Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN...

16
91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKTİF YÖNETİMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel olarak doğumun üçüncü evresi, bebeğin ve plasentanın çıkış zamanları arasında kalan süre olarak tanımlanır. Plasentanın uterus duvarından ayrılması kılcal damarlardan kanama ve uterus kasılmasının bileşkesidir. Doğumun üçüncü evresinin süresi ve bu evreye ait komplikasyonlar, plasentanın ayrılış süresinin uzunluğu ve uterusun kasılma becerisinin bileşimine bağlıdır. Doğumun üçüncü evresinde uygulanacak koruyucu klinik yönetim tümüyle bekle-gör durumundan aktif bir girişime veya bunun bir kısım değişikliklerine kadar çeşitlilik gösterir. Bekle-gör (“saf” zyolojik) yaklaşım, plasentanın ayrılmasına ait klinik işaretler (uterusun biçim ve büyüklüğünde değişiklik olması, göbek kordonunun aşağı inmesi, boyca uzaması ve kan kaybı) belirinceye kadar beklemeyi ve plasentanın herhangi bir yardım görmeden kendiliğinden yerçekimi ile doğmasını veya ebelik kitaplarının çoğunda anlatıldığı gibi 1,2 meme başının uyarılmasının yardımı ile kendiliğinden doğmasını içerir. Bu yöntemin aksine, tümüyle aktif yaklaşım oksitosik bir ajanın kullanılmasını, göbek kordonuna erkenden klemp konulup kesilmesini ve göbek kordonunun doğması için denetim altında kordonun çekilmesini kapsar 3–6 . Günlük mesaide “aktif yönetim” deyimi tüm sağlık çalışanları için aynı anlamı taşımaz. Bu uygulama bariz değişkenlik gösterir. Doğumun üçüncü evresinin yönetimi hakkında yakın tarihte 14 Avrupa ülkesinde yapılan bir anket bu değişkenliğin varlığını ortaya koymuştur 7 . İncelenen tüm sağlık merkezleri doğumun üçüncü evresinde aktif yönetimi kullanırken, koruyucu uterotonik uygulaması Avusturya ve Danimarka’da seyrek görülmektedir. Denetim altında kordon çekilmesi İrlanda ve Birleşik Krallık’ta hemen her yerde yapılırken, incelenen diğer 12 ülkedeki sağlık merkezlerinin yarısından azında uygulanmaktadır. Göbek kordonunun klemplenmesi ve kesilmesine ilişkin politika da büyük çapta değişkenlik göstermekte olup, uygulayıcıların çoğu kordonu hemen klempleyip kesmektedir. Öte yandan bu işlem Avusturya, Danimarka, Finlandiya, Macaristan ve Norveç’teki sağlık merkezlerinin çoğunda, kordondaki nabız atışı duruncaya kadar uygulanmamaktadır 7 . [Editörün notu: bu kafa karışıklığına ek olarak, kordonu erken klempe etmenin yenidoğanı önemli miktarda kan ve buna bağlı hemoglobinden yoksun bırakacağı endişesi bulunmakta olup dünyadaki birçok ülkede bu etmen çok önemli kabul edilmektedir. ICM ve FIGO Kasım 2003’de yayınladıkları ortak protokolde özetlenmiş olan doğumun üçüncü evresinin aktif yönetiminin yapıtaşlarını belirlemiştir. Bunlar uterotonik ajanın kullanılması (yeğlenen ilaç oksitosindir), kordonun denetim altında çekilmesi ve plasenta doğduktan sonra yapılan uterus masajıdır. Daha ayrıntılı tartışma için aşağıya bakınız.] UTEROTONİK AJANLAR Sık kullanılan uterotonik ajanlar üç gruba ayrılır: oksitosin ve oksitosin agonistleri, ergo alkaloidleri ve prostaglandinler. Oksitosin Oksitosin (Syntocinon) kimyasal sentez yolu ile üretilen döngüsel bir nonapeptiddir. Bu yapay madde, arka hipozde depolanan ve meme emme ve doğuma yanıt olarak sistemik dolaşıma salınan doğal hormonla tıpatıp aynıdır. Oksitosin uterusun düz kasını uyarmakta olup bu uyarma gebeliğin sonuna doğru, doğum sırasında ve hemen doğum sonu dönemde çok daha güçlü olmaktadır. Bu dönemlerde myometriumdaki oksitosin reseptörlerinin sayısı artar 8,9 . Oksitosin reseptörü, G9p proteinleri yoluyla fosfolipaz C’ye kenetlenmiştir. Sonuçta bu enzimin aktive olması kalsiyumun hücre içi depolardan salınmasını tetiklemekte ve bu da myometriumun kasılmasına yol açmaktadır 10 . Oksitosinin düşük dozda damar içi infüzyonu, sıklık, kuvvet ve süre yönünden doğum sırasında görülenlere benzeyen ritmik uterus kasılmaları uyandırır. Daha yüksek dozda infüzyonlar kalıcı uterus kasılmalarına neden olabilir. Hızla uygulanan

Transcript of Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN...

Page 1: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

91

Bölüm 11DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKTİF YÖNETİMİ

W. Prendiville, M. O’ConnellF. T. Özgünen

KANIT

Geleneksel olarak doğumun üçüncü evresi, bebeğin ve plasentanın çıkış zamanları arasında kalan süre olarak tanımlanır. Plasentanın uterus duvarından ayrılması kılcal damarlardan kanama ve uterus kasılmasının bileşkesidir. Doğumun üçüncü evresinin süresi ve bu evreye ait komplikasyonlar, plasentanın ayrılış süresinin uzunluğu ve uterusun kasılma becerisinin bileşimine bağlıdır.

Doğumun üçüncü evresinde uygulanacak koruyucu klinik yönetim tümüyle bekle-gör durumundan aktif bir girişime veya bunun bir kısım değişikliklerine kadar çeşitlilik gösterir. Bekle-gör (“saf” fizyolojik) yaklaşım, plasentanın ayrılmasına ait klinik işaretler (uterusun biçim ve büyüklüğünde değişiklik olması, göbek kordonunun aşağı inmesi, boyca uzaması ve kan kaybı) belirinceye kadar beklemeyi ve plasentanın herhangi bir yardım görmeden kendiliğinden yerçekimi ile doğmasını veya ebelik kitaplarının çoğunda anlatıldığı gibi1,2 meme başının uyarılmasının yardımı ile kendiliğinden doğmasını içerir. Bu yöntemin aksine, tümüyle aktif yaklaşım oksitosik bir ajanın kullanılmasını, göbek kordonuna erkenden klemp konulup kesilmesini ve göbek kordonunun doğması için denetim altında kordonun çekilmesini kapsar3–6.

Günlük mesaide “aktif yönetim” deyimi tüm sağlık çalışanları için aynı anlamı taşımaz. Bu uygulama bariz değişkenlik gösterir. Doğumun üçüncü evresinin yönetimi hakkında yakın tarihte 14 Avrupa ülkesinde yapılan bir anket bu değişkenliğin varlığını ortaya koymuştur7. İncelenen tüm sağlık merkezleri doğumun üçüncü evresinde aktif yönetimi kullanırken, koruyucu uterotonik uygulaması Avusturya ve Danimarka’da seyrek görülmektedir. Denetim altında kordon çekilmesi İrlanda ve Birleşik Krallık’ta hemen her yerde yapılırken, incelenen diğer 12 ülkedeki sağlık merkezlerinin yarısından azında uygulanmaktadır. Göbek kordonunun klemplenmesi ve kesilmesine ilişkin politika da büyük çapta değişkenlik göstermekte olup, uygulayıcıların çoğu kordonu

hemen klempleyip kesmektedir. Öte yandan bu işlem Avusturya, Danimarka, Finlandiya, Macaristan ve Norveç’teki sağlık merkezlerinin çoğunda, kordondaki nabız atışı duruncaya kadar uygulanmamaktadır7. [Editörün notu: bu kafa karışıklığına ek olarak, kordonu erken klempe etmenin yenidoğanı önemli miktarda kan ve buna bağlı hemoglobinden yoksun bırakacağı endişesi bulunmakta olup dünyadaki birçok ülkede bu etmen çok önemli kabul edilmektedir. ICM ve FIGO Kasım 2003’de yayınladıkları ortak protokolde özetlenmiş olan doğumun üçüncü evresinin aktif yönetiminin yapıtaşlarını belirlemiştir. Bunlar uterotonik ajanın kullanılması (yeğlenen ilaç oksitosindir), kordonun denetim altında çekilmesi ve plasenta doğduktan sonra yapılan uterus masajıdır. Daha ayrıntılı tartışma için aşağıya bakınız.]

UTEROTONİK AJANLAR

Sık kullanılan uterotonik ajanlar üç gruba ayrılır: oksitosin ve oksitosin agonistleri, ergo alkaloidleri ve prostaglandinler.

OksitosinOksitosin (Syntocinon) kimyasal sentez yolu ile üretilen döngüsel bir nonapeptiddir. Bu yapay madde, arka hipofizde depolanan ve meme emme ve doğuma yanıt olarak sistemik dolaşıma salınan doğal hormonla tıpatıp aynıdır. Oksitosin uterusun düz kasını uyarmakta olup bu uyarma gebeliğin sonuna doğru, doğum sırasında ve hemen doğum sonu dönemde çok daha güçlü olmaktadır. Bu dönemlerde myometriumdaki oksitosin reseptörlerinin sayısı artar8,9. Oksitosin reseptörü, G9p proteinleri yoluyla fosfolipaz C’ye kenetlenmiştir. Sonuçta bu enzimin aktive olması kalsiyumun hücre içi depolardan salınmasını tetiklemekte ve bu da myometriumun kasılmasına yol açmaktadır10.

Oksitosinin düşük dozda damar içi infüzyonu, sıklık, kuvvet ve süre yönünden doğum sırasında görülenlere benzeyen ritmik uterus kasılmaları uyandırır. Daha yüksek dozda infüzyonlar kalıcı uterus kasılmalarına neden olabilir. Hızla uygulanan

Page 2: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

92

damar içi bolus enjeksiyonlarda, kısa süreli hipotansiyon, ateş basması ve refleks taşikardi nöbetlerinin eşlik ettiği gelip geçici bir düz kas gevşemesi gözlenmiştir11.

Oksitosin hızla etki yapmakta olup damar içi enjeksiyondan sonra 1 dakikadan daha kısa, kas içi enjeksiyondan sonra 2–4 dakikada etki eder. Oksitosinin kesintisiz, damar içi infüzyon şeklinde uygulanması halinde uterusun yanıtı tedricen başlar ve 20–40 dakikada kararlı duruma erişir. Oksitosinin plazmadan uzaklaştırılması esas olarak karaciğer ve böbrekler tarafından yapılmakta olup % 1’den daha azı değişikliğe uğramadan idrarla atılır. Gebe kadında metabolik temizlenme hızı 20 ml/kg/dakika düzeyindedir.

Oksitosinin gebeliğin üçüncü evresinde koruyucu olarak kullanılması bir Cochrane yayın taramasında anlatılmış olup, bu taramada tek başına kullanılan oksitosinin etkisi ile hiç uterotonik kullanmamanın etkisi karşılaştırılmış ve keza oksitosin ile ergo alkaloidlerinin etkileri mukayese edilmiştir14.

Oksitosin ile hiç uterotonik kullanılmamasının karşılaştırılmasıBu karşılaştırmada, 3.000’den fazla kadını kapsayan yedi klinik çalışma ele alınmıştır. Değişkenlik sadece örneğin hacmi ve kullanılan oksitosinin dozu ile sınırlı olmayıp aynı zamanda kullanım şeklinde de görülmektedir. Üç çalışmada kas içi yol seçilmişken15–17 diğer dört çalışmada damar içi yolu kullanılmıştır18–21. Koruyucu olarak oksitosin alan olgularda doğum sonu kanama yönünden net bir yarar mevcuttur (Şekil 1 ve 2). Doğum sonu kanamanın kesin tanımı hakkında bazı tartışmaların bulunmasına karşın bu yarar, eşik değer ister > 500 ml [(bağıl risk=RR):0,5; %95 güvenirlik aralığı (CI):0,43–0,59], ister > 1.000 ml (RR:0,61; %95 CI:0,44–0,87) olarak alınsın net bir şekilde görülmektedir. Oksitosinin koruyucu olarak kullanıldığı olgularda tedavi edici oksitosine duyulan gereksinimde de azalma eğilimi olmaktadır (RR:0,50; CI:0,39–0,64). Koruyucu oksitosin grubunda, plasentanın elle çıkartılmasına duyulan gereksinimde (RR:1,17; %95 CI:0,79–1,73) ve kan transfüzyonunda anlamlı olmayan bir artış bulunmaktadır (RR:1,30; %95 CI:0,50–3,39).

Oksitosinle ergot alkaloidlerinin karşılaştırılmasıBu karşılaştırmada 2.800’den çok kadını kapsayan

altı klinik çalışma kullanılmıştır. Değişkenlik sadece örnek hacmi, kullanılan oksitosin dozu ve kullanılan ergo alkaloidi preparatında değil, aynı zamanda kullanılan uygulama yolunda da görülmekte olup bir çalışmada kas içi yol kullanılırken15 diğer dört çalışmada damar içi yolu kullanılmış18, 19, 22, 23 ve bir çalışmada ise hem damar içi hem kas içi yol kullanılmıştır24.

Bu iki oksitosik arasında pek az ayırt ettirici etki bulunduğu gösterilmiştir (Şekil 3 ve 4). Ergometrin kullanılmasına plasentanın daha çok sayıda elle çıkartılması (RR:0,57; %95 CI:0,41–0,79) ve hipertansiyona istatistik olarak anlamlı olmayan bir eğilim (RR:0,53; %95 CI:0,19–1,58) eşlik etmektedir.

Oksitosin agonistleriKarbetosin doğum sonu kanamanın önlenmesinde bu ajanlardan sanki en fazla umut verenidir25. Karbetosin oksitosinin uzun etkili, yapay, oktapeptid analoğu olup doğal oksitosine benzer klinik ve farmakolojik nitelikler ve agonist özelliklere sahiptir. Bu madde oksitosin reseptörlerine bağlanır ve uterus düz kasında ritmik kasılmalara neden olur. Kasılmaların sayısını arttırır ve uterus tonusunda artış yapar. Karbetosinin kas içi enjeksiyonu, tıpkı damar içi enjeksiyonda görüldüğü şekilde tetanik kasılma yanıtları (yaklaşık 2 dakika) sağlarsa da etkinlik daha uzun süre devam eder26. Doğum sonu kanamanın önlenmesinde oksitosin agonistlerinin kullanılması bir diğer Cochrane yayın taramasına konu olmuştur27.

SyntometrinSyntometrin 5 IU oksitosin (Syntocinon) ve 500 μg ergometrin maleat’ın karışımıdır. Ergometrin doğada bulunan bir ergot alkaloidi olup uterus ve damar düz kasın kasılmalarını uyarır. Bu maddenin kullanılmasından sonra uterus kasılmalarının genliği ve sıklığı ile uterus tonusu artar ve böylece uterus kan akımı azalır. Şiddetli kasılmalar meydana gelir ve bunları düzenli olarak gevşeme dönemleri izler. Hemostazın nedeni, plasentanın bulunduğu noktadaki kanayan damarların çevresinde yer alan uterus duvarının kasılmalarıdır.

Ergometrinin yaptığı vazokonstriksiyon, esas olarak kapasitans damarlarını tutmakta olup bu olay merkezi venöz basınç ve kan basıncında bir artışa yol açar. Ergometrin α-adrenerjik ve

Page 3: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

93

serotonin reseptörlerini uyarıp, endotelden türeyen gevşeme faktörünün salınmasını bastırarak arteriyel vazokonstriksiyona neden olur. Uterus kasılmaları, damar içi enjeksiyonu izleyen 1 dakika içinde başlayıp 45 dakikaya kadar devam ederken, kas içi enjeksiyonlarda kasılmalar 2–3 dakika içinde başlar ve 3 saat veya daha uzun süre devam eder28–30.

Doğumun üçüncü evresinde ergometrin-oksitosinin koruyucu olarak kullanılması bir Cochrane yayın taramasında da ele alınmış olup, bu taramada ergometrin-oksitosinin etkisi oksitosinin etkisi ile karşılaştırılmıştır31.

Ergometrin-oksitosin ile oksitosinin karşılaştırılmasıBu karşılaştırmada 9.332 kadını kapsayan altı klinik çalışma kullanılmıştır. Sadece örnek büyüklüğünde değil aynı zamanda ölçülen prognozlarda da değişiklik görülmüştür. Dört çalışmada bulantı ve kusma, kan nakline duyulan gereksinim ve kan basıncı ölçümleri olarak ifade edilen annedeki prognoz ele alınmıştır32–35. Plasentanın elle çıkarılması iki çalışmada göz önünde tutulmuştur33, 36. Altı çalışmanın tümünde doğum sonu kanama ele alınmışsa da yitirilen kan miktarının nicelendirilmesinde çok fazla değişkenlik vardır32–37.

Konu doğum sonu kanama yönünden ele alındığında altı çalışmanın tümü, ergometrin-oksitosin kullanılması halinde kullanılan oksitosinin dozu ile ilgisiz olarak, doğum sonu kanamada anlamlı bir azalmanın varlığını göstermiştir [odd oranı (OR):0,82; %95 CI:0,71–0,95)32–37. Dört çalışmada uterotoniklerin diastolik kan basıncı üzerine olan etkileri incelenmiştir32–35. Diastolik kan basıncında görülen değişiklikleri belirlemede kullanılan göstergelerde önemli farklılıkların bulunmasına karşın bütün çalışmalarda var olan tablo hem ergometrin-oksitosin, hem oksitosin grubunda diastolik kan basıncında bir artış olduğunu ortaya koymaktadır. Öte yandan ergometrin-oksitosin kullanılmasına, oksitosinin tek başına kullanılması haline göre kan basıncında daha büyük bir artış eşlik etmektedir (OR:2,40; %95 CI:1,58–3,64).

Bulantı ve/veya kusma insidansı dört çalışmada ele alınmıştır32–35. Bu çalışmalarda bu yan etkilerin insidansının tek başına kullanılan oksitosine göre ergometrin-oksitosin grubunda daha fazla olduğu

görülmüştür (kusma: OR:4,92; %95 CI:4,03–6,00; bulantı: OR:4,07 %95 CI:3,43–4,84; kusma ve bulantı: OR:5,71; %95 CI:4,97–6,57). Aynı çalışmalarda kan nakline duyulan gereksinim de incelenmiş olup arada herhangi bir fark bulunmamıştır (OR:1,37; %95 CI:0,89–2,10). Plasentanın elle çıkarılması konusunu ele alan iki çalışmada bu iki yöntem arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (OR:1,03; %95 CI:0,80–1,33)33,36.

Doğumun Üçüncü Evresinde Ergot Alkaloidlerinin Koruyucu Olarak KullanılmasıErgot alkaloidleri tetrasiklik (dört halkalı) bir bileşik olan lizerjik asitin amid türevleridir. Üç grupta incelenirler: (1) ergotamin grubu: ergotamin, ergozin ve izomerleri; (2) regotoksin grubu: ergokornin, ergokristin, ergokriptin ve izomerleri ve (3) ergotamin ve izomerleridir.

Ergot alkaloidleri adrenerjik, dopaminerjik ve triptaminerjik reseptörler üzerine kısmi agonist veya antagonist olarak etki yapar. Ergot alkaloidlerinin tümü uterusun motor etkinliğinde önemli bir artışa neden olur. Bu maddeler myometriumun iç tabakasında, kalsiyum kanal mekanizması ve aktin-miyozin etkileşimi yoluyla kalıcı kasılmalara neden olur. Bu kasılmalar da plasenta ayrılması üzerine yırtma etkisi yapar. Gebe uterus uterotoniklere karşı çok duyarlıdır ve belirgin bir uterus yanıtı almak için doğumun hemen ardından küçük dozlar uygulanabilir. Hem koruma, hem tedavi amacıyla farklı preparatlar ve farklı kullanım yolları hakkında bir grup araştırma yapılmıştır15,

38–41. Ergot alkaloidlerinin tümü uterus üzerine nitel olarak aynı etkiyi gösterir. Ergometrin en etkin olanıdır ve ergotaminden çok daha az toksiktir. Bu nedenle doğum pratiğinde uterusu uyarıcı ajanlar olarak ergometrin ve bunun yarı-yapay türevi olan metilergometrin diğer tüm ergot preparatlarının yerini almıştır. Her iki preparatın da enjeksiyona mahsus şekilleri buzdolabına konulmadan saklanır; ama yüksek sıcaklıkta kalırlarsa bozulur. Oral kullanılan şekilleri de aynı tarzda yüksek sıcaklıkta kalacak olursa haftalar içinde bozulmaya başlar. Farmakokinetik yönünden metilergometrin, ergometrinden pek az farklılık gösterir.

Doğum sonu kanamayı önlemek için doğumun üçüncü evresinde ergot alkaloidlerinin kullanımı hakkında klinik çalışmalar yapılmıştır15, 23, 38.

Page 4: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

94

Şekil 1: Oksitosin ile uterotonik kullanılmayan grubun (çalışmaların tamamı) doğum sonu kanama sonucu yönünden karşılaştırılması (klinik olarak saptanan kan kaybı ≥ 500 ml). Cochrane yayın taraması14.

Şekil 2. Oksitosin ile uterotonik kullanılmayan grubun (çalışmaların tamamı), şiddetli doğum sonu kanama prognozu yönünden karşılaştırılması (klinik olarak saptanan kan kaybı ≥ 1.000 ml). Cochrane yayın taraması14.

Şekil 3. Oksitosin ile ergot alkaloidlerinin (çalışmaların tamamı), plasentanın elle çıkartılma sonucu yönünden karşılaştırılması. Cochrane yayın taraması14.

Page 5: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

95

Şekil 4. Oksitosin ile ergot alkaloidlerinin (çalışmaların tamamı), bebeğin doğumu ile doğumhaneden çıkış anı arasındaki diastolik kan basıncının ≥ 100 mm Hg olması yönünden karşılaştırılması. Cochrane yayın taraması14.

Şekil 5. Aktif ve bekle-gör tipi girişimlerin (kadınların tümü) doğum sonu kanama prognozu yönünden karşılaştırılması (klinik olarak hesaplanan kan kaybı ≥ 500 ml)83.

Şekil 6. Aktif ve bekle-gör tipi girişimlerin (kadınların tümü) şiddetli doğum sonu kanama prognozu yönünden karşılaştırılması (klinik olarak hesaplanan kan kaybı ≥ 1.000 ml)83.

Page 6: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

96

Doğumun üçüncü evresinde ergot alkaloidlerinin kullanılmasını uterotonik ilaçlar kullanılmayan durumlar ve farklı uygulama yollarının kullanılmasına göre ele alan çalışmalar bir Cochrane yayın taramasında ele alınmıştır42.

ProstaglandinlerProstaglandinler hücre dışı zemin maddesinde değişiklik yaparak, kollajenaz etkinliğini arttırır. Ayrıca serviksteki elastaz, glikoaminoglikanlar, dermatan sülfat ve hiyalüronik asit düzeylerini de arttırarak serviksin açılmasına neden olur43, 44. Bunlar servikal düz kasta gevşeme yapar ve hücre içi kalsiyumu arttırır, yani myometriumun kasılmasını kolaylaştırır.

Mizoprostol doğada mevcut prostaglandin E1’in yapay benzeridir (sentetik analog). Bu madde ağızdan alındığında hızla emilir ve biyolojik kullanılabilirliği % 80’i aşar. Doruk plazma düzeylerine 30–60 dakikada ulaşılır. Bu madde etkin şekli olan mizoprostol aside çevrilmekte olup, aktif şeklin yarı ömrü 30–60 dakikadır. İlaç karaciğerde metabolize edilir ve idrarla aktif metabolitin % 1’den daha azı değişmeden atılır. Gebelik sırasında bu ilaç vajinal mukozadan emilime uğrar. Oral kullanımdan sonra plazma derişimi hızla artarak 30 dakikada doruk noktaya ulaşır. Daha sonra hızla düşerken vajinal kullanımda doruk noktaya 1,5 saatte erişilir ve kararlı bir azalma başlar. Üstelik mizoprostol derişimi ile zamanın eksen olarak kullanıldığı grafikte eğrinin altında kalan alanın yüzeyi artmakta olup, bu da daha büyük bir ilaca maruz kalma süresinin varlığını işaret eder45.

Prostaglandinlerin gebeliğin üçüncü evresinin yönetiminde koruyucu olarak kullanılması bir Cochrane yayın taramasında ele alınmış olup burada mizoprostol1 ya plasebo verilen ya da uterotonik kullanılmayan durumlar2 ile klasik enjekte edilen uterotoniklerle karşılaştırılmış3 ya da enjekte edilen prostaglandin ile enjekte edilen uterotoniğin etkileri karşılaştırılmıştır46.

Mizoprostol ile plasebo/uterotonik kullanılmayan durumların karşılaştırılmasıBu karşılaştırmaya altı çalışma dahil edilmiştir. Çalışmaların üç tanesinde kullanılan mizoprostol dozu 400 μg’dır47–49. Diğer üç çalışmada kullanılan doz 600 μg’dır50–52. Bir çalışmada 600 μg dozlarla 400 μg’lık dozu, plasebo/uterotonik kullanılmama

durumu ile karşılaştırmıştır53.

Kullanılan her iki dozda da mizoprostol 1.000 ml veya üzeri kan kaybı için plasebo/uterotonik yok grubu ile eş etkinlikte veya daha az etkindir ve istatistiksel anlamlılık göstermese de sanki diğer uterotoniklerin kullanılmasına karşı koruyucu bir etkiye sahiptir. Öte yandan plaseboya göre mizoprostolde daha fazla kusma, titreme ve ateş eşlik etmekte olup bu olay dozla orantılıdır ve çalışmaların tüm süresi boyunca görülmüştür.Bir çalışmada rektal mizoprostolün etkisi plasebo ile karşılaştırılmıştır49. En azından 1.000 ml için kan kaybında istatistik olarak anlamlı bir azalma (RR:0,69; %95 CI:0,35–1,37) görülmediği gibi ek uterotonik ajanların kullanılmasına gereksinim de bulunmamıştır (RR:0,70; %95 CI:0,31–1,62).

Mizoprostol ile klasik enjekte edilen uterotoniklerin karşılaştırılmasıBu karşılaştırmaya 14 klinik çalışma dahil edilmiştir51, 54–69. Yapılan çalışmalar kullanılan mizoprostol dozu, kullanım yolu ve enjekte edilen uterotonik yönünden çok değişkendir. Bir bütün halinde ele alındığında, en azından 1.000 ml üzerinde doğum sonu kanama riski, damar içi veya kas içi oksitosin enjeksiyonuna göre mizoprostol grubu için çok daha yüksektir (RR:1,34; %95 CI: 1,16–1,55)70.

Enjekte edilebilen prostaglandinlerle enjekte edilebilen uterotoniklerin karşılaştırılmasıYedi çalışmada enjekte edilebilen prostaglandinlerin etkisi, klasik enjekte edilen uterotoniklerin etkisi ile karşılaştırılmıştır17, 41, 71–75. Yapılan çalışmalar heterojen olup prognoz hakkında güvenilir öngörüde bulunmak olanaksızdır. Klasik uterotoniklere oranla enjekte edilen prostaglandinlere daha az kan kaybı, doğumun üçüncü evresinin daha kısa sürmesi, daha fazla kusma, ishal ve karın ağrısı eşlik etmektedir. [Editörün notu: İlgi duyan okuyucuların Bölüm 19’daki tablolarla birlikte Bölüm 12 ve Kısım IV’e de bakmaları önerilir].

KORDONUN ERKEN KLEMPLENMESİ VE KESİLMESİ

Göbek kordonunun bağlanma zamanı değişkenlik göstermektedir76. Doğumun üçüncü evresinin aktif bakımında, kordonun erkenden klemplenmesi genel olarak doğumu izleyen ilk 30 saniye içinde

Page 7: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

97

yapılır ve bu sırada kordon nabzının varlığı veya yokluğuna bakılmamaktadır77. Kordonun geç klemplenmesi bekle-gör tipi bakımı oluşturmakta olup, klemp konulması için kordondaki nabzın durması beklenir. Günümüzde kordonun erken veya geç klemplenmesine ait kesin bir tanımlama bulunmamaktadır78.

Kordonun geç klemplenmesi plasentanın transfüzyonunu kolaylaştırır. Bu durum bebeğin kan hacminde % 30 kadar bir artış ile hematokrit ve hemoglobin düzeylerinde bir artışa neden olur. Bunun sonucu olarak demir depoları artarken bebeklik döneminde daha az anemi görülür 78–80. Bununla beraber bebek kan hacmindeki bu artışın sağladığı yarar kısa ömürlü olup 3 aydan daha uzun süre devam etmez79. Rh negatif kadınlarda, kordonun erken klemplenmesi fetomaternal transfüzyon olasılığını ve bu yolla izoimmünizasyon riskini arttırabilir78. Kordonun erken klemplenmesi prematüre bebeklerdeki solunum zorluğu sendromu riskinde bir artış yaratmaktadır81. Günümüzde kordonun erken veya geç klemplenmesini tavsiye etmemize neden olacak kanıtlar yetersiz olup, bu konu bir Cochrane yayın taramasına konu oluşturmaktadır82.

AKTİF VE BEKLE-GÖR BAKIMLARIN KARŞILAŞTIRILMASI

Yukarıda da değinildiği gibi, doğumun üçüncü evresinin aktif bakımı iç içe geçmiş üç girişimden oluşur: koruyucu bir uterotonik ajan, göbek kordonunun erkenden klemplenmesi ve kesilmesi ile kordonun denetim altında çekilmesidir.

Bu bakım paketi bir Cochrane yayın taramasında doğumun üçüncü evresinin bekle-gör yöntemi bakımı ile karşılaştırılmıştır83. Bu analize 5 klinik çalışma dahil edilmiştir84–88. Bu çalışmaların ilk dört tanesinde aktif bakım rutin olarak kullanılmış olup, beşinci çalışmada hem aktif hem bekle-gör bakım uygulanmıştır. Kullanılan oksitosikler içinde tek başına oksitosin, tek başına ergometrin ve oksitosin ve ergometrinin bir bileşimi yer almaktadır.

Hem 500 ml (RR:0,38; %95 CI:0,32–0,46), hem 1.000 ml (RR:0,33; %95 CI:0,21–0,51) düzeylerinde doğum sonu kanama insidansı bekle-gör grubuna göre aktif bakım verilen grupta anlamlı derecede daha azdır (Şekil 5 ve 6). Bundan çok daha

önemli olarak, kan nakline duyulan gereksinim aktif olarak yönetilen grupta önemli derecede daha azdır (RR:0,34; %95 CI:0,22–0,53) ve doğumun üçüncü evresinin süresi aktif olarak bakım yapılan grupta tahmin edilemeyecek kadar kısalmıştır (RR:0,15; %95 CI:0,12–0,19). Aktif bakım yapılan grupta plasentanın elle çıkarılmasına duyulan gereksinimde bir artış eğilimi varsa da (RR:1,21; %95 CI:0,82–1,78) bu eğilim istatistiksel olarak anlamlı bir düzeye ulaşmamaktadır. Aktif olarak yönetilen grupta bulantı ve kusma insidansları artmıştır (sırayla RR:1,83; %95 CI:1,51–2,23 ve RR:2,19; %95 CI:1,68–2,86). Bununla beraber bu olay sadece oksitosik olarak ergometrinin kullanılması halinde görülmüştür.

Yukarda sunulan verilere dayanarak bu makalenin yazarlarının vardığı sonuç kan kaybı ve gebeliğin üçüncü evresindeki diğer ciddi komplikasyonlar yönünden aktif bakımın bekle-gör yöntemine göre çok üstün olduğu ve bir doğum hastanesinde, vajinal doğum yapması beklenen kadınlarda rutin olarak uygulanmasının gerektiğidir.

[Editörün notu: 12–15 Temmuz 2006’da Goa’da toplanan, Doğum Sonu Kanamanın Önlenmesi konulu uluslararası konferansta evde doğum yaptıran deneyimli ebelerin ellerinde bu girişimin uygulanmasının uygun olup olmadığı önemli düzeyde tartışılmış ise de bu gibi kişilerin makul nedenlerden dolayı enjekte edilebilir uterotoniklere ulaşmayacağı bilinmektedir].

Avrupa 5. Çerçeve Programı, Avrupa Birliği’nde (AB) doğum sonu kanama konusunu ele almak için 14 AB üyesi ülkeden gelen bir uzman grubu oluşturmuştur. Bu grup kaynakları taramış, çalışmaya katılan üyelerle halen kullanılan protokoller hakkında görüşmüş ve bir mutabakat metni hazırlamıştır89. Bu çalışma grubu doğumun üçüncü evresinin aktif bakımının tanımına netlik de getirmiştir. Mutabakat metni çok büyük sayıda uluslararası otoritenin geniş bir desteğini de kazanmış olup, ilerde yapılacak mukayeseli araştırma ve denetlemeler için bir temel de sağlamaktadır. Bu metin bu bölümün EK kısmında tam olarak sunulmaktadır.

Kaynaklar

1. Sweet D. Mayes Midwifery, 12th edn. London: WB Saunders Co, 1997

Page 8: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

98

2. Stables D. Physiology in Childbearing with Anatomy and Related Biosciences. London: Balliere Tindall, 19993. Prendiville WJ, Harding JE, Elbourne DR, Stirrat GM. The Bristol third stage trial: active vs physiological management of the third stage of labour. Br Med J 1988;297:1295–13004. Den Hertog CE, DeGroot AN, VanDongen PW. History and use of oxytocics. Eur J Obstet Gynaecol Reprod Med 2001;94:8–125. McCormick ML, Sanghvi HC, Kinzie B, McIntosh N. Preventing postpartum haemorrhage in low-resource settings. Int J Gynaecol Obstet 2002;77:267–756. World Health Organisation. Pregnancy, Childbirth, Postpartum and Newborn Care: a Guide for Essential Practice. Geneva: World Health Or-ganisation, 20037. Winter C, Macfarlane A, Deneux C, et al. Policies for management of the third stage of labour and the immediate management of postpar-tum haemorrhage in Europe: what is the role of evidence? 2006 In press8. Alexandrova M, Soloff MA. Oxytocin receptors and parturition. I. Control of oxytocin receptor concentration in the rat myometrium at term. Endocrinology 1980;106:730–59. Fuchs AR, Fuchs F, Hurstein P, Soloff MS, Fernstrom MJ. Oxytocin receptors and human parturition: a dual role for oxytocin in the initiation of labor. Science (New York) 1982;215: 1396–810. Sanborn BM, Dodge K, Monga M, Qian A, Wang W, Yue C. Molecular mechanisms regulating the effects of oxytocin on myometrial intercellular calcium. Adv Exp Med Biol 1998; 449:277–8611. Parker SL, Schimmer BP. Pituitary hor-mones and their hypothalamic releasing hormones. In Goodman and Gilman, eds. The Pharmacologi-cal Basis of Therapeutics, 11th edn. New York: McGraw Hill, 2006:1489–51012. Amico JA, Seitchik J, Robinson AG. Studies of oxytocin in plasma of women during hypocontractile labor. J Clin Endocrinol Metab 1984;58: 274–913. De Groot AN, Vree TB, Hekster YA, et al. Bioavailability and pharmacokinetics of sublingual oxytocin in male volunteers. J Pharm Pharmacol 1995;47:571–514. Elbourne DR, Prendiville WJ, Carroli G, Wood J, McDonald S. Prophylactic use of oxytocin

in the third stage of labour. Cochrane Database of Systematic Reviews 2001, Issue 4. Art. No.: CD001808. DOI: 10.1002/14651858. CD00180815. De Groot ANJA, Van Roosmalen J, Van Dongen PWJ, Borm GF. A placebo-controlled trial of oral ergometrine to reduce postpartum haemor-rhage. Acta Obstet Gynecol Scand 1996;75:464–816. Newton M, Mosey LM, Egli GE, Gifford WB, Hull CT. Blood loss during and immediately after delivery. Obstet Gynecol 1961;17:9–1817. Poeschmann RP, Doesburg WH, Eskes TKAB. A randomised comparison of oxytocin, sulprostone and placebo in the management of the third stage of labour. Br J Obstet Gynaecol 1991;98:528–3018. Howard WF, McFadden PR, Keetek WC. Oxytocic drugs in the fourth stage of labor. JAMA 1964;189:411–1319. Ilancheran A, Ratnam SS. Effect of oxy-tocin on prostaglandin levels in the third stage of labour. Gynecol Obstet Invest 1990;29:177–8020. Nordstrom L, Fogelstam K, Friedman G, Larsson A, Rydhstroem H. Routine oxytocin in the third stage of labour: a placebo controlled randomised trial. Br J Obstet Gynaecol 1997;104: 781–621. Pierre F, Mesnard L, Body G. For a sys-tematic policy of iv oxytocin where a fairly active management of third stage of labour is yet applied: results of a controlled trial. Eur J Obstet Gynaecol Reprod Med 1992;43:131–522. Fugo NW, Dieckmann WJ. A comparison of oxytocic drugs in the management of the placen-tal stage. Am J Obstet Gynecol 1958;76:141–623. Sorbe B. Active pharmacological manage-ment of the third stage of labor. A comparison of oxytocin and ergometrine. Obstet Gynecol 1978; 52:694–724. McGinty LB. A study of the vasopressor effects of oxytocics when used intravenously in the third stage of labour. Western J Surg 1956;64:22–825. Chong YS, Su LL, Arulkumaran S. Cur-rent strategies for the prevention of postpartum haemorrhage in the third stage of labour. Curr Opin Obstet Gynecol 2004;16:143–5026. Hunter DJ, Schulz P, Wassenaar W. Ef-fects of carbetocin, a long acting oxytocin analog on the postpartum uterus. Clin Pharm Therapeu 1992; 52:60–727. Su LL, Chong YS, Chan ESY, Samuel M. Oxytocin agonists for preventing postpartum haem-

Page 9: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

99

orrhage (Protocol). Cochrane Database of System-atic Reviews 2005, Issue 3. Art No.: CD005457. DOI:10.1002/14651858. CD00545728. Rall TW. Oxytocin, prostaglandins, ergot alkaloids, and other drugs; tocolytic agents. In Goodman, Gilman A, Rall TW, Nies AS, Taylor P, eds. Goodman and Gilman’s The Pharamacological Basis of Therapeutics. Toronto: Pergamon Press, 1990:933–5329. Berde E, Stürmer E. Introduction to the pharmacology of ergot alkaloids and related com-pounds as a basis to their therapeutic application. In Berde B, Schild HO, eds. Ergot Alkaloids and Related Compounds. New York: Springer Verlag, 1978:1–2830. Müller-Schweinitzer E, Weidmann H. Ba-sic pharmacological propertues. In Berde B, Schild HO, eds. Ergot Alkaloids and Related Compounds. New York: Springer Verlag, 1978:87–23231. McDonald S, Abbott JM, Higgins SP. Prophylactic ergometrine–oxytocin versus oxyto-cin for the third stage of labour. Cochrane Database of Systematic Reviews 2004, Issue1. Art. No.: CD000201. DOI: 10.1002/14651858. CD000201.pub232. Choy CMY, Lau WC, Tam WH, Yuen PM. A randomised controlled trial of intramuscular syntometrine and intravenous oxytocin in the man-agement of the third stage of labour. Br J Obstet Gynaecol 2002;109:173–733. Khan GQ, John LS, Chan T, Wani S, Hughes AO, Stirrat GM. Abu Dhabi third stage trial: Oxytocin versus syntometrine in the active management of the third stage of labour. Eur J Obstet Gynaecol Reprod Med 1995;58:147–5134. McDonald SJ, Prendiville W, Blair E. Randomised controlled trial of oxytocin alone versus oxytocin and ergometrine in the active management of the third stage of labour. Br Med J 1993;307:1167–7135. Yuen PM, Chan NST, Yim SF, Chang AMZ. A randomised double blind comparison of syntometrine and syntocinon in the management of the third stage of labour. Br J Obstet Gynaecol 1995;102:377–8036. Nieminen U, Jarvinen PA. A comparative study of different medical treatments of the third stage of labour. Ann Chirurig Gynaecol Fenniae 1963; 53:424–937. Mitchell GG, Elbourne DR. The Salford third stage trial: oxytocin plus ergometrine versus

oxytocin alone in the active management of the third stage of labour. Online Journal of Current Clinical Trials 1993;2:Doc 8338. Andersen B, Andersen LL, Sorensen T. Methylergometrine during the early puerperium; a prospective randomized double blind study. Acta Obstet Gynecol Scand 1998;77:54–739. Borri P, Gerli P, Antignani FL, et al. Methylergonovine maleate: a proposal for its more specific use. Biol Res Preg Perinatol 1986;7:128–3040. Moir DD, Amoa AB. Ergometrine or oxy-tocin? Blood loss and side effects at spontaneous vertex delivery. Br J Anaes 1979;51:113–1741. Van Selm M, Kanhai HH, Keirse MJ. Pre-venting the recurrence of atonic postpartum hemor-rhage: a double blind trial. Acta Obstet Gynecol Scand 1995;74:270–442. Liabsuetrakul T, Choobun T, Islam M, Peeyananjarassri K. Prophylactic use of ergot alkaloids in the third stage of labour (Proto-col). Cochrane Database of Systematic Re-views 2005, Issue 3. Art. No.: CD005456.DOI: 19.1002/14651858.CD00545643. Uldbjerg N, Ekman G, Malmstrom A, Sporrong B, Ulmstein U, Wingerup L. Biochemical and morphological changes of human cervix after local application of prostaglandin E2 in pregnancy. Lancet 1981;1:267–844. Uldbjerg N, Ekman G, Malmstrom A, Olsson K, Ulmstein U. Ripening of the human uterine cervix related to changes in collagen, gly-cosaminoglycans, and collagenolytic activity. Am J Obstet Gynecol 1983;147:662–645. More B. Misoprostol: an old drug, new indications. J Postgrad Med 2002;48:336–946. Gulmezoglu AM, Forna F, Villar J, Hof-meyr GJ. Prostaglandins for prevention of postpar-tum haemorrhage. Cochrane Database of System-atic Reviews2004, Issue 1. Art No.: CD000494. DOI: 10.1002/14651858.CD000494.pub247. Hofmeyr GJ, Nikodem VC, deJager M, Gelbart BR. A randomised placebo controlled trial of oral misoprostol in the third stage of labour. Br J Obstet Gynaecol 1998;105:971–548. Hofmeyr GJ, Nikodem VC, deJager M, Drakely A, Gelbart B. Oral misoprostol for labour third stage management: randomised assessment of side effects (part 2). Proceedings of the 17th Con-ference on Priorities in Perinatal care; 1998, South Africa, 1998:53–4

Page 10: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

100

49. Bamigboye AA, Hofmeyr GJ, Merrell DA. Rectal misoprostol in the prevention of post-partum hemorrhage: a placebo controlled trial. Am J Obstet Gynecol 1998;179:1043–650. Surbek DV, Fehr P, Hoesli I, Holzgreve W. Oral misoprostol for third stage of labor: a ran-domized placebo-controlled trial. Obstet Gynecol 1999;94:255–851. Benchimol M, Gondry J, Mention J, Gagneur O, Boulanger J. Role of misoprostol in controlled delivery [Place du misoprostol dans la direction de la deliverance]. J Gynaecol Obstet Biol Reprod 2001;30:576–8352. Hofmeyr GJ, Nikodem VC, deJager M, Drakely A. Side effects of oral misoprostol in the third stage of labour: a randomised placebo con-trolled trial. South Afr Med J 2001;91:432–553. Hofmeyr GJ, Nikodem VC, de Jager M, Gelbart BR. A randomized placebo-controlled trial of oral misoprostol in the third stage of labour. Br J Obstet Gynaecol 1998;105:971–554. Caliskan E, Dilbaz B, Meydanli M, Oz-turk N, Narin MA, Haberal P. Oral misoprostol for the third stage of labor: a randomized controlled trial. Obstet Gynecol 2003;101:921–8 55. 55. Cook C, Spurrett B, Murray H. A random-ized clinical trial comparing oral misoprostol with synthetic oxytocin or syntometrine in the third stage of labour. Aust NZ J Obstet Gynaecol 1999; 39:414–1956. Amant F, Spitz B, Timmerman D, Cor-remans A, Van Assche FA. Misoprostol compared with methylergometrine for the prevention of post-partum haemorrhage: a double-blind randomised trial. Br J Obstet Gynaecol 1999;106:1066–7057. Lumbiganon P, Hofmeyr J, Gulmezoglu AM, Villar J. Misoprostol dose related shivering and pyrexia in the third stage of labour. Br J Obstet Gynaecol 1999;106:304–858. Whalley RL, Wilson JB, Crane JM, Mat-thews K, Sawyer E, Hutchens D. A double-blind placebo controlled randomised trial of misoprostol and oxytocin in the management of the third stage of labour. Br J Obstet Gynaecol 2000;107:1111–1559. El-Refaey H, Nooh R, O’Brien P, Abdalla M, Geary M, Walder J, Rodeck C. The misoprostol third stage of labour study: a randomised con-trolled comparison between orally administered misoprostol and standard treatment. Br J Obstet Gynaecol 2000;107:1104–1060. Ng PS, Chan ASM, Sin WK, Tang LCH,

Cheung KB, Yuen PM. A multicentre randomized trial of oral misoprostol and i.m syntometrine in the management of the third stage of labour. Hum Reprod 2001;16:31–561. Bugalho A, Daniel A, Faundes A, Cunha M. Misoprostol for prevention of postpartum hae-morrhage. Int J Gynaecol Obstet 2001;73:1–662. Lokugamage A, Paine M, Bassaw-Bal-roop K, et al. Active management of the third stage at Cesarean section: a randomized controlled trial of misoprostol versus syntocinon. Aust N Z Obstet Gynaecol 2001;41:411–1463. Gerstenfeld TS, WingDA. Rectal miso-prostol versus intravenous oxytocin for the prevention of postpartum hemorrhage after vaginal delivery. Am J Obstet Gynecol 2001;185:878–8264. Gulmezoglu AM, Villar J, Ngoc NT, et al. The WHO multicentre double-blind randomized trial to evaluate the use of misoprostol in the man-agement of the third stage of labour. Lancet 2001; 358:689–9565. Kundodyiwa TW, Majoko F, Rusakaniko S. Misoprostol versus oxytocin in the third stage of labor. Int J Obstet Gynaecol 2001;75:235–4166. Karkanis SG, Caloia D, Salenieks ME, et al. Randomized controlled trial of rectal misopros-tol versus oxytocin in third stage management. J Obstet Gynecol Can 2002;24:149–5467. Penaranda W, Arrieta O, Yances B. Ac-tive management of the childbirth with sublingual misoprostol: a clinical controlled trial in the Hospi-tal de Maternidad Rafeal Calvo. Revista Colombi-ana de Obstetricia y Ginecologia 2002;53:87–9268. Caliskan E, Meydanli M, Dilbaz B, Aykan B, Sonmezer M, Haberal A. Is rectal misoprostol really effective in the treatment of third stage of labor? A randomized controlled trial. Am J Obstet Gynecol 2002;187:1038–4569. Caliskan E, Dilbaz B, Meydanli M, Oz-turk N, Narin M, Haberal A. Oral misoprostol for the third stage of labor: a randomized controlled trial. Obstet Gynecol 2003;101:921–870. Gulmezoglu AM, Villar J, Ngov NT, et al. WHO multicentre randomized controlled trial of misoprostol in the management of the third stage of labour. Lancet 2001;358:689–9571. Abdel-Aleem H, Abol-Oyoun EM,Moustafa SAM, Kamel HS, Abdel-Wahab HA. Carboprost trometamol in the management of the third stage of labor. Int J Obstet Gynaecol 1993;42: 247–50

Page 11: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

101

72. Bhattacharya P, Devi PK, Jain S, Kantha-mani CR, Raghavan KS. Prophylactic use of 15(S) 15 methyl PGF2 alpha by intramuscular route for control of postpartum bleeding – a comparative trial with methylergometrine. Acta Obstet Gynecol Scand 1998;Suppl 145:13–1573. Chua S, Chew SL, Yeoh CL, et al. A randomized controlled study of prostaglandin 15-methyl F2 alpha compared with syntometrine for prophylactic use in the third stage of labour. Aust NZ J Obstet Gynaecol 1995;35:413–1674. Catanzarite VA. Prophylactic intramyo-metrial carboprost tromethamine does not substan-tially reduce blood loss relative to intramyometrial oxytocin at routine caesarean section. Am J Perina-tol 1990;7:39–4275. Chou MM, MacKenzie IZ. A prospec-tive, double blind, randomized comparison of prophylactic intramyometrial 15-methyl prosta-glandin F2 alpha, 125 micrograms, and intravenous oxytocin, 20 units, for the control of blood loss at elective caesarean section. Am J Obstet Gynecol 1994;171:1356–6076. Inch S. Management of the third stage of labour: another cascade of intervention? Midwifery 1991; 7:64–7077. McDonald SJ. Management in the Third Stage of Labour. Western Australia: University of Western Australia, 199678. Prendiville WJ, Elbourne D. Care during the third stage of labour. In Chalmers I, Enkin M, Keirse MJNC, eds. Effective Care in Pregnancy and Childbirth. Oxford: Oxford University Press, 1989:1145–6979. World Health Organisation. Care of the umbilical cord: a review of the evidence. Geneva: World Health Organisation, 199880. Mercer JS. Current best evidence: a re-view of the literature on umbilical cord clamping. J Midwifery Women’s Health 2001;46:402–1481. Rabe H, Reynolds G, Diaz-Rossello J. Early versus delayed umbilical cord clamping in preterm infants. Cochrane Database of System-atic Reviews 2004, Issue 3. Art. No.: Cd003248. DOI:10.1002/14651858/CD003248.pub282. McDonald SJ, Abbott JM. Effect of tim-ing of umbilical cord clamping of term infants on maternal and neonatal outcomes (Protocol). Co-chrane Database of Systematic Reviews 2003, Is-sue 1.Art. No.: CD004074.DOI:10.1002/14651858.CD004074

83. Prendiville WJ, Elbourne D, McDonald S. Active versus expectant management in the third stage of labour. Cochrane Database of Systematic Reviews 2000, Issue 3. Art. No.:CD000007. DOI: 10.1002/14651858. CD00000784. Khan GQ, John LS, Wani S, Doherty T, Sibai BM. Controlled cord traction versus minimal intervention techniques in delivery of the placenta: a randomized controlled trial. Am J Obstet Gynecol 1997;177:770–485. Thilaganathan B, Cutner A, Latimer J, Beard R. Management of the third stage of labour in women at low risk of postpartum haemorrhage. Eur J Obstet Gynaecol Reprod Biol 1993; 48:19–2286. Prendiville WJ, Harding JE, Elbourne D, Stirrat GM. The Bristol Third Stage Trial: active vs. physiological management of third stage of labour. BMJ 1988;297:1295–30087. Begley CM. A comparison of active and physiological management of the third stage of labour. Midwifery 1990;6:3–1788. Rogers J, Wood J, McCandlish R, Ayers S, Truesdale A, Elbourne D. Active vs expect-ant management of the third stage of labour: the Hitchingbrooke randomised controlled trial. Lancet 1998;351:693–989. Euphrates group. European consensus on prevention and management of postpartum haem-orrhage. 2006, in press

Page 12: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

102

GİRİŞ

EUPHRATES çalışması beş bölümden kurulu olup bunlardan ikincisi doğum sonu kanamanın önlenmesi ve bakımı için asgari Avrupa mutabakatının geliştirilmesidir. Bu mutabakat bir protokol veya rehber değildir. Metin, üzerinde herkesin uzlaşabildiği bir Avrupa mutabakatını temsil etmektedir. Her doğum tesisi, doğum sonu kanamanın önlenmesi ve tedavisine ilişkin kendi yazılı protokolüne sahip olmalıdır.

YöntemBu mutabakat üç temel üzerine oturmuştur: (a) kaynakların gözden geçirilmesi, (b) halen kullanılan protokol ve uygulamaların incelenmesi, (c) özel bir komite içinde toplanan uzmanların vardığı uzlaşma (komite üyelerinin listesi için bu bölüm sonuna bakınız).

Çalışmada aşağıdaki ilke izlenmiştir. Elde somut kanıtların bulunması halinde (kanıt düzeyi = 1) bir uzlaşma sürecine gerek yoktur. Şu iki durumda bir uzlaşma gerekir: prognostik bir ölçütün klinik ilintisinin uygulanan bir girişimden (örneğin üçüncü evrenin aktif şekilde yönetilmesi) etkilendiğinin net bir şekilde gösterilmesi hakkında uyuşmazlık bulunması ve belli bir girişimin uygulanmasının zorunlu olduğu fakat buna ait üst düzeyde kanıtların bulunmadığı haller (örneğin devam eden bir doğum sonu kanamanın varlığı halinde ilaç kullanılması).

TANIMLAMALAR

1. Genel hususlar1(a) Doğum sonu kanamanın kaybedilen mililitre miktarı ile tanımlanmasıKan kaybının değerlendirilmesi güvenilmez bir ölçüttür.Aktif müdahale çoğu kez kaybedilen kan kaybının miktarının belirlenmesini değil, anneye ait klinik işaretlerin (örneğin hipotansiyon, fenalaşma) belirmesini izler.

Kan kaybı vajinal doğuma kıyasla genellikle sezaryende daha fazladır.Bu üç uyarıya karşın grubumuz aşağıdaki klasik betimlemeleri onaylamaktadır:

≥ 500 ml = doğum sonu kanama• > 1000 ml = şiddetli doğum sonu kanama• ≤ 24 saat = birincil veya erken, doğum sonu • kanama> 24 saat = ikincil veya geç, doğum sonu • kanama.

Gebelik anemisinin yaygın olduğu bölge veya gruplarda daha küçük miktarların hesaba katılması klinik olarak önem taşır.

1(b) İletişimStandart altı bakım çoğu kez ekip üyeleri arasında ve ekip üyeleri ile diğer sağlık çalışanları arasındaki iletişimin eksikliği ile ilişkilidir. Zorlu olgularda bakımın bir ekip tarafından yürütülmesi yaşam ile ölüm arasındaki farkı belirleyebilir. Belirlenmiş iletişim sorunları aşağıdakileri kapsamaktadır:

Birinci basamak bakım ekibinin kıdemlileri • vaktinde davet etmemesi.Sorundan haberdar edilen kıdemlilerin • gelmede ayak sürümesi.Doğum ekibinin diğer uzmanlara (örneğin • yoğun bakım, anestezist, hematolog) bilgi vermesinde yetersizlik.Doğumhanede anestezist ve doğumu • yaptıran hekimin hızlı kan kaybı, taşikardi, kan basıncını destekleyici girişimler (sıvı replasmanı ve/veya vazopressör kullanılması) gibi konuyla ilgili olaylar hakkında birbirlerini sürekli haberdar etmemeleri.Laboratuar/kan nakli ekibinin olgunun • ciddiyetini algılamamaları nedeni ile kan temininde yetersizlik.

1(c) Kan ürünlerinin her an el altında hızla hazır bulunmasını güvence altına alacak yerel politikaların uygulamaya sokulmasıKadınların doğum yaptığı sağlık merkezlerinde

EK: DOĞUM SONU KANAMANIN ÖNLENMESİ VE BAKIMI HAKKINDA AVRUPA MUTABAKATI

EUPHRATES grubu (EUropean Project on obstetric Haemorrhage Reduction: Attitudes, Trial, and Early warning System = Doğumda Kanamanın Azaltılmasına dair Avrupa Projesi: Tutum, Değerlendirme

ve Erken uyarı sistemi), Avrupa Birliği 5.Çerçeve Programı

Page 13: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

103

uygun kan ürünlerine hızla ve kolaylıkla erişilebilmesi zorunludur. Farklı Avrupa ülkeleri bu amaca farklı sistemler kullanarak erişmiş olup bir sistemin diğerlerinden daha üstün olduğunu gösterir herhangi bir kanıt yoktur.Bu amaçla yazılı bir belge hazırlanmalıdır. Nasıl uygulanacağı ayrıntılı olarak anlatılmalı ve kan bankasının telefon numarası, vb. dahil pratik bilgiler burada yer almalıdır. Bu belgenin her yere geniş çapta dağıtılması gerekir.

1(d) Denetleyiciler ve dileklerMevcut rehberler/mutabakat metinlerinin ağır kanama üzerine olan etkilerinin denetmenler ve/veya kişiye özel dilekler yoluyla izlenmesi gerekir.

2. Vajinal doğumda doğum sonu kanamadan korunma

2(a) Doğumun üçüncü evresinin aktif yönetimi Doğumun üçüncü evresinin aktif yönetimi • üç bileşenli bir girişim olarak tanımlanır: (1) koruyucu uterotonik, (2) kordonun erkenden (veya çok az gecikerek) klemplenmesi ve (3) kordonun denetim altında çekilmesi. Doğumun üçüncü evresinin aktif şekilde yönetilmesinin tüm kadınlarda kan kaybının azaltılmasında etkili olduğu kanıtlanmıştır1. Aktif rutin yönetimin, doğum sonu kanama sonucu görülen ağır yan etkileri azalttığına dair kanıtlar daha az tatmin edicidir.

Aktif yönetimin tam paket halinde uygulanması kesinlikle doğru (ve doğruluğu kanıtlanmış) bir seçenektir.

Tek başına uterotoniklerin kullanılması da • yararlı bir seçenektir2.

Komisyonumuzun vardığı sonuçlar:Bakımı yürüten kişiler aktif üçüncü evre • bakımı yönünden ehil olacak ve bunu bütün kadınlara uygulayacak şekilde eğitilmelidir.Öte yandan kadınlar ve doğumu yönetenler • bazı olgularda ve/veya kurumlarda aktif yönetimi uygulamama kararı verilmesinin burada standart altı bakım uygulandığı şeklinde yorumlanmaması yönünden bilgilendirilmelidir.

2(b) Koruyucu uterotonik ilaçların tipi, dozajı, uygulama yolu, uygulanma hızı ve uygulanma zamanlanması Koruyucu uterotonik ilaç kullanılmasında dozaj,

uygulanma yolu ve uygulanmanın zamanlanması sorularına yönelik rastgele gruplandırılmış araştırmalar mevcut olmayıp bunun nedeni yapılan bu araştırmaların çoğunda, üç girişimden oluşan tam paketin hiçbir girişimde bulunmama ile karşılaştırılmasıdır.

(i) İlacın tipiAktif yönetim için Avrupa’da en sık • kullanılan ilaç oksitosindir.Birleşik Krallık ve İrlanda’da Syntometrin • yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bu ilaç oksitosin ve ergometrinin bir karışımıdır. Syntometrin oksitosine göre daha etkili ise de buna eşlik eden yan-etkiler daha fazladır3. Syntometrin bütün kadınlar için, örneğin hipertansiyonu olanlar, uygun değildir.Avrupa taramasında ergometrin, çoğul • gebelik veya yaşlı multiparlar gibi risk faktörleri bulunan kadınlarda plasentanın doğumundan sonra ek bir profilaksi için (oksitosin kullanılmasından sonra) kullanılıyor olarak bildirilmiştir. Bu durum hiçbir zaman, rastgele gruplandırılmış bir klinik araştırma ile değerlendirilmeye alınmamıştır.Doğum sonu kan kaybını azaltmada • mizoprostol, enjekte edilen uterotoniklere göre daha az etkilidir. Öte yandan doğumun üçüncü evresinin aktif yönetiminde bunun plasebodan daha üstün olup olmadığı henüz aydınlığa kavuşmamıştır4.

Grubumuz şu sonuçlara varmıştır:Doğumun üçüncü evresinde bulunan tüm • kadınlarda seçilecek ilk ilaç oksitosindir.Bazı uzmanlar syntometrini tercih edebilirse • de bu ilaç hipertansiyon ve preeklampside kullanılmaz.Seçilmiş olgularda ek olarak ergometrin • kullanılması (oksitosin uygulandıktan sonra) kabul edilebilir bir uygulama olarak görülmüştür.Mizoprostolün kullanılması daha az etkili • olmasına karşın elde enjekte edilebilir uterotoniklerin bulunmaması halinde düşünülebilir.

(ii) DozajOksitosin: Yapılan araştırmaların çoğunda • kas içi (IM) veya damar içi (IV) enjeksiyonla 5 veya 10 IU oksitosin kullanılmıştır. Avrupa

Page 14: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

104

taraması bu dozun yaygın olarak kullanıldığını göstermiştir. Çeşitli merkezlerde özel dozlar kullanıldığı bildirilmiştir, örneğin 500 ml IV bolus içinde 20 IU veya 10 dakika boyunca 1 IU gibi düşük dozlar5 (“damlatmayı başlat”) Syntometrin için sadece tek bir doz vardır: • ergometrin 500 μg + oksitosin 5 ünite (tek ampul içinde 1 ml syntometrin).Mizoprostol: klinik araştırmaların çoğunda • oral yoldan 400–600 μg, rektum yoluyla 400 μg kullanılmıştır.

(iii) Uygulama yolu Oksitosin: Hastada • in situ olarak bir damar yolu açık halde ise ilacın kullanılmasında yeğlenecek yol damar içi enjeksiyondur. “Damlatmayı başlat” komutu ile düşük miktarda ilaç verilmiş olur. Örneğin 10 dakika içinde 1-2 IU (1.000-2.000 mU). Hastada damar yolu açık değilse IM yol tercih edilir.Syntometrin/Ergometrin: Kas içi enjeksiyon • kullanılır.Mizoprostol oral veya intrarektal olarak • kullanılabilir.

(iv) Uygulanma hızı1997-1999’da Birleşik Krallık’ta bir anne ölümü hakkında yapılan gizli bir soruşturma olayın 10 İU oksitosinin IV yoldan hızla uygulanmasını izleyen şiddetli hipotansiyona bağlı olduğu sonucuna varmıştır. Burada yapılan kilit tavsiye kullanımın “yavaş” olması gereği ise de, bu “yavaş”ın ne olduğu hakkında herhangi bir tanımlama bulunmamaktadır.

(v) Kullanımın zamanlanmasıİngiliz Ulusal Kodeksinde yer alan diğer tanımlamalarla birlikte çoğu kez kullanılan bir tavsiyeye göre koruyucu oksitosik tedavi “ön omuzun doğumunda (=hemen ardından)” uygulanır ve bu zamanlama, rastgele gruplandırılmış klinik araştırmaların birçoğunda da kullanılmıştır. Pratik olarak bizim çalışmamızda bu ilacın bebeğin doğumundan sonra kullanıldığı bildirilmiştir. İki rastgele gruplandırılmış kontrollü klinik araştırmada5,6 oksitosinin plasentanın doğumundan önce ve sonra kullanımı karşılaştırılmıştır. Uterotoniklerin olabildiği kadar erken verilmesinin herhangi bir yarar sağlamadığı bulunmuştur. Bu konuda daha ileri araştırmalara gereksinim vardır.

Komitemizin vardığı sonuçlar şunlardır:Koruyucu oksitosik tedavinin kullanılmasında • en iyi zaman doğumdan hemen sonradır.İlacın kordondaki nabzın kesilmesinden • önce veya sonra kullanılması sanki görece önemsizdir.

2(c) Plasentanın elle çıkartılmasıBu işlem kanama halinde gecikmeden • yapılmalıdır.Kanamanın bulunmaması halinde bu işlemin • ne zaman yapılması gerektiği hakkında Avrupa düzeyinde herhangi bir uzlaşma sağlanamamıştır. Bazıları doğumdan 20 dakika sonra girişimi uygularken diğerleri 1 saatten daha uzun süre beklemektedir. Bu konuda elde kanıt bulunmamaktadır ve daha fazla araştırma yapılmasına gerek vardır.

2(d) DiğerleriMeme başının uyarılması veya erkenden meme emzirilmesi, özellikle zayıf kaynaklara sahip tesislerde doğum sonu kanamanın önlenmesi için basit ve fizyolojik bir yöntem olarak savunulmaktadır. Elimizde mevcut iki adet rastgele gruplandırılmış, kontrollü klinik araştırmaya ait kanıtlar7, 8 bir sonuca varmaya izin vermeyecek kadar yetersizdir.

3. Sezaryende doğum sonu kanamanın önlenmesi

Sezaryen ile doğuma giren kadınlarda kan • transfüzyonuna gereksinim duyma riski artmıştır.Bebeğin sezaryen ile dünyaya gelmesinden • hemen sonra uterotonik bir ilacın rutin olarak kullanılmasının tavsiye edilmesi akla uygundur.Sezaryende kan kaybının doğru şekilde • saptanması güçtür. Hem vajinal, hem abdominal kan kaybının ölçülmesi ölçümün doğruluğunu arttırabilir.Kanama yönünden daha büyük risk • taşıdığı düşünülen sezaryende (örneğin plasenta previa, özellikle bir uterus skarının varlığı halinde) doğumhanede bir kıdemli doğumcunun bulunması önerilir.

4. Doğum sonu kanamada bakım4(a) Vajinal doğumdan sonra doğum sonu kanama Olayı biz üç basamağa bölmekteyiz:(i) olası aşırı kanama ile ilgilen,

Page 15: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

105

(ii) kanama ile erkenden meşgul ol ve(iii) Devam eden kanama ile erkenden meşgul ol.

(i) Olası aşırı kanama ile ilgilenmekOlayla ilgisi varsa plasentayı çıkart.• Mesaneyi boşalt, iyice kasılıncaya kadar • uterusa masaj yap, ilave uterotonik ver.Epizyotomide herhangi bir belirgin kanama • veya yırtık olup olmadığını araştır ve elde ettiğin sonuca göre davran.

(ii) Kanama halinde ivedi bakımYardım iste.• Kan kaybının miktarını, kan basıncını ve • nabız hızını ölç, daha önceden takılı değilse geniş çaplı bir intravenöz infüzyon kateteri yerleştir ve kan örneği al.Plasentanın tamam olup olmadığını araştır.•

(iii) Kanama devam edecek olursaGerekmesi halinde kristalloidler, kolloitler • ve/veya kan ürünleri ile dolaşım desteği sağla.Yeterli ekibin uygun bakımı vermesini • güvence altına al veya uygun yerlere başvur.İlave uterotonik ilaçlar kullan (enjekte • edilebilir prostaglandinler).Bimanüel kompresyon (iki elle sıkıştırma) • uygula (zamana dikkat ederek).Anestezi altında genital kanalı plasenta veya • plasenta parçaları kalması veya doğum yolu yırtıkları yönünden araştır ve elde ettiğin bulgulara göre davran.

Bir anestezi uzmanına hemen ulaşılıp ulaşılamaması ve kadına etkili bir epidural yapılmış olup olmaması yukarıdaki ve aşağıdakilerin hangi sıra ile uygulanacağını belirleyecektir.

Anestezist ve ekibin geri kalan üyeleri ile • sürekli iletişim halinde kal.

(iv) Kanama hala denetim altına alınmamışsa Kolloitler ve/veya kan ürünleri ile gerektiği • kadar dolaşım desteği ve gerek duyulursa vazopressörlerin kullanılması.Yeterli oksijenasyonun güvence altına • alınması.Pıhtılaşma anormalliklerinin izlenmesi.• Uterus içine tampon veya uterus içi balon • konulması.Uterus arterinin embolizasyonu.•

4(b) Sezaryende kanama(i) İvedi bakım

Mesanenin boş olduğundan emin ol.• Uterus boşluğunu araştır ve plasenta ve/veya • pıhtıları tahliye et.İyice kasılıncaya kadar uterusa masaj yap, • ilave uterotonikler kullan.Travmayı araştır ve varsa onar, uterusu dışarı • çıkar elinin altında tut.Kaybedilen kan miktarını ölç.•

(ii) Kanama kontrol altında değilse Gerektiği kadar kolloitler ve/veya kan • ürünleri ile dolaşım desteğini sürdür ve gerek duyulursa vazopressörleri kullan.Yeterli oksijenasyonu güvence altına al ve • gerektiği takdirde mekanik ventilasyonu elinin altında tut.Yeterli personelle uygun ve doğru bakım • yapılmasını güvence altına al.Ek uterotonik ilaçlar kullan (zerke mahsus • prostaglandinler).Uygun cerrahi girişim•

4(c) Faktör VIIÇok şiddetli kanamalarda bazen histerektomiden kaçınmaya izin verebilen müstakbel bir seçenek rekombinan aktive edilmiş faktör VII (NovoSeven®) olabilir. Bugün için NovoSeven çok pahalı olup emniyet derecesi henüz tam olarak değerlendirilmemiştir. Dolayısı ile bu ilacın kullanımı yeterli deneyim ve kaynaklara sahip olan ve halen devam etmekte olan kullanım kayıt grubuna dahil olan merkezlerle sınırlı tutulmalıdır.

Özel Mutabakat KomitesiÖzel Komite 14 Avrupa ülkesinden gelen uzmanlar tarafından teşkil edilmiştir:Avusturya: Mathias Klein (Doğum uzmanı), Heinz Leipold (Doğum uzmanı); Belçika: Sophie Alexander (Doğum uzmanı, Epidemiyolog), Paul Defoort (Doğum uzmanı), Corinne Hubinont (Doğum uzmanı), Wei hong Zhang (Epidemiyolog); Danimarka: Jens Langhoff-Roos (Doğum uzmanı), Desiree Rosenborg (Anestetist); Finlandiya: Risto erkkola (Doğum uzmanı), Vedran Stefanovic (Doğum uzmanı), Jukka Uotila (Doğum uzmanı); Fransa: Marie-Helene Bouvier-Colle (Epidemiyolog), Gerard Breart (Epidemiyolog), Catherine Deneux (Epidemiyolog), Thierry Harvey

Page 16: Bölüm 11 ĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF …...91 Bölüm 11 DOĞUMUN ÜÇÜNCÜ EVRESİNİN AKT İF YÖNET İMİ W. Prendiville, M. O’Connell F. T. Özgünen KANIT Geleneksel

106

(Doğum uzmanı), Frederic Mercier (Anestetist); Macaristan: Istvan Berbik (Doğum uzmanı), Jeno Egyed (Doğum uzmanı), Janos Herczeg (Doğum uzmanı); İrlanda: Mikael O’Connell (Doğum uzmanı), Walter Prendiville (Doğum uzmanı); İtalya: Anna Maria Marconi (Doğum uzmanı), Graziella Sacchetti (Doğum uzmanı); Hollanda: Kathy Herschderfer (Ebe), Jos Van Roosmalen (Doğum uzmanı); Norveç: Bente Ronnes (Ebe), Babill Stray-Pedersen (Doğum uzmanı); Portekiz: Diogo Ayres-de-Campos (Doğum uzmanı), Nuno Clode (Doğum uzmanı), Teresa Rodrigues (Doğum uzmanı); İspanya: Enrique Barrau (Doğum uzmanı), Vicenç Cararach (Doğum uzmanı), Dolores Gomez (Doğum uzmanı); İsviçre: Olivier Irion (Doğum uzmanı), Carolyn Troeger (Doğum uzmanı); Birleşik Krallık: Zarko Alfirevic (Doğum uzmanı), Peter Brocklehurst (Doğum uzmanı, Epidemiyolog), Alison MacFarlane (Epidemiyolog), Jane Rogers (Ebe), Clare Winter (Ebe).

Kaynaklar

EUPHRATES1. Prendiville WJ, Elbourne D, MacDonald S. Active versus expectant management in the third stage of labour (Cochrane Review). Cochrane Library, Issue 2, 2004. Chichester, UK: John Wiley & Sons, Ltd2. Elbourne DR, Prendiville WJ, Carroli G, Wood J, MacDonald S. Prophylactic use of oxyto-cin in the third stage of labour (Cochrane Review). Cochrane Library, Issue 2, 2004. Chichester, UK: John Wiley & Sons, Ltd3. MacDonald S, Abbott JM, Higgins SP. Prophylactic ergometrine-oxytocin versus oxytocin for the third stage of labour (Cochrane Review). Cochrane Library, Issue 2, 2004. Chichester, UK: John Wiley & Sons, Ltd4. Villar J, Gülmezoglu AM, Hofmeyr J, Forna F. Systematic review of randomized con-trolled trials of misoprostol to prevent postpartum hemorrhage. Obstet Gynecol 2002;100:1301–125. Jackson KW Jr, Allbert JR, Schemmer GK, Elliot M, Humphrey A, Taylor J. A random-ized controlled trial comparing oxytocin admin-istration before and after placental delivery in the prevention of postpartum hemorrhage. Am J Obstet Gynecol 2001;185:873–76. Huh WK, Chelmow D, Malone FD. A double blinded, randomized controlled trial of

oxytocin at the beginning versus the end of the third stage of labor for prevention of postpartum hemorrhage. Gynecol Obstet Invest 2004;58:72–67. Bullough C, Msuku R, Karonde L. Early sucking and post partum haemorrhage: controlled trial in deliveries by traditional birth attendants. Lancet 1989;334:522–58. Irons D, Sriskandabalan, Bullough C. A simple alternative to parenteral oxytocic for the third stage of labour. Int J Gynaecol Obstet 2004;46: 15–18