37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında...

368
TEB Toplantı Tutanakları Dizisi: 80 TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞI 10-13 ARALIK 2009 ANKARA

Transcript of 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında...

Page 1: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Toplantı Tutanakları Dizisi: 80

TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ

37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRETUTANAĞI

10-13 ARALIK 2009

ANKARA

Page 2: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

Türk Eczacıları BirliğiWilly Brandt Sokak No:9 Çankaya/ANKARATel : 0 312 409 81 00Faks : 0 312 409 81 09E-mail : [email protected] adresi : www.teb.org.tr

Haziran 2010 © TEB ANKARA(800 Adet Basılmıştır)

Yayına Hazırlayan : Ecz. Özgür ÖzelRedaksiyon : Ecz. Rida Şimşekel - Ecehan BaltaHazırlık/baskı : Fersa Matbaacılık Ltd. Şti. Tel: 0 312 386 17 00

Page 3: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

10 ARALIK 2009

BİRİNCİ OTURUM

Page 4: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...
Page 5: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

5

Serkan MERCAN (Sunucu – Türk Eczacıları Birliği) : Sayın Milletvekilleri, Değer-

li Sivil Toplum Kuruluşları ve Meslek Örgütü Temsilcileri, Eczacılık Fakültelerimizin

Değerli Dekanları, Değerli Basın Mensupları, Değerli Delegeler, Oda Başkanları, Oda

Yöneticileri ve Üyeleri, Değerli Eczacılarımız ve Saygıdeğer Konuklar, Türk Eczacıları

Birliği’nin 37. Olağan Büyük Kongresi’ne hepiniz hoş geldiniz.

Gündemin ilk maddesi olan yoklamaya geçiyoruz.

(Yoklama yapıldı)

Sayın Konuklar, Değerli Delegeler, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önderimiz

Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve aramızdan ayrılan eczacılarımız için sizle-

ri 1 dakikalık saygı duruşuna ve ardından İstiklal Marşımızı okumaya davet ediyorum.

(Saygı duruşu yapıldı ve İstiklal Marşı okundu)

Değerli Konuklar, Türk Eczacıları Birliği 37. Olağan Büyük Kongresi’nin açılış ko-

nuşmasını yapmak üzere Türk Eczacıları Birliği Genel Başkanı Sayın Erdoğan Çolak’ın

kürsüyü teşriflerini arz ederim. (Alkışlar)

Ecz. Erdoğan ÇOLAK (TEB Merkez Heyeti Başkanı): Sayın Vekillerim, Siyasi Par-

tilerimizin ve Sivil Toplum Örgütlerimizin Sayın Başkan ve Yöneticileri, Eczacılık Fa-

kültelerimizin Değerli Dekanları, Değerli Bürokratlarımız, Değerli Basın Mensupları,

Birliğimizin can damarı Eczacı Odalarımızın Değerli Başkan ve Yöneticileri, kıymetli

delegelerimiz, sevgili meslektaşlarım, saygıdeğer konuklar; sizleri bu kürsüden elli

yılı aşkın geleneğiyle eczacılık ve ilaç sunum hizmetinin yetkinleştirilmesi ve böyle-

likle toplum sağlının korunması, var olan kaynakların en doğru biçimde kullanılması,

bireylerin bireysel ve psikolojik sağlıklarının güçlendirilmesi için kararlılıkla mücadele

etmiş, koşullar ne olursa olsun demokrasiye olan inancını hiçbir zaman kaybetmemiş,

Türkiye’nin en saygın ve aynı zamanda en güçlü meslek örgütlerinden biri olan Türk

Eczacıları Birliği adına selamlamaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Türk Eczacıları

Birliği’nin 37. Büyük Olağan Kongresi’ne hepiniz hoş geldiniz. Önümüzdeki dört gün

Page 6: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

6

boyunca devam edecek olan kongremizin; öncelikle ülkemizin demokrasi kültürüne,

sivil toplum alanının zenginliğine, daha sağlıklı bir Türkiye’ye ve dünya idealine ve

asırlardır insanlığa şifa sunan mesleğimizin yarınlarımıza hizmet etmesi temennisiyle

Türk Eczacıları Birliği 37. Olağan Büyük Kongresi’ni açıyorum.

Değerli misafirlerimiz, gururla ifade etmeliyim ki 54 yıllık geçmişinde örgütü-

müz, gerek ülkemiz, gerekse mesleğimiz adına, hiçbir zaman toplumu koruma ön-

celiğinden vazgeçmedi. Yaklaşan hiçbir fırtına bu yöndeki kararlı mücadeleyi engelle-

yemedi. Bunun mimarı, öncelikle, sözünü ettiğim değerlere sonuna kadar inanan ve

onları savunan bu örgütün gerçek sahibi olan meslektaşlarımızdır. Daha bundan altı

gün önce, 4 Aralık’ta meslek örgütümüzün ne kadar güçlü olduğunu sınamak iste-

yenler bir kez daha gördüler. Bundan sonrasında da aynı kararlılıkta yolumuza devam

edeceğimizden emin olabilirler.

Kıymetli misafirlerimiz, son dönemde kamuoyunun gündemine de yoğun bir şe-

kilde taşınan eczacılık alanına radikal bir müdahale anlamı taşıyan 4 Aralık sürecine

ilişkin olarak meslektaşlarımız ile birlikte haklı bir mücadele başlattık. Bizler var olan

sorunların çözümü için uzunca bir süre diyalog kanallarını zorladık. Ancak gelinen

noktada hak arama mücadelemiz başka bir yöne çevrilmek durumunda kaldı. İlaç

gibi oldukça özel bir ürün sunan biz eczacılar, hastalarımızı hiçbir durumda mağdur

etmeyecek çözüm yolları üretilmesi için azami çaba göstermemize rağmen eczanele-

rimizin süreç içerisinde yok olmasının tek çözüm olarak sunulduğu noktada 4 Aralık

2009 günü bir günlük uyarı eylemi ile ilaç sunum hizmetini durdurduk. Hem de tüm

Türkiye’de aynı anda 24 bin eczacımızla birlikte. Bugün bu kalabalığı görüyorsunuz.

Biz, kongresini 1000 kişi, eylemini 24 bin kişi ile gerçekleştiren bir örgütüz. Bazı mes-

lektaşlarımıza hizmeti aksatmadığı için teşekkür eden Sosyal Güvenlik Kurumu iki

gün sonra geçmiş tarihli reçeteleri evlerinden girdiklerini anlayınca aynı meslektaşla-

rımızı tehdit etti. Tehditlere boyun eğmeyeceğimizi artık onlar da anlamıştır. Sanırım

önümüzdeki dönemde bunu bir daha görmek istiyorlar. Bize bir çare bırakmıyorlar.

Değerli meslektaşlarım, bize göre 4 Aralık müdahalesinin iki cephesi bulunmak-

tadır. Bir yanda hem sağlık hem de ilaç sunumunda görevli eczacıları piyasa şartlarına

Page 7: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

7

terk ederek güçlülerin daha da güçleneceği, zayıfların ise yok olacağı bir yaklaşım

geliştirenler durmaktadır. Diğer yanda ise toplumun genelinde olduğu gibi eczacılık

alanında da toplumsal iyiyi önceleyen adaletli bir sistem kurulması için mücadele

edenler bulunmaktadır. Bizler halka ulaştırdığı ürünün üretim ve dağıtım sürecini

yönlendirmeyen, dahası fiyatı devlet tarafından belirlenen doğrudan birey ve toplum

sağlığı ile ilgili bir ürünü halka ulaştıran, sırf bu nedenle dahi fiili olarak serbest piyasa

şartlarında hareket etmeyen bir mesleğin erbabıyız. Yıllarca aldığımız bilimsel eğitim

ve mesleki eğitimimiz, sıradan bir tacir gibi davranmamızın ve bu yönde refleksler

geliştirmemizin önündeki en büyük engeldir. Ancak sağlık hizmeti sunan eczaneleri-

mizin mali sürdürülebilirliğe ihtiyacı olduğu da açık bir gerçektir. Kamunun bugüne

kadar tüm taleplerimizi görmezden gelerek eczacılık eğitimi ve eczane açma mevzu-

atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak-

laşım geliştirmesi bizleri 4 Aralık eylemlilik sürecine götüren en önemli unsurdur.

Birçok kere ifade ettiğimiz gibi eczacılar, ne fiyat düşüşlerine ne de kamunun sağlık

alanında mali tedbirler uygulamasına karşıdır. Ancak sınırlı sermayesiyle yaşamaya ve

yaşatmaya çalışan binlerce eczanemizi kaybetmemize neden olacak bir süreç karşı-

sında bizlerin de sessiz kalması mümkün değildir. O gün de ifade ettik; bizler için

sorunlarımıza rasyonel bir çözüm bulunmadığı müddetçe süreç bitmemiştir. Eylem-

lilik sona ermemiştir. Burada sorunlarımızın çözümlerini birincil muhatapların bir ara-

ya geldiği bu kongrede tartışacağımızı umuyorduk. Bundan böyle nasıl bir yol izleme-

miz gerektiğine de birlikte karar vereceğiz. 4 Aralık’a giden süreçte elbette ülkemiz-

deki krize ilişkin sorunların bir etkisi olmuştur. Ancak açıkça ifade etmek gerekir ki,

kriz etkisiyle artan gündelik sorunlar yalnızca, zaten sonuna kadar dolmuş bardağın

bir damla ile taşmasından ibarettir. Son beş yıldır uygulanan sağlık politikaları sonu-

cunda biz eczacı örgütleri her yeni gün yepyeni bir sorunla yüz yüze kalırken, bizim

için mesleklerimiz eczacı olmak, sağlığa hizmet etmekten çıkmış, yalnızca sorun tar-

tışmaya başlanmıştır. Eczacıların hizmet sunduğu kişi sayısı bu kadar artmışken her

yıl daha fazla eczanenin kapanması, her gün daha fazla eczanenin umutsuzluğa kapıl-

ması, işte bu ironik durum nasıl açıklanabilir? Bize göre sağlık politikaları, gündelik

teknik düzenlemelerin de ötesinde bir yeniden yapılanma sürecindedir. Sosyal devlet

sınırlarının olabildiğince daraltıldığı, sağlık çalışanlarının güvencesizleştirildiği ve yok-

sullaştırıldığı, tüm vatandaşlar için ise daha iyi sağlık hizmetinin gelir seviyesine ba-

Page 8: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

8

ğımlı kılındığı sistem içerisinde sağlık teknik bir meseleye indirgeniyor ve ekonomi

bürokratlarının masa başı çalışmalarına göre belirleniyor. Sağlık alanında iktisadın dili

daha fazla egemen olmaya başlıyor. Bu süreçten doğal olarak eczacılar da etkileniyor.

Eczacılar açısından derin erime 2004 yılı İlaç Fiyat Kararnamesiyle başladı. Kararna-

me ile Türkiye’de daha önce serbest olan ilaç fiyat belirlenmesi işlemleri, referans fi-

yat, referans ülke, Avro kuru ve kademeli karlılığa bağlandı. 2005 yılında ise SSK’lıların

serbest eczanelerden ilaç almaya başlamasıyla birlikte kamu kurum ıskontoları ve

eczacı ıskontoları devreye girdi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun da kurulmasıyla birlikte

geri ödeme listesi günlük olarak değişir hale geldi. Bütün bu önlemlerin sonucunda

ilaç harcamaları düşmedi. Hekime gitme sıklığı arttığı için kişi başı ilaç harcamaları

azalmadı. Kaldı ki mevcut harcama diğer Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinin hala çok

altındadır. Diğer yandan yeni piyasaya çıkan ilaçlar ile ilaç fiyatlarının birim maliyeti

çok büyük oranda düşmedi. Ama büyüme yavaşlatılmış oldu. Fakat eczacılar açısın-

dan, 10 yıl önceye göre 2 katına çıkan eczacılık fakültesi sayısı, alanda herhangi bir

sınırlama olmaması, eczane işletmesinin artan maliyeti ve gittikçe karmaşıklaşan ya-

pısı gibi etmenler sonucunda eczacı başına düşen reel gelir artışında ciddi bir azalma

ortaya çıktı. Bu eczacılık alanını genel olarak etkilemekle birlikte, özellikle zayıf serma-

ye yapılı eczaneler ticari olarak faaliyetlerini zorlukla sürdürür ya da hiç sürdüremez

duruma geldiler. Bütün bunların üstüne 2008’de başlayan ekonomik kriz eklenince

eczacıların önemli bir kesimi için zor olan hayat daha da zorlaştı ve eczanelerin varlı-

ğını sürdürmesi neredeyse imkânsızlaştı. Tüm bu gerçeklik karşısında eczacılar daha

fazla ve daha güçlü bir biçimde hak arama mücadelesini sürdürüyorlar. Son iki yıla

dönüp baktığımızda her günün olağanüstü denilebilecek bir gündemle yaşandığını

görüyoruz. Bu sürede bizler gerek protokol görüşmeleri süreçlerinde, gerekse ilaçla-

rın eczane dışına çıkarılması ve eczane sahipliğinin yapısının değiştirilmesi tartışma-

ları arasında yalnızca meslek tarihimizin değil ülkedeki herhangi bir meslek alanının

tarihi açısından da en başarılı, en görkemli mitinglerinden birini gerçekleştirdik. Bin-

lerce meslektaşımız 21 Aralık 2008’de binlerce kilometre yolu aşarak Ankara’ya gel-

diler ve mesleklerinin geleceğiyle ilgili endişelerini hep birlikte haykırdılar. Aynı biçim-

de 2004 yılından beri yavaş yavaş rafları kamulaştırılan, ilaç fiyat değişimlerine karşı

tamamen savunmasız bırakılmak istenen eczacılar tek yürek, tek vücut olarak 4

Aralık’ta yine birlikte haykırdılar. Eczacıların çağrısı ve vermek istediği mesaj çok açık-

Page 9: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

9

tır. Eczacılar “Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz.” diyor ve “Serbest piyasanın kendi hoy-

rat işleyişinde zayıf meslektaşımın üzerinden basarak yükselmeye direniyorum.” di-

yor. “Hiçbir meslektaşımı, hiçbir yol arkadaşımı feda etmeden yürümek istiyorum”

diyor. Bu çağrı ideolojik olarak başka bir noktaya işaret etmektedir. Her gün yeniden

yalnızlaştırılarak yel değirmenlerine karşı mücadele etmeye zorlanırken; eczacılar,

“Teker teker yok olmaya izin vermeyeceğiz, mücadelemizi hep birlikte sürdüreceğiz!”

diyerek 4 Aralık’a giden yolu örmüştür. Bu yükselen sesin doğru yerden yankı bulaca-

ğına eminim. Çünkü bizler sınırlı sermayesiyle şehirlerin ve kasabaların ücra bölgele-

rinde sağlık hizmeti sunan eczanelerimizi kaybetmek istemiyoruz. Bununla ilgili, aynı

zamanda kendi örgütlerimizde de mesleki sistematiğimizi daha adaletli kılacak proje-

ler üretiyoruz. Bu projelerin en önemlisi meslek hakkıdır. Bu güne kadar defalarca

ifade ettik. Bundan sonra da dile getirmeye devam edeceğiz. Meslek hakkı hem ecza-

cılığın bilimsel yanını referans alması, hem de eczacılık pratiğini ilaç ve hasta danış-

malığına yönlendirmesi dolayısıyla önemlidir. Eczacı fiyat düşüşüne karşı değildir.

Ama eczacının geliri fiyatlardan bağımsız hale getirilmezse varlık ve yokluk ikilemini

daha derinden hissetmeye başlayacaktır. 4 Aralık sürecinde toplumu doğru bilgilen-

dirmek için üst düzeyde çaba harcadık. Ancak doğru ve tarafsız bilgilendirmekle mü-

kellef olmasına rağmen kimi medya kanallarında mücadelemiz yanlı bir biçimde çar-

pıtıldı ve toplum dezenformasyona bağlı bırakıldı. Bu noktada siyasi erki anlamak

yerine zıtlıklar ve çekişmeler üzerinden politika üretme tarzı da elbette etkili olmuş-

tur. Ancak diğer yandan da, bir kısım kanaat önderleri de bu süreçte gazetecilik eti-

ğine uygun olmadığına inandığımız bir yaklaşım sergilediler. Bizler elbette bir taraf

oluşması ve bu tarafın da zorunlu olarak bizim fikir ve eylemlerimizi desteklemesi

gerektiğini düşünmüyoruz. Böyle bir talep eleştirdiğimiz yaklaşımları yeniden üret-

mek olacaktır. Ancak nesnellik ve kamu yararı gözetilmeden yapılan yayınların da ya-

nında olmamız mümkün değildir. Sonuçta 4 Aralık gecesi örgütlü gücümüzden başka

elimizde kalan nedir? İlaç sanayi ve devlet bir gece mutabakatıyla eczacıyı tamamen

dışarıda bırakarak 3,3 milyar TL’lik tasarrufu 2,5 TL’ye indirmiş aradaki 800 milyon

TL’yi sanayiciye ikram etmiştir. Eczacının stok süresi 60 gün olmasına rağmen, kıs-

men lehine olan 45 günlük geçiş süresiyse 5 güne indirilmiştir. Sanayi hala stok zarar-

larımızı karşılamamıştır. Eczacının zararı telafi edilmemiş, bununla ilgili en ufak bir

adım atılmamış, eczacı ve örgütü tehdit edilmiştir.

Page 10: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

10

Değerli meslektaşlarım, işte kongremiz böyle bir ortamda bir araya geldi. Bizim

bu tabloya kökten bir itirazımız var. Bu tablo değişecek; değişmek zorunda, değiştir-

mezlerse değiştireceğiz.

Değerli konuklar, değerli meslektaşlarım, benim bu örgütün başkanı olarak görev

aldığım bu iki yıllık süreçte dünyada ve ülkemizde birçok gelişmeler yaşandı. Zamanın

giderek hızlandığı son on yılda, bugünümüze ve geleceğimize dair umutlarımız, ne

yazıktır ki gün geçtikçe azalıyor. Öncelikle savaşın ve buna bağlı ölümlerin yaşanma-

dığı tek bir gün bile geçmiyor. Dünyamızın kaynakları gün be gün tükeniyor. Şiddet

ve tahammülsüzlük her geçen gün artıyor. Sivil alan ve bu alandaki hak arama müca-

deleleri gün geçtikçe daha da baskılanıyor. Ülkemizde ise, tüm dünyada olduğu gibi,

küresel krizin derin etkileriyle boğuşurken bir takım öznel ve tarihsel sorunlarımız

konusunda, bırakınız çözüme yaklaşmayı, birbirimizi dinlemeyi beceremez bir toplum

olmaya doğru sürükleniyoruz. Hepimiz çok meşgulüz. Birbirimize ayıracak, birbirimizi

dinleyecek zamanımız yok. Empati yeteneğimiz gelişmediği için birbirimizi anlamak-

ta zorlanıyoruz ve hatta anlamak istemiyoruz. Daha kötüsü birbirimize tahammülü-

müz ve güvenimiz yok. Bireysel olsun, toplumsal olsun, tüm ilişki sistemimiz bir güç

dengesine göre şekillendirilmeye çalışılıyor. Mağduru daha da mağdur hale getiren

bu ilişki sistemi, aynı zamanda birlikte mutlu bir gelecek adımlarının atılmasının da

sekteye uğramasına neden oluyor. Tüm bu anlaşılmazlık ve anlamamazlık ikliminde,

bu ülkedeki her yurttaşın ve topluluğun birincil ödevi ülkemize, Cumhuriyetimize,

halkımıza, insanlığa, mesleğimize ortak iyiye hizmet ederek aldıklarımızın karşılığını

vermek olmalıdır. Ortak iyinin üzerinde tikel bir çıkar dayatmaya çalışan her kim olur-

sa olsun ona karşı çıkmamız gerekir. Aynı şekilde ve hiç kimseye kültürel, etnik ya da

dinsel homojenlik dayatmadan, başka insanların özgürlüğü pahasına kendi gücümü-

zü arttırmaya çalışmadan, hiç kimsenin sivil ve siyasal haklarını inkâr etmeden her

türden ayrımcılığa ve dışlamaya karşı çıkmalıyız. Bu kültürü öncelikle kendimizden

başlayarak geliştirdiğimiz ve yaygınlaştırdığımız oranda, hayır demeden önce neden

sorusunu sormaya başlayarak daha aydınlık yollara yürünen yolda bir adım atmış

olabiliriz. Toplumsal ya da ekonomik gücü ne olursa olsun her insanın değerli oldu-

ğu bilinciyle biz eczacılar sağlık çalışanıyız. Bizler için sağlık hayatın her noktasına,

her hücresine temas etmektedir. Toplumsal içinde var olan birey toplumsalın her

Page 11: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

11

safhasından etkilendiği ve ona göre belirlendiği müddetçe, sağlık hakkı savunucuları

da toplumsalın her düzeyine müdahil olmalıdır. Bu siyasetten hukuka, ekonomiden

kültüre sözünü ettiğimiz toplumsal alanın her katmanı için geçerlidir. Çünkü toplum-

sal olanın her farklı katmanı bireyin oluşunun ve gelişiminin belirleyicisidir. Daha iyi

bir gelişim için sürekli devinim halinde olan, sürekli sorgulayan ve sürekli mücadele

halinde olan birey ve kurumlara şiddetle ihtiyacımız var. Bugün biz eczacılar, tüm

dünyayı derinden etkileyen ekonomik krizden azade olduğumuzu düşünebilir miyiz?

Bunu emeği, bilgisi ve sınırlı sermayesiyle sağlık hizmeti üretme aşamasındaki mes-

lektaşlarım ve bu kriz dolayısıyla yaşadıkları günlük sıkıntılar bağlamında söylemiyo-

rum ki bu da önemli ve ciddi bir boyutudur konunun. Ancak diğer yandan bu öylesine

bir krizdir ki, herhangi bir coğrafi farklılık gözetmeden tüm dünyayı derinden etkile-

mekte, değiştirmekte ve dönüştürmektedir. Bu öylesine bir krizdir ki, bugüne kadar

kurulan, arkasına saklanılmış olunan tüm kaleleri yerle yeksan etmiştir. Bu güne ka-

dar arkasında güvenle durulan duvarlar, hem ideolojik hem de pratik düzeylerde bir

anda tuzla buz olmuştur. Bu krizin tüm zamansal ve coğrafi özelliklerinin ötesinde,

bir başka ortak noktası daha var ki, o da, bu krizin en ağır yükü en güçlü bir biçimde

alttaki sınıfların üzerine yüklemiş olmasıdır.

Bu krizden, evet herkes, en güvendiğimiz kurumlar dahi etkilendi. Ama bu kriz-

de yoksullar daha yoksul, toplumsal kaynaklara ulaşmada yoksun olanlar daha da

yoksun hale geldiler. Her gün ana haber bültenlerinde ya da gazetelerin üçüncü sayfa

haberlerinde daha fazla karşılaştığımız cinnet haberleri bir tesadüf olabilir mi? Yok-

sulluk ve yoksunluk şiddete zemin hazırlar. Onu besler ve meşrulaştırır. Çünkü adalet

ne hukuk metinlerinde, ne de kurumsal ilişkilerde aranamayacak kadar gerçek bir

şeydir. En doğrudan ifadesinde, bireyler arası ilişkilerde bulur. Bizler adaletli bir top-

lum kuramadıkça ne kurumlarımızda, ne ailede, ne de bireylerin kendi var oluşlarında

şiddeti ortadan kaldıramayız. İşte sözünü ettiğimiz kimi üçüncü sayfa haberlerinde,

son otuz yıldır ekilen ekonomi politikalarının sonuçlarını hep birlikte görüyoruz. Ancak

ifade ettiğimiz gibi, toplumsal, ayrıştırılamaz bir bütündür. Bu nedenle süreci böyle

bir sona yaklaştıran ekonomik sistemin ideolojik boyutu; yani bireycileştirme, yani

yalnızlaştırma, yani korku ve çaresizlik, krizin hangi sınıftan olursa olsun her bire-

yi ortak potada eriten toplumsal sonuçlarıdır. Piyasanın sınır tanımaz egemenliğin-

Page 12: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

12

de tarihsiz ve geleceksiz bırakılmaya çalışılan bireyin buhranıdır. Tüm izlediklerimiz,

dünya topyekûn rüzgâr ekmenin bedelini fırtına ile ödemektedir. Piyasanın ihtiyaçlar

üzerinde egemenlik kurduğu, yurttaşlığın tüketicilikle eşit görüldüğü, her türden du-

yarsızlığın kayıtsızlığın ve konformizmin alıp başını gittiği, renkleri ne olursa olsun

siyasetçilerin aynı şeyin daha fazlasından başka bir şey vaat etmedikleri, insanların

kendilerini güvence hissetmedikleri; her görüşün, her yeni fikrin, her ihtilafın, her

türlü muhalefetin içinde ve arkasında düşmanların komplocuların arandığı, hemen

herkesin hakikat tekeline sahip olduğu iddiasında bulunduğu bir süreçten geçiyor ve

yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda değer krizinden de muzdarip bir toplumda

yaşıyoruz. Bu krizle birlikte her gün daha çok ve daha inanılmaz bir biçimde işsiz Ali,

Ahmet’i boğazlarken, işsiz Ayşe daha fazla şiddet görürken biz sağlık çalışanları bu

gerçekliği dışsallaştıramayız. Bu hepimizin krizidir. Bu krizin sonuçlarını henüz değer-

lendiremeyecek kadar kriz sürecinin içindeyiz. Ancak bir yandan da somut rakamlar

resmi şimdiden belirginleştirmeye başladı. Resmi rakamlara göre işsizlik oranı %13,4

yükselmiş görünüyor. Gerçek işsizliğin ise %19’ların üzerinde olduğu ifade ediliyor.

Yani Türkiye’de yaşayan yaklaşık 5 milyon insanımız işsiz durumda.

Değerli konuklar, akıntıya karşı aynı gemide birlikte ilerliyoruz. Biz eczacılar da bu

geminin içindeyiz. Hiçbir biçimde biz ayrı bir filikayla, aynı sulara ilerleyelim diye dü-

şünmedik. Attığımız her adımın birlikte daha iyiye ulaşmaya hizmet edeceğine inan-

dık. Biz eczacılar da bu krizden etkileniyoruz. Gelirlerimiz sabitken, giderlerimiz göreli

olarak her geçen gün yükseliyor. Sağlık hizmeti üretirken bize destek sunan eczane

çalışanlarımıza artık beraber çalışmayacağımızı söylemekten tedirgin oluyoruz. Krizin

etkisiyle katılım payını ödeyemeyen hastamıza ne cevap vereceğimizi düşünürken te-

dirgin oluyoruz. Yani toplumun her kesimi gibi, bizler de krizi gündelik hayatımızda

hissediyoruz.

Değerli misafirlerimiz, eczacılık mesleğinin durumu yalnızca Türkiye öznelinde

tartışılan bir mesele değil. Mesleğimiz, ilaç sanayinin gelişmesiyle paralel bir biçimde,

özellikle serbest eczacılığın kendisi ilaç üretiminde sınırlı bir rol oynamaya başladığın-

dan bu yana değişiyor. Ancak birçok gelişmiş ülke bu değişimi toplumsal bir avantaja

dönüştürüyor. İlacın tek gerçek uzmanı olan, bu konuda yıllarca bilimsel eğitim alan

Page 13: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

13

eczacıyı bir sağlık danışmanı olarak işlevlendiriyor. Eczaneler hem mekân hem de

işlev bakımından zenginleştiriliyor. Bundan ise, en büyük faydayı halk sağlığı görü-

yor. Ancak ilacı piyasada işlemeye konu alan herhangi bir başka meta, ilaç hizmeti

sunan başka eczaneleri ise bu metayı piyasaya sunan herhangi bir ticarethane olarak

değerlendiren tehlikeli bir yaklaşım mevcut. Bu yaklaşım eczane sahipliğinden tu-

tun da, eczanenin sunduğu hizmete kadar eczacılık alanının her kademesi piyasanın

görünmez eline emanet edilmek isteniliyor. Eczacılık alanının düzenlemeleri ve bu

düzenlemeler sürecinde mesleğin erbabının istek, talep ve görüşleri ise dikkate alın-

mıyor, reflekse indirgeniyor. Tüm bu yaklaşımın derinden bir eleştirisi olarak, Avrupa

Adalet Divanı’nın eczane sahipliğine ilişkin verdiği karara bakmak yeterli olacaktır.

Biliyorsunuz Avrupa Adalet Divanı eczane sahipliği konusundaki kısıtlamanın serma-

yenin serbest dolaşımına yönelik bir engelleme olduğu, ancak böyle bir kısıtlamanın

kamuya güvenilir ve kaliteli tıbbi ürünlerin sağlanması amacıyla gerekçelendirilebile-

ceği konusunda karar aldı. Adalet Divanı, kararında, tıbbi ürünlerin diğer ürünlerden

farklı olan özel doğasına dikkat çekti. Ve tıbbi ürünlerin gereksiz ve yanlış biçimde tü-

ketilmesinin insan sağlığını ciddi şekilde tehdit edebilecek sonuçlar doğurabileceğini

belitti. Karar metninde toplum sağlığını korumak ve geliştirmek adına bu ülkelere ve-

rilen yetkilere dayanarak bu ülkeler, tıbbi ürünlerin tam olarak mesleki bağımsızlığa

sahip eczacılar tarafından sağlanması şartını koyabilir denildi. Bu kararı mesleğimiz

açısından bu kadar değerli kılan, yaklaşık 20 yıldır eczacılık hizmetine de egemen olan

tartışmada bir taraf olmasıdır. Bizler de bu güne kadar bu tartışmada aktif bir taraf

olduk. Bunun için yalnızca politika yapıcılarının atacağı adımların yeterli olmayaca-

ğının farkındayız. Biz eczacılar da mesleki anlamda kendimizi geliştirmek için daha

fazla çaba harcamalıyız ve bu güne kadar yaptıklarımıza baktığımda, bu çabayı üst

düzeyde gösterdiğimizi de görüyorum. Ancak bizler hep daha iyisini hedefliyoruz ve

bu meslek, bu örgüt, bu amaçla kararlı adımlar atmaya devam edecektir.

Değerli meslektaşlarım, saygı değer misafirler; biz gelecekteki meslektaşlarımı-

za başka türlü bir eczacılık mesleği emanet etmek istiyoruz. Bugünden başlayarak,

güzel yarınlarımızı örmek için adımlar atıyoruz. Bu ülkenin özgür koşullarının yarattığı

özgün mesleki tarihimizin üzerine başka bir gelecek kuruyoruz. Eczacıların; reçete

onay sisteminin saatlerce çalışmamasından dolayı hastasıyla karşı karşıya gelmeye-

Page 14: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

14

ceği, her gün değişen geri ödeme kurallarıyla boğuşmayacağı, muhtelif zamanlarda

yayınlanan geri ödeme listeleri konusunda hastasını ikna etmeye çalışmayacağı, has-

talardan geçmiş dönemin katılım payını almaya zorlanmayacağı, dahası samimiyetle

halkın ilaca ulaşma hakkını savunurken karlılığı ilaç fiyatlarına bağımlı kılındığı için

içinden çıkılamaz bir ikilemde olmayacağı bir gelecek. Eczacımız basitçe, kelimenin

tam anlamıyla işini yapacak. Hastalarını ilaç etkileşimleri ve doğru ilaç kullanımı konu-

sunda bilgilendirecek. Eczanenin geleceği, mali sürdürebilirliği üzerine halk sağlığını

korumak için ne tür danışmanlık hizmeti verebileceği konusunda kendisini gelişti-

recek. Örneğin; kronik hastalıkların kontrolü ve tedavisi konusunda bilgi ve hizmet

üretecek. Bir aracı olarak değil, bir danışman olarak sağlık hizmeti üretecek.

Değerli misafirlerimiz, yaptığımız her şeyin anlamı ve amacı insana hizmet olma-

lıdır. Bizler insana en kutsal hizmetlerden birini sunan bir mesleğin erbabıyız. Ancak

mesleğimiz için yaşamda meydana çıkarabileceğimiz daha nice gizli nimet bulunuyor.

İnsanlığa hizmet edeceğimiz daha birçok aşaması var bin yıllık mesleğimizin.

Sevgili meslektaşlarım, yaşamımızın; öğrenmekle öğretmekle geçen, gelecek

inşa etme çabasıyla geçen, arayışlarla, umutlarla, insanları ve yaşamayı tanımaya ça-

lışmakla, kitapları okumakla geçen, her zaman elimizden gelenin en iyisini yapma

çabasıyla geçen, anlamlı ya da anlamsız olaylarla, mutlu ve mutsuz anlarla geçen, ba-

şarılarla ve başarısızlıklarla geçen, kimi zaman kendi düşünüzü yaşayarak kimi zaman

kendinize biçtiğiniz, kimi zaman da başkalarının size biçtiği rolü oynayarak geçen,

hayatta olma mucizesinin değerini bilerek hayatı kucaklayarak geçen, bütün bunları

yaparken yaşamın kimi güzelliklerini ıskalamakla, umutları beklentileri ertelemekle

geçen, eczacılık mesleğine, örgütümüze, ülkemize hizmetle toplumun sağlığına, ev-

rensel sağlığa katkıyla geçen bir dönemi geride bıraktık. Bundan sonraki dönemlerde;

insani yanımızdan fazlasıyla etkilenecek hayal gücümüzden, ortak gücümüzden, ka-

pasitelerimizden, vizyonumuzdan da etkilenerek birbirimizle ne kadar ortaklaşırsak,

ne kadar dayanışma içinde olursak, ne kadar kendimize değil dışarıya yönelirsek, ne

kadar mücadele edersek, ne kadar uğraş verirsek, kaybetsek bile ne kadar ayağa kal-

karsak, ne kadar çok olursak o kadar birlikte, o kadar güçlü, o kadar yenilmez oluruz.

Bizim bu gücümüz de var, kendimize ve meslektaşlarımıza olan inancımız da…

Page 15: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

15

Değerli meslektaşlarım; kongremizin, mesleğimizin geleceği için önemli bir eşik

olmasını umuyorum ve böyle olacağını biliyorum. Bu kongre sonucunda, yol arkada-

şımız meslektaşlarımızı, zorla ayakta duran düşük sermayeli eczanelerimizi korumak

ve geleceğe onurlu bir eczacılık mesleği bırakabilmek için ne tür tedbirler almamız,

nasıl bir mücadele vermemiz gerektiğine hep birlikte karar vereceğiz. Her kongremiz

mesleğimiz açısından bir demokrasi şölenidir. Ama bu kongre elbette aynı zamanda,

bir mihenk taşı da olacaktır. Her misafirimize ve her değerli meslektaşıma katılımı

için şimdiden şükranlarımı sunuyorum. Hepinizi en derin saygı ve sevgilerimle selam-

lıyorum.

Serkan MERCAN (Sunucu – Türk Eczacıları Birliği) : Sayın Erdoğan Çolak’a te-

şekkür ediyoruz. Sayın Konuklar, Değerli Delegeler, şimdi Türk Eczacıları Birliği Eski

Dönem Başkanlarından Sayın İbrahim Çetinkaya’nın kürsüye teşriflerini arz ediyorum.

Ecz. İbrahim ÇETİNKAYA (Türk Eczacıları Birliği Eski Başkanı): Kongre başkanı

seçilmedi ama ben gene Sayın Başkan diye başlayacağım. Sayın başkan, değerli yöne-

tim kurulu üyeleri, saygıdeğer misafirler, devlet temsilcileri, değerli meslektaşlarım,

aslında bu kongrede bizler çok daha farklı şeyler konuşmalıydık. Çok farklı konuları

ulusal anlamda, enternasyonal anlamda dile getirmeliydik. Onlara katkıda bulunma-

lıydık. Ama özellikle son aylarda gelişen olaylar, eczacılık üzerinde oynanan oyunlar

bizi ne yazık ki daha sınırlı bir konuya sıkıştırdı. O nedenle bu çerçevede bir konuşma

yapmaktan çok mutlu değilim ama değinmekten de vazgeçemeyeceğimizi hepiniz

takdir edersiniz.

Saygıdeğer meslektaşlarım, aslında bizim hikâyemiz sağlıkta dönüşüm programı

diye, Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla başladı. 2003 yılında, Sağlıkta Dönüşüm Prog-

ramı, aslında dönüşüm programı dememek lazım ona, geçmişte nazım olarak hazır-

lanmış olan planların, programların uygulamaya geçilmesi demek belki daha doğru

olacak. Peki, uygulamaya geçerken esas itibarıyla Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın

büyük çapta ilkelerine karşı değiliz. Ama aceleyle, bir an evvel bu uygulamaya geçme

duygusu ne yazık ki yanlışları da bir arada getirmiştir. Örneğin, bir tek hususun-

dan bahsedeyim. Sağlık kurumlarının tek çatı altında toplanması için getirilen ilke ve

Page 16: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

16

onun hemen uygulamaya geçilmesi birçok mahsuru da beraberinde getirmiştir. Üç

tane ana kurumu, özellikle SSK’yı, sorunlarını gidermeden bir çatı altında toplamak

ve devasa bir kuruluş meydana getirmek, SGK’yı meydana getirmek doğru bir yak-

laşım mı? Ama böylesine devasa bir kuruluşla sorunların daha da fazla arttığını belli

alanlarda görmeden geçemeyiz. Dünyada bir merkezileşmeden çok dağılmaya, yetki-

lerin dağıtılmasına yol açılmış olmasını görmeden, merkezileşmeye ve sorunları daha

fazla büyütmeye yönelmek doğru bir politika değildi. Ön hazırlıklar tamamlanmadan

geçildi.

Şimdi bir de gelir kaynaklarına bakalım SGK’nın. SGK’nın gelir kaynakları, bildiği-

niz gibi, yalnız primlerden oluşmaktadır. Aslında ben Türk Eczacıları Birliği’ni temsi-

len Bağ-Kur yönetim kurulundayken getirdiğimiz teklifler vardı. Çünkü SGK’nın gelir

kaynakları yalnız primlere endekslenmemelidir. Onun sağlıklı gelirlere kavuşturulması

gerekiyordu. Sağlıklı bir bilânçosu yoktur. Geliri giderini karşılamamaktadır. Neden?

Yalnız primlere yöneldikleri için. Hâlbuki o zaman getirdiğimiz ilke şuydu: Bağ-Kur

yeni kurulmuştu. Para vermiyordu, yalnız para alıyordu. Bankasındaki para İstanbul

Boğaz Köprüsü’nü yapabilecek kadar vardı ve tek başına Boğaz Köprüsü’nü yapar,

Bağ–Kur’a mal edebilirdi. Dolayısıyla da, halka da yansımış olurdu o gelirler. Böylece

SGK ve o günkü sosyal kurumlar dolayısıyla sağlıklı bir gelire kavuşmuş olurlardı. Ha-

yır, böyle bir şey yapılmadı. Onun, Bağ-Kur’un parası Vakıfbank’a yatırıldı. Bu devletin

parasıdır dendi. İstendiği gibi harcandı. Başka alanlarda harcandı. Bugün meydana

gelen sorunların da küçük bir kaynağı oldu. Peki, daha sonra ne yapıldı? Gene Ye-

şil Kart’lar, bildiğiniz gibi, gelirini giderini karşılamama yönünde SGK’nın durumunu

anlatmaya çalışıyor. Gelir kaynakları bir defa sağlıklı değil. Peki, bilinen gelir kaynak-

ları acaba tahsil edilebiliyor mu? Çıkan kanunları hepiniz biliyorsunuz. Belediyelerin

SGK’ya ödemesi gereken paraların ödenmediğini ve bunun da çok büyük bir miktar

tuttuğunu hepiniz bilirsiniz. Daha sonra çıkan kanunlarda da birkaç tane af çıktı. Dola-

yısıyla SGK tahsil etmesi gereken primleri tahsil edemedi. Büyük bir açık doğdu. Peki,

bu açıklar doğdu. Gelir gider bazında da bugün SGK ancak, son olarak öğrendiğim

rakamlar yanlış değilse, %66’sını karşılayabiliyor. Diğerlerini bütçeden alıyor. Bütçe-

den alarak, etraftan yardım toplayarak SGK’nın sağlıklı bir şekilde gelişmesi, ilerleye-

bilmesi çok da kolay değil. Ben burada zaman zaman televizyon programlarında, SGK

Page 17: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

17

temsilcilerinin çok ince hesaplar yaptığını gördüm, şahit oldum. Eczacıların karların-

dan tutun da ilaç fiyatlarına kadar onları çok ince bir hesapla kamuoyuna sundular.

Ama ben onlardan veya bu konuda yetkili olanlardan, bir de SGK’nın tahsil etmediği

primleri neden etmediğini, ne kadarını etmediğini bir ince hesap yaparak sunmala-

rını beklerdim. Ama o sunulmadı. Yalnızca eczacıların hesapları, gelirleri, giderleri,

karları vs., onlar sunuldu. Bunu doğru bir yaklaşım olarak bulmuyorum. Bütün bun-

lardan sonra, bir taraftan sağlıklı gelir kaynakları olmayınca, diğer taraftan da tahsil

edemediği primleri toplayamayınca meydana gelen açığı kapatması gerekiyordu. İşte

Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan SGK’ya atlayış ve bugünkü durum budur. Peki, ta-

sarruf tedbirleri adı altında bunu nasıl toplayacaktı? Bunu toplaması gereken yer, en

zayıf halka olarak kendileri öyle gördüler, ilaç sektörü. Bildiğim kadarıyla 15 milyar

civarındaki ilaç giderinin, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde de 20 milyara yaklaşacağı

ön görüsüyle hareket ettiler. Bugünden bu yolun kesilmesi lazım. Peki, nasıl kesil-

mesi lazım? Krizi de öne çıkararak, onu da bahane ederek ilaç fiyatlarında indirime

gidildi. İlaç fiyatlarında indirime gidilmesine kimse karşı değil. Türk Eczacıları Birliği

de söylüyor. Hiçbir zaman ilaç fiyatlarının indirilmesine karşı olunmadı. Peki, ama sen

ilaç fiyatlarını indirirken ilaç sektöründeki eczane kesiminin yapılanmasını durumunu

dikkate aldın mı? Belediyelerden veyahut da toplayamadığınız, affettiğiniz primlerin

cezasını eczacılara yüklemek nereden aklınıza geldi? Daha sağlıklı bir gelir kaynağı

bulamaz mıydınız? Başka yere yönelemez miydiniz? Böyle bir politika çizildi. Peki, bu

durumda, eczane kesiminin sorunlarına yeniden bir yapılanma anlayışıyla yaklaşılması

acaba iyi sonuç vermez miydi? Yüklediğiniz, belirtilen rakama göre 800 milyon lirayı,

evet, 800 milyon lirayı bir başka şekilde Ankara Belediyesi’nden tahsil etseydin veya

diğer belediyelerden tahsil etseydin daha kolay olmayacak mıydı? Ve bunun sorununu

da, kamuoyuna eczacılık sorunu olarak vermek veya eczacı sorunu olarak vermek ne

kadar samimiyetle, iyi niyetle bağdaşır. Bu sorunun adı konulacaksa, bu eczacı soru-

nu değil; bu sorunun adı, belki, siyaset sorunu, yanlış politikalar sorunudur. Bunun

böyle verilmesi daha samimi, daha içten olurdu. Bu çerçevede, bizim eczane kesi-

mimizdeki sorunlarımız, yeni bir yapılanmayla devamlı surette talepte bulunmasına

rağmen gündeme getirilmedi. Kısmen, Genel Başkan dile getirdi. Meslek hakkı, ilaç

fiyatlarının üç temel ayağı vardır; Emek, bilgi, sermaye; bu üçü birbirini destekleyen

unsurlardır. Birini diğerinden koparamazsınız. Sermaye ile ilgili, yatırım ile ilgili elbet-

Page 18: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

18

te ki ticari yönü olacaktır. Bundan dolayı ilaç fiyatlarının artması, eksilmesi, elbette

ki bir biçimde ona yansıyacaktır. Kriz de bunun içindedir. Ama bilgi ve emek meslek

icrasıdır. Mesleğinin karşılığında, meslek hakkının maktu olarak bu ticari alandaki

gelişmelerden, yüzde gelişmelerinden etkilenmeden maktu olarak o kesime verilmesi

gerekirdi. Halk da bunu memnuniyetle veriyordu. O yolu kesip katkı paylarını eczacıla-

ra toplatıp onları da kendinize alıyorsunuz. Eczacıların sorunlarına da hiçbir yaklaşım

göstermiyorsunuz. Böylesine bir yaklaşımla bu düzeni götüremezsiniz. Bu durumda

eczacının kendi haklarını araması için, elbette ki; birliğe, beraberliğe, güçlü örgüte ih-

tiyacı vardı. Nitekim son günlerin tezahürü de zaten güçlü bir şekilde ortaya konmuş-

tur. Dilerim, bu uyarı boykotu ilgilileri uyarır. Gerçek anlamda uyarır ve de bir daha

bu sorunlarla karşılaşmamak üzere yeni düzenlemeler yapılır ve verilmesi gereken

haklar verilmiş olur. Meslek hakkı bunlardan bir tanesi, diğer tarafta artık eczanelerin

sayısı ve eczacılık fakültelerinin vermiş olduğu mezunlar da dikkate alınarak yeniden

bir yapılanma, yeniden bir planlama, eczane planlaması nüfusa veyahutsa coğrafi

bölgeye göre eczane planlaması artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Bunun yeniden ele

alınması ve en kısa zamanda bunun gerçekleştirilmesi lazım. Bazı ileri ülkelerde, ör-

neğin Hollanda’da, 4 tane eczacılık fakültesi kapanırken burada hala eczacılık fakülte-

leri açılmaktadır. Devlet Planlama Teşkilatının ön gördüğü görüşler buysa söylenecek

bir şey yok. Ama ben böyle olduğunu zannetmiyorum. Eczacı ihtiyacını bir taraftan

dikkate almazken, öbür taraftan da istihdam alanları daraltılmıştır.

Halen endüstride eczacıların sayısı kimyagerlerden çok azdır. Yarısından daha

az. İlacı bilen tek uzman eczacının, nasıl oluyor da, kimyagerlerden daha az sayıda

istihdamı sağlanıyor? Burada bir yanlışlık var. Bu yanlışlığı üniversiteler mi yapıyor?

Eksik bilgilendirmeli elemanlar mı üretiyor? Yoksa bir başka neden mi var? Bunun

ortaya çıkarılması ve eczacının bilimsel anlamda, mesleki anlamda ilaca sahip olma-

sının sağlanması gerekir. Bu arada, gene özellikle şu kriz günlerinde eczanelere bir

soluk aldıracak bir öneriyi de getirmek istiyorum. Bildiğiniz gibi Türkiye’de reçetelere

yazılan, ruhsatlandırılmayan, hayati öneme haiz ilaçlar Türk Eczacıları Birliği kanalıyla

veya belki de Sağlık Müdürlükleri kanalıyla kısmen de getiriliyor ve hastaya intikal

ettiriliyor. Bu halkı da, halk sağlığını da çok yakından ilgilendiriyor, meslektaşımızı da.

Şöyle açmak istiyorum; bu ilaçların getirilmesinde, Avrupa Birliği yoluna girmişken,

Page 19: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

19

nasıl oluyor da böyle bürokratik sisteme bağlanıyor? Hasta reçetesini alacak, o reçete-

siyle Ankara’da Türk Eczacıları Birliği’ne ulaşacak, Türk Eczacıları Birliği gidecek ithal

edecek, getirecek, işlemini yapacak. Ondan sonra o hastaya verecek, aradan geçen

zaman içerisinde hasta ölecek mi, sağ mı kalacak, çok belli değil. Diğer taraftan, bu

ilacın sunumunu, inanın ki ilaç kaçakçılığı yapanlar çok daha iyi yapıyorlar ve çok daha

fazla para kazanıyorlar. O miktarın da ne kadar olduğu belli değil. Böyle bir durumda,

Türk Eczacıları Birliği meslektaşının, eczacının görevini yapmış oluyor. Hâlbuki Türk

Eczacıları Birliği’nin, meslektaşının görevini yapmamış olması gerekir. Tam aksine,

meslektaşının haklarını geliştirmesi gerekir. Önünü açın, eczaneler bu işi yapsınlar!

Basitleştirin, eczaneler bu işlemi yapsınlar, bu onların hakkıdır. Rakamları şu anda

bilmiyorum ama herhalde en azından 50 milyon doların üzerindedir. Hiç olmazsa bu

kesime küçük bir katkı olur. Aslında tahmin ediyorum burada konuşacak başka diğer

arkadaşlarımız da var. Diğer görevliler de var. Söylenmesi gereken birçok şeyin baş-

lığını, Sayın Genel Başkan yazılı, düzgün bir çerçeve içerisinde, uygun ifadelerle attı.

Benim söylediklerim onları çiçeklendirmeden öteye geçmemektedir. Bu yönüyle, bu

çiçeklendirmeyle kifayetli bir konuşma sergilemek istiyorum. Yıllar sonra gene burada

buluşmuş olmaktan çok mutluyum. Bana bu imkânı verdiğiniz için teşekkür ediyo-

rum. Gösterilen ilgiye teşekkür ediyorum. Biliyorum ki bundan sonraki sorunlarımız

çok daha az olacaktır. Ama lütfen kamuoyunda artık bunları eczacılık sorunu olarak

ifade etmeyiniz. Kamuoyunda geçmişte bu bakanlık sorunu diyorlardı veya ilaç sanayi

sorunu diyorlardı. Hadi ben öyle demeyim ama en azından bir siyaset sorunudur. Si-

yaset sorununu da eczacıların üzerine yıkmayınız. Saygılarımı sunuyorum.

Serkan MERCAN (Sunucu – Türk Eczacıları Birliği): Sayın İbrahim Çetinkaya’ya

teşekkür ediyoruz. Türk Eczacıları Birliği Eski Dönem Başkanlarından Ayhan Tütel

aramızda, eğer heyeti selamlamak isterlerse kürsüyü teşriflerini arz ederim.

Ecz. Ayhan TÜTEL (Türk Eczacıları Birliği Eski Başkanı): Efendim şunu söyle-

mek istiyorum çok teşekkür ederim. Çünkü en kıdemli eski Genel Başkanlarımızdan

Sayın İbrahim Çetinkaya biraz evvel konuştu. Teşekkür ederim.

Page 20: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

20

Serkan MERCAN (Sunucu – Türk Eczacıları Birliği): Biz teşekkür ediyoruz Sa-

yın Tütel. Türk Eczacıları Birliği Eski Dönem Başkanlarından, Sayın Profesör Mekin

Tanker’in kürsüyü teşriflerini arz ederim.

Profesör Dr. Mekin TANKER (Türk Eczacıları Birliği Eski Başkanı): Sayın ve-

killer, sayın akademisyenler, sevgili arkadaşlarım, öğrencilerim ve çok sevgili mes-

lektaşlarım. Ben bütün hayatımı eczacılarla beraber geçirdim ve sadece eczacılarla

geçirdim, öğrenciyken, meslektaşım olurken. Elbette böyle bir toplantıda çıkıp sizlere

sevgilerimi, selamlarımı söylemeyi büyük bir arzu ile karşıladım ve teklifi kabul ettim.

Ama bu son günlerde eczacıların bir takım şikâyetleri var ve bunun için de topyekûn

bir eylem içine girdiler. Bu eylem, eczacının, Türkiye’deki eczacıların gücünü de göste-

ren bir eylemdi ve bu konuşmalar arasında elbette birçok arkadaşlarım, görevde olan

arkadaşlarım ya da her hangi bir eczanede çalışmakta bulunan arkadaşlarım sorulan

sorulara cevaplar verdi. Bir tanesi beni bir hayli düşündürdü. Bir basın mensubu ya da

programcı diyordu ki eczacılar bu işi para için yapıyorlar. Şimdi fiyatlar düştü ya, işte

ona karşı çıkıyorlar, fiyatlar çıktığı zaman hiç sesleri çıkmıyordu. Ben hatırlatmak iste-

rim. Yılar boyu eczacılar ilaç fiyatlarının yüksek oluşundan dolayı görüşmeler yaptılar,

konuşmalar yaptılar, ikazlarda bulundular, eylemlerde bulundular. Hele bir tanesinin

unutulmaması gerekirdi. Basın mensuplarının da onu görmesi gerekirdi. İstanbul’da,

İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’nin salonunda, eczacılar tarafında ben vardım ve sevgili

Domaç vardı ve karşı tarafta da Sayın Eczacıbaşı, rahmetli ve Turgut vardı. O semi-

nerin ya da panelin tüm metni hem Türk Eczacıları Birliği’nin arşivinde mevcuttur,

hem İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’nin arşivinde mevcuttur, hem de bende mevcut-

tur. Lütfen onu bir okusunlar ve o zaman görsünler ki. Eczacılar bu tip çalışmaları her

zaman yaptılar ve bu tip tepkileri her zaman koydular. Niye? Çünkü Türk Eczacıları

Birliği’nin kanunu eczacılara bir yasal görev veriyor. Diyor ki, eczacının menfaatini

koruyacaksın ama eczacının menfaatini korurken bu hususta işlemler yaparken ka-

munun menfaatini ve halkın menfaatini yok saymayacaksın. Evvela onları göz önüne

alarak yapacaksın. Eczacılar buna, yasaların çıktığı 1956 yılından bu yana harfiyen

uymuşlardır ve bu şekilde eylem koymuşlardır, çalışmalar yapmışlardır. Ben çok fazla

konuşmayacağım. Ben burada geçmiş dönem başkanıyım, eski dönem başkanı deği-

lim canım, o kadar eski sayılmam. Ama geçmiş dönem başkanıyım ve bu kongrenin

Page 21: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

21

devamlı üyesiyim. Niye kongrenin devamlı üyesiyim? Çünkü benim zamanımda da

geçmiş olayları sizlere nakletmek için, onlarla da bundan sonraki çalışmalara bir ışık

tutmak için onları sizlere nakletme görevim vardır. O yüzden bu olayı anlattım. Dikka-

tinizi çekmek istedim. Geleceği için söyleyeceği yok mu acaba eski başkanların diye-

ceksiniz; var tabi, inisiyatif eczacıların elinde olmalı. Eczacılar tümüyle ve bu gücüyle,

böyle büyük meslek kongreleri gördünüz mü bu kadar çok katılımlı tüm odaların

katıldığı meslek kongreleri gördünüz mü? Bu meslek kongreleri eczacılar topyekûn

çalışmaya alışıktırlar ve bunu bilerek ilerisi için plan program kurarak onda topyekûn

çalışmalı ve gündemi kendileri yaratmalıdır. Ben bu temenniyle hepinizi tekrar selam-

lıyor, iyi çalışmalar diliyorum.

Serkan MERCAN (Sunucu – Türk Eczacıları Birliği): Sayın Mekin Tanker’e teşek-

kür ediyoruz. Değerli konuklar şu an protokol sırası gereği, meslek örgütü temsilcile-

rine söz vermemiz gerekiyor. Ancak sayın milletvekillerimizden gelen talep üzerine,

Parlamentodaki bir toplantıdan dolayı eczacı milletvekillerimizin sırasını öne aldık. Ha-

tay Milletvekili Sayın Abdülaziz Yazar’ın kürsüyü teşriflerini arz ediyorum.

Ecz. Abdülaziz YAZAR (CHP Hatay Milletvekili): Sayın milletvekilleri, Türk Ecza-

cıları Birliği’nin Sayın Başkanı ve değerli Merkez Heyeti üyeleri, eczacılık fakültelerinin

değerli dekanları, değerli bürokratlarımız, Sivil Toplum Örgütlerimizin değerli tem-

silcileri, değerli basın mensupları, sayın konuklar, değerli meslektaşlarım, hepinizi

sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Bundan tam bir yıl önce 32 bin eczacı, eczacı

çalışanı, öğrenci, öğretim üyesi, 2008 yılının Aralık ayında meydanlara inmişti. O gün,

on binlerce eczacı ekonomik krizin bedelini eczacıların ödemeyeceğini haykırdı. Çalış-

mayan Provizyon Sistemi’nin düzeltilmesini istediler. Muayene ücretlerinin eczaneden

tahsiline, kurum ıskontosuna, avans ödemelerine hayır dediler. Sorunlarla boğuşan,

toplumun saygın mesleği eczacılığın halkın gözünden düşürecek tüm uygulamala-

ra, eczacıyı büyük sermayelerin işçisi yapacak düzenlemelere karşı çıktılar. O gün o

meydanlarda seslendirilen sorunlardan hangisine çözüm üretildi? Hükümet 32 bin

eczacının hangi haykırışını duydu? Eczacının hangi derdine çare oldu? İçinde bulundu-

ğumuz durum ortada, sorunlarımızı çözeceğini söyleyen hükümet yetkilileri sorunlara

sorun kattı; bırakın problem çözmeyi, yeni problemler çıkarttı.

Page 22: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

22

Değerli meslektaşlarım, Provizyon Sistemi’nde tam bir düzenleme var mıdır? Ar-

tık muayene ücretlerinin tahsilâtı eczanede değil, kaynağından değil yani, sağlık ku-

ruluşlarında mı yapılmaktadır? Çoğu hastane eczanesinde eczacı istihdamı çoğaltıldı

mı? Kaliteli bir ilaç hizmeti açısından yatak sayısı başına eczacı istihdamı zorunlu hale

mi getirildi? Kamu kurumlarında çalışan eczacıların durumları iyileştirilip, bu alanda

çalışma daha cazip hale getirildi mi? Sosyal Güvenlik Kurumları’nın geri ödeme süre-

leri kısaltıldı mı? Avans uygulamalarının önüne mi geçildi? Haksız kesintilere son mu

verildi? Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, ülkemizde eczacılarımıza reçete başına ücret

mi veriliyor?

Değerli meslektaşlarım; AKP Hükümeti artık niyetini iyiden iyiye belli etti. Uy-

gulamaya çalıştığı plan, eczaneleri en güçsüz duruma düşürüp ekonomik alanda

çökertmek, yerlerine büyük sermayenin açacağı dev alışveriş merkezlerine, ilaçları

onların tezgâhlarına çıkarmaktır. İlaç fiyatlarındaki düşüşler, karlılığın azalması, ti-

cari stok azalarak eczanelerde ciddi ciro kaybı oluşturmuş; her yıl 1000in üzerinde

eczane açılırken, son yılda ülke çapında sekiz yüzün üzerinde eczane kapanmıştır. 14

Şubat 2004 tarihli İlaç Fiyat Kararnamesi ile beşeri tıbbi ürünlerin sınıflandırılmasında

ilk defa referans fiyat uygulamasına geçilmiştir. AKP Hükümeti zamanında başlayan

meslekteki bu kan kaybı 14 Şubat 2004’te imzalanan Kamu İlaç Protokolü’yle devam

etmiştir. Bu protokolle kamu kurum ıskontoları meslek hayatımıza girmiştir. İlaçlarda

perakende satış fiyatı ve kamu fiyatı olmak üzere iki fiyatlı bir durum oluşturmuştur.

15 Temmuz 2005’te, İlaç Fiyat Kararnamesi hükümleri uygulanmak suretiyle ilaç fi-

yatlarında ortalama %8.83 oranında indirim yapılmıştır. Geride bıraktığımız 4 Aralık

günü ise hükümet daha önce yapılan yanlış uygulamalarla, zaten masrafını çıkaramaz

durumda olan eczacılara bir büyük darbe daha indirmiştir. Bu çok ağır uygulama-

nın neticesinde, 2010 yılının sonuna kadar yedi binin üzerinde eczanenin maalesef

kapanması beklenmektedir. İlaç fiyatlarında yapılan düzenlemenin faturası dar büt-

çeli eczacıya çıkarılmıştır. Biz ilaçta fiyat indirimine karşı değiliz. İlaca herkes ulaşsın.

Toplum sağlığı için bir gereklilikse ilaç fiyatları daha da düşürülsün. Biraz önce sayın

eski Genel Başkanımız şunu söyledi: “Hiçbir eczacımız ilaç fiyatlarının yükselmesin-

den memnun olmamıştır.” Bunu da ben tekrar belirtmek istiyorum. Fakat eczacının

burada sıkıntı yaşaması doğru değildir. Sağlık sisteminde yapılan her işin mağduru

Page 23: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

23

eczacı mı olacaktır? Sürekli açık veren bir Sosyal Güvenlik Sistemi’nin eksikliklerini ve

yarattığı yıkımı fiyat düşüşleriyle onarmak mümkün değildir. Açıkları kapatmak için

sağlıktan tasarruf etmek yerine, başta özel hastaneler olmak üzere sağlık alanındaki

denetimler arttırılmalı, gereksiz giderler ortadan kaldırılmalıdır. Şu unutulmamalıdır

ki; devletin birinci görevi doğuştan gelen sağlık hakkının tam ve eksiksiz kullanımını

sağlamak ve sağlık hizmetinin sürekliliğini garanti altına almak olmalıdır. İşte bunun

için, kimilerince cezai halka olarak görüldüğü için gözden çıkarılmak istenen, düşük

sermayeli eczanelerimiz mutlaka korunmalıdır. Devlet, eczacılarımızın 4 Aralık süreci

ile başlayan zararını mutlaka karşılamalı ya da bu zararın sanayiciler tarafından karşı-

lanması için gerekli düzenlemeleri mutlaka yapmalıdır.

Değerli meslektaşlarım, Türkiye’deki ilaç pazarı, ilaç tekellerinin iştahını kabart-

maktadır. Şirketler eliyle sürekli olarak, nasıl daha fazla ilaç satarız fikri üzerinden

planlar üretilmektedir. Ülkemiz insanı ilaç pazarının bir nesnesi olarak görülmektedir.

İlacı eczanelerden çıkarıp, marketlerde reyonlarda satmaya çalışan, bunun için lobi-

ler yapanların varlığını hepimiz biliyoruz. Bu kimseler amaçlarını, niyetlerini açıkça

ortaya koymaktadır. Ama bunların planlarını suya düşürecek iradeli bir yönetimi, bir

hükümeti karşılarında göremedikleri için her geçen gün daha da cesaretlenmekte-

dirler. 6197 sayılı yasada yapılmak istenen eczacı-eczacı ortaklığı kabul edilemez bir

öneriydi. Bu yanlıştan dönülmesi memnuniyet verici, peki, diğer yapılan yanlışlardan

neden dönülmüyor? Sağlıkta tasarrufun ilaç olarak görülmesinden vazgeçilmelidir.

Ülkemizde ilaç harcamaları, sağlık harcamalarının en başındaymış gibi görünmekte;

oysa ilaç fiyatlarında eczacı kar oranlarındaki düşüşler sonucunda, diğer ilaç dışı sağlık

harcamalarının yanında bir önceki yıla göre %10 civarında kalmıştır. Genel olarak sağ-

lık, özel olarak ilaç ve eczacılık alanında uygulanmak istenen politikalar, Türkiye’nin

dört bir yanında kesintisiz sağlık hizmeti sunan eczacıyı gözle görülür bir dar boğaz

içine soktu. Son eczane kalana kadar, hükümet eczanelerin kapanmasını bekliyor.

Değerli meslektaşlarım, eczacının en büyük gücü örgütlü olmasıdır. Mesleğimi-

zin bugün getirildiği bu olumsuzluktan çıkış, yine örgütsel gücün hayata geçirilmesiy-

le olacaktır. 4 Aralık günü yapılan kepenk kapatma eyleminde eczacılarımız daha önce

olduğu gibi birlik olmayı başarmış, Türkiye genelinde gerçekleştirilen eyleme tüm ec-

Page 24: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

24

zacılarımız katılmıştır. Eczanesinin kepengini kapatan eczacılarımız nöbet tutan mes-

lektaşlarımızın eczanelerine giderek önemli bir dayanışma örneği de göstermişlerdir.

Kamuoyu sokaklarda eylem kıran bir tek eczacının olmadığını, bir tek eczanenin açık

olmadığını görünce eczacıların haklı isteklerine daha duyarlı hale gelmiş, sorunu ya-

kından takibe almıştır. Bu, örgütsel mücadelenin başarısı olmuştur. Bu bakımdan

tüm meslektaşlarımı gönülden kutluyorum.

Değerli meslektaşlarım konuşmamı bitirirken, şahsım adına, meslektaşlarımın

bu haklı mücadelesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında takipçisi olacağım.

37. Büyük Olağan Kongre’nin tüm meslek çalışanlarına hayırlı olmasını temenni edi-

yor, hepinize en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Serkan MERCAN (Sunucu – Türk Eczacıları Birliği): Sayın Milletvekilimize te-

şekkür ediyoruz. Şimdi AKP İstanbul Milletvekili ve Türk Eczacıları Birliği Eski Başkanı

Ecz. Mehmet Domaç’ın kürsüye teşriflerini arz ediyorum.

Ecz. Mehmet DOMAÇ (AKP İstanbul Milletvekili, Türk Eczacıları Birliği Eski

Başkanı): Sayın Başkan, Merkez Heyeti’nin değerli üyeleri, değerli konuklar, sayın

milletvekillerim, 37. Büyük Kongre’nin değerli delegeleri, hepinizi saygı ve sevgiyle se-

lamlıyorum. Kongre’nin ülkemize, meslektaşlarımıza ve sağlık alanına başarılar getir-

mesini diliyorum. Bu Kongre’den sonra eczacılık mesleğinin ve eczacı meslektaşları-

mızın, eczacı örgütlerinin, bir kez daha, güçlü, dinamik, üretken bir yapıyla Kongre’yi

bitireceklerine gönülden inandığımı belirtmek istiyorum.

Değerli meslektaşlarım, sayın delegeler, eczacılık mesleği 750 küsur yıllık bir

meslek. Bu meslek böyle başlamadı, farklı bir yöntemle başladı. Ama bugün, çağdaş,

gelişmiş bilime dayalı ve insan sağlığına hizmet eden ve yaşam kalitesini arttıran,

doğuştan kazanılmış insan hakkı olan sağlıklı yaşama hakkını geliştirmek için çaba

harcayan bir meslek. Ayrıca sağlık alanının çalışanları, meslek yapanları önemli bir

mesleği yapmaktadırlar. Sağlık meslekleri yüz güldüren mesleklerdir.

Page 25: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

25

Değerli delegeler, Türkiye’deki ilaç bugün tartışılmıyor. İçinde bulunduğunuz du-

rum bugün tartışılmıyor. Yaklaşık 40 yıldır, Türkiye’de ilaç ve ilaç-eczacılık hizmeti tar-

tışılıyor. 40 yıl önce ilaç hizmeti tartışılırken Türkiye’deki ilaç tüketimi kişi başına 8 do-

lardı. Ben iki gün önce Özbekistan’daydım. Orada şimdi on dolar. Şimdi, ilaç tüketimi

kişi başına 180 dolar Türkiye’de. Biraz daha yüksek ama global olarak söylediğimizde

180 dolar. O zaman da eczacılık hizmeti yapılıyordu Türkiye’de, bugün de eczacılık

hizmeti yapılmaya devam ediyor. O zaman da sorunlar vardı, bugün de sorunlar var.

Ülkemizin yaşadığı sorunları, sadece ülkemiz yaşamıyor. Ülkemiz dünyadan etkileni-

yor. Örneğin; Almanya’daki eczacılarla bir konuşun, dertleşin. İki yıl önce Almanya’da

ne oldu? Japonya’daki eczacılarla mailleşin, bu yılın başında Japonya’da ne oldu? Bu

yılın başında Japonya’da ilaç fiyatları %65 düştü. Dublin’de, 1600-1650 eczane var.

Sosyal Güvenlik ilaç fiyatı ödememeye karar verdi ve sadece, sadece reçete başına

bir para ödeyecek. İrlanda’daki 1650 eczaneden 650 eczane Sosyal Güvenlikle yeni

anlaşma yapmamaya karar verdi. 1650 eczanenin 650’si Sosyal Güvenlikle yeni anlaş-

ma yapmamaya karar verdi. Dünyada farlı gelişmeler, farklı trendler var. Bu trendler

Türkiye’yi de etkiliyor. Bunlardan en büyüğü de, dünyadaki ekonomik kriz bizi direkt

etkiliyor ve bu etkileşim sonunda Türkiye’de de bazı önlemler alınıyor. Bu önlemler

daha önce de alınmıştı. Yeterli olmadı. Bu önlemler ondan önce de alınmıştı yeterli

olmadı. Hepiniz bilirsiniz Cipram© diye bir ilaç var, bu piyasaya çıktığında kaç liraydı

sizce? 67 liraydı piyasaya çıktığında. Şimdi kaç lira? 14 lira mı? 9 lira mı? Piyasaya

çıktığında 64 lira olan ilaç, 67 lira olan ilaç bugün 9 lira. Şimdi, şimdi eczacılar, ecza-

cılar ilaç fiyatlarının yüksek olmasına karşıdırlar. İstanbul Eczacı Odası Başkanıyken

ben, halkımıza ucuz ilaç, sağlıklı yaşam diye afişler astım ve kasalarımızın üstüne

takvimler yaptırdım. İlaç fiyat artışının sorumlusu eczacınız değildir diye. O zaman-

ları hatırlayanlar bilirler. İlaç fiyatları yirmi günde bir yükseliyordu. Çünkü Türkiye’de

%166 enflasyon vardı. Çünkü Türkiye’de krizler oluyordu, bir gecede %3000 faizler

ortaya çıkıyordu. Şimdi öyle bir Türkiye yok. Şimdi öyle bir Türkiye yok. Şimdi öyle bir

Türkiye olmadığını hepimiz biliyoruz. Şimdiki Türkiye enflasyonsuz ortamda eczacılık

yapma Türkiye’sidir. Enflasyonlu ortamda eczacılık yapma devrini geçirdik. Şimdi enf-

lasyonsuz eczacılık yapacağız hep birlikte. Buna, buna biraz zor alışacağız doğru. Zor

alışacağız doğru. Ama buna alışacağız. Süreç bizi buraya taşıyor. Biz buna alışmak

zorundayız.

Page 26: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

26

Değerli meslektaşlarım, değerli meslektaşlarım, bakın beni burada tanıyanlar

tanırlar. Ben bu kürsüden çok konuştum. Bu örgütte, çok eylem yapıldı. Bu eylemler

bugün yapılmadı sadece, bu eylemler 1978’den başlayan eylemlerdir. Bu devam eder,

örgütün dinamizmi bunu yapmaya uygundur. Dayanışması buna uygundur. Örgütün

dinlemeye de tahammülü olmalıdır. Demokrasiye tahammülü nasıl varsa siyasetin,

örgütün de dinlemeye tahammülü olmalıdır. Hepimiz birbirimize tahammüllü davra-

nırsak, bu kongreyi çok rahat, çok güzel tartışarak, düşüncelerimizi geliştirerek kong-

reden çıkarız. Bu kongrenin, Sayın Tanker söyledi, ben daimi üyesiyim, dolayısıyla bu-

rada konuşma hakkım var, her biriniz gibi. Onun için hepimiz birbirimize tahammüllü

olacağız. Bu örgütte çok sayıda eylem yapıldı. Bu eylemler, bu örgütün dinamizmini

gösterir. Direncini gösterir. Örgütün birlikteliğini gösterir. Bunu örgütün birlikteliği

sağlayabiliyorsa, örgüt her zaman haklarını alabilir, eczacılar da her zaman haklarını

alabilir. Hak alma mücadelesi bir günlük değildir. Hak alma mücadelesi süreklilik arz

eder. Bu mücadele bugün başlamaz. Tarihten gelir ve devam eder. Dolayısıyla sizler

hak alma mücadelenizi devam ettireceksiniz.

Değerli meslektaşlarım, bu kongrede önemli olan geleceğe bir bakış çizebilme-

mizdir. Bu kongrenin önemli bakışlarından bir tanesi, eczacılık mesleğinin gelişen

alanlarda çalışma yapabilmesidir. Bunlardan önemli bir tanesi radyoterapidir, bir

tanesi fitoterapidir. Diğer alanda ise, sağlık alanında ise çok sayıda meslektaşımız

istihdam edilmektedir. Bunlardan beş yüz tanesine Sağlık Bakanlığı’nca geçen yıl

kadro verilmiştir. Bu yıl da yine altı yüz eczacı kadrosu gerçekleştirilecektir. Bugün

bu eylem sırasında sizden alındığını düşündüğünüz haklarınızı, mücadele sürecinizi

bırakmadan devam ettirirseniz tekrar alma şansınız olabilir. Bunu yalnız başınıza ya-

pamazsınız. Yapamazsınız. Bunu toplumun tüm kesimleriyle birlikte yaparsınız. Bunu

toplumun tüm kesimlerini ikna ederek yaparsınız. Onun için hak arama mücadelesine

toplumun tüm kesimini yanınıza alarak devam etmelisiniz. Devam etmelisiniz. Bunun

için, bunun için her zaman heyecanlı aktivasyon içerisinde değil; düşünüp, taşınıp,

tartışarak değil, süreci geliştirerek ilerletmek gerekir. Çünkü hiçbir kurum, hiç bir

kuruluş her zaman aktivasyon içerisinde bulunamaz. Dolayısıyla kaybedildiğini dü-

şündüğünüz hakların iki şekilde telafisi mümkün. Dinle, dinle, dinle iki şekilde telafisi

mümkün bir dinle, dinle. Bir uçurum farkı gelmiştir eczaneler arasında cirolar açısın-

Page 27: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

27

dan, bu uçurum farkını ortadan kaldırmak için çaba harcamak lazım. Bir; bu bugün

başlamadı, bu 18 yıl önce de vardı. Tarihe bakın. Biraz okuyun. Biraz okuyun, tarihe

bakın o kitaplarda var bunlar. Önce bir baz diyor. Bir baz diyor tespit edersiniz, bu

baz ciroluk üzerinde farklılaşmazlık meydana gelebilir. Bir baz, yani herkesin birebir

geçirebileceği bir baz diyor. Bunun üstüne farklılaşmalar konur. İki, karlılığınızı veya

reçete başına bir bedeli ortaya çıkarmak lazım; yalnız bakın dikkatinizi çekiyorum,

yalnız reçete başına bedel çıktığında ortaya, süreçte karlılıkların üstüne baskı yapar-

lar. Bunu unutmayın. Reçete başına bedel ortaya çıktığında karlılıkların üstüne baskı

olur. Bunu çok dengeli, çok düzenli, çok da rahat tartışacağınız ortamları yaratma-

ya çalışın diyorum. Biz bu süreçte meslek örgütümüzün başkanlarına yöneticilerine,

yardım etmeye çalıştık. Bunu Kongre’de nasıl diye sorarsanız anlatmak durumunda

değilim. Her zaman yardımcı olurum. Her zaman katkı sağlamaya çalışırım, bu be-

nim görevim, kimseden bir şey beklemiyorum. Bunu görevim olarak yaparım her

zaman. Her zaman yaparım bu benim görevim. Yani herhangi bir kişi yapma dese de

yaparım ben bu benim işim. Şimdi, şimdi bu ilişkiyi devam ettirmenizde çok büyük

yarar vardır. Burası özgürlükçü bir yapıdır. Demokrat bir yapıdır. Katılımcı bir yapıdır.

Demokrasinin gelişmesi için çaba harcar, herkese demokrat davranır burası. Herkese

demokrat, ayrılıksız. Farklı olan herkese demokrat davranır. Çünkü biz farklılıklarla

beraber yaşayabiliriz. Başka türlü yaşama şansımız yok, bu ülkede farklılıklarımızla

yaşayabiliriz. Farklılıklarımızla birlikte bu mesleği geliştireceğiz, bu mesleği geliştir-

mek için çaba harcayacağız. Hepinize saygılar sevgiler sunuyorum. Kongre’nin başarılı

geçmesini diliyorum.

Serkan MERCAN (Sunucu – Türk Eczacıları Birliği): Sayın Mehmet Domaç’a te-

şekkür ediyoruz. Sayın konuklar, değerli delegeler; sağlıkta tasarruf tedbirlerine karşı

birlikte mücadele ettiğimiz emek meslek örgütü temsilcileri aramızda. İlk olarak Türk

Diş Hekimleri Birliği Başkanı Profesör Murat Akkaya’nın kürsüyü teşriflerini arz edi-

yorum.

Prof. Dr. Murat AKKAYA (Türk Diş Hekimleri Birliği Başkanı) : Sayın Milletvekil-

lerim, Sayın Başkan, meslek örgütlerinin değerli temsilcileri, Genel Kurul’un delegele-

ri, değerli basın mensupları. Meslek örgütleri demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır.

Page 28: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

28

Sağlık meslek örgütleri ise insan ile uğraşmaları, insan sağlığı ile uğraşmaları nedeni

ile daha farklı yapıya sahiptirler. İşte bu nedenle, bizler kaliteli, erişilebilir bir sağlık

hizmeti sağlanması, sosyal devlet ilkelerinin, etik kuralların uygulanması için çaba

sarf ederiz. Bu aşamada muayenehaneler ve eczaneler gibi mesleklerimizi icra ettiği-

miz yerler daha da önem kazanmaktadır. Uluslararası kuruluşlar etik kaygılar nede-

niyle muayenehane ve eczane gibi bireysel uygulama alanlarının kurulmasını önem-

semektedirler. Bizler ne muayenehanelerimizin, ne de belirli ilkelere sahip olan mes-

lek örgütlerimizin yok edilmesini istemiyoruz. Bizdeki tanımlamasıyla Sivil Toplum

Örgütleri diye adlandırılan, uluslararası tanımlamadan daha farklı bir özellik içeren

hükümet dışı organizasyonlar; üzerine basarak söylüyorum hükümet dışı organizas-

yonlar, hükümet organizasyonları haline getirilsin istemiyoruz. Birlik ve beraberliğe,

karşılıklı anlayışa, saygıya, bunların özünde demokrasiye her zamankinden daha çok

ihtiyaç olduğu bugünlerde gerçekleştirdiğiniz kongrenizin başarılı geçmesini diliyor ve

saygılar sunuyorum.

Serkan MERCAN (Sunucu – Türk Eczacıları Birliği): Sayın Murat Akkaya’ya biz

de teşekkür ediyoruz. Şimdi Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Sayın Doktor Eriş

Bilaloğlu’nun kürsüyü teşriflerini arz ediyorum.

Dr. Eriş BİLALOĞLU (Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri): Sevgili basın men-

supları, sayın yönetim, sayın konuklar ve elbette bu büyük kongrenin asli unsuru olan,

bu kongreyi gerçekleştirecek olan eczacılar, delegeler hepinizi Türk Tabipleri Birliği

Merkez Konseyi adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Biraz önceki konuşmalardan da

anlaşıldığı kadarıyla, Türk Eczacıları Birliği Başkanının da yaptığı konuşma da dâhil ol-

mak üzere, ortak bir sıkıntıyı paylaşıyoruz. Ya kendimizi anlatmakta başarılı olamıyo-

ruz, ya da mevcut iktidar, mevcut gücüyle, kimi aldığı desteklerle birlikte bir konuda

başarılı oluyor. Nedir o? Son 4 Aralık süreciniz de dâhil olmak üzere, ilaç fiyatlarının

düşmesini istemeyen eczacılar ya da kendimiz için söylersek Tam Gün Yasa Tasa-

rısı gibi, halkın da sağlık hizmetine ulaşımını çok kolaylaştıracağı vaaz edilen, iddia

edilen yasa tasarısına karşı çıkan hekimler ya da çok yakın bir gelecekte hükümetin

Meclis’ten geçirmek istek ve iddiasında olduğu “Kamu Hastanesi Birlikleri Yasası”

içine tırnak içinde düşeceğimiz durum. Kamu Hastanesi Birlikleri Yasa Tasarısı çıktığı

Page 29: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

29

takdirde, mevcut kamu hastanelerinin gelirleri SUT fiyatları üzerinden elde ettikleri,

sattıkları hizmete endeksli olacak düşünebiliyor musunuz? Hekimler gelirleri artsın

diye, SUT fiyatları artsın isteyen bir meslek grubu haline itilecek. Çünkü SUT fiyatları

arttığı takdirde, hastanenin gelirleri artacak, SUT fiyatları arttığı takdirde hekimlerin

de, sağlık çalışanlarının da ücretleri artacak; böyle bir post-modern, böyle bir ironik

tabloya ya da ortama itilmeye çalışılıyoruz. Oysa biliyoruz ki; eczacılar, hekimler, sağlık

çalışanları gerek bu ülkenin, bu topraklarda, bu toprakların okullarında, oradaki öğ-

retmenlerin eğitimleri altında yetişen insanlar olarak; gerekse sonra eğitimleri, mes-

leki eğimleri sonrasında aldıkları bilgiler ışığında kendilerini bir şeye tırnak içinde veya

dışında adamış durumdadırlar. O da, sağlık hizmeti sunmak; onların ilaç fiyatlarının

arttırılmasından ya da SUT hizmet fiyatlarının arttırılmasından doğrudan bir yararları

ya da çıkarları olmamak durumundadır, olmamalıdır. O halde bir biçimde tartışmayı

bu düzeye indirip, kamuoyuna böyle aksettirmek, hepimizin elini kolunu bağlayan

bir duruma itmek hepimiz için bir haksızlıktır. Bu haksızlıktan çıkmanın elbette ki

kimi yol ve yöntemleri vardır. Öncelikle geçtiğimiz iki yıllık süreçte de olduğu gibi,

eczacıların gösterdiği birlik bundan bir tanesidir. Yani bir arada olma meselesi. Ama

tek başına yeterli midir? Değildir. Aynı zamanda, o bir arada olmanın hangi pusulayla

ve neye yönelik olarak aksiyon içerisine girdiği de kritiktir. Pusula da aslında bellidir.

Türkiye’de meslek örgütleri halkın yararını gözeten bir biçimde, kendi mesleklerini

var etme mücadelesi içerisindedirler. Yani hiçbir biçimde mesleğimizin ya da meslek-

taşlarımızın çıkarları halkın yararıyla çelişen bir noktada değildir. Zaten bu anlayışla

mesleki faaliyetimizi ve politikalarımızı oluşturmuş durumdayız. O halde, o pusulanın,

yani halkın yararıyla ilişkili olan noktayı da mutlaka gözetmemiz gerekiyor. Konuşma-

mı şöyle toparlamak istiyorum. Bir şairin dörtlüğüyle ve ona bağlı olarak kuracağım

bir benzetmeyle, çok bilinen bir şeydir: ‘Ömür üç gündür. Dün geldi geçti. Yarın meç-

huldür. O halde ömür bir gündür. O da bu gündür.’ Siz, Büyük Kongrenizde bugünü

değerlendireceksiniz ve aklınızın, vicdanınızın ve mesleki birlikteliğinizin oluşturduğu

güç ile meçhul olan yarını, meçhul olmayan, hem halkın hem meslektaşlarınızın yara-

rına olan bir noktada çözümleyip gerekli planları kuracaksınız. Dün geldi geçti dedik

ama dün daha çok kısa süre önce İstanbul’da hekimler, diş hekimleri, eczacılar, bütün

sağlıkçılar ve halkın kimi kitle örgütleri de dâhil temsilcileriyle birlikte sokaktaydık. Bu

bize güç verdi. O meçhul diye bahsedilen yarına, eğer bir arada olur ve yanınızda el

Page 30: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

30

uzatacağınız bir başka meslek gurubunu daha ararsanız, hekimlerin eli açıktır. He-

kimlerin eli; yanındaki eczacının elinde tutan, yanındaki sağlık memuru, hemşire, diş

hekimi, biyolog, psikolog, hekim, bir bütün olarak sağlıkçıların elini de tutmaya hazır

olan eczacılara ve onların birliklerine daima hazırdır. Bizler bir araya geldiğimizde, çok

açık, o el bir yumruk olacak. Ama ancak bu yumruk birilerinin kafasına inmesi için de-

ğil, masaya vurmak ve haklarımız için mücadele etmek için birlikteliğini sağlayacaktır.

Bu duygularla hepinizi saygılarla selamlıyorum.

Serkan MERCAN (Sunucu – Türk Eczacıları Birliği): Sayın Eriş Bilaloğlu’na teşek-

kür ediyoruz. Şimdi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Başkanı Sayın Mehmet

Soğancı’nın kürsüyü teşriflerini arz ediyorum.

Mehmet SOĞANCI (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Başkanı): Sayın

Başkan, yönetici arkadaşlarım, eczacı arkadaşlarım, Genel Kurul Delegeleri; hepini-

zi TMMOB adına, bu ülkenin mühendisleri, mimarları ve şehir plancıları adına sev-

giyle, saygıyla selamlıyorum. Ve hemen bir sorudur akıllardaki, sağlıkçılar arasında

mühendisin, mimarın ve şehir plancısının işi ne? Sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede

yaşıyorsanız eğer, hakikaten vahşi o kapitalizmin o kahredici düzeni hepimiz sarsı-

yorsa eğer ve hakikaten çocuklarımızın ve bizlerin geleceği karartılıyorsa eğer, bu

dayanışmadan başka bir şey olamazdı. Size, örgütümüzün dayanışma duygularını ifa-

de etmeye geldim. Cumhurbaşkanlığı, Devlet Denetleme Kurulu’na görev verir, bu,

meslek örgütlerini hizaya sokun görevidir. Rapor hazırlar Devlet Denetleme Kurulu ve

Cumhurbaşkanı, sanki Başbakan’ın bir komisyonuymuş gibi bu raporu Başbakanlık’a

iletir gereğini yapın diye. Bizleri, meslek örgütlerini, bu ülkenin aydınlık yüzlerini hiza-

ya sokacaklarını sanıyorlar. Yok, böyle bir şey, böyle bir şey yok.

Sevgili arkadaşlar, otuz yıldır içine sokulmuş olduğumuz neo-liberal iktisat poli-

tikalarının, dünyadaki kapitalizmin kendi krizinin yarattığı karanlık bugün artık orta-

dadır. İşsizlik rekorlarının kırıldığı ve yarına karşı hiçbirimizin güvencesinin kalmadığı

bu ortamda, bizim bizden başka dostumuz yoktur ve bizim bizimle dayanışmadan

başka bir tarzımız olamaz. Bunun için dayanışmaya geldim. 4 Aralık’ta yarattığınız,

o hakikaten anlamlı kavganın, az önce Eriş’in söylediği emek ve meslek örgütlerinin

Page 31: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

31

bu kahredici düzene karşı ses çıkarmasında sürekli omuz omuza olacağımızı bir kere

daha burada belirtmeye geldim. Genel Kurulunuza ve sizlere çok başarılar diliyorum.

İyi ki varsınız arkadaşlar.

Serkan MERCAN (Sunucu – Türk Eczacıları Birliği): Sayın Mehmet Soğancı’ya

teşekkür ediyoruz. Şimdi Mülkiyeliler Birliği Başkanı Sayın Ali Çolak’ın kürsüyü teşrif-

lerini arz ediyorum.

Ali ÇOLAK (Mülkiyeliler Birliği Başkanı): Gördüğünüz gibi uzun boylu olmak top-

lumsal yaşamda avantaj, ama her zaman avantaj olmuyor. Kürsülerde biraz problem

çıkıyor. Eczacılık mesleğinin seçkin temsilcileri, demokratik kitle örgütlerinin değerli

yöneticileri Mülkiyeliler Birliği adına hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Son yıllar-

da büyük bir hızla uluslararası sermayenin çıkar ve beklentileri doğrultusunda; başta

sağlık ve eğitim olmak üzere, birçok kamu hizmeti hak olmaktan çıkarılmış, toplumsal

yaşam ekonomik yaşam güvencesizleştirilmiş, tarımdan kopup kente gelen ve varoş-

lara yerleşen milyonlarca insan istihdam olma haklarının yokluğu nedeniyle kalıcı bir

şekilde yoksullaştırılmıştır. Toplumsal ve siyasal sorunların çok yönlü ve halk yararına

tartışılmasını engelleyerek, kamuoyunun doğru oluşmasına olanak vermeyen siyasal

iktidardan, demokratik açılımları beklemekte, beğenmediği yargı kararlarını ulemaya

sordunuz mu? Bu kararlar ideolojiktir diyen, otokrat tanımlı bir başbakandan de-

mokrat bir adam yaratma çabası da beyhudedir. Biz ekonomik demokrasi olmadan

gerçek bir demokrasi olamayacağını biliyoruz. Bunun da ancak; içtenlikli bir şekilde

barış, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne inanan emek ve demokrasi güçlerinin,

kent ve kır yoksullarını da içine alan ortak mücadelesiyle yaratılabileceğine inanıyoruz.

Bunun bilincindeyiz. Sizler giderek artan bir biçimde cesaret ve kararlılıkla bu güçler

arasında yer aldığınız için bugün buradayım ben de, bu dayanışma bilinciyle burada-

yım. Bu gerçekleştirdiğiniz eylemler bunu ortaya koyuyor. Ben inanıyorum ki merkez

sağ iktidarlar toplumsal eylemlerden korkuyorlar, ürküyorlar. Bunu manipüle etmek

için, bunu yönlendirmek için, ellerinden geleni yapıyorlar. Meslek örgütleriyle toplum

kesimlerini karşı karşıya getirme çabası içine giriyorlar. Bir meslek örgütü açısından

ve genel anlamda demokratik bir kitle örgütü açısından, bir eylemin başarısının iki

kriteri vardır. Birincisi katılımdır. İkincisi basiretli davranarak toplumsal kesimlerle,

Page 32: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

32

farklı kesimlerle bir araya gelmektir. Karşı karşıya gelmemektir. Eczacı örgütü son bir

yıldır gerçekleştirdiği eylemlerle her ikisini birden gerçekleştirmiştir. Kendilerini yü-

rekten kutluyorum. Olağan kongrenizin mesleğinize ve ülkemize başarılar getirmesini

diliyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Serkan MERCAN (Sunucu – Türk Eczacıları Birliği): Sayın Ali Çolak’a teşekkür

ediyoruz. Sayın konuklar değerli delegeler, toplantımıza bir saat ara veriyoruz.

Page 33: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

10 ARALIK 2009

İKİNCİ OTURUM

Page 34: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...
Page 35: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

35

Serkan MERCAN (Sunucu – Türk Eczacıları Birliği): Değerli delegeler, 37. Ola-

ğan Büyük Kongre’nin ikinci oturumunu açıyoruz. Kongremize gelen telgrafları arz

ediyorum:

“37. Olağan Büyük Kongrenize davetinize teşekkür ederim. Tüm katılımcıları sev-

giyle selamlıyorum. Halkımızın sağlığı ve eczacılık mesleğinin gelişmesi için önemli bir

misyonu olan birliğinizin bu kongresi aracılığıyla çalışmalarında başarılar diliyorum.

Size, üyelerinize, kongreye katkı sağlayan tüm katılımcılara en iyi dileklerle sevgiler,

saygılar sunuyorum.” Deniz Baykal (CHP Genel Başkanı)

“Sayın Erdoğan Çolak, Türk Eczacıları Birliği 37. Olağan Büyük Kongre’nizin açılış

törenine nazik davetiniz için teşekkür ederim. Aynı tarihte daha önceden planlanmış

başka bir programım olduğundan aranızda olamayacağım. Kongrenin iyi geçmesini

diler, şahsınıza, tüm katılımcılara saygılar ve sevgiler sunarım.” Prof. Dr. Recep Akdağ

(Sağlık Bakanı)

“Daha önceden belirlenen başka bir programım nedeniyle nazik davetinize ica-

bet edemiyorum, üzgünüm. Düzenlemiş olduğunuz 37. Olağan Büyük Kongre’nize

katılamıyorum. Davetiyeniz için teşekkür eder, şahsınızda tüm konuklara selam ve

saygılarımı sunarım.” Faruk Nafiz Özak (Devlet Bakanı)

“Türk Ezacıları Birliğinin 37. Olağan Büyük Kongresi’ne daha önceden planlanan

programım nedeniyle katılamıyorum. Büyük Kongre’nin başarılı geçmesini diler, yeni

seçilecek üyelere görevlerinde başarılar diler, tüm kongre üyelerine ve katılımcılarına

selam ve iyi dileklerimi sunarım.” Faruk Çelik ( Devlet Bakanı)

“Önceden belirlenen programım nedeniyle, düzenlemiş olduğunuz 37. Olağan

Büyük Kongre’nize katılamıyorum. Nazik davetinize teşekkür ederim. Kongrenin ba-

şarılı geçmesi ve amacına ulaşması temennisiyle, düzenlenmesinde emeği geçen ve

tüm katılımcılara selam ve saygılar sunarım.” Selma Aliye Kavaf (Devlet Bakanı)

Page 36: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

36

“Türk Eczacıları Birliği 37. Olağan Büyük Kongresi’ne programımın yoğunluğu

sebebiyle katılamıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür eder. Kongrenin başarılı geç-

mesini temenni eder, katılan tüm konuklara saygılar sunarım.” Sadullah Ergin (Ada-

let Bakanı)

“37. Olağan Büyük Kongre’nize ait nazik davetinize teşekkür eder, kongrenizin

başarılı geçmesi dileğiyle şahsınızda bütün üyelerinize ve davetlilere selam ve saygılar

sunarım.” Mehmet Mehdi Eker (Tarım ve Köyişleri Bakanı)

“37. Olağan Büyük Kongre’nin hayırlı olmasını diler, en içten selamlarımı suna-

rım. Oktay Vural (MHP Grup Başkan Vekili)

“Nazik davetiniz için teşekkür ederim. Aynı tarihlerde yurt dışı programım olma-

sı nedeniyle katılamayacağımı bildirir, çalışmalarınızda başarılar dilerim.” Selahattin

Demirtaş (DTP Grup Başkan Vekili)

“Daha önceden belirlenmiş programım dolayısıyla nazik davetinize icap edemi-

yorum. AKP Hükümeti’nin son uygulamasıyla ilacın piyasaya sunumunu sağlayan ec-

zacılarımızın sorunları maalesef had safhaya çıkmıştır. Eczacılarımızın sorunlarının

en kısa sürede çözülmesi ümidi ile 37. Olağan Kongre’nizin hayırlı ve uğurlu olmasını

diler, katılan tüm davetlilere selam ve saygılar sunarım.” Prof. Dr. Osman Durmuş

(MHP Kırıkkale Milletvekili)

“Hayatın her döneminde önemini koruyan sağlık hizmetleri bireyin en temel ihti-

yaçlarındandır. Bu sistemin en önemli halkalarından birisi eczacılık mesleğidir. Vatan-

daşların en yakın sağlık danışmanı olan meslektaşlarımız insan sağlığında kilit nokta-

dır. Misyon olarak çok büyük bir rol üstlenmektedirler. 37. Olağan Büyük Kongrenin

amacına ulaşmasını diliyor, bu vesile ile tüm meslektaşlarıma selamlarımı sunuyo-

rum. Selam ve sevgilerimle.” Ecz. Gönül Bekin Şahkulubey (AKP Mardin Milletvekili)

Ayrıca Kongremize başarı dileklerini iletmiş olan Sayın TÜRK-İŞ Genel Başkanı

Mustafa Kumlu’ya, TÜRMOB Genel Başkanı Sayın Dr. Masum Türker’e ve Türkiye

KAMU-SEN Genel Başkanı Bircan Akyıldız’a teşekkür ediyoruz.

Page 37: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

37

Şimdi gündemin beşinci maddesi gereği, Kongre Başkanlık Divanı seçimi için

Tasnif Kurulu’nu belirleyeceğiz, (Kura çekildi)

Sayın Bülent Varel, Sayın Celal Erdoğan, Sayın Süha Özyazıcı.

TASNİF KURULU BAŞKANI: Sevgili Delege arkadaşlarım, Divan Heyeti’nin seçimi

için Tasnif Kurulu’nu kura ile belirlemiş olduk. Divan Başkanlığı için önerisi olanlar,

önergesi olanlar alalım lütfen. Divan Başkanlığı için başka bir önerge var mı? İlk öner-

geyi okuyorum.

37. Olağan Büyük Kongre Divanı’na aşağıdaki isimleri öneriyoruz, oylarınıza arz

ederiz.

Başkan Sertaç Özmen,

II. Başkan Alaaddin Işık,

Yazman Suat Yıldırım,

Yazman Mithat Aykanat,

Yazman Kadri Çalım

Yeterli sayıda imza var. Önerenleri okumama gerek yok. Eğer başka bir önerge

yoksa oy pusulalarını dağıtıp bunları yazmamız gerekiyor. Oy pusulalarını alabilir mi-

yiz? Oy pusulalarını alıp önce bir Ana Divanı oluşturalım. Başka oy pusulası kaldı mı?

Arkadaşlar oy pusulalarını alıyorum. Saymaya başlıyoruz.

Arkadaşlar, Divan Başkanlığı için yapılan tasnif oylama sonucu kullanılan oy sa-

yısı 20. 20 oy ile Başkanlığa Sertaç Özmen, İkinci Başkanlığa Alaaddin Işık, Yazman

Üyeliğe Suat Yıldırım, Yazman Üyeliğe Mithat Aykanat ve Yazman Üyeliğe Kadri Çalım

seçilmişlerdir. Kendilerini kürsüye davet ediyoruz. Hayırlı olsun diyoruz.

Ecz. Sertaç ÖZMEN (37.Olağan Büyük Kongre Divan Başkanı): Değerli delege-

ler, saygıdeğer yöneticilerimiz, sevgili meslektaşlarım, Türk Eczacıları Birliği 37. Ola-

ğan Büyük Kongresi’ne hepiniz tekrar hoş geldiniz.

Page 38: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

38

1000 yıldır sağlığın yeniden tesisi için canla başla mücadele eden bu kutsal mes-

leğin bir üyesi olmaktan her zaman mutluluk duydum. Bugüne kadar mesleğimi-

zin gelişmesi için çeşitli görevler aldım. Ülkemizde sağlık politikalarının uygulanışı ve

mesleğimiz açısından belki her zaman daha önemli, daha kritik Olağan Genel Kong-

remizde beni ve arkadaşlarımı böyle onurlu bir göreve layık gördüğünüz için hepinize

tekrar teşekkür ederim. Şüphesiz bu gurur kendi tarihimde ayrıcalıklı yerini her za-

man koruyacaktır. Sizler de lütfen başkanlık şerefine nail olduğumuz 37. Olağan Bü-

yük Kongre Divanı’nın değerli üye ve arkadaşlarının katkısı ile Kongremizin adaletli ve

sorunsuz bir biçimde işlemesi için çalışacağımıza şüphe duymayın. Divanımız bugüne

kadar olduğu gibi, bu kongrede de, bu önemli dört günde yalnızca ve yalnızca ortak

mesleki faydamızı kendisine rehber kabul edecektir.

Saygıdeğer delegeler, sevgili meslektaşlarım, detaylarına girmeye gerek olmadı-

ğına inandığım bir süreci yaşıyoruz. Eminim kongremiz süresince, içinden geçtiğimiz

süreci hep birlikte zaten detaylandıracağız. Temennim, tarihi misyonumuza layık bir

tartışma ve sorunların ötesinde çözümlerin de tartışılacağı bir kongre süreci geçir-

memizdir. Hepimizin samimiyetle mesleğimize katkı sunmak için zorlu görevlerde

olduğunu biliyorum. Aynı zamanda binlerce meslektaşımızın da bizleri mesleğimizin

en iyi, en doğru ve eksiksiz bir biçimde temsil edeceklerine inandıkları için bizleri bu

önemli göreve getiriyorlar. Aslında deyim yerindeyse, binlerce meslektaşımız bizleri

sorunları doğru yöntemlerle çözmemiz, doğru projeler üretmemiz için bu görevlere

atıyorlar. Biz bu bayrak yarışında, onlardan aldığımız yetkiyi diğer meslektaşlarımıza

devredene kadar birincil önceliğimiz meslektaşlarımızı en uygun biçimde temsil et-

mek ve bize verdikleri görevi layıkıyla yerine getirmektir. Bu bilinçle, binlerce meslek-

taşımızın ortak dertlerine derman olacak bir Merkez Heyeti oluşturacağınıza şüphe

duymuyorum. Ancak yalnızca seçim süreçlerince değil, her daim; gerçek gücümüzü,

köyde, kasabada, şehrin göbeğinde, şehrin ücrasında kısacası Türkiye’nin dört bir ya-

nında özveriyle eczacılık hizmeti sunan meslektaşlarımızdan aldığımızı hiçbir zaman

unutmamalıyız. Her meslektaşımızla daha fazla yüz yüze ilişki kurarak mesleğimizin

gerçekliğinden hiçbir biçimde korkmadan hareket etmek en büyük sorumluluktur.

Çünkü ancak bu sayede geleceğimizin garantisi eczacılık örgütlerimizi korumamız

olur. Örgütlü mücadele ve örgütlü birliktelik, açılamaz sanılan birçok kapıyı kolaylıkla

açabilecek adeta sihirli bir anahtar biçimindedir.

Page 39: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

39

Değerli meslektaşlarım, Divanımız, bu zorlu ancak onurlu görevi icraya açıktır.

Biliyorum ki, sizler de bir demokrasi düzenlemesi niteliğindeki kongremizin başlama-

sına hazırsınız. Hepinizi tekrar en içten sevgilerimle selamlayarak kongre gündemine

geçiyorum.

Evet, sevgili arkadaşlarım, gündemimiz 20 madde. Bunun ilk 6 maddesini geçtik.

7. madde; Büyük Kongre gündeminin geri kalan maddelerinin okunarak kabulü.

Bunları okumak istiyorum.

8. Büyük Kongre Komisyonları’nın seçimi.

a. Bütçe ve Hesap Komisyonu, 5 üye.

b. Mevzuat Komisyonu, 5 üye.

c. Dilek ve Temenniler Komisyonu, 5 üye.

9. Merkez Heyeti’nin Çalışma Raporu’nun okunması.

10. Merkez Heyeti Bilançosu’nun okunması.

11. Merkez Heyeti Denetleme Raporu’nun okunması.

12. Türk Eczacıları Birliği Yardımlaşma Sandığı’nın çalışma raporunun ve bilan-

çosunun okunması.

13. Türk Eczacıları Vakfının raporunun okunması.

14. Rapor ve bilançolar üzerinde görüşmeler.

15. Bütçe ve Hesap Raporu’nun sunulması ile,

a. Merkez Heyeti’nin açık oyla aklanması.

b. Denetleme Kurulu’nun açık oylamayla aklanması.

c. Yardımlaşma Sandığı’nın açık oylamayla aklanması.

d. Merkez Heyeti’nin tahmini bütçesinin görüşülmesi ve oylanması.

e. Yardımlaşma Sandığı’nın tahmini bütçesinin görüşülmesi ve onaylanması.

f. Türk Eczacıları Vakfı’nın tahmini bütçesinin görüşülmesi ve onaylanması.

16. Mevzuat Kurulu’nun raporunun görüşülmesi.

17. Dilek ve Öneriler Raporu’nun görüşülmesi.

18. Birlik merkez organlarının asıl ve yedeklerin belirlenmesi

19. Kapanış ve 13 Aralık 2009 günü.

20. Seçim, 9.00 ile 17:00 arasında seçimlerimiz

Page 40: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

40

Gündemimizi oylarınıza sunmak istiyorum arkadaşlar, gündemi kabul edenler?

Kabul etmeyenler? Oy birliği ile kabul edilmiştir arkadaşlar. Gündemimiz gereği ko-

misyonlar için öneriler istiyoruz.

Arkadaşlar her komisyon için önümde 3’er tane öneri var. Bunları sizlerle paylaş-

mak istiyorum.

37. Olağan Büyük Kongre huzuruna, 37. Olağan Büyük Kongre Divanı’na aşağı-

daki isimleri öneriyoruz.

Dilek ve Öneri Komisyonu’na aşağıdaki delegeleri öneriyoruz. Kongrenin onayla-

rına arz ederiz: Barış Sönmez (Hatay), Aysu Gerenli (Kırklareli), Onur Ferhat Karacan

(Samsun), Emin Oktay Güvener (Van), Esat Erdönmez (Tokat)

Mevzuat Komisyonu’na; Canan Ataseven (Uşak), Osman Küçükçakmak (Kayseri),

Remziye Serpil Bulut (Kastamonu), Cemil Karakap (Konya), Yusuf Nebi Dolaş (Adıya-

man)Bütçe ve Hesap Komisyonu’na; Serhat Salim Aktaş (Ankara), Özden Sezginsoy

(Adana), Metin Girgin (Manisa), Erhan Yılmaz (Çanakkale), Ömer Çoruh (Ordu)

Arkadaşlar, komisyonlara başka arkadaşımızı almak isteyen var mı? O zaman Di-

lek ve Öneriler Komisyonu’nu oylarınıza sunuyorum. Kabul eden arkadaşlarım? Kabul

etmeyenler? Oy birliği ile kabul edilmiştir. Mevzuat Komisyonu’nu oylarınıza sunu-

yorum arkadaşlar. Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Oy birliği ile kabul edilmiştir.

Bütçe ve Hesap Komisyonu’nu oylarınıza sunuyorum arkadaşlar. Kabul edenler? Et-

meyenler? Kabul edilmiştir. Çok teşekkür ediyoruz. Komisyonla ilgili dilek ve önerisi

olan arkadaşlarımızın, bu komisyonla ilgili talebi olan arkadaşlarımızın, önerisi olan

arkadaşlarımızın bugün bize iletmelerini önemle arz ediyorum. Çünkü komisyonlar

çalışmaya başlayacak. Daha sonra da gelebilir ama mümkün mertebe tasnif edip ve-

rebilirsek, gene çalışmalar açısından daha uygun olacağı düşüncesindeyim.

9. maddemiz Merkez Heyeti’nin Çalışma Raporu’nun okunması, Sayın Genel Sek-

reter Ecz.Özgür Özel’i, 36.Dönem Merkez Heyeti Çalışma Raporu’nu sunmak üzere

davet ediyorum.

Page 41: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

41

Ecz. Özgür ÖZEL (Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri) (36. Dönem Çalış-

ma Raporunun Sunumu): Sayın Divan Başkanım, Sayın İkinci Başkanım, Divanımızın

değerli üyeleri, Sayın Oda başkanlarımız, Türk Eczacıları Birliği Büyük Kongresi’nin

değerli delegeleri. Eczacı Odaları’nın değerli yöneticileri, kongremizi izlemeye gelmiş

değerli basın mensupları, değerli misafirler, hepinizi şahsım ve Türk Eczacıları Birliği

Merkez Heyeti adına saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Hoş geldiniz.

6 aylık dönemi yaklaşık üç saatte anlatabildiğimiz düşünüldüğünde, yirmi dört

aylık bir dönemin yaklaşık olarak 10–12 saat gibi bir süre alması ön görülüyor.

Böyle olmaması için de, kongre çantalarına kitap ve cd olarak koyduğumuz Çalış-

ma Raporu’nun kendimizce önemli olduğunu düşündüğümüz ve altının çizilmesin-

de fayda gördüğümüz, kongre tarafından tartışılması, değerlendirilmesinin yerinde

olacağını düşündüğümüz maddelerini bir powerpoint sunumu eşliğinde ve mümkün

olduğunca sizleri sıkmadan ve kongrenin üretime yönelik süresine daha fazla zaman

ayırabilmek adına hızlı bir şekilde sunacağım.

Türk Eczacıları Birliği 36. Dönem Merkez Heyeti 2007 Aralık ayında yapılan se-

çimlerle, şu anda ekranda görülen Merkez Heyeti oluşumuyla göreve başladı. 13–16

Aralık 2007’de yaptık seçimimizi ve 36. Olağan Büyük Kongre sonucunda, Merkez He-

yeti 4 Mart 2009 tarihine kadar bu yapısıyla faaliyetine devam etti. Ardından 5 değerli

Merkez Heyeti üyemizin gerekçelerini eczacı kamuoyuyla da paylaştıkları dilekçeleriyle

görevlerinden istifa etmeleri üzerine, yine 36. Büyük Kongre’de yedek listede yer alan

ve eczacı kamuoyuna duyurulmuş olan üyeler göreve çağırıldı. Ve ekranda görüldü-

ğü şekliyle yeni Merkez Heyeti oluşumu ve hemen ardından da görev dağılımındaki

değişiklikle bugüne kadar huzurlarınıza geldim. Anlatacağım faaliyet raporu her iki

dönemde görev yapan Merkez Heyetlerinin, görev tarihleri arasında yapmış olduğu

çalışmaları kapsamaktadır. 2 yıllık bir döneme aittir.

Yüksek Haysiyet Divanımız ekranda; Muhammet Çorbacıoğlu, Baki Ersavaş ve

Serhat Salim Aktaş’ın yaptıkları yedi toplantıda, kendi içlerinde, kanunda yazıldığı

üzere yaptıkları seçim sonucunda, başkanlık ettikleri toplantılarda görev yaptılar.

Page 42: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

42

Türk Eczacıları Birliği’nin organizasyonu; genel olarak 37 kişi Planlama ve Ko-

ordinasyon Birimi’nde, 16 kişi Yurtdışından İlaç Temin Birimi’nde, iki kişi Eczacılık

Akademisi’nde, bir kişi Kalite Yönetim Birimi’nde, 6 kişi Muhasebe Birimi, 1 kişi Satın

Alma ve 6 kişi Yardımlaşma Sandığı olmak üzere toplam 62 personelimiz görev yap-

maktadır. Bu arkadaşlarımızın 14 tanesi eczacıdır.

Türk Eczacıları Birliği’nin merkez organlarının çalışmaları: 36. Dönem Merkez

Heyeti, 25 Aralık 2007-15 Kasım 2009 tarihleri arasında toplam 53 toplantı yaptı.

Bu toplantılar 77 oturumda gerçekleşti. Yapılan görüşmeler sonucunda da 673 tane

karar alındı. Bu yaklaşık olarak her iki toplantıdan bir tanesinin, iki gün ya da daha

fazla sürdüğünü gösteriyor.

36. Büyük Kongre’de seçilen Yüksek Haysiyet Divanımız ise, 12–15 Mart’ta ilki

olmak, 6-8 Kasım 2009’da sonuncusu olmak üzere toplam 7 tane toplantı yaptı. Bu

dönemde Yüksek Haysiyet Divanımız 275 dosya inceledi ve karara bağladı. 7 dosya

ise, prosedür nedeniyle bir sonraki toplantıda görüşülmek üzere hazırda bekletilmek-

tedir. Onaylanan disiplin cezalarının dağılımı: mıntıkada meslekten men bir dosya,

100 tane geçici olarak meslekten men, 90 tane para cezası, 27 yazılı ihtar ve 57 iade

edilen. Mıntıkada meslekten men, kendi bölgesinde üç kez üst üste meslekten men

cezası alanlara uyguladığımız ve bölge eczacı odasından dışarıya ihraç anlamına gelen

ve çok sıklıkla rastlamadığımız bir durum.

Türk Eczacıları Birliği Büro Çalışmaları: Türk Eczacıları Birliği ARGE, Tasarım ve

Geliştirme Çalışma Grubu; görevleri proje yazmak, fon sağlamak, projeleri yürütmek,

bir eczacı, bir sosyolog, bir çevirmen, bir siyaset bilimci, bir uluslar arası ilişkiler uz-

manı ve bir istatistik uzmanından oluşuyor. Toplam 6 personelimiz var ARGE Biri-

minde. Merkez Heyeti olarak geçtiğimiz dönemde önümüze koyduğumuz hedefleri

projelendirirken güçlü bir ARGE birimiyle hareket etmeyi ön görmüştük. Bu anlamda,

yapısıyla, ortaya koyduklarıyla, biraz sonra bahsedeceğim faaliyetleriyle çok önem-

li bir işlev gördüklerini değerlendiriyoruz. ARGE birimimizin Avrupa Birliği destekli

projelerinden, Akıllı Çocuk Akılcı İlaç Kullanır Projesi ve Herkes İçin E-Sağlık Projesi

bu dönem sonlandırıldı. Akıllı Çocuk Akılcı İlaç Kullanır Projesi’nde, özellikle çeşitli şe-

Page 43: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

43

hirlerde yapılan tiyatro oyunlarıyla çocuğa yönelik olarak hem akılcı ilaç kullanımıyla

ilgili çocukların bilinçlendirilmesi, hem de Türk Eczacıları Birliği’nin, toplum nezrindeki

sosyal sorumluluk projesiyle gelen olumlu imaj çalışmasına da katkı sağladı. Herkes

İçin E-Sağlık Projesi çok önemli bir Avrupa Birliği projesi, Türkiye’de tartışılan ve konu-

nun ilgililerinin yeterince önem vermedikleri için, Bolu’da bir türlü hayata geçemeyen

veya aksaklıklarıyla devam eden bir pilot uygulama var. Oysa bir E-Sağlık Projesi’nin

Avrupa’daki örnekleriyle, hastanın başta olmak üzere eczacının işini kolaylaştıran, ka-

muya fayda sağlayan ve özellikle de projenin Avrupa‘da 3 ülkede yapılan incelemeler

sonucunda ortaya çıktığı şekliyle; özellikle veri gizliliğini, hasta haklarını önceleyen

bir proje olması gerektiği, bir devlet projesi olması gerektiği sonucu üretildi. Sosyal

Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı tarafından da ilgililer proje kapsamında, açılış ve

kapanış sempozyumuna davet edildi. Ayrıca da yurt dışındaki ülke ziyaretlerine götü-

rüldü. Özellikle kapanış sempozyumunda, çeşitli ülkelerden gelen konukların projenin

tamamına ilişkin değerlendirilmeleri gerçekten övgüye değer. Kamu otoritesinin de

eksik yaptığı konulara, özellikle hasta hakları meselesine bir kez daha dikkati çekilmiş

oldu ve bundan sonraki çalışmaların o kapsamda yürüyeceğini de değerlendiriyoruz.

Türk Eczacıları Birliği’nin kooperatifler konusunda bakış açısı herkesçe malum,

özellikle TEKB ve birim kooperatiflerimiz ile Merkez Heyetimiz bu dönem çok olumlu

bir çalışma yürüttüler. Ve bugün geldiğimiz süreçte yaptığımız eylemliliklerde veya

yapmamıza gerek olmayacak, eylemliliğe bile gerek olmayacak bir baskı oluşturma

ihtiyacı doğduğunda hep kooperatiflerimizin pazar payının eksikliğinden ve ulaşması

gereken %50’leri zorlayan bir pazar payı olduğu takdirde bir firma eylemini eczacının

bile yapmasına gerek olmaksızın sadece ecza kooperatiflerinin ortaya koyacakları bir

defansla çözeceğini eczacının belli hak arama mücadelelerini kooperatiflerin ortaya

koyacakları iradenin hep altını çiziyoruz. Biz 1970’lerin sonlarında EDAK ile başlayan

ve bugün çok sağlam üç kooperatifimizle yolumuza devam ettiğimiz bu süreci çok

doğru, çok stratejik ve çok sahip çıkılması gereken bir adım olarak değerlendiriyoruz.

Ve hep özlemini duyduğumuz bir şey var. Hem bunlara sahip çıkmak hem de bu sade-

ce o gün 70’lerin sonunda eczacılık mesleğinin yaşadığı bir soruna bir çözüm üretmek

adına, “eczacılar mesleğin üretiminden hastaya ulaştırana kadar her yerinde olma-

lı, dağıtım alanında da etkin olmalıdırlar” yaklaşımından hareketle ortaya konulmuş

Page 44: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

44

doğru bir proje, işlemiş bir proje. Böyle projeleri o günden sonra çeşitlendirmemiz ve

bunların eczacılığın önünü açacak her alanda olması gerektiğini düşünüyoruz. İçinde

bulunduğumuz günlerde; eczacılığın belirli ürünleri, kaybetmesi, belli alanları kaybet-

mesi söz konusu, ama baktığımızda dünyada sağlık harcamaları ülkelere göre %7 ile

25 arası, bazı ülkelerde %40’lara varıyor. Hastaların evde bakılmasıyla ilgili çok ciddi

kaynaklar ayırıyorlar. Bu, o ülkelerin ilaç harcamalarının üzerinde bile olabiliyor. Ve

evde bakım işi, Türkiye’de mevzuatı tamamlanmış olmasına rağmen, geri ödemede

olmadığı için sahipsiz ve kimlerin elinde olacağı belli değil, ama 2010 SGK planla-

masının içinde evde bakımın geri ödeme kapsamına alınması var. Bu anlamda orta

vadeli bir stratejik plan olarak evde bakım hizmetlerine sahip çıkmamız gerektiğini

düşündük. Bir Avrupa Birliği projesi yaptık. Yapılabileceği iller içinden en uygunu ola-

rak Samsun belirlendi. Yedi, sekiz ilde veya on ilde izin veriyordu bu projeyi yapmaya

ve Avrupa Birliği’ne bir başvuruda bulunduk. 19 Mayıs Üniversitesi ve Samsun Eczacı

Odası ile birlikte onaylanacağını umduğumuz bu projeyle, Samsun’da bölgedeki tüm

eczacıların ortak olduğu kooperatif yapısı oluşturmayı ve evde bakım hizmetlerinden

eczacıların oluşturduğu bu yapıyla, hem kamuya katkı sağlamayı; çünkü evde bakım,

yatan hasta maliyetlerini, önemli tedavi giderlerini düşürmekte ve bu yüzden dünya-

da geri ödemeye alınıyor; hem de bunun çok önü açık, Türkiye de nüfus yapısı ve şekli

açısından da bu konuda gelecek vaat ediyor. Buralara çok uluslu karteller girip de,

daha sonra evde bakım şirketleri yatalak hastalara ilacını eczanelerden mi alacakla-

rını yoksa başka bir kaynaktan mı temin edeceklerini bile tartışmaya başlayacağımız

kongreler yaşamamız adına, bu hamleyi Türk Eczacıları Birliği ve Samsun Eczacı Odası

birlikte yaptılar. Umuyoruz proje onaylanacak. Onaylanmadığı durumda, elbette ken-

di kaynaklarıyla çalışabilir ama bu örneğin başarılı olması durumunda evde bakımın

geri ödemeye geldiği noktada; bu işin nasıl yapılacağını bilen, işin ehli ve en doğru

nokta eczacı örgütünün bu işi sahiplenmesi. Ve eczacılar için yeni bir istihdam alanı

ve eczane için de kooperatif kanalıyla yeni bir gelir kapısı olacağını değerlendiriyoruz.

ARGE’nin yaptığı, teker teker saymakla zaman yitirmememiz gereken, ama her biri

birbirinden değerli raporlama faaliyetleri var. Örneğin, bir tanesini bile eczacı kamu-

oyu uzun uzadıya, günlerce tartışabilir. İhtiyacımız olduğu zaman da profesyonel ola-

rak dünyaya bakmayı bilen ve Türkiye için tespitleri doğru yapan raporlarla önümü-

zü açtı bunlar. Meslek Hakkı Raporu, Eczacı-Eczacı Ortaklığı Raporu gibi, gerçekten

birçok tartışmanın yaşandığı sırada elimizde güçlü donelere sahip olmamızı sağladı.

Page 45: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

45

İletişim Birimimiz Aralık 2007-Kasım 2009 tarihleri arasında 58 farklı konu üze-

rinde basın açıklaması ve toplantılar yaptı. Merkez Heyeti’nin yapmış olduğu etkin-

liklerin, basın açıklamalarının basındaki yerinin dökümü yapıldığında, ilk toplantılarda

Merkez Heyeti’nin ortaya koyduğu gerçekten çok doğru laflar söylüyor olabiliriz. Ama

bunları doğru mecralara taşıyamıyoruz ve toplumda yeteri kadar yer almıyor. Bunun

tespiti üzerinden önemli bir çalışma yürüttük hep beraber ve 98 farklı haberin 667

çeşitli dergi ve gazetede yer almış olması önemli; tabii kitap baskıya girene kadar

belki bir bu kadar ya da daha fazlasını da hep birlikte gördüğümüz eylemlilik sürecini

de yaşadık.

Bilgi-İşlem çalışmalarımız; bu dönemde Türk Eczacıları Birliği’nin bilgisayar alt

yapısı yenilendi. Geçen dönem faaliyet raporunun önerilerinin ortak taraflarından bir

tanesi web sitemizin etkinleştirilmesiydi. Özellikle web sitesi üzerinde çok önemli çalış-

ma yaptık. Tabii burada, Türk Eczacıları Birliği EDAK Ecza Kooperatifi’nin bir kuruluşu

olan Edakom. Nerede bir eczacı iştiraki varsa EGAŞ için de aynı şey söz konusu Çağdaş

Eczacılar Kooperatifi için de aynı şeyler söz konusu. Eczacılar nerede bir söz söyle-

diyse, nerede bir müdahalede bulundu, nerede örgütlendiyse onun desteklenmesi

gerektiğini düşünüyoruz. EDAK Ecza Kooperatifi’nin bir iştiraki biz göreve geldikten

hemen sonra Edakom’la bir anlaşma yaptık. Türk Eczacıları Birliği bünyesindeki bilgi

işlem biriminin bütün görevlerini Edakom’a devrettik. Edakom TEB bünyesinde per-

sonel bulunduruyor. Türk Eczacıları Birliği’ni temsilen olağanüstü durumlar için per-

sonel orada bulunuyor ve birlikte web sitesinden başlayarak çok önemli faaliyetlerde

bulundular. Yurtdışından İlaç Temin Birimi İlaç Takip Süreci yazılımı bunların önemli

olanlarından, özellikle geçen kongrede burada çok konuşulan. Çok iyi bir iş yapıyo-

ruz, ilaçları getiriyoruz ama insanlar telefonlarla ulaşamıyorlar, bir başka yerden takip

edemiyorlar. Şu anda web sitesi üzerinden veya herhangi bir eczacı odamıza hastamız

başvurduğunda, yine kendi web sorgusuyla başvurunun hangi durumda olduğunu ta-

kip edebilmekte, ilacın getirilmekte mi, gümrükte mi? Geri ödemeyle ilgili provizyon

aşamasında mı, kargoda mı olduğunu? Hatta ulaştırılacağı kargo şirketinin teslim

numarasına kadar izlenmektedir. Reçete Kayıt Sistemi oluşturuldu. 3.7 maddesiyle

ilgili 19 Şubat günü yaşadığımız krize yerinde bir çözüm üretti. İade ilaç modülü TE-

BİM oluşturuldu. Yaşanan tüm aksiliklere rağmen, o kadar değerli ve önemli veriler

Page 46: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

46

derlemeyi başardı ki, eczacılar gerçekten belki o geçen cumartesi günü tabi pazartesi

açılması gereken bir modül yapılan liste değişiklikleri yüzünden önce Sağlık Uygulama

Tebliği’nde değişiklik yapıldı. Hemen ardından tam modül yenilendi, tekrar hayata ge-

çirirken bu sefer Resmi Gazete’de 60–60’lar, 66–66’ya çıktı. O süreçte yeniden yeni-

lenmeye gitti ki, ardından eylem kırma noktasına gelmesin, herkes eczanesinde stok

sayarken basın bunu kullanmasın. Eczaneler uymadılar, eczanelerin içinde eczacılar

var denmesin diye kapalı tutulma mecburiyeti ve cumartesi günü yaşanan bir sıkı-

şıklık var. Pazar günü EDAKOM’un yaptığı müdahaleler sonucunda aşıldı ve Pazartesi

günü de maille eksiklikleri giderilerek çok değerli veriler ele geçti. Onu, stok zararları

kısmında tekrar ele alacağız. Posta Etkileşim Modülü, Demirbaşlar Takip Yazılımı ve

Hukuk Takip Yazılımları’yla da kurumsallık anlamında da önemli bir katkı sağladık.

Eczacılık Akademisi, değerli hocalarımız aramızda. Ben özellikle Eczacılık

Akademisi’ne, Hüsnü Can Başer Hocamızın nezrinde tüm Akademi Yönetim Kuru-

lu üyelerine ve Eczacılık Akademisi Danışma Kurulu’na bu dönemde yapmış olduğu

çalışmalar, Merkez Heyeti’nin ihtiyaç duyduğu her anda koşup gelmeleri ve özellikle

de üniversiteleriyle Merkez Heyeti arasında kurdukları köprü için teşekkür ediyorum.

Özellikle de dekanlar toplantısı; dekanlarımızın da her ihtiyaç duyulduğunda gelme-

si ve özellikle Sağlık Bakanı’yla yaptığımız görüşmede tüm üniversite dekanlarımızın

konuya destek olmasından dolayı da hem dekanlarımıza, hem değerli hocalarımıza

teşekkür ediyorum. İki yıllık dönemde 128 tane meslek içi eğitim programı yaptık.

Bu programlarda toplam 5285 eczacı katılım belgesi almaya hak kazandı. Bu ger-

çekten önemli bir müdahale, özellikle 6197 sayılı yasamızın, bizim istediğimiz şart-

larda yenilenmesinin ardından zorunlu olacak olan meslek içi eğitimlerde bu rakam

yeterli olmadı ama bugünlerde bunun bile umut verici olduğunu ifade etmek lazım.

Bakıldığında eczanelerle ilgili bir gerçekliği ifade ediyor. Eczacılar en önemli iki konu-

ya vurgu yapıyorlar; benim eczane işletmeciliği, muhasebe, vergiler ve mali yönetim

konusunda eğitime ihtiyacım var diyorlar. Neredeyse her dört eğitimden bir tanesine

bu konuda katılmış eczacılar ve farmasötik yapının önemine eczacının kendi tercihiyle

yaptığı bir vurgu var; ki daha sonra süren eğitimlerin hemen hemen her biri bun-

ların 3’te 1’i – 4’te 1’i düzeyinde. Eczanelerde çalışan destek personelin eğitimi de

önemli bir hamle. Eczanelerde çalışacak personelin, elbette ki eczacılık fakültelerinin

Page 47: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

47

bulunduğu üniversitelerde açılmış olan Eczacılık Meslek Yüksek Okulları tarafından

yetiştirilmesi gereken eczacı teknisyenleri olması gerektiğini düşünüyoruz. Ama mev-

cut emekçilerimizi bir kenara itmemiz söz konusu değil. Onlar için yapılan üçlü bir

protokol neticesinde, şimdiye kadar toplam 22 bin 223 tane eczane emekçisine, ki

burada biliyorsunuz, hedef mevcut arkadaşlara mümkün olan en iyi eğitimler verile-

rek bir statü kazandırılması. Ve bundan sonra yetişecek destek personelinin devreye

girmesine kadar bu arkadaşların eğitiminin tamamlanmasını hedefliyoruz. Burada

yaklaşık olarak her dört arkadaşımızdan bir tanesini eğittiğimizi söyleyebiliriz ama bu

rakamın 70–80 binler düzeyine çıkması için bir süre daha devam etmesi gerekiyor.

Merkez Heyeti iki yılık döneme ait Çalışma Programı’nı oluşturmak ve değerlen-

dirmek üzere; ilki 6–7 Şubat 2008’de, ikincisi de 3-4-5 Nisan 2009 tarihlerinde iki tane

Çalıştay yaptı. Temel hedefleri, önümüzdeki dönem devam eden, geliştirilmesi gere-

ken mücadele alanlarını belirledik. TEB bünyesinde Merkez Heyeti, Denetleme Kurulu

üyeleriyle eczacı odası temsilcilerinin görev alacağı bir dizi komisyonun oluşturulması

kararlaştırıldı. Ve kurulan komisyonlara eczacı odalarımız katkı verdiler. İlaç Dışı Ürün-

ler Komisyonu, Sağlık Bakanlığı tarafından yapılmakta olan reçetesiz satılabilecek ilaç

listesi çalışmalarında mücadele için, bu OTC konusundaki komisyonumuz. İlaç ve Tıbbi

Cihaz Kurulu yasa taslağıyla ilgili komisyon, Aile Hekimliği’yle ilgili, SSGSS uygulama-

larıyla ilgili, kamu hastane birlikleriyle ilgili; yani gündemde ne varsa, eczacıların neye

hazırlanması, Türk Eczacıları Birliği’nin ve odaların neye müdahil olması gerekiyorsa

o konuda katılımcılık anlamında, odalarımızın da katkısı ile komisyon çalışmalarını

yürüttük. Bölge toplantıları yapıldı. Birinci bölge toplantısı; Samsun, Ordu, Çorum,

Tokat, Amaysa Eczacı Odalarının katılımıyla Samsunda; ikincisi Kastamonu’da, Kasta-

monu ve Zonguldak Eczacı Odalarımız vardı. Şanlıurfa‘da üçüncüsü yapıldı. Dördün-

cüsü, Edirne’de yapıldı; Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli Eczacı Odalarının katılımıyla. Ça-

lışma toplantılarında da, bu dönem 3 tane önemli toplantı gerçekleştirdik. Bir tanesi

Saymanlar Danışma Kurulu toplantısı, 12 Haziran 2008’de Ankara’da 47 eczacı odası

saymanının katılımıyla gerçekleştirildi ve o günlerde gündemde olan, İş Bankası’yla

yapılmakta olan protokoller hakkında bilgi verildi. Saymanlarımızın görüşleri alındı; o

konuda değerli saymanımız daha sonra sunumunda detay verecek.

Page 48: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

48

İki tane de Genel Sekreterler Çalışma Toplantısı yaptık. Bir tanesi 15 Temmuz 2009

günü Ankara’daydı, diğeri de 11 Kasım 2009 günü yine Ankara’da. 15 Temmuz’daki

toplantıda, özellikle Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan 2009/27 Sayılı Genelge’nin

geri çekilerek 40 Sayılı Genelge’nin ortaya konması, eczacı odalarının, uzun süredir

savunduğumuz, muvazaa tespiti yapması durumunda Sağlık Müdürlüğü’nün çeşitli

sebeplerle bu tespite uymadığı durumda ruhsat düzenliyorlardı. Bu düzenlemenin

geçerli olmaması, eczacı odasının buna karşı olduğu noktada Ankara’ya çekilmesi,

Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti, Sağlık Bakanlığı, İlaç Eczacılık Genel Müdürlü-

ğü ve ilgili odanın birlikte karar vermesiyle ilgili bir gelişmeydi bu. Bu konuda eczacı

odalarımızın genel sekreterleri konuya sahip çıktılar ve o gün birlikte kararlaştırdığı-

mız, ördüğümüz şekilde yol aldık. Birazdan o konudan bahsedeceğim ve önemli bir

başarı elde edildi. Önemli, tarihi bir fırsat yakalandı. İkinci bir gündem maddemiz de

o gün yeniden 3.7’yi, önce 19 Ocak günü protokolde bir provizyona işleme ve eczacı

odasının sadece gözetimi şartına bağlamışken daha sonra mahkemeyi kazandık. Pro-

tokole yazıldığı şekilde ve ardından yeniden protokol revizyonu yaptık. 25 Haziran’da

imzalanan protokol revizyonuyla bir kez daha, yatan hasta reçetelerinin eczacı odası

onayıyla, tüm eczanelerden eşit limitle tevzi edilmesi imkânı ortaya çıktı. Hatta ilave

maddeler geldi. Onu değerlendirdik. O konuda da önemli bir yol aldığımızı ifade et-

mek isterim. Çünkü daha önceki dönemlerdeki hasta şikâyetlerinden yola çıkarak bir

takım dernekler, kuruluşlar, bir takım maksatlı çıkar çevreleri hemen yazılar topladı.

Temmuz ayında ilgili bakanlıklara gittiler ve Türk Eczacıları Birliği’yle mahkemeye

müdahil olmak istediler. Türk Eczacıları Birliği’ne ihtarlar çektiler. Ama Genel Sekre-

terler Toplantısı’nda belirlenen prensipleri, genel sekreterlerimizin tamamı odaların-

da yerine getirdi. Ve Kasım ayında, bize ulaştırılan tüm şikâyet dilekçelerine, SGK’nın

yeniden bir şikâyeti olduğunu söylemesi üzerine teker teker geri döndük. Ve bu geri

dönüşün sonunda hastaların tamamı “Bu sistem eskisinden de iyi oldu, çok memnu-

nuz ve bu sistemin devam etmesini istiyoruz” dediler. Bunu sürmekte olan mahke-

melere kanıt olarak sunuyoruz,. Hem de yazıyı yazan, SGK’ya İstanbul Eczacı Odası’nı

şikâyet ediyordu, İstanbul Bölgesindeki uygulamayı bildirerek bu durumda İstanbul

Eczacı Odası’nın uyarılmasını talep etmişler. “Uyarmak değil ancak teşekkür etmek

mümkün olabilir. Ekteki teşekkür yazısını da odamıza yolladık” dedik. Gerçekten o

genel sekreterler toplantısında, iki gündem maddesi de mesleğimiz adına önemli bir

Page 49: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

49

yere geldi, ama eşit limitli tevzi ile ilgili başka sıkıntılarımız var, birlikte konuşacağız.

51 eczacı odamızda yapılan seçimlerin ardından 21 genel sekreterimiz değişti. İkinci

Genel Sekreterler Toplantısı’nda; örgütün birbiriyle iletişim kurmasına, her düzeyde

herkesin tanışmasına, kaynaşmasına ve bir rekabet içinde ayrılıkların konuşulduğu

değil, bir birliktelik içinde üretimin değerlendirildiği bir örgüt özlemiyle bütün yeni se-

çilen genel sekreterlerimizi topladık. Hatta onlara dedik ki, bundan sonra bu toplan-

tıları sık sık yapacaksınız. Ama 52 genel sekreter oluyor, genel sekreterlerden 51’inin

genel durumu belli ama bir tanesi belli değil, onun da durumuna Yüce Heyet karar

verecek birkaç gün içinde.

Başkanlar Danışma Kurulu toplantıları: Merkez Heyeti adına şunu söyleyebilirim.

Birçok doğru iş yaptık. Birçok eksik iş yaptık. Birçok yanlış iş yaptık. Ama ne yaptıy-

sak birlikte yaptık, dersek herhalde buna kimsenin söyleyecek bir şeyi yoktur. Örgüt

tarihinde ben şöyle bir geriye doğru baktım, hiç çift haneli rakamlara ulaşmamış. Çok

krizli bir dönemde, dört tanesi birbirinin peşi sıra, toplam 9 tane Başkanlar Danışma

Kurulu Toplantısı var. 1.14 ile ilgili de talepler oldu. Ama o konuyu ilerleyen süreçte

tartışmayı, ilerleyen süreçte açıklığa kavuşturmayı umuyoruz, elbette ki bu kong-

re içinde. 13 tane Başkanlar Danışma’nın detaylarını vermiyorum. Ama her biri de

gerçekten, örgütün taleplerinin ortaklaştığı söyleminin birleştirildiği ve seçilen Mer-

kez Heyeti’ne tam ve koşulsuz destek verdiği bir toplantı olarak başladı ve devam

eden süreçte çok tartıştık. Birbirimizden farklı şeyleri söylediğimiz, birbirimizi farklı

anladığımız çok oldu. Ama üretimin olmadığı, örgütlülük gücünün örülmediği, bir

dağınıklığın yaşandığı hiçbir toplantı olmadı. Bu başkanlar danışma toplantılarında

üç kez protokol imzalanma kararı alındı. Daha doğrusu imzalanan üç protokol konu-

şuldu, tartışıldı. Üç kez kapatma kararı almış olan Merkez Heyeti’nin yapmış olduğu

Başkanlar Danışma Toplantılarında, bir kez de sözleşme feshi yapıldı. Buraların hiçbir

tanesi, ne üyelerin ne odaların, ne istediği hissedilmeden, tamamen emin olmadan,

sırtınızı dönebileceğiniz mekanizmalar değildi. Biz buralarda ördüğümüz örgütlülük

ve bütüncül duruşla 4 Aralık Eylemi’ni hep beraber başardık ve devam edeceğiz ve

bugün devam edeceğiz diye değerlendiriyoruz.

Page 50: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

50

Bölgelerarası toplantılar yaptık. İlki Bursa’daydı, 2008 Temmuz’da. Bursa top-

lantısından akılda kalan, bir gün önce Sosyal Güvenlik Kurumu’yla bağıtlanmış ve

orada imzaları tekrar basının önünde atılmış olan ve belki de çok uzun yıllardır yapa-

madığımız kendi protokolümüzü imzalama süreciydi. Ama ardından gelişen süreçte,

üç bakanın atmış olduğu imzalardan geri dönmeleri ve iki aylık önemli eylemlilik süre-

cinde birlikte koşturmamız vardı. Ama tarihi bir toplantıydı gerçekten Bursa toplan-

tısı. Ayrıca oluşturulan çalışma gruplanın hazırladığı raporlar ve oradan daha sonra

komisyon çalışmalarına yaptığı katkıların da altını çizmek lazım.

Şanlıurfa Bölgelerarası Toplantısı, 21 Aralık Mitingi’nin kararının alındığı ve Türk

Eczacıları Birliği’nin ve onun tarihinin en görkemli mitinginin yapılmasının fitilinin

ateşlendiği toplantıydı. Karar açıklandığı anda Türkiye gündemine bomba gibi düştü.

O karardan hepimiz alnımızın akıyla çıktık. Ve üçüncü bölgelerarası toplantı 2-3-4

Temmuz 2009’da Kayseri’de yapıldı. Ve bu bölgelerarası toplantıda da çok önemli ka-

rarlar alındı, çok önemli tespitler yapıldı. Onun ardından da Merkez Heyeti, çalışmala-

rını toplantıda alınan kararlar doğrultusunda şekillendirdi. Merkez Heyeti tarafından

ele alınan ve komisyonlar tarafından yürütülen çalışmalar, biraz önce komisyonlardan

da bahsettim; bunlar özellikle politika oluşturma noktasında Türk Eczacıları Birliği’ne

ve çalışanlarına, emekçilerine yön veren doğru tespitlerin yapıldığı ve özellikle, saha-

daki eczacının, eczacı odasından süzülerek merkeze etki edebildiği ve bunun sözde

kalmadığı, kâğıda döküldüğü, örgüt tarihine kazındığı, Merkez Heyeti’nin de önüne

koyulduğu çalışmalardır. Katkısı olan herkese teşekkür ediyoruz ve bu konuda siste-

matik için devam edilmesi gerektiğini değerlendiriyoruz. 2008 yılı SGK protokol süre-

ci, 30 Haziran 2008’den bahsettim. 3 Bakan ve TEB Başkanı tarafından, kamu kurum

ıskontoları ile ilgili düzenlemeyi ve eczacı ıskontolarını belirleyen mutabakat metni

imzalandı. 10 Temmuz günü de, Bursa’da Sosyal Güvenlik Başkanı’yla Erdoğan Çolak

arasında bu metin imzalandı. Bu metin eczacılık tarihinin önemli belgelerinden bir

tanesi olacak. Oldu hatta aslında, bu metin hala daha önemli bir yakıcı sorun olarak

bundan sonra oluşacak Merkez Heyeti’nin de önünde ivedilikle çözülmesini talep ede-

ceği belki bu Büyük Kongre’de özellikle altının çizilerek, sanayinin kamuya yapmak zo-

runda olduğu, SSK reçeteleri dışarı çıkarken kamunun SSK‘dan alınan ıskontoya kar-

şılık verilen o süreç içinde herkesin dikkatini çektiği ve bir şekilde gitgide yakıcı hale

Page 51: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

51

gelmiş önemli bir kamu kurum ıskontosu taşıma zararının yükünden kurtarıldığı bir

belge olarak 3 bakanın imzasıyla bu imzalandı ve protokol buna göre bağıtlandı. Ama

daha sonra, belki bir tek Türkiye’de olabilecek şekilde, bu imzalardan geri duruldu ve

geçen sene Temmuz’dan 9 Eylül’e kadarki süreç yaşandı. Ama bundan sonra Merkez

Heyeti’nin önünde, bence, Büyük Kongre’nin özellikle bundan sonraki sürece yapacağı

müdahalede altını çizmesi gereken en önemli meseledir. O gün bunu çözdüğümüz

gibi birazdan süreci tartışacağız. Bu meselenin tamamen eczacının dışında ve vermesi

gerekenlerin gerektiği yere yapması gereken bir katkı olarak kalması gerektiğini dü-

şünüyoruz. Aynı protokolde eczane ıskonto oranları da değişti. Bu protokol sürecinde

girerken %3-3,5-4-4,5 ıskontolarımız vardı. Merkez Heyeti oluştuktan sonra benim

başkanlığını yaptığım Protokol ve SUT komisyonu oluştu. Bu komisyon 3 aylık uzun

bir çalışma yaptı. Sağlık Uygulama Tebliği’yle ilgili 240 öneride bulundu, o dönemde

yollandı. 2008 Eylül’de yayınlanan da çok sayıda öneri var ama SUT çok hızlı değişiyor.

Geçtiğimiz yıl söylediğimiz her şey yapıldı ama bir senede daha fazlasını bozdular. Bu

sefer, iki yüzün üzerinde öneriyle tekrar gittik. O komisyonun aldığı karar iki parçadan

oluşuyordu. Bir tanesi teknik komisyon, bir tanesi siyasi kanadı işin. 11 tane eczacı

odası başkanımız vardı Merkez Heyeti’nin dışında ve o komisyonun aldığı kararlardan

bir tanesi, eczane ıskonto oranlarının mutlaka revize edilmesiydi. Geçen sene Haziran

ayında yapılan görüşmeler 1 Temmuz’da bitecek olan protokole rağmen sonuçlandı-

rılamadı. 29’unda, biraz önce baktığımız belgede, bakanların imzasıyla kamu kurum

ıskontolarının kaldırılması bir şartımızdı. Diğer ıskontoların da indirilmesi komisyo-

nun ikinci önerisiydi, Merkez Heyeti tarafından kabul edilmiş. Önce 3,5 - 4–4,5, 1,

2, 3, 4’e indirildi 10 Temmuz günü. Ardından detaylara girmiyorum, protokolde çok

önemli şeyler var, işte, eşit dağıtıma eklenen bütün kurumlardan tutun da 6.3.24

maddesinde protokolde yaşanan sıkıntıların çözüldüğü; işte, bir deponun bir sahte

ilaçla kontamine olması sonucunda bir bölgede 100’e yakın eczacımızın aldığı fesihler.

Türkiye’deki 900 fesih diye ürettiği çarelerle ama bu protokolün yürüttüğü tümünde,

biraz önce bahsettiğim gibi, çok eşi benzeri rastlanmayacak bir şekilde engeller çıktı.

Temmuz ayı boyunca kendi imza attıkları protokolü; eczacılarımız, bazı yerlerde Çevik

Kuvvet’i aşarak, bazı yerlerde giderek, işgal eylemi yaparak, bazı yerlerde daha diplo-

matik yollardan ama son gün zorla teslim ettik, o protokolü Kurum’a. Ve görüşmeler

sürdü kamu kurum meselesiyle ilgili, ancak Ocak ayına kadar süre istediğini, bu sırada

Page 52: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

52

da kamu kurum ıskontosu zararının telafisi noktasında ıskonto iyileştirmesi olabile-

ceğini ve yapılan protokolle Ocak ayına kadar 1–2–3–4 olan ıskontolar ikiye bölünerek

450 milyon TL’lik iyileştirme sağlanarak 9 Eylül’de ek protokol imzalandı ve yürürlüğe

girdi. Ek protokolün önemli maddelerinden bir tanesi; Ocak ayında yapılacak olan, 1

Ocak’a kadar bir çare bulunmazsa, Türk Eczacıları Birliği’nin bu protokolü tek taraf-

lı feshetme hakkı ve bütün alt protokollerin de iptal edilmesi hakkıydı. Görüşmeler

sürdürüldü. Yol alınamadı. Yol alınamadığıyla ilgili mesele Şanlıurfa toplantısında da

tespit edildi ve Şanlıurfa toplantısında miting kararı aldık 21 Aralık’ta, bu meseleye

dikkat çekmek ve kamuyla olan sıkıntıları aşmak adına, biraz daha netleşmek adına

çünkü boş durmadılar. O süreçte yaptıkları SUT değişikliği ile Türk Eczacıları Birliği’nin

dolayısıyla eczacı odalarının, eczacılar adına yaptıkları tip sözleşmeyi yapma yetkisin-

den tutun da, birinci basamak tedavi hizmetlerinde yer alması gereken eczacıların,

kaplıcalarla birlikte diğer “sınıflandırılamayan sağlık kuruluşları” noktasına getirilme-

sine kadar her gün bir başka müdahaleyle adım adım bizi sözleşme feshine ve ondan

önce konuya dikkat çekeceğimiz 21 Aralık Mitingi’ne doğru zorladılar. 21 Aralık’ta,

Türk Eczacıları Birliği tarihinde değil, belki Türkiye’deki meslek örgütleri, hatta katı-

lımın şekline boyutuna bakıldığında Türkiye’deki sivil toplum hareketlerinde yapılabi-

lecek en önemli, bir örgütün mensuplarının gelip de bir meydana damga vurup yayın

akışını değiştirebileceği bir kararlılığı gördük hep beraber.

Bu gerçekten, mitingin hazırlanmasıyla, eczacı odalarının sahip çıkışıyla, mitingin

her bir eczacı kendisini veya kalfasını veya bir yakınını şehrinden kaldırıp da miting

otobüsüne teslim ettikten, sonra, eczacı odasının kurduğu yapmış olduğu hazırlık-

larıyla, Ankara’da onları bekleyenlerin, bir gece öncesinden yola her bir eczacının

çıkışını takip edişinden şehrin dışındaki organizasyonla… İlk söylediğimizde “Bu bir

ütopyadır, yaparsanız miting tarihine geçersiniz” dediler, miting tarihine her beraber

geçtik. Şehrin dışında her bir katılımcının teker teker karşılanıp, alanda kullanacağı

düdüğünden, yiyeceği kumanyasına kadar; hatta ve hatta bir takım emek meslek

örgütleri tarafından eleştirildiği şekliyle “miting alanı bir özgürlük ve çile çekme ala-

nıdır, siz orayı görülmemiş bir organizasyonla inanılmaz bir şölen havasına çevirdiniz,

birazcık simit yeseydi eczacılar, ıslansaydı, üşüseydiler, işte tuvalet bulunmaz miting

alanda en büyük dert, bunları yapmamanız lazımdı belki de” dedikleri kadar organize

Page 53: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

53

işi hep beraber başardık. Bu anlamda katkı koyan herkesi anmak isteriz teker teker,

32 bin kişiyi teker teker söylemek lazım. Ama burada benim çok sevdiğim özellikle

seçtiğimiz birkaç tane kare var. Şu arkadaşımız, ARGE’de Tasarım Geliştirme Uzmanı

Serkan Mercan’dır. Her birinin böyle resmi var. ARGE’den Vildan Hanım, Genel Sek-

reter Yardımcımız Rida Hanım. Bu arkadaşın görevi örneğin; İngilizce’den Türkçe’ye

kitap çevirmektir, ARGE biriminin çevirmeni. Bu arkadaş avukatımız, tahmin ediyo-

rum, o zamanki akademi koordinatörü Özge olabilir. Şu gördüğünüz yer EGAŞ; İs-

tanbul Ecza-Koop. EGAŞ’ın çalışanları, İstanbul Ecza-Koop’un değerli çalışanları, Türk

Eczacıları Birliği’nde çalışan kim varsa… Bilgi İşlem’de mitinge.com’un duyurusunu

koyup, “bir buçuk saat vaktim var, koli yapmaya gidiyorum” diyecek kadar organi-

ze ve yürekten bu çalışmayı yapan değerli arkadaşlarımızı, Türk Eczacıları Birliği’nin

emekçilerini, bizim baş koyduğumuz bu yola, 4 Aralık sürecinde de öyle, 21 Aralık’a

da öyle, her zaman katkı koyan bu arkadaşları hep beraber bir kez alkışlamanızı isti-

yorum. Sağ olsunlar var olsunlar. Gerçekten çok muhteşem bir ekibimiz var ve ger-

çekten görevlerini hakkıyla yerine getiriyorlar, hatta olağanüstü bir gayretle. Burada

bu çok hoş bir şey eczacı odalarımızın organizasyonu. Huylu huyundan vazgeçmiyor,

Harun Kızılay imzalanmamış yeteri kadar şey varsa diye bakıyor. TEB’den bile gelse

okuyup sayıp bakmak gerekiyor diyor. Bu Hayalci Grup belki ilk kez böyle bir şey olu-

yor, bir meslek örgütüne kendi içinden çıkanlar bir şarkı yazdılar. Mitingin sembolü

oldu. Mitinge.com; vatandaşların ve eczacıların “ben de geliyorum” kısmıyla, miting

şarkısıyla, radyo anonsuyla ve basında yer alan haberlerin teker teker akmasıyla dört

dörtlük bir siteydi. Gerçekten EDAKOM’a ve çalışanlarına teşekkür ediyoruz. 32 bin

kişinin katılımından sonraki teşekkür ilanımız. Ve “Artık Yeter Mitingi” ne gittiğimiz

süreçte taleplerimiz ve yapılan düzenlemelerle, burada bizi 6197 ve Sağlık Uygula-

ma Tebliği’yle sıkıştırıyorlardı. Her geçen gün sesimizi biraz daha yükseltmeye, biraz

daha eczacı örgütüyle, biraz daha eczacıyla oynamaya devam ediyorlardı. Ama yapılan

önemli müdahalelerden bir tanesi, İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü’nün daha sonra

kendi tasarısı olmadığını söylediği şekilde, eczacı kamuoyunda eczacı-eczacı ortaklığı

gündeme getirilmiş; eczacı milletvekilleri tarafından da, bunun, meclise bu şekilde

yollanacağı söylenmişti. Eczacı-eczacı ortaklığı meselesini ARGE yaptığı çalışmalarda

önümüze döktü. Kulağa hoş geliyordu belki ama, dünyadaki örneklere bakıldığında

kanunların birbiriyle çeliştiği; yani İrlanda’da, -İrlanda değil mi Şerif bey, yanlış bir

Page 54: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

54

şey söylemeyeyim-Eczacı-eczacı ortaklığı başladığında hemen ardından vefat eden bir

eczacının ve Veraset Kanunu’yla Eczacılık Kanunu’nun çeliştiğinden veya iflas eden bir

eczacı yerine tahsilât yapmak isteyen bir banka şubesinin “Ben burayı haczedersem

de borcu kurtaramıyorum, Ticaret Hukuku’nda kasaya bizim söylediğimiz halk ara-

sında kasaya adam oturtmak gibi bu iş sürsün, ben de payımı alarak 10 sene içinde

tahsilâtımı yapayım” demesi üzerine; İrlanda’daki mahkemelerin eczacıların mülki-

yetiyle ilgili maddeyle Ticaret Kanunu ve eczanenin mülkiyetiyle Veraset Kanunu’nun

çelişkisiyle bir üst mahkemeye ve meclise yollaması durumunda 1,5 yıl içinde bü-

tün eczanelerin sermaye olduğu gerçeğini önümüze serdi bu raporla. Dünyadaki ör-

neklerinde eczacı-eczacı ortaklığı ister istemez bir zincir eczaneye doğru gitmesiyle

de, biz bu bilgiyi örgütümüzde zaten oluşmakta olan bilinçle birleştirerek, 21 Aralık

Mitingi’nin önemli olmazsa olmazlarından bir tanesi olarak ortaya koymuştuk. Ve

Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tasarının geri çekildiğini; bundan

sonra eczacı örgütünün, eczacı odalarının mutabakatı olmadan asla bir 6197 yasasını

meclise sevk etmeyeceklerini söylediler. Bu noktadaki bu kararlılığın, örgütümüzün

bunu 21 Aralık’ta yumruğunu vurarak almasının kıymetini bilmemiz; eğer yasamızda

bir değişiklik yapılacaksa mutlaka Türk Eczacıları Birliği’nin ve odalarının onay verdiği

ve garantisini aldığı her türlü metnin Meclis’e yollanması gerektiğini değerlendiriyo-

ruz.

Eczacı istihdamının arttırılması söylemlerden bir tanesiydi. 501 tane ecza-

cı alımı yapıldı. 500 eczacı alımıyla da ilgili, biliyorsunuz, gerekli ilan çıktı. İlaç Fiyat

Kararnamesi’nde iyileştirme istedik. 25-24-23’te eczacı karlılığı 16-12’ydi; 4.-5. ka-

demede bunların 25’şer olması sağlandı. Ayrıca bu 25’er olurken, her kademede bu

karlılık sağlandığı için; örneğin, 200 milyon üzerindeki ilacın da ilk 100 milyon lirası-

nın karlılığı 25 olmuş oldu. Bundan önce IMF’nin kooperatiflerin hesabı %19.17’ydi.

Bu yapıldığında elbette birden ortaya çıkmadı, ama ilaç fiyatlarındaki düşüşlerle 16

kademeden 25’lik kademeye geçişler de göz önünde bulundurulmalı elbet. Bundan

böyle sonuç elde edilmedi demek güç. Bugün ise ortalama 23.17’dir eczacı karlılığı

brüt olarak.

Page 55: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

55

Eczanelerin birinci basamak sağlık kuruluşu olduğunun kabulü meselesi; bundan

biraz önce de bahsettim. Kaplıcalarla birlikte “sınıflandırılamayan diğer sağlık kuru-

luşları” noktasındaydı. 21 Aralık’ta bunu Merkez Heyeti ortak ve vazgeçilemeyecek

söylemi olarak ortaya koydu. Biz protokolün imzalanmasından, SUT revizyonunun ya-

pılmasından hemen önceki günü şöyle yaşadık. Erdoğan Çolak Merkez Heyeti’nde gö-

rev dağılımı yaptı. Birkaç gün önce de, bu konuda dekanlarımızdan talepte bulunabi-

leceğimiz düşünülmüştü, Merkez Heyeti’nde. O gün, Merkez Heyeti üyesi Levent Bey

dekanlarla birlikte Sağlık Müdürlüğü’nde ve Sağlık Bakanlığı’nda, Sağlık Bakanlığı’nın

huzurunda eczacılık fakültesi dekanları masaya yumruklarını koyuyorlar ve diyorlar

ki “Sayın Bakanım dünyadaki mesele budur”. Bütün örnekleriyle anlatılıyor. Bu emek

yadsınamaz. Merkez Heyeti’nin bir başka ekibi Sabih Tekin Çağlar’la ben, Sağlık Uygu-

lama Tebliği’nin parasal meselelerini konuşmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu’ndayız.

Sosyal Güvenlik Kurumu diyor ki; “Ya kardeşim geçin hamamcıları falan, gelin şu işin

teknik kısmını konuşalım zaman daralıyor.” Biz oradan “Her şeyi konuşuruz. Parayı

da konuşuruz ama bu maddeyi Sağlık Bakanlığı’nda arkadaşlar anlatıyor, siz de ar-

kadaşlarınıza anlatacaksınız SUT değişikliği yapılmadan. Paradan fedakârlık var, bu

maddeden fedakârlık yok” diyoruz ve yolumuza devam ediyoruz. Erdoğan Çolak dört

Merkez Heyeti üyesiyle beraber, Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanı’ndan saat 3’te rande-

vu alıyor. İlk taleplerinizi söyleyin dediğinde bunun altını ısrarla çiziyoruz ve şu mesele,

yani eczacının birinci basamak sağlık kuruluşu olduğunun kabulü meselesi, bir örgüt

duruşu olarak 51 eczacı odasından alınan belki de eczacılık tarihinin bundan sonraki

kaderini değiştirecek. İşte meslek hakkı diyoruz. O işlerin konuşulacağı çok önemli bir

tespit olarak, orada emeği geçen herkese Merkez Heyeti adına bir serbest eczacı ve

eczacılıkla geçimini sağlayan birisi olarak da teşekkür ediyorum. Yarınlara bakmamızı

sağlayan, belki 4 Aralık, 21 Aralık, 4 Aralık kadar önemli bir kazanımdır. Masa başında

ve ikna ile elde edilmiş ama arkasında 32 bin kişilik bir güç vardı.

TEB’in sözleşme yapma yetkisi ki, önümüzdeki günlerde bunun çok tartışılacağını

biliyoruz. SGK’nın ilan etmiş olduğu 2010 yılı eylem planında da onun izleri var. Biraz

son kısımda ona değineceğiz. Günübirlik tedavinin kaldırılması, özellikle özel hastane-

ler bunu resmen örtülü bir şirket eczane olarak kullanıyorlardı. Kamuda hiçbir sıkıntı

yoktu. Özelde kaldırıldı. Şu anda da, SGK’da odalarımızın bildirimindeki bir hastane

Page 56: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

56

dışında hiçbir kamu hastanesi günübirlik tedaviyi ilaç karşılama noktasına gitmiyor.

Muayene ücretlerinin eczaneler üzerinden tahsili, en çok üzerinde durduğumuz, bin

yıllık mesleğin tahsildarlığa indirgenmesine itiraz ettiğimiz ve sadece SSK ve Bağ-Kur

çalışanlarının üniversite ve devlet hastanelerine gitmesine kadar azaltarak, toplamın

%9’una indirdiğimiz bu işin; daha sonra emekliler de yine dâhil edilince tekrar ve tek

taraflı dava açtık biliyorsunuz. Tekrar üzerimize geliyor. Bu olmazsa olmazımız. Hala

daha masada ve hala daha ortada olan, önümüzdeki günlerin önemli konusu, yeşil

kartlı geri ödemeleri ve 19 Ocak 2008 SGK protokolü. Burada uzun uzun konuşacak

şey ama ben şuraya dikkat çekmek istiyorum. O gün Merkez Heyeti 29 Ocak 2009

protokolünü imzalarken 0,5’i sıfır ama en üst kademe için 2 olanı 2,5 yaptı. Bakıldı-

ğında 40 trilyonluk bir zarardan bile bahsedilebilir. Yukarıda eczane sayısı az ama

ciro sayısı çok. Aşağıda eczane sayısı çok ama ciro az, bunu sıfır yapmak o aşağıda

ciro yapan eczaneler için ayda 100 milyon gibi bir şey değiştiriyor. Hiçbir manası yok

aslında, ama biz hep şunu söyledik. Bugün bu iş burada bitmiştir. Eczaneler dönmü-

yor dediğinizde ve bir meslek hakkını talep edecekseniz, hala daha devlete ıskonto

yapıyor olamazsınız. Birilerinin ıskonto yapmıyor olması lazım. Bu sıfır, o gün Merkez

Heyeti’nin özellikle üstünde durduğu bir sonraki adımın artık bir şey vermek değil,

verecek bir şey kalmadı buradakilerinin tam bu noktaya gelinmiş olması lazımdı. Bir

şeylerin talep edilmesi noktasında, o talebin önünü açacak bir iyileştirme yapacaksa,

şuradakilere, nasıl yapılması gerek sorusunun karşılığını ikiye indirecek; ya eczacılık

karlılığını arttıracaksınız ya eczacılara kutu başına ya da reçete başına bir meslek

hakkı vereceksiniz dedirtecek noktadır. Semboliktir. Yılda 1 milyonluk bir kazanımdır.

Ama çok önemli bir adımdır, bunun altını çizmek istiyorum. Avans, örneğin, geçen

sene 2008 Temmuz’da avansın daha ilerde görüşüleceğine ilişkin bir madde yazarak

geçtiğimizde; herkes, avansın geri alındığını değerlendirmişti. Eylül’den, biliyorsunuz,

bir laf oyunuyla Ocak’a erteledik. 19 Ocak’ta da biz %100 avanstan taviz vermeyiz

noktasında, yani avansa “%100 ödemeyiz” diyenlerle “%100 almayız”, “%100 dışın-

da bir ödeme kabul etmeyiz” diyenlerin varmış oldukları Türk Eczacıları Birliği’nin

yazdıkları; orada da hukuk birimine Gökhan Bey’e, Hüseyin Bey’e özellikle teşekkür

etmek lazım. Hukukta her şeyin mümkün olduğunu gösterdiler. Bir cümle yazdılar;

Türkiye’de şimdi 60 gün sonunda herkes parasını alıyor. Ve öyle bir itici güç var ki,

hemen hemen reçetelerin tamamı kontrol edilmiş olarak alıyor. Kontrol edilmemiş

Page 57: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

57

olanların da, ilerde geri dönüp de bir şey yapma şanslarını ortadan kaldıran bir mad-

de. O gün, o sorunun o şekilde çözülmüş olmasını önemsiyorum.

Eczacı kamuoyuna o gün anlatamadık ama o gün bakıldığında %100 kesin öde-

menin sağlanmamış olduğunun iddia edilmesi mümkün değil diye değerlendiriyoruz.

Reçetelerin eşit ve sıralı dağıtımı başlı başına bir kongre konusu, belki Türk Eczacıları

Birliği’nin hasta sağlığı ve kendi menfaatiyle yasayı açıp işte 2. sayfayı çevirdiğiniz-

de önünüze şu çıkıyor: “Üyesinin menfaatiyle kamunun menfaatini birlikte telife yü-

kümlüdür.” Bunu yapmakla sorumludur. Görevi budur Merkez Heyeti’nin. Bu madde,

tam da o maddenin kanının aktığı, şah damarının attığı noktadır. Bir de, burada

hastayla ilgili sorumluluklarımız vardır. O da tamamen 3.7 maddesinde yeni yapılan,

odalarımızdaki yeni başlatılan uygulamalarla yerine gelmektedir. Bu 3.7’ye saldırılar

var, devam ediyor. Geçenlerde Danıştay’da, daha önceden eczacı odalarımız aleyhine

açılmış bölgelerinde kimi kazanılmış kimi kaybedilmiş davaların temyiz mahkemele-

rinin birleştirilmesi sonucunda, Danıştayda alınan bir üst kurul kararıyla hep birlikte

yüreğimiz ağzımıza geldi. Ama 2008 yılı ve 2009 protokollerinde yer alıyor. 2009 pro-

tokolüne karşı da yeniden dava açtılar. Odalarımızdan bu konuda yeniden bilgi, belge

istedik. Belki önümüzdeki dönem Merkez Heyeti’nin en önemli meselelerinden bir

tanesi, eşit limitli dağıtıma sahip çıkmak ve hatta orada alacağı mahkeme kararından

sonra kesin bir duruşla, artık belli ayaktan tedavi reçetelerinin de bu eşitsiz işte hep

konuştuğumuz ama eczacılar arasında uçurum yaratan, adeta sınıf farkları yaratan,

topluluklarla mücadele edilmesini değerlendiriyoruz, hep beraber.

6197 sayılı kanunda gereğiyle yürütülen çalışmalar, 8 Mayıs 2009 tarihinde,

6197 sayılı eczacı milletvekillerinin katılımıyla yapılan toplantıda Sayın Bakan eczacı-

eczacı ortaklığının bundan sonra tartışılmamasını ifade etti. Bakan tarafından eczacı

milletvekillerine de talimatlandırıldığı, “örgütümüzün kabul etmediği bir şeyi getir-

meyeceksiniz, biz kamuoyunda da söz verdik. Burada bir kez daha bunu ifade ediyo-

ruz” dedi ve 2500 kişinin, 3500 kişiye çıkarılmasıyla ilgili Avrupa Birliği ülkelerindeki

uygulamalarla ilgili ARGE’nin yaptığı çalışmaları sunduk.

3.7 maddesinin ne manaya geldiği, üyemizin hak ve menfaatlerini korurken

kamu kaynaklarını korumakta, bir de şimdi tasarruf adına bir şeyler yaptığını söy-

leyenlerin hani yüzüne bir şeyleri haykırıp vurabileceğiniz bir tablo; Türkiye’nin her

Page 58: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

58

yerinde aynı. Ankara’nın verileri anlık olarak takip edilebiliyor. 3.7 varsa devletin ay-

lık harcaması budur ve eczacılara dağıtırız bunu. 3.7 olmadığında bu tutara çıkmış

bu diyaliz reçeteleri için. Buradaki rant, buradaki gerçek dışı ilaç kullanımı, buradaki

hasta mağduriyeti, buradaki kamu mağduriyetini anlatmak maalesef kamuyu, ka-

munun çıkarlarını koruyan biz eczacıları reddetmekte, televizyonlara çıkıp da eczacılar

kamu yararına olan bir işe karşı çıkacak diye söyleme cüreti gösterenlere ait aynı

tablo, 2009 Nisan ayında faktör ve kan ürünü, ya bu akıl almaz bir şey, çoğu çocuk

olan kanamayla ortaya çıkan ilaç kullanılırsa kanamanın durduğu bir vakada; işin için-

de siz varsanız, eczacı odası varsa eşit dağıtım varsa, hakkaniyet varsa 1.7, yoksa

4 trilyonluk aylık harcama. Bizim bunu birilerine çok iyi anlatmamız gerekiyor. Ek

protokoldeki madde ve fesih maddelerinde yapılan iyileştirmelerde gerçekten büyük

haksızlıklar vardı. Şu ek protokol meselesi, 23 Haziran 2009 çok önemsediğimiz bir

şey, o gece yine hukukçularımız gerekçeli karar açıklanana kadar provizyon sistemiyle

işlenir yazmışlardı. Gerekçeli yürütmeyi durdurma kararını aldık. Gönderdik ve 23 Ha-

ziran 2009’da 3.7 maddesini, tam da olması gerektiği gibi yeniden yazdık, yapıştırdık,

imzalattık. O da bugün sistemin devamını sağlıyor. Çünkü bir önceki yılda açılan dava-

larla ilgili sıkıntımız var. Tabi SGK hiçbir şeye rağmen boş durmayıp bir sürü saçma-

lığa imza atmıştı. SGK’nın içinde konuya hâkim meslektaşlarımız var. Çok iyi diyalog

içinde olduklarımız var. Onlar bile yapılan işe akıl erdiremediklerini, kendi kurumlarını

tanıyamadıklarını, verilen talimatlara rağmen bu tip işlerinin olduğunu söylüyorlar.

Özellikle kupürü kesilmiş ilaç meselesinde yapılan iyileştirmeyle çok önemli sayıda,

600–700 tane eczanenin sözleşme feshi geri alındı, çünkü arkasında isim yazılanları

da sahipsiz kabul ediyorlardı. Tarif ettik nelerin sahipli nelerin sahipsiz olabileceğini

ve geçmişe dönelik yapılan uyarıları ve fesihleri de yok sayan bir maddeye imza attık.

Özellikle burada tarif ettik farmasötik eşdeğer olmayan ilaç verilmesinde dünya kadar

fesih yaptılar. Geçmiştekileri de affettiren bir maddeye imza attık ki, hepsi mağdur

arkadaşlarımızdı.

İkinci dönem revizyon görüşmelerinde de, bu sefer maalesef oda başkanlarımızın

çokça yakındığı rapor fotokopisi meselesi var. Raporun fotokopisi eczacı tarafından

onaylandığı için fotokopide “asıl hükmündedir” diye yapılan bir sözleşme iyileştirmesi,

2007 yılında sözleşme imzalanması ve bugünlere kadar bir sorun yok. Ama bugün-

Page 59: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

59

lerde işte on taneye kadar olursa uyarı, 10 taneyi geçirirse fesih meselesi aylardır

üzerinde durduk. En son Erdoğan Başkanın imzaladığı, GSS Genel Müdürü’nün pa-

rafladığı, kurum başkanının önünde olan bir belgemiz var. Orada işte rakam 30’a

çıkıyor. Aynı kişiye olanlar tek sayılıyor ve özellikleri birden çok fotokopiyle, tarihi

geçmiş rapor fotokopileri sayılmıyor gibi odalarımızın, başkanlarımıza çokça sordu-

ğu rapor fotokopileri revizyonunun olduğu Kurum Başkanının önünde durmaktadır.

İmzalanmış ve kurumun hukuk servisinde uygun görüş almış kısmı, Maliye’yle de ek

protokolü imzaladık. Maliye’yle de, daha doğrusu, protokolü imzaladık, o tarihte ek

protokolde sıkıntımız var Maliye‘de, çünkü Maliye bürokratları 15 Ocak’ta devredile-

cek olduğu için, bir protokol imzalamamaya, Rekabet Kurulu’nun kendilerine yazdığı

yazıda SGK’ya da var. Ama kaçtılar 15’inden sonra da devir olacak ve geçecek. Sadece

SGK ile ve Maliye’yle değil diğer kurumlarla da birçok imza attık. Adalet Bakanlığı’yla

yapılan sözleşme, bu yıllardır eczacı odası yönetimlerinin en büyük karın ağrısıdır.

Sözleşme olmadığı için, oradaki savcılar serbest olarak fiyat alabileceklerini, bir re-

kabet ortamı yaratacaklarını, aldıkları ihale usulü kırımla eczacıyı birbirine kırdırıp en

ucuza ilaç alacaklarını ifade ederler; eczacı odaları karşı çıkar. Sözleşme olan yerde

sıkıntı yoktur ama olmayan yerde mahkemeler işin içinde Adalet Bakanlığı olduğu için

aleyhte kararlar verirler. Rekabet Kurulu, eczacı odalarında incelemeler yapar, ağır

cezalar keser. Bu meseleyi ortadan kaldıran bir protokol imzaladık, hem de %30’lara

yakın ıskonto talepleriyle başlayan bir süreci, SGK protokolüne çok benzeyen proto-

kole sonuçlandırdık. Burada inanılmaz emeği var Mukaddes Harmancı’nın, ben ken-

disine hepimiz adına bir kez daha teşekkür ediyorum, bölgelerarası toplantıda da

Merkez Heyeti üyemiz. Sağlık Bakanlığı’yla bir sözleşme imzaladık, bunu Manisa‘da

ve Adıyaman’da yapardık. Eczane olmayan yerlerde aile hekimliği uygulaması başla-

yınca, göze çarpan aile hekimleri bir yere giderler reçete üretmeye başlarlar. Ta aile

hekimi bunu pazarlamaya başlar veya eşi eczacıdır veya bir eczacıyla anlaşır alır getirir

götürür. O bu işe müdahale etmezse reçete sansarları türüyor. İşte ya bir dolmuşçu,

ya tamamen kendisini bu işe adamış birisi mesleğimiz üzerinde bir kurye hizmetiyle

bunu pazarlamaktadır. Aile he kimliğine ilk geçen illerden birisiydi Manisa Eczacı Oda-

sı, o yüzden de sorunu o zaman gördü. Bir proje geliştirmişti. Motorlu kuryelerle aile

hekimliğinin bulunduğu yerlerden reçeteleri alıp, sıralamaya giren eczanelere sırayla

dağıtıp, yine motorlu kuryeyle alıp reçeteleri teslim etme noktasında, aile hekimliği

Page 60: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

60

yaygılaştıkça sorun yaygınlaştı. Bunu anlatma yükünü de yine Mukaddes Harmancı

üzerimizden aldı. Sağlık Bakanlığı’na, Manisa ve Adıyaman’ın başarılı modelleri örnek

gösterilerek her bir odamızın yapabileceği, hem de doktorlara ait ecza dolaplarının da

fiilen varlıklarını ortadan varlıklarını kaldırabilecek çözüm olarak ortaya kondu. Biliyor-

sunuz Sosyal Güvenlik Kurumu zaten ecza dolaplarıyla sözleşme yapmıyor. 5510, SGK

sözleşme yapmıyor. Bunun için de, bu sefer aile hekimlerinin olmadığı yerlerde sağlık

ocağı doktorları bu işleri üstlerine alıyorlar, reçete pazarlıyorlardı. Kötü örneklerdi

ama kongre olmasına rağmen dikkat etmek gerek tabi her doktor yapmıyor tabi,

bazıları yapıyor. Ve buna da engel olan Sağlık Bakanlığı eliyle ecza dolabı işini ortadan

kaldıran ve 6197’nin yenilendiği süreçte de tamamen ecza dolaplarını ortadan kaldır-

masını sağlayacak önemli bir gelişme. Odaların sahip çıkması gereken, yöneticilerin

üzerinde emek vermesi gereken çok doğru bir nokta Türkiye Büyük Millet Meclisi’yle

ve Acıbadem Sağlık Hayat Sigortaları’yla sözleşmeler yaptık. Ben söyleyeceklerimi bir

önceki slâytta, bu slâytta yaptığım için geçiyorum. Bunu da aynı o şekilde gelişmelerin

üyelerimize duyurulması ile ilgili günlük 30 bin ziyaretçi alan web sitemiz, ilk bu işler

başladığında 4000, 4200 ziyaretçiden 30 bin tane ziyaretçiye geldi. 21 Aralık eylemi-

nin olmasından bir gün önce aldığı 160 bin ziyaretçiyle de tüm zamanların rekorunu

kırdı sitemiz.

“Dünyada Ne Var Ne Yok”, bu özellikle Türk Eczacıları Birliği’nin yeni dönem bakış

açısını yansıtan, dünyadakini Türkiye’ye, Türkiye’dekini dünyaya aktarma noktasında-

ki; FİP Kongresi’ne geldiğimizde onu söyleyeceğim, ama dünyada olan biteni üyele-

rimizle paylaştığımız bir alan. Biz bilginin bir kişiye ait olup, o bir kişi veya bir zümre

veya bir grup tarafından elinde tutulduğunda siz dünyada ne oluyor bilemezsiniz, “Siz

bundan ne anlarsınız, dünyaya bakmayı biliyor musunuz?” noktasından yaklaşmayan,

bilgiyi edindiği anda paylaşan, paylaşarak çoğaltan, tartışarak üreten bir Merkez He-

yeti olmaya çalıştık. Bu iş onun bir başlangıcıdır. Mutlaka çeşitlendirilmeli aylık bül-

tenler, belki haftalık ve günlük bilgilendirmelere çevrilmeli, çünkü gerçekten de bilgiyi

paylaştıkça örgütümüzün üretimi artıyor.

FİP kongresi yaparken bir şey fark ettik. Daha doğrusu ilk başka hep söylenen

bir şey vardı. Türk Eczacıları Birliği’nin vizyon ve misyonunun yazılı olarak olmadığı bir

Page 61: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

61

kalite politikası vardı. Ama vizyon ve misyonu yoktu. İki yıl önce, beş kişilik bir çalışma

grubuyla bu vizyon ve misyon işini hızlı bir şekilde göreve gelir gelmez ortaya koyduk

ve Türkçe olarak sitemizde yayınladık. Tartışmaya, katkı almaya açtık. Övgüler aldık

ve daha sonra İngilizce web sitemizin olmayışının önemli eksikliğini ortadan kaldır-

mak için Türk Eczacıları Birliği’nin İngilizce web sayfasını hayata geçirdik ve burada

vizyon, misyonun İngilizcesini yayınladık. FİP Kongresi’nde, FİP Başkanı ve FİP yöne-

tim heyetindeki kişiler gidecekleri ülkenin, Türk Eczacıları Birliği’yle ilgili bilgi almak

istediklerinde okudukları vizyon ve misyonu dünya eczacılık uygulamalarıyla ilgili tarif

edilmesi gereken her şeyi ifade ettiğini, hiçbir eksiğinin olmadığını ve böylesi bir he-

defi ve görevi önüne koymuş olan Türk eczacılarının dünyaya örnek olacaklarını ifade

ettiklerinde de; bu Merkez Heyeti’nin ortaya koyduğu, bir takım eksik gördüğü şeyle-

rin telafisinin, yerine koymasının ne kadar önemli olduğunu gördük. Burada bir ufak

da olsa kendi kendimizle bir övünme içinde olmamızı mazur göreceğinizi umuyorum.

@teb.org.tr uzantılı e posta adresleri, TEB web raporlar bölümü dediğim gibi,

bilginin üretimi kadar paylaşımı, kendinde tutmak yerine örgütüyle paylaşmanın er-

demine inanan Merkez Heyeti, kendisine sunulan her türlü uzman ve komisyon ra-

porunu gerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra üyeleriyle paylaşıyor. Ve son günlerde

özellikle Nevin Hanım tarafından çalışması yapılan İlaç Dışı Ürünler Komisyonu bir

buçuk yıl çalıştı. Önemli bir saptama, önemli bir sıkıntı, ilaç dışı ürünlerde merdiven

altı pazarından tutun Türkiye’ye bir günde bir düzine dermokozmetik ithal edenlerin

eczacılarda, eczacı kanalında yaratığı güvensizlik hatta müteselsilen sorumluluk; ama

adam bugün var, yarın kaçıp gidiyor ama sizin verdiğiniz ürün hastaya bir zarar yaptı-

ğında sıkıntı. Eczaneye ürün kabulüyle ilgili çok önemli bir yaklaşımımız var. 6643’ün

değiştirilmesini önereceğiz. Burada bir ek yapılmasını ve eczanelerde sadece Sağlık

Bakanlığı tarafından ruhsatlı ürünlerle, Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsat almadıysa Türk

Eczacıları Birliği tarafından uygunluk ve onay belgesi verilmiş ürünlerin satılması ge-

rektiğini koymamız lazım. Hem 6197, hem de 6643’ü, Türk Eczacıları Birliği Deon-

toloji Tüzüğü’nü de, bu esaslar çerçevesinde tadil etmemiz gerekiyor. Ama bunları

saptayabilmek için bir adım atmak lazım. O adımlar için de, ilaç dışı ürünler raporuy-

la ve kongre çantalarına sığdı mı bilmiyorum ama mutlaka dışarıda masalarda var,

ARGE birimimiz tarafından yayınlanmış olan İlaç Dışı Ürünler ve OTC Raporuna da

Page 62: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

62

bakmak lazım. Dünyada nasıl ve Türkiye’de nasıl? Yapılması gereken işleri, dün eksik

yazdığımızı, yazmadığını tahmin ettik. Şimdi gözüme ilişti, kitap orada mı diye ba-

karken, bizim emektar mavi kitap yerine -hakikaten hepimizin hayatında çok büyük

bir önemi var bu kitabın- şu kitabın baskısı yapıldı ve bugün herkesin kongre çanta-

sında var. Mevzuatımızın güncel hali. 6197 ha değişecek ha değişecek diye o kitap

yenilenmiyordu, yeni baskısı da yapılamıyordu. 6197’nin mevcut halini çok seviyoruz.

Eğer değişecekse de, ama bizim istediğimiz gibi değişecekse de, seve seve yeniden

basarız diye düşünerek ve ilave Ürün Mevzuatı içine koyarak bastık. Yaklaşık bir yılı

aşkın bir süredir de titizlikle kontrolleri yapıldı kitabın ve bundan sonra artık eczacılık

için kutsal kitap budur. Bu değerlendirmelerinize ve çalışmalarınıza Merkez Heyeti

tarafından sunulmuştur.

TEB Akademi TV; Hüsnü Can Başer buradaysa, biz bunu geçen dönemlerde

çok ifade ettik çalışmalarını hazırladık ve işte bu “domuz gribi” sonuncusu herhalde,

“madde bağımlılığı”, “astım”, “eczanede iletişim” gibi meseleler; tabi LCD ekran pro-

jesiyle, yerinden uzaktan eğitimle çok işler yapacağımıza, bu örgütün bundan sonra

yapacağına inanıyoruz. Ama bu Akademi TV’de teknik imkânlar da elverdi, tabi çağ da

öyle. Bunu hayata geçirdiğimizde, ilk yayını yaptığımızda Akademi Başkanı Hüsnü Can

Başer hocamızın da, içeriye girip “Bu bir devrim!” deyişi, hakikaten benim yöneticilik

hayatımda önemli güzel bir anı olarak kaldı.

İlaçlarda meydana gelen fiyat düşüşleriyle ilgili yürütülen çalışmalar; bunu ne

kadar anlatsak, ne kadar üzerinde konuşsak burada saatlerimizi versek yeridir ama

kongrenin ana temalarından olacağını değerlendiriyorum. Bir tek şunu söyleyebili-

rim, sonda da değineceğim ama, son dönemde yapılan SUT değişikliğine de, bugün

daha doğrusu, biliyorsunuz, İdare Hukuku bir işlemin sizin açınızdan sonuç doğurdu-

ğu gün başvurabildiğiniz bir hukuk yolu. Yani Sağlık Uygulama Tebliği’ni 18 Eylülde

değiştirdiler ama önce 2 Kasım’a sonra da 4 Aralık’a ertelediler. 4 Aralık’ta bizim

açımızdan hüküm doğuracakken de, 5 günlük bir geçiş süreci belirlediler. Beşinden

itibaren 5 gün sayınca ancak bugün dava açmanız mümkün gerçi bizim kadar hukuk

tanımıyor devlet, kendisi 5 gün yazmış olmasına rağmen dördüncü günü sabahle-

yin uygulamaya başladı. Ama hukuk yolu açısından Merkez Heyetimiz hem Sağlık

Page 63: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

63

Uygulama Tebliği’nin kamu kurum ıskontosunu arttıran hükmüne, hem İlaç Fiyat

Kararnamesi’nin 60-60’a indirilmesine, sonra biz olmadan 66-66’ya çıkarılmasına;

bizimle ilgili hükmü ve sonuç doğurduğu halde, bizim haberimiz olmadan sanayiyle

eczane stoklarının karşılanmasıyla ilgili bir protokol imzalanmasına ve tüm bunların

doğurduğu sonuçlarla yürütmesinin durdurulmasına da dava açtı bugün. 4 Aralık’ı

takip eden 5 günü yasal olarak bekledik, ayrıca bu beş günü beklememelerine de

dava açılıp, suç duyurusunda bulunuldu bugün. O konuda da, önümüzdeki günlerde

üyelerimize, yürütmeyi durdurmayı aldığımız tarihte bu zararlarını tazmin etmek için

yapmaları gereken yargı sürecini tarif edeceğiz.

İlaçta durum değerlendirme çalışmalarının her biri, dediğim gibi, bir-iki günlük

kongre konusu. Hep devletin yaptıkları ve onun doğurduğu sorunları ortadan kal-

dırmaya çalışıyorken bir yandan 2004 yılından beri ilaç sanayi ince ince bir şeyleri

ortadan kaldırdı. Aslında o kadar kıymetli bir şeyleri ortadan kaldırdı ki, herhalde

bu tespiti yapmak ve bir özeleştiride bulunmak gerekiyor, o günden bugüne eczacı

örgütü olarak. Ben de içinde. Merkez Heyeti üyesi olarak, bir dönem oda başkanı

olarak, iki dönem varım. Kendi adıma da o eleştiriyi yapmam lazım. Herkesin bu eleş-

tiriyi yapması lazım diye değerlendiriyorum. Osman Durmuş, Sağlık Bakanı İlaç Fiyat

Kararnamesi’ni değiştiriyor. İlaç firmalarının yaptıkları %10 düzeyinde ticari ıskonto-

yu gider yazmalarını ortadan kaldırıyor. İlaç firmaları hemen atılıyorlar, “Eczacılara

biz o zaman %10 ıskonto vermeyiz” diyorlar, o zaman biz bunun üzerine miting ya-

pıyoruz. Biz bunun üzerine iki günlük eczane kapatma kararı alıyoruz. Hakkımızı geri

almak için, devrin Başbakan Yardımcısı’nın hakemliğinde sözlü anlaşma yapıyoruz.

1,5 gün sonunda eczanelerimizi açıyoruz. O gün için gitmiş olan % 10’lar, % 7 olarak

geri geliyor. Eczane ıskontosu, %5 ten 2,5’a düşerek de, 10 dan 7 ye düşüşteki 3

puan telafi ediliyor. Ve bu kadar kıymetli, eczane kapattıran, miting yaptıran böylesi

bir eylem daha sonra ilaç firmaları tarafından, tabi bir de sözün uçup yazının kaldığı

kazanımların kâğıda yazılması ilkesinin artık iyice yerleşip takip edilmesi gerçeğini de

altını çizmek lazım, ilaç firmaları tarafından adım, adım, adım ortadan kaldırılıyor.

Ve eczanelerin durumunu tespit ederken kurumla ilgili sıkıntılar ve sanayiyle ilgili

sıkıntılarını saptıyor Merkez Heyeti ve bu sene Nisan ayında, Merkez Heyeti’nin almış

olduğu bir kararla, yüzünü sanayiye dönüyor ve diyor ki, sen benim ıskontolarımı

Page 64: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

64

ortadan kaldırdın ve ben bu ıskontoyu geri istiyorum. Buna “ilaçta durum” diyor. Re-

kabet Kurumu’ndan korktuğu için bunu demesi de yetmiyor, Rekabet Kurumu gene

gelip buluyor. Ama eczacı odalarıyla ortaklaştırdığı bir talep, işte o yapılan 13 tane

başkanlar danışma toplantısının 3 ya da 2 tanesi “ilaçta durum” konuludur. Ve tek bir

noktaya hep beraber vurmaya başlıyorlar. Hoş, tek başına başka noktaya vuranlar da

oluyor ama hiç değilse vurulan noktaya hep beraber vuruyoruz ve en sonunda şöyle

bir noktaya geliyor. SGK dışarıya açılmasaydı ortaya “Servier Eylemi” ile başlayacak

bir süreç vardı. Servier’le olan eski mesele örgüt hafızasında önemli bir meseledir.

Örgütün hafızasının yerinde olması ortaya konuyor, Servier Eylemi ile başlıyoruz. 20

gün ve sonunda hep beraber davranarak bir sonuç alıyoruz. Ardından çorap söküğü

gibi ben vermem diyen 3-4 firma veriyor. Sonra Pfizer’e geliyor. Pfizer bence çok

önemli bir kale, kendisine dünya devi diyor. O dünya devine bu örgüt ve eczacılar,

eczacının bir dünya devini nasıl alt edebileceğini gösteriyorlar. Örgütlü güçleriyle ve

daha sonra adım adım işte İstanbul Eczacı Odasının bir Zentiva© eylemi var o sıra-

da ama Türk Eczacıları Birliği müzakere masasında Zentiva© sorununu da çözerek,

odayla da mutabakat halinde onu da ortadan kaldırıyor. Aslında bilmiyorum, bu fiyat

düşüşü meseleleri olmasaydı 1 Ocak günü ne olurdu? Bence sorunun %99’unu bu-

rada çözmüş olarak başka şeyleri konuşuyor olurduk. Bundan sonra Türk Eczacıları

Birliği, Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilgili olan meseleleri kararlı bir eylemlilik içinde

sürdürerek buradan alınacak kararı uygulayacaktır. Ama işin firmalar boyutu asla

unutulmamalıdır. Özellikle kamu kurum iskontosu konusunda üç kez ağır kusur işle-

miş olan bu firmaların, önümüzdeki süreçte örülecek yeni eylemlilik biçimleriyle, karşı

duruşlarla mutlaka belli bir noktaya getirilmesi gerekmekte. Rekabet Kurumu’ndan

bahsettim. Sonlara doğru geliyorum. Burada FİB Kongresi’nde, Pfizer’in stant aç-

mama meselesinin dünyaya, Türkiye, Türk Eczacıları Birliği’nin göstermiş olduğu bir

duruş olduğunun altının çizilmesi lazım. Pfizer’in CEO’sunun, FİP Federasyonuna “Siz

bize burada stant açtırmazsanız, Pfizer FİP’in önemli sponsorlarından bir tanesidir.

Biz burada FİP’e dünyadaki desteğimizi gözden geçiririz.” demesi Şerif Boyacı’nın ve

Erdoğan Çolak’ın FIP başkanıyla yapmış olduğu müzakerede, sonuçta bir tek şeyden

vazgeçtik. Hakikaten taviz verdik. Eğer o görüşme olmasaydı Pfizer standının olduğu

yere bir çukur kazıp, “Pfizer Türkiye’deki eczacıları küçümsemeseydi burada standı

olacaktı” yazacaktık. FIP Başkanı bari çukur açmayın dedi, o noktada bir uzlaşma

Page 65: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

65

sağladık. Ama gerçekten daha sonra da FIP delegasyonu Türkiye’ye gelip de Türk

Eczacıları Birliği’ni ve yaptığı işleri tanıdıktan sonra çözüme katkı koydular. Türkiye’de

eczacı örgütlülüğünün hakkını teslim ettiler ve Sağlık Bakanı’na yazdıkları mektupla

Türkiye’ye geldiklerinde Merkez Heyeti’ni ve 51 eczacı odasını 24.000 eczacının ör-

gütlü olduklarında neler yapabileceklerini bildikleri için Çalışma Bakanlığı ve Sağlık

Bakanlığı ile yaşadığımız gerginliğinden haberdar olduklarında müdahil olma gereği

duydular. Pfizer meselesindeki örgütsel duruş ve Türkiye’yi, Türkiye’deki eczacılığı ve

bizim hala daha eczanenin mülkiyetine sahip çıkmamız, hala daha OTC’nin yasasının

düzenlemeye engel olmuş olmamız, bu ilaçların eczanede eczacı danışmanlığında sa-

tılıyor olması, hala daha 1200 sayılı yasamıza sahip çıkıyor olmamız dolayısıyla ilaçta

reklamı defalarca iptal ettiriyor olmamız. Dünyada bunların hepsinin beraber sağ-

landığı, böylesi tüm üyelerin katılım yaparak kepenk kapatabildiği, sözleşme feshi

yapabildiği başka örnek olmadığını Türkiye’ye gelince, Türkiye demokrasisine bir sivil

toplum kuruluşunun bölüp parçalayarak yönetmeye çalışanların yaptığı zararın fazla-

sını yurt dışına bizler gösterdik diye değerlendiriyorum.

YÖK denklik uygulamaları; bununla ilgili, uzun uzun anlatmayayım ama, yapılan

her sınava dava açıyoruz. Yapılan her sınavla ilgili yürütmeyi durdurma kararları alıyo-

ruz. Ama dün duyurduk, evvelsi gün hukuk büromuz bir yürütmeyi durdurma daha

aldı. Biliyorsunuz, bir sürekli yürütmeleri durduruyoruz. Hep de bir gerekçemiz var,

çeşitli gerekçeler, örneğin; sınav çift aşama olacak, tek aşamada yapıyorlar. Buna

dava açıyoruz durduruyoruz. İşte sınavı iki aşamada yapıyorlar. Birinci aşamasını ilk

iki yıldan, ikinci aşamasını ikinci iki yıldan yapıyorlar. Bu da yasaya aykırı onun için

dava açıp yürütmeyi durduruyoruz. İşte hepimizin kendisi, eşi, dostu, arkadaşı ampul

kapayamadığı için, pomadın kıvamını tutturamadığı için, işte kakao yağından yapılmış

supozituvarlar 36 derecede erimediği için teknolojiden kalarak bir sene, iki sene sonra

eczane açıyor. Ama bunların ilmi hüviyetini ispatla bir pratik sınav yapılmıyor. Onun

için de dava açıyoruz. Bir yerlerden tutturuyoruz. Geçme notu 60, ama 50 olarak uy-

guluyorlar çünkü 51 almış birinin acilen denklik almış olması gerekiyor. 50 yapıyorlar

ona dava açıp durduruyoruz. Bunlar da bu sefer yönetmeliği değiştirdiler. Bunların

hepsini düzenlediler. Geçme notu 50 olacak, her bir sınavda da yürütmeyi şöyle dur-

durduk, seçeneklerin her biri de kocamandı, kolay kopya çekilsin diye, her şeyi usulü-

ne uygun yaptılar. Ama seçenekleri büyük yaptılar böyle içini doldurarak boyuyorlar.

Page 66: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

66

Aldık, mahkeme heyeti dehşete kapıldı onu gördüğünde, yani sırf kopya çekilsin diye

YÖK’ün görevlendirildiği bir yerde böyle sınavlar yapılabiliyor. Ve sonunda yönetmeliği

değiştirdiler. Dediler ki, sınav tek aşamalı yapılabilir. Yapılan sınavda pratik sınava ge-

rek yok. 50 ile geçilebilir. Seçenekler istediğiniz kadar büyük olabilir. Geçen gün onun

da yürütmesine durdurma aldık ve en son değerli II.Başkanımızın YÖK’te yapmış ol-

duğu görüşme sırasında YÖK şunu dedi “Artık tamam, oturalım, konuşalım. Nasıl

bir sınav yapılıp da siz eczacılara denklik verilmesini düşünüyorsanız öyle bir sınavı

tertip edelim. Siz de artık dava açmaktan vazgeçin.” O konu da, önümüzdeki dönem-

de sizlerin oluşturacağı Merkez Heyeti’nin önündeki işlerden, kolay halledileceğini de-

ğerlendirdiğimiz bir tanesi. Ha şunu da ifade etmek lazım, hem kayıtlara geçsin çok

konuşulan bir konu. Bölgenizde iptal edilen, yürütmesi durdurulan denklik sınavından

denklik alarak geçip eczane açmış birisi varsa eczanesi derhal kapatılmalıdır. Bununla

ilgili Sağlık Müdürlüğü’ne başvurulmalıdır. 60 gün süresi içinde işlemi yapmıyorsa,

idari işlemleri yapması gereken bölge idari mahkemesine başvurulmalıdır. Olmadı-

ğı takdirde hep yazıyoruz, Türk Eczacıları Birliği’ne bildirimde bulundurulmalıdır ve

mutlaka o açılan eczaneler kapatılmalıdır. Çünkü yürütmeyi durdurma kararı, hukuk

sistemimiz gereği, esas karar çıkana kadar esas karar hükmündedir. Bunun mükte-

sep hak doğmuşluğu veya müktesep haktan dolayı faaliyetine devam etmesi ile ilgili

hiç böyle bir şey yok. Tamamen farklı gerekçelerle bunu yapıyorlar. Bunu yapmak

isteyen kişiler bununla ilgili bir şüphesi olan arkadaşımız da lütfen, hukukçularımız

salondadır, üç gün boyunca bu konuda gerekli bilgiyi alabilirler.

Kayseri Eczacı Odamızın Başkanının salonu terk edecek olmasından endişelene-

rek birazdan söyleyeceğimiz bir şeyi öne alıyorum, çünkü kendisinin mutlaka bunun

söylendiği sırada şahitlik etmesi lazım. Türk Eczacıları Birliği Büyük Kongresi’ne bun-

dan önceki dönemlerde sürekli yeni oda olmak isteyen sayısı 150’yi tutmuş odalarla

ilgili önergeler gelir. Gelen bu önergeler Merkez Heyeti tarafından görüşülür ve bili-

yorsunuz, Büyük Kongre’ye sunulurdu. Büyük Kongre’de de alkışlar arasında bunlar

kabul edilirdi. Şimdi biz üç tane yeni oda kuruluş başvurusu aldık. Bunlardan bir ta-

nesi Nevşehir, bir tanesi Niğde, bir tanesi de Burdur. Bunlar Merkez Heyeti’ni, aslında

ilk başvuran da Aksaray Eczacı Odası da, Nevşehir için başvurdu, 1,5 ay önce diğer

odalar da aradılar, bizim de böyle taleplerimiz var. Hatta bir dördüncüsü de müm-

kündü. Merkez Heyeti bir karar aldı. Dedi ki, bunu tüm odaların başvuruları tamam-

Page 67: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

67

lanınca yapalım. Onlar geldi. En son Burdur’unki Isparta’dan geldi. Merkez Heyeti

bunları görüşeceği toplantıda, 4 Aralık eylemlilik sürecinde olduğu için o toplantıda

görüşemedi. Tek gündeme indirgedi, bir diğerini öbür toplantıya bıraktı. Geçtiğimiz

günlerdeki yapılan toplantıda inceledi. İncelemenin sonunda zaten ortaya çıkan şu-

dur: biz bundan önceki merkez heyetleri, tahmin ediyoruz, coşkuyu Genel Kurul’a

paylaşmak için iki paragraf halinde yazılmış olan bir şey var. Bir ildeki eczacı sayısı

150’yi geçerse o bölgede eczacı odası kurulur. Bunu Türk Eczacıları Birliği Merkez

Heyeti Sağlık Bakanlığı’na bildirir ve tüzel kişilik kazanır, yapılması gereken işlem bu.

Eğer bir bölgede kurulacak olan eczacı odası için üye sayısı 150’den azsa, birden çok

oda birleştirilecekse Türk Eczacıları Birliği bunu Büyük Kongre’ye getirir. Büyük Kong-

re tarafından hangi ilin merkezinde ve ne şekilde olacağı karara bağlanır. Şimdi yapı-

lan başvurular birkaç ilin birleştirilmesine yönelik olmadığı için hükmün birinci fıkrası

uygulandı ve Merkez Heyeti’ne yapılan bildirimlerle yeni oda olmasını isteyen taleple,

Merkez Heyeti kayıtları arasında uyumsuzluklar var. Ama örneğin Kayseri Eczacı Oda-

sı önceki dönem Niğde’yi kurdu. Orada da ilk başvuruda o kadar uyumsuzluklar vardı

oda olmayla ilgili veya Aksaray’ın yaptığı başvuruda oda olma durumuna engel görül-

memekle beraber adetlerin birbirlerine uyumlarını sağlanması, çünkü tam bir üye

kayıt programı işliyor. Bir önceki döneme ait, bir sonraki Merkez Heyeti toplantısına

bırakıldı. Ama karar şu şekilde yazıldı. Hukuk görüşü alındı. Ayrı ayrı hukukçular mad-

deyi, 150’yi sağlayan tüm odalar için doğrudan uygulanacağını ve Büyük Kongre’de

bunun olmadığını, hatta geçmiş dönemlerde Büyük Kongre’ye gelmeksizin yapılmış

oda örnekleriyle de hareketle bunun olacağını söylediler. Ama Merkez Heyeti’nin bu

üç ilimizin eczacı odası olmakla ilgili talebini, onun coşkusunu diğerleri yaşamışken işi

kanuna uygun olarak yapmak. Ve bu sıkışık dönemde, bu üye kayıtları mutabakatının

sağlanmasını aramakla ilgili bir üzüntü de yaratmak istememesi üzerine biz burada

bir sonraki oluşacak olan Merkez Heyeti’nin görev dağılımından sonraki ilk toplantı-

sında bu konuyu ele alacağını, alması gerektiğini ve üye kayıt programıyla aradaki

uyumsuzlukların ortadan kaldırıldıktan sonra, bu odaların Merkez Heyeti tarafından

kuruluşunun Sağlık Bakanlığı’na bildirilmesi gerektiğini; tam ve hukuki olanın bu ol-

duğunu söylüyoruz. Odalarımıza da bu konuda resmi birer yazı yazdık. Genel Sek-

reterlik olarak onları da teslim ediyoruz ve bu önümüzdeki günlerde kurulacak olan

eczacı odalarımıza şimdiden hayırlı uğurlu olsun diyoruz efendim.

Page 68: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

68

Muvazaa Komisyonu 2.Başkanımız Bülent Bey hatırlatıyor, Malatya Oda Baş-

kanımız. Sırf eczaneleri kapatmaları yetmez. Yurtdışından diplomaları iptal edilmiş,

denkliklerinin yürütmesi durdurulmuş olanların, eczacı odalarından derhal kayıtları-

nın silinmesi lazım.

Sorumlu müdür ücretleri ilk yıl 1400, ikinci yıl 1600 olarak belirlendi. Yeni ec-

zacılık fakültesi açılmasına karşı yürütülen mesele; bundan yedi yıl önce yedi tane

eczacılık fakültesi vardı. 300’ü biraz geçen kontenjanları vardı. Bizim temel sorunu-

muz, bugün nasıl bakılıyor? İlaç eczacılık alanı %15–20 büyümüş, ilaç sanayi % 20

büyümüş. Bunlar % 20 küçüldüklerinde hepimiz perişan oluyoruz ezilen bir kutu kola

şişesi gibi. Çünkü biz % 20 büyümemişiz. Biz % 20 büyüyemeyiz. Eğer ilaç sanayi hiç

büyümezse biz her yıl % 10 küçülmeye mahkûmuz. Çünkü 17 tane eczacılık fakültesi,

toplam kontenjan 1700’e çıkmış son yıl, geçen yıl 1550; 14’ü öğrenci kabul ediyor,

3’ü daha bu sene öğrenci kabul edecek. Toplam 6800 tane, eczacılık fakültelerinde

okuyan 5 yıl sonra gelip eczane açmak üzere olan arkadaşımız var. Bu meseleye ecza-

nelerin nüfusa göre hatta metreye göre sınırlanması gelmeden, bu mesele, eczacılık

fakülteleri kura kura bu sıkıntı o kadar derinleşecek ki kendi kendimizi imha edeceğiz.

Biz eczacılık fakültesinin birinci sınıfa kaydedilmiş her öğrenciye meslektaşımız gözüy-

le bakıyoruz. Müktesep hakları mutlaka korunmalı, ama bir an önce iki iş yapılmalı;

eczane sayısı nüfusa göre sınırlanmalı, eczacılık fakültelerinin kontenjanları azaltılma-

lı, bazı fakülteler sadece araştırma birimlerine dönüştürülmeli, bazıları birleştirilmeli

ve yeni ihtiyaç kadar mezun verir hale gelmeli. Bu olmadığı takdirde biz rakamları

önümüze döktüğümüzde şu çıkıyor. Alan büyüdü diye herkes bir sonraki sene, önceki

cirosunu tekrar etmiş. Ama bugün alınan tedbirler gibi, artık büyümeyi durduracak

veya eksi büyümeyle sonuçlanacak müdahalelerin sonunda siz 4 senede, 5 senede 7

bin - 8 bin tane eczacıyı sisteme kazandırırsanız zaten hiçbir şey yapmanıza gerek

yok. Eczanelerin tamamı batar. Hiçbir serbest eczane kalmaz. Ayakta kalanlar biri-

lerinin ayakta kalması için birilerine gel sermayenle eczaneler kur der. Bizleri de işçi

yaparlar. Bizler de eczacı sendikaları durumuna geliriz. O yüzden önemli noktadır. Bu

konuyu da önemsiyoruz. Önümüze bir şeyler koyuyoruz. Ama yeteri kadar üzerine

düşmediğimiz, gibi bir endişemiz var.

Page 69: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

69

Bu konunun üzerinde çalışmamız lazım, majistral tarifeyle ilgili çalışmalar 4 yıl-

dır majistiral tarife güncellenmiyordu. Sağlık Bakanlığı kanalıyla majistral tarifeye 4

yıllık enflasyon oranları oranın da zam yapıldı. İkinci Başkanımızın çabalarıyla, gitti ve

2004, 2005, 2006, 2007, 2008 yılları için zamların tamamı birden alındı, %45’lere

gelen. Bunlar Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından onaylandı.

Onaylandı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na da aynı gün bildirildi. Biz de majistral tarife

programını yeniledik. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu bunun ilacın kuruma maliye-

tini arttıran bir etken olduğu iddiasıyla, İlaç Tespit Komisyonu’nca onaylanması ge-

rektiğini iddia etmektedir. İlaç Fiyat Tespit Komisyonu yılda iki kez toplanmaktadır.

Birinci yaptığı toplantıda da majistiral tarifeyi gündemlerine almış, ancak bu her şey

bütün ilaç fiyatları düşerken, %45’lik artışın Sağlık Bakanlığı tarafından bir sonraki

toplantıda savunulması gerektiğini söylemiştir. Bir sonraki toplantı Aralık ayı içinde

yapılacaktır. O gün majistral tarifeye onay veren İlaç Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı

Saim Kerman bugün İlaç ve Eczacılık Genel Müdürüdür. Kendisi gelecek toplantıda

gidip bizzat savunacağını Sağlık Bakanlığı’nın onayladığı tarifenin hayata geçirilme-

sinin parasal değeri çok olmasa bile, yapılmış olan çok büyük yanlış olduğunu ifade

etmektedir. Durum bu merkezdedir.

İstanbul’da drug store işte, yapılan müdahalelerden ve saldırılardan bir başkası

bu meseleyle ilgili, “For You” mağazalarının isimlerinin değiştirilmesi, işte hep bir-

likte halk sağlığını tehdit edecek bir yaklaşım olduğuyla ilgili bir basın açıklamamız,

İstanbul‘da Eczacılık Fuarı sırasında düzenlenen ve İstiklal Caddesi’nde yapılan “For

You”ya karşı olan yürüyüş ve daha sonra da süreç içinde hem buradaki geri adım hem

de şirketin iflasıyla ilgili mesele eczacı kamuoyunun malumudur.

2009/40 sayılı genelge; 2009/27 sayılı bir genelge vardı. 27 sayılı genelge facia

bir genelgeydi. Eczacı odalarına kaydı hemen yapmaları, yapmadıkları takdirde, işte,

resen yapılacak istemler; biz bu konuda hem davamızı açtık hem İlaç Eczacılık Ge-

nel Müdürlüğü ile görüşmeye başladık. 40 sayılı genelge eğer uygulanabilirse, ki şu

ana kadar uygulanmıştır. Tarihi bir adım, şu açıdan tarihi bir adım, yapılacak yasa

değişikliğine temel teşkil edecek bir adım. Hepimizin özlemi, aynı barolar gibi, ecza-

nelere düzenlenecek ruhsatlar için mutlaka ve mutlaka eczacı odalarının tek yetkili

Page 70: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

70

olması lazım. Oraya gidebilmek adına bir adım atılması lazım. Bizim eczacı odala-

rımız muvazaayı sektirmezler. Bu konuda bir Muvazaa Komisyonu kuruldu. Bursa

bölgelerarası toplantıda önerilmişti. Tekirdağ oda başkanımız önermişti. O Muvazaa

Komisyonu çok etkin çalışmalar yapıyor. Ama çok önemli bir katkıya muhtaç, de-

falarca yazıştık. Çok az sayıda odamız kalmasına rağmen buradan sonra oluşacak

Merkez Heyeti’nin hızla çalıştırması gereken komisyondur Muvazaa Komisyonu. Tüm

Türkiye’nin muvazaa haritasının çıkarılması lazım. Çünkü 2009/40 sayılı genelge artık

eczacı odalarının bu konuda birbirleriyle çok iyi iletişim kurmalarını ve onların söyle-

diği sözün Ankara’da savunulabilmesi gerektiğini ortaya koyan bir genelgedir. Eczacı

odası negatifse, Sağlık Müdürlüğü pozitif ise mutlaka dosya Ankara’ya geliyor. Şim-

diye kadar 21 dosyada bunu yaptık. Gururla söylüyorum; gelen, eczacı odalarımızın

muvazaa olarak yolladığı 21 dosyanın yirmi birini İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü’nde

oturduk oda görevlisi, TEB Heyeti, TEB’den 3 kişi biri hukukçu olmak suretiyle, İlaç

Eczacılık Genel Müdürlüğü yetkilileri, yirmi birde yirmi bir muvazaa kararı çıktı ora-

dan. 1 Temmuz 2009 gününden itibaren Türkiye’de eczacı odasının muvazaa dediği

hiçbir eczane ruhsat almamıştır. Eczacı odası muvazaa dedi de, Sağlık Müdürlüğü

evet dediyse zaten almamıştır. Hayır dediyse Ankara’ya gelmiştir. 21 dosyanın 21

tanesi de görüşülmüştür. Şurada dökümleri var. Altısı İstanbul, ikisi Ankara ve dördü

İzmir olmak üzere ekrandaki illerde ya oda başkanlarımız, ya muvazaa komisyonları

başkanları, yönetim kurulu üyeleri geldiler ve orada şunu söyledik biz. Bugüne ka-

dar hep şunu derdi Sağlık Bakanlığı ‘Siz herkese muvazaa diyorsunuz.’ Biz de iddia

ederdik “Biz herkese muvazaa demeyiz. Bizim muvazaa dediğimiz eczane hakikaten

muvazaadır.” Yapalım, görelim dediler, yaptık gördük. Ama burada genel sekreterler

toplantısında, üzerinde uzlaştığımız ilkelere odalarımızın riayet etmesinin bir ürünü

olduğunu söylemem gerekir. Şu anda İlaç Eczacılık Genel Müdürümüz değişti. Yeni

Genel Müdür’ün de elinde 13-14 tane dosya var. Çok yoğun programı nedeniyle baka-

madı. Geçen hafta çağırdılar, ona da biz gidip bakamadık. Eylemlilik süreci içerisinde

toplantı ileri bir tarihe ertelendi. Buna hepimizin sahip çıkması lazım. 2009/40 sayılı

genelgede bunun dışında bir sürü düzenleme var. 2009’a 20 sayılı genelgede yanlış

yapılanların hepsi düzeltildi. Bir tek eksiğimiz var orada, onun da düzeltileceğiyle ilgili

mutabakatımız; o da, vereseli eczanelerde nasıl muvazaa yapacak, adam bir diploma

bulursa gider muvazaayı onunla yapar. Vereseli bir eczanede muvazaa yapmak için

Page 71: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

71

hem varislere bir şey ödemek lazım, hem mesul müdüre bir şey ödemek mantığıyla

koymamışlar. Ama normalde de öyledir. Bir eczanenin muvazaaya dönüşmesi uç bir

örnektir. Ama biz vanayı öbür taraftan çok sıkı kapatınca, bu sefer tek açık nokta

burayı buldular. Burada bir takım çalışmalar var, mani oluyor eczacı odalarımız ama

bunun da düzeltilmesi lazım.

E-logo meselesi Bursa Eczacı Odamızın bir yazısı üzerine açık, kapalı ve nöbetçi

olduğu durumların bu yanan sönen şekilde olmasını önerdik. İlaç Eczacılık Genel Mü-

dürlüğü de, E logonun bu şekilde olması gerektiğini, gündüz mutlaka açık olması,

gece yanıltıcı olmaması için mutlaka kapatılması ve nöbetçiyken de yanıp sönmesi

şeklinde bir kararı duyurdu. Malatya Eczacı Odamız da bunu bir eylemlilik aracı olarak

da kullandı. Tüm odalarda E logonun olmasının ve bu E logoların doğru kullanılması-

nın gerçekten önemi çok büyük bu konuda da hala hassasiyet göstermemiz gereki-

yor. Çünkü zaman zaman şu eleştiri geliyor. “Bulvarın başında gördüm, kucağımda

çocukla iki saat boyunca gittim oraya kadar ulaştım baktım eczane kapalıymış ge-

cenin bir yarısı” diyorlar. Bunu yaşatmamız doğru değil. Bu tip şikayetler hakikaten

üzüyor bizleri.

Aile hekimliği konusunda yürütülen çalışmalar. Burada Ali Aslan ve Mukaddes

Harmancı, Merkez Heyeti üyelerimiz yanda görülen illerle önemli çalışmalar yaptılar

ve bir aile hekimliği raporu yayınladılar. Aile hekimliği raporu, aile hekimliği uygula-

masının durdurulmasıyla ilgili süreçte Sağlık Bakanlığı tarafından da ciddi bir şekilde

incelendiği hatta biraz bizim rapordaki tespitlerin de uygulayıcılara önemli eleştiri

konusu olduğunu biliyoruz.

Eşlenik liste uygulaması, bu konu yargı yoluyla durdurmak üzere olduğumuz ve

müzakere yoluyla Kurum’a, Eczacılık Akademisi’nden aldığımız katkıyla giden heyeti-

mizin, Kurum’u da ikna ettiği; en az bir yıllığına ertelediklerini söylediği gün açıklanan

Sosyal Güvenlik Kurumu Eylem Planı’nda da, 31.12.2010 tarihinde, eşdeğerlik işinin

tekrar gündem edileceğiyle ilgili belirli gruplarda bir mesele var. Bu sorun bir yıllığına

yok ama, çok iyi hazırlanmazsak bir yıl sonra bu günlerde bu işi konuşuyor olaca-

ğız. Bu “jumbo jenerik” meselesi, dünyada ilaç alanına sekiz tane müdahale yapılıyor.

Page 72: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

72

Bunlardan, sağ olsunlar, yedi tanesini Türkiye’de uyguluyorlar. Pardon iki tanesini

uygulamıyorlar. 9 dan 7’si bizle ilgili; 8, bizle ilgili uygulamadıkları jumbo jenerik. Yani;

bir ilk H2 reseptör blokeriyse, kimyasal yapısına bakılmaksızın tamamı bir sepette ele

alınıyor. Yani Omeprol©’e göre fiyat belirlenip, Nexium©’a para ödeniyor. Bu jumbo

jenerik işini yapmayı planladıkları eylem planında da, o kadar önemli gruplarda niyet-

lenmişler ki; gelecek sene tedbir alınmazsa, alt yapısı hazırlanmazsa önemli bir sıkıntı

konusudur. Hukuk yoluyla da yürütmesini durdurmayla ilgili, davanın yürütmesini

durdurduk. Davamız sürüyor ama mesele öyle böyle değil, ikinci bizde uygulama-

dıkları mesele de doktor denetimidir. Bütün dünya tasarruf yapmak için, doktorun

kalemine de, etik ve tıbbi kurallar çerçevesinde müdahale eder. İzler, onu da sorumlu

tutar. Bunun da, Türkiye’de uygulanmayan iki uygulamadan birisi olarak altını çizmiş

olalım. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun eşdeğerlik listesiyle ilgili aldığımız görüşler, ne

işler yaptık, neler oldu bunları hızla geçiyorum.

Yeşil Kart ödemelerinde; 2008’de 1.3 milyar TL, 2009’da 1.4 milyar TL’lik ödeme

var. En büyük sıkıntı Şanlıurfa’da var, Konya’da var, Adana’da var. Buralarla ilgili gö-

receli iyileştirmeler sağladık. Ama önemli bir iş Yeşil Kart ödeneğinin, Ali Babacan’ın

kendi ağzından bütçeye konulduğu rakamla bire bir buçuk oranında, %50 arttırıl-

ması. 2010 yılında bu inanılmaz yazışma trafiği sonucunda, 2009’daki, 2009 – 2010

Bütçesi’ndeki sıkıntının aşılacağını öngörüyoruz. Zaten şu bilgi de var; 15 Ocak 2010

günü konsolide, bütçenin tamamı SGK’ya devir oluyor. Bununla ilgili kafa karışıklığı

yaratan bir hüküm vardı. Onunla ilgili arkadaşlarımız gittiler, çalışma yaptılar ve yeni

bir duyuru yayınlandı. 15 Ocak’a kadar olanlar da zaten, şu anda ödenekler serbest

bırakıldı. 1 – 15 Ocak arası da Maliye Bakanlığı tarafından ödenecek ve o defter ka-

panacak. Devlet memurlarının tedavi giderleri de Sosyal Güvenlik Kurumu’na fatura

edilir hale gelecek. Yeşil kartlılar için de, bu önümüzdeki yılın sonunda olacak. Onun

dışında her ayın 15’inde yapılıyor SGK ödemeleri ama, zaman zaman bir iki günlük ak-

silikler oluyor. Bir de, SGK’nın bankalarla yapmış olduğu bir anlaşma sonucunda ayın

13’ünde aktarıyor ki parayı 15’inde, eczacının hesabına yatsın protokolde yazdığı gibi.

Ama hatalı bir aktarım yaptığı takdirde, bankada para iki gün bekleyince bu sefer 17,

18, 19, 20’lerini bulabiliyor. Bu konuyla ilgili tedbir almak gerekiyor. İlaç Takip Sistemi

Kayseri’de ana gündem maddemizdi. Kayseri’de Merkez Heyeti birşey söyledi. Bunu

Page 73: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

73

gittiği her toplantıda da söyledi ve Kayseri‘de söylediklerinin arkasında durdu. Ama

İlaç Takip Sistemi bu bizim eylemlilik sürecimizin hemen ardından tekrar gündeme

getirildi ve eylem planında da bu yılın başında yapacaklarını ifade ettiler. Ben İlaç Ta-

kip Sistemi sunumunu yeniden yapacak değilim. Ama şunu ifade etmek gerekir. İlaç

Takip Sistemi’nden beklenenlerin elbette olumlu ve sakıncalı yanları var. Bunları teker

teker, Kayseri’de uzun uzun konuşmuştuk. Ama TEB’in söylediği bir söz vardı. Biz

dedik ki İTS başlamadan önce mutlaka tek ekran olacak. Yani benim reçeteyi girdiğim

ekranla, İlaç Takip Sistemi’nden provizyon aldığım ekran tek olacak. Ben gerisine bak-

mayacağım. Takasa izin verecek. İadeye izin verecek. Ecza depolarını kapsamından

çıkarmayacak. TEBEOS’u, yani Türk Eczacıları Birliği’nin yazdığı ki yazıldı, şu anda

kullanıma hazır durumda, 24 bin eczanemize dağıtılacak durumda, İTS uyumu tam,

hatta tam olarak tek program durumunda ve yeni baştan yazıldı. Yeni teknolojiyle, 2

yıl önce yazıldığı halinden, dört dörtlük bir program oldu. Ve herkese bunun dağıtı-

mını gerçekleştireceğiz, burada ve her tarafa da dağıtacağız. 1000 kişilik ilk dağıtıldı

Ankara‘da. Ankara’daki 1000 pilot eczaneye dağıttık. Yani artık pilotta değil de; 8

pilot, 20 pilot yapıldı. 1000 eczaneye dağıttık. 1000 eczaneden sonra 24 bin eczaneye

dağıtacağız. Verilerin korunması bu İTS bilgilerinin sadece Sağlık Bakanlığı tarafından

kullanılacağı mali verilerin gizliliği ilkesiyle ilgili bir güvencenin sağlanması gerektiği

ve eczacılara stok düzeltmesi verilmesi gerektiğinin altını çizdik. Bunlar olamadan, biz

İTS’ ye evet demeyiz dedik. Nedenlerini hep konuştuk. Eğer takip zincirini kırarsanız

ne sonuçlar olacağını söyledik. Bunu özetledik. Yapılan yasal düzenlemeleri paylaş-

tık. Ve İTS ile ilgili, olmazsa olmazları koyduktan sonra Kayseri’den döndüğümüzde

dediler ki, bu işi nasıl yapacağız? Biz bunu taleplerimizi Kayseri’nin çok öncesinde

yazılı olarak zaten bildirmiştik. Bu yedi olmazsa olmazımızı bir protokolde bağıtladık.

Kendileriyle bağıtladığımız protokolde şöyle yapalım. Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik

Kurumu ve Türk Eczacıları Birliği Başkanı, SGK Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Müsteşarı

bir protokol imzaladılar. Protokol aynen şunu söylüyor: İTS için pilot uygulama yapıla-

cak, TEB’in belirleyeceği bir eczanede başlayacak. Bu bir eczanedeki iş bittikten sonra

8 eczaneye veya 10 eczaneye çıkacak. 10 eczane de tamam olduktan sonra Türk Ec-

zacıları Birliği’nin ilgide kayıtlı yazısıyla, TEB bu yedi talebinin tamamlandığını, biraz

önce bahsettiğim 7 talebin tamamlandığını yazılı olarak mutabakatını bildirse, İTS

başlayacak yoksa başlamayacak. 26.11.2009 SGK internet sitesinde bir yazı koydular.

Page 74: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

74

Yazıda şunun altlarını çizmişler. Biz hazırız diyor. Sağlık Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik

Kurumu iki kurum arasındaki kavgadan bir yazı koydular ve dediler ki, biz İTS’ye ha-

zırız başlayacağız. Biz de bir yazı koyduk. Eğer ki imzaladığımız protokolün altındaki

imzaların sahipleri, bu sözlerinden eğer dönmedilerse bu protokol yok hükmündedir

tarafımızdan dedik. Gönderdik, bomba gibi düştü bu haber. Şu anda da tamam ge-

lin konuşalım, stok affını konuşalım, şunu konuşalım bunu konuşalım diyorlar. Ama

İTS ile ilgili endişeler, bu özellikle de hızla oldubittici tavırdan, biz, 1 Ocak gününde,

eczanelerimizde ne teknik donanım anlamında ne de fikir olarak İTS’ye geçmenin şu

an için doğru olmadığını ve önümüzdeki dönem Merkez Heyeti tarafından da tüm

yönleriyle ele alınıp yazımızın gereğinin tam olarak yerine getirilmeden başlamaması

gerektiğini değerlendiriyorum.

TEBEOS’u, uzatmayayım, kullandıkça göreceksiniz. Ama çok büyük emekler ver-

dik. Bir kişinin hakkını teslim edelim. TEB’in eski çalışanlarından Caner arkadaşımız,

Ankara’da eczacıdır. Kıdemli pilot eczanedir. Ne uygulama yapsak kendisi pilottur.

TEBEOS’ta da pilot, İTS’de de pilot, gece gündüz bizle birlikte çalışıyor. Kendisinin

hakkını teslim edelim.

TEB Merkez Heyeti tarafından yürütülen diğer çalışmalar… Hakikaten her biri-

sini uzun uzun anlatmak lazım ama nasılsa kitapta da var. Ve şöyle geçiyorum. İşte

Digitürk’le yapılan anlaşma, MobilVizyon’la yapılan anlaşma, hepsini ayrı ayrı duyu-

rularla paylaştık. Maliye Bakanlığı, kitapta yazması gerekiyor, bu yıl 417 tane fesih

bildirildi. 30 tanesi, bunun, Maliye protokolünden kaynaklı, 387 tanesi de SGK proto-

kolünden kaynaklı fesihlerdi. İllere göre dağılımı fesih adetleri bu şekilde.

Atık pil protokolü imzalandı. Aslında bu, benim, çok severek, uzun uzun bal-

landırarak anlatmam gereken bir konu, çok inandığımız bir iş, birçok bölge eczacı

odamızın cidden sahiplendiği bir iş; hani bazen şöyle oluyor tabi, ya Türk Eczacıları

Birliği her işi halleti de bununla mı ilgileniyor deniyor. Türk Eczacıları Birliği gerçekten

ciddi bir üretimin olduğu, her birimin ayrı ayrı çalıştığı bir birlik ve eczacı odalarımızın

çok önemli bir kısmının çok severek üstlendiği ve toplum nezrinde de, kamuoyunda

da önemli destek alan ve her bir atılan pilin yaratacağı doğadaki tahribatı, eczacıların

Page 75: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

75

birer çevre gönüllüsü olarak ele aldıkları mesele. Eczacı kamuoyu tartıştı, bizim in-

ternet sitelerine, forum sayfalarına cevap verme olanağımız da yok, doğru da değil.

O cevap verme yerleri buraları değil, hatta bazen bizim aleyhimize yazılan resmi oda

yazılarına da cevap vermemiz mümkün olmuyor, polemik durumuna giderse. Bu pro-

jenin reklam filmi için Türk Eczacıları Birliği bütçesinden 1 lira bile para harcanmadı.

TAP tarafından bu paraların tamamı ödendi ve hatta ve hatta iktisadi işletmelerin,

fatura TEB’e geldiği için vergisine de bir avantaj sağladı.

Filistin’e İlaç ve Maddi Yardım Kampanyası, tabi toplum hafızası veya o kadar çok

kötü haber alıyoruz ki, ben inanın faaliyet raporunu hazırlarken bunun, bir o kadar

da yoğun geçmiş ki, bu dönemde yapılan bir iş olduğuna kendim bile şaşırdım. Ama

hakikaten o Filistin’de yapılan mezalime karşı eczacı odalarımızın ve Türk Eczacıları

Birliği’nin müdahalesi ve yaptıkları katkı anlamlıydı.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında düzenlenen etkinlikler, bu noktada

gerçekten Mukaddes Harmancı Merkez Heyeti üyemizin çabalarıyla, “Kadın Olmak”

başlıklı Radikal Gazetesi köşe yazarlarının bulunduğu, eczacılık fakültelerinin hocaları-

nın bulunduğu, Milliyet gazetesi yazarımızın bulunduğu çok iyi bir panel yapıldı. Ayrıca

da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği tarafından da başlatılan bir proje kapsamında

“İmkânsız Periler” isimli kitabı da hediye ettik, bütün kadın yöneticilerimize.

14 Mayıs, bu normalde uzun uzun üzerinde konuşulması gereken işler. Ama

14 Mayıs artık bir gün değil, bir hafta olarak kutladığımızı, her yıl bir ana temasının

olacağını, bu sene eşdeğer ilacı seçtiğimiz, daha sonra firma eylemlilikleri boyutunda

eşdeğer ilaç ile yaratılan bilinçlendirmenin kamuoyunda Türk Eczacıları Birliği ve ec-

zacı odasının kendisini ifade etmesine yardımcı olduğunu, burası ki Büyük Kongre’dir,

gelecek 14 Mayısın ana temasıyla ilgili önerilerin mutlaka oda başkan ve yöneticile-

rimiz tarafından ifade edilmesi gerektiğini hatırlatarak devam edelim. Eşdeğer ilaç

meselesini uzun uzun konuştuk, tartıştık. Bu özellikle “Ülkemi seviyorum eşdeğer ilaç

kullanıyorum” Kampanyası’nın getirdiği yankı ve çok beğenilen afişidir.

Page 76: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

76

9.Türkiye Ulusal Eczacılık Kongresi’ni yaptık, 10–13 Kasım 2008’de İstanbul da,

daha önceki dönemlerde olmayan bir işi yaptık hep beraber. Üzüntü verici bir şeydi, iki

tane kongre yapılırdı. Bu iki ayrı kongre hatta, örgütte bir ayrışmaya doğru gidiyordu.

O günkü Merkez Heyeti önemli bir adım attı ve iki kongreyi teke indirdi. Bunu uzun

uzun konuştuk. İlkini İstanbul Eczacı Odası’nda gerçekleştirdik. Ankara Eczacı Odası

ikincisini yapmak üzere kendi organize edeceği kongreden vazgeçti. Bundan sonra da

eczacılık kongrelerini Merkez Heyeti’nin alacağı karar doğrultusunda, Türkiye’nin çe-

şitli yerlerinde, ama mutlaka bir tane yaparak ve hakkını vererek yapmamız gerekiyor.

Farmavizyon Eczacılık Fuarı’nı gerçekleştirdik. 2008 Nisan’da ve 2009 Nisan’da

CNR Expo Center’da, Ege Eczacılık Günleri’ni düzenliyor, Ege’deki eczacı odaları,

üçüncüsü ve dördüncüsünü yaptık. Ama biz artık Eczacılık Fuarı’nın, fuarlar şehri

İzmir’e de belli dönemlerde taşınması gerektiğini mutlaka düşünüyoruz. 11-12 Aralık

2009’da yapılan İlaç Sektörünün Vizyonu Toplantısı, uluslararası toplantılara katılım,

bu PGEU toplantıları ve FİP’in geçen sene Basel’de yaptığı toplantı; Merkez Heyeti

üyeleri ve Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti üyesinin görevleriyle sevgili Şerif Boyacı

buralarda Türk Eczacıları Birliği’ni temsil ediyorlar.

Ve 2009 FİP’i Türkiye’de yaptık. Alnımızın akıyla yaptığımızı, çok başarılı bir or-

ganizasyon olduğunu; Türkiye’de yarattığından çok dünyada yankı yarattığını ve FİP

Başkanının yaptığı konuşmalarda ve Türkiye’ye ilişkin tüm ülkelerin yollamış oldukları

yazılardan ve verdikleri beyanatlardan görüyoruz. Bu konuda FİP’le ilgili çok uzun

bir süreç, Türkiye’ye getirilmesinden, dönüş yolculuğuna uğurlanmasına kadar çok

sayıda kişinin emeği var. O dönemki örgüt yöneticilerinin tamamının emeği var. Biz

hepsine, teker teker, Türkiye’deki eczacılar olarak birer teşekkür borçluyuz diye dü-

şünüyorum. 3200 tane katılımcıdan bahsediyoruz. 2500 tanesi yurtdışından gelen

resmi katılımcı, günübirlik gelen kayıtlar dışında çeşitli ülkelerden 250 kişi ve FİP

Kongresi çok beni heyecanlandıran çok hoşuma giden bir karara imza attı. O da, Türk

Eczacıları Birliği Merkez Heyeti, aynı zamanda bir FİP Türkiye delegesinin önerisiyle,

25 Eylül Dünya Eczacılık Günü olarak kutlanması oybirliğiyle kabul edildi. Bugüne ka-

dar her ülkede ayrı, işte Türkiye’de 14 Mayıs Türkiye’de eczacılık eğitimini başlaması

nedeniyle, kutlanırken, Dünya Eczacılık Günü yoktu. Dünya Eczacılık Günü’yle ilgili,

Page 77: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

77

FİP’in kuruluş yıl dönümünü FİP’e önermeyi ve bütün delegasyonun oyuyla kabul edil-

mesini sağladık. Bu şöyle bir şey: hem çok tatsız şeyler yapıyoruz. Bundan sonra da

olacak. Bu örgütte görev yapanlar çok sıkıntı çekecekler falan ama bazen de böyle

tarihe bir iz bırakabilmek; belki de hani, iyi ki de almıyoruz maaşlardan, haklarından,

işte servetlerden, lüks konutlardan çok daha değerlidir. 2070 yılında dünyanın her

yerinde 25 Eylül 2070 günü, ülkelerinin eczacı birlik başkanları her şehrinde de eczacı

odası başkanları konuşmalarına şöyle başlayacaklar. 25 Eylül gününü 2009 yılında

İstanbul’da yapılan FİP Kongresi’nde, Türkiye delegasyonunun yanında, FİP kabul et-

miş ve o günden beri bugün Dünya Eczacılık Günü olarak kutlanmaktadır. Bu onur

hepinize aittir arkadaşlar.

Ve Avrupa’da eczacılık uygulamaları, araştırma ve uygulama programları 2–7

Mayıs 2009’da ve bu programa bölge ezacı odalarımızın değerli başkanları ve yöneti-

cileri katıldılar. Bunu bir gezi olarak göstermeye çalışanlar oldu. Örgütü yıpratmaya

çalışan bir takım odaklar sayfalarında şey demeye çalıştılar: “Oralara gittiler, örgütün

parasıyla gezdiler.” Sendikaları ziyaret ettiler diyenler oldu. Orada bir tek sendikaya

bile gidilmedi. Gidilen her yerde ülkenin resmi eczacılıkla ilgili eczacı birliği ziyaret

edildi. Toplantıya katılanlar, oralardan önemli bilgi birikimleriyle döndüler ve yazılan

toplantı raporu da, bu örgüte kendi cebinden çok para harcamış, çok fedakârlık etmiş

yöneticilere, örgütün bir kuruşuna bile tenezzül etmeyen yöneticilere, özellikle oda

başkanlarına dil uzatanların ne kadar yanlış bir iş yaptıklarını, bunun örgüt barışı için

ne kadar yanlış bir iş olduğunu gözler önüne serer boyuttaydı.

Bir de belki sadece bunu konuşmak için bir iki gün toplanmak lazım. Bu tarihi

Dünya Eczacılık Günü olarak kutlamak mümkündür, ama Avrupa Adalet Divanı’nın

kararı, eczacılık bir uzmanlık alanıdır ve ticari serbestlik bakımından değerlendirile-

mez. Bu mesele için, Avrupa’da herkes nefesini tutmuş bu kararı bekliyordu. Çünkü

iddia şuydu; eczacılıkla ilgili, üye ülkelerin düzenlemeleri serbest ticaretin önünü ka-

pamaktadır. Sermayenin serbestçe dolaşımına engel taşımaktadır. Bunun engelini

kaldırın, eczanelerde eczacılar bulunmaya devam etsinler, çalışsınlar ama sermaye

eczanenin sahibinin olsun. Ve eğer bu karar uzun her biri ders niteliğinde bir karar.

Dün Ege Cansen bir yazı yazmış Hürriyet’te, örgüt ayağa kalktı, hopladı. Ege Cansen’e

Page 78: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

78

cevabı Avrupa Adalet Divanı vermiş durumda; kendisinin bundan haberdar olmadığı

çok belli, kendinden çok emin olarak ahkâm kesiyor. Diyor ki, “Eczacılık serbest bir

ticaret alanıdır.” Oysa bu konuda Avrupa’nın en üst karar organı diyor ki değildir.

Ve herkes diyor ki sahibi olmalı, onlar diyor ki olamaz. Çünkü eğer böyle bir karar

alırsanız, bu, hasta haklarını ve hasta sağlığını tehdit eder. Ülkelerin bunu serbest bı-

rakmak gibi bir zorunlulukları yoktur. Hatta diğer ülkelerin, neredeyse bunun tersini

uygulama yapmalarını tavsiye edecek şekilde bir gerekçesi olan dört dörtlük bir karar.

Hiç değilse geleceğe bakarken, sadece, endişe duymamamız, olumlu bakmamızı ge-

rektiren meselelerden bir tanesi.

18 Eylül 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayınladılar Tebliğleri, 2 Kasım’da bir kısmı

hayata geçecekti, 4 Aralık’ta diğer bir kısmı. 2 Kasım’da TEBİM devreye girdi. Bu yüz-

den 4 Aralık’a ertelediler ve biz iade edeceğimizi belirttik. Biz, bunu, tebliğ edildiğinde

eczaneler batacak diye duyurduk. Bunun üzerine, kararnamelerin eczaneler üzerinde

yaratacağı olumsuz etkileri ifade eden raporlar hazırladık. Bunları üyelerimizle pay-

laştık. Bunları odalarımızla paylaştık. Bununla ilgili 7 Ekim 2009 günü bir Başkanlar

Danışma Toplantısı yaptık. Ve temel olarak da şunu ifade ettik. Bir tek feda edecek

eczanemiz bile yok. Teker teker batmak yerine, teker teker kapanmak yerine hep

beraber eczanelerimizi kapatmayı göze alıyoruz.

Merkez Heyetimiz, bu süreçte ilaç sanayiyle, eczacı kooperatifleriyle görüşmeler

yaptılar. Bunun yanında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a, Recep

Akdağ’a Sayın Bakana, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’e, müsteşar-

larına, ilgili olabilecek herkese sesimizi duyurabilmek için hem Türk Eczacıları Birliği

sitesi üzerinden biz forum açarak eczacılarımıza seslendik, hem kendi hazırladığı-

mız raporları, bunların tamamına gönderdik. Hem de, belki tarihi bir rekor olabilecek

bir şekilde, 11 tane de bakan görüşmesi gerçekleştirdik. Bu bakan görüşmelerinde,

Sağlık Bakanı tarafından eczacının stok zararının telafisi ve eczacının kayıtları telafisi

noktasında hep olumlu görüş bildirildi.

Eczanelerin, bu sürecin sonunda, Türk Eczacıları Birliği’nin hesaplarının doğru

olması konusundaki endişeyi paylaştıklarını, 7000 – 8000 tane eczanenin ortadan

Page 79: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

79

kalkabileceğini, sağlık hizmetlerinin kılcallaşması noktasındaki sıkıntının politikanın

tersine olduğunu, kapanacak 3 bin tane eczanenin, ilçelerde, köylerde, beldelerde ve

büyük şehirlerin varoşlarındaki mahalle eczaneleri olduğunu iyi anlattığımızı düşünü-

yoruz. Bu konuda Sağlık Bakanı’ndan aldığımız destekle, konuyu ekonomi yönetimine

ve SGK’ya ilettik. Ama örneğin, yaptığımız Başkanlar Danışma Toplantısı’nda da, daha

sonra yaptığımız Genel Sekreterler Toplantısı’nda da bunu gündem ettik. Orada da

hep şunu söyledik. Sonuna kadar diyalog yolunu açık tutacağız. Çünkü bizim somuta

indirgediğimiz iki tane majör sıkıntımız var. Eczacı stoktan hiç zarar etmemeli. Ecza-

cının ciro kaybından kaynaklanan gelir kaybı, ki çok konuştuk üzerinde, her yerde de

uzun uzun konuşuldu. 40 lira ciro yapan bir eczane bugün 2–2,5 milyar lira para ka-

zanıyor. Bu eczane, bu uygulamadan sonra asgari ücretin bile altına düşebilir, net

karlılık olarak ve vergiden sonraki karlılık olarak Elbette mal fazlası vardır ama nerede

yazmaktadır? Elbette %4–7 ıskonto vardır ama nerede yazmaktadır? Ve alınan ted-

birlerin ilaç sanayini MF’leri ortadan kaldırma ve %4–7 ıskontolardan belki, geri git-

me, vadeleri kısaltma sonucunu görebilmek için de müneccim olmaya gerek yok. Bu

yüzden de dedik ki sonuna kadar masada kalacağız. Müzakere edeceğiz. Ama eğer

sonuç alamazsak gereğini yapacağız. O sırada bir Başkanlar Danışma Toplantısı; aslın-

da biz Ekim ayının 7’sinde bu toplantıyı yaptık. Ama Genel Sekreterler Toplantısı’nı

yaptığımız sırada böyle bir talep vardı. Ama yaşadıklarımızdan edindiğimiz bir tecrü-

beyle yapmamız gereken işin, doğru karar verip uygulamak olduğunu değerlendirdi

Merkez Heyeti ve iki tane kritik karar aldı. Bir önceki Başkanlar Danışma Toplantısı da

18 Eylül’den sonra yapılmıştı. Kararlılık kesindi. Bu, geri püskürtülmelidir. Altına baş-

kanlarımız imza atmıştı. Talepler de netti. Eczacı karlılığı arttırılmalı, bir meslek hak-

kı talebinde bulunulmalı, ikisinden biri yöntemiyle eczacılık zararı telafi edilmeli, stok

zararı da aynen. Bunun olmadığı noktada, geri durmayacağımızı biliyorduk. Ama bir

Başkanlar Danışma Toplantısı yaptığımızda geçen seneki tecrübelerle bizim başkan-

larımızın her birisi gidip de bölgesinde çatır çatır bu eylemi bildiğimiz halde, bunu

söylediği halde; bizim başkanlarımız tarihi bir not düşmek, olabilecek aksilikleri dile

getirmenin tarihi bir sorumluluk olduğu bilinciyle bir takım endişelerini ifade ettikle-

rinde, Kurumun örgütü bölmek için bizim eylem planımızı öğrenip bunun üzerinden

yol yüründüğünü çok iyi biliyoruz geçtiğimiz süreçlerde. Dedik ki, bu sefer mademki

örgütün talepleri bu kadar nettir, başkanlarımız bu kadar kararlıdır, yol haritamızı

Page 80: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

80

kendimiz belirleyelim. Genel Sekreterler Toplantısı’nda, üç genel sekreterimiz Baş-

kanlar Danışma Toplantısı’nın hızla yapılması gerektiğini söyledi. 7, 8 genel sekreteri-

miz de, bu meseleye sözlü katkılar verdiler. Biz de dedik ki, bir eylem planımız var. Bu

işin siyasi sorumluluğunu bu Merkez Heyeti, üzerine alıyor. Eğer ki, bu iş hayata ge-

çildiğinde geri adım atılmamışsa ve eczacı zararı olmamışsa, Türk Eczacıları Birliği

gerekeni yapacak. Her yönüyle de hazır. Herkes müsterih olsun. Ha birileri, birilerini

bölmeye, bir takım çelişkileri oynamaya çalışacaksa bu sefer o biz olacağız. Ve Sağlık

Bakanlığı ile Çalışma Bakanlığı arasındaki derin fikir ayrılığı “Sağlığın patronu sen mi-

sin ben mi?” veya bir iş aksi gidiyorsa “Bunun bedelini kim verecek, eczaneler kapa-

nırsa bunun hesabını siz mi vereceksiniz?” diyen Sağlık Bakanı’na biz eczanelere biz

meslek hakkı vermeliyiz. Bugün oldu işte, 200 trilyon olsun dedi, gün oldu 250 de

sanayiden almalıyız. Zararın tamamını telafi etmeliyiz dedi. Ama bunu kabul etmeyen

iki kişi vardı; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve Müsteşarı. Sosyal Güvenlik

Kurumu’nun yeni yapılanmasında, eskisi gibi, ne başkanlık, ne Genel Sağlık Sigortası

Genel Müdürlüğü noktasında konuya müdahil olmuyorlar. Bakanlık’tan yürütülüyor

bu işler. Biz örgütsel anlamda bir risk olabileceğini bile bile ama çok doğru bir hamle

yaptığımızı da, bugün herkesin tespit ettiği şekilde, Sağlık Bakanı’nın tüm olumlu

yaklaşımına rağmen diyerek, bu işin sorumlularını bir gazete ilanıyla Başbakan’a şika-

yet ederek ve bundan önce de, bu işe başlamadan önce “Eczaneler can çekişiyor” te-

masıyla daha önceden hazırlattığımız afişleri, eczanelere bayram kartlarını 50 bin

tane basıp tüm odalarımıza yollamıştık. Tüm yerel ve genel Türkiye bürokrasisine ve

siyasetine bunun yanında gazete ilanı, radyo spotları ve televizyon spotlarıyla bu işi

devreye aldık ve bir uyarı yaptık. Bu yaptığımız uyarının manası, kamuoyunda bir

farkındalık yaratmak sorular sormak ve bu soruların cevaplarının, eczanelerden has-

talara doğru anlatılması, doğru iletişim noktası olarak tercih ettik. Yapılan işin ilk

başlarda, böyle hani eskiden gazete ilanı verirdi eczacı odaları, TEB; binlerce laf bütün

sorunları anlatıyoruz, KEY’i bile anlatıyorduk eskiden. İşte Askeriye’den ödeme soru-

nunun bile, ona göre birazcık farklı olduğunu, birazcık kabul edilebilir olmayacağını

biliyorduk. Dediler ki ya koskoca gazete ilanı ama bu eczaneler can çekişiyor. Bu tele-

vizyon bizi ifade etmiyor. Bu radyo bizi ifade etmiyor. Oysa profesyonel bir şirkete

hazırlatılan çalışma Türk Eczacıları Birliği tarafından İthal İlaç Birimi’ne gelen hasta-

ların tek tek yukarıya çağrılarak, filmden önce, “Eczacının sorunlarını bize anlatır mı-

Page 81: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

81

sınız” diyerek not alınmasıyla ardından film izletilip, işte raconu öyle olduğu için, ışık-

lar kapatılıp araba kullanıyorsunuz. Sürüş saatinde bunu duyuyorsunuz, ne hissedi-

yorsunuz? Bunlar, tek tek not edilerek onlarca hasta üzerinden, yayınlanmasından

önce ve sonraki, ne çıktılar düşünülerek, rapor edilerek kabul edilmiş bir kampanya ve

çok geliştirilmiş bir kampanyaydı. Eczacıların ilk anda bazıları, “Ya bu iyi değil” demek-

le beraber hastalardan gelen olumlu bildirimler ve yaratılan etkiyle ve ardından da

tabii kampanyanın hem bu haliyle, hem de kapatma afişiyle Basında Kırmızı Ödülleri

denilen, kamuoyunda en çok etki uyandıran reklamlar statüsünde Türkiye ödüllerine

aday gösterilmesiyle de gerçekten başarısını kanıtlamıştır. Hep söylerdik, Türk Ecza-

cıları Birliği büyük bir örgüt, afişini kendi tasarlamamalı; Türk Eczacıları Birliği büyük

bir örgüt, gazete ilanı verecekse bunu bir halkla ilişkiler uzmanından geçirmeli; Türk

Eczacıları Birliği büyük bir örgüt, bir konuda bir söz söylüyorsa en iyi hukukçulardan,

en iyi rekabet hukukçularından danışmanlık almalı. Biz bunları yapmaya çalıştığımız

iki yılın sonunda böyle bir kampanya yaptık. Bu, biliyorsunuz belki de, reklam şirketi-

nin dediği şu Türk Eczacılar Birliği’nin önerisiydi. Bayram kartı yapalım. Çok propa-

ganda yöntemi gördük ama herhalde bunu ilk kez siz yapıyorsunuz dediler. Onlar da

bir ilke imza attılar bizim sayemizde. Bir soru olabilir, saymanlık sunumunda var mı

bilemiyorum. Soruluyor çünkü biz yanıtlıyoruz devamlı. Toplamda, bu kampanyanın

tamamına ne kadar para harcandı diye. Bu reklam şirketine 14 milyar lira para öden-

di. Tüm bu tasarımların ve yapmış olduğu danışmanlıkların sonunda, onu da ifade

etmekte fayda var. Sağlık ışığımız eczaneler kapanıyor. Bu arada, eksikse Saymanım

sunumunda size tam rakamları verir. Bu Sayın Başbakan’a yazdığımız ve Sağlık

Bakanı’nın olumlu tutumuna rağmen önemli bir stratejiydi, eğer yol alınacaksa Baş-

bakanlık düzeyinde, çözüme hangi noktadan gidileceği, çünkü biz temel bakış açısı

olarak şunu söylüyoruz. Ne iyileştirme yapılacaksa, İlaç Fiyat Kararnamesi’nde yapıl-

malıdır. Ne olacaksa yürütümünden Sağlık Bakanlığı’nın sorumlu olduğu yasamıza

konularak yapılmalıdır. Bu yüzden de, meslek hakkının verilmesi için, Sağlık Bakanlığı

kadroları ikna olduysa, o yoldan yürünmelidir. Bundan sonra da bir eylemlilik örecek-

sek ve mutlaka örmeliyiz, hakkımızı alana kadar buna devam etmeliyiz; bunu, hep

Sağlık Bakanlığı üzerinden yapmalıyız. Çünkü biz sağlığın patronunun, sağlıkçıların;

hatta İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nün, eczacıların, sağlığın patronunun, sağlık-

çıların olmasının gerekliliğini, eczacının derdini sağlıkçıya anlatması gerektiğini düşü-

Page 82: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

82

nüyoruz. Türkiye sağlık politikalarına ekonomistlerin veya bir takım hesap kitap uz-

manları, maliye uzmanları değil sağlıkçılar karar vermelidir. Ama biz sağlıkçıların da,

bunun bütçeleştirilmesi noktasında üzerimize düşecek sorumluluğu yerine getirecek

projeleri üretmemiz gerektiğinin altını çiziyoruz. Sonra eczanelerin kapanmasına iki

gün kaldı dedik, bir gün kaldı dedik ve anahtar bırakma eylemi yaptık SGK önünde ve

basın açıklaması yaptık, niçin oraya bıraktık? Biz ruhsatımızı Sağlık Bakanlığı’ndan

alıyoruz. Türk Eczacıları Birliği üyesi odalar ve Sağlık Bakanlığı ruhsatta karar sahibi

etki ediyorlar ve biz eczanelerimizi çalıştırmak istiyoruz. Ama SGK bu eczaneleri batır-

mak istiyorsa, bu anahtarlara o kadar meraklıysa, onun doğru adresi SGK’dır. Gittik

SGK önüne anahtar bırakma eylemi yaptık ve Ankara’da Ankara Eczacı Odamızın ka-

tılımıyla, 1500 eczacımızla her ilde de bu eylemliliğe sahip çıkan çok sayıda eczacının

katılımıyla ses getiren bir eylemlilik noktasına geldi. 4 Aralık 2009’da da eczaneler

kepenk kapattı. “Bugün kapalıyız” afişi, hem gazetelerin arka sayfalarında yer aldı,

hem de Türkiye’deki 24000 eczacıdan Türk Eczacıları Birliği ve bölge eczacı odalarının

siz o gün görevlisiniz dediği 2500 eczacısı, siz bölgenizde tek eczanesiniz dediği veya

iki eczanesiniz nöbet yok orada kapatırsanız insanlar mağdur olur diyerek kapattır-

madığı, kapatmaması gerektiğini söylediği eczacılar dışında gündüz vakti medya fe-

nerle açık eczane aradı. Aradı aradı iki tane buldu. İkisi de eczacı milletvekiliydi. İkisi-

nin de eşlerinin eczanesi kapalıydı. Bu hepimizin verdiği çok önemli bir sınav, bu bu-

gün, bu kongreyi mesleğin geleceğiyle ilgili bir çözüm kongresi haline getiren çok

önemli bir sınav bu. Beni son gece çağırdılar, Ali Babacan ve Ömer Dinçer’in karşısına

bu örgüt çıktı. Başkan ile baş başa görüşmek istediler ve başkana dünyanın tehdidini

yaptılar. Dediler ki, “Yarın 2000 tane eczane kapar, 2000 fanatik kaparsınız, öğleye

doğru onlar da açar.” Ondan sonra, söylenebilecek, akla ne geliyorsa söylediler. Hem

kapatacak eczaneler için, hem Merkez Heyeti için, hem Başkan için bu tehditlere bo-

yun eğip de orayı kapatmayacağımızı, kapatma eyleminden vazgeçmeyeceğimizi be-

lirttik. Vazgeçmek için şartların ortada olduğunu ama onun da, bugün 2 değil 22

bakan tarafından ifade de edilse, artık burada imzalanan protokollere değil, Pazarte-

si günü Bakanlar kurulundan çıkacak kararlara, İlaç Fiyat Kararnamelerine inanacağı-

mızı ama; 4 tane temel talebi, ikisi kamuoyuyla paylaşılan, diğer ikisi örgütümüzün

bugün de burada dile getireceği biri kamu kurum ıskontosuyla ilgili talebidir, diğeri

de tahsildar değil sağlık profesyoneli olduğumuz talebidir, bunları pazartesi günü

Page 83: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

83

çözmezseniz, yarın sadece uyarı eylemini göreceksiniz ama Büyük Kongre ne karar

alırsa sürekli kapatma kararı alırsa sürekli kapatma, eczacıların bir kısmının nöbetçi

kalıp üç günde bir nöbet sistemine geçmeyse o karar, ne karar alıyorsa uyacağımızı

anlattık. Yarın sabahleyin kalktığınızda 24 bin tane eczanenin sadece nöbetçilerinin

açık kalacağını göreceksiniz dedik ve oradan kalktık bu örgüte inanarak gittik. Çünkü

biz eczacı tabanının bize inandığını, bizim de eczacı tabanına inandığımızı biliyorduk.

Erkan Tan, sabahleyin Türkiye’de bütün eczaneler açılmadan beni koltuğa oturttu.

Sonra da dedi ki size sürprizlerim olabilir. Sonra dedi ki Tokat’ta eczanelerin hepsi açık

diye bir mail okudu, orada hiçbir şeyden haberim yok yayına girdiğimde cep telefonu-

mu kapadığımda saat 8’di. Ama o gün Merkez Heyeti’nin kararlılığı ve eczacı tabanı-

nın ne kadar yakıcı olduğunu bildiğimiz için göz kırpmadan canlı yayında yalan söylü-

yorsunuz. Oradaki şey doğru değil. Tokat Oda başkanım ile görüşüldü, Tokat’ta bütün

eczaneler kapalıdır diyebilecek kadar bu örgütün inancını biz 4 Ekim günü Başkanlar

Danışma Toplantısında da, 13. Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında da görüş-

müştük. O gün, gün boyunca bir sürü şey anlattık bizi çok doğru anlayanlar oldu.

Türkiye’nin en önemli kalemlerinden, ki eylemlilik sürecinden önce hemen hepsini

gidip ya telefonla ya da birebir yüz yüze, işte CNN, Star, Kanal D, Haber Türk’ün haber

müdürlerini tek tek ziyaret ettik. İşte olumlu yazı yazan köşe yazarlarını tek tek ziya-

ret ederek kendilerine meseleyi anlattık. Ve şunu yaptık. Bu işin eczaneyle başlayaca-

ğını, medyayla yürüyeceğini, kamuoyu vicdanında da biteceğini biliyorduk.

Türkiye’de en büyük sıkıntı, dünya tartışıyor bunu gazete patronunun bir başka

ticaret yapıyor olması ve bir başka yerden hükümete bağlı olması çelişkisine rağmen

çok önemli bir mesajı verdiğimizi ve artık yarın 2 bin eczane kapar diyenlerin 24 bin

eczanenin kapayacağıyla ilgili hiçbir endişesi olmadığını biliyoruz. Ve bu yüzden de,

buranın, tarihin en önemli kongrelerinden bir tanesi olarak bundan sonra oluşacak

olan Merkez Heyeti’ni oluştururken de, hem oluşuma müdahale etmesini, hem de

önüne ayakları yere basan, doğru taleplerle ve sonuçlarını doğru şekilde öngören çok

ciddi bir eylemlilik planı koyması gerektiğini düşünüyoruz.

Biraz önce bahsettim. Yargıya başvuruyoruz. Bugündür, yargıya vurulacak süre

ve Türk Eczacıları Birliği olarak da her türlü mücadeleyi üyelerimizle birlikte yeni olu-

Page 84: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

84

şacak Merkez Heyeti’nin sürdüreceğine inanıyoruz. O kadar hızlı gelişmeler oluyor

ki, slaytlar hazırlanırken bile, eksik kalan bir şeyler olabiliyor. O da şudur: ben bunu

bir bilgilendirme olarak buradan paylaşmak istiyorum. Çünkü görüş belirtecek olan

herkesin bundan haberdar olması lazım. Mutlaka haberdar olunacak ama kongrede

de bir kez daha ifade etmek gerekiyor. SGK 4 Aralık günü Genel Kurulu’nu toplandı.

Orada tabi önemli bir gösterge var. SGK Genel Kurulu’na; Türk Eczacıları Birliği, Türk

Tabipleri Birliği, Mühendis Mimarlar Odası, sendikalar hiç kimse katılmadı. 4 yıllık bir

kurum, kendisini 4 yılda nasıl yalnızlaştırdığının imzasını attı. Bütün misafir koltukları

boştu. Bakan boş bir salona konuştu. Biz de bunu televizyondan ifade ettik ve Bakan’a

da şunu söyledik, söylemeye de devam etmemiz lazım: “Otoyolda herkes karşı şe-

ritten geliyorsa siz belki yanlış yoldasınız.” Bunu açık olarak bakana ifade etmemiz

lazım. Çünkü herkes karşılarından gidiyor. Kendileri doğru yolda gittikleriyle ilgili bir

iddiaya sahipler. Bunu hep beraber anlatmamız lazım. SGK’nın yayınladığı eylem planı

31 Aralık’a kadar sürecek, bunları ilaçta karekod uygulamasına geçeceğini söylüyor

SGK. Medula Provizyon Sistemi’ni hayata geçireceğini söylüyor. Global bütçeyle ilgili

geniş döneme ilişkin protokolleri imzalayacağını ve mevzuatı tamamlayacağını söylü-

yor. Kamu ıskontolarını yeniden değerlendireceğini söylüyor.

30 Haziran 2010’a kadar kurum ile sağlık hizmet sunucuları arasında yapılan

sözleşme ve protokollerin yılsonunda ve gerekirse yılbaşında revize edilmesi gerekti-

ğini söylüyor. Yılsonu ile yılbaşı arasındaki o bir gecede bir şeyler değişeceğini düşünü-

yor tekrar. Planlı eczane denetimlerine imkân sağlayacak bir sistem kurulmasını, Sağ-

lık Uygulama Tebliği’nde yer alan hükümlerin uygulanmasında birliktelik sağlayacak

mevzuat değişiklikleri sağlamasını değerlendiriyor. Bunun yanı sıra, 31.12.2010’da

terapötik eşdeğerlik uygulamasının yani jumbo jeneriğe geçişin, antihipertansifler,

osteoporoz ilaçları, antidepresanlar, antipsikotikler, antibiyotikler, akne preparatları

gibi gruplardan başlanarak değerlendirileceğini söylüyor. İlaç katılım payının kademe-

lendirilmesi uygulamasına giderek ucuz tedavilerden katılım payı alınmayacağı, daha

doğrusu, katılım payı ödeyemeyecek güçte olanlara ucuz, ikinci kalitede tedavi hizme-

ti sunulacağını, Sağlık Uygulamaları Tebliği’nde ucuz tedavi seçeneklerinin kolaylaş-

tırılacağını, eşdeğer ilaçlarda % 15’e indirilmiş olan bandın daha da geri çekileceğini

kendi eylem planı olarak açıklamıştır. Bu, “Bugün 4 Aralık eczane kapatmasından

Page 85: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

85

sonuç alamazsak, Büyük Kongre’de eylem planını kararlaştıracağız ve Merkez Heyeti

onu uygulayacak” diyen Büyük Kongre’ye karşı eylem planıyla çıkmaktır. Bu meseleyi;

bir devlet, bir kamu, bir kurum ciddiyetinden uzakta alan yöneticilerin, bir heyecan ve

telaşla ele aldıkları, ama gelecekte yapacaklarını, beyinlerinin arkasında sakladıklarını

dilleriyle dışarı çıkardıkları, ağızdaki baklaların ortaya döküldüğü bir belgedir. Bunu

da Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti olarak Büyük Kongre’nin değerlendirmelerine

sunuyoruz.

Çok aşamalardan geçtik. Çok zor günler geçirdik hep beraber. Ben örgütün had-

dinden fazla değer verdiği, gereğinden fazla yüreklendirdiği, arkasında her gencin

bulamayacağı bir desteği bulmuş olarak karşımda Nükhet Hanım oturuyor, beni bu

işlere getiren. Ya şöyle de bir anım var aslında, hepinizi çok sıktım. Böyle bu kadar

sıkmanın ardından, basit küçük bir anekdot anlatıp bırakmanın doğru olacağını düşü-

nüyorum. Herkesten çok destek aldık.

Bu işlere başlangıcım da şöyledir. 1996’da mezun oldum, 1999’da eczanemi aç-

tım. 3 yıl boyunca çok direndim eczane eczacılığı yapmamak için. FİFA 99 diye çok

sevdiğim bir oyun var, bilgisayarda onu oynuyorum. Çünkü eczaneye 2 tane müşteri

gelmiş öğlen üçe kadar. Eczanenin açıldığın on ikinci günü, bir tane Kumtel tele-

fon var kablolu bir telefon, yerde duruyor. Cayır cayır çalmaya başladı. Dakika 83,

Arjantin-Brezilya, yeni 3–3 yapmışım, maçı çok da severim bırakamıyorum. O kadar

ısrarla çalıyor ki telefon, o anı hiç unutmuyorum, yani demek ki o kadar yer etmiş.

Herhalde bırakmam lazım bu oyunu dedim. Bir düğmeye bastım, oyunu durdurdum,

dakika 84, gittim telefonu açtım. Nükhet Tartan, o zamanki Oda Başkanı, çığlık ata-

rak “Canım!” der telefonlarda, herkes bilir, “Canım” dedi. “Buyurun Başkanım” de-

dim. “Ne yapıyorsun, dedi, bir çayımı içmeye gelir misin Eczacı Odasına?”. Eczanede

kalfa vardı ama günde 2 müşteri geliyor diye eşimin eczanesindeydi, onu çağırdım.

Bir çay içmeye gittim 10 dakikalığına eczacı odasına. 12 yıldır eczacı odalarında ya da

buralarda çay içiyorum. O gün inanılmaz bir gün, üç tane iz bıraktı. Genç başkan Yücel

orada, Eskişehir, ona da hep söylüyorum. Eczacı odaları, tırnak içinde söylüyorum, içi-

ne çekme anlamında, çok keyifli bir yer anlamında, ama bataklık gibidir. Elini verdiğin

anda seni içine çeker, bir daha bırakmaz. Girdim. 10 yıldır olan iş şudur: Dakika 84.

85 inci dakikasını bir daha oynayamadım FİFA 99’un, sene 2009 oldu! İkincisi, eczacı

Page 86: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

86

odası dışında bir yerde çay içmek nasip olmadı ve üçüncüsü; o günden beri hala tele-

fonda konuşmaya devam ediyorum.

Ben o günden bugüne, meslek örgütünde bizim gibi genç yöneticilere imkân

tanımış, önünü açmış, hatasıyla sevabıyla, bir katkı sağlamasına izin vermiş herkese,

özellikle de bunu gençleştirme operasyonlarına yol açan erdemli ve deneyimli yöneti-

cilere, bütün Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti ve genç yöneticiler adına çok teşek-

kür ediyorum. Saygılar sevgiler sunuyorum. Sağ olun var olun.

Divan Başkanı: Değerli konuklarımız, Sevgili Genel Sekreterimiz Özgür Özel’e te-

şekkür ediyoruz. 10. madde Merkez Heyeti Bilançosu’nu, Saymanımız Ali Aslan bize

okuyacaklar.

Ecz.Ali ASLAN (Türk Eczacıları Birliği Saymanı) (Mali Raporların Sunumu): Sa-

yın Divan, Türk Eczacıları Birliği’nin Değerli Başkanı ve yöneticileri, eczacı odalarımızın

değerli başkan ve yöneticileri, Büyük Kongre’nin saygıdeğer delegeleri, sayın meslek-

taşlarım ve çok kıymetli çalışma arkadaşlarım hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sevgili Özgür kardeşimizin çok güzel sunumundan sonra, sizi hesap ve para iş-

leriyle çok bunaltmak istemiyorum ama üzerinden geçilmesi gereken yerler var. Onu

hep beraber göreceğiz. Yaklaşık iki yıllık dönem içerisinde, ciddi ve hassasiyetle ha-

kikaten büyük katkı koyan öncelikle Muhasebe Birimi’ne ve Türk Eczacıları Birliği’nin

tüm kademelerinde çalışan arkadaşlarıma ben de teşekkürler ediyorum.

Bu tabloda, 2008 başı ve sonu arasında aktif varlıklar ve diğer tabloda pasif kay-

nakları görüyoruz. Faaliyet karı ve zararı olarak 2008 yılı, 31.12.2008 yılı olarak da 2

milyon 170 bin lira gibi bir rakam görmekteyiz. Bu anlamda dönem karı ve zararı ola-

rak da 4 bin 4 milyon 388 bin küsur lira; ben rakamları yuvarlayarak gideyim, sizleri

sıkmamak için. Bu da 2009 yılı ile ilgili mizanımız. Aktif toplamı her iki tarafta görü-

yoruz. Ve burada da gelir gider farkını görüyoruz arkadaşlar. Şimdi bu tablo önemli,

Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin banka ve kasada bulunan mevcutlarını gör-

mekteyiz. Toplam olarak 33 milyon 574 bin 551 TL, bunun biliyorsunuz, büyük bir

Page 87: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

87

kısmını fon ve vadeli hesaplarda değerlendirmekteyiz. Bu tabloda mevcut binalarımız

ve mülkiyetlerimiz var. 2009 yılında görüldüğü gibi herhangi bir, bina anlamında, de-

mirbaşımız yok. Ancak sadece burada bir takım teknik anlamda bilgisayar ve tesisat

giderlerimiz var. Bir de son dönem, Eskişehir Ecza Koop.’a ait olan binanın 3’te 1’lik

kısmını Eskişehir Eczacı Odamıza sattık ve geçtiğimiz haftalarda onun çok güzel açı-

lışına, ardından da Kütahya’ya gitmiştik hatırlıyorsunuz. Bu tabloda sözleşmelerimiz

var arkadaşlar. Biliyorsunuz SGK ve Maliye sözleşmelerimizi kademeli olarak sattık ve

eczacı odalarımızın aldığı payları da arttırmıştık. Bunlar üzerinde çok durmuyorum.

Hakikaten kitaplarımızda var. Burada 500 bin liraya sattığımız sözleşmenin 350 lirası

Türk Eczacıları Birliği’ne, 150 bin lirası da eczacı odalarımıza kaynak olarak aktarıldı

biliyorsunuz.

Bu tablo çok önemli; biliyorsunuz, geçtiğimiz yıl Türk Eczacıları Birliği İş

Bankası’yla bir protokol imzaladı. Bu protokolün bir ayağında da Sosyal Güvenlik Kuru-

mu ve bağlı kuruluşlardan İş Bankası aracılığı ile parasını tahsil eden arkadaşlarımızın

bireysel emeklilik hesabına ve buradan doğan % 0.5 gibi bir oranın da eczacı hesabına

aktarılacağını gördük. Toplam rakamlara baktığımız anda, bu meselenin üzerinde

ciddiyetle durmamız gerektiği, bu profili arttırmamız gerektiği ortadadır. Toplamda

eczacılarımızın bireysel emeklilik hesabına 3 milyon 423 bin küsur lira TL olarak para

aktarılmış, aynı zamanda eczacı odalarımıza da 1 milyon 240 bin küsur lira para akta-

rılmıştır. Bizce çok anlamlı ve değerlidir ve bu rakamın arttırılması konusunda siz de-

ğerli yöneticilerim hakikaten çok çaba sarf ettiniz ama bundan sonra bu çabanın arta-

rak devam edeceği beklentisi içerisindeyiz. Taslak bütçemizi görüyorsunuz, 2011 yılı

tahmini rakamları, bunları hızlıca geçiyorum. O da var tabi ki sevgili Barış kardeşim,

Türk Eczacıları Birliği Yardımlaşma Sandığı olarak, az önce bahsettiğim gibi, biz bunu

İş Bankası protokolü üzerinden sağlıyoruz. Ve İş Bankası protokolünde sağlamamızın

ciddi anlamda faydası var. Faydaları şu; geriye dönen evrak ya da icraya verdiğimiz

eczacı arkadaşımız sayısında hakikaten bir azalma oldu ve daha fazla meslektaşımıza,

daha uzun vadeyle kredi verme imkânı bulduk. Gönül ister ki, bu rakamı daha da

arttıralım. Ancak şu anda imkânlarımız buna el vermemekte. Bu bir dönem daha

böyle gidecek gibi, yaptığımız hesaplarla görülüyor arkadaşlar. Şimdi burada aidat

toplamakla ilgili, biliyorsunuz, Türk Eczacıları Birliği, üyelerinden aidat toplayarak da

Page 88: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

88

aynı zamanda kaynaklarını oluşturmakta ve bu yönde odalarımız çalışma yapmakta.

2009’un 15 Kasım’ına kadar yaklaşık %82.73’lük bir aidat toplama başarısını odaları-

mız gösterdi. Tüm odalarımıza, aynı zamanda saymanlarımıza da teşekkür ediyorum.

Burada tablo halinde aidat durumu görülmekte, bu da bunun TL’ye dönüştürülmüş

formu arkadaşlar. 2009 yılının yine Kasım ayına, son beş yılın verileriyle bir göz atar-

sak, yine dengeli bir biçimde gittiğini izlemekteyiz. 2008 yılı sonu itibariyle, aidat

toplamada Konya, Tekirdağ, Edirne, Tokat, Karaman Eczacı Odalarımız ilk beş olma

başarısını göstermişken; 2009 yılında Afyonkarahisar, Çanakkale, Tekirdağ, Kırklareli,

Tokat Eczacı Odalarımız bu anlamda başarı göstermişler. Ben kendilerine buradan

çok teşekkür ediyorum. Bir de eski yıllarda olan aidatlarımız var. Bunların da toplan-

ması konusunda hassasiyetimiz devam etmektedir. Yatan aidat durumunun yüzdesel

bazda, bana göre en solda olan kısmında görüyorsunuz yine, hakikaten birkaç küçük

geride kalmanın dışında, aslında bize göre başarılı ve olumlu bir noktada olduğunu

izlemekteyiz. Bu 2008, 2009’u da buradan görebiliyoruz arkadaşlar. Yardımlaşma

Sandığı konusunda çabalarımız var demiştik, İş Bankası’yla sürdürüyoruz bunu. Bir

de, biliyorsunuz, bizim üyelerimize sadece kredi sağlamak gibi bir yükümlülüğümüz

yok. Hakikaten zor durumda olan meslektaşlarımıza ve ayrıyeten vefat eden mes-

lektaşlarımıza da ölüm yardımı yapıyoruz. Ölüm yardımı 2005’ten itibaren 6000 lira

olarak gerçekleşmekte. 2009 yılının 15 Kasım’ına kadar bu yıl 39 meslektaşımıza

ölüm yardımı yapmış bulunmaktayız. Bu tablo, TL olarak bir ifadesi onun. Muhtaçlık

yardımı dediğimiz bir olgu var. Biliyorsunuz, 5 büyük hastalık diye tabir ettiğimiz, kişi-

sel anlamda meslektaşlarımızın hakikaten tıkandığı, gücünün yetmediği durumlarda;

eczacı odalarımız vasıtasıyla bu evraklar bize geldiği anda, bu meslektaşlarımıza da

Merkez Heyeti’nin kararı doğrultusunda, 6 bin liraya kadar yardım yapabiliyoruz ve

bu yıl da bunu yapmaya gayret ettik. Burada muhtaçlık yardımını görüyorsunuz. 15

Kasım’a kadar, 26 meslektaşımıza bu anlamda katkıda bulunmaya gayret ettik di-

yorum, gücümüzün ölçüsünde. Burada da yine TL bazında muhtaçlık yardımıyla ilgili

ifade var. Biliyorsunuz afet yardımıyla ilgili çalışmalarımız var. Türkiye’de, son yıllarda

ciddi anlamda sel felaketleri de yaşanıyor. Bu anlamda işte deprem, sel, yangın, yer

kayması gibi afet yardım ilkelerinin yönetmeliğine uygun olarak da meslektaşlarımıza

afet yardımı yapmaktayız. Burada kredi tipleri görüyorsunuz arkadaşlar, bunlar web

sayfalarımızda da var. Az önce de belirttiğimiz gibi, İş Bankası protokolü gereği, hem

Page 89: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

89

bu rakamları yukarı çıkarabildik, hem de vadelerini arttırabildik bir anlamda, meslek-

taşlarımıza sıkıntılarında katkı sağlamak görevindeyiz. Bu kredilerin bir kısmını, ikisi

bir arada alınabilir nitelikte birlikte kullanılan kredileri, bu tabloda görebiliyoruz. Kredi

kullanmada genel durumu şu ileriki tabloda göstereyim. Şimdi, 2009’un 15 Kasım’ına

kadar 2888 meslektaşımız bir önceki yıla göre az gibi görünüyor ama az önce belirt-

tiğim sebepten dolayı geçmiş dönemde 12 ayda, biliyorsunuz, Özgür kardeşimizin

sayman olarak başlattığımız protokolle bu süreyi 18 aya çıkarınca az gibi görünse de,

daha önceden gelen birikimlerle devam etmekte.

Yıllara göre kredi kullanan eczacılarımızı bu tabloda görebiliyoruz. Kredi tutarı-

nı bu tabloda TL olarak görebiliriz. Bunların hepsi kitaplarda ayrıntılı var arkadaşlar

onun için hızlı geçiyorum sizi bunaltmamak adına. Burada da yine TL olarak ve ortak

verilen kredileri de görebiliriz. Bu önemli; 2008 yılı içerisinde, en fazla kredi kullan-

dırılan odalarımız içerisinde Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya gibi, üye sayısı

anlamında çok sayıda eczacı odalarımız görünmekte. Burada kredinin adedi; eczane

açma kredisi, işletme kredisi daha çok meslektaşlarımız işletme kredisi anlamında,

çünkü hakikaten ifade ettiğimiz gibi bizim 8000 küsur eczanemizde, ayda 30 bin

TL’nin altında ciro yapınca. Bu da 2009 yılının 5 eczacı odası yine Ankara İstanbul,

İzmir başta olmak üzere devam ediyor. Eczane açma kredisini burada tabloyla renk-

lendirdik. Evet, bu önemli daha önce Türk Eczacıları Birliği tarafından verdiğimiz kre-

dilerle yasal takibe alınan meslektaşlarımızın sayısı yüksekken; 2008 yılındaki o 91

rakamı o geçmişten gelen bir rakamdır, ama 2009’a baktığınız anda İş Bankası pro-

tokolü ile, çünkü İş Bankası’nın başta kriterleri var biliyorsunuz. Yasal takibe uğrayan

meslektaşımızın sayısı 28’e gelmiştir. Burada da, yine tablo olarak, yüzdesel anlamda

kullandırılan krediler, ve yasal takibe alınan krediler diyoruz, gördüğünüz gibi yılda

%0. 72 gibi bir yasal takip oranımız mevcut. Dosyalarımızın eczacı odalarımıza göre

dağılımları var. İstanbul, Ankara, Eskişehir diye devam ediyor. Biliyorsunuz, nema

işlemleri var meslektaşlarımıza her yıl Mayıs ayının sonunda, kesin bilançonun çık-

masıyla beraber kar payı aktarıyoruz. Bu rakamda da dağıtılan tutar 2009’da 6016

küsur lira, meslektaşlarımızın hesaplarına kar payı olarak. Bu tabloda kar payını grafik

olarak görebiliyoruz. Emekli maaşına yönelik, daha önce biliyorsunuz 70 yaşında kim-

sesi olmayan, geliri, durumu iyi olmayan meslektaşlarımız demiştik ama 2007 yılında

Page 90: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

90

Merkez Heyeti’nin almış olduğu kararla, bu 65 yaşında ve net asgari ücret tutarında

maaş bağlanmasıyla karara bağlandı. Yardımlaşma Sandığı’nın gelir gider tablosunu

burada detaylı bir biçimde görebiliriz, bunları hızlı geçiyorum.

Taslak bütçe var. Evet, bu da Türk Eczacıları Birliği Yardımlaşma Sandığı’nın;

yani bizim daha önce Yardımlaşma Sandığı üzerinden verdiğimiz para üyelerimizde

dururken, biliyorsunuz, şimdi Türkiye İş Bankası’nın parasını kullandığımız için, banka

ve fonlarda yaklaşık 42 milyon 104 bin küsur lira Türk Eczacıları Birliği’nin hesabında

para vardır. Bu da, bizim için hakikaten anlamlı ve yılardan beri yaptığımız birikimle-

rin anlamlı bir neması olarak değerlendiriyoruz arkadaşlar. Burada sevgili ağabeyim

Hüseyin Olan ve Yönetim Kurulumuzdaki diğer arkadaşlarımıza çok teşekkür ederek

EGAŞ’tan bahsetmek istiyorum. Hakikaten EGAŞ %99 hissesi bizim olan kendi kuru-

luşumuz ve sevgili arkadaşlarımızın çok değerli çabalarıyla hızlı bir büyüme sürecine

girdi. Ve sizlerin katkısıyla da, bu, artarak devam edecek diyorum. Bu anlamda dışa-

rıda da bununla ilgili sohbetlerimizi sürdürebilir ve EGAŞ’a nasıl katkı verebileceğimiz

konusunda detaylı paylaşabiliriz. Ben sizleri çok fazla sıkmadan hepinize çok teşekkür

ediyorum ve başarılı bir kongreyi hep birlikte geçirmemiz dileğiyle saygılar sunuyo-

rum.

Divan Başkanı: Sevgili Ali Aslan’a teşekkür ediyoruz. Kongrenin en sıkıntı bö-

lümüdür mali tablolar. Denetleme Kurulu Raporu’nu okunmak üzere Sayın Şerif

Boyacı’yı davet ediyorum.

Ecz. M.Şerif BOYACI (Türk Eczacıları Birliği Denetleme Kurulu Başkanı) (De-

netleme Kurulu Raporu Sunumu): Sayın Divan, 37. Büyük Kongre’nin, bu saatte beni

dinleme nezaketi gösteren sabırlı delegeleri, oda başkanları ve yöneticileri hepinizi

Denetleme Kurulumuz adına saygıyla selamlıyorum.

25.12.2007 ve 04.11.2009 tarihleri arasında Merkez Heyeti 53 toplantı ve 77

oturum gerçekleştirip, yapılan görüşmeler sonucunda 673 karar almıştır. Denetleme

Kurulu üyeleri olarak, toplantılara katılma ve fikirlerimizi açıklama konusunda gere-

ken hassasiyetimizi tüm dönem boyunca sürdürdük. Bazı kararlarda herhangi bir

şerh bulunmamasına rağmen, üyelerin bazılarının aralıklı olarak kararları zamanında

Page 91: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

91

imzalamayı ihmal ettikleri görüldü ve bu konuda ilgililerin dikkati çekildi. 4 Mart 2009

tarihinde Merkez Heyetimizin 5 üyesinin istifa etmesiyle boşalan üyelikler için, yedek

üyeler sırasına göre göreve davet edildi. Belirsiz aralıklarda yaptığımız Merkez Heyeti

iktisadi işletme ve yardımlaşma kasa sayımlarında, kasadaki tutar ve belgelerin kayıt-

lara uygun ve eksiksiz olduğu görüldü. Bordro incelemelerinde, çalışanların ücretleri-

nin SSK ve diğer kesintilerinin ilgili hesaplara zamanında ve tamamen yatırıldığı görül-

dü. Bu anlamda muhasebe evrak ve kayıtlarında yapılan incelemelerde de kayıtların,

genel olarak kabul görmüş muhasebe ilkelerine uygun olduğu ve harcamaların alınan

kararlara dayanarak, yetki verilmiş kişilerin sorumluluğu altında, sözleşmelere bağlı

olarak olabildiğince hızlı sonuçlandığı görüldü. Bursa, Şanlıurfa ve Kayseri Eczacı Oda-

larımızın ev sahipliği ile 3 bölgelerarası toplantısı gerçekleştirildiğini biliyoruz. Kasım

2008de gerçekleşen Şanlıurfa Bölgelerarası Toplantısı’nda, 21 Aralık 2008 mitingiyle

ilgili alınan karar, mesleğimize dönük yapılan zayıflatma ve yok etme anlayışına karşı

örgütümüzün kararlılığını, direngenliğini, örgütsel dayanışmamızın gücünü göster-

di. Bu mitingin mesleğimize yakışır biçimde etkili, düzenli, olgun geçmesinde katkısı

olanları ve ülkenin dört bir yanından gelen katılımcıları gösterdikleri fedakâr ve örgüt-

lü dayanışma anlayışı nedeniyle Denetleme Kurulu olarak gönülden kutluyoruz. Bu

dönemde örgüt içi demokrasinin işletilmesi ve gerektiğinde fikir alışverişinde bulun-

ma anlamında yararı olan başkanlar danışma toplantıları 13 kez yapıldı. Ancak, bazı

katılımcıların toplantının sonucunu beklemeden ayrılma alışkanlıklarını sürdürdükleri

gözlendi. Bu konuya, bir defa daha Denetleme Kurulu olarak dikkat çekmek istiyoruz.

Üye takip sisteminin bu dönemde tüm odalarımız tarafından kullanılmaya başlama-

sı nedeniyle ülke çapında ortaklaşa yararlanacağımız veri tabanını birlikte yaratmış

olduk. Yıllardır süren anlaşılmaz direncin, genel sekreterliğin etkin çabasıyla, bu sü-

reçte giderilmesi tarafımızdan takdirle karşılanmıştır. Eczane açılışlarında muvazaa

ile mücadelede örgütümüzün daha etkin rol oynamasının yolunu açan, 2009/40 sayılı

genelge Sağlık Bakanlığı’yla ortaklaşa çalışan bir komisyonun kurulmasını sağladı. Bu

tarihten sonra muvazaalı eczane açılabilmesinin önü tamamen kapandı diyebiliriz.

Bu dönemin en önemli faaliyetlerinden birisi de serbest eczanelerimizde daha kaliteli

ve düzenli hizmet sunabilmek için eczane çalışmalarımıza Milli Eğitim Bakanlığı ve

Sağlık Bakanlığı çalışanları ile Birliğimiz aracılığıyla yapılan protokol gereğince eğitim

verilmeye başlanması oldu. Teorik eğitimlerini tamamlayan ve bu yıllarda bir yıllık

Page 92: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

92

pratik uygulama sürecini sürdüren katılımcılara sertifikaları verilerek eczanelerimizde

daha nitelikli hizmet üretilmesine ve ülkemizin istihdam sorununun giderilmesine

katkı sağlanacaktır. Uzun zamandır beklediğimiz ve ticari amaç taşımayan TEB’e ait

eczane yazılım programı TEBEOS’un artık bitirilerek meslektaşlarımıza dağıtılabilir

duruma gelmesini önemsiyoruz. Denetleme Kurulu olarak incelemelerimizde, pilot

uygulamanın kapsamının gittikçe genişletilerek olası sorunların başlangıçta saptan-

ması ve saptanan sorunların giderilerek 2010 yılı başında yaygın biçimde hizmete

sunulabilmesinin hedeflerini gördük. Bilişim Komisyonu’nun gayretli çalışmaları ve

Genel Sekreterliğin kararlı duruşu bu sonuca ulaşmayı kolaylaştırmıştır. Emeği ge-

çenlere teşekkür ederiz. Bir diğer önemli çalışma etik olmayan sorunları önlemede

yardımcı olacak; cezaevi, hükümlü reçeteleri ile eczane bulunmayan yerlerde aile he-

kimliği tarafından yazılan reçetelerinin karşılanması için Adalet ve Sağlık Bakanlıkları

ile Merkez Heyeti üyelerinin ısrarlı takipleri sonucu iki protokolün imzalanması oldu.

Bu dönemde SGK ile sürekli görüşme ve tartışma ortamı yaşandı. Yoğun bir şekilde

emek ve zaman harcanan bu dönemin sonunda, 2009 yılı başında üç yıllık bir protokol

imzalandı. Bu protokolün bizce önemli kazanımlarından birisi kamuya ıskontosuz da

ilaç verebilmemiz olmuştur. Dileğimiz odur ki, bunu, reçete başına meslek hakkı alın-

ması da takip edebilsin. Dünya Eczacılık Federasyonu FİP’in 69. kongresi, 3–8 Eylül

2009’da, İstanbul’da ev sahipliğimiz ile gerçekleştirildi. 2500 yabancı meslektaşımızın

yanı sıra, yaklaşık 500 yerli meslektaşımız kongreye katıldı.

Bu vesileyle ülkemiz, örgütümüz, uluslararası eczacılık camiasında ciddi bir sı-

navdan başarıyla geçerek önemli bir prestij kazandı. Ayrıca kongrenin, katılan mes-

lektaşlarımıza uluslararası bir tecrübe kazandırdığına inanıyoruz. Mesleğimizdeki

değişimler ve diğer ülkelerin çalışmaları hakkında en yetkili kimselerden bilgilenme

fırsatı bulduklarını düşünüyoruz. Kongrede gerçekleşen genel kurul toplantısında,

Türk Eczacıları Birliği olarak yaptığımız Dünya Eczacılık Günü saptanması önerimiz

görüşülmüş ve kimi ülkelerce benimsenmiş ve oy birliğiyle, FİP yönetim kuruluna

tarih tespit etmesi konusunda yetki verilmiştir. Bu vesile ile, 69. FİP Kongresi’nin, FİP

tarihinde ayrı bir konumda hatırlanması sağlanmış oldu. Biraz önce, Genel Sekreter’in

sunumunda 25 Eylül tarihi telaffuz edildi. Biz önergemizde FİP’in kuruluş günü ol-

ması nedeniyle 25 Eylül’ü teklif ettik. Ancak bütün dünyada geçerli olacak bir gün

Page 93: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

93

tespit edileceği için, diğer ülkelerdeki günlerin de ortak zeminde olabilmesini sağla-

mak anlamında, FİP Yönetim Kurulu belki bu tarih olur, belki her ülkeye uygun bir

şey bulabiliriz diye o konuyu muallâkta bıraktılar. Şimdi Yönetim Kurulu’nun kararını

bekliyoruz o tarih konusunda.

Yardımlaşma Sandığımızın faaliyetlerine gelince biraz önce de arz edildi ama

2008 yılında 3842 kişiye 72 milyon 841 bin, 2009’da 15 Kasım itibari ile 2098 kişiye

55 milyon 81 bin TL Sandığımızdan kredi kullandırıldı. 16 Kasım 2007 ile 15 Kasım

2009 tarihleri arasında ise 7078 üyemiz kredi kullanmış. Geri dönüşü olamayan kredi-

lerin, yasal takibe alınan üye sayısı 2008’de 91 iken, 2009’da bu sayı 43 üyeye düştü.

Yardımlaşma Sandığı kredilerinin, İş Bankası aracılığı ile verilmeye başlanması, mes-

lektaşlarımızın geri ödeme konusunda daha hassas davranmaları sonucunu doğurdu.

Bu ise daha çok meslektaşımızın, daha fazla imkânda kredi kullanmasını sağladı. Yar-

dımlaşma Sandığımız kanalıyla 2008 ve 2009 döneminde toplam 47 meslektaşımıza

266 bin 565 TL muhtaçlık ve 75 meslektaşımıza da 375 bin TL ölüm yardımı yapıldı.

Bu dönemde Türkiye İş Bankası’yla iki farklı protokol imzalandı. Kredilerin ban-

ka kanalıyla verilmesi uygulaması, daha fazla üyemizin, daha fazla miktarda kredi

kullanması kazanımı yanında, Birliğimiz açısından iş yükü azalması, üye açısından da

kredi faizlerinin gider gösterilmesi gibi kazanımları da sağladı. Bunu, biliyorsunuz,

uzun yıllar hep tartışmalı bir biçimde sürdürüyorduk. Nadiren karşılaşılan olumsuz-

luklarda da Saymanlık’ın dinamik müdahaleleri ile sorunlar aşıldı. Münferit olayların

abartılarak, yürüyen sistemin tümden tartışılmaya açılmasının en hafif şekliyle, hem

TEB’e hem de İş Bankası’na ve emeği geçenlere büyük haksızlık olacağı kanısındayız.

2. protokole ilgili bankanın, Sosyal Güvenlik Kurumu ödemesinin söz konusu bankaya

taşıyan meslektaşlarımıza yaptığı katkı; Ağustos 2008’den Eylül 2009’a kadar geçen

14 aylık sürede 3 milyon 423 bin 848 TL, odalarımıza yaptığı katkı 1 milyon 387 bin

511 TL olmak üzere toplam 4 milyon 811 bin 363 TL oldu. Ancak meslektaşlarımızın

yeterince bilgilendirilmemeleri nedeniyle, sisteme katılanların sayısı beklenen düzeye

halen ulaşamadı. Kişilere ve örgütümüze olumlu maddi katkı sağlama potansiyeli çok

yüksek olan bu sistemin sürdürülmesi ve meslektaşlarımızın katılım konusunda ikna

edilmeleri için, özellikle yöneticilerimize büyük görev düşmektedir. Eğer bu fırsatı

Page 94: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

94

elimizden kaçırırsak ciddi bir tarihi sorumluluk yükleneceğimizi bilmenizi istiyorum.

Üye aidatlarının tahsili konusunda ise, önceki dönemlerdeki oranda tahsilâtın gerçek-

leştirildiğini gördük. Genel tahsilât ortalamamız % 82-84’lerde olmasına rağmen, 7

odamız %98 oranında tahsilât gerçekleştirdi. Bu odalarımız Afyonkarahisar, Çanakka-

le, Tekirdağ, Kırklareli, Tokat, Kütahya ve Konya odaları; kendilerine bu yaklaşımdan

teşekkür eder, diğer odaların da onların yanına gelmesini beklediğimizi ifade etmek

isteriz. Birliğimize ait gayrimenkullerin kiralanması ve kiraların tahsilâtları düzenli

olarak takip edilmektedir. Ancak, TEB Otel’in kiracısıyla yaşanan sorun hukuki olarak

çözümlenerek kiracının tahliyesi sağlandı. Alacaklarımız yasal takibe alındı ve yeni ki-

racıyla sözleşme yapılması aşamasına gelindi. Atıl durumda bulunan gayrimenkullerin

de, rasyonel biçimde kullanılması yönünde Merkez Heyetimize, tarafımızca gerekli

uyarılar yapıldı. Önceden olduğu gibi bu dönemde de oda ve diğer çalışmalarına ve

gereksinimlerine katkı yapıldığı görüldü. Bu katkıların sürdürülebilir olması, büyük öl-

çüde geri ödemelerin düzenli yapılmasına bağlı olduğundan odalarımızın bu noktadan

bakıldığında duyarlı davranmaları gerektiği açıktır.

Merkez Heyetimizin bütçe uygulamalarına baktığımızda, gerçekleşmenin aşağı-

daki şekilde olduğu saymanlığın ve Merkez Heyeti’nin dikkatli ve tutarlı davranması

neticesinde giderlerin tahmini bütçe rakamlarını aşmadığı yönetimin bu çalışmasının

giderlere de olumlu yandığını saptandı. Gelirler de görülen anlamlı artışın temelinde

birliğimiz varlıklarının değerlendirilemesin de saymanlık ve yönetimin karalı ve tutarlı

davranmasının önemli payı vardır. Bu rakamlar raporda var ancak kısaca bahsedeyim.

2008 yılındaki tahmini bütçedeki gelir rakamımız 9 milyon 176 bin 500 lira iken, 11

milyon 366 bin 310 lira olarak gerçekleşmiştir. Ancak 2008 yılı giderleri tahmini bütçe

de 6 milyon 238 bin lira iken, 6 milyon 977 bin lira olarak gerçekleşmiştir. Gelirlerde

artış %123 giderlerdeki karşılanma oranı %110’dur. 2009 yılı tahmini bütçemizde ise

gelir hedefi 9 milyon 492 bin 500 lira iken, gerçekleşen gelir 14 milyon 551 bin 364

lira ile %1153 oranında gerçekleşmiş. Giderlerimiz ise tahmini bütçede 5 milyon 690

bin lira iken gerçekleşen 5 milyon 588 bin 459 lira olmuştur.

İktisadi işletmemiz hakkındaki raporumuz şöyledir. İşletmemizde yürütülen ça-

lışmalar düzenli ve etkin biçimde sürdürülmektedir. Doğrudan hastaya hizmet ver-

Page 95: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

95

me bilinciyle, SGK ve üretimden kaynaklanan sorunlar dışında, nerdeyse sıfır hatayla

hizmet amacına ulaşıldığı tespit edildi. 2008’de toplam 55 bin 970 reçete karşılayan

işletmemiz, 2009’da sürümü çok olan bazı ürünlerin ruhsat almaları sonucunda 35

bin 630 reçete karşılamıştır. Bu 2008’de günlük 180 reçete iken, 2009 yılında 120

reçeteye düşmüştür, günlük karşılama adedi. Ancak 2008 cirosu 41 milyon 156 bin

277 Euro iken, 2009 cirosu 53milyon 58 bin 89 lira olarak gerçekleşmiştir. Kamu kay-

naklarını temel hedef alan işletmemiz, karlılığı minimum düzeyde tutmasına rağmen

dünya piyasasından alışları denetleyerek, en uygun fiyatı araştırarak kamu kaynakla-

rına katkı sağlarken, 3 milyon 185 bin 686 Euro’luk afet fonundan aktarılan kaynağa

da tümüyle iade ederek kendi öz kaynaklarıyla hizmet verir hale gelmiştir.

Akademi çalışmalarımız da 128 meslek içi eğitim programı gerçekleştirilmiş, bu

programlara 5285 meslektaşımız katılarak katılım belgesi almıştır. Merkez Heyetimi-

zin bu konuda gösterdiği çabaların üyelerimize daha iyi aktarılması ve meslektaşla-

rımızın eğitimlere daha fazla sayıda katılmalarının sağlanması oda yönetimlerimizin

öncelikli görevi olmalıdır diye düşünmekteyiz. Avrupa Birliği tarafından onaylanan ve

desteklenen ”Akıllı çocuk akılcı ilaç kullanır” ve “Herkes için e-sağlık” projeleri başa-

rıyla tamamlandı. Birliğimiz tarafından finanse edilen “Evsel atıkların biriktirilmesi,

imhası” ve “Evinizde bakıyoruz” gibi projeler sürdürülmektedir. Bu projelerde amacın,

eczacıların sosyal projelerle toplumun gündemine daha fazla girmesi olduğunu düşü-

nerek meslektaşlarımızın katkısı yoğun bir biçimde gerçekleşmelidir.

TEB Merkez Heyeti 36. Çalışma Dönemi’ni birçok yönden çalkantılı, değişken,

hareketli, yoğun çalışma ve yüksek tempoyla birçok ilkleri yaşayarak geride bıraktı.

Bu noktadan bakıldığında dayanışma, birliktelik ve tek ses olmanın örgütlü yapıda ne

kadar önemli olduğunu, sonuç alma yönünden katkısının yadsınamaz şekilde ortaya

çıktığını gözlemledik. Ancak, hiçbir kazanımın kendiliğinden ortaya çıkmayacağı bilinci

içinde, örgütlü yapıya emek verenlerin değeri bu dönemde bir kez daha anlaşılmıştır.

Emek verenlere, katkı sunanlara Denetleme Kurulu olarak şükranlarımızı sunuyoruz.

Yasayla kurulmuş birliğimizin alternatifi gibi gösterilmeye çalışılan yapılar ortaya çı-

karmanın, iletişim çağının olanaklarından yararlanarak hiçbir yetkisi ve sorumluluğu

olmadan, rastgele ve şeffaflık adına yapıldığı söylenerek yayın yapmanın, mesleği-

Page 96: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

96

mizin ve örgütsel yapımızın taraflı ya da tarafsız tüm kesimlerce önce tartışılması,

sonrasında yargılanması sonucunu yarattığını görmek gerekir. Bu konularda herke-

sin üzerine düşeni yapacağına inanıyoruz. Bu düşünceler içinde 36. Dönem Merkez

Heyetimize yürütmüş oldukları çalışmalar için teşekkür ediyor ve raporumuzu büyük

kongrenin takdirlerine arz ediyoruz. Saygılarımızla. Denetleme Kurulu üyeleri Ahmet

Cemal Toplu, Hüseyin Olan ve ben Şerif Boyacı. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Divan Başkanı: Değerli delegeler, sevgili konuklar 12. maddemiz Türk Eczacıları

Birliği’nin Yardımlaşma Sandığı’nın çalışma raporları ve bilançosunun okunması, 13.

maddemiz Türk Eczacıları Vakfı’nın raporunun okunması. Sanıyorum biraz evvel Ali

Aslan, Saymanım, bunları okudu. Bilmiyorum tekrar okumaya gerek var mı? O zaman

bunları da sırada okundu olarak kaydediyorum. Raporlar ve bilançolar üzerinde gö-

rüşmeleri başlatacağım. Yalnız bize isim yazdıran tüm arkadaşlarımız yarın sabahtan

dediler; bugün herkes yoldan da geldi, bugün yorgunluğu göz önüne alarak bugünkü

gündemi toplantıyı kapatıyorum. Yarın saat 9.30da tekrar burada olmak ümidiyle

hepinize iyi günler, iyi akşamlar diliyorum.

Page 97: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

11 ARALIK 2009

BİRİNCİ OTURUM

Page 98: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...
Page 99: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

99

Divan Başkanı: Sevgili Delegeler, değerli misafirler 37. Büyük Olağan Kongre-

mizin ikinci gününde, dün kaldığımız 14. maddeden devam etmek istiyoruz. En son

Türk Eczacıları Vakfı’nın raporunun okunmasını görmüştük. Raporlar ve bilançolar

üzerinde görüşmeler olan 14. maddeyi uygulamak üzere gündeme açıyorum. Şu

anda divanımıza dokuz konuşma talebi geldi. Ben bunları sırayla saymak istiyorum.

Arkadaşlarım hazır bulunurlarsa sırayla bunları davet edeceğim. Görüşlerini alacağım

ve mümkünse süreyi de 10 dakika gibi düşünüyoruz. Tüm konuşmacılarımıza; konuş-

mak isteyen arkadaşlardan özür dilerim, imkân sağlayabilmek açısından ve herkesin

düşüncesini ifade edebilmesi açısından sevgili konuşmacılarımız bu süreye riayet edip

arkadaşların hakkına da gasp etmezlerse çok mutlu olurum.

Birinci sırada; Cihan Dinç, ikinci sırada Zeki Özgen, üçüncü sırada Bülent Köse,

dördüncü sırada İrfan Demirci, beşinci sırada Ali Yücel Seçki, altıncı sırada Muham-

met Ali Durmaz, yedinci sırada Mehmet Gönenç, sekizinci sırada Sabih Tekin Çağlar,

dokuzuncu sırada Yavuz Tatar olarak bizdeki müracaatlar bu şekilde. Ben konuşma-

sını yapmak üzere Cihan Dinç arkadaşımızı buraya davet ediyorum.

Ecz. Cihan DİNÇ (Antalya Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan Başkanım, divan

heyetinin değerli üyeleri, oda başkanları, sayın delegeler, değerli meslektaşlarım he-

pinizi Antalya Eczacı Odası adına sevgi ve saygıyla selamlarım.

Biz oda başkanları, büyük kongrelerde konuşma yapmak için sizlerin huzuru-

na gelmeden evvel bir takım çalışmalar yaparız. Konuşmamıza katabilmek için bir

takım araştırmalar yaparız. Ben de merak ettim, geçen büyük kongrede neler ko-

nuşmuşuz, neler olmuş, bugünkü sorunlarımız neler? Ufak bir araştırma yaparken

bence ilginç olan bir şey yakaladım. Sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir önceki Olağan

Büyük Kongrede Antalya Eczacı Odası Başkanı Cihan Dinç’in konuşmasını okuyacağım

sizlere. Yani bir önceki kongre de yapmış olduğum konuşmayı okuyacağım. Buraya

gelmeden evvel bir konuşma hazırlamıştım. Fakat buraya hareket ederken bir eczacı

meslektaşımdan mektup aldım. Onun için bu konuşmamı yapmayacağım, bu mek-

tubu okuyacağım. Son derece kısa bir mektup, size de yardımcı olacağım demiştim

Sayın Başkan’a. Mektup şöyle başlıyor:

Page 100: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

100

“Sayın Başkanım, size bu mektubu yazmaktansa yüz yüze görüşmeyi çok ister-

dim. Ancak yıllardır süre gelen samimi arkadaşlığımdan dolayı bunları konuşmaya

utandığım için size durumu mektupla anlatmayı yeğledim. Başkanım ben 18 yıllık bir

eczacıyım. Ancak son üç dört senedir bir eczacı olarak çekmediğim kalmadı, maddi ve

manevi açıdan çok yoruldum. Artık günden güne zorluklarla mücadele etme isteğim

azalıyor. Bu da beni çok korkutuyor. Yaklaşık dört sene önce başladı her şey. Önceleri

herkesin hayatında olabilecek ödeme güçlüklerinden birisi zannediyordum. Ne yazık

ki bu durum gittikçe ağırlaşmakta ve dayanılmaz bir hal almakta. İnanın ki her sabah

5’de kalkıp eczane açılana kadar uykusuz ve umutsuz gözlerle beklemekten ruhen

bittim. Zavallı eşim, ben biterken o da benimle bitti. Önceleri ilaç satabilmek için

çeşitli cambazlık yapan depoların müdürüyle görüşebilmek için şimdilerde saatlerce

kapısında bekliyorum. Görüştüğüm zaman insanca muameleyle karşılaşsam neyse,

iyice ezildim artık gün be gün bitiyorum. Üzüntüm ben ve ailem biterken diğer in-

sanların bırakın yardımcı olmayı kayıtsız kalmaları insanı mahvediyor. Ama onlar da

haklı; hangi meslektaşımla konuşsam depoların elinde oyuncak olmuş durumda, na-

sıl çıkacağım bu durumdan? Nasıl kurtulacağım? Bilemiyorum. İnanın bilemiyorum.

Depo banka sarmalı beni içine sonsuzluklara doğru alıyor, boğuluyorum. Beni daha

da kahreden Türk Eczacıları Birliği’nin gündeminde eczacının ekonomik durumunun

olmaması. Olmadığını, hiçbir çözüm üretmediği için biliyorum. En ufak bir haykırış bir

ses yok. Oysaki İstanbul‘daki mitingde göğsüm yırtılırcasına bağırdım. Bağırmıştık.

Türk Eczacıları Birliği’nden ne bir ses ne bir nefes. Herhalde ben ve benim gibiler ya

unuttular ya da bizler ihmal edilecek kadar azız. Biliyorum ki 13-14-15-16 Aralık’ta

Ankara’da büyük kongremiz var. Tüm oda başkanları, siz de dahil; hak, hukuk, ada-

let, özgürlük diye nutuklar atacaksınız. Ve yine bu kongrelere katılmış bir kişi olarak

biliyorum ki; depo karşısında görüşme sırası bekleyen, ekranı kapatıldığı için ilaç ala-

mayan, kamu alacaklarına haciz kararı konan, hacizli olduğu için bankalardan kredi

alamayan, çocuğu masraflı oluyor diye özel okuldan alan, eczacı olduğuna bin pişman

olan ben ve benim gibiler için hiçbir şey ifade etmeyeceksiniz. Ama unutmayın ki,

tabanı günden güne biten, ekonomik açıdan biten bir örgüt yöneticileri dahil, sizler

dahil biz gün biteceksiniz. Çünkü ben ve bizler olmayacağız.”

Page 101: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

101

Bu mektup iki sene önce yazılmış, eczacı mektubu iki sene evvel Eczacılar Birliği

Büyük Kongresi’nde kürsüden okuduğum bir mektup. Şimdi siz değerli meslektaşla-

rıma soruyorum. Siz değerli delegelere soruyorum. Siz değerli oda başkalarına soru-

yorum. Siz değerli Merkez Heyetine soruyorum. Oturduğunuz koltukta rahat mısınız?

Ben rahat değilim. İyi günler dilerim.

Divan Başkanı : Sevgili Cihan Dinç arkadaşıma teşekkür diyorum. Zamanı da

çok ekonomik kullandı. Sağ olsun. Sevgili Zeki Özgen, Osmaniye Oda Başkanımı davet

ediyorum.

Ecz. Zeki ÖZGEN (Osmaniye Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, Değerli TEB

Başkanım, Merkez Heyeti’nin kıymetli yöneticileri, değerli oda başkanlarım, genel ku-

rul delegelerim, her ilimizden gelerek bizi onurlandıran sevgili meslektaşlarım; Osma-

niye Eczacı Odası olarak hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cihan Başkanın eczacı sıkıntılarıyla ilgili, bir meslektaşımdan gelen mektuba yü-

rekten katılıyorum. Bize de buna benzer çok mektuplar geliyor. Gerçekten sıkıntılı bir

süreç yaşıyoruz. Ama son iki yıldır hiçbir şey yapılmadı diye bir görüşe de katılmıyo-

rum. 37. Genel Kurulumuza ilk defa katılıyoruz. Katkılarınız, yapıcı öz eleştirileriniz de

ve son gün yapacağınız seçimle örgütümüze yakışır bir süreç yaratacağınıza yürekten

inanıyorum. Osmaniye Eczacı Odası olarak, oda oluşumuzdan bu yana katıldığımız bu

ilk kongreye, iki yıl önce Osmaniye Eczacı Odası olma kararının genel kurulda onaylan-

masının heyecanını hala yaşıyoruz. Yeni oda olacak eczacı odalarıyla bu meslek örgü-

tünün daha büyük heyecan yaşatacağını ve bizlere de yaşatacaklarına yürekten ina-

nıyorum. Şu an iki yıl gibi kısa bir sürede yepyeni bir oda olmamıza rağmen yaşanılan

süreçteki engeller, olumsuzluklar bizi yeterince olgunlaştırdı. Osmaniye Eczacı Odası,

Türk Eczacıları Birliği çatısının altında farklı değerlere sahip eczacı odalarının arasında

yeni ve dinamik bir oluşumdur. Bu farklılık bizi mesleğimize bağlılığa motive etmek-

te, mesleki anlayış ve etiğine yapılan faaliyetlerimizin Türk Eczacıları Birliği Merkez

Heyeti’ne güç verdiğine inanıyoruz. Son iki yılda mesleğimizle ilgili kaybettiklerimizin

yanında kazandıklarımıza sahip çıkabilmek, tekrar kaybetmeye fırsat vermememiz

gerekmektedir. Temmuz 2008’de yapılan SGK sözleşmesi ile düşük cirolu eczaneleri

Page 102: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

102

rahatlatan kademeli ıskonto mesleğimize yeni bir kazanım getirmiştir. SGK’nın tek

çatı altında toplanması, eczacının kuruma kestiği tek fatura bankaların ilgi odağı ol-

muştur. Türk Eczacıları Birliği’nin, İş Bankası’yla yapılan protokolde eczacıya yıllardır

özlemini çektiği ikinci bir emeklilik fırsatı kazandırmıştır. Eczacının bankaya yatan

SGK ödemesinin üzerinden bankanın verdiği %0.25 oranındaki bedelin, Türk Eczacı-

ları Birliği hesabına aktarılması eczacının çok düşük bedel ödeyerek gelecekte iyi bir

emeklilik elde etmesi çok iyi bir kazanımdır. Eczacılarımızın bu protokole sahip çıkıp

desteklemeleriyle ilerde bankaların bizlere daha iyi taleplerle geleceğini ümit ediyo-

rum. Yurt dışından mezun eczacı fakültesi mezunları denkliğine bakanlığın yanlış ver-

diği siyasi kararlar doğrultusunda Merkez Heyeti’nin zamanında ve yığılmadan verdiği

hukuki mücadelenin lehine sonuçlanması bizi mutlu etmiştir. 2008–2009 protoko-

lünün 3.7 maddesini içeren, diyaliz ve kan ürünü vs. reçetelerinin kontrolü ve limitli

dağıtılmasının karşısında çok güçlü ve kararlı duran Rekabet Kurulu’nun mücadele-

sine rağmen Danıştay’dan lehimize karar çıkması, hayati önemi olan maliyeti fazla

suiistimale açık ilaçların kontrol altına alınması eczacı odalarına ayrı bir sorumluluk,

otorite kazandırmıştır.

21 Aralık mitinginde gördüğümüz tablo eczacının çatışma ve tepki karşısında

cesaretlenerek birbirine nasıl kenetlendiğini bir kez daha göstermiştir. Bu süreç so-

runların üst üste geldiği ani ve cesur kararların verilmesi gereken bir süreçtir. Merkez

Heyeti’nin verdiği kararlar karşısında aldığı sorumluluğun ne kadar büyük olduğunun

farkındayız. Bu kararların artı ve eksisine karşı çıkmak yerine öz eleştirilerinizi yapa-

rak Türk Eczacıları Birliği’nin kararına uymak, sorumluluğunu paylaşmak odamızın

prensibi olmuştur. 2009 protokolünün bize kazandırdığı kar oranlarının yükseltilme-

si, düşük cirolu eczanelerin ıskontosunun düşürülmesinin yanında, eczaneler SUT’ta

birinci basamak sağlık hizmeti sunucusu olarak yer almıştır. Türk Eczacıları Birliğinin

6643 sayılı yasasına göre sözleşme yapma yetkisi tekrar SUT’ta yer almıştır. Böylelikle

SGK’nın birebir sözleşme yaparak eczaneyi bölme tehlikesi ortadan kalkmış, örgütlü-

lüğümüz bir kez daha tescillenmiştir. Bu kazanımlar mesleğimizin geleceğinin korun-

ması açısından çok önemlidir. Eşdeğer ilaç politikasının desteklenmesinin arkasından

gelen firma eylemlerinde, Türk Eczacıları Birliğinin web sitesinde eczacıyı görsel ola-

rak bilinçlendirme, eczacıyı motive etmesi, referans ilaçla ne kadar farklı olduğunu

Page 103: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

103

vurgulayan listeleri tek tek bize sunmasıyla odamız kendi motivasyonuyla eylemde 81

ilde 8 ve 11. sırayı almıştır. 18 Eylül 2009’da yayınlanan genelge ile ilaç fiyatlarının dü-

şürülmesi, kamu kurum ıskontolarının artmasıyla mesleki kaygıya düştük. Bu kaygı

bize değişim için yeni bir cesaret verdi. Meslek hakkını konuşmaya başladık. Meslek

hakkını almak, kar oranının yükseltilmesi ve stok zararlarının karşılanabilmesi için 4

Aralık’ta bir gün süreyle eczanelerimizi kapattık, bu eylemde halkı aydınlatabildik mi?

Ama çeşitli görsel yayın organlarıyla iyi anlatamadığımızı anladık. Medya farklı anlattı.

Ama 24 bin eczanenin eyleme tek ve yürekten tam destek vermesi Türk Eczacıları

Birliğinin öncülüğünde 24 bin eczanenin son derece haklı bir eylemi gerçekleştirdiğini,

eczacıların isteklerini yapabileceğinin mesajını vermiştir. Eylemi son derece verimli ve

başarılı buluyoruz. Devamında vereceğimiz ortak karar ve birlikte hareketle hedefleri-

mize ulaşacağımıza inanıyoruz. Mesleğimizin geleceğini tehdit eden sorunlar haricin-

de güncel sıkıntılara değinecek olursak; eczacı sağlık hizmeti sunuculuğunu yaparken

bir yandan provizyon sisteminin aksaması, diğer yandan SUT’taki takibi muayene üc-

reti, bürokrasisi ile uğraşmaktan eczacı ilaç ve hasta takibi hasta bilgilendirmesi ya-

pamamaktadır. Yaşadığımız bu sıkıntılı süreçte hastalarımıza ilaçları anlatmanın yanı

sıra sıkıntılarımızı hastalara anlatmanın ve aydınlatmanın örgütümüze artı getirece-

ğine inanıyorum. Türk Eczacıları Birliğindeki web sitesindeki “Dünyada ne var ve yok?”

Bülteninden gördüğümüz gibi eczacılığın sağlık danışmanlığı yapabildiğinde hem ilaç

tasarrufuna, hem insan sağlığına ne kadar katkı verebildiğini görüyoruz. Osmaniye

Eczacı Odası olarak aksamayan provizyon sistemi, az bürokrasi, birebir hastaya odaklı

sağlık danışmanlığı yapabildiğimiz bir eczacılık istiyoruz. Ayrıca, SGK’ya verdiğimiz re-

çetelerin de örneklenerek incelenmesini de istemiyoruz. İlaç fiyat düşüşlerinde sana-

yinin, deponun stok zararının anında karşılandığını biliyoruz. Bu ayrıcalığın karşısında

olup, zincirin son halkası olarak ezilmek istemiyoruz. Biz de vade tanınmadan stok

zararımızın olduğu gibi karşılanmasını istiyoruz. Eczacılığın geleceğini kurtarmak için

bir adım olan; nüfusa göre eczane, eczacılıkta yaş sınırlamasını içeren 6197 sayılı ya-

sanın bir an önce bizim istediğimiz şekilde tekrar rafa kaldırılmadan çıkmasını yürek-

ten istiyoruz. İlaç pazarının büyümesiyle bizim büyümediğimiz ortada, aksine mesle-

ğimize yönelen tehditler vasıtasıyla sürekli büyüyen pazarda kaybolan bizler oluyoruz.

Page 104: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

104

Divan Başkanı: Sayın başkanım toparlayabilirseniz.

Ecz.Zeki ÖZGEN (Devamla): Bir, iki dakika. “Sadece eczanelerde” ibaresiyle ec-

zacının dermokozmetik pazarı genişletilmeli. Ayrıca fitoterapi ilaçları, diğer ilaç dışı

ürünlerin “sadece eczanelerde” ibaresiyle eczanelerimizin pazarına girmesi eczacı

meslektaşlarımın yararına olacaktır. Ve bu fırsatı değerlendirmek zorunda olduğu-

muza inanıyorum. Eczacı meslektaşlarımın geleceğimiz adına mesleğine sahip çık-

ması, mesleğini genişletebilmesi birlik ve beraberlik içinde her zamanki gibi örgütüne

sahip çıkmasını istiyoruz. Aramızdan ayrılan tüm meslektaşlarıma, yakınlarıma ve

şehitlerimize Tanrı’dan rahmet diliyorum. İki yıl Türk Eczacıları Birliği Merkez Heye-

tinde bizlere hizmet veren başkan ve değerli yöneticilerine, çalışanlarına çok teşekkür

ediyorum. Yeni seçilecek Merkez Heyetine ve yöneticilerine Osmaniye Eczacı Odası

olarak başarılar diliyor hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Divan Başkanı: Sevgili başkanıma teşekkür ediyorum. Sevgili Bülent Köse Ma-

latya Eczacı Odası Başkanı, sevgili delegeler bu arada komisyonlara dilekçe vermek

isteyen arkadaşlarım da teslim ederlerse komisyonlarımız çalışıyor. Bülent arkadaşım

yok sanırım. Göremiyorum. Sevgili İrfan Demirci Gaziantep

Ecz. İrfan DEMİRCİ (Gaziantep Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, değerli Mer-

kez Heyetimiz, Denetleme Kurulunun değerli başkan ve üyeleri, Yüksek Haysiyet Di-

vanının değerli başkan ve üyeleri, değerli meslektaşlarım.

Bugün burada 37. Büyük Kongremizle görev süresini dolduran Merkez Heyetiyle

beraber son iki yılımızı tartışmaktayız. Son iki yıla baktığımız zaman inanılmaz yo-

ğunlukla geçen ve inişlerle çıkışlarla dolu bir mücadele sürecini hep beraber yaşadık.

Bizim dışımızda, insanımıza ve ülkemize baktığımız zaman ülkemiz ve insanımızla

bizden çok farklı olmayan, biz eczacılar gibi ekonomik çalkantı ve krizlerin sıcaklığıyla

bir süreci yaşadığımıza hep beraber tanıklık ettik. Bir taraftan dünyadaki küresel kriz

ve bunun olabildiğince olumsuz yansıması diğer tarafta ülkemizde yılardır var olan,

kronik bir hale gelen ekonomik krizin insanımız üzerinde yarattığı işsizliği, yoksullu-

ğu, gelir dağılımındaki adaletsiz uçurumu ve tabi ki katlanarak artan borçlarımızı,

Page 105: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

105

üstüne üstlük bir de ülkenin kaynaklarına sahip olma oranı giderek artan yabancı

hâkimiyetini ülkemizin üzerinde görmekteyiz. Bu olumsuz ekonomik tabloyla bera-

ber gerek siyasal alanda, gerekse toplumsal alanda keskinleşerek artan farklılaşmayı,

birbirimizi anlamamayı ve ötekileştirmeyi ülkemizin önünde başkaca giderek artan

bir toplumsal ve siyasal sorun olarak gelmektedir. Bu gidişle kutuplaşmaya doğru

giden toplumumuz son aylarda insanlara korku vermeye, paranoyalara sürüklemeye

başlayan, gerçek çıkış amacı olan mafya ve derin devletle mücadeleden uzaklaşarak

gericilikle mücadelenin rövanşını almaya ve orduyu yıpratmaya dönüşen Ergenekon

süreciyle derin endişelere sürüklenmektedir. Diğer taraftan Kürt açılımı ve demokra-

tik açılım diye söz edilen ve hayata geçirilmek istenen düzenlemelerin ne kadar bizim,

Türkiye’nin, insanımızın açılımı olduğu tartışmalıdır şüphelidir. Bu açılım Doğu’nun

geri kalmışlığına, Urfa’nın töre cinayetlerine, bu açılımın Batman’ın intihar eden ka-

dınlarına, Ağrı’nın Muş’un gelir dağılımında en geri oluşuna, bu açılımın Hakkâri ve

Ardahan’ın ÖSS deki en dipte oluşuna kısaca demin de söylediğim gibi Doğu’nun geri

kalmışlığına çözüm olma amacında olduğu şüphelidir. Bu açılımın hala Sevr’i unut-

mayıp, Lozan’ı geçersiz kılmak isteyenlerin yani AB’nin ve Amerika’nın açılımı ola-

bildiğini enerji yataklarına hâkimiyet ile ilgili olabileceği Doğu’nun geri kalmışlığıyla

ilgisi olabileceğini kuşkuları ve inancı toplumumuzda önemli bir destek bulmaktadır.

Kısacası bizim dışımızda, biz eczacılar gibi ülkemizde, insanımızda ciddi olarak hem

ekonomik alanda var olma savaşı hem de bağımsızlık ve bütünlük alanında var olma

savaşı vermektedir.

Değerli meslektaşlarım, ülkemizde eczacılık ve sağlık alanı ülkedeki % 6,5’luk

ekonomik küçülmeye rağmen bankacılıkla birlikte büyüyen bir sektör olarak devam

etmektedir. Her zaman dile getirdiğimiz gibi bu büyüme, artan harcamalar, sağlığın

tüm alanlarına iyi bir kar olarak bakan yabancıların uluslararası sermaye tekelleri-

nin ilgi ve iştahlarını kabartmaktadır. İlaç sektörüne ve sağlık sektörüne baktığımız

zaman bugün ilaç sanayinin %70’i yabancıların elindedir. Yine dağıtım kanallarının

önemli bir bölümü artık yabancıların eline geçmektedir. Özel hastanecilik sektörüne

baktığımız zamansa yabancı evlilik yaşayan yeni zincir hastaneler ortaya çıkmaktadır.

Sağlıkta dönüşümle birlikte artan sağlık harcamalarından yabancı sermayenin aldığı

payın ne denli önemli olduğu ortadadır. Yalnız sağlıkta dönüşümümüz ekonomik ola-

Page 106: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

106

rak büyüyüp küreselleşirken bu dönüşüme bakanlığın deyimiyle birlikte katkı koyan

eczacılar yoksullaşmaktadır. Bu çelişki içerisinde dikkat edilmesi gereken iki temel

konuya bakmak lazım: birincisi yeni dünya düzeniyle birlikte, uluslar arası sermayenin

70 milyonluk ülkemizin sağlık ve ilaç harcamalarına gösterdiği ilgi ve bu aldığı paylara

dikkat edilirken öbür taraftan da bu alanda hala yatırım yapmayı düşünenler için,

hala bakir kalmayı başaran özgür ve bağımsız sermayeyle duran eczane yapılarımız

vardır. Sermayenin saldırılarının diğer tarafında ise, devletçi anlayıştan daha liberal

anlayışa gidiş olan sağlıkta dönüşümde, devlet sağlıkta kendini yönetici, yönlendirici

ve denetleyici rolde tutarak sağlık harcamalarının arttığı ve bu artan harcamaların

karşılanamaz boyuta geldiği noktada bunu baskılama boyutuna gitmektedir. Dün ge-

nel sekreterimizin sunumunun sonunda söylediği gibi Sosyal Güvenlik Kurumu bir

eylem planı yayınlamıştır. Bu eylem planının içerisinde, Genel Sağlık Sigortası Genel

Müdürünün eylem planlarında 15–20 madde vardı. Bu maddelerden 5 tanesi de kısa

erimde, yaklaşık 6 aylık erimde uygulamak istediği yeni pozitif liste, yeni kamu kurum

ıskontosu, sözleşmelerin gözden geçirilmesi, terapötik eşdeğer, yeni ilaç katkı payları

ve %15’in makasın altına çekilmesi olarak önümüzde durmaktadır. İşte biz eczacılar,

hem bu küresel sermaye baskıları hem de artan sağlık harcamalarının baskılama

eğilimlerinin arasında sıkışıp kaldık. Bunların sonucunda önümüzde, üyelikle artan

ciroya göre daha azalan karlarımızla birlikte iki tane sorun da ön plana çıkmakta-

dır. Aralarında gittikçe artan aralarında ciro uçurumları olan, 1500 tanesi 50 ve altı

ciro yapan eczanelerimiz, diğer taraftan da artık kabul etmemiz gereken karşımıza

gerçek olarak çıkan eczacının istihdam sorunu. Bizim oturup bu sorunumuzla ilgili

olarak çözüm önerilerimizi çalışıp, olgunlaştırıp ortaya koymamız lazım. İşte bir taraf-

ta iddia ettiğimiz gibi sağlık sunuculuğu, ilaç danışmanlığı eczacının vazgeçilmezliği

gibi doğru İddialarımız toplum önünde olan bizler, diğer tarafta ise reçetesini alırken

yoğunluktan eczacıya ulaşma şansı bulamayan hastalar, yani eczacılık ilaç danışman-

lığı verilmeyen, verilemeyen bir yapıyla taleplerimizi sıkıntılarımızı kamuya devlete

ve halka anlatmaya çalışıyoruz. Ve bunu da anlatmakta zorlanıyoruz. Eczacılık ve ilaç

danışmanlık hizmetinin eczanelerde bir takım standartları olmalıdır. Bu standartları

belirleyip uygulamalıyız. Bunun yolu da belli cirolarda ikinci üçüncü eczacı çalıştırmak-

tan geçmektedir. Hem paylaşım, hem kalite, hem de istihdam sorununa önemli bir

çözüm olacaktır.

Page 107: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

107

Değerli meslektaşlarım; bugün geldiğimiz noktada, tarihimizde çok az yaptığı-

mız bir eylemi geçen hafta başarıyla uyguladık yaptık. Bir olma bütün olma, daya-

nışma noktasında topluma yine örnek olduk. Ancak kendimizi anlatabildik mi? Bu

konuda başarılı olabildik mi? Ben de çok başarılı olabildiğimizi, kendimizi anlatabil-

me noktasında başarılı olabildiğimizi zannetmiyorum. Çünkü “kar ediyorlar, karla-

rı için mücadele ediyorlar” görüntüsünü, karalama noktasını ortadan kaldıramadık.

Öncelikle böylesi önemli bir eylem için, tarihimizde birkaç defa yaptığımız eylem için

başkanlar danışma toplantısı dahi toplanmadı. Hatta daha ötesinde Merkez Heyeti

toplantısını bile yüz yüze yapamadık. Yani paylaşmadık. Paylaşmayınca anlatmadık.

Üyelerimiz maç sonucu bekler gibi Cuma günü akşam ne olduğunu bizden sordular.

“Dün akşam kim galip geldi? Bir sıfır biz mi galibiz, onlar mı galip? Maç berabere mi

bitti?” diye sordular. Biz de bu sorulara oda başkanları olarak cevap veremedik. Üye-

lere, Türk Eczacıları Birliği haberciler dergisinde yazdığı gibi hayallerinizi geniş tutun

ya da hayal kurun diyemezdik. Çünkü biz sahadayız. Yine her zamanki gibi bir eylemi

çok iyi yönettik ama süreci yönetemedik. Bugün hala burada bu süreçle ilgili ne ya-

pacağımızı bilmiyoruz çünkü bir programımız yok. Çünkü Merkez Heyeti planlamayı,

programlamayı, farklı oluşacak ikincil, üçüncül ya da farklı durumlar için ne yapacağı

konusunda bir hesabı ortaya koymadı. Bize yalnızca eczanelerinizi kapatın denildi. Sa-

nayiye değnek olduk. Yaptığımız sayesinde zararlarından 800 trilyon kar ettiler. O sa-

nayiyse, bizden bize ise, zaten ilaç almadığımız bir dönem için geriye dönük yöntemle

ne zaman nasıl olduğunu bilmediğimiz stok zararlarını karşılayacağımız sürede henüz

ortada bir şey yok. Şu an eczanelerimizi dolaşıp raflarımızı saymaya çalışan firmalar

var. Süreçte en çok 11+13 olmasın da, 11+6 olsun; yüzde 60-60 olmasın da, yüzde

75-75 olsunla ilgilendik. Ve onlara, yani sanayiye sevdanın yolları, bize de kurşunları

kaldı. Ne oldu; yapılması gerekenleri yanlış zamanda yaptığımız için, eksik söylem-

de bulunduğumuz için, kendimizi anlatamadığımız için, her zamanki gibi, planlayıp

programlayamadığımız için koltuk değneği olduk. Kendi içimizde paylaşamadığımız

için bir ileri iki geri değil, bir ileri beş geri olduk. Dün burada gördük ki, açılışta mu-

hataplarımızdan hiç kimse yoktu. Hatta muhalefetten bile hiç kimse yoktu. Burada

sesimizi kimseye dinletemedik.

Page 108: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

108

Değerli meslektaşlarım, bu meslekte mücadele ve savaş hiç bitmeyecektir. Onlar

saldıracaklar, biz karşı duracağız. Yılmadan, usanmadan, yine kol kola karşı duraca-

ğız. Bizler buralardan gideceğiz, yerimize genç arkadaşlar gelecek. Onlar da aynı mü-

cadeleyi yürütecekler. Ama burayı yönetirken yapıyı birlikte oluşturacağız. Yan yana

oturacağız birlikte karar vereceğiz. Bu yapıyı oluştururken katılımcılık, birlikte karar

verme, kalite, kucaklama isteniyorsa, dışlamadan katarak yapılmalıdır. Hem kalite,

birlikte yönetme, kucaklama denilecek; hem de hesaplar, kitaplar, coğrafi durumlar,

geçmiş alacak verecek borçlar, ahbap çavuş ilişkileri içerisinde olacağız. Böyle bir şey

olmaz. Kalite istiyoruz. Üç beş kişinin üzerine yıkıyoruz onları, sonra kahraman yapı-

yoruz. Biz kaliteli bir takım istiyoruz. Nitelikli bir takım istiyoruz. Birlikte yönetecek,

geleceğe yönelik projeler birlikte oluşturacak güçlü bir yapı istiyoruz. Gaziantep Eczacı

Odası adına hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkürler ediyorum.

Divan Başkanı: Sevgili Bülent Köse başkanım, isminiz okunduğunda yoktunuz.

Süremiz 10 dakika, aşmamaya dikkat ederseniz mutlu olurum.

Uzm. Ecz. Bülent KÖSE (Malatya Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan Başkanım,

değerli divan üyeleri, Merkez Heyetinin değerli başkan ve üyeleri, değerli Denetleme

Kurulu üyeleri, saygıdeğer oda başkanlarım, değerli delegeler, değerli meslektaşlarım

Malatya Eczacı Odası adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce iki yıl boyunca özveriyle Türk Eczacıları Birliğinin

çalışmalarına emek veren Merkez Heyetine, Denetleme Kuruluna, Türk Eczacıları Bir-

liğinin değerli çalışanlarına Malatya Eczacı Odası adına teşekkür ediyorum. Çalışma,

mali ve denetleme kurulu raporlarıyla ilgili birkaç konuya dikkat çekmek istiyorum.

Burada dikkat çekilecek konuların altındaki amaç eleştirmek değil, gelecek dönem-

lerde bu tür şeyleri biraz daha dikkat edilmesini sağlamaktır. Çalışma raporunun mali

raporun 523. sayfasında, Türk Eczacıları Birliği’nin FİP kongresiyle ilgili bir gider rapo-

ru var. Buna dikkatinizi çekmek istiyorum. Gider rakamı, zarar olarak, gider olarak 1

trilyon 123 milyar lira; gelir tablosunun gelirler kısmında FİP Kongresiyle ilgili alınan,

üye gelirleriyle ilgili bir başlığa rastlamadım. Muhtemelen diğer gelirler için de atılmış

olduğu için FİP Kongresinin, Türk Eczacıları Birliği’nin maliyeti konusunda bilgi sahibi

Page 109: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

109

değilim. Yine aynı sayfada Türk Eczacıları Birliği’nin gider kalemleri içerisinde İstanbul

ofis giderleri diye bir tablo var. Bu Sayın Domaç zamanında alınan bir ofis galiba ve

orası için de sadece elektrik, su, temizlik gideri olarak da 36 bin lira bir bedel öden-

miş, Türk Eczacıları Birliği bütçesinden. Ve yine konu ile ilgili hemen bir şeye dikkatini-

zi çekmek istiyorum. Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin hazırladığı taslak bütçe-

nin 2010 tahmini giderler içerisinde İstanbul ofisinin yanına, Adana ofis giderleri diye

tahmini bir gider ilave edilmiş. Anlaşılan o ki, İstanbul ofisinin yanı sıra 2010 dönemi

içerisinde Adana’da da bir ofisimiz olacak. Yine Türk Eczacıları Birliği’nin mali ve çalış-

ma raporu içerisinde iktisadi işletmesinin ithal ilaçla ilgili biriminin bütçesi bilançosu

içerisinde dikkatinizi çekmek istediğim iki şey var. 2008 yılı içerisin de ithal ilaç birimi

5 trilyon, eski parayla 86 milyar lira kambiyo gider zararı yazmış. 2009 yılı içerisinde

de 1 trilyon 189 milyar lira kambiyo gider zararı yazmış. Bu kambiyo gider zararı kur

farklarından oluşan bir zarar olsa gerek ama oldukça yüksek olması da dikkat çekici.

Yine aynı bilançonun içerisinde 2008 yılında 124 milyar lira, 2009 yılı içerisinde de

yaklaşık 370 milyar lira Sosyal Güvenlik Kurumu, Türk Eczacıları Birliğinin her türlü

denetimden geçirerek kuruma gönderdiği faturalardan para kesmiş. Yardımlaşma

Sandığı tarafından eczacı üyelere verilen kredilerle ilgili Türk Eczacıları Birliğinin İş

Bankasına ne kadar katkıda bulunduğuna, varsa öyle bir katkı ne kadar bulundu-

ğuna rastlayamadım. Yine çalışma raporunun 501. sayfasında binalarla ilgili, Türk

Eczacıları Birliğinin duran varlıklarıyla ilgili kalemler sayılırken hepimizin bildiği TEB

Otelden hiç mevzu bahis edilmemiş ve TEB Otelle ilgili gelirler kaleminde de herhangi

bir gelir ya da şüpheli alacakla ilgili bir şeye de rastlayamadım. Sadece Denetleme

Kurulu raporunun TEB Otelle ilgili bir paragrafında, kiracının tahliyesinin sağlandığını,

gayrimenkulün de rasyonel bir biçimde değerlendirilmeye çalışıldığına dair bir not

var. Yine çalışma raporunun 577. sayfasında Türk Eczacıları Birliği iktisadi işletmeleri

başlığı adı altındaki fasılda, iktisadi işletmelerinin çalışmalarından bahsedilirken ben

oda başkanı olarak şimdiye kadar bilmiyordum. Bilen değerli meslektaşlarım mutlaka

vardır. TEB afet fonuna eczacılardan topladığımız para, anlaşılan o ki, Türk Eczacıları

Birliğinin İktisadi İşletme Vakfına aktarılmış ve bu paranın İktisadi İşletme Vakfına

ne zaman hangi kararla aktarıldığını merak ediyorum. Ve İktisadi İşletme Vakfının

başarılı çalışmalarından dolayı afet fonundan aktarılan bu para 577. sayfada 3 milyon

185 bin 686 Euro olarak afet fonuna yeniden devredildiğinden bahsedilmekte, afet

Page 110: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

110

fonunun parasının bu şekilde değerlendirilmesi neye dayandırılmış? Afet fonundan

İktisadi İşletmeye aktarılan para avro olarak mı aktarılmış? Karşılığında orada de-

ğerlendirilen bu para için, afet fonunda biriken rakam üzerine bir şey ifade edilmiş

mi? Bunlar ve bunun gibi birçok şey var. Ama bunlara dikkat çekmek istedim. Çünkü

çalışma raporları bizlere çantalar içerisinde veriliyor. Bazı fasıllar gözden kaçabiliyor ve

dikkatimi çeken, bir de yazışmayla ilgili bir usulü paylaşmak istiyorum sizinle. Çalışma

raporunun 846. sayfasında Türk Eczacıları Birliği dönemin Sosyal Güvenlik Kurumu

başkan vekiline bir yazı göndermiş. Yazıdan anlaşılan o ki Türk Eczacıları Birliği de-

ğerli çalışanları gitmişler, Fatih Beyle protokol üzerinde bir görüşme yapmışlar. O

protokole ilgili yapılan görüşmeden sonra aynen şu ifade kullanılarak Sosyal Güvenlik

Kurumuna bir yazı gönderilmiş.

Makamınızı ziyaretimizle 2008 SUT hakkında Birliğimizce yapılan çalışmanın hem

şahsımıza hem de tekrardan kurumunuza gönderilmesi konusundaki talimatınız üze-

rine hazırladığımız rapor ekte bilgilerinize sunulmaktadır. Türk Eczacıları Birliği Mer-

kez Heyeti başlığıyla yazılan bir yazıda Sosyal Güvenlik Kurumu başkan vekiline hitap

da başkan vekili talimat vermiş, o talimata istinaden de hem şahıslarına hem de

kuruma belgeler yeniden gönderilmiş Sosyal Güvenlik Kurumuyla ya da diğer kamu

kurumlarıyla aramızdaki iletişimin ya da bunların bize bakış açısının bu hallere geldi-

ğinin küçük bir örneği.

Değerli meslektaşlarım, Türk Eczacıları Birliğinin ve Eczacı odalarının Türkiye’deki

eczacı kamuoyunun bir başarıyla yürütmüş olduğu 4 Aralık kapama süreciyle ilgili bir-

kaç konuya değinmek istiyorum. Öncelikle 4 Aralık kapama sürecinin zamanlamasının

çok uygun olmadığını düşünenlerdenim. Bu düşüncemi, kapama süreciyle ilgili eylem-

lilik tarafımıza iletildiğinde de, bizimle konuşan Merkez Heyetinin değerli üyelerine de

fikirlerimi söyledim. Ama Türk Eczacıları Birliğinin almış olduğu bir kararın dışında

hareket etmeyeceğimizi de açıkça ifade ettik. Büyük bir katılımla da bölgemizde bunu

gerçekleştirdik. Ama bence 4 Aralık kapama sürecinin kamuoyu bilinçlendirmesi ina-

nılmaz derecede yanlış oldu. Sanki Türk eczacısı, Eczacılar Birliği, eczacı odaları, ilaç

fiyatlarındaki düşüş tek hedefleriymiş, karlılık tek hedefleriymiş gibi bir alt duygu

oluşturdu, kamuoyunda. Bu alt duygunun nasıl olduğuna, kamuoyuna yansımasının

Page 111: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

111

nasıl olduğuna dair; birkaç tane kapama kararımız, kapamayla ilgili geçirdiğimiz gün-

lerde okuyucuların yorumlarından birkaç tane örnek vermek istiyorum sizlere, eczacı

odalarının internet sayfalarından alınma:

Mustafa diye bir vatandaş demiş ki, “Eğer kazanamıyorlarsa kapatsınlar.” Meh-

met diye bir vatandaş demiş ki, “Acaba bunlar niye kapatıyor? Rahatlıktan mı? Yoksa

eskisi gibi nemalanamıyorlar ondan mı? Rahatları bozuldu adamların, eskisi gibi değil

tabi.” Elif diye bir bayan demiş ki “Yukarıdaki arkadaşım haklı eczanelerin kazandığını

kimse kazanamıyor artık. Artık fedakârlık zamanı kimse kaçmasın Sağlık Bakanlığını

vatandaş olarak destekliyorum, alkışlıyorum.” Bir başka yerde bir başka vatandaş

demiş ki, Hıdır diye bir vatandaş; “Reformlardan önce aynı ilaç kutusunda 6, 7 hatta

8 etiketi üst üste vurup millete satıyorlardı. Şimdi bu imkânları yok. Üstelik elektronik

ortamda yakın takip var. Eczacının işine gelmez. Alsak da gidesiniz değil mi? Sağlık

Bakanlığı çalışanlarına şükran, düzgün çalışan eczacıya şükran ama rantçılara eyval-

lah yok.” Bu vatandaşın bize bakış açısı. Bu kamuoyunda 4 Aralık sürecine kadar gel-

diğimiz de o insanların beyninde yarattığımız, alt beyinlerde ya da back groundlarda

yer alan bakış açısı. Peki, durum bu mu?

Divan Başkanı: Sayın başkanım toparlayabilirseniz.

Uzm.Ecz.Bülent KÖSE (Devamla): Toparlayacağım. Başkasına geliyor sıra değil

mi? Toparlayacağım, biraz hızlanayım.

Durum bu mu? Bu değil. Kamu kurum ıskontolarında o şeyi bulabildik mi, su-

numda var mı? Kamu kurum ıskontolarından bu eczacının zararı yoktu. Hep böyle

ifade ediliyordu. Alıyoruz, veriyoruz. Alıyoruz, veriyoruz. 4 Aralık süreciyle ilgili eczacı

zararları diye bir çalışma vardı. Yok, daha önceden odalara gönderdiğiniz 4 Aralık üye

bilgilendirme bütün odalara geldi. Çok değerli bir çalışma, çok önemli bir çalışma. Ha-

zırlayanları o noktaya getirenleri gerek Merkez Heyeti bünyesinde, gerek teknik ekip

noktasında kutluyorum. Orada hafızamda kaldığı kadarıyla söyleyeyim. Özgür de ora-

da, teyit etsin. 2009 yılı için verdiğimiz kamu kurum ıskontosu 2 trilyon. 2 katrilyon,

800 küsur trilyon kurumlardan aldığımız 2.141, aynı tablonun altında Türk Eczacıları

Page 112: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

112

Birliği Merkez Heyeti eczacının kamu kurum ıskontosu taşımasından dolayı zararının

70 trilyon olduğunu söylüyor. Ezberim umarım beni rakamlardan dolayı yanıltmıyor-

dur. Değerli Başkanım beni tasdik ettiğine göre rakamları doğru söylüyorum. Evet,

bu kar kaybıyla ilgili kısım şimdi biz 4 Aralık sürecinde kamu kurum ıskontosundaki

eczacının kaybını dillendirebildik mi? Dillendiremedik. Bakın burada bir yazı var. Sağlık

Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü Malatya İl Sağlık Müdürlüğü yazmış.

2008 11. aydan bu yazının yazıldığı tarihe ve şu ana kadar Malatya eczacısı devlet

hastanelerinin, ilçeler dahil hiç birinden bir tek kuruş para alamamış. Eczacı bu şart-

larda sağlık hizmetini sürdürürken buradaki rakama göre Malatya eczacısının devlet

hastanelerinden 9 aylık alacağı 4,5 trilyon lira. 60 tane eczane anlaşmalı, yaklaşık her

eczanenin 70 milyar lira alacağı var. Eczacı bu şartlar altında bu hizmeti sürdürüyor.

Biz ne yaptık? 4 Aralık tarihi 18 Eylül’den belliydi. 18 Eylül’de yayınlanan iki kararna-

me, bir bakanlar kurulu kararıyla 4 Aralık sürecini 2 Kasım ve 3 Aralık’ta yaşayacağı-

mızı biliyorduk. Ne yaptık? Mutlaka ki yapmamız gerekiyor. Türk Eczacıları Birliğinin

organizasyonuyla 2 tane eczanemizin yeni hizmet binasının açılışını yaptık. Bu açılışa

Türk Eczacıları Birliği organizasyonlar yaptı. 4 Aralık sürecinin geleceği çok da gayri

bilinmeyen bir süreç değildi ki, 4 Aralık sürecini hep beraber yaşayacaktık.

Divan Başkanı: Sayın başkanım şu an 15. dakikayı kullanıyorsunuz.

Uzm.Ecz.Bülent KÖSE (Devamla): 5 dakikada bitiriyorum o zaman.

7 Ekim tarihinde Türk Eczacıları Birliği Başkanlar Danışma Kurulu topladı. Süre-

cin boşa geçirildiğini şu anlamda söylüyorum. Değerli Genel Sekreter E-logolarla ilgili

kısmı söylerken, Malatya Eczacı Odası E-logolarla ilgili bir eylemlilik başlatıldı dendi.

51 eczacı odasıyla paylaştık bunu. 18 Eylül kararnamesinin hemen ardından, 6 gün

sonra Malatya eczacı odası bayramın bittiği gün bir ay boyunca eczaneler artık batıyor

yangın yeri diye e logo yakıp söndürmeye başladı. Bunun bize ne faydası oldu? Bir ay

boyunca yapılan bu eylemin bize ne faydası oldu? Bakın 4 Aralık kapama sürecinden

sonra bu Malatya’daki bir gazete kamuoyu nasıl değişmiş, basın nasıl değişmiş? “28

bin eczacı haksız, Çalık haklı” diye bir başlık. Değerli eczacı milletvekilimiz Öznur Çalık

eczanesini kapatmadı. Malatya eczacı odası da tutanak tuttu eczacı hakkında. Bir

Page 113: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

113

eczanemiz kapanmadı, karara uymayan. Ama bu bir kamuoyu desteği bir eczanemiz

kapanmadı kararlara uymayan ama bu bir kamuoyu desteği, halkın desteği. 28 bin

eczacı haksız Çalık haklı. Bir başka gazetede “Vekilin eczanesine tutanak” ama en

önemlisi değiştiren kamuoyu, değiştirilen basından dolayı, o bir aylık eylemlilikten

dolayı yine bir başlık “Meslek aşkı bahane, siyaset şahane” bunlar birbirlerinden farklı

gazeteler ve Malatya’da Malatya internet sayfalarının çok büyük bir bölümünde va-

tandaşın, bunları da divan kuruluşumuza vereyim, tutanaklarda olsun, bakış açısı çok

farklı. Türk Eczacıları Birliği refleksini ne zaman ortaya koydu? Arife günü, tıpkı SGK

gibi, SGK da bütün uygulamaları arife günü yapıyor, son üç bayramdan önce. Eczane

kapama kararı alındı. İlaç iadeleri yapacaktık. TEBİM çalışacaktı. Önce 4-5 Aralık için

karar alındı. Sonra 5 Aralık günü ilaç iadesi yapacağız diye kapamamızın doğru olma-

yacağına karar verildi. 4 Aralık için kapama kararı alındı. Biz de üyelerimizi kısa mesaj

bombardımanına tuttuk. Onlar da umutlandılar. Ne dersek de yaptılar. Çünkü onlar

için mücadele eden biz yöneticileri var. Yürüyeceğiz SGK’ya dedik. Yürüdüler bizlerle.

Atın anahtarları dedik. Attılar. Hatta o kadar ileri gittiler ki benim bir meslektaşım

arabasının anahtarına kadar atmış. Sonra arabasına anahtar bulmak için uğraştı.

Kapatın dedik. 4 Aralık’ta kapattılar. Stokları TEBİM’e girin dedik. Sabahlara kadar,

çalışmayan TEBİM’e stok girmeye çalıştılar. Peki, girdiğimiz stoklar ne oldu? Elimizde

kaldı. İlaç zararlarımız, stok zararlarımız karşılandı mı? Karşılanacak, merak etmeyin.

5 Aralık sabahı eylemimiz bize ne kazandırdı? Bitiriyorum başkan. Takdirlerinize su-

nuyorum. Çok kısa, affınıza sığınarak Başkanım, birkaç önermede bulunacağım. İlaç

fiyat düşüşlerinde 45 günlük geçiş sürelerinde eczacı zararları başından beri öden-

miyor. Çalışma raporunda bir tek bir ilaç için ilgili firmayla ilgili bir yazışma gördüm.

Rapor fotokopileriyle ilgili eczanelerde inanılmaz aptalca tutanaklar tutuluyor. Proto-

kolün arkasındaki raporlarla aslına 10 adet rapor kelimesi konulduğu için orada çalı-

şan bürokratlar, memurlar diyorlar ki; bir adamın bir raporunun 10 tane fotokopisi

varsa 10 rapor işlemi yapıyorlar. Bir adamın 20 tane rapor fotokopisi varsa da 20 ayrı

rapor işlemi yapıyorlar. Ayrıca raporlar kelimesi içerisinde kullanılabilirlik kelimesi geç-

mediği için miadı geçmiş bir yıl, iki yıl, üç yıl öncesine ait raporlardan dolayı da varsa

fesihler uygulanıyor. Özel hastanelerde eczacı istihdamını sağlamak zorundayız. Ec-

zacı batacak, eczaneler kapanacak diyoruz. Kaçıncı defadır söylüyorum, bilmiyorum.

Ama eczacı özel hastanelerde istihdamını sağlayamazsa, kamu hastanelerinde eczacı

Page 114: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

114

istihdamını sağlayamazsak bu meslektaşlarımızı açlıktan, eczanelerini kapanmaktan

koruyamayız. Bunun, Türk Eczacıları Birliğinin bu dönemdeki en önemli görevlerinden

bir tanesi olması lazım ve 8 saat mesai yapacak eczacı şeklinde dönüştürmek lazım.

Eczacısız ilaç fatura eden kurumların tamamının da savcılığa ve o kuruma para öde-

yen yetkililerinin de yine savcılığa şikâyet edilmeleri lazım. Mesul müdür eczacı ma-

aşları 1400-1600 lira bunların hiç olmazsa SGK ya da kamu çalışanları mesul müdür

maaş seviyelerine getirilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Reçete dağıtım sisteminin

işlevinin devamlılığı için çaba gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Daha bir sürü

düşündüğüm şey var. Ama başkan haklı, Malatya Eczacı Odası adına hepinize saygılar

sunuyorum.

Divan Başkanı: Ben de teşekkür ediyorum. Ali Yücel Seçki, Adana. Değerli mes-

lektaşım, sevgili arkadaşım zamanı ekonomik kullanırsak çok mutlu olurum. Teşek-

kür ederim.

Ecz. Ali Yücel SEÇKİ (Adana Eczacı Odası Genel Sekreteri): Ekonomik olmaya

çalışacağım başkanım. Başkanın açığını ben kapatayım. Değerli Divan, Sayın Merkez

Heyeti Üyeleri, değerli Başkan, denetleme kurulu üyeleri, değerli misafirler, sevgili

meslektaşlarım hepinizi Adana Eczacı Odası adına sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Doğaldır, bugün burada kürsü alan her meslektaşım söze başlarken ne kadar

hareketli günler geçirdiğimizi ifade edecek. Gerçekten sadece mesleğimizde değil,

tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de diğer sektörlerde olduğu gibi bizim meslekte

de, bizim sektörde de hareketli günler yaşanıyor. Ve bir gerçek ortaya çıkıyor, değiş-

meyen tek gerçek değişim. Peki, bizler ne yapıyoruz. Dün burada da ifade edildi. SGK

önümüzdeki günlerde yapacağı şeyleri net bir şekilde açıkladı ve imza altına da aldı.

Bence burası tabii ki bir parça dert yanma yeri ama geleceği de planlama yeri. Dolayı-

sıyla burada daha çok tartışmamız gereken şeyler bu noktada, Türk Eczacıları Birliği

Büyük Kongresinin bulunduğu bu noktada geleceği nasıl planlamamız gerektiğini tar-

tışmaktan geçtiğini düşünüyorum. Evet, hepimiz akıllı insanlarız, hepimiz toplumun

%3’lük elit kesimini oluşturuyoruz. Hepimiz bu güne kadar; 4 Aralıklarla, 21 Aralık-

larla, 14-15 Ocak hareketleriyle rüştümüzü ispat ettik. Mesleğimize sahip çıktığımızı

Page 115: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

115

tüm kamuoyuna deklare ettik ve bunu gösterdik. Biz bu ortak aklı ve ortak iradeyi

kullanarak bundan sonraki süreci de, bundan sonra da bize ifade edilen, 2011’leri,

2012’leri zorlu geçeceği ifade edilen o süreci de ortak aklı kullanarak çok olgun bir

şekilde geçireceğimize ve yine amacımıza uygun bir noktaya ulaşacağımıza kalpten

inanıyorum. Bu noktada hiçbir çelişkim yok. Bütün arkadaşlarımın da aynı iradeyi gös-

tererek, aynı şeylere inanması gerektiğini düşünüyorum. Ege Cansen’in bir yazısı var-

dı, biliyorsunuz. Eczanecileri ve eczaneleri eleştiriyordu. Kendi mantığı açısından bak-

tığınızda aslında haklı çünkü liberal bir anlayıştan geliyordu, o. O anlayışa göre ilacın

fiyatını Sağlık Bakanlığı devlet belirlememeli bile, serbest piyasa koşullarında belirle-

meli, belirlenmeli. Şöyle bir bakıyorum ortalamaya yani hepimiz 40 yaşın üzerindeyiz,

ortalamamız 40 yaşın civarında. Bakın bende İsordil© var. Hepiniz biliyorsunuz. Fiyatı

1 lira, 1 lira peki serbest piyasa mantığına göre bunun fiyatı kaç lira olmalı? Bence

dünyanın en önemli ilaçlarından bir tanesi Bunun cevabını bu anlayışa sahip olan

insanların vermesi gerektiğini düşünüyorum. Doğaldır. Onlar liberal düşünüyorlar ve

sağlık sektörünün, eczacılığın da vahşi kapitalizmin kollarına bırakılması gerektiğini

düşünüyorlar. Oysa bizler devletin sosyal olması gerektiğini, ilacın sosyal bir ürün ol-

duğunu ve arz talep çerçevesinde değerlendirilmemesi gerektiğini iddia ediyoruz ve

bu iddiamız sürecek. Bu kavgamız sürecek. Ta ki aklıselim ortak noktayı buluncaya

kadar. Liberal bir ekonomiden geldiğimizi ifade ettik. Şu anda söylemeye çalışacağım

liberal anlayışa uygun olmayabilir ama ben yine de bunun doğru olduğunu düşünüyo-

rum. Hatırlarsınız 3.7 maddesiyle ilgili, Türk Eczacıları Birliğinin bu konuda çok yoğun

çalışmaları var. Gelgitler, mahkemeler, Danıştay’ın kararları, Rekabet Kurulu kararları

devam ediyor ve bizi canımızı çok yakıyor. Adana Eczacı Odası, bu noktada çok faz-

la etkilendi, çok fazla canı yandı. Bakın şu metni, bilmiyorum, hatırlıyor musunuz?

15.02.2004 tarihinde, 2004 mali bütçe uygulama talimatı tedavi yardımı tebliği sıra

no 4. Burada diyor ki; 13.12 maddesi, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti, sağlık ku-

rum ve kuruluşlarınca ayakta tedavi için gerekli görülen ilaçlara ait reçetelerin, reçete

sayısı veya parasal limitli olarak hasta mağduriyetine meydan vermeksizin eczaneler

arasında dönüşümlü verilmesi hususunda, ilgili bölge eczacı odalarıyla iş birliği halin-

de uygulama yaptırmaya yetkilidir. Tam bu uygulanacaktı; Osmaniye, Adana’ya bağ-

lıydı o sıralar, tam uygulanacaktı bir hafta kalmıştı. Tebliğ Maliye Bakanlığınca iptal

edildi. Çünkü bizim düşüncelerimiz var olan açık kapitalizmin kurallarına uymuyor.

Page 116: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

116

Ama bizlerin bu düşünceye devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Somut bir öneri

anlamında söylüyorum. Tabi ki, burada Türk Eczacıları Birliğinin önümüzdeki dönem-

de hedeflerini, yapması gerekenleri, nelerle ilgilenmesi gerektiğini tartışacağız. Ama

bence tartışılması gereken en önemli konulardan bir tanesinin de bunun olması ge-

rekiyor. 2004’e geri dönmemiz gerekiyor. Yine hatırlayın. Yine dünyadan etkilenerek

vahşi kapitalizm bir yılda 12 milyar lira ciro yapan bir eczane de var, memleketimizde,

bu bizim gerçeğimiz. Ama 12 trilyon lira ciro da yapan var. Bu bizim anlayışımıza uy-

gun bir şey değil ki. Aynı hizmeti veriyorlar. Aynı şartlarda, aynı hizmeti veriyorlar. O

da 4 yıllık fakülte mezunu, öbürü de öyle, bu noktada adil bir dağıtım sistemini tartış-

mamız gerektiğini düşünüyorum. Bakın eşit demiyorum. Adil bir dağıtım sistemini,

esnek bir dağıtım sistemini tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Öbür türlü Türk

Eczacıları Birliği Başkanının ifadesiyle hani bir tek eczaneyi bile feda edemeyecektik.

Bunun söz olarak kalmaması için, bu uygulama için mücadele verilmesi gerektiğini

düşünüyorum. 3.7’nin devamı anlamında öbür türlü biz istesek de istemesek de libe-

ral ekonomi kendi çerçevesinde uygulamaya devam edecek zaten. 4 Aralık sürecinde

bu arkadaşlarımız, özellikle 30 bin lira altında ciro yapan arkadaşlarımız, yakın bir ge-

lecekte istesek de istemesek de kendiliğinden yok olup gidecek. Geleceği planlarken,

geleceği tartışırken, hedeflerimizi belirlerken, bu noktanın olmazsa olmaz olduğunu

ifade etmeye çalışıyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Divan Başkanı: Teşekkür ediyoruz. Muhammet Ali Durmaz Tokat Oda Başkanı-

mız.

Ecz. Muhammet Ali DURMAZ (Tokat Eczacı Odası Başkanı): Efendim kongre-

lerin en güzel yönlerinden birisi de biraz önce, değerli arkadaşım Ali Yücel Seçki’nin

konuştuğu gibi, eski arkadaşlarımızı görmemiz. Sayın Ali Yücel Seçki kardeşim 1980

yılından arkadaşımdı, çok memnun oldum.

Sayın Divan, Türk Eczacıları Birliğinin Sayın Başkanı ve değerli yöneticileri, Yüksek

Haysiyet Divanı ve Denetleme Kurulu Üyeleri, sevgili meslektaşlarım hepinizi 41. Böl-

ge Tokat Eczacı Odası adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Page 117: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

117

Değerli arkadaşlarım; kongreler, mesleğimizi yönetecek ve yönlendirecek kişile-

rin seçildiği, sorunlarımızın tartışıldığı ve çözümlerin üretildiği toplantılardır. Ben 37.

Büyük Kongremizin mesleğimize katkıda bulunmasını, başarılı geçmesini diliyorum.

Değerli meslektaşlarım; biz mitinglerden, eczane kapatma eylemlerinden, firma-

larla mücadelelerden çelikleşerek çıkmış bir örgütüz. Önümüzde halen pek çok kav-

galar, mücadeleler var. Ben Büyük Atatürk’ün “Hayat demek mücadele, müsademe

demektir. Hayatta muvaffakiyet, mücadelede muvaffakiyettir.” sözüne uygun ola-

rak örgütlü mücadelemizi vereceğimize ve kazanacağımıza inanıyorum. 29.01.2009

tarihli ve 27125 sayılı Resmi Gazetede yer alan eczanelerin birinci basamak sağlık

kuruluşu sayılmasını ve Türk Eczacıları Birliği’nin tüm Türkiye’deki eczaneler adına

sözleşme yapma hakkının SUT’ta yer almasını çok önemsediğimi belirtmek istiyorum.

Yine SGK ödemelerinin %100 yapılmasının eczacının çok önemli bir kazanımı olarak

görmekteyim. İlaç alım koşulları için firmalara karşı verilen mücadelemiz de takdire

şayandır. Bu aynı zamanda Türk Eczacıları Birliğinin, Sosyal Güvenlik Kurumunun söz-

leşmelerdeki baskı ve uyumsuzluğundan kurtulduğu anda da neler yapabileceğinin

bir göstergesidir.

Değerli arkadaşlarım, günü birlik sorunlarla mutlaka uğraşmalıyız. Ama ağaçlara

bakarken ormanı gözden kaçırmamalıyız. Bizim yıllardır önümüzde olan 6197 sayılı

bir yasamız var. Bu yasanın çıkmaması hem eczacıların kafasını devamlı meşgul et-

mekte, hem de Türk Eczacıları Birliğinin uzun vadeli bir plan yapmasını engellemek-

tedir. Bu kanun kısa sürede çıkmazsa eczane enflasyonu dolayısıyla birçok eczanemiz

kapanmak zorunda kalacaktır. Mesafe sınırlaması olmadan nüfusa göre düzenleme

getirecek bu kanunun çıkması yeni seçilecek Merkez Heyetinin en öncelikli görevi

olmalıdır. Bu kanunda “serbest eczaneler eczacılık yapma hakkına sahip bir eczacının

sahip ve müdürlüğünde…” ibaresi mutlaka yer almalıdır. Bu kanun zincir eczanele-

rin gelmesini önlediği gibi eczanelerin kendilerine çeki düzen vermesini sağlayacak,

mekân ve hizmet seviyesini de yükseltecektir. Ayrıca eczane sayısının çoğalması va-

tandaşa sunulan ilacın maliyetini de arttırmaktadır. Her yıl 1200 eczacının sektöre

katıldığı, birinci sınıfta 1700 öğrencinin okuduğu bu sistem mutlaka tıkanacaktır. Yan

yana tespih tanesi gibi eczaneler, her eczanede bir eczacı, üç kalfa, bir çıraklı sistem

Page 118: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

118

nereye kadar gidecektir? Artık eczanelerde yalnızca eczacılar çalışmalıdır. Artık 35

metrekarelik dar yerlerden çıkıp daha geniş alanlarda, daha fazla eczacı, daha fazla

ürün çeşidi daha nitelikli hizmete geçmeliyiz. Bu konuda devletin devamlı şikâyet et-

tiği medikal pazarına mutlaka eczaneler girmelidirler. Yine dermokozmetik ve bitkisel

ilaçların satışını eczacılarımıza mutlaka öğretmeliyiz. Bu konuda devamlı eğitim ver-

meli bu pazarın bilinçli bir şekilde satış yapacak eczacıların denetimi altına girmesine

gayret etmeliyiz. Eczanelerin bir şekilde genel giderlerinin azaltılması sağlanmalıdır.

Türk Eczacıları Birliği geleceğe yönelik radikal çözümler üretmeli; bunları halkımızla,

eczacılarımızla ve ilgili bakanlıklarla paylaşmalı, bunları sunmalıdır.

Değerli arkadaşlarım; 4 Aralık eylemimizde, merkez ilçemizde açmış olduğumuz

% 15 oranındaki nöbetçi eczanemiz tüm Tokat’ta ilaç vermiştir. Biz o gün vatandaş-

larımızın yarısının da ilaç almaya gelmediğini düşünsek dahi, bizim %30 oranındaki

eczanelerimiz tüm Tokat iline hizmet vermeye yeterli görünmektedir. Bu da eczacıla-

rımızın yaklaşık %70’inin şu anda bile gizli işsiz olduğunun kanıtıdır.

Değerli meslektaşlarım, son yıllarda artık kronikleşmeye başlayan bir mesleği-

miz var. Tahsilâtçılık, özellikle küçük şehirlerde muayene ücretleri fazla çıktığında bu

parayı almakta çok zorlanmaktayız. Yine küçük şehirlerde, az da olsa veresiye olayı

vardır. Dolayısıyla hem vatandaştan para alma zahmeti, ayrıca hem paranın da tüm

alınamaması bizler için büyük sorun oluşturmaktadır. Yine vatandaşlarla yapılan ge-

reksiz tartışmalar eczacının psikolojisini bozmaktadır. Ayrıca bu muayene ücretinin

fişi yok, faturası yok. Pos cihazından geçirmezsen parayı alamıyorsun. Geçirsen bunun

faturası ne olacak. Eczanelerden muayene ücreti tahsilâtı mutlaka kaldırılmalıdır.

Sevgili meslektaşlarım, bu yıl Tokat ve ilçelerinde son iki yılı kapsayan vergi dene-

timleri yapıldı. Defterlerimiz incelendi. Faturalarındaki %10, %20 katılım payı kadar

fiş kesmeyen arkadaşlarımıza tutarlar için çok yüksek oranda vergi ve cezalar uygu-

landı. Ayrıca tüm arkadaşlarımıza envanter cezalar çıkarıldı. Tokat Eczacı Odası ola-

rak bu olaya tüm arkadaşlarımızın dikkatini çekiyor, fiyat düşüşlerinden kaynaklanan

envanter açıkları için Merkez Heyetimizin yeni dönemde çalışmalar yapmasını istiyo-

ruz. Eczanelerimize reçete başına meslek hakkı verilmesi, eczanelerin nefes alması

Page 119: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

119

sağlanmalıdır. Bu konuda çeşitli alternatifleri Türk Eczacıları Birliği ve muhatapları

görüşerek düzenleyebilirler. Bu meslek hakkı vergi ve haklardan muaf olmalıdır. Yal-

nız bu kadar prosedürün olduğu bir meslekte hastaya eczacı nasıl danışmanlık ya-

pacak, bu vakti nereden bulacak onu merak etmekteyim. Eczacı ekonomik ve moral

olarak çöküntü halindeyken kendisini nasıl yenileyecek? Yine tüm eczacılarımıza Türk

Eczacıları Birliği tarafından psikolojik destek verilmeli eczacının kendisine güvenmesi

sağlanmalıdır. 18.09.2009 tarih 27353 sayılı Resmi Gazete ile 2009 yılı ilaç alım pro-

tokolü ile 5510 sayılı yasaya aykırı olarak çıkartılan muayene ücretleri Sosyal Güvenlik

Kurumunun doktorlara verdiği parayı hastalardan alması anlamına gelmiştir. Sosyal

Güvenlik Kurumu muayene ücretleri ile bırakın harcama yapmayı, kara geçmektedir.

Yine bu uygulama ile ilaca ve eczaneye erişim zorlaşmaktadır.

Değerli meslektaşlarım, kamu ıskontoları eczacı için maddi ve manevi bir yük, bir

işkencedir. Bir kişi bu sağlık hizmet sunucusu da olsa bir metayı kaça alıp sattığını

bilmelidir. Devlet buradan ek ıskonto aldığını bilmektedir. Kamu kurum ıskontosunun

birçok ilaçta 11+12 olması eczacılara %3,5 daha taşıma zararı getirmiştir.

Değerli arkadaşlarım tabi ki olmasını istemiyoruz. Ama gerekirse bunu devlete

ıskonto olarak verelim. Yeter ki eczacı artık sattığı ilacını kaça aldığını bilsin. Devletin

yaptığı bu olaya bizim memlekette “Müslüman’a gâvur işkencesi” derler. Artık bu

işkenceyi bitirelim. Kamu ıskontosunun arttırılması ile hastalar bundan sonra 4. ve

5. kademedeki ilaçların temininde zorlanacaklardır. Çünkü eczacı Maliyeye %25 kar

marjı göstererek ilaç başına ortalama en az %20 vergi vermektedir. Genel giderimiz

ortalama yüzde %10 civarındadır. Devlete yaptığı ıskontoyu da saydığı zaman 4. ve

5.basamak ilaçlarından ortalama %7 oranında zarar etmektedir. İlaç fiyat kararna-

mesi yeniden düzenlenmeli, eczacının karlılığı kanunen mutlaka arttırılmalı, firmaların

mal fazlası vererek eczacılarla oynamasına izin verilmemelidir. Faturalarda kurumlar

bize fatura altını net ödemeli ve %10 ve %20 katılım paylarını kurumlar daha sonra

emekli ve çalışanlarından tahsil etmelidir. Eczacılar bu %10 ve %20 katılım paylarını

takip edememektedir. Provizyon sisteminin düzgün çalışmaması eczacıyı çok zor du-

rumda bırakmaktadır. Mümkünse provizyon sistemindeki değişiklikler Cumartesi ve

Pazar günleri saat 24:00 ile 08:00 arasında yapılmalıdır. İlimizde yeşil kart ödemeleri

4 ay geriden gelmekte, bu da eczacılarımızı sıkıntıya sokmaktadır.

Page 120: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

120

Değerli meslektaşlarım, özel hastanelerin devletten aldığı pay ve ilaç tutarlarının

incelenmesini istiyoruz. Devlet sağlıkta sanki eczanelere para ödüyormuş pozisyonun-

dadır şu anda. Kalem kalem tüm sağlık ve ilaç giderlerinin incelenip halkla paylaşıl-

ması gerekir. Ayrıca, önleyici sağlık hizmetlerinin verilmesini meslek grubu olarak

önermeliyiz. İlaçta reklama karşıtlığımız halkımızın parasını ve sağlığını kaybedeceği

ve niteliksiz kişiler tarafından konunun istismar edileceği düşüncesiyle devam etmek-

tedir.

Değerli meslektaşlarım, Tokat’ta diyaliz hastalarına daha iyi hizmet verebilmek,

onların eczacı odalarına tepkilerini hafifletebilmek için odamız öncülüğünde böbrek

ve diyaliz hastalarını koruma derneği kurduk. Bu şekilde hastalarla daha yakından

ilgilenme şansı bulmaktayız. Ben size daha önce eczacı odasını Sosyal Güvenlik Ku-

rumuna şikâyet etmiş bir arkadaşımızın dilekçesini getirdim. Tokat Böbrek ve Diyaliz

Hastaları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanlığından aldığımız bir yazı.

“Türk Eczacıları Birliği 41. bölge Tokat Eczacı Odası Başkanlığına

Tokat

Derneğimiz üyeleriyle yaptığımız görüşmelerde diyaliz solüsyonu dağıtım siste-

minde bir aksaklık olmamaktadır. Tokat Eczacılar Odası hastalarımıza gerekli yardımı

göstermekte olup bu sistemin devam etmesi dileğiyle odanız nezrinde tüm eczacıla-

ra teşekkür ederim” diye. Bunu avukatımızla da görüştüm. Mahkemede delil olarak

sunacaktır.

Değerli arkadaşlarım, son cümle olarak, biz Sayın Domaç’ın aday olduğu kongre-

lerde Sayın Domaç’a hiç oy vermemiş bir odayız. Yalnız Sayın Domaç’ın mutlaka hata-

ları da olsa o bizim önceki genel başkanımızdır ve mutlaka mesleğimize katkılarda da

bulunmuştur. Biz demokratik halk olarak protestoyu normal görüyoruz. Ama bunla-

rın da yeterli ve dozunda yapılması gerektiği düşüncesindeyiz. Tokat Eczacı Odası ola-

rak gelecek günlerin mesleğimiz ve ülkemiz açısından daha güzel olacağını umuyoruz.

Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Page 121: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

121

Divan Başkanı: Sayın Başkanıma teşekkür ediyorum. Sayın Mehmet Gönenç, Ha-

tay Başkanımı davet ediyorum.

Ecz. Mehmet GÖNENÇ (Hatay Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, Merkez He-

yetinin değerli başkan ve yöneticileri, Denetleme Kurulunun değerli üyeleri, değerli

Yüksek Haysiyet Divanı üyeleri, değerli oda başkanları ve yöneticileri, sevgili meslek-

taşlarım, hepinizi Hatay Eczacı Odası adına saygıyla selamlıyorum.

Kongremizin bu çok önemli süreçte mesleğimiz adına olumlu kararlarla sonuç-

lanacağını umuyorum. Sayın meslektaşlarım; mesleğimizin özellikle son beş yıl içinde

geçirdiği hızlı dönüşüm sonucu, birçok eczanemiz kendi özel sermayesiyle kendi yaşa-

mını sürdüremez hale gelmiştir. Bu dönüşüm ve son beş yıllık sürecin bizleri etkileyen

ana unsurlarını iyi bilmek ve irdelemek durumundayız. 2004 yılında değişen ilaç fiyat

kararnamesiyle mesleğimizde başlayan dönüşüm 2005 yılının başında SSK ve yeşil

kart hastalarının serbest eczanelerden ilaç almaya başlaması, kamu kurum ıskonto-

su, ucuz eşdeğer uygulamasıyla devam etmiştir. Bunların en önemlisi Sağlık Uygula-

ma Tebliği değişiklikleri ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Ya-

sası ile ilaç politikalarının belirlenmesinde inisiyatifin Sağlık Bakanlığından, Çalışma ve

Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Maliye Bakanlığına geçmiş olmasıdır. İnsan sağlığından

çok tasarrufun öne geçtiği bu süreç eczaneler için dönüşümden çok bir yıkım süreci

olmuştur. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından eczacı ve vatandaş aleyhine yapılan

tek yanlı değişiklikler 2008 Haziran ayında meslektaşlarımızı eczane kapatma eylemi

noktasına getirmiştir. Mutabakat metninin 3 sayın Bakanımız tarafından imzalan-

ması üzerine eylem kararı ertelenmiş, ancak uygulanmayan mutabakat yüzünden

sorunlar devam etmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından geçiştirilmeye çalışılan

eczane sözleşmeleri 2006 Aralık, 2008 özür dilerim yanlış söyledim. 21 Aralık 2008

Artık Yeter mitingimiz, sözleşme feshimiz ve en sonunda bir yıl dolmadan 4 Aralık

2009’da yeniden eczane kapatma süreci yaşanmak zorunda kalınmıştır. Henüz de

bitmiş değildir. Eczacıların devletle olan ilişkisinde gerilimli dönemlerin yaşanma sık-

lığı artmıştır. Görünen odur ki, bundan sonra da tansiyon artarak devam edecektir.

Page 122: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

122

Değerli meslektaşlarım, sosyal güvenlik politikasının iflası eczanelerimizi de ifla-

sa sürüklemektedir. Şöyle ki; artan kamu kurum ıskontoları, ucuz eşdeğer bandının

%30’dan %22’ye, %22’den %15’e daraltılması, ilaç fiyat kararnamesindeki referans

ülke değişiminin kolaylaştırılması ve buna bağlı olarak her Cuma günü yapılan ilaç

fiyat düşüşleri referans fiyatın %86’dan %60’a düşürülmesi, 10 kat arttırılarak 80

kuruştan 8 liraya çıkan muayene ücretleri ve yeni açılan eczacılık fakülteleri, sağlık uy-

gulama tebliğinde yapılan bilimsellikten uzak olup sadece tasarrufu amaçlayan deği-

şiklikler devam ettiği sürece eczane sayılarımız azalmaya devam edecek. Ancak pazar

büyümesi olmayacak, eczane ciroları yaşanmaz değerlerle düşmeye devam edecektir.

Yapılan hesaplamalarda 2004 yılında 21 TL ciro yapan bir eczanenin, 2008 yılında aynı

parayı kazanması için 50 TL ciro yapması gerektiği görülmektedir. Artan personel

istihdamı, gerekli teknik ekipman, artan kiralar ve sağlık uygulama tebliğinin uygu-

lamalarından kaynaklanan keyfi ve standardı olamayan kesintiler SSK ve yeşil kart

hastalarının serbest eczanelere sağladığı ciro artışının üzerine çıkmıştır. Bu tespitten

yola çıkarak, 6197 sayılı yasa Türkiye Büyük Milet Meclisinden çıkartılarak eczane

sayısı sınırlandırılmalıdır. Eczacı karlılığının arttırılması amacıyla meslek hakkı uygu-

lanmalıdır. Kamu kurum ıskontosu taşıma zararımızın önlenmesi mutlaka sağlanma-

lıdır. Üst limitli ciro sınırlandırılması yaşama geçirilmelidir. Zorunludur ve acildir.

Değerli meslektaşlarım, bizler halk sağlığı konusunda kamu hizmeti veren ku-

ruluşlarız. Devletin eczanelerimize bu gözle bakması, bizleri sorun değil, suçlu değil,

çözümün bir parçası olarak görmesini sağlamak durumundayız. Biz yaşamazsak ya-

şatamayız. Bu yüzden meslek hakkı bizler için çok önemlidir. Ama geldiğimiz noktada

kamu, Sosyal Güvenlik Kurumu, devletimiz, hem bizleri hem de hak sahibi vatandaşı

sorumlusu olmadığı bir krizin mağduru yapmıştır. Devlet kolayı seçmiştir. Kurunun

yanında yaşı yakmıştır. Etik çalışanı cezalandırmıştır. Oysa yapılması gereken ilaç

harcamalarında artışa neden olan etik uygulamalara yolsuzluklara önlem almaktı ve

bunlara neden olanları da cezalandırmaktı. Sosyal Güvenlik Kurumu vatandaşın sağlık

hakkına ulaşmasını zorlaştırmayı seçmiştir. Muayene ücretini arttırmış, vatandaşın

daha çok cebinden ilaç fiyat farkı ödemesine neden olmuş, vatandaşın hakları bir an-

lamda gasp edilmiştir. 4 Aralık’tan sonra eczanelerimizin düşeceği durumu söylemeye

gerçekten dilimiz varmıyor. Devlet sağlık harcamalarında tasarruf yapmak istediğin-

Page 123: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

123

de her zaman eczanelerin ve hastaların cebine el atmaktadır. 10 kat artan muayene

ücretleri sonucunda, hastalar 2004 yılına göre %46 daha düşük fiyatlı ilaç almasına

karşın sağlığı için daha fazla para ödemek zorunda bırakılmaktadır. Yalnızca bu bile

sağlıkta dönüşümün faturasının kime ödetildiğinin açık bir göstergesidir. Çok çarpıcı

bir örnek 2004 yılında 30 lira tutarındaki bir uzman hekim reçetesinde ortalama o

zamanlar eczacı karı %20 olduğu düşünüldüğünde eczacı buradan 6 lira kar etmekte,

hasta da bu bedelin %20’si olarak 6 TL para ödemekteydi. 2009 yılına geldiğimizde,

aynı reçetenin ilaç fiyat düşüşlerinden kaynaklanan 20 TL’ye düşmesi, ortalama ec-

zacı karının %10’a düşmesi sonucunda eczacı bugün günümüzde bu reçeteden 2 TL

kar elde etmekte, hasta da katılım payı ücreti olarak 12 lira para ödemektedir. Bu bile

bizim ve hastaların açısından geldiği noktayı çok güzel özetlemektedir. Yeşil kartın

denetimsiz bir şekilde neredeyse her isteyene verilmesi, 18 yaş altının ve işsizlerin

Sosyal Güvenlik Kurumu ödeme kapsamına alınması, yaratılan yasal boşluk nedeniyle

muvazaalı eczanelerin çoğalması, bu eczanelerin denetiminin yapılamaması da Sos-

yal Güvenlik Kurumunun bütçe açığında önemli rol oynamıştır. Dün Genel Sekreteri-

miz bahsetti. 2010 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu web sitesinde yeni yayınlanan ve

sağlık giderlerinin disipline etmek amacıyla hazırladığı ifade edilen Sosyal Güvenlik

Kurumu eylem takviminde, 31.12.2009 tarihinde kamu kurum ıskontosu oranının

yeniden düzenleneceği, 31.12.2010 tarihinde eşlenik ilaç uygulamasına geçileceği,

en tehlikeli maddelerden birisi, 31.12.2010 tarihinde eşdeğer ilaçlardaki %15’lik ilaç

bandının daha da aşağılara çekileceği, 31.10.2010 tarihinde sağlık uygulama tebliği

eki bedeli ödenecek ilaçlar listesinin yeniden düzenleneceği, 31.12.2010 tarihinde ilaç

katkı payının kademelendirileceği yayınlanmıştır. Bütün bunlardan anlaşılacağı gibi

devlet bir gecede tebliğ, genelge, kararname yayınlayarak yeni kurallar koymakta

ve mesleğimiz açısından yaşamsal tehdit oluşturabilmektedir. 18 Eylül’de yayınlanan

ilaç fiyat kararnamesi ve sağlık uygulama tebliğinde yapılan kamu kurum ıskontosu

değişikliği bunun en çarpıcı bir örneğidir. Bu uygulama eczacıları 4 Aralık 2009 günü

eczane kapatma eylemine götürmüştür. Eczaneler kamu hizmeti vermektedir. Bu

nedenle, eczanelerin de kamunun koruması altında olması gerekmektedir. İlaç fiyat-

larının belirlenmesinde referans uygulama yapan yetkilileri eczacının meslek hakkı

konusunda da batılı ülkeleri referans almaya ve ilaç fiyatlarından bağımsız bir uygula-

mayla eczanelerin yaşamasını sağlamaya çağırıyoruz. Gelinen noktada 24 bin eczane-

Page 124: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

124

nin ayakta kalması için etik dışı kazancın önlenmesi ve eczanelerimizin kendi öz ser-

mayeleri ile geleceğe taşınması için 6197 sayılı yasa ile eczane sayısının nüfusa göre

sınırlandırılması yürürlüğe girmelidir. Eczacıların; hastanede, ilaç sanayinde ve sosyal

güvenlik kurumlarında daha fazla istihdamı için para harcanmalıdır. Kamu kurum

ıskontosunun eczacıyla bir ilgisi yoktur. Devletin bu ıskontoyu doğrudan sanayiden

almasını sağlayacak bir yöntem bulunmalıdır. Üst limitli ciro uygulamasına geçilerek,

eczacılar arasındaki gelir dağılımı, az cirolu eczanelerin hayatta kalmasını sağlayacak

şekilde düzenlenmelidir. İlaç fiyat kararnamesinde, eczacı karı mutlaka arttırılmalıdır.

Hak sahiplerinin doktora ve ilaca ulaşımını engelleyecek uygulamaların düzeltilmesi

gerekmektedir. Muayene ücretleri birinci basamaktan kaldırılmalı, diğerlerinde ise

ödenebilir seviyelere çekilmelidir. TC kimlik numarası ile reçete yazımında hastanın

bilgisi dışında adına reçete yazılmasını önleyecek bir yöntem geliştirilmelidir. Tekrar

otokopili karneye dönülmesi olabilir veya hak sahiplerine bir şifre verilmesi gibi karşı-

laşılabilecek bir yöntem olabilir. MEDULA sisteminden alınacak bilgilerle hastane, ec-

zane, doktor, hasta ve ilaç bazında ayrıntılı analiz yapılarak yolsuzluklar engellenmeli,

denetimlerin buradaki bilgiler ışığında etkinleştirilmesi sağlanmalıdır. Karekod uygu-

lamasına geçilmesi durumunda eczanelerin sırtına ağır bir yük yüklenecektir. Ecza-

cılar, karekod uygulamasıyla, nedeni olmadıkları sahte ilaç ve ambalaj yolsuzluğunun

önlenmesinde tek sorumlu konumuna getirilmektedir. Karekod uygulaması ileri bir

tarihe ertelenmeli ve Birliğimizin önerileri doğrultusunda mutlaka iyileştirilmelidir.

Bu haliyle karekod uygulaması yolsuzlukla mücadelede anlamlı bir sonuç yaratma-

yacaktır. 4 Aralık 2009 eczane kapatma eyleminde, tüm eczacı odalarının eksiksiz

katılımı Türk Eczacıları Birliğinin gücünü bir kez daha göstermiştir. Eczacı, örgütünün

arkasındadır. Bundan sonra yaşanacak olumsuz gelişmelerde de örgütlü gücümüzü

göstermeye devam edeceğiz. Mesleğimizi daha da sıkıntılı günlerin beklediği kesin;

peki, çözüm ne? Çözüm, 4 Aralık 2009 eczane kapatma eylemindeki tek vücut tek

yürek olan eczacının örgütlü gücünü tekrar etkin kılmaktır. Bunun için 4 Aralık ruhu

içerisinde herkesin oyunu alacak bir Merkez Heyeti belirlenmelidir. Bu genel kurul-

dan, siz değerli meslektaşlarımızdan beklentilerimiz, önümüzdeki günleri bir ateşten

gömlek olarak değerlendirdiğimizde bu sorunların bertaraf edilmesi için etkin, yetkin,

bilgili, pratikten kopmamış kişilerden oluşacak bir Merkez Heyetinin şekillenmesidir.

Page 125: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

125

Divan Başkanı: Başkanım toparlarsanız.

Ecz. Mehmet GÖNENÇ (Devamla): 4 Aralık’ta eczacı, örgütlü gücünü sınayanlara

çok güzel bir ders vermiştir. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Şimdi 4 Aralık‘ta

oluşan stok zararlarımızın karşılanması ve yarı yarıya düşen eczane karlılıklarımızı

telafi edecek yöntemleri konuşma zamanıdır. Bu kazanımlarımızı daha ileriye taşıya-

cağımız, yarının bugünü aratmayacağı bir çözümü bulma zamanıdır. Basın açıklama-

larıyla gazete, radyo, televizyon ilanlarımızla istemlerimizi dile getirip sorunlarımızı

halkın ve devlet yetkililerinin iyi anlayabileceği bir ortam yaratmak durumundayız. Bu

eylem biçimlerinin yeterli olmadığı durumlarda, vatandaşı ilaçsız bırakmadan devletle

pazarlık yaparken, elimizi kuvvetlendirecek gücü giderek artan eylemliliklerimizle en

azından kaybettiklerimizi geri almanın yollarını bulmak zorundayız. Bizler 24 bin ec-

zanenin koşulsuz destek verdiği yöneticileriz. Bu mevkilere koltuk için değil ülkemizin

ve meslektaşlarımızın sorunlarını çözmek için geldik. O zaman gereğini yapacağız. Bu

gerekleri yaparken eczacımızın ve eczanelerimizin imajını sürekli karları için eylem ya-

pan bir meslek grubuymuş gibi değil; bu ülkenin kaynaklarını, bu ülkenin insanını ve

sağlığını ama aynı zamanda meslektaşlarını da, haklarını da doğru zeminde savunan

imajı halkın vicdanında ve kamuoyunda sağlamak durumundayız. Bunlar ancak ortak

akılla, dayanışmayla, katılımcı demokrasi ile uzun soluklu kullanılan sağduyu ile olur.

Eylemlerimizde eksiklerimiz de şüphesiz olacaktır. Bunları da en yapıcı şekilde telafi

etmek yine bizlere düşmektedir. İlaç sanayinden eczacının hakkı olan 20’den sonra

7 ve 4 ıskontolarımız ve asgari 90 gün vade, bu dönemde dayanışmayla, söke söke

alınmıştır. Kooperatiflerimizin bu konuda destekleri çok anlamlı ve önemlidir. Bura-

dan kooperatiflerimize de teşekkür etmek istiyorum. Merkez Heyetimiz kamu kurum

ıskontoları konusunda bütün meslektaşların zararlarını hem meslektaşlarına hem

de devletin bakanlarına doğru anlatabilmiş ve sorunu çözme yolunda somut adımlar

atmıştır. Ancak ilaç sanayinin manipülasyonu sonucu 3 Bakanın imzaladığı kararlar

uygulanamamıştır. Bunun uygulanmasını mutlaka sağlamak zorundayız. 2010 Sosyal

Güvenlik Kurumu eylem planında belirtilen ve 31.12.2010 tarihinde yapılması plan-

lanan ucuz eşdeğer bandının %15’ten aşağı indirilmesi gerçekleştiğinde, eczacının

parasını ödeyerek rafına koyduğu ilacın bedelsiz kamulaştırılmasını maalesef tekrar

yaşayacağız. Orijinal ilaçlar bantta kalabilmek için daha fazla kamu kurum ıskontosu

Page 126: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

126

yapmak zorunda kalacaklardır. Bunu ucuz eşdeğer bandı 1 Temmuz 2009’da, %22

den %15’ e düşürüldüğünde yaşadık. Örgüt olarak sessiz kaldık. Bu nedenle kamu

kurum ıskontosu eczane üzerinden geçtiği sürece ucuz eşdeğer bandının daralması-

na ve referans fiyatın düşmesine sessiz kalamayız. Kabul edemeyiz.

Divan Başkanı: Başkanım 15. dakikayı kullanıyorsunuz, lütfen.

Ecz. Mehmet GÖNENÇ (Devamla): Başkanım bitirmek üzereyim. Bugün orijinal

ilaçların çoğu %40’ın üzerinde kamu kurum ıskontosu yapıyorsa bu referans fiyat dü-

şüşü ve ucuz eşdeğer bandının aşağı çekilmeleri uygulamaları ile zorunlu kullanıldığı

içindir. Bu uygulamadan çıkan sonuç devletin tek taraflı tebliğ, genelge ve kararna-

meleri ile değiştirebildiği oranlar ve fiyatlar yüzünden stok zararları oluşmakta ve

eczacı karından zarar etmektedirler. Bunları engelleyecek önlemleri almalıyız. Somut

olarak ilaç fiyatı düştüğünde veya kamu kurum ıskontoları arttığında, 45 günlük geçiş

sürecinde ucuza alıp pahalıya satabileceğimiz genelge çıkartılmalıdır ki stok zararla-

rımız minimize edilebilsin. Ciromuzdan bağımsız bir şekilde verdiğimiz reçete sayısı

veya ilaç kalem sayısına endeksli sabit ve düşmeyen bir meslek hakkımız olmalıdır. Bu

hakkı almalıyız ki evimize götürecek ekmeğimiz olsun. Bunlar olmazsa olmazlarımız

olmalıdır. Devletin bugüne kadar olan uygulamaları koyduğu kurala uyan eczacının ve

vatandaşın cezalandırılması şeklindedir. Bir ilacın tüketimi artınca ya uzman doktor

tarafından reçetelendirme şansı getirilmekte ya da ilaç kullanım raporu istenmek-

tedir. Yolsuzluk giderilmeden herkesi potansiyel suçlu gören SSK zihniyeti ile alınan

önlemler ile sorunlara çözüm aranmıştır. Artık bir şeyler değişmeli, devlet kendi koy-

duğu kurala uyanları cezalandırmaktan vazgeçmelidir.

Değerli meslektaşlarım, artık yeter. Eczacılık artık karlılık tartışmaları ile eczane

kapatmayla eylemle değil, bu ülkeye kattığı katma değerlerle ve projeleriyle konuşul-

sun. Bir yıla yakın süredir yürüttüğümüz “Ülkemi seviyorum eşdeğer ilaç kullanıyo-

rum” kampanyasındaki yıllık 865 bin TL’lik tasarruf konuşulsun. Bizler biyoeşdeğerlik

çalışmalarının yurt içinde yapılmasına olanak sağladığımız Novagenix ile gündeme

gelelim. Bu ülkenin kronik hastalıkları ile mücadelede başarı sağlayacak bilimsel yak-

laşımlarla gündeme gelelim. Eczanelerimizi genişletelim, güzelleştirelim. Farkındalık

Page 127: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

127

yaratalım. Tüm Türkiye’de tek tip eczane dış dizaynlarımız ve önlüklerimiz olsun. Ar-

tık yeter, eczacılık yapmak istiyoruz. Tahsildarlık değil. Kırtasiye işleri değil, muaye-

ne ücretlerinin nereden kaynaklandığı ile uğraşmak değil. Reçetelerdeki ilacın sağlık

uygulama tebliğine uygunluğunu araştırmak değil. Hastaya doğru ilacı, doğru dozda,

uygun şartlarda reçete edilip edilmediğini kontrolle uğraşalım. Artık yeter, yeni ec-

zacılık fakülteleri açılmamasını, var olan fakültelerin kontenjanlarının azaltılmasını,

eczane sayısının sınırlandırılmasını, kamu kurum ıskontosu yükünün üzerimizden

alınmasını, meslek hakkımızın verilmesini, muayene ücretlerinin kaldırılmasını, üst

limitli ciro uygulamasının bir an önce yaşama geçirilmesini istiyoruz.

Sayın meslektaşlarım son olarak eylemimize katkısını ve desteğini esirgemeyen

sivil toplum kuruluşlarına, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetine, eczacı odası yöne-

ticilerimize ve tek tek tüm eczacı meslektaşlarımıza tekrar teşekkür ediyor ve başarı-

larınızın sürmesini diliyorum. Saygılarımla teşekkür ediyorum.

Divan Başkanı: Teşekkürler sayın başkanım, şimdi sırada Sabih Tekin Çağlar

Trabzon Eczacı Odası Başkanı, sayın başkanım mümkün olabildiğince hızlı hareket

edebilirsek.

Ecz. Sabih Tekin ÇAĞLAR (Trabzon Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, Merkez

Heyetim ve Denetleme Kurulum, Yüksek Haysiyet Divanı Sayın Başkan ve yöneticile-

rim, sayın oda başkanlarım, değerli oda yöneticilerim, sayın delegeler, sayın konuklar,

eczacı örgütünün değerli çalışanları, hanımefendiler, beyefendiler, Trabzon, Rize, Art-

vin, Gümüşhaneli eczacılar adına en içten sevgi ve saygılarımla hepinize hoş geldiniz

diyorum.

Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’ne, Denetleme Kurulu’na, Yüksek Haysiyet

Divanı’na, 51 eczacı odasının tüm kurullarına ve Türk Eczacıları Birliği ve eczacı odası

çalışanlarımıza mesleğimize, örgütümüze, ülkemiz adına yaptığı çalışmalardan ötürü

teşekkür ediyorum. 37. Büyük Kongre’nin bir ilki başararak seçimi değil çözümü ger-

çekleştirmesi talebimizle sözlerime başlamak istiyorum. Trabzon Eczacı Odası olarak

bu kongrede gerçeklerin söylenmesini engelleyecek her türlü karmaşık seçim formü-

Page 128: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

128

lüne karşı olduğumuzu açıkça belirtmek istiyorum. Eleştirilerimizde objektif olurken,

üslubumuzun da insanları kırmamasına önem göstereceğiz. Ancak teşekkürlerimizin

de, olumsuz eleştirilerimizin de doğru algılanmasını istiyoruz. Bizler herkesin hesap

ve kitap yapmadan burada olduğuna inanıyoruz. Bizim kimseye bir diyet borcumuz,

kimseyle de bir hesabımız yoktur. Olumlu ve olumsuz eleştiride bulunma hakkımız

da demokrasiye dâhildir. Bunun böyle görülmesi de demokratik olgunluğun işareti

olacaktır.

Değerli meslektaşlarım; hayata çifte standartla bakma eğilimi, olan biteni iste-

diği kalıba dökme ihtiyacının bir sonucudur. Bir işe vesayetle başlarsanız ve o kuru-

ma vesayeti yerleştirirseniz, bir vesayetten diğerine savrulur gidersiniz. Bu örgütün

kendisini iktidar hırsına kaptırmış insanlarca değil; yöneticiliği birlikte çalışmak olarak

algılayan, olumlu ya da olumsuz tüm gelişmelere herkesi ortak edebilen insanlar tara-

fından yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bugün karşımıza çıkan matematik tablo

da, delege sistemi ve yasal oy hesabını öne çıkarmaktadır. Bu örgüt, bu hesaplardan

kurtulamadığı sürece hiçbir zaman kendisine layık olan yöneticileri seçme şansına la-

yık olamayacaktır. Eczacıların ve örgüt yöneticilerinin siyaset yapmasına, bu ülkeye ve

mesleğimize siyaset yoluyla hizmet etmesine itirazımız yoktur. İtirazımız Türk Ecza-

cıları Birliği makamlarının siyasete atlama tahtası olarak kullanılmasınadır. 36. Büyük

Kongre konuşmamda, bu kongre bir şey yapmak isteyenlerle bir şey olmak isteyen-

ler arasında bir kongre olacak demiştim. Kongreden sonra önümüze yerel seçimler

gündeme geldi. Adaylıklar düştü gündemimize önce belediye başkan aday adaylık-

larım, olmadı il başkan aday adaylıklarım, onlar da olmadı artık mahalle muhtarlığı,

apartman yöneticiliği… Devamını biz bilemiyoruz. Türk Eczacıları Birliği örgütünün

adı bu kadar ucuzlatılmamalıdır. Siyaset her insanın en doğal hakkıdır. İnsan siyasal

bir varlıktır ama siyaset yaparken, bir girişimde bulunurken bu hareketin sizi oraya

getiren topluluğa ne kazandırıp ne kaybettirdiğine bakmak durumundasınız. Siyaset

yapmak için her biriniz başka bir siyasi partiye gittiğinizde bunun güç mü güçsüzlük

mü olacağı tartışılmalıdır. Bu duruma geldiğinde TÜRK-İŞ kendi partisini kurmaya

karar vermiştir. Belki biz de bir eczacı partisi kurmalıyız. Ama Türk Eczacıları Birliği’ni

eczacı partisi haline getirmemeliyiz. Siyasilerin dikkatini çekecek bir makam haline

getirmemeliyiz.

Page 129: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

129

Değerli meslektaşlarım, 36. Büyük Kongre’de göreve gelen bizler 3 Mart tarihin-

de istifa ettik, 5 arkadaşımızla beraber. Neden istifa ettiğimiz konusunda çok konu-

şuldu. Çok yazıldı. Çok çizildi. Bugüne kadar, bu konuda bu kürsülerden bir tek kelime

etmedim. Ama bugün bu kongrede birkaç kelime etmek, birkaç haksızlığa cevap

vermek istiyorum. Amacım asla polemik yaratarak gündemi değiştirmek ve Büyük

Kongre’ye saygısızlık yapmak değildir. Ama yapılan haksızlıklara ve çifte standartlara

da değinmezsem kendime saygısızlık etmiş olurum. İstifalara şöyle bir pencereden de

bakabilirsiniz. Gidenler aslında sizlerden eksilen bir değerdir. Gidenlerin arkasından

ıslık çalıp, el ovuşturmak değil, neden bu noktaya geldik diye aklıselim olarak düşün-

mek gerekir. Çünkü sağlıklı toplumlar ayıbından kir çıkarmaz. İnsanları da birbirine

düşman edecek bir bellek tazelemesine zorlamaz. Ama bu, ayıpların da unutulması

anlamına gelmemektedir. Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Bazı in-

sanlar ilkeleri ve doğruları adına, kimilerini siyasete atlama tahtası olarak algıladığı

makamları terk ederek onurlu bir duruş sergilemektedirler. Evet, biz istifa ettik. Ama

başarısızlık durumunda istifa edildiği sözünü verenler de oldu bu kongrede, bu kür-

sülerde, oturaklarda. Sayın Şevket Kaya 36. Büyük Kongrede 8 ana başlık adı altında

hedeflerini sıralamış: “Sorunları çözemiyorsak Bakanlığın önünde yatarak bu sorunu

çözmek için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Ben ve arkadaşlarım adına bu sözü sonuna ka-

dar veriyorum. Eğer bir yılsonunda bunlardan bir tanesini yapamıyorsak istifa etmeye

hazırım.” demiş ve konuşması alkışlarla kesilmiş. Bu sorunların sekiz tanesi çözüldü

de mi hala orada oturuyorsunuz? Bakanlıkların önünde yattığınız doğru, ama Türk

Eczacıları Birliği sorunları için değil kendi adaylıklarınız için orada yattınız. 27 Haziran

2009 tarihli Ankara Eczacı Odası gazetesi yayını Bizim Gazete sayı 22, dönemin TEB

II.Başkanı Sayın Eczacı Hilmi Şener, geçtiğimiz döneme göre çok iyi bir protokol süreci

gerçekleştirdiklerini söyleyerek özellikle beş arkadaşımızın ayrılmasından sonra daha

verimli, daha somut işler başarıldığına inanıyorum diye açıklama yaptı. Sayın Şener,

siz o protokol müzakerelerinde neredeydiniz? Protokol müzakereleri iki ay sürdü.

50’ye yakın toplantı yapıldı. Sayın Şener bir tek toplantıya katıldı. O da İstanbul, Kon-

ya, Adana oda başkanlarımızın katıldığı sabahladığımız nafile bir toplantıydı. Sadece

bir toplantıya katılacaksınız, sonra iyi ki gitti dediklerinizin aktif görev aldıkları süreç

için başarılı bir protokol süreci yaşandı diyeceksiniz. Sonra da onlar gittiği için iyi işler

yaptık diyeceksiniz. Lütfen haksızlık etmeyiniz. Siz bu örgüt bu mitinge hazırlanırken

Page 130: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

130

neredeydiniz? Her akşam saat 18 civarı çantanızı alıp iyi geceler dilerken, iyi ki gitti

dediğiniz adamlar bu örgütte haftalarca uykusuz çalıştılar. Siz sıcak yatağınızda uyur-

ken, iyi ki gitti dedikleriniz Ali Aslan’la, Hüseyin Olan’la kamyonlara yağmur altında

koli yüklüyorlardı. Hamallık yapıyorlardı bu örgütte. İstifalar konusunda son sözüm

Arif Yılmaz’a; Kayseri’de bizlerin ayrılmasının iyi olduğunu, Merkez Heyeti üyesi arka-

daşlarımı göstererek artık insanların yüzünün güldüğünü söyledi.

Değerli kongre üyeleri, değerli meslektaşlarım; eğer Merkez Heyeti üyeleri ec-

zacının yaşadığı bu süreçte kan ağlamıyor diye, beş arızalı adam gitti diye yüzleri

gülüyorsa, bu bizler için gurur kaynağı değil üzüntü sebebi olmalıdır. Ama bu konuda

arkadaşlarımın hakkını vermem lazım. O arkadaşlarımın öyle mesut, bahtiyar, güle

oynaya bir halleri yoktu.

Değerli meslektaşlarım, biz de ülkemize, ülkemiz insanına bakalım. Eskiden aç

mezarı yok derdi büyüklerimiz. Yani açlıktan ölen insanımız yok anlamına gelirdi. Bu-

güne bakın. Artık Türkiye’de, gazetede, internette aç mezarları olduğunu, açlıktan

insanların öldüğünü görüyoruz. Hükümet sağlık alanını artık gözden çıkarmış, yok-

sular, sağlığa ulaşamayanlar, ilaca, eczacıya ulaşamayanlar, ekmeğe, yağa, kömüre

ulaşamayanlar, sadaka kültürüne muhtaç ediliyor. İlaç da sadaka gibi veriliyor. Heki-

me ulaşmak bir lütuf, o da artık parayla, bir de kömür dağıttınız mı yoksullarla işiniz

bitiyor. Sosyal devlet mi, işte size sosyal devlet. Bu devlet, ne devlet, ne de sosyal. Bu

devlette, nereye kafanızı çevirirseniz bürokrasiyle, olmazsa polisiyle karşı karşıya geli-

yorsunuz. Bu ülkede bu devlet kendi imzaladığı sözleşmeleri almamak için üzerimize

polis salmadı mı? Bugün, kim ne derse desin, sağlık ve ilaç harcamamızı kısacağız

diyorlar. Zaten kimsenin de bir şey dediği yok. Vatandaşın nefesi boğazında düğüm-

lenmiş durumda. Uluslararası sermaye, ilaçtan tasarruf edilecek parayla kendilerine

olan borçların ödeneceği beklentisinde bu politikalara destek vermiş durumdadır.

Vatandaşımızın yaşadığı ve yaşayacağı sıkıntılar onların ilgi alanına girmiyor. Çünkü

onlar hasta olmuyor çünkü onlar ilaç kullanmıyor. Onlar sabahları greyfurt suyuyla,

ekinezya çayıyla beraber hayatlarını idame ettiriyorlar. İlaca ihtiyacı olan insanımız ise

katılım payını, muayene ücretini ödeyemiyor. Hekime ulaşamıyor ve sağlıksız kalıyor.

Buyurun size adalet, buyurun size kalkınma.

Page 131: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

131

Değerli meslektaşlarım, görünen o ki ilaç alanında radikal müdahaleler bundan

sonra hız kesmeden devam edecektir. Bizleri bekleyen tehlike sadece kamu kurum

ıskontosu ve fiyat kararnamesi kayıpları değildir. Bu sürecin devamında yaşanacak

ekonomik kriz ve kamunun bunu fırsat bilerek mesleğimize müdahale etme planları

gelecekteki problemlerimizden sadece birkaçıdır. Eczanelerimiz küresel sermaye ve

aktörlerine kurban edilmiş hastalarımız özel hastanelerin insafına terk edilmiş du-

rumdadır. Bizim bu tabloyu tersine çevirmek için tüm sağlık çalışanlarını, tüm hasta-

larımızı bir araya getirmemiz gerekir. Eczacıların böyle bir ortamda yaşamayacağını

bu neşter operasyonla durmazsa sistemin kangren olacağını herkese anlatmak birinci

önceliğimiz olmalıdır. Biz ne diyoruz? İlaç eczacı danışmanlığı olmadan kullanılamaz.

Eczacının geliri ilaç gelirlerinden farklı olmalıdır. Eczacı sağlık alanının vazgeçilmezi-

dir. Eczacı bu ülkede sağlık hizmetinin bel kemiğidir. Eczacı bu ülkede sağlık hizmeti-

nin tüm boşluklarını doldurmaktadır. Ama bizim de bir politikamız olmalıdır. Bitkisel

ilaçta, dermokozmetikte, alternatif tıp ürünleriyle, ancak metropol eczanelerini şekil-

lendirebilirsiniz, çeşitlendirebilirsiniz. Ama taşra, köy ve belde eczanelerini ne yapa-

caksınız?

Değerli meslektaşlarım, iyi bir müzakere, dik bir eylem, kararlı bir örgüt duru-

şuyla zor da olsa Sağlık Bakanlığıyla ilaç kar oranını yükseltebiliriz. SGK’ya kamu ku-

rum ıskontosunu indirttirebiliriz. Sanayiciden ekstra vade, peşin ıskonto bile alabiliriz.

Tüm bunları yaparsak eczacının sorunları çözülecek midir? Düze çıkabilecek miyiz? Oy

hesabıyla, listelerle, dengelerle uğraşacağımıza gelin geleceği planlamak üzere kafa

yoralım. Biz ilaç ve eczacılık alanının sahibiyiz. Hasta sağlığını ilgilendiren her şey bizi

de ilgilendirmektedir. Bu bilinçle davranacaksak birincisi eczanelerimize sahip çıkaca-

ğız. Bir de mesleğimize sahip çıkacağız. Mesleğe sahip çıkmak da, ilke sahibi olmayı

gerektirir. Bu ilkelerin gerçek hayatta karşılığını bulması ve ilkelerden vazgeçilmeme-

si için kaç kişinin ölmesi, kaç eczanenin kapanması, kaç eczacının iflas etmesi, kaç

kişinin ilaca ulaşamaması gerekir? Bizim eczacı olarak buna izin vermemiz mümkün

değildir. Hastalarımız bizim için üzerlerine titrenmesi gereken, bize ihtiyacı olan var-

lıklardır. Biz hastaya bizim ihtiyacımız var diye bakmayız. Hastanın bize ihtiyacı var

diye bakarız. O yüzden de popülizm yapmayız. Yapılmasına da izin vermeyiz. Sağlık

hakkına erişimde kısıtlamaları kaldırın diye yalan söylemeyiz. Söylenmesine de izin

Page 132: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

132

vermeyiz. Ama bizim vergimiz ilaç harcaması değil, faiz ödemesi yapan, petrol füzele-

ri alan devlet sıra ilaca gelince bütün maliyeti hasta ve eczacı üzerine çıkarmaktadır.

Divan Başkanı: Başkanım toparlarsak,13. dakikadayız.

Ecz.Sabih Tekin ÇAĞLAR (Devamla): Tüm bunlar yetmezmiş gibi Türkiye’de

başka sorun kalmamış gibi Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığıyla

örgütümüzün ekonomisine de el atılmaya çalışılmaktadır. Sivil toplumu meslek ör-

gütlerine kısaca kendilerine yandaş görmedikleri herkese sindirmek peşindeler. Bu

tür uygulamaların tekrarını yaşamamak için örgütlü bir direniş göstermek zorun-

dayız. Mesleki sorunlarımızın haricindeki konulara da duyarsız kalmamalıyız. Kamu

tarafından tek taraflı uygulamanın yok olmasının temelinde demokrasi yoksunluğu

temeli yatmaktadır. Bu anlamda çağdaş sivil bir anayasa yapılması; seçim yasasının,

partiler yasasının değişmesi, seçim barajının kaldırılması konularında söyleyeceğimiz

sözümüz olması gerekmektedir.

Değerli meslektaşlarım, mevcut Merkez Heyeti şanslı bir yönetimdir. Örgüte da-

nışmadan hatta Merkez Heyetini bile toplamadan eczane kapatma gibi radikal bir ka-

rar alıp üyelerine tebliğ etmiş ve tek kelime dahi itiraz almadan % 100 başarılı bir ey-

leme imza atmıştır. Hiç kimse B planınız var mı diye sorgulamamaktadır. Ama eylem

sonucunda masa başında alınan sıfırdır. Dün açılış konuşmasında Sayın Başkanım,

4 Aralık sürecinde sonra elimizde örgütlü gücümüzden başka ne kaldı demektedir.

Değerli başkanım, siz muhalefet lideri değilsiniz. Türk Eczacıları Birliği Başkanı-

sınız. Örgüt eylem yapacak, bu hakları siz alacaksınız. Ne olacak sorusunun cevabı ise

kongreyi bekleyelim olmuştur. Bu sefer de insanların aklından başka sorular geçiyor:

Neden eylem için kongreyi beklemedik? Dedim ya şanslı bir yönetimimiz var. Çok da

sorgulamayan bir örgütümüz.

Değerli meslektaşlarım iş yapmak, yol almak için kararlı adımlar atmalıyız. Bu

kararlara adımlar atacak yöneticiler seçmeliyiz. Bundan sonraki süreçte bir adım ileri,

iki adım ileri gitme şansımız yok. Her adımda üç adım ileri atlamak zorundayız. Bugün

Page 133: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

133

itibariyle geleceğimizle ilgili sağlam ve sonuç alabileceğimiz hamlelerde bulunmalıyız.

Bunu ancak hep beraber ve güçlerimizi birleştirerek gerçekleştirebiliriz. İşte bugün

burada sadece bunu yapmaya gücü olanlar, sadece bunu yapmaya hazır olanlar aday

olarak ortaya çıkmalıdır. Başka şeyler yapmak isteyenler başka alanlarda güçlerini

sürdürmektedirler. Bu anlamda diyaloga açık, dayatmacı olmayan, hesap gözetme-

yen, dengeleri değil, liyakati önceleyecek bir Türk Eczacıları Birliği oluşturmak için

çaba göstermeye, göreve, özveriye ve mücadeleye hazırız.

Sözlerime son vermeden önce, bu kongreye ait de, seçim sürecine ait bilgileri de

sizlerle paylaşmak istiyorum. Sayın Erdoğan Çolak, Türk Eczacıları Birliği Başkanım,

uzun yıllar dostluğumuz olan çok sevdiğimiz saydığımız bir arkadaşımızdır. Sayın Baş-

kanla seçime yönelik üç kez telefon konuşması yaptık. Birincisinde kendisi beni aradı;

Trabzon Eczacı Odası Başkanı ve çok sevdiği arkadaşı olarak, benimle sürece ilişkin

görüşlerini paylaşmak istedi. Ben de çok memnun olacağımı, saygın bir davranış ol-

duğunu kendisine bildirdim, nezaket görüşmesiydi o. Daha sonra iki kez daha telefon

görüşmesi yaptık. Telefon görüşmelerinde, Sayın Başkana aktardıklarımı; tutanaklara

geçmesi, tarihe şerh düşmesi ve sizlerin de bilgisi için bir kez daha aktaracağım. Sa-

yın Başkanım bu bir kriz dönemidir. Bu koltuk kavgası dönemi değildir. Bu nedenle

örgütün bu kongreden seçim hesabı yaparak değil, geleceğe yönelik kararlar alarak

çıkması gerekir. Bu nedenle en büyük görev size düşmektedir. Türk Eczacıları Birliği

Başkanısınız dönem kriz dönemi hesap dönemi değil. “Buyurun sayın oda başkanları,

bu listeyi beraber yapacağız” çağrısı yapmanız gerekmektedir. Eğer bu çağrıyı yapar-

sanız Trabzon Eczacı Odası hiçbir pazarlık, hiçbir dayatma, hiçbir koşul olmadan bu

masanın etrafına toplanacaktır dedim. Bu masada da olurlarımızı ve olmazlarımızı

konuşalım, ortak bir paydada, ortak bir listede; asla bir dayatma olmadan, asla bir ön

koşul olmadan, beraberce bir liste yaparsak biz bunun altına imza atarız dedik. Ama

sayın Başkan eğer “Yürüyen bir yapımız var. Bugüne kadar birlikte yürüdüğümüz

arkadaşlarımız var. Onlarla ilgili genel bir çatımız oluşmuştur. O çatının altına birkaç

kişi verelim. Böylece tek liste olsun, tek bir listeyle çıkalım öneriniz varsa, lütfen bu

öneriyi bizlere getirmeyin. Çünkü bu birlik listesi değil bir iltihak listesi olur. Bir biat

listesi olur. Biz biatı reddediyoruz. Kabul etmemiz mümkün değildir. Biz biatı red-

dediyoruz. Çünkü bizler 10–18 yaşları arasında yatılı okuldan, sonrasında ise tüm

Page 134: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

134

hayatımız boyunca süre gelen omuz omuzalık kültüründen geliyoruz. Dayanışma kül-

türümüzün temelini de bağımsızlık kültürü oluşturmaktadır. Biat etmek hayatımızın

hiçbir döneminde kabul etmediğimiz bir olgudur. Bizler sayımızın azlığına çokluğuna

bakmadan, boyun eğdirmek isteyen kim olursa olsun, ister iktidarıyla, ister silahıyla,

ister parasıyla, boyun eğmemeyi insanlığın özü sayan bir anlayışı temsil ediyoruz.

Bugünden tezi yok neoliberalizme, gericiliğe ve ırkçılığa karşı eşitlikten, özgür-

lükten, demokrasiden emekten ve halktan yana olanlar; emperyalizme karşı, tam ba-

ğımsızlıktan yana yurtta ve dünyada artık aynı safta olmalıdırlar. Barıştan yana tavır

alanlar artık aynı safta olmalıdırlar. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum efendim.

Divan Başkanı: Değerli meslektaşlarım, Ecz.Yavuz Tatar Elazığ Oda Başkanımı

konuşmasını yapmak üzere davet ediyorum. Yavuz Tatar arkadaşımız sanırım yok.

Eczacı Atilla Erbudak Gaziantep

Ecz. Atilla ERBUDAK (Gaziantep Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Değerli

Divan Başkanım, Divan Üyeleri, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti Başkanı, üyele-

ri, Denetleme Kurulu’nun Başkanı ve üyeleri, Onur Kurulu Başkanı ve üyeleri, sevgili

meslektaşlarım, hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

Gaziantep Eczacı Odası’nın hazırladığı bir kitapçık var. Dışarıda dağıtılıyor. Bu

Türk Eczacıları Birliğinin, eczacı örgütünün yapmış olduğu bir eylemi anlatan kitapçık.

Küçücük bir kitapçık, edinip okursanız, geçmişimizde yaşanan başka bir eylemliliği de

herhalde paylaşmış olursunuz.

Değerli meslektaşlarım, açılış konuşmasında Sayın Domaç, “Yalnız kalmayın pay-

laşın. Bütünleşin çoğalın.” dedi. Oysaki Türk Eczacıları Birliği’nin geçmişten bu yana

emek örgütleriyle bir arada olduğu grubun içinden Domaç’ın zamanında getirildi. O

dönemde birlikte olunan emek grubundan ayrılış bugünse bunlarla yan yana durun

deyişi bir çalkantının sonucu olsa gerek. Türk Eczacıları Birliği söylediğim bu dönem-

den bu yana, yol arkadaşlarından, birlikte yürüdüğü emek ve sendikal yoldaşlarından

ayrılmış durumda; bizim 4 Aralık kapatma eyleminden bir hafta önce, Türkiye gene-

Page 135: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

135

linde sendikalarının ve memur örgütlerinin bir eylemliliği vardı. Ben bir eczacı olarak

Türk Eczacıları Birliği örgütünün ve meslek örgütümüzün tümünün, yalnızca bilgisa-

yarlarımızda bu eylemin destekçisiyiz yanındayız söyleminden çıkıp eylemde, alanda

onlarla yan yana olmasını beklerdim.

Değerli meslektaşlarım, ülkemizin sorunları yalnızca SGK’nın genel sağlık sigor-

tası kapsamında yaşananlar değildir. Eczacı örgütü bu saptamayı doğru yapmalı ve

ülkede yaşanan adeta cadı kazanına dönen, haksız hukuksuz yargılamalara, tutukla-

malara sessiz kalmamalı. Ülkede yaşanan işsizliğe, ekonomik krize, demokratik olma-

yan yöntemlere direnç göstermeli, çözüme ortak olmalı, bu çözümün yol haritasını

çizenlerden biri olmalı. 50 yıllık geçmişi olan örgütümüzün elbette henüz sayılabilecek

denli eylemleri var. 5 Haziran Ankara eylemi sonra, Ocaktaki miting, daha sonraki 21

Aralık Artık Yeter mitingi ve 4 Aralık’taki kapatma eylemimiz. Oysa bu süreç 50 yıllık

süreç meslek örgütümüzün yaşı henüz çok genç, bu anlamda gelecekte bizi tarih

sayfalarına yazacak başka birçok başarılı eylemlerin olacağını ben düşünüyorum. Ya-

şadığımız süreç de bunları gerektiriyor.

Değerli meslektaşlarım, klasik eczacılık yapma dönemi bitmiştir. Öyleyse klasik

yöneticilik yapma dönemi de bitmelidir. Daha donanımlı, daha başka yol haritalarının

olduğu projeler üretmeliyiz. Bununla donanımlı bilgisayarlı bir yöneticilikten söz et-

miyorum. Bir farklılık yaratmak zorundayız. Çünkü üstümüze gelen güçler bizi teker

teker yok etme noktasında kararlılar. İlaç takip sistemine ilişkin, “Bu bizim için yok

hükmünde bir karardır” biçiminde sayfalara yazı yazıp beklendiğinde göreceğiz ki biz

yok olacağız. Yok hükmünde saydığımız o karar bizi yok edecek.

Değerli meslektaşlarım; bilinmelidir ki, eczacıların canı yanmakta ve doğru bir

önderlikle mücadele etmek için beklemekte. Böyle olmasaydı 21 Aralık Artık Yeter

mitinginde Kolej Meydanı’nda kardelenler açtırmazdı. Böyle olmasaydı 4 Aralık’taki

kapatma eylemimizde, nöbetçi eczanelerin dışında tüm eczaneler kapanmazdı. İlaç

firmalarının, SSK eczanelerine ilaç verirkenki dönemde yaptıkları, kamuya yaptıkları

indirimi bugün neden bizim üstümüzden yapıyorlar? Bunu sorgulamalıyız. Ben mes-

lek yaşamımda ilacın ucuz, bulunabilir, herkese kolayca ulaşmasından yana ilkeleri

Page 136: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

136

hep savunagelmişimdir. Bugün de bunu söylüyorum. Ama bu ülkede benzin ucuzladı.

Dünyanın en pahalı benzini ülkemizde satılıyor. Bu ülkede tuz mu ucuzladı? Şeker mi

ucuzladı? Mesleğimiz ucuzladı arkadaşlar, ucuzlayan yalnız ilaç fiyatları değil bizim

mesleğimiz, mesleğimiz noktasındaki sürdürdüğümüz eczanelerimizin halka tarafın-

dan görünüşü değişti. Ucuz bakıyorlar. Bizim mesleğimiz bir yanıyla, büyük bir yanıyla

insan yaşamını savunmaya, insan yaşamını iyileştirmeye doğru çabalar harcayan bir

meslek. Oysaki bizi beş yıldır ringlere çekiyorlar. Ringlerde bizlere boks yaptırıyorlar.

Ve biz sürekli darbeler alıyoruz. Kavga istemiyoruz. Ama bizi çektikleri nokta bu.

Değerli meslektaşlarım, eczanelerimize hırsız giriyor, hırsız! Belli, geleceği gün

belli, saat belli, nasıl geleceği belli ve biz oturmuş bekliyoruz. Olabilir mi bu? Adi hır-

sızlara karşı edindiğimiz bir alarm sisteminden bile edinmeden bekleyebilir miyiz bu

hırsızları? Hayallerimizi öldürüyorlardı. Bunu söylüyorduk geçmişte kürsülerde. Şimdi

tek tek bizleri öldürüyorlar. Susacak mıyız? Susmayacağınızı bilmenin sevinciyle hepi-

nize saygılar sunuyorum.

Divan Başkanı: Teşekkürler, Yavuz Tatar? Tekrar soruyorum, sanıyorum yok.

Besim Gökalp Amasya Oda Başkanı.

Ecz. Besim GÖKALP (Amasya Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, sevgili Merkez

Heyeti yöneticilerim, değerli meslektaşlarım;

36. dönemden günümüze geldiğimizde 2007’deki Türk Eczacıları Birliği yöneti-

mince yapılan tespitlerin bugün maalesef tümüyle hatta fazlasıyla aynen kaldığını gö-

rüyoruz ve yaşıyoruz. 2007’de yaptığımız tespitler nelerdi arkadaşlar? Karlılıklarımızın

azalması, kamu kurum ıskontosunun ağırlığı, keyfi kesintiler, kamu tahsildarlığının

dayanılmaz yükü, yapılacaklar için de kongrede tüm oda başkanlarının katıldığı ön

toplantılarda önerilen şuydu: şeffaf paylaşım, 11 tane has oyunculu bir takım oluş-

turmak ve bu 11 has oyuncunun da Ankara’da yerleşik olması şartları önerildi. Ve

36. kongreyi tamamladık. Delege teveccühüyle oluşan 11 oyuncumuz yapabildiklerini

yaptı. Bir süre sonra birlikte üretim yapılamadığını, yol almada farklı anlayışları oldu-

ğunu söyleyerek oluşan yapı bozuldu ve şu anda karşımızda bizi bu güne getiren yeni

Page 137: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

137

11 arkadaşımız var. Bu arada şu notu da düşmek lazım; Kayseri’deki toplantıda denk

düşen sayısında, Ankara Eczacı Odası eski başkanı Hilmi ağabeyimizin yeni yapının

çok büyük işler gerçekleştirdiğini ve eski oluşan yapının zaten çok da ciddi kazanımlar

elde etmediğini, iyi ki ayrıldıklarını söyleyen bir söyleşisi yayınlandı. Tabi ki Kayseri

toplantısının bir acı yönü daha vardı, arkadaşlar. Sayın eski başkanımız Mehmet Do-

maç önce TEB yönetimini, sonra bizi çok aşağıladı. Siz ne yaparsanız yapın ben yasa

yaparım, bu iş burada biter dedi. Ve maalesef onu dünkü yaptığımız protestonun

neredeyse onda birini yaparak, hatta tam tersi teveccühle, alkışlayarak göndermiştik,

Kayseri’de. Bunu da şimdi burada belirteyim. Ankara Eczacı Odasının yazısındaki üs-

lubun tanıdığım Hilmi ağabeye ait olmadığına adım gibi eminim. Hilmi ağabeyim in-

sanları incitmez, birlikte çalıştığı insanlarda da onların emeğini ve eğitimini gören bir

ağabeyimizdir. Bunun niye yapıldığını, Hilmi Ağabeyimize nasıl yaptırıldığını bilemiyo-

rum. Merak da ediyorum. Peki, geldiğimiz bugün, 2007 Aralığındaki kırmızı çizgileri-

miz paspas olmadı mı arkadaşlar? O günkü sorunlarımız ağırlaşmadı mı? 2007-2009

dönemini biz kendi hanemize eksi bilanço olarak yazmıyor muyuz? Bunu söylediğimiz

zaman abartmış mı oluruz? Bence az bile söylemiş oluruz. Bu noktada, dün açılış-

taki salonumuzu, misafirlerimizi görünce sanırım benim gibi sizler de kaygılandınız.

Sektör paylaşanlarımızdan, birlikte iş yaptığımız yapılardan sadece kooperatiflerimiz

vardı. Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, SGK bürokratları ve siyasi ağırlığı olan ik-

tidar olsun muhalefet olsun hatta diğer dağıtım kanallarından hiç kimse yoktu. Bu

muhatap alınmadığımızın acaba bir işareti mi arkadaşlar? 36. Dönem seçilen yönetim

kurulu tabii ki mesai yaptı, tabii ki güzel emekler verdi. Ama bu tablonun karşısında

ben arkadaşlarımdan samimi öz eleştiri beklerdim. Ve yarın için yol göstericilik ve

rehberlik yapmalarını beklerdim. Tüm odaların bu seçim öncesi ortak aklıyla bu zor

günlerde yeniden yapılanmalarına katkı vermelerini istemelerini beklerdim. Ama ma-

alesef 2007’deki aynı oyunu oynamayı tercih ediyorlar. Her seçim öncesi yapılmasın

denilen delege pazarlığı, yönetim kurulu paylaşımı, yine malumunuz, yapılıyor.

Sevgili meslektaşlarım, bu oyunu bozalım. Yaptığıyla düşüncesi arasında şeffaflık

taşımayan, sürekli bensiz olmaz düşüncesini dikte eden bu söylemlerle gelecek iki

yılımızı daha heba etmeyelim. Kaybımız, hepimiz de iyi biliyoruz ki, sadece iki yıl olma-

yacaktır. Mesleğimiz olacaktır. Mesleğimi, geleceğimi değil kaybetmek, kaybettikleri-

Page 138: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

138

mizi almayı düşünürken böylesine bencil ve ucuz hesaplarla oluşacak yönetimlerimiz;

bu diyalogsuzlukla her kesimle kavga eden, uzlaşmak için karşı öneri veremeyen,

karşı önerileri uzlaşma önerilerini değerlendirmeyen bir örgüt görüntüsü vermekte-

dir. Haklarımızı yitirmemek için, hatta kazanmak için yaptığımız eylemler, en büyük

silahımız olan kepenk kapatmayı neredeyse sakız çiğnemek kadar kolay bir iş haline

getirmiştir. Bu silahı, benzetme yerindeyse, kuşa da kullandık, ayıya da kullandık ar-

kadaşlar. Hele hele 37. kongreyi söylemlerimizle öyle bir doldurduk ki medya ve ikti-

dar haklı olarak sonucu bekler diye düşündük. Açılıştaki ilgisizlik artık söylemlerimizin

muhataplarımızda da bir heyecan uyandırmadığını gösterdi. Bu noktadan hareketle

aramızdaki sinerjiyi yaratacak tek formül olacak mesleki kaygımızı öne çıkartalım.

İçimizdeki, yönetim kurulu üyeliği, hatta milletvekilliğine atlama hasretliğini ertele-

yelim. Mesleğimizi ve geleceğimizi kurtaralım. Burada Sayın Erdoğan Başkanımın bir

ben patentini ona hükmediyorum. Öncesini bilmiyorum çünkü lafın. Değişik toplan-

tılarımızda hep bahseder. Atomu parçalamak ön yargıları parçalamaktan daha ko-

lay diye, ben burada sayın başkanıma bu düşüncesini, bu vecizesini kendisinde de

gerçekleştirilmesini istiyorum. Ön yargılarından kurtulmasını istiyorum. Kongremizin

mesleğimize ve geleceğimize güzellikler katmasını bekliyorum. Sizleri bölgem Amas-

ya Eczacı Odası adına saygıyla selamlıyorum.

Divan Başkanı: Besim Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Oral Dünyaoğulları İzmir.

Sayın meslektaşım sanıyorum salonda değil İzmir, Oral Dünyaoğulları. Ramazan Ta-

mer Özdenboyacı, Gaziantep

Ecz.Ramazan Tamer ÖZDENBOYACI (Gaziantep Eczacı Odası Büyük Kongre

Delegesi): Sayın Divan Başkanı, sayın üyeler, TEB’in değerli başkan ve üyeleri, oda

başkanlarım, sayın kongre delegelerim, değerli meslektaşlarım ve sayın misafirler.

Kongremizin eczacılık mesleğine ve mesleğimizin geleceğine hayırlı ve verimli olma-

sını diliyorum. 8. Bölge Gaziantep Eczacı Odası üyeleri adına hepinizi saygı ve sevgiyle

kucaklıyorum.

SGK verilerine göre 2009 yılı ilaç harcamalarının toplamı; 15,6 milyar TL civarın-

da gerçekleşecektir. Eczane cirolarımız açısından bakıldığında bu harcamanın oluşu-

Page 139: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

139

munda KDV’nin %8 gibi önemli bir yer tuttuğu açıkça görülmektedir. Kamu kurum

ıskontosunun ve ayrıca eczacı ıskontosunun KDV dahil ilacın perakende satış fiyatına

uygulanması eczacının kamu kurum ıskontosunu taşımaktan kaynaklanan zararını

arttırmakta ve ayrıca kamuya yaptığı eczacı ıskontosunu da arttırmaktadır. Ben di-

yorum ki KDV’nin kamu kurum ıskontosu olmaz. KDV’nin eczacı ıskontosu da olmaz.

Yıllardır KDV’ye sanki ilacın kendisi gibi kamu kurum ıskontosu vermişiz. Eczacı ıs-

kontosu yapmışız. Bu mali açıdan büyük bir hatadır ve bu hatadan artık dönülmeli-

dir. Ancak kamu kurum ıskontosunu taşımaktan doğan zararımızın asıl sebebi KDV

değildir. Eczacı karlarını belirleyen 17 Ocak 2009 tarihli ve 2009/14577 sayılı ilaç fiyat

kararnamesi bakanlar kurulu kararı ile 1 Nisan 2009’da yeni haliyle yürürlüğe girmiş-

tir. Bu kararnamede yasal eczacı karları bellidir, sabittir arkadaşlar. Ama değerli mes-

lektaşlarım maalesef bu yasal meslek hakkımız gasp edilmiş, ne kadar gasp edilmiş?

Sadece 2009 yılında 700 milyon TL’den fazla, yani eski parayla 700 trilyon neden?

Kamu kurum ıskontosu yüzünden kim gasp etmiş arkadaşlar? İlaç sanayicileri. Kim

izin vermiş? Yasal düzenlemeleri yapanlar. Nasıl gasp etmişler? Uygulamadaki bir

hata yüzünden. Nerede bu hata? Dağıtım kanallarının faturalarında, arkadaşlar. Ama

biz hep başka yerde aradık. Faturaların neresinde peki? Kamu kurum ıskontosunun

KDV hariç depocu satış fiyatına uygulanmasında; ne yapmak lazım? En iyisi bu yükü

eczacının sırtından tamamen kaldırmak, ama olmuyor. Öyleyse çözelim, çözüm ne?

Alış faturalarında kamu kurum ıskontosunu depocu satış fiyatı yerine KDV hariç pe-

rakende satış fiyatına uygulamaktır. Ancak böylece gasp edilmiş yasal karımızı, yani

kararnamede sabitlenen hakkımızı tam olarak geri alabiliriz. Nasıl, bunu bir örnekle

açıklayalım. Örneğimizde, KDV dahil 108 TL olan ve kamu kurum ıskontosu da 23 olan

ilaç alınmıştır. Onu okuyamıyorum. Ama şunu okuyabilirim. Evet, şu olursa daha iyi

olacak. Şimdi arkadaşlar bu örnek alış faturasında KDV dahil 108 lira olan ilacı dağıtım

kanallarının hepsi bize fatura keserken şu mantıkla kesiyor. Önce KDV’yi düşüyorlar

kalan 100 lira kolay anlaşılsın diye 108 liralık bir örnek aldık. Şu kalan 100 lira KDV

hariç perakende satış fiyatıdır. Sonra biz alıştan %25 anlamında olan eczacı karı 100

liranın 20 lirasına denk gelir. Satıştan %20’dir. Bu mantıkla bu kendi karımız olan 20

lirayı düştüğümüz zaman kalan 80 liranın bizim karşılığında anlamı KDV hariç depocu

satış fiyatıdır. Şimdi burada 80 liradan sonra depolar ve dağıtım kanalları bize %23

kamu kurum ıskontosunu düştüğü zaman 18 lira 40 kuruş yapıyor bu örnekte, 61 lira

Page 140: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

140

60 kuruş KDV hariç depoya ödenecek rakamdır. Bakın arkadaşlar, şuradaki 80 bizim

için niye önemli? Bu KDV hariç depocu satış fiyatı olması sebebiyle sonra da KDV ilave

ediyoruz üzerine ve böylece depoya toplam ödeyeceğimiz rakam 66 lira 53 kuruş

olarak karşımıza geliyor. Eczane bu ilacı aldı. Sattık tekrar provizyon sisteminden çıktı

alıyoruz şimdi. Şu sarı kısım provizyon sisteminde görülüyor. Ama şu beyaz kısımlar

çıktılarımız da yok. Niye yok? Burada perakende satış fiyatından %20 kamu kurum

ıskontosu düştükten sonra olan kamu fiyatı ekrana getiriliyor. Yazıcıdan bastırılıyor.

Biz buna eczacı ıskontosu yapıyoruz. Katılım payının da olmadığını düşünelim. Kalan

tutar kurumun KDV dahil eczaneye ödeyeceği rakamdır. Şimdi hemen buradan zarar

görülüyor. Bakın biz 18 lira 40 kuruş aldık. Faturamızda ne verdik 24 lira 84 kuruş.

Nasıl bir fiyattı? KDV dahil bir fiyattı. KDV’nin % 8 fazla olması sebebiyle yaptığımız

kamu kurum ıskontosu da burada fazla. Ama tekrar burada bunu ayrıştırabiliriz. Mu-

hasebe sistemimize 81,08 lira olarak elimizde kesmiş olduğumuz fatura ya da proviz-

yon çıktısının 6 lirası KDV, 75 lirası da bizim elimize geçen paradır. Şimdi bizim burada

yasal karımız neydi arkadaşlar? 20 YTL, 20 YTL bunu kararname ile bunu hükümet

bize vermiş. 20 liranın bu nereye gittiğine bir bakalım. Şimdi KDV hariç SGK bize ne

ödedi arkadaşlar? 75 lira, biz KDV hariç depoya ne ödedik? 61,60 lira kaç lira paramız

kalmış burada? Elimize geçen 13,40 lira. 20 liranın 13,40 lira ve KDV hariç 1,93 lira

denk gelen kamuya yaptığımız eczacı ıskontosunu düştüğümüzde 4,60 lira paramız

kayıp arkadaşlar 4,60 lira. Bakın bir daha söylüyorum. 21 lira meslek hakkımız vardı

burada. Bu alışverişe göre fatura ve bizim kestiğimiz fatura ve aldığımız fatura ara-

sında 13,47 lira elimizde gözüküyor. Bir de buna ne yaptık, 1,93 lira eczacı ıskontosu

yaptık. Bunları 20 liradan yaptığımız da 4,60 lira kayıp arkadaşlar. Nerede bu 4,60

lira onu görelim.

Örnek 2: Evet, 4,60 lira kamu kurum ıskontosunu dağıtım kanallarını KDV hariç

depocu satış fiyatına uyguladıkları için, hâlbuki ne yapmaları lazım? Olması gereken

alış faturamız nasıl olmalıydı? Şimdi 108 lira KDV dahil ilacımızdan, 8 lira KDV’yi dü-

şüp, 100 lira KDV hariç perakende satış fiyatından sonra yasal eczacı karı bu fiyattaki

ilaç için 21 TL’dir. Alıştan %25, satıştan %20 manasında bu 100 liralık rakama han-

gi rakamı KDV hariç perakende satış fiyatına hem eczacı karı uygulanmalıdır. Hem

de kamu kurum ıskontosu uygulanmalıdır. 100 liranın 20 lirası ve 23 lirası şeklinde

Page 141: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

141

düşüldüğü zaman depoya ödenecek rakam 57 lira artı KDV geldik biz tekrar bunu

SGK’ya satıyoruz arkadaşlar. Aynı provizyon çıktısı bakın 81,48 lira ödeyecek yine SGK

bize 108 liradan kamu kurum ıskontosu düştükten sonra olan rakam çıktımıza ge-

liyor. Eczacı ıskontosu ve katılım payından sonra bizim burada ödeyeceğimiz rakam

veya tahsil edeceğimiz rakam. Şimdi bakalım zararımız nerede? 20 lira meslek hak-

kımız vardı arkadaşlar. Bu provizyon çıktısıyla bu fatura arasındaki fark 75 lira 07

kuruş, eksi 57, burada 18,07 lira bizim hanemize girdi. Kar olarak. 20 liradan 18,07

lira düştüğü zaman ne kadar kaldı geriye 1,93 lira, biz 1,93 lirayı ne yaptık? Sosyal

Güvenlik Kurumuna ya da diğer kurumlara ıskonto olarak verdik. Var mı arkadaşlar

kayıp? 0 lira bakın. Meslek hakkımı tam olarak alıyorum. İşte hata budur. Hata budur.

Bundan sadece 2009 yılında eczacı arkadaşlarımızın kaybı 700 milyon TL’dir.

Değerli meslektaşlarım; kamu kurum ıskontosunu düzenleyen 2008 yılına ait

sağlık uygulama tebliğinin 14.1 maddesinde ve bu maddenin henüz daha yeni olan

18 Eylül 2009 tarihinde yayınlanan tebliğle yeni yapılan düzenlemesinde, bu kamu

kurum ıskontosunun hangi ilaçlara % kaç oranında verileceği yazıyor. Ama bunun na-

sıl uygulanacağı hakkında hiçbir tebliğde hiçbir şey yok. Neden o zaman kamu kurum

ıskontosunu eczacılar perakende satış fiyatından, depocular depo satış fiyatından,

imalatçılar imalat fiyatından veriyor? Yok arkadaşlar tebliğde böyle bir şey. Sadece

sağlık uygulama tebliğinin 14.1 maddesinde ilaçla ilgili bir açıklama var. Fiyatı 3,56

lira olan ilaçlarla, daha az olan ilaçlarla. Bunu aman fiyatla bağdaştırmayalım arka-

daşlar. Burada diyor ki; fiyatı 3,56 lira olan veya daha az olan ilaçlara, perakende satış

fiyatı KDV dahil üzerinden %4 kamu ıskontosu uygulanır. Demek ki, sağlık uygulama

tebliğinde kamu ıskontosunun uygulama fiyatı perakende fiyatıdır hem de KDV dahil.

Biz de öyle veriyoruz bakın kaybımız olmaz. Yok, başka bir yerde açıklama. Bu nedenle

bu yanlış uygulamanın takipçisi olunması dileğimle, kamu kurum ıskontosunun uygu-

lanmasında doğan zararın giderilmesinde öncelikle 4 Aralık 2009 sürecinde eczacının

800 milyon TL’sini gasp eden ilaç sanayi ve dağıtım kanalları ve gerekirse yine her

türlü hukuksal mücadele ile eczacının hakkının korunması için çaba göstereceğine

inandığım mevcut TEB Merkez Heyetine hizmetlerinden dolayı teşekkür eder yeni ve

yeniden seçilecek meslektaşlarıma da başarılar dilerim.

Page 142: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

142

Divan Başkanı: Teşekkür ediyoruz. Oral Dünyaoğulları, İzmir, buyurun.

Ecz. Oral DÜNYAOĞULLARI (İzmir Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): 3. Böl-

ge İzmir Eczacı Odası delegesi olarak Türk Eczacıları Birliği Genel Kurulunda söz almış

bulunuyorum. Divan Başkanına, Divan Heyetine, Türk Eczacıları Birliği tüm üye ve

yöneticilerine ve tüm oda başkanlarına hoş geldiniz diyorum.

Öncelikle, biz İzmir’den ilk defa böyle bir Genel Kurula Levent Kamacık’sız ve

Ahmet Reha Karaca’sız geldik. Onları saygıyla anıyorum.

Şimdi biz, İzmir Eczacı Odası olarak bir proje oluşturduk. Atık İlaç Bertaraf Pro-

jesi, Türk Eczacıları Birliği finansör, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü iştirakçi, Ege

Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ve EDAKOM hepsine teşekkür ediyoruz. Bu projeyi biz

hayata geçirdik, İzmir Kalkınma Ajansı sayesinde. Biz vatandaşın elinde miadı geç-

miş ilaçların çöpe atılmaması, bu sayede toprağa suya karışmaması, zehirlememesi

için böyle bir proje oluşturduk. Bu proje çok güzel ses getirdi. Çünkü biz bu projeyi

oluştururken Çevre Bakanlığından gerekli desteği göremedik. Çünkü ilaç, tıbbi atık

kavramı içerisinde yer alıyor. Ama aslında vatandaşın elindeki ilaç tıbbi atık değil. Ve

bunu lavaboya ya da çöpe atıyoruz. Sizler nereye atıyordunuz? Ya lavaboya ya çöpe

biz bunu İzmir Eczacı Odası olarak projede alıp, bunu bilgisayarlara döküyoruz. Bu-

nunla ilgili çok güzel doneler çıkacak. Ve Çevre Bakanlığı bunu bu projeyi çok beğendi

ve 81 ile bunu yayması için yönetmelik hazırlama çalışması içerisine girdi. Bu ay içe-

risinde bununla ilgili toplantılar olacak. Peki, dün Özgür arkadaş anlatırken çok hızlı

anlattı. Anlattığını söyledi ve bunun içerisinde ben bu projeyle ilgili herhangi bir şey

göremedim. Çünkü çok kısa bir dönem var. Siz 51 eczacı odası hazır mısınız, böyle

bir şeyi biliyor musunuz, bilginiz var mı, böyle bir projenin yakında hayata geçeceğini

biliyor musunuz? Geçmeli diye düşünürken ve tüm eczaneler 22 bin eczane atık ilaç

depolama tesisi oluşacak bölgelerde, buna belki atık merkezleri oluşacak böyle bir

projeye hazır mısınız? Yoksa “Ay aniden bizim eczanelerin başına geldi” diyerekten

bir olayla mı karşılaşacaksınız? Ben bunu buradan sizlere dillendiriyorum. Ben bunu

bir eleştiri olarak sunuyorum aslında, bunu Türk Eczacıları Birliği kendi sitesinde bile

koymadı. Hem finansör ama nasıl olur böyle bir şey. Kimse sahiplenmiyor, böyle bir

Page 143: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

143

projeye finans veriyorsunuz. Ama sizin sitenizde böyle bir şey yok. Bugünkü, dünkü

çalışma raporu içerisinde yok. Nedir bu iş, onu anlamak istiyorum? İkincisi, bence en

önemlisi, ben eczane eczacısı değilim. Sanayiden geldim, emekliyim. Şimdi İzmir’de

2003 yılında bölgelerarası toplantı oldu. Mehmet Domaç başkan, ben SSK’nın kapatı-

lıp reçetelerin halka gelmesiyle alakalı huzursuzluğumu dile getirdim. Çünkü 11 tane

delegenin 10 tanesinin hiçbir şeyden haberi yok. Tek başına kendisi SGK ile bu işlere

cebelleşirken veya biz satılırken, biz habersizdik. Ben bunu bölgelerarası toplantıda

sordum. İki, dedim ki siz kendi bölgenizden seçim kazanamayıp başka bölgeye gidip

ille de başkan oldunuz. Bunu nasıl karşılarsınız, ben bunu kendime yediremiyorum.

Üç, çift kapılı eczane için siz yasa değiştirdiniz. Dedim, bunu ben kendi içime sindi-

remiyorum. Başka sorular da oldu. Bana şu vaziyette dedi ki, senin eczanen var mı?

Kendisinin eczanesi var mıydı arkadaşlar? Dün yine eli cebindeydi, dün, dikkat ettiniz

mi? Eli cebinde bize konuştu. Takmıyor bizi arkadaşlar. Ama bence o günkü ruh hali

adamın, dedi ki, ben halen arıyorum, elim onların omzunda, bundan sonra da olacak

dedi. Ya arkadaşlar, biz kendi kordonumuzu kesmedik mi artık? Biz ondan uzaklaş-

madık mı? Biz destek istersek sorarız. Ama eğer yoksa da ben bir organik bağı kabul

etmiyorum.

4 Aralık süreci, bence geç kalınmış bir hareket ve biz bunu duyuruyoruz. Diyoruz

ki bugün kapalıyız, yarını bilmiyoruz. Gerçekten bilmiyoruz. Ve diyoruz ki genel kurulu

da bir beklenti içine sokuyoruz, vatandaşı da, eczacımızı da. Diyoruz ki, biz 4 Aralık’ta,

Ankara’da genel kurul yapacağız. Oradan bir karar çıkacak. Ondan sonra da biz yolu-

muzu göreceğiz. Biz kapatma kozumuzu kullandık. Başka bir kozumuz daha var mı?

Sözleşme iptaline mi gideceğiz? Kapatma kozunu konuşmamız lazımdı, daha önce-

den. Daha sonra biz sözleşmelerle ilgili şey yapardık. Ve bu 4 Aralık’ta bakın başka bir

şey anlatacağım. Ben eczacı odasında eczacı denetlemesine çıkarken, taksi şoförüne

biz niye bu eylemi yaptık biliyor musun diye soru sordum. Dedi ki hayır, bilmiyorum.

Açıkladım. Yol uzundu. Ağabey dedi haklıymışsınız dedi. Peki, siz dedi bizim taksi

eylemlerimizde, taksi şoförleri öldüğünde biz eylem yaptığımızda neredeydiniz dedi?

Siz dedi kendinizi nerede tutuyorsunuz? Bir elit tabakasınız. Yani birazcık vatandaşla,

halkla, iç içe olsanız belki daha iyi anlatırdınız bize dedi. Şimdi basına açıklama yap-

mak, yerel basınlarda yer almak, çeşitli çeşitli ufak yerde basın istediğini aldırır haber

olarak bize sunar. Biz, bırakın basını, vatandaşla beraber olamıyorsak. Vatandaşın

Page 144: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

144

sorunlarını anlayamıyorsak, Biz sonra vatandaşa kendimizi anlatamayız. Bir bileşik

kaplar usulü gibi; hepimiz fizik, kimya, biyoloji okuduk. Bileşik kapların ne olduğunu

biliyoruz. Sanki biz şu anda Türk Eczacıları Birliği ve eczacılık hareketini eleştirirken

diğer kurumlar çok mu güzel? Türk Tabipleri Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk

Mimar ve Mühendisler Odalarının durumları çok mu iç açıcı? Hayır değil. Bu bir küre-

sel olay, bu tamamen bir görüş, kurumsal bir olay. Biz küçük hedeflerle değil büyük

hedeflerle savaşıyoruz aslında. Biz gelecek olan OECD raporlarında biz nelerin yazıldı-

ğını biliyoruz. OECD raporlarına göre bizi yönetmek isteyenlerin nasıl yönetimler içeri-

sinde olduklarını görüyoruz. Ama biz halen küçük hedefler içerisinde devam ediyoruz.

Divan Başkanı: Sayın delegem toparlayabilirsek.

Ecz. Oral DÜNYAOĞULLARI (Devamla): Son, 60 defa Sağlık Bakanlığına gitmek,

başarısızlıkla dönmek, ya birazcık da arkadaşlar, radikal tavırlar içerisine girmemiz la-

zım. Yani belli bir makul gidişat olur. Ondan sonra da eylem planına geçersiniz. Biraz-

cık yani gelecek için söylediklerimden kim gelir? Kim gider? Yerine 11 tane arkadaşı-

mız gelecektir. Ama sonuç itibariyle şunu söylüyorum. Belli bir yere kadar görüşmeye

evet, ama ondan sonrasına da radikal kararlar almamız lazım. Belli bir şekilde devletin

kurumlarıyla iyi ilişkiler içerisinde olmak için yaltaklanmayıp, sözcüğümü biraz daha

yumuşatayım. Onların kapılarında yatmayıp, birazcık da bizlerin sözlerini dinlemeniz

lazım. Kapatma kararını bilmem bundan iki sene önce almamız gerekirken şimdi

alırsak, birazcık da Ali Tezel gibi, tribünlere oynuyoruz lafını yeriz.

Son sözüm, mücadele edenler hep kazanamamıştır. Ama kazananlar hep müca-

dele edenlerdir diyorum. Teşekkür ediyorum.

Divan Başkanı: Teşekkür ediyorum arkadaşıma, Hüseyin Şimşek, Mersin Eczacı

Odası Başkanı.

Ecz. Hüseyin ŞİMŞEK (Mersin Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, değerli oda

yöneticilerim, değerli delegeler, değerli meslektaşlarım, hepinizi Mersin Eczacı Odası

adına saygıyla selamlıyorum.

Page 145: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

145

Yine bir genel kuruldayız ve yine bu genel kurulda, tüm dünyayı kasıp kavuran

çok ciddi bir ekonomik krizin de tam ortasındayız. Tüm dünya ülkelerindeki kurum-

lar, çalışanlar, kendilerini bu kriz ortamına hazırlamak için çok büyük emek ve çaba

harcıyorlar. Herkes ortak politikalar geliştirmek ve kriz ortamında ayakta kalmak ve

kendini geleceğe taşımak derdinde, bu nedenle artık günümüzde de ilaç pazarına

inanılmaz bir baskı var, tüm dünyada bu baskı artarak devam ediyor. Sosyal Güvenlik

Kurumu da, ülkemizde, 2009–2011 eylem planını web sayfasında yayınlayarak hayata

geçirme projesinde. Genel Sekreterimiz ve diğer konuşmacı arkadaşlarımız bahsetti-

ler. Ben de kısa kısa bazı kısımların üzerinde durmak istiyorum. 307 maddeden olu-

şan kapsamlı bir plan, 28 maddesi bizi çok yakından ilgilendiriyormuş gibi görünüyor.

14 maddesi direkt tasarruf politikalarıyla ilgili terapötik eşdeğerlilik gibi kamu kurum

ıskontosunun arttırılması gibi eşdeğer ilaç bandının yeniden değerlendirilesi gibi mad-

deler var. Kademeli katılım paylarından bahsediliyor. Dokuz tane madde inceleme ve

denetleme usul ve esaslarını anlatıyor. Kalanların yurtdışı SSK ile ilgili maddeleri var.

Değişik konularda da pek çok madde yer alıyor. Fakat sevindirici tarafları da var, tabi

ki. 53 ve 54. maddelere dikkat ederseniz, sağlık hizmet sunucularıyla politikalarını

yeniden belirlemek ve onlarla ilgili politikaları iyileştirmek için eğitimler vermeyi de

kurum hedefleri arasına koymuştur. Yani kurum öyle ya da böyle önüne bir hedef bir

plan koymuş, adım adım bu planı uygulamaya çalışıyor ve bugüne kadar, bu uygula-

malarda, bu çalışmalarda çok da başarısız olduğunu kurum adına baktığımızda söyle-

mek mümkün değil diye düşünüyorum. Peki, bizler ne yapıyoruz? Geleceğimizi yeteri

kadar planlayabiliyor muyuz? Tüm dünyada, eczacılık alanında artan baskılara karşı

mesleğimizin geleceğe taşınması için acil eylem planlarını ortaya koyabiliyor muyuz?

Eczacılığın sağlık danışmanlığı rolünü ön plana çıkarabiliyor muyuz? Bir adım öne

alabiliyor muyuz? Ülkemizde yıllardır, 10–15 yıldır, iyi eczacılık uygulamalarından, ec-

zacılığın sağlık alanındaki etkinliğinin arttırılmasından bahsedilir ve hocalarımız, örgüt

yöneticilerimiz sürekli olarak geç kalındığından bahseder. Aradan 15 yıl geçmiş. Bu-

gün hala, daha da geç kaldığımızı hep beraber görüyoruz, farklı farklı sorunlarla uğra-

şıyoruz. Eğer biz geleceğimizi doğru planlayamazsak bizim üzerimize çok daha fazla

angaryalar, çok daha fazla işler yükleyeceklerdir, muhakkak. İlaç üzerinden kar elde

etme süreci yavaş yavaş sona eriyor. Bizler bu süreçte, eczacılığın sağlık danışmanlığı-

nı ön plana çıkarmaktan, vazgeçilmez olduğunu kanıtlamaktan başka bir seçeneğimiz

Page 146: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

146

kalmamış gibi. Acı olabilir ama hatalarımızı görmek ve bu hatalarımızdan ders alarak

doğru planlamalar yapmak zorundayız. Yeni seçilecek Merkez Heyetinin meslek hakkı

için mücadele etmesi gerektiğine inanıyorum. İnanıyorum. Ama öncelikle bu meslek

hakkını hak edecek bir eczacılık alanı oluşturmak için projeler üretmesi gerektiğine

inanıyorum. Eğer bunu koymazsak geleceğimizi kurtarma şansımız yok, arkadaşlar.

İlaçta fiyat düşüşlerinin devam edeceği açıkça ortada, bu acı bir gerçek. Bu nedenle

çatışma kültürü yerine, doğru tasarruf politikalarını üreten bir meslek örgütü olmak

zorundayız. Doğru tasarruf politikalarını üretirken söz sahibi olmak zorundayız ve çe-

şitli raporlar hazırlayıp bu raporları resmi bir şekilde kurumlara sunmak bu kurumları

ve basına da bunları servis etmek zorundayız. Ancak bu sayede eczacının para ile ilgili

değil, sağlıkla ilgili duyduğu endişelerden dolayı kendi mesleğini geleceğe taşımakla

ilgili duyduğu endişelerden dolayı eylem yaptığını halka daha doğru anlatabiliriz diye

düşünüyorum.

Yeni oluşacak TEB Merkez Heyeti yapısı bu çalışmaları yapmak, bunun yanı sıra

dinamik bir yapıda olmak zorundadır ve herkesi kucaklayan bir Merkez Heyeti yapısı

olmalı, bunu aylardır çeşitli basın yayın organlarında dile getiriyoruz. Çeşitli ortam-

larda dile getiriyoruz. Bu nedenle Merkez Heyeti üyeliği için Pazar günü yapacağımız

seçimler çok önemli bir hal alıyor. Bu seçimlerle ilgili olarak daha önce arkadaşlar

da bu kürsüden bahsettiler. Hedef eczacılığı geleceğe taşımak olmalı, liyakati olan

kişileri oraya seçmek delegelerin görevi, Merkez Heyeti ve Merkez Heyeti Başkanlık

Divanı siyaset sahnesine atlamak için bir basamak olarak kullanılmamalı ve buna alet

edilmemelidir. Bu konuda artık genel kurulun net bir karar alması gerekiyor. Etik

bir karar alması gerekiyor. Bu genel kurulda siyaset sahnesine giren Merkez Heyeti

üyelerimizin yapacağı işlemleri, nasıl bir uygulama içinde olacağını net bir şekilde be-

lirlenmesi gerekiyor. Bununla ilgili bir önerge vereceğiz ve bunun tartışılıp kabul edil-

mesinin doğru olacağını düşünüyorum. Her insanın siyaset yapmaya hakkı var. Mut-

laka siyaset yapacak. Her insanın siyasi düşüncesi var. Zaten siyasi düşüncesi olmayan

bir insanın, sosyal bir insan olduğunu düşünmek de doğru değil. Ama bu adresler,

siyaseti taşıma adresleri değildir. O nedenle bizler Merkez Heyetinin de doğru meslek

siyasetini yapacak insanların, mesleğimize taşımakla ilgili endişesi olan insanların var

olmasını ve emek harcamalarını istiyoruz. Siyaset sahnesine geçmek isteyebilir ar-

Page 147: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

147

kadaşlarımız. İstifa ederler, siyaset sahnesine geçerler. Bu hakların elinden alınması

anlamına da gelmez. Bir sonraki seçimde tekrar aday olabilirler. Tekrar genel kurulun

kararıyla, teveccühüyle yeniden Merkez Heyeti üyeliğine seçilirler. Bu nedenle genel

kurula etik bir karar almakla ilgili önemli bir görev düştüğü düşüncesindeyim. Geçen

dönem bununla ilgili bir önerge vermiştik. Fakat genel kurulda reddedilmiştir. Bu

dönem, bunun yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Çünkü geçtiğimiz iki yıl içeri-

sinde konu hakkında yaşananlar örgütü bölünme noktasına getirmiştir. Hiç kimsenin

böyle bir lüksü yoktur. Bu dönem bunu yaşamak zorunda bırakılmamalıyız. Evet, bir

eylem yaptık arkadaşlar 4 Aralık’ta bütün yurtta, nöbetçi eczaneler dışındaki tüm

eczaneler kepenklerini kapattı. 24 bin eczane, 24 bin eczacı bu eylemliliğe istisnasız

destek verdi. Katkı koydu. Herkese emeği için sonsuz teşekkür ediyorum. Ne oldu?

Güç kazandık. Ne oldu? Kendimizi biraz daha iyi hissettik. Birlik ve beraberlik için-

de olduğumuzu biraz daha gördük. Ama ne kazandık? Gerçekten, bunu kendime

de soruyorum. Çok da net bir cevap bulamıyorum. Eylem sürecini gözden geçirmek

gerektiğine inanıyorum. 18 Eylül’de bir genelge ve bir kararname yayınlanıyor. İlaç

eczacılık alanında devasa sorunların bizleri beklediği çok aşikâr, fakat kötü tesadüf ki

oda seçimleri var ve bizler Ekim ayının ilk haftasının sonuna kadar başkanlar danış-

ma toplantısı yapamıyoruz. Yaptığımız başkanlar danışma kurulu toplantısı çok da iyi

yönetilememiş ve oradan da net bir karar çıkarılamamış olabilir. Fakat süreç 2 Kasım

ve arkasından 4 Aralık’a ertelenmiş çok uzun bir süreç. Bizim bu süreci çok iyi kullan-

makla ilgili bir zorunluluğumuz var ve maalesef ki, yeteri kadar iyi kullanılamadığı da

hepiniz tarafından çok net biliniyor.

Divan Başkanı: Başkanım toparlayabilirsek

Ecz. Hüseyin ŞİMŞEK (Devamla): Tabi az kaldı başkanım. 4 Aralık sürecine gel-

dik arkadaşlar, 4 Aralık sürecini de sayın Genel Sekreterimiz süreci uzun uzun bize

anlattı. O nedenle tekrar bu detaylara girmek istemiyorum. Fakat burada bazı açık

kalan belirsiz noktalar var. Neden tekrar bir başkanlar danışma toplantısı yapılmadı?

Genel sekreterler toplantısında, bunu pek çok genel sekreterimiz dile getirmiş oldu-

ğu halde, oda seçimleri bitmiş olduğu halde neden bir başkanlar danışma toplantısı

yapıp, süreç halinde eylemlilik planı hakkında yeniden bir karar alınmadı? Gerçi bu,

kendi kendime sorduğum ve cevap bulamadığım önemli bir soru. Kepenk kapatma

Page 148: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

148

eylemi daha önce Merkez Heyetimiz tarafından son silahımız, bu her an kullanılma-

malı diye reddedilmişti. Reddediliyordu. Doğruydu belki de, çünkü bütün detaylarıyla

tartışılması gerekiyordu. Bizler bunu bütün detaylarıyla tartışamadık. Bu denli önemli

bir kararı başkanlar danışma kuruluna sunmadan, web sayfasında görerek karara

bağladık. Bizler web sayfasında okuduğumuz haberi, biraz sonra Merkez Heyetinden

yetkilendirilen üyelerin bizi aramasıyla bir daha detaylı öğrendik. Endişelerimizi dile

getirdik. Ne oldu peki? Çıkış yazısı dahi çok net olmayan bir eylemlilik planında tüm

ülkedeki eczacılar kayıtsız şartsız net bir şekilde katıldılar eyleme. Ama bu tür eylem-

lilikler bu denli kolay kararlarla mı alınmalı? Örgüt kendi iç mekanizmasında bunu

yeteri kadar tartışmalı mı tartışmamalı mı? Çünkü bizler bunu üyelerimize anlatır-

ken, kitleye bu eyleme katılacaksınız dedik. Bu eyleme katılacaksınız. Herkes kepenk

kapatacak. Tartışmayacaksınız. Tartışma yok. Alınmış bir karar. Bitmiştir. Ama bu

süreç hep böyle mi gerçekleşir? Kimin bu şansı var. Bundan sonraki eylemliliklerde

hiç tartışmadan, kitleye tartıştırmadan insanları eylemlilik sürecine geçirmek ne ka-

dar mümkün olabilir? Bu nedenle Merkez Heyetine yeni seçilecek 11 değerli Merkez

Heyeti üyesinin, kimlerse onlar, onu siz değerli delegeler kararlaştıracaksınız Pazar

günü vereceğiniz oylarla, bundan sonraki süreçleri daha iyi yönetmeleri gerektiği ka-

naatindeyim. En azından kitleye doğru tartıştırmaları gerektirdiği kanaatindeyim.

Önümüzdeki iki yılın çok zor bir iki yıl olduğunu biliyorum. Bunu sizler de biliyorsunuz.

Belki de eczacılık alanındaki tüm cephelerle kavga eden bir yapının, kavgalı pozisyona

gelmiş, tüm şuna, Sosyal Güvenlik Kurumuyla ve devletin diğer kurumlarıyla ilişkileri

nerdeyse sıfır noktasına inmiş bir meslek örgütünün, mesleği geleceğe taşımakla

ilgili çok da önemli bir görevinin olduğu, önemli bir iki yıl. Bu iki yılı doğru kullanmak

zorundayız. Doğru yönetecek kişileri, riayet sahibi kişileri, muhakkak ki bütün arka-

daşlarımız değerli insanlardır, ama riayet sahibi kişileri buraya seçmek zorundayız.

Burada gelecekle ilgili endişe duyan, eczacılıkla ilgili endişe duyan insanları buralara

almak zorundayız. Burayı siyaset atlama taşı olarak görmeyen yöneticilere oy vermek

ve onlardan görev beklemek, sorgulamak, eylemliliklerde de destek vermek, arkala-

rında durmak zorundayız. Önümüzdeki iki yılın çok zor olduğunu, bu nedenle bu genel

kurula çok görev düştüğünü düşünüyor ve hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum.

Divan Başkanı: Ben de teşekkür ediyorum başkanıma, Üzeyir Korkmaz, Kocaeli

iki dakikalık bir konuşması var.

Page 149: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

149

Ecz. Üzeyir KORKMAZ (Kocaeli Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan Başkanı,

Merkez Heyeti üyeleri, sevgili oda başkanlarım ve değerli meslektaşlarım, Kocaeli Ec-

zacı Odası başkanı olarak Kocaeli’nden sizlere selam getirdim.

Eczacılık mesleği bakımından tarihi bir süreçten geçiyoruz. Mesleğin geleceğini

ipotek altına alacak bir kriz süreci yaşanıyor. Bu süreçte daha fazla zarar görmeden

çıkabilmek için bir iradenin ortaya çıkarılabilmesi gerekiyor. 37. Büyük Kongre açı-

sından bu tarihi bir görevdir. Tüm hesapların mesleğin geleceği üzerine kurulması

gereken bu süreçte, her türlü bireysel hesapların bir kenara bırakılması da bir o kadar

önemlidir. Dinamik, kararlı, kriz sürecini yönetebilen, üretken, meslek tabanının gü-

venine sahip bir yönetim tabanını ortaya çıkarmak 37. Kongre delegelerinin tarihi bir

sorumluluğudur. Önemli olan, bu yapılanmanın nasıl kurulacağıdır. Tüm delegelerin,

tüm soruların cevabını arıyor olması gerekiyor olması gerekir. Mevcut TEB yönetimi-

nin süreci nasıl yönettiği tüm katılımcılar tarafından malumdur. Yeni ve güçlü bir TEB

yapılanmasına ihtiyaç vardır. Kriz üretmemek adına mevcut TEB Başkanı ve birlikte

yürüyeceği bir çalışma arkadaşının yanında olacağı, geri kalan 9 üyeliğin ise İstanbul,

Ankara, İzmir Eczacı Odalarının eşit paylaşımıyla oluşturulacağı bir Merkez Heyeti

yaşayacağımız sürece uygun düşecek en doğru ve en sağlıklı yol olacaktır. 37. Büyük

Kongrenin inisiyatif alıp bu tarihi sorumluluğu yerine getirmesini arz ediyorum. Say-

gılarımla.

Divan Başkanı: Üzeyir Başkanıma teşekkür ediyorum. Bu arada bir bilgilen-

dirme yapmak istiyorum. “Türk Milleti adına” diye başlayan Danıştay 10. Dairenin

“26.08.2009 tarih ve 27331 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Türkiye Radyo Televiz-

yon Kurumu reklam yönetmeliğinin, ilaçlarla ilgili reklam yasağının reçeteli olanları

5-F maddesiyle sınırlayan, “reçete ile” ibaresinin davalı idarenin savunması alınıp yeni

karar verilinceye kadar yürütmenin durdurulmasına; ona karşılık “satışına izin verilir”

ibaresine yönelik olarak durdurulmasının isteminin, davalı idarenin ikinci savunması

alındıktan sonra veya yasal savunma verme süresi geçtikten sonra incelenmesine”

diye oy birliğiyle diye bir kararı var. Bunu da bilgilerinize sunuyorum.

Şu anda öğlen arası veriyorum. Konuşmacılarımız bitti, saat 14.00’de öğleden

sonraki gündemimizi açacağız, teşekkür ediyorum.

Page 150: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...
Page 151: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

11 ARALIK 2009

İKİNCİ OTURUM

Page 152: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

Divan Başkanı: Değerli delegelerimiz, bugünün ikinci oturumunu açıyorum. 11

konuşmacımız var şu an bizde kayıtlı. Melih Köken, Yavuz Tatar, Levent Üstünes,

Hasan Buminhan Yavuz, Arif Yılmaz, Sedat Güçlü, Ufuk Ersöz, Osman Ünsal, Levent

Budak, Cenk Kes, Mustafa Aslan olarak 11 kayıtlı konuşmacımız var. Ben Melih Köken

arkadaşımı davet ediyorum buralardaysa. Afyonkarahisar Eczacı Odası Başkanımız.

Ecz. Melih KÖKEN (Afyonkarahisar Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, değerli

Başkan, 36. Dönem Merkez Heyetinin değerli üyeleri kıymetli meslektaşlarım. 33.

Bölge Afyonkarahisar Eczacı Odası adına sizleri saygı ve sevgi ile selamlıyorum.

Öğlen yemeği sonrasında, insanların birazcık da böyle yemek ağırlığıyla katılımda

az olduğunu gördüğüm bir topluluğa hitap etmek zorunda kaldığım için de biraz

üzüntülüyüm. Ama bunlar mutlaka tutanaklara geçecektir. Söylediklerimiz ve ifade

ettiklerimiz de anlaşılacaktır diye düşünüyorum.

Öncelikle 2 aylık bir oda başkanı olarak, ama meslekte 20 yıl emek vermiş bir

meslektaşınız olarak benden önce konuşulan konuşan ve durumu ifade eden değerli

konuşmacılar, saygıdeğer başkanların konuştuğu tarzda ve konuştuğu şekilde ko-

nuşmayacağımı ifade etmek istiyorum. 4 Aralık öncesinden bugüne kadar geldiğimiz

süreç fazlasıyla ve yeteri miktarda ifade edildi diye düşünüyorum. Geldiğimiz noktada

sorunlarımızı iyi tespit edemezsek ileriye dönük de çözümler üretemeyiz arkadaşlar.

Onun için geldiğimiz noktayı, ben, başka bir boyutu ile sizinle tespit etmek ve bunu

sizlerle paylaşmak düşüncesindeyim. 2001 yılında Türkiye Cumhuriyetinde, Bankacı-

lık Düzenleme Denetleme Kurulu ve Bankacılık Krizi ile ortaya çıkan bir süreç sonun-

da; nasıl bankacılıkta, mali piyasalarda yeniden kanunlar yazıldı, yeniden bir dönem

başladıysa, maalesef bugün geldiğimiz süreçte de sağlıkta, sadece ilaç eczacılık anla-

mında değil bir bütün anlamda sağlıkta da yeni bir yapılanma, yeni bir kanun, yeni bir

milat olarak kabul edilecek kararlar alınmaktadır. Bu kararlar neticesinde de ilaç ve

eczacılığın, mesleğimizin çok sıkıntılarla karşılaştığı ve bundan sonra da karşılaşacağı

bir dönem içine girmekteyiz. Bunları kısaca özetlersek de 7 Aralık günü SGK sitesinde

eylem planımız diye açıklanan planın mutlaka iyi incelenmesi ve önümüzdeki süreçte

başımıza nelerin geleceğinin oradan tespit edilerek bugünkü kongrede seçilecek yeni,

Page 153: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

153

37. Dönem Merkez Heyetindeki arkadaşlarımızın bu bilinçle ve çözümler üreterek

girmesi adına doğru tespitler olacağını düşünmekteyim.

Değerli arkadaşlar, Türkiye’de tasarruf hep ilaçta yapıldı. Hep ilaç üzerinden bir

şeyler yapılmaya çalışıldı. Bir gecede, şimdiye kadar gelen süreçte, sanayi istediğini

aldı, biz istediğimizi alamadık. Bu anlamda tasarruf tedbirlerinin devam etmesi sü-

recine, klasik ilaç üretiminde kaynaklanan ve yeni bir takım farmasötik şekillerin bu-

lunmadığı ve farmasötik eşdeğerlilik anlamının, terapötik eşdeğerlilik kısmına gittiği

bir dönemde de bu ilaç fiyatlarının düşmesi ve yine bizim bu sorunları tartışmamızın

artık hiç bitmeyeceğini düşünmekteyim. Sonuç olarak; eczacı bu tespitleri yaparak,

bunlar üzerinden hareketle bir takım süreçler ve çözümler üretmelidir diye düşünü-

yorum. Bizim geçmişte de bunun çok örneklerinin olduğunu ifade edebilirim, ama

17 Eylül 2009 günü hiçbir meselemiz yoktu, aslında. Ne zaman eczacının önüne bir

sorun, bir , bir mesele konuluyor, o zaman bu sorun, problem bizim meselemiz oluyor

ve sadece onun üzerinde yoğunlaşarak bunları çözmek adına bir şeyler yapmaya çalı-

şıyoruz. Bu süreci de, yaparken maalesef farklı nedenlerle vatandaşa anlatamıyoruz,

eczacının saygınlığını kaybettiriyoruz, arkadaşlar. Biz 4 Aralık eylemindeki aldığımız

tek başarı, 24 bin eczacının gerektiğinde eczanesini kapatabilirliğini test ettik. Ama

bir netice alamadık. Karşımızda bizi halka şikâyet eden devlet yöneticileri vardı. Ve biz

kendimizi halkımıza ifade edemedik. Bizler belki büyük şehirlerde değil ama küçük

şehirlerde göz önünde olan insanlarız. Toplumun içinde onlara yol gösteren onların

en küçük dertlerini en büyük dertlerini paylaşan, aileleri ile paylaşamadıkları nok-

tada bunlara hizmet veren bunlarla paylaşan bir noktada hizmet veren insanlarız.

Eczacılar küçük yerlerde çok göz önünde oldukları için, arkadaşlar, onların yaşantıları,

hayat standartları da göz önünde. Bunlar takip ediliyorlar, görülüyorlar. Bindiğiniz

araba, eşinizin, çocuğunuzun yaşantısı, sosyal durumunuz, bunların hepsini görüyor

insanlar. Onun için “Eczaneler Can Çekişiyor”u biz anlatamadık değerli arkadaşlarım.

Halk bizi “Dün sürşarj yaparken, fiyat artışları varken bunlara çok güzel, hiç ses etmi-

yordunuz; şimdi paranız, karlılığınız, gelirleriniz azaldığında mı bunları yapıyorsunuz”

noktasına getirdi. Eylemde biz sadece eylem yapabilirliğimizi test ettik, arkadaşlar.

Gördüğümüz gibi de bir netice alamadık.

Page 154: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

154

Eczacının saygınlığının kazanılması anlamında, benim, dün yapılan bazı hataları

yeni seçilecek yönetimin yapmaması konusunda özel bir ricam olarak bilinmesini iste-

diğim bir husus da şudur ki; biz maalesef 21 Aralık 2008 sürecinde, canlı yayınlarda;

eczacının mahremini, karını, birim fiyatını, rakamını kaybettiğini vatandaşların önün-

de mahremimizi açarak tartıştık. Bizim bundan sonra seçilecek yönetimlerin, değerli

oda başkanlarının hiçbir şekilde, kamuoyu önünde, kesinlikle rakamları, karları, birim

maliyetleri, birim rakamları konuşmamasını rica ediyorum. Çünkü biz ilacı normal

bir ticari madde, meta gibi gösterdiğimizde; birim fiyat rakamlarını, toplu satışla-

rı, bizden çok daha iyi yapacak, birim karlarını çok daha iyi görüşecek, anlatacak ve

bu pazara girecek çok büyük ulusal ve uluslararası perakende zincirleri vardır. Bunu

unutmamanızı rica ediyorum.

Bu dönem yeni seçilecek Merkez Heyetine bir tavsiye niteliğinde şunu ifade et-

mek istiyorum. 2009 yılında SGK’nın 24.000, işte 22.800 civarında anlaşmalı ecza-

cıya ödediği paranın kabaca rakamı 15,6 milyar TL’dir arkadaşlar. Bu zincirin biz en

son noktasında ve 15,6 milyar TL’lik bir pazarın en büyük oyuncusu eczacılarız; Türk

Eczacıları Birliği, 51 eczacı odası ve 24.000 eczacı meslektaşımızla. Bu pazarda bü-

yük oyuncu olan bizim sanki kendi haklarımızı ve menfaatlerimizi korurken o büyük

oyuncu olmanın verdiği gücü veya imkânı veya piyasanın oyun kuralları ile oynanma-

dığını düşünüyorum ben arkadaşlar. Bu anlamda belki liberal bulabilirsiniz bu yakla-

şımlarımı ama ben Türk Eczacıları Birliğinin bundan sonraki süreçte mutlak surette

ilişkilerimizi götürecek profesyonel yöneticilerle çalışmasının zorunlu olduğunu ifade

ediyorum. Şimdiki, bundan önceki ve bundan sonraki seçilecek tüm Merkez Heyeti

ve tüm oda başkanlarımız kesinlikle çok amatör duygularla, son derece iyi niyetli ça-

lışmalarına rağmen hepsinin bir gelecek endişesi, çoluk çocuk telaşı, eczanesi, bir de

yaşam kavgası var arkadaşlar. Birbirimizden de çok farklı insanlar değiliz biz. Hepimiz

4’er yıllık eczacılık fakültesini bitirmiş, Ankara’da, İstanbul’da, Adana’da, Türkiye’nin

çok farklı yerlerinde mesleki işleri yapıyoruz. Buraya gelen değerli yöneticilerimiz belki

usta çırak ilişkileri ile daha önce odada çalışmakla, birilerinin yanında çalışmakla, yaşa-

yarak, hata yaparak, tecrübe ile bu noktalara geliyorlar. O anlamda ben kimseyi suç-

lamak adına bunu söylemiyorum ama ortadaki durum budur, bunun yönetimini biz,

şeklini ve sürdürülmesini mutlak suretle, değerli arkadaşlarım, profesyonel yardımlar

Page 155: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

155

da almak durumundayız. Bu profesyonel yardımlar, tabi ki Merkez Heyetinin üzerinde

etkin olacak anlamında demiyorum; Merkez Heyetinin belirlediği bir vizyon, bir çer-

çeve, bir yol haritası içerisinde mutlak suretle aşağıda yapılacak, mutfakta pişirilecek

ve servis edileceği noktaya getirilecek süreçte çok ciddi anlamda katkı sağlayacaktır.

Bunun, bu kongrede değerlendirilmesi seçilecek Merkez Heyeti üyesi arkadaşlarımıza

da güç katacaktır diye düşünüyorum. Bu duygularla 37. Dönem Merkez Heyetine,

318 delege, 51 oda başkanı ile mevcut bu genel kurulun en iyi insanları oraya yerleş-

tireceği inancım tam olmak suretiyle sizlere ben çok teşekkür ediyorum. Saygılarımı

sunuyorum çok sağ olun.

Divan Başkanı: Sayın Başkanım çok teşekkür ediyoruz. Yavuz Tatar, Elazığ Ecza-

cı Odası Başkanı, buyurun.

Ecz. Yavuz TATAR (Elazığ Eczacı Odası Başkanı): Değerli Türk Eczacıları Birli-

ği Merkez Heyetim, değerli Divan, değerli oda başkanlarım, sevgili meslektaşlarım.

Hepiniz saygı ile selamlıyorum. Sevgili meslektaşlarım benden önceki ve benden son-

raki konuşmacı arkadaşlarımız Türk Eczacıları Birliğinin nasıl yapılanması gerektiği-

ni, bundan sonraki süreçte fiyat kararnamesi ile ilgili yapılacak şeyleri, ilaçta ıskonto

kayıtları ve fiyat farklarının alınması ile ilgili konularda konuştular ve konuşacaklar.

Ben de bu yönde bir konuşma hazırlamıştım. Fakat 19.12.2009, Çarşamba gecesi,

gece saat 12’de 24 haberlerini izlerken bir şey dikkatimi çekti. Orada altyazıda şöyle

yazıyordu. “Eczacılar hükümeti uyardı”, ben de basın açıklamasını dinlemek için biraz

daha bekledim. Ve bundan sonra, konuşmayı dinledikten sonra konuşmamı değiştir-

meye karar verdim. Çünkü Başkan orada çok manidar bir açıklama yaparak mesleği-

mizi töhmet altında bıraktı arkadaşlar. Sayın Başkan açıklamasında şunu söylüyordu:

“Bunun sorumlusu SGK’dır. Bu kayıplarımızı SGK’nın karşılaması ve ilgililerle görüş-

mesi gerekmektedir.” diyordu. Evet, belki haklıdır, ki öyle olmalıdır. Fakat tasarruf

yapmak için ilaç fiyatlarını düşürmek yerine, sağlık sektörünün daha sık denetlenmesi

gerektiğini iki defa vurguladı. Arkadaşlar, sağlık sektörü kimdir? Dün yanımızda olan

Tabipler Birliği, şu an salonu dolduran eczacılardır. Biz bu denetimi öneriyorsak eğer

doktorlar mı yolsuzluk yapıyor, eczacılar mı? Soruyorum sizlere. Ben şuna inanıyo-

rum arkadaşlar; salonu dolduran meslektaşlarım ve şu anda eczanelerinde mesleğini

Page 156: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

156

icra eden bütün arkadaşlarım, değil yolsuzluk yapmaya, kurumdan gelebilecek tek

kuruş haksız kazanca bile razı değillerdir. Bence Türk Eczacıları Birliği, kurumlarla

ilgili diyaloglarını daha geniş daha radikal çözümler üzerine kurmalı ve ona göre yol

gitmelidir. Kendi meslektaşlarını hedef konumuna koymamalıdır. Bugün denetimi

öneren değerli Merkez Heyeti üyelerim sonuçta başkanın yaptığı açıklamanın altın-

da hepinizin imzası vardır. Bu denetimlerde eczacılarımızı ne kadar koruyabilmişiz,

arkadaşlar? Ben protokolün arka tarafını dün bir daha çevirdim baktım, orada bir

tek cezai müeyyideler vardı. Eczacılar bir tek suç işleyip, ceza almayı mı hak ediyor,

arkadaşlar? Yapılan haksızlıklara karşı kendi meslek örgütü ve protokolle korunacak

bir hale getirilmediği sürece, eczacıyı denetlemeyi önermek ve sağlık sektörünü de-

netlemeyi önermek ne kadar doğrudur? Bugün hepimiz eczanelerimizde TC kimlik

numarasıyla yazılmış reçetelere ilaçlar veriyoruz. TC kimlik numarası ile yazılmış ve

çıkarılmış raporlara ilaçlar veriyoruz. Bunların ne kadarının gerçek, ne kadarının sah-

te, ne kadarının hayal olduğunu bizler bilebiliyor muyuz? Şimdi, sorgulama hakkınız

var mı, arkadaşlar? Ben kimlik sorgulama ile ilgili hakkımız olduğunu herhangi bir

belgede görmedim, rastlamadım. Farz edelim, size kin güden biri ya da sizi sevmeyen

biri ya da sizi ticari olarak, mesleki olarak bitirmek isteyen biri; herhangi bir kişinin

TC kimlik numarası ile bir rapor çıkarıp ve bununla bir reçete yazdırırsa; bu Türk

Eczacıları Birliği Başkanı için de geçerlidir, değerli Merkez Heyeti üyelerimiz için de

geçerlidir, salondaki bütün eczacılar için de geçerlidir; gelip adına reçete yazdırdığı

ve rapor çıkardığı hastanın adı soyadını, herhangi bir telefon numarası yazarak o re-

çeteyi alıp çıktıktan sonra ve hayali bir imza attıktan bir ay sonra yapılacak şikâyette

eczacı derdini nereye anlatacak, arkadaşlar? Çözüm önerilerimiz de onlar da var. Sa-

yın meslektaşım şimdi biz denetim diyoruz, tabi ki denetlenmeli. Tabi ki, içimizdeki

çürükler ayıklanmalı. Her meslekte vardır bu çürükler, fakat bunlar her ilde bir elin

parmak sayısını geçmez. Arkadaşlar bu denetimleri öneriyorsak, eğer denetimlerde

eczacıya yapılacak haksızlıklar da önlenmeli. Buna göre oturup kurumlar, denetimler

yapılmalı şu şekilde yapılmalı, bu şekilde yapılmalı, benim meslektaşlarım şu konuda

sıkıntıya düşüyor diye konuşulmalı ve ona göre bir denetleme yönergesi hazırlanmalı.

Değerli oda başkanlarım, SGK’nın denetleme yönergesinin kaç defa değiştiğini

biliyor musunuz? Son halini biliyor musunuz? Birçoğumuz bilmiyoruz. Evet, sahte

Page 157: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

157

rapor ve sahte reçete ile eczanemizden alınan ilaçlardan sonra yapılacak şikâyette

sonuç ne olacaktır, arkadaşlar? Eczacının, öncelikle sözleşmesi dondurulacak. Müfet-

tiş çağrılacak. Müfettiş soruşturmasından sonra adli sorgulama başlayacak ve ecza-

cının bitişi adım adım gerçekleştirilecek arkadaşlar. Ben bunu şu anda kendi ilimde

birkaç eczanede yaşıyorum. Sektörde başka çalışanların kendi kotalarını doldurmak

için çıkarttıkları raporlarla değişik eczanelerden ilaç alımına şahit oluyoruz ve bunu

eczacılarımız bir türlü anlatamıyor. Ben suçsuzum diyemiyor. Çünkü eskisi gibi elinde

otokopili reçete yok. Hastanın aldığını gösterecek herhangi bir belge yok imza hariç.

Hastanın imza sirküsüyle mi ilaç veriyoruz, arkadaşlar? Sorarım sizlere ya. İmza sir-

küsü ile ilaç veren arkadaşımız var mı? Bir isteğin bakalım hastadan imza sirküsü

ya da bir dakika raporunu sorgulayın hastaneden diyebilecek yürekli bir arkadaşımız

var mı? Hiçbirimiz soramayız. Arkadaşlar bir an önce bunların önlemleri alınmalıdır.

TC kimlik numarası ile, bizce, ilaç verilmesinin önüne geçilmelidir. Ya tekrar karneye

dönülmeli ya da akıllı kart deyip bizi 4 yıldır oyaladıkları sisteme bir an önce geçmeleri

sağlanmalı. En kötü ihtimalle parmak izi ile ilaç verilmeli. En kötü ihtimalle. Bunun

ayıbı yok arkadaşım. Ben senin imzanı sorgulayamıyorum.

Arkadaşlar; bir de bize noterlik görevi, değerli Merkez Heyetimiz tekrar aldı bu yıl

ve onu çalışma raporunda belirtiyor. Tekrar onaylama hakkı eczacıya diye. Arkadaşlar

neyi onaylıyoruz? Raporu. Ya, biz noter miyiz? Biz raporu çıkaran kurum muyuz? Has-

tamız elinde raporun fotokopisi ile geldiğinde, arkadaşım git bunun aslını getir ondan

sonra mı sana ilaç vereceğim diyoruz. Farz edelim, hasta, etken maddesi eksikti gitti

kendisi ekletti. Ya da günümüzün teknolojisi çok iyi başka bir rapordan “x” şahıs o

ilaçları alıyor, kendi imkânı yok. Photoshop ile çoğaltıyor, isimler farklı gelip alıyor.

Bunu izah edebilir miyiz? Ve biz de onaylıyoruz, evet bu rapor doğrudur. Arkadaşım,

yanlış rapor. Ben neyi onaylıyorum? Arkadaşlar raporların onaylanması ile ilgili bence

tekrar düzeltilme yapılmalıdır ve eczacının buradaki yasal yükümlülüğü bir an önce

kaldırılmalıdır. Tabii ki denetimleri önereceğiz, tabi ki denetleyeceğiz. Biz kendimiz de

eczanelerimizi denetliyoruz. Kendimiz de eczanelerimizi arıyoruz. Fakat kurum gibi

ya da adli kurumlar gibi acımasızca değil. Bir potansiyel suçlu gözüyle bakarak değil.

Çünkü kurumun ve adli kurumların gözünde hepimiz birer potansiyel suçluyuz. Öyle

bakıyorlar, öyle değerlendiriyorlar ve öyle yol alıyorlar. O yüzden denetimler ile ilgili

Page 158: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

158

ve belgelerimizdeki yasal eksikliklerimizi ve açıklarımızı kapatmak için, Türk Eczacıları

Birliğinin denetimleri önermeden önce, denetimlerle ilgili ciddi bir yönerge hazırlata-

rak ya da genelge hazırlatarak yol almasını istiyoruz ve yeni kurulacak Merkez Heye-

tini bu yönde çalışma yapmaya davet ediyoruz.

Divan Başkanı: Toparlayabilirsek başkanım.

Ecz. Yavuz TATAR (Devamla): Arkadaşlar, 17 yıllık eczacılık hayatımda 2 defa ka-

patma olayı yaşadım. Eczane kapatma olayı. Biri Sayın Domaç’ın başkanlığındaydı, biri

de sayın başkanımız Erdoğan Çolak’ın başkanlığında. Dönüp bakıyorum 2 yıllık Merkez

Heyetinin çalışması süresi içerisinde 15 defa başkanlar tanışma kurulu toplandı, ar-

kadaşlar. 17 yılda kaç defa toplanmıştır. Onla çarpsak 170 defa. Yani her durumda

başkanlar toplandı. Ama 17 yıllık meslek hayatımda yapılan ikinci kapatma kararında,

başkanlar kurulu toplanmadı, bir arife günü oda başkanlarına tebliğ edildi. Buradaki

iyi niyeti salondaki genel kurul üyelerinin takdirine bırakıyoruz. Arkadaşlar bir süredir

sivil toplum örgütleri bir değişim dönüşüm süreci yaşıyor. İzledikleri yollar aldıkları

kararlar duruştaki çizgileri ve siyasi partilerle olan ilişkileri kendilerinin ve en önemlisi

üyelerinin geleceğini belirlenmesi anlamında çok çok önemlidir. Bizce meslek örgütü

özgün düşünen tarafsız bir çizgide ülkemizin ve mesleğimizin çağdaş gelişmiş ülkeler

seviyesine çıkarılmasına katkı koyacak şekilde yapılanmalıdır. Hiç kimsenin bir meslek

örgütünü siyasi partilerin arka bahçesine dönüştürmeye hakkı yoktur.

Son olarak da üzülerek izlediğim dünkü olaydan bahsetmek istiyorum. Arkadaş-

lar dün Türk Eczacıları Birliği eski başkanı Sayın Domaç, belki siyasi kişiliği vardır.

Ben onu siyasi kişiliği ile tanımıyorum. Burada bir meslektaşımız olarak kürsü aldı

arkadaşlar. Bu meslektaşımız 10 yıl burada Türk Eczacıları Birliği başkanlığı yaptı.

Konuşması sırasında meslektaşlarımız yaklaşık 15 dakika alkışlayarak protesto etti.

Eğer Sayın Domaç bu kadar mesleğe zarar veren, bu kadar lanetlenmesi gereken, bu

kadar dışlanması gereken biriydi ise, arkadaşlar, 10 yıl neden başkan seçtiniz? Niye

seçtiniz arkadaşlar? Bizce demokratik toplumlarda, arkadaşlar, faşistçe duygulardan

vazgeçmek lazım. Demokratik davranmak lazım. Demokratik toplumlarda herkes

kendi görüşünü söylemeli ve sevgili arkadaşlarım saygıyla da dinlemesini bilmeliyiz.

Saygılarımla.

Page 159: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

159

Divan Başkanı: Levent Üstünes Hocamı davet ediyorum. Bir sunumu olacak sa-

nırım.

Prof.Dr. Levent ÜSTÜNES (İzmir Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Değerli

Büyük Kongre, Divan Başkanım ve değerli üyeleri, Türk Eczacıları Birliği Merkez He-

yeti kurumsal kimliği ve siz değerli meslektaşlarımız saygı ve sevgi ile selamlıyorum.

Ben çok özür dileyerek, arkadaş biraz heyecanlandı, ben daha çok heyecanlıyım on-

dan.

Ben bugün sizlere olabildiğince yol gösterecek kendi tabi benim aklımın erdiğin-

ce, bilebildiğimce bir sunum yapmaya çalışacağım ve o sunumu da zamanım içer-

sinde bitirmeye gayret edeceğim. Şimdiden sabrınız için teşekkür ediyorum. Önce

eczacılığın evriminden söz etmek istiyorum. Çok kısa 8 slaytım var. 1950’lere kadar

eczanelerin laboratuarında biz üretici durumundaydık. Üretiyorduk ve üretici olarak

hizmet veriyorduk. Derken 1960’larda bir ilaç ve bilgi patlaması çağı yaşadık. Benim

çocukluk ve gençlik yıllarımdı o yıllar ve ilaç, ileri teknoloji ürününe dönüştü bir anda.

Gerek eczacılık fakülteleri tüm dünyada, gerek ülkemizde, aslında, başlarda buna

ayak uydurmakta güçlük çektiler. Eczacılık mesleği bir anda hizmet sektörüne kay-

mıştı. Biz artık üretmiyorduk. İleri teknoloji olan ürünü alıp bir şekilde bir peraken-

deci gibi hastaya intikal ettiriyorduk. Bu bizim hazır olduğumuz bir durum değildi,

eczacılık mesleği olarak. İşte bu hizmet sektörüne kayış hala bütün dünyada devam

ediyor. Ve meslek bu yeni değişime ve toplumun bununla ilgili olarak ortaya çıkan yeni

gereksinimlerine yanıt vermek üzere sürekli bir gelişim içerisin bir devinim içerisinde

bir evrim yaşıyor. Şimdi bizim de varlık sebebimiz olan şu söze dikkat edelim: “Sağlıklı

bir toplum çok daha üretken bir toplumdur ve refaha daha fazla katkıda bulunur.”,

bunu daha çok çalışarak daha çok tüketerek yapar. Eczacılık mesleği ise, topluma

mevcut kaynakları olabildiğince iyi kullanarak ve sağlık için ayrılan payı, parayı en

etkin ve en verimli şekilde kullanarak ilaç tedavi hizmetini sağlamaya çalışır. Bunu

yapmak zorundadır. Bugünün dünyasının eczacıdan beklediği bu. Bunu söylüyorum

çünkü farmasötik bakımlar, şunlar bunlar bile konuşulmadı şu ana kadar, bilebildiğim

kadarıyla; yani hep bizim toplantılarımızda, kongrelerimizde benim üzüldüğüm bir

konu, hasta sağlığımız mesleğimizi daha ileriye nasıl getirebiliriz, bu konular hep arka

planda kalıyor. Tabi canımız yanıyor, varlığımızla uğraşıyoruz. Buna da belli ölçüde

Page 160: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

160

hak vermemek elde değil. Peki, sağlık için ödeme yapanlar bu ödedikleri paranın kar-

şılığını ne yaparlar, alıp almayacaklarına bakarlar, bunu görmek isterler. İşte ilaç ve

eczacılık hizmeti sunanlar da, ödeme yapanlara, örneğin bizde SGK ve benzeri ulusal

kurumlar bunun maliyetlerini ve faydalarını alarak bizlerden, bizim kurumsal temsil-

cilerimizden ne yapmak durumundadır? İkna olmak durumundadır. Biz kanıtlamak

durumundayız ki, biz yararlı bir hizmet sunuyoruz. Paranın karşılığı demek, aman

sakın hoca ders vermeye geldi demeyin, konuyla alakası var onun için bu girizgâhı

yapmak durumundayım, haddim değil sizlere ders vermek. Paranın, karşı ödeme

yapanın parasını bu tedaviye yatırmasının doğru olup olmadığını saptamak anlamı-

na gelir. Ancak şöyle de bir gerçek var, sağlık ekonomisinde daha iyi sağlık hizmeti

demek her zaman en ucuz hizmet demek değildir. Bazen ucuz hizmet çok daha pa-

halıya patlar. Bu da bir gerçektir. Şimdi ben Kayseri’de bir konuşma yaptım, hayatım

değişti. Bu konuşmanın sunumu, “Türkiye’de temel sağlık politikası hedefleri çerçe-

vesinde eczacılık bugün ve yarın”. Bir anda Levent Hocalıktan Levent Beyliğe terfi mi

ettim, bilemedim ama önemli bir toplantıydı. O toplantıda birkaç şeyden bahsettim.

Dedim ki yönetim pozisyonunda olan insanların çok ciddi okuma ve takip etme gö-

revleri vardır. Çok büyük bir tsunami geliyor, bakın, bunun raporu 2009’un Mart’ında

bizim istifamızdan sonra yayınlandı. Bu rapor, göreceksiniz hatırlatmak için bunları

geçiyorum, eğer ekonomik büyüme hızında bir zayıflama olursa bu sağlıkta dönüşüm

projesi durur. Ve bunu en acı olarak hissedecek olanlar da bizler oluruz. Lütfen tedbir

alın diye bir uyarı konuşması yaptım orada. Ve sizler, eczane kapatmaya esas teşkil

eden bu eylemi, o uyarılar kaale alınmadığı için yaşamak durumunda kaldınız. Çünkü

bunun geleceği belliydi. Ve bunun gereğini yapmak da o günkü yöneticilerin göreviydi.

Bu tsunami dalgasının yola çıktığını görüp ilgililere gidip “Aman ha! Benim mesleğim

zaten sınırda, 7000–8000 eczane kapanmak riskiyle karşı karşıya lütfen bununla ilgili

kararlarınızı alırken eczacılık karlılığında mı, yoksa eczacıya reçete başına bir ödeme

mi bunu lütfen biran evvel yapınız, bizim buradan doğabilecek zararlarımızı önleyiniz”

demesi gerekirdi. Çünkü bu tsunami uyarısı yapılmıştı kendilerine. Ne diyordu orada

ilaç fiyatlarında daha fazla indirim yapılması diyordu. Sağlık Bakanlığının ve SGK’nın

birebir uyguladığı konular bunlar. Takip ediyorlar politikayı. Ve fırsatlar ve riskler bir

arada demiştik bakın bir fırsat da var. Akılcı ilaç kullanımı. Akılcı ilaç kullanımıyla biz

çok daha üretken, çok daha verimli, çok daha etkin hale geliyoruz. Yani, konuşmamın

Page 161: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

161

başında söylediğim o etkinliği karşılıyoruz. Bu fırsat da bizim elimizde, bunu bizden

başka yapacak kimse yok. Bunu da orada ifade etmeye çalışmıştım. Dikkate getirme-

ye çalışmıştım. Bu böyle geçti. Çok benim için çok acı hele bir öğrencimin katıldığı,

hatta bir başka öğrencimin de parçası olduğu çok acı bir olay yaşadım. Çok acıydı

benim için. Hiç hak etmediğim sıfatlarla, nitelemelerle karşılaştım. Hukuk yönün-

de hakkımı arıyorum şu anda. Hukuken hakkımı arıyorum. Ama bunlar bu kıymetli

dakikalar için önemli değil. Çünkü bunlar bireysel şeyler. Burada Türk toplumunun,

Türk eczacılığının çıkarlarını konuşuyoruz. Onun için ben bunlara hiç değinmiyorum.

Ben çözüm konusunda size önerilerimi sıralamak istiyorum. Şimdi bir kere çözüm

çok basit ve tek bana göre. Bunun düşünülmesi gerekir tüm eczacılık kamuoyunca.

Eczacılığın sağlık hizmet sisteminin vazgeçilmez bir bileşeni olduğu, ilgili tüm otorite-

lere, Sağlık Bakanlığı, SGK, Başbakanlık, kabul ettirilmeli ve topluma da anlatılmalıdır.

Toplum kazanılmadan bu konuda başarı kazanılamaz. Ana hedef bu olmalıdır. Bunu

yapmak için ne yapmalıyız. Somut. Nasıl yapacağız biz bu işi. Ben hedefleri çok kısa

vadeli hedefler, hemen yapılması gereken hedefler ve orta ve uzun vadeli hedefler

olarak sıraladım. Dediğim gibi zamanı aşmadan bunları anlatmaya çalışacağım ken-

dimce. Bir kere hızla yapmamız gereken şey, hani bu iş eczacının dışında cereyan

ediyor eczacıyı direkt olarak ilgilendiriyor. Böyle bir şey yok. Bu özellikle zor durumdaki

eczaneleri, yeni açılan eczaneleri, genç çocukları, genç meslektaşlarımızı yakından

etkiliyor, eski eczacılar daha az etkileniyorlar bundan. Bir kere kar haddinin derhal

arttırılması lazım. Hangi yolla yapılacaksa. İki reçete başına mı olacak, başka bir şekil

de meslek hakkı, bu aradaki farkın derhal karşılanması gerekiyor. Kim gelirse gelsin

Merkez Heyetine, bunu başarması gerekiyor. Bu olmazsa olmaz. Ve SUT komisyonun-

da, bu da derhal yapılması gereken bir şey, SUT komisyonunda mutlaka TEB tarafın-

dan görevlendirilecek bir grubun, kişinin değil bir grubun, mutlaka resmi olarak yer

alması sağlanmalı. Bunlar serbest eczacılar olmalı, piyasada deneyimli. Eczacı kökenli

alanında iyi öğretim üyeleri ve TEB’in belirleyeceği, onu temsil edecek diğer uzmanlar

olmalı, ekonomistler, farmokoekonomistler. Eğer bunu hızlı yaparsak bu yaşadığımız

eczane kapatmaya da konu olan ve bizi halk indinde kendimizi anlatamaz duruma dü-

şüren soruları yaşamamış oluruz arkadaşlar. Bir silahı gereksiz yere sık kullanırsanız

sündürürsünüz. Ben birçok eczacı meslektaşımla görüştüm bana dediler ki “Biz niye

kapattığımızı bilmiyoruz., birlikteliği bozmamak adına kapattık fakat niye kapattığı-

Page 162: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

162

mızı tam olarak anlayabilmiş değiliz. Bundan sonra ne olacağını da bilmiyoruz. Onu da

anlayabilmişiz değiliz.” dediler.

Orta vadeli hedefler de, özür diliyorum şu kar haddi son ana kadar hazırladım gö-

zümden kaçmış bir şey, yeni bir serbest eczane modelinin oluşturulması, bakın bunu

buraya yazmadım, özellikle. Buraya konması gereken, bu yeni eczane modelinde ilk

hareket noktamız şu olmalı. Bunun hemen hayata geçirilmeyeceğini biliyorum. Bu ka-

demeli olmak durumunda, ama mutlaka olmak durumunda. Biz ilacı üretiyor muyuz

arkadaşlar? Hayır. Birkaç majistiral haricinde ne yazık ki, keşke üretseydik. Ama eli-

mizde değil. O halde biz ilaç satışından sağlamamalıyız ekmeğimizi. Biz ekmeğimizi ila-

cı satarken, ilacı verirken sunduğumuz hizmetten sağlamalıyız. Doktor bir şey satıyor

mu? Hayır. Hizmetini satıyor. Biz de o duruma gelmeliyiz. Bu hemen olmaz. Bu aşa-

malı bir şey Ama buraya doğru geçmek durumundayız. Yoksa biz burada sürekli olarak

ilaç fiyatlarını, kamu indirimlerini; bunlar bizim konumuz olmamalı, değerli arkadaşlar.

İşte bunu buraya yazmadım, çünkü bizi daha sonra zor durumda bırakacak, erken bir

takım şeylerin yansıyıp gitmesini istemiyorum. Ama bu benim temel görüşümdür. Bu

yeni modelde olmazsa olmazlar; mülkiyeti eczacıda olan sermaye yapısı güçlü, birden

çok eczacı çalıştıran, bu hizmeti verebilmek için gereği gibi ortaklığı kesinlikle dışlayan,

çağdaş nitelikte eczacılık hizmeti sunan, sağlık sistemine tedarikçi olarak değil, gerçek

bir sağlık hizmet sunucusu olarak entegre olan ve toplumun, biraz evvel söylemeye

çalıştığım, güvenini kazanmış bir eczacı profili sunmak mecburiyetindeyiz. Yeni model

bu olmalıdır. Bu hemen olmayacak ama bu olurlara da yayılmayacak. Bu orta-uzun

vadede, kademe kademe, hep birlikte yaşama geçirmek durumunda olduğumuz bir

gerçekliktir ve kaçınılmaz bir şeydir, bana göre, arkadaşlar.

Bugün burada çok yeni olduğuna inandığım bir şey daha söyleyeceğim. Şimdi

sıra ona geliyor yavaş yavaş. Ondan evvel İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü meselesine

gelmek istiyorum, arkadaşlar; biz 24000 eczanesi, olan 30000’i aşkın eczacı yetiştir-

miş bir ülkenin insanı olarak, bizim genel müdürlüğümüzü yapacak bir meslektaşımız

yok mu, arkadaşlar, eczacı kökenli? Bu bizim dikkatimizden uzak durması gereken bir

konu olabilir mi? Bizim içeride milletvekillerimiz var. Biz o milletvekillerimize hani ken-

dimizden diyoruz, falan filan. Bu arkadaşlar bizi korumuyor mu, bizim haklarımızı?

Page 163: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

163

Peki, biz niye bunun için baskı kurmuyoruz? Eczacılığın halinden en çok eczacı anlar,

hatta oraya gelen eczacının da bence çoğunluğu oluşturan serbest eczacılar içinden

gelmesi lazım. Buna dikkatinizi çekiyorum, bu çok önemli. Bunu için çaba gösterilme-

si lazım; diyeceksiniz ki, biz hükümet miyiz? Hayır, hükümet değilsiniz. Ama siz bir

sivil toplum örgütüsünüz. Sizin baskı gücünüz var ve bu da en doğal hakkınız. En ko-

lay sarılacağınız bir şey. Bunu neden savunuyoruz? Biz hekim meslektaşlarımıza karşı

değiliz. Ama hekimler kabul ederler mi, bir eczacı meslektaşımızın gidip hekimlerle

ilgili bir işi yönetmesini? Dönüyorum bu da, çözümün bir parçasıdır.

Sosyal Güvenlik Kurumu üst yönetiminde çalışan kamu eczacılarıyla, arkadaşlar,

toplum ve meslek yararına işte bu laf yeni, eczacılık meslek standartlarına uygun,

şeffaf bir iletişim kurulması gerekir. Biz SGK’yı Malazgirt Meydan Muharebesi gibi,

sürekli meydan muharebesi olarak görüyoruz. Bu yanlış. İngiltere’de benzer durum-

daki ulusal sağlık hizmet sistemi ne zaman eczacılarla çok iyi duruma gelmiş, biliyor

musunuz? Orada, yönetimde, eczacılar üst düzey karar mekanizmalarına geldikleri

zaman. Şu anda farmasötik bakımın ve eczacılık haklarının, en iyi düzeyde temsil edi-

lebildiği ülkelerden bir tanesi İngiltere’dir, NHS’nin içerisinde. Biz SGK‘ya biraz sonra

anlatacağım projeler yapıp eczacının sağlık hizmet sistemi içerisinde, sağlık ekonomi-

sinde ne kadar etkili ve yararlı olduğunu, akılcı ilaç kullanımıyla ne kadar ekonomik

ve insani yararlar sağladığını kanıtlamak mecburiyetindeyiz. Bunları beraber yapmak

durumundayız. Benim hasbelkader içinde bulunduğum süreçte biz, SGK’yla sadece

meydan muharebesi yapmak için ilişkide bulunduk. Bu yanlış. Ha burada suç bizde

demiyorum. Karşı tarafta suç daha fazla. Bizim yaptıklarımızı, bizim sağlamak istedi-

ğimiz gelişmeleri onların da sağlamaları lazım. Sizler bu ulusun yetiştirdiği değerler-

siniz. Devlet bize yatırım yapıyor bu diplomaları alıncaya kadar. Ne oluyor sonra? İlacı

almayla mı bitecek bu iş? Öyle olduğu için bugün böyleyiz. Şimdi o zaman çözümün

içende yer aldığı için biraz eczacılık meslek standartlarından bahsetmek istiyorum.

Bunun örneklerini de vermek istiyorum ki, içselleştirelim burada. Biz, derhal eczacılık

meslek standartlarının hazırlığına başlamalı ve tüm eczacılarımızın bunlara uyması-

nı sağlamalıyız. Bu bugün önerdiğim çözümün olmazsa olmaz bir parçasıdır. Nedir

meslek standardı? Bir mesleğin gereklerinin kabul edilebilir standartlarda yerine ge-

tirilebilmesi için ihtiyaç duyulan asgari bilgi, beceri, tutum ve davranışları gösteren

Page 164: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

164

asgari normlardır. En azı gösterir. Peki, tamamen iş analizine dayanır. Nedir iş ana-

lizi? Sabah ilk kepengi kim açardan, telefonlara kim cevap verire; ilaç bilgisini kim

verir, gelen ilaçları kim, depodan gelen ilaçları kim kontrol eder, rafa yerleştirire kadar

hepsinin tanımlandığı bir manzumedir. Bütün bunları tanımlar. Hastaya vereceğiniz

danışmanlık hizmeti, her şeyi tanımlar. Meslek standartları başta çalışanlar bakın bu

çok önemli bu slayt çok önemli başta çalışanlar, iki biz eğitimciler, üç iş birliği yapılan

diğer meslek mensupları tabipler, diş hekimleri, hemşireler, başta olmak üzere işve-

renler de dahil çok önemli, ilgili bütün kesimlere bir mesleğin başarı ile yürütülebil-

mesi için gerekli olan nitelikler ve o meslekte yeterlilik belgesi alabilmek için yapılacak

sınavlarda aranacak ölçme ve değerlendirme kriterleri hakkında fikir verir. Yani hep

arkadaşlarım şikâyet ederler derler ki, öğrencilerim derler ki “Hekimler bizim ilaç

danışmanı olduğumuzu kabul etmiyor.” Biraz sonra dünya eczacılık standardını ge-

tireceğim önünüze. Eğer bizim bir standardımız olsa o zaman hekime şunu söyleme

hakkımız var. Değerli meslektaşım bakın eczacılık meslek standardına benim görev

tanımım burada yapılmış. Eczacının temel görevlerinden bir tanesi; sizin yazdığınız

reçetenin, hasta üzerinde bir sorun yaratıp yaratmadığının kontrolüdür. Bana bu gö-

rev verilmiştir. Ben bunu yapmazsam ben bu görevi yerine getiremem, bu nedenle

siz benimle bu konuda hastamızın ortak çıkarı için iş birliği yapmaya mecbursunuz.

Döner gelir. Öğrenci sorar veya çapı dar bir öğretim üyesi der ki “Ne demek farma-

sötik bakım, yeni mi bu?” diyen öğretim üyeleri var. Ben karşılaştım. Yeni mi, bu da

nerden çıktı dendiği zaman, o zaman dönersiniz o öğretim üyesine dersiniz ki bakın

dünyada eczacılık eğitim standardı burasıdır. Siz bu standartları karşılayacak eczacı

meslektaşlar yetiştirmeye mecbursunuz. Bundan kaçınırsanız görevinizi yapmamış

olursunuz.

Divan Başkanı: Hocam toparlama şansımız var mı? 20. dakikayı kullanıyoruz.

Biraz daha hızlı geçelim.

Prof.Dr. Levent ÜSTÜNES (Devamla): Peki, standartlar böyle önemli. Dünya Ça-

lışma Örgütü’nün yeni kabul edilen eczacılık standardı.

Bakınız, üst taraf geleneksel, bu 2009 yeni. Bakın ne diyor? Üst taraf geleneksel

Page 165: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

165

eczacılık hizmetlerini tanımlıyor. Depo, majistral preparat hazırlamak, test etmek,

dağıtım; ama aşağıya baktığınızda, kırmızı ile işaretlemeye çalıştığım doktorlar ve

diğer sağlık profesörleri tarafından reçete edilen ilaç ve tıbbi müstahzarların doğru

kullanımları ve yan etkileri hakkında danışmanlık yapar eczacı diyor. İnsan sağlığını

en iyi düzeye getirmek için araştırma, ilaç hazırlama, reçeteleme ve ilaç tedavilerinin

izlenmelerine katkıda bulunur. Bu dünya standardı, bu meslek böyle bir meslek olma-

sı gerekir diyor. Geçiyorum hızla. Birleşik Krallık’taki standartların adları, bazılarının

görüntüleri, İngiltere’de yani bizim bildiğimiz. Avustralya meslek standartları, bakın,

Avustralya meslek standartları 2006 yılında 3. versiyonunu yapmış adamlar, 3 defa

daha standartlarını yenilemişler. Meslek sürekli değiştiği için, örneğin bir internet

yoktu eskiden. İnternet geldi internet ile ilgili eczacılık hizmetleri başladı. Bunun stan-

dardı ne olacak. Bizde olduğu gibi keşmekeş olmaması için bir bölge eczacı odamızın

verdiği internet ile ilgili karar diğerinde farklı olmasın diye standartlar belirlenmiş.

Avustralya’da üçüncüsü 2006’da. Bütün yaptığımız işler. Reçete hazırlamadan ilaç

danışmanlığına kadar bunların alt ölçütleri var kriterleri var. Kanada’nın standart-

ları. Bütün bunları bu şekilde dikkatinize sunduktan sonra, sabrınızı fazla zorlama-

dan, Türkiye’de meslek standartlarının sorumlusu kimdir sorusunu kendi kendime

ve sizlere sormak istiyorum. Var mı bilenimiz? Kimdir? Merkez Heyeti’nin bu konuda

şu anda vereceği bir cevap var mıdır? Evet. Arkadaşlar, ülkemizde eczacılık meslek

uygulama standartlarının belirlenmesi görevi Şubat 2006‘da yürürlüğe giren 5450

sayılı kanuna göre Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğünündür. Diğer mesleklerden ayrıyız

biz. Diğer meslekler apayrı bir kuruma bağlılar ama biz insan sağlığıyla ve insanla

çok yakın olduğumuz için diğer birkaç branş ile birlikte bizim yönümüz ayrı. Devam

ediyorum. Bu kanun uyarınca Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğüne bağlı, Sağlık Meslek

Standartları Daire Başkanlığı ilgili kuruluşlarla işbirliği yaparak sağlık mesleklerinin

standartlarını belirlemekle yükümlüdür. Şimdi Sayın Başkanım, biraz bana tahammül

göstersinler, bunun içinde bulunduğumuz durumla olan ilişkisini hızla kurmak istiyo-

rum, içinde yaşadığımız problem ne SGK yönünden? Bakın Sağlık Meslek Standartları

Daire Başkanlığının görevleri bunlar: Sağlık mesleklerini belirlemek ve tanımlama-

sını yapmak; sağlık meslek standartlarını belirlemek ve geliştirmek; sağlık meslek

mensuplarının görev analizlerinin yapılmasını sağlamak, ulusal meslek standartları ile

diğer ülke meslek standartlarının karşılıklı değerlendirilmesini yapmak ve diploma-

Page 166: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

166

larımızın dışarıda kabul edilmesi. Yoksa, diplomalarımız bunun için kabul edilmiyor

dışarıda. Devam ediyorum. Bakın bunun da bir şube müdürlüğü var. Ne bu? Hekim,

Diş Hekimi ve Eczacılık Meslek Standartları Şube Müdürlüğü; hekim, diş hekimi ve ec-

zacılık mesleklerinin tanımını yapar, standartlarını belirler ve geliştirir. Hekim, diş he-

kimi ve eczacıların görev analizlerinin yapılmasını sağlar. Yani sizin sabahtan akşama

kadar yaptığınız her şeyi bu arkadaşlar belirleyecekler. Şimdi ilişkiyi fazla uzatmadan

kurmak istiyorum. Bu standartlar hükümet tarafından belirleniyor mu, yerine geti-

riliyor mu? Merkez Heyetimiz bu konuda bir analiz bir çalışma içerisinde mi? Hayır.

Şimdi bakın eğer olmuş olsaydı ne olurdu? Eğer olmuş olsaydı, biraz evvel dünya stan-

dardını izlediniz. Dünya standardında ne vardı? Eczacının, hekimin yazdığı reçeteyi

kontrol ve hastaya danışmanlık görevi vardı, konuda değil mi? Siz bu görevi yapmak

durumundasınız, SGK da bunu kabul edip, buna karşı para ödemek mecburiyetinde.

Bakın iş standarda niye geliyor, dayanıyor? Yazılı olmayan bir standarda göre siz hiç

bir şey talep edemezsiniz arkadaşlar. Biz birbirimize farmasötik bakımı anlatmaya

devam ederiz. Standart bunun için önemli. Onun için her şeyin çıkış noktası standart.

Orta vadeli hedefler, TEB’in yeniden yapılandırılması gerekiyor. Ben TEB’in içeri-

sindeki yapıyı gördüm biraz evvel bir meslektaşım anlattı, kesinlikle profesyonel yöne-

ticilik kurumunun getirilmesi lazım. Merkez Heyetine girdik, görev paylaşımı yapıldı,

dedikleri gibi bunlar sahadan gelen insanlar. Yönetici olarak tabii ki olacaklar bütün

yetkileri ile. Ama onlara çalışıp raporları getirecek, raporlar hakkında ortaklaşa, ortak

akılla karar vermelerini sağlayacak profesyonellere ihtiyaç var. Biz oturduk kendimiz

bunları çalıştık. Çok değerli arkadaşlarımız var TEB’de çalışan. Hepsini saygı ile sevgi

ile selamlıyorum. TEB’in şu anda çalışan profesyonelleri mükemmel, onlar bir kenara

ama yetmiyorlar. TEB’in gerçek bir profesyonel kadrosuna kavuşması lazım. Başkan

gider, İkinci Başkan gider ama oradaki profesyonel kadro yedekli olarak kalır. Daima

Avrupa’dan gelen bir profesyonel gelir karşınıza. Sizin çok övündüğünüz FİP Kongresi,

eğer Allah korusun Şerif Boyacı’ya bir şey olsaydı, baş aşağı gelme riski ile karşı karşı-

yaydık. Çünkü bütün temaslar Şerif Boyacı tarafından yürütüldü. Bu olacak iş midir,

böyle kurumsal bir yapı için? Yeni çalışma birimlerinin kurulması, farmakoekonomi,

farmakoepidemiyoloji ve istatistik, sağlık ilaç ve eczacılık hukuku, uluslararası ilişkiler

mutlaka ve mutlaka yedekli olarak buralarda kurumsal kimlikte insanlara ihtiyacımız

Page 167: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

167

var. Peki, bunları nasıl temin edeceğiz? İnsan alt yapısını geliştirerek. TEB mutlaka

çok şeffaf olarak öğrenciler alıp, bunları yurtdışına doktor, eczacı olarak, klinik eczacı

olarak ve döndüklerinde kendilerine en az 10 yıl süreyle TEB’e, eğitim için gönderme-

li. Varsa yetişmiş olanlar onları Türkiye‘ye çağırmalı. Görev vermeli.

Divan Başkanı: Arkadaşlar unutmayın ki, sırada bir sürü arkadaşımız var devam

güzel hocam güzel konuşuyor ben de farkındayım. Ancak diğer arkadaşların vakitleri-

ne de saygı duymak gerekiyor; bu da siz eczacı arkadaşlarımın da, bunu sizin vaktini

bol olabilir, arkadaşım. Siz kendinizi bütün genel kurulla özleştirmeyin lütfen. Hocam

lütfen polemiğe mahal vermeyin.

Prof.Dr. Levent ÜSTÜNES (Devamla): Arkadaşlar, Divanı çok zor durumda bırak-

tığım için çok özür diliyorum. Benim hatam. Toparlamama izin verin verdiğiniz zaman

için de teşekkür ediyorum, teşekkür ediyorum salona da.

TEB Eczacılık Akademisinin geliştirilmesi ve etkinleştirilmesi gerekiyor. Her şe-

yimiz oraya dayanacak. Akademinin, güncel mesleki gereksinimlere yönelik somut

ve dinamik hedefler belirlemesi gerekiyor. Akademinin daha geniş ve daha kapsam-

lı bilimsel etkinliği daha güçlü bir kurumsal yapıya kavuşturulması gerekiyor. Mali

kaynaklarının güçlendirilmesi, çeşitlendirilmesi ve sürekliliğinin sağlanması gerekiyor.

Akademi bünyesinde belirlenen bu hedeflere yönelik bilimsel uzmanlık çalışma ko-

misyonlarının sürekli hizmet verecek dönüşümlü olarak öğretim üyelerinden oluşan

kurulması gerekiyor. Akademinin en önemli görevi bence bu ulusal eczacılık stan-

dartlarının hazırlanmasında bakanlıkla çat çat mücadele etmek. Çünkü ben TEB’in,

burada öneriyorum, bu ulusal sağlık standartları için bir ayrı toplantı düzenlemesi

lazım. Çok geniş bir konu. Ben elimden gelen katkıda bulunmaya hazırım. Akademide

yurtdışı deneyim ve ilişkileri olan genç öğretim üyelerine, eczacılığı ileriye taşıyacak,

mutlaka ihtiyacımız var.

Orta vadeli hedeflere geliyorum. Artık bitiyor. Meslek standartlarının tamamlan-

ması, eczacılık yasa tasarı taslağının bu standartlar oluşturulduktan sonra bu stan-

dartları kapsayacak şekilde hazırlanması. Yeteri kadar eskimiş, sakın ola arkadaşla-

Page 168: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

168

rım, bu yasa tasarı taslağı ile gitmeyin mutlaka standartları değerlendirelim bunun

için ben başladım, Avustralya standartlarını ele alarak, bunları çevirelim ülkelerin

standartlarını ona göre kendimize özgü eczacılık meslek standartlarını yapalım ve

yasamızı da buna göre yapalım. Burada Akademinin çok önemli görevi var. Eczacılık

eğitiminin standartlaştırılması ve akreditasyonu çok önemli, Eczacılık fakültelerindeki

kontenjanlar günün gereksinimlerine göre ayarlanmalı. Sınırlama demiyorum bakın,

özellikle demiyorum. Neden demiyorum biliyor musunuz? Yarın eğer standartları uy-

gulamaya başlarsanız, yanınızda 3-4 tane eczacı çalışacak belki siz onlara meslekta-

şınız olarak görev vereceksiniz, belki eczacı ihtiyacı artacak o dönemde. Amerika’da

böyle oldu. Bu yaşandı.

Uzun vadeli hedeflere geliyorum. SGK’nın üst yönetiminde, karar verici düzey-

de etkin ve yetkin uzman eczacı kadrolarının sağlanması. Var gücümüzle buna ça-

lışmalıyız. Ve mevcutlarla da mesleki kurumsal ilişkilerin güçlendirilmesini mutlaka

sağlamalıyız. Mutlaka. Bu kadroların baskılarını o insanların üzerine hissettirmeliyiz,

onlar bizim memurlarımız. Bu ülkenin, hepimizin memurları; biz nasıl toplumun

hizmetkârıysak, onlar da hem bize, hem topluma hizmet etmek mecburiyetindeler.

Onun için bizimle işbirliği yapmak mecburiyetindeler. Ama bu iyi ilişkilerle olur. TEB

profesyonel kadroları içerisinde; Türk sağlık sistemine, sadece SGK’ya değil, Sağlık

Bakanlığına da yön verecek, nitelikli, sözü dinlenir vizyonerleri sağlamak durumun-

dayız. TEB bunları istikbal vaat eden, ortaöğretimden çok yüksek puanlarla gelen

öğrencileri yurt dışına gönderip yetiştirmekle yapabilir. Bunlar eczacı kökenli çocuklar

olacaklar. Ve böylece biz Sağlık Bakanlığına ve ilgili kurumlara danışman kadrolarının

girmelerini sağlamalıyız. Bunlar orta, uzun vadeli hedefler.

Diğer bir görevimiz de ileri ülkelerde ne oluyor, ne bitiyor, bu ay ne oldu falan

gibi basit magazin, aktüel, yarı bilimsel, bilim aktüel konular değil. Bunları raporlarla

takip etmemiz lazım. Yüzlerce rapor yayınlanıyor. Bunlardan birkaçını satın alıp Türk

Eczacıları Birliğine sunmuştum, üyeliğim sırasında. Bunların takibi gerekiyor. Bunlara

ayrı bir komisyon gerekiyor. Ben sabrınızı olağanüstü zorladığımın farkındayım ama

şunu bilmenizi isterim. Ben sizin Levent Hocanızım. Benim Merkez Heyetinde olma-

mın veya olmamamın hiçbir önemi yok. Ve hiç kimse içinde olmamalı zaten. Ben bu

Page 169: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

169

kıymetli mesleğin mensuplarının ve bu toplumun hizmetine her zaman hazır olan bir

insanım her düzeyde. Basit bir nefer olarak bile bunun bilinmesini isterim. Ama söy-

lemek istediğim tek bir şey var. Bir özür bekliyorum ilgililerden, yaptıkları haksızlıklar

için Kayseri’ye. Çok teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum.

Divan Başkanı: Hocamıza teşekkür ediyoruz. Aksaray Eczacı Odası Başkanı, Ha-

san Buminhan Yavuz.

Ecz. Hasan Buminhan YAVUZ (Aksaray Eczacı Odası Başkanı): Değerli meslek-

taşlarım; Levent Hocadan sonra konuşmak da tabiî ki biraz daha zor. Oldukça detaylı

ve güzel bilgiler verdi bize. Kendisine teşekkür ediyorum.

Şimdi; kongreye gelirken, 4 Aralık eyleminden sonra ne yapacağımızı tartışacağız

diye geldik. Buradan bir kongre kararı vereceğiz diye geldik ama ben henüz bununla

ilgili bir öneri, süreci nasıl yöneteceğimizle ilgili bir şey görmedim. Tabi, konuşmala-

rın bir kısmını dinleyemedim. Orada bu tarz önerileri olan arkadaşlar olduysa onları

tenzih ediyorum ama. Biz 4 Aralık’ta eczanelerimizi kapattık. Çok da güzel bir eylem

yaptık. Yüzde yüze yakın, sadece birkaç milletvekilinin açtığını duyduğumuz eylemle

kapatma eylemiyle bu işi götürdük. Ama şimdi ne yapacağız? Şimdi ben tabi Merkez

Heyetinde açıkçası bu konuda bir önümüzü, ufkumuzu açmasını beklerdim. Yani bir

önerileri var mı? 4 Aralık’ta kapatma eyleminden sonra ne yapacağız? Sözleşmemi

feshedeceğiz. Haklarımızı alana kadar sınırsız kapatma eylemimi yapacağız. Veyahut

da kongre sürecinden sonra tekrar bakanlarla hükümetle süreci görüşmeye devam

edip, ondan sonra mı tekrar bir eylem sürecine gireceğiz? Bu konuda, açıkçası, bir

açılım beklerdim. Hani gündem hep açılımlardan gittiği için son dönemlerde, Merkez

Heyeti de bir açılım yapsın isterdim. Ama ben kendi adıma düşüncelerimi, odam adı-

na düşünceleri aktarayım.

Biz 4 Aralık’ta belki de en son vurulması gereken yumruğu ilk başta ama güçlü

bir şekilde vurduk. Ne elde ettik? Şu anda sadece her eylemden sonra olduğu gibi,

çeşitli kuruluşların, çeşitli meslek örgütlerinin yahu siz ne kadar iyi eylem yapıyorsu-

nuz gazından başka hiç bir şey elde etmedik. Dolayısıyla bunu daha ileriye taşımamız

Page 170: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

170

gerekiyor. Yani ben şu durumdan rahatsızım. Tabip Odasının, atıyorum, Diş Hekimleri

Odasının çok iyi işler yapıyorsunuz övgüsünden gurur duyuyorum, onur duyuyorum

ama geriye döndüğümde, her seferinde bir şeyleri daha kaybettiğimi görüyorum. Ya

bu durumdan rahatsızım. Bu arkadaşlar bu tarz eylemler yapmıyorlar, bu kadar birlik

içinde değiller ama sürekli de bir şeyler kazanıyorlar. Bir de işin bu boyutu var. Yani

mücadele yöntemimizi değiştirmeliyiz. Anlayışımızı değiştirmeliyiz. Ben bilmiyorum

açıkçası. Şimdi son genelge ile verilere göre ilk aşamada 3000, sene sonuna kadar da

7000 eczane kapanacağını öngörüyoruz, 2010 sonunda kadar. Hatta böyle giderse,

2011 yılında da 12000 eczanenin kapanacağı göz önüne alınıyor. Bu durumda ne

yapacağız? Ne gibi önerilerle geleceğiz? Levent Hocam çok güzel şeyler anlattı. Tabi

onlar uzun vadede çözüm getirecek şeyler, kısa vadede çok verimli sonuçlar olacağını

çok düşünmüyorum ama ülkemizde sağlıkta dönüşümle beraber başlayan bir proje

var biliyorsunuz. Aile hekimliği projesi, aile hekimliği ile hastalar hekimlere bölüştü-

rülecek ve hekimler, ki başlayan yerlerde görüyoruz, belli kazanımlar elde edecekler.

Hastalar daha rahat edecekler. Ama eczacıyı düşünen bir tarafı yok bu işin. Avrupa

ülkelerinin bazılarında aile eczacılığı da var biliyorsunuz. Biz eğer ki düşük cirolu ec-

zaneleri koruyacaksak, yüksek cirolu eczaneleri biraz daha azaltıp genele yayacaksak,

yani adaleti sağlayacaksak, bu konuda aile eczacılığı kavramını da artık tartışmak

zorundayız. Sadece aile hekimliği değil aile eczacılığı kavramını da tartışmak zorun-

dayız. Ondan sonra danışmanlık hizmetini de daha iyi verebiliriz. Levent Hocamın

bahsettiği iyi eczacılık hizmetini de daha iyi verebiliriz. Kalitemizi de daha da yüksel-

tebiliriz. Bence en önemli tartışmamız gereken şeylerden biri bu. Şimdi lafı çok fazla

uzatmak istemiyorum ama bir de söyleyeceğim birşey var. Buraya geldik, tamam,

tabii ki geçmişi tartışalım, geçmişte olan şeyleri değerlendirelim, ama bunu biraz

daha az tutup önümüze neler gelecek, neler yapacağız bunu tartışmamız gerektiği-

ni düşünüyorum. Yani kongrenin bizim ufkumuzu açması gerektiğini düşünüyorum;

ama yani sen buna ne dedin, bu sana ne dedi, bunları tartışıyoruz. Bunun da bizi

açıkçası, bizim mesleğimizdeki insanlara çok yakıştığını düşünmüyorum. Kongrenin,

umarım ki benim konuşmamdan sonraki sürecinde gelen oda başkanlarımın, gelen

delegelerimin daha seviyeli, daha düzeyli ve işi daha ileriye götürecek tarzda ve 4

Aralık’tan sonra mesleğimizi nasıl kurtaracağımıza yönelik önerilerle gelirlerse çok

daha memnun olacağımı ifade ediyorum. Çok da fazla vaktinizi almak istemiyorum,

hepinize teşekkür ediyorum.

Page 171: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

171

Divan Başkanı: Hasan Yavuz arkadaşımıza teşekkür ediyoruz. Arif Yılmaz, Muğ-

la. Buyurun.

Ecz. M. Arif YILMAZ (Muğla Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, Merkez Heyeti-

nin değerli üyeleri sevgili oda başkanlarım değerli meslektaşlarım.

Konuşmama başlamadan önce Güneydoğudaki, Tokat’taki 7 asker kardeşimiz

ve Bursa’da göçük altında kalan vatandaşlarımız için başsağlığı diliyorum. Ailelerine

sabır diliyorum.

Konuşmacı arkadaşların şu ana kadar sayın hocamın dışında ve birkaç arkadaşı-

mın değindikleri kadarıyla hep geçmişle uğraşıyoruz. Ben, yıllardır delegelik kongrele-

rine girip, oda başkanlığı yapıyorum ve sürekli yaşadığım olay. Her kongrede geçmiş

kongrelerin hesabıyla uğraşıyoruz. Bugün gördüğüm manzara da aynı bu şekilde.

Kayserideki yapmış olduğum konuşmayla ilgili bir atıfta bulundu değerli oda başka-

nım. Ben orada istifa eden arkadaşlarımızın istifasından sonra, Merkez Heyetinin yüz-

lerine gülmesini farklı şekilde söylemiştim. Ama arkadaşlarımızın siyasi kariyerlerine

değil de bunları farklı değerlendirdiklerini görüyorum. Huzurlu ortamda çalışmaktan

bahsetmiştik. Anlatmak istediğim buydu. Onun için arkadaşların yüzü gülüyor, yoksa

eczacılık mesleğinin çok iyiye gittiğiyle ilgili memnuniyetlerinden yüzleri gülmüyor.

Onu vurgulamak istiyorum öncelikle. Mazur görsünler sayın Hocam, geçen seçimler-

de oy kullanan birçok delege arkadaşlarım yine delege burada gördüğüm kadarıyla.

Hatta yüzde 90’ı aynen buraya gelmiş durumdalar. O zamanki 6-5’lik rakamsal de-

ğer, o günkü ve hala bugün içinde bulunduğumuz arkadaşlarımızın Türk Eczacıları

Birliğine yapacakları katkılardan dolayı o şekilde bir rakamsal değer çıktı. Ve o insan-

ları delegeler birer birer değerlendirdiler. Liste bazında değerlendirmediler. Ben öyle

değerlendiriyorum belki. Ama inanıyorum ki bütün delegeler kişisel değerlendirilen

adayları 11 kişilik kadroyu oluşturdular. Ne yazık ki beklentilerimizi bulamadık. Bi-

reysel seçildiklerinin farkına varmayarak, toplu hareketle kendilerine destek veren

delegelere danışılmadan o gün yaşanılan manzarayı gördük. Yoksa Sayın Hocamın

bu mesleğe katkı koymayacağı, bu mesleğin geleceği ile ilgili akademik çalışmalar

yapmadığı ve yapmayacağı anlamında hiçbir ifadede, kimse bulunamaz. Mesleği ve

Page 172: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

172

mesleğiyle ilgili teorileri olan, planları programları olan bunları uygulamak için de Türk

Eczacıları Birliği bünyesi içerisinde bir komisyon başkanlığı, bu işin bir akademisyen

başkanlığını yapabilecek seviyenin üzerinde donanımlı bir hocamız. Sıfatını ismen te-

laffuz etmiş olabilir arkadaşlarımız bilemiyorum ama yaş ve tecrübe ne olursa olsun

bir akademisyendir. Bugün birçok arkadaşımızın da meslek bilgilerinde katkısı vardır.

Bunun için kendilerine teşekkür ediyorum. Mesleğimizdeki bu gibi sorunları konuş-

macı arkadaşlar gibi ben de tekrarlamak istemiyorum çünkü bu sorunlar yıllardır

biliniyor ve tartışılıyor. Ama maalesef hiçbir arkadaşım bunun nasıl çözüleceğine dair

somut bir belge, bir program sunamıyorlar. Hocamı tenzih ediyorum. İşi siyasete

getiriyoruz. Bu mevki makamların siyasete basamak merdiven olduğundan bahsedi-

yoruz. Ben soruyorum, birçok arkadaşımız kendi illerinde kendi ilçelerinde bir siyasi

partinin ve bir yerel yönetimin organlarının içerisinde görev almış durumdalar. Ve

kendi bölgelerinde meslek örgütü başkanı olması sıfatıyla da oradaki siyasi yapı ken-

disinin o görevlerin yerel görevlerin içerisinde görmek ondan güç almak amacıyla o

arkadaşlarımızı oralarda görevlendirirler? O siyaset değil mi arkadaşlar? Orada o ilde-

ki, o ilçedeki makamınız, oranın en üst seviyesini teşkil ediyorsunuz. Orada siyasetin

elit tabakasısınız. Buradaki de aynı pozisyonda. Burayı kullanan arkadaşımızın millet-

vekili olması aday adayı olması, ildeki bir arkadaşımızın belediye başkan adayı olması,

bir partini il başkanı, ilçe başkanı adayı olması ve oradan milletvekili adayı olmasının

önünü kesemezsiniz. Onun için burada genel kurulda böyle bir etik karar alınması gibi

gülünç çok özür dilerim bana göre öyle, öyle bir sınırlama, böyle bir çerçeve çizilemez.

Siyaset herkesin hakkıdır. Ve bunun yeri, zamanı, tabii ki bu mevkiler bu makamlar

değil ama gerektiği zaman bunu yapabileceklerine de inanıyorum. Sorun bu değil tabi

ki. Bizde bir laf vardır, hepiniz bilirsiniz. Dere geçilirken at değiştirilmez. İyisiyle kötü-

süyle bugün bir süreci beraber taşıdık. Ve bir noktaya geldik. Bu noktanın da geriye

dönüşü veya buradan gidişi hakkında da çok net bir görüntü görmüyorum. Yıllardır

oda başkanlarımız, başkanlar danışma kurulu toplantılarında örgütün eylemleri ile

ilgili fikirler beyan ettiler. Hep uç noktada fikir beyan ettik. Yani en son yapacağımız

hamleyi oluşturduk. Bugün eczanemizi kapattık bir gün, ondan sonraki periyotta ne

yapacağımız tartışılıyor. Şimdi bir uçurumun ucundayız. Ya ileri adım atacağız, aşağı

gideceğiz. Yahut da geri döneceğiz. Bunu tartışmamız gerekirken, biz hala geçmiş

dönemlerdeki kimin kime ne söylediği, kimin kiminle ilgili ne entrikalar içinde oldu-

Page 173: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

173

ğunun tartışmasını yapıyoruz. Arkadaşlar bunlar bize yakışmıyor. Sayın Domaç’a dün

yoktum burada. Burada yapılanı, Sayın Domaç değil, her kim olursa olsun, çok müna-

sebetsiz bulduğumu ifade etmek istiyorum. Buraya gelen bir konuşmacı size mesleki

ve siyasi bilgilerini aktarıyorsa paylaşmak ve ona soruyla zorlayarak doğru veyahut da

yanlış yaptırmak gerekirken; biz kendisini konuşturmadan protesto ederek, fikrini

almadan, onu eleştirme şansımızı elimizden kendi kendimize alarak, salonda tele-

vizyonlarda bize yakışmayan görüntülerle karşı karşıya kaldık. Televizyonda izlerken,

inanın ki, bu seviyedeki bir meslek örgütü üyelerinin bu davranışını şık karşılamadım.

Ve yanımdaki insanlar da, izlerken birlikte olduğum insanlar da maalesef hoş karşıla-

madılar. Artık Türkiye’de belli bir yere gelmiş ve her seferinde 44000-45000 kişiyiz,

yer yerinden oynatır güçleri olan bir meslek örgütü olarak bizim bu şekilde değil, daha

seviyeli daha kaliteli protestolarla eylemlerle haklarımız aramak lazım. Fazla vaktinizi

aldığım içinde Sayın Divan Başkanımdan özür diliyorum. Bu duygu ve düşüncelerle,

bugüne kadar iyisiyle, kötüsüyle, eksiğiyle, fazlasıyla koydukları katkılardan dolayı tek

tek hepsine; o süreci hatırlıyorum çok uzak değil, 1 hafta-10 gün önceki süreci hatır-

lıyorum, kendilerini çok çok kutluyorum, başarılarından dolayı kutluyorum. Bundan

sonra yapılacak, Pazar günü yapılacak seçimlerde görev alacak tüm arkadaşlarıma

sevgi ve saygılarımla başarılar diliyorum. Teşekkür ediyorum.

Divan Başkanı: Arif Yılmaz arkadaşımıza teşekkür ediyorum. Sedat Güçlü, İstan-

bul.

Ecz. Sedat GÜÇLÜ (İstanbul Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Sayın divan,

değerli Merkez Heyeti üyelerim, değerli eski TEB başkanı ve yöneticilerim, sayın mes-

lektaşlarım değerli konuklar. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca Türk Eczacıları

Birliği çalışanlarını da emeklerinden dolayı kutluyorum. Başarıların devamını diliyo-

rum.

Değerli arkadaşlar; konuşmama başlamadan önce, bir konuyu karıştırılmaması

için açıklamak istiyorum. Gündemimizin maddesi yönetim kurulu faaliyetlerinin eleş-

tirisidir. Şimdi buraya çıkan arkadaşlarımın, elbette ki, özgürce fikirlerini açıklamak

gibi bir misyonu vardır. Burada geçmişten, geçmiş tarihinden ders almayan, oradaki

uygulamaları bilmeyen insanların gelecekte çok sağlıklı kararlar alabileceğini düşün-

Page 174: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

174

müyorum. Kişisellik başka bir şeydir. Geçmişte yaşananları, icraatları eleştirmek çok

farklı şeydir.

Değerli arkadaşlar, bu eczacılık camiasının aşağı yukarı 80’li yıllardan beri, küre-

selleşme hareketinin başlamasından beri kan kaybettiğini ve sağlıkta özelleştirmeyle

de bu hareketin artık doruk noktasına geldiğini görüyoruz. Bunun en son uygulama-

sını hep beraber yaşadık, gördük. Neydi, Eylül ayında alınan son fiyat kararnamesi ile

bir takım yeni değişikler daha hayata geçti. Bunu hepiniz biliyorsunuz. Ana başlıkla-

rı ile bunlar neydi? Hastalardan daha fazla para almak, muayene veya katkı parası

anlamında onların ellerini daha çok cebine atmaları ve kamu kurum ıskontolarının

eczacılar üzerinden daha fazla alınmasına yönelik operasyonlar ve bunun yanında da,

bence en önemli tartışılması gereken maddesi şuydu; Türkiye’de 2004 İlaç Fiyat Ka-

rarnamesi eczacılık alanında bir yıkımın başlangıcıdır, arkadaşlar. 2004 Kararnamesi

sağlıkta dönüşümün Türkiye’deki eczacılık ayağı üzerindeki en büyük operasyonudur

arkadaşlar. Ve burada çok önemli bir madde vardı. Bu madde de nedir? Orijinal ilaç-

ların fiyatı Avro ile tespit edilir. Ama jenerik ilaçların fiyatları Türkiye’de imal edilme-

lerine rağmen, hiçbir maliyet unsuruna bakılmadan doğrudan %80 fiyat verilmesi.

Türkiye’nin burada çok önemli bir yeri vardır, arkadaşlar. Dünyada bu jenerik ilaç

fiyatlarını takip eden arkadaşlar bilirler, %20 ile %80 arasında bir fiyat aralığında-

dır. Ortalama %50’ye tekabül eder ki o ülkelerin çoğunda da ilaç üretimi yoktur.

Türkiye’de orijinal olsun, jenerik olsun ilaç üretimi var ve eskiden çok daha fazlaydı.

Şimdi böyle bir ülkede ilacı imal ediyorsunuz, kutu parası belli bunun, hammaddesi

belli, işçiliği belli, her şeyi belli. Siz bunu maliyet üzerinden hesaplamıyorsunuz. Tabi

bu süreç uzundur arkadaşlar. Bunu burada anlatmak ile şey yapamayız. Ama şimdi

burada elde edilen %30’luk açıktan haksız bir kazanç söz konusudur. Şimdi kurum

ıskontolarındaki şu noktayı söylemeden geçemeyeceğim arkadaşlar. Biliyorsunuz, bi-

zim ilk protokolü imzaladığımız Haziran 2009’da, üç Bakanın imzaladığı protokolde

bizim isteklerimizden bir tanesi, üç bakanın da onayladığı. Bizim kamu kurum ıskon-

toları eczacılar üzerinden geçiyor. Ve eczacılar, 2.8 anlamında bir artı ıskonto daha

yapma durumunda kalıyorlardı. Bunun da totali yanılmıyorsam 400 milyon civarında

paraydı. Ve üç Bakan da bunu taahhüt ettiler dediler ki, “Bu miktarı biz taahhüt altı-

na alıyoruz, firmalardan tahsil edip biz size aktaracağız.” Firmalar diyor ki, hayır diyor.

Page 175: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

175

Bizim böyle bir taahhüdümüz yok. Vermediler. Zaten imkânımız yok dediler. Biz çok

kazanamıyoruz. Veremeyiz dediler. Ama ne oldu görüşmeler sonunda. Bize 400 mil-

yonluk bir kaynağı aktarmayan firmalar kendileri için belirlenen total 2,6 miktarındaki

bir kaynakta anlaştılar ve oraya veriyorlar. Yani bize çok gördükleri o 400 milyonluk

kaynağı veremediklerini söylüyorlar. Ama hükümetle oturup masada 2,6 miktarı ve-

riyor. Ben burada tabi şunu söylemek zorundayım. Demek ki eczacı örgütlerinin gücü

firmalarca çok ciddiye alınmıyor. Yani biz güçlüyüz diyoruz. Biz birlik içindeyiz diyo-

ruz. Ama bu güçlülüğümüz, firmalar tarafından yeteri kadar ciddiye alınmıyor. Ne-

den alınmıyor düşünüyorum kendi kendime. Şimdi hepimiz hatırlarız arkadaşlar 7-8

tane ilaçta kamu kurum ıskontosu almadığımız halde sigortaya ıskonto yapıyorduk.

O dönemde ben ve bazı arkadaşlar işte buyurun bunları da almayalım, satmayalım,

firmalara vermeyelim dedik. Ama hiçbir eylemcilik olmadı. Bunu gören firmalar da bu

ıskontoları arttırdılar. Bu oran gittikçe büyüdü. Benim bunları söylemem çok önemli

değil ama önemli olan bir şey var. Bizim devletimizin bakanı, yeni Bakan Sayın Ömer

Dinçer bu son uygulamaları halka anlatma açısından basın önüne geçiyor. Neler söy-

lüyor? Şimdi ne diyor Sayın Bakan? Bu değişikliklerle, bu tasarruflarla ilgili; biz diyor,

en büyük alıcıyız diyor. Pazarlık yapıyoruz, devletin gücünü ortaya koymuyoruz diyor.

Yani bir despot devlet tarzında değiliz. Pazarlık yapıyoruz diyor. Yapılan pazarlık ne

arkadaşlar? Halkın sağlığı pazarlık yapılıyor orada. Ne diyor Bakan? Biz sağlıkta bir pi-

yasa fiyatı belirliyoruz diyor. Bir fiyat belirliyoruz, bunun bir bedelini koyuyoruz diyor.

Bunun altında maliyet yaratanlar yaşayacaklar. Üstünde olanlar batacaklar diyor ar-

kadaşlar. Yani öyle bir ayarlayın ki maliyeti, bunun üstünde bir maliyet ortaya çıkarsa

kusura bakmayın biz veremiyoruz, ne kadar da halka sağlığını ilgilendirse, bunu ya-

pamıyoruz diyor. Sağlıkta diyor hastaneler birleşecek, büyük dev kuruluşlar olacaklar

diyor. Tekelleşmeyi öngörüyor. Biz böyle yapacağız diyor.

Değerli arkadaşlar; bu sözler, anayasamızda var, açıkça anayasada anayasal hak

olan sağlıklı yaşama hakkının paran kadar sağlığa dönüştüğünün resmi ağızdan ilanı-

dır arkadaşlar. Artık sağlık ve ilaç bir piyasa ürünü olarak resmen devletin ağzından

söylenmektedir. Ne söylüyor bakan, diyor ki; dünyada, ülkemizde kriz var diyor. El-

bette ki tedbirler alıyor, herkes alıyor, dünya alıyor diyor. Amerika Birleşik Devletlerini

biliyorsunuz. Devlet şirketlere milyarlarca dolar verdi. Ama inceledik, ilaç sanayinde

Page 176: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

176

böyle bir şey yok diyor. İlaç sanayi büyüyor ve kar ediyor diyor. Şimdi bir hükümet

var, bir kararname çıkarmış, 2004 fiyat kararnamesini. Ve bu fiyat kararnamesi ile

ilaçlara fiyat veriyor. Ama bir bakanı çıkıyor diyor ki bunlar çok kazanıyor diyor. Neyle

kazanıyor, bu fiyat kararnamesi ile kazanıyor. Tabi bizim için üzüleceğimiz ya da ken-

di kendimize eleştiri yapacağımız nokta şu: Bu ilaç fiyat kararnamesi çıktığı zaman,

o zamanki Türk Eczacıları Birliği Başkanı, “devrim” dedi. Bu ilaç fiyat kararname-

si devrimdir dedi. Ve yönetim olarak bunu desteklediler. Hatta hatırlarım tebeşirle

tahtalara yazılıp, şuradan 3 geliyor şuradan 5 geliyor, burada büyük kazançlar var

deniyor. Öyle şekilde baktık. İlaç endüstrisi işverenleri sendikası yerlisi yabancısı say-

falarla ilanlar verdiler. Çok teşekkür ettiler bu fiyatlar için. Değerli arkadaşlar, takip

edenler bilirler. Bizler İstanbul‘da, Nisan 2007 Havan dergisinde, jenerik ilaçlar el

değiştiriyor diye bir yazımız vardır. Orada Türkiye’deki ilaçların artık %70’inin yaban-

cıların eline nasıl geçtiğinin, bunların sadece ilaçla ilgilenmediğinin bunların finans

kuruluşları olduklarını söyledik. Bizler bununla da yetinmedik, Aralık 2007 Havan der-

gisinde, jenerik ilaçlar gerçek maliyetlerle hesaplanmalıdır diye söyledik. Arkasında

durduk. Hatta tüm kuruluşları gelin ilaçları maliyet üzerinden yapalım, jenerik ile ilgili

kampanyaları ondan sonra yapalım. Artık jeneriğiyle, yerlisiyle, orijinaliyle hepsi belli

kesimin kontrolü altına girmiştir. Bunları bilelim. Jenerik ilaçların fiyatları pahalıdır.

Pahalı bir fiyatlandırma vardır. Şimdi, toparlıyorum. Şimdi şunu söylüyorum bu fiyat

kararnamesi 2004 yılında çıktı arkadaşlar. Sene 2009, 5 yıldır biz bu pahalı fiyatlardan

ilaçları devlete çoğunluğunu yüzde 90 olmak üzere sattık. Şimdi ben soruyorum. Bize

söyleyenlere soruyorum. Bu 5 yıl içerisinde halkın vergileri ile, sigorta primleri ile, borç

alınan paralarla karşılanan, verilen bu geçmişe dönük paraların hesabını kim soracak

arkadaşlar? Böyle bir hesap yok mudur? Hep ileriye konuşalım diyoruz. Geriye doğru

bir hesap yok mudur? Şimdi şunu da söylemek zorundayım. Türkiye’de bu sıkıntılar

1970li yılların sonunda da yaşanmıştır. Bilen, yaşayan büyüklerim de var, yöneticile-

rim de var. O dönemde Türkiye’de aynı bu şekilde ilaç üzerinde oyunlar oynanıyordu.

Aynı şekilde pahalı ilaçlar Türkiye’ye satılıyordu. Eczacılar sıkıntı içindeydiler. Ama ec-

zacılar birleşerek, örgütlenerek kooperatiflerini kurdu arkadaşlar. Hani çözüm, çözüm

diyorlar ya, işte 1978’de eczacı örgütleri toplanarak kooperatiflerini kurdular. Ben

buradan, her yerde de söylüyorum. Bunu kuran sevgili Manisa Kooperatif Başkanım

Neşe Gülersoy’u ve kooperatifçilik hareketini kurumsal hale getiren, hayatını bu yolda

Page 177: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

177

kaybeden Işık Boyacıgil arkadaşımı saygı ile anıyorum. Türkiye ecza kooperatifçiliği

hareketi zaman içinde belki sıkıntılar yaşamıştır. Belki çok iyi yöneticiler tarafından

idare edilmemiş olabilir ama bugün hala ecza kooperatifleri ve ecza kooperatifçiliği

mesleğimizin geleceği ve kurtuluşundan sonra önemli bir örgütlenmedir. Son olarak

şunu söylemek istiyorum. Değerli arkadaşlar, biz bir ülkede yaşıyoruz. Bizim, ülkemiz-

deki geminin güvertesinde olmamız, batan bir geminin içinde boğulmamızı önlemez.

Eczacılık sorunlarını, ülke sorunlarından ayrı çözmek gibi bir düşünce içinde olmamız

mümkün değildir. Ülke sorunlarıyla birlikte düşündüğümüz takdirde bu sorunlara

daha sağlıklı çözümler buluruz. Beni dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ediyorum.

Divan Başkanı: Biz de Sayın Sedat Güçlü’ye teşekkür ediyoruz. Ufuk Ersöz, Te-

kirdağ.

Ecz. Ufuk ERSÖZ (Tekirdağ Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, Merkez Heyeti-

nin değerli başkan ve yöneticileri, eczacı odalarımızın değerli başkan ve yöneticileri,

değerli meslektaşlarım, değerli delegeler ve bizi yetiştiren değerli hocalarımız, değerli

akademisyenler. Hepinizi Tekirdağ Eczacı Odası adına sevgi ve saygı ile selamlıyorum.

Öncelikle zor geçen bir iki senenin ardından başta Merkez Heyeti olmak üze-

re Türk Eczacıları Birliği’nin tüm kurullarına, çalışanlarına, tüm oda başkanlarına,

yöneticilerine ve ailelerine de teşekkür etmek istiyorum. Hepimiz ailelerimizi, ecza-

nelerimizi, çocuklarımızı, yakınlarımızı ihmal ediyoruz. Emek veriyoruz. Mesleğimiz

için çalışıyoruz. Buradaki herkesin amacı aynı. Hepimiz mesleğimiz için, mesleğimizi

gelecekte de sürdürülebilir yapılabilir anlamda geliştirmek için uğraşıyoruz. Zaman

zaman birbirimizle çelişiyoruz. Ama birbirimizi anlamak, dinlemek, empati kurmak

çok önemli. Bu anlamda kongremizin mesleki anlamda katkı vermesi ve mesleğimiz

meslektaşlarımız adına olumlu sonuçlar vereceği umuduyla sözlerime başlamak isti-

yorum.

Kongre salonunda gördüğüm tablo hepimizin çok gergin olduğunu gösteriyor.

Bu gerginliğimiz 4 Aralık sonrası nasıl bir yol çizmemiz gerektiği ile ilgili ve bunu

belirleyene kadar da sürecek gibi. Biraz daha sakin olmamız, düşünmemiz gerekiyor.

Page 178: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

178

Acele verilecek popülist kararların mesleğimize hiçbir yarar sağlamayacağını da hatır-

latmak istiyorum. Eczaneler can çekişiyor. Doğru. Ama biz meslek örgütü yöneticileri

bizim görevimiz çözüm üretmek, projeler üretmek ve projeleri hayata geçirmek. Bizi

bu umutlar ve bu beklentilerle seçtiler. Bunu meslektaşlarımıza hatırlatmak istiyo-

rum. Bu ortamda en kötü şeyin de diyalogsuzluk olduğunu söyleyebilirim. Diyalog, ile-

tişim koptuysa birbirimiz anlayamayız. Birbirimizi anlamanın, ifade etmenin en basit

yoludur iletişim. Bunu kaybetmeyelim.

Değerli meslektaşlarım, bugünü iyi analiz etmek için geçmişe bakmak gerekiyor.

Ve bazı şeyleri hatırlamamız gerekiyor. 2002 yılında iktidara gelen parti sağlıkta dö-

nüşüm ve değişim projesiyle işe başladı. SGK’yı kurdu. Ardından raporlu reçetelerin

olmadığı, sadece ayaktan tedavi reçeteleri ile işe başladı. Ve gelen tepkiler üzerine

raporlu reçeteleri de sisteme dahil etti. Ardından yeşil kart reçeteleri de gelince ecza-

nelerimiz dolup taşmaya başladı. Ve bizler eczanelerimizi yeniledik. Personel sayımızı

artırdık. 2005, 2006, biraz da 2007 yılında belki de bir daha yapamayacağımız ciro-

ları yapmaya başladık. 2007’den itibaren başlayan fiyat düşüşleri ile buralara geldik.

2008-2009 cirolarımız sabit kalmaya başladı. Muhtemelen 2010’dan itibaren bu ci-

rolarımız düşüşe geçecek. Bugün neler oluyor düşünelim. Devletin parası sınırlı ama

politik olarak insanların ilacını karşılamak zorunda. İlaç sanayi ülkemizde dünyadan

6 kat daha fazla büyüyor. 2010 yılında dünyanın en büyük pazarlarından biri olacak

Türkiye. Ülkemiz de dolayısıyla ilaç sanayi pazarını kaybetmek istemiyor. Taviz üstüne

taviz veriyor. Biz % 4 ve 7’lerle uğraşırken bin dereden su getiren sanayi, devlete bir

çırpıda %12 ıskonto yapabiliyor. Biz eczacılar ciro kaybediyoruz, kutu başı satış artı-

yor. Her sene başı açılan yaklaşık 1200 civarı eczacı ile bu sübvanse ediliyor. Dolayısıyla

kazandığımız para azalıyor. Devlet özetle diyor ki, “Bende para kalmadı. İlaca bu kadar

para ayırabiliyorum. Bu seneki bütçeyi aştım ilaç fiyatlarını düşürüyorum. İşine gelir-

se, diyor. Gelmezse sen bilirsin.” Bir sürü olumsuz uygulama. Muayene ücreti tahsilâtı

gibi sevimsiz üstümüze vazife olmayan bir iş fiyat farkları. Geçmişe dönük muayene

ücretleri ve bunun gibi anlamsız şeylerle uğraşıyoruz. Kim uğraşıyor halkın en yakın

sağlık danışmanı eczacılar. Genel sekreterimiz söyledi. SGK Genel Kurul yapıyor. Pro-

tokol bölümünde olması gerek konuklar davetliler yokmuş. Yani devletin kurduğu bir

kurum herkesle kavgalı, ortak çalışıp beraber üretmesi gereken kesimlerin hepsiyle

Page 179: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

179

kavgalı. Protokol sürecinde ve daha sonra ilaç fiyat düşüşleri ve kamu ıskontolarının

artmasında kurumun tavrını çok iyi gördük. Bu kurum, dediğim dedik bir kurum.

Kavga etmeyi seven bir kurum. Hem de bunu tüm kamuoyunun önünde yanlış ra-

kamlar vererek söyleyen bir kurum. Gerekirse sözleşmeyi feshederiz diye bizi tehdit

eden bir kurum. Provizyon sisteminden eczacılara mesaj yollayan, geçen protokol dö-

neminde e-sözleşmeyi öne çıkaran. Bu dönemde 4 Aralık günü reçete girmediniz

diye mesaj gönderip eylem kırıcılığı yapmaya çalışan. Bizim birlik ve beraberliğimizi

gerekirse bozabileceğini söyleyen bir kurum. Bu kurumla ilişkilerimiz iyi değil. Hatta

çok soğuk. Ama biz bu ülkenin ilaç hizmeti veren meslek grubuyuz. Bu kurum da,

hizmet bedelini ödeyen kurum. Bu iki gerçeği kimse değiştiremez. Bu kuruma ve bizi

yöneten siyasetçilere bizim anlatmamız gereken şey şudur: Sağlık ekip işidir, sadece

hekimin işi değil; sadece eczacının da işi değil. Bu çok boyutlu bir olay. Bir ucunda

eczacı var, bir ucunda hekim var, bir ucunda hemşireler ve sağlık alanında çalışan

değişik meslek gruplarından eğitimli insanlar var. Bir ekip işi bu. Herkes çok iyi sağlık

hizmeti almak ister. Kişi başına düşen sağlık harcamaları bir ülkenin gelişmişlikle ilgili

kriterlerindendir. Bakın az gelişmiş ülkelerin ekonomilerine. Sağlığa ayrılan pay çok

azdır. Biliyorum ki her ülke yurttaşına sağlık hizmetini en iyi koşullarda iletmek ister.

Önünde ciddi bir tek engel vardır. O da para. Para bulursanız tamam, para bulamaz-

sanız sistemi yürütecek kaynakları bulamazsanız bütün bunlar aksıyor. Bu nedenle

parayı çok iyi kullanmak gerekiyor. Yerinde ve zamanında kullanmak gerekiyor. Eğer

bunları yapmazsanız; kulis politikalar yapıp sistemde ciddi savurganlıklara yol açarsa-

nız, bizlerden yardım almadan, görüş almadan, bir konsensüs oluşturmadan tasarruf

yapamazsınız. 2005 yılında bu dönüşümü yaparken bunları hesap edecektiniz. Şimdi

insanlara para bitti diyemezsiniz. Bunun kaynağını bulmak zorundasınız. En kolayıdır,

ekonomi zora girdiğinde vergilere zam yapmak, vergileri artırmak, temel tüketim

maddelerine zam yapmak. En kolayıdır ilaç harcamaları açık verdiğinde eczacının

emeğiyle ekmeğiyle oynamak. Nasıl bir sosyal devlet anlayışıdır bu? Biz eczacılar da

bu ülkenin vatandaşlarıyız. Biz eczacılar da bu ülkede SGK’ya mensup insanlarız. Bu

nasıl mantıktır?

Değerli meslektaşlarım, 10 Şubat 2005’te, SSK’lı hastalara serbest eczanelerde

ilaç hizmetinin verilebilmesi, ülkenin sağlık hizmetlerinde önemli bir dönüm nokta-

Page 180: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

180

sıdır. Ve siyaset olarak sizler bu dönüşümün size oy olarak döndüğünü kabul etmek

zorundasınız. Sosyal Güvenlik Kurumuna ve bizi yöneten siyasetçilere şunu da hatır-

latmak istiyorum. Bu ülkede sosyal güvenlik reformunun mimarları eczacılardır. Bu

ülkenin teknik imkânsızlıklarına rağmen, ilaç hizmetini her şartta sürdürmüşlerdir ve

sürdüreceklerdir. Kamunun sunduğu sağlık hizmetleri kar zarar hesabına dayandırıla-

maz. Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlık hizmetlerine talebin artması zarar yaklaşımıyla,

bütçe açığıyla değerlendirilemez. Aksine kişilerin tedavi olması sağlıklı bir toplumun

göstergesidir. Ancak sağlıklı toplumlar üretimlerini artırabilirler. 4 Aralık sürecinde

biz örgüt yöneticileri olarak hep söyledik. Bizler ilacın fiyatının düşürülmesine karşı

değiliz. Düşüşten doğan stok zararlarımız ve ciromuzdan doğan zararımızın, ilaç fiyat

kararnamesi ve meslek hakkı ile iyileştirilmesini istiyoruz. İlaç fiyat kararnamesi çıkar-

tıyorsunuz. Avro’ya göre belirliyorsunuz. Avro düşerken ilaç fiyatlarını düşürüyorsu-

nuz. Avro artarken ilaç fiyatlarını yükseltmiyorsunuz. İlacın fiyatını siz belirliyorsunuz.

İlacın alım fiyatını da siz belirliyorsunuz. Nasıl bir serbest piyasa ekonomisidir bu?

Nasıl bir sosyal devlet anlayışıdır bu? Daha sonra baktınız çok ayıp oluyor, kararna-

meyi değiştirip Avro artarken ilaç fiyatlarının artmasını da zorlaştırdınız. 2005’ten

beri ilaç fiyatları düşüyor. Hangi firma, hangi oranda zararlarımızı karşıladı? 2005’ten

beri seyrediyorsunuz. Müdahale etmiyorsunuz. Hep eczacıları suçluyorsunuz. Bunları

anlatmamız lazım.

Değerli meslektaşlarım, 4 Aralık sürecinde ufak bir eleştirim olacak. O da şu.

Zamanlama açısından 18 Eylül’de ilk kararname ve genelge değişikliği ile yapsak çok

daha etkili olurdu. Hatırlayın halkın o dönem muayene ücretleri ile ilgili tepkisini. İşte

o dönem uyarı mahiyetinde kapatabilseydik eczanelerimizi, halkı da medyayı da daha

fazla etkileyebilirdik. Daha fazla baskı unsuru yaratabilirdik. Daha inandırıcı olabilirdik

diye düşünüyorum. Bu kadar durum tespiti yaptıktan sonra şimdi ne yapmalıyız, Te-

kirdağ Eczacı Odası olarak fikirlerimizi paylaşmak istiyorum. 4 Aralık bitti. Hayat de-

vam ediyor. Ama sorunlar da aynen duruyor. Ne yapmalıyız? Bıkmadan, usanmadan

kamuya derdimizi anlatmaya devam etmeliyiz. Bu aşamada yapılacak bir sözleşme

feshi bizi parçalanmaya, yok oluşa doğru sürükler. Kongre açılışında gördüğümüz

kadarıyla devlet yetkililerinin gelmediği, kurumsal olarak hiçbir kamu görevlisinin ka-

tılmadığı ilk kongreyi yaşıyoruz belki de. Demek ki devlet bize küsmüş. Eski dönemi

Page 181: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

181

kapatıyoruz, yeni bir dönemi açıyoruz. Biz bu ülkenin eczacılarıyız. Biz bu ülkenin ilaç

hizmetini karşılıyoruz. Mevcut hükümet de bu ülkeyi yönetiyor. Ülke yönetimlerinde

küslük olmaz. Yöneticilerde küslük olmaz. Siyasette küslük olmaz. Kurumlar arasında

da küslük olmaz. Bu bir hak arama mücadelesidir. Bu mücadeleyi elbette sürdüre-

ceğiz. Sürdürmeliyiz, ama iletişimi koparmadan. Bizim en büyük korkumuz nedir?

“Bu hükümet bizi zor duruma düşürerek zincir eczanelerin yolunu mu açmak istiyor?

Bizim işimizi, alanımızı sermayeye mi açmak istiyor?” Önce bu korkumuzu yenmeliyiz.

Bunun için de 6197’yi hemen hiç vakit geçirmeden çıkarmak için uğraşmalıyız. Birincil

görevimiz bu olmalıdır. İçeriğini görmeden, bilmeden reddettiğimiz 6197 sayılı yasa

taslağının kanunlaşması için çaba sarf etmeliyiz. Ne vardı bu taslakta bir hatırlatmak

istiyorum. Eczanenin sahip ve mesul müdürü eczacıdır kavramı vardı. Ortaklık yok-

tu. Eczacının tanımı vardı ki bu çok önemli. Geniş ve güzel bir tanımdı. Ülkemizdeki

eczacılık hizmetini kimin vereceğini veren bir tanımdı bu. Sınırlama vardı 2500 kişiye

bir eczane. İlçe merkezlerindeki bu nüfus dikkate alınarak bu sınırlama. Yardımcı

eczacılık hizmeti var. İkinci eczacılık var. Ciroya dayalı eczacılık hizmeti var. İlaç nite-

liğindeki bitkisel drog ve tıbbi ürünler var. Tıbbi amaçlı bebek mamaları münhasıran

bu son söylediklerim “sadece eczanelerde satılır” ibaresi var. Dermokozmetik, ıtriyat,

medikal, zirai ilaçlar, parfümeri, tanı ve tedavi amaçlı kullanılan ürünlerin satışı var.

Bu yasa bu haliyle bile birçok ihtiyacımızı karşılıyor. Korkularımızı ortadan kaldırıyor.

Mesela hep aynı eleştiriler var. Masum gibi görülen bu yasa tasarısının altında zincir

eczaneler hedefi var. Bunu bize söyleyemiyorlar. Bir gece yarısı operasyonu ile bunu

yapabilirler korkusu var. Bu gerçek mi sizce? Bence değil. Öyle ya da böyle severiz,

sevmeyiz. Karşımızda çok güçlü bir iktidar var. Çok güçlü bir Başbakan var. Çok güçlü

bir hükümet var. İsteseler gece yarısı operasyonuna gerek kalmadan istedikleri gibi

bu yasayı çıkartabilirler. Şimdi aksine biz bu yasayı geciktirirsek bir süre sonra zaten

bu yasa değişik bir şekilde o günün şartlarına uygun zincirli bir şekilde gelebilir. O

yüzden mesleğimizi geleceğe bu günkü halini koruyarak taşımak için yasamızı hemen

çıkartmamız gerekiyor. Mecburuz, bunu yapmalıyız. Mesleğimizin en büyük karar or-

ganı büyük kongrelerdir. Sizlere sesleniyorum. Bu kongrenin değerli delegeleri, mes-

leğimiz için hayati öneme sahip bu yasa teklifi ile tepkili genel kurul kararı çıkartabi-

liriz. Çıkarmalıyız da böylece bizde bir adım atmış oluruz. Diyalog kapısını iletişimin

yolunu açmış oluruz. Korkularımızdan sıyrılmış oluruz. Zorda olan on bin meslekta-

Page 182: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

182

şımızı kurtarmak, mesleğimizi geleceğe taşımak adına bir adım atar, bu kongreden

tarihi bir karar çıkartabiliriz, bu bizlerin elinde. Gücümüz var ve bu gücümüzü kul-

lanmalıyız. Benim meslektaşlarımdan ricam, konuşma yapacak meslektaşlarımın da

bu konuyla ilgili görüş bildirmeleri. 6197 sayılı kanun en önemli olmazsa olmazımız.

Geçen dönem çıkartılan fırsatı da yakaladık. Ama örgütün bu konudaki kararsızlığı ka-

nun çıkmasını engelledi. Bunun devamında ilaç fiyat kararnamesi ile ilgili değişiklikleri

gündeme getirmemiz gerekiyor. Tasarruf ile ilgili kamu ile ortak çalışmalar yaparak

akılcı tasarruf tedbirleri üretebiliriz. Bununla ilgili bizim daha önceki toplantılarda ve

bir önceki kongrede anlattığımız projelerimiz var. Ve bu projeleri geliştirebiliriz. Son

olarak biraz da rakamlarla ilgili konuşmak istiyorum. 2008 ve 2009 kamu verilerine

baktığımızda. IMS değil, kamu verilerine baktığımızda, en çarpıcı olan görüntü yıllık

0 ila 250.000 TL ciro yapan eczanelerimizin sayısının 2962’den 3656 sayısına yüksel-

miş olması. Aynı dönem yıllık 0 ile 50.000 TL arası ciro yapan eczanelerimizin sayısı

410’dan 1082’ye yükselmiş. Yani 0-250.000’de esas ciro kaybına uğrayan yıllık, evet,

yanlış duymuyorsunuz, yıllık 50.000’e kadar ciro yapan eczanelerimiz. Diğer kademe-

lerde dikkati çeken değişiklikler yok. Genelde kademelerde rakamlar aynı. 2010’da bu

rakamların daha da geriye geleceğini hepimiz biliyoruz. Yani sıkıntı bu sene artarak

devam edecek. 1.000.000 TL üstü 3207 tane eczane var. Ve 0-250.000’de de, 3656

tane eczane var. Bu rakamlara baktığımızda en büyük problemin meslektaşlarımız

arasındaki ciro uçurumu olduğunu görüyoruz. Bunun için en iyi çözümün de bu pas-

tayı daha adil dağıtmak olduğunu söylemek istiyorum. Ayrıca geçen kongrede bah-

settiğimiz, nitelikli ciroya dayalı eczacılık hizmeti projesinin çok önemli olduğu gerçeği

ortaya çıkıyor. Yeni seçilecek Merkez Heyetinin bu konuya önem vermesini istiyorum

ve bekliyorum. Bir de yeşil kart gerçeği var. Bu ülkenin bu sene yaklaşık 1.400.000 TL

yeşil kart ilaç gideri var. Hiç prim üretmeyen bir kesim. Ama sosyal devlet ilkesi gereği

bunu da yapmak gerekiyor. Doğru. Ama bunu yapacak kaynağı bulacak olan devlettir.

SGK yeşil kart ve konsolide bütçede 2009 yılında, 2008 yılına göre reçete miktarı %13

artmış ama devletin ilaca ödediği para %24 artmış. Devlet aslında tasarruf yapayım

derken tüketimi körüklemiş. Bizim devlete şunu da anlatmamız lazım. Tasarrufu an-

cak doktor ve eczacı ile birlikte yapabilirsin. Her iki meslek grubundan bağımsız tedbir

almaya kalkarsan tasarruf yapamazsın. Değerli meslektaşlarım, 2 tane son sözüm

var. Hemen bitiriyorum. Bu son sözden biri, önceki pazar günü seçimlere yönelik;

Page 183: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

183

mesleki hedeflerini bilen, koşulları doğru ölçebilen, toplumsal güçlerini ve sınırını iyi

bilen, sabırlı, ani karar vermekten kaçınan, iç ve dış dostlarını tanıyan, iç ve dış düş-

manlarını bilen, popülist politikalardan uzak, mücadele gücüne, azmine sahip; her

an, her koşulda, her alanda bıkmadan, yorulmadan çalışmayı göze alacak Merkez

Heyetimizin oluşması dileğiyle. Yolunuz, yolumuz açık olsun. Son söz; kontrolsüz güç,

güç değildir. Hepinize tekrar teşekkür ederim, saygılar sunuyorum.

Divan Başkanı: Ufuk Ersöz arkadaşımıza teşekkür ediyoruz. Burhanettin Bulut,

Adana.

Ecz. Burhanettin BULUT (Adana Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, Türk Ec-

zacıları Birliği’nin değerli Başkanı, değerli yönetim kurulu üyeleri, Denetleme Kurulu,

Haysiyet Divanı, saygıdeğer oda başkanlarım. Türkiye’nin dört bir yanında eczacı odası

yöneticileri meslektaşlarım hepinizi Adana Eczacı Odası adına saygıyla selamlıyorum.

Aslında benim konuşmam yarındı. Ancak konuşmaları dinledikçe şiştiğimi his-

settim. Konuşmacı arkadaşlardan dolayı değil. Hani derler ya çok da severim o sözü.

Olağanüstü dönemlerde olağan davranışlarla o süreci atlatamazsınız, diye. Bugün

gerçekten de olağandışı bir durum var. İnanılmaz rahat bir kongre. Sanki 2 gün önce

eczaneleri kapatan bizler değiliz. Veya yarın kongre var. Ya bu kongreye ilişkin, bir

iki söz, hani muhalefetin o kadar ajite bir şekilde laf söylemesini de beklemiyoruz

ama en azından bir iki cümle işte elimde bizim yaptığımız, odalarla birlikte çalışarak

hazırladığımız meslek içi dayanışma programı var. Çalışma programı. Bununla ilgili

bir arkadaşım söz söyleseydi. Ha geçen dönemden farklı. Geçen dönem bu çalışma

programın kapağına ve tutarına laf söylemiştik. Hemen hemen çıkan her arkadaşım

çalışma programından söz etmişti; ama kapağından ve o çalışma programının para-

sını kim ödedi, o tartışma vardı. Bugün de herhalde dikkat çekmedi. Gelecek sene, 2

yıl sonra, daha doğrusu gelecek dönem yine biz bunun kapağını renkli yapacağız en

azından daha çok dikkat çekiyor herhalde, en azından bakıyor arkadaşlarımız.

Değerli meslektaşlarım, bizler eleştirmeyi çok seviyoruz. Hatta çok büyük de laf-

lar söylüyoruz ki, onun ağırlığı altında ezildiğimizin bile farkında değiliz. Çok kıymetli

Page 184: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

184

kitaplarda girişe yazılacak sözcükleri söylerken, maalesef onu kendi kişiliğimizden,

kendimizi koyduğumuz o merkez çemberi dışından söylemiyoruz. Her söylediğimiz

sözün içerisinde biz varız. Kişiselliğimiz var. Biraz önceki konuşmacı arkadaşlarımız-

dan dem vurarak bunu söylüyorum, sevgili hocam konuşma yaptı, hepimiz de ayakta

alkışladık. Bir kısım arkadaşlarımız ayakta alkışladı. Kayseri’deki konuşmasından dem

vurdu. Güzel, hoş. Ama yani daha 6 ay önce istifa ettiniz. Size sormazlar mı? 6 ay önce

hani o meslek standartları dediğiniz şey var ya, onlarla ilgili bir şeyler yapsaydınız. Ya

bu kadar tsunami var da, ya niye bıraktın o zaman? Niye bizi kendinden soyutladın?

Niye bizi uzak tuttun? Bir başka anlamadığım konu da sürekli karşıyı anlatıyoruz,

sürekli. Deminki konuşmacı, Tekirdağ Oda Başkanım, çok büyük bir hükümet var,

Başbakan şu söyle karizmatik falan; tabi o kadar demedi, ben de abartıyorum da, ya

biz 4 Aralık günü % 100 katılımla eczane kapattık. Farkında değil miyiz? Gücümüzün

farkında değil miyiz? Sosyal Güvenlik Kurumu bizle dalga geçti. İlaç fiyat farklarına

ilişkin dördüncü mü, beşinci mi genelgeyi yayınlıyor, Özgür? Hepsinde 45 gün ala-

caksınız. Kimden? Sanayiden. Sanayi nerede? Dağa gitti. Dağ nerede, belli değil. Siz

diyorsunuz ki biz bu farkları karşılamak üzere, hükümet anlamında söylüyorum. Gü-

venceyiz, sanayiden bunu alacağız diyorsunuz. Akşama bir yazı çıkartıyorsunuz. Eski-

sinden hiçbir farkı yok. Her bayram 2005 yılındaki divan kongre tutanaklarına baktık,

2007‘dekine baktık. Biz son 4 yıldır, 5 yıldır arifeyi SGK genelgesi ile karşılaşıyoruz.

Yılbaşında öyle uzun süreli bir tatil olduğunda, cuma günü akşam Resmi Gazete’de

bir şey çıkıyor, bu önemsiz bir şey mi? Bu size, görülen duruma ilişkin reaksiyonlarınızı

göstermeye yetmiyor mu? Bırakın işin maddi boyutunu sonra, değerli arkadaşlarım;

hepiniz yöneticisiniz, hepiniz hesap kitap işini biliyorsunuz, sürekli yayınlar alıyoruz,

bilimsel yayınlar da alıyoruz. Şimdi biraz önce dışarıda MİSED dergisini gördüm. Çok

güzel, çok birikimli bilimsel kimliğiyle, her yönüyle dolu dolu dergiler. Ama bizim ec-

zacılara bir takım şeyler anlatırken konuşurken buradan söylediklerimizden bakınca

şahsen çok üzülüyorum. Biz 4 Aralık’ta fiyat farkından dolayı eczanemizi kapatmadık,

3 kuruş için eczanemizi kapatmadık, stok farkını alırız biz sanayiden, öyle ya da böyle

bir miktar da olsa alırız. Hepsini alamasak bile alırız, ama bizim derdimiz bu cirolarla,

22 bin-23 bin eczane ayakta kalamaz. Ciro problemimiz var, dün nasıl Sayın Domaç

“Arkadaşlarım, SSK’lı reçetelerini eczanelere almamız lazım, süreç içerisinde bunu

düzeltiriz biz” dediyse ve biz o gün kürsülerden Çağatay’la birlikte “Eczacılar, bizim

Page 185: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

185

ciroya ihtiyacımız var o yüzden SSK’yı her türlü almamız gerekiyor” dediysek, böyle bir

zorunluluk varsa o tarihte; bugün de bu cirolarla, bu eczanelerin ayakta kalma şansı

yok. Biz 100 trilyon-120 trilyonluk bir çaba adına eczane kapatmadık. Hani diyor ya

vatandaşlarımız, bu yapılan propagandadan çok da anlamadığı veya hep ilaç fiyat dü-

şüşlerini algıladı; e biz de öyleyiz, biz ona inanırsak vatandaşı nasıl ikna edeceğiz? Biz

olayların değerini yakalayamazsak, farkına varamazsak insanları nasıl ikna edeceğiz?

Bizim buradaki eylemimizin temel esprisinin, bir varlık mücadelesi olduğunu unutma-

mamız gerekiyor, en önemli yanı da bu.

Evet, bir başka yine kongreye ilişkin burada notu görünce aklıma geldi, tabi her-

kese dokundurmak gerekiyor, kendimi de içine alarak. Muhalefet bir dinamizm ge-

tirmedi ama iktidar da ciddi bir hedef koymadı. Ciddi bir hedef koysa belki de burası

daha hareketlenir. Alınan kararlarda Türk Eczacıları Birliği, odaları içine alsın bunu

söylüyoruz. Buradan Tekin Çağlar’a da lafım olacak o anlamda, iki sene önce en önem-

li anlayışımız, en önemli anlatmaya çalıştığımız vurgu neydi? Eczacı odalarıyla biz bu

işleri yapalım. Eczacı odaları işin içerisinde yok demiyorum, aslında bu tartışıldı, yine

oda başkanlarım konuştu sözlerini söyledi. Türk Eczacıları Birliği bu oda başkanlarını

tanıyor, biz de onları tanıyoruz doğal olarak; buradan çıkacak sonucu bildikleri için o

kararı aldılar, ama o kararın hemen arkasına eczacı odalarını dahil etmediler, eleşti-

rim o. Eleştirim 4 Aralık’ta kapatma değildir, eleştirim 4 Aralık sürecinde veya tüm

süreçlerin içerisinde, bu kritik dönemde, bu kritik eşikte mutlaka eczacı odalarını

almak lazım. Çünkü biz sürekli şu lafı ediyoruz, bir geçiş dönemindeyiz. Ya bitsin artık

şu geçiş dönemi, madem geçiş dönemindeyiz hep birlikte olağanüstü dönemin özel-

liklerine uygun, herkesi içine alan bir yapılanmayla bu süreci götürmemiz gerekiyor.

Evet, bir de devlet anlayışı var, biz niye sorunu çözemiyoruz? Bizim sorunu çö-

zememe gerekçemiz ta Osmanlı’dan geliyor çünkü Sosyal Güvenlik Kurumu dediğiniz

daha 6 aylık-7 aylık, pardon 1 yıllık-2 yıllık kurum, ta Osmanlı döneminin devlet gele-

neğini bir anda alıverdi. Biz kamuyuz! Biz neyiz? Biz sivil toplum örgütü müyüz, kamu

muyuz, o da ayrı bir tartışma. Bize yasada diyor ki, kamu özelliği olan meslek örgütü,

yani siz devlet adına iş yapacaksınız diyor. Devletin birimi hayır seni hiçbir yere almam

diyor, sen serbest piyasasın, sen bizim dışımızdasın, diyor ama diğer bir taraftan da

Page 186: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

186

sivil toplum örgütüne, demokrasinin en önemli işlevi sivil toplum örgütlerine bakmak

iken SGK yetkilileri, hükümet, devlet, adına ne derseniz deyin bizim sahip olduğu-

muz şeyi, sadece kendisi sahipmiş gibi, bizden korumaya çalışıyor. Bizden çalarak,

bizim karımızdan alarak Sosyal Güvenlik Kurumunu ayakta tutacağını düşünüyor.

Orası sana ait bir yer değil, orası hepimize ait bir yer, orada sen sadece bir organizas-

yon yapabilirsin. Senin orayı koruman kadar, ben de orayı koruyorum. Geçen seneki

kongrede, bir önceki kongrede, bırakın uzağı; ilaç fiyatları düşsün düşsün diye bas

bas bağırmış bu örgüt, hepsi, tüm eczacıları, Mehmet Domaç’ı da dahil olmak üze-

re, ama Sosyal Güvenlik Kurumu bu kafa yapısıyla, bu anlayışıyla seni rakip gördüğü

müddetçe dönecek diyecek ki 7 bin eczane açıktı. Sana ne, açıktı! O da yalan olduğu

çıktı, sonra döndü sen açıktın ama daha önceki reçeteleri yaptın, niye açıksın? O da

yetmedi, Sağlık Müdürlüğü arayıcılığıyla, Sağlık Bakanlığı aracılığıyla hangi eczaneler

açıktı hangisi açık değildi? Ne yapıyorsun grev kırıcısın, grev kırmaya çalışıyorsun, e

bu yakışır mı? Koskoca hükümete, Sosyal Güvenlik Kurumuna yakışır mı? Bir bizi an-

lamaya çalış bir derdiğimizi anlamaya çalış. 9 eczane kapanacakmış. Niye burada bu-

nun lafını etmiyoruz? Sosyal Güvenlik Kurumu diyor ki, Bakanı “Abartıyorlar 9 eczane

kapanacak”, doğru mu 9 eczane mi kapanacak niye o zaman 22 bin eczane kapattı?

Hepimizin 14 milyar TL ortalama gelirimiz varmış, ya biz manyak mıyız? 14 milyar;

geçen sene, ben daha bu senenin hesabını almadım, e biz bu kadar para kazanıyoruz

da daha ne istiyoruz “yat”, ”kat” falan mı? Şimdi size bunları söyleyen bir kesime, bir

yapıya döneceğiz, ya biz “Siz güçlüsünüz biliyoruz biz de çok gücümüzü bilmiyoruz

o yüzden ya şimdi kapatacağız bir oyun oynuyoruz ondan sonra bakarız” bir oyun

yok 4 Aralık boşa gitmedi. 15-16 Ocak nasıl gitmediyse, Aralık yürüyüşü nasıl gitme-

diyse bu da boşa gitmedi, gitmez de bu sürekli yaşam içerisinde, özellikle eczacılık

mesleğini sürdürdüğümüz müddetçe karşımıza çıkacak mücadelelerden bir tanesi,

yarın da olacak. Çünkü bu süreç bitmediği müddetçe, bu karşıdaki anlayış bitmediği

müddetçe bu çatışma potansiyeli sürekli karşımızda olacak. İki sene önceki çalışma

raporunda vardı, bu yılki çalışma raporunda da var, bu çatışma kaçınılmazdır. Hangi

siyasi görüşte olursanız olun, hükümetin hangi partiden olduğu da önemli değil. Bu

sermaye yapısı, bu kapitalizm, bu dünyadaki küreselleşme olgusu olduğu müddetçe

böyle bir pazarı size yedirmemek adına uğraş verirler. Bakın sürekli hesap yapılıyor

‘kişi başına tüketilen ilaç tutarı’ diye, Avrupa’dan daha düşük deniliyor. Kamunun

Page 187: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

187

ödediği pay itibariyle bizde konuşuluyor. Kamu bu alandan çıktığı anda herkes biliyor

ki ilaca harcanan pay en az üç katına çıkacak. Bunun önündeki engel kim? Sizsiniz,

eğer siz bu engel olmaya devam ederseniz, bu çatışma devam edecek ama gelin şöyle

bir şey yapalım; reklâma karşı çıkmayalım, odamızı işadamları derneğine çevirelim,

o zaman hiçbir problem yok, hatta eczanelerimizi değişik isimlerde markalaştıra da

biliriz. O zaman bu mücadele olmaz, o zaman bir çaba da olmaz, nereye kadar devam

edersiniz, Türkiye’deki yerli ilaç sanayi gibi olursunuz, iyi bir paraya verirsiniz eczane-

leri, ondan sonra sen sağ ben selamet.

Değerli arkadaşlar; çok notlarım var, ancak buradan birkaç notla sizlere seslenip

konuşmamı bitireceğim. Krizde tüm pazarlar, tüm kesimler düşerken ilaçta %20

artmış, e doğru arttı, siz arttırdınız. Arttırmadınız mı? Yani kürsülere çıktınız, seçim

mitinglerinde bas bas bağırdınız “Ey vatandaşım, ister özele gidin, ister devlete gidin

tüm eczaneler sizde, hekiminiz evinize gelecek” dediler. Hekim evine gelecek, özel

hastaneye gideceksin, reçeteleme sayım 10 katına çıkacak, ilaca harcanan pay art-

mayacak. Yani ben oylarımı alayım ama az para vereyim, yok böyle bir şey, böyle bir

şey olmaz.

Şimdi siyasetçi yapmış Demirel gibi, 3 anahtarı sunmuş Çiller gibi, bir başka

şey sunmuş, bu da aynı gelenekten gelen bir kafayla vermiş, vermiş, vermiş sonra

da suçluyu arıyor. Suçlu kim? Eczacı, 14 milyar aylık alıyor. Suçlu kim? Vatandaş. Ne

yapalım global bütçeye geçelim; e global bütçe dünyada uygulanıyor, global bütçede

ilaca harcanan pay, sağlığa harcanan pay, para azalmaz. Kamununki azalır hatta o

da azalmamıştır, durur o da yok örneklerde, diğer ülkelerde o da yok, sadece dur-

durmayı engellemişsin. Sen “Sosyal devletim ben, benden daha demokrat kimse yok

ben sosyal demokratlardan bile sosyal demokratım” diyorsun, vatandaşa da her türlü

alanı açıyorsun; sonra da dönüp global bütçeyle bunun parasını vatandaşa ödetiyor-

sun. Aradaki koparabildiğini de eczacıdan koparıyorsun. İşte hatayı eczacı odası verdi.

2004 yılındaki 20 milyon reçeteye ödenen 10 liraysa, işte bu tarihte %50’lere falan

vatandaş para öder hale geldi; ister ilaç fiyat farkı ister muayene ücreti değişmiyor,

vatandaşın ödediği bedel anlamında böyle bir durum var. Bu durumda, e mutlaka bir

sonuç çıkacak, e mutlaka anlatacağız.

Page 188: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

188

Divan Başkanı: Sayın Başkan toplarlar mısınız?

Ecz. Burhanettin BULUT (Devamla): Geçen başkanlar toplantısında önerim buy-

du, eczanelerimizi seçim bürosuna çevirelim. Neden? E bizim elimiz ayağımız bağlı

değil, biz diyoruz ki kamu hizmeti veren bir meslek odasıyız, bu arada da çağdaş ül-

kelerde biz sivil toplum örgütüyüz, kamu hizmetimiz olmaz onun için de halka yönelik

yapılması gerekenleri yaparız diyoruz. Ama Sayın Sosyal Güvenlik Kurumu, Sayın Dev-

let ne yapıyor? Seni tehdit ediyor, e-sözleşme getiririm diyor Sosyal Güvenlik Kurumu

ne yayınladı, Özgür? Acil eylem planı, 1 Ocak’ta e-sözleşmeye geçiyorum diyor. E sen

benle 3 yıllık sözleşme imzaladın. Yeniden kamu kurum ıskontolarını belirleyeceğim

diyor. Ya biz her sözleşmeyi o günün şartlarında imzalıyoruz. Kamu kurum ıskonto-

su arttığında % 1 zarar ediyorsak eczacı ıskontosunu 0.5 yükselterek oradaki zararı

azaltmaya çalışıyoruz, e sen şimdi niye böyle bir şey yapıyorsun? Madem sen kural

tanımıyorsun, madem sen benim alanıma giriyorsun, madem senin aklın fikrin oy

başka bir şey yok, o zaman benim eczanelerim de senin karşında bir seçim merkezine

haline döner. Bunu sana yedirtmez.

Değerli arkadaşlarım bu süre işinden de çok hoşlaştığımı da söyleyemeyeceğim.

Birine 10 dakika, birine 20 dakika, bence en az bir 15-20 dakika olması gerekiyordu.

Bu geçen 2 yıl uhde durumuyla ilgili laf söylemeden bu kürsüden inmem, çünkü iki

yıldır bekliyorum bu kongreyi. Biz geçen yıl, geçen dönem odalarla bir yapı kurmaya

çalıştık, yani demokrasiyi yapabildiğimiz kadar. Önce küçük bir grup rahatsız olanlar,

konuyla ilgili ya bu iş nasıl düzelir diyen arkadaşlarımızla 3-5 bir araya geldik; sonra

çember büyüdü, büyüdü ta ki, kongre aşamasına kadar 30 küsur oda olduk. Çalışma

raporunda her odanın imzası var, her odanın da emeği var, katkısı var küçük büyük

veya en azından 1 ay önce bu odalara bu mailler atıldı, oradan da cevaplar geldi. Şimdi

biz böyle bir süreçten, genel başkanını ön seçimle belirlemiş bir süreçten kongreye

geldiğimizde ne oldu? Ey delege, dediler, sizin adınıza bunlar karar veriyor dediler,

delege buna müdahale eder dediler, birine dediler Kürt, birine dediler bu Orta Ana-

dolu, aman ha ön seçimde bu bana oy vermedi dedi gitti bir başka bölgeyi yazmadı.

Pazar günü sabah her şey darmadağın oldu, toz bulutuna döndü. Neydi o sebep,

sonra mutlu mu olduk ertesinde? Ya bir adımdı o, demokrasi dediğiniz şey hani her-

Page 189: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

189

kes konuşuyor ya, büyük söz söylüyoruz diye konuşalım ama biraz pratiğini yapmaya

çalışalım, en azından yapabildiğimiz ölçekte. Ön seçimden daha demokratik ne var?

Ama şimdi sayın genel başkanıma, başkanı sen belirle diyorlar. Başkan da diyor ki

ya ben yapmayayım arkadaşlar bir yapı falan. Yok yok sen belirle diyorlar. Bunun adı

nedir? Burada siz de varsınız, sizler konuşuyorsunuz, sizler söylüyorsunuz. Pazarlık,

ya bu pazarlıkları yapan sizsiniz, başka biri gelip yapmıyor ki benim de, yani ben siz-

den ayrı değilim, ama bugün bu kürsüden şunu söylemeyelim, biz biat etmeyiz. Kim

senden biat istiyor? Hani meslek, ne biatı, kim kime biat etmiş, daha önce? Domaç

bu işleri yaparken hepiniz biat mı ediyordunuz? E ediyordunuz da, bilmiyorum yani o

sizin İstanbul’da son döneminizi.

Arkadaşlar kendimize gelelim. Yapmaya çalıştığımız şu, tekrar çalışma raporunu

çıkartıyorum. Meslek içi dayanışma çok söz söylüyoruz, çok laf söylüyoruz ama birbiri-

mizi kırmayalım, kırmama gerekçemiz de şu; sana göre senin fikrin çok kıymetli olabi-

lir, ama bir başka arkadaşımın da fikri çok kıymetli, sana göre A eczacı odasının ekibi

kadrosu çok iyi ama diğer arkadaşım da bu Türkiye’nin mozaiği, o da var, o da bu işin

içerisinde sağcısı solcusuyla bu işin içerisinde. Bizim ne yapmamız lazım; hepimizi,

24 bini kucaklamamız lazım. O zaman 24 bini kucaklıyorsak doğudan Hakkâri’den de

eczacı alacağız, İstanbul’dan da eczacı alacağız, Van’dan da eczacı alacağız. Biz buna

tahammül edeceğiz, tahammülümüzün ukalalığa dönmemesi gerekiyor. İnsanları be-

ğenmememiz, o turnusol kağıdıyla tutarsın rengini çıkartır ya böyle bir geleneği gelin

buradan çıkartalım.

Son bir söz bir yere not etmiştim, onu da söyleyerek bitireceğim Sayın Başkan.

Bu arada Domaç’la da ilgili bir şey vardı da bulabilirsem bence güzel bir espriydi. Evet,

Domaç 2005 yılında veya daha önceki dönemlerde hep şöyle diyormuş “İçindeyken

düzeltiriz, biz önce bu işin içerisine girmemiz gerekiyor, fiyat düşebilir edebilir ama

biz mutlaka içindeyken düzeltiriz” diyor Domaç. Şimdi karşı tarafta içindeyken bizi

düzlemeye çalışıyor. O gün kongrede burada yaptığı konuşmalar özellikle kasıtlıydı.

Kayseri’den başlayan bir çalışmaydı o, bakın Türk Eczacıları Birliği delegesi olarak

eski genel başkanı olarak burada konuşma yapmadı, milletvekili sıfatıyla konuşma

yaptı, milletvekili sıfatıyla konuşma yapan birine cevap ne zaman vereceksin? Kürsü-

Page 190: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

190

yü bırakıp gidecek, söyledim. E biz nerede cevap vereceğiz, burada cevap vereceğiz.

Domaç’ın istediği yerine getirildi eczacı arkadaşlarım belki tepkilerinde çok abarttılar

ancak o gün dün müydü o? Dün hak etti Domaç ve bunu da bilerek yaptı. Bu onun

kurtuluşu olmayacak. Sayın genel başkanımın çok güzel bir lafı var ‘Mezarında Eczacı

Mehmet DOMAÇ’ yazılacak, lütfen o eczacı kimliğimizi unutmayalım. Evet, FİP 2007,

Pekin sloganı ‘hepimizin sağlığı’; bunu bir yazımda da kullanmıştım, her birimizin

sağlıklı olmasına bağlıdır, şiarımız bu söz olmalıdır, değerli meslektaşlarım. Hepimizin

sağlığı, her birimizin sağlıklı olmasına bağlıdır, hepinize kimsenin birbirini soyutla-

madığı, ayırmadığı özgür bir ülke, onurlu bir meslek ve sağlıklı bir yaşam diliyorum.

Meslek için dayanışma diyorum, teşekkürler.

Divan Başkanı: Sayın Başkana teşekkür ediyoruz, bu arada diğer konuşmacılar

kadar konuştuğunu da söyleyeyim en çok konuşanlar kadar, evet Osman Ünsal, Ka-

raman.

Ecz. Osman ÜNSAL (Karaman Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Sayın Di-

van, Sayın Merkez Heyetinin değerli üyeleri, saygıdeğer meslektaşlarım. Karaman

Eczacı Odası olarak hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben şimdi biraz önce konuşuldu iktidar muhalefet şunu söyledi, bunu söyledi.

Ben o konuda size bir cafe break sağlayacağım, ikisini de o kadar çok söylemeyece-

ğim, sadece kişisel biraz özeleştiri yapmak istiyorum. Bizler Karaman Eczacı Odası ve

Karaman eczacıları olarak, sektörün periferi denilen, kılcal damarları denilen yerde

hizmet veriyoruz. Hep beraber gerçekleştirdiğimiz 4 Aralık eyleminden sonra 37. Ola-

ğan Büyük Kongremizde buluştuk. Elbette bu kongrede de seçimimiz olacak, elbette

burada da tartışacağız, elbette burada da atışmalar olacak ama öyle bir tarihi kongre

ki bu öyle bir noktaya geldik ki 4 Aralık kararlarıyla, artık hepimiz de biliyoruz, 10.000

eczane bir sene içinde ya batacak ya da çok zor duruma gelecek. Yani çok büyük

bir kongre, burada alınacak kararlarla eczacılık mesleğimizin geleceği şekillenecek.

Öncelikle 4 Aralık eylemi ile ilgili görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Nöbetçi

eczaneler dışında bütün eczaneleri kapattık. Gücümüzü, birliğimizi gösterdik. Ama

akşam gidip televizyonlara baktığımız zaman, internet sitelerine baktığımız zaman

Page 191: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

191

şunu gördük. Karı düşen eczacı, eylem yapıyor. Yani bunda SGK’nın anlatım tarzı

vardı. Bizim de kendimize biraz dönüp bakmamızda fayda olduğunu düşünüyorum.

4 Aralık’taki eylemin süreciyle alakalı ben şunu söylemek istiyorum. 4 Aralık’taki eyle-

min zamanıyla alakalı çok bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum. Bu görüş yani. Ecza-

cının karı düştü diye yapılan eleştiri bir sene önce 21 Aralık’ta yürüyüş yaptığımızda

da vardı. Burada anlatmak istediğimiz eczacının karı düştüğü için değil. Bu kadar

eczacı işsiz kalacak. Bu kadar ıskonto oranı var. Onlardan ziyade halkın bize bakış açısı

çok önemli. Halk ne diye baktı? Bunları bizim tedavi etmemiz gerekiyor. Nasıl tedavi

edeceğiz? Biraz özeleştiri yaparak söylüyorum. Meslek içi eğitimimizi artırarak bunları

tedavi edeceğiz. Eczacı halkın eczaneye gelirken sadece ilaç alması için gelmesi değil,

eczacıya bir sağlık konusunda bilgi almak için, danışmak için gelmesi gerekiyor. Hepi-

miz söylüyoruz. En büyük sloganımız bu belki. “En yakın sağlık danışmanınız eczacı.”

Bu konuda bu söylemimizin gerçek olması için, bu söylemimizi gerçekleştirebilmek

için hepimizin özellikle meslek içi eğitimlerimizde özellikle kongrelerde, görüşlerimizi

bildirip artırmamız gerekiyor.

Değerli meslektaşlarım; referans ilaç, biraz önce herkes anlattı şu kadar ıskonto-

muz oluyor, şu kadar kaybımız oluyor, şu kadar referans ilaç. Evet, hepsine katılıyo-

ruz. Hepsi de doğrudur. Referans ilaç konusunda da sadece birkaç cümle söylemek

istiyorum. Bu ülkede ilaçta referans fiyat diye bir şey varsa neden petrolde referans

fiyat olmasın? Seçin en ucuz 5 ülkenin fiyatından, biz de ucuz petrol alalım. Bunları

sadece bunu ve hükümet yetkililerine sormak için söylüyoruz.

Eczacının sırtına muayene ücretinin ıskonto oranlarını fiyat düşüşlerini yüklerse-

niz o eczacı her zaman söylediğimiz ‘eczacı en yakın sağlık danışmanınızdır’ görevini

yerine getiremez. Bu kısır döngü yani hastaya muayene ücreti, ilaç farkı anlatma işi

devam ettiği sürece eczacının ilaç danışmanı olma görevi sağlıklı bir şekilde yerine

getirilmez. Eczane ve ilaç sektörüne sadece maliyet hesabı açısından bakan SGK’ya, 4

yıllık geçmişi ile sadece 9 eczanenin kapanma riski altında olduğunu söyleyen SGK’ya

ve anlayışa karşıyız. Maliyet mi, hasta sağlığı mı diye sormamız gerekiyor. İlaç ve

sağlıkla ilgili bu bölümlerin, elbette bunu bugün olacak değil ve Türkiye’de veya dün-

yada olan bir şey değil, Sağlık Bakanlığına devredilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Her

Page 192: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

192

sene SGK tarafından hazırlanan protokol hükümleri, bizce o senenin eczane kapatma

planına göre hazırlanan protokol hükümleri haline gelmiştir. Aynı rapora ait Malatya

Başkanımız da söyledi, aynı rapora ait 10 fotokopinin sonunda eczane kapatma fes-

hi, eczane feshi kararı alan SGK o hükümlere ‘eğer kurum zarara uğratılıyorsa’ diye

bir cümle koymuyor, mesela. Bu tür SGK’nın artık kimi düşündüğü; o gün hepimiz,

maalesef şunu da söyleyeyim SGK Başkanımız, Karamanlı ama biz de söz geçireme-

dik. Bizce en önemli olaylardan biri yeni seçilecek Merkez Heyetinin ve bizlere düşen

görevin mesleğimizin geleceğinin, 5 yılının, 10 yılının planlanması gerektiğine inanı-

yoruz. Basının yerel ve ulusal bazlı etkin kullanılması, meslek içi eğitimlerle eczacıla-

rımızın unuttuğu danışmanlık görevinin hatırlatılması. Iskonto yükünün üzerimizden

kaldırılması. Yeni mezun eczacılarımızın istihdam edilmesi ve SGK’nın ilaç ve sağlıkla

ilgili birimlerin Sağlık Bakanlığına verilmesiyle; artık geleceğe güvenle bakan, yarın

ne olacağını düşünmeyen eczacının gerçek görevini, ilaç danışmanlığı görevini yerine

getiren meslek hayatına ulaşmamızı dilek ve temennilerimle hepinizi Karaman Eczacı

Odası adına saygılarımla selamlıyorum.

Divan Başkanı: Sayın Osman Ünsal’a teşekkür ediyorum. Şimdi arkadaşlar, ko-

nuşma sırasını söylüyorum arkadaşlar dışarı çıkıyorlar. Levent Budak - İzmir, Cenk

Kes - Edirne, Mustafa Aslan - Ankara, Rafet Şahin - İstanbul, Mustafa Turunç - İs-

tanbul. Yarına 14-15 arkadaş konuşma sırası yazdırdı. Yarın öğlene bu konuşmaların

tamamını bitirmek zorundayız. Çünkü komisyonlardan gelecek belgeler konuşulacak,

ne yapmamız gerektiği, esas önemli konular konuşulacak. Onun için, kusura bakma-

yın, konuşmacılarımızın konuşmalarını biraz daha kısa tutmalarında yarar var. Evet,

Sayın Levent Budak, İzmir.

Ecz. Levent BUDAK (İzmir Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Sayın Divan,

değerli Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti, sevgili meslektaşlarım hepinizi İzmirli

meslektaşlarım adına saygı ile selamlıyorum. İyi bir genel kurul diliyorum.

Bir söz vardı “günler mi eskidi yoksa bizler mi yaşlandık”, güzel bir şarkı sözüdür

bu. Şu geçen 30 yıllık meslek hayatıma baktığımda ve Türk Eczacıları Birliği’nin ku-

rultaylarını 30 yıldır izleyen bir meslektaşınız olarak bu geçen 30 yıllık süreçte hem

Page 193: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

193

mesleğimizdeki erozyonu, hem de ülkemizin içine düşürüldüğü bunalımlı sonucu hü-

zünle izliyorum. 1978’lerde bir eczacılık hareketi başlamıştı. O gün bazı arkadaşları-

mızın, kapitalist araçlarla mesleğimize yönelik hücumlar ve mesleğimizin hakkını alan

açılımlar süreciydi. Ve o genç jenerasyon, genç meslektaşlarımız oturdu Ankara’sıyla,

İzmir’iyle, İstanbul’uyla ve Türkiye’nin çeşitli vilayetlerindeki genç meslektaşlarımızla

bir çağdaş eczacılık hareketi oluşturdular. Bu çağdaş eczacılık hareketinin sonucu

oluşan programdır ki 1978’den, 79’dan itibaren Türkiye’de kooperatifçilik hareketi-

nin önünü açtı ve o dönemde eczacının hem perakendeci dağıtım alanı, artı üretim

alanında da bulunması ile ilgili ciddi girişimlerde bulundu. Hatta o dönemde İzmir’de,

Çağdaş Eczacılar Laboratuarı diye bir laboratuar da kurarak, 13-15 tane ürünün ruh-

satını da alarak üretime geçti. Ama dönem öyle bir geldi ki ve Türk eczacılığı o konuda

o kadar yalnız bırakıldı ki, üretimde eczacının söz sahibi olma hareketi o dönemde

kayboldu. Ama o hareket sonucu oluşturulan program, Sayın Mekin Tanker hocamın

öncülüğünde, 1984’ten itibaren oluşan Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetinin çalış-

ma programı oldu. O program doğrultusundadır ki, o genç arkadaşlarımızın emeği

sonucudur o gün çok önemsediğimiz sürşarj hakkının eczacılara kazandırılması. Eşde-

ğer ilaç verme hakkının eczacılara kazandırılmasıyla ilgili bizi bu günlere kadar taşıyan

çok önemli kazanımlar o süreç sonunda elde edilmiştir. Ve bu sonuç bize şunu gös-

termiştir ki, programlı örgütlü ve gündemin önünde olan bir Türk Eczacıları Birliği,

hem ülkesi için, hem halkının sağlığı için, hem eczacılık için mesleği için çok yararlı

ve can alıcı sonuçlar alabilir. Bu 30 yıl sonucunda şunu da dehşetle izledik ki, özellikle

1980’lerden itibaren Türkiye’ye empoze edilen neoliberal politikalar, küreselleşme,

globalleşme salvoları altında ülkemizin yalnızlaşması, ulus bilincinden uzaklaştırılma-

sı, cumhuriyet değerlerinden arındırılması ve örgütsüz, dinamik olmayan, bireysel,

kendine yalnızlaşan, kendine yabancılaşan bir insan faktörünün ortaya çıkartılması

sonucunda ve bu emperyalist tuzağın Türkiye’deki uygulayıcıları vasıtasıyla ve tama-

men örgütsüz demokrasiden uzak, tarikat-cemaat örgütlenmelerine dönen bir sonuç

doğurmuştur. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu kaos, mesleğimizin içinde bulundu-

ğu kaos esas bu açılımların sonucunda oluşmuştur.

Değerli dostlar, biz bugün eczacı olarak çok önemli bir görev üstlenmiş bulunu-

yoruz. Bu Cumhuriyetin insanları, bu Cumhuriyetin evlatları, bu Cumhuriyetten ya-

Page 194: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

194

rarlanan, bu Cumhuriyet sayesinde okuyan, bu Cumhuriyet sayesinde köylerimizden

çıkıp eczacılık tahsili yapan bireyler olarak bu ülkemize ve Cumhuriyetimize borcu-

muzun olduğunu hiçbir zaman unutmadan ve geçmişten, bundan sonra da oluşacak

bütün kazanımlarımızın bu değere bağlı olduğunu unutmadan meslek yaşamımızı

ve hayatımızı sürdürmek zorundayız. Ve bu oluşumun da öncülüğünü yapmak du-

rumundayız. Eczacılık mesleği Türkiye’de her bölgeye yayılan ve her bölgede halkına

hizmet veren bir meslek örgütüdür. Ve bu meslek örgütü her mahallede, her köşede

halkıyla iç içedir. Bizim halkımızla bütünleşmiş bir yapımız vardır. Bu Türkiye‘de hiçbir

meslek örgütün için pek olanaklı olmayan bir durumdur. Eczacılar ve eczacı örgütleri

bu olanağı kendi yararlarına ve ülke yararına halk sağlığına kullanmak durumunda-

dırlar. Öncelikle halkın sağlığını ve halkımızı öne alan plan ve politikaları halkımızla

paylaşmalı, halkımızla bütünleşmeli ve bunun Türkiye’nin bir mücadele zemini haline

taşınmasına olanak hazırlamalıdırlar.

Değerli dostlar, Türkiye’de bu kriz ortamında, özellikle de küresel kriz ortamında

tüm sektörler bu krizden etkilenirken, tüm milli değerler yakılırken ülkemizin cumhu-

riyet değerleri tek tek özelleştirilip yabancı sermayelere peşkeş çekilirken bu salonda

geleceği iyi olan olacak bir eczacıdan, bir meslekten bir örgütten bahsetmenin olanağı

yoktur. Türkiye’de bütün meslekler yıkılırken fakirleşirken Türk halkı, Türk üreticisi

üretiminden tamamen kopartılırken ve tamamen yabancı sermaye egemenliğine bir

halk yığını oluşmuşken Türkiye’de eczacılığı ayağa kaldıracak, onu ekonomik anlamda

güçlendirecek kazanımlar elde edilmesi ütopyadır. Eczacının görevi bu konumda Türk

halkıyla bütünleşirken kendisine yol verilmeye çalışılan bu alanı kapatarak gerçekten

geleceği açık alnı açık, başı dik, onurlu insanca yaşama kriterleri edinen ve bütün

meslek örgütleri ile ortak bir zeminde, bu mücadelenin öncülüğünü yapacak bireyler

ve örgütler hazırlamak zorundadır. Ancak bu süreç sonunda biz bugün konuştuğu-

muz, dünden beri konuştuğumuz pek çok sorunumuzun düzene girdiğini ve Türk

halkı ile birlikte onurunca yaşayan bir alanın açıldığını gözleyebilirsek bu saydığımız

maddelerin tek tek kazanılmasına zemin hazırlayabiliriz.

Değerli dostlar, bir dönem önce bir seçim yaptık. Ve iki tane liste girdi, bu se-

çime. 2005 seçimleri. Ve Türkiye delegesi şöyle bir sağduyu ortaya çıkardı bu seçim

Page 195: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

195

sonucunda. Belki bazı bölge ayrışmaları oldu bazı hatalı kararlar oldu ama şöyle bir

tablo, şöyle bir güzellikte çıktı. Her iki listeden de Türk Eczacıları Birliğine layık olan

orayı yönetmede basireti olan meslektaşlarımıza yönelik 6 bir listeden, 5 bir listeden

bir karma Merkez Heyeti oluşturuldu. Bu esasında delegenin sağduyusuydu. Böyle

bir oluşum sonucunda Merkez Heyeti ilk toplantısında neyi becerebilmeli neyi yapabil-

meli, gerçekten bu delegeye inanıyorsa, gerçekten bu delegenin sağduyusuna önem

veriyorsa daha önce farklı listelerden girmiş dahi olsalar, her listeden arkadaşımız

olduğu için öncelikle orada bütünleşmeyi sağlayan bir girişimde bulunulmalıydı. Ben

şunu arzu ederdim, listede olan 6 kişi olan ve çoğunluğu oluşturan heyetteki arkadaş-

larımız ilk idari heyet seçimlerinde diğer 5 arkadaşımızı da onurlandırmalı ve onlara

idari heyetinde görev alma sorumluluğu ricasında bulunmalıydı. Maalesef böyle bir

oluşum yapılmamıştır. Ve bu 5 arkadaşımız istifa edene değin hem karar organla-

rından uzak kalmış, hem de bu karar oluşumlarında görüşlerini tam net olarak ifade

edememişlerdir. Yani şu andaki mevcut başkanımızın oluşturduğu Merkez Heyeti bü-

tünleşmeyi değil ayrışmayı, o arkadaşlarımızı sürekli görev bilincinden uzakta olmayı

ve onların birikimlerinden yararlanmamayı hedeflemiştir. Bu geçen dönem kongrede

bulunan delegelere ayıp olarak yansımıştır. Ben böyle bir yanlışlığın bundan sonra bir

kez daha tekrarlanmamasını diliyorum.

Değerli dostum Adana Eczacı Odası Başkanı güzel şeyler söylüyor da, ciro kay-

bı diyor. Ciro kaybı terimi yanlıştır, değerli dostlar. Eczacı, biz hep söylüyoruz, kar

güden sürekli ilaç satan ve sürekli ciro düşünen bir meslek değildir. Burada bizim

düşünmemiz gereken esas sorun karlılığımızdır. Ciro kaybı tehlikeli bir sözcüktür.

Ve etik dışı uygulamaları körükleyen bir anlayış getirir. Biz ülkemizde bütünleşmeyi

ve halkımıza önderlik etmeyi ve halkımızla beraber olmayı söylerken bu tip yanlış

terimlerden, yanlış terminolojilerden de kendimizi arındırmak durumundayız.

Değerli dostlar, ülkemiz bölünmüş durumda. Cumhuriyetimiz paylaşılma aşamasın-

da. Sevr hortlatılmak döneminde. Ülkemizin bu karanlık döneminde önce halkımıza

ve ülkemize aydınlık olabilecek, öncü olabilecek güçlerden en önemlisi eczacı meslek

örgütleridir. Ve eczacıların birey olarak kendileridir. Adana’daki arkadaşımızın o terimi

çok doğrudur. Bizler, eczanelerimiz çok önemli merkezlerdir. Halkımızın aydınlatılma-

sında, halkımıza olumsuz sağlık hizmetlerinin küresel güçler tarafından dayatılmasın-

da ve halkımıza aydınlığın açılmasında meslek olarak hepimize ortak sorumluluklar

Page 196: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

196

düşmektedir. Biz bu sorumluluğun bilinci ile hareket edersek, biz bu düşüncelerimizi

halkımızla paylaşırsak ve ortak sorunlarımızda halkın sağlığını öne çıkartan meslek

politikalarıyla beraber yürürsek bizim elde edemeyeceğimiz hiçbir sonuç olamaz. Şu

süreç göstermiştir ki Türkiye’de bu kadar depolitizasyona, Türkiye’de bu kadar ay-

rımcılığa, Türkiye’de bu kadar yalnızlaşma ve yabancılaşma politikalarına rağmen,

Türkiye’de Türk eczacısı hala bir bütün olarak hala meslek haklarını savunan ve bunu

halkın sağlığı ile paylaşan insanlar olarak ve bunların oluşturduğu meslek örgütleri

olarak bugünkü iktidarın en büyük rakibidir. Küresel yapıda ulus devletlerinin asla yeri

yoktur. Küresel yapı ulus devletlerle asla geçilemez. Örgütlü güçlerle asla geçilemez.

Onun için bu örgütlü gücümüzü imrenen, kıskanan pek çok meslek örgütü pek çok

demokratik kitle örgütü vardır. Biz bu bilincimizi ve bütünleşmemizi hiçbir şeye ma-

hal vermeden ve kendi düşüncelerimizle arkadaşlarımızın düşüncelerini paylaşarak ve

aydınlığın önünü açarak yürümek durumundayız. Türk Eczacıları Birliği ve Türk ecza-

cısı Atatürk olmak durumundadır. Atatürk’ü aramak değil, Atatürk olmalıyız arkadaş-

lar. Atatürk devrimci olmasaydı, Atatürk ulusunu bilmeseydi, Atatürk Türk milletine

güvenmeseydi o gün Samsun’a çıkıp Cumhuriyet hareketini başlatamaz ve Türkiye

Cumhuriyeti oluşamaz, Türkiye bir manda ülkesi olarak yürümeye; Türk eczacısı da,

Amerikan eczacısı olarak Türk milletine hizmet vermeye devam ederdi. Bu düşünce-

lerle hepinizi Atatürk olmaya ve devrimci olmaya davet ediyorum saygılar sunuyorum.

Divan Başkanı: Levent Budak’a teşekkür ediyoruz. Cenk Kes, Edirne.

Ecz. Cenk KES (Edirne Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan Başkanı ve üyeleri,

Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetinin, Denetleme Kurulunun, Haysiyet Divanının

değerli başkan ve üyeleri, değerli oda başkan ve yöneticileri, saygıdeğer delegeler sev-

gili meslektaşlarım. Sizleri Edirne Eczacı Odası adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Kısa insan ömrü içinde sevdikleriyle birlikte olmak yerine, meslek ve meslektaşla-

rı adına mesai yapan bu süreçte çocuklarının büyüdüğüne tanıklık edemeyen yönetici

olsun, olmasın tüm eczacı meslektaşlarıma odam adına şükranlarımı sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, 4 Aralık’a nasıl geldik? 4 Aralık’a, Haziranda başlayan sü-

reçle gelmedik. Sizleri biraz daha gerilere götürmek istiyorum, daha ortada sağlıkta

Page 197: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

197

dönüşüm projesi yokken SSK’lı vatandaşların serbest eczanelerden ilaç alması ile il-

gili yapılan görüşmelerde sektörden %32 ıskonto istenmişti. Bu öneri reddedilmişti.

Daha sonra Şubat 2004, bu defa sektöre %22 talebiyle gelinmiş ancak bu da kabul

edilmemişti. Bu noktada sonlanan görüşmeler Başbakanın açıklamalarıyla tekrar ha-

reketlenmiş ve SSK ile bir protokol imzalanmıştı. Ve literatürümüze yeni bir kavram

girmiştir: ‘Kamu kurum ıskontosu’. Belirlenen ıskonto oranı % 4 ve 11’di. Yani uzun

uğraşlardan sonra %32 talebinden, % 4 ve 11’e getirilen bir ıskonto oranı. Göreceli

baktığımız zaman büyük bir başarı. Burada bir parantez açmak istiyorum. Dönemin

Türk Eczacıları Birliği Başkanı Abant’ta, bölgelerarası toplantıda bir yıl boyunca SSK’ya

zararına ilaç vermeye razı olduğunu çünkü bu sürenin sonunda yeni protokol görüş-

melerine masada eczacının her türlü hakkının alınabileceğini ifade etmişti. Şimdi tek-

rar bu güne geliyorum. 11+12 kamu kurum ıskontosu bizi 2004 Şubatında masadan

kalkılan duruma götürmekle kalmamış ilaç fiyat kararnamesi ile daha öncesinde talep

edilen %32’lik daralmaya kadar götürmüştür. Arkadaşlar, biz bir senede SSK’yı dize

getireceğimize onlar bizi 6-7 senelik bir süreçte istediğine getirmiştir. Eğer gerçek-

ten kararlı bir duruş sergilemezsek daha da yüksek ıskontolarla karşı karşıya kalaca-

ğımız aşikardır. Söz kamu kurum ıskontolarından açılmışken hala zararın sanal mı

gerçek mi olduğu tartışmalarına şahsen inanamıyorum.

Sevgili meslektaşlarım, kar oranı ve kar iki farklı kavramdır. Oran hiç değişmeden

siz çok daha az kar edebilirsiniz. Şu anda yaşadığımız durum bundan ibarettir. Kamu

kurum ıskontolarının literatürümüzdeki karşılığı ciro azalmasıdır. Ciro azalması da

reel karlılığı etkileyen bir durumdur. O yüzden kamu kurum ıskontoları sanal değil

gerçek bir zarardır. 18 Eylül 2009 kararname ve tebliğ değişiklikleriyle ilgili olarak bir

TV kanalında sunucu, bir bakanımıza muayene katkı paylarının 2 veya 3 TL’lik kısmı-

nın niçin eczanelerden tahsil edildiğini sorunca; sayın bakan, aynen şu cevabı verdi:

“Hasta hekim tarafından yazılan tedaviye esas reçetesini alıp eczaneye gittiğinde ilacı-

nı ücreti mukabilinde alırsa hastayı ödüllendirmek için 2 ya da 3 liralık muayene katkı

payını almayacağız”.

Değerli arkadaşlarım ödül yönteminin olduğu yerde bir de ceza yöntemi vardır.

Bu durumda ceza, eczaneden sosyal güvenlik şemsiyesi kanalıyla reçete karşılığı ilacı-

Page 198: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

198

nı almaktır. Cezanın verilebilmesi için de mutlaka bir suç işlenmiş olmalıdır, buradaki

suç ise hasta olmaktır, işte karşı karşıya olduğumuz zihniyet budur. Muayene katkı

paylarının eczanelerden tahsilinin tek ve gerçek nedeni hükümetin hastanelerden

ücretsiz hizmet verilmesi yönündeki açıklamalarıdır. Siyasi otorite bu ücreti hastane-

lerde tahsil etmeye kalkarsa, buralarda yaşanılacak olan kaos ve medyaya yansıma-

larını göğüsleme noktasında büyük bir sıkıntıya düşebileceğini bildiğinden tüm yükü

eczanelere yıkmıştır.

Değerli arkadaşlarım; bugün biz devletin yapamadığını yapıyoruz, hastalarımıza

parası olmasa dahi ilacını veriyoruz, veresiye yazıyoruz çünkü biz halkın ta kendisiyiz.

Değerli meslektaşlarım, 4 Aralık sürecinde sanayi, maalesef bizimle birlikte ha-

reket etmemiştir, Haziran-Eylül arasında yapılan görüşmelerde bugünün geleceğini

bilerek, Eylül ayında masadan kalkmış ve bu da eczacının idam fermanının tebliğ

edildiği sürece yol açmıştır. İlaç sanayi Haziran-Aralık döneminde stoklarını azaltarak

tedbirini almıştır, hal böyleyken büyük bir pişkinlikle 4 Aralık sürecinde eczanelerin

nasıl olup da stoklarını eritemediklerini, kendilerinin 10 gün içinde stoklarını bitirdik-

lerini söylemişlerdir. Arkadaşlar bu stoklar nerede erimiştir? Migros’ta mı? Kipa’da

mı? Tabi ki eczanelerde; işte sanayinin yaklaşımı budur, bu yaklaşımın bir yansıması

da şöyle gelişmiştir, şöyle vücut bulmuştur; biz 4 Aralık eylemi sırasında bile halkı-

mızın ilaca ulaşmasını sağlayabilmek için ülke genelinde 2400 nöbetçi eczanede, 24

bin eczacı ile ilaç hizmetini yerine getirirken sanayi ıskontoda anlaşamadığı ilaçların

satışını durdurarak halkın ilaca ulaşmasını engellemiştir.

Değerli arkadaşlarım, bir eczacı olarak stok zararlarının karşılanması yöntemle-

rinden büyük bir hicap duymaktayım, geriye dönük gün kısıtlaması ve bunun karşı-

lığında sanayiden para talep edilmesi mesleki onurumu zedeliyor. Eczaneye aldığım

ürün artık benimdir, imalat aşamasındaki sorumluluk üreticiye aittir ama ilaç ec-

zaneye girdikten sonra artık benim malımdır. Çözüm, ilacı 45 gün süreyle yüksek

ıskontoyla alıp kurumlara düşük ıskontoyla sunmaktan geçer, bunun dışındaki hiçbir

çözüm bizi maddi ve manevi anlamda tatmin edemez. Gündemimizdeki bir başka

konu olan meslek hakkı ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum, meslek hakkının ge-

Page 199: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

199

rekliliğini tartışmaya gerek yok ancak meslek hakkı sadece reçete başına verilecek bir

ücret olarak görülmemeli. Meslekçe eğitim seminerlerine katılma, mesleki kariyer

yapma, oda haysiyet divanından ceza almamış olma gibi birçok parametreyi içeren

ve bu tür parametrelerle değerlendirilen bir olgu olmalıdır. O zaman meslek hakkı

ifadesi gerçekten hak ettiği anlamı kazanacaktır.

Arkadaşlar biz 4 Aralık eylemini niye yaptık? Biz 4 Aralık eylemini ailemiz için

yaptık, biz 4 Aralık eylemini mesleğimizi sevdiğimiz için yaptık, biz 4 Aralık eylemini

ekmeğimiz için yaptık. Biz 4 Aralık eylemini halkımız için yaptık. Biz 4 Aralık eylemini

7 bin meslektaşımız için yaptık. Biz 4 Aralık eylemini 7 bin meslektaşımızdan kalan

ekmeği çocuklarımızın boğazından geçiremeyeceğimiz için yaptık bitti mi? Hayır bit-

medi. Gücümüzü biliyoruz, eczacının hak ettiğini aldığını görene kadar da mücadele-

miz sürecek, 37. Olağan Büyük Kongre için temennim esen rüzgârların kişisel ikbal

beklentilerinin konjonktürün düşünce iklimlerimizi etkilememesi, fikirlerimizi şekil-

lendiren yegâne unsurun mesleki ideallerimiz ve ilkelerimiz olmasıdır. İdeallerimizin

fikirlerimizin duruşumuzun mesleğimizi daha iyi günlere götürmesi dileğiyle 39. Böl-

ge Edirne Eczacı Odası adına sizleri saygı ile selamlıyor ve teşekkür ediyorum.

Divan Başkanı: Evet, biz de teşekkür ediyoruz, herkese. Şimdi sırada Mustafa

Aslan, Rafet Şahin ve Mustafa Turunç var, başka konuşmacı varsa bugün için yazalım.

Doç. Dr. Mustafa ASLAN (Ankara Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Sayın

Divan, Türk Eczacıları Birliğinin Sayın Başkanı ve çok değerli yöneticileri, çok değerli

oda başkanları ve sayın delegeler hepinizi şahsım ve Ankara Eczacı Odası adına saygı

ile selamlıyorum.

Müsaade buyurursanız beni tanımayanlar için kendimi tanıtan birkaç cümle kur-

mak istiyorum, mutlaka tanıyanlarınız vardır ama efendim her şeyden önce ben bir

üniversite hocasıyım, farmakognozi hocasıyım. Fırsat buldukça deontoloji derslerine

giriyorum, öğrencilerime bu anlamda deontoloji kurallarını anlatıyorum meslekle ilgili

ve 2001 yılından bu tarafa Ankara Eczacı Odası’nın farklı kademelerinde görev alıyo-

rum ve almaya devam ediyorum.

Page 200: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

200

Buraya çıkan konuşmacılar hep doğru şeyler söylediler ya kendi doğrularını söyle-

diler ya da başkalarının yanlışlarını söylediler ki, onlar da doğrudur, dolayısıyla buraya

çıkan herkes haklı konumda özellikle Levent hocamın meslek adına tespitlerini son

derece doğru buluyorum ve sonuna kadar destekliyorum, icraatlarını değerlendirmek

benim sadece bir delege olarak görevim; Genel Kurul Levent hocamın icraatları hak-

kında, zaten inisiyatifini kullanarak gerekli kararı verecektir ama meslek adına orta

vadede ve uzun vadede yaptığı tespitler son derece doğrudur.

Ben bugün burada daha kısa vadede, özellikle devlet ve ilaç sanayi arasında sıkış-

mış serbest eczanelerin, kısa vadede çok hızlı bir şekilde bu ortamdan nasıl çıkacağı

ile ilgili görüşlerimi belirtmek için karşınızdayım. Birçoğunuz, biliyorum, Anadolu’nun

farklı yerlerinden geldiniz eczanelerinizi bıraktınız, kalfalarınız size haber verdi mi bil-

miyorum, ama bugün öğlen ben eşimin eczanesine gittim ve provizyon sistemine

girdiğimde birçoğunuzun belki hayretle karşılayacağı bir meslek hakkının provizyon

sistemine ilave edildiğini gördüm desem, inanın hepiniz çok sevinirsiniz. Fakat bu

benim sadece yarım saatlik bir bilgisayar çalışmasıyla ortaya koyduğum ve hepimi-

zin hayali olan, belki bir istek umarım ileride çok çalışarak, omuz omuza vererek bu

tabloyu ekranlarımızda göreceğiz, ben buna gönülden inanıyorum. Burada herkes

sızlanıyor, ağlıyor meslek örgütü olarak buraya çıkan herkes bir şeylerden şikâyet

ediyor; fakat bu şikayetleri dile getirirken bence doğru tespiti koymak lazım, ilaç sek-

törünün aktörlerine baktığımız zaman ve bu aktörlerin aldıkları rolleri incelediğimiz

zaman, ne kadar kötü durumda olduğumuzu inanın çok daha rahat göreceksiniz. İlaç

sektörü, biliyorsunuz, bir üçlü saç ayağı gibidir; ilacı üreten, ilacı sunan eczacılar veya

bizim meslek örgütümüz ve ilacı alan bir devlet ayağı vardır. Eğer bu sistem doğru

işliyor ise, şekilde gördüğünüz dişlilerde olduğu gibi çok doğru işliyor ise hiçbir sorun

yok, hiçbir sıkıntı yok ama bu her zaman böyle değil çünkü aktörler farklı roller üst-

leniyorlar.

Burada biraz sonra vereceğim örneklerde göreceksiniz. İlaç sanayi ile devlet kol

kola girmiş bir takım kararlar alıyor. Meslek örgütü ve eczacılar, çok argo bir kelime

olacak özür diliyorum genel kuruldan, resmen şamar oğlanına dönmüş bir durumda,

hiçbir şey yapamaz durumda kalmış durumda. Bunun gerekçelerini sizinle tartışmak

istiyorum. Şimdi Cumhuriyetin 100. yılında yani 2023’te Türkiye’nin teknoloji alanın-

Page 201: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

201

da, ilaç alanında ve diğer birçok konuda olması gereken noktayı belirlemek için 2003

yılında bir çalışma yapılmış. Kaç kişinin haberi var bilmiyorum ve bu çalışmada biraz

sonra çalışmanın raporunu da vereceğim. İlaç ile ilaç sanayisiyle devlet bir takım ka-

rarlar almış. Bu kararlardan maalesef bizim meslek örgütü olarak haberimiz yok, biz

çalışmanın içinde de değiliz. Diğer taraftan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğince, ilaç

sanayi sektör raporu yayınlanıyor, her yıl ya da iki yıla bir veya TOBB başkanının uygun

göreceği bir zamanda yayınlanıyor, ve mesleğimizin geleceği ile ilgili burada da bir

takım kararlar alınıyor ve burada da biz yokuz. Devlet Planlama Teşkilatının ilaç ve

sağlıkla ilgili 5’er yıllık veya 7’şer yıllık dönemlerde ortaya çıkardığı bir takım raporlar

var. Burada da bir takım kararlar alınıyor. Meslek örgütü olarak temsil ediliyorum

ama raporları sizlere göstereceğim raporlarda meslek örgütünün adı, adını vazgeçin

eczacı kelimesi bile geçmiyor arkadaşlar. Bu kadar dışarıda kaldığımız, bu kadar dışa-

rıda olduğumuz bir sistem içerisinde ortaya çıkan bu kadar yanlışı düzeltmek için 51

oda bir araya geliyoruz. Genel kurullar topluyoruz, eczane kapatıyoruz, fakat yine de

bir sonuç alamıyoruz. Çok alınacakmış gibi de görünmüyor. Şimdi Vizyon 2003’e bir

bakalım, teknoloji öngörü projesi, burada sağlık ve ilaç paneli sonuç raporunu bir in-

celeyelim. Bu panelde gördüğünüz gibi üniversite öğretim üyeleri, özel sektörün tem-

silcileri, kamu kuruluşlarının konuyla ilgili görevleri ve uzmanları var. 64 sayfalık bir

rapor, 2023’te ilaç ve sağlık nerede olacak bunu okuduğunuz zaman görüyorsunuz.

Hatta okuyunuz, meslekteki hızlı değişimin tarihlerine göre nasıl olacağını da görü-

yorsunuz. 2015’de meslek nerede olacak ona da bir projeksiyon tutuyor. Bu rapor

içerisinde Eczacılar Birliği kelimesi geçmiyor arkadaşlar ve bu rapor içerinde eczacı

kelimesi bile bir kere geçiyor. Biraz önce bahsettiğim dokuzuncu kalkınma planına

bakarsanız ilaç sanayiyle ilgili 2007–2013 burada meslek örgütü temsil edilmiş, Sayın

Mehmet Domaç tarafından temsil edilmiş. Fakat raporu okuduğumuz zaman, incele-

diğiniz zaman meslek örgütü adına, eczacı lehine herhangi bir kazanımın veya bir

ibarenin olmadığını çok rahatlıkla görüyorsunuz. Yine biraz önce değindiğim Türkiye

ilaç sanayi sektörü, bunu biliyorsunuz, Odalar ve Borsalar Birliği bir takım sektör mec-

lisleri oluşturdu, 2005 yılından itibaren. Bu sektör mecliste dönem dönem toplanarak

sektörün geleceğiyle ilgili projeksiyonlar yapar. Burada madde 9/b bendinden gördü-

ğünüz kısmı okumak istiyorum. “Sektör raporları hazırlama görevleri arasında bu ge-

leceğe yönelik projeksiyonlar yapmak ve sektör el politika ve stratejiler oluşturmak.”

Page 202: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

202

Bunlara Levent Hocam değindi. Standartlarla ilgili insanlar bir takım kararlar alıyor

dedi, bizimle ilgili. Ben standartlardan vazgeçtim. Mesleğin politikalarla ilgili, gelece-

ğiyle ilgili bir takım kararlar alınıyor ve meslek örgütü olarak biz buralarda maalesef

yokuz. Bu hepimizin suçu, meslek örgütü yöneticilerine suç atmak istemiyorum. Çün-

kü burada karar verici devlet ve ilaç sanayi. Meslek örgütü bu arada ne yapıyor? Sa-

dece bu bozulanları düzeltmekle meşgul, geleceğe projeksiyon tutamaz durumda

bırakılıyor, maalesef devlet ve ilaç sanayi tarafından. Şimdi bu üçgen içerisine sıkış-

mış, özellikle ilaç sanayi ve devlet politikaları arasına sıkışmış eczacıya acil bir çözüm

lazım. Bu slaytta bakıp acil çözümün Arabistan’dan falan geleceğini düşünmeyin. He-

men akla para geliyor fakat benim size göstereceğim bir şey var burada. İster ilaç

sanayi, ister devlet tarafından zarara uğratılmış, yaralanmış veya sakatlanmış birisini

düşünün ve buna gelecek acil yardımın devlet ya da ilaç sanayi tarafından olduğunu.

Tıklayalım, şimdi bakın eczacı sakat yerde yatıyor. Acil yardım geliyor. Geldi ve bir kez

daha sakatlandı. Yani kaş yapalım derken göz çıkardı. Maalesef eczacı, biraz daha

oynatabilir miyiz belki dikkat edemeyenler olmuştur, eczacı ilgi bekliyor. Yardım bek-

liyor. Geldi veya gerekli yardımı fazlasıyla yaptı gördüğünüz gibi. Efendim kıskaçta

sıkışmış eczane nasıl çıkacak bu ortamdan? Şimdi hepimiz can suyu olarak KOSGEB

Kredisine sarıldık. Geçen gün eczacı odasındaydım. Toplantıda 28-29 kişiydik. Yarısın-

dan fazlası bu krediye başvurmayı konuşuyordu ve belge toplamaya çalışıyordu. Bir-

çoğumuzun durumu da aynı. Diğer taraftan tabi TEB de krediler veriyor. Eczacının

ayakta kalabilmesi için bunlar, sadece ve sadece herkesin değindiği gibi iflasımızı bi-

raz daha geciktiriyor. Özellikle serbest eczanelerin içinde bulunduğu çıkmazdan dola-

yı herkes meslek hakkı diyor. Ben üç başlık altında çok acil olarak bir eylem planı,

2010 içerisinde hayata geçirilecek bir eylem planı tasarlanması taraftarıyım. Bunların

içinde meslek hakkına biraz değineceğim nasıl olmasıyla ilgili, ama yeni eczane açıl-

masının belirli kriterlere bağlı olarak yavaşlatılması, bunun için yasanın bir an önce

çıkması gerekiyor, arkadaşlar. Herkes kimi tanıyorsa, lobisini kim kullanıyor ise lütfen

bu yönde çalışma geliştirsin, yeni seçilecek Merkez Heyetine yardımcı olsun. Bizim bu

yasayı 2010 içerisinde mutlaka çıkarmamız lazım. Eczanelerin çağın gereklerine göre

geliştirilmesi, ürün çeşitlerinin arttırılması, herkesçe bilinen acil tedbirler. Meslek

hakkı istiyoruz ama meslek hakkı için acaba ortam ve zemin hazır mı? Biz bir Alman-

ya değiliz, Avrupa Birliği ülkesi değiliz biliyorsunuz. Konuşmacının birisi çok güzel bir

Page 203: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

203

söz söyledi. Meslek sorunlarını ülke sorunlarından soyutlayamazsınız. Eğer ülkenin

ekonomik durumu kötü ise Bakanlığın karşısına bize meslek hakkı ver diye çıkarsanız

size kapıyı gösterirler. Bizim her şeyden önce meslek hakkı isterken çok akılcı meto-

dolojiler geliştirmemiz lazım arkadaşlar. Bakanlığın önüne öyle bir kararla çıkacağız ki

bunu reddedemeyecek. Bunun haklı gerekçelerini iyi savunacağız ve belki de devlet-

ten bir şey istemeyeceğiz. Bunun kaynağını kendimiz yaratacağız. Nasıl yaratılacağını

da biraz sonra söyleyeceğim. Eczacıların ya da meslek örgütünün hep savunma nok-

tasında kalması ve bir türlü mesleki arayışlara girip bir türlü isteyen taraf olamaması

yani lobi faaliyetlerini yaratamaması en büyük eksikliğimizden birisi, konuşmamın

başında da söyledim. Üç tane rapor gösterdim. Ülkenin 2023 yılına kadar ilaç ve sağlık

politikaları belirlenmiş durumda ama eczacının ve meslek örgütünün burada rolü ma-

alesef yok, en büyük eksiklerimizden birisi. Herkes meslek hakkı diyor. İşte ben de

inceledim, Avrupa’daki örneklerini, dünyadaki örneklerini inceledim. Reçete sayısına

göre, kutu sayısına göre, kutu fiyatına göre olabilir veya bizim Türkiye olarak kendimi-

ze özgü geliştireceğimiz bir metotla biz bunu hayata geçirebiliriz. Bunun için tabi

belki bu kongrenin ana temasının bu olması gerekirdi. Yani bunu Bakanlık da dile

getirmiş. Biz burada; o oda bunu yaptı, şu oda buna oy vermedi, Kayseri’de istifa etti

diyeceğimize burada akılcı olarak meslek hakkının nasıl olması gerektiği ile ilgili çok

teknik bir çalışma yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu genel kurulun gö-

revi bu, bir devrim belki bizim mesleğimizde ki sürşarj hakkını nasıl kazandıysak,

Mekin Hocama bakınca onu hatırladım. Onun kadar önemli bir konu ama burada yine

kısır çekişmelerle vakit öldürüyoruz gibi geliyor. Neden kutu başına meslek hakkı?

Ben ve Ankara Eczacı Odasının yapmış olduğu çok kısa vadeli çalışmada biz meslek

hakkının Türkiye’de mutlaka ve mutlaka şu anda kutu başına olması gerektiğini dü-

şünüyoruz. Kaynak olarak biz devletten bir şey istemeyeceğiz. Hazırlayacağımız pro-

jede ve Merkez Heyetine sunacağımız projede devletten bir şey istemeyeceğiz. Çünkü

meslek hakkının ana çıkış teması şu; değerli meslektaşlarım…

Divan Başkanı: Lütfen toparlarsanız.

Doç.Dr.Mustafa ASLAN (Devamla): Hemen bitiriyorum. Ana çıkış teması şu; biz

sattığımız ilaçtan danışmanlık ücreti, hastaya anlattığımız ilaçtan danışmanlık ücreti

almak istiyoruz. Ve hangi firmanın ilacına danışmanlık yapıyor isek, meslek hakkımı-

Page 204: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

204

zı firma versin diyoruz. Her firma kendi ilacı için meslek hakkı ödeyecek. Depodan

çıktığı anda faturaya yansıyacak bir bedel olabilir diye ön fikrimiz. Devletin katkısı

yasal düzenleme ile bunu bir güvence altına alacak, burada yasal düzenleme çıkara-

cak. Kısa bir örnek veriyorum. 2007 verisi vardı elimde 1,3 milyar kutu ilaç satılmıştı

Türkiye’de bir yılda. Asgari 10 kuruş olduğunu düşünürseniz ben bunun hesabını

yaptım makineyle asgari 10 kuruş olduğunu düşünürseniz kutu başına her eczaneye

aylık şu günün rakamıyla 520 lira gibi bir katkı sağlayacak minimum. Burada firma-

ları belki serbest bırakmak gerekecek belki rekabet ortamı yaratmak gerekecek. Her

firma kendi ilacının eczacı tarafından satılmasını sağlayacak. 10 kuruş, 20 kuruş, 50

kuruş, belki bir liraya kadar çıkacak bedelleri verebilir diye düşünüyorum. Bugüne

kadar mesleğimize meslek örgütümüze yönelik kararlar arkadaşlar hep kısa vade-

li hesaplarla verilmiştir. Şimdi alışkanlıklarımızı değiştirmek uzun vadeli bir strateji

oluşturmak zorundayız. Bizim bir stratejimiz olsun ki mesleğimiz dalgalı sularda bir

dümensiz gemi gibi savrulmasın ve eczacılığın dümeni bizim elimizde olsun, başka-

larının değil. Size burada bir fotoğraf göstermek istiyorum. Bu fotoğrafa baktığımız

zaman herkes farklı şeyler düşünebilir veya kafanızdan geyiğin ne işi var ağaçta diye

düşünebilirsiniz. Çünkü aykırı bir fotoğraf çok alışılagelmiş bir şey değil. Bence bu

fotoğrafı en iyi açıklayan söz ünlü alman fizikçi Ver Heisenberg vardır. Fırsat bulan-

larınız varsa okusunlar. Heisenberg diyor ki; “Doğada gördüğümüz hiçbir şey aslında

kendiliğinden oluşmaz. Doğa sadece bizim sorgulama şeklimizi açığa vurur”. Her şey

elimizde, her şey bize bağlı demek istiyor.

Değerli meslektaşlarım, bugünlerde meslek adına, serbest eczacılık adına, mes-

lek örgütü adına ve insanlık adına atacağımız tüm adımlar aslında gelecekte bizim

nerede olacağımızı vurguluyor ve gösteriyor. Ben hepinizi saygıyla selamlıyorum. Beni

dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Divan Başkanı: Mustafa Aslan’a teşekkür ediyoruz. Saygıdeğer arkadaşlar yarına

çok kişi söz sırası aldı. 18 kişi sıra aldı. Bugün ise bir konuşmacı kaldı. Rafet Şahin-

İstanbul. Ama biz istiyoruz ki bu toplantı biraz daha sürsün çünkü yeterli kalabalığı-

mız da var. Yarın konuşmak isteyen arkadaşlar belki bu kalabalığı da bulamayacaklar.

Onun için ben yarın konuşma sırası alan arkadaşları okuyorum. Bugüne konuşmasını

Page 205: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

205

almak isteyen varsa gerçekten iyi bir kalabalık var. Daha iyi olur. Yarın bir de kı-

sıtlama yapacağız. Çünkü, 18 konuşmacı var. 10’ar dakikayı geçirmeyeceğiz. 3 saat

eder. Sayın Başkan da eleştirilere cevap verecek. 1–1,5 saat de o sürer. Gerisinden

de komisyondan gelen önerileri, bizim ciddi konularımızı, pazartesi günü yönetimin

ne yapması gerektiğini tartışamayacağız. Onun için konuşmacılardan ricam yarın için

yazdıran konuşmacılar bugüne alırsa memnun oluruz.

Konuşmacıları okuyorum. Rafet Bey, söz hakkı vereceğim,listeyi bir okuyayım

da. Ramazan Ziya Örmeci - Isparta, Yücel Yenilmez - Eskişehir, Emin Beyaz - Bat-

man, Ekrem Eşkinat - Tekirdağ, Oğuz Ekincioğlu - Ankara, Burçin Kurtuluş - Manisa,

Tuncay Sayılkan - İzmir, Nejat Vardar - Bursa, Sinan Özçelik - Diyarbakır, Hasan Basri

Kale - Kütahya, Nejdet Bayık - Şanlıurfa, Sema Karagülle - Zonguldak, Semih Güngör

- İstanbul, Harun Kızılay - Konya, Nurettin Abacıoğlu - Ankara, Cengiz Bingül - Mar-

din, Mustafa Turunç - İstanbul, Üzeyir Korkmaz – Kocaeli. Bu arkadaşların bir kısmı

konuşmasını bu saate alırsa çok memnun olacağız. Yeterli kalabalık da var bunun için.

Buyurun, Rafet Şahin

Ecz.Rafet ŞAHİN (İstanbul Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Sayın Divan,

değerli delegeler, sevgili meslektaşlarım.

37. Büyük Kongre ama üzerine ölü toprağı serilmiş bir kongre süreci yaşıyo-

ruz. Uzunca bir dönemdir kongrelere geliyorum. İlk defa böylesine dinamik yapısı-

nı yeterince yansıtamayan bir kongre sürecini izliyoruz, birlikte. Oysaki 4 Aralık gibi

bir süreçten geldik. Bütün Türkiye’yi sarsan bir eylem gerçekleştirdik. Türkiye’nin

gündemine oturduk. O eylemi başarmış bir meslek kitlesinin bu kongreden büyük

beklentileri var. O beklentileri karşılayacak dinamik, canlı, geleceğe umut verecek bir

kongrenin yaşanmasıydı beklenti. O beklentiyi yansıtmayan bir kongrenin yaşanması

doğrusu üzdü beni. İktidarıyla muhalefetiyle o umudu taşıyacak bir kongreyi üret-

mek durumundaydık. Maalesef bunu henüz bu saate kadar üretemedik. Belki de en

dinamik yapısı kongrenin alabildiğine demokratik meşru bir hakkı kullanması ama

gecikmiş olarak kullanmasıydı. Mehmet Domaç’ın protestosu bu anlamda demokra-

tiktir ve meşrudur. Ama velhasıl gecikmiş bir tepkidir. Neden mi? Nedeni beş yıl ön-

Page 206: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

206

cesine döndüğümüzde arayabiliriz. Beş yıl öncesinde de Mehmet Domaç sadece AKP

milletvekili olduğu için tepki almadı. Katılmıyorum Adana Oda Başkanına. Eczacılık

sürecinde yaşanılan sürecin getirdiği ve o sürece kelime seçemiyorum ama bir ihanet

gibi algılıyor. Meslektaşların ağırlıklı olarak eğilimi budur. Bunun karşılığıdır bu tepki.

Eczacının yaşanan ve eczacıyı getirdiği bu sürecin itirazıdır Mehmet Domaç’a olan

tepkisi oysaki Diyarbakır’daki bölgelerarası toplantıda Mehmet Domaç’ın AKP millet-

vekili olacağını herkes biliyordu. Var mıydı o ölçüde bir tepki buna? Elbette ki, siyaset

değiştirmesi o arkadaşın kendi iradesidir. Bir yerden başka bir yere savrulması itiraz

noktalarından biridir. Özellikle ona yol arkadaşlığı yapmış birisi olarak söylüyorum. O

kendi iradesiyle verdiği bir karardır. Tarihi sorumluluğu ona aittir. Ama bir başka şey

vardır ki eczacık mesleğine ilişkin ciddi söylemleri olan ve geleceğe dönük projeksiyo-

nu olan bir arkadaşımızın 10 yıllık yönetim sonucunda eczacılığın geldiği bu noktadaki

tarihi sorumluluğuna olan itirazıdır eczacının ve benim de itirazım bu noktadadır.

Türkiye, dünya çok önemli kırılma noktaları yaşadı. Mesleğimiz de bir kırılma

noktası yaşadı, yaşıyor. 1980’li yıllar o kırılma noktalarının önemli bir mihenk taşıdır.

Çünkü dünyada yeni bir politik kuşatma ortaya çıktı. Neoliberal politikalar kuşatma

olarak tüm dünyayı sardı. Ülkemizi de sardı ve özelleştirme rüzgârıyla yaşanan bir

süreç toplumsal yaşamımızı derinden etkiledi. Toplumsal bir mağduriyet süreci de-

vam etti. İşte o mağduriyet süreci için için bizim de içimize işledi meslek olarak. Adım

adım o rüzgâr kuşattı ve giderek Türkiye’de yaşanan gelir dağılımı adaletsizliğinin bir

benzeri olarak meslek alanımıza yaşamaya başladı. Onun ne zaman farkına vardık?

2005 yılında bir araştırma yaptığımda gördüm ki ilk yapılan araştırmayı o yapılan

meslek alanında eczacı kendi içerisinde ciddi olarak farklılaşıyor. Türkiye’deki insan-

ların, yoksul insanların, emekçilerin, işçilerin yaşadığı gelir dağılımının adaletsizliğinin

bir benzerini meslek alanımızda yaşamaya başladık ve o tablo içerisinde gördüğümde

hayretler içerisinde kaldım. Dilim dilimdi eczaneler yukarıdan başlayarak, aşağı doğru

sayıları artan ama gelir dilimindeki şeyleri azalan bir meslek tabanıyla karşılaştığımda

hayretler içerisinde kalmıştım. Sonra o tablonun ne kadar gerçekçi olduğu ortaya

çıktığında bir süre sonra herkes aynı söylemi söylemeye başladı. Farklılaşıyoruz diye,

bugün artık o farklılık çok derin. Ve dikkat edin bir eylem yaptığımızda o farklılığın en

tepedeki uçlarını karşımıza çıkarıp diyorlar ki eczacı 1,6 trilyon iş yapıyor diye söylü-

Page 207: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

207

yor. Ali Tezel onu söylüyor. Bu kürsüden cevap veriyorum ona, en yukarıdaki eczacıyı

örnek göstererek tablonun bir elin parmağı kadar eczacıyı, bu gelir tablosunu doğru

yansıtamazsın, dibinde 12 bin eczacı var. Bir oraya bak gelir tablosunda ne var. Yan-

gın yeri orası, yangın yeri, orada ciddi bir adaletsizlik var. O gelir dağılımında artık

eczacının insanca yaşama hakkına doğru bir müdahale var. İnsanca yaşayamıyor ec-

zacı üç milyar, iki milyar aylık gelirle, belki altında aylıkla yaşayan binlerce eczane var.

Aslında adaletsizlik burada, gelir pastasındaki aylık dilimini eşit olarak paylaşmıyoruz.

O dilimin yukarısında çok küçük bir azınlık var. Dilim aşağıya doğru indikçe aşağısı

gerçekten bir yangın yeri.

Şimdi ikinci önemli kırılma noktası 2004 ilaç fiyat kararnamesi, meslekte yaşa-

nan kırılma noktası o; ilaç fiyat kararnamesi yayınlandığında Mehmet Domaç’ın içinde

bulunduğu Merkez Heyeti, o kararnameyi devrim diye yayınladı, doğru mu? Adana

Oda Başkanım konuşuyor iktidar muhalefet ilişkisini, evet, o dönemde muhalefette

olanlar da “bu kararname mesleğin geleceğine dönük ciddi yaptırımları olan, tehditler

içeren kararnamedir, karşı çıkmalıyız” dediğimizde bu heyetin başındaki Domaç onu

devrim diye tanımlamıştı ve buradaki arkadaşlarımızın bir kısmı da o heyetin içerisin-

deydi. Onun tarihi sorumlulukları omuzlarında var açık söylüyorum. O kararnamede

kamu kurum ıskontosu gündeme geldi. Geldi mi? Geldi. Bugün çok bağırıyoruz kamu

kurum ıskontosu diye ama kamu kurum ıskontosu vardı o kararnamenin içinde. Ecza-

cı meslek hakkını kademelendirdi mi kararnameyle, kademelendirildi. İlk defa bir ilaç

fiyat kararnamesi ile eczacı meslek hakkına doğru bir müdahale yaşandı. Biz bütün

bu müdahalelere baktık. Döndük bunu devrim diye yayınladık. Şimdi o ilaç fiyat ka-

rarnamesinden bütün toplum olarak şikâyetçiyiz. Şimdi o tarihi sorumluluğu taşıyan

arkadaşlarımız en azından bu kürsüye çıkıp o sorumlulukların geriye dönük olan öz

eleştirilerini yapmalarını bekliyorum ondan. Başta yeni TEB başkanından, çünkü o ta-

rihi sorumluluğun altında onun da imzası var. Bütün bu yaşanan süreçler sonucunda,

o süreçler bizi toplumsal mağduriyete benzer bir şekilde eczacıları da mağdur etti. Bir

de bu mağduriyeti anlamada problemimiz var. Bir dil sorunu yaşıyoruz. Kamuoyuna

yansıtmada ciddi problemler yaşıyoruz. Adana Oda Başkanım benzer şekilde onu ifa-

de etti. İfadesi doğru değildi. Oradan itiraz da geldi. Bizim ciroya ihtiyacımız var diye,

işte basına böyle anlatırsanız; döner, eczacı sadece cebini düşünür diye anlatır. Oysaki

Page 208: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

208

bu ülkede toplumsal bir mağduriyet yaşanıyor uygulanan politikalarla. Biz eczacı ola-

rak o mağduriyeti yaşıyoruz. Bu ülke insanının insanca bir yaşama ihtiyacı var. Bu ülke

eczacısının da insanca yaşamaya ihtiyacı var. Siyasi iktidarlar bu insanca yaşamı kar-

şılayacak iradeyi, çözümü göstermek zorundalar. AKP iktidarı iktidar olduğunda her-

kese güvenli ve sağlıklı bir gelecek vaat etmişti. İşte biz o sağlıklı ve güvenli geleceği

arıyoruz. 4 Aralık’ta da onu arıyorduk. Yarın da onu arayacağız. Bütün bu yaşadığımız

mağduriyetler bizi 4 Aralık sürecine taşıdı. Birçok eylem yaptık. Kapatma eylemle-

ri yaptık. 16 Ocak’ta 8 bin eczacı Kadıköy Meydanını doldurduk. Sonra 21 Aralık’ta,

Ankara’da 30 bin eczacı Kolej Meydanını doldurduk. Sonra 4 Aralık sürecine geldik. 24

bin eczacıyı kapattık. Bu süreç eczacının bu toplumsal mağduriyete itirazının en bü-

yük en anlamlı cevabıydı. Hem kitlesel cevabıydı. Ama daha doğrusu eylemlerin altını

dolduramıyoruz. Doğru değil. Bu eylemler eczacıya güç veriyor ve sonunda da güç ver-

diği eylemlerden güç bekliyor. Ama ortaya koyduğumuz altını doldurduğumuz öne-

riler yeterince dolu değil. Stok zararları ve SGK’dan istenecek meslek hakkı değildir,

onun hakkı hizmet hakkıdır o. Meslek hakkı başka bir şey, arkadaşlarım da kürsüden

ifade etti. Mesleki bir enformasyonun hakkıdır meslek hakkı. O da öyle SGK ile anlaş-

mayla olmaz. Kararnameyle nasıl değişiyorsa, o kararnameyle güvence altına alınır.

Adı da meslek hakkı olur. Adı da kutup aşısı olur. Eczacının verdiği bütün hizmetin adı

olur, meslek hakkı. SGK ile yapılan reçete başına yapılan hizmet hakkı değildir, onun

da altını çizeyim. Taleplerimizin bu anlamda çok daha net olması lazım ne istediğimizi

bilmeliyiz. Bu taleplerde eczacının iki önemli şeye ihtiyacı var. Bu gelir dağılımı tab-

losunun değişmesiyle ortaya çıkan eşitsizliği çözecek bir çözüm önerisine ihtiyaç var.

Onun araştırmasını yaptık ve umarım ki hepinize ulaşmıştır. Artık adil bir reçete pay-

laşım sistemine ihtiyaç var. Bu adaletsizliği bu meslek daha fazla kaldıramaz. Mutlaka

adil bir reçete paylaşım sisteminin eczacının gündemine oturması lazım bu da örgüt-

lerin işi Eczacının geleceğini güvencede hissetmesi için, geleceğine güvenle bakması

için mutlaka bir alt limite ihtiyacı var. O da, en azından yaptığımız araştırmaya göre,

ayda 1500 reçete ya da 60 milyarlık bir ciro, o güvenceyi sağlayabiliyor ki en alttaki

limittir bu. Bu anlamda yapılan çalışmaların TEB Merkez Heyeti tarafından, yeni se-

çilecek, mutlaka değerlendirmesi gündemin bu şekilde doldurulması gerekiyor. İkinci

önemli, atılması gereken adım ilaç fiyat kararnamesidir. Taleplerimizin mutlaka o ka-

rarnameye dönük olarak değerlendirilmesi lazım. SGK bürokratlarını gündeme alarak

Page 209: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

209

bu taleplere, belki eczacının günlük taleplerine eczacının yanıt verebilirsiniz ama ec-

zacının geleceğini yeniden kurmak ve sağlıklı kurmanız için geleceğe dönük taleplerin

mutlaka gündem edilmesi lazım. Onun yeri de ilaç fiyat kararnamesidir. Bu eczacı kar

marjıyla insanca yaşamın devam etme şansı yoktur. Bunun için de o kararname nasıl

sanayicilerle oturulup pazarlıkla değiştiriliyorsa, eczacılarla da mutabakat yapılarak

değiştirilmelidir. Eczacı bunu talep ediyor. Talep ediyor muyuz?

Divan Başkanı: Sayın Şahin toplarsak.

Ecz.Rafet ŞAHİN (Devamla): Başkan daha 5 dakika toplamam, toplayacağım

çünkü buradaki arkadaşların bir kısmı da o sürenin üzerine 5 dakika mı olur üzerine

mi çıkar konuşuyorum, göreceğiz.

Evet, ilaç, ilaç fiyat kararnamesi değişmeli ve eczacının kar marjı asgari %30’lara

kademelerce çıkartılmalıdır. Bu eczacı için olmazsa olmaz bir şeydir. Dolayısıyla ikti-

darla mücadele edilecekse, doğru talepler etrafında mücadele edilmelidir. Bakın ha-

yat bizi nasıl doğru noktalara getiriyor? Bu söylemlerimiz TEB Merkez Heyeti tarafın-

dan da 4 Aralık sürecinde gündem edildi. Ama sonrasında eylem yapıp bittiğimizde 4

Aralık sürecinin yönü ilaç sanayine döndü. Oysaki orada ilaç fiyat kararnamesi diyordu.

İlaç fiyat kararnamesi değişmeli, eczacı meslek hakkıyla ilaç fiyat kararnamesinde yer

almalı diyorduk. Sonra ne oldu? Sonra döndük sanayiyle 15-30-45 günün pazarlığını

yapmaya, hani ilaç fiyat kararnamesiydi? Sanayiyle ne işin var? Eğer sorun sanayi

değil ise bu eyleme ne gerek vardı? Bir şekilde sanayiyle kavgayla 4 ile 7’yi aldım. Gör-

düğünüz gibi kavga edip alabilirdik. Oysaki siz dediniz ki yasal güvenceye alınmalı. İlaç

fiyat düşüşleri bundan sonra da yaşanacak. Bakan açıkladı zaten bu tasarruf burada

bitmez 60’dı paket 66’ya çıktı. Yarın 60’a düşecek. Açıp söylüyorlar tasarruf paketinin

toplamda değişeceğini, yine mi aynı kavgayı yaşayacağız? O kavgayı yaşamamak için

ilaç fiyat kararnamesinin güvencesine alınması lazım, eczacının zararının. O kararna-

meyi yazdığında “Ey sanayici, böyle bir adım attığında, bu eczacının hakkıdır, bu da

karşılanacak” dediğinde artık eczacı her seferinde bu kavganın içerisinde olmaktan

bıktık ve bir de eylem yorgunu olduk. Eylem diyoruz, dolduruyoruz arkasını, dönüp

geliyoruz, “E biz ne almıştık.” diyoruz. TEB Başkanı da açılış konuşmasında aynısını

söyledi. 4 Aralık’ı yaptık ama elde bir şey yok. Bütün eczacılar da aynı şeyi söylüyor.

Page 210: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

210

Eylem diyorsunuz eylem yapıyorum, yürüyüş diyorsunuz yürüyüş yapıyorum. Kapat

diyorsunuz kapatıyorum. Elde bir şey yok. Artık elde bir şey olacak, süreci hep birlikte

olgunlaştırmak zorundayız. İktidarıyla ve muhalefetiyle artık yeni bir söylemin sahibi

olmalıyız. Evet, buradan herkes güçlü, sürece müdahale eden, demokratik, kararlı, ik-

tidarıyla ne zaman kavga edeceğini bilen, meslektaşlarını ne zaman harekete geçire-

ceğini bilen ve ne söylediğini bilen bir TEB yönetimi bekliyor. Türkiye’nin beklentisi bu,

bu beklentinin anahtarı delegelerde. Siz delegelerde bu beklenti karşılığını bulur mu?

Umarım ki bulur. Bulmazsa ne olur? İşte 4 yıldır yaşıyoruz. Bu sürecin devamından

memnunsanız bir itirazım yok. Atarsınız oyunuzu devam eder. Ama bu yapılanmanın

bu süreci yönetmediği çok açık ve net görünüyor. Kulislerde hepiniz birbirinize söylü-

yorsunuz. Bu heyet bu süreci bu yapılanma ile götüremiyorsa, onun yerine yeni bir ya-

pılanma kurmaya ihtiyacı varsa, bu delege bu iradeyi gösterecek, o yeni yapılanmayı

ortaya çıkaracak doğru olan bu. Çünkü önümüzde çok daha kırılgan, çok daha zor bir

süreç var. Bu sürecin üzerine hep birlikte, dayanışmayla, kararlıca yürüdüğümüzde

bunu meslek yararına değiştirebiliriz. Yoksa çok daha büyük sıkıntılar bizi bekliyor.

Evet, sevgili meslektaşlarım söylenecek çok söz var. Ama zaman dar, Divanı da

çok fazla zorlamak istemiyorum. Ben bu süreci doğru algılayıp ortak aklı üretmenizi

bekliyorum ve tüm Türkiye’ye, tüm eczacı meslektaşlarımıza herkese sağlıklı ve gü-

venli bir gelecek dileğiyle saygılarımı sunuyorum.

Divan Başkanı: Teşekkürler Sayın Şahin. Nurettin Abacıoğlu, Ankara

Prof. Dr. Nurettin ABACIOĞLU (Doğal Delege): Divanın değerli Başkanı, Divan

Üyeleri, Merkez Heyetinin değerli Başkanı, Merkez Heyeti üyeleri, değerli meslektaş-

larım. Başkan uyardı. Başka üst sıralardaydım yarınki konuşmayla ilgili, doğal olarak,

doğal delege olmamdan dolayı aşağı kaymışım ama fırsat şu andaymış. Sizlere hitap

etmekten dolayı 37. Genel Kurula katılmış olmaktan dolayı hem kendimi bahtiyar

addediyorum, hem de sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 17. Kongreden bu yana kongrelere gelip gidiyorum. Bir dö-

nem de, bu heyetin genel sekreteri olarak çok içinde çalıştım. Dolayısıyla bu kong-

renin havasını da iyi biliyorum. Rafet arkadaşım dedi ki, kongre biraz cansız devam

Page 211: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

211

ediyor. Kongrenin bu akşamı var. Yarın saat üçten sonra da kongre iyice hareketlenir.

Yalnız sorunumuz bir liste çatmak ve yeniden sandalyeleri korumak meselesi değildir.

Ülkemin zemini ayağımızın altından kaymıştır. Türkiye’nin sağlık meseleleri zemin

olarak ayağımızın altından kaymıştır. Eczacılık mesleği de bu arada yuvarlanıp telef

olmaya doğru gitmektedir. Dolayısıyla bu kongre liste çatmaktan ziyade önce vaziyete

hakim olabilecek ve kendisini ileriye taşıyacak, Türkiye’nin toplumsal mücadelesini

ileriye taşıyacak bir vaziyet almak durumundadır. Bu delegelerin bu kongre itibariyle

esas görevi budur.

Arkadaşlar Mehmet Domaç’tan bahsedeceğim. Rafet konuşmasında dedi ki yol

arkadaşıydık. Evet, bu salonda onunla yol arkadaşlığı etmiş çok insan var. Ben de

onlardan birisiydim. Mehmet’in savrulma süreci esasen bu kongrede onay bulmuş bir

süreçtir. Bunu önce tespit etmemiz lazım. Mehmet, İstanbul Odası delegesi olmayı

kongreden sağlayamayınca muvazaa yapıp, başka odadan delege olarak bu kongreye

gelmiştir. Ve bu kongrenin onayı ile o yaptığı muvazaa aklanmış ve onu bu süreçte yol

yürümeye itmiştir. Dolayısıyla önce bu kongre kendi öz eleştirisini yapmak durumun-

dadır. Mehmet çalıştığı dönem içerisinde kafasıyla, varlığıyla, gücüyle ve birikimiyle

kimi işleri yapmaya çalışırken kimi siyaset savrulmasının içerisinde de zemin değiştir-

miştir. Bu zemin değişikliklerini bu kongrelerle beraber sağlamıştır. Bu kongrelerle

beraber onaylatmıştır. Bu kongrelerde alkışlarla bunları kabul ettirmiştir. Dolayısıyla

bu kongre yine kendi öz eleştirisini yapmak durumundadır. Eczacılık mesleği bugün

gelip bir yere oturduysa, eczacılık mesleği tasfiye edilen bir emek hareketi haline

dönüştürüldü ise bu kongreler o sürece vaziyet edememiş olmaktan dolayı kendi öz

eleştirisini burada vermek durumundadır. Yoksa dün Mehmet’e gösterilen tepki,

şimdi algılamak derecesinde kısıtlı bir alanın içerisine hapsedilirse o zaman yazık olur,

bu demokratik tepkiye. Mehmet’e tepki göstermek doğaldır. Mehmet’in bu mesleği

sürüklediği süreç bir kongrelerin ve Türk Eczacıları Birliği’nin üstünde taşıyarak ken-

disini bir siyasete tahvil etmesi süreci anlamında protesto edilmek durumundadır.

Ben bu süreci böyle anlıyorum. Mehmet açısından böyle anlıyorum. Dün kongrenin

vermiş olduğu tepkiyi de bu anlamda hem olumluyorum. Hem de bu kongreyi kendi

kendine düşünmesini ve öz eleştirisini vermeye davet ediyorum.

Page 212: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

212

Arkadaşlar eylemler meselesine gelince, bu mitinglerimiz önce İstanbul’da başla-

yan. Ankara’da pik yapan ve geçtiğimiz 4 Aralık’ta da eczane kapama kepenk kapama

eylemine dönüşen eylemlilik halimiz Türkiye siyaset tarihinin ve Türkiye toplum tari-

hinin son 10 yıllık dönemi içerisinde gerek nicelik olarak, gerekse nitelik olarak azım-

sanmaması gereken hareketlerdir. Türkiye 12 Eylül faşizminden sonra muazzam bir

depolitizasyon yaşamaktadır. Türkiye’nin neoliberal, iktisadi politikalar çerçevesinde

çekildiği yeni nokta Türkiye’nin çivilerini yerinden çıkarmış vaziyettedir. Esasen ecza-

cıların çıkan çivileri de Türkiye’nin çivileriyle beraber dökülüp ortaya saçılmaktadır.

Dolayısıyla meseleye müdahale etmenin esas noktalarından bir tanesi Türkiye’nin bu

gidişatına eczacılar olarak, eczacı sağlık emekçileri olarak müdahale etmemiz gerek-

liliğini gündeme taşımaktadır. Gerek mitingler gerekse eczane kapama eylemi ec-

zacının ve eczacı örgütlerinin yetersiz altını doldurma gayretlerine rağmen toplum

tarafından ve halk tarafından daha iyi anlaşılmıştır. Bunun altını da çizmek istiyorum.

Nedenine gelince, var olan krizin ne olduğunun tespiti eczacının sadece geçim sıkıntısı

içinde olduğunun haykırılmasıyla ifade edilemez, edilememek durumundadır. Çünkü

sağlık sisteminin yoldan çıkış nedeni sistemin esasen dayattığı ve sistemin sizi tasfiye

sürecine doğru girdiği bir süreçtir. Birkaç rakama değinmek istiyorum. Türkiye’nin

ilaç sektörünün ne olduğuna ilişkin uluslararası pazar araştırmaları yapan firmalar,

Türkiye’nin 2020 yılına kadar dünyanın en gelişmekte olan büyük ilaç sektörlerinden

birine sahip olduğuna vurgu yapmaktadır. G7’ler ülkesi olarak anılan grubun içerisin-

de Çin, Hindistan, Brezilya, Endonezya, Malezya gibi Rusya gibi 3. dünya diye sayılabi-

len ülkelerin yanı sıra Türkiye ifade edilmektedir. IMS istatistiklerine göre 2005 pro-

jeksiyonu bakımından dünyada gelişmekte olan büyük ülkelerden birisi olarak ifade

edilen Türkiye’nin 2010‘da 12 milyar dolarlık bir ilaç sektör sermaye düzeyine ulaşma-

sı öngörülürken 2009‘da Türkiye‘de sirküle etmekte olan ilaç pazarının büyüklüğü 18

milyar dolara yükselmiş vaziyettedir. 18 milyar dolarlık pazarın 14.4 milyar doları sizin

eczanelerinizden geçmektedir, değerli meslektaşlar. 14 milyarlık, 15 milyarlık bir pa-

zarın 23 bin eczacıya bırakılmayacak kadar kıymetli olduğunu sermayeler çok daha iyi

anlamakta ve algılamaktadır. Dolayısıyla gelinmiş olan süreç eczacıya, eczalık mesle-

ğinin tasfiyesi noktasında düğümlenmiş vaziyettedir. Bu tespitleri doğru yapıp doğru

yerine koymadığımız taktirde yaptığımız eylemliliklerin altını bu anlamıyla doldurma-

dığımız bu taktirde yapacağımız bundan sonra yapacağımız ve atacağımız adımlarda

Page 213: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

213

gerek iktidarlar hükümetler karşısında gerekse sağlık sisteminin içerisinde eczacının

gündelik kar marjıyla ilgili kaygıları olarak anlaşılmaya ve size ancak o değerde ve o

düzeyde değer verilmesine yol açacaktır. SGK’nın önüne gidip eczane kepenklerinizin

ve eczane kapılarınızın anahtarınızın atılması yanlıştır. Çünkü muhatap olan kurum

SGK değil, Türkiye’nin sağlık sistemidir. O anahtarları gidip Sağlık Bakanının kafasına

çarpmalıydınız. Hâlbuki yapılmış olan iş bir genel müdürlük. Sağlık Bakanlığından Ge-

nel Müdürlük hükümetin, icraatlarından bağımsız olan kurum mudur? Orada oturan

genel müdür kendi tasarruflarıyla mı bu işi yapmaktadır? Tam tersine iktidar hangi

noktayı işaret ediyorsa onun sorumlusu olarak, teknokratı olarak bu işi yapmaktadır.

Hâlbuki hedef bu anlamda şaşmıştır. Dolayısıyla bu örgütün bundan sonraki eylem-

liliklerinde doğru rotayı bulabilecek işlemler yapmak gerek Türkiye coğrafyasını ge-

rekse Türkiye siyasetini doğru okuyarak, doğru siyasi kararlar alarak hareket etmek

durumundadır. Yoksa elimizde bundan sonra kullanabileceğimiz mücadele araçları

giderek kısıtlanmış ve yok noktasına gelmiştir. Yarın bir gün Türk Eczacıları Birliğinin

alın teriyle 1984’ten bu yana kazanılmış olan devletle protokol yapma işlemi eğer bir

şekilde devlet tarafından ortadan kaldırılırsa ne bu örgütlülük kalır, ne de eczaneler

eğer bilgisayar ekranından tıklama ile sözleşme noktasına çekilirlerse bir örgüt te-

sanütü ortada kalır. Bütün bunlarla ilgili hem doğru kararlar vermek hem de doğru

adımlar atmak gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de yapılmakta olan iş geçmiş Merkez Heyeti Baş-

kanının ifade ettiği gibi sağlıkta devrim falan değildir. Kapitalizm kendi sermaye kü-

reselleşmesinin Türkiye ölçekli gereklerini burada yerine getirmektedir. Burada daha

önce konuşan ve çıkan arkadaşlar kimi yapılan işleri kurumlara yakıştıramama nok-

tasında ifadeler kullanmışlardır. Doğru ifadeler değildir bunlar. Kuruma falanı yakış-

tıramadım, eczacının haysiyetiyle oynamasını ayıpladım vs. ile gibi laflar doğru laflar

değildir. Nedeni şudur; sermaye ve kapitalizm esasen kendi doğrularını ve o sermaye

birikim rejimlerini sapına kadar ve kararlılıkla uygulamaktadır. Yoksa onlardan bağım-

sız işler değildir o siyasi kararlar. Türkiye bugün inanılmayacak ölçüde gericileştirme

sürecine sokulmuştur. Türkiye inanılmayacak bir ölçüde yoksullaşma sürecinin içeri-

sinde girmiştir. Türkiye bugün kapitalist emperyalist hegemonyanın sembolü olan

Amerikancılaştırma sürecinin içine sokulmaktadır. Sokulmuştur. Türkiye’nin bugün

Page 214: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

214

bağımsızlık iradesi ve ulusal iradesini kırabilecek her türlü uluslararası tahakküm

Türkiye’ye dayatılmaktadır. Türkiye’nin bugün öncelediği sağlık reformu sizin sağlık

reformunuz ve Sağlık Bakanlığının sağlık reformu değildir. Dünya ticaret örgütünün

uluslararası atfedilmiş anlaşmalarının içerisinde ne yapılmasına ilişkin Türkiye’nin im-

zaladığı siyasi kararlar aynen bugün Türkiye’nin sağlık sektöründe ve eczacılık sektö-

ründe sürüp gitmektedir ve bu roller oynanmaktadır.

Sevgili arkadaşlar kapitalizmin bir retoriği var. Serbest rekabetçi fiyatlar altında

bir serbest piyasa düzeninden bahsedilir. Bu piyasa düzeninin içerisinde 60 trilyon do-

ları aşan bir dünya katma değer skalasının içinde ticaret katma değeri 12 trilyon dolar

civarındadır. 12 trilyon dolarlık hacmin üçte ikisini dünyada 200 büyük şirket elinde

tutmaktadır. Bu 200 büyük şirketin içerisinde de 10 ila 15 senelere göre değişiklik

gösteren ilaç firması bulunmaktadır. Bu ilaç firmaları bugün Türkiye’de de hareket

eden Türkiye piyasası içinde ilaç üreten firmalardır. Dolayısıyla kapitalizmin söylediği

gibi bir serbest eczane piyasası değil tam tersine tekelci bir piyasa bulunmaktadır.

Merkez Heyeti ve onun komisyonları ilaç meselesini doğru okumak durumundadır.

İlaç meselesi doğru okunduğunda eczacının geleceğinin ne olacağı da o anlamda belli

olacaktır. Eczacının eylemlilik planı da ona göre çizilecek ve ona göre sürüklenecek,

ona göre yürütülecektir. Bunlarla ilgili eksiklikler olup olmadığı meselesi bir doğal

delege olarak benim yeterli bilgim içerisinde değil ama görüyorum ve anlıyorum ki

bunlarla ilgili çok ciddi sıkıntılar var.

Değerli arkadaşlar, öyleyse bu kongre yeni baştan düşünmek durumundadır. Dü-

şündüğü mesele, kendi öz eleştirisini yapmak meselesini bu kongre göstermelidir.

Kendisinden ve aymazlıklarıyla açtığı bu mecradan çıkışın yolunu yeni eylemlilik ve

kararlılık sürecine döndürmek ve dökmek mecburiyetindedir. Bunun iradesini de, 11

tane koltuğa kimi oturtalım, 3 tane denetleme koltuğunu kimi oturtalım pazarlıkla-

rının ötesine taşımak durumundadır. Çünkü yarın bir gün önümüzde başlayacak iki

yılık dönem içerisinde oturabileceğimiz koltuk da altımızda kalmayabilir ve altımızdan

çekilme noktasına gelebilir. Türkiye bugünkü süreçten çıkışı bir tek iradeyle gerçek-

leştirebilir. O süreç toplumsal kurtuluştur. Eczacının bir meslek olarak kendi başına

bir kurtuluşu yoktur. Eczacı bir sağlık emekçisi olarak Türkiye emekçilerinin kurtuluşu

Page 215: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

215

ile bu sürecin içinden çıkacaktır. Kuşkusuz Türkiye’nin eczane yapısına baktığımızda

esasen ne tüccar ne de zengin bir meslek grubuyla karşı karşıya olmadığımızı çok iyi

biliyoruz. Orta ve düşük gelirli, dar gelirli eczanelerden oluşan büyük bir eczane ağı

bulunmaktadır. Bu sistemin içinde, direnç, kendi geleceğimize sahip çıkmak ancak

toplumcu politikalarca gerçekleşecektir. Bu anlamda bu sürece yani Merkez Heyeti-

nin güçlü bir yapı olarak doğru, mesleki ve siyasi kararlar alabilecek ve onu yönete-

bilecek, yönlendirebilecek bir yapıya kavuşturulması için kongre doğrudan müdahale

etmek durumundadır. Yoksa odalarda yapılan ve temsilcilerden oluşan delegeler va-

sıtasıyla bir liste çatma meselesinin ötesine kendinizi taşımanız gerekiyor. Hepinize

ve Türkiye’nin emekçi halkına kurtuluşu için kolay gelsin diyorum. Saygılar sunarım.

Divan Başkanı: Sayın Nurettin Abacıoğlu’na teşekkür ediyoruz. Arkadaşlar saat

19.00’a kadar sürdüreceğiz bu işi, onun için konuşmak isteyen yarına söz almış arka-

daşları davet ediyorum. Var mı? Yarın söz alıp da bugün konuşmak isteyen? Çünkü

yarın kısıtlama yapacağız. Çok konuşmacı var. Genel Başkan cevap verecek konuşma-

lara, öğleden sonra komisyondan gelen raporları konuşacağız ve çok ciddi kararlar

alacağız yarın. Onun için bugün konuşmak isteyen varsa bekliyoruz. Yoksa yarın saat

9 buçukta kesin başlıyoruz arkadaşlar. Yeni konuşmacı almıyoruz. Değilse bitiremeyiz

kongreyi, ben konuşmacıları okuyorum tekrar. Yarın burada bulunsunlar 9 buçukta

kesin açıyoruz kongreyi, biraz kahvaltılarımızı erken yapalım.

Ramazan Ziya Örmeci Isparta, Yücel Yenilmez Eskişehir, Emin Beyaz Batman,

Erken Eşkinat Tekirdağ, Oğuz Ekincioğlu Ankara, Burçin Kurtuluş Manisa, Tuncay

Sayılkan İzmir, Nejat Vardar Bursa, Sinan Özçelik Diyarbakır, Hasan Basri Kale Kütah-

ya, Nejdet Bayık Urfa, Sema Karagülle Zonguldak, Semih Güngör İstanbul, Harun Kı-

zılay Konya, Cengiz Bingül Mardin, Mustafa Turunç İstanbul, Üzeyir Korkmaz Kocaeli.

Kongrenin bugünkü çalışmalarını kapatıyoruz. İyi akşamlar hepinize.

Page 216: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...
Page 217: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

12 ARALIK 2009

BİRİNCİ OTURUM

Page 218: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...
Page 219: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

219

Divan Başkanı: Değerli delegeler, sevgili meslektaşlarım bugünkü oturumu açı-

yorum. Şu anda 19 konuşmacımız var. Yeni konuşmacı alma şansımız da maalesef

yok, gündemi yetiştirebilmemiz açısından. Benim özel bir de ricam olacak, lütfen ko-

nuşmalarımızda cevap hakkı doğuracak cümleler kullanmaktan kaçınalım zamanımız

yok çünkü cevap hakkı vermeye de. Ben ilk konuşmacımız Eskişehir Oda Başkanımız

Sayın Yücel Yenilmez’i davet ediyorum.

Ecz. Yücel YENİLMEZ (Eskişehir Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, Merkez

Heyeti’nin değerli II.Başkanı, değerli delegeler, sevgili oda başkanları, oda yöneticileri,

değerli meslektaşlarım Eskişehir Bilecik Eczacı Odası adına hepinizi saygıyla selamlı-

yorum.

İlk konuşmacı olunca tabi salon biraz boş ama konuşurken salonun boşalma-

sından daha iyidir. Bir ara biraz dışarı çıkıp bekleyim dedim ama bu Sertaç Abiye

ciddi ayıp olacaktı. Mikrofondan çok hoşlaşmam, konuşurken hata yapabilirim. Sevgili

Genel Sekreterimiz ilk günkü sunumunda genç yöneticiler arasında benim adımı da

söylemişti, ben de onunla ilgili, mikrofonla ilgili kısaca anımı anlatmak istiyorum. Ben

ilk 2005 yılında oda yöneticisi oldum, Denizli’ye bir Ege Eczacı Odaları toplantısına

gittik. Tüm arkadaşlar bir mikrofon alsınlar da isimlerini söylesinler tanışalım hepsiyle

demişti. O gün yaşadığım stresi ömrüm boyunca unutamam. Elime mikrofonu ala-

caktım, Yücel Yenilmez diyecektim ama hani deprem dahi olsa da bu mikrofon elime

gelmese demiştim. Bugün ne yazık ki, ne yazık ki değil de, bize genç yaşımızda yol

açtı büyüklerimiz, ilerliyoruz ama bu örgütün bize kattığı ciddi şeyler var. Şimdi bu

örgütün en üst organında bir oda başkanı olarak konuşma fırsatı geldi bana, onun

için de ne yazık ki lafı çok doğru değil.

Tüm dünyada ciddi bir ekonomik kriz yaşıyoruz, bu ülkemizde de ciddi oranda,

fazlası ile hissediliyor. Her ne kadar moral vermek için teğet geçtiği söylense bile böyle

bir durumun olmadığı her gün ortaya çıkıyor. Tüm dünyada, ülkemizde sağlığa olan

giderlerini özellikle ilaca olan giderlerini azaltmak için yeni önlemler peşindeler ki; ül-

kemizdeki ilaç fiyatlarının son 5 yılda geldiği durum, aslında devletlerin bu konuda ne

kadar doğru bir politika izlediğinin göstergesi. 2005 yılından bu yana %46 düşen bir

Page 220: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

220

ilaç fiyatı, 4 Aralık itibari ile %30 daha düştü. % 75–80’lere yakın bir ilaç fiyat düşüşü

var. Ama bunu ülkemiz mi yapıyor, dünya mı yapıyor bir irdelemek lazım. Bu şöyle bir

de gerçeği ortaya çıkartıyor. Tüm dünyada çok uluslu ilaç şirketleri, özellikle ülkemiz-

de devletimiz, üstünden ne kadar büyük vurgunlar yapmış, neler götürmüş hepimiz

görüyoruz. Eylem süresince de 69 liralık ilaçların 9 lira olması gibi söylemler oldu ki,

biz bunu yıllardır söylüyoruz. Ama ilaç fiyat düşüşlerinden kar edelim derken eczacıyı

yok etmeye çalışmak hiçbir vicdana sığmasa gerek. Siyasi iktidar sosyal devletten ta-

mamen vazgeçtiğini bugüne kadar yaptığı uygulamalarla hepimize gösteriyor. Hem

bugüne kadarki uygulamaları, muayene ücretlerini koyması, iki gün önce özel hasta-

nelerin katılımları %30’dan %70’e çıkarıldı ve de son olarak SGK’nın yayınladığı eylem

planı bu süreçte artık devletin sağlıktan elini çekmek istediğini, sosyal devlet olmak

istemediğini bize çok net olarak gösteriyor. Anayasal hak olan sağlığı artık parasal hak

haline getirmeye başladılar. Biz tabii ki hem insani olarak, hem örgüt olarak bunun

sürekli karşısında olmayı ve hareketlenmemizi sürdürmeye devam etmeliyiz. Ama

şöyle de bir gerçek var; bu süreç işliyor ve bunun sonucunda da sağlığın vazgeçilmez

bir parçasıysak, bu süreçten hepimiz etkileneceğiz, örgüt olarak, eczacılar olarak.

Devletin sosyal devletten vazgeçmesine karşı dururken, eczanelerimizi de ne yazık ki

buna hazırlamak zorundayız.

4 Aralık’ta iki temel istekle yola çıkmıştık. Birincisi stok zararımızın karşılanması,

ikincisi meslek hakkı. Ben Eskişehir’deki konuşmalarımda da meslektaşlarıma söylü-

yorum; Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı Odaları, bizim siyasi örgütlerimiz meslek siya-

setini geliştirmek ile ilgili, yönetmek ile ilgili meslektaşlarımızın bize verdiği görevler

var. Ancak son yıllarda yaptığımız tüm eylemler, haklı olarak, ticari kaygılarımızdan

kaynaklanıyor ve bugün kooperatiflerimizin ne kadar önemli olduğunu çok daha iyi

anlıyoruz.

Bölgemizde Bursa Ecza-Koop. hizmet veriyor. Onunla ilgili benim çok hoşuma

giden bir örneği vermek istiyorum. Yeni başlattığı bir programla 2010 yılında eczane-

lerdeki tüm stok düşüşlerini karşılamayı taahhüt etti, aktif üyelerine ve bizim de yola

çıkışımızın sebebi stoklarımızın sürekli karşılanması idi. Bursa Ecza-Koop yöneticileri

bununla ilgili çalışmalarını yapmışlardı ve bir yılda ortalama bir eczanedeki stok kaybı

Page 221: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

221

10.000 TL. Bu ciddi bir rakam ama eylemlik sürecine girdiğimiz yerde kooperatifle-

rimiz çok güçlü olsa demek ki hem sanayiye yaptığımız eylemler, hem stok düşüş-

lerimiz çok daha adımızı yıpratmadan, kendimizi yıpratmadan kooperatiflerimizde

çözülebilecek bir süreç, hem bize bu konuda çok ciddi görevler düşüyor. Genel sekre-

terimizin bu konuda çok hassas olduğunu biliyorum; hep beraber daha fazla çalışarak

kooperatifleri daha fazla yaygınlaştırmak, daha sağlam zeminlere oturtmak gibi bir

görevimiz var. İkinci talebimiz meslek hakkıydı ama orada, ben en azından yanlış

bir ifade olduğunu düşünüyorum. Biz meslek hakkı talep etmiyoruz, reçete başına

hizmet bedeli talep etmiyoruz. Çünkü bazen kendimize de dönüp bakmamız lazım.

Ülkemizdeki birçok eczanede bilimsel bir eczacılık mesleği icra etmiyoruz, ne yazık

ki. Bunun birçok nedeni olabilir, bürokrasinin içine çok gömüldük, eczanelerimizin

alanları çok küçük, meslek içi eğitimlerimiz çok fazla değil, çok yaygın değil vs. Onun

için, “Karşınıza çıkanlara siz bilimsel eczacılık hizmeti mi veriyorsunuz?” dememeleri

için önce bunun adını reçete başına hizmet bedeli olarak koymak gerektiğini düşünü-

yorum. Ama biz sonuçta bilimsel bir mesleğin uzmanıyız, bu nedenle de işimizi önü-

müzdeki sorunlar ne olursa olsun bilimsel yapma yönünde çalışmalarımızı arttırmak

zorundayız.

Eczanelerimizi mi büyütürüz, eğitimlerimizi mi arttırırız. Eczacının bilimsel yapı-

sında en önemli kriteri anlaşılmadı. Bunu sabah konuşmayı düşünürken TEB ile bera-

ber gittiğimiz Avrupa inceleme gezisindeki notlarımda da baktım hepsi dolaştığımız

tüm ülkeler farmasötik bakıma ciddi önem vermeye başlamışlar. Tüm sorunlarımızın

yanında mutlaka bir farmasötik bakım standardı oluşturup eczanelerimizde yaygın-

laştırılması gerektiğini düşünüyorum.

Hep söylüyoruz eczanelerimizdeki ürün skalasını geliştirmemiz lazım ama der-

mokozmetikleri desek, eczane yeri önemli; birçok üründe yer önemli ama yerin çok

önemli olmadığı iki tane ürün var elimizde birincisi mamalar, ikincisi bitkisel ürünler.

Mamalar ile ilgili marketler ile rekabet etme şansımız yok. TEB üstünden mi olur,

kooperatiflerden mi olur mamaların fiyat rekabeti konusunda bir çözüm üretmemiz

lazım, evet eczaneler çok güvenilir yerler, ama ülke halkı o kadar yoksullaştı ki ilk

önce paraya bakmak zorunda ve ucuz mama neredeyse onu almak zorunda. Bitkisel

Page 222: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

222

ürünlerde tamamen başıboşluk var, aktarlar almış başını yürümüş eczanelerimizde

bitkisel ürün satıyoruz sözde içinde ne olduğunu bilmiyoruz, ne yapıldığını bilmiyoruz

hastalarımıza tavsiye ederken doğru biliyor muyuz, bilmiyor muyuz o da belli değil bu-

raya gelmeden önce Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanımızla bunu uzun

süre tartışmıştık. Fakültemizin şöyle bir önerisi var. Kooperatifler ya da içinde ecza-

cının olduğu şirketler, kurumlar, neyse onun adı bunun üzerinde çalışmalar yaparsa

Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi bu konuda tüm analiz desteğini vermeye ha-

zır. Buna da hızla eğilmemiz lazım hepimizin internet sayfasında ilaç bilgi kaynakları

var biliyorsunuz. TEB ve Akademi ile, onun bitkisel formunu da, bitkilere uyarlanmış

şeklini de uyarlayabiliriz diye düşünüyorum. Çünkü bunun eğitimini alan tek meslek

kuruluşuyuz, tek meslek erbabıyız. Bunu sağa sola bırakmak yerine bunun hızla elimi-

zi uzatıp çalışmaları yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Ciro uçurumları, hepimizin

malumu, artık bunu tartışmak zorundayız. Aile eczacılığı mı, yoksa reçete dağılımı

mıdır? Bunu hep beraber örgüt içinde adam akıllı tartışıp sonra artık önümüze bir yol

haritası çıkartmak zorundayız. Aklıma gelmişken ciro, para vergi ve eylem sürecinde

belirlenecek bir süre şeyler çıktı, haber, kirli bilgiler çıktı lütfen odalarınıza çıkarken

kaldığımız otelin vergi levhası asılı, asansörlerin yanında ne kadar vergi ödediğine

bakın çok ciddi bir ironi olduğunu göreceksiniz.

Yarın seçimlerimizi yapacağız. Yeni Merkez Heyetimizi belirleyeceğiz. Bu kürsü-

den birkaç meslektaşımız örgütün siyasete atlamada basamak olarak kullanılmama-

sını söyledi. Evet, amaç sadece siyasete atlamak ise kullanılmasın. Ama gece gündüz

buralarda örgüt için meslek için emek harcayan insanlar yeri geldiğinde bize siyaset-

te faydalı olacaksa örgüt arkasında ve bu örgütün hafızası çok iyidir. Bu kürsüden

siyasete atlanmasın diyenlerin bu örgütte ilk siyasete atlama taşı yaptığını herkes

hatırlar. 2 yıllık süreçte biliyorsunuz örgütümüz üç defa ciddi anlamda sınandığını dü-

şünüyorum. Bir SGK’nın ek sözleşmesi sırasında biz bir dilekçe götürdük teslim ettik,

sahte dilekçe dediler. Miting yaptık 32.000 kişi gittik. 32.000 kişiye toplama dediler.

Ama 4 Aralık’ta bunların hepsinin gerçek olduğunu herkese gösterdik. 24.000 eczane

kapattık. Bir iki menfaatleşme olayı gerçekleşti. Bizim bölgemizde de bir iki gerçek-

leşti. İktidar partisinin aktif yöneticileri partilerine göz kırpmak için açma girişiminde

bulundular. Ama ben bu iktidar partisinin akıllı insanlardan oluştuğunu tahmin ediyo-

Page 223: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

223

rum. Bugün mesleğini satanların, yarın da partiyi satacaklarını herkes biliyordur ora-

larda da. Buradan eczanesinde oturan eczacı aşama bekliyor. İki gündür böyle bir şey

yapmadık, söylenmedi. Benim de devam etmesi ile ilgili söyleyecek bir şeyim yok ama

yeni oluşacak Merkez Heyeti gerçekten artık görünen 24.000 kişilik bir güçle masa-

ya oturacak. Sorunları çözebilirlerse çözerler, çözemezlerse de biz bugünkünden çok

daha fazlasını göstermeye hazırız. Çok kısa sürede organize olduğumuz bir eylemde

neler yapabildiğimizi gördük. Yarın seçime gidiyoruz. Hepimizin temennisi iş yapacak,

mesleği geleceğe taşıyacak bir meslek heyeti oluşması. Dün Burhan Başkan da söy-

ledi meslek için dayanışma kitabı, biz de naçizane bu kitabın hazırlanmasına katkıda

bulunduk. Taraflı tarafsız tüm oda yöneticilerimizin delegelerimizin bunu okumasını

istiyoruz. Burada bazı eksiklikler olabilir. Ama bu eksiklikleri daha da doldurmak isti-

yoruz. Onun için meslek için dayanışma dedik. Sabahın bu saatinde beni dinlediğiniz

için hepinize çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

Divan Başkanı: Yücel Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Emin Beyaz, Batman Ec-

zacı Odası Başkanı sanıyorum Başkanımız salonda yok. Sema Karagülle, Zonguldak

Eczacı Odası Başkanı. Tuncay Sayılkan, Ramazan Ziya Örmeci.

Ecz. Ramazan Ziya ÖRMECİ (Isparta Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, Mer-

kez Heyeti, Denetleme Kurulu, Yüksek Haysiyet Kurulları, Oda Başkanlarım, yönetim

kurulları, sevgili delegelerim, meslektaşlarım 15. Bölge Isparta-Burdur Eczacı Odası

olarak hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kongreler mesleki anlamda sorunların tartışılıp masaya yatırıldığı, önerileri so-

nuca endeksli yürütülen meslek seferberlik anlarıdır. Ancak hiç de öyle değilmiş ha-

vasındayız. Sanki hiçbir sıkıntımız yok, sadece küçük sorunları görüşüyor konumun-

dayız. Üstümüzdeki ağırlığı atamadık, günü geçirme sorunları öteleme ile geçmişte

bir yere varılmadı. Ama bugün de varılmaz. Toparlanıp silkinip el birliği ile kararlara

imza atmalıyız. Yeni seçilen heyete bir yol haritası çıkarmalıyız. Söylenecek sözümüz

varsa bunu burada, bugün söylemeliyiz. Dün dünde kalmalı, yarınımız belirsiz, o halde

bugünümüzü doğru yaşamalı ve yaşatmalıyız. Mesleğin geleceği, yarınları olabilsin.

Ecza kooperatifleri için de sahip çıkma politikamız olmalı. Yücel kardeşim çok güzel

Page 224: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

224

anlattı gerçekten, meslek varsa kooperatifler de el ele yan yana olabilmeli. Çünkü

onlar bizim temel taşlarımız onları da bizimle beraber ileriye taşımalıyız. Sorunları-

mız ortada, dünden beri oda başkanlarım ve delegeler sunmakta. Burhan Başkanım

gösterdi, çalışma raporu gerçekten hazırlanmış, içi dolu. Katkılarımız muhakkak ola-

cak devamını diğer başkanlardan da bekliyoruz. Çalışma raporunda açıkça belirtilmiş

çözüm önerilerimiz elbette var. Sadece uygulamada kararlılık gerekmekte, uzlaşı ge-

rekmekte. Bunun için güçlü bir Merkez Heyeti, çalışan bir Merkez Heyeti oluşturma-

lıyız, oluşturmak da zorundayız. Hepimiz de arkasında olup güç katıp meslek hayatını

sağlamalıyız. Ancak o zaman 15–16 Ocak, 21 Aralık, 4 Aralık gibi mesleğin kilometre

taşlarına yenilerini ekleyebiliriz. Karşımızda güçlü örgüt yapısını istemeyen bürokrasi

ve siyasi bir yapı var. Bizler birlik ve bütünlüğümüzü koruduğumuz süreçte hem bü-

rokrasiye, hem de halkımıza daha bilinçli tavır ve duruşumuzla mesleki saygınlığımızı

arttırıp, mesleki süreci yeniden yazıp saygınlığımızı arttırmak zorundayız. Acil eylem

planlarımız, B planlarımız ki bu B planı cümlesi genel sekreterimize aittir, bu nedenle

kullanıyorum, hep olmalı süreç içerisinde, Meslek hakkı talep etmekte ısrarcı olunma-

lı, kesinlikle alınmalı. TL’si ne olursa olsun. Ama gerekirse Yücel Başkanımın dediği

gibi reçete bedeli olmalı. Ama meslek hakkı olursa kalıcı olur düşüncesindeyim. Sabit

kar marjı veya fiyata göre kar marjı yükseltilmeli. Eczanelerde ilaç verme şartlarında

bürokratik engelleri en minimum düzeye indirgemeli. Eşit reçete dağıtımı ciroya göre

yaygınlaştırılmalı, paylaşım sağlanmalı. Bu ve bunun gibi çözümler öncelikli olmalı,

böylece düşük cirolu eczaneleri koruma altına almalıyız. 6197 sayılı kanunun biz uy-

gun koşulları hızla sağlanmalı burada yer alacak maddelerde uzlaşı olmalı. Nüfusa

göre eczane, ciroya göre eczacı, çalıştırma eczacılara reçete bazında hizmet bedeli,

meslek içi eğitim zorunluluğu ve olmazsa olmazımız ‘eczanenin sahibi ve mesul mü-

dürü eczacıdır’ ibaresinin yer alması.

Diğer başkanlarım da söyledi. Eczacılık fakülteleri gerçekten fazla, bunları da

değerlendirmeli, 6197 sayılı kanunun doğru düzgün çıkması halinde mesleğimizin

toparlanıp ayağa kalkacağına inanıyorum. Bu nedenle öncelikli bir çalışma yapmalı-

yız. Bu konuda bütünlük sağlayıp biz gündeme taşımalıyız. Ötelemek sorunlarımızı

çözmez, çözememiştir de. Korkunun acele faydası yoktur. Bunun için yüzleşmeliyiz.

Birbirimizi doğru yönlendirip akil davranıp ortak akılla sonuca gitmeliyiz. Geleceği ön

Page 225: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

225

görmek zorundayız. Bazı meslektaşlarımız adına endişeliyim. Düşük ciro nedeniyle ka-

panmayla yüz yüze eczacılar. Biliyorum ki birçok meslektaşımızın dayanacak gücü kal-

madı. Onlardan biraz daha dişini sıkmalarını isteyeceğiz ve mesleki anlamda kol kola

olmalarını, yanındaki eczacıyla el ele tutunarak, bizi bu sıkıntıya sokanlara karşı dik

durmaları gerektiğini bir kez daha söyleyeceğiz. Ümitlerimiz bitmedi. Yolun sonunda

da değiliz. Belki de yolun başındayız. Birlikte örgütsel gücümüze güç katarsanız mes-

leğimizi onurlu bir şekilde yarınlara taşırız. Bunu yapacak gücün örgütümüzde var

olduğuna inanıyorum. Geçtiğimiz iki yıllık süreç de çok kolay geçmedi. Dünyadaki glo-

bal kriz bizleri de etkiledi. Bu günlere mesleki anlamda her yeni gün sorunlarla geldi.

4 Aralık süreci halen eczacıları zarar ettirir durumda, halen önümüz belirsizlik içer-

mekte, kaosa sürüklenir durumdayız. Ama inanıyorum ki sizler de benim gibi ümitsiz

değilsiniz. Gelecek bizlere doğru işler yaptıracaktır, yapmalıyız da. Bence kaosu ülke

bütünlüğünde de görmekteyiz. Bu filmi daha önce seyretmişiz hissi var içimizde, adı

Sevr. Bizler demokrasiyi sindirip benimseyerek, özümseyerek yaşamalı, yaşatmalıyız.

Etnik ve siyasi emeller uğruna bin yılı aşkın kardeşliğimiz unutturulmakta, birbirine

düşman edilmekte ve bu ısrarla devam etmekte. Bu güzel ülkemizin güneyi, kuzeyi,

doğusu, batısı demeyip nerede burnu kanayan varsa benim kardeşimdir. Neredeki-

nin sorunu varsa, çözümü demokrasi içindedir. Biz bize çözülmelidir. Emperyalist dış

güçlere eleman dersek biz bize olmaktan çıkar, siz biz oluruz. Burada tüm ülkemin

insanına hangi etnik kökeni varsa taşıyabilir. Ama ülke bütünlüğünde kol kola olaca-

ğımız inancındayım. Akan kanlar durmalı, gelecek hepimizin olmalı, bu ülke hepimize

yeter.

Değerli meslektaşlarım, sözün özü ülkemize, demokratik cumhuriyetimize ve

onurlu mesleğimize sahip çıkalım. Gelecek bizlerin, çocuklarımızın ve gençlerimizin

olsun. 36. Dönem Merkez Heyetinde görev alan tüm meslektaşlarıma başarılı çalış-

malarından dolayı bir kez daha teşekkür ediyorum. Yeni seçileceklere de başarılar

diliyorum. Burada son bir cümlede Isparta’ya bağlı Burdur ilimizde oda kurulmasında

önümüzdeki süreç içerisinde katkı sağlayacak olan yeni seçilecek Merkez Heyetine ve

bu konudaki çalışmalarından dolayı da Genel Sekreterim Özgür Özel’e özellikle teşek-

kür ediyorum. Hepinizi saygı sevgiyle selamlıyorum. Allah’a emanet olun. Hoşça kalın

diyorum.

Page 226: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

226

Divan Başkanı: Sevgili Başkanıma teşekkür ediyoruz. Emin Beyaz geldi mi aca-

ba? Ekrem Eşkinat – Tekirdağ, Oğuz Ekincioğlu - Ankara, Burçin Kurtuluş - Manisa.

Ecz. Burçin KURTULUŞ (Manisa Eczacı Odası Genel Sekreteri): Merkez Heye-

timizin Başkan ve yöneticileri, değerli meslektaşlarım, hepinizi Manisa Eczacı Odası

adına selamlıyorum.

Akşam yazımı yazmak için oturdum. Baktım ki o söylendi, bu söylendi, şu söy-

lendi. Bana hiç bir şey kalmamış. Tekrardan başka bir şey olmayacak. O yüzden ben

formatı değişik bir yazı hazırladım. Bilmiyorum herkesi gevşetmek adına inşallah be-

ğenirsiniz. Başlıyorum.

Film başlamıştı. Sağlık ışığımız sönmesin derken ‘Sağlıktaki dönüşüm muhteşem

olacak’ adlı film başladı ve ışıklar söndü. Ben taze bir yönetim kurulu üyesiydim. Yer

Manisa ve tüm Türkiye’de film vizyona girmek üzere. Esas oyuncular çok tatlı masum

yüzleri ile aile hekimliği diyorlar. O da ne diyorum. Gece hastalanınca evine gelecek,

seni muayene edecek diyorlar. Ama ben her gece bekliyorum kimse gelmiyor. Bunlar

çok çalışacağı için 6000 TL alacaklarmış. O da çok güzel maşallah. Ben filmlerde gö-

rüyorum. Doktor elinde çanta ile geliyor eve, hastayı muayene ediyor. Öyle mi olacak

diyorum; heyecanla evet, evet diyorlar, hep bir ağızdan esas oğlanlar. Kendimi flimin

içinde buluveriyorum. Yeşil kart diyorlar o ne diyorum green card mı hayır, hayır ke-

sinlikle hayır. Herkese verilmeyen, güvencesi olmayana verilecek bir karne diyorlar,

süper, biz zaten bunu istiyorduk. 18 yaş altı diyorlar, bu filmde acaba yaş sınırı mı

var ben bu konuyu pek anlamadım diyorum. Pes doğrusu böyle sosyallik ilkesi olmaz

diyorum. Adalet ve kalkınma buna denir diyorum. Özel hastanelere herkes gidecek-

miş üstelik para mara yok diyorlar. Sadece hizmet sağlıkta dönüşümün muhteşem

olacağı çok belli şimdiden, iyi ki bu flime gelmişim diyerek seviniyorum. Bu sistemde,

aynı zamanda tasarruf da yapılacakmış. İnanamadık. O zaman odamızın başkanı olan

Sayın Özgür Özel, esas oğlanlar bu filmin tehlikeli olduğunu tabip odası ile beraber an-

latmaya çalışıyorlar. Esas oğlanlar sizleri anlamakta zorlanıyoruz, reçete artacak, ilaç

çıkışı artacak, satışımız artacak, doktorlar iyi maaş alacak; daha ne istiyorsunuz, siz

keyfinize bakın diyorlar. Lütfen siyaset yapmayın diyorlar arkasından. Sağlıkta siyaset

Page 227: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

227

olmaz diyorlar tasarruf olur, tasarruf diyorlar. Siyaset değil hepimiz aynı gemideyiz

diyoruz; bu gemi batar, batmayacak bir tek gemi var, gemicik var, ekrandan yüzerek

geçiyor zaten maşallah. Arkasından tatsız bir fon müziği gibi bir şarkı duyuyorum:

Gemi gelir yanaşır içi dolu be recebim, recebim hani benim mesleki geleceğim…

Müzik moralimi bozuyor. Elimdeki mısırı kese kâğıdı ile yiyesim geliyor. Bu arada

gemicikten yeşil kart karneleri halka atılıyor. Kapış kapış, inanılmaz izdiham. Herkes

alıyor herkes. 18 yaş altı şampanyaları patlıyor. Özel hastane sahipleri birbirlerine

güneş yağı sürüyorlar, güneşleniyorlar. Gemicik yola devam, tam yol ileri. Derken

gemicikten esas oğlanlar bana bir kola uzatıyorlar. Al, al mısırla iyi gider diyorlar.

İçiyorum kana kana, yana yana. Eczanelerimiz her gün dolup taşıyor. Ben yine kola ve

mısıra devam. Ta ki kolama bir şeyler katıldığını SGK olunca fark ediyorum. Ama artık

çok geçti. Ben bağımlı hale getirilmiştim. Film olanca acımasızlığıyla devam ediyor.

Fiyat kararnameleri ‘inleyen nağmeler’ gibi eczacının göğsüne saplanıyor. Ne karar-

nameye, ne protokole uyan yok. Muayene ücretleri toplayın diyorlar. Sepeti kolumu-

za takıyorlar. Yumurtaları toplayın sonra biz bu yumurtaları sizden alacağız diyorlar.

Kafam allak bullak ne yumurtası ve tavuğu diyorum. Boş ver bak sen eczanene dolup

taştı. İç kolanı, ye mısırını diyorlar. Yumurta var, tavuk var, kola var, mısır var. Ben

bu işten pek bir şey anlamadım. Çekler geri döndükten sonra bir şeyler anlamaya

başlıyorum. Kredi peşinde koşuyorum. Kolamın içine atılan SGK maddesini alabilmek

için çırpınıyorum. Çok zor oluyor, çok zor. Bu arada gemicik tabi ki yola devam ediyor.

Geçiyor ekranın önünden büyük bir heybetiyle. Bu arada film birden bozulmaya başlı-

yor. Artık elem, keder insanlar istediği gibi, dilediği gibi hastaneye gidemez oluyorlar.

%70 diyorlar. Ne anlasın hasta teyzem %70’ten. Reçete arkasına imza at deyince,

kaleye şut çek denmiş gibi gerilen teyzem. %70’i ancak muayene olduktan sonra vez-

neye gidince anlıyor. Ben tabii ki kolaya mısıra devam, Gemicikler yola devam derken

tasarruf tedbirleri. %60 diyorlar. O da ne diyorum. Hani çok inandırıcı bir cümleyle,

eczanenizin içinden bizim gemicik geçecek ama zarar vermeyecek. Verse bile biz bu

zararları karşılayacağız diyorlar. Biz de buna inanmıyoruz tabii ki. Ağlamaktan gözle-

rim şişiyor. Kendi kendime teselli veriyorum. Diyorum ki bu sadece bir film, sadece

bir film, üzülme. Bu film bitecek. Birden gemiciğin kulaklarımın zarını patlatırcasına

çaldığı sireniyle sıçrıyorum. Işıklar yanıyor. Kendimi eczanemde buluyorum. Raflarım

dolaplarım bomboş. Adamın biri buzdolabımı tutmuş gemiciğe yüklemeye çalışıyor.

Page 228: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

228

Gemiciklerin sahibi duvardan diplomamı ruhsatımı alıyor. Onu bari bırakın diyorum.

Asıl bu bize lazım diyor. İtiraz etme bak sana SGK’lı kola vermem diyor kapıyı üzerime

kapatıyor. Kapının altından da yazılı bir kâğıt atıyor. Yazılı kâğıdı alıyorum, okuyorum

film bitti, koca harflerle son yazıyor. Kim seçilirse seçilsin, senden olsun, benden ol-

sun, çalışkan olsun, dürüst olsun fedakâr olsun. Birliğimizin bizlere bu sonu yaşatma-

mak için elinden gelenden fazlasını yapacağı inancıyla sizlere güveniyor, odam adına

hepinize başarılar dileyerek saygılar sunuyorum.

Son bir sözüm daha var. Biz Manisalı eczacılar olarak yerel seçimlerde Özgür’ün

adaylığı konusunda yapılan spekülasyonlardan çok rahatsızlık duyduk. Özgür’ün hangi

koşullarda adaylık teklifini kabul ettiği ve Merkez Heyeti nezrinde gereği için ne yap-

tığı herkesçe malumdur. Örgütü siyasete basamak yapmaktan söz edeceksek bunun

adresinin Özgür olmadığını düşünüyoruz. Belediye başkanı olsaydı belki Manisa kaza-

nacaktı ama Manisa’nın kaybının eczacılığın kazancı olduğunu düşünüyor ve onunla

gurur duyuyoruz. Saygılar sunuyorum.

Divan Başkanı: Sevgili Burçin’e teşekkür ediyoruz. Tuncay Sayılkan, Nejat Vardar,

Sinan Özçelik, Hasan Basri Kale, Nejdet Bayık, Sema Karagülle, Semih Güngör. Sevgili

Nejat Vardar için ikinci anons.

Ecz. Nejat VARDAR (Bursa Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Sayın Divan,

Türk Eczacı Birliğinin değerli başkan ve üyeleri, sevgili meslektaşlarım. Hepinizi Bursa

Eczacı Odası ve Çağdaş Eczacılar Derneği Bursa Şubesi adına saygı ile selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar; ben, sanıyorum, 76 yılından bu yana genel kurullara katılan

meslektaşınızım. Birkaç tane kaçırdığım olabilir, arada. Ben ciddi olarak Türk Eczacı-

larının sosyolojik anlamda araştırılması gereken bir topluluk olduğunu düşünüyorum.

Hatta sosyolojiden öte fiziksel anlamda da bizim araştırılmamızın ciddi oranda yarar

olduğu kanaatindeyim. Hani Newton’un etki-tepki mekanizması vardır ya onda da bir

sorun yaşadığımız kanaatindeyim. İki gün önce sevgili Domaç’ı alkışladık. Ben de o

münasebetsizlerden biriyim. Ama o güne kadar yaşadıklarımız, o alkışlama sırasında

gözümün önünden şöyle bir sinema şeridi gibi geçtiğinde biz nerden nereye geldik

Page 229: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

229

dedim. Biz sevgili Domaç’ın ne zaman bizi satmaya başladığını, nasıl sattığını, satışın

en son aşamasında hangi pazarlıkları yaptığını bu kürsülerden çoğu kez sizlerle pay-

laştık. Sadece ben değil, bir sürü arkadaşım bunu anlattı size. Örneğin ben diyordum

ki, bu iki kapılı eczane yönetmeliği çıktığında sevgili meslektaşlarım der ki bak işte bu

bizi kullanıyor. Demedik daha nelere demedik. Örneğin o kadar olayın içinde benim

çok ilgimi çeken, hatta hah işte yakalandığı dediğim bir olay vardır iki genel kurul

öncesinde. Sayın Bakan benim yerimde konuşuyordu, Sayın Domaç da önde oturuyor.

SGK yine gündeme gelmiş. Bakan dedi ki, sevgili eczacılar 3 ay kadar siz SGK ile sorun

yaşadınız ama artık herhalde daha az yaşıyorsunuz falan, Domaç can havliyle fırladı,

hayır 3 gün Sayın Bakan dedi. Ben de o ara dedim, hah dedim yakalandı. Refleks

olarak. Domaç diyor ki; bu kadar eczaneler yangın yeriyken, eczacılar bu kadar bas

bas bağırırken yanıyoruz, diye eczacıların SGK ile sorunu yoktur. İşte eczacı bu işi

Domaç’ın nasıl yaptığını anladı. Diyordum ki akşam çiftetelli oynadığını gördüm yine

Domaç’ın, yine seçilecek dedim ve nitekim seçildi. Dolayısıyla bizim Domaç’ı veya Do-

maç gibi düşünenleri anlamamız için bilmiyorum daha nasıl bazı olayları yaşamamız

gerekir. Sosyolojik anlamda araştırılması gereken dediğim budur. Sanıyorum bunun

araştırılmasında ciddi fayda vardır. En azından dünkü konuşmasından veyahut da

sosyalistlikten başlayıp sosyalistliğe giden dönüşüm döneminden hepimiz haberdarız

hepimiz görüyoruz ve bunu çok doğal karşılıyoruz. Bu çok enteresan bir yaklaşım,

Oturup bir özeleştiri mi yapmalı, bilmiyorum ne yapmalı, bunu birlikte oturalım bir

konuşalım diye düşünüyorum. İşin kötü tarafı şöyle bir şeyle devam ediyoruz. Biz

Domaç’ı günah keçisi yaptık. Tamam, hakikaten de çok günahı var. Artık ne yapma-

mız gerekir? Domaç’ın günahlarını taşımayacak Domaç gibi günah işlemeyecek yeni

insanlar bulup bunları göreve getirmemiz gerekir. Biz bulduk. Domaç’ın çalışma arka-

daşları. Domaç’ın birlikte çalıştığı Domaç’ın yaptığı işlerin birçoğunda imzaları olan ar-

kadaşları Domaç’a alternatif olarak getirdik göreve. Fevkalade güzel. Hepimiz için de

hayırlı olduğunu düşünüyorum. Ama en azından sanıyorum ki hukukta şöyle bir şey

vardır. Tamam, hepsini Domaç yaptı ama hani yardım ve yataklık etmekte bir insan-

ları sürekli içeri attıkları veya yargıladıkları suçlar. En azından bu yardım ve yataklığa

girer mi acaba Domaç zamanında işlenen suçlarda, diye düşünüyorum. Ama genel

kurulumuz bunun girmediğine karar verdiğine göre de saygı ile karşılamaktan başka

yapacağım bir şey yok. Bizde enteresan bir karar alma ve uygulama mekanizması

Page 230: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

230

var. Özellikle uzun bir süredir görev yapan Merkez Heyetimizde araba ile atın yeri

değişik. Şimdi ben hep şöyle düşünürüm. Yöneticiler önder olmak konumundadırlar.

Yani tabandaki insandan daha önce düşünen, daha önce hesaplayan, ileriyi daha fazla

gören ve onlara yol gösteren, uygulama yapan insanlar. Bizde nedense hep bir ters

uygulama var. Yöneticiler duruyor. Taban bastırıyor bastırıyor, bir yere geldiğinde

basınç dayanılmaz bir hale geldiğinde hadi şunu da yapalım deniyor. Yaşadıklarımız,

Şanlıurfa’yı hatırlıyorsunuz, miting kararını nasıl aldığımızı, gündüz o toplantıda ben

de vardım. Tabanın böyle bir isteği yok dendi, miting ile ilgili. Sonra bir yemeğe gidil-

di. Yemekte birden dendi ki, işte, aslanlar, kaplanlar, eczacılar kurtuluyoruz miting

yapacağız falan… Allah, Allah dedim, ne oldu yani bir saat önce hiçbir şey yokken

bir saat sonra birden işte. Daha sonra kepenk kapatma eylemi yaptık biliyorsunuz,

çok yakında. Bazı odalar 4 saatlik bir uyarı eylemi yapmaya karar verdiler. Kendi böl-

gelerinde. Bir baktık bir gün sonra Türk Eczacıları Birliği miting kararı verdi. Bu da

hayli enteresan geldi bana. Aslında belki şöyle bir uygulama yapmak lazım. Benim

misyonum var, vizyonum var diyen odalar, hangi oda olursa olsun toplanmalı, bir

platform oluşturmalı ve kararlar almalı. Uygulamalar yapmalı kendi bölgelerinde ve

bu bir şekilde Merkez Heyetine yol gösterici bir kurul olarak çalışmalı. Yoksa Merkez

Heyeti’nin geçen gün Sayın Levent Hoca söyledi, tsunami gelmeden önce görmek gibi

bir alışkanlığı yok. Biz ancak boğulma aşamasına geldiğimizde tsunami geliyormuş

diyen bir afet işleri konumunda.

Yine Domaç’ın bize bıraktığı, örgütlerimize bıraktığı kötü bir alışkanlık var: korku.

Bize yıllarca ölümü gösterip sıtmaya razı etti. İşte eczane kapayalım, miting yapalım

bir başka direnişte bulunalım dediğimizde; sen öyle diyorsun ama bak öbür oda çok

fena onlar yapmam diyor, bu işi biz işte arayı idare ediyoruz. SGK’ya bir direniş yap-

maya kalktığımızda yapıyorsun, adamlar elektronik sözleşmeyi bir getirirse yandık,

biz idare ediyoruz. Dolayısıyla, bu tampon görevi yapan Merkez Heyeti alışkanlığı gen-

lerimize işledi. Merkez Heyetinde bu alışkanlık var, bizde bu korku var. Oysa insan-

lar korkularından sıyrıldıkları ölçüde özgürleşir. Biz daha o özgürlüğü kazanamadık.

Dilerim, yakında bu handikabın da hakkından gelebiliriz. Yine bu kürsülerden çok

söylediğim bir şey var. Bizim ne hikmetse A planımız, B planımız, C planımız çok yok.

Olmadı. Şu anda da yok. Şu anda kepenk kapadık, ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bu

Page 231: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

231

kürsülerden hakikaten yani bu tutanaklar bir çıkarılsa da okunsa Merkez Heyetimizin

bütün örgütler gibi, biz atıyorum elektronik sözleşme geldiğinde ne yapacağız. Bunu

bilmemiz lazım. Biliyor musunuz, hayır. Merkez Heyeti bilmiyorum. Kepenk kapattık.

Kepenk kapattığımızda ne diyeceğiz. Eğer şu şu şu isteklerimizi, şu kadar sürede

kabul etmezseniz şunu yapacağız diyebilecek miyiz? Demeyeceğiz, bilmiyoruz çün-

kü. Sudan çıkmış balık gibiyiz. Ve de bu kadar sudan çıkmış balık gibi bir örgüt belki

dünyaya örnek gösterilebilecek kepenk kapatma eylemini büyük bir başarı ile uygu-

luyor. Taban bu kadar hazır, taban bu kadar isyan halinde, ama biz bu planı yapacak

insanlardan yoksunuz. En büyük talihsizliğimiz bu, ama bu talihsizlik mi? Yoksa kendi

kaderimizi kendimiz oylarımızla çizdiğimiz için layık olduğumuz yönetimler mi? Bunu

artık herkes kendi içinde değerlendirecek. Aslında en azından bir şeyi anlamamız

gerektiğini düşünüyorum. Edison ampulü bulmadan önce uzun süre çalışmalarından

hiçbir sonuç alamamış ve insanlar sormuşlar demişler bu kadar çalıştın sevgili Edison

ama hiçbir şey elde edemedin yazık değil mi bu çalışmalarına? Yok demiş, hayır. Ben

çok şey elde ettim. Neyin işe yaradığını henüz bulamadım. Ama neyin işe yaramadı-

ğını çok iyi biliyorum artık.

Ben sözü uzatmak istemiyorum. Biliyorum vaktimiz çok az onun için başarı di-

leklerimle konuşmamı bitireceğim. Bitirirken de küçük bir notla bitireyim. Çin’de bir

kanun varmış. Bir insanın evine hırsız girdiğinde, hırsızı cezalandırırlarmış, hırsızı içe-

ri atarlarmış. Bir daha hırsız girdiğinde, yine hırsızı cezalandırırlarmış, hırsızı içeri

atarlarmış. Üçüncü defa hırsız girdiğinde, ev sahibini cezalandırır, içeri atarlarmış.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Divan Başkanı: Sevgili Nejat Vardar’a teşekkür ediyoruz. Şimdi konuşmalarını

yapmak üzere Ekrem Eşkinat, Tekirdağ delegesi arkadaşımı davet ediyorum.

Ecz. Ekrem EŞKİNAT (Tekirdağ Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Sayın

Başkan, Sayın Divan, değerli Merkez Heyeti üyelerimiz, değerli meslektaşlarım, çok

keyifli bir konuşmacıyı dinledikten sonra bende kendi tespitlerimi sizlerle paylaşmak

istiyorum.

Page 232: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

232

Önce iyi bir şeyle başlayalım ki günümüz pozitif gitsin. Bu yıl bana göre yaşa-

nan eczacılık alanında en önemli pozitif olay Avrupa Topluluğu Adalet Divanının Mayıs

2009 tarihinde duyurduğu; eczanelerin sahiplik ve işletmecilerin sadece eczacılar ile

sınırlandırılabileceğini, üye ülkelerin sermaye şirketlerinin, eczane sahibi olmalarını

yasaklayabileceğini ve bu tür ulusal kısıtlamalarının müşterek hukuka aykırı olmadığı

kararı doğrultusunda ilacı ve eczacıyı koruyan, tüm kazanılmış haklarımıza, yasal hak-

larımıza sahip çıkabileceğimiz bir içtihat çıkardı. Nereden geldi bu? İtalya’da belediye

eczanelerinin satışı, buna İtalyan Eczacıları Birliğinin koyduğu tavır. Arkadan İspanyol

hükümetinin defalarca direnci; Avrupa Birliğinin, birlik üyesi İspanya’yı mahkemeye

götürmesi ve mahkemenin sonucu. Elbette bu Türkiye’de zincir eczane gelmeyecek

anlamına gelmiyor. Ama en azından, en azından ulusal hukukla eczane sahipliğinin,

eczacıda kalabileceğine dair önemli bir argüman olduğunu düşünüyorum.

Gene bir önemli konumuz eczacını karlılığı şimdi yarın oylarımızı vereceğiz. Pa-

zartesi günü eczanelerimize gideceğiz. Çekler bizi bekliyor. Vade farkları bizi bekli-

yor. Ay sonu geliyor. Dönem sonu faizleri bizi bekliyor. O bakımdan, bir parça daha

sanaldan reele doğru geçmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Günümüzün sosyo-

ekonomik koşullarında ilaçta eczacı karlılığının yetmediği eczane, işletme giderlerini

bile karşılayamaz hale geldiği görülüyor. Akademik eğitim gereği işlev gören diğer

meslek grupları da düşünülürse, eczacı karlılığında olması gereken düzeye getirilmesi

hepimizin olmazsa olmazıdır. Yani bu giderlerimiz; bu sabit karlılıklarla, bu artmayan

cirolarımızla, hatta bir miktar azalan cirolarımızla, sürekli yaşadığımız kamulaştır-

malarla artık dönebilir halde olmaktan çıktı. Bu konuda hepimiz mutabıkız. Karlılığın

ivedilikle değiştirilmesi gerekiyor. Karlılıkla birlikte meslek hakkı da gündemimizde,

yalnız dikkatli olmamız gerektiği bir konu olduğunu düşünüyorum. Biz eczacılar sağ-

lık alanının temel bileşeniyiz. Eczacısız ilaç ve eczacılık hizmeti verilemez. Aldığımız

eğitim verdiğimiz ilaç ve eczacılık hizmetiyle biçimlenen sağlık sunumunun karşılığı

olacak yasal düzenlemelerle güvence ve kayıt altına alınmış yasal bir meslek hakkı da

istiyoruz. Ama bu talepte bulunurken çok yakın geçmişte İrlanda Cumhuriyetinde

yaşanan bir olayı da gözeden kaçırmamak lazım.

Page 233: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

233

Değerli meslektaşlarım, İrlanda’da hepimizin imrendiği %50’lik bir eczacı karı

vardı, %50. Yaşanan ekonomik krizle beraber, bundan nasibini çokça alan İrlanda

Cumhuriyeti bir tasarruf tedbiri alma yoluna gitti. Eczacılara bunun yansıyan kısmı

da artık oransal karlılıktan vazgeçilip ilaç başına ve azalan miktarlarda verilen bir sabit

meslek hakkına dönüştü. Meslektaşlarımız defalarca ilgili otoritelerle görüştüler. An-

cak aldıkları yanıt şu oldu; eğer bu bir ya da iki yıllık bir önlem olsa size direnin deriz.

Ama bu beş altı yıl süreceği benziyor. Dostlarım, İrlanda’da 1060 eczaneden 600’ü bu

koşullar altında sosyal güvenlik sistemiyle sözleşmelerini yenilemediler. Yenileyeme-

diler. Çünkü bu karlılıklarla, bu cirolarla yaşamaları mümkün değildi. Kalanlar büyük

sermayeli eczaneler ve şirket eczaneleriydi. Bu bakımdan meslek hakkı oransal kar-

lılığı planlarken her türlü geçmişte yaşanan olumlu ve olumsuz süreçleri de ben iyi

değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.

Meslek hakkının bir diğer boyutunu da şöyle bir yöntemle kazanabiliriz.

İngiltere’de uzun zamandır yaşanan bir süreç var, sayıları da gittikçe artıyor. Başka

ülkelerde de bu yaygınlaşmaya başladı. Prescriber pharmacist, yani reçete yazan ec-

zacı; belli bir eğitim aldıktan sonra bu hakkı kazanan eczacılar, bu aldıkları eğitimin

karşılığını verip, sosyal güvenlik sisteminde sağladıkları ekonomi karşılığı belli bir be-

del alıyorlar sistemden. Bu da bana göre bir meslek hakkı boyutu olarak değerlendi-

rilebilir diye düşünüyorum.

Önemli bir konumuz 23 bin küsur eczanemizin cirolarındaki farklılık, aramızdaki

uçurum. Birbirine benzemeyen, birbirinden farklı, birbirinden her geçen gün uçu-

rumlarla ayrılan kişileri örgütlü olarak tumanın ne kadar zor olduğunu ya da olabilece-

ğini dikkatlerinize getirmek istiyorum. Baktığımız zaman Sosyal Güvenlik Kurumunun

verilerine çünkü iki veri kaynağımız var. Biri IMS’ler, bir tanesi Sosyal Güvenlik Kuru-

munun verileri, her iki veride de şöyle bir çelişki var. Aşağı yukarı 3 milyar dolarlık bir

fark var. Bu farkın bir kısmı firmaların IMS’leri şaşırtma amacıyla yaptığı veya IMS’leri

yükseltme amacıyla yaptığı mükerrer satışlar, diğerleri de spot pazara kayan ürünler.

Spot pazarı da ikiye ayırmak lazım; bunun bir kısmı Türkiye içinde dolaşmaya devam

ediyor, bir kısmı da yurt dışına gidiyor. Ne için? Gittiği ülkelerden daha ucuz olduğu

için. Şimdi son kararnameyle daha da ucuz hale geldikten sonra bu pazarın ne kadar

Page 234: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

234

büyüyeceğini de açıkçası ben çok merak ediyorum. Ve bunun bize getireceği yansı-

malar pazara getireceği değişimin ne olduğunu da merakla bekliyorum. Bizim bu

aramızdaki çelişkiyi gidermemiz lazım. Bu ne devletle, ne sanayiyle olan çelişkimizle

alakalı bir konu, bu tamamen bizim kendi içimizde bizim yapmamız gereken bir konu.

Bunu yıllardır, Fransa başarıyla götürüyor. Aşağı yukarı demografik olarak da sayıları

ve ölçütleri bize benzeyen bir ülkede nitelikli ciroya bağlı eczacılık hizmeti veriliyor.

Yani eczacıyı hastaya, ilacı ulaştırması gereken; eczacının da belli bir kapasitesi varsa

o zaman o işletmenin de günümüzün rekabet hukukundan kaynaklanan sınırlanamaz

gerekçesi varsa o zaman bu hizmeti o eczanenin, o işletmenin potansiyeli büyüklü-

ğünde ve oranında eczaneyle sürdürmesine dayalı bir sistem. Bunu yürütmek çok da

zor değil. Geçmişte Merkez Heyetinde buna benzer bir, bu konuyla ilgili bir raporu

heyete sunmuştum. ARGE’ye gönderilmişti. Akıbeti konusunda fikrim yok ama bu

yürütülebilir bir sistem. Bu çok adil bir sistem bu, paylaşımcı bir sistem; bizi daha

örgütlü, birbirimize daha yakın, birbirine daha benzer, sorunları birlikte çözebilmeye

yöneltebilecek bir sistem.

Ancak bizim başka sıkıntılarımız da var. Her ne kadar unutsak da, bir senedir

bize uğramasalar da Maliye Bakanlığıyla da bir sıkıntımız var. Çünkü bu süreçteki ilaç

giriş çıkışlarını, kamu kurum ıskontolarını, ilaç fiyat düşüşlerini doğru muhasebeleş-

tiremediğimiz için fiili ve kaydı envanterlerimiz arasında ciddi bir farklılık var. Ve bu

kaygıyla bazen de kararnameden doğan haklarımızı kullanamama yoluna gidiyoruz.

Bu envanter stok düzenlemesinin ivedilikle çözüleceği bir modeli de sunmamız gere-

kir diye düşünüyorum.

Elbette her konuşmacının söylediği gibi 6197 sayının sayılı yasanın bir an önce

gündeme gelmesi, bir an önce yasalaşması, diğer maddeleriyle birlikle eczanelerin

sınırlanması lazım. Bu konu çok fazla konuşulduğu için ben de çok aydınlandığım için

daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Çok önemli bir konu yaşamsal bir konu, bu

yasayı da çıkaracak mercinin neresi olduğunu da hepiniz çok iyi biliyorsunuz. 6197

sayılı yasa, dün hocamın konuşmasından da faydalandım. Ancak bir konuyu da pay-

laşmam lazım meslek standardı lazım, evet doğru, meslek standardı lazım. Bundan

üç yıl önce veyahut dört yıl önce meslek standardıyla ilgili Türk Eczacıları Birliğine

Page 235: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

235

bir talep geldi. Meslek standardı oluşturmak üzere toplantıya davetti bu. Bu konuda

bilgisine ve otoritesine güvendiğimiz Türk Eczacıları Birliği Denetleme Kurulu baş-

kanlığı yapmış, mevzuata hakim Prof. Dr. Sayın Okan Atay’ı davet ettik, rica ettik.

Kendisi de bir komisyonun başkanı olarak bizim heyetimizi temsilen bu görüşmeleri

yaptı. Bu görüşmelerin sonucunda Sayın Atay’ın bize de, diğer tarafa da verdiği bilgi

şudur; Türkiye’de eczane ve eczacılık kendine ait bir yasaya sahip olduğu için, bu yasa

da yönetmeliklerle desteklendiği için bu standartları zaten içinde barındırmaktadır.

Standartlar gibi kolay değişken değil, kalıcı önemli bir standarttır. Yani yasa ve yö-

netmelikler standardın bizatihi kendisidir. Bunu sadece bir bilgi olarak verdim. Yoksa

ayrıca bir standart olmalı mı, olmamalı mı, bu bir ayrı değerlendirme konusudur.

6197 çok önemli ama ancak bu mesleği sadece 6197 ile koruyamayız. Bir yasa var.

Bir şemsiye var. Oh ne güzel yasa da çıktı. Artık bizim bir şey yapmamıza gerek yok.

Divan Başkanı: Sayın Eşkinat, toparlayabilirsek lütfen.

Ecz.Ekrem EŞKİNAT (Devamla): Hızlanayım Sayın Başkanım, Yüksek Sağlık Şu-

rası diye bir organ var. Geçmişte Türk Eczacıları Birliği bu organın bileşenlerinden

biriydi. En azından temsil ediliyordu. Bir süredir Yüksek Sağlık Şurasında Türk Ec-

zacıları Birliği yok. Sağlık politikalarının oluşturulduğu yerlerden birisi, Yüksek Sağlık

Şurasıyla ilgili bir gelişme olup olmadığı konusunda Sayın Merkez Heyetinden bizi bil-

gilendirmesini istiyorum. Yoksa Yüksek Sağlık Şurasına tekrar üye vermek için gerekli

girişimlerin ivedilikle yapılmasını düşünüyorum.

İTS, e-reçete, e-eczane, internetten ilaç satışı, 7–24 ilaç hizmeti bu teknolojinin

bize getirdiği bonuslar, bunların da gazabından korunmak için gerekli önlemlerin ive-

dilikle alınması lazım. Dediğim gibi banka faizleri, vade farkları, bizim olmazsa olmaz-

larımız. Gece rüyalarımıza giren olgular. Geri ödeme sisteminin öne çekilmesi ve öde-

melerin ileriye atılması yöntemi ile iki trilyonluk bir sanal paranın bu alana girmesi ha-

linde bu banka faizleri ve vade farklarından kurtulabileceğimizi düşünüyorum. Sana-

yinin geri ödemede güvence olarak görebileceği bir kart sistemi üzerinden çalışan bir

ödeme modeli ve Yardımlaşma Sandığı kaynaklarının kooperatiflerle birlikte yapılacak

bir ortak projeyle beraber ilaç olarak eczacıya sunulması bu süreçte katkı verecektir

Page 236: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

236

diye düşünüyorum. Pazarı, alanı yeniden planlamak gerektiğini düşünüyorum. Hasta-

ne, sanayi, idari konularda meslektaşlarımızı yönlendirmek durumundayız. Gözümüz-

den kaçırdığımız yerler de var. Mesela ilaç pazarlaması konusunda bir yönetmelikle

bu hizmeti eczacıların yapması konusunda bir gereklilik ya da zorunluluk getirilebilir

diye düşünüyorum. Eczacılık eğitimi mutlaka gözden geçirilmeli, efektif güncel bir

boyuta taşınmalı. Akreditasyon günümüz global dünyasında olmazsa olmaz, yaşama

geçirilmeli. Kendi içimizde yapabileceğimiz başka şeyler var. Bizim EGAŞ’ımız var.

EGAŞ’ın depo ruhsatı var. Beşinci kademeli düşük kârlılıklı ilaçlar var. EGAŞ’ı kanal

olarak kullanıp mail order üzerinden %4 karlılıkla bu beşinci kademeye kimseye avuç

açmadan sağlamak mümkündür diye düşünüyorum. Toplu alım toplu pazarlık nok-

talarında artık örgütün ekonomik boyuta da el atması gerekliliği düşüncesindeyim.

Artık Birliğin ve odaların işlevlerinin tekrar gözden geçirilmesinin gerekli olduğunu

düşünüyorum. Sanayi boyutunda jenerik ve orijinal kavramının yanında orijinal ve tek

olan ilaçları da ayrı bir boyut olarak değerlendirmeliyiz. Bu şu andaki sosyal güvenlik

sisteminin ya da devletin gözden kaçırdığı ve bedelini ciddi rakamlarla ödeyeceği ilacın

yoka girmeye başladığı bu sürecin devam edeceği, daha önce Başbakana Avrupa ve

ilaç üreticilerinin yazdığı mektubun gereklerinin nasıl yerine geldiğinin görüleceği bir

sürece doğru gidiyoruz. Bu bakımdan sanayiye bir boyut olarak değil firma firma hat-

ta, ilaç ilaç ayrı bir dünya olarak bakmak ve değerlendirmek durumundayız. Dağıtım

kanalları ve kooperatifler konusuna hiç girmiyorum ama bu da önemli bir konu bir

de devlet ayağı var. Devlet SGK, Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, şöyle bir bakışımız

var. Bir şey sormamız lazım kendimize bizim siyasete karşı duruşumuz nedir? Devlete

karşı duruşumuz ne?

Divan Başkanı: Sayın Eşkinat süreyi biraz aştık. Arkadaşlar var yetiştiremeyece-

ğiz. Toparlarsak

Ecz.Ekrem EŞKİNAT (Devamla): Sanayiye karşı duruşumuz ne? Birim ilaca karşı

duruşumuz ne? Sonuçta söyle bir noktaya gelmemiz lazım ki bu çark yürüyebilsin.

“Devlet alabilir, sanayi satabilir, eczacı yaşayabilir” olan bir zemini bulup formüle edip

diğer muhataplarımıza götürmek durumundayız. Yasasıyla birlikte TEB ve odalar da

işlevlerini yeniden gözden geçirmelidir. Diğer bir kısım daha vardı. Başkalarının söz

Page 237: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

237

hakkına tecavüz etmemek için o tarafını kullanmıyorum. Ben hepinize beni sabırla

dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Sadece düşündüklerimi sizinle paylaşmak iste-

dim.

Divan Başkanı: Teşekkürler Sayın Eşkinat. Oğuz Ekincioğlu, Ankara Eczacı Odası

Başkanımız.

Ecz. Oğuz EKİNCİOĞLU (Ankara Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, Merkez

Heyeti’nin değerli başkan ve yöneticileri, Denetleme Kurulunun değerli başkan ve

yöneticileri, değerli Büyük Kongre delegeleri, değerli oda başkanları ve yöneticileri,

değerli meslektaşlarım hepinizi Ankara Eczacı Odası adına saygı ve sevgiyle selamlı-

yorum.

Gerçekten de çok yorucu ve mücadeleyle dolu iki yılı hep beraber geride bıraktık.

Ben bu süreçten konuşmamın başında kısaca size bahsetmek istiyorum. Ve Ankara

Eczacı Odasının bu süreçte takındığı tavırla ilgili size kendimizi çok anlatmaya çalış-

tık ama bir kez daha kısaca bunu ifade etmek istiyorum. Şimdi Ankara Eczacı Odası

bu süreçte Türk Eczacıları Birliği ve meslek örgütünün mümkün olduğunca yanında

olmaya, gerektiğinde eleştirmesine rağmen, bunu özellikle belirteyim eleştirdiğimiz

noktalar olduğunu da söyleyeyim ama meslek örgütümüzün aldığı kararların arkasın-

da sonuna kadar durmaya çalıştık. Fakat bu süreçte belki de bir dezavantajdı. Belki de

demeyeyim, gerçekten dezavantajdı. İki yıl boyunca bir 6-5 hikâyesi yaşadık hepiniz

biliyorsunuz. Geçtiğimiz genel kurulda, 2007 genel kurulunda sandıktan çıkan sonuç-

larda birçok arkadaşımız evet milli takımı seçti. Delegelerin on biri işte çok uyumlu ça-

lışır gibi öngörülerde bulundu. Aslında bunlar öngörülü değildi. Belki bir temenniydi,

çünkü çok doğru sonuçlar doğurmadı. Protokol sürecinde, 21 Aralık sürecinde yapılan

çalışmaların içinde aktif olan, aktif olarak rol alan biri olarak o dönemde gerçekten

11 kişinin 11’ininde elinden gelen tüm gayreti gösterdiğine ben de gözlerimle şahit

oldum. Bunlar şahsi fikirlerimdir, onları paylaşıyorum sizle. Bu süreç kimi zaman çe-

kişmelerle kimi zaman birlikte yürüyüşlerle, ama sonuçta örgütü ve eczacıları bir yere

taşıma kaygısıyla devam ettirildi. Ama bir yere kadar devam ettirildi. Gönül isterdi ki,

o gün delegelerin iradesiyle sandıktan çıkan Merkez Heyeti bugün burada on bir kişi

Page 238: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

238

olarak oturuyor olsalardı. Benim bu genel kuruldan bir istirhamım var. Delegelerin

oylarını isteyip buraya talip olup bunu başarabilen mutlaka çok değerli arkadaşlarımız

vardır. Ama bundan bu niyetlerinden bir süre içinde vazgeçeceklerse baştan bunu

bize söylesinler, biz de ona göre irade gösterelim. Çalışma şartlarının uygun olmadığı

gerekçesiyle istifa etmek, hiçbir delegeyi ve tabanımızdaki hiçbir eczacıyı ikna etmeye

yeterli bir malzeme değildir. İyi bir, hep bana diyorlar ki benden büyük oda başkanı

ağabeylerim, hep iyi bir liste oluşturalım, Türkiye’yi kavrayan tek bir liste oluşturalım.

Gerçekten de kâğıt üzerinde değerlendirdiğimiz zaman bu çok ideal ve güzel bir şey.

Ama bir türlü mümkün olmuyor. O nedenle en azından Türk Eczacıları Birliğine, bu

seçimlerden sonra oluşacak Türk Eczacıları Birliğine, Türk Eczacıları Birliği fotoğra-

fında önceliğini meslek olan ve önceliği meslek adına bu örgütü bir yere götürmek

olan kişilerin geleceğine dair inancım tam. Şimdi protokol sürecinden bahsettim. Bili-

yorsunuz bir, bir buçuk yıla yakın bir protokol süreci yaşadık. İmzalar atıldı. Bakanlar

imzaları reddetti. Birçok başkanlar danışma kurulu arka arkaya yapıldı, o dönemde

bir yere gelindi miting yapıldı vs… ile gerçekten de çok dinamik, aslında bizim için

çok da yorucu olan, çok dinamik süreç yaşadık. Ben o dönemde başkanlar danışma

kurulunda yaptığım konuşmalarda e-sözleşme tehdidinden korkulmaması gerektiği-

ni, çünkü bizim bununla bir gün yüzleşmek zorunda olduğumuzu ve kapatma eyle-

minin o dönemde biliyorsunuz iki kere kapatma kararı alındı. Sonra atılan imzalardan

sonra bundan geri adım atıldı. Kapatma eyleminin o dönemde bulunmasının doğru

olduğunu halen düşünüyorum. 21 Aralık mitingine gelince, gerçekten de, belki de

Ankara Eczacı Odasının en şanslı başkanıyım. Çünkü böyle bir organizasyonda başkan

olduğum için gurur duyduğumu ifade ediyorum. 21 Aralık’ta 32 bin kişiyle Ankara

Kolej Meydanında büyük bir miting yapıldı. Ve bu mitingde Merkez Heyetimizin tümü,

o dönemde istifa eden beş arkadaşımız da görevdeydi. Merkez Heyeti üyelerimizin

tümü ve Ankara Eczacı Odası üyelerimizin tamamı, ayrıca Ankara’dan 300 kadar

meslektaşımla, sizleri Ankara’da ağırlayıp, karşılayıp, uğurlamak şeklinde elimizden

geldiğince yapmaya çalıştık. Ve 21 Aralık mitinginden sonra da birçok oda başka-

nı arkadaşımın meslektaşımın bu organizasyonu çok iyi yürüttüğümüzle ilgili olum-

lu düşünceleri, hiç bir sıkıntı olmadı çünkü, biliyorsunuz, düşünceleri bize en büyük

ödül oldu. Ancak dün yapılan konuşmalarda Sayın Trabzon Eczacı Odası Başkanı 21

Aralık’ta işte bizim paket yaptırdı kendilerine geceyarılarına kadar doğrudur. Kişiler

Page 239: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

239

üzerinden siyaset yapmak Sayın Tekin Çağlar’ın ilk kez gösterdiği bir tavır değildir ve

doğrusu şaşırtmadı. Ama burada Ankara Eczacı Odası Başkanı olarak şunu söylemek

zorundayım. Yöneticilerim, meslektaşlarım 300 tane meslektaşım adına her fırsatta

emeği öne çıkaran emeği Sayın Tekin Çağlar’a hakkımızı helal etmiyoruz.

Hayır, ben buradan açıkça söylüyorum. Açıkça söylüyorum hakkımızı helal et-

miyoruz. Bu organizasyonu yürütürken çok ciddi emekler sarf edilmiştir ve kişiler

üzerinden de siyaset yapılmasını kabul etmiyoruz. Hayır, hiç öyle bir şey yapmıyorum.

Şimdi arkadaşlar, Sayın Başkan bakın, ben kişiler üzerinden karşılıklı polemiğe girmek

istemiyorum. Ama kişiler üzerinden siyaset yapacak olursanız benim buradan çok

söyleyeceğim şey var.

Evet, sevgili arkadaşlar devam ediyorum. Firma boykotlarıyla ilgili çok başarılı bir

süreç geçirdik yine hep beraber ve bu nokta da--

Divan Başkanı: Lütfen oturduğumuz yerden müdahale etmeyelim arkadaşlar

konuşmacılara, lütfen de cevap hakkı doğuracak cümleler sarf etmeyelim. Genel ku-

rulun huzuru için ve lütfen tüm arkadaşlarımdan rica diyorum.

Ecz.Oğuz EKİNCİOĞLU (Devamla): …ve bu noktada firma boykotlarıyla ilgili ola-

rak Ankara Eczacı Odası her iki boykotta da Yozgat’la çok eşit oranda her iki boykotta

bir sonuç aldık. Meslektaşlarımıza Ankaralı üyelere buradan sizin huzurunuzda, sizin

nezrinizde bir kez daha teşekkür ediyoruz. Gerçekten de iki boykotta, Ankara Eczacı

Odasının birinci noktada bu boykotları bitirmesi bizi tekrar gururlandırdı. Ama bu

döneme baktığımızda başkanlar danışma kurulu yapıldı. Ankara gibi bir ilde Ankaralı

eczacılar boykot edilen firmayı %47, %50’lerde bir düşüş sağlamışken %8–9 gibi bir

düşüş sağlayan ve bu eyleme boykota bu oranda destek veren arkadaşlarımızın şimdi

ben bu kürsüden konuşurken bana da müdahale etmeleri size de lütfen çok şaşırtıcı

gelmesin.

4 Aralık süreciyle ilgili olarak, sevgili arkadaşlar, 4 Aralık, salonun ahengini siz

bozuyorsunuz. Üçünüz konuşuyorsunuz başka bir tane konuşan var mı Allah aşkına?

Page 240: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

240

Divan Başkanı: Lütfen karşılıklı konuşmayalım Sayın Başkanım, arkadaşlar lütfen

konuşmacıya laf atmayalım. Başkanım siz de lütfen kişilere yönelik cevap vermeyin.

Lütfen başkanım. Arkadaşlar lütfen karşılıklı konuşmayalım.

Ecz.Oğuz EKİNCİOĞLU (Devamla): Arkadaşlar, 4 Aralık süreciyle ilgili olarak da

demin konuşmamın başında söyledim. Bu kapatma eylemi aslında, geç kalınmış bir

eylemdir. Bu noktada Merkez Heyeti, kendilerine de söyledim, protokol süreci zama-

nında bunun yapılması gerekirdi. Fakat bunu şöyle değerlendirmek lazım, bu bir uyarı

kapatmasıdır. Ve kamuoyuna da o şekilde lanse edilmiştir. Bugün buradan yapılacak

bir takvimle alınacak kararlarla bunun hem kamuoyuna hem basına hem de eczacı

kamuoyuna aktarılması gerekmektedir. Bu sürecin devam ettiğine ve iyi yönetilir-

se sonuç alınabileceğine dair inancımız tamdır. En büyük yararlarından biri şudur:

Ankara’da sürekli Sosyal Güvenlik Kurumunun ve diğer kurumların bürokratlarıyla iliş-

ki halindeyiz, görüşüyoruz. İnanın, bizim blöf yaptığımız ve bunu asla başaramayaca-

ğımız, eczacı tabanının buna destek vermeyeceği gibi bir sanıları vardı. Eylem kararı

alındıktan sonra büründükleri sessizliğin de asıl nedeni buydu. O nedenle Türkiye’deki

eczacılık örgütünün, Türk Eczacıları Birliğinin, bu örgütün; ne kadar dinamik ve ne

kadar üyeleri tarafından desteklenen, aldığı kararları üyelerinin ne oranda uygula-

dığını görmeleri açısından son derece yararlı olmuştur. Bu sürecin bundan sonraki

döneminde bu 4 Aralık her zaman zihinlerinde olacak şekilde adım atacak ve karar

vereceklerdir. Bir başka yararı da; protokol sürecinde iki yıl, iki kere kapatma eylemin-

den geri adım atmamız nedeniyle, üye tabanında bunu yapar mıyız, yapamaz mıyız

gibi hiç oluşmaması gereken soru işaretleri oluştu. Bunları tamamen ortadan kaldır-

dığımızı ve üyelerimizin nezrinde örgüt anlamında, bunu kişisel ya da odalar olarak

söylemiyorum, örgüt anlamında bunu tazelediğimizi, bu soru işaretlerinin kalktığını

düşünüyorum. Bu anlamda da faydalı bir eylem olduğunu düşünüyorum. Bu sürecin

çok iyi yönetilmesi gerekir. Ne yapılması gerekir? Ankara Eczacı Odasının bu süreçte

ne yapılması gerektiğine dair düşünceleri şunlar; bir kere basına çok iyi anlatılmalı.

Ben bu noktada da bir eleştirimi dillendirmek zorundayım. Türk Eczacıları Birliğinin

yaptığı basın açıklamaları son derece yetersiz demeyim fazla yeterli ama anlaşılmaz.

Basın açıklamalarını mutlaka eczacı arkadaşlarımıza meslek yöneticilerinin hepsi an-

lıyordur. Ama onun basın kamuoyuna yapılıyor açıklaması. O nedenle çok daha salt

Page 241: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

241

çok daha anlaşılabilir, çok fazla küresel sermayeden bahsetmeyen, insanların ilaca

ulaşımının kolaylaştırıldığı noktada adım atılmasıyla ilgili cümleler içeren daha sade

basın açıklamalarının yapılması bizi daha doğru sonuçlara ulaştırır diye düşünüyorum.

Sevgili arkadaşlarım, değerli meslektaşlarım buradan mutlaka bir eylem takvimi

çıkmalı ve Pazartesi ya da Salı buna bu önümüzdeki hafta bu eylem takvimi ve bu ka-

rarlılık mutlaka basına ve kamuoyuna açıklanmalı ve bu takvim başlatılmadır. Ayrıca

bu takvimin içinde mutlaka buradan çıkacak tüm delegelerin imzasıyla tüm örgütün

imzasıyla çıkacak bir sonuç bildirgesi mutlaka kamuoyuyla paylaşılmalıdır diye düşü-

nüyorum. E-sözleşme tehdidiyle ilgili olarak bazı başkanlarımız, demin Nejat Ağabey

de bahsetti, bir takım düşüncelerini ifade ettiler. Biz hala Ankara Eczacı Odası olarak

bu noktadayız. E-sözleşmeyle bir gün yüzleşmek zorundayız. En güçlü olduğumuz an,

o andır. Ve bununla yüzleşmemiz gerekiyorsa bundan asla geri adım atılmamalıdır.

E-sözleşmeyi bu noktada, Türkiye’de başarabileceklerini henüz asla düşünmüyoruz.

Eğer bunu başarabilecek olsalardı 4 Aralık’ta 24 bin eczaneyi kapatmamızı engel-

lerlerdi. Bu nedenle e-sözleşmeden hiç çekinmeden, kesin sözleşme feshinin de bu

takvimin içinde yer almasını doğru buluyoruz.

Değerli arkadaşlarım, 4 Aralık süreciyle ve bu iki yıllık görüşmelerle ilgili düşün-

celerimi sizlerle paylaştım. Genel kurulda, Ankara Eczacı Odasının duruşuyla ilgili

birçok oda arkadaşım dışarıda benden fikir beyan etmemi istediler. Ankara Ecza-

cı Odasının duruşunda, şimdiye kadarki duruşuyla hiçbir fark yoktur Hiçbir pazarlık

yapmıyoruz. Çünkü pazarlıklarla oluşturulan asansör listelerinde oluşturulan listelerin

doğru sonuçlar doğurmadığını düşünüyoruz. Duruşumuzda hiçbir değişiklik yok. Hiç-

bir pazarlık, asla yapmıyoruz. Sorumluluk almaya, örgütün hangi noktasında olursa

olsun, sorumluluk almaya, görev almaya devam edeceğimizi hepinizin huzurunda arz

ediyoruz, ilan ediyoruz. Ankara Eczacı Odasının tavrı, katkıları, sizlerin değerlendir-

mesindedir. Burası bizim söz söylemeye en yetkili organımız sonuçta örgütümüzün

organı ve Ankara Eczacı Odasının meslek için salt meslek için, sağlıklı bir gelecek için

yapmaya çalıştıklarını aynı ölçüde, aynı şekilde elinden gelenin azamisiyle yapmaya

devam edecektir. Bunun da farkında olacağını değerlendireceğini sizler tarafından

düşünüyoruz. Ben genel kurulumuzun mesleğimiz için daha doğru sonuçlar daha iyi

sonuçlar doğurması ümidiyle hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Page 242: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

242

Divan Başkanı: Sevgili konuklar komisyonlarımız son toplantılarına başlamıştır.

Bu saatten sonra yeni dilekçe alamayacağız onları bildireyim. Emin Beyaz, Batman

Eczacı Odası Başkanı.

Ecz. Emin BEYAZ (Batman Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, Sayın Başkan,

Merkez Heyetinin Denetleme Kurulunun Haysiyet Divanının değerli üyeleri, değerli

meslektaşlarım, sizleri Batman, Muş, Siirt Eczacı Odasının değerli meslektaşlarım

adına hürmetlerimle selamlıyorum.

Biraz geciktim, özür diliyorum. Özellikle Divanın anlayışına da teşekkür ediyorum.

Gecikme nedenim her ne kadar insanlar reddetse de gece üç dörtlere kadar süren

kulislerden dolayıdır. Uykusuz kaldım. Gece iki buçukta tekrar yatağımdan kalktım.

Telefon geldi şöyle, şöyle olsun böyle olsun. Ben bunu ilkeli bulmadığımı huzurunuzda

ifade etmek istiyorum.

Değerli meslektaşlarım, 4 Aralık eylemini beraber gerçekleştirdik. Biz de, yöre-

mizde %100 eczanelerimizi kapattık. Belirlediğimiz nöbetçi eczaneler dışında hiçbir

eczane hizmet vermedi. SGK nasıl karşıladı gördünüz. Kapatıyorsanız kapatın dediler.

Batman’da, ulusal televizyonlara da rastladı, izleyeniniz olmuştur, bir yürüyüş ger-

çekleştirdik. Kilitler almıştık. Tabi eczaneler gerçek anlamda kilidini vermek istemedi

anahtarlarını. Biz de toptan pazarlık ederek bir torba kilit aldık gittik SGK’ya. Bildiriyi

okuduk. SGK yetkililerinin değerlendirmeleri nasıl olur diye beklerken SGK Müdürü bu

şaka değil, telefon açtı. Dedi ki; Sayın Başkan, getirdiğiniz kilitlerin hepsi Çin malıymış

ya!

Değerli meslektaşlarım biz eczacıların morali, dengesi, ruh hali hakikaten bozul-

muş durumda eczanelerimizde halka nasıl hitap edeceğimizi, nasıl ikna edeceğimizi,

hakikaten şaşırmış durumdayız. İlaç yazdırıyor, geliyor hasta, bu ilacı veremiyoruz di-

yoruz. Böyle bir ihtiyar teyzemiz bir eczaneye uğramış. Eczacı yazan ilacı veremeyece-

ğini, 5 ilaçtan 4’ünün karşılanamayacağını; üçünün elinde mevcut olduğunu, birini ise

ödenemeyeceğini muadil eşdeğer kavramından izah ederken bir türlü bunu anlama-

yan ihtiyar teyzemiz özellikle almak istediği tansiyon ilacının elinizde mevcuttur türde

Page 243: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

243

yazmasından sonra elini cebine atar, ilacını çıkarır, son tableti ağzına atar, elimde kal-

madı hadi ver. Biz şimdi bu hallerdeyiz. Biz eylemlilik yaptık. Kongrede bunun gere-

ğini yapacağımızı, düşüneceğimizi, kararını alacağımızı seslendirdik. Dünden beri de

değerli, siz değerli oda başkanlarını, siz değerli delegeleri dinliyorum. Sabah kaçırdım

özür dilerim kendilerinden. Fakat ne yapacağız? Bunun şaşkınlığı içindeyiz. Belli değil.

Bir sözleşme feshi dillendiriliyor. Sözleşme feshinde ne derece başarılı olacağımızı az

önce benden önceki değerli Başkan da yüzleşeceksek, yüzleşelim dedi. Ama tamam

yüzleşelim. Ama burada ciddi manada tıkanmanın olacağı, ciddi manada eczacının

anlaşma yapacağı aşikârdır.

Bunu bir iyi değerlendirmemiz lazım değerli meslektaşlarım. Kepenkleri kapat-

tık. Ama bugün Türk Eczacıları Birliği’nin, Batman, Muş, Siirt Eczacılar Odasının bir

kararı olmadığı halde eczanelerimizin çoğunun kepengi kapalı. Niye kapalı derseniz,

biliyorsunuz dün bir parti kapatıldı. Buna tepki olarak dıştan gelen, içten gelen, bas-

kılar sonucu veyahut da gönüllü katılım sonucu kepenkler esnaf %100’e yakın kepenk

kapatırken halkın sağlığını kendisine baş kaygı olarak telakki eden eczacı da bu bas-

kılara dayanamayıp şu anda eczanenin önünde, kepengi kapalı bir şekilde beklemek-

tedir. Bir partinin kapatılması bize göre demokrasiye ve Cumhuriyete bir darbedir.

Anlaşılan o ki ülkemizde evrensel hukuk ilkelerine uygun hukukun üstünlüğüne ve

yargıç bağımsızlığına dayalı çoğulcu ve katılımcı bir demokrasinin gerçekleşmesi uzun

zaman alacağa benzemektedir. Düşünceyi açıklama ve bu yönde örgütlenme özgür-

lüğü kısıtlanmış olduğu gibi siyasi partilerin dahi bazı konularda çözüm önermeleri

olanaklı değildir. Burada neden yasalar düzenlenmedi söylemine katılmıyorum. Ancak

kanımca sorun salt çağdaş anayasa ve çağdaş yasalar yapmama sorunu değildir. As-

lında sorun demokrasinin alt yapısını oluşturacak donanımda, anlayışta ve duyguda

birey, yurttaş yetiştirememe sorunudur. Demokrasi eğitimi alamamış kuşaklardan

hukukun üstünlüğüne dayalı özgürlükçü bir demokrasinin yollarını açmayı beklemek

aşırı iyimserlik olur. Ülkemizdeki siyasi kadrolar ortadadır. Bu kadroların değil ülkeye,

kendi partilerine demokrasiyi getirmeleri ham hayaldir.

Bazı değerli meslektaşlarım salonu terk ediyorlar anlayışla karşılıyorum. Ben bu-

rada DTP’yi, savunduğu ilkeleri savunmuyorum. Bir partinin kapatılmasının demok-

Page 244: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

244

rasiye ve Cumhuriyete olan darbesinden söz ediyorum. Cumhuriyetin demokratik-

leşmesi uzun bir süreçte olacaktır. Siyasetçimizin de, bürokratlarımızın da, hakimle-

rimizin de, öğretici ve eğitimcilerimizin de birey yurttaş modeline uygun, araştırıcı,

yaratıcı, hukuk bilincine sahip, erdemli, düşüncelere ve özgürlüklere saygılı, kamuya

ve çevreye duyarlı barışçı, ufuklu, donanımlı, sanatı ve kültürü yaşamın ve kişiliğin bir

boyutu olarak kavrayan insanların olmasıyla ve çoğalmasıyla mümkündür. Sorunun

salt çağdaş kanunlar yapma sorunu olmadığı açıktır. Biliyorsunuz anayasa mahkeme-

si dedi ki biz mecburuz, yani anayasa önümüzde duruyor. Değiştirseydiniz. Evet, bir

sene gibi bir uzun süreci bekleyip de, değiştireceğine söz veren iktidar bunu yerine

getirememesinden de sorumludur. Ama belirttiğim gibi sorunun, salt çağdaş kanun-

lar yapma sorunu olmadığı da açıktır. Tam da burada Mahatma Gandhi’nin sözlerine

aynen katılıyorum. Mahatma Gandhi der ki ‘Çağdaş kanunların var olduğu, ama uy-

gulayıcılarının anlayışlı olmadığı bir ülkede yaşamaktansa; kanunları çağdışı olan, ama

uygulayıcıları anlayışlı olan bir ülkede yaşamayı yeğlerim.’

Değerli meslektaşlarım, ülkemizin içinde bulunduğu sorun kronikleşmiş, tarihten

gelmiş, dedelerimizin yapmış olduğu yanlışlardan dolayı biz torunların çekmiş olduğu

sorunlardır. Cumhuriyetin uygulama alanı demokrasiden farklı olmaz. Demokrasinin

laboratuarı ve uygulama alanı cumhuriyettir. Ama Cumhuriyetin kuruluşundan bu

yana yapılan hatalar maalesef bizleri bu noktalara getirmiştir. Ben sizlere tarihi anla-

tacak değilim, yalnız tarihte üç önemli şahsiyetin söylemiş olduğu bazı sözleri yorum-

suz bir şekilde sizlere okumak istiyorum. Sene 1925 Başbakan İsmet Paşa diyor ki; “

Biz açıkça milliyetçiyiz. Milliyetçilik bizi birleştiren tek nedendir. Türk çoğunluğunun

yanında diğer unsurların hiçbir etkinliği yoktur. Her ne pahasına olursa olsun, ülke-

mizde yaşayanları Türkleştirecek, Türklere ve Türklüğe karşı çıkanları yok edeceğiz.

Vatana hizmet etmek isteyenlerin her şeyden önce Türk ve Türkçü olmalarını istiyo-

ruz. 17 Eylül 1930’da Adalet Bakanı sıfatıyla Mahmut Esat Bozkurt hiç görmediği hal-

de Siirt milletvekilidir Mahmur Esat Bozkurt. Tıpkı şair ve yazar kimlikleriyle bildiğimiz

Yahya Kemal Beyatlı’nın Urfa’dan, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Mardin’den vekil

seçilmesi gibi, bu da Siirt’ten milletvekili olmuş. Adalet Bakanlığı yapmış bir adam ne

diyor; okuyayım size: ‘Benim fikrim ve kanaatim şudur ki, dost düşman da bilsin ki,

bu memleketin efendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı var-

Page 245: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

245

dır. O da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır. Dost ve düşman hatta dağlar bu hakikati

böyle bilsin.’ Yine dönemin Dışişleri bakanı Tekin Rüştü Eraslan daha ileri gidiyor. Bu

son dönemde söylenen geç git söylemi söylenmiyor. Gitmeniz gerektiğini söylüyor.

Ne diyor? Ağzında hepsinin kaynakları var arkadaşlar. ‘Kürtlerin durumuna gelince

kültürel düzeyleri o kadar düşük, zihniyetleri o kadar geridir ki, Türk ulusal yapısı

içinde barınamazlar. Ekonomik yönden uygun olmadıkları için daha ileri ve kültürlü

olan öz Türklere girişmiş olan yaşam mücadelesini kaybedeceklerdir. Çoğu İran ve

Irak’a göçebilir. Kalanlar ise yaşam mücadelesinde zayıfların yok olması sürecine tabi

olacaklardır.’ 1950’lerde Başbakanlık yapmış ve Fenerbahçe stadına ismini de vermiş

Şükrü Saraçoğlu’nun da bir lafını da sizlere hatırlatmak istiyorum. Demiş ki ‘Bu ülkede

Allah’tan ve peygamberden bahsetmek yasaktır.’

Şimdi arkadaşlar, ben siz değerli meslektaşlarımı, düşüncelerini yargılamıyorum.

Tarihten bunları sizlere paylaşmak istiyorum. Çünkü sorun buradan gelmekteydi. Bu-

gün otobüste kucağına yanarak düşen bir babanın evlat acısını, bugün genç yaşta o

kınalı kuzuların şehit düşürülmesini, bu ülkenin yarasına nasıl merhem edileceğinin

ve sıkıntının nereden geleceğini sizlerle bu pasajlarla paylaşmak istedim.

Geçen dönem bir süreç geçirdik. Bir demokrasi hakkı da burada çiğneniyor sev-

gili meslektaşlarım. Biz listeler yapacağız. Bu listelerde kim nasıl alacaksa sağduyulu

davranacağınıza inanıyorum. İstemiyorsanız görmek istemediklerinizi ilgili kişilere ile-

tin. Ama biz birlikte varız. Birlikte güçlü oluruz.

Merkez Heyetine de bu noktada birkaç sözüm olacak. Sevgili Başkanım ve Sevgili

Genel Sekreterim, hakikaten diğer arkadaşlarımızla beraber olağanüstü bir çabayla,

çalışma performansı göstermektedirler. Ama onlara tavsiyem, bu pazarlık sürecinin

bu şekilde yürütülmesine mani olsunlar. İnsanların iradesine saygı duyulsun. Kimin

çizilip çizilemeyeceğini kendileri beyan etmesin. Kimin hangi listede, çoğunluk bul-

duğunuz yerde kendinizi güçlü hissedip, çoğunluğu geride kaldığını varsayaraktan

hesaplar içerisine lütfen girilmesin. Çünkü kime ne olacağı belli değildir. Çünkü siz

değerli delegenin iradesinin bugün nasıl teşekkül edeceği belli değil, yarın nasıl teşek-

kül edeceği de hiç belli değil. Sayın Domaç’ın örneğini unutmayalım.

Page 246: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

246

Divan Başkanı: Sayın Başkanım toparlarsanız.

Ecz.Emin Beyaz (Devamla): Bitiriyorum. Sayın Genel Başkanımızın, 10 sene ge-

nel başkanlık yapmış bir değerli büyüğümüzün protestosunu dinleyip haklı haksız

hepimiz gördük, bütün Türkiye izledi. Bu noktada kendini güçlü hissedenlere, SGK’ya

aslında yazmış olduğum son metini de bağladığım bir Afrika atasözünü söyleyerek

bağlamak istiyorum. “Sular yükselince balıklar sinekleri yerler. Sular alçalınca sinekler

balıkları yerler. Kimin kimi yiyeceğini güçlülük değil suyun akışı belirler”. Hepinize

teşekkür ediyorum.

Divan Başkanı: Sayın Emin Başkanıma teşekkür ediyorum. Tuncay Sayılkan, İz-

mir Eczacı Odası Başkanı.

Ecz. Tuncay SAYILKAN (İzmir Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, Merkez

Heyeti’nin, Denetleme Kurulunun Yüksek Haysiyet Divanının değerli yöneticileri, de-

ğerli oda başkanları, değerli yöneticiler, sevgili delegeler, hepinizi sevgi ve saygıyla

selamlıyorum.

Öncelikle sekiz ay önce istifa eden ve bu örgüte önemli katkıları olduğunu düşün-

düğüm beş arkadaşım da dahil olmak üzere Merkez Heyetinin, Denetleme Kurulu-

nun, Yüksek Haysiyet Divanının, tüm yöneticilerine iki yıllık çalışmaları için yine Türk

Eczacıları Birliğinin sevgili emekçilerine teşekkür ederek başlamak istiyorum.

Klasik sorunların sayıldığı yaklaşık iki gündür problemler anlatılıyor. Bir takım

çok ayrıntılı hesaplar kitaplar yapılıyor o konulara girmeyeceğim. Çünkü süre çok uy-

gun değil Sertaç Ağabeyimi de, Alaaddin Ağabeyimi de, Divanı da sıkıntıya sokmak

istemiyorum. Ama bazı şeyleri de paylaşmamız gerekiyor. Klasik oldu artık her genel

kurulda, her bölgelerarası toplantıda söylüyoruz. Her yıl bir öncekinden zor olacak.

Evet, arkadaşlar, her yıl bir öncekinden daha zor olacak ve oluyor. Mesleğimizle ilgili,

ülkemizle ilgili ciddi sıkıntılı süreçten geçiyoruz. Sağlıkta dönüşüm adı verilen, hatta

kimilerine göre de devrim diye nitelendirilen; adım adım sağlık hizmetlerinin paralı

hale dönüştüğü, herkesin parası kadar sağlık hizmeti aldığı ve sağlık çalışanlarının

Page 247: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

247

ezildiği bir programın kayıplarını en ağır yaşayan meslek gruplarından biriyiz. Sürekli

özveride bulunmamız isteniyor. En son eylem sürecinde de, bu 4 Aralık kararının

uygulama sürecinde de eczacılar biraz daha özveride bulunsun diye gazeteci arka-

daşlar bunu ilettiler. Hepsine şunu ilettim, eczacı arkadaşların bir adım dahi gidecek

yeri yoktur. Bundan daha fazla öz veride bulunma şansı yoktur. Bu aşamada çok

bilinmeyenli bir denklem değil, çok acil dün Levent Hocam çok kısa uzun orta vadeli

bir program açıkladı. Ama sıkıntıyı acilen rahatlatıp çözüme doğru gidebilmek için

hepinizin bildiği şeyler var. Bir tanesi stok zararlarının giderilmesi, nedir bu? Nasıl

giderilebilir? 2005 yılında o zamanki Merkez Heyetine ve Sağlık Bakanına bir öneride

bulunmuş İzmir Eczacı Odası, demiş ki; 45 günlük bir geçiş süresi konsun, 45 günlük

geçiş süresini de şöyle tarif etmiş. 45 gün önce belirlensin ama eczanelere düşük fiyat

gelsin bu böyle uygulanmıyor. Peki, nasıl değiştirilebilir? Sosyal Güvenlik Kurumu 45

gün sonra uygulayabilir veya geçen bir internet sitesinde gördüm. Akıl akıldan üstün

yeni barkottan bahsediliyor. Kamu kurum ıskontosuyla ilgili bir taşıma zararımız var.

Dün Cenk çok güzel anlattı, Edirne Oda Başkanımız. Evet, kimileri sanal diyor. Ama

çok açıkça bir kaybımız var. Ama temel sorunumuz. Yani hep parayla bitiştiriyoruz

falan diyoruz ama ayakta kalabilmek adına da, kar oranımızın değişmediği ama ciro-

nun sürekli düştüğü bir ülkede, artan işletme giderleriyle bu işi taşımaya çalışıyoruz.

Şunu doğru bulmuyorum. Yeri gelmişken söyleyeyim Merkez Heyetimizin açık-

lamalarında yedi bin eczane batacak, sekiz bin eczane batacak, kehanetlerini çok

doğru bulmadığımı da söyleyeyim. Çok sayıda meslektaşımın canı yanacak, çok sa-

yıda meslektaşım bunu sürdüremeyecek söylemi doğru, ama yedi bin-sekiz bin toto

loto benzetmesi o rakamlar tutmadığında sıkıntı olacak. İnşallah da öyle bir rakam

tutmaz. Bizlerin öncelikle ekonomik anlamda eczanelere nefes aldıracak, bu geliş-

melerden sonra eczanelerin geleceğini planlayan, hizmet kalitesini yükselterek dün

Levent Hocamın hem burada, hem Kayseri’de altını çizdiği gibi vazgeçilmez bir mes-

lek grubu olarak bu sağlık sektöründe aktör olarak devamlı yer almamız gerekiyor.

Peki, bununla ilgili dün Levent Hocam yine bir şey söyledi. Dedi ki bir emek vermeden,

bir hizmet almadan size bu parayı verirler mi? Vermezler arkadaşlar. Bizim de bu-

nunla ilgili yeni bir eczane modeli ile birlikte bununla ilgili bir mücadeleden, düşünen,

yeni programlar projeler üreten kadrolara ihtiyacımız var. Sorunun temel nedeni 7

Page 248: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

248

Ekim’deki başkanlar toplantısında söylendi, Burhan arkadaşımın söylediği gibi siyasi

iktidardır arkadaşlar. Şimdi herkesin değişik siyasi partilerde siyaset yapma hakkı var.

Bu salonda da muhtemelen iktidar partisine mensup arkadaşlarım vardır ama bana

sorarsanız siyasi görüşünüz ne olursa olsun, siyaset yaptığınız parti hangisi olursa ol-

sun; eğer o parti iktidardaysa ve sizin meslek grubunuza bir tehdit varsa, sizin siyasi

kimliğiniz ikinci planda kalmak zorundadır arkadaşlar. Hükümetin sağlık politikaları,

sağlık hizmetlerine, ilaca ve eczacıya bakışı ortadayken hala çözümü diyalogla bulmak

politikaları net olan bir siyasi otoritenin karşısına pazarlık ederek bir şeyler yapmaya

kazanmak hayalcilikten öte bir şey değildir. Çok net söyleyeyim, ilacı sadece ticari bir

meta gören eczacıyı da, onu satan esnaf gören, perakendeci gören bir zihniyetle biz

bir hizmet sektörüyüz. Eğitimini aldığımız işi yapıyoruz. Bunun karşısında da ‘eczacı-

sız sağlık hizmeti olmaz’ söylemlerimizi çok ciddiye almayan bu zihniyet değişmedikçe

kalıcı çözüm bulma şansımız yoktur arkadaşlar.

Bu nedenle, özellikle bu dönemde yaşadığım anıyı sizinle paylaşayım. Millet

olumsuzlukları yaşadığımız da acıdır. Tamamı değil ama bazı arkadaşlarımızın iktidar

partisinin üyesi oldukları parti için uygulamaları savunur ya da savunmak zorunda

görüyorum. Ciddi bir hatadır arkadaşlar. Siyasi partiye üye olmak başka bir şeydir.

Ekmek paranızı kazandığınız, ailenizin geçimini sağladığınız işin doğru yapılmasıyla

ilgili saf tutmak başka bir şeydir. Siyaset demişken, şimdi şunu da paylaşmam lazım.

Çok etik bulmadığım, doğru bulmadığım ve örgütte böyle bir gelenek oluşmaması

için çok özen gösterdiğim bir iki kararın oluşması gerekiyor ki, hepimizin örgütte

görev almak isteyen herkesin herhangi bir adaylık sürecinde tabiri caizse koltuğa

ceketi asıp ben iki ay sonra döneceğim zihniyeti açık söyleyeyim bize yakışan bir tavır

değil. Önümüzde yine seçimler var. Daha sonra olacak, hayat devam ettikçe herkesin

de siyasi tercihleri olacaktır. Ama örgüt yöneticiliği başka bir şeydir. Siyaset başka

bir şeydir. Ben bir ara gideyim şuradan aday olayım, geleyim yaklaşımı, bizim doğ-

ru bulduğumuz bir tavır değildir. Her toplantıda ya da değişik ortamlarda bir birlik

beraberlik sohbeti gidiyor. Bir birlik beraberlik çağrısı gidiyor. Güçlü yönetimlerden,

iyi kadro oluşturulmaktan bahsediliyor. Ancak sıra uygulamaya geldiğinde, pratiğe

geldiğinde, bu büyük kongre salonlarına gelindiğinde bu iki buçuk-üç günlük sürede

bir takım odalarda yine bir yönetim, denetim yok. Bir haysiyet divanı, bilmem ne bir

Page 249: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

249

pazarlıktır gidiyor. O burada gelip büyük, büyük laflar eden arkadaşlarımız, belli ta-

lepler yerine gelmeyince küskün olarak odadan ayrılıp dışarıda kalıyorlar ya da farklı

tercihlerde bulunuyorlar. Ama bu örgüt bütünleşme şansını iki defa kaçırdı arkadaş-

lar. Bir tanesini zaten kaçırmıştı. Bugün bu saatte bir tanesini daha kaçırıyor. 2007

yılı Aralık öncesi eski genel başkanım milletvekili adaylığından sonra örgüte tarihi bir

fırsat verdi. Bütün örgütü bir araya getirip, bölünmenin nedeni olan Mehmet Domaç

ortadan kalkmışken, insanları bir araya getirip, gerçek anlamda, geniş tabanlı bir yapı

oluşturma şansı varken bazı arkadaşlar “Biz otuz küsur odayız seçimi de kazanacak

yeterli delegemiz var. Bizim sizinle işimiz olmaz.” dediler. Sonra o tablonun nasıl bit-

tiğini hepiniz biliyorsunuz. Şimdi de bu büyük kongre öncesi sorumluluk sahibi olan,

aslında bu işi çözmek noktasında olan insanlar sadece bununla ilgili belli görüşmeler

yaptılar. Bu misyonu üstlenmekle ilgili kalıcı, samimi adımları atmadılar arkadaşlar.

Bu samimiyetten uzak tavır bu birlik beraberlikle ilgili yaklaşımın sadece söylemlerde

kalması çok üzücüdür. Bu örgütün, bu salondaki insanların olduğu kadar, bütün ülke-

mize hizmet veren eczaneler de hizmetlerde sıkıntı yaşayan ve buradan çözüm bek-

leyen insanlarla ilgili Merkez Heyetimizin herkesin sorumluluğunda düşünüyorum.

Ancak bir sayın genel başkanla bir oda seçimlerinin sonunda konuştuk, tebrik etmek

için aradı, eksik olmasın. Kendisine o zaman da söyledim. Söyledim, dedim ki, bakın

sayın genel başkanım, ki çok sevdiğim çok eski bir dostumdu, birçoğunuzu da belki

aynı zamanlara rastladı, yeni arkadaşlara göre 10 yılın üzerinde tanıdığım biri, üzeri-

ne kardeşimiz ağabeyimiz çok tehlikeli bir süreç ama çok da önemli bir noktadasınız.

Çok iyi bir kadro, çok iyi bir birliktelikle bir mücadele gücü yakalamasıdır. Bu sağlık-

ta dönüşüm programı ve önümüzdeki süreçte 15 Ocak’ta, Maliyeye bağlı kurumları

2011 sonrasında Yeşil Kartı da içine alarak gerçek anlamda tek alıcı ve patron olan

Sosyal Güvenlik Kurumunun böylesine bir zihniyetin karşısında işimizin zor olduğunu

anlattım. Kendisi de bununla ilgili değerlendirmeler yapacağını söyledi. Ondan sonraki

görüşmemiz arife günü, 27 Kasım, yani iki aylık süreçte kendisiyle hiç görüşmedik.

Diğer arkadaşlar görüşmüşler, üçer beşer görüşenler olmuş. Varyasyonlar olmuş. Ari-

fe günü görüştüğümüzde de bir gün önce Sosyal Güvenlik Kurumunda iyi bitmediği,

yani bununla ilgili de sıkıntıda olduğunu söyledi. Fakat bu arada genel başkan Pazar

günleri, özellikle herhalde hepimizin Pazar günleri özel zevkleri var. Herkes ailesiyle

birlikte oluyor. Herkes belki daha çok gazete okuyor ya da televizyon seyrediyor. Belki

Page 250: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

250

dışarıya çıkıp kafasını dinlendiriyor. Sayın Genel Başkan da delege arıyor. İzmir Eczacı

Odasının delegelerini Sayın Genel Başkanım bizi arayıp, kime oy verirler ya da yapının

içindeki kimler, kaç kişi oy verir şeklinde. Çok ilginç bir o kadar da şık bulmadığım bir

tavır sergilemiştir. Bunu herkes söyledi ama bir cümle de ben söyleyeyim. Kayıtla-

ra geçsin. Bu koltuk hesabıyla, delege hesabıyla yapılan listeler yaklaşık on yıldır bu

örgütteyim. Bu yapıların bir hayırlı sonuç doğurduğunu, doğru bir yapı çıkardığını

henüz görmedim. Bundan sonra da görebileceğime inanmıyorum. Tüm bu yanlışlara

rağmen, bütün bu yönetici hatalarına, kişisel hatalara rağmen, gururla söylemeliyim

ki, ülkemizde örnek bir örgütlü meslek grubu olarak tanınıyoruz. Ha yaptığımız ey-

lemlerden sonra sivil toplum örgütleriyle ilgili sorgulamalarda ne kadar ne kazandığı-

mız sorulduğunda açıklamakta zorlanıyorum açıkçası ama birlikte olabilmek, birlikte

hareket edebilmek, çok hızlı organize olabilmek adına çok takdir edilen bir meslek

örgütüyüz ve sağlıklı üye tabanımız var. Ama açık söyleyeyim, iyi yönetilmiyoruz ar-

kadaşlar. Çok kısa geriye dönelim. Herkes çok değişik kesitler verdi ben de vereyim.

Bir 2008 protokolü imzalandı. Hatta o protokol o kadar çok takdir gördü ki, Merkez

Heyetimiz o protokole o imza şovunu yapmak üzere yetkililerini çağırıp orada bir kez

daha o imzayı attırdı. Fakat çok kısa bir süre sonra Kasım ayında bir ek protokol o

beş arkadaşın şerhine rağmen, alındığı söylenen bazı şeylerin tekrar belli karşılığında

ıskonto kazanımları sağlanan bir hayal kırıklığı.

21 Aralık mitingini hatırlatıyorum hepinize, coşkulu bir katılım, kışta kıyamette

herkes üzerine düşeni yaptı. Muhakkak Ankara Eczacı Odası da bizi burada karşıla-

mak ve lojistik destekle ilgili gerçekten emek verdi, bunu iyi biliyorum. Ama odaların

da o kışta kıyamete herkesi buraya toplayıp getirmekle, herkes çok emek verdi. Tüm

yönetici arkadaşlarımın katkısını saygıyla karşılıyorum. Orada şöyle bir gerçekle kar-

şılaştık yüz yüze geldik. Eylemden sonraki beklenti yüksekken, 19 Ocak günü öğlen

saatlerinde Genel Başkanımız aslanlar gibi kükredi, “Böyle bir şey olamaz bize bunu

imzalatamazlar bize bunu kabul ettiremezler” diye, biz de bölge toplantılarına de-

vam ediyorduk. Narlıdere bölge toplantısında, yaklaşık 250 meslektaşımızla coşkulu

toplantımızı yapıp dönerken bir telefon geldi. Dediler ki sizinkiler imzayı atmış. Tabi

ayrıntıyı bilmiyoruz. Geri dönüp öğrendiğimizde öğlen imzalamam denen protokolün

imzalandığını gördük, arkadaşlar. Devamında üç yıllık olduğunu öğrendik. 4 Aralık

Page 251: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

251

gününe geliyorum hızlı bir şekilde. Gündüz saatlerinde Sayın Genel Başkanla öğlen

saatlerinde yaptığımız görüşmedeki mutsuz tavrından bahsetmiştim. 16.30’da sayın

İkinci Başkanımız Hilmi Şener arayıp eylem planını dikte ettirdi. Şimdi tabi örgütün

tepesinde böyle bir karar alınmış sonradan öğrendik nasıl atandığını, Merkez Heyetin-

de kaç kişinin olduğunu nasıl programlandığını ama açıkçası arife günü odalara bunu

tebliğ edip, özellikle oda sayısı fazla olan odalardan bahsediyorum, 4 günlük bayram

tatilinde kalan üç günlük sürede işi organize ettirmeyle ilgili odalara ciddi bir görev

yüklendi. Ama inanılmaz da bir başarı çıktı ortaya. Buradaki başarının altında yatan

odaların bu işteki başarısı kadar üyelerin yoğun beklentisi ve desteğidir. Bu başarı

varsa, başarının gerçek sahipleri bunlardır. Ancak 2002’deki kapatma eylemine göre

bu eylemin başarılı olmasının bir tek nedeni vardır. Bunu açık konuşmak lazım, şart-

ların, eczanelerdeki yangının bugün çok daha büyük bir noktada olduğunu işaretidir.

Aslında şöyle bir değerlendirme yapmamız lazım. 18 Eylül’de bu kararlar alındı. Hepi-

miz duyduk. Bir sabah kalktık, kararlar alındı. Bir şok sonrasında, hangi kurum ıskon-

tosunda kamu kurum ıskontosu düşecek? Fiyat düşüşleri ne kadar olacak? Falan bir

dalgalanmanın devamında oda seçimlerinin olduğu gerekçesiyle 18 Eylül’den bu güne

kadar bir tek 7 Ekim’de başkanlar danışma toplantısı yapıldı. Bence tarihin en büyük

yıkımının yaşandığı süreçtir, 4 Aralık süreci ve meslek örgütümüz odaları sadece bir

kere 7 Ekim’de çağırıp ön bir görüşme yapmış ki benim gördüğüm izlenim de oydu

ki eylem yapmayla ilgili de, çok da sıcak bakılmayan, daha çok diyalogla çözmekten

yana olan bir anlayış vardı.

Divan Başkanı: Sevgili Başkanım toparlayabilirsek.

Ecz.Tuncay SAYILKAN (Devamla): Vallaha biraz zor toparlarım. Bir beş dakikaya

daha ihtiyacım var. O zaman şöyle bazı yerleri atlayarak geçeyim. Merkez Heyetinin

odalarımıza yolladığı ve eczanelere astığımız afişlerle ilgili takıldığım bir şey var ki,

birçok insan da sordu bunu. Aslında bu Merkez Heyetinin eyleme bakışını da açıklıyor.

Şöyle yazıyor: “Bugün kapalıyız. Yarını bilmiyoruz.” Gerçekten bilmiyorlar. Bugün kime

atıldı top, bugün büyük kongreye gelinecek böyle bir adres verildi. Bu büyük kongre-

ye tarihi bir misyon yüklendi. E, 4 Aralık’ta bir uyarı yaptık. Arkası bakacağız büyük

kongrede şimdi, bu büyük kongreden eylem kararıyla ilgili Merkez Heyetinin o 4 Aralık

Page 252: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

252

ile ilgili planlaması, sorumluluğu üstlenmesi gereken o süreç büyük kongrenin üstüne

bırakıldı. Umuyorum ve diliyorum ki olabileceğine inanıyorum. Üyelerimizin beklentisi-

ne yönelik gerçek anlamda çözüm içeren bir eylem planı da buradan çıkar.

Başka bir sıkıntım daha var. Eylem sürecinde odalara gönderilen basın açıklama-

ları var. Basın açıklama taslağı gönderildi. Hayretler içinde okuduk arkadaşlarımızla,

arkadaşlar basın açıklaması taslağında hükümetten söz edilmiyor. Sağlık Bakanlığın-

dan söz edilmiyor. Sosyal Güvenlik Kurumundan söz edilmiyor. Sağlıkta dönüşümün

adı geçmiyor. Bazı bürokratların adı geçiyor. Bizim hükümetle ilgili kurumlarla hiçbir

sorunumuz yok. Bir tek bazı bürokratlar var. Ne yapıyorsa bunlar yapıyor. Onun dı-

şında sıkıntı yok. Daha kötüsü hani bunu bir tek biz gördük. Bir de gazete ilanla-

rı var. Gazete ilanlarını çok dikkatli inceledik. Yine bahsettiğim gibi Sağlık Bakanlığı

kararnameyi çıkaran Sağlık Bakanlığı Sosyal Güvenlik Kurumunun tebliğleri ortada,

genelgeler ortada. Onlarla ilgili gene bir cümle yok ve işin içinde daha garip Sağlık

Bakanlığımızın olumlu yaklaşımına rağmen diye hafif böyle günah çıkartan bir deyim.

Esas facia da en son paragrafta; Sayın Başbakanım çözseniz, çözseniz bunu siz çözer-

siniz diyen ricacı bir tavır.

Arkadaşlar, bir örgüt üyelerinin tabanının talebi üzerine; eczaneler yangın yerine

döndüğü için, %25’lik bir küçülme bir buharlaşma yaşadığı için, bedelsiz kamulaş-

tırma yaşadığı için ayağa kalkıyor eyleme gidiyor. Fakat siz ricacı bir tavırla hareket

ediyorsunuz. O zaman soruyorum. Bu eylemi kime karşı yapıyorsunuz? Bu tavır kime

karşı alınıyor? Bu gazete ilanları, basın açıklamaları eylemin aslında ruhunu özetliyor.

İçinde bulunduğumuz psikolojiyi özetliyor.

Evet, bu tarihi kongrede olması gereken, tabi artık çok geç olduğunu düşünüyo-

rum, ama geleceği planlayabilecek koltuk hesaplarına uzak bir yapının oluşmasıydı.

Geniş tabanlı bir yapının oluşmasıydı. Bu da yetmez. Bu kadroların doğru bir yok

haritasıyla ve geniş bir taban desteğiyle bu zorlu önümüzdeki herkes çok iyi biliyor

ki daha zorlu bir iki yıl var, o mücadeleyi vermesiydi. Açılıştaki tabloya da dikkatinizi

çekmek istiyorum. Sektör ve kurumlarla ilgili temsilcilerimizin bulunmaması, sadece

kooperatiflerimizin burada olması, ki onlara da teşekkür borcumuz var. Çok entere-

Page 253: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

253

san bir işaret yalnızlığımızın işareti, zaten eylemden bir gün önce; ilaç sanayiyle Sosyal

Güvenlik Kurumunun bir gece önce anlaşıvermesi, yalnızlığımızı daha da artıran yanlış

bir gelişmeydi.

Sayın eski genel başkanla ilgili de bir iki şey söylemem lazım. Çünkü farklı görüş-

ler var. Bazı arkadaşlarımız hoş değil, bu kadar emek vermiş birisine bu kadarı yapıl-

mazdı diyor. Bazı arkadaşlarımız da aslında bizi o çok ezmeye çalıştı diyor Kayseri’den

beri, evet Kayseri’de başta örgüt yöneticilerimiz olmak üzere o ders verir, küçümser

tavır rahatsız ediciydi. Ama atladık. Aynı gene eski genel başkanımız Bursa’da o imza

şovdan sonra da beni çağırdılar gece, gittiğimde dedi. Eczacılar burada oturuyor. Bü-

rokratlar burada, buraya mı oturayım, şuraya mı oturayım; şaşırdım, ben de ortaya

oturayım dedim. Zaten yönünü meslekle ilgili yol haritasını yeniden belirlemiş bir eski

genel başkanımıza saygılı olacağız ama ben en azından bu büyük kongreye buraya

katılan insanlara da aynı saygının gösterilmesini beklerdim. O yüzden sayın eski genel

başkanın o gün buradaki karşılaştığı tavır bana hiç sürpriz değil hatta geç kalınmış bir

tavır diye düşünüyorum. Ha başka bir şey daha söyledi sayın genel başkan buradan--

Divan Başkanı: Başkanım ikinci beş dakikayı doldurdunuz.

Ecz.Tuncay SAYILKAN (Devamla): Dedi ki, “Merkez Heyetinin her çalışmasında

ben vardım.” dedi. Her aşamasında buna dikkat çekmek istiyorum. Bu söylem aslın-

da arkadaşlarımızı da zan altında bırakan bir söylem, yani hala örgütün kontrolünü

elinde tutan hala olayların içinde bir eski genel başkan, ama soruyorum size, hangi

konuda çözüme katkısı oldu? Ben hiçbir tane hatırlamıyorum. Bazen çok güçlü ve

vazgeçilmez olduğunuzu sandığınızda, aslında kaybetmişsinizdir. Doğruları görmeyip

ilkeleri bir kenara bırakıp, kişisel hesaplar içine girenler örgüte, üyelerine ve mesleğe

en büyük ihaneti yapanlardır. Açılışta da görüldüğü gibi, eski genel başkan örneğinde;

görev almak, seçim kazanmak, görev süresi değil, görevi bıraktıktan sonra burada

göreviniz saygı ve sevgidir arkadaşlar.

Adana Oda Başkanımız dün güzel bir şey söyledi. Dedi ki; “Sorun siyasi iktidar-

dadır. Eczaneler seçim bürosu olmalıdır.” Evet, doğrusu budur. Hangi iktidar olursa

Page 254: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

254

olsun, sağlık hizmetlerine, bu ülke insanını aldığı sağlık hizmetine bu sıkıntıyı yaşatan,

sağlık çalışanlarına bu eziyeti yapan hangi iktidar olursa olsun hep birlikte bu müca-

deleyi vermek zorundayız, bu doğru. Ama Burhan güzel olmayan bir şey daha söyledi.

Özellikle birçoğumuzun hocasıdır, benim de hocamdır Levent Üstünes, Sayın Mekin

Tanker de burada, kendisini saygıyla selamlıyorum. O da şu anda İzmir’de ikamet

ediyor, üyemiz. Mekin Hocamdan sonra örgüte kendi isteğiyle olmasa da bizim ısra-

rımızla girmiş, katkı sunmaya çalışan, birçok insan gibi akşam beşten sonra mesaisi

bitip eve gittikten sonra sadece kendi yaşamını sürdürmek yerine geçen akşamki

toplantıda gördüm, birçok internet sitesinden, birçok sağlık sistemiyle ilgili acaba

bir şey bulunabilir mi, bizim ülkemize katkısı olacak model var mı, diye gecenin ya-

rılarına kadar çalışan bir tane insan. Hepsinin ötesinde bir akademisyen düşünün ki

Sayın Hocamdan yıllar sonra örgüte girip katkı sunmaya çalışıyor. Bütün bunların sizin

için anlamı olmayabilir, ki Burhanettin de öğrencisidir, Hocamın. Geçtiğimiz günlerde

Aslı Özer Hocamızın emeklilik törenine katıldım. 44 yıl insanların, özellikle çalışma

arkadaşlarının ve öğrencilerinin o saygıyı, sevgiyi nasıl gösterdiklerini gördüm. Hani

bunu göstermiyorsanız, bu saygıyı sevgiyi gösteremiyorsanız bile saygısızlık yapmayın

sadece diyorum arkadaşlar.

Divan Başkanı: Başkanım bitirirseniz. Tuncay başkanım.

Ecz.Tuncay SAYILKAN (Devamla): Bu aslında konuşma değil, cevap hakkı. Sevgili

Oğuz biraz önce kimi kastetti bilmiyorum ama %47’lik eylemdeki başarıdan %8’lik,

%10’luk başarıdan sonra bahsetti. Aslında Merkez Heyetinin yaptığı yanlışlardan bir

tanesi de bu, ilaç firma eylemlerinde değişik renkli haritalar çıkarıp eylemde başarılı

olanlar, daha az başarılı olanlar yerel seçim haritası gibiydi o. Keşke burada olsa gös-

terebilsek, oda başkanlarını bir araya toplayıp işte şu odada acayip iyi gidiyor eylem,

bu odada çok iyi değil diye eylem enteresan. Ben şuna bakarım; her oda üzerine dü-

şeni yapmıştır. Ve odaların yaptığı eylem sonrasında bir zafer kazanılmıştır, ortada bir

zafer varsa. Burada kim daha çok yaptı, kim daha az yaptı, derseniz yanılırsınız? Niye

yanılırsınız? Belli odalarda, belli depoları ürünleri tevzi verdirirseniz, satışlar sıfıra ya-

kın gider. Gerçek eylem yapılan yerlerde daha farklı olur. Ama ben somut bir şey söy-

leyeyim size, kimse kimseyi savunmak ya da kimse kimseyi kandırmak zorunda değil.

Page 255: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

255

Pfizer’in Genel Müdürü, ki kendisi hayattadır, Melih Memecan, Ekim ayının or-

talarında İzmir’deyken Odamızı ziyaret etti. Seçim sonrası kutlamak için; Türkiye’de

dedi, kotayı tutturamadığımız üç il kaldı dedi arkadaşlar. Ben bu spekülasyonlardan

bu IMS’lerden falan anlamam. Çok somut bir şey söylüyorum. Adana, Konya, İzmir

hariç her yerde kotayı Ekim ayı itibariyle kotayı her yerde tutturduk dedi. Şimdi orada

bir tablo var. Burada da bir grafik var. Hangisi doğru size bırakıyorum. Şimdi bitiriyo-

rum. Şimdi sadece bir şey söyleyim. Bir şey daha söylendi Levent Hocamla ilgili, benim

delegemdir, benim hocamdır. Ayrıca haksızlığa tahammül olmayacak burada birçok

insandan bir tanesi var. Onun da birisini söylemem lazım. Tsunami geliyor diye hoca

uyardı. Hoca, Kayseri’de, madem dedi böyle bir şey vardı, niye istifa ettin dedi? Hoca-

mın istifasıyla tsunami uyarısı arasındaki 4–5 aylık farkı görmeyen, göremeyen, ya da

bilinçli olarak görmek istemeyen arkadaşların iyi niyetli olmadıklarını düşünüyorum.

Sayın Divanı daha fazla sıkıntıya sokmadan şunu söyleyerek bitirmek istiyorum.

2-3 günlük süreçte şunu gördüm, zor iş, hatta bir arkadaşımız buradan söyledi. Ço-

cuğunun büyüdüğünü göremeden geçen yıllardan bahsetti. Doğrudur. Eczanenizde

yaşanan zaman, orada olmamanızdan dolayı yaşanan kayıplar doğrudur. Aileleriniz-

den bu işe ayırdığınız zaman doğrudur. Ama işin güzel bir yanı var. Çok samimi söylü-

yorum, iki üç gündür burada Türkiye’nin her yerinden arkadaşlarla beraber olmak ve

sizlerle beraber olup, sizlerle tanışmamıza vesile olan bu işe emek veriyor olmak her

şeye değer. Bu duygularla tüm meslektaşlarıma, çağdaş, demokratik, özgürlüklerin

yaşanabildiği bir ülke ve hepinize aydınlık yarınlar diliyorum arkadaşlar.

Divan Başkanı: Sayın Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Sinan Özçelik, Diyarbakır

Eczacı Odası Başkanı.

Ecz. Sinan ÖZÇELİK (Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı): Saygıdeğer Divan Başka-

nı ve üyeleri, protokol, katılımcılar ve meslektaşlarım, hepinizi Diyarbakır Eczacı Odası

adına saygıyla, sevgiyle ve muhabbetle kucaklıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün şirinlik yapmaya niyetim yok. Umarım ki konuşmam

bittiğinde hiç kimse alkışlamayacaktır. İsa’ya da, Musa’ya da yaranma niyetinde deği-

Page 256: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

256

liz. Çünkü ortada ne İsa var, ne de Musa; ne iktidar gibi iktidar, ne de muhalefet gibi

muhalefet, daha önceki konuşmacıların söylediklerini tekrar etmeyeceğim. Hemen

hemen hepimizin mesleki doğruları, mesleki teşhisleri, önerileri, beklentileri, aynıdır.

Ama farklı olan bazı arkadaşlarımızın özellikle aynı arkadaşların beklentileri ve o mü-

cadeledir. Bu kongreye Diyarbakır’dan yaklaşık 50 eczacı arkadaşımla geldim.

Değerli meslektaşlarım, paramız çok olduğu için böyle kalabalık gelmedik. Eğ-

lenmeye de gelmedik. Sadece bu kongrenin her zamankinden daha fazla önem arz

ettiğini biliyoruz. Diyarbakır Eczacı Odası sorgulayan ve sorgulamaya devam eden bir

eczacı odası olma yolundadır. Herkes dertli ve şikâyetçi; ben Diyarbakır Eczacı Odası

Başkanı olarak daha çok dertliyim, daha çok şikâyetçiyim. Mesela muvazaa hepinizin

sorunu değil mi? Ama benim sorunum farklı çünkü benim başkanlığını yaptığım ilde

muvazaayı eczacıların kendileri yapıyor. Çok garip değil mi arkadaşlar? Daha garip

olanı; bu eczacıların, sıradan eczacılar olmadığıdır. Yıllardır bu kongrelerde, kongrenin

gidişatına yöne vermiş insanlar olmasıdır. Daha da ve daha da garip olan nedir biliyor

musunuz arkadaşlar? Bu kişiler varlıklarını Türkiye eczacılığına yön veren çok değerli

eczacılara dayandırmıştır. Evet, benim memleketimde uzun yıllardır muvazaalı ecza-

ne kuranları bazılarınız Kürt aydını olarak lanse ettiniz. Asla herkesi kastetmiyorum.

İktidar olmuş ya da olmamış, o pozisyonda ya da şu pozisyonda, tefçi ya da popçu hiç

fark etmez. Birçoğunuzun bunda parmağı var arkadaşlar. Sonra da muvazaa sayımız

çoktur diye içimizde konuşamıyoruz. Bu ayıp Türkiye eczacılığına yön veren eczacıların

ayıbıdır, Sinan Özçelik ve arkadaşlarının değil. Meslek bitti, bitiyormuş arkadaşlar.

Nasıl bitmeyecektir ki? Anlattığımda yaşanmakta olan hadise sadece Diyarbakır’daki

muvazaa durumunu anlatmıyor ki. Anlatmaya çalıştığım şey yıllar yılı eczacılık mesle-

ğine yöne vermiş olan zihniyettir. Bu zihniyet bizi nasıl başarıya götürecekti? Bu gün-

lere geldiğimizde niye şaşırıyorsunuz? Evvelki gün alkışlı bir protesto vardı. O alkışlı

protestoyu yapan arkadaşlarımın hepsi değil ama bir kısmı bu kişilerin yanında değil

miydi? Ve benim sonradan değişti diyorlar. Ve anlattıklarımı bazılarınız o zaman da

bilmiyor muydunuz? Neden konuşmadınız? Neden? Evet, neden sesinizi çıkarmıyor-

sunuz? Neden çıkarmadınız? Ve tabii ki yine herkesi kast etmiyorum. Ve siz, siz Mer-

kez Heyetini yönetenler bunların devamı değil misiniz? Asla şahısları kastetmiyorum.

Sadece son 10 yıldır, 15 yıldır mesleğimiz aynı gelenekle yönetiliyor. Yoksa buradaki

değerli arkadaşlarımın şahsına değil eleştirim.

Page 257: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

257

Değerli meslektaşlarım; pozitif ayrımcılık, negatif ayrımcılık, Doğu, Güneydoğu

orası, bakın Türkiye’de 31 tane SGK İl Müdürlüğü var. Sadece ve sadece Diyarba-

kır SGK İl Müdürlüğüne teslim edilen reçeteler Ankara’ya taşınıyor. Siteleri sevenler,

yazı yazmayı sevenler, bugüne kadar hanginiz sesinizi çıkardınız? Ben umuyorum ki

SGK İl Müdürlüğü ve bürokratlarımız bu yanlışlarından dönerler. Evet, çoğunluğunuz

mesleğimizin bu kadar kötü bir süreçten geçtiğine şaşırıyorsunuz. Değil mi? Ya ben?

Ben böyle düşünenlere şaşırıyorum. Çünkü bu günlere geleceğimiz çoktan aşikârdı.

Eleştirildikleriniz ve mesleği iyi yönetmiyor. Dediklerimizi tekrar, tekrar seçenler bir

de buradaki delegelerin bir kısmı değil mi? Nasıl oluyor da; ben kongrelere gelip

gidiyordum, nasıl oluyor da eczacıların %70’i tarafından eleştirilenlerin ertesi gün

%30 değil %70 oyla seçildiklerini ben de gördüm. Bunu kim yaptı? Bugün ağlayanlar

yaptı. Bizler yaptık. Soruyorum sizlere yıllardır kullandığınız oyların kriterleri neydi?

Sayın değerli delegeler neydi oylarınızın kriteri? Ben hiç delege olmadım. Üzerime

almıyorum. Yarın hangi kriterlerle oy kullanacaksınız. Liyakat miydi? Yoksa hatır gö-

nül ilişkileri, mesleğini iyi yöneteceklerine inandıklarınızdan mı, yoksa sizi eczacı odası

yapanlara mı oy verdiniz? Evrensel mi düşündünüz? Türkiye’yi bir bütün olarak mı

düşündünüz? Yoksa beraber aynı fakültede okuduğunuz arkadaşınız diye mi oy ver-

diniz? Birikimli ve çalışkan eczacıları mı, yoksa dayatmayı önerenlerimi aday gösterdi-

niz? Dürüst ve ağırbaşlı olduğu için olgunlukla izleyenleri mi, yoksa farfara tipleri mi

ön plana çıkardınız? Arkadaşlar gidişatı değiştiremiyorsak kendimizi değiştiremediği-

miz içindir. Buyurun, gelin ve önce mantıklarımızı bir değiştirelim.

Değerli meslektaşlarım, her seferinde sayımızın çokluğuyla övündük. Güçlü bir

meslek örgütü olduğumuzu tekrarladık. Bu nasıl bir güçtür ki, siyasi hedefi olanlara

dur diyemedik. Bizler nasıl, evet, bizler nasıl da o şerefli koltukları siyaset basamakları

yapmaya müsaade ettik? Haydi diyelim ki yaptık. Haydi diyelim oldular. Ne yapmak-

tadırlar? Utanmıyorlar mı? Evet, mesleklerinin yok oluşuna sessiz kalmaktan utan-

mıyorlar mı? Ana temel sorunumuz nedir, biliyor musunuz? Salonlarda, kafelerde,

eczanelerde, kulislerde konuştuklarımızı buraya geldiğimiz zaman üslup değiştirerek

söylemeye çalışmak, ben kendi üslubumla konuşuyorum arkadaşlar. Bakınız derin

derin düşünelim. Hem hükümetle çatışıyoruz, hem de onlardan nefret bekliyoruz. Var

mı böyle bir mantık arkadaşlar? Farkında mısınız? Farkında mısınız ki mesleğinizin

Page 258: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

258

cellatlarına aşık olmuşsunuz. Mesleğinizin cellatlarına aşık olmuşsunuz. Cevabınız ne?

Ya sen bilmezsin ki onlar ne tahtadandır. Belki de bir kısmınız öyle diyor, değil mi?

Peki yarın oy kullandığınızda yine öyle diyeceksiniz, değil mi? Onlar olmadan olmaz.

Onlar olmadan olmaz diyen bir sivil toplum kuruluşu örgütü olamaz. Sivil toplum

örgütünün başka yerlerdeki yansıması hükümet dışı organizasyonlar olduğunu ge-

çenlerde bir arkadaşımız burada söyledi.

Divan Başkanı: Başkanım toparlarsanız

Ecz.Sinan ÖZÇELİK (Devamla): Hükümet dışı organizasyonlar hükümetin bir

parçası olabilir. Ya da politikası olabilir mi? Ben bazı arkadaşların konuşmasını takip

ettim 32 dakika konuştular. Ama ben o kadar konuşmayacağım.

Sevgili, değerli ve muhterem eczacılar, yıllardır kendimizi toplumdan ve toplum-

sal meselelerden soyutladık. Susma sustukça sıra sana gelecek diyenlerle alay etme-

dik mi? Cahil insanlar olarak gördük, hatta yazıktır, ülkenin parası dağa taşa değil

harcamasın diyen insanlara insanları cezaevine gönderdik. Kitap okumayanlar, kitap

yazan insanları cezaevine gönderdi. Kendimizi yalnızlaştırdık. Aslında tarih bizden

hesap soruyor. Hatırlayın geçen yıl otuz bini aşkın eczacı ve çalışanı Ankara’daydık.

Belli meslek örgütlerinin temsilcilerinin dışında kimler vardı yanımızda? Kazayla yolda

görenler ne diyordu? Yine hırsızlar yürüyor ve oradan geçen trenlerin çıkardığı siren

sesinden başka hiçbir şey duymamıştım ben. Bizleri ehlileştirme politikalarına hep

sessiz kaldık. Sadece sessiz kalmadık. Fazla yumuşak insanlar olduk. İtiraz etmeme-

yi ve susmayı, uyanıklık sandık. Toplumun farklı katmanları yok edilirken kafamızı

kuma gömdük. Televizyonlarımızda durumuna itiraz eden başka meslek örgütünün

eylemlerini gördüğünüzde kanal değiştirdik. Olan oldu. Ve sonuç bu, sıra nihayet biz-

lere gelmişti ve geldi. Unutmayınız, unutmayınız konuşulması gereken yerde susmak,

susulması gereken yerde konuşmak kadar çirkindir. Biz bunu yaptık. Biz bu suçu

işledik. Konuşun artık. Konuşalım arkadaşlar, korkmayalım, sorunlarımız cesaretimizi

yitirmekle başladı. Çözüm yine cesaretli olmaktan geçer. Korkakların sonu hüsrandır.

Bugün bizi yıldırıyorlar. Tehlike, tehlikeler göze alınmadan yok edilemezdi ve unutma-

yalım kader; hak arayışında, hukuk arayışında hep isyan edenlerin elinde tutmuştur.

Page 259: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

259

Korkakları ise yüz üstü bırakmıştır. Bizler yüz üstü bırakılanlardanız. Sorunlarımız

sadece kendimizle ilgili meseleleri anlatmakla çözülmez. Bilmemiz gerekenlerde bu,

demokrasi yolunda ilerlemiş her insanımızın anayasamızdaki tanımlaması aynı olan

bir ülkeye ihtiyacımız var. Ne alaka demeyin. Yıllardır bu ülkenin paraları dağa taşa

harcanıyor. Diyarbakır Eczacı Odası ülke coğrafyasının; çok özür dilerim, adettendir

ben de su içeyim gelmişken. Diyarbakır Eczacı Odası ülke coğrafyasında yaşayan her-

kesi aynı haklara sahip görmek istiyor.

Divan Başkanı: Sayın Başkan toparlarsanız, lütfen.

Ecz.Sinan ÖZÇELİK (Devamla): Toparlıyorum ve bitiriyorum. Geçenlerde annemi

aradım. Değerli arkadaşlar geçenlerde annemi aradım, ağlıyordu. Hüngür hüngür ağ-

lıyordu. Tek kelime Türkçe bilmez benim annem, tek kelime Türkçe bilmez. Ağlıyor-

du. Niye ağlıyorsun dedim. Tokat’ta yapılan saldırının televizyon görüntülerini izlemiş.

Değerli arkadaşlar, değerli arkadaşlar şimdi bu annem gelse burada bağırsa,

haykırsa dese ki, ben Türk değilim, ona kızacak mısınız? Benim annem Türkiyelidir.

Türk değildir.

Değerli meslektaşlarım, ben 12 yaşında Türkçeyi öğrendim. İlkokula giderken

tek kelime Türkçe bilmiyordum. Kürtçe konuşmak da yasaktı. Türkçe bilmiyorum.

Kürtçe konuşmak da yasak, insanlar okula öğrenmek için konuşmak için giderler. Biz

susmayı öğrenmek için gittik. Onun için bu kürsüye çıktığımda avazım çıktığı kadar

bağırmak istiyorum.

Divan Başkanı: Sayın Başkan bugün süremiz çok kısıtlı, dün konuşma almadınız

salonu boşaltmak zorunda kaldık.

Ecz.Sinan ÖZÇELİK (Devamla): Bitiriyorum. Evet, bitiriyorum arkadaşlar, en faz-

la iki dakika ve ben Anadolu Eczacılık Fakültesini bitirdim Sayın Dekanım burada. Var-

lığımı, mutluluğumu, oluşumu tabii ki bu ülkeye borçluyum. Tabii ki bu ülke benim

ülkemdir. Hepimizindir. Ama ben Türk değilim. Değilim arkadaşlar. Eczacıyım. Ama

Page 260: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

260

Türk değilim. Türk Eczacıları Birliği, arkadaşlar, bizler, hayatı seyreden değil hayata

yöne veren insanlar olmalıyız. Ülkemizin demokratikleşmesi hepimizin faydasınadır.

Türk Eczacıları Birliğine de aktif görev almak düşüyor.

Değerli meslektaşlarım, Diyarbakır Eczacı Odası olarak, buradaki tablo ne olursa

olsun mesleğimizi düşünmekteyiz. Dengelere bakmıyoruz. Zaten o denge, bu denge

derken mesleğin de dengesi kalmadı. Tercihimiz mesleki kriterlerdir. Mesleki kriter-

ler dikkate alınmadan oluşturulacak listelere tepkili olacağız. Biz hiç kimsenin de-

ğil, mesleğimizin adamlarıyız. Hiçbir şahsa ve hiçbir ekibe maddi manevi borcumuz

yoktur. Dayatmacı ve hazırlıkçı bir zihniyete sahip değiliz. Bizler için asaletli duruş

önemlidir. Ben ve delegelerim Diyarbakır’da oturup teslim olmadık. Güçlünün yanında

olalım da işlerimiz görülsün mantığındaki basit ve korkak insanlardan olmayacağız.

Kim seçilirse seçilsin, oy vermiş olalım olmayalım bize karşı sorumlusunuz. Herkesi

böyle düşünmeye davet ediyorum. Şu anki görüntü siyasi iradenin seçime müdaha-

lesini gösteriyor. Bir şeyler duydum. Buraya gelmeden evinde kararını vermiş olanlar

ile burada kararını verecek olanlar bir tutulmayacakmış. Bu ne demek? Bu ne cüret?

Bu ne kendini bilmezlik? Bu ne tehdit? Kendinizi ne sanıyorsunuz? Ben istersem oy

veririm, istersem oy vermem. Buraya gelen kim olursa olsun, bana karşı sorumludur.

Sorumluluğunu diğer üyeler de yerine getirmek zorundadır. Muhalif görünenler şu

ana kadar…Evet, bitiriyorum. Bitiriyorum, 30 saniye bitiriyorum. Hangi muhalefet şu

an itibariyle, hangi muhalefet hem meslek bitti diyeceksiniz, hem de muhalefet olma-

yı beceremeyeceksiniz. Susun ve bana anlatmayın. Ya şimdi siyasi irade ve bürokrat-

larına sesleniyorum. Eczacılara yaptıklarınız zulümdür. Eczacıya yaptığınız zulümdür.

Zulüm günahtır. Günah cehenneme götürür sizleri.

Değerli meslektaşlarım, güçlü bir Türk Eczacıları Birliği yapısı, güçlü eczacı oda-

larının varlığıyla mümkündür. Diyarbakır Eczacı Odasının amacı sadece sorunlarıyla

değil mesleğe olan katkısıyla gündemde olmaktır. Son sözümüz ve ilkemiz; Diyarbakır

Eczacı Odası hiç kimsenin değil, doğrunun yanında ve hiç kimsenin değil, yanlışın kar-

şısında olacaktır. Saygılar sunarım.

Page 261: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

261

Divan Başkanı: Değerli meslektaşlarım, öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Bu-

rası Türk Eczacıları Birliği ve şu anda bütçe ve çalışmaları tartışıyoruz. Bu konunun

dışına çıkarak gündemi lütfen saptırmayın. Çok yanlış oluyor. Hepimiz yapılanları

tasvip etmiyoruz. Ettiğimiz yerler var. Ancak Türk Eczacıları Birliğinin çalışmalarını

görüşüyoruz, başka bir şey değil. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi de değil; eczacı

örgütünün geleceğini tayin edeceği, mesleki konuları tartışacağı, bir önceki çalışma-

larını tartıştığı bir mekân. Lütfen, düşüncelerinize saygı duyuyoruz ama burası yeri

değil. Biz hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız. Kimsenin kimseden farkı yok. Yanlış yapı-

lan uygulamaları tartışacağımız yer burası değil. Nejdet Bayık, Urfa

Ecz. Nejdet BAYIK (Şanlıurfa Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, Sayın Merkez

Heyeti üyeleri ve Başkanım, Sayın Denetleme Kurulu Üyeleri, değerli meslektaşlarım,

öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli meslektaşlarım, 24 bin eczacının en üst düzeyde temsil edildiği kongrede

sizlere hitap edebildiğim için kendimi bahtiyar addediyorum.

Değerli meslektaşlarım, inanıyorum ki herkesin kafasında “4 Aralık eylemi sonra-

sında ne olacak.” sorusu var ve cevabını arıyor. Şimdi sizlere üç-dört başlıkla durum

tespiti, yapılması gerekenler ve çözüm önerilerimi sunmaya çalışacağım. 3 Aralık’ta

Şanlıurfa’da anahtar bırakma eylemi yapmıştık. Bu anahtar bırakma eylemine kadar

o gün televizyonlarda bunlar soruluyordu. Eczacılar ne istiyor? Ne istemiyor diye? Ben

de Şanlıurfa’da çıktığım televizyonlarda hep bu soruya muhatap olmuştum. Onun

üzerine ne istediğimizi, ne istemediğimizi özellikle SGK İl Müdürlüğünde yaptığımız

anahtar bırakma eyleminde ifade etmiştim. Bizim web sayfamızda da ben bunu ya-

yınladım. Fakat kısaca sorunlarımızı ifade ettiği için--

Divan Başkanı: Saygıdeğer arkadaşlar, kapıları bir kapatır mısınız? Kapı yanında

olanlar, kapıları kapatır mısınız?

Ecz.Nejdet BAYIK (Devamla): Teşekkür ederim Başkan, yoksa bağırmak zorun-

da kalacağız. Bağırmanın da sonu iyi gelmiyor. Şimdi ben SGK İl Müdürlüğünde basın

Page 262: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

262

açıklamasında, sorunlarımızla ilgili özetlemiştim, kısaca birkaç tanesini okuyum. Za-

ten yeterince süre ihlalleri var. Başkanım uyaracak. Fakat burada mikrofonu ayar-

lamaktan nasıl konuşacağımı da bilemiyorum doğrusu. Şimdi sorunlarımızı dile ge-

tirmek adına söylediğim şeyleri burada tekrarlamış olacağım. Biz eczacılar ilaçların

ucuzlatılmasını istiyoruz. Mesleğimizin ucuzlatılmasını istemiyoruz.

Fiyatların düşmesini istiyoruz, eczane sayımızın düşmesini istemiyoruz. Eczacılık

meslek hakkı istiyoruz, haksız bir kazanç istemiyoruz. Devletin tasarruf yapmasını is-

tiyoruz; promosyonlarla, denetimsizliklerle, pahalı reçete ve artan ilaç harcamaları is-

temiyoruz. Demokratik olduğumuzu ve haklı taleplerimizi istiyoruz. İdeolojik değiliz ve

öyle görünmek ve yanlış anlaşılmak da istemiyoruz. Sektörümüzdeki rakamların çar-

pıtılmamasını istiyoruz. Başkalarının hataları ile cezaya çarpılmak istemiyoruz. Halkı-

mızın cebinden fazla para çıkmamasını istiyoruz, 5 yıldan beri ilaçlar ucuzladığı halde

ceplerden hala niçin fazla para çıktığını halkımızın yanlış anlamasını istemiyoruz. Kar

hadlerimizin düzeltilmesini istiyoruz. Batmak ve iflas ettirilmek istemiyoruz. Onurlu,

itibarlı, halkın sağlığını düşünen eczacılık yapmak istiyoruz; sıkıntılı, huzursuz, borçlu,

problemli eczacılık yapmak istemiyoruz. İlaç takdim, sunum hizmeti vermek istiyo-

ruz; veznedarlık tahsildarlık yapmak istemiyoruz. Sonuç olarak yetkililerin bu haklı

taleplerimize kulak vermesini istiyoruz demiştim. Burada sorunlarımızı taleplerimizi

kısaca dile getirmek adına bu basın açıklamasını sizlere okumak ihtiyacı hissettim.

Şimdi bu bizim haklı taleplerimizin yerine gelmesi için çalışacak olan Merkez He-

yetini oluşturacak kongre üyelerinden isteklerimi müsaadenizle sıralamak istiyorum.

Oluşturulacak bu Merkez Heyeti yönetiminin, kuvvetli bir yönetim olmasını istiyoruz.

Parçalı olmasını istemiyoruz. Çalışacak, zaman ayıracak, koşturacak bir yönetim isti-

yoruz. Ben Şanlıurfa Eczacı Odası olarak, eczacı odası adına bu taleplerimizi, bu talep

ve isteklerimizi siz değerli üyelerimize arz etmek durumundayım. Tüm ekip olarak

çalışacak bir yönetim olmasını istiyoruz. Arkadaşlar, biz eczacı odasında 7 kişi oldu-

ğumuz halde; Şanlıurfa ilinde 7 kişiyiz inanır mısınız, sorunlarımızı çözmeye yetişemi-

yoruz arkadaşlar. Yani dolayısıyla sadece 2-3 kişinin veya 4 kişinin, 5 kişinin çalışma-

sıyla bu sorunların çözülemeyeceğini bilmek gerekiyor. Sorunları meydanlarda değil,

masada müzakere ederek çözecek yönetim istiyoruz. Siyasi, ideolojik davranmayacak

Page 263: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

263

ve görünmeyecek yönetim istiyoruz. Mesleğimize yeni bir vizyon çizecek ve kazandı-

racak bir yönetim istiyoruz. Her bölgenin sorunları farklı olabildiğinden, her bölgeden

arkadaşlarımızın oluşturduğu bir yönetim istiyoruz. Bırakıp kaçacak değil, sonuna

kadar götürecek bir yönetim istiyoruz. Bütün meslektaşlarımızı kıymet ve değerle-

rimizi üniversitede olsun mecliste olsun toplayıp mesleğimize katkılar kazandıran bir

yönetim istiyoruz. Son olarak bu sıkıntılı süreçten nasıl çıkabiliriz, çözüm önerilerimizi

kendimize göre sıralamak istiyoruz. Arkadaşlar sıkıntılı durumlarda, ki şimdi öyle bir

kriz sıkıntı ortamımız var. Sıkıntılı durumlarda kriz komisyonlarının kurulmasını istiyo-

ruz. Kriz komisyonları olması gerekiyor. Merkez Heyeti, arkadaşlar, üniversitelerden

hocalarımız ve oda başkanlarının bulunabileceği. Yani olağanüstü hal gibi kriz komis-

yonu olup bu meseleyi gündemde tutacak, sorunu çözene kadar üzerine gidecek kriz

komisyonu olması gerekiyor. Sorunları çözmek adına her oda kendi milletvekili ile,- 51

eczacı odası var, gerekirse 51 eczacı odası, ayrı ayrı kendi illerindeki milletvekillerini

alsın - Bakanlıklara gitsin. Gerekirse de biz eczacı odaları, oda yönetimleri gerekirse

de bir ay Ankara’da kalalım. Ta ki bu sorunlar çözülene kadar.

Üçüncü olarak tabloların net olarak anlatılması, izah edilmesi gerekiyor. Arkadaş-

larımız, 2 gün önce birkaç arkadaş ile SGK’ya gittik. Genel Müdür ile, oradaki bazı yet-

kililer ile görüştük. Adamların ilk sözü ne istiyoruz, gelin müzakere edelim. Arkadaşlar

müzakere etmek çok önemli. Yani size çarpıcı bir örnek vermek istiyorum bundan

8–10 sene önce biz Suriye ile savaşacaktık arkadaşlar. Türkiye savaş ilan edecekti,

Suriye’ye. Müzakere ile, görüşme ile, ortak menfaatlerle buluşma ile şu an Suriye ile

olan vizelerimiz kalktı arkadaşlar. Dolayısıyla müzakereyle de birçok sorunun çözüle-

ceğine ben inanıyorum.

Dördüncü madde olarak devletin hantallığını, bürokrasinin zorluğunu ve dağınık-

lığını göz önünde bulundurarak, arkadaşlar, SGK’da kaç tane genel müdür var, bilen

var mı? Fiyatlandırma Genel Müdürü, Sağlık İşleri Genel Müdürü, bilmem ne genel

müdür, bilmem ne genel müdür… Onlarca genel müdür var. Devletin hantallığını,

bürokrasinin zorluğunu ve dağınıklığını göz önünde bulundurarak mücadele etmeli,

zorlamalı, yıpratarak bir şeyler koparmalıyız.

Page 264: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

264

Arkadaşlar, yani muhakkak ki Merkez Heyetinden çok beklentilerimiz var. Yap-

ması da gerekiyor. Fakat hakikaten ben yeni oda başkanıyım. Fakat 4 yıldır Urfa’da

2. Başkanım. 5 yıldır oda yönetimi ile uğraşıyorum. Yani devlet ile, devlet kurumları

ile uğraşmak çok zor arkadaşlar. Bizim şu an Urfa Muhasebe Müdürlüğünde bir tane

maaşlı elemanımız var. SGK İl Müdürlüğünde, eczacı odasından bir tane maaşlı mü-

dürümüz var. Ve Sağlık Müdürlüğünde bir şekilde maaşlı elemanlarımız var. Yoksa

arkadaşlar iş yürümüyor. Derdimizi anlatamıyoruz. Sorunlarımızı çözemiyoruz. Yani

her gün giderek, sıkıştırarak, uğraşarak, koşturarak yani devletin yapısında bu var

ne yazık ki.

Son olarak, dünya gerçeklerine kulak tıkayamayız. 5 yıllık yani sorunların uzun

vadede çözümü daha ileride büyük sıkıntılar olmasın diye söyleyeceğim. Dünya ger-

çeklerine kulak tıkamayıp; 5 yıllık, 10 yıllık uzun vadeli planlar, programlar yapmamız

ve devreye sokmamız gerekiyor.

Arkadaşlar, bazı konuşmacı arkadaşlar arada bir iki dikkatimi çeken nokta söy-

lediler. Şahsi görüşümü söylemek istiyorum. Aynı zamanda Şanlıurfa Eczacı Odası

adına bundan sonraki belki eylemlere yön vermek noktasında arkadaşlar hakikaten

de camiamız bazı şeylere hazırdı. Gerçi Merkez Heyeti her ne kadar başkanları topla-

yamasa bile telefonla biz başkanlar görüştük de ve zaten Ekimden bu yana başkan-

lar toplantısı oldu, genel sekreterler toplantısı oldu. Bir şekilde biz üyelerimize kaç

defa topladık, ondan sonra süreç bir noktaya kadar gelmişti ve sonunda kapatma

dediğimiz anda hiç kimseden itiraz gelmedi. Arkadaşlar yani biz eczaneleri kapata-

cağız, bazı arkadaşlar da gerekirse seçim bürosuna çevireceğiz falan; bu şekilde bir

yaklaşımı, ben tamamen, kesinlikle yanlış buluyorum. Yani biz bu kadar, tamam,

meslek hakkımızı, mesleğimizi savunacağız fakat açıkça seçim bürosuna götüreceğiz

noktasına gitmek yanlış olur. Yani bu bize bir şey kazandırmaz. Böyle de düşünürsek,

böyle de lanse edilirse, özür dilerim ama mesleğimizin sonu olur. Nasıl, çünkü kimse

eylemlere katılmaz.

Diğer bir konu ilgimi çeken, bunu da söyleyip bitiriyorum. Misafir sivil toplum

örgütlerinden temsilci arkadaşlar gelmişlerdi. Katıldıkları için teşekkür ediyorum, bu-

Page 265: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

265

rada. Fakat onları ben çok rahat gördüm. Biraz da onların söylemleri, özür dilerim

ama bize de bulaşıyor galiba arkadaşlar. Güzel yani. Biraz çatıyorlar, söylüyorlar mev-

cut iktidara. Bunu söylerken de, hayatında siyaset ile, parti ile uğraşmamış ve üye

olmamış bir insanım. 21 yıllık bir eczacıyım hiçbir partiye kayıtlı değilim. Üye değilim.

O arkadaşlar çok rahat söylüyorlar. Bulunduğumuz ortamda söylüyor. Televizyonlarda

dinliyoruz. Mevcut iktidara yüklensinler de. Fakat arkadaşlar bizim onlardan bir farkı-

mız var. Biz devlete fatura kesiyoruz arkadaşlar. Yani o arkadaşların devlet ile işi yok

yani. Hükümet ile işi yok arkadaşlar. Yani bizim ödememiz, mesela geçen ay muhase-

be sisteminde SGK’da bir değişiklik yapıldı ödemeler gecikti. Halen de devam ediyor.

Peyderpey hala alamayan arkadaşlar var. Arkadaşlar biz hemen bitiyoruz. Keşke biz

diğer sivil toplum örgütleri kadar rahat olabilsek, onun için yani haklarımızı sonuna

kadar savunalım. Fakat neticede köprüleri atacak, ondan sonra devlet ile sözleşme-

ler feshedilecek, ilaçlar vermeyecek noktaya da götüremeyiz. Bunu bazı ortamlarda

savunan arkadaşlar var. Bunu da söyleyeyim arkadaşlar cevabı olsun. Denilebilir ki,

işte sözleşme olmayabilir. Arkadaşlar bizim bölge İstanbul değil. Özür diliyorum halk

çok fakir. Yani bizde 500.000 – 600.000 tane yeşil kartlı insan var. Sözleşmeyi fes-

hettiğimiz anda bütün eczaneler kapanma noktasına gelir. Yani SGK sözleşmesini

yenilemeyelim, yaptırmasak da olur; keşke batıdaki gibi halkımız zengin olsa, biz bu

maddeyi aktif hale getirebilsek. Beni dinlediğiniz için arkadaşlar, teşekkür ederim.

Hepinizi saygı ile selamlıyorum.

Divan Başkanı: Sevgili Başkana teşekkür ediyorum. Sema Karagülle, Zonguldak

Eczacı Odası Başkanı, buyurun.

Ecz. Sema KARAGÜLLE (Zonguldak Eczacı Odası Başkanı): Sayın Başkan, Sa-

yın Divan, Sayın Merkez Heyeti Başkanım ve üyeleri, Sayın Eczacı Odası Başkanlarım

ve yönetim kurulu üyeleri, çok değerli delegeler ve sevgili eczacı dostlar. Zonguldak

Eczacı Odası üyeleri yönetim kurulu ve şahsım adına hepinizi sevgi ve saygı ile se-

lamlıyor, 37. Dönem Olağan Seçimli Genel Kurulumuzun mesleğimiz adına başarılı

geçmesini diliyorum.

Page 266: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

266

Değerli meslektaşlarım, mesleğimizin gerçekten bir dönüm noktasından geçtiği

tarihi günler yaşıyoruz. Bu mesleğin ve bu örgütün bundan sonra ayakta kalabilmesi

burada alınacak kararlara bağlı. Karşımızda eczacılık mesleğini yok sayan bir zihniyet

mevcut. Bu noktaya nasıl geldiğimizi tekrar etmeye hiç gerek yok. Bunları bizler defa-

larca kürsülerde söyledik ve sonuçta yaşayarak da gördük. Bundan sonra önemli olan

ne yapacağımız, nasıl yapacağımız. Bizlerin bundan sonra en büyük görevlerinden

biri bu mesleğin halk sağlığını korumada vazgeçilmez elemanlardan biri olduğunu

kanıtlamak. Dün konuşan hocalarım bizlere çok güzel açılımlar yaptılar. Özellikle Le-

vent Hocama bunun için tüm meslektaşlarım adına teşekkür ediyorum. Eczacının

diğer sağlık hizmet sunucularından değil, gerçek sağlık hizmet sunucusu olduğunu

ifade ettiği ve farmasötik bakımı Türk Eczacıları Birliğinin gündemine soktuğu için

ve bu konuda yol almamızı sağladığı için. Dün de yeni bir kavram soktu hayatımıza.

Eczacılık mesleğinin standardizasyonu, Hocamızın bu konudaki araştırmalarının mes-

leğimize yeni açılımlar ve kazanımlar getireceğini biliyor ve sonucunu da sabırsızlıkla

bekliyorum. Hocalarımız bizler için çok önemli ve ayakta alkışlanmayı hak ediyorlar.

Değerli meslektaşlarım, 2004 yılından bu yana yaşadıklarımız, kayıplarımız biz-

lere ders olmalı. 5 yıldır bağırıyoruz, meslek elden gidiyor diye. Ancak sadece bağırı-

yoruz. Vazgeçilmezliğimizi kanıtlamak için ne yaptık bugüne kadar? Kocaman bir hiç;

sadece bilmem kaç defa, bilmem ne bakanı ile görüşmemiz, sorunlarımızın çözülme-

yeceğini anladık, nihayet. Ancak biraz geç oldu. En azından bir kısım yöneticilerimiz

bu görüşmeleri yaparken, bir kısmımız da B planı üzerinde çalışmalıydık. Ancak 30

yıllık meslek hayatımda bu örgütün hiçbir zaman bir B planı olduğunu görmedim

maalesef. Bizler sadece kısır çekişmeler ve seçim kaygısı ile yapılan çalışmalar gördük

bugüne kadar. Bugün geldiğimiz noktada hepimizin aynı kanıyı taşıyor olması gerek

mesleği ayakta tutabilmek, büyük sermaye gruplarına bu mesleği yem etmemek.

Bundan sonraki tek amacımız ve ortak hedefimiz bu olmalı. Bunun için de bu kongre

çok önemli ve tarihi bir değer taşıyor. Böyle bir kongrede liste kaygısı ve çalışması

olmadan herkesin hepimizin tek hedefi mesleği kurtarmak olmalıydı, ancak maalesef

öyle olmuyor. Liste çalışmaları, kulisler, toplantılar hala devam ediyor; meslek elden

gidiyor, kimin umurunda. Önemli olan listeye girebilmek, amaç oda yöneticiliğini bir

dönem de Merkez Heyeti üyesi olarak taçlandırabilmek. Erki elinde tutanlar, karşı

Page 267: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

267

liste oluşmasını engellemek için yaptıkları taktiklerin tutmadığını gördüklerinden bu

yana yeni arayışlar içindeler. Hâlbuki tarihi bir fırsatı kaçırıyorlar farkında değiller.

Gerçekten önümüzdeki süreci akılcı, mantıklı yürütecek bir Merkez Heyetine ihtiyacı-

mız var. Üç büyük odanın mesleğimizle ilgili önemli alanlarda uzmanlaşmış, fikri, ön-

görüsü olan eczacıların içinde bulunacağı bir Merkez Heyeti, hala fırsat kaçmış değil,

ben bu anlamda Sayın Başkanı 24 bin eczacı adına sağduyuya davet ediyorum ve ben

inanıyorum ki, biz hepimiz bir arada olduktan sonra hiçbir güç bizi yıkmaya yetmez,

yeter ki biz birbirimize inanalım ve güvenelim.

Değerli delegeler, tüm eczacılık camiasının gözü bu kongrede, herkes buradan

çıkacak eylemlilikle ilgili kararları bekliyor; özellikle cirosu düşük olan, topun ağzındaki

eczaneler bir can suyu, bir umut bir ışık bekliyorlar. Ama biz ne yapıyoruz? Dünden

beri konuşmaları izliyorum, hiç öyle tarihi, çok önemli bir kongre gibi davranmıyor,

birkaç kişi haricinde kürsüye çıkan arkadaşlar. Kim ne demiş, ne yapmış, süreci nasıl

geçirmiş hala onlar konuşuluyor. Hâlbuki böyle giderse üzerinde konuşacak bir mes-

leğimiz kalmayacak, farkında değiller.

Değerli arkadaşlarım içimden ne geliyor, biliyor musunuz? Hepinizin omuzların-

dan tutup sarsmak geliyor, kendinize gelin, meslek elden gidiyor, siz hala ne ko-

nuşuyorsunuz, hangi koltuğun pazarlığını yapıyorsunuz diye. Bu kongrede kürsüye

çıkan herkesin somut bir önerisi olmalıydı, sonra da bu önerileri derleyip toparlayıp

ortak bir yol bulmalıydık. Tüm oda başkanları bu kürsüye çıkıp önerilerini, düşün-

celerini söylemeliydi; ancak maalesef ilk defa bir kongrenin Cuma akşamı 18.30’da

bittiğini gördüm. Konuşmaların geri kalanları da bugün bitecek; ya sonra ne karar

alacağız, illerimize döndüğümüzde eczacılarımıza ne diyeceğiz? Siz, söz almayan oda

başkanlarım; eczacınızın yangınını, sıkıntısını dile getirmeyen oda başkanlarım, ilinize

döndüğünüzde eczacınıza ne cevap vereceksiniz? Neler yapılabilir düşünmemiz lazım,

bir eylem planı oluşturmalıyız. Öncellikle amacımız bizlerin ve verdiğimizin hizmetin

vazgeçilmez olduğunu göstermek olmalı, bunu da ancak verdiğimiz hizmeti keserek

gösterebiliriz, bence. Çünkü insanlar bir şeyin değerini ancak onu kaybedince anlar-

lar, bunun da çeşitli yolları var. Eczanelerimiz süresiz kapatmak, bir diğer yol da söz-

leşmeleri feshetmek; ancak tabii ki bu da yeni sözleşmeyi gündeme getireceğinden

Page 268: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

268

bölünmelere yol açabilir, bu tehlikeyi de göz ardı etmememiz lazım. Bence daha ag-

resif yöntemler de var, tüm oda yöneticileri ve TEB Merkez Heyetiyle birlikte Meclisin,

SGK’nın ve Sağlık Bakanlığının önünde eylem yapmak, oturma eylemi olabilir, açlık ey-

lemi olabilir, açlık grevi olabilir, anahtarlarımızı gerçek adresi olan Sağlık Bakanlığına

teslim etmek, tabi bu arada ilaç sanayini de unutmamalıyız, onlara karşı da eylemler

planlamalıyız. Mesela, ilaç mahsullerini eczanelerimize sokmamak, eczanelerimizin

kapısına “Eczacının hakkını gasp eden ilaç sanayinin temsilcilerini eczanelerimize ka-

bul etmiyoruz” gibi afişler asabiliriz, kampanyalarına itibar etmeyerek ilacı günlük alıp

kotalarını tutturmalarını engelleyebiliriz... Ancak şunu da bilmeliyiz ki, artık bundan

sonra faks eylemi, miting veya bir günlük uyarı amaçlı kapatma eylemi bir sonuç

getirmez; bundan sonra daha radikal eylemler yapmalıyız, bu eylemleri yaparken de

halkı ve basını yanımıza almalıyız. Yandaş medyanın dezenformasyonları moralimizi

bozmamalı ama onlara karşı da önlem almalıyız. Meslek hakkımızı ve karlılığımızı ilaç

fiyat kararnamesi ile tanımlanıncaya kadar da eylemliliğimizi sürdürmeliyiz.

Burada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum sadece. 4 Aralık eyleminde hepimiz,

ilaç fiyatlarının düşmesini, biz eczacılar olarak da istiyoruz dedik. Ancak burada bir

yanlış var, bence. Ülkede her şeyin fiyatı yükselirken sadece ilacın fiyatının düşmesinin

doğru olmadığını da anlatmalıyız. Biz de bu ülkenin vatandaşlarıyız. Bu ülkede yaşı-

yoruz. Kimse elektriğin, suyun, doğalgazın, ekmeğin ücreti yükselirken aylık gelirinin

azalmasını kabul edemez. Bunu da doğru bir dille anlatmalıyız. Bu kongrede de bir

deklarasyonla eylemliliğimizi ve kararlılığımızı tüm kamuoyuna açıklamamız gerekir.

Bu arada esas görevimizi unutmayalım. Vazgeçilmezliğimizi kanıtlamamız lazım. Bu-

nun için de farmasötik bakım konusuna ciddi olarak eğilmeli ve tüm eczacılarımızı en

kısa zamanda bu konuda eğitmeliyiz. Ve son söz olarak başarmalıyız. Başarısızlık gibi

bir şansımızın olmadığını da bilmeliyiz. Hepimize bu mücadele de başarılar ve kolay-

lıklar diliyor, saygılar sunuyorum.

Divan Başkanı: Teşekkürler ediyoruz. Murat Keçecioğlu, Van Eczacı Odası Başkanı.

Ecz. Murat KEÇECİOĞLU (Van Eczacı Odası Başkanı): Sayın Başkan, Sayın Mer-

kez Heyeti Başkanı ve yöneticileri, Denetleme Kurulu Başkanı ve yöneticileri, Haysiyet

Page 269: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

269

Kurulu Başkan ve yöneticileri, değerli oda başkanlarım, oda yöneticilerim, sevgili mes-

lektaşlarım. Hepinizi Van, Bitlis, Hakkâri eczacıları adına saygı ile selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 2005 yılından beri eczanelerimiz sürekli kan kaybediyor. 2005

yılına geldiğimizde SSK hastanelerinin kapanıp, serbest eczanelerin SSK’lı hastalara

açılması ve yine aynı tarihlere denk gelen hiçbir sosyal güvencesi olmayan vatandaşla-

rın yeşil kart ile yine eczanelerimizden ilaç almasına başlamasıyla; deyim yerindeyse,

eczaneler bayram yerine dönecek diye düşünmüştük. Ancak süreç içerisinde olayın

böyle olmadığını, 2005 yılından günümüze kadar eczanelerin sürekli kan kaybettiğini,

raflarımızdaki ilaçların sürekli bedelsiz kamulaştırıldığını, üzerimizden alınan kamu

kurum ıskontoları ve yine bizi devletin tahsildarı, ücretsiz tahsildarı olarak görüp re-

çete hasta muayene ücretlerinin bizlerden alınması, sürekli ilaç fiyatlarının düşmesi,

reçetelerde farkların çıkması mesleğimizde çok büyük kayıplara neden oldu. Tüm

bunların üzerine hepinizin bildiği gibi 4 Aralık’ta uygulamaya giren kamu kurum ıs-

kontosunun artması ve yine ilaç fiyatlarının ortalama %25’lere kadar düşmesi ile artık

deyim yerindeyse bıçak kemiğe dayandı. Dünden beri, benden önce konuşan değerli

konuşmacıların bir kısmının değindiği gibi artık eczanelerimiz, serbest eczanelerimiz

bu yükü taşıyamaz duruma geldi. Özellikle benim bölgemde yeşil kartlı hastaların nü-

fusa göre oranlandığı zaman da, Türkiye’de en fazla yeşil kartın olduğu il Van’dır. Va-

tandaş eczaneye geliyor. Eczacılarımızla vatandaş karşı karşıya geliyor. Eczacılarımız

vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışıyor. 8 lira muayene ücreti. 3–4 lira katılım payı. En

az 1–2 lira da fiyat farkı çıkıyor. Hasta ezile büzüle cüzdanından anca 5 lira para çıka-

rabiliyor. Eczacım verirse, zaten zararda, tamamen zarar edecek. Eczacım ilacını ver-

mezse vatandaş mağdur olacak. Öyle bir sosyal devlet, öyle bir sağlık sistemi olmaz

arkadaşlar. Öncelikle süreç dersinde de hep gündem olmuştu. Biz devletin tahsildarı

değiliz. Muayene ücretlerinin üzerimizden kaldırılması için sürekli tepkilerimiz, talep-

lerimiz olmuştu. Bunu kaldırır gibi yaptılar; bu defa tam tersine, özel hastanelerdeki

fiyat farkını da üzerimize koyarak 15 lira, 25 lira, 75 liraya kadar muayene ücretleri

çıkarmaya başladılar. Biz buna kesinlikle karşıyız. Biz hastalarımıza danışmanlık hiz-

meti yapmak istiyoruz. Bunun yanında çalışmayan provizyon sistemi, bunun yanında

her gün değişen ilaç geri ödeme sistemleri artık eczacılarımızı çıkmaza getirmiştir.

4 Aralık eylemine geldiğimizde eczacılarımız zaten yıllardan beri mağduriyetinde; bu

Page 270: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

270

eylemi seve seve, hiçbir tepki göstermeden, gönüllü olarak yaptılar. İzlediğim kadarıy-

la Türkiye’nin her tarafında olduğu gibi, benim bölgemde de %100 katılımla 4 Aralık

eylemini yaptık. Taban artık bizlerin bir şeyler yapmasını bekliyor. Benden önce konu-

şan Zonguldak Oda Başkanının söylediği gibi, buradan bir eylem takvimi ile dönme-

miz lazım. Tabandaki eczacılarımız bizlerden somut adımlar bekliyor. Bunları burada

çözümleyip Pazartesi günü illerimize döndüğümüz zaman bizden haber bekleyen 24

bin eczacımıza müjdelememiz gerekiyor. Bana göre sözleşme feshi bir takım sıkıntılar

getirebilir. Ama hastalarımızı da mağdur etmeyecek şekilde eczane kapatma eylemi

olabilir. Yine Zonguldak Oda Başkanının dediği gibi, sanayinin elemanlarını eczanemi-

ze almamak şeklinde olabilir, stoklu ilaç almamak şeklinde olabilir. Ama ne yapmamız

gerekse, bir an önce bunları yapmamız gerekiyor. Bu genel kurulun mesleğimize ve

ülkenin insanlarına hayırlı olmasını diliyor hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Divan Başkanı: Murat Başkanıma çok teşekkür ediyorum. Değerli delegeler

sıradaki isimleri okuyacağım; yemek arası verecektim ama zamanı daha ekonomik

kullanabilmek adına, burada konuşmacı olan arkadaşlarımdan ve konuşmak isteyen

arkadaşlarımdan olursa listedeki isimlerden Semih Başkanım burada mı acaba? Öğle-

den sonraya kaldığını düşünerek olmayabilir. Cengiz Bingül, Üzeyir Korkmaz, Mustafa

Turunç, Harun Kızılay, Sait Yücel arkadaşlarımdan burada olup konuşmasını yapmak

isteyen varsa kürsüye alayım. Üzeyir arkadaşımız geliyor.

Ecz. Üzeyir KORKMAZ (Kocaeli Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan Sayın delege-

ler, oda yöneticileri ve sayın konuklar. Buraya gelirken…

Divan Başkanı: Sayın Başkanım bir açıklama yapmama müsaade ederseniz. Ar-

kadaşlar Üzeyir arkadaşımız bir duyuru yapmak üzere çıkmıştı, daha önce. Konuşma

yapmak üzere değil. Onun için konuşma yapmak üzere davet ettik şimdi. Bir duyuru

için çıkmıştı dün.

Ecz.Üzeyir KORKMAZ (Devamla): Bir çağrı yapmak için çıkmıştım dün ve 1 daki-

ka sürmüştü. Esas konuşma bir 68’linin, sıradan bir 68’linin veda konuşması şeklinde

olacaktı. Buradaki gelişmeler farklı yerlere götürdü. Dünkü çağrım da bunun içindi.

Page 271: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

271

Son yıllarda kişisel ikbal için, listeye girebilmek için hiçbir şey aranmaksızın, hiçbir ni-

telik aranmaksızın sadece listede olmak için listeler yapıldı. Bunun böyle gitmediğini

artık hepimizin görmüş olması lazım. Ben detaylardan size bahsetmeyeceğim. Dünkü

çağrım üç büyük oda, tüm Türkiye’deki eczacıların yarısından fazlasını barındırıyor.

Ona destek veren odalar da var. Herhangi bir sözcükten 10 tane, 20 tane liste ürete-

bilen bizim diplomasi uzmanı arkadaşlarımız, bizim üç büyük oda ile ilgili verdiğimiz

teklifte 1 tane liste üretemediler. Orada şu anda mevcut başkanımızın, başkanlığını

peşinen kabul etmiş, yanında çalışmak istediği bir de, ki bu genel sekreteridir, elinde

bulundurmak şartıyla üç odadan bir liste çıkarmasını, o liste odalar arasında üçer

üçer anlamında, bunu düz mantık ile kavrayabiliyor arkadaşlarımız. Ama kendilerine

herhangi bir söz söylediğinizde 100 tane liste üretebiliyor. Burada üç odanın elini

parmağını taşın altına koyma şartı; biz İstanbul olsun, Ankara olsun, İzmir olsun gelin

üçer tane üye verin anlamında söylemedim. Çünkü burada çok büyük diplomatlar var,

ben biliyorum onları. Bu odalar kendileri yanında yöresinde beraber hareket edebile-

ceği beraber çalışabileceği farklı odalardan o üç kontenjanı kullanabilirdi. Bunu benim

söylememe gerek yok. Ama verilen sözler, 2 saat sonra tutulmayacağını bile bile söz-

ler veriliyor. Biz de, mevcut yönetimin de bundan sonraki çok zor süreçte insanların

önünü tıkamamak ve iyi çalışacak bir liste oluşması için verdik bu teklifi. Ben bir

68’liyim. Benim kuşağım, karşılığında hiçbir şey beklemeden Zap Suyuna köprü ya-

panlardır. Arkadaşına verdiği sözü yerine getirebilmek için gözünü kırpmadan ölüme

gidenlerin kuşağındandım. Ben kaldım şu anda ve ben sıradan bir 68’liyim arkadaşlar.

Söylediğim gibi bu büyük kongrede en son konuşmam olacaktır. Onu hissediyorum ve

bunu sizinle paylaşmak istedim. Öyle bir noktaya geldik ki, sözün bittiği yer diyorum.

Söz kelimesinin içinin boşalmış olduğu yer diyorum. Çünkü hiçbir sözün hiçbir itibarı

kalmamıştır.

Kocaeli Eczacı Odası ve ben Üzeyir Korkmaz bu güne kadar bireysel hiçbir çıkar

için hiçbir adım atmadım. Ülkemi, sadece ülkemi sevdim. Ama çok süt veren ineğini

sever gibi değil. Mesleğimi de aynı şekilde seviyorum. Çok kazandığı için değil, daha

çok kazansın diye değil. Mesleğimi seviyorum, ülkemi seviyorum, sizleri seviyorum.

Hoşça kalın…

Page 272: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

272

Divan Başkanı: Değerli meslektaşlarım, tekrar sormak istiyorum konuşmacı ar-

kadaşlardan burada olup konuşmasını yapmak isteyen var mı diye. Semih arkadaşım,

Semih Güngör İstanbul Oda Başkanım; Mustafa Turunç, Harun Kızılay, Sait Yücel.

Mustafa Turunç arkadaşımız konuşmasını yapacak.

Ecz. Mustafa TURUNÇ (İstanbul Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Sayın

Divan, Merkez Heyetimizin değerli kurul üyeleri, değerli delegeler ve sevgili meslek-

taşlarım. Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum, efendim.

Efendim, bendeniz 68’i kıl payı kaçırmış ama 78’de olmayan bir ara jenerasyo-

num ama sevgili başkanımın görüşlerine aynen katılıyorum ve kendisini de kutluyo-

rum.

Sevgili Başkan bir veda konuşması yaptı; hayır, bu değerleri kolay kolay tüket-

memek lazım, kendisini aramızda her zaman görmek istiyoruz, bunu ifade etmek

istiyorum sözlerimin başında.

Evet, emeğe saygılı bir meslektaşınız olarak Merkez Heyetimizin 2 yıllık süreç-

teki verdiği mesaiye teşekkür ediyorum. Ancak bu verilen mesainin amaca ulaşıp

ulaşmadığı noktasında bir değerlendirme yaptığımızda, meslektaşlarımızın var olan

sorunları bu 2 yıllık süreçte katlanarak devam ettiğine göre, bu mesaiyi biraz boşu

boşuna tüketilmiş bir mesai olarak da algıladığımı hemen söylemek istiyorum. Evet,

Merkez Heyetimizin çalışmalarından çok detaylı söz eden arkadaşlarımız oldu, oda

başkanlarımız oldu. Ben çok genel ifadelerle geçmek istiyorum.

Merkez Heyetimizin, en azından şunu söylemem lazım sözlerimin başında, 36.

Büyük Kongrede yüce kurulumuzun verdiği görevi çok algılayamadığını söylemek is-

terim. Yüce Kurul her 2 listeden de belli yönetici arkadaşlarımızla beraber homojen

bir şekilde çalışması noktasında bir görev verdi Merkez Heyetimize. Ancak görüldü

ki 6’ya 5’lik bir sayısal üstünlükle Başkanlık Divanı kendi listelerinin içinden oluştu-

ruldu. Ha söz gelimi bu 5 arkadaşımız mutfakta çok güzel çalıştırıldı. Ciddi emekler

de verdirildi. Bu çalışmalar sonucunda belli haklar varsa buna tümü ile sahip çıkıldı.

Page 273: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

273

Ancak karar süreçlerinde diğer listeden gelen arkadaşlarımızla beraber bu süreçler

tartışılmadı. Ortak kararlar alınmadı ve süreç onları maalesef ayrılığa taşıdı. Bu ko-

nuda mevcut Merkez Heyetimiz 36. Büyük Kongrenin verdiğini çok okuyamadı ve bu

tekrarlar devam ederse artık farklı bir anlayışın önümüzdeki süreçlerde gelişmesini

ben diliyorum açıkçası. Tabi Merkez Heyetimizin çalışmaları sırasında kurumsal say-

gınlığımıza da bir bakmak lazım, ilaç ve eczacılık alanındaki bileşenlere baktığımızda;

bir tarafta doğaldır devlet, siyasi iktidar, Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve SGK;

diğer yanda bakıyorsunuz ilaç üreticileri ve diğer yanda da işte eczacıların örgütü

Türk Eczacıları Birliği. Bu anlamda baktığınızda, ilişkilere bakıyorsunuz, ilaç sanayiyle

başlayayım. İlaç sanayi eskiden duyduğu muhataplık noktasında Türk Eczacıları Birli-

ğini artık görmezden gelebilme cesaretini gösteriyor. Randevu dileklerini, taleplerini

görmezden geliyor. Çok yan yana gelmeyi de istemiyor açıkçası. Böyle bir yaklaşımı

var mevcut Türk Eczacıları Birliği yapısına. E devlete bakıyorsunuz, siyasi iktidara

bakıyorsunuz; Sağlık Bakanlığı iyi polisi, SGK kötü polisi oynuyor. Dünkü konuşmasın-

da Sayın Abacıoğlu’na tamamen katılıyorum. Böyle bir ayırmazlık olabilir mi; sevgili

delegeler, sevgili meslektaşlarım. Bir siyasi iktidar düşünün ki, tek başına iktidar ve

iktidarın bir bakanlığı size karşı farklı bir tavır içerisinde; e diğer bakanlığın, bir ge-

nel müdürlüğü, bürokratlarını sizler suçluyorsunuz, böyle bir şey olabilir mi? Sağlıkta

dönüşüm programının mimarları zaten bu iktidarı bu şekilde bir uygulamaları yapsın

diye iktidara getirdi. Bu çok açık, çok net bunu görmemiz gerekir. O anlamda da şim-

di şeye geleceğim. 4 Aralık sürecini de değerlendirmek istiyorum ama baktığınızda

siyasi iktidarla da samimi, içten bir birlikteliğimiz yok. Ve en sonunda sizin bekledi-

ğiniz talepler konusunda da Sağlık Bakanlığı dahil hepsi hadi oradan dedi. E peki, bir

meslek örgütü olarak taraflarla uzlaşamayabilirsiniz, karşıt durursunuz, hatta kavgalı

olursunuz. Ama bunu niçin yaparsınız? Tabanınızın, tabanınızda oluşan meslektaş-

larınızın haklarını korumak için bunu yaparsınız. E tabana baktığınızda, tabanda da

bu örgütün saygınlığı, güvenilirliği en alt seviyelere düşmeye başladı. Bırakın mevcut

heyetin kişisel anlamda eleştirilmesini, artık eczacı tabanında kurumsal kimlik sorgu-

lanmaya başladı. E bakıyorsunuz kendi tabanınızda güvenilirliği yitirilen, umudu yok

edilmiş bir taban var. İlaç sanayiyle aranız iyi değil. Öyle olmak zorunda da değiliz.

ayrıca farklı yönlere lütfen çekilmesin ancak muhataplık ve saygınlık konusunda ciddi

erozyon var. Devlet sizi muhatap kabul etmiyor. Bu noktada bu örgütün saygınlığının

yeniden oluşturulmasıyla ilgili önümüzdeki dönem görev alacak arkadaşlara çok ciddi

Page 274: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

274

görevler, çok ciddi sorumluluklar düşüyor.

Şimdi biraz 4 Aralık sürecine de gelmek istiyorum. Sürece bakıldığında sevgili

arkadaşlarımız Sağlık Bakanlığından belli taleplerde bulundular. Talepler neydi? Raf

zararlarının karşılanması noktasında bir çözüm oluşturulması, ayrıca siyasi bir rüşvet

niteliğinde de belli bir miktar reçete başına bir pay; 50 kuruş mu olur, 1 lira mı olur, o

da belli değil. Son güne kadar bu anlayışın devlet kanadından çıkması beklendi. Ben-

den önceki konuşmacılar da ifade ettiler, arife günü eylem kararı alıyorsunuz. Ata-

cağımız en önemli cephanelerimizden biri, en önemli kozlarımızdan birini bu kadar

kolayca harcayabilecek bir Merkez Heyeti ben düşünemezdim, sevgili meslektaşlarım.

Odalara dönüyorsunuz, arife günü diyorsunuz ki siyasi sorumluluğu bizdedir. Biz

böyle bir karar aldık, eczanelerimizi kapatıyoruz. Bir defa yani karşı taraftaki muha-

taplarınız, çok affedersiniz, o kadar enayi mi? Sizin attığınız adımı, sizin ruh halinizi

sizden daha iyi gözlemliyorlar ve takip ediyorlar. Gerçekten eylemleştiren bir Merkez

Heyeti olsa; bu çalışma en az bir ay evvelde başlamalı, eczanelerinize ulaştırdığımız

afişlerimiz eylemden 2 gün evvel eczanelere ulaştı. Bu mudur bu eylemlik sürecinde

önemli kozumuz, bu kadar kolayca mı harcanmalıdır? Yani o kadar belli ediyorsunuz

ki yaptığınız işin ne olduğunu. Bir eylem kararı alıyorsunuz ertesi günün gazetesi

çarşaf çarşaf bir deklarasyon yayınlıyorsunuz. Sağlık Bakanlığına övgüler, Başbakana

yalvarma. Ya o zaman bunu bir 15 gün evvel yapacaksınız. 15 gün evvel yapın ki,

işin ciddiyeti olsun kamuoyuna da dönün deyin ki ben bunları bunları yaptım, arka-

daş; Sağlık Bakanlığını da uyardım, Çalışma Bakanlığını da uyardım, Başbakana da bu

konunun önemini arz ettim. Bunlar olmadı ben artık kapatıyorum diyebilirsiniz. Siz

eylem kararı aldığınız günün ertesi günü gazetelerde olmaz böyle şey, inandırıcılığınızı

kaybedersiniz. O nedenle de sevgili Başbakan sorulduğunda, evet, eczaneler kapanı-

yormuş, kapansın bakalım der. Yani nereden bakarsanız bakın tel tel dökülen, süreci

okuyamayan bir Merkez Heyeti yapısıyla karşı karşıyayız.

Evet, tabi Sağlık Bakanlığından raf zararlarımızın karşılanması yönünde bir yasa

değişikliği ve bir reçete başına bir şey elde edilemeyince, maalesef, Türk Eczacıları

Birliği çok açık yüreklilik ile söylüyorum kongreye bu şekilde gitmemek için bu kararı

Page 275: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

275

almıştır. Yani bugüne kadar oda başkanlarının taleplerini görmezden geleceksiniz,

başkanlar toplantısı yapalım taleplerini görmezden geleceksiniz, son anda bakacak-

sınız ki beklediğiniz gelişmeler de yok, e önümüzde de kongre var. E, kongrede ne

cevap vereceksiniz? Çok açık yüreklilikle söylüyorum, popülizmdir yaptıkları. Bu kong-

reden kendilerinin selametle çıkmalarını sağlamak için yapılmış bir eylemdir. Bunu

siyasi iktidar da bildiği için ciddiye almamıştır. İlaç sanayi de ciddiye almamaktadır.

Değerli meslektaşlarım son sözlerimi söyleyeceğim, Sayın Divanı da çok fazla

zorlamamak adına. Siz değerli delegelere seslenmek istiyorum. Gerçekten zorlu bir

süreç, sorunlarımız katlanarak devam etmekte bu anlayış da böyle bir Merkez Heyeti

önümüzdeki süreçte gerçekten sorunlarımızın katlayarak devam etmesini sağlaya-

caktır.

Değerli delegeler, sevgili meslektaşlarım; bakın sürece baktığınızda, 1980’lerden

itibaren sabırla gelen bir sağlıkta dönüşüm programı, AKP iktidarıyla beraber ete

kemiğe bürünmüştür. Bu uygulamaların ne olduğunu, ideolojisini çok net görme-

miz lazım. Önce mevcut sistemi çökerttiler. Mevcut sistemin yerine piyasa düzeniyle

beraber kamuoyunda da ilgi duyulan önemli bir açılımı sağladılar. Ama üçüncü mer-

halesi nedir biliyor musunuz? Hani Domaç “Okuyun, okuyun” diyor ya, evet bizim

kitlemiz okuyor ve bunları da görüyor. Üçüncü merhalede bu açtığınız serbest piyasa

düzenindeki, bu rahatlıkla kamuoyunu bu sağlıklı dönüşüm programında ete kemiğe

büründüreceksiniz, ondan sonra ne diyor biliyor musunuz? İdeologların alanını daral-

tacaksın, alanı daralt ki tekelleşme süresi başlasın, mevcutları yok edeceksin ve global

sermaye bu alanın içine oturacak. İşte bunun sonucudur ki eczacıya bunlar uygula-

nıyor. Bunları da hepimizin bilmesi gerekiyor. O itibar ile önümüzdeki dönemler çok

tarihi dönemleri geçireceğiz. Son sözlerim şu önümüzdeki dönemde listemizin şeffaf,

katılımcı, güvenilir, müzakere yeteneği olan, liyakatli yöneticilerden seçmemiz lazım.

Bunu siz değerli delegelerin değerlendireceğine inanıyorum, sağduyunuza inanı-

yorum. Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum efendim. Teşekkür ederim.

Divan Başkanı: Sayın Turunç’a teşekkür ediyoruz. Bir arkadaşımız uyarmış 4

Aralık günü Hürriyet Gazetesinde yayınlanan Yılmaz Özdil’in yazısına bir teşekkür

Page 276: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

276

göremedik diyor. Biz yalnız Yılmaz Özdil’e değil, o gün eczacıları destekleyen, bizi

destekleyen, başta Yılmaz Özdil olarak tüm yazar arkadaşlarımıza, köşe yazarlarına

teşekkür ediyoruz. Şimdi de İstanbul Oda Başkanımız Sayın Semih Güngör konuşa-

caklar. Buyurun.

Ecz. Semih GÜNGÖR (İstanbul Eczacı Odası Başkanı): Sayın Divan, Türk Eczacıla-

rı Birliğinin değerli yönetim kurulu üyeleri, sayın oda yöneticilerim, değerli delegeler,

sevgili meslektaşlarım hepinizi odam ve üyelerim adına saygı ile selamlıyorum.

Bugün Türkiye’de önemli gelişmeler yaşanıyor. Bir yanda paran kadar sağlık an-

layışı giderek vatandaşı etkiler, eczaneleri ekonomik olarak yıkım noktasına getirirken

diğer yanda da toplumda yeni travmalar yaratan olaylar birbiri ardına geliyor. İki gün

önce sağlıklarını kaybetme pahasına, hiçbir güvenlik önleminin alınmamasına rağmen

bu ülkeye hizmet adına maden ocaklarında çalışan işçilerimiz, o kardeşlerimiz bir pat-

lama ile hayatlarını kaybettiler. Bu bizim yüreğimizi yakıyor. Dün de DTP’nin Anayasa

Mahkemesinde oy birliği ile kapatılması, bu ülkede yaygın ve değişik bir demokrasi

anlayışı mücadelesi veren bizleri derinden yaraladı. Parti kapatma anlayışını çözüm

olarak görenleri şiddetle burada eleştiriyor ve bu anlayışı reddediyoruz. Bu ülkenin

kültür mozaiğini oluşturan insanların farklılıklarını ve taleplerini yok etme adına alınan

bu karar, sonuçları itibariyle ülke insanlarına ağır bir bedel ödetecek sürecin başla-

masına neden olacaktır. Bu anlayışa karşı örgütümüzü demokratik tepkisini göster-

meye çağırıyorum. 37. Türk Eczacıları Birliği Kongresi, yani bugün gerçekleştirdiğimiz

kongre, tarihimizin en önemli kongresi; bunu hem Türk Eczacıları Birliğinin değerli

yöneticileri defalarca dile getirdiler, hem oda başkanlarımız, hem bizler bu kongrenin

bir dönüm noktası olduğunu hep söyledik. Bugün de aynı şeyleri söylüyoruz. Ama

ne yazık ki başladığı ilk günden bugüne kadar kongre bir coşkuyu, bir beklentiyi,

bir kararlılığı henüz ortaya koyamadı. Oysa daha açılış günü, açılış konuşmalarının

yapıldığı misafirlerin burada olduğu gün, Türk Eczacıları Birliği Sayın Başkanımız Er-

doğan Çolak; 20’ye yakın televizyon kamerasının bir kısmının haberi hemen vermeye

hazır olduğu bir ortamda buradan çıkıp, eczacının kararlılığını eylemlilik sürecini nasıl

yapacağını, bu kongrenin nasıl kararlar alacağını açık ve net ortaya koysaydı, bugün

bu kongre bu havada devam etmezdi. Ama ne yazık ki yine bu kongre için buraya

Page 277: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

277

gelirken yolda bir radyo kanalında Sayın Başkanın açıklamaları dile getiriliyor. Ve Sayın

Başkan özellikle kapatmayla ilgili olarak kapattık ama bir şey elde edemedik diyor.

Kapatmayı biz bir şeyler elde etmek için yapmadık, bir uyarı için yaptık. Taleplerimiz,

beklentilerimiz ve kararlılığımız işte bundan sonradır. Sayın Başkanın o gün de, o ka-

nala kongre gününde, o televizyon kameralarının önünde bu kararlılığı ortaya koyması

gerekiyordu. Sayın Başkan bu kararlılığı ortaya koymadı. Ama ne yazık ki oda başkan-

larımız da bugüne kadar bu kararlılık ile ilgili, bu süreç ile ilgili neler yapacaklarını,

nelerin onlar için beklenti olduğunu şu ana kadar ben kendi adıma henüz duymadım,

bilmiyorum.

Türk Eczacıları Birliği 18 Eylül’den itibaren bir eylemlilik sürecini başlattı. Sürece

baktığınızda, daha başlangıçta Türk Eczacıları Birliğinin biraz elinden uçmuş bir sü-

reçti. Çünkü niye bir tarafta ilaç sanayisi, hükümet ve onlara eşlik eden Türk Eczacıları

Birliği bir görüşme sürecinde; diğer yanda da dağıtım kanallarımız ki, Türk Eczacıları

Birliği tarafından görevlendirilmiş, bu konuda yetki verilmiş özellikle raf zararlarımızın

ortadan kaldırılması konusunda ticari dağıtım kanallarının profesyonelleri yanında bi-

zim Kooperatifler Birliğimizin Sayın Başkanı konuya bir çözüm oluşturmak için görüş-

me trafiğini sürdürüyorlar. Tabi Türk Eczacıları Birliğinin içinde bulunduğu görüşme

sürecinde görünen tablo şudur, biz o görüşme sürecinin takipçisi olduk; o görüşme

sürecinde alınacak, ortaya konulacak bir mutabakatın arkasından bize ne verilebile-

ceğinin takipçisi olduk ve bu arada, özellikle altını çizmek isterim ki ilaç sanayi ecza-

cının örgütlü gücünü sonuna kadar kullandı. Bizimle ilgili hiçbir adım atmadı, o diğer

görüşme sürecini de tıkadı ama ne zaman 800 milyon TL’yi cebine indirdi, o arada

eczacı sokaklara çıktı, yürüyüşler yaptı, SGK önüne gitti, eczane kapattı. 800 milyon

TL cebe girdikten sonra döndüler, Türk Eczacıları Birliği ile de değil, o görüşmeyi

yürütenlerle kendilerince bir mutabakata vardılar. Ama o mutabakatın da altında bir

imza yok, neyi nasıl uygulayacakları belli değil, ilaç sanayinin ne kadarının bu mutaba-

katın altında yer aldığı da belli değil. Oysa öyle mi olmalıydı? Türk Eczacıları Birliğidir

görüşmeleri sürdüren. Türk Eczacıları Birliğidir her konuda belirleyici olan. O görüşme

sürecinin sonunda çıkan mutabakat ne ise onu ilaç sanayi Türk Eczacıları Birliği ile

karşılıklı oturarak yapmalıydı. Birilerinin aracılığıyla bir sonuç çıkmamalıydı. Ve hala

o sonuç üzerinden tartışmalar devam ediyor. Ve eczacının raf zararlarının ne şekilde

Page 278: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

278

karşılanacağı belli değil. Tabi Türk Eczacıları Birliği bu görüşme sürecinde bir başka

önemli hata daha yaptı. Birkaç oda başkanım daha dile getirdi. Seçtiği hedef yanlıştı.

Bugün bu ülkede eczacılara yaşadıkları her türlü ekonomik sıkıntıyı, bunun yanında

farklı diğer sıkıntıları yaratan, yaşatan bugün iktidarda olan AKP iktidarı. Bunun bir

gerçek olduğunu ortaya koymak gerekiyor. Siz bu iktidarın ayaklarından birini Sağlık

Bakanlığını bir kenara koyacaksınız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından hiç söz

etmeyeceksiniz faturayı SGK’nın bürokratına yükleyeceksiniz. Oysa o Sağlık Bakanı-

mız, bir geriye dönelim, bizler için ne yaptı? Bizlere bu güne kadar ne güvence verdi

ki Türk Eczacıları Birliği Sayın Sağlık Bakanına, diğer devletin yöneticilerinden başka

bir misyon biçmiş bir kenara koymuş. O Sağlık Bakanı değil mi; 2008 yılının Haziran

ayında, hani o kapatma sürecine girdiğimizde, hani o dönem kamu kurum ıskontoları

bizim üstümüzden kalkacak diye imza koyan 3 büyük Bakandan biri değil miydi? O za-

man, o imzanın arkasında durmayan bakanlardan biri değil miydi, Sayın Sağlık Baka-

nı? O Sağlık Bakanı bizleri 30 bin kişiyi sokağa düşüren 6197 sayılı yasa ile ilgili ortaklık

maddesini getiren o iradenin başındaki makam değil miydi? O Sağlık Bakanı; sizlere

Eylül sürecinde ben ilaç fiyat kararnamesini sizin mutabakatınız olmadan, sizinle ilgili

orada bir şey koymadan asla çıkartmam deyip, ertesi gün yayınlayan o değil miydi?

Daha da ileriye gidelim, İzmir Eczacı Odasının açılışı sırasında Sayın Genel Sekreterim,

hala aynı Bakanlığın genel müdür ile eczacıyı güvence altına alacak bir kararnamenin

çalışmasını yapıp oradan da eli boş dönmedi mi? Bütün bunların içerisinde Sağlık Ba-

kanı yoktu da kim vardı? Hedefi yalnız koyarsanız, hedefi küçültürseniz başarı şansınız

yoktur. Bir başka şeyi daha yapmalısınız hedefi açık, net göstereceksiniz; yapacağınız

şeyi açık, net ortaya koyacaksınız, arkasında da net duracaksınız, o zaman bu örgüt

sürekli sizin arkanızda olur. Bunu yapmak için çok geç kaldınız. Türk Eczacıları Birliği

Büyük Kongresine yönelik çalışmalarda ne yazık ki, bu eylem süreci ile hep iç içe geçti.

Birini, birinden ayırt etmek pek mümkün olmadı. Hani bir gün herkesin tartıştığı, niye

daha evvel bir takım adımları atamadığının arkasında yatan gerçek budur. Eylem ile

uğraşan odalar, geleceğin ne olacağı ile ilgili çalışma yürüten odalar, Türk Eczacıları

Birliği Genel Kuruluna yönelik her dönem yapılan çalışmalarda geri kaldılar. Bugün

kongre süreci ile sıkışmış, içinde hem eylem sürecini hem de seçimi barındıran bir

kongre ile cumartesi gününe geldik. Akşama kadar biz hem eylem kararını alacağız,

hem de buradan bizi sağlıklı bir yarına çıkartacak yönetimi çıkartacağız. Bunu başa-

rabilir miyiz? Göreceğiz.

Page 279: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

279

Türk Eczacıları Birliğinin sürece yönelik davranışları ile ilgili İstanbul Eczacı Odası

olarak elimizi taşın altına koyalım, eylem sürecine katkı verelim dedik. Bu süreçte,

onlara hiç değinmiyorum işte afişlerle ilgili, yapılan eylemlerle ilgili bir takım farklı

düşüncelerimiz olabilir. Yahut da sizin düşüncelerinize zenginlik katabiliriz. Bizi de

alın aranıza dedik, başkanlar danışma kurulunu toplayın dedik, bunu yapmıyorsanız.

Gerek yok dediler. Sayın Genel Sekreter, biz büyük sorumluluğu aldık, yürüyoruz, gidi-

yoruz dediler. Ben de kendilerine uğurlar olsun dedim. Gidin. Geldikleri nokta bugün-

dür. Ama bu örgütün geleneklerinde yok mu arkadaşlar? Bu tür eylem süreçlerinde,

bu tür kritik süreçlerde, bu örgütlerin başkanları bir araya gelmeyecek de ne zaman

gelecek? Bu yapılmadı. Bunun yanında bir başka sürecin de devam ettiğini bildiğimiz

için Türk Eczacıları Birliğinin özellikle oda açılım süreçlerinde, biliyorsunuz, arka ar-

kaya 3 odamız açıldı ve oda açılışlarına gittiğimizde genelde konuşulan tartışılan hep

önümüzdeki sürecin ne olacağıydı. Eskişehir’deki oda açılışı sırasında da Sayın Başkan

ile bir araya gelme fırsatı bulduk yemekte, teşekkür ediyorum, sağ olsun, masamıza

geldi ve bizle bugün yaşanan ve geleceğe yönelik karşılıklı görüşme fırsatını bulduk.

Kocaeli Oda Başkanım da aynı masadaydı. Diyarbakır Oda Başkanım da vardı, sonra

kalktı. Orada şunu dedik, “Süreç bir bilinmeze gidiyor, bugünkü Türk Eczacıları Birli-

ğinin yapısının bu sürecin altında kalacağı kesin. Bu süreci daha sağlıklı daha doğru

yönetmek daha doğru bir yönetim anlayışını oluşturmak için ne düşünüyorsunuz?

Burada görev size düşüyor. Sizin yapmanız gereken bu adımı atmak, odaları bir araya

getirmek yahut da danışmak, Bu yolu aştığınız da çözüm oluşacaktır” dedik. Sağ ol-

sun, ertesi gün Kütahya Eczacı Odasının açılışında bizi Ankara’ya davet ederek, gelin

birlikte değerlendirelim dedi. Gittik; Üzeyir Başkanım burada, demin çok duygusal bir

konuşma yaptı, onunla birlikte gittik. Orada amacımızı açık, net ortaya koyduk. Pay-

laşacak, birlikte üretecek, karar mekanizmasında da irade sahibi olacak bir yapı gere-

kiyor. Çünkü bugüne kadar ne yazık ki o 6-5, 5–6 süreçlerindeki yaşanan buydu.

Siz gücünüzü kendi seçim sürecinizde elde ettiğiniz orana bakarak, o oranda pay

etmeyi ilke edinip; genel anlamda, Türkiye’nin geneline yayılıp bir birleşmeyi, ortak-

laşmayı gerçekleştiremezseniz başarılı olma şansınız yoktur. İşte o 6-5, 5-6 neyse o

başkanlık divanını o dönemde bir şekilde paylaşabilseydi, bir şekilde karar noktasında

onlar da söz sahibi olabilselerdi biz bugünün sıkıntılarını çok fazla yaşayamazdık. Ne

Page 280: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

280

yazık ki, bugünkü seçim sürecine yönelik de aynı mantık işliyor. İşte Sayın Domaç’ın,

birisi söyledi, bugüne kadar sürdürdüğü o geleneğin bir devamı ama o işi bıraktı,

daha profesyonel yapıyordu, biz biraz daha amatörce götürüyoruz. Bu süreçte yapıl-

ması gereken 51 eczacı odasını bir araya toplayacaktı Sayın Başkan. Diyecekti ki ola-

ğan üstü bir süreçten geçiyoruz. Bu süreci kaldıracak bir yönetim yapısına ihtiyacımız

var. Eğer bu konuda elini taşın altına koyacaklar varsa gelsin, çıksın ortaya. Yoksa sen

ne istiyorsun o gün görüşmede olduğu gibi ötekini istiyor. Ben ne istediğimi biliyorum

siz isteyin ben--

Divan Başkanı: Sayın Başkan biraz daha toparlayabilir misiniz? 20 dakikaya yak-

laştı.

Ecz.Semih GÜNGÖR (Devamla): Toparlayamam, ben bir şeyler daha söylemem

gerekiyor. Teşekkür ediyorum.

Bunu yapmadı. Bugün, o gün yapılmayan, ne yazık ki salonun dışında yapılıyor.

Ve süreç bizi geçen dönemi aratacak bir yönetim yapısına götürüyor. O açıdan Türk

Eczacıları Birliği Büyük Kongresinde, Türk Eczacıları Birliğine hala görev düşüyor. Hala

vakit var. Bugün yarına yönelik bu yapıyı taşıyacak bir yönetimi oluşturabiliriz.

Önemli diğer konu, onunla bitireceğim. Türk Eczacıları Birliğinin bugünkü kong-

resinin ikinci büyük amacı, önümüzdeki sürece yönelik ne yapacağımız. Bugün onu or-

taya koymak zorundayız. Bugün bu kongrede alınacak kongre kararlarını Türkiyedeki

24 bin eczacı bekliyor. Buradan kaçamayız. Buradan ne olduğu belirsiz, ileriye yönelik

ucu açık kararlar alamayız. İstanbul Eczacı Odası olarak bugünkü sürece yönelik neyi

talep edip, bunu hayata geçirmek için ne yapmamız gerektiğini sizlerle paylaşmak

istiyorum. Taleplerimiz ne olmalı;

1- İlaç fiyat kararnamesinin değiştirilerek, eczacı karlılığının arttırılması temel

talebimiz olmalı. Sağlık Bakanından onu istemek zorundayız. Bugün eczacı yaşam

savaşı veriyor. Kalıcı çözümler almak durumundayız.

2- Kamu kurum ıskontoları bu dönem artık sırtımızdan kalkmak zorunda. Bu

Page 281: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

281

örgüt, bu kamburu, bu dönem kaldırmalıdır. Demin bahsettiğim raf zararlarımızla

ilgili de, ilaç fiyat kararnamesi de yeniden değerlendirilerek değiştirilmeli ama orada

ilaç sanayicilerinin, eczacının zararlarını karşılayış şekli ve karşılamadıklarında da neyle

karşılaşacakları da açıkça yer almalıdır. Öyle sözlerle bu iş yürümüyor.

6197 sayılı yasanın değişmesi gündemde. Bir meslek hakkını istemek zorunda-

yız. Bu bizim hakkımız ama o meslek hakkından benim algıladığım değerli Türk Ecza-

cıları Birliğinin o görüşme sürecinde Sağlık Bakanlığından vermesini beklediği reçete

hizmet bedeli değil. Yani ben yaptığım işe karşılık bahşiş istemiyorum. Emeğimin

karşılığını isteyeceğim. Türk Eczacıları Birliği 6197 sayılı yasanın içine kutu başına

belirlenecek bir meslek hakkını koydurmak zorundadır. Ama tek başına bu yetmez.

Bugün bir başka sorunumuz var. Türkiye’de önemli ölçüde, gelir dağılımında büyük

bir sıkıntı yaşıyoruz. Bir arkadaşım dün size genel çerçeveyi çizdi. Bugün bir eczanenin

ayakta kalabilmesi için asgari 60.000 TL’lik bir reçete yapması gerekiyor ayda. İşte

bunu sağlayacak adaletli bir reçete dağılımı da bu meslek hakkının ardında yer almak

durumundadır. Yoksa bunu sağlayamadığınızda o meslek hakkı yine adaletli dağılma-

yacaktır. Bunu istemek zorundayız.

Son olarak da taleplerimiz arasında, halkı yakından ilgilendiren muayene katılım

paylarının kaldırılması kesinlikle talep edilmelidir. Peki, bunları nasıl hayata geçirece-

ğiz? Neler yapmalıyız? Bir, herkesin dilinde var, Sosyal Güvenlik Kurumu ile yaptığımız

sözleşme yeni seçilecek yönetim tarafından derhal feshedilmelidir. Neden? Çünkü 45

günlük bildiğim kadarıyla bir geçiş süreci olacak. Türkiye’de eczacılar 45 günde bu

ülkeyi ayağa kaldırmalıdır. Öyle ki, o görüşme süreci, bir pazarlık sürecidir. Gerekçesi

de açıktır. Bugün itibari ile artık eczacılar bir sene önceki gelir durumunda değildir-

ler. Bir sene önce yapılan protokolün, o dönemki eczane kazancı ile bugünkü kazancı

arasında dağlar kadar fark vardır. Artık Türk Eczacıları Birliği o dengeyi o protokolle

sağlamak zorundadırlar. Ne isteyebiliriz orada? Bir, kamu kurum ıskontolarının sırtı-

mızdan kalkmasını iki Bakanlıktan talep edeceğiz. Biri o. Diğeri de 60.000 TL’nin al-

tındaki eczanelere 0 ıskonto, üstüne verilecek ıskontoları da düşüreceksiniz diyeceğiz.

Page 282: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

282

Peki, başka ne yapacağız? O 45 gün süre içinde Türkiyedeki 24 bin eczanenin vit-

rinleri siyah bantlarla kapanacak. 45 günlük süre içinde ülkedeki tüm eczacılar siyah

önlük giyecek. Sloganımız da, “Sağlımızı karartmaya ve eczacının mesleğinin yok edil-

mesine izin vermeyeceğiz” sloganıyla 45 gün bu eylemi bu şekilde destekleyeceğiz.

Ayrıca 51 eczacı odasının yönetim kurulları yanına alacakları arkadaşları ile birlikte be-

lirlenen sürece odalarından Ankara’ya yürüyüşe geçecek, arkadaşlar. Türk Eczacıları

Birliğini yürüyüşe geçireceğiz. 51 eczacı odası ama nasıl yürüyeceğiz? Geçtiğimiz her

ile uğrayarak, o ilin eczacıları ile sevgi zinciri oluşturarak. Sağlık müdürlüklerinin kapı-

sına dayanarak Ankara’ya kadar geleceğiz. Ankara’ya geldikten sonra bir basın açıkla-

ması ile Türk Eczacıları Birliği ya da Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünde kurulacak

bir eylem çadırında taleplerimiz karşılanıncaya kadar bu oda başkanları dönüşümlü

olarak açlık grevi yapmak zorundadır. Bu sürece eczacıyı da katmak zorundasınız.

Hastayı da katacaksınız, yalnız eczacı ile olmaz. Geçmişte bir eylem vardı. Çok tuttu.

Eylem neydi? Sürekli aydınlık için 1 dakika karanlık. İşte o 45 günlük sürede eczaneler

belli bir saatte 1 dakika karanlığa kavuştu. Kapanacak elektrikler ama bunu halka da

anlatacaksınız. Sağlık sorunları olduğunu, bu sorunların çözülemeyeceğini dile getire-

ceksiniz. Ve Türkiye’de 45 gün süre ile tüm evlerin, eczanelerin ışıkları 1 dakika söne-

cek. Eğer siz eczacılar hastalarınıza doğru anlatabiliyorsanız, bu konuda saygınlığınız

varsa, ki var olduğuna inanıyorum, böyle bir eylemlilik Türkiye’ye yayılır. Bunlar, sonuç

olarak bir netice alınır veya alınamaz. Ondan sonra yapılacak tek şey kalır arkadaşlar.

Kapatırsınız eczaneleri, bir daha da sonuç elde edinceye kadar açmazsınız. Bunları

yapmazsanız, varacağınız her nokta size takdir edilenle yetinmek olacaktır. Tabi bir

önemli nokta da bunları hayata geçirecek bunların arkasında duracak kararlı iradeyi

oluşturmaktır. Sizler böyle bir Türk Eczacıları Birliği yapısını bugün oluşturursanız

yarın 24 bin eczacı ayağa kalkar. Ama oluşturamazsanız, onun cevabını ben de bilmi-

yorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Divan Başkanı: Saygıdeğer arkadaşlar, Sayın Semih Güngör’e teşekkür ediyoruz.

Öğleden sonra 3 konuşmacı kaldı. Şimdi yemek molası veriyoruz 45 dakika. 14.15’te

hepimiz burada oluyoruz.

Page 283: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

12 ARALIK 2009

İKİNCİ OTURUM

Page 284: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...
Page 285: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

285

Divan Başkanı: Saygıdeğer arkadaşlar, dışarıdaki arkadaşlarımız lütfen içeri gi-

rerlerse toplantıyı başlatacağız. Çağatay Çakar, Harun Kızılay ve Sait Yücel’in de bura-

da olmasını istiyoruz. Dışarıda çay kahve içen arkadaşlarımız!

Sayın Çağatay Çakar, Sayın Kıvanç Atmaca burada mı? Çağatay Çakar, Sait Yücel,

Kıvanç Atmaca, Harun Kızılay. Sayın Kıvanç Atmaca buyurun, Bursa Eczacı Odası.

Uzm. Ecz. Kıvanç ATMACA (Bursa Eczacı Odası Başkanı): Yemek molasından

sonra kimse konuşmak istemiyor sanırım. Bütün ismini zikrettiğiniz konuşmacılar dı-

şarıda. Ben hazırım daha fazla bekletmemek adına eksik de olsa salon söz alıyorum.

Sayın Divan, eczacı fakültelerimizin değerli dekanları, değerli akademisyenleri-

miz, eczacı odalarımızın değerli başkan ve yöneticileri, değerli delegeler, değerli mes-

lektaşlarım hepinizi Bursa Eczacı Odası adına saygı ile selamlıyorum.

Öncelikle benim de doğduğum ve hayatımın gençlik yıllarını geçirdiğim Bursa’nın

Mustafakemalpaşa ilçesindeki maden faciasında hayatı kaybeden maden işçilerimize,

hani ekmeğini o güne kadar gerçekten taştan çıkaran tam anlamıyla, emekçilerin

hayatlarını kaybetmiş oldukları o emekçilerin, başları sağ olsun diyorum. Kendilerine

Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarına sabırlar diliyorum.

Bizler insanın sağlığının en temel vazgeçilmezimiz olarak belirleyen sağlık meslek

mensupları olarak insan hayatının bu denli ucuz olduğu bu coğrafyada sesimizi yük-

seltmedikçe korkarım ki bu faciaları daha çok yaşamak zorunda kalacağız. Bu insan

hayatına verilmeyen değerin bir somut başka göstergesini de Tuzla Tersanelerinde

yaşıyoruz değerli meslektaşlarım. Oradan neredeyse her ay bir ölüm haberi gelmekte.

Bu sorunu çözmek için yüce Meclisimizde oluşturulan bir de komisyon var. Bu komis-

yonumuzun Değerli Başkanı Sayın Milletvekili kongremizin açılış konuşmasında ara-

mızda idi ve konuşması sırasında da bir takım protestolara maruz kaldı. Bazı konuş-

macılarımız da bu protestoları bu kürsülerde eleştirdi. Tabi her görüşe saygı duymak

gerekiyor. Demokratlığın baş kuralı bu. Ancak bu Sayın Milletvekilimizin örgütümüz

önündeki ilk konuşması değildi. Ve tahminim odur ki o yüksek tepkinin tam da bu

Page 286: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

286

sebeple olduğunu düşünmekteyim. Peki, ne demişti bu Sayın Milletvekili daha önceki

konuşmalarında? Bir defa 21 Aralık mitinginden önce Merkez Heyeti üyelerimizle gö-

rüşüp adeta tehdit eder bir halde “3000–5000 kişi ile miting yaparsanız siyasi iktidar

size farklı gözle bakar, muhatap dahi bulamazsınız ondan sonra.” demişti. Peki, o

32 bin kişilik muhteşem mitingde neredeydi kendisi? Sadece bu mu? Aynı tavırlarla

geldiği, aynı davranış modeli ile geldiği Kayseri Bölgelerarası Toplantısında, kürsü-

den Sağlık Bakanı ile yenilen akşam yemeğinde Merkez Heyeti yöneticilerinin farklı

konuştuğunu, başka şeyler üzerinde uzlaşıldığını ancak o toplantılarda yöneticilerin

farklı konuştuğunu ifade edip bu kürsülerde doğruları konuşun diyerek töhmet altın-

da bırakmadı mı yöneticilerimizi? Dahası da var. Aynı konuşmasında “Eczacı-eczacı

ortaklığı hususunda bir yasa yapacağız. Siz istediğinizi yapın. İsterseniz meclisin önü-

ne çadır kurun. Biz içeride yasayı çıkartırız.” Bunu diyecek kadar ileriye gidip adeta

tüm bir örgütü tehdit eder bir tavır takınan da yine aynı değerli milletvekilimiz değil

miydi, arkadaşlar? Siz bütün bunları yapacaksınız, 12 yıl başkanlığını yaptığınız eczacı

örgütünü ve onun yöneticilerini hakarete varan sözlerle itham ve tehdit edeceksiniz,

bu ülkenin en önde gelen meslek örgütlerinden birini yok sayacaksınız. Ondan sonra

da buraya gelip yine istediğinizi söyleyip çekip gitmek isteyeceksiniz. Yok, böyle bir

şey! Karşılaşırsınız o tepkilerle.

Değerli meslektaşlarım Türk Eczacıları Birliğinin 36. Döneminde görev almış tüm

yöneticilerimize teşekkürü bir borç bilmekteyim, kendi adıma. Gerçekten çok zor bir

dönemi hep birlikte geri bıraktık. Bu zor dönemin kendimce önemli kilometre taşları-

nı hatırlatmak istiyorum sizlere. Yanlış bir yola çıkışla başlayan Türk Eczacıları Birliği

36. Dönem Yönetimi, Olağan Kongresi seçimleri sonucunda 2 listenin 6 ya 5’lik bir

koalisyonu ile oluşmuştur. Daha divanın adaletli paylaşılamaması sonucu ortaya çıkan

krize rağmen, o Merkez Heyeti hepimizi heyecanlandıran ve desteğimizi sağlayan

bir çalışma programı ortaya koydu. Orada sağlanan irade sonucunda imzalanan çok

başarılı bir 30 Haziran 2008 protokolü hepimize moral verdi. Ancak hemen akabinde

sanayinin vermediği, hükümetin sanayiden alamadığı o kamu kurum ıskontoları ne-

ticesinde tıpkı seçimde oluşan ve başkanlık divanının paylaşılmasıyla vücut bulan 6,

5’ten büyüktür mantığının bir sonucu olarak; 6 kişinin imzası, 5 kişinin şerhi ile kabul

edilen, hatta bazı yöneticilerimizin Sevr Anlaşmasıdır ya da Damat Ferit hüküme-

Page 287: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

287

ti uygulamasıdır söylemleriyle ancak 24 bin meslektaşımızın tamamen eleştirileriyle

karşılaşılan 9 Eylül ek protokol sürecini yaşadık. Sonrasında Şanlıurfa Bölgelerarası

Toplantısı geldi. Kapanış konuşmasına kadar birtakım şeyleri tartıştık. Kapanış ko-

nuşmasının ardından, tabandan gelen çok ciddi baskı sonucu alınmak durumunda

olduğu çok açık belli olan ve bizlere tüm salona ancak ve ancak gala yemeği esnasında

açıklanabilen bir miting kararı. Eczacı örgütünün ve tabanın müthiş sahiplenmesi

ve bilinci ile geçekleştirilen 32 bin kişilik muazzam bir katılımla başlatılan 21 Aralık

mitingi sonrası imzalanan, talepleri karşılamaktan gerçekten çok uzak bir 19 Ocak

protokolünü de yaşadık, hep birlikte. Hani bazen eleştiriyorlar bizleri, diyorlar ki hep

kötü tarafını görüyorsunuz, hep eleştirel bakıyorsunuz. Bu imzalanmış olan 19 Ocak

protokolü ile ilgili Sayın Genel Başkanımızın da hakkını verelim, değerli meslektaşla-

rım. Kendisi de beğenmemiş bu imzalan protokolü TV’lere çıkıp bize ölümü gösterip,

sıtmaya razı ediyorlar diyor. Oysa eczanesinin başındaki, hani o can çekişen eczane-

sinin başındaki eczacı haykırıyor. “Sıtmaya razı olma!” diyor değerli meslektaşlarımız

hepimize. “Benden ne yapmamı istersen yaparım. Yeter ki benim için doğru şeylerin

kararını al. Sonuna kadar mücadeleye varım.” diyor eczacı. Üstelik bunu sadece söyle-

mekle kalmıyor. Gösteriyordu hepimizin gözüne soka, soka. 4 Aralık günü inanılmaz

bir bütünlük içerisinde davranıp 24 bin eczanenin kapanmasını sağlıyor tüm yurtta.

Bunun bir uyarı eylemi olduğunun 4 Aralık günü siyasilerden hiçbir beklentisinin ol-

madığının da farkında. Tüm 24 bin meslektaşımız farkında bunun bir uyarı eylemi

olduğunun, bir kişi farkında değilmiş değerli meslektaşlarım. Sayın Genel Başkanımız

9 Aralık günü TV’lere çıkıp basına demeçlerini verip, 4 Aralık kapatma eylemi bize bir

şey kazandırmadı diyor. Ne bekliyordun Sayın Genel Başkanım? Yoksa o 3 Aralık gece-

si davet edildiğiniz Sayın Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın makamında bizlere teklif

edecek 3 kuruşluk reçete başına meslek hakkı teklif edilseydi, bu teklifler gelseydi,

yine mi sona mı erdirecektik biz bu eylemleri? Yine sıtmaya razı mı olduk diyecektik,

değerli meslektaşlarım? Evet, 4 Aralık kapatma eylemi bir uyarı eylemiydi. Çözüm

adresi olarak da 37. Olağan Genel Kurul, yani burası gösterilmişti. Yani bu kongre

bir seçim kongresi değil, bir geçim kongresiydi, değerli meslektaşlarım. Can çekişen

meslektaşlarımız burada alınacak kararlarla hayata döndürülecekti. Üstelik bunun

gerçekleştirilebilmesi için, yani buranın gerçekten bir çözüm kongresi olması için çok

önemli imkânlar da sunuldu, yöneticilerimize. Herkesin taşın altına elini sokacağı,

tam bir bütünlük içerisinde hareket edecek, akılcı, tutarlı ve kararlı bir yönetimin

Page 288: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

288

oluşması adına çok önemli önerilerde bulunuldu. Bu atılan adımların değerlendiri-

lerek, mesleğin bu çok zor günlerinde henüz daha kongrenin açılış konuşmasında

mutabakat da sağlanmış bir tek liste açıklanabilir ve bu kongre gerçekten mesleğin

sorunları ve çözüm önerilerimizle, dolu dolu yaşanabilirdi. Tarihi bir kongre diyoruz.

Tarihi bir fırsatın da kaçmış olduğunu vurgulamamız da gerekiyor. Tabi bu nokta-

dan sonra ne olur, bütün bunlar yaşanmışlıklar, Bursa Eczacı Odasının muhakkak ki

çözüme yönelik somut önerileri var bu noktada. Ancak burada sırf söylemiş olmak

için bu görüşlerin zikredilmesini doğru bulmuyoruz, açıkçası. Çünkü şu anda herkes

hazırlanmış olan listelerde veya hazırlanması devam eden listelerde nerede yer bu-

lacağının kaygısı ile meşgul. Ancak bu koltuk paylaşımları sona erip Pazartesi günü

tüm yöneticilerimiz, tüm delegelerimiz bölgelerine döndükleri anda meslektaşlarım-

dan gelecek soru hiçbir şekilde o can çekişen eczanelerin ne olduğunun sorusuna

verilecek yanıtlarla dolu olmayacak. Bu koltukları kimlerin işgal edildiğine dair sorular

olmayacak. Yanıtlanması gereken sorular bu olmayacak. Bizim için ne yaptınız diye

soracak meslektaşlarımız. Ne kararlar aldınız, bizim o can çekişen kapanacak eczane-

lerin kapanmaması için hangi kararlılıkla hareket ettiniz diye soracak, değerli meslek-

taşlarım, hepimize. Hepimiz bu soruların muhatabı olacağız. O koltukların kimin tara-

fından paylaşıldığı önemli değil, bu noktadan sonra o eczanelerin kapanmaması için

ne yapacağız, hangi kararları alacağız bunlar önemli burada. Ve asıl endişem odur ki,

değerli meslektaşlarım bu soruya verilecek en sağlıklı yanıtı bulamadan sonra erecek

olan bu kongrenin ardından içinde bulunduğu yangınların türü bir çiğ gibi büyüyen

eczacının tepkisi, maalesef ki kendi örgüt yöneticilerine yönelik olabilecektir. Tüm

bu düşüncelerin ardından Bursa Eczacı Odası adına hepinize saygılarımı sunarken

kongrenin mesleğimiz ve ülkemiz insanın geleceği adına oldun katkılar getirmesini

diliyorum. Teşekkür ediyorum.

Divan Başkanı: Sayın Çağatay Çakar 5 dakikalık bir konuşma talep etti.

Ecz. Çağatay ÇAKAR (Mersin Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Sayın Diva-

na teşekkür ediyorum. Aslında ben bir konuşma metni hazırlamadım. Yalnız Ankara

Eczacı Odası Başkanım bir konuşma yapınca konuşma yapma ihtiyacı duydum. Önce-

likle Divanı selamlıyorum ve teşekkür ediyorum. Uzatmayacağım.

Page 289: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

289

Değerli meslektaşlarım, aslında bu kongreler helalleşme yerleri ama birbirimizi

acıtarak yürüttüğümüz bu politikaların en çok da ön plana çıktığı yerlerden biri. Ben

35. Dönem yine Merkez Heyeti üyesiydim. Yine karşı liste denen ya da başka bir lis-

teden o yapının içine girmiştim. Ve istifa etmedim. Tekin Çağlar’la birlikte hem Sayın

Mehmet Domaç’ın, daha sonra Mehmet Domaç’ın milletvekili olarak istifa ettiği süreç

içerisinde içinde yer aldığım yapıda, daha sonraki genel kurulda, kongrede delegeleri-

miz şöyle bir karar verdi. Dedi ki; “Kapı arkasında yapılan işleri biz kabul etmiyoruz, bu

işi gerçekten yapabilecek insanları bir araya getiriyoruz.” Bunda ne bölge, ne kimlik,

ne bir başka hedef vardı. Burada sadece bir tek şey vardı. Bu mesleği geleceğe taşı-

yabileceği düşündüğü kadroları bir araya getirdi ve gidin beraber çalışın dedi. Peki,

biz ne yaptık? İlk başkanlık divanı oluşurken bu mesajı algıladığımız için iki tane aday

gösterdik. İki koltuğa aday gösterdik, Başkanlık Divanına. Başkan ve Sayman mıydı, ya

da Genel Sekreter bu aslında o tartışmayı açmak için yaptığımız bir şeydi. Bizler tartı-

şılsın diye yaptık. Sayın Divan Başkanımız Bülent Köse aramızda mı, bilmiyorum. Altını

çizerek kongrenin böyle bir karar aldığını bu yaklaşımında iyi bir yaklaşım olduğunu,

bunun içeride geçilip, bir bölümde tartışılıp, bir çözüm getirilmesi gerektiğini söyledi.

Maalesef orada o birliktelik gerçekleşemedi. 5 arkadaşla bir toplantı yaptık. Ne yapa-

caktık? Orada kalarak muhalefet mi yapacaktık? Çünkü karar mekanizması içerisinde

yer almamız istenmemişti. Yoksa yapılan bütün işlerin içerisinde mi olacaktık? Şu ka-

rarı aldık. Evet, biz kongrenin bize verdiği bu görevi yerine getirelim. Arkadaşlarımız

bunu yapmış bile olsalar biz bunu görmeyelim devam edelim. Arkadaşlar, o 6 ya 5

birbirine muhalefet yapmadı. Bir liste gibi çalıştı. O karar defterinde ya bir ya 2 tane

şerh vardır. Yani biz orada gerçekten muhalefet gibi davranmış olsaydık 3 ay sonra

bu büyük kongre yine toplanırdı. Yani biz her toplantıyı tıkayabilirdik, her karara şerh

koyabilirdik. O Merkez Heyeti’ni çalıştırmazdık. Ama bunun doğru olmadığı bildiğimiz

için biz o görev sürecinin hepsinde yer aldık. Hepimiz ayrı ayrı görevler aldık. Hepimiz

bütün sorumlulukların altına imza attık ve herhangi bir beklenti içerisinde olmadan

yaptık bunları. Urfa’da toplantıyı kapatırken başkanın duygu halini hepimiz biliyoruz.

Bunu daha sonra değerlendiririz gibi şeyle kapattı normal toplantıyı. Derhal Merkez

Heyeti üyeleri, başkanımızı çağırdık. Diğer tüm arkadaşlarımızla birlikte sadece biz

5 üye değil tamamı Başkanı motive ettik. Kararlı bir şekilde buna karşı durmamız

gerektiğini söyledik ve oy birliğiyle miting kararını aldık. Bunların bütün sorumluluk-

Page 290: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

290

larını elimizi taşın altına koyduk. Sözleşme görüşmelerinde günlerce ağırlıklı olarak

Özgür ve Tekin ara ara benim de içinde olduğum yapılarla günlerce gittik geldik. Ço-

luğumuzdan çocuğumuzdan zamanımızı ayırdık. 40–45 gün süreç içerisinde, özellikle

Tekin ve Özgür arkadaşımız belki eve bile çok az günler gitmişleridir. Sonuçta birlikte

birçok şey yaptık. Ancak tabi altının Divanda 4 üyesi vardı ve İkinci Başkanımız siya-

sete atılacağını söyledi. Allah var hiç saklamadı, Genel Kurulda da biliyorduk, hatta

birçok şeyi 1 yıl içerisinde çözebileceğini iddia etmişti. 2. Başkanımız görevini, Şevket

Kaya bu arada ismini de söyleyelim de, o arada çünkü ikinci başkanlar değişti karış-

masın. Görevini aksatıyordu, aksatma nedeni de siyasete çok meyilliydi. Ankara’ya

geldiği zamanların önemli bir kısmını partide işte geçiriyordu. Biz bu durumun değiş-

tirilmesini talep ettik. Bu arada apar topar Özgür arkadaşımıza partiden aday ol teklifi

yapıldı. Onun talebi değil de, bu doğrudur kendi talebi olmamıştır. CHP onu oradaki

seçilen bir adayın rahatsızlığından dolayı apar topar atamıştır. Özgür arkadaşımız

da siyasete gidince işler iyice şey olmaya başladı. Biz başkanlık divanının değişmesi

gerektiğini, bu şekilde bu işlerin yürümeyeceğiniz ifade ettik. Ben oylama istedim.

Antalya’daki oylamaya Özgür arkadaşımız parti çalışması yaptığı için gelememişti

ama saymanlık görevinden istifa etmişti ve böylelikle başkanlık divanının yeniden be-

lirlenmesinin yolunu açmıştı. Şevket arkadaşımız da o kadar uzun süreli çalışmış, aday

adaylığını bir başkasına kaptırmış, üzüntüsünden Amerika’ya gitmişti. 5’e 4‘lük bir

oylamaydı orası. O gün orada biz 5 kişiydik, diğer arkadaşlarımız da 4 kişiydiler. Sait

Yücel bu oylamayı kabul etmedi, diğer arkadaşlarımız gelsinler birlikte karar verelim

dedi. Oysa o gün o başkanlık divanı orada indirilmiş olsaydı, o başkanlık divanını geri

toplayamazlardı. Biz bir sonraki toplantıya gittik. Bir sonraki toplantıda Özgür arka-

daşımız da izin alıp gelmişti. Şevket Bey de Amerika’dan dönmüştü. Kader, iki ayrı

siyasi partiden seçime giren, iki insan sonuçta aynı şey için bir araya gelmişti. Aslında

güzel, örgütün de mozaiği bu. Biz bu önergemizi tekrar verdik. Dedik ki, arkadaşlar

bir kısmınız siyasetin içindesiniz. Bakın, bugüne kadar birlikte geldik. Biz kongrenin

öngördüğü gibi her işin içinde olduk. Size destek vermekten hiç kaçınmadık. Size mu-

halefet yapmadık. Sizin önünüzü tıkamadık. Ama bu geldiğimiz noktada artık Merkez

Heyeti bu çatı ile gitmiyor. Genel Sekreterimiz Hilmi Bey başkanlıktan gelmişti, teknik

olarak henüz o konulara hakim değildi. Yani emek veriyordu ama teknik olarak hakim

değildi. Başkanımız temsil görevindeydi. Sayman o zaman da yine hiperaktif sayman

Page 291: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

291

olarak her işe koşturuyordu. Bu böyle gitmiyordu. Yani olayın organizasyonunda bir

sorun vardı. Bunu gelin düzeltelim aslında orada önerilen şey tek liste olmanın yoluy-

du. Yani bugün bu kongreye biz tek liste gelecektik. Aslında önerilen şey buydu.

Tamam, özür diliyorum hemen bitiriyorum Sayın Başkanım. Ve o toplantıda çok

da sevdiğim Sayın Başkanımız Erdoğan Çolak bir laf etti. Beni de aslında bu süreçten

koparan o laftır. Birçok arkadaşımızın kalbini de kıran o laftır. Biz size izin verdiğimiz

için siz çalıştınız diyor. Bu kadar görev aldınız ve çalıştınız. Belki doğru bir yerden bak-

tığınız zaman ama o güne kadar verilen o emeğe, verilen o desteğe, sadece eczacılığın

geleceği ile ilgili verilmiş o kadar emeğe edilecek bir laf değildi. O gün, o salondan, o 5

arkadaşımız çıktı, onurları ve gururları kırılmıştı. O salonu terk ettiler. Ve bir daha da

o salona geri dönülmedi. Şimdi öncelikle geçen genel kurulda delege olan insanlardan

burada özür diliyorum. Yani bize oy verip de o göreve gönderen insanlardan. Bunu

açıklamak istedim. Çünkü hepimiz yani bir tek ben değil diğer arkadaşlarım da bunu

yaşadı. Şunu bilmenizi istiyoruz. Biz 5 arkadaş, orada asla muhalefet olmadık. Sizin

verdiğiniz görevi sonunda kadar yerine getirdik. Bugün bu kürsülerde bazı arkadaşlar

bizlere hakkını helal etmiyorsa, ben şuradan ifade ediyorum. İşinden, eşinden, çocu-

ğundan, çoluğundan zaman ayırarak evimize ekmek götürmemizi sağlayan Türk Ec-

zacıları Birliğimize, oda başkanlarımıza, yönetim kurulu üyelerimize bu mesleğe emek

veren herkese ben hakkımı helal ediyorum arkadaşlar. Hakkım helal olsun. Ama, ama

aydınlardan kendine koltuk çıkartanlar işte onlara ben hakkımı helal etmiyorum. Te-

şekkür ederim.

Divan Başkanı: Çağatay Çakar’a teşekkür ediyoruz. Arkadaşlar lütfen. Neyse ara-

nızda konuşun. Sayın Harun Kızılay, Konya Oda Başkanı.

Uzm. Ecz. Harun KIZILAY (Konya Eczacı Odası Başkanı): Türk Eczacıları Birli-

ğinin Sayın Başkanı, Merkez Heyetimizin sayın üyeleri, çok değerli oda başkanlarım,

sayın delegeler, çok kıymetli cefakâr oda yöneticilerimiz, değerli meslektaşlarım.

Bugün büyük kongremizin 3. ve son gününü gerçekleştiriyoruz. Ben bugün size,

bugün ve bundan önceki günlerde de tartışılan seçimler, 6–5, şu, bu, bunları ko-

Page 292: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

292

nuşmak istemiyorum. Ben size müsaade ederseniz, önümüzde duran tehlikeler ve

bunlara ilişkin neler yapılması gerektiği konusunda, çok da uzun olmayan bir şeyler

söylemek istiyorum. Ve hepinizi Konya Eczacı Odası adına saygıyla ve sevgiyle selam-

lıyorum.

Değerli meslektaşlarım Türkiye’deki 24 bin eczacı, bugün, bu salonda alınacak

kararları dikkatle izliyor ve bekliyor. Bu kongremizde çıkacak sonuçlar bizler için önü-

müzde ışık tutmalı. Bizleri geleceğe taşıyacak kararlar bizlere yol göstermeli. Çünkü

bizim böyle bir sorumluluğumuz var. Son 5 yıl içerisinde, özellikle ilaç fiyatlarıyla ilgili

ve genelde de sağlıkla ilgili devlet, hükümet çok önemli değişikliklere gitti. Ancak

bunların hepsinin yükü eczacıların sırtında kaldı. Şunu söyleyebiliriz ki geçirdiğimiz bu

dönem eczacıları asosyalleştirdi. Eczacılar, artık son 5 yıldır evlerine iş götürür hale

geldiler. Eczacılar en yakın tanıdıklarına, akrabalarına akşam oturmasına gidemez

hala geldiler. Bir hengâmenin içerisinde eczacı arkadaşlarımız, meslektaşlarımız aca-

ba ay sonralarında nasıl evrakları yetiştirebilirim kaygısı içerisinde kaldılar. Eczacılar

akşamleyin eve yorgun argın düşer hale geldiler. Eczacıların bu iş yoğunluğundan;

ne oluyor, sağlıkta ne oluyor, sosyal güvenlikte ne oluyor, ilaçta ve eczacılıkta, velha-

sıl ülke gündeminde ne oluyor, doğrusunu söylemek gerekiyorsa, bunları düşünecek

vakti kalmadı. Bugün eczacılar artık sürdürebilir bir eczacılık hizmeti verir bir halde

değiller. Bu tespiti baştan yapmamız gerekiyor. Bu süreçte ne oldu, Türk Eczacıları

Birliğinin bu süreçteki ana gündem maddesi eczane ekonomileri haline geldi.

Peki, bugün sizce en büyük sorunumuz nedir bizim? Bana göre en büyük sorunu-

muz eczacılar arasındaki gelir dağılımı adaletsizliğidir. Gelir dağılımı adaletsizliğinden

mütevellit birçok etik, sosyal, ticari sorunlar ortaya çıkmaktadır. Eczacılar arasındaki

vahşi rekabet, etik bozulma aslına bakarsanız bir bakıma eczaneler arasındaki gelir

dağılımı eşitsizliği sonucu meydana gelmiştir. Peki, gelinen bu tabloda benden önceki

çok değerli konuşmacılar, delegeler, oda başkanlarımız, açılış konuşmasında Sayın

Genel Başkan birçok tespitler verdi. Ne olmalı? Bundan sonra gidişe nasıl bir yön

vermeliyiz? Bizim önümüzdeki dönemde fiilen, pratik anlamda yapmamız gereken en

önemli şeyler bu düşük cirolu eczanelerimiz kurtarmak için bir çare aramaktır. Bugün

Türkiye’de 6 tane eczane 1.000.000 TL’nin üzerinde aylık ciro yapmaktadır. 49 tane

Page 293: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

293

eczane 500.000.000 – 1.000.000.000 arasında ciro yapmaktadır. Yaklaşık 2000 tane

eczane 200 milyar ile 500 milyar arasında ciro yapmaktadır. 844 tane eczanemizde

30 bin TL’nin altında ciro yapmaktadır. 50 bin TL’nin altında da 6000 tane eczanemiz

vardır. Onun için en öncelikli iş bizim 4 Aralık sürecinde söylediğimiz ilk elden 3000,

sene sonuna kadar da 7000 tane eczane ile ilgili düşüncemiz bizim en öncelikli konu-

larımızdan bir tanesi olmalı. Başka ne olmalı, eczacılık mesleği ekonomik güvenceye

kavuşmalı. Eczacının çekten, senetten, geri ödemeden, kesintiden başını kaldırıp da

kendi mesleği ile ilgili düşünecek, veyahut da çalışacak bir imkân bırakılmadı çünkü.

Başka ne olmalı? Mesleki saygınlık artırılmalı. Biz raftan ilacı alıp hastaya veren bir

topluluk değiliz. İşte mesleki saygınlığımızın burada önemi çokça fazla gündeme geli-

yor. Ve eczaneler bürokrasiden kurtarılmalı. Bunu nasıl yapacağız? Elbette ki eczane-

lerimizin karlılığını artırmamız gerekiyor.

Bakın değerli meslektaşlarım. Bu 2 yıllık süreç içerisinde Türk Eczacıları Birliği

Merkez Heyeti’nin yapmış olduğu çalışmalarda, 2 yıl önce eczacıların brüt karlılığı

%18,8’di. Bugün yapılan Sosyal Güvenlik Kurumu ile yapılan düzenlemeler çalışmalar,

sanayi ile yapılan görüşmeler %23.17 ye kadar getirilebilmiştir. Ama sadece 18 Eylül

kararları ile birlikte bizim kaybımız o kadar fazla olmuştur ki bunu telafi etmek için

eczacıların bugün ortalama karlılığının %29,4’e getirilmesi gerekmektedir. Yani 18

Eylül kararları eczacılara değerde %6 kar marjın da bir azalma meydana getirmiştir.

Biz ancak 18 Eylüle dönebilmemiz için, 17 Eylül gününe dönebilmemiz için şu anda

eczacı karlılığının %29,4 e gelmesi lazım. Elbette meslek hakkı, belki de bu kongre-

de en fazla konuştuğumuz konulardan bir tanesi. Meslek hakkı nasıl olacak, reçete

başı mı olacak, kutu başı mı olacak; kutunun içerisindeki fiyata göre kademeli mi

olacak, eczane başı mı olacak? Bunlar büyük tartışma konusu. Aslına bakarsanız çok

da önemli konular. Çünkü sizin yapacağınız bir çalışma sonuçta birkaç yıl sonra acaba

biz eczacılar arasındaki bu gelir dağılımı adaletsizliğini ortadan kaldıralım derken yeni

bir adaletsiz durum mu ortaya koyuyoruz noktasına belki gelebileceğiz. Ama ben

şunu görüyorum, reçete başına da olsa bir meslek hakkının şu anda alınabilmesi bile

bundan sonraki kapıları açacaktır. Bundan sonraki çalışmalara büyük yön verecektir.

Ancak değerli meslektaşlarım bunların hepsinin yasal bir güvenceye alınması lazım.

Bugün biz bir Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilisinin iki dudağının ucundan çıkan kararla

Page 294: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

294

veya bir bakanın, bir geceden sabaha kadar verdiği bir kararla ilaç fiyat kararname-

sinde yapılan düzenlemeyle, bir gecede çok büyük hak kayıplarına uğruyoruz. Onun

için de, Türk Eczacıları Birliği’nin bu konuda bir yasal düzenleme çalışması yapıp, bu

konuda mesafe alması gerekmektedir.

Ayrıca bizim 6197 sayılı yasamızla ilgili tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Biz

yasayı şimdiye kadar doğrusunu söylemek gerekirse 6197 sayılı yasa meclis günde-

mine gelmesin dedik. Ama öyle bir durum var ki, değerli meslektaşlarım, her yıl 1000

tane eczane açıyoruz. Her yıl sahaya 1000 tane yeni arkadaşımız geliyor. Ama bu

arada eczanelerimiz de kapanıyor. Türkiye’de dışarıdan bakıldığında eczacılık sektö-

ründe bir sorun gözükmüyor. Neden? Türkiye’de çünkü her yıl yeni 1000 tane ec-

zane açılıyor, hastadan onlar da pay kapmaya çalışıyor. Ve ödeme döngüsündeki bir

devamlılıktan dolayı çok büyük bir sorun yokmuş gibi gözüküyor, kamuoyunda. Ama

gerçekten çok büyük bir sorun var. Onun için bizim 6197 sayılı yasayı çıkartmamız

gerekiyor. 6197 sayılı yasa da eczacının, bir eczanenin sahibinin eczacı ve sahibi ve

mesul müdürünün eczacı olduğundan başlayarak 3500 kişiye bir eczane ve çok daha

önemli bir konu 6197 sayılı yasanın 28. Maddesini mutlaka değiştirmemiz gerekiyor.

Yani eczanede satılacak ilaçların ve ürünlerin hangilerinin münhasıran eczanelerde

satılacağının mutlaka belirlenmesi gerekiyor. Bu açıdan 6197 sayılı yasayla ilgili ça-

lışma yapmamız gerekiyor. Tabi ki ciroya göre de bir eczacı istihdamının bu yasada

belirlenmesi lazım, daha başka bir sürü teknik detay. Peki, 17 tane eczacılık fakülte-

miz var. Her yıl 1000 küsur tane eczacı kardeşimiz aramıza katılıyor. Bunların yaklaşık

%90‘ı eczane açıyor. Böyle bir sistem gidebilir mi? Ne kadar daha dayanabiliriz? Biz

Fransa’yı geçmişiz. Avrupa’da en fazla eczanesi olan Fransa’yı geçmiş olan bir Türkiye,

bu sistemde, bu modelde, hele hele Sosyal Güvenlik Kurumu harcamalarının bu kadar

arttığı bir ortamda nasıl eczacılık hizmetinin sürdürülebilir bir hale getirecek? Onun

için eczacıların yeni istihdam alanlarına doğru yönlendirilmesi lazım. Bunun için Türk

Eczacıları Birliğinin çalışma yapması gerekiyor.

Bunun dışında bizim temel yasamızda da küçük bir tadilat yapmamız gerekiyor.

Ne yapıyoruz biz? Sözleşmelerin yenilenmesi dönemlerinde Türkiye ayağa kalkıyor.

Hatta bu konu eczacıların dışına taşıyor. Sosyal Güvenlik Kurumunun kendi sitesinden

Page 295: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

295

yayınladığını yazılara konu oluyor. Sözleşme paralarıyla ilgili. Bizim buna biz çözüm

getirmemiz gerekiyor. 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği kanunun bu maddesi ile ilgili

yeniden bir değerlendirme yapmamız lazım. Bu konuda bir çalışma yapmamız lazım.

Ne yapmamız lazım? Türk Eczacıları Birliği ve eczacı odalarının gelirlerinin neredeyse

çok önemli bir kısmını teşkil eden bu kalemle ilgili, yerine ikame edilecek yeni bir

düzen koymamız lazım. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği yasasında muazzam aidat

vardır. Bu konuyu bizim de gündemimize taşıyarak eczacılarımıza yüksek fiyatlı söz-

leşme bedellerinden gelir elde edilmesini artık ortadan kaldırmamız lazım.

Başka ne yapmamız lazım? Disiplin mekanizmamızı rehabilite etmemiz lazım.

Bizim çok önemli değişikliklere ihtiyacımız var bu açıdan. Başka ne yapmamız lazım?

Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatı olmayan ürünlerin eczanelerde satılması için uy-

gunluk belgesini Türk Eczacıları Birliğinin vermesi lazım. Bu son derece önemli bir

konu.

Peki başka ne yapılması lazım? Değerli meslektaşlarım şimdiye kadar biz hep

kamu ile karşı karşıya geldik. Sağlık Bakanlığıyla, Sosyal Güvenlik Kurumuyla ve diğer

kamunun Maliye Bakanlığı ve… Biz hiç sanayiye dönmemiştik. İlk kez Ocak ayının

başında yapmış olduğumuz başkanlar kurulu toplantısından sonra sanayiye dönmeye

karar verdik. Çünkü 2002’de ticari ıskontolarımız %10’du. Kaldırıldı. 15–16 Ocak ey-

lemini yaptık %7’si geldi. Eczacıların devlete yaptığı ıskonto %5’den %2.5’e indi ama

o % 7 zaman içerisinde maalesef ilaç firmaları tarafından birer birer azaltılarak sıfıra

kadar getirildi. Ve görüldü ki biz kamu ile uğraşırken eczacıya firmadan intikal eden

ilaçların fiyatlarında ciddi anlamda sıkıntılar olduğu ortaya çıktı, karlılıklarında. Onun

için bizim bu dönemden itibaren yönümüzü sadece Sağlık Bakanlığına, sadece Sosyal

Güvenlik Kurumuna değil; elbette, oradan hiçbir şekilde geri durulmaması gerekiyor.

Çünkü biraz sonra anlatacağım çok önemli konular var, Sosyal Güvenlik Kurumu ve

Sağlık Bakanlığının yapmaya çalıştığı. Ama bizim ilaç alım koşullarını yeniden düzenle-

yecek bir sisteme girmemiz lazım. Onun için Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin

son derece büyük bir görev üstlenmesi gerekiyor. Nedir o? Bizim ilaç alım koşullarıyla

ilgili bir takip kurmamız lazım. İlaç firmalarından eczaneye gelinceye kadar koşulların

ne olduğunun izleneceği bir teknik birimin mutlaka Türk Eczacıları Birliğinde kurul-

Page 296: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

296

ması lazım. Ve bunun sıkıca denetlenmesi lazım. Neden lazım bu? Eğer burayı ihmal

edersek, zaten şu anda çok ciddi anlamda ekonomik olarak sıkıntıya girmiş eczacıları

biz çok da fazla ayakta tutamayacağız. Bunun için de veriye ihtiyacımız lazım değerli

meslektaşlarım. Artık bilgiye ulaşan kişi güçlüdür. Bilgi şu anda en önemli güç haline

gelmiştir. Dolayısıyla bizim 24.119 eczanenin bütün verilerine ihtiyacımız vardır ki

buna ilişkin yeni bir çalışma düzenlemesi yapabilelim. Eğer biz bugün Türk Eczacıları

Birliği olarak bu verilere sahip olabilseydik, Türk Eczacıları Birliği’nin genel başkanı bir

bilgisayar tuşuna basarak 4 Aralık günü ne kadar stok zararı olacağını söyleyecekti.

Ama maalesef bu altyapıyı kuramadık. İşte bundan sonra yapılması gereken iş veriye

ulaşabilecek yolları açmamız lazım. Dolayısıyla bu konuda Türk Eczacıları Birliğine çok

görev düşüyor. Ama bu görev sadece onlara düşmüyor. Bize de düşüyor. Bizim de

bütün eczacı arkadaşlarımıza, meslektaşlarımıza, bölgelerimizde faaliyet gösterenle-

re bunu anlatmamız gerekiyor. Çünkü bilgi olmazsa, veri olmazsa ne ıskontoyla ilgili

bir şey yapabilirsiniz ve karlılıkla ilgili bir analiz yapabilirsiniz; ne kamu ıskontolarının

bize getirdiği yükü hesaplayabilirsiniz. Sadece devletin size verdiği verilerle hareket

ederek, veyahut da ecza depolarının size verdiği verilerle hareket etmek durumunda

kalırsınız. Gerçekten sıkıntının sorunun ne kadar olduğunu hesaplamakta güçlük çe-

kersiniz.

Değerli delegelerimiz, yarın yeni Merkez Heyetini ve diğer organları seçeceksiniz.

Bu seçim bizi 2011’e kadar taşıyacak. Ve önümüzde çok zor sıkıntılı bir 2 yıl var. Peki,

bu dönemde devletin ajandasında ne var, acaba? Birkaç tane sayayım size, müsa-

ade ederseniz. Bu süreçte referans ülke sayısı arttırılacak, Polonya ve Macaristan

referans ülkeler arasına sokulacak. Bu ne demek? Ta başlangıçta fiyatların alacağı

mekanizma değişiyor. Başka ne olacak? İlaç fiyatlarını yeniden revize edecekler, hani

3 Aralık gecesi revize ettikleri vardı ya, mükerrer sayılı Resmi Gazetede, saat gece

12’de yayınladıkları %60’tan, 66’ya çıkaran referans fiyatlarla ilgili kararname, bunu

revize edecekler. Başka ne yapacaklar? Eşdeğer ilaçların ürün bandını biliyorsunuz,

ağustos ayında %22’den %15‘e çekmişlerdi. Bunu %15’ten 0’a kadar çekecekler.

Başka ne yapacaklar? Hasta katılım payını %10’dan %15’e, %20’den de %25’e çı-

karmayı planlıyorlar. Başka ne yapacaklar? Türkiye’deki bütün doktorlar ulusal bilgi

bankasına kayıtlı olmuştur. 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren doktor monitörizasyonu

Page 297: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

297

yapacaklar. Başka ne yapacaklar? İlaç monitörizasyonu yapacaklar. Yani ilaç takip sis-

temi yapacaklar. Başka ne yapacaklar? Kamu kurum ıskontolarını arttıracaklar. Yani

önceleri %4’le, 11’le başlayan 14 Aralık 2004 tarihinde imzalanan protokolle başlayan

süreç içerisinde bunların büyük bir kısmının %11’e döndüğü ve nihayet 18 Eylül’deki

Sağlık Uygulama Tebliğinde değişikliklerle birlikte de %24’e çıkarılan ve 3 Aralık gece-

si yayınlanan bir kararnamenin ekinindeki Sağlık Uygulama Tebliğindeki değişikliğiyle

%23’e indirilen kamu kurum ıskontosunu yeniden artıracaklar.

Değerli meslektaşlarım; %11’le bizim reel kaybımız 2,8 civarındaydı, %23’le ne-

redeyse 6’lara kadar geliyor. Şu anda eğer bu %24 olmasaydı, %23 olmasaydı kamu

ıskontolarının gerçek oranı %13,7 idi. 4, 11’lerin gerçek ortalaması parçalı %13,7

idi. Muhtemelen bu %25’lere çıkmış vaziyette. Ama bizi bekleyen en büyük tehlike

bununla ilgili yeniden bir düzenleme yapmalarıdır.

Terapötik eşdeğerliğe geçecekler yani bu Sosyal Güvenlik Kurumunun yeni keş-

fettiği eşlenik var ya, şu anda çaktırmadan yaptıkları ama 2010’un sonuna kadar

başta proton pompası inhibitörleri olmak üzere terapötik eşleniğe geçecekler. Başka

ne yapacaklar? İlaç yazım koşullarını zorlaştıracaklar. Çünkü Türkiye’de aile hekimliği-

nin uygulamaya başlamasıyla birlikte reçete başına düşen ilaç sayısı artmıştır. Reçete

başına düşen ilaçların fiyatları artmıştır. Dünyada son 5 yıl içerisinde yazılan reçete-

lerin içindeki ilaçların %70’in ruhsat yaşı 5 yaşın altındadır. Bu ne demek? İlaç sanayi

yeni ilaçları yazdırmak için uğraşıyor demek. İşte bunun içinde daha önceden açmış

oldukları, aile hekimi dedikleri, 10 gün içerisinde eğitim verip aile hekimi yaptıkları bu

hekimlere her türlü yetkiyi verdikleri ve sonunda da battıkları durumu geri almak için

reçetedeki ilaçların yazım koşullarını değiştirecekler.

Velhasıl değerli meslektaşlarım, en sonunda da şunu diyecekler size. Yahu ar-

kadaş bu sizin Türkiye’deki bütün eczanelerin raflarında duran ilaçların hepsi benim.

Öyle değil mi? Hepsi şu anda Sosyal Güvenlik Kurumunun değil mi, değerli meslek-

taşlarım? Bakın Türkiye’de 100 birimlik ilacın 94,8 birimi kamuya satılmaktadır. Bu

şu demektir. Benim eczanemin rafındaki ilacın %94,8 kamuya satılıyor. Dolayısıyla

aslında kamunun, kamu onu henüz almamış. Hasta gelince alacak. Bizde duruyor. Ve

Page 298: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

298

en sonunda bize şunu diyecek; “Eğer öyleyse bu ilaçları ben alayım. Eczanenin rafına

koyayım. Yahu sen bağırmıyor musun ilaçların alım koşullarıyla ilgili sorunlarla kar-

şılaşıyoruz, işte karlılıkla ilgili sorunlarımız var, çekler senetler, ödeme sorunları; sen

demiyor musun ki Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili sorunlarım var, kesintiler var, geri

ödemeyle ilgili sıkıntılar var, bunların hepsinden kurtaracağım seni.” diyecek. “Ben

ilaçları koyayım. İşte sen gerçek ilaç danışmanlığı hizmetini gör.” diyecek. “Bundan da

sana bir bedel ödeyeyim.” diyecek. İşte en sonunda bunu söyleyecek ve devletin yetkili

insanları şu anda bunu dillendirmiyor ama çaktırmadan bunu söylüyorlar. İşte bizim

önümüzdeki tablo bu. Böyle bir zorlu dönem var ve yeni seçilecek Merkez Heyetinin

önünde de bu tablo var. Geçtiğimiz seçimlerde parçalı bir yapı oluşturuldu. Biraz evvel

Çağatay kardeşim konuştu. Daha önceden de çok değerli başkanlar ve konuşmacılar

buradan konuştular. Biz uzunca bir süredir 6-5’i konuştuk, gene 6–5 konuştuk. Ve bu

böyle sürüp gitti. Bu dönem çok değerli delegelerimiz bu dönem hangi listeyi tercih

ediyorsa lütfen bu listedeki isimlerin hepsine oy vermemiz gerekiyor. Çünkü bizim

delegelerimiz oylarını kullandıktan sonra dönüyorlar, oluşan Merkez Heyeti artık bun-

dan sonraki 2 yılı idare edecekler. İki yılı idare etmek çok kolay değil. Dolayısıyla biz

delegelerin şöyle bir görevi var. Biz sadece kendi duygularımızla, düşüncelerimizle

hareket etmenin yanında 24.119 eczacının bize yüklemiş olduğu bizi seçerek buraya

gönderip yüklemiş olduğu bu görevi düşünerek hareket etmek durumundayız. Önü-

müzde dikenli, zahmetli, uzun ve yorucu bir yol var. Şüphesiz ki, her zorluğun da bir

kolaylık vardır. Bu dönemde çok çalışacağız. Ümitsizliğe kesinlikle kaplamayacağız. Bir

ve beraber olacağız. Ve inşallah aydınlığa kavuşacağız. Ben bu duygu ve düşüncelerle

hepinize saygılar sunuyorum selamlar. Sağ olun, var olun.

Divan Başkanı: Sayın Harun Kızılay’a teşekkür ediyoruz. Çalışma raporu üzerine

son konuşmayı İstanbul’dan Sayın Sait Yücel yapacaklar. Buyurun Sait Bey.

Ecz. Sait YÜCEL (İstanbul Ecza Koop Başkanı, İstanbul Eczacı Odası Büyük

Kongre Delegesi): Sayın Divan, Sayın Türk Eczacıları Birliği Denetleme Kurulu, Yüksek

Haysiyet Divanı üyelerimiz, sayın oda başkanlarımız, değerli delegeler.

Hemen hemen söylenecek birçok şey söylendi. Özellikle de Harun arkadaşımız

Page 299: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

299

önümüzdeki süreçte bizleri bekleyen konuları arka arkaya sıraladı. Tabi sorun ortaya

çıkacak sorunları tek tek sıralamak değil. Sıkıntı burada yatıyor. Eğer bizim bu so-

runları çözecek olan bir planımız yoksa o zaman mitingde yaşadığımız, o zaman 4

Aralık’ta yaşadığımız eylemlilikleri sürekli yapmak zorunda kalırız. Çünkü kendi plan-

ları olmayan yapılar başkalarının planlarının parçası olurlar. Biz bugüne kadar hep

bu parça olduk. Şimdi bunu niye söylüyorum. Türk Eczacıları Birliği’nin 21 Aralık mi-

tinginin arkasından Türk Eczacıları Birliği epey bir maddeli taleple yola çıktı. Tabi 19

Ocak’ta imza attığında, o imza gelecek açısından bakıldığında belki birçok eczacımızı,

belki birçok yöneticimizi çok tatmin etmedi. Ama orada o imzaya evet diyenlerden

biri olarak önemli olan 2 tane nokta vardı. Bir tanesi Türk Eczacıları Birliği ve eczacı

odalarını geleceğe taşıyacak örgütsel birlik adına yetkisinin alınması ki bu önemliydi,

ki önümüzdeki sürece baktığımızda belki SGK’nın eylem planıyla beraber oradaki hak-

kın gaspıyla değişimi söz konusu olabilecek bir süreci yaşayacağız. Önemli bir nokta

da bugün burada tartışılan, Türk Eczacıları Birliği tarafından da 4 Aralık süreci öncesi

sürekli dile getirilen bir meslek hakkı kavramının orada yazılmasıdır. Tabi o konuyla

ilgi yapılan çalışmalar sırasında, özellikle tabi Levent Hocamıza teşekkür etmek zo-

rundayız. Bütün dekanlarımızı toplayarak, tabi Türk Eczacıları Birliği’nin verdiği karar

ve destekle bunu atlamayalım ama bütün dekanlarımız gelip oraya eczacının birinci

basamak sağlık hizmet sunucusu olması yazıldı, yazılırken de o toplantı da olan oda

başkanlarımız ve Türk Eczacıları Birliği yöneticilerim hatırlarlar, Sağlık Bakanı’nın şöy-

le bir sorusu oldu. Çünkü Sağlık Uygulama Tebliği içerisinde sağlık hizmet sunucu-

larına bir ücret ödenme durumu söz konusu. Sağlık Bakanı şunu sordu. Dedi ki, siz

bunu buraya yazdırırken bunun arkasından bir talebiniz de olacak mı? Orada o cevabı

verdik. Türk Eczacıları Birliği olarak verdik o cevabı. Dedik ki, evet, olacak. Eczacının

mesleki formasyonuyla ilgili Türk Eczacıları Birliğinin çalışmalarında bu programlar

var ve biz bu çalışmaların önüne geçeceğiz ve biz eczacıya meslek hakkı vermenizi

isteyeceğiz dedik ama bugün için, şu anda bunun için erken ama süreçte bu önünü-

ze gelecek diye söyledik. Şimdi tarih 19 Ocak, tarih 4 Aralık. 19 Ocak’tan 4 Aralık’a

geldiğimizde Türk Eczacıları Birliğinin görüşmeler sırasında sunduğu meslek hakkı

kavramıyla ilgili dışarıya yansıyan, verdiği bilgilere yansıyan meslek hakkı kavramı re-

çete başı bir bedel. Yani biz 9 ay içinde meslek örgütü olarak; meslek hakkıyla ilgili,

ne bir başkanlar kurulu yapmışız, ne yaptığımız bir çalışmayı oraya getirmişsiz. Yani

Page 300: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

300

bugün TEB bizi dinlendirdiği konuyu, tartıştığımız konuyu işte bugünkü toplantıda

bir kısım oda başkanlarımız, konuşmacılarımız meslek hakkının ne olabileceği ile ilgili

kavramları, bu konuda bizim odanın da bir çalışması var, ama sonucunda eğer Türk

Eczacıları Birliği 18 Eylül’de yayınlanan ilaç fiyat kararnamesinin arkasından günde-

mine Sağlık Bakanlığının meslek hakkını koyuyorsa; işte o 9 ay önce, 19 Ocak’taki

söylem, bugün Türk Eczacıları Birliği’nin elinde bir rapor olarak istenen talep ve tüm

oda başkanlarının da bu konudaki onayını almış bir raporun sunulması gerekiyor. İşte

nedir, planın parçası olduk.

Gene devam ediyoruz oradaki söylemsel, bir başka konuya protokol görüşmeleri

sırasında eczacının verdiği ıskonto ve kamu kurum ıskontolarının kalkması tartışma-

ları sırasında Sayın Çalışma Bakanı ile tartışırken Sayın Çalışma Bakanı o rakamlarla

çok oynayacağımızı hep söylüyordu. Neden IMF ile görüşüyoruz ve IMF bizden, sağlık

harcamalarında 1 milyar dolarlık bir tasarruf istiyor? Bugün bu imzayı atsak bile,

süreçte bu anlamdaki farklı tasarruflarla sizle karşı karşıya kalacaksınız söylüyordu.

Tarih 19 Ocak. Bunun arkasından birkaç ay sonra ilaç sanayinde referans fiyat olayı-

nın %62’lerde olacağı ile ilgili sanayi ile devletin görüştüğü lafları ortaya çıktı. Biz ne

zaman refleks verdik. 8 Ekim oda başkanları toplantısının arkasından. Çünkü devletin

tüm dünyada ve bizde de ilaçta bir tasarruf yapacağı, bu tasarrufun da bizi ekonomik

olarak eczanelerimizden bir şeyleri götüreceği. Çünkü sonucunda ilacın fiyatı %62’ye

iniyorsa bu reel anlamda en son çıkan ilaç fiyat kararnamesi ve en son kamu kurum

ıskontosu yükseltmesinin şu anki ilk maliyeti eczane cirolarında yaklaşık %11,5’luk bir

azalmayı getiriyor, günde.

İkinci adım, o da geliyor. 1 Ocak günü, o 700 tane yirmi yıllık ilacın fiyatları re-

ferans ülke fiyatına düşüyor. O da cirolardaki kaybı %15’e çıkartıyor. 1 Ocak’ta onlar

da düşecek. Yani şu anda henüz daha olay bitmiş değil. 1 Ocak’ta 700 kalem ilacın

fiyatının, dış ülkelerdeki 20 yıllıklar referans fiyata düşecek, orada da yeni bir kayıp

ortaya çıkacak.

Şimdi bunların hiçbiri gizli değil. Bunların hepsi devlet ile sanayi, devlet ile Türk

Eczacıları Birliği, Sağlık Bakanı ile sanayi, Sağlık Bakanı ile Türk Eczacıları Birliği, on-

Page 301: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

301

larla yapılan tüm toplantılarda konuşulan konular. Biz ne zaman refleks veriyoruz?

Verdiğimiz refleks 4 Aralık. Refleksin arkasından gelecek olan süreçle ilgili koyacağı-

mız refleks bugün. Şimdi eğer sorunları burada her çıkan arkadaşımız iyi kötü sıradan

bir eczacı arkadaşımız da geçse o da sıralayabilir. Arttırabilir de belki. Kendi güncel

sorunlarını da koyabilir. Ama sorun, bu sorunların çözümüyle ilgili planlamaları zama-

nında yapabiliyor muyuz? Yaptığımız planlamaya da herkesi katabiliyor muyuz? Şimdi

burada bir sıkıntı var. Yani örgütün, Türk Eczacıları Birliğinin, eczacı odalarımızın,

hepimizin geleceğe bakışı ile ilgili olarak tüm bunları alt alta sıralayıp planlamalarını

yapması ve gelebilecek olan sıkıntıların, atılabilecek adımların hepsinin belli olduğu

biçimde karşı anlamda çözümü olması lazım. Ama çözümü yaparken de bizim ülke-

deki, ülkemizi ve bu ülkenin insanı olduğu bilinciyle, tasarrufu da hangi anlamlarda

serbest eczane isteminin en sağlıklı bir şekilde yürüyebileceği, halk sağlığı hizmetini

verebileceği bir anlamdaki çözümlerini de koyarak yapmak lazım. Yani ne olmalıyız?

Biz masada taraf olmalıyız. Kimden yana taraf ? Halkın sağlığından yana, doğru bir

sağlık sisteminden yana taraf olmalıyız. Bu anlamda da elimizde doneler olmalı ve o

donelerle biz masaya oturmalıyız. Oturduğumuzda, eğer siz devletin yapması gere-

ken tasarrufu nerden yapacağını ve burada eczacının sağlık hizmetindeki ona verdiği

katkıyı doğru anlatabildiğimiz ölçüde bir şeyler almak mümkün.

Şimdi bir genel kurul süreci, bir eylem süreci eylemi yaşadık. Eyleme refleksler,

eylemin arkasından gelecekler, bütün bunlara baktığımızda bir kere her şeyden önce

yaptığımız bir eylem biçimi eylemi bir emir komuta içinde yapıyorsanız yaptığımız ey-

lemin arkasındaki yaşanacak sıkıntıları da göğüslemek zorundayız. 4 Aralık’ta eylem

bitmiş, 4 Aralık’tan sonraki süre içinde eczacı ilaç stoklarınız TEB sistemine giremiyor,

ki eylem kararı 26 ya da 27 Kasım günü alınmış. Arada 10 günlük bir süre var. Ve

bugün hala tabandaki eczacı şunu soruyor. Biz bu eylemi niye yaptık? Ve buradan

dışarıdaki herkes, Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, tabandaki eczacı, hepsi bizden

gelecek ile ilgili çıkacak doğru sonuçları ve buradan da geleceğe gidebilecek olan bir

yapıyı bekliyor. Şimdiye kadar bu alanda birçok öneri oldu ama bu önerilerle önümüz-

deki süreci götürmekle ilgili kendi adıma kaygılarım var. Şimdi bu süreci önümüz-

deki sürece baktığımızda, bir de şunu düşünmek gerekiyor. Burada şimdiye kadar

yapılan tüm eylemliliklerde taban görevini yapmıştır, yani eczacıya “Ankara’ya gel”

Page 302: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

302

denmiştir. Karda kışta 30.000 eczacı gelmiştir. Eczane kepengini indir denmiştir,

eczacı kepengini indirmiştir. Şimdi o taban, bugüne kadar her aldığı eylem kararı, her

attığı adımın arkasından çoğunlukla kendi adına düşeni yapmasına karşın; birçok şeyi

alınmadığını, kendi geleceği adına hala bir kurgunun olmadığı sıkıntısında ve bugün

bir moral bozukluğu içerisindedir. Şimdi biz bir mitingi yaparken burada hakların he-

lal mi, helal olmaması buradan konuşuyoruz. Burada önemli olan bize, bizi buralara

seçen eczacı hakkını helal ediyor mu? Önemli olan nokta o. Yoksa benim Ankara’ya,

Ankara’nın bana hakkını helal etmesi çok önemli değil. Eğer illerimize döndüğümüzde

tabandaki eczacının karşısına çıktığımızda; evet arkadaş sen gittin, bizim hakkımızı

yeterince temsil ettin ve bizim geleceğimizle ilgili doğru karar alabildin diyebiliyorsa,

o bizim için helal olan boyuttur. Yoksa öteki tarafta; burada o çalıştı, bu çalışmadı bir

eylem yapılıyorsa, bu eylemin içinde başkanından TEB’in altındaki arkadaşa kadar

herkes çalışmıştır. Herkes bir emek vermiştir. Kimi fazla kimi az. Herkesin emeğine

saygı duymak lazım. Herkesin emeğine teşekkür etmek lazım. Bunu yaparken de

kimse, bir başka eczacı odası ya da bir başka kişinin takdiri için değil, kendine görev

addettiği için onu yapmıştır. Onun için şimdi buradan biraz sonra Başkanımız çıka-

cak bize cevaplar verecek. Ondan sonra da belki oturacağız gelecek ile ilgili eylem

planlarını oluşturacağız. Şimdi toplantının başlangıç sürecinden başlayarak burada

daha güçlü liste; daha güçlü değil, daha etkin bir liste söylemi daha doğru oturuyor.

Yani güçlü dediğimiz oy potansiyeli olan bir listedir. Ama etkin dediğimiz yönetim

kurulu içindeki insanların belli birikime sahip; buradan çıktığımızda, buradan kendi-

lerine verilecek mesajları doğru algılayıp, bunlarla ilgili görüşmelere gittiğimde doğ-

ru mesajları verip gerektiğinde masadan kalkıp gerektiğinde masada sonuna kadar

oturabileceği o kararlılıkta, o dirayette olabilecek bir ekibin ortaya çıkmasıdır. Şimdi

tabi bu ekibi, sonucunda oluşturacak kimdir? Burada oy kullanacak olan 300’ü aşkın

delege arkadaşımız oy kullanacaktır. Şimdi bu 300’ü aşkın delege arkadaşımız geçen

dönem girdiler sandığa bir farklı yapı oluşturdular. Bu fark içinde de bir 6’ya 5 yapısı

oluşturuldu. Oralara da, çok fazla girmek istemiyorum. Çünkü oradaki işler süreçler

artık buranın çok fazla konusu değil. Burayı da işgal etmek çok doğru değil. Yarın da

kendi iradelerini kullanacaklar. Tabi bu irade kullanılırken muhakkak ki herkes her

liste çıkartan arkadaşımız, kendi listesinin bir 11 ile oradan çıkmasını arzu etmekte.

Ama buradaki delege arkadaşımız da, orada bu işi yapabilecek kifayette, dirayette,

Page 303: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

303

bilgili olan insanları seçmek istiyor. Şimdi burada karar onların, nasıl oy kullanırlar,

kime atarlar, kimi seçerler; blok mu atarlar, karşı mı atarlar bu ayrı bir konu. Ama son

2 seçimdir yaşadığımız ve Türkiye’nin de hakikaten sonra dönemde yaşadığımız olay-

lara baktığımızda burada özellikle liste çalışması içinde listelere oy kullanırken kişilerin

kökenlerine bakmadan, yapabilecekleri işlere bakarak oy kullanma zorunluluğumuz

var. Bunu yapmak zorunluluğumuz var. Biz hepimiz Türkiyeliyiz. Ve bu ülke içerisinde

de beraber yaşamak durumundayız. Oy kullanırken de buna özen göstermeliyiz. Ama

buradan çıkan kişinin öncelikli olarak yapabilme kabiliyetine, iş görme kabiliyetine ba-

karak işi yürütmek zorundayız. Ben geçen genel kurulda yaşadım. Daha önceki genel

kurulların da çoğunda oldum. Ben buradaki delege arkadaşlarımızın hepsinin burada

3 gündür çok dikkatli bir şekilde konuşmalarını izlediğimi, bu akşam da listeler eğer

oluşup önlerine geldiğinde, listelerin içeriğine çok dikkatli bakacağını. Sonunda da

yarın kendi iradesiyle doğru bir ekip oluşturacağına inanıyorum. Çıkacak ekip de he-

pimizin ekibi. Ama çıkacak ekiplerin içerisinde tüm insanların seçildikten sonra grup-

sal tavır anlamındaki anlayışlarından çıkıp hakikaten liyakatli ve hakkı olan insanları

da hak ettiği yere getirmesi gerekmektedir. O olmadığı sürece, sonucunda bu işin

gelecek açısından da bakıldığında genel kurul öncesi birçok arkadaş anlattı. Yapılan

görüşmeler etkinmiş bu olsun, beraber olsun, beraber yürüyelim. Bunlar doğrudur,

çünkü Pazartesiden Salıdan itibaren önümüzdeki süreç seçilecek olan Türk Eczacıları

Birliği ve bölge eczacı odası yöneticilerimizi ve eczacılarımız açısından sıkıntılı bir süre-

ci göstermektedir. Yani bu sıkıntılı sürecin arkasında da hakikaten yapılabilecekler ve

gerginlikler de çok daha fazla olacaktır. Bunun için tüm arkadaşlarımızın seçen, daha

sonra seçilen arkadaşlarımızın; geleceğe bakarken bir grubun yönetimi, bir grubun

seçtiği insan olarak değil. Tüm eczacılar adına seçilmiş, tüm eczacıların kendilerine

verdiği işareti doğru algılayabilen, mesajı doğru algılayıp, tüm herkes ile paylaşarak

geleceğe bakabilen bir anlayışta olması lazım ki biz eczacıları geleceği doğru kucakla-

yalım. Bu düşüncelerle tüm delege arkadaşlarımızın en doğruyu yapacağına inanıyo-

rum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Divan Başkanı: Evet Sait Beye teşekkür ederiz. Ve son konuşmacı olduğu için

hiç uyarmadan bitirdik. Saygıdeğer arkadaşlar 47 arkadaşımız söz aldı ve bu 47 ar-

kadaşımız da özgürce burada düşüncelerini dile getirdiler. Hepsine de yeteri kadar

Page 304: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

304

zaman verdiğimize inanıyoruz. Teşekkür ediyoruz. Bu eleştirilere cevap vermek üzere

Saymanımız Ecz.Ali Aslan, buyurun.

Ecz. Ali ASLAN (TEB Saymanı): Sayın Divan, çok saygıdeğer Genel Kurulun de-

ğerli üyeleri, eczacı meslektaşlarım, birkaç oda başkanımızın çok değerli eleştirileri

oldu. Ben onlara kısa, kısa açıklamalarla cevap vermeye gayret edeceğim.

Taslak bütçede İstanbul ve Adana büro giderleri olarak bir fasıl var, doğrudur.

Biliyorsunuz İstanbul’da bir ofisimiz mevcut, binanın müşterek giderlerine bizim

payımıza düşen metrekare üzerinden bir giderimiz var. Onu ifade etmek istedik.

Adana’daki büro gideri olarak görülen kısım ise, bizim orada kütüphane olarak kul-

landığımız yerin ofis giderleridir. Elektrik, su, kırtasiye gibi giderleri vardır. Merkez

Heyetimizin 2 yıllık süre içerisinde Adana’da herhangi yeni bir bina alımı gibi bir gö-

rüşü, önerisi, fikri oluşmamıştır. Kaldı ki böyle bir fikir olsa bile, bu fikir siz değerli

oda başkanlarımız ve yöneticilerimizle paylaşılmadan da hayatiliğe geçmek, böyle bir

imkân da yok zaten. Bu konuda herkesin müsterih olması gerekiyor.

Biliyorsunuz, çok önemli bir uluslararası organizasyona ev sahipliği yaptık. FİP’te

gider ve gelir kalemlerimiz var. Gider kalemlerimiz bir fasılla belirtilir. Diğer gelirleri-

miz ise, çok fazla kalem olduğu için onu biz toplam gelirlerimiz içerisinde belirlemeyi

uygun gördük. Ama çok değerli meslektaşlarım, yine bu konuda tatmin olmazlarsa

biz onlara gerekli açıklamayı, ben vaktinizi çok almadan daha sonra yapabiliriz ama

bunun da yeterli olduğu kanaatindeyim. Neden, çünkü tek tek yazmak hem katılım-

cıları, hem siz meslektaşlarımızın zamanını alıp, bir zorluk yaratır diye de düşünmüş-

tük.

Şimdi biliyorsunuz, İthal İlaç birimimiz var. Son dönemde meslektaşlarımızın da,

orada çalışanlarımızın da yoğun gayreti ile çok da iyi bir noktaya geldi. Hastalarımız

hızlı ve güvenli bir şekilde ilaçlarına ulaşıyorlar. Tabi ki SGK’nın agresif tutumları orada

da var. Daha önce çok yüksek olan kesintiler değerli yöneticilerimizin gayretleri ile aza

indirildi ama 2008 yılında 124.000, 2009 yılında da 370.000 TL gibi bir kesinti var.

Gerekçesi şudur arkadaşlar; ciro artışına bağlı olarak hakikaten bir önceki seneye göre

Page 305: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

305

2 misli ciromuz arttığı için, bu kesintiyi de son damlasına kadar almaya gayret ettik

ama biliyorsunuz ki elbette karşınızda SGK gibi bir kurum var.

Bir diğer konu TEB Otel. Evet, sıkıntılı bir süreç yaşandı orada. Neden kira tahak-

kuku yok, neden kira verilmedi gibi bir soru var. Evet, şu anda bir kiracısı yok, ancak

Merkez Heyetimiz bu konuda bir komisyon oluşturdu. Bu komisyonda da Saymanlık

müessesesi olarak ben de varım. Ve komisyon çalışmalarına devam ediyor. Sanıyorum

bir hafta, on güne kadar buranın kiraya verilme işlemi de tamamlanmış olacak. Ve ha-

kikaten anlamlı ve başarılı bir çalışma oldu bu. İyi de kiraya verileceğini düşünüyoruz.

Şimdi, yine İthal İlaç işletmemize afet fonundan bir para aktarılması, bu da doğ-

rudur. 2007 yılı Merkez Heyeti kararı aynen şöyle yazıyor: öz kaynağı olmayan bir

kurum burası. Bu kuruma afet fonundan fasıllar arası para aktarılması meselesi var.

Ve 2008 yılının sonunda 6 milyon TL olarak alınıp TL olarak buraya aktarılmıştır. Aynı

zamanda burası öz sermayeli bir kuruluş haline getirilmiştir.

Bir diğer doğru iş yine 10. ayda, SGK’nın bir ödeme gecikmesini biz bazı fir-

malarla peşin alışveriş yaparaktan, %5 gibi ıskonto, anlamlı bir ıskontodur bu Avro

bazında, bunu aldık, 10. ayda bir küçük ödeme gecikmesi olup bu %5’ten olmayalım

diye yine fasıllar arası bir aktarma yaptık. Ve 11. ayda geri ödedik. Bu paranın hesabı

da burada var.

Bir de değerli başkanlarımdan yine bir tanesi kambiyo gelirleri gider farkı ile bir

açıklamada bulunmamızı istemiş. 2008 yılı ile 2009 yılı arasında bir kambiyo gelir –

gider farkı var. Doğrudur. 2008 yılında dövizden kaynaklı olan bu kambiyo gelir-gider

için, gelirler ve giderler arasında her bir işlem için ayrı ayrı yapıldığında dönem sonu

çıkan rakamlar büyük görünüyor. Ancak 2009 yılında, muhasebe tekniği anlamında

dış denetim firmamızın da onay verdiği bir nokta ile geçici vergi dönemleri içerisinde

bu fasıllar değerlendirilip tek bir rakam olarak algılanmıştır. Bu da 695.000 TL gibi bir

şey vardır. Yine burada hatırlatılması gereken önemli bir husus var. Ciro artışına bağlı

olarak kambiyo gelir – gider farkının yüksek olduğu gibi bir nokta var. Bir de takdir

edersiniz ki, 2009 yılının özellikle son 3–4 ayında Avro döviz hareketlerinde anlamlı

iniş çıkışlar olması da bu faslı hareketli kılmaktadır. Ben hepinize teşekkür ediyorum.

İyi kongreler diliyorum, efendim.

Page 306: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

306

Divan Başkanı: Sayın Genel Sekreterim konuşmadan önce bir duyurum olacak

arkadaşlar. 18. Madde Birlik merkez organları için asıl ve yedek üyelerin belirlenmesi

maddesi zaman ile sınırlı olduğu için görüşmelerin devamı sırasında öne geçebilecek

bir madde. Bu nedenle saat 18.00 itibariyle adayların Divana bildirilmiş olması gere-

kiyor. Bunu tüm hazuruna bildiriliyorum. Saat 18.00’de Divanda olması yönünde tavır

sergileyelim. Divanı sıkıntıya sokmayalım. Tüm üyelerimize duyurulur. Sayın Genel

Sekreter buyurun.

Ecz. Özgür ÖZEL (TEB Genel Sekreteri): Sayın Divan, Sayın Başkan, değerli oda

yöneticilerimiz, oda başkanlarımız ve delegelerimiz çok kısa sürecek ve uzun zama-

nınızı almadan çalışma programına ilişkin yanıtların büyük bir kısmını Sayın Başkan

konuşmasında verecek.

Ancak teknik anlamda yanıtlamamız gereken birkaç konu var. 24 bin eczacı adı-

na görevlendirilerek, Türk Eczacıları Birliği’nin değerli çalışanlarının hem idari amir-

liği, hem sicil amirliği görevini üstlenmiş bir kişi olarak ortaya çıkabilecek bir yanlış

anlaşılmayı düzeltmek ve emeklerine saygı noktasında da belki de sizler adına bir

görev yapmak üzere buraya çıkmış bulunuyorum. Onun dışında da çok ufak tefek

şahsımla ve Merkez Heyetiyle ilgili benim cevaplanmasını istenen konulara değinerek

geçeceğim.

Dün Sayın Hocamın, Levent Üstünes hocamın, ki tam olarak da hocamdır; dip-

lomamı onun onayı ile almış ve onun standartlarına göre eczacı olarak tescillenmiş

bir kişi olarak sunumunu dikkatle, ilgiyle izledim. Sunumunda itirazım olan iki nokta

var. Bir tanesi tamamen teknik. Onu hem hocamla, hem de burası en yüksek karar

organımızdır, sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir de 10–12 yıl önce hocamız ikinci veya

üçüncü sunumunu Manisa’da, farmasötik bakım konusunda yaptığında; o sunumun

bütün Türkiye’ye taşınmasını, kooperatiflerle ilgili, odalarla ilgili ve bu konunun Tür-

kiye gündemine almasını gerektiğini düşünmüş, savunmuş, ve bu konuya da, hocam

da takdir eder, bütün yöneticilik hayatım boyunca katkı koymuş birisiyim. Bu sunu-

mun, dünkü sunumun aslında ilgi uyandırıcı, hepimizin baktığı zaman ya bu doğru bir

iş bunun üzerinden gitmeliyiz noktasına yaklaştığı ama teknik olarak içinde bir takım

Page 307: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

307

karşılıklı bilgilendirmelerle yürümesi gereken, ama buradaki kişiler bunu dinlemediği

takdirde de belki de bunu onarma imkânı bulamayacağımız için kongrenin bu aşama-

sında bir cevap verme ihtiyacı var. Ama ondan önce bir başka şey var. Hocam gerçi

tam orada, çok güzel belki de ortaya çıkmakta olan fahiş bir hatayı engelledi. Tabii ki

Türk Eczacı Birliği Merkez Heyeti’nin olduğu gibi, hepimizin olduğu gibi profesyonel

kadrolarımızın da sayısal anlamda takviye edilmesi günün şartlarına göre belli uzman-

ların katılması doğru. Ama biz Merkez Heyeti olarak hep şunu gördük. Kadrolarımız

var, imkanlar dahilinde genişletmeye çalışıyoruz. Ama mevcut kadrolarımız ellerinden

gelenin en iyisini yapan, kendi uzmanlık alanlarında yetişmiş ve sürekli öğrenen, bizim

7 yıldızlı eczacı meselesinde öngördüğümüz gibi “ömür boyu öğrenen ve öğreten”

vizyonunu yakalamış bir çalışma kadromuz var. Biz Merkez Heyeti olarak eksikleri

tespit ediyoruz. Ama onların yapması gereken işleri bizim yaptığımız, onların yetersiz

kaldığı bir durum yok. O anlamda Genel Sekreter olarak tüylerim diken diken oldu.

Karşıya bakıyordum hepsinin yüzü düştü, sonra hocam “aslında” diye devam ederek

onu telafi etti. Ama hocamın sunumu sırasında konunun uzmanları, ister istemez çok

üzerinde tartıştığımız bir konu olduğu için mutakabatsızlıklarını belirten bir konum

içindeydi. Hemen kendilerine gittim. “Ben böyle biliyorum öyle mi?” Onlar da dediler

ki; “bu işe bir teknik sunumla cevap vermemiz çok doğru”. Hocamın emeğine ve ko-

nuyu tartışmaya açmasına teşekkür ederek konuya başlıyorum.

Türkiye’de standartları kim hazırlar? Biz daha önceki çalışma programımızda

benzer bir göndermemiz olduğu için titizlikle üzerinde durduk ve bu konu üzerinde

çalıştık. Şunu gördük. Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu var. Bu kanunda ekrandaki

maddeyi aynen okumayacağım ama bununla ilgili kurumun Mesleki Yeterlilik Kurumu

olduğu söylüyor. Hocam da bahsetti. Ancak tabiplik, diş hekimliği, hemşirelik, ebelik,

eczacılık, veterinerlik, mühendislik ve mimarlık meslekleri en az lisans düzeyinde öğ-

renim gerektiren ve mesleğe giriş şartları da kanun ile düzenlenmiş olan meslekler

olarak bu kanun kapsamının tamamen dışında. Neden? Çünkü Avrupa Birliğinin direk-

tifleri, Mesleki Niteliklerin Karşılıklı Tanınması Direktifi var. Ve Türkiye uyum yasaları

çerçevesinde bu konuda bir taahhütte bulunmuş durumda. Hem Avrupa Birliği’nin

burada hepimizi sevinçle karşıladığı kararında da olduğu gibi, belli mesleklerin kendi-

ne özel durumlarından dolayı Avrupa Birliği bu meslekler ile ilgili şöyle bir yaklaşımda

Page 308: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

308

bulunuyor. Bunları genel standartlar ile ilgili mesleği içine koymuyor. Mesleki yeterlili-

ğin düzenlenmesi ve tanınması konusunda aday ülkelerin kanunlarında belli düzenle-

meler yapmalarını ve bu yapılacak düzenlemelerle karşılıklı bu diplomaların bütün Av-

rupa Birliğinde serbest dolaşım içerisinde olmasını ve bunu sağlamış ülkelerin, daha

doğrusu ülkelerin aday olmadan sağlamaları gerektiğini, sağlamamışların adaylıktan

tam üyeliğe geçmemesi konusunda da bir kararlılığı var. Bunun üzerine de; hekimler,

diş hekimleri, eczacı, veteriner, mühendis ve mimarlar için bir çalışma yapılıyor. Tas-

lağın 7 mesleği düzenleyen özel bölümleri dışındaki genel hükümleri kapsadığı tüm

meslek disiplinleri için uygulamayı belirleyecek ve bu taslak uyum yasası statüsünde

olduğundan da taslak ile çelişen diğer yasalardaki tüm hükümler geçersiz sayılacak.

Bunun getirdiği ve bizim mesleğimiz açısında da bir tehlikeyi gördüğümüz için bunun

mutlaka altını çizmemiz gerekiyor. Bu hekim, diş hekimi, eczacı meslek standartları

şube müdürlüğü görevlendirilmiş kanun kapsamında detaylarına girmiyorum ama

görevleri burada ve bu şubelerin kurulmasının nedeni de direktifin tam adaptasyonu.

4 yıldır mesleki standartların karşılıklı tanınması direktifinin Türkiye’ye adaptasyonu

konusunda Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ile çalışmaları yaptılar ve Nisan ayında

da bu çalışmalar tamamlandı. 7. ayrım eczacılara ait burada. Örneğin en az 5 yıllık

eğitim meselesi, Türkiye’de bu 5 yıllık eğitimi biz de yıllarca savunduk ama tam olarak

nereden kök aldığını görüyorsunuz burada. Nisan ayında da bunları tamamladıktan

sonra bu fasılı kapattılar. Ve 7. ayrımda eczacılar var. Eczacıların bilgi ve becerileri

ile ilgili hiç birimizin itiraz etmeyeceği, hepimizin izlediği, birazdan da bahsedeceğim

özellikleri var. Türkiye hazırladı bu fasılı ama biliyorsunuz, birçok konuda yaptığı gibi

bunu uygulamıyor. Biz uygulanmaması gerektiğini de şiddetle savunuyoruz. Avrupa

Birliği tam adaylığı sürecinde de karşımızdaki tehlikenin altını çiziyoruz. O da şudur.

Bu standartları tamamlayıp, her şeyi bitirip uygulamaya geçtiğinizde Avrupa Birliği

müktesebatına göre bu artık bir hukuki sonuç doğurur. Aday adayı ülkelerin de kabul

etmesi gereken, üye ülkelere de aynen uygulanan bir uygulama vardır. O da mesleki

hareketlilik. Yani diplomaların serbest dolaşımı. Buradaki sıkıntı şu; siz bunu yaptınız,

bitirdiniz, uyguluyoruz derseniz. Avrupa Birliği üyelerinin bu standartları zaten sağla-

mışlar, tam üye olmuşlar, kendi içlerinde diplomalar döner. Ama aday ülkeden diğer

tarafa geçirgenlik yoktur. Eğer Avrupa Birliği adayı olarak statünüzü kabul ediyorsa-

nız bu tek taraflı geçirgenliğe onay vermiş olmanız gerekir. Ve eğer biz şu andaki tek

Page 309: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

309

aday ülke olarak bu hazırlanmış ve bu standartların derhal uygulanması ve hukuki

sonuç doğurmasını savunursak, ister istemez yeni bir Azerbaycan vakası ile karşı-

laşacağız. Çünkü aday ülke olarak bir tek biz varız. Ama üyelerin içinde Polonya var,

Bulgaristan var. Diğer tarafta da Şanlıurfa Eczacı Odasının bir gün sabah 7.30‘da apar

topar bütün Şanlıurfa’daki otobüs duraklarından koparıp bize yolladığı kâğıtlar var.

Birliğimizde her tarafa gerekli başvuruları yaptık dikkatle izliyoruz. 2000 Euro karşı-

lığı devam zorunluluğu olmaksızın 5 yıllık eczacılık diploması Bulgaristan’daki seçkin

üniversitelerden alın ilanları, altta cep telefonları. Şimdi mesleki yeterlilik meselesinin

sonuçta özüne hiç itiraz yok. Amaç doğru hatta orada yazılmış standartlarda da bizim

itiraz ettiğimiz hiçbir şey yok. Eczacının o noktada olmasını çok istiyoruz. Ama biz

bunu kabul ettiğimizde, bundan sonra hiç Azerbaycan diplomalarıyla mücadele ede-

mezsiniz. Hiç gerek yok. Artık giderler Bulgaristan’dan o 2000 Euro’luk diplomaları

alırlar, getirirler Türkiye’de çatır çatır. Bunlara denklik koyamazsınız. Denklik koymak

için adaylıktan vazgeçeceksiniz. Bunlara ayrı bir sınav yapamazsınız, hatta bunlara

diplomanızı tanımıyoruz diyemezsiniz. Bu konuda 6-7 ay önce, Türk Eczacıları Birliği

çok o durumun ciddiyetini, Nisan ayında çıktıktan sonra tespit etti. Ve direktifin ha-

yata geçmemesini, kararın uygulanmamasını da şiddetle savunuyor. Ayrıca standart

konusunda başvurulacak bir mevki yok. Çünkü uyum yasaları çerçevesinde anlaşma

ile bağıtlı. Standart hazırlamak tek başına bir işleve sahip değil, doğurduğu sonuçlar

açısından mutlaka değerlendirmeli. Biz ne yapıyoruz, bu kuruma gidelim, bundan

sonraki vizyonumuz olsun eczacılıkla ilgili, demiyoruz, hatta bu direktifin uygulanma-

masını talep ediyoruz. Ama diğer yandan Mesleki Yeterlilik Kurumu’nu tanıdık.

Bir de bizim şöyle bir yaklaşımımız var. Benim hocalarımdan öğrendiğim, burada

değerli dekanlarımız da var; eczacının bir standardı olmaz. Daha doğrusu eczacılıkta

bir standardizasyon olmaz. Eczacı dediğiniz kişi sadece tek ve en iyi standartta ye-

tiştirilmesi ve mezun edilmesi gereken kişidir. Bu sebepten dolayı sadece ve sadece

eczacının da değil, diş hekiminin de, sağlık hizmetleri ile uğraşan hiçbir şeyin ikinci bir

kalitesi olmaz. Standart dışı olmaz. Belli standartla donatmadan mezun edemezsiniz.

Ben o konuda Türkiye’de üniversitelerin üstüne düşeni yaptığını, hatta fazlası için de

gayret içinde olduklarını da biliyorum. Ona da inanıyorum. Ama eczanenin standar-

dı olur. İşte bu meslek içi dayanışma adı altında öyle bir imza taşıyarak ama geçen

Page 310: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

310

dönemde, oradan da biraz bahsedeceğim. Bir çalışma programı ile yol almanın öne-

minde, bu kitabın içinde bizlerin geleceğe yönelik yaklaşımlarında bir şey var: Eczane-

lerin standart hale getirilmesi. Buna ilk adım olarak eczanelerin minimum standarda

kavuşturulması noktasından yaklaşarak orada belli bir açılımda bulunduk. Bunun için

de, örneğin işte buzdolabınıza soğuk zincir koyuyorsunuz, belki dünyanın en iyi soğuk

zinciri ile geliyor da eczaneyi kapatıp gidiyorsunuz veya gündüz elektrikler kesiliyor.

Buzdolabındaki soğuk zincir konusunda söyleyecek bir sözü var mı Türkiye’deki ecza-

cıların? Veya klimatizasyon meselesi. Veya eczanede çalışan kişilerin eğitimi meselesi.

Bu meselelerle ilgili bir bütüncül olarak minimum eczane standartları oluşturmalıyız,

belki iki yılda bir kademe yukarıya taşıyarak. Ama bunu yapmamız lazım. Onun için

de bir çalışan olacak. Çalışanlarla ilgili biliyorsunuz, mevcut emekçileri yok saymamak

için odalarımızla birlikte şu ana kadar 22000 kişiyi eğittik. 80000’lere doğru gidiyor,

gitmek mecburiyetinde. Ama en önemlisi eczacılık fakültelerinin bulunduğu yerlerde,

eczacılık fakültelerine bağlı eczacı teknisyenliği yüksek okulları açılmalı, bizim hoca-

larımızın gözetiminde yetiştirilmeliler. Biz standart kapsamı içinde değiliz. Ama kap-

sam içinde kim olabilir? Bizim çalışanlarımız olabilir. Onların mesleki standartlarının

belirlenmesi meselesi var. Bu konuda da bu çalışmaları yaparken gördük ki eczacı kal-

falarının standartlarını Türk Eczacıları Birliği iradesi dışında birileri belirlerse, ki böy-

le çabalar vardı. Bir takım kendi mesleki örgütlenmeleri ve özel dershaneciler. Özel

dershaneciler buna çalışıyordu arkadaşlar. Çünkü belirleyecekleri basit standartları

sonucunda, bu kurumdan hemen gidip kendilerini bunların birde eğitimden tamam-

lanan kısımları ile akredite ediyorlar, TÜRKAK’a başvurup. Sonra da özel dershaneler

şu kursları açacaktı. Eczacı kalfalığı, diplomalı eczacı kalfalığı sertifikası veren birkaç

aylık kurslar. O yüzden bu standartlar içinde olmalıydık ve bir anlaşma imzaladık.

Anlaşma metni şunu der: “Türk Eczacıları Birliği ve kurum karşılıklı yapacak. 6 ay

içinde bunları tamamlayacak. TEB istediği her yerden yardım edebilir, dahil edebilir.

TEB’in onay vermediği bir şey olmayacak.” Biz bu işi, bundan sonraki öncelikli işimiz

olarak akademisyenlerimizle beraber eczane çalışanlarının standartlarını o bahsedilen

kurumla birlikte yazma noktasından gidiyoruz. Dediğim gibi hocamızın sunumu ön

açıcı, sunum içeriğindeki özlenen standartlar noktasına gelmiş olarak mezun olma-

mız lazım. Değilse, meslek içi eğitimle takviye etmemiz lazım.

Page 311: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

311

Eczane standartları konusu ise bence bundan sonra ekonomik sorunlarını çözme

noktasında bir hücum içinde olması gereken bir eczacıya yapmamız gereken önemli,

ön açıcı, birim eczane vizyonunu o konuda geliştirmemiz gerekiyor. Bunu yapmak için

de çok doğru projelerle yol almamız gerekiyor. Bunları özellikle ifade etmek istedim.

Küçücük bir iki noktam daha var. Onlar şu. Biz geçen sefer kürsüden indiğimde,

delegemizin teveccühü tabi, o günden belli değildi ama eğer olursa şöyle bir fotoğ-

raf verdiğimi hatırlıyorum. Bizim bir kitabımız var diye. Ve dedim ki o kitap için öyle

şeyler yazmıştı ki, o kitap o kadar beğenildi ki, Burhan Başkan dedi ki; kitabın bir tek

maliyetli bir şey olduğu, ki odalar kendi arasında biliyorsunuz 200TL vererek kitabın

maliyetini 38 oda karşılamıştık, o konuşuldu. Ama kitabın içeriğine herkes şunu dedi.

Bunun %10’unu yaparsanız çok büyük bir başarı olur. Sonra bir kitap daha vardı ama.

Delegenin teveccühünden sonra bir kitap daha çıktı, daha doğrusu oradaki bir kitabı

daha alıp bunun ayrılmaz parçası yapmıştık. Kusura bakmayın, burada onu şu an bu-

lamadığım için. O kitap da 6’ya 5 deyip de, diğer 5’lik gruptan değerli Merkez Heyeti

üyelerimizin aday oldukları süreçte biraz daha ince biraz daha mütevazi bir kitapları

vardı. Biz o iki kitabı hemen bütünleştirdik ve bir başkanlar danışma yaptık. Örgütü-

müzün ortak talepleri ve ortak yol haritamız olarak da belirledik. Bütün başkanlar o

gün şunu dediler ki; -o bu kitabın yarısıydı. Öbür kitabın belki daha azıydı-: Bunların

yarısını bile yaparsa bu Merkez Heyeti, son derece başarılıdır. Ama hiç umudumuz

yoktu. Ben o kitap elimde, geçen kongrede merdivenlerden tık tık tık inerken dedim

ki, umuyorum 2 sene sonra biz buralarda otururken birileri bu kitabı alıp da “kar-

deşim sen bu kitapda bunu demişsin ama…” diye başlamaz da bizim de yüzümüz

öne düşmez. Arkadaşlar; bu kitap bugün böyle bir tartışmanın konusu olmadı. Ben

muhalefette olsam o kitaptan yola çıkarak bir bakarım; ne dediniz de, ne yaptınız

kardeşim diye. Elimde bir dökümü var. Şöyle çok kısaca söyleyeyim kitapta yazılan

her şeyin %85’inin ya tamamlanmış ya da tamamlanma sürecinde olduğunu. Bu,

ortaklaştırdığımız hedeflere ulaşmada ne kadar başarılı olduğumuzu gösteriyor.

Bu kitap 11 Merkez Heyeti üyesinin ilk başladığında ve bütün odalardan aldığı

destekle de, istifalardan sonra da burada da yapılan çalışmalarla kimsenin yüzünü

öne düşürmeyecek bir şekilde yerine gelmiştir. Peki, neden o zaman bu durumdayız?

Page 312: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

312

Çünkü mesele şu; birçok tespit yapıldı yani küresel ekonomiyle ilgili birçoğuna, tama-

mına yakınına katılıyorum. Niçin bu duruma geldiğimizi, sorunların fotoğrafını çekip

bunu çözeceğiz diye bir yol haritasıyla yola çıkarsanız ki yapmanız gereken budur. O

iş bittiğinde neredeyse o kadar ve daha büyük sorunlarla karşılaşıyorsunuz. Mesleği-

mizin dinamik, birlikte çalışan, birbirine güvenen, birbirine sırtını dönen, birbirine bir

dostlukla bağlı. Bir arkadaşını tanımak için; Sabih Tekin Çağlar bahsetti; ben en iyi

arkadaşları yatılı okulda tanıdım- yemek yemeniz, yola gitmeniz, birlikte yatmanız

veya bir birlikte yol yürümeniz lazım. Örgütsel olarak birlikte yol yürüdüğünüz arka-

daşlarınızla birlikte daha verimli, daha attığını vuran, daha dinamik kadroları oluştur-

mak mümkün. Ben geçen kongrede 6’ya 5 yapıyı çıkaran delegenin bize verdiği görevi

sevgili Çağatay Başkanım söyledi. Onlar ilk toplantıda geldiler ve dediler ki; bunu pay-

laşalım, biz başkanlıkla genel sekreterlik istiyoruz. Biz de o toplantının devamında yol

alırken dedik ki; böyle bir şey yok ama biz paylaşmayı reddetmiyoruz.

Sonuçta da bir birlikte davranma oldu, buna eleştiriler de geldi, yol yürüdük. Kim

delegenin dediğini yaptı, kim bir yere kadar yaptı ona yine bu delege karar verecek.

Ama şunu söylemek istiyorum, kimsenin vereceği karara bir ipotek koymak adına

söylemiyorum bunu ama bir yol haritanız varsa bizim yine var. Meslek ile ilgili bir

tespitleriniz varsa bizim yine var. Bir şeyleri başarmayla ilgili bir iddianız varsa bizim

yine var. Bunları bir listede ortaklaştırdıysanız biz ortaklaştırdığımızı düşünüyoruz.

Kendi listenizin arkasında durmayı bilmelisiniz arkadaşlar. Biz listemizin arkasında

duruyoruz ve yarın karar verecek sevgili delegelerimize bizim listemize aynen ve tam

olarak destek vermeye çağırıyoruz. Bunun dışında çok ufak tefek bir şeyler söyleyerek

kapatayım.

Oral Bey, İzmir delegesi, çok hassas olduğum bir konudan bahsetti. Bu atık pil

işini Manisa Eczacı Odasında ilk yaptığımda ilk tebrik telefonunu açanlardandır. He-

men EDAK’a taşıdık, ardından Türkiye’ye yaydık. Atık ilaç meselesi, hepimizin ko-

nuştuğu bu, bir kimyasal atıktır kardeşim bu, tıbbi bir atık değildir. Bu ülkeye bunu

yapamazsınıza bir çözüm için ARGE Birimimiz günlerce çalıştı. Oral Bey şöyle dedi

çünkü atık ilaç projesinde TEB finansör, hiç ilgilenmiyor. Aslında biz atık ilaç işini çok

inanarak sunuma koymuştuk şundan dolayı çıkarttık; bir odamızın; biraz da güç de

Page 313: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

313

olsa ikna ettiğimiz bir odamızın, gayret ve kuvvetine haksızlık etmemek, bir emek

çalmamak için. Özellikle de o işte, o odada koşturan yönetim dışındaki birkaç kişinin

de hevesini kırmamak için, hani bizim projemizdi diye. Ama madem TEB niye sahip

çıkmıyor, 180 milyar para verdi dedi kısaca açıklayalım. Projeyi TEB olgunlaştırmıştır,

ancak bu projenin hayata geçirilebilmesi için bir kalkınma ajansı olan bir yerde olması

gerekmektedir. Bir de bunun, bir bu ortaya çıkarılacak yapının eczacı odası gibi bir

yapı olması gerekmektedir, Türk Eczacıları Birliği gibi bir yapıyla olmaz ve iktisadi bir

yanı olmaması gerekmektedir. EDAK’la yapacaktık o yüzden, yapmadık. İzmir Ec-

zacı Odası, İzmir Kalkınma Ajansı bütün her şey uygundu. Götürdük teklifi, birazcık

endişeleri oldu, çünkü büyük bir mali yükün altına giriyorlardı ama söz verdiğimiz gibi

bunu da burada Oral Bey açıklansın dedi diye açıklıyoruz yoksa biz slâytları çıkarttık

İzmir’in projesi olarak kalsın diye. Anahtar teslim projeyi İzmir Eczacı Odası sahiplen-

di. Çok memnunuz. Orada gayret gösteriyorlar. Proje bence Türkiye’nin en önemli

çevre projelerinden bir tanesi olacak. TEB de, o gün değerli İzmir Saymanımızın söz

istediği gibi, İzmir Kalkınma Ajansının karşıladığı kısmın üstünde kalanının tamamını,

180 milyarlık kısmını bu proje için ayırmıştır, göndermiştir. Üstüne düşeni yapmıştır.

Projeye sahip çıkma meselesi bir odanıza bu projeyi sen al götür, biz de sana her

desteği verelim demek iş görülmesine ilişkin bir taleptir. Bu birileri de o işi çok iyi

görüyorlar. Yani oradan hem Oral Beyi, hem eşini, hem değerli Şule İlkkurşunlu’yu bir

kere de burada kayıtlara geçsin takdir ediyoruz. İzmir Eczacı Odası da üstüne düşen

noktada bir zaafiyet yaratmış durumda da değil. Ellerinize sağlık, ellerimize sağlık!

Bunun da bir kez daha burada altını çizmek istiyorum.

Bunun üzerine son söz, bu siyaset meselesiyle ilgili çok şey söylendi. Siyaset me-

selesiyle ilgili burada çıkıp cevap verilebilir. Uzun uzun tartışmalara girilebilir. Bu işi

ilk yapanlardan bir tanesi sensin denebilir. Yatılı okullarda neler öğrendiğimizi tartış-

maya girdiğimizde, mesela yatılı okulda şunu öğrenirsiniz; koşulsuz güven ve lafının

arkasında durmak. Ben siyaset meselesinde, Çağatay Beyin bahsettiği gibi işte, aday

adaylığı falan olmadan, hiç düşünmeden sadece o gün bana gelen teklifin gerçekten

bir örgütlülük bilinci içinde başka sorumluluklarım da var buranın dışında ama buraya

hiç karıştırmadığımı herkes çok iyi bilir. Yani bir 45 gün boyunca sadece işi durdurup,

daha sonra da gelip buradan kendi işimize devam etmişizdir, ama bunun kararını

Page 314: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

314

kendim vermemişimdir. Ben Merkez Heyetine, Başkana hemen iki görevden de is-

tifa ettiğimle ilgili talebimi ilettim. Bu konuda Başkan dedi ki; “Merkez Heyeti böyle

düşünmüyor. Bir arkadaşımız hariç hepsi Özgür devam etmelidir, Bu seçimi zaten

kazanmakla ilgili bir iddialı noktada olunmayan bir seçimdi o. O bir duruştu hakikaten.

Onunla ilgili Özgür buraya mutlaka dönmelidir, Özgür’ü kaybetmeyelim.” Ya böyle bir

şey olmaz dedim. Ben istifa etmek istiyorum dedim. Oda Başkanı Meliha Hanım dedi

ki; 20’ye yakın oda başkanı beni aradı, Uşak Başkanı Halime Hanım da buradaysa

kendisi mutlaka doğrulayacaktır. Bu konuda iki buçuk saate varan telefon görüş-

mesiyle beni “İstifa etmemelisin, bizim sana ihtiyacımız var” noktasına getirdi. Ben

kararımı orada vermedim, ben kararımı Merkez Heyeti toplantısında verdim. Burada

o gün birlikte karar verdiğimiz arkadaşlar, geldim dedim ki Saymanlıktan aceleyle

istifa ettim ama Merkez Heyeti üyeliğini bırakmam konusunda ne düşünüyorsunuz?

Bu gelenekselleşecek bir durum olur da, sonradan da örgüt doğru bulmazsa ben

bunu kaldıramam, doğru bulmam. Merkez Heyeti’nin, Sait Yücel hariç onun hakkını

ayrıca... O dedi ki, istifa etmelisin arkadaş. Tekin Çağlar bir ayrı. Şunu dedi; kişisel

bir karardır, kişinin kendisiyle ve ailesiyle vereceği bir karardır istifa mekanizması ve

istifa mekanizmasında kişinin ailesine bir de kendisini oraya seçenlere karşı sorum-

luluğu vardır, dedi Tekin Çağlar. İstifa ederken bunları göz önünde bulundur, dedi.

Onun dışında benim kararım nötrdür. Hangi kararı verirsen seni desteklerim dedi.

Onun dışında Deniz, Hocam ve sevgili Çağatay da burada kalman lazım; hatta Hocam

dedi ki, “Oğlum senin daha bu mesleğe yapacak çok katkın var. Keşke kazansan ama

burada devam edeceksiniz.” Burada yüz yüze Çağatay arkadaşımdan sonra bunları

söylüyorum ama daha sonra bu konu o kadar çok speküle de edildi ki internet sitele-

rinde, deklarasyonlarda, her kürsüde buna, Burçin kardeşim böyle bana hep Başkan

der, Özgür diyerek böyle sahiplenip benim de artık gırtlağımı düğümleyecek kadar

onların da üzüldüğünü görünce burada çıkıp bu gerçekleri bir kere daha söyleyelim

dedik. Biz yatılı okuldan çok şey öğrendik. Yatılı okulda ağabeylere sormayı, ablalara

sormayı, onlar ne derse ondan bir bilgi alarak davranmayı öğrendik; ama sorduğu-

muz ağabeylerin de gün gelip bir daha sorulduğunda da, bu sözün aynen arkasında

durduğunu da öğrendik.

Page 315: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

315

İneceğim şimdi buradan, gerçekten zor benim için böyle kişisel bir tartışma. Ben

buraya 10 yıl önce bu ilk çıktığımda biraz da kooperatif ağırlıklı bir konuşma yapmış-

tım. Hala daha da bilirler kooperatif konusuna yaklaşımımızı, burada kooperatiften

büyüklerimiz var. O zaman heyecanlıydım ama 10 yıl sonra burada bir Genel Sekreter

olarak, bir listenin önemli ve önemsenen ve arkasında durulan ve yüreklendirilen ve

istifa ettiği takdirde mutlaka geri dönmesi için telefonlar açılan, son Merkez Heyeti

toplantısında da kendi ailesel sıkıntılarım, kızımla ilgili taleplerim yüzünden yine aday

olmak istemediğimde şu 4 günlük süreci yaşadık. Bunu bu salonun belki yarısı biliyor.

Bu şartlar altında biz göreve devam edeceğiz. Ha bir de şunu söyleyeyim, bugüne ka-

dar bana ve arkadaşlarıma sahip çıktınız ama yarın gerçekten artık psikolojik destek-

lerle; “Aman ağabeyciğim sen biraz daha dayan dişini sık” diyerek veya siz yedekten

geldiniz ama bütün bu Türkiye’deki baskılara rağmen şöyle durmalısınız diyerek değil.

Hakikaten yarın vereceğiniz kararla, vereceğiniz oylarla ve iki sene boyunca arkasında

durabileceğiniz, yüzünüzü güldürecek, başınızı dik tutacak bir listeye onay vermenizi

bekliyorum. Buradan 2 yıl boyunca yol yürüdüğüm Hilmi ağabeyimin daha önce yap-

tığı gibi, görevini bir genç meslektaşına bırakarak kendi isteğiyle aday olmadığını bu-

gün öğrenmiş bulunuyorum. Kendisine 2 yıl boyunca yaptığımız çalışmalarda özellikle

nezaket ve içtenlik noktasında kendisinden çok şey öğrendim.

Çok teşekkür ediyorum hepinize saygılar sevgiler sunuyorum sağ olun.

Divan Başkanı: Merkez Heyeti adına soruları yanıtlamak üzere açıklamaları yap-

mak üzere TEB Başkanımız Sayın Erdoğan Çolak’ı davet ediyorum.

Ecz. Erdoğan ÇOLAK (TEB Merkez Heyeti Başkanı): Sayın Divan, Türk Eczacıları

Birliği’nin değerli yöneticileri, Türkiye’nin dört bir yanından buraya gelen değerli mes-

lektaşlarım, bölge eczacı odalarımızın değerli başkan ve yöneticileri, değerli delegeler,

Türk Eczacıları Birliği’nin değerli çalışanları hepinizi Türk Eczacıları Birliği adına saygı

ve sevgi ile selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar; burada 3 gündür Türk Eczacıları Birliği’nin Olağan Genel

Kurulu’nu yapıyoruz. Elbette kongrelerde, kongrelerimizde iki yılın değerlendirilmesi

Page 316: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

316

yapılacak. Kongreler bunun için var. Bu 2 yıllık değerlendirmeyi yapan, bizleri eleşti-

ren, katkı koyan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Çünkü eleştiriler insanları

geliştirir. Eleştiriler insanların yolunu aydınlatır. Eleştiriler insanların geleceğe daha

kolay tutunmasını sağlar. Eleştiri bir katkıdır, o yüzden bu katkıyı yapan tüm meslek-

taşlarıma teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar; Ancak bu iki günlük kongre konuşmalarının bir özetini de

yapmak gerekiyor. Özet şu; burada beceriksiz bir Merkez Heyeti, geleceği öngöreme-

yen, gelecekle ilgili tasarımı olmayan, hasbelkader yolunu çizmeye çalışan bir Merkez

Heyeti, eleştiri bu. Yaptığınız tüm eylemlerin ne olduğunu bilmediğiniz, sonuçlarını

tasavvur edemediğiniz, geleceğe ait öngörülerinizin olmadığı bir Merkez Heyeti ya-

pılanması. Öyle baktılar arkadaşlar bize. Ancak bizim söylediklerimizden de hiç farklı

bir şey söylemediler. Bizim önerilerimizden farklı hiç bir şey söylemediler. Aynı şey-

leri söylediler. Dünyada bilenen bütün eylem biçimlerini burada sıralayarak, bizim de

söylediğimiz şeyleri söylemeye çalıştılar. Bu neydi, biliyor musunuz arkadaşlar? Bu

dünyaya kendinden bakmaktır, kendi durduğu yerden bakmaktır. Siz yaptığınız şey-

leri öveceksiniz, onu başkaları yaptığı zaman bu yanlış diyeceksiniz. “Tarihsel hata”,

“gittiğiniz yer yanlış”, “bulunduğunuz nokta kötü”… Ama o eylemin içeriğiyle aldığınız

sonuçtan da memnun olacaksınız. Yok, böyle bir şey arkadaşlar, böyle bir şey yok.

Şimdi biz şöyle söylüyoruz arkadaşlar, iki yıla dönüp baktığımızda ben ve tüm yol

arkadaşlarım şöyle söylüyoruz; tüm sorunları çözdük mü? Elbette hayır. Yaptıklarımız

yeterli mi? Elbette hayır. Ama neler yaptık bir hatırlatmakta yarar var.

23 Ocak 2008 - Diploma Denklik Sınav şartlarının kaldırılması uygulamasının iptal

ettirdik. 17 Temmuz 2008 - İş Bankası ile sözleşme imzalayarak banka üzerinden kre-

di kullanımının başlaması ile kredilerin kullanımının kolaylaşmasını ve yaygınlaşmasını

sağladık.

21 Aralık 2008 – 32 bin eczacı, eczane çalışanı, öğrenciler, meslektaşlarımız,

vatandaş Ankara Kolej Meydanını doldurduk, 32 bin eczacı. Türkiye tarihine geçti, ec-

zacılık tarihine geçti, toplumsal tarihimize geçti ama bazılarımızın hafızalarında hala

Page 317: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

317

küçük bir eylem olarak kaldı. Çünkü onu bu Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti yaptı.

Çünkü onu, Türkiye’deki 24 bin eczacı yaptı o eylemi. Ve o eylem meslektaşlarımızın

meslek örgütüne daha çok sahip çıkmasını sağladı ve o eylem eczacının 1. basamak

sağlık çalışanı olduğunu kabul ettirdi.

26 Aralık 2008 - Sosyal Güvenlik Kurumunun eşit dağıtım maddesinin tek taraflı

iptali işlemine karşı açtığımız davada Danıştay 10. Daire yürütmeyi durdurma kararı

aldı.

25 Aralık 2008 - yoğun çabalarımız sonucu, adeta bir serbest rekabet haline

dönüşen yılların yarası Adalet Bakanlığı Ceza Ve Tevkif Evleri protokolü imzalandı.

02 Ocak 2009 - Sosyal Güvenlik Kurumu ile Maliye Bakanlığı arasındaki sözleş-

meleri feshettik.

06 Ocak 2009 - Aşıların eczane dışında satılmasıyla ilgili başvurumuz üzerine

Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verdi.

17 Ocak 2009 - ilaç fiyat kararnamesi değiştirilerek 100 TL ye kadar olan ilaçlar-

da karlılık %25 e çıkartıldı.

19 Ocak 2009 – 2009 SGK ilaç alım protokolünü imzaladık. Eczacı ıskontoları

0’dan başlayarak kademelendirildi. İlk defa klinik eczacı kadrosu açıldı. SUT’ta taraf

olarak tanındık. 600 yeni eczacı kadrosu açıldı. Günübirlik tedavi kapsamından özel

hastaneler çıkarıldı. Özel hastane muayene ücretlerinin eczacılarca alınması kaldırıldı.

Reçete dağıtım sistemimizi geri kazandık. Avans değil, %100 ödeme hakkımızı ko-

ruduk.

18 Haziran 2009 – Birliğimizin yürüttüğü eşdeğer ilaç kampanyasına paralel

olarak, eşdeğer ilaç kullanımının yaygınlaştırılması ve eczacının eşdeğer ilaç verme

yetkisine sahip olduğunu bir kez daha vurgulaması açısından, mesleğimiz açısından

önemli ve anlamlı Eşdeğer İlaç Genelgesi yayınlandı.

Page 318: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

318

18 Haziran 2009 – Aktar, baharatçı vb. dükkânlarda ilaç niteliği olan bitki ve

droglar anorganik, organik madde bitkisel çay ve karışımların eğitimi olmayan kişiler

tarafından hiçbir denetime tabi olmaksızın satılması konusunda yaptığımız sayısız

başvuru sonucunda aktarlarda bu ürünlerin satılması sınırlandırıldı.

19 Haziran 2009 – Gerçek meslek hakkımız majistral tarife Sağlık Bakanlığı tara-

fından onaylandı. Majistral tarife programı web sitemiz üzerinden kullanılabiliyor.

01 Temmuz 2009 – Muvazaa ile mücadelede yeni bir dönem başladı. Birliğimi-

zin katılımıyla da hazırlanan 2009/27 sayılı genelgeyi ortadan kaldıran 2009/40 sayılı

genelge yayınlandı. Artık birliğimizin uygun göreceği temsilcilerin de yer alacağı bir

komisyon tarafından muvazaa değerlendirmesi yapılarak muvazaaya ilişkin kanaat İl

Sağlık Müdürlüğüne bildiriliyor.

25 Eylül 2009 – Birliğimiz tarafından Sağlık Hizmeti Sunumunu yaygınlaştırmak,

meslektaşlarımız arasında etik bozulmayı engellemek ve kamu yararı gözetilerek halk

sağlığına hizmet etmek amacıyla oluşturulan sıralı dağıtım sistemlerine bir yenisi

daha eklendi. Eczane bulunmayan yerleşim bölgelerinde yaşayan halka yerinde ilaç

teminine ilişkin protokol imzalandı. Ve sözün bittiği yer örgütlü gücümüzü cümle

aleme bir kez daha sergilediğimiz 4 Aralık süreci ve Türkiye’nin dört bir yanında ecza-

cıların % 100 uyduğu eylem.

Şimdi neydi bizi bu eyleme götüren? 18 Eylül’de başlayan süreç. Peki, 18 Eylül’de

başlayan süreci 18 Eylül günü mü tıkamalıydık? Biz 17 Eylül’de Sağlık Bakanı ile

İstanbul’da uluslararası bir toplantının arifesinde bir otelde görüşme yaptık, 1,5 saate

yakın sürdü. Orada Sağlık Bakanı şunu anlattı, dedi ki, “biz 5 Bakan bir araya geldik.

Türkiye’de sağlık ve ilaç harcamalarını karşılayacak bütçemiz yok. Bütçe açık veriyor,

onun için sanayicilerle 9 toplantı yaptık. 5 Bakan ile birlikte global bütçeyi konuştuk.

Global bütçe üzerinde sanayiciler, bu bütçeyi kabul edemeyeceklerini söylediler ve

toplantıyı terk ettiler. Biz şimdi yeni bir karar arifesindeyiz. İlaç fiyatlarını düşürece-

ğiz, ıskontoları arttıracağız ancak şu anda kararname yazılıyor, bilginiz olsun.” Zaten

bilgimiz vardı onun için gitmiştik. Ancak bir gün sonra, 18 Eylül’de bu kararname ya-

Page 319: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

319

yınlandı. Burada finans bürokratları, ekonomiden sorumlu bürokratlar, sağlık alanını

bilmeyen sağlığı piyasalaştırmaya çalışan ve kendi yükünü üzerinden atmak isteyen

bürokratlar karar almışlardı. İşte o süreç Türk Eczacıları Birliği’nin kendi savunma

stratejileri içerisinde 7 bin eczanenin kapanma sürecinin bir başka ifadesiydi. İşte

kırılma noktalarından birisi odur. 7 bin eczaneyi telaffuz etmeyin diyorlar. 7 bin ec-

zaneyi telaffuz ediyoruz çünkü bu işi hesapladığımızda; Rafet Şahin söyledi ya bir

çalışma yapmıştık diye, o çalışma, Sosyal Güvenlik Kurumu verilerinden elde edilerek

yapılan o çalışma eczacıları kategorize eden bir çalışma zaten. Orada 7 bin eczanenin

yaşama şansı yok işte onun için süreç eczaneleri kapatacak sürecin başlangıcıydı. Bel-

ki tarihsel olarak bir başlangıç değildi ama o gün bir kırılma noktasıydı o. Biz burada

yola çıktık arkadaşlar burada yola çıktık bu işi tersine dönüştürmek ile ilgili defalarca

toplantı yaptık. 11 kez Sağlık Bakanını ziyaret ettik, 11 kez. Sağlık Bakanlığına ecza-

cıların bu şartlar içerisinde dönemeyeceğini anlattık, bunun zor olduğunu anlattık,

alınan kararın çok radikal olduğunu anlattık, bunu taşıyamayacağımızı anlattık. Buna

karşın eczacıların mutlaka bir meslek hakkı ile donatılması gerektiğini söyledik, çün-

kü bu var, bunu yeniden keşfetmeye gerek yok. Bu farmasötik bakıma ilişkin var,

kutu başına olarak var herkes ayrı şeyler söylüyor. Ama buna bir başlangıç yapmak

lazımdı. Bu bir başlangıç olabilirdi. Biz bu konuda Sağlık Bakanlığının ikna olduğunu

gördük ve o günden sonra da Sağlık Bakanıyla da o ilişkileri sürdürdük. Ama ne oldu

biliyor musunuz arkadaşlar? Adres, Hazine, adres Çalışma Bakanlığı oldu ve onların

bürokratları. Çünkü alan el değiştirdi arkadaşlar; artık sağlıktan sorumlu olan Sağlık

Bakanlığı değil, onu finanse eden kurumlar, onu finanse eden kurum da Sosyal Gü-

venlik Kurumu bir yanıyla. Hani sağlıkta dönüşüm, 2003 yılından itibaren hayatımı-

za giren sağlıkta dönüşümün evrelerini anlatırken ne diyoruz biz onları 3 basamağa

oturtturmuyor muyuz?

1 – Sosyal Güvenlik Kurumunun teşekkülü

2 – Aile Hekimliği

3- Kamu Hastanelerinin özelleştirilmesi

Bu 3 basamak, 3 basamaktan birisi Sosyal Güvenlik Kurumu alan, el değiştirmiş.

Bir başka merkeze doğru yönelmiş onun için o merkezi iyi tespit etmek gerekiyor.

Page 320: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

320

Değerli arkadaşlar; Sokrates’in “Sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez.”

diye bir sözü vardır. Bunun aksi de doğrudur. Sorgulanmış bir hayat daha iyi bir

hayattır. Hayatı sorgulamak içinse işe kendimizi, kendi hayatımızı sorgulamak ile

başlamalıyız. Bizler bu sorgulamaya, eleştiriye hiçbir zaman kapalı olmadık, hiçbir

zaman. Eleştirinin insanları geliştiren yegâne unsur olduğunu düşünüyorum. Eleştiri

ve özeleştiri mekanizmalarını işletmeyen bir örgüt zaten yaşamıyor demektir. Ya da

bir ölü gibi yaşıyordur. Bu bağlamda hiçbir sözü kişisel olarak üstüme almıyorum ve

hiçbir sözüm de kişiye yönelik değildir. Ama biz de kişiler toplamından ibaretiz. O

bakımdan kişilerin kendisine değilse de; akıl yürütmelerine, algılama tarzlarına ve dü-

şüncelerine ilişkin bir iki kelam etmek istiyorum. Fakat bugün önce asıl konuşmamız

gereken şeyleri konuşmalıyız. Biz Merkez Heyeti olarak buraya bu kongreye 4 Aralık

sürecinin bir devamı olarak bakıyoruz ve bu devamlılık iradesinin de kongre delege-

lerimizin göstermesini bekliyoruz. Biz 4 Aralık’ta bir günlük uyarı eylemi yaptık kapa-

tarak. Bunun bir uyarı eylemi olduğunu asıl kararı kongrenin alacağını da defalarca

vurguladık. Ve kongrenin açılışında da basının önünde geri dönülmez bir biçimde beni

eylem takvimi yapmak üzere sıkıştırmaya başladılar. Siyasi sorumluluğunu aldık biz

bu eylemin ve bu örgütü eyleme taşıdığımız için eleştirenlerin aynı kişiler olmasını an-

lamak mümkün değil. O zaman biz bu kongreyi niye yapıyoruz, arkadaşlar? Bu kongre

başkanlar danışma kurulu toplantısı değil ki, başkanların düşüncelerini, duygularını

alalım sonrada Merkez Heyeti olarak oturup onlara karar verelim. Biz kongrenin ira-

desine ipotek koyabilir miyiz? Üstelik de birkaç saat sonra buradan aklanacağız ya

da aklanmayacağız, görev süresi bitecek. Yarın yeni bir Merkez Heyeti oluşacak ve o

Merkez Heyeti bu kongre delegelerinin söylediği düşünceleri hayata geçirmek üzere

yol alacak. Böyle bir kongre iradesine bugün burada oturanlar, yarın burada oturup

oturamayacakları meçhul olanlar karar verebilirler mi? Böyle bir şey olabilir mi, bu

demokrasiye uygun bir şey midir?

Tam bu noktada bize başkanlar danışma kurulu toplantısı yapmadık diye demok-

rasi eleştirisi yapan arkadaşlara süreci bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu sürece

nasıl geldik arkadaşlar? Mevzuat değişikliğinin olacağını öğrendiğimiz gün Sağlık Ba-

kanlığına gittik, biraz önce anlattım. Görüşme ayrıntılarını da anlattım, daha sonra

bu kararname çıktı ve biz bu süreçte oda başkanlarını çağırdık o arada Çalışma Ba-

Page 321: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

321

kanlığına gittik mesela bu süreçte 5 defa da Çalışma Bakanlığını ziyaret ettik. Sosyal

Güvenlik Kurumu Başkanına gittik, Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğüne gittik,

Çalışma Bakanlığı Müsteşarlığına gittik, Hazine Müsteşarlığına gittik. Bütün kapıları

açtık. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürleri o toplantının biri-

sinde Sağlık Bakanı şunu söyledi “Evet, özellikle altta 10 bin eczanenin sıkıntıda ol-

duğunu ben de görüyorum, bunlara bir şey yapmak gerektiğini düşünüyorum; ancak

özelleştiremeyiz bu arkadaşlarımızı, genel bir şey yapmamız da gerekiyor. Siz meslek

hakkı diyorsunuz, ben reçete hizmet bedeli diyorum, bir şey yapalım, bu teknik çalış-

mayı da İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü ile yapın”. Biz de çalıştık arkadaşlarla, ARGE

Birimimizle ve İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü ile 4 toplantı yaptık. Avrupa’daki meslek

hakkı olgularını tek tek masaya yatırdık, sonuçta bir noktaya geldik ve bunu Sağlık

Bakanına götürdük. O arada 7 Ekim’de Başkanlar Danışma Toplantısı yaptık 42-43

oda başkanımız toplantıya geldi, 21-22 oda başkanımız toplantıda söz almadı zanne-

diyorum, Yavuz da yoktu o toplantıda. Yavuz toplantılara bazen gelir bazen gelmez,

bazen dinler bazen dinlemez ama buradan kıyasıya eleştirir. O toplantıda bütün ihti-

malleri konuştuk arkadaşlar ve o toplantıdan bir sonuç deklarasyonu çıkarttık o sonuç

deklarasyonunda da taleplerimizi netleştirdik neydi bizim taleplerimiz;

1. Kamu ile ilaç şirketi arasında yapılan bir alışverişe zorla araç edilmemizden

doğan kamu kurum ıskontolarının yükünün eczane üzerinden alınması,

2. İlaç şirketlerinin taahhütlerine tam olarak uyması, ilaç fiyat düşüşlerinde ec-

zane stok zararlarının karşılanması için mutlak suretle düşük fiyattan 45 gün süre ile

ilaç temininin sağlanması,

3. Muayene ücreti uygulamasına da, kamuya veya özel kurumlara ait tüm be-

dellerin eczaneler aracılığı ile tahsil edilmesine, son verilmesine diğer yandan ecza-

nelerin ilaç alım koşullarının sadeleşmesi ve ilaç fiyat kararnamesinin değiştirilerek

eczacıların kar oranlarının yükseltilmesi şarttır ve öncelikli talebimizdir.

Bunları söyledik ve 51 oda başkanımızın da imzasına açtık, biraz önce Semih

Başkan da bunları bir kez daha hatırlattı.

Page 322: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

322

Değerli meslektaşlarım; bu meslek hakkı konusunu da biraz daha açmak gere-

kiyor, bu kongreye kimi meslektaşlarımız meslek hakkı önerisi sundular. Kendileri-

ne teşekkür ediyorum ama sormadan da edemiyorum, arkadaşlar çalışmalarımızın,

üretimimizin, iddiamızın hiç mi farkında değiller ya da en basit haliyle en az iki yıllık

süre boyunca bu örgüt yönetimine talip bir anlayışın ne tür bir zeminde kendini ko-

numlandırdığını hiç mi sorgulamazlar? Bu kürsülerden daha önceden de ifade edildi,

bu örgütün somut projelere beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz, üzerinde emek har-

canmış, çalışılmış bir programa ihtiyacı vardır. Biz geçen dönem otuzun üstünde oda

ile bir çalışma programı ile bu hazirunun önüne geldik. Bugün de geldik, ‘Mesleki

Dayanışma Grubu’ adı altında bir çalışma programını yeniden getirdik. O programın

içerisinde bütün bu kürsülerden söylenenler var.

Değerli arkadaşlar, iddia sahipleri vizyonlarını kongrelere taşımalıdırlar. Bu prog-

ram önerileri de bizim bulduğumuz bir şey değil, Amerika’yı yeniden keşfetmeye

gerek yok, hepimizin içinde yaşadığı sıkıntılarımızın ortaklaştırıldığı ve buna çözüm

yollarını birlikte günlerce aylarca konuştuğumuz şeyler; yani şu; şu gökkubbede, bu

çatının altında bugüne kadar konuşmadık hiçbir şey kalmadı arkadaşlar. Hepsini ko-

nuştuk, konuşmaya devam edeceğiz.

Bizler eczacılık mesleğinin bugün içine sokulduğu ikilem için bir çözüm yolu ola-

rak 3 farklı modeli tartışmaya açmak istiyoruz. Ayaktan reçetelerin eşit dağılımı da

dahil. Çalışma programımızda da var. Meslek hakkı ile anlatmak istediğimiz de son

derece basit arkadaşlar, eczacının böylesine kurgulanmış bir sağlık politikası alanın-

da ihtiyacı olan şey kar oranı ve ilaç fiyatlarından bağımsız bir gelir sahibi olmasıdır

dedik. İlaç fiyatlarından bağımsız, bizler karlılıktan bağımsız eczacının sabit bir geliri

olması gerektiğini, reçete karşılığı hizmet bedeli olması gerektiğini söylüyoruz. Bu

gelir eczacının bilimsel yanını referans alması dolayısıyla önemlidir, çünkü serbest

eczacının dahil olamadığı ilaç üretim süreci karşısında eczacının en önemli toplumsal

görevlerinden olan ilaç ve sağlık danışmanlığını referans alır ve geleceğin eczacılığının

bugünden kurulması için zemin oluşturur. Yani biz ne dedik, ilaç karlılığı yanında

karlılıktan bağımsız bir ücret istedik. Yalnızca karlılık üzerinden politika üretme dev-

rinde değiliz, bunun yöntemleri elbette tartışılmalıdır ama hiç kimse kusura bakma-

Page 323: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

323

sın, bunu yepyeni bir buluş, kendine ait bir buluş gibi lanse etmek de doğru bir şey

değil. Meslek hakkı farmasötik bakımla ilişkilendiriliyor; bir yanıyla doğru ama bizim,

farmakolojik bakım yaptığımız için de bir meslek hakkı almamız kadar doğal bir şey

olabilir mi arkadaşlar? Bu konuda örgütümüzde bir kafa karışıklığı var, biz meslek

hakkı derken sabit kar marjını kastediyoruz, dolayısıyla eczacı karının yükseltilmesiyle

aynı şeyi söylüyoruz. 4 Aralık’taki talebimiz de buydu.

Biz son süreçte niye Başkanlar Danışma Kurulu yapmadık? 7 Ekim’de yaptık,

katılanlar oldu, katılmayanlar oldu, söz alanlar oldu, almayanlar oldu, alanların bir

kısmı iki öneri getirdiler, arkadaşlar; eczane kapatma ve sözleşmelerin feshi, başka

bir öneri yoktu. 7 Ekim’de yaptığımız toplantıda bir grup arkadaşımız sözleşme feshi

ve eczane kapatmayı telaffuz etti. Ben de şunu söyledim; süreç ağır, süreç yetim.

Kasım ayında Urfa’da yaptığımız bölgelerarasında da aynı şeyi söyledim, hala anla-

mamışlar. Orada, eylemi ben tarif ettim, kürsüden söylediğim şey şuydu, arkadaşlar;

Türkiye’den herkes şikâyet eder ama eylem bir reflekstir, refleks ise düşüncelerde

yoksa eylem olmaz, sadece şikâyet olur, şikayete de bakarsanız da Türkiye’de herkes

her gün her şeyden şikayet eder, onun için biz şikayetleri değil kararlılığı örmeliyiz

kendi meslektaşlarımızla. Onun için odalar var, onun için bu örgütler var, onun için

iletişimlerinizi kuvvetlendirin önümüzdeki sürece kendi meslektaşlarınız hazırlayın;

bir miting yapacaksak da, Pazartesi günü Merkez Heyeti toplanır, karar verir dedim.

Dediler ki; arkadaşlar, yönetim kurulundaki arkadaşlar şimdi toplanalım, sıcağı sıca-

ğına ve karar verelim. Yarım saat sonra biz bu kararı açıkladık ama inatla anlamak

istemiyorlar, tıpkı medyanın bizi anlamadığı gibi.

Değerli arkadaşlar onun için biz başkanlar danışmada görüşleri aldık, süreci

de takip ettik, görüşmeler yaptık, biraz önce anlattım o görüşmelerin sonuncusu

bayramdan iki gün önce yaptığımız görüşmedir. Çünkü adres Çalışma Bakanlığının

Müsteşarı Birol Aydemir’dir. Bir bürokrattır ve o bürokrat bu işin tamamından so-

rumlu bir noktadadır, tam yetkili. Biz o arkadaşla görüştük, bize aynen şunu söyledi

arkadaşlar dedi ki “Ya iyi güzel söylüyorsunuz, 8–10 bin eczane kapanacak, bunu

zaten görüyoruz ama kardeşim bu piyasa dediğimiz şey bunu regüle eder”. Yani siz

ne yaparsanız yapın, biz ne yaparsak yapalım bu 8–10 bin eczaneyi bizim kurtarma

Page 324: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

324

şansımız yok, bunu piyasa regüle edecek. Yani şunu söylüyor; siz boşuna ağlamayın,

siz gidin oturun, biz bu eczanelerin kapanmasına seyirci kalacağız ve bu eczaneler ka-

panmalı. Öyle diyor. Bunu 2001’de de biri söyledi, farklı bir biçimde ve 15–16 Ocak’ta

onlar gerekli dersi aldılar. Birol Aydemir de söyledi, onun için biz onun ön hazırlığını da

yaptık arkadaşlar. 7 Ekim’den sonra, televizyonlarda bu eczaneler can çekişiyor diye

günlerce bu işin yayınını yapmadık mı? O neydi arkadaşlar, o kime anlatılan bir şeydi?

O kamuoyuna, o duymayanlara, o görmeyenlere anlatılan bir şeydi. O reklamların

çıktığı gün Çalışma Bakanı beni aradı, aynı sabah “Sayın Başkan nedir bu televizyon-

lardaki reklamlar?” Dedim ki, biz kendi sorunumuzu Sayın Sağlık Bakanına anlatmaya

çalıştık, o bizi anlayışla karşıladı ama size anlatamadık Sayın Bakan, sizin bürokratı-

nızı da aşamadık. Bana aynen şunu söyledi, siz bir şeye soyunuyorsunuz ama benim

baltamı topraktan çıkarmayın şimdi. Aynı gün Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti

toplantı yaptı ve Müsteşarın da söyledikleriyle örtüşen, Bakanın tavrına karşılık bir

eylem kararı aldı ve siyasi sorumluluğunu da üstlendi. Onu bu genel kurula da bıraka-

bilirdi ama bugün bizi burada eleştirenler o gün şunu söyleyecekti; “Arkadaşlar, niye

genel kurula elinizi kolunuzu sallayarak geldiniz? Niye 4 Aralık’ta bu geçiş sürecinin

bu kırılma sürecinin olduğu gün bir tavır koymadınız?” İşte biz onun tersine çevirecek

bir şey yaptık, ancak o eylem eğer Türkiye’de tutmasaydı, yani yüzümüze gözümüze

bulaşsaydı bugün tarihin sayfasına başka bir şey yazılacaktı ve biz bugün burada farklı

bir noktada olacaktık ama o gün o başarı bu hazirunun başarısıdır. Türkiye’nin 32 bin

eczacısının, 24 bin eczanesinin başarısıdır, çalışanların başarısıdır, o başarı hepimizin-

dir, hepimizin yürekten alkışlıyorum.

Bir eleştiri de şu arkadaşlar, niye son silahı kullandınız. Ya bir taraftan diyalog

kapılarını kapatın diyorsunuz, bir taraftan açın diyorsunuz, bir taraftan son silahı niye

kullandınız diyorsunuz. Sorunu tarif ederken küreselleşmeden, küresel ekonomiden,

sağlığın piyasalaştırıldığından, ekonomi bürokratlarına bırakıldığından, Sosyal Güven-

lik Kurumunun bir sağlık kurumu değil, bir finans kurulu olduğundan bahsediyor-

sunuz. Yani karşıdakini büyütüyorsunuz ki doğrudur, hepimiz aynı şeyi söylüyoruz.

Sonra da diyorsunuz ki niye son silahı kullandınız, yani 7 bin eczaneyi kapatacak bir

projeye karşı neyi kullanacaktık arkadaşlar? Yani eczane kapatmayı kullanmayacak-

tık da, neyi kullanacaktık? Diyalogu kullandık, televizyon reklamları yaptık, derdimizi

Page 325: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

325

anlattık, teknik olarak çalıştık, öneriler götürdük… E beni piyasa seni regüle edecek

diyen bir zihniyete karşı ve onun 4 Aralık’taki uygulamaya girecek politikasına karşı

neyi kullanacaktık? Biz bunu kullanmasaydık, siz bizi eleştirecektiniz, çünkü ben oda

başkanlarıyla o süreçte yine görüştüm. Bana sizin oda başkanlarınız kapat kardeşim

dedi, bu kararı al dedi, İstanbul’da yaptığınız eylem çok güzel, yürüyüş mükemmel,

kapatma süper ama eczacıyı eylem yorgunu yaptınız. Ya bu ne yaman çelişki arkadaş-

lar? Süreci doğru okuyacağız, bakın birbirimize ihtiyacımız var, herkes bunu söylüyor,

ben de söylüyorum. Birlikte olmalıyız, iri olmalıyız, diri olmalıyız. Bunu hep söylüyo-

ruz ama bunun gereğini yapmalıyız. Gereği de şudur; yol yürüyecek arkadaşlarımı-

zı doğru tespit etmeliyiz, yol yürümeye karar vermeliyiz ve birbirimize güvenmeliyiz

samimiyetle. Ama bu süreçte birbirine güvenmeyenler bugün ortak liste çıkartmaya

çalışıyorlar; dün bize onlarla olmaz diyenler, bugün birlikte geleceği kurtarmaya çalı-

şıyorlar, bu da bir çelişki değil mi arkadaşlar?

Devlet erkânı niye yok arkadaşlar? 4 Aralık, 10 Aralık, yani bir hafta önce; devle-

tin kurumlarına, hükümete sağlık politikalarına karşı eylem yapacaksınız, burada niye

Bakanlar yok, niye bürokratlar yok? Biz çağırmadık, biz çağırmadık! Sembolik süre-

cimiz devam ediyor, o yüzden bu bürokrasiyi çağırmadık. Sembolik bir genel kurula

davetiye gönderdik, o genel kurula gönderdiğimiz davetiyeden icabet edenler oldu

ama özel olarak gidip çağırmadık. Halbuki bu kongrelerin ana kriteri şudur; bürokrasi,

siyasetçi, hepsi ayağına giderek çağrılır, biz bunu yapmadık. Dolayısıyla çağırmadık,

bu onlarla küstüğümüz anlamına da gelmiyor, o çocukluk çağına ait bir hastalık, bizde

yok. Biz devletin kurumların küsmeyiz, hakkımızı ararız, diyalog kapısını da her za-

man açık bırakırız. Bizim diğer meslek örgütleriyle çok yakın ilişkimiz var; burada da

gördünüz bütün örgütler, özellikle sağlık meslek örgütleri buradaydılar, çünkü bizim

21 Aralık’ta, 4 Aralık’ta yarattığımız eylemliği ve sinerjiyi takdir etmek için, onun bir

parçası olmak için, bizimle dayanışma yapmak için buraya geldiler ve o konuda da biz

o insanlarla bu süreçte omuz omuza olduk. Çünkü biz biliyoruz ki; ancak Türkiye’nin

insanları birlikte omuz omuza çoğalarak yol alabilirler, onun için birlikteyiz, yol almaya

çalışıyoruz, birlikte olmaya çalışıyoruz, yoksullaşmaya ve yoksulların daha da yoksul-

laşmasına karşı hep beraber bu mücadeleyi yürütüyoruz arkadaşlar.

Page 326: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

326

Değerli arkadaşlar; ekonomik liberalizasyon ve bunu üzerine eklenen kriz, tüm ki-

lit sektörler gibi, sağlık ve ilaç sektöründe de bir yeniden yapılanma gündemi yarattı.

Bu yeniden yapılanmanın nasıl olacağı, önümüzdeki dönem temel sorun ve mücadele

alanlarından birisi olmaya devam edecek. Eczacılık alanı için, doğal akışına bırakıldığı

takdirde güçlü olanın ayakta kaldığı, zayıf olanın ortadan kalktığı bir süreci yaşayaca-

ğız. Onun için dünyada bütün profesyonel meslekler işçileştiriliyor arkadaşlar, işçileş-

tirilme süreci yaşanıyor bütün mesleklerde. O nedenle eczacıların da gelirleri son 5

yılda azaltıldı, bu süreç budur, bu eğilim de 2004 yılı ilaç fiyat kararnamesiyle başlıyor.

Burada söylemeden geçemeyeceğim, ilaç fiyat kararnamesiyle ilgili TEB’in bunun bir

devrim olduğunu söyleyen tek bir belgesi yoktur, arkadaşlar, tek bir belge yok böyle

bir belge ve bu çatı altında da ilaç fiyat kararnamesinin bir devrim olduğunu söyleyen

bir tek kişi bile olmamıştır. Nerede olmuştur? Onu Sayın Mehmet Domaç TEB kürsü-

lerinden değil, TBMM’deki rozet takma sırasında söylemiştir. Dolayısıyla bizimle bir

alakası yoktur. Bizim Mehmet Domaç’la ilgili olumsuz ya da olumlu bir düşüncemiz

yoktur. Mehmet Domaç kendi kaderini çizmiştir, yolunu ayırmıştır, onun üzerinden

politika yapanlar, yapmaya devam etsinler. Evet değerli arkadaşlar, bu kararname

Türkiye’de daha önce serbest olan ilaç fiyatlarını belirleme yetkisini Bakanlığa verdi.

Daha önce biliyorsunuz, 1984 ilaç fiyat kararnamesi vardı, beyan usulüne dayalı bir

kararnameydi; bu kararname onu ortadan kaldırdı, bu yanıyla doğru bir kararname,

sosyal devletin yapması gereken de bu. Sosyal devlet diyorsanız bu yanlış değil; demi-

yorsanız, o zaman sosyal devleti de baştan itibaren, bir daha tartışmamız gerekiyor

ya da kendi inandırıcılığımızı yeniden sorgulamamız gerekiyor. Kararnamenin yan-

lışları yok mu? Var, yanlış olan ilaç fiyatlarını serbest piyasanın insafına terk etmek

üzere yol alınmıştır bu kararname ile. Şimdi 4 Aralık’ta ne oldu arkadaşlar? Serbest

piyasanın ayak seslerini ensemizde hissettik. Devlet bir alana korumacı müdahale

ederken diğer bir alanda, yani eczacılık alanında serbest piyasa koşulları insafını söz

sahibi kıldı, eczanelerimizin batmasına göz yumacağını açıkça söyledi. Sorun, bugün

buna müsaade edip etmeyeceğimizdir, arkadaşlar. Ya bu süreci tersine döndürecek

organizasyon yapacağız ya da süreci kabulleneceğiz, işte sorun bu. Yani biz etik bir

eczane modelinden mi kendimize yol açacağız, yoksa ticari bir eczane modelini mi ha-

yata geçireceğiz? Yani ticaret odası mı olacağız, eczacı odası mı? Bugün karar verme-

miz gereken şey bu. Evet, çok zorlu bir süreç bizi bekliyor, arkadaşlar. Hayatımızdaki

Page 327: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

327

güncel olayların arka planda kendi kaderimize hakim olma inancı ve tarihe yön verme

eğilimi ile piyasanın denetlenemeyen gücünün tahripkarlığı arasındaki mücadele ya-

tıyor. Biz bu süreçte gördük ki, devlet hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır.

Peki, hangi dünyaya kulak kesilmiş dersiniz? Yoksulların, yoksullaşmakta olanların,

sağlık emekçilerinin, eczacıların dünyasına mı; yoksa başka bir dünyaya mı, yoksa

adaletsizliğin kol gezdiği, ilacın borsa oyunları konusu haline geldiği bir dünyaya as-

gari ücretlinin, işsizin, yoksulun, ekmek parasının üzerine basanların yedikleri ekmeği

rüşvetle, adam kayırmacılıkla, adam sendecilikle kirletenlerin, serbest liberalizmin

dünyasına mı?

4 Aralık günü bize dayanışmayı, örgütlülüğün gücünü, birlikteliği öğretti arka-

daşlar. 21 Aralık da eczacıda oluşan güven ve umut tazelenmesinin doruğa çıktığı

noktadır. 4 Aralık bu sorunun cevabının da öğretti bize, devlet bizim dünyamıza kulak

kesilmiş değil. O ilaç sanayicilerin, çok uluslu lobilerin, borsanın sesine kulak vermiş

durumda; çünkü onun sesine kulak vermeseydi, 800 milyon TL’yi bir gecede devle-

tin kasasından sanayinin kasasına aktarmazdı, değerli arkadaşlar. Özel hastanelere

muayene ücretleri farkı %30 dan %70 e çıktı, bunu nasıl açıklayabiliriz? Yoksa böyle

değilse, şimdi hasta yararı dediğimizde, bizim samimiyetimizden şüphe duyan ve

kendi köşelerinde aleyhimize yazı yazan köşe tutucuları şimdi utanıyorlar mı? Acaba

o kalemşörler şimdi utanıyorlar mı? Bence utanmıyorlardır, çünkü utanmaz onlar. Bu

ülkede eczacının hastanın ekmeğine göz dikilir ve sanayinin cebinden alınıp öbürüne

konulur. Sağlık parayla ölçülür. Sağlıksızlık yoksulluk demektir, arkadaşlar, yoksullar

da sevilmez. O bürokratlar bizim gördüğümüz kadar yoksulları görseler, bu dünya za-

ten başka bir yerde olmaz mıydı? O bürokratların biraz vicdanı varsa, başka bir dünya

olmaz mı burası? O bürokratların burada ne işi var arkadaşlar?

Değerli arkadaşlar, 4 Aralık sürecinde zamanlama konusunda bizi eleştirenler

oldu. Onlara ben şimdi soruyorum, şimdi değilse, 4 Aralık’ta değilse ne zaman ola-

caktı? Eczacının yok oluşu gerçekleştikten sonra mı? Bir sosyal güvenlik uzmanı, o

diploma da nereden alınıyor, ben bilemiyorum, bilene de rastlamadım ama tribün-

lere oynadığımızı söyledi. Bazı arkadaşlarım da bunu ima ettiler. Tribün dediğiniz

yer burası arkadaşlar, kongre, bu kongre salonu ve seyircisi de kongre delegeleri.

Page 328: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

328

Arkadaşlar, eczacı tabanına artık ağıt yakmak istemiyorum. Samimiyetle hepimizi

sorgulamak istiyorum, hepimizi.

Biraz karamsar bir tablo çizdim, karamsarlıkla iyimserlik arasında da ince bir çiz-

gi olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Ancak irademizin iyimserliğini tüm

gücümüzle göstermemiz gereken bir zamandan geçiyoruz. Bakın arkadaşlar bir şair

ne diyor “En mutlu insanlar belki de baca temizleyicileridir, öyle dar öyle karanlık

bir yerdedirler ki yüreklerini geniş, dayanıklı, aydınlık tutmak zorundadırlar”. Bizler

de kendimizi meslektaşlarımızı dayanıklı, geleceğimizi aydınlık tutmak zorundayız,

bunun için elimizden ne geliyorsa yapacağız. O eller hepimizin elleri, eczacının elleri;

mesleğimizin geleceğine yönelik karanlık ellere inat, bizim ellerimiz sağlık ışığını ay-

dınlatan eller ve o insanların ellerini unutmayacağız arkadaşlar.

Değerli arkadaşlarım bizler; özgücüne koltuğundan daha çok güvenen, mesle-

ğini, meslektaşlarını koltuğundan daha çok seven, genç, dinamik, mesleği adına bir

şeyler yapmanın heyecan ve coşkusu ile dolu, bilgili, güvenilir, bilen ve bildiğinden

şaşmayan bir ekiple adayız. Bugün buradan birlikte ve güçlü çıkmamız gerekiyor.

Bazı demokrat arkadaşlarımız “dereyi geçerken atı değiştirmemiş gibi yapalım”

önerisi getiriyorlar, dün Kocaeli Eczacı Odası Başkanımız buradan bir öneri sundu. O

öneriyi İstanbul Eczacı Odası web sitesine taşıdı; 4 tane eczacı odasının önerisi, İstan-

bul, Bursa, Kocaeli, Zonguldak. Şimdi biz bunu daha önce de yaşadık, ben 1993 yılın-

da Adana Eczacı Odası Başkanı oldum, o zaman bir terazi odalar toplantısı var, işte o

süreç yaşanıyor ve o süreçte 15’e 16 bir oylama yapıldı; 15’e 16, yani bir taraf 15, bir

taraf 16. O önerinin aslı şuydu, İstanbul, Ankara, İzmir yönetim kurulunu paylaşsın,

işte birkaç tane de oda alsınlar yanlarına, burayı yönetsinler. O gün, o toplantıyı terk

ettim arkadaşlar, Etap Altınel’de. İki nedenle, bir şunu söyledim; dedim ki, burada

herkes yönetme ehliyetine sahiptir, bunun metropolü taşrası olmaz, bu demokrasiye

de aykırıdır, bu iradeye ipotek koymaktır, doğru değildir. Bugün 16’ya 15 o iradeyi

alanlar, yarın 16’ya 15 o iradeyi kaybedebilirler dedim ve o toplantıyı terk ettim. Şimdi

aynı öneri tekrar karşımıza çıktı, yıllar sonra. Erdoğan Çolak ve bir arkadaş, o arkadaşı

da Özgür, bir yakın çalışma arkadaşı ve İstanbul, Ankara, İzmir bölüşsün ve çok de-

Page 329: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

329

mokratik bir yönetim yapısı ortaya çıksın diyor arkadaşlarımız. Değerli arkadaşlar; bu-

radaki herkes, bu örgütün bütün yöneticileri sizin kadar liyakat sahibi ve sizin kadar

yönetme erkine sahip, arkadaşlar. Bu örgüte güvenmeyecekseniz, kime güvenecek-

siniz arkadaşlar? Bu örgütün iradesine güvenmeyeceksiniz, bu örgütün delegelerine

güvenmeyeceksiniz, kime güveneceksiniz arkadaşlar? Bu nasıl bir demokrasidir, bu

nasıl ipotekçi bir anlayıştır? Böyle bir anlayış olabilir mi? 1993’te yaşadığımız olay 17

yıl sonra tekrar gündemimize geliyor. Hani karıncanın az gidip uz gitmesi gibi.

Değerli arkadaşlar; örgüte güvenmiyorsanız, size somut bir veri Servier eylemi,

Pfizer eylemi, 21 Aralık, 4 Aralık… Bu örgütün tamamı bu sınavlardan her süreçte

geçmiştir, her süreçte. Onun için kimse bu örgütün iradesine ipotek koyma hakkına

sahip değildir.

Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz kongrede delegasyonumuzun ruh hali şuydu,

en ideal 11’i çıkartmak ve kongre sonuçları da böyle yorumlandı, en ideal 11. Ama

süreç içerisinde görüldü ki, en iyi 11 bile olsa, en uyumlu 11 olmadığı sürece o maçı

kazanmak, o takımı ayakta tutmak kolay olmuyor. Haklarını teslim edelim, her zaman

da ettik. Arkadaşlarımız çalıştılar, koşturdular, emek verdiler ama sonra istifa ettiler.

İstifa süreciyle ilgili de tek kelime konuşmadılar. Yani sizlere arkadaşlar, bu istifa

sürecini internet kanallarından yayınlayacaksınız ama kongre hazirununda konuşma-

yacaksınız. Çünkü konuşamazsanız, bu maçı kaybettiniz; o gün, istifa ettiğiniz gün bu

maçı kaybettiniz, onun için de konuşamazsınız. Hani diyor ya, onu şimdi konuşmaya-

lım; ya ne zaman konuşacaksınız? Hiçbir toplantıda konuşmuyorsunuz.

Evet, değerli arkadaşlarım, bir özür meselesi var, onu söylemeden edemeyece-

ğim. Bu örgütte ben de dâhil hiç kimsenin dokunulmazlığı yok arkadaşlar, Türk Ecza-

cıları Birliği Başkanlığını da yapan dâhil hiç kimsenin dokunulmazlığı yoktur. Kimsenin

de unvanıyla değerlendirilmesi mümkün değildir, değerlendirilmemesi de gerekir. Bir

söz söylüyorsanız, sorumluluğuna katlanacaksınız; bir sorumluluk alıyorsanız, gereği-

ni yapacaksınız. Ben bunu anmak bile istemiyorum, sadece şunu söylemek istiyorum;

eğer bana söz söyleyen insanlara dava açsaydım, avukatları zengin ederdim arka-

daşlar. Ancak biz avukat arkadaşlarımızla dayanışmak istiyoruz, onları zengin etmek

Page 330: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

330

istemiyoruz, dayanışma için de böyle bir şey yapmaya gerek yok, biz onlarla eylem-

lerde birlikte olmayı tercih ediyoruz. Eleştiri demokrasiye ait bir şey, herkes de bunu

kaldıracak olgunluğu göstermelidir.

Değerli arkadaşlarım, çok değerli 5 arkadaşımız tüm bütünleşme çağrılarımıza

karşı bir buçuk yıl boyunca uyumsuzluğu gerekçe gösterdiler ve bir toplantıda istifa

ettiler. İstifa kurumu da demokrasiye ait bir şey, bu konuda hiçbir sözümüz olamaz.

Dolayısıyla adaylık kurumu da demokrasiye ait bir şey, o konuda da bir sözümüz ola-

maz. Delege olan herkes aday olabilir, her üyemiz de bu örgütü yönetecek kadar be-

cerikli ve donanımlıdır. Bizim söylediğimiz şey şudur arkadaşlar, önümüzdeki dönem

çok zorlu bir dönem olacak, hepimizin söylediği şey bu. Gerçekten de zorlu bir dönem

olacak, böyle bir dönemde elbette bütün odalarımızla uyumlu çalışmaya, bütün oda-

larımız arasında birliğe, bütünlüğe, dayanışmaya; bu seçimler geçtikten sonra, seçim

sonuçları ne olursa olsun birbirimizin elini sıkmaya, güçlü durmaya, dayanışmaya ihti-

yacımız var. Hele hele 7 bin eczanemizin süratle yok oluş sürecine girdiği bu noktada,

hepimizin daha çok birlikte olmaya ihtiyacı var ve bütün bu olayların karşısında örgü-

tümüzün bocalamaya kesinlikle ihtiyacı yoktur, arkadaşlar. Kaybedecek bir dakikamız

bile yok, kaybedecek bir tek eczanemiz bile yok. Hükümetin planı, eczane sayısını pi-

yasanın acımasız yöntemiyle azaltmaktır, eczaneleri piyasaya teslim etmektir. Bunun

sonu karanlıktır arkadaşlar, bu tünelin sonu çok karanlıktır. Buradan zincir eczane

çıkar, buradan ilaç dışı ürünlerin eczane dışında satılması çıkar, buradan eczacı-eczacı

ortaklığı çıkar. Bizim bu engellere karşı durabilmek için 4 Aralık’ta önümüze örülen

duvarı yeni bir duvarla, karşı duvarla örmemiz gerekiyor. Bizim şiddetle ihtiyaç duy-

duğumuz şey budur. O yüzden de açıkça söylüyorum arkadaşlar, bu güç eczacının

ortak gücü olacak, o ortak gücü sağlayacak da delegenin iradesi olacak. Şimdi şunu

söylemek istiyorum, kafası bir yere kolu başka bir yere gitmeyen, tam bir bütünlük

içinde durabilen ve hızlı refleks verebilen bir yapıya ihtiyacımız var, arkadaşlar. Şimdi

bazı odalarımız, biz eylemci odayız diyor; biz de eylemci bir birliğiz, bütün odalarımız

da eylemci. Bu zaten geçtiğimiz süreçte görüldü. Kimse bizi sınamaya kalkmasın

arkadaşlar, biz 21 Aralık’ta bu sınavı verdik, 4 Aralık’ta verdik, 15–16 Ocak’ta verdik,

Sosyal Güvenlik Kurumunun kapısında verdik, Sosyal Güvenlik Kurumunu işgal ettik,

Servier’de verdik, Pfizer’de verdik, 4 Aralık’ta firesiz kepenk kapattık.

Page 331: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

331

Değerli meslektaşlarım; Türkiye, Türkiyemiz gerçekten zorlu, siyasal, ekonomik,

sosyal, toplumsal inanılmaz, inanılmaz bir süreçten geçiyor. İnanılmaz ve insanlar so-

runlarına oturarak, konuşarak, dinleyerek, çözümler üreterek yol almıyorlar. Çatışa-

rak, kavga ederek yol almaya çalışıyorlar. Onun için Türkiye’de demokrasinin gelişme-

si, demokrasi refleksinin gelişmesi zora giriyor. Türkiye’de parti kapatmalar Türkiye

demokrasisini geliştirmiyor, aksine köreltiyor. Bu ülkenin bir kentinde değil de, başka

bir kentinde doğduğu, yaşadığı, büyüdüğü, çalıştığı eczane açtığı için başkalarını öte-

kileştirmek bize yakışmaz arkadaşlar. Uzun zamandır kanayan bir yaramız var. Ancak

şiddet ortamından beslenenler farklıdır. Bizler sağlık çalışanıyız ve hepimiz eczacıyız.

Birimiz, bir diğerinin ötekisi olamayız. Burada herkesin bu şuurla davranacağına emi-

nim. Bu örgüt kendi içinde farklı ideolojiler, farklı bölgeler, farklı teamülleri barındır-

mıştır, barındırmaya devam edecektir. Çünkü bu örgüt; çok demokratik bir örgüttür,

demokrasisi gelişmiş bir örgüttür.

Arkadaşlar, herkes burada mesleğimiz için ve bu mesleğe hizmet etmek için

çalışıyor, daha önce de çalıştı. Biz yürüdüğümüz yolda hep birlikte yürüyoruz, ecza-

nelerimizi kapattığımızda hep birlikte kapatıyoruz. İktidarın üstüne yürüdüğümüzde

de; barış için, huzur için Cumhuriyet değerlerinin korunması için yürüdüğümüzde de

hep beraberiz, bundan sonra da, hep beraber bu yolda yürüyeceğiz. Çağdaş insanlar

arasında ayrımcılık olmaz, arkadaşlar. Bir diğerini düşman gören, bir diğerinin varlı-

ğından ürken bir tek meslektaşım, bir tek delege, bir tek eczacı yoktur. Sokakta nasıl

yürüyorsak birlikte, buradan da birlikte ve güçlü çıkacağız ve Türk Eczacıları Birliği’nin

kurumsal kimliğine saygılı olacağız, bu bir zorunluluk.

Değerli meslektaşlarım, oluşacak Merkez Heyetinde görev alacaklar kim olur-

sa olsun mesleğimizin bugünü ve yarınları için bazı alanlarda kararlılıkla mücadeleye

devam etmek zorundadırlar. Bizler düşlerini terk edip, imtiyazlarını terk etmeyenle-

re inat buradayız. Konu mesleğimizin geleceği olduğunda kişiler teferruattır, önemli

olan tek şey doğru yapılar kurmak ve sürdürülebilirliği sağlamaktır. Bu nedenle; ben

ve eminim ki benimle birlikte görev alan tüm mesai arkadaşlarım bundan böyle ec-

zacılık mesleğinin hangi noktasında durursa dursun sürdürülecek ilkeli ve kararlı bir

mücadeleye gücümüz yettiğince katkı sunmaya devam edeceğiz. Öncelikle 4 Aralık

Page 332: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

332

sürecine ilişkin olarak, bir süreç olarak tanımladık arkadaşlar. Bunu bu süreçte, haklı

taleplerimiz kabul edilene kadar 51 oda başkanı olarak toplanıp Sağlık Bakanlığına

gitmeliyiz ve bunu Pazartesiden sonra oluşacak Merkez Heyeti hemen bir başkanına

danışma kurulu toplantısı yapıp, Sağlık Bakanlığından randevu alıp Sağlık Bakanlı-

ğına gitmelidir ve sorunlu bir paket olarak ortaya koymalıdır, bütün bu sorunları;

6197’siyle, ilaç fiyat kararnamesiyle, kamu kurum ıskontosuyla, meslek hakkıyla bir-

likte, hepsini bir paket halinde ortaya koymalıdır. Çünkü Türk Eczacıları Birliği Genel

Kurulundan ortaya bir irade çıkmıştır ve o irade o gün çalışmaya başlayacaktır ve o

irade burayı yansıtacaktır.

Değerli arkadaşlar stok zararları, kamu ve sanayi arasındaki o anlaşmanın feshi

noktasında dava açtık; bu davayı kazanma ihtimalimiz son derece yüksek, hukuki

mücadeleyi kararlılıkla sürdürmeliyiz, bu kongrenin sonuncunda mutlaka bir dekla-

rasyon yayınlamalıyız. Ama değerli arkadaşlar bazılarının önerdiği gibi sözleşmeleri

biz feshetmemeliyiz.

Hatta sözleşmelerin feshedilmesi engellenmelidir. Bakın arkadaşlar, sözleşme

feshini Sosyal Güvenlik Kurumu daha önce denedi, biz burada sözleşmeleri feshede-

rek onlara niye yeni bir alan yaratmaya çalışıyoruz? Biz sözleşmelerin feshedilmesini

engellemek durumdayız; onun için odalarımız sözleşme fesihlerine karşı eczacıların

duruşunu örgütlemek durumundadırlar. Sözleşme feshi bize yarayan bir şey değil-

dir, onun için bunu engellemek durumundayız; çünkü karşımıza çıkacak sorun, önü-

müzdeki süreçte büyük ihtimalle budur. 24 bin eczacı, onun bütünleşmiş örgütüne

karşı onu parçalayacak bir şey yapmayı düşünürken niye biz malzemeyi ona verece-

ğiz? Biz tam tersini yapmak zorundayız. Sözleşme fesihlerini telaffuz ettikleri gün

de, eczanelerimizi süresiz kapatmalıyız. Eczaneleri süresiz kapatmadan yol alamaz-

sınız, eczaneleri çalıştırarak sözleşme yapan eczaneleri seyrederek, diğer eczaneleri

tutma şansınız yoktur. İşte o gün bütün eczanelerin kapanma süreci süresiz olarak

başlamalıdır. Bundan böyle stoklu ilaç alınmaması konusunda tüm meslektaşlarımız

bilgilendirilmelidir, makul bir sürede.

Page 333: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

333

Değerli meslektaşlarım, 4 Aralık’ta sonuç ne oldu? Bir eleştiri de bu. Ya biz 21

Aralık’ta miting yaptık, Allah aşkına 22 Aralıkta mı her şey oldu yani? 21 Aralık’ta

miting yaptık, 32 bin eczacı, eczane çalışanı, vatandaş, öğrenci, üniversitedeki hoca-

larımız, onları da geçmeyelim burada üniversitedeki hocalarımız, herkes oradaydı. Biz

21 Aralık’ta miting yaptık, 32 bin kişiyle, peki bizim sorunlarımız bu biraz önce saydı-

ğımız, neler yaptık, 22 Aralık günü mü masaya yatırıldı? Ne zaman masaya yatırıldı?

Ocak ayında, dolayısıyla süreç bitmemiştir. 4 Aralık’ta kapattık, e şimdi ne olacak? Bir

günde mi olacak, bir günde mi geldik bunlara? Bir günde geldiysek problem yok, bir

günde de çözeriz ama bir günde de gelmedik. 2003’ten bahsediyoruz, daha öncesi

80’lerden başlayan politikalardan bahsediyoruz, küreselleşmeden, liberalizasyondan

bahsediyoruz. O süreci 20 yıllara, 30 yıllara yayıyoruz, sağlık alanındaki çürümeyi 5

yıla, 10 yıla yayıyoruz; kendi sorunumuzu 1 günde çözüyoruz, yok böyle bir şey! Böyle

bir yeteneği olan varsa onu ben bilemiyorum. Bizim böyle de bir yeteneğimiz yok, biz

sürecin bir bütün olduğunu ve bu sürecin kararlılıkla takip edilmesi gerektiğini söy-

lüyoruz ve onu da takip edecek kararlı bir Merkez Heyeti’nin oluşması gerektiğini de

ifade ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, bizi eczaneler can çekişiyor teker, teker değil hep beraber

noktasına getiren, kamu kurum ıskontoları, ilaç fiyat düşüşleri ile büyümenin bede-

lini eczacılara ödetmeye çalışan mevzuat değişikliklerine karşı haklı bir meslek hakkı,

eczacı karının yükseltilmesi ve stok zararlarının telafisi için taleplerimiz için mücade-

le veriyoruz. Muayene ücretlerine karşı, muayene ücretini de istemiyoruz, tahsildarı

olmak da istemiyoruz. Basın açıklamaları yaptık, imza kampanyaları yaptık, davalar

açtık, mücadeleleri yürüttük, yeni eczacılık fakülteleri açılmasın diyoruz ve var olan-

ların kontenjanları yükseltilmesin istiyoruz, yurt dışı diploma denklikleri ile yaşanan

sorunlara karşı hukuk mücadelemizi her alanda sürdürmeye çalışıyoruz. OTC ilaçla-

rının eczane dışından satılmasına karşı yıllardır tutumumuzu büyük bir kararlılıkta

sürdürüyoruz. Biz kendi 6197’mizi istiyoruz, onun için çalışmaları yürütüyoruz ve zin-

cir eczanelere, ortak eczanelere karşı tavrımızı, tepkimizi sürekli gündemde tutmaya

çalışıyoruz. İlaç alım koşullarının eczacı lehine değiştirilmesi için tüm Türkiye’nin ses

verdiği, güç verdiği eylemlik sürecini birlikte örgütlüyoruz. İlaç takip sisteminin ec-

zacıyı değil, ilacı takip eden bir sistem olması için yaptığımız çalışmalar var. Bunları

Page 334: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

334

defalarca sizlerle birçok toplantıda paylaştık, paylaşmaya çalıştık. Eczacının eczanede

günlük yaşantısını kolaylaştıracak ne varsa tamamına dikkatini odaklamış, böylece

eczacının hastasına dikkatini odaklamasına sağlayacak, her şey için mücadele eden

bir örgüt yapısı oluşturmaya çalışıyoruz.

Değerli meslektaşlarım aslolan kişiler değil, yapılardır diyoruz ve biliyoruz ki doğ-

ru yapıları hayata geçirmek için, yani bu her şey için elinin taşının altına koyan her-

kesle birlikte yürümeye kararlı bir anlayış gereklidir. Biz işte bu kadar basit bir anlayışı

birlikte hayata geçirmek iddiasındayız; eğer eşitsiz ve haksız bir dünyada kendimizi

adil ve iyi hissetmemiz mümkün değilse, mesleğimizi, emeğimizi çocuklarımızın ge-

leceği, çalışanlarımızın ekmeği hastalarımızın sağlığı için mücadele etmekten daha

anlamlı ve değerli hangi mirası bırakabiliriz? Şuna yürekten inanıyorum ve hepimizin

inandığını biliyorum: Yaşamak sözünü asi kılan ne varsa, lekesiz ne varsa biz hepimiz,

onların emrindeyiz.

Bir B planımız olmadığını ifade eden arkadaşlara söylüyorum. Ben burada birkaç

saat daha Birlik Başkanıyım, Merkez Heyetimiz de birkaç saat daha burada o yüzden

eylem planının Merkez Heyeti’nin dayattığı değil, delegelerimizin ortak aklıyla oluş-

turulmuş olması gerekiyordu ve bu genel kurul buna imkân verecek ortama sahipti.

Yarın seçilip seçilmeyeceği belli olmayan bir Merkez Heyeti’nin burada kongreyi bağla-

yan bir açıklama yapmasını demokrasiyle bağdaştırmak mümkün değil ama bu bizim

eylem planımızın olmadığı anlamına da gelmiyor.

Değerli meslektaşlarım; biz geleceğe onurlu bir meslek bırakmak istiyoruz, biz

geleceğe onurlu bir geçmiş bırakmak istiyoruz, ama her şeyden önce mesleğimizin

geleceğe kalmasını istiyoruz. Bu bir varlık ve yokluk mücadelesi, şu soruya yanıt bek-

liyorum arkadaşlar: Var mısınız? Yokluk değil varlık mücadelesine var mısınız? O za-

man bölgelerinize döndüğünüzde eğer SGK sözleşmelerimizi feshederse o günden

itibaren eczanelerimizi süresiz kapatacağımızı söyleyin.

Yolumuz açık olsun.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Page 335: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

335

Divan Başkanı: Sayın Başkana teşekkür ediyoruz. Gündemimizin 14. maddesi de

sona ermiş olup, 15. maddesi Bütçe Ve Hesap Komisyonları Raporunun sunulması

sunum arkasından da aklamaya geçeceğiz arkadaşlar.

Komisyon raporunu okumak üzere Ecz. Serhat Salim Aktaş, Komisyondan bir

arkadaş raporu okuması gerekiyor. Ecz. Serhat Salim Aktaş, Ecz.Özden Sezginsoy,

Ecz.Ömer Çoruh, Ecz.Metin Girgin, Ecz.Erhan Yılmaz.

Ecz Özden SEZGİNSOY (Bütçe ve Hesap Komisyonu Raporu Sunumu): Sayın

Divan, Sayın Türk Eczacıları Birliği Yönetim Kurulu ve organları, sayın oda başkanları,

sayın delegeler, sayın eczacı arkadaşlarım hepinizi saygıyla selamlıyorum.

37. Dönem Olağan Büyük Kongre Bütçe Hesap Komisyon Raporu, Bütçe ve He-

sap Komisyonumuz genel kurulda oy birliğiyle seçildikten sonra 11.12.2009 günü

toplanarak 13.10.2007-11.12.2009 dönemine ait bilgiler genel kurulumuza sunul-

mak üzere Komisyonumuzca kararlaştırılmıştır.

1. Türk Eczacıları Birliği genel merkezince yasa gereği tutulması zorunlu def-

terlerin muhasebe standartlarına ve usulüne uygun tutulduğu, kayıtların düzenli ol-

duğu, muhasebe fişlerinin ve kasa defterlerinin günlük olarak işlendiği, bu işlemlerle

ilgili gelir ve gider belgelerinin dosyalarının mevcut olduğu komisyonumuzca tespit

edilmiştir.

2. Türk Eczacıları Birliği bünyesinde bu dönemde 68 personel görev almış olup,

ücret bordrolarının genel muhasebe ilkelerine uygun olduğu, SGK prim muhtasar

beyannamelerinin elektronik ortamda düzenli olarak takip edildiği ve fazla mesaileri-

nin eksiksiz olarak ödendiği, maaş ödemelerinin anlaşmalı banka tarafından yapıldığı,

yasal beyannamelerin bankalar arayıcılığı ile ödendiği görülmüştür.

3. Türk Eczacıları Birliğince alımı yapılan malzeme, hizmetler konusunda say-

manlık limiti üstünde alımlar İSO koşullarında teklif ve değerlendirmeler alınarak fi-

yatları tespit edilmiştir.

4. Türk Eczacıları Birliğinin maddi varlıklarının büyük bölümünü bina ve araçla-

rın oluşturduğu; TEB merkez binası, misafirhane ve Eskişehir Ecza Koop. binası hariç

diğerlerinin kiralandığı, kira bedellerinin düzenli şekilde tahsil edildiği görülmüştür.

Page 336: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

336

5. Türk Eczacıları Birliği gelirlerinin üye aidatları, kurum sözleşmeleri, kira gelirle-

ri, faiz gelirlerinin oluştuğu ve bunların titizlikle kayıt altına alınarak takip edildiği, mev-

duat birikimlerinin bankalar yolu ile en verimli şekilde değerlendirildiği görülmüştür.

6. Türk Eczacıları Birliği büro hizmetlerini daha iyi koşullara taşıması için almış

olduğu ISO EN 9001:2000 kalite belgesi çerçevesinde yıl içerisinde tetkik ve inceleme

yapılıp Türk Standartları Enstitüsünün olumlu görüşünün olduğu komisyonumuzca

görülmüştür.

7. Türk Eczacıları Birliği bu dönemde bağımsız yeminli mali müşavirlik ve dış

denetim şirketinde periyodik aralıklarla İktisadi İşletme, Yardımlaşma Sandığı ve Türk

Eczacıları Vakfı dahil olmak üzere kendisini denetlettirdiği tespit edilmiş olup, ayrıca

bu dönemde Sağlık Bakanlığınca denetlenmiştir.

8. Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetinin yanında İktisadi İşletme, Yardımlaş-

ma Sandığı ve Türk Eczacıları Vakfının hesap ve kayıtları incelenmiş, aidat ve ödenti-

lerin vakıf senedi yönetmeliğine uygun bir biçimde takip edildiği tespit edilmiştir.

Genel kurula saygılarımızı arz ederiz. Ecz. Serhat Salim Aktaş, Ecz. Özden Sezgin-

soy, Ecz. Ömer Çoruh, Ecz. Metin Girgin, Ecz. Erhan Yılmaz. Saygılarımızla.

Divan Başkanı: Sevgili arkadaşlar, dışarıdaki arkadaşların salona gelmesi yolunda

bir uyarı yapsak Merkez Heyeti’nin aklanma süreci başladı. Bir zahmet, bir 5 dakika-

larını daha verebilirlerse.

Arkadaşlar; Merkez Heyeti’nin aklanması için oylarınıza sunuyorum, aklayanlar?

Teşekkür ederim. Aklamayanlar? Oy birliği ile aklanmıştır.

Denetleme Kurulunun açık oylamayla aklanmasını gündemimize sunuyorum. (b)

maddesi. Aklayanlar? Teşekkür ediyorum. Aklamayanlar? Oy birliği ile aklanmıştır.

Yardımlaşma Sandığının açık oylamayla aklanması maddesini oylarınıza sunuyo-

rum. Aklayanlar? Teşekkür ediyorum. Aklamayanlar? Oy birliği ile aklanmıştır.

Page 337: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

337

Merkez Heyeti tahmini bütçesi ve onaylanması, sanıyorum dün görüşülmüştü.

Bu konuda söz almak isteyen? Oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler? Teşekkür ediyo-

rum. Etmeyenler? Oy birliği ile kabul edilmiştir.

Yardımlaşma Sandığı tahmini bütçesinin görüşülmesi ve oylanması. Oylarınıza

sunuyorum. Teşekkür ediyorum. Kabul etmeyenler. Oy birliği ile kabul edilmiştir.

Türk Eczacıları Birliği tahmini bütçesinin görüşülmesi oylanması. Dün görüşül-

müştü. Oylarınıza sunuyorum. Kabul etmeyenler? Yok. Oy birliği ile kabul edilmiştir.

Merkez Heyeti adına konuşma yapmak isteyen bir arkadaşım varsa, buyurun

Sayın Genel Sekreterim, geçmiş dönem genel sekreterim.

Ecz. Özgür ÖZEL (Manisa Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Manisa delege-

si Özgür Özel. Aklandığımıza göre başka bir sıfatımız yok şu anda.

37. Büyük Kongremizin tüm değerli delegelerine, Merkez Heyetimize, Denetle-

me Kurulumuza, Vakıf Kurulumuza, Yardımlaşma Sandığı Yönetim Kuruluna göster-

miş oldukları güven ve yaptıkları ibra için çok teşekkür ediyoruz efendim, sağ olun.

Divan Başkanı: Mevzuat Komisyonu raporunun görüşülmesi.

Ecz.Osman KÜÇÜKÇAKMAK (Mevzuat Komisyonu Raporu): Sayın Divan Başka-

nı, divan üyeleri, değerli delegeler sevgili meslektaşlarım. Mevzuat konusunun rapo-

runu okuyorum.

Büyük Kongrenin sayın delegeleri tarafından komisyonumuza 11 adet başvuru

yapılmıştır. Yapılan inceleme sonucunda 2 adet başvuru dilek ve öneriler komisyonu-

na havale edilmiştir. Diğer başvurular komisyonumuzca değerlendirilerek;

1. Sayın Burhanettin Bulut ve 10 delege tarafından verilen önergede eczacı

odalarına üyeleri tarafından munzam aidat verilmesi için gerekli mevzuat değişiklik-

lerinin yapılması adına çalışmaları yürütmek için,

Page 338: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

338

2. Sayın Harun Kızılay ve 10 delege tarafından verilen önergede Türk Eczacıları

Birliği bünyesinde faaliyet göstermek üzere kurulan komisyonlara ve çalışma yapılan

diğer alanlara ilişkin yönetmelik hazırlanması konusunda,

3. Sayın Burhanettin Bulut ve 10 delege tarafından verilen önergede Türk Ec-

zacıları Deontoloji Tüzüğüne, “Türk Eczacıları Birliği tarafından satışına uygunluk bel-

gesi verilmemiş ürünleri eczanesinde satmak maksadıyla bulundurulamaz” hükmü-

nün ve 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanununun Türk Eczacıları Birliği Merkez

Heyeti’nin görevlerini tanımlayan 39. Maddesine Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı

tarafından ruhsatlandırılan ürünler hariç olmak üzere, eczanede satılacak ürünler için

uygunluk belgesi düzenlemesine hükmünün eklenmesi hususunda,

4. Sayın Bülent Varel ve 4 delege tarafından verilen önergede 22.07.2008 tarih

25883 sayılı tıbbi atıkların kontrolü yönetmeliğinde, eczanelerin faaliyetleri sonucu

atık oluşumuna neden olan sağlık kuruluşları kapsamında tıbbi atık üreticisi olarak

ifade edilmesine dayanarak, belediyelerce eczanelerden tıbbi atık bertaraf ücreti adı

altında bir ücret talep edilmektedir. Ancak yönetmeliğin Ek-2 C, D, E maddelerinde

belirtilen atıklardan herhangi birinin eczanelerde üretilmesi Genel Sağlık Mevzuatları

gereğince zaten mümkün değildir. Öte yandan Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetme-

liğine ve Türk Eczacıları Birliğinin Çevre ve Orman Bakanlığından aldığı görüşe göre,

eczanelerce üretilen tehlikeli atıkların tıbbi atıklar ile karışmaması ve Çevre ve Orman

Bakanlığından ruhsatlı Türkiye’de sadece 2 firma. İZAYDAŞ ve Ekolojik tesislerinde

bertaraf edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla belediyeler, eczanelerden 25883 sayılı

yönetmeliğe dayanarak vermesi gereken bir hizmetin bedelini talep etmektedir. Bu

durumun önüne geçilmesi için söz konusu yönetmelikten eczaneler ile ilgili ifadenin

çıkartılması hususunda yeni seçilecek Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetine gerekli

çalışmaları yapılması için yetki verilmesi yönlü talepler komisyonumuzca da uygun

bulunmuştur.

5. Ayrıca Sema Karagülle ve 13 delege tarafından verilen önergede eczane ça-

lışma saatleri ve cumartesi günü tatil edilmesiyle ilgili önergeyi divana sunacağım.

Komisyonumuzca değerlendirilmiş olup 6197 sayılı yasada değişiklik yapılabilmesi ko-

nusunda çalışma yapmak üzere yeni seçilecek Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetine

görev verilmesi komisyonumuzca da uygun görülmüştür.

Page 339: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

339

6. Sayın Sema Karagülle ve 10 delege tarafından verilen 6197 sayılı Yasa Taslağı

Önerileri başlıklı önerge Ek-2’de, Divana sunacağım. Komisyonumuzca değerlendi-

rilerek önergenin yeni seçilecek TEB Merkez Heyeti tarafından 6197 sayılı yasada

yapılacak değişiklik çalışmalarında dikkate alınması konusunda tavsiyede bulunulması

komisyonumuzca da uygun görülmüştür.

7. Üzeyir Korkmaz ve 12 delege tarafından verilen Türk Eczacıları Birliği Yar-

dımlaşma Sandığının kuruluş amacı ve işleyişini yeniden gözden geçirilmesine yönelik

önerge Ek-3’te, Divana takdim edeceğim. Komisyonumuzca değerlendirilmiş olup şu

sonuca varılmıştır. Önergenin ilk 4 maddesi komisyonumuzca uygun görülmemiştir.

Değerlendirmemiz şu şekildedir.

1. 6643 Sayılı Yasanın 58. Maddesi uyarınca Türk Eczacıları Birliğince bir Yar-

dımlaşma Sandığı kurulur. Bu Sandığa Birlik azasının hepsi kaydedilmeye ve veci-

belerini yerine getirmeye mecburdurlar. Eczane, eczacıları dışında bu zorunluluğun

kaldırılması söz konusu maddenin yanı sıra, 6643 sayılı yasanın 1. Maddesi son pa-

ragrafı “kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asil ve sürekli

kadrolu da çalışan eczacılar ile, herhangi bir sebeple meslek ve sanatı ile uğraşmayan

eczacılar istedikleri takdirde eczacı odalarına kayıt olabilirler.” hükmüne de aykırıdır.

Arkadaşlar bu maddede Sayın Üzeyir Korkmaz ve arkadaşları serbest çalışan, kamuda

çalışan, eczanesini kapatmış olan eczacı arkadaşların Yardımlaşma Sandığına üyelik

vecibelerini yerine getirmelerini istemişlerdi. Bunun, biz de kanuna aykırı olduğunu,

özellikle belirttik.

Yardımlaşma Sandığı üyesi olan eczacılar zaten oda ve TEB kongresinde görüş ve

önerilerini ileterek demokratik haklarını kullanmaktadırlar.

Yardımlaşma sandığı kredi verme koşulları, sandığın gelirleri ve günün ekono-

mik koşulları göz önünde bulundurularak minimum seviyede belirtilmektedir. Kredi

verilme ve ilgili işlemlerde karşılaşılan banka görevlilerinden kaynaklı şikayetler TEB

Merkez Heyetince değerlendirilerek gerekli önlemler alınmaktadır.

Yardımlaşma Sandığı bütçesi kuruluş amacına uygun olarak işletilmektedir.

Page 340: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

340

Önergenin son maddesi 5. Madde hakkında komisyonumuz şu değerlendirmeyi

yapmıştır.

Aynı zamanda TEB 31. Olağan Büyük Kongresinde alınmış bir karar olan Yardım-

laşma Sandığı üyesi meslektaşların emeklilik haklarının gerçekleştirilmesi konusunda

yeni seçilecek Merkez Heyetine çalışma yürütmesi önerisi komisyonumuzca ekonomik

koşullar göz önünde bulundurulacak şekilde yeni seçilecek Türk Eczacıları Birliği Mer-

kez Heyetine gerekli çalışmaları yapması için yetki verilmesi yönünde talepler komis-

yonumuzca da uygun bulunmuştur.

8. Sayın Bülent Ünsal ve 7 delegenin verdiği önergede medikal malzemelerin ve

veteriner ilaçların sadece eczaneler tarafında satılması ve kamu kurum kuruluşlarına

eczaneler tarafından fatura edilmesi ile ilgili önergenin komisyonumuzca değerlendi-

rilmiş olup şu sonuca varılmıştır. Bu konuda yasal düzenleme bulunduğu gibi 6197

sayılı yasada değişiklik yapacak taslakta eczanelerde satılabilecek ürünler ve satılması

zorunlu ürünler ile ilgili madde bulunduğundan bu konuda yeni seçilecek yeni TEB

Merkez Heyetine yeni bir görev verilmesine gerek görülmemiştir.

9. Sayın Erdoğan Çolak ve 10 delege tarafından verilen önergede Türk Eczacıları

Birliği bünyesinde faaliyet gösteren enstitüler ve araştırma merkezi çalışmalarının,

Türk Eczacıları Birliği Eczacılık Uygulama ve Araştırma Merkezi çatısı altında birleş-

tirilmesi hususunu ve Merkez Heyeti için hazırlanan yönetmelik taslağını Ek–4’te su-

nacağım. Büyük Kongrenin onayına sunulması önerisi komisyonumuzca uygun görül-

müştür.

Komisyon üyeleri Ecz.Osman Küçükçakmak, Ecz. Canan Ataseven, Ecz. Cemil

Karakap, Ecz. Yusuf Nebi Dolaş, Ecz. Remziye Serpil Bulut. Teşekkür ediyorum.

Divan Başkanı: Sayın Divan, saygıdeğer arkadaşlar, mevzuat komisyonu raporla-

rının görüşülmesine geçiyoruz.

Sayın Ecz. Burhanettin Bulut ve 10 delege tarafından verilen önergede eczacı

odalarına üyeleri tarafından munzam aidat verilemesi, mevzuat değişiklikleri yapıl-

Page 341: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

341

ması adına… Arkadaşlar, arkadaşlarımız okudu lehte veya aleyhte tümü üzerinde söz

almak isteyen var mı? Lehte almak isteyen yok. Aleyhte almak isteyen yok. O zaman

bu önergelerin komisyondan geldiği şekliyle kabul edenler, kabul etmeyenler? Mevzu-

at komisyonu raporu oy birliği ile kabul edilmiştir, tüm maddeleri.

Dilekçe Öneriler Komisyonu Raporu. Raporu okumak üzere komisyon üyesi bir

arkadaşımız. Buyur Barış.

Ecz. Barış SÖNMEZ (Dilek ve Öneriler Komisyonu Raporu Sunumu): Sayın Di-

van, sayın delegeler, değerli meslektaşlarım. 37. Olağan Büyük Kongre Dilek Öneriler

Komisyonu adına hepinizi saygı ile selamlıyorum. Kongremizin ülkemiz ve mesleği-

miz adına olumlu katkılar sağlanacağı bir kongre olmasını temenni ediyoruz. Dilek ve

önerileri ile mesleğimiz ve büyük kongremize katkıları bulunan önerge sahiplerine de

teşekkür ediyoruz.

12 Aralık 2009 TEB 37. Olağan Büyük Kongre Divan Kurulu Başkanlığına. Dilek

ve Öneriler Komisyon Raporu: Dilek ve Öneriler Komisyonuna iletilen 28 adet önerge

görüşülmüş bunlardan 3 tanesinin aşağıdaki gerekçelerden dolayı reddine karar ve-

rilmiştir.

1. Adana ilinde bir ofis açılmasının genel kurulu ipotek altına alma amaçlı ol-

duğu ve bu nedenle Adana iline ofis açılması kararının genel kurul kararı ile geri

alınmasına ilişkin öneri, Adana ilinde bir ofis ve böyle bir ofisin açılmasına ilişkin karar

olmadığından reddedilmiştir. Komisyonumuzun yaptığı çalışmada çalışma raporunun

taslak bütçede görünen ve İstanbul, Adana ofisleri gideri kaleminde açıklanan husu-

sun 34. Dönem Çalışma Raporunda da bulunduğu. Söz konusu taslak bütçede geçen

Adana ofis olarak gözüken bu kalemin, 2003 yılında restorasyonu tamamlanan ve

müze eczane olarak 2005 yılında hizmete açılan sayın Ecz. Kasım Gülek varisleri ta-

rafından bize bağışlanan müze eczane ve kütüphanenin zaruri giderleri olduğu, bu

rakamın İstanbul Adana ofis olarak müştereken bir kalemde gösterildiği belirtilmiştir.

2. Meslek örgütümüzde yapılan çalışmaların aksamaması ve sürekliliğini kay-

betmemesi için Merkez Heyetinde ve Denetleme Kurulunda görevli meslektaşların

Page 342: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

342

milletvekilliği veya belediye başkanlığı adayı veya aday adaylığı durumunda mevcut

görevlerinden istifa etmeleri yönünde bir etik kararın genel kurulca alınması önerisi-

nin reddine karar verilmiştir. Anayasal bir hak olan seçme ve seçilme hakkı sonucu,

seçimle elde edilmiş bir görevde bulunan kişinin, yasayla başka bir düzenleme ya-

pılmamış ise seçimle elde etmiş olduğu görevine devam edip etmeme konusundaki

karar kendi iradesine bağlıdır. Ayrıca 6643 sayılı yasa uyarınca seçimle elde edilmiş

görevleri yasanın emrettiği şekilde yerine getiremeyenlerin hangi hallerde istifa etmiş

sayılacağı kanun koyucu tarafından düzenlenmiştir. Konu hakkında yasal düzenleme

olması ve yasal düzenlemeler hilafına büyük kongre kararı alınmasının mümkün ol-

madığından önerge reddedilmiştir.

3. Meslektaşlarımızın İş Bankası aracılığıyla kullandıkları Yardımlaşma Sandığı

kredilerinde, banka tarafından istenen kefiller, genel kredi sözleşmesi imzalattırılıp

ticari kefil olarak değerlendirilmektedir. Ticari kefillik ömür boyu kefil olunan kişinin

tüm ticari borçlarıyla sürmekte ve bu kefillikten azil için bankanın noterden çekilmiş

ihtarnameyi kabul etmesi gerekmektedir. Eczacılarımızın gelecekte yaşanması muh-

temel mağduriyetlerinin önlenmesi için yeni seçilecek Merkez Heyetine konu hakkın-

da çalışma yapılması önergesi reddedilmiştir. Zira meslektaşlarımızın İş Bankası ara-

cılığıyla kullandıkları yardımlaşma sandığı kredilerinde kefalet, sadece kredi ile sınırlı

olup ömür boyu sorumluluk ve başka borçların da üstlenilmesini kapsamamaktadır.

Türk Eczacıları Birliği ve İş Bankası arasında yapılan protokolde böyle bir hüküm bu-

lunmadığı gibi kredinin geri ödenmemesi durumunda alacak Türk Eczacıları Birliğine

temlik edilerek, yasal takip Birlik tarafından yapılmaktadır. Konuyla ilgili olarak kredi-

lerden sorumlu İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı ile de görüşülmüş ve teyit alınılmış

olup, aksine bir uygulamanın olmadığı bilgisi alınmış ve gerekli olması halinde bu

konuda banka tarafından genel bir yazı verilebileceği ifade edilmiştir.

Kalan 25 önergeden, birden fazla içeriği olanlar ayrı ayrı değerlendirilmiş, aynı

içerikli olanlar ise birleştirilmiştir. Sonuç itibari ile toplam 23 adet önergenin Genel

Kurulda sırayla görüşülmesi uygun görülmüştür.

1. Aile hekimlerinin ve diyaliz merkezlerinin reçete yönlendirme yapmalarına

engel olacak düzenlemeler hakkında çalışma yapılması,

Page 343: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

343

2. SGK protokolünde sözleşmenin feshi ve cezai şartlar bölümünde cezai şart

ve fesih sebebi olarak gösterilen sağlık raporunun asıl veya fotokopisinin eczanede

bulunmasının cezai şart ve fesih yapılmasını gerektirmeyecek bir şekilde çalışma ya-

pılması,

3. Majistral tarifenin güncellenerek SGK provizyon sisteminde güncel haliyle

kullanılabilmesi için gerekli çalışmanın yapılması,

4. Türk Eczacıları Birliği tarafından atık ilaçların tıbbi atık yönetmeliklerine uy-

gun ve çevreye zarar vermeyecek yöntemlerle imha edilmesine yönelik çalışmaların

yapılması,

5. SGK provizyon sisteminde yer almasına rağmen piyasada bulunmayan eş-

değerleri yüzünden hastaların fiyat farkı ödemesine yol açarak hasta mağduriyetine

neden olan, piyasada bulunmayan ilaçların Ek-2 D listesinden çıkartılmasının sağlan-

ması için gerekli çalışmanın yapılması,

6. İlaç fiyat düşüşlerinde dağıtım kanallarının stok zararları, ilgili firma tara-

fından anında karşılanmaktayken, eczanelerinde ilaç fiyat düşüşlerinden doğan stok

zararının ilgili firma tarafından kısa sürede karşılaması konusunda çalışma yapılması,

7. Eczanelerde satılan veya satılabilecek ilaç dışı ürün çeşitliliğini ve eczanelerin

karlılığını artırmaya yönelik projeler üretilmesi. Kooperatif ve benzeri örgütlenmeler

yoluyla uygun fiyatlı ürünler temin edilerek gerekirse reklamlarını da yaptırmak su-

retiyle ülke bazında tek fiyatla bütün eczanelerde satışının sağlanması için gerekli

çalışmanın yapılması,

8. Elektronik rapor adı altında, raporlarda eczacıların sorumluluğunun olmadı-

ğı, sadece raporu veren hastane ve doktorun sorumlu olduğu bir sistemin oluşturul-

ması amacıyla bir çalışmanın yapılması,

9. Muayene kaktı payı adı altında eczaneler tarafından tahsil edilen paraların

eczaneler dışında tahsil edilmesiyle ilgili gerekli çalışmanın yapılması.

10. Eczacıların karşıladıkları reçete başına meslek hakkı almaları hususunun ya-

sal zemine kavuşturulması yönünde çalışma yapılması,

11. İlaç fiyat kararnamesinde değişiklik yapılarak eczacı kar hadlerinin arttırılma-

sı konusunda gerekli çalışmaların yapılması,

12. Eczane sayısının sınırlandırılması ve yeni mezun olan eczacılarının farklı alan-

larda da istihdam edilmesi konusunda çalışma yapılması,

13. 15 Ocak 2010 tarihinde kamu personelinin bakmakla yükümlü olduğu kişiler

SGK kapsamına girdiklerinde ilaç katılım paylarının ve muayene ücretlerinin şu an

Page 344: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

344

olduğu gibi ilgililerin maaşlarından kesilmesi uygulamasının aynı şekilde devam ede-

bilmesi için gerekli çalışmanın yapılması,

14. Muvazaayla mücadele kapsamında sürdürülen çalışmalar nedeniyle muva-

zaayla işletilen ve/veya muvazaayla eczane işletme girişiminde bulunan kişi yada kişi-

lerce açılan davalar nedeniyle oluşacak dava yükümlülüklerinin Türk Eczacıları Birliği

bütçesinden karşılanması,

15. Türk Eczacıları Birliği tarafından yürütülen faaliyetlerin ve Merkez Heyeti ta-

rafından alınan kararların ifası nedeniyle açılacak davalardan dolayı doğabilecek taz-

minatların Türk Eczacıları Birliği bütçesinden karşılanması,

16. Yeşil Kart diyaliz reçetelerinde hastalara verilen diyaliz solüsyon setlerinin ku-

rum tarafından ödenmesi ve Yeşil Kart diyaliz reçetelerinin eşit dağıtım sistemi adı

altında protokolde yer almasını sağlamak amacıyla çalışma yapılması,

17. Huzur evlerinde kalan ve yatılı okullarda öğrenim gören öğrencilerin reçetele-

rinin de eşit dağıtım sistemleri dahilinde karşılanabilmesi amacıyla çalışma yapılması.

18. SGK faturalarımıza eklediğimiz döküm listesi özet bilgisinde eczane alacağın-

dan kesilecek muayene ücretinin toplam tutarının belirtilmesi ve eczanenin alacağı

miktarın net olarak bildirilmesi konusunda gerekli çalışmanın yapılması,

19. Farmasötik bakımın vazgeçilmez süreçlerinden olan, kronik hastaların takibi-

nin sağlanacağı uygulanabilir programları geliştirmek için gerekli çalışmanın yapılması.

20. Eczacılık mesleğinin geleceğinin korunması adına eczane modeli geliştirilerek

eczaneler için minimum standartların oluşturulması konusunda gerekli çalışmaların

yapılması,

21. İleri bir farmasötik bakım hizmeti olacak bakıma muhtaç yaşlı ve engelli bi-

reylere evde bakım hizmeti sunumunun eczacılar veya eczacıların içinde olacağı bir

sağlık çalışanları ekibi ile sürdürülmesinin sağlanması için evde bakım merkezleri ku-

rulması konusunda gerekli çalışmaların yapılması,

22. Kamu kurum ıskontosunun eczane ve eczacılar üzerinden kaldırılması için

gerekli çalışmaların yapılması,

23. Eczaneler arasında üst limitli ciro uygulamasının yaşama geçirilmesi konu-

sunda gerekli çalışmaların yapılması

Hususlarının Büyük Kongre oylamasına sunulması uygun görülmüştür. Gereği

için bilgilerinize arz ederiz. Ecz. Barış Sönmez, Ecz. Aysu Gerenli, Ecz. Onur Ferhat

Karacan, Ecz. Emin Oktay Güvener, Ecz. Esat Erdönmez.

Page 345: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

345

Divan Başkanı: Evet, Barış Sönmez’e teşekkür ediyorum. Komisyon raporunun

tümü üzerinde lehte söz almak isteyen var mı? Aleyhte söz almak isteyen var mı? Ko-

misyon raporunun üzerinde lehte söz almak isteyen var mı? Yok. Aleyhte söz almak

isteyen, buyurun Başkanım.

Ecz.Hüseyin ŞİMŞEK (Mersin Eczacı Odası Başkanı): Değerli delegeler, komis-

yon raporunun hepsini dinledik. Komisyona, divana sunduğumuz iki tane önergenin

ikisinin de ret olduğunu görüyoruz. Ve bunlarla ilgili hepinizin dikkatini bir kez daha

çekmek istiyoruz. Bir de komisyon raporlarının bu şekilde toplu halde onaya sunulma-

sına karşı bir yöntem olmadığını, teker teker okunup, her birisi hakkında görüşülme

yapılmasının lehte ya da aleyhte görüş bildirilmesinin daha doğru olduğunu düşünü-

yorum. Önce İş Bankası ile ilgili komisyonumuzun reddettiği, İş Bankası kredileri ile

ilgili komisyonumuzun reddettiği öneriyi avukatlarımızla defalarca görüştük. Şu anda

İş Bankası kredisi kullanırken İş Bankasından yardımlaşma sandığı kredisi kullanırken

eczacılarımız bir kredi sözleşmesine imza atıyor. Bu kredi sözleşmesi o şahsın ticari

olarak diğer şahsa kefil olduğunun bir göstergesidir. Ve bankacılık yasası gereği bu

kredi sözleşmesini imzalamayan eczacı Türk Eczacıları Birliği Yardımlaşma Sandığı

kredisi alamaz. Bu krediyi ödediğini düşünen eczacı, kefil olduğunuz eczacı arkadaşın

daha sonra gidip İş Bankasından bir kredi kullanıp ödemediğini düşünün o zaman

işte bir sıkıntı var. Sevgili komisyondaki arkadaşlarımız ve avukatlarımız görüşmeler

yaptılar. İş Bankası Genel Müdürü Yardımcısından böyle bir kefalet işleminin devam

etmeyeceğini ya da insanlara bir kefaletinden dolayı zarar getirilmeyeceğini sözlü ola-

rak teyit aldılar. Biz de diyoruz ki; Türk Eczacıları Birliği kendi yardımlaşma sandığının

kredisini, eczacıyı ileride zor durumda bırakmayacak şekilde yeniden gözden geçirsin.

Ve eczacıya yeniden zor durumda bırakmayacak şekilde İş Bankası ile gerekirse yeni

bir protokol imzalasın gerekirse bu konuda çalışmalar yapsın. Tek önerimiz bu. Yani

bunun reddedilmesi gerekçesini anlamış değiliz.

Bir diğer önergemiz geçen seferde vermiş olduğumuz ve gene komisyondan ge-

nel kurula inmeden reddedilen Türk Eczacıları Birliğin yapısı içinde olduğu sürece,

Merkez Heyeti yapısı içinde olduğu sürece herhangi bir siyasi partiden aday olan kişi-

lerin istifası yönünde etik bir karar, biz bir kanun yapmıyoruz. Komisyona diyoruz ki;

genel kurula gelsin, genel kuruldaki delegeler bu konudaki tedbir haklarını kullansın

Page 346: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

346

ve şöyle bir karar çıksın ya da çıkmasın o sizlerin bileceği bir şey. İstifa etmeliler ya

da etmemeliler. Bu etik karara rağmen istifa etmezse, o kişinin kendi etik değerle-

riyle ilgili bir şey olur. İstifa ederse de genel kurulun vermiş olduğu etik karara uyum

sağlamış olur. Bu iki hususun yeniden değerlendirilmesini ve divan tarafından genel

kurulun oyuna sunulup sunulmaması için komisyon kararına rağmen tekrar oylarınıza

sunulmasını talep ediyorum. Teşekkür ediyorum.

Divan Başkanı: Sayın Başkana teşekkür ederim. Arkadaşlar 25 önerge var.23

önergede bir sorun yok. Arkadaşlar üç tane önergenin, komisyon reddine karar ver-

miş. Bu üçü haricinde toptan oylayacağım. Çünkü bir sorun yok. O üçü haricinde,

komisyondan geldiği şekliyle kabul edenler? Etmeyenler? Arkadaşlar, üç tane sorunlu

var. Onu tek tek oylayacağım. Diğerlerini herkes kabul ediyor. Arkadaşlar zaten ko-

misyon önerilerinin 23 tanesini kabul etmiş. Bir sorun yok. Sayın Başkan, 23 tanesini

kabul etmiş bir sorun yok. Üç tanesini reddetmiş. O reddettiklerini teker teker oku-

yorum. Başlıyorum birinciden.

Dilek ve öneriler komisyonuna iletilen 28 adet önerge görüşülmüştür. Bunlardan

üç tanesinin aşağıdaki gerekçelerden dolayı reddine karar verilmiştir. Önerge şöyle.

Sayın Bülent Köse ve Nevzat Akman vermiş. TEB Merkez Heyetimizce İstanbul’da

alınan alınmasını önemsediğimiz, ancak amaca uygun kullanılmayan ofisin durumu

ortadayken Adana ilimizde de bir ofis açılacağının belirtilmesini genel kurulu ipotek

altına alma amaçlı olduğunu düşünüyoruz. Bu itibarla Adana iline açılması kararının

genel kurulumuzun iradesi ile geri alınmasını saygılarımla arz ederim. Bülent Köse ve

Nevzat Akman.

Komisyonun, arkadaşlar bir dakika, komisyonun raporunu da okuyayım. Bu ar-

kadaşların önergesi, komisyonun raporu Adana ilinde ofis açılmasının genel kurulu

ipotek altına alma amaçlı olduğu ve bu nedenle Adana iline ofis açılması kararının

genel kurul kararı ile geri alınmasına ilişkin öneri Adana ilinde bir ofis ve böyle bir ofi-

sin açılmasına yönelik karar olmadığından reddedilmiştir. Söz vereceğim, bir dakika,

komisyonumuzun yaptığı çalışmada, çalışma raporunun taslak bütçede görülen ve

İstanbul, Adana ofis giderlerinin kaleminde açıklanan hususun, 34. dönem çalışma

Page 347: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

347

raporunda da bulunduğu söz konusu taslak bütçede geçen Adana ofisi olarak gözü-

ken bu kalemin 2003 yılında restorasyonu tamamlanan ve müze eczane olarak ta-

nımlanan 2005 yılında hizmete açılan Sayın Ecz. Kasım Gülek varisleri tarafından Bir-

liğimize bağışlanan müze eczane ve kütüphanenin zaruri giderleri olduğu bu rakamın

İstanbul, Adana ofis olarak müştereken bir kalemle gösterildiği belirlenmiştir diyor.

Arkadaşlar söz vereceğim, önergenin lehinde komisyon raporunun lehinde reddi

konuşmak isteyen? Buyurun.

Divan Başkanı: Buyurun siz konuşun fark etmez.

Uzm. Ecz.Bülent KÖSE (Malatya Eczacı Odası Başkanı): Taslak bütçeyi ekrana

yansıtma şansımız var mı? Taslak bütçede Adana Ofisi diye geçiyor o zaman komis-

yonun yapabileceği bir tek şey var. Adana’da bir ofis açılması düşünülmüyorsa, böyle

bir karar yoksa, böyle bir anlam da ifade etmiyorsa taslak bütçedeki cümlenin dü-

zeltilmesi gerekiyor. Bu kadar, efendim biz orada taslak bütçeyi kim okursa okusun

denetleme kurulu burada Adana Ofisi derseniz İstanbul ofisi ve Adana ofisi tek anlam

içerir. O önerge onun için verilmişti. Adana’da bir ofis yoksa önergenin de bir anlamı

kalmamıştır. Ama taslak bütçede ofis kelimesinin Adana ile ilgili ofis kelimesinin dü-

zeltilmesi gerekir. Teşekkür ediyorum.

Divan Başkanı: Evet, arkadaşlar bu anlaşılmıştır. Sayın Şerif Boyacı komisyon

raporu ile ilgili konuşacaktır buyurun

Ecz. Şerif BOYACI (Kütahya Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Sayın delege-

ler iyi akşamlar diliyorum size. Şimdi konuşuyoruz, bize İstanbul’da daha önce alınmış

bir katımız var Piyale Paşa Bulvarı üzerinde, henüz kiraya verilemedi, kullanamıyoruz

ama oranın apartman yönetmeliği bazında masrafları var, onları aylık işte ortak gide-

rine katılmıyor, İstanbul ofisi denen şey bu.

Adana ofisi denen şey de daha önce biliyorsunuz, belki gençler var diye tazele-

yelim. Kasım Gülek, merhum Kasım Gülek’in ailesi, babası Adana’da eczacıymış tanı-

Page 348: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

348

mıyoruz tabi. Ve Gülek ailesi vefattan sonra boş duran şurada resmini gördüğünüz

binayı bizim Birliğimize hibe etti. Biz de o binayı restore ettirdik, eski haline getirdik

binayı daha önceki yıllarda ve altında bir tane eczane açtık; orayı kiraya verdik, üst

tarafı da sosyal amaçlı bir şekilde topluma kazandırmak anlamında kütüphane olarak

kullanıyoruz. Kütüphane olunca gayet tabi orda biz yapmamız gereken elektrik, su,

telefon, ne bileyim, bir bekçimiz görevlimiz var orada onun masrafları diye geçiyor.

Muhasebe tanımlaması olarak oraya bir Adana ofisi diye yazmışlar, ofis sözü ge-

çince de herhalde Sayın Başkan hassasiyet gösteriyor, orada bir sanki ayrı bir ofis

açılıyor gibi bir izlenim almış. Öyle bir şey yok, oradaki gördüğünüz binanın üst ka-

tında toplumun hizmetine yaptığımız bir katkı olarak oranın masrafının karşılandığı

bir gider kalemidir bu. Tahmini bütçede de böyle geçiyor. Bu durumu bilgilerinize arz

etmek istedim. Komisyonun onun kaldırılması, iptal edilmesi gibi bir talebi reddet-

mesi uygundur. Teşekkür ederim.

Divan Başkanı: Evet, saygıdeğer arkadaşlar lehte ve aleyhte konuşulmuştur.

Önergeyi komisyondan geldiği şekilde reddini yani kabul edenler? Kabul etmeyenler?

Oy birliği ile kabul edilmiştir. Çünkü anlaşılmıştır olay öyle bir ofis yoktur.

Şimdi tartışmalı, komisyonun reddettiği ikinci bir madde önergeyi okuyorum. Bu

önergeyi Umut Özkul, Ersin Servi, Tuncay Sayılkan, Mersin Eczacı Odası, İzmir Eczacı

Odası, Levent Budak, Çağatay Çakar, 6–7 arkadaş vermişler.

37. Dönem TEB Büyük Kongre Divan Başkanlığına; meslek örgütümüzde yapılan

çalışmaların aksamaması ve sürekliliğini kaybetmemesi için Merkez Heyetinde ve De-

netleme Kurulunda görevleri meslektaşların milletvekilliği veya belediye başkanlığına

aday veya aday adaylığı durumunda mevcut görevlerinden istifa etmeleri yönünde bir

etik kararın genel kurulunca alınması önerisinin reddine karar verilmiştir.

Anayasal bir hak olan seçilme hakkı sonucu, seçim ile elde edilmiş bir görevde

bulunan kişinin yasa ile başkaca bir düzenleme yapılmamış ise seçimle elde etmiş

olduğu görevine devam edip etmeme konusundaki kararı kendi iradesine bağlıdır.

Page 349: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

349

Ayrıca 6643 sayılı yasa kararınca seçimle elde edilmiş görevi yasanın emrettiği şekilde

yerine getiremeyenlerin hangi hallerde istifa etmiş sayılacağı kanun koyucu tarafın-

dan düzenlenmiştir. Konu hakkında yasal düzenleme olması yasal düzenlemelerin

hilafına büyük kongre kararı alması mümkün olmadığından önerme reddedilmiştir

Arkadaşlar gerçekten bu konuda bir yasa vardır. Yasada diyor ki devam edebi-

lirler görevlerine diyor. Komisyondan gelen şekli ile reddi şeklinde görüş bildirmek

isteyenler. Komisyon kararı lehinde konuşma yapmak isteyen var mı?

Aleyhinde almak isteyen var mı? Komisyon kararının aleyhinde yani komisyon

bunu reddetmiş .

Buyurun. Yani arkadaşımız reddetmemesi gerekir diye söz alıyor onu açıklayacak

buyurun .

Komisyon kararının aleyhinde

Ecz. Ersin Servi (Mersin Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Önergeyi veren

üyelerden birisiyim sonuçta burada bir kanun yasa çıkartalım demiyor tavsiye karar

bu etik karar çıkartalım diyoruz. Sonuçta genel kurul bir tavsiye kararı alsın yasaya…

Divan Başkanı: Arkadaşlar lütfen konuşsun arkadaşımız oylayacağız ondan son-

ra. Buyurun.

Ecz. Ersin Servi (Mersin Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Arkadaşlar yasa

yapalım demiyoruz, yasayı değiştirelim de demiyoruz; sadece son 2 dönemdir ya-

şadığımız sıkıntıları dile getirmek adına, geçen dönem de vermiştik Mersin Eczacı

Odasına bu önergeyi. Yine genel kurula bile gelmeden reddedilmişti, yine aynı şekilde.

Bu sefer bunun genel kurulda tartışılmasını istedik. Ve böyle bir önerge verdik. Tav-

siye kararı, etik karar alınmasını istiyoruz, bu konuda değerlendirmelerinizi istiyoruz.

Teşekkür ederim.

Divan Başkanı: Evet, arkadaşlar maddeyi oyluyorum. Komisyondan geldiği şek-

liyle, yani reddine karar verilmesi yönünde oy kullananlar, buyurun.

Page 350: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

350

Reddedilmemesi gerekli diyen aleyhinde…

Oy çokluğu ile komisyondan geldiği şeklinde kabul edilmiştir. Madde reddedil-

miştir.

Üçüncü konu, okuyorum önergeyi; Çağatay Çakar, Ersin Servi, Umut Özkul ve

arkadaşları vermiş.

37. Dönem TEB Büyük Kongre Divan Başkanlığına; meslektaşlarımızın İş Bankası

aracılığı ile kullandıkları yardımlaşma sandığı kredilerinde banka tarafından isteni-

len kefiller, genel kredi sözleşmesi imzalayıp ticari kefil olarak değerlendirilmektedir.

Ticari kefillik, ömür boyu kefil olunan kişinin tüm ticari borçlarıyla sürmekte ve bu

kefillikten azil için, bankanın noterden çekilmiş ihtarnameyi kabul etmesi gerekmek-

tedir. Eczacılarımızın gelecekte yaşaması muhtemel mağduriyetlerin önlenmesi için

yeni seçilecek Merkez Heyetimizin konu hakkında çalışma yapmasını öneriyoruz diyor

önerge.

Komisyon da diyor ki; meslektaşlarımızın İş Bankası aracılığıyla kullandıkları yar-

dımlaşma sandığı kredilerinde, banka tarafından istenilen kefiller genel kredi sözleş-

mesi imzalattırılıp ticari kefil olarak değerlendirilmektedir. Ticari kefillik ömür boyu

kefil olunan kişinin tüm ticari borçlarıyla sürmekte ve bu kefillikten azil için bankanın

noterden çekilmiş intiharnameyi kabul etmesi gerekmektedir. Eczacılarımızın ge-

lecekte yaşaması muhtemel mağduriyetlerin önlenmesi için yeni seçilecek Merkez

Heyetimizin konu hakkında çalışma yapması önergesi reddedilmiştir. Zira meslek-

taşlarımızın İş Bankası aracılığıyla kullandıkları yardımlaşma sandığı kredilerinde ke-

falet sadece krediyle sınırlı olup, ömür boyu sorumluluk veya başka borçlarında üst-

lenilmesini kapsamamaktadır. Türk Eczacıları Birliği ve Türkiye İş Bankası arasında

yapılan sözleşmede böyle bir hüküm bulunmadığı gibi, kredinin geri ödenmemesi

durumunda, alacak Türk Eczacıları Birliğine temlik edilerek yasal takip Birlik tarafın-

dan yapılmaktadır. Konu ile ilgili olarak kredilerden sorumlu İş Bankası Genel Müdür

Yardımcısı ile de görüşülmüş ve teyit alınmış olup, aksine bir uygulamanın olmadığı

bilgisi alınmış ve gerekli olması halinde bu konuda banka tarafından genel bir yazı

verilebileceği ifade edilmiştir.

Page 351: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

351

Komisyon raporunun lehinde yani reddedilmesi gerektiği konusunda söz almak

isteyen var mı? Aleyhinde söz almak isteyen var mı? Arkadaşlar komisyondan geldiği

şekli ile oyluyorum. Kabul edenler? Ben de diyorum ki isteyen varsa gelsin konuşsun

arkadaş. Yani konuşsun anlatsın. Evet, arkadaşlar lehinde ve aleyhinde söz almak

isteyen varsa, buyurun.

Ecz.Ali ASLAN (Hatay Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Sayın Genel Kurul,

lehinde konuşacağım tabi, çünkü altında imzamız var. Sayın genel kurul, şimdi İş Ban-

kası ile bir protokol yaptık. Niye yaptık çünkü üyelerimizin yaklaşık 4 ay 300-400 tane

meslektaşımız sürekli olarak kredi bekler haldeydi ve biz de bunların bu sorunlarına

çözüm bulmak amacıyla böyle doğru bir iş yaptık. Zaten hesap raporları sunarken

de Yardımlaşma Sandığının şu anda gördüğünüz gibi, yaklaşık 42 milyon TL’sinin de

tekrar birikmiş olduğunu gördük. Şimdi Türkiye İş Bankası ile yaptığımız sözleşmede

kişinin, yani kefilin sorunu bunun sadece imzaladığı krediyle ilgilidir. Yani eğer bir kre-

di sözleşmesi anlamında devam eden ya da kişinin diğer borçlarıyla ilgili herhangi bir

sıkıntı olmadığı gibi, eğer bu kredi kişi, yani eczacı tarafından ödenmezse de bunun

garantisini Türk Eczacıları Birliği öder, ardından icrayı takibe Türk Eczacıları Birliği

başlar. Bu konu bu kadardır. Ve komisyon da değerli katkılarıyla zaten Türkiye İş

Bankası Genel Müdür Yardımcısı arkadaşımızla da görüşmüş, bu konuda da çok açık

söylüyor. Bu konuda da anlaşılmayan bir şey varsa yazılı bir belge de verebiliriz diyor

ki bize göre sorun ortadan tamamen kalkmıştır Sayın Divan.

Divan Başkanı: Başka açıklanmasını istediğiniz bir şey varsa, Sayın Başkanım

anlıyorum ben sizin dediğinizi, şimdi bizim banka ile yaptığımız protokol gereği sa-

dece bizim verdiğimiz krediye kefil oluyor. Genel kredi sözleşmesi değildir o.

Arkadaşlar söz vereceğim, Ali Aslan anlatsın, siz de çıkın, anlatın, soru sormak ister-

seniz sorabilirsiniz. Buyurun başkanım.

Ecz.Hüseyin Şimşek (Mersin Eczacı Odası Başkanı): TEB ile İş Bankası arasında

imzalamış olduğumuz protokol bankacılık yasasının üzerinde midir? Bankacılık ya-

sasının üzerinde değildir ama şu ana kadar Yardımlaşma Sandığından kredi almış

her eczacı muhakkak bir kefil bulmuştur ve o kefilin kendisine genel kredi kefaleti

Page 352: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

352

sözleşmesi imzalattırılmıştır. Şimdi ne garip bir şeydir ki, biz bir önerge veriyoruz

ve diyoruz ki bu sözleşme yardımlaşma sandığının kredisi bittikten sonra da kişinin

kefaletini ortadan kaldırmıyor. Sıkıntı var. Bununla ilgili çalışmayı Türk Eczacıları Bir-

liği yapmak zorundadır. Genel kurul Türk Eczacıları Birliğinin yeni kurulacak Merkez

Heyetine bununla ilgili çalışma yapmak üzere görev versin. Çünkü siz de dikkat etmiş-

sinizdir, 2008 yılından 2009 yılına geçerken Yardımlaşma Sandığından kredi alan üye

sayısı azalmıştır. Çünkü insanların kredi görüntüsü bozulmuştur. Sizin kitapçığınızdan

konuşuyorum, bir dakika, bu süreçte kredi alamayan çok sayıda eczacı arkadaşımız

bize ulaşmıştır. Ulaşmaya başlamıştır, çünkü kredibiliteleri bozulduğu için bir süre

sonra daha da kötü duruma düşüp insanlar birbirlerinin kredi kefaletlerini ödemek

zorunda kalacaklar ve korkunç facialar yaşayacağız. O nedenle sadece tek amacımız

yeni kurulacak Merkez Heyeti çalışma yapsın, bu konuda.

Ecz.Ali ASLAN (Devamla): Sevgili Başkanım tekrar söylüyorum kredi alan mes-

lektaşlarımızın sayısı azalmadı, aksine arttı. Ancak rakamlarda dün de ifade etmeye

çalıştım. Rakamı yükselttik, süreyi yükseltince azalmış gibi gözüküyor ama genel or-

talama anlamda artmadı. Ve eczacı meslektaşlarımız 3 günde, 5 günde veya 1 gün-

de kredi alabilenler var. Ancak tabi özel hükümlerle olduğu için, takipte borcu olan

meslektaşlarımız ile ilgili özel hukuk kuralları geçerli oluyor. Ama bu anlamda tekrar

söylüyorum genel kurulun huzurunda, kefalet sadece o krediyle ilgili ve sınırlı olup

ömür boyu geçerli değildir. Bu anlamda-- Ama bir dinlerseniz olacak, ama ben sizi

dinledim Sayın Başkanım, bir dakika.

Aramızdaki sözleşme aynen böyle yazıyordur. Çok net ve açık söylüyorum. Ve

komisyon da bunu değerlendirmiş.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Divan Başkanı: Arkadaşlar söz almak isteyen var mı? Aleyhinde birine verelim

buyurun.

Bundan sonra da size vereyim. Buyurun.

Page 353: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

353

Ecz.Ersin SERVİ (Mersin Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Değerli meslek-

taşlarım, şimdi ben kendi kredi çektiğimdeki olayı söyleyeyim, daha sonra bu konuyu.

İş Bankasından benim kullandığım bir kredi var. Bunun kefili başka biri bir eczacı

değil. Daha sonra İş Bankasından yardımlaşma sandığı kredisi altında başvuru yaptı-

ğımda kredim onaylandığında bana bir eczacı kefil bulmam söylendi. Ve eczacı kefil

gelip imza atarken bir önceki kefilimin imzaladığı genel kredi sözleşmesini imzaladı.

Aynı sayfaya imza attı. Üzerinde yazan rakam önceki bedeli de kapsıyordu. Bu yüzden

verdik bu önergeyi, şimdi protokol doğru olabilir bundan eminim ama uygulamada bu

var. Ben de bir eczacıya kefil oldum, ben de bir başka kefilin yanına aynı imzayı attım.

Yani eski borcuna da kefil oldum veya bundan sonra olacak borca da kefil oldum. İş

Bankası Şube Müdürlüğüne sorduğumda bu bir ticari kredidir, İş Bankasının verdiği

bir kredidir, banka sizin kefilliğinizi azil uygun gördüğü takdirde kefilliğin düşeceğini

söyledi.

Yani eczacı olmayan daha önceki kefille, eczacı olan kefil aynı sayfaya imza attılar.

Bunu öğrenmenizi istiyoruz. Belki şubelerin yaptığı da yanlış olabilir. Bu konuda İş

Bankası Genel Müdürlüğünün bir sözü değil, İş Bankası Genel Müdürlüğünün yazılı

metin veya bunu tekrardan gözden geçirmesi için bir önerge verdik. Başka istediği-

miz bir şey yok. Teşekkür ederim.

Divan Başkanı: Buyurun.

Ecz.Ahmet Cemal TOPLU (Ankara Eczacı Odası): Sayın Başkan, değerli meslek-

taşlarım, Tartışılan konuyu çok akılcı bulmuyorum. Mütarekeler yapılan toplantılarda,

bölgelerarası toplantılarda İş Bankası vasıtasıyla verilen kredilerden sonra daha çok

üyemizin kredi aldığı daha çok üyemizin daha çok miktarda kredi kullandığı gerçeği

ortada. Bu olayda İş Bankası vasıtasıyla kredi kullandırılmasının önemli 2 kazanımı

daha var.

Bir, kredi kullanan meslektaşlarımız kullandıkları kredinin faizlerini yasal statüde

gider gösterme durumundalar. Oysa daha önce gösteren meslektaşlarımız yasal ol-

mayan denetimde başlarına dert açabilecek durumda.

Page 354: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

354

Şimdi Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti bu Kurula İş Bankası vasıtası ile kredi

kullanımlarının kazanımlarını arttırıp hem bölge eczacı odalarına hem de TEB Merkez

Heyeti kaynaklarına katkı adına sahip çıkmasını öneriyor. Ama öneri sahibi arkadaş-

larımın gündem ettiği konuya gelince, bu konu eşyanın tabiatına aykırı bir konu. Ne-

den, çünkü siz kendi kefalet ettiğiniz rakamla sorumlusunuz. Hiçbir şekilde bundan

sonra birilerinin gelip sizden kredi talebinde bulunması halinin kefaleti hukuken de,

ahlaken de mümkün değildir. Ancak bir husus daha var ki sözleşmenin içerisinde

Türk Eczacıları Birliği taahhüt etmiştir. Buradan genel sekreter arkadaşımız çeşitli

vesilelerle söylemiştir. Kredi kullanan arkadaşlarımızın kredi geri dönüşü olmadığında

konu tümüyle Merkez Heyeti yardımlaşma sandığı tarafından karşılanmakta, yani

onun kefaletindedir. Dolayısı ile bunun kefaletinin bir başka dönemde devam etmesi

diye bir olayın asla olması söz konusu değildir. Arz ederim.

Divan Başkanı: Evet, arkadaşlar yeterince anlaşıldı. Zaten bir yanlışlık varsa seçi-

lecek yönetim de uğraşır zaten bunu. Yani anlaşılmıştır genel kurula iletilmiştir.

Komisyondan geldiği şekli ile kabul edenler? Etmeyenler? Kabul edilmiştir.

Arkadaşlar, diğer maddeleri kabul ettik ama teker teker ben okuyacağım söz

almak isteyene vereceğim. Problem yok, yalnız şu anda aday listeleri geldi. Seçim

kuruluna vereceğimiz için önce bunları bir okuyayım.

Türk Eczacıları Birliği 37. Dönem Olağan Kongre Birliği Divan Başkanlığına,

37.Dönem TEB Merkez Heyeti bu kurullar için aday listemize eklidir.

Semih Güngör, Hüseyin Şimşek, Kıvanç Atmaca, İrfan Demirci, Sinan Özçelik,

Besim Gökalp, Tuncay Sayılkan, Tekin Çağlar , Yavuz Tatar , Bülent Köse , Sema Ka-

ragülle, Üzeyir Korkmaz, 12 oda başkanı önermişler. Listeyi okuyorum sizlere, herkes

merak ediyor şimdi listeleri.

Okurum, burada da, arkadaş buradaysa kendini takdim edebilir. Yani arkadaşlar

da tanısın bu arada. Ekrana yansıtabilir miyiz?

Tek suret var ama yazsınlar.

Page 355: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

355

Merkez Heyeti Asil Liste

M. Sait Yücel

Deniz İçer

A. Yavuz Karagülle

Bülent Köse

Levent Budak

Fırat Ateş

R. Tamer Özdenboyacı

Esat Erdönmez

Ferda Göçener

Oral Dünyaoğulları

Muzaffer Aydınoğlu

Denetleme Kurulu Asil

Jale Hale Korkmaz

Hasan Erdem

B. Turgay Korkmaz

Yüksek Haysiyet Divanı Asil

A. Haluk Bulgur

Bektaş Eren

M. Ulaş Gürel

Ülgen Tevhide Cemiloğlu

Metin Tekneci

Nejat Turan

Atilla Erbudak

Erol Nizipli

Yılmaz Umar

Şimdi arkadaşlar yedek listeyi okuyorum.

Page 356: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

356

Merkez Heyeti Yedek:

Uğur Çelik

Çetin Torul

Hüseyin Ceylan

Füsun Çağlar

Nurgül Aktay

Ersin Servi

Hakkı Sönmez

Sevgi Kavak

Mehmet Koçbaş

Filiz Okuducu

Mehmet İlen

Celal Özel

Denetleme Kurulu Yedek

İlfan Erdem

Gökhan Dirik

Yüksek Haysiyet Divanı Yedek

Davut Orman

M. Celal Erdoğan

Süheyl Tuğ

Gülten Culduz Çıtak

Bünyamin Aydın

Mustafa Canbay

Ahmet Summak

Siyami Aydın

Ofelya Gedik

Page 357: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

357

Arkadaşlar listelerde bir yanlışlık var mı? Bir imla yanlışı, isim yanlışı yoksa veri-

yorum. Öbür listeyi okuyacağım.

Yine arkadaşlar yani bir grup başkan arkadaşımızın önerdiği Özgür Özel, Harun

Kızılay, Murat Keçecioğlu, Burhanettin Bulut, Ziya Örmeci, Mehmet Gönenç, Yücel

Yenilmez, Adil Tosuner, Harun Lekesiz, Cengiz Bingül, Emin Beyaz, Orhan Yontar,

Aytül Çiloğlu, Ufuk Bekir Ersöz, Burçin Kurtuluş, Meyse Kademoğlu, Cihan Dinç, Ha-

san Basri Kale, Nejdet Bayık, Murat Keçecioğlu, arkadaşlar bir kısmını da tam oku-

yamadım. Bir grup başkan arkadaşımızın verdiği önerge, imzayı da atmışlar kendi el

yazılarıyla, şimdi aday listelerini okuyorum.

37. Dönem Olağan Büyük Kongre Organ Seçimleri Aday Listesi

Merkez Heyeti Asil

Erdoğan Çolak – Adana

Özgür Özel – Manisa

Harun Kızılay – Konya

Şerif Boyacı – Kütahya

Mukaddes Harmancı – Eskişehir

Nevin Taşlıçay – Ankara

Hüseyin Olan – Van

Ali Aslan – Hatay

Ekrem Eşkinat – Tekirdağ

Mustafa Aslan – Ankara

Murat Yürür – Ordu

Denetleme Kurulu Asil

Sertaç Özmen – Balıkesir

Bülent Varel – Edirne

Faruk Ekmen – Batman

Page 358: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

358

Yüksek Haysiyet Divanı Asil

Muhammet Çorbacıoğlu – Sakarya

Havva Kurnaz – Antalya

Ahmet Duman – Ankara

Mehmet Hamzaoğlu – Kahramanmaraş

Adnan Rıfat Kurun – Samsun

Ahmet Dutoğlu – Tokat

Mustafa Ağadayı – Şanlıurfa

Sabri Özteke – Afyon

Taner Özbodur – Uşak

Merkez Heyeti Yedek

Ramazan Ziya Örmeci – Isparta

Necati Tan – Ankara

Nejat Altay – Karaman

Ali Yücel Seçki – Adana

Adem Açıkgöz – Konya

Emin Cankorur – Balıkesir

İlker Murat Akarsu – Kahramanmaraş

Nedim Bayraktaroğlu – Kırklareli

Yusuf Nebi Dolaş – Adıyaman

Cengiz Ericekli – Kastamonu

Kenan Ilgaz – Sakarya

Denetleme Kurulu Yedek

Serhat Salim Aktaş – Ankara

Erhan Yılmaz – Çanakkale

Çağrı Unat – Giresun

Page 359: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

359

Yüksek Haysiyet Divanı Yedek

Fatma Bahar Özemre – Manisa

Ali Çankır – Aydın

Muhammet Bayar – Muğla

Selahattin Karadayı – Sivas

Zuhal Yalçın – Eskişehir

Gül Rukiye Sezer – Osmaniye

İlker Kuran – Kütahya

Özden Sezginsoy – Adana

Emin Oktay Güvener – Van

Bir yanlışlık yoksa iki listeyi de seçim kuruluna vereceğiz arkadaşlar. Arkadaşlar,

Dilek ve Öneriler Komisyonunun tümünü kabul ettik gelen şekli ile ama kabul edilen

metinlerde söz almak isteyen varsa ben kabul edilen metinleri okuyorum.

1. Aile hekimlerinin ve diyaliz merkezlerinin reçete yönlendirmeleri yapmalarına

engel olacak düzenlemeler hakkında çalışma yapmak. Var mı söz almak isteyen? Yok.

2. Görev olarak verilmiş. SGK protokolünde sözleşmenin feshi ve cezai şartlar

başlıklı bölümde, cezai şartları feshin sebebi olarak gösterilen sağlık raporunun aslı

veya fotokopisi eczanede bulunmasının cezai şart ve feshin yapılmasını gerektirmeye-

cek bir şekilde çalışma yapılması.

3. Majistral tarifenin güncellenerek SGK provizyon sisteminde güncel haliyle kul-

lanılması için çalışma yapılması.

4. Türk Eczacıları Birliği tarafından atık ilaçların tıbbi atık yönetmeliğine uygun ve

çevreye zarar vermeyecek yöntemlerle imha edilmesi yönünde çalışma yapılması.

5. SGK provizyon sisteminde yer almasına rağmen piyasada bulunmayan eşde-

ğerleri yüzünden hastaların ilaç fiyat farkı ödemesine yol açacak, hasta mağduriye-

tine neden olan piyasadaki ilaçların listeden çıkartılmasının sağlanması çalışmaları.

6. Stok zararlarının karşılanması çalışmaları

7.Eczane karlılığına yönelik projeler

8.Elektronik rapor altında yapılan çalışmalar

Page 360: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

360

9.Muayene katkı payı çalışmaları

10. Reçete başına meslek hakkı çalışmaları

11. Kar haklarının arttırılması

12. Eczanelerin sınırlandırılması

13. Türk Eczacıları birliğinin yürüttüğü faaliyetlerin karşılanması

14.Huzur evlerinde kalan öğrencilerin reçetelerinin eşit dağıtılması

15. Farmasötik bakımın vazgeçilmez süreçlerinden olan kronik hastalıkların ta-

kibinin sağlanması

16. Eczacılık mesleğinin yeniden kurulması

Arkadaşlar tüm komisyon raporları kabul edildi zaten. Evet, arkadaşlar hangi

maddeydi o?

Ecz.Özgür ÖZEL (Manisa Eczacı Odası Büyük Kongre Delegesi): Olsun hemen iki

dakika şöyle söyleyeyim. Üst limitin tevzi ile ilgili hem önergeyi doğru, ama kapsamı

dar olarak buluyoruz. Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetini seçecek olan yeni heye-

tin çalışmalarını kısıtlayacak bir unsur haline dönüşmemesi için tadil edilerek, geniş-

letilerek kabul edilmesini öneriyoruz. Eczacı karlılığının arttırılması, eczaneler arası

uçurumun ortadan kaldırılmasına yönelik olarak üst limitli tevzi uygulamasının da

dahil edileceği, ancak dünyadaki örnek modeller izlenerek oluşturulacak bir komisyon

aracılığıyla meslek hakkı, eczacı karlılığının arttırılması karlı model ve üst limit tevzi ile

Merkez Heyeti’nin önereceği bir yöntemle eczaneler arasındaki uçurumun azaltılacak

bir modelin benimsenmesi şeklinde tadil edilerek kabul edilmesini öneriyoruz, arka-

daşlarımızla beraber.

Divan Başkanı: Arkadaşlar 23. madde kabul ettiğimiz Sayın Özgür Özel diyor ki,

biraz önce anlattığı şekliyle eczaneler arasında üst limitli ciro uygulamasının yaşama

geçirilmesi konusunda gerekli çalışmanın yapılması. Özgür Bey, siz nasıl bir tadil is-

tiyordunuz? Tekrar anlatın. Arkadaşlar oylayacağım çünkü önerilen modeli kabul et-

mekle birlikte, sadece o model ile sınırlı kalmamak için Merkez Heyeti’nin dünyadaki

tüm modellerin arasından araştırılıp, araştırılmış olan modellerin bir tartışılıp komis-

yon marifetiyle daha sonra eczaneler arasındaki uçurumu, gelir eşitsizliğini ortadan

Page 361: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

361

kaldıracak bir modelin benimsenmesi. Buna önergedeki model de dahil olmak üzere

meslek hakkı, kutu başına ödeme ve bunun gibi aile eczacılığı olabilecek, geliri hem

arttırıp hem de genele yayacak tüm yöntemlerin birlikte incelenmesini öneriyorum.

Arkadaşlar, bu model kabul edildi ama Merkez Heyetine yeni seçilecek Merkez Heye-

tine bir görev verelim. Diğer modelleri de incelesin, bunu genişleterek kabul edelim

diyor. Modelin genişletilerek kabul edilmesini kabul edenler? Etmeyenler? Kabul

edilmiştir.

Arkadaşlar, Genel Kurulumuz Sayın Başkanın konuşması ile kapanacaktır.

Ecz. Erdoğan Çolak : Değerli delegeler, bu 3 günlük süreci hayırlısı ile bitirdik.

Bu süreç ve bu Genel Kurulun mesleğimize, geleceğimize aydınlık günler getirmesini

temenni ediyorum. Hepinize hayırlı uğurlu olsun. Yarın saat 09.00 ile 17.00 arasında

seçimlerimiz var. Orada görüşmek ümidi ile diyorum.

Page 362: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...
Page 363: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE SONUÇ BİLDİRGESİ

14.12.2009

Page 364: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...
Page 365: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

365

Türk Eczacıları Birliği 37 inci Olağan Büyük Kongresi 10-13 Aralık tarihleri arasın-

da Türkiye’nin dört bir yanından gelen 316 delegenin ve Kongremizi takip eden bine

yakın eczacının katılımı ile Ankara’da gerçekleşti.

Bir demokrasi şöleni olarak geçen Kongre’de son iki yıldır Birliğimizin yürüttüğü

çalışmaların değerlendirilmesinin yanı sıra, son olarak yayımlanan mevzuatın ecza-

cılar ve hastalarımız üzerinde yarattığı yıkıcı etkiler tüm yönleriyle değerlendirildi.

24 bin eczacının temsilcisi delegelerin tamamı, eczacıları 4 Aralık’ta bir günlük uyarı

eylemine götüren sorunlar çözülene kadar mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini

ifade etti. Kongremiz, bundan sonraki dönemde de:

1) Kamu ile ilaç şirketi arasında yapılan bir alışverişe eczacıların zorla aracı edil-

mesinden doğan kamu kurum ıskontolarının yükü eczane üzerinden alınana,

2) İlaç şirketlerinin taahhütlerine tam olarak uyması, ilaç fiyat düşüşlerinde ec-

zane stok zararlarının karşılanması için mutlak suretle düşük fiyattan 45 gün süre ile

ilaç temini sağlanana,

3) Muayene ücreti uygulamasına da, kamuya veya özel kurumlara ait tüm be-

dellerin eczaneler aracılığıyla tahsil edilmesine de son verilene,

4) Eczanelerin ilaç alım koşulları sadeleştirilerek İlaç Fiyat Kararnamesi değişti-

rilip eczacıların kâr oranları yükseltilene kadar,

Hem masada hem de eczanelerimizde mücadeleyi sürdürme kararlığını ortaya

koydu.

Kongremiz, 4 Aralık’ta yaptığımız uyarıya rağmen, bu taleplerimizin hiçbirinin

karşılanmadığını, bunun da ötesinde devlet ve sanayi bizimle ilgili olduğu halde bizim

görüşümüz alınmadan bir protokol imzalayarak, bir gecede 800 milyon TL’yi sanayiye

iade ettiği gerçeğinin altını çizmiştir. Aynı protokolde eczacıların zararlarının karşıla-

nacağı karar altına alınmasına rağmen, sanayi 4 Aralık sürecinde bu taahüdünü de

yerine getirmeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Bugüne kadar sorunlarımıza çözüm

üretilmemiştir. Eczacının az da olsa lehine olan 45 günlük geçiş süresi beş güne in-

dirilmiştir. Sanayi hala stok zararlarımızı karşılamamıştır. Eczacının zararı telafi edil-

memiş, bununla ilgili en ufak bir adım atılmamış, eczacı ve örgütü tehdit edilmiştir.

Şu bilinmelidir ki, Sosyal Güvenlik Kurumu veya bir başka yapı meslektaşlarımı-

zın 4 Aralık’taki ortak ve tavizsiz duruşunu görmezden gelip, eczacının örgütlülü-

ğünü hiçe sayarak eczacılarla tek tek sözleşme imzalamaya heveslenirse, tepkimiz

Page 366: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

366

4 Aralık’takinden çok daha sert olacaktır. SGK o gün nöbetçiler dışında ilaç verecek

eczaneyi mumla aramış ama bulamamıştır. Böyle bir hamlede sadece bir gün değil,

bu hamle geri çekilene kadar hiçbir gün bulamayacaktır. Kongremiz, seçilmiş Merkez

Heyetimizi bu konuda tam ve kesin kararlılıkla görevli kılmıştır.

Özel hastanelerde muayene ücret farkının yüzde 30’dan yüzde 70’e çıkartılması,

4 Aralık uygulamaları başladıktan sonra hastalarımızın eczanelerimize geldiklerinde

çıkan fiyat farklarının büyümüş olması, bu “tasarruf” sürecinin bedelinin hastaları-

mız ve eczacılarımıza ödettirilmek kararlılığını, sağlığın piyasanın koşullarına teslim

edildiği ve hasta ve eczacının yararının ortak olduğu tespitimizi hiçbir şüpheye yer

bırakmayacak biçimde doğrulamaktadır. Hastalarımız 4 Aralık’ın kendileri açısından

ne anlama geldiğini artık anlamış durumdadır. SGK resmi internet sitesinde, hem

önümüzdeki dönemde hastalarımızın ödediği ilaç fiyat farklarını daha da artıracağını,

hem de hastalarımıza hekimin reçetesine bakmadan o grupta hangi ilaç en ucuzsa

onu vereceğini ilan etmiştir. Kongremiz, hastalarımızın sağlığı açısından da son de-

rece tehlikeli olan bu uygulamalardan geri dönüş sağlanana kadar mücadele etmeyi,

sağlık çalışanı olma sorumluluğunun bir gereği olarak görmektedir.

Kongremiz;

Geleceğe onurlu bir geçmiş bırakmak için,

Geleceğe onurlu bir meslek bırakmak için,

Ama her şeyden önce mesleğimizin geleceğe kalması için, bugünden itibaren,

Bu varlık-yokluk mücadelesini tüm gücüyle, birlik, kararlılık ve dayanışma ile sür-

dürmeye devam edecektir. Bunun için Kongremiz, seçilecek Merkez Heyeti’ni görevli

kılmış, bu taleplerimiz karşılanana kadar gereken tüm yöntemlerle yapılacak müca-

delede tam bir birlik içinde davranacağı iradesini ortaya koymuştur.

Bilinmelidir ki eczacı örgütleri bir tek meslektaşının dahi feda edilmesine izin

vermeyecektir.

Türk Eczacıları Birliği

37. Olağan Büyük Kongresi Adına

Divan Başkanı Ecz.Sertaç Özmen

Page 367: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB Yayınları

367

Page 368: 37. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE TUTANAĞIcdnweb.ebilgi.info/Media/Mersin/dosyalar/174349Q0...atında herhangi bir planlama yapmadan, güçlü olan ayakta kalır noktasında bir yak- ...

TEB 37. Olağan Büyük Kongre

368