Bodrum 2010
-
Upload
yaman-yasinel -
Category
Documents
-
view
238 -
download
6
description
Transcript of Bodrum 2010
3
irbirlerinden çok uzaklardaydılar.Bütün aşklar kavgayla başlar derler ya, onların aşkı da öyle başlamıştı.
Politik görüş açıları, dünyaya bakış farklılıkları, değer kavramı ve yargıları ve genel-likle önyargıları. Sonra günler, geceler ve saatler boyu internet görüşmeleri yazışmaları. Dertlerini, sevinçlerini ve hüzünlerini paylaştılar. Bilgisayarın ekranında birdiğerinin çevirim içi olduğunu görünce kalplerinin atışları dışarıdan duyulabilecekmiş gibi geliyordu onlara. Özlem dolu günler geçti. Günler aylar geçtikçe aşkları unutulur sandılar ama unutamadılar. Hergün aradılar birbirlerini, havadan sudan konuştular ama birbirleri-nin sesini duymak için, hergün konuştular. Özlem dolu günleri aşklarını hergün biraz daha büyüttü. Birbir-lerini üzme korkusuyla, aşklarına zarar gelmesin diye yaşadılar günlerini hep. İkisi de yaşamdan kop-maya, hayallerinde yaşattıkları bir aşka gecelerini ve gündüz-lerini feda etmeye başladılar.
Öyle büyüktü ki özlemleri, kavuşmaktan korkmaya başladılar. Ya çok değiştiysek, ya birbirimizi mutlu edemezsek düşünceleri hayatlarının tek kabusu olmaya başladı. Ve sonunda bir sonbahar günü İzmir gecesinin tatlı sıcağında Adnan Menderes Havaalanının termina-linde karşılaştılar. Korktukları gelmemişti başlarına, kelimeler düğüm-lenmedi boğazlarında. İkisi de hayranlıkla birbirlerini seyrediyorlardı. Bu aşk kıvılcımına oradaki herkes şahit olmuştu neredeyse. Filmin donduğu ana yani.
Onlarınki özlem dolu bir aşk hikayesiydi, hiç yaşan-mamış günlerin sevdasıyla birbirlerine bağlandılar ...
... artık „EBRU ile YAMAN” dılar !
40
Garo Mafyan, Atilla Özdemiroğlu, Uğur Başar, Neco gibi büyük isim- lerin kurmuş olduğu İstanbul Ge-lişim Orkestrası ile müzik dolu saatler yaşadık Marina Yacht Club’de. Bodrum sakinlerinin ta-biriyle „gecelere aktık“. Neco ve arkadaşlarının 70 ve 80’li
yılların klasiklerine kadar uzanan zengin repertuarı ve türkçe bölümde de Ajda’lar, Nilüfer’ler ile unu-tulmaz bir akşam yaşadık. Daha sonra Gümüşlüğe kalkan minibüslerin sezon sonu olması nedeni ile son seferini kaçırdığımızdan geceyi Ebru’nun „Hücre Evin-de“ geçirdik (!) Ertesi sabah günün ilk ışıkları ile 5 yıldızlı Restaurant McDonald’s da kahvaltı etmek istediysek de daha servis başlamadığından sadece poşet çay ile yetinmek zorunda kaldık. Ama bu bi-zim daha da muhteşem bir kahvaltı etmemize olanak sağladı. Gümüşlüğe giden ana caddenin üzerindeki bir fırından daha buharları tüten peynirli pide ve ayran aldık, durakta minibüsün gelmesini beklerken afiyetleyedik. Hayatımızın en güzel kahvaltılarından biriydi.İnsan parayla her şeyi elde edebiliyor, böylesine bir anıyı çuvallar dolusu parayla bile elde etmek imkansız. Bana yaşattığın doyumsuz her bir saniye için sana sonsuz teşekkürler Ebru Özmeriç.