berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

44
BERLİN‘İN HABER DERGİSİ MAYIS / MAI 2012 | AUSGABE 03 ücretsiz kostenlos www.berlinturk.de Direksiyon Berlin’de İslam Konferansı Merkel’in Uyum Zirvesi Burak Bektaş Toprağa Verildi Berlin’de Cool Golf Emine Demirbüken-Wegner Berlin‘in Sağlığı Artık Onun Ellerinde

description

"berlinTürk Haber Dergisi" Emine Demirbüken-Wegner

Transcript of berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

Page 1: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

BERLİN‘İN HABER DERGİSİ

MAYIS / MAI 2012 | AUSGABE 03

ücretsiz

kostenlos

www.berlinturk.de

Direksiyon gölgesinde mücadele

Berlin’de İslam Konferansı

Merkel’in Uyum Zirvesi

Burak Bektaş Toprağa Verildi

Berlin’de Cool Golf

Emine Demirbüken-WegnerBerlin‘in Sağlığı Artık Onun Ellerinde

Page 2: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

İÇİNDEKİLER

2

04S A Y F A

09S A Y F A

Hans -Peter Friedrich’in İslam Konferansı

SICAK SİYASET

31S A Y F A

Silahlanmaya 1,7 trilyon dolar

EKONOMİ

28S A Y F A

Burak Bektaş Toprağa Verildi

SICAK SİYASET

İslam Kabul Görmeli 36S A Y F A

DİALOG

39S A Y F A

38S A Y F A

Dr. Serpil ÖcalYüksek Tansiyon

SAĞLIK

Selçuk SazakOyuncu - Yönetmen

KÜLTÜR-SANAT

40S A Y F A

Emine Demirbüken-Wegner

PORTRE

Dortmund şampiyon 41S A Y F A

SPOR 24 Stiftung: Bildung! Eğitim! vakfı

27

20

TD-İHK Berlin‘e Taşındı

TDU‘da EGE‘li İşadamları

10. Berlin Türk Film haftası

KÜLTÜR-SANAT

Merkel’in Uyum Zirvesi

SICAK SIYASET

12S A Y F A

Page 3: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

KÜNYE GİRİŞ

3

İmtiyaz Sahibi / Inhaber:Sevim Ercan

berlinturkBundespressekonferenzRaum: 1104Schiffbauerdamm 4010117 BerlinMobil: 0 176 228 505 74Büro: +49(0) 30 / 537 933 90E-Mail: [email protected]: 24/279/61277

Yazı kurulu / Redaktion:Yazı İşleri Müdürü: Metin Yılmaz

Haber Koordinatörü:

Özgür Özata

Fotoğraf Editörü:

Mehmet Dedeoğlu

Görsel Yönetmen / Layout:

Çağlar Öztürk

Ercüment Kırdar

Mehmet Dedeoğlu

Kapak Foto by Mehmet Dedeoğlu

Basım Evi / Druckerei:MOTIV OFFSET DRUCKEREIPrinzessinnenstraße 2610969 Berlin

Baskı / Auflage: 10.000 / Aylık / Monatlich

Fotoğraflar / Fotos:Mehmet DedeoğluAnadolu Ajansı (AA)Cihan Haber Ajansı www.istockphoto.comfotolia.de, photodune.com

Reklam için:Mobil: 0 176 228 505 74

Biz de varız..

Biz Biziz…Biz Berlin’iz….

Biz BizizBiz BerlinizBiz Kreuzberg’izBiz Neukölln’üzBiz Wilmersdorf, Charlottenburg, Mitte, Spandau, Köpenick’iz Biz SPD, CDU, Yeşiller, Sol Parti, Korsanlar, FDP, BİG Partiyiz.Biz Berlin’izBiz Berlinli TürklerizBiz Brandenburgertor, Biz Federal Meclis, Başbakanlık Binası’yız.Biz T.C Berlin Büyükelçiliği’yiz.Biz Kurfürstendamm, Oranienstrasse’yiz.Biz Berlin’iz Biz 27 Ekim 1991’de ırkçı tartışmada, beyzbol sopasıyla öldürülen Mete Ekşi’yiz. Sokak ortasında Türk kökenli olduğu için kurşuna dizilen 22 yaşındaki Burak Bektaş’ız. Biz Berlin’iz. Berlin biziz. Biz Berlin Hükümet Eden Belediye Başkanı Klaus Wowereit, Berlin Eyaleti İç İşleri Sena-törü Frank Henkel’iz. Biz SPD başkan vekili Aydan Özoğuz’uz.Biz, Berlin Eyaleti Çalışma,Uyum ve Kadın Bakanı Dilek Kolat, Berlin Eyaleti Sağlık

Bakanlığı Müsteşarı Emine Demirbüken-Wegner’iz. Biz Almanya Cumhurbaşkanı Joahim Gauck, Almanya Başbakanı Angela Merkel’den daha uzun süredir Berlin’iz. Berlin biziz.Biz Cumhurbaşkanlığı Köşkü Schloss Belle-vue, soğuk savaş yıllarında casus değiş, to-kuşu yapılan köprü- Glienicker Brücke’yiz. Biz Berlin’li Müslümanlar, Hristiyanlar, Mu-seviler, Türkler, Süryaniler, Kürtler, Araplar, Azeriler’iz. Berlin’le aramıza çekilmek istenen Çin Seddi’ni yıkarız. Biz Berlin’iz. Berlin biziz.Biz Berlintürk’üz.

Sevim Ercan

Berlin hareketli günleri geride bıraktı. Burak Bektaş yaklaşık 2 bin kişilik bir cenaze mera-simi ile Berlin Şehitlik Camii’sinin arkasındaki mezarlıkta toprağa verildi. Sokak ortasında kurşunlanan Bektaş’ın katili henüz bulunama-dı. Bu, Irkçı bir cinayet olma olasılığı ise karın ağrısı yaratıyor. Berlin’in kültürel yaşamının ayrılmaz bir parçası haline gelen Berlin Türk Filmleri Haftası başarılıydı. Berlin’e Hükümet Eden Belediye Başkanı Klaus Wowereit’in açı-lıştaki varlığı da bu kültürel etkinliğe farklı bir boyut kattı. Ayrıca tartışmalı İslam ve Uyum Konferans’ları bizlere “ Umut” olmaya devam ediyor. Berlin, her ay olduğu gibi Türkiye’den, sanat dünyasından, ekomomi ve siyaset dün-yasından isimleri ağırladı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TD- İHK’nın açılışını yaptı, Ber-linli Türkelere “ birlik, beraberlik” çağrısında bulundu. Elinizde tuttuğunuz berlintürk der-gisinin yayımlanma çizgisiyle özdeşleşen bu çağrı, yükselen ırkçılığa güzel bir yanıt olur düşüncesindeyiz.

Metin Yılmaz

Page 4: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SICAK SİYASET

4

İslam Konferansı

Almanya’da düzenlenen İslam Konferansı’nda, Müslüman toplumda

kadın erkek eşitliği, imamların eğitimi ve din dersleri gibi konular ele alındı.

Almanyada bu yasama döneminde İslam Konferansı’nın üçüncüsü düzenlendi. Konferansta verilen arada İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, gazetecilerin sorula-rını yanıtladı.

Konferansta ele alınan konular hakkın-da bilgi veren Friedrich, ağırlıklı olarak Müslüman toplumunda cinsiyet eşitliği, Müslümanların iş gücü piyasasına daha iyi entegre edilmesi ve son yıllardaki İs-lam konferanslarında da gündeme gelen Müslüman din adamlarının yetiştirilmesi ve Alman okullarında din dersinin veril-mesi konularının değerlendirildiğini an-lattı.

Cinsiyet eşitliğiyle ilgili olarak Müslüman-lara ait dernekler ile bazı kişilerin ortak bir bildiri sunduklarını kaydeden Friedrich, bildiride zoraki evliliklerin ve aile içi şid-detin din ile ilgisinin olmadığı, bunun bazı ülkelerdeki gelenek ve ataerkil toplumlar-dan kaynaklandığı ifadesine yer verildiği-ni aktardı.

“İmamlar göçmenlerin entegrasyonu için çok önemli”

Konferansta ele alınan din dersleri uygu-lamasının, çeşitli eyaletlerde çok güzel yürüdüğünü ifade eden Friedrich, daha önce imamların din eğitimiyle ilgili hazır-lanan bir araştırmada bu kimselerin göç-menlerin entegrasyonu için çok önemli oldukları sonucuna ulaşıldığına işaret etti.

Dünyada hiçbir hükümetin Almanya’da olduğu kadar uyum konusuna ilgi göster-mediğini ifade eden Friedrich, hüküme-tin 2005 yılından bu yana yalnızca dil ve uyum kursları için 1 milyar euronun üze-rinde harcama yaptığına dikkati çekti.

Hristiyan Birlik Partilerinin (CDU/ CSU) Meclis Grup Başkanı Volker Kauder’in “İs-lam Almanya’ya ait değildir” şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine de Fried-rich, gündelik siyasi tartışmalar ile bu ça-

lışmalar arasında ilişki kurulmasının doğru olmadığını söyledi.

“Müslümanların hepsi radikalmiş gö-rüntüsü vermek hoş değil”

Baden Württemberg Uyum Bakanı Bilkay Öney de, yaptığı açıklamada, Almanya’da Kur’an-ı Kerim dağıtmalarıyla gündeme gelen Selefilerin toplantı gündemine alınmasının tartışıldığını belirterek şöyle devam etti:

“Selefiler marjinal bir grup. Bunu günde-me getirip Müslümanların hepsi radikal-miş görüntüsü vermek hoş değil. Bu top-lantının ana konusu kadın erkek eşitliği. Bu da Müslümanlıkla ilgili bir konu değil. Daha çok toplumsal bir konu.”

Öney, konferanstaki görüş ayrılıklarına değinerek, “İçişleri Bakanı güvenlik, Sosyal İşler Bakanı sosyal, Müslümanlar da kendi açısından konulara bakıyor. Caz orkestrası gibi. Herkes istediğini çalıp istediğini oy-nuyor” diye konuştu.

Öney, kadın erkek eşitliği bağlamında tek meselenin zoraki evlilikler olmadığını, kadınların başörtüsü ile iş hayatına atıl-makta çektikleri sorunların da gündeme getirilmesi gerektiğini belirtti.

Öney, Kauder’in açıklamasının bir talihsiz-lik olduğunu vurgulayarak, “Şimdi Müslü-manlar din değiştirip Hristiyan mı olmalı? Bu saçma sapan bir açıklama. Keşke böyle bir açıklama yapmasaydı. Bizim hedefimiz insanları bu topluma kazandırmak. Kendi-lerini bu toplumun parçası olarak görme-lerini sağlamak” diye konuştu.

“Sosyolojik vakaları teolojiyle karıştır-mamak gerekir”

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Genel Baş-kanı (DİTİB) Prof. Dr. Ali Dere de, zoraki ev-lilik ve aile içi şiddet konularının sosyolojik vakalar olduğunu, bu konuların teolojiyle ilgisinin bulunmadığının altını çizdi.

İslam’ın Almanya’ya ait olup olmadığı tar-tışmasını yersiz bir tartışma olarak nite-

lendiren DİTİB Genel Başkanı Dere şunları söyledi:

“Kişi Müslüman kimlikle burada yaşıyorsa ve Almanya’nın tarihinde küçük gruplar halinde Müslümanlar var olmuşsa, bura-da İslam’a dair bir algı var demektir. Göç tarihi de burada yaşayan Müslümanlarla somutlaşmıştır.”

Gençliğin Almanya’da çok önemli olduğu-nu vurgulayan Dere, gençleri tehlikeler-den korumak amacıyla çeşitli sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapmayı amaçladık-larını kaydetti. Dere, İslam Konferansı’nda daha önce çalışma gruplarının hazırladığı raporların değerlendirildiğini belirtti.

“Zoraki evliliklerin din ile ilgisi yok”

Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı Kenan Kolat ise, konferansta yapılan ön tartışmada Selefiler konusunun günde-me getirildiğini ve böylelikle siyasi neden-lerle dışarıdan konferansa baskı yapılmak istendiğini savundu. Kolat, “Aşırı grupları göz ardı etmemek gerekiyor. Ama iş his-terik bir şekilde güvenlik tartışmasına dönüştürülmek istendi. Güvenlik konusu İslam Konferansı’nın konusu değil” diye konuştu.

Konferansta gündeme gelen zoraki evli-liğin ise geleneklerden gelen kültürel ve toplumsal bir olay olduğunu dile getiren Kolat, “Bunun din ile ilgisi yok” dedi.

Kolat, Kauda’nın tartışma yaratan sözle-rinin farklı şekillerde daha önce Almanya Cumhurbaşkanı Gauck, eski Cumhurbaş-kanı Wulff ve şu anki Maliye Bakanı Wolf-gang Schauble’nin tarafından da tekrar-landığını hatırlattı.

Almanya’daki ailelere de seslenen Kolat, ailelerin çocuklarına daha fazla ilgi göster-melerini isteyerek, “Gençleri her türlü aşırı gruptan korumak gerekiyor. Aksi takdirde gençlerimizi büyük tehlikeler bekliyor” uyarısında bulundu.

Page 5: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3
Page 6: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SICAK SİYASET

6

Bakım parasında kaybedenler

Ekin Deligöz Yeşiller Partisi Federal Milletvekili ve Meclis Grup Başkanvekili

Almanya’nın siyasi gündemine damgasını vuran bakım pa-rasıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Bu süreç aslında Merkel‘in

iflasını bir kez daha açıkça ortaya koyuyor. Zira Merkel bakım parasıyla ilgili vatandaşa, sivil toplum kuruluşlarına, hatta kendi partisinde sağduyulu insanlara kulak vereceğine, ko-alisyonun küçük ortağı ve aynı zamanda partisinin kardeş partisi olan Bavyera merkezli CSU ve lideri Seehofer ile el ele vererek çağdışı aile politikasının bayraktarlığını yapıyor.

Bakım parası ilk etapta kulağa hoş gelebilir. Fakat unutulma-ması gereken bu paranın arkasında birden fazla handikapın olduğudur. Herşeyden önce sosyal yardımdan geçinen aile-ler bakım parasından faydalanamıyacak, ki bu sosyal adalet açısından son derece sakıncalı bir durum. Diğer yandan ba-kım parasına gidecek milyarlarca avro nedeniyle yeni yuva-lara kaynak kalmayacak. Bunun anlamı şu: Sosyal yardımdan geçinen anneler bakım parası alamamanın yanı sıra yuva yeri bulmakta daha da zorlanacak, çocukları da okul öncesi eğitimden uzak kalmış olacak. Çalışan annelere ne olacak? Onlar da yuva yeri yok diye er veya geç işini bırakmak zorun-da kalacak ve zamanla sosyal yardımdan geçinen kadınlarla aynı kaderi paylaşacak.

Peki o zaman bakım parası kimin işine yarıyor? Çok açık ve net olarak görüldüğü üzere sadece zenginlerin işine yarıyor. Diğer bir değimle bakım parasına en az ihtiyaç duyanların işine yarıyor. Yeşiller Partisi olarak bakım parasına bu yüzden hayır diyoruz! Zaten sınırlı olan kaynak en az değil, en çok ihtiyaç duyanlar için, yani yoksullar, kadınlar ve çocuklar için değerlendirilmeli.Peki ihtiyaç olan nedir? Tabiki yeterli sayıda ve her yönüyle kaliteli yuvalar!

Kauder’e tepkiAlmanya’da 2006 yılında dönemin Federal İçişleri Bakanı

Wolfgang Schäuble tarafından hayata geçirilen Alman İs-lam Konferansı’nın üçüncüsü Federal Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich’in başkanlığında başkent Berlin’de Türk-lerin yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg’de gerçekleştirildi.

Volker Kauder’in ‘’İslam Almanya’ya ait değildir’’ sözleri konferansa gölge düşürdü

Konferanstan bir gün önce Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) Federal Meclis Grup Başkanı Volker Kauder’in ‘’İslam Almanya’ya ait değildir’’ şekilindeki sözleri 3. Alman İs-lam Konferansı’na gölge düşürdü. Geçmişte Federal İçişle-ri Bakanı Hans-Peter Friedrich tarafından söylenen ‘’İslam Almanya’ya ait değldir.’’ sözünü tekrar eden Volker Kauder, ‘’Almanya’da İslam bizim gelenek ve hüviyetimizin bir parçası değildir, bu nedenle Almanya’ya ait de değildir.’’ dedi. Passau-er Neuen Presse isimli gazeteye konuşan Kauder, Müslüman-

ların Almanya’ya ait olduğunu ve onların da birer vatandaş olarak tüm haklara sahip olduklarını söyledi.

Habipoğlu: Almanya bu ülkede yaşayan herkesin vatanı, dolayısı ile İslam Almanya’nın bir parçası

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Ha-bipoğlu, ‘’Almanya’da yaşayan Müslümanlar, Yunanistan’dan, Türkiye’den, Bosna-Hersek’ten ve Müslümanların yaşadığı diğer ülkelerden Almanya’ya göç etmiş, buradaki toplumun önemli bir parçasını oluşturuyor. Çoğu üçüncü nesle geçmiş Almanya’daki Müslüman toplumu Almanya’yı ülkesi olarak görüyor, birçoğu geldikleri ülkenin vatandaşlığından ayrılıp Alman vatandaşlığına geçti. Almanya’yı vatan olarak gören bu insanlar, Müslümanlar. Dolayısı ile İslam, Almanya’nın bir parçası… Gerçekler göz ardı edilemez. Federal Hükümet, hangi dinden olurlarsa olsunlar tüm vatandaşlarına eşit dav-ranmak zorunda. Bu nedenle Volker Kauder’in açıklaması ol-dukça talihsiz bir açıklama… Kauder’in bu açıklaması uyuma zarar veren, aşırı uçlara yarayan bir açıklama. Bu açıklama İslam’ı politik malzeme olarak gören ve İslam’ı dışlayan aşı-rılık yanlısı siyasetçilerin ekmeğine yağ sürdü. Kauder’in ve Kauder gibi düşünen tüm herkesin Almanya’nın gerçeklerini görmelerini ve herhangi bir ayrım yapmaksızın anayasanın öngördüğü şekilde tüm herkese eşit davranmayı amaç edi-nerek bu ülkede yaşayan herkese sahip çıkmalarını diliyo-rum. Bu noktada bu tartışmayı sonlandırmak ve uzlaştırıcı bir yorum yapmak Federal Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’a düşüyor. Sabık Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un çizgisini sürdürme sözü veren Gauck, ülkede yaşayan tüm herkesi kucaklayan bir açıklama yaparak uzlaştırıcı bir tutum sergilemeli’’ açıklamasında bulundu.

PKK’nın Avrupa’daki kasası yakalandıAlmanya’da, terör örgütü PKK’nın Avrupa’da 2007 ile 2010

yılları arasında para trafiğini yöneten 45 yaşındaki Türk vatandaşı Abdullah S. adlı kişinin tutuklandığı bildirildi.Karlsruhe kentinde bulunan Federal Başsavcılık tarafından yapılan açıklamada, ‘’Hamza’’ kod adlı Abdullah S’nin 25 Ni-san Çarşamba günü Köln’de yabancı terör örgütüne üye ol-maktan tutuklandığı belirtildi.

Abdullah S’nin 2003-2004 yıllarında örgütün Almanya orta bölgesi sorumlusu olduğu, 2005-2007 yılları arasında da Ku-zey Irak’ta bulunduğu ifade edilen açıklamada, sözkonusu kişinin 2007 yılının Haziran ayından 2010 yılının Mart ayına kadar da örgütün Avrupa’daki ‘’ekonomi ve mali bürosunun’’ başında yer aldığı kaydedildi.

Page 7: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SICAK SİYASET

7

Almanya’da Dini CemiyetlerAlmanya’da yaklaşık 2 bin 350 cami cemiyeti ve ce-

mevi bulunduğu, bunların 2 bin 180’inde sürek-li olarak bir imam veya dedenin görev yaptığı belirtildi. Alman İslam Konferansı’nın Federal Göç ve Mülteci Dairesi ile Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi Vakfı’na yaptırdığı ‘’Almanya’da Dini Cemiyetlerin Yaşamı’’ konulu araştırma so-nuçlandı.

Araştırmada Müslümanların kurduğu cemiyetlerin çalışmala-rı, yapısı ve burada çalışan din adamlarının kökeni, mesleği, görevi ve oturum statüsü konularında bilgiler yer alıyor.

Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, araştırma so-nuçlarını değerlendirerek, ‘’Sonuçlar, İslami cemiyetlerin, imamların ve Alevi dedelerinin uyum sürecindeki rolü-nü ortaya koyuyor’’ dedi. Friedrich, bu araştırma ile İslam Konferansı’nın önemli bir çalışmayı başarıyla tamamlandığı-nı belirtti.

Bu cemiyetlerin hemen hepsinde sadece dini hizmetin veril-mediği, Almanya’da çok geniş alanda bir cemiyet hayatının olduğunu gösterdiği ifade edilen araştırmada, din görevlile-rinin de homojen bir grup olmadığına işaret edildi.

Araştırmada, cemiyet başkanı olarak görev yapan kişilerin yarısının ilk kuşaktan sonra gelen kuşaklar olduğu, din görev-lilerinin ise hemen hepsinin birinci kuşak olduğu kaydedildi.Din görevlerinin Almanca bilgilerinin bir sonraki topluma oranla daha az olduğu değerlendirilen araştırmada, bu ki-şilerin diplomalarının ikinci jenerasyonunun diplomalarının ortalamasına göre yüksek olduğu ifade edildi.

Araştırmada, din görevlilerinin büyük bir çoğunluğunun İslam’ın diyalogdan yana olduğunu ifade ettikleri, bunun yanı sıra imamların ve Alevi dedelerinin özellikle sosyal alan-larda kendilerini geliştirmeye açık oldukları kaydedildi.

‘’İslam Almanya’nın bir parçasıdır’’Almanya’da Bavyera eyaleti Maliye Bakanı Dr. Markus Söder, Almanya ile Türkiye arasında iyi ilişkilerin çok eskiye dayandığını

belirterek ‘’İslam Almanya’nın bir parçasıdır’’ dediSöder, Nürnberg-Fürth-Schwabach Uyum Çalışma Grubu tarafından verilen yemeğe katıldı.

Söder uyumun sadece dil konusunda değil her alanda olması gerektiğini vurgulayarak Almanya’da yaşayan yabancıların içinde Türklerin uyum konusunda en hızlı uyum sağlayanlar olduğunu ifade etti.

Nürnberg Fürth Schwabach Uyum Çalışma Grubu Başkanı İsmail Akpınar ise amaçlarının, meslek eğitimi alanların sayısını çoğaltmaya yardımcı olduğunu belirterek, “Burada yaşayan gençlerimizin siyasete, sosyal aktivitelere ve yaşamın her alanına girmelerini sağlamak. Alman ekonomisine katkıda bulunan işverenlerin sorunlarını en aza indirmek ve Türk-Alman dostluğu-nun pekişmesine katkı yapmaktır’’ dedi.

Toplantıya katılan Nürnberg Başkonsolosu Ece Öztük Çil de politikacı, işveren, ve dernek temsilcilerin bir araya gelerek uyum ve ticari konularda fikir alışverişi yapmalarının sevindirici olduğunu kaydetti.

Page 8: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SICAK SİYASET

8

Aşırı sağcı kadınlara dikkat!Ekin Deligöz, Yeşiller Partisi Federal Meclis Grup Başkanvekili:

Almanya’da aşırı sağcı şiddet eylemlerinde genelde erkek-ler ön plana çıkıyor. Hareketin içinde yer alan, aşırı sağcı

kadınlarla ilgili bilgi kamuoyuna pek yansımıyor diye bu an-layışta kadınların dikkate değer olmadığını düşünmek büyük hata olur. Aksine aşırı sağcı kadınların faaliyetleri her yönüyle irdelenmelidir.

Özellikle pedagojik destek ve sosyal hizmetler adı altında yu-valarda, okullarda ve gençlik merkezlerinde hangi faaliyetler içinde oldukları her yönüyle araştırılmalı, karşı önlemler alın-malıdır. Kamuoyu da mutlaka bu sürecin takipçisi olmalıdır. Unutulmamalı ki, aşırı sağcı kadınlar yarınların aşırı sağcı ve ırkçılarını yetiştiriyor. Bu kadınlar ‘arka plandaki’ faaliyetlerini sürdürdükleri takdirde aşırı sağcı ve ırkçıların sayısı hızla ço-ğalır, bu da toplumsal barışı dinamitler.

Kaldı ki aşırı sağcı kadınlar günümüzde arka planda kalma-nın yanı sıra giderek daha fazla vitrine çıkmaya başlıyorsa. Aşırı sağcılıkta vitrine çıkmanın anlamı şudur: Şiddet ve ci-nayet! Bunun da en somut örneğini sekizi Türkiye kökenli olmak üzere 9 göçmen kökenli vatandaşımızın katledilme-sinde gördük. Katiller olarak kamuoyuna yansıyanlardan ikisi erkek, biri ise kadın. Bu bir tesadüf mü, yoksa işaret mi?

Wallraff hakkında Stasi suçlamasıAlmanya’da bir Türk işçisinin kılığına girerek “En Alttaki-

ler” (Ganz Unten) adlı kitabında Türk işçilerin yaşantısını anlatan Alman yazar Günter Wallraff’a stasi suçlamasında bulunuldu. Kitabı Almanya’da rekor düzeyde satış yapan Wallraff’ın ve kendisine araştırmalarında yardımcı olan ga-zeteci Frank Berger’in, eski Doğu Almanya istihbarat teşkilatı Stasi adına çalıştığı iddia edildi.

“Welt am Sonntag” gazetesinin araştırmalarına göre Wallraff, “Wagner” kod adıyla 1968 yılında Stasi dosyalarında yer aldı ve Amerikan gizli servisi adına çalışmak için de başvuruda bulundu.

İki Almanya’nın birleşmesinden önce Batı Almanya’da (BRD) görev yapan Berger’in de Stasi’nin en iyi ajanlarından biri ol-duğu belirtilen haberde, Berger’in, Wallraff için sadece araş-tırma yapmakla kalmayıp “En Alttakiler” kitabının bazı kısım-larını da yazdığı öne sürüldü.

Wallraff ise avukatı vasıtasıyla yaptığı açıklamada, iddiaları reddederek, bunların eski Stasi söylentileri olduğunu, hiçbir zaman bilinçli olarak Stasi ile işbirliği yapmadığını bildirdi.

Berger’in de kendisi için sadece araştırma yaptığını ve bu ga-zetecinin Stasi ile bağlantısı olduğu yönünde hiçbir zaman bilgisi olmadığını ifade eden Wallraff, Berger’in, kitabının hiç-bir kısmını kaleme almadığını kaydetti.

“En Alttakiler” kitabı Almanya’da 4 milyon adet satılmış ve 30 ayrı dile tercüme edilmişti.

Irkçı cinayetlerinde hatalar Alman “Der Spiegel” dergisi, aşırı sağcılar tarafından işle-

nen cinayetlerin araştırılmasında başka hataların da ya-pıldığını yazdı

Derginin haberine göre, Bavyera eyaletindeki güvenlik ma-kamları, 2006 yılında bir süre cinayetlerin aşırı sağcılar tara-fından da işlenmiş olabileceği şüphesi üzerinde durdu ve katilleri desteklediği tahmin edilen Mandy S. adlı aşırı sağ-cı kadını da toplam 682 şüpheliden oluşan bir listeye dahil etti. Thüringen ve Saksonya eyaletlerindeki anayasayı koru-ma dairelerinin de bu kişiden şüphelenmesine rağmen, bu konuda farklı güvenlik birimleri tarafından toplanan bilgiler hiçbir zaman bir araya getirilmedi.

Alman ZDF televizyonunun yaptığı araştırmalara göre de Saksonya eyaletinin Anayasayı Koruma Dairesi, 2000 yılının Temmuz ayında, katillerden Uwe Mundlos’un da katıldığı “Weisse Bruderschaft Erzgebirge” (Erzgebirge beyaz kardeş-ler) adlı aşırı sağcı örgütün toplantısını izledi, ancak ne polis teşkilatını, ne de diğer anayasayı koruma dairelerini bu konu-da bilgilendirdi.

Bu izleme olayının 2011 yılı sonunda yapılan araştırmalar-da ortaya çıkmasına rağmen Saksonya eyaletinin Anaya-sayı Koruma Dairesi tarafından ZDF’ye yapılan açıklamada, Mundlos’un 1998 yılında ortadan kaybolmasından sonra kendisinin bir daha izlenmediği, bu konuda başka bir bilgi-nin bulunmadığı bildirildi.

‘’Nazi Komisyonu’’ çalışmalarına başlayacakAlmanya’da ‘’Nasyonalsosyalist Yeraltı’’ (NSU) adlı aşırı sağcı te-

rör örgütü tarafından işlenen ve 8 Türk, 1 Yunan ile 1 Alman polisin ölümüyle sonuçlanan cinayetleri ve diğer suçları araştır-mak için Saksonya eyaletinde kurulan Saksonya Eyalet Meclisi Araştırma Komisyonu gelecek hafta çalışmalarına başlayacak.

Saksonya Eyalet Meclisi’nden yapılan açıklamada, araştırma ko-misyonunun 17 Nisan’da ilk oturumunu gerçekleştireceği ifade edildi.

Komisyonun, Saksonya eyalet hükümetinin ve diğer kurum-ların, NSU terör örgütünün ortaya çıkarılamaması hususunda yaptıkları hataları araştıracağı belirtildi.

Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ve Hür Demokrat Parti (FDP) yetkilileri, aşırı sağcı Almanya’nın Milliyetçi Demokratik Partisi’nin (NPD) bir milletvekilinin de komisyonda yer almasın-dan dolayı araştırma komisyonu kurulmasına karşı çıkmıştı.

NSU’nun Saksonya eyaletinde 10 banka soygunu yaptığı da id-dia ediliyor.

Söz konusu suçların araştırılması için Federal Meclis’te (Bundes-tag) ve Thüringen Eyalet Meclisi’nde de araştırma komisyonları kurulmuştu.

Page 9: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SICAK SİYASET

9

Burak Bektaş Toprağa verildiAlmanya’nın başkenti Berlin’de önce kimliği belirsiz bir kişi

tarafından öldürülen Türk genci Burak Bektaş’ın cenaze na-mazı kılındı.

Berlin Türk Şehitlik camisinde cuma namazı sonrası kılınan cenaze namazına, Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat, Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkan Yardımcısı Gürsel Dönmez ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Ali Dere, cenaze namazı öncesi yaptığı konuşmada, ölümün geri-de kalanlar için büyük bir sabır ve tevekkül imtihanı olduğunu belirterek, ‘’Bu gencimizin örneğinde bizlere geride kalanlara, ilgili ve yetkililere başarmaları gereken bir dürüstlük ve samimi-yet imtihanı olarak, zihinlerimizde ve yüreklerimizde ağırlığını, sorumluluğunu yüklüyor. Bu sorumluluk, bu gencimizi bizden alan canice işlenen bir cinayetin fail veya faillerinin bulunup olayın aydınlatılması; keza benzeri acılara neden olmamak üze-re gerekli tedbirlerin alınması, her bir insana eşit değerde ve saygınlıkta bireyler olarak bakılması; insanın ve her bir bireyin canı, malı, kimliği ve değerleri ile yaşatılmasıdır’’ dedi.

Bu üzücü olay karşısında, merhum gencin ailesinin acısının büyük olduğunu ve yakınlarının güzel sabır ve tevekkül örneği sergilemesi gerektiğini ifade eden Dere, herkesin özellikle yet-kililerin, huzurlu ve güvenli bir toplum temini için daha büyük bir görev ve sorumluluk bilinci ile hareket etmesi, yaşananları

zihin ve vicdanlarında çözmeleri gerektiğini kaydetti.

Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkan Yar-dımcısı Gürsel Dönmez de, saldırıda hayatını kaybeden gencin cenazesine katılmak için Berlin’e geldiğini belirterek, ‘’Sayın Baş-bakanımızın kesin talimatı dünyanın neresinde olursa olsun bi-zim insanımız herhangi bir zorlukla karşılaştıysa mümkün olan en kısa zaman içinde onlara ulaşmakla ve acılarını paylaşmakla görevliyiz. Berlin’e geliş sebebimiz de budur. Genç insanımızı menfur bir saldırı sonucu kaybetmiş bulunuyoruz. Alman ma-kamları gerekli çalışmayı yapıyorlar. Biz de onların çalışmasının neticesini bekliyoruz’’ dedi.

Burak Bektaş’ın cenazesi daha sonra Berlin’de toprağa verildi.

Öte yandan, Bektaş’ın katilini bulmaya yarayacak bilgiyi sağla-yanlara 15 bin Euro para ödülü verileceği açıklandı.Öte yandan 5 Nisan’da sokak ortasında öldürülen 22 yaşındaki Burak Bektaş için yakınları ve arkadaşları yürüyüş düzenlendi.

Facebook üzerinden organize edilen “Hoşgörüsüzlüğe ve Şid-dete Karşı” ve ‘’Burak’lar ölmesin’’ başlığı altında düzenlenen yürüyüşe yüzlerce kişi katıldı. Yürüyüşte, Bektaş’ın öldürülmesi kınandı ve şiddete karşı sloganlar atıldı. Yürüyüş sırasında Burak’ın babası, cinayetin bir an önce aydın-latılması gerektiği görüşünü yineledi. Bu konuda her türlü mü-cadeleyi vereceklerini de sözlerine ekledi.

Almanya Milliyetçi Demokratik Parti’nin (NPD) eski üyele-rinden bir aşırı sağcının Facebook sayfasında ‘Döner öl-

sün, Nürnbergli sosis yaşasın’ sloganıyla bir Neonazi terörü kurbanını alaya alması hapis cezasını beraberinde getirdi. Aşırı sağcı, Neonazi cinayetlerinin ortaya çıkmasının ardın-dan geçen yılın Kasım ayında şahsi Facebook sayfasında, 9 Haziran 2005 tarihinde Nürnberg kentinde öldürülen İsmail Yaşar’a ait döner dükkanının resmini yayınlamış ve söz ko-nusu sloganla birlikte ‘Şansımız yaver giderse ilk önce döner dükkanları, ardından da aile efradı yok olur.’ cümlesine res-

min altında yer vermiş. Nürnberg mahkemesinde Perşembe günü görüşülen davada hakim Bernd Kirchhof, bu durumu halkı kışkırtma olarak değerlendirdi ve aşırı sağcıya dört ay hapis cezası verdi. Resmin ve yazıların kendisine ait olduğu-nu kabul eden 47 yaşındaki Neonazi, halkı kışkırtmak iste-mediğini ve Neonazi kurbanı ile alay etmeyi hedeflemediğini iddia etti. Aşırı sağcının, NPD’nin Nürnberg başkan yardım-cılığını yaptığı ve Nürnberg Belediye meclisinde ‘Yabancıları Durdurun İnisiyatifinde’ görev aldığı duyuruldu.

Neonazi kurbanı ile alay edene hapis cezası

Page 10: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SICAK SİYASET

10

NSU ile ilgili yeni bilgilerAlmanya’da 8’i Türk, 1 Yunanlı ve 1 Alman polisini öldüren

‘’Nasyonel Sosyalist Yeraltı’’ (NSU) adlı aşırı sağcı terör ör-gütü üyeleri hakkında yeni bilgiler ortaya çıktı.

Der Spiegel dergisinde yer alan haberde, Bavyera polisinin şimdiye kadar bilinmemesine rağmen teröristlerin izine çok yakın olduğu belirtildi. Bavyera polisinin cinayetleri aydın-latmak içim kurduğu ‘’Bosporus’’ özel komisyonunun bir ra-poruna dayandırılan haberde, görgü tanıklarının 4 cinayette olay yerlerinin yakınında bisikletli 2 kişinin görüldükleri yö-nünde ifade verdikleri ileri sürüldü.

Ayrıntılı tarif edilen bisikletli 2 kişinin, daha sonra kasım ayın-da Eisenach kentinde bir banka soygunundan sonra intihar eden NSU teröristleri Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos’a uy-duğu belirtiliyor.

Bisikletli iki zanlının ilk kez 2000’de Nürnberg’de çiçek satı-cı bir Türk’ün öldürülmesinden sonra 2001 yılında Münih’te, 2005 yılında Nürnberg’de ve 2006’da Dortmund’daki cinayet-lerde olay yerinin yakınında yeniden görüldükleri belirtilen haberde, Bavyera polisinin bu cinayetler ile Köln’deki bom-balı saldırı arasındaki bağlantıyı araştırdığı kaydedildi.

Köln’deki saldırıda da iki bisikletli kişinin görüldüğü ve video görüntüsünün bulunduğu ifade edilen haberde, polisin bu görüntüyü Nürnberg’deki cinayete tanık olan bir kişiye gös-terdiği belirtildi.

Haberde, tanığın bisiklet sürücüleri arasında benzerliği tespit ettiği kaydedildi.

‘’Bosporus’’ özel komisyonu 2008 Mayıs ayında, kurbanların seçimi ve olaylarda kullanılan bisikletlerden dolayı bu olaylar arasında bağlantı olabileceği yönünde bir rapor hazırladığı belirtildi.

NSU terör üyesi olmakla suçlanan ve gözaltında bulunan Be-ate Zschaepe’nin iki arkadaşının intihar etmesinden sonra kundakladığı evinde bulunan bilgisayarındaki bilgileri polis değerlendirmeye aldı.

Bild gazetesinde yer alan haberde, polisin Zschaepe’nin 21 Nisan-4 Kasım 2011 tarihleri arasında internette ziyaret ettiği siteleri ortaya çıkardı.

Schily’nin Neonazi itirafıAlmanya’daki İslami çatı kuruluşlarından Almanya Müslü-

manlar Merkez Konseyi (ZMD) Başkanı Aiman Mazyek, “Neonazi hücresinin gizli kalmasında sorumluluk benim” açıklaması yapan Federal İçişleri eski Bakanı Otto Schily’nin bu itirafının takdire şayan olduğunu açıkladı.

Otto Schily, sekizi Türk, biri Yunan 10 kişiyi katleden Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör hücresinin gizli kalmasının siya-si sorumluluğun kendisine ve dönemin Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyalet İçişleri Bakanı’na ait olduğunu söylemişti. 1998 ile 2005 yılları arasında İçişleri Bakanlığı yapan Schily bir ga-zeteye yaptığı açıklamada, NSU’nun izine daha önce ulaşıla-mamasının siyasi sorumluluğunu üzerine aldı.

Schily, 2004 yılı Haziran ayında bombalanan Köln’deki Keups-trasse caddesindeki saldırıdan sonra, o dönem KRV İçişleri Bakanı Fritz Behrens ile birlikte yaptıkları açıklamada, bom-balı saldırının arkasında bir terör olayı olmadığının tespit edildiğini söylediklerini hatırlatarak, “Artık bunun çok büyük bir hata olduğunu biliyoruz.” dedi.

Schily’nin politik sorumluluğu üzerine almasını takdir eden Aiman Mazyek, Tagesspigel gazetesine yaptığı açıklamada,

“Nihayet, o dönem yönetici olan politikacılardan biri ortaya çıkıp bu itirafı yaptı. Ama bunun bu kadar uzun sürmesi ülke-miz ve politik kültürümüz için yazık olmuştur.” dedi.

O dönem yöneticilik yapan diğer politikacı ve önemli nokta-lardaki üst düzey memurlardan da Schily’yi örnek almalarını ve aynı şekilde politik sorumluluğu üstlenmelerini isteyen Mazyek, “Sorumlu noktalardaki politikacı ve bürokratlar da, Schily’yi örnek alıp, başarısızlığın politik sorumluluğunu üst-lenmelidir. Bu konuda, bazı vakalarla ilgili yaptırım da olmalı, hatta istifalar gerçekleşmelidir” ifadelerini kullandı.

Berlin’de aşırı sağcılar yürüdü Berlin’in Alt Mariendorf ilçesindeki yürüyüş yoğun polis

kontrolü altında yapıldı. Euro’ya hayır, Kriminal yabancılar vatanım Almanya’dan gitsinler benzeri plakatlar taşıyan aşırı sağcı NPD lilerin gergin olduğu gözlemlendi. NPD’ nin yürü-yüşü aşırı sağ karşıtı gruplar tarafından takip edildi.

Naziler Defolsun, Faşistler benzeri sloganlar atan aşırı sağ karşıtı grup ve polis arasında zaman zaman çatışmalar da gözlendi. Federal Meclis Milletvekili Mehtiild Rawert, Eyalet Meclis Milletvekillerinden SPD’li İlkin Özışık ile Sol Parti’den Hakan Taş’da katıldı. Rawert berlinturk’e aşırı sağ ve yürüyüş-le ilgili özel açıklamada bulundu.

Page 11: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SICAK SİYASET

11

Almanya’da internet ve ifade öz-gürlüğünü savunan Korsanlar

Partisi’nin aşırı sağcı görüşlere kucak açtığı yönündeki iddialar gündemde.

Siyaset bilimci ve demokrasi araştırma-cısı Samuel Salzborn, ARD televizyon kanalına verdiği demeçte, Korsanlar’ın popülist sağcı bir parti olup olmama konusunda yol ayırımında olduğu-nu söyledi. Salzborn, “Korsanlar siyasi program içeriğinin profilini belirlerse bazı seçmenleri kendine bağladığı gibi bazılarını da kaybedecektir. Eğer içeri-ğini belirlemezse, o zaman er veya geç siyaset sahnesinden kaybolacaktır.“ yo-rumunda bulundu.

Korsanlar Partisi içinde her türlü gö-rüşün mevcut olduğuna dikkat çeken Salzborn, “Parti, aşırı sağa karşı pozisyo-nunu belirlemeli.” dedi.

Yeşiller Partisi’nin siyasette atıldığı ilk zamanlarda da buna benzer anlaşmaz-lıkların yaşandığını ifade eden Samuel Salzborn “Yeşiller’de de daha sonra par-tiden elenen sağ eğilimli ekolojistler vardı. Bunlar bir partinin kendisini keş-fetme sürecidir.” ifadelerini kullandı.

ESKİ NPD’Lİ PARTİDEN ATILDI

Diğer yandan Korsanlar Partisi’ne üye olan eski aşırı sağ parti NPD üyesi Matt-hias Bahner, partinin Federal Arabulucu Mahkemesi kararıyla partiden atıldı. Eylül 2011’den bu yana Vorpommern-Greifswald belediyesinde Korsanlar’ın Meclis üyesi olan Bahner, belediye se-çimlerinden sonra 2003 ila 2004 yılları arasında aşırı sağ parti NPD’ye üye ol-duğunu itiraf etmişti.

Korsanlar Partisi yük-selişini sürdürüyorAlmanya’da Berlin eyaletinde ilk kez

Eyalet Meclisi’ne girmeyi başaran ve daha sonra Saarland Eyalet Meclisi’ne de giren Korsanlar Partisi yükselişini sürdürüyor.

Forsa araştırma şirketinin yaptığı anke-te göre, Korsanlar Partisi oyunu yüzde 13’e yükselterek Almanya genelinde 3. parti konumuna geldi.

Ankete göre, hükümette bulunan Hris-tiyan Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) oy oranı yüzde 36 olurken, Sosyal Demok-rat Parti’nin oy oranı yüzde 24, Yeşiller Partisi’nin yüzde 11, Sol Parti’nin de oy oranı yüzde 8’de bulunuyor.

Son dönemlerde yapılan anketlerde yüzde 5 olan seçim barajının altında kaldığı gösterilen hükümet ortağı Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oylarının ye-niden yüzde 5 oranında yükselttiği kay-dedildi.

Uzmanlar, Korsanlar Partisi’nin mevcut siyaset tarzına yönelik eleştirileri birleş-tirmeyi başararak yerel düzeyde farklı başarılar elde ettiğini, siyasette şeffaflık sağlanması yönünde verdikleri sözü-nün de seçmenler tarafından benim-sendiğini ifade ediyorlar.

Sol Parti Eşbaşkanı Lötzsch istifa ettiAlman Sol Parti Eşbaşkanı Gesine

Lötzsch, özel nedenlerden dolayı görevinden istifa etti.

Lötzsch, yaptığı yazılı açıklamada, eşi-nin hasta olduğuna dikkat çekerek, iyice düşündükten sonra Sol Parti baş-kanlığı görevinden ayrılmaya karar verdiğini, bu kararı kolay vermediğini belirtti.

Ailesindeki durumun ikamet ettiği Berlin’den uzak kalmaya imkan ver-mediğini ifade eden Lötzsch, bundan sonra Federal Meclis’teki milletvekilliği görevine odaklanacağını kaydetti.

Lötzsch, 2010 yılının Mayıs ayından beri Klaus Ernst ile birlikte Sol Parti’nin eş-başkanlık görevini yürütüyordu.

İstifa kararının zor olduğunu belirten Lötzsch, bundan sonra Federal Millet-vekili olarak görevini sürdüreceğini açıkladı. Thüringen Eyaleti Sol Parti Meclis Grubu Başkanı Bodo Ramelow

ise istifayla ilgili, “Gesine, istifasıyla özel hayatının siyasi hayatından önemli ol-duğunu göstermiş oldu.” diye konuştu.

Eşbaşkan Klaus Ernst ise Lötzsch’ün is-tifasına üzüldüğünü dile getirerek, “Biz zor zamanlarda güven dolu ve saygılı bir şekilde birlikte çalıştık. Bunun için kendisine teşekkür ediyorum. Kendisi-ne ve ailesine gelecek için sağlık ve güç diliyorum.” dedi.

Lötzsch, Ekim ayında, Haziran 2012’de Göttingen kentinde yapılacak parti kongresinde tekrar parti başkanlığına aday olacağını açıklamıştı. Lötzsch’ün istifasından sonra yerine kimin geçe-ceği ise merak konusu. Partinin tüzüğü gereği parti başkanı bir kadın bir de er-kekten oluşması gerekiyor.

Doğu Berlin doğumlu Gesine Lötzsch, 80 yaşındaki dil bilimcisi Ronald Lötzsch ile evli. Lötzsch, 1984 ila 1990 yılları arasında Doğu Almanya’daki Al-manya Sosyalist Birlik Partisi’ne (SED) üyeydi. İki Almanya’nın birleşmesinden sonra 1991 ila 2002 yıllar arasında Ber-lin Eyalet Meclisi’nde, daha sonra da Fe-deral Meclis’te görev yaptı.

Almanya’da bir bakan hakkında daha intihal iddiası Almanya’da siyasiler hakkında-

ki ardı kesilmeyen intihal suç-lamalarına bir yenisi daha eklendi. 

Bir internet blog sitesinde Federal Eği-tim Bakanı Annete Schavan’ın 1980 yılında Düsseldorf Üniversitesi’nde yazdığı doktoranın büyük bir kısmı-nın başka kişilerin fikirleri olduğu ve bakanın yeterince kaynak gösterme-diği ööne sürüldü. İddianın sahiple-ri, yayımladıkları internet sitesinde, Schavan’ın yazdığı 325 sayfanın 56’sı-nın intihal olduğunu savunuyorlar. 

Düsseldorf Üniversitesi’nde bir ko-misyon, iddiaları araştırmak için haf-taya toplanacak. Bakan Schavan’ın ise bu suçlamalar hakkında en kısa za-manda açıklama yapması bekleniyor.

Almanya’da Federal Savunma Bakanı Karl-Theodor zu Guttenberg, doktora tezinde intihal yaptığının ortaya çıkma-sından sonra istifa etmek zorunda kal-mıştı.Almanya eyaletlerinde çok sayıda bakan da benzer iddialarla gündeme gelmişti.

Korsanlar yol ayrımında

Page 12: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SICAK SİYASET

12

Uyum Zirvesinde 50 göçmenBaşbakanlık’ta düzenlenen zirvenin açılış programına, Alman-

ya Başbakanı Angela Merkel, Almanya Göç ve Uyum Bakanı Maria Böhmer, zirvede çeşitli çalışma gruplarında farklı konuları ele alacak 50’si göçmen 100 genç katıldı.

Başbakan Merkel, konuşmasında, uyum konusu geleceğin ko-nusu olduğundan Uyum Bakanlığı’nın başından beri başbakan-lıkta yer almasını istediklerini belirtti.Uyumun tüm toplumun görevi olduğunu ifade eden Merkel, gençlerden bu zirvede kişisel tecrübelerini aktarmalarını isteye-rek, bunları siyaset yaparken göz önünde bulundurmaya çalışa-caklarını söyledi.

Uyumun herkese yönelik olduğunu ifade eden Merkel, ‘’Bir grup bu konuda çaba sarf ediyorsa, diğer grup ‘benim bununla ilgim olmaz’ diyorsa bu başarısız olur. Bundan dolayı sizin tecrübeleri-nizle bizi sorunlara biraz daha yakınlaştırmanızı ümit ediyorum’’ dedi.

Merkel, uyumun açık, hoşgörülü ve kendisini rahatsız eden şeyi söylemek için cesaretli olmayı içerdiğini kaydetti.Herkesin klişeler içinde düşündüğünü, bu klişelerden çıkılması gerektiğini ifade eden Merkel, ‘’Her insan eşsizdir. O Türk ve o Al-manlar yok. Tembel Alman olduğu kadar çalışkan Alman da var. Bu Türkler’de de aynı. Klişeler yanlıştır’’ dedi.Almanya’da çeşitlilik olduğunu söyleyen Merkel, çeşitliliğin Almanya’yı zenginleştirdiğini kaydetti.

Uzun zaman Almanya’da misafir işçilerden söz edildiğini ancak daha sonra bu bu sözün kullanılmadığını söyleyen Merkel, ül-keye büyük katkılar sağlayan birinci kuşak misafir işçileri başba-kanlığa davet ettiğini, bunun kendisi için çok duygusal bir an olduğunu belirtti.

Almanya’da Ulusal Eylem Planı’nın kabul edildiğini ifade eden Merkel, ‘’Entegrasyon, tüm mesleklerde, çeşitli yönetim seviye-lerinde ve toplumun tüm alanında yerliler kadar göçmenlerin de yer alması durumunda başarılı olur’’ dedi. Merkel, zirveye ka-tılanlardan olumsuz olaylardan da söz etmelerini istedi.

Kendisini üzen bir konuya değinen Merkel, Berlin’de bankada çalışacak çoğu Türk olan kişilerin meslek eğitimi gördüğü bir proje olduğunu, bu kişilere eğitim yerinin verilmesine isminin engel olduğunun açık olduğunu kaydetti. Merkel, bu kişilere staj yaptıktan sonra iş imkanı tanındığını belirtti.‘’Ön yargılar var’’ diyen Merkel, gençlerin bunları konuşmak için açık olmaları gerektiğini ancak bu şekilde ileriye gidilebileceğini ifade etti.

Göç ve Uyum Bakanı Böhmer de Almanya’da her 5 kişiden 1’inin göçmen kökenli olduğunu belirterek, geleceğin şekillendiril-mesinin gençlerin girişimleriyle başarabileceğini belirtti.

Böhmer, zirvede 100 gencin ‘’Eğitim ve uyum’’, ‘’Medya ve uyum’’, ‘’Sivil toplumun angajmanı ve uyum’’, ‘’Kuşaklar arasındaki çatış-malar’’ konularını ele alacaklarını söyledi.

Schengen’i bitirme planıAvrupa Birliği içişleri bakanlarının Lüksemburg’da yapacakla-

rı toplantı öncesi Schengen konusundaki tartışmalar iyice alevlendi. Almanya ve Fransa içişleri bakanları ortaklaşa kaleme aldıkları bir mektupta ‘’30 gün süreyle Schengen’in askıya alın-ması ve milli sınırların yeniden kontrolüne imkan tanıyan bir an-laşma konusunda üye ülkelere yetki verilmesini’’ talep etti. Milli sınırların kontrolü konusunda şartların oluşup oluşmadığına yö-nelik kararınsa üye ülkelerin kendilerine bırakılması istendi.

Süddeutsche Zeitung’un ulaştığı 17 Nisan tarihli mektup Al-man Federal İçişleri Bakanı Hans Peter Friedrich ve Fransız mev-kidaşı Claude Gueant imzasını taşıyor. Daha önce de Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, seçim kampanyası esnasında Schengen’in askıya alınması gönünde görüş bildirmişti. Bu ko-nudaki nihai kararıysa Avrupa Komisyonu verecek. AB içişleri bakanları gelecek hafta perşembe günü Lüksemburg’da konuyu masaya yatıracak. Toplantıda hararetli tartışmaların yaşanması beklenirken, komisyon tarafından verilecek kararınsa Haziran ayına kadar netleşmesi bekleniyor.

Almanya, Fransa ve İspanya Schengen anlaşmasının askıya alın-ması ve milli hakimiyet konusunda bir tartışma başlatmışlardı. Özellikle Avrupa’nın güney ve doğu sınırlarının illegal göç ve organize suçlara karşı yeterince korunmadığı tartışılmıştı. Ge-çen yaz Fransa, Kuzey Afrika’daki çatışmalardan kaçanların sını-ra dayanması üzerine geçici olarak Schengen’i askıya almış ve sınır kontrolleri yapmıştı. İspanya benzer bir yola başvururken, Almanya’nın kuzey komşusu Danimarka da aynı yönde adım at-mıştı.

Danimarkan’nın geçen yaz kısa süreli olarak Almanya ve İsviçre sınırında yeniden kontrollere başlaması Almanları öfkelendir-mişti. Almanya ise özellikle Doğu Avrupa’dan gelen illegal göç ve organize suçlara karşı yeniden sınır kontrolleri başlatmak istiyor.

Sınır kontrolleri artacakAlmanya ve Fransa’nın, yasa dışı göçü önlemek amacıyla sınır

kontrollerini yeniden başlatmak istediği bildirildi“Süddeutsche Zeitung” gazetesi, Almanya ve Fransa’nın, Şen-gen bölgesinin güneyindeki ve doğusundaki dış sınırların yeter-li derecede kontrol edilememesi durumunda sınır kontrollerini yeniden başlatmak istediğini yazdı.

Gazetede, Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich ile Fran-sa İçişleri Bakanı Claude Gueant’ın AB ülkeleri içişleri bakanları toplantısı için hazırladığı ortak bir mektuba dayanarak verilen habere göre Almanya ve Fransa, Şengen ülkelerinin 1 ay süreyle sınırlı olarak sınır kontrolü yapabilmesine imkan tanınmasını ve bu kararın söz konusu ülkelere bırakılmasını istiyor.

Geçmişte Almanya, Fransa ve İspanya da, bu kararın ülkelere bı-rakılmasını isterken Avrupa Komisyonu, bu konuda en son karar verecek mekanizma olmak istiyor.

Almanya ve Fransa’nın önerisinin gelecek hafta Lüksemburg’da düzenlenecek AB ülkeleri içişleri bakanları toplantısında ele alı-nacağı, ancak bu konuda bir kararın en erken Haziran ayında alınmasının beklendiği kaydedildi.

Page 13: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SICAK SİYASET

13

Avusturya, Adalet Divanı’nın Türklerle ilgili kararını uygula-yan ilk ülke oldu

Avrupa Topluluğu Adalet Divanı’nın (ATAD) Avrupa’da ya-şayan Türklere vize ve oturum şartlarının zorlaştırılma-

yacağına dair kararını ilk uygulayan ülke Avusturya oldu. Al-manya bu konuda sayısız mahkeme kararı olmasına rağmen uygulamayı genelleştirmemişti.

Avusturya’nın önde gelen gazeteleri, İçişleri Bakanlığı’nın dün yaptığı ‘karar kesin ve uygulanacak’ açıklamasını man-şetten duyurdu. Alınan karar ile Avusturya vatandaşları ile evli olan Türk vatandaşlarına uygulanan evlilikte 21 yaş sınırı kalktı. Ayrıca Türkiye’de Almanca mecburiyeti ve entegras-yon sözleşmesindeki tüm uygulamalar kaldırılmıştı.

Der Standard gazetesi, haberi ‘Avrupa Birliği Mahkemesi Türklere Almanca zorunluluğunu kaldırdı’ başlığıyla verdi. Bulvar gazetesi Österreich’ın ‘AB Mahkemesi Avusturya’ya karşı’ üst başlığıyla duyurduğu kararı ‘Mahkeme Türklere Al-manca mecburiyetini kaldırdı’ ifadeleriyle manşetten verdi. Köşe yazarları tarafından ‘entegrasyon sürecine darbe vura-cak bir gelişme’ olarak yorumlanan karar Türk toplumu tara-fından sevinçle karşılandı.

ADALET DİVANI KARARININ TÜM TÜRKLERE UYGULANMASI İÇİN DAVA AÇILMALI

Hukukçu Mahmut Şahinol, mevcut karar ile sadece Avustur-ya vatandaşları ile evli Türklere zorunlulukların kaldırıldığını, ancak ATAD kararının tüm Türklere yönelik verildiğini ifade etti. Şahinol bu sorunun çözümüne ilişkin şunları söyledi: “Davayı kazanan Murat Dereci’nin Avusturya vatandaşı biri-siyle evli olmasından dolayı mevcut kazanım sadece Avus-turya vatandaşları ile evli Türk vatandaşları için geçerli. Bir Türk vatandaşının dava açması ve bunun bir kaç yıl sürmesi halinde dahi yapılan zorlaştırmalardan tüm Türkler muaf tu-tulacaklar.”

KARARIN KAHRAMANI MURAT DERECİ

Türkiye’de Almanca öğrenip gelmek ya da evlenmek için 21 yaşını beklemek gibi kuralların ortadan kaldırılmasını sağla-yan kişi Murat Dereci, 2001 yılında Avusturya’ya gelerek iltica başvurusunda bulundu. Başvuru sonucunu beklerken, Avus-turya vatandaşı bir bayanla evlenerek üç çocuk sahibi oldu. Dereci’nin süresiz oturum izni almak için yaptığı başvuru, ya-bancılar kanunu değiştiği için işleme alınmadı.

Murat Dereci’ye, Türkiye’ye dönmesi ve başvurusunu oradan yapması bildirildi. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı aleyhine dava açan Dereci, hukuk mücadelesini kazandı. Avusturya Danıştayı, Avrupa Adalet Divanı’nın Türkiye’nin Avrupa Eko-nomik Topluluğu ile 1963’te yaptığı “Tam Üyeliğe Dönük Ön Üyelik Antlaşması”na (Ankara Antlaşması) atıfta bulunarak Dereci lehine karar verdi. Avusturya Danıştayı, Türk vatandaşı Murat Dereci’nin lehine verdiği karar ile ülkede yaşayan Türk vatandaşlarının yabancılar yasasında 1995 yılından sonra ya-pılan zorlaştırmalardan muaf olduğuna hükmetti.

ADALET DİVANI KARARLARI NE ANLAMA GELİYOR?

Ankara anlaşması ile AB’nin en yüksek ve son yargı mercii olan Avrupa Toplulukları Adalet Divanı (ATAD) AB-Türkiye Ortaklık Hukuku alanında ortaya çıkabilecek yorum sorun-ları konusunda yetkili kılınmış, mahkeme terminolojiye Soy-sal Kararı olarak geçen 19 Şubat 2009’da açıkladığı karar ile Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği 1 Mart 1973 tarihinde Türk vatandaşlarına vize uygulamayan ülkelerin, o tarihten sonra vize uygulaması getiremeyeceğine hükmetti. Karar, Türkiye ile AB arasında 23 Kasım 1970’te imzalanan Katma Protokol’ün 41/1. maddesine atıfta bulunarak hizmet sun-mak amacıyla AB ülkelerine giden Türk vatandaşlarına yeni kısıtlamalar getirilmesini yasaklamıştı.

Bu madde, “Akit taraflar, aralarında yerleşme hakkı ve hizmet-lerin serbest edinimine yeni kısıtlamalar koymaktan sakınır-lar.” ifadesiyle zorlaştırmaların önüne geçmeyi amaçlıyor.

Ehliyet yaşı 16Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU), Almanya’da eh-

liyet alma yaşını 16’ya indirmek istediği belirtildi.

Saarbrücker Zeitung gazetesinin haberinde, CDU’nun bes-lenme, tarım ve tüketici koruma komisyonunun, ehliyet alma yaşının 16’ya indirilmesi ve bu yaşta ehliyet alanların araçla saatte en fazla 80 kilometre hızla gidebilmesi yönünde bir kısıtlama getirilmesini önerdiği kaydedildi.

Federal Ulaştırma Bakanlığı müsteşarı Peter Bleser, özellikle kırsal alanda, toplu taşıma araçlarının eksikliğinden dolayı gençlerin meslek eğitim yerlerine ulaşmada sıkıntılar yaşadı-ğını söyledi.

Bu öneriyle gençlerin kırsal alanda kalmalarını teşvik etmek istediklerini belirten Bleser, ehliyetin 16 yaşında verilmesinin, gençlere meslek eğitim yerlerine gitme konusunda kolaylık getireceğini belirtti.

CDU’nun yönetim kurulunda gündeme gelen öneriye göre, gençlerin 16 yaşında ehliyet alabilmeleri için ebeveynlerinin izninin gerektiği ifade edildi.

Federal Ulaştırma Bakanı Peter Ramsauer ise, Bayrischer Rundfunk radyo ve televizyon kurumunda yaptığı açıkla-mada, ehliyet alma yaşının 16’ya indirilmesine karşı çıkarak, bunu saçmalık olarak nitelendirdi.

Page 14: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SICAK SİYASET

14

MERKEL - Almanya’da ‘’Kızlar Günü’’ Almanya Başbakanı Angela Merkel, her yıl geleneksel ola-

rak düzenlenen ve genç kızları teknik mesleklere özen-dirmeyi amaçlayan “Girls’ Day” (Kızlar Günü) etkinliği çerçeve-sinde, aralarında Bensu Bakal ve Zülal Çetinsoy adlı Türklerin de bulunduğu 24 kız öğrenciyi ağırladı.

Etkinlik çerçevesinde Başbakanlık’ta teknoloji şirketleri tara-fından kurulan stantları gezen Merkel, iki ayrı stantta Bakal ve Çetinsoy tarafından tanıtılan teknik aletlerin işlevleri hak-kında da bilgi aldı.

Emanuel Laster Oberschule adlı ortaokulun 9. sınıfında eği-tim gören Bakal, Merkel yanına geldiğinde önce heyecan-landığını, ancak daha sonra tanıttığı robotun nasıl çalıştığını rahatlıkla anlattığını söyledi. Mimar olmak istediğini belirten Bakal, burada teknik meslek-lerle ilgili bilgi aldıklarını ve etkinliğin faydalı geçtiğini kay-detti.

Aynı okula giden 9. sınıf öğrencisi Çetinsoy da, Merkel’e, has-tayla doktor arasında video konferans görüşmesi yapılmasını sağlayan cihazı anlatırken heyecanlandığını söyledi.

Stantları gezmeden önce öğrencilerle fotoğraf çektiren Mer-kel, burada yaptığı konuşmada, Almanya’da yaşlı nüfusun artacağını ve birçok şeyin değişeceğini belirterek, gelecekte matematik ve mühendislik alanlarında vasıflı eleman olarak kadınlara daha fazla ihtiyaç duyulacağını ifade etti.

Kadınların bilgilerinden günümüzde çok az faydalanıldığını kaydeden Merkel, oysa kadınların en az erkekler kadar ye-tenekli olduklarını, kendisinin de fizikçi olduğunu sözlerine ekledi.

VİZE - Almanya’yı zorlayacak

Alman ve Avrupa Parlamentosu’nda bu-

lunan Türk vekiller, Hollanda’dan sonra Avusturya’nın da ev-lilikte Almanca mecburiyetini kaldırması kararının diğer AB ülkelerini de etkileyeceğini söyledi. Federal Milletvekili Me-met Kılıç, Avrupa Adalet Divanı (ATAD) kararının Almanya’yı da zorlayacağını belirterek, “Hakkı ihlal edilen herkes mahke-meye başvurmalı.” dedi.

Hollanda’dan sonra Avusturya da evlilikte dil zorunluluğunu kaldırdı. Avusturya Danıştayı, 1995 yılından sonra getirilen Almanca ve evlilik için 21 yaş mecburiyetinin ülkede yaşayan Türkler için uygulanamayacağını hükmetti. Böylece Avustur-ya, ATAD’ın Türklerle ilgili kararını uygulayan ilk ülke oldu. Al-man Federal Milletvekili Memet Kılıç, ATAD kararı Almanya’yı da zorlayacağını belirterek, “hakkı ihlal edilen herkes mahke-meye başvurmalı.” dedi.

Avrupa Topluluğu Adalet Divanı’nın (ATAD) Avrupa’da yaşa-yan Türklere vize ve oturum şartlarının zorlaştırılmayacağına dair kararı Avusturya’nın uygulamaya koymasından sonra gözler Almanya’ya çevrildi. Avrupa’da en büyük Türk nüfusu-na sahip olan ülkesi Almanya, sayısız mahkeme kararlarına rağmen ATAD kararını uygulamaya koymadı. Alman Federal Meclisi Üyesi, Yeşiller Meclis Grubu Uyum Politikaları Sözcüsü Memet Kılıç, ATAD’ın Avrupa topluluğu hukukunu yorumla-maya en yetkili ve en yüksek organ olduğunu vurgulayarak, “ATAD’ın kararı şu anlama gelir: Almanya da dil şartını kaldır-mak zorundadır.” dedi.

Türkiye’den daha önce çocuklar 16 yaşına kadar Almanya’ya vizesiz girebildiğine dikkat çeken Kılıç, şöyle devam etti: “Bu hâlâ onlar için geçerli olmak durumundadır. Almanya kararla-rı dikkate almıyor. Türk vatandaşları dil kursuna zorlanamaz, dil kursuna gitmediği için oturum iznini uzatmama gibi hak-kı yok. ATAD’ın kararı da gösteriyor ki, yerleşim ve hizmetin serbest dolaşımı konusunda hak kötüleştirilmesi geçersiz.” Kılıç, “Almanya kararlara uymamayı uzun süre sürdüremez.” diyerek, Almanya’nın bunu fark ettiğini, davalar açılmaması için vize kolaylıkları konusunda çalışmalar yaptığını belirtti.

Alman hükümetinin küçük ortağı Hür Demokrat Partili (FDP) Federal Meclis Üyesi, Meclis Grubu Uyum Politikaları Sözcü-sü Serkan Tören, aile birleşiminde dil kursunu şart koşmanın Avrupa yasalarına uygun düşmediğinden bu uygulamanın

böyle devam etmesinin zor olacağını söyledi. Almanya’ya geleceklerin Almancaya hakim olmaları kendi yararına olduğunu düşündüğünü belirten Tören, “Hollanda ve Avusturya dil zorunluluğunu kaldırdı. Almanya artık ona göre önlem alması gerekiyor.” dedi.

Sosyal Demokrat Partili (SPD) Avrupa Parlamento Üyesi İsmail Ertuğ ise Avusturya’nın adımından sonra Almanya’nın daha fazla baskı altına girdiğini savun-du. “Hollanda’dan sonra Avusturya’nın da dil şartını kaldırmasıyla Almanya tek başına kaldı. Bu ülkelerde olduğu gibi Almanya’da da siyasetçiler bu konunun üzerine gitmeliler.” diyen Ertuğ, şu konuya dikkat çekti: “Bu konunun şimdiye kadar çözülmemesi Türk toplumunun yeteri kadar baskı yapamadığından kaynaklandığını düşünüyorum. Gelecek sene yapı-lacak genel seçimlerden önce şimdiki iktidar baskı olmadıkça bunu kaldırmaz. Aslında sorun yüzde yüz Türk toplumunun duyarsızlığından kaynakla-nıyor. Baskı olmadıkça muhafazakâr iktidarın dil şartını kaldıracağını düşünmüyorum.”

RUS ELÇİSİ DE VİZE UYGULAMASINDAN ŞİKAYETÇİ

Rusya Federasyonu Berlin Büyükelçisi Vladimir M. Grinin, vize uygulamasının Soğuk Savaş’ın mirası olduğunu söyleyerek, “Berlin Duvarı yıkıldı, vize duvarları yıkılmadı.” dedi. Berlin’de-ki Yabancı Gazeteciler Cemiyeti (VAP) üyelerini Rusya’nın Berlin Büyükelçiliği’nde ağırlayan Grinin, Almanya ile Rusya arasında vize uygulamasının kaldırılması için müzakerelere hazırlıkların tüm hızıyla devam ettiğini belirtti.

Page 15: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SICAK SİYASET

15

Almanya’dan Mavi Karta onay

Alman Federal Meclisi (Bundestag), eğitimli insanları ül-keye çekebilmek amacıyla AB tarafından istenen “Mavi

Kart” uygulamasını kabul etti.

İktidar partilerinin oylarıyla mecliste kabul edilen uygulama-ya göre, yılda en az 44 bin 800 avro para kazanacağı bir iş bulabilen her yabancı Almanya’ya göç edebilecek. İstihdam açığı bulunan mühendislik gibi bazı önemli dallarda bu sınır 34 bin 900 avroya kadar indirilebilecek.Bu uygulama çerçevesinde “Mavi Kart” alarak Almanya’da çalışmaya başlayan bir yabancı, 3 yıldan sonra işine devam etmesi durumunda sınırsız oturma izni alabilecek. Belirli bir düzeyde Almanca bilen yabancılar 2 yıldan sonra da sınırsız oturma izni alabilecek.

Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, oylamadan önce bu kararı savunarak, söz konusu uygulamayla ülkedeki istihdam açığının kapatılmasına büyük katkı sağlanacağını belirtirken, muhalefet partileri uygulamaya karşı çıktı. Mu-halefetteki Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller Partisi ve Sol Parti, uygulamanın istihdam açığının azaltılmasına katkı sağlamayacağı gibi, ücretlerin düşürülmesine de neden ola-bileceğini savundu.

Çifte vatandaşlık Merkel’in gündemindeAlmanya Başbakan Angela Merkel’in başlattığı

‘Almanya’nın geleceği üzerine diyalog‘ projesi kapsamın-da sunulan çifte vatandaşlık önerisi 11 bin öneri arasından dördüncü sırada yer aldı.

Duisburg’da yeminli tercüman olarak çalışan Ali Söylemezoğlu’nun, projenin internet sitesi üzerinden yaptığı teklifin destek görmesiyle çifte vatandaşlık Almanya’nın gün-demine yeniden geldi.

Merkel’in çifte vatandaşlık önerisinin de içinde bulunduğu ilk on öneriyi gündemine alacağını belirten bir hükümet söz-cüsü, “Büyük ilgi gören bu katılım beklentilerimizin üzerine çıktı. Şu anda önerileri değerlendirmekteyiz. Önerileri ilk 10’a girenler başbakanlığa davet edilecek ve başbakan ile bizzat görüşme imkanı bulacak.” dedi.

Ali Söylemezoğlu ise “Önerimi destekleyen herkese -ki ara-larında Almanlar ve Ermeniler de var- candan teşekkür ede-rim.” dedi. Bazı Almanların da çifte vatandaşlığı destekledi-ğini ifade eden Söylemezoğlu, “Ama aynı zamanda Türklere kuşku ve hatta husumetle bakanların da sayısı az değil.” diye konuştu.

Gauck: Göçmen öğretmenlerin sayısı artmalıAlmanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck öğretmenlik

mesleğine daha fazla sayıda göçmen kökenli gencin ka-zandırılması çağrısında bulundu.

Hertie Vakfı’nın göçmen kökenli ailelerin çocuklarına burs imkanı sağladığı START projesinin onuncu yılına ulaşması vesilesiyle Frankfurt’taki Paulus Kilisesi’nde düzenlenen tö-rende konuşan Gauck, “Almanya’da desteğe ihtiyacı olan çok sayıda okul var.” dedi. Frankfurt’ta yaşayan gençlerin yakla-şık yarısının göçmen kökenli olduğunu hatırlatan Joachim Gauck, “Biyografisinde göç unsuru olan gençlerin sayısı iler-leyen dönemde daha da artacak. Ancak çoğu okulun öğret-menler odası bu yeni duruma hazırlıklı değil.” diye konuştu.

“Öğretmenlik mesleği göçmen kökenli gençlerin önemli roller üstlenebileceği alanlardan sadece birisi. Küreselleşme çağının iş dünyasında bilhassa sizler özgeçmişinizdeki husu-siyetler sayesinde daha donanımlısınız.”diyen Gauck, yabancı kökenli gençlerin Almanya’nın demokrasi ve hürriyetinin ko-runmasına katkıda bulunması gerektiğini vurguladı. Gauck, “Bazı nasyonalist ve köktenci grupların hedeflerine ulaşma-yı başarması, demokrasi ve özgürlüğün kendiliğinden tesis edilmediğini, aksine bu değerler için mücadele edilmesi ge-rektiğini gösteriyor.” dedi.

Konuşmasında paralel toplumlar oluşmasına karşı olduğu-nu belirten ve hürriyet ortamını tehdit eden karşı kültürlere izin verilmemesi gerektiğinin altını çizen Gauck devamında ise şunları söyledi: “Almanya’da ‘biz’ duygusunun inşasına herkesin katkıda bulunması gerekiyor. Artık dış görünüşe ba-karak ulusal aidiyetin anlaşılması neredeyse imkansız. Köken ve din bizi hala bir miktar farklılaştırsa da büyük resimdeki ‘BİZ’ bundan etkilenmiyor. Belirleyici olan devletimize ilişkin hissi ve fiili aidiyetimizdir. Kendisini bu topluma ait hisseden herkesi yürekten Almanya’nın geleceğini inşa etmeye davet ediyorum.

Ensest evliliğe setAvrupa İnsan Hakları Mahkemesi, AİHM, kız kardeşi ile 4 ço-

cuk dünyaya getiren Patrick S.’nin başvurusunu reddetti . Böylece, AİHM Almanya’da geniş yankı bulan bir karara imza attı. AİHM, ensest ilişki yasağının, kişi temel hak ve özgürlükle-rine aykırı olmadığına hükmetti.

Kısa bir süre önce kamuoyuna açıklanan kararda 7 AİHM yar-gıcı, 35 yaşındaki Alman Patrick S.’nin şikâyeti üzerine açılan davada Almanya’yı haklı buldu. Leipzigli Patrick S. kız karde-şi ile olan cinsel ilişkisi nedeniyle Almanya’da hapis cezasına çarptırılmıştı. AİHM yargıçları, Avrupa Konseyi’nin 47 üye ülke-sinin bu konuda mutabık olduğunu belirtti. Alman adli mer-cilerinin “yargılamaya devam etme özgürlüğünün” bulunduğu ifade edildi. AİHM’nin açıklamasında, “kanıtları itinalı bir de-ğerlendirmeye tabi tutulduğu” ifadelerine yer verdi.

Öz kız kardeşi ile aşk

Patrick S. 24 yaşınayken kendisinden 8 yaş küçük öz kız kar-deşi arasında bir aşk ilişkisi başladı. Uzun süre beraber ya-şayan kardeşler 2001 ila 2005 yılları arasında 4 çocuk sahibi oldu. Şikâyet üzerine Patrick S. 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Patrick S. 2008 yılında bu yargı kararının ailesini parçaladığı iddiasıyla, Alman Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu ve ora-dan da ret cevabı alınca, davayı AİHM’e taşıdı.

Page 16: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SICAK SİYASET

16

‘hoşgeldin kültürü’ yaratılmalı

Alman hükümetinin göç ve uyumdan sorumlu Devlet Ba-kanı Maria Böhmer tarafından oluşturulan Federal Uyum

Konseyi, göç politikasında bir zihniyet değişimine gidilmesi konusunda hükümete öneri raporu sundu.

Federal İş Ajansı (BA) Yönetim Kurulu Üyesi Heinrich Alt’ın başkanlığında Federal Uyum Konseyinin “Uyumu Destek-leme Boyutu-Göç ve Uyum” adlı çalışma grubu tarafından hazırlanan rapor, bugün Alt tarafından Bakan Böhmer’e su-nuldu.

Raporu tanıtan Alt, Almanya’nın kendisini dünyaya daha faz-la açması gerektiğini ifade ederek, “Almanya’nın inandırıcı bir ‘hoşgeldin’ mesajına ve kabullenme kültürüne ihtiyacı var” şeklinde görüş belirtti.

Almanya’ya yönelik göç olmaması durumunda Alman eko-nomisinin bundan olumsuz etkileneceğini kaydeden Alt, Almanya’nın eğitimli insanları ülkeye çekme yarışında başa-rısız olduğunu, ülkeden ayrılan vasıflı yabancı iş gücünün, gelenlerden daha fazla olduğunu söyledi.

Dünyada Almanya’nın hala kapalı bir toplum olduğu yönün-de bir algının olduğunu, bunun değişmesi gerektiğini belir-ten Alt, AB’ye üye eski Doğu Bloku ülkelerinden çalışmak için Almanya’ya gelen insanların sayısının beklenin çok altında olduğunu ve bir yıl içinde sadece 60 bin kişinin Almanya’ya geldiğini ifade etti.

Yabancılar ve Göç Yasası’nın, içerik olarak göçü daha fazla teşvik edici bir hale getirilmesi gerektiğini de kaydeden Alt, “hoşgeldin” kültürünü geliştirmek için Almanya büyükelçi-liklerinde ve başkonsolosluklarda vize verilirken kuyrukların kaldırılması, Almanya’ya gelecek kişiler için iş, eğitim, barın-ma, aile gibi konularda bilgilerin verilmesi, dil eğitimi gibi bazı tekliflerin sunulması gerektiğini söyledi.

Genç insanlara perspektif sunulması amacıyla Alman üniver-sitelerinden mezun olan yabancı öğrencilere süresiz oturma izni verilmesi gerektiğini belirten Alt, Almanya’da yaklaşık 250 bin yabancı öğrencinin bulunduğunu, ancak eğitim-lerini tamamladıktan sonra bu öğrencilerin sadece yüzde 30’unun Almanya’da kaldığını ifade etti. Bu öğrencilerden yüzde 40’ının Almanya’da kendilerini dışlanmış hissettiğine de dikkati çeken Alt, bu gençlerin gönüllerinin kazanılması gerektiğini kaydetti.

Alt, bu nedenle bir zihniyet değişimine ihtiyaç duyulduğunu, eğitimli insanların Almanya’ya yönelik göçünü teşvik etmek için kalıcı tedbirlerin alınması gerektiğini sözlerine ekledi.Böhmer de, Almanya’daki olumsuz demografik gelişmeden ve gittikçe yaşlanan nüfustan dolayı ülkesinin geleceğinin çeşitlilikte yattığını söyledi.

Göçmenlere davranış konusunda bir zihniyet değişikliğinin gerçekleştirilebilmesi için toplumdaki herkesi göreve çağı-ran Böhmer, “Geçmiş onlarca yıldaki hataları yeniden yapma-mamız gerekiyor” dedi.

Böhmer, bu konuda somut tekliflerin yapılmasını sağladığı için Alt’a da teşekkür etti.

Merkel-Rasmussen görüşmesi

Almanya Başbakanı Angela Merkel, tüm yabancı askerlerin Afganistan’dan 2014 yılı sonunda birlikte çekilmesini des-

teklediklerini söyledi.

Başbakan Merkel bugün Berlin’deki başbakanlıkta NATO Ge-nel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ile görüştü.

Merkel, görüşmeden sonra düzenlenen ortak basın toplantı-sında, Fransa’daki başkanlık seçiminde François Hollande’ın seçimleri kazanması durumunda Fransa’nın Afganistan’daki askerlerini daha önce çekip çekmeyeceği şeklindeki bir soru-

ya karşılık, Afganistan’da birlikte bir misyona giriştiklerini ve düzenli bir şekilde birlikte bu ülkeden ayrılmaları gerektiğini söyledi.

Alman hükümetinin kendisini birliktelik ilkesine bağlı hisset-tiğini ifade eden Merkel, bu nedenle 2 hafta sonra Chicago’da düzenlenecek olan NATO zirvesinde de 2014 yılı sonuna kadar Afganistan’dan birlikte geri çekilinmesini savunacaklarını kay-detti.

Afganistan’ın 2014 yılından sonrası için de uluslararası toplu-luğa güvenebileceğini belirten Merkel, Afganistan Devlet Baş-kanı Hamid Karzai’nin de 20 ve 21 Mayıs tarihlerinde Berlin’de olacağını belirtti.

Rasmussen de NATO’nun 2014 yılı sonunda Afganistan’dan geri çekilme planlarına bağlı kalınması gerektiğini söyledi.

Merkel ve Rasmussen, Rusya’nın, Avrupa’da yapılması planla-nan füze savunma sistemiyle ilgili endişelerinin de yersiz oldu-ğunu ifade etti.

Merkel, füze savunma sisteminin kesinlikle Rusya’ya karşı ol-madığını belirterek, güven yaratıcı bir dizi önlemlerle Rusya’yı bu konuda ikna etmeye çalışacaklarını söyledi.

Rasmussen, Rusya’yı füze savunma sistemi konusunda bir-likte çalışmaya davet ettiklerini hatırlatarak, “Füze savunma sistemimiz, Rusya’yı herhangi bir şekilde tehdit edebilecek şekilde planlanmamıştır. Siyasi açıdan da herhangi bir şekilde Rusya’ya saldırmayı düşünmüyoruz” diye konuştu.

Page 17: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3
Page 18: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

BERLİN HABER

18

Berlin Eyaleti Çalışma, Uyum ve Kadın Bakanı Dilek Kolat, Alman hükümetinin ailelere vermeyi planladığı çocuk ba-

kım parasını eleştirdi.

Bakan Kolat, “Çocuk bakım parası uyum başarılarını tehdit ediyor” başlığıyla yaptığı yazılı açıklamada, çocuk bakım pa-rasının, annelerin istihdam piyasasına girmesini engellediği-ni, ayrıca göçmen çocukların Alman toplumuna uyumunun teşvik edilmesi konusunda sağlanan ilerlemeleri tehdit etti-ğini belirtti.

Ailelerin çocuk bakım parası alması durumunda evde kala-rak, çocuklarına bakacaklarına ve böylece göçmen çocukla-rın çocuk yuvalarına gönderilmesinin engelleneceğine işaret eden Kolat, yapılan birçok araştırmadan, çocukların bir dili iyi öğrenebilmesi için erken yaşlarda çocuk yuvalarına gönderil-mesinin faydalı olduğunu bildiklerini kaydetti.

Dilek Kolat’ın MÜSİAD ziyareti Berlin Eyaleti Çalışma, Uyum ve Kadın

Bakanı Dilek Kolat, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Berlin şube-sini ziyaret etti.

MÜSİAD Berlin’de düzenlenen toplantıya Kolat’ın yanı sıra Berlin Başkonsolosu Mus-tafa Pulat ile Berlin Eyalet Meclisi üyeleri Özcan Mutlu, İlkin Özışık, Hakan Taş, Tur-gut Altuğ ve MÜSİAD Berlin üyeleri katıldı.

Bakan Kolat, burada yaptığı konuşmada, Berlin’de işsizliğin hala büyük bir sorun olmasına rağmen, 2005 yılından beri işsiz-lerin sayısının gerilediğini ve Berlin ekono-misinin büyümekte olduğunu belirterek, “İşsizliğe karşı mücadele etmek, eğitimde eşitlik sağlamak ve toplumu barış içinde şekillendirmek istiyoruz” dedi.

Bu çabalarında MÜSİAD gibi iş adamları derneklerinin de desteğine ihtiyaçları ol-duğunu ifade eden Kolat, Berlin’in, açık ve hoşgörülü, ayrıca barışçı ve çok kültürlü olduğu için geliştiğini, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının, bu demokratik ve açık top-lum için ölümcül olduğunu, bu bağlamda aşırı sağcıların işlediği cinayetlerin aydınla-tılmasının da önemli olduğunu kaydetti.

Almanya İçişleri Bakanlığı tarafından Müslüman gençlerle ilgili olarak yapılan araştırmanın nedenini de anlayamadığını belirten Kolat, Müslüman gençlerin uyum sağlamak istemediği şeklinde açıklanan sonuçların da çok tehlikeli olduğunu, bu tür açıklamalardan sonra aşırı sağcı bazı kişilerin, “Ben herkesin düşünüp de yapa-madığını yapıyorum” zihniyetiyle hareket edebildiğini anlattı.

Özellikle göçmen gençlere meslek eğitimi alanında daha fazla imkan sunulması ge-rektiğini söyleyen Kolat, bu konuda mes-lek eğitimi sunmaya hazır şirketlere destek verilebileceğini kaydetti.

Kolat, uyumu, eğitim, iş hayatı ve sos-yal yaşantıya katılım olarak gördüğünü, Berlin’de uyum konusunda, konuşulan-lardan çok daha ilerde olduklarına, çeşitli alandaki sorunlar çözüldükçe uyum so-runlarının da kendiliğinden ortadan kal-kacağına inandığını söyledi.

Resmi kurum ve kuruluşlarda çalışan göç-men kökenli insanların oranını da yüzde 8,6’lardan yüzde 17’ye çıkarttıklarını ifade eden Kolat, bunu da yeterli bulmadıkla-rını ve bu oranın yüzde 25’e yükselmesi için çaba harcamaya devam edeceklerini kaydetti.

Kolat konuşmasını, “Bir dahaki ziyaretim-de de daha fazla kadın görmek istiyorum” diyerek tamamladı.

Başkonsolos Pulat da, Bakan Kolat’ı tebrik ederek, kendisinin sivil toplum kuruluşları arasındaki diyaloğun sağlanmasına, köp-rülerin kurulmasına ve işbirliğini artırması-na katkı sağladığını söyledi.

Berlin’de ırkçılık ve eğitim sorunlarının olduğuna işaret eden Pulat, aşırı sağcı ci-nayetlerin aydınlatılması konusunda Al-man makamlarıyla sürekli temas halinde olduklarını ve yetkili makamların kendi-lerine, olayların ciddiyetle araştırıldığı gü-vencesini verdiklerini belirtti.

Türklerden Alman dost ve komşu-larıyla ilişkilerini koparmamalarını, ilişkilerini daha da geliştirmelerini isteyen Pulat, vatandaşlardan her olumsuz olayı da kendilerine bildi-rimlerini istedi.

Eğitim konusunda da Türk ailelerin bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Pulat, Almanya’daki eğitim sis-teminde her Türk gencinin yüksek okulda okuma imkanı olmadığını, bu nedenle meslek eğitimine önem verilmesi gerektiğini kaydetti.

MÜSİAD Berlin Başkanı Veli Ka-rakaya da, kendilerini Berlin’e ve

Almanya’ya ait hissettiklerini, ancak yapı-lan birçok araştırmaya göre Almanların ço-ğunun, ülkede çok fazla göçmen olduğu-na inandığının ortaya çıktığını belirterek, özellikle İslamofobi’nin büyük bir sorun olduğunu ifade etti.

Araştırmalara göre halkın yaklaşık dörtte üçünün İslamiyet’in Almanya’ya uygun ol-madığını düşündüğünü kaydeden Kara-kaya, yabancı düşmanlığının günümüzde ulaştığı boyutun her vesileyle anlatılması ve birlikte yaşamın teşvik edilmesi gerekti-ğini, ancak bu sayede yapıcı bir işbirliğinin mümkün olabileceğini söyledi.

Görevlerini ekonominin ötesinde gördük-lerini, etik değerlerin korunması sadece sermaye artışının düşünülmemesi, aynı zamanda sosyal alanda da faaliyet göste-rilmesi gerektiğini belirten Karakaya, her gün artan üye sayısıyla birlikte verimli ve somut faaliyetlerini artırmak ve geleceği Alman toplumuyla birlikte şekillendirmek istediklerini ifade etti.

Karakaya, anayasal düzen içinde topluma uyum sağlayarak sorunsuz bir şekilde bir-likte yaşama konusunda kendileri açısın-dan hiçbir sorun görmediğini sözlerine ekledi.

‘’Çocuk bakım parası, uyumu tehdit ediyor’’

Page 19: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

BERLİN HABER

19

MÜSIAD Berlin Hizmet Sektör Kurulu İstanbul’da

Hızla büyüyen MÜSİAD Berlin’in ba-şarılı sektör kurullarından, Hizmet

Sektör Kurulu, kurul Başkanı Ömer Başkan başkanlığında bir heyetle bir dizi görüşmelerde bulunmak ve çeşitli projeler gerçekleştirmek üzere İstan-bul’daydı.

Başarılı bir hazırlık döneminin ardından, İstanbul’da ilk olarak MÜSİAD Genel Merkezi’ne bir ziyaret gerçekleştiren MÜSİAD Hizmet Sektör Kurulu’nu bu-rada Genel Merkez’de yine aynı sektör kurulu Başkanı Mehmet Ünal ile birlikte Genel Sekreter Eyüp Vural Aydın karşı-ladı, Başkan Mehmet Ünal, genel olarak MÜSİAD ın Sektör kurulları çalışmaları hakkında bilgi verirken, bu ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek

yarın yapılacak olan Yönetim Kurulu toplantısına Berlin den gelen heyeti davet etti. Bu toplantıda çalışmaların dahada ayrıntılı olarak masaya yatırıla-cağını vurguladı.

Ömer Baş-kan ve be-r a b e r i n d e k i heyet MÜSİ-AD ta ayrıca L ü b n a n ’ d a yaşayan ve fi-listin mülteci kamplarında çocuklar ve gençlerin eği-timi için gö-nüllü çalışma-lar yapan Türk kökenli Lüb-nan vatanda-

şı insan hakları savunucusu Melek El Nımer ile bir görüşme gerçekleştirerek, Melek hanımdan Lübnan’daki Filistin’li çocuklar hakkında bilgi aldı, kendileri-ne gerkli desteği vereceklerini belirtti.Bu görüşmelerin ardından Ömer Baş-kan MÜSİAD Berlin hatırası olarak Ber-lin simgelerinin bulunduğu bir tabloyu Mehmet Ünal’a hediye etti.

Yoğun bir tempo ile güne başlayan Berlin’li iş adamları, daha sonra İstanbul Ticaret Odası’nda Genel Baskan Yar-dımcısı Mehmet Develioğlu ile bir ara-ya geldiler. Görüşmeye aynı zamanda, Esnaf ve Sanaatkarlar Odası Birliği Baş-kanı Faik Yılmaz ve Başkan Yrdç Eşref Küçükateş katıldı. Mehemt Develioğlu, İTO nun dünyanın sayılı ticaret odala-rından biri olduğunu, ve ticaret erbabı-

nın sicil kaydını tutan önemli bir kuru-luş olduğunu vurguladı. Develioğlu bir ticaret odası olarak klasik işlevlerinin yanında kültür ve eğitim hizmetlerine son derece önem verdiklerini ve saysız yayınlarının olduğunu bunların hazır-lanmasında 500 çalışanları ile katkı sağ-ladıklarını vurguladı. Bu yaınlardan bir kısmını konuklarına hediye eden Genel Baskan Yardımcısı, günün hatırasına Ömer Başkana bir hediye takdim eder-ken, MÜSİAD Berlin adına kendisine he-diye edilen Berlin tablosunu memnuni-yetle kabul etti.

MÜSİAD Berlin Hizmet Sektör Kurulu ITO nun ardından Dış Ekonomik İlişki-ler Kurulu ile görüşmeler yapmak üzere TOBB Plaza’ya geçti, burda da Nart Boz-kurt tarafından karşılanan heyet, DEİK ile Berlin’de ortak bir proje gerçekleştir-mek ve projede DEIK Avrupa Komitesi ile çalışma yapmak hususunda muta-bakata varıldı.

İki günlük gezinin ilk gününün sonun-da ise AHK ziyaret edilerek , çalışmaları hakkında bilgi alındı, AHK dan Dr. Üm-mühan Dericioğlu, iki ülke adına çalış-ma yapan bir oda olarak, Almanya’da yaşayan Türk işadamlarının kendi çalış-malarına destek vermesinden memnun olduklarını belirtti.

Çok yoğun geçen ilk günün ardından, Emirgan Korusu Sarı Köşk te değerlen-dirme yapmak üzere akşam yemeğinde bir araya gelen heyet, ilk günkü görüş-melerin , bekledikleri gibi verimli geç-tiği konusunda görüş birliğine vardılar.

Muzaffer Türk

AK Parti Milletvekili MÜSİAD Berlin Ziyareti

Ak Parti Şanlıurfa Milletvekili ve MKYK Üyesi Doç. Dr. Zeynep Ka-

rahan Uslu MÜSİAD Berlin’İ ziyaret ederk, Başkan Veli Karakaya ve Yöne-tim Kurulu Üyeleri ile bir araya geldi. Başkan Veli Karakaya Kurumsal yapı ve çöalışmaları hakkında bilgi verir-ken, dinamik bir toplum olarak başa-rılarının sürekli olacağını vurguladı. Berlin ekonomisine kattıkları değer ile burada varolduklarını, insanım ız ara-sındaki işsizlik ve sosyal problemlere merhem olacakların belirtti. Ak Parti Milletvekili Doç.Dr. Zeynep Karahan Uslu da MÜSİAD ta olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirirken, MÜSİAD Berlin’in dinamik ve başarılı çalışma-larından ötürü tebrik etti. MÜSİAD ın farklı ve insan odaklı iktisat anlayışını burada da olmasından duyduğu memnu-niyeti vurguladı.

Görüşme sonrasında MÜSİAD Berlin Başkanı, Milletveki-line MÜSİAD hatırası bir hediye takdim etti. Doç. Dr. Zey-nep Karahan Uslu da MÜSİAD Berlin’in hatıra defterini imzaladı.

Page 20: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

BERLİN HABER

20

‘’Her biriniz burada sefirsiniz’’Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu,

Berlin’de üniversitede master ve doktora yapan öğrenci-leri Büyükelçilik rezidansına davet ederek, onlarla tanıştıKarslıoğlu, öğrencilere yönelik yaptığı konuşmada, çeşitli ülkelerde çalıştığı dönemlerde edindiği bilgileri paylaştı ve bazı tavsiyelerde bulundu.

Daha önce Bakü Büyükelçiliği yaptığını, şimdi de Berlin Bü-yükelçisi olarak görev yaptığını ifade eden Karslıoğlu, Türk kökenlilerin hepsinin büyükelçisi olacağını belirtti.Öğrencilerin her birinin burada büyükelçi olduğunu ifade eden Karslıoğlu, ‘’Her ülke kendi bekasını, kendi yükselme-sini kendi ülkesinin vatandaşının iyiliğini, refahını, ilerleme-sini ve yükselmesini, teknolojisinin ilerlemesini düşünüyorsa bizim de onu düşünmemiz lazım. Bizim de görevimizin o olduğuna inanıyorum. Her birinin görevi. Her biriniz burada sefirsiniz. Her biriniz burada konsolos gibisiniz.

Her biriniz ülkemizi hem tanıtmak için varsınız hem de bu toplumları tanımak için varsınız’’ dedi.

Üniversite öğrencilerine kendi aralarında ve diğer ülkelerden gelenlerle iletişim ağı kurarak iletişim içinde olmalarını tavsi-ye eden Karslıoğlu, ‘’Siz Türkiye’nin kaynaklarından gelen en-telektüel elitlerisiniz. Her biriniz önemli yerlere geleceksiniz. En azından karar vericilerin yanında etkileyici bir pozisyona geleceksiniz’’ diye konuştu.

Öğrencilerin yurt dışında yaşadıkları tecrübeleri Türkiye’ye aktarmalarını isteyen Karslıoğlu, gençlere kendilerini iyi ye-tiştirmelerini, derneklere ve enstitülere üye olmalarını, bilgi-lerini diğer gençlerle de paylaşmalarını tavsiye etti.

Davete, Baden-Württemberg eyaletinin Uyum Bakanı Bilkay Öney de katıldı.

TDU ‘daEGE’li İşadamalarıHannover Teknoloji Fuarına katılmak

üzere Almanya’ya gelen Ege Genç İş Adamları Derneği (EGİAD) heyeti için, TD-IHK ile birlikte TDU’da verilen resep-yiona Başkonsolos Mustafa Pulat ve çok sayıda işadamı katıldılar.

Resepsiyon’da bir konuşma yapan EGİAD Başkanı Temel Aycan Şen, Almanya’nın Türkiye için her zaman önemli bir müttefik, iş ortağı ve her-şeyden önce dost bir ülke olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin dış ticareti ve yabancı sermaye yatırımlarında her zaman ilk sırada yer aldığını dile getirdi. 2011 yılında Türkiye’nin Almanya’dan 23 Milyar Dolar Ithalat ve 14 Milyar Dolar ihracaat yaptığını kaydeden EGI-AD Başkanı, „Ziyaretimizin bir amacıda daha büyük olduğuna inandığımız bu potansiyelin geliştirilmesi için neler yapılabileceğini yerinde araştırmaktır“ dedi. Bu anlamda Almanya’nın çeşitli yerlerinde örgütlenmiş olan Alman-Türk işadamları derneklerinin, plat-formlarının çok gurur verici olduğuna işaret eden Şen, bu oluşumların kendi-leri için ticari ilişkilerin geliştirilmesinde büyük bir dayanak olduğunu söyledi.

Türkiye AB iliskilerine de değinen Şen „Bizler EGIAD olarak Türkiye’nin genç ve bugün sahip olduğu çok iyi yetişmiş insan kaynakları ile, Avrupa’nın ekono-mik geleceğine çok büyük artı değerler katacağına inanıyoruz. Bu gerçeği Av-rupa Birliği’nin de gördüğüne inanmak istiyoruz“ şeklinde konuştu.

En büyük amaçlarından bir tanesinin de Expo fuarını 2020’ de Türkiye’ye taşımak olduğunun altını çizen EGİAD Başkanı, „ EXPO fuarını Izmir’e, Türkiye’ye ka-zandırabilirsek farklı bir girişime, fark-

lı bir ilerlemeye sahip olacağız. Expo 2020’nin bu anlamda Izmir’e, bölgeye çok büyük faydaları olacağına inanıyo-ruz. Onun rüzgarının bile İzmir ve ülke-nin dinamiklerini harekete geçireceği-ne inanıyoruz“ dedi. EGİAD’ın Bakanlar Kurulu kararı ile EXPO Yönlendirme Kuruluna seçilen yegane sivil toplum

kuruluşu olduğunu vurguladı. Konuş-masında EGİAD’ın amacları ve üye yapı-sı hakkında da kısa bilgiler aktaran Şen, çalışmaların bir çok alanda örtüştüğü-nü ve dernekler arası işbirliğini geliştir-mek istediklerini söyledi.

Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat ko-nusmasının başında, dernekler arası işbirliğinin çok önemli oldugunu vur-gulayarak, böyle bir toplantının TD-IHK ve TDU’nun işbirliği neticesinde düzen-lenmiş olmasından çok memnun oldu-ğunu söyledi. Pulat ekonomi, politik ve finansman alanlarında Berlin’in giderek merkezi bir konuma geldiğine işaret ederek, kentin aynı zamanda büyük fir-satlarda sunduğunu söyledi. Başkonso-los Almanya’da nufus sorunu yaşandı-ğını, firmaların mirasçı bulamadıklarına dikkati çekerek, bunun hem buradaki hemde Türkiye’deki potansiyel yatırımcı-lar icin cazip olabilecegini söyledi.

EXPO Fuarı’nın Izmir ve Ege Bölgesi için çok önemli olduğunu da vurgulayan Pulat, daha önceki görevinde Müsteşar Özel Müşaviri olarak EXPO 2015’in kaza-nılması için yoğun çalışmalarda bulun-duğunu dile getirdi.

TD-IHK Yönetim Kurulu Üyesi, eski TDU Başkanı Bahattin Kaya ise se-

lamlama ko-nuşmasın da, T ü r k i y e ’d e n genç işamları ve özellikle iş k a d ı n l a r ı n ı n da birlikte gel-miş olmasını kendisini çok mutlu ettiği-ni söyleyerek, A l m a n y a ’ d a 80.000 isve-renimizin bu-l u n d u ğ u n u ,

işletmelerinde 360.000 kişi istihdam ettiklerini ve yılda takriben 32 Milyar Euro ciro yaptıklarını kaydetti. TD-IHK olarak en büyük amaçlarının Türkiye ile Almanya arasındaki ticari hacmi geliştirmek yönünde çalışmalar yap-mak oldugunu belirten Kaya, bunun içinde dernekler, odalar ve kurumlar arasındaki işbirliğinin önemine işaret ederek, „Ekibimizle biz hizmete hazı-rız“ dedi. Kaya bir diğer amaçlarının da Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği ko-nusunda çalışmalar yapmak olduğu-nu vurgulayarak, vizenin en azından işdamları için kaldırılması yönünde çalışmalarımız sürüyor“ dedi.

Toplantı sonunda TDU Başkanı Remzi Kaplan EGİAD Başkanı Temel Aycan Şen’e bir TDU rozeti takarak, kardeş kuruluş plaketi takdim etti. Berlin ha-tırası olarak ta, bir Berlin simgesi ola-rak „Buddybär“ armağan etti.

Page 21: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

BERLİN HABER

21

TDU - Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni KarslıoğluTDU Yönetim Kurulu bir süre önce atanan Berlin Büyükelçi-

si Hüseyin Avni Karslıoğlu’nu makamında ziyaret ederek, hosgeldiniz dedi.

TDU Yönetim Kurulu üyelerini tek tek yakınen tanımaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Büyükelçi, yönetim kurulu üyelerine faaliyette bulundukları alanlar ve firmaları hakkında sorular yönelterek bilgi aldi.

Karslıoğlu Almanya’da Türk kökenli işadamlarının büyük mesafeler katederek önemli bir iş başardığını, Alman eko-nomisinin bir parçası haline geldiğini belirterek „ancak artık işletmelerinizi büyütmelisiniz“ dedi. Hedefin küçük ve orta ölçekli işletmeler düzeyinden büyük işletmelere geçmek ol-ması gerektiğini vurgulayan Karslıoğlu, bu konuda Almanya ve Avrupa Birligi’nde bir çok teşvik ve yatırım programları bu-lunduğunu, bu programlardan yararlanabileceğini söyledi.

Büyükelçi Karslıoğlu özellikle mesleksiz, sokakta kalmış genç-lere yönelik çalışmalar yapılarak, bu gençlerin çeşitli projeler, spor faaliyetleri ile sokaktan kurtarılmalarının çok önemli ol-duğunu, bu konuda sivil toplum kuruluşlarına, derneklere ve özellikle işadamlarına büyük görevler düştüğünü vurguladı.Büyükelçilik olarak her zaman yardıma hazır olduklarının altı-nı çizen Karslıoğlu, işadamlarının Elçilik bünyesindeki ticaret, ekonomi, gümrük, kültür ve diger müşavirliklere her zaman başvurabileceklerini ve bu durumdan memnun olacağını ifade etti.

TDU Başkanı Remzi Kaplan TDU hakkında kısa bilgi vererek, TDU’nun 1996 yılında 28 işadamının biraraya gelmesi ile ku-

rulduğunu, partilerüstü, kurumsal bağımsızlığını koruyarak yürüttüğü çalışmalarla bugün kamuoyunda ve iş dünya-sı nezdinde saygın bir yere geldiğini dile getirdi. TDU’nun sosyal faaliyetleri desteklemeye ayrı bir özen gösterdiğini belirten Kaplan, özellikle sokakta kalmış gençler konusun-da TDU’nun halen Gangway veya LOK gibi çesitli projelerle birlikte çalıstığını ve geçenlerde kurulan „Egitim –Bildung“ vakfının da bu konuda çalışmalarda bulunacağını söyledi.

Kaplan Büyükelçilik ile ilişkilerin TDU için her zaman ayrı bir önemi, değeri ve yeri olduğunu vurgulayarak, Büyükelçi Hü-seyin Avni Karslıoglu’na sıcak karşılamadan dolayı teşekkür etti. Kendisine TDU onur üyelik kartı verdi.

Son derece samimi bir atmosferde geçen görüşmeye şu isim-ler katıldı: Remzi Kaplan (Başkan), Fatma Güccük (Asbaşkan), Erkan Nasay (Asbaşkan),Uwe Lange (Genel Sekreter), Bilinç Isparta (Basın Sözcüsü), Yaşar Şahin (Sayman), Mustafa Beki-roğlu (Üye) ve TDU Büro Yöneticisi Mümtaz Ergün.

Girls’Day - TDU katkısı „Kendi Şefim Nasıl Olurum Semineri“

„Turizmci, eczacı, doktor, mühendis, gazeteci, sanatçı, yazar olmak istiyorlar“

TDU Almanya çapında 5 ila 10. sınıflara giden kız öğren-cilerin erkeklerin ağırlıkta olduğu meslekleri tanımaları

için düzenlenen Girls’Day, Kızlar Günü etkinliklerinde her yıl olduğu gibi bu yılda „Kendi şefim nasıl olurum“ başlıklı semi-nerle katkıda bulundu. Berlin’in çeşitli semtlerinden ve okullarından seminere katı-lan 30 Alman, Türk, Yugoslav, Arap, Rus, Ukrayna, Vietnam

ve diğer kültürlerden Berlin’li genç kız öğrencilerimiz serbest çalışma konusunda ilk bilgileri aldılar. TDU üyeleri Deniz

Nasay (Trendschule) ve Avukat Bilinc Isparta (TDU Basın söz-cüsü) kız ögrencilere serbest çalışmanın olumlu ve olumsuz yanlarını aktardılar. Turizmci, eczacı, doktor, mühendis, kua-för, yazar ve gazeteci olmak isteyen, hatta ilerde aile işletme-sini devam ettirmek isteyen kız öğrenciler interaktif sunulan semineri ilgi ile izlediler.

Seminere katılan Berlin’in çeşitli semtlerinde yaşayan kız ögrenciler, Vanessa Rysiewski (Schloss Okulu), Parastu Hag-higi (Hamingway Okulu), Esrin Sahin, (Rückert Okulu), Nora Elkabir (Kopernikus Orta Okulu), Verena Künke (Merian Or-taokulu), Lea Reetz (Weinberg-Lisesi ) Smilla Nowak (Conrad ilkokulu) ve digerleri serbest çalışmanın zorlukları ve zevkli yanları ile tanıştılar, hangi dallarda çalışmak istediklerini an-lattılar.

Girls’Day kız ögrencileri daha çok erkeklerin çalıstığı, rağbet ettiği el sanatları, inşaat, makine, teknik ve fen dalllarındaki mesleklerle tanıştırmayı amaçlıyor. Her yil Nisan ayının son Perşembe günü Almanya çapında düzenleniyor. Girls’Day etkinliklerine daha çok teknik dallarda faaliyette bulunan büyük işletmeler, kamu kuruluşları, orta ve küçük işletmeler katılıyor. Ögrenciler ziyaret etmek istedikleri işletmeleri inter-net üzerinden seçiyorlar. Ögrencilere o gün okulları tarafin-dan izin veriliyor.

Yıldan yıla artan sayıda isletmenin katıldiğı etkinliklere ge-çen yıl 10.000 e yakın işletme, 130.000 den fazla kız öğrenci katılmıştı.

Mümtaz Ergün

Page 22: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

BERLİN HABER

22

TGB - “Türkler etkilenir’’Berlin Türk Cemaati (TGB), Berlin Tempelhof Havaalanı’nda

Parkı ile ilgili senatonun düşündüğü projeler hakkındaki kaygılarını Yeşiller Partisi milletvekilleri Susanne Kahlefeld ve Turgut Altuğ’a iletti ve ‘’Tempelhof Havaalanı’nda kiraların artmasından en çok Türkler etkilenir’’ denildi.

Berlin Senatosu, şu anda halka açık olarak gezi ve spor par-kı olarak kullanılan eski Tempelhof Havaalanı sahasında kü-tüphane, iş yerleri ve özellikle Neukölln civarında yerleşime açılacak binalar yapmayı düşünmektedir. Bu proje ile ilgili düşüncelerini aktaran TGB, bu durumdan en çok bu alanı kapsayan 3 ilçede yani Kreuzberg, Neukölln ve Tempelhof’ta yoğun olarak yaşayan Türk vatandaşlarının etkileneceğini söyledi.

Havaalanı çevresinin yerleşime açılması durumunda kira be-dellerinin büyük bir artış göstereceğinden kaygı duyan TGB, en çok zararı yine Türk vatandaşlarının ödeyeceğini belirtti.

Yapılan açıklamada ‘’Türk toplumu olarak artık Berlin’de geli-şen her şeye ilgi göstermemiz gerekmektedir ki çocuklarımı-zın geleceği güvence altında olsun’’ denildi.

Milletvekilinden Su Kuyusu BağışıTBMM Şanlıurfa Milletvekili Doç Dr. Zeynep Karahan Uslu Berlin Büromuzu ziyaret ederek su kuyusu projemi-ze bağışta bulundu.

TBMM Şanlıurfa Milletvekili Doc Dr. Zeynep Karahan Uslu, WEFA’nın Berlin Bürosunu ziyaret ederek insani yardım fa-

liyetleri hakkında bilgiler aldı. Büro personel ve gönüllülerle bir süre sohbet eden Zeynep Karahan Uslu, daha sonra gelir temini projemiz kapsamında büromuzda örnek olarak bulu-nan dikiş makinasının hangi amaçla kullanıldığına dair bilgi aldılar. WEFA’nın dünya çapında gerçekleştirdiği insani yardım çalışmalarını oldukça anlamlı bulup desteklediğini söyleyen Uslu, başarılarımızın devam etmesi için temennide bulun-du. Samimi bir ortamda geçen ziyarette Şanlıurfa Milletvekili Uslu, WEFA Uluslararası İnsani Yardım Organizasyonu’nun dünya‘nın en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri olduğu-nu vurguladı.

WEFA, 63 Ülkede yaptığı yardım çalışmlarıyla her kesimden insanın takdirini kazanmaya devam ediyor. WEFA‘nın Köln’de organize ettiği Gönüllüler Buluşması ve Berlin’deki sivil top-

lum kuruluşları ile iş adamları toplantısına katılmak üzere Berlin’e gelen Şanlıurfa Milletvekili Doç Dr. Zeynep Karahan Uslu, Bangladeş’teki su kuyusu projesine destek olmak için bağışta bulundu.

WEFA olarak biz de sayın Milletvekiline bu ziyaretlerinden ve bağışlarından dolayı çok teşekkür ediyor, çalışmalarında başa-rılar diliyoruz. Cengiz Eyibil

Berlin Büyükelçisi ATİYAB’I kabul ettiBerlin merkezli Almanya Ticaret ve

Yatırım Birliği ATİYAB, Berlin yeni Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu’nu ziyaret etti. ATİYAB’ı makamında kabul eden Büyükelçi Karslıoğlu, birbuçuk saat süren ziyarette, ATİYAB Başka-nı Emre Kiraz, yönetim kurulu üyeleri Hakkı Çelik, Ali Pervaz ve üyeler Kadir Gezer, Durmuş Arslan, Soner Karataş, Hasan Kurt ile iş ve siyaset dünyasının yanısıra sivil toplum kuruluşlarının öne-mi üzerine sohbet etti.

Ziyarette önce Başkan Kiraz, ATİYAB’ı tanıttı. ATİYAB’ın Almanya’da sayıları 30 bini bulan Alevi işverenleri aynı çatı altında toplamak üzere yola çıktıklarını ancak diğer işverenlere de kapısını açık tuttuğunu anlatan Kiraz özetle “Biz kü-çük ve orta ölçekli işletmeleri biraraya

getirdik. Şu an itibarıyla 150 kadar üye-miz bulunuyor. Merkez Berlin olmak üzere Köln, Frankfurt ve Hannover’de irtibat bürolarımız var. Biz farklılıkla-rımızı zenginlik olarak algılıyoruz ve böyle bir dünyayı özlüyoruz. Eğitime ciddi önem veriyoruz. Ekonomik alan-da güçlü olabilmek için ortak projeleri profesyonelce birlikte hayata geçirme-nin gerekliliğine inanıyoruz” diyerek ATİYAB’ın esas hedeflerinden birisinin bu olduğunu vurguladı.

Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslı-oğlu da eğitim ve ekonomi alanlarında başarılı olmanın önemine değindi ve asimilasyona uğramamak için herkesin kültürüne, mezhebine,tarihine ve neye inanıyorsa, ona sahip çıkması gerektiği-ni belirterek, bu bağlamda sivil toplum örgütlerine büyük görevler düştüğünü söyledi. Görüşmede sivil toplum örgüt-lerinin önemi üzerine konuşulurken

ATİYAB Başkanı Emre Kiraz, sivil toplum örgütlerinin yapıcı anlamda eleştirel ol-malarının gereği üzerinde durdu. Kiraz, Türkiye’den Almanya’ya gelen resmi gö-revlilerin, bakanların, parti gözetmek-sizin, her sivil toplum örgütüne aynı mesafeyle yaklaşmaya özen gösterme-lerini istedi ve devletin özellikle inanç konusunda her mezhebe aynı mesafey-le yaklaşması gerektiğinin altını çizdi. Öte yandan Madımak’la ilgili davanın düşmesinin kabul edilemeyecek bir durum olduğuna da işaret eden Kiraz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da-vanın düşmesinden sonra sarfettiği sözleri de “talihsiz bir açıklama” olarak nitelendirdi. Büyükelçilik müsteşarı Ha-kan Karaçay’ın da hazır bulunduğu gö-rüşme sonunda gerek Büyükelçi Karslı-oğlu gerekse ATİYAB Ekibi tanışmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi ve yakın bir tarihte yeniden görüşmenin yararı üzerine görüş birliği sergiledi.

Page 23: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

BERLİN HABER

23

Hüseyin Yilmaz

1. Türk Esnaf ve Zanaatları Birliği (TUH) Başkanı sayın Hüseyin Yılmaz bize birliğinizin Berlin’deki konumun anlatır mısınız?

TUH kendiliğinden ve bir ihtiyaçdan doğmuştur. Taban-dan gelen bir oluşum.

Tabanda çalışan ve halka yakın, sanki bir sosyal kurum gibi calışan bir organizasyon.Buraya işveren ve işveren olmayan bir Türk kökenli veya başka bir göçmende yardım almaya geliyor. Sorunları ye-rinde gören çözüm arayan bir kuruluş. Ayrıcalığı burdan kaynaklanıyor.

Örnek vermek gerekirse: Diplomaların tanıtımına ilk el atan kuruluş. Bu nasıl oluyor. Çünkü işletmelerle ve yerel yönetimlerle iç içe çalışırken bu sorunu görüyorsunuz ve çözüm arayışına yöneliyorsunuz. Bu konuya tam altı yıl önce el attık. Bu gün bu sorun federal düzeyde kanunlaş-tı. Zamanında el atmışız ve ileriyi görmüşüz.

Ayrıca ideolojik bir bağlantısı yok.

Bizim işletmelerimiz ilk etapta ESNAF. İkincisi bu işletmelerin büyük bölümü zorunlulukdan veya alternativsizlikten doğmuştur. Böyle olunca bir çok eksik yönleri ve zaafları var.Bu eksik yönlerini ancak ve ancak örgütlenirlerse kapata-bilirler. Onun içinde TUH burdadır.

2. Sizce TUH’ın varlığı Berlin’de neden önem ifade edi-yor?

Birinci sorunuzda söylemeye çalıştım. TUH Esnafa yakın ve tabanda çalısıyor. Esnaf olan bir kişinin imkanları hem zaman açısından, hem ekonomik açıdan ve başka sorun-lardan dolayı kalbur üstü kurumlarla çalışmaya izin vermi-yor. TUH bu zemini onlara yaratıyor. TUH onları kucaklıyor, onlara ulaşıyor ve TUH ile bağlarında bir şart koşmuyor. TUH sanki bir sosyal Işçi gibi çalışıyor. Onun için TUH önemli.

3. Türk İşverenler Berlin’de giderek güçleniyor ve sayı-ları da hızla artıyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz? Sözkonusu bu artışın süreklilik kazanması için neler yapmak gerekiyor?

Türkler veya yabancılar Almanlara göre daha girişimci. Bu doğru. Yabancılarda girişimci oranı son 10 Yılda 20% den

30% çıktı. Bu sayı Almanlarda daha düşük.

Ikinci Faktor Yabancıların yaşamak için, başarılı olmak için çoğu kez başka alternatifi olmuyor. Çünkü iş piyasasında hayatını sürdüreceği işi her zaman bulamıyor.

Türkler Almanya çapında önemli Ekonomik Faktor. Güç-lenme konusunda bir hareket görülse bunun gerçek ha-yatımıza ne kadar yansıdığını veya Alman kamuoyunda ne kadar etkili oldugumuzu sorgulamak gerekir. Politikayı etkilemediğiniz sürece bu etkinin bir önemi olmaz.

Almanya komuoyunu etkilemek için birincisi iyi örgüt-lenmek gerekir. Bütün Karar mekanizmalarında masada olmak gerekir. Katılımcı olmamız gerekir. Yerel ve Federal düzeyde Komisyonlara girmemiz gerekir. Politik ve sos-yal alanda katılımcı olmamız gerekir. Geri çekilmek veya topluma küsmek işimizi zorlaştırır. Sonuçta şunu söyle-yebilirim: Yerel ve federal düzeyde bütün partilerde aktiv olmak gerekir.

4. Siz aynı zamanda işveren olarakta Berlin’de uzun yıllar hizmet verdiniz. Bu kararı vermenizde ne etkin bir rol oynadı?

Yukardaki saydığım Kriterler benim içinde geçerli. Benim bu alana geçmem bir çok kişiye kıyasla kolay oldu. Çün-kü bir alt yapınız olduğu zaman bazı sorunları arkanızda bırakıyorsunuz. Tabiki o zamanda bir göçmen olarak mut-laka başka bir sorunla karşılaşırsınız. Bunları öğreniyor-sunuz. Bende uzun yıllar özel sektör ve kamuda çalıştım. Sonra bıraktım. Her Türk gibi bu serbest olma yanım ağır bastı. Serbest olmak, Alternatif aramak, yaratıcı olmak ve de birikim zannedersem bizi buraya itti.

5. Berlin’deki Türklerin sizin biyografinizden yola çı-karak, daha başarılı bir birey olmaları için neler yap-ması gerekiyor?

Bir kere bulundugumuz çevreyi iyi keşif etmek gerekir. Mevcut Sivil Toplum kuruluşlarıyla ilişki içinde bulunmak ve sosyal çevrenizi geliştirmeniz gerekir. Sosyal ve Spor-tif etkinliklerin içinde bulunmalarını öneririm. Araştır-macı ve gelişime açık olmak gerekir. Bulunduğu ülkenin imkanlarından yararlanmalarını öneririm. En önemlisi dil ve meslek ögrenmeleri gerekir. Ne kadar işe yararlarsa o

kadar saygı görürler. Bu beraberinde başarı ve sağlıklı ol-malarını sağlar.

6. Sayın Hüseyin Yılmaz, Berlin’in Türk kökenli işveren siyasetini nasıl buluyorsunuz? Bu konuda nasıl bir yol izlenmeli?

İş piyasasindaki yabancıların önemi çok geç fark edil-di. Almanyanın kalifiyeli elaman açığı ortaya çıkınca çok daha ilgi odağı oldu.

Örneğin Diplomaların tanıtımı için 6 yıl önce girişimde bulunduğumuzda bize ilgisiz bir halde yukardan bakıyor-lardı. Şimdi farklı bir durum var.

Ben yabancılar için özel bir Politika yapılmasına ve belir-lenmesine karşıyım ve her yerde söylüyorum.Ben şahsen göçmenlerle birlikte politika yapılsın ve belir-lensin istiyorum. Bizlerin mutfakta olması gerekir. Benim bulunmadığım mutfakta pişen yemeği her zaman midem almayabilir. Herhalde çok açık belirttim. Çünkü belki bir çok durumda veya konuda bizlerde orda oturan kişiler-den daha yetenekliyiz.

SONUÇ

Bizler karar mekanizmalarında bulunmalıyız.

Türk İşverenler

Page 24: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

BERLİN HABER

24

23 Nisan Çocuk Şenliği

Berlin’de 23 Nisan Çocuk Şenliği kutlamaları ikinci gününde siyasilerin de akınına uğradı. Berlin Eyaleti Çalışma, Uyum

ve Kadın Bakanı Dilek Kolat ile Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, tarihi Brandenburg Kapısı önündeki 23 Nisan Çocuk Şenliği alanını ziyaret etti.

Bakan Kolat ve Büyükelçi Karslıoğlu, çocuklara ve vatandaş-lara yönelik birer selamla konuşması yaptı.

Kolat konuşmasında, Berlin’in dünyaya açık ve hoşgörülü bir kent olduğunu, bu nedenle Berlin’deki çeşitliliği destekledik-lerini, Türkiye’de çocuklara adanmış en önemli ulusal bayra-mın Berlin’de de uluslararası bir çocuk şenliği haline getiril-mesinden büyük mutluluk duyduğunu söyledi.

Berlin’de yaşayan ve çeşitli ülkelerden gelen insanların bu ül-kelerle köprü oluşturduğunu ifade eden Kolat, çeşitliliği des-teklediklerini, ırkçılığa, Yahudi ve yabancı düşmanlığına karşı mücadele ettiklerini kaydetti.

Karslıoğlu da çocuklara hitaben Türkçe ve Almanca yaptığı konuşmasında, çocuklardan dil öğrenmeleri talebinde bu-lundu.

Çocukların bayramını kutlayan Karslıoğlu, çocuklara çok iyi Türkçe ve bunun yanı sıra çok iyi Almanca öğrenmeleri, daha da ileriye giderek bir kaç dil birden öğrenmeleri çağrısında bulundu.

Berlin-Mitte Belediye Başkanı Christian Hanke de böyle güzel bir etkinliğin bir kaç yıldan bu yana kendi ilçesinde düzen-lenmesinden büyük mutluluk duyduğunu söyledi.

Sparda Bank’ın temsilcisi de çocuk şenliğinin masraflarına katkı sağlamak amacıyla organizatörlere verilecek 10 bin Eu-roluk çeki Büyükelçi Karslıoğlu’na teslim etti.

Konuşmalardan sonra, çocuklar için düzenlenen koşuda de-receye girenlere ödülleri verildi. İlk ona giren erkek ve kız çocuklara sertifika verilirken, üçüncü olan bir erkek ve bir kız öğrenciye birer bisiklet, ikinci olan bir erkek ve bir kız ço-cuğuna birer netbook, birinci olan erkek ve kız çocuğuna da birer dizüstü bilgisayar armağan edildi.

Bakan Kolat, Büyükelçi Karslıoğlu, Belediye Başkanı Hanke, Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat ve Berlin-Brandenburg Türk-Alman İşadamları Birliği (TDU) Başkanı Remzi Kaplan’a da şenliğe katkılarından dolayı birer işlemeli tabak hediye edildi.

Türk ve Alman bayraklarıyla donatılan şenlik alanında kurulu bulunan oyun sahalarında çocuklar gönüllerince eğlendi.

‘’Eğitim Vakfı’’ndan bilgilendirme Yeni kurulan ‘’Stiftung: Bildung! Eği-

tim!’’ vakfı Berlin’de büyük bir tanı-tım programı hazırlıyor.

Vakfın başkanlığını yapan tanınmış iş adamlarından Kemal Şahin, programın hazırlanması konusunda vakıf üyeleriy-le Berlin-Brandenburg Türk-Alman İşa-damları Birliğinde (TDU) biraraya geldi.TDU Başkanı Remzi Kaplan ile başkan yardımcısı Bahattin Kaya’nın da katıldı-ğı toplantıda konuşan Şahin, Köln ken-tinde düzenledikleri toplantıdan sonra şimdi de Berlin’de büyük bir tanıtım programı hazırlamak istediklerini söy-ledi.

Lise sona gelmiş öğrencileri üniversite ve meslek konularında bilgilendirmek, bu amaçla bir proje kapsamında Köln kenti ve çevresindeki 100 okulda 2 bin

öğrenciye ulaşmak istediklerini belirten Şahin, vakfın çalışmaları için bir spon-sor ve bir mentor grubu oluşturacakla-rını ifade etti.

Page 25: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

BERLİN HABER

25

TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Berlin ziyareti çerçe-vesinde MÜSİAD Berlin’de işadamları ile bir araya geldi.

Geçtiğimiz hafta sonunda İstanbul’da MÜSİAD’ın görkemli Genel Kuruluna katıldığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, Ömer Cihad Vardan ve Dr. Ömer Bolat ile uyumlu bir çalışma ger-çekleştirdiklerini, beraberce herkese kucak açtıklarını, aynı uyumlu çalışmanın yeni seçilen Başkan Nail Olpak ile de devam ettireceklerini vurguladı. MÜSİAD ın öteden beri kucaklayıcı tavrı ile herkes tarafından kabul gördüğünü, bu çizginin devam edeceğine inandığını söyledi. Rifat Hisar-cıklıoğlu konuşmasını şu şekilde sürdürdü ‘’Berlin’de de aynı anlayışın hakim, bu anlayışın insanımıza karşı olan sorum-luluğumuzun bir sonucudur. Berlin gibi bir yerde standart üstü, öncü ve rehber olmalıyız. Her alanda başarılı olabiliriz, ancak girişimcilik alanında en başarılı olma zorunluluğumuz bulunmakta. Ekonomiye hükmeden dünyaya hükmetmekte-dir. Özellikle gençlerimizi ve kadınlarımızı girişimci olmaları noktasında desteklemeliyiz. Müslümanlar olarak örnek aldı-ğımız Peygamber efendimizin hanımı hem girişimci hem de O’nun işvereni idi. Bizler de eşlerimizi ve kızlarımızı bu yönde teşvik etmeliyiz. Gençlerimizi girişimcilik konusunda teşvik etmeliyiz. MÜSİAD Berlin bu konuda örnek alınacak bir ku-rum, genç girişimci kardeşim Cihan Mutlu Aktürk, hem Genç MÜSİAD Berlin kurucu başkanlığını yapmış, hem okulunu okumuş, hem şimdi bizimle beraber DTIK Avrupa Komitesi icra kurulunda çalışıyor, hem de IB Pool şirketi ile danışmanlık hizmeti veriyor. DTIK bizim, tüm girişimcilerimizin dünyadaki çatı kuruluşudur, bu kurumumuza MÜSİAD Berlin destek olu-yor, bu desteğini artıracağına inanıyorum. İnsanın en hayırlısı insana faydalı olanıdır dinimizin bir öğretisidir ve çalışmaları-mız bu yönde olmalıdır.’’

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu son olarak şu noktalara dik-kat çekti

1. Kardeşlik ve ortaklık kültürünü geliştirerek girişimciliği teş-vik edelim

2. Genç ve kadın girişimcileri teşvik edelim

3. DTIK gibi kurumlarımızı destekleyelim

4. Farklı dernekler ile asgari müştereklerde birleşelim.

MÜSİAD Berlin Başkanı Veli Karakaya da girişimciliğin destek-lenmesi noktasında çalışmalarının olduğunu belirtti. Şu an Jobcenter ile ortak bir proje kapsamında göçmen kökenli in-sanların girişimci olması konusunda bir çalışma yaptıklarını, bu konuda Başkan Yardımcısı Mustafa Özal ile Genç MÜSİAD Başkanı Sinan İlhan’ın sunumlar yapacağını söyledi.

Türk-Alman Kadınlar Derneği (BETAK) ile Umut Yıldızı Derneği’nin, Berlin Türkevin’de birlikte düzenledikleri ta-

nıtım toplantısında Türk aileleri, koruyucu aile olarak görev almaya davet edildi.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Türkiye’nin Berlin Bü-yükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, bakıma muhtaç çocukların yararına olacak her türlü girişimi destekleyeceklerini belirte-rek şunları söyledi:

“Bu projenin taşıyıcı kuruluşlarını destekliyorum. Yapılanlar fedakarlıktır, kadirşinaslıktır. Almanya’daki tüm başkonsolos-luklarımızın da desteğiyle her şehirde bu tür tanıtıcı organi-zasyonlar gerçekleşecektir. Onların da destek vermesini teş-vik ediyorum. Buradan çıkartacağımız derslerle daha iyisini yapabiliriz. Tabii ki Alman toplumuyla birlikte. İleri ki yıllarda işbirliğinin daha da artacağına inanıyorum.”

Berlin Eyaleti Gençlik ve Aile Senatörlüğü Müsteşarı Signid Klebba ise toplumun her kesimini, çocuklar ve gençler için sorumluluk almaya davet ettiklerini belirtti. Berlin’deki Türk koruyucu aile sayısının artırılmasından memnuniyet duya-caklarını ifade eden Klebba, bu konuda kendilerinin de bir tanıtım kampanyası başlatacaklarını belirtti.

Türkiye’nin Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat ise çocukların durumunun iyileştirilmesine yönelik her türlü çalışmayı des-teklediklerini kaydetti.

Umut Yıldızı Derneği Başkanı Kamil Atay da, başlattıkları giri-şimin sonuç vermeye ve Almanya’da bazı Türk ailelerin koru-yucu aile olmaya başladığını bildirdi.

Hisarcıklıoğlu MÜSİAD Berlin’de

BETAK - Koruyucu Türk aileler aranıyor

Page 26: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

BERLİN HABER

26

Berlin’de 1 Mayıs olaylarıBerlin’de, 1 Mayıs gösterileri sırasında polisle göstericiler arasında küçük çaplı olayların meydana geldiği bildirildi.

Berlin’deki 1 Mayıs gösterisi sırasında bazı göstericilerin po-lise şişe ve taş fırlattığı, bir banka şubesinin camlarını kırdı-

ğı ve bir benzin istasyonuna saldırdığı belirtildi. Göstericilerin polise maytap ve havai fişek de attığı, ancak çok ciddi bir ola-yın yaşanmadığı, şu ana kadar yaralanan olmadığı kaydedildi. Hamburg’da da benzer olayların yaşandığı ve olayların geç sa-atlere kadar devam etmesinin beklendiği ifade edildi.

Öte yandan, Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, Hof kentinde aşırı sağcılara karşı düzenlenen bir gösteriye katıldı.Bakan Friedrich, Almanya’da demokrasinin çok iyi işlediğini ve

demokrasinin radikal insanlar ya da aşırı sağcılar tarafından bo-zulmasına izin vermeyeceklerini söyledi.

Friedrich, ‘’Demokratların suskunluğu, demokrasinin en büyük düşmanıdır’’ diye konuştu.Almanya çapında 1 Mayıs nedeniyle yaklaşık 420 gösterinin ya-pıldığı bildirildi. Öte yandan 1 Mayıs vesilesiyle Türklerin yoğun olarak yaşa-dığı Kreuzberg semtinde çeşitli gruplar konserler verdi. Güne sakin başlanılmış olmasına rağmen akşam “Devrimci 1 Mayıs Gösterisi” adlı gösteriye yaklaşık 15 bin kişi katıldı.

Berlin’de geçen yıl 1 Mayıs’ta ve öncesinde yaklaşık 100 polis yaralanmış, 161 kişi de gözaltına alınmıştı. Bu rakamların bile geçen yıllara göre daha az olduğu kaydedildi.

Aşırı sağcı Almanya’nın Milliyetçi Demokratik Partisi (NPD) de diğer bazı kentlerde küçük çaplı yürüyüşler yapmaya hazırla-nırken, solcu gruplar tarafından bu yürüyüşlere karşı da göste-rilerin planlandığı bildirildi.

1 Mayıs öncesi gece olayları

1 Mayıs etkinlikleri çerçevesinde, gece beklenenden daha az olayın yaşandığı bildirildi.

Polis, siyah giysili yaklaşık 200 kişinin yürüyüş yaptığını, bu yü-rüyüş sırasında polise tek tük taş ve şişe atıldığını, ancak yürü-yüşün geçen yıllara göre daha az olaylı geçtiğini belirtti.

Gözaltına alınanların sayısı konusunda henüz kesin bir açıkla-ma yapılmazken, bir kadın polisin taşla başından yaralandığı kaydedildi.

Göstericilerin polise ve bazı araçların üzerine maytap ve havai fişek attığını, ancak polisin olaylara hızlı bir şekilde mücadele etmesi sonucunda olayların büyümeden önlendiği ifade edildi.

Page 27: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

BERLİN HABER

27

Türk Alman Sanayi ve Ticaret Odası’nın (TDIHK) yeni merkez ofisi Berlin’de açıldı.

TD-IHK’nın yeni binasının açılış kurdelesini TOBB Başkanı Rıfat Hi-sarcıklıoğlu, TD-IHK Başkanı Rainhardt Freiherr von Leoprechting, Federal Ekonomi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Peter Hintze, Tarım Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları, Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu birlikte kesti.

2004 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin Al-manya Başbakanı Gerhard Schröder tarafından Köln’de açılan TD-IHK’nın yönetimi Almanya’da karar mekanizmalarına daha yakın olmak için Berlin’e taşınma kararı almıştı.

Vize kalksın

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcık-lıoğlu, Almanya’dan daha fazla mal satın alabilmeleri için Türk işadamlarına uygulanan vizenin kaldırılması gerektiğini söyledi.

Hisarcıklıoğlu, Türk Alman Sanayi ve Ticaret Odası’nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ile Almanya arasındaki tarihten ge-len dostluğu, bazı hesaplar peşinde koşan siyasetçilerin engelle-yemeyeceğini kaydetti.

Avrupa Birliği (AB) kurallarının, Türkiye olarak kendilerine yol hari-tası olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:

’Bu kuralları yakalayıp uyguladığımız zaman, bizi ister AB’ye alın ister almayın. Zaten o zaman kim girmek isteyecek, kim isteme-yecek belli olur. Almanya Türkiye’ye daha fazla mal satmak istiyor. Ben de almak istiyorum. Ama ben gelip mal satın alamıyorum. Almanya’dan daha fazla mal satın alabilmemiz için Türk işadam-larına uygulanan vizenin kaldırılması gerekiyor.’’

Hisarcıklıoğlu, Alman işadamlarına hitaben de Türkiye’nin, Ortadoğu’dan Kuzey Afrika’ya kadar bölgeyi çok iyi tanıdığını ifade ederek, Türkiye’nin cesareti ve tecrübesi ile Alman sermaye-sinin birleşmesi sonucunda büyük işler yapılabileceğini kaydetti.

Dünyanın, ekonomik krizler nedeniyle büyük değişimler geçirdi-ğini ve bu bağlamda Avrupa’da 14 başbakan, Kuzey Afrika’da da 4 devlet başkanının görevden ayrılmak zorunda kaldığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, ‘’Buna karşın Türkiye, geçen yıl Çin’den sonra dünyada en fazla büyüyen ülke oldu. Bunda en büyük başarı Türk özel sektörüne aittir’’ dedi.

-Türkiye ekonomisine hayranlık- 

Federal Ekonomi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Peter Hintze de ‘’Türk ekonomisine Almanya’da hayranlık duyulduğunu’’ söyledi.

Türkiye’nin, NATO’da sıkı bir müttefik olduğu gibi AB ve Almanya’nın da sıkı bir ticari ortağı olduğunu vurgulayan Hintze,

Türkiye’nin geçen yıl yüzde 8 büyümesini ‘’fevkalade’’ olarak nite-lendirdi.

Hintze, Almanya’nın, Türkiye’den ithalatının iki katına çıktığına da değinerek, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin her geçen gün arttı-ğını dile getirdi.

Almanya’daki 80 binin üzerindeki Türk girişimcinin Türkiye ile Al-manya arasında köprü vazifesi gördüğüne dikkati çeken Hintze, bu bağlamda Türk Alman Sanayi ve Ticaret Odası’nın Berlin’e ta-şınmasını çok olumlu karşıladığını kaydetti.

Türk Alman Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Rainhardt Freiherr von Leoprechting de karar mekanizmalarına yakın olmak için odayı Berlin’e taşıma kararı aldıklarını belirterek, Köln’deki üyeler ve iş çevreleriyle sıkı ilişkiler sürdürmeye devam edeceklerini ifa-de etti.

Leoprechting, halen gündemde olan iki ülke arasındaki vize mu-afiyeti konusunda bürokrasinin daha sık bir araya gelip toplantı yapmasını istediklerini de sözlerine ekledi.

Konuşmaların ardından yeni oda binasının açılışı yapıldı.

-TD-IHK ve DTİK’ye üye olun-

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu Almanya’da yerleşik iş adamla-rına yaptığı konuşmada ise onlardan mutlaka Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası (TD-IHK) ile Dünya Türk İş Konseyi’ne (DTİK) üye olmalarını istedi.

Almanya’nın yılda 1,2 trilyon dolar itahalatı bulunduğunu ve iç tüketimin ise 3 trilyon dolar olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, bunun Türk iş adamları için müthiş bir fırsat olduğunu ve her iş adamının Almanya pazarı ile özellikle ilgilenmesi gerektiğini dile getirdi.

Türkiye’nin 1980’li 3 milyar dolar ihracattan bugün 135 milyar dolar rakamına geldiğini vurgulayan Rıfat Hisarcıklıoğlu, artık Türkiye’nin kısa vadede dünyanın en zengin 10 ülkesi arasına gir-mesinin, uzun vadede ise dünyanın en büyük ekonomisine sahip olmasının hedeflenmesi gerektiğini dile getirdi.

TD- IHK Berlin’e TaşındıTürk Alman Sanayi ve Ticaret Odası’nın yeni merkezi Berlin’de açıldı

Page 28: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

PORTRE

28

Berlin’de yaklaşık beş ay önce kurulan SPD ile CDU koalisyon hükümetinde, Sağlık Senatörlüğü Müsteşarlığı görevine

getirilen Emine Demirbüken-Wegner, üstlendiği bu görev ile adını Alman siyaset tarihine bir kez daha bir „ilk“ olarak yaz-dırdı. Bir kez daha yazdırdı, zira Demirbüken-Wegner siyasi kariyerinde bir çok ilke imza attı: Berlin’de ilk Türk kökenli Ya-bancılar Danışmanı olarak yıllarca Schöneberg Belediyesi’nde görev yaptı. Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi CDU’ya giren ilk Türk kökenli kadın politikacı oldu. CDU’nun önce Berlin Eyalet Yönetim Kurulu’na sonra Federal Yönetim Kurulu’na seçilerek, bir siyasi partide yöneticilik pozisyonuna yükselen ilk göçmen kökenli ünvanını kazandı. Yine Berlin’de CDU’dan seçilen ilk Türk kökenli milletvekili o oldu. Üstelik tüm bunları; hem Türk hem Alman toplumundan gelen bir çok tepkiye ve aykırı sese rağmen başardı. 1995 yılında CDU’ya girdiğinde Türkler ondan „CDU gibi bir partide ne işin var? Bu bizim davamıza ihanettir“ diye hesap sorarken, muhafazakar bir parti olan CDU’dakiler de „Bu Müslüman’ın aramızda işi ne?“ diye tepki gösterdiler ama Demirbüken-Wegner yılmadı, her iki toplumun karşısına çıkardığı güçlüklere göğüs gerdi, her iki tarafa karşı doğruları söylemekten de vazgeçmeyerek kendi çizdiği yolda istikrarlı bir şekilde başarıyla ilerledi. Hayatında „soruna değil çözüme odaklanmayı“ ilke haline getiren Berlin Sağlık Senatörlüğü Müsteşarı, 50 yaşındaki Emine Demirbüken-Wegner’in başa-rılarının sırrı belki de bu felsefede yatıyor. Çalışkan, disiplinli ve sorumluluk sahibi kişiliğiyle bilinen CDU’lu politikacıyla rö-portaj yapmak üzere makamında buluştuğumuzda siyaset ha-yatındaki başarıları neye bağladığını soruyoruz. O başarılarını büyük bir alçak gönüllülükle Almanya’da bir göçmen ailesinin ilk çocuğu olarak doğmasına bağlıyor. „Ailenin ilk çocuğu ola-rak ailem ile Alman toplumu arasında köprüleri kurma görevi benim oldu. Benden sonra gelen üç kardeşimin önünü açmayı ben kendime vazife bildim. Türk değerleri ile Alman değerleri

arasında kendi kişiliğime uygun değerler oluşturabilmek, gitti-ğim yolda annemi babamı kardeşlerimi kaybetmeden ve onla-rı da birlikte götürmeye çabalayarak ilerleme mücadelesi ver-mek, sanırım bendeki mücadeleci yönü geliştirdi ve hayata bir bütün olarak bakabilmeyi beraberinde getirdi. Kardeşlerimin yolunu açayım derken diğer çocuk ve gençleri de çok erken farkettim ve toplumu büyük bir aile olarak görmeye başladım. Çocuklarımızın ve gençlerimizin iyi eğitimli insanlar olarak ye-tişmeleri benim için çok önemli olduğu gibi yetişkinlerin de var olan eğitim olanaklarından yararlanıp kendilerini bir adım daha ileriye taşımaları da çok önemli!“

Berlin’de müşteşarlık görevine getirilen ilk göçmen kökenli olmasının yanısıra Almanya çapında da Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde müsteşarlık görevi yapan Zülfiye Kaykın’dan sonra ikinci göçmen kökenli müşteşar ünvanını hem kişisel tarihine hem de ülke tarihine yazdıran Demirbüken-Wegner siyaset basamaklarını birer birer tırmanırken çocuk ve gençlere özel bir önem verdiğini hep gösterdiği, kamuoyuna verdiği mesaj-larda onlara hep „Yanınızdayım“ duygusunu hissettirdi ve bu yüzden 2006 yılında Berlin Parlamentosu’nda CDU milletvekili olarak göreve başladığında partisinin Berlin’deki Aile ve Genç-lik Sözcüsü oldu.

Kendisi de iki çocuk annesi olan politikacı geçen ay 26 Nisan’da gerçekleştirilen Girls Day- Genç Kızlar Günü’nde de gençleri ih-mal etmedi ve bir grup kız öğrenciyi makamında ağırlayarak onlara hem kadın hem de göçmen kökenli bir siyasetçi olarak yaptığı çalışmaları anlattı, kız öğrencilerin sorularını yanıtladı, onlara bir kez daha „Mücadeleden yılmamalarını“ öğütledi.

Emine Demirbüken-Wegner ile röportajı yaparken müşteşar-lık görevine başladıktan sonraki haftaların, ilk 100 günün nasıl geçtiğini soruyorum. „İlk yüz gün çok hareketli geçti“ derken

Emine Demirbüken-Wegner

Berlin’in ilk Türk kökenli müsteşarı Emine Demirbüken-Wegner:

Sorunlarımıza değil çözümlere odaklanmalıyız!

Page 29: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

PORTRE

29

yüzüne, gözlerine ilk günlerin heyecanı ve yeni görevinde de yapacağı işlerle toplumun hizmetinde olmayı ilke edinmiş bir siyasetçinin kararlı ifadesi yayılıyor. Berlin Sağlık Senatörü Ma-rio Czaja ile birlikte beş yıl boyunca eyaletin sağlık politikaları-na yön verecek olan müsteşarın anlatacaklarını merak ve ilgiy-le dinlemeye devam ediyorum. „Önce senatörlüğün işleyişini kavramaya çalıştım. Bu süreçte çalışma planımızı hazırladık, çalışmalarımızın ağırlık noktalarını belirledik ve Berlin’in sağ-lık bütçesini düzenledik. Ben, kendi adıma yakın bir dönem-de eyalet sağlık kongresi organize edeceğim. Ekibimle bunun çalışmalarına başladık. Bildiğiniz gibi Berlin‘de çocuklar okula başlamadan önce sağlık kontrollerinden geçiriliyorlar. Bu kontrollerde çocukların sadece zihinsel ve bedensel gelişimle-ri kontrolden geçiriliyor. Ben bu kontrollere ruhsal gelimişin de dahil edilmesini istiyorum. Bu konuda uzman kişilerle gerekli görüşmeleri yaparak çalışmaları başlattım. Bu, benim üzerinde büyük titizlikle durduğum bir konu. Öte yandan belediyeler-deki sağlık dairelerinin durumunu ele alacağım. Bu konuya iliş-kin olarak da bir çalışma grubu oluşturdum. Sağlık dairelerinin hepsi, kendilerinden beklenen hizmetleri, iyi verip vermedik-lerine dair kalite kontrolünden geçirilecek. Bir de doktor soru-numuz var. Bazı branşlarda bazı ilçelerde doktorlar çok fazla bazılarında sayı çok düşük. Bunu da dengeleyeceğiz. Tıbbi mesleklerle bakıcı mesleklerinin birbir-leriyle daha sıkı irtibatta olmalarını sağ-layacak yöntemler düşünüyoruz. Ayrıca hastane doktoruyla ev doktorları arasın-daki irtibatın da çok daha yoğun olmasını sağlayacağız. „

Araya giriyorum ve Berlin’deki sağlık kurum ve kuruluşlarındaki göçmenlere yönelik „Hoşgeldin Kültürü“nün henüz is-tenilen seviyede olmadığını hatırlatıp bu konuda yapacağı çalışmaları öğrenmek istiyorum. Demirbüken-Wegner „Ben de tam bu noktaya değinecektim şimdi“ di-yerek „Hoşgeldin Kültürü“nün henüz iste-nilen seviyede yaygınlaşmadığını ancak bu yolda önemli adımlar atıldığını belir-tiyor ve günümüzde bir çok hastanede göçmen kökenli doktorların, hemşirelerin yöneticilik görevleri de dahil olmak üzere, hizmet verdiğini ancak köklü bir zihni-yet değişimi için sadece hükümetlere „Kapıları açın“ şeklinde seslenmenin yetmediğini, göçmenler arasında da sağlık sek-töründeki mesleklere ilginin artması gerektiğini, kemikleşmiş kalıpların ancak böyle kırılabileceğini, toplumdaki zihniyet dönüşümünün ancak böyle kırılabileceğini vurguluyor ve bu konuda da bir projesi olduğunu müjdeliyor. „Biz gençlerin ilgi-sini sağlık sektöründeki mesleklere çekmek için bir imaj kam-panyası açacağız. Sağlık sektörüne, sadece göçmen değil ge-nelde erkek gençlerin ilgisi az. Bunu da kırmak istiyoruz. Sağlık kurum ve kuruluşlarında; hemşire, doktor, sağlık uzmanı, te-rapist, sağlık personeli gibi sektörün tüm alanlarında çalışan göçmen kökenli sayısının artması gerekiyor. Zamanı gelince bu projenin detaylarını açıklayacağız.“

Emine Demirbüken-Wegner, göçmen kökenliler olarak bizim Almanya’daki, özelde Berlin’deki sorunlarımızın çifte vatan-daşlık hakkının kabulü ile yerel seçimlerde oy kullanma hak-kı talep etmekten öte, çok boyutlu olduğunu hatırlatıyor ve önemle vurguluyor „Sorunlarımızın çözümünü sadece dev-letten beklememeli, elimizde olan imkan ve olanaklarla, hem bireysel hem de örgütlü olarak sorunlarımızın çözümünün bir parçası olmalıyız. Sorunlarımızın çözümü de, karşımıza çıkan ya da çıkarılan tüm engellere sabırla direnerek, yılmadan ‚bu

toplumda biz de varız‘ demekten geçiyor. Varlığımızı da yaptı-ğımız işlerle göstermeliyiz, kuru laflarla değil!“

Berlin Sağlık Müsteşarı Emine Demirbüken-Wegner fikirlerini bir bir sıralarken başımla „Doğru! Ben de görüşlerinize katılı-yorum“ anlamında başımla işaret veriyorum ve kendisine bir soru daha soruyorum. „Evet, doğru, göçmenlerin Almanya’da ‚çok şey‘ yapması gerekiyor. Bu toplumda varlık gösterebil-mek için hayatın her alanında aktif olmak zorundayız. ‚Kurban rolü‘nden sıyrılmak, ‚Bu ülkede yabancıyız travması‘nı üzeri-mizden atmak, kabuğumuzdan çıkmak zorundayız. Yapma-mız gereken önemli işlerden bir tanesi belirleyici pozisyon-larda olmak, dolayısıyla siyasette göçmen sayısının artması gerekiyor. Siz ve diğer göçmen kökenli politikacılar gençlere örnek oldunuz, oluyorsunuz ama gençlerin siyasete ilgisi hala az. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?“ İşte sorunun cevabı:„Bunu sa-dece gençlerle sınırlamak istemem. Siyasete genel olarak bir ilgisizlik var. Her yıl meslekler arasında bir sıralama yapılır ve en güven duyulmayan meslek politikacılık olur. Politikacıla-ra oturdukları yerden para kazanan, tembel, yalancı insan-lar gözüyle bakılıyor. Halbuki biz yoğun çalışan işçileriz. Ağır fedakarlıklar yapmamız gerekyor ve bu fedakarlıklar zaman za-

man ailemizi de etkiliyor. Siyaset haki-katen çok özveri gerektiren bir çalışma alanı. Ama biz göçmen kökenliler buna rağmen bu alanda varlık göstermeli-yiz. Onun için de siyasi bilinçlenmenin çocuk yaşta, aile içinde başlaması ge-rekiyor. Evde çocuklarla, tabi onların anlayacağı dilde, belki de ‚Almanya’nın Türkiye’nin başbakanı kim, bakanların isimleri ne?‘ gibi oyun haline getirerek siyasete ilgilerini arttırabiliriz. Seçim dönemlerinde seçim afişleri üzerine yine çocukların anlayacağı dilde konu-şarak, onları siyasete yönlendirebiliriz. Okul hayatında da siyasi bilinçlenme şekillenebilir. Örneğin, ilkokulda sınıf sözcüsü olarak adımlar atılabilir. Bu sonra okul sözcülüğüne, giderek Ber-lin’deki okulların öğrenci sözcüsü ol-maya uzanır. Sonra bir siyasi partinin

öğrenci grubuna girilebilir ve tecrübeler toplanır. Sınıf sözcüsü olmak dengelere dikkat etmek demek, sorunlar çıktığında sorunlara çözüm bulmak demek, çözücü yollar yaratmak ara-bulucu olmak, sınıf ile öğretmen arasında köprü olabilmek ve bütün sınıf sözcüleriyle okul sözcüsü arasında köprüler oluştu-rabilmek demek, bu siyasetin ta kendisi. Sadece bu olayı böyle algılamak lazım tabii!“

Almanya’ya 8 yaşındayken gelen ve ilkokuldaki sınıfında tek Türk öğrenci olarak okul hayatına başlayan Emine Demirbü-ken-Wegner de siyaset yolunda adım adım ilerledi. İşçi bir ai-lenin kızı olarak yaşadığı Almanya’da kalıpları kırarak üniver-siteye gitmeyi başardı. Üniversite öğrencisiyken bir yandan okudu, hem göçmen hem de kadın olarak kendi kişisel kurtu-luşunun mücadelesini verdi, bir yandan da sosyal danışman, Almanca öğretmeni olarak çalıştı. Göçmenlerin Almanya’daki eşitlik mücadelesinde yıllar boyu dernek çatıları altında müca-dele verirken, erkek egemen toplumun üyesi bir kadın olarak, eşitlik mücadelesinde kadınların da varolduğunu gösterdi. Ama o henüz daha istediklerini yapmadığını inanıyor. „Başta göçmenlerin ama genelde tüm insanların sağlıklı ve huzur içinde yaşayabilmeleri için yapacağımız çok şey var“ diyor. Biz de kendisine röportaj için teşekkür ediyor ve „Başarılarının de-vamını“ diliyoruz. Bir de „Bol sağlıklı günler!“ Gülay DURGUT

Page 30: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

UYUM

30

Uyum Başarılı Almanya’nın başkenti Berlin’de göç-

menlerin Alman toplumuna uyumu-nun oldukça başarılı olduğu bildirildi. Berlin Eyaleti İstatistik Dairesi tarafından açıklanan bir araştırmanın sonuçlarına göre, 30 ila 35 yaşları arasındaki göçmen kökenlilerin eğitim düzeyi, 60 ila 65 yaş arasındaki göçmen kökenlilerden çok daha iyi bir seviyede.

Araştırmada, yaşları 30 ila 35 arasında de-

ğişen göçmen kökenlilerin yüzde 41’inin üniversiteye girebilecek konuma geldiği, bu oranın yaşlı göçmen kökenlilerde ise yüzde 20 civarında olduğu belirtildi.

Berlin’de okuldan diploma almadan ayrılan göçmen kökenlilerin oranının neredeyse yarı yarıya azaldığına dikkat çekilen araştırmada, yaşları 30 ila 35 arasında değişen göçmen kökenlilerin sadece yüzde 10’unun okuldan diploma almadan ayrıldıkları kaydedildi. Bu ora-nın yaşlı göçmen kökenlilerde yüzde 24

civarında olduğu bildirildi.

Meslek eğitimini tamamlamayan göç-men kökenlilerin oranının ise yüzde 37 ile çok yüksek olduğu, bu oranın Alman-lar arasında yüzde 11 civarında olduğu ifade edildi.

Berlin’e geçen yıl 3 bin Polonyalının, 2 bin 900 Bulgar vatandaşının ve 2 bin Romen vatandaşının geldiğinin ifade edildiği araştırmada, Berlin’de yaşayan 18 yaş altı her iki çocuktan birinin yabancı ya da göçmen kökenli olduğu kaydedildi.

Dini Cemiyetler Almanya’da yaklaşık 2 bin 350 cami ce-

miyeti ve cemevi bulunduğu, bunla-rın 2 bin 180’inde sürekli olarak bir imam veya dedenin görev yaptığı belirtildi.

Alman İslam Konferansı’nın Federal Göç ve Mülteci Dairesi ile Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi Vakfı’na yaptırdığı ‘’Almanya’da Dini Cemiyetlerin Yaşamı’’ konulu araştırma sonuçlandı.

Araştırmada Müslümanların kurduğu ce-miyetlerin çalışmaları, yapısı ve burada çalışan din adamlarının kökeni, mesleği, görevi ve oturum statüsü konularında bilgiler yer alıyor.

Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Fri-

edrich, araştırma sonuçlarını değerlen-direrek, ‘’Sonuçlar, İslami cemiyetlerin, imamların ve Alevi dedelerinin uyum sürecindeki rolünü ortaya koyuyor’’ dedi. Friedrich, bu araştırma ile İslam Konferansı’nın önemli bir çalışmayı başa-rıyla tamamlandığını belirtti.

Araştırma, Almanya’da yaklaşık 2 bin 350 cami cemiyeti ve cemevi bulunduğunu, bunların yaklaşık 2 bin 180’inde sürekli olarak bir imam veya dedenin görev yap-tığını ortaya koydu.

Bu cemiyetlerin hemen hepsinde sadece dini hizmetin verilmediği, Almanya’da çok geniş alanda bir cemiyet hayatının olduğunu gösterdiği ifade edilen araştır-mada, din görevlilerinin de homojen bir grup olmadığına işaret edildi.

Araştırmada, cemiyet başkanı olarak gö-rev yapan kişilerin yarısının ilk kuşaktan sonra gelen kuşaklar olduğu, din görev-lilerinin ise hemen hepsinin birinci kuşak olduğu kaydedildi.

Din görevlerinin Almanca bilgilerinin bir sonraki topluma oranla daha az olduğu değerlendirilen araştırmada, bu kişilerin diplomalarının ikinci jenerasyonunun diplomalarının ortalamasına göre yük-sek olduğu ifade edildi.

Araştırmada, din görevlilerinin büyük bir çoğunluğunun İslam’ın diyalogdan yana olduğunu ifade ettikleri, bunun yanı sıra imamların ve Alevi dedelerinin özellikle sosyal alanlarda kendilerini geliştirmeye açık oldukları kaydedildi.

Page 31: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

EKONOMİ

31

Hannover Sanayi Fuarı Almanya’da açılışı Başbakan An-

gela Merkel ile bu yıl konuk ülke olan Çin Halk Cumhuriyeti’nin Başbakanı Ven Ciabao tarafından yapılan Hannover Sanayi Fuarı, 69 ülkeden yaklaşık 5 bin firmayı bu-luşturdu.

Dünya teknolojisinin önde gelen firmalarının buluştuğu fuara 186 fir-ma ile katılan Türkiye, bu sıralamada Almanya, Çin ve İtalya’dan sonra 4. sırada yer alıyor.

Fuarda 5 numaralı salonda Türkiye’ye ayrılan bölümde ilk kez açılan T.C. Hannover Başkonsolosluğu Ticaret Ataşeliği standı ziyaretçi akınına uğ-radı. Hannover ticaret ataşeleri Kud-ret Ceran ve Esabil Yurdakul’un hazır bulunduğu standı Aşağı Saksonya Eyaleti Ekonomi, Çalışma ve Ulaştır-ma Bakanı Jörg Bode ziyaret etti.

Bode, burada yaptığı konuşmada, Türk firmalarının fuara gösterdiği ilgi-den memnun olduklarını belirterek, kendisinin Hannover Sanayi Fuarı’nın Türkiye’deki etkinliklerine de katıldı-ğını söyledi.

Bode, gelecek hafta 30 Alman iş ada-mı ile birlikte Türkiye’yi ziyaret ede-ceklerini sözlerine ekledi.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) tara-fından Türk milli standında verilen, Türk ve Alman iş adamlarını bir araya getiren resepsiyona Hannover Baş-konsolosu Tunca Özçuhadar, ticaret ataşeleri Ceran ve Yurdakul, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ataşesi Hacı Veli Bikirli, İTO başkan vekilleri Şekib Av-dagiç ve Dursun Topçu, Gebze Ticaret Odası Başkanı Naıl Çiller ile Türkiye ve Almanya’dan fuara katılan şirketlerin temsilcileri katıldı.

Şekib Avdagiç tarafından açılışı yapı-lan resepsiyonda konuşan Başkonso-los Özçuhadar, “Hannover’de düzen-lenen sanayi fuarına ülkemizin gurur duyacağı bir katılım sağlıyoruz. 186 firmamızla Almanya’yı saymazsak 69 ülke arasında 3. durumdayız. Bu, ül-kemizin geldiği ekonomik gelişmişli-ğin, sanayinin mümtaz bir ifadesidir. Bu müteşebbis ruhu, sizler gibi de-ğerli iş adamlarımızın sayesinde olan durumdur” diye konuştu.

Avrupa Kredi Kuruluşu

Amerikalı kredi derecelendirme kuruluşlarının Avrupa ülkelerinin

kredi notlarını düşürmesinin ardından gündeme gelen Avrupalı reyting ajansı projesi sermaye engeline takıldı.

Financial Times Deutschland gazete-sine göre, bu ajansın kurulması için ihtiyaç duyulan 300 milyon euroluk başlangıç sermayesinin toplanması mümkün görünmüyor. Danışmanlık şir-keti Roland Berger, ilk etapta Almanya ve Fransa’daki büyük bankalarının kuru-lacak yeni ajansa kredi vermesini umut ediyordu. Ancak gelinen son nokta iti-bariyle Alman ve Fransız bankalarının projeye sıcak bakmadığı ortaya çıktı.

Daha önce de Alman Sanayiciler Bir-liği (BDI) Avrupa için reyting ajan-sı kurulmasına karşı çıkmıştı. Ancak Standard&Poor’s, Moody’s ve Fitch’e al-ternatif olacak bu ajansı kurma düşün-cesinden yine de vazgeçmeyen Roland Berger’in Frankfurt merkezli bazı küçük finans gruplarının yardımıyla projeyi sürdürülebilmek için gereken sermaye-yi temin etmeyi hedeflediği öğrenildi.

AB’den kötü haberAkaryakıt daha da pahalı hale gelecek

AB Enerji Komiseri Günther Oettin-ger, akaryakıta yapılan zamların

aratarak süreceğini açıkladı. Oettinger, “Gerçek şu ki benzin ve motorinin fiyatı artmaya devam edecek.” dedi.

Siyasetçilerin akaryakıt istasyonlarında-ki keyfi fiyat artışlarına karşı uygulanma-sını istediği kontrol mekanizmalarının dahi yeni zamları engelleyemeyeceğini ifade eden CDU’lu Enerji Komiseri, yeni

fiyat artışlarına gerekçe olarak dünya genelinde artan petrol talebi ile yük-selen nakliye ve üretim maliyetlerini gösterdi.

ABD ile AB’nin İran petrolleri hakkında aldığı ortak ambargo kararının fiyat-lar üzerindeki etkisinin yaz aylarında daha da keskin hale geleceğini belirten Günther Oettinger, diğer yandan da akaryakıt fiyatlarının yarıdan fazlasının vergiler ve kesintilerden oluştuğunu hatırlattı.

Page 32: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

EKONOMİ

32

Almanya’nın Aşağı Saksonya eyale-tindeki Türk girişimci sayısında bü-

yük artış olduğu bildirildi. 

Hannover kentinde faaliyet gösteren Avrupalı Türk İşadamları Birliği (BTEU) tarafından “Türk kökenli iş adamları” konusunda yapılan araştırmada, eyalet-teki toplam nüfusun sadece yüzde 2’si Türk olmasına rağmen çalışan yaklaşık 51 bin Türkten 4 bin 800’ünün girişim-ci olarak faaliyet gösterdiği ve yüzde 7,4’lük bu oranın hiç de küçümsenecek bir rakam olmadığı belirtildi.

Araştırmada, Türk girişimcilerin 2011 yı-lında 2,25 milyar avronun üzerinde ciro yaptığı ve bunun işletme başına ortala-ma 450 bin avro anlamına geldiği ifade edilerek, bu artışın en önemli sebebinin Türk girişimcilerin çeşitli sektörlere el

atması olduğu kaydedildi. 

Araştırmaya göre, Türk işletmeleri milli-yet ayrımı yapmadan 24 bin kişiye istih-dam sağlıyor ve bu işletmelerin yüzde 12’si meslek eğitimi de veriyor.

BTEU Başkanı Ahmet Güler, araştırmayı Türk kökenli serbest meslek sahipleri-nin ve iş adamlarının başarılarına dikkat çekmek ve onların Alman ekonomisin-deki önemine vurgu yapmak amacıyla yaptıklarını belirterek, 2011 yılında 300 yeni Türk girişimcinin piyasaya girdiğini ifade etti. 

Türklerin girişimcilik alanında hala çok büyük bir potansiyele sahip olduğu-nu kaydeden Güler, “Girişimci oranının düşük olduğu bu eyalette açığı Türkler doldurmaktadır” dedi.

Rusya’nın en zengin iş adamı Ali-şer Usmanov, ülkesinin en büyük

3 cep telefonu operatöründen biri olan Megafon’da kontrolü ele geçir-di. Turkcell’in Rus ortağı Alfa Group ve İsveç-Finlandiya konsorsiyumu TeliaSonera’nin hisselerinden bir kısmı-nı 5 milyar dolara satın alan Usmanov, Megafon’da hisselerini yüzde 50’ye çı-kardı.

Megafon’da yüzde 31,1 hisseye sahip olan Usmanov, TeliaSonera’dan yüzde 8,2 ve Alfa Group’dan da yüzde 10,7 hisse satın aldı. Usmanov’un sahibi olduğu Kommersant gazetesine göre resmi süreç önümüzdeki günlerde t a m a m l a n a c a k . Yüzde 35,6 hissesi kalan TeliaSonera ile Usmanov’un AF Groubu, Megafon yönetiminde 3’er temsilci bulundura-cak. Bir de bağımsız direktör yönetimde yer alacak.

M e g a f o n ’ d a k i hisselerinin yüz-de 25’e çekmeyi planladığını açık-layan TeliaSonera, Megafon’da so-runun çözüldü-ğünü, ortaklara ödemelerin yapıla-bileceğini duyurdu. Teliasonera’nın Üst Düzey Yöneticisi (CEO) Lars Nyberg, Megafon’da yüzde

25 artı 1 hisseyi korumayı planladıkları-nı, hisselerini düşürseler de Megafon’da kalmayı sürdüreceklerini söyledi.

Megafon’da sorunun çözülmesinin ardından Turkcell’de kontrolü ele alma için çalışacaklarını kaydeden Nyberg yaptığı açıklamada, “Altimo Megafon’dan ayrılsa da biz Turkcell’le olan sorunların çözümü ve başarılı bir yönetim oluşturulması ile ilgili işbirliği-mizi sürdüreceğiz.” ifadesini kullandı.

2009’da Altimo ve TeliaSonera’nın ortak bir memarandum imzalayarak Turkcell ve Megafon’daki hisselerini ABD veya İngiltere’de kurulacak bir holding çatı-sı altında toplama planına Rus Yüksek

Mahkemesi 19 Şubat 2011’de ret kararı vermişti.

Megafon’un Rusya, Tacikistan, Abhazya ve Güney Osetya’da toplam 62,6 milyon abonesi bulunuyor. 2011 gelirleri 242,6 milyar rubleye (8,3 milyar dolar) ulaşan şirketin borsa değerinin 18-20 milyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor.

Özbek asıllı iş adamı Usmanov, Me-talloinvest ve diğer metal yatırımları ile Rusya’nın devleri arasında. Sanal dünyaya da yatırım yapan Usmanov, Rusya’nın ünlü sosyal paylaşım siteleri Vkontakte.ru, Odnoklassniki.ru ve Mail.ru portallarının da sahibi.

Türk girişimci sayısında büyük artış

Rus milyarder, Turkcell’in ortaklarından Megafon’u aldı

Satışlar mart ayında yüzde 0,3 arttıAvro bölgesinde mart ayında pera-

kende satışlar yüzde 0,3 arttı.

Şubat ayında yüzde 0,1 düşüşten, yüz-de 0,2 düşüşe revize edilen perakende satışların martta yüzde 0,2 düşeceği öngörülüyordu.

Mart ayında yüzde 1,2 gerilemesi bek-lenen perakende satışlardaki yıllık dü-şüş ise yüzde 0,2 olarak gerçekleşti. Perakende satışlar şubat ayında yüzde 2,1 düşüşten, yüzde 2,2 düşüşe revize edilmişti.

Page 33: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

EKONOMİ

33

Silahlanmaya 1,7 trilyon dolarStockholm Uluslararası Barış Araştır-

maları Enstitüsü (SIPRI) 2011 dünya askeri harcamaları raporunu açıkladı.

2011’de bir önceki yıla göre yüzde 0,3 artış yaşanan toplam askeri harcamalar 1,7 trilyon dolara ulaştı. Dünyanın en çok askeri harcamalarını yapan ABD, Fransa, Almanya, Hindistan, İngiltere ve Brezilya frene basarken, Rusya, Çin ve Türkiye askeri harcamalarını artırdı. Özellikle sıcak çatışma ve sorunların ya-şandığı Ortadoğu ülkeleri, Afrika, Kaf-kaslar, Doğu Avrupa ve Afrika’da askeri harcamalarda artış yaşanması dikkat çekiyor.

ABD 711 MİLYAR DOLARLA LİSTE BAŞI, RUSYA ÜÇÜNCÜ

Dünyanın en fazla askeri harcama-sını 711 milyar dolarla ABD yaptı. Washington’ın harcamalarının 2010’a göre yüzde 1,2 azalması dikkat çeker-ken, Çin askeri harcamalarını yüzde 6,7 artırarak 143 milyar dolarla dünya ikin-cisi oldu.

SIPRI raporuna göre geçen yıl 6. sıra-da yer alan Rusya askeri harcamalarını yüzde 9,3 artırarak, 71,9 milyar dolarla

üçüncü sıraya yerleşti. 2020-2030’a ka-dar modernizasyon çalışmaları planla-yan Rusya harcamalarını artırmaya de-vam edecek.

2008’den bu yana askeri harcama-larında yüzde 4 küçülen Fransa 62,5

milyar dolarla, yüzde 0,6 küçülen İngiltere de 62,7 milyar dolar-la Rusya’nın gerisinde kaldı. Yüzde 1,4 askeri harcamalarını azaltan Almanya ise 46,7 milyar dolar savunma harca-ması yaptı.

Müslüman Cumhu-riyetler arasında en fazla askeri harcama ise 48,5 milyar dolarla Suudi Arabistan’a ait. Ülkelerin askeri har-camalarının gayri safi milli hasılalarına oran-

ları açısından ise Suudi Arabistan yüzde 8,7 ile ilk sıralarda. ABD gayri safi milli hasılanın yüzde 4,7’sini, Çin yüzde 2’sini ve Rusya yüzde 3,9’unu silahlanmaya ayırdı.

TÜRKİYE’DEN SAVUNMAYA 18,6 MİLYAR DOLAR

Türkiye’nin askeri harcamaları 2008’de 16 milyar 767 milyon dolarken bu ra-kam 2011’de 18 milyar 687 milyon dolara yükseldi. Türkiye’nin askeri har-camaları 2002’de 21 milyar 202 milyon dolarla rekor kırmıştı. 2005’te 16 milyar dolar 537 milyon dolara kadar düşen askeri harcamalar yeniden yükselişe geçti. SIPRI raporuna göre 1988’de gay-ri safi milli hasılasının yüzde 2,9’u askeri harcamalara giderken, bu oran 1997’de yüzde 4,1’e kadar yükseldi. 2002’de yüz-de 3,9’a düşen askeri harcamaların payı, 2010’da yüzde 2,4’e geriledi. Türk Lirası cinsinden ise harcamaların sürekli art-ması dikkat çekiyor. 2002’de 13 milyon 641 bin TL olan savunma harcamaları

2011’de 29 milyon 934 bin TL’ye ulaşmış durumda.

Yoğun iç çatışmaların yaşandığı Suriye’de 2001’de 1,9 milyar dolar as-keri harcama rakamı, 2011’de 2,5 milyar dolara yükselmiş durumda. 2006’da 13 milyar dolar silahlanmaya ayıran İran’ın askeri harcamaları ile ilgili 2009’dan bu yana veri alınamıyor.

AVRUPA KISIYOR

Küresel ekonomik kriz ve bütçe açıkla-rının ABD ve Avrupa ülkelerinde aske-ri harcamalarda önümüzdeki yıllarda da kısmen daralmalara neden olması bekleniyor. ABD’nin özellikle Irak ve Afganistan’dan çekilme süreci ile birlik-te, askeri üs harcamalarının kısılması ve bütçenin küçülmesi öngörülüyor.

Avrupa’da borç sarmalında bulunan ül-kelerden Yunanistan 2008’den bu yana askeri harcamalarını yüzde 26, İspanya yüzde 18, İtalya yüzde 16 ve Belçika ise yüzde 12 azalttı. 2008’de 10 milyar do-lar askeri harcama yapan Atina, 2011’de silahlanmaya 8 milyar dolar ayırdı.

AZERBAYCAN ASKERİ HARCAMALARINI 10 KAT ARTIRDI

Ermenistan’la Yukarı Karabağ işgali nedeni ile sorunları bulunan ve petrol zengini olan Azerbaycan ise askeri har-camalarını 2008’den bu yana yüzde 89 artırdı. 2001’de sadece 300 milyon do-lar askeri harcama yapan Bakü, 2011’de 3 milyar dolar silahlanmaya harcama yaptı. Ermenistan ise aynı dönemde as-keri harcamalarını 147 milyon dolardan 414 milyon dolara çıkardı.

SIPRI’ya göre önümüzdeki yıllarda Orta-doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde askeri harcamalar yükselmeye devam edecek. Rapora göre herhangi bir muhtemel sa-vaş ise mevcut durumda dramatik de-ğişikliklere neden olabilir.

AB, uçak yolcularının ‘’her şeyini’’ bilecekAvrupa’daki güvenlik endişeleri, si-

yasetçileri vatandaşlarının özel ha-yatlarına daha fazla müdahale etme-ye yöneltiyor. Terörizm ve ağır suçları gerekçe gösteren AB İçişleri Bakanları, AB’ye gelen ve buradan dünyanın baş-ka ülkelerine giden uçaklardaki yolcula-rın bütün özel bilgilerini depolayacak.

Dün Lüksemburg’da toplanan AB İçişle-ri Bakanları, daha önce Amerika’nın 11 Eylül saldırılarından sonra uygulamaya koyduğu bilgi depolama merkezinin bir

benzerinin Avrupa’da kurulması konu-sunda anlaştı. Söz konusu anlaşma kap-samında uçak şirketleri yolcu listelerini, müşterilere ait kredi kartı veya ödeme şekli de dahil olmak üzere sistemlerine kaydettikleri bütün bilgileri uçuş yap-tıkları ülkelerin güvenlik birimlerine bildirecek.

Almanya İçişleri Bakanı Hans Peter Fri-edrich ise bakanların çoğunluğunun onay verdiği anlaşma aleyhinde görüş bildirdi. Friedrich, konuyla ilgili netleş-mesi gereken ayrıntılar olduğunu ve bunların üzerinde çalışılması gerektiği-ni kaydetti.

Söz konusu anlaşmanın Avrupa Parlamentosu’nda oylanması ve burada kabul edilmesi gerekiyor. Bunun ise ay-ları bulabileceği belirtiliyor.

Page 34: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

EKOLOJİ

34

Unsere Sonne ist ein gigantischer Fu-sionsreaktor, mit einer Lebensdauer

von etwa zehn Milliarden Jahren. Gerade einmal die Hälfte dieser für Menschen un-vorstellbaren Zeit ist verstrichen. Die Sonne wird also noch viel Energie zur Erde strah-len, wenn Uran, Kohle, Gas oder Erdöl längst aufgebraucht sind. Diese Energie kann mit Hilfe von Photovoltaik-Modulen in Strom umgewandelt werden.

Mittlerweile gibt es eine Vielzahl von Solarmodularten. Unter anderem sind da monokristalline und polykristalline Solarmodule, die in einem aufwendi-gen Herstellungsprozess zum Teil mit der Hand gefertigt werden. Im Gegen-satz dazu stehen mikromorphe Dünns-chicht-Solarmodule. Sie werden volla-utomatisch und ohne die Verwendung von giftigen Substanzen fabriziert. Die mikromorphe Technologie bietet den Vorteil, dass auch bei diffusem Lichte-infall, viel Strom gewonnen wird. Das macht sich vor allem an bewölkten Ta-gen oder auch bei Anlagen, die nicht nach Süden ausgerichtet sind, positiv bemerkbar. Für jede Region und jeden Analgentyp gibt es also optimal pas-

sende Solarmodule.

So wurden 2011 Photovoltaik-Anlagen mit einer Leistung von insgesamt rund 7.500 MW installiert. Dies führte dazu, dass die Photovoltaik ihren Anteil am gesamten deutschen Stromverbrauch von 1,9 Prozent im Jahr 2010 auf 3,1 Prozent im Jahr 2011 steigern konnte. Ende 2011 waren damit Photovoltaik-Anlagen mit einer Gesamtleistung von mehr als 24,8 GW installiert.

Der Anteil der Investitionen in Photo-voltaik im Jahr 2011 ist mit 15 Milliar-den Euro im Vergleich zu den Antei-len der Investitionen in die anderen Erneuerbaren Energien der größte. Insgesamt belaufen sich die ausgelös-ten Investitionen 2011 auf 22,9 Milli-arden Euro. Der Rekordwert von 27,8 Milliarden Euro aus 2010 konnte nicht übertroffen werden. Der Grund dafür ist die gelungen Kostensenkung in der Solarindustrie. Auch die Inventux Technologies AG, die an ihrem Pro-duktionsstandort Berlin-Marzahn rund 200 Mitarbeiter beschäftigt, hat durch eine kontinuierliche Verbesserung der

Herstellungsprozesse die Produktions-kosten deutlich reduziert. Das Berliner Solarunternehmen hat sich seit seiner Gründung 2007 kontinuierlich diversi-fiziert und realisiert als Systemanbieter Solaranlagen in Deutschland und Euro-pa. Wobei auch in der Türkei und weite-ren neuen Märkten erste mikromorphe Dünnschicht-Anlagen umgesetzt wer-den.

Der Zubau im ersten Quartal 2012 beläuft sich in Deutschland bereits auf rund 1.800 Megawatt neu installierter Photovoltaik-Leistung. Aufgrund die-ser Tatsache ist nun zu erwarten, dass der Anteil aus Solarstrom 2012 schon bei über 4 Prozent angelangt. Diese enorme Steigerung lässt hoffen, dass das von der Bundesregierung formuli-erte Ziel, deutsche Atomkraftwerke bis spätestens Ende 2022 abzuschalten, noch übertroffen werden kann.

Inventux Technologies AGWolfener Straße 2312681 Berlinwww.inventux.com

Wie viel leistet die Sonne?

Page 35: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3
Page 36: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

DİALOG

36

İslam Kabul Görmeli

Almanya’nın başkenti Berlin’de “Alemlere Rahmet Hz. Muhammed

ve Maide-i Kur’an” konulu bir prog-ram düzenlendi. Programda konuşan Berlin Eyalet Meclisi üyesi İlkin Özışık, Almanya’da İslam’ın toplumun tüm ka-demelerinde kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Tempodrom salonunda İslam Toplumu Milli Görüş (İTMG) teşkilatı tarafından gerçekleştirilen programın konukları arasında, Sosyal Demokrat Parti (SDP) Berlin Eyalet Meclisi üyesi İlkin Özışık, Hristiyan Demokrat Birlik Partisi Berlin

Eyalet Meclisi üyesi Michael Freiberg, Berlin Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Hasan Hayri Yaşar ve sivil top-lum kuruluşlarının temsilcileri de vardı.

Konuşmacılardan İTMG Berlin Böl-ge Başkanı Siyami Öztürk, Hz. Muhammed’in sünnetinin ve rehber-liğinin canlı kalmasının önemini vur-gulayarak, “Hayatımızın her alanında O’nu örnek almalıyız” dedi. Öztürk, Almanya’da yaşayan yabancıların ve özellikle Müslümanların kültürel ve dini değerlerinin zaman zaman hiçe sayıldı-ğı eleştirisinde bulundu. Almanya’daki

aşırı sağcı teröre de değinen Öztürk, suçluların ve onlara yardım edenlerin tüm ilişkilerinin ortaya çıkartılmasını istediklerini söyledi.

Berlin Eyalet Meclisi üyesi İlkin Özışık da, kendisinin Moabit semtinden eya-let milletvekili seçildiğini hatırlatarak, burada yaşayan Türklerin, Arapların ya da Müslümanların arzu ettikleri her tür-lü kariyeri yapabileceklerini dile getirdi. İslam’ın Almanya’da toplumun tüm ka-demelerinde kabul edilmesi gerektiğini ifade eden Özışık, “İslam Almanya’ya da ait bir değerdir” dedi.

Uludağ İlahiyat Fakültesi öğretim üye-si Adem Apak ise, Hz. Muhammed’in hayatından örnek vererek, Hz. Muhammed’in bütün insanları kuşatan bir peygamber olduğuna dikkati çekti. Apak, “Hz. Muhammed’in hayatı sadece ibadet yönüyle değil, her yönüyle ör-nek alınmalı” dedi.

Programda, Sultan Ahmet camisi ima-mı Metin Balcı ve Muhammed Buhayri tarafından Kur’an-ı Kerim okundu.

Menderes Singin

Şehitliğin önüne domuz başı konuldu

Almanya’nın başkenti Berlin’deki Şehitlik Camisi’nin duvarının önüne, bir domu-

zun kesilmiş başı konuldu.

Şehitlik Camisi’nin dernek başkanı Ender Çe-tin, bu konuda yaptığı açıklamada, duvarın önünde bir domuz başı bulduklarını belir-terek, bu olayı iki kişinin gerçekleştirdiğinin tahmin edildiğini söyledi. 

Şehitlik Camisi’nin daha önce de duvarı bo-yayla kirletilmiş ve cami derneğine tehdit mektubu gönderilmişti.

Aralarında Halil S. adlı Türk köken-li bir Alman vatandaşının bulun-

duğu 4 kişi hakkında, terör örgütü El Kaide adına Almanya’da saldırı plan-lamak suçundan Düsseldorf Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde dava açıldı. Karlsruhe kentindeki Federal Başsav-cılık tarafından yapılan açıklamada, Alman vatandaşı olan Halil S. ile Fas va-tandaşı Abdeladim El-K, Fas ve Alman vatandaşı Jamil S. ve Alman ve İran va-tandaşı Amid C. hakkında El Kaide üyesi olmak ve örgüt adına Almanya’da saldı-

rılar planlamak suçlarından 26 Nisan’da dava açıldığı belirtildi. Açıklamada, El Kaide’nin 2010 başlarında Almanya’da ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde saldı-rılar yapmayı planladığı, söz konusu ör-güt üyelerinin de Almanya’da saldırılar yapabilmek için hedef belirlemeye ça-lıştığı, bu süre içinde Halil S. dışındaki ör-güt üyelerinin yakalandığı ifade edildi.

Diğer örgüt üyelerinin yakalanmasına rağmen Halil S’nin bir süre daha kim-liğini gizli tutmayı başararak, hedef

aramaya devam ettiği ve internet üze-rinden sözde satışlarla dolandırıcılık ya-parak, saldırılar için para ve silah temin etmeye çalıştığı, buna rağmen 8 Aralık 2011’de Bochum kentinde yakalandığı kaydedildi.

Daha önce Alman basınında yer alan bazı haberlerde, El Kaide üyesi grubun Berlin’deki Federal Meclis (Bundestag) binasına da saldırı düzenleyebileceği yönünde bazı iddialara yer verilmişti.

“Salafistler, ideolojik temeli yaratıyor”

Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, radikal dinci terörün, ülkede ya-şayan Salafistler’in öğretilerinden kaynaklandığını savundu. Bakan Friedrich,

Salafistlerin çok tehlikeli olduğunu belirterek, “Salafistler, şiddet yanlısı olan birçok kişi için ideolojik temeli yaratıyor” şeklinde konuştu.

Salafistlerin Almanya dışında da en dinamik “İslamcı” hareketi oluşturduğunu ifa-de eden Friedrich, “Fanatik yandaşları Almanya için büyük bir tehdit oluşturuyor. Sebepsiz yere 2010 yılından beri ülke çapında güvenlik makamlarımızın gözetimi altında bulunmuyor” dedi.

Öte yandan Berlin polisi, Salafistlerin başkent Berlin’de de ücretsiz olarak Kur’an-ı Kerim dağıttığını, “Pro Deutschland” adlı aşırı sağcı partinin de bir gösteri düzenle-mesine rağmen şu ana kadar herhangi bir olayın yaşanmadığını bildirdi.

Salafistler, birçok kentte ücretsiz olarak Kur’an-ı Kerim dağıtıyor.

El Kaide adına saldırı planlamak”dan dava açıldı

Page 37: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3
Page 38: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

KÜLTÜR-SANAT

38

1.Berlin Türk Filmleri Haftası’nı (BTFH) kurdunuz ve BTFH 10 yılı geride bıraktı. Berlinli sanatçı Sazak, neden böyle bir etkinliğe gereksinim duydu?

Berlin’de o yıllarda daha önce var olan ve Türk filmleri gös-teren sinemalar yok olmuş onun yerini evlerde seyredilen videolar almıştı. Sonra da DVD ile tanıştık. Sinemalarda gös-terilmeyen Türk filmleri bir türlü Alman seyirciye ulaşmıyor-du. Seyircisi sadece Türkiye kökenli vatandaşlardı. 2001 yı-lında bazı yenilik ve değişiklik yaşadık. Şener Şen ve Yavuz Tuğrul imzalı film “Eşkiya“ Türkiye’de 2 Milyon seyirciyi aşmış, Avrupa’da 300 bine yaklaşmıştı. Bu bir dönüm noktasıydı. “Arz e Talep” meselesi. Demek ki iyi film olursa seyircinin ilgisi olu-yordu. 2001’de Yılmaz Erdoğan’ın “Vizontele” adlı filmi gös-terime girdi. Benim de organizasyonunda destek verdiğim “Vizontele” o yıllarda Almanya’da 240 bin seyirci tarafından izlendi. Bir gün festival sırasında, Berlinale’nin başkanı Koss-lick ile karşılaştım. Kendisine şu soruyu yönelttim. “ Neden festivalinize Türk Filmleri seçmiyor sunuz?” dedim. Kosslick,” festivalde Türk filmi var ya”şeklinde yanıt verdi. “Duvara Karşı Türk filmi” dedi. Fatih Akın Türk kökenli sanatçı olduğu için filmi de Türk filmi oldu çıktı. Film sonra Altın Ayı Ödülü aldı. Anında Türk’lükten çıkıp Alman filmi oldu. İşte o gün bende öfke ve hayal oluştu. Bu tam 10 yıldır sürüyor.

2. Biraz gerilere gidince sizin tiyaro sanatçılık yıllarınızla karşılaşıyoruz. O yılları Selçuk Sazak nasıl yaşadı? Sizce sanat yaşamınızın önemli bir dama taşı mı tiyatro yılları?

Tiyatro yıllarım hep inişli çıkışlı geçmiştir. Her oyuncunun başına geldiği gibi. 1982’de Freiburg Şehir Tiyatrosu’nda başlayan macera Bonn Şehir Tiyatrosu, Berlin Schaubühne ve Kassel Devlet Tiyatrosu’yla uzadı gitti. 1987’de Berlin’de Tiyatrom’a geldim. Sonra bir dönem İzmir Devlet Tiyatrosu maceram oldu. Tiyatro Aktuell’in kuruluşu ve Berlin’de Al-manca tiyatro yapma dönemleri başladı. Tiyatro benim için dama taşı değil ama mesleğimin dama taşı. Meslek diyorum, çünkü biz sanatçı değiliz. Yaptığımız iş sanat değil, zenaattir. Bir oyuncu sanatçı değildir. Tiyatroda yazardır sanatçı. Yönet-men bile iyi bir zenaatkardır.

3. Daha sonra sinemaya geçtiniz. Yine Berlin’de başladı bu, ancak Berlin sınırları size dar geldi gibi mi?

Sinemaya geçmedim..Türkiye`de televizyonda bazı dizilerde

göründüm. Berlin sınırla-rı dar gelmez bana ama oyunculukta ya da yönet-menlikte tıpkı bir futbol-cu gibi arada bir takım ve antrenor değiştirmek iyi oluyor gibi. O yüzden Türkiye`de de çalışmala-rımı sürdürüyorum. Ama hep şu intiba oluşuyor maalesef: Türkiye`de çalı-şıyorsan sorulan ilk soru: “Döndün mü” oluyor..Berlin`e geldigimde de “Türkiye`ye yerleşmişsin” diyorlar..Yok öyle birşey. Berlin`den Istanbul`a günde 6 uçak kalkıyor. 2,5 saatte ordasınız. Hamburg`a trenle gider gibi.. Niye döneyim ki? Ayrıca ben Berlin’i çok seviyorum ve Istanbul`da uzun süre yaşayabilecegi-mi sanmıyorum.

4. Türkiye’de dizilerden tanınıyorsunuz? Hangilerinde oynadınız? Neden yönetmenlik, dizi oyunculuğundan daha etkin oldu?

Türkiye`de ilk dizim 2005 yılında çektiğim „ Kod Adı“ adlı di-zidir. Abdullah Çatlı’yı oynamıştım ve bu rol uzun süre bana yapışıp kalmıştı. Sonra, „Sessiz Gemiler“ , „Bahar Dalları“ bunu izledi. Geçenlerde konuk oyuncu olarak „ Öyle Bir Ge-çerki Zaman“ adlı dizide oynadım. Yönetmenlik dizi oyuncu-lugundan daha etkin olmasının nedeni, kafamda anlatmak isteğim bir hikayedir. Yönetmen olarak ne kadar metne bağlı kalmaya çalışsam da bir süre sonra ondan uzaklaşır ve kendi hikayeme dönüştürürüm oyunu. O yüzden oyun yönetmeyi dizi çekmeye tercih ederim..

5.Yönetmenliğinizden bahsettik. Bu konuda Berlin‘li Sel-çuk Sazak ne tür yenilik getirdi ?

Yönetmen olarak bir yenilik getirdiğimi sanmıyorum. Bir ilk de olduğunu sanmıyorum ama yıllar önce söylemiştim. Tür-kiye kökenli tiyatrocuların artık oyunlarını Almanca sahnele-meleri gerekir. Türkçe tiyatro yapacaksam bunu Türkiye`de yaparım daha iyi. Burada Alman toplumuyla kaynaşmak isti-yorsak yaşadığımız ülkenin dilinde yapmak daha iyi olur diye düşünüyorum. Berlin Türk Filmleri Haftasi buna bir örnek ola-bilir mesela..Almanca alt yazılı gösterdiğimiz tüm filmleri % 80 Alman seyirci izliyor..

6. Siz Berlin-Türkiye arası mekik dokuyorsunuz? Çok uluslu üretim ya da sanatsal üretimde sınırların olmama-sı sizin sanat yaşamınızda nasıl bir önem ifade ediyor?

Bu güzel bir soru...Düşünün 2 ayrı dil konuşuyorsunuz. İki ayrı ülkede mesleğinizi icra ediyorsunuz. Eskiden Balerinleri hep kıskanırdım. Mesleklerini icra etmeleri için dil bilmeleri gerekmiyor. Çünkü dansın dili vücut. Dil sorununu çözdüy-seniz mesleğinizi sınırların ötesinde, dünyanın her yerinde icra edebilirsiniz. Bundan daha da güzel birşey tahayyül ede-mem..

Hem Türkiye`de hem Almanya`da çalışabilmek çok güzel bir duygu benim için..

Selçuk Sazak

Page 39: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

KÜLTÜR-SANAT

39

Hitler’in kitabı, yayına hazır

Almanya’da basılması, dağıtılması ve yayınlanması yasak olan Nazi diktatörü Adolf Hitler’in ‘’Kavgam’’ adlı kitabı-

na yönelik yasağın kaldırılacağı bildirildi. Yayın hakları Bavye-ra eyalet hükümetinde bulunan kitabın şimdiye kadar basımı eyalet yönetimi tarafından engelleniyordu.

Bavyera hükümetinin kitap üzerindeki telif hakkı 2015’ten iti-baren sona erecek. Böylelikle kitabın üçüncü kişilerin izni ol-madan 2016 yılından itibaren piyasaya sürülmesi bekleniyor. Hitler’in 1924 yılında tutuklu bulunduğu cezaevinde kaleme

aldırdığı kitap, Nazi ideolojisinin yanı sıra Hitler’in hayatın-dan kesitler de içeriyor.

Bavyera Eyaleti Maliye Bakanlığı, kitabın basılması halinde Nazi soykırımına maruz kalmış insanların rencide olacağı ko-nusunda uyardı. Maliye Bakanı Markus Söder, kitabın kötüye kullanılmasından endişe ettiklerini dile getirdi. Nazi rejimi döneminde Almanya’da evlenen çiftlere de he-diye olarak verilen kitabın 1945’e kadar 10 milyondan fazla sattığı belirtiliyor.

29 Nisan’a kadar süren Berlin Türk Film Haftası, ‘’Zenne’’ fil-minin gösterimi ile açıldı.

Film haftasının açılışına Berlin Eyaleti Başbakanı Klaus Wowe-reit, T.C. Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, Başkon-solos Mustafa Pulat, Pankow ilçesi Belediye Başkanı Matthias Köhne, oyuncular Hülya Koçyiğit, İlker İnanoğlu, yönetmen Türker İnanoğlu, Berlin Eyalet Meclisi’nden bazı milletvekili ve çok sayıda sinemasever katıldı.

Wowereit, açılışta yaptığı konuşmada, Türk Film Haftası’nın 10. Yılına dikkati çekerek, film haftasına başlamanın zor ve cesaretli bir iş olduğunu belirtti.

Film Haftası’nın açılış filmi “Zenne” ile ilgili de Wowereit, hoş-görü kültürünü geliştirmekle birlikte, farklı olanı kabulen-mekle de mümkün olabileceğini kaydetti.

Karslıoğlu da Türkiye’de son yıllardaki değişim ve dönüşüm-den bahsetti.

Türkiye’de daha önce tabu olan ve konuşulamayan konula-rın, artık rahatlıkla dile getirilebildiğinin altını çizen Karslı-oğlu daha çok demokrasiden yana olduğuna vurgu yaptı. Karslıoğlu, “Yönümüz demokrasi, daha çok demokrasi, daha çok insan hakları taraftarıyız “ dedi.

Karslıoğlu, film haftasının konusunun ‘’İstanbul’’ olmasından dolayı da memnuniyet duyduğunu ifade etti.Hülya Koçyiğit ve Türker İnanoğlu’na ‘’Onur Ödülü’’

Berlin Türk Film Haftası’nın açılışı kapsamında Türk sineması-na katkılarından dolayı Hülya Koçyiğit ve Türker İnanoğlu’na ‘’Onur Ödülü’’ verildi.

Hülya Koçyiğit’e ödülü oyuncu Kerem Can verdi. Türker İnanoğlu’nun ödülünü ise Almanya’da çeşitli dizilerde rol alan oyuncu Sıla Şahin takdim etti.

Koçyiğit konuşmasında, sinemanın çok güzel bir dili olduğu-nu, bütün insanların birbirlerini anlayabilmeleri, birbirlerinin kültürlerinden haberdar olabilmeleri için sinemanın en güzel araç olduğunu anlattı.

“Berlin’in benim hayatımda çok önemli bir yeri var” diyen Koçyiğit, “Susuz Yaz” filminin Berlin Film Festivali’nde en iyi film ödülünü aldığını hatırlattı.

Almanya’da iki Türk filmi yaptığını belirten Koçyiğit, Berlin’de Kreuzberg semtinde 30 yıl önce çektikleri filme de “Almanya acı vatan” ismini verdiklerini kaydetti.

İnanoğlu da ka-mera arkası çalış-malar yaptığını ve bunun da oyun-culuktan daha da çok heyecan ya-rattığını ifade etti.

55 yıldan bu yana sinemayla içiçe olduğunu kayde-den İnanoğlu, 198 uzun metrajlı sine-ma filmi, 2 bin 620 bölümden oluşan televizyon dizisi çektiğini katdetti.

Türk Film Haftası’nda “Gelin, Hudutların Kanunu, Zenne, Güzel Günler Göreceğiz, Unutma Beni İstanbul, Kurtuluş Son Durak, Aşk Ve Devrim, Gölgeler Ve Suretler, Geriye Ka-lan, Mar/Yılan, Kaybedenler Kulübü, Labirent, Bir zamanlar Anadolu’da, Bu Son Olsun, Geriye Kalan benzeri filmler gös-terildi.

10. Berlin Türk Film haftası

Page 40: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SAĞLIK

40

Yüksek Tansiyon

N. Serpil Öcal

Nedir? Almanya ve diğer gelişmiş ülke-lerde en sık rastlanan hastalıkdır. Özel-likle Almanya’da yıllık 300.000 kişinin ölümüne yol açan, en tehlikeli ve ölüm-cül hastalıkların başında gelir. Yüksek tansiyonun üst değeri 140’ı aşıyorsa, alt değeri 90’ı aşıyorsa hiper tansiyon teş-hisi konulur.

Neden? Tansiyonun yükselmesi fiziksel ağır çalışmalarda, koşularda, heyecan-da vücut için gerekli bir fonksiyondur, çünkü organlar, kaslar ve beyin daha fazla enerji ve oksijen ister. Eğer tansi-yonun yükselmesi bu sayılan istisna-ların yanısıra geceleri de görülüyorsa, sürekli yüksek değerler ölçülüyorsa, damar tıkanıklıklarına, kalp enfarktüs-lerine, beyin kanamaları ve felçlere yol açabilir.

Nasıl? Hastalık belirtileri başağrısıyla, görme ve konsantrasyon bozukluğuy-la, yüzde kızarmalar ve yanmalarla, kalp çarpıntısıyla kendisini gösterebilir. Çoğu zaman hastalar tansiyonlarının çıktığını fark etmezler. Bir tesadüf sonu-cu teşhis konulabilir.

Kim? Genelde orta yaşlı, kilolu insan-ların bu hastalığa kapılması olağandır. Ailede hipertansiyon var ise, sağlıklı akrabaların da düzenli bir şekilde tansi-yon ölçmeleri tavsiye edilir. İrsi olasılığı

yüksektir. Tiriod bezinin fazla çalışması ve böbrekler çıkışındaki damarlarda oluşabilen tümörler de yüksek tansiyo-na yol açar. Hipertansiyon hastalarının bir çoğunun hastalığının nereden gel-diği bilinmez.

Tedavi? En kolay ve yan etkisiz tedavi kilo vermektir. Hatta tüm hiper tansi-yon hastaları normal kilolarına gelmiş olabilseler, bu günkü hiper tansiyon hasta sayısı yarıya düşer. Bunun yanısıra yaşa uygun sporlar (yürüme ve yüzme) da tansiyonu düzeltmek için en sağlıklı yöntemlerden biridir. Tabii ki yiyecek-lerdeki tuzu azaltma mutlaka tavsiye edilir. Bunun yanısıra ve en önemli ya-pılacak ilk adım ev doktorumuza gidip onunla tedavi imkanlarını konuşmak olacaktır.

BluthochdruckWas? Entwickelten Industriestaaten und Deutschland ist Bluthochdruck eines der häufigsten Erkrankungen. Allein in Deutschland sterben jährlich 300.000 Menschen an Bluthochdruck und deren Folgen. Somit gehört er an die Spitze der am tödlichsten verlau-fenden Erkrankungen. Hochdruck ist definiert, wenn der systolische Wert über 140 und der diastolische Wert über 90 ist.

Warum? Der hohe Blutdruck ist not-wendig bei körperlichen schwerer Ar-beit, beim Laufen und bei Gefühlserre-gungen, weil die Organe, die Muskeln und das Hirn mehr Energie und Sau-erstoff braucht. Sollte der Blutdruck außerhalb dieser Ausnahmesituatio-nen und nachts erhöht sein, kann er ve-rantwortlich sein für Gefäßverschlüsse, Herzinfarkte, Hirnschläge und daher herrührende Halbseitenlähmungen.

Wie? Häufig werden Kopfschmerzen, Sehbeeinträchtigungen, Konzentrati-onsstörungen, Gesichtsröte und –bren-nen, Herzrasen als erste Symptome berichtet. Nicht selten merken die bet-roffenen nicht einmal, dass der Blutd-ruck erhöht ist und die Diagnose wird zufällig gestellt.

Wer? Oft sind die Menschen mittleren alters, übergewichtig von Bluthoch-druck betroffen. Wenn in der Familie je-mand Hochdruck hat, sollten auch die gesunden Verwandten regelmäßig ih-renBlutdruck kontrollieren. Erbliche Be-lastung ist hoch. Eine Schilddrüse, die zu viel arbeitet und Geschwulste am Ausgang der Nieren können ursächlich für Bluthochdruck die Faktoren sein. Bei den meisten Hochdruckpatienten kennt man die Krankheitsursache nicht.

Therapie? Am leichtesten und ganz ohne Nebenwirkungen wird Gewichs-treduktion empfohlen. Könnten alle Hochdruckpatienten ihr Gewicht nor-malisieren, würde die Hälfte der Bet-roffenen Gesund werden! Daneben ist das körperliche Training in Form von Ausdauersport (Walking und Schwim-men) die gesündesten Therapiefor-men. Natürlich haben viele schon von der Reduktion von Salz in der Nahrung gehört, was unbedingt zu empfehlen ist. Neben all diesen Methoden ist als erster Schritt das Aufsuchen des Hau-sarztes zur weiteren Beratung und Be-handlung unverzichtbar.

Stroke dergisinin internet sitesinde yayımlanan araştırma-ya göre, günde dört porsiyon az yağlı süt ürünü tüket-

mek, inme riskini yüzde 12 azaltıyor.

Stockholm’deki Karolinska Enstitüsü bilim adamları, Dr. Su-sanna Larsson başkanlığında yaptığı araştırmada, 45 ile 83 yaş arasında 75 bin sağlıklı İsveçli kadın ve erkeğin beslen-me alışkanlıklarını, yaşam tarzını ve sağlık verilerini değer-lendirdi.

Düzenli olarak az yağlı süt ürünü tüketenlerin iskemik inme geçirme ihtimalinin ise yüzde 13 azaldığı görüldü.

Bilim adamları, bu ürünlerin inme riskini azaltmasının, sağ-lıklı beslenmenin tansiyon üzerindeki olumlu etkisiyle bağ-lantılı olduğunu tahmin ediyor. İsveç’te genelde az yağlı süt ürünlerine eklenen D vitamininin de rolü bulunabileceği belirtiliyor.

Az yağlı süt ve süt ürünleri inmeye karşı koruyorAz yağlı süt ve süt ürünlerinin, inme geçirme ihtimalini azalttığı ortaya çıktı.

Page 41: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

SPOR

41

Dortmund şampiyon

Almanya Birinci Ligi Bundesliga’da Mönchengladbach’ı 2-0 yenen Borussia Dortmund sezonun bitimine 2 hafta

kala şampiyonluğunu ilan etti. Borussia Dortmund’un gol-leri Kagawa ve Perisic’den geldi.

2011-2012 sezonunun şampiyonu Borussia Dortmund oldu. Sahasında Monchengladbach’ı 2-0 yenen Westfallen ekibi şampiyon oldu. Bitime 2 hafta kala şampiyonluğunu ilan eden sarı - siyahlılar, geçen sezon da mutlu sona ulaş-mıştı.

Sezona kötü bir başlanğıç yapan Borussia Dortmund, yeni oyuncuların takıma adaptesi ile kendisini çabuk topladı. Geçen sezonun şampiyonu sarı - siyahlı ekip bu genç oyun-culardan kurulu kadrosu şampiyonluğunu ilan etti. Jürgen Klopp, yönetimindeki sarı - siyahlı ekip Bayern Münih gibi dev takımların yer aldığı Alman Birinci Ligi Bundesliga’da mütevazi kadrosu ile şampiyonluk ipini göğüsledi.

Günler öncesinden şampiyonluk kutlamaları için hazırlık yapan şehir yönetimi ise, kutlama alanına cam yasağı koy-muştu. Alman milli takımında forma giyen Türk kökenli fut-bolcu İlkay Gündoğan ise, Borussia Dortmund’a transfer olur olmaz şampiyonluk yaşadı.

Taraftarlar takımlarının şampiyomlarını ‘Heja BVB’ sloganla-rı ile kutladılar. Almanya, 2020 ’ye aday değilAlmanya’nın, 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası organi-

zasyonuna ev sahipliği yapmak üzere aday olmayacağı bildirildi.

Alman Futbol Federasyonu (DFB) tarafından yapılan açık-lamada, DFB Başkanlığı’nın bugün Frankfurt’ta yaptığı top lantıda, 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı düzenlemek için UEFA’ya resmi bir müracaatta bulunulmaması yönünde karar alındığı belirtildi.

DFB Başkanı Wolfgang Niersbach, Avrupa’nın en iyi takımla-rını ve onların taraftarlarını Almanya’da misafir etmenin çok cazip bir düşünce olduğu ifade ederek, ancak kendilerinin 2006 ve 2011 yıllarında dünya futbol şampiyonlarını düzen-lemelerini göz önüne aldıklarını ve bu nedenle diğer ülke-lerin de ev sahibi olma hakkı olduğu kararına vardıklarını kaydetti.

Berlin’de Cool Golf

Berlin’de ‘’Cool Golf’’ adlı dernek, maddi durumu iyi olma-yan ailelerden gelen çocuklara da golf sporunu sevdir-

me hedefiyle yola çıktı.

Golf Derneği Başkanı Ömer Başkan, yaklaşık 6 ay önce bir grupla ‘’Cool Golf’’ derneğini hayata geçirdiklerini söyledi. Başkan, golf sporuna ilgisi olmayan ve maddi durumu bu sporu yapmaya uygun olmayan ailelerin çocuklarına golf sporunu öğreteceklerini ifade etti. Başkan, „ Biz dernek ola-rak bu sporu sevdirmeyi ve çocuklarımızın, gençlerimizin iyi golfçu olmaları için onlara destek vermeyi hedefledik“ dedi.

Berlintürk’e dernek kurma aşaması ve gelişimi ile ilgili özel açıklamada bulunan Başkan, okullarda seçme sistei ile 10 ayrı çocuğu spor için ayırdıklarına dikkat çekti. Başkan, „ Biz bu çocuklara her hafta Cumartesi günü Berlin sınırları dı-şındaki golf sahasında antrenman yaptıracağız. Çocukların golf oynamak için gerekli olan tüm ihtiyaçlarını üstlendik. Onlara sadece ekipman ve golf sopası temin etmiyoruz, aynı zamanda Berlin’de buluşma noktası belirleyip onları antrenmana getirip götürüyoruz’’ açıklamasını yaptı.

Golf sporunun özellikle Berlin’de toplumun hemen her ke-siminde ve her sosyal düzeyde kabul görmesini istediklerini belirten Başkan, böylelece çocukların ve gençlerin özgü-venli olacaklarına da inandıklarını kaydetti. Başkan ayrıca sözkonusu çocukların hedefleri olan, boş zamanını iyi de-ğerlendiren bireyler haline geleceklerinin altını çizdi.

Golf sporu Antrenmanına katılan gençlerin sayısında artışa gidileceğini de aktaran Başkan, bu konuda da seçici davran-dıklarını ifade etti. Başkan, „ çocukların ve gençlerin antre-man çalışmasında, kendilerini anlayan Türk antrenör Cengiz Bölükbaşı tarafından çalıştırılmasını yerinde bir kara olarak gördük“ dedi.

Page 42: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3
Page 43: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3

DTP Ambulante Hauskrankenp�ege GmbH

DTP-ZentraleLützowstr. 1110785 Berlin

DTP KreuzbergSkalitzerstr. 13810999 Berlin

DTP FrankfurtKönigsteinerstr. 8365929 Frankfurt am Main

Tel.: 030 25 79 79 51 www.dtp-p�ege.de

„Leben, unbeschwert in den eigenen vier Wänden“

Page 44: berlintürk Mayis / Mai 2012 #3