Bedenin Egitimi ve Farkindalik - İslam ve Spor

Bedenin Eğitimi ve Farkındalık

ب


Konu Başlıkları Kuvvetli Olmanın Önemi ve Farkındalık Kur’an-ı Kerim’den Misaller Efendimiz ve Sahabeler Zamanında Spor Efendimiz’in Vücut Yapısı Osmanlı’da Spor Dünya’da Spor Spor’un Fiziksel ve Ruhsal Kazanımları Beyin Fırtınası


Farkındalık ve Niyet

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm

Güç ve kuvvet, sadece Allah’ın yardımıyla elde edilir

Onları siz Bedir’de kendi kuvvetinizle öldürmediniz; fakat onları Allah öldürdü,Resûlüm! Bir avuç kumu attığın zaman da sen atmadın,

fakat Allah attırıp onları perişan ve mağlup etti.

(Enfal Suresi, 17)

‘’Güçlü mü’min zayıf mü’minden daha hayırlıdır ve Allah’a daha sevimlidir’’

(Müslim, "Kader," 34)


Kur’an-ı Kerim‘de Kuvvetli Olmanın Önemi

Ey iman edenler!

O düşmanlara karşı gücünüz yettiği kadar her türlü kuvvetten ve besili atlardan harp araçlarından hazırlayın ki …

(Enfal Suresi, 60)


Efendimiz’in Vücud Yapısı

* Resûlullah'ın bütün vücudu düzgündü. Ne şişman ne de zayıftı. (İbnü'l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamberimizin Hayatı, 344)

* Resûlullah'ın elleri iriydi, avuçlarının içi geniş idi.(İbnü'l-Cevzi, age, 342; İmam Ahmed, Müsned, 111/107; Beyhakî, age, I/216; I/214)

* Resûlullah Efendimiz'in omuzları genişti. (Buharî, Kitâbü'l-Menâkıb, 23)

* Resûlullah'ın ayaklarının altı düz değil, çukurdu. Ayakları hafif etliydi. Ayaklarının üzerine su döküldüğü zaman etrafa yayılırdı. (Suyuti, age, 1/131; Beyhakî, age,

I/214, 125)

* Resûlullah normalden daha uzun, çok uzun olandan kısaydı, yani uzuna yakın orta boyluydu. (Zebîdî, age, VII/145, Tarihu İbn Asakir, I/333)

* Peygamberimiz yürüdüğü zaman sür'atli ve kuvvetli yürürdü. O'nun arkasında yürüyen biri koşarcasına giderdi, yine O'na yetişemezdi. (Suyuti, age, 1/131)


Aişe Validemizle Koşu Yarışı

Bir sefer sırasında Peygamber ile bir koşu yaptık ve yarışı ben kazandım.

Daha sonra bir başka sefer, benim kilo aldığım bir sırada tekrar ikimiz koşu yaptık ve bu sefer o beni geçti ve bana:

‘’İşte Âişe bu, öncekine bir karşılıktır, dedi’’

(Müslim, Cih’ad, 132 bab. 45)

(Ebû Dâvud hadisi ‘’Cihâd’’ bahsinde İbn Mâce ise ‘’Nikah’’ bölümünde yer vermiştir)


Kılıç Kalkan Oyunu

Peygamberimiz, Habeşlilerin yaptığı kılıç-kalkan oyununu Hz. Aişe ile birlikte seyretmiştir.

(Buhari / İdeyn, İbn Manzur Lisanü’l Arab)

Bayramlar, sevinç ve eğlence günleridir. Peygamber Efendimiz (sas) bayram günlerinde Habeşli'lerin kılıç-kalkan ile harp oyunu

oynamalarına, ashabının da onları seyretmesine izin vermiştir.

(Müslim, Salâtü'l-îdeyn, 19)


Peygamberimiz ve Okçuluk

10 aylık iken çocuklarla ok atıyordu.

(Maâricü’n-nübüvve’den naklen Diyarbekrî, 1/225, Zürkânî, 1/148) – İslam Tarihi – Syf. 42 kaynak no:133 – Asım KÖKSAL



‘’Okçuluk ve binicilik yapın: Okçuluk yapmanız bana biniciliğinizden daha sevimli gelir. Kim okçuluk eğitimi almış olup da sonra onu tekrar terkeder (idmansız ve eğitimsiz duruma

düşerse) o, nimet alan bir şeyi geri tepmiş olur.’’ (Ebû Dâvud, Cihâd, 24, ra 2513; Tirmizî, Fadâil’ul-Cihâd, 11, ra 1637; İbn Mâce, Cihad, 19, ra.2811)

Bazı sahabiler ok atma yarışı yapıyordu. Bunu gören Peygamberimiz ‘’Atınız, bende sizinle beraberim’’ buyurdu.

(Neyl’ül Evtar, Babül-Hassi aler-Remyi, cüz 8/95.)



‘’Sizden hiç biriniz oklarıyla oyun oynamaktan geri durmasın.’’ (Müslim İmâre , (52) 168-169)

“Şu üç şeyde armağan vardır. Deve yarışı, at yarışı ve ok yarışı.” (Tirmizi, Ebu Davud, Nesâî rivayet etmiştir, bk. Neylu’l-evtar, VIII/77)



‘’Resülullah (sas) buyurdular ki: "Allah tek bir ok sebebiyle üç kişiyi cennete koyar:

1- Onu yapan; yeter ki bunu hayır maksadıyla yapsın.2- Atan.

3- Atana ulaştıran.(Ebü Dâvud, Cihâd 24, (2513); Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd 11, (1637); Nesâî, Cihâd 26, (6, 28), Sayl 8, (6, 222, 223)


Okçuların Piri

Okçuların piri Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a) Hazretleri kabul edilir.

Uhud gazasının ölüm kalım mücadelesi verildiği en tehlikeli anlarında, Peygamberimiz (sav.), Hz. Sa’d’a elindeki okları verip:

“At ya Sa’d at! Anam babam sana feda olsun” buyurarak, ona büyük iltifatta bulunmuştur.

(Müslim, Fezâilü's-Sahabe, 5; İbn Sa'd, a.g.e., III,141; İbnül-Esîr, el-Kâmil,)i't-Tarih, Beyrut 1979, II, 155)

Rasûlüllah (s.a.s), övgü, rıza ve hoşnutluğu ifade eden bu kelimeleri, ana ve babasını bir arada zikrederek başka hiç kimse için kullanmamıştır.


Peygamberimiz ve Güreş

Mekke’nin ünlü pehlivanı Rûkane’yi yenmiştir.

(Bak. Tirmizî, Libâs, 42; Ebû Dâvud, Libas, 24, ha. Ra. 4078)


Devrin Pehlivan Gönül Önderleri

Devrin en büyük alimlerinden biri olarak kabul edilen Muhammed Baba-ı Semmâsî (ks.) talebesi, Şâh-ı Nakşibend Muhammed Bahâüddîn (ks.) hocası

Emir Külâl (ks.) Hz. nin genç yaşta güreştiği ve hocasının kendisini güreş meydanlarında keşfettiği bilgisi oldukça yaygındır.

Rivayet edilir ki;Devrin alimlerinden Muhammed Baba Semmâsî Hazretleri, güreş meydanında, bir kenara

çekilmişler, güreşçileri seyrediyorlardı. Yanlarındaki talebelerinden birkaçı, bu hali garip bul muşlar ve Hoca Hazretlerinin bu değersiz manzaraya nasıl olup da dikkat sarfettiklerini hayretle

karşılamışlardı.

Hoca Hazretleri kalblerden geçen bu hisleri keşfetmiş ve şu cevabı vermiştir:

‘’Bu dövüş meydanında bir er vardır ki, nice erler onun nazarı ve sohbeti bereketiyle kemale ulaşacaktır. Benim bakışım onadır. Onu ulaşmak muradındayım.’’

_____________________________________________________________________

Boyu uzun, kolları geniş ve uzunca idi. Gençliğinde pehlivandı.

(Tezkiret-ül Evliya, Feridüddin-i Attar Syf. 290)


Peygamberimiz - Yüzme

‘’Ben o günlerde Adî bin Neccâr Oğulları’na ait gölette çok güzel yüzme öğrenmiştim’’

(İbn ed-deyba’, Hadâik’ul- Envâr, I, 146)


Peygamberimiz - Yüzme

Efendimiz (sas) buyurmuşlar ki;

‘’Evladın baba üzerindeki hakkı; babasının kendisine yazıyı, yüzmeyi, nişan almayı öğretmesi ve ona ancak helal yedirmesidir’’

(Ramuz El Hadis Syf. 276 No: 6 Hz. Ebû Rafi ra )


Efendimiz’in Binekleri

Allah Resûlü (S.A.S.) ata binmeyi çok severdi. Atı öven bir çok söz söylemişti. Atlardan başka katıra, eşeğe ve deveye de binerdi.

Peygamberimiz'in (S.A.S.) özel bineği olan atın adı Luhayf, eşeğin adı Afîr, Düldül,

katırın adı Tîh, develerin adı ise Kusvâ/Adbâ idi.

Peygamberimiz'in (S.A.S.) Senceh adında bir atı daha vardı. Bir keresinde onu yarışa çıkardı, rakiplerini geçince buna çok sevindi.

(İbn-i Hanbel, 5/27; Şiblî Numânî, age, 515; Dârakutnî, 2,552)


Efendimiz Zamanında At Yarışları

"Resulullah (sas), atı antrenmana tabi tutar, sonra da onunla yarışa katılırdı."

(Ebu Davud, Cihad 67, (2577). Kütüb-i Sitte 2185)

"Resülullah (sas), antrenmanlı atı el-Hafya'dan Seniyyetu'l-Vedâ'ya kadar koşturdu. Antrenmanlı olmayanı da Seniyyetü'l-Vedâ'dan Benî Zürayk Mescidi'ne kadar

koşturdu."

Buhârî, Salât 41, Cihâd 56, 57, 58, İ'tisam 16, Müslim. İmâret 95, (1870); Muvatta, Cihâd 45, (2, 467, 468); Ebü Dâvud, (Cihâd 67, (2575), Tirmizi, Cihâd 22, (1699); Nesâî, Hayl 13, (6, 226)


Atların Önemi

Hz. Peygamber (sas):‘’Atın alnına, kıyamet gününe kadar sevap,

(dünyada da) ganimet olarak iyilik bağlanmıştır’’ buyurmuştur.

(Urve el- Bâriki (ra) dan. Müttefkun Aleyh Hadisler, Muhammed Fuad Andülbaki Tertibi Hadis No: 1278)


Peygamber Sporu Güreşin Ehemmiyeti / Güreş Tekkeleri

650 yıldır devam eden Kırkpınar güreşlerinde hiçbir ölüm ve öldürme olayına rastlanmadığı gibi, ne sporcular arasında ne de seyircilerde ciddi bir kavganın olduğu

gözlenmemiştir.

Pehlivanlar güreşe başlamadan önce kıbleye dönerek üç ihlas bir fatiha okurlar ve pirleri

Hz. Hamza’ya dua ettikten sonra cazgır tarafından seyircilere tanıtırlardı.

Bu, insanın içindeki şiddetin barışçıl bir şekle dönüşmesini, törelerle ve inanç sisteminin temelleri ile adab-ı muaşeret kuralları oluşturarak kontrol altına alınmasını sağlamaktadır.

Tabii ki böylelikle her şeyi gören ve bilen Yaratıcı’nın huzurunda kavga ve şiddet olmayacağı da sporcuya vurgulanmaktadır.

Güreşe Başlamadan Önce Çekilen Salavat:Allah Allah illallahHayır gele inşallahPirimiz Hamza pehlivanAslımız neslimiz hep pehlivanAlta geldim diye erinmeÜste çıktım diye sevinmeVur sarmayı kündeden atGönder Muhammed’e salavat …

(İstanbul Müftülüğü Dergisi / Din ve Hayat, Spor Sayı: 17 Yıl 2012 Syf. 62,63)


Yağlı Güreşi ve Pehlivanlığı Dünya’ya Tanıtan Türk: Koca Yusuf

19. yüzyılın yağlı güreş pehlivanlarından Koca Yusuf Bulgaristan’da doğdu.

(İstanbul Müftülüğü Dergisi / Din ve Hayat, Spor Sayı: 17 Yıl 2012 Syf. 138,139)

Koca Yusuf, son derece dindardı. İbâdetlerini aksatmazdı. Güreş karşılaşmalarını namaz vakitlerine denk getirmez. Namazını kılmadan mindere çıkmazdı.

(Meşhurların Son Anları, Burhan Bozgeyik, Sayfa:286, TÜRDAV, İstanbul 1993)

Kısa sürede ünü Dünya’ya yayılan Koca Yusuf, müslümanların gücünü Dünya’ya göstermek için teklif üzerine 1898 yılında Amerika Birleşik Devletlerine güreşmeye gitti. Ve dönüşte elleri kesilerek Atlantik Okyanusuna atıldı.


Osmanlı’da Okçular Tekkesi

Osmanlı’da antrenman alanları için Ok Meydanları ve Okçular Tekkesi kurulmuştur.

Bunlardan en meşhur olanı İstanbul ’da Haliç sırtlarında ki Ok Meydanı ’dır.

Bir atıcının atmaya muvaffak olduğu en uzun mesafe bir rekor teşkil eder ve okun düştüğü yere menzil taşı denilen mermerden bir sütun dikilir ve üzerine adı yazılırdı.

Atıcı oku çekerken kalbinden Allah’ı yadeder ve uzun bir (Yâ Hak!) diye seslenerek yayını iki elinin bütün gücüyle çekerdi.

Bu töreni okunu atmadan önce usulü ile yapmayan atıcı bir rekor kırsa bile muteber sayılmazdı.

Osmanlı hükümdarlarından Bağdat Fatihi Dördüncü Murat, Üçüncü Selim ve İkinci Mahmut da İstanbul Okmeydanı’nda menzil taşı sahibidirler.


Okçuluk – Nişan Taşları

Sultan III. Selim Nişan Taşı (Teşvikiye Camii Giriş Kapısı) Sultan II.Mahmud Nişan Taşı Bilal Ağa Nişan Taşı


Osmanlı’da Okçuluk

Okçular tekkesinde usule ve edebe riayet edilmesi için “Şeyhü’l-Meydan / Okçular Şeyhi” adında bir vazifeli bulunurdu.

Okçular Tekkesine girebilmek için okçunun 900 gez / 504 metre (1 Gez= 66 cm) atması ve yüz kızartıcı bir suç işlememiş olması gerekirdi.

Yarışacak kemankeş, ayak taşı denilen yere abdest alarak gelir ve okunu atardı.

Tarihe Geçmiş Ünlü Okçular;

Kazzaz Ahmed 1037 gez (684 m)Sübaşı Sinan 1109 gez (731 m)Kaptan Sinan 1232 gez (813 m)Tozkoparan İskender 1281 gez (845 m) ki okçulukta erişilen büyük bir rekordur.


Atıcılar Kanunu / ‘’Kanunname-i Rımat"

Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın talimatıyla Yeniçeri Ağası Tekirdağlı Bekri Mustafa Paşa’nın önderliğinde 1682 yılında ilk defa Atıcılar Kanunu / ‘’Kanunname-i Rımat’’ hazırlanmış ve okçular kayıtları alınmıştır.

Ok Meydanı Görevlileri Meydan İmamı ve Hatîbi: Toplu ibadetleri ve atışlar sırasındaki duâları yönetir. Tekke-nişîn: Devamlı Tekke’de kalır; bina ve eşyaların muhafazasından sorumludur. Yazıcı-yı Meydan: Ok Meydanı yazıcısı, kâtibi. Şeyü’l-Menâzil fi’l-Meydan/Menzil Şeyhi: Menzil atışlarıyla ilgilenmektedir. Meydan piri: Ok Meydanı’nın en yaşlı kişisi Meydan Nakîbi/Vekilharç : Meydan Şeyhinin yardımcısı. Ahçı: Meydan kadrosundandır …


İlk Spor Kulübü Yapılanması ve Okçuluğun Önemi

Ok meydanlarının kurulmasıyla okçuluk düzenli bir örgüte ve kesin kaidelere bağlanmıştır. Ok meydanları bir vakfa bağlı oluşu, seçimle iş başına gelen yönetici kadroları, iç tüzüğü ve sicile kayıtlı çok sayıda üyesi ile modern

birer spor kurumudur.

Bu bakımdan, dünya spor tarihinde ilk spor kuruluşları olarak karşımıza çıkarlar.

İlk bakışta sadece bir eğlence ve merak gibi görünen ok atışlarında, aslında belli töre ve prensiplere sıkıca bağlılıktan doğan ciddî ve disiplinli bir hava

hâkimdir. Bunda İslâmî inançların da büyük rolü olmuştur.

Meydanın mescit kadar kutsal sayılması, meydana abdestsiz veya içkili olarak girilmemesi, örgüt reisinin şeyh diye anılması, ok ve yay ‘a kutsal birer

eşya diye bakılması ve atışların duâ ile başlatılıp sürdürülmesi bunu göstermektedir.


Osmanlı’da Okçulara Söylenen Sır / Her Daim Farkındalık

Onları siz Bedir’de kendi kuvvetinizle öldürmediniz; fakat onları Allah öldürdü,

Resûlüm! Bir avuç kumu attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attırıp onları perişan ve mağlup etti.

(Enfal Suresi, 17)


Osmanlı’da Haberleşme Teknikleri / Peykler

Peyk kelimesi Farsça olup, “haberci, muhafız, yürüyen,

dolaşan” manalarına gelmektedir.

Osmanlı devlet teşkilâtında yaya habercilerden oluşan, hızlı koşmakla tanınan “Postacı sınıfına” mahsus

bir unvan olan Peykler;

İstanbul - Edirne arası 156 km mesafe için bir gün bir geceye

ihtiyaç duyuyorlar ve saate ortalama 6,5 km koşmaktadır.

İyi hazırlanmış bir at 90 km, iyi yetişmiş bir peykin ise 120 km

koşabileceği belirtilmiştir.

(Osmanlı’da Spor Sempozyumu, Selçuk Üniversitesi, Kültür Bakanlığı, 26-27 Mayıs 1999 Konya, Syf.11)

(Foto: Osmanlı’da Spor Sempozyumu, Selçuk Üniversitesi, Kültür Bakanlığı, 26-27 Mayıs 1999 Konya)


Osmanlı’da Haberleşme Teknikleri / Peykler

Az yiyen, vücutça zayıf olan ancak, padişahın emirlerini inanılmaz bir hızla gitmesi gereken yerlere ulaştıran, yüzlerce km yi kat eden çevik insanlar olarak karşımıza

çıkmaktadır.

(65 Geniş bilgi için bkz. Mehmet Z. Pakalın, a.g.e., II, 774)

Peykler, kemerlerinde badem ve akide şekeri bulundururlar glikoz ihtiyacını bu şekerlerden karşılarlar.

Başına külah giyer, bir elinde kendisini yabani hayvanlara karşı korumak için nacak taşırlardı.

Diğer elinde taşıdığı güldanlık içerisindeki gülsuyunu, susadıkça içer, zaman zaman gittiği yerdeki ahaliye sunardı.

Dizlerinin altında bağlı bulunan çıngıraklar, sesler çıkararak yol üstündeki küçük hayvanatın, kaçışarak zarar görmemesini sağlardı.


Osmanlı’da Savaş Teknikleri / Osmanlı Tokadı

Osmanlı askerlerinin silahsız savunma ya da saldırı durumunda silahın elden

düşmesi ya da kırılma anında kullanılan, düşmanı sersemletmek amacıyla uygulanan bir vuruştur.

Vuruşun şiddetine göre öldürücü olabilmektedir.

Askerle eğitim safhasında yağlı mermer döverek yetiştirildikleri için, çok kuvvetli ellere ve kol yapısına sahip olurlardı.

Osmanlı’nın savaştığı topraklarda yapılan araştırmalarda bir çok at ve insan

kafatasında tokat izlerine rastlandığı belirtilmektedir.


Ata Sporu: Bilek Güreşi

Bilek Güreşi sporu Dünya’nın en eski spor branşlarından biri olarak kabul

edilir.

Bilek Güreşi sporu’nun en büyük özelliklerinden biri de engellilerin

yapabildiği nadir spor branşlarından biridir.


Osmanlı’da Savaş Araçları / Kılıç

Kılıçların boyları 50 santimetre ile 2 metre arasında değişmektedir.

Bazı kılıçların 2 metreden daha uzun olduğu bilinmektedir.


Kuvvet Kazanma Metodlarından: Ağırlık Kaldırma

Beden Eğitiminde güç kazanmak için siklet taşları, atma taşı, gürz ve topuz

gibi aletler önemli yer tutmuştur.

IV. Murat’ın elinde dolaştırdığı siklet taşı

98 kg. ağırlığındadır.

Sultan Alaaddin Keykubat 166,5 Kg ağırlığında gürz sallamış, Karaman Beyin oğlu Nurettin bunun

üzerine 39. Kg daha ekleyerek kaldırmıştır.

(Osmanlı’da Spor Sempozyumu, Selçuk Üniversitesi, Kültür Bakanlığı, 26-27 Mayıs 1999 Konya, Syf. 75)

IV. Murat’ın 98 Kg. Siklet Taşı


Günümüz Dünyasında Spor Olimpiyatları

Olimpiyat Oyunları kısaca dört yılda bir yapılan spor organizasyonudur.

Antik ve Yunan Olimpiyatları olmak üzere 2 ‘ye ayrılır..

Antik Olimpiyatları, ilahlaştırdıkları Pelops'un ruhuna sunulan

armağan olarak kabul edilmektedir.


İslami Dayanışma Oyunları

İslami Dayanışma Oyunları, İslam Konferansı Örgütüne üye olan ülkelerin katılması ile dört yılda bir yapılan geniş kapsamlı bir spor organizasyonudur.

İlk oyun 2005 yılında Suudi Arabistan'da düzenlenmiştir.İslam Konferansı Örgütünün 57 üyesi katılmıştır.

Üye ülkelerde Müslüman olmayan vatandaşlara oyunlara katılabilirler.

İkinci oyunlarda 2009 Ekimde İran'da planlanan oyunlarda İran İle anlaşmazlık nedeniyle 2010 Nisana ertelenmiştir. Ama İran'da düzenlenecek oyunlar iptal

edilmiştir.

Üçüncü oyunlar 2013 te Endonezya ‘da ; dördücü oyunlar ise Bakü ’de (2017)

yapılacaktır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0slam_Konferans%C4%B1_%C3%96rg%C3%BCt%C3%BC


Kabe’de Tavafta Müşriklere Karşı Güç Gösterisi

REMELTavafta kısa adımlarla hafif koşar vaziyette ve

omuzlar silkelenerek çalımlı yürümektir.

Bu adet müşriklerin, müslümanların yorgun ve bitkin halleri ile alay geçme niyetlerine

binaen, Efendimiz (sav) tarafından yiğitlik ve

yorgunluk emaresi yaşamayan bir görüntü arzetmek için uygulatılmıştır.

IZTIBÂTavafta sağ omuzun açılarak yürünmesi

manasına gelir.


Karakucak ve Yağlı Güreş’te Nezaket Örneği

Karakucak ve yağlı güreşte, güreşçinin göbeğinin göğe bakar duruma gelmesine ‘’Göbeği Yıldız Görme’’ denilir ve güreşçi bu sebepten yenik duruma düşer.

Güreşçi böylelikle, yukarıda ki fotoğrafta olduğu gibi, seyirci karşısında mahçup olmasına, aşağılanmasına, onurunun zedelenmesine ve küçük

düşürülmesine müsaade verilmeden yarışı tamamlar.


Oyunda Bir Ölçü Kaidesi

Saîd B. Cübeyr (rh): ‘’Bir topluluk içerisinde Abdullah b. Ömer’in yanında bulunuyordum. Topluluk, bir tavuğu hedef dikip atış yapan bir kısım gençlere

veya bir kısım kalabalığa uğradı. Abdullah b. Ömer’i görünce dağılıp kaçtılar.

Abdullah b. Ömer: ‘’Bunu kim yaptı? Şüphesiz Hz. Peygamber (sas) bunu yapan kimseye lanet etmiştir.’’ dedi.

(Urve el- Bâriki (ra) dan. Müttefkun Aleyh Hadisler, Muhammed Fuad Abdülbaki Tertibi, Hadis No: 1331)


Oyunda Bir Ölçü Kaidesi

… kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın.

(Bakara Suresi , 195)


Müslüman Bir Sporcunun Hassasiyeti

Muhammed Ali’ye Hollywood Şöhret Yolu’na ismini yazmayı teklif edilir O’da

"Ben Peygamberin (sav) ismini taşıyorum, bu sebeple insanların bu ismin üstünde gezmesine müsade edemem" diyerek teklifi reddeder.

Bunun üzerine üzerinde Muhammed Ali'nin ismi olan yıldız duvara asılır. Duvara asılı tek isim Muhammed Ali'nin ismidir.


Müslüman Bir Sporcunun Hassasiyeti

Cricket Avustralia takımının Pakistan asıllı Müslüman oyuncusu Faved Ahmed, takımına sponsor olan bir içki firmasının logosunu inancına ters olduğu

için taşımak istemedi ve logoyu taşımadı.


İslâm Düşünürlerinin Bakış Açısı

Büyük İslâm düşünürü ve tıp hekimi İbn-i Sina namaz risalesinde şöyle

diyor:

“… İnsanın her bir fiili için de hususi bir cevap; hususi bir faide vardır:

Nitekim ibadet fiilinin faidelerinden birisi de bedene nizam, a’zaya

itidal, cisme kuvvet vermektir…”

(İbn-i Sina, Namaz Hakkındaki Görüşleri, (Çev: M. Hazmi Tura), İstanbul, 1943, s. 10)


Sporun Sosyolojik, Psikolojik ve Fiziksel Faydaları

Doğru ve yeterli solunum sağlar. Bu sayede kan tarafından beyne ve tüm organlara yeterli oksijen taşınır. Vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Streslerden korunmaya ve kurtulmaya, stresle başa çıkmanıza yardımcı olur. Kas ve kemik yapısını kuvvetlendirir. Doğa şartlarına adaptasyona yardımcı olur. Deriye ve saça kan pompalayarak sağlıklı ve genç görünmenize yardımcı olur. Dikkat ve konsantrasyon gelişimine katkıda bulunur. Öz güven duygusunu arttırır. Grup halinde hareket etmeyi öğretir. Çevreyle iletişim ve diyalog kabiliyetini geliştirir. Liderlik becerilerini geliştirir. Sosyalleşmeyi sağlar. Kendini ifade etme imkanı sunar. Disiplin ve Sabrı kazandırır. Gençlere ulaşmak için önemli bir vasıta ve eğitim metodudur…


Beyin Fırtınası

Günümüzde hassasiyetlerimizden taviz vermeden, bizlere özgü, egomuzu beslemeden , bedenimizi ve benliğimizi terbiye edebilecek, takım ruhunu ön plana çıkarabilecek spor branşları hangileridir?

Dedelerimizden bizlere miras kalan spor ahlakını koruyabildik mi? Günümüzde çocuklarımızın bedensel ve zihinsel gelişimlerine katkı sağlayabilecek

spor branşları için imkanlar oluşturabildik mi? Atıcılık, bincilik, güreş ve yüzme tavsiye edilirken acaba devletin savunma ve

taarruz gibi alanları da mı kastedilmektedir ? Gençlerin hayranlık duydukları ve her türlü aşırılıklarıyla medyalarda boy gösteren

sporcuların, kahraman(!) kabul edildiği günümüzde, başarısıyla ve ahlakıyla öne çıkan gerçek sporcular yetiştirebildik mi?


Spor Yapmanın Yaşı Yoktur


Farkındamıyız

‘’Oyun, görünüşte akla uymaz ama çocuk oyunla akıllanır’’


Genel Değerlendirme

İslâm, bireyin ruh sağlığının yanında vücut sağlığına da büyük önem vermektedir.

Peygamberimiz (sas) bizzat kendisi yaptığı idmanlarla, tertiplediği müsabakalarla, ihdas ettiği yarış alanlarıyla, kendine ait yarış hayvanlarıyla, dağıttığı ödüllerle beden sağlığına farklı

bir bakışı açısı kazandırmış, teşvik etmiş ve örnek olmuştur.

İslâm, ahlâkı zedeleyici, ilmî ve meslekî çalışmaları engelleyici, helal ve haram kavramlarına gölge düşürücü, cinselliği ön plana çıkarıcı ve zamanın ölçüsüz bir şekilde

israfına sebep teşkil edecek oyunları dolaylı veya direk olarak yasaklar.

Böylelikle İslam, harama yol vermeden bedenî hazların meşruluğunu da gözler önüne sermektedir.


Hayatta Bir Ölçü Kaidesi

Dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadan başka bir şey değildir…

(En’am Suresi, 32)


Kapanış

Selam ve Dua İle …

Hazırlayan:

Salih SİNANOĞLU

İletişim: [email protected]

Bedenin Egitimi ve Farkindalik - İslam ve Spor

Spiritual

Transcript of Bedenin Egitimi ve Farkindalik - İslam ve Spor