ANIYORUZ” - klasikmuzik.boun.edu.tr filearyası “Una furtiva lagrima” SÜRE: 5 dakika Muzaffer...
Transcript of ANIYORUZ” - klasikmuzik.boun.edu.tr filearyası “Una furtiva lagrima” SÜRE: 5 dakika Muzaffer...
12 A R A L I K 2 018 ÇA R Ş A M BA 19:3 0
“ZEHRA YILDIZ’I ANIYORUZ”
Burcu Uyar soprano Caner Akgün bariton
Muzaffer Soydan tenor Barbora Fritscher Hitay mezzo-soprano
Christian Koch piyano
Albert Long Hall Klasik Müzik Konserlerinin gerçekleşmesini mümkün kılan ana destekçimiz T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na teşekkür ederiz.
Ana Destekçi
Ulaşım Destekçisi
P R O G R A M
Programda değişiklik yapma hakkı saklıdır. Konserlerimizde ses ve görüntü kaydı yapılması, konser esnasında fotoğraf çekilmesi kesinlikle yasaktır.
RUGGERO LEONCAVALLO (1857-1919)
Palyaçolar operasından Intermezzo SÜRE: 4 dakika Christian Koch
ANTONIO VIVALDI (1678-1741)
Bajazet (Il Tamerlano) operasından Irene’nin aryası “Sposa son disprezzata” – SÜRE: 6 dakika Zehra Yıldız, CD’den ses kaydı
JULES MASSENET (1842-1912)
Hérodiade operasından Hérod’un aryası “Vision fugitive”
SÜRE: 5 dakika Caner Akgün
CAMILLE SAINT-SAËNS (1835-1921)
Samson et Dalila operasından Dalila’nın aryası “Mon cœur s’ouvre à ta voix” – SÜRE: 6 dakika Barbora Fritscher Hitay
GAETANO DONIZETTI (1797-1848)
Aşk İksiri operasından Nemorino’nun aryası “Una furtiva lagrima” SÜRE: 5 dakika Muzaffer Soydan
ANTONÍN DVOŘÁK (1841-1904)
Rusalka operasından Rusalka’nın aryası “Měsíčku na nebi hlubokém” SÜRE: 7 dakika Burcu Uyar
JACQUES OFFENBACH (1819-1880)
Hoffmann’ın Masalları’ndan Giulietta ile Nicklausse’ın düeti “Barcarolle” SÜRE: 4 dakika
Barbora Fritscher Hitay ve Burcu Uyar
GIACOMO PUCCINI (1858-1924) La Bohème operasından Mimi’nin aryası “Si, mi chiamano Mimi” SÜRE: 5 dakika Burcu Uyar
GIACOMO PUCCINI (1858-1924)
La Bohème operasından Mimi ile Rodolfo’nun düeti “O soave fanciulla” – SÜRE: 4 dakika Muzaffer Soydan ve Burcu Uyar
GIOACCHINO ROSSINI (1792-1868)
Sevil Berberi operasından Figaro’nun aryası “Largo al factotum” SÜRE: 5 dakika Caner Akgün
GIACOMO PUCCINI (1858-1924)
Madam Butterfly operasından Pinkerton’un aryası “Addio, fiorito asil” SÜRE: 2 dakika Muzaffer Soydan
RICHARD STRAUSS (1864-1949)
Ariadne auf Naxos (Op. 60) operasından Bestecinin (Der Komponist) aryası “Sein wir wieder gut” SÜRE: 2 dakika Barbora Fritscher Hitay
GIUSEPPE VERDI (1813-1901)
Rigoletto operasından Gilda ile Rigoletto’nun düeti “Sì! Vendetta, tremenda vendetta!” SÜRE: 3 dakika Burcu Uyar ve Caner Akgün
I. YARI II. YARI
ZEHRA YILDIZ KAYAN BİR YILDIZDI
Yirmi bir yıl önce kaybettiğimiz opera sanatçımız Zehra Yıldız için
yalnız opera ve sanat dünyası değil bütün Türkiye yas tutmuştu. Bu
harika sanatçı en son Heidelberg’deki Fidelio temsilinde başrol oynamış,
bir beyin kanaması sonucu orada yaşama veda etmişti. Acı haber
Türkiye’deki gibi Avrupa basınında da yer aldı. Uzun zaman onu Avrupa
sahnelerindeki dostları da bizler kadar andılar. Eşi, opera sanatçısı Süha
Yıldız, ölümünün ardından Zehra’nın adına bir vakıf kurulmasına öncülük
etti; bu vakıf, bugüne kadar düzenlediği Zehra’yı Anma Konserleri’yle,
genç operacılara burslar sağlamaya ve Zehra’nın adını yaşatmaya çalıştı.
Her yıl Aralık ayında düzenlenen Zehra’yı Anma Konserlerinde tam 20
yıldır yeni gençleri takdim etmenin gururunu yaşadık. Bu dinletiler,
uluslararası üne kavuşan kimi operacımızın ilk sahne deneyimi oldu.
Örneğin bas Burak Bilgili gibi dünyanın doruklarına tırmanmış bir
operacıya destek verdi. Yirmi bir yıl içinde nice genç, Zehra’yı anma
konserlerinden başlayarak dünyanın çatısına tırmandı.
Bu yıl da tam onun ölümüne tesadüf eden 12 Aralık gecesi, bir zamanlar
konser verdiği Albert Long Hall sahnesinde onu anıyoruz. Solistlerimiz
arasında artık çok ünlenmiş sanatçılarımız var. Şarkılar arasında ise
Zehra’nın söylediği aryalar ve düetler var.
Zehra’nın daha oynayacak çok rolü, söyleyecek çok şarkısı vardı. Yıllardır
anma gecelerinde bize tanıştırdığı gençlerle mutlaka o da çok gurur
duyuyordur.
Evin İlyasoğlu
Mütevelli Heyeti Başkanı
Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfı
BURCU UYAR soprano
Piyano ve gitar çalıştıktan sonra şan öğrenimi görmeye başlayan Burcu
Uyar, konservatuvar yıllarında ödüller derleyerek dikkat çekti. Offenbach’ın
Hoffmann’ın Masalları eserinde Olympia rolü ile İzmir Operası’nda sahneye
çıkan Uyar, daha sonra Marsilya’daki bir opera stüdyosunda ses tekniğini
geliştirip müzik bilgisini derinleştirdi.
Fransa’da Wolfgang Amadeus Mozart’ın Sihirli Flüt operasında Gece
Kraliçesi’ni canlandırarak ilk başrolünü seslendirdi. Bu temsili Berlin,
Hamburg, Leipzig, Stuttgart, Düsseldorf, Salzburg, Milano, Floransa,
Roma, Bari, Padoue, Nantes, Tours, Marsilya, Toulon, Atina, Tel Aviv,
Gand, Liège, Londra ve Kopenhag’daki temsiller takip etti.
Düzenli olarak Mozart’ın Sihirli Flüt’ünde Gece Kraliçesi, Gaetano
Donizetti’nin Lucia di Lammermoor’unda Lucia, Giuseppe Verdi’nin La
Traviata’sında Violetta, Charles Gounod’nun Romeo ve Jülyet’tinde Jülyet,
Massenet’in Manon’unda Manon, Giuseppe Verdi’nin Rigoletto’sunda
Gilda, Mozart’ın Don Giovanni’sinde Donna Anna, Giacomo Puccini’nin
La Bohème’inde Mimi ve Antonin Dvořák’ın Rusalka’sında Rusalka
başrollerini seslendiren Uyar’ın repertuvarında 40’tan fazla başrol
karakteri bulunuyor.
Bu yıl İstanbul'da Leyla Gencer anısına düzenlenen konserde İstanbul
Borusan Filarmoni Orkestrası eşliğinde Gaetano Donizetti’nin Anna
Bolena’sındaki Anna Bolena rolünü yorumlayan soprano, 9. Uluslararası
İstanbul Opera Festivali’nde Verdi’nin La Traviata operasında Violetta rolü
ile sahnedeydi.
CANER AKGÜN bariton
1981 Zonguldak doğumlu Caner Akgün, müzik çalışmalarına 1999’da
girmiş olduğu Kültür Bakanlığı Çoksesli Gençlik Korosu’nda başladı.
2001 yılında kabul edildiği Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet
Konservatuvarı Opera-Şan Anasanat Dalı’nda şan çalışmalarını Eralp
Kıyıcı ve Prof. Mustafa Yurdakul ile devam ettirdi.
Mayıs 2006’da Profesyonel Ses Derneği’nin düzenlediği Genç Ses
Yarışması’nda üçüncülük ödülü kazandı. Şubat 2007’de Sedat-Güzin
Gürel Eğitim ve Sanat Vakfı’nın düzenlemiş olduğu lied yarışmasında
mansiyon ödülüne layık görüldü. 9. Siemens Opera Yarışması’nda üçüncü
geldi; 2007’de Arnavutluk’un Tiran kentinde düzenlenen Marie Kraja
Şan Yarışması’nda finale kaldı. 2008’de Alsancak Rotary Kulübü ve
İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin ortaklaşa düzenlediği 1. Genç Solistler
Yarışması’nda ikincilik ödülü aldı. Haziran 2011’de Semiha Berksoy Opera
Vakfı tarafından “Yılın En İyi Genç Kuşak Opera Sanatçısı” seçildi. Aynı
yılın Kasım ayında İstanbul Caddebostan Kültür Merkezi’nde Vincenzo
Bellini oda şarkılarını Türkiye’de ilk defa seslendirdi. Ertesi yıl düzenlenen
7. Leyla Gencer Şan Yarışması'nda finale kaldı.
Eylül 2007’de İstanbul Devlet Operası’na kabul edilen Akgün, G. Verdi’nin
La Traviata operasında Giorgio Germont, yine Verdi’nin Falstaff operasında
Ford, C. Gounod’un Faust operasında Valentin, G. Rossini’nin Sevil Berberi
operasında Figaro, W. A. Mozart’ın Figaro’nun Düğünü operasında Kont
Almavira, G. Puccini’nin La Bohème operasında Marcello, G. Donizetti’nin
Don Pasquale operasında Dottore Malatesta, W. A. Mozart’ın Sihirli Flüt
operasında Papageno, G. Donizetti’nin Aşk İksiri operasında Belcore, G.
Rossini’nin La Cenerentola operasında Dandini, G. Rossini’nin İtalya’da
bir Türk operasında Şair, A. Salieri’nin Önce Müzik Sonra Söz operasında
Şair ve G. Menotti’nin Telefon operasında Ben rollerini seslendirdi. 20.
Uluslararası İstanbul Barok Festivali’nde İstanbul Barok Orkestrası
eşliğinde Handel’in “Apollo ve Daphne” adlı sahne kantatında Apollo
rolündeydi.
Ayrıca C. Orff Carmina Burana, W. A. Mozart Requiem, L. Bacalov Misa
Tango, C. R. Rey Özyurt Oratoryosu, A. Karlıbel Yahya Kemal Oratoryosu
(Dünya Prömiyeri), N. Kodallı Atatürk Oratoryosu, A. A. Saygun Eski Üslupta
Kantat eserlerini CSO, Antalya Devlet Senfoni, Bursa Devlet Senfoni,
Astana Devlet Senfoni, C.R.R Orkestrası, Orkestra ‘Sion ve İstanbul Devlet
Opera ve Balesi Orkestraları eşliklerinde seslendirdi.
Caner Akgün, halen çalışmalarını İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde
solist sanatçı olarak sürdürmektedir.
MUZAFFER SOYDAN tenor
1989 Tekirdağ doğumlu Muzaffer Soydan, müzik öğrenimine Tekirdağ
Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü’nde başladı. Daha sonra
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü’nde
okumaya hak kazandı. Borusan Filarmoni, İstanbul Filarmoni, İstanbul
Senfoni ve Nâzım Hikmet Korolarında korist olarak görev yaptı.
Elena Flipova ve Amelie Felle’in ustalık sınıflarına katıldı. 18. Zehra Yıldız
Anma Gecesi konserinde, şef Cem Mansur’un yönettiği ZYV Orkestrası
eşliğinde solist olarak görev aldı.
2017/2018 sezonu itibariyle İstanbul Devlet Opera ve Balesi Koro Sanatçı
olarak göreve başlayan Soydan şimdi, İDOB solist sanatçısı Caner Akın ile
şan öğrenimine, Yekta Kara ile sahne çalışmalarına devam ediyor.
BARBORA FRITSCHER HİTAY mezzo-soprano
Çek Cumhuriyeti doğumlu Barbora Fritscher Hitay, yetiştiği şehir
Olomouc’taki Palacky Üniversitesi’nde Alman Dil ve Edebiyatı bölümünde
okurken şan öğrenimine başladı. 2009 yılında Ostrava Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi’nde Klemens Slowioczek’ın sınıfından takdir derecesi
ile mezun oldu. Buradaki öğrenimi süresince Ostrava Ulusal Moravya-
Silezya Operası’nda aldığı değişik rol tekliflerinin yanı sıra, 2008 ve
2009 yıllarında Ostrava Janáček Filarmoni Jeunesses Musicales projesi
kapsamında düzenlenen öğrenci yarışmalarını kazandı.
2009-2013 yılları arasında Ústí nad Labem şehrinde yer alan Kuzey
Bohemya Opera ve Balesi’nde solist olarak çalışan Barbora, 2013 yılında
Oktavian (Rosenkavalier) rolü için açılan sınavı kazanarak Almanya
Freiberg şehrindeki Orta Saksonya Operası’nda solist olarak çalışmaya
başladı. Çalıştığı iki opera evinde de birçok opera, operet ve müzikal
rollerini mezzo-soprano olarak seslendirdi.
Repertuvarında Dorabella, Dulcinée, Fenena, Maddalena, Olga ve Polina
gibi kadın rollerinin yanı sıra, Oktavian, Hänsel, Romeo, Cherubino,
Nicklausse ve Orlofsky gibi erkek rolleri de bulunan Barbora Fritscher
Hitay, bugüne dek Çek Cumhuriyeti, Almanya ve İsviçre’de birçok senfoni,
oda müziği konserleri ve de resitaller verdi.
2008 yılında Czech Ensemble Baroque ile Znaim Müzik Festivali için
Vivaldi’nin Dorilla in Tempe’sinde Nomio olarak sahnedeydi. 2012’de
Prag’da diğer uluslararası solistlerle beraber şef Marcello Rota yöneti-
mindeki Ulusal Çek Senfoni Orkestrası ile Napoliten şarkılar konseri verdi.
2012-2014 arasında açık hava prodüksiyon dizisinde Çek Cumhuriyeti’nde
çeşitli bölgelerdeki kalelerde Carmen ve La Traviata eserlerini seslendirdi.
Prag Ulusal Operası’nın opera festivalinde, 2011 ve 2013’te, Fenena ve
Nicklausse rollerini canlandırdı.
2013 ve 2016 yıllarında Cenevre ve Zürih şehirlerinde resitaller verdi.
2014/2015 yıllarında Almanya ve Çek Cumhuriyeti’nde Beethoven’ın 9.
Senfoni’sinde solist olarak yer aldı, 2017’de Michael Tippett’in A Child of
Our Time savaş oratoryosunda ve Mozart Requiem’de söyledi.
2017 sezonu itibariyle İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde solist olarak
çalışmaya başlayan sanatçı, gala konserleri ile birlikte Verdi’nin Falstaff
eserinde Meg Page rolünde Türkiye’deki ilk temsilini gerçekleştirdi.
CHRISTIAN KOCH piyano
Avusturyalı piyanist ve org sanatçısı Christian Koch 15 yaşından lied,
opera ve kilise eserlerinde şancılara eşlik ediyor. Bu alanda uzmanlaşmış
ve saygınlık kazanmış bir isim. Ayrıca bir vokal koçu ve mentor. Yıllarca
Nikolaus Harnoncourt, Daniel Harding, Réné Jacobsi, Pierre Boulez ve
Valery Gergiev gibi şeflerin opera temsillerinde onların sağ kolu olmuş bir
korrepetitör.
Bugüne dek iş birliği yaptığı müzisyenler arasında Thomas Hampson,
Bernarda Fink, Luca Pisaroni, Florian Bösch, Michael Schade, Annette
Dasch, Patricia Petibon, Giorgio Berrugi, Tommi Hakala, Dorothea
Röschmann, Daniel Schmutzhard, Daniel Behle, Natalia Ushakova, Annely
Peebo ve Alexandra Reinprecht yer alıyor.
Musikverein Wien, Wiener Konzerthaus, Volksoper Wien, Londra Wigmore
Hall, Paris Salle Pleyel, Amsterdam Concertgebouw, Barselona Palau de la
Musica Catalana ve Berlin Philharmonie gibi prestijli konser salonlarının;
Schleswig-Holstein, Wiener Festwochen ve Schubertiade Schwarzenberg
gibi dünyaca ünlü festivallerin aranan adamı.
Sanatçı, Eylül 2017’den beri Özel Viyana Müzik ve Sanat Üniversitesi’nde
(MUK) vokal topluluk ve vokal eşliği başlıkları altında ders vermekte.
RUGGERO LEONCAVALLO 1857-1919
Napoli doğumlu opera bestecisi ve libretto
yazarı Ruggero Leoncavallo Napoli’nin
köklü müzik okullarının sonuncusu olan San
Pietro a Majella Konservatuvarı’nda öğrenim
gördü, sonra Bolonya Üniversitesi’nde ünlü
şair Giosuè Carducci’nin öğrencisi oldu. Mısır
Dışişleri Bakanlığı Basın Dairesi Başkanı olan
amcasının daveti üzerine Kahire’ye gitti ve
burada hem piyanist hem de piyano öğretmeni
olarak çalıştı. Mısır’daki ayaklanmalar sonrası
Paris Montmartre’a taşındı. Bu dönemde
Fransız romantik şairi Alfred de Musset’nin
bir şiirinden yola çıkarak Mayıs Gecesi (La
Nuit de Mai) adlı senfonik şiiri yazdı. Başarı
kazanan eserin getirdiği parayla Fransız eşini
de yanına alarak Milano’ya taşındı ve burada
operalar yazmaya başladı. En çok Palyaçolar
(1892) adlı operasıyla ünlendi. Diğer çok
bilinen bir eseri ise Enrico Caruso’nun dünyaya
tanıttığı “Mattinata” oldu.
Leoncavallo, bir prolog ve iki perdeden oluşan
Palyaçolar adlı operasını, Pietro Mascagni’nin
başarı kazanan Cavalleria rusticana (Köylü
Namusu) adlı operasına cevaben yazmıştır.
Öyküsünü bir zamanlar kendi evlerinde
yaşanmış gerçek bir cinayetten alır: Evlerinde
çalışan bir hizmetli, onunla aynı köylü kızından
hoşlanan başka bir adam ve onun erkek kardeşi
tarafından öldürülmüş, olay aydınlanınca, ceza
davasını Leoncavallo’nun hâkim olan babası
bizzat yürütmüştü.
Eserin ilk temsili 21 Mayıs 1892’de, Milano’daki
Teatro Dal Verme’de, şef Arturo Toscanini’nin
yönetiminde gerçekleşmiştir.
ANTONIO VIVALDI 1678-1741
Barok Çağ’ın temel bestecilerinden biri olan ve
özellikle konçerto türüne büyük katkıları olan
Antonio Vivaldi’nin konçertoları yeni buluşlar,
ritmik canlılık, solo ve orkestra topluluğu
arasındaki renk bağdaşması, dramatik gerilim
ve biçim netliği açısından çok alımlıdır.
Vivaldi’nin ölümünden sonra tüm Avrupa
kitaplıklarına, özel koleksiyonlara ve saraylara
dağılan eserleri ancak 20. yüzyılda tekrar gün
ışığına çıkmıştır.
Vivaldi’nin 1735’te tamamladığı ve librettosunu
Agostino Piovene’nin kaleme aldığı Beyazid
(Bajazet) operası ilk kez Verona’da, karnaval
mevsiminde sahnelenmiştir. Üç perdelik eserin
uvertür bölümünde 3 bölümlük bir sinfonia
yer almaktadır. Daha önemli bir özelliği ise
şudur: Eserde iyi kalpli karakterlerin aryaları
bizzat Vivaldi imzasını taşırken, kötü kalpli
karakterlerin aryaları diğer bestecilerin
aryalarından bir pastiş, yani derlemedir. Timur
Lenk’e esir düşen I. Beyazid’in öyküsünü
anlatan eserin kötü kalpli karakterlerinden
biri olan Irene’nin söylediği ünlü “Sposa son
disprezzata” adlı arya da haliyle Vivaldi’ye ait
değildir. Geminiano Giacomelli'nin bir yıl önce
yazdığı La Merope adlı operasındandır.
JULES MASSENET 1842-1912
Zamanının en iyi melodi besteleyen
müzisyeni olarak bilinen Massenet, Paris
Konsevatuvarı’nda öğrenim görürken önceleri
kendini gösterememiş, ama 1852'de David
Rizzio adlı kantatı Büyük Roma Ödülü’nü
kazanınca dikkatleri üstüne çekmiştir.
Genellikle opera besteciliği ile ünlenen
Massenet’nin en başarılı eserleri Manon
(1884), Werther (1892) ve Thaïs (1894)
olmuştur. Bale eserleri de çok ünlüdür.
Massenet’nin dört perdelik operası Hérodiade
ilk kez 1881’de Brüksel’deki Monnaie
Tiyatrosu’nda sahnelenmiştir. Baptist John,
Salome, Herod Antipas ve Herodias’ı anlatan
librettoyu Paul Milliet ve Henri Grémont
yazmış olup, Gustave Flaubert’in Hérodias
adlı novellasını örnek almışlardır. Haliyle
oyun, Richard Strauss’un Oscar Wilde’ın
metninden yola çıkarak yazdığı Salome kadar
psikolojik ve kanlı bir anlatım sunmaz.
CAMILLE SAINT-SAËNS 1835-1921
Paris’te doğmuş, 2 yaşındayken mutlak kulağa
sahip olduğu keşfedilmiş, 3 yaşında okumayı
öğrenmiş, 5 yaşında ilk halk konserini vermiş,
7 yaşındaysa Latinceyi sökmüş bir harika
çocuktur. Konçertoları ve birçok oda müziği
eseri çalış tekniği açısından yüksek bir ustalık
ister. Piyano eserleriyse tarz olarak Liszt ile
Ravel arasında konumlanır. Samson et Dalila
adlı operasından sonra 19. yüzyıl sonu, 20.
yüzyıl başı Fransız müziğinde yeni bir çığır
açılmış; söz konusu alandaki üretimler Wagner
etkisinden kurtulmuştur.
Samson et Dalila 3 perdelik ve 4 sahnelik
bir grand opera’dır. Fransızca librettosu
Ferdinand Lemaire tarafından kaleme
alınmıştır. İlk kez 1877’de Weimar’da bugünkü
Staatskapelle Weimar’da sahnelenmiştir.
Konusunu Eski Ahit’in Hâkimler Kitabı’ndaki
16. bölümünde yer alan Samson ve Delilah
efsanesinden alır. İkinci perdesindeki aşk
sahnesi için yazılmış aryaları sayesinde klasik
müzik sahneleri Fransız operasıyla tanışmıştır.
Söz konusu sahnede yer alan iki ünlü aryadan
birisi bu akşam dinleyeceğimiz “Mon cœur
s’ouvre à ta voix”dır (Kalbim senin sesine
doğru kendini açar).
GAETANO DONIZETTI 1797-1848
Yoksul bir ailenin çocuğu olarak Kuzey
İtalya’da doğan Donizetti, ailesinin
zorlamasıyla Avusturya ordusuna yazdırılır.
Orduda müzik yeteneği keşfedilir ve ilk
operalarını orada yazar. 1830’da yazdığı Anna
Bolena ilk üne kavuşan operasıdır. 19. yüzyıl
operasına Romantik Dönem’in özelliklerini
yerleştiren ilk besteci olarak bilinir. 70 kadar
opera bestelemiştir. Dramatik gerilimi, melodi
ve armoni çizgisindeki bütünlüğü, orkestra ve
insan sesi renklerini kullanımdaki ustalığıyla
operanın büyük ismi Verdi’ye öncülük etmiştir.
Ayrıca ciddi opera ile gülünçlü opera türlerini
başarıyla kaynaştırmıştır.
Donizetti Aşk İksiri (L’Elisir d’Amore) adlı iki
perdelik bu komik operasını, Felice Romani’nin
librettosu üzerine bestelemiştir. İlk kez 1932’de,
Milano’da sahnelenen yapıtın öyküsü, 19.
yüzyıl başında bir İtalyan köyünde yaşayan
genç Nemorino’nun âşık olduğu güzel ve
zengin Adina’yı etkileyebilmek için köye gelen
bir şarlatandan aşk iksiri satın almasıyla başlar.
ANTONÍN DVOŘÁK 1841-1904
Bohemya’nın yetiştirdiği en büyük besteci olan
Dvořák, 19. yüzyıl senfoni ve oda müziğinin
başlıca temsilcilerindendir. Hemen hemen
her yapıtına kendi folklorik renklerini katmış,
o zamana dek Alman-Avusturya kültürü
egemenliğindeki senfonik müzik dünyasına
yeni bir soluk getirmiştir. Bestelerinde taze,
canlı ve dinleyiciyi hemen kavrayıveren bir
coşku vardır.
Dvořák hem öğrencilik yıllarında, hem de
daha sonraları opera orkestralarında viyola
çalmış, haliyle Mozart, Weber, Rossini,
Lortzing, Verdi, Wagner ve Smetana’nın birçok
operasını ezberine kazımıştır. Bestecinin 9.
operası olan Rusalka’nın Çekçe librettosu şair
Jaroslav Kvapil tarafından kaleme alınmış olup,
Karel Jaromír Erben ve Božena Němcová’nın
masallarından esin almıştır. Slav mitolojisine
göre Rusalka, göllerde veya nehirlerde yaşayan
bir su perisidir. Bu akşam eserin en ünlü aryası
olan “Měsíčku na nebi hlubokém”i (Mehtap
Şarkısı) dinleyeceğiz.
JACQUES OFFENBACH
1819-1880
Jacques Offenbach Köln’de fakir bir müzik
öğretmeninin oğlu olarak dünyaya gelmiş,
altı yaşında kemana başlamış, o sırada
bölgesinde konservatuvar olmadığı için
Paris’e gidip özel bir okula girmiş ve on ay
içinde bu okulu bırakarak Opéra Comique
Orkestrası’nda çalmaya başlamıştır. Paris’te
Alman besteci Flotow’un yardımıyla 1839’da
ilk halk konserini veren sanatçı, lied’ler, La
Fontaine’in masallarından uyarladığı parodiler
yazmıştır. 1849’da Théâtre Français’e şef
olduğu dönemde bazı ünlü yapıtlarını ortaya
çıkarmıştır. 1855’te küçük kadrolu, alaycı,
minyatür operalarını sahneleyebileceği bir
salona, Bouffes Parisiens’e kavuşmuş; 1858’e
dek sahne yönetimi, artistlerin seçimi gibi
türlü işlerle uğraşmıştır. 30 kadar tek perdelik
oyun yazan ve yaşamı boyunca 113 sahne eseri
besteleyen Offenbach’ın cenazesine tüm Paris
halkı katılmıştır.
Offenbach’ın son ve en ciddi operası olan
Hoffmann’ın Masalları’nın ilk temsili
1881’de, bestecinin vefatından sonra, Paris’te
yapılmıştır. Prömiyer öncesi, eserin yarım
kalan son bölümleri besteci Ernest Guiraud
tarafından yazılmıştır. Prömiyerden sonra pek
çok düzenlemesi çıkan, hattâ perde sıraları
değiştirilen eser esasında bir prolog, üç perde
ve bir epilog olmak üzere toplam 5 perdeden
oluşmaktadır. Oyunun Fransızca librettosu
Michel Carré ve Jules Barbier’ye aittir. Jules
Barbier aynı zamanda, librettonun esin
kaynağı olan aynı adlı oyunun yazarlarından
birisidir. Romantik akım yazarlarından ve
bestecilerinden E.T.A. Hoffmann’ın 3 girift ve
fantastik hikâyesini (“Der Sandmann”, “Rath
Krespel” ve “Die Geschichte vom verlorenen
Spiegelbilde”) birleştiren eser, yazarın opera
şarkıcısı Stella’ya olan takıntılı aşkını ve
bu kadının içinde gördüğü 3 değişik kadını
(Olympia, Giulietta ve Antonia) anlatmaktadır.
Operanın en ünlü aryası soprano Giulietta ve
ilham perisi Nickalausse’un söylediği düet
“Barcarolle”, nam-ı diğer "Belle nuit, ô nuit
d'amour"dur; gecenin ve aşkın güzelliğine
methiye düzer.
GIACOMO PUCCINI
1858-1924
Giacomo Puccini genç yaşta amcası Fortunato
Magi, sonra da Carlo Angeloni’den org
dersleri aldı, 10 yaşında kilise korolarında
söylemeye, 14’ünde ayinlerde org çalmaya
başladı. Verdi’den sonra İtalyan operasının en
önemli ismi olan Puccini, eserlerinin çoğunu,
Romantiklerin aksine, insan yaşamının gerçek
yüzünü gösteren verismo stilinde yazmıştır.
Operalarında Tanrıları, Tanrı kralları değil
sıradan hayatları ve sıradan mekânları
ele almış, dillere pelesenk olan ezgileri ve
gür orkestrasyonuyla popülerlik kazanmış;
La Bohème, Tosca ve Madam Butterfly
operalarıyla bestecilik kariyerinin zirvesine
ulaşmıştır.
Puccini’nn dört perdelik operası La Bohème
ilk kez 1896’da İtalya’nın Turin kentinde
sahnelenmiştir. İtalyanca librettosu Luigi
Illica ve Giuseppe Giacosa’ya aittir, konusunu
Fransız yazar Henri Murger’in tatlı ve acıklı
aşk romanı Scènes de la vie de bohème’den
almıştır. Eserin ortaya çıkışı hayli sancılı
olmuştur. Bunun sebepleri arasında, Manon
Lescaut’nun kazandığı büyük başarı ile
beklentilerin yükselmesi, Leoncavallo’nun
da aynı Henri Murger hikâyesi üzerine bir
opera yazmaya başlamış oluşu ve liberttoyu
yazmaya yardımcı olacak ünlü şair Giuseppe
Giacosa’nın konuyu sıradan bulup Puccini
ve Luigi IIlica’yı 3 yıl bekletişi sayılabilir.
Operanın ilk perdesinde şair Rudolfo odasında
oturmuş bir yazı yetiştirmeye çalışırken, kapısı
çalınır. Gelen aynı binada oturan Mimi’dir.
Sönen mumu için kibrit rica eder. O sırada bir
baygınlık geçirir ve anahtarını yere düşürür.
Rudolfo hoşlandığı bu kız ile daha çok vakit
geçirmek için anahtarı bulamıyor taklidi
yapar ve onunla birlikte karanlık odaya giren
ay ışığının altında anahtarı ararlar. “Si, mi
chiamano Mimi” (Evet, bana Mimi derler) ve
“Si, mi chiamano Mimi”?? (Ah sevimli kız) bu
sahneden iki ünlü aryadır.
Yine Luigi Illica ve Giuseppe Giacosa’nın
librettoları üzerine yazılan Madam Butterfly
ilk olarak 17 Şubat 1904’te Milano’da, orkestra
şefi Cleofonte Campanini yönetiminde, La
Scala’da sahnelenmiştir. Bestecinin Batı
orkestrasının tekniğini Uzakdoğu’nun
pentatonik müziğiyle birleştiren eser,
popüleritesinden hiçbir şey kaybetmeyerek
günümüze kadar ulaşmıştır. Konu Japonya'nın
Nagasaki kentinde geçer. Amerikalı Subay
Pinkerton 1891 yılında geldiği Nagasaki'de
Geyşa tellallığı yapan Goro'nun teklifiyle
Madam Butterfly (Cio-Cio-San) ile tanışır.
Madam Butterfly Pinkerton'un büyük nezaketi
karşısında ona âşık olur. Pinkerton'un vaatleri
onun sevinçle, umutla hayata bağlanmasını
sağlar. Butterfly evlilik töreni yapmış, kendisini
Amerikalı olarak tanıtmaya başlamış ve dinini
dahi değiştirmiştir. Oysa ne Japon gelenekleri
ne de Amerikan ordusunun kuralları böyle
bir evliliğe izin vermektedir. Büyük vaatlerle
vedalaşıp Amerika'ya dönen Pinkerton, yıllarca
geri gelmez. Bu arada, hamile olan Butterfly,
çocuğunu kucağına aldıktan sonra da sabırla
Pinkerton'u bekler. Ancak Amerika'da yeniden
evlenen Pinkerton, bir gün yeni eşiyle çıkagelir.
Butterfly'ın üç yaşına gelen oğlunu almak
amacındadır. Onca yıl beklediği sevgilisinin
ihanetini gören Butterfly gemi limandan
ayrılmadan, geleneksel usülde harakiri yaparak
intihar eder. Bu akşam dinleyeceğiniz “Addio,
fiorito asil” Pinkerton’un veda aryasıdır.
GIOACCHINO ROSSINI
1792-1868
19. yüzyıl başlarındaki İtalya’nın en önemli
bestecisi Rossini’nin müziği, akıcı melodileri,
sevimli, eğlenceli, zeki operaları, zengin
orkestra renkleri ve neşesiyle bugün de
tazeliğini korur. Pek çok bestecinin genç
yaşta öldüğü bir dönemde 76 yaşına kadar
yaşamış; ancak 39 opera yazdıktan sonra,
37 yaşında beste yazmayı bırakıp kendini
mutfak sanatına, yeni yemekler icat etmeye
vermiştir (Örneğin İtalyan mutfağının ünlü
yemeği Rossini Usûlü Biftek onun buluşudur).
Opera dağarcığına kazandırdığı Sevil Berberi,
Guillaume Tell, İpek Merdiven, Cezayir’de
bir İtalyan Kızı ve Hırsız Saksağan gibi
besteleri birer başyapıttır.
Beaumarchais’nin 1775’te yazdığı aynı
adı taşıyan tiyatro eserini temel alarak, üç
haftadan kısa bir sürede tamamlanan Sevil
Berberi, Mozart’ın Figaro’su ya da Verdi’nin
Falstaff’ı ile aynı düzeydedir ve İtalyan
komik operasının başlıca temsilcisidir. Eser iki
perdelidir. Sevil’deki Kont Almavira’nın âşık
olduğu Rosina’yı berber Figaro’nun yardımıyla
elde etme çabalarını anlatır. Figaro’nun
oyundaki ilk aryası olan “Largo al factotum”
“Açılın, her işten anlayan kişi geliyor” diye
seslenmektedir. Çünkü Kont Almavira’ya
yardım edebilecek tek maharetli kişi odur.
RICHARD STRAUSS
(1864-1949)
“Post-Modernizmi Modernizme bağlayan en
önemli bestecilerden biri Richard Strauss’tur.
Münih doğumlu Alman bestecinin, ünlü
valslerin yaratıcısı Viyanalı Strauss ailesiyle
hiçbir ilişkisi yoktur. Zerdüşt Böyle Buyurdu
gibi senfonik şiirlerinde büyük orkestrayla
öyküler anlatmış, müzikle betimleme sanatını
Romantik geleneğin sınırlarını zorlayarak
kullanmıştır. Salomé ve Güllü Şovalye gibi
birçok operası, Wagner anlayışının 20. yüzyıla
kapıları açan örnekleridir.
Ariadne auf Naxos (Ariadne Naxos’ta)
adlı operanın Almanca librettosu Hugo von
Hofmannsthal’a aittir. 2 versiyonu bulunan
eser günümüzde genellikle, yazımından 4
yıl sonra ortaya çıkan ikinci versiyonuyla
sahnelenmektedir. İki bölümden oluşur.
İlk bölümünün adı Prolog, ikinci bölümün
adı ise Opera’dır. İkinci bölüm bir opera
seria karakteri olan Ariadne ile şarap
tanrısı Bacchus’u latifeyle yoğrulmuş bir
aşk hikâyesinde bir araya getirir. “Sein wir
wieder gut” adlı arya eserin prolog bölümüne
aittir. Besteci karakteri, içinde yer aldığı özel
ev toplantısında sahneleyecekleri operasının
ve müziğinin önemine dair açıklama
yapmaktadır.
GUISEPPE VERDI
1813-1901
Giuseppe Verdi, Donizetti’den sonra,
Romantik İtalyan operasının en önemli
bestecisidir. La Traviata, Il Trovatore,
Don Carlos, Rigoletta, Aida, Otello,
Talihin Kudreti ve Falstaff gibi
operaları ile her zaman gündemde
kalmış; güzel ve dokunaklı melodileri,
dramatik etkinliğiyle orkestra tarihinin
geleneğini zenginleştirmiştir.
Victor Hugo’nun Kral Eğleniyor adlı
eserinden esinlenerek, Francesco Maria
Piave’nin librettosu üzerine bestelenen
Rigoletto operası, ilk kez 11 Mart
1851’de Venedik’te sahnelenmiştir. Dört
perdelik operanın 16. yüzyılda geçen
hikâyesinde, Mantua Dükü’nün (tenor)
soytarısı kambur Rigoletto (bariton),
güzel kızı Gilda’yı (soprano) herkesten
saklamasına karşın, kendisi görevi
icabı saraydaki soysuz eğlencelere,
dükün çapkınlığına yardım etmektedir.
KUZEY IŞIKLARI 19ARALIKÇ A R Ş A M BA
1 9 : 3 0
Eskı̇şehı̇r Büyükşehı̇r Beledı̇yesı̇ Senfonı̇ Orkestrası
şef Ender Sakpınar solist Bülent Evcil flüt
G E L E C E K P R O G R A M
BİLGİ İÇİN
Çiğdem Babayiğit Klasik Müzik Koordinatörü
[email protected] T: 0212 359 66 48
e-posta: [email protected] www.klasikmuzik.boun.edu.tr
/albertlonghall /alhclassicalmusic