bir tatlı huzur

14
bir tatlı huzur (sesli)

description

bir tatlı huzur. (sesli). DİZİDE, TARTIŞMADA, TRAFİKTE, TELEFONDA, İŞTE, OKULDA, TOPLANTIDA, ALIŞVERİŞ KUYRUĞUNDA; HANGİ KAPIYI ÇALSAN, BURUK ACI GİBİ KARŞINDA:. GERİLİM, GERİLİM, HEM DE HEP YÜKSEK GERİLİM. oysa;. oysa;. adamakıllı benzetmekten, haddini bildirip mahvetmekten değil - - PowerPoint PPT Presentation

Transcript of bir tatlı huzur

Page 1: bir tatlı huzur

bir tatlı huzur

(sesli)

Page 2: bir tatlı huzur

DİZİDE, TARTIŞMADA,

TRAFİKTE, TELEFONDA,

İŞTE, OKULDA, TOPLANTIDA,

ALIŞVERİŞ KUYRUĞUNDA;

HANGİ KAPIYI ÇALSAN,

BURUK ACI GİBİ KARŞINDA:

Page 3: bir tatlı huzur

GERİLİM,

GERİLİM,

HEM DE HEP YÜKSEK GERİLİM.

Page 4: bir tatlı huzur

oysa;

Page 5: bir tatlı huzur

adamakıllı benzetmekten,haddini bildirip mahvetmekten değil -

basit şeylerden,

yani dünyayı kurtarmaktan,

yani huzur’dan,

oysa;

Page 6: bir tatlı huzur

yani Safa Sokağı’ndaki,çay ocağından bahsetmek istiyorum bugün.

Page 7: bir tatlı huzur

yani Safa Sokağı’ndaki,çay ocağından bahsetmek istiyorum bugün.

Page 8: bir tatlı huzur

Bir milyon sene önce, 2. kitabımda yazmıştım orayı; «Bir Mahur Çay Semaisi»ni

Page 9: bir tatlı huzur

Yolculuğum geçmişe, şehrin öteki yanına; eski Ankara’nın “At Pazarı - Sefa Sokağı’na,çaycı Hasan Tüsik’in bugün var - yarın yok, mahur saz semaisi gibi mekanına...

diye başlamıştım yazıma, bugün aramızda olmayanRahmetli Hasan Tüsik’in mekanında.

Page 10: bir tatlı huzur

Karlı bir kış ikindisi, At Pazarı’nda, Kayıp Ankara’da, bir başıma Safa Sokağı’nda çay içiyordum.

Zeki Müren’ler, Behiye Aksoy’lar çalarken radyoda, sert bakışlı Hasan Tüsik çayları tazeliyor, ben de orada çay içmiş müşterilerin, ocağın hatıra defterlerine yazdıkları yazıları okuyordum.

Bir yazı derin iz bırakmıştı o buharlı camların ardında:

“işte geldik gidiyoruz;biraz çayından, biraz dostluğundan aldık. ne bıraktık bilmiyorum. Şimdi giderken, güzele, yarına açılan mutlu günlerin hep birlikte eşiğinde olmayı diliyorum…

- 30.9.1991 Begüm”

Dilekleri kabul olmuş muydu acaba Begüm’ün?

Bilmiyorum; ama bir milyon sene sonra, bu sefer yağmurlu bir ilkyaz Cumartesi öğleni, yine Kayıp Ankara’da, yine bir başıma Safa Sokağı’nda çay içiyordum.

Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. İnsanlar çil yavrusu gibi kaçışırlarken, kilometrelerce ıslana ıslana, yürüye yürüye gelmiştim oraya kadar.

Page 11: bir tatlı huzur

Neden kaçacaktım ki yağmurdan?

Neler vermezdi o anda;görünür ya da görünmez

kafesler içindeki tutuklular- isteseler bile,

ellerini kollarını sallayarak dışarıda dolaşamayacak,

ıslanamayacak olanlar?

Neler veriyordu tam o sırada;şehrin en lüks mekanlarına,

ellerinde bir içecekle tıkılmışlar,Wireless şifresini girip,

notebook’larda huzur arayanlar?

Daracık Safa Sokağı’ndaydım; 2011’de, ya da 1951’de.

Page 12: bir tatlı huzur

Şifre falan girmeden,gerçek bir not defterine,

10’nuncu Defter’e bakıyordum.

Page 13: bir tatlı huzur

Bu sefer Begüm’ün değil,Elif’in yazdıklarını okuyordum:

Ankaralı biri olarak bunca zamandır bu güzelliğin içinde yaşamanın farkında olamamak çok acı gerçekten. Ancak bugünkü gelişimin son olmayacağından artık eminim. Bu güzelliği yaşattığınız için teşekkürler…

Ve, iyi ki farkına varabildim, ben de bir tatlı huzur almaya gelebildim,

iyi ki huzur almaktan daha önemlisinin, huzur vermek olduğunu -

hayattaki en değerli şeylerinrakamlarla değil, harflerle ifade edildiğini öğrenebildim,

Page 14: bir tatlı huzur

iyi ki bir başına da olsam,yalnız değilim diye düşünüyor;

ben de güzele, yarına açılan mutlu günlerin hep birlikte eşiğinde olmayı diliyordum…

- 31.5.2011 düş hekimi yalçın ergir”http://www.ergir.com

müzik: kalamış / beste: münir nûrettin selçukyaprak sayar – tanbur: murat bardakçı