Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN’ün ... · oluşmasını amaçlayan “Türkçe...
Transcript of Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN’ün ... · oluşmasını amaçlayan “Türkçe...
Bilim Eğitimi
AĞUSTOS 2013 YIL: 25 SAYI: 296
Bilim, Sanayi ve Teknoloji BakanıNihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat ACAR ile Röportaj
Bilim Eğitiminin Önemi
Bilim Dili Olarak Türkçe ve Türkçe Bilinci
www.verimlilikkongresi.gov.tr
Anıl YILMAZGenel Müdür
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN
AYLIK YAYIN ORGANIDIR
AĞUSTOS 2013 YIL: 25 SAYI: 296
Bu dergi 6.500 adet basılmaktadır.
ISSN: 1300-2414Yayın Türü: Yerel Süreli
Türkçe - İngilizce
SAHİBİT.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINAGENEL MÜDÜRAnıl YILMAZ
GENEL KOORDİNATÖRDilek BİRBİL
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜCangül TOSUN
İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSUGülçin MANZAK AYDIN - Şirin Müge KAVUNCU
WEB SİTESİ SORUMLUSU Aytunç AYHAN
FOTOĞRAFLARHakan CANBAKIŞ
Cüneyt OLGAÇ
DAĞITIM SORUMLUSUMehtap EMRE
(312) 467 55 90 / [email protected]
Anahtar Dergisi’nin PDF dosyalarının her ay düzenli olarak e-posta hesabınıza gönderilmesini istiyorsanız, konu alanına
“Anahtar” yazıp [email protected] adresine boş bir e-posta atabilirsiniz.
Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler yazarlarına aittir.
YÖNETİM YERİ
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Gelibolu Sokak No: 5
Kavaklıdere 06690 ANKARA
Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat)
Faks: (312) 427 30 22
Faks (Dergi): (312) 467 47 79
e-posta: [email protected]
internet: http://vgm.sanayi.gov.tr
http://anahtar.sanayi.gov.tr
GRAFİK TASARIM ve UYGULAMA
BASKI
KORZA YAYINCILIK
BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. Büyük Sanayi 1. Cad. 95 / 1 İskitler - AnkaraTel: (312) 342 22 08 Faks: (312) 341 14 27
BASILDIĞI TARİH: Anahtar Dergisi’nin Ağustos 2013 sayısı
20.07.2013 tarihinde basılmıştır.
Kapak Görseli: www.shutterstock.com
Bugünün genç nesillerinin; ülkemizdeki ve dünyadaki
gelişmelere karşı farkındalığı yüksek, araştırmacı
ve sorgulayıcı bir pencereden bakarak geleceğin
dünyasında yer alabilmeleri için yorumlama ve
çıkarımda bulunma kapasiteleri kadar, “bilimsel” bakış
açısıyla donanmaları kritik öneme sahiptir. Bilimsel
bilgi ve yaklaşımların toplumda yaygınlaşmasını, bilime
olan farkındalığın yükseltilmesini amaçlayan “bilim
eğitimi”, toplumsal gelişme için bireyin yaşamı boyunca
yararlanabileceği bilgiyi anlama, yönlendirme ve doğru
aktarabilme becerisi olarak da yorumlanabilmektedir.
Dergimizin bu sayısının temasını; çocuklara ve gençlere
bilimsel eğitim vermenin yanı sıra, toplumu topyekûn olarak
bilimsel açıdan geliştirmeyi hedefleyen tüm çalışmaları
kapsayan “bilim eğitimi” olarak belirledik. Türkiye Bilimler
Akademisi (TÜBA) ile işbirliğinde hazırladığımız bu sayıda;
Akademi tarafından “bilim eğitimi” konusunda yürütülen
çeşitli projelere ve çalışmalara ayrıntılı bir şekilde yer vermeye
çalıştık. Çocukları, sorgulama temelli eğitim yöntemiyle bilime
yöneltmeyi hedefleyen “Bilim Eğitimi Projesi”, çocukların
teknoloji ve dar anlamda internet kullanımını artırmayı
hedefleyen “Çocuk Platformu Projesi”, tarihimizin kültürel
bilimdeki hazinelerini gün yüzüne çıkarmayı hedefleyen
“Türk Dünyasının İnsanlığa Miras Bıraktığı 100 Temel Eser ve
Çocuk Uyarlamaları Projesi” ile Türkçede ortak bir bilim dilinin
oluşmasını amaçlayan “Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü Projesi”
bu projelerden sadece birkaçını oluşturmaktadır.
Dergimize değerlendirmeleriyle katkı veren Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat ERGÜN’e şükranlarımızı
sunuyoruz. TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat ACAR ile
“Bilim Dili Olarak Türkçe ve Türkçe Bilinci” başlıklı makalesiyle
dergimize Kanada’dan destek sağlayan Ottava Üniversitesi
Bilgisayar Bilimi Emeritüs Profesörü Tuncer ÖREN’e ve
dergimiz içeriğinin büyük bir kısmını hazırlayan TÜBA yönetici
ve çalışanlarına bir kez daha teşekkür ediyoruz.
İçindekilerOCAK 2013 YIL: 25 SAYI: 289
,
Kalkınma Bakanlığı Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürü Nahit BİNGÖL’ün Değerlendirmesi
Başkentin Potansiyeli Harekete Geçiyor
Bilgi Odaklı Sanayi ile Sürdürülebilir Kalkınma
Kalkınma Ajansı Desteklerinin KOBİ’lere Etkisi
NİSAN 2013 YIL: 25 SAYI: 292
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı MüsteşarıProf. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi
Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürü Muhsin DERE ile Röportaj
Piyasa Gözetimi ve Denetiminde Yeni Yaklaşımlar
Artık Verimlilik de Güvenlik Kadar Önemli!
Ürün Güvenliği
AÇIK
MAYIS 2013 YIL: 25 SAYI: 293
“Sürdürülebilir Üretim Sempozyumu” Ankara’da Gerçekleştirildi
“Sempozyumun, ülkemizin hedeflerine ulaşmasında bir kilometre taşı olmasını diliyorum”
“Sürdürülebilir bir yaşam yolu bulmalıyız”
“Temiz üretimi önemli bir fırsat ve açılım alanı olarak gördük”
Sürdürülebilir Üretim
HAZİRAN 2013 YIL: 25 SAYI: 294
Bilim, Sanayi ve Teknoloji BakanıNihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi
Sanayi Genel Müdürü Süfyan EMİROĞLU ile Röportaj
Sanayi, İklim Değişikliği ve Teknoloji
Şirket Çevreciliği
Sanayi ve İklim Değişikliği
Kamu - Üniversite - Sanayi İşbirliği
TEMMUZ 2013 YIL: 25 SAYI: 295
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı MüsteşarıProf. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi
Gelişmekte Olan Ülkelerin Ar-Ge ve İnovasyon Ekosistemlerinin Temel Dinamikleri
Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü Destek Programları
Kamu - Üniversite - Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantıları
Bilim Eğitimi
AĞUSTOS 2013 YIL: 25 SAYI: 296
Bilim, Sanayi ve Teknoloji BakanıNihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat ACAR ile Röportaj
Bilim Eğitiminin Önemi
Bilim Dili Olarak Türkçe ve Türkçe Bilinci
4 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat ERGÜN'ün Değerlendirmesi
6 Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı
Prof. Dr. Ahmet Cevat ACAR ile Röportaj
10 Bilim Eğitiminin Önemi
11TÜBA - Bilim Eğitimi Projesi / Aysu ERÖZEL
15 TÜBA - Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü Projesi
Aynur ODABAŞ
22 Bilim Dili Olarak Türkçe ve Türkçe Bilinci / Tuncer ÖREN
28 TÜBA - Türk Dünyasının İnsanlığa Miras Bıraktığı 100
Temel Eser ve Çocuk Uyarlamaları Projesi / Duygu COŞKUN
29 TÜBA - Çocuk Platformu Projesi / Aysu ERÖZEL
30 TÜBA-GEBİP: Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanlarını
Ödüllendirme Programı
32 Çok Boyutlu Organizasyonel Performans Ölçüm
Modelleri / Nilay DÖNMEZ, Aslıhan SERTKAYA, Gülçin MANZAK AYDIN, Gonca ARAS , Fatma GÜNTÜRKÜN
40 Büyük Veriler ve Süper İşlemler Çağı - 2 Dr. Mustafa Kemal AKGÜL
44
3AĞUSTOS 2013
44 İş Sağlığı- Güvenliği ve Verimlilik (HESAPRO) Projesi
Kapanış Toplantısı Ankara’da Gerçekleştirildi
47 “3. Sanayi Şurası” Hazırlık Çalışmaları Devam Ediyor…
48 Sanayi İstihdamında Tarihi Rekor…
49 Türkiye’nin En Girişimci ve Yenilikçi 50 Üniversitesi
Açıklandı
50 Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı’nın
(TurSEFF) İkinci Aşaması Açıldı
51Ergene Havzası Koruma Eylem Planı ile Sanayide
Temiz Üretim Sürecine Geçiş Hızlanıyor…
52 Science Education
54 Sanayi Göstergeleri / Industry Indicators
55 Bilim ve Teknoloji Göstergeleri
Science and Technology Indicators
56 Ulusal ve Uluslararası Verimlilik İstatistikleri
National and International Productivity Statistics
Ulusal Verimlilik İstatistikleri
National Productivity Statistics
1010 15
Sayı 296AĞUSTOS 2013
4949
2828
AĞUSTOS 2013
Günümüzde bilim ve eğitim,
ülkelerin gelişmişlik seviyelerini,
rekabet güçlerini belirleyen
stratejik öneme sahip iki önemli
konudur. Bu gerçeği iyi bildiğimiz
için, son yıllarda, özellikle eğitim,
bilim ve teknoloji alanında yeni
atılımlar gerçekleştirdik. Mesela
Ar-Ge harcamaları için milli gelirden
ayırdığımız pay oransal olarak
yaklaşık 3 kat, nominal olarak da 7 kat
artmıştır. Üniversiteler bünyesinde
kurulan teknoparkların sayısı ve
etkinliği de ciddi oranda artmıştır.
Ülkemizde 2002 yılında sadece 2
teknopark varken bugün 35 tanesi
faal olmak üzere 50 teknoparkımız
mevcuttur. Bu örnekleri artırmak
mümkündür ancak esas olan şudur:
Türkiye’nin dünyada en büyük 10
ekonomiden biri olma hedefinin,
bilim, teknoloji ve yenilikle ilgili
alanlarda yapacağı atılımlara bağlı
olduğu açıktır. Bu bakımdan, ilgili
tüm kurumların ve özellikle YÖK,
TÜBA ve TÜBİTAK gibi kurumlarımızın
daha etkin ve koordineli biçimde
çalışmasının büyük önem taşıdığına
inanıyoruz.
Dünyada, hemen hemen her ülkede,
Hükümet organlarına bilimsel
danışmanlık yapmak, seçkin bilim
insanlarını takdir etmek, bilim
kültürünü toplumda yaygınlaştırmak,
bilimi teşvik etmek ve bilim
insanlarının önemini vurgulamak gibi
amaçlarla ulusal bilim akademileri
kurulmuştur. Bilim akademileri öne
çıkmış bilim insanlarının üye oldukları
kurumlar olarak, bilimsel stratejilerin
ve politikaların belirlenmesinde ve
uygulanmasında, kısaca ülkenin
bilimsel gelişiminde önemli role
sahip kurumlardır.
Ülkemizin ulusal akademisi olan
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA)
de çeşitli program ve projeler
ile çalışmalarını sürdürmektedir.
Bunların arasında bilim insanlarımızın
takdir ve teşvikine yönelik Akademi
Üyeliği, TÜBA Bilim, GEBİP, Telif
ve Çeviri Eser Ödülleri, Bütünleşik
Doktora ve Doktora Sonrası Araştırma
Bursları, akademik hayata yöneliktir.
Bilim eğitimi, açık ders malzemeleri,
üniversite ders kitapları, üniversite
konferansları gibi program ve projeler
ise, bilimsel bilgi ve yaklaşımların
yaygınlaştırılmasına yönelik
faaliyetler olarak öne çıkmaktadır.
Çalışma gruplarınca ve bilimsel
toplantılar sonucu üretilen rapor ve
yayınlar ise, TÜBA'nın danışmanlık
işleviyle ilgili faaliyetlerdir. Türkçe
Bilim Terimleri Sözlük çalışmaları ile
Kültür Envanteri Projeleri ise Türk
dili ve kültürünü yaygınlaştırmaya
yönelik çalışmalar olarak ortaya
çıkmaktadır. TÜBA, TÜBİTAK bilim
kuruluna üye seçmekte, ayrıca Bilim
ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantı
ve faaliyetlerine de düzenli olarak
katılmakta, beş yıllık kalkınma
planlarının hazırlanmasına da katkıda
bulunmaktadır. Uluslararası alanda
ise diğer ülkelerin akademileri ile
ikili ve çoklu ilişkiler sürdürmektedir.
Bunların yanı sıra, TÜBA yayınlarının
da önemli faaliyetler arasında
görülmesi gerekir.
Bu süreçte TÜBA, bilim camiasının
taleplerine ne yazık ki yeterince
cevap verememiş ve gelişen
Türkiye’nin koşullarına göre yapı
TÜBA,
“bilim eğitimi”
açısından
son derece
değerli projeler
yürütmektedir
Nihat ERGÜNBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
4
AĞUSTOS 2013
ve süreçlerini geliştirememiştir.
2009 yılında akademi üyelerine
sağlanan araştırma desteği yüzde
200 oranında artırmıştık. Ancak
bununla yetinmedik ve TÜBA'nın
yeniden yapılandırılması gereği
doğrultusunda, 2011 yılında kapsamlı
bir değişiklik gerçekleştirdik.
Bu kapsamda TÜBA; Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığımız ile birlikte
çalışan bir kuruluş haline gelmiştir.
Üye sayısı ve seçimi, Başkanlık
süresi ve seçimi gibi konularda
değişikliklere gidilmiştir. Öncelikle,
akademi üyeliğine aday gösterme ve
seçilmede, mevcut üyeler yanında
YÖK ve TÜBİTAK gibi bilimsel
kurumların da üye seçmesine imkân
tanınmıştır. 1/3 üyenin TÜBİTAK Bilim
Kurulunca seçilmesi ve Akademi
Başkanının da Genel Kurul tarafından
seçilecek üç aday arasından
Başbakanca atanması öngörülmüş,
uygulama da buna göre yapılmıştır.
Tüm bunlar yapılırken, TÜBA’nın mali,
idari ve bilimsel özerkliğine halel
getirecek bir değişiklik yapılmamıştır.
Yapılan değişikliklerle, TÜBA’yı temel
bilimler konusundaki araştırmalarda
aktif bir unsur haline getirme amacı
doğrultusunda TÜBA’ya enstitü
kurma yetkisi verilmiş, bu anlamda
çalışma alanının genişletilmesi, daha
aktif bir bilim kurumu haline gelmesi
yönünde düzenlemeler yapılmıştır.
Bu kapsamda, özellikle üye sayısının
ve üye seçim kanallarının artırılmasını
vurgulamak gerekir. Bu değişikliklere
kadar TÜBA'nın üye sayısı, bilim
camiamızın hızla gelişmesine rağmen
yaklaşık 140'da kalmıştır. Yeni
üyelerin mevcut üyelerce önerilmesi
ve seçilmesi sistemi, akademinin
adeta "kapalı bir kulüp" haline
gelmesine yol açmıştır. Asli ve
asosye üye sayısının 300'e çıkarılması
ve bilim hayatımızın başlıca
kuruluşları olan YÖK ve TÜBİTAK'a
da belli oranda üye seçme hakkının
verilmesi ile TÜBA'nın temsiliyet
ve diğer bakımlardan gelişmesi
için önemli bir imkân sağlanmıştır.
Nitekim bugün TÜBA'nın üye sayısı
203'e ulaşmış, bilim insanları ve
alanları itibarıyla temsil kabiliyeti
de önemli oranda artmıştır.
Bu değişiklikler, aslında ulusal ve
uluslararası koşullara göre TÜBA'nın
yeniden yapılandırılması ihtiyacının,
hatta zorunluluğunun bir sonucu
olarak görülmelidir. Bu değişikliklerin
yeterli ve ideal olmadığını, deneyim
ve örneklerden de yararlanarak yeni
bir TÜBA yasasının çıkarılmasının
Akademinin daha etkin kılınması
bakımından yararlı, hatta gerekli
olduğunu da görüyoruz. Nitekim
Akademi Başkanlığımız, bir taslak
önerisi oluşturma konusunda
çalışmalarını sürdürmektedir.
Yenilenen yönetim ve üye yapısıyla
TÜBA, ciddi bir yeniden yapılanma
süreci içinde bulunmaktadır. Bu
süreçte, Akademinin tüm düzenleme,
yapı ve süreçleri gözden geçirilmekte
ve geliştirilmektedir. Sahip olduğu
bu yeni yapı ile bilimi özendirme
ve bilimsel eğitim çalışmalarını
desteklemeye daha da ağırlık veren
ve hızlandıran TÜBA, bu kapsamda,
2012 yılında duraksama yaşayan
burs ve ödül programlarını işler hale
getirmiş ve bu programları revize
etmiştir. 8 Haziran 2013 tarihinde
yapılan törenle 2012 dönemine ait
Genç Bilim İnsanlarını Ödüllendirme
Programı (GEBİP) ve Üniversite Ders
Kitapları Telif ve Çeviri Eser Ödülleri
(TEÇEP) kazananlarına ödülleri
verilmiştir.
Ülkemizde bilim ve teknoloji alanında
belirlenen ulusal hedefl ere ulaşılması
amacıyla, 2011 yılından bu yana
tüm kurumlar tarafından bu amaca
hizmet eden görev dağılımının
yapıldığı ve Bakanlığımızca her yıl
onaylanan Ulusal Bilim, Teknoloji ve
Yenilik Stratejisi (UBTYS) 2011-2016
Eylem Planları hazırlanmaktadır.
Bu planda yer alan ulusal stratejik
amaçlarımızdan biri bilim ve teknoloji
insan kaynağının geliştirilmesidir.
Bu anlamda, Bakanlığımız
nezdinde ve Bakanlığımıza bağlı
kurumlar tarafından birçok eylem
yürütülmekte ve geliştirilmektedir.
Bu kurumlardan ülkemizde başlı
başına bilimi temsil eden kurum
olarak TÜBA, bu alanda yürüttüğü
çalışmalarıyla, bilimsel insan
kaynağının geliştirilmesi stratejisine
önemli katkılar sağlamaktadır.
TÜBA, yürütmekte olduğu “Bilim
Eğitimi”, “Türkçe Bilim Terimleri Sözlük
Projesi” gibi projeleri geliştirerek
sürdürme amacındadır. Bunların
yanı sıra, Türk bilim hayatı açısından
büyük öneme sahip olan bazı yeni
projeleri de devreye sokmaktadır.
Bu yeni projelerden biri, Eskişehir
2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti
Ajansı'nca desteklenecek olan “Türk
Dünyası’nın İnsanlığa Miras Bıraktığı
100 Temel Eser ve (Bunların) Çocuk
Uyarlamaları Projesi”; diğeri ise, yine
aynı ajans tarafından desteklenecek
olan “Çocuk Platformu Projesi”dir. Bu
projeler, özellikle çocuklarımız ve
yetişkinlere yönelik "bilim eğitimi"
açısından son derece değerli
projelerdir.
Osmanlı döneminde "Encümen-i
Daniş" gibi bazı örnekler olmasına
rağmen TÜBA, oldukça genç bir
kuruluşumuzdur. TÜBA'nın gelişimi
ve kurumsallaşmasını tamamlayarak
işlevlerini, özellikle bilim temelli
danışmanlık görevini daha etkin
olarak yapar hale gelmesi, Türkiye'nin
bilimsel gelişimi açısından büyük
önem taşımaktadır. Türkiye'nin
2023 vizyonunun gerçekleşmesi
bakımından bilim ve yenilik
alanındaki performansımız kritik
öneme sahip bulunmaktadır. Bunun
için de YÖK, TÜBA, TÜBİTAK başta
olmak üzere ilgili tüm kuruluşların
eşgüdüm ve işbirliği içinde
çalışması büyük önem taşımaktadır.
Bakanlığımız, ilgili kuruluşlarımızla
birlikte bu anlayış doğrultusunda
faaliyetlerini sürdürmektedir.
5
6 AĞUSTOS 2013
TÜBA olarak bilim eğitimi işlevimizi, projelerimizi
geliştirerek ve yeni projeler üreterek daha etkin
hale getirmeyi amaçlıyoruz
Prof. Dr. Ahmet Cevat ACARTürkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı
Sayın Acar, öncelikle TÜBA’nın
kuruluşu, amacı, görevleri ve yapısı
hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA),
Türkiye’nin tüm bilim alanlarını
kapsayan ulusal akademisi olarak,
2 Eylül 1993 tarihli 497 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname (KHK) ile
kurulmuş, 7 Ocak 1994 tarihinde
çalışmalarına başlamıştır. Önce
Başbakan tarafından 10 bilim insanı
“üye” olarak atanmış, bu üyelerin
seçtiği diğer 10 üyeyle birlikte üye
sayısı 20’ye ulaşmıştır. Bu üyeler
arasından seçilen üyelerce Akademi
Konseyi oluşturulmuş ve ilk başkan
seçilmiştir. Böylece, 1994 yılı başı
itibarıyla Akademi’nin ilk kuruluşu
tamamlanarak faaliyetleri başlamıştır.
497 sayılı KHK’da 2009 ve 2011
yıllarında bazı değişiklikler yapılmıştır.
2009 yılındaki ilk değişiklikle,
üyelere ödenen “araştırma
desteği” yüzde 200 oranında
artırılmıştır. 2011 yılında 635, 651
ve 662 sayılı KHK’larla getirilen
değişikliklerle de, Akademi’nin
kamu organizasyonundaki konumu,
üye sayısı, üye ve başkan seçimi,
Konseyin görevleri gibi konularda
bazı yeni düzenlemeler devreye
7AĞUSTOS 2013
sokulmuştur. 635 sayılı KHK ile,
Türk kamu yönetiminde öngörülen
reorganizasyon çerçevesinde,
önceden Başbakan’a bağlı olan TÜBA,
“Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı'na
bağlı..” bir kuruluş haline getirilmiştir.
22.08.2011 tarihli ve 651 sayılı KHK ile
asli ve asosye üye sayısı her birinde
150 olmak üzere toplam 300 olarak
belirlenmiş ve bunların TÜBA, YÖK
ve Bakanlar Kurulu tarafından eşit
oranlarla seçilmesi ve Başkan’ın
asli üyeler arasından Başbakanca
atanması öngörülmüştür. Ancak, “üye
seçimi ve Başkan ataması” ile ilgili
bu düzenlemeler hiç uygulanmadan
662 sayılı KHK ile değiştirilmiş ve
uygulama da bu son değişikliğe göre
yapılmıştır. 662 sayılı KHK ile asli ve
asosye üyelerin üçte birinin Bakanlar
Kurulu yerine TÜBİTAK Bilim Kurulu
tarafından seçilmesi ve Başkan’ın da
Akademi Genel Kurulunca seçilecek
üç aday arasından Başbakan
tarafından atanması öngörülmüştür.
497 sayılı KHK'nin 1. maddesinde
TÜBA’nın amaçları; “Türkiye'de tüm
bilim alanlarındaki araştırmaları,
bilimci kişiliğini ve araştırıcılığı
özendirmek ve bu alanlarda
emeği geçenleri onurlandırmak;
gençleri bilim ve araştırma alanına
yöneltmek; Türkiye'deki bilimcilerin ve
araştırıcıların toplumsal statülerinin
yükseltilmesi ve korunmasına çalışmak;
bilim ve araştırma standardlarının
uluslararası düzeye çıkarılmasına
yardım etmek..” olarak belirlenmiştir.
Bu amaçlar doğrultusunda
Akademi’nin başlıca görevleri,
KHK’nın 2. maddesinde;
“a) Bilimsel konularda ve bilimsel
önceliklerin saptanması amacıyla
incelemeler ve danışmanlık yapmak,
b) Toplumda bilimsel yaklaşım ve
düşüncenin yayılmasını sağlamak,
c) Hükümete, Türk bilimcileri ve
araştırıcılarının toplumsal statüleri,
yaşam düzeyleri, gelirleri ve bu tür
faaliyetlerin gereği olan özel kolaylık
ve ayrıcalıklara ilişkin mevzuat
değişiklikleri önermek,
d) Bilimin öneminin ülke kamuoyunca
takdir ve kabulünü sağlamak ve bilim
adamlığını özendirmek için ödüller
vermek,
e) Yukarıda belirtilen amaçların
gerçekleştirilmesi ve görevlerin
yerine getirilebilmesi ile ilgili her
türlü faaliyette bulunmak” şeklinde
sıralanmıştır.
TÜBA bu görevlerini, önceleri
TÜBİTAK bütçesine konulan ödenek,
5018 sayılı yasadan sonra ise
kendisine özgü bütçeyle sağlanan
mali imkânlarla ve TÜBİTAK ile
diğer kurumlardan görevlendirme,
sözleşme ve hizmet alımı yoluyla
istihdam edilen personel ile
yerine getirmektedir. 5018 sayılı
yasadan sonra, bütçe ile ilgili
faaliyetler Akademi bünyesinde
gerçekleştirilmektedir. Ancak,
sekreterlik hizmetlerinin hâlen
TÜBİTAK tarafından yürütülmesine
devam edilmektedir.
TÜBA’da hâlen 54 personel görev
yapmaktadır. Bunların yedisi TÜBA
adına sözleşmeli, dokuzu TÜBİTAK’tan
görevlendirme, 38’i de hizmet alımı
statüsünde hizmet vermektedir.
Akademi’yi akademi yapan temel
unsur, üyelerdir. TÜBA’nın 24’ü şeref,
119’u asli ve 60’ı asosye olmak üzere
toplam 203 üyesi bulunmaktadır. Asli
ve şeref üyeliği hayat boyu devam
etmekte, asosye üyelik ise en fazla
dokuz yıl sürmektedir. Akademi
üyelerinin 52’si sağlık, 48’i fen, 38’i
mühendislik bilimleri ve 65’i de
sosyal bilimler alanında faaliyet
göstermektedir.
Akademi’nin başlıca yönetim
organları; Başkan, Akademi Konseyi
ve Akademi Genel Kurulu’dur. Başkan,
asli üyeler arasından üç yıllık bir süre
için seçilmekte ve bir kişi en fazla iki
defa başkan seçilebilmektedir. Konsey
ise, asli üyeler arasından üç yıllık
süre için seçilen 10 üye ile başkandan
oluşmaktadır. Genel Kurul ise, tüm
üyelerden oluşmaktadır.
Türkiye’nin ulusal akademisi olarak
TÜBA’nın daha etkin hizmet görmesi
açısından, finansal hizmetler yanında
personel ve sekretarya hizmetleri
bakımından da güçlendirilmesine
ihtiyaç vardır. TÜBA’nın yasa,
örgüt ve iş süreçlerinin yeniden
yapılandırılması ve geliştirilmesine
yönelik çalışmalarımız devam
etmektedir.
TÜBA’nın program ve projeleri
hakkında bilgi verir misiniz?
TÜBA’nın görevlerini yerine
getirmeye yönelik faaliyetleri, esasen
çeşitli program ve projeler şeklinde
yürütülmektedir.
Üniversite ders kitapları ve açık ders
malzemeleri programları ile TÜBA
Bilim, GEBİP ve TEÇEP Ödülleri,
Bütünleştirilmiş Doktora ve Doktora
Sonrası Araştırma Programları,
Bilim Eğitimi, Türkçe Bilim Terimleri
Sözlüğü, Ders Kitaplarında İnsan
Hakları, Çevre ve Sürdürülebilirlik,
Kültür Envanteri Projeleri ile Kanser
ve Kök Hücre Çalışma Grupları,
Üniversite ve Akademi Konferansları;
TÜBA'nın başlıca program ve projeleri
olarak ortaya çıkmaktadır.
Bunlar içinde TÜBA Ödülleri, bilim
insanlarımızın bilimsel başarılarını
teşvik etmek bakımından önemli
bir konuma sahiptir. Bu çerçevede,
sosyal bilimler alanında çalışan bilim
insanlarımıza, 9 bilim, 24 hizmet ve 24
teşvik ödülü verilmiştir. Bugüne kadar
Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanlarını
Ödüllendirme Programı (GEBİP)
kapsamında da toplam 294 genç
bilim insanımız ödüllendirilmiş, TÜBA
Üniversite Ders Kitapları Telif ve Çeviri
8 AĞUSTOS 2013
Eser Ödülleri (TEÇEP) kapsamında ise
70'i telif ve çeviri eser ödülü, 56’sı da
kayda değer telif ve çeviri eser ödülü
olmak üzere toplam 126 esere ödül
verilmiştir.
Türkiye’de öncülük özelliğine sahip
Açık Ders Malzemeleri Programı
kapsamında temel bilimler ve
sosyal bilimler alanında, 50 adet
çeviri, 30 adet telif eser olmak üzere
toplam 80 eser, bilim insanlarımız
ve öğrencilerimizin hizmetine
sunulmuştur. TÜBA Açık Ders
Malzemelerine http://www.acikders.
org.tr/ adresinden ücretsiz ve şifresiz
olarak erişilebilmektedir. Sosyal
Bilimler Türkçe Bilim Terimleri sözlüğü
de tamamlanarak, yayımlanmıştır.
Diğer bazı çalışmaların sonuçları da
rapor vb. şeklinde yayımlanmıştır.
“Bilim ve Düşün Dizisi”, “Akademi
Forumu Dizisi”, “Bilim Eğitimi Dizisi”,
“Bilimsel Toplantı Dizisi”, “Türkiye
Cumhuriyeti’nin 75. Yılı Dizisi”,
“TÜBA Raporları”, “Üniversite Ders
Kitapları”, “TÜBA Yaşamöyküleri”,
“Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de
Bilim”, “Erdal İnönü Bibliyografyaları”,
“TÜBA-TÜKSEK Kültür Envanteri
Yayınları” Akademi’nin geniş yayın
yelpazesinin başlıklarını içermektedir.
Akademi’nin ayrıca, “TÜBA-AR
Arkeoloji Dergisi”, “TÜBA-KED Kültür
Envanteri Dergisi” ve “Günce” başlıklı
süreli yayınları da bulunmaktadır.
Yeni dönemde, TÜBA’nın mevcut
program ve projelerinin geliştirilerek
sürdürülmesi yanında, yeni program
ve projeleri de devreye sokma
yönündeki çalışmalarımız devam
etmektedir. Bu bağlamda, mevcut
ödül programlarının geliştirilmesi
yanında “100 Temel Eser, Bu
Eserlerin Çocuk Sürümleri ve Çocuk
Platformu” gibi yeni projelerin de,
Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür
Başkenti Ajansı desteğiyle bu yıl
içinde devreye sokulması yönündeki
çalışmalarımız devam etmektedir.
Mevcut çalışma gruplarının
yeniden yapılandırılması yanında
gıda, beslenme, bilim politikaları
gibi alanlarla ilgili yeni çalışma
grupları ile TÜBA Genç Akademi'nin
oluşturulması da planlarımız
arasındadır.
TÜBA’nın dünyadaki bilim
akademileri ve uluslararası bilim
kuruluşları ile ilişkileri hakkında
bilgi verir misiniz?
TÜBA açısından uluslararası ilişkiler
önemli bir faaliyet alanıdır. TÜBA'nın
hâlen 21 yabancı ulusal bilim
akademisi ile protokole bağlanmış
ikili ilişkisi vardır. Ayrıca TÜBA, IAP
(Inter Academy Panel), IAMP (Inter
Academy Medical Panel), ALLEA,
AASSA, ISSC (International Social
Science Council) gibi 12 uluslararası
akademiler arası kuruluşa üyedir.
Bunların bazılarında Akademi
üyelerimiz, yönetim organları
ve çalışma gruplarında da görev
yapmaktadır.
9AĞUSTOS 2013
İkili ve çoklu uluslararası ilişki ve
işbirliğimizin geliştirilmesi yönünde
faaliyetlerimiz devam etmektedir.
Dünyadaki örnekleriyle
kıyasladığınızda TÜBA’yı nasıl
değerlendiriyorsunuz?
TÜBA, emsalleri ile kıyaslandığında;
yapı ve işlevleri bakımından Avrupa
ve Amerika'daki örneklerine
benzeyen ve henüz 20. yılını
idrak eden oldukça genç bir
ulusal akademidir. Akademimizin
kurumsallaşmasını tamamlaması için
yasa, yapı, süreç ve insan kaynakları
bakımından geliştirilmesine ihtiyaç
bulunmaktadır.
Bununla birlikte, ülkemizin ve
bilim camiamızın potansiyel
ve performansına bağlı olarak
TÜBA, uluslararası alanda saygın
bir konuma da sahiptir. Ulusal ve
uluslararası deneyim ve bilgilerden
de yararlanarak kurumsallaşmamızı
tamamladığımızda, TÜBA’nın etkinlik
ve saygınlığı daha üst düzeylere
yükselecektir.
Genç Akademi kavramı hakkında
bilgi verir misiniz? Türkiye’deki Genç
Akademi çalışmalarını anlatabilir
misiniz?
“Genç Akademi - GA (young
academy)”, genç bilim insanlarının
teşvik edilmesi ve desteklenmesi
amacına yönelik olarak son yıllarda
önem kazanan bir olgu olarak
karşımıza çıkmaktadır. Konuya verilen
öneme bağlı olarak ulusal akademiler
bünyesinde veya onların desteğiyle
“genç akademi” olarak adlandırılan
organizasyonların oluşturulması
güncel bir eğilim olarak ortaya
çıkmaktadır.
Aslında Akademimizin GEBİP
Programı, genç akademi oluşumunun
ilk örneklerinden veya benzerlerinden
biri olarak da kabul edilebilir. Bununla
birlikte, GA’nın günümüzdeki
anlam ve içeriğine uygun bir
oluşum için atmamız gereken bazı
adımlar da bulunmaktadır. Bu
anlayış doğrultusunda TÜBA-Genç
Akademi'nin oluşturulması için
çalışmalar başlatılmış ve konuya
ilişkin ilk rapor da tarafımıza
sunulmuştur. Bu çalışmaların
tamamlanmasını takiben ulusal genç
akademimiz kurulacak ve faaliyete
geçecektir.
Bilim eğitimi sizin için
neden önemli?
Bilim eğitimi, bilimsel bilgi
ve yaklaşımların toplumda
yaygınlaşmasına, bilim eğitiminin
etkinliğinin artırılmasına yönelik
olduğu; bu amaçların gerçekleşmesi
de ekonomik ve toplumsal gelişme
için hayati bir öneme sahip
olduğu için önemlidir. Kuşkusuz
bilim eğitimiyle ulaşılmak istenen
hedefl erin gerçekleşmesi sadece
Akademi’den beklenen bir görev
değildir, bu konuda diğer eğitim
ve bilim kuruluşlarına da önemli
görevler düşmektedir. Bununla
birlikte, günümüzde tüm ulusal
akademiler, konunun önemi ve
kapsamının bir sonucu olarak
bilim eğitimi konusuna önem
vermektedirler. TÜBA olarak biz
de bilim eğitimi işlevimizi, mevcut
projeleri geliştirmek ve yeni projeler
üretmek suretiyle daha etkin hale
getirmeyi amaçlıyoruz.
TÜBA, 100 Temel Eser ve Çocuk
Platformu projelerini neden
başlattı?
TÜBA bu projeleri, Akademimiz ve
ülkemiz açısından bu konuda önemli
bir eksiklik ve ihtiyaç olduğu için
başlatmıştır.
Bilindiği gibi bir ulusun bilimsel
gelişimi açısından bireylerin gerekli
özgüven ve motivasyona sahip
olması; bunun için de kendi bilimsel
geçmiş ve birikiminin farkında
olması ve onlardan yararlanması
son derece önemlidir. Geçmişteki
bazı çabalara rağmen bu konuda
ciddi eksikliklerimiz olduğu açıktır.
100 Temel Eser ve Bunların Çocuk
sürümleriyle Çocuk Platformu
Projeleri, bu eksiklik ve ihtiyacın
giderilmesine yönelik olarak
Akademimizce geliştirilen ve TÜBA
ile Eskişehir 2013 Türk Dünyası
Kültür Başkentliği Ajansı arasında
imzalan protokol çerçevesinde
Ajans desteğiyle gerçekleştirilmesi
planlanan projelerdir.
Kısaca “100 Temel Eser” diye
adlandırdığımız proje, Türk
dünyasının bilim ve insanlığa katkısını
temsil eden ve yaklaşık 300 ciltlik
100 klasik eserin, tıpkıbasımını ve
günümüz Türkçesine çevrilmesini
içermektedir. Ayrı bir proje olarak
da değerlendirilebilecek olan bu
eserlerin “çocuk sürümleri” ise,
anılan eserlerin sadeleştirilerek
ve görsellerle zenginleştirilerek
çocuklarımızın yararlanmasına
sunulmasını hedefl emektedir.
Çocuk Platformu Projesi ise, bilişim
teknolojilerinin hayatın her alanında
bu kadar yaygınlaştığı bir süreçte, bu
teknolojilerin özellikle çocuklarımıza
yönelik bilim eğitimi amacı
doğrultusunda etkin ve güvenli bir
biçimde kullanımını amaçlamaktadır.
Platform, ayrıca, çocuklarımızın
farklı ulusların çocuklarıyla yapıcı
ve geliştirici iletişim ve ilişkiler
kurmalarına da olanak sağlayacaktır.
Böylece, çocuklarımız için, bir
yandan bilimsel bilgi ve yaklaşımların
kazanılması, diğer yandan
“uluslararası beceriler”in geliştirilmesi
gibi yararlar elde edilecektir.
AĞUSTOS 2013
Günümüzde, politika, ekonomi, bilim gibi toplumsal alanlarda değişimler oldukça hızlı gerçekleşmektedir. Buna bağlı olarak, “sürdürülebilir kalkınmayı” sağlayabilmeleri için toplumların, bilim ve teknoloji çağının gereksinimi olan bu değişime aynı hızla ayak uydurmaları gerekmektedir. Bu sebeple, toplumu oluşturan bireylerin yanı sıra toplumu oluşturacak olan gelecek nesillerin de yaşadıkları çevreyi, bilimsel ve teknolojik olayları anlayabilecek, yorumlayabilecek ve çıkarımlarda bulunarak harekete geçebilecek kapasite ve algılama yeteneğine sahip olmaları ve “bilimsel bakış açısı” kazanmaları önemlidir.
Bilim, “genel olarak doğruyu bulmak, özel olarak evrenin yapısı ile işlemesini sağlayan düzeni ve doğal yasaları ortaya çıkarmak amacıyla deney, gözlem, savurma, çözümleme, birleştirme teknikleri kullanarak ve yansızlık, ölçülebilirlik, yinelenebilirlik, sorgulanmaya açıklık ölçütlerine uyularak, fiziksel ve doğal dünyanın sistemli biçimde incelenmesi ve bu inceleme sonucunda oluşan bilgi birikiminin tümüdür" (TÜBA-Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü). Bilim, hem bilimsel yöntemlere dayanarak bilgiyi kullanmaya hem de yeni bilgiler elde etmeye yardımcı olur. Bu nedenle, her bilimsel bilgi,
kendinden sonraki bilgilerin doğuşunun göstergesidir. Bilgi insanlığın var oluşundan bu yana, ona yeni kapıları açan anahtar olmuştur. Toplumlar, genç insanlarına bilimin hayatın her alanında ve her meslekte kullanıldığını gösterebilmelidir.
Bu bağlamda, “bilim eğitimi” olgusu daha geniş çerçevede ele alınmalıdır. “Bilim eğitimi”, toplumsal ve ulusal gelişme için kullanılan bir strateji ve bireyin yaşamı boyunca her alanda yararlanabileceği, bilgiyi yönlendirme ve doğru aktarabilme becerisi olarak da yorumlanabilir. Yani “bilim eğitimi”, çocuklara ve gençlere bilimsel eğitim vermenin yanı sıra, buna bağlı olarak toplumu bilimsel açıdan geliştirmeyi hedefleyen her türlü çalışmayı da kapsamaktadır.
Bilimin eğitimin doğru ve etkili bir şekilde verilmesi bu çalışmalardan biridir. Bu amaçla, dünya genelinde eğitimde yeni yapılanmalar devam etmekte, başta sorgulama-temelli eğitim olmak üzere yeni pedagojik yöntemlere doğru yönelmeler gerçekleşmektedir. Ancak, sadece bilim eğitiminin verilme şeklinin etkili olması yeterli değildir. Çocukların teknolojiyi düzgün ve doğru amaçlarla kullanabilen, daha interaktif ve daha paylaşımcı bireyler olarak yetiştirilmelerine katkı sağlayacak yapılanmalara yönelmek de bilim ve teknoloji çağı için oldukça önem kazanmaktadır.
Eğitimin yanında, eğitimde verilen ve kullanılan bilimsel bilginin gelişmesi de önemlidir. Bilim, kendinden önceki bilimsel çalışmalardan beslenen bir yapıya sahiptir. Bu açıdan bakıldığında, bilimin ve bilim eğitiminin
gelişimine katkı sağlamak amacıyla geçmişten gelen kültürel ve ulusal bilimsel çalışmaların su yüzüne çıkarılması ve toplumun tüm bireylerinin ulaşabileceği ve anlayabileceği bilimsel kaynaklar haline getirilmesi oldukça önemlidir.
Bilimin ulusal bir bütünlükte ele alınması ve doğru yorumlanıp ifade edilebilmesi de bilim eğitiminin yapıtaşlarından biri olarak düşünülmelidir. Bunun için ortak bir bilim dilinin oluşturulması ve yeni bilimsel terimlerin dilimize kazandırılması, ulusal bir bilim kimliğinin toplumda oluşturulmasına ve gelecek nesillerin bilgilerini daha doğru ifade edebilmelerine olanak sağlayacaktır.
Bu amaçla, Türkiye Bilimler Akademisi “bilim eğitimi”ni destekleyen çeşitli projeler yürütmekte ve bunları geliştirerek sürdürmeyi planlamaktadır. Bu kapsamda, çocuklara ve gençlere sorgulama-temelli eğitim yöntemiyle bilimi sevdirmeyi hedefleyen “Bilim Eğitimi Projesi”; çocukların teknoloji ve dar anlamda internet kullanımını arttırmayı hedefleyen “Çocuk Platformu Projesi”; tarihimizdeki kültürel bilimdeki gelişmeleri su yüzüne çıkarmayı ve bu gelişmelerle ilgili farkındalığı artırmayı amaçlayan “Türk Dünyasının İnsanlığa Miras Bıraktığı 100 Temel Eser ve Çocuk Uyarlamaları Projesi” ile Türkçede ortak bir bilim dilinin oluşmasını amaçlayan “Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü Projesi”, TÜBA’nın “bilim eğitimi”ne katkı sağlayan ve sağlamaya devam edecek başlıca projelerdir.
Bilim Eğitiminin Önemi
10
AĞUSTOS 2013
TÜBA - Bilim Eğitimi Projesi
Aysu ERÖZEL / Proje Sorumlusu
Neden Sorgulama-Temelli
Bilim Eğitimi?
Okulda gösterilen “bilim eğitimi”nin
temel amacı, öğrencilere bilimsel
bilginin özünü ve bilimin işleyişi
ile ilgili bir algı kazandırmak ve
ayrım yapmadan tüm öğrencilere,
çevrelerinde gerçekleşen olaylara
karşı bilimin önerdiği belli başlı
bilimsel açıklamaları öğretebilmek
ve onlarda bir fikir oluşturabilmek
olmalıdır (Dillon ve Osborne, 2008).
Bilim eğitimi, çoğu öğrencinin
düşündüğü gibi sadece gelecek
neslin bilim insanlarını yetiştirmek
için yapılmamaktadır (Noddings,
2007).
Son zamanlarda yapılan birçok
araştırma (Rocard Report, Science
Education in Europe: Critical
Reflections, vb.) öğrencilerin
bilimsel eğitimlerden kaçtığını
ortaya koymuştur. Öğrenciye
bilimin sadece bilgi topluluğundan
oluşan bir ders gibi öğretilmeye
çalışılması ise bunun sebeplerinden
biri olarak gösterilmiştir. Yapılan
bir araştırmada, öğrencilerin
doğal meraklarının, etraflarındaki
dünyayı, kendi deneyimlerini ve
başkalarıyla ilişkilerini kullanarak
anlama çabalarının bir parçası
olduğu söylenmektedir. Öğrenciler,
anlayışlarını
deneyimlerinin
yansıması olarak
oluştururlar (Dillon
ve Osborne,
2008). Bu açıdan
bakıldığında
ise aynı bir
bilim insanı gibi
deneyler yaparak
ve en önemlisi
de sorgulayarak,
cevaplar bularak
öğrenen bir
öğrenci, bilimin
sadece kavramsal
ve bilgisel bir bütün olmadığını
daha iyi anlayacaktır.
Bilimsel sorgulama, bilim
insanlarının doğal dünyayı
araştırırken ve çalışmalardan elde
edilen bulgulara göre çıkarımlar
yaparken kullandıkları yöntemlere
denir. Sorgulama bilgisine sahip
olan kişi, sadece klasik bilgiyi
bilen değil aksine düşünme, teori
üretme, araştırma, bilgiyi kullanma
ve çözüm bulmak için uygun bilgiyi
kullanabilme becerilerine sahip
olan kişidir. Sorgulatarak yapılan
eğitimde -yani “sorgulama-temelli
eğitim (inquiry-based education)”-
önemli olan anlayarak öğretmektir.
Sorgulama-temelli
eğitimde (STBE) amaç,
klasik eğitimde görülenin
tersine; kazanılan
bilginin hafızaya geri
çağrılması değil, çağrılan
bilginin uygun zaman ve
konuda kullanılabilmesi
için gereken
becerinin öğrenciye
kazandırılmasıdır.
Günümüzde, birçok
ülke ve ülke topluluğu
tarafından, sürdürülebilir
kalkınmanın gereksinimlerinden
biri olarak, sorgulama-temelli
eğitim, bilimi ve matematiği
çocuklara öğretme konusunda
kullanılması gereken eğitim
olarak önerilmektedir. Bilimsel ve
matematiksel düşüncenin özünü
oluşturan sorgulama, eğitimde
de aynı görüş ile kullanılmaya
başlanmıştır. Bu eğitim yöntemiyle
amaçlanan, araştırmasını
yapmakta olan bir bilim insanı
ya da matematiksel bulgusunu
yorumlayan ve ilerleten bir
matematikçi gibi sorunu anlayarak
öğrenen ve yine anlayarak çözen,
her aşamada kendisine ve bilgi,
becerilerine yenilerini ekleyen
öğrenciler yetiştirmektir.
Ülkemizde de hem bilimi doğru
kullanan hem de bilimi uygulayarak
bilim üreten gençlerin yetişmesi
için sorgulama-temelli bilim eğitimi
gibi çağdaş, öğrencilerin daha aktif
olarak öğrenmelerini sağlayan,
neyi, niçin öğrendiklerini bilerek,
öğrenme sürecini kendi kendilerine
şekillendirdikleri bir eğitim
anlayışına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu
anlamda, Türkiye Bilimler Akademisi
diğer dünya akademilerinde de
olduğu gibi STBE’yi ülkemizde
Paris Ulusal Doğa ve Tarih MüzesiParis Ulusal Doğa ve Tarih Müzesi
Öğretmenlerle yapılan boyama deneyiÖğretmenlerle yapılan boyama deneyi
11
AĞUSTOS 2013
yaygınlaştırmak amacıyla 2002
yılında yürütücülüğünü TÜBA Eski
Başkanı Prof. Dr. Yücel Kanpolat’ın
yapmış olduğu, öğretmenleri
hedef alan Bilim Eğitimi Projesi’ni
başlatmıştır.
Proje Etkinlikleri
TÜBA Bilim Eğitimi Projesi,
düzenlenen etkinlikler yoluyla
bilim insanlarının, konuyla ilgili
yerli ve yabancı uzmanların,
bilim eğitimine hevesli öğretmen
gruplarının doğrudan bir araya
gelmesini sağlamayı; internet
üzerinden kolay erişilecek örnek
uygulamalar ve materyaller sunarak
öğretmenlere destek sağlayacak bir
internet portalı oluşturmayı; özetle
sorgulama-temelli eğitim kavramını
ve uygulamalarını ülkemizde
yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır.
Bu amaçla, gönüllü olarak projeye
katılan beş özel okul1 ve dört
devlet okuluyla2 çalışmalar
gerçekleştirilmiştir.
TÜBA Bilim Eğitimi Projesi,
T.C. Başbakanlık Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı
(DPT) tarafından 2008–2011
yıllarını kapsayan süre boyunca
desteklenmiştir. MEB Talim ve
Terbiye Kurulu Başkanlığı (TTKB)
ile yapılan işbirliği protokolü
(2008) yapılmıştır. Projede yapılan
çalışmalar şunlardır:
• Başlangıç Seminerleri:
2006 yılında, Ankara Üniversitesi
Geliştirme Vakfı Özel Okulları‘nda
(AÜGVO) alanlarında uzman olan
bilim insanları3 , farklı konularda
okul öğretmenlerine seminerler
vermiştir.
• Okul Uygulama
Toplantıları:
Pilot okullarda,
öğretmenler
tarafından
sorgulama-temelli
eğitim metodunu
kullanarak
hazırlanan sınıf
etkinliklerinin
anlatıldığı
toplantılar
düzenlenmiştir.
Bu toplantılarla,
okul öğretmenleri
ve katılımcı
akademisyenler arasında etkileşim
ortamı sağlanmıştır. Okullarda,
sorgulayıcı düşünme yöntemiyle
bilim eğitimini bir ilgi alanı haline
getirmek ve etkileşimi arttırmak
hedeflenmiştir.4
• Yabancı Uzmanlarla
Konferanslar:
Sorgulama-temelli bilim ve
matematik eğitimi ile ilgili olarak
yurtdışında gerçekleştirilen
çalışmaları öğretmenlere ve
ülkemizdeki çalışmaları da
yurtdışına tanıtabilmek amacıyla
uluslararası konferanslar
düzenlenmiştir. Proje kapsamında,
sorgulama-temelli eğitim alanında
uluslararası çalışmalarda öne çıkmış
kişiler deneyimlerini aktarmaları
amacıyla ülkemize davet
edilmişlerdir. Bu kapsamda, Prof. Dr.
Yves Quéré (Fransa Eller Hamurda
Programı kurucusu), Dr. Cecille de
Hosson (Eller Hamurda program
uzmanı), Prof. Dr. Jean Pierre Léna
(Fransa Eller Hamurda
Programı kurucusu)
ve Clotilde Marin
Micewicz (Eller Hamurda
Programı uzman
eğitmeni) TÜBA’nın
davetiyle sorgulama-
temelli eğitim ile
ilgili konferanslar
vermişlerdir. Ayrıca, Asya
Bilim Akademilerinden
katılan birçok
konuşmacının yer aldığı
2. Uluslararası Asya ve
1 Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel Okulları, ODTÜ Geliştirme Vakfı Ankara Okulları, Ankara Özel Tevfi k Fikret Okulları, Özel Arı Okulları,
Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Okulları.2
Toygar Börekçi İlköğretim Okulu, Süleyman Uyar İlköğretim Okulu, Dr. Ufuk Ege Anaokulu, Osman Ünyazıcı İlköğretim Okulu.3
Prof. Dr. Yücel Kanpolat, Prof. Dr. Bozkurt Güvenç, Prof. Dr. Haldun Özaktaş, Prof. Dr. Cemal Yalabık ve Prof. Dr. İlhan Tekeli.4
17 Ekim 2007 - Özel Arı Okulları; 8 Kasım 2007- Ankara Özel Tevfi k Fikret Okulları; 6 Aralık 2007- ODTÜ Geliştirme Vakfı Ankara Okulları; 3 Ocak 2008 - Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel Okulları; 10 Nisan 2008 - Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel Okulları; 1 Mayıs 2008 - ODTÜ Geliştirme Vakfı Ankara Okulları; 15 Mayıs 2008 - Ankara Özel Tevfi k Fikret Okulları; 3 Haziran 2008 - Özel Arı Okulları; 18 Mart 2009 – Ankara Özel Tevfi k Fikret Okulları; 29 Nisan 2009 - Özel Arı Okulları; 13 Mayıs 2009 - ODTÜ Geliştirme Vakfı Ankara Okulları; 3 Haziran 2009 - Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel Okulları.
Öğretmenlerin uyguladığı Öğretmenlerin uyguladığı canlıların sınıflandırılması etkinliğicanlıların sınıflandırılması etkinliği
La Main a La Pate kurucularından La Main a La Pate kurucularından Prof. Dr. Yves QuéréProf. Dr. Yves Quéré
12
AĞUSTOS 2013
Pasifik Bilim Eğitimi Konferansı’na
da 2008 yılında TÜBA ev sahipliği
yapmıştır.
• Yabancı Eğitmenlerle Kurslar:
Sorgulama-temelli bilim eğitimi
etkinlikleri, öğretmenlere uzman
kişiler ve değişik yapılanmalarla
benimsetilmeye çalışılmıştır.
Yurtdışında bu alanda
yapılan çalışmalarda, özellikle
öğretmenlerin profesyonel
gelişimlerini sağlamak için
formal olmayan eğitimler
verildiği dikkat çekmektedir.
Benzer uygulamalardan,
okul öğretmenlerinin de
yararlanabilmeleri amacıyla, TÜBA
tarafından sağlanan olanaklarla
yabancı öğretmen eğitmenleri
tarafından öğretmenlere yönelik
kurslar düzenlenmiştir. Bu
kurslarda, sorgulama-temelli
eğitime uygun sınıf etkinlikleri
öğretmenlerle paylaşılmış ve
öğretmenler tarafından uygulanmış,
pedagojik ve uygulamada dikkat
edilmesi gerekilen noktalar
vurgulanmıştır. Alanında
uzman öğretmen eğitmenleri;
Fabrice Krot, Jöëlle Fourcade,
Jackie Halimi ve Nadine Sire (Fransa
Eller Hamurda programı ve Ankara
Fransa Büyükelçiliği Charles De
Gaulle Lisesi işbirliği ile) farklı
tarihlerde ülkemize davet edilerek
öğretmenlere yönelik kurslar
düzenlenmiştir. Bunun yanında,
TTKB işbirliği ile 18–22 Ekim
2010 tarihlerinde Fransa-Paris’te
Fabrice Krot ve Jöëlle Fourcade’ın
(Fransa Eller Hamurda öğretmen
eğitmenleri) ev sahipliğinde,
yurtdışındaki uygulamaların
katılımcı öğretmenlere tanıtıldığı
bir program düzenlenmiştir.
• Bilim Eğitimi Çalıştayları:
Projeyi daha çok eğitimci,
öğretmen, akademisyen ve ilgili kişi
arasında duyurmak amacıyla Bilim
Eğitimi Çalıştayları düzenlenmiştir.
Bu çalıştaylarda, TÜBA Bilim
Eğitimi Çalışma Grubu üyeleri,
akademisyenler, diğer kurum ve
kuruluşlardan ilgili kişiler ve okullar,
bilim eğitimi ve bilimsel konularda
sunumlar yapmışlardır.
2004 yılında, TÜBİTAK‘ın da
desteği ile Türkiye Sanayi Sevk
ve idare Enstitüsü‘nde (TÜSSİDE)
öğretmenlere yönelik bir yaz
kursu; Zonguldak Karaelmas
Üniversitesi işbirliği ile Zonguldak
Bilim Eğitimi Çalıştayı (2008), TTKB
işbirliği ile Ankara Bilim Eğitimi
Çalıştayı (2008, 2009) ; Feyziye
Mektepleri Vakfı işbirliği ile İstanbul
Bilim Eğitimi Çalıştayı (2008);
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi
işbirliği ile Gaziantep Bilim Eğitimi
Çalıştayı (2010); TÜBA şeref üyesi
Prof. Dr. Namık Kemal Aras’ın
katkılarıyla, Antalya Milli Eğitim
Müdürlüğü ve Akdeniz Üniversitesi
işbirliği ile Antalya Bilim Eğitimi
Çalıştayı (2010) gerçekleştirilmiştir.
• Etkinlik Hazırlama Toplantıları:
Proje kapsamında, 2010 yılında,
ODTÜ Eğitim Fakültesi’nden
gönüllü olarak destek sağlayan,
Doç. Dr. Erdinç Çakıroğlu’nun
yönlendirmeleri ile pilot bir
çalışma gerçekleştirilmiştir.
Okullarda görev yapan ve proje
çalışmaları ile sorgulama-temelli
bilim eğitimi konusunda deneyim
kazanmış öğretmenlerden bir
grup oluşturulmuştur. Bu grup,
belirlenen seviye ve konularda,
basit malzemelerle, müfredata
uygun, ülkemizin herhangi bir
yerinde görev yapmakta olan bir
öğretmenin de uygulayabileceği
kolaylıkta tasarlanmış ve anlatılmış;
“5. sınıf öğrencileri için kesirler
Türk öğretmenler ve Fransız Türk öğretmenler ve Fransız öğretmen eğitmenleri-Paris Çalıştayıöğretmen eğitmenleri-Paris Çalıştayı
Bilim Eğitimi Proje ÇalıştayıBilim Eğitimi Proje Çalıştayı
13
AĞUSTOS 2013AĞUSTOS 2013
yoluyla problem çözme etkinlikleri”
ve “okul öncesinde sayı, örüntü
oluşturabilme, grafik oluşturma ve
grafik okuyabilme, mekanda konum
ve dikkat becerileri etkinlikleri”ni
hazırlamıştır. Çalışma sonucunda
etkinlikler pilot okullarda
uygulanmış ve sonuçları proje
çalıştaylarında paylaşılmıştır.
• FIBONACCI Avrupa Birliği
Projesi:
TÜBA, yakın işbirliği içinde olduğu
Fransa Eller Hamurda Programı‘nın
davetiyle FIBONACCI Projesine
İkiz Merkez–2 (Twin Center-2)
olarak katılmıştır. AB 7. Çerçeve
Programı (ÇP) kapsamında
yürütülen proje, sorgulama-temelli
bilim ve matematik eğitimini
yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır.
TÜBA, Referans Merkezi olarak
da daha önce Pollen projesinde
de yer almış ve TuWaS! adlı
eğitim projesini bölgesel olarak
yürüten Berlin Hür Üniversitesi ile
eşleşmiştir.
Bu kapsamda, Berlin’e 2010 yılında
bir tanışma ziyareti yapılmıştır.
20–23 Eylül 2010 tarihinde
Almanya-Bayreuth’da düzenlenen
Fibonacci 1. Avrupa Konferansı’na
katılım sağlanmıştır. 9–11 Aralık
2010 tarihlerinde Ankara’da
TÜBA’da Prof. Dr. Petra Skiebe-
Corrette, Dr. Nicola Stollhoff
ve Neşe Ersoy’un (Berlin Hür
Üniversitesi) katılımlarıyla
Öğretmenlere Yönelik Uygulamalı
Eğitim Kursu düzenlenmiştir.
22–26 Şubat 2011 tarihlerinde
ise Almanya-Berlin’e Alan
Ziyareti (Field Visit)’ne gidilmiş;
29–31 Mart 2011 tarihlerinde
Danimarka-Aabenraa’da
düzenlenen Fibonacci
Takip Semineri’ne ve 3-4
Aralık 2012 tarihlerinde
Slovakya-Smolenice’de düzenlenen
Proje Kapanış Semineri’ne katılım
sağlanmıştır.
• Bilim Eğitimi Portalı:
TÜBA, Bilim Eğitimi proje
deneyimlerini, gelişen teknolojiyle
birlikte daha çok kişiye
ulaştırabilmek amacıyla internet
üzerinden herkesin kullanımına açık
bir Bilim Eğitimi İnternet Portalı
kurmuştur.
Bugüne kadar yapılan etkinliklerin
video çekimlerinin, basit
malzemelerle gerçekleştirilecek
deney anlatımlarının konularına ve
seviyelerine göre yer aldığı bilim
eğitimi internet portalı, sorgulayıcı
eğitim sistemini tanıtmayı
amaçlamaktadır.
Türkiye’nin önde gelen bilim
insanlarıyla yapılan röportaj
görüntülerini içeren Bilimi
Aydınlatanlar DVD setinin ve
çocuklar için temel fizik konusunu
ele alan “Marie Curie’den Dersler”
isimli kitabın çevirisi yapılarak
ücretsiz dağıtımı sağlanmıştır.
Proje kapsamında, Bilim
Akademileri toplulukları Avrupa
Akademiler Birliği (ALLEA) ve Asya
Bilim Akademileri ve Toplulukları
Birliği (AASSA) tarafından
yürütülen Bilim Eğitimi programları
çerçevesinde düzenlenen çeşitli
konferanslara katılım sağlanmıştır.
• Bilim Eğitimiyle İlgili
TÜBA’nın Yeni Projeleri
“2013 Yılı Türk Dünyası Kültür
Başkenti” seçilen Eskişehir’de,
TÜBA’nın Eskişehir 2013 Türk
Dünyası Kültür Başkenti Ajansı
ile imzaladığı işbirliği protokolü
çerçevesinde Türk alimler ve
bilim insanları tarafından İslami
bilimler, sosyal ve beşeri bilimler
ve doğa bilimleri alanlarında
geçmişte kaleme alınmış kültür
mirası eserlerden, günümüzde
de yararlanılması ve bu eserlerin
tanıtılması amacıyla, yürütülecek
olan “Türk Dünyasının İnsanlığa
Miras Bıraktığı 100 Temel Eser
Projesi” ve “100 Temel Eser Çocuk
Uyarlaması Projesi” başlatılacaktır.
Projeyle birlikte insanlığı miras
bırakılan 100 temel eserin bilim
tarihine bir katkı olarak günümüz
literatürlerine kazandırılması
hedeflenmektedir.
Projenin önemli yapı taşlarından
“100 Temel Eserin Çocuk
Uyarlaması” ile birlikte insanlığın
ortak kültür mirasının önemli
bir parçası olan bu eserlerin
geleceğimizin sahibi olan
çocuklarımız ve gençlerimizin
bu eserlerden yararlanabilmeleri
ve ilgili yazarları tanımaları
amaçlanmaktadır.
Ayrıca TÜBA tarafından, gelişen
teknoloji birlikte çocukların bilim
eğitimi amacı doğrultusunda
internetin güvenli ve etkin
kullanımını sağlamak için onlara
interaktif bir ortam sağlayacak
“Çocuk Platformu Projesi’nin de
başlatılması düşünülmektedir.
Kaynakça:
• ANONYMOUS, Science Education NOW:
A Renewed Padagogy for the Future of
Europe (Rocard Report), EU High Level
Group on Science Education, Avrupa
Komisyonu Raporu, (2007).
• DİLLON, J., Osborne, J., Science Education
in Europe: Critical Refl ections, A Report to
the Nuffi eld Foundation, London, (2008).
• NODDINGS, N., Philosophy of Education,
Westview Press,Colorado, (2007), p: 3-126.
14
15AĞUSTOS 2013AĞUSTOS 2013
Neden Türkçe Bilim Terimleri
Sözlüğü?
Bir toplumun dilinde bulunan
kavramlar, o toplumu oluşturan
bireylerin yaşam biçimleri,
dünyaya bakış açıları, gelenekleri,
görenekleri, yaşadıkları coğrafya
koşulları, tarihsel geçmişleri,
dünyadaki konumları ve ekonomik
koşullarıyla ilişkilidir. Her
toplum, kendi gereksinimlerini
karşılayacak bir dil yaratır ve
bu dili gelişimlere, değişimlere
uydurarak sürekli yeniler.
Dil, her şeyden önce bireyin
zihinsel yetilerinin gelişmesi ve
olgunlaşması açısından büyük
önem taşır. Dil; düşünceyi yalnızca
taşıyan ve ileten bir araç olmayıp
düşünceyi yeniden yapılandıran,
onu tamamlayan temel bir işlevsel
yapıdır.
Her toplumun dili, o toplumu
toplum yapan kurumların
oluşumunu da sağlar. Genel
dilin içinde bilim dili, hukuk dili,
sanat dili, yazın dili de vardır ve
bu dillerin varlığı, o kurumların
varlığıyla örtüşür.
Bilim dili, yaratıcı-üretici
düşüncenin yansıdığı en
önemli araçlardan biridir.
Temelde, toplumdaki doğal dile
dayanan bilim dili, kavramları,
kavramlarının sınırları ve
çağrıştırdıklarıyla ayrı bir dizge
olma özelliği taşır.
Hiçbir dil doğasından bilim dili
değildir. Bilimsel anlayışın, bilim
eğitiminin, ona bağlı olarak
bilim üretiminin ve bilim etiğinin
var olduğu her toplumda bilim
dili oluşur. Bir başka deyişle
bilim üretimi; dilin gelişmesini
sağlar, dilin gelişmesi de bilimsel
düşüncenin ve bilimin gelişmesine
katkıda bulunur.
Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü
ile bilimsel kavram ve terimlerin
Türkçe ifade edilmesi, ülkemizde
bilimsel düşüncenin gelişmesine
katkıda bulunacaktır. Böylece,
gelişen bilim ve teknolojinin
türettiği yeni terimlerin Türkçe
karşılıkları eğitim ve bilim dünyası
tarafından kullanılabilecek,
Türkçenin giderek bilim dili olarak
yaygınlaşmasına ve yerleşmesine
katkıda bulunacaktır.
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA),
bu amaçla 2002 yılında Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı’nın
desteğiyle Türkçe Bilim Terimleri
Sözlüğü Projesi'ni başlatmış ve
geliştirerek sürdürmektedir.
Proje hakkında
Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü
Projesi; Sosyal Bilimler Terimleri
Sözlüğü, Mühendislik Terimleri
Sözlüğü, Doğa Bilimleri Terimleri
Sözlüğü ve Tıp Terimleri Sözlüğü
olmak üzere dört ana sözlük
altında yürütülmektedir.
Her bir sözlük çalışmasına
akademisyen ve dil uzmanlarının
katıldığı çalıştaylar ile
başlanmıştır. Bu çalıştaylarda
ana sözlükler altında yer alacak
alt alanlar ve bu alanlarda
görev alacak alan uzmanları
belirlenmiştir.
Çalışma yöntemi olarak
alan uzmanlarının alt alan
sözlüklerini oluşturmaları, bu alan
sözlüklerinin birleştirilmesiyle
ana sözlüklerin oluşturulması,
ana sözlükler üzerinde de, ilgili
alanlarda uzman kişilerden
oluşan bir kurul tarafından, terim
ayıklama, farklı alanlardan gelen
ortak terimlerin tanımlarının
birleştirilmesi, farklı alanlarda
farklı terimlerle karşılanan aynı
kavram için ortak bir terimin
belirlenmesi, yabancı kökenli
sözcüklerin olabildiğince Türkçe
terimlerle karşılanması, terimlerin
yabancı dil karşılıklarının
(Almanca, Fransızca, İngilizce)
tamamlanması gibi yayına hazırlık
çalışmalarının yürütülmesi
benimsenmiştir.
Yayına hazırlık çalışmalarına
başlanmadan önce, o güne kadar
TÜBA - Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü Projesi Aynur ODABAŞ / Proje Sorumlusu
16 AĞUSTOS 2013
kağıt üzerinde yapılan çalışmaların
bilgisayar ortamına aktarılması,
yayına hazırlık çalışmalarının
internet üzerinden, eş zamanlı
yapılabilmesi için 2009 yılında bir
veritabanı yazılımı geliştirilmeye
başlanmıştır. Projenin çalışma
şekline göre adım adım
oluşturulan veritabanı yazılımı,
halen yeni özellikler eklenerek
geliştirilmeye devam edilmektedir.
Bu yazılım ile istenilen alana
ait sözlük yaratılabilmekte ve
bu sözlüklerin birbirleriyle
etkileşimleri sağlanabilmektedir.
Her bir alt sözlük kapsamında
terimlerin tanım, yabancı
dil, eşanlam vb. karşıları
girilebilmekte ve her bir terime
resim yüklenerek sözlük görsel
olarak da desteklenebilmektedir.
Bu yazılım ile hem sözlüklerde
çalışan uzmanlar, birbirlerinin
çalışmalarını görebilmekte ve
ortak bir çalışma sürdürebilmekte;
hem de proje yönetimi,
çalışmaların takibini kolaylıkla
yapabilmektedir. Ayrıca Akademi,
yazılım tamamlandığında, sözlük
çalışması yaparken bu yazılımdan
yararlanmak isteyen kurum ya da
kişiler olduğunda, kendilerine
destek vermek amacıyla
veritabanını kullanmalarına izin
verebilecektir.
Veritabanı üzerinde tüm
sözlüklerin yayına hazırlık
çalışmaları tamamlandığında,
öncelikle sözlükler internet
üzerinden kullanımına sunulmakta
ve sonrasında da alınan geri
bildirimlerle güncellenen
sözlüklerin basımı yapılmaktadır.
17AĞUSTOS 2013
Tüm bu çalışmaların sonucunda
ise ana sözlükler birleştirilip
Türkçenin ilk tüm bilim alanlarını
kapsayan Türkçe Bilim Terimleri
Sözlüğü oluşturulacak ve
güncellenerek geliştirilmeye
devam edilecektir.
Sosyal Bilimler Terimleri Sözlüğü
Sosyal Bilimler Terimleri Sözlüğü;
Antropoloji, Arkeoloji, Coğrafya,
Çocuk Gelişimi, Dilbilim, Dinbilim,
Eğitim, Felsefe, Gösterim, Hukuk,
İktisat, İstatistik, İşletme, Kamu
Yönetimi, Kentbilim, Kitle İletişimi
ve Araçları, Kütüphanecilik,
Mantık, Mimarlık, Ruhbilim
Sanat Tarihi, Tarih, Toplumbilim,
Uluslararası İlişkiler, Yazınbilim ve
Yöntembilim olmak üzere 26 alt
alandan oluşmaktadır.
Sözlüğün yayına hazırlık
çalışmaları, 2011 yılı başında
tamamlanmıştır. Toplam 21.281
bilim terimi içermekte ve 80’nin
üzerinde uzmanın katkıları ile
oluşturulmuştur. Sözlük, öncelikle
projenin internet sayfasından
(www.tubaterim.gov.tr) kullanıma
sunulmuştur. Tüm üniversitelere
duyurulan ve kullanıcılardan
alınan katkılarla güncellenen
sözlüğün, 2011 yılı Kasım ayında
2000 adet basımı yapılmıştır.
İnternet üzerinden kullanıma açık
olan sözlük, kullanıcılardan gelen
geri bildirimler ve eklenmesi
istenen yeni terimlerle sürekli
güncellenmektedir.
Mühendislik Terimleri Sözlüğü
Mühendislik Terimleri
Sözlüğü; Bilişim Mühendisliği,
Biyomühendislik, Çevre
Mühendisliği, Denizcilik
Mühendisliği, Deri Mühendisliği,
Elektrik – Elektronik Mühendisliği,
Endüstri Mühendisliği, Enerji
Mühendisliği, Gıda Mühendisliği,
İnşaat Mühendisliği, Kimya
Mühendisliği, Makine
Mühendisliği, Malzeme
Mühendisliği, Mühendislik, Tekstil
Mühendisliği, Uçak Mühendisliği
ve Yerbilim Mühendisliği olmak
üzere 17 alt alandan oluşmakta
ve yeni alanlar eklenerek
genişletilmektedir.
18 AĞUSTOS 2013
Prof. Dr. Saim Özkar
yürütücülüğünde, farklı
üniversitelerde görevli, 10’un
üzerinde öğretim üyesi,
yaklaşık 15.000 terim üzerinde
yayına hazırlık çalışmalarını
sürdürmektedir.
2014 yılı başında bu çalışmaların
tamamlanması ve ilk olarak
internet üzerinden kullanıma
sunulması planlanmaktadır.
Sonrasında da alınan geri
bildirimlerle güncellenecek olan
sözlüğün basımı yapılacaktır.
Boğaziçi Üniversitesi,
Elektrik-Elektronik
Mühendisliği, öğretim üyesi
Prof. Dr. Bülent Sankur
yürütücülüğünde, farklı
üniversitelerde görevli, 70’in
üzerinde öğretim üyesi,
yaklaşık 25.000 terim üzerinde
yayına hazırlık çalışmalarını
sürdürmektedir.
Çalışmalar belli bir aşamaya
geldiğinde, sözlüğün öncelikle
2013 yılı sonunda internet
üzerinden kullanıma sunulması,
sonrasında da alınan geri
bildirimlerle güncellenerek ve
geliştirilerek basımının yapılması
planlanmaktadır.
Doğa Bilimleri Terimleri Sözlüğü
Doğa Bilimleri Terimleri Sözlüğü;
Biyoloji, Botanik, Fizik, Kimya,
Matematik ve Zooloji olmak üzere
altı alt alandan oluşmaktadır.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi,
Kimya Bölümü Öğretim Üyesi
Tıp Terimleri Sözlüğü
Tıp Terimleri Sözlüğü; Anatomi,
Anestezi, Biyofizik, Biyokimya,
Çocuk Cerrahisi, Çocuk Sağlığı
Hastalıkları, Çocuk Nörolojisi,
Deontoloji, Dermatoloji, Diş
Hekimliği, Eczacılık, Farmakoloji,
19AĞUSTOS 2013
Fizyoloji, Genel Tıp, Göğüs
Cerrahisi, Göğüs Hastalıkları,
Histoloji ve Embriyoloji,
İmmunoloji, Kadın Hastalıkları
ve Doğum, Kardiyoloji, Meme
Cerrahisi, Mikrobiyoloji,
Nefroloji, Nöroloji, Nöroşirurji,
Ortopedi, Patoloji, Radyoloji, Ruh
Hekimliği, Sağlık Eğitimi, Sağlık
Yönetimi, Tıbbi Genetik, Üroloji
www.tubaterim.gov.tr
ve Veterinerlik alt alanlarından
oluşmaktadır.
2013 yılı içerisinde ilgili
alanlardaki öğretim üyelerinden
bir kurul oluşturulması ve yayına
hazırlık çalışmalarına başlanması
planlanmaktadır.
Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü
İnternet Sayfası
Proje hakkında ayrıntılı bilgilere ve
çalışması tamamlanan sözlüklere
www.tubaterim.gov.tr adresinden
ulaşılabilir.
İlk olarak Sosyal Bilimler Terimleri
Sözlüğü bu sayfadan arama
motoru ile kullanıma sunulmuştur.
Doğa Bilimleri, Mühendislik
ve Tıp Terimleri sözlüklerinin
yayına hazırlık çalışmaları
tamamlandığında yine bu
20 AĞUSTOS 2013
sayfadan kullanıma sunulacaktır.
Tüm kullanıcılar arama motoru
ile terim arayabilmekte; sayfaya
üye olan kullanıcılar ise aynı
Şekil 1. Eğitim durumuna göre üye dağılımı
Şekil 2. Meslek gruplarına göre üye dağılımı
Diğer
Sivil Toplum / Vakıf / Dernek
Bankacılık / Sigorta / Finans
Akademik / Eğitim
Kültür / Sanat
Sağlık / Tıp
Bilişim / İletişim
Basın / Yayın
Kamu
Hukuk
%0 %10 %20 %30 %40 %50
İlkokul
Mezunu
%1
Ortaokul
Mezunu
%1
İlköğretim
Mezunu
%1
Lise Öğrencisi
%1Lise Mezunu
%1
Yüksekokul
Öğrencisi
%3
Yüksekokul
Mezunu
%2
Yüksek Lisans
Öğrencisi
%14
Lisans
Mezunu
%13
Lisans
Öğrencisi
%17
Yüks
ek Li
san
s
Mezu
nu
%7
Doktora
Mezunu
%24
Doktora
Öğrencisi
%15
zamanda terimlere yorum
yapabilmekte ve kendileri de
sözlükte yer almasını istedikleri
terimlerin tanımlarını yaparak
projeye katkı sunabilmektedirler.
İnternet sayfasına 2011 yılı
başından itibaren 1412 kişi
üye olmuş ve bu kişilerin
%24’ünü doktora mezunu kişiler,
21AĞUSTOS 2013
%47’sini akademik/eğitim
meslek grubunda olan kişiler
oluşturmaktadır.
www.tubaterim.gov.tr’ye Ödül
Türkçe Bilim Terimleri
Sözlüğü internet sayfasına
(www.tubaterim.gov.tr),
2012 Bilişim Hizmet Ödülleri
kapsamında “Eğitim Sitesi”
kategorisinde üçüncülük ödülü
verilmiştir.
Türkiye Bilişim Derneği’nin
21-23 Kasım 2012 tarihleri
arasında düzenlediği “29.
Ulusal Bilişim Kurultayı”nda
Eğitim Sitesi Ödülünü, Türkiye
Bilimler Akademisi Başkanı
Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergün’den aldı.
Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü
iletişim bilgileri:
E-posta:
İnternet:
www.tubaterim.gov.tr
“29. Ulusal Bilişim Kurultayı”nda Eğitim Sitesi Ödülünü, TÜBA Başkanı “29. Ulusal Bilişim Kurultayı”nda Eğitim Sitesi Ödülünü, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, Bakan Nihat Ergün’den aldı. Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, Bakan Nihat Ergün’den aldı.
22 AĞUSTOS 2013
Makale BİLİM DİLİ OLARAK TÜRKÇE VE TÜRKÇE BİLİNCİ
Giriş
Türkçemizin bilim dili olup
olmadığını sorgulamadan
önce, Türk olarak, kültürümüze
ve özellikle anadilimize olan
duyarlığımızı, inancımızı,
güvenimizi ve kendi payımıza
düşenleri yapıp yapmadığımızı
sorgulamamız gerekir. Türkçe
bilincinden yoksun olunması,
kuşkusuz Türkçenin gerek
gelişmesine gerek bilim dili
olmasına en büyük engeldir.
Bilim Dili Olarak Türkçe ve Türkçe Bilinci Tuncer ÖREN / Bilgisayar Bilimi Emeritüs Profesörü
Ottava Üniversitesi, Ottava, Ontaryo, Kanada
“Toplumlar anadillerini İngilizce, İspanyolca ve Mandarin gibi hakim
konumdaki diller için terk ediyor ve her 14 günde bir dünya dillerinden biri yok oluyor.
Önümüzdeki yüzyıla gelindiğinde yeryüzünde konuşulan 7 bin civarında dilin yarısı
olasılıkla ortadan kalkmış olacak. Peki ya, susan bir dille birlikte yitirdiklerimiz. . .?” (Russ Rymer, 2012)
Sorunlar ve Kaynak Sorunlar
Toplumsal konularda, sorunlar
birbirlerini etkiler ve bir sorun
yumağı oluşturur. Öyle ki,
sorunların çözülmelerine nereden
başlanacağı bile başka bir sorun
olur. Böyle durumlarda çözüm
üretebilmede yararlı bir yaklaşım,
bazı sorunların, çözülmedikleri
zaman başka sorunlara neden
olabileceklerini de hesaba
katmaktır. Kaynak sorunlara
çözüm bulunduğunda, başka
epey sorun sorun olmaktan
çıkabilir.
Sosyal sorunlarımıza çözüm
üretme yöntemlerini, bundan
yirmi yıl öncesinde bile irdeleyen
Beyaz Nokta Gelişim Vakfı
(BNGV) kurucusu Tınaz Titiz’in
şu gözlemleri çok önemlidir:
“Kaynak sorun’ların önemli
özellikleri vardır. Bunlardan
birisi, ‘ancak Kaynak Sorun’lar
çözülebilir, diğerleri ile uğraşılır
fakat çözülemez” özelliğidir. Bir
başka özelliği ise, ‘bir Kaynak
Sorunun çözülmesinin, çok sayıda
sorunu ortadan kaldırması’dır”
(Titiz, 1992).
Bu yazıda, Türkçe bilinç
noksanlığının Türkçenin bilim
dili olmasında ve hatta başka
konularda, “Kaynak Sorun” olduğu
vurgulanmıştır.
Türkçe Bilincinin Önemi
Alışveriş merkezleri, semt, konut,
mağaza adları ve tüketici ürün ve
servislerinin adlarının –hiç gereği
yokken– Türkçe olmamalarının
çok önemli nedenleri ve sonuçları
var. O isimleri kullanmak zorunda
olanlar –Türkçe bilinçleri
yerinde olsa bile– günlük
konuşmalarında, Türkçeleri
olan sözcükler yerine özellikle
İngilizcelerini kullanmaya
zorlanmış olmaktadırlar. Bazı
kredi kartlarının isimlerinin
Türkçe olmamaları, ayrıca “kart”
yerine “card” denmesi, veya
“kule”, “merkez” gibi Türkçesi
olan sözcükler yerine (tower,
center, gibi) yabancı sözcüklerin
kullanılmaları, Türkçe bilinci
olanları bile gereksiz olarak,
Türkçeyi özensiz kullanmaya
zorlamaktadır. Bunun dışında,
Türkçede gerekli olan her ses
23AĞUSTOS 2013
BİLİM DİLİ OLARAK TÜRKÇE VE TÜRKÇE BİLİNCİ Makale
için bir harfi olan Türkçeyi, bu
yeteneği olmayan özellikle
İngilizce gibiymiş gibi yazanlar da
var.
Türkçeyi özensiz kullanma ve
horlama, bazen kavramların yanlış
kullanılmalarına da yol açmakta.
Örneğin, ısı yerine sıcaklık, ya
da süre yerine süreç denmesi
gibi; bazen de “lüx” gibi ne Batı
dillerinde ne Türkçede olan yanlış
uygulamalar görünmekte. Türkçe
kullanmayı “eski kafalılık” diye
adlandırma yanılgısına düşenler
de ayrı bir grup oluşturmakta
(Dündar, 2006). Oysa ki, “Kendi
kültürlerine saygı duymayanlar
başkalarından saygı beklemek
haklarını yitirmiş olurlar. Dilimize
özen, benliğimize duyduğumuz
saygının bir göstergesidir” (Ören,
1998).
Türkçe Bilinci
Türkçe bilincinden yoksun
Türklerin dilimize ve kültürümüze
yaptıklarını kınayan ve doğru
yolu gösteren çok aydınımız
var. Örneğin, Ali Dündar (1995),
Feyza Hepçilingirler (1997), Oktay
Sinanoğlu (2000), Emre Kongar
(2003), Sevgi Özel (2007), Kemal
Atalay (2008) ve Mehmet Ali
Sulutaş (2008).
Ayrıca dil ve kültür arasındaki
yakın ilişki, dolayısıyla Türkçemizi
yozlaştırmanın kültürümüz
bakımından tehlikeli sonuçları
da ayrıntıları ile irdelenmiştir.
Bu konuda Suat Yakup Baydur
(1952), Aydın Köksal (1980, 2003)
ve Doğan Aksan (2008) aydınlatıcı
bilgi vermektedir.
Çoğumuzda Türkçe bilincinin
yokluğu veya zayıflığı, gerek
bazı Türklerin gerek yabancı
kuruluşların Türkçeyi, dolayısıyla
Türkleri ikinci sınıfmış gibi
görmelerine neden olmakta.
Türkçe bilincinin, yabancı
kuruluşların Türkçeyi gerektiği
gibi ciddiye almalarına vesile
olmasına bir örnek, geçen yıl
gazete haberi olmuştu:
“Yargıtay, otomobildeki yol
bilgisayarının Türkçe menü
içermemesinin, araçtan
beklenen faydayı azalttığını,
ilgili yasa gereği bunun ‘ayıplı
mal’ niteliğinde bulunduğu
için müşterinin taleplerinin
değerlendirilmesinin zorunlu
olduğunu bildirdi” (Cumhuriyet,
2012).
Üstelik, Manisa'da dava
açan Memduh Toprak, yerel
mahkemece davasının
reddedilmesi üzerine Yargıtay’a
temyiz başvurusu yaparak
duyarlığını en uygar bir şekilde
dile getirmişti. Memduh Toprak’ın
davranışı ve sözleri örnek alınacak
niteliktedir:
“Türkçe konuşulan bir ülkede
Türkçe ile ilgili bu kadar mücadele
vermek insanı gerçekten üzüyor.
Diğer ülkelerde, bir Fransa'da,
İtalya'da, Almanya'da, ithal
edilen bir mal, o ülkenin dilini
kapsamazsa, bırakın mahkemelik
olmayı, sınırdan içeriye
sokmuyorlar. Ama bizim ülkemiz
bu konuda yol geçen hanı gibi.
Vatandaşlarımız bilinçli hale
gelsin diye böyle bir mücadele
verdik” (Cumhuriyet, 2012).
Türkçe bilincimizi geliştirip,
uygar yollardan göstermeye
devam ettikçe gereken ilginin
gösterileceği doğaldır.
Kısa ve Uzun Vadede Çelişkili
Çözümler
Sorunlara kısa vadede olumlu
gibi gözüken bazı çözümler,
uzun vadede büyük yanılgılara
neden olduklarında, kısa vadede
başka çözümlerin gerekliliği
ortaya çıkar; ama çoğunlukla
iş işten geçtikten sonra. Kısa
vadeli çözümlerin, uzun vadede
kötü sonuç vermelerini çok geç
olmadan önlemek için, neden-
sonuç ilişkilerini akıl gözüyle
gör(ebil)mek gerekir.
Günlük yaşamdan bir örnek: Su ile
çevrili İstanbul'da, bir zamanlar
Boğaz'ın her iki yakasında, kuzey
ve güney kıyılarında ve Adalar'da
denize girilebilen pek çok plaj
vardı. Sular kirletildikten sonra
İstanbulluların çoğu deniz tatili
için Bodrum, Marmaris gibi
yerlere gitmek zorunda kaldı. Kısa
vadede kirli suların arıtılmadan
denize akıtılması, sonunda
İstanbullulara çok pahalıya
maloldu.
Türk Üniversitelerinde Yabancı
Dilde, Çoğunlukla İngilizce,
Eğitim
Kısa vadede iyiymiş gibi gözüken
bir uygulamanın, uzun vadede
ciddi sorunlar yaratabileceğine
konumuzla ilgili bir örnek
verelim. Türkiye'de yabancı dilleri
öğretmenin doğru yolunun
24 AĞUSTOS 2013
Makale BİLİM DİLİ OLARAK TÜRKÇE VE TÜRKÇE BİLİNCİ
yaygın uygulaması olmadığı için,
Türk üniversitelerinde İngilizce
eğitim yapılması, kısa vadede,
gerek gençler gerek üniversiteler
tarafından çok iyi bir çözüm
olarak algılanabilir. Gençler
için, eğitimleri sürerken Türkiye
dışındaki üniversitelerden çifte
derece alabilmeleri, stajlarını
Türkiye dışındaki kuruluşlarda
yapabilmeleri, mezuniyetlerinden
sonra Türkiye'deki bazı
işyerlerinde iş bulabilmelerini
olumlu görmeleri normal
karşılanabilir. Üniversiteler
açısından, "yabancı dilde
eğitimi", özellikle İngilizceyi, bir
üstünlükmiş gibi göstererek,
gençleri kendi üniversitelerine
çekme üstünlüğü sağlamak,
yurtdışından öğrenci almak ve
gene yurtdışı üniversitelerinden
akademik kadro bulmak çok cazip
gelebilir.
Gerek gençler gerek üniversiteler
için kısa vadede olumlu gibi
gözüken, Türk üniversitelerinde
yabancı dilde eğitim yapılmasının
uzun vadede çok ciddi sorunları
vardır. İngilizce eğitim aldıkları
için, gençlerin pek çoğunun
konularındaki terimlerin
Türkçelerini öğrenememeleri
doğaldır. Eğitim almış oldukları
konularda Türkçe terimleri
öğrenmemiş bu gençlerin bir
kısmı daha sonraki yıllarda
üniversitelerimizde çalıştıkları
zaman yetiştirecekleri kuşağın,
bırakın o zamanlarda gerekecek
yeni kavramlara Türkçe terim
üretebilmeyi, şimdi dilimizde
olan terimleri bile bilememeleri
olasıdır. Dilimizde "Ne ekersen,
onu biçersin" sözü boşuna
söylenmemiştir.
Üniversiteler yüzyıllar boyunca
birikmiş bilgileri gençlere
aktardıkları gibi işlevleri
arasında bilgi üretmek de vardır.
Üniversitelerde akademik olarak
çalışanlar aktarılan bilgilerin ya
da üretilen kavramların Türkçe
terimlerini de üretebilirler. Bu
konuda aydınlatıcı bilgi için Prof.
Dr. Aydın Köksal'ın "Yabancı
dille öğretim, Türkiye'nin büyük
yanılgısı" kitabı okunmaya ve ders
alınmaya değer niteliktedir.
Türkçenin Gücü
Türkçenin gücü konusunda
bilgili olmadan, Türkçenin
güçsüz olduğunu savunanlar
kendilerinde, Türkçemizde “cahil
cesareti” diye bilinen, bilimsel
adıyla Dunning-Kruger sendromu
(DKS) varmış havası verebilir.
Türkçenin gücünü irdeleyen
kitaplara örnek olarak, bakınız
Uygur (1962) ve Aksan (1987,
2003, 2005).
Türkçe dilbilgisi (Hepçilingirler,
2004) ve Türk dili hakkındaki
kitaplar (Çotuksöken, 2004)
Türkçeyi öğrenmemize ve
sevmemize yaradığı gibi ayrıca
Türkçe hakkında yanlış fikirler
üretmemizi de önleyebilir. Üstelik,
bilmediğini yok sanmak doğru bir
yaklaşım değildir.
Türkçenin sonek kullanarak yeni
sözcük türetmekteki özelliği çok
zengin soneklerinin olmasından
kaynaklanır (B. Atalay, 1942;
Hatiboğlu, 1981, Kahraman, 1996
ve Çotuksöken, 2011).
Deney yapmak, bilimsel
yaklaşımın en temel
öğelerindendir. Aşağıda
belirtilen ve deney yapmakla
ilgili üç tümceyi Batı dillerinden
istediğiniz biri ile söylemeyi
denediğinizde Türkçenin
anlatım gücünü kolaylıkla
görebilirsiniz: "Deney yapayım",
"Deney yaptırayım" ve "Deney
yaptırtayım".
Yapmak eylemi "tır" ve tırt" ekleri
ile yaptırmak ve yaptırtmak
anlamlarına gelir. Konuşan kişi
"A"nın deneyi başka bir kişi,
"B"ye yaptırmasını belirtmek
için "yapayım"daki yap köküne
"tır" ekinin eklenmesi yeterli
olmaktadır. Benzer şekilde, "A"
"Deney yaptırtayım" dediğinde,
bulacağı üçüncü bir kişi, "C"
deneyi bir başkasına, "B"ye
yaptıracaktır. Bu son örnekte,
deneyi yapan "B", deneyi yaptıran
"C" ve deneyi yaptırtan "A"
olmaktadır.
Yetenek göstermek, ya da
olur almak için, Türkçemizde
yapabilmek, yaptırabilmek
ve yaptırtabilmek sözcükleri
de "yap" kökünden, kolaylıkla
türetilebilir. Yetenek belirtmek
için İngilizcede "able" soneki
kullanılır. Örneğin, "bendable"
(bükülebilir, bükülür, eğilebilir,
eğilir), "certifiable" (onaylanabilir,
onaylanır) ve "readable"
(okunabilir, okunaklı). Türkçede
yetenek, aynı zamanda eylemi
yapan (yani yapabilen) için de
belirtilebilir. Örneğin, bükülebilir
için bükebilir, eğilebilir için
25AĞUSTOS 2013
BİLİM DİLİ OLARAK TÜRKÇE VE TÜRKÇE BİLİNCİ Makale
eğebilir; onaylanabilir için
onaylayabilir, ve okunabilir için
okuyabilir. Türkçede sadece bir
kaç harf değişmesi ile iki tür
yetenek kolayca belirtilebilir.
Bilim Dili Türkçe
ABD'de MIT'deki medya
laboratuvarı kurucusu
Negroponte İngilizceyle
kıyasladığında, Türkçeden övgü
ile bahseder ve şöyle yazar:
“İngilizce en güç olanlardandır; …
Türkçe gibi başka diller çok daha
kolaydır. … Dolayısıyla sözcük
düzeyinde, bilgisayarla konuşma
sentezi yapacaklar için Türkçe
rüyalarının gerçekleşmesidir”
(Negroponte, 1995).
Dilimiz, oya gibi, hatta bir
kuyumcu duyarlığı ile işlenmeye
layık olacak kadar değerli bir
dildir. Bilim Dili Türkçe konusunda
yazılmış çok değerli yazılar
var (Öztürk). Terim hazırlama
konusunda bir kılavuz da
daha 1970'lerde yayımlanmıştı
(Özdemir, 1973). Sosyal
bilimlerdeki Türkçe sözlüklerin
bir listesi TÜBA'nın terimler
İnternet sitesinde verilmiştir ve
bu konulardaki bilgi birikimini de
göstermektedir (TÜBA-TSBS).
Uzun yıllar çalışmış olduğum iki
bilim ve teknoloji dalından örnek
verebilirim:
1. Bilişim: Türkiye Bilişim
Ansiklopedisi, Türkçenin,
bilişim gibi sürekli olarak
kendini aşan bir konuda,
yeterli olabilmesini
göstermesi bakımından
kayda değer (Ören,
Üney ve Çölkesen,
2006). Ansiklopedinin
hazırlanmasındaki ilkelerden
biri "Bilişimde özenli Türkçe"
kullanılması idi. Türkiye
Bilişim Ansiklopedisi iki
bakımdan çok önemlidir: (1)
Yabancı terim kullanmadan
yazılmış olan evrensel
konularda ve Türkiye’ye
özgü 200’den fazla makale
Türkçenin bu konudaki
yeterliliğini göstermektedir.
(2) 3 başeditör, 22 editör ve
yaklaşık 200 bilişim insanının
katkılarıyla hazırlandığı
için bu konuda Türkiye'de
yeterli sayıda yetenekli insan
olduğunu da gösterir. Ayrıca,
bilişim konusunda 20'den
fazla Türkçe sözlük içeren bir
liste, yazarın Bilişimde Özenli
Türkçe İnternet sitesinde
varilmiştir (Ören-BÖT).
2. Benzetim: Benzetim,
model kullanılarak deney
yapılmasını ve deneyim
kazanılmasını sağladığı
için yüzlerce uygulama
alanında kullanılır ve ABD
Senatosunca kritik konu ilân
edilmiştir. Modelleme ve
benzetim konusunda Marsilya
üniversitesinde yayımlanmış
bir sözlük 4000 kadar terim
içermekteydi (Ören ve 14
kişilik Fransızca takımı, 2006).
Sözlüğün hâlen hazırlanmakta
olan ve 10 000'den fazla
İngilizce terimi içerecek
çokdilli sürümü, İngilizce,
Fransızca, İspanyolca ve
İtalyanca ile Türkçe terimleri
kapsamaktadır ve proje yazar
tarafından yürütülmektedir.
(Projenin başka bir ürünü
olan "Çince-İngilizce
Modelleme ve Benzetim
Sözlüğü" Çin'de yayımlanmıştı
(BoHu Li, Tuncer Ören ve
diğerleri, 2012).
Türkiye Bilişim Derneği'nin yayın
organı olan Bilişim'de bazı yazılar
yayımlanmıştı. Bunlardan ilki
bilişim, benzetim ve istatistiğin
en temel kavramlarından olan
"değişken'lerin 350'den fazla
türü için Türkçe ve İngilizce
kavramları içermekte idi (Ören,
2012a,b). Daha sonra hazırlanmış
olan ve Ocak 2013'te basılmış
olan bir çalışmada "bilişim ve
benzetimde kullanılan ve giriş ve
girdi türlerini gösteren 150'den
fazla İngilizce terim, İngilizce ve
Türkçe iki dizin olarak verilmiştir.
Dizinler, gerek İngilizce
gerek Türkçenin ayrıntıları
gösterebilme yeteneklerine
de tanıklık etmekte" (Ören,
2013a). Bu dizide şimdiye kadar
yayımlanmış terim listeleri şu
terimleri içermekte: Makine
anlaması türleri (Ören, 2013b, 85
terim), hata türleri (Ören, 2013c,
350 terim), değer türleri (Ören,
2013d, 170 terim). Bu tür kavram
salkımlarının yayımlanmalarına
devam edilmesi planlanmaktadır.
Yazarın bilişimde özenli Türkçe
konusundaki etkinliklerinin
listesine İnternet'ten erişilebilir
(Ören-BÖT).
26 AĞUSTOS 2013
Makale BİLİM DİLİ OLARAK TÜRKÇE VE TÜRKÇE BİLİNCİ
Sonuç
Bilim Dili Olarak Türkçe konusunu
irdelerken, sonuç olarak iki
konuya odaklanabiliriz: Türkçenin
bilim dili olması için altyapı
sağlanması ve kendi payımıza
düşenleri yapmak.
1. Türkçenin bilim dili olması
için altyapı
Türkçe doğa ve sosyal
bilimler, mühendislik ve tıp
terimlerinin geniş kapsamlı
sözlüklerinin hazırlanması ve
İnternet üzerinden kullanıma
açılmaları çok iyi bir altyapı
sağlayacaktır. Zengin bir dilde
sözlük hazırlamanın çok uzun
zaman gerektirdiği de göz
önünde tutularak, sözlüklerin
sürekli gözden geçirilmeleri
de gerekecektir (Winchester,
2003). Ancak kullanıcı olarak
terimleri iyi seçmemiz gerektiği
de yadsınamaz. Örneğin,
İngilizcede "run" sözcüğünün
"koşmak", "çalışmak" dahil, pek
çok anlamı vardır. Örneğin,
Tureng sözlüğünde 150 anlamı
listelenmektedir (Tureng-run).
Ama bir bilgisayar programından
bahsederken, programın
çalışması terimini kullanmak
gerekir; programın koşması
veya koşturulması bahis konusu
değildir.
2. Kendi payımıza düşenleri
yapmak
Kuşkusuz, istersek hepimizin
yapabileceğimiz çok şeyler var,
örneğin:
• Türkçemizi özenle
kullanabiliriz. Başka dilleri
bilmek, anadilini kötü
kullanmak için bir engel
değildir. Üstelik, anadilini
doğru kullan(a)mayanların
pek çoğu yabancı dilleri de
doğru kullan(a)mamaktadır.
• Türkçemizi yazım kurallarına
göre kullanabiliriz. Çok yararlı
"Yazım kılavuzları" var (Alpay,
2000; Aksoy, 2000).
• Türkçeleri varken yabancı
sözcük kullanmayabiliriz.
Gerektiğinde sözlük
kullanabiliriz. Bilgiye erişimin
bu kadar kolay olduğu
çağımızda, Türkçe yazılım
yanlışları yapmak ve doğru
sözcükleri kullanmamak hiç
birimize yakışmaz.
• Bilgisayar ayarlarını
yap(tır)arak İnternet
yazışmalarında Türkçe harfleri
doğru kullanabiliriz.
• Türkçe bilincini vurgulayan
kaynaklarden yararlanabiliriz.
• Günlük dilin yozlaşmasının
durdurulması için çalışabiliriz.
Bunun için, Türkçemizi
özensiz, özentili ve hatta
hoyratça kullananları
uyarabiliriz.
• Türkçemizi özenle
kullandır(t)abiliriz.
• Yabancı bir dilde eğitim
sağlayan Türk üniversiteleri,
gençlerin yabancı dil
öğrenmeleri için başka yolları
bulabilir ve Türkçe terimlerin
gelişmesini ve gençlerin bu
terimleri öğrenmelerini de
sağlayabilirler.
• Türkçe bilincinde olanlar bu
bilincin yaygınlaşması için
çalışabilir.
Hepimizin ortak bir özelliğimiz,
öğrenme yeteneğimizdir ve her
yeni bir şey öğrendiğimizde
kendimizi de aşmış oluruz.
"Türkçe özürlü Türk" olmamayı
bilinçli bir şekilde seçmiş
olmak ve onun gerektirdiği
şekilde Türkçemizi özenli bir
şekilde kullanmak hepimize
yakışır. Türkçemizi iyi konuşup
yazabilmek, evrenselliği
gerektiren çağımızda, en aşağı
bir, olabilirse birden fazla yabancı
dil öğrenmemize de engel
değildir.
Kaynakça
• Aksan, Doğan (1987). Türkçenin Gücü (3. Basım 1993). Bilgi Yayınevi. Ankara.
• Aksan, Doğan (2003). Dil, Şu Büyülü Düzen. Bilgi Yayınevi. Ankara.
• Aksan, Doğan (2005). Türkçenin Zenginlikleri İncelikleri. Bilgi Yayınevi, Ankara.
• Aksan, Doğan (2008). Türkçeye Yansıyan Türk Kültürü. Bilgi Yayınevi, Ankara.
• Aksoy, Ömer Asım (başkanlığında bir kurul) (2000). Ana Yazım Kılavuzu. Adam Yayıncılık, İstanbul.
• Alpay, Necmiye (2000). Türkçe Sorunları Kılavuzu. Metis Yayınları, İstanbul.
• Atalay, Besim (1942). Türk Dilinde Ekler ve KöklerÜzerine Bir Deneme. Türk Dil Kurumu, Ankara.
• Atalay, Kemal (2008). Alo Türkçe Neredesin? Babıâli, Kültür Yayıncılığı, İstanbul.
• Baydur, Suat Yakup (1952). Dil ve Kültür. Türk Dil Kurumu, Ankara.
• BNGV – Beyaz Nokta Gelişim Vakfı.
27AĞUSTOS 2013
BİLİM DİLİ OLARAK TÜRKÇE VE TÜRKÇE BİLİNCİ Makale
• BoHu Li, Tuncer Ören, Qinping Zhao, Tianyuan Xiao, Zongji Chen, Guanghong Gong ve diğerleri. (2012). Modeling and Simulation Dictionary: Chinese-English, English-Chinese (9000'dan fazla terim), Chinese Science Press, Beijing, P.R. of China.
• Çotuksöken, Yusuf (2004). Uygulamalı Türk Dili (Cilt 2) 3. basım. Papatya Yayıncılık, İstanbul.
• Çotuksöken, Yusuf (2011). Yapı ve İşlevlerine Göre Türkiye Türkçesi'nin Ekleri. Papatya Yayıncılık, İstanbul.
• Cumhuriyet – "Yargıtay'dan, otomobilde 'Türkçe menü' kararı", 30 Haziran 2012.
• DKS – Dunning-Kruger Sendromu.
• Dündar, Ali (1995). Dil ve Bilinç, Prospero Yayınları, Ankara.
• Dündar, Can (2012). "Evet Kenan Doğulu, biz eski kafalıyız biraz!" (Milliyet, 21 Aralık, 2006.
• Hatiboğlu, Vecihe (1981). Türkçenin Ekleri. Türk Dil Kurumu, Ankara.
• Hepçilingirler, Feyza (1997). Türkçe "Off ". Remzi Kitabevi, İstanbul.
• Hepçilingirler, Feyza (2004). Türkçe Dilbilgisi. Remzi Kitabevi, İstanbul.
• Kahraman, Tahir (1996). Çağdaş Türkiye Türkçesindeki Fiillerin Durum Ekli Tamlayıcıları. Türk Dil Kurumu, Ankara.
• Kongar, Emre (2003). Yozlaşan Medya ve Yozlaşan Türkçe, Remzi Kitabevi, İstanbul. (Bu konuda yazarın yapmış olduğu iki söyleşiye erişmek için tıklanacak bağlantı.)
• Köksal, Aydın Türkçe Bilim Sözleri; Bir Deneyim. Bilimbilmek – Bilim Teknik ve Robotik.
• Köksal, Aydın (1980). Dil ile Ekin. Türk Dil Kurumu, Ankara.
• Köksal, Aydın (2003). Dil ile Ekin. (Günlenmiş 2. Yayım).Toroslu Kitabevi, İstanbul.
• Köksal, Aydın (2000).Yabanci Dille Öğretim, Türkiye'nin Büyük Yanılgısı,
Öğretmen Dünyası, Ankara.
• Negroponte, A. (1995). Being Digital. Alfred A. Knopf, New York, NY, ABD, s. 145.
• Ören-BÖT – Bilişimde Özenli Türkçe İnternet sitesi. http://www.site.uottawa.ca/~oren/pubsList/Turkce.pdf
• Ören, Tuncer (1998-Çağrılı yazı). Bilişimde Özenli Türkçe. BT Haber, sayı 183 (Eylül 7-13, 1998), s. 32.
• Ören, Tuıncer (2012a). Değişken Türleri için Türkçe Terimler (1). Bilişim: Türkiye Bilişim Derneği Dergisi, yıl 40, sayı 148 (Kasım 2012), s. 216-228.
• Ören, Tuncer (2012b). Değişken Türleri için Türkçe Terimler (2). Bilişim: Türkiye Bilişim Derneği Dergisi, yıl 40, sayı 149 (Aralık 2012), s. 192-201.
• Ören, Tuncer (2013a). Bilişim ve Benzetimde Kullanılan Giriş ve Girdi Türleri için Türkçe ve İngilizce Terimler. Bilişim: Türkiye Bilişim Derneği Dergisi. Yıl 41, sayı 152.
• Ören, T.I. (2013b). Makine Anlamasının 80'e Yakın Türü: İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce Terimler, Bilişim:Türkiye Bilişim Derneği Dergisi, yıl 41, sayı 152, Mart 2013, s. 134-143.
• Ören, T.I. (2013c). Modelleme, Benzetim ve Bilişimde 350 Tür Hata – İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce Terim Dizinleri, Bilişim: Türkiye Bilişim Derneği Dergisi, yıl 41, sayı 153, Nisan 2013, s. 166-189.
• Ören, T.I. (2013d). Modelleme, Benzetim ve Bilişimde Kullanılan 170 Tür "Değer": İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce Terim Dizinleri. Bilişim: Türkiye Bilişim Derneği Dergisi, yıl 41, sayı 155, Haziran 2013, s. 204-217.
• Ören, Tuncer, Üney, Tuncer ve Rifat Çölkesen, 2006). Türkiye Bilişim Ansiklopedisi. Papatya Yayıncılık, İstanbul.
• Özdemir, Emin (1973). Terim Hazırlama Kılavuzu. Türk Dil Kurumu, Ankara.
• Özel, Sevgi (2007). Dilleri Uzun, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul.
• Öztürk, M.O. Bilim Dili ve Türkçe, GENBİLİM – Türkiye Bilim Sitesi.
• Rymer, Russ (2012). Yok olan sesler. National Geographic Türkiye, Temmuz 2012, sayı 135, s. 66-99.
• Türkçe SBS - Sosyal Bilimler Sözlükleri – "TÜBA terim"deki kaynaklar
• Sinanoğlu, Oktay (2000). Bir Nev-York Rüyası, "Bye-Bye" Türkçe. Otopsi Yayınevi, İstanbul.
• Sulutaş, Mehmet Ali (2008). Ana Sütüm Türkçe. Etik Yayınları, İstanbul.
• Titiz, Tınaz (1992). Sorunların Kimyası. Tınaz Titiz, 1994. Evet-Hayır Demokrasisi, İnkılâp Kitabevi, Ankara kitabının "Aspirin, Benzin ve Vanilya" adlı yazısı, s. 65-67.
• Tureng-run – Tureng (Turkish-English) sözlüğünde "run" sözcüğünün Türkçeleri.
• TÜBA-TSBS: Türkçe Sosyal Bilimler Sözlükleri. TÜBA'nın İnternet sayfasında.
• Uygur, Nermi (1962, 1982, 1989, 1994). Dilin Gücü. Kabalcı Yayınları, İstanbul.
• Winchester, Simon (2003). The Meaning of Everything, The Story of the Oxford English Dictionary. Oxford University Press, Oxford, İngiltere.
AĞUSTOS 2013
Türk bilim insanlarının günümüze miras bıraktığı eski eserler, Türk-İslam bilim, kültür ve sanat tarihinin ve ülkemizin sahip olduğu önemli kültür mirasları arasındadır. Türkiye Bilimler Akademisi, bir bilim kurumu olarak “bilimi tanıtma ve toplumun bilime olan ilgisini arttırma” yükümlülüğüne sahiptir. Bu doğrultuda, önemli ve başvuru kaynağı niteliği taşıyan, Türk alimleri tarafından geçmişte kaleme alınmış kültür mirası eserlerden, günümüzde de yararlanılması ve bu eserlerin tanıtılması amacıyla, TÜBA, “Türk Dünyasının İnsanlığa Miras Bıraktığı 100 Temel Eser Projesi”ni başlatmıştır.
Proje kapsamına alınacak 100 eserin, alanlarında çok büyük etkiler meydana getiren, yüzyıllar boyunca tercümeler yoluyla çoğaltılarak kullanılmış ve insanlığın bilgi birikimine katkıda bulunmuş eserler olmasına özen gösterilmiştir. Proje, bu 100 temel eserin, kütüphanelerdeki atıl durumlarından kurtarılarak günümüz literatürüne kazandırılmasını hedefl emektedir.
100 temel eser, Doğa ve Teknik Bilimler, Felsefe ve Musiki, Türkiyat
(Türk dili, tarihi, sanatı ve kültürü) ve İslami İlimler ana başlıkları altında köklü bir külliyattan özenle seçilmiş eserleri kapsamaktadır. Arapça ya da Farsça olarak telif edilmiş olan eserlerin, Türkçeye tercüme edilmesi, farklı Türk lehçelerindeki eserlerin Türkçeye kazandırılması projenin öncelikli hedefidir. Türk düşünce tarihinde büyük öneme sahip olan bu eserlerin, 21. yüzyıl okuyucularına ulaştırılması, Türklerin düşünce ve kültür tarihindeki konumunu hatırlatmaya katkı sağlayacak niteliktedir. Proje kapsamında yapılacak tıpkıbasım ve tercümeler, yeni nesillerin geçmişimizin önemli değerleri olan
Türk alim ve bilginlere hak ettikleri değeri vermelerini sağlayacaktır. Projenin, Türk dünyasındaki üzerinde çalışılmamış birçok konunun akademik boyutlarda incelenmesine ön ayak olacağı, akademik çevrelerde büyük yankı uyandıracağı ve önemli bir hareketlilik sağlayacağı düşünülmektedir. Seçilen eserler, alanında uzman akademisyenler tarafından eksikliği hissedilen kaynak eser hüviyetindedir.
Belirlenen eserler, Türk kökenli bilim insanları tarafından literatüre kazandırılan ölümsüz eserlerin en önemlileri olmasına özen gösterilerek seçilmiştir. Eserlerin önemli bir kısmı Osmanlı medreselerinde ve ilim çevrelerinde itibar edilen eserlerden oluşmakta, bir diğer kısmı ise İslam dünyasında kaynak eser niteliği taşımaktadır. Proje Türk - İslam anlayışının temel kaynaklarının ortaya çıkarılması açısından önemli olmakla birlikte İslam dini ve kaynakları hakkındaki önyargıların ve bilgisizliğin giderilmesi açısından da büyük önem taşımaktadır. Eserlerin çevirilerinin tamamlanmasıyla ortaya çıkacak olan bir diğer kazanım ise Osmanlıca Türkçesi’nin ne derece yetkin ve zengin bir dil olduğunun anlaşılması hususudur.
Belirlenen 100 eserden her birinin çeviri sürecinde eserler;
• Tıpkıbasıma hazırlanacak,
• Türkçeye tercüme edilecektir.
• Eser daha önce Türkçeye tercüme edilmiş ise;
• Mevcut tercümenin dilinin ve bilimsel terminolojisinin yeterliliği konusunda uzman
TÜBA - Türk Dünyasının İnsanlığa Miras Bıraktığı
100 Temel Eser ve Çocuk Uyarlamaları Projesi
Duygu COŞKUN / Proje Sorumlusu
ALAN ESER SAYISI
Temel Bilimler 30
Felsefe - Müzik 20
Dini Bilimler 25
Dil - Tarih - Türkiyat 25
28
AĞUSTOS 2013
TÜBA - Çocuk Platformu ProjesiAysu ERÖZEL / Proje Sorumlusu
Teknoloji, günümüzde hayatımızın hemen hemen her alanında kullanılan, teknolojiyi kullanma becerisi ise ülkelerin gelişmişlik düzeylerinde önemli bir gösterge haline gelmiştir. Bu sebeple, teknolojiyi kullanabilen bireyler yetiştirmek önemli bir eğitim stratejisi olarak ele alınmaktadır. Buna paralel olarak, özellikle son zamanlarda yaygın olarak kullanılmaya başlanan, sanal platformların, dünya çapında interaktif ortamın sağlanmasındaki etkisi de kanıtlanmıştır.
Teknolojinin bu olumlu etkilerinin yanında, artan sanal teknoloji kullanımı aynı zamanda denetimsiz olarak üretilip yayınlanan sanal içerikleri artırmış, çocukların da erişebileceği ve kötü etkilenebilecekleri tehlikeli araçlar ortaya çıkmıştır. TÜBA tarafından, bu denetimsizliği ortadan kaldırmak ve bir yandan da çocukların doğru internet kullanımını sağlamak için
onlara interaktif bir ortam sağlayacak “Çocuk Platformu Projesi” ortaya çıkarılmıştır.
Projede, internet ve bilişim teknolojilerini “bilim eğitimi” için
etkin bir araç olarak kullanmak; çocukları internetin olumsuz etkilerinden ve bilgi kirliliğinden korumak; çocukların zihinsel, etik ve kültürel gelişimine katkı sağlamak; kültürel etkileşimi artırmak; çocukların güvenli internet kullanımını sağlamak amacıyla ebeveynlerin arka planda kontrol sahibi oldukları sanal bir çocuk platformu kurulması amaçlanmaktadır.
Ebeveynlerin, eğitim bilimcilerin ve pedagogların kontrolünde geliştirilmesi planlanan, içerisinde oyun, hikâye, anı defteri vb. içeriklerin yer alacağı, farklı ülkelerden farklı dilleri konuşan çocukların interaktif olarak konuşabileceği ve paylaşımlarda bulunabileceği bu platformun hayata geçirilmesi ile ülkemizde eğitim alanında yeni bir girişim başlatılmış olacaktır.
AĞUSTOS 2013
görüşü alınacak,
• Kullanılabilir tercümeler, gerekli izinleri ve telif hakları alınarak yeniden dizilerek kullanılacak,
• Kullanılamaz görüşü verilen eserler yeniden tercüme edilecek,
• Tıpkıbasımı ve tercümesi tamamlanan eserlerden, görselleştirilebilecek olanlara senaryolar yazılarak film ve animasyon uygulamaları ile desteklenecektir.
Projenin diğer önemli bir ayağı da “100 Temel Eserin Çocuk Uyarlaması”dır. Çocukların, eseri kaleme alan yazarları tanımaları ve eserlerden sıkılmadan yararlanabilmeleri için eserlerin çocuk uyarlamaları hazırlanacaktır. Bu sayede, çocukların Türk bilim ve tarihi konusunda bilgilenerek özgüvenlerinin gelişmesi sağlanacaktır.
Eserlerin çocuk uyarlamasında, öncelikli olarak kitabın yazıldığı
dönem, coğrafya ve dönem şartlarını anlatacak şekilde tarihsel ve coğrafi bir ön sunum eğitimci danışmanların da desteği ile hazırlanacaktır. Daha sonraki bölümlerde yazar, yazarın uğraştığı diğer alanlar ve yazarın diğer kitapları hakkında bilgiler verilecek, son olarak da ele alınan kitabın bütün konuları, çocukların algı seviyelerine uygun bir şekilde aktarılacaktır. Çocukların algı ve gelişim seviyeleri de göz önünde bulundurularak ilgilerini canlı tutabilmek için sıkıcı bilgilerin yerini, rahat ve eğlenceli şekilde okumalarını sağlayacak senaryolu ve çizimli anlatımlar alacaktır.
Türkiye Bilimler Akademisi, bu tarihi projeyi gerçekleştirerek Türk tecrübesinin tarih boyunca bilim ve sanata olan katkılarını daha görünür hale getirmeyi amaçlamaktadır. “Türk Dünyasının İnsanlığa Miras Bıraktığı 100 Temel Eser Projesi” ve “100 Temel Eser Çocuk Uyarlaması Projesi”, “2013 Yılı Türk Dünyası Kültür Başkenti” seçilen Eskişehir’de,
TÜBA’nın Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı ile imzaladığı işbirliği protokolü çerçevesinde gerçekleştirilecektir.
29
AĞUSTOS 2013
TÜBA-GEBİP: Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanlarını
Ödüllendirme Programı
GEBİP Nedir?
Türkiye Bilimler Akademisi, 497 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin kendisine verdiği görev doğrultusunda, Türkiye’de tüm bilim alanlarındaki araştırmaları, bilimci kişiliğini ve araştırıcılığı özendirmek, gençleri bilim ve araştırma alanına yöneltmek amacıyla 2001 yılında TÜBA-Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanlarını Ödüllendirme Programı’nı başlatmıştır. “Genç Akademi” oluşturma hedefiyle yola çıkan TÜBA-GEBİP, ülkemiz biliminin geleceğine yönelik önemli bir yatırım olmuş, çeşitli ülkelerin akademilerine de örnek teşkil etmiştir. TÜBA-GEBİP, ülkemizin araştırmalarıyla ön plana çıkmış genç bilim insanlarını Akademi’nin şemsiyesine almak, Akademi üyeleriyle etkileşimlerinden sinerji yaratmak ve ihtiyaç duydukları desteği ödül biçiminde sağlamak amacıyla başlatılmıştır.
Kimler Başvurabilir?
Tüm bilim dallarından, sağlık bilimlerinde uzmanlık, diğer bilim dallarında doktora derecesine sahip,
Türkiye’de çalışan veya Türkiye’de çalışma kararını vermiş, başvuru tarihinde 39 yaşını doldurmamış genç bilim insanları Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanlarını Ödüllendirme Programı’na başvurabilir. Programa kabul edilen genç bilim insanlarına üç yıl boyunca destek verilir.
GEBİP’in Amacı
Bilimci kişiliğinin gelişmesinde, yüksek lisans/doktora öğrenciliği ve doktora sonrası araştırıcılığın yanı sıra, bağımsız genç araştırıcı
evresi önemli bir yer tutmakta; bilim insanları kendi başlarına araştırma yapma ve yüksek lisans/doktora tez çalışmalarını yönetme yetkinliklerini geliştirme zorunluluğunda oldukları bu evrede, özel teşvik ve desteğe gereksinim duymaktadır.
Bu program genç akademisyenlerin birbirleriyle ve konuya hevesli bilim insanları ile iletişim kurmalarını kolaylaştırmayı, aralarında bir etkileşim ve sinerji oluşturulmasını, bilime ilgi duyan gençler içinde rol modelleri oluşturarak bilimin ülkemizde tanınırlığını, farkındalığını artırmayı, bilimi gençlere sevdirmeyi amaçlamaktadır.
GEBİP’in İşleyişi
Programa kabul edilen araştırıcıların çalışmalarını izlemek, değerlendirmek ve yönlendirmek, Akademi Konseyi’nin belirlediği ilkelere göre ve Konsey tarafından bu amaçla oluşturulan komitelerin katkılarıyla yapılmaktadır. GEBİP Ödülü sahibi bilim insanları yıllık toplam 20.000TL ödül alırlar. Ayrıca, genç araştırmacılar yetiştirmelerini teşvik etmek amacıyla - danışmanı oldukları doktora öğrencisi için harcanmak üzere - kendilerine
2012 Seçkin Genç Bilim İnsanı Ödülleri Bakan Nihat Ergün 2012 Seçkin Genç Bilim İnsanı Ödülleri Bakan Nihat Ergün tarafından sahiplerine verildi.tarafından sahiplerine verildi.
30
AĞUSTOS 2013
2012 Yılı TÜBA - GEBİP Ödül Sahipleri
Unvanı Adı ve Soyadı Çalıştığı Kurum Alanı
Doç. Dr. Ethem M. Arsava Hacettepe Üniversitesi Tıp/Nöroloji
Doç. Dr. Seda Keskin Avcı Koç ÜniversitesiKimya ve Biyoloji Mühendisliği
Yrd. Doç. Dr. Reşat Bayer Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler
Prof. Dr. Barış Binici ODTÜ İnşaat Mühendisliği
Yrd. Doç. Dr. Özgür Birer Koç Üniversitesi Kimya
Doç. Dr. Kazım Büyükboduk Koç Üniversitesi Matematik
Yrd. Doç. Dr. Fevzi Ç. Cebeci Sabancı ÜniversitesiMalzeme Bilimi ve Mühendisliği
Yrd. Doç. Dr. Murat Çokol Sabancı ÜniversitesiBiyolojik Bilimler/Biyomühendislik
Yrd. Doç. Dr. Katja Doerschner Bilkent Üniversitesi Psikoloji
Yrd. Doç. Dr. Gülayşe İ. Dunn Koç ÜniversitesiMoleküler Biyoloji ve Genetik
Doç. Dr. Ayhan Kürşat Erbaş ODTÜ Eğitim Bilimleri
Yrd. Doç. Dr. Ebru Erbay Bilkent ÜniversitesiMoleküler Biyoloji ve Genetik
Yrd. Doç. Dr. Seda Ertaç Koç Üniversitesi Ekonomi
Doç. Dr.Hakan Ferhatosmanoğlu
Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Müh.
Doç. Dr. Işın Güler Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri
Yrd. Doç. Dr. Gözde İnce Sabancı ÜniversitesiMühendislik ve Doğa Bilimleri
Yrd. Doç. Dr. Aida Just Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimleri
Doç. Dr. Dilek F. Kurtuluş ODTÜHavacılık ve Uzay Müh.
Doç. Dr. Murat Manguoğlu ODTÜ Bilgisayar Müh.
Yrd. Doç. Dr. Ersin Emre Ören TOBB ETÜBiyomedikal Mühendisliği
Yrd. Doç. Dr. Nurhan Özlü Koç ÜniversitesiMoleküler Biyoloji ve Genetik
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Sayar Koç Üniversitesi Makine Mühendisliği
Yrd. Doç. Dr. Tevfik Metin Sezgin Koç ÜniversitesiElektrik-Elektronik Müh.
Doç. Dr. Afsun ŞahinEskişehir Osmangazi Üniversitesi
Tıp/Göz Hastalıkları
Doç. Dr. Mustafa Şahmaran Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği
Yrd. Doç. Dr. A. Begüm Tekinay Bilkent ÜniversitesiMalzeme Bilimi ve Nanoteknoloji
Yrd. Doç. Dr. Erdal Toprak Sabancı Üniversitesi Biyofizik
Doç. Dr. Tamer Uyar Bilkent ÜniversitesiMalzeme Bilimi ve Nanoteknoloji
yıllık toplam 6.000 TL ek bir maddi destek verilir. GEBİP Üyeliği aktif olarak devam eden araştırmacılar, başvurdukları takdirde yılda bir defa en fazla 4.000 TL tutarında Bilimsel Toplantı Desteği alabilir. GEBİP Üyeleri, programı tamamladıktan sonra, beş yıl süresince, yine yılda bir defa GEBİP sonrası destekten yararlanabilmektedir. Avrupa için 1.000 Dolar karşılığı TL; Uzakdoğu-Amerika için 1.250 Dolar karşılığı TL destek sağlanmaktadır.
Bugüne Kadar Yapılanlar…
GEBİP, “Genç Akademi” olarak dünyadaki ilk örneklerinden biridir. Bu program “Genç Akademi” oluşturma hedefiyle yola çıkmış, ülkemiz biliminin geleceğine yönelik önemli bir yatırım olmuş, çeşitli ülkelerin akademileri tarafından örnek gösterilmiştir.
2001-2012 yılı içinde programa 1722 genç bilim insanı başvurmuş, bunlardan 294’ü ödüle layık görülmüştür.
2012 yılı için 28 genç bilim insanının GEBİP Ödülü ile desteklenmesi uygun bulunmuştur.
Genç Akademi Çalışmaları
Türkiye’deki “Genç Akademi” çalışmalarının temeli, 2009 yılında Zonguldak’da yapılan “TÜBA-GEBİP Yıllık Değerlendirme Toplantısı”nda atılmış, Ankara ve İstanbul’da yapılan toplantılarla çalışmalar devam etmiştir. Türkiye Bilimler Akademisi çatısı altında Türkiye Genç Bilim Akademisi’nin kurulması konusundaki çalışmalar, TÜBA-GEBİP ve Küresel Genç Akademi Üyesi Doç. Dr. Yusuf Baran tarafından yürütülmektedir. Doç. Dr. Baran, Küresel Genç Akademi’nin 15-18 Mayıs tarihlerinde yapılan 2013 yılı Genel Kurul toplantısında, TÜBA Başkanlığınca yürütülen çalışmalar ile ilgili olarak bir konuşma yapmış ve ülkemizin bu konuya verdiği önemi belirtmiştir.
31
Makale ÇOK BOYUTLU ORGANİZASYONEL PERFORMANS ÖLÇÜM MODELLERİ
32 AĞUSTOS 2013
Kurumsal performans ölçümü,
işletmede yürütülen faaliyetlerin
temel amaç ve hedeflere ne ölçüde
hizmet ettiğinin izlenmesine,
iyileştirme gerektiren noktaların
zamanında tespit edilebilmesine ve
geleceğe yönelik kararların sağlam
temellere dayandırılabilmesine
olanak sağlayan bir yönetim
aracı olarak, son 20 yılda rağbet
gören bir araştırma konusudur.
Kurumsal performans ölçümünün
çok boyutlu bir kavram olması,
stratejik yönetim, muhasebe,
insan kaynakları, pazarlama,
yöneylem araştırması gibi çok
farklı uzmanlık alanlarında çalışan
akademisyen ve uygulamacıların
konuya ilgi göstermesine neden
olmuştur. Öte yandan, konuyla
ilgili çok sayıda yayın olmasına
rağmen, özellikle bu çalışmada
ele alınacak olan yeni nesil
performans ölçüm sistemlerinin
işletmelerce ne yaygınlıkta
kullanıldığına ilişkin hâlen yeterli
bilgi bulunmamaktadır.
Son 20 yıldır gündemden
düşmeyen bir konu olmasında,
performans ölçümü
uygulamalarının işletmeye
sağladığı öne sürülen yararların
büyük payı bulunmaktadır.
Organizasyonun bütününde
amaçlarla faaliyetlerin
uyumlaştırılmasını ve işletmenin
fonksiyonel birimlerinin aynı
hedeflere yönelik olarak birbirlerini
destekler nitelikte çalışmasını
sağlaması, performans ölçümünün
en önemli faydaları arasında
sayılabilir (Linge ve Schiemann,
1996). Ayrıca performans ölçüm
sistemleri, yöneticilerin amaçlara
odaklanarak faaliyetlerde
önceliklendirmeye gitmelerini
sağlamakta, vizyonun kesin
amaçlara ve uygulanabilir
faaliyetlere dönüştürülmesi
konularında yol gösterici bir nitelik
taşımaktadır (Kaplan ve Norton,
1996). Bunların yanında, işletme
içinde iletişim ve tartışma için
objektif bir dil sunması ve kaynak
dağılımı kararları için objektif
kriterler ortaya koyması sorun
oluşumunu engelleyebilecek
diğer faydalar olarak karşımıza
çıkmaktadır (Godener ve
Soderquist, 2004). Tanımlanan
problemlerin sebepleri hakkında
ipuçları vermesi ve önlem alınması
gereken hususların erken teşhis
edilmesini sağlaması da işletmenin
performansını iyileştirmede
yöneticilerin işini kolaylaştıran bir
diğer unsurdur (Gleich, 2001).
Kronolojik olarak incelendiğinde,
kurumsal performans ölçümünün
gelişimi birkaç temel aşamada
ele alınabilir. Bütçe kontrolünün
hâkim olduğu 1970 öncesi
yılların ardından, 1970’lerde
genellikle yönetim muhasebesi
sistemlerinin performans
ölçümünde nasıl kullanılabileceği
üzerine odaklanılmıştır. Finansal
göstergelerin dışında yeni
performans ölçülerine duyulan
gereksinimin hissedilmeye
başlandığı 1980’lerde hissedarlar,
müşteriler, çalışanlar, iş süreçleri,
entelektüel sermaye gibi farklı
boyutlara ilişkin birbirinden kopuk
ölçüler geliştirilmiş ve bunlar
finansal göstergeleri desteklemek
amacıyla kullanılmıştır. 1990’larla
birlikte performans ölçümü
Çok Boyutlu Organizasyonel Performans
Ölçüm Modelleri
Nilay DÖNMEZ, Aslıhan SERTKAYA, Gülçin MANZAK AYDIN, Gonca ARAS
Sanayi ve Teknoloji Uzmanları (Verimlilik Genel Müdürlüğü)
Fatma GÜNTÜRKÜN
Uzman (İzmir Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği)
ÇOK BOYUTLU ORGANİZASYONEL PERFORMANS ÖLÇÜM MODELLERİ Makale
33AĞUSTOS 2013
daha kapsayıcı ve bütüncül
bir bakış açısıyla ele alınmaya
başlanmış, farklı boyutları bir
arada değerlendirmeye çalışan
yeni yaklaşımlar ortaya çıkmıştır.
Dengeli Puan Kartı (BSC) (Kaplan
ve Norton, 1992) ve Bütünleşik
Performans Ölçüm Sistemleri
(IPMS) yaklaşımları, bu dönemde
ortaya çıkan modellere örnek
olarak gösterilebilir. 1990’ların
sonlarından bugüne dek gelişen
süreçte ise sona yaklaşıldığında
performans ölçüm modellerinde
dinamiklik kavramının öne
çıktığı gözlenmektedir. Ghalayini
(1997) tarafından geliştirilen
Bütünleşik Dinamik Performans
Ölçüm Sistemleri (IDPMS), Bititci
(2000) tarafından geliştirilen
Dinamik Performans Ölçüm
Sistemleri (DPMS) ve Neely (2000)
tarafından geliştirilen Performans
Prizması, dinamiklik yönü ile
dikkat çeken performans ölçüm
yaklaşımlarından bazılarıdır.
Geçmişten bugüne performans
ölçüm sistemlerinin gelişimi
incelendiğinde gözlenen
temel değişim, sadece finansal
göstergeler içeren geleneksel
ölçüm sistemlerinin yerini çok
boyutlu ölçüm sistemlerinin
almasıdır. Bu dönüşümde,
geleneksel modellerin; geriye
dönük bakış açısı içermesi,
işletmenin gelecekteki
performansına ilişkin fikir
vermekten uzak olması ve
nedensellik ilişkileri hakkında
verdiği bilginin yetersiz olması
gibi eksik yönlerinin büyük payı
olmuştur (Ittner ve Larcker, 1998).
Geleneksel modellerin pratikte
uygulanmalarının zor olması,
esnek ve bütünleşik bir yapı
sergilememeleri, sürekli iyileştirme
mantığıyla çelişmeleri ve müşteri
gereksinimlerini görmezden
gelmeleri, çok boyutlu ölçüm
sistemlerine geçilmesinde rol
oynayan diğer unsurlardandır
(Ghalayini ve Noble, 1996).
Kurumsal Performansa
Kavramsal Bakış
“Kurumsal performans” ve
“kurumsal performans ölçümü”,
1990’ların başından bu yana
literatürde yoğun bir şekilde
işlenmesine rağmen bu kavramların
genel geçer bir tanımını yapmak
oldukça güçtür. Konuyla ilgili farklı
uzmanlık alanlarından (stratejik
yönetim, süreç yönetimi, insan
kaynakları, kurumsal davranış,
bilgi sistemleri pazarlama, vb.) çok
sayıda araştırmacının çalışmaları
ve yayınları bulunmakta ancak
bunların çoğu, konunun sadece
spesifik bir alanına eğilmekte
ve söz konusu araştırma alanına
bütüncül bir katkı koymaktan
uzak kalmaktadır. Aslında bu
alanda genel bir gözden geçirme
sonunda, yapılan çalışmaların
sayıca çokluğuna karşın, bu
çalışma alanını yoğun bir şekilde
etkileyen ve yönlendiren az
sayıda araştırmacı olduğu açıkça
görülmektedir. Sonuç olarak, farklı
disiplinleri ilgilendiren bir çalışma
alanı olan kurumsal performans
ölçümünde, araştırmacılar
arasındaki etkileşim birbiriyle
uyumlu ve tutarlı bir bilgi
birikimine ulaşılmasını henüz
sağlayamamaktadır.
İlgili literatür incelendiğinde, en
temel kavramlar olan “kurumsal
performans” ve “kurumsal
performans ölçüm sistemlerine”
ilişkin bile, üzerinde fikir
birliğine varılmış belirli bir tanım
bulunmadığı gözlenmektedir.
Çalışmalarda rastlanılan tanımların
her biri kavramlarla ilgili farklı bir
bakış açısı sağlamakta, kavramların
farklı özelliklerine yer vermektedir.
Dolayısıyla bu tanımlar, kavramların
kesin ve net özelliklerinin neler
olduğuna ilişkin ortak bir kanı
ortaya koyamamaktadır. Bu durum
anlam karmaşasına yol açarak,
araştırma alanının gelişimini
sekteye uğratmaktadır. Bu noktada
Franco-Santos ve diğerlerinin,
2007 yılında kurumsal performans
ölçümünün kavramsal boyutu
hakkında yaptıkları detaylı bir
araştırma, literatüre bu anlamda
önemli bir katkı sağlamıştır.
Geçmişten bugüne ilgili çalışmalar
incelendiğinde, 1980’lerden
bu yana iş dünyasında yaşanan
gelişmelere paralel olarak,
kurumsal performansın kavramsal
kapsamı, boyutları, kurumsal
performans ölçüm sisteminin
kurgulanma yapısı, nitelikleri
ve işletmedeki işlevleri ile ilgili
kavramlarda da değişimler
gözlenmektedir. Göze çarpan
bu değişimlere aşağıda kısaca
değinilmektedir.
Kurumsal performansın tanımı
1990’ların erken dönemlerinde
işletmenin stratejik amaçları
üzerine kurulmuştur. İlerleyen
Makale ÇOK BOYUTLU ORGANİZASYONEL PERFORMANS ÖLÇÜM MODELLERİ
34 AĞUSTOS 2013
yıllarda daha geniş bir bakış açısı
ile ele alınmaya başlanan kurumsal
performansın, sadece işletme
sahiplerinin ve paydaşlarının istek
ve beklentilerini göz önüne almak
yerine, aynı zamanda müşteri,
çalışan, tedarikçi ve devlet gibi
tarafları da ilgilendiren bir kavram
olduğu görüşü ortaya çıkmıştır
(Bititci vd., 1997). Bu paydaş
yönelimi, daha sonraları toplum
ve gelecek kuşaklar gibi önemli
paydaşları da kapsayacak şekilde
genişletilmiştir (Neely vd., 2002).
1980’lerde kurumsal performans,
sadece işletmenin finansal
başarısı ile ölçülebilen bir kavram
olarak görülürken, 1990’lardan
sonra operasyonel bakış açısının
gelişmesiyle, maliyetler, etkinlik,
kalite, verimlilik, esneklik gibi
farklı unsurlara ilişkin ölçülerin
de yer aldığı daha dengeli
ölçüm sistemleri ortaya çıkmaya
başlamıştır. Günümüzde
araştırmacıların tamamına yakını,
kurumsal performans ölçüm
sistemlerinin finansal ve finansal
olmayan ölçüleri bir arada
içermesinin ve bu ölçülerin birlikte
değerlendirilmesinin gerekliliği
üzerinde hemfikirlerdir. Nitekim
son dönemlerde, kurumsal
performansın bütüncül bir bakış
açısıyla, çok boyutlu ve dengeli
bir şekilde ölçüldüğü modeller
literatürde sıkça yer almaktadır.
Performans ölçüm sisteminin
modellenmesinde de benzer
bir değişim gözlenmektedir.
80’lerde ve 90’ların başlarında,
performans ölçüm sistemlerinde
hiyerarşik dikey bir yapılanma
dikkat çekmekte iken, daha
sonraları yatay ve dengeli
yapılanma ile hem yatay hem
dikey bütünleşmenin yaşandığı
formlar desteklenmektedir
(Neely vd., 2000).
Kurumsal performans ölçüm
sistemlerinin işletmedeki rollerinin
geçmişten bugüne değişimine
bakıldığında ise, başlangıçta
bu sistemlerin kontrol işlevinin
ön planda olduğu görülmüştür.
İlerleyen yıllarda bu sistemlerinin
işletmenin sürekli gelişimine (Neely
vd., 1995), stratejinin tanımlanması
ve işletme birimlerine yayılmasına
(Kaplan ve Norton, 1996)
faaliyetlerin stratejik amaçlarla
uyumlulaştırılmasına, yönetsel
gelişime (Garengo vd., 2005)
ve organizasyonel öğrenmeye
(Kueng vd., 2001) katkıda bulunma
işlevleri de gündeme gelmiştir.
Kimi araştırmacılar, işletmedeki
işlevlerinin genişlemesi sonucunda
performans ölçüm sistemlerinin
salt bir “ölçüm” aracından bir
“performans yönetim” aracına
dönüştüklerini ileri sürmektedirler
(Aktaran: Marchand ve Raymond,
2008).
Gelinen noktada girişte de
belirtildiği gibi kurumsal
performans; işletmenin kârlılık,
etkililik, etkinlik, verimlilik,
kalite, müşteri, çalışanlar, yenilik
ve çevre gibi farklı boyutlarda
gösterdiği bütüncül başarı olarak
tanımlanabilir (Gosselin, 2005).
Benzer bakış açısıyla, performans
ölçüm sistemini de “yönetsel
düzeyde alınacak kararları ve
sürekli gelişmeyi desteklemek
amacıyla, bir işletmenin
belirlediği strateji ve hedefler
doğrultusunda farklı performans
boyutlarında gösterdiği başarının
sayısal olarak ölçülebilmesi ve
değerlendirilmesini sağlayacak
süreçler bütünü” olarak tanımlamak
mümkündür.
Kurumsal Performans
Ölçümü ve Gelişimi
Performans ölçüm sistemleri,
karar alma süreçlerinde önemli bir
araçtır. Ancak zamanla ihtiyaçlarda
ve iş dünyasındaki değişimler
sonucunda performans ölçümünde
de sistem yaklaşımına geçilmiştir.
Bu süreçte birçok araştırmacı,
bir performans ölçüm sistemin
nasıl olması, nasıl işlemesi, ne tür
ölçüler içermesi gerektiği gibi
konularda çalışmalar yapmış,
model önerileri geliştirmiştir.
Yapılan çalışmalar incelendiğinde,
araştırmacıların performans
ölçümünün farklı yönlerini ön
plana çıkarabildikleri, konuya farklı
bakış açılarıyla yaklaşabildikleri
izlenimi edinilmektedir. Örneğin
Cross ve Lynch (1991) iyi bir
performans ölçüm sisteminin;
faaliyetleri, stratejik hedeflerle
ilişkilendirmesi, finansal ve finansal
olmayan bilgileri bütünleştirmesi,
kayıpları tespit ve elimine etmesi,
organizasyon yapısını dikey
hiyerarşik bir yapıdan yatay bir
yapıya dönüştürmesi, kurumsal
öğrenmeyi hızlandırması, iç ve dış
değişimlere hızlı cevap verebilmesi
gerektiğini belirtmişlerdir.
Maskell (1991) ise iyi bir ölçüm
ÇOK BOYUTLU ORGANİZASYONEL PERFORMANS ÖLÇÜM MODELLERİ Makale
35AĞUSTOS 2013
sisteminin üretim stratejisi ile ilgili
olması, finansal olmayan ölçüleri
de içermesi, dinamik, basit ve
kolay olması, hızlı geri besleme
sağlaması, sadece izleme değil
aynı zamanda sürekli gelişme
aracı olması gerektiğini dile
getirmiştir. Diğer yandan, Caplice
ve Sheffi (1995) iyi bir ölçüm
sisteminin kapsamlı, neden sonuç
ilişkisine dayanan, dikey ve yatay
bütünleşmiş ve kullanışlı bir yapıda
olmasının gerekliliğine dikkat
çekmiştir. Yine performans ölçüm
sistemlerinin “dengeli” ve “dinamik”
bir yapıda olması, son dönemlerde
yayınlanan birçok çalışmada
değinilen özelliklerdendir. Burada
“dengeli” kavramı ile işletmeyi
bütünsel olarak değerlendirmeye
imkân sağlayacak finansal ve
finansal olmayan göstergelerin
bir arada tutulması anlatılırken,
“dinamik” kavramı ile işletme
içindeki ve dışındaki değişimlere
göre hedef ve önceliklerin
sürekli olarak gözden geçirilip
güncellenebilmesi ifade edilmeye
çalışılmaktadır (Taticchi vd., 2010).
Franco-Santos ve diğerleri
tarafından yapılan taramada
karşılaşılan kurumsal performans
ölçüm sistemlerine ilişkin
tanımlarda yer verilen unsurların,
kurumsal performans ölçüm
sistemlerinin özellikleri, rolleri
(amaçları veya işlevleri) ve süreçleri
olmak üzere üç temel kategoride
toplanabileceğine değinilmiştir.
Karşılaşılan tanımlar, bu
kategorilerden sadece birine ya da
bunların farklı bileşimlerine ilişkin
ifadeler içermektedir (Franco-
Santos vd., 2007).
Franco-Santos ve diğerleri (2007),
literatürde yer alan performans
ölçüm sistemi tanımlamalarında,
bu sistemlerin özelliklerinin ve
işlevlerinin yanı sıra süreçlerine
de yer verildiğini belirtmişlerdir.
Bu çalışmada yapılan taramalar
sonucunda performans ölçüm
sistemlerinin süreçleri aşağıdaki
beş temel kategoride sınıflanmıştır
(Franco-Santos ve diğ., 2007):
• Performans ölçülerinin
seçimi ve tanımlanması:
Paydaşların gereksinimlerinin
ve isteklerinin tanımlanması,
planlama, stratejik hedeflerin
belirlenmesi, performans
ölçülerinin seçilmesi ve
tanımlanması, bu ölçülere dair
hedeflerin konması süreçlerini
kapsar.
• Verinin toplanması ve işlenmesi:
Veri toplama ve veri analizi
süreçlerini kapsar.
• Bilgi yönetimi: Performans
ölçümü sonucunda edinilen
bilgilerin yorumlanması,
paylaşılması ve karar verme
süreçlerini kapsar.
• Performans değerlendirme ve
ödüllendirme: Performansın
değerlendirilmesi ve ödül
sistemi ile ilişkisinin kurulması
süreçlerini kapsar.
• Sistemin gözden geçirilmesi:
Sistemde geri besleme
döngüsünün işlemesini
sağlayacak çeşitli gözden
geçirme işlemlerini kapsar.
Performans ölçüm sistemlerinin
yukarıda değinilen süreçleri
uygulanırken yapılan bazı hatalar,
uygulamada aksaklıklara neden
olmaktadır. Performans ölçüm
sistemlerinin uygulamalarında
yapılan temel hatalar şöyle
sıralanabilir:
• Gereğinden fazla veya az veri
toplanması: Gereğinden fazla
veri toplanması, aşırı bilgi
yüklemesine neden olarak
yöneticilerin ve çalışanların
bazı verileri göz ardı etmesine
ya da etkili bir şekilde
kullanamamasına yol açar.
Gereğinden az veri toplanması
ise, işletmenin tüm performans
boyutlarıyla bütüncül
bir değerlendirilmesinin
yapılamamasına sebep olur.
• Kısa döneme odaklanma:
İşletmelerin çoğu, sadece
finansal ve operasyonel veri
toplayarak müşteri ve çalışan
tatmini, ürün/hizmet kalitesi
gibi uzun dönem ölçülerini
ihmal ederler.
• İşletme kararlarının verilere
dayandırılmaması: Yöneticilerin
çoğu, kararlarını, kendilerine
sunulan veriler yerine geçmiş
tecrübelerine ve sezgilerine
dayandırarak alırlar.
• Takım çalışması yerine rekabetin
teşvik edilmesi: Departmanların
ya da çalışanların performans
sonuçları birbirleriyle değil,
önceden belirlenen hedef
değerlerle kıyaslanmalıdır.
• Gerçekçi olmayan hedefler
belirlenmesi: Belirlenen hedef
değerlerin ulaşılabilir olmasına
dikkat edilmelidir.
Makale ÇOK BOYUTLU ORGANİZASYONEL PERFORMANS ÖLÇÜM MODELLERİ
36 AĞUSTOS 2013
• Ölçüler arasındaki ilişkilerin
kurulamaması: Ölçüler,
işletmenin stratejik planı ile
ilişkilendirilmeli ve işletmenin
bütününe dikey ve yatay olarak
ilişkilendirilerek yayılmalıdır.
• Gereğinden az ya da çok sıklıkta
ölçüm yapılması: Gereğinden az
sıklıkta ölçüm yapılması, gerekli
düzeltici eylemlerin zamanında
yerine getirilememesine,
gereğinden fazla sıklıkta ölçüm
yapılması ise gereksiz çaba
harcanmasına ve maliyetlerin
artmasına neden olacaktır. Bu
konuda bir denge sağlanması
gerekir.
Performans Ölçüm
Sistemlerinin Gelişimi
1990 sonrasında performans
ölçüm sistemleri ile ilgili yapılan
çalışmalarda hızlı bir gelişme
yaşanmıştır. Organizasyonların
yapısında meydana gelen
değişimler ile teknolojik gelişmeler,
organizasyonların değişik açılardan
kendilerini değerlendirme, bu
değerlendirmelerin sonuçlarını
iç ve dış faaliyetlerinde kullanma
gerekliliklerini artırmıştır.
1990 öncesi dönemde daha
basit olan performans ölçümü,
2000’li yıllarda kullanımı
yaygınlaşan ve farklı açılardan
organizasyonları değerlendiren
sistem yaklaşımlarına dönüşmüştür.
Performans ölçümünün geçirdiği
gelişim evreleri birçok yazar
tarafından birbirine benzer
yapıda ama bazı farklı yönleri
öne çıkaracak şekillerde ortaya
konulmuştur.
Gomes vd. tarafından bu gelişim
Şekil 1’de ortaya konulmuştur
(Gomes, vd., 2004). Buna göre, 1990
öncesi dönemde daha çok maliyet
muhasebesi temelli performans
ölçüm yaklaşımının hakim olduğu
görülmektedir. Bu yaklaşımın
sonucu olarak elde edilen ölçümler
daha çok geçmişi yansıtmaktadır.
Bu tür bir yaklaşımla ölçülen
performansla amaçlanan daha çok,
bütçelenmiş olan ile gerçekleşeni
karşılaştırmak ve içsel etkinliği
artırmaktadır.
Şekil 1. Performans Ölçümünün Gelişim Süreci
Kaynak: Gomes vd., (2004)
ÇOK BOYUTLU ORGANİZASYONEL PERFORMANS ÖLÇÜM MODELLERİ Makale
37AĞUSTOS 2013
Şekil 1'de yer alan her bir aşama için özetlenmiş bilgi aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
Tablo 1. Performans Ölçümünün Gelişim Sürecinde Yer Alan Aşamalar
Aşama 1:
Kapalı Sistem
Aşama 2:
Uyarlanmış Kapalı Sistem
Aşama 3:
Yarı Açık Sistem
Aşama 4:
Açık Sistem
Aşama 5:
Gelecek Araştırma Konuları
• Maliyet muhasebesi yaklaşımı
• Geriye dönük yaklaşım
• Sonuçlar, organizasyonel etkinliği yükseltmek ve bütçelenmiş olanla asıl olanı karşılaştırmak için kullanılır.
• Muhasebe ve finansal yaklaşımın karıştırılarak kullanılması
• Geriye dönük yaklaşım
• Sonuçlar, içsel etkinliği artırmak ve dış kaynaklardan sermaye çekmek için kullanılır.
• Finansal ve finansal olmayan değerlerin karışık kullanıldığı bir yaklaşım
• İleriye dönük ve geriye dönük yaklaşımın karışımı
• Sonuçlar, bütün organizasyonun yönetimi için kullanılır.
• Dengeli, bütünleşik bir yaklaşım
• İleriye dönük yaklaşım
• Sonuçlar, organizasyonel duyarlılığı geliştirmek için kullanılır.
• Her bir görev ya da kaynak ile bütün sistemin etkililiğini gözlemlemeye yarayan bir sistemin tasarlanması
• Sürekli iyileştirme yaklaşımı
• Sonuçlar, organizasyonun birinci sınıf bir organizasyon olmasına olanak sağlayacak şekilde kullanılır.
• Ölçüm için yukarıdan aşağıya bir yaklaşıma karşılık aşağıdan yukarıya bir yaklaşımın benimsenmesi
Makale ÇOK BOYUTLU ORGANİZASYONEL PERFORMANS ÖLÇÜM MODELLERİ
38 AĞUSTOS 2013
Ancak zaman içerisinde salt finansal
göstergeler kullanılmasının yetersiz
olduğu görülmüştür. Dolayısıyla
1990’lı yıllarda yarı açık sistemler
olarak adlandırılan finansal ve
finansal olmayan göstergelerin
birlikte kullanıldığı döneme
geçilmiştir. Bu göstergelerin birlikte
kullanımı, organizasyonların
hem geriye dönük hem de ileriye
yönelik olarak hesaplamalar
yapmasına olanak sağlamıştır.
Elde edilen sonuçlar, bütün
organizasyonun yönetimi için
kullanılmıştır. Bu sonuçlar gelecek
için alınacak stratejik kararlara da
yansıtılmaktadır. Bunun sonucunda
organizasyon, geçmiş ve geleceği
birlikte değerlendirilebilecek temel
bir yapıya sahip olacaktır.
Finansal ve finansal olmayan
göstergelerin birlikte kullanılması,
bir sonraki aşamada, bunların nasıl
bir dağılımla kullanılması gerektiği
sorusunu ortaya çıkarmıştır. Bu
sebeple 2000’li yılların az öncesinde
gelinen aşamada sistemler ve
önerilen sistem yaklaşımları,
daha dengeli ve bütünleşik bir
gösterge yapısı ortaya koymaktadır.
Dördüncü aşama olarak düşünülen
açık sistemlerin bir başka özelliği
de daha ileriye dönük bir yaklaşım
benimsemesidir. Bu sistem ile elde
edilen sonuçlar organizasyonel
duyarlılığı geliştirmek için
kullanılmaktadır.
2000’li yılların başından itibaren
ise artık performans ölçüm
sistemlerinin bütün görevler
ve kaynaklar ile bir bütün
olarak sistemin etkililiğini
gözlemlemeye yarayacak bir yapıda
tasarlanabilmesi beklenmektedir.
Bu sistemlerde sürekli iyileştirme
yaklaşımının benimsenmesi
gerektiği düşünülmektedir.
Kullanımı 2000 yılı ile birlikte
giderek yaygınlaşan performans
ölçüm modellerinin temelde
ortaya koydukları yaklaşıma
bakılarak bu yönde bir çaba
içerisinde oldukları söylenebilir.
Organizasyonun mevcut durumunu
ortaya koymaya yönelik olarak
kullanılan göstergelerden elde
edilen bilgiler ışığında, düzeltilmesi
gereken noktalara ulaşılmaktadır.
Bu alanların düzeltilmesi ile yeni
alanların düzeltilmesine imkan
sağlanmakta ve bu durum,
organizasyonu sürekli olarak
iyileştirme yapma, kendini
geliştirme ortamına itmektedir.
Ayrıca sistemlerde görülen
yukarıdan inme ölçüm yaklaşımının
gelecek dönemde aşağıdan
yukarıya doğru ölçüm yaklaşımına
dönüşmesi beklenmektedir.
Kurumsal performans ölçüm
modelleri önümüzdeki yıllarda da
değişen çevre koşulları ve işletme
ihtiyaçları doğrultusunda gelişerek
işletmeler için vazgeçilmez bir
araç olmaya devam edecektir.
Ancak tüm modellerin işletmenin
başarısına katkıda bulunmasının,
modeli uygulayanların kararlı ve
istekli çalışmalarına bağlı olduğu
unutulmamalıdır. Yönetimin bu
kararının tüm işletme çalışanları ve
paydaşları tarafından paylaşılıyor
olması da diğer bir önemli
noktadır. Bu doğrultuda sistemlerin
çalışanlar ve paydaşlar üzerindeki
etkileri daha iyi araştırılmalıdır.
Ayrıca işletme performansının
artmasından doğacak getirilerin
işletme bütünüyle paylaşılması,
sistemin devamlılığı açısından
faydalı olacaktır.
Kaynakça
• Bititci, U., Carrie, A. ve McDevitt,
L., 1997. Integrated Performance
Measurement Systems: A
Development Guide. International
Journal of Operations and
Production Management, 17(5), s.
522-534.
• Bititci, U., Turner, T. ve Begemann,
C., 2000. Dynamics of Performance
Measurement Systems. International
Journal of Operations ve Production
Management, Cilt 20, s. 692-704.
ÇOK BOYUTLU ORGANİZASYONEL PERFORMANS ÖLÇÜM MODELLERİ Makale
39AĞUSTOS 2013
• Caplice, C. ve Sheffi , Y., 1995. A
Review and Evaluation of Logistics
Performance Measurement
Systems. Internal Journal of Logistics
Management, 6(1), s. 61-74.
• Cross F., K. ve Lynch L., R., 1991.
Measure Up- The Essential Guide
to Mesuring Business Performance.
Londra: Mandarin.
• Franco-Santos, M. et al., 2007.
Towards A Defi nition of A Business
Performance Measurement
System. International Journal
of Operations and Production
Management, 27(8), s. 784-801.
• Garengo, P., Biazzo, S. ve Bititci, U.
S., 2005. Performans Measurement
Systems in SMEs: A Review for a
Research Agenda. International
Journal of Management Reviews,
7(1), s. 25-47.
• Ghalayini, A., Noble, J. ve Crowe,
T., 1997. An Integrated Dynamic
Performance Measurement
Systemfor Improving Manufacturing
Competitiveness. International
Journal of Production Economics,
Cilt 48, s. 207-225.
• Gleich, R., 2001. Das System
Des Performance Measurement:
Theoretisches Grundkonzept.
München: Verlag Vahlen.
• Godener, A. ve Soderquist, K., 2004.
Use an Impact of Performance
Measurement Results in R&D and
NPD: an Exploratory Study. R&D
Management, 34(2), s. 191-219.
• Gomes, C. F., Yasin, M. M. ve Lisboa,
J. V., 2004. A Literature Review
of Manufacturing Performance
Measures and Measurement
in an Organizational Context:
A Framework and Direction
for Future Research. Journal
of Manufacturing Technology
Management, 15(6), s. 511-530.
• Gosselin, M., 2005. An Empirical
Study of Performance
Measurement in Manufacturing
Firms. International Journal of
Productivity and Performance
Management, 54(5), s. 419-437.
• Ittner, C. D. ve Larcker, D., 1998.
Innovations in Performance
Measurement: Trends and
Research Implications. Journal of
Management Accounting Research,
Cilt 10, s. 205-38. Ghalayini, A. ve
Noble, J., 1996. The Changing Basis
of Performance Measurement.
International Journal of Operations
and Production Management, 16(8),
s. 63-80.
• Kaplan, R. ve Norton, D., 1992. The
Balanced Scorecard- Measures That
Drive Performance. Harvard Business
Review, 70(1), s. 71-79.
• Kaplan, R. ve Norton, D., 1996.
"Translating the Strategy into Action
- The Balanced Scorecard". Boston,
MA: Harvard Business School Press.
• Kueng, P., Meier, A. ve Wettstein, T.,
2001. Performance Measurement
Systems Must Be Engineered.
Communications of the Association
for Information Systems, 7(3), s.
1-27.
• Linge, J. H. ve Schiemann, W.,
1996. From Balanced Scorecard to
Strategic Gauges: Is Measurement
Worth It?. New York, NY: American
Management Association.
• Marchand, M. ve Raymond, L.,
2008. Researching Performance
Measurement Systems An
Information Sytems Perspective.
International Journal of Opearting
& Production Management, 28(7), s.
663-686.
• Neely, A., Adams, C. ve Kennerley,
M., 2002. The Performance Prism:
the Scorecard for Measuring and
Managing Stakeholder Relationship.
London: Prentice Hall.
• Neely, A., Gregory, M. ve Platts, K.,
1995. Performance Measurement
System Design: A Literature
Review and Research Agenda.
International Journal of Operations
and Production Management,
15(4), s. 80-116. Neely, A., Mills,
J., Platts, K., Richards, H., Gregory,
M., Bourne, M. ve Kennerley M.,
2000. Performance Measurement
System Desing: Developing and
Testing a Process-based Approach.
International Journal of Operations
& Production Management, 20(10),
s. 692-704.
• Neely, A., Mills, J., Platts, K.,
Richards, H., Gregory, M.,
Bourne, M. ve Kennerley M.,
2000. Performance Measurement
System Desing: Developing and
Testing a Process-based Approach.
International Journal of Operations
& Production Management, 20(10),
s. 692-704.
• Taticchi, P., Tonelli, F. ve
Cagnazzo, L., 2010. Performance
Measurement and Management: A
Literature Review and a Research
Agenda. Measuring Business
Excellence, 14(1), s. 4-18.
40 AĞUSTOS 201340
BİLİŞİM, BİLİM VE TEKNOLOJİ
Hazırlayan: Dr. Mustafa Kemal AKGÜL / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü)
Büyük (Mega) Veriler ve Süper İşlemler Çağı - 2Mega Veriler Zorunlu mu? Nasıl ve Neden Oluşmakta? Süper Hızlı İşlemler
Nelerdir? Olağanüstü Makineler: Süper Bilgisayarlar
Giriş
Değerli okuyucular, geçen sayımızda başlamış olduğumuz aynı başlıklı yazı dizimizi bu sayımızda da sürdüreceğiz.
Kimi kavramlar vardır ki üzerinde yeterince düşünülmediğinde, bizlere olağan, sıradan bir konu veya olay gibi gelebilir. Böylesi algılamanın her kişiye göre farklı açıklaması olsa bile asıl neden o konunun yeterince içinde veya yakınında bulunmayışımızdır. Çevremizde binlerce ton işlenmiş petrol ürünü satılmaktadır fakat bir litre ham petrol almaya kalkalım nereden bulacağımızı bilemeyiz ya da bulmak o kadar kolay değildir? Binlerce ton pamuk işlenir ülkemizde fakat dalında açmış bir pamuğu masanıza süs olarak koymak isteseniz onu da kolayca bulamayız. Hâlbuki pamuk tarlasında çalışanlar için çok sıradan bir üründür dalındaki pamuk.
Teknolojik ürünler de böyledir, hep yanımızda ve sık kullandığımız ürünler olmasına rağmen, o teknolojinin ardındaki gelişim sürecini ve ona harcanan binlerce saat emeği algılayamayız veya algılamakta oldukça zorlanırız. Bazılarımız ise teknolojinin nasıl geliştiğiyle ilgilenmezler bile.
Şurası bir gerçek ki; birçok bilim sosyoloğunun dediği gibi “ülkeler sadece teknolojiyi kullanarak teknolojik ülke olamazlar, teknolojiyi kullanmak kadar üretmek de önemlidir” Bu nedenle teknoloji kullanmada önemli aşamalar kaydeden ülkemizin, önemli bir hamle veya sanki zamanda bir sıçrama yaparcasına teknoloji üreten, geliştiren ülke konumuna geçmesi oldukça yakın görünmektedir.
Bütün mesele, hayalinin gerçekleşmesini bekleyen ve sürekli
onu düşleyen bir kişi gibi, bizim içimizden birileri de sürekli teknoloji geliştirme düşünü karşısına koyarak ona odaklanmak zorundadır. Uykusuz geceleri olmayan toplumların teknolojik gelişmeleri eskiden de yoktu günümüzde de yoktur. Çalışmak, çalışmak ve yorgunluk hissetmeden yine çalışmak. Başka ülkenin bilim insanlarının iki yüz yıldan bu yana sürekli varlığını ortaya çıkarttığı, şu bilinmeyenler evreninden, maden çıkarırcasına yenilikleri çıkartabilmek. Bilinmeyenden bir ışık demeti alabilmek, işte teknoloji üretmek bu arzu ve yaklaşımla yapılabilir.
Tabiî ki teknoloji üretmede, “değer katma” yaklaşımı da vardır. Bilinen bir teknoloji alınarak onun üzerinde farklılaştırma çalışmaları yapılarak onu daha da geliştirmek mümkündür, bu da kıymetlidir şüphesiz. Ancak yeni teknoloji üretenler hep önde gidenler, onu kullananlar ise izleyenler olarak tanımlanmaktadır.
Siz kıymetli okuyucuların yakından bildiği bu kavramları hatırlatmamızın nedeni, içinde yaşadığımız bu “Bilgi Çağı”nın bize sunduğu fırsatları layığı ile kullanabilmek ve teknolojik gelişmedeki arayı kapatabilme konusunu vurgulamaktır.
Günümüzde “Bilgi Çağı” artık kendini “Büyük Veriler” ve “Süper Hızlı İşlemler” ile duyurmaktadır.
Eğer Türkiye’de “Bilgi Çağında” olduğumuzu kabul ediyorsak, bizimde diğer ülkeler gibi büyük verileri kullanan, süper hızlı işlemler yapma yeteneğinde bilgisayarları olan üniversitelerimiz ve araştırma kurumlarımız olmalıdır. Çünkü dünyada büyük verilerin ve süper işlemlerin kullanımı alanında ülkeler arasında
büyük bir yarış çoktan başlamış bulunmaktadır.
Dün beslenme ve barınma sorunları ile uğraşan kıta Çin’i bugün süper bilgisayarı Thian-2 ile dünyanın en hızlı süper bilgisayarına sahip ülke konumuna ulaşmıştır.
Çin sadece transfer edilen teknoloji üretiminde değil temel bilimler alanında yaptığı bilimsel çalışmalarla da dünyada önemli bir noktaya gelmiş bulunmaktadır.
Bizler de, başta 2023 yılı için konulan ekonomik hedefl erimiz olmak üzere, gelişmişlik yönüyle dünyanın ilk onunda yer alan ülkelerden birisi olmak istiyorsak, sadece teknoloji transferi ile başkalarını takip eden değil matematik, fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilimler alanında da dünyada söz sahibi olmak durumundayız. Bütün bu gelişmelerin olabilmesi ise ancak süper hızlı işlemler çağı içinde yerimizi almakla olabilecektir.
Büyük Veriler Nasıl Oluşmakta ve Neler Getirmekte?
Bilgi çağının en büyük ayırt edici özelliği, yeni teknolojik buluşları tetiklemesi ve hızlandırmasıdır. Bilgisayar donanımı teknolojilerindeki gelişmeler, bilgisayarlar üzerinde çalışan işletim sistemleri ve uygulama yazılımlarının niteliğini de değiştirmişlerdir. Başlangıçta makine dili kodlaması ile başlayan sonra 2. ve 3. nesil yazılımlar ile devam eden uygulama yazılımı geliştirme dönemi kısa süreler içinde 4. nesil ‘nesne yönelimli -object oriented’ yazılımlara dönüşebilmiştir. Bununla birlikte, ilişkisel veri tabanı yönetim sistemlerinin kullanılması ile birlikte
41AĞUSTOS 2013 41
kullanıcıların verileri işleme, onları amaçları doğrultusunda sorgulama ve belgeleme (raporlama) süreçleri, kolay yapılan işlemler arasına girmiştir. İşte bu bigisayar işlem hızlarındaki gelişmeler sonucunda kullanıcılar daha ayrıntılı analizler yapabilmek amacı ile büyük verileri kullanma dönemine geçmişlerdir.
Büyük verilerin nasıl oluştuğuna bakacak olursak, aşağıda BT Haberde yayınlanan bir haber bu konuda bize önemli fikirler vermektedir (1).
“Dünyanın mevcut en popüler iki web sitesi olan Facebook ve Google, büyük verinin de en büyük kullanıcıları. Sadece Facebook’ta her gün 800 milyon kullanıcı 900 milyon veri objesiyle iletişime geçiyor. Tüm bu iletişim ağı reklamlarda kullanılmak üzere işleniyor. Google da tüketici alışkanlıklarını belirlemek için benzer yöntemlerle verilerini ayrıştırıyor. Sonuçta her iki şirket topladıkları dev veriler üzerinden milyarlarca dolar kazanıyor.
Büyük veri iş dünyasına yeni bir vizyon kazandırıyor. İş zekâsı araçları doğrudan verimliliği artırıyor, şirketlerin rekabet avantajı yakalamasının önünü açıyor. Hatta büyük veri sayesinde şirketler, kendilerini yeniden tanımlayarak daha başarılı oldukları işlere yönelebiliyorlar.
Kârlılığı artırma, daha iyi operasyonel süreçler ve daha iyi satışların yanında büyük verinin sundukları aslında şu an için hayallerimizle sınırlı. Örneğin;
• Şirketler tüketici davranışlarını inceleyerek sadece ürünlere bakan, ancak satın almayan tüketicilere ürünlerin daha iyi sunulmasını sağlayabilir.
• Müşterilerin nereden geldiğini, nasıl bu mağazaya ulaştığını bulmak gelecekteki pazarlama stratejilerinin daha doğru yapılmasının yolunu açacaktır.
• Bir mağaza ya da web sitesinde kullanıcıların ortalama ne kadar vakit geçirdiği, ilginin hangi noktalarda yoğunlaştığı ölçülebilir.
Büyük veri her sektördeki şirketin işleyişini daha üst seviyeye taşıyacak seçenekler yaratabiliyor. Üstelik sadece kurumları değil bireylerin hayatını da doğrudan etkileyebiliyor.
Görünen o ki, geleceğin değerli madeni büyük veri, en önemli madencileri de veri bilimciler olacak. Elimizdeki
verilerin nasıl değerlendirileceğiyle ilgili kararları almak için zaman çoktan geldi de geçiyor bile.
Büyük Veri Artık Sağlığınızın da Bekçisi
Büyük verinin gerçek hayata etkilerini görebileceğimiz en taze ve belirgin örneklerden biri IBM Watson. IBM’in dünyaca ünlü makinesi Watson, Jeopardy yarışmasında maharetlerini gösterdikten sonra geçtiğimiz günlerde sağlık sektöründe de kullanılmaya başlandı.
Klinik çalışmalarda uzmanlaşmış hekimler ve teknoloji uzmanları doğal dil işleme yöntemlerini kullanarak Watson’a karmaşık klinik bilgileri işleme, analiz etme ve bu bilgileri anlamlandırmayı öğretmek için binlerce saat süren çalışmalar yürüttü. Bu sürecin sonunda şu ana kadar Watson 600 bin adetten fazla tıbbi bulguyu, 42 tıp yayınından gelen 2 milyon sayfa yazılı bilgiyi ve onkoloji araştırmalarındaki klinik denemeleri bünyesine aldı. Watson tıbbi kayıtlar, hasta sonuçları gibi on yıllarca geriye giden kanser tedavilerini ve 1,5 milyon kanser hastasının kayıtlarını analiz ederek, hekimlere sadece saniyeler içerisinde kanıta dayalı tedavi opsiyonlarını sunma gücüne sahip. Arkasındaki büyük veri işlem gücüyle büyük veriden güç alan Watson, artık sağlık hizmetlerinde çok kritik bir görev üstleniyor.
Şirketler Verilerini Satarak Gelir Elde Ediyor
Değişen dünyada teknolojik, ekonomik ve pazar odaklı faktörler, şirketlerin büyük veri politikalarını da doğrudan etkilemeye başladı. Gartner’ın hazırladığı rapora göre, 2016 yılında şirketlerin yüzde 30’u verilerini satacak ya da takas edecek.
Bu konuda bir rapor hazırlayan Gartner, şirketlerin büyük veriyi yönetme ve depolama giderlerini karşılayabilmek için 2016’ya kadar şirketlerin yüzde 30’unun elinde bulunduğu verileri satacağını öngörüyor. Konuyla ilgili konuşan Gartner Araştırma Departmanı Müdür Yardımcısı Doug Laney, şirketlerin bu verilerin oluşturduğu giderleri masaya yatırması gerektiğini belirtirken, bu büyük verileri nasıl yöneteceklerini de tekrar gözden geçirmeleri gerektiğinin altını çizdi. Laney, şirketlerin bu yeni
eğilimleriyle birlikte veri satıcıları gibi yeni mesleklerin ortaya çıkacağını belirtirken, bu sayede yeni kurulan ya da bu konuda tecrübesiz şirketlerin veri kaynaklarından daha fazla gelir elde edebileceklerinin altını çizdi (2).
IDC: “Dünyadaki verinin yüzde 1’inden azı analiz ediliyor”
EMC’nin sponsorluğunda IDC tarafından yapılan “Big Data, Bigger and Biggest Growth Digital Shadows in the Far East” adlı çalışmaya göre, yaratılan inanılmaz veri yığınına rağmen yalnızca yüzde 0.5’i analiz ediliyor.
Bulut bilişim ve getirileri hızla artarken, piyasaların bu gelişime ayak uyduramadığı görülüyor. Buluta dayalı BT çalışanlarının 2015 yılına kadar yıllık yüzde 26’lık bir büyüme göstermesi bekleniyor. IDC’nin raporuna göre, bu durum da dünya çapında 7 milyon yeni bulut bağlantılı iş imkânı doğmasını ifade ediyor. Buna rağmen BT çalışanı istihdamına bakıldığında 2012 yılında1.7 milyon bulut bağlantılı pozisyonun boş kaldığı ortaya çıktı. Sebep olaraksa eğitim ve sertifikasyonun zayıf olması gösterildi.
Bilgisayar, akıllı telefon gibi cihazların yaygınlaşması, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerdeki internet erişiminin artması ve CCTV kameraları ya da akıllı algılayıcılar gibi makinelerin yarattığı verinin çoğalması dijital dünyanın 2.8 zetabyte’a (1021 byte) kadar ulaşmasını sağladı. Raporlara göre 2020 yılında dünyada 40 zetabaytın üzerinde veri birikmesi bekleniyor. Buradaki en belirleyici etkenin 2005’te tüm verilerin yüzde 11’ini oluşturan makinelerin, 2020’de yüzde 40’ını oluşturacak olması.
Bu değerli veri yığınlarının analiz edilememesi ya da sınıfl andırılamaması önemli bir sorunu ortaya çıkartırken, eğer yapılabilseydi 2012 yılındaki verilerin yüzde 23’ü (643 eksabayt) büyük veri için faydalı olacaktı. Şu anda yalnızca verilerin yüzde 3’ü sınıfl andırılırken, yüzde 0.5’i analiz edilebildi.
Yetersiz sınıfl andırma ve analizin sebebi olarak, dijital evrenin boyutundan çok daha hızlı büyüyen korunmaya ihtiyaç duyan veri gösterildi. Bölgeler arasındaki koruma seviyesi ile gelişmekte olan ülkelerin düşük koruma seviyelerinin etkili olduğu belirtildi. Yetersiz güvenlik ve düşük adaptasyon
42 AĞUSTOS 201342
verinin değerlendirilme oranını düşürüyor (4).
Neden Büyük Veriler Kullanmak Durumundayız? Bu Bir Zorunluluk mu?
Bugün için atmosfer olaylarının tahmininden, müşteri eğilimlerinin analiz edilmesine kadar birçok alanda büyük veriler kullanılmaktadır. Benzer şekilde temel bilimler ile mühendislik uygulamalarının birçok alanında da büyük veriler kullanılmaktadır. İlaç sanayisinin gelişmesi, bazı ölümcül hastalıkların nedenlerinin araştırılmasında da büyük veriler kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu başlıkta verilen “neden büyük veriler kullanmak durumundayız?” sorusunun cevabı, çünkü doğru ve ayrıntılı sonuçlara varabilmek için büyük veriler kullanmak zorundayız. Aslında büyük verilerin kullanılması gereğini bize temel bilimler içinde yürütülen örneğin matematik, fizik, kimya, biyoloji ve istatistiksel modeller söylemektedir. Bir olayın veya sürecin analizinde, istatistiksel dağılımlara göre yapılacak yorumların isabeti, kullanılan verilerin bütün katmanları teslim etmesi ve doğru işlenmesi ile mümkün olabilmektedir. Aşağıda büyük verilerin kullanımında tekilleştirme olarak adlandırılan yaklaşımla konu açıklanmaya çalışılmaktadır.
“Tekilleştirme: Dünyanın verisini içine alsın, üstüne bir dünya yeriniz kalsın
2020 yılına kadar dünyadaki toplam veri miktarının 50 kat büyüyeceğine dair tahminler havada uçuşurken, bunca verinin nasıl yönetileceği ve yedekleneceği de ayrı bir merak konusu. Bu konuda en çok ön plana çıkan yöntem ise deduplication, yani tekilleştirme. Glasshouse Genel Müdürü Emre Pekar ile bu ilginç teknolojinin detaylarını konuştuk.
Bundan birkaç ay önce Microsoft Başkan Yardımcısı Bob Kelly ile konuşurken laf arasında ilginç bir şey söylemişti. Demişti ki, “Bilişimin genelinde en verimsiz kullanılan sistemler depolama ve ağ altyapısıdır.”
Veri yedekleme uzmanlarının neredeyse bütün yaşamı tam da bu iki verimsiz sistemin arasında geçiyor. Bir yanda sistemlerden topladıkları yedeklerin eldeki veri depolama altyapısında
mümkün olduğunca az yer kaplamasını sağlamaya çalışıyorlar, bir yandan da ağ altyapısını fazla zorlamadan eldeki verileri uzak lokasyonlarla hızlı bir şekilde aktarmakla uğraşıyorlar.
Uğraşıyorlar ama bir yanda veri miktarındaki büyüme, bir yanda iş sürekliliği, bir yanda regülâsyonlara uyum derken yedekleme sistemlerinin üzerindeki iş yükü de çoğaldıkça çoğalıyor.
Bunun üzerine endüstride ‘deduplication’, yani Türkçe adıyla ‘tekilleştirme’ diye bir yöntem ortaya çıktı. Bu iş için özel olarak geliştirilen sistemler, özel veri denetleme algoritmaları derken yöntemin gayet de güzel işlediğini gördüler.
Tekilleştirme, tıpkı Mısır mitolojisinde Seth’in Osiris’i parçalara ayırıp İsis’in bu parçaları birleştirmesi gibi veriyi yedeklerken parçalara ayırıp, daha sonra gerektiğinde bu parçaları birleştirme prensibine dayalı bir teknoloji. Parçalara ayırdığınız verinin sadece değişen bölümlerini yedeklemenize imkân sağladığı için de oldukça verimli. Uygulandığı ortamlarda yedeklenecek veri miktarını onlarca, hatta zaman zaman yüzlerce kat azaltacak ölçüde başarılı sonuçlar ortaya koyuyor.
2020 yılına kadar dünyadaki toplam veri miktarının 50 kat artacağına dair öngörülerin havada uçuştuğu bir dünyada tam da ihtiyaç duyacağınız şey.
Gelgelelim, günlük yedeklenecek veri kütlesindeki değişimi neredeyse 4 KB’lik kümelere kadar bölebilen bu sistemlerin kurulumu ve işletmesi ayrı bir uzmanlık gerektiriyor. Çünkü günün sonunda bu şekilde parçalanarak aktarılmış herhangi bir yedeği tekrar hayata döndürmek isterseniz, daha önce attığınız tüm adımların farkında olmak gerekiyor. İş bir kez kontrolden çıkarsa, yandığınızın resmi.
Katlanarak Artan Veriyi Katlayarak Saklamak
Öncelikle yedekleme alanını ve bant genişliğini verimli kullanabilmek için veriyi deyim yerindeyse lime lime doğruyorsunuz. Bu iş o kadar küçük ölçekte gerçekleşiyor ki, gerektiğinde 16 KB’lık bir veriyi 4 KB’lık dört parçaya ayırıp sadece değişen parçayı
saklayabilmeniz dahi söz konusu. Bunların bir kısmı makine çıkışında belirleniyor, kimisinin kaydı yedekleme ortamında tutuluyor.
Daha sonra tüm kümenin üzerine veri dilimlerinin nerede tutulduğunu, gerektiğinde nasıl birleştirileceğini gösteren bir harita yerleştiriyorsunuz. Bitti mi? Bitmedi. Bir de bu sistemin toplam bütünlüğünün kontrol altında tutulması lazım. Olası fiziksel durumlara karşı anlık görüntü alınması, felaket ihtimaline karşılık tüm bunların farklı bir konumda replikasyonu.
Tüm bunlara karşılık kazanç ise azımsanmayacak seviyede. “Örneğin sanal makinelerin neredeyse yarısı birbirinin aynıdır” diyor Pekar. Dolayısıyla 800 – 1.000 adet sanal makinenin olduğu bir ortamda sağlanacak kazanç öyle böyle değil. Birbirine benzeyen 10 tane sunucunuz varsa, birinin yedeğini aldığınızda diğerlerinin önemli bir bölümünü aradan çıkarmış oluyorsunuz.
Çok Hızlı (Süper) İşlemler Nedir ve Nasıl Tanımlanır?
Süper bilgisayar basit olarak; yoğun paralel işlemciler, yüksek başarımlı vektör işlemciler ve öbek bilgisayarların oluşturduğu sistem (her bileşen olmak zorunda değil) olarak tanımlanabilir. Süper bilgisayarlar bilimde, deney ve hesaplamayı birleştiren hesaplamalı bilim gibi yeni metodolojilerin oluşmasını sağlamıştır. Günümüzde süper bilgisayarlar saniyede yüzlerce trilyon işlem yapar hale gelmiştir. Örneğin, dünyanın en hızlı süper bilgisayarı saniyede 136,8 trilyon kalıcı işlemle Amerika'da Lawrance Livermore National Laboratuary isimli ulusal laboratuvarın kullanımındadır (teorik sınır bu rakamın üzerinde olup adı geçen makina için saniyede 183,5 trilyon işlemdir). Süper bilgisayarlar ilk defa 1960'larda Seymour Cray tarafından Control Data Corporation'da tasarlandı.
1950'li yılların başında, bir bilgisayar eş zamanlı olarak birden fazla program çalıştıramıyordu. Her kullanıcı, bilgisayarı yalnız bir kere kullanma hakkına sahipti ve kendisine ayrılmış belirli bir sürede kullanacağı program ve delikli kağıttan kartlar ile bir bant şeritle birlikte bilgisayarı kullanması gerekiyordu. Program makineye
43AĞUSTOS 2013 43
yüklenir ve program sonlandırılana veya çökene kadar çalışacak şekilde ayarlanırdı. Programların hata denetimi makinenin önündeki elektrik şalterleri ve panel ışıklarıyla yapılırdı.
Günümüzde, süper bilgisayarlar genellikle özel olarak Cray, IBM gibi geleneksel firmalar tarafından üretilmektedir. 2010 Kasım ayından beri Çin'de bulunan Tianhe-1A ve daha sonra hizmete alınan Tianhe 2 süper bilgisayarı dünyadaki en hızlı bilgisayardır (5).
Olağanüstü Makineler: Süper Bilgisayarlar
Bir bilgisayar sistemi düşünün; çok yüksek hızda hesaplamalar yapabilen, trilyonlarca işlemi saniyeler içinde halledebilen. Ar-Ge’nin vazgeçilmezi “Süper Bilgisayarlar…"
Süper bilgisayar denilince akla hemen yüksek grafik ve işlemci hızı olan oyun bilgisayarları geliyor olabilir. Ama bizim burada bahsedeceğimiz bilgisayarlar en iyi oyun bilgisayarından bile milyonlarca kat hızlı, çok daha önemli amaçlar için kullanılan, çoğu zaman bir oda büyüklüğünde hatta küçük boyutlu bir bina büyüklüğünde.
İlk süper bilgisayar 1960’lı yıllarda Seymour Cray tarafından tasarlandı. Hâlen dünyanın en büyük süper bilgisayar üreticilerinden olan Cray’in o bilgisayarı zamanımızın en hızlı süper bilgisayarından yaklaşık olarak 24.7 milyon kat daha az işlem yapabilmekte.
Nedir Bu Süper Bilgisayar? Ne İşe Yarar?
Süper bilgisayar aslında bizim bildiğimiz anlamda bir bilgisayar değil, daha çok bir bilgisayar sistemi olarak düşünülebilir. Paralel işlemciler, yüksek başarımlı vektör işlemciler ve öbek bilgisayarlardan oluşurlar. Bu bilgisayarlar çok hızlı işlem yapabilirler. Örneğin; Kasım 2012 verilerine göre dünyanın 2. En hızlı süper bilgisayarı olan “Sequoia”, 6.7 milyar insanın hesap makinesi kullanarak 320 yılda yapabileceği hesaplamayı yalnızca bir saat içinde yapabilmektedir.
Süper bilgisayarlar, hayatın birçok alanında kolaylık ve gelişme sağlar. Hava tahmin raporlarından, kimyasal olaylara, biyolojik araştırmalardan, fiziksel olarak maddelerin
etkileşimlerine kadar bilimin her alanında kullanılırlar. Mesela; otomobilleri güvenlik testi için bir kez çarpıştırabilirsiniz. Daha sonra o araç aynı test için tekrar kullanılamaz. Ancak süper bilgisayarlar sayesinde hiçbir otomobili harap etmeden yüzlerce farklı durum için, yüzlerce deneme yapabilirsiniz.
Dünyadaki Süper Bilgisayarlar
Amerika’nın Tennesse Üniversitesi ve Almanya’nın Mannheim Üniversitesi ortak bir çalışma yaparak her yılın Haziran ve Kasım aylarında dünyanın en hızlı süper bilgisayarlarının oluşturduğu “Top 500” listesini yayınlarlar. Bu listenin en son yayınlanmış hâli olan Kasım 2012 listesine göre şu anda dünyanın en hızlı süper bilgisayarı Amerikan Enerji Bakanlığı’nın OAK Ridge Laboratuarında bulunan ve Cray Inc. Tarafından 2012 yılında inşa edilmiş olan “Titan” isimli bilgisayardır. Titan saniyede 17.6 katrilyon işlem yapabilme kapasitesine sahip. Bünyesinde 560.640 adet işlemci bulunduran makine, 8207 kW enerji harcamaktadır. Titan’ı ise yine Amerikan Ulusal Nükleer Güvenlik Teşkilatı’nın Lawrance Livermore Laboratuarında bulunan ve IBM tarafından 2011 yılında üretilmiş olan “Sequoia” isimli bilgisayar izlemektedir. 3. Sırayı ise Japonya’da bulunan RIKEN Gelişmiş Bilgisayar Bilimleri Enstitüsünün "K-Computer" isimli Fujitsu imalatı bilgisayar almaktadır. Bu sıralamanın 1993 yılındaki ilk halinden Kasım 2012’deki son haline kadar bütün listeleri “top500.org” isimli web sitesinde yayınlanmaktadır.
Süper Bilgisayarlar Neden Bu Kadar Önemli?
Yukarıda bahsettiğimiz “Top 500” listesine göz attığımızda süper bilgisayarlara en çok yatırımın Amerika Birleşik Devletleri tarafından yapıldığını ve onu da Japonya ve Almanya’nın takip ettiğini görürüz. ABD, Japonya ve Almanya gerek teknolojik, gerek ekonomik anlamda dünyanın en gelişmiş ülkeleridir. Bu bahsettiğimiz ülkelerin gelişmesinde yaptıkları bu yatırımların meyvelerini almış olmaları da oldukça büyük bir etkendir.
Evet ülke olarak bilimde, teknolojide, elektronikte, gıdada, tekstilde kısacası hayatın her alanında gelişmişlik
istiyorsak süper bilgisayarlara gereken önemi vermeli ve bu olağanüstü makinelere gereken yatırımları yapmalıyız. Süper bilgisayarlara yapılan yatırımlar ölü yatırımlar değildir. Tam aksine bizi en çok geliştirecek olan yatırımların başında gelmektedirler.
Bu sayının hazırlanmasında başvurulan kaynaklar:1. Kaynak:Bilgi Patlaması; http://www.
bthaber.com/buyuk-veriler/; Erişim tarihi: Temmuz 2013.
2. IDC: 2012 http://www.btnet.com.tr/63505-idc-%E2%80%9Cdunyadaki-verinin-yuzde-1%E2%80%99inden-azi-analiz-ediliyor%E2%80%9D.html ; Erişim tarihi: Temmuz 2013.
3. BT Haber/BT Net; http://www.btnet.com.tr/79584-sirketler-buyuk-veriyi-nasil-avantaja-cevirebilir-analiz.html ; Erişim tarihi: Temmuz 2013.
4. http://www.btnet.com.tr/63505-idc-%E2%80%9Cdunyadaki-verinin-yuzde-1%E2%80%99inden-azi-analiz-ediliyor%E2%80%9D.html; Erişim tarihi: Temmuz 2013.
5. Wikipedia; http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCper_bilgisayar http://www.elektrikport.com/teknik-kutuphane/olaganustu-makineler-super-bilgisayarlar/7985#ad-image-0; Erişim tarihi: Temmuz 2013.
6. İTÜ Ulusal Yüksek başarımlı Hesaplama Merkezi, Wikipedia; http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0T%C3%9C_Ulusal_Y%C3%BCksek_Ba%C5%9Far%C4%B1ml%C4%B1_Hesaplama_Merkezi; Erişim tarihi: Temmuz 2013.
AĞUSTOS 2013
İş Sağlığı- Güvenliği ve Verimlilik (HESAPRO) Projesi Kapanış Toplantısı Ankara’da Gerçekleştirildi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı Verimlilik Genel
Müdürlüğü koordinatörlüğünde
yürütülen, İş Sağlığı-Güvenliği
ve Verimlilik ilişkisini konu
alan ve kısa adıyla HESAPRO
olarak bilinen ‘Health and
Safety at Work in Relation
with Productivity ’ AB
Leonardo da Vinci Ortaklık
Projesi’nin Kapanış Toplantısı
28 Haziran 2013 tarihinde
Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı Konferans Salonu’nda
gerçekleştirildi. Toplantıya;
Proje’nin ortakları, Verimlilik
Genel Müdürlüğü, Çankaya
Üniversitesi, Finlandiya İş
Verimliliği Enstitüsü ( T TS), Slovak
Verimlilik Merkezi (SLCP), Çalışma
Koşullarının İyileştirilmesi Fransız
Ulusal Ajansı (ANACT ), Belçika
İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü
(PREVENT ) temsilcilerinin yanı
sıra kamu kurumları ve ilgili
kurum kuruluşlardan yönetici ve
çalışanlar katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını
Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı Verimlilik Genel
Müdürü Anıl Yılmaz
gerçekleştirdi. Yılmaz
konuşmasında; Proje’nin,
ortakların birlikte ve uyumlu
çalışmaları sonucunda üretilen
çıktılar ile İş Sağlığı-Güvenliği
(İSG) ve verimlilik ilişkisinin
öne çıkarılması adına önemli
katkılarda bulunarak bir açığı
doldurduğunu, Proje’nin,
akademik literatürde bulunan
verimlilik ve İSG ilişkisinin
ortaya konulduğu çalışmaları
derlemenin yanında uygulama
örnekleriyle de bu ilişkiyi ve
yapılabilecekleri ortaya koymuş
bulunduğunu vurguladı.
Verimlilik Genel Müdürlüğü
Sanayi ve Teknoloji Uzmanı ve
HESAPRO Proje Koordinatörü
Fatma Çil , Proje ile ilgili
olarak başlangıçtan kapanış
toplantısına kadar kaydedilen
gelişmeler ve çıktılar hakkında
bilgi aktardı. Daha sonra
Proje’nin önemli çıktılarından
olan İSG konusunda verimliliğe
etki eden, Türkiye’den ve
diğer proje ortağı ülkelerden
uygulamaların paylaşımına
geçildi.
İ lk örnek Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı
ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
tarafından yürütülen İSGİP adıyla
bilinen ‘ Türkiye’de İşyerlerinde İş
Sağlığı ve Güvenliği Koşullarının
İyileştirilmesi’ Projesi’dir. Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Uzmanı Furkan Kahraman Proje
Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz, Toplantı'nın Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz, Toplantı'nın açılış konuşmasını yaptı.açılış konuşmasını yaptı.
44
AĞUSTOS 2013
içerisinde elde edilen sonuçları
katılımcılarla paylaştı. Diğer bir
örnek Proje’nin Belçikalı ortağı
PREVENT-İş Sağlığı ve Güvenliği
Enstitüsü’nün sunmuş olduğu
Microsoft ’ta uygulanan ‘Yeni
İş Dünyası’ adlı uygulamadır.
Konu ile ilgili sunumu
Veronique de Broeck
gerçekleştirdi. Türk Traktör
Fabrikası ve Ziraat Makinaları
A.Ş.’de uygulanmakta olan
‘İşbaşı İSG Konuşmaları’nı konu
alan iş sağlığı ve güvenliği
uygulaması İSG Uzmanı
Murat Can Ocaktan tarafından
tanıtıldı. Diğer bir uygulama
örneği projenin Finlandiyalı
ortağı T TS-İş Verimliliği
Enstitüsü’nde uygulanmakta
olan ‘Bir Öğrenme Ortamı
Olarak Araç Simülatörleri ’dir.
Konu hakkında sunumu Aila
Peippo Pasuri ’yi katılımcılarla
paylaştı. Daha sonra, Proje'nin
Slovak ortağı Slovak Verimlilik
Merkezi tarafından örnek
olarak gösterilen ‘Makine
Mühendisliği Üretim Sürecinde
Sağlık Risklerinin Belirlenmesi
ve Ortadan Kaldırılması
İçin Ergonominin Modern
Araçlarının Kullanımı’ adlı
uygulama L’uboslav Dulina
tarafından sunuldu. Diğer bir
uygulama ise ANACT-Çalışma
Koşullarının İyileştirilmesi
Fransız Ulusal Ajansı tarafından
örnek olarak gösterilen ‘Kalite
ve İşe Devamsızlığın Birlikte
İyileştirilmesi’ adlı çalışmadır.
Uygulama sonuçlarını ANACT’dan
Charles Parmentier aktardı.
Son olarak proje ortaklarından
Çankaya Üniversitesi tarafından
örnek olarak gösterilen ‘Sürücü
Eğitmenlerinin Sürekli Eğitimi ve
Hayat Boyu Öğrenmeleri Yoluyla
Türkiye’de Daha Güvenli Karayolu
Trafiğine Doğru’ adlı uygulama
Yrd. Doç. Dr. Benhür Satır
tarafından paylaşıldı.
Proje teknik sunumlarının
tamamlanmasının ardından
toplantı sona erdi.
İş Sağlığı ve Güvenliği
Konusu Bağlamında HESAPRO
Projesi’nin Katkısı…
İş kazaları ve meslek hastalıkları,
küresel ekonomi üzerinde de
büyük bir yük oluşturmakta
ve ekonomik büyümeyi
yavaşlatmaktadır. İş kazalarının
en düşük olduğu ülkeler
aynı zamanda en rekabetçi
ülkelerdir. ILO tarafından yapılan
tahmine göre, iş kazaları ve
meslek hastalıklarının toplam
maliyeti tüm dünyanın gayri
safi hâsılasının yaklaşık % 4’ü
kadardır. İş Sağlığı ve Güvenliği
Avrupa Ajansı'na (OSHA) göre
ise üye ülkelerin iş kazaları ve
meslek hastalıkları maliyeti
gayri safi hasılanın % 2.6’sı
ile % 3.8’i arasındadır. Bu
rakamlar iş kazaları ve meslek
hastalıklarının önlenmesi halinde
makro düzeyde sağlanabilecek
potansiyel yararları
göstermektedir.
Konunun verimlilikle
bağlantısı ise işletmelerin
İSG önlemlerini doğru
biçimde uygulayabilmesinden
geçmektedir. İSG programlarının
işletme performansı üzerinde
daha büyük etki yaratması
için işletmenin hedefleri ile
uyumlu olarak tasarlanması
gerekmektedir.
45
AĞUSTOS 2013
Proje kapsamında geliştirilen
ve verimlilik ile çalışanların
esenlik ve refahı kavramlarını
bütünleştiren “İşyeri Geliştirme”
adlı model iş sağlığı ve
güvenliğinin işletme ölçeğinde
genel yönetim sisteminin
bütünleyici bir parçası olarak ele
alınması yaklaşımına dayalıdır.
Yine bu yaklaşıma göre, kurumsal
performans üzerinde kalıcı etki
oluşturabilmek için çalışanların
bu tasarım sürecine katılımları
son derece önemlidir. İş sağlığı
ve güvenliğini işletmenin strateji
ve politikaları ile bütünleştirmek
İSG uygulamalarını işletmeyi
mükemmelliğe götüren sürekli
iyileştirme çeviriminin de bir
parçası haline getirecektir.
HESAPRO Projesi 2011 Yılında
Başlatılmıştı
HESAPRO Projesi 19-20 Aralık
2011 tarihlerinde Verimlilik Genel
Müdürlüğü’nün ev sahipliğinde
gerçekleştirilen açılış toplantısı
ile başlatılmıştı. Projenin temel
hedefi iş sağlığı-güvenliği
ve verimlilik ilişkisi hakkında
farkındalık oluşturmak olarak
tanımlanmıştı.
HESAPRO Projesi’nin Amacı
Proje, ortakların özverili
çalışmalarıyla İSG konusunu bir
“yönetim sistemi” yaklaşımıyla
ele alarak kurumsal ve bireysel
performans ve verimlilik ile
ilişkisini öne çıkarmak suretiyle
hazırlanan proje uygulama
araçları (tool kit) ile işçi, işveren
ve tüm ilgili tarafların iş sağlığı
ve güvenliğinin verimlilikle
olan ilişkisi hakkındaki bilgi ve
bilinç düzeylerinin artırılmasını
hedeflemektedir. Bu kapsamda
projenin amaçları aşağıdaki gibi
özetlenebilir :
• İSG ve verimliliğe etkisi
hakkında farkındalık
oluşturmak.
• Ortaklar arasında İSG
uygulamalarına katkıda
bulunacak bilgi, uygulama ve
deneyim paylaşımı sağlamak.
• Ortaklar arasında işbirliği ve
ağlar oluşturmak.
• Strateji ve uygulamaya
yönelik fikirlerin
geliştirilmesi için bir platform
sağlamak.
HESAPRO Projesi’nin Çıktıları
Proje’nin temel çıktıları proje
uygulama araçları (tool kit)
başlığı altında www.hesapro.
org adresinde yayımlanmış olup
aşağıdaki konuları içermektedir:
• İSG konusu ile verimlilik
ilişkisini öne çıkaran ve proje
kapsamında gerçekleştirilen
bir arka plan araştırması
raporu,
• Proje ortaklarınca hazırlanan
ülke uygulama örneklerine
ilişkin raporlar,
• Arka plan araştırmasında İSG
ve verimlilik konusu ile ilgili
öne çıkan bulgular ve proje
ortaklarınca hazırlanan ülke
uygulama örneklerine yer
veren bir sunum,
• AB ülkelerinde işçi ve
işverenlerin İSG hak ve
sorumluluklarına ilişkin
rehber,
• İşçi ve işveren kesimlerine
yönelik iki ayrı broşür,
• Konuyla ilgili
yararlanılabilecek kaynaklar,
• İSG uygulamalarında
kullanılan çeşitli yöntem ve
teknikler.
Projenin hedef kitlesi olan işçi,
işveren, araştırmacılar ve konu
ile ilgili tüm tarafların Proje
web sayfasında paylaşılan söz
konusu çıktılardan faydalanması
beklenmektedir.
46
AĞUSTOS 2013
“3. Sanayi Şurası” Hazırlık Çalışmaları
Devam Ediyor…
“2023’e 10 Kala Orta ve
Yüksek Teknolojili Ürünlerde
Avrasya’nın Üretim Üssü Türkiye”
temasıyla 20-21-22 Kasım 2013
tarihlerinde gerçekleştirilecek
olan 3. Sanayi Şurası’nın hazırlık
çalışmaları tüm hızıyla devam
ediyor. Bu doğrultuda “3. Sanayi
Şurası Komisyon Toplantıları”
4-5 Temmuz 2013 tarihlerinde
The Green Park Pendik Otel’de
gerçekleştirildi.
Sanayi alanında durum tespiti,
inceleme ve değerlendirmeler
yapmak, uygulamadan
kaynaklanan sorunları belirlemek
ve bunlara ilişkin çözüm
önerileri sunmak gibi çalışmaları
yürütmek üzere 2013 yılı son
çeyreğinde gerçekleştirilecek
olan “3. Sanayi Şurası”nın
Komisyon Toplantılarının açılış
konuşmaları; Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı
Prof. Dr. Ersan Aslan ile
Sanayi Genel Müdürü
Süfyan Emiroğlu tarafından
yapıldı. Konuşmaların ardından
Şura Sekreteri Daire Başkanı
Zühtü Bakır tarafından komisyon
üyelerine komisyonlar ve
komisyonların çalışma usul ve
esasları hakkında bilgilendirme
yapıldı.
Altı paralel salonda iki gün süren
3. Sanayi Şurası Komisyonları,
şu gündem başlıkları altında
çalışmalarını sürdürdü:
• Kamu Destekleri, Etkileri,
İzlenmesi ve Değerlendirilmesi
• Bilimsel ve Teknolojik
Gelişim - Ar-Ge ve İnovasyon
• Sanayide Sürdürülebilir Üretim
• Sanayide İnsan Kaynakları ve
İstihdam
• Sanayi Politikaları ve
Uluslararası Rekabet
• Sanayi Bölgeleri ve Kümelenme
Altı komisyonun çalışmaları,
kamu kurum ve kuruluşları,
üniversiteler, meslek odaları, sivil
toplum kuruluşları ve özel sektör
temsilcileri olmak üzere geniş
katılımla gerçekleştirildi.
Her bir komisyon ile ilgili olarak,
sorunlar ve tavsiye kararları Şura’da
ele alınmak üzere rapor haline
getirilerek üyeler tarafından imza
altına alındı.
Müsteşar Prof. Dr. Ersan Aslan, Komisyon Toplantılarının Müsteşar Prof. Dr. Ersan Aslan, Komisyon Toplantılarının açılış konuşmasını yaptı.açılış konuşmasını yaptı.
47
48 AĞUSTOS 2013
Sanayi İstihdamında Tarihi Rekor…
Sanayideki istihdam yeni rekorlar kırmaya devam edecek
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, açıklanan Nisan ayı istihdam rakamlarının Türkiye’nin sağlıklı bir şekilde büyüdüğünü bir kez daha gösterdiğini ifade etti. Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre istihdam edilenlerin sayısı 1 milyondan fazla artış gösterdiğini söyleyen Ergün, “OECD ülkeleri içinde bakıldığında, dünyanın yaşadığı büyük kriz sonrasında işsizliği en
fazla azaltan ülkelerin başında Türkiye’nin geldiği görülmektedir. Üstelik Türkiye bunu, en büyük ticaret ortakları krizle boğuşurken, Avro bölgesinde işsizlik oranları yüzde 12’nin üzerinde tarihi yüksek seviyelerde seyrederken başarmaktadır” dedi. Türkiye’nin bu başarıyı işgücüne katılma oranlarının arttığı bir dönemde elde ettiğini de vurgulayan Bakan Ergün, Türkiye’nin bir yandan mevcut işsizlikle mücadele ettiğini diğer yandan ise işgücüne artan
katılım için yeni istihdam alanları açtığını vurguladı.
Nihat Ergün, sanayi işletmelerinde Ar-Ge ve inovasyonun gelişmesi için verilen destekler, üniversitelerle sanayicilerin buluşturulması, organize sanayi bölgelerinin altyapılarının güçlendirilmesi ve kapasitelerinin artırılması, tasarımın, markalaşmanın, girişimciliğin desteklenmesinin gelecek dönemde sanayicileri daha da rekabetçi hale getireceğini anlattı. Bakan Ergün ayrıca, “Uygulamakta olduğumuz teşvik politikası ve ekonomi yönetimindeki kararlı tutumumuz sanayimizin gelişmesine destek olmaktadır. Eminim ki, önümüzdeki dönemde dünyada krizden kurtulma sinyallerinin gelmesiyle birlikte işsizlik rakamları çok daha aşağı seviyelere gerileyecek, sanayideki istihdam da yeni rekorlar kırmaya devam edecektir” değerlendirmesini yaptı.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 15 Temmuz 2013 tarihinde yaptığı açıklamada; Nisan ayı istihdam rakamlarının Türkiye’nin sağlıklı bir şekilde büyüdüğünü bir kez daha gösterdiğini ifade ederek, “Önümüzdeki dönemde işsizlik rakamları çok daha aşağı seviyelere gerileyecek, sanayideki istihdam da yeni rekorlar kırmaya devam edecektir” dedi.
• Sanayi sektöründe istihdam edilenlerin sayısı tarihinde ilk defa 5 milyonun üzerine çıktı.
• 2013 Nisan ayı itibariyle sanayide istihdam edilenlerin sayısı 5 milyon 30 bin kişi ile tarihi zirvesine ulaştı.
• Bu yılın Nisan ayında sanayide istihdam edilenlerin sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5 oranında artarak, 5 milyon 30 bin kişi ile tarihi zirvesine yükseldi. 2012 Nisan ayında sanayide istihdam edilen kişi sayısı 4 milyon 792 bin düzeyindeydi. 2013 Nisan ayında sanayi sektöründeki istihdam bir önceki aya göre 82 bin kişi arttı.
• Sanayide istihdam edilen 5 milyon 30 bin kişinin 4 milyon 710 bini imalat, 215 bini elektrik, gaz, buhar, su temini ve kanalizasyon ve 105 bini madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe çalışıyor. Sanayideki istihdam 2012 Kasım ayından itibaren aylık bazda birikimli olarak artışını sürdürerek, son altı aydaki artış miktarı yaklaşık 300 bin oldu.
• Bu yılın Nisan ayında istihdam edilenlerin sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 61 bin kişi artarak 24 milyon 630 bin kişiden 25 milyon 691 bin kişiye yükseldi. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 47 bin kişi, sanayi sektöründe çalışan sayısı 238 bin kişi, inşaat sektöründe çalışan sayısı 162 bin ve hizmetler sektöründe çalışan sayısı 611 kişi arttı.
AĞUSTOS 2013
AĞUSTOS 2013
Türkiye’nin En Girişimci ve
Yenilikçi 50 Üniversitesi Açıklandı
Bu yıl 86 puanla Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin (ODTÜ) girişimcilik ve yenilikçilik konusunda birinci olduğunu bildiren Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, “Endekste 85,8 puanla Sabancı Üniversitesi ikinci, 82,7 puanla İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi üçüncü ve 76,3 puanla Boğaziçi Üniversitesi dördüncü oldu” dedi.
Üniversitelerin ekonomik hayata çok daha fazla katkı sağlayacağına inandıklarını dile getiren Nihat Ergün, geçen yıl bu endeksi üniversite tercihlerinden sonra açıkladıklarını, bu sene ise üniversite tercihlerinde öğrencilere yardımcı olması için üniversite tercihlerinden önce açıkladıklarını söyledi. Bakan Ergün, girişimcilik ve yenilikçilik konularının Türkiye'nin hayati gündem maddeleri arasında yer almasını istediklerine dikkati çekerek, dünyada kurulan başarılı firmaların ya yeni üniversite mezunu ya da hâlen üniversitede okuyan kişiler tarafından kurulduğuna vurgu yaptı.
En girişimci ve yenilikçi üniversite; ODTÜ
Bakan Ergün, endeksin 23 ayrı
göstergeye göre sıralandığına dikkati çekerek; endeks oluşturulurken, üniversitelerin bilimsel ve teknolojik araştırma yetkinliğini, patent ve lisanslarının olup olmadığını, yenilikçilik ve girişimcilik kültürlerini, ekonomik katkı ve ticarileşme gibi temel özelliklerini masaya yatırdıklarını söyledi. Ergün, endeksi hazırlarken öğretim üyesi sayısı 50'nin altına olan üniversiteleri endekse dâhil etmediklerine işaret ederek, bu yıl 136 üniversite arasından ilk 50 üniversiteyi seçtiklerini belirtti. Ergün, verilerini toparlama konusuna çok ilgi göstermeyen üniversitelerin geçen yıl endeksin açıklanmasından sonra bu verileri toparlamaya başladıklarını ifade ederek, “Bu yılki endeks sonuçlarına göre yeni bir üniversite daha ilk 10’a girdi. Geçen sene ilk 20’de olmayan üç üniversite ilk 20'ye girdi. Geçen sene ilk 50'de olmayan 8 üniversitenin de ilk 50'ye girdiğini görüyoruz. Bu da endeksin ne kadar dinamik ve güncel unsurlar içerdiğini göstermektedir” diye konuştu.
Bu yıl birinci üniversitenin değiştiğini dile getiren Ergün, “Bu sene 86 puanla ODTÜ, girişimcilik ve yenilikçilik
konusunda birinci oldu" dedi. Boğaziçi Üniversitesi'nin ise puanını geçen yıla göre 11 puan artırdığına dikkat çeken Ergün, Anadolu Üniversitesi'nin ise 37. sıradan 16. sıraya yükseldiğini dile getirdi. Ergün, Fatih Üniversitesi'nin geçen yıl ilk 50 içerisinde yer almazken bu yıl 39. sıraya geldiğini, Sütçü İmam Üniversitesi'nin de 8 sıra birden yükseldiğini bildirdi.
Sıralamada ilk 50 üniversite
Endeks sıralamasındaki 50 üniversite şöyle: "ODTÜ, Sabancı Üniversitesi, İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Özyeğin Üniversitesi, Koç Üniversitesi, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Ege Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, Atılım Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Gaziantep Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Niğde Üniversitesi, Fatih Üniversitesi, Melikşah Üniversitesi, Okan Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Işık Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, İstanbul Şehir Üniversitesi."
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye Bilimsel ve Teknoloji Araştırma Kurumu ( TÜBİTAK) tarafından hazırlanan üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik performanslarına göre sıralandığı “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi”ni 8 Temmuz 2013 tarihinde açıkladı.
49AĞUSTOS 2013
50
TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK)
AĞUSTOS 2013
Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı (TurSEFF) ikinci aşamasının açılış 4 Temmuz 2013 tarihinde İstanbul’ da gerçekleştirildi.
EBRD (Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası), Türkiye’nin enerji tüketiminde verimli ve düşük karbon kullanan bir pazar ekonomisi olma hamlesinde, bugün itibariyle yarım milyar Avro’ya ulaşan bir finansman programıyla öncü rol üstlenmektedir.
EBRD, verimli enerji kullanımını hedefleyen ve/veya yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapmak isteyen Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere (KOBİ), katılımcı bankalar yoluyla finansman sağlamaktadır. Finansman, EBRD tarafından Türkiye’nin uzun vadeli enerji stratejisini desteklemek amacıyla oluşturulmuş özel bir finansman programı olan “Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı (TurSEFF)” çerçevesinde sunulmaktadır.
İlk olarak, Temmuz 2010 tarihinde 284,2 milyon USD ile başlatılan TurSEFF programının kapsamı,
Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı’nın (TurSEFF) İkinci Aşaması Açıldı
KOBİ’lerin enerji verimliliği ve küçük ölçekli yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik artan taleplerini karşılayabilmek üzere 2013 yılında 265 milyon USD’lik bir ek kaynak ile genişletilmiştir. Türkiye’nin önde gelen beş bankası (Akbank, Denizbank, İş Bankası, Vakıfbank ve Yapı Kredi Bankası) katılımcı bankalar olarak enerji tasarrufuna yönelik projelere TurSEFF kapsamında finansman sağlamaktadırlar.
2010 yılından bu yana TurSEFF fonlarının yüzde 90’dan fazlası Türkiye’de yaklaşık 400 KOBİ’ye katılımcı bankalar aracılığıyla aktarılmıştır. Aynı zamanda satıcı firma finansmanı kapsamında bireysel bazda 50 binden fazla hane enerji verimliliği sağlayan ısıtma ve soğutma teknolojilerinden yararlandırılmıştır.
TurSEFF’in birinci aşamasında, Türkiye’de yaklaşık 500 bin evin yıllık elektrik tüketimine ve 147 milyon USD tutarında petrol ithaline tekabül eden 234 bin ton eşdeğer petrol tasarrufuna ulaşılmıştır. Bu programla finanse
edilen projeler ile elde edilen yıllık CO2 (karbondioksit) salınımındaki toplam azalma, 260 bin taşıtın yıllık salınımına eşit miktar olan 686,000 ton düzeyinde gerçekleşmiştir.
TurSEFF’in 265 milyon USD’lik yeni finansman programının açılışı, 4 Temmuz 2013 tarihinde İstanbul’da, görsel ve yazılı medya, Enerji ve Tabii Kaynaklara Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkilileri, bankalar ve finans sektörü yöneticileri, KOBİ’ler, STK’lar ve diğer ilgili kamu kurumu temsilcileri başta olmak üzere 250 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Programa katılma koşullarını sağlayan ve enerji verimliliği ya da yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapmak isteyen tüm KOBİ’ler, EBRD’nin bu programdaki katılımcı bankalarına 5 milyon Avro’ya kadar finansman imkânı için başvurabileceklerdir. Ek olarak, söz konusu finansman programı, AB ve Clean Energy Fund (Temiz Enerji Fonu) tarafından desteklenen kapsamlı bir teknik yardım programıyla, gerek bankalara gerekse şirketlere enerji tasarrufu yatırımlarında uzman danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Proje teknik yardım danışmanlık ekibinde, Montgomery Watson Harza (MWH) Mühendislik ve Müşavirlik Limitet Şirketi’nin liderliğinde Fichtner GmbH & Co. KG ile oluşturulan konsorsiyum çerçevesinde yerel ve uluslararası uzmanlar yer almaktadır.
51
TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK)
AĞUSTOS 2013
Ergene Havzası’nda gerçekleşen plansız sanayileşme ve şehirleşme, yetersiz altyapı, tarımda bilinçsiz ve denetimsiz kimyasal kullanımı, evsel atık suların arıtılmaması gibi su kalitesini etkileyen faaliyetler nedeniyle; Havza’nın yüzey ve yer altı sularının kalitesi aşırı derecede bozulmuş durumdadır. Havza’daki su kirliliğinin azaltılması ve su kalitesinin iyileştirilerek içme suyu kalitesine kavuşturulması amacıyla Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın koordinasyonunda Ergene Havzası Koruma Eylem Planı hazırlanmış ve yürürlüğe konmuştur. Eylem Planının Orman ve Su İşleri Bakanlığı koordinasyonunda, sorumlu kurum ve kuruluşlar tarafından hassasiyetle ve disiplinli bir şekilde uygulanması amacıyla alınması gereken tedbirleri kapsayan Başbakanlık Genelgesi, 13 Haziran 2013 tarihli ve 28676 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Genelgede; dere yataklarının
temizlenmesi ve ıslahı, belediye atık su arıtma tesisleri, ağaçlandırma ve erozyonla mücadele, su kalitesi izleme ve denetleme, sanayi ve OSB altyapı hizmetleri, daha az kaynak kullanılan ve daha az çevresel etkiye neden olan üretim süreçleri, belediye katı atık hizmetleri ile zirai kirlilik konularında ilgili kurum ve kuruluşlara çeşitli sorumluluklar verilmiştir.
Genelge ile yeni sanayi alanlarının açılması ve kurulacak tesislerin mevcut ve planlı organize sanayi bölgelerine yönlendirilmesi konularında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının sorumlulukları çerçevesinde tedbirlere yer verilmiştir. Ayrıca sanayide daha az su, daha az enerji ve daha az kirletici hammadde kullanılan üretim süreçlerine geçiş çalışmalarının Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından
özendirilmesi ve bu konuda sanayicilerin de sorumlu ve duyarlı davranmaları için gerekli çalışmaları yapması tedbirleri yer almaktadır.
Sanayide temiz üretim süreçlerine geçişin desteklenmesi kapsamında, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca çeşitli çalışmalar yürütülmektedir. Bu kapsamda Bakanlık 2013-2017 Stratejik Planı’nda yer alan “Temiz Üretim/Eko-Verimlilik Merkezi kurulması” hedefi doğrultusunda; TÜBİTAK MAM Çevre Enstitüsü, “Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü” olarak yeniden yapılanmıştır. Bunun yanında, Verimlilik Genel Müdürlüğü tarafından hazırlıkları devam eden “Eko-Verimlilik Programı” ile de Türk sanayisinin çevre performansını artırıp üretim maliyetlerini düşüren ve dolayısıyla rekabet gücünü artıran uygulamaların desteklenmesi öngörülmektedir.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonunca 2012 yılında kabul edilen “AB İşletme ve Sanayi Politikası ile Çevre Müktesebatı Alanında Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün (VGM) Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi” konulu SEI projesi kapsamında verimlilik ve temiz üretim alanlarında gerçekleştirilen hizmet içi eğitimler tamamlandı.
Kurumsal kapasite ve insan kaynaklarının geliştirilmesine yönelik eylemlerin desteklendiği “AB Entegrasyon Sürecinin
Desteklenmesi Faaliyetleri (SEI)” projesi kapsamında, 12-26 Nisan 2013 tarihlerinde Türkiye için Çevresel Verimlilik ve Kaynak
Verimliliği Göstergelerinin Geliştirilmesi, 6-24 Mayıs 2013 tarihleri arasında Temiz Üretim/Eko Verimlilik Araçları ve Teknikleri;
3-15 Haziran 2013 tarihleri arasında Kısmi ve Toplam Faktör Verimliliği Hesaplaması konusunda eğitimler düzenlendi. Eğitimler, VGM ile Bakanlığımız diğer Genel Müdürlükleri ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Enstitüsü’nden uzmanlardan oluşan toplam 60 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Hizmet içi Eğitimler TamamlandıAB SEI Programı Kapsamında Gerçekleştirilen
Ergene Havzası Koruma Eylem Planı ile Sanayide Temiz Üretim Sürecine Geçiş Hızlanıyor…
52 AUGUST 2013
‘The Turkish Academy of Sciences’ carries out worthwhile projects
in terms of science education
Nihat Ergün, the Minister of Science, Industry and Technology has stated that science and education are two strategically important subjects that determines development levels and competitive power of the countries. Because of this fact, the ministry has new attempts in areas of education, science and technology. For instance; the share of R&D expenditures in national income has increased three times nearly and seven times nominally. The number and efficiency of techno parks founded in universities has increased seriously as well. Whereas there were only two techno parks in 2002 in our country, today the number has reached fifty techno parks and thirty five of them are active. Turkey’s target of being in first ten of the biggest economies in the world depends on its success in areas of science, technology and innovation. In this regard, the efficient coordination of all relevant institutions has been significantly important, particularly the institutions as ‘The Turkish Academy of Sciences’, ‘Council of Higher Education’ and ‘The Scientific and Technologic Research Council of Turkey’.
The Turkish Academy of Sciences Aims to Make its Science Education Function
More Effective by Creating More Projects and developing the Current Ones
According to second article of the decree law numbered 497, primal duties of the academy have been defined as making analysis in scientific subjects with the aim of determining scientific priorities and giving consulting service; maintaining scientific approach and thought to be prevalent in society; advising legislation change to government in terms of Turkish scientists and researchers’ social status, living standards, incomes; securing the importance of science in public opinion and offering prizes with the aim of encouraging the profession of scholars in society.
The Importance of Science Education
Social changes in the domains of politics, economics and science have been existing rapidly in our day. Correspondingly, societies have to adjust this change, which is a requirement of science and technology era, in order to realize sustainable development. For this reason, right along with individuals forming society, it has been considerably important for future generations to have the capacity and perceptive faculty in understanding, commenting and inferring the environment, scientific and technological events and to achieve scientific viewpoint.
For this purpose, ‘The Turkish Academy of Sciences’ have been carrying on projects that support ‘science education’ and plans to keep the project development. In this context, ‘Science Education Project’ aiming to endear science to children by examination based education; ‘Children Platform Project’ aiming to raise the level of children’s
Science Education
53AUGUST 2013
technology use via internet; ‘Turkish World’s Heritage to Humanity:100 Chief Work of Art and Children Versions Project’ aiming to reveal scientific and cultural developments in our history and to increase awareness about it and ‘Turkish Scientific Terms Dictionary Project’ have been leading projects of The Turkish Academy of Sciences that support science education.
Turkish as Science Language and Consciousness of Turkish Language
Before questioning whether Turkish is a science language or not, we have to question our trust, faith and sensitivity in our native language and to check out whether we fulfil our responsibilities or not. Certainly, lack of consciousness in society about Turkish language has been the greatest handicap in both development of Turkish and becoming of it as a science language. We can focus on two areas in terms of analyzing Turkish as a science language. First of all we have to create the necessary infrastructure for Turkish to become a science language. Secondly we have to fulfil our responsibilities in daily use of Turkish by using it correctly and appropriately.
Preparing Turkish dictionaries in areas of engineering, medicine, natural and social sciences in a broad scope and putting to use on Internet would provide a good infrastructure for the language. We have to take into account both the long time requirement for preparing an extensive dictionary and the need for revising the words consistently. Furthermore, we should use Turkish delicately. Writing and speaking Turkish in an excellent way is not a handicap in learning and using foreign languages in global world.
Turkish World’s Heritage to Humanity: 100 Chief Work of Art
and Children Versions Project
The old work of arts of Turkish scientists have been among important cultural heritages of our
country and Turkish-Islamic science, culture and history of art. The Turkish Academy of Sciences, as a scientific institute, has liability in terms of introducing science and increasing the level of societal interest to science. In this direction, with the aim of presentation of these work of arts, which have been important cultural heritages and reference books written by Turkish intellectuals in history, and with the aim of providing society to draw benefit from these important works in daily life, The Turkish Academy of Sciences have started ‘Turkish World’s Heritage to Humanity:100 Chief Work of Art Project’.
During the selection of 100 main work of arts in the scope of the project, works have been chosen with special care. Work of arts, that have made great impacts in their areas, work of arts that have been copied through translation over centuries and works of art that have contributed knowledge accumulation for humanity have been chosen for the study. The project aims to introduce these 100 chief works to our literature and to save them from their idle position in libraries.
Another important part of the project has been ‘Children Versions of 100 Chief Work of Arts’. The children versions would be prepared with the aim of introducing Turkish scholars to children and to make them benefit from these work of arts with joy.
The Turkish Academy of Sciences, by effectuating this historical project, aims to introduce the contribution of Turkish experience to arts and science throughout the history and to make it more visible. ‘Turkish World’s Heritage to Humanity:100 Chief Work of Art Project’ and ‘Children Versions of 100 Chief Work of Arts Project’ would be carried out with the cooperation of ‘The Turkish Academy of Sciences’ and ‘2013 The Agency of Turkish World Culture Capital’ within the framework of cooperation protocol that have been signed by the parties in Eskişehir, 2013 Turkish World Culture Capital.
İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (%) Capacity Utilization Rate of Manufacturing Industry (%)
72,5
75,4
74,8
74,3
74,0
74,9
74,0
73,6
72,4 72,2
72,7
73,6
74,8
75,3
70,0
71,0
72,0
73,0
74,0
75,0
76,0
2010 Ortalama
2010
Average
2011 Ortalama
2011
Average
Temmuz 2012
July
2012
2012
August 2012
Eylül 2012
September
2012
Ekim 2012
October
2012
2012
November
2012
2012
December
2012
Ocak 2013
January
2013
2013
February
2013
Mart 2013
March 2013
Nisan 2013
April 2013
2013
May 2013
Haziran 2013
June 2013
86,1
92,4
98,9 98,3 88,6
100,0 110,1
116,4 112,3
121,4
116,7 106,9
104,5
115,9 115,2
120,5
87,4
93,7
100,0 98,5
87,3
100,0
110,5
117,0 113,9
123,7
117,7
106,1
105,7
117,4 117,4
123,5
70
75
80
85
90
95
100
105
110
115
120
125
130
135
140
Sanayi Üretim Endeksi - Industrial Production Index
- Manufacturing Industry Production Index
Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) - İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100)Industrial Production Index (2010 Avg.=100) - Manufacturing Industry Production Index (2010 Avg.=100)
Kaynak: TÜİK - Source: TURKSTAT
İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (%) Capacity Utilization Rate of Manufacturing Industry (%)
72,5
75,4
74,8
74,3
74,0
74,9
74,0
73,6
72,472,2
72,7
73,6
74,8
75,3
70,0
71,0
72,0
73,0
74,0
75,0
76,0
2010Ortalama
2010Average
2011Ortalama
2011Average
Temmuz2012
July2012
2012
August2012
Eylül2012
September2012
Ekim2012
October2012
2012
November2012
2012
December2012
Ocak2013
January2013
2013
February2013
Mart2013
March2013
Nisan2013
April2013
2013
May2013
Haziran2013
June2013
86,1
92,4
98,998,3 88,6
100,0 110,1
116,4 112,3
121,4
116,7 106,9
104,5
115,9 115,2
120,5
87,4
93,7
100,0 98,5
87,3
100,0
110,5
117,0113,9
123,7
117,7
106,1
105,7
117,4 117,4
123,5
70
75
80
85
90
95
100
105
110
115
120
125
130
135
140
ÜSanayi Üretim Endeksi -Industrial Production Index
-Manufacturing Industry Production Index
Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) - İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100)Industrial Production Index (2010 Avg.=100) - Manufacturing Industry Production Index (2010 Avg.=100)
Kaynak: TÜİK - Source: TURKSTAT
54 AĞUSTOS 2013
SANAYİ GÖSTERGELERİ / INDUSTRY INDICATORS
Kaynak: Merkez Bankası - Source: Central Bank of the Republic of Turkey
Türkiye ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde 1000 Çalışan Başına Ar-Ge İnsankaynağı Sayısı (Tam zaman eşdeğeri) (2011) Total R&D Personnel Per Thousand Total Employment in Turkey and Selected OECD Countries (Full time equivalent) (2011)
Türkiye ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde Toplam Ar-Ge İnsankaynağı Sayısı Yıllık Büyüme Oranı (Tam zaman eşdeğeri) (2011) Total R&D Personnel Annual Growth Rate in Turkey and Selected OECD Countries (Full time equivalent) (2011)
Türkiye'de ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde Toplam Ar-Ge İnsankaynağı Sayısı (Tam zaman eşdeğeri) (2002 - 2011)Total R&D personnel in selected OECD Countries and Turkey (Full time equivalent) (2002 - 2011)
Türkiye'de Ar-Ge İnsankaynağı Yıllık Büyüme Oranı (Tam zaman eşdeğeri) (2011) Total R&D Personnel Annual Growth Rate in Turkey (Full time equivalent) (2011)
-10,0%
0,0%
10,0%
20,0%
30,0%
40,0%
50,0%
60,0%
70,0%
80,0%
90,0%
-2,0
0,0
2,0
4,0
6,0
8,0
10,0
12,0
14,0
16,0
18,0
Alm
anya
G
erm
any
EU27
Be
lçik
a Be
lgiu
m
Çek
Cum
huri
yeti
Cz
ech
Repu
blic
Fran
sa
Fran
ce
Sp
ain
It
aly
Ja
pan
Mac
aris
tan
Hun
gary
Mek
sika
R
epub
lic
Yuna
nist
an
Gre
ece
-
Ar-
Türkiye ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde 1000 Çalışan Başına Ar-Ge İnsankaynağı Sayısı (Tam zaman eşdeğeri) (2011) Total R&D Personnel Per Thousand Total Employment in Turkey and Selected OECD Countries (Full time equivalent) (2011)
Türkiye ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde Toplam Ar-Ge İnsankaynağı Sayısı Yıllık Büyüme Oranı (Tam zaman eşdeğeri) (2011)y yp y
Total R&D Personnel Annual Growth Rate in Turkey and Selected OECD Countries (Full time equivalent) (2011)
Türkiye'de ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde Toplam Ar-Ge İnsankaynağı Sayısı (Tam zaman eşdeğeri) (2002 - 2011)Total R&D personnel in selected OECD Countries and Turkey (Full time equivalent) (2002 - 2011)
Türkiye'de Ar-Ge İnsankaynağı Yıllık Büyüme Oranı (Tam zaman eşdeğeri) (2011)y
Total R&D Personnel Annual Growth Rate in Turkey (Full time equivalent) (2011)
0,0%
5,0%
10,0%
15,0%
20,0%
25,0%
30,0%
35,0%
0
100.000
200.000
300.000
400.000
500.000
600.000
700.000
800.000
900.000
1.000.000
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011
- Japan
Almanya -Germany
-
-
- Spain
-
Meksika -
Macaristan -Hungary
-
-10,0%
0,0%
10,0%
20,0%
30,0%
40,0%
50,0%
60,0%
70,0%
80,0%
90,0%
-2,0
0,0
2,0
4,0
6,0
8,0
10,0
12,0
14,0
16,0
18,0
Alm
anya
Ger
man
y
EU27
Belç
ika
Belg
ium
Çek
Cum
huri
yeti
Czec
hRe
publ
ic
Fran
saFr
ance
Spai
n
Ital
y
Japa
n
Mac
aris
tan
Hun
gary
Mek
sika
Repu
blic
Yuna
nist
anG
reec
e
- Ar-
55AĞUSTOS 2013
BİLİM ve TEKNOLOJİ GÖSTERGELERİ / SCIENCE and TECHNOLOGY INDICATORS
Kaynak: TÜİK, OECD MSTI - Source: TURKSTAT, OECD MSTI
Kaynak: TÜİK, OECD MSTI - Source: TURKSTAT, OECD MSTI
56 AĞUSTOS 2013
-2%
0%
2%
4%
6%
8%
10%
12%
14%
16%
18%
-20.00
0.00
20.00
40.00
60.00
80.00
100.00
120.00
140.00
Mak
edon
ya-M
aced
onia
Esto
nya-
Esto
nia
Litv
anya
-Lith
uani
a
Bulg
aris
tan-
Bulg
aria
Dan
imar
ka-D
enm
ark
Polo
nya-
Pola
nd
Leto
nya-
Latv
ia
Rom
anya
-Rom
ania
Mal
ta-M
alta
Çek
Cum
.-Cze
ch R
ep.
Mac
aris
tan-
Hun
gary
Finl
andi
ya-,F
inla
nd
Avus
tury
a-Au
stria
sveç
-Sw
eden
Porte
kiz-
Portu
gal
Fran
sa-F
ranc
e
TÜR
KYE
-Tur
key
span
ya-S
pain
Alm
anya
-Ger
man
y
ngilt
ere-
Uni
ted
King
dom
Lüks
embu
rg-L
uxem
bour
g
Ort
alam
a V
i A
vera
ge R
ate
of A
nnua
l Pro
duct
ivity
Cha
nge
(200
5 I -
201
3 I)
an K
ii B
a
/ M
anuf
actu
ring
Indu
stry
Inde
x of
Pro
duct
ion
Per P
erso
n Em
ploy
ed A
vera
ge o
f Las
t Fo
ur Q
uarte
rs (2
012
II -2
013
I) (2
010
Ave.
=100
)
an Ki i Ba Ortalama Verimlilik De i
ULUSAL ve ULUSLARARASI VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİNATIONAL and INTERNATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS
Kaynak: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source: National Productivity Statistics of Turkey
Seçilmiş Avrupa Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması ve Ortalama Yıllık Değişim Oranları Index of Production Per Person Employed; Average of Last Four Quarters and Annual Average Rate of Growth For Selected European Countries
56 AĞUSTOS 2013
-2%
0%
2%
4%
6%
8%
10%
12%
14%
16%
18%
-20.00
0.00
20.00
40.00
60.00
80.00
100.00
120.00
140.00
Mak
edon
ya-M
aced
onia
Esto
nya-
Esto
nia
Litv
anya
-Lith
uani
a
Bulg
aris
tan-
Bulg
aria
Dan
imar
ka-D
enm
ark
Polo
nya-
Pola
nd
Leto
nya-
Latv
ia
Rom
anya
-Rom
ania
Mal
ta-M
alta
Çek
Cum
.-Cze
ch R
ep.
Mac
aris
tan-
Hun
gary
Finl
andi
ya-,F
inla
nd
Avus
tury
a-Au
stria
AA
sveç
-Sw
eden
Porte
kiz-
Portu
gal
Fran
sa-F
ranc
e
TÜR
KYE
-Tur
key
span
ya-S
pain
Alm
anya
-Ger
man
y
ngilt
ere-
Uni
ted
King
dom
Lüks
embu
rg-L
uxem
bour
g
Ort
alam
aVVV
iAv
erag
e R
ate
ofAA
Annu
al P
rodu
ctiv
ity C
hang
e (2
005
I - 2
013
I)
an K
ii B
a
/ Man
ufac
turin
g In
dust
ry In
dex
of P
rodu
ctio
n Pe
r Per
son
Empl
oyed
Aver
age
of L
ast
AAFo
ur Q
uarte
rs (2
012
II -2
013
I) (2
010
Ave.
=100
)
1
AA
an Ki i Ba Ortalama Verimlilik DeVV i
ULUSAL ve ULUSLARARASI VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİNATIONAL and INTERNATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS
Kaynak: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - : Source: National Productivity Statistics of Turkey:
Seçilmiş Avrupa Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması ve Ortalama Yıllık Değişim Oranları Index of Production Per Person Employed; Average of Last Four Quarters and Annual Average Rate of Growth For Selected European Countries
İmalat Sanayi Verimlilik Değişimleri (Yıllık ve Üç Aylık) ve Üç Aylık için Eğilimler Productivity Changes in Manufacturing Industry (Annually and Quarterly) and Trends for Quarterly Data
Kaynak: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source: National Productivity Statistics of Turkey
Çalış
an K
işi B
aşın
a Ü
reti
m E
ndek
si (2
010
Ort.
=10
0) /
Inde
x of P
rodu
ctio
n Pe
r Per
son
Empl
oyed
(201
0 Av
g.=
100)
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
1.Çe
yrek
1.Qu
arte
r
Top
lam
Sa
na
yi /
To
tal I
nd
ust
ry8
6,5
89
0,4
39
3,2
29
2,9
99
2,6
51
00
,00
10
3,3
81
01
,22
96
,37
Sa
na
yin
in K
ısım
ları
Se
ctio
ns
of
Ind
ust
ry
Ma
de
nci
lik
ve
Ta
şoca
kçı
lığ
ı / M
inin
g a
nd
Qu
arr
yin
g9
9,9
79
6,9
89
5,0
21
01
,25
10
5,6
71
00
,00
10
2,0
21
03
,06
90
,18
İma
lat
/ M
an
ufa
ctu
rin
g8
7,5
69
1,5
49
4,2
29
3,0
99
1,6
31
00
,00
10
3,4
51
00
,81
96
,26
Ele
ktr
ik, G
az,
Bu
ha
r v
e İk
lim
len
dir
me
/ E
lect
rici
ty, G
as,
Ste
am
An
d A
ir C
on
dit
ion
ing
Su
pp
ly6
7,4
68
0,3
08
6,5
99
2,1
09
2,0
61
00
,00
10
4,7
89
9,7
79
3,5
0
An
a S
an
ay
i Gru
pla
rı
Ma
in In
du
stri
al
Gro
up
s (M
IGs)
AR
M -
Ara
ma
lı /
IG -
Inte
rme
dia
te G
oo
ds
88
,90
93
,00
94
,43
92
,74
93
,18
10
0,0
01
02
,56
99
,76
95
,38
DLT
- D
ay
an
ıklı
Tü
ke
tim
/ D
CG
- D
ura
ble
Co
nsu
me
r G
oo
ds
79
,51
80
,66
84
,26
88
,00
92
,34
10
0,0
01
05
,71
10
1,3
19
4,1
5
DZ
T -
Da
ya
nık
sız
Tük
eti
m /
UC
G -
No
n-D
ura
ble
Co
nsu
me
r G
oo
ds
86
,51
90
,71
92
,35
91
,42
96
,01
10
0,0
09
9,8
91
00
,95
95
,22
EN
J –
En
erj
i / E
- E
ne
rgy
81
,70
84
,03
87
,43
92
,09
92
,21
10
0,0
01
09
,44
11
0,8
91
05
,33
SE
M -
Se
rma
ye
Ma
lı /
CG
- C
ap
ita
l Go
od
s9
1,6
69
3,6
39
9,4
29
7,3
68
3,0
41
00
,00
10
8,7
01
02
,22
99
,18
Gıd
a ü
rün
leri
nin
ima
latı
/ M
an
ufa
ctu
re o
f fo
od
pro
du
cts
99
,38
10
0,3
79
7,8
69
6,8
69
4,5
11
00
,00
10
1,7
91
00
,25
93
,94
İçe
cek
leri
n im
ala
tı /
Ma
nu
fact
ure
of
be
ve
rag
es
94
,21
96
,08
10
2,8
71
10
,36
10
9,4
11
00
,00
94
,53
10
1,5
98
1,9
0
Tütü
n ü
rün
leri
ima
latı
/ M
an
ufa
ctu
re o
f to
ba
cco
pro
du
cts
68
,50
80
,39
87
,16
10
6,7
79
4,0
51
00
,00
92
,12
10
8,3
38
8,8
7
Tek
stil
ürü
nle
rin
in im
ala
tı /
Ma
nu
fact
ure
of
tex
tile
s9
9,0
81
02
,93
97
,91
93
,66
96
,21
10
0,0
09
6,3
69
2,6
69
0,3
8
Giy
im e
şya
ları
nın
ima
latı
/ M
an
ufa
ctu
re o
f w
ea
rin
g a
pp
are
l8
6,4
08
7,4
89
2,5
48
5,5
49
1,0
71
00
,00
94
,56
97
,27
96
,92
De
ri v
e il
gil
i ürü
nle
rin
ima
latı
/ M
an
ufa
ctu
re o
f le
ath
er
an
d r
ela
ted
pro
du
cts
93
,85
10
2,5
78
9,2
68
6,9
98
9,9
21
00
,00
93
,96
85
,33
76
,46
Ağ
aç,
ağ
aç
ürü
nle
ri v
e m
an
tar
ürü
nle
ri im
ala
tı …
Ma
nu
fact
ure
of
wo
od
an
d o
f p
rod
uct
s o
f w
oo
d a
nd
co
rk…
50
,93
58
,87
66
,82
78
,26
94
,08
10
0,0
01
06
,61
10
0,5
79
6,1
3
Ka
ğıt
ve
ka
ğıt
ürü
nle
rin
in im
ala
tı /
Ma
nu
fact
ure
of
pa
pe
r a
nd
pa
pe
r p
rod
uct
s8
2,2
38
6,9
08
7,7
28
6,8
79
4,2
81
00
,00
10
3,7
41
04
,31
10
1,8
5
Ka
yıt
lı m
ed
ya
nın
ba
sılm
ası
ve
ço
ğa
ltıl
ma
sı /
Pri
nti
ng
an
d r
ep
rod
uct
ion
of
reco
rde
d m
ed
ia7
4,4
77
9,8
78
5,1
08
6,4
29
4,8
81
00
,00
11
2,9
61
13
,55
11
2,4
5
Ko
k k
öm
ürü
ve
ra
fin
e e
dil
miş
pe
tro
l ürü
nle
ri im
ala
tı /
Ma
nu
fact
ure
of
cok
e a
nd
re
fin
ed
pe
tro
leu
m p
rod
uct
s1
16
,53
12
5,1
81
23
,70
11
5,8
69
5,9
31
00
,00
10
5,7
41
05
,05
81
,07
Kim
ya
sall
arı
n v
e k
imy
asa
l ürü
nle
rin
ima
latı
/ M
an
ufa
ctu
re o
f ch
em
ica
ls a
nd
ch
em
ica
l pro
du
cts
78
,31
88
,14
91
,28
85
,61
88
,39
10
0,0
01
01
,94
10
0,1
09
9,3
4
Tem
el e
cza
cılı
k ü
rün
leri
nin
ve
ecz
acı
lığ
a il
işk
in m
alz
em
ele
rin
ima
latı
Ma
nu
fact
ure
of
ba
sic
ph
arm
ace
uti
cal p
rod
uct
s a
nd
ph
arm
ace
uti
cal p
rep
ara
tio
ns
78
,56
85
,85
93
,83
96
,99
10
1,4
21
00
,00
10
3,3
41
19
,88
10
9,1
6
Ka
uçu
k v
e p
last
ik ü
rün
leri
n im
ala
tı /
Ma
nu
fact
ure
of
rub
be
r a
nd
pla
stic
pro
du
cts
95
,99
94
,46
96
,56
91
,76
90
,96
10
0,0
01
04
,53
98
,36
93
,95
Diğ
er
me
tali
k o
lma
ya
n m
ine
ral ü
rün
leri
n im
ala
tı /
Ma
nu
fact
ure
of
oth
er
no
n-m
eta
llic
min
era
l pro
du
cts
88
,30
91
,04
90
,25
90
,95
91
,81
10
0,0
01
00
,85
97
,48
90
,97
An
a m
eta
l sa
na
yi /
Ma
nu
fact
ure
of
ba
sic
me
tals
93
,72
10
2,9
21
06
,32
10
0,5
99
3,8
31
00
,00
10
2,0
01
02
,24
10
2,8
8
Fab
rik
asy
on
me
tal ü
rün
leri
ima
latı
(m
ak
ine
ve
te
çhiz
at
ha
riç)
Ma
nu
fact
ure
of
fab
rica
ted
me
tal p
rod
uct
s, e
xce
pt
ma
chin
ery
an
d e
qu
ipm
en
t9
6,2
59
8,5
91
04
,39
96
,76
88
,42
10
0,0
01
10
,08
11
0,0
91
03
,37
Bil
gis
ay
arl
arı
n, e
lek
tro
nik
ve
op
tik
ürü
nle
rin
ima
latı
Ma
nu
fact
ure
of
com
pu
ter,
ele
ctro
nic
an
d o
pti
cal p
rod
uct
s1
51
,68
12
1,4
31
12
,68
10
6,0
09
8,0
71
00
,00
10
0,1
21
06
,90
73
,50
Ele
ktr
ikli
te
çhiz
at
ima
latı
/ M
an
ufa
ctu
re o
f e
lect
rica
l eq
uip
me
nt
90
,66
97
,17
97
,15
90
,62
93
,33
10
0,0
01
03
,12
98
,03
95
,45
Ba
şka
ye
rde
sın
ıfl a
nd
ırıl
ma
mış
ma
kin
e v
e e
kip
ma
n im
ala
tı /
Ma
nu
fact
ure
of
ma
chin
ery
an
d e
qu
ipm
en
t n
.e.c
.9
4,6
89
9,2
29
9,5
79
0,5
28
0,8
71
00
,00
11
3,0
61
05
,61
10
4,4
0
Mo
torl
u k
ara
ta
şıtı
, tre
yle
r (r
öm
ork
) v
e y
arı
tre
yle
r (y
arı
rö
mo
rk)
ima
latı
Ma
nu
fact
ure
of
mo
tor
ve
hic
les,
tra
ile
rs a
nd
se
mi-
tra
ile
rs8
6,9
28
9,0
19
0,1
28
9,4
07
8,5
81
00
,00
10
4,3
89
6,0
01
02
,00
Diğ
er
ula
şım
ara
çla
rın
ın im
ala
tı /
Ma
nu
fact
ure
of
oth
er
tra
nsp
ort
eq
uip
me
nt
10
3,7
61
14
,22
19
5,6
12
05
,10
12
7,1
51
00
,00
12
3,7
31
05
,27
89
,99
Mo
bil
ya
ima
latı
/ M
an
ufa
ctu
re o
f fu
rnit
ure
69
,40
64
,12
80
,52
92
,70
95
,11
10
0,0
01
08
,42
95
,54
89
,36
Diğ
er
ima
latl
ar
/ O
the
r m
an
ufa
ctu
rin
g6
0,2
27
6,2
27
1,8
98
5,3
98
9,8
61
00
,00
10
7,8
21
11
,05
11
0,3
5
Ma
kin
e v
e e
kip
ma
nla
rın
ku
rulu
mu
ve
on
arı
mı /
Re
pa
ir a
nd
inst
all
ati
on
of
ma
chin
ery
an
d e
qu
ipm
en
t1
00
,12
91
,51
12
8,9
39
5,0
89
1,8
81
00
,00
10
3,4
51
02
,97
95
,76
ULU
SAL
VERİ
MLİ
LİK
İSTA
TİST
İKLE
Rİ /
NATI
ONAL
PRO
DUCT
IVIT
Y ST
ATIS
TICS
Kayn
ak: U
lusa
l Ver
imlil
ik İs
tati
stik
leri
- So
urce
: Na
tio
na
l Pro
du
ctiv
ity
Sta
tist
ics
of T
urk
ey