ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu,...

13
ANAYASA BÖLÜM KARAR SARIGÜL 2013/8324) Karar Tarihi: 23 /2/2016 R.G. Tarih ve 24/3/2016-29663

Transcript of ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu,...

Page 1: ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

ARİF SARIGÜL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/8324)

Karar Tarihi: 23/2/2016

R.G. Tarih ve Sayı: 24/3/2016-29663

Page 2: ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi

Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016

Başkan

Üyeler

Raportör

Başvurucu

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

Burhan ÜSTÜN

Hicabi DURSUN

Hasan Tahsin GÖKCAN

Kadir ÖZKA YA

Rıdvan GÜLEÇ

: Selami ER

: Arif SARI GÜL

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, 1999-2002 dönemlerine ait ödenmeyen sosyal güvenlik primleri kaynaklı kamu borcu nedeniyle emekli aylığına haciz konulmasının yasaların geriye yürümezliği ve hukuk devleti ilkeleri ile mülkiyet hakkını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

il. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 4/11/2013 tarihinde İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 16/1/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 26/06/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık)

gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 21 /8/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 3/9/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

111. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, 2/9/1971 tarihli ve 14 79 sayılı mülga Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu uyarınca 1/10/1999 tarihinde emekli olan ve kendisine emekli aylığı bağlanan bir kişidir (BAG-KUR emeklisi).

9. Başvurucunun daha önce ortağı ve yöneticisi olduğu G.T. Tic. A.Ş .nin 1999-2002 dönemine ait sigorta prim borçları nedeniyle başvurucunun emekli aylığına 28/4/2008 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Muğla İl Müdürlüğünce haciz konulmuştur.

2

Page 3: ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi

Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016

1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi sıfatı ile) şikayet yolu ile başvurarak 1479 sayılı Kanun'un 67. maddesi uyarınca maaşına uygulanan haciz işleminin kaldırılmasını ve maaştan kesilen paraların iade edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

11. Mahkeme; 12/11/2008 tarihli ve E.2008/317, K.2008/374 sayılı kararında

başvurucunun maaşının 1/4'üne konulan hacze rıza göstermemesi üzerine idarenin 1479 sayılı Kanun'un 67. maddesi gereğince haczi kaldırdığını belirterek haciz konusunda karar verilmesine yer olmadığına, haciz kaldırılana kadar maaştan kesilen paraların iade edilmesine hükmetmiştir.

12. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 1/4/2010 tarihli ve E.2008/20983, K.2010/4679 sayılı ilamı ile kararı onamıştır.

13. SGK Muğla İl Müdürlüğü, 31 /5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 93. maddesinin 17/4/2008 tarihli 5754 sayılı Kanun'la değiştirilen birinci fıkrasının " ... Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. " hükmü uyarınca

başvurucunun maaşına söz konusu borçlar nedeniyle tekrar haciz koymuş ve 28/3/2009 tarihinden itibaren başvurucunun maaşından kesinti yapılmaya başlanmıştır.

14. Haciz işlemi üzerine başvurucu 2/4/2009 tarihinde Muğla 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi sıfatıyla) şikayet yolu ile başvurarak emekli maaşının haczedilemez olduğunu, daha önce aynı konuda kesinleşmiş bir mahkeme kararı

bulunduğunu, maaş haczine dayanak alınan 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesinin geçmişe etkili bir hüküm olmadığını belirterek haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

15. Muğla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (iş mahkemesi sıfatıyla) ; 16/12/2009 tarihli ve E.2009/222, K.2009/865 sayılı kararı ile daha önce aynı borçtan dolayı başvurucunun maaşına haciz konulduğunu ve 1467 sayılı Kanun'un 67. maddesi uyarınca haczin kaldırıldığını, başvurucunun maaşının 1467 sayılı Kanun gereği hacze kabil olmadığını ve 551 O sayılı Kanun'un sonradan yürürlüğe girdiğini belirterek haczin iptaline hükmetmiştir.

16. İlk Derece Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 29/3/2011 tarihli ve E.2010/2307, K.2011/2932 sayılı ilamı ile " ... "Somut olayda; davacının Kurumdan almakta olduğu malullük aylığına konulan haczin dayanağı davacının otel işletmecisi olduğu döneme ilişkin ve 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken Kurumun prim, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi alacağı olduğundan ve 5510 sayılı Yasanın 93. maddesinin yürürlüğe girdiği 1.10.2008 tarihinden sonra 28.3.2009 tarihinden itibaren yapılan haciz işlemi hukuka uygundur." gerekçesine dayanarak bozmaya hükmetmiştir.

17. Bozma üzerine dosyayı tekrar ele alan Mahkeme, 9/4/2012 tarihli ve E.2011/1102, K.2012/354 sayılı kararı ile bozma ilamında belirtilen hususlar doğrultusunda ve bozma ilamında belirtilen gerekçeye dayanarak davanın reddine hükmetmiştir.

18. İlk Derece Mahkemesinin kararı Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 1/10/2013 tarihli ve E.2012/12106, K.2013/17799 sayılı ilamı ile onanmıştır.

19. Onama ilamı başvurucuya 25/10/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. 20. Başvurucu 4/11/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. B. İlgili Hukuk 21. 1479 sayılı mülga Kanun'un 67. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Bu kanun gereğince bağlanacak aylıklar, nafaka borçları dışında, haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez. "

3

Page 4: ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi

Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016

22. 551 O sayılı Kanun'un 88. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

" .. . Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır ... "

23. 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesinin 5754 sayılı Kanun'la değiştirilen birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir . ... "

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

24. Mahkemenin 23/2/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

25. Başvurucu; maaşına haciz konulmasına neden olan ödenmemiş SGK primleri kaynaklı borçların 551 O sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önceki döneme ait olduğunu, daha önce ortağı ve yetkilisi olduğu Şirkete ilişkin sorumluluğunun geriye dönük uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu, borçların gerçekleşme tarihlerine göre 1467 sayılı

Kanun'un uygulanmasının gerektiğini, yine borçların gerçekleşme tarihleri dikkate alındığında kendisine herhangi bir tebligat yapılmamasından dolayı borçların zamanaşımına uğradığını ve daha önce lehine verilen Mahkeme kararı kazanılış hak olduğu halde olayda kazanılmış hakların geri alınmasıyla sonuçlanacak şekilde yasaların geçmişe yürütüldüğünü, benzer şekilde geçmişe dönük uygulama getiren 4/6/2008 tarihli ve 5766 sayılı Kanun'un ilgili hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini belirterek hukuk devleti ilkesi ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; yeniden yargılama yapılarak

maaşından haczin kaldırılmasına ve kesilen tutarların iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun tebligat yapılmamasından dolayı borçların zamanaşımına uğradığı iddiası, bu konuda başvuru yollarının usulüne uygun biçimde tüketilip tüketilmediği yönünden incelenecektir. Başvurucunun emekli aylığından yapılan kesintiyle ilgili şikayetleri ise mülkiyet hakkı kapsamında incelenecektir.

a. Borcun Zamanaşımına Uğradığına İlişkin İddia

27. Başvurucu; borçların gerçekleşme tarihleri dikkate alındığında kendisine herhangi bir tebligat yapılmamasından dolayı borçların zamanaşımına uğradığını, bu nedenle yapılan müdahale ile haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

4

Page 5: ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi

Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016

28. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. "

29. 30/3/201 1 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir. "

30. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

31. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi halinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikayetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).

32. Somut başvuruya konu davada verilen kararlar incelendiğinde uyuşmazlığın konusunun başvurucunun emekli aylığına yapılan haczin hukuka uygun olup olmadığına ilişkin olduğu, başvurucunun borcunun zamanaşımına uğradığına ilişkin bir iddiasının

yargılamaya konu edilmediği anlaşılmaktadır. Başvurucunun 12/4/2012 tarihinde Mahkeme kaleminde kayda alınan temyiz dilekçesi incelendiğinde emekli aylığının hacze konu olmasının 551 O sayılı Kanun hükümlerinin geçmişe yürütülmesi anlamına geldiği ve kazanılmış haklarının ihlal edildiği ile sınırlı iddiaların ileri sürüldüğü, borcun zamanaşımına uğradığına dair bir iddianın dile getirilmediği görülmektedir.

33. Bu durumda başvurucunun, borcun zamanaşımına uğradığı iddiasını somut başvuruya konu davada ileri sürme imkanı varken bu imkandan yararlanmadığı ve bu iddiasını Mahkemeye esastan inceletemediği anlaşıldığından somut başvuruda bu iddia yönünden başvuru yollarının usulüne uygun olarak tüketildiğinin kabul edilmesi mümkün değildir.

34. Açıklanan nedenlerle başvuru konusu işleme karşı kanunda öngörülmüş yargısal başvuru yollarının tamamı usulüne uygun olarak tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

5

Page 6: ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi

Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016

b. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

35. Başvurucu emekli aylığına haciz konulması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

36. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Esas Yönünden

37. Başvurucu; maaşına haciz konulmasına neden olan borçların 5510 sayılı

Kanun'un yürürlüğe girmesinden önceki döneme ait olduğunu, daha önce ortağı ve yetkilisi olduğu Şirkete ilişkin sorumluluğunun geriye dönük uygulanmasının hukuka aykırı

olduğunu, borçların gerçekleşme tarihlerine göre 1467 sayılı Kanun'un uygulanmasının gerektiğini, daha önce lehine verilen Mahkeme kararı kazanılmış hak olduğu halde olayda kazanılmış hakların geri alınmasıyla sonuçlanacak şekilde yasaların geriye yürütülerek uygulandığını, benzer şekilde geçmişe dönük uygulama getiren 5766 sayılı Kanun'un ilgili hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptal ediliğini belirterek hukuk devleti ilkesi ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

38. Bakanlık görüş yazısında mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuna dayalı ve kamu yararı amacına yönelik olması olması gerektiği, ayrıca müdahalenin kişiler

tarafından öngörülebilir olması gerektiği ifade edilmiştir.

a. Müdahalenin Varlığı ve Niteliği

39. Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz. "

40. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgilı

maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. "

41. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) Ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:

"Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.

Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip olduklar; hakka halel getirmez. "

42. Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanındaki mülkiyet hakkı, özel hukukta veya idari yargıda kabul edilen mülkiyet hakkı kavramlarından farklı bir anlam ve kapsama sahip olup yasal düzenlemeler ile yargı içtihatlarından bağımsız olarak özerk bir yorum ile ele alınmalıdır (Hüseyin Remzi Polge, B. No: 2013/2166, 10/6/2015, § 31).

43. Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma kapsamında yer alan mülkiyet hakkı bireylere sosyal güvenlik ödemesi alma hakkı içermemekle beraber yürürlükteki mevzuatta,

6

Page 7: ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi

Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016

önceden prim ödeme şartıyla veya şartsız olarak, sosyal yardım alma hakkı şeklinde bir ödeme yapılması öngörülmüş ise yargısal içtihatlara paralel olarak, ilgili mevzuatın aradığı şartları yerine getiren bireyin mülkiyet hakkı kapsamına giren bir menfaatinin doğduğu kabul edilmelidir (Hüseyin Remzi Polge, § 36).

44. Başvurucunun ilgili mevzuatta öngörülen şekilde çalışma süresini ve prim ödeme yükümlülüğünü tamamlayarak emekli olduğu ve emekli aylığı almaya hak kazandığı

konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda başvurucunun usulüne uygun bir şekilde almaya hak kazandığı emekli aylığının, Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı kapsamında korunan bir menfaat olduğunun kabulü gerekmektedir.

45. Anayasa'nın 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkı kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla, sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, ürünlerinden yararlanma ve tasarruf etme olanağı veren bir haktır. Anayasa'ya göre bu hakka ancak kamu yararı

nedeniyle ve kanunla sınırlama getirilebilir. Anayasa'nın 35. maddesinde mülkiyet hakkının mutlak bir hak olmadığı ve kamu yararı amacıyla sınırlandırılabileceği belirtilmiştir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, §§ 28, 32).

46. Anayasa'nın 35. maddesi ve Sözleşme'ye Ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesi benzer düzenlemelerle mülkiyet hakkına yer vermiştir. Her iki düzenleme de üç kural ihtiva etmektedir. Sözleşme'nin ilk cümlesi, herkese mülkünden barışçıl yararlanma hakkı verirken Anayasa daha geniş manada mülkiyet hakkını tanımaktadır. Düzenlemelerin ikinci cümleleri ise kişilerin hangi koşullarda mülkünden yoksun bırakılabileceğini ya da kişilere ait mülkiyetin hangi koşullarla sınırlandırılabileceğini hüküm altına almaktadır (Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 46).

47. Her iki düzenlemenin üçüncü cümlelerinde ise mülkiyetin kullanımının kontrolü ya da düzenlenmesine ilişkindir. Anayasa'nın 35. maddesinin son fıkrası mülkiyet hakkının kullanımının toplum yararına aykırı olamayacağı şeklinde hakkın kullanımına ilişkin genel bir ilkeye yer verirken, Sözleşmeye Ek (1) No.lu protokolün birinci maddesinin ikinci fıkrası devletlere mülkiyeti kamu yararına düzenleme ve vergiler ve diğer katkılar ile cezaların tahsili konusunda gerekli gördükleri yasaları uygulama konusundaki haklarını saklı tutarak taraf devletlerin genel yarara uygun olarak "mülkiyetin kullanımını kontrol" yetkisine sahip olduklarını kabul etmektedir. Bununla beraber Anayasa'nın birçok maddesi ilgili olduğu hususta devlete mülkiyetin kullanımının kontrolü ya da mülkiyeti düzenleme yetkisi vermektedir (Necmiye Çiftçi ve Diğerleri,§ 47).

48. AİHM'e göre ikinci ve üçüncü kurallar, mülkiyetten barışçıl yararlanma ilkesi şeklinde ifade edilen birinci kuralın özel görünüm şekilleridir ve bu nedenle genel nitelikli birinci kuralın ışığı altında anlaşılmaları gerekmektedir (James ve diğerleri/Birleşik Krallık [GK], B. No: 8793/79, 21/2/1986, § 37).

49. Anayasa'nın 60. maddesinde 'Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.' denilmektedir. Sosyal güvenlik, bireylerin istek ve iradeleri dışında oluşan sosyal risklerin, kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin üzerlerindeki gelir azaltıcı ve harcama artırıcı

etkilerini en aza indirmek, ayrıca sağlıklı ve asgari hayat standardını güvence altına alabilmek amacıyla kurulan sistemin bütününe verilen addır. Bu güvencenin gerçekleştirilebilmesi için sosyal güvenlik kuruluşları oluşturularak kişilerin yaşlılık, hastalık, malullük, kaza, ölüm ve işsizlik gibi sosyal risklere karşı asgari yaşam düzeylerinin korunması amaçlanmaktadır (A YM, E.2009/86, K.2011/70, 28/4/2011).

7

Page 8: ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi

Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016

50. Vergi ve benzeri yükümlülükler ile sosyal güvenlik prim ve katkılarını

belirlemeye, değiştirmeye ve ödenmesini güvence altına almaya yönelik düzenlemeler, Sözleşme metninde ayrıca ifade edilmekle ve Anayasa'da ayrı hükümlerle düzenlenmiş

olmakla birlikte bu düzenlemeler de genel itibarıyla mülkiyetin kullanımını düzenleme ve kontrol etme amacı taşıdığından ayrı bir başlık yerine devletin mülklerin kullanımını düzenleme veya mülkiyetin kamu yararına kullanımını kontrol yetkisi kapsamında

incelenmesi gerekir.

51 . Bu durumda başvurucunun emekli aylığından, ortağı ve yöneticisi olduğu Şirketin sosyal güvenlik borçları nedeniyle haciz işlemi uygulanarak kesinti yapılması

şeklindeki müdahalenin, Sözleşme'nin açık hükmü ve Anayasa'nın 60. maddesinde yer alan devletin gerekli tedbirleri alacağı hükmü çerçevesinde mülkiyet hakkının kamu yararı

amacıyla kullanımının kontrolü veya düzenlenmesi kapsamında incelenmesi gerekir.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

i. Kanunilik

52. Anayasa'nın 35. ve 13. maddelerinde mülkiyet hakkına getirilecek sınırlamaların kamu yararı amacıyla ve kanunla yapılması gerektiği hüküm altına alınmaktadır. AİHM, yasada öngörülen koşulları, bir diğer ifadeyle hukukiliği geniş yorumlayarak istikrar kazanmış yargı kararlarına dayanan içtihat yoluyla geliştirilmiş ilkelerin de hukukilik şartını karşılayabildiğini kabul ederken (Malonei/İngiltere, B. No: 8691/79, 2/8/1984, §§ 66-68) Anayasa, tüm sınırlamaların mutlak manada kanunla yapılacağını öngörerek Sözleşme' den daha geniş bir koruma sağlamaktadır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, § 31 ).

53. Kanunun varlığı kadar kanun metninin ve uygulamasının da bireylerin davranışlarının sonucunu önceden öngörebilecekleri kadar hukuki belirlilik taşıması gerekir. Bir diğer ifadeyle kanunun kalitesi de kanunilik koşulunun sağlanıp sağlanmadığının

tespitinde önem arz etmektedir (Necmiye Çiftçi ve diğerleri, § 56).

54. Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin ön koşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir. Bu bakımdan kanunun metni, bireylerin -gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle- hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkan verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır. Dolayısıyla uygulanması öncesinde kanunun, muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gereklidir (A YM, E.2013/39, K.2013/65, 22/5/2013).

55. Başvurucu 5510 sayılı Kanun'un emekli olduğu tarihten sonra yürürlüğe

girdiğini ancak bu kanun hükümlerine dayanılarak emekli aylığına haciz konulduğunu, bu durumun 551 O sayılı Kanun hükümlerinin geriye yürütülmesi anlamına geldiğini, ayrıca daha önce konulan haciz işleminin hukuki olmadığına dair kesinleşmiş yargı kararının kazanılmış hak mahiyetinde olduğunu belirterek yapılan müdahalenin kanuni olmadığını ileri sürmektedir.

8

Page 9: ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi

Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016

56. Başvurucunun mülga 1479 sayılı Kanun döneminde emekli olduğu, 1/10/1999 tarihinden itibaren emekli aylığı almaya başladığı, ortağı ve yöneticisi bulunduğu Şirketin 1999-2002 yıllarına ilişkin sosyal güvenlik prim borcu bulunduğu konularında uyuşmazlık bulunmadığı görülmektedir. Uyuşmazlığın konusu başvurucunun emekli aylığına 5510 sayılı Kanun'a dayanılarak haciz konulması işlemidir.

57. Konuya ilişkin yasal düzenlemeler incelendiginde 1479 sayılı mülga Kanun'un 67. maddesi uyarınca emekli aylıklarına nafaka borcu dışında haciz konulmasının mümkün olmadığı, 5510 sayılı Kanun'un 93 . maddesinde 17/4/2008 tarihinde yapılan değişiklikle gelir, aylık ve ödeneklerin nafaka borçları ile aynı Kanun'un 88. maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar (SGK alacakları) dışında haczedilemeyeceği hükmü getirilerek bu tarihten itibaren emekli aylıklarına sosyal güvenlik alacakları nedeniyle haciz yapılması imkanı sağlandığı görülmektedir.

58. 551 O sayılı Kanun'un 93 . maddesinde 17/4/2008 tarihli değişiklik yapılmadan

önce yapılan haciz işlemi başvurucu Mahkemeye başvurduktan sonra idarece kaldmlmış, Mahkeme de 12/11/2008 tarihli kararıyla idarenin 1479 sayılı Kanun'un 67. maddesi gereğince haczi kaldırdığını belirterek haciz konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir. Bu davada Mahkeme işin esasına girmeden karar verilmesine yer olmadığına karar verdiğinden ayrıca başvurucunun somut başvuruya konu ettiği davanın konusu haciz işleminin yeni Kanun'a (5510 sayılı Kanun) göre yapılan yeni bir işlem olduğu gözönüne alındığında başvurucunun iddia ettiği gibi daha önce dava yoluyla elde edilmiş bir kazanılmış hakkın bulunmadığı açıktır.

59. Somut başvuruya konu haciz işlemi 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesinde değişiklik yapılarak sosyal güvenlik alacakları için emekli maaşı haczinin mümkün kılındığı 17/4/2008 tarihinden sonra 28/3/2009 tarihinden itibaren uygulanmıştır. Mahkeme tarafından verilen ilk karar Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 29/3/2011 tarihli ilamı ile "... "Somut olayda; davacının Kurumdan almakta olduğu malullük aylığına konulan haczin dayanağı davacının otel işletmecisi olduğu döneme ilişkin ve 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken Kurumun prim, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi alacağı olduğundan ve 5510 sayılı Yasanın 93. maddesinin yürürlüğe girdiği 1.10.2008 tarihinden sonra 28.3.2009 tarihinden itibaren yapılan haciz işlemi hukuka uygundur." gerekçesine dayanılarak bozulmuş ve bozma üzerine dosyayı tekrar ele alan Mahkeme, 9/4/2012 tarihli kararı ile bozma ilamında belirtilen hususlar doğrultusunda ve bozma ilamında belirtilen gerekçeye dayanarak davanın reddine hükmetmiştir.

60. Başvurucunun emekli aylığına 28/3/2009 tarihinden sonra haciz konulmuş ve kesinti yapılmaya başlanmıştır. Bu durumda başvurucunun emekli aylığına haciz işlemi uygulanabilmesine imkan tanıyan 5754 sayılı ve 17/4/2008 tarihli düzenleme ile 5510 sayılı Kanun'un 93 . maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 8/5/2008 tarihinden sonra 28/3/2009 tarihinde ve ileriye dönük aylıklardan kesinti yapılacak şekilde uygulanan haciz işleminin kanunların geriye yürütülmesi anlamı taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır.

61. Başvurucu 5766 sayılı Kanun'da yer alan benzer düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal ediliğini ileri sürmektedir. Anayasa Mahkemesinin 28/4/2011 tarihli ve E.2009/39, K.2011 /68 sayılı bahsedilen kararı incelendiğinde 5766 sayılı Kanun'da esas olarak bir kamu alacağı ile ilgili bireylerin sorumluluklarını arttıran ve müteselsil sorumluluk getiren düzenlemelerin, Kanun'un geçici 1. maddesi ile yürürlük tarihi itibari ile tahsil edilmemiş alacaklara da uygulanmasının hukuk kurallarının geriye yürütülmesi

9

Page 10: ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi

Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016

anlamına geldiği ve hukuk güvenliği ilkesi ile bağdaşmadığı gerekçesiyle iptal edildiği görülmektedir. Somut başvuruya konu davada ise kamu alacağı karşısında başvurucunun sorumluluğu artırılmamakta, yalnızca başvurucunun zaten var olan sorumluluğu kapsamında emekli aylığına haciz yapılmasına imkan tanınmaktadır.

62. Yukarıda belirtilen düzenlemeler incelendiğinde anlaşılabilir nitelikte oldukları,

Resmi Gazete'de ve ilgili kurumların İnternet sitelerinde yayımlandıkları ve ulaşılabilir

oldukları, ayrıca müdahaleye konu işlemin kanuni dayanaklarının muhtemel sonuçlarının ileriye dönük işlemler için öngörülebilir nitelikte olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

il. Meşru Amaç

63. Kamu yararı kavramı, genel bir ifadeyle özel veya bireysel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı ifade etmektedir. Bütün kamusal işlemler, nihai olarak kamu yararını gerçekleştirmek hedefine yönelmek durumundadır. Kamu yararı, doğası gereği

geniş bir kavramdır. Yasama ve yürütme organları toplumun ihtiyaçlarını dikkate alarak neyin kamu yararına olduğunu belirlemede geniş bir takdir yetkisine sahiptir. Kamu yararı konusunda bir uyuşmazlığın çıkması halinde ise uzmanlaşmış ilk derece ve temyiz yargılaması yapan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmek konusunda daha iyi konumda oldukları açıktır. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru incelemesinde açıkça temelden yoksun veya keyfi olduğu anlaşılmadıkça yetkili kamu organlarının kamu yararı tespiti konusundaki takdirine müdahalesi söz konusu olamaz. Müdahalenin kamu yararına uygun olmadığını ispat yükümlülüğü bunu iddia edene aittir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, §§ 34-36).

64. Kamu yararı doğası gereği geniş bir kavramdır. Neyin toplumun genel çıkarına olduğu konusunda da çok farklı görüşlerin ortaya çıkması kaçınılmazdır. Neyin kamu yararına olduğu, yasama ve yürütme organlarının siyasi, ekonomik ve sosyal tercihlerine göre farklılaşabileceği gibi değişen ekonomik, sosyal ve siyasi koşullar kamu yararı amacı ile yapılan bir iş ya da hizmetin değiştirilmesini gerekli kılabilir (Habibe Kalender ve diğerleri, B. No: 2013/3845, 1/12/2015, § 33).

65. 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesinin 17/4/2008 tarihinde değiştirilen birinci fıkrası ile " ... Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez." hükmü getirilmiştir. 5754 sayılı

Kanun'un genel gerekçesinde sosyal sigortalar sisteminin finansman sorununun kamu finansmanı üzerinde yarattığı baskının başta enflasyon olmak üzere temel ekonomik göstergeleri olumsuz olarak etkilediği, sosyal güvenlik sisteminin kendisinin ülke ekonomisinde istikrarsızlık yaratan ana sebep haline geldiği ifade edilmiştir. 551 O sayılı Kanun'un 93 . maddesinde yapılan değişiklikle sosyal güvenlik alacaklarının tahsilinin sağlanmaya çalışıldığı ve özellikle sosyal güvenlik alacağının muhataplarının emekli olmaları halinde emekli aylıklarının haczedilemezliği nedeniyle alacak tahsilini imkansız hale getiren uygulamaya son verildiği anlaşılmaktadır.

66. Bahsedilen düzenlemeler, 1999 yılında başlayıp 2008 yılına kadar süren bir dönemde işsizlik sigortası getirilmesi, sistemin kapsamının genişletilmesini ve tek sağlık sigortası ile tek sosyal güvenlik sistemi kurmayı ve sistemin açıklarını azaltmayı amaçlayan bir dizi sosyal güvenlik reformu kapsamında gerçekleştirilmiştir. Anılan düzenlemelerle sosyal güvenlik prim alacaklarının emekli aylıklarına yapılacak haciz yoluyla da sorumlularından tahsil edilmesinin genel amacı , sosyal risklerin etkilerini azaltmaya ve asgari hayat standartlarını güvence altına almayı temin etmeye yönelik olarak sosyal güvenlik sisteminin finansmanını sağlamak ve sürdürülebilir bir sistem oluşturmak olup yapılan tahsilat sadece bu amaçla kullanılmakta ve sistemin içinde kalmaktadır.

10

Page 11: ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi

Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016

67. Sosyal güvenlik hizmetlerinde aktüeryal denge, mevcut ve gelecekteki varlıkların toplamının yine mevcut ve gelecekteki yükümlülüklerin toplamına eşit olması ve sistemdeki bireylere verilen taahhütlerin, sistem tarafından karşılanabilir olması anlamına gelmekte olup (Yasemin Mutlu , B. No: 2013/1426, 25/3/2014, § 60), sosyal güvenlik alacaklarının tahsili amacıyla emekli aylıklarına haciz konulabilmesine imkan tanıyan

hükmün, genel sosyal güvenlik sisteminin mali yapısının korunması ve sosyal güvenlik planlaması çerçevesinde toplumun korunmaya daha çok muhtaç olan fertlerinin de bu sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması bakımından zorlayıcı nitelikteki kamu yararı taşıdığı

açıktır.

68. Sosyal güvenlik sisteminin fınansmanını sağlayarak ve aktüeryal dengeleri koruyarak sürdürülebilir bir sistem oluşturma ve sosyal güvenlik alacaklarını tahsil ederek sistemin açıklarını azlatma açıkça kamu yararı amacı güttüğünden müdahalenin meşru amacının bulunduğu açıktır.

ili. Ölçülülük

69. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. "

70. Anayasa'nın 35. maddesine göre kişilerin mülkiyet hakları ancak kanunun öngördüğü usullerle ve kamu yararı gereği sınırlanabilir. Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi gereği kişilerin mülkiyet haklarının sınırlanması halinde elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir.

71. Ölçülülük ilkesi, "elverişlilik", "gereklilik" ve "orantılılık" olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. "Elverişlilik", öngörülen müdahalenin, ulaşılmak istenen amacı

gerçekleştirmeye elverişli olmasını; "gereklilik", ulaşılmak istenen amaç bakımından

müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, "orantılılık" ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, § 38).

72. Anayasa ve Sözleşme'de yer alan ve yukarıda yer verilen üçüncü kurallar devlete mülkiyetin kullanımı veya mülkiyetten yararlanma hakkını kontrol etme ve bu konuda düzenleme yetkisi vermektedir. Mülkiyeti sınırlamaya göre daha geniş takdir yetkisi veren düzenleme yetkisinin kullanımında da kanunilik, meşruluk ve ölçülülük ilkelerinin gereklerinin karşılanması kural olarak aranmaktadır (Benzer yönde AİHM kararı için bkz. Depalle/Fransa [BD], B. No: 34044/02, 29/3/2010, §§ 83, 84). Buna göre mülkiyet hakkının düzenlenmesi yetkisi de kamu yararı amacıyla ve kanunla kullanılmalıdır. Mülk kullanımını düzenleyen bir tedbir söz konusu olduğunda adil dengenin sağlanıp sağlanmadığını

belirlemek için dikkate alınacak faktörlerden biri de tazminat ödenmemesi olmakla birlikte bu faktör tek basına, 1 No.lu Ek Protokolün 1. maddesinin ihlalini oluşturamaz

(Depalle/Fransa, § 91 ; Brosset-Triboulet ve diğerleri/Fransa [BD], B. No: 34078/02, 29/3/2010, § 94).

73. Sosyal güvenlik, devlet tarafından üstlenilen önemli bir sorumluluk olup bu sorumluluğun gereklerinin sağlıklı bir şekilde yerine getirilebilmesi için birtakım

düzenlemeler yapılması kaçınılmazdır. Dolayısıyla devletin sosyal güvenlik alanına ilişkin

11

Page 12: ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi

Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016

takdir yetkisi geniştir. AİHM de sosyal güvenliğe ilişkin düzenlemelerin değiştirilmeye açık olduğunu, yasama organının bu konuda engellenemeyeceğini, kanunlara veya mahkeme kararlarına dayalı olarak tanınmış emeklilik haklarının, gerektiğinde geçmişe etkili yeni kanunlarla değiştirilebileceğini kabul etmektedir (Arras ve diğerleri/İtalya, B. No: 17972/07, 14/2/2012, § 81; Maggio ve diğerleri/İtalya B. No: 46286/09 ... , 31/5/2011, § 60; Maurice/Fransa [BD], B. No: 11810/03, 6/1/2005, § 81; Draon/Fransa [BD], B. No: 1513/03, 6/1/2005, § 73 ; Kuznetsova/Rusya [BD], B. No: 67579/01, 7/6/2007, § 50).

74. Anayasa'nın 65. maddesinde "Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir. " hükmüne yer verilmiştir. Sosyal güvenlik sisteminde bir dizi reform yapan düzenlemelerin yeni maliyetlere neden olacağı ve bu maliyetlerin ise sistemin tarafları arasında paylaşılması gerektiği açıktır.

75. Sosyal güvenlik sisteminin finansmanı; çalışanlar, işverenler ve Hazine katkısı ile gerçekleştirilmekte; ayrıca sistemin açıkları da kamu kaynakları ile genel bütçeden karşılanmaktadır. Sosyal güvenlik sisteminde yeni reformlar yapılarak sistemin kapsamı,

hizmetlerin niteliği ve niceliğinin arttırılması istendiğinde başvurulacak kaynakların yine sayılan unsurlar olduğu, ayrıca başvuru konusu müdahale ile sosyal güvenlik alacaklarının tahsilinin amaçlandığı, bu nedenle müdahale aracının elverişli ve müdahalenin de gerekli olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır.

76. 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesinin 17/4/2008 tarihinde değiştirilen birinci fıkrası ile sosyal güvenlik alacaklarının emekli aylıklarına haciz uygulanarak tahsiline imkan tanınmıştır. Bahsedilen uygulama daha önce sorumlu bulunduğu sosyal güvenlik borcunu ödemeyen ilgililere yönelik olarak kamu borcunun tahsili amacıyla ve Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten sonraki emekli aylıklarına uygulanmak üzere getirilmiştir.

77. 5510 sayılı Kanun'un 88. maddesinde geçen "Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 nez maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. "

hükmü gereği 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 71. maddesine göre emekli aylıklarının haczolunacak miktarı aylığın üçte biri ile dörtte biri arasında tespit edilmektedir. Somut başvuruya konu davada da başvurucunun emekli aylığının dörtte birinin (%25) hacze konu edildiği anlaşılmaktadır.

78. Bahsedilen düzenlemenin muhataplarının sosyal güvenlik borçlarını ödemeyen borçlular olduğu ve başvurucunun, büsbütün emekli aylığından veya aylık miktarının belirli bir asgari standardın altına düşmemesine ilişkin güvenceden mahrum bırakılmamış olduğu, emekli aylığından Kanun'da öngörülen %25 oranında bir miktar kesinti ile borcunu ödemesinin temin edilmeye çalışıldığı , bu durumun da başvurucuya ödenen emekli aylığı üzerinde kısmi sonuç doğurduğu, bu çerçevede yukarıda ifade edilen zorlayıcı nitelikte kamu yararı amacına dayanan düzenlemenin ve başvurucunun emekli aylığına haciz konulması işleminin, başvurucuyu ağır ve tahammül edilemez bir yük altına sokmadığı, müdahalenin amacı ile başvurucuya yüklenen külfetin orantılı olduğu sonucuna varılmıştır.

79. Açıklanan nedenlerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan

mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Borcun zamanaşımına uğradığına ilişkin iddianın başvuru yollarının

tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUGUNA, 2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR

12

Page 13: ANAYASA MAHKEMESİ · Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016 1 O. Başvurucu, haciz işlemine karşı 30/4/2008 tarihinde Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (iş mahkemesi

Başvuru Numarası : 2013/8324 Karar Tarihi : 23/2/2016

OLDUGUNA,

B. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLMEDİ GİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA

23/2/2016 tarihinde OYBİRLİGİYLE karar verildi.

Başkan

Burhan ÜSTÜN Üye

Hicabi DURSUN

Üye Kadir ÖZKA YA

Üye Hasan Tahsin GÖKCAN

Üye Rıdvan GÜLEÇ

13