anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

131
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİNDE ÜÇ KARDEŞ DEVRİ (1246–1266) YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Kansu EKİCİ Danışman: Prof. Dr. Kemal GÖDE ISPARTA, 2005

Transcript of anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

Page 1: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI

ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİNDE ÜÇ KARDEŞ DEVRİ (1246–1266)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Kansu EKİCİ

Danışman: Prof. Dr. Kemal GÖDE

ISPARTA, 2005

Page 2: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

ABSTRACT

THREE BROTHERS TIME IN ANATOLIAN SELJUKS (1246-1266)

Kansu EKİCİ Suleyman Demirel Unıversity, Department of History

Ph. D, 126 pages, August 2005. Supervising Professor: Kemal GÖDE

Three Brothers time which was one of the turning point of Anatolian Seljuk, includes the period of 1246-1266. This period started with the die of Gıyaseddin Keyhüsrev, and ended the die of Rukneddin Kılıçarslan IV.

Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev II left three suns. One of them İzzedin Keykavus, aged eleven, was enthroned with the help of the statesmen in January 1246. Mohol envoys had come to invite the new sultan to the Mogol Kağan’s palace following the enthrone of Keykavus II. Instead, Sultan Keykavus send his brother, Rukneddin Kılıçarslan IV to whom Keykavus described him Sultan as much as himself. After spending three years in Mongolia, Rukneddin Kılıçarslan IV had succeeded in having yarlığ to enthrone of the Anatolian Seljuk and returned to Anatolia. On his return to Anatolia he asked his brother to dethrone in favor of himself. a war erupted in the area of Sultan Kervansarayı between the two brothers as the result of İzzettin Keykavus II was not accepted Kılıçarslan II’s demand. Three brothers, namely II. İzzeddin Keykavus, IV. Rükneddin Kılıçarslan and II. Alâeddin Keykubad, were enthroned at the same time on Celaleddin Karatay’s recommendation who had been appointed as regent following the war. Anyhow each brother seemed to be sultan during this period lasted five years (1249-1254), İzzeddin Keykavus II was the only one that prevailed on the administration. Unity was dissolved after death of first Atabeg Celaleddin Karatay, then Alâeddin Keykubad II and Rükneddin Kılıçarslan II raised once more his claim for the throne. For that reason two a clash were re-started between the two brothers, and İzzeddin Keykavus enthrone after defeating his brother.

The power of İzzeddin Keykavus II were shaken in 1256 by Baycu Noyan of Moğol Emperor, who had been seeking for a place for winter. Facing this situation, İzzeddin Keykavus II was provoked for a war against Noyan by the statesmen and he send an army against the Noyan but as his army was defeated by Noyan İzzeddin Keykavus II was left from Konya, capital city, to Antalya, then took refuge to Laskiris of İznik-Rum Emperor. Rükneddin Kılıçarslan IV was enthroned by Baycu Noyan as his brother run away. Kılıçarslan then left Anatolia in order to join the Baghdad besieging of Mogol. Taking advantage of this oportunity İzzeddin Keykavus returned Konya from İznik, and recuptured the throne. However, Rükneddin Kılıçarslan II was succeded Hulagu’s military assistance as he returned Anatolia by a quite number of Mogol army. Despite the Mogol assistance, Kılışarslan could defaete his brother and tooh himself refuge to the Hulagu’s palace. As the resuult of this development, İzzeddin Keykavus II also had gone Baghdad to see Hulagu in the purpose of decleration his loyalty to him. After consultation to Mengü Khagan of Greater mogol Emperor, Hülagü had been shared the territory of Anatolian Seljuk between two brothers. Thus Izzettin Keykavus II. would dominate the territory which had been laid from the border of Kayseri to coast of Antalya whose capital city would have been Konya; Rukneddin Kılıçarslan would dominate the area whic had been laid from Sivas to Samsun and Sinop whose capital city would have been Tokat. However this sharing was not seen adequate by Kılıçarslan IV and his vezier, Pervane Muineddin Süleyman. So they made a plan to capture the territory of İzzettin Keykavus II. for this reason Rükneddin Kılıç Arslan IV and

Page 3: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

particularly Pervane Muineddin Süleyman provoked the occupant Mogol against İzzeddin Keykavus II. under this provocation, Mogols declared war against Izzettin Keykavus II at the beginning of 1262, and heavily defeated him. After this defeat, Izzettin Keykavus II firstly fled to Antalya then to emperor Mihael Paleologos to whom Keykavus II had helped him before. Those days that Izzettin Keykavus stayed in Istanbul he made a plan to capture firstly the throne of Byzantine, then Seljuk’s. However, the plan had been learned by the Byzantine emmperor. Afterwards he was jailed and put in prison of Enez Castle. He was rescued by Berke Khan of Altıordu Sovereign who had became Muslim in the winter of 1262, and taken to Crimea. Izzettin Keykavuus II, who had dreamed to re-capture the throne of Seljuc, but never come true, lived in Crimea until his death in 1277.

After the flee of Izzettin Keykavus II to Istanbul, Rukneddin Kılıç Arslan IV was enthroned by the approval of Mogol to the Seljuc’ monarch. Rukneddimn Kılıçarslan had been struggled both with the rebellion of Turcoman and Pervane Muineddin Süleyman’s. The political conflict between Rükneddin Kılıç Arslan and Suleyman became in tense in 1266. At the end Munineddin Pervane Süleyman got rid of from Kılıç Arslan IV by being killed him to the Mogol, as the result an intrigue which had been very familiar method for Süleyman. Three Brothers Time was ended by the death of Rükneddin Kılıçarslan IV.

It can be said that three brothers time was one of the dark age that Anotial was dominated by the Mongols. On the other hand, this period was important as it was led to Turkification of Anatolia by the rebellions of Turcoman which created many Anatolian principalities that all of them were Turks.

Keywords: İzzeddin Keykavus II, Rükneddin Kılıç Arslan IV, Alaeddin Keykubad II, Mongols, Byzantine, Anatolia, Turkomans.

Page 4: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

ÖZET

ANADOLU SELÇUKLULARINDA ÜÇ KARDEŞ DEVRİ (1246-1266)

Kansu EKİCİ

Süleyman Demirel Üniversitesi, Tarih Bölümü, Yüksek Lİsans Tezi, 126 sayfa, Ağustos 2005.

Danışman: Prof. Dr. Kemal GÖDE

Anadolu Selçuklu Devleti açısından önemli bir dönüm noktalarından bir tanesi olan

Üç Kardeş Devri 1246–1266 yılları arasındaki dönemi kapsamaktadır. Bu dönem II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümüyle başlamış, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın ölümüyle de sona ermiştir.

Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümünün ardından geride üç oğlu kalmış ve bunlardan onbir yaşındaki II. İzzeddin Keykavus devlet adamlarının yardımlarıyla 1246 yılının Ocak ayında tahta çıkartılmıştır. II. İzzeddin Keykavus’un tahta çıkışının ardından Moğol elçilerinin gelerek yeni sultanı Moğol Kağanı’nın huzuruna çağırmışlar fakat II. İzzeddin Keykavus, yerine kendisi kadar sultan olduğunu söylediği kardeşi IV. Rükneddin Kılıçarslan’ı göndermiştir. IV. Rükneddin Kılıçarslan, Moğolistan’da geçirdiği üç yılın ardından Moğol Kağanından Anadolu’nun sultanlığına dair bir yarlığ almayı başarmış ve tekrar Anadolu’ya dönmüştür. IV. Rükneddin Kılıçarslan, Anadolu’ya dönüşünün ardından kardeşi II. İzzeddin Keykavus’tan tahtı kendisine bırakmasını istemiştir. Bu isteğin kabul edilmeyişi üzerine iki kardeş arasında Sultan Kervansarayı civarında meydana gelen savaşı II. İzzeddin Keykavus kazanmıştır. Savaşın ardından saltanat naibi Celaleddin Karatay’ın tavsiyeleriyle üç kardeşin aynı anda tahta çıkmaları uygun görülmüştür. Böylece üç kardeş II. İzzeddin Keykavus, IV. Rükneddin Kılıçarslan ve II. Alâeddin Keykubad aynı anda tahta çıkmışlardır. 1249–1254 yılları arasında devam eden bu dönemde her ne kadar üç kardeşte sultan gibi gözükseler de II. İzzeddin Keykavus ülke üzerinde tek söz sahibi olmuştur. 1254 yılında önce Atabeg Celaleddin Karatay’ın ardından da II. Alâeddin Keykubad’ın ölümlerinin ardından birlik havası dağılmış ve IV. Rükneddin Kılıçarslan tekrar tahtta hak iddia etmeye başlamıştır. IV. Rükneddin Kılıçarslan’ın bu iddiası üzerine iki kardeş arasında tekrar savaş meydana gelmiş, II. İzzeddin Keykavus bu savaştan da galip gelerek iktidarını pekiştirmiştir. II. İzzeddin Keykavus’un iktidarı, 1256 yılında Moğol kumandanı Baycu Noyan’ın Anadolu’ya kışlak aramaya gelmesiyle sarsılmıştır. II. İzzeddin Keykavus, bu durum karşısında devlet adamlarını tahrikiyle savaşa karar vermiş ve bir orduyu Baycu Noyan üzerine göndermiştir. II. İzzeddin Keykavus gönderdiği ordunun yenilmesi üzerine, başkent Konya’dan ayrılarak Antalya’ya gitmiş, oradan da İznik-Rum İmparatoru Laskaris’in yanına kaçmıştır. II. İzzeddin Keykavus’un Laskaris’in yanına kaçmasının ardından Baycu Noyan, Selçuklu tahtına IV. Rükneddin Kılıçarslan’ı çıkartmış ve ardından Moğolların Bağdat kuşatmasına katılmak amacıyla Anadolu’dan ayrılmıştır. Bunu fırsat bilen II. İzzeddin Keykavus, Laskaris’in yanından Konya’ya geri dönmüş ve Selçuklu tahtını tekrar ele geçirmiştir. IV. Rükneddin Kılıçarslan, bunun üzerine İlhanlı hükümdarı Hülagü’nün huzuruna yardım almak amacıyla gitmiş ve yanında Moğol askerleriyle Anadolu’ya geri dönmüştür. Fakat IV. Rükneddin Kılıçarslan, Moğolların yardımına rağmen kardeşi II. İzzeddin Keykavus’u bertaraf edememiş ve tekrar İlhanlı hükümdarı Hülagü’nün yanına gitmek zorunda kalmıştır. Bunun üzerine II. İzzeddin Keykavus da İlhanlı hükümdarının

Page 5: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

huzuruna varmış ve bağlılığını bildirmiştir. Hülagü, Büyük Moğol Kağanı Mengü Han’ın yarlığı doğrultusunda hareket ederek Selçuklu ülkesini iki kardeş arasında paylaştırmıştır. Buna göre II. İzzeddin Keykavus başkenti Konya olan Kayseri hududundan Antalya sahillerine kadar uzanan topraklara; IV. Rükneddin Kılıç Arslan ise başkenti Tokat olan Sivas’tan Sinop ve Samsun limanlarına kadar olan Danişmendiye vilayetine kadar olan topraklara hükmedecekti. Fakat bu paylaşımı IV. Rükneddin Kılıç Arslan ve veziri Pervane Muineddin Süleyman yeterli görmemişler ve II. İzzeddin Keykavus’un topraklarını ele geçirmek amacıyla plan yapmışlardır. Bu doğrultuda IV. Rükneddin Kılıç Arslan ve özellikle Pervane Muineddin Süleyman işgalci Moğolları II. İzzeddin Keykavus aleyhinde kışkırtmışlardır. Moğollar ise bu kışkırtmalara kanarak 1262 başlarında II. İzzeddin Keykavus üzerine bir sefer düzenlemişler ve II. İzeddin Keykavus’u ağır bir yenilgiye uğratmışlardır. Bunun üzerine II. İzzeddin Keykavus önce Antalya’ya oradan da İstanbul’a eskiden yardım ettiği İmparator Mihael Paleologos’un yanına kaçmıştır. II. İzeddin Keykavus İstanbul’da kaldığı günlerde önce Bizans tahtını daha sonra da Selçuklu tahtını ele geçirmek için plan yapmış fakat bu planları Bizans İmparatoru tarafından öğrenilmiştir. Akabinde II. İzzeddin Keykavus tutuklanmış ve Enez Kalesi’ne hapsedilmiştir. Bir süre söz konusu kalede hapis kalan II. İzzeddin Keykavus 1262 yılının kış mevsiminde Müslümanlığı kabul etmiş olan Altınorda hükümdarı Berke Han tarafından kurtarılmış ve Kırım’a götürülmüştür. Selçuklu tahtını tekrar ele geçirme hayalleri kuran II. İzzeddin Keykavus ölüm tarihi olan 1277 yılına kadar Kırım’da kalmış ve bu amacına ulaşamamıştır. II. İzzeeddin Keykavus’un İstanbul’a kaçışının ardından IV. Rükneddin Kılıç Arslan Moğolların da onayıyla Selçuklu tahtına çıkmıştır. IV. Rükneddin Kılıç Arslan, müstakil saltanat döneminde genellikle Türkmen isyanlarıyla uğraştığı gibi Pervane Muineddin Süleyman’la da uğraşmak zorunda kalmıştır. IV. Rükneddin Kılıç Arslan ve Pervane Muineddin Süleyman arasında devam eden siyasi çekişme 1266 yılında daha da ayyuka çıkmıştır. Sonunda Pervane Muineddin Süleyman en iyi bildiği yöntem olan entrikaya başvurarak IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ı Moğollara öldürtmek suretiyle ortadan kaldırmıştır. IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın ölümüyle de üç kardeş devri sona ermiştir. Üç kardeş devri için genel olarak Moğolların Anadolu’ya tamamen hâkim olduğu karanlık bir devir olduğu söylenebileceği gibi, Türkmen isyanlarıyla beylikler dönemini ve Anadolu Türklüğü’nün canlanışını müjdelemesi bakımından önemlidir.

Anahtar Kelimeler: II. İzzeddin Keykavus, IV. Rükneddin Kılıç Arslan, II. Alaeddin Keykubad, Moğollar, Bizans, Anadolu, Türkmenler.

Page 6: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

I

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR ....................................................................................................... III I. BÖLÜM.................................................................................................................... 1 GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 II. BÖLÜM................................................................................................................... 3 SULTAN II. İZZEDDİN KEYKAVUS’UN MÜSTAKİL SALTANATI (1246–1249)...................................................................................................................................... 3 A- İzzeddin Keykavus’un Tahta Çıkışı........................................................................ 3 B- Devlet Erkânı Arasındaki Rekabet.......................................................................... 6

1- Şemseddin Hasoğuz ve Eseddeddin Rûzbeh’in Öldürülmeleri ........................... 7 2- Sahib Şemseddin’in İktidarını Koruma Çabaları................................................. 9

a- Emîr-i Dad Nusret ve Pervâne Ebu Bekir Attar’ın Ortadan Kaldırılmaları..... 9 b. Sahib Şemseddin ve Şerefeddin Mahmud’un Arasındaki Çekişme............... 12

3- Sahib Şemseddin’in Keyfi Yönetimi ................................................................. 14 4- Türkmen Ahmed İsyanı ..................................................................................... 15

C- Melik Rükneddin Kılıç Arslan ve Taht İddiası ..................................................... 16 1- Rükneddin Kılıçarslan’ın Moğolistan’dan Dönüşü ........................................... 16 2- Sahib Şemseddin’in Öldürülmesi ...................................................................... 18

III. BÖLÜM ............................................................................................................... 20 ÜÇ KARDEŞİN TAHTA ÇIKIŞI (1249–1254) ........................................................ 20 A- Kardeşler Arasındaki İlk Mücadele ...................................................................... 20 B- Yeni Tayin Edilen Devlet Erkânı Arasındaki Rekabet ......................................... 24 C- İzzeddin Muhammed’in Vezirliğe Getirilmesi ..................................................... 28 D- Kardeşler Arasındaki Mücadelenin Yeniden Başlaması....................................... 30 IV. BÖLÜM ............................................................................................................... 35 İKİLİ SALTANAT DÖNEMİ ve RÜKNEDDİN KILIÇARSLAN’IN MÜSTAKİL SALTANATI ............................................................................................................. 35 A- İkili Saltanat Dönemi (1259–1262) ...................................................................... 35

1- İkinci Moğol İstilası........................................................................................... 35 2- İzzeddin Keykavus’un Saltanatı Bırakması ve Rükneddin Kılıçarslan’ın Tahta Çıkışı ...................................................................................................................... 39 3- İzzeddin Keykavus’un İznik Rum İmparatoru’nun Yanına Gitmesi ................. 43 4- İzzeddin Keykavus’un Tahtı Yeniden Ele Geçirmesi........................................ 44 5- Melik Alâeddin Keykubad’ın Türkistan Yolunda Ölümü ................................. 46 6- İzzeddin Keykavus ve Rükneddin Kılıçarslan’ın Hülâgü’nün Yanına Gitmeleri................................................................................................................................ 49 7- İzzeddin Keykavus’un Saltanatı Kaybetmesi .................................................... 52

a- Alıncak Noyan’a Yenilmesi........................................................................... 52 b- İzzeddin Keykavus’un İstanbul’a Gidişi........................................................ 55

8- İzzeddin Keykavus’un İstanbul’da Tutuklanması ............................................. 57 9- İzzeddin Keykavus’un Esaretten Kurtuluşu, Gurbet Hayatı ve Ölümü............. 59

a- Esaretten Kurtuluşu........................................................................................ 59 b- Gurbet Hayatı ve Ölümü................................................................................ 60

B- IV. Rükneddin Kılıçarslan’ın Müstakil Saltanatı (1262–1266) ............................ 62 1- Rükneddin Kılıçarslan Dönemi İç İsyanlar ....................................................... 62 2- Sinop’un Yeniden Fethi ..................................................................................... 66 3- Rükneddin Kılıçarslan’ın Öldürülmesi.............................................................. 69

V. BÖLÜM ................................................................................................................ 75

Page 7: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

II

ÜÇ KARDEŞ DEVRİ KOMŞU ÜLKELERLE İLİŞKİLER, DEMOGRAFİK YAPI, EKONOMİ ve MİMARİ............................................................................................ 75 A- Üç Kardeş Dönemi Koşu Ülkelerle İlişkiler .................................................. 75

1- Moğollarla İlişkiler ............................................................................................ 75 2- Ermenilerle İlişkiler ........................................................................................... 78 3- İznik Rum İmparatorluğu ve Bizans İle İlişkiler ............................................... 79 4- Trabzon Rum İmparatorluğuyla İlişkiler ........................................................... 80 5- Memluklularla Olan İlişkiler ............................................................................. 81

B- Üç Kardeş Dönemi Demografik Yapı................................................................... 82 1-Rumlar ................................................................................................................ 82 2- Türkler ............................................................................................................... 83 3- Diğerleri ............................................................................................................. 84

C- Üç Kardeş Devri Ekonomik Durum...................................................................... 84 A- Üç Kardeş öneminde Mimari................................................................................ 86

1- Hanlar ................................................................................................................ 86 2- Camiler ve Mescidler......................................................................................... 87 4- Kümbet ve Türbeler ........................................................................................... 91 5- Diğerleri ............................................................................................................. 92 6- Tamiri Yapılan Eserler....................................................................................... 93

SONUÇ ...................................................................................................................... 94 BİBLİYOGRAFYA ................................................................................................... 97 EKLER..................................................................................................................... 105

Page 8: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

III

KISALTMALAR

AÜDTCF : Ankara Üniversitesi Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi

Bas. :Basımevi

Bkz. :Bakınız

Çev: : Çeviren

DGBİT : Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi

dpn. :Dipnot

H : Hicri

Haz: : Hazırlayan

İA : İslam Ansiklopedisi

km. : kilometre

Krş. :Karşılaştırınız

M. : Miladi

m. : metre

s. : Sayfa

S. : Sayı

SDÜFEFSBD: Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal

Bilimler Dergisi

SÜ :Selçuk Üniversitesi

TA :Türk Ansiklopedisi

TAD :Tarih Araştırmaları Dergisi

TDA :Türk Dünyası Araştırmaları

TİD :Tarih İncelemeleri Dergisi

TİD :Tarih İncelemeleri Dergisi

TM :Türkiyat Mecmuası

Page 9: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

IV

TTK :Türk Tarih Kurumu

VD :Vakıflar Dergisi

VGM :Vakıflar Genel Müdürlüğü

Yay. :Yayınlayan

Page 10: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

V

ÖNSÖZ

Araştırmamızın konusunu bulmamda ve hazırlamamda büyük yardım ve

teşviklerini gördüğüm, değerli hocam ve tez danışmanım Prof. Dr. Kemal GÖDE’ye,

manevi desteklerini esirgemeyen, bizlere rahat bir çalışma ortamı sağlayan değerli

hocam Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Bayram KODAMAN’a, bu çalışmanın

hazırlanmasında desteklerini gördüğüm bölümümüz hocalarına ve mesai

arkadaşlarıma, ayrıca benden maddi-manevi desteğini esirgemeyen, değerli

arkadaşım Osman ARICAN’a, ayrı ayrı teşekkür etmeyi borç biliyorum.

Isparta 2005

Kansu EKİCİ

Page 11: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

1

I. BÖLÜM

GİRİŞ

Araştırmamızın konusu, Selçuklu Devleti tarihinin dönüm noktalarından, II.

Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümüyle ortaya çıkan Üç Kardeş Dönemi olup, söz

konusu dönemin siyasi faaliyetleri, kişisel ve siyasal çekişmeleri genel hatlarıyla

anlatılmaya çalışılmıştır.

1246–1266 yıllarını kapsayan araştırmamız, sadece üç kardeş dönemine

ilişkin bir monografi olmayıp, aynı zamanda Anadolu Selçuklu Devletinin ilişkide

bulunduğu İlhanlılar, Altınorda, Memluk ve Bizans Devletleriyle olan münasebetleri

de genel olarak ve gerekli görüldüğü ölçüde verilmeye çalışılmıştır. Dönem, Aralık

1245’te ölen II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümünü izleyen yılla başlamakla birlikte,

üç kardeşin saltanat mücadelelerinin tümünü kapsamaktadır.

Araştırmamıza konu olan dönem, coğrafi olarak Anadolu topraklarındaki

Selçuklu hükümranlık alanında cereyan etmiş, ilişkide olduğu ölçüde farklı

coğrafyalardaki faaliyetlere ilişkin bilgiler de verilmiştir.

Araştırmamıza konu olan döneme ilişkin olarak yararlanılan ilk elden

kaynaklar şunlardır: İbn Bibi’nin “El Evamirü’l- Ala’iyye Fi’l-Umuri’l-Ala’iyye”

adlı eseri döneme ilişkin en önemli ve ayrıntılı kaynak olma niteliğindedir; Dönemin

başlangıcına olmasa da dönemin sonlarına ilişkin verdiği bilgiler açısından

değerlendirilmesi gereken diğer bir müellif Aksarayî’dir. Aynı zamanda Anadolu

Selçuklu Devleti’nde divan kâtipliği görevinde de bulunmuş olan Aksarayî,

“Müsameretü’l Ahbar”da verdiği bilgiler açısından önemli görülmekle birlikte,

anlatımlarının yanlı olmasına ilişkin şüpheler dolayısıyla dikkatle yaklaşılması

gereken bir yazardır; Döneme ilişkin olarak, önemli ve çağdaş diğer bir kaynak

Gregory Abu’l-Farac tarafından Süryanice yazılmış olan “Abu’l-Farac Tarihi”dir.

Eser özellikle Moğollarla ilgili kaleme alınmış olmakla birlikte, konuyla ilgili

enteresan bilgiler sunmaktadır; Diğer bir kaynak İbn Şeddad’ın kaleme aldığı

“Baypars Tarihi”dir. Bu eserde, daha çok Memluklular anlatılmakla birlikte zaman

zaman döneme ilişkin ayrıntılar da zikredilmiştir; Bunun yanında Ermeni bir müellif

olan Aknerli Gregor’un Moğol istilasını anlattığı “Moğol Tarihi” adlı eseri yine

Page 12: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

2

dönem açısından önemli sayılabilecek kaynak niteliğindedir; Döneme ilişkin ve son

olarak dile getireceğimiz eser, Münecimbaşı’nın Arapça kaleme aldığı “Camiü’d-

Düvel”dir. Eserde Anadolu Selçuklu Devleti’nden oldukça geniş bir şekilde

bahsedilmiştir.

Dönemle ilişkili kullanılan süreli yayınlar, ansiklopedik eserler, dergiler ve el

kitapları ise şunlardır: İslam Ansiklopedisi’nin ilgili maddeleri (İlhanlılar, Atınorda,

İzzeddin Keykavus, II. Alaaddin Keykubad, IV. Rükneddin, Batu, Berke), Selçuklu

Araştırmaları Dergisi, Vakıflar Dergisi, Türklük Araştırmaları Dergisi, Tarih

İncelemeleri Dergisi, konuyla ilgili önemli makale ve incelemelerin yayınlanması

açısından önem arz etmektedir. Konuyla ilgili el kitaplarına gelince, Osman

Turan’ın, “Selçuklular Zamanında Türkiye” adlı eseri en fazla faydalandığımız eser

olma niteliğindedir; Özellikle, Sultan İzzeddin ve Rükneddin arasındaki yazışmaların

yer aldığı ve Osman Turan tarafından yayınlanan “Türkiye Selçukluları Hakkında

Resmi Vesikalar” adlı kitap konumuz açısından oldukça ehemmiyetli ve ayrıntılı

bilgiler içermektedir; Osman Turan’ın konu hakkındaki diğer önemli bir kitabı,

“Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti” adlı eseri, burada zikredilmesi

gereken eserler arasındadır; Bunun dışında Claude Cahen’in “Osmanlılardan Önce

Anadolu’da Türkler”i; Z. V. Togan’ın “Umumi Türk Tarihine Giriş”i; Jean- Paule

Roux’un “Moğol İmparatorluğu Tarihi”; A.Yu Yakubovskiy’in, “Altın Ordu ve

Çöküşü”; Abdulkadir Yuvalı’nın, “İlhanlılar Tarihi” ve Ostrogorsky’nin “Bizans

Tarihi” adlı eserleri, araştırmamızda en fazla kullandığımız kaynaklar olarak, burada

zikredilmeye değerdir.

Eserimiz dört bölümden oluşmakta olup, I. Bölümde, Sultan İzzeddin

Keykavus’un müstakil saltanatı anlatılmaya çalışılmıştır. II. Bölümde, Üç kardeşin

tahta çıkışları ayrıntılı bir şekilde verilmiş, III. Bölümde, ikili saltanat dönemi ve II.

Rükneddin Kılıç Arslan’ın müstakil saltanat yıllarına ilişkin ayrıntılar yer almıştır.

Son ve IV. Bölüm ise, üç kardeş dönemi genel özellikleri, dış ilişkiler, sosyal ve

demografik yapı konusunda ayrıntılar içermektedir. Aynı bölümde ekonomik yapı

hakkında da bilgiler verilmiştir.

Page 13: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

3

II. BÖLÜM

II. İZZEDDİN KEYKAVUS’UN MÜSTAKİL SALTANATI

(1246–1249)

A- İzzeddin Keykavus’un Tahta Çıkışı

Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev öldüğünde1 İzzeddin Keykavus, Rükneddin

Kılıç Arslan ve Alaadin Keykubad adında üç erkek çocuk bırakmıştı. Babaları

öldüğünde bunların en büyüğü İzzeddin Keykavus onbir2, küçük kardeşi Rükneddin

Kılıç Arslan dokuz ve en küçük kardeşi Alâeddin Keykubad ise, henüz yedi

yaşındaydı. İzzeddin Keykavus’un annesi Konyalı bir Rum papazın kızı Berdûliye

Hatun; Rükneddin Kılıç Arslan’ın annesi Konyalı zengin bir Rumun kızı3; Alâeddin

Keykubad’ın anası ise, Abhaz Melikesi4 Gürcü Hatun idi5.

II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Gürcü Hatun’dan olan oğlu Alâeddin Keykubad’ı

daha doğumu sırasında veliaht tayin etmişti. Buna sebep Gürcü Hatun’u çok

1 II. Gıyaseddin Keyhüsrev, 643 Recep (Aralık 1245) ayının ortasında öldü. 31.12.1245’de

Sultanlar Türbesi’ne gömüldü. Ayrıntılı bilgi için bkz: Anonim, Selçukname, (Çev: Feridun Nafiz Uzluk), Ankara, 1952, s. 33.

2 İbn Şeddad, II. İzzeddin Keykavus’un 636 (1238–1239) doğumlu olduğunu, altı ya da yedi yaşında tahta çıktığını ifade etmektedir. İbn Şeddad, Baypars Tarihi (Siretü’z-zahirBaypars), (Çev: M. Şerefüddin Yaltkaya), Ankara 2000, s.32.

3 Kaynaklarda adı geçmiyor. 4 Selçuklu kaynaklarında Gürcü Hatun olarak bilinen fakat esas adı Melike Tamar olan II.

Alaaddin Keykubad’ın anası, Gürcü Melikesi Melike Roussadan’ın kızıydı. Melike Roussadan, I. Alaaddin Keykubad’ın ülkesine yaptığı saldırıları önlemek ve yakınlık bağlarını kuvvetlendirmek için I. Alaaddin’in oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev’i kendine damat yapmak istemiş ve bu doğrultuda teklifini I. Alaaddin Keykubad’a iletmişti. Her ne kadar I. Alaaddin Keykubad bu teklifi kabul ettiyse de bunu uygulayacak kadar yaşamamıştır. I. Alaadin Keykubad’ın ani ölümü, bir süre bu ittifak evliliğini engellemiştir. II. Gıyaseddin Keyhüsrev tahta geçtikten sonra Şihabeddin Kirmani’yi değerli hediyelerle Gürcü Ülkesine göndermiş ve Gürcü Hatun’la evliliği gerçekleştirmiştir. Önceleri Hıristiyan olan Gürcü Hatun, evliliğin ardından İslamı kabul etmiştir. İbn Bibi, El Evamirü’l Ala’iyye Fi’l-Umuri’l Ala’iyye, c. II, Ankara 1996, s. 36–37, Gregory Abu’l Farac, Abu’l Farac Tarihi, (Çev: Ömer Rıza Doğrul), s. 537–538. Halil Edhem, Kayseri Şehri, (Haz: Kemal Göde), Ankara 1982, s. 99–100. Ahmed bin Mahmud, Selçuk-name, c. II, (Haz: Erdoğan Merçil), İstanbul 1977, s. 155.

5 İbn Bibi, a.g.e., s. 27, Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971, s. 458. II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in diğer eşleri; Eyyübi Melikesi Gaziye Hatun ve Mengücik kızından oğlu olmamıştır. Halil Edhem, a.g.e., s. 100-101.

Page 14: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

4

sevmesi6 ve Gürcü Hatun’un soy bakımından7 diğer eşlerine göre daha üstün

olmasından kaynaklanıyordu. Nitekim II. Gıyaseddin Keyhüsrev, sağlığında

Alâeddin Keykubad’ın ilerde sultan olması için emirlerin ona uymasını buyurmuş ve

bu konuda hepsinden sağlam güvenceler ve sözler almıştır8. Ancak alınan

güvencelere, verilen sözlere ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in vasiyetine rağmen

Alâeddin Keykubad tahta çıkmaya muvaffak olamamıştır. Sahib Şemseddin

Muhammed, Emir Celaleddin Karatay9, Emir Şemseddin Hasoğuz, Emir-i Câmedar

Emir Esededdin Ruzbeh ve Pervane Fahreddin Ebu Bekir Attar gibi devrin ünlü

devlet adamları, iki büyük kardeşin bırakılıp, küçük kardeşin tahta çıkmasını örfe

uygun görmemişler10, derhal harekete geçerek, Borgulu (Uluborlu) Kalesi’nde11

Türk töresine göre idarecilik yapan Melik İzzeddin Keykavus’u alarak, Konya

Akşehir’in Altuntaş köyüne götürmüşlerdir. Burada daha önceden bir taht

6 II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Gürcü Hatun’a sevgisini göstermek için onun tasvirini sikke üzerine bastırmıştı. Söz konusu sikkede II. Gıyaseddin Keyhüsrev aslan şeklinde, karısı Gürcü Hatun ise yeni doğan bir güneş (Şır-ü Hurşid) şeklinde tasvir edilmiştir. Bkz Ek–1.

7 Kerimüddin Mahmud-i Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr, (Çev: Mürsel Öztürk), Ankara 2000, s. 28.

8 İbn Bibi, a.g.e., s. 123. 9 Celalleddin Karatay, aslen Rum olup, büyük ihtimalle I. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında

Kilikya-Kayseri arasında yapılan bir sefer sonucu köle olarak ele geçirilmiştir. Anonim Selçukname’ye göre Celaleddin Karatay’ın köle olarak ele geçirilmesinin ardından 612’den 652’ye kadar Anadolu Selçuklu Devleti’nin hizmetinde bulunmuştur. Celaleddin Karatay, bu kırk yıllık hizmetinin onsekiz yılını sarayda I. Aleddin Keykubad’ın hizmetinde, taşt-hane emirliği yaparak geçirmiştir. I. Aleddin Keykubad’dan sonra tahta II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in geçmesinin ardından, vezir Sadedin Köpek’in arka planda devleti yönetmesi ve devlet adamlarını ortadan kaldırmaya başlamasıyla saraydan uzaklaşmış olan Celaleddin Karatay, ancak Sadeddin Köpek’in öldürülmesinin ardından saraya eski görevi taşt-hane emirliğine ve hazine-i hassa emirliğine tayin edilmiştir. Celaleddin Karatay, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümüne kadar da bu görevinde kalmıştır. Celaleddin Karatay, II. İzzedin Keyhüsrev’in tahta geçişi ve kendisinin oynadığı önemli rol nedeniyle saltanat naibi olmuş ve II. İzzeddin Keykavu’un müstakil saltanatının hemen ardından gelen üçlü saltanat döneminde de tecrübesiyle kardeşlerin birarada kalmalarını sağlamıştır. Ölümünden sonra ise üçlü saltanat sona ermiştir. Celaleddin Karatay, daima uysal ve akılcı kişiliğiyle dikkat çekmiş, yaptırdığı imaretlerle de Anadolu halkının kalbini kazanmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Osman Turan, “Celaleddin Karatay, Vakıfları ve Vakfiyeleri”, Belleten, S. 45, Ankara 1948, s. 17–157. M. Ferid Uğur-M. Mesud Koman, Selçuklu Büyüklerinden Celalüddin Karatay ile Kardeşlerinin Hayat ve Eserleri, Konya 1940, s. 1–87.

10 Aksarayî, a.g.e., s. 28, İbn Bibi, II. İzzeddin Keykavus’un cömert tabiatı, övülecek özellikleri, sınırsız iyiliği, dirayet ve liyakati, beğenilen ahlakı, seçkin kişiliği, haya sahibi oluşu, meziyetlerinin üstünlüğü ve yaş bakımından büyüklüğü sebebiyle tahta çıkarıldığını söyler. Bunlardan yaş bakımından (erginliği) doğru olmakla birlikte, diğer özellikleri onbir yaşındaki bir çocukta aramak hayalcilik olur. İbn Bibi, a.g.e., s. 88.

11 Kale Isparta’nın Uluborlu ilçesindedir. Helenistik dönemde inşa edilen kale, Bizans döneminde büyük çaplı tamir görmüştür. Uluborlu'nun Türklerin eline geçmesinden sonra Selçuklular tarafından da tamir edilmiştir. Kalenin uzunluğu 135,5 metre olup, üç tane burcu bulunmaktadır. Ayrıntılı bilgi için Bkz. http://www.uluborlu.bel.tr/uluborlutarihi.htm. Bkz. Ek- 23.

Page 15: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

5

hazırlamışlar ve tahta çıkış merasimleri esnasında iki yanına da melik kürsüsü

yerleştirmişlerdir. Kürsülerin sağ tarafına Rükneddin Kılıç Arslan, sol tarafına da

Alâeddin Keykubad oturtulmuştur. Daha sonra Sahib Şemseddin ile Şemseddin

Hasoğuz, Melik İzzeddin Keykavus’un sağ ve sol kolundan tutarak, onu tahta

oturtmuş ve adet olduğu üzere “saçı geleneğini” yerine getirerek dinar ve mücevher

saçmışlardır12. Melik İzzeddin Keykavus’un sultanlık makamına geçişi böyle

alelacele tamamlandıktan sonra, devletin başkenti Konya’ya hareket edilmiştir.

Konya’ya geldiklerinde ise tekrar tören (azin) düzenlenmiş, İzzeddin Keykavus,

atalarının tahtına oturtulmuştur13. Emirler, komutanlar ve memleketin asker sahipleri

gelip yeni sultana biat etmişler ve ardından adet olduğu üzere büyük törenler

yapılmıştır14. II. İzzeddin Keykavus, tahta geçtikten sonra kendisini tahta geçiren

devlet adamlarına bir şükran ifadesi olarak, devlet görevlerini bunlar arasında

paylaştırmış ve derecelerini yükseltmiştir. Bu görevlerin dağıtımı ise şöyleydi: Sahib

Şemsedin vezirlik15 makamını muhafaza etmiş, naiblik16 Celaleddin Karatay’a,

beylerbeyliği17 Şemseddin Hasoğuz’a, atabeğlik18 Esededdin Ruzbeh’e ve

12 İbn Bibi, a.g.e., s. 88-89. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971, s.

458-59. 13 Abu’l Farac, II. İzzeddin Keykavus’un Konya’da tahta oturuşuyla ilgili olarak 1246 yılının

başlarını göstermekte. İlhan Erdem ise 1246 Ocak ayını vermekte. İlhan Erdem’in verdiği tarihi Anonim Selçukname’deki tarih de desteklemekte. Ayrıntılı Bilgi için bakınız; Abu’l Farac, a.g.e., s. 545, İlhan Erdem, Türkiye Selçukluları- İlhanlı İlişkileri (1258-1308), Ankara 1995, s. 104, Anonim, Selçukname, s. 33.

14 İbn Bibi, a.g.e., s. 89. 15 Nadir olarak Sahib-i Divan-ı Saltanat unvanı verildiği gibi bazen Sahib unvanıyla da

anılmış ama genellikle vezir denmiştir. Türkiye Selçuklu veziri hükümdarın vekili sıfatıyla devletin bütün işlerini sevk ve idare eden en yüksek memurdur. Vezir idari, icrai, askeri ve kazai alanlarda tam yetki ile görev yapar ve muayyen konularda hükümdarın vekili olarak muayyen ferman çıkarabilirdi. Ayrıntılı bilgi için Bkz. Refik Turan, Türkiye Selçukluları’nda Hükümet Mekanizması, İstanbul 1995, s. 50–93. İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devlet Teşkilatına Medhal, Ankara 1988, s. 44.

16 Nâibü’l-hazre veya Niyâbet-i Saltanat isimleriyle anılır. Bu müessese muhtemelen Eyyübiler üzerinden Anadolu Selçukluları’na geçmiştir. Bu makam devlet ricalinden veya emirlerin ileri gelenlerinden atama yapılırdı. Atandığı vakit, kendisine altın bir kılıç verilirdi. Görevi ise, sultan payitahtan ayrıldığında ona ait devlet işlerine bakmaktı. Bkz. Refik Turan, a.g.e., s. 56-58. İ. Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 93.

17 Beylerbeyi, divanın bir üyesi olup, sulh zamanında ordunun başkomutanıdır. Beylerbeyi ünvanının yanında Melikü’l Ümera unvanını da kullanır. Bkz. Refik Turan, a.g.e., s. 58-61. İ. Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 99-100.

18 Atabeğ, sultanın müşaviri olup, divan naibleri ve devlet erkânı bütün işlerde atabeğin ittifakı ve meşveretiyle hareket ederlerdi. Bkz. Refik Turan, a.g.e., s. 63-65. İ. Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 79.

Page 16: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

6

pervanelik19 Ebu Bekir Attar’a verilmiştir. Tam bu sırada, Anadolu Selçukluları’nın

tabi olduğu Moğol tahtında önemli bir değişiklik meydana gelmiş ve Göyük Han20

başa geçmiştir. Bu vesileyle büyük bir kurultayın toplanması kararlaştırılmış ve tabi

hükümdarlar, birçok resmi devlet temsilcisi, Karakurum’a21 davet edilmiştir. II.

İzzeddin Keykavus ise, Ermeni ve Rum tecavüzlerini bahane ederek, kendisi kadar

sultan yetkilerine sahip olduğunu söylediği kardeşi Rükneddin Kılıç Arslan’ı

göndermiş22 ve kendisinin ise, daha sonra bizzat geleceğini bildirmiştir. Böylece

Anadolu Selçukluları için çok ağır gelen bir tabiyyet bildirimi atlatılmış oldu23.

B- Devlet Erkânı Arasındaki Rekabet

II. İzzeddin Keykavus’un tahta geçmesinden sonra ortaya çıkan birlik havası

ve düzeni sağlama çabaları çok fazla sürmemiştir. Özellikle Beylerbeyi Şemseddin

Hasoğuz’un, kızını, Câmedar Emir Esededdin’in kızkardeşinin oğlu Mübarizeddin

Bayram’a vermesiyle, ikili arasında bir yakınlaşma doğmuş ve bu durum birlikte

hareket etmelerine sebep olmuştur. Zaten devlet içinde çok güçlü bir mevki olan

atabeğlik ve beylerbeyliği makamına sahip olan Esededdin Ruzbeh ve Şemseddin

Hasoğuz, birlikte hareket etmekle daha da güçlenmişler, önemli-önemsiz bütün işler

bu ikisinin oluru olmadan yapılamaz olmuştur. Tabiatıyla bu hal, kendilerine karşı

kıskançlık duyan insanların artmasına yol açmıştır. Bu kişilerin başında da Pervane

19 Türkiye Selçukluları’nda Pervane, büyük divanda bulunan arazi defterlerinde has ve ikta

yani dirlik olan timara ait dağıtımı yapar, buna ait menşur ve beratları hazırlar, Sultana gelen istihbaratı iletir ve asli görevleri dışında da sultan tarafından verilen siyasi ve askeri görevleri yapardı. Refik Turan, a.g.e., s. 65-67. İ. Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 95-96.

20 Göyük Han, 1246–1248 yılları arasında Cengizli İmparatorluğu hükümdarlığı yapmıştır. 21 Orhun Nehri yakınında olan bu şehir, VIII. Asırda Uygurlar tarafından kurulmuş ve

yaklaşık 100 sene boyunca Uygurlara başkentlik etmiştir. Uygurların X. yüzyılda yıkılmasından sonra, metruk hale gelmiş ve Kara-Balsagun adını almıştır. Cengiz Han, Karakurum’un yeniden inşa edilmesini emretmiş ve bunun tamamlanması ancak Ögedey zamında gerçekleşmiştir (1234). 1235’te şehrin kalesi tamamlanmış ve Ordu-Balığ adını almıştır. Karakurum, 1259’da Kubilay Han, başkenti Pekin yakınındaki Kay-pin-fu’ya taşımasına kadar Moğolların başkenti olmaya devam etmiştir. Wilhelm Von Rubruk, Moğolların Büyük Hanına Seyahat 1253–1255, (Çev: Ergin Ayan), İstanbul 2001, s. 58, dpn. 67.

22 Alaaddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihangüşa, (Çev: Mürsel Öztürk), Ankara 1998, s. 228. Müneccimbaşı Ahmed b. Lüfullah, Camiü’d-Düvel (Selçuklular Tarihi II Anadolu Selçukluları ve Beylikler), s. 93, (Yay. Ali Öngül), İzmir 2001. Erdoğan Merçil, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, Ankara 1997, s. 153. İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. I, Ankara 1998, s. 12.

23 İbn Bibi, a.g.e., s. 89, Abu’l Farac, a.g.e., s. 545-46, Osman Turan, a.g.e., s. 459. Osman Turan, “Keykavus II”, İA, c. VI, s. 642.

Page 17: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

7

Ebu Bekir Attar ve Emir-i Dad24 Nusret gelmekteydi. Bunlardan Emir-i Dad Nusret,

Şemseddin Hasoğuz ile Esededdin Ruzbeh hakkında aslı olmayan hikâyeler ve sözler

uydurarak, bunları Vezir Sahib Şemseddin’e anlatmıştır. Sahib Şemseddin, Emir-i

Dad Nusret’e uzun zaman itibar etmemiş olmasına rağmen, bir süre sonra Emir-i Dad

Nusret’in sözlerinin etkisinde kalarak, Şemseddin Hasoğuz’la Eseddeddin

Ruzbeh’den şüphe duymaya ve korkmaya başlamıştır. Hatta canını kurtarmak için

ülkeyi terk edip, Moğol Kağanı’nın yanına gönderilmiş olan Melik Rükneddin Kılıç

Arslan’ın yanına gitmek istemiştir. Bu amaçla gereken hazırlıkları da yapmıştır.

Fakat, Emir-i Dad Nusret ve Ebu Bekir Attar tarafından, devlet işlerinin kesintiye

uğrayacağı gerekçesiyle, kendisine gereken uyarılar yapılmış ve kendisine

Şemseddin Hasoğuz ve Esededdin Ruzbeh tarafından yönelen tehditlerin, bizzat

giderileceği garantisi verilmiştir. Bunun üzerine Sahib Şemseddin gitme kararından

vazgeçmiştir25.

1- Şemseddin Hasoğuz ve Eseddeddin Rûzbeh’in Öldürülmeleri

Sahib Şemseddin Muhammed İsfahani’yi, Melik Rükneddin Kılıç Arslan’ın

yanına gitmekten vazgeçiren Pervane Ebu Bekir ve Emir-i Dad Nusret, Sahib

Şemseddin’den kendisine gelen tehditleri engelleme adına serbest hareket etme iznini

ve Hasoğuz ile Ruzbeh’i hapsetmek için onay almışlardı. Fakat Pervane Ebu Bekir

ve Emir-i Dad Nusret daha da ileri giderek, Hasoğuz ve Ruzbeh’i ortadan kaldırmak

için plan yapmışlardı. Sahib Şemseddin’e gelince, o bu işe onay vermek zorunda

kalmıştır. Pervane Ebu Bekir ve Emir-i Dad Nusret, bu iş için Akşehir ve Ilgın’daki

ayak takımını kullanmayı uygun bulmuştur. Onlar başlangıçta bu işten korkmuş,

kendilerine ikta ve hilat vaat edilince, ikna olmuşlardır. Bunun üzerine geceleyin,

gizlice köle evlerine ve hücrelere yerleştirilmişlerdir. Bu grup daha önceden yapılmış

plan gereğince, Sahib Şemseddin Muhammed İsfahani’nin kılıcından esinlenerek

belirlenen “parolanın” (kuzu) söylenmesinin ardından gizlendikleri yerden harekete

geçip, Hasoğuz ve Ruzbeh’i katledeceklerdi. Geriye kalan tek sorun, Hasoğuz ve

Ruzbeh’in, Sahib Şemseddin’in sarayına nasıl getirileceğiydi. Emir-i Dad Nusret bu

24 Emir-i Dad: adliye vekili ve daha doğrusu İstinkak dairesi şefi veya tevkifhane müdürüdür. İcabında emir üzerine divan azalarını da tevkif ederdi. İ. Uzunçarşılı, Osmanlı Devlet Teşkilatına Medhal, TTK, Ankara 1988, s. 98.

25 İbn Bibi, a.g.e., 89-91. Coşkun Alptekin, “Türkiye Selçukluları”, DGBİT., c. VIII, İstanbul 1992, s. 311.

Page 18: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

8

soruna da çözüm bulmuştur. Buna göre, Sahib Şemseddin, hasta numarası yapacak

ve bunu öğrenen Hasoğuz ve Ruzbeh, geçmiş olsun dileklerini sunmaya geleceklerdi,

geldiklerinde ise, daha önceden hazırlanan plan uygulanacaktı. Sahib Şemseddin

hasta numarası yaparak birkaç gün yatakta yatmasına rağmen, Hasoğuz ve Ruzbeh,

onu ziyarete gelmemişlerdir. Emir-i Dad Nusret, burada tekrar devreye girerek

Şemseddin Hasoğuz’un yanına gitmiş ve Şemseddin Muhammed İsfahani’nin hasta

olduğunu, muhtemelen vasiyetini belirteceğini ifade ederek, gelmesi için iknaya

çalışmıştır. Hasoğuz’a gelince o, yıldız ve takvim açısından dışarı çıkması için uygun

bir gün olmadığını söylemiştir. Bunun üzerine Emir- Dad Nusret hadislerden örnek

vererek, yaptığı hareketin batıl bir davranış olduğunu ve onun bu tutumunun

düşmanlarına fırsat vereceğini söyleyerek, Hasoğuz’u gelmeye ikna etmiştir. Bunun

üzerine ikna olan Hasoğuz, yine Emir-i Dad Nusret’in ısrarıyla Ruzbeh’e bir hacib26

göndererek onun da gelmesini sağlamıştır27.

Emir-i Dad Nusret’in tuzağına düşen Hasoğuz ve Ruzbeh, yanlarında

adamlarıyla beraber Şemseddin İsfahani’nin sarayına doğru yola çıkmışlardı. Yolda

Emir-i Dad Nusret haber vermek bahanesiyle önden gitmiş ve ayak takımını,

yapacakları katliam konusunda cesaretlendirmiştir. Daha sonra sarayın kapısına

gelen Emir-i Dad Nusret, gelenleri karşılamış, sahte bir edayla buyur etmiştir.

Hasoğuz ve Ruzbeh adamlarıyla birlikte saraya girince, Emir-i Dad Nusret kapıyı

arkadan sıkıca kapatmıştır. Kapıların sıkıca kapatılmasının ardından Nusret, daha

önceden Sahib Şemseddin’in söylemesi üzerinde anlaşılan kuzu parolasını bizzat

söylemiştir. Bunun ardından ayak takımı saklandıkları yerden çıkarak, nacak ve

keskin kılıçlarla, Hasoğuz ve Ruzbeh’e darbeler indirmeye başlamışlardır. Netice de

Hasoğuz ve Ruzbeh öldürülmüş, başları gövdelerinden ayrılarak sarayın içindeki

tören için yapılan ahşap köşke asılmıştır. Nusret, öldürülenlerin evlerine ayak

takımını göndererek, mallarını yağmalattırmış, adamlarının bazılarını tutuklatarak,

26 Hacibler, hükümdar ve devlet erkânı arasındaki tebliğ ve tebellûgu icap eden evrak ve

defterlerin gidip gelmesine vasıta oldukları gibi saray kapılarının korunmasına da memurdular. İ. Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 34.

27 İbn Bibi, a.g.e., s. 92–93. H. Namık Orkun, Türk Tarihi, c. IV, Ankara, 1946, s. 69.

Page 19: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

9

öldürtmüştür28. Anonim Selçukname’de, Hasoğuz ve Ruzbeh’le beraber oniki emirin

daha öldürülmüş olduğu ifade edilmiştir29.

Hasoğuz ve Ruzbeh’in kendileri ve tayfaları ortadan kaldırıldıktan sonra

Nusret ve Pervane Ebu Bekir, başkentte (Darü’l mülk) hadlerini aşan büyük ve çirkin

işlere kalkışmışlar ve bağımsızlık sevdasına düşmüşlerdir. Onların bu düşünceleri,

Pervane Ebu Bekir’in oğlunun düzenlediği bir eğlence meclisinde ortaya çıkmıştır.

Pervane Ebu Bekir’in oğlu Sahib Şemseddin’i kastederek: “Bir gün bu yaşlı bunağın

da başına aynı şey gelecek.” demiştir. Tabiî ki bu söz daha sonra muhbirlerin

vasıtasıyla Sahib Şemseddin’e iletilmiştir. Bunu duyan Sahib Şemseddin, büyük bir

kedere kapılmış ve kendisine sırdaş seçtiği Tuğracı Şemseddin Mahmud’a, bu

durumu açmıştır. Tuğracı Şemseddin Mahmud, bu konuda Sahib Şemseddin’e,

tavsiyelerde bulunmuştur. Bu tavsiyeler gereğince onun, Erzincan Subaşısı

Şerefeddin Mahmud’u, saltanat makamına çağırmasını, hediyeler vererek

onurlandırmasını, böylelikle Şerefeddin Mahmud’un gönlünü kazanmasını istemiştir.

Bundan amaç Şerefeddin Mahmud’un askeri nüfuzundan, Emir-i Dad Nusret ve

Pervane Ebu Bekir’e karşı faydalanmaktı30.

2- Sahib Şemseddin’in İktidarını Koruma Çabaları

a- Emîr-i Dad Nusret ve Pervâne Ebu Bekir Attar’ın Ortadan

Kaldırılmaları

Sahib Şemseddin, Tuğracı Mahmud Şemseddin’in önerisiyle, Erzincan

Subaşısı Şerefeddin Mahmud’u, saltanat makamına çok fazla övgü içeren bir divan

28 İbni Bibi, Hasoğuz ve Ruzbeh’in katilleri olarak, Emir-i dad Nusret ve Pervane Ebu Bekir’i

suçlar. Sahip Şemseddin’in faziletli ve üstün ahlaklı bir insan olarak tanımlar ve Hasoğuz ve Ruzbeh’in katliyle ilgisi olmadığını, Nusret ve Pervane’nin asıl suçlular olduğunu söyler. Diğer bir kaynak Anonim Selçukname’de ise II. İzzedin Keykavus’un emriyle, Hasoğuz ve Ruzbeh’in katledildiğini ve II. İzzeddin Keykavus’un daha sonra bundan pişman olarak arkalarından yas tuttuğunu söyler. İbn Bibi, a.g.e., s. 93. Anonim, Selçukname, s. 33.

Söz konusu iki iddiadan ilkinde İbni Bibi, Sahip Şemseddin’i günahsız göstermiş; ikinci iddianın geçtiği Anonim Selçukname’de ise küçük yaştaki Sultan suçlu gösterilmiştir. Fakat her iki iddianın da gerçeğe uygunluğunu kabul etmek oldukça zor görünmektedir. Muhtemelen Emir-i Dad Nusret ve Pervane Ebu Bekir olayları planlamış, Sahib Şemseddin ise bu plana uymuş görünmektedir.

29 Anonim, Selçukname, s. 33. 30 İbn Bibi, a.g.e., s. 94-95.

Page 20: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

10

kararıyla davet etmiş31, Şerefedin Mahmud ise, aldığı övgüler ve davet yüzünden bir

anda çok sevinmiştir. Hemen kendine bağlı emirleri çağırmış, kıymetli hediyeler

hazırlamış sonra da maiyetinde bulunan çok sayıdaki askerle birlikte, Konya’ya

hareket etmiştir. Konya’ya gelişlerini haber alan Sahib Şemseddin ve devlet erkânı,

Şerefeddin Mahmud’u karşılamaya çıkmışlardır. Şerefeddin Mahmud’u karşılayan

Sahib Şemseddin, gerektiğinden fazla hürmet göstermiş, çeşitli hediyeler ve

ikramlarla onu kendisine bağlamıştır. Çok zaman geçmeden, bir yürüyüş sırasında

Sahib Şemseddin, Tuğracı Şemseddin Mahmud’un önerdiği gibi, Emir-Dad Nusret

ve Pervane Ebu Bekir’i Saltanat alayının Sivas ve Kayseri’ye gitmesini engellemekle

ve Hasoğuz’la Ruzbeh’i katletmekle itham ederek, Şerefeddin Mahmud’a şikâyet

etmiştir. Kendisinin ise, Hasoğuz’la Ruzbeh’in katlinde bir suçu olmadığını,

gözyaşlarıyla anlatmıştır. Gözyaşlarının etkisiyle Sahib Şemseddin’e inanmış olan

Şerefeddin Mahmud bağlılığını bildirmiş ve emredeceği her şeyin yerine

getirileceğini söylemiştir. Bunun üzerine Sahib Şemseddin ferahlamış ve sırdaşı

Tuğracı Şemseddin’e, Şerefeddin Mahmud’a olan güvenini söylemiştir. Bu şekilde

Sahib Şemseddin ve Şerefeddin Mahmud arasında güven köprüleri kurulduktan sonra

aralarına Tuğracı Şemseddin’i de alarak, Emir-i Dad Nusret ve Pervane Ebu Bekir’i

ortadan kaldırma planları yapmaya başlamışlardır. Bu plan gereğince Emir-i Dad

Nusret ve Pervane Ebu Bekir’i birbirlerinden ayırmaları gerekmiştir. Çünkü ikisi

beraber olunca, ortadan kaldırılmaları nerdeyse imkânsızdı. Bunun içinde Sahib

Şemseddin, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in vasiyetini hatırlatmış ve Melik Rükneddin

Kılıç Arslan’ı, Moğol Kağanı’na yanında Emir-i Dad Nusret olduğu halde

göndermeyi önermiştir. Bu öneri hepsi tarafından tasvib görmüş ve uygulamaya

konulmuştur. Ertesi gün, Divan’da Sahib Şemseddin söz alarak, Moğol Kağanı’nın

yanına Melik Rükneddin Kılıç Arslan’ın en kısa zamanda gönderilmesi gerektiğini

söylemiş ve yanında kimin gönderileceğini de ayrıca sormuştur. Tuğracı Şemseddin

söze karışarak, “Bu iş için Emir-i Dad Nusret’ten uygunu yoktur” demiştir. Ardından

Divan’da bulunanlarında uygun bulmasıyla Emir-i Dad Nusret bu görevi kabul

etmek zorunda kalmıştır, böylece planın birinci kısmı tamamlanmıştır32.

31 İbn Bibi, a.g.e., s. 95. 32 İbn Bibi, a.g.e., s. 96-98.

Page 21: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

11

Planın ikinci kısmında ise, Pervane Ebu Bekir’i ortadan kaldırmak

istemişlerdir. Bunun için Melik Rükneddin Kılıç Arslan’ın kafilesinin Sivas’a

ulaşmaları beklenmiş, ardından ulaştıkları hesaplandıktan sonra, gezinti sırasında

Sahib Şemseddin, Şerefeddin Mahmud, Tuğracı Şemseddin yanlarında II. İzzeddin

Keykavus olduğu halde Aksaray tarafına doğru yola koyulmuşlardır. Yolda da Emir

Celaleddin Karatay’a haber gönderilmiş ve tedbir olarak bütün saray eşyalarını ve

hazinelerini II. İzzeddin Keykavus’un yanına getirmesi söylenmiştir33. Bunu öğrenen

Pervane Ebu Bekir, yolda kendisine tuzak kurulduğundan ve öldürüleceğinden

kuşkulanarak, paniğe kapılmıştır. Bu yüzden Pervane Ebu Bekir, kafile hareket

ettikten sonra yolculuk hazırlıkları yapmak bahanesiyle izin alıp, Konya’ya

dönmüştür. Konya’ya geldiğinde ise Konya ahilerini34 ve fityanlarını (yiğitlerini)

etrafında toplamış, onlara hediyeler vermiş ve çeşitli vaatlerde bulunmuştur. Ahilerin

gönlünü kazanan Pervane Ebu Bekir daha sonra onlara, II. İzzeddin Keykavus’a karşı

ayaklanma fikrini açıklamıştır. Fakat tüm çabalarına rağmen ahiler ve fityanlar,

Pervane Ebu Bekir’e rağbet göstermemişlerdi35.

Pervane Ebu Bekir’in, II. İzzeddin Keykavus’a karşı isyan girişimleri devam

ederken, I. Alâeddin Keykubad’ın kölelerinden olan Emir Şemseddin Yavtaş, II.

İzzeddin Keykavus tarafından, Pervane tehlikesine karşı Konya’ya subaşı olarak

gönderilmişti. Konya ahileri ve fityanlar şehrin girişinde Emir Şemseddin Yavtaş’ı

karşılamışlar, ona ikramlarda bulunmuşlar ve dolaylı da olsa taraflarını belli

etmişlerdir. Bunun ardından kendine taraftar bulamayan Pervane Ebu Bekir, oğlunun

33 Burada ilk amaç, Pervane Ebu Bekir’i yolculuk sırasında ortadan kaldırmak olsa gerektir.

İkinci amaç ise, tek başına kalmış olmasına rağmen hala güçlü olan Pervane Ebu Bekir’in, II. İzzeddin Keykavus’a ya da çevresindekilere karşı herhangi bir eyleme girişmesini engelleme çabasıdır. Nitekim, Sahip Şemseddin ve yandaşları yaptıkları planın başarısızlığa uğrama tehlikesini göz önünde bulundurarak, böyle bir tedbir almışlardır.

34 Ahiler hakkında, geniş bilgi için bkz. Neşet Çağatay, Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, Ankara 1989, s. 79–98. Yaşar Çalışkan-M. Lütfi İkiz, Kültür, Sanat ve Medeniyetimizde Ahilik, Ankara 1993, s. 7–14. Kemal Kara, Türkiye Selçuklu Devleti’nin Siyasi, İktisadi ve Sosyal Yapısı Üzerine Bir İnceleme (El-Evamir’ül-Ala’iye Fi’l-Umuri’l-Ala’iye göre), Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, s. 102–111. Mehmet Şeker, Fetihlerle Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması, Ankara 1991, s. 106–111. Kemal Göde, Türk-İslam Kültür ve Medeniyeti Tarihi, Isparta 1997, s. 233–241.

35 Ahiler ve Fityanlar, Pervane Ebu Bekir’e “Sahib, Sultan Gıyaseddin’in vasiyetine göre ülkenin hâkimi ve Sultan İzzeddin’in işlerinin kefilidir. Bu durumda dine ve adalete ait önemli, önemsiz bütün işleri onun yeterli ve dirayetli ellerine bırakılmıştır. Ülkenin sahibi olan Sultan da onun elindedir. Sizin, onunla aranıza giren ayrılık tozundan dolayı, Sultan’a karşı ayaklanmaya kalkışamayız ve efendimizin nimetlerine nankörlük edemeyiz” demişlerdir. İbn Bibi, a.g.e., s. 99.

Page 22: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

12

da tavsiyesiyle Sis36 tarafına hareket etmiş, fakat yolda Pervane’nin bütün askerleri,

köleleri ve hizmetçileri onu terk etmiştir. Ardından baba oğul şaşkın bir vaziyette,

bazen mağaralarda, bazen bahçelerde, konaklamışlardır. Emir Şemseddin Yavtaş,

ahiler ve Konya’nın ileri gelenleri önlem olarak, yollara gözcüler koyup, baba oğulun

kaçmalarını engellemeye çalışmışlardır. Bütün bunlar olurken Sivas’a ulaşan Sahib

Şemseddin, Emir-i Dad Nusret için düşünmüş olduğu planı uygulamaya başlamış ve

Emir-i Dad Nusret’i, Hafik Kalesi’ne hapsettirmiştir. Sahib Şemseddin, bunun

ardından güvendiği emirlerden bir tanesini, Pervane ve oğlunu ele geçirmek için,

Konya’ya göndermiş, bu sayede Pervane Ebu Bekir ve oğlu ele geçirilmiştir.

Ardından II. İzzeddin Keykavus’un fermanına uygun olarak Pervane Ebu Bekir

Darende Kalesi’ne37, oğlu ise Kâhta Kalesi’ne38 hapsedilmiştir. Böylece planın

ikinci kısmı da tamamlanmış oldu.

Pervane Ebu Bekir ve Emir-i Dad Nusret’in ortadan kaldırılarak maksadın

hâsıl olmasının ardından Sahib Şemseddin, Melik Rükneddin Kılıç Arslan’ın yanına,

Kadı Cemaleddin Hoteni, İşraf-ı Memalik39 reisi İzzeddin Muhammet Şah-i Razi ve

Tercüman Bahaeddin Yusuf b. Nuh-i Erzincani’yi vererek, Moğolistan’a ihtişamlı bir

merasimle göndermiştir40.

b. Sahib Şemseddin ve Şerefeddin Mahmud’un Arasındaki Çekişme

Rakiplerini ortadan kaldıran Sahib Şemseddin, etrafındakilerin de teşvikiyle,

kudretini artırmak ve yerini sağlamlaştırmak amacıyla, Sultan’ın annesiyle evlenmek

istemiştir. Bu düşüncelerini Şerefeddin Mahmud’a dahi açmadan nikâh hazırlıklarını

tamamlayıp, söz konusu evliliği gerçekleştirmiştir41. Bu evliliği haber almış olan,

36 Bugünkü Kozan. Nuri Akbayar, Osmanlı Yer Adları Sözlüğü, İstanbul 2001, s. 146. 37 Darende Kalesi, Malatya’nın Darende ilçesindedir. M. Orhan Bayrak, Türkiye Tarihi

Yerler Kılavuzu, İstanbul 1994, s. 471. 38 Kahta Kalesi, Adıyamın’ın Kahta ilçesinin 20 km. kuzeyinde, Damlacık bucağının

Kocahisar (Eski Kahta) köyü yakınında, Kahta Çayı ile çevrili yalçın kayalık bir tepe üzerindedir. Hititlerden kalma bir kaledir. M. Orhan Bayrak, a.g.e., s. 21.

39 İşraf-ı Memalik, devletin idari ve mali işlerini kontrol eder ve icap eden yerlere divan namına memur gönderirdi. Günümüzde, Sayıştay’a karşılık gelmektedir. İ. Hakkı. Uzunçırşılı, a.g.e., s. 98.

40 İbn Bibi, a.g.e., s. 100. 41 Abu’l Farac, Sahip Şemseddin’in II. İzzeddin Keykavus’un anasından bir oğul sahibi

olduğunu söyler. Abu’l Farac, a.g.e., s. 548.

Page 23: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

13

başta Şerefeddin Mahmud olmak üzere Anadolu Emirleri, ilerde Sahib Şemseddin’in

tahtı ele geçirme ihtimalini göz önüne alarak, tepki göstermişler ve Sahib

Şemseddin’in yapmış olduğu hareketin hanedana karşı bir saygısızlık olduğunu

belirtmişlerdir. Sahib Şemseddin, bu durum karşısında özür dilemiş, fakat kimse

onun özürlerine aldırış etmemiştir.

Evlenme olayının ardından dostlukları zedelenen Sahib Şemseddin ve

Şerefeddin Mahmud’un araları, Şerefeddin Mahmud’un bir kızgınlık anında, Ahlat

Melikinin torununa sinirlenerek, ölüm emrini vermesi ve Sahib Şemseddin’in buna

karşı verdiği aşırı tepkiyle daha da açılmıştır. Sahib Şemseddin’in kendisine karşı bu

çıkışından korkan Şerefeddin Mahmud, bir gezinti sonrasında, Erzincan’a dönme

kararı almıştır. Sahib Şemseddin ise düşmanlıkların ve kargaşanın tekrar ortaya

çıkmasını engellemek amacıyla Şerefeddin Mahmud’un ardından Emir Taceddin

Simcuri’yi ve Emir-i Arız42 Nizameddin Ali b. İlalmış’ı, geri dönmeye ikna etmeleri

için göndermiştir. Fakat Şerefeddin Mahmud, umdukları gibi cevap vermemiştir.

Bunun üzerine Emir Taceddin Simcari ve Emir Nizameddin Ali, Şerefeddin

Mahmud’u Sivas Kadısı Necmeddin’in huzuruna çıkarmışlardır. İkili aralarında

uzunca konuştuktan ve tartıştıktan sonra Şerfeddin Mahmud’a, Erzincan ve Niksar

subaşılığına ilave olarak, 500 bin dirhem para vermeyi, karşılığında ise, Şerefeddin

Mahmud’un hudutta oturması, buraları koruması ve gelip giden elçi ve habercilere

eşlik etmesi karşılığında anlaşmışlardır. Emirlerin geri dönmesinin hemen ardından

Şerefeddin Mahmud etrafındakilerin kışkırtmasıyla II. İzzeddin Keykavus’a karşı

gelmek istemiş ve askerleriyle beraber Niksar tarafına geçmiştir. Şerefeddin

Mahmud’un sözünden dönmüş olduğunu duyan Sahib Şemseddin ise, bunun üzerine

Şemseddin Yavtaş’ı, 20 bin kişilik bir orduyla Şerefeddin Mahmud’un üzerine

göndermiştir. Şemseddin Yavtaş ve Şerefeddin Mahmud, Niksar’ın Haruni

bölgesinde karşılaşmışlardır. Bu mücadeleden Şemseddin Yavtaş galip çıkmıştır.

Yenilen Şerefeddin Mahmud, silah ve erzakla dolu olan ve müstahkem bir mevkiye

sahip olan Kemah Kalesi’ne43 çekilmiş ve burada savunma hazırlıklarına girişmiştir.

42 Emir-i Arız, Büyük Selçuklularda olduğu gibi ordunun levazımat ve ihtiyaçlarına bakan,

maaşlarını veren, defterlerini tutup yoklamalarını yapan bir divan olup, reisine de Emir-i arız denilirdi. İ. Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 96.

43 Kemah Kalesi, Erzincan’ın Kemah ilçesinde, Tansur deresine bakan yalçın bir tepe üzerindedir. M. Orhan Bayrak, a.g.e., s. 211.

Page 24: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

14

Şerefeddin Mahmud’un Kemah Kalesi’ne sığındığını öğrenen Sahib Şemseddin,

bütün emirlerini ve subaşılarını, onu kuşatmaya göndermiştir.

Kemah Kalesi’nin kuşatılması sırasında emirler, kale halkına vaatlerde

bulunmuş ve bu sayede onların, Şerefeddin Mahmud’dan ayrılmalarını sağlamıştır.

Bunun üzerine, kale halkından kuşkulanmaya başlayan ve kalede çok fazla

dayanamayacağını anlamış olan Şerefeddin Mahmud, kendisini sevdiğine inandığı

meliklere haber göndererek, Sahib Şemseddin’den özür dilemesi ve canının

bağışlanması için aracı olmalarını istemiştir. Emirler Şerefeddin Mahmud’un

bağışlanma isteyen sözlerini mektup halinde Sahib Şemseddin’e iletmişlerdir. Sahib

Şemseddin de isteğe uygun bir mektup yazmış ve buna inanan Şerefeddin Mahmud

da kaleden çıkmıştır. Daha sonra yanında emirler olduğu halde Konya’nın yolunu

tutmuştur. Yolda Kayseri’nin Çubuk nahiyesine geldiklerinde, Sahib Şemseddin’in

Şerefeddin Mahmud’un başını gövdesinden ayırmaya memur edilmiş bir ulak gelmiş

ve emirlerin tüm itirazlarına rağmen, Sahib Şemseddin’in mektubunu göstererek

Şerefeddin Mahmud’un canını almıştır44.

Şerefeddin Mahmud’un çıkardığı karışıklık bu şekilde önlendikten sonra

Sahib Şemseddin haberciler göndererek, Pervane’yi Darende Kalesi’nde, oğlunu da

Kahta Kalesi’nde Türk ananesine göre kirişle boğdurtmuştur (H. 644).

3- Sahib Şemseddin’in Keyfi Yönetimi

Pervane Ebu Bekir, Emir-i Dad Nusret ve nihayet Şerefeddin Mahmud’u

ortadan kaldırmaya muvaffak olmuş olan Sahib Şemseddin, bunun ardından geçen

iki yıl boyunca, ülkenin yönetiminde tek söz sahibi olmuştur45. Sahib Şemseddin bu

iki yıllık süre içinde devleti, Şemseddin Mahmud Tuğrai, Celalleddin Karatay,

Reşideddin Cüveyni, Fahri Gürcani ve Bedreddin Yahya gibi önemli bilim ve devlet

adamlarının yardımlarıyla yönetmiş ve döneminde devlet refaha ve huzura

kavuşmuştur. Fakat bu dönemde devlet, içine kapanık olarak kalmış ve çevresindeki

olaylara müdahale etmemiştir. Bunun sebebi de, Sahib Şemseddin’in günlük tekdüze

44 İbn Bibi, a.g.e., s. 102. 45 Sahib Şemseddin, divanda bazen başına sultana mahsus külahı giymiştir. Sahib

Şemseddin’in bu cüretkâr hareketi, onun Altınorda hükümdarı Batu Han tarafından Selçuklu ülkesine “Hâkim” tayin edilmiş olması ve sultanın çocuk yaşta olmasıyla açıklanabilir. Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, SAD, S. I, Ankara 1970, s. 10.

Page 25: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

15

yaşantısından olsa gerektir46. Geçen bu iki yıllık süre içinde de Sahib Şemseddin’in

karşılaştığı iki sorun olmuştur. Bunlardan birincisi; Türkmen Ahmed İsyanı, diğeri

ise; Melik Rükneddin’in Moğolistan’dan dönmesidir.

4- Türkmen Ahmed İsyanı

Sahib Şemseddin’in iki yıllık debdebeli hâkimiyeti sırasında ortaya çıkan iki

sorundan ilki, Türkmen Ahmed İsyanı’dır. Uç bölgesinde H. 646 (M.1249) yılında

ortaya çıkan bu isyanı, Ahmed adında bir Türk başlatmıştır. Ahmed, kendisinin I.

Alâeddin Keykubad’ın oğlu olduğunu ve saltanatta hakkı olduğunu iddia etmiş ve

çevresinde de Türkmenleri toplamayı başarmıştır47. Ahmed, kısa zamanda etrafında

topladığı 20 bin kadar Türkmenle harekete geçmiş, çok kısa bir süre sonra Konya

taraflarına kadar gelmiştir. Sahib Şemseddin ise, devletin mevcut askerlerini bu

isyanı bastırmaya memur etmiş, fakat gönderdiği emirler düşmanın kuvvetli

olduğunu görünce, işi ağırdan almışlar ve ardından Sahib Şemseddin’e ulak gönderip

yardım istemişlerdir. Sahib Şemseddin de, Suriye taraflarından Rum diyarına gelmiş

46 Sahip Şemseddin sabahla beraber abdest alır, temizlenir ve vezaret makamına geçerdi.

Divana giderken sağında ve solunda beğler ve süvariler bulunur ve büyük bir ihtişamla divana giderdi. Divanda, Sahip Şemseddin’in önünden biraz uzakta Celaleddin Karatay, Tuğracı Şemseddin Mahmud diz çöker, Emir-i Dad Reşideddin ve Emir-i Dad Hatireddin, bellerine altın kılıç kuşanmış bir şekilde sofanın kenarında ayakta beklerlerdi. Divanda devlet işleri görülüp, adalet dağıtıldıktan sonra, Sahip Şemseddin evine gelir ve her türlü yiyeceğin bulunduğu bir sofrada yemeğini yerdi. Yemeğini yedikten sonra Alimzade adıyla tanınmış olan Taceddin Tebrizi’yi çağırır ve ilmi konularda onunla münazara ederdi. Ardından Tebrizli Hattat Hoca Veliyiddin Ali’yi çağırır ve ondan aldığı hattatlık dersleri sayesinde hattatlığını ilerletmeye çalışırdı. Sonrasında, ikindi namazını eda eder ve güneş batıncaya kadar ok atma ve at koşturma gibi askeri eğitimle ilgili sporlarla uğraşırdı. Bunların ardından ise, evine döner akşam namazını eda ederdi. Akşamları da nedimlerin, sanatkârların ve şarkıcıların geldiği eğlence meclisleri düzenlenirdi. Mecliste konuşulan konular genellikle Arapça-Farsça hutbeler ve risaleler, tarihi konular ve mizah gibi eğlence içeren ve zaman geçirmeye yönelik konulardı. Mecliste, şaraptan herkesin gözleri ağırlaşıp kapanmaya başladığı zaman ise Sahip Şemseddin evine geri dönerdi. Nitekim Sahip Şemseddin bu şekilde yaklaşık iki yıl geçirmiştir. İbn Bibi, a.g.e., s. 105-106.

47 Sultan I. Aladdin Keykubad’ın, Eyyübi Prensesi Melike-i Adliye adlı eşinden, İzzeddin Kılıç Arslan ve Rükneddin adında iki oğlu olmuştu. Bunlardan küçük olan İzzeddin Kılıç Arslan’ı, I. Alaaddin Keykubad daha yaşarken veliaht tayin etmiş ve ölümünden sonra İzzeddin Kılıç Arslan’a uyacaklarına dair emirlerden biat almıştır. Fakat I. Alaaddin Keykubad’ın ölümünden sonra vasiyeti yerine getirilmemiş, onun yerine II. Gıyaseddin Keyhüsrev geçmiştir. II. Gıyaseddin Keyhüsrev tahta geçtikten bir süre sonra, bu iki üvey kardeşini, Borgulu Kalesi’ne hapsettirmiştir. Bunlar Armağan Şah’ın İzzeddin Keykavus’un atabeğliğine atanmasına kadar burada kalmışlardır. Armağanşah’ı, tayin eden II. Gıyaseddin Keyhüsrev, üvey kardeşlerini öldürme görevini de kendisine vermiştir. Fakat Armağanşah’ın görevini yerine getirip getirmediğine dair kesin bir bilgi mevcut değildir. Bazılarına göre Armağanşah, İzzeddin Kılıç Arslan ve Rükneddin’i öldürmüştür. Bazılarına göre ise, onların yerine iki köle öldürmüş ve Sultanı onları öldürdüğü konusunda ikna etmiştir. İşte bu konudaki şüpheler halk arasında yayılmış ve Ahmed adlı şahsın ortaya çıkması ile daha da alevlenmiştir. Nitekim Ahmed’in etrafına Türkmenleri toplamasında da, bu şüpheler rol oynamıştır. İbn Bibi, a.g.e., s. 27-28.

Page 26: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

16

ve kendi hizmetine girmiş olan Kıpçak ve Harzemli seçme askerlerden oluşan ve

ücretli askerlerle desteklenen bir orduyu Emir-i Dad Hatıreddin Zekeriya-yı Sucasi

komutasında, isyancıların üzerine göndermiştir. Emir-i Dad Hatıreddin Zekeriya-yı

Sucasi’nin, Sahib Şemseddin’in sarayını korumakla görevli olan askerleri ve alayını

oluşturan askerleriyle isyanı bastırmaya gitmiş olması, Sahib Şemseddin’i ve sarayını

korumasız bırakmıştır48.

Türkmen Ahmed İsyanı, basit bir isyanmış gibi görünmesine rağmen devleti

tehdit etmesi açısından oldukça önemlidir. Çünkü Ahmed, yakalanmadan önce

Konya yakınlarına kadar gelmiş ve burada bazı köyleri tahrip etmiş, daha sonra da

Alaiye Kalesi’ne49 girip, I. Alâeddin Keykubad’dan kaldığına inanılan, gizlenmiş

hazineleri bulup, ele geçirmek istemiş, ancak bunu başaramadan Selçuklulara bağlı

olan Lampron Senyörü tarafından yakalanmıştır. Ahmed’in yakalanmasının ardından

üç ay kadar süren bu isyan sona ermiştir50.

C- Melik Rükneddin Kılıç Arslan ve Taht İddiası

1- Rükneddin Kılıç Arslan’ın Moğolistan’dan Dönüşü

Melik Rükneddin, Moğolların yeni kağanlık seçimi ve Göyük Han’ın tahta

çıkışını kutlamak amacıyla kardeşi II. İzzeddin Keykavus ve devlet erkânı tarafından,

beraberinde hediyelerle birlikte H. 643 (M. 1246) başlarında Moğolistan’a

gönderilmişti. Melik Rükneddin Kılıçarslan’ın, Anadolu’ya gelişi ise, ancak üç yıl

sonra gerçekleşmiştir. Melik Rükneddin Kılıç Arslan, Moğolistan’da geçirdiği uzun

süre içinde de Moğol Kağanı’ndan, Rum memleketlerinin sultanlığının kendisine

verildiğine dair bir yarlığ51 almayı başarabilmiştir. Onun yolculuğunun, üç yıl gibi

48 İbn Bibi, a.g.e., s. 116-117. Doğan Avcıoğlu, Türklerin Tarihi, c. V, İstanbul 2001, s.2099-

2100. 49 Alaiye Kalesi, Antalya Limanı’nın arkasında denize uzanan Kandeleri burnunda, üç yönü

denizle çevrili bir kaledir. Kale, 1225 yılında Sultan I. Alâeddin Keykubad tarafından, Romalı korsanların yaptığı ve yıkık bir vaziyette bulunan kalenin yerine yaptırılmıştır. . M. Orhan Bayrak, a.g.e., s. 80–81. Haşim Karpuz, Anadolu Selçuklu Mimarisi, Konya 2001, s 139.

50 İbn Bibi, a.g.e., s. 116-117. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971, s. 464-465. Türkmenlerin, Ahmed etrafında toplanmalarını, tekerrür eden tarih içerisinde, devlet yönetimine ve dışlanmalara bir tepki olarak ele görebiliriz.

51 Yarlığ, Moğol hükümdarlarının fermanlarına verilen isimdir.

Page 27: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

17

uzun bir süre devam etmesinin nedenini, Moğolistan’da bu yöndeki çabalarının geç

sonuç vermesine bağlayabiliriz52.

Melik Rükneddin’in Moğolistan’dan dönüş yolculuğu, Sahib Şemseddin’in

Türkmen Ahmed İsyanı’yla uğraştığı ve hassa ordusunu bu isyanı bastırmaya

göndermiş olduğu döneme rastlamıştır.

Diğer taraftan Sahib Şemseddin, Melik Rükneddin’in dönüşünü haber almış

ve onun yanında Rum memleketlerinin hâkimiyetinin kendisine verilmiş olduğuna

dair bir yarlığ getirdiğini öğrenmiştir. Ayrıca, Melik Rükneddin’in yanındaki

emirlerden Moğollar tarafından atanan yeni vezir Bahaeddin Tercümani, Sahib

Şemseddin’i Moğol Kağanı’na, Kağan’dan izinsiz yeni sultan atamaya kalkıştığı ve

II. İzzeddin Keykavus’un annesiyle evlendiği gerekçesiyle şikâyet etmiş ve

tutuklanması için bir yarlığ almayı başarabilmiştir. Sahib Şemseddin’in ise, ancak

bütün bu olan bitenlerden sonra aklı başına gelmiş ve Malatya Subaşısı Emir

Reşideddin’i53, kendisini görevinde bırakacak bir yarlığ alması için Elçigitay’ın54

yanına birçok altın ve mücevherle göndermiştir55. Erzincan’a kadar gelen

Reşideddin, Melik Rükneddin Kılıç Arslan’ın yaklaştığını haber alınca, yanındaki

değerli hediyeleri Kemah Kalesi’ne bırakmış ve beraberinde az kişiyle birlikte

Halep’e kaçmıştır. Melik Rükneddin Kılıç Arslan ise, beraberindeki 2 bin Moğol

askeriyle önce Erzincan’a gelmiş, ardından Sivas’a geçerek burada sultanlığını ilan

etmiştir. Rükneddin Kılıç Arslan’ın sultanlığı, Erzincan ve Sivas dışında Kayseri,

Malatya, Harput ve Diyarbakır’da tanınmıştır. Bu bölgelerde Sahib Şemseddin’in

adamları azledilmiş, yerlerine Rükneddin’in adamları atanmıştır. Ayrıca Halep’e

kaçan Reşideddin için Rükneddin Kılıç Arslan tarafından bir ulak gönderilerek, geri

52 Jean-Paul Roux, Moğol İmparatorluğu Tarihi, İstanbul, 2001, s. 303–304. H. Ahmet

Özdemir, Moğol İstilası Cengiz ve Hülagü Dönemleri, İstanbul 2005, s. 200. Osman Turan, “Kılıç Arslar IV”, İA, c. VI, s. 703–704.

53 Abu’l Farac’ta bu isim Emir Arıd olarak belirtilmiştir. Emir-i Arız olsa gerekir. Abu’l Farac, a.g.e., s. 548.

54 Göyük Han, 1246 yılında tahta geçtikten sonra birtakım atamalar yapmıştı. Bunlardan birisi de İran’a atanan Elçigitay’dı. Elçigitay’ın buradaki görevi bir tür siyasi denetleyicilik ve başkomutanları gözetmekti. İran daha önceden bulunan Baycu ise bu atamadan etkilenmemiş, varlığını devam ettirmiştir. Jean-Paul Roux, a.g.e., s. 304.

55 Devletlerarasında vassal olanın, hâkim olana değerli hediyeler göndermesi adettendi. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mehmet Ersan, Türkiye Selçukluları’nda Hediye ve Hediyeleşme I, TİD, S. XIV, s. 65–77.

Page 28: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

18

getirtilmesi sağlanmış, ardından önce Hafik Kalesi’ne56 hapsedilmiş, daha sonra da

öldürülmüştür57.

2- Sahib Şemseddin’in Öldürülmesi

Kısa sürede saltanat alanını genişleten Rükneddin Kılıç Arslan, daha sonraki

ilk hedef olarak, “Anadolu’nun Hâkimi” sıfatıyla vezirlik yapan Sahib Şemseddin’i

ortadan kaldırmayı hedeflemiş ve bu iş için Alpsarı ve Fahreddin Sivastos’u

görevlendirmiştir. Sahib Şemseddin bu durum karşısında II. İzzeddin Keykavus’u

alarak muhtemelen Alaiye Kalesi’ne gitmek ve burada isyan etmek istemiştir. Bu

arada Celaleddin Karatay, Taceddin Simcuri vasıtasıyla Sahib Şemseddin’e haber

yollayarak, Konya’dan ayrılması ve Türkmen Ahmed İsyanı’nı bastırmakla görevli

orduya katılmasını bildirmiştir. Fakat Sahib Şemseddin bu durumu kendisine

kurulmuş bir tuzak olarak algılayıp, umursamamıştır. Ertesi gün Zaim’üd-dar Tusi

oğlu Necmeddin, Konya ahilerinden ve II. İzzeddin Keykavus’un askerlerinden bir

kısmını Sahib Şemseddin’in sarayını korumakla vazifelendirmiştir58. Bununla Sahib

Şemseddin’in hareketi kontrol altına alınmıştır.

Sahib Şemseddin’in sarayından dışarı çıkması engellendikten sonra elçiler

gelerek, II. İzzeddin Keykavus’a Sahib Şemseddin’in öldürülmesi hususundaki

yarlığı getirmişlerdir. Bunun ardından Sahib Şemseddin, saltanat sarayına çağrılmış,

fakat o, bu emri ağırdan alarak gitmek istememiş, ardından kabul etmek zorunda

kalmıştır. Huzura Batu (Sain) Han’ın59 vermiş olduğu hilatla60 çıkan Sahib

Şemseddin, burada gereken hürmeti ve saygıyı görmemiş ve dehlizin solundaki eve

sokulmuştur. Ardından Zaimü’d-dar Tusi oğlu Necmeddin, divan kâtiplerine ve

muhasiplerine emir vererek, Sahib Şemseddin’in sarayına göndermiş ve bütün

56 Hafik Kalesi, Sivas’ın Hafik ilçesindedir. 57 İbn Bibi, a.g.e., s. 117-118. 58 İbni Bibi, a.g.e., s. 117-118. 59 Batu Han, Altınorda Devleti’nin kurucusu ve 1224–1256 yılları arasındaki hükümdarıdır.

Ayrıntılı bilgi için bkz. W. Barthold, “Batu”, İA, c. II, s. 351–353. 60 Sahip Şemseddin, II. Gıyasseddin Keyhüsrev zamanında, Baycu Noyan’ın baskısından

kurtulmak ve Altınorda Devleti’ne bağlanmak amacıyla Batu Han’a yollanmıştı. Sahip Şemseddin, Batu Han’ın huzuruna çıktığında, bir anlaşma yapmayı başarmıştır. Ayrıca Batu Han tarafından Nizâm’ül-mülk Salâh’ul-âlem unvanıyla Anadolu’nun hâkimliğine atanan Sahip Şemseddin’e, buna dair bir hilat da verilmiştir. İbn Bibi,a.g.e., s. 83-84. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971, s. 450-451.

Page 29: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

19

mallarını kaydettirerek II. İzzeddin Keykavus’un sarayına taşıtmıştır. Sahib

Şemseddin’e gelince, ancak geceleyin öldürüleceğini anlamış ve bu şekilde saraydaki

odada birkaç gün geçirerek kendisini ölüme hazırlamıştır. Daha sonra öldürülen

Şemseddin Hasoğuz, Eseddedin Ruzbeh, Mübarizeddin Bayram ve diğer emirlerin

akrabalarına izin verilmiş ve bunlar sabahtan ikindiye kadar üç gün boyunca Sahib

Şemseddin’e işkence yapmışlardır. Üçüncü günün sonunda onun başını, gövdesinden

ayırmışlardır (8 Zilhicce 646–24.03.1249)61. Ardından Sahib Şemseddin’in öldüğüne

dair delil olarak, başını Sivas’da bulunan IV. Rükneddin Kılıç Arslan’a

göndermişlerdir62.

61 İbn Bibi, a.g.e., s. 117-120. Anonim, Selçukname, s. 33.Osman Turan, a.g.e., s. 465. Ali

Sevim-Erdogan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi Siyaset, Teşkilat ve Kültür, TTK, Ankara 1995. Abu’l Farac, Sahip Şemseddin’in II. İzzeddin Keykavus’u alıp kaçmaya ve ardından isyan etmeye niyet ettiği sıralarda Celaleddin Karatay tarafından kandırılıp hapsedildiğini ve Celalleddin Karatay’ın Bahaeddin Tercümani’ye haber verdiğini, son olarak Sahip Şemseddin’in ve Bahaeddin Tercümani’nin gönderdiği Moğol askerleri tarafından öldürüldüğünü ifade etmiştir. Abu’l Farac, a.g.e., s. 549.

62 Sahib Şemseddin’in kafasını götüren ulaklar, giderken yolda bir köyde durmuşlar ve Sahip Şemseddin’in başının bulunduğu torbayı duvardaki bir çiviye asmışlardır. Yine aynı yerde, bu olaydan bir yıl önce, Şerefeddin Mahmud Erzincani’nin başı da Sivas’tan Konya’ya Sahib Şemseddin’e getirilirken aynı duvara ve aynı çiviye asılmıştır. İbn Bibi, a.g.e., s. 102.

Page 30: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

20

III. BÖLÜM

ÜÇ KARDEŞİN TAHTA ÇIKIŞI (1249–1254)

A- Kardeşler Arasındaki İlk Mücadele

Sahib Şemseddin’i ortadan kaldırmayı başarmış olan IV. Rükneddin Kılıç

Arslan, Cemaleddin Hoteni ve İmameddin Hoteni’yi, Sultan II. İzzeddin Keykavus’a

yollamış ve sultanlığın kendisine devri hususundaki talebini yinelemiştir. Kadı

Cemaleddin Hoteni, Konya’ya geldiği zaman, devlet ricalinden iyi kabul görmüş ve

Fahreddin Ebu Bekir’in sarayında konuk edilmiştir63.

Takip eden günlerde Cemaleddin Hoteni II. İzzeddin Keykavus’a giderek

Rum memleketlerinin sultanlığını, kardeşi IV. Rükneddin Kılıçarslan’a bırakmasını

talep etmiştir. Elçi Cemaleddin Hoteni, kendisi için de, sultandan birtakım isteklerde

bulunmuş, Konya Kadılığı görevi dışında Rum memleketleri kadılığını ve

vakıflarının nezaretini üzerine almayı teklif etmiştir. Onun bu isteği, devletin ileri

gelen yöneticileri tarafından da, büyük bir memnunlukla karşılanmış ve ona, büyük

bir törenle resmi menşuru verilmiştir64.

Burada Cemaleddin Hotani’nin gönlü alınmış ve devletin başına büyük

kardeş yerine küçük kardeşin geçmesi durumunun sakıncaları, ona defaatle

anlatılmış, ardından her üç kardeşin de taht üzerinde hakkının olduğu vurgulanarak,

saltanatın her üçü arasında paylaştırılması teklif edilmiştir. Tüm bu önerileri yerinde

bulan Cemaleddin Hoteni, adına elçi olarak hareket ettiği IV. Rükneddin Kılıç

Arslan’ın önerilerinin yersiz olduğu kanaatiyle geri dönmüştür.

Kadı Cemaleddin Hoteni, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın yanına geldiği

zaman, II. İzzeddin Keykavus ve taraftarlarının fikirlerini iletmiş, bu durum IV.

Rükneddin Kılıç Arslan tarafından da büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır. Buna

müteakıb IV. Rükneddin Kılıç Arslan’la birlikte Anadolu’ya gelen Moğol askerlerine

çeşitli hediyeler verilerek, geri gönderilmiştir.

63 İbn Bibi, a.g.e., s. 120-121. 64 İbn Bibi, a.g.e., s. 121.

Page 31: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

21

Moğol askerlerinin gönderilmesinin ardından IV. Rükneddin Kılıçarslan ve

yanındaki emirler, Kayseri’ye doğru yönelmişlerdir. Latif Kervansarayı’na

geldiklerinde, buradaki emirlerin kendisinden hoşnut olmadığını gören IV.

Rükneddin Kılıç Arslan, onları görevlerinden almıştır. Vezirlik makamında bulunan

Bahaeddin Erzincani’nin yerine Nizamettin Hurşid getirilmiş; Beğlerbeği makamı

Siraceddin Sarıca’ya; Malatya şubaşılığı Seyfeddin Toruntay’a; Sivas subaşılığı da

Seyfeddin Türkeri’ye verilmiştir65.

Vezirlikten azledilen Baheddin Erzincani ise, kendilerine yardıma gelmiş olan

Moğol askerlerinin yanına gitmiş ve oradan Celaleddin Karatay’a haberci yollayarak,

IV. Rükneddin Kılıçarslan ve emirlerine karşı kışkırtmaya çalışmıştır. Bahaeddin

Erzincani’nin niyetini anlayan Celaleddin Karatay, onun bu sözlerine itibar etmemiş

ve gayretini saltanat işlerinin yürümesine adamıştır.

IV. Rükneddin Kılıçarslan, Aksaray’a geldiğinde yanındaki emirler Kadı

Cemaleddin Hoteni’nin kendilerine getirmiş olduğu ve kabul ettikleri üç kardeşin

aynı anda tahta oturması teklifinden vazgeçmişler ve eskiden olduğu gibi IV.

Rükneddin Kılıçarslan’ın kendi başına saltanat sürmesi iddiasında bulunmuşlardır.

Bunun üzerine Celaleddin Karatay, Şeyh İmameddin Malatya ve Necmeddin

Nahcevani’yi, IV. Rükneddin Kılıçarslan’a ve taraftarlarına öğüt vermeleri için

birkaç defa göndermiştir. Ancak Sultan Rükneddin’in taraftarları bir türlü razı

olmamışlardır66.

Sultan II. İzzeddin Keykavus, Celaleddin Karatay ile bir gün bu durumları

konuşurken gülümsemiştir. Bunun üzerine Celaleddin Karatay, II. İzzeddin

Keykavus’a niçin güldüğünü sormuştur. II. İzzeddin Keykavus’da cevap olarak

“Daha önce babam, saltanatı küçük kardeşimize verdi. Emirlerin ona uymalarını

buyurdu. O konuda hepsinden sağlam belgeler ve ağır yeminler aldı. Fakat Hakkın

desteği benim yanımda olduğu için, babamın tedbirinin aksine, semavi takdirin

hükmüyle tahtın köşesi benim ışığımla aydınlandı. Şimdi ise, kardeşim kardeşlik

haklarını çiğniyor. Saltanat belgemizin üzerine ayrılık mührünü vuruyor. Fakat Allah

bana yeter. Hakkın faziletine ve desteğine güveniyorum. Bakalım başımıza neler

65 İbn Bibi, a.g.e., s. 122. 66 İbn Bibi, a.g.e., s. 122.

Page 32: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

22

gelecek.” demiştir. Celaleddin Karatay’da “Yüce padişah, Ulu Tanrı’nın yardımını

gördüğüne göre emeline ve arzusuna kavuşacaktır.” demiş ve ardından divana

gitmiş, burada Seyfeddin Habib Pervane, Tuğracı Şemseddin ve Emir-i Dad

Fahreddin Ali ve diğer devlet adamlarına, II. İzzeddin Keykavus’un söylediklerini

aktarmıştır67.

Böylece emirler biraz olsun moral bulmuşlardır. Daha sonra bu emirler

Konya’dan hareket ederek, Ruzbeh düzlüğüne gelmişler ve buradan etrafa asker

toplamak için haberciler göndermişlerdir. Etraftan Arap ve diğer ücretli askerler

gelerek, II. İzzeddin Keykavus’un ordusuna katılmışlardır. II. İzzeddin Keykavus‘un

ordusunun mevcudu, ücretli askerlerin katılımlarıyla giderek artmış ve Sultan

Kervansarayı’na68 geldikleri zaman 10 bin kişiye ulaşmıştır. IV. Rükneddin Kılıç

Arslan ve emirleri ise, kendilerine karşı toplanmış olan bu orduyu ciddiye dahi

almamışlar hatta II. İzzeddin Keykavus tarafından gelen elçilerin barış tekliflerini

kesin bir dille reddetmişlerdir69. IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın barış tekliflerini

reddetmesinin en önemli nedeni, muhtemelen kendisinin doğu vilayetlerinden

gelirken topladığı ve gönüllü olarak kendisine katılmış olan devlet askerlerinin,

toplama bir ordu karşısında başarısız olacağına ihtimal vermemiş olmasındandır.

Ertesi gün sabahleyin, her iki ordu silahlarını kuşandıktan sonra saflar halinde

karşı karşıya gelmişlerdir. II. İzzeddin Keykavus’un öncü birliklerinin komutanları

Emir-i Ahur70 Fahreddin Arslandoğmuş ve Emir-i Candar71 Nureddin Yakup; IV.

Rükneddin Kılıç Arslan’ın öncü birlik komutanları ise Seyfeddin Toruntay ve

Seyfeddin Türkeri idi. İki taraf böyle karşılıklı saflar halinde dizildikten sonra,

67 İbn Bibi, a.g.e., s. 122. 68 Sultan Kervansarayı, Konya ile Aksaray arasında, Aksaray’a 40 km. uzaklıktadır. Selçuklu

kervansaraylarının en büyüğü (4866 m²) ve en anıtsalıdır. Cengiz Bektaş, Selçuklu Kervansarayları (Korunmaları, kullanımları Üzerine Bir Öneri), İstanbul 1999, s. 140.

69 İbn Bibi, a.g.e., s. 123. 70 Emir-i Ahur, sarayın ve hükümdarın hayvanlarına bakan Hasahurun birinci emiri olup,

emri altında hademe, seyis ve sair vazife sahipleri bulunurdu. Bkz. İ. Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 37. 71 Candar, muhafız demektir. Emir Candar da muhafız efradın emiri ve kumandanıdır;

kapıcılar ve perdedarlar bunun emri altındadır. Emir Candar, ayrıca saray muhafızlarının tümünün kumandanı olup, saraya gelen ve sultanının huzuruna çıkacaklara refakat eder, sultanın huzuruna çıktıkları zamanda onların önünde yürürdü. Emir Candar’ın bir görevi de, barış zamanı Sultanın tevkif veya öldürtmek istediklerine nezaret edip, cezalarının uygulanmasını sağlamaktı. Emir Candar’ın savaş zamanındaki görevi ise, hükümdarın etrafında dolaşıp güvenliğini sağlamaktı. İ. Hakkı. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 358-359.

Page 33: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

23

sultanlarından gelecek olan savaş emirlerini beklemişlerdir. Fakat, hala barış umudu

olduğu için, iki tarafta uzun bir süre birbirlerine saldırmamış, elçilerin gidip

gelmelerini ve antlaşma yapmalarını beklemişlerdir. Bu sırada Seyfeddin Toruntay’ın

ordusundan onbeş kadar sipahi, II. İzzeddin Keykavus’un ordusuna karşı ansızın

saldırıya geçmiştir. Ardından püskürtülen ve bazıları öldürülen sipahilerin durumunu

gören Seyfeddin Toruntay kumandasındaki diğer askerler, savaşmaktan vazgeçmişler

ve savaş alanını terk etmişlerdir. Seyfeddin Toruntay’a gelince, kendi başına kalmış

ve kısa bir süre sonra yakalanmıştır72.

Sol cenahta bulunan Seyfeddin Türkeri’nin de saldırıya geçtikten bir süre

sonra yakalanmış olması, savaşın sonunu hemen hemen belli etmiştir. Bu arada

savaştan uzak duran ve uygun anı kollayan Siraceddin Sarıca, durumun kötüye

gittiğini görünce, kaçmayı tercih etmiş ve dağ yoluyla Aksaray’a gelmiştir. Bu

durumu gören ve fazla adamı kalmayan IV. Rükneddin Kılıç Arslan, çetr, sancak,

bayrak gibi sultanlık alametleriyle beraber, gulamlarını, askerlerini ve Kadı

Cemaleddin Hoteni’yi alarak, kendini savunmak düşüncesiyle taşlık bir tepeye

çıkmıştır. Bunu gören II. İzzeddin Keykavus’un ordusundan Fahreddin

Arslandoğmuş, derhal o tepeye hücum etmiş, önüne çıkan Kadı Cemaleddin

Hoteni’yi öldürmüştür. Ardından IV. Rükneddin Kılıç Arslan’a doğru ilerlemiş ve

önüne geldiği zaman atından inerek, yeri öpmüştür. Daha sonra Emir-i Ahur olan

Fahreddin Arslandoğmuş, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın atının yularından tutmuş ve

askerlerin arasından geçerek II. İzzeddin Keykavus’un tarafına götürmeye

başlamıştır. Kardeşinin getirildiğini öğrenen II. İzzeddin Keykavus da, yanındaki

emirlerle ata binerek kardeşini karşılamaya çıkmıştır. Karşılaştıkları zaman tabiatı

itibariyle heyecanlı bir kimse olan II. İzzeddin Keykavus, kardeşine sarılarak ağlamış

ve aralarının bozulmasını emirlerin fesatlığına bağlamıştır. Ardından kardeşini Sultan

Kervansarayı’na götürmüş ve karşı taraf askerlerinin yakalandıklarında elbiselerinin,

silahlarının ve atlarının alınmasından sonra serbest bırakılmalarına dair çavuşlara ve

askerlere emir vermiştir (1 Rebiü’l-Evvel 647–14.07.1249)73. Yakalanan emirlerse,

Sultan Kervansarayı’na kapatılmıştır. Savaşın ertesi günü ise Konya’ya hareket

72 İbn Bibi, a.g.e., s. 123-124. 73 Anonim Selçukname’de yanlış olarak 12.07.1249 tarihi verilmekte. Anonim, Selçukname,

s. 34.

Page 34: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

24

edilmiştir. Konya girişinde de gelenek olduğu üzere Sultan ve yanındakiler Sadeddin

Köpek Sarayı’nda, köşkler kurularak karşılanmış ve ardından törenlerle şehre

götürülmüştür74.

Celaleddin Karatay’ın tavsiyeleriyle savaşın izlerini ve dargınlıklarını ortadan

kaldırmak isteyen II. İzzeddin Keykavus, ilk iş olarak savaşta yakalanan emirler için

kefalet bedeli belirlemiştir. Kefalet bedelleri ödendikten sonra da, emirlere hilat

giydirmiş, makamlarının ve iktalarının bulunduğu yerlerine iade etmiştir. Böylece

savaşın izleri bağışlamayla ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır75. Celaleddin Karatay

ve diğer devlet adamları, daha sonra Selçuklu tahtının şerefini korumak hem de

Moğolları tatmin etmek gayesiyle, üç kardeşin birlikte saltanat sürmelerine karar

vermişlerdir. Bu maksatla üç kardeş adına hutbe okunduğu gibi üçünün de adının

bulunduğu sikkeler bastırılmıştır76.

B- Yeni Tayin Edilen Devlet Erkânı Arasındaki Rekabet

Aksaray Ovası’ndaki savaştan dönmüş olan Celaleddin Karatay, devlet

otoritesini yeniden sağlamak için yeni vezir arayışlarına başlamıştır. Bu iş için devrin

büyük âlimlerinden olan İmam Necmeddin Nahcevani’ye öneride bulunmuştur.

Necmeddin Nahcevani bu görevi kabul etmiş olmasına rağmen alacağı ücretin

fazlalığından yakınmıştır. Alacağı ücretin günlük iki dirhemden yıllık 720 dirhem

olması gerektiğini söylemiş ve diğer devlet görevlilerinin de ücretlerinin kendisinin

ücretine göre dağıtılmasını istemiştir. Bunu duyan devlet erkânı ise Celaleddin

Karatay’a şikâyette bulunmuşlardır. Celaleddin Karatay bunun üzerine Necmeddin

Nahcevani’yle konuşmuş, onu II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in vezirliğini yapmış olan

Sahib Mühezzibüddin’in mirasından, 40 bin dirhem alması ve devlet erkânının

74 Abu’l Farac, olayların akışını tamamen farklı anlatır. Ona göre, IV. Rükneddin Kılıç

Arslan Moğolistan’dan döndüğünde Celaleddin Karatay, ülkeyi iki kardeş arasında taksim etmiştir. Bu taksime göre; ülkenin Konya, Aksaray, Ankara ve Antalya şehirlerini içeren batı kısmı II. İzzeddin Keykavus’a, geri kalan doğu kısımları da IV. Rükneddin Kılıç Arslan’a verilmiştir. Bir süre bu şekilde gittikten sonra sonra Kağan’ın yarlığını öne süren IV. Rükneddin Kılıç Arslan, bütün ülkenin sultanlığını istemiştir. Bu isteğinin yerine getirileceğini söyleyen Celaleddin Karatay da, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ı Aksaray’a davet etmiş, daha sonra da burada pusu kurarak esir almış ve Konya’ya getirmiştir. Ardından üç kardeş aynı anda tahta çıkmış ve hüküm sürmüşlerdir. Abu’l Farac, a.g.e., s. 549. Abu’l Farac, burada üçlü saltanatla, iki saltanat dönemlerini birbirine karıştırmıştır.

75 İbn Bibi, a.g.e., s. 124. 76 İbrahim Artuk, “II. Keyhüsrev’in Üç Oğlu Adına Kesilen Sikkeler”, Malazgirt Armağanı,

Ankara 1972, s. 283.

Page 35: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

25

önceki ücretlerinin yarısını almaları konusunda ikna etmiştir. Böylece devlet

hazinesinde, ciddi bir tasarruf sağlanmış, ülke düzenini korumak ve istilacı

Moğolların masraflarını karşılamak için yeni kaynak yaratılmıştır. Necmeddin

Nahcevani, bütün isteklerinin yerine getirilmesinin ardından, divana gelmiş vezirlik

işlerinin gereklerini yerine getirmeye başlamıştır. Bu sırada, uç tarafında isyan

halinde bulunan Türkmenlerin üzerine, Beğlerbeği Yavtaş ve Emir-i Ahur Fahreddin

Arslandoğmuş gönderilmiştir. Gönderilen emirler uc tarafına vardıklarında, asilerin

başı Oyuz (Oğuz) Melik’e77 gereken cezayı vermiş ve isyanı bastırmışlardır.

Bu sıralarda Sahib Şemseddin’in ölümünü araştırmak ve ilave vergileri

toplamak için Batu Han tarafından, Hutu-kör, Kelegec ve Kurtlu Melik önderliğinde

elçilik heyeti gönderilmiştir. Bunun üzerine Selçuklular da, güzel konuşmada seçkin

ve ikna kabiliyeti yüksek Tuğracı Şemseddin Mahmud’u, yanında Reşideddin

Cüveyni, Reis’ül bahr78 Şücaeddin Abdurrahman, müstevfi Necibeddin Delihani,

Emir-i Dad Hatıreddin Zekeriya, Sahib Şemseddin’i öldüren Alpsaru ve Bahaeddin

Erzincani’yi yanlarında değerli hediyelerle Batu Han’a göndermişlerdir79.

Batu Han’ın yanına giden elçilik heyeti, Sahib Şemseddin’in öldürülmesi

hususunda soruşturmaya çekilmişlerdir. Heyettekilerin her biri, verdiği ustaca

cevaplar ve harcadıkları büyük paralar neticesinde kurtulabilmişlerdir. Ardından

Batu Han’ın ve çevresinin teveccühünü kazanmış olan elçilik heyetine, yeni

makamlar tevcih edilmiştir. Buna göre vezirlik makamı Tuğracı Şemseddin

Mahmud’a; naiblik, Resi’ül-bahr Şücaeddin Abdurrahman’a; İstifa80 Necibeddin

Delihani’ye; emir-i ariziyi cuyuşi memalik81 Reşideddin Ebu Bekir Cüveyni’ye;

Çorumlu emirliği ve subaşılığı Hatıreddin Zekeriya-yı Sucasi’ye verilmiştir82.

77 İbni Bibi, Oyuz Melik adını kitabında kullanmakta, fakat bu sıralarda çıkan tek isyan

Türkmen Ahmed İsyanı olduğundan, bu isim Türkmen Ahmed olsa gerektir. 78 Resiü’l bahr, Anadolu Selçukluları’nda donanma kumandanına verilen isimdir. Bkz. İ.

Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 125. 79 İbni Bibi, a.g.e., s. 127. 80 İstifa, maliyeden sorumlu divanın ismidir. İstifa divanın reisine müstevfi veyahut Sahib-i

Divan-ı İstifa denilirdi. Bkz. İ. Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 42. 81 Ülkelerin ordu müfettişliği. 82 İbn Bibi, a.g.e., s. 127-128.

Page 36: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

26

Necmeddin Nahcevani, bir süre yanında Beylerbeyi Seyfeddin Hamid,

Nizameddin Hurşid ve Tuğracı Şemseddin Mahmud’la beraber devleti yönetmiştir.

Fakat, bir süre sonra devlet adamlarının kendi menfaatlerini düşündüğünü ve her

şeyin kötüye gittiğini görmüştür. Bunun üzerine Necmeddin Nahcevani,

Şemseddin’in akıbetini paylaşacağı endişesiyle, vezirlik görevini bırakarak, Halep’e

gitmiştir. Yeni makamlara tayin olunan elçilik heyeti de bu sıralarda, Selçuklu

ülkesine dönmüş ve sultanın huzuruna çıkmışlardır. Yanlarında Batu Han’ın,

göndermiş olduğu incili kaftan, külah, ok ve yayı Sultan İzzeddin’e, yün abayı da

Celaleddin Karatay’a vermişlerdir.

Elçilik heyetinin, Kağan tarafından yeni makamlara atanması, Anadolu

Selçuklu Devleti sultanından başka kimseden emir almamış olan, başta beğlerbeyi

Şemseddin Yavtaş olmak üzere, diğer Rum ülkesi emirlerinin tepkisini çekmiştir.

Nitekim bu emirlerden Reisü’l bahr83, ilk önce Şücaeddin’le daha sonra Tuğracı

Mahmud’la sultanın huzurunda, divan kurallarına uymayan sözlerle kavga etmiştir.

Bu kavga Emir Celaleddin Karatay, Fahreddin Arslandoğmuş ve Nizameddin

Hurşid’in rızasıyla yapıldığı için, divanda bulunanlardan hiçbirisi kavgaya müdahale

etmemiştir. Kendilerine yönelen tepkilerin artarak devam edeceğini gören yeni

makam sahipleri, çekinmişler ve iktalarına dönme yolunu seçmişlerdir. Şucaeddin,

Sinop’a; Reşiddeddin Malatya’ya; Hatıreddin, Çorumlu’ya gitmiştir. Bunların

gitmesinin ardından yeni vezir Tuğracı Şemseddin ve Müstevfi84 Necibeddin, yalnız

kalmışlardır. Dostlukları eskiye dayanan, yalnız kalmalarıyla bu dostlukları daha da

pekişen Tuğracı Şemseddin ve Müstevfi Necibeddin’in ittifakı, Tuğracı

Şemseddin’in söylediği bir söz neticesinde, ikili arasında büyük bir kavga çıkmasıyla

sona ermiştir. Kavgadan sonra Müstevfi Necibeddin, Celaleddin Karatay’ın yanına

gitmiş ve Tuğracı Şemseddin’i kötüleyip, yaptıklarını ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır.

Ertesi gün divanda, Müstevfi Necbeddin, Celaleddin Karatay’a anlattığı hikâyeleri,

Tuğracı Mahmud’la tartışarak ve açık delillere dayandırarak anlatmış ve Tuğracı

83 Kaynaklarda adı geçmiyor. 84 Müstevfi, maliyeden sorumlu İstifa Divanı’nın reisidir. Bkz. İ. Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s.

42.

Page 37: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

27

Mahmud’un küçük düşmesine neden olmuştur. Divanda küçük düşen Tuğracı

Mahmud, bundan sonra geçen zaman içinde itibarını ve gücünü kaybetmiştir85.

İlerleyen zamanda Tuğracı Mahmud için Muhezzibeddin Ali’ni oğlu

Muineddin Süleyman ve Seyfeddin Toruntay arasındaki çekişme ve çözüm şekli

umut ışığı olmuştur. Muineddin Süleyman ve Seyfeddin Toruntay arasında, Erzincan

subaşılığı yüzünden kavga çıkmış, davalarına hâkim olması içinde Baycu Noyan’a86

gitmişlerdi. Baycu da hayattayken Sahib Mühezzibüddin ile olan dostluğu yüzünden,

Muineddin Süleyman tarafını tutmuştur. Olayın bu şekilde sonuçlanmasında sonra

Tuğracı Mahmud, Emir Muineddin Süleyman’ın babasına olan yakınlığına ve

Muineddin’e olan dostluğuna güvenip, Müstevfi Necibeddin’in kendisine kurduğu

tuzağı, başından geçenleri ve saltanat makamını şikâyetleri içeren bir mektubu,

Baycu Noyan’a göndermiştir. Fakat kölelerinden birinin Samsaüddin Kaymaz’a

ihbar etmesiyle haberci ve taşıdığı mektup Celaleddin Karatay tarafından ele

geçirilmiştir. Mektuplar ele geçirilmesine rağmen şifreli yazılması yüzünden bir türlü

okunamamıştır. Bunun üzerine mektuplar, Vezir Taceddin oğlu Sadr-ı imam

Zeyneddin’e gönderilmiş ve bu şahıs tarafından şifresi çözülmüştür. Mektupların

şifresinin çözülmesin ve Tuğracı Mahmud’un ihanetinin öğrenilmesinin ardından

Tuğracı Mahmud, Celaleddin Karatay tarafından tevkif edilmiş ve Antalya’ya

hapsedilmek üzere gönderilmiştir (H. 651-M. 1253)87.

Bütün bu olaylar olurken, Tuğracı Mahmud’un adamlarından Müneccim

lakaplı Esireddin, ansızın ortadan kaybolmuştur. Esireddin’in marifetlerini ve ne

yapabileceğini çok iyi bilen devlet erkânı, onun ortadan kaybolmasının ardından

divan kararları çıkartıp dört bir yana haberciler salmışlardır. Nihayet Esireddin’in

Baycu Noyan’ın yanında olduğu haberi gelmiştir. Esireddin, Baycu Noyan’ın yanına

varınca, olanları çarpıtarak anlatmış ve Tuğracı Mahmud’un kurtarılması için

Aladdin Ali Beğ ve Cemaleddin Derzi Saveci’nin gönderilmesi için ikna etmiştir.

85 İbn Bibi, a.g.e., s. 128-129. 86 Baycu Noyan, Moğolların Bisiüt kabilesine mensupdur. Cengiz Han askeri mektebinin en

muktedir kumandanlarından birisi olan Baycu, 1243 yılında Kösedağ’da kazandığı zaferle Anadolu Selçuklularını, Moğolların metbuluğunu kabule mecbur etmiştir. Fakat bu başarısı yüzünden gururlanması, kendisini hiç sevmeyen Hülagü tarafından Bağdat Seferi sonrası öldürülmesine neden olmuştur.

87 İbn Bibi, a.g.e., s. 129-131.

Page 38: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

28

Söz konusu kişiler, saltanat makamına gelmişler ve Tuğracı Mahmud’un salınmasını

istemişlerdir. Bunun üzerine Tuğracı Mahmud, Antalya’dan salınmış ve Konya’ya

getirilmiştir. Bunun ardından Tuğracı Mahmud, Baycu Noyan’ın yanına gitmek için

yola çıkmış, yolda ona, Emir-i arız Reşideddin Cüveyni katılmıştır

C- İzzeddin Muhammed’in Vezirliğe Getirilmesi

Moğol Kağan’ının vezir olarak atadığı Tuğracı Mahmud, ihanetinin

anlaşılması üzerine tutuklanmış ve Antalya’ya gönderilmişti. Bu olayın ardından

vezirlik makamı kısa bir süreliğine boş kalmıştır. Vezirlik makamının doldurmak ve

devletin işlerliğini devam ettirmek için arayışlara başlayan Celaleddin Karatay, bu iş

için Rey’li Kadı İzzeddin Muhammed’i seçmiştir (H. 651-M. 1253). Kadı İzzeddin

Muhammed kısa sürede kararlı ve yerinde kararlarıyla bu makam için en uygun kişi

olduğunu göstermiştir88.

Kadı İzzeddin’in vezirliğe başlamasının hemen ardından Moğolistan’dan ardı

ardına gelen elçiler II. İzzeddin Keykavus’un, Moğol Kağan’ının yanına gitmesi için

isteklerde bulunmaya başlamışlardır. Vezir Kadı İzzeddin Muhammed, her seferinde

özürlerle ve değerli hediyelerle elçileri geri göndermiş fakat Moğol hükümdarı

Mengü Han89, bu özürleri kabul etmemiştir. Sonunda hiçbir devletin tahakkümü

altında bulunmayı kabul etmeyen, hatta böyle bir düşünceden bile uzak olan sultan

ve devlet erkânı, riski göze alamayıp, Moğol Kağan’ının huzuruna gitmek için karar

almışlardır.

Dönemin üç sultanı II. İzzeddin Keykavus, IV. Rükneddin Kılıç Arslan, II.

Alâeddin Keykubad ve devlet erkânının önemli isimlerinden oluşan bir kafile yola

çıkmış ve Kayseri’ye kadar gelmişlerdir. Burada, Celaleddin Karatay ve Vezir Kadı

İzzeddin Muhammed’in etkisinde olan, bu yüzden de hareketlerinde devamlı bu iki

devlet adamının onayını alan II. İzzeddin Keykavus, Seyfeddin Türkeri’nin etkisinde

kalarak, içkiye, kumara ve kadına alışmıştır. II. İzzeddin Keykavus’un karakterinde

meydana gelen bu ani değişimler, devlet yönetimine de yansımıştır. II. İzzeddin

Keykavus, eğlence meclislerinde kendisini eğlendiren kölelere yüksek mevkiler

88 İbn Bibi, a.g.e., s. 130-131. 89 Mengü Han, Cengiz İmparatorluğu hükümdarılarından olup, 1251–1258 yılları arasında

hüküm sürmüştür.

Page 39: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

29

bahşetmiştir. Onun, bu şekilde adalet ve hak gözetmeden yaptığı bu atamalar, devlet

erkânının tepkisini çekmiş, kardeşinden daha halim salim olan küçük kardeşi II.

Alâeddin Keykubad’a sevgilerinin artmasına neden olmuştur90.

II. İzzeddin Keykavus, Kayseri’de meşreb bir hayat sürerken, Sultan I.

Alâeddin Keykubad’ın kölelerinden Diyarbakır kumandanı Şemseddin Altunaba, II.

İzzeddin Keykavus’un yanına gelmiş ve devlet işlerinin kötüye gittiğini ve hazinenin

tükenmekte olduğunu görmüştür. Bunun üzerine Sultanı, savurganlığını ve yaşayış

tarzını eleştirerek, bu konuda aşırıya gitmiştir91. Bu tepki üzerine sultan bazı tasarruf

tedbirlerine başvurmuş, hazineyi doldurmuştur. Fakat bu tedbirlere rağmen o, bilinen

meşreb yaşantısına devam etmiştir.

Şemseddin Altunaba’nın, II. İzzeddin Keykavus’a bu şekilde sert çıkışından

dolayı belki de en kızgın olan Seyfeddin Türkeri’ydi. Nefretle dolu olan Seyfeddin

Türkeri, Şemseddin Altunaba‘nın haciblerinden Fahreddin Belek’e para vererek, onu

kandırmış ve Şemseddin Altunaba’yı zehirlemesini sağlamıştır. Bu olayın ardından

hareketlerinin ölçüsünü kaçıran ve gurura kapılan Seyfeddin Türkeri, Sultan’ın ve

çevresinin hoşuna gitmeyen hareketler yapmaya başlamıştır. Nihayet II. İzzeddin

Keykavus, çevresindekilerin telkinleriyle Seyfeddin Türkeri’nin görevinden

azledilmesi ve cezalandırılması hususunda bir ferman çıkartmıştır. Bunun üzerine

Seyfeddin Türkeri, Mindas Kalesi’ne götürülmüş ve burada öldürülmüştür.

II. İzzeddin Keykavus, Kayseri’de geçirdiği eğlence dolu günlerden sonra

nihayet, Moğol Kağan’ının yanına gitmeye karar vermiş ve ardından yanına

Kayseri’deki iki kardeşini, Celaleddin Karatay’ı, Şemseddin Yavtaş’ı ve Fahreddin

Arslanndoğmuş’u almadan, Sivas tarafına yola çıkmıştır. Yolda Celaleddin

Karatay’ın Kayseri’de öldüğü haberi gelmiştir. Bunun üzerine II. İzzeddin Keykavus,

90 İbn Bibi, a.g.e., s. 133-134. 91 Şemseddin Altunaba, II. İzzeddin Keykavus’a, “Eski padişahların büyüklerinin,

imkânlarının ve yeteneğinin onda birine sahip olmadığı Sultan Alâeddin’in o kadar azametine, gücüne, kuvvetine ve dirayetine rağmen iki tercümanı ve dört münşisi yokken, bu düşkünlük ve yoksulluk içinde zor durumda bulunan ve üstelik de haraç ödemeye mahkûm olan sizin bu kadar maaşlı bulundurmanız doğru değildir. Padişahın yolculuk hazırlıklarına başladığı şu sırada onların sayılarını azaltmak mümkündür. Eğer Sultan, eğlence meclislerini azaltır, uğursuzluğun ve kötülüğün kaynağı olan gece gündüz yanından ayrılmayan arkadaşlarından uzaklaşır, devleti küçük düşüren kötü rehberlerden kurtulmayı yapılması gereken işlerden sayarsa, Rabbani takdirin de desteğiyle, dünyayı idare eden padişahların gözünde yücelir. Onların huzuruna rakiplerin yenmiş, kıskançları ortadan kaldırmış, beldeleri imar etmiş ve halkının refahını sağlamış biri olarak çıkar, azameti ve büyüklüğü artar.” demiştir. İbn Bibi, a.g.e., s. 134-135.

Page 40: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

30

kendisine yolculuğu sırasında eşlik edecek olan Moğol elçilerinden özür dileyerek,

Moğolistan’a gelemeyeceğini bildirmiş ve Kayseri’ye geri dönmüştür. II. İzzeddin

Keykavus, Kayseri’ye geri döndüğünde kendisini, kardeşleri ve devlet erkânı

karşılamış ve Moğol Kağanı’na yapılacak açıklama hakkında müşaverede

bulunmuşlardır. Sonunda en küçük sultan olan II. Alâeddin Keykubad’ın Moğol

Kağanı’na gönderilmesine karar verilmiştir. II. Alâeddin Keykubad, yanında birçok

değerli eşya ile Moğolistan’a gönderilmiştir. Yolda II. Alâeddin Keykubad’n

kafilesine Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in annesi, Tuğracı Mahmud ve birkaç

adamı da katılmıştır. II. Alâeddin Keykubad’ın kafilesine katılan bu şahıslar yolda

gördükleri, rastladıkları insanlara gerçek sultanın II. Alâeddin Keykubad olduğunu

anlatmışlardır92.

D- Kardeşler Arasındaki Mücadelenin Yeniden Başlaması

II. İzzeddin Keykavus, kardeşi II. Alâeddin Keykubad’ı, Moğol Kağanı’na

gönderdikten sonra saltanat makamı Konya’ya geri gelmiştir. II. İzzeddin Keykavus

Konya’ya döndükten sonraki saltanat günlerinde, Seyfeddin Türkeri’nin kendisine

kazandırmış olduğu kötü alışkanlıklara devam etmiştir. II. İzzeddin Keykavus’ın bu

şekildeki meşreb yaşantısı, zamanla emirlerin de tepkisini çekmeye başlamış, sultana

karşı bağlılık ve saygılarında azalma meydana gelmiştir. II. İzzeddin Keykavus’ın

Hıristiyan dayıları Kir Khaya ve Kir Kedid’in yönetime karışması bu etkiyi daha da

artırmıştır.

Yönetime karışan II. İzzeddin Keykavus’ın dayıları, zamanla devlet

yönetiminde de etkin hala gelmişler, ordu kumandanlığı (beylerbeyliği) ve kondistabl

(emir-i ahur) gibi önemli görevleri yerine getirmişlerdir93. II. İzzeddin Keykavus’un

dayıları Kir Khaya ve Kir Kedid zamanla Sultan’ın desteğini almalarından ve

devlette önemli görevleri yerine getirmelerinden dolayı kendilerini güçlü görmüşler

ve IV. Rükneddin Kılıç Arslan’la bile kavga etmeye cesaret etmişlerdir. Hatta Kir

Haye ve Kir Kedid, bu kavgalarının birinde IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ı, ölümle

92 İbn Bibi, a.g.e., s. 136. Müneccimbaşı Ahmed b. Lütfullah, a.g.e., s. 96. 93 II. İzzeddin Keykavus’un bu iki dayısından hangisinin beylerbeyi, hangisinin emir-i ahur

olduğu hakkında kaynaklarda açık bir ifade yoktur. II. İzzeddin Keykavus’un dayılarından birisi Şemseddin Yavtaş’tan sonra beylerbeyi olmuştur. Diğerinin ise ne zaman kondistabl (emir-i ahur) makamına getirildiği açık değildir. Osman Turan, a.g.e., s. 488-489.

Page 41: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

31

bile tehdit etmişlerdir. IV. Rükneddin Kılıç Arslan ise Kir Haye ve Kir Kedid’in,

kendisini ölümle tehdit etmesinden dolayı, bir süre çaresiz kalmıştır. IV. Rükneddin

Kılıç Arslan’ın bu sıkıntılı günlerinde yardımına daha önceden Türkistan seyahati

sırasında, kiler sorumluluğunu yapan Kemaleddin yetişmiş ve IV. Rükneddin Kılıç

Arslan’a tavsiyelerde bulunmuştur. IV. Rükneddin Kılıç Arslan, Kemaleddin’in

tavsiyesi üzerine Develü subaşısı Nusreteddin Kaymaz ve Kayseri subaşısı

Samsaüddin’e, mektup yazmıştır. Nusreteddin ve Samsaüddin, II. İzzeddin

Keykavus’a muhalefetlerinden dolayı, bu mektuba olumlu cevap vermişler ve IV.

Rükneddin Kılıç Arslan’a her ne şekilde olursa olsun kendisini Develi’ye veya

Kayseri’ye atmasını söylemişlerdir. Bunun üzerine IV. Rükneddin Kılıç Arslan

kıyafet değiştirerek, önce saraydan daha sonra da şehirden ayrılmıştır. Şehirden

gizlice çıkan IV. Rükneddin Kılıç Arslan gece gündüz atıyla seyahat ederek,

Aksaray, Hoca Mesud Kervansarayı94 ve Ürgüp hattından Develi’ye gelmiş ve

Nusreteddin tarafından karşılanmıştır. Nusreteddin, sultanı karışladıktan ve misafir

ettikten sonra, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın gelişini ve iki gün içerisinde

Kayseri’ye hareket edeceği haberini, bir mektupla Kayseri subaşısı Samsaüddin’e

haber vermiştir. IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın gelişini haber alan Samsaüddin

derhal Develi’ye doğru yola çıkmış ve sultanı Develi’nin çıkışında yakalamış ve

bağlılıklarını bildirmiştir. Ardından IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ı alarak Kayseri’ye

gelmiş ve burada onu tahta oturtmuştur. Samasüddin, daha sonra etrafa haberciler

salmış, insanları çeşitli vaatlerle Kayseri’ye gelmeye ve IV. Rükneddin Kılıç

Arslan’ın hizmetine girmeye çağırmıştır95.

Diğer yandan II. İzzeddin Keykavus, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın

Konya’dan gizlice kaçışının ardından, bir orduyu kardeşini geri getirmeleri için

göndermiştir. II. İzzeddin Keykavus’un gönderdiği bu ordu, IV. Rükneddin Kılıç

Arslan’ın Develi’ye ulaştığı haberini almalarının ardından geri dönmüşlerdir. II.

İzzeddin Keykavus, kardeşinin Kayseri’ye varmış olduğunu ve etrafına adam

toplamaya başladığı haberini almasının ardından, devlet erkânıyla istişare etmiştir.

İstişare sonuncunda II. İzzeddin Keykavus, anlaşmazlığın kan dökmeden

çözümlenmesi amacıyla, Emir Şemseddin Yavtaş’ı nasihatçi olarak kardeşi IV.

94 Hoca Mesud Kervansarayı, Aksaray’ın 15 km. dışında, Nevşehir yolu üzerindedir. 95 İbn Bibi, a.g.e., s. 136-137.

Page 42: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

32

Rükneddin Kılıç Arslan’a göndermiştir. Şemseddin Yavtaş, IV. Rükneddin Kılıç

Arslan’ın yanına varmış ve saltanatta hak iddia etmemesi hususunda nasihatte

bulunmuştur. Şemseddin Yavtaş’ın kendisine karşı konuşmasına, oldukça öfkelenen

IV. Rükneddin Kılıç Arslan, onu bağlatmış ve Develi’deki Öksüd Mağarası’na

hapsettirmiştir. Şemseddin Yavtaş bu mağarada birkaç gün hapis kalmasının

ardından tekrar Kayseri’ye IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın huzuruna çıkarılmıştır.

Şemseddin Yavtaş huzurdayken, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın emirleri tarafından

kendisine zorla bağlılık yemini ettirilmiştir. Bu durumu haber alan II. İzzeddin

Keykavus da, Şemseddin Yavtaş’ın dönüşünden ümidi kesmiştir96.

IV. Rükneddin Kılıç Arslan, Şemseddin Yavtaş’ı zorla da olsa kendisine

bağladıktan sonra, Elbistan subaşısı Felekeddin Halil ve Hüsameddin Baycar’a da

ferman göndermiş ve kendi safına katılmaları hususunda davet etmiştir. Felekeddin

Halil ve Hüsameddin Baycar IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın fermanına “duyduk ve

uyduk” demişler ve Kayseri’ye gelerek, maiyetine girmişlerdir97. IV. Rükneddin

Kılıç Arslan, davetine uyan toplulukların Kayseri’ye gelerek hizmetine girmeleriyle

gücü giderek arttırmıştır. Yiğitliğiyle ünlü emirlerin teker teker gelip IV. Rükneddin

Kılıç Arslan’ın hizmetine girdiğini gören halk da tamamen onun tarafına yönelmiştir.

IV. Rükneddin Kılıç Arslan epeyce güçlendiğinin farkına varınca, Konya’ya

saldırmayı düşünmeye başlamıştır. Hatta adamlarından Felekeddin Halil ve

Hüsameddin Baycar, at sürerek Aksaray’a bir menzil mesafedeki Alâeddin

Kervansarayı’na kadar gelmişler ve burada bir grubun kendilerine karşı koyması

üzerine de kervansaraydaki halkın bir kısmını öldürmüşlerdir.

II. İzzeddin Keykavus, kardeşi etrafına asker ve adam toplarken saltanatın

giderek elinden çıktığını görmüş ve umutsuzluğa kapılmıştır. II. İzzeddin

Keykavus’un üzerindeki umutsuzluk bulutları ancak, Sahib Mühezzibeddin’in oğlu

Emir Muineddin Süleyman ve Hatıreddin’in gelişiyle biraz olsun dağılmıştır. Bu iki

emirin katılımıyla, kendisini biraz olsun güçlenmiş hisseden II. İzzeddin Keykavus

hazinelerindeki Keykubadiye altınlarını, asker toplamak için harcamaya başlamıştır.

II. İzzeddin Keykavus, harcadığı paralarla muvazzaf askerinin yanında Arap’tan,

96 İbn Bibi, a.g.e., s. 139. Coşkun Alptekin, a.g.m., s. 315. 97 İbn, Bibi, a.g.e., s. 139-140.

Page 43: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

33

Garip’ten, Yiva’dan, Gence’den ve Kıpçak’tan oluşan bir ordu kurmuştur. IV.

Rükneddin Kılıç Arslan, topladığı orduyla kardeşine karşı savaşmak için harekete

geçmiş ve Kırşehir üzerinden Tuzağaç vilayetine gelmiştir. IV. Rükneddin Kılıç

Arslan, Tuzağaç’ta kardeşine nasihat etmesi için Mecdeddin İshak’ın oğlu Şeyh

Sadreddin Konevi ve Şeyh Humameddin Şadbehr’i göndermiştir. Sadreddin ve

Humameddin, II. İzzeddin Keykavus’a elçi olarak gitmişler ve kardeşi IV.

Rükneddin Kılıç Arslan’ın teklifini iletmişlerdir. Bu teklife göre IV. Rükneddin Kılıç

Arslan’a Sivas, Malatya, Diyarbakır, Harput ve bu vilayetlere bağlı yerlerin yönetimi

veriliyordu. Fakat Sultan Rükneddin’in yanındaki emirlerden Samsameddin,

Nusreteddin, Felekeddin, Hüsameddin Baycar, verilen yerleri az bularak, Kayseri ve

Kırşehir’i de istemişler ve bu isteklerini bildirmek için de Kayseri Kadısı Celaleddin

Habib’i de elçi olarak göndermişlerdir. Bu istek, Ahmedhisar düzlüğündeki otağında

bulunan Sultan Keykavus’a iletildiği zaman, Harezmli askerlerin komutanı

Sadreddin Kutluşir, Zeyneddin Ali Bahadır ve Cemaleddin Horasani gibi emirler

itiraz etmiş, buna rağmen sultan bu teklifi kabul etmiş, Kayseri ve Kırşehir’in

yönetimini kardeşi Rüknedin’e bıraktığına dair bir menşur yazmıştır. Daha sonra bu

menşuru Humameddin ve Celaleddin Habib’le gönderen II. İzzeddin Keykavus,

kendisine gelecek olan cevabı beklemeye başlamıştır98.

IV. Rükneddin Kılıç Arslan ise, kardeşinin her isteğini kabul etmesini onun

güçsüzlüğüne bağlamış ve cevap göndermemiştir. Ardından kardeşinin fazla bir gücü

olmadığına inanan IV. Rükneddin Kılıç Arslan, derhal askerleriyle saldırıya

geçmiştir. İki kardeş arasında yapılan bu ikinci savaş sonunda, yine yenilen taraf IV.

Rükneddin Kılıçarslan olmuştur. Savaş sırasında Nusreteddin esir edilmiş,

Samsameddin de yaralı olarak ele geçirilmişti. Bunlar II. İzzeddin Keykavus’un

huzuruna getirildikleri zaman, sultanın Hristiyan dayıları Kir Haye ve Kir Kedid

tarafından öldürülmüşlerdir. Mağlup olan IV. Rükneddin Kılıç Arslan ise, Sis’e

gitmek için Develi’ye hareket etmiştir. Fakat yolculuğu sırasında bir grup Türkmen

tarafından yakalanmıştır. Türkmenler durumu II. İzzeddin Keykavus’a haber

vermişler, II. İzzeddin Keykavus da Fahreddin Arslandoğmuş’u kardeşini geri

getirmesi için görevlendirmiştir. Fahreddin Arslandoğmuş, IV. Rükneddin Kılıç

98 İbn Bibi, a.g.e., s. 140-141.

Page 44: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

34

Arslan’ın yanına vardığında, onu, güç bela ikna ederek Kayseri’ye getirebilmiştir.

Kardeşinin gelişini haber alan II. İzzeddin Keykavus, kardeşini oldukça iyi

karşılamıştır. II. İzzeddin Keykavus, aralarında çıkan ihtilafın sorumluları olarak

Nusreteddin, Felekeddin ve Samsameddin’i göstermiş ve bu olanlar yüzünden

kardeşini sorumlu tutmamıştır99.

II. İzzeddin Keykavus, kardeşi IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ı Keykubadiye

Sarayı’na100 getirmiş ve burada ona hilat giydirmiş, değerli hediyeler vermiştir.

Ardından II. İzzeddin Keykavus kardeşine ikamet yeri olarak Amasya Kalesi ya da

Borgulu Kalesi’nden birisini seçmesini söylemiştir. IV. Rükneddin Kılıç Arslan,

Amasya Kalesi’ni seçmiş, fakat burada bir süre kaldıktan sonra havasından memnun

olmamış ve kardeşine mektup yazarak, Borgulu’ya gitmek için izin istemiştir.

Borgulu’ya giden IV. Rükneddin Kılıç Arslan, tek başına sultanlığına kadar burada

kalmıştır. II. İzzeddin Keykavus, Rum dayısı Kir Haye’yi, kardeşine gardiyan olarak

tayin etmiştir. Kir Haye, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın Borgulu’daki hapis

günlerinde kendisine karşı oldukça sert davranmıştır101.

Kardeşini Borgulu’da ikamete zorlayan II. İzzeddin Keykavus, bundan sonra

devlet yönetimini tek başına ele almış ve devlet kademelerine yeni atamalar

yapmıştır. II. İzzeddin Keykavus, vezirliğe Kadı İzzedin’i, beğlerbeğliğine

Şemseddin Yavtaş’ı, Atabeğliğe Fahreddin Arslandoğmuş’u, Müstevfiliğe

Necibeddin’i, Müşrifü’l mülk makamına Kıvameddin’i, Pervaneliğe’de Nizameddin

Hurşid’i atamıştır102

.

99 İbn Bibi, a.g.e., s. 141-142. 100 Kayseri şehir merkezine oldukça yakın olan Keykubadiye Sarayı, 1224–1226 yılları

arasında, I. Alâeddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. Haşim Karpuz, a.g.e., s 119. 101 İbn Bibi, a.g.e., s. 142. Aksarayi, a.g.e., s. 31. 102 Aksarayi, a.g.e., s. 31.

Page 45: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

35

IV. BÖLÜM

İKİLİ SALTANAT DÖNEMİ ve IV. RÜKNEDDİN KILIÇ

ARSLAN’IN MÜSTAKİL SALTANATI

A- İkili Saltanat Dönemi (1259–1262)

1- İkinci Moğol İstilası

1243 yılındaki Kösedağ Savaşı’nda Baycu Noyan komutasındaki Moğollar,

Anadolu Selçuklularını çok ağır bir yenilgiye uğratmışlar, ardından da Anadolu’nun

muhtelif şehirlerini yağmalamışlardır. Baycu Noyan, Anadolu’da yeterince ilerleyip,

birçok ganimet elde ettiğini ve sefer mevsiminde ilerlediğini düşünerek, emrindeki

Moğol ordusunu yurtlarına geri götürmek üzere yola çıkmıştır. Bu sırada Kösedağ

bozgunu nedeniyle Amasya’ya çekilmiş olan vezir Mühezzibüddin Ali, barış yapmak

için Moğol ordusunu takip etmiş ve onları Erzurum’da yakalamıştı. Vezir

Mühezzibüddin Ali, Moğolların kumandanı Baycu Noyan’a barış yapmak amacıyla

geldiğini söylediğinde, Baycu Noyan beraberinde Mugan’a gelmesini söylemiştir.

Baycu Noyan Mugan’a geldiğinde de Mühezizibüddin Ali’yi kabul etmiş ve barış

antlaşması yapmıştır. Moğolların bir kumandanı olan Baycu Noyan’la yapılan barış

antlaşması, Anadolu Selçukluları’na biraz olsun toparlanma fırsatı vermiştir. Buna

rağmen Anadolu Selçukluları Moğol kumandanıyla yapılan antlaşmayı yeterli

bulmamışlar ve bu antlaşmanın devamlı olması için Moğol Kağanı tarafından

teyidini istemişlerdir. Ayrıca Moğol Kağanı’yla direkt bir antlaşma yapılması, Baycu

Noyan’ı da saf dışarı bırakacağından, Anadolu Selçukluları bu yönde arayışlara

girişmişlerdir. Netice de Anadolu Selçukluları Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev ve

önde gelen devlet adamları, yaptıkları müşavereler sonucunda Başkırt, Bulgar,

Kıpçak ve Rus ülkelerinin hâkimi ve bütün garptaki Moğolların başı olan Batu Han’a

gidilmesi yönünde karar almışlardır. Batu Han’a gidecek elçilik heyeti içinde

Şemseddin İsfahani başkanlığında, Amasya Kadısı Fahreddin ve Tercüman

Necmeddin Muhammed103 görevlendirilmiştir. Elçilik heyeti, Batu Han’ın huzuruna

varmış ve H. 641 (M. 1243) yılında bir antlaşma imzalamayı başarmıştır. Anadolu

103 El Evamirü’l Ala’iyye Fi’l Umuri’l Ala’iyye’nin yazarı olan İbn Bibi’nin babasıdır.

Page 46: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

36

Selçukluları imzaladıkları bu antlaşmayla Altınorda’ya bağlı vassal bir devlet olmayı

kabul etmişler ve böylece Baycu Noyan’ı saf dışı bırakmışlardır. Fakat imzalanan

antlaşmaya rağmen Baycu Noyan, Anodolu’dan ellerini çekmemiş ve Anadolu Fatihi

olarak Anadolu’ya elçi göndererek vergi taleplerinde bulunmuştur. Anadolu

Selçukluları’ysa Baycu Noyan’ın vergi isteklerine devamlı olarak olumlu cevap

vermişler, Moğol elçilerini ve komutanlarını memnun ederek, hediyelerle geri

göndermişlerdir.

Baycu Noyan ve Anadolu Selçukluları arasındaki bu ilişki, 1253 yılında Kadı

İzzeddin’in vezir olarak atanmasına kadar devam etmiştir. Kadı İzzeddin vezir olarak

atanmasının ardından, devletin gelir-gider harcamaları arasındaki farkın giderek

büyüdüğünü ve gelirlerin ciddi derece de azaldığını görmüş ve çözüm yolları

aramaya girişmiştir. Sonunda devletin dört önemli şahsiyeti olan Sahib Kadı

İzzeddin, Atabeg Celalleddin Karatay, Beylerbeyi Şemseddin Yavtaş ve Emir-i ahur

Fahreddin Arslandoğmuş, Moğol Kumandanı Baycu Noyan’ın baskısını ve

isteklerini engellemek için Altınorda hükümdarı Batu Han’a başvurmaya karar

vermişlerdir. Bu iş için Emir Fahreddin Ali’yi beraberinde değerli hediyeler ve 100

bin sultani dirhem ile Batu Han’a göndermişlerdir. Emir Fahreddin Ali, Batu Han’ın

yanına vardığında II. İzzeddin Keykavus’un bağlılığını ve hediyelerini iletmiş, Batu

Han’da bunları kabul etmiştir. Ardından Batu Han, Baycu Noyan ve diğer Moğol

kumandanlarının Anadolu’ya girmesini yasaklayan yarlıg ile payza çıkarmış ve

bunları Taktasun Yargucu ile beraber Anadolu’ya göndermiştir. Emir Fahreddin Ali,

Anadolu’ya dönüşünde, Baycu Noyan’ın yanına uğramış ve Batu Han’ın hükmünü

bildirmiştir. Bunun üzerine Baycu Noyan ve diğer Moğol komutanları elçilerini

Anadolu’ya göndermekten azami ölçüde sakınmışlardır. Buna rağmen Baycu Noyan

tarafından arasıra gönderilen elçiler olmuş, bunlarsa, Anadolu Selçukluları tarafından

hoş karşılanmamış, kendilerine ilgi ve itibar gösterilmemiştir.

1253 yılında Moğolistan’da toplanan kurultayda, imparatorluk tekrar

şehzadeler arasında paylaştırılmıştır. Bu paylaşıma göre Ceyhun Nehri’nden Mısır’a

kadar İran, Azerbaycan, Anadolu, Suriye ve Mısır’ı içeren topraklar Mengü Kaan’ın

en küçük oğlu Hülagü’ye verilmiştir. Hülagü, kendisine verilen bu topraklara

ulaşabilmek için alelacele 1253 baharında harekete geçmiş ise de ancak, 1255 yılında

İran topraklarına ulaşabilmiştir. Hülagü’nün yolculuğun bu kadar uzun sürmesinin

Page 47: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

37

nedeni olarak kaynaklar Altınorda hükümdarı Batu Han’ın, Hülagü’nün bölgeye

gelmesini istememesine bağlarlar. Nitekim Hülagü, ancak Batu Han’ın ölümünden

sonra Ceyhun nehrini geçebilmiştir 104.

Batu Han’ın 1255 yılındaki ölümünden sonra Ceyhun Nehri’ni geçebilen

Hülagü, kendisine kışlık olarak Mugan’ı seçmiş ve burada bulunan Baycu Noyan’a

da derhal bölgeyi boşaltmasını istemiştir. Baycu Noyan bir Moğol şehzadesinin

isteğine karşı koyacak gücü kendinde bulamamış ve otağını toplayarak, Anadolu'ya

doğru hareket etmiştir. Anadolu Selçukluları ise, bu sıralarda Maraş düzlüğü ve

ormanlarında yaşayan, Anadolu, Suriye topraklarında yol kesen, kervanları soyan ve

insanları öldüren Ağaçeriler105 üzerine sefer düzenlenmişti. Selçuklu ordusunun

önemli bir kısmı Ağaçeriler üzerine düzenlenen bu sefer için görevlendirilmişti.

Fakat sefer sırasında Baycu Noyan’ın, Erzincan ve havalisine geldiği haber alınmış

ve bunun üzerine o sırada, Elbistan’da bulunan bütün Selçuklu askerleri, önce

Kayseri’ye oradan da Konya’ya gelmişlerdir106.

Anadolu’ya doğru hareket eden Baycu Noyan, II. İzzeddin Keykavus’a bir

elçi göndermiş ve Mugan’dan107 ayrılış gerekçeleriyle beraber, Sultan İzzeddin

Keykavus’tan yaylak ve kışlak için yer gösterilmesini talep etmiştir. Bu durumdan

şüphelenen II. İzzeddin Keykavus, Pervane Nizameddin Hurşid’i elçi olarak, Baycu

Noyan’ın gerçek niyetini öğrenmek ve arada herhangi bir yanlış anlamaya izin

vermemek için göndermiştir. Öte yandan II. İzzeddin Keykavus, Nizameddin’in

gidişinden sonra her ihtimale karşın asker toplamak için ülke çapında fermanlar

göndermiştir. Sultanın fermanına kısa zamanda Bozkırı Dağlarından, Bulgar,

Gülnar108 ve havalisinden birçok asker cevap vermiştir. II. İzzeddin Keykavus’un

fermana icabet eden çok sayıdaki asker, Konya’nın bozkırlarında toplanmışlardır. II.

İzzeddin Keykavus, kısa zamanda topladığı bu büyük ordu karşısında gurura

kapılmış, bazı emirlerin teşvikiyle de savaş istemeye başlamıştır. Bu sırada Pervane

104 İlhan Erdem, a.g.e., s. 119–120. 105 Ağaçeriler ahkkında ayrıntılı bilgi için bkz. Faruk Sümer, Ağaç Eriler, Belleten, S. XXVI,

Ankara 1962, s. 521–528. Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler), İstanbul 1999, s. 178–179. 106 İbn Bibi, a.g.e., s. 143-144.. 107 Mugan, Azerbaycan’ın güneyinde Hazar Denizi’ne kıyısı olan bir şehirdir. 108 Mersin tarafları. Nuri Akbayar, a.g.e., s. 64.

Page 48: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

38

Nizameddin Hurşid, Baycu Noyan’ın yanından geri dönmüş ve Baycu Noyan’ın

savaş isteğinde olmadığını bildirmiştir. Baycu Noyan’ın savaş niyetinde olmadığını

öğrenen II. İzzeddin Keykavus, Nizameddin Hurşid’in telkinleriyle Baycu Noyan’ın

isteklerini karşılamaya yönelmiş ve yine Nizameddin Hurşid’in tavsiyesiyle Emir

Mübarizeddin Süleyman’ı, Baycu Noyan’a yardımcı (Nöker) olarak

görevlendirmiştir. Bunun ardından Nizameddin Hurşid ve Mübarizeddin Süleyman,

Baycu Noyan’ın yanına gitmek için yola çıkmışlardır. Nizameddin Hurşid’in yola

çıkmasının ardından İbni Bibi’ye göre, II. İzzeddin Keykavus’un yakın köleleri,

Akasarayi’ye göre Kadı İzzeddin savaş için Sultanı cesaretlendirmişlerdir. Bunun

ardından II. İzzeddin Keykavus, ordunun savaş düzenine sokulması için emir vermiş,

ardından da orduyu Akasaray’a doğru göndermiştir. Yolda sultanın yakın köleleri,

büyük emirlerin davranışlarını kötüleyen bir mektup yazarak, bunu sultana

iletmişlerdir. II. İzzeddin Keykavus, mektubu ilk aldığında tepki göstermemiş

olmasına rağmen, içten içe kinlenmiş, bunu da “Askerler savaştan dönünce bu

Deccal gibi davranan ihtiyarlara layık oldukları ceza verilecektir“ sözleriyle açığa

vurmuştur. II. İzzeddin Keykavus’un sözlerini duymuş olan büyük emirler, Sultana

karşı duydukları güveni ve savaşma azimlerini kaybetmişlerdir109.

II. İzzeddin Keykavus’un ordusu, Alâeddin Kervansaray’ına vardığı zaman,

Moğol ordusu da Aksaray’a varmış bulunuyordu. Moğolların, Aksaray’a gelişini

haber alan II. İzzeddin Keykavus, avamlıktan hassalığa yükselmiş olan Türkmen

Şahne’yi, Türkmenlerden oluşan bir ordunun başında keşif amacıyla göndermiştir.

Türkmen Şahne keşif amacıyla dolaşırken, Baycu Noyan’ın komutanlarından Hoca

Noyan’ın110 öncü birlikleriyle karşılaşmıştır. İki taraf arasındaki küçük çaplı bu

savaşı Hoca Noyan’ın askerleri, Türkmen Şahne ve bütün askerlerini öldürerek

kazanmıştır. Bu savaşın ertesi günü ise, Moğolların ve Anadolu Selçuklularının asıl

orduları karşı karşıya gelmiştir. Savaşın başlamasına az bir zaman kala ordunun

önemli komutanlarından olan Arslandoğmuş, II. İzzeddin Keykavus’un sarhoş olarak

evine gittiğini ve haremini sıkıştırdığını öğrenmiştir. Bu yüzden Sultana oldukça

kızgın olan Arslandoğmuş savaş öncesinde Baycu Noyan’a haber göndermiş ve

109 İbni Bibi, a.g.e., s. 144-146. Aksarayi, a.g.e., s. 32. 110 Baycu Noyan’ın binbaşılarından olup, 1256 yılında Baycu’nun ikinci seferinde onunla

birlikte Anadolu’ya gelmiştir. Yine aynı yıl Pervane Nizameddin Hurşid tarafından, yaptığı zulümlerden dolayı zehirlenerek öldürülmüştür.

Page 49: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

39

yardım vaadinde bulunmuştur. Arslandoğmuş, ilk çatışmanın başlamasının ardından,

Sultanın sancağını indirmiş ve savaş alanından ricat etmiştir. Arslandoğmuş’un ricat

ettiğini gören ordu da onu takip etmiştir. Böylece Baycu Noyan kolay bir zafer elde

etmiştir (23 Ramazan 654–14 Ekim 1256)111.

2- İzzeddin Keykavus’un Saltanatı Bırakması ve Rükneddin Kılıç

Arslan’ın Tahta Çıkışı

Savaşın ertesi günü Baycu Noyan’a yenilmiş olan II. İzzeddin Keykavus,

yanında harem mensuplarından Şarabsalar112 Hüsameddin Akbaş, Kondistabl113

(emir-i ahur) ve havasa mensup kişilerle Ahmedek Kapısı’ndan114 geçerek

Antalya’ya gitmiştir. II. İzzeddin Keykavus’un, Konya’yı terk etmesinin ardından

şehirde ayak takımı ve bozguncular karışıklıklar çıkarmışlardır. Bu karışıklıklar

sırasında Moğollarla yapılan savaştan canlı olarak kurtulmayı başarabilmiş olan

Üstadü’ddar Nizameddin Ali b. İlalmış, Konya’ya gelmiş ve çıkan karışıkları

yatıştırmıştır. Ardından Üstadü’ddar Nizameddin, Moğollara verilecek hediyelerin

hazırlanmasına önayak olmuştur. Ayrıca Cuma günü de cami hatibi minbere çıkarak

şu hitabede bulunmuştur, “Ey Müslüman cemaati! Böyle bir düşman karşısında bu

felakete uğradık. Şimdi bizi kurtaracak servetimizden başka bir şeyimiz kalmamıştır.

Malımızı esirgemeden harcayıp hayatınızı satın alınız. Aramızda mal toplayıp

canımız, kadın ve çocuklarımız uğrunda feda edelim.”. Cami hatibinin bu şekilde

halka konuşmasının ardından tüm Konya halkı elinde ne kadar altını ve parası varsa

vermiştir115.

Moğollara vermek üzere para ve altın toplayan Konya halkı, bir yandan II.

İzzeddin Keykavus ve askerlerinin şehri terk etmiş olmalarından dolayı paniğe

kapılarak, şehrin kapılarını Moğollara kapatmışlar, bir yandan da canlarını kurtarmak

umuduyla aralarında topladıkları dört katır yükü, kızıl altını Nizameddin Ali

111 Anonim, Selçukname, s. 35. İbn Bibi, a.g.e., 146-148. Aksarayi, a.g.e., s. 32. Yusuf

Küçükdağ-Caner Arabacı, Selçuklular ve Konya, Konya 1994, s. 107-108. 112 Saraydaki şarabhanede, sultana ait meşrubatı muhafazaya memur olan kiler hademelerinin

amirine şarabsalar ya da şarabdar denilirdi. Bkz. İ. Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 84. 113 II. İzzeddin Keykavus’un dayılarından birisi. 114 Antalya’daki Ahmedek adlı içkale olabilir. 115 İbn Bibi, a.g.e., s. 148-149.

Page 50: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

40

vasıtasıyla Baycu Noyan’a göndermişlerdir. Baycu Noyan’ın gönderilen altınları

kabul etmesiyle Konya şehri yıkımdan, Konya halkı da katliamdan kurtulmuştur.

Anonim Selçukname’ye göre, Baycu Noyan, aldığı paraya rağmen Konya’yı tahrip

etmeye daha önceden yemin etmiş olmasından dolayı, Konya’nın etrafındaki surları

yıkmak istemiştir116. Baycu Noyan’ın bu isteğini karşılamak Konyalılar içinse

mümkün değildi, çünkü şehrin surları yıkıldığı zaman Konya’yı koruyabilmenin

mümkünatı yoktu117. Bu yüzden Konyalılar şehrin dış surlarındaki burçların

yıkılmasını önermişlerdir. Baycu Noyan’da, yeminin yerine gelecek olmasından ve

aldığı yüklü paradan dolayı bu öneriyi kabul etmiştir118.

Baycu Noyan’la yapılan savaştan sonra Fahreddin Arslandoğmuş, devlet

erkânının önde gelen isimleri ve II. İzzeddin Keykavus’un dayıları Kir Haye ile Kir

Kedid Moğol ordusundan kaçarak, sağlam yapısıyla oldukça müstahkem bir kale

olan Borgulu Kalesi’ne sığınmışlardı. Ayrıca, bu kalede mahbusane bir hayat

yaşayan IV. Rükneddin Kılıç Arslan da bulunmaktaydı. Büyük ihtimalle Fahreddin

Arslandoğmuş da bunu göz önüne alarak, Borgulu Kalesi’ne gelmiş ve Moğol

ordusunun önünden kaçarak, II. İzzeddin Keykavus’a vurmuş olduğu ilk darbenin

ardından ikinci darbeyi indirmeye girişmiştir. Fahreddin Arslandoğmuş, bu amaçla

IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ı mahpus hayatı yaşadığı Borgulu Kalesi’nden almış ve

başkent Konya’ya getirmiştir. Burada Emir Fahreddin Arslandoğmuş’un çabalarıyla,

116 Anonim, Selçukname, s. 35. 117 Konya’nın, savunması hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Tuncer Baykara, Türkiye

Selçukluları Devrinde Konya, Ankara 195, s. 31–42. 118 Ahmed Eflaki, Konya’nın kurutuluşuyla ilgili olarak Ariflerin Menkıbeleri’nde daha

değişik anlatır. Ona göre, Baycu Noyan ve Moğol askerleri Konya’yı kuşattıkları zaman, Mevlana kale kapısından çıkarak Konya meydanının arkasındaki tepede, yüzü kapalı bir şekilde kuşluk namazına durmuştur. Baycu Noyan’ın çadırının da hemen bu tepenin altında bulunması nedeniyle Moğol askerleri müdahale etmek için önce ok atmak istemişler, fakat elleri bağlanmış ve yaylarını çekememişlerdir. Bunun üzerine Moğol askerleri, at sürüp Mevlana’ya hücum etmek istemişler ama bindikleri atları bir adım dahi atmamıştır. Ardından Moğollar, komutanları Baycu Noyan’a haber vermişler ve o da yay ve ok isteyerek Mevlana’ya ok atmıştır. Baycu Noyan’ın attığı üç ok Mevlana’dan geri dönerek askerlerin ortasına düşmüştür. Bunun üzerine Baycu Noyan’da daha önceden Moğol askerlerinin yaptığı gibi ata binip hücum etmek istemiş ama atı hareket etmemiştir. Baycu Noyan hiddetinden atından inmiş ve yürüyerek Mevlana doğru hücum etmek istemiştir. Fakat, az bir ilerlemesinden sonra ayakları kuma gömülmüş ve hareket edemez hale gelmiştir. O zaman Baycu Noyan, Mevlana’nın tanrısal bir adam olduğunu kabul etmiş ve artık savaşılmamasını söylemiştir. Konya, bu şekilde kurtulduktan sonra Baycu Noyan yeminini bahane ederek şehrin burçlarının yıkılmasını istemiştir. Bu istek üzerine, şehrin burçları Mevlana’nın da onayıyla yıkılmıştır. Ahmed Eflaki, Ariflerin Menkıbeleri, c. I, (Çev: Tahsin Yazıcı), İstanbul 2001, s. 453–455.

Page 51: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

41

IV. Rükneddin Kılıç Arslan saltanat tahtına oturtulmuş ve birkaç davaya da bakması

sağlanarak meşruluğu sağlanmıştır.

IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın tahta geçmesinin ardından, Şemseddin

Kaducuk vezirlik makamı için el öpmüştür. Fakat Şemseddin Kaducuk ancak bir ay

vezirlik yapabilmiş, yakalandığı hastalık neticesinde hayatını kaybetmiştir.

Şemseddin Kaducuk’un ölümü üzerine vezirilik makamı ilk önce Nizameddin

Hurşid’e ardından Muineddin Süleyman’a teklif edilmiş fakat, ikisi de bu görevi

kabul etmemiştir. Vezirlik yerine Nizameddin Hurşid naibliği, Muineddin Süleyman

da pervaneliği kabul etmiştir. Ardından yeni görevlere atanan Nizameddin Hurşid ve

Muineddin Süleyman, Baycu Noyan’la görüşmek için hazırlıklara başlamışlardır.

IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın tahta geçip yavaş yavaş ülke yönetimini eline

aldığı sıralarda, Antalya’ya kaçmış bulunan II. İzzeddin Keykavus, hazinesini

Konya’da bırakmış olmasından dolayı yoksullukla karşı karşıya gelmişti. II. İzzeddin

Keykavus, böylesine sıkıntılı bir dönemdeyken bir gün Antalya Kalesi etrafında

yürüyüşe çıkmış ve bu esnada gözüne duvardaki kare şeklindeki bir yarık çarpmıştır.

II. İzzeddin Keykavus bunun üzerine “Bana öyle geliyor ki, eğer bu yarık açılırsa,

oradan atalarımın evlatlarının zor durumda kaldıkları zaman kullanmaları için

koyduğu bol miktarda mal var” demiş ve ardından duvarın yıkılmasını maiyetine

emretmiştir. Duvarın yıkılmasının ardından kurşunla kapatılmış sandıklar bulunmuş

ve bunlar açılınca da içinden 100 bin gümüş Alayi dirhem ve 10 bin kırmızı dinar

çıkmıştır. Duvarın gizli bölmesinde çıkan bu yüklüce miktardaki paradan başka, çok

sayıda tomar halinde kâğıtlar, öd, abanoz, sandal ve şimşir dalları çıkmıştır. II.

İzzeddin Keykavus, çıkan bu küçük hazineyi maiyeti ve hizmetçileri arasında

paylaştırmıştır. Böylelikle II. İzzeddin Keykavus maiyetiyle, hizmetçilerinin maddi

yönden biraz rahatlamalarını ve kendine bağlılıklarının devamını sağlamıştır119.

IV. Rükneddin Kılıç Arslan, Baycu Noyan’ın yanına gitmek için yaptığı

hazırlıkları tamamladıktan sonra, Antalya’daki kardeşi II. İzzeddin Keykavus’a bir

mektup120 yazmıştır. IV. Rükneddin Kılıç Arslan, mektubunda, kardeşinden Moğol

119 İbn Bibi, a.g.e., s. 149. 120 Mektup uzun bir giriş kısmından sonra başlar. “İslamiyet ve Müslümanlar meyanında ilk

zafiyet, hükümdarlar arasında vakı ihtilaf ve anlaşmazlıklar neticesinde baş gösterdi. Eğer sultan Mehmet Harezmşah sayısız Moğol askerlerine karşı hasım olarak çıkmamış ola idi. Hazer denizinde

Page 52: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

42

askerlerine ve Baycu Noyan’a karşı gelmemesini ve çevresinde iki kardeşin arasını

açan kötü kimselerden uzak durmasını istemiştir. IV. Rükneddin Kılıç Arslan yazdığı

bu mektubun ardından 8 Zilkade 654 (27 Aralık 1256 Çarşamba) günü Baycu

Noyan’ın yanına gitmek üzere yola çıkmıştır. IV. Rükneddin Kılıç Arslan, Baycu

Noyan’ın yanına vardığında ondan izzet ve ikram görmüş ve mutlu olarak geri

dönmüştür. Fakat Anadolu Selçuklu tahtına yalnız başına çıkmak için, Baycu

Noyan’dan onay alamamıştır. Baycu Noyan, Anadolu Selçuklu tahtını ancak II.

bir tahta parçası üzerinde canının kefensiz Hakka teslim etmez ve sonra oğlu Sultan Celaleddin Harezmşah da onun yolunda onlara isyanda bulunmasa idi Meyyafarkın havalisinde birkaç çıplak Kürd’ün elinde öldürülmezdi. Zira Türkistan askerine aykırı hareket eden kimse muradına erişemez.

Böylece eğer devletimizin ihtiyar ve tecrübelileri itaati, haraçgüzarlığı ve yeryüzünün padişahına, kulluğu maslahata uygun görmeselerdi bu kardeşinizi çocukluk yaşında Rum’dan ta Huten’e göndermezler ve Kara-korum, Kumar-sini ve Sargut seferinin sıcak ve soğuk ve acılarını tattırmazlardı. İki taraf arasında ilk sulh ve itaat merhum Mühezzebeddin Ali tarafından kurulmuş diğer devlet adamları bu yolu takip etmiştir. Büyük kumandan babamız Baycu Noyan Selçuk hanedanından bakı kalana biz iki-üç yetime baba şefkati gösterdi; Yarlığ hükmüne göre kendisine tayin edilen Anadolu’ya askerleri ile ayak bastığı zaman sizlerin erzak ve hediyelerle bizzat hizmetine gitmeniz icap ed erdi. Eğer kötü insanlar korkutmamış olsalardı beni hapisten çıkarır, ağabey ve küçük kardeşlik hakkı yerine gelir; ben de onun hizmetine gider; Noyan ve Türkistan askerlerinin rızasını temin ederdim. Her ne kadar ikimiz emretmediyse de, kötü insanların imkân bularak asker çekip geceleyin Moğol askerlerinin atlarını çaldılar; bu sebeple vilayet haraboldu ve bununla iktifa etmediler; dedemiz sultan Alaadin efendimizin kervansarayı civarında çarpışma oldu ve pek çok kimse kılıçtan geçti. Hâlbuki Moğol askerinden henüz bir avuç gelmişti; Allah korusun, eğer bütün ordu yetişmiş olsa idi hiç kimse kurtulamazdı. Bu hadise dolayısıyla bu kadar mal ve insan zayiatı vuku bulduktan sonra Sultan biraderimiz hazinede para, altın, mücevherat, kumaş ve hayvan ne var ise alıp Antalya’ya gitti. Bu feci vaka üzerine yeryüzünün padişahı ve Baycu Noyan bize kurtuluş yüzünü gösterdi; devletimizin merkezi Konya’yı hazineden hâli buldum. Arkasından hemen validemiz geldi ve maslâhata uygun olan görüşüldü; zat-ı devletlerinin elçisi bulunan Emir Sübaşı Hüsameddin Aktaş ve nökerleri buna vakıf oldular ve cevap için tercümanların örneği Emir Şemseddin Muhammed bin Salih ve nökerleri tarafınıza müteveccihen hareket ettiler; fakat henüz bir haber gelmedi. Şimdi öyle işitiyoruz ki hizmetinizde bulunan bazı kimseler tekrar fesat yoluna sapıp, cevap olarak, düşmanın def’i için, asker toplanması maksadıyla etrafa fermanlar gönderdiler.

Eğer düşmandan murat bu biraderiniz ise, ben babamız büyük Noyan tarafına gidiyorum; eğer maksat Türkistan askeri ise, mektubun başında beyan edildiği üzere, onlara mukabelede bulunan herkes cezasını bulmuştur. Hizmetinizde bulunan layık kimseleri okşayınız; fakat fitne ve fesat unsuru olan diğerlerini yakalayıp hareket ediniz. Öyle ki birbirimize uygun olarak bu uğurlu günde babamız büyük Noyan’a gidelim. Biz 654 senesi 8 Zilkade Salı günü Allaha tevekkül edip harekete karar verdik. Olur ki, biz kardeşlerin uyuşmasıyla, harap memleket mamuriyete yönelir ve Kuran’da buyurulduğu veçhile “ Kendilerinin ve müminlerin elleriyle evlerini harap ederler, ey basiret sahipleri dikkatli olunuz.” Tevbihinden masûn kalırız. Bu maksatla tercüman bey Emir Zahireddin Resul bin Hasan elçi olarak gönderildi; onu dikkatle dinleyiniz. Zira tercümanların örneği bulunan Zahireddin hanedanımızın bendesi ve bendezadesi olup baba ve dedemiz ona itimat etmişlerdi.; o da bizden kardeşlerin iyiliğini ister. Biliniz ki eğer hizmetinizde bulunan fena insanların sözlerine iltifat ile tekrar asker toplarsanız Moğol askeri henüz intikam kılıcını kınına koymadan Antalya ve Alaiye sahillerine gidilecek; o tarafa mamur kalan birkaç köyde harap olacak; fıkara ve tebaa ile çoluk ve çocuklarını esir edeceklerdir. Böylece Selçukluların namusu tamamıyla kırılmış ve kıyamete kadar günah omuzlarınızda kalmış olacaktır. Bu kadarı kâfi olup mülâkata ve icabına müsaraat buyurunuz.” Krş. Osman Turan, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar Metin, Tercüme ve Araştırmalar, Ankara 1988, s. 63–65.

Page 53: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

43

İzzeddin Keykavus’un, İznik Rum İmparatoru Laskaris’in yanına gitmesinden sonra,

tek başına IV. Rükneddin Kılıç Arslan’e vermiştir.

Baycu Noyan, Anadolu’daki işlerini bitirdikten sonra İlhanlı hükümdarı

Hülagü’nün emri üzerine, Mugan’a dönmek için hazırlıklara girişmişti. Baycu

Noyan, Anadolu’yu terk edecek olmasına rağmen, arkasında kendisine ileri de karşı

gelebilecek bir güç de bırakmak istememiş, bu yüzden de Konya’dan ayrılmadan

önce, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ı Konya şehrinin surlarını yıkmaya zorlamıştır. IV.

Rükneddin Kılıç Arslan ise, ancak uzun yalvarmalardan sonra Baycu Noyan’ı eski

sultanların kabirlerinin ve türbelerinin etrafını çevreleyen kale duvarlarının

yıkılmaması hususunda ikna edebilmiş, geri kalan dış surlarsa Baycu Noyan’ın emri

gereğince yıktırılmıştır. Surların yıkılmasının ardından ancak Baycu Noyan, IV.

Rükneddin Kılıç Arslan’a Konya’ya girme izni vermiştir.

3- İzzeddin Keykavus’un İznik Rum İmparatoru’nun Yanına Gitmesi

Baycu Noyan, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın gelip itaatini bildirmesinden

sonra, II. İzzeddin Keykavus’u da kendisine bağlamak istemiş ve bu amaçla da

torunu Yisutay’ı, II. İzzeddin Keykavus’u çağırması için Antalya’ya göndermiştir.

Yisutay, Antalya’ya varınca II. İzzeddin Keykavus’un İznik İmparatorluğu’na 121

sığınmak amacıyla Ladik’e 122 gittiğini öğrenmiş ve derhal ardından takiple Ladik’e

gitmiştir. Yisutay, Ladik’e gelince II. İzzeddin Keykavus’a elçi göndermiş ve

“Sultan’ı babası(Baycu Noyan) çağırıyor. Gelmekte acele etmesi menfaatine olur.”

diyerek onu Baycu Noyan’ın huzuruna çıkmaya davet etmiştir. II. İzzeddin

Keykavus ise gönderdiği birçok hediyeyle birlikte, gecikmelerden dolayı özür

dilemiş ve Baycu Noyan’ın huzuruna çıkacağını söylemiştir. Ardından

hizmetçilerinin Moğol askerlerinden korktuklarını, bu yüzden de gelmek

121 İstanbul’un 1204’te Latinlerin hâkimiyetine girmesinin ardından, Bizans aristokratlarından dokuz kişi isyan bayrağı açmış ve bunlardan ancak üçü başarılı olarak bağımsız devlet kurabilmişlerdir. Bu üç kişiden biri olan Bizanslı aristokrat Theodoros Laskaris, Latin işgalinden sonra Anadolu’ya gelmiş ve daha önceden Bizans topraklarına bağlı olan Ege ve Güney Marmara’daki toprakları ele geçirerek, İznik Rum İmparatorluğu’nu kurmuştur. Kendinden sonra gelenlerden VIII. Mikhael Paleoilogos 1259 tarihinde İznik Rum İmparatorluğu tahtına geçmiş ve ardından 1261 yılında İstanbul’u ele geçirerek İmparatorluk merkezini İstanbul’a taşımıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Donal M. Nicol, Bizans’ın Son Yüzyılları (1261–1453), (Çev: Bilge Umar), İstanbul 1999, s. 9–96. M. V. Levçenko, Kuruluşundan Yıkılışına Kadar Bizans Tarihi, (Çev: Maide Selen), İstanbul 1999, s. 235–243. Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, (Çev: Fikret Işıltan), Ankara 1999, s. 390–430.

122 Bugünkü Denizli.

Page 54: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

44

istemediklerini söylemiş ve Moğol askerlerinin, birkaç menzil uzaklaşmalarını

istemiştir. Buna inanan Yisutay, askerlerini iki menzil öteye çekmiş, bunu haber alan

II. İzzeddin Keykavus da, Ladik üzerinden İznik Rum İmparatoru Laskaris’in yanına

kaçmıştır. II. İzzeddin Keykavus’un Laskaris’in yanına kaçmasının ardından Baycu

Noyan, Anadolu Selçuklu Devleti’nin başına her iki sultanı da çıkarmak fikrinden

vazgeçmiş ve Anadolu Selçuklu devlet adamlarının desteğiyle Konya’ya gelmiş olan

IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın tek başına sultanlığını onaylamıştır (16 Safer 655–4

Mart 1257)123.

4- İzzeddin Keykavus’un Tahtı Yeniden Ele Geçirmesi

İlhanlıların124 hükümdarı Hülagü125, Bağdad üzerine sefere hazırlanırken,

Baycu Noyan’ı da Mugan’a çağırmıştı. Baycu Noyan bunun üzerine II. İzzeddin

Keykavus’u takibi bırakmış ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin tahtına IV. Rükneddin

Kılıç Arslan’ı çıkartarak, Hülagü’nün yanına gitmiştir. Baycu Noyan’ın Anadolu’dan

ayrılışı sırasında İznik Rum İmparatoru Laskaris’in126 yanına sığınmış olan İzzeddin

II. İzzeddin Keykavus da, Baycu Noyan’ın Anadolu’dan ayrılmasından faydalanarak

Laskaris’in yanına vermiş olduğu 3 bin Frank askeriyle beraber ülkesine dönmüştür.

Anonim Selçukname’ye göre II. İzzeddin Keykavus, 14 Rebiü’l-ahir 655’de (3

Mayıs 1257) başkent Konya’ya gelmiş ve tahtını Konya halkının sevgi gösterileri

arasında tekrar ele geçirmiştir. Tahtı ele geçiren II. İzzeddin Keykavus, ardından

kendisine karşı kardeşi IV. Rükneddin Kılıç Arslan’la işbirliği yapan Niğde’nin ileri

gelenlerini ve Niğde subaşılığına tayin edilmiş olan Selçukşahoğlu’nu ölümle

123 Anonim, Selçukname, s. 35. İbn Bibi, a.g.e., s. 149-150. 124 Cengiz İmparatorluğu’na bağlı olarak Önasya’da, Hülagü tarafından kurulmuş olan Moğol

devleti. Ayrıntılı bilgi için bkz. Bertold Spuler, “İlhanlılar”, İA, c. VII, s. 967–971. İsmet Parmaksızoğlu-Yaşar Çağlayan, Genel Tarih I (Eski Çağlar ve Türk Tarihinin İlk Dönemleri), Ankara 1976, s. 440–444.

125 1217?-1265. İlk İlhanlı hükümdarıdır. 1253 senesinde Moğol hükümdarı ve aynı zamanda kardeşi olan Mengü Kaan (1251–1258) tarafından, İsmaililere ve Halifeye karşı İran taraflarına yollanmıştır. Fakat Hülagü 1256 yılına kadar Amu Derya’yı Altınorda hükümdarı Batu Han’ın engellemeleri yüzünden geçememiş, ancak Batu Han’ın 1256 yılında ölümünden sonra Amu Derya’yı geçebilmiş ve İran, Anadolu, Suriye ve Kafkasya’ya hâkim olmuştur. W. Barthold, “Hülagü”, İA., c. V/1, s. 581-582. Aknerli Grigor, Moğol Tarihi, (Çev: Hrand D. Andreasyan), İstanbul 1954, s. 28–37. Vartan, “Ermeni Müverrihlerine Göre Moğollar”, (Çev: M. ED. Dulaurier), TM, S. V, İstanbul 1936, s. 36–37.

126 İznik Rum İmparatorluğunu kuran, Theodoros Laskaris 1204–1222 yılları arası hüküm sürmüştür.

Page 55: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

45

cezalandırmıştır. II. İzzeddin Keykavus bu ölümlerle yetinmemiş ve IV. Rükneddin

Kılıç Arslan’a destek vermiş olan diğer devlet adamlarını cezalandırmıştır127.

II. İzzeddin Keykavus’un Konya’yı ele geçirmesi üzerine, elinde pek fazla

kuvveti olmayan IV. Rükneddin Kılıç Arslan, maiyetiyle beraber Kayseri’ye

çekilmişti. II. İzzeddin Keykavus, Konya’yı ele geçirmesinin ardından Kayseri’de

bulunan kardeşi IV. Rükneddin Kılıç Arslan’a, Taceddin Erzincani ve Tercüman

Zahireddin Resul’u elçi olarak göndermiş ve ülkenin yarısını teklif etmiştir. IV.

Rükneddin Kılıç Arslan, kardeşinin ülkeyi paylaşma teklifine cevap vermemiş ve

İlhanlı hükümdarı Hülagü’nün yanına doğru yola çıkmıştır. Buna karşılık II. İzzeddin

Keykavus da, Hülagü’ye elçi göndermiş ve Baycu Noyan’ı ülkesini elinden aldığı

için şikâyet etmiştir128.

II. İzzeddin Keykavus, bütün bunların ardından yavaş yavaş ülkenin

hâkimiyetini ele geçirmeye başlamış ve bu konuda Bağdad seferiyle meşgul olan

Moğollardan ciddi bir tepki görmemiştir. II. İzzeddin Keykavus, Moğol desteğinden

mahrum olan kardeşi IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın elinden topraklarını yavaş yavaş

almıştır. Kazandığı zaferler neticesinde, itibar kazanan II. İzzeddin Keykavus,

Türkmenler arasında da rağbet görmeye başlamıştır. II. İzzeddin Keykavus ayrıca

Moğolların ellerini bir süre Anadolu’dan çekmelerinden faydalanarak, etrafa

fermanlar göndermiş ve Moğolların önünden kaçarak Anadolu’ya gelen Türkmenleri

cihada çağırmıştır.

Bu gelişmeler üzerine IV. Rükneddin Kılıç Arslan, Hemedan’da, İlhanlı

hükümdarı Hülagü’nün huzuruna çıkmış ve Hülagü’nün teveccühüyle beraber

Anadolu’nun saltanatı hususunda bir yarlığ almayı başarabilmiştir. IV. Rükneddin

Kılıç Arslan, Hemedan’dan dönüşünde Erzincan’a gelmiş, kış mevsiminin

yaklaşması ve II. İzzeddin Keykavus’un Orta Anadolu’ya hâkim olması nedeniyle

daha ileriye gidememiştir. Bahar mevsimi gelince IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın

yardım isteği üzerine, Erzincan’a Bayan kumandasındaki bir Moğol tümeni gelmiştir.

Gelen bu Moğol tümeniyle beraber Tokat’ı yöneten Emir Muineddin Parvane,

topladığı bin kadar süvariyle beraber kuşatma altındaki Tokat’ı ve burada bulunan

127 İbn Bibi, a.g.e., s. 151-152. 128 İbn Bibi, a.g.e., s. 151.

Page 56: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

46

ailesini kurtarmak üzere yola çıkmıştır. Yıldız Dağı mevkisinde Muineddin

Pervane’nin ordusu, II. İzzeddin Keykavus’un adamlarından Şah Melik’in ordusuyla

karşılaşmış ve yapılan savaşta Muineddin Pervane’nin ordusu yenilmiştir. Bunun

üzerine IV. Rükneddin Kılıç Arslan ve maiyeti tekrar Erzincan’a dönmüş ve oradan

Muineddin Pervane’yi elçi olarak İlhanlı hükümdarı Hülagü’nün yanına

göndermişlerdir. Muineddin Pervane, Hülagü’nün yanına varmış ve Hülagü’den,

Alıncak Noyan129 ve Kadagan kumandasında 10 bin kişilik bir asker desteği

almıştır130.

Muineddin Pervane, beraberindeki 10 bin kişilik Moğol ordusuyla önce

Erzincan’a gelmiş ve ardından da kaybedilen toprakları geri almak için harekete

geçmiştir. Öncelikle Niksar’a sefer düzenlenmiş ve bir gün içerisinde ele

geçirilmiştir. Ardından Muineddin Pervane’nin naiblerinin ve oğullarının kendilerine

zarar verilmemesi karşılığında, Şemseddin Yavtaş’a teslim ettikleri Tokat şehrini

geri almak üzere harekete geçilmiş ve şehir kuşatma altına almıştır. Ancak kuşatma

mancınıkların etkisiz kalması nedeniyle bu kuşatma başarısız olmuştur. Bunun

üzerine Moğol ordusu, tedbir almak ve mühimmat toplamak için bir süre Tokat’a

bağlı Kab, Zile, Tazimun ve Kaz Ova mahrusesinde dolaşmışlardır. Tüm bu olaylar

olurken II. İzzeddin Keykavus tarafından, Mengü Kağan’a gönderilmiş II. Alâeddin

Keykubad’ın kafilesine yolda katılan Tuğracı Sahib Şemseddin, Anadolu’ya geri

dönmüştür. Bu akıllı devlet adamı dönüşünün ardından aldığı tedbirler neticesinde,

iki kardeş arasındaki gerilimi azaltmıştır.

5- Alâeddin Keykubad’ın Türkistan Yolunda Ölümü

Rey’li Kadı İzzeddin Muhammed’in, H. 651 (M. 1253) yılında vezirliğe

getirilmesinin ardından Moğol elçileri devamlı olarak Anadolu’ya gelmişler ve II.

İzzeddin Keykavus’u Moğolistan’a Mengü Kağan’ın yanına çağırmışlardır. Kadı

İzzeddin, her seferinde Moğol elçilerine türlü bahaneler uydurmuş ve onları değerli

hediyelerle geri göndermiştir. Fakat Mengü Kağan, bu özürlerin hiçbirini kabul

etmemiş ve II. İzzeddin Keykavus’un Moğolistan’a gelmesinde ısrarcı olmuştur.

129 1257–1258 tarihlerinde Anadolu’ya gelen Alıncak Noyan, Baycu Noyan’ın ardından, işgal

kuvvetelirinin başkumandanı olmuş, II. İzzeddin Keykavus’un Bizans’a kaçması ve IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın zehirlenmesi olaylarında etkin rol oynamıştır.

130 İbn Bibi, a.g.e., s. 152-153.

Page 57: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

47

Bunun üzerine II. İzzeddin Keykavus ve devlet erkânı riski göze alamayıp

Moğolistan’a gitme kararı almışlardır. Dönemin üç sultanı ve devlet erkânının önde

gelenlerinden oluşan bir kafile bu amaçla yola çıkmış ve Kayseri’ye gelmişlerdir.

Kayseri’ye geldiklerinde, II. İzzeddin Keykavus, zevk ve sefaya dalarak meşreb bir

hayat sürmeye başlamış ve Moğolistan’a gidişi unutmuştur. II. İzzeddin Keykavus,

Kayseri’de geçirdiği eğlence dolu uzun günlerden sonra, Moğol Kağanı’nın yanına

gitmeye karar vermiş ve ardından, yanına Kayseri’deki iki kardeşini, Celaleddin

Karatay’ı, Şemseddin Yavtaş’ı ve Fahreddin Arslanndoğmuş’u almadan, Sivas

tarafına yola çıkmıştır. Yolda Celaleddin Karatay’ın Kayseri’de öldüğü haberi

gelmiştir. Bunun üzerine II. İzzeddin Keykavus kendisine yolculuğu sırasında eşlik

edecek olan Moğol elçilerinden özür dileyerek, Moğolistan’a gelemeyeceğini

bildirmiş ve Kayseri’ye geri dönmüştür. II. İzzeddin Keykavus, Kayseri’ye geri

döndüğünde, kendisini, kardeşleri ve devlet erkânı karşılamış ve Moğol Kağanı’na

yapılacak açıklama hakkında müşaverede bulunmuşlardır. Sonunda en küçük sultan

olan II. Alâeddin Keykubad’ın, Moğol Kağanı’na gönderilmesine karar verilmiştir.

II. Alâeddin Keykubad yanında birçok değerli eşya ile Moğolistan’a gönderilmiştir.

Yolda II. Alâeddin Keykubad’ın kafilesine II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in annesi,

Tuğracı Mahmud ve birkaç adamı da katılmıştır. II. Alâeddin Keykubad’ın kafilesine

katılan bu şahıslar yolda gördükleri, rastladıkları insanlara gerçek sultanın Alâeddin

Keykubad olduğunu anlatmışlardır131.

II. Alâeddin Keykubad, ilk önce Baycu Noyan’ın yanına uğramış ve onun

teveccühünü kazanarak yoluna devam etmiştir. II. Alâeddin Keykubad, Moğolistan’a

olan uzun yolculuğu sırasında bir gece Erzincan taraflarında şarap meclisi

düzenlemiş ve ardından başı ağrıdığı gerekçesiyle çadırına dinlenmeye çekilmiştir.

Sabah olduğunda ise Hoca Bedreddin Müslih, Alladdin Keykubad’ı çadırında ölü

olarak bulmuştur. II. Alâeddin Keykubad’ın ölü olarak bulunmasının ardından,

ölümün nedeni ve varsa faili hakkında tahkikat yapılmış, fakat ne ölüm nedeni ne de

faili bulunabilmiştir132.

131 İbn Bibi, a.g.e., s. 153-155. 132 Osman Turan, “Keykubad II”, İA, c. VI, s. 661.

Page 58: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

48

II. Alâeddin Keykubad’ın maiyeti onun ölümü üzerine geri dönmeyerek yola

devam etmişler ve Batu Han’ın yanına da uğramışlardır. Batu Han, II. Alâeddin

Keykubad’ın ölümü hususunda sıkı bir soruşturma yapmasına rağmen bir sonuç elde

edememiştir. II. Alâeddin Keykubad’ın maiyeti, bunun üzerine Batu Han’ın

yanından ayrılarak, Moğolistan’a gitmişler ve Mengü Kağan’ın huzuruna

çıkmışlardır. Mengü Kağan da II. Alâeddin Keykubad’ın ölümü üzerine tahkikat

yaptırmış, fakat o da herhangi bir neticeye ulaşamamıştır. Bunun üzerine kimseye

ceza verilmemiştir. Ardından II. Alâeddin Keykubad’ın maiyeti, Mengü Kaan’ın

huzuruna çıkmışladır. Tuğracı Mahmud, Mengü Kağan’ın yanındayken, II. İzzeddin

Keykavus ve Baycu Noyan’ın Aksaray’da savaştıkları haberi gelmiş ve Mengü

Kağan bunun üzerine Anadolu’nun hükümdarlığını IV. Rükneddin Kılıç Arslan’a

vermiştir. Mengü Kağan, Anadolu hükümdarlığını IV. Rükneddin Kılıç Arslan’a

verdiğine dair yarlığ ve payzayı da Tuğracı Mahmud’a vererek, onu Anadolu’ya

göndermiştir. Tuğracı Mahmud, Mengü Kağan’ın huzuruna çıkıp geri dönerken de

İlhanlı hükümdarı Hülagü’ye uğramış ve ona da başından geçenleri anlatmıştır.

Bunun üzerine Hülagü, Tuğracı Mahmud’un elindeki yarlığı ile payzayı alarak

hazineye koymuş ve onu, II. İzzeddin Keykavus’u getirmek üzere Anadolu’ya

göndermiştir.

Tuğracı Mahmud, Anadolu’ya gelmesinin ardından Tokat’ın nahiyelerinden

Kab’a gelmiş ve burada bulunan Alıncak Noyan ve IV. Rükneddin Kılıç Arslan’la

görüşmüştür. IV. Rükneddin Kılıç Arslan, Tuğracı Mahmud’a izzet ve ikramda

bulunarak, ona Kırşehir iktasına ek olarak, Eyüphisar bölgesini vermiştir. Ardından

IV. Rükneddin Kılıç Arslan, Alıncak Noyan ve Tuğracı Sahib Şemseddin, II.

İzzeddin Keykavus’u çağırmak amacıyla elçiler göndermişlerdir. II. İzzeddin

Keykavus, bu elçilere olumlu cevap vermiş ve Konya’dan ayrılarak Aksaray

mahrusesine gelmiştir. İki sultan arasında elçiler devamlı olarak gidip gelmeye ve bir

orta yol bulmaya çalışmışlardır. Tüm bu görüşmeler sırasında Moğol kumandanı

Alıncak Noyan birkaç defa II. İzzeddin Keykavus’a saldırmak için hareket geçtiyse

de Tuğracı Mahmud tarafından Kağan’ın yarlığına dayanarak durdurulmuştur. IV.

Rükneddin Kılıç Arslan ve II. İzzeddin Keykavus arasındaki görüşmeler neticesinde

iki kardeş anlaşmışlar ve Anadolu Selçuklu topraklarını paylaşmışlardır. Buna göre

Kızılırmak’ın batısından Bizans sınırına kadar uzanan topraklar II. İzzeddin

Page 59: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

49

Keykavus’a, Kızılırmak’ın doğusundan Moğol sınırlarına kadar olan topraklarda IV.

Rükneddin Kılıç Arslan’a verilmiştir. Bu paylaşımla beraber iki kardeş arasında

barışın temelleri atılmıştır133.

6- İzzeddin Keykavus ve Rükneddin Kılıçarslan’ın Hülâgü’nün Yanına

Gitmeleri

II. İzzeddin Keykavus ve IV. Rükneddin Kılıç Arslan arasında barışın

temellerinin atılmasının ardından, her iki kardeş birbiri ardına o tarihlerde Bağdat’ı

fethetmiş (13 Şubat 1258) olan İlhanlı hükümdarı Hülagü’nün yanına gitmişlerdi.

Hülagü elde etmiş olduğu bu zaferin ardından Bağdat’tan ayrılarak, Tebriz’e

gelmişti. II. İzzeddin Keykavus de Hülagü’yle Tebriz’de buluşmuş ve yanında

getirmiş olduğu hediyeleri takdim ederek, itaatini bildirmiştir. Hülagü, II. İzzeddin

Keykavus’a, Baycu Noyan’a ve Moğollara karşı girişmiş olduğu mücadele yüzünden

kızgın olmasına rağmen, onun acizliğini gösteren bir hareket yapmasının ardından

onu bağışlayarak, Mengü Kağan’ın Sahib Şemseddin verdiği, daha sonra Hülagü’nün

devlet hazinesine koymuş olduğu yarlığ ve payzayı devlet hazinesinden çıkararak

ona vermiştir. II. İzzeddin Keykavus’un, Hülagü’nün huzuruna çıkmasının ardından

Sultan Rükneddin’de başka bir yoldan gelerek Tuğracı Mahmud ve Muineddin

Pervane’yle beraber Hülagü’nün huzuruna çıkmıştır (4 Şaban 657–28 Temmuz

1259). Hülagü, iki kardeşe çok iyi davranmakla beraber daha önceden

kararlaştırıldığı üzere Anadolu’yu iki kardeş arasında paylaştırmıştır. Buna göre II.

İzzeddin Keykavus, başkenti Konya olan Kayseri hududundan Antalya sahillerine

kadar uzanan topraklara hükmedecekti. IV. Rükneddin Kılıç Arslan ise başkenti

Tokat olan Sivas’tan Sinop ve Samsun sahillerine kadar olan Danişmendiye

vilayetine kadar olan topraklara hükmedecekti. Ülkenin ikiye paylaştırılması

hususunda, Hülagü’yle görüşen Pervane Muineddin’in önemli rolü olmuştur. Zira,

Pervane Muindeddin Hülagü’ye ülkenin iki sultan arasında paylaştırılmayla devamlı

rekabet edeceklerini ve sonuçta Moğol Kağanı’na daha iyi hizmet edeceklerini

söyleyerek onu bu konuda ikna etmiştir134. Pervane Muineddin’in keskin ve kıvrak

133 İbn Bibi, a.g.e., s. M. Orhan Bayrak, Türk İmparatorlukları Tarihi, s. 284.. 134 Pervane Muineddin Hülagü’nün huzurunda, “Müslüman şeriatındaki hüküm şöyledir: Bir

şahıs ölünce, mirasını oğulları arasında eşit olarak bölerler. O halde Sultan Gıyaseddin’den kalmış olan Rum ülkesi, sadece onun ve bir oğlunun hissesi olamaz. Orada diğer oğlunun da hissesi vardır.

Page 60: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

50

zekâsıyla olaylara çözüm bulması onun Hülagü’nün beğenisini kazanmasını

sağlamış, hatta Hülagü, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’a “Bundan sonra devlet işleri

için bana Muineddin Süleyman’dan başkası gelmesin” demiştir. Böylece IV.

Rükneddin Kılıç Arslan’ı sultanlığa ortak eden Muineddin Pervane, Hülagü’nün

beğenisini kazanmakla da kudretini iyice arttırmıştır135.

II. İzzeddin Keykavus ve IV. Rükneddin Kılıç Arslan, beraberinde

getirdikleri hediyeleri Hülagü’ye vermişlerdi. Geriye kalan çok az parayı da

maiyetindekiler için harcayan her iki sultan, parasız kalmalarından dolayı ve

Anadolu’yu tekrar ayağa kaldırmak düşüncesiyle Hülagü’den 400 altın ve gümüş

baliş136 borç almışlardır. Fakat paralar, Anadolu yerine Hülagü’nün komutanlarına

alacakları vergiye mukabil verilmiştir. Ayrıca II. İzzeddin Keykavus ve IV.

Rükneddin Kılıç Arslan, Hülagü’nün yanındayken verecekleri vergi miktarı da

belirlenmiştir. Buna göre Anadolu Selçuklu Devleti yılda nakit 20 tümen137, 500 top

ipekli kumaş(ecnas), 3000 top altın işlemeli kap kacak, 500 baş iğdiş at (ahta) ve 500

baş katır verecekti138. Bu yıllık verginin içine Moğol noyanlarının ve elçilerinin

masrafları dâhil edilmemiştir. Tuğracı Mahmud’un Moğollara yaranmak amacıyla bu

kadar yüksek bir meblağa ulaşan vergiler kabul etmesi, ilerleyen dönemde Anadolu

Selçuklu maliyesine zorluklar yaşatmıştır.

Eğer siz padişahımız adil bir iş yapmak isterseniz, Rum ülkesini, her iki oğul arasında eşit olarak bölmeniz gerekir. Bu da Müslümanlık şeriatının kurallarına uygun bir hüküm olur. Çünkü, eğer ülke ortaksız ve rakipsiz bir sultanın yönetiminde olursa, hizmetlerin yapılmasında ve verginin toplanmasında ihmal görülür. Fakat her ikisi ülke işlerinde söz sahibi olurlarsa, makam ve mevkilerini yükseltmek, padişahın huzuruna yakınlık kazanmak için iyi hizmette birbirleriyle yarışa girerler. “Eşya kendi zıddıyla anlaşılır” kuralına göre, bunların hir biri yönetimindeki ülkenin imarına daha çok gayret gösterir. Onların elçilerinin gidip gelmesiyle padişah durumdan daha iyi bilgive haber olur.” demiştir. Aksarayi, a.g.e., s. 45-46.

135 Aksarayi, a.g.e., s. 45-46. İbn Bibi, a.g.e., s. 155-156. Kemal Göde, “Anadolu’da Cengizli ve İlhanlı Hâkimiyeti Dönemine Genel bir Bakış (1239–1327)”, SDÜFEFSBD, S. 1, 1995 Isparta, s. 175.

136 Büyük Moğol Devleti zamanında baliş para ünitesi olarak büyük rol oynamakta idi. Bu birim Cengiz Han zamanında 75 altın(304) dinar kıymetindeydi. Gümüş baliş ise altın balişe göre onda bir değerinde tekabül ediyordu. Berthold Spuler, İran Moğolları, (Çev: Cemal Köprülü), Ankara 1987, s. 332.

137 Tümen, İlhanlılar’da balişden daha yüksek bir para birimiydi. Değişiklikler arzetmesine rağmen genellikle 10 bin değerindeydi. Moğollar tümeni bazı vergi gelirlerinde ve büyük miktardaki paraların hesaplanmasında kullanıyorlardı. Ayrıntılı bilgi için bkz. Berhold Spuler, a.g.e., s. 332.

138 Aksarayi, a.g.e., s. 46.

Page 61: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

51

Anadolu’nun iki kardeş arasında paylaştırılmasının ve vergi miktarının

belirlenmesinin ardından Hülagü, Suriye’yi fethetmek amacıyla yanında Sultan

İzzeddin ve sultan Rükneddin olduğu halde, 1259 sonbaharında Halep seferine

çıkmıştır139. Suriye’nin fethinden sonra da Hülagü, II. İzzeddin Keykavus ve IV.

Rükneddin Kılıç Arslan’ın topraklarına dönmelerine müsaade etmiştir. Bunun

üzerine II. İzzeddin Keykavus, Anadolu’ya başkenti Konya’ya gelmiştir. Tuğracı

Sahib Mahmud ise, II. İzzeddin Keykavus’un geri dönmesinin ardından Hülagü’nün

huzuruna çıkmış ve Sultan İzzeddin’in haberi olmadan, onun vezirliğine dair bir

yarlığ almayı başarabilmiştir140. Ayrıca Tuğracı Mahmud, Hülagü’den çok miktarda

borç almış ve Anadolu’daki Moğol askerinin sayısının artırılması için Hülagü’yü

teşvik etmiştir. Tuğracı Mahmud böylece kendi iktidarını desteklemek ve

sağlamlaştırmak için dayanak bulmuş ve Hülagü’den aldığı paraları da Anadolu’da

dağıtarak, kendisine birçok kişiyi bağlamış ve ülkedeki otoritesini sağlamlaştırmıştır.

Tuğracı Mahmud, vezirlik yarlığını almasından sonra Konya’ya gelmiş,

vezirlik görevinin gereği ve geçimi için gerekli masrafları bahane ederek, Kastamonu

iktasına el koymuştur141. Tuğracı Mahmud’un bu tür cüretkâr davranışları,

Moğolların desteğiyle giderek artmıştır. Tuğracı Mahmud, Moğolların desteğiyle

beraber, Moğollardan aldığı borç paraları dağıtarak elde ettiği yandaşları sayesinde

II. İzzeddin Keykavus’un ülkesi üzerinde siyasi tahakküm kurmuş ve hiçbir iş onun

olurunu almadan yapılamaz olmuştur. Tüm bu kudretine rağmen Tuğracı

Mahmud’un vezirliği uzun ömürlü olmamış, onun ani ölümüyle son bulmuştur.

Tuğracı Mahmud’un ölümü üzerine II. İzzeddin Keykavus, vakit

kaybetmemiş ve saltanat naibi Fahreddin Ali’yi hilat, hüküm ve makam diviti

vererek vezirlik makamına atamıştır. II. İzzeddin Keykavus’un vezirinin, Fahreddin

Ali olarak atandığı sıralarda ise Hülagü, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’a Pervane

139 Aknerli Grigor, a.g.e., s. 36. 140 İlhanlıların Anadolu Selçuklu Devleti’ni idaresi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. A. Zeki

Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, İstanbul 1981, 232–251. 141 Tuğracı Mahmud, Mengü Kağanı’nın yanından dönünce Tokat da IV. Rükneddin Kılıç

Arslan’ın yanına uğramış, burada kendisine Kırşehir’e ek olarak Eyüphisar iktası verilmiştir. İbn Bibi, a.g.e., s. 154.

Page 62: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

52

Muineddin’in vezir olarak atandığı hususunda bir yarlığ göndermiştir142. Böylece II.

İzzeddin Keykavus’un veziri Fahreddin Ali, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın veziri de

Pervane Muineddin olmuştur.

II. İzzeddin Keykavus’un Fahreddin Ali’yi vezirliğe atamasıyla bir ilk

gerçekleşmiş ve ilmiye sınıfına mensup olmayan hatta okuması yazması bulunmayan

bir devlet adamı, vezir olmuştur. Fahreddin Ali, ilimdeki bu noksanlığına karşın

isabetli görüş ve kararlarıyla, halkın sevgisini de kazanarak otuzbeş yıl boyunca

vezirlik yapmıştır. Fahreddin Ali bu otuzbeş yıllık dönem içerisinde devletin her

kademesini kontrolü altına almıştır. Hatta o derece kontrole almıştır ki divan

kararlarının dışındaki fermanlara ve menşurlara kendisi dışında imza atmaya kimse

cesaret edememiştir. Fahreddin Ali, devleti kontrol edebilmek amacıyla divan

kararlarını, Arapça’dan Farsça’ya çevirttirmiştir143. Bundaki amaç Fahreddin Ali’nin

divan kararlarını tam olarak anlaması ve onlara göre karar verebilmesi içindir. Fakat

divan kararlarının Arapça’dan Farsça’ya çevrilmesi bir ilk olması açısından

önemlidir.

7- İzzeddin Keykavus’un Saltanatı Kaybetmesi

a- Alıncak Noyan’a Yenilmesi

Anadolu Selçuklu Devleti’nin Mengü Kağan ve Hülagü tarafından ikiye

ayrılması ve iki kardeş arasında paylaştırılmasının ardından, kardeşlerden II.

İzzeddin Keykavus, yanına Hıristiyan dayılarını alarak önce Kubâd-âbâd

Sarayı144’na sonra da Antalya’ya gitmişti. II. İzzeddin Keykavus ve dayıları

Antalya’da eğlenceye dalmışlar, devlet işlerini de biraz boşlamışlardı. Buna rağmen

II. İzzeddin Keykavus, İlhanlılara karşı yeni Memluk Sultanı Baypars’la ve onun

Müslüman-Moğol müttefiki Altınorda hükümdarı Berke Han145 ve kendi dostu

142 Bu tür atamalar, Moğol istilası sırasında Anadolu Selçuklu Devleti’nde sık sık meydana

gelmiştir Böyle atamalar yüzünden, liyakat sahibi olmayan insanlar önemli mevkilere gelmiş ve devletin inhitatında etkili olmuşlardır.

143 Aksarayi, a.g.e., s. 48. 144 Konya’da Beyşehir gölü kenarında, I. Alâeddin Keykubad tarafından yaptırılan, yazlık bir

saraydır. Haşim Karpuz, a.g.e., s. 115–117. 145 Berke Han, 1256–1266 yılları arası Altınorda hükümdarlığı yapmıştır. Ayrıntılı bilgi için

bkz. W. Barthold, “Berke”, İA, c. II, s. 553–555.

Page 63: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

53

Bizans İmparatoru Mihael Paleologos’la146 gizli diplomatik ilişkiler kurmayı da

ihmal etmemiştir. Bu sırada devletin doğusunda bulunan IV. Rükneddin Kılıç Arslan,

maiyetindekilere, Erzincan köylerini ikta olarak vermiş ve II. İzzeddin Keykavus’un

hâkimiyetindeki memleketleri istila etmeleri karşılığında da iktaların temlik olarak

verileceği garantisi vermiştir147. IV. Rükneddin Kılıç Arslan, bu şekilde

maiyetindekileri II. İzzeddin Keykavus üzerine teşvik etmeye çalışırken, vezir

Muineddin Pervane de zekâsı ve Moğolların desteğiyle II. İzzeddin Keykavus’u

bertaraf etmek ve devleti kendi ihtirasları doğrultusunda birleştirmek niyetindeydi.

Bu amaçla da Muineddin Pervane II. İzzeddin Keykavus’un çevre devletlerle giriştiği

ilişkileri bire beş katarak mektupla Hülagü’ye ihbar etmekten geri kalmamıştır.

Pervane Muineddin bu işlerle uğraştığı sıralarda, Hülagü tarafından Taceddin

Mutez148 ve Tükelek Bahşi149 elçi olarak vergileri toplamaya ve Tuğracı Mahmud’un

yapmış olduğu borçları tahsil etmeye Anadolu’ya gönderilmişlerdi. Taceddin Mutez

ve Tükelek Bahşı ilk önce IV. Rükneddin Kılıç Arslan’a uğramışlar ve Pervane

Muineddin tarafından çok iyi karşılanmışlardır. Pervane Muineddin, ayağına gelen

bu fırsatı kaçırmamış ve gelen Moğol elçilerine II. İzzeddin Keykavus’u kötüleyerek

Konya’yı terk edip Antalya’da oturmakla, Mehmed Bey’in idaresindeki Uç

Türkleriyle birleşip isyan düşüncesinde olmakla suçlamıştır. Ardından Moğol

elçilerini tahsilâta II. İzzeddin Keykavus’dan başlamaları hususunda ikna eden

Pervane Muineddin, hem Moğol elçilerini başından savmış hem de fırsatı

değerlendirerek II. İzzeddin Keykavus’u Moğollara kötülemiştir150.

Taceddin Mutez ve Tükelek Bahşı, II. İzzeddin Keykavus’un yanına

vardıkları zaman, Sultan tarafından iyi karşılanmamışlardır. Zaten II. İzzeddin

Keykavus, 1260 Eylül’ünde İlhanlıların Memluklara yenilmesi ve Moğolların

yenilmezlik efsanesinin sona ermesinden itibaren cesaretlenmiş ve İlhanlılara karşı

146 İbni Bibi ve Aksarayi eserlerinde, bu isimden Vasilyus olarak bahsederler. 147 Osman Turan, “II. İzzeddin Keykavus’e Aid Bir Temlik-name”, Zeki Velidi Togan’a

Armağan, İstanbul 1955, s. 159. 148 Celaleddin Harzemşah’ın başkadısı olan ve I. Alaaddin Keykubad’a elçi olarak

gönderilmiş olan Muhyiddin Tahir bin Ömer el- Harizmi’nin oğludur. 149 Bahşi kelimesi aslen Uygurca olup “Budist Rahibi” demektir. Moğollar zamanında bu,

“Uygur harflerini bilen Kâtip” manasını ifade etmeğe başlamıştır. Nejat Kaymaz, Pervane Muineddin Süleyman, Ankara 1970, s. 82, dpn. 120.

150 TA, “İzzeddin Keykavus II”, Ankara 1971, c. 22, s. 5–6.

Page 64: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

54

yükümlülüklerini yerine getirmekte ağır davranmaya başlamıştı151. II. İzzeddin

Keykavus’un bu davranışına beylerbeyi makamına atanmış olana Hıristiyan

dayısının tesiri de eklenince, elçilere tahsilâta kardeşinden başlamalarını söylemiş ve

borç alan Tuğracı Mahmud’un öldüğünü söyleyerek, onları geri çevirmiştir. Bunun

üzerine elçiler Tebriz’e dönerek Hülagü’ye, II. İzzeddin Keykavus’un söylediklerini

ve Tuğracı Mahmud’un mirasının borçların onda birini karşılamayacak durumda

olduğunu söylemişlerdir. Bunun üzerine Hülagü hem daha önceden Pervane

Muineddin’den aldığı şikâyet mektuplarının hem de elçilerinin böyle bir davranışla

karşılaşması nedeniyle oldukça öfkelenmiş ve elçilere bir yarlığ vererek II. İzzeddin

Keykavus’ae ulaştırmalarını buyurmuştur. Söz konusu yarlığ da şöyle yazıyordu “

Sultan İzzeddin bilsin ki o buraya gelince bizden ne iyilik beklediyse yerine getirdik.

İstediği her şeyi karşıladık. Hatta ihtiyacı karşılığında hazineden borç verdik. Rum

memleketleri için giden elçilerimize yüz vermedi. Ne Rum vergisinden ne de borç

paradan hazineye bir şey girmedi. Şimdi eğer balık gibi denizin dibine gitse veya kuş

gibi havada uçsa bile, bundan sonra bizden aman dileyemeyecek ve elimizden

kurtulamayacaktır.” II. İzzeddin Keykavus, eline geçen bu yarlığdan sonra yaptığı

hatanın ve Pervane Muineddin’in tuzağının farkına varmıştır. Ardından II. İzzeddin

Keykavus, Moğollarla olan ilişkileri düzeltmek ve vergi toplamak için Konya’ya

gelmiştir. Burada altın ve mücevheratla işlenmiş değerli eşya ve malları Hülagü’ye

gönderilmek üzere hazırlatmıştır. Ancak, II. İzzeddin Keykavus daha Ruzbeh

Ovası’ndayken Moğol askerlerinin gelişini duymuş ve yola çıkma kararından

vazgeçmiştir152.

Moğol elçilerinin ardından, Alıncak Noyan kumandasında Anadolu’ya giren

Moğol ordusu, Erzincan’da Pervane Muineddin tarafından karşılanmıştır. Ardından

Moğol ordusu Erzincan’da ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra hiç durmadan Aksaray’a

doğru yola çıkmışlardır. Moğol ordusu yoldayken Pervane Muineddin, Fahreddin

Ali’ye haber göndermiş ve onu IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın tarafına geçmeye

davet etmiştir. Fahreddin Ali, bu davetle beraber birleştirilmiş Anadolu Selçuklu

Devleti’nin vezirliğinin de teklif edilmesiyle, gizlice IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın

151 Nejat Kaymaz, Pervane Süleyman (13. yüzyılın İşbirlikçi Emiri Muineddin Süleyman), İstanbul 1999, s. 28.

152 Aksarayi, a.g.e., s. 48-49. İbn Bibi, a.g.e., s. 157-158. Ali Sevim-Erdoğan Merçil, a.g.e., s. 478.

Page 65: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

55

tarafına geçmiş fakat bunu kimseye belli etmemiştir153. Onun bu davranışında,

Moğollara karşı konulamayacağı ve devletin yarısına vezir olmaktansa hepsine vezir

olmanın daha iyi olacağı düşüncesi etkili olmuştur.

Fahreddin Ali’nin IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın tarafına geçtiğinden haberi

olmayan II. İzzeddin Keykavus, vezirini kardeşiyle görüşmek, olayların aslını

öğrenmek ve mümkün olursa münasebetleri düzeltmek üzere Aksaray’a

göndermiştir. Fahreddin Ali’nin dönüşünü bekleyen II. İzzeddin Keykavus,

Fahreddin Ali’nin kardeşinin vezirliğini kabul ettiğini öğrenmiştir. Ardından Moğol

askerlerinin geceleyin saldırmak amacıyla Aksaray’dan Obruk Hanı’na vardığını

öğrenen II. İzzeddin Keykavus, ülkesinin müdafaasını emirlerine bırakıp Antalya’ya

gitmiştir. II. İzzeddin Keykavus’u takiben, Moğol ordusu ve IV. Rükneddin Kılıç

Arslan da Akşehir’e gelmişlerdir. Alıncak Noyan, Akşehir’e bağlı Kara-höyük’de;

IV. Rükneddin Kılıç Arslan, Altun-taş köyünde kışlamışlardır. II. İzzeddin

Keykavus’un kaçmasının ardından, Moğollara karşı Ali Bahadır, Uğurlu ve

Şemseddin Yavtaş, asker toplayarak karşı koymaya çalışmışlardır. Fakat Altun-aba

Kervansarayı mevkisinde yapılan savaşta Selçuklu kuvvetleri yenilerek çok sayıda

ölü ve esir vermişlerdir. Savaştan kurtulmayı başaran Selçuklu emir ve askerleri ise

uc bölgelerine kaçmışlardır154.

b- İzzeddin Keykavus’un İstanbul’a Gidişi

II. İzzeddin Keykavus, Antalya’dayken Ali Bahadır aracılığıyla Anadolu’daki

Türkmenleri seferber etmeye çalışmış ve bunda da başarısız olmuştur. Ardından son

bir ümit olarak, Moğolları yenilgiye uğratan tek devlet olan Memlukların sultanı

Baypars’la ittifak kurmaya çalışmıştır. Türkmenler konusunda başarısız olan II.

İzzeddin Keykavus, Baypars’la ittifak kurma çabaları olumlu sonuç vermiştir. II.

İzzeddin Keykavus bu doğrultuda, 1262 Mayısında Baypars’a mektup yazarak,

beraberinde üzerleri doldurulmamış menşurlar ve sancaklar göndermiştir. II.

İzzeddin Keykavus, gönderdiği sancakların ve üzeri boş olan menşurların üzerine

istenilen iktaların yazılarak Memluk emirlerine dağıtılmasını istemiştir. Memluk

Sultanı Baypars kendisine Anadolu zenginliklerinin sınırsız olarak sunulması

153 Aksarayi, a.g.e., s. 51-52. 154 İbn Bibi, a.g.e., s. 159-160.

Page 66: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

56

üzerine, II. İzzeddin Keykavus’un ittifak teklifini kabul etmiş ve ona, Şam ve

Halep’ten asker gönderdiğine dair bir haber ulaştırmıştır. Fakat Baypars’ın askerleri

daha yola çıkmadan II. İzzeddin Keykavus, Baypars’a Receb 660’da (Haziran 1262)

bir mektup daha yazarak düşmanın ittifakı öğrendiğini ve Konya’yı kuşatmaya

hazırlandıklarını söylemiştir. Bu sıralarda Altınorda hükümdarı Berke Han da, Sultan

Baypars’a mektup yazarak II. İzzeddin Keykavus’a yardım etmesini istemiştir155.

Ani gelişen bu durum karşısında Sultan Baypars yardım etme imkânı bulamamıştır.

II. İzzeddin Keykavus da bunun üzerine yanına ailesini, dayılarını, bazı emirleri ve

maiyetini alarak Antalya’dan bir Kadırga’ya binmiş ve daha önceden haberleşip

iltica talebine olumlu cevap aldığı Bizans İmparatoru Mihael Paleologos’un yanına

İstanbul’a gitmiştir156.

II. İzzeddin Keykavus, İstanbul’a vardığında, Mihael Paleologos tarafından

hükümdarlara yaraşır bir şekilde karşılanmıştır. Mihale Paleologos bir zamanlar zor

duruma düşmüş ve Sakarya üzerinden Türkiye’ye gelmiş ve II. İzzeddin Keykavus

tarafından memnun edilerek geri gönderilmiştir. Miahel Paleologos Anadolu’daki bu

kısa ikametinden sonra, önce İznik Rum İmparatorluğu tahtını daha sonra da Bizans

İmparatorluğu tahtını ele geçirmiştir157. Mihael Paleologos hem bu sebepten hem de

siyasi menfaatleri açısından II. İzzeddin Keykavus’u hükümdarlara mahsus bir

şekilde ağırladığı gibi tekrar Anadolu Selçuklu Sultanlığı’nı ele geçirmesi için

yardım vaadinde bulunmuştur158.

II. İzzeddin Keykavus, İstanbul’da günlerini geçirirken doğu da önemli

gelişmeler meydana gelmekteydi. Bunlardan en önemlisi Altınorda hükümdarlığı

tahtına Berke Han’ın geçmesiydi. 159. Çünkü Müslüman olan Berke’nin160 tahta

155 W. De Tiesenhausen, Altınordu Devleti Tarihine Ait Metinler, İstanbul 1941, s. 123. 156 İbn Bibi, a.g.e., s. 160. Akasarayi, a.g.e., s. 52. Tamara Talbot Rice, The Seljuks in Asia

Minor, London 1961, s. 76. Şerafettin Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri (Selçuklular’dan Bizans’ın Sona Erişine ), c. I, Ankara 2000, s. 128.

157 Ostrogorsky, a.g.e., s. 411-412.Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, İstanbul 1994, s. 271. Donal M. Nicol, Bizans’ın Soylu Kadınları (On Portre 1250-1500), (Çev: Özden Arıkara), İstanbul 2001, 35–36.

158 İbni Bibi, a.g.e., s. 160-161. Erdoğan Merçil, “Bizans’ta Selçuklu Hanedan Mensupları”, XI. Türk Tarih Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler, c. II, Ankara 1994, s. 718.

159 V. V. Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, (Haz: Hakkı Dursun Yıldız), Ankara 1990, s. 529.

Page 67: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

57

geçmesiyle beraber Cengiz İmparatorluğu’nun iki parçası olan Altınorda ve İlhanlı

devletleri birbirlerine düşman olmuşlardır161. Berke Han, Müslüman olması

nedeniyle putperest İlhanlı Devleti’yle yollarını tamamen ayırmış ve İlhanlı

Devleti’nin düşmanlarıyla ittifak çabalarına girişmiştir. Bu amaçla Berke Han,

Memluk Sultanı Baypars’tan162 İlhanlılara karşı taarruzda bulunmasını ve Selçuklu

Sultanı II. İzzeddin Keykavus’a yardım etmesini istemiştir. Baypars da buna karşılık

olarak Berke Han’a, Hz. Peygamber’in Kureyşli akrabalarıyla savaştığından

bahsedip, İlhanlılar üzerine cihada teşvik etmiştir. Altınorda ve Memluklar arasında

bu şekilde ittifak kurulurken II. İzzeddin Keykavus, İstanbul’dan her iki tarafa

gönderdiği elçiler sayesinde ittifaka dâhil olmuştur163.

8- İzzeddin Keykavus’un İstanbul’da Tutuklanması

II. İzzeddin Keykavus, İstanbul’daki günlerini devlet işlerinden uzakta rahat

ve eğlence içerisinde geçirmeye başlamıştı. İmparator Mihael’de, II. İzzeddin

Keykavus’a sunduğu değerli hediyeler ve sınırsız özgürlükle, bu yaşam anlayışını

desteklemiş ve daha önceden tahtını almasına yardım edeceğine dair vaadini de

unutturma çabası içerisine girmiştir. İmparator Mihael’in böyle davranmasında

İlhanlılarla dost geçinmeyi menfaatleri açısından daha uygun görmesinin önemli rolü

olmuştur.

II. İzzeddin Keykavus, İstanbul’da günlerini geçirirken Anadolu’da bıraktığı

maiyetinden birçok kimse gelerek, sultanın hizmetine girmeye başlamışlardır.

Bunlardan birisi de IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ı Konya’da kuşatmaya çalışan ve

yenilip uç bölgelere kaçan Ali Bahadır’dı. Ali Bahadır, Pervane Muineddin’e

yenilmesinin ardından, uç Türklerinin yanına gitmiş ve burada biraz kaldıktan sonra

yanına Emir-i ahur Uğurlu’yu alarak İstanbul’a, II. İzzeddin Keykavus’ın yanına

160 “Bu Berke Müslüman olduğundan, ordugâhında domuz eti yenmesine izin vermez.”

Wilhelm Von Rubruk, Moğolların Büyük Hanına Seyahat 1253–1255, (Çev: Ergin ayan), İstanbul 2001, s. 60–61.

161 Altınorda ve İlhanlı Devletleri arasındaki mücadelenin sebebleri için bkz. İlyas Kamalov, Moğolların Kafkasya Politikası, İstanbul 2003, s. 38–64.

162 Baypars, 1260–1277 yılları arasında Memluklu Devleti’nin sultanlığını yapmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Kazım Yaşar Kopraman, Mısır Memlükleri Tarihi, Ankara 1989, s. 6–7.

163 A. Yu Yakubovskiy, Altın Ordu ve Çöküşü, (Çev: Hasan Eren), Ankara 1992, s. 41–42. Mehmet Suat Bal, “Türkiye Selçukluları, Mısır Memlukları ve Altın Orda Devleti’nin İlhanlılara Karşı Kurduğu İttifak”, TAD, S. 17, s. 301–304.

Page 68: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

58

gitmiştir. Ali Bahadır, İstanbul’a geldiğinde İmparator Mihael tarafından izzet ve

ikramla karşılanmıştır. Ardından İmparator Mihael, Ali Bahadır’a II. İzzeddin

Keykavus’un emrine girmesi için izin vermiştir. Ali Bahadır II. İzzeddin

Keykavus’un hizmetine girmesine rağmen arasıra İmparator Mihael’in verdiği

düşmanlarını defetme işlerini de yapmış ve imparatorun takdirini ve sevgisini

kazanmıştır164.

II. İzzeddin Keykavus, maiyetinin devamlı olarak İstanbul’a gelip hizmetine

girmesinin ardından güçlendiğini hissetmiş ve misafiri olduğu İmparator Mihael’i

tahtan indirme planları yapmaya başlamıştır165. Bu plana göre II. İzzeddin Keykavus

ve Emir-i ahur Uğurlu, gezinti sırasında İmparator Mihael’in yalnız kalmasını

kollayacaklar ve fırsatının bulduklarında da onu öldüreceklerdi. Fakat bu planı

uygulama fırsatı bulamamışlar ve planları İmparator tarafından öğrenilmiştir.

İmparator Mihael ilk önce Emir-i ahur Uğurlu ve Ali Bahadır’ı sarayına çağırtmış ve

ardından hiçbir şeyden şüphelenmeyen sultanın bu iki hizmetkârını tutuklatmıştır.

Ardından Mihael Paleologos, II. İzzeddin Keykavus’un yanına askerlerini

göndererek ailesiyle beraber tutuklatmıştır. Sultan İzzeddin tehlikesini tamamen

atlatmak için bu sefer, Sultanın adamlarına yönelen İmparator Mihael, Sultanın

adamlarına bir teklif sunmuş ve canlarının bağışlanması karşılığında Hıristiyan

olmalarını istemiştir166. Sultanın maiyetindekilerin çoğu bu teklifi reddetmiş ve

öldürülmüşlerdir. Hatta İmparator, ilk önce kendisine çok hizmeti geçen Ali

Bahadır’ı bu teklifini kabul etmediği için öldürtmüştür. Ardından Emir-i Ahur

Uğurlu’yu öldürtmek isteyen İmparator, onun Ayasofya’ya kaçması üzerine

164 İbn Bibi, a.g.e., s. 161. 165 İbn Bibi, II. İzzeddin Keykavus, maiyetinden bir grubun ve dayısı Kir Kedid’in bir akşam

şarap içerlerken, içlerinden biri “Atalarının ülkesinden uzaklaşıp onların tahtından mahrum kalmasına rağmen Rabbani destek ve yardımla Sultan’ın saltanatının bağlılarının ve taraftarlarının sayısı büyük bir çoğalma gösterdi. Eğer bir fırsatı bulunur Vasilyus (Mihael Paleologos) gezinti sırasında ortadan kaldırılırsa, bu ülkenin padişahlığı Sultan’a geçer ve burası onun eski ülkesine katılır.” dediğini ve daha sonra bu konuşmayı Sultan İzzeddin’in dayısı Kir Kedid tarafından Vasilyus’a iletildiğini söyler. İbn Bibi, a.g.e., s. 161.Gerçekten Sultan İzzeddin’in böyle bir amacı olsa da muhtemelen onu ihbar eden kişi dayısı Kir Kedid değildir.

166 Rivayete göre, II. İzzeddin Keykavus, İstanbul’dayken gizlice Hıristiyan olmuş ve kutsal vaftiz suyuyla yıkanmıştır. Ayrıca, II. İzzeddin Keykavus’un kutsal ikonalara saygı göstermesi onun Hıristiyanlığa geçtiğine delil olarak gösterilmiştir. Gordlevski, Anadolu Selçuklu Devleti, Ankara 1988, s. 334. Daha önceden de Selçuklu sultanlarının, Hıristiyanlara ve Hıristiyanlığa saygı göstermeleri, onların Hıristiyanlığa geçtiklerine dair söylentilere neden olmuştur.

Page 69: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

59

geleneklere göre öldürmemiş ve gözlerine mil çektirmekle yetinmiştir. Çünkü

geleneklere göre Ayasofya’ya sığınan bir suçlu bağışlanırdı167.

II. İzzeddin Keykavus’un tutuklanmasından birkaç gün sonra İmparator,

Sultanı, annesini ve iki oğlu Gıyaseddin Melik Mesud ve Rükneddin Keyumers’i

Meriç nehri ağzında bulunan Enez (Enos) Kalesi’ne hapsettirmiştir (H. 660- M.

1262).

9- İzzeddin Keykavus’un Esaretten Kurtuluşu, Gurbet Hayatı ve Ölümü

a- Esaretten Kurtuluşu

II. İzzeddin Keykavus’un Enez Kalesi’ne hapsedildiği sene Altınorda

Hükümdarı olan ve Müslümanlığı kabul eden168 Berke Han169, nikâhlı eşi170

tarafından asker göndermesi ve Sultan İzzeddin’i kurtarması için teşvik edilmiştir.

Berke Han, Aksarayi’ye göre birkaç bin asker, İbn Şeddad’a göre 20 bin askeri

Kutlug Melik kumandasında, Sultan İzzeddin’i kurtarması için göndermiştir. Berke

Han’ın askerleri o seneki şiddetli soğuktan donan Tuna nehrinin üzerinden atlarıyla

geçerek Enez Kalesi’ne gelmişler ve kaleyi kuşatmışlardır171. Bu sırada Berke Han

tarafından görevlendirilen Bulgarlar da Balkanlar’da müthiş bir tahribata

girişmişlerdir. İmparator Mihael, karşısındaki bu müthiş güç nedeniyle daha fazla

dayanamamış ve II. İzzeddin Keykavus’u vermek zorunda kalmıştır172. Ardından

Moğol askerleri hapsedilmiş olan diğer Selçuklu emirlerini de kurtararak, Berke

Han’a götürmüşlerdir173.

167 Aksarayi, a.g.e., s. 57. 168 Berke Han, daha Batu Han ölmeden önce Müslümanlığı kabul etmişti. Wilhelm Von

Rubruk, a.g.e., s. 60–61. W. De Tiesenhausen, a.g.e., s. 161. Berke Han’ın II. İzzeddin Keykavus’a yardım etmesinde muhtemelen her ikisin de Müslüman olması bir etkendi.

169 Berke Han, 1256–1266 yılları arası Altınorda Devleti’nin hükümdarlığını yapmıştır. 170 Berke Han’ın eşi aynı zamanda Sultan İzzeddin’in halasıdır. Aksarayi, a.g.e., s. 57. 171 İbn Şeddad, a.g.e., s. 32. Aksarayi, a.g.e., s. 57. 172 İbni Bibi, sadece II. İzzeddin Keykavus’un kurtarıldığını, annesi, kız kardeşi ve iki

oğlunun kurtarılamadığını söyler. Baypars Tarih’nde Sultan İzzeddin’in iki oğlunun İstanbul’da tutsak olarak kaldıklarını ve Hıristiyan olarak yetiştirildiğini söyleyerek, bunu teyit eder. Buna karşın Osman Turan, İstanbul’da Sultan İzzeddin’in en küçük oğlunun kaldığını ve Melik Kostantin adını aldığını söyler. İbn Bibi, a.g.e., 161-162., İbni Şeddad, a.g.e., s. 33., Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971, s.500.

173 Gregory Abû’l Farac, 1265 yılında II. İzzeddin Keykavus’un Barakat (Berke olsa gerek) hanedanı tarafından kurtarıldığını söyler. Gregory Abû’l Farac, a.g.e., s. 585.

Page 70: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

60

II. İzzeddin Keykavus, Kırım’da bulunan Berke Han’ın yanına geldiğinde

huzura çıkmak istemiştir. Berke Han’ın da fikri bu yönde olup o da II. İzzeddin

Keykavus’u büyük bir orduyla beraber Anadolu’ya göndermek istiyordu. Fakat

Berke Han, II. İzzeddin Keykavus’un maiyetine büyük bir ordu vermiş olmasına

rağmen, onu Anadolu’ya göndermemiş, onun yerine İlhanlı topraklarından

geçemeyeceği için, İmparator Mihael’in üzerine göndermiştir. Fakat II. İzzeddin

Keykavus, Bizans topraklarına girdiği zaman, Baypars tarafından Bizans’a elçi

olarak gönderilmiş olan Faris ad-din Akkuş al-mesudi tarafından Sultan Baypars ve

İmparator Mihael’in artık dost oldukları gerekçesiyle engellenmiştir174.

b- Gurbet Hayatı ve Ölümü

II. İzzeddin Keykavus, Baypars’ın elçisi Faris ad-din Akkuş al-mesudi

tarafından engellenmesinin ardından Kırım’a dönmüş ve Berke Han tarafından daha

önce kendisine verilmiş olan Suğdak ve Sulhad’da ikamet etmiştir. II. İzzeddin

Keykavus, Berke Han’ın, 1266 yılında ölümünün ardından Altınorda tahtına geçen

Mengü Timur zamanında da kendine verilen iktada hayatını sürdürmüş ve 1277’de

ölümüne kadar burada yaşamıştır175.

Sultan İzzeddin, Kırım’da ikamet ettiği zaman içerisinde, Anadolu’yla

bağlantısını koparmamıştır. Zaman zaman yanına gelenlerle görüştüğü gibi bazen

mektup yazarak, Anadolu’yla haberleşmiştir. Hatta bu mektuplarından birini eski

veziri Fahreddin Ali’ye yazmış ve maddi açıdan müşküliyetini belirtmiştir.

Fahreddin Ali, bu mektuba Pervane Muineddin’in onayı üzerine olumlu cevap

vermiş, birçok değerli hediye ve çok miktardaki parayı II. İzzeddin Keykavus’a

göndermiştir. Yine II. İzzeddin Keykavus’un yazdığı mektuplardan birine, bu sefer

Pervane Muineddin’in haberi olmadan cevap veren ve değerli hediyelerle, para

gönderen Fahreddin Ali bu sefer siyasi bir manevranın kurbanı olarak Pervane

174 İbn Şeddad, a.g.e., s. 3. Aksarayi, Berke Han’ın II. İzzeddin Keykavus’un gelmesinden

hemen önce öldüğünü ve bunu Sultanın gelişinin uğursuzluğuna yoran Moğolların, Sultanı geldiği yoldan geri döndürüp Kırım’da ikamet etmeye zorladıklarını söyler. Aksarayi, a.g.e., s. 57. Aksarayi’nin bu söylemi büyük ihtimalle yanlış olsa gerektir. Çünkü II. İzzeddin Keykavus, Enez Kalesi’nden 1262 yılında kurtarılmıştır. Buna karşılık Berke Han’ın ölüm tarihi 1266’dır. Bu yüzden II. İzzeddin Keykavus’un yolculuğu 4 yıl gibi uzun bir süre devam etmiş olamaz.

175 W. De Tiesenhausen, a.g.e., s. 175.

Page 71: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

61

Muineddin tarafından ihanetle suçlanıp Osmancuk Kalesi’ne hapsedilmiştir

(1271)176.

II. İzzeddin Keykavus, ölümüyle beraber arkasında altı oğul bırakmıştır.

Bunlardan en küçüğü İstanbul’da esaret altında kalmış ve Melik Konstantin adını

almıştır177. II. İzzeddin Keykavus’un bu evladı, İslam’dan haberdar olmayıp,

tamamen Hıristiyan olarak yetiştirilmiştir. II. İzzeddin Keykavus’un bundan başka

Mesud, Kılıçarslan, Siyavüş (Cimri), Ferâmurz, Geyumers adında beş oğlu daha

bulunmaktaydı.

II. İzzeddin Keykavus, son defa Anadolu’dan ayrılışının ardından bir daha

Anadolu Selçuklu tahtına geçememiş, hatta Kırım’a gidişinin ardından bir Bizans

saldırısı teşebbüsü hariç, böyle bir iddia da bulunmamıştır. Fakat soyundan gelenler

Anadolu Selçuklu tahtında hak iddia ettikleri gibi, bazıları bunda başarılı

olmuşlardır. Bunlardan ilki Siyavüş, 1277 yılında Kırım’dan gelip

Karamanoğulları’yla beraber Konya’ya girmiş ve tahtta hak iddia etmiştir. Bundan

başka yine Mesud, babası Sultan İzzeddin’in ölümünün ardından, 1280 yılında

Kırım’dan Sinop’a gelmiş ve uzun mücadeleler sonucu birincisi 1284–1296 yılları

arası ikincisi ise 1302–1310 yılları arası olmak üzere tahta çıkmıştır. Son olarak II.

İzzeddin’in oğullarından Ferâmurz’un oğlu Alâeddin Keykubad, Gazan Han

tarafından Anadolu’ya getirtilmiş ve 1298–1302 yılları arasında Anadolu Selçuklu

Devleti’nin sultanlığını yapmışlardır.

Sultan İzzeddin’le ilgili en önemli ve en ilginç iddialardan birisi ise, onun

Kırım’da yaşayan Gagavuzların atası olduğuna dair iddiadır178. Buna göre Sultan

176 İbn Şeddad, a.g.e., s. 22–23. 177 Osman Turan, a.g.e., s. 500. 178 Seyyid Lokman’ın yazdığı Oğuzname’yi esas alarak Gagauzların Anadolu Selçuklu

Sultanı II. İzzeddin Keykavus’u takip ederek, Bizans İmparatoru VIII. Mihael Paleologos’a sığınan Türkler olduğu tezi, ilk defa Bulgar tarihçisi Balasçev tarafından ileri sürülmüştür. Balasçev, teorisini Seyyid Lokman Oğuznamesi ile o devrin Bizans kaynakları üzerine kurmuştur. Balasçev’e göre Oğuzlar, Anadolu Selçuklu Türklerinin torunlarıdır ve “Gagauz” adı ”Keykavus”tan geldiğini kabul etmektedir. Çürkü, XIV. Ve XV. Yüzyılda Konya ve Karaman bölgesinden Balkanlara gelen bu Selçuklu Türkleri, kelime başındaki k-‘leri g- olarak telaffuz ediyorlardı.

Yazıcıoğlu Ali’nin Selçuknamesi’ni esas alan Wittek, Gagauzların Anadolu Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus’la birlikte Dobruca’ya yerleşen Selçuklu Türklerinin torunları olduklarını “Gagauz” adının da Balasçev’in ileri sürdüğü gibi “Keykavus”tan geldiğini kabul etmektedir.

Page 72: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

62

İzzeddin ve maiyeti Kırım’a gelmişler ve burada çoğalarak, Gagauzların ataları

olmuşlardır.

B- IV. Rükneddin Kılıçarslan’ın Müstakil Saltanatı (1262–

1266)

1- Rükneddin Kılıçarslan Dönemi İç İsyanlar

II. İzzeddin Keykavus, vergiyi ve borçları tahsil etmek üzere gelen Moğol

elçileri Taceddin Mutez ve Tükelek Bahşi’ye, kötü davranmış ve vergi tahsilâtına

kardeşi IV. Rükneddin Kılıç Arslan’dan başlamalarını söyleyerek elçileri geri

göndermişti. Bunun üzerine İlhanlı hükümdarı Hülagü’nün yanına dönmüş olan

elçiler, başlarından geçenleri ayrıntılı bir şekilde anlatmışlardır. Hülagü bunun

üzerine önce II. İzzeddin Keykavus’a onu cezalandıracağına dair bir yarlığ

göndermiş, daha sonra ise büyük bir Moğol ordusunu Anadolu’ya göndermiştir179.

Moğol ordusu Erzincan’a ulaştığında IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın veziri

Muineddin Pervane tarafından karşılanmıştır. Muineddin Pervane Moğol askerlerinin

ihtiyaçlarını karşılamış ve askerleriyle birlikte Moğol ordusuna intisab etmiştir.

Bunun ardından Moğol askerleri Aksaray’a kadar gelmişlerdir. Moğolların gelişinde

haberdar olan ve o sırada Ruzbeh Ovası’nda bulunan II. İzzeddin Keykavus, derhal

harekete geçerek Antalya’ya gelmiş ve oradan da kadırgalarla İstanbul’a kaçmıştır.

II. İzzeddin Keykavus’un ülkeyi terk etmesinin ardından Moğolların desteğini

kazanmış olan IV. Rükneddin Kılıç Arslan Konya’ya gelmiş ve tahta

çıkmıştır(1261)180.

Gagauzların Anadolu’dan geldikleri ve Selçuklu Türklerinden oldukları Osman Turan, Halil İnalcık, Kemal Karpat ve Faruk Sümer gibi ünlü Türk tarihçileri tarafından da kabul edilmektedir.

Gagauzların menşei hakkında bkz. Harun Güngör-Mustafa Argunşah, Gagauz Türkleri (Tarih-Dil-Folklor ve Halk Edebiyatı), Ankara 2002, s. 6-12., Harun Güngör-Mustafa Argunşah, Gagauzlar (Gagauz Türlerinin Etnik Yapısı, Nüfusu, Dili, Dini, Folkloru Hakkında Bir Araştırma), İstanbul 1998, s. 16-21.

179 Aksarayi, a.g.e., s. 50-51. 180 Ali Sevim-Yaşar Yücel, Türkiye Tarih (Fetih, Selçuklu ve Beylikler Dönemi), Ankara

1988, s. 182. Coşkun Alptekin, a.g.m., s. 324. Tamara Talbot Rice, a.g.e., s. 78–79. Sultan IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın Moğollar tarafından tahta geçirilmesinin ardından Moğollar Anadolu Selçukluları üzerinde tahakküm kurmuşlar ve bundan sonra istedikleri şehzadeyi iktidara getirdikleri gibi istedikleri devlet adamlarını da diledikleri mevkiye atamışlardır. Mikail Bayram, Anadolu Selçukluları’nda Devlet Yapısının Şekillenmesi, Cogito, S. 29, İstanbul 2001, s.70.

Page 73: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

63

IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın tahta çıkmasının ardından II. İzzeddin

Keykavus’un İstanbul’a götürmediği adamlarından Ali Bahadır ve Emir-i ahur

Uğurlu, asker toplamışlar ve Konya’yı kuşatmaya teşebbüs etmişlerdir. Buna karşılık

Muineddin Pervane önderliğindeki Selçuklu askerleri, Moğol askerlerinin de

yardımıyla Altunaba Kervansarayı yakınlarında onları yenilgiye uğratmışlardır.

Bunun üzerine Ali Bahadır ve Emir-i Ahur Uğurlu kaçarak uç bölgelerine

gitmişlerdir. Diğer yandan, II. İzzeddin Keykavus’un adamlarının tehlikesinin

farkına varan Pervane Muineddin, onlardan Müstevfi Sadr Necibeddin, Müşrif-i

Mülk Sadr Kıvameddin Erzincani, Kadıasker Sivrihisarlı Celaleddin, Seyfeddin Has

Kayıaba, Kerimeddin Alişir, Emir-i Silah Bedreddin Gühertaş ve Üstadü’d-dar

Emineddin Yakut gibi önemli devlet ve ilim adamlarını tutuklatıp, saraya getirtmiş

ve ardından öldürülmeleri için Alıncak Noyan’a göndermiştir. Alıncak Noyan da bu

önemli devlet ve ilim adamlarını öldürtmüştür181. Böylece ilerde II. İzzeddin

Keykavus’un tahtta hak iddia etmesi ihtimalinde onu destekleyebilecek olan önemli

şahsiyetler ortadan kaldırılmış oldu. Buna rağmen henüz Ali Bahadır ve Emir-i ahur

Uğurlu tehlikesi atlatılmamıştır. II. İzzeddin Keykavus’un bu iki adamı Ankara ve

Çankırı bölgesine giderek, burada karışıklıklar çıkarmışlardır. Muineddin Pervane,

bunların üzerine Fahreddin Arslandoğmuş göndermiştir. Fahreddin Arslandoğmuş

kumandasındaki ordu bu isyanı güçlükle bastırabilmiştir182.

Ali Bahadır isyanının hemen ardından Danişmendiye Vilayeti’nde183

Hurmaoğlu adında başka biri ayaklanmıştır. Hurmaoğlu’nun çıkardığı karışıklık

Kastomonu bölgesine kadar yayılmış ve Selçuklu ordusunu, bir süre meşgul etmiştir.

Yine II. İzzeddin Keykavus’un adamlarından Emir-i ahur Esed, Salime Kalesi’nde184

isyan etmiştir. Aksaray ve çevresini etkileyen Emir-i ahur Esed’in isyanı yaklaşık altı

ay kadar sürmüş ve Kırşehir sübaşısı Nureddin Caca tarafından bastırılmıştır. Yine

181 Alıncak Noyan, bu önemli devlet ve ilim adamlarını öldürmesinin ardından, geceleyin

rüyasında Alıncak Noyan’a gayb âleminden ağır sözler söylemişlerdir. Alıncak Noyan, uykusundan uyandıktan sonra maktüllerin kabirlerinde nur belirtileri görmüş ve tüm bunlara sebep olduğu için Pervane Muineddin’e, ağır hakaretler etmiştir. İbn Bibi, a.g.e., s. 164.

182 İbn Bibi, a.g.e., s. 164. Nejat Kaymaz, Pervane Muinüd-din Süleyman, Ankara 1970, s. 108.

183 Bugünkü Tokat ve çevresi. 184 Salime Kalesi, Aksaray’ın doğusunda Melendiz suyu üzerinde bir kaledir. Nejat Kaymaz,

a.g.e., s. 110.

Page 74: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

64

aynı sıralarda, daha önceden Pervane Muineddin’i, Yıldız Dağı eteklerinde yenilgiyi

uğratmış ve ölümle yüz yüze getirmiş olan Şah Melik isyan etmiştir. Vaktiyle II.

İzzeddin Keykavus’un eski ve sadık adamlarından olan Şah Melik, Sultanın

İstanbul’a kaçmasının ardından, Moğollara tabiiyetini bildirmiş ve hayatını kurtarıp,

IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın hizmetine girmiştir. Şah Melik zamanla IV.

Rükneddin Kılıç Arslan’ın hizmetinde yükselmiş ve onun emir-i alem’i185 olduğu

gibi Simre186 sübaşılığına atanmıştır. Şah Melik, Gedağze Kalesi’nde187 isyan etmiş

ve Şah Melik isyanını bastırmayı da bizzat Pervane Muineddin üzerine almıştır.

Pervane Muineddin bir süre Moğol askerleriyle desteklenmiş Selçuklu askerleriyle

Gedağz Kalesi’ni kuşatmış fakat kaleyi düşürmeye muvaffak olamamıştır. Kaleyi

alamayacağını anlayan Muineddin Pervane, bunun üzerine yeminle teminat vererek,

Şah Melik’i kaleden çıkartmış ve yanına getirtmiştir. Pervane Muineddin, Şah

Melik’in yanına gelmesinin ardından sözünü tutmayarak, onu Moğollara teslim etmiş

ve öldürtmüştür188.

IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın tahta çıktığı sene meydana gelen isyanlardan

bir diğeri de Denizli’deki uç Türkmenlerinin189 reisi Mehmet Bey isyanıdır. Mehmet

185 Emir-i alem, Sultanın Rayeti Devlet denilen bayrağını taşıyan ve onu muhafaza eden

sınıfın emiri olup, maiyetinde alemdarlar vardır. Bkz. İ. Hakkı Uzun Çarşılı, a.g.e., s. 35. 186 Simre, Amasya’da civarında bir yerdir. İbni Bibi, a.g.e., s. 164 dpn. 280. 187 Gedağz Kalesi, bugün Tokat’ın Artova ilçesine bağlı Gedağz köyündedir. Nejat Kaymaz,

a.g.e., s. 110. 188 Aksarayi, a.g.e., s. 56., Nejat Kaymaz, a.g.e., 08-110.

Arap tarihçisi Yûnînî, bu hususta İbn Şeddâd’dan verdiği naklen bilgide, Şah Melik’in bu isyanının başlangıçta Pervane ile onun arasında Moğolları şaşırtmak için planlı bir hareket olduğunu ve sonradan ciddileştiğini ifade eder. Yûnînî, bu isyanın Pervane Muineddin tarafından Hülagü’nün huzuruna çıkmamak için Şah Melik’e emir vererek çıkarttığını söyler. Zira Yûnînî’ye göre o sıralarda Hülagü, Berke’ye yenilmiş ve üzgündü. Bu yüzden de Pervane Muineddin bir cezaya uğrayacağı endişesiyle Hülagü’nün yanına gitmek istememiş ve Şah Melik’e düzmece bir isyan çıkartması söylemiştir. Bunu kabul eden Şah Melik, söz konusu kaleye gitmiş ve burada beraberindeki 2 bin askerle isyan çıkartmıştır. Ardından Pervane Muineddin isyanı bastırmak amacıyla kaleyi kuşatmıştır. Kale kuşatması sırasında her iki tarafın askerleri anlaşmadan haberdar olmadıkları için canla başla savaşmışlar ve iş ciddiye binmiştir. Bunun üzerine Pervane Muineddin, Şah Melik’e gizlice haber göndermiş ve teslim olmasını isteyerek, affedilmesi için İlhanlı nezdinde girişiminde bulunacağını vaat etmiştir. Bu sefer Şah Melik teslim etmeyi kabul etmemiştir. Bunun üzerine Pervane Muineddin, türlü vaatlerle Şah Melik’i ikna etmiş ve kaleden inmesi için ikna etmiştir. Şah Melik kaleden inice yaptığı işin ortaya çıkmasını istemeyen Pervane Muineddin, onu Moğollara teslim edip, öldürtmüştür (1262–1263 arası). Nejat Kaymaz, a.g.e., s. 110.

189 Anadolu Selçuklu Devleti’yle, Uç Türkmenleri arası genelde bozuktu. Bunun ise belli başlı sebepleri vardı. Bunlardan birincisi genellikle hayvancılıkla uğraşan Türkmenlerin ve devletin önemli miktarda vergi aldığı yerleşik halkın topraklarına zarar vermesiydi. İkinci bir nedende, devletin

Page 75: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

65

Bey, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın Selçuklu ülkesini ele geçirmesinin ardından, ona

bağlanmak istememiş ve itaatini doğrudan Hülagü’ye bildirmiştir. Hülagü Han da

Mehmet Bey’in itaatini kabul etmiş ve ona Denizli, Honas, Dalaman ve çevresinin

kendilerine tevcihatına dair bir sancak ve yarlığ göndermiştir. Hülagü Han ayrıca

Kuşalak adlı Şahneyi de 200 bin çadırlık bu Türkmen topluluğunun başına

göndermiştir. Mehmet Bey bir süre vergisini doğrudan Hülagü Han’a vererek,

bölgede özerkliğini sağlamıştır. H. 660 (M.1262) yılında ise Hülagü Han, Mehmet

Bey’in sadakatini sınamak amacıyla ordusuna katılmaya davet etmiştir. Mehmet Bey

ise bu durumdan kat’i vaziyette sakınmıştır. Bunun üzerine Hülagü bizzat IV.

Rükneddin Kılıç Arslan’a emir vererek, Mehmet Bey’i cezalandırmasını istemiştir.

Sultan Rükneddin Mehmet Bey üzerine, kendi askerleriyle beraber Moğol

kumandanlarının katıldığı bir sefer tertip edilmiştir. Pervane Muineddin’in

gayretleriyle Mehmet Bey üzerine yapılan bu sefer başarılı olmuş ve Dalaman

Çayı’na kadar uç bölgesi tekrar ülke topraklarına katılmıştır. Seferin başarılı olması

üzerine Pervane Muineddin IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ı alarak Konya’ya

dönmüştür. Moğolların kumandanı ise, askerlerini istirahat etmeleri için yaylaklara

göndermiştir. Tam bu sırada Ermenek taraflarında Karaman, Zeynü’l-Hac ve

Bunsuz190 komutasında 20 bin zırhlı Türkmen Sultan İzzeddin’in haklarını korumak

bahanesiyle ayaklanmış ve Konya taraflarına kadar etkili olmuşlardır. Hatta

Türkmenler, Konya’yı ele geçirmek bile istemişlerdir. Fakat o sırada, başkentte

bulunan saltanat ordusu, Muineddin Pervane, önderliğinde Gevele Kalesi191

Sünni Müslüman olmasına rağmen Türkmenlerin göçebe bir hayat yaşaması ve dolayısıyla Sünni Müslümanlığın gereklerini yerine getirememeleri ve heteradoks bir inanca sahip olmalarıydı. Son bir nedende Anadolu Selçuklu devlet adamlarının özellikle İranlı olanların Moğol yanlısı bir politika izlemeleri ve Moğollar sayesinde Türkmenler üzerinde baskı kurmalarıydı. Hatta bu İranlı devlet adamları yüzünden birçok yerde Türkmenler katliama tutulmuş ve uç bölgelerine göç etmek zorunda kalmışlardı. Saydığımız bu nedenler dolayısıyla, Türkmenler, devlete devamlı olarak karşı gelmişlerdir. Anadolu Selçuklu Devleti ise, askeri gücünü başlangıçtan itibaren Ahilere ve Türkmenlere dayandırması ve bunlardan Türkmenlerin kesin bir şekilde desteğini kaybetmesinin ardından hızlı bir şekilde zayıflamıştır. İlyas Kamalov, Moğol İstilası ve Anadolu Kültürüne Tesirleri, Türk Dünyası Araştırmaları, S. 140, Eylül-Ekim 2002, s. 169–170.

190 Bunsuz, bu ayaklanmadan önce, Türkmenlerin ve Mehmed Bey’in desteğini sağlamak amacıyla Pervane Muineddin tarafından, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın emir-i candarı yapılmıştır. Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, SAD, S. I, Ankara 1970, s. 51.

191 Son derece müstahkem olan ve Selçuklu devrinde genellikle bir hapishane olarak kullanılan Gevele Kalesi’nin, Konya’nın kuzeybatısında bulunan Kaballa adlı eski Bizans Kalesi ile aynı olduğu anlaşılmaktadır. Nejat Kaymaz, a.g.e., s. 97, dpn.. 8.

Page 76: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

66

düzlüğünde isyan eden Türkmenleri yenmiş ve bu isyanı bastırmıştır. Fakat bu isyan,

Karamanoğullarının ilk bağımsızlık hareketi olması açısından önemlidir192.

2- Sinop’un Yeniden Fethi

Moğollara karşı sadakatiyle vezirlik mevkisine kadar yükselen, II. İzzeddin

Keykavus’u ülkeden uzaklaştırıp, zayıf IV. Rükneddin Kılıç Arslan adına ülkeyi

yöneten Pervane Muineddin, merkezde ve eyaletlerde kendi düzenini kurup

yerleştirdikten sonra, Moğollara ve Sultana gördüğü hizmetlerin karşılığı olarak,

Anadolu’da, mülkiyet hakları tamamen kendine ait olan bir araziye sahip olmak

istemiştir. Pervane Muineddin, böylece kendisinin ve ailesinin geleceğini teminat

altına almak istemiştir.

19 Rebiü’l-ahir 663 (19 Haziran 1265) tarihinde Hülagü Han, Meraga’da

kışlıkta bulunduğu sırada ölmüş ve yerine büyük oğlu Abaka Han 3 Ramazan 663

tarihinde (Cuma- 19 Haziran 1265) İlhanlı tahtına geçmişti. Abaka Han’ın cülusunu

tebrik için çevre ve metbu devletlerin hükümdarları ve elçileri Tebriz’e gelerek,

Abaka Han’ı beraberinde getirdikleri hediyelerle kutlamışlardır. Kutlama için gelen

metbu devletlerin hükümdarların birisi de IV. Rükneddin Kılıç Arslan’dı. IV.

Rükneddin Kılıç Arslan, Pervane Muineddin’le Tebriz’e gelerek, yeni İlhanlı Hanını

tebrik etmiş ve armağanlarını sunduktan sonra, ülkesine geri dönmüştür. Pervane

Muineddin ise, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’la beraber Anadolu’ya dönmemiş ve bir

süre daha Tebriz’de kalmıştır. Pervane Muineddin, burada geçirdiği kısa süre

içerisinde Pervane Muineddin, Hülagü gibi, oğlunun da güvenini kazanmış ve Sultan

II. Gıyaseddin Keyhüsrev ve Sultan II. İzzeddin Keykavus zamanında elden çıkmış

olan toprakların geri alınması hususunda, bir yarlığ almayı başarabilmiştir. Bu yarlığ

1259 yılından beri Trabzon Rum İmparatorluğu’nun193 işgalinde bulunan

192 Aksarayi, a.g.e., s. 53-55. Nejat Kaymaz, a.g.e., s. 95-98. Osman Turan, a.g.e., s. 515-516.

Friedrich Karl Kienitz, “Osmanlılardan Önceki Anadolu Türklerinin Politik ve Kültür Bakımından Dünya tarihindeki Önemi”, (Çev: Mithat San), Belleten, S. 196, Ankara 1986, s. 287.

193 1204 yılında İstanbul’un Latinler tarafından işgali üzerine, Kommenos hanedanı Karadeniz bölgesine gelmişlerdir. Burada Gürcistan Kraliçesi Tamar, I. Andronikos’un torunu ve aynı zamanda kendi yeğeni olan Aleksios Kommenos’a asker vererek, Rioni Irmağı’ndan Sinop’a kadar uzanan kıyı şeridinde başkenti Trabzon olan bir imparatorluk kurmasına yardım etmiştir. Trabzon Rum İmparatorluğu kısa sürelide olsa Anadolu Selçukluları ve İlhanlılar’ın hâkimiyetine girmiş ve bunların metbusu olarak vergi vermiştir. I. Manuel (1238–1265) döneminde Trabzon önemli bir ticaret merkezi haline gelmiş ve devletin güçlenmesinde önemli rol oynamıştır. Devlet 1461 yılına kadar çevre devletlerle kurduğu akrabalık ilişkileri ve denge politikası sayesinde varlığını devam ettirmiştir.

Page 77: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

67

Karadeniz’in en işlek limanlarından olan Sinop’un Pervane Muineddin tarafından

geri alınmasına olanak sağlanmıştır194. Bilindiği gibi II. İzzeddin Keykavus ve IV.

Rükneddin Kılıç Arslan arasındaki çekişme sırasında Sinop, Trabzon Rumları

tarafından zapt edilmiştir. Bu amaçla Pervane Muineddin, Sinop’u tekrar ele

geçirmek ve kendi mülkiyetine kaydettirmek istemiştir.

Pervane, Sinop’un fethine dair izni ve yetkiyi Abaka Han’dan elde etmesinin

ardından Anadolu’ya dönmüş ve durumu usulen Sultana arz etmiştir. Daha sonra

fethe hazırlanmak maksadıyla iktası olan Tokat ve Niksar taraflarına gelmiş ve

Sinop’un muhasarası için hazırlıklara girişmiştir. Pervane Muineddin, Sinop’un fethi

için Danişmend İli ile Niksar, Samsun ve çevresinden yaklaşık 4 bin kadar süvari

toplamıştır. Pervane Muineddin, topladığı askerlerin teçhizatının tamamlanmasının

ardından, Sinop şehrine yürümüştür. Şehrin önüne gelindiğinde ise, Abaka Han’ın

verdiği yarlığ kale kumandanına gösterilmiş ve teslim olması istenmiştir. O sırada

şehrin valisi olan Gaydan, Trabzon Rum İmparatorluğu da İlhanlı’nın bir vassalı

olmasına rağmen bu yarlığı kabul etmemiş ve kaleyi de teslim etmemiştir. Bunun

üzerine Pervane Muineddin şehri karadan kuşatmaya başlamıştır. Deniz tarafından

tamamen açık olması ve buradan herhangi bir kuşatma olmaması sebebiyle de Sinop

şehrine Canik195’ten çok sayıda Frenk askeri yardım için gelmiş ve şehri savunan

muhafız kuvvetlerini takviye etmiştir. Gelen bu takviyenin ardından kuşatmanın

süresi uzamış ve her iki taraftan da çok sayıda insan ölmüştür196.

1461’e gelindiğinde David Kommenos’un vergi ödememesi ve Avrupalı Devletlerle ittifak kurma çabalarına girmesi yüzünden Osmanlı Devleti’nce Trabzon Rum İmparatorluğu toprakları fethedilmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Marie Felicite Brosset, Gürcistan Tarihi (Eski Çağlardan 1212 Yılına Kadar), Ankara 2003, s. 412. M. V. Levçenko, a.g.e., s. 236–238. Donald M. Nicol, Bizans’ın Son Yüzyılları (1261–1453), (Çev: Bilge Umar), İstanbul 1999, s. 11. Georg Ostrogorsky, a.g.e., s. 390-393. Vasiliev, History of the Byzantine Empire 324-1453, Madison 1952, s. 506-579.

Ekonomisi, ticaret üzerine kurulu olan Trabzon Rum İmparatorluğu, zenginlik kaynaklarını gümüş, demir, şap, kumaş ve siyah şarap gibi yerel ürünlerinin ihracına ve Batı İran’a yapılan transit ticaretten alınan vergilere dayandırmıştır.

194 Anonim Selçukname’ye göre, Trabzon Rum İmparatorluğu Sinop’u aldığında, Pervane Muineddin, asker göndermiş ve bir hafta da Trabzon Rumları’na ait 12 kaleyi ele geçirmiştir. Fakat, kaleler yerleşmeye ve elde tutmaya elverişli olmadığı için yıkılması daha uygun görülmüştür. Bu seferle, Sinop geri alınamamasına rağmen, Trabzon Rum İmparatorluğu’nu haraca bağlamakla yetinilmiştir. Anonim, Selçukname, s. 36.

195 Bugünkü Samsun. 196 Aksarayi, a.g.e., s. 63. İbn Bibi, a.g.e., s. 164. Nejat Kaymaz, a.g.e., s. 112-113.

Page 78: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

68

Pervane Muineddin, Sinop’un sadece karadan kuşatılıp alınamayacağının

anlamasının ardından, kuşatmanın bir bölümünü denize kaydırmaya karar vermiştir.

Bu amaçla bin kadar iyi donanımlı silahşoru, beraberinde mancınıklarla gemilere

bindirmiş ve kalenin asıl giriş kapısının bulunduğu liman kısmındaki sahile sevk

etmiştir. Bu sevk sırasında gemisi alabora olmuş olan Tacü’d-din Kılıç adlı bir

kumandan sahile çıkmayı başarmış ve ardından kalenin giriş kapısından girerek şehri

fethetmeyi başarabilmiştir. Şehrin alınmasının ardından Pervane Muineddin, Tacü’d-

din Kılıç’ın başarısının üzerine oturmuş ve Abaka Han’a, Sultan Rükneddin ve

başkalarına gönderilen fetihnamelerde fethin kendisi tarafından yapıldığını

söylemiştir197.

Pervane, Sinop’a girmesinin ardından, daha önceden kiliseye çevrilen Câmi-i

Kebîr’i tekrar cami haline getirtmiş ve şehrin fethini kutlamak maksadıyla yanına bir

medrese inşa ettirmeğe başlamıştır. Ayrıca caminin giriş kapısının üzerine konan

kitabeye de kendi adından başka, sultanın dahi adını yazdırmayarak, şehrin fethinin

kendi çabaları sonucu olduğunu belirtmiştir.

Pervane Muineddin, Sinop’un fethini, etrafa müjdelerken bir yandan da IV.

Rükneddin Kılıç Arslan’dan Sinop vilayetinin temlikinin kendisine verilmesini

istemiştir. IV. Rükneddin Kılıç Arslan, geliri çok fazla olan Sinop şehrini

bağışlamakta zorlansa da bu şehrin kendisine verilmesini Abaka Han nezdinde

halletmiş gözüken ve Sinop’un fethi öncesinde bunu sultana usulen bildiren Pervane

Muineddin’e, şehri bağışlamak zorunda kalmıştır. Sultan Rükneddin, Sinop’un

fethinin ardından Pervane Muineddin’i huzuruna çağırmış fakat Muineddin Pervane,

Fahreddin Ali’den gelen ve içeriği muhtemelen kedi can güvenliğiyle ilgili olan

mektup nedeniyle gitmemiştir.

Sinop şehrinin temlikini üzerine alan Pervane Muineddin oğlu Mehmed’i naib

olarak Sinop şehrinin yöneticiliğine atamıştır. 2 Ağustos 1277’de Pervane

Muineddin’in İlhanlı hükümdarı Abaka Han tarafından öldürtülmesinin ardından

197 Nejat Kaymaz, a.g.e., s. 112-113. İbni Bibi bize kuşatmanın iki yıl sürdüğünü söylese de bu biraz abartılıdır. Zira, Abaka Han 1265 yılı ortalarında cülus etmiş, Pervane bu tarihlerde Tebriz’den dönmüş ve sefer hazırlıklarına başlamıştır. Aşağıda göreceğimiz gibi fethi müteakip 22 Cemaziyelahir 644’da (04–11–1266) IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın katli vuku bulmuştur. Buna göre şehrin düşmesi en fazla bir yıllık bir süre içerisinde gerçekleşmiştir. Buna göre de şehrin düşmesi 1266 yılının baharına ya da yaz başlangıcına gelse gerektir. İbn Bibi, a.g.e., s. 165. Nejat Kaymaz, a.g.e., s. 113

Page 79: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

69

Mehmed Bey, istiklalini ilan etmiş ve Pervaneoğulları Beyliği’ni kurmuştur. Mesud

Bey zamanında beyliğin toprakları biraz daha genişlemiş, Samsun ve Bafra’yı da

içine almıştır. Pervaneoğulları 1322 yılına kadar devam etmiştir. Bu tarihten sonra

Pervaneoğulları’nın beyi Gazi Çelebi’nin erkek evladı olmadığı için, Candaroğlu

Süleyman Paşa’ya beyliği vasiyet etmiştir198.

3- Rükneddin Kılıç Arslan’ın Öldürülmesi

Pervane Muineddin, II. İzzeddin Keykavus’u Anadolu’dan uzaklaştırmış ve

ardından zayıf Sultan Rükneddin’in adına ülkeyi yönetmeye başlamıştı. Pervane, kısa

süre içerisinde merkezde ve eyaletlerde devlet adamları arasında gerekli temizliği

yapmış ve istediği düzeni kurmuştu. Pervane Muineddin’in bu şekilde ülke üzerinde

tahakküm kurması, başlarda IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ı rahatsız etmiş, daha sonra

Pervane ile aralarında gizli bir gerginlik oluşmasına neden olmuştur. İbni Bibi’nin

anlattığına göre, IV. Rükneddin Kılıç Arslan ile Pervane Muineddin arasındaki ilk

gerginlik Hatîr-oğlu Şerefü’d-Din Mesud’un199 Niğde serleşkerliğine200 tayin

edilmesiyle başlamış, ardından Pervane Muineddin’in Sinop’u kendine temlik

etmesiyle son haddine ulaşmıştır. Aksarayi’ye göre ise IV. Rükneddin Kılıç

Arslan’ın ve Pervane Muineddin’in arası Sinop’un muhasarası sırasında Sultan

Rükneddin tarafından hakarete uğramış olan Taceddin Mutez ve etrafına

toplananların sözleriyle açılmış ve bundan sonra Pervane Muineddin, sultana karşı

198 Erdoğan Merçil, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, Ankara 1997, s. 312–313. İ. Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Ankara 1988, s. 148–149.

199 Aslen Zencanlı (Hazar Denizinin güneybatısında, Hemedan’ın kuzeyi ve Kazvin’in kuzeybatısında, Güney Azerbaycan toprakları içinde bir şehirdir) olan Hatîr-oğlu Şerefü’d-Din Moğolların Harezm ülkesini işgalleri sırasında ailesiyle beraber kaçarak Konya’ya gelmiştir. Pervane Muineddin ile arasının iyi olması nedeniyle beglerbegi makamına kadar yükselmiştir. Fakat daha sonra Pervane Muineddin ile arası açılmış ve o da Sultan Baypars’la anlaşarak 1276 Haziran’da Kayseri’de isyan etmiştir. Yine aynı yıl isyanı Moğollar tarafından bastırılmış ve yakalanarak öldürülmüştür. Ayrıntılı bilgi için bkz. Melek Göksu, Şerefeddin Hatiroğlu ve Moğollara Karşı İsyanı, Yüksek Lisans Tezi, Konya 2000, s. 21–62.

200 Selçuklu idari biriminde en yüksek görevli “melik”, “sahib” gibi adlar taşımasına rağmen, Farsçası ile “serleşker” yani subaşı idi. Bu arada “vilayet” adı taşımasına rağmen, Kubadabad gibi, idari birim yöneticilerinin de “subaşı” unvanı taşımaları dikkati çekmektedir..

Subaşı unvanı bütün yaygınlığına rağmen, Moğol idaresi döneminde etkinliğini giderek kaybetmiştir. Herhalde idari bakımdan daha geniş alanlar söz konusu edilmekte, bir kişiye (mesela Muineddin Pervane’ye) birkaç yerin subaşılığı verilebilmektedir. Diğer tarafdan XIII. Yy. sonlarına yaklaştıkça serleşkeri zikredilmemektedir. Bunun da olağan sayılması gerekmektedir. Zira subaşıların asıl özelliği askeri olduğundan, ülkenin iç ve dış askeri güvenliğini İlhanlılar sağladıktan sonra, bu unvana gerek yoktu. Tuncer Baykara, “Türkiye Selçuklularında İdari Birim”, VD, S. XIX, Ankara 1985, s. 54.

Page 80: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

70

tavır almıştır201. Pervane Muineddin bunun ardından Abaka Han’a, IV. Rükneddin

Kılıç Arslan’ı Sultan Baypars’la işbirliği yapmakla suçlayan bir mektup

göndermiştir202.

Pervane Muineddin’in yanında münşi(kâtip) olarak görev yapan Hatîr-oğlu

Şerefü’d-Din Mesud, daha II. İzzeddin Keykavus’un ülkesi ele geçirilmeden önce

Pervane Muineddin’den Niğde sübaşılığı’nın kendine verilmesi hususunda söz

almıştı. Hatta, o, bu söz üzerine II. İzzeddin Keykavus’u ülkeden uzaklaştırmak

üzere faaliyetlere girişmiş, bu amaçla da Sultan İzzeddin’i İlhanlı hükümdarına

birkaç kez şikayet etmiştir. Neticede II. İzzeddin Keykavus ülkesini terke mecbur

kalmış ve Bizans’a gitmiştir. II. İzzeddin Keykavus’un gidişiyle Hatîr-oğlu Şerefü’d-

Din Mesud istediğine yani Niğde’nin idaresine ve gelirine sahip olmuş, bu sayede de

servete, şöhrete ve kudrete sahip olmuştur. Fakat Hatîr-oğlu Şerefü’d-Din bu durum

karşısında gurura kapılmış ve serkeşçe hareketlere girişmiştir. II. İzzeddin Keykavus,

Niğde halkından gelen şikâyetler üzerine birkaç kez ferman çıkartarak, Hatîr-oğlu

Şerefü’d-Din’i davranışları konusunda uyarmıştır. Fakat bu fermanlar arkasında

Pervane Muineddin gibi bir güç bulunan Hatîr-oğlu Şerefü’d-Din üzerinde hiçbir etki

göstermemiş ve bildiği gibi davranmasına devam etmesine neden olmuştur.

Arkasında Pervane Muineddin olduğu için Hatîr-oğlu Şerefü’d-Din’e direk müdahale

etmekten çekinen IV. Rükneddin Kılıç Arslan, en azından diliyle müdahale etmek

istemiş ve bu amaçla da bir gece sarayında Pervane’nin adamları ve Hatîr-oğlu

Şerefü’d-Din’in dostları olan nedimleriyle otururken “Niğde vilayetini Şeref’ten alıp

şefkatli olmaya, adalet yaymaya, vefakârlık gösterip halka iyi davranmaya yatkın

olan bir başkasına vermek gerekir” demiştir. Başka bir konuşmasında da IV.

Rükneddin Kılıç Arslan, Pervane Muineddin’e Sinop’un mülkiyetini vermekteki

pişmanlığını belirtmiş ve “ Her zaman bir padişah hizmetçisi, bir şehri bağış olarak

ister. Pervane’nin adamları ve taraftarları, atalarımızdan miras kalmış olan

ülkemize göz dikmişler, baskı kurarak bizi küçük görmeye başlamışlar, her gün bir

miktar hak ve yetkilerimizi budayıp, onları yok etmeye çalışmışlar ve bütün

adamlarımızı ülke yönetiminden uzaklaştırma gayreti içine girmişlerdir. Eğer böyle

giderse, gelecek yıl bizim artık ülkenin yönetiminde saltanat açısından hiçbir

201 Aksarayi, a.g.e., s. 62-63. 202 Nejat Kaymaz, a.g.e., s. 118.

Page 81: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

71

hükmümüz kalmayacaktır. Yapılacak iş, (İlhan’ın) yanına gidip işin asılın, zalimlerin

her yeri tutmasından dolayı gelirimizin azaldığını ona arz etmektir. O durumda eğer

o bize, ecdad mülkünden bir hisse vermese bile hiç olmazsa, bizim için daha iyi

olacak olan (İlhan’ın) kullarının ülkemize sahip olmasını sağlarız. Cihan

padişahının ülkesinden bir ülke oluruz ve verginin çokluğundan başka bir tarafa

gitme tasasına gitme tasasına düşmeyiz” demiştir. IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın bu

konuşmalarından haberdar olan Pervane Muineddin ve Hatîr-oğlu Şerefü’d-Din,

Tokat’ta, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ı ortadan kaldırmak için plan yapmışlar ve bu

iş için Moğolları kullanmaya karar vermişlerdir. Bu arada Abaka Han’dan Pervane

Muineddin’in Sinop’un alınmasının ardından yazdığı mektuba cevap gelmiş ve IV.

Rükneddin Kılıç Arslan’ın Moğol yargucuları ve emirleri önünde sorgulanması ve

suçu kanıtlandığı takdirde de istediğini yapması hususunda yarlığ gelmiştir. Bunun

üzerine Pervane Muineddin, Anadolu’daki Moğol devlet erkânını elde etmek için çok

miktarda hediye hazırlamış ve Hatîr-oğlu Şerefü’d-Din’le beraber Kırşehir’deki

yaylağa göndermiştir. Bu sırada Anadolu’da tümen beyi olarak Nabçi Noyan

bulunmaktaydı. Bundan başka Baynal Yargucu, Kerey, Abaktay, Toga-Timur gibi

başka beyler de vardı. Hatîr-oğlu Şerefü’d-Din’in Moğol emirlerine hediyeleri

sunmasının ardından gerekli havanın hazırlandığına inanan Pervane Muineddin

yanında Abaka Han’ın yarlığı olduğu halde Nabçi Noyan’ın yanına gelmiştir.

Pervane Muineddin, Nabçi Noyan’a “Sultan Suriyelilerle işbirliği yapıp, isyana

kalkışmak istediyse de ona ben engel oldum. Onun için bizi ortadan kaldırmayı

düşünmektedir. O, beni öldürüp işimi bitirdikten sonra hiç şüphesiz sizin varlığınızı

ortadan kaldırmak için adam toplayacaktır. Zaten Rum askerleri her yanda

karıncalar gibi coşup taşmaktadır. Eğer onun düşüncesi kuvveden fiile çıkmadan ve

o, çok sayıda asker toplamadan önlem alınmazsa, iş çığırından çıkar.” diyerek,

önlem alınması gerektiğini ileri sürmüştür. Bu hususta Pervane Muineddin ilk önce

yakın dostu olan Nabçi Noyan’ı ikna etmiş ve onun vasıtasıyla da diğer Moğol

emirlerini ikna etmiştir. Bunu üzerine hep beraber Aksaray’a gitmeye ve IV.

Rükneddin Kılıç Arslan’ı oraya çağırmaya karara verilmiştir. Moğol emirleri kendi

askerleriyle yola çıkmışlar, Pervane Muineddin’de yanında Hatîr-oğlu Şerefü’d-Din,

Cacaoğlu Nureddin ve bunlara bağlı Danişmendiye, Niğde ve Kırşehir iktalarına

bağlı askerlerle birlikte Aksaray’a doğru yola çıkmış ve yolda Moğol askerlerine

Page 82: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

72

katılmışlardır. Bu arada, Konya’ya ardı ardına elçiler yollanmış ve Sultanın Abaka

Han tarafından gönderilmiş olan mühim bir yarlığ hakkında görüşmek üzere acele

olarak, Aksaray’a gelmesi istenmiştir. Bunun üzerine IV. Rükneddin Kılıç Arslan

maiyetindekilerin uyarısına rağmen veziri Fahreddin Ali’ye inanarak Aksaray’a

Moğollardan önce gelmiş, Moğol emirlerinin geldiğini haber almasının ardından

onları karşılamak üzere Kırşehir yoluna doğru onları karşılamaya çıkmıştır. Sultanın

onları karşılamak üzere beklediğini öğrenen Pervane Muineddin kafileden ayrılmış

ve onlardan önce Sultanın yanına varmıştır. Pervane Muineddin IV. Rükneddin Kılıç

Arslan’ın yanına vardığında, ona, hakaret varan tehdit dolu sözler söylemiştir. IV.

Rükneddin Kılıç Arslan, Pervane Muineddin’in küstahça davranışına ses

çıkaramamış sadece “Ağabey(ici), sarhoş musun veya uyuşturucu(haşiş) mu aldın?”

Diye sormuştur. Bunun üzerine Pervane Muineddin “Evet! Beni senin uygunsuz

davranışın sarhoş edip uyuşturdu. Seni Borgulu Kalesi’nden ben çıkarttım. Senin

saltanatının düzeni, benim tedbirimle yoluna girdi. İlahi takdir sebebiyle benim

hizmetimin hakkını tam olarak tanımadın.” demiştir. Bu bilgileri veren Aksarayi

Sultanın olayın akabinde Nabçi Noyan ile görüştüğünü ve aynı gün yanında

Fahreddin Ali olduğu halde Aksaray’a döndüğünü, buna karşılık Pervane ve Moğol

kumandan ve askerlerinin şehrin batısına geçerek Kulkul suyu etrafında ordugâh

kurduklarını söylemektedir. İbni Bibi ise, bu ilk karşılaşma hakkında daha ayrıntılı

bilgi verir. Buna göre, Moğollar, Aksaray’a geldiklerinde Taceddin Mutez tarafından

bir ziyafet verilmiş ve bu ziyafete Sultan da katılmıştır. Bu ziyafet sırasında Moğollar

Sultanı, Pervane Muineddin’i öldürmek istediği gerekçesiyle sıkıştırmışlar, ona,

Pervane’yi öldürmesi için teşvik edenlerin isimlerini sormuşlar ve ertesi güne kadar

müddet vererek bırakmışlardır203.

Hadisenin bundan sonrası için en ayrıntılı bilgiyi, İbni Bibi’de bulmaktayız.

Çünkü Aksarayi, emrinde olduğu Hatîr-oğlu Şerefü’d-Din’in olaylardaki kötü

rolünden dolayı, buraları kısa geçmiş veya atlamıştır. İbni Bibi’ye göre IV.

Rükneddin Kılıç Arslan geceyi Aksaray’da geçirmiş ve ertesi gün ziyafet sırası

kendisinde olduğu için erkenden yola çıkıp, Moğol emirlerinin yanına gelmiştir.

Zamanın âdeti olarak, Sultan ve Moğol askerleri ava çıkmışlardır. Av sırasında

203 Aksarayi, a.g.e., s. 62-65. İbn Bibi, a.g.e., s. 165-168. Nejat Kaymaz, a.g.e., s. 114-120.

Page 83: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

73

Moğol askerleri, Sultanın etrafında silahlı olarak dolaşmışlar ve onu devamlı olarak

göz hapsinde tutmuşlardır. Avdan sonra IV. Rükneddin Kılıç Arslan çadırına gelmiş

ve yemek için Moğol emirlerini davet etmiştir. Yemek sırasında kalabalığın ve

sıcağın tesiriyle sıkılan IV. Rükneddin Kılıç Arslan üzerindeki yeleğini (nimçe)

çıkartarak camedarına 204 vermiştir. Bu sırada Moğol emirlerinin gözü Sultanın

kemerindeki çok değerli hançerlere ilişmiş ve bakmak için istemişlerdir. Ardından

Moğol emirleri ellerindeki hançerlerle Sultanı sıkıştırarak Pervane Muineddin’i

öldürmek isteyenlerin adlarını tekrar istemişlerdir. IV. Rükneddin Kılıç Arslan özür

dileyerek, böyle bir isim olmadığını söylemiştir. Yine İbni Bibi’nin naklettiğine göre,

bu sırada çıkan itiş kakışma sırasında sultanın kadehine zehir boşaltmışlardır.

Kimilerine göre zehri boşaltan Pervane Muineddin’in bizzat kendisidir. IV.

Rükneddin Kılıç Arslan, zehirli şarabı içmesinin ardından mizacında değişme gelmiş

ve ardından otağdan dışarı çıkmış ve atına binerek şehrin yolunu tutmuştur. Sultan

yoldayken hizmetçileri arkadan yetişerek, geri dönmesi için onu ikna etmişlerdir. IV.

Rükneddin Kılıç Arslan otağdayken Nabçi Noyan ve Pervane otağın dışına çıkmış,

geride Hatîr-oğlu Şerefü’d-Din ve birkaç Moğol askeri kalmıştır. Bunlar önce çadırın

kapısını sökmüşler ve ardından zehir dolayısıyla zayıf düşmüş olan sultanı

tekmeleyerek dövmüşlerdir. Sonunda sultanı yayın kirişiyle boğarak, canını

almışlardır205. Akasarayi ise Sultanın ölümünü biraz daha değişik anlatmaktadır. Ona

göre IV. Rükneddin Kılıç Arslan zehirli şarabı içtikten sonra zehirlendiğinin farkına

varmış ve otağdan dışarı çıkarak midesindeki zehri çıkarmak maksadıyla kusmaya

çalışmıştır. Fakat Moğollar, buna izin vermemiş ve onu alıp otağa sokmuşlardır.

Ardından IV. Rükneddin Kılıç Arslan zehrin etkisiyle bir süre sonra hayatını

kaybetmiştir (22 Cemaziyelahir 644–31.03.1266)206. Bir başka yazar olan Gregory

Abû’l Farac, Sultanın otağda kementle boğulduğunu yazar207. Dönemle ilgili

tasavvufi bir kaynak olarak önemli bir yer teşkil eden Ariflerin Menkıbeleri’nde,

Ahmed Eflaki de IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın ölümünü tasavvufa dayandırarak

204 Camedar, elbiselerini muhafaza etmekle vazifeli saray görevlisidir.. Özden Süslü,

Tasvirlere Göre Anadolu Selçuklu Kıyafetleri, Ankara 1989, s. 2.Kemal Göde, Türk-İslam Kültür ve Medeniyeti Tarihi, Isparta 1997, s. 124.

205 İbn Bibi, a.g.e., s. 168-169. 206 Aksarayi, a.g.e., s. 65. 207 Gregory Abû’l Farac, a.g.e., s. 587.

Page 84: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

74

anlatır. Ona göre Sultan, Aksaray’a Moğolların yanına gitmeden önce Mevlana’ya,

gidip gitmemesi hususunda fikrini sormuş Mevlana da gitmemesini söylemiştir.

Fakat ardı ardına gelen elçiler neticesinde Sultan gitmeye mecbur kalmış ve

gittiğinde de boynuna yayın kirişi geçirilip boğdurulmuştur. Sultan Rükneddin

boğdurulduğu sırada Mevlana diye bağırmıştır. Bu sırada ise Mevlana ise, zurna ve

beşaret getirtip kulağının dibinde çaldırtmıştır. Sebebini sorduklarında IV.

Rükneddin Kılıç Arslan’ın ölürken adını söylediğini ve duymamak için bu yola

başvurduğunu söylemiştir208

Sabah olunca IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın fazla şarap içmekten hasta

olduğu, ilan edilmiş ve onu taşımak için bir mahfe yaptırılmıştır. Ardından Sultanı

taşıyan mahfe Konya’ya doğru yola çıkmıştır. IV. Rükneddin Kılıç Arslan, bu

şekilde ayın 26’sında Konya’ya getirilmesinin ardından Sultanlar Türbesi’ne209

getirilerek, gömülmüştür210. Yirmi sekiz yaşında ölen IV. Rükneddin Kılıç Arslan,

ardında henüz bebeklik çağında bir erkek evladı bırakmıştı. Gıyaseddin Keyhüsrev

adını taşıyan bu bebek, İbni Bibi’ye göre iki buçuk Aksarayi göre altı, Ebu’l Farac’a

göre ise dört211 yaşındaydı. IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın küçük yaştaki bu çocuğu,

Pervane Muineddin ve Fahreddin Ali’nin çabalarıyla tahta çıkarılmış ve kendisini

tahta çıkaranların gölgesinde hükümdarlık yapmıştır.

208 Ahmed Eflaki, a.g.e., s. 324-325. 209 Sultanlan Türbesi, Konya’da Alâeddin Tepesi’nin kuzeyinde ve Alâeddin Camisi’nin

kuzey yönüne bitişik olan bir türbedir. Selçuklu Sultanları için, Sultan II. Kılıçarslan tarafından yaptırılmıştır.

210 Anonim, Selçukname, s. 36. 211 Gregory Abû’l Farac, a.g.e., s. 587.

Page 85: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

75

V. BÖLÜM

ÜÇ KARDEŞ DEVRİ KOMŞU ÜLKELERLE İLİŞKİLER,

DEMOGRAFİK YAPI, EKONOMİ ve MİMARİ

A- Üç Kardeş Dönemi Koşu Ülkelerle İlişkiler

Anadolu Selçuklularında üç kardeş döneminde, içerisinde yaşadığı taht

kavgaları ve Moğol istilası nedeniyle, komşu devletlerle ilgilenememiş, kurduğu

ilişkiler ise kesintili olmuştur. Anadolu Selçuklularının doğusundaki Ermenilerin,

Gürcülerin ve kuzeydeki Trabzon Rum İmparatorluğu’nun Moğol istilası altında

bulunmaları, bu devletlerle olan ilişkileri durma noktasına getirmiş, olan ilişkilerde

Sinop’un alınmasındaki gibi Moğolların izniyle olmuştur. Moğollar, Anadolu’daki

hâkimiyetleri süresince, buradaki devletlerin anlaşmazlıklarını kendi menfaatleri

doğrultusunda görmediğinden, herhangi bir büyük çatışmaya izin vermemiş, çıkan

ufak çaplı çatışmaları da büyümeden önlemiştir. Anadolu Selçukluların Anadolu’nun

doğusundaki ve kuzeyindeki politikası, Moğol tahakkümü altında belirlenirken,

batıdaki ve güneydeki politikası ise Moğol tahakkümünü engellemek gayesiyle

oluşmuştur. Özellikle güneydeki Memluklularla olan ilişkiler, Moğol istilasına karşı

destek ve çözüm bulma gayretleri içinde olmuştur. Müslüman olan Memluklular,

putperest Moğollara(İlhanlılar) karşı Altınorda hükümdarı Berke Han’ın yardım

isteklerine cevap vermişler, fakat bu yardımı gerçekleştirecek vakti bulamamışlardır.

Batıdaki Bizans Devleti ise, topraklarını tekrar ihya etme çabasına girmiş ve

Moğollarla arasını bozmama yani denge politikası nedeniyle, Anadolu

Selçukluları’yla ilişkilerini güncel konjonktüre göre belirlemiş, II. İzzeddin

Keykavus’un İstanbul’a gelmesi ve yardım istemesi olayında olduğu gibi, sözde

farklı icraatta farklı davranmışlardır.

1- Moğollarla İlişkiler

Anadolu Selçukluları, Moğol kumandanlarından Baycu Noyan’la yaptıkları

Kösedağ Savaşı’nda ağır bir yenilgi almışlardır. Anadolu Selçukluları, aldıkları bu

ağır mağlubiyetin ardından, vezir Mühezzibüddin Ali’nin çabalarıyla Baycu

Noyan’la anlaşma yapmış ve Moğolların vassalı olmayı kabul etmişlerdir(1244).

Page 86: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

76

Ertesi yıl ise Baycu Noyan’ın bitmek bilmeyen isteklerinden ve baskılarından bıkan

II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Sahib Şemseddin’i, Altınorda hükümdarı Batu Han’a

göndermiş ve metbu olma isteğini bildirmiştir. Batu Han’ın bunu kabul etmesi

üzerine, Anadolu Selçukluları Altınorda Devletine tâbi bir devlet haline gelmiştir.

Moğollarla imzalanan antlaşmadan bir yıl sonra, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölmesi

üzerine tahta oğlu II. İzzeddin Keykavus çıkmıştır. II. İzzeddin Keykavus’un tahta

geçmesinin ardından Moğollar, Göyük Han’ın tahta geçişini kutlamak amacıyla II.

İzzeddin Keykavus’u başkent Karakurum’a davet etmişlerdir. II. İzzeddin Keykavus,

bu ağır tabiiyet izharı nedeniyle gitmek istememiş, yerine kardeşi Melik Rükneddin’i

göndermiştir. Melik Rükneddin, yaklaşık üç yıl kadar süren bu yolculuğunda Moğol

hükümdarı Göyük Han’dan, Anadolu Selçukluları’nın hükümdarlığına dair bir yarlığ

alabilmeyi başarabilmiş ve Anadolu’ya dönmüştür212.

Anadolu’ya dönen Melik Rükneddin, vezir Sahib Şemseddin’i ortadan

kaldırmasının ardından, kardeşine gönderdiği haberciler vasıtasıyla Göyük Han’ın

yarlığını bildirmiş ve tahtı kendisine devretmesini istemiştir. Haliyle bu durumu

kabullenmeyen II. İzzeddin Keykavus, kardeşi IV. Rükneddin Kılıç Arslan’la

savaşmayı seçmiştir. İki taraf arasında Sultan Kervansarayı yakınında yapılan savaşı,

II. İzzeddin Keykavus kazanmış, buna rağmen Celaleddin Karatay’ın çabalarıyla,

hem Selçuklu tahtının şerefini korumak hem de Moğolları tatmin etmek maksadıyla

üç kardeş aynı anda tahta çıkarılmıştır213.

1253 yılında Moğolistan’da toplanan kurultayda, Cengiz İmparatorluğu tekrar

şehzadeler arasında paylaştırılmıştır. Bu paylaşıma göre Ceyhun Nehri’nden Mısır’a

kadar İran, Azerbaycan, Anadolu, Suriye ve Mısır’ı içeren topraklar Mengü Kaan’ın

en küçük oğlu Hülagü’ye verilmiştir. Hülagü, kendisine verilen bu topraklara

ulaşabilmek için alelacele 1253 baharında harekete geçmiş ise de, ancak 1255 yılında

İran topraklarına ulaşabilmiştir. Hülagü’nün yolculuğunun bu kadar uzun sürmesinin

nedenini kaynaklar Batu Han’ın Hülagü’nün gelmesini istememesine bağlarlar.

212 İbn Bibi, a.g.e., s. 117. 213 İbrahim Artuk, “II. Keyhüsrev’in Üç Oğlu Adına Kesilen Sikkeler”, Malazgirt Armağanı,

Ankara 1972, s. 283.

Page 87: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

77

Nitekim Hülagü, ancak Batu Han’ın ölümünden sonra Ceyhun nehrini geçebilmiştir 214.

Hülagü, Ceyhun Nehri’ni geçmesinin ardından kendisine Mugan’ı kışlak

olarak seçmiş ve burada bulunan Baycu Noyan’a bölgeyi boşaltmasını söylemiştir.

Baycu Noyan, Hülagü’nün bu emri üzerine kışlak bulma amacıyla Anadolu’ya

yönelmiştir. Baycu Noyan’ın Anadolu’ya yönelişini tehdit olarak algılayan, II.

İzzeddin Keykavus, asker toplayarak Baycu Noyan’ın karşısına çıkmıştır. II.

İzzeddin Keykavus, önemli bir devlet adamı olan Fahreddin Arslandoğmuş’un

kendisin, terk etmesi sebebiyle ağır bir yenilgiye uğramış ve İznik Rum İmparatoru

Laskaris’in yanına kaçmıştır. II. İzzeddin Keykavus’un kaçması üzerine Baycu

Noyan, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın Anadolu Selçuklu tahtına çıkmasını

onaylamıştır (16 Safer 655–4 Mart 1257).

IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın tahta çıkmasını sağlayan Baycu Noyan, İlhanlı

hükümdarı Hülagü’nün Bağdat Seferi için kendisini Mugan’a çağırması üzerine,

Anadolu’dan ayrılmıştır. Bunu fırsat bilen II. İzzeddin Keykavus, Laskaris’in

yanından beraberinde 3 bin Frank askeriyle dönmüş ve Rebiü’l-ahir 655’de (3 Mayıs

1257) Selçuklu tahtını tekrar ele geçirmiştir. IV. Rükneddin Kılıç Arslan, kardeşinin

Konya’yı ele geçirmesi üzerine Hülagü’nün yanına Tebriz’e gitmiş ve destek

aramıştır. Hülagü, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’a 10 bin asker vermiş ve Anadolu’ya

göndermiştir. İki kardeş arasında savaşın muhakkak olduğu bu dönemde, Sultan

Alâeddin’le beraber Türkistan’a giden fakat II. Alâeddin Keykubad’ın ölmesi üzerine

bu yolculuğu onsuz tamamlayan, tecrübeli devlet adamı Tuğracı Mahmud,

Anadolu’ya gelmiş ve iki kardeş arasındaki ihtilafı çözmüştür. Bu çözüme göre

Anadolu iki kardeş arasında paylaştırılmıştır. Daha sonra İlhanlı hükümdarı

Hülagü’nün yanına giden kardeşler, bu çözümü Hülagü’ye de onaylatmışlardır. 1260

yılında Moğolların, Memluklulara yenilmesinin ardından II. İzzeddin Keykavus,

Moğollara karşı yükümlülüklerini yerine getirmede ağır davranmaya başlamış, gelen

Moğol elçilerine de kötü davranmıştır. Moğollar bunun üzerine Alıncak Noyan

komutasındaki bir orduyu II. İzzeddin Keykavus üzerine göndermişlerdir. II.

İzzeddin Keykavus ise Moğollar önünde durmanın imkânsız olduğunu anladığı için

214 İlhan Erdem, a.g.e., s. 119–120.

Page 88: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

78

önce Antalya’ya, oradan da İstanbul’a kaçmıştır. II. İzzeddin Keykavus’un İstanbul’a

kaçması üzerine Moğollar, Selçuklu ülkesinin tamamını IV. Rükneddin Kılıç

Arslan’a vermişler ve onun hükümdarlığını onaylamışlardır. IV. Rükneddin Kılıç

Arslan, 1266 yılında Moğollar tarafından öldürülünceye kadar ülkeyi yönetmiştir.

Anadolu’daki Moğol hâkimiyetin değindikten sonra Moğolların Anadolu’yu

yönetim şekillerine bakalım. Moğollar, Anadolu’daki hâkimiyetlerini, Noyan denilen

asil ordu komutanları sayesinde sağlamıştır. Üç kardeş devrinde de, Moğol

askerlerinin Anadolu’da iki tane komutanı olmuştur. Bunlardan birincisi 1243’den

1256’ya kadar Anadolu üzerinde tahakküm kuran Baycu Noyan, ikincisi ise

1257’den 1271’e kadar Anadolu Moğollarının kumandanı olan Alıncak Noyan’dır.

Baycu Noyan ve Alıncak Noyan, bu süre içerisinde Anadolu’nun kaderini

belirlemişlerdir.

2- Ermenilerle İlişkiler

Ermeniler, üç kardeş devrinde Doğu Anadolu ve Kilikya bölgesi215 olmak

üzere iki ana bölgede yaşamışlardır. Anadolu Selçuklularının Doğu Anadolu’daki

Ermenilerle neredeyse hiçbir problemi olmamış, Kilikya bölgesindeki Ermenilerle

ise ufak tefek sorunları olmuştur. Kilikya Ermenilerinin sorunları genellikle

bölgedeki Türkmenlerle olmuştur.

Anadolu Selçukluları’yla, Kilikya Ermenilerin hemen hemen tek çatışması

Bragana Kalesi yüzünden olmuştur. 1245 yılında Selçukluların kaleyi fethetmeleri

üzerine Kilikya Ermenileri harekete geçmiş ve 1248 yılında kaleyi geri almayı

başarmışlardır216.

Kilikya Ermenilerinin, genelde Türkmenlerle sorunlu olduğunu söylemiştik.

Türkmenler, Ermenilerin üzerine yaptıkları küçük çaplı birçok seferin dışında, iki

defa büyük sefer düzenlemişlerdir. Bunlardan birincisi, 1254 yılında Maraş’ın ova ve

215 I. Süleyman-şâh, 1082 yılında, Çukurova’yı fethedince bölgeye Türkleri yerleştirmiş,

Suriye’den din adamı getirerek de bölgeyi İslamlaştırmaya çalışmıştır. Fakat onbeş yıl sonra Haçlı-Bizans istilaları ve doğu da Türklerin hareketleriyle iyice sıkışan Ermeniler, Kilikya bölgesine göç etmek zorunda kalmışlardır. Ermeniler, bölgeye göç ettikten sonra bölgedeki Türkleri öldürerek ve göçe zorlayarak bölgenin etnik yapısına hâkim olmuşlardır. Ermeniler, daha sonra Haçlı komşuları ve jeopolitik imkânları sayesinde de birkaç asır bölgede varlıklarını devam ettirmişlerdir. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 510.

216 Osman Turan, a.g.e., s. 476.

Page 89: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

79

ormanlarından çıkan Ağaçeriler’in düzenlediği seferdir. Ağaçerilerin hedefi

Ermeniler olmasa da, Anadolu, Şam beldelerinin yanında, Kilikya Bölgesi’ni de istila

etmişlerdir217.

İkincisi ise 1254 yılında Sarum Bey idaresindeki Karamanlı Türkmenlerin

yaptığı seferdir. Sarum Bey’in yaptığı bu sefer üzerine, Ermeni Kralı Hetum 1259

senesinde Ereğli’ye kadar sefer düzenleyerek buna cevap vermiştir218

3- İznik Rum İmparatorluğu ve Bizans İle İlişkiler

1261 yılına kadar Anadolu Selçukluları’nın, Bizans ile doğrudan bir

münasebeti olmamıştır. Çünkü o sıralarda, Ege ve Güney Marmara’da, Latin

istilasından kaçan Bizans asilzadelerinden Theodoros Laskaris’in kurmuş olduğu,

İznik Rum İmparatorluğu bulunmaktaydı. İznik Rum İmparatorluğu, Moğol

istilasından çekindikleri için Anadolu Selçukluları’nı zor durumda bırakacak

hareketlerde bulunmamışlar, daha ziyade Anadolu Selçukluları’nın varlığını devam

ettirmesine yönelik siyaset takip etmişlerdir. Çünkü Moğollar karşısında Anadolu

Selçukluları’nın yıkılması demek, İznik Rum İmparatorluğu’nun Moğolların yeni

hedefi olması anlamına gelmekteydi. Anadolu Selçukluları, İznik Rum

İmparatorluğu’yla, taht kavgaları ve uc bölgelerindeki kontrol edilemeyen

Türkmenler yüzünden fazla ilgilenmemişlerdir. Ancak VIII. Mihael Paleologos’un,

İznik Rum İmparatorluğu topraklarından kaçarak Selçuklu topraklarına gelmesiyle,

yok denilebilecek kadar az olan iki ülke ilişkilerine biraz heyecan gelmiştir. Mihael,

Selçuklu topraklarına geldiği zaman II. İzzeddin Keykavus tarafından oldukça iyi

karşılanmış ve ülkesine geri dönünceye kadar Selçuklu ülkesinde misafir edilmiştir.

Mihael, İznik Rum İmparatorluğu topraklarına dönüşünün hemen akabinde önce

İznik tahtını çok fazla bir süre geçmeden de 1261 yılında Bizans tahtını ele

geçirmiştir. Mihael, Bizans tahtını ele geçirdikten sonra Bizans topraklarını tekrar

ihya etme çabalarına girişmiş ve bu yüzden de doğuya olan ilgisinde bir azalma

meydana gelmiştir. Fakat çok fazla bir süre geçmeden Alıncak Noyan’a yenilmiş

olan Anadolu Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus’un, 1262 yazında kaçarak

İstanbul’a gelmesiyle tekrar bölgeye olan ilgisinde bir canlanma meydan gelmiştir.

217 Osman Turan, a.g.e,. s. 477. 218 Osman Turan, a.g.e., 519.

Page 90: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

80

İmparator Mihael, II. İzzeddin Keykavus’a eskinin bir şükranı olarak çok iyi

muamele etmiş ve ona ülkesini tekrar ele geçirmede asker desteği için söz vermiştir.

Fakat İmparator Mihael, II. İzzeddin Keykavus’a vermiş olduğu asker desteği sözünü

Moğol tehlikesine maruz kalmamak için yerine getirmemiş, onun yerine II. İzzeddin

Keykavus’un rahat ve lüks içinde yaşamasını sağlayarak onu oyalamıştır. İmparator

Mihael, alışılagelmiş Bizans politikası doğrultusunda, II. İzzeddin Keykavus’u

Anadolu Selçuklu Devleti’ne karşı bir koz olarak kullanmayı düşünmüştür. Fakat

İmparator Mihael’in düşüncesinin aksine bir süre sonra II. İzzeddin Keykavus,

İstanbul’u ele geçirme hayallerine kapılmış, bunu haber alan Mihael ise Sultanı ve

maiyetini tutuklattırmıştır. II. İzzeddin Keykavus, bir süre İmparator Mihael’in

tutsağı olarak Enez Kalesi’nde kalmış ve bu durum onun Altınorda hükümdarı Berke

Han tarafından kurtarılmasına kadar devam etmiştir.

Bizans Devleti’nin 1246–1266 yılları arasındaki devletlerarası politikasına

bakacak olursak, Bizans Devleti’nin denge politikası yürüttüğünü söyleyebiliriz.

Nitekim Bizans Devleti, bu dönemde birbirleriyle düşman olan Altınorda-Memluk ve

İlhanlı devletleri arasında taraf olmamış, dolayısıyla bu devletlerden hiçbirisiyle

karşı karşıya gelmemiştir. Bu açıdan bakarsak İlhanlıların bir metbusu olan Anadolu

Selçukluları’na karşı politikaları da bu yönde olmuştur.

İmparator Mihael’in, Anadolu Selçuklu topraklarına sınır olan Bizans

topraklarını, burayı korumakla görevli yerli halkın elinden alması ve görevi düzenli

orduya devretmesiyle, Moğollar önünden kaçan Türkmenler burada üstünlüğü ele

geçirmişlerdir. Türkmenler daha sonra Anadolu Selçuklu Devleti’nin uc bölgesinde

yavaş yavaş gelişmeye başlamışlar ve Anadolu Selçukluları’nın yıkılışından sonra

kurulacak olan beyliklerin temellerini atmışlardır.

4- Trabzon Rum İmparatorluğuyla İlişkiler

Trabzon Rum İmparatorluğu, Moğolların Anadolu’ya gelişine kadar Anadolu

Selçukluları’na vergi vermiş, Moğolların gelişiyle de onların metbusu olmayı kabul

etmişlerdir.

Üç kardeş devrinin çalkantılarını fırsat bilen Trabzon Rum İmparatoru I.

Manuel, 1259 yılında IV. Rükneddin Kılıç Arslan ve II. İzzeddin Keykavus’un kendi

aralarında savaştığı dönemde ya da her ikisinin de İlhanlı hükümdarı Hülagü’nün

Page 91: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

81

yanında oldukları bir sırada, Sinop şehrini işgal etmiştir. Hemen buna karşılık

vermek ve şehri geri almak isteyen Pervane Muineddin ise Sinop üzerine asker sevk

etmiş, Sinop çevresindeki oniki kaleyi ele geçirmesine rağmen Sinop’u alamamıştır.

Bu kaleleri de konumu dolayısıyla elde tutmaya imkân olmadığına inanan Pervane

Muineddin, kaleleri yıktırmıştır. Ardından Trabzon Rum İmparatorluğu’nun vergi

vermeyi kabul etmesi üzerine sefer sona erdirilerek geri dönülmüştür.219

Samsun’la beraber Karadeniz’in en işlek limanı Sinop’un elden çıkması kısa

zamanda etkisini göstermiş ve Sinop-Sivas-Halep-Mısır hattındaki Anadolu Selçuklu

ticareti sekteye uğramıştır. Buna derhal çözüm bulmak isteyen ve ziyadesiyle de

şahsi menfaatlerini düşünen Pervane Muineddin, Abaka Han’ın cülusunu fırsat

bilmiş ve tebrik amacıyla gittiği Tebriz’de Sinop’un geri alınmasına dair bir yarlığ

almayı başarmıştır. Ardından Sinop üzerine sefer düzenleyen Pervane Muineddin,

Sinop’u geri almış ve Sultanın Rükneddin’in onayıyla da kendi temlikine almıştır.

5- Memluklularla Olan İlişkiler

1250 yılında Eyyübilerin yerine kurulan Memluklular, bu tarihten itibaren

Ortadoğu’da büyük bir güç olarak ortaya çıkmışlardır. Sultanı, ordusu ve ordu

kumandanları Kıpçak Türkü olan Memluklular, ilk olarak 1260 yılında daha önce hiç

yenilmemiş olan Moğolları yenerek güçlerini kanıtlamışlardır.

Memluklular, Anadolu Selçukluları’ndan ziyade, etki ve genişleme

alanlarının çatıştığı İlhanlı Devleti’yle savaş halinde olmuşlar ve bu nedenle

putperest İlhanlı Devleti’nin düşmanı Altınorda ile ittifak halinde olmuşlardır.

Altınorda ile ittifak kuran Memluklular, Altınorda hükümdarı Berke Han’ın isteği

üzerine Anadolu Selçukluları’yla da ilgilenmişlerdir. Özellikle II. İzzeddin

Keykavus, Bizans’a kaçmadan önce mektupla yardım istediği Memluklular

tarafından olumlu karşılanmış, fakat yardımı uygulayacak vakitleri olmamıştır220.

Buna rağmen Memlukluların Anadolu’ya ilgisi azalmamış, 1277’de Sultan

Baypars’ın Anadolu’ya gelişine kadar devam etmiştir.

219 Anonim, Selçukname, s. 36. 220 Erdoğan Merçil, “Bizans’ta Selçuklu Hanedan Mensupları”, XI. Türk Tarih Kongresi

Kongreye Sunulan Bildiriler, c. II, Ankara 1994, s. 718. Abdülkadir Yuvalı, İlhanlılar Tarihi (Kuruluş Devri), Kayseri 1994, s. 97–98.

Page 92: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

82

Öte yandan, Sultan İzzeddin, Bizans’a kaçmasının ardından Altınorda ve

Memluklarla ilişkisini kesmemiş, tekrar Selçuklu sultanlığını elde etmek için

çalışmalar yapmıştır. Fakat bunu başaracak fırsat ve desteği bulamamıştır.

B- Üç Kardeş Dönemi Demografik Yapı

1-Rumlar

Anadolu’ya Rum diyarı adını veren Rumlar, Türkler bölgeye gelmeden

önceki halkların en kalabalık olanıdır. Rumlar, Helenlerden önce de Anadolu’da

yaşamışlar, Türklerin Anadolu’ya gelişiyle de yaşamaya devam etmişlerdir221.

Rumlar, üç kardeş devrinde dini serbestliklerinin de en üst düzeyde olması

nedeniyle oldukça rahat yaşamışlardır. Onların rahatını bozan, doğudan Moğolların

önünden kalabalık kitleler halinde kaçan ve genelde uc kesimlerine yerleşen

Türkmenler222 olmuştur. Türkmenlerin çok kalabalık kitlelerle özellikle batı

bölgelerine gelmesi, buradaki Rumların nüfuslarının oransal olarak azalmasına neden

olmuştur. Türkmenlerin yoğun göçü ve Anadolu’nun dört bir köşesine dağılmaları

nedeniyle Rumların nüfusu, hiçbir Selçuklu şehrinde çoğunluğu teşkil etmemiştir.

Buna rağmen Rumların nüfusu Antalya’da fazla idi. Sahil şehirlerinde oturan Rumlar

daha ziyade ticaretle uğraşırken, iç bölgelerde oturanlar çoğunlukla el sanatlarıyla

meşgul olmuşlardır. Hatta Ladik’te mevcut olan dokumacılık işlerinin önemli bir

kısmını Rum kadınları yürütmekteydi223.

Anadolu Selçuklu Devleti’nde yönetici olabilmek için Müslüman olmanın

önşart olmaması, sarayla akrabalığı olan birçok Hıristiyan Rumun devlet

görevlerinde yer almasına neden olmuştur. Bu Rumların bazıları sonradan kendi

istekleriyle Müslüman olsalar da, birçoğu dinlerini değiştirmeden görevlerine devam

etmişler, devletin en hassas memuriyetlerinden biri olan beylerbeyliği makamına

kadar yükselebilmişlerdir. Devlet kademelerinde görev yapan bu Hıristiyan Rumların

dışında, bir de kölelikten gelme Rumlar bulunmaktaydı. Rum kölelerinin en ucuz

221 Tuncer Baykara, I. Gıyaseddin Keyhüsrev (1164–1211) Gazi Şehit, TTK, Ankara 1997, s.

60. 222 Anadolu Selçuklu Devleti’nin genel siyaseti yeni göç eden Türkmenleri sınırlara

yerleştirmek ve buralarda düşmana karşı devamlı taze kuvvet bulundurmaktı. 223 Ahmet Altıntaş, Türkiye Selçuklularında Sosyal ve Ekonomik Hayat, Basılmamış Doktora

Tezi, Malatya 1998, s. 69.

Page 93: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

83

köle olması ve teşrifat için en uygun niteliklere sahip olması Anadolu Selçuklu

Sarayı için seçici unsur olmuştur. Rumlardan birçok köle, Müslümanlığı kabul

ederek daha sonra birçok önemli göreve gelmişlerdir. Bu Rum kölelerden birisi de

Celaleddin Karatay’dır. Celaleddin Karatay, aslen Rum asıllı bir köle olmasına

rağmen aklı ve ahlakı sayesinde Sultan Alâeddin zamanında sivrilmiş, üç kardeş

döneminde de devleti ayakta tutan devlet adamı olmuştur.

2- Türkler

Türkler, 1071’deki Malazgirt zaferinden öncede Anadolu’ya gelmişler, fakat

bu gelişleri Doğu ve orta-kuzey Anadolu ile sınırlı kalmış ve kalıcı olmamıştır.

Malazgirt zaferinin ardından Türkler, büyük kitleler halinde Anadolu’ya gelmişler ve

devamlı batıya doğru ilerlemişlerdir. Türklerin ilk büyük göç dalgası bu şeklide

olurken, ikinci büyük göç dalgası ise Moğol istilası sonucunda olmuştur. Taş üstünde

taş bırakmayan Moğolların önünden kaçan Türkler, Anadolu Selçuklu topraklarına

gelmişler, Selçuklu Devleti ise bunları yerleşik halka zarar vermemeleri ve sınırda

düşmanla savaşmaları için uc bölgelerine yerleştirmiştir. Yeni gelen Türkler,

Hıristiyan unsurların bulundukları bölgelere yerleşmekten kaçınmışlar, yerleşenlerin

büyük çoğunluğu ise yerli halkla uyum içinde yaşamışlardır. Tabi her zaman

Türklerin ve yerli halkın uyum içinde yaşadığını söyleyemeyiz. Bazen iki toplum

arasında gerginlikler olmuş, bunu da Selçuklu devlet adamları iki topluluğun arasına

Borgulu Kalesi’nde olduğu gibi duvar örerek çözmüşlerdir224.

Malazgirt zaferinden sonra gelen Türkmenler, genelde yerleşik hayata

geçmelerine rağmen, Moğol istilasından sonra gelenler yarı göçebe bir hayat tarzını

benimsemişlerdir. Sayıları neredeyse 5 milyonu bulan Türkmenlerin yerleşik hayata

geçmemeleri ise Anadolu Selçukluları’nın bunlar üzerinde tahakküm kuramamasına

ve dolayısıyla vergi ile asker toplamada zorluklar yaşamasına neden olmuştur.

Türkmenler, devlete her zaman mesafeli durmalarına karşın, söz konusu

Moğollar olduğunda, Sultan İzzeddin’in Alıncak Noyan’la savaşmasında olduğu gibi

devletin yardımına koşmuşlardır. Hatta II. İzzeddin Keykavus’un Bizans’a

kaçmasının ardından onun haklarının savunucusu olmuşlardır.

224 Mehmet Şeker, İbn Batuta’ya Göre Anadolu’nun Sosyal-Kültürel ve İktisedi Hayatı İle

Ahilik, Ankara 1993, s. 34–35.

Page 94: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

84

3- Diğerleri

Selçuklu ülkesine, Moğol istilasından dolayı Türkmenlerin dışında gelenlerde

vardı. Bunların başında İranlı halklar gelmekteydi. İranlılar, Moğol istilasından önce

de Anadolu’ya gelmişler, Sultan Alâeddin ve halefleri zamanında da devlet

kadrosuna tamamen hâkim olmuşlardır225. Moğol istilası neticesinde yeni gelenler

ise, Konya, kayseri, Sivas ve saire gibi büyük şehirlerde koloniler teşkil edecek

derecede kalabalık bir sayıda idiler Bunlar; aydınlar, dini sınıf, tarikatlar, tacir ve

sanatkârlar zümresine mensup kimselerdi. Bu İranlı unsurun, Anadolu Selçuklu

Devleti’nin medeni gelişmesinde mühim rolleri olduğu asla inkâr edilemeyeceği gibi,

devletin intihatında da etkili oldukları göz ardı edilemeyecek bir gerçektir226.

Selçuklu topraklarında yaşayan diğer azınlıklarsa, Yahudiler ve Süryaniler’di.

Yahudiler ticaret amaçlı olarak Selçuklu şehirlerine özellikle sahilde olanlarına gelip

yerleşmişlerdi. Yahudilerin önemli bir kısmı Antalya’da yaşamış, hatta burada

Türkler ve Rumlar’dan sonraki en fazla nüfusa sahip topluluk olmuşlardır. Süryaniler

ise Doğu Hıristiyanlığı içerisinde en kültürlü cemaat olmuşlar, kendilerine Bizans ve

Ermeniler gibi baskı uygulamayan Türk idaresinde cebren ve rızaen hiçbir göçe tabi

tutulmadan yaşamışlardır.

C- Üç Kardeş Devri Ekonomik Durum

Anadolu, Türklerin gelişine kadar, özellikle de batı kısmı savaşlar nedeniyle

harap olmuş, sosyal, kültürel ve ekonomik durum en dibe vurmuştu. Türklerin gelişi

ile beraber Anadolu’da bir canlanma olmuş, sosyal, kültürel ve ekonomi alanında

büyük gelişmeler kaydedilmiştir. Türkler, gösterdikleri büyük çabalarla Anadolu’yu

şenlendirmişler, refahın ve zenginliğin merkezi yapmışlardır227.

Türkler, Anadolu’ya girişlerinden itibaren yarı-göçebe hayat tarzları

nedeniyle genelde hayvancılıkla ve devletin teşvikleriyle, yerleşik hayata geçenler

225 İranlı olan Sahip Şemseddin, vezareti sırasında birçok İranlı’yı önemli görevlere getirmiştir. Hasan Sav, 1240–1256 Yılları Arasında Anadolu Selçuklu-Moğol İlişkileri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya 1999, s. 86.

226 Faruk Sümer, a.g.m., s. 6–7. İranlıların, Anadolu Selçukluları üzerindeki etkisi için bkz. Ayşe Asude Sosyal, XII. Ve XIII. Yüzyıllarda İran Kültürünün Anadolu’ya Nüfuzu: Anadolu Selçukluları Üzerinde İran Tesirler, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1999, s. 48–98.

227 Mehmet Altan Köymen, “Türkiye Selçukluları Devleti’nin Ekonomik Politikası”, Belleten, c. I, S. 198, s. 614–617.

Page 95: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

85

ise tarımla uğraşmışlardır. Bu şekilde hayatını temin eden Anadolu Türkleri,

gerektiğinde ürettiklerini Sinop Limanı, Yabanlu Pazarı gibi önemli ticaret

merkezlerinde satarak önemli gelirler elde etmişlerdir228.

Ayrıca, Anadolu Selçuklularının ticaret yolları üzerinde olması, onlar için,

önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Aslında Türkler’den önce Anadolu ticareti

oldukça sönük geçmekteydi, Türklerin gelişi ve özellikle sultanların gösterdikleri

özel gayretler neticesinde ticaret yolları canlandırılmıştır. Batı-doğu yolu229 ve

kuzey-güney yolu230 olmak üzere iki hat üzerinden yapılan ticaret, Selçuklu

Devleti’nin nerdeyse en önemli gelirini oluşturmuştur. Üç kardeş devrinde, meydana

gelen asayişsizlikler ve Ağaçeriler hareketi ise bu ticareti sekteye uğratmış ve

dolayısıyla Anadolu Selçukluları’nın gelir kaybına neden olmuştur. Üç kardeş

döneminde ticareti sekteye uğratan bir diğer olayda, 1259’da kuzey-güney yolunun

Karadeniz’e açılan noktası Sinop’un, Trabzon Rum İmparatorluğu tarafından

işgaliydi. Sinop’un işgaliyle kuzey-güney yolu sekteye uğramış, Anadolu

Selçukluları ise bunun farkına vararak 1265 yılında şehri geri almışlardır.

Selçukluların, Moğol istilasından önceki en önemli gelirlerinden bir tanesi da

vassal devletlerden (Trabzon Rum İmparatorluğu, Ermeniler, Gürcüler) gelen

vergilerdi. Selçuklular, Moğol istilasıyla bu gelirden mahrum oldukları gibi

kendilerinin de Moğolların bir vassalı olmaları nedeniyle vergi vermişlerdir.

Başlangıçta 60 bin dinar gibi bir meblağ teşkil eden bu vergiler, 1256 yılına kadar

artarak devam etmiş ve 200 bin dinara kadar ulaşmıştır. Yukarıda saydığımız

gelirlerin azalması veya tamamen ortadan kalkması üzerine Anadolu Selçukluları,

topladıkları verginin büyük kısmını Moğol Hanına, kumandanlarına ve elçilerine

vermek zorunda kalmıştır. Moğol istilasından önce varolan zengin devlet hazinesi,

Moğol istilasıyla azalmış ve bir süre sonra tamamen bitmiştir. Hatta II. İzzeddin

228 Mehmet Altan Köymen, a.g.m., s. 615-616. Tuncer Baykara, Türkiye Selçukluları’nın Sosyal ve Ekonomik Tarihi, İstanbul 2004, s. 147.

229 Bu yol Antalya’dan başlayıp Burdur, Isparta, Konya, Aksaray, Kayseri gibi mühim yerlerden geçtikten sonra Sivas’ta Kuzey-güney yoluyla birleşiyor, oradan da Erzurum’a, Erzurum’dan da Tebriz’e ulaşıyordu. Faruk Sümer, Yabanlu Pazarı (Selçuklular Devrinde Milletlerarası Büyük bir Fuar, İstanbul 1985, s. 4.

230 Bu yol Sinoplimanı’ndan başlayarak Tokat’tan geçip, Sivas’ta Batı-doğu yoluyla birleştikten sonra Malatya’ya oradan da Halep’e ulaşmaktaydı. Faruk Sümer, Yabanlu Pazarı (Selçuklular Devrinde Milletlerarası Büyük bir Fuar, İstanbul 1985, s. 4.Bu yol üzerinden Memluklar devletlerini devamı için Kıpçak köle temin ediyorlardı.

Page 96: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

86

Keykavus ve IV. Rükneddin Kılıç Arslan, 1256 yılında Hülagü’nün huzuruna

çıktıklarında, Anadolu’yu tekrar canlandırmak amacıyla borç para almışlardır. Fakat

bu parayı, verecekleri vergiye mukabil Moğol kumandanlarına vermeleri üzerine

devlet hazinesi boş kalmıştır. Kısaca özetleyecek olursak Moğol istilasıyla Anadolu

Selçukluları zenginliklerinin çoğunu kaybetmişler ve Anadolu’da servet namına ne

varsa altın ve gümüşe çevrilerek İran’a götürülmüştür231.

A- Üç Kardeş öneminde Mimari

Üç kardeş devrinin en önemli özelliklerinden birisi de, Moğol istilasına

rağmen devam eden imaret faaliyetleridir. Bu dönemde, Moğol hanlarına ve

kumandanlarına ödenen ağır vergilere rağmen, başa geçen sultanlar ve devlet

adamları Anadolu’nun inşasına, önceki dönemlere nazaran daha büyük bir hızla

devam etmişlerdir. Hatta, bu dönemin önemli devlet adamlarından birisi olan Vezir

Fahreddin Ali, yaptırdığı imaretler sebebiyle “Ebu’l Hayrat” (Hayırlar Babası)

lakabıyla anılmıştır.

Üç kardeş devrinde yapılan oldukça fazla sayıdaki imaretin, bizlere gösterdiği

en önemli netice ise, Moğol istilasına rağmen Anadolu’nun, dolayısıyla Anadolu

Selçuklu Devleti’nin zenginliğinin devam ettiği gerçeğidir. Moğollar tarafından,

Anadolu’daki her şeyin paraya çevrilerek İran’a götürülmesine rağmen, Anadolu

zenginliğinin önemli bir kısmını muhafaza etmiş ve yapılan imaretlerin

finansmanında zorluk çekilmemesini sağlamıştır.

1- Hanlar

a- Akhan

Denizli’nin yaklaşık 7 km kuzeyinde, Denizli-Afyon-Ankara karayolunun

Lycus (Çürüksu) Çayı’nı atladığı köprünün hemen yanındadır. Kervanların, Anadolu

Selçukluları ülkesindeki son durağıdır. Kitabelere göre, kapalı bölümü 25.09.1253;

231 Özlem Beştav, XII. ve XIII. Yüzyıllarda Anadolu Selçuklu Devleti’nde Ticaret, Basılmamış

Yüksek Lisans Tezi, Konya 1995, s 65. Bu yüzden Anadolu’da maden sıkıntısı çekilmeye başlanmış 1253–1256 yılları arasında Moğol himayesindeki Sivas darphanesinin kestiği dirhemlerin ağırlığı 0.85(2.73 gr.)’e düşürülmüştür.

Page 97: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

87

avlusu 15.07.1254 tarihinde tamamlanmıştır. Kervansarayı, Lâdik’te 20 yıl valilik

yapmış olan Abdullah oğlu Emir Seyfeddin Karasungur yaptırmıştır232.

b- Horozlu Han

Konya’nın altı km kuzeyinde, Konya-Ankara yolunun 200 m solundadır.

1246–1249 yılları arasında, II. İzzeddin Keykavus’un Atabeği Emir-i Camedar

Esedüddin Ruzbeh tarafından yaptırılmıştır233.

c- Kırkgöz Han

1247 yılında yapılan kervansaray, Antalya - Burdur yolu üzerinde ve

Antalya'ya 30 km mesafede bulunan Kırkgöz'deki Pınarbaşı mevkiindedir234.

d- Sahipata Kervansarayı

Selçuklu veziri Sahib Fahreddin Ali tarafından, 1249 yılında, Afyon’un

Sultandağ ilçesine yaptırılmıştır. Yapı, “İshaklı Kervansarayı” adı ile de anılır235.

e- Sarı Han

Kayseri-Aksaray yolunda Avanos’tadır. Sultan İzzedin tarafından, Sultan Han

olarak 1249 yılında yaptırılmıştır236.

2- Camiler ve Mescidler

a- Anber Reis Camii

Anber Reis Camii, Konya’da İstasyon Caddesi’nin üzerinde Atatürk

Abidesi’nin kuzeyinde, şimdiki caminin yol aşırı karşısında idi. Camii, Şihabeddin

Anber Reis adına H. 661 (M. 1262) yılında yaptırılmıştır237.

232 Cengiz Bektaş, a.g.e .s. 146. M. Orhan Bayrak, a.g.e., s. 175. Haşim Karpuz, Anadolu

Selçuklu Mimarisi, Konya 2001, s. 88. 233 Cengiz Bektaş, a.g.e., s. 86. M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.458. Haşim Karpuz, a.g.e., s. 87. 234 http://www.antalya.gov.tr/index.php?Sayfa=eski_eserler 235 M. Orhan Bayrak, a.g.e., .28. Sabih Erken, Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler,

Ankara 1983, s. 163–166. Haşim Karpuz, a.g.e., s. 87. 236 Oktay Aslanapa, Türk Sanatı, c. II, İstanbul 1984, s. 164–165. 237 Zeki Atçeken, Konya’da Selçuklu Yapılarının Osmanlı Devrinde Bakımı ve Kullanılması,

Ankara 1998, s. 114.

Page 98: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

88

b- Abdülaziz Mescidi

Mescid, Konya’nın Abdülaziz Mahallesi’ndedir. H. 651 (M. 1253) yılında

yapılan caminin, kimin tarafından yaptırıldığı kesinlik kazanmamıştır238.

c- Ahi Yusuf Mescidi

Antalya’nın Selçuklu Mahallesi Mermerli Sokak’tadır. Mescid, Ahi Yusuf

adına, 1249 yılında yapılmıştır. Mescidin güneyinde kale duvarları arasında Ahi

Yusuf Türbesi bulunur239.

d- Burmalı Minare Camii

Amasya’nın ve Yeşilırmak’ın güneyinde, Dere Mahallesi’ndedir.1247 yılında

Selçuklu emiri Necmeddin Ferruh tarafından yaptırılmıştır240.

e- Hacı Kılıç Camii

Kayseri’de istasyon caddesindedir. 1249 yılında Ebu’l Kasım Ali Tûsi,

tarafından yaptırılan caminin kuzeyinde, bitişik olarak, Hacı Kılıç Medresesi

bulunmaktadır241.

f- Kadı İzzeddin Camii

Konya’nın Çifte Merdiven Mahallesi’ndedir. H. 644 yılının Receb ayında

yaptırılmıştır. Kadı İzzeddin Camii’ne ait vakfiye, II. İzzeddin Keykavus tarafından

vakfedilmiştir242.

g- Karatay Mescidi

Karatay Mescidi, Konya’nın batısında, Hoca Fakih Semti’nde ve Hoca Fakih

Mescidi yakınındadır. Mescid Celaleddin Karatay’ın ortanca kardeşi Kemaleddin

Rumtaş tarafından H. 646 (M. 1248) yılında yaptırılmıştır243.

238 Zeki Atçeken, a.g.e., s. 97–98. 239 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s. 74. Sabih Erken, a.g.e., s. 541–543. Leyla Yılmaz, Antalya

(16. Yüzyılın Sonuna Kadar), Ankara 2002, s. 16-21. 240 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.28–29. Sabih Erken, a.g.e., s. 201–245. 241 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.419. Haşim Karpuz, a.g.e., s. 35. Halil Edhem, Kayseriyye

Şehri, İstanbul H. 1334, s. 90. 242 Zeki Atçeken,a.g.e., s. 91–92. 243 Zeki Atçeken,a.g.e., s. 35–36. Yusuf Küçükdağ-Caner Arabacı, a.g.e., s. 253.

Page 99: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

89

h- Ulu Camii

Emirü’l Ümera’nın emriyle, 1256 yılında, Karabuda tarafından yaptırılmıştır.

Kesme taştan yapılan cami, görünüm itibariyle bir kaleyi andırır244.

3- Medreseler

a- Alaiye Medresesi

Sinop şehrinin merkezinde bulunan yapı, 1262 yılında, ünlü Selçuklu devlet

adamı Muineddin Süleyman Pervane tarafından yaptırılmıştır. Medresenin

bahçesinde, Sultan II. Gıyaseddin Mesud’un oğlu Altınbaş Gazi Çelebi (Ölm.

1322)’nin türbesi yer almaktadır245.

b- Atabekiyye (Atabey-Ağaade) Medresesi

Konya’nın Çifte Merdiven Mahallesi’nde, Kadı İzzeddin Camii’nin

karşısındadır. Yaruk İnal oğlu Sevinç oğlu Atabeğ Arslandoğmuş tarafından, H. 654

(m. 1256) yılında yaptırılmıştır246.

c- Büyük Karatay Medresesi

Konya’nın Ferhuniye Mahallesi’ndedir. Celaleddin Karatay tarafından, 1251

yılında yaptırılmıştır. Yapısıyla dikkat çeken bir Selçuklu yapısıdır247.

d- Hacı Kılıç Medresesi

Kayeseri’deki Hacı Kılıç Camii’nin kuzeyinde, camiyevbitişik olarak

bulunmaktadır. 1249 yılında, Ebu’l Kasım Ali Tûsi tarafından yaptırılmıştır248.

e- İnce Minareli Medrese

Konya’da Alâeddin Tepesi’nin batısında Beyhekim Mahallesi’ndedir.

Selçuklu veziri Sahipata Fahreddin Ali tarafından, 1264 yılında yaptırılmıştır249.

244 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.423. 245 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.523–524. 246 Zeki Atçeken,a.g.e., s. 240–241. 247 Zeki Atçeken,a.g.e., s. 218–219. 248 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.419. http://www.kayseri.gov.tr/yeni/index.asp 249 Zeki Atçeken, a.g.e., s. 247.

Page 100: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

90

e- Karatay Medresesi (Antalya)

Antalya limanı üzerinde, Karadayı Sokağı’ndadır. 1250 yılında, Celaleddin

Karatay tarafından yaptırılmıştır. Yapısında, Roma eseri sur parçaları

kullanılmıştır250.

f- Karatay Medresesi (Konya)

Konya’da, Alâeddin Köşkü’nün kuzeyindedir. Ünlü Selçuklu devlet adamı

Celaleddin Karatay tarafından, 1251 yılında yaptırılmıştır. Açılış törenine, Mevlana

ve Şemseddin Tebrizi de katılmıştır. Medresenin içerisinde, Celaleddin Karatay’ın

türbesi de bulunmaktadır251.

g- Kemaliye (Küçük Karatay) Medresesi

Konya’nın Akıncı Mahallesi’nde, Büyük Karatay Medresesi’nin yol aşırı

doğusunda ve tam karşısındadır. Celaleddin Karatay’ın kardeşi Kemaleddin Rumtaş

tarafından, 1247–1253 arası bir tarihte yaptırılmıştır252.

h- Seyfiye (Buka’ası) Medresesi

Konya’nın Çifte Merdiven Mahallesi’ndedir. Celaleddin Karatay’ın küçük

kardeşi Seyfeddin Karasungur tarafından, herhalde Celaleddin Karatay ölmeden,

Sultan İzzeddin Keykavus zamanında yaptırılmıştır.

ı- Taş Medrese

Konya kent parkının kuzeyindedir. 1250 yılında, Selçuklu veziri Fahreddin

Ali Sahib Ata tarafından yaptırılmıştır. Bu husus, H. 648 tarihli yazıtında da

belirtilmektedir253.

250 M. Orhan Bayrak, a.g.e., , s. 74–75. Sabih Erken, a.g.e., s.557–562. 251 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.445. Osman Turan, Celaleddin Karatay ve Vakfiyeleri,

Belleten, S. 45, Ankara 1948, 71-82. Haşim Karpuz, a.g.e., s. 52. Leyla Yılmaz, a.g.e. s. 56-65. 252 Zeki Atçeken, a.g.e., s. 229–230. 253 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.456–457.

Page 101: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

91

4- Kümbet ve Türbeler

a- Ahi Yusuf Türbesi

Selçuklu Mahallesi’nde Mermerli Sokak’tadır. Türbe, Ahi Yusuf adına

yapılmıştır. Ahi Yusuf Mescidi’nin güneyinde, kale duvarları arasındadır254.

b- Çifte Kümbet

Kayseri şehrinin 1 km dışında ve Sivas Caddesi’ndedir. 1247 yılında Selçuklu

Sultanı I. Alâeddin Keykubad’ın ikinci eşi Melike Adile Hatun adına, kızları

tarafından yaptırılmıştır.255

c- Gömeç Hatun Türbesi

Konya’nın kuzeyinde, Musalla Mezarlığı’nın başlangıcındadır. Sultan IV.

Rükneddin Kılıçarslan tarafından, eşi Gömeç Hatun’un ölümü üzerine

yaptırılmıştır256.

d- KaratayTürbesi

Konya’daki Karatay Medresesi’nin içindedir. Celaleddin Karatay için

yapılmıştır257.

e- Melik Gazi Türbesi

Kırşehir’de, Kayseri Caddesi’nin Melik Gazi Sokağı’nda, Laleli Camisi

yanındadır. 1250 yılında, Mengüçoğlu Beyi Muzaferüddin Behram Şah için, eşi

tarafından yaptırılmıştır258.

254 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s. 74. Sabih Erken, a.g.e., s.541–543. Hakkı Önkal, Anadolu

Selçuklu Türbeleri, Ankara 1996s. 263–266. 255 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.418. 256 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.441 Zeki Atçeken, a.g.e., s. 294–295. Haşim Karpuz, a.g.e. s.

74. 257 Oktay Aslanapa, a.g.e,. s. 135. 258 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.430–431.Hakkı Önkal, a.g.e., s. 116–120.

Page 102: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

92

f- Sırçalı Kümbet

Kayseri ile Talas arasında, Sanat Enstitüsü bahçesindedir. 1247 yılında

yapılmıştır. İçinin mavi çinilerle süslü olmasından dolayı, Sırçalı Kümbet ismini

almıştır259.

g- Sultanlar Türbesi

Alâeddin Tepesi’nin kuzeyinde ve Alâeddin Camisi’nin kuzey yönüne bitişik

bir türbedir. Selçuklu sultanları için, II. Kılıçarslan tarafından yaptırılmıştır. Türbenin

içerisinde, 8 Selçuklu sultanına ait sandukalar bulunmaktadır. Bu sekiz sultandan

birisi de IV. Rükneddin Kılıçarslan’dır260.

h- Şemseddin Tebrizi Türbesi

Konya’da, Şems Mahallesi’nde, Şems Mescidi arkasındadır. Türbe 1247

yılında, Mevlana’nın en yakın arkadaşı mutasavvıf bilgin Şemseddin Muhammed

Tebrizi için yapılmıştır261.

ı- Pir Esad Türbesi

Konya’nın Pir Esad Mahallesi’ndedir. Selçuklu devri şeyhlerinden Pir Esad

adına, H. 662 (m. 1263) yılında yapılmıştır262.

5- Diğerleri

a- Yeşilırmak Köprüsü

Tokat şehrinin kuzeyinde, Turhal yolu ile Yeşilırmak nehri üzerindedir.

Köprünün yapımına 1250 yılında başlanmış, fakat uzun bir süre sonra

tamamlanabilmiştir..

Köprü, kesme taştan yapılmış olup, 151 m uzunluğunda ve 7 m

genişliğindedir263.

259 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.422. 260 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.453. http://www.konya.gov.tr/. Zeki Atçeken, a.g.e., s. 59–68.

Kemal Göde, “Türkiye Selçuklu Sultanları Türbeleri”, SDÜFEFSBD, S. 5, Isparta 2000, s. 1-19. 261 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.453. http://www.konya.gov.tr 262 Zeki Atçeken, a.g.e., s. 117–118. 263 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.543. Haşim Karpuz, a.g.e., s. 126.

Page 103: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

93

b- Haydarbey Köşkü

Kayseri’nin Argıncık Köyü’ndedir. Yaptıranı belli olmayan köşkün, 1252

yılında yapıldığı sanılmaktadır. Boyutları oldukça küçük olan bir köşktür264.

6- Tamiri Yapılan Eserler

a- Ankara Kalesi

Ankara’da bulunan kale, Hititler veya Phrigia Kralı Midas tarafından

yaptırılmıştır. Kalenin kuzeybatısında Bentderesi tarafındaki yazıtta, Selçuklu

hükümdarı II. İzzeddin Keykavus’un H. 647 (M. 1249) yılında kaleyi onarttığı

yazılıdır265.

b- Çukur Medrese

Tokat’ın Sulu Sokak semtindedir. 1164 yılında, Sivas Danişmedoğulları

beylerinden Melek Nizameddin Yağıbasan tarafından yaptırılmıştır. Medrese 1247

yılında onarılmış ve bu durum bir kitabede belirtilmiştir. Medrese “Yağıbasan

Medrese” adıyla da anılır266.

c- Ulu Cami

Eski Malatya’da bulunan en önemli tarihi eserlerdendir. Camii Kebir adıyla

da anılan bu cami, VII. Yüzyılda Araplar tarafından yaptırılmıştır. Türkiye’deki ilk

cami olduğu sanılan bu yapı, 1247 yılında, Selçuklu emiri Şehabettin İlyas tarafından

yeniden yaptırılmıştır267.

264 Haşim Karpuz, a.g.e., s. 119. 265 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s. 48–49. 266 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.540. 267 M. Orhan Bayrak, a.g.e., s.468.

Page 104: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

94

SONUÇ

Araştırmamızın amacı, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin

Keyhüsrev’in, Kösedağ savaşında Moğol komutanı Baycu Noyan’a yenilerek kısa bir

süre sonra ölmesinin ardından, o günlerde henüz küçük yaşta olan çocuklarının bu

karışık dönemdeki taht mücadelelerini konu almaktadır. Bu araştırmanın aktörleri,

adından da anlaşılacağı üzere, sadece II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in çocuk denilecek

yaştaki oğulları olmayıp, bunun yanında kardeşler arasındaki mücadelelerde çeşitli

vesilelerle taraf olmuş Moğol hükümdarları ve komutanları; Selçuklu vezirleri,

komutanları, pervaneleri, naipleri ve atabeğleri gibi bu olaylara yön vermiş olan

şahıslardır.

Sözü edilen mücadeleler 1246 yılında başlayarak, yirmi yıl devam etmiştir.

Kösedağ Savaşını izleyen yıllarda Anadolu’da ortaya çıkan taht boşluğu, savaşın

ardından kısa bir süre sonra ölen Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in oğullarının

döneminde de aralıksız olarak sürmüş ve 1266’da, IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın

Moğollar tarafından zehirlenerek ortadan kaldırılmasına kadar devam etmiştir.

Moğollara, Kösedağ savaşında yenilen Anadolu Selçukluları, o zamana kadar

kesintisiz olarak sürdürdükleri cihanşümul yönetim anlayışından, bu hadiseden sonra

vazgeçmek durumunda kalmışlardır.

Moğolların iç siyasetindeki keşmekeşlik ve komutanlar arasındaki sürekli

çekişmelerden, Selçuklu sultanları da doğrudan etkilenmişlerdir. Moğol komutanları

arasındaki güç kavgasında komutanlar, kardeşlerden bazen birini bazen öbürünü

desteklemeyi, kendi çıkarları açısından uygun görmüşlerdir. Moğol siyasetindeki bu

stratejik durumdan, Selçuklu sultanları da yoğun olarak etkilenmişler ve özellikle

küçük yaştaki üç kardeş döneminde bu gerçek, artık gizlenemeyecek kadar ayyuka

çıkmıştır. Söz konusu siyasetin yöneldiği rotaya uygun olarak, Selçuklu melikleri ve

sultanları da, durumdan kendileri için azami olarak faydalanma yoluna gitmişler,

bunun sonucu olarak taht varisleri de Moğol komutanları ve hükümdarları arasındaki

çekişmelerde adeta oyuncak durumuna gelmişlerdir.

Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in, daha ölmeden evvel en küçük oğlu II.

Alâeddin Keykubat’ı veliaht tayin etmesi ve bu uğurda devlet erkânından, sağlığında

Page 105: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

95

güvence almış olması, onun ölümünün ardından, yaşı bahane edilerek göz ardı

edilmiştir.

Sultanın zamansız ölümü, Selçuklu tahtında ciddi bir yönetim zaafiyetinin

ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu çetrefilli dönemde ülkenin geleceği, Vezir

Şemseddin ve Naib Celaleddin Karatay tarafından tayin edilmiştir. Vezir

Şemseddin’in, IV. Rükneddin Kılıç Arslan tarafından öldürülmesinin ardından Naib

Celaleddin Karatay, her üç kardeşi birden tahta çıkartmıştır. Bunu yapmadaki esas

hedef, ülkenin bölünmesini engellemek ve Moğol isteklerini politik bir tarzda

bertaraf etmekti.

Moğol hâkimiyetinin Anadolu’da yerleştirilmesinde, İran kökenli devlet

adamlarının önemli rolleri olmuştur. Bu politikalarının gerçekleşmesi için özellikle

Moğol yanlısı olarak bilinen IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ı destekleme yoluna

gitmişlerdir. Bunun karşısında II. İzzeddin Keykavus, özellikle Anadolu Türkmenleri

tarafından yoğun bir şekilde desteklenmiştir. Uzun süren bu çekişmelerde, yaşı

oldukça küçük olan II. Alâeddin Keykubad önemli bir rol üstlenmiş

görünmemektedir. Bu nedenle üçlü saltanat diye bilinen döneme, iki kardeş

arasındaki mücadele dönemi olarak da bakabiliriz. Kaldı ki bu ikiliden hiçbirisi,

yönetimi birlikte paylaşma yoluna da gitmemişlerdir. Bu iki kardeş arasındaki

mücadelelerde, Selçukluya komşu olan Memluklular, Bizans ve Altınorda gibi

dönemin güçlü devletleri, denge politikaları gütmüşler ve bu nedenle bazen birini

bazen de diğerini destekleme yoluna gitmişlerdir. Çünkü Selçuklu devletinin

yıkılması bu ülkeleri, doğrudan İlhanlı Devletiyle karşı karşıya getirecek ve bu

durumda Moğol saldırılarına açık bir hale geleceklerdi.

Kardeşlerden en büyüğü II. İzzeddin Keykavus’un 1262 yılında, Moğollara

yenilip, Bizans’a sığınmasının ardından ülkenin tek hâkimi, ortanca kardeş IV.

Rükneddin Kılıç Arslan olmuştur. Ancak, ülkenin yönetiminde pek de başarılı

olamayan IV. Rükneddin Kılıç Arslan, yönetimi Pervane Muineddin Süleyman’a

bırakmış ve kısa süre sonra 1266 yılında, muhtemelen Moğollar tarafından

zehirlenerek öldürülmüştür. Bir süre daha Vezir Muineddin tarafından yönetilen

Anadolu Selçuklu Devleti, bir daha kendine gelemeyecek ölçüde zedelenmiş ve ülke,

Page 106: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

96

beylikler döneminin oluşmasına zemin hazırlayacak şekilde, yerel güçler arasında

paylaşılmıştır.

Sonuç olarak, bu dönem sadece uzun süreli kardeşler çekişmesini değil; aynı

zamanda Anadolu Türkmenlerinin kendi beyleri etrafında toplanarak yeniden güç

oluşturmaya başladıkları çağın da müjdecisi olmuştur.

Page 107: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

97

BİBLİYOGRAFYA

a- Kaynak ve Tetkik Eserler

AHMET BİN MAHMUD, Selçuk-name, c. II, (Haz: Erdoğan Merçil), Tercüman

Yay., İstanbul 1977.

AHMET NAZİF EFENDİ, Kayseri Tarihi (Mir’at-i Kayseriyye), (Osmanlıca’dan

Çev: Mehmet Palamutoğlu), Kayseri Belediyesi Birliği Yay., Kayseri 1987

AKBAYAR, Nuri, Osmanlı Yer Adları Sözlüğü, Tarih Vakfı Yurt Yay., İstanbul

2003.

AKNERLİ GRİGOR, Moğol Tarihi, (Çev: Hrand D. Andreasyan), Osman Yalçıntaş

Matbaası, İstanbul 1954.

AKSARAYİ (Kerimüddin Mahmud-i), Müsâmeretü’l-Ahbâr, TTK Bas., Ankara

2000.

ANONİM, Selçukname, (Çev: Feridun Nafiz Uzluk), Uzluk Basımevi, Ankara

1952.

ASLANAPA, Oktay, Türk Sanatı, c. II, Kervan Yay., İstanbul 1984.

ATÇEKEN, Zeki, Konya Şeriyye Sicillerine Göre Konya Selçuklu Yapılarının

Osmanlı Döneminde Kullanılması, TTK Bas., Ankara 1998.

AVCIOĞLU, Doğan, Türklerin Tarihi, c.V, Tekin Yay., İstanbul 1999.

AYDIN, Şennur, Doğu-Batı Arasında Bir Gökkuşağı, YKY, İstanbul 1994.

BARTHOLD, V. V., Moğol İstilasına Kadar Türkistan, (Haz: Hakkı Dursun

Yıldız), TTK. Yay., Ankara 1990.

BAYKARA, Tuncer, I. Gıyaseddin Keyhüsrev (1164-1211) Gazi-Şehit, TTK Bas.,

Ankara 1997.

________, Anadolu’nun Selçuklular Devrindeki Sosyal ve İktisadi Tarihi

Üzerinde Araştırmalar, EÜ Bas., İzmir 1990.

________, Türkiye Selçukluları Devrinde Konya, KB Yay., Ankara 1985.

Page 108: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

98

________, Türkiye Selçuklularının Sosyal ve Ekonomik Tarihi, IQ Sanat Yay.,

İstanbul 2004.

BAYRAK, M. Orhan, Türkiye Tarihi Yerler Kılavuzu, İnkılâp Kitabevi, İstanbul

1994.

BEKTAŞ, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine

Bir Öneri, Yem Yay., İstanbul 1999.

BROSSET, Marie Felicite, Gürcistan Tarihi (Eski Çağlardan 1212 yılına kadar),

(Çev: Hrand D. Andreasyan, Notlar ve Yayına Haz: Erdoğan Merçil), TTK

Yay., Ankara 2003.

CAHEN, Claude, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, (Çev: Yıldız Moran),

E Yay., İstanbul 1994.

CÜVEYNİ (Alaaddin Ata Melik), Tarih-i Cihan Güşa, (Çev: Mürsel Öztürk), KB

Yay., Ankara 1998.

ÇAĞATAY, Neşet, Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, TTK Yay., Ankara 1989.

ÇALIŞKAN, Yaşar – İKİZ, M. Lütfi, Kültür, San’at ve Medeniyetimizde Ahilik,

KB Yay., Ankara 1993.

DAĞLI, Yücel – ÜÇER, Cumhure, Tarih Çevirme Kılavuzu, c.III., TTK Bas.,

Ankara 1997.

EDHEM(ELDEM), Halil, Kayseri Şehri, (Haz: Kemal Göde), Kültür ve Turizm

Bakanlığı Yay., Ankara 1982. (Osmanlıcası, Matbaa-i Orhaniye, İstanbul

1334)

EFLAKİ, Ahmet, Ariflerin Menkıbeleri I, (Çev: Tahsin Yazıcı), MEB Yay.,

İstanbul 2001.

ERKEN, Sabih, Türkiyede Vakıf Abideler ve Eski Eserler, c. I, VGM Yay.,

Ankara 1983.

ERKİLETLİOĞLU, Halit - GÜLER, Oğuz, Türkiye Selçuklu Sultanları ve

Sikkeleri, EÜ Yay., Kayseri 1996.

GORDLEVSKİ, V., Anadolu Selçuklu Devleti, (Çev: Azer Yaran), Onur Yay.,

Ankara 1998.

Page 109: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

99

GÖDE, Kemal, Türk-İslam Kültür ve Medeniyet Tarihi, Isparta 1997.

Gregory Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, (Süryanice’den İngilizce’ye Çev: Ernest

A. Wallis Budge, İngilizce’den Türkçe’ye Çev: Ömer Rıza Doğrul), c. II,

TTK Bas., Ankara 1999.

GÜNGÖR, Harun – ARGUNSAH, Mustafa, Gagauz Türkleri Tarih-Dil-Folklor

ve Halk Edebiyatı, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 2002.

________, Gagauzlar (Gagauz Türklerinin Etnik Yapısı, Nüfusu, Dili, Dini,

Folkloru Hakkında Bir Araştırma), Ötüken Yay., İstanbul 1998.

İBN BİBİ (El- Hüseyin B. Muhammed B. Ali El-Ca’feri Er-Rugadi), El Evamirü’l-

Ala’iyye Fi’l-Umuri’l-Ala’iyye (Selçuk-Name), c. II, (Çev: Mürsel

Öztürk), KB Yay., Ankara 1996.

İBN ŞEDDAD, Baypars Tarihi (Siret’z-zahir Baypars), (Çev: M. Şerefüddin

Yaltkaya), İstanbul 1941.

KAMALOV, İlyas, Moğolların Kafkasya Politikası, Kaknüs Yay., İstanbul 2003.

KARPUZ, Haşim, Anadolu Selçuklu Mimarisi, SÜ Bas., Konya 2001.

KAYMAZ, Nejat, Pervane Mu‛îned-dîn Süleyman, AÜDTCF Yay., Ankara 1970.

________, Pervane Süleyman (13. Yüzyılın İşbirlikçi Emîri Muîneddin

Süleyman), Kaynak Yay., İstanbul 1999.

KOPRAMAN, K.Yaşar, Mısır Memlukluları Tarihi, KB Yay., Ankara 1989.

KÜÇÜKDAĞ, YUSUF – ARABACI, Caner, Selçuklular ve Konya, Mikro Yay.,

Konya 1999.

LEVÇENKO, M.V., Kuruluşundan Yıkılışına Kadar Bizans Tarihi, (Çev: Maide

Selen), Özge Yay., İstanbul 1999.

MERÇİL, Erdoğan, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, TTK Bas., Ankara 1997.

MÜNECCİMBAŞI (Ahmed Bin Lütfullah), Camiu’d-Düvel (Selçuklular Tarihi II

Anadolu Selçukluları ve Beylikler), (Yayınlayan. Ali Öngül), Akademi

Kitabevi, İzmir 2001.

Page 110: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

100

NICOL, M.Donald, Bizans’ın Soylu Kadınları (On Portre, 1250-1500), (Çev:

Özden Arıkan), Tarih Vakfı Yurt Yay., İstanbul 2001.

ORKUN, H.Namık, Türk Tarihi, c. III, Akba Kitabevi, Ankara 1946.

OSTROGORSKY, Georg, Bizans Devleti Tarihi, (Çev: Fikret Işıltan), TTK Yay.,

Ankara 1999.

ÖNKAL, Hakkı, Anadolu Selçuklu Türbeleri, AKM Yay., Ankara 1996.

ÖZDEMİR, H.Ahmet, Moğol İstilası, Cengiz ve Hülagu Dönemleri, İz Yay.,

İstanbul 2005.

PARMAKSIZOĞLU, İsmet-ÇAĞLAYAN, Yaşar, Genel Tarih I Eski Çağlar ve

Türk Tarihinin İlk Dönemleri, Funda Yay., Ankara 1976.

RİCE, Tamara Talbot, The Seljuks in Asia Minor, Thames And Hudson London

1961.

ROUX, Jean-Paul, Moğol İmparatorluğu Tarihi, Kabalcı Yay., İstanbul 2001.

RUBRUK, Wilhelm Von, Moğolların Büyük Hanına Seyahat 1253–1255, (Çev:

Ergin Ayan), Ayışığı Kitapları, İstanbul 2001.

SEVİM, Ali - MERÇİL Erdoğan, Selçuklu Devletleri Tarihi Siyaset, Teşkilat ve

Kültür, TTK Yay., Ankara 1995.

SEVİM, Ali -YÜCEL, Yaşar, Türkiye Tarihi Fetih, Selçuklu ve Beylikler

Dönemi, TTK., Yay., Ankara 1989.

SPULER, Bertold, İran Moğolları (Siyaset, İdare ve Kültür İlhanlılar Devri

1220-1350), (Çev: Cemal Köprülü), TTK Bas., Ankara 1987.

SÜMER, Faruk, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilatı Destanları,

TDAV Yay., İstanbul 1999.

________, Selçuklular Devrinde Doğu Anadolu’da Türk Beylikleri, TTK Bas.,

Ankara 1998.

________, Yabanlu Pazarı Selçuklular Devrinde Milletler Arası Büyük Bir

Fuar, TDAV Yay., İstanbul 1985.

Page 111: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

101

SÜSLÜ, Özden, Tasvirlere Göre Anadolu Selçuklu Kıyafetleri, AKM. Yay.,

Ankara 1989.

ŞEKER, Mehmet, Fetihlerle Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması, DİB

Yay., Ankara 1991.

________, İbn Batuta’ya Göre Anadolu’nun Sosyal-Kültürel ve İktisadî Hayatı

İle Ahîlik, KB Yay., Ankara 1993.

TIESENHAUSEN, De W., Altın Ordu Devleti Tarihine Ait Metinler, (Çev: İsmail

Hakkı İzmirli), Maarif Matbaası, İstanbul 1941.

TOGAN, A. Zeki Velidi, Umumi Türk Tarihine Giriş, Enderun Kitabevi, İstanbul

1981.

TURAN, Osman, Selçuklular Târihi ve Türk – İslam Medeniyeti, Boğaziçi Yay.,

İstanbul 1998.

________, Selçuklular Zamanında Türkiye (Siyasi Tarih Alp Arslan’dan

Osman Gazi’ye), Turan Neşriyat Yurdu, İstanbul 1971. ,

________, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar (Metin, Tercüme ve

Araştırmalar), TTK. Bas., Ankara 1988.

TURAN, Refik, Türkiye Selçuklularında Hükûmet Mekanizması (Vezir ve

Divan), Millî Eğitim Bas., İstanbul 1995.

TURAN, Şerafettin, Türkiye – İtalya İlişkileri I Selçuklular’dan Bizans’ın Sona

Erişine, Kültür Bakanlığı, Ankara 2000.

UĞUR, M.Ferit – KOMAN, M.Mes’ud, Selçuklu Büyüklerinden Celâlüddin

Karatay ile Kardeşlerinin Hayat ve Eserleri, Yeni Kitap Bas., Konya

1940.

UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu

Devletleri, TTK Bas., Ankara 1998.

________, Osmanlı Devlet Teşkilatına Medhal, TTK Bas., Ankara 1998.

________, Osmanlı Tarihi, c. I, TTK Bas., Ankara 1998.

Page 112: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

102

VASİLİEV, A. A., History Of The Byzantine Empire 324-1453, The University Of

Wisconsın Press, Madison 1952.

YAKUBOVSKİY, A.Yu., Altın Ordu ve Çöküşü, (Çev: Hasan Eren), TTK Bas.,

Ankara 1992.

YILMAZ, Leyla, Antalya (16. Yüzyılın Sonuna Kadar), TTK Bas., Ankara 2002.

YUVALI, Abdulkadir, İlhanlılar Tarihi -I- Kuruluş Devri, EÜ Yay., Kayseri

1995.

b- Makaleler

ALPTEKİN, Coşkun, “Türkiye Selçukluları”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam

Tarihi, c. VIII, Çağ Yay., İstanbul 1992, s. 209-406.

ARTUK, İbrahim, “II. Keyhüsrev’in Üç Oğlu Adına Kesilen Sikkeler”, Malazgirt

Armağanı, TTK Bas., Ankara 1993, s.269-286.

BAL, Mehmet Suat, “Türkiye Selçukluları, Mısır Memlukları ve Altın Orda

Devleti’nin İlhanlılara Karşı Kurduğu İttifak”, TAD, S. 17, s. 301–304.

BARTHOLD , W., “Berke”, İA, c. II, s. 553–555.

________, “Batu”, İA, c. II, s. 351–353.

________, “Hülagü”, İA., c. V/1, s. 581-582.

BAYKARA, Tuncer, “Türkiye Selçuklularında İdarî Birim ve Bununla İlgili

Meseleler”, VD, S. XIX, Sistem Ofset, İstanbul 1985, s.49–60.

BAYRAM, Mikail, “Anadolu Selçuklularında Devlet Yapısının Şekillenmesi”,

Cogito, S. 29, YKY, İstanbul 2001, s.61–73.

ERSAN, Mehmet, Türkiye Selçukluları’nda Hediye ve Hediyeleşme I, TİD, S. XIV,

s. 65–77.

GÖDE, Kemal, “Anadolu’da Cengizli ve İlhanlı Hâkimiyeti Dönemine Genel Bir

Bakış (1239–1327)”, SDÜFEFSBD, S.1, Isparta 1995, s. 165–190.

GÖDE, Kemal, “Türkiye Selçuklu Sultanlarının Türbeleri”, SDÜFEFSBD, S. 5,

Isparta 2000, s. 1–19.

Page 113: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

103

Kamalov, İlyas, “Moğol İstilası ve Anadolu Kültürüne Tesirler”, TDA, S. 140,

İstanbul 2002, s. 167–180.

KAYMAZ, Nejat, “Anadolu Selçuklularının İnhitatında İdare Mekanizmasının Rolü

II ”, TAD, c. III, S.4-5, Ankara Üniversitesi Bas., Ankara 1965, s. 23-61.

KİENİTZ, Karl, “Osmanlılardan Önceki Anadolu Türklerinin Politik ve Kültür

Bakımından Dünya tarihindeki Önemi”, (Çev. Mithat San), Belleten, S.

196, Ankara 1986, s. 279–289.

Mehmet Altan Köymen, “Türkiye Selçukluları Devleti’nin Ekonomik Politikası”,

Belleten, c. I, S. 198, s. 614–620.

MERÇİL, Erdoğan, “Bizans’ta Selçuklu Hanedan Mensupları”, XI. Türk Tarihi

Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler, c. II, TTK Bas., Ankara 1994,

s.709–722.

SPULER, Berthold, “İlhanlılar”, İA, c. VII, s. 967–971.

SÜMER, Faruk, “Anadolu’da Moğollar”, SAD, S.1, Ankara 1970, s.1–147.

________, “Ağaç Eriler”, Belleten, S. 26, Ankara 1962, s. 521–528.

TERZİ, Adnan Sadık,”İbn Bibi”, İA, c. V/II, s. 712–718.

TURAN, Osman, “II. İzeddin Keykavus’a Aid Bir Temlikname”, Zeki Velidi

Togan’a Armağan, Maarif Basımevi, İstanbul 1955, s. 157–177.

________, “Keykavus II”, İA, c. VI, s. 642–645.

________, “Keykubad II”, İA, c. VI, s. 661–662.

________, “Kılıç Arslar IV”, İA, c. VI, s. 703–707.

________, “Selçuklu Devri Vakfiyeleri, Celaleddin Karatay, Vakıfları ve

Vakfiyeleri”, Belleten, S. 45, Ankara 1948, s. 17- 170.

UYUMAZ, Emine, “Anadolu Selçuklu Çağı Kronolojisi”, Cogito, S. 29, YKY,

İstanbul 2001, s.169–182.

VARTAN, “Ermeni Müverrihlerine Göre Moğollar”, (Çev: M. ED. Dulaurier), TM,

S. V, İstanbul 1936, s. 27-48..

Page 114: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

104

YUVALI, Abdülkadir, “İlhanlılar’ın Anadolu Politikası”, XI. Türk Tarihi Kongresi

Kongreye Sunulan Bildiriler, c. II, TTK Ankara 1994, s.581–600.

c- Tezler

ALTINTAŞ, Ahmet, Türkiye Selçuklularında Sosyal ve Ekonomik Hayat,

(Basılmamış Doktora Tezi), Malatya 1998.

BEŞTAV, Özlem, XII. ve XIII. Yüzyıllarda Anadolu Selçuklu Devleti’nde

Ticaret hayatı, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 1995.

ERDEM, İlhan, Türkiye Selçukluları–İlhanlı İlişkileri (1258–1308), (Basılmamış

Doktora Tezi), Ankara 1995.

GÖKSU, Melek, Şerefeddin Hatiroğlu ve Moğollara Karşı İsyanı, (Basılmamış

Yüksek Lisans Tezi), Konya 2000.

KARA, Kemal, Türkiye Selçuklu Devleti’nin Siyasi, İktisadi ve Sosyal Yapısı

Üzerine Bir İnceleme (El-Evanirü’l-Ala’iye Fi’l-Umuri’l-Ala’iye’ye

Göre), (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Elazığ 2002.

SAV, Hasan, 1240–1256 Yılları Arasında Anadolu Selçuklu-Moğol İlişkileri,

(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 1999.

SOYSAL, Ayşe Asude, XII.-XIII. Yüzyıllarda İran Kültürünün Anadolu’ya

Nüfuzu: Anadolu Selçukluları Üzerinde İran Tesirleri, (Basılmamış

Yüksek Lisans Tezi), Ankara 1999.

d- İnternet Kaynakları

http://www.antalya.gov.tr/index.php?Sayfa=eski_eserler

http://www.kayseri.gov.tr/yeni/index.asp

http://www.uluborlu.bel.tr/uluborlutarihi.htm.

Page 115: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

105

EKLER

Page 116: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

106

Ek 1- Dirhem / Keyhüsrev II / Sivas / 640 (1242–43) / 23 mm. 2.74 gr. Yazılar Bütünüyle Kûfidir. Güneş ve iki aslan motifi Mezopotamya’ya kadar

iner. Gıyaseddin Keyhüsrev, Gürcü Hatun’un yüzünü güneş şeklinde tasvir ettirmiş268.

Ek 2- Dirhem / Keykavus II(İlk Cülusu)/ Konya /645 / 22 mm. 2.40 gr. Arka yüzde, dış çevredeki dairesel kitabeyle basım yeri ve yılı

belirtilmiştir269.

268 Enis Batur, Doğu-Batı Arası Bir Gökkuşağı, (Yay. Haz: Şennur Aydın), İstanbul 1994. s. 38.

269 Enis Batur, a.g.e., s. 40.

Page 117: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

107

Ön Yüz: La ilâhe illalla Muhammed/Resulullah el imma/el Mustaasım billâh

emir’ül-Müminin/ durube fi sene seb’a erbain sittema’e bi Konya Arka Yüz: Es sultan el azam/ İzzeddünya ved-din Keykavus/ ve

Rükneddanya ved-din Kılıçanslan/ ve Alaeddünya ved-din Keykubad/ benü Keyhüsrev berahin emir’ül-müminin270.

Ek 3- Dirhem / Keykavus II (İlk Cülusu) Konya /647/ 22mm. 2.98 gr. Her iki yüzdeki noktalı kare bordur, arka yüzdeki dış boşluklar, yazı ve divani

tarih ile doldurulmuştur271.

Ek 4- Dirhem / Keykavus II (İkinci Cülusu)/ Ankara / 655 (1257–58) /

22mm. 2.75 gr. Giderek bozulmaya başlayan yazı kalitesiyle göze çarpan bu sikkede basım

yeri arka, basım tarihi ön yüzdedir. Keykavus’un adı “Allah’ın âlem üzerindeki gölgesi” unvanıyla birlikte okunmaktadır272.

270 Halil Erkiletlioğlu-Oğuz Güler, Türkiye Selçuklu Sultanları ve Sikkeleri, Kayseri 1996, s.

165. 271 Enis Batur, a.g.e., s.40. 272 Enis Batur, a.g.e., s.41.

Page 118: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

108

Ek 5- Dirhem / Keykavus II (İkinci Cülusu) / Lülü’a / 658 (1260–61) Lülü’a, Ulukışla’nın doğusunda, bugünkü Hasangazi’dir273.

Ek 6- Dirhem / Keykavus II/ İkinci Cülusu / Konya/ 658 (1260–61) 21 mm.

2.85 gr. Ön yüz ortasında: “İzzet iktidar Allah’ındır.” Kitabesi okunmaktadır274.

273 Enis Batur, a.g.e., s.41. 274 Enis Batur, a.g.e., s.41

Page 119: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

109

Ek 6- Dirhem / Keykavus II (İkinci Cülusu)/ Antalya / 660 (1262–63)/

22mm. 2.98 gr. Kuşkusuz okunabilen kitabesiyle bir postumus (ölüm sonrası) sikkesi olarak

görülmektedir275.

Ek 7- Dirhem/ Kılıçarslan IV/ Sivas/ 646 (1248–49) İlk Cülusu), 23 mm.

2.85 gr. Kılıçarslan, “Din ve Dünya’nın temel direği” lakabı ve “Müminlerin Emir’in

Tanığı” unvanlarıyla anılmıştır276.

275 Enis Batur, a.g.e., s.41. 276 Enis Batur, a.g.e., s.41.

Page 120: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

110

Ek 8- Dinar/ Kılıçarslan IV/ Konya/ 661(1263–64)/ 25 mm. 4.45 gr277.

Ön Yüz: Durube Madenşehir/ el imam el Mustaasım/ billah emir’ül-

müminin/ sene hamse ve hamsin ve sittema’e Arka Yüz: Es-sultan el azam/ Rükneddünya ved-din/ Kılıçarslan bin

Keyhüsrev/ berahin emir’ül-müminin278

Ek 9- 9356/ Dirhem/ Kılıçarslan IV/ Ma’denşehir/ 655 (1257–58) 22 mm. 2.65 gr. Ma’denşehir, Konya’nın güney-doğusunda Karaman kazasına bağlı bir yerleşim yeridir279.

277 Enis Batur, a.g.e., s.42. 278 Halil Erkiletlioğlu-Oğuz Güler, Türkiye Selçuklu Sultanları ve Sikkeleri, Kayseri 1996, s.

185. 279 Enis Batur, a.g.e., s.42.

Page 121: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

111

Ek 10- Dirhem/ Kılıçarslan IV/ Sivas / Ramazan 656 Eylül 1258/ Arka

yüzünde basıldığı ayın adı da kaydedilmiştir. 1258 yılının Eylül ayında basılmış bu dirhem, ilk kez yayınlanması bakımından önemlidir280.

Ek 11- Dirhem/ Kılıçarslan IV Sarus / 660 (1262–63) 22mm. 2.90 gr. Sarus, Siirt ilinin Şirvan Kazasına bağlı bir yerleşim yeri olmakla birlikte

darphane olarak faaliyeti şüpheli görülmektedir281.

280 Enis Batur, a.g.e., s.42. 281 Enis Batur, a.g.e., s.42.

Page 122: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

112

Ek 12- Dirhem/ Kılıçarslan IV/ Lülü’a/ 660 (1262–63) 22mm. 3.02 gr. Arka yüz boşluğunda “Minnet Allah’adır.” Cümlesi okunmaktadır282.

Ek 13- Dirhem/ Kılıçarslan IV/ Gümüşpazar/ 661 (1263–64)/ 22mm 2.82 gr Gümüşpazar, Orta Anadolu’nun kuzeyinde olduğu tahmin edilen, fakat tam

yeri bilinmeyen bir darp yeridir. Muhtemelen Amasya yakınındaki Gümüşhacıköy’dür283.

282 Enis Batur, a.g.e., s.42. 283 Enis Batur, a.g.e., s.43.

Page 123: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

113

Ek 14- Dirhem/ Kılıçarslan IV/ Konya/ 661 (1263–64) / 21mm. 2.50 gr. Darp yeri “bi-Medinet-i Konya” ve basım tarihi (birler ve onlar hanesi divani

rakamla önyüz son satırlarında yer almaktadır284.

Ek 15- Dirhem/ Kılıçarslan IV/ Konya/ 663 (1265–66)/ 22mm. 2.95 gr. Ön yüz ortasında yer alan “Minnet Allah’adır.“ ibaresi, noktalardan oluşan

altı dilimli bordürle çevrelenmiş, dışta darp yeri ve tarihi, çepeçevre yazılmıştır285.

284 Enis Batur, a.g.e., s.43. 285 Enis Batur, a.g.e., s.44.

Page 124: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

114

Ek 16- 21540/ Dirhem/ Kılıçarslan IV/ 64? (1242–52)/ 22mm. 2.52 gr. Ön yüzde altı dilimli bordür içinde “Mülk Allah’ındır.” Cümlesi

okunmaktadır286.

Ek 17- Dinar/ Keyhüsrev II, Kılıçarslan IV, Keykubad II/ Konya/ 653 (1255–

56)/ 24.5 mm. 4.42 gr Arka yüzde üç kardeşin unvanlarıyla adları, sırasıyla yazılıdır287.

286 Enis Batur, a.g.e., s.44. 287 Enis Batur, a.g.e., s.45.

Page 125: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

115

Ek 18- 9389/ Dirhem/ Keykavus II, Kılıçarslan IV, Keykubad II/ Konya/ 648

(1250–51)/ 23 mm. 2.98 gr. Ön yüz iki satırı, darp yeri ve divani rakamla darp tarihine ayrılmıştır288.

Ek 19- Dirhem/ Keykavus II, Kılıçarslan IV, Keykubad II/ Konya/ 648

(1250–51) / 21 mm. 2.65 gr. Her iki yüz üst bölümünde çifte Rumiler yer almaktadır289.

288 Enis Batur, a.g.e., s.45. 289 Enis Batur, a.g.e., s.45.

Page 126: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

116

Ek 20- Dirhem/ Keykavus II, Kılıçarslan IV, Keykubad II/ Sivas/ 647 (1249–

1250) / 23mm. 2.85 gr Üç kardeşin Sivas’ta basılmış ilk dirhemlerindendir290.

Ek 21- Dirhem/ Kılıçarslan IV, Keykubad II/ Kayseri/ 652 (1254–55) /

22mm. 2.80 gr. Önyüz ortasında daire ile çevrelenmiş, uçları noktalı yıldız yer almaktadır.

Kılıçarslan “Sultanü’l Azam”, Keykubad “Sultanü’ül-mu’azzam” ünvanları ile anılmıştır291.

290 Enis Batur, a.g.e., s.46. 291 Enis Batur, a.g.e., s.47.

Page 127: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

117

Ek 22- Dirhem/ Kılıçarslan IV, Keykubad II/ Sivas/ 652 (1254–55)/ 23 mm.

2.95 gr. Sultanların adları,”Sultanü’l azam” unvanı altında yazılmıştır292.

Ek 23- Isparta Uluborlu’daki Borgulu Kalesi. www.uluborlu.org

292 Enis Batur, a.g.e., s.47.

Page 128: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

118

Ek 24- Alanya Kalesi.

Ek 25- Karatay Medresesi. Leyla Yılmaz,Antalya (16. Yüzyılın Sonuna Kadar),

TTK Bas., Ankara 2002.

Page 129: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

119

Ek 25- Akhan, Cengiz Bektaş, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları

Üzerine Bir Öneri, Yem Yay., İstanbul 1999

Ek 26- Akhan, Cengiz Bektaş, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları,

Kullanımları Üzerine Bir Öneri, Yem Yay., İstanbul 1999

Page 130: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

120

Ek 27- Horozlu Han, Cengiz Bektaş, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları,

Kullanımları Üzerine Bir Öneri, Yem Yay., İstanbul 1999

Ek 28- Horozlu Han, Cengiz Bektaş, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları,

Kullanımları Üzerine Bir Öneri, Yem Yay., İstanbul 1999

Page 131: anadolu selçuklu devletinde 3 kardeş devri.pdf

121

Ek 29- Ahi Yusuf Türbesi, Leyla Yılmaz,Antalya (16. Yüzyılın Sonuna Kadar),

TTK Bas., Ankara 2002.

Ek 30- Ahi Yusuf Türbesi, Leyla Yılmaz,Antalya (16. Yüzyılın Sonuna Kadar),

TTK Bas., Ankara 2002.