Biyoteknoloji
-
Upload
atilla-yardimci -
Category
Documents
-
view
2.551 -
download
2
Transcript of Biyoteknoloji
Biyoteknoloji
Teknolojik gelişmeler yeni endüstrilerin doğmasına, insan hayatını kolaylaştırı-
cı yeniliklerin ve çözümlerin oluşmasına katkıda bulunuyor. Son yıllarda biyo-
teknoloji konusunda sağlanan gelişmelere bu açıdan bakmakta yarar var. İlk
defa 1919 yılında Ereky tarafından kullanılan biyoteknoloji terimi; biyolojik sis-
temler, canlı organizmalar veya bunların türevlerinin, özel amaçlarla kültür ortamlarında
değiştirilerek veya geliştirilerek, ürün işleme teknikleri ile üretimlerin yapıldığı teknolojik
uygulamalar olarak tanımlanıyor. Tanımdan da anlaşılabileceği gibi biyoteknoloji, doğal
olarak var olmayan ya da yeterince üretimi mümkün olmayan maddelerin üretilmesin-
de kullanılan teknolojileri barındırıyor. Buna en çarpıcı örnek olarak insülin iğnesi veriliyor.
Aslına bakılırsa biyoteknolojik uygulamaların başlangıcı MÖ 1700’lü yıllarda Sümer-
ler tarafından, mayalandırma yöntemi ile biranın elde edilmesine kadar dayanıyor. Daha
sonraları günlük hayatta sıkça kullandığımız peynir, yoğurt, ekmek, parfüm gibi ürünlerin
üretiminde de biyoteknolojiden yararlanılmıştır. Penisilinin bulunması ile devam eden
süreç, son yirmi yılda sağlık, tarım, gıda, enerji ve
çevre konularında yoğunlaşmıştır. Günümüzde bi-
yoteknoloji sayesinde genetik bilgiler okunup de-
ğiştirilebilmekte ya da başka organizmalara aktarı-
labilmektedir. Bunun yanında, istenilen özelliklere
sahip bitki ve hayvanlar ile mikroorganizmaların da
üretilmesi mümkün. 1986 yılında ateş böceğinin sa-
hip olduğu ışık yayan genlerin alınıp yaprakları ışık
yayan tütün üretilmesi, 1997 yılında klonlanan ilk
memeli olan ve Dolly adı verilen koyunun doğması,
daha sonra yapay insan kromozomunun üretilmesi,
dikkat çeken gelişmeler olarak öne çıkıyor. 2020 yı-
lına kadar insan bedeninin yüzde 95’inin laboratu-
var ortamında üretilen organlar ile yenilenebileceği
yönünde öngörüler yapılıyor.
İNSAN YAŞAMINDA BİYOTEKNOLOJİNİN ETKİLERİ
Biyoteknolojik faaliyetler sonucunda bulaşıcı
hastalıkların oranının azaltılması, fosil yakıtların kul-
lanımının düşürülmesi ve biyoyakıtların kullanımı-
nın artırılması ile sera gazı etkisinin en aza indirilme-
si, biyokimyasal temizlik ürünleri ile su kullanımının
ve atık üretiminin azaltılması, zirai zararlılar ile mü-
cadelede çevreye daha az zarar verilmesi gibi fay-
dalar ortaya çıkmış bulunuyor. Gelecekte yaşam sü-
resi ve kalitesinin artırılmasına yönelik sağlık, gıda,
yem, temiz su, enerji, giyim için doğal kaynak ihti-
yaçlarının da karşılanması gerekecek. Bu aşamada
gelecek tahmin edicileri tarafından, biyoteknolojik
uygulamaların insanlığın gelecekte ihtiyacı olan te-
mel ihtiyaçlarını karşılayacak ürünler geliştireceğini
ve özellikle sağlık konusunda kişiye özel tedavi yön-
temlerinin uygulanması sayesinde, daha kısa süre-
de ve daha düşük maliyetler ile hastalıkların tedavi
42 EKONOMİK FORUM l Nisan 2012
TEKNOLOJİ
Ülkemizde genetik çalışmaların sadece koyun
kopyalama ve genetiği değiştirilmiş organizmalar
(GDO) ekseninde değerlendirilmesi yanlıştır.
Özellikle endüstriyel anlamda yürütülen
biyomalzeme, biyoenzim, biyoyakıt gibi
çalışmaların sağlayacağı katkıların da
bilinmesinde yarar var.
varlığını sürdürmeyi öğrenmiştir. Bilgiye erişme ve bunu doğru yerde doğru zamanda
kullanmayı öğrenmek ile entelektüel birikime sahip olmak günümüz insanının en temel
özelliklerini oluşturuyor. Ancak genetik araştırmaların sadece hastalıkla mücadele konu-
sunda yapılmadığını da bilmekte yarar var. Buna karşın günümüzde 250’den fazla biyo-
teknolojik sağlık ürünü ve aşının olduğu tahmin edilmekle birlikte bin 700 hastalığa yö-
nelik genetik testler yapılıyor. 2010 yılında ABD’de en çok satan 20 ilaçtan 7’sinin biyotek-
nolojik ürünler olduğu görülüyor. Bunun yanında ABD’de 2012 yılı ortalarında biyotek-
nolojik ürünlerin üretimi, onaylanması ve pazarlanması konularında yeni yasal düzenlen-
melerin yürürlüğe girmesi bekleniyor.
Tarım alanında biyoteknolojik uygulamaların kullanımı ile kaliteli ve daha fazla
ürün elde edilmesi yanında, bitkisel hastalık ve zararlılara karşı direnç artırılmış oluyor.
edilebileceği ileri sürülüyor. Güdümlü ilaç dağıtım
sistemleri kullanılarak, kişinin genetik özellikleri dik-
kate alınarak belirlenen ilaç dozları sayesinde, yük-
sek tedavi başarılarının sağlanması mümkün ola-
cak. Böylece aynı hastalık için standart tedavi yön-
temleri yerine kişisel özellikler ve farklılıkların dikka-
te alındığı yöntemler kullanılmaya başlanacak.
Aslında, embriyo aşamasından itibaren genetik
özelliklerin belirlenmesi ve değiştirilmesi gibi çalış-
maların insan ırkının doğal gelişimi üzerinde olum-
suz etkilerinin olacağı yönünde yapılan eleştiriler
üzerinde de durmakta yarar var. Bilindiği gibi gene-
tik farklılıklar insan ırkının gelişimi üzerinde olum-
lu etkiler yapmıştır. İnsan ırkı nesiller boyunca yaşa-
yarak öğrenme ve var olan potansiyelini, ihtiyacı ol-
dukça kullanma yetisi sayesinde, bir duvarın tuğla-
ları gibi sürekli üzerine koyduğu bilgiyi kullanarak,
Nisan 2012 k EKONOMİK FORUM 43
Hazırlayan: Dr. Atilla YARDIMCI (TOBB Bilgi Hizmetleri Daire Başkanı)
Sıra Ülke Puan
1 ABD 39,04
2 DANİMARKA 31,85
3 İSVEÇ 30,11
4 KANADA 29,26
5 AVUSTRALYA 28,63
6 İSVİÇRE 28,52
7 FİNLANDİYA 28,41
8 SİNGAPUR 27,90
9 İNGİLTERE 26,75
10 FRANSA 26,66
11 JAPONYA 26,39
12 HOLLANDA 26,11
13 İSRAİL 25,87
14 İRLANDA 25,32
15 BELÇİKA 25,11
16 ALMANYA 25,10
Sıra Ülke Puan
17 HONG KONG 24,98
18 YENİ ZELANDA 24,92
19 GÜNEY KORE 23,60
20 AVUSTURYA 22,66
21 NORVEÇ 22,38
22 İZLANDA 20,66
23 İSPANYA 20,10
24 PORTEKİZ 19,80
25 SUUDİ ARABİSTAN 19,55
26 ŞİLİ 19,53
27 ESTONYA 19,26
28 MALEZYA 18,78
29 LÜKSEMBURG 18,22
30 ÇİN 17,94
31 MACARİSTAN 17,24
32 ÇEK CUMHURİYETİ 17,07
Sıra Ülke Puan
33 İTALYA 16,92
34 SLOVAKYA 16,50
35 LİTVANYA 16,31
36 GÜNEY AFRİKA 16,20
37 YUNANİSTAN 14,87
38 POLONYA 14,54
39 TÜRKİYE 13,24
40 TAYLAND 12,98
41 MEKSİKA 12,98
42 BREZİLYA 11,67
43 RUSYA 11,53
44 HİNDİSTAN 10,13
45 FİLİPİNLER 10,09
46 ARJANTİN 9,33
47 ENDONEZYA 8,63
48 UKRAYNA 8,09
Biyoteknoloji Alanında Yenilik Yaratma Kapasitesi
Kaynak: Worldview: A Global Biotechnology Perspective 2011
Türkiye’nin sahip olduğu biyolojik zenginlik ve çeşitlilik göz önüne alındığında, kontrol-
süz olarak yapılacak genetik çalışmalar istenmeyen sonuçların doğmasına neden ola-
bilir. Çevreye denetimsiz olarak dağılacak olan genetiği farklılaştırılmış tohumlar, mev-
cut flora yapısına zarar verebilir. Bu nedenle tarımsal genetik çalışmalarının dikkatli ya-
pılması gerekiyor. Avrupa Birliği’nin biyogüvenlik konusundaki yaklaşımı da buna pa-
raleldir. AB, biyoteknolojik faaliyetlerin, özellikle insan sağlığı ile biyolojik çeşitlilik üze-
rinde olumsuz etkileri olabileceği için bazı tedbirlerin alınmasına yönelik düzenleme-
ler yapıyor.
TÜRKİYE’DE BİYOTEKNOLOJİNİN GELİŞİMİHalen yüzde 48’ine ABD’nin sahip olduğu dünya biyoteknoloji pazar büyüklüğü-
nün, 2014 yılında 318,4 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Türkiye’de ise sağlık
sektöründe yoğunlaşan biyoteknoloji uygulamaları, 2010 yılı rakamlarına göre yak-
laşık 1,7 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğü yaratmış durumda. Türkiye’de 1982 yı-
lında Enzim Teknolojisi İhtisas Komisyonu, 1984 yılında Biyoteknolojide Türkiye’nin
Önceliklerini Saptamaya Yönelik İhtisas Komisyo-
nu oluşturulmuş, 1985 yılında ise TÜBİTAK tara-
fından Biyoteknoloji Alanında Türkiye ve Geliştir-
me Politikası başlıklı rapor hazırlanmış ve politi-
ka önerilerinde bulunulmuştur. Vizyon 2023 Stra-
teji Belgesi’nin çalışma raporlarında da “21. yüzyı-
lın teknolojisi olarak tanımlanan biyoteknolojiye
sadece insanımızın yaşam kalitesini yükseltmek-
le sınırlı olmayan ekonomik ve teknolojik bir üs-
tünlük kazandırılacaktır” ifadesi yer alıyor. Özellik-
le sağlık ve tarım sektörlerinde biyoteknolojik uy-
gulamaların başarı ile uygulanması ile sağlanacak
sinerjinin etkilerinin çok daha büyük olacağı var-
sayılmıştır.
Tüm bu çalışmalara karşın, Scientific American
tarafından, 48 ülkeyi kapsayan ve biyoteknoloji ala-
nında fikri mülkiyet hakları, girişimciliğin desteklen-
mesi, ülke ekonomik faaliyetleri içindeki yeri, eği-
tim/iş gücü ile faaliyette bulunan kuruluş konula-
rında yapılan araştırmanın sonuçları dikkat çekici-
dir. Tüm değerlendirme kriterleri dikkate alındığın-
da Türkiye biyoteknoloji konusunda yenilikçilik ya-
ratma kapasitesi yönünden 39’uncu sırada yer al-
maktadır. İlk üç sıranın ABD, Danimarka ve İsveç ta-
rafından oluşturulduğu sıralamada Türkiye’nin 2023
yılında daha yukarılarda olmasını beklemek sanırım
yanlış olmaz.
Ülkemizde genetik çalışmalarının, sadece ko-
yun kopyalama ve genetiği değiştirilmiş organiz-
malar (GDO) ekseninde değerlendirilmesi yanlıştır.
Özellikle endüstriyel anlamda yapılacak biyomal-
zeme, biyoenzim, biyoyakıt gibi çalışmaların sağla-
yacağı katkıların da bilinmesinde yarar var. Bunun
yanında 2050 yılında dünya nüfusunun 9,3 milya-
ra ulaşacağı öngörüsünden yola çıkarak sahip oldu-
ğumuz biyoçeşitliliğin bozulmaması, iyileşerek ge-
lişmesi için gereken bilimsel çalışmaların yapılması
gerekiyor. Bu çalışmaların yanında elde edilen bul-
guların fikri mülkiyet hakları gözetilerek ticarileşme-
sinin sağlanması Türkiye’nin gelecekte, bilgiye da-
yalı rekabet edebilme yeteneğine sahip olması için
destekleyici bir etken olacak.
Yararlanılan Kaynaklar:- Geleceğe Yatırım, Temiz Z.A, Forbes Türkiye, 01.03.2012,168.- Biyoekonomiye Doğru: Türkiye Bu Sürecin Neresinde?, Arslanhan S., TEPAV Politika Notu, Şubat 2012, N201209.- Worldview: A Global Biotechnology Perspective 2011, Scientific American.- Biotechnology- The New Age “Global” Industry, Paul J and Lova F., Global Business Review, 2005,6,315.- Biyoteknoloji Alanındaki Gelişmelerin Yansımaları ve Türkiye’nin Politika Seçenekleri, Kıymaz T. ve Tarakçıoğlu M., DPT Planlama Dergisi, 2002, 42. Yıl özel sayısı,235.
44 EKONOMİK FORUM l Nisan 2012
TEKNOLOJİ