ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal...

12
ANAYASA BÖLÜM KARAR ARSLAN 2014/20413) Karar Tarihi: 25/12/2018

Transcript of ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal...

Page 1: ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

İBRAHİM ARSLAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/20413)

Karar Tarihi: 25/12/2018

Page 2: ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem

Başvuru Numarası

Karar Tarihi

Başkan

Üyeler

Raportör

Başvurucu

Vekili

: 2014/20413 : 25/12/2018

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

: Burhan ÜSTÜN

: Hicabi DURSUN

Hasan Tahsin GÖKCAN

Kadir ÖZKA YA

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

: Ömer MENCİK

: İbrahim ARSLAN

: Av. Suphi BAT

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru , tutuklama tedbirinin hukuki olmaması ve tutukluluğa ilişkin kararların doğal hakim, bağımsız ve tarafsız hakim ilkelerine aykırı olan sulh ceza hakimliklerince verilmesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; kanuna aykırı olarak elde edilen bulguların delil olarak kullanılması, mahkeme kararlarının idari denetime tabi tutulması, yetkisiz soruşturma makamınca soruşturmanın yürütülmesi ve soruşturma dosyasına erişim imkanı ile savunmanın hazırlanması için makul süre verilmemesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının; siyasilerin ve bir kısım medya organının birtakım açıklama ve yorumları nedenleriyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiaları ve Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen kanun maddelerinin iptali istemine ilişkindir.

il. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/12/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından

yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi ıçın Adalet Bakanlığına (Bakanlık)

gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

2

Page 3: ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20413 : 25/12/2018

111. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UY AP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8. Kamuoyunda 17-25 Aralık soruşturmaları olarak bilinen soruşturmalar

esnasında (anılan soruşturmalara ilişkin bilgiler için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, § 30) Edime Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü bünyesinde yapılan -önleme amaçlı- iletişime müdahale işlemlerinin usulsüz olduğu iddiasına ilişkin olarak başvurucunun da aralarında olduğu çok sayıda kolluk görevlisi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) ceza soruşturması başlatılmıştır.

9. Başvurucu, anılan soruşturma kapsamında 12/11/2014 tarihinde gözaltına

alınmıştır.

10. Başsavcılık 14/11/2014 tarihinde başvurucuyu tutuklanması istemiyle İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğine sevk etmiştir. Tutuklama talep yazısında, başvurucunun da aralarında olduğu şüphelilerin Edime Emniyet Müdürlüğünün hiyerarşik yapısı içinde altlık üstlük ilişkilerini kullanarak yasa dışı bir örgütlenmede bir araya geldikleri, devletin istihbarat faaliyetleri kapsamında görevlerinin sağladığı nüfuz ve güçle yasaların verdiği yetkileri görevin gereklerine aykırı bir şekilde kullanarak amaçlarına ulaşmak için toplumda tanınan ve kamuoyuna mal olmuş kişileri, çoğunlukla emniyet müdürleri ve eşlerini, öğretim

görevlilerini, meslek odası mensuplarını organize suç örgütleriyle ilişkilendirmek ve bu kişilere ait bilgileri bildikleri halde kişilerin gerçek kimliklerini gizlemek veya eksik ya da yanlış bilgi vermek suretiyle içeriği itibarıyla sahte bir şekilde oluşturulmuş belgelerle temin edilen dinleme kararlarıyla dinledikleri, böylece özel hayatın gizliliğini ihlal ettikleri ifade edilmiş; başvurucu tarafından gerçekleştirildiği ve suç oluşturduğu iddia edilen eylemlere ilişkin bir açıklamaya yer verilmiştir.

11. İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği 14/11/2014 tarihinde, tutuklama talebinin reddi ile başvurucu hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar vermiştir.

12. Başsavcılık 14/11/2014 tarihinde, İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğinin bu kararına itiraz etmiştir.

13. Başsavcılığın bu itirazını değerlendiren İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği 18/11/2014 tarihinde, itirazın kabulü ile başvurucunun resmi belgede sahtecilik suçundan tutuklanmasına ve hakkında tutuklamaya yönelik yakalama emri çıkarılmasına karar vermiştir. Hakimlik, başvurucunun da aralarında olduğu şüpheliler yönünden kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu sonucuna varırken soruşturma dosyalarında yer alan bilgi ve belgelere atıf yapmış; özellikle İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliğinin tevdi raporuna, atılı suçların işlendiği hususundaki tanık ve müşteki beyanları ile ıslak imzalı sahte belgelerin varlığına atıfta bulunmuştur.

14. Kararda; kuvvetli suç şüphesi yönünden yapılan değerlendirmede aynca başvurucunun da aralarında bulunduğu şüphelilerin dinleme karan alınması sürecinde örgütlü bir yapı içinde uygun mahkeme seçimi konusunda birbirlerini yönlendirdikleri, ret kararlarına rağmen aynı gerekçelerle tekrar mahkeme karan alarak suç işlemede iradelerini, azim ve kararlılıklarını ortaya koydukları, bu hususların tevdi raporuyla da tespit edildiği ifade edilmiştir. Aynı kararda; şüphelilerin Edime Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesinde görev

3

Page 4: ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20413 : 25/12/2018

yaptıkları dönemde görevin sağladığı nüfuz ve gücü, görevlerinin gereklerine aykırı bir şekilde kullanarak toplumda tanınan ve kamuoyuna mal olmuş birçok kişi hakkında -bu kişileri suç örgütleri ile ilişkilendirmek suretiyle- iletişim tespiti kararları aldıkları, bu kararları alırken yargı mensuplarını da aldatacak şekilde, aleyhinde dinleme kararı alınan kişilerin gerçek kimlik bilgilerini gizleyerek veya eksik yazarak hatta yanlış bilgi vererek talepte bulundukları, bu kararlarla kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları amaç dışı kaydettikleri, bu kararları alabilmek için iletişime müdahale talep formlarını yaygın, sistemli ve organize bir şekilde sahte olarak düzenleyip kullandıkları yönündeki olgulara ve tutuklama talep yazısında yer alan diğer tespitlere değinilmiştir.

15. Hakimlik, tutuklama nedenlerine ilişkin olarak ise "... suçun yasada öngörülen cezasının alt ve üst sınırı, bu suçun önemli ve ciddi sayılan suçlardan olması hasebiyle tutuklama nedeninin varsayıldığı, CMK[ Ceza Muhakemesi Kanunu] 'nun 100. ve devamı maddelerinde belirtilen tutuklama yasağı veya yargılama engeli gibi halin bulunmadğı, atılı

suçlar yönünden şüphelilerin üzerine atılı suç sayısı ve çeşitliliği dikkate alınarak

alabilecekleri ceza miktarı gözönüne bulundurulduğunda kaçabilecekleri yönünde şüphe bulunduğu, soruşturmanın henüz tamamlanmadığı, çok kapsamlı bir şekilde ve çok yönlü olarak soruşturmanın devam ettiği, bu anlamda şüphelilerin delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunduğu, atılı suçlar yönünden beklenen ceza veya güvenlik önlemi değerlendirildiğinde 'ölçülülük' ilkesi uyarınca daha hafif koruma önlemi olan adli kontrol tedbiri uygulanmasının bu aşamada ve bu suçlar ile bu şüpheliler yönünden yetersiz kalacağı ... " değerlendirmesinde bulunmuştur.

16. Başvurucu, çıkarılan yakalama kararı üzerine İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 20/11/2014 tarihli kararıyla tutuklanmıştır.

17. Başvurucu 19/11/2014 tarihinde tutuklamaya dair İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 18/11/2014 tarihli kararına itiraz etmiş, İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğince 24/11/2014 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar verilmiştir.

18. Başvurucu, anılan kararı 1/12/2014 tarihinde öğrendiğini bildirmiştir.

19. Başvurucu 30/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

20. Başsavcılıkça başvurucunun da aralarında olduğu şüphelilerin Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, görevi kötüye kullanma, iftira, resmı belgede sahtecilik, haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, kişiler

arasındaki aleni olmayan konuşmaları kaydetmek, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek suçlarını işlediklerinden bahisle cezalandırılmaları istemiyle aynı yer Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.

21 . İstanbul 13 . Ağır Ceza Mahkemesinin E.2015/371 sayılı dosyası üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

22. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesinde derdesttir ve başvurucunun tutukluluk durumu devam etmektedir.

4

Page 5: ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20413 : 25/12/2018

IV. İLGİLİ HUKUK

23. İlgili hukuk için bkz. Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 36-47.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

24. Mahkemenin 25/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kanun Hükümlerinin İptali İstemi

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

25 . Başvurucu, 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun'un 46., 47., 48., 49., 71. , 74., 83. ve 84. maddeleri ile yapılan düzenlemeler sonucu soruşturmaya ilişkin esaslı savcılık

işlemlerine karşı mahkeme güvencesinin ortadan kaldırılmış olması nedeniyle anılan kanun değişikliklerinin Anayasa ' nın 10., 19. ve 37. maddelerine aykırı olduğunu belirterek söz konusu kanun maddelerinin iptalini talep etmiştir.

26. Bakanlık, bu iddialar hakkında başvurunun kabul edilebilirliğine ilişkin bir görüş bildirmemiştir.

2. Değerlendirme

27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrasında, yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemlerin doğrudan bireysel başvuru konusu yapılamayacağı

düzenlenmiştir. Bir yasama işleminin temel hak ve özgürlüğün ihlaline neden olması

durumunda doğrudan yasama işlemi aleyhine değil ancak yasama işleminin uygulanması mahiyetindeki işlem, eylem ve ihmallere karşı bireysel başvuru yapılabilir (Süleyman Erte, B. No: 2013/469, 16/4/2013, § 17; Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 37).

28. Somut olayda başvurucu, yasama işleminin doğrudan Anayasa'ya aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiği iddiasıyla bireysel başvuruda bulunmuştur.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Masumiyet Karinesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

30. Başvurucu, hakkında yürütülen soruşturmanın öncesinde ve sonrasında

siyasilerin soruşturmayı yönlendirici beyanlarda bulunması ve bir kısım medya organında aleyhine gerçek dışı kampanya yürütülmesi nedenleriyle masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

5

Page 6: ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20413 : 25/12/2018

31. Bakanlık, bu iddia hakkında başvurunun kabul edilebilirliğine ilişkin bir görüş bildirmemiştir.

b. Değerlendirme

32. Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).

33. Somut olayda başvuru formu ve eklerinde başvurucunun siyasilerin ve bir kısım medya organının hangi açıklama ve yorumlarıyla kendisinin suçlu ilan edilmesi suretiyle masumiyet karinesini ihlal ettiklerini belirtmediği görülmektedir. Bunun yanı sıra başvurucu,

masumiyet karinesini ihlal ettiğini ileri sürdüğü siyasilere ve bir kısım medya organına yönelik hiçbir belirleyici ya da ayırt edici ifade de kullanmamış; başvuru formunda anılan iddialarını somut bir olgu veya olay belirtmeksizin soyut olarak dile getirmiştir.

34. Dolayısıyla başvurucunun masumiyet karinesini ihlal ettiğini ileri sürdüğü

siyasiler ile bir kısım medya organı tarafından yapıldığı iddia edilen açıklama ve yorumlar yönünden başvuruya konu ihlal iddialarıyla ilgili deliller sunarak olaylara ilişkin iddialarını kanıtlama ve hangi Anayasa hükmünün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma suretiyle hukuki iddialarını ortaya koyma yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmıştır.

35. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun masumiyet karinesinin ihlal edildiğine

ilişkin iddialarının temellendirilmemiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin Diğer İddialar

a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

36. Başvurucu; kanuna aykırı olarak elde edilen bulguların delil olarak kabul edildiğini, kendisi tarafından yapılan tüm işlemlerin mahkeme kararlarına dayanmasına

rağmen bu kararların İçişleri Bakanlığı müfettişlerince idari denetime tabi tutularak yaptığı işlemlerin hukuka aykırı olduğunun iddia edildiğini, yetkisiz olan Başsavcılık tarafından hakkında soruşturma yürütüldüğünü ifade etmiştir.

3 7. Başvurucu ayrıca; soruşturma dosyasına erışım imkanı ve savunmanın

hazırlanması için makul süre verilmediğini, kendisine verilen CD içindeki bilgi ve belgelerin soruşturma dosyasındaki belgelerin tamamını içermediğini belirterek adil yargılanma

hakkının ve doğal hakim ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

38. Bakanlık, bu iddia hakkında başvurunun kabul edilebilirliğine ilişkin bir görüş bildirmemiştir.

6

Page 7: ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20413 : 25/12/2018

b. Değerlendirme

39. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir :

"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. "

40. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir. "

41. Yukarıda belirtilen Anayasa ve Kanun hükümleri geregınce Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi halinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).

42. Somut olayda başvuruya konu yargılamanın devam ettiği tespit edilmiştir (bkz. § 22). Bu kapsamda başvurucunun bu başlık altındaki şikayetlerine ilişkin hukuk sisteminde mevcut yargısal yollan tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.

43 . Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının

tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

44. Başvurucu; somut olayda hakkındaki suç isnatları ile ilgili olarak kuvvetli suç şüphesi ile tutuklama nedenlerinin bulunmadığını, tutuklama ve tutuklamaya itiraz sonucu verilen kararların gerekçelerinin ilgili ve yeterli olmadığını, bu kararlar verilirken ölçülülük ilkesinin dikkate alınmadığını, yine bu kararlarda herhangi bir kişiselleştirmeye

gidilmediğini, kanunda belirtilmeyen bir gerekçenin tutuklamaya sebep gösterildiğini ifade etmiştir.

45 . Başvurucu aynca ilgili mevzuata göre önleme dinlemesi ile ilgili bilgi ve belgelerin delil olarak kullanılamayacağını, bunların ifşasının suç olduğunu, ifşa suçu işlenerek elde edilen belgelerin delil olarak değerlendirildiğini, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliğinin tevdi raporunun doğruluğu sorgulanmadan suç şüphesi açısından delil olarak kabul edildiğini belirterek masumiyet karinesinin; adil yargılanma ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

46. Bakanlık görüşünde özetle 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nun ek 7. maddesi gereği usulsüz dinleme yapanlar hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun hükümlerine göre işlem yapılmasının zorunlu olduğu, soruşturma sürecinin devam ettiği, delillerin toplanma aşamasının henüz tamamlanmadığı ve kamu davasının açılmadığı, başvurucunun tutuklandığı suç bakımından

7

Page 8: ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20413 : 25/12/2018

kuvvetli suç şüphesini gösteren delillerin ilgili sorgu tutanaklarında gösterildiği , somut soruşturma dosyaları kapsamında çok sayıda şüpheli hakkında soruşturma yürütüldüğü,

soruşturma dosyasının birçok bilgi ve belge ihtiva ettiği ve isnat edilen suçların çok sayıda mağduru ve müştekisinin olduğu, bunların bir kısmının ifadelerinin henüz alınmadığı

belirtilmiştir.

b. Değerlendirme

47. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı

zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabilir. "

48. Başvurucun tutuklamanın hukuki olmadığına yönelik bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

i. Genel İlkeler

49. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak ortaya konduktan sonra ikinci ve üçüncü fıkralarında, şekil ve şartları kanunda gösterilmek şartıyla kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır (Murat Narman , B. No: 2012/1137, 2/7/2013 , § 42) .

50. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale olarak tutuklamanın Anayasa'nın 13 . maddesinde öngörülen ve tutuklama tedbirinin niteliğine uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halas Aslan, B. No: 2014/4994, 16/2/2017, §§ 53, 54).

51. Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasına göre tutuklama ancak suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler bakımından mümkündür. Bir başka anlatımla

tutuklamanın ön koşulu, kişinin suçluluğu hakkında kuvvetli belirtinin bulunmasıdır. Bunun için suçlamanın kuvvetli sayılabilecek inandırıcı delillerle desteklenmesi gerekir (Mustafa Ali Balbay, B. No: 2012/1272, 4/12/2013 , § 72).

52. Öte yandan Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında, tutuklama kararının kaçma ya da delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek amacıyla verilebileceği belirtilmiştir. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesine göre de şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması ya da kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların bulunması, şüpheli yahut sanığın davranışlarının delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur ya da başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturması hallerinde tutuklama kararı verilebilecektir. Maddede ayrıca işlendiği konusunda kuvvetli şüphe bulunması şartıyla tutuklama nedeninin varsayılabileceği suçlara ilişkin bir listeye yer verilmiştir (Halas Aslan, §§ 58, 59).

8

Page 9: ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20413 : 25/12/2018

53. Diğer taraftan Anayasa'nın 13. maddesinde temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamaların ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda dikkate alınacak hususlardan biri tutuklama tedbirinin isnat edilen suçun önemi ve uygulanacak olan yaptırımın ağırlığı karşısında ölçülü olmasıdır (Halas Aslan , § 72).

54. Her somut olayda tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirtinin olup olmadığının, tutuklama nedenlerinin bulunup bulunmadığının ve tutuklama tedbirinin ölçülülüğünün takdiri öncelikle anılan tedbiri uygulayan yargı mercilerine aittir. Zira bu konuda taraflarla ve delillerle doğrudan temas halinde olan yargı mercileri Anayasa Mahkemesine kıyasla daha iyi konumdadır. Bununla birlikte yargı mercilerinin belirtilen hususlardaki takdir aralığını aşıp aşmadığı Anayasa Mahkemesinin denetimine tabidir. Anayasa Mahkemesinin bu husustaki denetimi, somut olayın koşullan dikkate alınarak

özellikle tutuklamaya ilişkin süreç ve tutuklama kararının gerekçeleri üzerinden yapılmalıdır (Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, §§ 123, 124).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

55. Başvurucu, yürütülen bir soruşturma kapsamında 5237 sayılı Kanun'un 204. maddesinde suç olarak düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçlamasıyla 5271 sayılı

Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

56. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.

57. Somut olayda başvurucu, resmi belgede sahtecilik suçundan tutuklanmıştır. İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesi, başvurucu hakkındaki tutuklama kararında; soruşturma dosyası içinde mevcut deliller ile İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliğinin tevdi raporuna dayanarak başvurucunun da aralarında bulunduğu şüphelilerin Edime Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesinde görev yaptıkları dönemde görevin sağladığı nüfuz ve gücü görevlerinin gereklerine aykırı bir şekilde kullanarak toplumda tanınan ve kamuoyuna mal olmuş birçok kişi hakkında -bu kişileri suç örgütleri ile ilişkilendirmek suretiyle- iletişimin tespiti kararlan aldıkları, bu kararlan alırken yargı mensuplarını da aldatacak şekilde bu kişilerden bir kısmının gerçek kimlik bilgilerini gizledikleri veya eksik yazdıkları hatta yargı mensuplarına yanlış bilgi verdikleri ifade edilmiştir. Kararda aynca; alınan bu iletişimin tespiti kararlarıyla başvurucu ve diğer şüphelilerin kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları amaç dışı

kaydettikleri, bu kararlan alabilmek için iletişime müdahale talep formlarını yaygın, sistemli ve organize bir şekilde sahte olarak düzenledikleri ve kullandıkları belirtilmiş; bu nedenlerle başvurucunun üzerine atılı suçu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu sonucuna varılmıştır (bkz. §§ 13, 14).

58. Buna göre tutuklama kararında gösterilen delillerin suç işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz olduğu söylenemez.

59. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır.

9

Page 10: ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20413 : 25/12/2018

60. Somut olayda Hakimlikçe başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken suçun yasada öngörülen cezasının alt ve üst sının, suçun önemi, 5271 sayılı Kanun'un 100. ve devamı maddelerinde belirtilen tutuklama yasağı veya yargılama engeli gibi halin bulunmaması, atılı suç yönünden başvurucunun alabileceği ceza miktarı gözönünde bulundurulduğunda kaçabileceği yönünde şüphe bulunması, soruşturmanın henüz tamamlanmaması, çok kapsamlı bir şekilde ve çok yönlü olarak soruşturmanın devam etmesi, başvurucuların delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunması hususlarına dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 15).

61. Somut olayda, başvurucu ile birlikte birden fazla kişi hakkında soruşturma

yürütüldüğü ve soruşturmanın onlarca mağdur ve müştekisinin bulunduğu anlaşılmış olup iddia edilen eylemlerin örgütlü bir yapı içinde işlendiğinin de ileri sürüldüğü tespit edilmiştir. Başvurucu ve diğer şüphelilerin örgütlü bir yapı içinde hareket ettiklerinin iddia edilmesi karşısında bu örgütlü yapıda yer alan kişilerin yurt dışına kaçması ve yurt dışında

barınmasının diğer şüphelilere göre daha kolay olacağı açıktır.

62. Öte yandan emniyet teşkilatında polis memuru olan başvurucunun delilleri etkileme ve değiştirme imkanının diğer kişilere göre daha fazla olduğu da kabul edilmesi gereken bir nedendir.

63 . Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle delilleri etkileme ihtimaline ve -suçun ağırlığına atfen- kaçma şüphesine ilişkin tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.

64. Öte yandan başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).

65. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliğinin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını da gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfi ve temelsiz olduğu söylenemez.

66. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklanmasının hukuki olmadığı

iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Sulh Ceza Hakimliklerinin Doğal Hakim, Bağımsız ve Tarafsız Hakim İlkelerine Aykırı Olduğuna İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

67. Başvurucu; tutuklama kararı veren sulh ceza hakimliklerinin doğal hakim ilkesine aykırı olduğunu, ayrıca hakkında soruşturma başlatılması , bu süreçte yapılan yasal düzenlemeler, kurulan sulh ceza hakimliklerine yapılan hakim atamaları ve siyasi söylemler nedeniyle bu hakimliklerin bağımsız ve tarafsız olmadıkları yönünde yeterli kuşkunun

mevcut olduğunu iddia etmiştir.

10

Page 11: ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20413 : 25/12/2018

68. Başvurucu ayrıca tutuklama kararına karşı, belli bir amaç için kuruldukları yönünde çok sayıda emare bulunan sulh ceza hakimliklerine başvurulmasına mecbur ve üst dereceli mahkeme tarafından tutukluluk halinin değerlendirilmesi imkanından yoksun bırakıldığını belirterek adil yargılanma ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

69. Bakanlık görüşünde özetle doğal hakim ilkesinin katı bir şekilde yargılamaya konu olaylardan önce kurulmuş mahkeme olarak yorumlanması durumunda her yeni kurulan mahkemenin -kaçınılmaz olarak- kurulduğu tarihe kadar meydana gelen adli olayların

zamanaşımı süresince tabii hakim ilkesine aykırı olacağı, doğal hakim ilkesi açısından asıl önemli olanın somut olaydan sonra salt o olaya özgü olağanüstü mahkemelerin kurulmaması olduğu, yapılan kanun değişikliğinin gerekçesinden tüm ülke çapında koruma tedbirleri bakımından uzmanlaşma ve standardizasyonu sağlama maksadıyla bu hakimliklerin kurulduğunun anlaşıldığı, atanan hakimlerin Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından kariyer, ehliyet ve liyakatleri gözetilerek atandığı belirtilmiştir.

b. Değerlendirme

70. Sulh ceza hakimliklerinin doğal hakim güvencesini sağlamadıkları, tarafsız ve bağımsız mahkeme olmadıkları ve tutukluluğa itirazın bu yargı mercilerince karara bağlanmasının hürriyetten yoksun bırakılmaya karşı etkili bir itirazda bulunmayı imkansız hale getirdiğine ilişkin iddialar Anayasa Mahkemesince birçok kararda incelenmiş; bu kararlarda sulh ceza hakimliklerinin yapısal özellikleri dikkate alınarak söz konusu iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri, §§ 101-115; Mehmet Baransu (2), B. No: 2015/7231, 17/5/2016, §§ 64-78, 94-97).

71. Somut başvuruda, aynı mahiyetteki iddialara ilişkin olarak anılan kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

72. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun sulh ceza hakimliklerinin doğal hakim, bağımsız ve tarafsız hakim ilkelerine aykırı olduğu iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kanun hükümlerinin iptali istemlerinin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Masumiyet karinesinin ihlali nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin diğer iddiaların başvuru

yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

11

Page 12: ANAYASA MAHKEMESİ · sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20413 : 25/12/2018

4. Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği

hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

5. Sulh ceza hakimliklerinin doğal hakim, bağımsız ve tarafsız hakim ilkelerine aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 25/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan

Burhan ÜSTÜN

Üye Kadir ÖZKA YA

Üye Üye Hicabi DURSUN Hasan Tahsin GÖKCAN

Üye Yusuf Şevki HAKYEMEZ

12