AYTEKİN - TDV İslam Ansiklopedisi

2
ei-AKJDETÜ't- TAHAViYYE tesbit eden kaynaklar- dan biri özel bir de- Büyük boy on sayfa hacminde olan risalede önce zat ve fatlar ele ve herhangi bir söz konusu hususu özellikle belirtilerek ilgili te 'vilsiz kabul edilmesinin önemi üzerinde du- rulur. Nübüwet konusunda sadece Hz. Muhammed'in ve sona hususuna verilir. Kur'an'a, kelam bir tecellisi bir yorum getirilir ve mahlük (bk. HALKU'l-KUR'AN) nakli delillerle is- pat edilmeye Kader meselesi- nin çözülemeyen bir ilahi olarak ka- belirtilir. Risalede fiil- den önce de var kabul edilmek suretiyle konuya Ehl-i sünnet orüinal bir izah getirilir. Böylece eserin. meselenin çözümünde son raki Ehl-i sün - net bir zemin söylenebilir. Hi sale- de önemle bir konu da iç- timai huzur ve selametidir. As- sevmenin mecazi anlamda da ol- sa din ve imandan onlara kin beslemenin ise yine anlamda kü- für ve isyan belirtilir. Müslüman- halife ve gü- nah emretmedikleri müddet- çe, Allah'a itaat gibi farz telakki edilir. Risalede inanç hemen bü- tün ve lara yer verilmeden, genellikle ayet ve hadisiere dayanan veciz cümlelerle ifa- de edilir. Eserin sonunda Cebriyye. Cehmiyye ve Kaderiyye gibi gerek- de edilir. el- Ta.Qdviyye'nin Türkiye'- de ve Türkiye kütüpha- nelerde çok yazma mev- cut olup (b k. Brockelmann, I, 1 72; Sezgin, I, 44 eser Abdullah b. Muhammed b. Humeyd Resd, ilü 's- sel ei içinde (Mekke I 394 1 I 97 4 Eseri, istanbul Üniversitesi (AY, nr. 3823) ve Süleymaniye (Muhtelit. nr. 12071 3; Ayasofya, nr. 2792) kütüphanelerinde bu- lunan nüsha!ar ile Baberti ait (Süleymaniye Ktp., Amcazade, nr. I 1 3I 2; Esad Efend i. nr. 2/ 259; nr. 2/ 689) Arif Ay- tekin tahkik ve tercüme (Ehl-i Sünnet Tahavi ve Akaid Risalesi, 985). 260 tün Ehl-i sünnet alimleri bir sahip bulunan el- detü 't-Ta.Qdviyye'nin tesbit edilebilen on iki (bk. II, I 143). ye bu bir müellifi Türk Bunlar da Necmeddin Baybars b. et- Türkfnin en-Nurü'l-ldmi c ve'l-burhd- Mahmüd b. Ahmed b. Mes'- üd el-Konevfnin 'id ii 'id'i ve Molla Kafi Hasan el-Akhi- sarfnin ii ad- el- Sira- ceddin Ömer b. el -Hindi (Kazan I 893). Ali b. Ebü'I-iz Ahmed Mu- hammed Ka hire, ts.). Abdülgani el- Meydan! Muhammed Muti' v 982, 2. bs rüddin el -Elbani (Beyrut 978), Ebü'l- iz ed- Abdullah b. Abdül- muhsin et-Türki - ei-ArnavUt, Bey- rut ve Ekmeleddin Babertfye Arif Aytekin, Kuveyt 1989) ait olanlar Bu metot itiba- riyle tefsiri mahiyette olup selef aklde- s ini kendi usullerine göre ispat ve izah etmeye A : Abdullah b. Muhammed b. Humeyd, Resa' lü's·sele{. Mekke 1394/1974; ll, 1143; Hed iyyetü' 'ari{fn, 790; ll, 409; GAL, 172; Sezgin, GAS, 441; Mahmüd, Eba Ca '[er et· Tahauf, Kahire 1975, s. 130·133; . Arif Aytekin, Ehl·i Sünnet ve Akaid Risa· lesi, s. 15·16. L ARiF ( Matüridi Alimlerinden Ubeydullah b. Muhammed es-Semerkandi'nin (VIII/XIV. akaide dair eseri. _j Tam el - ii kelimeü Id iltihe illallö.h dün resululliih Brockelma nn ese- rin Lii iliiha ila'lliih de (bk. GAL Suppl., II. 946). halde onun mahiyetine dikkat çekmekle eser, bir ve üç bölümden Kelime-i tefsiri durumundaki tari- fi ile kadere imana. kitaplara. pey- gamberlere ve ahirete da Hz. Muhammed'in nübüwetine imana dahil belirtilir; böylece iman iki olur. mahi- yeti ve mukallidin konusuyla bi- rinci bölüm elli meydana Genellikle olan bu larda alemin sonlu (tenah T-i alem), alemin ait deliller ve ilahi ol- iman etmenin farziyeti, imkan prensibine dayanan vacib delili, benzetmenin imkan- Hulüliyye ve muta- savvife*nin reddi, selbi ve sübüti haberi te'vili, vücüd -zat ve alemin gayesi, hikmet Allah'a zulüm reddi, teklif-i mala yu- tak, fiilierinin hayvan- fiilleri, ki uyum. görülmesinin (rü'yetullah*) hem dünya hem de ahirette mümkün ilahinin mahiyetini bilmenin ve saAdet'in kadere ve ilahiyyat ak!I ve nakli delillerle Nübüvvat• yer ikin- ci bölüm yirmi iki fasla Bu bölümde nübüwetin aklen mümkün olu- ve peygamberlikle ilgili konularla ölümden sonra de- vam etmesi, nebinin Hz. Mu- hammed'in nübüweti, nebi-ve!I muka- yesesi gibi konulara yer verilir. Müellif burada peygamberler derece peygamberlerin va- olan ismet* in velilikte söz konusu belirtir. Hilafete dair meseleler de bu bölümde incelenir. Sem'iyyAt* ve elli üç üçüncü bölümde me- leklere ve kitaplara iman. mahi- yeti ve rükünleri. hüsün-kubuh, mari- fet-iman münasebeti, se- vaplar üzerindeki etkisi, büyük günah (kebire*), tekfir, kabir ziyareti, tövbenin katilin önceki tövbesi, kebireden tövbe etmenin küçük güna- ha (sagire*) tesiri, dini ilimleri menin farz sadece ve cinlerin sihir ve tesiri, hata • nazariyesi. cen- net ve orada görevli an - da mevcut ve ka- bir ve nimeti, vukuu ve ahiret halleri

Transcript of AYTEKİN - TDV İslam Ansiklopedisi

Page 1: AYTEKİN - TDV İslam Ansiklopedisi

ei-AKJDETÜ't-TAHAViYYE

doğru şekliyle tesbit eden kaynaklar­dan biri olması bakımından özel bir de­ğer taşır.

Büyük boy on sayfa hacminde olan risalede önce Allah'ın birliği zat ve sı­

fatlar açısından ele alınır ve Allah'ın sı ­

fatlarında herhangi bir değişikliğin söz konusu olamayacağı hususu özellikle belirtilerek sıfatla ilgili nasların te'vilsiz kabul edilmesinin önemi üzerinde du­rulur. Nübüwet konusunda sadece Hz. Muhammed'in peygamberliği anlatılır

ve peygamberliğin sona ermiş olması

hususuna ağırlık verilir. Kur'an'a, kelam sıfatının bir tecellisi olması açısından

bir yorum getirilir ve mahlük olmadığı

(bk. HALKU'l-KUR'AN) nakli delillerle is­pat edilmeye çalışılır. Kader meselesi­nin çözülemeyen bir ilahi sır olarak ka­lacağı belirtilir. Risalede istW!at•ın fiil­den önce de var olduğu kabul edilmek suretiyle konuya Ehl-i sünnet açısından orüinal bir izah getirilir. Böylece eserin. meselenin çözümünde sonraki Ehl-i sün­net kelamcılarına rahatlatıcı bir zemin hazırlamış olduğu söylenebilir. Hisale­de önemle işlenen diğer bir konu da iç­timai yapının huzur ve selametidir. As­habı sevmenin mecazi anlamda da ol­sa din ve imandan sayıldığı, onlara kin beslemenin ise yine aynı anlamda kü­für ve isyan olduğu belirtilir. Müslüman­ların halife ve imaıniarına itaatları, gü­nah işlerneyi emretmedikleri müddet­çe, Allah'a itaat gibi farz telakki edilir. Risalede inanç esaslarının hemen bü­tün konuları, karşı görüş ve tartışma­lara yer verilmeden, genellikle ayet ve hadisiere dayanan veciz cümlelerle ifa­de edilir. Eserin sonunda Müşebbihe,

Cebriyye. Cehmiyye ve Kaderiyye gibi tır­kaların görüşlerinden sakınmak gerek­tiğine de işaret edilir.

el- 'A~fdetü't-Ta.Qdviyye'nin Türkiye'­de ve Türkiye dışında çeşitli kütüpha­nelerde çok sayıda yazma nüshası mev­cut olup (b k. Brockelmann, I, 172; Sezgin, I, 44 ı ı eser Abdullah b. Muhammed b. Humeyd tarafından Resd, ilü 's- sel ei içinde neşredilmiştir (Mekke I 3941 I 97 4 ı Eseri, istanbul Üniversitesi (AY, nr. 3823) ve Süleymaniye (Muhtelit. nr. 12071 ı 3; Ayasofya, nr. 2792) kütüphanelerinde bu­lunan nüsha!ar ile Baberti şerhine ait (Süleymaniye Ktp., Amcazade, nr. I 1 3 I 2; Esad Efendi. nr. 2/ ı 259; İ smail Paşa, nr. 2/ 689) nüshaları karşılaştırarak Arif Ay­tekin tahkik ve tercüme etmiştir (Ehl-i

Sünnet İnanç Esasları: Tahavi ve Akaid Risalesi, İstanbul ı 985).

260

Büt ün Ehl-i sünnet alimleri arasında haklı bir şöhrete sahip bulunan el- 'A~i­detü 't-Ta.Qdviyye'nin tesbit edilebilen on iki şerhivardır (bk. Keşfü'?·?unan, II, I 143). Çoğu ŞeiJ:ıu'l- 'Akideti't- TaJ:ıdviy­ye adını taşıyan bu şerhlerin bir kısmı­nın müellifi Türk asıllıdır. Bunlar arasın­da Necmeddin Baybars b. Yalınkılıç et­Türkfnin en-Nurü'l-ldmi c ve'l-burhd­nü's-sdtı''ı, Mahmüd b. Ahmed b. Mes'­üd el-Konevfnin el-~ald 'id ii şerJ:ıi'l­cA~ii 'id'i ve Molla Kafi Hasan el-Akhi­sarfnin Nurü'l-ya~n ii uşuli'd-din ad­lı şerhleri sayılabilir. el- cA~fdetü't-Ta­J:ıdviyye'ye yapılmış şerhlerden, Sira­ceddin Ömer b. İshak el-Hindi (Kazan I 893). Ali b. Ebü'I-iz (nşr Ahmed Mu­hammed Şakir . Kahire, ts.). Abdülgani el­Meydan! (nşr Muhammed Muti' ei-Hafız v dğr, Dımaşk ı402/ ı 982, 2. bs ı. Nası­

rüddin el-Elbani (Beyrut ı 978), İbn Ebü'l­iz ed- Dımaşki (nşr Abdullah b. Abdül­muhsin et-Türki - Şuayb ei-ArnavUt, Bey­rut I 408/ ı988) ve Ekmeleddin Babertfye (nşr Arif Aytekin, Kuveyt 1989) ait olanlar neşredilmiştir. Bu şerhler metot itiba­riyle tefsiri mahiyette olup selef aklde­sini kendi usullerine göre ispat ve izah etmeye çalışırlar.

BİBLİYOGRAFY A :

Abdullah b. Muhammed b. Humeyd, Resa' i· lü's·sele{. Mekke 1394/1974; Keş{ü 'z·?Unün,

ll, 1143; Hediyyetü'l· 'ari{fn, ı , 790; ll, 409; Brockeımann. GAL, ı , 172; Sezgin, GAS, ı, 441; AbdüımecTd Mahmüd, Eba Ca '[er et· Tahauf, Kahire 1975, s. 130·133; .Arif Aytekin, Ehl·i Sünnet İnanç Esasları:"Tahauf ve Akaid Risa· lesi, İstanbuı1985, s. 15·16.

L

~ ARiF AYTEKİN

ei-AKİDETÜ'z-ZEKİYYE

( .,Ş)I•~I)

Matüridi Alimlerinden Ubeydullah b. Muhammed es-Semerkandi'nin

(VIII/XIV. yüzyıl) akaide dair eseri.

_j

Tam adı el- cAl~idetü'z-zekiyye ii şer­J:ıi kelimeü Id iltihe illallö.h MuJ:ıamme­dün resululliih 'tır. Brockelma n n ese­rin adını ŞarJ:ı Lii iliiha ila'lliih şeklin­

de kaydetmiştir (bk. GAL Suppl., II. 946). Allah'ın varlığı kainatın şahadetiyle

apaçık bilindiği halde onun mahiyetine insanın akıl erdiremeyeceğine dikkat çekmekle başlayan eser, bir giriş ve üç bölümden oluşur. Kelime-i şehadetin

tefsiri durumundaki girişte imanın tari­fi ile esasları sıralanarak kadere imanın Allah'ın sıfatiarına imana. kitaplara. pey-

gamberlere ve ahirete imanın da Hz. Muhammed'in nübüwetine imana dahil olduğu belirtilir; böylece iman esasları iki asılda toplanmış olur. imanın mahi­yeti ve mukallidin imanı konusuyla giriş tamamlanır.

İlAhiyya.t• konularının incelendiği bi­rinci bölüm elli altı fasıldan meydana gelmiştir. Genellikle kısa olan bu fasıl­

larda alemin sonlu oluşu (tenahT-i alem), alemin Allah'ın varlığına ait deliller taşı­dığına ve ilahi sıfatıarın tecelligahı ol­duğuna iman etmenin farziyeti, imkan prensibine dayanan isbat-ı vacib delili, Allah'ı yaratıklara benzetmenin imkan­sızlığı, Müşebbihe, Hulüliyye ve muta­savvife*nin görüşlerinin reddi, selbi ve sübüti sıfatlar, haberi sıfatiarın te'vili, vücüd -zat ve zat - sıfat ilişkisi, alemin yaratılış gayesi, hikmet sıfatı, Allah'a zulüm isnadının reddi, teklif-i mala yu­tak, kulların fiilierinin yaratılışı, hayvan­ların fiilleri, Allah'ın sıfatları arasında­

ki uyum. sıfatiarın sonsuzluğu. Allah'ın görülmesinin (rü'yetullah* ) hem dünya hem de ahirette mümkün olduğu, zat- ı

ilahinin mahiyetini bilmenin imkansızlı­ğı, şekavet* ve saAdet'in kadere bağlı olduğu ve diğer ilahiyyat konuları ak!I ve nakli delillerle açıklanır.

Nübüvvat• konularının yer aldığı ikin­ci bölüm yirmi iki fasla ayrılmıştır. Bu bölümde nübüwetin aklen mümkün olu­şu ve ispatı, peygamberlikle ilgili diğer konularla nebTiiğin ölümden sonra de­vam etmesi, nebinin ictihadı, Hz. Mu­hammed'in nübüweti, nebi-ve!I muka­yesesi gibi konulara yer verilir. Müellif burada peygamberler arasında derece farkı bulunmadığını. peygamberlerin va­sıflarından olan ismet* in velilikte söz konusu olmadığını belirtir. Hilafete dair meseleler de bu bölümde incelenir.

Sem'iyyAt* konularına ayrılan ve elli üç fasıldan oluşan üçüncü bölümde me­leklere ve kitaplara iman. imanın mahi­yeti ve rükünleri. hüsün-kubuh, mari­fet-iman münasebeti, günahların se­vaplar üzerindeki etkisi, büyük günah (kebire*), tekfir, kabir ziyareti, tövbenin şartları, katilin kısastan önceki tövbesi, kebireden tövbe etmenin küçük güna­ha (sagire*) tesiri, dini ilimleri öğren­

menin farz oluşu, gaybı sadece Allah'ın bileceği, şeytan ve cinlerin varlığı. sihir ve nazarın tesiri, hata• nazariyesi. cen­net ve orada görevli bulunanların şu an­da mevcut olduğu ve ölümsüzlüğü, ka­bir azabı ve nimeti, kıyametin vukuu ve diğer ahiret halleri anlatılır.

Page 2: AYTEKİN - TDV İslam Ansiklopedisi

el- CA~rdetü'z-ze~iyye'nin ilk ve son sayfaları (Süleymaniye.Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1691 , vr. l b ve 59h)

el- ~Alpdetü'z-zekiyye Matüridiyye mezhebinin müteahhir devirdeki kay­naklarından biri olup her akaid kitabın­da bulunmayan bazı meselelere temas etmesi ve çeşitli konulardaki Matüridiy­ye'ye ait görüşleri nakletmesi bakımın­dan önemlidir. EbO Hanife. imam Ma­türidi. Ebü'I-Leys es-Semerkandi. Ebü'I­Muin en-Nesefi'den nakillerin de yer al­dığı eserde Müşebbihe. Hanbeliyye, Mu'­tezile, Eş'ariyye, Haşviyye ve Müneccime gibi belli başlı mezhep ve akımların gö­rüşleri, ayrıca zındıkların, mutasawıf ve filozofların fikirleri akli ve nakli deliller­le çürütülmeye çalışılır. Eserin Süleyma­niye Kütüphanesi'nde küçük boy altmış

varak olan bir yazma nüshası vardır (Şe­hi d Ali Paşa, nr. 1691 ).

BİBLİYOGRAFY A:

Ubeydullah es-Semerkandi, el· 'Ah;idetü 'z-ze­kiyye, Süleymaniye Ktp. , Şehid Ali Paşa, nr. 1691; Brockelmann. GAL Suppl., ll, 946.

~ Y usuF ŞEVKi YAvuz

AKİFPAŞA

(1 787 . 1845)

Türk devlet adamı, şair ve münşi. L ~

Ayıntabizade Kadı Mehmed Efendi'nin oğludur. Yozgat'ta doğdu. Tahsilini özel hocaların yanında tamamladı. Bir sü­re Yozgat ayanı Cebbarzade Süleyman

Bey'in divan katipliğin i yaptı; onun ölü­mü üzerine istanbul'a gelerek amcası

· Reisülküttab Mustafa Mazhar Efendi'nin yardımıyla Divan-ı Hümayun Kalemi'ne girdi (1814). Hizmeti takdir edildi ve altı ay içinde Arnedi Odası'na geçti. 1825'te limedci*, iki yıl sonra beylikçi*, 1832'de ise reisülküttab oldu. Bu dairenin adı

Umar-ı Hariciye Nezareti'ne çevrilince, o da "efendi" unvanı ve vezirlik rütbesi ile ilk hariciye nazırı oldu (1835) . Kadıkö­

yü'nde avianırken kaza ile bir Türk ço­cuğunu yaralayan Morning Herald'ın istanbul muhabiri W. Churchill'i hapset­tirmesi üzerine, olaya İngiliz sefareti­nin müdahalesi sonucu, hastalığı baha­ne edilerek aziedildi ( 1836). Bir yıl kadar sonra, rakibi Pertev Paşa Mülkiye nazır­lığından aziedilince onun yerine aynı gö­reve getirildi. Nezaretin adını "adab-ı

ubüdiyyete münafi" bularak dahiliyeye çevirtti. Bu görevde de ancak altı ay ka­labildi: rakibi Pertev Paşa'nın adamla­rından Mehmed Rauf Paşa sadrazam olunca tekrar aziedildL 1839' da Abdül­mecid'in tahta çıkışından sonra Kocaeli mutasarrıflığına tayin edildi; ek olarak Bursa, Bolu, Eskipazar ve Balıkesir san­cakları da idaresine verildi. Halkın şika­yeti ileri sürülerek, rütbeleri alınmak su­retiyle üçüncü defa aziedildi ve Edir­ne'ye sürüldü ( ı 840) istanbul'dan giden bir heyet tarafından muhakeme edil­dikten sonra iki yıl sürgün cezasına çarp-

AKiF PAŞA

tırıldı. Cezasını tamamlayınca Bursa'da oturmasına izin verildi. Şehzade Abdül­hamid'in doğumu münasebetiyle Sultan Abdülmecid'e sunduğu bir tarih man­zumesi sayesinde affedilerek istanbul'a döndü (ı 842) İki yıl sonra hacca gitti. dönüşünde İskenderiye'den gemiye bi­neceği sırada hastalanarak öldü. Cena­zesi orada Danyal peygamberin türbesi yakınlarına defnedildi.

Çağdaşlarınca başarılı bir siyaset ada­mı olarak kabul edilen Akif Paşa önce Edirne'de. daha sonra Bursa'da iki yıl­

dan fazla devam eden sürgün sırasında Çok ıstırap çekmiş, yakınlarına gönder­diği mektuplarda sık sık yalnızlıktan şi­kayet etmiş ve bilhassa Bursa'da iken ölmeyi bile isteyecek kadar büyük bir bedbinliğe düşmüştür. Devrinde kindar. kavgacı. huysuz. bedbin ve ikbalperest olarak tanınan Akif Paşa. bilhassa "Adem Kasidesi " adlı şiiriyle çoğu çağdaşları

olan yerl i ve yabancı yazarlar (Nam ı k Ke­mal. Ebüzziya Tevfik. Şemseddin Sami. Mu­allim Naci. Abdurrah man Şeref. Gibb. A. Alric) tarafından yeni edebiyat akımının kurucularından biri olarak görülmüşse de. daha yakın devir edebiyat tarihçileri ve tenkitçi(er (Rıza Tevfik, Sü leyman Nazif, Fuat Köprülü. ibnülemin Mahmut Kemal ina!. Agah Sırrı Levend, Ahmet Harndi Tan­p ı nar ve Mehmet Kaplan) onu tamamen eski tarz dil ve düşüncenin içinde gör­müşlerdir. Bununla beraber, Türk edebi­yatı tarihinde Batı medeniyeti karşısın­da Osmanlı aydınının içine düştüğü fer­di ve sosyal bunalımı anlattığı "Adem Kasidesi"nin eski şiirimizde benzerini kolay bulamayacağımız derin bedbinliği. şüpheleri ve cevapsız kalan sorularıyla

Ziya Paşa'ya, Abdülhak Hamid'e .. hatta Mehmed Akife tesir etmiş olacağı dü­şünülmelidir. Tanzimat'tan sonraki yıl­

larda da yaşamış olmakla beraber zih­niyet bakımından eskiyi devam ettiren Akif Paşa'nın eserinde, içinde yaşanılan

Ak if Paşa

261