefer ha Yetsirah'ın ve Sefer ha Bahir'in çağı olan XIII. Yüzyıl, aynı zamanda
İslam sufızminin büyük fılozofu olan İbn Arabi'nin de İslam tasavvuf felsefe
sini ortaya koyan eserlerinin yayıldığı ve okunduğu bir dönemdir. Bunun için
bu makaleyi Michael Mcgaha'nm aşağıdaki tespiti ile bitirmek istiyorum: "En
erken dönemin kabbalistik sufizmi ile ilgili eserlerinin, İbn Arabi'nin eserle
riyle yaklaşık olarak aynı dönemde ortaya çıkmış olması, bir tesadüf olamaz.
İbn Arabi'nin eserleri, İslam sufizminin son aşamasını temsil eder. İspanyalı
Yahudi mülteciler, Bağdat'ta ve daha sonra Endülüs'te, Müslüman sufılerin
geliştirdikleri doktr~ere ve tasavvurlara yeni bir hayat nefesi üfürmüşlerdir.
Böylece, Kabbala olarak bilinen yeni bir mistik sistem ortaya koymuşlardır.
Dahası, Gnostisizm, Yahudilik, Hristiyanlık, İslam sufizmirü doğuran İslam
senkretizmine yeni ve önemli unsurlar katmışlardır. Bunun için İbn Arabi'yi
ve Sefer ha Bahir'deki bilgileri, bu beş yüz yıllık manevi geleneği~ mirasçıları
olarak görüyoruz."97
97 Michael Mega ha, s.57
539