ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ...

132
ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİMDE PSİKOLOJİK HİZMETLER ANABİLİM DALI EĞİTİM PSİKOLOJİSİ PROGRAMI ERKEN EVLENEN VE ÇOCUK SAHİBİ OLAN ERGEN VE BELİREN YETİŞKİNLERİN KİMLİK STATÜLERİNİN İNCELENMESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ REYHAN PEHLİVAN Ankara, Nisan, 2017

Transcript of ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ...

Page 1: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİTİMDE PSİKOLOJİK HİZMETLER ANABİLİM DALI EĞİTİM PSİKOLOJİSİ PROGRAMI

ERKEN EVLENEN VE ÇOCUK SAHİBİ OLAN ERGEN VE BELİREN YETİŞKİNLERİN KİMLİK STATÜLERİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

REYHAN PEHLİVAN

Ankara, Nisan, 2017

Page 2: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİTİMDE PSİKOLOJİK HİZMETLER ANABİLİM DALI EĞİTİM PSİKOLOJİSİ PROGRAMI

ERKEN EVLENEN VE ÇOCUK SAHİBİ OLAN ERGEN VE BELİREN YETİŞKİNLERİN KİMLİK STATÜLERİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

REYHAN PEHLİVAN

DANIŞMAN: DOÇ. DR. TÜLİN ŞENER

Ankara, Nisan, 2017

Page 3: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren
Page 4: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren
Page 5: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

iv

ÖZET

ERKEN EVLENEN VE ÇOCUK SAHİBİ OLAN ERGEN VE BELİREN

YETİŞKİNLERİN KİMLİK STATÜLERİNİN İNCELENMESİ

Pehlivan, Reyhan

Yüksek Lisans, Eğitimde Psikolojik Hizmetler Anabilim Dalı

Tez Danışmanı: Doç. Dr. Tülin Şener

Nisan 2017, xiii + 118 sayfa

Bu çalışmada, erken yaşta evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş ergen ve beliren

yetişkinler ile bekâr ve eğitimine devam eden gençlerin kimlik statüleri incelenmiştir.

İlişkisel tarama modeli niteliğinde olan araştırmanın grubunu, 150’si çocuk sahibi

anneler (75 ergen ve 75 beliren yetişkin) ile 150’si bekâr ve eğitimine (75 ergen ve 75

beliren yetişkin) devam eden gençler olmak üzere 16-24 yaş grubunda yer alan toplam

300 kişi oluşturmuştur. Araştırma grubuna Kimlik Gelişiminin Boyutları Ölçeği ve

araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu uygulanmıştır. Elde edilen veriler

SPSS 21.00 programında çözümlenmiştir. Araştırmaya katılan kişilerin kimlik

statülerinin anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğinin test edilmesi amacıyla ki-kare

analizi yapılmıştır. Bu araştırmada, görüşleri alınan katılımcıların kimlik statülerinin

yaşlarına göre anlamlı bir farklılık göstermediği (X2=7.257; p>0.05) ancak

katılımcıların medeni durumlarına ve çocuk sahibi olma durumlarına göre anlamlı bir

farklılık gösterdiği saptanmıştır. Evli katılımcıların daha çok ipotekli (%38.0; n=57)

kimlik statüsüne sahip olduğu, bekâr katılımcıların ise daha çok dağınık (%25.3; n=38)

ve farklılaşmamış (%25.3; n=38) kimlik statüsüne sahip oldukları belirlenmiştir.

Anahtar kelimeler: Ergenlik, beliren yetişkinlik, kimlik statüleri, erken evlilikler,

ergen anneler

Page 6: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

v

SUMMARY

ANALYSIS OF THE IDENTITY STATUSES OF ADOLESCENTS AND

EMERGING ADULTS WHO GET MARRIED AND HAVE CHILDREN AT AN

EARLY AGE

Pehlivan, Reyhan

Master’s Thesis, Psychological Services in Education, Educational Psychology

Advisor: Assoc. Prof. Tülin Şener

April 2017, xiii + 118 pages

The aim of the present study is to analyse the identity status of adolescents and

emerging adults who get married and have children at an early age. The research of the

study adopting a relational screening model was comprised of 300 participants, 150

mothers (75 adolescents and 75 emerging adults) and 150 single students (75

adolescents and 75 emerging adults) aged 16-24 years. The Dimensions of Identity

Development Scale was applied and a Personal Information Form prepared by the

researcher was completed by the research group. The data was analyzed using SPSS

21.00. A chi-square statistic was estimated in order to determine whether participants’

identity status showed a significant difference. The findings of the current study

indicated that no significant difference was found in the participants’ identity status by

age (X2=7.257; p>0.05), while their identity status showed a significant difference by

their marital status and status of having children. It was found that married participants

mostly had a foreclosure identity status (%38.0; n=57), whereas single participants had

diffused (%25.3; n=38) and undifferentiated (%25.3; n=38) identity status.

Key words: Adolescence, emerging adulthood, identity status, early marriages,

adolescent mothers

Page 7: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

vi

ÖNSÖZ

Öncelikle eğitimim süresince ve tez dönemimim her anında değerli fikirlerini

benimle paylaştığı, beni yönlendirdiği ve bu tezin oluşmasına büyük bir katkı sağladığı,

yardımlarını ve sonsuz desteğini hiçbir zaman esirgemediği, beni anladığı, her zaman

yanımda olduğunu hissettirdiği için çok değerli danışmanım Doç. Dr. Tülin ŞENER’e,

Veri toplama aşamasında bana zaman ayıran bu tezin oluşmasına katkı sağlayan

genç annelere ve öğrencilere,

Yardımlarını ve desteklerini her zaman üzerimde hissettiğim, bana bu süreçte

verdikleri yakın destek için arkadaşlarım Gülşah SEVİNÇ ve Şenay GÖRGÜLÜ’ye,

Ve hayatım boyunca yanımda olan, desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen her

kararımda arkamda olan, bana hep sevgiyle ve anlayışla yaklaşan, hayattaki en büyük

destekçilerim annem Sebile PEHLİVAN, babam Orhan PEHLİVAN ve kardeşlerim

Merve ve Esra PEHLİVAN’a,

Sonsuz teşekkürler.....

Page 8: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

vii

İÇİNDEKİLER

Sayfa

ONAY………………………………………….……….……………………….. ii

BİLDİRİM……..……………………………………….……………………....... iii

ÖZET………………………………………………..……………………............ iv

SUMMARY..…………………………………….....………………………….... v

ÖNSÖZ…………………………………………….…………….......................... vi

İÇİNDEKİLER ..……………………………………….………………………... vii

ÇİZELGELER LİSTESİ………………………………………………………… xi

ŞEKİLLER LİSTESİ …………………………………….…………………….... xiii

BÖLÜM 1 ……………………………………………….…………………….... 1

GİRİŞ…………………………………………………………………………..... 1

1.1. Problem ………...……………………………………………………….... 1

1.2. Araştırmanın Amacı……………...……………………………………….. 2

1.3. Araştırmanın Önemi ………………………………...………………….... 3

1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları………………………………...………………. 4

1.5. Tanımlar……..……………………………………………………............. 4

BÖLÜM 2 ………………………………………………………………………. 6

KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR…………………....... 6

2.1. Ergenlik…………...…………...………………………………………….. 6

2.2. Beliren Yetişkinlik………………………………………………………... 9

2.3. Kimlik Kavramı…………………………………………………………… 13

2.3.1. Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı…………………………....... 14

2.3.2. Marcia’nın Kimlik Statüleri Yaklaşımı………………………….......... 17

2.3.3. Beş Boyutlu Kimlik Biçimlenmesi Modeli……………........................ 19

2.3.4. Kimlik ile İlgili Araştırmalar…………………………………….......... 22

2.3.4.1. Türkiye’de Yapılmış Araştırmalar………………………………... 22

2.3.4.2. Yurtdışında Yapılmış Araştırmalar……………………………...... 28

Page 9: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

viii

2.4. Erken Evlilikler ve Erken Yaşta Çocuk Sahibi Olma ................................. 32

2.4.1. Erken Evlenme ve Çocuk Sahibi Olmanın Nedenleri............................ 35

2.4.2. Erken Evlenme ve Çocuk Sahibi Olmanın Yol Açtığı Sorunlar............ 38

2.4.3. Erken Evlilik ve Çocuk Sahibi Olma ile İlgili Çalışmalar..................... 41

2.4.3.1. Türkiye’de Yapılmış Araştırmalar…………………………........... 41

2.4.3.2. Yurtdışında Yapılmış Araştırmalar……………………………...... 46

BÖLÜM 3……………………………………………………………………...... 52

YÖNTEM ……………………………………………………………………….. 52

3.1. Araştırma Modeli ……………………………………………………….... 52

3.2. Araştırma Grubu…………………………………………………………... 52

3.3. Verilerin Toplanması……………………………………………………… 53

3.4. Veri Toplama Araçları…………………………………………………..... 53

3.4.1. Kişisel Bilgi Formu ……………………………………………........... 53

3.4.2. Kimlik Gelişiminin Boyutları Ölçeği…………………………………. 53

3.5. Verilerin Analizi…………………………………………………………... 55

BÖLÜM 4……………………………………………………………………...... 58

BULGULAR VE YORUMLAR……………………………………………….... 58

4. 1. Bulgular ………………………………………………………………...... 58

4.1.1. Katılımcıların demografik özelliklerine göre dağılımları...................... 58

4.1.2. Kimlik statüleri katılımcıların demografik özelliklerine göre anlamlı

bir farklılık göstermekte midir?.............................................................................. 63

4.1.2.1. Kimlik statülerinin yaşlara göre incelenmesi…………………....... 63

4.1.2.2. Kimlik statülerinin eğitim düzeylerine göre incelenmesi……….... 64

4.1.2.3. Kimlik statülerinin katılımcıların sosyal konumlarına göre

incelenmesi............................................................................................................. 65

4.1.2.4. Kimlik statülerinin katılımcıların gelir durumuna göre

incelenmesi............................................................................................................. 66

4.1.2.5. Kimlik statülerinin katılımcıların aylık gelir durumlarına göre

incelenmesi............................................................................................................. 67

4.1.2.6. Kimlik statülerinin katılımcıların annesinin evlenme yaşına göre

incelenmesi……………………………………………………………………..... 68

Page 10: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

ix

4.1.2.7. Katılımcıların kimlik statülerinin babasının evlenme yaşına göre

incelenmesi…………………………………………………………………......... 69

4.1.3. Evli ve çocuğu bulunan ergenler ile beliren yetişkinlerin kimlik

statüleri dağılımları……………………………………………………................ 70

4.1.3.1. Evli ve çocuk sahibi olan ergenler ile beliren yetişkinlerin kimlik

statüleri demografik özelliklerine göre anlamlı bir farklılık göstermekte

midir?..................................................................................................................... 70

4.1.3.1.1. Kimlik statülerinin katılımcıların evlenme şekillerine göre

incelenmesi……..................................................................................................... 71

4.1.3.1.2. Kimlik statülerinin katılımcıların evlenme yaşlarına göre

incelenmesi……………………………………………………………………..... 72

4.1.3.1.3. Kimlik statülerinin katılımcıların evlilik sürelerine göre

incelenmesi………................................................................................................. 73

4.1.3.1.4. Kimlik statülerinin katılımcıların eşinin evlilik yaşına göre

incelenmesi………………………………………………………………............. 74

4.1.3.1.5. Kimlik statülerinin katılımcıların ilk çocuklarına sahip

oldukları yaşa göre incelenmesi…………………………………………………. 75

4.1.3.1.6. Kimlik statüleri katılımcıların çocuk sayılarına göre

incelenmesi............................................................................................................. 76

4.1.4. Bekâr ergenler ile beliren yetişkinlerin kimlik statüleri dağılımları

nasıldır?.................................................................................................................. 77

4.1.4.1. Bekâr ergenler ile beliren yetişkinlerin kimlik statülerinin

katılımcıların partneri olma durumuna göre incelenmesi…………...................... 78

4.1.5. Ergenler ile beliren yetişkinlerin kimlik statülerinin katılımcıların

medeni durumlarına göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir?....................... 79

4.2. Yorumlar …………………………………………………………………. 79

4.2.1. Kimlik statülerinin katılımcıların yaşlarına göre farklılık gösterip

göstermediğine ilişkin bulguların yorumlanması……………………………....... 80

4.2.2. Kimlik statülerinin katılımcıların eğitim durumuna göre farklılık

gösterip göstermediğinin incelenmesine ilişkin bulguların yorumlanması…….... 80

4.2.3. Kimlik statülerinin medeni durum ve çocuk sahibi olma durumuna

göre farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesine ilişkin bulguların

yorumlanması……………..................................................................................... 82

4.2.4. Kimlik statülerinin evlenme ve çocuk sahibi olma yaşına göre

farklılık gösterip göstermediğine ilişkin bulguların yorumlanması ….................. 85

4.2.5. Kimlik statülerinin ebeveynlerin evlenme yaşlarına göre farklılık

gösterip göstermediğinin incelenmesine ilişkin bulguların yorumlanması............ 87

Page 11: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

x

4.2.6 Kimlik statülerinin katılımcıların sosyal konumlarına göre farklılık

gösterip göstermediğinin incelenmesine ilişkin bulguların

yorumlanması......................................................................................................... 88

4.2.7. Kimlik statülerinin katılımcıların gelir durumlarına göre farklılık

gösterip göstermediğinin incelenmesine ilişkin bulguların yorumlanması…….... 89

BÖLÜM 5……………………………………………………………….............. 91

SONUÇ VE ÖNERİLER ……………………………………………………….. 91

5.1. Sonuç……………………………………………………………………… 91

5.2.Öneriler…………………………………………………………..........…… 93

KAYNAKÇA ………………………………………………………………........ 96

EKLER ………………………………………………………………………….. 108

Ek A Kişisel Bilgi Formu……………………………………………………… 109

Ek B Kimlik Gelişiminin Boyutları Ölçeği ..………………………………….. 112

Ek C Araştırma İzin Onayı .................................................................................. 114

Ek D Etik Kurul İzin Formu................................................................................ 117

Page 12: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

xi

ÇİZELGELER LİSTESİ

Çizelge Sayfa

1. Katılımcıların cevapları doğrultusunda hesaplanan güvenirlik

katsayıları………………………………………………………………......

55

2. Katılımcıların vermiş oldukları cevaplar doğrultusunda hesaplanan

çarpıklık ve basıklık katsayıları.....................................................................

56

3. Kimlik gelişimi ölçeği alt boyutlarının histogram grafikleri......................... 57

4. Katılımcıların demografik özelliklerine göre dağılımları............................... 58

5. Evli katılımcıların demografik özelliklerine göre dağılımları........................ 60

6. Bekar katılımcıların demografik özelliklerine dağılımları.............................

7. Eşi/partneri olan katılımcıların demografik özelliklerine göre

dağılımları.......................................................................................................

61

62

8. Kimlik statülerinin katılımcıların yaşlarına göre hesaplanan ki-kare testi

sonuçları…………………………………………………………………......

9. Kimlik statülerinin eğitim düzeylerine göre hesaplanan ki-kare testi

sonuçları…………………………………………………………………......

10. Kimlik statülerinin sosyal konumlarına göre hesaplanan ki-kare testi

sonuçları…………………………………………………………………......

11. Kimlik statülerinin gelir durumuna göre hesaplanan ki-kare testi

sonuçları………………………………………………………………….....

12. Kimlik statülerinin aylık gelir durumlarına göre hesaplanan ki-kare testi

sonuçları…………………………………………………………………......

13. Kimlik statülerinin annenin evlenme yaşına göre hesaplanan ki-kare testi

sonuçları…………………………………………………………………......

14. Kimlik statülerinin babanın evlenme yaşına göre hesaplanan ki-kare testi

sonuçları…………………………………………………………………......

15. Evli ve çocuğu bulunan katılımcıların kimlik statü düzeylerine yönelik

hesaplanan betimsel istatistikler………………………………………….....

16. Evli ve çocuğu bulunan katılımcıların evlenme şekillerine göre hesaplanan

ki-kare testi sonuçları……………………………………………………......

17. Evli ve çocuğu bulunan katılımcıların kimlik statülerinin evlenme

yaşlarına göre hesaplanan ki-kare testi sonuçları……………………….......

63

64

65

66

67

68

69

70

71

72

Page 13: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

xii

18. Evli ve çocuğu bulunan katılımcıların kimlik statülerinin evlenme

sürelerine göre hesaplanan ki-kare testi sonuçları………………………......

19. Kimlik statülerinin eşin evlenme yaşına göre hesaplanan ki-kare testi

sonuçları…………………………………………………………………......

20. Kimlik statülerinin ilk çocuk sahibi olma yaşına göre hesaplanan ki-kare

testi sonuçları……………………………………………………………......

21. Kimlik statülerinin çocuk sayılarına göre hesaplanan ki-kare testi

sonuçları……………………………………………......................................

22. Bekâr katılımcıların kimlik statülerine göre dağılımları………………….....

23. Bekâr katılımcıların kimlik statülerinin partneri olma durumuna göre

hesaplanan ki-kare testi sonuçları………………………………...................

24. Kimlik statülerinin medeni duruma göre hesaplanan ki-kare testi

sonuçları……..................................................................................................

73

74

75

76

77

78

79

Page 14: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

xiii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil Sayfa

1. Erikson’un Sekiz Psikososyal Gelişim Evresi ve Bunlara

Karşılık Gelen Kimlik Duyguları……………………………… 15

2. Seçeneklerin Araştırılması ve Bağlanma Ölçütüne Göre Kimlik

Statülerinin Konumu………………...…………………………. 17

3. Luyckx ve Arkadaşlarının Kimlik Statüleri

Modeli………………………………………………………….. 21

Page 15: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

1.1. Problem

Ergenlik dönemi, biyolojik, bilişsel, sosyal ve duygusal alanlarda değişim

yaşanan bir dönemdir. Ergenlik döneminde bireyler birçok gelişimsel görevi yerine

getirmeye çalışmaktadırlar. Erikson (1968) ergenlik döneminde ergenlerin tamamlaması

gereken en önemli görevin ego kimliği duygusunu oluşturmak olduğunu belirtmektedir.

Erikson (1968)’a göre, kimlik ergenlik döneminde kazanılması gereken temel

özelliktir, ancak kimlik gelişimi ergenlikle başlayan ve ergenlikle biten bir süreç

değildir.

Arnett (2000)’e göre, beliren yetişkinler için de en önemli görevlerden biri

kimliğin keşfedilmesidir. Bu dönemde bireyler aşk, iş ve dünya görüşü gibi üç konuda

yaşamlarında temel değişikliklere neden olabilecek seçimlerde bulunmaktadır.

Kimlik arayışı her kişide farklı biçimde gelişebilmektedir. Bazı gençler, bir

deneyim ve arayış dönemi geçirdikten sonra kendilerine bir hedef belirlerken; bazı

gençler, rol karmaşasını hiç yaşamadan anne-babalarının ya da çevrelerinin değer

yargılarını olduğu gibi kabul edebilmektedir. Anne-babalarının değer yargılarını,

görüşlerini benimseyerek yetişkin rollerini benimseyen gençlerin kimlikleri de kimlik

arayışı dönemi geçiren bireylere göre daha erken belirginleşmektedir (Atkinson,

Atkinson, Smith ve Darly, 1990).

Ergenlik ve beliren yetişkinlik döneminde bireyler psikososyal yönden

gelişimlerini sürdürmekte, özellikle bu dönemde kimlik gelişimi önem kazanmaktadır.

Kimlik gelişiminin halen devam ettiği bir dönemde evlilik ve çocuk sahibi olma

ergenlerin kimlik gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Ancak, Türkiye’de halen çok sayıda kız çocuğu fiziksel, duygusal, cinsel ve

psikososyal gelişimini tamamlamadan erken yaşlarda evlendirilmektedir.

Geleneksel toplumlarda kız çocukları doğdukları andan itibaren erkek

çocuklarına göre pek çok alanda daha dezavantajlı konumdadır. Toplumsal cinsiyet

eşitsizliği eğitimden çalışma yaşamına, sağlıktan karar mekanizmalarına katılıma kadar

yaşamın her alanında ciddi boyutlardır. Geleneksel toplumlar, ataerkil ideolojinin değer

yargıları ve toplumsal cinsiyet rolleri açısından kadın ve kız çocuklarına uygun görülen

ideal yaşam tarzının nasıl olması gerektiğini belirlemektedir. Kadının geleneksel olarak

Page 16: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

2

anne ve eş olarak kurgulanan idealleştirilmiş toplumsal rolü de kız çocuklarının küçük

yaşta evlendirilmelerine ve erken yaşlarda çocuk sahibi olmalarına uygun ortamı

hazırlamaktadır (Özaydınlık, 2014; Yiğit, 2015).

Erken yaşta evlilikler ekonomik yetersizlik, geleneksel yapı, toplum baskısı,

düşük eğitim seviyesi, evlilik dışı gebelik gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkmakta, erken

yaşta çocuk sahibi olma hem anne hem de bebek için birçok sorun oluşturmaktadır

(Başer, 2000; Can, Öncül ve Deşdemir, 2012).

Bu sorunların en önemlilerinden biri de erken yaşta evlenmiş ve çocuk sahibi

olmuş bireylerin, kimlik gelişimleri için gerekli arayışlar ve alternatifler arasından

seçim yapma sürecini çok fazla gerçekleştirememeleri ve herhangi bir araştırma

yapmadan kimliklerine ilişkin bağlanmalarda bulunabilmeleridir. Bu bireyler genellikle

kendi seçimlerinden çok aile, akraba ya da çevrelerinin beklentilerine göre seçimler

yapmak zorunda kalmaktadırlar.

Erken evlilikler ve gebelikler gelişimsel açıdan da birçok soruna neden olmakta

hem anne hem de çocuğunu olumsuz yönde etkilemektedir. Bu alanda yapılan

çalışmalar ergenlikte anne olmuş bireylerin çocuklarının önemli ölçüde daha küçük baş

çevresi ve daha yüksek vücut kitle indeksine sahip olduklarını ve Stanford-Binet zekâ

testinden daha düşük puanlar aldıklarını göstermektedir (Cornelius, Goldschmidt,

Willford, Leech, Larkby ve Day, 2009). Erken evliliklerin ruh sağlığı sorunlarını

arttırdığı, erken yaşta evlenen bireylerde özellikle depresyon, nikotin bağımlılığı ve

özgül fobinin daha yüksek oranda görüldüğü tespit edilmiştir (Strat, Dubertret ve Foll

2011). Ergen annelerin bebeklerini ihmal etme olasılıklarının yetişkin annelere göre

daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Paul ve Domenech, 2000). 18 yaşın altında

anne olan kişilerin çocuklarında da ergenlik döneminde daha fazla psikolojik

rahatsızlıklar gözlendiği, bu çocukların okul performanslarının daha düşük olduğu, okul

ortamında daha fazla davranış problemleri sergiledikleri, alkol ve sigara kullanımlarının

da daha yüksek düzeyde olduğu bulgusu elde edilmiştir (Shaw, Lawlor ve Najman,

2006).

Ayrıca, alanyazında yapılan çalışmalar (Esat ve Jacobson, 2001; Pereira,

Canavarro, Cardoso ve Mendonça, 2005) erken yaşta anne olan kadınların, kızlarının ve

kız kardeşlerinin de erken yaşta çocuk sahibi olma riskinin yüksek olduğunu, böylece

erken evlilik ve çocuk sahibi olma sorununun nesiller arası sürmeye devam ettiğini

göstermektedir. Ebeveynlerin kimlik stili ve süreçlerinin ergen kimliği ilişkisinin

incelendiği çalışmalarda ise (Adams, 1985; Luyckx, Schwartz, Rassart ve Klimstra,

Page 17: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

3

2015) anne-babaların kimlik gelişimi açısından ergenlere rol model oldukları, böylece

kimlik statülerinin kuşaklar arası geçiş gösterdiği görülmektedir.

Alanyazında erken evlilikler, gebelikler ve kimlik gelişimi konularında yapılmış

(Crugnola, Lerardi, Gazzotti ve Albizzati, 2014; Jutte, Roos, Brownell, Briggs,

MacWilliam, Roos, 2010; Burcu, Yıldırım, Sırma ve Sanıyaman, 2015; Çakır ve Aydın,

2005; Morsünbül, Crocetti, Çok ve Meeus, 2016; Kroger, Martinussen ve Marcia, 2010;

Luyckx, Schwartz, Berzonsky, Soenens, Vansteenkiste, Smits ve Goossens, 2008)

çeşitli araştırmalar olmasına karşın ergenlerde evlilik, ana-babalık ve kimlik

gelişimlerini inceleyen çalışmalara çok fazla rastlanmamıştır.

Bu noktalardan hareketle, bu araştırmada kimlik gelişiminin yoğunluk kazandığı

ergenlik ve beliren yetişkinlik dönemlerinde evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş bireyler ile

bekâr ve eğitimine devam eden gençlerin kimlik statüleri incelenmeye çalışılmıştır.

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu çalışmada, erken yaşta evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş ergen ve beliren

yetişkinler ile bekâr ve eğitimine devam eden gençlerin kimlik statülerinin incelenmesi

amaçlanmıştır.

Bu amaçla aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır:

1. Kimlik statüleri medeni duruma göre farklılık göstermekte midir?

2. Kimlik statüleri çocuk sahibi olma durumuna göre farklılık göstermekte

midir?

3. Kimlik statüleri evlenme ve çocuk sahibi olma yaşına göre farklılık

göstermekte midir?

4. Kimlik statüleri ebeveynlerin evlenme yaşına göre farklılık göstermekte

midir?

5. Kimlik statüleri katılımcıların sosyal konumlarına göre farklılık

göstermekte midir?

6. Kimlik statüleri gelir durumuna göre farlılık göstermekte midir?

1.3. Araştırmanın Önemi

Ergenlik ve beliren yetişkinlik dönemindeki “ben nasıl bir insanım ve yaşamım

boyunca nasıl bir insanla birlikte olabilirim?” gibi soruların arandığı bir dönemde

bireylerin anne-babalarının istekleri doğrultusunda yaşamlarını yönlendirmeleri,

gelişimlerini tamamlamadan evlenmek ve sorumluluk sahibi olmak zorunda kalmaları

Page 18: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

4

henüz kendisi çocuk olan bireylerin bağımlı bir hayat sürmelerine, bebeklerini ihmal-

istismar etmelerine ve psikolojik birçok sorunla karşılaşmalarına neden olabilmektedir.

Kimlik gelişim sürecinin sağlıklı bir şekilde atlatılması ergenlik ve beliren

yetişkinlik döneminin nasıl geçirildiği ile yakından ilişkilidir (Erikson, 1968). Bireylerin

erken yaşta yaptığı evlilikler fiziksel, duygusal ve cinsel gelişimlerini olumsuz yönde

etkileyeceği gibi kimlik gelişimlerini de olumsuz yönde etkileyeceği düşünülmektedir

Erken yaşta yapılan evlilikler fiziksel, fizyolojik ve psikolojik birçok soruna

neden olmaktadır. Ancak, gelişmemiş ve gelişmekte olan birçok ülkede olduğu gibi

Türkiye’de de erken evlilik sorunu oldukça yaygındır. Türkiye’de halen çok sayıda kız

çocuğu gelişimlerini tamamlamadan erken yaşlarda evlendirilmektedir.

Buna karşın alanyazında erken yaşlarda evlilik, anne-babalık ve kimlik

gelişimlerini inceleyen çalışmalara çok fazla rastlanmamıştır.

Erken yaşlarda evlilik, anne-babalık ve kimlik gelişimi ilişkisinin çok fazla

tartışılmamış olması nedeniyle de bu çalışmanın yeni çalışmalara öncülük edeceği

düşünülmektedir.

Türkiye’de erken evlilikler oldukça yaygın olmasına karşın erken gebelik ve

evliliklerin önlenmesine yönelik önleyici ve müdahale edici programlar oldukça azdır.

Bu çalışmanın sonuçları uygun eğitim programlarının düzenlenmesi, erken yaşta

evliliklerin önlenmesine yönelik müdahale programlarının geliştirilmesi, toplumun

erken evlilikler konusunda bilinçlendirilmesi, erken yaşta evlenmiş bireylerin de psiko-

sosyal gelişimlerini destekleyecek mekanizmaların geliştirilmesi yönünde önemli bir

adım olacaktır.

1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları

Örneklemin Ankara ili ile sınırlı tutulması ve 16 yaşın altındaki ergenlerin

araştırmaya dâhil edilmemesi araştırmanın sınırlılığıdır. Ayrıca, araştırma verileri

Kimlik Gelişiminin Boyutları Ölçeği’ne verilen yanıtlar ile sınırlıdır.

1.5.Tanımlar

Erken Gebelik: Bireylerin hormonal, fiziksel ve psikolojik gelişimlerini

tamamlamadan gebe kalmalarıdır.

Erken Evlilik: Fiziksel, duygusal, cinsel ve psikososyal gelişimin tamamlanmadan

yapılan evliliklerdir.

Page 19: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

5

Beşik kertmesi: Birbirlerine yakın ya da çok samimi iki ailenin aralarındaki ilişkiyi

daha da güçlendirmek için kız ve erkek çocuklarını bazen bebeklerini, ileride

evlendirmek üzere sözleşmeleri ya da nişanlamalarıdır (TDK, 2016).

Berdel: Ailelerin kız ve erkek çocuklarını diğer bir ailenin kız ve erkek çocuğuyla

karşılıklı olarak aynı zamanda evlendirilmesi şeklinde gerçekleştirilen evlilik şeklidir.

Genellikle yoksulluk sebebiyle gerçekleştirilen bu evlilik türü, kan davasını bitirmek

için de kullanılan bir yöntemdir (TDK, 2016).

Başlık parası: Bazı bölgelerde damadın evlenirken gelinin ailesine ödemesi gereken

para veya mülktür (TDK, 2016).

Kan bedeli evliliği: Aralarında kan davası olan iki ailenin, kan davasını bitirmek

amacıyla çocuklarını evlendirmeleridir

Kuma evliliği: Evli erkeğin eşi dışında bir veya birden çok kadınla daha gayri resmi

olarak evlilik gerçekleştirmesidir.

Page 20: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

6

BÖLÜM II

KURAMSAL YAPI VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Ergenlik

Ergenlik biyolojik, bilişsel, sosyoduygusal değişimleri içeren çocukluk ve

yetişkinlik arasındaki geçiş dönemi olarak tanımlanmaktadır (Santrock, 2011).

Ergenlik döneminde genel olarak biyolojik, bilişsel, toplumsal ve duygusal

olmak üzere dört temel değişim gerçekleşmektedir. Biyolojik değişiklikler; bireyin

fiziksel görünüşünde; kızlarda meme gelişimi, oğlanlarda yüzdeki kılların gelişimi, her

iki cinsiyette boy artışı ve üreme yeteneğinin kazanılması gibi değişikleri içermektedir.

Bilişsel değişiklikler; düşünme yeteneğinin gelişmesi, varsayımsal ve soyut kavramları

daha iyi düşünme yeteneği gibi değişimleri içermektedir. Toplumsal değişiklikler;

toplumsal statüdeki değişimler, genç insanların yeni rollere girmesi gibi değişiklileri

kapsamaktadır. Duygusal değişimler ise; bireyin duygusal yapısında, kişiler arası

ilişkilerindeki değişimleri içermektedir. Bu dört temel süreç ergenliğin temel

değişimleri olarak tanımlanmaktadır (Steinberg, 2005; Todd, 2007).

Ergenlik dönemi genel olarak erken ergenlik ve geç ergenlik olarak ikiye

ayrılarak incelenmektedir. Ergenliğin ilk dönemi olarak adlandırılan erken ergenlik; 12-

14 yaşlarında başlamakta ve 17 yaşında bitmektedir. Ergenliğin ilk döneminin, ergenlik

problemlerinin üst düzeyde ve yoğun olduğu gelişim dönemi olduğu belirtilmektedir.

Bu dönemde insan ilişkilerinde, görevlerde ve sorumluluklarda değişiklikler olmaktadır.

Bu koşullarda ergenlerin kendine, anne-babasına, akranlarına ve diğer insanlara karşı

tutumlarında değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Ergenliğin son dönemi olarak

adlandırılan geç ergenlik dönemi ise 17 yaşında başlamakta ve 21 yaşına kadar devam

etmektedir. Bu dönemde ergenler problemleri karşılama ve onları çözümlemede daha

olgundurlar. Ergenler yaşları ilerledikçe aile, öğretmen ve diğer insanlarla daha az

problemli ilişkiler kurmaya başlamaktadırlar. Böylece ergen üzerindeki müdahaleler

azalmakta, bu durum da ergene bağımsızlık ve daha az çatışmalı bir yaşantı

sağlamaktadır (Temel ve Aksoy, 2010).

Ergenlik dönemini tanımlayan farklı kuramcıların her biri ergenlik dönemi

özelliklerini farklı açılardan ele almışlardır. Psikolojiye ergenlik dönemi kavramını

kazandıran Hall (1904) ergenliği “fırtına ve stres” dönemi olarak tanımlamıştır (Passer

ve Smith, 2007). Bu döneme zihinsel büyümeden cinsel olgunlaşmaya, cinsel kimlikten

de toplumsal kişiliğe varıncaya kadar geçen gelişim süreçlerine bakılarak fırtına dönemi

Page 21: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

7

adı verilmektedir (Miller, 2008). Freud (1917) ergenliği; “ergenlik çatışmalarının

altında çocukluk cinselliğinin yeniden dirilmesi” olarak tanımlamaktadır (akt: Çelen,

2011). Freud, ergenlerin yaşamlarının gerilim ve çatışmayla dolu olduğunu, ergenlerin

de bu gerilimi azaltmak için çatışmalarını bilinçdışına attıklarını vurgulamaktadır

(Santrock, 2011). Erikson (1968)’a göre ergenlik, kimlik gelişimi açısından önemli bir

dönemdir. Bu dönem bireylerin kim oldukları, ne oldukları ve kim olabilecekleri

hakkında fikir edinmeye başladıkları bir dönemdir. Ergenlerin bu dönemdeki temel

görevi çocukluktan getirdikleri çeşitli özdeşimleri bütünleşmiş bir kimlikte bir araya

getirmektedir. Bu dönem, aynı zamanda toplumun bireye bir yol, kimlik, bir meslek

seçebilmesi için bir süre vermesi olarak da düşünülebilmektedir (Cloutier, 1982;

Kulaksızoğlu, 2014; Miller, 2008).

Havighurst (1972)’e göre ise ergenlikteki gelişim görevleri şu şekilde

sıralanmıştır:

1. Her iki cinsten akranlarla yeni ve olgun ilişkiler kurmak.

2. Erkek ya da kadın olarak toplumsal bir rol gerçekleştirmek.

3. Fiziksel özelliklerini kabul etmek ve etkili biçimde kullanmak.

4. Ebeveynlerinden ve diğer yetişkinlerden duygusal bağımsızlık kazanmak.

5. Evliliğe ve aile yaşamına hazırlanmak.

6. Mesleğe hazırlanmak.

7. Davranışlarını belirleyecek değer ve ahlak sistemi kazanmak.

8. Toplumsal sorumluluk bilinci kazanmak.

(Manning, 2002; Schoeppe, Haggard, ve Havighurst, 1953).

Havighurst (1972) tarafından ergenlikteki gelişim görevleri olarak tanımlanan bu

görevlerdeki başarı ya da başarısızlık yetişkinlikteki uyumu ve başarıyı belirlemektedir

(Manning, 2002; Schoeppe, Haggard, ve Havighurst, 1953).

Ergenlik döneminin en önemli gelişim görevi olan kimliğin parçalarından biri de

cinsel kimliktir. Biyolojik, sosyal ve psikolojik anlamda kişinin kadın ya da erkek

olarak kendini tanımlamasının, bu durumu kabulünün, bu kabul ve algı doğrultusundaki

cinsel yönelimlerinin ve davranışlarının cinsel kimlik gelişiminin önemli aşamaları

olduğu belirtilmektedir. Cinsel kimlik, fiziksel, psikolojik, zihinsel ve sosyal süreçlerin

etkileşimi ile gelişip olgunlaşmaktadır (Cinsel Eğitim Tedavi Araştırma Derneği, 2006).

Ergenler bu dönemde bilişsel olarak soyut kavramları daha fazla düşünmeye,

karmaşık problemler çözmeye, başkalarının bakış açılarını anlamaya başlamaktadır.

Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre de ergenlik kişinin davranışlarında ve bilişsel

Page 22: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

8

yeteneklerinde meydana gelen değişiklikler dönemidir. Bu dönemde somut işlemler

döneminden soyut düşünme dönemine geçilmektedir. Bu dönemde düşünce daha

mantıksal, soyut ve esnektir. Ergenler bu dönemde soyut fikirleri, geleceği ve çeşitli

olasılıkları göz önünde bulundurarak sorunlara farklı açılardan bakabilmekte, sorunların

nasıl daha büyük bir sosyal ilişki grubuyla ilişkili olduğunu görebilmektedirler. Bu

dönemde ergenler soyut işlem yapabilme becerisi kazanarak bilişsel yapılarını

tamamlamaktadırlar (Miller, 2008; Papalia, Olds ve Feldman, 2007).

Bu dönemde ergenler ahlaki ve etik bakımdan da daha yüksek sağduyuya sahip

olmaktadır. Ergenlik aynı zamanda bireyin ailesinin korumasından ayrılması,

başarısının arttırmak üzere bağımsızlık becerilerinin edinildiği bir dönemdir. Bu

dönemde ergenler bağımsız olma yolunda zorlu bir süreçten geçmeye başlamaktadırlar.

Ailesinden ayrı bir birey olma yolunda olan ergen, bu dönemde desteği genellikle

arkadaş gruplarında aramaya başlamaktadır (Gerrig, Zimbardo, 2014; Gül ve Güneş

2009).

Tüm bu süreçlerin yaşandığı bu dönemde ergenler henüz evlenme, aile kurma,

çocuk sahibi olma ve çocuk yetiştirme konusunda fiziksel, sosyal ve psikolojik

olgunluğa ulaşmamıştır (Onur, 1997).

Psiko-sosyal gelişmelerini tamamlamadan evlenen ergenler henüz kimlik

gelişimlerini de başarılı bir biçimde tamamlamamışlardır. Kimlik gelişimini

tamamlamadan evlenen bireyler kimlik oluşturabilmek için alternatifleri yeteri kadar

düşünmeden ilk rolleri ya da anne baba değerlerini kabul etmektedir. Bunun sonucu

olarak ergenin kendine özgü kimlik oluşturması güçleşebilmektedir (Lindzey,

Thompson ve Spring, 1988).

Ergenlik, kişinin ne tam bir çocuk olduğu ne de tam bir yetişkin olduğu,

çocuklukla ergenlik arasındaki ara dönemi kapsamaktadır. Bu nedenle ergenlik dönemi

ergenler için toplumsal sorumluluklara sahip olamadıkları fakat rollerinin farkına

varabildikleri bir ara evre olarak kabul edilmektedir (Cloutier, 1982). Ergenlikteki

gelişim bir bakıma yetişkinlik dönemine hazırlıktır. Ancak, kişi ergenlik döneminden

hemen sonra yetişkinlik dönemine geçmez (Onur, 1997). Ergenlik dönemi ile

yetişkinlik dönemini birbirine bağlayan, genellikle 18 ile 25 yaşlarını kapsayan

ergenlikten yetişkinliğe geçiş dönemine “Beliren Yetişkinlik” dönemi adı verilmektedir

(Arnett 2000; 2004a, 2004b).

Page 23: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

9

2.2. Beliren Yetişkinlik

Psikolojik, sosyolojik ve antropolojik yaklaşımlar 18-29 yaş dönemi için

“ergenlik”, “gençlik”, “beliren yetişkinlik”, “yetişkinliğe geçiş” gibi çeşitli

kavramlardan söz etmektedir. Bu açıdan bakıldığında, ergenlik ve gençlik dönemlerinin

yaş aralığı konusunda kesin bir görüş birliği bulunmamaktadır.

Ergenlik ve gençlik kavramları farklı kurumlarca da farklı şekillerde

tanımlanmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığına göre gençlik; çocukluk döneminin sonu ile

toplumsal sorumluluk alma dönemi olarak belirtilen genç yetişkinlik arasında kalan 12-

24 yaşları arasındaki dönemi kapsamaktadır. UNESCO’nun tanımlamasına göre

gençlik; 15-25 yaşları arasında, Birleşmiş Milletler Örgütüne göre ise gençlik çağı, 12-

25 yaşları arasındaki dönemdir. Dünya Sağlık Örgütü ise 10-19 yaş grubunu “ergen”,

15-24 yaş grubu ise “genç” olarak tanımlanmaktadır. Ergenlik ve gençlik dönemlerine

ait yaşların kesişmesi nedeniyle de 10-24 yaş grubu “genç insanlar” olarak

değerlendirilmektedir (Cinsel Eğitim Tedavi Araştırma Derneği, 2006; Kulaksızoğlu,

2014).

Genç yetişkinlik tanımı daha çok bireylerin yetişkinliğe geçtiği durumlarda

kullanılmaktadır. Ancak, son yıllarda evlenme, anne-baba olma, eğitimini tamamlama

gibi yetişkinliğe geçiş aşamaları olarak tanımlanan süreçler yirmili yaşların sonuna

doğru ilerlemekte ve yetişkinlik rollerinin üstlenilmesi yaşı gecikmektedir. Bu

farklılıktan dolayı gelişim psikoloğu Jeffery Jensen Arnett (1994) tarafından 18-25 yaş

arasındaki ergenlikten yetişkinliğe geçiş dönemi “beliren yetişkinlik” dönemi olarak

tanımlanmıştır (Arnett, 1994; 2000; 2004a, 2004b).

Beliren yetişkinlik; ergenlik dönemi ile yetişkinlik dönemini birbirine bağlayan,

genellikle 18 ile 25 yaşlarını kapsayan, eğitimini tamamlama, evlenme, anne-baba olma

gibi yetişkin rollerinin daha ileri yaş dönemlerine ertelenmesine izin verilen kültürlerde

ve sanayileşmiş toplumlarda görülen gelişim dönemi olarak tanımlanmaktadır (Arnett,

2000; 2004a, 2004b).

Beliren yetişkinlik döneminde, çocukluğun bağımlılığı tamamen bırakılmamakla

birlikte, yetişkinliğin sorumluluğu da tümüyle kabul edilmemektedir. Beliren yetişkinler

içinde bulundukları yaş dönemi nedeniyle de kendilerini ergenlik ile yetişkinlik arasında

kalmış hissetmektedir. Bu dönemde, düşünme ve problem çözme yeteneği tamamen

gelişmekte bunun sonucunda da bireyler kendi kararlarını vermek ve yaşamlarını

yönetmek durumunda kalmaktadırlar (Arnett ve Tanner, 2009; Arnett, 2007b, 2007c).

Page 24: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

10

Arnett (2004b) beliren yetişkinliğin beş temel özelliği olduğunu belirtmektedir.

Buna göre beliren yetişkinlik;

1. Bireylerin özellikle dünya görüşü, aşk ve iş alanlarında kimlik arayışı dönemidir.

2. Değişkenlik/istikrarsızlık dönemidir.

3. Bireylerin kendilerine odaklandıkları dönemdir.

4. Fırsatların ve olanakların çeşitli olduğu dönemdir.

5. Bireylerin ergenlik ve yetişkinlik arasında kalmışlık hissini en fazla hissettikleri

dönemdir.

Arnett (2007a)’e göre bu beş temel özellik evrensel olmayabilir ancak bu

dönemde en yaygın olarak görülen özelliklerdir.

Arnett (2000), beliren yetişkinler için en önemli görevlerden birinin kimliğin

keşfedilmesi olduğunu ileri sürmektedir. Bireyler bu dönemde aşk, iş ve dünya görüşü

gibi çeşitli konularda yaşamlarında temel değişikliklere neden olabilecek seçimlerde

bulunarak kimlik oluşturma sürecini sürdürmektedir. Bu dönemde bireyler “ben nasıl

bir insanım ve yaşamım boyunca nasıl bir insanla birlikte olabilirim?” gibi soruların

yanıtını aramaktadır. Özellikle, ergenlikten farklı olarak beliren yetişkinler ilişkilerinde

kendilerine en uygun eşi bulabilmek adına tercihlerini yapmaktadır. Bu dönemde

bireyler farklı işleri ve farklı eğitim seçeneklerini deneyerek sevebilecekleri ve doyum

sağlayabilecekleri bir iş bulmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda, kendilerini tanımaya

çalışarak, hangi alanda daha başarılı olabileceklerini, ilgi ve yeteneklerini keşfederek

kendi kimliklerine uygun bir iş için temel hazırlamaktadır. Ayrıca, üniversite eğitimi ile

birlikte kendilerine uygun olan dünya görüşüne karar vermeye çalışmaktadır (Arnett

2000, 2004b).

Beliren yetişkinler, kimlik keşfi sürecinde kendilerine en uygun kararı

verebilmek adına değişkenlik yaşamakta, yaşamla ilgili planlarını sık sık gözden

geçirmektedir. Beliren yetişkinlik, bireylerin kendi yaşamlarına odaklandıkları ve birçok

kararı kendi başlarına verdikleri bir dönemdir. Bu dönem, bireylerin hayatlarına yön

verebilecek pek çok fırsatı ve olanağı barındırmaktadır. Beliren yetişkinler tüm bu

süreçler yaşanırken içinde bulundukları yaş nedeniyle kendilerini ergenlik ve yetişkinlik

arasında kalmış hissetmektedirler (Arnett 2000, 2004b).

Arnett (2004a) beliren yetişkinlik döneminin bireylerin bağımsız roller

sergilemesine izin verilen kültürlerde görüldüğünü belirtmektedir. Algılanan yetişkinlik

ölçütlerinin kültüre bağlı olarak farklılaştığı, bu dönemin gelişmiş ve gelişmekte olan

toplumlarda görüldüğü belirtilmektedir. Bu tür toplumlarda bireyler evlenme, anne-baba

Page 25: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

11

olma gibi yetişkinliğe geçişi temsil eden rolleri erteleyerek otuzlu yaşlarına kadar eğitim

yaşamlarına devam etmektedir.

Beliren yetişkinlik konusunda yapılan çalışmalar gözden geçirildiğinde,

alanyazındaki çalışmaların genellikle bu dönemin varlığını, kimlik arayışı özelliğini,

Türkiye’de gözlenen bir kavram olup olmadığını, beliren yetişkinlik dönemini ergenlik

ve yetişkinlik dönemlerinden ayıran temel özelliklerin ortaya çıkarılması konularında

yoğunlaştığı görülmektedir. Aşağıda bu çalışmaların bir kısmına kısaca değinilmektedir.

Atak (2011)’ın 18-25 yaşlarını kapsayan beliren yetişkinliğin dönemlerinin olup

olmadığının araştırdığı çalışmasında, bireylerin “yalancı beliren yetişkinlik” (ortalama

19 yaş), “orta beliren yetişkinlik” (ortalama 20-24 yaş) ve “yetişkinimsi” (ortalama 25-

26 yaş) olmak üzere üç aşamadan geçerek yetişkinliğe ulaştıkları belirtilmektedir.

Yüzbaşı (2012)’nın çalışmasında, beliren yetişkinlik döneminin Türkiye’de

gözlenen bir olgu olduğu ancak bu oranın çalışan grup için daha düşük olduğu,

üniversite öğrencilerinin beliren yetişkinlik döneminin özelliklerini yaşamaya daha

yatkın olduğu belirtilmektedir. 18-25 yaş arasında tam zamanlı çalışan ve üniversite

eğitimi almamış, üniversitede okuyup çalışmayan ve üniversitede okuyan aynı zamanda

da yarı zamanlı çalışan bireylerle çalışılan araştırmada, üniversite öğrencilerinin beliren

yetişkinlik özelliklerini genellikle çalışan gençlerden daha fazla yaşadıkları, yarı

zamanlı çalışan üniversite öğrencilerinin ise beliren yetişkinlik döneminin özellikleri ve

yetişkinlik statüleri açısından zaman zaman çalışan grup ile üniversite öğrencileri

arasında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır.

Parmaksız (2008)’ın çalışmasında, beliren yetişkinlik döneminin araştırma,

değişkenlik, keşfetme, kendine odaklanma ve pek çok alanda özgürlük gibi

özelliklerinin 18–24 yaşlarındaki bireylerde görülmesi, 18–19 yaşlarındaki bireylerin

çoğunluğunun, 20–24 yaşlarındaki kişilerin ise büyük bir bölümünün kendini ergenlikle

yetişkinlik arasında geçiş döneminde hissettiğini belirtmesi, beliren yetişkinlik

döneminin Türkiye’de yaşandığını göstermiştir. Söz konusu çalışmada, çocuk sahibi

olan, evli olan ve tam zamanlı bir işte çalışan bireylerin beliren yetişkinlik dönemini

yaşama olasılığının daha az olduğu belirtilmektedir.

Atak (2005)’ın çalışmasında da, Türkiye’de beliren yetişkinlik döneminin hem

kadınlarda, hem de erkeklerde ortalama 19-26 yaşlarında yaşandığı ve beliren

yetişkinlik döneminin ortaya çıkması ile evlenme, anne baba olma, eğitimi tamamlama,

tam zamanlı ve kalıcı bir işte çalışma arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur.

Ayrıca, yetişkinlikle ilgili kişisel tanımlamalar ve yaş düzeyleri arasında anlamlı bir

Page 26: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

12

ilişki bulunduğu, 15-18 yaş grubu bireylerin büyük çoğunluğunun yetişkinliğe henüz

ulaşmadıklarını, 19-26 yaşlarındaki bireylerin çoğunluğunun ve 27-34 yaş grubunun

yüksek bir bölümünün kendini ergenlikle yetişkinlik arasında geçiş döneminde

hissettiklerini ifade ettikleri belirtilmektedir. Cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu,

anne-baba olma durumu ve iş durumu ile yetişkinliğe ulaşmayla ilgili kişisel tanımlama

arasında da anlamlı ilişki olduğu, kadınların, bekârların, çalışmayanların, anne-baba

olmayanların ve eğitimine devam edenlerin, kendilerini daha çok geçiş döneminde

hissettikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Macek, Bejcek ve Vanickova (2007)’nın çalışmasında da kimlik keşfinin beliren

yetişkinlik döneminde yoğunluk kazandığı, 17 ve 27 yaşları arasında evli olan ve anne

baba olan bireylerin kendilerini beliren yetişkin olarak hissetmediği, kendilerini daha

çok yetişkin olarak tanımladıkları belirtilmektedir. Bu bulguya ek olarak, ekonomik

açıdan aileye bağımlı olma ile kendini beliren yetişkin olarak değerlendirme arasında da

güçlü bir ilişki bulunmuştur.

Benson ve Furstenberg (2006)’ın çalışmasında, sosyoekonomik açıdan

dezavantajlı, kendi başlarına yaşayan ve çocuk sahibi olan bireylerin yaşıtlarına göre

daha yüksek oranda kendilerini yetişkin olarak hissettikleri belirtilmektedir.

Johnson, Berg ve Sirotzki (2006)’nin çalışmasında da, 18-28 yaşında olan ve

aileleri ile yaşamayan, tam zamanlı çalışan, evli ve ebeveyn olan bireylerin kendilerini

yetişkin olarak hissettikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Morsünbül (2013a) ergenlik dönemindeki lise öğrencilerinin, beliren yetişkinlik

dönemindeki üniversite öğrencilerinin ve öğrenci olmayan bireylerin kendilerini

yetişkin olarak değerlendirip değerlendirmediklerini, beliren yetişkinlik döneminin

öğrenci olmayan bireylerde de görülüp görülmediğini araştırmıştır. Çalışmada, lise

öğrencilerinin kendilerini yetişkin statüsünde görmedikleri, üniversite öğrencilerinin

kendilerini hem yetişkin hem de yetişkin olmadıkları yönünde değerlendirdikleri,

liseden sonra üniversite eğitimine devam etmeyen bireylerde ise beliren yetişkinlik

dönemine ilişkin özelliklerin görülmediği, eğitim hayatına devam ediyor olmanın

bireylerin kendilerini yetişkin olarak değerlendirmelerinde etkili olduğu belirlenmiştir.

Yapılan araştırmalar Türkiye’de beliren yetişkinliğin gözlenen bir olgu olduğunu

ortaya koymuştur. Ancak, beliren yetişkinlik döneminin yaşanabilmesi için eğitimi

tamamlama, çalışma, evlenme ve çocuk sahibi olma yaşının yirmili yaşların sonuna

doğru ilerlemiş olması gerekmektedir (Arnett, 2000). Evlenmiş, anne-baba olmuş,

Page 27: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

13

okuldan ayrılmak ve çalışmak zorunda kalan bireylerin beliren yetişkinliğin kimlik

gelişimi için gerekli arayışlarını çok fazla gerçekleştiremedikleri belirtilmektedir.

2.3. Kimlik Kavramı

Kimlik, bireyin kendini (özünü) duyumsamasıdır. Kimlik, bir kişinin kim

olduğu, benlik anlayışının bir sentezi ve bütünleşmesini temsil eder (Çelen, 2011, s:87;

Santrock, 2011, s:140).

Kimlik farklı kuramlarca farklı şekillerde tanımlanmış olmasına karşın genel

olarak “ben kimim?” sorusuna verilen yanıt olarak tanımlanmaktadır.

Erikson (1968, s:17) kimliği, “bireysel eşsizliğin bilinçli duygusu”,

“deneyimlerin devamı için bilinçsizce çaba”, “grubun düşünceleri ile bütünleşme hissi”

olarak tanımlamıştır. Erikson kimlik kavramını açıklarken hem duygulardan hem de

psikolojik süreçlerden bahsetmektedir.

Marcia (1989) kimliği “dürtülerin, inançların, yeteneklerin ve bireysel tarihin

dinamik örgütlenmesinden oluşan öz yapı” olarak tanımlamaktadır.

Kroger ise kimliği “içsel bir kendilik yapılanması” olarak tanımlamaktadır

(Kroger, 2007).

Kimlik birçok pafrçadan oluşan kendini betimlemedir ve bireyin farklı alanlarda

kendini tanımlama sürecini içermektedir. Kimliği oluşturan parçalardan, mesleki/kariyer

kimliği, kişinin izlemek istediği kariyer ve çalışma yolunu; siyasal kimlik, kişinin

muhafazakâr mı, özgürlükçü mü yoksa orta yol bulucu mu olduğunu; dini kimlik,

kişinin dini inancını; ilişki kimliği, kişinin bekâr, evli, boşanmış, vs. oluşunu

tanımlamaktadır. Bu parçalardan, başarı-entelektüel kimlik, kişinin başarmaya ne

ölçüde güdülendiği ve ne derecede entelektüel olduğunu; cinsel kimlik, bireyin

biyolojik olarak kendini tanımlamasını; kültürel/etnik kimlik, kişinin dünya ya da

ülkenin hangi bölümünden olduğu ve kendini kültürel mirası ile ne kadar tanımladığını;

ilgiler, kişinin, spor, müzik, hobiler vs. gibi yapmaktan hoşlandıklarını; kişilik, içe

dönük ya da dışa dönük, endişeli ya da sakin, dost ya da düşman vs. oluşu gibi kişilik

özelliklerini; fiziksel kimlik ise bireyin vücut görüntüsünü içermektedir (Santrock,

2007, s.383).

Kimlik konusunda çeşitli kuramlar bulunmakta olup bu çalışmada kimlik ile

ilgili Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı (1963), Marcia’nın Kimlik Statüleri

Modeli (1966) ve Luyckx, Goossens, Soenens, Beyers, Vansteenkiste’nin Beş Boyutlu

Kimlik Biçimlenmesi Modeli (2008) kuramlarına yer yerilmiştir.

Page 28: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

14

2.3.1. Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı

Kimlik kavramı Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı içinde incelenmiştir ve

Erikson (1968, s:17) kimliği, “bireysel eşsizliğin bilinçli duygusu”, “deneyimlerin

devamı için bilinçsizce çaba”, “grubun düşünceleri ile bütünleşme hissi” olarak

tanımlamıştır.

Erikson’a göre bireyin kimlik gelişimi, biyolojik süreç, çevre ve ego sürecinin

etkileşimi ürünüdür. Biyolojik süreç, bireylerin yaşam dönemlerindeki biyolojik

değişiklikleri kapsar. Çevresel süreç, bireyleri yaşantıları süresince etkileyen çevresel

değişkenlerdir. Ego süreci ise hem biyolojik ve hem de çevresel süreçlerin etkileşimini

sağlamaktadır (Çelen, 2011, s.89).

Kimlik hem kişiyi hem de kişinin kendi toplumunu anlayış ve kabul edişidir.

Yaşam boyunca “ben kimim?” sorusunu sorar ve her evrede farklı bir yanıt oluşturur.

Erikson’un kuramına göre her bir evrede çözülmesi gereken çatışmalar vardır ancak

kaygı ergenlik döneminde doruk noktasına ulaşmaktadır. Ergenlerin bu dönemde temel

görevi de çocukluktan getirdikleri çeşitli özdeşimleri, yeni gereksinimleri, becerileri ve

hedefleri için daha tümlenmiş bir kimlikte bir araya getirmektir (Cloutier, 1982; Miller,

2008).

Page 29: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

15

Erikson psikososyal gelişim kuramında bireylerin gelişimleri süresince geçirdiği

sekiz evreden söz etmektedir (Erikson, 1963). Bu evrelere karşılık gelen kimlik

duyguları aşağıdaki gibi belirlenmiştir (Şekil 1).

Yaş Dönemleri

Psikososyal Gelişim

Evresi

Kimlik Duygusu

Bebeklik

Temel Güven-Güvensizlik

“Ben bana verilenim”

İlk Çocukluk

Özerklik-Utanç-Kuşku

“Ben oluşturduğum

şeyim”

Oyun Çağı

Girişimcilik-Suçluluk

“Ben olacağımı hayal

ettiğim şeyim”

Okul Çağı

Çalışkanlık-Aşağılık

Duygusu

“Ben öğrenebildiklerim

tümüyüm”

Ergenlik

Kimlik Duygusu-Rol

Karışıklığı

“Ben kimim”

Genç Yetişkinlik

Yakınlık-Yalıtılmışlık

“Biz sevebildiklerimizin

tümüyüz”

Yetişkinlik

Üretkenlik-Durgunluk

“Ben ürettiğim şeyim”

Yaşlılık

Ego bütünlüğü-

Umutsuzluk

“Ben geride

bırakabildiklerimim”

(Kaynak: Erikson,1963, s.273).

Şekil 1. Erikson’un Psikososyal Gelişim Evreleri ve Bunlara Karşılık Gelen Kimlik

Duygusu

Güven, özerklik, girişkenlik ve çalışkanlık, hepsi çocuğun kimliğine katkıda

bulunmaktadır. Çocuğun kimlik duygusu her evrenin sonunda yeni bir düzeyde yeniden

gelişmekte ve bir evreden diğerine geçişte kimliğin ilk biçimleri sonrakileri

etkilemektedir (Miller, 2008).

Erikson’un psikososyal gelişim kuramının her evresinde çözülmesi gereken

çatışmalardan söz edilmektedir. “Kimlik duygusuna karşı kimlik karmasaşı”na karşılık

gelen 5.evrede, kişi rol karışıklığından ya da kimlik kargaşasından kaçınarak kimlik

oluşturma uğraşı içerisinde “Ben kimim? Nereden geliyorum? İleride nasıl biri olmak

istiyorum?” gibi sorulara yanıt aramaya ve kimlik duygusu oluşturmaya çalışmaktadır.

Page 30: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

16

Erikson’a göre kimlik ergenlik döneminde kazanılması gereken temel özelliktir ancak

kimlik gelişimi ergenlik dönemi ile başlayıp ergenlik dönemi ile biten bir süreç değildir.

Kimlik tüm yaşam boyunca gelişir ve değişir (Erikson, 1968).

Erikson, ergenlik döneminin en önemli krizinin farklı roller sonucunda ortaya

çıkan karışıklık içerisinde bireyin gerçek kimliğini keşfetmesi olduğuna inanmaktadır.

Erikson’a göre krizin üstesinden gelmek bireyin tutarlı bir öz duygusu geliştirmesini

sağlamaktadır. Kişi tutarlı bir öz duygusu geliştirmeyi başaramadığında ise bu süreç

sabit bir özü olmayan öz-imaj ile sonuçlanabilmektedir (Gerrig ve Zimbardo, 2014).

Genç yetişkinlikte ise gelişim sıklıkla yakınlık ve bağlanma ile bağımsızlık ve

özgürlük duygu ve gereksinimleri arasında dengenin kurulmasını içermektedir.

Erikson’un 6.evresine denk gelen genç yetişkinlikte yakınlık, bireyin kendisini bir

başkasında kaybederek kendini bulma süreci biçiminde tanımlanmakta ve bu sürecin

birine adanmayı gerektirdiği belirtilmektedir. Genç yetişkinler, bu dönemde karşı

cinsiyetle önemli ilişkiler kursalar da aynı cinsiyetten kişilerle arkadaşlıkları, kendi

samimi duygu ve düşünceleri de bu evreyi belirlemektedir. Bireyler bu dönemde kimlik

kazanmaya çalışırken bağımlılıklarından kurtulma çabası içinde, başkalarıyla yakın

ilişkiler geliştirmeye ve arkadaşlarıyla bağlılıklarını devam ettirmeye çalışırlar. Bu

ilişkiler kişinin kendi kimliğini geliştirerek kişilik gelişimini daha ileri düzeye

götürmektedir. Birey bu dönemde yakın ilişkiler geliştiremediği zaman yalıtılmışlık

duygusu yaşamaktadır (Santrock, 2007; Miller, 2008).

Erikson’un kuramında her psiko-sosyal evre yaşam süresinin bir yaşını ya da

aşamasını belirtmektedir. Kişi, bir önceki evreleri başarılı bir şekilde çözemediğinde,

kimlik krizi dağınık kimlik, ipotekli kimlik ya da ters kimlik ile sonuçlanabilir (Kroger,

2007; Erikson, 1968):

Dağınık kimlik: Ergenin kimlik arayışı sürecinde toplum tarafından engellerle

karşılaşması sonucu ortaya çıkmaktadır. Dağınık kimlik aşırı benlik bilinci, işte ve

başarı ilişkili etkinliklerdeki sorunlar, başkaları ile yakın ilişki kurmaktaki zorluklar ve

cinsellikle aşırı ilgili olmak şeklinde kendini göstermektedir (Kroger, 2007; Erikson,

1968).

İpotekli kimlik: Bu kimliğe sahip olan kişiler birçok seçeneği düşünmek yerine,

bir role zamanından önce karar vermektedirler. Bu kişiler kimlik duygusu oluşumuna

öncelik veren keşfetme ya da deneme sürecini istekli ya da isteksiz olarak

atlamaktadırlar (Kroger, 2007; Erikson, 1968; Steinberg, 2005).

Page 31: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

17

Ters kimlik: Ergenler kimlik bunalımı sonucu, toplumun kendilerinden beklediği

rollerin karşıtı olan rolleri ve idealleri benimseyebilmektedir. Ters kimlik, anne-babalar

ve toplum tarafından ergenlerden beklenen rollerin tam tersinin seçilmesi şeklinde

görülebilmektedir (Kroger, 2007; Erikson, 1968).

Marcia (1966) Erikson’un ego kimliği kavramını ölçülebilir ve gözlenebilir bir

niteliğe ulaştırmak amacıyla kimlik statüleri kuramını ortaya koymuştur. Kimlik

konusundaki araştırmalarda en yaygın kullanılan yaklaşım Marcia’nın kimlik statüleri

modelidir.

2.3.2. Marcia’nın Kimlik Statüleri Yaklaşımı

Kimlik gelişimi ile ilgili Erikson’un kuramını temel alan Marcia (2002) kimliği,

“tutum” “duyu” ve “çözüm” kavramlarıyla açıklamakta ve “kimliği bireyin

yeteneklerinin, inançlarının, güdülerinin ve bireysel tarihinin dinamik örgütlenmesi”

olarak tanımlamaktadır.

Marcia, kimliği tanımlarken seçeneklerin araştırılması ve bağlanma kavramlarını

kullanmaktadır. Seçeneklerin araştırılması; ergenin alternatifler arasından seçim

yapmakta olduğu kimlik gelişim sürecini tanımlarken, bağlanma; bireyin ne yapacağına

ilişkin kişisel kararını tanımlamaktadır (Santrock, 2011).

Marcia, seçeneklerin araştırılması ve bağlanma kavramlarını temel alarak

başarılı, askıya alınmış, ipotekli ve dağınık kimlik statüleri olmak üzere dört kimlik

statüsü tanımlamıştır (Marcia, 1966, 1993, 2002).

Kimlik statülerinin konumu seçeneklerin araştırılması ve bağlanma ölçütüne

göre Şekil 2’de gösterilmiştir.

Kimlik Statüleri

Boyut Başarılı Askıya

Alınmış

İpotekli Dağınık

Seçeneklerin

Araştırılması Var Var Yok Var/Yok

Bağlanma Var Yok Var Yok

(Kaynak: Marcia, 1993, s.11).

Şekil 2. Seçeneklerin Araştırılması ve Bağlanma Ölçütüne Göre Kimlik Statülerinin

Konumu

Page 32: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

18

Başarılı kimlik statüsünde yer alan bireyler, alternatifleri etkin olarak araştırarak

bağlanmalar oluşturmaktadırlar. Bu statüdeki bireyler, seçeneklerin araştırıldığı dönemi

geçmiş, belirli yönelimleri gerçekleştirmişlerdir. Bu kişiler kimlik krizini atlatmışlar ve

kimliğe karşı rol karmaşasını başarılı bir şekilde çözümlemişlerdir.

Başarılı kimlik statüsündeki bireylerin kendileri ile uyum içinde oldukları, kendi

kapasitelerini, sınırlılıklarını ve düşüncelerini kabul ettikleri, bu kişilerin kendileri ile

barışık, stresle baş edebilme güçleri ve benlik saygıları yüksek kişiler oldukları

belirtilmektedir (Marcia, 1966, 2002).

Askıya alınmış (moratoryum) kimlik statüsünde yer alan bireyler, olası

seçenekleri etkin olarak araştırmakta ancak belirgin bağlanmalarda bulunmamaktadır.

Askıya alınmış kimlik başarılı kimlik için ön koşuldur. Bu süreçte ergenler kimlik

krizinin tam ortasındadırlar, sürekli yeni rolleri denemektedirler. Ayrıca, bu statüdeki

ergenler kimlik krizi sürerken önemli kararlar vermeyi reddederek bağlanmadan

kaçınmaktadırlar (Marcia, 1966, 2002).

İpotekli kimlik statüsünde yer alan bireyler araştırma sürecini yaşamadan

belirgin bağlanmalarda bulunmaktadır. Bu statüdeki bireyler kimliklerini anne, baba,

akraba, ya da çevrelerindeki önemli kişilerin beklentilerine göre oluşturmaktadırlar

(Marcia, 1966, 2002; Santrock, 2011).

Dağınık kimlik statüsünde yer alan bireyler ise geçici araştırmalarda bulunmakta

ancak herhangi bir bağlanma oluşturmamaktadır. Bu kimlik statüsündeki bireyler, farklı

seçenekleri araştırsalar da henüz yaşamlarında belirli bir yönelim oluşturamamışlardır.

Bu statüdeki ergenler hem mesleki ve ideolojik seçeneklerde kararsızlık yaşarken hem

de meselelere çok az ilgi gösterirler (Marcia, 1966, 2002; Santrock 2011).

Marcia’nın (1994) kimlik statüleri yaklaşımına göre başarılı ve askıya alınmış

kimlik statüleri üst; ipotekli ve dağınık kimlik statüleri ise alt kimlik statüleri olarak

tanımlanmıştır.

Ergenlik ve beliren yetişkinlik dönemi kimlik kazanılması açısından önemli bir

dönemdir. Ancak, ergenlik ve beliren yetişkinlikte kimlik gelişiminin tamamlanması

kimliğin yaşamın geri kalanında istikrarlı olacağı anlamına gelmeyebilir. Olumlu kimlik

geliştiren birçok birey “MAMA” döngüsü denen bir döngüyü izleyerek kimlik statüleri

moratoryumdan (moratorium), başarılı kimlik statüsüne (achievement), buradan tekrar

moratoryuma (moratorium) buradan da yine başarılı kimlik kazanımına (achievement)

dönüşebilir. Bu döngüler bu şekilde yaşam boyu tekrar edebilir (Marcia, 1994).

Page 33: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

19

Kimlik farklı alanlarda da değişkenlik gösterebilir. Örneğin; aile ilişkilerinde

ipotekli kimlik statüsüne sahip olan bir kişi kariyer alanında başarılı kimlik statüsü

özellikleri gösterebilir. Kişinin yaşadığı olaylarda kimlik statülerini etkileyebilir ve kişi

yaşadığı bir olaydan sonra ipotekli kimlikten başarılı kimliğe geçiş gösterebileceği gibi

aynı şekilde başarılı kimlikten moratoryum kimlik statüsüne de geçiş gösterebilir

(Çelen, 2009).

Luyckx, Goossens, Soenens, Beyers, Vansteenkiste (2008) ise Marcia modelinin

daha genişletilmiş ve süreç boyutu zenginleştirilmiş bir biçimi olan Beş Boyutlu Kimlik

Süreci Modelini önermişlerdir.

2.3.3. Beş Boyutlu Kimlik Biçimlenmesi Modeli

Luyckx, Goossens, Soenens, Beyers, Vansteenkiste (2008a, 2008b) tarafından

ortaya konulan Kimlik Gelişiminin Boyutları Ölçeği ise hem kimlik gelişim süreçlerini

hem de kimlik statülerini birlikte göstermektedir. Kimlik Gelişiminin Boyutları Ölçeği,

kimlik gelişim süreçlerini ve statüleri birlikte göstermesi, uygulanmasının kısa ve

puanlanmasının güvenilir olması nedeniyle araştırmalarda tercih edilmektedir.

Luyckx ve arkadaşları (2005) ilk olarak kimlik statülerini dört boyut (içsel

yatırımda bulunma, içsel yatırımla özdeşleşme, seçeneklerin derinlemesine araştırılması,

seçeneklerin genişlemesine araştırılması) olarak belirlerken daha sonraki çalışmalarında

(Luyckx ve ark., 2008a, 2008b) boyut sayısını beşe (içsel yatırımda bulunma, içsel

yatırımla özdeşleşme, seçeneklerin derinlemesine araştırılması, seçeneklerin

genişlemesine araştırılması, seçeneklerin saplantılı araştırılması) çıkarmışlardır.

Bu modelde, Marcia’nın kimlik statülerini belirlemek için kullandığı

seçeneklerin araştırılması üç (seçeneklerin genişlemesine araştırılması, seçeneklerin

derinlemesine araştırılması ve seçeneklerin saplantılı araştırılması); içsel yatırım süreci

ise (içsel yatırım yapma ve içsel yatırımla özdeşleşme) iki olmak üzere toplam beş alt

boyuta ayrılmıştır. Tek tek baktığımızda (Luyckx ve ark., 2008a, 2008b);

1. İçsel yatırımda bulunma, bireylerin kimlik ile ilgili konular hakkında karar

verme derecesini göstermektedir.

2. İçsel yatırımla özdeşleşme, bireylerin içsel yatırımlarını değerlendirdikten

sonra bu duyguları ile özdeşleşme ve içsel yatırımlarının kendilerine uygun olup

olmadığı konusundaki duygularının derecesini göstermektedir.

3. Seçeneklerin genişlemesine araştırılması, bireylerin içsel yatırımda

bulunmadan önce farklı kimlik alanları ile ilgili seçenekleri araştırma sürecidir.

Page 34: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

20

4. Seçeneklerin derinlemesine araştırılması, bireylerin içsel yatırımlarının

kendilerine uygun olup olmadığını derinlemesine araştırmasıdır.

5. Seçeneklerin saplantılı araştırılması, bireylerin içsel yatırımlara ulaşmasını

zorlaştıracak olan seçeneklerin araştırılması sürecine saplanma derecesini

göstermektedir.

Beş boyut arasındaki ilişkiye süreç açısından bakıldığında, bireyler öncelikle

kimlik alanları ile ilgili seçenekleri genişlemesine araştırır. Araştırma süreci sonunda

kendisi için uygun olan seçenekleri düşünerek içsel yatırımda bulunur. Sonraki süreçte

var olan içsel yatırımlar hakkında tekrar düşünmeye başlayarak seçenekleri

derinlemesine araştırma süreci içerisine girer. Derinlemesine araştırma süreci

sonrasında sahip olduğu içsel yatırımların kendisi için uygun olduğunu düşünür ve bu

içsel yatırımlar “beni tanımlıyor”, “benim iyilik halimi sağlıyor” derse içsel yatırımları

ile özdeşim kurar. Aksi olması durumunda ya tekrardan seçeneklerin derinlemesine

araştırılması sürecine ya da en başa dönerek seçeneklerin genişlemesine araştırılması

sürecine girer. Seçeneklerin saplantılı araştırılması ise bu süreç içerisinde içsel yatırım

yapmayı ya engeller ya da geciktirir (Morsünbül ve Çok, 2013, s:283).

Luyckx ve arkadaşları (2008a, 2008b) beş kimlik boyutunu kullanarak başarılı,

ipotekli, askıya alınmış, dağınık, kaygısız/tasasız dağınık ve farklılaşmamış olmak üzere

altı kimlik statüsü önermişlerdir. Bu kimlik statüleri Şekil 3’de gösterilmektedir.

Page 35: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

21

Kimlik Statüleri

Boyut Başarılı İpotekli Askıya

Alınmış

Kaygısız

Dağınık Dağınık Farklılaşmamış

İçsel Yatırım

Yapma Yüksek Yüksek

Ortalamadan

Düşük Düşük Düşük

Ortalamadan

Düşük

İçsel

Yatırımla

Özdeşleşme

Yüksek Yüksek Ortalamadan

Düşük Düşük Düşük

Ortalamadan

Düşük

Seçeneklerin

Genişlemesine

Araştırılması

Yüksek Düşük Yüksek Ortalamadan

Düşük

Ortalamadan

Düşük

Ortalamadan

Düşük

Seçeneklerin

Derinlemesine

Araştırılması

Yüksek Düşük Ortalamanın

Üstünde

Ortalamadan

Düşük

Ortalamadan

Düşük

Ortalamadan

Düşük

Seçeneklerin

Saplantılı

Araştırılması

Düşük Düşük Yüksek Ortalamadan

Düşük Yüksek

Ortalamadan

Düşük

(Luyckx ve ark., 2008a s.64).

Şekil 3. Luyckx ve Arkadaşlarının Kimlik Statüleri Modeli

Şekil 3’te de görüldüğü üzere Marcia’nın dört kimlik statüsüne “kaygısız

dağınık” ve “farklılaşmamış” olmak üzere iki kimlik statüsü daha eklenmiştir.

Kaygısız dağınık kimlik statüsünde yer alan bireylerin daha fazla olumsuz

özellikler gösterdikleri, olumlu duygularının düşük, içe yönelim ve dışa yönelim

davranış sorunlarının yüksek olduğu, memnuniyet düzeylerinin ise düşük olduğu

belirtilmektedir (Crocetti, Luyckx, Scrignaro ve Simona, 2011).

Farklılaşmamış kimlik statüsünde yer alan bireylerin ise bir ara profil göstermek

eğiliminde oldukları, kimlik statülerinden herhangi birinde yer almadıkları, bireylerin

tüm kimlik statüsünden aldıkları puanların ortalamaya yakın olduğu belirtilmektedir

(Crocetti ve ark., 2011).

Beş Boyutlu Kimlik Süreci Modeli ile kimlik biçimlenmesindeki süreçler

ayrıntılı olarak incelendiğinde bireylerin kimlik statüleri ile ilgili daha ayrıntılı bilgi

sağlanmaktadır (Luyckx 2008a, 2008b).

Page 36: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

22

Kimlik ile ilgili olarak alanyazında yapılan çalışmaların bazıları aşağıda gözden

geçirilmektedir.

2.3.4. Kimlik ile İlgili Çalışmalar:

Bu bölümde Kimlik ile ilgili Türkiye’de ve yurtdışında yapılmış çalışmalara yer

verilmiştir.

2.3.4.1. Türkiye’de Yapılmış Araştırmalar

Varan (1990) cinsiyet, yaş ve sosyal-çevrenin kimlik statüleri üzerindeki etkisini

incelemiştir. Çalışmada, liseli öğrencilerin çoğunluğunun kararsız kimliğe sahip olduğu,

başarılı kimlik statüsünün kararsız kimlik statüsünden sonra en çok rastlanan ikinci

kimlik statüsü olduğu, başarılı kimliği kargaşalı ve erken bağlanmış kimlik statülerinin

izlediği, kimlik statülerinin cinsiyete göre ise farklılık göstermediği belirlenmiştir.

Araştırmada, yaş ile birlikte kimlik statüleri arasında geçişlerin olduğu, yaşın artması ile

birlikte olumsuz kimlik statülerine (erken bağlanmış ve kargaşalı) sahip olan kişi

sayısında azalma, olumlu kimlik statülerine (başarılı ve kararsız) sahip olan kişi

sayısında artış olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, çalışmada sosyal çevrenin kimlik

statüleri üzerinde anlamlı etkisi olduğu, olumlu kimlik statülerinin yüksek sosyo-

ekonomik düzeyden gelen, çeşitli imkânlara ve alternatiflere sahip olan gençler arasında

daha sık gözlemlendiği sonucuna ulaşılmıştır.

Köker (1997) kimlik duygusunun kazanılması açısından ergen, genç yetişkin ve

yetişkinleri yaş, cinsiyet, öğrenim görülen okul ve meslek açısından karşılaştırmıştır.

Çalışmada, kimlik duygusu puanlarında yaş grupları açısından anlamlı farklılık

gözlendiği, 17-21 yaş grubundaki ergenlerin kimlik duygusu puanlarının, diğer iki

gruptan anlamlı düzeyde düşük olduğu, kimlik duygusunun yaşa bağlı geliştiği

belirlenmiştir. Ancak, cinsiyet, okul ve meslek türü açısından kimlik duygusuna ilişkin

karşılaştırmalarda anlamlı bir farklılık bulunmadığı belirlenmiştir.

Süslü (2002) kimlik duygusu kazanımının, çalışan ve öğrenci ergenlerde yaşa ve

cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğini incelemiştir. Çalışmada, kimlik duygusu

kazanımı açısından hem yaş grupları (15-16, 17-18) arasında hem de cinsiyet açısından

bir farklılığın olmadığı, ancak öğrenci ergenlerin kimlik duygusu puanlarının çalışan

ergenlerden daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

Uzman (2002)’ın üniversite öğrencilerinin arkadaşlarından ve ailelerinden

algıladıkları sosyal destek düzeylerine (düşük, orta ve yüksek) göre kimlik statülerini

Page 37: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

23

incelemiştir. Çalışmada, kimlik statülerinin aileden ve arkadaşlardan algılanan sosyal

destekten etkilendiği görülmüştür. Başarılı ve bağımlı kimlik statüsündeki kişilerin

ailelerini yüksek düzeyde destekleyici olarak algıladıkları, kimlik arayışı statüsündeki

bireylerin ise ailelerini daha az destekleyici olarak algıladıkları tespit edilmiştir. Kimlik

statülerinin, algılanan arkadaş desteği ve sosyal destek açısından incelenmesi sonucu,

arkadaşlarından düşük düzeyde sosyal destek algılayanların, kimlik arayışı, bağımlı

kimlik ve kimlik kargaşası, arkadaşlarından yüksek düzeyde sosyal destek

algılayanların ise başarılı kimlik statüsü puanlarının yüksek olduğu belirlenmiştir.

Aile ortamının da ergenin kimlik gelişimi üzerinde önemli etkisi bulunmaktadır.

Aile ortamının ergenin kimlik gelişimindeki etkisi Gündoğdu ve Zeren (2004)’in

korunma ve bakım altında bulunan ve yetiştirme yurdunda kalan ergenler ile ailelerinin

yanında kalmakta olan ergenlerin kimlik gelişim düzeylerinin karşılaştırıldığı

çalışmasında ele alınmıştır. Araştırmada, başarılı kimlik statüsü puanlarının yetiştirme

yurdunda ya da ailesinin yanında kalma durumuna göre değiştiği, yetiştirme yurdunda

kalan ergenlerin başarılı kimlik statüsü puanlarının, aileleri ile yaşamakta olan

ergenlerden daha düşük olduğu belirlenmiştir. Çalışmada, yetiştirme yurdunda kalan

ergenlerin kimlik arayışı ve kimlik kargaşası puanlarının ise ailesinin yanında kalan

ergenlerden daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Çakır ve Aydın (2005) kimlik statülerini algılanan aile tutumları ve cinsiyet

açısından karşılaştırmıştır. Çalışmada, kız öğrencilerin başarılı kimlik statüsü

puanlarının, erkek öğrencilerin ise ipotekli kimlik statüsü puanlarının yüksek olduğu

sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca araştırmada, otoriter ebeveyne sahip ergenlerin ipotekli

kimlik statüsü puanlarının, ihmalkâr ailelere sahip ergenlerden daha yüksek olduğu,

aşırı hoşgörülü ebeveyne sahip ergenlerin ipotekli kimlik statüsü puanlarının ise

ihmalkâr ailelere sahip ergenlerden daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır.

Türkbay, Özcan, Doruk ve Sekmen (2005)’in kimlik duygusu gelişimini cinsiyet

ve psikiyatrik belirtiler açısından inceledikleri çalışmasında, kız ergenlerin erkeklere

göre kimlik bocalaması, kimlik duygusu ve aşamalı kimlik oluşumunda daha fazla

sorunlar yaşadıkları belirlenmiştir. Ayrıca, kızların erkeklere göre anlamlı derecede

daha yüksek psikiyatrik belirti sıklığına sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Morsünbül (2005) kimlik statülerinin ve bağlanma stillerinin cinsiyete, lisede ya

da üniversitede öğrenci olma durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemiştir.

Çalışmada, kimlik statülerinin bağlanma stillerine göre farklılaştığı, ancak bu farklılığın

sadece askıya alınmış kimlik statüsünde olduğu belirlenmiştir. Hem saplantılı bağlanma

Page 38: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

24

stiline sahip kişilerin ve hem de kayıtsız bağlanma stiline sahip kişilerin askıya alınmış

kimlik statüsünden daha yüksek puanlar aldığı belirlenmiştir. Kimlik statülerine cinsiyet

açısından bakıldığında, başarılı ve dağınık kimlik statüleri boyutunda kızlarla erkekler

arasında farklılıklar olduğu, kızların başarılı kimlik statüsü puanlarının erkeklerden,

erkeklerin dağınık kimlik statüsü puanlarının ise kızlardan yüksek olduğu belirlenmiştir.

İpotekli ve askıya alınmış kimlik statüsü puanlarında ise kızlarla erkekler arasında

herhangi bir farklılık olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmada, kimlik statüleri

öğrencilerin lisede ya da üniversitede olma durumuna göre karşılaştırıldığında, lise

eğitimine devam eden öğrencilerin ipotekli ve dağınık kimlik statüsü puanlarının

üniversite öğrencilerinden yüksek olduğu, başarılı ve askıya alınmış kimlik statüsü

boyutlarının ise lisede ya da üniversitede öğrenci olma durumuna göre farklılaşmadığı

sonucuna ulaşılmıştır.

Pala (2007)’nın madde bağımlısı ve madde bağımlısı olmayan ergenlerin kimlik

statüleri ve algılanan anne-baba kabul/redleri arasındaki ilişkiyi karşılaştırdığı

araştırmasında, madde bağımlısı ergenlerin başarılı kimlik statüsü puanlarının madde

bağımlısı olmayan ergenlerden düşük olduğu, kargaşalı kimlik statüsü puanlarının ise

daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Anne-babaları ile yakın ve sıcak iletişimi olan

ergenlerin başarılı kimlik statüsü puanlarının, anne-babalarnın reddedici yaklaşımı,

ihmal ve ilgisizliği ile karşılaşan ergenlerin ise kargaşalı kimlik statüsü puanlarının

yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Demir, Dereboy ve Dereboy (2009)’un kimlik bocalaması ile klinik tanılar ve

kişilik patolojileri arasındaki ilişkiyi inceledikleri araştırmalarında, kimlik bocalaması

üzerinde yaş ve cinsiyetin önemli bir etkisinin olmadığı fakat kişilik bozukluğu

özellikleri gösteren gençlerde kimlik bocalaması sürecinin daha sancılı yaşandığı

sonucuna varılmıştır.

Kimlik statüleri gençlerin yaşadıkları sosyal ve kültürel çevreye göre farklılık

göstermektedir. Demir (2009) sosyokültürel açıdan farklılık gösteren İstanbul ve

Nusaybin’de yaşayan ergenlerin kimlik statülerini karşılaştırmış ve kimlik statülerinin

cinsiyet, yaş ve gelir düzeyi gibi değişkenlerle ilişkisini incelemiştir. Çalışmada, hem

ideolojik boyut hem de kişilerarası boyutta bağımlı kimlik puanlarının yaşla birlikte

azaldığı, cinsiyet açısından ideolojik alanda başarılı kimlik boyutunda kızların erkeklere

göre daha yüksek puanlar aldıkları, kargaşalı kimlik boyutunda ise erkeklerin daha

yüksek puanlar aldıkları tespit edilmiştir. Ailenin gelir düzeyi ile kimlik statüleri

arasında ise herhangi bir ilişki olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca, kimlik statülerinin

Page 39: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

25

İstanbul ve Nusaybin’de yaşayan ergenlerde farklılık gösterdiği, Nusaybin’deki

ergenlerin İstanbul’dakilere göre ideolojik alanda kararsız kimlik puanlarının,

kişilerarası alanda ise bağımlı ve kargaşalı kimlik puanlarının daha yüksek olduğu

sonucuna ulaşılmıştır.

Nemlioğlu ve Atak (2010) 18-25 yaş arasındaki 700 kişi ile kimlik statülerinin

medeni durum, ebeveyn olma durumu ve sosyoekonomik statü açısından değişiklik

gösterip göstermediğini araştırmışlardır. Çalışmada, kimlik statülerinin evli ve bekâr

olma durumuna göre farklılık gösterdiği, hem evli hem bekâr katılımcıların en çok

askıya alınmış kimlik statüsü özellikleri gösterdikleri, askıya alınmış kimlik statüsünden

sonra evli katılımcıların en çok başarılı kimlik, bekâr katılımcıların ise ipotekli kimlik

statüsü özellikleri gösterdikleri, başarılı kimlik statüsü özelliklerinin en az bekâr

katılımcılarda, dağınık kimlik statüsünün ise en az evli katılımcılarda görüldüğü

belirlenmiştir. Kimlik statülerinin ebeveyn olma durumuna göre de farklılaştığı, hem

çocuk sahibi olan hem de olmayan grubun en çok askıya alınmış, en az ise dağınık

kimlik statüsü özellikleri gösterdikleri belirlenmiştir. Çocuk sahibi olan katılımcıların

daha çok ipotekli kimlik statüsü özellikleri gösterdikleri, çocuk sahibi olmayan

katılımcıların ise başarılı kimlik statüsü özellikleri gösterdikleri tespit edilmiştir. Kimlik

statülerinin sosyoekonomik statü açısından incelenmesi sonucu ise, her üç grubun

(düşük, orta ve yüksek) da en çok askıya alınmış kimlik statüsü özellikleri gösterdikleri,

orta ve yüksek sosyoekonomik statüde yer alan bireylerin daha çok ipotekli kimlik

statüsü özellikleri gösterdikleri, düşük sosyoekonomik statüde yer alan bireylerin ise

başarılı kimlik statüsü özellikleri gösterdikleri belirlenmiştir. Ayrıca, düşük

sosyoekonomik statüde yer alan bireylerin en az dağınık kimlik statüsü özellikleri

gösterdikleri, orta ve yüksek sosyoekonomik statüde yer alan bireylerin ise en az

başarılı kimlik statüsü özellikleri gösterdikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Şahin ve Sürücü (2011) korunma ve bakım altında olup yetiştirme yurdunda

kalan ergenler ile ailesiyle birlikte yaşayan ergenlerin bağlanma stilleri ve kimlik

statüleri arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Çalışmada, ailesi ile yaşayan ergenlerin başarılı

kimlik statüsü ve bağımlı kimlik statüsü puanlarının, yetiştirme yurdunda kalan

ergenlerin ise kararsız kimlik ve kargaşalı kimlik statüsü puanlarının daha yüksek

olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, kararsız kimlik statüsünün güvenli bağlanma stili ile

negatif, saplantılı bağlanma stili ile pozitif ilişkili olduğu belirlenmiştir.

Arslan, Hamarta, Özyeşil ve Saygın (2011) yalnızlığın kimlik statüleri açısından

farklılaşıp faklılaşmadığını incelemişlerdir. Çalışma sonucunda, kimlik statülerine göre

Page 40: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

26

yalnızlık puanlarının farklılaştığı, başarılı kimlik statüsündeki üniversite öğrencilerin

yalnızlık düzeyinin kargaşalı ve kararsız kimlik statüsündeki öğrencilerin yalnızlık

düzeyinden daha düşük olduğu bulunmuştur.

Eryılmaz ve Alpay (2011)’ın ergen öznel iyi oluş ve kimlik statüleri arasındaki

ilişkiyi inceledikleri çalışmasında, başarılı ve ipotekli kimlik statüsüne sahip olma ile

ergen öznel iyi oluşunun anlamlı düzeyde ilişkili olduğu belirlenmiştir. Başarılı kimlik

statüsündeki ergenlerin öznel iyi oluş düzeylerinin yüksek, ipotekli kimlik statüsündeki

ergenlerin öznel iyi oluş düzeylerinin ise düşük olduğu tespit edilmiştir.

İlhan ve Özdemir (2012) beliren yetişkinlik dönemindeki kimlik statülerini,

bağlanma stilleri, cinsiyet ve yaş açısından incelemiştir. Çalışmada, güvenli bağlanma

stilinin başarılı kimlik kazanımda, güvensiz bağlanma stillerinin ise kimlik arayışı ve

kimlik kargaşası üzerinde olumlu etkisinin olduğu belirlenmiştir. Cinsiyetin yalnızca

kimlik kargaşası üzerinde yordayıcı olduğu, erkeklerin kadınlara göre kimlik

kargaşasını daha fazla yaşadıklarını tespit edilmiştir. Ayrıca, araştırma sonuçları yaşın

başarılı kimlik ve bağımlı kimlik üzerinde etkisinin olduğunu, yaş ilerledikçe bireylerin

hem başarılı kimlik statüsüne hem de bağımlı kimlik statüsüne bağlanma eğilimlerinin

arttığını göstermiştir.

Cote (2000) bireyleşme süreçlerini gelişimsel bireyleşme ve standart bireyleşme

olarak ikiye ayırmıştır. Bireyleşme sürecinde, seçeneklerin olduğu gibi kabul edilmesini

standart bireyleşme, seçeneklerin araştırıldığı, alternatiflerin değerlendirildiği,

bireyleşme türünü ise gelişimsel bireyleşme olarak tanımlamıştır. Atak, Kapçı ve Çok

(2013) beliren yetişkinlik döneminde, bireyleşme-kimlik biçimlenmesi ilişkisini ve

kimlik biçimlenmesinin bireyleşme türlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını

incelemiştir. Çalışmada, yetişkinliğe geçiş döneminde gelişimsel bireyleşme ve standart

bireyleşmenin her ikisinin de deneyimlendiği belirlenmiştir. Gelişimsel bireyleşmenin

en çok 25-26 yaşlarında, standart bireyleşmenin ise 20-24 yaş arasında görüldüğü, hem

kadınların hem erkeklerin büyük çoğunluğunun standart bireyleşme grubunda yer aldığı

tespit edilmiştir. Üniversite öğrencisi olmayan katılımcıların çoğunluğunun gelişimsel

bireyleşme grubunda, üniversite öğrencilerinin çoğunluğunun ise standart bireyleşme

grubunda yer aldığı belirlenmiştir. Ayrıca, kimlik statülerinin gelişimsel ve standart

bireyleşme türlerine göre farklılaştığı, gelişimsel bireyleşme grubunda bulunan

bireylerin başarılı kimlik statüsü gibi sağlıklı kimlik biçimlenmesine sahip oldukları,

standart bireyleşme grubundaki kişilerin ise daha düşük kimlik biçimlenmesine sahip

oldukları sonucuna ulaşılmıştır.

Page 41: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

27

Baş (2013) ergenlerin bağlanma stilleri ve kimlik statülerinin yaş, cinsiyet,

annenin eğitim düzeyi, annenin çalışma durumu, annenin doğum yaptığı yaş ve ergenin

kardeş sırasına göre değişip değişmediğini incelemiştir. Çalışmada, ergenlerin bağlanma

stilleri ile kimlik statüleri arasında anlamlı düzeyde ilişki olduğu, askıya alınmış kimlik

statüsü ile kayıtsız bağlanma stili, dağınık kimlik statüsü ile saplantılı bağlanma stili

arasında anlamlı ilişki olduğu belirlenmiştir. Kimlik statüleri cinsiyet açısından

incelendiğinde, erkeklerin kızlara göre askıya alınmış kimlik, dağınık kimlik ve ipotekli

kimlik statülerinden daha yüksek puanlar aldıkları belirlenmiştir. Annenin eğitim

düzeyine göre kimlik statüleri incelendiğinde, yalnızca askıya alınmış kimlik statüsü

puan ortalamalarında anlamlı bir farklılık olduğu, annesi ilköğretim mezunu olan

ergenlerin askıya alınmış kimlik statüsü puanlarının, annesi üniversite ve üstü eğitime

sahip ergenlerden anlamlı şekilde yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmada,

annenin çalışma durumunun da ergenlerin kimlik statüsü puanlarını etkilediği, annesi

çalışan ergenlerin askıya alınmış ve dağınık kimlik statüsü puanlarının, annesi ev

hanımı olan ergenlerin puanlarından anlamlı şekilde yüksek olduğu bulunmuştur.

Ayrıca, ergenlerin kimlik statüsü puanlarının annelerinin doğum yaptığı yaş ve kardeş

sırasına göre farklılık göstermediği tespit edilmiştir.

Morsünbül (2013a) ergenlik dönemindeki lise öğrencilerini, beliren yetişkinlik

dönemindeki üniversite öğrencilerini ve öğrenci olmayan bireyleri kimlik boyutları

açısından karşılaştırmıştır. Çalışmada, kimlik gelişimi boyutları açısından üniversiteli

grubun içsel yatırım puanlarının, öğrenci olmayan gruptan daha düşük olduğu

belirlenmiştir. Diğer taraftan, üniversite öğrencilerinin seçeneklerin araştırılması boyutu

puanlarının lise öğrencilerinden ve öğrenci olmayan bireylerden daha yüksek olduğu

sonucuna ulaşılmıştır.

Morsünbül (2013b) ergenlerin kimlik statülerinin, risk alma davranışını yordayıp

yordamadığını ve risk alma davranışının cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığını

incelemiştir. Çalışmada, kimlik statülerinin risk alma davranışını anlamlı düzeyde

açıkladığı, risk alma davranışı ile dağınık ve askıya alınmış kimlik statüleri arasında

pozitif yönde, başarılı ve ipotekli kimlik statüleri arasında negatif yönde ilişki olduğu

belirlenmiştir.

Özgüngör (2014) üniversite öğrencilerinin kimlik statülerinin, başarı

yönelimlerini yordama düzeyini ve bu düzeyin düşük/yüksek benlik saygısına sahip

öğrenciler açısından değişip değişmediğini incelemiştir. Çalışmada, kimlik statülerinin

başarı yönelimlerini yordadığı, ayrıca kimlik statüleri ile başarı yönelimleri arasındaki

Page 42: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

28

ilişkinin benlik düzeyine göre değiştiği sonucuna ulaşılmıştır. Benlik saygısı yüksek

öğrencilerde, moratoryum ve başarı statülerinin olumlu özelliklerinin görüldüğü,

dağınıklık statüsünün olumsuz etkilerinin ise düşük olduğu belirlenmiştir.

Morsünbül, Crocetti, Çok, Meeus (2016)’un çalışmasında yaş ve cinsiyete göre

kimlik statülerinin farklılık gösterdiği, yaşın artması ile birlikte başarılı kimlik

statüsünde yer alan bireyler azalırken dağınık kimlik statüsünde yer alan bireylerin

arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca çalışmada, kişilerin kimlik statülerinin kişilik,

benlik özellikleri, problem davranışlar, mutluluk, kişiler arası ve grup özellikleri

açısından farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Örneğin; başarılı kimlik statüsünde yer alan

bireylerin sağlıklı kişilik profiline sahip oldukları, arkadaşları, ailesi ve sosyal çevresi

ile sıcak ilişkiler içerisinde oldukları belirtilmiştir. İpotekli kimlik statüsünde yer alan

bireylerin, daha düşük uzlaşılabilir ve daha az siyasi grup kimliğine sahip olma

haricinde başarılı kimlik statüsünde yer alan bireylerle benzer özellikler gösterdikleri

belirlenmiştir. Dağınık kimlik statüsü ve askıya alınmış kimlik statüsünde yer alan

bireylerin kişilik, benlik, kişiler arası ilişkiler ve grupla özdeşleşme puanlarının düşük,

anksiyete ve depresyon puanlarının yüksek olduğu belirlenmiştir. Askıya alınmış kimlik

statüsünde yer alan bireylerin tüm kişilik boyutlarında; yaşam doyumu, arkadaş

ilişkileri, siyasi grup kimliğine ait olma puanlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur.

Saplantılı askıya alınmış kimlik statüsünde yer alan bireylerin, olumlu kişilik profiline

sahip oldukları, sorumluluk ve deneyimlere açık oldukları, yaşam memnuniyetlerinin

yüksek olduğu, sıcak aile ilişkilerine sahip oldukları ancak anksiyete ve depresyon

puanlarının yüksek olduğu belirlenmiştir.

2.3.4.2. Yurtdışında Yapılmış Araştırmalar

Archer (1982) eğitimine 6., 8., 10. ve 12. sınıflarda devam öğrencilerin kimlik

statülerini sınıf düzeyi, cinsiyet ve gelir durumları açısından incelemiştir. Çalışmada,

sınıf düzeyi ile birlikte başarılı kimlik statüsünün de arttığı, bütün sınıf düzeylerinde

dağınık ve ipotekli kimlik statülerinin en belirgin statüler olduğu, cinsiyet ve ailenin

gelir durumu ile kimlik statüleri arasında ise anlamlı bir farklılık olmadığı

belirlenmiştir.

Adams ve Jones (1983) kimlik statülerini yaşa ve algılanan ebeveyn tutumlarına

göre incelemek amacıyla lise 1., 2. ve 3. sınıf 82 kız öğrenciyi kimlik statüleri açısından

karşılaştırdığı çalışmasında, sınıflar arasında kimlik statülerinin dağılımında önemli

farklılıklar görüldüğü, yaş ilerledikçe başarılı kimlik statüsünde küçük bir artış

Page 43: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

29

saptandığı sonucuna varılmıştır. Çalışmada, kimlik statülerinin ergenlerin algıladıkları

ebeveyn tutumlarına göre de farklılaştığı, moratoryum ve başarılı kimlik statüsündeki

gençlerin, annelerini özerkliği ve bireyleşmeyi destekleyici, annelerinin davranışlarını

daha az kontrol edici, babalarını ise adaletli disiplin uygulamaları olduğu yönünde

algıladıkları belirlenmiştir. İpotekli kimlik statüsündeki gençlerin annelerinin

davranışlarını düzenleyici ve kontrol edici, özerkliğe daha az izin verici olarak,

babalarının disiplin uygulamalarını adil ve övgü verici olarak algıladıkları sonucuna

ulaşılmıştır. Ayrıca, kargaşalı kimlik statüsündeki gençlerin annelerini, davranışlarını

düzenleyici ve aşırı düzeyde cesaretlendirici, babalarının disiplin uygulamalarını ise

övgü verici fakat daha az adaletli olarak algıladıkları görülmektedir.

Adams (1985) kız ergenlerin kimlik gelişimleri ve aile ilişkileri arasındaki

ilişkiyi incelemiştir. Çalışmada, anne-babaların kimlik gelişiminin ergen kimlik gelişimi

üzerinde önemli etkisinin olduğu, üst düzey kimlik (başarılı, askıya alınmış) statüsüne

sahip anne-babaların kızlarının da üst düzey kimlik statüsüne sahip olduğu, aynı şekilde

alt düzey (ipotekli, dağınık) kimlik statüsüne sahip anne-babaların kızlarının da alt

düzey kimlik statüsüne sahip olduğu belirlenmiştir. Çalışmanın diğer bulgusuna göre

de, moratoryum ve başarılı kimlik statüsü gösteren ergenlerin aile ortamını daha sıcak

ve duygusal olarak destekleyici olarak algıladıkları, kargaşalı ve ipotekli kimlik statüsü

özellikleri gösteren ergenlerin ise aile ortamını daha reddedici ve kontrol edici olarak

algıladıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Kroger (1988) 35’i erkek, 41’i kız olmak üzere toplam 76 üniversite

öğrencisinin kimlik statülerini üniversiteye başladıkları ilk yıl ve iki yıl sonra

incelemiştir. İki yıllık süre içerisinde, başarılı kimlik statüsüne sahip kişi oranının %

20’den % 49’a yükseldiği, askıya alınmış kimlik statüsüne sahip olanların % 33’den %

20’ye, bağımlı kimliğin % 27’den % 23’e, dağınık kimliğin ise, % 20’den % 8’e

düştüğü belirlenmiştir. Bu bulgulardan yola çıkılarak, yaş ilerledikçe başarılı kimlik

statüsüne sahip olan kişilerin arttığı, askıya alınmış, bağımlı kimlik ve dağınık kimlik

statülerinin oranının düştüğü sonucuna varılmıştır. Cinsiyet değişkeninin de incelendiği

araştırmada cinsiyet açısından bir fark olmadığı görülmüştür.

Nurmi, Berzonsky, Tammi, Kinney (1997) kimlik statüleri, benlik kavramı ve

öznel iyi oluş arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Çalışmada, başarılı kimlik statüsündeki

bireylerin benlik saygısının yüksek düzeyde olduğu, dağınık kimlik statündeki

bireylerin daha fazla depresif belirtiler gösterdikleri, ipotekli kimlik statüsündeki

bireylerin ise sabit bir benlik kavramına sahip oldukları belirlenmiştir.

Page 44: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

30

Cramer (2000)’in kimlik statüleri ile cinsiyet arasındaki ilişkiyi incelediği

çalışmasında, kimlik statülerinin cinsiyete göre farklılaştığı, erkeklerin ipotekli kimlik

ve dağınık kimlik statüleri puanlarının, kızların ise askıya alınmış kimlik statüsü

puanlarının daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır.

Lewis (2003)’in kimlik statülerini yaş ve cinsiyet açısından incelediği

çalışmasında, cinsiyet açısından kimlik statüleri arasında herhangi bir farklılık

bulunmadığı belirlenmiştir. Yaşın ilerlemesi ile birlikte ise, kimlik statülerinde

farklılıklar oluştuğu, yaşın ilerlemesi sonucu askıya alınmış ve ipotekli kimlik

statülerinin daha az görüldüğü, başarılı kimlik statüsünde ise yaşla birlikte herhangi bir

farklılık olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Luyckx, Schwartz, Berzonsky, Soenens, Vansteenkiste, Smits, Goossens (2008)

altı kimlik statüsünü çeşitli değişkenlerle karşılaştırmışlardır. Çalışmada, dağınık kimlik

statüsündeki bireylerin depresyon düzeyinin yüksek, ipotekli kimlik statüsündeki

bireylerin depresyon düzeyinin ise düşük olduğu belirlenmiştir. Başarılı, ipotekli ve

kaygısız dağınık kimlik statüsündeki bireylerin anksiyete belirtilerinin düşük, dağınık

ve askıya alınmış kimlik statüsündeki bireylerin anksiyete belirtilerinin ise yüksek

olduğu tespit edilmiştir. Başarılı ve ipotekli kimlik statüsündeki bireylerin yüksek öz

saygı düzeyine sahip oldukları, dağınık ve ipotekli kimlik statüsündeki bireylerin öz

saygı puanlarının düşük olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Başarılı ve askıya alınmış kimlik

statüsünde yer alan bireylerin kendilik yansıması puanlarının yüksek, kaygısız dağınık

kimlik statüsündeki bireylerin kendilik yansıması puanlarının ise düşük olduğu

görülmüştür. Ayrıca çalışmada, askıya alınmış ve dağınık kimlik statüsündeki bireylerin

kendilik saplantısı puanları yüksekken, başarılı, kaygısız dağınık ve ipotekli kimlik

statüsündeki bireylerin kendilik saplantısı puanlarının düşük olduğu belirlenmiştir.

Kroger, Martinussen, Marcia (2010) kimlik statülerinin ergenlik ve genç

yetişkinlik dönemlerinde değişip değişmediğini incelemişlerdir. Çalışmada, askıya

alınmış kimlik statüsü puanlarının 19 yaşına kadar arttığı, 19 yaşından sonra ise azaldığı

sonucuna ulaşılmıştır. Başarılı kimlik statüsü ortalama puanlarının ise geç ergenlik ve

genç yetişkinlik döneminde artarken, ipotekli ve dağınık kimlik statüsü puanlarının lise

yıllarında azaldığı, geç ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerinde dalgalanma gösterdiği

bulunmuştur.

Schwartz, Beyers, Luyckx, Soenens, Zamboanga, Forthun, Hardy, Vazsonyi,

Ham, Kim, Whitbourne ve Waterman (2011)’ ın yaptıkları çalışmalarında, kaygısız

dağınık kimlik statüsinde yer alan bireylerin sosyal ve fiziksel saldırganlık, kuralları

Page 45: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

31

ihlal etme gibi davranış özellikleri gösterdikleri ve antisosyal davranışlar gösterme

eğiliminde oldukları belirlenmiştir. Ayrıca çalışmada, alkollü araç kullanma gibi riskli

davranışlar gösterme eğilimlerinin yüksek olduğu, diğer statülere göre madde kullanım

risklerinin de 2-3 kat daha yüksek olduğu belirtilmektedir.

Luyckx, Teppers, Klimstra ve Rassart (2014) ergenlik dönemindeki bireylerin

kişilik özelliklerinin kimlik süreçleriyle ilişkili olup olmadığını incelemiştir. Çalışmada,

içsel yatırım süreçlerinin, dışa dönüklük, deneyime açıklık, yumuşak başlılık ve

sorumluluk kişilik özellikleri ile, seçeneklerin araştırılması süreçlerinin ise deneyime

açıklık, yumuşak başlılık ve sorumluluk kişilik özellikleri ile pozitif ilişkili olduğu

belirlenmiştir. Seçeneklerin derinlemesine araştırılmasının nevrotik kişilik özelliği ile

seçeneklerin saplantılı araştırılmasının ise nevrotik, dışadönüklük ve yumuşak başlılık

kişilik özellikleri ile negatif ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Kişilik özelliklerine tek tek

baktığımızda ise nevrotik kişilik özelliğinin seçeneklerin derinlemesine araştırılması ile

negatif, dışa dönüklük kimlik özelliğinin içsel yatırımda bulunma ile pozitif,

seçeneklerin saplantılı araştırılması ile negatif, deneyime açıklık kimlik özelliğinin

seçeneklerin araştırılması ile pozitif, sorumluluk kişilik özelliğinin seçeneklerin

saplantılı araştırılması ile negatif ilişkili olduğu sonucuna ulaşlmıştır.

Adamczyk, Luyckx (2015) Polonyada 20-25 yaşlarındaki üniversite

öğrencilerinin partneri olma ve olmama durumuna göre kimlik süreçlerini ve benlik

kurgusunu incelemiştir. Çalışmada, partneri olmayan bireylerin partneri olanlara göre

seçeneklerin genişlemesine, derinlemesine ve saplantılı araştırılması puanlarının daha

yüksek olduğu, içsel yatırımda bulunma ve içsel yatırımla özdeşleşme puanların daha

düşük olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, partneri olma ve olmama durumuna göre

ilişkisel benlik ve bağımsız benlik kurgularının farklılık göstermediği belirlenmiştir.

Luyckx, Schwartz, Rassart ve Klimstra (2015) ebeveynlerin kimlik stillerinin ve

kimlik süreçlerinin ergenlerin kimlik gelişimine etkisini incelemiş, ebeveynlerin kimlik

stili ve süreçlerinin ergen kimliği ile ilişkili olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Çalışmada,

ergenlerin kimlik stillerinin annelerinin norm yönelimli ve bilgi yönelimli kimlik stilleri

ile babalarının ise norm yönelimli ve kaçınma yönelimli kimlik stilleri ile pozitif ilişkili

olduğu tespit edilmiştir. Kimlik süreçleri açısından bakıldığında ise ebeveynlerin içsel

yatırımla özdeşleşmesinin ergenin içsel yatırımda bulunmasıyla pozitif, seçeneklerin

saplantılı araştırılması ile negatif ilişkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, annelerin

seçeneklerin genişlemesine araştırılması puanlarının ergenin seçeneklerin genişlemesine

araştırılması ve seçeneklerin derinlemesine araştırılması puanları ile pozitif ilişkili

Page 46: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

32

olduğu belirlenmiştir. Araştırmada, tüm bulgular değerlendirilerek anne-babaların ergen

çocuklarına kimlik gelişimi açısından rol model oldukları belirtilmektedir.

Rosado (2016) ilk çocuklarına ergenlik döneminde sahip olmuş 6 kadın, ilk

çocuklarına 20 yaşın üstünde anne olmuş 12 kadın ve anne olmayan 182 gençten

oluşmak üzere toplam 200 kadınla kimlik, ebeveyn desteği ve uyum arasındaki ilişkiyi

araştırmıştır. Çalışmada, ilk olarak ergenlik döneminde bir çocuğa sahip olmanın kimlik

oluşum sürecini olumsuz etkilediği hipotezi ileri sürülmüştür. Ayrıca, genç annelerin

daha fazla toplumsal desteğe sahip olmaları durumunda daha az kimlik bozulması ve

sıkıntı yaşayacağı varsayımı yapılmıştır. Her iki hipotezde kısmen doğrulanmıştır.

Sonuçlar, anne olmayan katılımcıların, 20 yaşın üstündeki annelere göre farklı kimlik

seçeneklerini araştırdıklarını, ancak kesin bağlanmalarda bulunmadıklarını göstermiştir.

Anne olma ile içsel yatırımda bulunma, içsel yatırımla özdeşleşme, seçeneklerin

derinlemesine araştırılması arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken, seçeneklerin

genişlemesine araştırılması, seçeneklerin saplantılı araştırılması arasında anlamlı bir

ilişki olduğu, 20 yaşın üstündeki annelerin seçeneklerin genişlemesine araştırılması

puanlarının ergen annelerden ve anne olmayan katılımcılardan daha düşük olduğu

sonucu bulunmuştur. Seçeneklerin saplantılı araştırılması puanlarının ise anne olmayan

bireylerin 20 yaşın üstündeki annelere göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

Verschueren, Rassart, Claes, Moons ve Luyckx (2017) 14-30 yaşlarındaki

bireylerin kimlik statülerini yaş, cinsiyet, eğitim ve çalışma durumu açısından

incelemiştir. Çalışmada kadınların daha çok askıya alınmış kimlik, erkeklerin ise

ipotekli ve kaygısız dağınık kimlik statüsüne sahip oldukları tespit edilmiştir. Kimlik

statülerinin yaş ve eğitim durumu açısından incelenmesi sonucu, lise öğrencilerin

dağınık ve kaygısız dağınık, üniversite öğrencilerinin ise başarılı ve askıya alınmış

kimlik statüsüne sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, kaygısız dağınık ve

dağınık kimlik statülerinin daha genç yaşlardaki kişilerde görüldüğü belirlenmiştir.

Kimlik statüleri çalışma durumu açısından incelendiğinde ise çalışan bireylerin ipotekli,

çalışmayan kişilerin dağınık kimlik statüsüne sahip oldukları belirlenmiştir.

2.4. Erken Evlilikler ve Erken Yaşta Çocuk Sahibi Olma

“Evlilik iki veya daha fazla insan arasında hukuken kabul edilen ve/veya

toplumca onaylanan, taraflara çeşitli hak ve yükümlülükler veren ve genellikle cinselliği

de içeren bir ilişkidir. Toplumsal bir kurum olan ve toplumun yeniden üretimini

hedefleyen evlilik ailenin temeli olarak kabul edilir” (Budak, 2005 s: 281).

Page 47: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

33

4721 sayılı Türk Medeni Kanununda normal evlilik yaşı 18 olarak belirlenmiştir.

Bu yasa ile belirlenmiş olan evlenme yaşından önce yapılan evlilikler erken yaş evliliği

olarak değerlendirilmektedir (Türk Medeni Kanunu, 2001). Çakmak (2009)’a göre 18

yaşının altında yapılan her evliliğe “çocuk evliliği” ve 18 yaşından önce evlenen kız

çocuklarına ise “çocuk gelin” denilmektedir.

Mathur, Green ve Malhotra (2003)’ya göre 18 yaşın altındaki bireylerin fiziksel,

fizyolojik ve psikolojik olarak evliliğin getireceği sorumluluklara hazır olmadan

evlenmesi erken evlilik olarak tanımlanmaktadır.

Erken evlilik, aynı zamanda her iki eşin de 18 yaş veya üstü olduğu fakat

fiziksel, duygusal, cinsel ve psikososyal gelişimlerini tamamlamadan yapılan evlilikler

için de kullanılmaktadır (Report of the Office of the United Nations High

Commissioner for Human Rights, 2014).

Bireyler; evlilik ile sevilme, beğenilme, ait olma, yalnızlığı paylaşma, güven

duyma, toplumda bir yer edinebilme, destek sağlama gibi psikolojik, sosyal, fiziksel

alandaki birçok ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Bunların yanı sıra evlilik, bireylere eşin

gereksinimlerini anlama ve karşılama, evde sorumluluk alma, aile ve arkadaşlarla

ilişkileri düzenleme, çocuk sahibi olma, çocuğun bakımı, psiko-sosyal gelişimini

destekleme gibi bazı sorumluluklar da yüklemektedir. Ancak, belirtilen sorumlulukların

ve rollerin erken yaşlarda sağlıklı bir biçimde yerine getirilmesi oldukça zordur. Bireyin

kendini tanımaya henüz fırsatı olmadan, fiziksel ve psiko-sosyal gelişimini

tamamlamadan sorumluluk almaya başlaması hem eşleri hem de çocukları olumsuz

etkilemektedir (İçağasıoğlu, 2009).

Ne var ki, Türkiye’de erken evliliklerin oldukça yaygın olarak karşımıza çıktığı

bilinmektedir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yürütülen Türkiye Aile

Yapısı Araştırması (TAYA) raporunda (2011) Türkiye’de ilk evliliklerin yarıdan

fazlasının (%57) 18-24 yaş aralığında gerçekleştiği, hem kadınların (%60) hem de

erkeklerin (%54) büyük çoğunluğunun ilk evliliklerini 18-24 yaş aralığında yaptığı, 18

yaşından küçük evliliklerin de azımsanamayacak bir oranda olduğu (%17), Türkiye

genelinde kadınların dörtte birinden fazlasının (%28) 18 yaşından önce evlendiği,

erkeklerde bu oranın çok daha düşük olduğu (%6), 35 yaş ve daha üstünde ilk evliliğin

gerçekleşmesinin oldukça seyrek görünen bir durum olduğu (%1), 35 yaş ve üstü

evliliklere hem kadınlarda hem de erkeklerde çok nadir rastlandığı belirtilmektedir.

Türkiye’de evlenme yaşı, erken yaşta çocuk sahibi olmanın en önemli nedeni

olarak karşımıza çıkmaktadır.

Page 48: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

34

Gebelik ve çocuk sahibi olma bir kadının hayatındaki en önemli dönemlerden

biridir. Annelik rolüne geçiş kadınların hayatında pek çok değişiklik yapmayı gerektirir.

Mercer (1986) annelik kimliğinin annelik rolü kazanmaya ilerleyen gelişimsel bir süreç

olduğunu söyler. Ancak, erken yaşta anne olmuş bireyler psikososyal olarak henüz

olgunlaşmamış olmaları nedeniyle bu süreç hem anne hem de çocuk açısından bir çok

olumsuz sonuç doğurmaktadır (Mercer, 1986).

Erken yaşta anne olma sonucu bireyler okulu bırakmak zorunda kalmakta,

düzenli gelirleri bulunmaması nedeniyle ekonomik sıkıntılar yaşamakta, yüksek stres

düzeyine sahip olmakla birlikte depreyon ve agresyon gibi problemlemleri yetişkin

annelerden daha fazla yaşamaktadırlar. Ergen gebeler anemi, erken doğum sorunları ile

daha çok karşılaşmaktadır. Ergen annelerin bebeklerinin düşük doğum ağırlığı riski

daha yüksektir. Ergen annelerin çocuklarının ilkokul yıllarında akademik zorluk, dil,

bilişsel ve sosyoduygusal gelişimlerinde problemler yaşama riski de daha yüksektir.

Ergen anneler çocuk gelişimi konusunda da yeterli bilgiye değildirler. Bu nedenle,

ergen annelerin çocuklarını duygusal, bilişsel ve sosyal olarak okul çağına

hazırlayabilmek için farkındalık eksiklikleri bulunmaktadır. Ayrıca, ergen annelerin

çocuklarını ihmal ve istismara maruz bırakma riski yüksek olup ergen anneler fiziksel

ceza yöntemlerini daha fazla kullanmaktadırlar. Yaşanılan bütün bu olumsuzluklara

rağmen ergen annelerin ilk çocuklarına sahip olduktan sonra iki yıl içinde tekrar çocuk

sahibi olma ihtimallerinin yüksek olduğu belirtilmektedir (Whitman, Borkowski, Keogh

ve Weed, 2001).

Erken yaşta annelik, psikolojik sağlık sorunları, düşük eğitim başarısı, iş gücüne

katılımının düşüklüğü bunun sonucu olarak da düşük gelir seviyesi gibi bir çok olumsuz

durumla ilişkilendirilmektedir (Boden, Fergusson ve Horwood, 2008).

Erken yaşta annelik ve ebeveynlik, annelerin psikososyal gelişimini de olumsuz

etkilemekte, düşük benlik gelişimi, sınırlı akran iletişimine neden olmaktadır (Mylod,

Whitman ve Borkowski, 1997).

Erken yaşta çocuk sahibi olma ile birlikte genç annelerin arkadaş ortamlarıda

değişmekte, eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kalmaları sonucu okul arkadaşları ile

ilişkileri olumsuz yönde etkilenirken kendileri gibi anneler ile görüşmeye

başlamaktadırlar. Henüz psikososyal gelişimlerini tamamlamak için yeterli süreye sahip

olamadan kendilerini yetişkin statüsünde bulmaktadırlar.

Page 49: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

35

2.4.1. Erken Evlenme ve Çocuk Sahibi Olmanın Nedenleri

Evlilik yaşı, erken gebeliği ve çocuk sahibi olmayı etkileyen en önemli

nedenlerden biridir. Evlilik yaşının yanı sıra geleneksel yapı, aile yapısı, eğitim ve

ekonomik durum, dinsel inanışlar, aile planlaması hizmetlerine ulaşım gibi etmenler de

erken gebelik ve çocuk sahibi olmayı etkilemektedir (Başer, 2000).

Kahraman (2009) Türkiye’de erken gebeliklerin yaygın olmasının temel

nedenlerini şöyle sıralamıştır:

- Kültürel nedenler

- Doğum kontrol yöntemleri konusundaki bilgi eksikliği

- Okul ve aile tarafından yetersiz bilgilendirilme

- Sosyokültürel ve sosyoekonomik düzeyin düşük olması

- Topluma yetişkinlik statüsüne geçtiğini kabul ettirme kaygısı

- Etnik faktörler

- Eğitim düzeyinin düşük olması

Austin ve Sciarra (2012, s:323) tarafından erken yaşta anne olma riskini arttıran

faktörler ise şöyle listelenmiştir:

- Genç yaşta ebeveyn olmuş bir anne ya da babaya sahip olmak

- Genç yaşta anne baba olmuş ya da olan bir kardeşe sahip olmak

- Tek ebeveynli bir aileden gelmek

- Evliliğe dair anlaşmazlık, dengesizlik ve zayıf iletişimle mimlenen bir

aileden gelmek

- Daha düşük seviyeli eğitim ve kariyer fırsatları

- Düşük okul başarısı

- Etnik köken

- Düşük sosyoekonomik durum

Erken evliliklere yol açan etmenlerin araştırıldığı çalışmalarda, yoksulluğun ve

güvensizliğin çocuk yaşta, erken ve zorla yapılan evliliklerin en temel nedenlerinden

biri olduğunu göstermektedir (Report of the Office of the United Nations High

Commissioner for Human Rights, 2014). TAYA raporuna (2011) göre de; kadınlarda

sosyoekonomik statü yükseldikçe, evlilik yaşının yükseldiği, üst sosyoekonomik

statüdeki kadınlarda 18 yaşından önce evlenenlerin oranı %4 iken bu oranın alt grupta

%37 olduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan, 25-29 yaşında evlenen kadınların oranı alt

SES’te %8 iken, bu oranın üst SES’te %31 olduğu bulunmuştur.

Page 50: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

36

Çocuk yaşta ve erken evlilik az ya da hiç zorunlu eğitim almamış kız çocuklarla

da güçlü bir şekilde ilişkilendirilmektedir (Report of the Office of the United Nations

High Commissioner for Human Rights, 2014). Ayrıca, erken yaşta çocuk sahibi olmak

da, okula bırakmak zorunda kalmanın nedenlerinden biri olarak gösterilmektedir. 19

yaşından küçük annelerin eğitim düzeyinin yetişkin annelere göre daha düşük olduğu,

ergen annelerin partnerlerinin eğitim düzeylerinin de daha düşük olduğu görülmektedir

(Edirne, Can, Kolusarı, Yıldızhan, Adalı ve Akdağ, 2010).

Erken evliliklerle yetersiz eğitimin ilişkisi açık şekilde gözlemlenmektedir.

Anne-babaların ve çocukların eğitim düzeyi düştükçe erken evliliklerin, bunun sonucu

olarak da erken yaşta anne olmuş kadınların oranı artmaktadır. Eğitim, erken yaşta

evliliklerin ve çocuk sahibi olmanın hem sebebi hem de sonucu olarak karşımıza

çıkmaktadır (Can, Öncül ve Deşdemir, 2012).

TAYA (2011) raporunda da öğrenim düzeyi arttıkça hem erkeklerde hem de

kadınlarda erken yaşta evlenme oranının düştüğü görülmektedir. Araştırmada, herhangi

bir okul bitirmemiş erkeklerin %14’ünün, kadınların %48’inin 18 yaş altında evlendiği

belirlenmiştir. Diğer taraftan, üniversite/lisansüstü mezunlarından 18 yaş altında

evlenen kadınların oranının %1 olduğu, üniversite/lisansüstü mezunu kadınların

%52’sinin 18-24 yaş arasında, %37’sinin 25-29 yaş aralığında evlendiği tespit

edilmiştir. Erkeklerde ise öğrenim durumu yükseldikçe 25-29 ve 30-34 yaş aralığında

evlenenlerin oranının da yükselmekte olduğu, herhangi bir okul bitirmemiş erkeklerin

%20’sinin 25-29, %4’ünün 30-34 yaş aralığında evlendiği görülmektedir. Bu oranlar

üniversite/lisansüstü mezunu erkeklerde ise 25-29 yaş aralığı için %49, 30-34 yaş

aralığı için %17’dir.

Türkiye’de olduğu gibi Amerika’da da eğitim süresinin uzaması ortalama evlilik

yaşının 30’lu yaşlara kadar uzamasına sebep olmuştur (Arnett, 2007c).

Erken evlilik, aynı zamanda kültürel bir uygulama olarak kabul gördüğü için de

ailelerin çocuklarını genç yaşta evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya teşvik ettikleri

belirtilmektedir. Ebeveynlerin, kızlarının erken yaşta evlendirmelerine ilişkin kararları

cinsellik hakkındaki görüşlerinden de kaynaklanmaktadır. Kız çocuklarının bir erkeğin

himayesi altına girmeleri, eşleri tarafından korunacakları ve eşlerinin sorumluluğunda

olacakları anlamına gelmektedir. Böylece, evlilik ile kızların cinsel şiddet riskinden

korunduğu, evlilik öncesi ilişkilerin ve aileye gelebilecek lekelerin önlendiği

düşünülmektedir (Heinonen, 2002).

Page 51: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

37

Diğer taraftan, erken yaşta anne olan kadınların, kızlarının ve kız kardeşlerinin

de ergenlik döneminde çocuk sahibi olma riski daha yüksek olup, bu sorun böylece

nesiller arası sürmeye devam etmektedir. Yapılan çalışmalar da (Esat ve Jacobson,

2001; Pereira, Canavarro, Cardoso ve Mendonça 2005) hem ergen annesi olanların hem

de ergen ablası olan kız kardeşlerin ergen anne olma ihtimalinin oldukça yüksek

olduğunu göstermektedir.

Erken yaşta evlenmeyi ve erken yaşta çocuk sahibi olmayı etkileyen faktörlerden

bir tanesi de akraba evlilikleridir. Erken yaş evlilikleri, akraba evliliklerinin görüldüğü

geleneksel toplumlarda daha yaygın bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Erken yaş

evliliklerinde akraba evlilikleri daha çok birinci dereceden akrabalar, yani kuzenler

arasında gerçekleşmektedir (Acemoğlu, Ceylan, Saka ve Ertem 2005). Bu durum

kromozomlarla taşınan hastalıkların görülme hızını arttırmakta, çocuğun sağlığını

olumsuz yönde etkilemektedir (akt: Şen ve Kavlak, 2011).

Erken evliliklerin ve erken yaşta çocuk sahibi olmanın birçok nedeni olmakla

birlikte; kültürel örüntüye bağlı olarak berdel, beşik kertmesi, başlık parası evliliği, kan

bedeli evliliği, kuma evliliği, akraba evliliği gibi farklı uygulamaları da evlilik yaşının

düşmesinde önemli bir etken olarak nitelendirilmektedir (Özcebe ve Biçer, 2013).

Bazı durumlarda ise kız çocukları aile içinde yaşanan şiddetten uzaklaşmak için

çareyi evlenmekte aramaktadır. Evde değer görmeyen, yalnız bırakılan ve kardeşleri

arasında ayrım yapılan kız çocukları, kendilerini değerli hissedebilmek adına çözümü

evlenmekte aramaktadır. Ancak, evlendikten sonra eşin ailesi ile birlikte yaşamak

zorunda olmak, onlar tarafından şiddete maruz kalma riskini arttırmaktadır. Böyle

durumlarda, kişi eşinin ailesinin evinde gelin olarak hizmet etmeye ve kendini hazır

hissetmeden çocuk sahibi olmaya zorlanmakta, hatta fiziksel şiddete maruz

kalabilmektedir. Diğer taraftan, bazı durumlarda aile içinde yaşanan cinsel istismarın

yaşanmasına engel olabilmek için genellikle kız çocuğunun evden uzaklaştırılması ve

evlendirilmesi de aileler için akla gelen ilk çözüm yollarından biri olabilmektedir.

Özellikle kalabalık ailelerde, ebeveynler hane içindeki erkeklerin, kızlarına yönelik

cinsel istismarını engellemek adına kızlarını erken yaşta evlendirmeye

yönelebilmektedirler (Doğan ve Kılınç, 2013).

Dünyada erken evliliklerin nedenlerine bakıldığında, erken yaş evliliklerinin

bölgeden bölgeye, toplumdan topluma, kültürden kültüre farklılık gösterdiği

görülmektedir. Erken evliliklerin daha çok geleneksel yapısının olduğu ve erken evlilik

sorununun devamına neden olacak koşulları ataerkil toplumların sağladığı

Page 52: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

38

görülmektedir. Ataerkil toplumlarda kız çocukları genellikle aileleri için erkek

çocuklarından sonra gelmektedir. Bu tarz toplumlarda aileler gelirlerinin büyük kısmını

erkek çocuklarının yetiştirilmesi amacıyla kullanmakta ve kız çocukları için herhangi

bir yatırımda bulunmamaktadırlar. Kız çocukları, evlenip aileden ayrılacak olması

nedeniyle genellikle evleneceği ailenin ferdi olarak görülmektedir (Aydemir, 2011).

Geleneksel topluluklarda ise genç kızların ergenlik döneminde aşık olabileceği,

ileriye dönük beklentilerini tanımlayabileceği, beklentilerine ulaşabilmek için

direnebileceğine ilişkin bir algı oluşmaktadır. Bu nedenle, özellikle kız çocuklarının

gözü açılmadan evlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca, bazı aileler

tarafından erken yaşta yapılan evlilikler ile eşe boyun eğmenin ve yeni aileye uyum

sağlamanın daha kolay olacağına inanılmaktadır (akt: Özcebe ve Biçer, 2013).

Kız çocuklarının erkek çocuklarına kıyasla daha çok evlenme düşüncesi içinde

yetiştirilmeleri ve evlenmemeleri halinde sosyal yaşamlarında zorlanacaklarına dair

görüşler de erken evliliklerin artmasına neden olabilmektedir. Kız çocuklarına yönelik

“evde kalırsın”, “bahtın kapanır”, “yaşın geçerse seni kimse almaz”, “bir an önce evlen

ve çocuk yap” şeklinde yapılan uyarılar da erken yaşta yapılan evliliklerin ve erken

yaşta çocuk sahibi olmanın göstergesi olarak kabul edilebilmektedir (akt: Özcebe ve

Biçer, 2013).

Erken yaşta evlilikler ve bunun sonucu erken yaşta çocuk sahibi olma, düşük

eğitim düzeyi, ekonomik yetersizlik, yanlış ve eksik bilgilerden kaynaklanan geleneksel

inançlar, aile içi şiddet, toplum baskısı, gibi sebeplerle ortaya çıkmaktadır (Can, Öncül

ve Deşdemir, 2012). Bu yaşta yapılan evlilikler; fiziksel, fizyolojik ve psikolojik olmak

üzere birçok rahatsızlıklara neden olmaktadır.

2.4.2. Erken Evlenme ve Çocuk Sahibi Olmanın Yol Açtığı Sorunlar

Erken yaşta evlenme ve çocuk sahibi olma hem anne hem de çocuk açısından

birçok sorun oluşturmaktadır.

Erken yaşta yapılan evliliklerde cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara yakalanma

riski daha yüksek olup vajinitis ve sistit gibi enfeksiyonlar erken gebeliklerde daha sık

görülmektedir (Doğan Kılıç 2013; Özcebe, Biçer 2013).

Erken evlilik ve gebelikler anne ve bebek sağlığı açısından da birçok olumsuz

etkisi olan bir durumdur. Erken yaştaki gebeliklerde; beslenme yetersizliği, gebelik

döneminde beklenenden daha az kilo alımı, gebelik hipertansiyonu, preeklampsi, abortis

ve anemi (akt: Uzun ve Orhon 2013) düşük, ölü doğum, sakat doğum riskleri, baş-pelvis

Page 53: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

39

uyumsuzluğu, bel çukurunda düzleşme, amnion kesesinin erken açılması, plasentaya ait

komplikasyonlar daha yüksek görülmekle birlikte (Özcebe ve Biçer, 2013) annenin

küçük yaşta evlenmesi ve çocuk sahibi olması doğum sırasında yaşanan ölümlere kadar

neden olabilmektedir.

Özellikle, erken ve sık gebelikler ve gebeliğin zorla sürdürülmesi erken yaşta

yapılan evliliklerde oldukça yaygındır. Çocuk yaşta, erken ve zorla yapılan evliliklere

maruz bırakılan kız çocukları ve kadınlar, çocuk sayısı ve aralıklarına ilişkin karar

verme, gebelik önleyici yöntemlerin kullanımı, cinsel ve üreme sağlığı konularında

eksik bilgilere sahiptirler (Report of the Office of the United Nations High

Commissioner for Human Rights, 2014).

Diğer yandan, ergen annelerin bebekleri, yetişkin annelerin bebeklerine göre

daha sıklıkla beslenme yetersizliği ve büyüme geriliği gibi sorunlar yaşamaktadır. Ergen

annelerin çocuklarının bilişsel fonksiyonlarının sınırlı, gelişim geriliği riskinin yüksek

öğrenme kapasitelerinin düşük, çocukluk çağında davranış problemleri yaşama riskinin

de daha yüksek olduğu belirtilmektedir. Ergen annelerin çocuklarının suç işleme

potansiyelleri de daha fazladır (akt: Uzun ve Orhon 2013).

Erken yaşta anne olan bireyler çocuk yetiştirme konusunda da birçok sorunla

karşılaşmaktadır. Henüz anneliğe hazır olmayan, kendisi daha çocuk olan ergenler,

çocuk büyütmenin sorumluluğunu taşıyamayıp bebeklerini ihmal ya da istismara maruz

bırakabilmektedir. Özellikle, bebeklik ve ilk çocukluk dönemlerinde anne-çocuk

arasındaki ilişki, çocuğun gelişiminin ve yaşantısının temelini oluşturması açısından

önem taşımaktadır. Çocuğun, bebeklik döneminde temel güven kazanması ve ilk

çocukluk döneminde özerklik geliştirmesi ebeveyni ile kurduğu ilişkinin kalitesine

bağlıdır. Çocuk ile anne arasındaki gerek fiziksel gerekse duygusal bağların kurulması

açısından anne ile ilişkiler çocuk açısından birinci derecede öneme sahiptir. Bebeklik ve

çocukluk döneminde anne, çocuğun en çok ihtiyaç duyduğu ve güvendiği kişidir.

Annenin, doğumdan üç yaşına kadar olan bebeklik ve ilk çocukluk döneminde

çocuğunu ihmal etmesi çocuğun gelişiminde önemli sorunlar yaratabilmektedir. Anne-

çocuk arasındaki ilişkinin niteliği çocuğun hem fiziksel hem de psikolojik sağlığını

etkilemektedir (İçağasıoğlu, 2009).

Birçok genç anne çocuk yetiştirme konusunda yeterli bilgiye sahip değildirler.

Genç yaşta annelerin çocuklarını yetiştirme konusunda gerekli annelik becerilerini

bilmemeleri, kendilerine destek olacak mesleki becerilerden yoksun olmaları

Page 54: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

40

ömürleri boyunca bağımlı bir yaşam sürdürmelerine neden olmaktadır (Aksoy,

Temel, 2010).

UNICEF (2005)’in erken evliliklerle ilgili yayınladığı raporunda, çocuk yaşta

evlenen bireylerin, evliliklerindeki rollerde etkin olmadıkları, hem evliliklerindeki

hem de kendi hayatları ile ilgili kararlarda daha az etkin oldukları, bu kişilerin aile ve

arkadaşlarını ziyaret edip-edemeyeceği, aile bütçesi, evde hangi yemeğin pişirileceği,

çalışıp-çalışamayacağı, okula devam edip edemeyeceği, sağlık problemleri ve

herhangi bir doğum kontrol yöntemini kullanıp kullanamayacakları ile ilgili

konularda son sözü eşlerinin söylediği belirtilmektedir.

Bağımsızlık mücadelesinin verildiği bir dönemde evlilik, gebelik ve çocuk

sahibi olma bireyleri bağımlı hale getirmektedir. Genç gebe kadının, ergenlik

dönemine, evliliğe ve annelik rolüne uyumu önemli ancak güç olaylardır. Bu nedenle

erken evliliğin, gebeliğin ve çocuk sahibi olmanın psikolojik risklerinin, tıbbi riskler

kadar önemli olduğu belirtilmektedir (Bulut, Gürkan ve Sevil, 2008).

Bütün gebe kadınlarda az ya da çok psikolojik değişimler görülmektedir.

Ancak bu değişimler ergenlerde daha belirgin yaşanmakta, bu dönemde kişi

çevresinden destek bulamadığı takdirde değişimlerin etkisi daha da artmaktadır

(Bulut, Gürkan ve Sevil, 2008).

Erken yaşlarda evlenen bireyler fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddetle

ve davranışlarında kısıtlamalarla da daha fazla karşılaşmaktadır. Bu duruma itirazda

bulunan veya meydan okuyor olarak algılanan kişiler, aile içindeki güç dinamikleri

sebebiyle “namus” adı altında işlenen cinayetlere ve şiddetin diğer şekillerini de

kapsayan ciddi sonuçlara maruz kalabilmektedir (Report of the Office of the United

Nations High Commissioner for Human Rights 2014).

Uluslararası Kadın Araştırmaları Merkezinin (ICRW 2005) yaptığı araştırmaya

göre, erken yaşta evlenen kızlar fiziksel şiddete iki kat, cinsel şiddete ise üç kat daha

fazla maruz kalmaktadır.

Diğer yandan, küçük yaşta evlenmek, kız çocuklarının becerilerini, iletişim

olanaklarını, bilgilerini sınırlamakta, sosyalleşmelerini engellemekte; kız çocuklarının

kendi kararlarını vermelerinin önünde engel teşkil etmektedir. Erken yaşlarda yapılan

evlilikler sonucu kız çocuklarının özgüvenleri zedelenmektedir (Doğan ve Kılınç,

2013).

Gebelik yaşı ve eğitim seviyesinin düşmesinin, bireylerin benlik saygı

düzeylerinin azalmasına, öz bakım becerilerinin ve yaşam kalitelerinin düşmesine, aynı

Page 55: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

41

zamanda anneliğe henüz hazır olmayan kendisi halen çocuk olan ergen annenin, çocuk

büyütme stresini taşıyamayıp bebeklerini ihmal ve istismara maruz bırakabilmelerine

sebep olduğu belirtilmektedir (Bulut, Gürkan ve Sevil, 2008).

Tüm bu sebepler nedeniyle; evlilik, duygusal yönden gelişimini tamamlamış,

kimliğini sağlam bir biçimde kurmuş bireylerde gerçekleşmelidir. Kimliği

biçimlenmeden evlenen ergenler ve beliren yetişkinler kimliğini biçimlendirmeye

başladığında eşinin kendisi için uygun olmadığını fark etmesi de boşanma

nedenlerindendir. Duvall (1984)’e göre evliliğe iyi hazırlanmamış, anne babasından

kurtulmak için evlenmiş kişiler arasında boşanmalar daha fazla görülmektedir. Diğer

taraftan eğitim, yaş, gelir düzeyi gibi toplumsal farklılıkların boşanmayı kolaylaştırdığı

ve erken evliliklerin yüksek oranda boşanmayla sonuçlandığı belirtilmektedir (Çelen,

2011; Onur, 1997; Strat, Dubertret, Foll 2011).

2.4.3. Erken Evlilik ve Çocuk Sahibi Olma ile İlgili Araştırmalar

Alanyazındaki, erken evlilik ve erken yaşta çocuk sahibi olma ile ilgili

araştırmalar incelendiğinde, Türkiye’de yapılan çalışmaların daha çok erken evlilikler,

yurtdışında yapılan çalışmaların ise erken yaşta çocuk sahibi olmanın olumsuz etkileri

üzerine yoğunlaştığı görülmektedir. Bu bölümde erken evlilik ve erken yaşta çocuk

sahibi olma ile ilgili konularda Türkiye’de ve Yurtdışında yapılmış çalışmalara yer

verilmiştir.

2.4.3.1. Türkiye’de Yapılmış Araştırmalar

Bulut (1984) ergenlik döneminde evlilik ve doğurganlık özelliğini 20-24 yaş

grubundaki 15-19 yaş aralığında evlenen bireyler ve 25-29 yaşlarındaki 20-24 yaş

grubunda evlenen bireyler açısından incelemiştir. Çalışmada eğitim, sosyo-ekonomik

düzey ve evlenme yaşının birbiri ile ilişkili olduğu, akraba evliliklerinin de evlenme

yaşı üzerinde etkisinin olduğu belirlenmiştir. Bireylerin evlenmeden önce içinde

yaşadığı aile tipinin, geniş veya küçük aile olmasının hem evlenme yaşı üzerinde hem

de akraba evliliklerinin gerçekleşmesinde etkili olduğu görülmüştür. Annenin

statüsünün yani evde kararlara katılma durumunun evlenme yaşını etkilediği, evlenme

yaşının kişinin kendi statüsü ile de ilişkili olduğu belirlenmiştir. Çocuk bakımında

karşılaşılan güçlük ile doğum yapılan yaş arasında ilişki olduğu, düşük veya ölü doğum

yapanlar ve bebekleri ölenlerin daha kısa sürede ikinci çocuğa gebe kaldıkları

görülmüştür. Çalışmada ayrıca, katılımcıların kızlarının evlendikten sonra çalışıp

Page 56: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

42

çalışmaması ile ilgili arzularının kendi çalışma özgeçmişlerine bağlı olduğu,

katılımcılardan kendisi küçük yaşta evlenenlerin kızlarının da küçük yaşta evlenmesini

istedikleri görülmüştür.

Çöl, Çalışkan ve Akdur (1994) erken yaş evliliklerinin anne ve çocuk sağlığı

üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. Çalışmada, erken yaşta evlenmiş kişilerin sosyo-

ekonomik düzeylerinin daha düşük olduğu, büyük bir bölümünün gecekonduda

oturduğu belirlenmiştir. Erken evlilik ve çalışma durumu arasındaki ilişki

incelendiğinde, çalışan kadınların büyük çoğunluğunun 20 yaş ve üstünde evlendiği,

yine 20 yaş ve üstünde evlenmiş kadınların eşlerinin öğrenim durumu ve mesleki

statüsünün daha yüksek, kişi başına düşen yıllık gelirlerinin de daha fazla olduğu

görülmüştür. Evlilik yaşı ve doğum sayısı arasındaki ilişkiye bakıldığında, 20 yaş ve

üstünde evlenmiş bireylerde, hiç doğum yapmamış veya toplam 1-2 doğum yapmış

olanların sayısının, 20 yaşın altında evlenmiş kişilerde ise 3-4-5 ve üzerinde doğum

yapmış olanların sayısının daha yüksek olduğu görülmüştür. Çalışmada, erken evlilik,

doğum ve gebelik sayısıyla öğrenim düzeyinin ilişkili olduğu, öğrenim düzeyi düştükçe

doğum ve gebelik sayısının arttığı belirlenmiştir. Aynı öğrenim düzeyindekilerin, evlilik

yaşına göre doğum ve gebelik sayıları incelendiğinde, 20 yaş altında evlenenlerden

ilkokul ve daha az öğrenim görenlerin, hem de ortaokul ve üstünde öğrenim görenlerin

doğum sayılarının 20 yaş ve üstünde evlenenlere göre daha yüksek olduğu görülmüştür.

Ayrıca, 20 yaşından küçük evlenen katılımcıların prematüre, düşük doğum ağırlıklı

bebek ve ölü doğum riskinim yüksek, buna karşın 20 yaşının üstünde evlenen bireylerde

sezaryen, spontan ve istemli düşüklerin daha yüksek oranda görüldüğü sonucuna

ulaşılmıştır. Erken evliliklerin sık ve daha fazla sayıda gebelik, doğum ve düşüklere

hatta bebek ve çocuk ölümlerine neden olabileceği, bu nedenle hem anne hem de çocuk

sağlığı için yüksek risk taşıdığı belirtilmektedir.

Sevil ve Ekmekçi (2002) 16-21 yaşlarındaki 100 ergen gebenin, gebelik

sorunlarını ve benlik saygılarını incelemiştir. Çalışma, ergen gebelerin yaşları

küçüldükçe gebelik sorunlarının arttığını, benlik saygı düzeylerinin düştüğünü

göstermektedir.

Acemoğlu, Ceylan, Saka ve Ertem (2005)’in Diyarbakır ilinde, kadınlarda erken

yaş evliliği sıklığının belirlenmesi ve bunu etkileyen sosyal etkenlerin incelenmesi

amacıyla 15 yaş üzeri 966 kadına ulaştıkları çalışmalarında, Diyarbakır ilindeki erken

yaş evliliği sıklığı %42.4 bulunmuştur. Araştırmada, kadınların yaş dağılımlarına göre

incelenmesi sonucunda, erken yaş evliliklerinin geçmişte daha da yaygın olması

Page 57: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

43

nedeniyle erken yaş evliliklerine yaşı büyük olan kadınlarda daha sık rastlanıldığı

gözlenmiştir. Erken yaşlarda evlenmiş kadınların, %67.8’inin okuryazar olmadığı,

%59.9’unun kırsal alanda yaşadığı, %46.2’sinin herhangi bir sosyal güvencesi olmadığı,

%17.2’sinin doğum yardımı hizmetlerini karşılamayan yeşil kartlı olduğu tespit

edilmiştir. Ayrıca, erken yaşlarda evlenmiş kadınların ortalama çocuk ölüm sayısı,

ortalama düşük sayısı ve ortalama gebelik sayısının da daha yüksek olduğu

bulunmuştur.

Orçan ve Kar (2008) Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde erken yaş evliliklerini

etkileyen faktörleri ve erken yaş evliliklerinin itici ve çekici nedenlerini araştırmışlardır.

Çalışmada, erken yaşta evlenmenin ve çocuk sahibi olmanın, bölgenin kültürel ve

sosyal yapısı nedeniyle büyük oranda toplumsal kabulden kaynaklandığı, bunun yanı

sıra yoksulluk, düşük eğitim seviyesi, istihdam problemi ve aynı evde yaşayan çocuk

sayısının fazla olması gibi etkenlerin erken yaşta evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya

neden olduğu belirtilmektedir. Özellikle bölgede yaşayan kişilerin çok çocuğa sahip

olması, evlenecek her bir kız çocuğunun aileyi ekonomik yükten kurtaracağının

düşünülmesi ve kız çocuklarının başlık parası karşılığı evlendirilmeleri erken yaşta

evlilikleri etkileyen etkenler arasında olduğu görülmektedir. Ayrıca araştırmada, yakın

çevrede kendi yaşında olan kız çocuklarının evlenmesi/evlendirilmesinin aynı yaş

grubundaki diğer kız çocuklarını erken yaşta evliliğe özendirdiği belirtilmektedir.

Kahraman (2009)’ın 20 yaş altındaki gebelerin yaşam kalitesini 20-29 yaş

grubundaki gebelerle karşılaştırdığı çalışmasında, 20 yaş altındaki gebelerin eğitim

düzeylerinin ve ekonomik durumlarının 20-29 yaş grubundaki gebelere göre daha düşük

olduğu belirlenmiştir. Çalışmada, 20-29 yaş grubundaki gebelerin genel sağlık

durumlarının da daha iyi olduğu, eşleri tarafından daha fazla desteklendikleri ve yaşam

kalitesi puanlarının da daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Gözüyılmaz (2011)’ın evli ergenlerin beden imgesini ve benlik saygısını gebelik

durumuna göre incelediği çalışmasında, evli ergenlerde beden imgesi ve benlik

saygısının gebelik durumuna göre değişiklik göstermediği tespit edilmiştir. Çalışmada,

evli ergenlerde yaşın, öğrenim düzeyinin, çalışma durumunun, kardeş sayısının, doğum

sırasının, evlilik yaşının, evlenme biçiminin ve eşin öğrenim düzeyinin beden imgesi

puanlarında anlamlı farklılığa neden olduğu belirlenmiştir. Gebe ergenlerde gebeliğin

planlı olma durumu, gebeliğe hazır hissetme durumu, gebelik süresi ve gebelikteki

şikâyet durumunun beden imgesinde anlamlı farklılığa neden olduğu sonucuna

ulaşılmıştır. Aynı çalışmada, gebe ergenlerde yaşın, öğrenim düzeyinin, kardeş

Page 58: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

44

sayısının, evlilik yaşının, evlenme biçiminin, eşin öğrenim düzeyinin, eşin çalışma

durumunun, eşiyle iletişimi yeterli bulma durumunun, eşin beğenisini ifade etme

durumunun, yaşını evliliğe uygun bulma durumunun, gebeliğin planlı olma durumunun,

gebeliğe hazır hissetme durumunun ve gebelikteki şikâyet durumunun benlik saygısı

üzerinde anlamlı farklılığa neden olduğu tespit edilmiştir. Gebe olmayan ergenlerde ise

öğrenim düzeyinin, kardeş sayısının, evlilik yaşının, eşiyle iletişimini yeterli bulma

durumunun, eşin beğenisini ifade etme durumunun, yaşını evliliğe uygun bulma

durumunun benlik saygısı üzerinde anlamlı farklılığa neden olduğu belirlenmiştir. Evli

ergenlerde beden imgesi ile benlik saygısı arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki

olduğu saptanmıştır.

Yüksel Kaptanoğlu ve Ergöçmen (2012)’in çocuk gelin olmaya giden yolda

etkili olan faktörleri incelemek amacıyla yaptıkları çalışmalarında, Türkiye’de ilk

evlenme yaşının yıllar itibariyle ertelenmesine karşın çocuk yaşta evlilik sorununun

halen devam ettiği, kadınların erkeklere göre çocuk yaşta evlenme konusunda daha

dezavantajlı konumda oldukları belirtilmektedir. Çalışmada, Türkiye’de yaygın evlenme

biçiminin evlilik kararının aileler tarafından verilmesinin ardından evlenecek çiftin

onayının alınması şeklinde olduğu, evlilik kararını kendisi alan ya da kaçarak evlenen

kadınların oranının oldukça düşük olduğu görülmektedir. Ayrıca, araştırmada

Türkiye’de yaygın evlenme şeklinin resmi ve dini nikâhın birlikte yapılması şeklinde

görüldüğü, sadece dini nikâhla yapılan evliliklerde 18 yaşından önce evlenenlerin

oranının daha fazla olduğu, erken evliliklerin büyük bir kısmının yasal olmaması

nedeniyle dini nikâhla gerçekleştirildiği, çiftlerin evliliklerinin ilk yıllarında eşleriyle

yalnız yaşamadıkları ve evlerini başkalarıyla paylaştıkları belirtilmektedir.

Sır, Kaya, Kaya ve Bez (2012)’in Diyarbakır ilinde yaptıkları araştırmada, erken

yaşlarda evlenen kız çocuklarının 18 yaşından sonra evlenen kadınlara göre evlenmeden

önce ekonomik sıkıntılara, fiziksel ve sözel istismara daha fazla maruz kaldıkları tespit

edilmiştir. Çalışmada, erken yaşta yapılan evliliklerde kadınların görüşlerine

başvurulmadığı, evliliklerde başlık parası, berdel, beşik kertmesi gibi uygulamaların ve

akraba evliliklerinin yüksek oranda görüldüğü belirlenmiştir. Ayrıca, erken yaşta

evlenen kadınların ortalama çocuk sayısı ve düşük sayısının yüksek olduğu, erken

evlenen kadınlarda hastalık ve nedensiz ağrı bildirimin de yüksek oranda görüldüğü

tespit edilmiştir.

Melekoğlu (2012) çalışmasında 19 yaşından küçük ve 19 yaşından büyük

gebelerin gebelik ve doğum kayıtlarını incelemiştir. Çalışmada, ergen grupta preterm

Page 59: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

45

doğum, preeklamsi, intrauterin gelişme geriliği, fetal distres, konjenital anomali ve

anemi anlamlı derecede yüksek bulunmuştur.

Çakır (2013) Ankara’nın Pursaklar ilçesinde ikamet eden, 18 yaşından küçük

evlenen yirmi kadınla sosyo-kültürel ve ekonomik faktörler çerçevesinde erken evliliği

araştırmıştır. Araştırma sonuçları, ailelerde geleneksel yapının baskın olduğunu, çevre

baskısı, gelenek, görenek ve dini inançların erken yaşta evliliklerde önemli rol

oynadığını, kadınların evlilik kararının alınması ve sonrasındaki ev düzeni, çocuk

bakımı ve yetiştirilmesi, aile ve akrabalarla ilişkilerin düzenlenmesi gibi aile yapısını

oluşturan her süreçte çoğunlukla karar mekanizmalarının dışında kaldıklarını

göstermektedir. Ayrıca, erken yaşta yapılan evliliklerde evliliğin oyun gibi algılandığı

ve anlamlandırılamadığı için bireylerin kendilerinden beklenen rolleri yerine

getiremedikleri ve bu konuda sorunlar yaşadıkları da görüşmelerden elde edilen

sonuçlar arasında yer almaktadır. Gerçekleştirilen görüşmelerde kişiler anne, baba ya da

her ikisinin okula göndermeme kararı ile eğitim hakkından mahrum bırakıldıklarını,

evlilik kararının alınmasında kendilerine söz hakkı tanınmadığını, özellikle bir erkeğin

himayesine girdiklerinde karşılaşılabilecek cinsel istismar ve şiddetten korunulacağı

düşüncesiyle erken yaşlarda evlendirildiklerini belirtmişlerdir. Erken yaşta evlenen

katılımcılar çocuk olmaları sebebiyle evliliğe uyum sağlamada zorlandıklarını, nişanlı

ve evli iken oyun oynadıklarını, oyun ve arkadaş grubundan ayrılamadıklarını, tam

anlamıyla çocukluk ve yetişkinlik arasında kaldıklarını ifade etmişlerdir. Katılımcılar,

resmi nikâhlarının ise çocuklarının okula başlaması sırasında kayıt işlemlerinde gerekli

olmasından ya da hamileyken çocuk parası alabilmek için kıyıldığını, hamilelik

dönemlerinde, doğum sırasında ve sonrasında sıkıntılar yaşadıklarını, çocuklarının

bakımı konusunda kayınvalide, yakın akraba, komşu vb. kişilerden destek aldıklarını

belirtmişlerdir. Erken evliliklerin küçük yaştaki kızları ezme, korkutma ve ele avuca

sığdırmanın daha kolay olacağı düşüncesinden hareketle gerçekleştirildiğini

düşündüklerini, kendilerinin de eşleri ve eşlerinin aileleri tarafından bu tür durumlara

maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. Erken evliliklerin sürekliliğinin sona erdirilmesi

için kız çocuklarını okutmak ve kendi kararlarıyla evlendirmek istediklerini ifade

ederek, bir sonraki nesilde erken evliliğin devam etmesini istemediklerini

belirtmişlerdir.

Burcu, Yıldırım, Sırma ve Sanıyaman (2015)’ın Türkiye’de erken yaştaki

evliliklerdeki geleneksel uygulamaların rolünü ortaya çıkarmak amacıyla yaptıkları

çalışmalarında, geleneksel uygulamaların erken evliliklerde ve bu evliliklerin

Page 60: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

46

sürdürülmesinde etkili olduğu belirlenmiştir. Çalışmada, kadının hayatının kendisi

dışında başkalarının kararlarıyla şekillendiği, kadınların farkında olmadan da olsa

kültürel sistem tarafından erken evliliğe hazırlandıkları ve bu durumun kendi

evliliklerini erken olarak görmelerinin önüne geçtiğinden bahsedilmektedir. Ayrıca, bir

kız çocuğunun ergen olduktan sonra evlendirilmesinin hem erkekler hem de kadınlar

için onaylanan bir durum olarak algılandığı görülmektedir.

Sivaslıoğlu (2015) 13-19 yaş grubundaki gebe ergenleri ve gebe olmayan

ergenleri sosyodemografik özellikleri açısından karşılaştırmış, erken evlilik ve gebeliğe

yol açan etmenleri, ergen gebelerin aile, arkadaş çevresi ve toplum içinde kendilerini

nasıl algıladıklarını incelemiştir. Çalışmada, gebe olmayan ergenlerin eğitim düzeyinin,

gebe ergenlerden daha yüksek olduğu, gebe ergenlerin en sık olarak ilköğretim 8. sınıf

mezunu olduğu, gebe olmayan ergenlerin ise en sık lise mezunu olduğu, gebe ergenlerin

okul terk oranlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Genel olarak, gebe ergenlerin

“ailesi okumasını istemediğinden”, gebe olmayan ergenlerin ise en sık “kendisi okumak

istemediğinden” okulu terk ettikleri belirlenmiştir. Gebe olmayan ergenlerin daha çok

öğrenci olmaları, gebe ergenlerin ise ev hanımı olmaları nedeniyle her iki grubunda

yüksek oranda çalışmadığı görülmüştür. Gebe olmayan ergenlerin hem annelerinin hem

de babalarının eğitim düzeyi gebe ergenlere göre daha yüksektir. Gebe ergenlerin gebe

olmayanlara göre daha fazla kardeşe sahip olduğu, daha yüksek oranda 19 yaşından

önce evlenmiş kız kardeşe sahip olduğu tespit edilmiştir. Gebe ergenlerin evlenmeden

önce, gebe olmayan ergenlere göre daha az sosyalleştiği, daha az cep telefonu ve

internet kullandığı, daha az arkadaşa sahip olduğu ve belirgin olarak daha az sinema ve

tiyatroya gittikleri sonucuna ulaşılmıştır. Gebe ergenlerin resmi nikâhlı oldukları ve

eşleriyle beraber yaşadıkları, eşlerini kendilerinin seçtikleri ve ailelerinin de bu durumu

onayladıkları belirlenmiştir. Ayrıca, ergenlerin evlendikten sonra ekonomik

durumlarında düzelme olmasına karşın sosyal olarak gerilediklerinin gözlendiği tespit

edilmiştir.

2.4.3.2. Yurtdışında Yapılmış Araştırmalar

Penny, Watson, Saunders ve Womble (1993)’nin 13-19 yaş grubundaki ergenler

ve 20-29 yaş grubundaki genç yetişkinlerle hamilelik döneminde görüşme yaptığı,

doğumdan sonraki 1.ay ve 6.aylık dönemde anne çocuk arasındaki iletişimi

gözlemlediği çalışmasında, iki grup arasında ego kimliği, bağlanma, benlik saygısı,

doğum sonrası depresyon, bebek ve çocuk bakımı, anne bebek etkileşimi konusundaki

Page 61: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

47

bilgi ve çocuğun gelişimi açısından uygun ev ortamının oluşturulması konularında

anlamlı farklılıklar olduğu bulunmuştur.

Fergusson ve Woodward (1999) annelik yaşının etkilerini eğitim ve psikososyal

açıdan incelemek amacıyla, 1025 çocuğu ilk 4 aylık dönemlerinde, 16 yaşlarına kadar

her yıl ve 18 yaşlarında gözlemlemiş, çeşitli psikometrik testler uygulamış, çocuklarla,

aileleri ve öğretmenleri ile görüşmeler yapmıştır. Çalışmada, 18 yaşından küçük anne

olan bireylerin çocuklarının, erken dönemde okulu bıraktıkları, erken dönemde okulu

bırakmaları ve diploma sahibi olmamaları nedeniyle işsiz oldukları tespit edilmiştir. Bu

çocukların, alkol, esrar, nikotin gibi maddeleri daha çok kullandıkları, madde

bağımlılıklarının daha yüksek olduğu, bu çocuklarda anksiyete bozukluğu, major

depresyon, antisosyal davranış ve intihar girişimlerinin daha yüksek oranda görüldüğü

belirlenmiştir. 18 yaşından küçük, 20-24, 25-29 yaşlarındaki ve 30 yaş ve üzeri

annelerin 4 gruba ayrılarak karşılaştırılması sonucu yaşın artması ile birlikte belirtilen

davranış özelliklerinin azaldığı, bu durumun annenin yaşının artması ile birlikte çocuğu

için düzenli bir ev ortamı oluşturması ve çocuğuna karşı daha destekleyici bir tutum

sergilemesi ile açıklanabileceği belirtilmektedir.

Paul ve Domenech (2000) ergen annelerin bebeklerinin yetişkin annelerin

bebeklerinden daha fazla istismara maruz kalıp kalmadıklarını, çocukluk döneminde

fiziksel istismara maruz kalan ve bu yönde anıları olan annelerin çocuklarını da ihmal

ve istismara maruz bırakma riskinin yüksek olup olmadığını incelemiştir. Çalışmada,

ergen annelerin bebeklerini ihmal etme olasılıklarının yetişkin annelere göre daha

yüksek olduğu, çocukluk döneminde fiziksel cezalandırıldıkları yönünde anıları olan

annelerin, bebeklerine daha yüksek oranda fiziksel şiddet uyguladıkları tespit edilmiştir.

Ayrıca, araştırmada ergen annelerin daha yüksek depresyon belirtileri gösterdikleri

sonucuna da ulaşılmıştır.

Hanna (2001) çalışmasında, genç kadınların anneliği nasıl tanımladıklarını ve

kimliklerini nasıl şekillendirdiklerini incelemiştir. Çalışmada, genç annelerin çocukluk

ve ergenlik dönemlerinin zor geçtiği, çocukluk ve ergenlik döneminde çatışma ve

uyumsuzlukla daha fazla karşı karşıya kaldıkları, alkol ve madde kullanımlarının

yüksek olduğu, evden kaçma gibi olumsuz davranışlar sergiledikleri tespit edilmiştir.

Genç annelerin erken yaşta çocuk sahibi olmaları nedeniyle eğitimlerini

tamamlayamadıkları, iş yeteneklerinin düşük düzeyde olduğu, sosyal yardımlarla

hayatlarını sürdürdükleri, sağlık merkezleri de dâhil olmak üzere çevrelerinin olumsuz

tutumları ile karşı karşıya kaldıkları belirlenmiştir. Araştırmada, erken yaşta anne olmuş

Page 62: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

48

katılımcıların boşanmış ailelere sahip oldukları, erken yaşta çocuk sahibi olmuş

annelerden dünyaya geldikleri belirtilmektedir. Genç annelerin çocuk sahibi olduktan

sonra da aşkı aramaya devam ettikleri ve hayatlarına katmaya çalıştıkları, tüm

zorluklarına rağmen çocuklarına aile ortamı oluşturmaya çalıştıkları, çocuklarının

ihtiyaçlarına göre planlamalar yaptıkları, genel yaşam biçimlerini geliştirme

sorumluluğunu üstlendikleri ve kendi ebeveynlerinden daha iyi ebeveyn olmaya

çalıştıkları belirtilmektedir. Genç yaşta anne olmanın getirdiği tüm olumsuzluklara

rağmen annelik ile birlikte düşüncelerin değiştiği, çocukları ile ilgili sorumluluk almaya

başladıkları ve çocuklarını koruma, büyütme gibi yetişkin rolleri sergilemeye

başladıkları belirtilmektedir.

Alanyazında yapılan çalışmalar, yalnızca erken yaşta anne olmuş kadınların

çocuklarının erken yaşta anne olma risknin yüksek olmadığını, erken yaşta anne olmuş

kadınların kız kardeşlerinin de erken yaşta anne olma riskinin yüksek olduğunu

göstermektedir. East ve Jacobson (2001)’un 1,5 yıl boyunca ergen ebeveynlerin ve

ebeveyn olmayan ergenlerin kardeşlerini incelediği çalışması da, erken yaşta anne

olmuş bireylerin kız kardeşlerinin de erken yaşta gebelik yaşama riskinin yüksek

olduğunu göstermiştir. Çalışmada, model almanın aynı cinsiyetteki kardeşlerde daha

güçlü olması nedeniyle erken yaşta anne olmuş bireylerin, kız kardeşlerini rol model

aldıkları ve gebe olan veya anne olan ergenlerin kız kardeşlerinin de erken yaşta anne

olmaya yatkın oldukları belirtilmektedir.

Hofferth ve Reid (2002) ilk çocuklarını ergenlik döneminde ve yetişkinlik

döneminde dünyaya getiren annelerin çocuklarını karşılaştırmışlardır. Araştırmada,

ergen anneleri olan çocukların başarı test puanlarının daha düşük olduğu, bu çocukların

daha çok davranış bozukluğu gösterdikleri belirlenmiştir.

Pereira, Canavarro, Cardoso ve Mendonça (2005) Portekizli, düşük sosyo-

ekonomik statüde olan, yaşları 14-18 arasında değişen, gebe olmayan 81 ergen ve gebe

olan 57 ergeni karşılaştırmışlardır. Çalışmada, gebe ergenlerin gebe olmayan ergenlere

göre daha çok ergen gebelik öyküsü olan annelere, boşanmış anne-babalara, psikolojik

veya psikiyatrik destek görmüş anne-babalara ve daha çok kardeşe sahip oldukları tespit

edilmiştir. Ayrıca, gebe ergenlerden %30’unun, gebe olmayan ergenlerin sadece birinin

hiç arkadaşının olmadığı, gebe ergenlerin %90’ının erkek arkadaşının olduğu ve erkek

arkadaşlarının bebeklerinin babası olduğu, gebe olmayan ergenlerin ise sadece %40’ının

erkek arkadaşının olduğu tespit edilmiştir. Algılanan ve alınan sosyal destek açısından

ise her iki grup arasında anlamlı bir farklılık olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Page 63: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

49

Goonewardene ve Waduge Deeyagaha (2005) ergen gebeliklerin istenmeyen

etkilerini inceledikleri Jutte, 13-16 yaşlarındaki 95, 17-19 yaşlarındaki 250, 20-24

yaşlarındaki 275 gebeyi karşılaştırmışlardır. Araştırmada, 20-24 yaşlarındaki gebelerin

34 haftadan önceki erken doğum riskinin yüksek olduğu, 17 yaşın altındaki gebeliklerin

olumsuz sonuçlar açısından yüksek risk taşıdığı, özellikle 13-19 yaşlarındaki ergen

gebelerin gebeliğe bağlı yüksek tansiyon, anemi ve preeklemsi açısından yüksek risk

taşıdığı belirlenmiştir.

Shaw, Lawlor ve Najman (2006)’ın çalışmasında, 18 yaşın altında anne olan

kişilerin çocuklarında ergenlik döneminde daha fazla psikolojik rahatsızlıklar

gözlendiği, bu çocukların okul performanslarının daha düşük olduğu, daha çok sınıf

tekrarı yaptıkları, okul ortamında daha fazla davranış problemleri sergiledikleri, alkol ve

sigara kullanımlarının da daha yüksek düzeyde olduğu tespit edilmiştir.

Falk, Östlund, Magnuson, Schollin ve Nilsson (2006)’ın 20 yaş altındaki genç

annelerin istenmeyen yeni gebelik riski taşıyıp taşımadığını belirlemek amacıyla

yaptıkları çalışmasında, genç annelerin doğumdan kısa bir süre sonra ikinci bir gebelik

yaşama olasılığının yüksek olduğu belirlenmiştir. İlk doğumdan sonra yapılan 12 aylık

takip süresinde 223 genç anneden 56 sının yeni bir gebelik yaşadıkları, bu gebelik

durumunun 36’sının doğumla sonuçlandığı, 20’sinin ise kürtajla sonuçlandığı bulgusuna

ulaşılmıştır.

Brubaker ve Wright (2006) 14-19 yaşlarındaki 51 annenin katıldığı

çalışmasında, annelik ve kimlik dönüşümü arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Çalışmada,

ergenlik dönemindeki gebeliğin ve bu dönemde bir bebeğin bakımını üstlenmenin,

fiziksel çekicilik duygusunun azalmasına, çocukluk, masumiyet, saygı, özgürlük gibi

duyguların kaybına ve olumsuz kimlik gelişimine neden olduğu belirtilmektedir.

Caputo ve Bordin (2007)’in 13-17 yaş grubundaki gebe ergenleri ve gebe

olmayan ergenleri sağlık problemleri açısından karşılaştırdığı çalışmasında, iki grup

arasında psikolojik problemler açısından anlamlı bir farklılık bulunmadığı, ancak ergen

gebelerin kaygı, depresyon ve içedönüklük puanlarının daha yüksek, tütün

kullanımlarının da daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Lindhorst ve Oxford (2008)’un maruz kalınan partner şiddetinin ergen

annelerdeki etkilerini inceledikleri çalışmasında, ergen annelerin partnerleri/eşleri

tarafından yüksek oranda şiddete maruz kaldıkları, ergenlik döneminde yaşanan şiddet

durumunun yetişkinlik döneminde de devam ettiği, bu durumun bireylerin psikolojik

Page 64: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

50

durumlarını olumsuz yönde etkilediği ve bu kişilerin daha yüksek düzeyde depresif

belirtiler gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.

Cornelius, Goldschmidt, Willford, Leech, Larkby ve Day (2009) aynı klinikte

doğum yapan ergen ve yetişkin annelerin altı yaşındaki çocuklarını zekâ ve vücut kitle

indeksleri açısından karşılaştırmıştır. Çalışmada, ergen yaşta anne olmuş bireylerin

çocuklarının önemli ölçüde daha küçük baş çevresi ve daha yüksek vücut kitle indeksine

sahip oldukları, Stanford-Binet zekâ testinden daha düşük puanlar aldıkları tespit

edilmiştir.

Jutte, Roos, Brownell, Briggs, MacWilliam ve Roos (2010) çalışmasında, 20

yaşından küçük annelerden dünyaya gelmiş çocukları, 20 yaşından hem önce hem sonra

çocuk sahibi olmuş annelerin, 20 yaşının üstündeyken dünyaya gelmiş çocuklarını ve

yetişkin yaşta anne olmuş kadınların çocuklarını tıbbi, eğitimsel ve sosyal riskler

açısından karşılaştırılmıştır. Çalışmada, yetişkin annelerin çocuklarına göre diğer iki

grubun bebeklik, okul yılları ve ergenlik dönemlerinde ölüm risklerinin iki kat daha

fazla olduğu, çeşitli hastalıklar sonucu hastaneye başvurma risklerinin de yüksek olduğu

tespit edilmiştir. Ergen annelerin çocuklarının akademik başarısızlık risklerinin daha

yüksek olduğu, düşük sosyal imkânlara sahip oldukları, çocuk ve aile servislerinden

destek alma ihtiyacı duydukları, genç yetişkinlik dönemlerinde ekonomik olarak daha

dezavantajlı konumda oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, çalışma sonucunda ergen

annelerin ve annesi ergenlik döneminde çocuk sahibi olmuş bireylerin ergenlik

döneminde anne olma riskinin yetişkinlik döneminde anne olmuş kişilere göre yüksek

olduğu bulgusu elde edilmiştir.

Yozwiak (2010) çalışmasında, ergen annelerdeki doğum sonrası depresyon

riskini incelemiş ve erken yaşta anne olmuş kişilerde doğum sonrası depresyon riskinin

daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Strat, Dubertret ve Foll (2011)’un Amerika’da çocukta yaşta yapılan evliliklerin

psikolojik etkilerini inceledikleri çalışmasında, çocuk yaşta evlenen bireyler ile daha

ileri yaşlarda evlenen bireyler karşılaştırılmış ve 18 yaşından önce evlenen bireylerin

daha erken yaşta çocuk sahibi oldukları tespit edilmiştir. Erken evlilik yapmış bireylerin

hayatlarının yaklaşık son 1 yıllık dönemi içinde strese neden olacak olaylarla daha fazla

karşı karşıya kaldıkları, çocuk yaşta evliliklerin psikolojik rahatsızlık riskini arttırdığı,

bu kişilerin hayatlarının herhangi bir döneminde herhangi bir psikolojik bozukluk tanısı

ile tedavi görme risklerinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Erken yaşta

Page 65: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

51

evlenen bireylerde özellikle depresyon, nikotin bağımlılığı ve özgül fobinin daha

yüksek oranda görüldüğü belirlenmiştir.

Bartlett ve Easterbrooks (2012)’un, çocuklukta ihmale maruz kalmış anneler ve

çocukları çalıştığı araştırmasında, çocuklukta ihmal edilmiş ergen annelerin kendi

çocuklarını da ihmal etme riskinin yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Crugnola, Lerardi, Gazzotti ve Albizzati (2014)’nin ergen annelerin anne-bebek

etkileşimi ve duygu durum kalitesini inceledikleri çalışmasında, ergen annelerin

çocuklarına duygusal anlamda olumsuz davranışlar gösterdikleri, çocukları ile olumlu

yönde daha az zaman geçirdikleri ve daha az oyun oynadıkları belirlenmiştir. Ergen

annelerin çocuklarında yetişkin annelere göre daha fazla güvensiz bağlanma modelleri

görüldüğü, güvensiz bağlanan bebeklerin nesnelerle ilgili oyunlara daha az katılım

gösterdikleri ve pozitif meçlerde daha az zaman geçirdikleri, nesnelere daha az duygu

regülasyonu ve etkileşim gösterdikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Cook ve Cameron (2015) genç gebelerin sosyal sorunlarını incelemiştir.

Çalışmada, genç gebelerin yoksulluk, konut ile ilgili sorunlar, işsizlik ya da düşük

maaşlı işlerde çalışma, akranlarına göre daha düşük düzeyde eğitim seviyesi, aile içi

çatışmalar gibi sorunlarla daha fazla karşılaştıkları, genç annelerin çocuklarının da

ergen anne olma riskinin yüksek olduğu belirtilmektedir.

Khatun, Mamun, Scott, William, Clavarino ve Najman (2017)’ın 20 yaşının

altındaki anneler ile yirmi yaşın üstündeki anneleri karşılaştırdığı çalışmasında, ergen

annelerin çocuklarının düşük IQ seviyesine sahip olma riskinin daha yüksek olduğu

belirtilmektedir. Ayrıca, genç annelerin daha fazla planlanmamış gebelik yaşadıkları,

lise eğitimini tamamlamadıkları, düşük gelir düzeyine sahip oldukları, sigara

kullandıkları, doğum yaptıktan sonra kısa bir süreliğine bebeklerini emziremedikleri,

depresif ruh hali içinde oldukları ve bebeklerinin daha düşük doğum ağırlığına sahip

oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, ergen annelerin fiziksel ceza yöntemlerini daha

fazla kullandıkları, çocuklarının yanlış davranışına tepki verirken çocuğun kötü

davranışının nedenlerini açıklama olasılığının düşük olduğu belirtilmektedir.

Page 66: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

52

BÖLÜM III

YÖNTEM

Bu bölümde araştırmanın modeli, araştırma grubu, veri toplama araçları ve

verilerin analizine ilişkin bilgilere yer verilmiştir.

3.1. Araştırma Modeli

Bu araştırma, erken yaşta evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş ergen ve beliren

yetişkinler ile bekâr ve eğitimine devam eden gençlerin kimlik statülerini inceleyen

betimsel bir araştırmadır. Ergen ve beliren yetişkinlerin demografik özelliklerine göre

kimlik statülerinin anlamlı bir değişiklik gösterip göstermediğinin incelenmesi

gerçekleştirildiğinden genel tarama modeli kullanılmıştır.

Büyüköztürk, Köklü ve Çokluk’a (2014) göre tarama araştırmaları,

katılımcıların bir konuya ya da olaya ilişkin görüşlerinin ya da beceri, ilgi, yetenek,

tutum ve benzeri özelliklerinin belirlendiği genellikle diğer araştırmalara göre görece

daha büyük örneklemler üzerinde yapılan araştırmalardır.

Bu araştırmada, veriler farklı yaşlardaki bireylerden elde edilmiş ve kesitsel

araştırma düzeni kullanılmıştır.

Araştırma kapsamında kimlik gelişimi bağımlı; demografik özellikler bağımsız

değişkenler olarak tanımlanmıştır.

3.2. Araştırma Grubu

Bu çalışmada araştırma grubunu, 2015 yılında Ankara ilinde ikamet eden 16-19

ve 20-24 yaş grubunda yer alan toplam 300 katılımcı oluşturmuştur. Katılımcılardan

%50’si (n=150) çocuk sahibi olan annelerden %50’si de (n=150) ise bekâr ve eğitimine

devam eden gençlerden oluşmuştur.

Çalışmada, Ankara ili dışındaki genç annelere ulaşmanın çok zor olması

nedeniyle pratik sebeplerden dolayı katılımcılara Ankara ilindeki Aile Sağlığı

Merkezleri aracılığıyla ulaşılmış ve Aile Sağlığı Merkezlerine kayıtlı olan katılımcılar

rastgele seçilmiştir. Aile Sağlığı Merkezleinde kayıtlı olan 150 anneye ulaşılabilmesi

nedeniyle bekâr eğitimine devam eden gençlerden de 150 katılımcı araştırmaya dahil

edilmiştir. Ölçekler katılımcılardan üniversite eğitimine devam eden gençlere, ders

saatleri içinde dersin yürütücüsünden izin alınarak uygulanmıştır. Veriler toplanırken

gönüllülük ilkesi esas alınmış, katılımcılara öncelikle araştırmanın amacına yönelik

Page 67: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

53

bilgilendirme yapılmış ve ardından araştırmaya katılmak isteyenlere ölçekler

uygulanmıştır. Ayrıca, gerekli durumlarda katılımcılara ek açıklamalar da yapılmıştır.

Katılımcılardan kimlik bilgileri istenilmemiştir.

3.3. Veriler ve Toplanması

Araştırma kapsamında, 16-24 yaş grubunda yer alan çocuk sahibi olan annelere

Ankara ilindeki Aile Sağlığı Merkezleri aracılığıyla ulaşılmıştır. Çalışmanın

yürütülebilmesi için Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğünden gerekli izinler alındıktan

sonra Aile Sağlığı Merkezlerine kayıtlı olan ve araştırmaya katılmaya gönüllü 150

kişiye Kişisel Bilgi Formu ve Kimlik Gelişiminin Boyutları Ölçeği uygulanmıştır.

Araştırmanın karşılaştırma grubunu ise 16-24 yaş grubunda bekar ve eğitimine

devam eden gençler oluşturmuştur. Ölçekler katılımcılardan üniversite eğitimine devam

eden gençlere, ders saatleri içinde dersin yürütücüsünden izin alınarak uygulanmıştır.

Veriler toplanırken katılımcılardan kimlik bilgileri istenilmemiş, gönüllülük

ilkesi esas alınmış, katılımcılara ilk olarak araştırmanın amacı hakkında bilgi verilmiş

ve katılmayı kabul eden katılımcılara ölçekler uygulanmıştır.

3.4. Veri Toplama Araçları

Bu çalışma kapsamında veriler, Kişisel Bilgi Formu ve Kimlik Gelişiminin

Boyutları Ölçeği ile toplanmıştır. Veri toplama araçlarına ilişkin genel bilgiler aşağıda

başlıklar halinde aktarılmıştır.

3.4.1. Kişisel Bilgi Formu

Kişisel Bilgi Formu; katılımcıların yaş, eğitim durumu, medeni durum, sosyo-

ekonomik düzey, çocuk sahibi olma durumları gibi soruları içeren maddelerden

oluşmaktadır. Katılımcıların maddelere ilişkin yanıtlarını seçenekler arasından

işaretlemeleri istenmiştir.

3.4.2. Kimlik Gelişiminin Boyutları Ölçeği (The Identity Dimension Scale)

Araştırma kapsamında 16-19 yaş dönemindeki ergenler ile 20-24 yaş grubundaki

beliren yetişkinlerin kimlik gelişimlerini tespit etmek amacıyla Luyckx, Schwartz,

Berzonsky, Soenens Vansteekiste, Smith ve Goossens (2008) tarafından geliştirilen,

Page 68: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

54

Morsünbül ve Çok (2013) tarafından Türkçeye uyarlaması gerçekleştirilen Kimlik

Gelişiminin Boyutları Ölçeği kullanılmıştır.

Kimlik Gelişimi Boyutları Ölçeği; seçeneklerin genişlemesine araştırılmasını

ölçen 5 madde, seçeneklerin derinlemesine araştırılmasını ölçen 5 madde, seçeneklerin

saplantılı araştırılmasını ölçen 5 madde, içsel yatırımda bulunmayı ölçen 5 madde ve

içsel yatırımla özdeşleşmeyi ölçen 5 madde olmak üzere toplam 25 madde ve beş alt

faktörden oluşmaktadır. Maddeler “kesinlikle katılıyorum”dan (5 puan), “kesinlikle

katılmıyorum”a (1 puan) doğru sıralanan 5 derecelemeli bir değerlendirme ölçeği

üzerinde işaretlenmektedir. Her bir alt ölçekten alınabilecek puanlar 5 ile 25 arasında

değişmektedir (Morsünbül, 2011).

Ölçekte puanlama yapılırken, her alt boyut ayrı ayrı değerlendirilmekte ve her

alt boyutun toplam puanı alınmaktadır (Morsünbül ve Çok, 2014).

Ölçeğin geçerlik ve güvenirlik çalışmaları için ölçek Ankara ilindeki çeşitli

üniversitelerin eğitim fakültelerinde öğrenim gören 602 öğrenciye uygulanmıştır.

Öğrencilerden elde edilen yanıtlar doğrultusunda ilk olarak açımlayıcı faktör analizi

hesaplanmıştır. Açımlayıcı faktör analizi sonucunda özdeğeri 1’in üzerinde olan beş

faktör belirlenmiştir. Birinci faktörün özdeğeri 8.62, açıkladığı varyans %14.25; ikinci

faktörün özdeğeri 3.27, açıkladığı varyans %14.16; üçüncü faktörün özdeğeri 1.59,

açıkladığı varyans %13.83; dördüncü faktörün özdeğeri 1.27 açıkladığı varyans %11.05

ve son olarak beşinci faktörün özdeğeri 1.14, açıkladığı varyans ise %10.35’tir. Buna

göre beş faktörlü yapı varyansın %63.65’ini açıkladığı saptanmıştır. Maddelere ilişkin

hesaplanan faktör yük değerlerinin 0.48 ile 0.79 arasında değiştiği belirlenmiştir

(Morsünbül ve Çok, 2014).

Öğrencilerden elde edilen cevaplar doğrultusunda doğrulayıcı faktör analizi

hesaplanmıştır. 25 madde ve toplam 5 alt boyuttan oluşan modele ilişkin model-veri

uyumunun sağlandığı tespit edilmiştir (RMSEA=0.062; CFI=0.92; NFI=0.93;

NNFI=0.92; GFI=0.95). Elde edilen sonuçlar doğrultusunda Kimlik Gelişimi Boyutları

Ölçeği’nin Türk kültüründe de beş faktörlü yapısının geçerli olduğu sonucuna

ulaşılmıştır (Morsünbül ve Çok, 2014).

Kimlik Gelişiminin Boyutları Ölçeği’ne cevap veren öğrencilerin cevaplarının

güvenirliğini belirlemek için iç tutarlılık katsayısı hesaplanmıştır. Ölçeğin iç tutarlık

güvenirlik katsayısı içsel yatırımda bulunma için 0.88, içsel yatırımla özdeşleşme

boyutu için 0.89, seçeneklerin genişlemesine araştırılması boyutu için 0.87, seçeneklerin

Page 69: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

55

derinlemesine araştırılması boyutu için 0.89, seçeneklerin saplantılı araştırılması boyutu

için 0.90 olarak bulunmuştur. Tüm bu bulgular değerlendirildiğinde Kimlik Gelişiminin

Boyutları Ölçeğinin geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğu söylenebilmektedir

(Morsünbül, 2011).

Bu çalışmada Ankara ilinde bulunan 300 katılımcıya ölçek uygulanmıştır.

Katılımcıların ölçek maddelerine vermiş oldukları cevapların güvenirliğini belirlemek

amacıyla iç tutarlılık katsayısı Cronbach alfa hesaplanmış ve katılımcıların Kimlik

Gelişiminin Boyutları Ölçeği’ne vermiş oldukları yanıtların oldukça güvenilir olduğu

saptanmıştır.

Çizelge 1’de katılımcıların cevapları doğrultusunda hesaplanan güvenirlik

katsayıları verilmiştir.

Çizelge 1

Katılımcıların Cevapları Doğrultusunda Hesaplanan Güvenirlik Katsayıları

Alt boyutlar Cronbach

alfa

katsayısı

İçsel yatırımda bulunma 0.739

İçsel yatırımla özdeşleşme 0.816

Seçeneklerin genişlemesine araştırılması 0.775

Seçeneklerin derinlemesine araştırılması 0.723

Seçeneklerin saplantılı araştırılması 0.738

3.5. Verilerin Analizi

Araştırmadan elde edilen verilerin istatistiksel çözümlemeleri SPSS 21.00 paket

programı kullanılarak yapılmıştır.

Araştırmada elde edilen verilerin öncelikle betimsel istatistikleri (frekans ve

yüzde, minimum, maksimum, ortalama, standart sapma) hesaplanmıştır. Ardından

araştırmanın problemleri doğrultusunda verilerin çözümlenmesi gerçekleştirilmiştir.

Öncelikle katılımcılardan elde edilen cevaplar doğrultusunda kimlik gelişimi alt

boyutlarına ilişkin puanların normallik varsayımını karşılayıp karşılamadığı

incelenmiştir. Bu doğrultuda öncelikle çarpıklık ve basıklık katsayısı incelemesi

gerçekleştirilmiş ve araştırma kapsamında görüşleri alınan katılımcıların alt

Page 70: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

56

boyutlardaki verilerinin normal dağıldığı belirlenmiştir. Sonuçlar tablolaştırılarak

yorumlanmıştır

Çizelge 2

Katılımcıların Ölçek Maddelerine Vermiş Oldukları Cevaplar Doğrultusunda

Hesaplanan Çarpıklık ve Basıklık Katsayıları

Alt boyutlar Çarpıklık Basıklık

İstatistik Standart

Hata

İstatistik Standart

Hata

İçsel yatırımda bulunma -,569 ,141 ,534 ,281

Seçeneklerin genişlemesine araştırılması -,305 ,141 -,028 ,281

Seçeneklerin saplantılı araştırılması ,093 ,141 -,066 ,281

İçsel yatırımla özdeşleşme -,531 ,141 ,353 ,281

Seçeneklerin derinlemesine araştırılması -,475 ,141 ,224 ,281

Çizelge 2’de yer alan bilgiler incelendiğinde, kimlik gelişimi ölçeğinde bulunan tüm

boyutların çarpıklık ve basıklık katsayılarının -1,00 ile +1,00 arasında değişiklik

gösterdiği; alt boyutların normallikten aşırı bir sapma göstermediği görülmektedir.

Verilerin normallik varsayımı için ayrıca histogram grafiklerinden yararlanılmıştır.

Histogram grafikleri Şekil 3’de gösterilmiştir.

Page 71: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

57

Çizelge 3

Kimlik Gelişimi Ölçeği Alt Boyutlarının Histogram Grafikleri

İçsel Yatırımda Bulunma Seçeneklerin Genişlemesine Seçeneklerin Saplantılı

Araştırılması Araştırılması

İçsel Yatırımla Özdeşleşme Seçeneklerin Derinlemesine

Araştırılması

Çizelge 3’de yer alan histogram grafiklerinde de görüldüğü gibi araştırma kapsamında

görüşleri alınan katılımcıların alt boyutlardaki verilerinin normal dağıldığı

belirlenmiştir.

Kimlik Gelişiminin Boyutları Ölçeğinde puanlama yapılırken, her alt boyut ayrı

ayrı değerlendirilmiş ve her alt boyutun toplam puanı alınmıştır. Ölçekten elde edilen

puanlara kümeleme analizi uygulanarak kimlik statüleri elde edilmiştir.

Katılımcıların kimlik statülerinin anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğinin

tespit edilmesi amacıyla ki-kare istatistiği hesaplanmıştır.

Veriler analiz edilirken güven aralığı %95 olarak alınmıştır.

Page 72: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

58

BÖLÜM IV

BULGULAR VE YORUMLAR

Bu bölümde çalışmanın amacı doğrultusunda elde edilen bulgular ve yorumlar

aktarılmıştır.

4.1. Bulgular

4.1.1. Katılımcıların Demografik Özelliklerine Göre Dağılımları

Araştırma kapsamında görüşleri alınan katılımcıların demografik özelliklerine

göre dağılımları Çizelge 4’de gösterilmiştir.

Çizelge 4

Katılımcıların Demografik Özelliklerine Göre Dağılımları

Değişkenler Kategoriler f %

Yaş 20-24 150 50.0

16-19 150 50.0

Eğitim durumu

Ortaokul ve altı 81 27.0

Lise 85 28.3

Yüksekokul/üniversite 134 44.7

Çalışma durumu Evet 4 1.3

Hayır 296 98.7

Sosyal Konumu

Öğrenci 149 49.7

Ev Hanımı 148 49.3

İşçi 2 0.7

Memur 1 0.3

Gelir durumu

Geliri var 3 1.0

Aileye bağımlı 150 50.0

Eşe bağımlı 147 49.0

Aylık geliri 0-1000 TL 223 74.3

1001 TL üzeri 77 25.7

Annesinin evlilik yaşı 14-19 166 55.3

20-23 134 44.7

Babasının evlilik yaşı 18-24 210 70.0

25-35 90 30.0

Medeni durumu Evli 150 50.0

Bekâr 150 50.0

Page 73: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

59

Çizelge 4’de yer alan bilgiler incelendiğinde, araştırma kapsamında görüşleri

alınan katılımcıların %50’sinin (n=150) 1991-1995 doğumlu; %50’sinin de (n=150)

1996-1999 doğumlu oldukları görülmektedir. Katılımcıların %27.0’sinin (n=81)

ortaokul ve altında, %28.3’ünün (n=85) lise düzeyinde, %44.7’sinin de (n=134)

yüksekokul veya üniversite düzeyinde eğitime sahip oldukları belirlenmiştir.

Araştırmaya katılan katılımcılardan yalnızca %1.3’ünün (n=4) çalıştığı, %98.7’sinin ise

(n=296) çalışmadıklarını ifade ettikleri tespit edilmiştir. Bu doğrultuda araştırma

grubundaki katılımcıların %49.7’sinin (n=149) öğrenci, %49.3’ünün (n=148) ev hanımı,

%0.7’sinin (n=2) işçi, %0.3’ünün (n=1) memur oldukları görülmektedir. Çalışan

katılımcıların (%1.0; n=3) gelirlerinin bulunduğu, %50.0’sinin (n=150) ailesine bağımlı,

%49.0’unun da (n=147) eşine bağımlı oldukları saptanmıştır. Araştırmaya katılan

katılımcıların %74.3’ünün (n=223) aylık gelirlerinin 0-1000 TL arasında olduğu;

%25.7’sinin (n=77) ise aylık gelirinin 1000 TL’den fazla olduğu belirlenmiştir.

Araştırmaya katılan kadınların %55.3’ünün (n=166) 14-19 yaş aralığında evlendiği,

%44.7’sinin (n=134) annesinin evlilik yaşının 20-23 olduğu tespit edilmiştir.

Babalarının evlendikleri yaşlarına göre dağılımları incelendiğinde %70.0’inin (n=210)

babasının 18-24 yaşında, %30.0’unun (n=90) 25-35 yaş aralığında evlendiği

saptanmıştır. Araştırma kapsamında görüşleri alınan katılımcıların %50’sinin (n=150)

evli, %50’sinin (n=150) bekar olduğu görülmektedir.

Page 74: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

60

Araştırma kapsamında görüşleri alınan evli katılımcıların bazı özelliklerine göre

dağılımları Çizelge 5’de gösterilmiştir.

Çizelge 5

Evli Katılımcıların Demografik Özelliklerine Göre Dağılımları

Evli olan katılımcılar için (n=150)

Değişkenler Kategoriler f %

Evlenme şekli

Kendisi anlaşarak 64 42.7

Görücü usulü 86 57.3

Nikâh türü

Sadece resmi nikâh 3 2.00

Sadece dini nikâh 6 4.00

Hem resmi hem dini nikâh 141 94.00

Kaçıncı evliliği Birinci 149 99.3

İkinci 1 0.7

İlk evlilik yaşı 14-19 118 78.7

20-23 32 21.3

İlk evlilik süresi 3 yıldan az 83 55.3

3 yıl ve daha fazla 67 44.7

İkinci evlilik yaşı 22 1 0.3

Son evlilik süresi 2 yıl 1 0.3

Eşinin kaçıncı evliliği olduğu Birinci 150 100.0

Eşinin evlilik yaşı 18-24 64 21.3

25-35 86 28.7

Çocuk sahibi olma durumu Var 150 100.0

İlk çocuk sahibi olduğu yaş 16-19 94 62.7

20-24 56 37.3

Çocuk sayısı 1 125 83.3

2 25 16.7

Çizelge 5’de görüldüğü gibi araştırma kapsamında görüşleri alınan evli

katılımcıların %42.7’si (n=64) kendileri anlaşarak, %57.3’ü de (n=86) görücü usulü ile

evlendiklerini ifade etmektedirler. Evli katılımcıların %2.0’si (n=3) sadece resmi

nikâhları, %4.00’ü (n=6) sadece dini nikâhları, %94.00’ü (n=141) hem resmi hem dini

nikâhları bulunduğu belirtmişlerdir. Araştırmaya katılan evli kadınların %99.3’ü

(n=149) ilk evlilikleri olduğunu, sadece bir katılımcı (%0.7) ikinci evliliği olduğunu

Page 75: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

61

belirtmiştir. İkinci evliliğini yapan katılımcının ikinci evliliğini 22 yaşında yaptığı ve 2

yıldır evli olduğu görülmektedir. Evli katılımcıların %78.7’si (n=118) ilk evlilik

yaşlarının 14-19; %21.3’ü de (n=32) 20-23 yaş olduğunu belirttikleri tespit edilmiştir.

Katılımcıların %55.3’ünün (n=83) evliliği 3 yıldan az iken %44.7’sinin (n=67) 3 yıl ve

daha fazla evli oldukları saptanmıştır. Katılımcıların tamamının (%100; n=150)

eşlerinin birinci evlilikleri olduğunu belirttikleri tespit edilmiştir. Araştırmaya katılan

evli katılımcıların %21.3’ünün (n=64) eşlerinin kendileriyle 18-24 yaşında, %28.7’sinin

(n=86) ise 25-35 yaş aralığında evlendiği saptanmıştır. Evli katılımcıların tamamının

(%100; n=150) çocuklarının bulunduğu görülmektedir. Annelerden %83.3’ünün

(n=125) bir çocuğunun, %16.7’sinin (n=25) iki çocuğunun bulunduğu belirlenmiştir.

Annelerden %62.7’sinin (n=94) ilk çocuğunu doğurduğunda 16-19 yaş, %37.3’ünün ise

(n=56) ilk çocuğunu doğurduğunda 20-24 yaş aralığında olduğu tespit edilmiştir.

Araştırma kapsamında görüşleri alınan bekâr katılımcıların bazı özelliklerine göre

dağılımları Çizelge 6’da gösterilmiştir.

Çizelge 6

Bekar Katılımcıların Demografik Özelliklerine Göre Dağılımları

Bekar olan katılımcılar için (n=150)

Değişkenler Kategoriler f %

Partneri olma durumu

Var 33 22.0

Yok 117 78.0

Partneriyle birlikte yaşama

durumu

Evet 2 ---

Hayır 31 ---

Partneriyle birlikte yaşama

süresi

9 ay 1 ---

1 yıl 1 ---

Çizelge 6’da yer alan bilgiler doğrultusunda araştırmaya katılan bekar

katılımcılardan %22.0’sinin (n=33) partneri olduğu, %78.0’inin (n=117) partneri

olmadığı belirlenmiştir. Katılımcılardan 2’sinin partneri ile birlikte yaşadığını ifade

ettiği, 31’inin ise ayrı yaşadıklarını belirttikleri tespit edilmiştir. Partneri ile birlikte

yaşayan katılımcılardan birinin 9 aydır, diğerinin de 1 yıldır partneri ile birlikte

yaşadıklarını ifade ettikleri belirlenmiştir.

Araştırmaya katılan evli katılımcıların ve bekâr olup partneri bulunan

katılımcıların bazı demografik özelliklerine göre dağılımları Çizelge 7’de yer

almaktadır.

Page 76: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

62

Çizelge 7

Eşi/Partneri Olan Katılımcıların Demografik Özelliklerine Göre Dağılımları

Eşi/partneri olan katılımcılar için (n=183)

Değişkenler Kategoriler f %

Eşinin/partnerinin doğum

tarihi 1978-1987 78 42.6

1988-1996 105 57.4

Eşinin/partnerinin öğretim

durumu

Ortaokul ve altı 73 39.9

Lise 72 39.3

Lise üstü 38 20.8

Eşinin/partnerinin çalışma

durumu

Çalışıyor 161 88.0

Çalışmıyor 22 12.0

Eşinin/partnerinin mesleği Öğrenci 20 11.0

İşçi 111 60.5

Memur 14 7.7

Serbest meslek 37 20.3

Cevapsız 1 0.5

Eşinin/partnerinin aylık geliri 0-1000 TL 90 49.2

1000 TL’den daha fazla 92 50.3

Cevapsız 1 0.5

Çizelge 7’deki bilgiler incelendiğinde eşi/partneri olan katılımcıların

%42.6’sının (n=78) eşi ya da partnerinin doğum tarihinin 1978-1987; %57.4’ünün

(n=105) ise eşinin/partnerinin 1988-1996 doğum tarihine sahip oldukları tespit

edilmiştir. Eşi/partneri olan katılımcıların %39.9’unun (n=73) eşi ya da partnerinin

ortaokul ve altı, %39,3’ünün (n=72) lise, %20.8’inin ise (n=38) lise üstünde

(yüksekokul-üniversite-lisansüstü) eğitime sahip oldukları belirlenmiştir. Araştırma

kapsamında görüşleri alınan eşi/partneri olan katılımcıların %88.0’inin (n=161) eşi ya

da partnerinin çalıştığı, %12.0’sinin (n=22) eşi/partnerinin çalışmadığını belirttikleri

saptanmıştır. Katılımcıların %11.0’inin (n=20) eşi ya da partnerinin öğrenci, %60.5’inin

(n=111) işçi, %7.7’sinin (n=14), %20.3’ünün (n=37) eşi/ partnerinin serbest meslekle

uğraştığını belirttikleri görülmektedir. Araştırmaya katılan eşi/partneri olan

katılımcılardan %49.2’sinin (n=90) eşi ya da partnerinin aylık gelirinin 0-1000 TL;

%50.3’ünün (n=92) 1000 TL’nin üstünde olduğunu belirttikleri tespit edilmiştir.

Page 77: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

63

4.1.2. Kimlik statüleri katılımcıların demografik özelliklerine göre anlamlı bir

farklılık göstermekte midir?

Araştırmada görüşleri alınan katılımcıların yaşlarına, eğitim durumlarına, sosyal

konumlarına, gelir durumlarına, aylık gelirlerine, annesinin ve babasının evlilik yaşına

göre kimlik statülerinin anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği incelemiştir.

4.1.2.1. Kimlik statülerinin yaşlara göre incelenmesi

Kimlik Gelişiminin Boyutları Ölçeğinde puanlama yapılırken, her alt boyut ayrı

ayrı değerlendirilmiş ve ve her alt boyutun toplam puanı alınmıştır. Ölçekten elde edilen

puanlar standardize edildikten sonra küme analizi yöntemi uygulanmıştır. Küme analizi

sonucunda, başarılı, ipotekli, askıya alınımş, kaygısız dağınık, dağınık ve

farklılaşmamış olmak üzere altı kimlik statüsü elde edilmiştir.

Araştırmaya katılan kişilerin yaşlarına göre kimlik statülerinin anlamlı bir

farklılık gösterip göstermediğinin tespit edilmesi amacıyla ki-kare istatistiği

hesaplanmıştır. Sonuçlar Çizelge 8’de verilmiştir.

Çizelge 8

Kimlik Statülerinin Katılımcıların Yaşlarına Göre Hesaplanan Ki-Kare Testi Sonuçları

Kimlik statüleri

Yaş X2

p

20-24 16-19

7.257

0.202

f % f %

Kaygısız 8 5.3 18 12.0

Dağınık 31 20.7 25 16.7

Askıya alınmış 8 5.3 14 9.3

İpotekli 44 29.3 38 25.3

Farklılaşmamış 32 21.3 26 17.3

Başarılı 27 18.0 29 19.3

Çizelge 8 incelendiğinde, araştırma kapsamında görüşleri alınan katılımcıların

kimlik statülerinin yaşlarına göre anlamlı bir farklılık göstermediği görülmektedir

(X2=7.257; p>0.05). Başka bir anlatımla ergenler ve beliren yetişkinlerin kimlik statü

dağılımlarının genel olarak benzerlik gösterdiği belirlenmiştir.

Page 78: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

64

4.1.2.2. Kimlik statülerinin eğitim düzeylerine göre incelenmesi

Araştırmaya katılan kişilerin kimlik statülerinin ergenler ve yetişkinlerin eğitim

düzeylerine göre anlamlı bir değişiklik gösterip göstermediğinin belirlenmesi amacıyla

ki-kare istatistiği hesaplanmış ve sonuçlar Çizelge 9’da gösterilmiştir.

Çizelge 9

Kimlik Statülerinin Eğitim Düzeylerine Göre Hesaplanan Ki-Kare Testi Sonuçları

Kimlik statüleri

Eğitim düzeyi X2

p

Ortaokul ve altı Lise Üniversite

49.390 0.000

f % f % f %

Kaygısız 12 14.8 11 12.9 3 2.2

Dağınık 6 7.4 13 15.3 37 27.6

Askıya alınmış 10 12.3 4 4.7 8 6.0

İpotekli 34 42.0 26 30.6 22 16.4

Farklılaşmamış 7 8.6 18 21.2 33 24.6

Başarılı 12 14.8 13 15.3 31 23.1

Çizelge 9’daki bilgiler doğrultusunda, katılımcıların kimlik statülerinin eğitim

durumlarına göre anlamlı bir farklılık gösterdiği belirlenmiştir (X2=49.390; p<0.05).

Katılımcıların eğitim düzeylerine göre dağılımları incelendiğinde; ortaokul ve altında

eğitim düzeyine sahip bireylerle (%42.0; n=34) lise mezunu katılımcıların (%30.6;

n=26) ipotekli kimlik statüsüne sahip oldukları saptanmıştır. Üniversite mezunu

kişilerin ise daha çok dağınık (%27.6; n=37) ile farklılaşmamış (%24.6; n=33) ve

başarılı (%23.1; n=31) kimlik statüsüne sahip oldukları görülmektedir.

Page 79: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

65

4.1.2.3. Kimlik statülerinin katılımcıların sosyal konumlarına göre

incelenmesi

Katılımcıların sosyal konumlarına göre kimlik statülerinin anlamlı bir değişiklik

gösterip göstermediğinin tespit edilmesi amacıyla ki-kare istatistiği hesaplanmıştır.

Hesaplanan sonuçlar Çizelge 10 da verilmiştir.

Çizelge 10

Katılımcıların Kimlik Statülerinin Sosyal Konumlarına Göre Hesaplanan Ki-Kare Testi

Sonuçları

Kimlik statüleri

Sosyal Konum X2

p

Öğrenci Ev

hanımı

43.952 0.000

f % f %

Kaygısız 4 2.7 22 14.9

Dağınık 37 24.8 18 12.2

Askıya alınmış 9 6.0 13 8.8

İpotekli 25 16.8 57 38.5

Farklılaşmamış 38 25.5 18 12.2

Başarılı 36 24.2 20 13.5

Çizelge 10 incelendiğinde, katılımcıların kimlik statülerinin sosyal konumlarına

göre anlamlı farklılık gösterdiği belirlenmiştir (X2=43.952; p<0.05). Katılımcıların

sosyal konumlarına göre kimlik statülerine dağılımları incelendiğinde, ev hanımlarının

daha çok ipotekli kimlik statüsüne sahip olduğu (%38.5; n=57), öğrencilerin ise

farklılaşmamış (%25.5; n=38), dağınık (%24.8; n=37) ve başarılı (%24.2; n=36) kimlik

statüsüne sahip oldukları görülmektedir.

Page 80: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

66

4.1.2.4. Kimlik statülerinin katılımcıların gelir durumuna göre incelenmesi

Araştırmaya katılan kişilerin gelir durumuna göre kimlik statülerinin anlamlı bir

farklılık gösterip göstermediğinin tespit edilmesi amacıyla ki-kare istatistiği

hesaplanmış ve sonuçlar Çizelge 11’de verilmiştir.

Çizelge 11

Katılımcıların Kimlik Statülerinin Gelir Durumlarına Göre Hesaplanan Ki-Kare Testi

Sonuçları

Kimlik statüleri

Gelir durumu X2

p

Aileye bağımlı Eşe bağımlı

45.383 0.000

f % f %

Kaygısız 4 2.7 22 15.0

Dağınık 38 25.3 17 11.6

Askıya alınmış 9 6.0 13 8.8

İpotekli 25 16.7 57 38.8

Farklılaşmamış 38 25.3 18 12.2

Başarılı 36 24.0 20 13.6

Çizelge 11’deki bilgiler doğrultusunda, araştırmaya katılan ergen ve

yetişkinlerin kimlik statülerinin gelirlerinde aileye ya da eşe bağlı olma durumuna göre

anlamlı bir farklılık gösterdiği saptanmıştır (X2=45.383; p<0,05). Ailesine bağımlı

katılımcıların daha çok dağınık (%25.3; n=38), farklılaşmamış (%25.3; n=38) ve

başarılı (%24.0; n=36) kimlik statüsüne sahip oldukları belirlenmiştir. Gelirinde eşlerine

bağımlı katılımcıların ise daha çok ipotekli kimlik statüsüne (%38.8; n=57) sahip

oldukları görülmektedir.

Page 81: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

67

4.1.2.5. Kimlik statülerinin katılımcıların aylık gelir durumlarına göre

incelenmesi

Araştırmaya katılan kişilerin aylık gelir durumlarına göre kimlik statülerinin

anlamlı bir değişiklik gösterip göstermediğinin belirlenmesi amacıyla ki-kare istatistiği

hesaplanmış ve sonuçlar Çizelge 12’de gösterilmiştir.

Çizelge 12

Katılımcıların Kimlik Statülerinin Aylık Gelir Durumlarına Göre Hesaplanan Ki-Kare

Testi Sonuçları

Kimlik statüleri

Aylık gelir durumu X2

p

0-1000 TL 1000 TL ve

üzeri

4.987 0.417

f % f %

Kaygısız 15 6.7 11 14.3

Dağınık 44 19.7 12 15.6

Askıya alınmış 17 7.6 5 6.5

İpotekli 60 26.9 22 28.6

Farklılaşmamış 43 19.3 15 19.5

Başarılı 44 19.7 12 15.6

Çizelge 12’de yer alan bilgiler doğrultusunda katılımcıların aylık gelir

düzeylerine göre kimlik statülerinin anlamlı bir değişiklik göstermediği görülmektedir

(X2=4.987; p>0.05). Başka bir anlatımla aylık geliri 1000 TL altında ve üstünde olan

katılımcıların kimlik statülerine dağılımlarının benzer olduğu görülmektedir.

Page 82: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

68

4.1.2.6. Kimlik statülerinin katılımcıların annesinin evlenme yaşına göre

incelenmesi

Araştırma kapsamında görüşleri alınan katılımcıların kimlik statülerinin

annesinin evlenme yaşına göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğinin tespit

edilmesi amacıyla hesaplanan ki-kare istatistiği sonuçları Çizelge 13’de verilmiştir.

Çizelge 13

Katılımcıların Kimlik Statülerinin Annesinin Evlenme Yaşına Göre Hesaplanan Ki-Kare

Testi Sonuçları

Kimlik statüleri

Annesinin evlenme yaşı X2

p

14-19 20-23

13.079 0.023

f % f %

Kaygısız 20 12.0 6 4.5

Dağınık 28 16.9 28 20.9

Askıya alınmış 11 6.6 11 8.2

İpotekli 54 32.5 28 20.9

Farklılaşmamış 27 16.3 31 23.1

Başarılı 26 15.7 30 22.4

Çizelge 13’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan kişilerin annelerinin evlenme

yaşlarına göre kimlik statülerinin anlamlı bir farklılık gösterdiği saptanmıştır

(X2=13.079; p<0.05). Annesi 14-19 yaşında evlenen katılımcıların ipotekli kimlik

statüsüne sahip oldukları (%32.5; n=54) belirlenmiştir. Annesi 20-23 yaşında evlenen

bireylerin ise daha çok farklılaşmamış (%23.1; n=30) ve başarılı (%22.4; n=30) kimlik

statüsüne sahip oldukları belirlenmiştir.

Page 83: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

69

4.1.2.7. Katılımcıların kimlik statülerinin babasının evlenme yaşına göre

incelenmesi

Araştırmaya katılan ergen ve beliren yetişkinlerinin kimlik statülerinin

babalarının evlenme yaşına göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğinin

belirlenmesi amacıyla hesaplanan ki-kare istatistiği hesaplanmıştır. Sonuçlar Çizelge

14’ de verilmiştir.

Çizelge 14

Katılımcıların Kimlik Statülerinin Babasının Evlenme Yaşına Göre Hesaplanan Ki-

Kare Testi Sonuçları

Kimlik statüleri

Babasının evlenme yaşı X2

p

18-24 25-35

6.326 0.276

f % f %

Kaygısız 21 10.0 5 5.6

Dağınık 33 15.7 23 25.6

Askıya alınmış 15 7.1 7 7.8

İpotekli 59 28.1 23 25.6

Farklılaşmamış 39 18.6 19 21.1

Başarılı 43 20.5 13 14.4

Çizelge 14’deki bilgiler doğrultusunda katılımcıların babalarının evlenme

yaşlarına göre kimlik statülerinin anlamlı bir değişiklik göstermediği tespit edilmiştir

(X2=6.326; p>0.05). Diğer bir deyişle, babasının evlenme yaşı farklılık gösterse de

katılımcıların kimlik statülerine dağılımlarının genel olarak benzerlik gösterdiği

saptanmıştır.

Page 84: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

70

4.1.3. Evli ve çocuğu bulunan ergenler ile beliren yetişkinlerin kimlik statüleri

dağılımları

Araştırmaya katılan evli ve çocuğu bulunan ergenler ile beliren yetişkinlerin

kimlik statülerinin dağılımlarını incelemek amacıyla frekans ve yüzde değerleri

hesaplanmıştır.

Çizelge 15

Evli ve Çocuğu Bulunan Katılımcıların Kimlik Statü Düzeylerine Yönelik Hesaplanan

Betimsel İstatistikler

Kimlik statüleri f %

Kaygısız 22 14.7

Dağınık 18 12.0

Askıya alınmış 13 8.7

İpotekli 57 38.0

Farklılaşmamış 20 13.3

Başarılı 20 13.3

Çizelge 15’de yer alan bilgiler incelendiğinde, evli katılımcıların %38.0’inin

(n=57) ipotekli, %14.7’sinin (n=22) kaygısız, %13.3’ünün (n=20) farklılaşmamış ve

başarılı, %12.0’sinin (n=18) dağınık ve %8.7’sinin (n=13) ise askıya alınmış kimlik

statüsüne sahip olduğu tespit edilmiştir.

4.1.3.1. Evli ve çocuk sahibi olan ergenler ile beliren yetişkinlerin kimlik statüleri

demografik özelliklerine göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir?

Araştırmaya katılan evli ve çocuğu bulunan katılımcıların evlenme şekillerine,

evlendikleri yaşlara, evlilik süresine, eşinin evlilik yaşına, ilk çocuğuna sahip olduğu

yaşa, çocuk sayısına göre kimlik statülerinin anlamlı bir değişiklik gösterip

göstermediği incelenmiştir.

Page 85: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

71

4.1.3.1.1 Kimlik statülerinin katılımcıların evlenme şekillerine göre

incelenmesi

Araştırmaya katılan evli katılımcıların evlenme şekillerine göre kimlik

statülerinin anlamlı bir değişiklik gösterip göstermediğinin belirlenmesi amacıyla ki-

kare istatistiği hesaplanmış ve sonuçlar Çizelge 16’da verilmiştir

Çizelge 16

Evli ve Çocuğu Bulunan Katılımcıların Kimlik Statülerinin Evlenme Şekillerine Göre

Hesaplanan Ki-Kare Testi Sonuçları

Kimlik statüleri

Evlenme şekli X2

p

Kendisi anlaşarak Görücü

usulü

22.037

0.001

f % f %

Kaygısız 1 1.6 21 24.4

Dağınık 12 18.8 6 7.0

Askıya alınmış 3 4.7 10 11.6

İpotekli 26 40.6 31 36.0

Farklılaşmamış 11 17.2 9 10.5

Başarılı 11 17.2 9 10.5

Çizelge 16 incelendiğinde, araştırmaya katılan evli katılımcıların evlenme

şekillerine göre kimlik statülerinin anlamlı bir değişiklik gösterdiği tespit edilmiştir

(X2=22.037; p<0.05). Kendisi anlaşarak evlenen katılımcıların daha çok ipotekli

(%40.6; n=26) ve dağınık (%18.8; n=12) kimlik statüsüne sahip olduğu belirlenmiştir.

Görücü usulü evlenen katılımcıların ise daha çok ipotekli (%36.0; n=31) ve kaygısız

(%24.4; n=21) kimlik statüsüne sahip oldukları görülmektedir.

Page 86: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

72

4.1.3.1.2. Kimlik statülerinin katılımcıların evlenme yaşlarına göre

incelenmesi

Araştırma kapsamında görüşleri alınan evli ve çocuğu bulunan katılımcıların

evlenme yaşlarına göre kimlik statülerinin anlamlı bir değişiklik gösterip

göstermediğinin belirlenmesi amacıyla ki-kare istatistiği hesaplanmıştır. Sonuçlar

Çizelge 17’de gösterilmiştir.

Çizelge 17

Evli ve Çocuğu Bulunan Katılımcıların Kimlik Statülerinin Evlenme Yaşlarına Göre

Hesaplanan Ki-Kare Testi Sonuçları

Kimlik statüleri

Evlenme yaşı X2

p

14-19 20-23

5.279

0.383

f % f %

Kaygısız 20 16.9 2 6.2

Dağınık 14 11.9 4 12.5

Askıya alınmış 12 10.2 1 3.1

İpotekli 44 37.3 13 40.6

Farklılaşmamış 14 11.9 6 18.8

Başarılı 14 11.9 6 18.8

Çizelge 17 incelendiğinde, kişilerin evlenme yaşlarına göre kimlik statülerine

göre anlamlı bir farklılık göstermediği saptanmıştır (X2=5.279; p>0.05). Diğer bir

anlatımla 14-19 yaş ile 20-23 yaşında evlenen bireylerin kimlik statülerine

dağılımlarının genel olarak benzerlik gösterdiği görülmektedir.

Page 87: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

73

4.1.3.1.3. Kimlik statülerinin katılımcıların evlilik sürelerine göre

incelenmesi

Katılımcıların kimlik statülerinin evlenme sürelerine göre anlamlı bir farklılık

gösterip göstermediğinin belirlenmesi amacıyla hesaplanan ki-kare testi sonuçları

Çizelge 18’de gösterilmiştir.

Çizelge 18

Evli ve Çocuğu Bulunan Katılımcıların Kimlik Statülerinin Evlilik Sürelerine Göre

Hesaplanan Ki-Kare Testi Sonuçları

Kimlik statüleri

Evlilik süresi X2

p

3 yıldan az 3 yıl ve daha

fazla

8.027

0.155

f % f %

Kaygısız 13 15.7 9 13.4

Dağınık 15 18.1 3 4.5

Askıya alınmış 7 8.4 6 9.0

İpotekli 26 31.3 31 46.3

Farklılaşmamış 11 13.3 9 13.4

Başarılı 11 13.3 9 13.4

Çizelge 18’de yer alan bilgiler incelendiğinde araştırmaya katılan evli

katılımcıların evlilik sürelerine göre kimlik statülerinin anlamlı bir farklılık

göstermediği belirlenmiştir (X2=8.027; p>0.05). Diğer bir anlatımla katılımcıların evlilik

süresi bazında kimlik statülerine dağılımlarının benzerlik gösterdiği saptanmıştır.

Page 88: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

74

4.1.3.1.4. Kimlik statülerinin katılımcıların eşinin evlilik yaşına göre

incelenmesi

Araştırmaya katılan ergen ve beliren yetişkinlerinin kimlik statülerinin eşinin

evlenme yaşına göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğinin belirlenmesi

amacıyla ki-kare testi hesaplanmıştır. Sonuçlar Çizelge 19’da gösterilmiştir.

Çizelge 19

Katılımcıların Kimlik Statülerinin Eşinin Evlenme Yaşına Göre Hesaplanan Ki-Kare

Testi Sonuçları

Kimlik statüleri

Eşinin evlenme yaşı X2

p

18-24 25-35

2.370 0.796

f % f %

Kaygısız 11 17.2 11 12.8

Dağınık 7 10.9 11 12.8

Askıya alınmış 5 7.8 8 9.3

İpotekli 22 34.4 35 40.7

Farklılaşmamış 8 12.5 12 14.0

Başarılı 11 17.2 9 10.5

Çizelge 19’daki bilgiler incelendiğinde katılımcıların eşlerinin evlenme yaşlarına

göre kimlik statülerinin anlamlı bir değişiklik göstermediği tespit edilmiştir (X2=2.370;

p>0.05). Eşlerinin evlenme yaşlarına göre kimlik statülerinin benzer şekilde dağıldığı

belirlenmiştir.

Page 89: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

75

4.1.3.1.5. Kimlik statülerinin katılımcıların ilk çocuklarına sahip oldukları

yaşa göre incelenmesi

Araştırmaya katılan evli katılımcıların kimlik statülerinin ilk çocuk sahibi

oldukları yaşlarına göre anlamlı bir değişiklik gösterip göstermediğinin saptanması

amacıyla ki-kare testi hesaplanmış ve sonuçlar Çizelge 20’de gösterilmiştir.

Çizelge 20

Katılımcıların Kimlik Statülerinin İlk Çocuk Sahibi Oldukları Yaşa Göre Hesaplanan

Ki-Kare Testi Sonuçları

Kimlik statüleri

İlk çocuk sahibi olma yaşı X2

p

16-19 20-24

4.549 0.473

f % f %

Kaygısız 16 17.0 6 10.7

Dağınık 14 14.9 4 7.1

Askıya alınmış 9 9.6 4 7.1

İpotekli 32 34.0 25 44.6

Farklılaşmamış 11 11.7 9 16.1

Başarılı 12 12.8 8 14.3

Çizelge 20’deki bilgiler doğrultusunda katılımcıların ilk çocuk sahibi oldukları

yaşa göre kimlik statülerinin anlamlı bir farklılık göstermediği saptanmıştır (X2=4.549;

p>0.05). Başka bir deyişle katılımcıların ilk çocuklarına sahip oldukları yaşa göre

kimlik statüsüne göre dağılımlarının benzerlik gösterdiği belirlenmiştir.

Page 90: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

76

4. 1. 3.1.6. Kimlik statüleri katılımcıların çocuk sayılarına göre incelenmesi

Evli ve çocuğu bulunan katılımcıların kimlik statülerinin çocuk sayılarına göre

anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğinin belirlenmesi amacıyla ki-kare testi

sonuçları Çizelge 21’de verilmiştir.

Çizelge 21

Evli ve Çocuğu Bulunan Katılımcıların Kimlik Statülerinin Çocuk Sayılarına Göre

Hesaplanan Ki-Kare Testi Sonuçları

Kimlik statüleri

Çocuk sayıları X2

p

1 2

10.553 0.061

f % f %

Kaygısız 16 12.8 6 24.0

Dağınık 17 13.6 1 4.0

Askıya alınmış 9 7.2 4 16.0

İpotekli 50 40.0 7 28.0

Farklılaşmamış 19 15.2 1 4.0

Başarılı 14 11.2 6 24.0

Çizelge 21’deki bilgiler doğrultusunda katılımcıların çocuk sayılarına göre

kimlik statülerinin anlamlı bir değişiklik göstermediği tespit edilmiştir (X2=10.553;

p>0.05). Katılımcıların çocuk sayıları farklılık gösterse de kimlik statülerine göre

dağılımlarının benzerlik gösterdiği belirlenmiştir.

Page 91: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

77

4.1.4. Bekâr ergenler ile beliren yetişkinlerin kimlik statüleri dağılımları nasıldır?

Araştırma kapsamında bekâr 16-19 yaş dönemindeki ergenler ile 20-24 yaş

grubundaki beliren yetişkinlerin de görüşleri alınmıştır. Bekâr katılımcıların kimlik

statüleri düzeylerine göre dağılımları Çizelge 22’de gösterilmiştir.

Çizelge 22

Bekâr Katılımcıların Kimlik Statülerine Göre Dağılımları

Kimlik statüleri f %

Kaygısız 4 2.7

Dağınık 38 25.3

Askıya alınmış 9 6.0

İpotekli 25 16.7

Farklılaşmamış 38 25.3

Başarılı 36 24.0

Çizelge 22’deki bilgiler doğrultusunda araştırmaya katılan bekâr kişilerin

%25.3’ünün (n=38) dağınık ve farklılaşmamış, %24.0’ünün (n=36) başarılı,

%16.7’sinin (n=25) ipotekli, %6.0’sının (n=9) askıya alınmış ve %2.7’sinin (n=4)

kaygısız kimlik statüsüne sahip oldukları tespit edilmiştir.

Page 92: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

78

4.1.4.1. Bekâr ergenler ile beliren yetişkinlerin kimlik statülerinin katılımcıların

partneri olma durumuna göre incelenmesi

Bekâr katılımcıların kimlik statülerinin katılımcıların partnerinin olma durumuna

göre anlamlı bir değişiklik gösterip göstermediğinin tespit edilmesi amacıyla ki-kare

testi hesaplanmış ve sonuçlar Çizelge 23’de gösterilmiştir.

Çizelge 23

Bekâr Katılımcıların Kimlik Statülerinin Partneri Olma Durumuna Göre Hesaplanan

Ki-Kare Testi Sonuçları

Kimlik statüleri

Partneri olma durumu X2

p

Var Yok

2.922 0.712

f % f %

Kaygısız 0 0.0 4 3.4

Dağınık 9 27.3 29 24.8

Askıya alınmış 2 6.1 7 6.0

İpotekli 4 12.1 21 17.9

Farklılaşmamış 11 33.3 27 23.1

Başarılı 7 21.2 29 24.8

Araştırma kapsamında görüşleri alınan katılımcıların partnerlerinin olma

durumlarına göre kimlik statülerinin anlamlı bir değişiklik göstermediği belirlenmiştir

(X2=2.922; p>0.05). Partneri olan katılımcılar ile olmayan katılımcıların kimlik

statülerine göre dağılımları benzerlik göstermektedir.

Page 93: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

79

4.1.5. Ergenler ile beliren yetişkinlerin kimlik statülerinin katılımcıların medeni

durumlarına göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir?

Araştırmaya katılan kişilerin medeni durumlarına göre kimlik statülerinin

anlamlı bir değişiklik gösterip göstermediğinin tespit edilmesi amacıyla ki-kare testi

hesaplanmıştır. Sonuçlar Çizelge 24’ de gösterilmiştir.

Çizelge 24

Katılımcıların Kimlik Statülerinin Medeni Durumlarına Göre Hesaplanan Ki-Kare

Testi Sonuçları

Kimlik statüleri

Medeni durumu X2

p

Evli Bekar

42.977 0.000

f % f %

Kaygısız 22 14.7 4 2.7

Dağınık 18 12.0 38 25.3

Askıya alınmış 13 8.7 9 6.0

İpotekli 57 38.0 25 16.7

Farklılaşmamış 20 13.3 38 25.3

Başarılı 20 13.3 36 24.0

Çizelge 24 incelendiğinde, katılımcıların medeni durumlarına göre kimlik

statülerinin anlamlı bir farklılık gösterdiği saptanmıştır (X2=42.977; p<0.05). Evli

katılımcıların daha çok ipotekli (%38.0; n=57) kimlik statüsüne sahip olduğu

belirlenmiştir. Bekâr katılımcıların ise daha çok dağınık (%25.3; n=38) ve

farklılaşmamış (%25.3; n=38) kimlik statüsüne sahip oldukları saptanmıştır.

4.2. Yorumlar

Erken yaşta çocuk sahibi olmanın hem anne hem de çocuk açısından birçok risk

oluşturduğu bilinmektedir. Bu alanda yapılan çalışmalar da (Cornelius, Goldschmidt,

Willford, Leech, Larkby, Day, 2009; Crugnola, Lerardi, Gazzotti, Albizzati, 2014; Strat,

Dubertret ve Foll, 2011; Jutte, Roos, Brownell, Briggs, MacWilliam, Roos, 2010) bu

bilgiyi destekler niteliktedir.

Erken yaşta evliliğin ve erken yaşta çocuk sahibi olmanın en önemli risklerinden

biri bu durumu yaşayan bireylerin, kimlik gelişim sürecini tamamlayamamalarıdır.

Erken yaşlarda evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş bireyler kimlik gelişimleri için gerekli

olan arayışlar ve alternatifler arasından seçim yapma sürecini gerçekleştiremeden

Page 94: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

80

bağlanmalarda bulunmaktadırlar. Kimlik krizi sürecini yaşayamayan genç anneler,

ebeveynlerinin, akraba ya da çevrelerinin beklentilerine göre kimliklerini

oluşturmaktadırlar.

Bu araştırma, bireylerin çocuk sahibi olma ve olmama durumlarına göre kimlik

gelişimlerinin karşılaştırılması amacıyla gerçekleştirilmiştir

Araştırma bulguları alt problemler çerçevesinde çözümlenerek tartışılmıştır.

4.2.1. Kimlik statülerinin katılımcıların yaşlarına göre farklılık gösterip

göstermediğine ilişkin bulguların yorumlanması

Bu araştırmada katılımcıların kimlik statülerinin yaşlarına göre farklılık

göstermediği, 16-19 yaşındaki katılımcılar ile 20-24 yaşları arasındaki katılımcıların

kimlik statülerinin benzerlik gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.

Alanyazında kimlik statülerinin yaşla ilişkisinin incelendiği çalışmalarda (Varan,

1990; İlhan ve Özdemir, 2012; Köker, 1997; Kroger, Martinussen, Marcia, 2010) kimlik

statülerinin yaşa, ergenlik ve beliren yetişkinlik döneminde olma durumuna göre

farklılaştığı, kimlik duygusunun yaşa bağlı geliştiği, yaş ile birlikte kimlik statüleri

arasında geçişlerin olduğu, kimliğin ilerleyen yaşla birlikte olumlu yönde geliştiğini ve

başarılı kimlik statüsüne geçişlerin arttığını göstermektedir.

Arnett (2000) ve Erikson (1968)’a göre kimlik gelişimi hem ergenlik hem de

beliren yetişkinler için en önemli görevlerden biridir ve kimlik gelişimi ergenlikten

sonra beliren yetişkinlik döneminde de devam etmektedir. Bu çalışmada da,

katılımcıların kimlik statülerinin yaşlarına göre farklılık göstermemesi kimlik

gelişiminin ergenlik döneminde sona ermediğini, beliren yetişkinlik döneminde de

devam ettiğini destekler niteliktedir.

4.2.2. Kimlik statülerinin katılımcıların eğitim durumuna göre farklılık

gösterip göstermediğinin incelenmesine ilişkin bulguların yorumlanması

Kimlik statülerinin eğitim durumlarına göre farklılık gösterdiği, ortaokul ve

altında eğitim düzeyine sahip bireylerle, lise mezunu katılımcıların ipotekli kimlik

statüsüne sahip oldukları, üniversite mezunu kişilerin ise daha çok dağınık,

farklılaşmamış ve başarılı kimlik statüsüne sahip oldukları saptanmıştır.

Bu bulgu, eğitim düzeyi arttıkça kişilerin çeşitli alternatifleri ve seçenekleri

araştırdıklarını, kimlik krizi sürecini yaşadıklarını, yaşamlarında belirli bir yönelimi

henüz oluşturamamış olsalar bile araştırmalarda bulunduklarını göstermektedir. Ancak,

Page 95: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

81

eğitim düzeyi lise altında olan bireylerin araştırma eksikliğinin olduğunu, çevrelerindeki

kişilerin onlar adına karar vermelerini kabul etme risklerinin yüksek olduğunu, kendi

yönlerini belirleme noktasında zorlandıklarını düşündürmektedir.

Özellikle, üniversite eğitiminin araştırma yapmayı, seçenekleri irdelemeyi ve

keşfetmeyi sağladığı bilinmektedir. Üniversite mezunu bireylerin başarılı,

farklılaşmamış ve dağınık kimlik statüsü puanlarının yüksek olması, bireylerin

üniversite yaşamında farklı seçenekleri değerlendirdiğini, farklı deneyimleri

yaşadıklarını göstermektedir.

Arnett’e (2000, 2004 a, b) göre de kimlik keşfi üniversite dönemlerine karşılık

gelen beliren yetişkinlik döneminde yoğunluk kazanmaktadır. Bu dönemde bireyler

yaşam alanlarıyla ilgili temel değişikliklere neden olabilecek seçimlerde

bulunmaktadırlar. Çalışmanın kimlik statülerinin eğitim durumlarına göre farklılık

gösterdiği bulgusu da bu yargıyı destekler niteliktedir.

Alanyazında, bu konuda yapılan çalışmalarda da araştırmamızın bulgularını

destekler nitelikte sonuçlara ulaşılmıştır. Morsünbül (2005)’ün çalışmasında; lise

eğitimine devam eden öğrencilerin ipotekli ve dağınık kimlik statüsü puanlarının,

üniversitede okuyanlardan yüksek olduğu tespit edilmiştir. Morsünbül (2013a)’ün bir

diğer çalışmasında da, kimlik gelişimi boyutları açısından üniversite öğrencilerinin

seçeneklerin araştırılması boyutundan aldıkları puanların lise öğrencilerinden ve öğrenci

olmayan gruptan yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Kroger (1988)’in çalışmasında

da Morsünbül’ün çalışmaları ile benzer kapsamda başarılı kimlik statüsünün

üniversitenin ilk yıllarından itibaren artış gösterdiği, ipotekli ve dağınık kimlik statüsü

oranlarının düştüğü sonucuna ulaşılmıştır.

Arnett (2000, 2004)’e göre yüksek düzeyde kimlik keşfi, üniversite dönemine

karşılık gelen beliren yetişkinlik döneminde gerçekleşmektedir. Bu bulgular hem artan

yaşla hem de eğitim düzeyinin artması ile birlikte kimliklerini seçme konusunda daha

fazla fırsat ve seçenekler ile karşılaştıklarını, beliren yetişkinlik döneminin özelliği

olarak da bireylerin kimlik alanları ile ilgili konularda seçenekleri araştırdıkları ve

birçok farklı alternatifi deneyimlediklerini doğrular niteliktedir.

Ancak, eğitimini tamamlamadan erken yaşta evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş

bireylerin ise kriz dönemi yaşamadan, ana babalarına bağımlı karar verdikleri, farklı

yaklaşımları keşfetme şansından yoksun oldukları, rol otoritelerinin yapmalarını

istediklerini yaptıkları ve yaşamlarını o yönde şekillendirdikleri görülmektedir.

Page 96: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

82

Alanyazında yapılan çalışmalar, kimlik statülerinin sadece üniversitede ya da

lisede olma durumuna göre değişkenlik göstermediğini, lise ve üniversitede sınıf

düzeyinin artması ile birlikte de kimlik statülerinin değiştiğini göstermektedir. Bu

çalışmalardan, Adams ve Jones (1983), lise 1., 2. ve 3. sınıf 82 kız öğrenciyi kimlik

statüleri açısından karşılaştırdığı çalışmasında da, sınıflar arasında kimlik statülerinin

dağılımında önemli farklılıklar görüldüğü, sınıf düzeyi arttıkça başarılı kimlik

statüsünde küçük bir artış saptandığı sonucuna varılmıştır. Aynı şekilde, Archer

(1982)’in 6., 8., 10. ve 12. sınıflarda öğrenim gören öğrencilerin kimlik statülerini sınıf

düzeyi açısından incelediği çalışmasında da başarılı kimlik statüsünün sınıf düzeyi ile

arttığı bulgusu elde edilmiştir.

Tüm bu sonuçlar, kimlik gelişiminin yaşla ve eğitimin düzeyinin artması ile

birlikte olumlu yönde geliştiğini ve başarılı kimlik statüsüne geçişlerin arttığını

destekler niteliktedir.

4.2.3. Kimlik statülerinin medeni durum ve çocuk sahibi olma durumuna

göre farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesine ilişkin bulguların

yorumlanması

Araştırma sonucunda, katılımcıların kimlik statülerinin medeni durum ve çocuk

sahibi olma durumuna göre farklılık gösterdiği, evli ve çocuk sahibi katılımcıların daha

çok ipotekli kimlik statüsüne sahip olduğu, bekâr katılımcıların ise daha çok dağınık ve

farklılaşmamış kimlik statüsüne sahip oldukları görülmektedir.

Bu bulgu, evli ve çocuk sahibi katılımcıların bekâr kişilere göre seçeneklerin

genişlemesine araştırılması ve seçeneklerin derinlemesine araştırılması boyutlarında

kimlik gelişimlerinin daha düşük düzeyde olduğunu göstermektedir. Bu durum evli ve

çocuk sahibi olan bireylerin içsel yatırımlarda bulunmadan önce farklı kimlik

seçenekleri ile ilgili araştırma yapmadan bağlanmalarda bulunduklarını, kimliklerini

anne-baba ya da akrabalarının beklentilerine ve isteklerine göre oluşturduklarını,

evlenip çocuk sahibi olduktan sonra ise bu durumu kabullendikleri ve kararlarında

eşlerine ve eşlerinin ailelerine bağlı kalarak ipotekli kimlik statüsü özelliklerini

göstermeye devam ettiklerini göstermektedir.

Geleneksel yaşayışını sürdüren toplumlarda özellikle kız çocuklarının erken

yaşta evlendirilmesi gelenek haline getirilerek pekiştirilmektedir. Gelenek olarak kabul

edilen evlilikler, erken evliliklerin sorun olarak görülmesini engelleyen en önemli

etkenlerden biridir. Geleneksel toplumlarda ve ataerkil ailelerde genellikle gençlere

Page 97: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

83

evlilikleriyle ilgili karar verme ve kendi tercihlerini yapma hakkı tanınmamaktadır

(Aydemir, 2011). Bu durum da, gençlerin ipotekli kimlik statüsü özellikleri göstermeleri

olasılığını arttırmaktadır.

Türkiye’de erken evliliği inceleyen araştırmalarda, erken evlilikleri ve erken

evliliklerin açıklanmasında hangi geleneksel pratiklerin rol oynadığı tespit edilmeye

çalışılmıştır. Bu kapsamda, Türkiye’de erken evlilikler konusunda yapılan çalışmalar

(Orçan ve Kar, 2008; Yüksel Kaptanoğlu ve Ergöçmen, 2012; Burcu, Yıldırım, Sırma,

Sanıyaman, 2015; Çakır 2013) erken yaşta evlilikte gelenek ve göreneklerin önemli

katkısının olduğunu göstermiştir. Ayrıca belirtilen çalışma sonuçlarından, Türkiye’de

evlilik kararlarının daha çok anne-babalar tarafından verildiği, kadının hayatının kendisi

dışında başkalarının kararlarıyla şekillendiği ve kadınların farkında olmadan da olsa

kültürel sistem tarafından erken evliliğe hazırlandıkları tespit edilmiştir.

Bu çalışmada da, buna ilişkin bir bulgu olmamasına rağmen yapılan

görüşmelerde, erken evlenen bireylerin büyük çoğunluğunun evlilik kararlarında söz

hakkına sahip olmadıkları ve evlilik kararlarının genellikle aile büyükleri tarafından

alındığı sonucuna ulaşılmıştır.

Ne var ki, evli ve çocuk sahibi katılımcıların daha çok ipotekli kimlik statüsüne

sahip olduğu, bekâr katılımcıların ise daha çok dağınık ve farklılaşmamış kimlik

statüsüne sahip olduğu bulgusu Nemlioğlu ve Atak (2010)’ın çalışması ile uyumlu

değildir. Nemlioğlu ve Atak (2010)’ın 18-25 yaşlarındaki bireylerin kimlik statülerinin

medeni durum ve ebeveyn olma durumu açısından farklılık gösterip göstermediğini

incelediği çalışmasında, evli katılımcıların başarılı kimlik, bekâr katılımcıların ise

ipotekli kimlik statüsü özellikleri gösterdikleri, kimlik statülerinin ebeveyn olma

durumuna göre de farklılaştığı, çocuk sahibi olan katılımcıların daha çok ipotekli kimlik

statüsü, çocuk sahibi olmayan katılımcıların ise başarılı kimlik statüsü özellikleri

gösterdikleri saptanmıştır. Söz konusu çalışmada, çocuk sahibi katılımcıların ipotekli

kimlik statüsü özellikleri göstermesi anne-baba olunca bağlılığın ve ilginin çocuğa

yönelmesi sonucu kimlik statüsünün de başarılıdan ipotekliye dönüştüğü, evliliğin

bireylere sorumluluk yüklemesi sonucu ise evli katılımcıların başarılı kimlik statüsü

özellikleri gösterdiği şeklinde yorumlanmıştır.

Türkiye’de erken evliliğin bu kadar yaygın olmasına karşın alanyazında, ergen

evlilikleri, ana-babalık ve kimlik konularında çok fazla çalışmaya rastlanılmamıştır.

Alanyazında yapılan çalışmalar (Cornelius, Goldschmidt, Willford, Leech, Larkby ve

Day 2009; Hofferth ve Reid 2002; Jutte, Roos, Brownell, Briggs, MacWilliam ve Roos,

Page 98: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

84

2010) erken evliliklerin ve çocuk sahibi olmanın gelişimsel açıdan etkileri üzerinde

yoğunlaşmıştır. Bu açıdan çalışmamız, erken yaşta evlenmenin ve anne olmanın

getirdiği sorumlulukların, ergenlik ve beliren yetişkinlik dönemindeki bireyin kimlik

gelişimi sürecini nasıl etkilediğinin belirlenmesi açısından önemlidir. Son zamanda

yapılan çalışmalar (Arnett 2004a, 2004b) kimlik gelişiminin otuzlu yaşlara kadar

ilerlediğini göstermektedir. Ergenlik ve beliren yetişkinlik döneminde bireyler

psikososyal yönden de gelişimlerini sürdürmekte, özellikle bu dönemde kimlik gelişimi

önem kazanmaktadır. Kimlik gelişiminin halen devam ettiği bir dönemde evlilik ve

çocuk sahibi olma ergenlerin yaşantısını olumsuz etkilemektedir. Özellikle, hamilelik

döneminde bütün kadınlarda bazı fizyolojik ve psikolojik değişimler görülmektedir.

Psikososyal gelişimini sürdürmekte olan ergenler bu değişimlerden daha fazla

etkilenmektedir. Bu dönemde ergeninin hem ergenlik dönemine uyumu hem de evlilik

ve annelik rolüne geçişi onu birçok açıdan olumsuz etkilemektedir. Özellikle kimlik

gelişiminin devam ettiği bir dönemde evlilik ve çocuk sahibi olma, genç annelerin

kimlik gelişimlerini olumsuz etkilemektedir. Bu dönemdeki bireyler herhangi bir kimlik

krizi yaşamadan alternatifler arasından seçim yapma sürecini gerçekleştiremeden

bağlanmalarda bulunarak ipotekli kimlik statüsü özellikleri göstermektedir.

Ergenlik ve beliren yetişkinlik döneminin en önemli gelişim görevi kimliğin

keşfedilmesidir. Kimlik keşfi sürecinde birey kim olduğunu ve neler yapmak istediğini

araştırmaktadır. Özellikle ergenlik dönemindeki kısa süreli romantik ilişkiler, beliren

yetişkinlik döneminde daha ciddi anlamlar taşımaktadır. Beliren yetişkinlik döneminde

özellikle bireyler “ben nasıl bir insanım” ve “yaşamım boyunca nasıl bir insanla birlikte

olabilirim?” gibi soruların yanıtları aranmakta, karşılarına çıkan seçenekleri

değerlendirmektedir.

Ancak, erken yaşta evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş bireyler, kimlik gelişimleri

için gerekli arayışlar ve alternatifler arasından seçim yapma sürecini çok fazla

gerçekleştirememekte, herhangi bir araştırma yapmadan kimliklerine ilişkin

bağlanmalarda bulunmaktadırlar.

Bu açıdan değerlendirildiğinde, Rosado (2016)’nun çalışmasındaki, anne olma

ile seçeneklerin genişlemesine araştırılması arasında anlamlı bir ilişki olduğu, 20 yaşın

üstündeki annelerin seçeneklerin genişlemesine araştırılması puanlarının anne olmayan

katılımcılardan daha düşük olduğu bulgusu da çalışmamız sonuçlarını destekler

niteliktedir. Bu sonuç, anne olmayan bireylerin, 20 yaşın üstündeki annelere göre farklı

kimlik seçeneklerini araştırdıklarını göstermektedir.

Page 99: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

85

Erken yaşta evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş bireyler genellikle kendi

seçimlerinden çok aile, akraba ya da çevrelerinin beklentilerine göre seçimler yapmak

zorunda kalmaktadırlar. Ailelerinin baskısı sonucu evlenen ergenler ve beliren

yetişkinler kimliklerini biçimlendirmeye başladıklarında ise eşlerinin kendileri için

uygun olmadığını fark edebilmektedirler. Kimliğini tamamlamaya başlayan eşin, karşı

tarafın kendisi için uygun olmadığı fark etmesi boşanmayla sonuçlanabilmektedir

(Onur, 1997; Strat, Dubertret ve Foll 2011; Çelen 2011).

Eğitimini tamamlamadan erken yaşlarda evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş

bireyler boşanma sonrasında toplumsal baskı ve ekonomik sıkıntılar ile karşılaşarak bu

süreçten duygusal anlamda olumsuz etkilenebilmektedir.

Ataerkil aile yapısından gelen ve boşanmaları aileleri tarafından kabul

edilmeyen, ekonomik güvenceye sahip olmayan genç kadınlar ise mutsuz evliliklerine

devam ederek, bağımlı bir yaşam sürdürmek zorunda kalabilmektedir. Bu tarz evlilikler,

genellikle genç kadınların kocasının ailesinin yanına taşınarak, kayınvalidesinin

yardımcı rolünü üstlenmesi, kadının ev dışında bir rolünün olmaması, annelik dışında

bir kimliğinin olmamasıyla sonuçlanabilmektedir (Boran, Gökçay, Devecioğlu ve Eren,

2013).

Çakır (2013)’ın çalışmasında da, erken yaşlarda evlenen kadınların, ev düzeni,

çocuk bakımı ve yetiştirilmesi, aile ve akrabalarla ilişkilerin düzenlenmesi gibi aile

yapısının temelini oluşturan her süreçte çoğunlukla karar mekanizmalarının dışında

kaldıklarını göstermektedir.

Tüm bu süreçler değerlendirildiğinde, kimlik gelişimini tamamlamamış bireyler

henüz evlenme ve çocuk sahibi olmaya hazır değildirler. Bu açıdan

değerlendirildiğinde, kimlik gelişimi tamamlandıktan sonra gerçekleştirilen evliliklerin

daha sağlıklı olacağı düşünülmektedir.

4.2.4. Kimlik statülerinin evlenme ve çocuk sahibi olma yaşına göre farklılık

gösterip göstermediğine ilişkin bulguların yorumlanması

Bu çalışmada araştırmaya katılan kişilerin evlenme yaşlarına göre kimlik

statülerinin farklılık göstermediği, 14-19 yaş ile 20-23 yaşında evlenen bireylerin kimlik

statülerine dağılımlarının genel olarak benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir.

Diğer yandan katılımcıların ilk çocuk sahibi oldukları yaşa göre de kimlik

statülerinin benzerlik gösterdiği belirlenmiştir.

Page 100: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

86

Arnett (2000) kimlik gelişiminin ergenlikten sonra beliren yetişkinlik döneminde

de devam ettiğini belirtmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, araştırmanın

katılımcıların ilk çocuklarına sahip oldukları yaşa göre kimlik statülerinin benzerlik

göstermesi hem ergenlik hem de beliren yetişkinlik döneminde evlenme ve çocuk sahibi

olmanın kimlik gelişiminin başarılı bir şekilde tamamlanmasını engelleyeceğini

destekler niteliktedir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununda normal evlilik yaşı 18 olarak belirlenmiştir.

Bu yasa ile belirlenmiş olan evlenme yaşından önce yapılan evlilikler erken yaş evliliği

olarak değerlendirilmektedir (Türk Medeni Kanunu, 2001).

Ancak, araştırma sonuçları 18 yaşının tamamlanması sonrasında yapılan

evliliklerinde kimlik gelişiminin tamamlanmaması nedeniyle erken olduğunu

göstermiştir. 14-19 gibi çok erken yaşlarda yapılan evlilikler ile 20-23 yaşlarında

yapılan evliliklerde kimlik statüleri açısından anlamlı farklılıklar olmadığı

belirlenmiştir.

Erken yaşlarda yapılan evlilik sonucu bireyler erken yaşlarda anne de

olmaktadır. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de “çocuk doğurma bir yetişkinlik

göstergesi olarak kabul edilmektedir”. Yetişkin bireyler ebeveynlerinden bağımsız

olarak stabil ilişkiler yaşamaktadır (Santrock, 2011). Ancak, Çakır (2013)’ın

çalışmasında da görüldüğü gibi erken yaşta yapılan evliliklerde, evlilik oyun gibi

algılanmakta, anlamlandırılamadığı için bireyler kendilerinden beklenen rolleri yerine

getirememekte ve bu konuda sorunlar yaşamaktadırlar. Bu yaşlarda evlenen bireyler

çocuk olmaları sebebiyle evliliğe uyum sağlamada zorlanmakta, nişanlandıktan ve

evlendikten sonra bile oyun oynamaya devam etmekte, oyun ve arkadaş grubundan

ayrılamadıklarını tam anlamıyla ‘çocukluk ve yetişkinlik arasında kaldıklarını’ ifade

etmektedir.

Eriksonun Psikososyal Gelişim Kuramına göre de, ebeveynlik genellikle

üretkenlik’e karşılık gelen yetişkinlik döneminde başlamaktadır. Bu dönem kimlik

gelişiminin tamamlanması ile başlamaktadır ancak, erken yaşta ebeveyn olmuş bireyler

kimlik gelişimlerini tamamlamak için yeterli süreye sahip olamadan yetişkinlik

dönemine geçiş yaparlar.

Page 101: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

87

4.2.5. Kimlik statülerinin ebeveynlerin evlenme yaşlarına göre farklılık

gösterip göstermediğinin incelenmesine ilişkin bulguların yorumlanması

Bu çalışmada, annesi 14-19 yaşında evlenen katılımcıların ipotekli kimlik

statüsüne sahip oldukları saptanmıştır. Annesi 20-23 yaşında evlenen bireylerin ise daha

çok farklılaşmamış ve başarılı kimlik statüsüne sahip oldukları belirlenmiştir.

Katılımcıların kimlik statülerinin babalarının evlenme yaşlarına göre ise değişiklik

göstermediği görülmüştür.

Anne-babaların çocuk yetiştirme sürecindeki tutum ve davranışları çocuklarının

gelişimini önemli ölçüde etkilemektedir. Ebeveynler aynı zamanda çocuklarının kimlik

gelişimi üzerinde de önemli bir etkiye sahiptirler. Kimlik gelişimi ile aile ilişkileri

arasındaki ilişkisinin ve ebeveyn tutumlarının incelendiği çalışmalarda kimlik

gelişiminde ailenin önemini destekler nitelikte sonuçlara ulaşılmıştır. Adams (1985),

ipotekli kimlik statüsünde bulunan ergenlerin ebeveynlerini reddedici ve kontrol edici

olarak algıladıkları, başarılı kimlik statüsünde yer alan bireylerin ise ile aile ortamını

daha sıcak ve duygusal olarak destekleyici olarak algıladıkları belirtilmektedir. Adams

ve Jones (1983) çalışmasında da ipotekli kimlik statüsünde yer alan bireylerin annelerini

özerkliğe daha az izin verici, davranışlarını yüksek düzeyde kontrol edici ve düzenleyici

olarak algıladıklarını bildirdikleri belirtilmektedir.

Ebeveynlerin çocuklarını yetiştirmede sergiledikleri tutumlar çocuklarının

ileride nasıl bir yapıya sahip olacaklarını da belirlemektedir. Araştırma bulgularına

baktığımızda da, annesi 14-19 yaşında evlenen katılımcıların ipotekli kimlik statüsüne

sahip oldukları bulgusu, kendisi kimlik gelişimlerini tamamlamadan evlenen bireylerin

ebeveyn olduklarında da, çocuklarını yetiştirme stillerinin kimlik gelişimlerini

etkilediğini göstermektedir.

Adams (1985)’ın kız ergenlerle anne ve babalarının kimlik statülerini

karşılaştırdığı çalışmasında, üst düzey kimlik (başarılı, askıya alınmış) statüsüne sahip

anne babaların kızlarının da üst düzey kimlik statüsüne sahip olduğu, aynı şekilde alt

düzey (ipotekli, dağınık) kimlik statüsüne sahip anne babaların kızlarının da alt düzey

kimlik statüsüne sahip olduğu belirlenmiştir. Luyckx, Schwartz, Rassart ve Klimstra

(2015)’ın anne-babaların kimlik stillerinin ve kimlik süreçlerinin ergenlerin kimlik

gelişimine etkisini incelediği çalışmasında da, ebeveynlerin kimlik stili ve süreçlerinin

ergen kimliği ile ilişkili olduğu, anne-babaların kimlik gelişimi açısından ergenlere rol

model oldukları belirlenmiştir. Adams (1985)’ın ve Luyckx ve ark., (2015)’ın

çalışmaları, kimlik statülerinin kuşaklar arası geçiş gösterdiğini, ebeveynlerin

Page 102: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

88

sergiledikleri tutum ve davranışların çocuklarının ileride nasıl bir kişilik yapısına sahip

olacağını belirlediğini göstermektedir. Araştırma sonuçları, çalışmamız bulgusu ile de

destekleneceği gibi kimlik gelişimi tamamlanmadan gerçekleştirilen evliliklerin ve

çocuk sahibi olmanın hem annelerin hem de çocuklarının kimlik gelişimi açısından

olumsuz etkileri olduğunu göstermektedir.

Katılımcıların kimlik statülerinin babalarının evlenme yaşına göre değişiklik

göstermemesi ise geleneksel toplumlarda genellikle çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi

konusunda annelerin daha etkin olması, babaların rolünün ise yalnızca çocuğun ve

ailenin ekonomik ihtiyaçlarının karşılaması olarak algılanmasından kaynaklandığı

düşünülmektedir.

4.2.6. Kimlik statülerinin katılımcıların sosyal konumlarına göre

incelenmesine ilişkin bulguların yorumlanması

Katılımcıların sosyal konumlarına göre kimlik statülerine dağılımları

incelendiğinde, ev hanımlarının daha çok ipotekli kimlik statüsüne sahip olduğu,

öğrencilerin ise farklılaşmamış, dağınık ve başarılı kimlik statüsüne sahip oldukları

belirlenmiştir.

Erken yaşta evlenme ve çocuk sahibi olma eğitimi yarıda bırakmak ve bir

meslek seçememek gibi birçok olumsuzluklara neden olmaktadır. Erken evlenme, çocuk

sahibi olma ve eğitim arasındaki ilişkinin incelendiği Çöl, Çalışkan ve Akdur (1994)’un

çalışmasında, erken yaşta evlenmiş kişilerin öğrenim düzeylerinin daha düşük olduğu,

çalışan kadınların büyük çoğunluğunun 20 yaş ve üzerinde evlendiği belirlenmiştir.

Sivaslıoğlu (2015)’nun çalışmasında da gebe olmayan ergenlerin eğitim düzeyinin gebe

ergenlerden daha yüksek olduğu, gebe ergenlerin ev hanımı olmaları nedeniyle yüksek

oranda çalışmadığı görülmüştür. Kahraman (2009)’ın 20 yaş altındaki gebelerin eğitim

düzeylerinin 20-29 yaş grubundaki gebelere göre daha düşük olduğu belirlenmiştir.

Edirne, Can, Kolusarı, Yıldızhan, Adalı ve Akdağ (2010)’ın Van ilinde yaptığı

araştırmada 19 yaşından küçük çocuk annelerin eğitim düzeyinin yetişkin annelere göre

daha düşük olduğu görülmüştür.

Erken yaşta evlilik nedeniyle kız çocukları eğitimlerini yarım bırakmak zorunda

kalmakta, bu nedenlede alternatifler arasından seçim yapma fırsatları azalmakta ve ev

hanımı olmayı zorunlu olarak tercih edebilmektedir. Eğitimlerine devam eden

öğrenciler ise farklı kimlik seçenekleri ile ilgili araştırma yapmayı sürdürmekte ya da

seçenekleri etkin olarak araştırdıktan sonra belirli yönelimlerde bulunmaktadır.

Page 103: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

89

Eğitim kız çocuklarının yaşamlarına ilişkin karar vermelerinde önemli rol

oynamaktadır. Özellikle üniversite eğitimi ile birlikte bireyler araştırma yapmaya,

seçenekleri irdelemeye başlamaktadır. Eğitimlerini tamamladıktan sonra ise çalışma

yaşamına başlayarak kendi kararlarını vererek özgürlüklerini kazanmaktadır. Böylece,

kadının hem aile hem de toplumsal alanda daha etkin hale gelmektedir.

Özellikle geleneksel özellikleri ağır basan ailelerde, kız çocukları yaşamlarının

her döneminde (kız çocuk, genç kız, eş, ana ve kaynana olarak) bir erkeğin desteğine ve

yönetimine gereksinimleri olduğunu pekiştiren değer yargıları ile karşılaşmaktadır.

Yaşamı boyunca bu tür yargılarla karşılaşan kadınların çoğunluğu sonunda bu yargıları

kendi benlik duygusuyla bütünleştirerek, yaşamı boyunca vurgulanan "erkeğe

bağımlılık" rolünü kabul etmektedir (İlbars, 1988). Bu tür ailelerde büyüyen kız

çocukları, kendilerine dayatılan kimlikleri ve rolleri yerine getirmeye mecbur

bırakılmaktadır. Erkeğe bağımlılık rolünü kabul ederek eğitimini yarım bırakan bireyler

evlenmeden önce ailelerine, evlendikten sonra eşleri ve eşlerinin ailelerinin isteklerine

göre yaşamlarını şekillendirerek ipotekli kimlik statüsü özellikleri göstermektedir. Bu

tür ailelerde büyüyen kız çocuklarına göre eşleri evin geçimini sağlamak için çalışmalı,

kendileri ev işlerini yerine getirmek ve çocuğun bakımını sağlamak için ise evde kalmak

zorundadır.

4.2.7. Kimlik statülerinin katılımcıların gelir durumlarına göre farklılık

gösterip göstermediğinin incelenmesine ilişkin bulguların yorumlanması

Katılımcıların gelir durumuna göre kimlik statüleri karşılaştırıldığında, ailesine

bağımlı katılımcıların daha çok dağınık, farklılaşmamış ve başarılı kimlik statüsüne

sahip oldukları, gelirinde eşlerine bağımlı katılımcıların ise daha çok ipotekli kimlik

statüsüne sahip oldukları tespit edilmiştir.

Geleneksel toplumlarda, kız çocukları erkek çocukları kadar bağımsız ve özgür

yetiştirilmemekte, baskı ve yasakları daha yoğun bir şekilde yaşamaktadır. Bu tarz

ataerkil toplumlarda kız çocukları evlenmeden önce babasının ve erkek kardeşlerinin,

evlendikten sonra da eşinin egemenlik ve baskısı altındadır. Kadın ya birinin kızı ya da

karısıdır, tek başına var olması neredeyse mümkün değildir. Bu tarz toplumlarda, kız

çocukları genellikle ikincil konumdadır ve erkek üstünlüğünü içselleştirmiştir. Bu

bağımlılık ilişkisi içinde büyütülen kız çocukları kimliklerini de bir erkeğe bağımlı

olarak oluşturmaktadır. Böylelikle erkek egemen anlayışı üzerine inşa edilmiş

geleneksel yapı kadını baskılayıp annelik ve ev kadınlığı rolüyle sınırlandırırken kadına

Page 104: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

90

yönelik yaşamsal fırsatlara da olanak sağlamamaktadır. Bu tarz geleneksel toplumlarda

erkeğin en önemli rolü ailenin geçimini sağlamak, kadının en önemli görevi ise

çocuklarını büyütmek ve aile yaşamının devamlılığını sağlamaktır (Aktaş, 2013;

İpşiroğlu, 2015; Tolan, 1991). Bu tarz geleneksel anlayış da kız çocuklarının erken

yaşlarda evlenmelerine ve çocuk sahibi olmalarına, eve hapsolmuş ve erkeğe bağımlı bir

yaşam sürmelerine neden olmaktadır. Bu çalışmada da, gelirlerinde eşlerine bağımlı

katılımcıların daha çok ipotekli kimlik statüsü özellikleri gösterdiği bulgusu çalışmayan

ev hanımı katılımcıların eşlerine bağımlılık rolünü kabul ederek ipotekli kimlik

statüsüne özellikleri gösterdiklerini göstermektedir.

Ayrıca, bu çalışmada kimlik statülerinin kişilerin sosyo-ekonomik düzeyine göre

farklılık göstermediği, aylık geliri düşük ve yüksek olan katılımcıların benzer kimlik

statülerine sahip oldukları belirlenmiştir.

Archer (1982)’in çalışmasında da bu bulguyu destekler nitelikte, ailenin gelir

düzeyi ile kimlik gelişimi arasında anlamlı bir farka rastlanmamıştır. Ancak, Varan

(1990) ergenlerde Benlik Kimliği Statüleri Ölçeği (BKSÖ) kullandığı çalışmasında

kimlik statülerinin sosyoekonomik düzeye göre farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır.

Nemlioğlu ve Atak (2010)’ın çalışmasında da orta ve yüksek sosyoekonomik statüde

yer alan bireylerin daha çok ipotekli kimlik statüsü özellikleri gösterdikleri, düşük

sosyoekonomik statüde yer alan bireylerin ise başarılı kimlik statüsü özellikleri

gösterdikleri belirlenmiştir.

Page 105: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

91

BÖLÜM V

SONUÇ VE ÖNERİLER

5.1. Sonuç

Bu araştırmanın temel amacı, erken yaşta evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş ergen

ve beliren yetişkinler ile bekâr ve eğitimine devam eden gençlerin kimlik statülerinin

incelenmesidir.

Bu çalışmada, kimlik statülerinin katılımcıların yaşlarına göre farklılık

göstermediği, 16-19 yaşındaki ergenler ile 20-24 yaşlarındaki beliren yetişkinlerin

benzer kimlik statülerine sahip olduğu görülmüştür.

Medeni duruma ve çocuk sahibi olma durumuna göre kimlik statülerinin

incelenmesi sonucu, erken yaşta evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş katılımcıların kimlik

gelişimlerini sağlıklı bir şekilde tamamlayamadıkları, evli ve çocuk sahibi katılımcıların

daha çok ipotekli kimlik statüsüne sahip olduğu, bekâr katılımcıların ise daha çok

dağınık ve farklılaşmamış kimlik statüsüne sahip oldukları saptanmıştır. Ayrıca, 19

yaşından önce anne olan ergenlerle 19 yaşından sonra anne olan beliren yetişkinlerin

benzer kimlik statülerine sahip olduğu, katılımcıların çocuk sayılarına göre de kimlik

statülerinin farklılık göstermediği belirlenmiştir. Tüm bu sonuçlar değerlendirildiğinde,

psiko-sosyal gelişimin özellikle kimlik gelişiminin devam ettiği bir dönemde evlenme

ve çocuk sahibi olmanın bireylerin yaşantısını olumsuz etkilediği belirlenmiştir. Kimlik

gelişiminin devam ettiği bir dönemde evlenen ve çocuk sahibi olan bireylerin herhangi

bir kimlik krizi yaşamadıkları, alternatifler arasından seçim yapma sürecini

gerçekleştiremeden bağlanmalarda bulundukları ve ipotekli kimlik statüsü özellikleri

gösterme olasılıklarının arttığı görülmüştür.

Kimlik statülerinin bireylerin evlenme yaşına göre değişiklik göstermediği, 14-

19 yaş ile 20-23 yaşında evlenen bireylerin benzer kimlik statülerine sahip olduğu

görülmüştür. Bu sonuç 14 ve 23 yaşında evlenen katılımcıların henüz kimlik

gelişimlerini tamamlamadıklarını ve kimlik gelişiminin yirmili yaşlarda da devam

ettiğini göstermektedir. Bu sonuçtan yola çıkılarak, kimlik gelişimini tamamlamamış

bireylerin henüz evlenme ve çocuk sahibi olmaya hazır olmadığı, 18 yaşın

tamamlanması sonrasında yapılan evliliklerinde kimlik gelişiminin tamamlanmaması

nedeniyle erken olduğu söylenebilir.

Page 106: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

92

Ayrıca, araştırmaya katılan bireylerin annelerinin evlenme yaşlarına göre kimlik

statülerinin anlamlı değişiklik gösterdiği belirlenmiştir. Annesi 14-19 yaşında evlenen

katılımcıların ipotekli kimlik statüsüne, annesi 20-23 yaşında evlenen bireylerin ise

daha çok farklılaşmamış ve başarılı kimlik statüsüne sahip oldukları görülmüştür.

Bireylerde babalarının evlenme yaşlarına göre kimlik statülerinin anlamlı bir değişiklik

göstermediği belirlenmiştir. Bu sonuçlar dikkate alındığında, kimlik gelişiminde

yalnızca kişilerin kendi evlenme ve çocuk sahibi olma yaşlarının etkisinin olmadığı,

annelerin evlenme yaşının çocuğun kimlik gelişiminde önemli etkisinin olduğu

görülmüştür.

Maddi açıdan ailesine bağımlı katılımcıların daha çok dağınık, farklılaşmamış ve

başarılı kimlik statüsüne sahip oldukları, eşlerine bağımlı katılımcıların ise daha çok

ipotekli kimlik statüsüne sahip oldukları belirlenmiştir. Erken yaşta evlenmiş ve çocuk

sahibi olmuş bireylerin birçok alanda olduğu gibi maddi açıdan da eşlerine bağımlı bir

yaşam sürdürdükleri yapmış olduğumuz çalışmanın sonuçları ile birlikte bir kez daha

ortaya konulmuştur. Ancak, katılımcıların aylık gelir düzeylerine göre kimlik

statülerinin anlamlı değişiklik göstermediği, aylık geliri düşük ve yüksek olan

katılımcıların kimlik statülerine dağılımlarının benzer olduğu saptanmıştır.

Katılımcıların sosyal konumlarına göre kimlik statüleri incelendiğinde; ev

hanımlarının daha çok ipotekli kimlik statüsüne, öğrencilerin ise farklılaşmamış,

dağınık ve başarılı kimlik statüsüne sahip oldukları görülmüştür. Erken yaşta evlenmiş

ve çocuk sahibi olmuş bireylerin alternatifler arasından seçim yapma fırsatlarının

azaldığı, buna karşın öğrencilerin kimlik keşfi sürecine devam ettikleri ya da bu süreci

başarılı bir şekilde tamamladıkları saptanmıştır.

Katılımcıların kimlik statülerinin eğitim durumlarına göre anlamlı derecede

farklılık gösterdiği, ortaokul ve altında eğitim düzeyine sahip bireyler ile lise mezunu

bireylerin ipotekli kimlik statüsüne, üniversite mezunu bireylerin ise daha çok dağınık,

farklılaşmamış ve başarılı kimlik statüsüne sahip oldukları belirlenmiştir. Bu sonuç

doğrultusunda, eğitimin araştırma yapmayı, seçenekleri irdelemeyi sağladığı ve kimlik

gelişimini olumlu yönde etkilediği görülmüştür.

Genel olarak araştırma sonuçlarından yola çıkılarak, evli katılımcıların bekâr

bireylere göre seçeneklerin genişlemesine araştırılması, seçeneklerin derinlemesine

araştırılması gibi kimlik gelişimlerini tamamlayamadıkları, bu nedenle erken evlenme

ve çocuk sahibi olmanın kimlik gelişimini olumsuz yönde etkilediği söylenebilir.

Page 107: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

93

Erken yaşlarda evlenen bireylerin kimlik krizi sürecini yaşamadan rol

otoritelerinin kararları doğrultusunda yaşamlarını şekillendirdikleri ve kimliklerini

oluşturdukları, evlendikten sonra da bu durumu kabullenerek eşleri ve eşlerinin ailelerin

kararlarına göre yaşamlarını şekillendirdikleri görülebilir.

Erken yaşlarda evlenmiş ve henüz kimlik gelişimlerini tamamlamadan çocuk

sahibi olmuş bireylerin çocuklarının da ipotekli kimlik statüsü özellikleri gösterme

olasılıklarının yüksek olduğu söylenebilir.

Ayrıca, araştırma sonuçları kimlik gelişiminin beliren yetişkinlik döneminde de

devam ediyor olması nedeniyle, 18 yaş sonrası beliren yetişkinlik döneminde yapılan

evliliklerin de erken olduğunu göstermektedir.

5.2.Öneriler

Bu bölümde araştırma sonuçları göz önünde bulundurularak yeni yapılacak

araştırmalara ve erken yaşta evliliklerin önlenmesine yönelik önerilere yer

verilmektedir.

5.2.1. Yeni yapılacak araştırmalara yönelik öneriler

Bu çalışmada yöntem olarak nicel yöntem kullanılmıştır. Ancak, bundan sonra

yapılacak araştırmalarda daha ayrıntılı bulgular elde edebilmek için hem nicel hem de

nitel verilerin birlikte kullanılarak daha ayrıntılı bulgulara ulaşılması önerilmektedir.

Bu sayede nicel yöntem kullanılarak kimlik gelişim süreçleri ve statüler

incelenirken nitel yöntem kullanılarak da erken yaşlarda evlenen bireylerin yaşadıkları

süreçleri nasıl anlamlandırdıkları, yaşadıkları sorunlarla başa çıkabilme yöntemleri ve

geleceğe yönelik planları gibi konularda da daha ayrıntılı bilgiler elde edilebileceği

düşünülmektedir.

Araştırma grubunu 150’si çocuk sahibi anneler (75 ergen ve 75 beliren yetişkin)

ile 150’si bekâr ve eğitimine (75 ergen ve 75 beliren yetişkin) devam eden gençler

olmak üzere 16-24 yaş grubunda yer alan toplam 300 kişi oluşturmuştur. Bundan sonra

yapılacak çalışmalarda araştırma grubu genişletilerek konu daha ayrıntılı bir şekilde

incelenebilir.

Araştırmanın örneklemi Ankara İli ile sınırlı tutulmuştur. Bundan sonra

yapılacak çalışmalarda farklı İllerden de katılımcıların araştırmaya dâhil edilmesi

sağlanarak sosyo-kültürel farklılıklara ilişkin verilerde incelenebilir.

Page 108: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

94

5.2.2. Erken evliliklerin ve çocuk sahibi olmanın önlenmesine yönelik

öneriler

Araştırma bulgularından yola çıkılarak, kimlik gelişiminin devam ettiği bir

dönemde evlenme ve çocuk sahibi olmanın önlenebilmesi amacıyla bazı önerilerde

bulunulabilir.

Psiko-sosyal gelişimin özellikle kimlik gelişiminin devam ettiği bir dönemde

evlenme ve çocuk sahibi olmanın bireylerin yaşantısını olumsuz yönde etkilemesinin

önüne geçilebilmesi amacıyla öncelikle erken yaşta evliliklerin ve erken yaşta çocuk

sahibi olmanın önlenebilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Bu kapsamda,

ebeveynlerin erken evliliklere ve kız çocuklarına bakış açılarını değiştirmelerini

sağlayacak çalışmalar yapılmalıdır. Ailelerin çocuklarını ekonomik nedenler sebebiyle

erken yaşta evlendirmek istemeleri durumunda ailelere çeşitli ekonomik destekler

sağlanmalıdır. Erken evliliklerin önlenmesine yönelik kamu kurumları ve sivil toplum

kuruluşları işbirliği yaparak sorunun çözümüne katkı sağlamalıdır. Erken evlilik

konusunda ailelerin bilinçlenmeleri erken yaşta evlilik, aile içi şiddet, toplumsal cinsiyet

eşitliği, gibi konularda eğitim almaları sağlanmalıdır. Ayrıca, erken evliliklerin

önlenebilmesi için yasaların erken evliliklere hiç bir koşulda izin vermeyecek şekilde

yeniden düzenlenmesi erken evliliklerin önlenmesi yönünde önemli bir adım olacaktır.

Eğitimin araştırma yapmayı, seçenekleri irdelemeyi sağladığı ve kimlik

gelişimini olumlu yönde etkilediği görüldüğünden, okuldan ayrılma ve evlenme riski

taşıyan kız çocuklarının durumlarının önceden tespit edilerek erken evliliklerin

önlenmesi ve kız çocuklarının eğitimlerini tamamlamalarına yönelik çalışmalar

yapılmalıdır.

Kimlik gelişiminde yalnızca kişilerin kendi evlenme ve çocuk sahibi olma

yaşlarının etkisinin olmadığı, annelerin evlenme yaşının da bireylerin kimlik

gelişiminde önemli etkisinin olduğu bulgusundan yola çıkılarak erken evliliklerin

önlenebilmesi için gerekli çalışmaların yapılmasının yanı sıra erken yaşta evlenmiş ve

çocuk sahibi olmuş yetişkinlerin ve çocuklarının gelişimlerini destekleyecek çalışmalar

yapılmasına önem verilmelidir. Erken yaşta evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş bireylerin

tespit edilerek sosyal ve duygusal açıdan desteklenmeleri, yaşam kalitelerinin

arttırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Erken yaşta evlenmiş bireylerin evlilik

sonrasında da eğitimlerini sürdürebilmeleri ve eğitimlerini tamamlayabilmelerine

yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Erken yaşta evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş bireylere

yönelik destek verebilecek merkezler geliştirilmeli, onlara ve ailelerine gerekli

Page 109: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

95

psikososyal destek sağlanmalı, kadınların her alanda güçlendirilmesi sağlanmalıdır.

Ayrıca, ailelere çocuklarının psiko-sosyal gelişim özellikleri konularında eğitimler

verilmelidir.

Gelirlerinde eşlerine bağımlı katılımcıların daha çok ipotekli kimlik statüsü

özellikleri gösterdikleri bulgusundan yola çıkılarak, eşine ve eşinin ailesine bağımlı bir

hayat süren genç kadınların bir meslek edinme ve çalışma yaşamına girmelerine yönelik

çalışmalar yapılmalıdır. Eğitimin tamamlanması ve bir meslek edinmek genç kadınların

kendi kararlarını alabilmesi yönünde önemli bir adım olacaktır.

Page 110: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

96

Kaynakça

Acemoğlu, H., Ceylan, A., Saka, G., ve Ertem, M. (2005). Diyarbakır’da erken yaş

evlilikleri. Aile ve Toplum Dergisi, 2 (8), 115-120.

Adamczyk, K., and Luyckx, K. (2015). An investigation of the linkage between

relationship status (single vs. partnered), identity dimensions and self-construals

in a sample of polish young adults. Polish Psychological Bulletin, 46 (4), 616–

623.

Adams, G.R. (1985). Family correlates of female adolescents ego identity

development. Journal of Adolescence, 8, 69-85.

Adams, G.R., and Jones, R.M. (1983). Female adolescents identity development: age

comparision and percieved child rearing experience. Developmental

Psychology, 19 (2), 249-256.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü

(2011). Türkiye Aile Yapısı Araştırması TAYA. Ankara.

Aktaş, G. (2013). Feminist söylemler bağlamında kadın kimliği: Erkek egemen bir

toplumda kadın olmak. Edebiyat Fakültesi Dergisi, 30 (1), 53-72.

Archer, S.L. (1982). The lower age boundaries of identity development. Child

Development, 53 (6), 1551–1556.

Arnett, J.J. (1994). Young people’s conceptions of the transition to adulthood. Youth

and Society, 29 (1), 3-23.

Arnett, J.J. (2000). Emerging adulthood: A theory of development from the late teens

through the twenties. American Psychologist, 55 (5), 469-480.

Arnett, J.J. (2004a). Emerging adulthood: The winding road from the late teens through

the twenties. New York: Oxford University Press.

Arnett, J.J. (2004b). Emerging Adulthood. New Jersey: Prentice-Hall. Arnett, J.J. (2007a). Emerging adulthood: What is it and what is it good for? Child

Development Perspectives,1 (2), 68-73.

Arnett, J.J. (2007c). The long and leisurely route: coming of age in europe today.

Current History, 130-136.

Arnett, J., and Tanner, L. (2009). The emergence of emerging adulthood: The new life

stage between adolescence and young adulthood. A. Furlong (Ed.) Handbook of

Youth and Young Adulthood (pp.39-45). New York: Routledge

Arslan, C., Hamarta, E., Özyeşil, Z., ve Saygın, Y. (2011). Üniversite öğrencilerinde

yalnızlığın kimlik statüleri açısından incelenmesi. Selçuk Üniversitesi Ahmet

Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, 31, 89-99.

Page 111: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

97

Atak, H. (2005). Beliren yetişkinlik: yeni bir yaşam döneminin Türkiye’de

incelenmesi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Ankara Üniversitesi,

Ankara.

Atak, H., ve Çok, F. (2010). İnsan yaşamında yeni bir dönem: beliren yetişkinlik.

Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 17 (1), 39-50.

Atak, H. (2011). Yetişkinliğe aşamalı geçiş: beliren yetişkinlik tek bir ana yol mu?

İlköğretim Online, 10 (1), 51-67.

Atak, H., Kapçı, E.,G., ve Çok, F. (2013). Yetişkinliğe geçişte bireyleşme türleri ve

kimlik statüleri: üniversite öğrencileri ve unutulan yarı. Klinik Psikiyatri, 16,

71-82.

Atkinson, R.L., Atkinson, R.C., Smith, E.E., and Daryl, J.B. (1990). Introduction to

Psychology. New York: Harcourt Brace Jovanovich College Publishers.

Austin, V.L., and Sciarra, D.T. (2010). Children and Adolescents with Emotional and

Behavioral Disorders. (Dr. M. Özekes, Çev.). Ankara: Nobel Yayınları. (2012).

Aydemir, A. (2011). Evlilik mi evcilik mi? Erken ve zorla evlilikler çocuk

gelinler. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Sosyal Araştırmalar

Merkezi (USAK).

Bartlett, D., and Easterbrooks, M.A. (2012). Links between physical abuse in

childhood and child neglect among adolescent mothers. Children and Youth

Services Review, 34 (11), 2164-2169.

Baş, N. (2013). Ergenlerin bağlanma stilleri ve kimlik statüleri arasındaki ilişkinin

incelenmesi. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Çukurova Üniversitesi.

Adana.

Başer, M. (2000). Adölesan cinselliği ve gebelik. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik

Yüksekokulu Dergisi, 4 (1), 50–54.

Benson, J. E., and Furstenberg Jr, F. F. (2006). Entry into adulthood: are adult role

transitions meaningful markers of adult identity? Advances in Life Course

Research, 11, 199-224.

Boden, J. M., Fergusson, D. M., and Horwood, L.J. (2008). Early motherhood and

subsequent life outcomes. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 49 (2),

151–160.

Boran, P., Gökçay, G., Devecioğlu, E., ve Eren, T. (2013). Çocuk gelinler. Marmara

Medical Journal, 26, 58-62.

Brubaker, S. J., and Wright, C. (2006). Identity transformation and family caregiving:

narratives of african american teen mothers. Journal of Marriage and Family,

68, 1214-1228.

Page 112: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

98

Budak, S. (2005). Psikoloji Sözlüğü. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları.

Bulut, I. (1984). Adölesan evliliklerinin ve doğurganlıklarının sosyo-ekonomik

belirleyiciler açısından yetişkin evlilikleri ile karşılaştırılması

(Yayımlanmamış doktora tezi). Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

Bulut, S., Gürkan A., ve Sevil, Ü. (2008). Adölesan gebelikler. Başbakanlık Aile ve

Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Eğitim Kültür ve Araştırma Dergisi,

16 ( 4), 250-254.

Burcu, E., Yıldırım, F., Sırma, Ç.S., ve Sanıyaman, S. (2015). Çiçeklerin kaderi:

Türkiye’de kadınların erken evliliği üzerine nitel bir araştırma. Bilig, 73, 63-98.

Büyüköztürk, Ş., Köklü, N., ve Çokluk, Ö. (2014). Sosyal bilimler için istatistik.

Ankara: Pegem Yayıncılık.

Caputo, V.G., and Bordin, A.I. (2007). Mental health problems among pregnant and

non-pregnant. Youth Rev Saude Publica, 41 (4), 1-7.

Cinsel Eğitim Tedavi Araştırma Derneği (2006). Gençlik ve Cinsellik.

Cloutier, R. (1982). Theories de I’adolescence Psycologie de I’Adolescence. Qubec:

Geaten Morin Editeur (B. Onur, Çev.). Ergenlik Psikolojisinde Kuramlar.

Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları. (2006).

Cook, S., and Cameron, T.S. (2015). Social issues of teenage pregnancy. Obstetrics

Gynaecology and Reproductive Medicine, 25 (9), 243-248.

Cornelius, D.M., Goldschmidt, L., Willford, J.A., Leech, S.L., Larkby, C., and Day,

N.L. (2009). Body size and intelligence in 6 year olds: are offspring of

teenage mothers at risk? Maternal Child Health Journal, 13, 847–856.

Cote, J.,E. (2000). Arrested adulthood: The changing nature of maturity and

identity. New York: New York University Press.

Cramer, P. (2000). Development of identity: Gender makes a difference. Journal of

Research in Personality, 34 (1), 42-72.

Crocetti, E., Luyckx, K., Scrignaro, M., and Simona, S, L. (2011). Identity formation

in Italian emerging adults: A cluster-analytic approach and associations with

psychosocial functioning. European Journal of Developmental Psychology, 8

(5), 558-572.

Crugnola, C. R., Lerardi, E., Gazzotti, S., and Albizzati, A. (2014). Motherhood in

adolescent mothers: maternal attachment, mother–infant styles of interaction

and emotion regulation at three months. Infant Behavior and Development, 37

(1), 44– 56.

Page 113: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

99

Çakır, H. (2013). Sosyo-kültürel ve ekonomik faktörler çerçevesinde eken

evlilikler: Ankara Pursaklar Örneği (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi).

Gazi Üniversitesi. Ankara.

Çakır, S.G., ve Aydın, G. (2005). Parental attitudes and ego identity status of Turkish

adolescents. Adolescence, 40 (160), 847-859.

Çakmak, D. (2009). Türkiye’de çocuk gelinler. Birinci hukukun gençleri sempozyumu

hukuk devletinde kişisel güvenlik, bildiri tam metinler e-kitabı. Ankara: Ankara

Üniversitesi.

Çelen, N.H. (2009). Bana Neler Oluyor? Ankara: İmge Kitabevi.

Çelen, N. (2011). Ergenlik ve Genç Yetişkinlik. İstanbul: Papatya Yayıncılık.

Çöl, M., Çalışkan, D., ve Akdur, R. (1994). Genç yaş evliliklerinin anne ve çocuk

sağlığı üzerine etkisi. Ankara Tıp Mecmuası, 47, 95-108.

Demir, İ. (2009). Gençlerin kimlik statülerinin kültürel karşılaştırılması: İstanbul-

Nusaybin örneği. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 16 (3), 129-136.

Demir, Kaynak, H., Dereboy, F., ve Dereboy, Ç. (2009). Gençlerde kimlik

bocalaması ve psikopatoloji. Türk Psikiyatri Dergisi, 20 (3), 227-235.

Doğan, S., ve Kılınç Ö. E. (2013). Çocuk Gelinler Bilgi Seti. Uçan Süpürge. Kadın

İletişim ve Araştırma Derneği.1-7.

East, P.L., and Jacobson, L.J. (2001). The younger siblings of teenage mothers: a

follow- up of their pregnancy risk. Developmental Psychology, 37 (2), 254-264.

Edirne, T., Can M., Kolusari, A., Yıldızhan, R., Adali, E., ve Akdağ, B. (2010).

Trends, characteristics, and outcomes of adolescent pregnancy in eastern

Turkey. Intenational Journal of Gynecology and Obstetric, 110 (2), 105-108.

Erikson, E.H. (1968). Identity: Youth and Crisis. New York: Norton Company.

Eryılmaz, A., ve Alpay, A. (2011). Ergen öznel iyi oluşu ile kimlik statüsü ilişkisinin

incelenmesi. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 16 (1)

167- 179.

Falk, G., Östlund, I., Magnuson, A., Schollin, J., and Nilsson, K. (2006). Teenage m

mothers a high risk group for new unintended pregnancies. Contraception,74

(6), 471– 475.

Fergusson, D.M, and Woodward, L.J. (1999). Maternal age and educational and

psychosocial outcomes in early adulthood. Journal of Child Psychology and

Psychiatry, 43 (3), 479-89.

Gander, M. J., and Gardiner, H. W. (2007). Çocuk ve Ergen Gelişimi (B. Onur, Çev.).

Ankara: İmge Kitabevi. (2012).

Page 114: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

100

Gençalp, N.S., ve Karakaya, E. (2009). Sosyoekonomik düzeyi düşük bölgede

yaşayan adölesan evli kadının üreme sağlığı sorunları. Hemşirelikte Eğitim

ve Araştırma Dergisi, 6 (1), 34-40.

Gerrig, R.J., and Zimbardo, P.G. (2012). Psikoloji ve yaşam (G. Sart, Çev.).

Ankara: Nobel Yayınevi. (2014).

Goonewardene, I. M. R., and Waduge, Deeyagaha R. P.K. (2005). Adverse effects of

teenage pregnancy. Ceylon Medical Journal, 50 (3), 116-120.

Gözüyılmaz, A. (2011). Evli ergenlerde beden imgesi ve benlik saygısının gebelik

durumuna göre incelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Ankara Üniversitesi,

Ankara.

Gül, S.,K., ve Güneş, İ.,D. (2009). Ergenlik dönemi sorunları ve şiddet. Sosyal

Bilimler Dergisi, 11 (1), 79-101.

Gündoğdu, M., ve Zeren, Ş.G. (2004). Yetiştirme yurdunda ve ailesinin yanında kalan

ergenlerin kimlik gelişimlerinin karşılaştırılması. Türk Psikolojik Danışma ve

Rehberlik Dergisi, 22 (3), 57-65.

Hanna, B. (2001). Negotiating motherhood: the struggles of teenage mothers. Journal of

Advanced Nursing, 34 (4), 456-464.

Heinonen, P. (2002). Early, forced marriage and abduction (efma) and their links to

custom/tradition, FGM, poverty, and HIV/AIDS. Oxford University: Center

for Cross-Cultural Research on Women.

Hofferth, L.S., and Reid, L. (2002). Early childbearing and children's achievement a

and behavior over time. Perspectives on Sexual and Reproductive Health, 34

(1), 41-49.

International Center for Research on Women (ICRW) (2005). Development Initiative on

Supporting Health Adolescents (DISHA) Project. Analysis of quantitative

baseline survey. Washington, D.C.: ICRW.

İçağasıoğlu, Çoban, A. (2009). Adölesan evlilikleri. Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel

Müdürlüğü Eğitim Kültür ve Araştırma Dergisi, 4 (16), 37- 50.

İlbars, Z. (1988). Ankara gecekondu ailelerinde genel durum değerlendirmesi. Ankara

Üniversitesi Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 32 (1-2), 23-31.

İlhan, T., ve Özdemir, Y. (2012). Beliren yetişkinlerde yaş, cinsiyet ve bağlanma

stillerinin kimlik statüleri üzerindeki yordayıcı rolü. Dicle Üniversitesi Ziya

Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 19, 227-241.

İpşiroğlu, Z. (2015). Tabular, Korkular ve Kadınlar. İstanbul: E Yayınları.

Johnson, M. K., Berg, J. A., and Sirotzki, T. (2006). Relative age in the transition to

adulthood. Advances in Life Course Research, 11, 287-316.

Page 115: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

101

Jutte, D.P., Roos, N.P., Brownell, M.D., Briggs, G., MacWilliam, L., and Roos, L.L.

(2010).The ripples of adolescent motherhood: social, educational and medical

outcomes for children of teen and prior teen mothers. Academic Pediatrics,

10 (5), 293-301.

Kahraman, S. (2009). Kayseri il merkezindeki adölesan gebelerin yaşam

kalitesinin 20-29 yaş grubu gebelerle karşılaştırılması (Yayımlanmamış yüksek

lisans tezi). Erciyes Üniversitesi, Kayseri.

Khatun, M., Mamun, A., Scott, J., William, G.M., Clavarino, A., and Najman, J.M.

(2017). Do children born to teenage parents have lower adult intelligence? A

prospective birth cohort study. Plos One, 12 (3), e0167395.

Köker, S. (1997). Kimlik duygusunun kazanılması açısından ergenlerin, genç

yetişkinlerin, yetişkinlerin karşılaştırılması (Yayımlanmamış doktora tezi).

Ankara Üniversitesi, Ankara.

Kroger, J. (1988). A longitudinal study of ego identity status interview domains.

Journal of Adolescence, 11 (1), 49-64.

Kroger, J. (2007). Identity Development: Adolescence Through Adulthood. London:

Sage Publications.

Kroger, J., Martinussen, M., and Marcia, J. (2010). Identity status change during a

adolescence and young adulthood: A meta-analysis. Journal of Adolescence,

33 (5), 683–698.

Kulaksızoğlu, A. (2014). Ergenlik Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Lewis, H. L. (2003). Differences in ego identity among college students across age,

ethnicity, and gender. An International Journal of Research, 3, (2), 159-189.

Lindhorst, T., and Oxford, M. (2008). The long-term effects of intimate partner

violence on adolescent mothers’ depressive symptoms. Social Science and

Medicine, 66, 1322-1333.

Lindzey, G., Thompson, F., and Spring, B.J. (1998). Psychology. New York: Worth

Publ. Inc. (F. Çok, Çeviri) Gelişim Psikolojisinde: Ergenlik ve Yetişkinlik.

Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları.

Luyckx, K., Goossens, L., Soenens, B., Beyers, W., and Vansteenkiste, M. (2005).

Identity statuses based on 4 rather than 2 identity dimensions: Extending and

refining Marcia’s paradigm. Journal of Youth and Adolescence, 34, 605–618.

Luyckx, K., Schwartz, S. J., Berzonsky, M. D., Soenens, B., Vansteenkiste, M., S

Smits, I. and Goossens, L. (2008a). Capturing ruminative exploration:

extending the four-dimensional model of identity formation in late

adolescence. Journal of Research in Personality, 42 (1), 58–82.

Page 116: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

102

Luyckx, K., Schwartz, S. J., Goossens, L., and Soenens, B. (2008b). The relationship

between identity development and adjustment in the transition to adulthood:

Variable-centered and personcentered approaches. Journal of Research on

Adolescence, 18, 595–619.

Luyckx, K., Teppers, E., Klimstra, T., and Rassart, J. (2014). Identity processes and

personality traits and types: Directionality of effects and developmental

trajectories. Developmental Psychology, 50 (8), 2144-2153.

Luyckx, K., Schwartz, S., Rassart, J., and Klimstra, T. (2015). Intergenerational

associations linking identity styles and processes in adolescents and their

parents. European Journal of Developmental Psychology, 13 (1), 67-83.

Macek, P., Bejček, J., and Vaníčková, J. (2007). Contemporary czech emerging a

adults: generation growing up in the period of social changes. Journal of

Adolescent Research, 22 (5), 444-475.

Manning, M.L. (2002). Havighurst’s developmental tasks, young adolescents, and

diversity. The Clearing House: A Journal of Educational Strategies, Issues and

Ideas, 76 (2), 75-78.

Marcia, J, E. (1966). Development and validation of ego identity status. Journal of

Personality and Social Psychology, 3 (5), 551-558.

Marcia, J, E. (1989). Identity and intervention. Journal of Adolescence, 12, 401-410.

Marcia, J. (1993). The relational roots of identity. J. Kroger (Ed.). Discussions on

Ego Identity. England: Lawrence Erlbaum Associates.

Marcia, J, E. (1994). The emprical study of ego identity. Bosma, H.A., Graafsama,

T.L.G., Grotevant, H., D., De Levita (Eds.), Identity and development.

Newbury Park, CA: Sage.

Marcia, J, E. (2002). Identity and psychosocial development in adulthood.

Identity: An International Journal of Theory and Research, 2 (1), 7-28.

Mathur, S., Greene, M., and Malhotra, A. (2003). Too young to wed: The lives, rights,

and health of young married girls. Washington: International Centre for

Research on Women.

Melekoğlu, R. (2012). Adölesan gebelikler: Maternal ve fetal sonuçlar

(Yayınlanmamış uzmanlık tezi). Çukurova Üniversitesi, Adana.

Mercer, R., T. (1986). Predictors of maternal role attainment at one year postbirth.

Western Journal of Nursing Research, 8 (1), 9-32.

Mıhçıokur, S., Erbaş, F., ve Akın, A. (2010). Çocuk gelinler ve beklenen olumsuz

sonuçları. Sağlık ve Toplum, 20 (1), 3-12.

Miller, P.H. (2002). Gelişim Psikolojisi Kuramları (Z. Gültekin, Çev.). Ankara: İmge

Kitabevi. (2008).

Page 117: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

103

Morsünbül, Ü. (2005). Ergenlikte kimlik statülerinin bağlanma stilleri, cinsiyet ve

eğitim düzeyi açısından incelenmesi. (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi)Ankara

Üniversitesi, Ankara.

Morsünbül, Ü., ve Tümen, B. (2008). Ergenlik döneminde kimlik ve bağlanma

ilişkileri: kimlik statüleri ve bağlanma stilleri üzerinden bir inceleme. Çocuk

ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 15 (1), 25-31.

Morsünbül, Ü. (2011). Ergenlikte özerkliğin ve kimlik biçimlenmesinin öznel iyi oluş

üzerindeki etkisi (Yayımlanmamış doktora tezi). Ankara Üniversitesi,

Ankara.

Morsünbül, Ü., ve Çok, F. (2011). Bağlanma ve ilişkili değişkenler. Psikiyatride Güncel

Yaklaşımlar, 3 (3), 553-570.

Morsünbül, Ü. (2013a). Beliren yetişkinler mi, beliren üniversiteli yetişkinler mi?

Risk alma ve kimlik biçimlenmesi üzerinden bir inceleme. İlköğretim Online, 12

(3), 873‐885.

Morsünbül, Ü. (2013b). Ergenlikte kimlik statüleri ve risk alma arasındaki ilişki.

İlköğretim Online, 12 (2), 347-355.

Morsünbül, Ü., ve Çok, F. (2013). Kimlik gelişiminde yeni bir boyut: seçeneklerin

saplantılı araştırılması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 5 (40),

232-244.

Morsünbül, Ü., ve Çok, F. (2014). Kimlik gelişiminin boyutları ölçeğinin

türkçeye uyarlanması. The Journal of Psychiatry and Neurological

Sciences, 27 (1), 6-14.

Morsünbül, Ü., Crocetti, E., Çok, F., ve Meeus, W. (2016). Identity statuses and

psychological functioning in Turkish youth: A-person-centered approach.

Journal of Adolescence, 47, 145-155.

Mortimer, J.T., Oesterle, S., and Krüger, H. (2005). Age norms, institutional

structures, and the timing of markers of transition to adulthood. Advances in

Life Course Research, 9, 175-203.

Mylod, D.E., Whitman, T.L., and Borkowski, J.G. (1997). Predicting adolescent

mothers transition to adulthood. Journal of Research on Adolescence, 7 (4), 457-

478.

Nemlioğlu, B.S., ve Atak, H. (2010). Turkish emerging adults’ identity statuses with

respect to marital and parental statuses and SES. International Journal of Social,

Behavioral, Educational, Economic, Business and Industrial Engineering 4 (3),

301-305.

Page 118: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

104

Nurmi, J. E., Berzonsky, M. D., Tammi, K., and Kinney, A. (1997). Identity

processing orientation, cognitive and behavioural starategies and well-being.

International Journal of Behavioral Development, 21 (3), 555-570.

Onur, B. (1997). Gelişim Psikolojisi-Yetişkinlik-Yaşlılık ve Ölüm. Ankara: İmge

Kitabevi.

Orçan, M., ve Kar, M. (2008). Türkiye’de erken yaşta yapılan evlilikler ve risk algısı:

Bismil örneği. Aile ve Toplum Dergisi, 4 (14), 97-111.

Can, M., Öncül, S., ve Deşdemir, A. (2012). Erken yaşta evlilikler hakkında inceleme

yapılmasına dair TBMM raporu. Ankara: Strateji Geliştirme Başkanlığı, Aile ve

Sosyal Politikalar Bakanlığı.

Özaydınlık, K. (2014). Toplumsal cinsiyet temelinde Türkiye’de kadın ve eğitim.

Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 14 (33), 93-112.

Özcebe, H., ve Biçer, B.K. (2013). Önemli bir kız çocuk sorunu ve kadın sorunu: çocuk

evlilikler. Türk Pediatri Arşivi Dergisi, 48 (2), 86-93.

Özgüngör, S. (2014). Üniversite öğrencilerde benlik saygısı düzeyine göre kimlik

statüleri ve başarı yönelimleri arasındaki ilişki. Pamukkale Üniversitesi Eğitim

Fakültesi Dergisi, 35, 33-46.

Pala, S. (2007). Madde bağımlısı olan ergenlerin kimlik statülerinin belirlenmesi

(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.

Papalia, D. E., Olds S. W., and Feldman R. D. (2007). Human Development. New

York: Mc Graw-Hill.

Parmaksız, H.R. (2008). Beliren yetişkinlikte kültürel etkinliklere katılım

(Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Ankara Üniversitesi, Ankara.

Passer, M.W., and Smith, R.E. (2007). Psychology: The Science of Mind and

Behavior. New York: Mc Graw-Hill.

Paul, J., and Domenech, L. (2000). Childhood history of abuse and child abuse and

child potential in adolescent mothers: a longıtudinal study. Child Abuse and

Neglect, 24 (5), 701–713.

Penny, J.M., Watson J,A., Saunders, R.B., and Womble, C.D. (1993, March). Early

and later maternal-infant interactions in adolescent mothers. Poster

Presented at the 60th Anniversary Meeting of the Society for Research in

Child Development, New Orleans.

Pereira, A. I. F., Canavarro, M. C., Cardoso, F. M., and Mendonça, D. (2005).

Relational factors of vulnerability and protection for adolescent pregnancy:

crosssectional comperative study of portuguese pregnant and nonpregnant

adolescents of low socioecenomic status. Adolescence, 40 (159), 655-671.

Page 119: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

105

Report of the Office of the United Nations High Commissioner for Human Rights

(2014). Preventing and eliminating child, early and forced marriage. United

Nations: General Assembly.

Rosado, D. (2016). Identity development, social support, and motherhood (Honors in

the Major Theses). University of Central Florida, Orlando, Florida.

Santrock, J. W. (2011). Ergenlik (D. M. Siyez, Çev.). Ankara: Nobel Yayınları. (2014).

Santrock, J.W. (2007). Yaşam Boyu Gelişim: Gelişim Psikolojisi (G. Yüksel, Çev.).

Ankara: Nobel Yayınları. (2012).

Schoeppe, A., Haggard, E.A., and Havighurst, R.J. (1953). Some factors affecting

sixteen years olds success in five developmental tasks. The Journal of Abnormal

and Social Psychology, 48 (1), 42-52.

Schwartz, S.J., Beyers, W., Luyckx, K., Soenens, B., Zamboanga, B.L., Forthun,

L.F.,Hardy, S.A., Vazsonyi, A.T., Ham, L.S., Kim, S.Y., Whitbourne, S.K., and

Waterman, A.S. (2011). Examining the light and dark sides of emerging adults’

identity: A study of identity status differences in positive and negative

psychosocial functioning. Journal of Youth Adolescence, 40, 839–859.

Sevil, Ü., ve Ekmekçi, A. (2002). Adölesanlarda gebelik sorunlarının ve benlik

saygısının incelenmesi. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 16 (3),

189-196.

Shaw, M., Lawlor, D.E., and Najman, J.M. (2006). Teenage children of teenage

mothers: psychological, behavioural and health outcomes from an

Australian prospective longitudinal study. Social Science and Medicine, 62

(6), 2526-2539.

Sır, A., Kaya, İ., Kaya, C.M., ve Bez, Y. (2012). Erken Yaş Evlilikleri: Diyarbakır

Örneği. Uluslararası Katılımlı Kadına ve Çocuğa Karşı Şiddet Sempozyumu.

37-53.

Sivaslıoğlu, S. (2015). Ergen gebelerin sosyodemografik özellikleri ve kendilik

algıları (Yayımlanmamış doktora tezi). Gazi Üniversitesi, Ankara.

Steinberg, L. (2005). Ergenlik (F.Çok, Çev.). Ankara: İmge Yayınları.

Strat, Y.L., Dubertret, C., and Foll, L.B. (2011). Child marriage in the United States

and its association with mental health in women. Journal of American

Academy of Pediatrics, 128, 524-530.

Süslü, D.P. (2002). Çalışan ve öğrenci ergenlerde kimlik duygusu kazanımının

araştırılması (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Ankara Üniversitesi,

Ankara.

Şahin, G., ve Sürücü, A. (2011). Yetiştirme yurtlarında yaşayan ergenlerde bağlanma

ve kimlik. Journal of New World Sciences Academy, 6 (1), 1318-1334.

Page 120: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

106

Şen, S., ve Kavlak, O. (2011). Çocuk gelinler: erken yaş evlilikleri ve adolesan

gebeliklere yaklaşım. Aile ve Toplum Dergisi, 12 (7), 35-44.

Temel F., ve Aksoy A., B. (2010). Ergen ve Gelişimi Yetişkinliğe İlk Adım. Ankara:

Nobel Yayın.

Tolan, B. (1991). Aile, Cinsiyet ve Cinsel Roller. Türk Aile Ansiklopedisi. Ankara:

T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu.

Todd, D.Y. (2007). Emotional and cognitive changes during adolescence. Current

Opinion in Neurobiology, 17, 251–257.

Türk Dil Kurumu. (2016). Türkçe sözlük. Ankara: Türk Dil Kurumu.

Türk Medeni Kanunu. (2001). T. C. Resmi Gazete, 4721, 22 Kasım 2001.

Türkbay, T., Özcan, C., Doruk, A., ve Sekmen, K. (2005). Ergenlerde kimlik

bocalaması üzerine cinsiyetin etkisi. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı

Dergisi, 12 (2), 69-74.

UNICEF (2005). Early marriage a harmful traditional practice: a statistical

exploration. New York: UNICEF.

Uzman, E. (2002). Sosyal destek düzeyleri farklı üniversite öğrencilerinin bazı

değişkenlere göre kimlik statüleri. (Yayınlanmamış doktora tezi). Hacettepe

Üniversitesi, Ankara.

Varan, A. (1990). Liseli gençlerin kimlik statülerinin cinsiyet, yaş ve sosyal-çevre

açısından incelenmesi. (Yayımlanmamış doktora tezi). Hacettepe Üniversitesi,

Ankara.

Verschueren, M., Rassart, J., Claes, L., Moons, P., and Luyckx, K. (2017). Identity

statuses throughout adolescence and emerging adulthood: a large-scale study

into gender, age, and contextual differences. Psychologica Belgica, 57 (1), 32-

42.

Whitman, T.L., Borkowski, J.G., Keogh, D.A., and Weed, K. (2001). Interwoven lives

adolescent mothers and their children. United States: Research Monographs ın

Adolescence.

Yiğit, T. (2015). Feminist sosyal hizmet yaklaşımı bağlamında ataerkil ideoloji ve erken

evlilikler. (Yayımlanmamış doktora tezi). Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

Yozwiak, J.A. (2010). Postpartum depression and adolescent mothers: a review of

assesment and treatment approaches. Journal of Pediatric and Adolescent

Gynecology, 23 (3), 172-178.

Yörükoğlu, A. (2004). Gençlik Çağı, Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunlar. İstanbul: Özgür

Yayınları.

Page 121: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

107

Yüksel, Kaptanoğlu, İ., ve Ergöçmen, B. (2012). Çocuk gelin olmaya giden yol.

Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 15 (2) , 128-161.

Yüzbaşı, Vural, D. (2012). Türkiye’de beliren yetişkinlik: Yetişkinlik kriterlerinin ve

yetişkinlik statülerinin incelenmesi. (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Ege

Üniversitesi, İzmir.

Page 122: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

108

FORMLAR

EK-A: DEMOGRAFİK BİLGİLER

Değerli katılımcılar,

Bu araştırma Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Psikolojisi

Bölümü Yüksek Lisans Tez Çalışması kapsamında planlanmıştır. Araştırma

kapsamında; 16-19 yaş dönemindeki ergenler ve 20-24 yaş grubundaki beliren

yetişkinlerin çocuk sahibi olma ve olmama durumlarına göre kimlik gelişimlerinin

incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla sizden Kişisel Bilgi Formunu ve Kimlik

Gelişiminin Boyutları Ölçeğini doldurmanız istenmektedir. Formda verdiğiniz bütün

bilgiler gizli kalacaktır. Sizden beklenen görüşlerinizi içtenlikle belirtmenizdir. Lütfen

aşağıda yer alan maddeleri dikkatlice okuyunuz ve size en uygun olan tanımlamayı

işaretleyiniz.

Katkılarınız için teşekkür ederim.

Reyhan PEHLİVAN

Ankara Üniversitesi

Eğitim Psikolojisi YL Öğrencisi

Page 123: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

109

KİŞİSEL BİLGİ FORMU

1. Doğum Yeri ve Tarihiniz:…………………………………………..

2. Öğrenim Durumunuz:

Okur-yazar değil Okur-yazar İlkokul

Ortaokul Lise Yüksekokul

Üniversite Lisansüstü

3. Çalışma Durumunuz:

Çalışıyorum Çalışmıyorum

4. Mesleğiniz:…………………………………………………………….

5. Gelir Durumunuz:

Gelirim Var

Gelirim Yok : a) Aileye Bağımlı b) Eşe Bağımlı

c) Sosyal Yardımlar d) Diğer………

Aylık Toplam Geliriniz:

0-1.000 TL 1.000-2.000 TL 2.000-3.000 TL

3.000-5.000 TL 5.000 TL ve üzeri

6. Medeni Durumunuz:

Evli Bekâr Birlikte yaşıyor

Boşanmış

Evli iseniz ; (Evli değilseniz; 19.sorudan devam ediniz)

7. Evlenme Şekliniz:

Anlaşarak Görücü Usulü Diğer……….

8. Nikâh Türünüz:

Sadece resmi-nikâhlı Sadece imam-nikâhlı

Hem resmi hem imam-nikâhlı

Page 124: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

110

9. Kaçıncı Evliliğiniz:…………………………………………………

10. İlk Evlilik Yaşınız:…………………………………………………

11. İlk Evlilik Süreniz:…………………………………………………

12. Son Evlilik Yaşınız:………………………………………………...

13. Son Evlilik Süreniz:………………………………………………..

14. Eşinizin Kaçıncı Evliliği:…………………………………………..

15. Eşinizin İlk Evlilik Yaşı:…………………………………………..

16. Eşinizin İlk Evlilik Süresi:………………………………………....

17. Eşinizin Son Evlilik Süresi:………………………………………..

18. Ebeveynlerinizin Evlilik Yaşları Anne: Baba:

(Evli iseniz; 23.sorudan devam ediniz )

19. Partneriniz (Birlikte olduğunuz kişi):

Var Yok

Partneriniz var ise;

20. Partnerinizle birlikte mi yaşıyorsunuz?

Evet Hayır

Partnerinizle birlikte yaşıyor iseniz;

21. Partnerinizle ne kadar süredir birlikte yaşıyorsunuz?.......................

22. Eşinizin/Partnerinizin Doğum Yeri ve Tarihi:……………………….

23. Eşinizin/Partnerinizin Öğrenim Durumu:

Okur-yazar değil Okuryazar İlkokul

Ortaokul Lise Yüksekokul

Üniversite Lisansüstü

24. Eşinizin/Partnerinizin Çalışma Durumu:

Çalışıyor Çalışmıyor

Page 125: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

111

25. Eşinizin/Partnerinizin Mesleği:…………………………………….

26. Eşinizin/Partnerinizin Aylık Toplam Geliri:

0-1.000 TL 1.000-2.000 TL 2.000-3.000 TL

3.000-5.000 TL 5.000 TL ve üzeri

27. Çocuk Sahibi Olma Durumunuz:

Var Yok

Çocuğunuz var ise; (Çocuğunuz yok ise; 32. soruya geçiniz)

28. İlk Çocuk Sahibi Olduğunuz Yaş:…………………………………….

29. Çocuk Sayınız:………………………………………………………….

30. Çocuklarınızın Yaşları:…………………………………………….......

31. Evde sizin dışınızda kimler yaşıyor?

Eşim/Partnerim Çocuğum/Çocuklarım

Kayınvalide/kayınpeder Görümce Kayınbirader

Elti Kendi annem/babam

Kardeş/Kardeşler Diğer…………..

Kişisel Bilgi Formunu Tamamladınız! İlginiz ve desteğiniz için teşekkür ederim.

Şimdi Kimlik Gelişiminin Boyutları Ölçeğine geçebilirsiniz.

Page 126: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

112

EK-B: KİMLİK GELİŞİMİNİN BOYUTLARI ÖLÇEĞİAşağıda sizin kendinizi tanımlamanıza ilişkin 25 ifade bulunmaktadır. Lütfen her bir ifadenin

sizi ne kadar tanımladığını, ifadenin yanında verilen kutucuğu işaretleyerek belirtiniz. Her ifade için yalnızca bir kutucuğu işaretleyiniz.

Kesinliklekatılmıyorum

(1)

Katılmıyorum(2)

Ne katılmıyorum

Ne katılıyorum(3)

Katılıyorum(4)

Kesinlikle katılıyorum

(5)

1.Yaşamımda izleyeceğim yöne kararverdim.

2.Gelecekte yapacaklarımla ilgiliplanlarım var.

3.Yaşamımda hangi yolu izleyeceğimibiliyorum.

4.Gelecekte yapacaklarıma ilişkindüşüncem var.

5.Yaşamımda ne yapacağım konusundaseçimimi yaptım.

6.Yaşamımda izleyebileceğim farklı yollarhakkında etkin biçimde düşünürüm.

7.Gelecekte yapabileceğim farklı şeylerhakkında düşünürüm.

8.Bana uyabilecek birtakım farklı yaşambiçimlerini göz önünde bulunduruyorum.

9.İzleyebileceğim farklı amaçlar hakkındadüşünürüm.

10.Benim için iyi olabilecek farklı yaşambiçimleri hakkında düşünüyorum.

11.Yaşamda gerçekten elde etmekistediklerim konusunda kuşkularım var.

12.Gelecekte yapmak istediklerimkonusunda endişeliyim.

Page 127: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

113

Kesinliklekatılmıyorum

(1)

Katılmıyorum(2)

Ne katılmıyorum

Ne katılıyorum(3)

Katılıyorum(4)

Kesinlikle katılıyorum

(5)

13.Yaşamımda izlemek istediğim yönüarayıp duruyorum.

14.Yaşamımın ne yönde olmasıgerektiğini merak ediyorum.

15.Yaşamımda izleyeceğim yönüdüşünmemek benim için zor.

16.Gelecekle ilgili planlarım, gerçek ilgive değerlerimle örtüşüyor.

17.Gelecekle ilgili planlarım bana güvenveriyor.

18.Gelecekle ilgili planlarımın olması,kendime güven duymamı sağlıyor.

19.Yaşamıma vermek istediğim yönünbana gerçekten uygun olacağını hissediyorum.

20.Gelecekle ilgili planlarımın benim içindoğru olduğundan eminim.

21.Gelecek için yaptığım planlar üzerinedüşünürüm.

22.Gelecekle ilgili yapmış olduğumplanlar hakkında başkalarıyla konuşurum.

23.Yaşamım için belirlediğim hedeflerinbana gerçekten uyup uymadığını düşünürüm.

24.Yaşamımda izlemeyi planladığım belliyön hakkında başkalarının ne düşündüğünü anlamaya çalışırım.

25.Gelecek planlarımın gerçekten neistediğimle uyuşup uyuşmadığını düşünürüm.

Page 128: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

114EK-C: ARAŞTIRMA İZİN ONAYI

Page 129: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

115

Page 130: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

116

Page 131: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

117EK-D: ETİK KURUL İZİN FORMU

Page 132: ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32905/468232.pdf · Bu çalımada, erken yata evlenmi ve çocuk sahibi olmu e rgen ve beliren

118