9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde...

27
AECOM Rapor Çevre ÇSED, 02 Ağustos 2013 9-1 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK 9.1 Giriş Bu bölümde Projeye ilişkin jeoloji, toprak, hidrojeoloji (yeraltı suları) koşulları ve atık yönetimi hususları ele alınmaktadır. Güzergâh koridoru üzerindeki mevcut şartlar aşağıda tarif edilmekte, projenin olası hassas alıcılar üzerinde yaratması ihtimali bulunan etkiler değerlendirilmektedir. Bu etkiler iki kategoriye ayrılmıştır: Kısa vadeli inşaat etkileri ve Kalıcı etkiler ve işletmeden kaynaklanan etkiler İnşaat ve işletme faaliyetleri esnasında görülebilecek olası etkiler ve her bir parametre için önerilen etki azaltıcı önlemler açıklanmaktadır. Bu etkilerin bazıları doğrudan bazıları ise dolaylı etkilerdir. Proje sahasının ve Projenin geliştirilmesinin doğrudan etkilediği hususlar doğrudan etki, Proje sahasının ve Projenin geliştirilmesinin doğrudan etkilemediği, diğer bir değişle etki azaltıcı önlemlerin alınmaması halinde olumsuz sonuçlarının ortaya çıkması ve bu sonuçların çevre üzerinde olumsuz etkiler yaratması olasılığı bulunan hususlar ise dolaylı etkilerdir. Tarif edilen şart ve etkilerin bazılarının, özellikle de kirlilik ve hidrojeolojiyle ilgili olanlarının, ekoloji ve yüzeysel su kaynakları gibi diğer parametrelerle etkileşime geçebilecekleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Gereken yerlerde bu tür etkileşimler de açıklanmaktadır. 9.2 Yaklaşım ve Yöntem 9.2.1 Mevcut Durum Araştırma Yöntemleri Bu bölümde Projenin zemin şartları (Jeoloji ve Toprak, Hidrojeoloji ve Atık Yönetimi) üzerindeki olası etkileri açıklanmaktadır. Proje sahaları ile birlikte yakında bulunan alıcılar üzerindeki olası etkiler de değerlendirilmiştir. Ek olarak, Projenin inşaat aşamasıyla ilişkili olası etkiler ile birlikte kalıcı altyapı ve işletme faaliyetleriyle ilişkili olası etkiler de değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Ayrıca, bu etkiler temelinde azaltıcı önlemler de verilmektedir. Bu bölüm mevcut ve erişilebilir durumda olan masa başı çalışmaları ile bu Proje için hazırlanmış jeoteknik raporlara dayanılarak hazırlanmıştır. Niteliksel değerlendirmeler, beklenen önemli riskler ve olası etkiler ile birlikte bu etkilerin hafifletilmesi yöntemlerini kapsamaktadır. Bu entegrasyon çalışması yapılırken İstanbul Çevre Durum Raporu (2009) İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü Raporları (Eylül 2005 ve Aralık 2011), MTA İstanbul Maden ve Enerji Kaynakları Raporu (2012) ve İstanbul Şehir Rehberi İnternet Sitesinde yayınlanan Çevre Planı (2012) ile Jeoteknik Raporlar (Emay International Engineering Cons. & Trd. Co. Ltd. ile Protek Proje Danışmanlık Mühendislik Bilgi İşlem İnşaat Turizm San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından hazırlanmıştır) (2012-2013) ayrıntılı biçimde gözden geçirilerek yorumlanmıştır. Jeolojiye ilişkin daha önceden hazırlanmış olan çalışmalar özellikle bu Proje sahası için hazırlanmış olmasalar da, jeolojik çalışma seviyesi ölçeğe göre genişletilebilmektedir. Bu nedenle değerlendirmelerin bu aşamasında, atıfta bulunulan raporlarda yer alan jeolojik bilgilerin mevcut seviyesi yeterlidir. Hidrojeolojik duruma ilişkin bilgiler Hidrolojik Etüt Raporu için hazırlanan raporlardan (Emay International Engineering Cons. & Trd. Co. Ltd. ile Protek Proje Danışmanlık Mühendislik Bilgi İşlem İnşaat Turizm San. Ve

Transcript of 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde...

Page 1: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-1

9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK

9.1 Giriş

Bu bölümde Projeye ilişkin jeoloji, toprak, hidrojeoloji (yeraltı suları) koşulları ve atık yönetimi hususları ele

alınmaktadır. Güzergâh koridoru üzerindeki mevcut şartlar aşağıda tarif edilmekte, projenin olası hassas

alıcılar üzerinde yaratması ihtimali bulunan etkiler değerlendirilmektedir. Bu etkiler iki kategoriye ayrılmıştır:

Kısa vadeli inşaat etkileri ve

Kalıcı etkiler ve işletmeden kaynaklanan etkiler

İnşaat ve işletme faaliyetleri esnasında görülebilecek olası etkiler ve her bir parametre için önerilen etki

azaltıcı önlemler açıklanmaktadır. Bu etkilerin bazıları doğrudan bazıları ise dolaylı etkilerdir. Proje sahasının

ve Projenin geliştirilmesinin doğrudan etkilediği hususlar doğrudan etki, Proje sahasının ve Projenin

geliştirilmesinin doğrudan etkilemediği, diğer bir değişle etki azaltıcı önlemlerin alınmaması halinde olumsuz

sonuçlarının ortaya çıkması ve bu sonuçların çevre üzerinde olumsuz etkiler yaratması olasılığı bulunan

hususlar ise dolaylı etkilerdir.

Tarif edilen şart ve etkilerin bazılarının, özellikle de kirlilik ve hidrojeolojiyle ilgili olanlarının, ekoloji ve yüzeysel

su kaynakları gibi diğer parametrelerle etkileşime geçebilecekleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Gereken

yerlerde bu tür etkileşimler de açıklanmaktadır.

9.2 Yaklaşım ve Yöntem

9.2.1 Mevcut Durum Araştırma Yöntemleri

Bu bölümde Projenin zemin şartları (Jeoloji ve Toprak, Hidrojeoloji ve Atık Yönetimi) üzerindeki olası etkileri

açıklanmaktadır. Proje sahaları ile birlikte yakında bulunan alıcılar üzerindeki olası etkiler de

değerlendirilmiştir. Ek olarak, Projenin inşaat aşamasıyla ilişkili olası etkiler ile birlikte kalıcı altyapı ve işletme

faaliyetleriyle ilişkili olası etkiler de değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Ayrıca, bu etkiler temelinde azaltıcı

önlemler de verilmektedir.

Bu bölüm mevcut ve erişilebilir durumda olan masa başı çalışmaları ile bu Proje için hazırlanmış jeoteknik

raporlara dayanılarak hazırlanmıştır. Niteliksel değerlendirmeler, beklenen önemli riskler ve olası etkiler ile

birlikte bu etkilerin hafifletilmesi yöntemlerini kapsamaktadır. Bu entegrasyon çalışması yapılırken İstanbul

Çevre Durum Raporu (2009) İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü Raporları

(Eylül 2005 ve Aralık 2011), MTA İstanbul Maden ve Enerji Kaynakları Raporu (2012) ve İstanbul Şehir

Rehberi İnternet Sitesinde yayınlanan Çevre Planı (2012) ile Jeoteknik Raporlar (Emay International

Engineering Cons. & Trd. Co. Ltd. ile Protek Proje Danışmanlık Mühendislik Bilgi İşlem İnşaat Turizm San. Ve

Tic. Ltd. Şti. tarafından hazırlanmıştır) (2012-2013) ayrıntılı biçimde gözden geçirilerek yorumlanmıştır.

Jeolojiye ilişkin daha önceden hazırlanmış olan çalışmalar özellikle bu Proje sahası için hazırlanmış olmasalar

da, jeolojik çalışma seviyesi ölçeğe göre genişletilebilmektedir. Bu nedenle değerlendirmelerin bu

aşamasında, atıfta bulunulan raporlarda yer alan jeolojik bilgilerin mevcut seviyesi yeterlidir.

Hidrojeolojik duruma ilişkin bilgiler Hidrolojik Etüt Raporu için hazırlanan raporlardan (Emay International

Engineering Cons. & Trd. Co. Ltd. ile Protek Proje Danışmanlık Mühendislik Bilgi İşlem İnşaat Turizm San. Ve

Page 2: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-2

Tic. Ltd. Şti.) (2012) ve AECOM tarafından Orman ve Su İşleri Bakanlığının veritabanı ile İstanbul Büyükşehir

Belediyesinden alınan İstanbul Çevre Planı kullanılarak hazırlanan haritalardan derlenmiştir.

9.2.2 Değerlendirme Yöntemleri

Projenin etkilerinin değerlendirilmesi için gereken bilgilerin derlenmesinden sonra aşağıdaki Su Kalitesi ve

Drenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri

uygulanmıştır.

9.2.2.1 Jeoloji ve Toprak

Projenin jeoloji ve toprak üzerinde etkileri olabilecektir. Bu etkiler Projenin geliştirilmesi ile aktif ya da

planlanan maden çıkartma bölgeleri üzerinde görülebilir. Ayrıca, toprak kayıpları ya da topraklara verilebilecek

zararlarla ilişkili olası sorunlar da göz önünde bulundurulmuştur. Projenin jeoloji ve topraklar üzerinde

oluşturabileceği etkiler aşağıda, Tablo 9-1’de belirtilen kriterlere göre değerlendirilmiştir.

Tabl0 9-1 Jeoloji ve Toprak Üzerindeki Etkilerin Değerlendirilmesine İlişkin Kriterler

Jeoloji ve Toprak üzerindeki Etkilerin Değerlendirilmesine İlişkin Kriterler

Etki Değerlendirmesi

Tanımı

Büyük ölçekli

Proje sahası içinde ya da hemen bitişiğinde yer alarak Proje nedeniyle zarar görecek ya da bozulacak olup ulusal ya da uluslararası ölçekte önem arz eden jeolojik sahalar. Ayrıca, proje nedeniyle zarar görecek ya da bozulacak yüksek kaliteli ya da nadir toprak türüne sahip önemli alanlar Proje ile sterilize edilecek olup proje sahası içinde kalan önemli ya da aktif bir maden kaynağı ya da alanı

Orta ölçekli

Proje sahası içinde ya da hemen bitişiğinde yer alarak Proje nedeniyle zarar görecek ya da bozulacak olup yerel ölçekte önem arz eden jeolojik sahalar. Ayrıca, proje nedeniyle zarar görecek ya da bozulacak yüksek kaliteli ya da nadir toprak türüne sahip önemli alanlar Proje tarafından sterilize edilecek atıl maden kaynağı ya da maden işletmesi olmayan alanlar

Küçük ölçekli

Proje sahası içinde ya da hemen bitişiğinde yer alarak Proje nedeniyle görmeyecek ya da bozulmayacak olan ve önem arz eden jeolojik sahalar. Ancak zayıf toprak türleri Proje nedeniyle zarar görebilir ya da bozulabilir. Projeden etkilenebilecek bütün maden kaynakları ya da maden işletmesi olmayan alanlar

İhmal edilebilir Projeden etkilenmeyecek her türlü jeolojik özellik, toprak türü ya da bütün maden kaynakları ve maden işletmesi olmayan alanlar

9.2.2.2 Hidrojeoloji

Yeraltı su kaynakları ile bunlara bağlı yüzeysel su kaynaklarını kapsayan ve projeden etkilenme olasılığı

bulunan hidrojeolojik kaynaklar üzerindeki olası etkilerin önemi aşağıdaki tabloda yer alan kriterlere göre

belirlenmiştir.

Page 3: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-3

Tablo 9-2 Hidrojeoloji Üzerindeki Etkilerin Değerlendirilmesine İlişkin Kriterler

Hidrojeoloji Üzerindeki Etkilerin Değerlendirilmesine İlişkin Kriterler

Etki Değerlendirmesi

Tanımı

Büyük ölçekli

İçme suyu olarak ya da sanayi açısından önemli veya özellikle nadir ya da değerli bir kaynak olarak önem taşıyan su kaynaklarının inşaat ya da işletme faaliyetleri nedeniyle kirlenecek, zarar görece ya da bozulacak olması

Orta ölçekli Yerel içme suyu kaynağı olarak ya da yerel sanayi için kullanılabilecek su kaynaklarının inşaat ya da işletme faaliyetleri nedeniyle kirlenecek, zarar görecek ya da bozulacak olması

Küçük ölçekli Kamu kullanımı için kullanılmayacak su kaynaklarının inşaat ya da işletme faaliyetleri nedeniyle kirlenecek, zarar görecek ya da bozulacak olması ya da akiferler üzerine geçirimsiz birimler gelmesi

İhmal edilebilir Su kaynaklarının inşaat ya da işletme nedeniyle kirlenecek, zarar görecek ya da bozulacak olmaması ve / veya Proje sahasının içinde ya da yakınında hidrojeolojik bir kaynak bulunmaması.

9.2.2.3 Atık Yönetimi

Projeyle ilişkili iki tür atık yönetimi hususu bulunmaktadır. Bunlar;

Saha içinde ya da yakınında lisanslı atık yönetim sahlarının bulunması (İstanbul Katı Atık Bertaraf

Tesisleri);

Planlanan yolun inşa edilmesi ve işletmesinin bir parçası olarak atık malzemelerin bertarafı ile ilişkili

sorunlar (İZAYDAŞ (İzmit Büyükşehir Belediyesi, İzmit Atık ve Kalıntı Arıtma, Yakma ve Geri

Dönüştürme A. Ş.), ERDEMİR (Ereğli Demir ve Çelik İmalat A.Ş.) ve İSKEN (İskenderun Enerji Üretim

ve Ticaret Şirketi))

Aşağıdaki tabloda, Proje ile ilişkili atık yönetim hususlarının etkilerinin değerlendirilmesine ilişkin olarak bu

bölümde kullanılan değerlendirme kriterleri belirtilmektedir:

Tablo 9-3 Atık Yönetimi Üzerindeki Etkilerin Değerlendirilmesine İlişkin Kriterler

Atık Yönetimi Üzerindeki Etkilerin Değerlendirilmesine İlişkin Kriterler

Etki Değerlendirmesi

Tanımı

Büyük ölçekli Proje alanında inşaat veya işletme dönemlerinde atıkların geri dönüştürülemedikleri noktada Tehlikeli Atıklar ya da çok yüksek miktarlarda tehlikeli olmayan atıklar bertaraf edilmektedir.

Orta ölçekli Proje alanında, inşaat veya işletme dönemlerinde Tehlikeli Olmayan ya da katı atıkların bertaraf edilmesi.

Küçük ölçekli Proje alanında inşaat veya işletme döneminde katı atık bertaraf edilmesi; atıklar yeniden kullanılabilir

İhmal edilebilir Proje alanında inşaat ya da işletme döneminde minimum miktarlarda tehlikeli atık bertaraf edilmesi; atıklar yeniden kullanılabilir.

Page 4: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-4

9.3 Mevcut Durum

9.3.1 Jeoloji ve Toprak

İstanbul Bölgesi batıda Çatalca Yarımadası ile doğuda Kocaeli Yarımadası üzerinde yer alır. Bu iki yarımada

ise bir suyoluyla (Boğaz) birbirlerinden ayrılmaktadır. Ayrıca şehir, Asya ile Avrupa arasındaki iki bağlantı

noktasından biridir. Ülkemizin toplam yüzölçümünün yalnızca %0,7’sini kapsamaktadır. Şehrin biçimi ise D –

B yönünde uzun bir kenara (yaklaşık 100 km) ve K – G yönünde daha kısa bir kenara (yaklaşık 50 – 60 km)

sahip bir dikdörtgene benzemektedir.

Stratigrafi

İstanbul Çevre Durum Raporuna (2009) göre İstanbul İlinin genel jeolojisi Paleozoik, Mezozoik, Senozoik,

Kuvarterner ve güncel tortu malzemeleri ile topraklar tarafından oluşturulmuştur. Bu kaya formasyonlarının

sınır ilişkileri yaygın biçimde tektonik faaliyetlerden kaynaklı uyumsuzluklardır. Çatalca Yarımadası, Boğaz

Kıyıları ile bağlantılı oluşumların Asya uzantısında (Kocaeli Yarımadası) paleozoik birikimler

gözlemlenmektedir. İlin batı kısmında ise en çok senozoik ve kuvarterner birikimler gözlemlenmektedir.

Alüvyon formasyonlar en sık Boğaz kıyıları ile vadi tabanlarında bulunmaktadırlar. Bu doğal birikimler dışında,

Marmara Denizi kıyılarında antik ve güncel suni dolgular (dolgu zemin) görülebilmektedir.

Çatalca Yarımadasının kuzey kesiminde “Istranca Grubu” adı verilen bir kaya birimi oldukça geniş alanlara

yayılmaktadır. Istranca Grubu şist, kuvarsit ve magmatikler gibi metamorfik kayalardan oluşmaktadır. Bu grup

Tekirdağ ile Edirne arasında çok geniş alanlara yayılmakta, İstanbul İlinin batı ve kuzey kesimlerine de

girmektedir. Bu metamorfik grubun mostraları Çatalca bölgesinde görülerek Kızılağaç Metagranitleri, Şermat

Kuvarsitleri ve Mahya Şistleri gibi isimlerle anılmaktadır. Diğer ana birim Boğaz’ın her iki tarafında da izlenen

“İstanbul Grubu” adı verilen birimdir. Bu grup herhangi bir Paleozoik ve Mezozoik metamorfizm

göstermemektedir. Bu grup içindeki en eski kaya formasyonu Alt Ordovisyen kıtasal kaya olup büyükşehir

alanının kenarlarında mevcuttur. Bu Alt – Ordovisyen yığının bazal kısmı Kurtköy Formasyonu olarak

adlandırılmaktadır ancak il sınırlarında izlenmemektedir. Bu birimler Armutlu Yarımadasında İnfrakambriyen

yaşlı şistler, gnays ve meta-magmatiklerde uyumsuzlukla bulunmaktadır.

Erken – Orta Ordovisyen çağda İstanbul bölgesi “Aydos Formasyonu” adı verilen bir plaj ortamından kuvarsit

biriktirmiştir. Bu birikim ise deniz ilerlemesi nedeniyle kaynaklaşmıştır. Bölge Silüryen ve Devoniyen

dönemlerde tektonik olarak sakin ve derinleşen bir denizle örtülüydü. Bu süreçte Yayalar Formasyonu

(Kumtaşı – Alt Ordovisyen), Pelitli Formasyonu (raf tipi resif ve sığ deniz karbonat birikimi – Alt Ordovisyen –

Silüryen), Kartal Formasyonu (kireçtaşı ve yüksek miktarda makro fosiller ihtiva eden mika şist ara katmanları

ile temsil olunan, düşük enerjili derin deniz ortamı – Alt – Orta Devoniyen) ve Denizli Köyü Formasyonu

(yumrusal kireçtaşı ile temsil olunan derin deniz raf birikimi – Üst Devoniyen ve Alt Karbon Dönemi) birikimleri

ortaya çıkmıştır.

Denizli Köyü Formasyonunun Alt Karbon dönem silisli tortularına sahip olan ve Baltalimanı adı verilen üyesi

çevresinde volkanik faaliyetler bulunan bir deniz havzasıdır. Yüksek miktarda silisli malzeme bulunmasının

sebebinin bu volkanik faaliyet olduğu düşünülmektedir. Ordovisiyen’den Karbonifer başlangıcına değin

tektonik duraylık gösteren havza, Erken Karbonifer’le birlikte, yoğunluk akıntılarının etkin olduğu duraysız

ortam karakterine bürünmektedir ve buna bağlı olarak 1000 metreyi aşan kalınlıkta ‘Trakya Formasyonu’nun

filiş türü türbidite kumtaşı-şeyl ardışık istifi çökelmektedir.

Karbonifer-Permiyen aralığında etkin olan tektonik hareketlere bağlı olarak, bölgede günümüzdeki yönlere

göre K-G eksen gidişli kıvrım ve D-B yönlü düşük açılı ters ayrılımlı faylar gelişmiştir. Örneğin; Çamlıca

tepelerini oluşturan Aydos Kuvarsiti’nin daha genç yaştaki birimler üzerinde ilerlemesine neden olan Çamlıca

Sürüklenimi’nin bu süreçte geliştiği düşünülmektedir. Gebze’nin batısında yüzeylenen ‘Sancaktepe Graniti’

Page 5: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-5

(Permiyen) ile temsil edilen mağmatik sokulumların da bu dönemde geliştiği ve bölgenin su dışına çıkarak

yeniden kara halini aldığı anlaşılmaktadır. Permiyen – Erken Triyas aralığına karşılık gelen bu karalaşma

sürecinde bölge, ‘Kapaklı Formasyonu’ olarak isimlendirilen kızıl renkli kumtaşı ve çakıl taşından oluşan

akarsu birikintileriyle kaplanmıştır. Kapaklı Formasyonu içinde ara katkılar halinde yer alan bazalt bileşimli

splitik volkanitler bölgede bir riftleşme sürecinin başlangıcı olarak yorumlanabilir. Orta-Geç Triyas aralığında

bölge, sırasıyla gel-git arası çökelleri (Demirciler Formasyonu), şelf karbonatları (Ballıkaya Formasyonu) ve

yamaç çökelleri (Tepeköy Formasyonu ve Bakırlıkıran Formasyonu) ile temsil edilen ve giderek derinleşen

transgresif bir denizle ikinci kez kaplanmıştır.

Jurasik-Erken Kretase aralığını temsil eden kaya istiflerinin İstanbul İl sınırları içinde saptanamamış olması, bu

dönemde bölgenin bir aşınma sürecine girdiğine işaret etmektedir. Geç Kretase’de bölgenin tümünde etkili

olan yeni bir transgresyon başlamış ve Üst Kretase yaşlı Sarıyer Formasyonu’nun volkano-tortullarının ve Üst

Kretase–Paleosen yaşlı Akveren Formasyonu’nun kırıntılı ve sığ fasiyesli karbonat istifilerinin çökeldiği bir

denizle kaplanmıştır. Bu süreçte, Tetis Okyanusu’nun kapanma sürecinde gelişmiş adayayı volkanizmasını

temsil ettiği düşünülen Sarıyer Formasyonu’nun andezitik volkanitleri bölgenin kuzey kesimini kaplamıştır. Üst

Kretase yaşlı ‘Çavuşbaşı Granodiyoriti’ ile Paleozoyik istifi içinde yoğun olarak görülen andezitik volkanik

dayklar bu dönemde gelişmiştir.

Eosen’de Anadolu’nun büyük bölümünü etkisi altına alan kompresif hareketler, Lütesiyen öncesinde İstanbul

yöresini de kapsayan Marmara Havzası’nda yoğun kıvrımlanma ve faylanmalara neden olmuştur. Paleozoyik

ve Mezozoyik yaşlı kaya birimlerinin Erken Eosen çökelimi sırasında, Üst Kretase-Erken Eosen yaşlı istifler

üzerine bindirmiş, kuzeyde KKB-GGD doğrultulu Sarıyer-Şile Fayı’nın bu hareketler sonucu geliştiği

anlaşılmaktadır.

Orta Eosen’de bölge yeni bir transgresyona uğramış ve Orta Eosen-Erken Oligosen aralığında Çatalca ve

Şilebölgeleri, kıyılarında kumsal ve resiflerin (Koyunbaba Formasyonu, Yunuslubayır Formasyonu, Soğucak

Kireçtaşı), iç kısımlarına killi çamurların (Ceylan Formasyonu) çökeldiği bir denizle kaplanmıştır.

Orta-Geç Oligosen’de bütün Trakya Havzası’nı etkileyen tektonik hareketler sonucu, bölge yeniden

yükselerek, günümüzde de devam eden bir karalaşma sürecine girmiştir. Geç Oligosen–Geç Miyosen aralığını

temsil eden akarsu birikintileri (Kıraç Formasyonu) ile lagün ve göl çökelleri (Danişmen Formasyonu ve

Çekmece Formasyonu) gelişmiştir. Kabaca K-G doğrultulu sıkışmaya neden olan bu hareketlere bağlı olarak

gelişen, özellikle KB-GD ve KD-GB doğrultulu makaslama fay ve eklem sistemleri yoğun olarak gelişmiştir. Bu

makaslama kırıkları boyunca gelişen zayıflık zonları, İstanbul ve Çanakkale boğazları ile bölgenin büyük

akarsu vadilerinin ve Haliç’in gidişlerini denetlemiş ve çok belirgin olan zikzaklı geometri kazanmalarına neden

olmuştur.

Tektonik ve Paleocoğrafya

İstanbul ve çevresi tektonik açıdan oldukça karışık bir alanda yer almaktadır. Güneyde Kuzey Anadolu fay

(KAF) zonunun kuzey kolu Proje alanının güneyinde kalmaktadır. Bu kol Marmara Denizinin kuzey yarısında

KD-GB doğrultulu, atılımlı faylar arasında normal faylarla açılan bir dizi bazenlerden oluşan 30–40 km

genişliğinde bir deformasyon zonu meydana getirmektedir. Bu fay segmentlerinin bazılarının kuzey kenarı

İstanbul şehir güneyine kadar uzanmaktadır. Kuzeyde Karadeniz yokuşu boyunca Bulgaristan’dan uzanan

Srednogorie zonunun devamı olabilecek olası bir normal fay sistemi ve kuzeybatıda ise KD-GB doğrultulu

Trakya ( Istranca) fayı, Istranca Dağları boyunca Karadeniz sahiline paralel olarak Terkos Gölü yakınlarına

kadar uzanmaktadır. Bir olasılıkla bu fay Terkos Gölü doğusunda çatallanmaktadır. Ayrıca, bu ana fay zonları

arasında daha küçük ölçekte faylarda yer almaktadır. Bunların başında Büyükdere Fayı yer almaktadır. D-B

gidişli bir fay Aydos Dağı kuzeyinde yer alır, yine aynı civardaki KD-GB doğrultulu bir çizgisellik hava

fotoğraflarında belirlenmiştir.

Page 6: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-6

İstanbul ve yakın dolayı Karbonifer-Neojen aralığında etkin olmuş çok sayıda ve değişik nitelikte tektonik

hareketlerin derin izlerini taşır. Bu hareketlere bağlı olarak gelişmiş kıvrım, fay ve eklem gibi yapısal unsurlar

bölgenin jeolojik yapısını daha da karmaşık bir hale getirmiştir; bu nedenle bu bölümde yalnızca ana fay

sistemleri ele alınmaktadır.

Bölgenin Paleozoik yaşlı kaya birimlerinde D-B, K-G, KD-GB ve KB-GD doğrultulu büyüklü küçüklü çok sayıda

fayların varlığı dikkati çeker. Kazı çalışmaları ya da doğal yamaçlardan gözlem yoluyla bazı faylar belirlenmiş

olsa da, bunlar yalnızca bölgesel ölçekte geliştikleri görülmektedir. Ancak bazı diğer faylarda harita ölçekli

formasyonlar bulunmaktadır.

İstanbul’un Alibey deresi, Kağıthane deresi, Riva çayı, Ömerli baraj gölü ve yan kolları gibi başlıca büyük

akarsuları, Boğaz ve Haliç KD-GB ve KB-GD doğrultulu zikzaklı bir geometriye sahiptirler. Özellikle Boğaz’ın

bu doğrultulara koşut gelişmiş keskin zikzaklı kıyı morfolojisi belirgindir. Büyükçekmece ve Küçükçekmece

göllerinin yerleştiği vadiler ve Çatalca ilçesinin yaslandığı metamorfitlerinden oluşan büyük sırt KB-GD

doğrultusunda uzanım gösterirler. Büyükçekmece gölü havzasını da içeren Trakya havzası ve İstanbul

yöresinde Erken Eosen ve Orta-Geç Oligosen’de şiddetli sıkışma hareketlerinin etkinlik gösterdiği

bilinmektedir. İstanbul’un her iki yakasında Karadeniz kıyı kuşağı boyunca uzanan bir doğrultu atımlı fay olan

Şile-Sarıyer Fayı Erken Eosen tektonik hareketlerine güzel bir örnektir. K-G doğrultulu Oligosen hareketleri

KD-GB ve KB-GD yönlerine uygun olarak makaslama kırıklarının gelişmesine neden olmuştur.

Karmaşık jeolojisi nedeniyle İstanbul Yöresinde çok fazla sayıda fay sistemleri bulunmasına rağmen bölgenin

en yaygın fay yapıları KD-GB ve KB-GD uzanımlı makaslama faylarıdır. Bu faylar yalnızca dere sistemlerinin

güzergahlarını belirlemekle kalmamakta aynı zamanda kıyıların zikzaklı morfolojisinin açıklanmasına da

yardımcı olmaktadır.

Sarıyer-Şile Fayı Kocaeli Yarımadasının Karadeniz Kıyısında Şile dolayından Çatalca Yarımadasında

yakasında Gümüşdere köyünün batısına kadar, D-B doğrultusunda kesiksiz uzanım gösterir. Bu fay boyunca,

Paleozoyik ve Triyas yaşlı kaya birimleri ile Üst Kretase – Paleosen kaya formasyonlarıyla karşı karşıya

gelmiştir. Ayrıca fay düzlemi çoğunlukla dik ya da güney yönünde yüksek eğimlidir, ancak Sarıyer dolayında

düşük eğimli fay özelliği taşır.

Maltepe-Beykoz Fayı KB – GD doğrultusunda gidiş göstermekte olup yalnızca Asya tarafında izlenmektedir.

Fayın karakteristik özellikleri tam olarak anlaşılmamış olsa da çoğu jeolog düşük açılı ters eğim ayrımlı bir fay

olduğunu savunur. Bu fay boyunca Pelitli, Kartal ve Denizli Formasyonları genellikle Kurtköy Formasyonu ile

karşı karşıya gelmişlerdir.

Yakacık Fayı Yakacık tepesi, Deliklikaya tepesi, Kurfalı tepesi, Orta tepe ve Gözdağ tepesi gibi tepelerin

batısında gelişmiştir ve izlenmektedir. Bu tepeler 200-380 m yüksekliğinde olup bu fay Aydos Formasyonu

kuvarsitleri Kartal Formasyonu’nun bol makrofosilli şeyillerini birbirinden ayırır. Fay düşük eğimli bindirme fayı

özelliğini taşır.

Bazı jeologlar Çatalca Fayının KB – GD uzanımlı normal bir fay olduğunu iddia etmektedir. Ayrıca, fayın

Çatalca masifinin doğu ve batı sınırlarında geliştiğini ve Eosen ve Oligosen yaşlı çökellerin etrafına yayılış

gösterdiğini öne sürmektedirler. Ancak, fay konumu boyunca dokanakların detaylıca araştırılmasıyla Eosen ve

Oligosen yaşlı Soğucak Kireçtaşı, Pınarhisar ve Danişmen formasyonlarının Çatalca Masifini transgressif

olarak üstledikleri çok net olarak görülmektedir. Tersiyer Birimlerin Çatalca Masifini transfrasif biçimde

üstlemesinin dalgalı bir morfolojisi bulunmakta olup bu sınır ilişkisinin gözlemlenmesi güçtür. Bu nedenle bir

horst oluşturacak bir tansiyon sisteminin bölgede bulunduğunu gösterir açık bir delil bulunmamaktadır.

Masifin özellikle doğu yamacı yüksek eğimlidir ve masifi üstleyen tersiyer çökelleri ile Büyükçekmece gölünün

batı yakasındaki düşük eğimli Tersiyer çökelleri arasında belirgin yükselti farkı vardır. Bu yükseklik farkı

Page 7: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-7

Çatalca Fayı adı verilen düşeye yakın eğimli doğrultu atımlı fayın bir göstergesi olabilir. Bu fayın aktif

olduğunu ya da söz konusu yükseklik farkının daha önceki buzul devrelerinde fayın zayıf bölgesinden

kaynaklanmış olabileceğini gösteren herhangi bir delil bulunmamaktadır.

Alibeyköy Fayı Alibey Deresi vadeisinde yer almakta olup Prinççi vadisinin KB – GD uzanımlı devamıdır. Bu

morfolojik görüntü drenaj ağlarından da görülebilmekte olup aynı zamanda Boğaz ve diğer önemli dere

morfolojileri ile uyumludur. Bu drenaj örneği Oligosen’de K-G doğrultulu sıkıştırma sonucu gelişmiş olup

eşlenik fay ve eklemlerin neden olduğu zayıflık zonlarıyla kontrol edilmektedir.

Sazlıdere Fayı Sazlıdere Deresi Vadisi ve memba yönündeki kollarından (Dursunköy, Boyalık, ve Çiftlik

dereleri) gelişmiştir. Tüm bu dereler KB – GD yönünde uzanmakta olup ana dere vadisi de aynı yönde Alibey

Deresi ve Çatalca Fayıyla uzanım göstermektedir.

Kurna Köyü – Emirli Köy Fayı Ömerli Baraj gölünün doğu yakasında Kurna köyü ve Emirli köyünün

doğusunda yer almaktadır. Doğrultu atımlı bir fay olduğu düşünülmekte olup Ordovisyen yaşlı Kurtköy ve

Yayalar Formasyonunu Alt – Orta Devoniyen yaşlı Kartal Formasyonundan ayırmaktadır. Kurtköy ile Ömerli

arasında uzanarak daha küçük KB – GD uzanımlı makaslama faylarına parçalanmıştır.

Proje Alanı Tektoniği

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına göre Proje sahası ikinci ve üçüncü derece deprem

bölgelerinde yer almaktadır (Bakınız Şekil 9 -1). Kuzey Anadolu Fayı (KAF) önemli bir aktif sağ yanal doğrultu

atımlı bir faydır. Avrasya Plakası ile Anadolu Plakası arasındaki sınır boyunca Marmara Denizi kıyılarının 20 –

50 km güneyinde bulunduğu düşünülmektedir. Fayın halen aktif olmasına ve şehir yerleşim bölgesine yakın

merkez üsleriyle yüksek şiddette depremlere neden olabilmesine rağmen, Proje olası depremlerden

kaynaklanabilecek tüm etkileri hafifleterek azaltmak için gereken dayanıma sahip olacak biçimde

tasarlanmıştır.

Şekil 9-1 İstanbul Sismik Haritası

Page 8: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-8

Bu raporun jeoloji bölümünde daha çok İstanbul Yöresinin stratigrafik ve tektonik yapısı açıklanmaktadır.

Bölge jeolojisi genel bir dağılım olarak tarif edilse de, Proje sahasında yer alan farklı birimlerin anlaşılması

faydalı olacaktır. Ayrıca yukarıda tartışılan fayların bir kısmı Proje sahasına denk düşmektedir.

Sazlıdere ve Alibeyköy Fayları Çatalca Yarımadasında yer alır. Bu faylar Proje sahasının güney batı

kısımlarını üzerlemektedir. Ayrıca, Kurna Köyü – Emirli Köyü Fayı ile Maltepe – Beykoz Fayı Kocaeli

Yarımadasında yer almakta olup bunlar da Proje sahasını üzerlemektedir. Diğer yandan, Kurna Köyü –Emirli

Köyü Fayı Proje sahasının güney doğu kısımlarından geçerken, Maltepe – Beykoz Fayı Proje sahasının kuzey

doğu kesimlerine denk gelmektedir. Son olarak, Şile – Sarıyer Fayı da önerlilen Proje sahasına paralel

biçimde Boğazı geçer.

Ambraseys ve Finkel’e göre (1991), tarih boyunca bir dizi yıkıcı deprem görülmüştür. 4.YY ile 19 YY arasında

bu türden 32 deprem görülmüştür. Her 300 yılda birçok şiddetli bir deprem görülmektedir. Bölgede görülen ve

en yüksek etkiye sahip depremler Şekil 9-2’de gösterilmektedir. Ayrıca, 20. YY deprem faaliyetleri de aynı

şekilde görülebilir.

Şekil 9-2 İstanbul Bölgesinin Makro-Sismik Verilere Göre Tarihsel Depremselliği

(Emay ve Protek tarafından hazırlanan, Hidrojeolojik ve Mühendislik Jeolojik Etüt Raporu (2013).)

Bunun dışında Türkiye Jeolojik Mirası Koruma Derneğine göre, Proje sahası yakınlarında herhangi bir jeolojik

miras sahası bulunmamaktadır (JEMIRKO Envanter Listesi, 2012). Bu jeolojik etütlerin kaynaklarının

birbirlerinden farklı olduklarının ve bu nedenle her bir kaynak çalışmanın amacının muhtemelen başka

olduğunun anlaşılması önemlidir.

9.3.2 Arazi Kullanımı ve Arazi Türleri

Proje, arazi mülkiyet dağılımı aşağıda gösterilmektedir:

Özel arazi %7.18

Kurumsal arazi %0.43

Tartışmalı arazi %0.24

2B alanı %0.52

Ormanlık alan %79.21

Page 9: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-9

Hazine arazisi %8.94

Park alanı %3.49

9.3.3 Hidrojeoloji

İstanbul yöresinde farklı akifer bölgesi karakteristikleri, tane tipi akiferler ile kaya tipi akiferler olarak iki ana

grup altında sınırlandırılmıştır.

Şekil 9-3 İstanbul Yöresinde Akifer Gruplarını Gösteren Hidrojeoloji Haritası (Emay ve Protek (2013) çalışmasından değiştirilerek alınmıştır)

Tane tipi akifer bölgeleri genellikle Çatalca Yarımadasında geniş alanlara yayılmış olup Kuvarterner

Alüvyonlar ve Neojen – Paleojen yaşlı kum ve çakılların içinde oluşmaktadır. Ayrıca tane tipi akiferler farklı

noktalarda çevrelenmemiş ve çevrelenmiş biçimlerde izlenmekte olup yer altı suyu temini için sığ – orta

derinlikte sondaj kazısı faaliyetleri görülmektedir.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından yapılmış olan çalışmalara göre akifer grubu olası kirletici

faaliyet riskiyle karşı karşıya olup bu kuyulardan alınan su verimi ve kalitesi orta – düşük kalitelerdedir.

Ancak kaya tipi akifer bölgeleri daha çok Asya tarafında, Kocaeli Yarımadasında yer almaktadır. Bu akiferler

Paleozoik ve Mesozoik yaşlı kaya formasyonlarındaki çatlak ve boşluklarda oluşmaktadır (Bkz Tablo 9-4).

Kuvarsit, granit, grovak gibi silili kaya malzemeleri bölgedeki farklı pınarlar için reşarj ana kayacı

oluşturmaktadır. Menşei silisli kayalar olan su kaynaklarının ortak özellikleri su sertlik seviyelerinin ve

debilerinin düşük olmasıdır.

Page 10: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-10

Tablo 9-4 İstanbul Yöresindeki Hidrojeolojik Grupların Genel Dağılımı

Hidrojeolojik Gruplar Özellikleri Alanı (km

2)

Alanı (%)

Yaygın ve Zengin Akiferleri Oluşturan Pekişmemiş Formasyonlar

Yeraltı Suyu verimlilik derecesi iyi.

(özgül debi>2 lt/sn/m)

672,2 12,8

Mevzii veya İrtibatsız Akiferleri

Oluşturan Pekişmemiş

Formasyonlar

Yeraltı Suyu verimlilik derecesi orta. (0,5 lt/sn/m <

özgül debi< 2 lt/sn/m)

156 2.9

Mevzii veya İrtibatsız Akiferleri

Oluşturan Pekişmiş Formasyonlar

Genellikle bol kaynak içerikli.Yeraltı Suyu verimlilik

derecesi orta. (0,5 lt/sn/m < özgül debi < 2 lt/sn/m)

24.8 0.5

Yaygın ve Zengin Akiferleri

Oluşturan Pekişmiş Formasyonlar

Genellikle su seviyesi derinde. Yeraltı Suyu

verimlilik derecesi iyi.

(özgül debi >2 lt/sn/m)

43,3 0,8

Yeraltı Suyu İhtiva Etmeyen

Formasyonlar

Yeraltı Suyu verimlilik derecesi pek zayıf.

(özgül debi< 0,1lt/sn/m)

2.752,9 52,3

Mevzii Yeraltı Suyu İhtiva Eden

Formasyonlar

Yeraltı Suyu verimlilik derecesi zayıf.

(0,1 lt/sn/m < özgül debi< 0,5 lt/sn/m)

1.615,9 30,7

Toplam 5.265 100

(DSİ Haritaları – İstanbul Çevre Durum Raporu, 2009’dan alınmıştır)

Kocaeli Yarımadasının yer altı suyu verimi Çatalca Yarımadasından daha düşüktür. Özellikle Silivri, Çatalca

ve Bakırköy yöreleri önemlidir. Ancak, Bakırköy akiferi son 50 yılda artezyen su kaynağı özelliklerini yitirmiştir.

Aslında bu akiferin su seviyesi, aşırı kullanım nedeniyle 250 metreye düşmüştür. Artık herhangi bir depolama

ya da taşıma kapasitesi bulunmamaktadır.

Bu çerçevede İstanbul Yöresinde arama ve kullanma ruhsatı verme yetkisi DSİ 14. Bölge Müdürlüğüne aittir

(Tablo 9-5). Ancak, bölgenin plansız ve hızlı kentleşmesi su şebekesinde önemli yetersizlikler oluşmasına ve

bu yetersizlikler de yeraltı su kaynaklarına ciddi yükler bindirilmesine neden olmuştur. Yeraltı su kaynaklarının

aşırı derecede kullanılması geri döndürülmesi mümkün olmayan kapasite kayıplarına neden olabilmektedir.

Bunun sonucunda, İstanbul Belediyesinin verdiği rakamlara göre yer altı su seviyesinin 350 – 400 metrelere

düşmesine neden olmuştur.

Page 11: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-11

Tablo 9-5 Yer Altı Suyu Ruhsat Alanları

Ruhsat Alanı Yer Altı Suyu Rezervi

(106 m

3/yıl)

Tahsis (10

6 m

3/yıl)

Durumu

Çatalca – Yalıkavak 0,50 - Açık

(25 Temmuz 1970 tarihinden beri)

Karacaköy – Terkos Ovaları 4,00 0,90 Açık

(25 Temmuz 1970 tarihinden beri)

Kağıthane Vadisi 7,00 7,20 Kapalı

(28 Kasım 1972 tarihinden beri)

Riva Köyü – Alaçalı Sahil Ovası 2,00 - Açık

(24 Ekim 1970 tarihinden beri)

Topkapı – Küçükçekmece Ovası 13,50 65 Kapalı

(10 Mart 1966 tarihinden beri)

Küçükköy – Paşaçayırı Ovası 0,66 0,90 Kapalı

(15 Şubat 1967 tarihinden beri)

Kartal Bölgesi Sahil Ovası 1,50 - Açık

(16 Mart 1972 tarihinden beri)

Tavşanlı Deresi Sahil Ovası 5,50 6,85 Açık

(19 Temmuz 1968 tarihinden beri)

Büyükdere Sahil Ovası 1,5 - Açık

(25 Eylül 1972 tarihinden beri)

Tuzla Ovası 1,50 - Açık

(29 Şubat 1972 tarihinden beri)

TOPLAM 37,16 80,85

(DSİ Haritaları – İstanbul Çevre Durum Raporu, 2009’dan alınmıştır)

Yeraltı suyu kuyu dağılımı özellikle de yeni yapılaşmaların olduğu sanayi ve inşaat alanlarında artış

göstermektedir. Bu nedenle yeraltı suyu tüketimi bu alanlarda artmıştır. Ayrıca, bölge su şebekesindeki

yetersizlikler, şebeke suyunun maliyetinin yüksek olması ve (örneğin inşaat gibi) kimi sektörlerde yeraltı

suyunun tercih edilmesi gibi nedenlerle yeraltı suyu satılması yeni bir iş sektörü haline gelmiştir. Bu tür

kullanımı yasaklayan yasa ve yönetmelikler bulunmasına rağmen, ciddi kuraklık, savaş, doğal afetler ve

deprem gibi olağan üstü durumlarda kullanılabilecek yer altı su kaynakları hızla azalmıştır.

İstanbul’da DSİ tarafından toplam dokuz adet yeraltı işletme sahası tahsis edilmiştir. Söz konusu işletme

sahalarındaki toplam yer altı suyu rezervi yıllık 37.19 milyon m3’tür. Yıllık toplam 315 adet kullanma belgesi

verilmiş olup, yıllık toplam tahsis miktarı 6.820.027 tondur (DSİ, 2008). Ancak, izinsiz yeraltı suyu kullanımı

hem kırsal kesimde hem de şehir içinde oldukça yaygındır. Bu nedenle, yer altı suyu kuyularının izinsiz

kullanımı toplanan verilerin kesinliğini son derecede etkilemektedir.

Tüm bunlara ek olarak, memba sularının kullanımı İstanbul ve çevresinde 100 yıldan fazla süredir oldukça

yaygındır (Tablo 9-6). Çatalca Yarımadasında membalar açısından Hamidiye oldukça önemliyken, Kocaeli

Yarımadasında Taşdelen ve Yakacık membaları önemlidir. Projenin Taşdelen Membası üzerindeki olası

etkilerinin açıklandığı Hidrojeolojik Etkileşim Raporuna (Yüzer, E., Ocak 2013) göre; Proje kapsamında Çamlık

– Reşadiye arasında KM: 0+000 - 12+998 inşa edilecek olan tünel, eklemli kuvarsit akifer üzerinde bir etki

yaratacaktır. Bu nedenle söz konusu raporda Emay – Protek ortak girişimine 400 metre güneye kaydırılmış

alternatif bir güzergah önerilmiştir. “Taşdelen Varyantı” adı verilen bu alternatif güzergah kabul edilmiş olup

tünel inşaatı bu durum göz önünde bulundurularak planlanmaktadır. Bu sayede tarihi Taşdelen Membası

üzerindeki olası tüm olumsuz etkiler ortadan kaldırılmıştır. Doğuda Aydos ve Alemdağ Tepeleri ile civar

bölgeleri, batıda ise Kemerburgaz bölgesi yeraltı su kaynakları bakımından önemlidir.

Page 12: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-12

Tablo 9-6 İstanbul İlinde İşletilmekte Olan Su Membaları

Memba Adı İlçesi Konumu

Altınpınar Membası Çatalca Gümüşpınar Köyü

Akçapınar Membası Çatalca Karamandere Köyü

Gümüşpınar Membası Çatalca Gümüşpınar Köyü

Mispak Membası Çatalca Karamandere Köyü

Yalı Membası Çatalca Yalı Köyü

Mimella Membası Çatalca Çiftlik Köyü

Ayazma Membası Çatalca Akalan Köyü

İmren Membası Çatalca İhsaniye Köyü

Ulupınar Membası Çatalca Karaca Köyü

Mega İçme Çatalca Çakıl Köyü

Güzelpınar Membası Gaziosmanpaşa Cebeci Köyü

Özpınar Membası Gaziosmanpaşa Oğaz Köyü

Mercan Membası Eyüp Pirinçci Köyü

Kum Membası Eyüp Kemerburgaz

Kemer Membası Eyüp Kemerburgaz

Hamidiye Membası Eyüp Kemerburgaz

Hamidiye Burgaz Membası Eyüp Kemerburgaz

Fındık Membası Eyüp Kemerburgaz

Hisar Membası Eyüp Kemerburgaz

Çobanpınar Membası Eyüp Göktürk Köyü

Binbaşı İçme Eyüp Kemerburgaz

Başpınar Membası Eyüp Kemerburgaz

Güvenpınar Membası Eyüp Kemerburgaz

Kestane Membası Sarıyer Eski Sular Yolu

Sırmakeş Membası Beykoz Dereseki Köyü

Beypınar Membası Beykoz Akbaba Köyü

Akasya Membası Beykoz Dereseki Köyü

Çubuklu Membası Beykoz Çubuklu District

Haznedar Membası Beykoz Akbaba Köyü

Taşdelen Membası Ümraniye Taşdelen

Özkayışdağı Membası Maltepe Büyükbakkalköy

Çamlıbel Gözleri Membası Maltepe Büyükbakkalköy

Çamoluk Membası Kartal Yakacık District

Beys Membası Pendik Göçbeyli Köyü

Vakıf Karakular Beykoz Dereseki Köyü

Kayla Membası Beykoz Dereseki Köyü

Florist Membası Maltepe Büyükbakkalköy

Taşeren Membası Kartal Aydos

Aquanet Membası Şile Yeniköy Köyü

Türk Kızılayı Membası Şile Bıçkıdere Köyü

Nisa Membası Şile Bıçkıdere Köyü

Akpınar Membası Şile Bıçkıdere Köyü

Kırkpınar Membası Şile Ulupelit Köyü

Kervansaray Membası Şile Kervansaray Köyü

Saray Membası Şile Kervansaray Köyü

Taşpınar Membası Şile Bıçkıdere Köyü

Emirdağ Membası Şile Kömürlük Köyü

Kovanpınar Membası Şile Kurna Köyü

Özlempınar Membası Şile Kurna Köyü

İpekpınar Membası Şile Kurna Köyü

Beyza Membası Şile Bıçkıdere Köyü

Zambak Membası Şile Yeşilvadi Köyü

Şadırvan Membası Şile Bıçkıdere Köyü

(İstanbul Çevre Durum Raporundan (2009) Alınmıştır)

Page 13: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-13

9.3.4 Atık Yönetimi

Türkiye’de üç adet tehlikeli atık depolama alanı bulunmaktadır. Bunlar: İZAYDAŞ (İzmit Büyükşehir Belediyesi,

İzmit Atık ve Artıkları Arıtma, Yakma ve Değerlendirme A.Ş.), ERDEMİR (Ereğli Demir ve Çelik Üretim A.Ş.)

ile İSKEN (İskenderun Enerji Üretim ve Ticaret Şirketi). Proje alanına en yakını İzaydaş olduğundan, Projede

üretilecek olan her türlü tehlikeli atık çok yüksek bir ihtimalle lisanslı kamyonlarla İzaydaş’a gönderilecektir.

İstanbul ili içinde ve yakınlarında ayrıca evsel atık ve tehlikesiz atık bertaraf sahaları ve depolama alanları ile

atık yağ toplama tesisleri bulunmaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul İlinde kazı / hafriyat ve atık

depolama bölgeleri tahsis etmiş bulunmaktadır. Tüm bu tesisler önerline Proje alanına, inşaat kamp alanları

ile tesis sahalarına yakın yerlerde bulunmaktadır. Aşağıdaki Tablo 9 – 7’de İstanbul’daki katı atık bertaraf

tesisleri gösterilmektedir (İstanbul Çevre Planı, 2009).

Tablo 9-7 İstanbul’daki Katı Atık Bertaraf Tesisleri

Tesis Adı Kapasitesi (ton / gün)

Baruthane Aktarma İstasyonu 1,500

Halkalı Aktarma İstasyonu 2,500

Yenibosna Aktarma İstasyonu 2,500

Hekimbaşı Aktarma İstasyonu 2,500

Küçükbakkalköy Aktarma İstasyonu 1,500

Aydınlı Aktarma İstasyonu 2,500

Silivri Aktarma İstasyonu 1,600

Odayeri Düzenli Depolama Sahası Kömürcüoda Düzenli Depolama Sahası

8,000 3,500

Kompost Tesisi 700

Tıbbi Atık Yakma Tesisi 24

Page 14: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-14

Şekil 9-4 İstanbul’daki Katı Atık Bertaraf Tesisleri

9.4 Kaynakların Değeri (Hassasiyeti)

9.4.1 Jeoloji ve Toprak

Proje için kullanılan verilere göre bölgede herhangi bir jeolojik miras sahası bulunmamaktadır. Ayrıca,

herhangi bir maden kaynağı, aktif maden işleme ya da arama faaliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle jeolojik

kaynaklar Proje alanında hassas kaynaklar değildir.

9.4.2 Hidrojeoloji

Yeraltı su kaynakları oldukça ciddi bir baskı altında olduklarından ve bölgedeki akiferlerde hızlı azalma

yaşandığından hassas kaynak olarak değerlendirilmektedir. Giderek artan şehirleşme ve izinsiz su kullanımı,

hali hazırda sınırlı olan yer altı suyu kaynaklarını daha da baskı altında tutmaktadır. Tüm bu nedenlerle

Projenin bölgedeki yeraltı su kaynaklarını etkilememesi önemlidir.

Ayrıca, bölge içindeki / etrafındaki yüzeysel su kaynakları da hassas kaynaklardır. Gereken azaltıcı önlemlerin

uygulanmaması halinde, suyun kirletilmesi riskleri mevcuttur.

Son olarak, Proje güzergahına yakın olan kimi barajlar da hassas kaynaklardır. Proje sahası bazı barajların

besleme havzalarından geçmekte, ayrıca, proje güzergahının bazı kısımları bu barajların koruma bölgeleri

içerisinde yer almaktadır. Bu nedenle ilgili yönetmeliklere uygun azaltıcı önlemlerin uygulanması son derece

önemlidir.

9.4.3 Atık Yönetimi

Çevresel etki yaratılmaması için tehlikeli atıkların ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olarak bertaraf edilmesi

zorunludur. Tekrar kullanılabilecek olan diğer atıklar ise, dolgu malzemesi, vs olarak tekrar kullanılacaktır.

Atıkların en aza indirgenmesi için gereken azaltıcı önlemlerin uygulanması beklenmektedir.

Page 15: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-15

9.5 Olası Etkiler

9.5.1 İnşaat Aşaması

9.5.1.1 Jeoloji ve Toprak

Türkiye Jeolojik Mirasın Korunması Derneği (Jemirko Envanter Listesi, 2012) verilerine göre Proje sahası

içinde ya da çevresinde herhangi bir jeolojik miras sahası yer almamaktadır. Bu nedenle projenin jeoloji

üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.

Ocaklar, kazılar ya da diğer maden çıkarma faaliyetleri dahil, Projeden etkilenebilecek ya da Proje tarafından

engellenebilecek yerel zemin şartlarına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Ancak, kil, kuvarsit, bentonit ve dolomitik kireçtaşı gibi sanayi madenleri elde etmek üzere işletilen madenler

bulunmaktadır (Bakınız: Ek 9-1’de verilen İstanbul Maden Haritası). Bu maden alanlarının varlığı bilinmesine

rağmen, MTA Genel Müdürlüğünden alınan bilgilere göre Proje sahası yakınında herhangi bir fiili madencilik

faaliyeti bulunmamaktadır. Bu bilgi aynı zamanda Emay International Engineering Cons. & Trd. Co. Ltd. ile

Protek Proje Danışmanlık Mühendislik Bilgi İşlem İnşaat Turizm San. Ve Tic. Ltd. Şti.) (2013) tarafından

hazırlanan Jeolojik, Hidrolojik ve Mühendislik Jeoteknik Etüt Raporunda yer alan bilgilerle örtüşmektedir. Bu

nedenle, Proje sahasının inşaat faaliyetleri esnasında bu maden rezervleri üzerinde doğrudan bir etkisi

bulunmayacaktır.

Yine de, söz konusu raporda, Odayeri Kavşağında kalan güzergahının (bkz: Ek 8–1) eski maden ocakları

içerisinde yer aldığı ve bu alanların hafriyat malzemesi dökme alanları olarak kullanılmakta oldukları ifade

edilmektedir. Bu alanlarda eski madenlerin açık ocaklarının ve vahşi depolama sahalarının bulunduğu

gözlenmiştir. Bu istikrarsız şartlar nedeniyle gözle görülür yüzey gerilim çatlakları ve kütle hareketleri de

gözlemlenmektedir. Buna ilaveten açık çukurlar yağmur sularıyla dolmuş ve bu bölgede 20 ila 100 metre

derinliğinde göletler oluşmuştur. Tüm bu nedenlerle inşaat faaliyetleri esnasında Proje sahasında bazı dolaylı

kısıtlamalar olabilecektir.

Emay ve Protek (2013) tarafından hazırlanan Jeolojik, Hidrojeolojik ve Mühendislik Jeolojik Etüt Raporu

sonuçlarına göre; Proje sahasında yapılan jeoteknik çalışmalar Proje güzergahının Karadeniz’e yakın olduğu

ve Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) tarafından hazırlanan deprem bölgeleri

haritasına göre birinci, ikinci ve üçüncü derece deprem bölgelerinde yer aldığını göstermektedir. Bu nedenle

Proje sahası üzerinde inşaat ve işletme faaliyetleri esnasında dolaylı etki görülebilecektir.

Ayrıca, aynı rapora göre, Proje güzergahının jeolojik birimleri kaya dayanım nitelikleri açısından kuvarsit,

dolomitik kireçtaşı, kuvars vake-kuvars arenit, arkoz-kumtaşı, mika şist, resifal kireçtaşı, volkanik, gri vake ile

kumlu balçık - kumtaşı - şeyl, kil taşı, konsolide olmayan çakıl ile tınlı, killi kireçtaşı - şeyl, kumlu balçık

artıkları, kumlu balçık arakatkılı kil, kil - kömür arakatkılı kum ve alüvyondan oluşmaktadır. , Bu nedenle Proje

sahası üzerinde inşaat faaliyetleri esnasında herhangi bir etki olmayacaktır.

Diğer yandan, Başakşehir ile Odayeri arasında yüksek taşıma kapasitesine sahip kumtaşı, kil taşı ve şeyl

bulunmaktadır. Ayrıca, bu kısımda, pekişmemiş kilin kütlesel hareketleri nedeniyle gerilim çatlakları oluştuğu

da gözlemlenmiştir Gümüşdere bölgesi, sert ve orta sertlikte kumtaşı şeyl katmanlarına sahiptir. Bu jeolojik

yapılanma Garipçe Köyü yakınlarında değişir. Burada volkanik kayalar ve kum – balçık karışımından oluşan

tortullar bulunmaktadır. Asya tarafında buluna Poyraz Köyü ile Riva Deresi arasında sert ile orta sertlik

arasında volkanik kayalar, kil taşı ve silttaşı tabakaları yer almaktadır. Bu jeolojik yapılanmalar Riva Deresi ve

Öğümce yönünde devam etse de, bu bölgede toplam 6 – 7 kilometre uzunluğa sahip olan ve volkanik kayalar

arasına da giren alüvyon da bulunmaktadır. Öğümce ile Reşadiye arasında sert ile orta sertlik arasında arkoz

– kumtaşı birimi yer almaktadır. Son olarak, Projenin güzergahında, kum taşı, kireçtaşı ve kuvarsit kaya

Page 16: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-16

birimleri yer almaktadır. Bundan dolayı inşaat faaliyetleri esnasında Proje sahasında doğrudan bir etki

olmayacak ancak dolaylı etkiler olabilecektir.

Riva Deresi ile Öğümce arasında izlenen jeolojik yapılanmaya göre, alüvyon birimlerin taşıma kapasiteleri

düşüktür ve bu birim çökme riskine sahiptir. Bu nedenle inşaat faaliyetleri esnasında Proje sahası üzerinde

doğrudan bir etkisi olacaktır.

İnşaat faaliyetleri esnasında Proje sahasında toprak kaybı kaçınılmaz olarak yaşanacaktır. Kayba uğrayacak

toprakların büyük kısmı, yukarıda da bahsedildiği üzere orman tipi topraktır.

9.5.1.2 Hidrojeoloji

İnşaat faaliyetleri su kaynakları üzerinde bir risk oluşmasına neden olacaktır. Projenin inşaat ve işletme

aşamalarında, drenaj tasarımına ilişkin sorunlar ya da kazalar gibi çevreye önceden öngörülemeyen

seviyelerde kirletici salınmasına neden olabilecek hususlardan kaynaklı olarak, hidrokarbon gibi kirleticilerin

sızması olasılığı nedeni ile yeraltı su kaynakları ve reşarj bölgeleri üzerinde riskler bulunmaktadır.

Emay ve Protek (2013) tarafından hazırlanan Jeolojik, Hidrojeolojik ve Mühendislik Jeolojik Etüt Raporuna

göre; geçirimsiz birimler, yarı geçirimsiz birimler, yarı geçirgen birimler, geçirgen birimler, tane tipi geçirgen

birimler ile kaya tipi geçirimli birimler olmak üzere bölgede altı (6) farklı hidrojeolojik birim türü bulunmaktadır.

Aynı raporda verilen İstanbul Hidrojeoloji Haritasına (Emay ve Protek – 2013) göre Projenin yer aldığı Avrupa

tarafı büyük oranda geçirimsiz birimler üzerinde yer almaktadır. Projenin yaklaşık olarak %75’i geçirimsiz bir

birim, %20’si ise yarı-geçirimsiz bir birim üzerinde görünmektedir. Projenin Boğazın bu tarafında kalan kısmı

(yaklaşık %5’i) ise tane tipi geçirimli birimler üzerinde konumlanmıştır.

Ayrıca, Projenin yer aldığı Asya tarafının daha çok %85 oranında yarı geçirimsiz kaya birimleri üzerinde yer

aldığı gözlemlenebilmektedir. Bu tarafın kalan kısmı (%15) ise daha çok Riva Deresinin ana kollarının yatak

zemini olarak gösterilen granül tipi geçirgen ve yarı geçirgen birimler üzerinde konumlanmıştır. Bu nedenle

projenin bu kesimlerinde, yollardan hidrokarbon, herbisit, tuz ve bu akifere girebilecek diğer malzemelerin

kazayla sızmasına karşı ekstra dikkat sarf edilmesi gerekecektir.

Emay ve Protek (2013) tarafından hazırlanan Jeoloji, Hidroloji ve Mühendislik Etüt Raporunun hidrojeoloji

bölümüne göre proje sahası, Alibeyköy Barajı, Ömerli Barajı ve Elmalı II Barajı gibi İstanbul Yöresinin bazı

önemli içme suyu havzaları ile 1620 – 1839 yılları arasında Belgrat Ormanı içinde inşa edilmiş olan Tarihi

Barajlar (Kömürcü Barajı, Valide Sultan Barajı, Büyük Baraj, Topuzlu Barajı, Ayvad Barajı, Kirazlı Barajı ve

Yeni Baraj) üzerinde yer almaktadır. Bu raporda proje sahasının yukarıda bahsedilen su rezervuar

havzalarının hepsine denk geldiği iddia edilse de İstanbul Çevre Planı Haritasına göre, proje sahası Alibeyköy,

Ömerli ve Elmalı II Barajlarının besleme havzalarından geçmektedir. Bu nedenle Proje sahası Belgrat Ormanı

içinde yer alan tarihi barajların beslenme havzaları ile ortak alanlara sahip değildir. Dolayısıyla, Proje üzerinde

inşaat ve işletme faaliyetleri esnasında herhangi bir etki olmayacak ancak Alibeyköy, Ömerli ve Elmalı II

Barajlarının beslenme havzalarında bulunan yer altı su elemanları üzerinde etki görülebilecektir.

Diğer yandan, Projenin son bölümü büyük oranda (%95) Su Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliğinde (SKKY) tarif

edilen koruma alanları içersinde yer almaktadır. Ancak aynı bölge ayrıca mevcut Trans Avrupa Otoyolu (TEM)

ile örtüşmektedir. Bu otoyol emsal proje olarak kabul edilebilmektedir. Bu nedenle projenin inşaat faaliyetleri

esnasında Proje sahası ve ayrıca SKKY uyarınca koruma altında olan bölgeler üzerinde bir etki olmayacaktır.

Ayrıca, Emay ve Protek (2013) tarafından hazırlanan jeoloji, Hidroloji ve Mühendislik Etüt Raporunun

hidrojeoloji bölümüne göre, Riva Deresi taşkın yatağı Proje güzergahı üzerine gelmektedir. Bu nedenle,

projenin taşkın yatağı kapasitesi ve karakteristik özelliklerine etkileyebileceği bu bölümde, mevcut taşkın

davranışları karşısında ekstra dikkat gösterilmesi gerekmektedir.

Page 17: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-17

AECOM tarafından hazırlanan ön çevresel değerlendirme çalışmasına göre (Aralık 2012); bölgedeki yeraltı su

kaynakları oldukça ciddi bir baskı altında olup bölgenin tamamında akiferler hızla azalmıştır. Giderek artan

şehirleşme ve izinsiz su kullanımı, hali hazırda sınırlı olan yeraltı suyu kaynaklarını daha da baskı altında

tutmaktadır. Tüm bu nedenlerle Projenin bölgedeki yeraltı su kaynaklarını etkilememesi önemlidir.

Bu aşamada Projenin hidroloji ve yeraltı su kaynakları üzerindeki etkilerinin belirlenmesi oldukça güçtür.

Ancak, alıcı ortamların Projeden kaynaklanabilecek değişikliklere karşı hassas olduklarının varsayılması

gerekmektedir.

9.5.1.3 Atık Yönetimi

İnşaat aşamasında proje sahasında oluşacak olan atık malzemelerin detay tasarımda belirtildiği biçimde

bertaraf edilmesi gerekecektir. Genel olarak atık projede üretilecek olan atık malzemeler muhtemelen Katı ve

Tehlikeli Olmayan atıklardan oluşacaktır. Örneğin kimyasal madde ya da boya, vs varilleri gibi Tehlikeli Atık

olarak sınıflandırılabilecek malzeme ile karşılaşma olasılığı yine de bulunmaktadır. Bu atıkların gereğine

uygun biçimde taşınması ve bertaraf edilmesi gerekecektir.

Diğer yandan inşaat faaliyetlerinin kendisi de atık üretecektir. Bu atıkların büyük çoğunluğu inert atıklar

olacaktır. Ancak atık yağlar, çözücüler, vs dahil küçük miktarlarda Tehlikeli Atıklar da üretilebilecektir. Olası

çevresel etkilerden kaçınılabilmesi için bu atıkların ilgili yönetmeliklere uygun olarak, gereken biçimde bertarafı

gerekmektedir.

9.5.2 Kalıcı Etkiler ile İşletme Faaliyetlerinden Kaynaklanan Etkiler

Bu bölümde Projenin olası kalıcı ve işletme aşaması etkileri değerlendirilmektedir.

9.5.2.1 Jeoloji ve Toprak

Belirtilen jeolojik sahalarda kalıcı ya da işletme dönemi etkileri görülmeyecektir. Bu sahaların hiçbiri Proje

alanı içinde ya da yakınında yer almamaktadır.

Türkiye Jeolojik Mirasın Korunması Derneği (Jemirko Envanter Listesi, 2012) verilerine göre Proje sahası

içinde ya da çevresinde herhangi bir jeolojik miras sahası yer almamaktadır. Bu nedenle projenin jeoloji

üzerinde herhangi bir kalıcı ya da işletme aşaması etkisi bulunmamaktadır.

Ocaklar, kazılar ya da diğer maden çıkarma faaliyetleri dâhil, Projeden etkilenebilecek ya da Proje tarafından

engellenebilecek yerel zemin şartlarına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Ancak, Ek 9-1’de verilen ve MTA tarafından hazırlanmış olan İstanbul Maden Haritasına göre kil, kuvarsit,

bentonit ve dolomitik kireçtaşı gibi sanayi madenleri elde etmek üzere işletilen madenler bulunmaktadır. Bu

maden alanlarının varlığı bilinmesine rağmen, Proje sahası yakınında herhangi bir fiili madencilik faaliyeti

bulunmamaktadır. Bu bilgi aynı zamanda Emay International Engineering Cons. & Trd. Co. Ltd. ile Protek

Proje Danışmanlık Mühendislik Bilgi İşlem İnşaat Turizm San. Ve Tic. Ltd. Şti.) (2013) tarafından hazırlanan

Jeolojik, Hidrolojik ve Mühendislik Jeoteknik Etüt Raporunda yer alan bilgilerle örtüşmektedir. Bu nedenle

Proje sahasının bu madencilik faaliyetleri üzerinde herhangi bir kalıcı ya da işletimsel etkisi bulunmayacaktır.

Projenin maden kaynakları üzerinde herhangi bir etkisi olmayacaktır.

Yine de, söz konusu raporda, Projenin Odayeri Kavşağında kalan güzergahının (bkz: Ek 8–1) eski maden

ocakları içerisinde yer aldığı ve bu alanların hafriyat malzemesi dökme alanları olarak kullanılmakta oldukları

ifade edilmektedir. Bu alanlarda eski madenlerin açık ocaklarının ve vahşi depolama sahalarının bulunduğu

gözlenmiştir. Bu istikrarsız şartlar nedeniyle gözle görülür yüzey gerilim çatlakları ve kütle hareketleri de

gözlemlenmektedir. Buna ilaveten açık çukurlar yağmur sularıyla dolmuş ve bu bölgede 20 ila 100 metre

Page 18: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-18

derinliğinde göletler oluşmuştur. Tüm bu nedenlerle işletme faaliyetleri esnasında Proje sahasında bazı dolaylı

etkiler olabilecektir.

Emay ve Protek (2013) tarafından hazırlanan Jeolojik, Hidrojeolojik ve Mühendislik Jeolojik Etüt Raporu

sonuçlarına göre; Proje sahasında yapılan jeoteknik çalışmalar Proje güzergâhının Karadeniz’e yakın olduğu

ve Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) tarafından hazırlanan deprem bölgeleri

haritasına göre birinci, ikinci ve üçüncü derece deprem bölgelerinde yer aldığını göstermektedir. Bu nedenle

Proje sahası üzerinde inşaat ve işletme faaliyetleri esnasında dolaylı etki görülebilecektir.

Ayrıca, aynı rapora göre, Proje sahasında Bölüm 9.5.1.1’de bahsedilen jeolojik formasyonlar yer almaktadır.

Bu jeolojik formasyonların işletme faaliyetleri esnasında Proje sahası üzerinde herhangi bir doğrudan etkisi

olmayacaktır.

Diğer yandan Başakşehir ile Odayeri arasında yüksek taşıma kapasitesine sahip kumtaşı, kil taşı ve şeyl

bulunmaktadır. Ayrıca, bu kısımda, pekişmemiş kilin kütlesel hareketleri nedeniyle gerilim çatlakları oluştuğu

da gözlemlenmiştir. Gümüşdere bölgesi, sert ve orta sertlikte kumtaşı şeyl katmanlarına sahiptir. Bu jeolojik

yapılanma Garipçe Köyü yakınlarında değişir. Burada volkanik kayalar ve kum – balçık karışımından oluşan

tortullar bulunmaktadır.

Asya tarafında buluna Poyraz Köyü ile Riva Deresi arasında sert ile orta sertlik arasında volkanik kayalar, kil

taşı ve silttaşı tabakaları yer almaktadır. Bu jeolojik yapılanmalar Riva Deresi ve Öğümce yönünde devam

etse de, bu bölgede toplam 6 – 7 kilometre uzunluğa sahip olan ve volkanik kayalar arasına da giren alüvyon

da bulunmaktadır. Öğümce ile Reşadiye arasında sert ile orta sertlik arasında arkoz – kumtaşı birimi yer

almaktadır. Son olarak, Proje güzergahında, kum taşı, kireçtaşı ve kuvarsit kaya birimleri yer almaktadır.

Bundan dolayı işletme faaliyetleri esnasında Proje sahasında doğrudan bir etki olmayacak ancak dolaylı

etkiler olabilecektir

Riva Deresi ile Öğümce arasında izlenen jeolojik yapılanmaya göre, alüvyon birimlerin taşıma kapasiteleri

düşüktür ve bu birim çökme riskine sahiptir. Bu nedenle işletme faaliyetleri esnasında Proje sahası üzerinde

doğrunda bir etkisi olacaktır.

İşletme faaliyetleri esnasında Proje sahasının bazı kısımlarında toprak kaybı kaçınılmaz olarak yaşanacaktır.

Kayba uğrayacak toprakların büyük kısmı, yukarıda da bahsedildiği üzere orman tipi topraktır.

9.5.2.2 Hidrojeoloji

Projenin işletme faaliyetleri yer altı su kaynakları üzerinde bir risk oluşmasına neden olacaktır. Buna, yollardan

yüzey akışıyla ya da kazayla dökülme yoluyla hidrokarbon, herbisit, tuz ve yerel akifere girebilecek diğer

maddelerin yer altı sularına karışması da dahildir.

Ayrıca, Emay International Engineering Cons. & Trd. Co. Ltd. ile Protek Proje Danışmanlık Mühendislik Bilgi

İşlem İnşaat Turizm San. Ve Tic. Ltd. Şti. (2012) tarafından hazırlanan Proje sahası drenaj tasarımı da yer altı

sularına karşı oluşan riskleri belirleyecektir. Örneğin menfez ya da benzeri önlemlerin kapsamlı şekilde

kullanılması, belirleyici faktörlerden olacaktır.

Emay ve Protek (2013) tarafından hazırlanan Jeolojik, Hidrojeolojik ve Mühendislik Jeolojik Etüt Raporuna

göre; bölgede Bölüm 9.5.1.2’de açıklandığı üzere altı (6) farklı hidrojeolojik birim türü bulunmaktadır. Aynı

raporda verilen İstanbul Hidrojeoloji Haritasına (Emay ve Protek – 2013) göre Projenin Avrupa tarafı büyük

oranda geçirimsiz birimler üzerinde yer almaktadır. Projenin yaklaşık olarak %75’i geçirimsiz bir birim, %20’si

ise yarı-geçirimsiz bir birim üzerinde görünmektedir. Projenin bu tarafta kalan kısmı (yaklaşık %5’i) ise tane tipi

geçirimli birimler üzerinde konumlanmıştır.

Page 19: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-19

Ayrıca, Projenin yer aldığı Asya tarafının daha çok %85 oranında yarı geçirimsiz kaya birimleri üzerinde yer

aldığı gözlemlenebilmektedir. Bu tarafın kalan kısmı (%15) ise daha çok Riva Deresinin ana kollarının yatak

zemini olarak gösterilen granül tipi geçirgen ve yarı geçirgen birimler üzerinde konumlanmıştır. Bu nedenle

projenin bu kesimlerinde, yollardan hidrokarbon, herbisit, tuz ve bu akifere girebilecek diğer malzemelerin

kazayla sızmasına karşı ekstra dikkat sarf edilmesi gerekecektir.

Emay ve Protek (2013) tarafından hazırlanan Jeoloji, Hidroloji ve Mühendislik Etüt Raporunun hidrojeoloji

bölümüne göre proje sahası bazı önemli içme suyu havzaları üzerinde yer almaktadır. Bu raporda proje

sahasının söz konusu su rezervuar havzalarının hepsine denk geldiği iddia edilse de İstanbul Çevre Planı

Haritasına göre, proje sahası Alibeyköy, Ömerli ve Elmalı II Barajlarının besleme havzalarından geçmektedir.

Bu nedenle Proje sahası Belgrat Ormanı içinde yer alan tarihi barajların beslenme havzaları ile ortak alanlara

sahip değildir. Dolayısıyla, Proje üzerinde işletme faaliyetleri esnasında etki olacaktır. Ayrıca Alibeyköy,

Ömerli ve Elmalı II Barajlarının beslenme havzalarında bulunan yer altı su elemanları üzerinde de etki

görülebilecektir.

Diğer yandan, Projenin son bölümü büyük oranda (%95) Su Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliğinde (SKKY) tarif

edilen koruma alanları içersinde yer almaktadır. Ancak aynı bölge ayrıca mevcut Trans Avrupa Otoyolu (TEM)

ile örtüşmektedir. Bu otoyol emsal proje olarak kabul edilebilmektedir. Projenin bu su besleme havzaları

üzerindeki etkilerinin yüzeysel ve yer altı sularından düzenli aralıklarla numune alınarak takip edilmesi tavsiye

edilmektedir. Dolayısıyla, Projenin işletme aşamasında Proje sahası ve ayrıca SKKY uyarınca koruma altında

olan bölgeler üzerinde etki görülecektir.

Ayrıca, Emay ve Protek (2013) tarafından hazırlanan jeoloji, Hidroloji ve Mühendislik Etüt Raporunun

hidrojeoloji bölümüne göre, Riva Deresi taşkın yatağı Proje güzergâhı üzerine gelmektedir. Bu nedenle,

projenin taşkın yatağı kapasitesi ve karakteristik özelliklerine etkileyebileceği bu bölümde, mevcut taşkın

davranışları karşısında ekstra dikkat gösterilmesi gerekmektedir.

Bölgedeki yer altı su kaynakları oldukça ciddi bir baskı altında olup bölgenin tamamında akiferler hızla

azalmıştır. Giderek artan şehirleşme ve izinsiz su kullanımı, hali hazırda sınırlı olan yer altı suyu kaynaklarını

daha da baskı altında tutmaktadır. Tüm bu nedenlerle Projenin bölgedeki yer altı su kaynaklarını etkilememesi

önemlidir.

9.5.2.3 Atık Yönetimi

Projenin işletme aşamasında yol tamir, yol süpürme ve kanal temizleme, vs çalışmaları dışında, yollarla ilişkili

herhangi önemli bir atık yönetimi sorunu bulunmamaktadır. Üretilmesi muhtemel atıklar muhtemelen Katı ve

Tehlikeli Olmayan atıklardan oluşacaktır. Katran ya da diğer kimyasal maddeler gibi Tehlikeli Atık olarak

sınıflandırılabilecek malzeme ile karşılaşma olasılığı yine de bulunmaktadır. Bu atıkların gereğine uygun

biçimde taşınması ve bertaraf edilmesi gerekecektir.

Projenin işletme aşaması için yegane olası Tehlikeli Atık kaynağı, kimyasal maddeler ya da diğer maddelerin

taşınması esnasında yaşanabilecek çarpışma türünden trafik kazalarıdır. Ancak bu tür olayların görülmesi pek

muhtemel olmamakla birlikte, her durumda, acil durum müdahale planlarının hazır bulunması gerekmektedir.

Page 20: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-20

9.6 Etki Azaltıcı Önlemler

9.6.1 İnşaat Faaliyetleri

9.6.1.1 Jeoloji ve Toprak

Proje alanı içerisinde herhangi bir jeolojik miras sahası bulunmadığından, inşaat faaliyetleri esnasında

herhangi bir azaltıcı önlem alınmasına gerek yoktur.

Ayrıca, yukarıda da bahsedildiği gibi MTA Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan İstanbul Maden Haritasına

göre inşaat faaliyetlerinin maden kaynakları üzerinde herhangi bir etkisinin bulunması muhtemel değildir. Bu

nedenle herhangi bir azaltıcı önlem alınmasına gerek yoktur.

Topraklara ilişkin etki azaltıcı önlemlere, söz konusu toprakların inşaat faaliyeti süresince uygun biçimde

korunması ve / veya geçici olarak kaldırılması ve inşaat faaliyetleri tamamlandıktan sonra tekrar serilmesi /

yenilenmesi dâhildir. Bitkisel toprak alttaki topraktan ayrılacaktır. Bitkisel toprak en fazla %5’e kadar eğime

sahip bir alanda depolanacak olup kalitesi de korunacaktır. İnşaat faaliyetlerinin sonunda söz konusu bitkisel

toprak çevre düzenleme işleri için kullanılacaktır.

Proje güzergahının, Odayeri Kavşağı ile başlayan bölümünün yer aldığı kısmı için bazı etki azaltıcı önlemler

alınması gerekecektir. Jeoteknik çalışmalar detaylandırılacak ve bu çalışmalar sonucunda uygun mesnet

duvarı, bent ya da koruyucu beton duvarlar gibi zemin güçlendirme uygulamaları yoluyla yeni önlemler

alınacaktır.

Benzer şekilde, Projenin son bölümünün, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Müdürlüğü (AFAD)

tarafından hazırlanan Deprem Bölgeleri Haritasına göre birinci derecede deprem bölgesinde kaldığı

kısımlarda da etki azaltıcı önlemler alınması gerekecektir. Bu alanda ekstra yapı güçlendirme uygulamaları

yapılacaktır. Jeoteknik çalışmalar (zemin etüdü çalışmaları) düzenli şekilde yürütülecektir. Zemin kaymaları ve

zemin kütle hareketleri ya da fay hatları nedeniyle zemin şartlarında oluşabilecek değişiklikler düzenli

aralıklarla kontrol edilerek kayıt altına alınacaktır.

İnşaat aşamasında Proje sahasının Bölüm 9.5.1.1’de bahsedilen jeolojik formasyonlarına ilişkin olarak

herhangi bir azaltıcı önlem alınmasına gerek bulunmamaktadır.

Ancak, Riva Deresi ile Öğümce arasında izlenen jeolojik yapılanmada düşük taşıma kapasitesine sahip

alüvyon birimler bulunmaktadır. Bu birimlerin çökme riski mevcuttur. Ayrıca, Projenin ilk bölümünde kalan bazı

kısımlarında pekişmemiş kil kütlesinin hareket etmesi nedeniyle gerilim çatlakları izlenmektedir. Bu nedenle

tüm bu kesimler için en iyi zemin güçlendirme teknikleri seçilerek uygulanacaktır. Alüvyon tabakada ise

çökmeye karşı ilave zemin iyileştirme ve güçlendirme tedbirleri alınacaktır. Tüm bu etki azaltıcı önlemler,

Emay International Engineering Cons. & Trd. Co. Ltd. ile Protek Proje Danışmanlık Mühendislik Bilgi İşlem

İnşaat Turizm San. Ve Tic. Ltd. Şti.) (2013) tarafından hazırlanan raporun sonuçlarıyla örtüşmektedir.

9.6.1.2 Hidrojeoloji

İnşaat faaliyetleri esnasında etkili çevresel yönetim yürütülecek olup, hidrojeolojik riskler karşısında alınacak

olan etki azaltıcı önlemler bu yönetim uygulamalarından ibaret olacaktır.

Öncelikle, Projenin inşaat faaliyetlerinde kullanılacak olan yakıt ve diğer kimyasalların sızmasını önlemek için

gereğine uygun setler ve depolama düzenlemeleri sağlanacaktır.

Ayrıca, Projenin farklı alanlarında çeşitli hidrojeolojik birimler bulunmaktadır. Projenin Asya tarafında kalan bir

kısmı ise Riva Deresinin ana kollarının yatak zemini olarak gösterilen granül tipi geçirgen ve yarı geçirgen

Page 21: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-21

birimler üzerinde konumlanmıştır. Bu nedenle projenin bu kesimlerinde, yollardan hidrokarbon, herbisit, tuz ve

bu akifere girebilecek diğer malzemelerin kazayla sızmasına karşı ekstra dikkat sarf edilmesi gerekecektir.

Ek 8-1’de verilen İstanbul Çevre Planı Haritasına göre, proje sahası Alibeyköy, Ömerli ve Elmalı II Barajlarının

besleme havzalarından geçmektedir. İnşaat faaliyetleri esnasında buralarda etkiler görülebilir. Ancak, Su

Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği (SKKY) uyarınca beslenme havzalarında etki azaltıcı önlemler uygulanmasına

gerek bulunmamaktadır. Yine de buralara özel bir dikkat gösterilerek su kalitesinin takibi için düzenli aralıklarla

numune alınacak ve buralara herhangi bir sıvının deşarj edilmesine izin verilmeyecektir. Projenin bazı

kesimleri Alibeyköy, Ömerli ve Elmalı II barajlarının SKKY’e göre koruma altına alınmış olan bölgelerinde yer

almaktadır. Bu nedenle, söz konusu alanlarda SKKY’de tanımlanan etki azaltıcı önlemler alınacaktır.

Projenin bazı kısımları Alibeyköy Barajının uzun mesafeli koruma bölgelerinde bulunmaktadır. SKKY

yönetmeliğinin ilgili maddesinde (20) alınması zorunlu herhangi bir azaltıcı önlem tanımlanmamıştır. Diğer

taraftan, projenin bazı kesimleri ise Ömerli Barajının orta mesafeli koruma bölgesinde yer almaktadır.

Bahsedilen yönetmeliğin 19. Maddesi, İmar planı gereği yapılacak yolların bu alandan geçirilecek kısımlarında

sadece ulaşımla ilgili fonksiyonlarına izin verileceğini, dinlenme tesisleri ya da benzin istasyonları, vs gibi

tesislere izin verilmeyeceğini hükme bağlamaktadır. Ayrıca Projenin bazı kesimleri de Elmalı II Barajının kısa

mesafeli koruma bölgesinde yer almaktadır. Aynı yönetmeliğin 18(ı) maddesine göre, yalnızca zorunlu olan

yollar için aynı izin şartları geçerlidir. Bu nedenle, Projenin koruma bölgelerinde yer alacak kısımlarında yol

dışında herhangi bir tesisi inşa edilmeyecektir.

Emay ve Protek (2013) tarafından hazırlanan jeoloji, Hidroloji ve Mühendislik Etüt Raporunun hidrojeoloji

bölümüne göre, Riva Deresi taşkın yatağı Proje güzergahı üzerine gelmektedir. Bu nedenle, bu bölümde,

mevcut taşkın davranışları karşısında ekstra dikkat gösterilmesi gerekmektedir. Susuzlaştırma uygulamaları,

akarsu ıslahı, beton set yapılması ve yol seviyesinin yükseltilmesi gibi etki azaltıcı önlemler uygulanacaktır.

Daha önce de bahsedildiği üzere bölgenin yer altı su kaynakları oldukça ciddi bir baskı altındadır ve bölge

genelinde akiferler hızla boşalmaktadır. İnşaat faaliyetleri esnasında yer altı su kaynaklarının kullanılmaması

halinde herhangi bir azaltıcı önlem gerekmeyecektir. Ancak yer altı su kaynaklarının kirlenmesini engellemek

üzere gereken etki azaltıcı önlemler uygulanacaktır.

Bu hidrojeolojik etki değerlendirmesi çalışması hazırlanırken belirli çalışmalar yapılmış olsa da, Proje

sahasının hidrolojik ve hidrojeolojik etkileri için daha spesifik çalışmalara ihtiyaç duyulması muhtemeldir.

Ancak amaç daima, Proje faaliyetlerinin bölgedeki yer altı su kaynaklarını etkilememesini sağlamak olacaktır.

9.6.1.3 Atık Yönetimi

Bertaraf edilecek malzemeler değerlendirilerek gerekmesi halinde kimyasal karakteristik özelliklerinin

belirlenmesi amacıyla analiz ettirilecek ve katı, tehlikeli ya da tehlikesiz atık olarak sınıflandırması yapılacaktır.

Kazılan hafriyat malzemesinin mümkün olduğunca projenin diğer alanlarında yeniden kullanılabilmesini

sağlamak üzere gereken tedbirler alınacaktır. Mümkün olması halinde çıkarılan malzemenin örneğin bölgedeki

diğer inşaat projelerin için dolgu malzemesi olarak kullanılması gibi alternatif kullanımları araştırılacaktır.

Malzemenin bertaraf edilmesinin zorunlu olduğu hallerde, bertaraf işlemleri ilgili yönetmeliklere uygun olarak

gerçekleştirilecektir.

İnşaat sahaları için atık azaltma tedbirleri uygulanacaktır. Atık malzemeler ise yürürlükteki mevzuata uygun

olarak taşınacak ve bertaraf edilecektir.

Page 22: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-22

9.6.2 Kalıcı Etkiler ile İşletme Faaliyetlerinden Kaynaklanan Etkiler

9.6.2.1 Jeoloji ve Toprak

Kalıcı etkiler ve işletme faaliyetlerinden kaynaklanabilecek etkilere karşı alınacak olan etki azaltıcı önlemler,

inşaat faaliyetleri esnasında alınacak olan tedbirlere benzerdir. Etkileri neredeyse aynı olduğundan, benzeri

azaltıcı önlemlerin alınması tavsiye edilmektedir.

İşletme döneminde proje sahasında jeolojik miras sahaları açısından herhangi bir azaltıcı önlem alınmasına

gerek bulunmamaktadır. Ayrıca, MTA tarafından hazırlanan İstanbul Maden Haritasına göre proje sahasında

herhangi bir maden kaynağı bulunmadığından, bu kapsamda herhangi bir azaltıcı önlem alınmasına gerek

yoktur.

Toprakların koruma altına alındığı ve / veya yaratılmadığı alanlardaki sahadaki toprakları etkileyebilecek

erozyon ve yüzey akışlarına karşı tedbir alınması gerekmektedir.

Proje güzergahının, Odayeri Kavşağı ile başlayan bölümünün yer aldığı kısmı, bu bölgede eski maden

ocaklarının bulunması ve hafriyat topraklarının depolanmasında kullanılması nedeniyle bazı etki azaltıcı

önlemlerin alınması gerekecektir. Bu nedenle yeni Jeoteknik çalışmalar yapılacak, raporlar hazırlanacak ve bu

çalışmalar sonucuna göre uygun mesnet duvarı, bent ya da koruyucu beton duvarlar gibi zemin güçlendirme

uygulamaları yoluyla yeni önlemler alınacaktır.

Benzer şekilde, Projenin son bölümünde, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Müdürlüğü (AFAD)

tarafından hazırlanan Deprem Bölgeleri Haritasına göre birinci derecede deprem bölgesinde kaldığı

kısımlarda da etki azaltıcı önlemler alınması gerekecektir. Bu alanda ekstra yapı güçlendirme uygulamaları

yapılacaktır. Jeoteknik çalışmalar (zemin etüdü çalışmaları) düzenli şekilde yürütülecektir. Zemin kaymaları ve

zemin kütle hareketleri ya da fay hatları nedeniyle zemin şartlarında oluşabilecek değişiklikler düzenli

aralıklarla kontrol edilerek kayıt altına alınacaktır

Ayrıca, Projenin son bölümü için diğer etki azaltıcı önlemlerin alınması gerekecektir. Projenin bu bölümü,

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Müdürlüğü (AFAD) tarafından hazırlanan Deprem Bölgeleri

Haritasına göre birinci derecede deprem bölgesinde kalmaktadır. Bu alanda ekstra yapı güçlendirme

uygulamaları yapılacaktır. Jeoteknik çalışmalar (zemin etüdü çalışmaları) düzenli şekilde yürütülecektir. Zemin

kaymaları ve zemin kütle hareketleri ya da fay hatları nedeniyle zemin şartlarında oluşabilecek değişiklikler

düzenli aralıklarla kontrol edilerek kayıt altına alınacaktır

Proje sahasında yer alarak Bölüm 9.5.1.1’de detaylarıyla açıklanan jeolojik formasyonlar açısından herhangi

bir azaltıcı önlem alınmasına gerek bulunmamaktadır.

Ancak, Riva Deresi ile Öğümce arasında izlenen jeolojik yapılanmada düşük taşıma kapasitesine sahip

alüvyon birimler bulunmaktadır. Bu birimlerin çökme riski mevcuttur. Ayrıca, Projenin ilk bölümünde kalan bazı

kısımlarında pekişmemiş kil kütlesinin hareket etmesi nedeniyle gerilim çatlakları izlenmektedir. Bu nedenle

tüm bu kesimler için en iyi zemin güçlendirme teknikleri seçilerek uygulanacaktır. Alüvyon tabakada ise

çökmeye karşı ilave zemin iyileştirme ve güçlendirme tedbirleri alınacaktır. Tüm bu etki azaltıcı önlemler,

Emay International Engineering Cons. & Trd. Co. Ltd. ile Protek Proje Danışmanlık Mühendislik Bilgi İşlem

İnşaat Turizm San. Ve Tic. Ltd. Şti.) (2013) tarafından hazırlanan raporun sonuçlarıyla örtüşmektedir

9.6.2.2 Hidrojeoloji

Kalıcı etkiler ve işletme faaliyetlerinden kaynaklanabilecek etkilere karşı alınacak olan azaltıcı önlemler, inşaat

faaliyetleri esnasında alınacak olan tedbirlere benzerdir. Etkileri neredeyse aynı olduğundan, benzeri azaltıcı

önlemler alınması tavsiye edilmektedir.

Page 23: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-23

Projenin işletme faaliyetleri esnasında etkili çevresel yönetim yürütülecek olup, hidrojeolojik riskler karşısında

alınacak olan etki azaltıcı önlemler bu yönetim uygulamalarından ibaret olacaktır..

Öncelikle, Proje faaliyetlerinde kullanılacak olan yakıt ve diğer kimyasalların sızmasını önlemek için gereğine

uygun setler ve depolama düzenlemeleri sağlanacaktır.

Ayrıca, Projenin farklı alanlarında çeşitli hidrojeolojik birimler bulunmaktadır. Projenin Asya tarafında kalan bir

kısmı ise Riva Deresinin ana kollarının yatak zemini olarak gösterilen granül tipi geçirgen ve yarı geçirgen

birimler üzerinde konumlanmıştır. Bu nedenle projenin bu kesimlerinde, yollardan hidrokarbon, herbisit, tuz ve

bu akifere girebilecek diğer malzemelerin kazayla sızmasına karşı ekstra dikkat sarf edilmesi gerekecektir. Bu

bölgelerde detay tasarım çalışmalarının bir parçası olarak susuzlaştırma çalışmaları ile yağmur suyu ile yer

altı sularının birbirlerine karışmalarını engellemek üzere menfez tasarımları yapılması beklenmektedir.

Ek 8-1’de verilen İstanbul Çevre Planı Haritasına göre, proje sahası Alibeyköy, Ömerli ve Elmalı II Barajlarının

besleme havzalarından geçmektedir. İşletme faaliyetleri esnasında buralarda etkiler görülebilir. Ancak, Su

Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği (SKKY) uyarınca beslenme havzalarında etki azaltıcı önlemler uygulanmasına

gerek bulunmamaktadır. Yine de buralara özel bir dikkat gösterilerek su kalitesinin takibi için düzenli aralıklarla

numune alınacak ve buralara herhangi bir sıvının deşarj edilmesine izin verilmeyecektir.

Projenin bazı kesimleri Alibeyköy, Ömerli ve Elmalı II barajlarının SKKY’e göre koruma altına alınmış olan

bölgelerinde yer almaktadır. Bu nedenle, söz konusu alanlarda SKKY’de tanımlanan etki azaltıcı önlemler

alınacaktır. Projenin diğer kısımları Alibeyköy Barajının uzun mesafeli koruma bölgelerinde bulunmaktadır.

SKKY yönetmeliğinin ilgili maddesinde (20) alınması zorunlu herhangi bir azaltıcı önlem tanımlanmamıştır.

Diğer taraftan, projenin bazı kesimleri ise Ömerli Barajının orta mesafeli koruma bölgesinde yer almaktadır.

Bahsedilen yönetmeliğin 19. Maddesine göre İmar planı gereği yapılacak yolların bu alandan geçirilecek

kısımlarında sadece ulaşımla ilgili fonksiyonlarına izin verilecek olup, dinlenme tesisleri ya da benzin

istasyonları, vs gibi tesislere izin verilmeyecektir.

Ayrıca Projenin bazı kesimleri de Elmalı II Barajının kısa mesafeli koruma bölgesinde yer almaktadır. Aynı

yönetmeliğin 18 maddesine göre, yalnızca zorunlu olan yollar için aynı izin şartları geçerlidir. Bu nedenle,

Projenin koruma bölgelerinde yer alacak kısımlarında yol dışında herhangi bir tesisi inşa edilmeyecektir

Riva Deresi taşkın yatağı Proje güzergahı üzerine gelmektedir. Bu nedenle, bu bölümde, mevcut taşkın

davranışları karşısında ekstra dikkat gösterilmesi gerekmektedir. Susuzlaştırma uygulamaları, akarsu ıslahı,

beton set yapılması ve yol seviyesinin yükseltilmesi gibi etki azaltıcı önlemler uygulanacaktır

Daha önce de bahsedildiği üzere bölgenin yer altı su kaynakları oldukça ciddi bir baskı altındadır ve bölge

genelinde akiferler hızla boşalmaktadır. İşletme faaliyetleri esnasında yer altı su kaynaklarının kullanılmaması

halinde herhangi bir azaltıcı önlem gerekmeyecektir. Ancak yer altı su kaynaklarının kirlenmesini engellemek

üzere gereken etki azaltıcı önlemler uygulanacaktır.

Bu hidrojeolojik etki değerlendirmesi çalışması hazırlanırken belirli çalışmalar yapılmış olsa da, Proje

sahasının hidrolojik ve hidrojeolojik etkileri için daha spesifik çalışmalara ihtiyaç duyulması muhtemeldir.

Ancak amaç daima, Proje faaliyetlerinin bölgedeki yer altı su kaynaklarını etkilememesini sağlamak olacaktır.

9.6.2.3 Atık Yönetimi

İşletme esnasında uygulanacak olan etki azaltıcı önlemler atıkları en aza indirgemek üzere uygun yönetim

sistemlerinin geliştirilmesini kapsayacaktır.

Page 24: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-24

9.7 Kalıcı etkiler

Projenin inşaat ve işletme safhalarıyla ilişkili kalıcı etkiler, etki azaltıcı önlemlerin uygulanmasından sonra da

kalmaya devam edecek etkiler olup aşağıda tartışılmakta ve değerlendirilmektedir.

9.7.1 İnşaat Aşaması

9.7.1.1 Jeoloji ve Toprak

Proje alanı yakınlarında jeolojik miras sahaları gibi jeolojik kaynak yer almamaktadır. Bu nedenle projenin

jeoloji üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla proje sahaları içinde ya da yakınlarında

jeolojik kaynaklar üzerinde herhangi bir kalıcı etki görülmeyecektir. Sonuç olarak bu etki ihmal edilebilir.

Ek olarak aktif ocaklar, kazılar ya da diğer maden çıkarma faaliyetleri dahil, Projeden etkilenebilecek ya da

Proje tarafından engellenebilecek madencilik faaliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle tesislerin inşası

nedeniyle herhangi bir etki ortaya çıkmayacaktır. Dolayısıyla inşaattan kaynaklı etkiler ihmal edilebilir. Ancak,

Proje yakınlarında kil, kuvarsit, bentonit ve dolomitik kireçtaşı gibi sanayi madenleri elde etmek üzere işletilen

madenler bulunmaktadır; Bununla birlikte; bu maden bölgeleri biliniyor olsa da, bunlar üzerinde bir işletme

bulunmamaktadır. Dolayısıyla herhangi bir etki oluşmayacağından ihmal edilebilir olarak tanımlanmışlardır.

İnşaat faaliyetleri esnasında Proje sahasında topraklara kaçınılmaz olarak zarar verilecektir. Ancak Projenin

geliştirileceği alanlara, özellikle de kamu yararına ilişkin hususların göründüğü sahalara (örneğin orman

arazilerinin taşınması) özel bir dikkat gösterilecektir. Bu nedenle topraklar üzerindeki etkiler küçük ölçekte

kalacaktır.

9.7.1.2 Hidrojeoloji

İnşaat faaliyetleri esnasında hidrojeolojik riski en aza indirgemek üzere etki azaltıcı önlemler uygulanacaktır.

Ayrıca standart çevresel yönetim önlemleri de alınacaktır.

Proje sahası farklı hidrojeolojik birimlerin üzerinde yer almaktadır. Asya tarafında, Projenin bir kısmı Riva

Deresinin ana kollarının yatak zemini olarak gösterilen granül tipi geçirgen ve yarı geçirgen birimler üzerinde

konumlanmıştır. Bu nedenle projenin bu kesimlerinde, yollardan hidrokarbon, herbisit, tuz ve bu akifere

girebilecek diğer malzemelerin kazayla sızmasına karşı ekstra dikkat sarf edilmesi gerekecektir. Etkileri en

aza indirgemek üzere gereken azaltıcı teknikler uygulanacaktır. Dolayısıyla etkiler küçük ölçekte kalacaktır.

Ek olarak, her tür zararlı malzemenin, kimyasalın, vs engellenebilmesi için gereken tüm düzenlemeler

yapılacaktır. Dolayısıyla çevresel hidrojeolojik kaynaklar üzerindeki olumsuz etkilerden kaçınılmış olacağından

etkiler ihmal edilebilir olarak tanımlanmıştır.

Proje güzergahı bazı barajların koruma bölgelerinden geçmektedir. SKKY’de belirtilen gerekli etki azaltıcı

önlemler alınacak olup etkiler küçük ölçekte kalacaktır.

Bölgenin yer altı su kaynakları oldukça ciddi bir baskı altındadır ve bölge genelinde akiferler hızla

boşalmaktadır. İnşaat faaliyetleri esnasında yer altı su kaynakları kullanılmayacaktır. Bu nedenle bu açıdan

etkiler ihmal edilebilir olarak tanımlanmıştır.

9.7.1.3 Atık Yönetimi

Kimyasal açıdan uygun olduğunda hafriyat malzemeleri sahada set, perdeleme ve çevre düzenleme

bentlerinin yapımında kullanılacaktır. Ancak, fazlalık malzemelerin ya da kirlendiği için proje imalatlarında

kullanılamayan malzemelerin bertaraf edilmesi gerekebilecektir.

Page 25: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-25

Ayrıca, inşaat aşamasında, büyük çoğunluğu katı atık olmak üzere diğer atıklar da üretilecektir. Önerilen etki

azaltıcı önlemlerin uygulanması ve atıkların gereğine uygun biçimde tanımlanarak yürürlükteki yönetmeliklere

uygun olarak taşınması halinde, projenin inşaat aşamasında atık yönetimi açısından olası etkileri muhtemelen

küçük ölçekte kalacaktır.

9.7.2 Kalıcı Etkiler ve İşletmeden Kaynaklı Etkiler

Projenin işletme aşamasının kalıcı etkileri azaltıcı önlemlerin uygulanmasından sonra da kalmaya devam

edecek etkiler olup aşağıda tartışılmakta ve değerlendirilmektedir.

9.7.2.1 Jeoloji ve Toprak

Jeoloji ve jeolojik yapılar üzerinde herhangi bir kalıcı etkinin oluşması beklenmemektedir. Bu nedenle projenin

işletme aşamasındaki etkileri ihmal edilebilir etkiler olarak değerlendirilmektedir.

Daha önce de belirtilmiş olduğu üzere, bölgede Projenin işletilmesinden etkilenebilecek herhangi bir önemli

madencilik faaliyeti, maden çıkartma ve kazıları ya da önemli maden kaynakları bulunmamaktadır. Dolayısıyla

bu husustaki etkiler ihmal edilebilir olarak değerlendirilmektedir.

Topraklar üzerindeki olumsuz etkiler kalıcı olacaktır: ancak bu Proje çok önemli kamu çıkarları yaratacaktır.

Dolayısı ile bu etki küçük ölçekli etki olarak değerlendirilmektedir.

9.7.2.2 Hidrojeoloji

İşletme faaliyetleri esnasında hidrojeolojik riski en aza indirgemek üzere azaltıcı önlemler ve etkin bir çevresel

yönetim uygulanacaktır.

Proje sahasında birbirinden farklı hidrojeolojik birimler bulunmaktadır. Asya tarafında, Projenin bir kısmı Riva

Deresinin ana kollarının yatak zemini olarak gösterilen granül tipi geçirgen ve yarı geçirgen birimler üzerinde

konumlanmıştır. Bu nedenle projenin bu kesimlerinde, yollardan hidrokarbon, herbisit, tuz ve bu akifere

girebilecek diğer malzemelerin kazayla sızmasına karşı ekstra dikkat sarf edilmesi gerekecektir. Etkileri en

aza indirgemek üzere gereken azaltıcı teknikler uygulanacaktır. Dolayısıyla etkiler küçük ölçekte kalacaktır

Ek olarak, her tür zararlı malzemenin, kimyasalın, vs engellenebilmesi için gereken tüm düzenlemeler

yapılacaktır. Dolayısıyla çevresel hidrojeolojik kaynaklar üzerindeki olumsuz etkilerden kaçınılmış olacağından

etkiler ihmal edilebilir olarak tanımlanmıştır.

Proje güzergahı bazı barajların koruma bölgelerinden geçmektedir. Gereken etki azaltıcı önlemler alınacak

olup etkiler küçük ölçekte kalacaktır.

Bölgenin yer altı su kaynakları oldukça ciddi bir baskı altındadır ve bölge genelinde akiferler hızla

boşalmaktadır. İşletme faaliyetleri esnasında yer altı su kaynakları kullanılmayacaktır. Bu nedenle bu açıdan

etkiler ihmal edilebilir olarak tanımlanmıştır.

9.7.2.3 Atık Yönetimi

İşletme aşamasında, atık üretimi olacaktır. İşletme esnasında atık yönetimi için alınması gereken etki azaltıcı

önlemler olacaktır. Bu tedbirlere atıkların azaltılması ve gereğine uygun biçimde bertarafı için gereken yönetim

sistemlerinin uygulanması da dahildir. Bu nedenle bu etki ihmal edilebilir olarak tanımlanmıştır.

Page 26: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-26

9.8 Özet

Bu bölümde Projeye ilişkin jeoloji, topraklar, hidrojeoloji (yer altı suları) ve atık yönetimi şartlarına ilişkin

çevresel hususlar tartışılmaktadır. Güzergah koridoru üzerindeki mevcut şartlar aşağıda tarif edilmekte,

projenin olası hassas alıcılar üzerinde yaratması ihtimali bulunan etkiler değerlendirilmektedir. Bu etkiler iki

kategoriye ayrılmıştır:

Kısa vadeli inşaat etkileri ve

Kalıcı etkiler ve işletmeden kaynaklanan etkiler

İnşaat ve işletme faaliyetleri esnasında görülebilecek olası etkiler ve her bir parametre için önerilen etki

azaltıcı önlemler açıklanmaktadır. Bu etkilerin bazıları doğrudan bazıları ise dolaylı etkilerdir. Proje sahasının

ve Projenin geliştirilmesinin doğrudan etkilediği hususlar doğrudan etki, Proje sahasının ve Projenin

geliştirilmesinin doğrudan etkilemediği, diğer bir değişle etki azaltıcı önlemlerin alınmaması halinde olumsuz

sonuçlarının ortaya çıkması ve bu sonuçların çevre üzerinde olumsuz etkiler yaratması olasılığı bulunan

hususlar ise dolaylı etkilerdir.

Proje alanında herhangi bir jeolojik miras sahası, önemli jeolojik yapı ya da aktif maden işletmesi

bulunmamaktadır. Bu nedenle Proje inşaat ve işletme faaliyetleri bu hususlarda doğrudan ya da dolaylı bir etki

doğurmayacaktır. Dolayısıyla, jeoloji, topraklar ve madencilik açısından herhangi bir etki azaltıcı önleme

ihtiyaç duyulmayacaktır. Kimi jeolojik yapılar çevreyi etkilese de, bu dolaylı bir etki yaratacaktır. Dolayısıyla

Projenin geliştirilmesi esnasında önlemler alınacak ve etki azaltıcı önlemler uygulanacaktır. Toprak yapısı

açısından orman arazisi ve diğer türlerdeki topraklarda kayıplar yaşanacaktır. Ancak, bu Proje son derece

önemli kamu çıkarlarını temsil etmektedir. Toprak kaybedilecek olmasına rağmen toprak kaynakları üzerindeki

etkinin bütününe bakıldığında önemli bir etki oluşmayacağı görülmektedir.

Proje güzergahı üzerinde, Proje sahası içinde ya da yakınlarında hidrojeolojik kaynaklar yer almaktadır.

Ayrıca, güzergah yakınlarında dere yatakları ve güzergah üzerindeki barajlara bağlı içme suyu koruma

bölgeleri de bulunmaktadır. Su Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği (SKKY) uyarınca gereken azaltıcı teknikler

uygulanarak riskler ve etkiler en aza indirgenecektir.

İşletme ve inşaat faaliyetleri esnasında atık üretimi söz konusu olacaktır. Atıklar ilgili yönetmeliklere uygun

olarak sınıflandırılacak ve en aza indirgenecektir. Mümkün olması halinde dolgu, vs için tekrar kullanılmaları

sağlanacaktır.

Azaltıcı önlemlerin uygulanmasından sonra da kalmaya devam etme ihtimali bulunan kalıcı etkiler

tanımlanmış olup İhmal edilebilir etki ila Küçük ölçekli etki kategorileri arasında kaldıkları değerlendirilmiştir.

Sonuç olarak, jeoloji, topraklar, maden kaynakları, atık yönetimi ve hidrojeolojiye ilişkin etkilerin hiç biri önemli

etkiler olarak değerlendirilmemiştir.

Tablo 9-8 Kalıcı Etkilerin Özeti

Konu İnşaat Aşaması İşletme Aşaması

Jeoloji İhmal edilebilir etki İhmal edilebilir etki

Toprak Küçük ölçekli etki Küçük ölçekli etki

Maden

Kaynakları İhmal edilebilir etki İhmal edilebilir etki

Page 27: 9.0 JEOLOJİ VE TOPRAK - · PDF fileDrenaj ile Jeoloji ve Toprak bölümlerinde belirtilen kılavuzlar dikkate alınarak değerlendirme prosedürleri ... yeniden kara halini aldığı

AECOM Rapor Çevre

ÇSED, 02 Ağustos 2013

9-27

Konu İnşaat Aşaması İşletme Aşaması

Madencilik

Faaliyetleri İhmal edilebilir etki İhmal edilebilir etki

Hidrojeoloji Küçük ölçekli etki Küçük ölçekli etki

Atık Yönetimi Küçük ölçekli etki

İhmal edilebilir etki