ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne...

17
ANAYASA BÖLÜM KARAR GEÇER 2014/19056) Karar Tarihi: 19/2/2019

Transcript of ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne...

Page 1: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

İBRAHİM GEÇER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/19056)

Karar Tarihi: 19/2/2019

Page 2: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi

Başkan

Üyeler

Raportör

Başvurucu

Vekili

: 2014/19056 : 19/2/2019

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

Burhan ÜSTÜN

Serdar ÖZGÜLDÜR

Serruh KALELİ

Kadir ÖZKA YA

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Özgür DUMAN

İbrahim GEÇER

Av. Atalay AKSAY

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tapu iptali ve tescil talebiyle aleyhe açılan davada taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulmasına karar verilmesi ve bu tedbirin uzun süredir devam etmesi nedeniyle mülkiyet hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

il. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 3/12/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Başvurucu İbrahim Geçer tarafından yapılan 2014/19056 numaralı başvuru ile başvurucu Emine Geçer tarafından yapılan 2014/19057 numaralı başvuru, aralarında konu yönünden irtibat bulunduğu anlaşıldığından birleştirilmiş; incelemeye 2014/19056 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden devam edilmiştir.

5. Komisyonca başvurucu Emine Geçer tarafından yapılan başvuru kişi

bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilmezlik kararı verilerek sonuçlandırılmış;

başvurucu İbrahim Geçer tarafından yapılan başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir ömegı bilgi ıçın Adalet Bakanlığına (Bakanlık)

gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmiştir.

2

Page 3: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

111. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

9. Muğla ili Dalaman ilçesi Kapukargın köyü Çelek mevkiinde bulunan 375 parsel sayılı taşınmaz, tapuda E.İ. İnşaat ve Ticaret A.Ş. (Şirket) adına kayıtlı iken Orman Genel Müdürlüğü (Orman İdaresi) tarafından bu Şirket aleyhine Dalaman Asliye Hukuk Mahkemesinde 15/5/1989 tarihinde tapu iptali ve tescili davası açılmıştır. Dava dilekçesinde taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı ayrıca 9/7/1945 tarihli ve 4 785 sayılı Kanun hükümlerine göre orman olan bu taşınmazın devletleştirildiği belirtilmiştir.

10. Anılan taşınmazın üzerinde İncebel Tatil Sitesi olarak 657 adet konut inşa edilmiştir. Şirket ile başvurucu arasında imzalanan sözleşmede, taşınmazın üzerinde yapıya ait projede yer alan 165/10000 arsa paylı villa niteliğindeki 21 numaralı bağımsız bölümün başvurucuya devredileceği belirtilmiştir. Anılan taşınmaz 427-446 parsel sayılı taşınmazlara ifraz görmüş olup başvurucu, ifraz sonucu oluşan 432 parsel sayılı taşınmazda belirtilen bağımsız bölümün 1/2 payını 10/5/1991 tarihinde tapuda satın almıştır.

1 1. Davacı Orman İdaresinin talebi üzerine Mahkemece 4/2/1994 tarihinde uyuşmazlık konusu taşınmazların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş ve bu karar doğrultusunda tapu kayıtlarına şerh konulması hususu aynı tarihte Tapu Müdürlüğüne bildirilmiştir. Tapu Müdürlüğü, anılan tarihte söz konusu taşınmazların tapu kaydına Mahkemece konulmasına karar verilen ihtiyati tedbir şerhlerini tescil etmiştir.

12. Yargılama sırasında anılan taşınmazların ada ve parsel numaraları 128 ada 1, 129 ada 1, 130 ada 1, 131 ada 1, 132 ada 1, 133 ada 1, 134 ada 1, 135 ada 1-3, 136 ada 1 ve 13 7 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar olarak yeniden belirlenmiştir. Bu taşınmazlardan 13 7 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 21 numaralı bağımsız bölümün 1/2 payı başvurucu adına kayıtlıdır.

13. Davacı Orman İdaresi 6/3/2013 tarihinde başvurucunun da davaya dahil edilmesi için dilekçe vermiş; 30/9/2013 tarihli 25 . oturumda, başvurucuya dava dilekçesinin ve duruşma gününün tebliğ edilmesine karar verilmiştir. 30/1 /2014 tarihli yapılan 27. oturuma ilişkin duruşma tutanağında dava dilekçesinin başvurucuya tebliğ edildiği bilgisi yer almaktadır.

14. Dalaman Adliyesinin kapatılmasının ardından dava dosyası Ortaca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2013/188 sayılı dosyasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir. Mahkeme 23/2/2014 tarihinde, davacı Orman İdaresi tarafından davanın kısmen atiye bırakıldığı gerekçesiyle bazı taşınmazlar üzerindeki ihtiyati tedbir şerhlerinin

kaldırılmasına karar vermiş ise de başvuruya konu taşınmaz üzerindeki ihtiyati tedbir şerhi kaldırılmamıştır .

15. Başvurucu 2/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

16. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UY AP) üzerinden yapılan sorgulama sonucuna göre dava ilk derece mahkemesi önünde devam etmekte olup duruşması 16/4/2019 tarihine talik edilmiştir.

3

Page 4: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

1. Mevzuat Hükümleri

17. 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 1 O 1. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Hakim iki taraftan birinin talebiyle davanın ikamesinden evvel veya sonra aşağıda gösterilen hal ve şekillerde ihtiyati tedbirler ittihazına karar verebilir:

1 - Menkul ve gayrimenkul malların ayni münazaalı ise bunun haciz veya yeddiadle tevdüne,

2 - Münazaalı şeyin muhafazası için lazımgelen her türlü tedbirlerin ittihazına,

,,

18. 1086 sayılı mülga Kanun'un 104. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"Dava ikamesinden sonra bilümum ihtiyati tedbirlere tahkikata memur hakim tarafından karar verilir. Şu kadar ki hakim ihtiyati tedbirin diğer bir mahalde daha a2

masrafla ve daha çabuk ifasını kabil görürse bu hususta karar verilmek üzere o mahal hakimini naip tayin edebilir. "

19. 1086 sayılı mülga Kanun'un 110. maddesi şöyledir:

''İhtiyati tedbir kararını talep eden taraf bundan dolayı diğer tarafın ve üçüncü şahsın duçar olması muhtemel zarar ve ziyan/arma mukabil teminat iraesine mecburdur. İcabı hale göre hakim işbu mecburiyeti refedebilir ve ihtiyati tedbir kararını talep eden Devlet veya müzahareti adliyeye nail kimse ise teminat iraesi lazım gelmez. "

20. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 389. maddesinin ( 1) numaralı fıkrası şöyledir:

''Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. "

21. 6100 sayılı Kanun'un 390. maddesi şöyledir:

"(]) İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.

(2) Talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde, hakim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir.

(3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispaı etmek zorundadır. "

4

Page 5: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

22. 6100 sayılı Kanun'un 392. maddesi şöyledir:

"(]) İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmf belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesi gerekmez.

(2) Asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının

kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması üzerine teminat iade edilir."

23. 6100 sayılı Kanun'un 399. maddesi şöyledir:

"(])Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf, ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anda haksız olduğu anlaşılır yahut tedbir kararı kendiliğinden kalkar ya da itiraz üzerine kaldırılır ise haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararı tazminle yükümlüdür.

(2)Haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davası, esas hakkındaki davanın

karara bağlandığı mahkemede açılır.

(3) Tazminat davası açma hakkı, hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren, bir yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. "

2. Yargıtay İçtihatları

24. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/1/2017 tarihli ve E.2014/7-2492, K.2017 /11 sayılı kararının ilgili kısımlan şöyledir:

il

İhtiyati tedbirler hali hazırda görülmekte olan veya ileride açılacak bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemek için başvurulan geçici nitelikte ve kural olarak kanunla belirlenmiş önlemlerdir. Özel düzenlemeler bir kenara bırakılacak olursa ihtiyati tedbirlere ilişkin temel düzenleme Hukuk Muhakemeleri Kanununun 389 ve devamı maddelerinde yer almaktadır.

İhtiyati haciz ise alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati hacze ilişkin düzenleme ise amacına uygun biçimde alacakların tahsili usullerini gösteren İcra ve İflas Kanununda düzenlenmiştir (m.257 vd.).

İhtiyati haciz bir para alacağının geçici olarak teminini amaçlarken ihtiyati tedbiı ferdileştirilmiş muayyen bir talebin teminini hedef tutmaktadır. Bu nedenle ihtiyati haci: kararı verilmesi gereken hallerde ihtiyati tedbir kararı verilemez ... "

25. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23/3/2016 tarihli ve E.2016/4316, K.2016/3642 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"HUMK 389 ve 399.maddeleri ihtiyati tedbiri düzenlemiştir. İhtiyati tedbir, davacının davayı kazanması halinde dava aşamasında sonucu güvence altına almaya yarayan bir hukuki korumadır.Davadan önce veya dava sırasında istenebilir. "

5

Page 6: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

26. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 9/11/2015 tarihli ve E.2015/10991, K.2015/1174 7 sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:

"Dava İİK. nın 2 77 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davası sırasında verilen ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

1086 sayılı HUMK. 110. maddesi (6100 sayılı HMK.nın 399. maddesi) hükmi,, uyarınca ihtiyati tedbir kararı alan kimse, ihtiyati tedbir kararının haksız olduğunun

belirlenmesi halinde ihtiyati tedbir kararı yüzünden karşı tarafın ve üçüncü kişilerin

uğradıkları zararı gidermekle yükümlüdür. Kural olarak giderim borcunun doğumu için kusur aranmamaktadır. Bu konuda öğretide, uygulamada ve yargısal inançlarda görüş birliği vardır. Diğer bir deyişle haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararların

gideriminde kusursuz sorumluluk esası kabul edilmiştir. İhtiyati tedbir kararı alan kişinin sorumluluğuna hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir kararının uygulanmış olması, ihtiyatı

tedbir kararının haksızlığının belirlenmesi, zarar ile ihtiyati tedbir kararının uygulanmas, arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. "

27. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 31/10/2012 tarihli ve E.2012/14520, K.2012/12028 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle HMK. nün 392 ve 399 maddeleri uyarınca lehine ihtiyati tedbir kararı verile, tarafın haksız olduğunun anlaşılması ve bu yüzden aleyhine ihtiyati tedbir kararı

verilenlerin zarara uğraması halinde her zaman tazminat isteminde bulunulabileceğine göre; davalılar ... vekilinin temyiz itirazı yerinde değildir. "

B. Uluslararası Hukuk

28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:

"Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.

Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip olduklar, hakka halel getirmez. "

29. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirlerin makul bir sürede sonuçlanmadığına ilişkin iddia ve şikayetleri -ister bir suç isnadı isterse de bir medeni hak ve yükümlülüğe ilişkin olsun- mülkiyet hakkına etkileri kapsamında değerlendirmektedir. AİHM mülkiyeti sınırlandıran tedbirlerin Sözleşme'ye ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesine göre adil olabilmesi için mülkün sahibinin güncel zararının kaçınılmaz olandan daha fazla olmaması gerektiğini sıklıkla vurgulamaktadır

(Raimondo/İtalya, B. No: 12954/87, 22/2/1994, § 33; Borzhonov/Rusya, B. No: 18274/04, 22/1 /2009, § 61; Jucys/Litvanya, B. No: 5457/03, 8/1 /2008, § 36). Bu bağlamda East/West Alliance Limited/Ukrayna (B. No: 19336/04, 23/1 /2014) kararında, başvurucunun mülkünden on yıl boyunca yoksun kalmasına yol açan el atma tedbirinin mülkiyet hakkına ölçüsüz bir

6

Page 7: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

müdahale olduğu sonucuna varılmıştır (East/West Alliance Limited/Ukraine, §§ 166-218). Jucys/Litvanya kararında ise el koyma tedbirinin yaklaşık 8,5 yıl sürdüğüne vurgu yapılarak mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin başvurucuya aşırı ve orantısız bir külfet yüklediği belirtilmiştir (Jucys/Litvanya, §§ 34-39). Son olarak Poiss/Avusturya (B. No: 9816/82, 23/4/1987) kararında ise başvurucunun taşınmazından geçici olarak kullanmasının ve tasarruf etmesinin önüne geçen bir tedbirin uygulanması, mülkiyet hakkına müdahale olarak görülmüştür. AİHM, başvuruyu mülkiyetten barışçıl yararlanmaya ilişkin birinci kural çerçevesinde incelemiş ve müdahaleye konu tedbirin yirmi dört yıldır devam etmiş olduğuna dikkat çekerek başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olmadığına karar vermiştir (Poiss/Avusturya, §§ 61-70).

30. Köktepe/Türkiye (B. No: 35785/03, 22/7/2008) kararında, taşınmazın tapu kaydına konulan şerhin mülkiyet hakkına etkisi ayrıntılı olarak tartışılmıştır. AİHM; derece mahkemelerinin anayasal gerekçelerle başvurucunun mülkünün bir bölümüne tahdit getirdiği,

bu mahrumiyetin doğanın ve çevrenin korunması şeklindeki kamu yararına dayalı meşru bir amacının bulunduğu, dolayısıyla hukuka aykırı ve keyfi hiçbir işlem bulunmadığını kabul etmiştir. Bununla birlikte AİHM, başvurucunun taşınmazı 1993 yılında iyi niyetle edindiğini vurgulamıştır. Mülkiyet hakkına yapılan bu müdahaleye karşın iç hukukta etkin bir tazminat yolunun mevcut olmadığı ise kararda özellikle belirtilmiştir. AİHM, başvurucunun mülkiyet hakkından yararlanmasının engellendiği halde bir tazminat ödenmemiş olması nedeniyle kamu yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunmasının gereklilikleri arasındaki adil dengenin bozulduğu sonucuna varmıştır. Bu doğrultuda başvurucunun şahsi olarak olağan dışı ve aşırı bir yüke katlanmış olduğu kanaatiyle başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir (Köktepe/Türkiye, §§ 67-93).

31. Diğer taraftan Joannou/Türkiye (B. No: 53240/14, 12/12/2017) kararında ise herhangi bir tedbir uygulanmasa dahi mülkiyet hakkını ilgilendiren bir sürecin belirsizliğe yol açacak şekilde makul olmayan bir süre devam etmesi mülkiyet hakkına ölçüsüz bir müdahale olarak görülmüştür (Joannou/Türkiye, §§ 88-106). AİHM; mülkiyet hakkının pozitif yükümlülükleri bağlamında kamu makamlarının zamanında, makul ve uygun bir biçimde hareket etme yükümlülüğü olduğuna işaret etmiştir (Joannou/Türkiye, § 90). Son olarak Kunic/Hırvatistan (B. No: 22344/02, 11/1/2007) kararında AİHM tarafından mülkiyet hakkına ilişkin olarak devam eden bir davanın altı yılı aşkın bir süredir devam etmesi makul sürede yargılanma hakkı yanında ayrıca mülkiyet hakkına ölçüsüz bir müdahale olarak görülmüştür (Kunic/Hırvatistan, §§ 64-67).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

32. Mahkemenin 19/2/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

33. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

34. Bireysel başvurular sonrasında 31/7/2018 tarihli ve 30495 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.

7

Page 8: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

35. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre yargılamaların uzun sürmesi, yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi ya da icra edilmemesi şikayetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.

36. Anayasa Mahkemesi, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkanının getirilmesine ilişkin mevzuata önceki içtihadında yer vermiştir ( (F erat Yüksel, B. No: 2014/13828, 12/9/2018, §§ 11-14).

37. Ferat Yüksel kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkanının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı

yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel, § 26).

38. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli

itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkan tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkanına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel,§§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının

tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).

39. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

40. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

41. Başvurucu; Orman İdaresi tarafından satın aldığı taşınmazın da aralarında bulunduğu bir kısım taşınmazın 4 785 sayılı Kanun kapsamında devletin eline geçtiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil talebiyle dava açıldığını belirtmiştir. Başvurucuya göre uyuşmazlık konusu taşınmaz 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na aykırı olarak kamulaştırılmıştır. Başvurucu; dava konusu taşınmaza mahkemece ihtiyati tedbir şerhi konulduğunu, bu tedbir şerhinin yaklaşık yirmi beş yıldır devam ettiğini ve bu şerh yüzünden

8

Page 9: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

taşınmazı üzerinde tasarrufta bulunamadığını ifade etmiştir. Başvurucu bu sebeplerle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

42. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz. "

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

43. Başvuru konusu olay bakımından öncelikle başvuru yollarının tüketilip tüketilmediğine ilişkin olarak değerlendirme yapılması gerekmektedir,

44. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/32011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, bireysel başvuruda bulunulmadan önce ihlal iddiasının dayanağı olan işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Temel hak ihlallerini öncelikle derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, kanun yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılar (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, §§ 19, 20; Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 26).

45. Somut olayda başvurucu, Orman İdaresi tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasında davalı sıfatıyla taraf durumundadır. Bu davada Mahkemece uyuşmazlık konusu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulmuştur. Başvurucu bu tedbir şerhinin taşınmazı satın aldığı 4/2/1994 tarihinden bu yana devam ettiğini belirterek taşınmazı üzerinde tasarrufta bulunma yetkisinin sınırlandırılmış olduğundan yakınmaktadır. Öte yandan davanın sonuçlanmamış olduğu ve tedbir şerhinin de devam ettiği anlaşılmaktadır.

46. 6100 sayılı Kanun'un 399. maddesi ile hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir yıl içinde ihtiyati tedbir kararı nedeniyle zarara uğradığını iddia eden kişilerin tazminat davası açabileceği hüküm altına alınmıştır. Yargıtay içtihatlarına göre kişiler, bu tazminat davasını tedbirden yarar sağlayan kişi/kişiler aleyhine açabileceği gibi devlet aleyhine de açabilecektir. Ancak bu kanun hükmüne göre tazminata hükmedilebilmesinin belirli koşullarının olduğu kabul edilmiştir. Buna göre açılacak dava sonucunda tazminata hükmedilebilmesi için tedbirden dolayı bir zarar doğmuş olmasının yanında ayrıca ihtiyati tedbir talep edenin haksız çıkması gerekmektedir (bkz. §§ 26-27).

47. Dolayısıyla ihtiyati tedbir talebinin haksız çıkması koşuluna bağlı olarak açılabilecek bu davanın ihtiyati tedbire ilişkin bütün zararların giderimini kapsamadığı görülmektedir. Halbuki malikin zararı, tedbirin haksız olmadığı durumlarda da doğabilir. Diğer bir deyişle yargılama sonunda yararına tedbir uygulanan kişi haklı çıksa bile ilgili yargı merciinin ihtiyati tedbir uygulanmasına ilişkin karar ve işlemleri sebebiyle malikin zarara uğraması söz konusu olabilir. Bu bağlamda ihtiyati tedbirin orantısız şekilde ve gerekli

9

Page 10: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

olmadığı halde uygulandığına ilişkin şikayet -yargılama sonunda hangi taraf haklı çıkarsa çıksın- yargısal makamların uygulamasından kaynaklanan bir zarara yol açmaktadır. Ancak yargılama sona erdikten sonra açılması mümkün olan bu dava yolunun -belirtilen şikayetler sebebiyle- yargılama devam ederken mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerin tespit edilmesi ve uğranılan zararların gideriminin sağlanması imkanını tanımadığı anlaşılmaktadır.

48. Başvuru konusu olayda yukarıda değinildiği üzere 6100 sayılı Kanun'un 399. maddesinde öngörülen tazminat davası, yalnızca yargılama sonunda lehine tedbir konulan tarafın haksız çıkması durumunda açılabilecek bir başvuru yolu olduğundan -somut olay bakımından- iddia edilen ihlalin sonuçlarını giderici ve etkili bir yol olarak görülmemiştir.

49. Dolayısıyla başvurucunun belirtilen bu şikayeti ile ilgili olarak etkili bir başvuru yolunun mevcut olmadığı da gözetildiğinde açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan

mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Mülkün Varlığı

50. Anayasa'nın 35. maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı , ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Başvuruya konu ihtiyati tedbir konulan taşınmaz, tapuda başvurucu adına kayıtlı bulunmaktadır. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı

Türk Medeni Kanunu'nun 705 . maddesinin birinci fıkrasına göre taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur. Uyuşmazlık konusu taşınmazın orman olduğu iddia edilmekle birlikte henüz başvurucu adına olan tapu kaydı iptal edilmiş değildir. Dolayısıyla mevzuatta tapu kaydına bağlanan güvenceler de dikkate alındığında mevcut aşama itibarıyla mülk teşkil ettiği kuşkusuz olan anılan taşınmaz yönünden başvurucunun Anayasa'nın 35 . maddesi anlamında mülkiyet hakkının mevcut olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.

ii. Müdahalenin Varlığı ve Türü

51. Anayasa'nın 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkı, kişiye -başkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu

sınırlamalara uymak koşuluyla- sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma ve tasarruf etme, onun ürünlerinden yararlanma olanağı verir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013 , § 32). Dolayısıyla malikin mülkünü kullanma, semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden herhangi birinin sınırlanması, mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 53).

52. Anayasa'nın 35. maddesi ile mülkiyet hakkına temas eden diğer hükümleri birlikte değerlendirildiğinde Anayasa'nın mülkiyet hakkına müdahaleyle ilgili üç kural ihtiva ettiği görülmektedir. Buna göre Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu belirtilmek suretiyle mülkten barışçıl yararlanma hakkına yer verilmiş; ikinci fıkrasında da mülkten barışçıl yararlanma hakkına müdahalenin çerçevesi belirlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, genel olarak mülkiyet hakkının hangi koşullarda sınırlanabileceği belirlenerek aynı zamanda mülkten yoksun bırakmanın şartlarının genel çerçevesi de çizilmiştir. Maddenin son fıkrasında ise mülkiyet hakkının kullanımının toplum

10

Page 11: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

yararına aykırı olamayacağı kurala bağlanmak suretiyle devletin mülkiyetin kullanımını kontrol etmesine ve düzenlemesine imkan sağlanmıştır. Anayasa'nın diğer bazı maddelerinde de devlet tarafından mülkiyetin kontrolüne imkan tanıyan özel hükümlere yer verilmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki mülkten yoksun bırakma ve mülkiyetin düzenlenmesi, mülkiyet hakkına müdahalenin özel biçimleridir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan,§§ 55-58).

53. Başvuru konusu olayda başvurucunun satın aldığı taşınmaza Mahkemece davacı Orman İdaresinin talebiyle ihtiyati tedbir şerhi konmuştur. Bu ihtiyati tedbirin ise taşınmazın üçüncü kişilere satış, bağış ve benzeri yollarla devrinin engellenmesine yönelik olduğu görülmektedir. Buna göre uyuşmazlık konusu taşınmazın üzerinde belirtilen hukuki tasarrufların yapılabilmesi ihtiyati tedbirin devam ettiği süre boyunca mümkün olamamaktadır. Taşınmazın tapu kaydına üçüncü kişilere devrini önleyici bir şerh konması bu taşınmazın yalnızca satış, bağış ve benzeri yollarla devredilmesini değil irtifak hakkı, ipotek ve diğer ayni hakların tesisi bakımından da caydırıcı bir etkiye yol açmaktadır. Böyle bir tedbir şerhi taşınmaz üzerinde hukuki tasarruflarda bulunulmasını sınırladığı gibi tedbirin devam ettiği süre boyunca taşınmazın değeri üzerinde olumsuz bir etkisinin olacağı da kuşkusuzdur. Dolayısıyla somut olayda dava konusu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi konması başvurucunun mülkiyet hakkına müdahale teşkil etmektedir.

54. Başvuru konusu olayda başvurucuya ait tapu kaydı henüz iptal edilmemiş

olduğundan başvurucunun mülkünden yoksun bırakılması söz konusu değildir. Başvurucunun taşınmaz payına ihtiyati tedbir konulması şeklindeki müdahalenin mülkiyetin kullanımının kontrolü veya düzenlenmesi niteliği taşımadığı da açıktır. Bu olayda ihtiyati tedbir şerhinin konulmasıyla başvurucunun taşınmazı ile ilgili olarak hukuki tasarruflarda bulunma yetkisi sınırlandırıldığına göre başvurunun mülkiyetten barışçıl yararlanma hakkına müdahaleye ilişkin genel kural çerçevesinde incelenmesi gerekir.

iii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

55. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. "

56. Anayasa'nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği

öngörülmüştür. Mülkiyet hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Dolayısıyla mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan,§ 62).

(1) Kanunilik

57. Mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerde ilk incelenmesi gereken ölçüt, hukuka dayalı olma ölçütüdür. Bu ölçütün sağlanmadığı tespit edildiğinde diğer ölçütler bakımından inceleme yapılmaksızın mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılacaktır. Müdahalenin

11

Page 12: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

hukuka dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kuralların bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44).

58. Somut olayda başvuruya konu ihtiyati tedbir şerhinin dava ve kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan 1086 sayılı mülga Kanun'un 1 O 1. ve devamı maddeleri hükümlerine göre verildiği anlaşılmaktadır. Nitekim bu Kanun'u ilga eden 6100 sayılı

Kanun'un 389. ve devamı maddelerinde de ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin benzer hükümlere yer verilmiştir. Söz konusu kanun hükümlerinin açık, ulaşılabilir ve öngörülebilir mahiyette olduğu dikkate alındığında başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuna dayandığı kuşkusuzdur.

(2) Meşru Amaç

59. Anayasa'nın 13. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılabilmektedir. Kamu yararı kavramı, mülkiyet hakkının kamu yararının gerektirdiği durumlarda sınırlandırılması imkanı vermekle, bir sınırlandırma amacı olmasının yanı sıra mülkiyet hakkının kamu yararı amacı dışında sınırlanamayacağını öngörerek ve bu anlamda bir sınırlama sınırı oluşturarak mülkiyet hakkını etkin bir şekilde korumaktadır. Kamu yararı kavramı, devlet organlarının takdir yetkisini de beraberinde getiren bir kavram olup objektif bir tanıma elverişli olmayan bu ölçütün her somut olay temelinde ayrıca değerlendirilmesi gerekir (Nusrat Külah, B. No: 2013/6151, 21/4/2016, §§ 53, 56; Yunis Ağlar, B. No: 2013/1239, 20/3/2014, §§ 28, 29).

60. 6100 sayılı Kanun'un 389. maddesi uyarınca dava açmaya yol açan mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak veya imkansız hale gelecek ise veya gecikme halinde, dava konusu hakkında bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilen durumlarda ihtiyati tedbir kararı verile bilmesi öngörülmüştür. Bu Kanun'un 391 . maddesinin ( 1) numaralı fıkrasına göre de ihtiyati tedbir kararı, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması, bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbiri içermektedir. Böylelikle geçici bir hukuki koruma türü olan ihtiyati tedbir yoluyla ileride açılacak veya görülmekte olan bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmaması hedeflenmektedir.

61. Diğer taraftan Anayasa'nın 169. maddesinin birinci fıkrası geregınce devlet, doğal kaynaklarımızın en önemlilerinden biri olan ormanların korunması ve sahalarının

genişletilmesi için gereken tedbirleri alıp kanun koymak ve bütün ormanların gözetimi ödevini yerine getirmek durumundadır (AYM, E.2013/96, K.2014/118, 3/7/2014).

62. Dolayısıyla gerek uyuşmazlık konusu taşınmazın orman olduğu iddia edilmekle ormanların korunması gerekse de uyuşmazlığın ilgili olduğu mal varlığı değerine ilişkin

olarak davanın sonucunu güvence altına almayı amaçlayan başvuruya konu müdahalenin kamu yararına dayalı meşru bir amacı içerdiği anlaşılmaktadır.

(3) Ölçülülük

(a) Genel İlkeler

63. Son olarak kamu makamlarınca başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan

müdahaleyle gerçekleştirilmek istenen amaç ile bu amacı gerçekleştirmek için kullanılan araçlar arasında makul bir ölçülülük ilişkisinin olup olmadığı değerlendirilmelidir.

12

Page 13: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

64. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016, § 18; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, § 38).

65 . Orantılılık ilkesi geregı kişilerin mülkiyet hakkının sınırlandırılması halinde elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir dengenin kurulması gerekmektedir. Bu adil denge, başvurucunun şahsi olarak aşırı bir yüke katlandığının tespit edilmesi durumunda bozulmuş olacaktır. Müdahalenin orantılılığını değerlendirirken

Anayasa Mahkemesi; bir taraftan ulaşılmak istenen meşru amacın önemini, diğer taraftan da müdahalenin niteliğini, başvurucunun ve kamu otoritelerinin davranışlarını gözönünde bulundurarak başvurucuya yüklenen külfeti dikkate alacaktır (Arif Güven, B. No: 2014/13966, 15/2/2017, §§ 58, 60; Osman Ukav , B. No: 2014/12501, 6/7/2017, § 71).

66. Mülkiyet hakkını sınırlandıran bir tedbirin uygulanmasının ölçülü olabilmesi için gerek kapsamı gerekse de süresi itibarıyla orantılı olarak uygulanması gerekir. Bireylerin mülkiyet haklarıyla ilgili olarak bu ve benzeri tedbirlerin uygulanmasının zarara yol açması kaçınılmazdır. Ancak bu zararın kaçınılmaz olandan ağır veya aşırı sonuçlara da yol açmaması veya böyle bir zararın oluşması durumunda kamu makamlarınca uygun yöntem ve vasıtalarla makul sürede gideriminin sağlanması gerekmektedir. Buna göre mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirler uygulanması ve bu tedbirlerin belirli bir süre de devam etmesi ancak bireye şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği takdirde ölçülü görülebilir. Diğer bir deyişle mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirlerin söz konusu olduğu durumlarda tedbiri uygulayan kamu makamlarının ivedi olarak ve özenli bir biçimde davranma yükümlülükleri bulunmaktadır. Aksi halde yani tedbirin makul olmayan bir süre devam etmesi, mülkiyet hakkının tanındığı yetkilerin kullanılmasının belirsiz olacak şekilde

ötelenmesi suretiyle mülk sahibine orantısız bir külfet yüklemiş olur (Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti. [GK], B. No: 2014/17196, 25/10/2018, § 73).

(b) İlkelerin Olaya Uygulanması

67. Somut olayda Orman İdaresi tarafından uyuşmazlık konusu taşınmaza yönelik olarak 15/5/1989 tarihinde tapu iptali ve tescil davası açılmıştır. Davacı Orman İdaresinin talebi üzerine Mahkeme, başvurucunun 10/5/1991 tarihinde satın aldığı taşınmazın tapu kaydına 4/2/1994 tarihinde ihtiyati tedbir şerhi konulmasına karar vermiştir. Buna göre söz konusu davanın 15/5/1989 tarihinden beri devam ettiği, davaya konu bu taşınmaz üzerindeki ihtiyati tedbir şerhinin ise 4/2/1994 tarihinden itibaren mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu tedbirin belirtilen konulma tarihine göre başvurucunun taşınmazı satın aldığı tarihte taşınmazın tapu kaydında böyle bir ihtiyati tedbir şerhinin mevcut olmadığı görülmektedir.

68 . Yargılama dolayısıyla uygulanan tedbir şerhinin öngörülen kamu yararı amacını gerçekleştirmek için elverişli olduğu ve bu tedbirin uygulanmasının gerekli de olduğu

anlaşılmaktadır. Buna göre somut olayın, elverişlilik ve gereklilik kriterlerinin tartışılmasını gerektiren bir yönü bulunmamaktadır.

13

Page 14: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

69. Somut olaydaki müdahalenin ölçülülüğünün değerlendirilmesi bakımından asıl önem taşıyan ölçüt orantılılıktır. Öngörülen tedbirin maliki olağan dışı ve aşın bir yük altına sokması durumunda müdahalenin orantılı ve dolayısıyla ölçülü olduğundan söz edilemez. Bu itibarla, uygulanan tedbirle başvurucuya aşın ve orantısız bir yük yüklenip yüklenmediğinin tespiti gerekmektedir.

70. Bu bağlamda öncelikle başvurucunun uygulanan tedbire karşı iddia ve savunmalarını etkin bir biçimde ortaya koyabilme olanağının tanınmadığı yönünde bir şikayetinin olmadığını belirtmek gerekir. Başvurucu esas itibarıyla söz konusu tedbirin makul bir süreyi aşması yüzünden mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçüsüzleştiğinden

yakınmaktadır.

71. Mahkeme tarafından taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi konmasıyla

başvurucu mülkünden -mevcut aşama itibarıyla- yoksun bırakılmamıştır. Ayrıca taşınmaza fiilen el atılmadığı, başvurucunun taşınmazı fiilen kullanmasının ve yararlanmasının önünde herhangi bir engelin de bulunmadığı görülmektedir. Bunun yanında tedbirin yalnızca

uyuşmazlığa konu taşınmaz ile sınırlı olarak uygulandığı da dikkate alınmalıdır. Ancak yukarıda da değinildiği üzere bu tedbir şerhi nedeniyle başvurucunun taşınmazı ile ilgili ekonomik ve hukuki tasarruflarda bulunması önemli ölçüde sınırlandırılmıştır. Üstelik söz konusu sınırlandırmanın taşınmazın değeri üzerinde olumsuz bir etkisinin bulunduğu da açıktır.

72. Dava konusu mal varlığı değerine tedbir konulmasının esas amacı, yargılama neticesinde verilecek kararın sonuçsuz kalmasını önlemektir. Ayrıca somut olay bakımından dava konusu taşınmazın orman olduğu iddia edilmektedir. Bir ülkenin en önemli doğal yaşam alanı olan orman alanlarının korunması bakımından toplumsal yararın ne kadar baskın ve ağır olduğu ortadadır. Kamu makamlarının bu alanların korunması için gerekli tedbirlerin alınmasında geniş bir takdir yetkisinin olduğu kabul edilmelidir. Buna göre orman olduğu iddiasıyla açılan somut başvuruya konu davada yalnızca dava konusu taşınmaz ile sınırlı

olarak ve bu taşınmazın üçüncü kişilere devrini önleyecek şekilde ihtiyati tedbir şerhi

konmasının belirtilen takdir yetkisi kapsamında kaldığı değerlendirilmektedir.

73. Ancak başvuru konusu olayda, başvurucunun taşınmazının tapu kaydına konulan ihtiyati tedbir şerhinin 4/2/1994 tarihinden bu yana yaklaşık yirmi beş yıldır devam ettiği görülmekte olup bu sürenin makul olmadığı kuşkusuzdur. Kaldı ki taşınmaz payının

başvurucuya satışından sonra başvuruya konu tedbir şerhinin konduğu dikkate alındığında başvurucunun taşınmazı satın aldığı tarih itibarıyla bu taşınmazın orman olduğunu veya dava konusu olduğunu bilebilecek durumda olmadığı da anlaşılmaktadır.

74. Bu itibarla gerek ormanların korunması gerekse de davanın sonucunun etkisizleşmesinin önüne geçilmesi amacıyla ihtiyaç duyulan tedbirlerin alınması ve bu tedbirler kapsamında somut olayda olduğu gibi taşınmaz üzerinde belirli bir süreyle hukuki tasarruflarda bulunmasının sınırlandırılması bakımından kamu makamlarının geniş bir takdir yetkisi mevcut ise de bu tedbirlerin uygulanmasının mülk sahibine kaçınılmaz olandan aşın bir külfet de yüklememesi gerekmektedir. Bu doğrultuda, tedbiri uygulayan kamu makamlarının söz konusu tedbirin başvurucunun mülkiyet hakkına etkilerini de gözetmesi ve ölçüsüz bir müdahaleye yol açmaması gerekmektedir.

14

Page 15: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

75. Somut olayda ise başvurucunun taşınmazı ile ilgili olarak uygulanan ihtiyati tedbirin yaklaşık yirmi beş yıldan bu yana devam etmesinin mülkiyet hakkı sınırlandırılan başvurucuyu -bu sürenin uzunluğu dikkate alındığında- makul olandan daha fazla bir zarara uğrattığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun taşınmazı üzerinde hukuki tasarruflarda bulunmasını sınırlandıran başvuruya konu ihtiyati tedbir şerhinin yaklaşık yirmi beş yıldır devam ettiği ve başvurucunun bu yüzden doğan zararının ise giderilmediği gözetildiğinde müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşın ve olağan dışı bir külfet yüklediği

anlaşılmaktadır. Bu sebeple başvurucunun mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında olması gereken adil dengenin başvurucu aleyhine bozulduğu ve müdahalenin ölçüsüz olduğu

sonucuna varılmıştır.

76. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan

mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

77. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(]) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi halinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir ...

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hallerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

78. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.

79. Buna göre bireysel başvuru kapsamında bir temel hak ve hürriyetin ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hale getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle devam eden ihlalin durdurulması, ihlale konu kararın veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, § 55).

80. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilmeden önce ihlalin kaynağının belirlenmesi gerekir. Buna göre ihlal idari eylem ve işlemler, yargısal işlemler veya yasama işlemlerinden kaynaklanabilir. İhlalin kaynağının belirlenmesi uygun giderim yolunun belirlenebilmesi bakımından önem taşımaktadır

(Mehmet Doğan, § 57).

81. Başvurucu, tazminat talebinde bulunmuştur.

15

Page 16: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

82. Anayasa Mahkemesi, ihtiyati tedbirin uygulanmasının makul bir süreyi aşması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Somut başvuruda bu sebeple ihlalin, yargı kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

83 . Somut olayda Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı ihtiyati tedbirin kaldırılmasını gerektirmemektedir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyi ölçüsüz kılan tedbirin uzun sürmesine ilişkin olarak tedbir sürecinde mülkiyet hakkının gerektirdiği ivediliğin ve özenin gösterilmesi bakımından yargısal

makamların sorumluluğu olduğuna dikkati çekmektedir.

84. Buna göre başvuru konusu olayda ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması bakımından etkin giderim yolu tazminat olarak görülmektedir. Mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında

başvurucuya net 15.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

85. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zararı ortaya koyan somut bilgi veya belgeler sunması gerekmektedir. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

86. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 2.475 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 2.681, 1 O TL tutarındaki yargılama giderlerinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 15.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 206,10 TL harç ve 2.475 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 2.681 ,10 TL tutarındaki yargılama giderlerinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması halinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

16

Page 17: ANAYASA MAHKEMESİ BÖLÜM · B. Uluslararası Hukuk 28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1.

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/19056 : 19/2/2019

F. Kararın bir örneğinin bilgi ıçın Ortaca 2. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2013/188) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/2/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Üye Başkan

Burhan ÜSTÜN Serdar ÖZGÜLDÜR Üye

Serruh KALELİ

Üye Üye Kadir ÖZKA YA Yusuf Şevki HAKYEMEZ

17