2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

72
1 HUKUK Diğer sayfaya geçiniz. 2012 - KPSS / AB 1. Bu testte 40 soru vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının Genel Yetenek Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz. 1. 1982 Anayasası’na göre, yasama dokunulmazlığı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Milletvekili olmayan bakanlar yasama dokunul- mazlığından faydalanamazlar. B) Yasama dokunulmazlığının kaldırılması milletve- killiğini sona erdirmez. C) Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin karara karşı Anayasa Mahkemesine başvurula- bilir. D) Yasama dokunulmazlığı kaldırılan bir milletvekili tekrar seçilirse yargılanabilmesi için dokunul- mazlığının yeniden kaldırılması gerekir. E) Siyasi parti grupları, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapamaz, karar alamaz. Çözüm: Yasama dokunulmazlığı; seçimden önce veya sonra bir suç işledği ileri sürülen bir milletvekilinin, mecli- sin kararı olmadıkça tutulamaması, sorguya çekilememe- si, tutuklanamaması ve yargılanamamasıdır. Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin karara karşı Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilir. (7 gün içinde başvurulur, mahkeme de 15 gün içinde karar verir.) TBMM'deki siyasi parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile görüşme yapılamaz ve karar alınamaz. Yasama dokunulmazlığı kaldırılan bir milletvekili tekrar seçilirse, yargılanabilmesi için dokunulmazlı- ğın yeniden kaldırılması gerekir. TBMM üyesi hakkında seçimden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üye- lik sıfatının sona ermesine bırakılır, üyelik süresince zamanaşımı işlemez. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıy- la Anayasa'nın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya TBMM'e bildirmek zorundadır. Yasama dokunulmazlığının kaldırılması milletvekilli- ği sona erdirmez. Yasama dokunulmazlığından sadece milletvekilleri değil, aynı zamanda milletvekili olmayan bakanlar da faydalanır. Cevap A 2. 1982 Anayasası’na göre, Türkiye Büyük Millet Meclisindeyapılan aşağıdaki oylamaların hangi- sinde nitelikli çoğunluk aranmamaktadır? A) Kamu Başdenetçisinin seçimi B) Seçimlerin yenilenmesi kararı C) Devamsızlık sebebiyle milletvekilliğinin düşürül- mesi kararı D) Yüce Divana sevk kararı E) Anayasa Mahkemesine üye seçme kararı Çözüm: 1982 Anayasası'na göre TBMM oylamalarında, nitelikli çoğunluk aranan haller, Anayasa değişikliği (iki oran vardır, Meclis üye tamsayısının 2/3'ü - 3/5'i) Meclis başkan seçimi (1. ve 2. oylama Meclis üye tamsayının 2/3'ü, 3. oylama meclis üye tam sayı salt çoğunluğu, 4. oylama en çok oy alan) Yüce Divana sevk kararı (TBMM salt çoğunluğu) Cumhurbaşkanının vatana ihanet suçlaması ile Yüce Divana sevki (meclis üye tamsayısının 3/4'ü) Genel ve özel af ilanı (meclis üye tamsayısının 3/5'i) TBMM Kamu Baş Denetçisi seçimi (1. ve 2. oylama Meclis üye tamsayısının 2/3, 3. oylama TBMM salt çoğunluğu, 4. oylama en fazla oy alan) Anayasa Mahkemesine üye seçimi 1. oylama meclis üye tamsayısının 2/3'ü 2. oylama TBMM salt çoğunluğu 3. oylama en fazla oy alan Meclis çalışmalarına devamsızlık nedeniyle millet- vekilliğinin düşürülmesi (TBMM salt çoğunluğu) Gensoru sonucunda güven oylaması (TBMM salt çoğunluğu) Seçimlerin yenilenmesi kararı için nitelikli çoğunluk aranmaz, olağan karar yeter sayısı ile karar verilir. Cevap B

Transcript of 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

Page 1: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

1

HUKUK

Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

1. Bu testte 40 soru vardır.

2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının Genel Yetenek Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.

1. 1982 Anayasası’na göre, yasama dokunulmazlığı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Milletvekili olmayan bakanlar yasama dokunul-mazlığından faydalanamazlar.

B) Yasama dokunulmazlığının kaldırılması milletve-killiğini sona erdirmez.

C) Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin karara karşı Anayasa Mahkemesine başvurula-bilir.

D) Yasama dokunulmazlığı kaldırılan bir milletvekili tekrar seçilirse yargılanabilmesi için dokunul-mazlığının yeniden kaldırılması gerekir.

E) Siyasi parti grupları, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapamaz, karar alamaz.

Çözüm: Yasama dokunulmazlığı; seçimden önce veya sonra bir suç işledği ileri sürülen bir milletvekilinin, mecli-sin kararı olmadıkça tutulamaması, sorguya çekilememe-si, tutuklanamaması ve yargılanamamasıdır.

• Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin karara karşı Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilir. (7 gün içinde başvurulur, mahkeme de 15 gün içinde karar verir.)

• TBMM'deki siyasi parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.

• Yasama dokunulmazlığı kaldırılan bir milletvekili tekrar seçilirse, yargılanabilmesi için dokunulmazlı-ğın yeniden kaldırılması gerekir.

• TBMM üyesi hakkında seçimden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üye-lik sıfatının sona ermesine bırakılır, üyelik süresince zamanaşımı işlemez.

• Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıy-la Anayasa'nın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya TBMM'e bildirmek zorundadır.

• Yasama dokunulmazlığının kaldırılması milletvekilli-ği sona erdirmez.

• Yasama dokunulmazlığından sadece milletvekilleri değil, aynı zamanda milletvekili olmayan bakanlar da faydalanır.

Cevap A

2. 1982 Anayasası’na göre, Türkiye Büyük Millet Meclisindeyapılan aşağıdaki oylamaların hangi-sinde nitelikli çoğunluk aranmamaktadır?

A) Kamu Başdenetçisinin seçimi

B) Seçimlerin yenilenmesi kararı

C) Devamsızlık sebebiyle milletvekilliğinin düşürül-mesi kararı

D) Yüce Divana sevk kararı

E) Anayasa Mahkemesine üye seçme kararı

Çözüm: 1982 Anayasası'na göre TBMM oylamalarında, nitelikli çoğunluk aranan haller,

• Anayasa değişikliği (iki oran vardır, Meclis üye tamsayısının 2/3'ü - 3/5'i)

• Meclis başkan seçimi (1. ve 2. oylama Meclis üye tamsayının 2/3'ü, 3. oylama meclis üye tam sayı salt çoğunluğu, 4. oylama en çok oy alan)

• Yüce Divana sevk kararı (TBMM salt çoğunluğu)

• Cumhurbaşkanının vatana ihanet suçlaması ile Yüce Divana sevki (meclis üye tamsayısının 3/4'ü)

• Genel ve özel af ilanı (meclis üye tamsayısının 3/5'i)

• TBMM Kamu Baş Denetçisi seçimi (1. ve 2. oylama Meclis üye tamsayısının 2/3, 3. oylama TBMM salt çoğunluğu, 4. oylama en fazla oy alan)

Anayasa Mahkemesine üye seçimi

• 1. oylama meclis üye tamsayısının 2/3'ü

• 2. oylama TBMM salt çoğunluğu

• 3. oylama en fazla oy alan

• Meclis çalışmalarına devamsızlık nedeniyle millet-vekilliğinin düşürülmesi (TBMM salt çoğunluğu)

• Gensoru sonucunda güven oylaması (TBMM salt çoğunluğu)

Seçimlerin yenilenmesi kararı için nitelikli çoğunluk aranmaz, olağan karar yeter sayısı ile karar verilir.

Cevap B

Page 2: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

2 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

3. 1982 Anayasası’na göre, Yüksek Seçim Kurulu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.

B) Kararları aleyhine başka bir merciye başvurula-maz.

C) Yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur.

D) Seçim konularıyla ilgili şikâyet ve itirazları ince-leme görevi vardır.

E) Cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını kabul etme görevi vardır.

Çözüm: Yüksek Seçim Kurulu

• Seçimlerin başlamasından bitimine kadar seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve TBMM üyelerinin seçim tuta-naklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur.

• Kararları aleyhine başka bir merciye başvurulamaz.

• Kararları kesindir.

• 7 asil, 4 yedek üyeden oluşur.

• Üyelerinin 6'sı Yargıtay, 5'i Danıştay Genel Kurul-larınca kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir.

Cevap A

4. 1982 Anayasası’na göre, Anayasa Mahkemesi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapma yetkisi vardır.

B) Kanunların Anayasa'ya uygunluğunu denetleme görevi vardır.

C) Yüksek Mahkemeler arasında yer alır.

D) Üyelerinin tümü Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilir.

E) Siyasi partilerin kapatılması davalarına bakar.

Çözüm: Anayasa Mahkemesi,

• 17 üyeden oluşur. 3 üye TBMM tarafından, 14 üye Cumhurbaşkanı tarafından seçilir. (Üyeler 12 yıl için seçilirler).

• Kanunları, KHK ve Meclis içtüzüğünü şekil ve esas bakımından denetler.

• Yüce Divan sıfatıyla yargılama yetkisi vardır.

• Yüksek Mahkemeler arasında yer alır.

• Siyasi partilerin mali denetimini yapar.

• Bireysel başvuruları karara bağlar.

• Anayasa değişikliklerini şekil bakımından de-netler.

• Bazı parlamento kararlarının, Anayasa ve içtüzüğe aykırılıkları nedeniyle yapılan iptal iştemlerini karara bağlar.

• Kararları kesindir, Resmi Gazete'de yayımlanır.

• İki bölüm ve genel kurul halinde çalışır.

Cevap D

Page 3: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

3 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

5. Aşağıdaki ifadelerden hangisi, kamu tüzel kişileri-nin özelliklerinden biri değildir?

A) Kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.

B) Yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.

C) Mülkiyetlerinde bulunan malların tamamı kamu malıdır.

D) Kamusal yetki ve ayrıcalıklarla donatılmışlardır.

E) Kamu yararına faaliyette bulunurlar.

Çözüm: Kamu tüzel kişilerinin özellikleri,

• Kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye daya-nılarak kurulur.

• Kamusal yetki ve ayrıcalıklarla donatılmışlardır. (Kamu gücü ayrıcalıklarına sahiptir.).

• İdare hukuku kurallarına ve idari yargı denetimine tabiidir.

• Düzenleme yapabilme yetkisine sahiptir.

• Yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.

• Kamu yararına faaliyette bulunurlar.

• Tüzel kişiliğe sahiptir. (Hak-borç sahibi olma, dava-cı, davalı olabilme)

Kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan tüm mallar kamu malları değildir. Özel mallar da vardır. Kamu malla-rı kamu tüzel kişilerinin kamu yararına tahsil edilmiş olan mallardır. Özel malar, kamu tüzel kişilerinin kamu hizmeti-ne tahsis edilmemiş olan mallardır.

Cevap C

6. Merkezî yönetim taşra teşkilatı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) İl ve ilçe kanunla kurulur.

B) İl yönetimi Anayasa'da öngörülmüştür.

C) İlçe yönetimi Anayasa'da öngörülmüştür.

D) İl ve ilçe adlarının değiştirilmesi kanunla olur.

E) Bir ilçenin başka bir “il”e bağlanması kanunla olur.

Çözüm: Merkez Yönetimin Taşra Teşkilatı,

• İllerin kurulması, kaldırılması, isimlerinin değiştiril-mesi kanunla olur.

• İlçelerin kurulması, kaldırılması, merkezinin belir-lenmesi, isimlerinin değiştirilmesi kanunla olur.

• Bir ilçenin bir ilden alınıp bir başka ile bağlanması da kanunla olur.

• İl idaresi, üç bölümden oluşur. Bunlar, vali, il idare şube başkanları ve il idare kuruludur. İl idaresinin başı validir. İl yönetimi Anayasa'da öngörülmüştür.

• İlçe idaresi; kaymakam, ilçe idare şube başkanları ve ilçe idare kurulundan oluşur. Kaymakam, ilçe idaresinin başıdır.

Anayasa'nın 126. maddesine göre, Türkiye, merkezi idare kuruluşu bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şart-lara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre iller; iller de diğer kademeli bölümlere ayrılmıştır. İlçeler Anayasa'da öngörülmemiştir.

Cevap C

Page 4: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

4 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

7.

I. Konusu suç teşkil eden emir hiçbir suretle yerine getirilmez.

II. Anayasa hükümlerine aykırı emir, yazı ile yeni-lense bile yerine getirilmez.

III. Yönetmelik hükümlerine aykırı emir, memur tara-fından yerine getirilmemeli, aykırılık emri verene bildirilmelidir.

IV. Israr edilen ve yazı ile yenilenen emri yerine geti-ren memur, emrin yerine getirilmesinden sorumlu değildir.

Kanunsuz emir ile ilgili yukarıdaki ifadelerden hangileri yanlıştır?A) Yalnız II B) Yalnız IV C) I ve II

D) I ve IV E) II ve IV

Çözüm: Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görünürse yerine getirmez çünkü kanunsuz emirdir. Bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse emir yerine getirilir; bu halde emri yerine getiren sorumlu olmaz.

Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getiril-mez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.

Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu dü-zeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla göste-rilen istisnalar saklıdır.

Cevap A

8. İdari eylem nedeniyle uğranılan zararın giderilme-si için eylem tarihinden 3 ay sonra doğrudan idare mahkemesine açılan tam yargı davasında, mahke-menin vereceği karar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Süre aşımından davanın reddine

B) Öncelikle idareye başvurulması için davanın reddine

C) Davayı esastan inceleyerek davanın kabul veya reddine

D) Dava dosyasının görevli idari merciye tevdiine

E) Görev yönünden davanın reddine

Çözüm: Tam yargı davası, idari eylem ve işlemler netice-sinde kişisel hakları doğrudan doğruya ihlal edilmiş olan kişilerin uğradıkları zararın giderilmesi istemiyle idari yar-gıda açtıkları davalardır.

İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye baş-vurma haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında 60 gün içinde cevap verilmediği taktirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.

Buna göre idari eylemden uğranılan zararın giderilmesi için eylem tarihinden 3 ay sonra, doğrudan idare mahke-mesine açılan tam yargı davasında mahkeme, dava dos-yasının görevli idari merciye tevdiine karar verir.

Cevap D

Page 5: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

5 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

9. Aşağıdakilerden hangisine karşı açılacak iptal davası, ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülür?

A) Rektör atama işlemine

B) Kaymakam atama işlemine

C) TOKİ arsa satış ihalesi işlemine

D) İçişleri Bakanlığı tarafından Büyükşehir Belediye Başkanının görevden uzaklaştırılması işlemine

E) Müsteşarın görevden alınmasına ilişkin müşte-rek kararnameye

Çözüm: İlk derece mahkemesi olarak Danıştay da görü-lecek davalar:

• Bakanlar Kurulu kararları,

• Bakanlıkların düzenleyici işlemleri ile kamu ku-ruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulana-cak düzenleyici işlemler,

• Birden çok idare veya vergi mahkemesinin yetki alanına giren işler,

• Danıştay Yüksek Disiplin Kurulu kararları ile bu kurulun görev alanı ile ilgili Danıştay Başkanlığı işlemleri,

• Danıştay İdari Dairesince veya İdari İşler Kurulunca verilen kararlar, üzerine uygulanan eylem ve işlem-ler,

• Başbakanlık, bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının müsteşarlarıyla ilgili müşterek kararnameler (görevden alınmasına ilişkin olanlar da dahil)

Cevap E

10. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Antalya ilinde bulunan bir taşınmaz için alınan yıkım kararına karşı, taşınmazın maliki olan ve İstanbul’da ikamet eden A dava açmak istemektedir.

Buna göre A, işlemin iptali için aşağıdakilerin hangisinde dava açmalıdır?

A) Ankara İdare Mahkemesi

B) Antalya İdare Mahkemesi

C) İstanbul İdare Mahkemesi

D) Danıştay

E) Ankara Bölge İdare Mahkemesi

Çözüm: İptal davası, idari işlemler hakkında yetki sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduk-larından dolayı, iptalleri için hakları veya menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalardır.

İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkeme taşınmaz malların bulunduğu yer İdare Mahkemesi'dir. Buna göre taşınmaz Antalya'da olduğu için Antalya İdare Mahkemesi'nde dava açılır.

Cevap B

Page 6: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

6

2012 - KPSS / AB

Diğer sayfaya geçiniz.

11. 5237 sayılı TCK’ye göre, bir suç nedeniyle kişinin yabancı ülkeye geri verilmesi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Geri vermeye, kişinin bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi karar verir.

B) Ağır ceza mahkemesi geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verse de bu kararın ye-rine getirilip getirilmemesi, Bakanlar Kurulunun takdirine bağlıdır.

C) Geri verme hâlinde, kişi ancak geri verme kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı yargılanabilir.

D) Türk vatandaşlarına karşı işlenen suçlar bakı-mından da geri verme talebi kabul edilebilir.

E) Geri verilmesi istenen kişi hakkında koruma tedbirlerine başvurulmasına, Türkiye’nin taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre karar verilebilir.

Çözüm: TCK' nin 18. maddesine göre yabancı bir ülke-de işlenen veya işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle hakkında ceza kovuşturması başlatılan veya mahkûmiyet kararı verilmiş olan bir yabancı, talep üzerine, kovuştur-manın yapılabilmesi veya hükmedilen cezanın infazı ama-cıyla geri verilebilir. Ancak, geri verme talebine esas teşkil eden fiil;

a) Türk kanunlarına göre suç değilse,

b) Düşünce suçu veya siyasî ya da askerî suç niteli-ğinde ise,

c) Türkiye Devletinin güvenliğine karşı, Türkiye Devletinin veya bir Türk vatandaşının ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmişse,

d) Türkiye’nin yargılama yetkisine giren bir suç ise,

e) Zaman aşımına veya affa uğramış ise geri verme talebi kabul edilmez.

Yabancı ülkenin geri verme talebi hakkında öncelikle ki-şinin bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi karar verir. Mahkeme geri verme talebini reddederse bu karar Bakan-lar Kurulunu bağlar ve kişi geri verilemez. Mahkeme geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verirse bu karar Bakanlar Kurulunu bağlamaz. Bu durumda Bakanlar Kurulu kişiyi geri verebileceği gibi siyasi bir sebep göste-rerek geri vermeyebilir.

Ayrıca özellik ilkesi gereği geri verme halinde, kişi ancak geri verme kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı yargılanabilir veya mahkum olduğu ceza infaz edilebilir. Geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar ve-rilmesi halinde, mahkeme tutuklama veya diğer koruma tedbirlerine başvurabilir.

Cevap D

12. Suçun konusunda yanılgıya düşülmesi, aşağıdaki hata türlerinden hangisinin kapsamında değerlen-dirilir?

A) Maddi unsurlarda hata

B) Hukuka uygunluk nedenlerinde hata

C) Kusurluluğu etkileyen nedenlerin maddi şartla-rında hata

D) Saik hatası

E) Yasak hatası

Çözüm: Genel anlamıyla hata, dış dünyaya ait bir şeyin gerçekte olduğu gibi değil, yanlış bir biçimde tanınmasına, bilinmesine neden olan zihinsel bir durumdur.

Hata, kural olarak, iradenin oluşum sürecine etki eder ve bu durumda irade, gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi ile bozulmuş olarak doğar.

Suçun maddî unsurlarında hata TCK'nin 30. maddesinde düzenlenmiş ve somut bir olayda suçun maddî unsurla-rına ilişkin bilgisizliği, eksik veya yanlış bilgiyi ifade eder. Bu hata, suça ilişkin kastı ortadan kaldırır. Kast, suçun kanuni tanımındaki maddî unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Bu unsurlara ilişkin bilgisizlik, ek-sik veya yanlış bilgi sahibi olunması durumu ise maddî unsurlarda hata olarak adlandırılır. Böyle bir hata kastın varlığına engel olur. Örneğin, kişi vestiyerden kendisinin-ki zannederek başkasının paltosunu alır. Keza, kişi gece karanlığında vahşi bir hayvan zannıyla hareketli bir cisme ateş eder. Ancak, gerçekte bu hareket eden cisim bir in-sandır ve dolayısıyla bu insan ölür veya yaralanır. Örnek olarak verilen bu olaylarda failin bilgisi gerçeğe uysaydı işlediği fiil haksızlık teşkil etmeyecekti. Bu nedenle hata hâlinde kasten işlenmiş bir suçtan söz etmek mümkün de-ğildir. Dolayısıyla bir kimsenin suçun konusunda yanılgıya düşmesi maddi unsurlarda hata olarak nitelendirilebilir.

Cevap A

Page 7: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

7

2012 - KPSS / AB

13. Haksızlık teşkil eden fiili işlemesi dolayısıyla kişi hakkında yapılan kınama yargısından ibaret olan ve failin cezalandırılmasını sağlayan ceza hukuku ilkesi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kanunsuz suç ve ceza olmaz

B) Ceza sorumluluğunun şahsiliği

C) Kusurluluk

D) Kıyas yasağı

E) Şüphenin sanığın aleyhine yorumlanması

Çözüm: Haksızlık teşkil eden bir fiil işlemesi dolayısı ile kişi hakkında ceza verilmesi yani haksız fiil işleyen bir ki-şinin cezalandırılması ceza hukukunun "Kusursuz suç ve ceza olmaz." ilkesi olarak da adlandırdığımız kusur ilke-sinden kaynaklanmaktadır.

Bu ilkeye göre; failin cezalandırılabilmesi için yapmış ol-duğu eylemin en azından haksız fiil derecesinde olması yani kusurlu olması gerekmektedir. Failin haksızlık oluştu-ran eylemini gerçekleştirmesinde kusuru olmadıkça ceza yaptırımına maruz kalmayacaktır. Kusur; bir eylemin isnat kabiliyeti bulunan bir kimse tarafından bilerek ve isteyerek ya da en azından bilerek yapılmasıdır. Bilmeden ya da istemeden yapılan bir hareketten dolayı kimse cezalan-dırılamaz.

Bu ilkenin üç önemli sonucu vardır:

_ Kusursuz bir fiilden dolayı kimse cezalandırılamaz.

_ Ceza failin kusurunun derecesini aşamaz.

_ Ceza failin hak ettiğinden az olamaz.

Cevap C

14. Aşağıdakilerden hangisi hâkimin reddi talebinde bulunabilecek kişilerden biri değildir?

A) Cumhuriyet savcısı B) Tanık

C) Sanık D) Müdafi

E) Katılan

Çözüm: CMK'nin 24. maddesinde hakimin reddini gerektiren sebepler düzenlenmiştir. Maddeye göre hâkimin davaya bakamayacağı hâllerde ve tarafsızlığı-nı şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı hakimin reddi istenebilir denmektedir. Kanunda sayılan hakimin reddini isteyebilecek kişiler ise

• Cumhuriyet savcısı;

• şüpheli,

• sanık veya bunların müdafii;

• katılan veya vekilidir. Tanık hakimin reddini isteyemez.

Cevap B

15. Aşağıdakilerden hangisi, bir savcı işlemi değildir?

A) Kovuşturmaya yer olmadığına karar vermek

B) İddianame düzenlemek

C) Esas hakkında mütalaa vermek

D) Şüphelinin gözaltına alınmasına karar vermek

E) Tutuklama kararı vermek

Çözüm: Tutuklama, hakim kararıyla, Anayasa ve yasada belirtilen koşulların gerçekleşmesi ile bir kişinin suçluluğu hakkında henüz kesin karar verilmeden önce özgürlüğü-nün kısıtlanmasıdır. Tutuklama, kişi hak ve özgürlüklerini en ağır biçimde sınırlandıran bir koruma tedbiri olması sebebiyle sadece hakim tarafından uygulanabilir. Soruş-turma evresinde tutuklama kararı Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından, kovuşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine veya re-sen hakim tarafından verilir. Dikkat edecek olursak kolluk veya Cumhuriyet savcısı tutuklama kararı veremez, tu-tuklama kararı sadece hakim tarafından verilebilir ancak tutuklanmış bir kişiyi savcı resen serbest bırakabilir.

Cevap E

Diğer sayfaya geçiniz.

Page 8: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

8 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

16. Yüklenen suçun, hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi suretiyle işlenmesi duru-munda fail hakkında aşağıdakilerden hangisine karar verilir?

A) Beraatine

B) Mahkûmiyetine

C) Davanın reddine

D) Davanın düşmesine

E) Kusuru bulunmadığı için ceza verilmesine yer olmadığına

Çözüm: Ceza yargılamasında duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra mahkeme somut gerçeğe ulaşmak-la birlikte verdiği hükmü açıklar. CMK madde 223'e göre. "Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, gü-venlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür. Bunlar içerisinde;

Beraat kararı;

a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,

b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,

c) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,

d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,

e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması hallerinde verilir.

Sanık hakkında;

a) Yüklenen suçla bağlantılı olarak yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya sağır ve dilsizlik hali ya da geçici nedenlerin bulunması,

b) Yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi,

c) Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması,

d) Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi

hallerinde, kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza ve-rilmesine yer olmadığı kararı verilir.

Cevap E

17. Aşağıdaki işlemlerden hangisi, sınırlı ehliyetsizin bizzat yapabileceği işlemlerden biri değildir?

A) Kendi serbest mallarıyla ilgili işlemler

B) Karşılık olmaksızın kendilerini yükümlülükten kurtaran sözleşmeler

C) Trampa sözleşmesi

D) Alacaklı sıfatıyla kefalet sözleşmesi

E) Soy bağının reddi davası açma

Çözüm: Sınırlı ehliyetsizler, fiil ehliyetinin bütün şartları-na sahip olmayan kişilerdir. Sınırlı ehliyetsizler kategorisi-ne giren kişiler, ayırt etme gücüne sahip küçükler ile ayırt etme gücüne sahip kısıtlılardır. Bu kişiler, fiil ehliyetinin en önemli şartı olan ayırt etme gücüne sahiptirler. Fakat bunlardan bir kısmı ergin değildir, bir kısmı ise kısıtlıdır. Bu itibarla da bunların ehliyetleri yoktur. Fakat kanun ko-yucu bu kişileri tam anlamıyla ehliyetsiz saymayı da uy-gun görmemiş, bazı bakımlardan onları kısmen ehliyetli saymıştır. Sınırlı ehliyetsizlerin yapabileceği işlemleri tek başına yapabileceği işlemler, yasal temsilcisinin izni ile yapabileceği işlemler ve hiç yapamayacağı işlemler ola-rak ayırmak mümkündür. Bu işlemleri başlıklar halinde açıklamak gerekirse:

1) Hiç yapamayacağı işlemler:

• önemli bağışlamada bulunma,

• vakıf kurma,

• kefil olmadır.

2) Kendi başlarına yapabileceği işlemler:

• Sınırlı ehliyetsizler, kendilerini borç altına sok-mayan, sadece menfaat sağlayan işlemleri, ör-neğin karşılıksız kazanımları (ivazsız iktisapları) yasal temsilcilerinin rızasına muhtaç olmaksızın kendi başlarına yapabilirler.

• Yönetimi kendilerine bırakılmış olan mallarla (serbest mallarla) ilgili hukuki işlemleri, kendile-rini borç altına sokacak mahiyette olsalar dahi kendi başlarına yapabilirler.

• Kişiye sıkı sıkıya bağlı hakların kullanılmasında da kural olarak yasal temsilcilerinin rızasına muhtaç değildirler. Nitekim sınırlı ehliyetsiz küçük 15 yaşını doldurmuşsa yasal temsilcinin iznini almaksızın ergin kılınma için başvuruda bulunabilir. Aynı şekilde, ayırt etme gücüne sa-hip kısıtlı da izne gerek olmaksızın soy bağının reddi davası açabilir.

• Aile dışında yaşayan sınırlı ehliyetsiz kazancını dilediği gibi harcayabilir.

• alacaklı sıfatı ile kefalet sözleşmesi yapabilir.

3) Yasal temsilcisinin izni ile yapabilecekleri işlemler:

Sınırlı ehliyetsiz, kendisini borç altına sokan hukuki işlem-leri, yasal temsilcisinin izni olmadan yapamaz. Örneğin, kendisini borç altına sokan satım sözleşmesi, kira sözleş-mesi, istisna sözleşmesi ya da trampa sözleşmesini tek başına yapamazlar.

Cevap C

Page 9: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

9 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

18. Ayşe ile kocası Ali’nin erkek kardeşi Mehmet arasındaki hısımlığın türü bakımından aşağıdaki-lerden hangisi doğrudur?

A) İkinci dereceden yarım kan yan soy hısımlığı

B) Üçüncü dereceden tam kan yan soy hısımlığı

C) Üçüncü dereceden kayın yan soy hısımlığı

D) İkinci dereceden kayın yan soy hısımlığı

E) İkinci dereceden tam kan yan soy hısımlığı

Çözüm: Kayın hısımlığı (sıhrî hısımlık), evlenme dolayı-sıyla meydana gelen hısımlıktır. “Eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları, aynı tür ve dereceden kayın hısımları olur.” O halde karının anası, babası, kardeşleri, kardeş çocukları, büyük ana ve babaları ile koca, kayın hısmıdır. Aynı şekilde karı da kocasının bu tür hısımlarıyla kayın hısmıdır ve bu hısımlığın derecesi, kocasının onlarla olan hısımlığının derecesinin aynıdır. Soruda Ayşe ile kocası Ali'nin erkek kardeşi Mehmet arasındaki hısımlık sorul-maktadır. O halde öncelikle Ali ile Mehmet arasındaki hı-sımlığa bakmak gerekir. Ali ile kardeşi Mehmet arasındaki hısımlık ikinci dereceden yan soy hısımıdır. Bu hısımlık derecesine göre de Ali'nin eşi Ayşe'nin Mehmet'le hısımlı-ğı ikinci dereceden yan soy kayın hısımlığıdır.

Cevap D

19. Aile konutu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Sağ kalan eş, miras payına mahsuben aile konutunun mülkiyetinin kendisine verilmesini talep edebilir.

B) Aile konutu üzerinde her hâlde eşlerin paylı mülkiyet hakkı vardır.

C) Bir taşınmazın aile konutu niteliğini taşıyabilmesi için mutlaka tapu kütüğüne şerh verilmiş olması gerekir.

D) Malik olmayan eşin onayı olsa bile aile konutu-nun mülkiyet hakkının devredilebilmesi mümkün değildir.

E) Aile konutu kavramı sadece eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulandığı hâllerde karşımıza çıkar.

Çözüm: Aile konutu, ailenin devamlı olarak ikametine ayrılan konuttur. Medeni Kanun'un 19. maddesinde aile konutunun bulunduğu yere “yerleşim yeri” adı verilmiştir. Buna göre; yerleşim yeri, bir ailenin sürekli kalmak niye-tiyle oturduğu yerdir. TMK 194'e göre "Eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira söz-leşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." Rıza sağla-mayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza veril-meyen eş, hakimin müdahalesini isteyebilir. Aile konutu şerhi, bütün evliliklerde geçerlidir. Aile konutu şerhi, tapu kütüğüne işlendiğinde konutun maliki olan eş, diğer eşin rızasını almadan taşınmazı 3. şahıslara satamamaktadır.Aile konutunun eşler açısından edinilmiş mal ya da kişi-sel mal olmasının (evlilik öncesi edinilmiş mal) ya da paylı mülkiyetinde bulunmasının uygulamasında önemi yoktur. Hemen belirtelim ki ikincil nitelikte olan konutlar aile konu-tu sayılamaz. Yazlık, yayla evi gibi. Kural olarak tek konut aile konutu olabilir. Eşlerin çeşitli sebeplerle yaşamsal faaliyetlerle eşdeğer seviyede geçirdikleri yerlerdeki ko-nutları da aile konutu olabileceğine göre ancak koşulları ispatlandığında birden çok konuta aile konutu şerhi ve-rilebilir. Kanun koyucu aile konutu ile ilgili başka bir dü-zenlemeye de mirasın paylaşım biçimini tanımlarken TMK 652. madde de yer vermiştir. Murisin ölümünün ardından mirasçılar tarafından mirasın paylaştırılmasında tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut(aile konutu) varsa, sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanın-masını isteyebilir demiştir.

Cevap A

Page 10: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

10 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

20. Miras bırakan Ahmet, 24 Şubat 2012’de öldüğünde geride kızı Ayşe ve oğlu Oktay kalmıştır. Ahmet’in terekesi açıldığında bankada bulunan ¨100.000 ha-ricinde başka bir hak ve borcun bulunmadığı görülür. Ancak Ahmet’in oğlu Oktay, babasının ölümünden 6 ay önce arkadaşı Zeynep’e ¨200.000 bağışladığını belirler.

Bu olay ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Ahmet’in net terekesi ¨ 300.000’dir.

B) Miras bırakanın ölümünden önceki bir yıl içinde yaptığı bağışlamalar tenkise tabidir.

C) Ayşe ile Oktay’ın saklı pay oranı yasal miras paylarının yarısıdır.

D) Ayşe ve Oktay’ın, babalarının mirasçısı olarak almaları gereken saklı pay miktarı yetmiş beşer bin TL'dir.

E) Ayşe ve Oktay almaları gereken yetmiş beşer bin TL'nin tamamını Zeynep’ten talep edebilirler.

Çözüm: Yasal mirasçılardan miras bırakana çok yakın olanlara, miras bırakanın iradesiyle bertaraf edemeye-ceği (ortadan kaldıramayacağı) bir miras payı tanınmıştır ki bu paya saklı pay (mahfuz hisse), bu suretle kanunun koruduğu yasal mirasçıya da saklı paylı (mahfuz hisseli) mirasçı denir. Miras bırakan, yapacağı sağlar arası karşı-lıksız kazandırmalar veya ölüme bağlı tasarruflarla saklı paylı mirasçıların saklı paylarını çiğneyemez, tasarrufları-nı ancak tasarruf edilebilir kısım üzerinden yapabilir.

Saklı paylı mirasçılar ve saklı payları şöyledir (MK m. 506):

1) Miras bırakanın altsoyu için yasal miras payının yarısı (1/2),

2) Miras bırakanın ana ve babasından her biri için yasal miras payının dörtte biri (1/4),

3) Miras bırakanın sağ kalan eşi için altsoyu veya ana baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde miras payının tamamı, diğer hâllerde yasal miras payının dörtte üçü (3/4).

Belirttiğimiz oranlardaki saklı paylara uyulmadan yapılan tasarruflar ya da diğer bir deyişle saklı paylara muris tara-fından tecavüz edilmesi durumunda saklı paylı mirasçılar tenkis davası açarak alamadıkları saklı paylarını murisin ölüme bağlı tasarruflarını iptal ederek alabilirler. Ancak burda şunu unutmamak gerekir ki mirasçılar terekede ka-lan malı öncelikle alıp saklı pay miktarına ulaşılamıyorsa eksik kalan kısım için tenkise başvurabilirler. bu bilgiler ışığında soruya bakacak olursak Ayşe ve Oktay'ın saklı payları yetmiş beşer bin liradır. Ayşe ve Oktay bankadaki yüz bin lirayı aldıktan sonra saklı paylarının eksik kısımları için Zeynep'e tenkis davası açabilirler, saklı paylarının ta-mamını Zeynep'ten istemeleri mümkün değildir.

Cevap E

21. Yasal ön alım hakkı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Yasal ön alım hakkı, birlikte mülkiyet türlerinden paylı mülkiyette paydaşların sahip olduğu bir haktır.

B) Yasal ön alım hakkı hukuki işlemden kaynakla-nan yenilik doğuran bir hak niteliğini taşır.

C) Yasal ön alım hakkı, paydaşlardan birinin payını bir bedel karşılığında paydaşlar dışındaki üçün-cü bir kişiye devretmesi hâlinde diğer paydaşlar-ca kullanılabilir.

D) Cebrî artırmayla satışlarda yasal ön alım hakkı kullanılamaz.

E) Yasal ön alım hakkı, satışın hak sahibi paydaşa bildirildiği tarihin üzerinden 3 ay ve her hâlde satışın üzerinden 2 yıl geçmekle düşer.

Çözüm: Yasal ön alım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halin-de, diğer paydaş veya paydaşlara açacakları yenilik do-ğuran bir dava sonunda hâkimin vereceği kararla o payı öncelikle satın alma yetkisi veren eşyaya bağlı bir haktır. Başka bir deyişle, yasal ön alım hakkı, paylı mülkiyette bir paydaşın, taşınmaz maldaki payını tamamen veya kıs-men üçüncü bir kişiye satması halinde, açacakları dava üzerine verilen kararla diğer paydaş veya paydaşlara aynı şartlarla bu payı öncelikle satın alma ve mülkiyetini kazan-ma imkanı veren, kanundan doğan, eşyaya bağlı, yenilik doğuran (inşai) dava ile kullanılan bir haktır. Ön alım hak-kı; yasal ön alım hakkı, sözleşmeden doğan ön alım hakkı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Medeni Kanun'a göre ön alım hakkı, eski Medenî Kanun'da olduğu gibi özel yenilik doğuran bir hakka dayalı irade beyanıyla değil yani hukuki işlemden kaynaklanarak değil, kanundan kaynaklanan yenilik doğuran bir hak ola-rak tanımlanmıştır. Yasal ön alım hakkı, satışın hak sahi-bine bildirildiği tarihten itibaren üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer.

Cevap B

Page 11: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

11 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

22. Komşusu Ahmet’in nüfus cüzdanını gizlice alan Can, üzerine kendi resmini yapıştırıp kendisini Ahmet olarak tanıtarak, Ahmet’e ait tarlayı iyi niyetli Bülent’e satar ve tapuda tescilini gerçekleştirir. Bülent bu tarla üzerinde arkadaşı Mehmet’e bir alım hakkı tanır ve tapuya bu hakkı şerh verirler. Durumu fark eden Ah-met, Bülent ve Mehmet’e karşı dava açar.

Bu olayla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Ahmet’in açtığı dava sicilin düzeltilmesi davası-dır.

B) Bu dava devam ederken olası hak kayıplarını önlemek için ayni hak iddia eden Ahmet’in, tapu siciline geçici tescilin şerhinin verilmesini talep etmesi gerekir.

C) Bülent, iyi niyetli olmakla birlikte, yolsuz tescile güvenen üçüncü kişi olmadığından tarlanın mülkiyet hakkını kazanmamıştır.

D) Bülent bu olayda ancak tüm koşulları mevcutsa olağan zaman aşımı hükümlerinden yararlana-rak mülkiyet hakkını kazanabilir.

E) Mehmet iyi niyetli ise, tapuya şerh verildiği için alım hakkını kazanır.

Çözüm: Tapuya güven ilkesi gereği tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya diğer bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur (tescilin müsbet (olumlu) hükmü). Ancak tapuya güven ilkesinin uygulanabilmesi için bazı şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bunlar;

a) Kazanım yalnızca üçüncü kişiler içindir. Adına yol-suz tescil yapılan ve onun külli halefleri dışındakiler üçüncü kişi sayılır.

b) Kazanım sadece ayni haklar içindir. Kişisel (nispi) hak (ör. kira, alım hakkı, ön alım hakkı, taşınmaz satış vaadi) kazanımları korunmaz. Böyle bir hak-kın şerh verilmiş olması da durumu değiştirmez.

c) Kazanım yalnızca sicil kaydına dayanma halinde mümkündür. Sicil dışı bir unsura güven kapsam dışıdır. Örneğin, sahte vekaletnameye güvenerek işlem yapmak ya da sahte nüfus cüzdanına gü-venerek işlem yapma durumunda sicile güvenden bahsedilemez.

d) Kazanan iyi niyetli olmalıdır.

e) Üçüncü kişinin ayni hak kazanması için gerekli diğer kurucu unsurlar geçerli olmalıdır. Yani adına yolsuz tescil yapılan kişi ile 3. kişi arasındaki işlem ehliyet, şekil vs. yönünden geçerli olmalıdır, aksi halde 3. kişi tapuya güven ilkesinden istifade edemez. Sorudaki olayımıza baktığımızda üçüncü kişi olan Mehmet her ne kadar tapuya güvenden yararlanıyor gibi gözükse de alım hakkı bir ayni hak değil, şahsi haktır. Bu nedenle tapuya güven ilkesi gereği alım hakkını kazanması mümkün değildir.

Cevap E

23. Aşağıdakilerden hangisi, Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan yazılı şekil yerine geçen metinlerden biri değildir?

A) İmzalı mektup

B) Cep telefonu ile gönderilen mesaj (SMS)

C) Aslı borç altına girenlerce imzalanmış telgraf

D) Teyit edilmiş olan faks mesajı

E) Güvenli elektronik imza atılarak gönderilen ve saklanan belge

Çözüm: Borçlar Kanunu'na göre yazılı şeklin iki ana şartı vardır. Bunlardan biri metin, diğeri de imzadır. Bu çerçe-vede seçenekleri incelediğimizde imzalı mektup, imza-lanmış telgraf, elektronik imza ile saklanan belge ve teyit edilmiş faks mesajı böylesi metinler arasına girer. Soruda en kafa karıştırıcı seçenek faks seçeneği olmakla beraber ifadedeki "teyit edilmiş" kısmı yeterli şartı sağlamaktadır. Ancak cep telefonu ile gönderilen mesaj bahsi geçen bu yazılı şekil şartlarını sağlamadığından kabul edilemez.

Cevap B

Page 12: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

12 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

24. Genel işlem koşulları ile ilgili aşağıdaki ifadeler-den hangisi yanlıştır?

A) Genel işlem koşullarının düzenlendiği çok sayı-daki sözleşme metinlerinin, o koşulların genel işlem koşulu olarak değerlendirilmesi için, özdeş olması zorunludur.

B) Türk Borçlar Kanunu’na göre koşulların kap-samı, yazı türü ve şekli de genel işlem koşulu niteliğini taşımaları bakımından önemli değildir.

C) Bir koşulun genel işlem koşulu sayılabilmesi için ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanıl-mak amacıyla hazırlanmış olması gerekir.

D) Bir sözleşme şartının Türk Borçlar Kanunu’na göre genel işlem koşulu sayılabilmesi için bu koşulun asıl sözleşmede veya sözleşme ekinde yer alması önem taşımaz.

E) Sözleşmeye, sözleşme koşullarının her birinin tartışılarak kabul edildiği yönünde konulacak hü-kümler tek başına o sözleşme koşullarını genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz.

Çözüm: Genel işlem şartları hukukumuza 6098 Yeni Türk Borçlar Kanunu’yla hüküm olarak girmiştir. Konuyu daha iyi kavrayabilmek için gündelik hayatımızda sıklıkla karşı-laştığımız örnekten yürümek daha faydalı olacaktır. Her gün kredi kartı başvuru formunda yazan uzun yazılarla ya da yatırdığımız elektrik faturasının arkasındaki küçük ya-zılar, yeni bir ürün aldığınızda arkasında yazan küçük kü-çük yazılarla karşılaşıyoruz. İşte bunun gibi sözleşmelere ‘’Tip Sözleşme’’ denmektedir. Ve bu tip sözleşmeler için getirilen genel işlem şartları şöyle sıralanabilir;

1) Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken dü-zenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlaya-rak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir.

2) Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümle-rin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez.

3) Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır. (Yaptırı-mına çok dikkat edelim.)

4) Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulla-rı dışındaki hükümleri geçerliliğini korur.

5) Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine yorum-lanır.

Soruda doğrudan ilk seçenek bu bilgiler ışığında kendini ele vermektedir.

Cevap A

25. Aşırı yararlanma sonucunda sömürülen kişiye (zarar gören kişiye) Türk Borçlar Kanunu ile tanınmış haklar bakımından aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Sömürülen kişi sözleşmeyi, sözleşmenin kurul-masından itibaren 1 yıl içinde iptal edebilir.

B) Sömürülen kişinin sözleşme ile bağlı olmaması Türk Borçlar Kanunu’na göre mümkün olmayıp sadece oransızlığın giderilmesini talep hakkı vardır.

C) Sömürülen kişi, durumun özelliğine göre ya söz-leşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirebilir ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasın-daki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.

D) Sömürülen kişi, sözleşme ile bağlı olmadığını aşırı yararlanmanın sebebi ne olursa olsun sözleşmenin kurulmasından itibaren 10 yıl içinde ileri sürmelidir.

E) Oransızlığın giderilmesini talep etmede, sömü-rülen kişiye Türk Borçlar Kanunu ile tanınan kısa süre 2 yıldır.

Çözüm: Gabin yeni BK’da Türkçe karşılığı ile aşırı ya-rarlanma olarak yer almış ve birkaç hükmünde değişiklik yapılmıştır. Aşırı yararlanma bir kişinin zor durumundan, düşüncesizliğinden veya deneyimsizliğinden dolayı edim-ler arası AŞIRI ve AÇIK oransızlık bulunması halidir. Zarar gören kişiye tanınan iki hak vardır.

1. Ya sözleşmeyi iptal edebilir ve edimin geri verilme-sini ister ya da

2. Sözleşmeye bağlı kalırım ancak "Edimler arası oransızlığı gider." diyebilir.

Zarar gören kişi bu haklarını ise,

a) Düşüncesizlik veya deneyimsizliği ÖĞRENDİĞİ tarihten itibaren

b) Ya da zor durumda kaldıysa bu zor durumun ortadan kalkmasından itibaren 1 yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde kullanabilir.

Soruya dönersek zaten süre ile ilgili olan D ve E seçe-nekleri doğrudan elenir. A seçeneğini yanlış yapan ifade ‘’….Sözleşmenin kurulmasından itibaren…’’ ifadesidir, zira süre doğrudur. B seçeneğinde ise yanlış olan şey, kişiye sadece oransızlığı giderme hakkının tanınmasıdır. Yeni BK buraya vurgu yapmıştır. Açık açık ister oransız-lığın giderilmesini istersin, istersen de sözleşmeyi iptal edebilirsin demiştir.

Cevap C

Page 13: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

13 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

26. Usta A ile çırağı B, bir binanın dış cephe tadilatını yaparlarken çırak, ustasına uzatmak için eline aldığı çekici aşağıya düşürür ve o sırada aşağıdan geçmek-te olan C, kafasına isabet eden çekiç sebebiyle ağır şekilde yaralanır.

Bu olay ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Bu olayda usta A’nın C’ye karşı sorumluluğu adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında değerlendirilir.

B) Adam çalıştıranın sorumluluğunun doğabilmesi için A ile B arasında adam çalıştırma ilişkisinin bulunması gerekir.

C) Adam çalıştıranın sorumluluğu kusursuz sorum-luluk türü olduğu için A’nın C’ye karşı sorum-luluğunun doğmasında kusurlu olup olmaması önemli değildir.

D) Adam çalıştıranın sorumluluğu özen ilkesine dayandığından kurtuluş kanıtı getirilebilen bir so-rumluluktur; A kurtuluş kanıtı getirerek sorumlu-luktan kurtulabilir.

E) A’nın sorumluluktan kurtulmasında, işletmenin çalışma düzeninin bu zararın doğmasını önleye-cek yeterlilikte ve nitelikte olmasını sağlamamış bulunması önemli değildir.

Çözüm: Adam çalıştıran;

Gerçek/tüzel kişi olabilir. Ayırtım gücüne sahip olması önemli değildir. Çalışan ile arasında emir talimat ilişkisi olmalıdır ve zarar da bu işin görülmesi esnasında mey-dana gelmelidir. Borçlar Kanunu’nda bu haller kusursuz sorumluluk halleri olarak geçer. İşte bu kusursuzluğun bazı hallerinde kişilerin kurtuluş kanıtı getirme imkanı vardır. Bunlar tahdididir. Adam çalıştıranın sorumluluğu, hayvan idare edenin sorumluluğu ve ev başkanının so-rumluluğunda kurtuluş kanıtı getirme imkanı vardır. Kurtu-luş kanıtı; bir anlamda, "Ben elimden geleni yaptım hatta fazlasını yaptım ancak gene de bu kaza meydana geldi, ne yapalım mukadderat o yüzden ben sorumlu değilim.’’ diyerek sorumluluktan kurtulmadır. Şu halde A, B, C ve D seçenekleri doğrudur.

Cevap E

27. A ve B, 25 Ocak 2012’de yaptıkları sözleşme ile A’nın B’ye 2 ton pirinç teslim etmesini ve teslimatın bir son-raki ayın ortasında yapılmasını kararlaştırırlar.

Bu olaya göre A, 2 ton pirinci hangi tarihte teslim etmelidir?

A) 14 Şubat 2012

B) 15 Şubat 2012

C) 16 Şubat 2012

D) 28 Şubat 2012

E) 29 Şubat 2012

Çözüm: 25 Ocak 2012 tarihinde yapılan bir sözleşmede teslimatın da bir sonraki ayda yapılacağı kararlaştırıldığı-na göre şubat ayında teslimatın gerçekleşeceği açıktır. Bir sözleşmede tarih olarak ayın sonu ibaresi varsa 30-31’i, ayın ortası ibaresi varsa 15’i anlaşılır. O yüzden cevap, 15 Şubat 2012 tarihidir.

Cevap B

28. Geçerli olarak kurulmuş olan ve sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin sonradan ortaya çıkan bir nedenle ileriye etkili olmak üzere sona erdirilmesine ne ad verilir?

A) Kesin hükümsüzlük

B) Dönme

C) İptal

D) Fesih

E) Eksiklik

Çözüm: Borç ilişkisini sona erdiren nedenler ;

• Bozma,

• Dönme,

• Fesih,

• İptal,

• Rücudur.

Soruda dikkat edilmesi gereken ifade ileriye etkili olarak sona erdirilmesi hususudur. Sözleşmeyi geçmişe değil, geleceğe yönelik olarak ortadan kaldıran sebep ise seçe-neklerde verilenlerden fesihtir. Fesih, tek taraflı bir hukuki işlemdir.

Cevap D

Page 14: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

14 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

29. Ticari temsilcinin (ticari mümessilin) müvekkil tacir adına ve ticari işletme ile ilgili olarak aşa-ğıdakilerden hangisini yapabilmesi için açıkça yetkilendirilmesi gerekir?

A) Tacirin ticari işletmesine dâhil taşınmazlar üze-rinde sınırlı ayni hak kurmak

B) Tacir adına ödünç sözleşmesi yaparak banka-dan kredi çekmek

C) Tacir adına bono düzenlemek

D) Avukat olmasa bile ticari işlerle ilgili davalarda, mahkemede taciri temsil etmek

E) İşletmede çalışacak işçiler ile hizmet sözleşmesi akdetmek

Çözüm: Tacir yardımcıları içerisinde, taciri temsil yetki-si en geniş olan kişi, ticarî temsilcidir. Ticarî temsilcinin temsil yetkisinin kapsam ve sınırı kanun tarafından belir-lenmiştir. ‘‘Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı al-tında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir. Ticari tem-silci, iyi niyet sahibi üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi adına, kambiyo taahhüdünde bulunabileceği gibi işletme sahibi adına, işletmenin amacına (gayesine uygun) giren her türlü işlemi yapmakla dahi yetkilidir. Ticari temsilcinin temsil yetkisini; yapabileceği işlemler, hiç yapamayacağı işlemler ve özel izinle yapabileceği işlemler olarak ayır-mak mümkündür.

a. Yetki Kapsamına Dahil İşlemler:• Ticari işletmeye işçi alabilir veya işletmeden işçi

çıkarabilir.• Ticari işletmeye hammadde satın alabilir ve üretilen

malları satabilir.• Ticari işletmenin menkul veya gayrimenkullerini

kiraya verebilir.• Tacir adına poliçe, bono, çek düzenleyebilir. Yani

kambiyo taahhüdünde bulunabilir.• Tacir adına banka kredisi alabilir.• Ticari işletmenin başka faaliyetleri için ticari vekil

atayabilir.• Ticari işlerle ilgili davalarda davalı ya da davacı

olabilir.

b. Özel Yetki ile Yapabileceği İşlemler veya Hiç Yapamayacağı İşlemler

• İşletmeye ait gayrimenkulleri devredemez.

• İşletmeye ait gayrimenkuller üzerinde 3. kişiler lehine ayni hak tesis edemez.

• İşletme üzerinde rehin hakkı tesis edemez.

• İşletmeye yeni bir ortak alamaz.

• Tüzel kişiler için şirkette tür değişikliği yapamaz.

Cevap A

30. Ticari iş ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Taraflardan biri için ticari sayılan iş, arada söz-leşme varsa diğer taraf için de ticari sayılır.

B) Ticaret şirketi tacirin bütün işleri ticari iş niteli-ğindedir.

C) Ticari bir borca kefalet hâlinde kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsil kefalet söz konusudur.

D) Bir esnaf işletmesini ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari iştir.

E) Ticari bir işte uygulanacak temerrüt faizi oranı sözleşme ile kararlaştırılmamışsa avans faiz oranı üzerinden temerrüt faizi talep edilebilir.

Çözüm: Ticarî işin belirlenmesi, TTK 3 ve 19. maddeleri incelendiğinde mümkündür. nelerin ticari iş sayılacağı bu maddelerde belirtilmektedir. Nelerin ticari iş sayılacağını başlıklar halinde belirtmek gerekirse,

a. TTK’da Düzenlenen Bütün Hususlar

b. Bir Ticari İşletmeyi İlgilendiren Bütün İşlem ve Fiiller

c. Ticari İş Karinesi gereği tacirin yaptığı işler

d. Bir Taraf İçin Ticari Sayılan İşler (yayma kriteri) ticari iş sayılacaktır. Bunların dışında kalan işleri ise adi iş olarak nitelendirmek ve Borçlar Kanunu kapsamında değerlendirmek gerekir. Soruya baktı-ğımızda “Esnaf işletmesini ilgilendiren her türlü işler ticari iş sayılır.” ifadesi kullanılmıştır. Oysaki esnaf işletmeleri tacir olmanın sonuçlarının bir çoğuna tabi olmadığı gibi yaptıkları her türlü işi de ticari iş görmek mümkün değildir.

Cevap D

Page 15: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

15 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

31. Adi şirkette kâr ve zararın paylaşımı ile ilgili aşağı-daki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Kâr ve zarar paylaşım oranları şirket sözleşme-sinde belirlenebilir.

B) Kâr ve zarar paylaşımına ilişkin esaslar şirket sözleşmesiyle veya ortaklar kararıyla belirlen-memişse, ortaklar kâr ve zararı sermayeye katılım oranlarına göre paylaşırlar.

C) Ortaklar, kâr ve zarar oranlarını belirleme yetki-sini üçüncü bir kişiye bırakabilirler.

D) Zarara katılım oranları belirlenmemişse ortakla-rın kârın paylaşımına ilişkin olarak kararlaştırdık-ları oran, zarar hakkında da uygulanır.

E) Adi şirkete sadece emeğini sermaye olarak getiren ortağın, ortaklar arasında etki doğuracak şekilde, zarardan muaf tutulması kararlaştırıla-bilir.

Çözüm: Ortaklık sözleşmesinde herhangi bir karar veril-memiş ise kar ve zarar yasada belirtilen şekilde paylaştı-rılacaktır. Yasada, kâr ve zararın paylaşılmasına dair bazı esaslar belirlenmiştir. Buna göre; kâr ve zarar, bir yıllık hesap dönemi sonunda yapılacak bilanço ile belirlenir. Bu sürenin uzatılmasına ilişkin sözleşmede yer alan hüküm batıldır. Ortaklar bütün kârı aralarında bölüşmek zorunda-dırlar. Aksine hüküm bulunmadığı takdirde, kâr ve zarar-dan hisse, sermaye katılım payı değişik de olsa eşit olarak bölüşülür. Ortaklardan biri şirkete sermaye olarak emeğini koymuşsa bu ortağın zarara iştirak etmeyeceği şeklinde sözleşmeye hüküm konulabilir.

Cevap B

32. Aşağıdaki haklardan hangisi, anonim şirkette sadece azlık oluşturan pay sahiplerine tanınmış olup pay oranı azlık oluşturmaya yetmeyen pay sahipleri tarafından kullanılamaz?

A) Kâr payı almak

B) Genel kurul toplantısına katılmak

C) Genel kurulda oy kullanmak

D) Genel kurul kararının iptali için dava açmak

E) Mali konularla ilgili genel kurul görüşmelerini erteletmek

Çözüm: Anonim şirketlerde azlık tabirinden esas serma-yenin % 10’unu temsil eden pay sahipleri anlaşılmaktadır. Azlığın genel kurul çalışmalarında ve anonim şirketler hu-kukunda birtakım hakları bulunmaktadır.

• Yönetim kurulu üyelerinin, şirkete verdikleri zararlar için dava edilebilmeleri, kural olarak, şirket genel kuru-lunun bu yolda bir karar alması ile mümkündür.

• Kural olarak, şirket genel kurulunu toplantıya davet etmek yetkisi ilk olarak yönetim kuruluna ve şartların gerçekleşmesi durumunda da denetçilere aittir.

• Şirket genel kurulu toplantısında görüşülecek konuları (gündemi) tespit etmek yetkisi de yönetim kuruluna aittir. Ancak azınlık talepte bulunursa yönetim kurulu onların istedikleri hususları da gündeme koymak zorundadır.

• Bilançonun onaylanması hakkındaki genel kurul görüş-meleri esnasında, azınlık talepte bulunduğu takdirde, bu görüşmenin (en az) bir ay sonraya ertelenmesi gerekecektir.

Örnek olarak yukarıda sayılan yetkiler azınlıklara tanınmış yetkilerdir. Soruda seçeneklere baktığımızda bütün seçe-neklerde verilen haklar azınlıklara tanınmış yetkilerdendir fakat bunlar azınlık oluşturmayan pay sahipleri tarafından da gerçekleştirilebilirken mali konularla ilgili genel kurul görüşmelerini erteletmek azınlık oluşturmayan pay sahip-lerine tanınmış bir yetki değildir.

Cevap E

Page 16: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

16 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

33. Poliçe ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösteri-lip de iki bedel arasında fark bulunursa rakam ile gösterilen bedel üstün tutulur.

B) Poliçe bedeli yalnız yazıyla veya yalnız rakamla birden çok defa gösterilmiş olup da bedeller arasında fark bulunursa en yüksek olan bedel geçerli sayılır.

C) Poliçede muhatap, ancak senedi kabul ederse ödeme yükümlülüğü altına girer.

D) Poliçedeki imzanın el yazısı ile atılması zorunlu değildir; güvenli elektronik imza yeterlidir.

E) Poliçedeki imza sahiplerinden birinin poliçeden doğan taahhütleri geçersiz olursa poliçede im-zası bulunan diğer kişilerin de poliçeden doğan taahhütleri sona erer.

Çözüm: Poliçe, keşidecinin, muhataba yönelik olarak, lehtara veya emrine, vadede belirli bir meblağı ödeme emrini kanunun aradığı şekil şartlarını yerine getirmek kaydıyla verdiği senettir. Poliçede taraflar keşideci lehtar ve muhataptan oluşur. Muhatabın poliçe ilişkisi içine gir-mesi ve poliçeden sorumlu olması ancak kabul ile müm-kündür. Kabul, muhatabı poliçenin asıl borçlusu haline getirir. Muhatabın kabul mecburiyeti yoktur. Keşideci ile muhatap arasında anlaşma yapılmış olması dahi sonucu değiştirmez.

Cevap C

34. Keşide ve ödeme yeri aynı olan çek, 01.02.2012 tarihinde düzenlenmiş ve aynı gün lehtara teslim edilmiştir. Ancak çekin üzerine keşide tarihi olarak 01.06.2012 tarihi yazılmıştır.

Bu çekin geçerli olarak ibraz edilebileceği son gün, aşağıdakilerden hangisidir?

A) 11.02.2012

B) 01.03.2012

C) 01.05.2012

D) 11.06.2012

E) 11.07.2012

Çözüm: Çekler görüldüğünde ödenir. Keza çekler bir öde-me aracıdır. Bu itibarla, çeklerde ne kabul ne de vade söz konusudur. Ancak keşide ve ödeme yerleri göz önünde tutularak çekler için ibraz süreleri tayin edilmiştir.

1) Aynı yerde keşide edilen ve aynı yerde ödenecek çekler 10 gün,

2) Farklı yerde keşide edilip farklı yerde ödenecek çekler 1 ay,

3) Bir kıtada keşide edilen çek başka bir kıtada ödenecekse 3 ay içinde muhatap bankaya ibraz edilmelidir. Soruda verilen olaya baktığımızda çekin keşide tarihi 01.06.2012 olarak belirlenmiştir ve çe-kin ödeme yeri ile keşide yeri aynı yerdir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere keşide yeri ile ödeme yerinin aynı olduğu çek tiplerinde ibraz süresi on gündür. Bu nedenle çek en geç 11.06.2012 tarihinde ibraz edilmelidir.

Cevap D

Page 17: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

17 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

35. Genel haciz yoluyla takibe itiraz ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?A) İtiraz, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren

7 gün içinde dilekçeyle veya sözlü olarak icra dairesine bildirilir.

B) Kısmi itirazda borçlu, itiraz ettiği borç miktarını ayrıca ve açıkça belirtmelidir, aksi takdirde bor-cun tamamını inkâr ettiği kabul olunur.

C) Takibe itiraz edildiği, masrafı alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle 3 gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir.

D) İtiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşma-sında alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında, itiraz sebeplerini değiştire-mez ve genişletemez.

E) Borçlu, takibin dayanağı olan senet altındaki imzayı reddediyorsa bunu, itirazında ayrıca ve açıkça bildirmelidir.

Çözüm: Genel haciz yolu ile takipte borçlu ödeme emrini aldıktan sonra 7 gün içerisinde borca itiraz edebilir. Borçlu borca itiraz ederken borcun tamamına itiraz edebileceği gibi borcun bir kısmına da itiraz edebilir. Borcun bir kıs-mına itiraz edildiği durumlarda kısmi itirazdan bahsederiz. Ödeme emrinde kısmi itirazda bulunacak olan borçlu ne kadarlık kısma itiraz ettiğini açık net ve anlaşılır bir biçim-de yapmalıdır. Ne kadarlık kısma itiraz ettiğini belirtmeyen borçlunun yapmış olduğu kısmi itiraz yapılmamış sayılır.

Cevap B

36. Aşağıdakilerden hangisinde, taşınır mallarda satış talep etme süresi doğru olarak verilmiştir?

A) Hacizden itibaren 3 ay içinde

B) Hacizden itibaren 6 ay içinde

C) Hacizden itibaren 9 ay içinde

D) Hacizden itibaren 1 yıl içinde

E) Hacizden itibaren 2 yıl içinde

Çözüm: Ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra borçlu-nun mal varlığı üzerinde alacaklının talebi ile haciz yapılır. Haciz yapılmasından sonra borçlu eğer borcunu yine de ödemiyor ise alacaklının talebi ile belli süreler içerisinde malların satışı istenebilir. Satış talebi taşınır mallar ve ta-şınmaz mallarda ayrı sürelere tabidir. Taşınır mallarda satış isteme süresi haciz tarihinden itibaren 1 yıl, taşınmaz mal-larda ise haciz tarihinden itibaren 2 yıl olarak belirlenmiştir. Ancak 5 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sa-yılı kanunla (3.yargı paketi) bu sorunun cevabı değişmiştir. 6352 sayılı kanunun 21. maddesine göre 2004 sayılı İcra İflas kanununun 106. mad. 1. fıkrasında değişiklik yapılmış. Alacaklının haciz olunan mal taşınır ise hacizden itibaren 6 ay taşınmaz ise hacizden itibaren 1 yıl içerisinde satıl-masının istenilebileceği getirilmiştir. Bu kanuna göre doğru cevap B olarak değiştirilmelidir. Hatalı sorudur.

ÖSYM bu sorunun çözümünü D seçeneği olarak vermiştir.

37. Aşağıdakilerden hangisi İcra ve İflas Kanunu’nun 279. maddesine göre aciz nedeniyle iptal sebeple-rinden biri değildir?

A) Para veya mutat ödeme vasıtalarından başka bir yolla yapılan ödemeler

B) Borçlunun teminat göstermeyi evvelce taahhüt etmiş olduğu hâller istisna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler

C) Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin de-ğerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler

D) Vadesi gelmemiş bir borç için yapılan ödemeler

E) Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler

Çözüm: Tasarrufun iptali davası, borçlunun üçüncü kişi-lerle yaptığı, temelde mal kaçırma amacı güdüp alacak-lıya zarar vermek kastıyla yapılan hukuki işlem lerin iptali için, alacaklı tarafından açılan davadır. Alacaklı davayı kazanırsa mal üçüncü kişi elinde iken satılır ve alacaklı alacağını malın bedelinden alır.

Kanun iptale tabi işlemleri üç grup altında düzenlemiştir.

1) Bunlardan birincisi ivazsız tasarruflar (karşılıksız kazandırmalar), ya ni bağışlardır. Buna göre mutad (alışılmış) hediyeler hariç olmak üzere, ha cizden veya iflasın açılmasından geriye doğru son 2 yıl içinde yapılan bağış lar iptale tâbidir.

2) İkinci olarak, borçlunun aciz halinde yaptığı bazı işlemler hacizden veya iflasın açılmasından geriye doğruya son 1 yıl içinde yapılmış olması şartıyla iptale tabidir. Bunlar ise:

• Para ve alışılmış ödeme vasıtaları dışında yapılan ödemeler,

• Vadesi gelmemiş bir borç için yapılan ödemeler,

• Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya veri-len şerhler,

• Borçlunun teminat göstermeyi daha önce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere, borçlu tarafından mevcut bir borcu temin etmek için veri-len rehinler.

Ancak burada, bu tasarruflardan yararlanan üçüncü kişi, borçlunun aciz halinde olduğunu bilmediğini ispat ederse iptal davası reddedilir. Yani bura da ispat yükü üçüncü ki-şiye yüklenmiştir.

3) Üçüncü olarak, borçlunun son 5 yıl içinde alacak-lıya zarar verme kas tıyla yapılan işlemler, alacaklı tarafından ispat edildiği takdirde iptale tâbidir.

Cevap C

Page 18: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

18

2012 - KPSS / AB

38. Dava açılmadan veya icra takibine başlanmadan evvel ihtiyati haciz yaptırmış olan alacaklı, ihtiyati haczi tamamlayıcı merasim anlamında hangi süre içinde takip talebinde bulunmalı veya dava açmalıdır?A) 7 gün B) 10 gün C) 2 hafta

D) 3 hafta E) 1 ay

Çözüm: İhtiyati haciz, bir takip veya davanın sonunda bir para borcunun ödeneceği hususunu garanti altına almak ve paranın zamanında ödenmesini sağlamak amacıyla, borçlunun haczedilebilir mallarına geçici olarak el konul-masıdır. İhtiyatî haciz kararı, borçlunun ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesi tarafından verilir. İhtiyatî haciz kararı alan alacaklı, bu kararın yerine getirilmesi, başka bir deyişle borçlunun mallarına ihtiyatî haciz konulması için ihtiyatî haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde, ihtiyatî haciz kararını vermiş olan mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesine başvurabilir. Aksi halde, ihtiyatî haciz kararı kendiliğinden kalkar. Buna göre; ala-caklı, ihtiyatî haczin konulmasından itibaren ya da ihtiyatî haciz yokluğunda konulmuş ise ihtiyatî haciz tutanağı-nın kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde, ala-cağı için ya mahkemede dava açmalı veya icra ya da iflâs takibi yapmalıdır. Bunu yapmazsa borçlunun malları üze-rine konulan ihtiyatî haciz kalkar. Alacaklı, yedi gün içinde dava açar veya takip başlatırsa dava veya takibin sonuna kadar ihtiyatî haciz devam eder.

Cevap A

39. İflas idaresi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) İflas idaresini teşkil edenler, Türk Ceza Kanunu’nun uygulanmasında memur sayılırlar.

B) İflas idaresi iflas masasının kanuni temsilcisidir.

C) İflas idaresine Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve iki yılda bir yenilenen ücret tarifesine göre ücret ödenir.

D) İflas idaresi, yaptığı bütün işlemler ve kendisine yapılan talepler ve beyanlar hakkında bir tutanak düzenlemek zorundadır.

E) İflas idaresi 3 asıl ve 3 yedek üyeden oluşur. Asliye ticaret mahkemesi iflas idaresini oluştura-cak kişileri seçer.

Çözüm: Birinci alacaklılar toplantısında gösterilen 6 aday arasından 3 kişi olarak icra mahkemesince seçilen ve iflas masasının kanunî temsilcisi olan iflas organına iflas idare-si denilir. İflas idaresi üyeleri alacaklılardan oluşabileceği gibi üçüncü kişilerden de oluşabilir. İflas idaresi, alacaklı-ların ve müflisin değil, iflas masasının kanuni temsilcisidir. İflas idaresi, iflas dairesinin denetimi altındadır.

Cevap E

40. İflasın, müflisin taraf olduğu davalara etkisi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) Şeref ve haysiyete tecavüzden doğan tazminat davaları, iflasın açılmasıyla durmaz.

B) Nafaka davaları mal varlığını ilgilendirdiğinden iflasın açılmasıyla durur; bu davalara ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonra devam edilebilir.

C) Kişisel durumlara ilişkin davalar, iflasın açılma-sıyla durmaz.

D) Vücut üzerine ika olunan zararlardan doğan tazminat davaları iflasın açılmasıyla durmaz.

E) Acele hâller ve kanundaki istisnalar dışında müflisin taraf olduğu hukuk davaları, iflasın açılmasıyla durur ve bu davalara ancak ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonra devam olunabilir.

Çözüm: İflasın açılma anı ATM’nin iflasa karar verdiği an-dır. İflasın açılmasıyla borçlu müflis olur ve müflisin iflasın açılmasından kapanmasına kadar eline geçen bütün mal-varlığı iflas masasını oluşturur. İflasın açılmasıyla müflisin taraf olduğu hukuk davaları durur, 2. alacaklılar toplanma-sından 10 gün sonraya kadar düşmesede durmaya de-vam eder. ancak istisna olarak durmayan bir takım dava-lar söz konusudur. bunlardan bazıları şunlardır:

• Nafaka davaları,

• Haksız fiilden(cismani zarardan) doğan tazminat davaları,

• Şeref ve haysiyete saldırıdan doğan davalar,

• Ceza davaları.

Görüldüğü üzere nafaka davaları iflasın açılması ile dura-cak davalardan değildir. Bilakis istisnai olarak iflas açılsa dahi durmayacak davalardandır.

Cevap B

HUKUK TESTİ BİTTİ.

CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.

Page 19: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

19

İKTİSAT

Diğer sayfaya geçiniz.

1. Bu testte 40 soru vardır.

2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının İktisat Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.

2012 - KPSS / AB

1. Klasik ve Marksist iktisadın benimsediği artık kav-ramı, üretimin toplam değerinden aşağıdakilerden hangisinin çıkarılmasıyla elde edilen bir değerdir?

A) Toplam üretim maliyeti

B) Katma değer

C) İş gücü maliyeti

D) Sermaye maliyeti

E) Toprak rantı

Çözüm: “Emek-değer teorisi” özü itibariyle W. Petty’e aittir. Daha sonraları A. Smith’in sistemleştirdiği bu kav-rama göre metanın mübadele değeri bu metanın üreti-minde harcanan homojen emek zamanına bağlıdır. D. Ricardo’ya göre tek maliyet unsuru emektir, rant bir ma-liyet unsuru değildir.

Artık kavramını elde edebilme için üretim değerinden üre-tim maliyetini yani emek değer teorisine göre emek mali-yetini çıkarmak gerekir.

Cevap C

2. John Bates Clark’ın Bölüşüm Teorisi’ne göre, top-rak rantını belirleyen temel etken aşağıdakilerden hangisidir?

A) Farklı topraklar arasındaki verimlilik farkları

B) Toprağın marjinal verimi

C) Üretiminde toprak kullanılan malların tüketiciye sağladığı marjinal fayda

D) Toprağın, artık yaratan tek verimli faktör olması

E) Toprağın miktarının sabit olması

Çözüm: J. B. Clark’ın (1847-1938) Bölüşüm Teorisi marji-nal verim temelinde bölüşüm adaletini inceleyen bir yakla-şımdır. Üretim girdisi olarak yalnızca emek ve sermayenin olduğu bir durumda üretim faktörlerinin üretme katkıları ve üretimden elde ettikleri gelirleri marjinal verimleri kadar olmaktadır. Bu durumda sermayenin marjinal verimi faiz haddini; emeğin marjinal verimi ise ücret haddini belirle-mektedir.

Cevap B

3. f (K, L) = min { }K,2L şeklinde verilen bir üretim fonksiyonunda ikame esnekliği katsayısı kaçtır?

A) 0 B) 12

C) 1 D) 2 E) ∞

Çözüm: f(K,L) = min(K, 2L) biçimindeki üretim fonksiyonu, Leontief fonksiyonu kalıbındadır. Söz konusu fonksiyona göre girdiler arasında ikame ilişkisi söz konusu olmayıp üretim az kullanılan girdiye bağlıdır. Yani gerekli birleşim sağlandıktan sonra tek bir girdiyi arttırmak üretimi arttır-mayacaktır. Parantez içi değerler girdiler arasındaki sabit bileşim oranını ortaya koymaktadır. Bu soruda, min(K, 2L) ifadesi sermayenin, emeğe nazaran iki kat daha fazla kul-lanılması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Faktörler arası ikame esnekliği, marjinal teknik ikame oranında meydana gelen nispi bir değişikliğin girdi bile-şim oranında meydana getirdiği nispi değişikliktir. Yani bir girdinin diğer girdiye göre verimi arttığında bu girdinin kullanımının ne ölçüde artabildiğinin, kısaca, girdiler arası ikame kolaylığının ölçülmesidir.

Leontief fonksiyonunda girdiler arası ikame söz konusu olmadığından ikame esnekliği değeri her zaman sıfırdır.

Cevap A

Page 20: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

20 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

4.

1. mal εy < 02. mal 0 < εy < 13. mal 1 < εy

Talebin gelir esnekliğinin εy ile gösterildiği durum-da, tabloda verilen mallarla ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

1. mal 2. mal 3. mal

A) Lüks Düşük ZorunluB) Düşük Zorunlu LüksC) Düşük Lüks ZorunluD) Zorunlu Lüks DüşükE) Zorunlu Düşük Lüks

Çözüm: Talebin gelir esnekliği, gelirde meydana gelen nis-pi değişiklik karşısında talepte meydana gelen nispi değişi-min ölçülmesidir. Talebin gelire hangi oranda duyarlı oldu-ğunun hesaplanmasıdır. Gelire veya gelir esnekliğine göre iki tür mal vardır; bunlar üstün mallar ve düşük mallardır.

Düşük mallar gelirle talebin ters yönde değiştiği mallardır. Düşük mallarda gelirle talep arasında ters yönlü ilişki ol-duğundan gelir esnekliği değeri negatif olur.

Üstün mallar, gelirle talebin aynı yönde değiştiği mallar-dır. Üstün mallarda gelirle talep arasında aynı yönlü ilişki olduğundan gelir esnekliği değeri pozitif olacaktır. Ayrıca üstün mallar da kendi içinde lüks mallar ve zorunlu (İhti-yaç) mallar olarak ikiye ayrılır. Gelir esnekliği pozitif ancak birden küçük mallar zorunlu, gelir esnekliği birden de bü-yük olan mallar ise lüks mallardır.

Soruda 1. mal, gelir esnekliği 0’dan küçük olduğu için dü-şük mal;

2. mal, gelir esnekliği 0 ile 1 arasında olduğu için zorunlu mal;

3. mal, gelir esnekliği 1’den büyük olduğu için lüks maldır.

Cevap B

5. Tüketici dengesinin sağlandığı durumda, aşağıda-kilerden hangisi her mal için aynıdır?

A) Tüketilen malların marjinal faydaları

B) Tüketilen malların marjinal ikame oranları

C) Tüketilen malların fiyatları ile marjinal faydaları-nın çarpımları

D) Tüketilen malların marjinal faydalarının fiyatları-na oranları

E) Tüketilen malların marjinal faydalarının tüketici-nin gelirine oranları

Çözüm: Tüketici dengesi, tüketicinin cebindeki her kuruş-tan azami faydayı elde etmeyi başardığı doğru alış-veriş noktasıdır.

Eş-marjinal fayda ilkesine göre malların marjinal faydala-rının fiyatlarına oranı her mal için eşit olduğunda tüketici dengesi söz konusu olacaktır. Örneğin, X ve Y malı tüke-ten bir tüketici denge şartı;

X Y

X Y

MU MUP P

= biçiminde olacaktır. (MU: Marjinal fayda, P: Fiyat)

X

X

MUP

kesri X malına harcanan lira başına marjinal faydayı,

Y

Y

MUP kesri ise Y malına harcanan lira başına marjinal fay-

dayı ifade etmektedir. Kesirlerden biri diğerinden büyük

ise X Y

X Y

MU MUP P

⎛ ⎞>⎜ ⎟

⎝ ⎠bunun anlamı bu mala harcanan lira-

nın faydasının diğer mala harcanan liranın faydasından

daha yüksek olduğudur.

Böyle bir durumda rasyonel tüketici daha faydalı malı daha çok tüketecek ve azalan marjinal fayda yasası uya-rınca tüketimi artan malın marjinal faydası azalacak ve büyük olan kesrin değeri düşecektir. Sonunda kesirlerin değerinin eşit olması demek, bu noktaya gelinceye kadar daha faydalı malın daha çok tüketilmiş olması demektir.

Cevap D

Page 21: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

21 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

6. Malların fiyatları yüzde 50 ve tüketicinin geliri yüzde 25 oranında artarsa bütçe doğrusu için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?A) Eğimi artar. B) Eğimi azalır.C) Eğimi değişmez. D) Sağa kayar.E) Konumu değişmez.

Çözüm: Bütçe doğrusu belli bir harcama gücüyle alınabi-lecek mal bileşimlerini gösteren doğrudur.

2

5

Y

X

Yukarıdaki şekil bütçenin ¨100, Y malı fiyatının ¨50, X malı fiyatının da ¨20 olduğu durum için çizilmiştir. ¨100 bütçeyle alınabilecek uç Y malı miktarı 2, X malı mikta-rı ise 5 birimdir. Bütçede meydana gelecek bir değişiklik alınabilecek her iki malın miktarını aynı oranda etkileye-ceğinden bütçe doğrusunda bir kaymaya neden olur. Büt-çenin artması alınabilecek mal miktarında bir artışa neden olacağından bütçe doğrusunu sağa, bütçenin azalması ise sola doğru kaydıracaktır.

Bütçenin değişmesi malların fiyat oranını değiştirmeyece-ğinden bütçe doğrusunun eğimini etkilemeyecektir.

2

5

Y

X

Malların fiyatının değişmesi ise bütçe doğrusunda yuka-rıdaki şekildeki gibi bir değişikliğe yol açacaktır. Örneğin, bütçenin ve Y malının fiyatının değişmediği bir durumda yalnızca X malının fiyatı artarsa bütçe doğrusu X malı ek-seninde içe doğru kayar ve bütçe doğrusunun eğimi ar-tar. Ancak her iki malın fiyatının aynı oranda değiştiği bir durumda bütçe değişmiş gibi olur ve eğimi değişmeden bütçe doğrusu sağa veya sola kayar.

Soruda, her iki malın fiyatı da % 50 oranında arttığı için bütçe doğrusunun eğimi değişmeden sola doğru kayar. Gelirin de % 25 oranında artması ise bütçe doğrusunu sağa doğru kaydırır. Toplamda ise bütçe doğrusu eğimi değişmeden sola doğru kayacaktır.

Cevap C

7. Talep fonksiyonunun sıfırıncı dereceden homojen olduğu durumla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangi-si kesin olarak doğrudur?

A) Gelir iki kat artarsa tüketici, fayda düzeyinin sabit kalması için harcamalarını iki kat artırır.

B) Tüketici, gelirinin tamamını harcamaz.

C) Fiyatlar sabitken gelir iki katına çıkarsa her mala olan talep iki katına çıkar.

D) Gelir sabitken fiyatlar iki katına çıkarsa her mala olan talep yarıya düşer.

E) Fiyatlar ve gelir ikiye katlanırsa tüketim değiş-mez.

Çözüm: Homojen bir fonksiyonun homojenlik derece-si, bağımsız değişkenlerin tümünde meydana gelen eşit oranlı bir değişikliğin bağımlı değişken üzerinde yarata-cağı etkidir. Sıfırıncı dereceden homojen bir fonksiyon-da bağımsız değişkenlerin tümünde meydana gelen eşit oranlı bir değişme, bağımlı değişkende bir değişiklik ya-ratmayacaktır. Birinci dereceden homojen bir fonksiyon-da bağımsız değişkenlerin tümünde meydana gelen eşit oranlı bir değişme bağımlı değişkende kendisi kadar bir değişiklik yaratır. İkinci dereceden homojen bir fonksiyon-da ise bağımsız değişkenlerde meydana gelen eşit oranlı bir değişiklik bağımlı değişkende kendisinin karesi kadar etki yaratır.

Sıfırıncı dereceden homojen talep fonksiyonunda; fonksi-yonda bağımsız değişken olarak yer alan malın kendi fiya-tı, diğer malın fiyatı ve gelirin aynı oranda değiştiği bir du-rumda malın talep miktarında bir değişiklik olmayacaktır.

Cevap E

Page 22: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

22 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

8. Bir monopolcü Q birim mal arz ettiğinde piyasada olu-şan fiyat P = 10 − Q olmaktadır. Monopolcünün mar-jinal maliyeti ¨2’dir ve üretim yaptığı takdirde lisans ücreti olarak devlete ¨ 18 ödemesi gerekmektedir.

Buna göre monopolcünün, kârını en yükseğe çıkarmak için kaç birim üretim yapması gerekir?

A) 6 B) 4 C) 3 D) 2 E) 0

Çözüm: Tüm piyasalarda denge şartı marjinal gelirle mar-jinal maliyetin eşit olmasıdır. Yani kâr sağlayan birimler bi-tinceye kadar üretime devam etmektir. Soruda talep fonk-siyonu doğrusal olarak verildiğine göre buradan marjinal gelir fonksiyonu elde edilebilir.

P = a − bQ ise MR = a − 2bQ olur.

Soruda talep fonksiyonu P = 10 − Q olarak verildiğine göre marjinal gelir fonksiyonu MR = 10 − 2Q olur. Marjinal maliyet de ¨2 olarak verildiğine göre, denge noktasında 2 = 10 − 2Q ve buradan Q = 4 olarak bulunur. Eğer üretim yapılacaksa kesin olarak 4 birim üretim yapılacaktır ancak soruda ¨18’lik lisans ücretinden bahsedildiğinden hiç üre-tim yapmamak daha iyi bir tercih olabilir.

Üretim miktarı 4 olarak bulunduğuna göre fiyat, P = 10 − 4 = ¨6 olacaktır. Yani firma bu malların her bi-rini ¨6’ye satacaktır. O halde firmanın toplam geliri ¨24 olacaktır. Üretim yapmanın maliyeti ise malın marjinal maliyeti ¨2 ve üretim miktarı 4 olduğuna göre ¨8 + ¨18 lisans ücreti = ¨26 olmaktadır. Üretim yapıldığında üretim geliri ¨24, üretim maliyeti ¨26 olduğuna göre hiç üretim yapmamak daha iyi bir tercihtir.

Cevap E

9. Cournot ve Bertrand oligopol modelleriyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Firmalar üretim miktarlarını Cournot modelinde aynı zamanda belirlerken, Bertrand modelinde farklı zamanlarda belirler.

B) Firmalar üretim miktarlarını Bertrand modelinde aynı zamanda belirlerken, Cournot modelinde farklı zamanlarda belirler.

C) Firmalar Cournot modelinde fiyatı belirlerken, Bertrand modelinde üretim miktarlarını belirler.

D) Firmalar Cournot modelinde üretim miktarlarını belirlerken, Bertrand modelinde fiyatı belirler.

E) Firmalar Cournot modelinde tam bilgiye sahip-ken, Bertrand modelinde eksik bilgiye sahiptir.

Çözüm: Oligopol modelleri içinde Cournot modelinde firmalar arasında üretim rekabeti vardır. Firmalardan biri diğer firmanın davranışını değiştirmeyeceğini düşünerek kendi marjinal geliri ve maliyetine göre dengedeki üretim miktarını belirler. Sonra diğer firma rakip firmanın konu-munu değiştirmeyeceği varsayımıyla kendi denge üretim miktarını hesaplar. Ancak bu durum ilk firmayı etkiler ve ilk firma kendi üretim miktarını gözden geçirir ve bu süreç firmaların pazar payları eşitleninceye kadar devam eder.

Bertrand modelinde ise firmalar üretim konusunda değil, fiyat konusunda rekabet ederler. İlk firma kendi denge noktasına göre fiyat belirler. Sonra diğer firma biraz daha ucuz fiyattan tüm talebi elde eder. Bunun üzerine fiyat sa-vaşı başlar ve fiyat tam rekabet düzeyine kadar düşer.

Cevap D

10. Satın alınan mal miktarı değiştikçe farklı fiyatın uygulandığı fiyat politikasına ne ad verilir?

A) 1. dereceden fiyat farklılaştırması

B) 2. dereceden fiyat farklılaştırması

C) 3. dereceden fiyat farklılaştırması

D) İki kısımlı fiyatlandırma

E) Marj fiyatlaması

Çözüm: Monopol piyasasında firmanın başvurabileceği üç tür fiyat farklılaştırması söz konusudur;

Birinci derece fiyat farklılaştırmasında firma ürettiği her birim mal için fiyat farklılaştırması uygular. Üretici her mal için tüketicinin ödemeye razı olduğu tutarları elde eder.

İkinci derece fiyat farklılaştırması ise satış miktarına göre yapılır. Önce firma bir miktar malı yüksek fiyattan satar, sonraki miktarlar için daha düşük fiyatlar talep eder.

Üçüncü derece fiyat farklılaştırmasında ise firma tüketi-cileri talep esnekliklerine göre birbirinden ayırıp her bir gruba ayrı fiyat uygular.

Cevap B

Page 23: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

23 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

11. Aşağıdakilerden hangisi, tam rekabet piyasaların-da görülmez?

A) Firmaların fiyat kabul edici olması

B) Malların homojen olması

C) Faktör akışkanlığının tam olması

D) Marj değerinin 1’den büyük olması

E) Tam bilgi olması

Çözüm: Tam rekabet piyasasının oluşum şartları şunlardır:

• Atomisite olmak: Piyasada oluşan fiyatı etkileyeme-yecek kadar çok sayıda alıcı ve satıcı olmasıdır.

• Homojenlik: Çok sayıda firma tarafından üretilen mallar arasında tüketici gözünde farklılık yaratacak hiçbir unsurun bulunmamasıdır.

• Açıklık: Piyasadaki tüm alıcı ve satıcıların piyasa hakkındaki tüm bilgiye sahip olmasıdır.

• Mobilite: Piyasaya giriş ve çıkışların maliyetsiz olmasıdır.

Bu şartlar altında ortaya çıkan tam rekabet piyasasının özellikleri ise şunlardır:

• Tam rekabet piyasasında çok sayıda firma homojen ürün arz ettiğinden hiçbir piyasa aktörü piyasa fiyatını etkileyememekte, firmalar fiyat kabulle-nici olmakta ve firma için talep eğrisi tam esnek olmaktadır.

• Firma talep eğrisi tam esnek olduğundan marjinal gelir, fiyata (ortalama gelire) eşit olmaktadır.

• Marjinal gelir fiyata eşit olduğu için tam rekabet piyasasında firma arz eğrisi çizilebilmektedir.

• Piyasaya giriş-çıkışların maliyetsiz olması ne-deniyle uzun dönemde firmalar normal kâr elde etmektedir.

• Piyasaya girişlerin kolay olması ve tam esnek talep eğrisi nedeniyle uzun dönemde firmalar tam kapa-siteyle üretim yaparlar.

• Homojenlik ve açıklık gereği tam rekabet piyasasın-da reklam olmaz.

Cevap D

12. Bir malın Giffen malı olarak tanımlanabilmesi için ikame etkisi, gelir etkisi ve toplam etki hangi yönlerde oluşmalıdır?

İkame etkisi Gelir etkisi Toplam etkiA) Pozitif Negatif PozitifB) Negatif Negatif NegatifC) Negatif Pozitif PozitifD) Pozitif Pozitif PozitifE) Negatif Pozitif Negatif

Çözüm: Bir malın fiyatındaki değişim tüketici üzerinde iki etkiye yol açar. Bunlar, ikame ve gelir etkileridir.İkame etkisi, bir malın fiyatındaki değişmeye bağlı olarak bu malın fiyatının diğer malların fiyatıyla arasındaki iliş-kinin değişmesi nedeniyle ortaya çıkan etkidir. Örneğin, X malının fiyatı artarsa X malının, diğer mallara kıyasla, fiyatı artmış olacağı için bu malın talebi azalır.İkame etkisinde mal ayrımı yoktur. Üstün mallarda da, dü-şük mallarda da; normal mallarda da, Giffen mallarında da ikame etkisine göre malın fiyatıyla talep miktarı arasında ters yönlü ilişki ortaya çıkar. Yani X malının fiyatı arttığında X malı nasıl bir mal olursa olsun, ikame etkisine göre X malının talep miktarı azalır.Gelir etkisi ise fiyattaki değişmeyle birlikte reel gelir değiş-tiği için ortaya çıkan etkidir. Gelir etkisi üstün mallarda ve düşük mallarda farklı biçimde çalışır.Üstün mallar, gelirle talebin aynı yönde değiştiği mallardır. Yani gelir arttığında talebi artan, gelir azaldığında talebi azalan mallardır. Üstün mallarda gelir etkisi şöyle çalışır: X malı fiyatı arttığında reel gelir azalır, reel gelir azaldığı için bu mala talep de azalır. Görülüyor ki üstün mallarda gelir etkisi, ikame etkisi gibi çalışmaktadır. Fiyat artarken mala olan talep azalmaktadır. Fiyatla talep arasında nega-tif yönlü ilişki oluşmaktadır.Düşük mallar ise gelirle talep arasında ters yönlü ilişkinin olduğu mallardır. Yani gelir arttığında talebi azalan, gelir azaldığında talebi artan mallardır. Düşük mallarda gelir et-kisi şöyle çalışır: Malın fiyatı arttığında reel gelir azalır, gelir azaldığı için de mala olan talep miktarı artar. İşte farklılık yaratan nokta da burasıdır. Düşük mallarda gelir etkisine göre fiyatla talep arasında pozitif yönlü ilişki oluşmaktadır.Gelire göre mallar üstün ve düşük şeklinde ikiye ayrılırken fiyata göre mallar normal ve Giffen malı olarak ikiye ayrılır.Normal mal, talep eğrisinin negatif eğimli olduğu yani fi-yatla talep arasında ters yönlü ilişkinin olduğu mallardır.Giffen malı ise talep eğrisinin pozitif eğimli olduğu yani fiyat-la talep arasında pozitif yönlü ilişkinin olduğu mallardır. Bir malın Giffen malı olabilmesi için iki şartın yan yana gelmesi gerekir. Öncelikle mal gelire göre düşük mal olmalıdır. Üstün mallar hiçbir şekilde Giffen malı olamaz çünkü üstün mal-larda gelir etkisi de negatif yönlü çalışmaktadır. Diğer şart ise gelir etkisinin ikame etkisinden büyük olmasıdır. Çünkü ikame etkisi bütün mallarda negatif yönlü çalışmaktadır. O halde Giffen mallarında;İkame etkisi, tüm mallarda olduğu gibi negatif yönlü ça-lışmakta,Gelir etkisi, her Giffen malı düşük mal olduğuna göre po-zitif yönlü çalışmakta,Toplam etki ise mal Giffen malı olduğu için pozitif yönlü çalışmaktadır.

Cevap C

Page 24: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

24 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

13. Yalnız bir mal tüketen bir tüketicinin toplam fayda fonksiyonu ax − x2 dir. (x miktarı gösterirken, a pozitif bir katsayıdır.)

Bu tüketicinin doyum noktası 2 birim olduğuna göre, a kaçtır?

A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5

Çözüm: Doyum noktasında toplam fayda maksimum değeri almaktadır. Maksimum veya minimum değeri he-saplayabilmek için ilgili fonksiyonun birinci türevini sıfıra eşitlemek gerekmektedir.

Fayda fonksiyonu U = ax − x2 olduğuna göre bu fonk-siyonun birinci dereceden türevini alıp sıfıra eşitlersek

X

U a 2x 0∂= − =

∂olacaktır. Doyum noktasında tüketim

miktarı 2 olduğuna göre x yerine 2 yazarsak a = 4 olarak

bulunacaktır.

Cevap D

14. Bir ekonomide, gazete fiyatları ¨1’den ¨2’ye yüksel-diğinde talep edilen miktarın 1 milyondan 500 bine düştüğü gözlemlenmiştir.

Buna göre, gazete için talebin fiyat esnekliği mut-lak değer olarak kaçtır?

A) 14

B) 12

C) 32

D) 2 E) 4

Çözüm: Talebin fiyat esnekliği, talep edilen miktarın malın kendi fiyatına hangi oranda duyarlı olduğunu ölçmektir. Talep miktarını Q, malın fiyatını P ile; fiyat ve talep mikta-rının ilk hallerini 1, ikinci hallerini 2 ile gösterirsek talep es-nekliği formülü ve sorunun cevabı aşağıdaki gibi olacaktır:

e =Talep miktarındaki nispi değişme

Fiyattaki nispi değişme

2 1

1 1

2 1

1 1

Q QQ 500000 1000000 500000Q Q 1000000 1.000000P P P 2 1 1

P 1 1P

−Δ − −

= = = =Δ − − −

500000 1 11000000 1 2−

= ⋅ =− −

olarak bulunacaktır. Soruda mutlak

değer olarak sorulduğuna göre sonuç 12

olacaktır.

Cevap B

15.

Harcanabilirgelir

Tüketimfonksiyonu

Tüketim

10

1 2

10,811,6

Şekilde verilen doğrusal tüketim fonksiyonuna göre,

I. Otonom tüketim 10’dur.

II. Marjinal tüketim eğilimi 0,8’dir.

III. Harcanabilir gelir 3 olsaydı tüketim 12,4 olurdu.

IV. Harcanabilir gelir 100 olsaydı tasarruflar 10 olur-du.

ifadelerinden hangileri doğrudur?A) I ve II B) II ve III C) III ve IV D) I, II ve III E) I, II, III ve IV

Çözüm: Tüketim harcanabilir gelirin fonksiyonudur. Har-canabilir gelir ise dışa kapalı bir ekonomide tüketim ve tasarruf fonksiyonlarının toplamıdır.

Tüketim fonksiyonunun iki bileşeni vardır; bunlar otonom tüketim ve uyarılmış tüketimdir. Otonom tüketim, tüketim harcamasının gelir dışındaki değişkenlere duyarlı olan kısmıdır. Tüketim eğrisinin çıktığı noktadır. Otonom tü-ketimdeki değişme, tüketim fonksiyonunun yukarı veya aşağı doğru kaydırılması ile gösterilir. Uyarılmış tüketim ise tüketim harcamasının harcanabilir gelire duyarlı olan kısmıdır. Tüketim fonksiyonunun eğimi marjinal tüketim eğilimidir. Marjinal tüketim eğilimi (MPC = c) tüketimdeki değişimin harcanabilir gelirdeki değişmeye oranıdır.

Soruda verilen grafikte tüketim fonksiyonu 10 değerin-den çıktığı için otonom tüketim 10, otonom tasarruf ise −10’dur.

Marjinal tüketim eğilimi ise D

C 0,8c 0,8Y 1

Δ= = =

Δ’dir.

Tüketim fonksiyonu C = CO + cYD biçiminde gösterilir. Bu-rada CO: Otonom tüketim, c: Marjinal tüketim eğilimi, YD ise harcanabilir gelirdir. Harcanabilir gelir ¨3 iken toplam tüketim harcaması C = 10 + 0,8(3) = 12,4 olarak hesap-lanır.

Harcanabilir gelir ¨100 olsaydı C = 10 + 0,8(100) = 90 olarak hesaplanırdı. Kapalı bir ekonomide harcanabilir gelir tüketim ve tasarruf arasında bölüştürüldüğüne göre tasarruflar da ¨10 olurdu.

Cevap E

Page 25: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

25 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

16. Paranın dolaşım hızının gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) deflatörüne oranı, aşağıdakilerden hangi-sine eşittir?

A) Reel GSYİH / Para arzı

B) Nominal GSYİH / Para arzı

C) Para arzı / Reel GSYİH

D) Para arzı / Nominal GSYİH

E) Nominal GSYİH / Reel GSYİH

Çözüm: Fisher’in mübadele denklemine göre M ⋅ V = P ⋅ y olacaktır. Burada M: Para arzı, V: Paranın dolaşım hızı, P: Fiyatlar genel düzeyi, y: Reel gelir düzeyidir. Reel gelir fiyatlandırılarak nominal gelir elde edilir. O halde P ⋅ y çar-pımı nominal gelir düzeyini verir. (Y)

Fisher denkleminde paranın dolaşım hızı çekilirse P y YVM M⋅

= = bulunur.

GSYİH deflatörü ise ülkede üretilen tüm malların fiyatın-

daki artış oranıdır ve nominal GSYİH’nin reel GSYİH’ye

oranlanmasıyla Yy

⎛ ⎞⎜ ⎟⎝ ⎠

hesaplanır.

Soruda paranın dolaşım hızının deflatöre oranı sorulduğu-

na göre, Y

Y y yMY M Y My

= ⋅ = olarak yani Reel GSYİH/Para arzı

olarak bulunur.

Cevap A

17. Yatırımın faize duyarlılığı artarsa aşağıdakilerden hangisi gerçekleşir?

A) Harcama çarpanı artar.

B) IS eğrisi daha dik olur.

C) IS eğrisi daha yatık olur.

D) LM eğrisi daha dik olur.

E) LM eğrisi daha yatık olur.

Çözüm: Reel ekonomi dengesini ifade eden IS eğrisi ya-tırımların tasarrufa eşit olduğu harcama açığı veya fazla-sının olmadığı mal piyasası dengesi eğrisidir. IS eğrisi faiz oranı ve reel GSYİH için çizilir. Artan faiz oranı yatırımları azaltarak reel GSYİH’nin de azalmasına yol açacağından genellikle negatif eğimli çizilir. r

yIS

IS eğrisinin eğimini belirleyen iki faktör söz konusudur. Bunlar yatırımın faiz esnekliği ve çarpan (çoğaltan) kat-sayısıdır;• Yatırımın faiz esnekliği arttıkça artan faizler yatı-

rımları ve geliri daha çok azaltacak, faiz değişimi-nin gelir üzerindeki etkisi artacağından IS eğrisi yatıklaşacaktır.

• Çarpan katsayısındaki artış da yatırım harcamasın-daki değişimin gelir üzerindeki etkisini arttıracağın-dan eğrinin yatıklaşmasına yol açacaktır.

Cevap C

Page 26: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

26 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

18. Yapışkan Ücret Modeli’ne göre, fiyat düzeyinin beklenenden daha yüksekte oluştuğu durumda aşağıdakilerden hangisi gerçekleşmez?

A) Toplam arz eğrisi negatif eğimli olur.

B) Reel ücretler azalır.

C) Hasıla artar.

D) İş gücü talebi artar.

E) Nominal ücretler değişmez.

Çözüm: Yeni Keynesyen Yapışkan Ücret Modeli'ne göre nominal rijitlikler nedeniyle nominal ücretler sabit kalırken fiyatların beklenenden daha yüksek olduğu durumda reel ücretler azalır. Reel ücretlerin düşmesi firmaların iş gücü talebinin ve istihdamın artmasına yol açar. Genel istihdam düzeyinin artması da hasılanın artmasına yol açar.

Fiyatların beklenenden daha yüksek olduğu durumda ha-sıla artacağına göre toplam arz eğrisi negatif eğimli değil, pozitif eğimli olacaktır.

Cevap A

19. Harcanabilir kişisel gelirin artması aşağıdakiler-den hangisine sebep olur?

A) Uyarılmış tüketimin azalmasına

B) Uyarılmış tasarrufun artmasına

C) Otonom tüketimin artmasına

D) Otonom tasarrufun artmasına

E) Marjinal tüketim eğiliminin artmasına

Çözüm: Harcanabilir gelirin artması, harcanabilir gelire bağlı olan toplam tüketim harcamasının ve tasarruf düze-yinin artmasına yol açar. Ancak gelirin artması tüketim ve tasarruf fonksiyonu içinde otonom kısımların değil, gelire bağlı-uyarılmış kısımların artmasına yol açar.

Ayrıca harcanabilir gelirin artması tüketim ve tasarruf fonksiyonlarının eğimini değiştirmeyerek, marjinal tüketim eğilimini ve marjinal tasarruf eğilimini etkilemeyecektir. Yalnızca, tüketim ve tasarruf fonksiyonları üzerinde bulu-nan noktayı değiştirecektir.

Cevap B

20. Aşağıdakilerden hangisi, toplam arz eğrisini sağa kaydırır?

A) Fiyatlar genel düzeyindeki artış

B) Petrol fiyatlarındaki artış

C) Nominal ücretlerdeki artış

D) Vergi oranlarındaki artış

E) İş gücü verimliliğindeki artış

Çözüm:

P

Y

AS

Fiyatlar genel düzeyine göre çizilen toplam arz (AS) eğrisi kısa dönemde pozitif eğimli, uzun dönemde düşeydir. Fi-yatlar eksende yer aldığından fiyatların değişmesi toplam arz eğrisi üzerinde bulunan noktayı etkileyecek, fiyat dışı unsurlar ise toplam arz eğrisinin sağa veya sola doğru kaymasına yol açacaktır. Üretim gücünün artması eğrinin sağa doğru kaydırılmasıyla, üretim gücünün azalması ise eğrinin sola doğru kaydırılması ile gösterilir.

Fiyatlar genel düzeyindeki artış eğri üzerinde gösterilir-ken, petrol fiyatlarındaki artış, nominal ücretlerdeki artış, vergi oranlarındaki artış gibi maliyet artışına yol açan un-surlar eğrinin sol tarafa kaydırılmasıyla gösterilir.

İş gücü verimliliğindeki artış ise üretim gücünü arttıraca-ğından eğrinin sağa doğru kaydırılmasıyla gösterilir.

Cevap E

Page 27: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

27 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

21. İkiz açıklar kavramı, aşağıdakilerden hangisini ifade eder?

A) Bütçe açığı ile tasarruf açığı

B) Bütçe açığı ile dış ticaret açığı

C) Dış ticaret açığı ile tasarruf açığı

D) Bütçe açığı ile enflasyonist açık

E) Tasarruf açığı ile enflasyonist açık

Çözüm: İkiz açık Keynesyen literatürde kamu bütçe açığı ve cari işlemler açığının birlikte ortaya çıkmasıdır.

Esnek kur rejiminde uygulanan genişlemeci maliye poli-tikası ile bütçe açıkları ile birlikte faiz oranları artar. Dışa açık ekonomilerde artan faiz oranları ülkeye yabancı ser-maye akışına ve sermayenin ucuzlayıp tersinden yerli pa-ranın değer kazanmasına yol açar. Yerli paranın ve yerli malların değer kazanmasıyla birlikte ihracat azalır ve cari açık ortaya çıkar.

Sabit kur sisteminde de uygulanan genişletici maliye poli-tikası ulusal gelirin ve ulusal fiyatların artmasına yol açar. Ulusal fiyatların artması da ihracatın azalıp yine cari açı-ğın ortaya çıkmasına yol açabilir.

Cevap B

22. Kapalı bir ekonomide toplam vergilerin, otonom vergiler ve reel gayrisafi yurt içi hasılaya bağlı vergiler olarak ikiye ayrıldığı kabul edilmiştir. Toplam vergi-ler 100, otonom vergiler 50 ve reel gayrisafi yurt içi hasıla 200 birimdir.

Buna göre, bu ekonomideki marjinal vergi haddi kaçtır?

A) 110

B) 18

C) 14

D) 12

E) 1

Çözüm: Soruda vergilerin iki kısımdan oluştuğu söylen-mekte; otonom vergiler ve gelire bağlı vergiler. O halde vergi fonksiyonu T = TO + tY biçimini alır. Burada T: Vergi, TO: Otonom vergi, t: Marjinal vergi eğilimi (Gelir vergisi oranı). Y: Gelir düzeyini vermektedir.

Soruda toplam vergiler 100, otonom vergiler 50, gelir dü-zeyi de 200 olarak verildiğine göre verilen değerler fonk-siyonda yerine yazılarak 100 = 50 + t200 ilişkisi bulunur. Buradan t çekilerek ¼ = 0,25 olarak bulunur.

Cevap C

23. Klasik Model’e göre genişletici maliye politikası-nın, özel sektör harcamasını hükûmet alımlarında-ki artış kadar azaltmasına ne ad verilir?

A) Paranın yansızlığı

B) Fisher etkisi

C) Pigou etkisi

D) Tam engelleme

E) Nominal ücret katılığı

Çözüm: Bütçenin denk olduğu bir ekonomide genişleme-ci maliye politikası ile birlikte bütçe açıkları ortaya çıkar. Bütçe açıkları borçlanmayla finanse edildiğinde faiz oranı artar ve faize duyarlı özel kesim harcamaları azalır, buna dışlama etkisi denir. Eğer artan kamu açığı özel kesim harcamalarını kendine eşit bir düzeyde azaltıp gelir üze-rinde tümüyle etkisiz kalmışsa da buna tam dışlama veya tam engelleme denir.

Cevap D

24. Üretim teknolojisi veri iken sadece emek faktörü ile üretim yapılan bir ekonomide, emek miktarı ile toplam üretim arasındaki ilişki tabloda gösterilmiştir.

Emek miktarı Toplam üretim

1 10

2 19

3 25

4 28

Buna göre bu ekonomiyle ilgili,

I. Emeğin marjinal ürünü azalmaktadır.

II. Üretimde, Azalan Verimler Kanunu geçerlidir.

III. Dördüncü emeğin marjinal ürünü en yüksektir.

ifadelerinden hangileri doğrudur?A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III

Çözüm:

Emek miktarı Toplam üretim Marjinal ürün

Ortalama ürün

1 10 10 102 19 9 9,53 25 6 8,34 28 3 7

Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi kullanılan emek miktarı arttıkça emeğin marjinal ürünü giderek azalmakta, emeğin marjinal ürünü azaldığı için ortalama ürün (verim-lilik) de azalmaktadır. Emeğin marjinal veriminin en yük-sek olduğu işçi, birinci işçidir.O halde verilenler içinde I ve II doğru, III yanlıştır.

Cevap B

Page 28: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

28 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

25. Ters U şeklindeki bir getiri eğrisiyle ilgili aşağıda-ki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Vade arttıkça faiz önce artar, sonra azalır.

B) Vade arttıkça faiz önce azalır, sonra artar.

C) Vade arttıkça faizler değişmez.

D) Vade arttıkça faizler azalır.

E) Vade arttıkça faizler katlanarak artar.

Çözüm:Faiz Oranı

Vade

Getirieğrisi

Tahvil faizinin belirlenmesinde reel faiz oranı, enflasyon oranı, risk primi, likidite ve vade farkı belirleyicidir. İşte bunlardan vade dışındakilerin hesaba katılmadığı bir du-rumda tahvil getirisinin yalnızca vadeye göre çizildiği eğri-ye getiri veya verim eğrisi denir.

Getiri eğrisinin ters U biçiminde olması vade uzadıkça tah-vil faizinin önce arttığı, sonra azaldığı bir durumu gösterir.

Cevap A

26. Devletin para basma suretiyle satın aldığı reel mal ve hizmet miktarına ne ad verilir?

A) Enflasyon

B) Devalüasyon

C) Senyoraj geliri

D) Stagflasyon

E) Sterilizasyon

Çözüm: Devletin para basma tekel gücüne sahip olma-sından dolayı elde ettiği gelire senyoraj geliri denmektedir. Devletin en kolay gelir elde etme yollarından biridir. Sen-yoraj geliri, çıkarılan paranın nominal değerinden kağıt, boya, işçilik maliyetinin çıkarılmasıyla bulunur.

Devletin kazandığı senyoraj geliri karşılığında halk enflas-yon vergisi kadar gelir kaybına uğrar. Enflasyon vergisi para arzının arttığı bir durumda artan fiyatlarla birlikte hal-kın cebinde tuttuğu reel ankesin azalmasıdır.

Cevap C

27. Aşağıdakilerden hangisi, enflasyonun maliyetleri arasında sayılamaz?

A) Gelir ve servet dağılımını bozması

B) İşsizliği artırması

C) Yatırım kararlarının ertelenmesine yol açması

D) Kaynak dağılımını bozması

E) Nakit tutma maliyetini artırması

Çözüm: Enflasyonist bir ortamda gelir ve servet dağılımı bozulur. Örneğin, enflasyonun beklenenin üzerine çıktığı bir durumda reel ücretler azalır ve işçiler gelir kaybına uğrar.

Enflasyonist bir belirsizlik ortamında firmaların yatırım ka-rarları ertelenebilir.

Enflasyonist bir ortamda tüm malların fiyatı eşit artmaya-cağından kaynak kullanım tercihleri değişir.

Enflasyonist bir ortamda nominal faiz oranları da artaca-ğından nakit tutmanın fırsat maliyeti artar.

İşsizlik ise enflasyonun değil, enflasyonla mücadelenin maliyetidir. Enflasyonla mücadele programı özü itibariyle soğutucu bir programdır. Böylesi bir program yürütülürken büyüme yavaşlar ve işsizlik seviyesi artar.

Cevap B

28. Aynı risklilik düzeyinde, aynı ölçüde likit olan ve aynı şekilde vergilendirilen tahvillerin değişik vadelerdeki faiz oranlarını gösteren eğriye ne ad verilir?

A) J eğrisi

B) Laffer eğrisi

C) Getiri eğrisi

D) Phillips eğrisi

E) Zamanlar arası farksızlık eğrisi

Çözüm: Tahvil faizinin belirlenmesinde reel faiz oranı, enf-lasyon oranı, risk primi, likidite ve vade farkı belirleyicidir. İşte bunlardan vade dışındakilerin hesaba katılmadığı bir durumda tahvil getirisinin yalnızca vadeye göre çizildiği eğriye getiri veya verim eğrisi denir.

Getiri eğrisi artan, azalan veya sıfır eğimli bir eğri olabilir. Artan olması durumunda vade uzadıkça faizin de arttığı, uzun dönemli faizin kısa dönemli faizden yüksek olduğu durumu ifade eder.

Azalan eğimli olması, vade uzadıkça faizin azaldığı, uzun dönemli faizin kısa dönemli faizden düşük olduğu durumu ifade eder. Yatay eksene paralel olması ise vade uzadıkça faizin değişmediği, uzun dönemli faizin kısa dönemli faize eşit olduğu durumu ifade eder.

Cevap C

Page 29: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

29 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

29. Yurt içinde üretilmeyen bir malın ithalatına uygu-lanan vergilere ne ad verilir?

A) Engelleyici tarife

B) Spesifik tarife

C) Koruyucu tarife

D) Hasılat tarifesi

E) Bileşik tarife

Çözüm: Bir malın ülke sınırları geçişi sırasında alınan vergilere gümrük tarifesi denir. Tarife denmesinin nedeni, farklı mallar için farklı oranların ve tutarların uygulanma-sıdır. Tarifeler malın ülkeden çıkışı sırasında da alınabilir ancak daha çok ithalat sırasında uygulanır.Tarife uygulamanın tarihsel olarak iki amaçla uygulan-dığını söylemek mümkündür. Bunlardan birincisi ulusal endüstrileri korumaktır. Gümrük tarifesi genellikle malın fiyatına yansıtılarak ithal malının fiyatının yükselmesine neden olur ve böyle bir durumda yerli malların rekabet gücü artar. Yerli endüstriyi korumak amaçlı uygulanan böylesi bir tarifeye koruyucu tarife denir. Ayrıca ithalatı sı-fıra düşürecek kadar yüksek düzeyde uygulanan tarifeye de Yasaklayıcı (Engelleyici) tarife denir.Tarife uygulamanın ikinci amacı, gelir elde etmektir. So-nuçta tarifeler bir vergi türüdür. Eğer tarife, yalnızca gelir etme amacıyla uygulanıyorsa buna hasılat tarifesi denir. Örneğin, ülkede hiç üretilmeyen bir mala uygulanan tarife böyle bir tarifedir.

Bunların dışında tarifeler ad-valorem, spesifik ve karma (bileşik) olarak uygulanır. İthal edilen mala değeri oranın-da uygulanan tarifeye ad-valorem, ithal edilen mala birta-kım fiziki ölçütler üzerinden uygulanan tarifeye spesifik, ithal edilen mala hem ad-valorem hem de spesifik tarife uygulanıyorsa buna karma (bileşik) tarife denir.

Cevap D

30. Aşağıdakilerden hangisi, serbest bölgelerin kuru-luş amaçlarından biri değildir?

A) Yabancı sermaye girişlerine uygun ortam hazır-lamak

B) Gümrük gelirlerini artırmak

C) İhracatı artırmak

D) Ticari ve sınai faaliyetleri teşvik etmek

E) Transit malların diğer ülkelere satışını kolaylaş-tırmak

Çözüm: Serbest bölge, siyasi olarak ülke sınırları içinde ancak gümrük hattının dışında olan bölgelerdir. Serbest bölgeler o bölge için gümrüksüz mal ithaline olanak sağ-layarak o bölgenin kalkınmasını teşvik etmek için düşü-nülmüştür.

Serbest bölgelerde gümrük tarifesi uygulanmadığından gümrük gelirleri arttırmak gibi bir amaçla uygulanmazlar.

Cevap B

31. Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi’ne göre, bir ülkenin belirli bir malda karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğu durumda, o malla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Emek / Sermaye oranının değişken olduğu bir maldır.

B) Emek mobilitesinin göreli olarak düşük olduğu bir maldır.

C) Emek mobilitesinin göreli olarak yüksek olduğu bir maldır.

D) Emek verimliliğinin göreli olarak düşük olduğu bir maldır.

E) Emek verimliliğinin göreli olarak yüksek olduğu bir maldır.

Çözüm: A. Smith’in geliştirdiği Mutlak Üstünlükler Teorisi'ne göre ülkelerin az kaynakla daha çok mal üre-tebildiği mallarda uzmanlaşması ve buna uygun bir ser-best ticaret anlayışı tüm ülkelerin yararınadır. Bir malın mübadele değerini yaratan o malın üretiminde harcanan emek saati olduğuna göre ülkeler, diğer ülkelere göre, eşit emekle daha çok üretebildiği malda mutlak üstün olur.

D. Ricardo’nun geliştirdiği Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi'ne göre ise serbest ticaretin yararlı olabilmesi için tam bir mutlak üstünlüğe gerek yoktur. Mutlak üstünlüğün olamadığı bir durumda bile karşılaştırmalı üstünlük, ticaret yapabilmenin yeterli koşuludur. Buna göre ülkeler -değeri yaratan emek olduğuna göre- emeğin en verimli olduğu mallarda uzmanlaşırsa dünya üretim ve refahı artar.

Cevap E

Page 30: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

30 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

32. Doğal kaynakların dünya fiyatının artmasının, bu doğal kaynakların üretimini yapan ülkelerde geleneksel sanayi üretiminin azalmasına neden olması aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılır?

A) Hollanda Hastalığı

B) Linder Hipotezi

C) Aşamalı Gelişme Teorisi

D) Lokomotif Teorisi

E) Metzler Paradoksu

Çözüm: Yeni doğal kaynakların bulunması veya mevcut doğal kaynakların dünya fiyatının artmasıyla ülkedeki sa-nayi üretiminin zayıflamasına Hollanda Hastalığı denir. Yeni doğal kaynakların bulunması veya mevcut doğal kaynakların dünya fiyatının artması başlangıçta ülkenin lehine sonuç yaratır. Ancak zamanla artan ihracat geliriyle bollaşan döviz karşısında ülkenin yerli parası değer kaza-nır, ihracat sektörü zarar görür.

Linder’in tercihlerde benzerlik teorisi ise dış ticarette arz koşullarından ziyade talep koşullarının daha etkili olduğu-nu ortaya koyan görüştür.

W. Rostow’un Gelişme Aşamaları Kuramı ise beş aşa-malık bir süreç içinde gelişmenin koşullarının incelendiği teoridir.

Lokomotif Teorisi, büyük ekonomilerin dünyayı etkilemesi-dir. Büyük bir ekonominin büyümesi dış ticaret ilişkileriyle diğer ülkelerin de büyümesine kolaylık sağlar.

Metzler Paradoksu ise monopsoncu bir ülkenin tarifelerini yükseltmesi durumunda pazarını kaybetmek istemeyen ihracatçı ülkelerin satış fiyatını düşürmesidir.

Cevap A

33.

I. Kişi başına düşen gelir

II. Gelir dağılımı eşitsizliği

III. İşsizlik oranı

IV. Enflasyon

Kuznets’in Ters U Eğrisi’ne göre, yukarıdakilerden hangileri arasında bir ilişki vardır?A) I ile II B) I ile III C) I ile IV D) II ile III E) III ile IV

Çözüm: Kuznets’in Ters U Kuramı büyüme ile gelir dağı-lımı adaleti (veya adaletsizliği) arasındaki ilişkiyi inceler. Görüşe göre büyüyen bir ekonomide sanayileşmenin so-nucu olarak kent ve kır arasındaki gelir farkı artar ancak zamanla sanayi nüfusunun artmasıyla kentteki kişi başına gelir az artarak kentle kır arasındaki fark azalır.

O halde Ters U Kuramı, kişi başına düşen gelir ve gelir dağılımı eşitsizliği arasındaki ilişkiyi inceler.

Cevap A

34. Aşağıdaki endekslerden hangisi, yoksulluğu ölç-mek için kullanılmaz?

A) Kafa Sayısı Endeksi

B) Sen Endeksi

C) Foster-Greer-Thorbecke Endeksi

D) Lorenz Endeksi

E) Yoksulluk Açığı Endeksi

Çözüm: Yoksulluğu ölçmek üzere geliştirilmiş pek çok in-deks mevcuttur.

Kafa Sayısı İndeksi: Yoksulluk sınırı altında yaşayan nüfu-sun toplam nüfusa oranıdır.

Yoksulluk Açığı İndeksi: Yoksulların, yoksulluk sınırından ortalama uzaklığının ölçülmesidir.

Sen İndeksi: Yoksulluğun yoğunluğunu ve dağılımını tek bir seride birleştiren indekstir.

Foster-Greer-Thorbecke P Ölçütü İndeksi: Farklı bölgeler-deki yoksul grupların ağırlıklı ortalamasıdır.

Lorenz Eğrisi ise yoksulluğu ölçmek için değil, kişisel gelir dağılımını ortaya koymak için kullanılan eğridir.

Cevap D

35. Az gelişmiş ülkelerin, fert başına sermayenin ve fert başına çıktının düşük olduğu bir durumdan çıkmaya çalışsa da yeniden başlangıç durumuna dönmesine ne ad verilir?

A) Koşulsuz yakınsama

B) Koşullu yakınsama

C) Yoksulluk tuzağı

D) Altın kural

E) Feldstein-Horioka bulmacası

Çözüm: Kişi başına gelir, toplam gelirin nüfusa oranlan-ması ile elde edilir. Gelirin ve nüfusun arttığı bir durumda kişi başına gelirin artabilmesi için büyüme oranının nüfus artış oranından daha yüksek olması gerekir.

Büyüyen bir ekonomide nüfus artış hızı, büyüme oranın-dan daha yüksekse kişi başına gelir artamaz, ülke yok-sulluk tuzağına yakalanmış olur. Tuzaktan kurtulmanın yolu gelir artış oranında veya nüfus artış oranında yapısal değişiklikler yapmaktan geçer.

Cevap C

Page 31: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

31 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

36. “Az gelişmiş ülkeler yeterli kaynaklara sahip değildir ve aynı zamanda bu kıt kaynaklardan yararlanmayı da bilmemektedir. Bu nedenle az gelişmiş ülkeler dengesiz büyümek zorundadır.” şeklinde ifade edilen Dengesiz Büyüme Doktrini’nin en önemli savunucusu aşağıdakilerden hangisidir?A) Hirschman B) Kuznets C) Lewis D) Rostow E) Kaldor

Çözüm: Dengesiz Büyüme Kuramı’nın en önemli temsilcisi P. Streeten ile birlikte A. Hirschman’dır. Dengesiz Büyü-me Kuramı, dengeli büyüme lehine olan görüşlere karşı oluşturulmuştur.

Dengeli büyüme teorisinde sektörlerarası bağımlılığın ya-ratacağı dışsallıklardan yararlanabilmek için kaynakların ahenkli bir şekilde sektörler arasında dağıtılması görüşü vardır. Oysa Dengesiz Büyüme Yaklaşımı’na göre böylesi bir ahenkli kaynak dağıtım mekanizması büyümenin dina-mizmini ortadan kaldırır. Sıçramalı bir şekilde büyümeyi sağlayabilmek için ekonomide gerginlikler yaratmak ge-rekir.

Cevap A

37. TC Merkez Bankası Ödemeler Dengesi İstatistik-lerine göre, 2011 yılı sonunda yıllık cari işlemler açığı kaç milyar ABD doları olmuştur?

A) 46,6 B) 66,3 C) 77,2 D) 81,8 E) 89,4

Çözüm: 2011 yılında Türkiye’de cari işlemler açığı 77,2 milyar dolar, sermaye ve finans hesabı fazlası (resmi re-zervler hariç) 62,8 milyar dolar, resmi rezerv hesabı 1,8 milyar dolar ve net hata noksan hesabı 12,5 milyar dolar olmuştur.

Cevap C

38. Yurt dışındaki yatırımlardan elde edilen kâr ve faiz gelirleri, ödemeler dengesi içinde aşağıdakilerin hangisinde gösterilir?

A) Sermaye hesabı

B) Finans hesabı

C) Net hata ve noksan

D) Cari işlemler hesabı

E) Portföy hesabı

Çözüm: Bir ülkedeki yerleşiklerin, dış ülkelerdeki yerleşik-lerle yaptıkları her türlü ekonomik sonuç doğuran faaliyet-lerin sistematik kaydına Ödemeler Dengesi denir.

Ödemeler Dengesi'nde, cari işlemler hesabı, sermaye ve finans hesabı ve net hata noksan hesabı olmak üzere üç temel hesap kalemi bulunur.

Bunlardan cari işlemler hesabı içinde; mal ticareti, hizmet ticareti, gelirler hesabı ve karşılıksız transferler olmak üzere dört adet alt hesap bulunur.

Mal ticareti içinde ihracat ve ithalat, hizmet ticareti içinde turizm, sağlık ve eğitim harcamaları, lisans ve patent öde-meleri, resmi harcamalar gibi kalemler bulunur. Gelirler hesabı içindeyse uluslararası ücret, faiz ve kâr transferleri yer alır. Cari işlemler hesabının son kalemini oluşturan karşılıksız transferlerde ise uluslararası bağış ve yardım-lar ile dış ülkelere sürekli yerleşmiş işçilerin yolladıkları dövizler yer alır.

Yabancı yatırımların kendisi finans hesabına kaydedilir-ken bunların gelirleri cari işlemler hesabı içindeki gelirler hesabına kaydedilirler.

Cevap D

39. Aşağıdakilerden hangisi, tezgâh üstü bir piyasa-dır?

A) TCMB açık piyasası

B) TCMB interbank para piyasası

C) İMKB tahvil ve bono piyasası

D) İstanbul altın borsası

E) Bankalar arası repo piyasası

Çözüm: Farklı mekanlardaki alıcı ve satıcının, belli mikta-rın üzerinde, borsa gibi organize olmuş piyasalar dışında, menkul kıymet alıp sattıkları piyasalar, tezgah üstü piya-salardır.

Borsaya kote ettirilmemiş hisse senedi piyasası,

Bankalar arası Para Piyasası,

Bankalar arası Repo Piyasası,

Bankalar arası Tahvil Piyasası,

Bankalar arası Döviz Piyasası, tezgah üstü piyasalara ör-nek olarak verilebilir.

Cevap E

Page 32: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

32

2012 - KPSS / AB

40.

I. Türkiye Kalkınma Bankası

II. Türkiye İhracat Kredi Bankası

III. İlbank

Yukarıdakilerden hangileri, kamu sermayeli kal-kınma ve yatırım bankaları arasında yer alır?A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III

Çözüm: Türkiye’deki kamu sermayeli kalkınma ve yatırım bankaları İller Bankası Türk İhracat Kredi Bankası (Exim-bank) ve Türkiye Kalkınma Bankası’dır.

Özel ve yabancı sermayeli kalkınma ve yatırım bankaları ise Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Nurol Yatırım Ban-kası, GSD Yatırım Bankası, Aktif Yatırım Bankası, Diler Yatırım Bankası, Bank Pozitif Kredi ve Kalkınma Bankası, Taib Yatırım Bankası ve Merrill Lynch Yatırım Bankası’dır.

Cevap E

İKTİSAT TESTİ BİTTİ.

CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.

Page 33: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

33

İŞLETME

Diğer sayfaya geçiniz.

1. Bu testte 40 soru vardır.

2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının İktisat Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.

2012 - KPSS / AB

1. Teknoloji, bir organizasyonda aşağıdakilerden hangisini etkilemez?A) Kişileri B) Denetim alanınıC) Örgütsel ilişkileri D) Yönetim tekniklerini E) Hissedar sahipliğini

Çözüm: Teknolojinin en genel tanımı, bilginin insan ih-tiyaçlarını karşılamak için uygulanmasıdır. Üretim yö-netiminde ise mal ve hizmet üretmek için kullanılan yol-yöntem, makine, takım ve teçhizattır.

Günümüz dünyasında, insanoğlunun yaşamını en çok et-kileyen faktörlerin başında teknoloji gelmektedir. Teknoloji daha yüksek yaşam standardı ve ekonomik gelişmeler için en önemli kaynaklardandır. Şüphesiz ki organizasyonlar-da da pek çok alanda etkisinden bahsetmek mümkündür. Teknoloji, organizasyonlarda kişileri, örgütsel ilişkileri, yö-netim tekniklerini, denetimi ve denetim alanını da etkiler. Hissedar sahipliği ise organizasyonlarda teknolojinin etki-lediği alanlardan biri değildir.

Cevap E

2.

I. Geçmiş deneyimler

II. Kişilik

III. Tutumlar

Yukarıdakilerden hangileri, algılamayı etkileyen faktörler arasında yer alır?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III

Çözüm: Algı, çevreden gelen uyarıcılardır. Algılama ise bireyin beş duyu organı aracılığıyla çevreden gelen uya-rıcıları kabul etmesi, duyumların yorumlanması ve uya-rıcılara anlam verilmesi sürecidir. Algılamayı etkileyen faktörler:

Uyarıcı faktörler

• büyüklük,

• renk,

• ağırlık,

• biçim vb. fiziksel nesne nitelikleri.

Kişisel faktörler

• geçmiş deneyimler,

• kişilik,

• tutum,

• temel güdüler,

• beklentiler gibi bireysel nitelikler.

Cevap E

Page 34: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

34 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

3. İşletmenin gelecekte nerede olmak ve nasıl görünmek istediği aşağıdakilerden hangisiyle belirlenir?

A) Misyon B) Hedef C) Amaç D) Vizyon E) Politika

Çözüm: Misyon, işletmenin ne yapmak ve hangi amaçla yapmak üzere kurulduğunu, kendisini nasıl görmek istedi-ğini, işletmenin varlık nedeninin ne olduğunu ifade eder.

Vizyon, işletmenin gelecekte nerede olmak ve nasıl gö-rünmek istediğini belirten kavramdır. Var olan gerçekler ile gelecekte beklenen koşulları birleştirerek işletme için arzu edilen gelecek imajıdır.

Hedef, amaçlara erişmek için gerekli olan kısa dönem-li aşama durumlarıdır. Açık ve ölçülebilir özellik taşırlar. Amaçlar soyut olabilir ancak hedefler somut ve rakamsal olmalıdır.

Amaç, işletmenin gelecekte ulaşmayı düşündüğü durum-dur.

Politika, faaliyetlerin yerine getirilmesinde çalışanlara yol gösteren genel hareket planlarıdır.

Cevap D

4. Bir bütünün, kendisini oluşturan parçaların toplamından daha fazlasını ifade ettiğini belirten kavrama ne ad verilir?

A) Holizm B) Höristik C) Entropi D) Negatif entropi E) Etkililik

Çözüm: Holizm (sinerji): Bir bütünün kendisini oluşturan parçaların toplamından daha fazlasını belirten bir kavram-dır.

Entropi: Sistemin zaman içerisinde bozulması, yaşamsal faaliyetlerinin kaybolup ölmesidir.

Negatif (olumsuz) entropi: Bozulan sistemin dengesini ye-niden kurmak için gereken önlemlerin alınmasıdır.

Höristik: Karar verme faaliyetlerinde kişilere yardımcı olan kestirme yollara verilen addır.

Temsil edici, kullanabilirlik, dayanak (uyarlama) olarak üç tür höristik vardır.

Etkililik: İşletmenin elde ettiği çıktının planlamış olduğu çıktıyla karşılaştırılmasıdır. Amaçlara ne ölçüde ulaşabil-diğinin göstergesidir.

Cevap A

5. Güdüleme etmenlerini; sağlık etmenleri ve güdüleyici etmenler olarak sınıflandıran kuram aşağıdakilerden hangisine aittir?

A) Maslow B) McClelland C) Herzberg D) Pavlov E) Vroom

Çözüm: Herzberg, çalışma ortamında güdüleme ile ilgili etmenleri güdüleyici ve hijyen (sağlık) etmenler olarak iki grupta toplanmıştır.

Güdüleyici etmenler; işin içeriği ile ilgili olan bu etmenler; iş başarma, tanıma, sorumluluk, gelişme ve ilerlemedir. Bu etmenlerin varlığı bireyi güdülerken yokluğu bireyin doyumu üzerinde bir etki yapmaz. Hijyen (sağlık) etmen-ler, işin çevresi ile ilgili olan bu etmenler; işletmenin yöne-timi ve politikası, denetim ücret ve çalışma koşullarıdır. Bu etmenlerin varlığı, güdüleme üzerinde herhangi bir etkide bulunmazken yokluğu doyumsuzluk yaratır.

Pavlov ⇒ Klasik koşullandırma

Maslow ⇒ İhtiyaçlar hiyerarşisi

McCleand ⇒ Başarı ihtiyacı teorisi

Vroom ⇒ Beklenti teorisi

Cevap C

Page 35: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

35 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

6. McGregor, insan doğası ve güdüleme arasındaki ilişkileri X ve Y Kuramları ile tanımlamıştır.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi, Y Kuramı’nın özelliklerinden biridir?A) İnsanların çoğu yaratıcı değildir ve değişikliğe

karşı direnç gösterir.

B) Kişinin amaçlarına yönelmesi, ödülle birlikte ba-şarı ihtiyacını tatmine yöneliktir.

C) Ortalama bir insan, kendisine en fazla ekonomik kazanç getirecek işi yapar.

D) Ortalama bir insan, iş ve yükselmeye hevesli de-ğildir.

E) Kişiler, kendilerini düşündükleri için örgüt amaç-larını önemsemezler.

Çözüm: Yöneticilerin astların durumları ile ilgili iki varsa-yımdan hareket edebileceklerini belirten McGregor X ve Y teorilerini ortaya atmıştır.

X Teorisi Varsayımları

• Ortalama insan doğuştan çalışmayı sevmez, işten kaçar. Yönetim tedbir almalı disipline önem vermeli, cezalarla korkutmalıdır.

• İnsanların çoğu yaratıcı değildir ve değişikliğe karşı direnç gösterir.

• Ortalama bir insan, kendisine en fazla ekonomik kazanç getirecek işi yapar.

• Kişiler, kendilerini düşündükleri için örgüt amaçlarını önemsemezler.

Y Teorisi Varsayımları

• Kişinin amaçlarına yönelmesi, ödülle birlikte başarı ihtiyacını tatmine yöneliktir.

• Ortalama insan için çalışmak doğal ve haz vericidir.

• Ceza, korkutma örgütsel amaçlara yöneltecek tek yol değildir.

• Koşullar sağlandığında, ortalama insan sorumluluğu kabul etmeyi öğrendiği gibi sorumluluk istemeyi de öğrenir.

• Hayal gücü, organizasyon sorunlarının çözümünde yetenek ve yaratıcılık, sınırlı değil, geniş çoğunluğa özgüdür.

• Çağdaş endüstri koşulları insanı ancak belirli bir konu-da çalışma ve uzmanlaşmaya zorladığından, yetenek ve becerilerinden yararlanabilmeyi sağlamaktadır.

Cevap B

7. Albert Bandura’ya göre bir davranış; bilişsel, davra-nışsal ve çevresel belirleyiciler arasında sürekli ve karşılıklı etkileşimlerle açıklanabilir.

Buna göre, bu görüş aşağıdaki yaklaşımlardan hangisinin içinde incelenmektedir?A) Sosyal Öğrenme Kuramı

B) Şartlandırma Kuramı

C) Etki Kanunu

D) Süreç Modeli

E) Ümit Kuramı

Çözüm: Sosyal Öğrenme Kuramı, Albert Bandura'nın yaptığı çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bir öğrenme ku-ramıdır. Kurama göre, bireyler her zaman öğreneceklerini bilgi, beceri ya da davranış üzerinde doğrudan çalışma ya da bilgi, beceri ya da davranışlara ilişkin doğrudan dene-yim elde etme olmaksızın diğer bireylere bu davranışlar öğretilirken ya da diğer bireyler bu davranışları sergiler-ken onları gözleyerek de öğrenebilirler. Albert Bandura'ya göre bir davranış; bilişsel, davranışsal ve çevresel belirle-yiciler arasında sürekli ve karşılıklı etkileşimlerle açıkla-nabilir. Sosyal Öğrenme Kuramı’nda model alınan temel nitelikleri model alma davranışına yön veren önemli bir kriterdir. (yaş - benzerlik - cinsiyet - karakter - statü)

Cevap A

Page 36: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

36

2012 - KPSS / AB

Diğer sayfaya geçiniz.

8. Aşağıdaki iletişim ağ modellerinden hangisinin merkezîleşme derecesi en yüksektir?

A) Y biçimi B) Zincir C) Tekerlek

D) Serbest E) Çember

Çözüm: İletişim ağı Leavitt tarafından geliştirilmiştir. Bir işletmede grupların içinde görülebilecek iletişim modelle-ridir.

Tekerlek (salkım), ast-üst ilişkilerinin kesin çizgilerle be-lirlendiği, otoriter yönetimlerde görülür. Merkezileşme de-recesi yüksek, grup tatmini azdır. Grubun tüm üyelerinin merkezi konumdaki yetkili ile bilgi alışverişinde bulunma-larına karşın kendi aralarında bir iletişim yaşanmamakta-dır. Otorite ve karar alma insiyatifi örgütün en üst yöneti-cisinde toplanır.

Y biçimi (modeli), salkım (tekerlek) modelinden sonra merkezileşme derecesi en yüksek modeldir. Kişisel tat-min, hız ve doğruluk yüksek, haberleşme kanal sayısı ve grup tatmini düşüktür.

Zincir, iletişim durumu iş görenlerin birbirine karşı yakınlık durumuna göre farklılık gösterir.

Çember, demokratik bir yapıya sahiptir. İletişim yataydır, çalışanların morali yüksektir.

Serbest, tüm haberleşme kanallarının her zaman ve her-kese açık olduğu, herkesin herkese hiçbir kısıtlama olma-dan iletişimde bulunduğu modeldir.

Cevap C

9. Aşağıdakilerden hangisi, Z tipi örgütün özellikleri arasında yer alır?

A) Uzun süreli istihdam

B) Bireysel karar verme

C) Kolektif sorumluluk

D) Hızlı değerlendirme ve yükseltme

E) İşçiye yalnızca işçi olarak bakma

Çözüm: McGregor tarafından ortaya atılan X ve Y teorileri büyük yankı uyandırmıştır. William OUCHI ABD'deki ve Japonya'daki şirketlerin yapılarını karşılaştırmalı olarak inceledikten sonra "Z teorisi"ni ortaya atmıştır. Buna göre Z tipi örgütlenmeler oluşmuştur.

Z Tipi Örgütün Özellikleri

• Uzun süreli istihdam söz konusudur.

• Kollektif karar alma mevcuttur.

• Yükselme hızlı değildir.

• Kuruluşa yönelik bir uzmanlaşma vardır.

• Çalışanlarla bir ailenin fertleri gibi ilgilenilir.

• İşletmelerde çalışan tüm personelin üstü tarafın-dan denetlenmeden, otonom olarak çalışabileceği, kendilerine güvenilen bir yönetim tarzı vardır.

Cevap A

10. 7-S Modeli, bir işletmeyi başarılı veya başarısız ya-pan nedenleri bulmaya çalışır.

Aşağıdakilerden hangisi, 7-S Modeli’ni oluşturan etmenlerden biri değildir?

A) Strateji B) Yapı C) Beceriler

D) Üstünlükler E) Personel

Çözüm: 7-S modeli, bir işletmeyi başarılı veya başarısız yapan nedenleri bulmaya çalışır. McKinsey danışmanlık şirketi tarafından yapılan model, kuruluşların faaliyetleri, altyapı ve etkileşimleri konularında ayrıntılı tartışmalar için uygundur. Bu model tüm ögeleri bir araya sinerjik sıraya konulması gerektiği görüşü ile bir kurumun yedi ana unsu-ru çevresinde kurulmuştur.

• Strateji,

• Yapı,

• Beceriler (yetenek),

• Personel (çalışanlar),

• Stil,

• Sistem,

• Paylaşılan (ortak) değerler.

Cevap D

Page 37: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

2012 - KPSS / AB

37

11. Bürokratik personelin sayısı ile yapılacak iş sa-yısının ters orantılı olduğunu öne süren eleştirel fikir aşağıdakilerden hangisidir?

A) Peter İlkesi

B) Hawthorne Etkisi

C) Kısıtlı Rasyonellik

D) Sinerjik Etki

E) Parkinson Kanunu

Çözüm: Parkinson Kanunu, C. N. Parkinson tarafından ortaya atılan ve iş yükünü hafifletmek amacıyla bir örgütte alınan yeni elemanların, tam tersi bir işlev görerek yeni iş-ler yaratmaları sonucu amirlerin işlerin üstesinden gelmek için yeni elemanlara ihtiyaç duymaları ve bunun sürekli yenilenen bir süreç olarak örgütlerin genişlemesine neden olduğunu ifaden eden yasadır. Bürokratik personelin sayı-sı ile yapılacak iş sayısının ters orantılı olduğunu ileri sü-ren eleştirel fikirdir. Buna göre iş azaldıkça personel artar.

Cevap E

12. Aşağıdakilerden hangisi, sinerjik etkiden fayda-lanmaya örnek oluşturmaz?

A) Stratejik birlik

B) Ortak girişim

C) Proje tipi işler

D) Tekel

E) Konsorsiyum

Çözüm: Sinerji, işletme stratejisinin temel elemanların-dan biridir. Sinerji iş birliğidir. Buradaki iş birliği işletmenin her türlü faaliyetleri ve özellikle farklı üretim ve satış faali-yetleri arasındaki koordinasyonla ilgilidir. Sinerji, sisteme giren değerlerden daha fazla değer elde etmeyi simgeler. Büyük şirketler ve özellikle holdinglerin lehinedir. Sinerji etki (birlikte etki), iki etkenin beraberce olan etkisinin, tek başına etkinin toplamından fazla olmasıdır. Stratejik birlik, ortak girişim, proje tipi işler, konsorsiyum da iş birliği stra-tejik etkiden faydalanmaya örnektir. Tekel, sinerjik etkiye örnek değildir, tekelde iş birliği değil, bir ürün için üretici ya da dağıtımcı olarak tek bir firmanın bulunması durumudur.

Cevap D

13. Neoklasik yönetim akımının öncüsü kabul edilen araştırma aşağıdakilerden hangisidir?A) Harwood Araştırması

B) Tavistock Araştırmaları

C) Hawthorne Araştırmaları

D) Porter’in Endüstri Analizi Araştırması

E) Woodward Araştırması

Çözüm: Hawthorne araştırmaları, 1920'li yıllarda krize gi-rişin kendini göstermesi ve sosyo-politik iklimin değişimi ile endüstride önemli adımların görülmeye başlamasıy-la ortaya çıkmıştır. Elton Mayo ve arkadaşları, Western Electric İşletmesi'nin tesislerinde çalışmaları başlatmış-lardır. Yapılan araştırmanın konusu, bilimsel yönetim il-kelerinin geçerliliğinin ve iddialarının doğruluk derecesini belirlemektir. Hawthorne araştırmaları, Neo-klasik (davra-nışsal) yaklaşımın öncüsüdür. Bu yaklaşımın en önemli özelliği, yapılan seri araştırmalardır. Bu araştırmalar,

• Işıklandırma Deneyleri,

• Röle Montaj Odası Deneyleri,

• Tek Sarma Gözlem Odası Deneyi,

• Harwood Araştırmaları,

• Tavistock Enstitüsü Araştırmaları.

Cevap C

14. Örgütte; karar verme, planlama ve bunların yürütülmesinde doğru, dürüst ve adil davranılıp davranılmadığı ile ilgili adalet olgusu, işletme lite-ratüründe aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılır?

A) Etkileşim adaleti

B) İşlem adaleti

C) Dağıtım adaleti

D) Normatif adalet

E) Devam adaleti

Çözüm: İşlem adaleti, örgütte karar verme, planlama ve bunların yürütülmesinde doğru, dürüst ve adil davranılıp davranılmadığı ile ilgili adalet olgusudur. İşlem adaleti, örgütsel kaynakların dağıtımından sorumlu olan yönetici-lerin veya kişilerin kaynak dağıtımında izlediği süreçlerle ilgilidir. İşleme dayalı bir adalet algısı, çalışanların karar-ların alınma biçimine yönelik gösterdikleri tepkiler şeklin-de ortaya çıkmaktadır. İşlem adaleti, dağıtım kararlarının nasıl verildiğinin yanı sıra nesnel ve özel durumlarla da ilgilidir.

Cevap B

Diğer sayfaya geçiniz.

Page 38: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

38 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

15. Aşağıdakilerden hangisi, talep tahmininde kullanı-lan regresyon yöntemiyle ilişkili bir kavramdır?

A) Amaç fonksiyonu

B) Bağımlı değişken

C) Kısıt

D) Faaliyet bolluğu

E) Tam sayılı değişken

Çözüm: Talep tahmini, tüketicilerin gelecekte ne miktar-da mal ve hizmet talep edeceklerinin kestirilmesi işlevi-dir. Talep tahmini, üretim, planlama çalışmasının temelini oluşturur.

Regresyon yöntemi, iki veya fazla değişken arasındaki ilişkiyi belirtmek için kullanılır, sebep-sonuç ilişkisini gös-terir. İlişkinin miktarı bir sayıyla belirlenir. Regresyon yön-teminin uygulanabilmesi için değişkenlerin bağımlı ve ba-ğımsız değişken olarak ayrılması ve regresyon modelinin kurulması gerekmektedir. Yöntem, bağımsız değişkenler-deki değişmenin bağımlı değişkende meydana getirdiği değişikliği ölçmek amacıyla kullanılır.

Cevap B

16. Bir işletmenin; müşteri ilişkileri, sipariş karşılama ve tedarikçi ilişkileri süreçlerini bağlayan hizmet, malzeme ve bilgi akışı ağı aşağıdakilerden hangi-siyle adlandırılır?

A) Tedarik zinciri

B) Tedarik süresi

C) Tedarik duyarlılığı

D) Tedarik kanalı

E) Tedarik kapsamı

Çözüm: Tedarik zinciri, bir işletmenin müşteri ilişkileri, si-pariş karşılama ve tedarikçi ilişkileri süreçlerini bağlayan hizmet, malzeme ve bilgi akışıdır. Müşteri ihtiyaçlarını doğru zamanda, yerde ve uygun fiyatla sunabilmek için yapılır. Mal ve hizmetlerin tedarik aşamasından, üretimine ve nihai tüketiciye ulaşmasına kadar birbirini izleyen tüm faaliyetlerdir.

Cevap A

17. Aşağıdakilerden hangisi, stok yönetim model-lerinde kullanılan maliyet bileşenlerinden biri değildir?

A) Elde bulundurma maliyeti

B) Hızlandırma maliyeti

C) Elde bulundurmama maliyeti

D) Sipariş verme maliyeti

E) Toplam stok maliyeti

Çözüm: Stok yönetiminde uygulanan hesaplama yöntem-lerini daha iyi anlamak için stok kontrol faaliyetlerinden et-kilenen maliyet unsurlarından yararlanılır.

• Miktar iskontoları,

• Sipariş maliyetleri,

• Direkt malzeme maliyetleri,

• Direkt işçilik maliyetleri,

• Fazla mesai veya vardiya maliyetleri,

• Yeni işçi alma, eğitme ve işten çıkarma maliyetleri,

• Fazla kapasite maliyetleri,

• Yıpranma-eskime maliyetleri,

• Vergiler ve faiz masrafları,

• Depolama maliyetleri,

• Taşıma maliyetleri,

• Fiyat değişiklikleri,

• Müşterinin kaçırılması maliyetleri.

Yukarıda sayılan maliyet unsurları, uygulama bakımından daha rahat bir gruplamaya da tabii tutulur. Buna göre,

• Sipariş maliyetleri,

• Stok bulundurma (elde bulundurma) maliyeti,

• Stok bulundurmama (elde bulundurmama) maliyeti.

Cevap B

Page 39: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

39 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

18. USB bellek montajı yapan bir işletmenin ürün başına standart maliyeti ¨15’tir. Bunun ¨7’sini malzeme maliyeti oluşturmaktadır. USB bellekler ¨30’dan satılmaktadır.

Buna göre, sadece malzeme maliyetlerini de-ğiştirerek çok faktörlü üretkenliğini 3 düzeyine çıkarmak isteyen işletme, bu amacına ulaşmak için malzeme maliyetini kaç liraya düşürmelidir?

A) 6 B) 5 C) 4 D) 3 E) 2

Çözüm: Çok faktör (toplam faktör) üretkenliği, bir üretim faaliyeti sonunda elde edilen çıktının bu üretim faaliyetin-de kullanılan tüm girdilere oranı olarak hesaplanan üret-kenlik türüdür. Üretimde kullanılan tüm faktörlerin katkı-sını içermesi nedeniyle genel üretkenlik düzeyi hakkında fikir verebilmektedir.

Çok faktörlü üretkenlik = 3

Standart maliyet = ¨15

Malzeme maliyeti = ¨7

Elde edilen çıktı = ¨30 (satış fiyatı)

Çok faktörlü üretkenlik Elde edilen çıktıTüm girdiler

=

( )303

15 7 x

x 2

=− +

=

Cevap E

19. Bir projeyi oluşturan faaliyetler, önceki faaliyetler ve faaliyet süreleri aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Faaliyet Önceki faaliyet Süre (gün)A - 5B A 2C A 4D B, C 3E C 5F D, E 2

Buna göre, bu proje kaç günde biter?

A) 10 B) 12 C) 14 D) 16 E) 18

Çözüm:

A(5)

(4)

(2) (3)

(3)

(2)

(2)

(5)

C FE

BD

I. YOL A → B → D → F

5 ⊕ 2 ⊕ 3 ⊕ 2 =12

II. YOL A → C → D → F

5 ⊕ 4 ⊕ 3 ⊕ 2 =14

III. YOL A → C → E → F

5 ⊕ 4 ⊕ 5 ⊕ 2 =16

Soruda verilen faaliyet ve öncelik faaliyet verilerine göre oluşabilecek III alternatif yol vardır. Ancak verilen bilgilere bakıldığında, F faaliyetinden önce E, E faaliyetinden önce C'nin tamamlanması koşulu verildiğinden seçilecek yol III. yoldur ve projenin tamamlanma süresi ise 16 gündür.

Cevap D

Page 40: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

40 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

20. Maksimizasyon yapısındaki bir doğrusal programlama modelinin değişkenlerinin çözüm değerleri aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Değişken Çözüm değeri

Amaç fonksiyonu katsayısı

İndirgenmiş maliyet

X1 3 7 0

X2 25 5 0

X3 0 3 -1

Buna göre, X3’ün çözüme girebilmesi için amaç fonksiyonu katsayısının alabileceği en küçük değer kaçtır?

A) 2 B) 3 C) 4 D) 5 E) 8

Çözüm: Doğrusal programlama, işletmecilik alanlarında kapsamlı olarak sorunların çözümünde kullanılmaktadır. Etkin mal-hizmet üretimi ve arzı için gelirleri maksimum hale getirmek veya maliyet ve masrafları minimum hale getirmekte kullanılır.

Maksimizasyon yapısındaki doğrusal programlama mo-deli değişkenlerine bakıldığında x1 ve x2'nin indirgenmiş maliyeti 0'dır. Yani çözümdedir.

x3 ise çözümde değildir. Çözümde yer alması için indir-genmiş maliyet 0, çözüme girebilmesi için 0'dan büyük yani pozitif değer olmalıdır. Soru da x3'ün çözüme gire-bilmesi için amaç fonksiyonu katsayısının alabileceği en küçük değer istendiğinden bunu sağlayan sayı 4'tür. 4, 3'ten büyük en küçük değerdir ve indirgenmiş maliyeti de 1 yapar.

Cevap C

21. Öngörülmeyen talepleri karşılamak üzere tutulan stok miktarı aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılır?

A) Güvence stoku

B) Müşteri stoku

C) Talep stoku

D) Tedarik stoku

E) Özel stok

Çözüm:

Güvence stoku: Öngörülmeyen talepleri karşılamak üze-re tutulan stor miktarıdır. Talepteki belirsiz değişimlere karşı, talebi yine de karşılamaya yönelik stoktur.

Cevap A

22. Aşağıdakilerden hangisi, kalite maliyetlerinin ölçülmesinde kullanılmaz?

A) İş gücü endeksi

B) Maliyet endeksi

C) Risk endeksi

D) Satış endeksi

E) Üretim endeksi

Çözüm: Bir mamulün maliyeti, kalite için yapılan harca-maları da içerir. Kalite maliyetlerinin ölçümü sürecinde ağırlıklı olarak endekslerden faydalanılır. Öncelikle yöne-tim maliyetlerin tahminini yapar, ardından da endekslerle açıklanır. En yaygın kullanılan endeksler;

İş gücü endeksi =Kalite maliyetleri

Direkt işçilik saatleri

Maliyet endeksi = Kalite maliyetleriİmalat maliyeti

Satış endeksi = Kalite maliyetleriSatışlar

Üretim endeksi = Kalite maliyetleriÜretim miktarı

Cevap C

Page 41: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

41 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

23. Aşağıdakilerden hangisi, kuruluş yeri seçimi süre-cinde kullanılabilecek tekniklerden biri değildir?

A) Taşıma modeli

B) Başabaş noktası analizi

C) Optimizasyon

D) Bekleme hattı (kuyruk) modeli

E) Simülasyon

Çözüm: İşletme açısından kuruluş yer seçimi, ölçülebilir maliyet unsurları ile uzun vadeli görünmeyen maliyet un-surlarının toplamını minimum yapan bir çözümün bulun-masıdır. Çözümle ilgili bilgi toplamanın belirli bir metodu yoktur. Ancak araştırıcı genellikle sistematik çalışır. Topla-nan bilgilerin sınıflandırılması ve değerlenerek analizlerin-de kullanılması ile ilgili çeşitli teknikler vardır. Bu teknikler;

• Taşıma modeli (ulaştırma),

• Başabaş analizi,

• Optimizasyon,

• Simulasyon,

• Karşılaştırmalı yöntemler,

• Doğrusal (lineer) programlama,

• Kuruluş yeri üçgeni (ağırlık merkezi) yöntemi gibi.

Bekleme hattı (Kuyruk) Modeli yön eylem araştırması veya yönetim biliminde en geniş uygulama alanı olan modeldir. Müşterilere etkin bir servis sistemi oluşturmakta yararlı bir modeldir. En iyi ve en etkin servisi sağlar. Ancak kuruluş yeri tekniklerinden biri değildir.

Cevap D

24. Aşağıdakilerden hangisi, fiilî kapasiteye etki eden faktörlerden biri değildir?

A) Tasarım faktörü

B) Kuruluş yeri faktörü

C) Süreç faktörü

D) İş gücü faktörü

E) Dinamik faktör

Çözüm:

Fiili kapasite : İşletmenin mevcut yapısıyla belli bir dönem-de gerçekleşen üretim kapasitesidir. Talep değişimi, pazar koşulları gibi faktörlerle normal kapasitenin altında üretim yapma halidir. Fiili kapasiteye etki eden faktörler;

• Tasarım faktörü,

• Kuruluş yeri faktörü,

• Süreç faktörü,

• İş gücü faktörü.

Cevap E

25. İhtiyaç kavramıyla ilgili olarak aşağıdaki ifadeler-den hangisi yanlıştır?

A) İhtiyaçlar insanların temel gereksinimleridir.

B) İhtiyaçlar her zaman basit değildir, anlaşılması için yorum yapılması gerekebilir.

C) İhtiyaç, yokluğun meydana getirdiği gerilim hâlidir.

D) İnsanlar, yeme ve içme kadar dinlenmeye de ih-tiyaç duyarlar.

E) İhtiyaçlar belli nesnelere yönlendirildiklerinde ta-lep ortaya çıkar.

Çözüm: İhtiyaç, en sade tanımıyla bir davranışa neden olan içsel etkilerdir. İnsanların bazı temel doygunlukların-dan yoksun olduklarını hissetme durumudur.

Genel özellikleri:

• İnsanların temel gereksinimleridir.

• Her daim basit değildir, anlaşılması için yorum yapıl-ması gerekir.

• Yokluğun meydana getirdiği gerilim halidir.

• İnsanlar yeme ve içme kadar dinlenmeye de ihtiyaç duyarlar.

• Şiddetleri birbirinden farklıdır.

Talep ise tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayacak belirli ürün-ler için satın almaya yönelik gösterdikleri isteklilik durumu ve satın alma yeteneğidir. Talebin oluşması için,

• İhtiyaç ortaya konmalı,

• İhtiyacı karşılama isteği olmalı,

• İhtiyaç karşılayacak ödeme gücü bulunmalıdır.

• İhtiyaç tek başına talebi oluşturmaz.

Cevap E

Page 42: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

42 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

26. Aşağıdakilerden hangisi, pazar bölümlendirmenin etkin olabilmesi için gerekli olan koşullardan biri değildir?

A) Bölümlendirmenin ölçülebilir olması

B) Pazarın yeterli büyüklükte olması

C) Bölümlendirmenin yalnızca somut ürünler için yapılması

D) Pazar bölümlerinin farklılaşmaya uygun olması

E) Pazar bölümlerinin harekete geçilebilir olması

Çözüm: Pazar bölümleme, bireylerin oluşturduğu homo-jen grupların, pazarlama ve rekabet stratejilerinin oluştu-rulması amacıyla keşfedilmesi, değerlendirilmesi ve seçil-mesidir. Pazar bölümlemenin etkin olabilmesi için,

• Bölümlendirme ölçülebilir olmalı,

• Pazar yeterli büyüklükte olmalı,

• Farklılaşmaya uygun olmalı. Pazar sunulacak mala olan ihtiyaç türdeş (homojen) ise bölümlemeye gerek yoktur.

• Pazar bölümleri harekete geçilebilir olmalı,

• Her belirlenen pazar bölümünde alıcıların ortak ihtiyaç ve istekleri belirlenmelidir.

• Her pazar bölümüne hizmet sağlayabilmek için işlet-menin sahip olduğu ve olması gereken olanaklar ve yetenekler bilinmelidir.

Ancak bölümlendirmenin yalnızca somut ürünler için ya-pılması doğru ifade değildir. Ürünün somut veya soyut olması pazar bölümlemede bir ölçü değildir.

Cevap C

27. Aşağıdakilerden hangisi, ürün düzeyleri içinde so-mut ürünü oluşturan değişkenlerden biri değildir?

A) Kalite düzeyi

B) Ürün özellikleri

C) Tasarım

D) Garanti

E) Marka

Çözüm: Ürün, belirlenen ihtiyaçları karşılayan işletme su-numlarıdır. Bir ihtiyaç veya isteği tatmin etmek için kulla-nıcılara sunulan nesnelerdir. Dokunulur ve dokunulamaz niteliklerin oluşturduğu bir bütündür. Ürün kavramı üç bo-yutta ele alınır.

Çekirdek(öz) ürün: Tüketicinin bir ürünü ya da malı satın alırken neyi satın aldığını ifade eder.

Somut ürün: Çekirdek ürünü asıl malı tamamlayan kalite, şekil, marka ve ambalaj gibi niteliklerden oluşur. Tasarım, marka, kalite, ürün özellikleri somut ürünü oluşturan de-ğişkenlerdendir.

Zenginleştirilmiş ürün: Mamulle birlikte sunulan ek yarar ve hizmetler bütünüdür. Garanti süresi, bakım-onarım hiz-metleri gibi.

Buna göre garanti, somut ürünün değil, zenginleştirilmiş ürünün değişkenlerindendir.

Cevap D

Page 43: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

43 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

28. Bir otomobilin belirli bir kilometrede kaç litre yakıt tükettiği bilgisi, aşağıdaki güdü türlerinden hangisiyle ilgilidir?

A) Birincil güdüler

B) İkincil güdüler

C) Rasyonel güdüler

D) Bilinçli olmayan güdüler

E) Atıl güdüler

Çözüm: Güdüler, tüketicilerin temel ihtiyaçlarını tanımla-maları ve geliştirmelerinde onları etkiler. Geniş bir faaliyet ve karar alanı içinde genel anlamda davranışlara bir reh-ber gibi hizmet eder.

Birincil güdüler, bir ürün kategorisinde satın almaya yol açan sebepler.

İkincil güdüler, belirli bir markanın satın alınmasında etkili olan sebepler.

Bilinçli olmayan güdülerin, tüketicinin gerçek güdülerini bilememe halidir.

Rasyonel güdüler, tüketicinin kendi durumunu da dikkate alarak rasyonel bir analiz sonucunda seçime yol açan se-beplerdir. Otomobilin belirli bir kilometrede kaç litre yakıt tükettiği bilgisi gibi belli bir nedene ve mantığa dayana-rak ortaya çıkarlar. Ucuzluk, dayanıklılık, kalıcılık, nitelikli olma gibi nesnel gerekçelere dayanan güdülerdir.

Atıl güdüler, kullanılmayan güdülerdir.

Cevap C

29. Aynı ürün sınıfında, aynı marka ile daha yüksek kaliteyle yeni bir ürünün üretilmesi aşağıdakiler-den hangisiyle ifade edilir?

A) Ürün dizisinin yukarı yönlü genişletilmesi

B) Ürün dizisinin aşağı yönlü genişletilmesi

C) Markanın ileri yönlü genişletilmesi

D) Markanın aşağı yönlü genişletilmesi

E) Çok marka stratejisi

Çözüm: Ürün dizisi birbirleriyle ilişkili mallar kümesidir. Belirli bir ürün dizisiyle üretimi sürdüren işletmeler, kimi zaman bu dizileri genişletebilir. Aynı ürün sınıfında, aynı marka ile daha yüksek kaliteyle yeni bir ürünün üretilme-sine ürün dizisinin yukarı yönlü genişletilmesi (yukarıya doğru esnetilmesi) denir. İşletmelerin ürün dizilerini hem aşağıya doğru hem de yukarıya doğru esneme kararı ver-meleri söz konusu olabilir.

Cevap A

30. Aşağıdakilerden hangisi, tüketicilerin satın alma davranışını etkileyen kişisel faktörlerden biridir?

A) Aile B) Meslek C) Sosyal sınıf D) Rol ve statü E) Öğrenme

Çözüm: Tüketicilerin satın alma davranışlarını etkileyen faktörler

Kültürel ve Sosyal Kişisel Psikolojik

• kültür

• alt kültür

• sosyal sınıf

• grup tutumlar

• fikir liderleri

• aile

• roller ve statü

• yaş

• meslek

• ekonomik durum

• yaşam biçimi ve psikografikler

• kişilik, benlik

• güdüleme

• algılama

• öğrenme

• inançlar ve tutumlar

Cevap B

31. Pazar bölümlendirmede, alttan üste yaklaşımının benimsenmesiyle pazar bölümünün belirlenmesi aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılır?

A) Farklılaştırılmamış pazarlama

B) Niş pazarlama

C) Yoğunlaştırılmış pazarlama

D) Mikro pazarlama

E) Farklılaştırılmış pazarlama

Çözüm: Pazar bölümleme, bir heterojen pazarın daha küçük miktarlarda homojen tüketici gruplarına bölümüdür.

Niş pazarlama, göreceli olarak benzer niteliklerde mal/hiz-metlere ihtiyaç duyan bir ya da daha çok benzer özelliği paylaşan, küçük bir tüketici kitlesinin istemlerini daha iyi karşılamak amacıyla geliştirilen pazarlama faaliyetleridir. Çok dar kapsamlı, küçük bir pazar bölümüdür, bir pazarın içinde belli bir konuya odaklanmış pazarlamadır. Davra-nışları, geçmişleri, değerleri ve gereksinimleri benzer olan insanların oluşturduğu alt gruplar belirlenir. Gruplar oluş-turulurken alttan üste doğru bir yaklaşım benimsenmiştir.

Cevap B

Page 44: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

44 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

32. Piyasada satılan bazı deterjanlar, kimyasal özellik-leri aynı olmasına rağmen ambalajları ve reklamları değiştirilerek piyasaya sunulmaktadır.

Buna göre bir işletmenin, mevcut pazarda kendi ürününün rakip işletmelerin ürünlerinden farklı olduğu kanısını yaratmak için harcadığı çabalara ne ad verilir?A) Ürün geliştirme

B) Çeşitlendirme

C) Pazar geliştirme

D) Ürün hattı uzatma

E) Ürün karmasını genişletme

Çözüm: İşletmeler kâr ve büyüme amaçlarına ulaşabil-mek için farklı gelişme stratejileri izleyebilirler. H. Igor An-soff tarafından geliştirilen büyüme stratejileri 4 kadranlı bir matriste, mamul/pazar fırsat matrisi adıyla görülür.

Mevcut mamuller Yeni ürünler

Mevcut pazarlar pazara nüfuz etme

mamul (ürün)geliştirme

Yeni pazarlar pazar geliştirme çeşitlendirme

Ürün (mamul) geliştirme stratejisinde, işletme mevcut pazarlara yönelik olarak yeni mamuller geliştirmeye veya mevcut mamullerde değişiklik yaparak yeni mamul haline getirmeye çalışmaktadır.

Pazara nüfuz etme stratejisi, mevcut ürünle mevcut pa-zarlara daha fazla nüfuz etmedir.

Pazar geliştirmede amaç, yeni pazarlar bulmak ve geliş-tirmektir.

Çeşitlendirme stratejisinde, yeni ürünler geliştirme ve bunları yeni pazarlara satma üzerinde durmaktadır.

Cevap A

33. 2012 yılı başında bir yıllık spot faiz oranı % 20 ve iki yıllık spot faiz oranı % 25’tir.

Buna göre, 2013 yılı başı itibarıyla bir yıllık for-ward faiz oranı yüzde kaç olur?

A) 5 B) 20 C) 25 D) 30 E) 45

Çözüm:

2012 yılbaşı

%20

%25

11 yıllık spot faiz

2 yıllık spot faiz oranı

( ) ( ) ( )21 0,25 1,20 1 x

1,3020

30

+ = ⋅ +

=

=

Cevap D

34. Aşağıdaki teorilerden hangisi, işletmelerde yöne-tici ve hissedarlar arasındaki ilişkiyi açıklamakta-dır?

A) Finansal Hiyerarşi Teorisi

B) Vekâlet Teorisi

C) Etkin Piyasalar Teorisi

D) Eldeki Kuş Teorisi

E) Beklentiler Teorisi

Çözüm: Vekalet teorisi, bir tarafın diğer tarafı yetkilendir-mesiyle birlikte doğan vekalet ilişkilerini açıklamaktadır. Vekalet ilişkisi, kişilerin bir başkasını hizmet üretmek ya da kendisi adına karar vermesi için işe almasıyla ortaya çıkar. İşletmelerde yönetici ve hissedarlar arasındaki iliş-kiyi açıklar.Finansal hiyerarşi teorisi, pek çok durumda, yüksek kârlılıkları olan firmaların neden daha az borç kullandık-larını, düşük kârlılıkları olan firmaların da neden yüksek oranda borç kullanımı yoluyla finanslama yoluna gittikleri-ni açıklamaktadır.Etkin piyasalar teorisi, finansal piyasaların bilgi açısından etkin çalıştığını bu yüzden ticarete konu olan varlıkların za-ten mevcut bütün veriyi yansıttığını ve yeni bilgiye mümkün olan en yüksek hızla tepki verdiğini savunan tezdir.Eldeki kuş teorisi, kâr payı dağıtım politikasının firmanın değerini etkilediğini savunmuşlardır. Teoriye göre işletme kâr payı dağıtmayıp oto finansman yaparsa kazancın elde edilmesi için geçen süre uzayacak ve hisse sahiplerinin beklenen getirileri artacaktır.Beklentiler teorisi, geleceği hemen tümüyle öngören bir karar alıcı varsaymaktadır. Teori makro ekonometrik mo-dellerin optimal davranış veya karar verme biçimlerine da-yandığını, oysa gerçek hayatta sonuçların, modelde yer alan tarafların politikalarla ilgili beklentilerine göre oluştu-ğunu belirtir.

Cevap B

Page 45: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

45 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

35. Aşağıdakilerden hangisi, hisse senedi opsiyonu-nun değerini etkilemez?

A) Pazar endeksi

B) Anlaşma fiyatı

C) Vadeye kalan süre

D) Faiz oranı

E) Hisse senedi fiyatının oynaklığı

Çözüm: Hisse senedi opsiyonu, belirli bir fiyata gelecekte hisse senedi satın alma hakkı olarak adlandırılır. Opsiyon sahibi, bir şirketin hisselerini belirli bir tarihte, belirli bir fi-yata alma hakkına sahiptir. Amaç, borsadaki genel fiyat hareketlerinden yararlanabilmektir. Hisse senedi opsiyo-nunu etkileyen faktörler,

• Spot piyasa fiyatı,

• Anlaşma fiyatı,

• Vadeye kalan süre,

• Faiz oranı,

• Hisse senedi fiyatının oynaklığı (değişkenliği),

• Temettü.

Pazar endeksi hisse senedi opsiyonunu etkilemez.

Cevap A

36. Aşağıdakilerden hangisi, Sermaye Varlıklarını Fi-yatlama Modeli’nin varsayımlarından biri değildir?

A) Yatırımcılar, portföylerini bir dönemlik beklenen getiriler ve standart sapmalara göre değerlendirir.

B) Yatırımcılar daima daha yüksek getiri bekler.

C) Yatırımcılar riskten kaçar.

D) Yatırımcılar, vergileri ve işlem maliyetlerini göz ardı eder.

E) Yatırımcıların, menkul kıymetlerin beklenen geti-rilerini anlama yetenekleri farklıdır.

Çözüm: Sermaye varlıklarını fiyatlama modeli, bir menkul kıymetin beklenen getirisini sistematik riskinin fonksiyonu olarak ifade etmekte ve tüm menkul kıymetlere uygula-nabilme potansiyeline de sahip olmaktadır. Başlıca var-sayımları,

• Yatırımcılar, portföylerini bir dönemlik beklenen getiriler ve standart sapmalara göre değerlendirir.

• Yatırımcılar, daima daha yüksek getiri bekler.

• Yatırımcılar, riskten kaçar.

• Yatırımcılar, vergileri ve işlem maliyetlerini göz ardı eder.

• Yatırımcılar, istedikleri kadar risksiz finansal varlık kiralayabilirler.

• Tüm finansal varlıklar mükemmel bir şekilde bölü-nebilir.

• Tüm yatırımcılar fiyat alıcısı konumundadır, yatırım-cıların alım/satım faaliyeti varlık fiyatını etkilemez.

Cevap E

Page 46: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

46

2012 - KPSS / AB

37. ABC Şirketine ait hisse senedinin beklenen getirisi 0,12, getirilerinin standart sapması 0,06 ve betası 1,2’dir.

Buna göre, şirketin getirisinin varyasyon katsayısı kaçtır?

A) 0,1 B) 0,5 C) 0,6 D) 2 E) 20

Çözüm: Varyasyon katsayısı, bir olasılık dağılımı için normalize edilmiş istatiksel yayılma ölçüsüdür.

Varyans, her bir olası getirinin beklenen getiriden farkları-nın karesinin olasılıklarla çarpımlarının toplamı, standart sapmasının karesidir. Riskin hem anlaşılması hem de öl-çülmesi zordur. Riskin ölçümünde varyans veya standart sapma kullanılır.

Değişim katsayısı ise standart sapmanın beklenen geti-riye oranıdır.

Değişim katsayısı = Standart sapmaBeklenen getiri

(varyasyon katsayısı)

Standart sapma = 0,06 D.K = 0,060,12

Beklenen getiri = 0,12

= 0,5

Cevap B

38. Aşağıdakilerden hangisi, para piyasası araçların-dan biri değildir?

A) Repo

B) Hazine bonosu

C) Finansman bonosu

D) Mevduat sertifikası

E) Hisse senedi

Cevap: Para piyasası, kısa vadeli fon arz ve talebinin kar-şılaştığı piyasadır. Para piyasası araçları,

• Hazine bonosu,

• Geri satın alma anlaşması (Repo),

• Banka mevduatı (mevduat sertifikası),

• Finansman bonoları,

• Banka bonosu,

• Varlığa dayalı menkul kıymet (VDMK).

Hisse senedi ise, sermaye piyasası aracıdır.

Cevap E

39. Zayıf tipte etkin olan piyasalarda fiyatlar aşağıda-kilerden hangisini yansıtır?

A) Firmayla ilgili tüm bilgileri

B) Halka açıklanmış tüm bilgileri

C) Geçmiş fiyat hareketlerini

D) Finansal tablo verilerini

E) Halka açık olmayan bilgileri

Cevap: Etkin piyasa, menkul kıymet fiyatlarının, menkul kıymet değerleriyle ilgili tüm bilgileri yansıttığı piyasadır. Etkin piyasa kavramı, zayıf tipte etkinlik, yarı güçte etkinlik ve güçlü etkinlik olmak üzere 3'e ayrılır.

Zayıf tipte etkinlik, piyasa fiyatlarının; geçmiş fiyatların ta-rihçesinde yer alan tüm bilgileri hızla yansıttığı durumdur.

Yarı güçlü tipte etkinlik, piyasa fiyatlarının halka açıklan-mış tüm bilgileri yansıttığı durumdur.

Güçlü tipte etkinlik, fiyatların gerçek değerleri belirlemede kullanılabilecek tüm bilgileri yansıttığı durumdur.

Cevap C

40. Bir şirket 2012 yılı başında ¨500 milyon tutarında bir yatırım yapmıştır. Bu yatırımdan 2013 yılı sonunda ¨100 milyon, 2014 yılı sonunda ¨300 milyon ve 2015 yılı sonunda ¨400 milyon nakit girişi elde etmeyi beklemektedir.

Nakit akışlarının yıl içinde aylara eşit şekilde da-ğıldığı varsayılırsa bu yatırımın geri ödeme süresi aşağıdakilerden hangisidir?

A) 3 yıl, 9 ay B) 3 yıl, 3 ay C) 2 yıl, 6 ay D) 2 yıl, 3 ay E) 2 yıl

Çözüm:

Dönemler Nakit akışı Kümülatif

2012 yıl başı 0 −500 −500

2012 yıl sonu 1 0 −500

2013 yıl sonu 2 +100 −400

2014 yıl sonu 3 +300 −100

2015 yıl sonu 4 ∗ +400 +300

3. yıldan sonraki nakit girişi kümülatifi artı hale getirmiştir. Bu nedenle,

3 yıl 100 100 1400 400 4

⎛ ⎞⊕ ⇒ =⎜ ⎟⎝ ⎠

olduğuna göre 112 3 ay4

⋅ =

3 yıl ⊕ 3 ay

Cevap B

İŞLETME TESTİ BİTTİ.

CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.

Page 47: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

47

MALİYE

Diğer sayfaya geçiniz.

1. Bu testte 40 soru vardır.

2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının İktisat Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.

2012 - KPSS / AB

1. Kamu ekonomisinde kullanılan “ayağı ile oy vermek” kavramıyla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Kişilerin, sunulan hizmetleri dikkate alarak oy vermesidir.

B) Kişilerin, gönüllü olarak sandık başına gitmesidir.

C) Merkezî yönetimden beklediğini alamayan seç-menin, yerel yönetimlerde başarılı kişilere yönel-mesidir.

D) Yerel yönetimin, istediği hizmetleri vermesini sağlayamayan vatandaşın en uygun yerel üretim birimine göçmesidir.

E) Merkezî yönetim ile yerel yönetimin sundukları hizmetlerin farklılaştırılarak etkinliğin sağlanma-sıdır.

Çözüm: Tiebout modeli, optimal yerinden yönetim ile ilgili çalışmalardan üzerinde en çok durulan ve varsayımları ile de çok tartışılan bir modeldir. Tiebout mali sistem mode-linin temeldeki dayanağı, yerel nitelikteki sosyal mallara olan tercihin açıklanması ve yerel nitelikteki sosyal malla-rın etkin sunumunun sağlanmasıdır.

Tüketicilerin aralarında seçim yapabileceği çok sayıda topluluk vardır ve bu topluluklar arasındaki göçlerin birey-lere maliyeti yoktur (Costless mobility). Tüketiciler ortaya koydukları tüketim tercihlerini en iyi tatmin eden topluluğa taşınabilirler. Diğer bir deyişle etkin bir kamu hizmetinin sunumu, aynı türde kamusal mal tercihleri olan bireyle-rin belli yönetim bölgelerinde toplanmalarını gerektirir. Bu husus, bireylerin tercihlerine uygun çevreyi aramaları için bölgeler arasında hareket edebilme eğiliminden kaynak-lanır. Bu “dolaşarak oylama” veya “ayakları ile oy verme” (voting with your feet) süreci yoluyla, bireyler sosyal mallar konusunda belli tercih kümelerine sahip bireylerin yaşadı-ğı yönetim birimlerini arayıp bulacaklardır. Bu açıklamaya göre “ayağı ile oy vermek”; vatandaşların yerel yönetimler arasında en uygun yerel birime göçmesidir.

Cevap D

2. Toplumsal yönden vergi ile fayda arasındaki iliş-kiyi, “Kişilerin vergi ödemekle katlandıkları özverilerin toplamı, ortak hareket etmekle sağladıkları toplam faydaya eşit olmalıdır.” biçiminde özetleyen iktisatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Von Wiser

B) Eugen Böhm-Bawerk

C) Emil Sax

D) William Jevons

E) Leon Walras

Çözüm: Siyasal karar alma sürecinin önemi devletin eko-nomiye giderek daha fazla müdahalede bulunması veya milli gelirin önemli bir kısmını tahsis etmesi nedeniyle art-maktadır. Öte yandan, kişisel tercihlerin politik karar alma sürecinde esas alınması gerektiği görüşü de günümüzde önemli bir şekilde savunulmaktadır. Gerçekten, demok-ratik sistemin istikrarlı bir şekilde işleyebilmesi için birey-sel tercihlerin politik karar alma mekanizmasıyla iyi bir biçimde yansıtılması gerekmektedir. Siyasal karar alma konusu, sistemli bir şekilde ilk defa ve geçmiş yüzyılda İtalyan iktisatçılar tarafından incelenmeye başlanmıştır. Modern kamu ekonomisi disiplininin de temelini atan bu iktisatçılar, kişisel tercihlerin kollektif karar alma sürecinde esas alınması gerektiğini ilk defa ileri sürmüşlerdir. İtalyan ekolünün bu görüşleri günümüzde, hangi malların üretile-ceğini ve fiyatının ne olacağını belirleyen temel unsurun, tüketici tercihleri olduğu biçiminde formüle edilmektedir. Ekonomide hangi malların üretileceğine ve hangi fiyattan satılacağına karar veren unsurun tüketici tercihleri olduğu-nu savunan bu görüş, tüketici egemenliği adıyla savunul-maktadır. Tüketici tercihleri ile politik kararlar arasındaki ilişki, Alman Emil Sax tarafından; vergi ödemekle kişilerin katlandıkları fedakarlıkların toplamı ile politik karar alma sonucu toplumun sağladığı toplam faydanın birbirine eşit olması gerektiği ifade edilmiştir (SAX; 1962, s.178).

Cevap C

Page 48: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

48 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

3. Leviathan, kendi ağırlığı altında ezilen mitolojik bir deniz canavarıdır.

Buna göre, Thomas Hobbes’un kullandığı Levi-athan kavramının maliye teorisindeki karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?A) Devletin kamu harcamaları ile adalet dağıtması

B) Büyük bir kamu sektörünün ciddi sorunlar yarat-ması

C) Gelir adaletinin vergilerle sağlanması

D) Hacimce küçük olan devletin yeterli kamu hizmeti sunamaması

E) Aşırı artan vergilerin adaletsizlik yaratması

Çözüm: Bu model, politik kısıtların kamusal harcamaların büyümesi üzerinde sınırlı bir etkisi olduğunu varsaymak-tadır. Modele göre kamu harcamalarını asıl artıran şey politikacıların, bakanların, bürokratların, teknokratların yapılarında var olan giderek büyüme, genişleme eğilimi-dir. Çünkü bu kesimler daha fazla harcamaya önceden beri eğilimlidirler ve hizmet sunumunun düzeyi ve mes-leki standartları hep kendi menfaatlerini maksimize etme amacına göre belirlerler. Keza kamuda çalışanların siya-sal etkisi diğerlerinden daha fazladır, çünkü hükümete / siyasilere daha yakındırlar ve politik karar alıcıları nasıl etkileyeceklerini daha iyi bilirler. Bu etki, kamusal istihdam arttıkça artar ve kamu çalışanlarının oyları daha belirgin bir hal alır. Bunlar da genelde kamu harcamalarının daha da büyümesi yönünde tercih kullanırlar. Bu da büyük bir kamu sektörünün ciddi sorunlar yarattığını ortaya koy-maktadır. Bu makro model, tek tek bürokrat, politikacı, baskı grupları ve seçmenlerin davranışlarını teslim alan mikro modellerden oluşur.

Cevap B

4. Verimi son derece düşük olduğu hâlde konusu-nu gizlemenin son derece güç olması nedeniyle uygulaması kolay olan vergi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Motorlu taşıtlar vergisi

B) Emlak vergisi

C) Baş vergisi

D) Gelir vergisi

E) Damga vergisi

Çözüm:

Baş vergisi: Bireyler arasında ekonomik güç farklılıkla-rının bulunmadığı varsayımıyla kişi başına eşit miktarda alınan vergidir. Verginin konusu ve matrahı, yükümlünün kendisidir. Zaman içinde nüfus artışı, toplumsal ilişkilerin gelişmesi sonucunda baş vergisinin gerçek ödeme gücü-nü temsil etmemesi, adil olmaması, vergiyi ilkel bir uygu-lama haline getirmiştir.

Cevap C

5. Vergilemede, muafiyet ve istisna arasındaki temel farkla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğru-dur?

A) Muafiyet vergi mükellefini, istisna ise vergi konu-sunu vergi dışı bırakır.

B) Muafiyet özel tüketim vergisinde, istisna ise gelir vergisinde geçerlidir.

C) Muafiyet gelir vergisinde, istisna ise katma değer vergisinde geçerlidir.

D) Muafiyet vergi konusuyla, istisna ise vergiyi do-ğuran olayla ilgilidir.

E) Muafiyet vergi borcunun tamamını, istisna ise vergi borcunun bir kısmını ortadan kaldırır.

Çözüm:

Vergi muafiyeti; vergi kanunlarına göre vergilendirilmesi gerekli bazı kimselerin vergi dışı bırakılmasıdır. (örneğin, gelir vergisindeki “esnaf muaflığı”)

Vergi istisnası; vergi kanunlarına göre vergilendirilmesi gereken bazı konuların vergi dışı bırakılmasıdır. (örneğin, katma değer vergisindeki “ihracat istisnası”)

Muafiyet vergi mükellefini, istisna ise vergi konusunu vergi dışı bırakmaktır.

Cevap A

Page 49: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

49 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

6. Vergilemede eşitlik ilkesi çerçevesinde, toplum için bir bütün olarak verginin uygunluğunu göz önüne alan görüş aşağıdakilerden hangisidir?

A) Eşit mutlak fedakârlık

B) Eşit oranlı fedakârlık

C) Maksimum toplam fedakârlık

D) Eşit marjinal fedakârlık

E) En az toplam fedakârlık

Çözüm: Vergilemede eşitlik ilkesine göre, bireyler genel vergi yüküne, kendi ödeme güçlerine göre katılmalıdırlar. Diğer bir ifade ile vergilemede eşitlik ilkesi, mükelleflerin vergi ödeme güçlerini dikkate almak suretiyle vergilendi-rilmesidir. Vergide eşitlik; “Dikey Eşitlik” ve “Yatay Eşitlik” seklindeki iki temel kriterle açıklanabilir. Vergilemede eşit-lik, eşit durumda bulunan kimselerin aynı (yatay eşitlik), sosyal ve ekonomik yönden farklı durumlarda bulunan kimselerin ise değişik (dikey eşitlik) vergilendirilmesidir.

Bununla birlikte vergilemede eşitliğin sağlanabilmesi için her zaman uygulanabilir ölçüler mevcut değildir.Teoride mükelleflerin vergi ödeme gücünün belirlenebilmesi için, vergi sonucu katlanacakları fedakarlığın dikkate alınması-nın uygun olacağı öne sürülmüştür. Bu konuda öne sürü-len görüşler; eşit fedakarlık, eşit oranlı fedakarlık ve en az toplam fedakarlık görüşleri seklinde sıralanmaktadır.

Eşit fedakarlık yaklaşımına göre; ödenmesi söz konusu vergi dolayısıyla mükelleflerin sahip oldukları toplam fay-dadaki azalısın aynı düzeyde olması, bu yolla katlanılan fedakarlığın eşit kılınmasını öngörmektedir. Bu durumda, matrahın büyüklüğüne bakılmaksızın, farklı gelire veya varlığa sahip olan kişiler, aynı miktarda vergi ödeyebile-cektir.

Eşit oranlı fedakarlık yaklaşımı, mükelleflerden varlıkları (veya gelirleri) yüksek olanların, düşük olanlara oranla toplumdan daha fazla fayda sağladıkları düşüncesiyle, birincilerin gelirlerinin, düşük olanlara oranla daha fazla vergilendirilmesi gerektiği düşüncesine dayanmaktadır.

En az toplam fedakarlık yaklaşımına göre; toplumu oluş-turan kişiler vergilendirilirken, bir bütün olarak toplumun katlandığı toplam fedakarlık mümkün olan en düşük dü-zeyde olmalıdır. Bu yaklaşımda, mükellefler arasında ver-gi dolayısıyla bir eşitlik söz konusu olmamakta, verginin toplum açısından bir bütün olarak uygunluğu göz önüne alınmaktadır.

Cevap E

7. Aşağıdakilerden hangisi, sınıf usulü vergi tarifesi-nin temel sakıncalarından biridir?

A) Alt gelir gruplarının vergi yükünü artırarak adalet-sizlik yaratması

B) Üst gelir gruplarından daha az vergi alınması do-layısıyla adaletsizlik yaratması

C) Harcanabilir gelir açısından gelir dağılımını tersi-ne çevirebilmesi

D) Vergi sonrası gelir açısından alt ve üst gelir grubu arasında aşırı fark yaratması

E) Vergi öncesi gelir dağılımını olumsuz etkilemesi

Çözüm:

Sınıf usulü artan oranlılık(Basit artan oranlılık); vergi-lendirilecek matrahın dilimlere ayrılmasından sonra, her üst dilime geçişte, o dilim için öngörülen vergi oranının tüm matraha uygulanmasıdır. Bu uygulamada en büyük sakınca, gelir dağılımında adaletsizliği arttırmasıdır. Bu kapsamda değerlendirildiğinde harcanabilir gelir açısın-dan gelir dağılımını tersine çevirebilir.

Cevap C

8. Belirli bir yaşa gelmiş ve çalışmakta olan kimse-lerden maktu olarak alınan baş vergisinin doğura-bileceği sonuç aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sınıf usulü artan oranlılık

B) Gizli artan oranlılık

C) Dilim usulü artan oranlılık

D) Tersine artan oranlılık

E) Dik artan oranlılık

Çözüm:

Tersine artan oranlı vergi tarifesi: Bazı vergilerde mükelleflerin gelirleri arttıkça gelirlerine oranla ödeye-cekleri vergi azalmaktadır. Burada mükelleflerin gelirleri ile ödeyeceği toplam vergi miktarı karşılaştırılmaktadır. Türkiye’de kaldırılan götürü usul vergilemede tersine ar-tan oranlı tarife özelliği mevcuttur. Bu durumda belirli bir yaşa gelmiş ve çalışmakta olan kimselerden maktu olarak alınan baş vergisi bu sonucu doğurur.

Cevap D

Page 50: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

50 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

9. Aşağıdaki tabloda bir vergi tarifesi verilmiştir.

Vergi matrahı (¨) Vergi oranı (%)

100 10200 15300 20400 25500 30

Buna göre, bu vergi tarifesinde uzunluk farkı kaçtır?

A) 5 B)20 C) 100 D) 300 E) 400

Çözüm:

Uzunluk farkı: Bir vergi tarifesinde uzunluk farkını bul-mak için en yüksek vergi matrahı ile en düşük vergi mat-rahı arasındaki farka bakılır.

500 − 100 = 400

Cevap E

10. Etkin vergiyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Herkesten, gücüne göre alınan vergidir.

B) Mükellefte davranış değişikliğine yol açmayan vergidir.

C) Fiyatlar üzerinde etkili olan vergidir.

D) Devlete en yüksek geliri sağlayan vergidir.

E) Toplama maliyeti düşük olan vergidir.

Çözüm: Uygulanan bir vergi; piyasanın işleyişini bozmu-yor ise tarafsız vergi, mükelleflerin kararlarını değiştirmi-yorsa etkin vergi olarak isimlendirilir.

Cevap B

11. Kamu harcamalarının, olağanüstü olaylara bağlı olarak katlanılabilir vergi yükü yoluyla artışını açıklayan görüş aşağıdakilerden hangisidir?

A) Wagner Yasası

B) Görünüşte Artış Yasası

C) Baumal Hipotezi

D) Peacock-Wiseman Hipotezi

E) Ortanca Seçmen Hipotezi

Çözüm: Peacock-Wiseman’ın İngiltere ekonomisinin 1890-1955 yılları arasını kapsayan araştırması Wagner Yasası ile test edilmiş ve yasanın geçerliliği ispatlanmıştır. Peacock-Wiseman kamu harcamalarındaki artış eğilimi-nin nedenlerini, Wagner’in gösterdiklerinden daha farklı faktörlerle açıklamıştır. Bu analize göre, savaş veya dep-resyon dönemlerinde kamu harcamaları artarken, siyasal iktidarlar artan kamu harcamalarını karşılayabilmek için vergi oranlarını çok yüksek miktarlarda arttırmış ancak olağanüstü durumlar ortadan kalktığında toplum bu vergi yüküne alışmış olduğundan vergiler eski seviyesine indi-rilmemiş ve dolayısıyla kamu harcamaları da azaltılama-mıştır. Bundan dolayı kamu harcamalarının gelişme trendi Wagner’in dediği gibi düz bir çizgi şeklinde değil, kesikli sıçramalar şeklinde yükselme göstermiş ve bu eğilime sıçrama etkisi denilmiştir. Kısaca, Peacock ve Wiseman’a göre, ekonomik gelişme dönemlerinde kamu gelirlerinin artması kamu giderlerinin artmasına neden olmakta fakat ekonomik daralma dönemlerinde kamu giderleri eski sevi-yesine inmediği için sürekli olarak artmaktadır.

Peacock ve Wiseman kamu harcamalarının savaş ve ekonomik kriz dönemlerinde dikey, olağanüstü dönem sona erdiğinde ise yatay bir seyir izlediğini belirtmiştir. Di-ğer bir ifade ile Peacock ve Wiseman kamu harcamaları-nın arttığını kabul etmiş ancak bu artışın Wagner’in ifade ettiği gibi devamlı bir artış göstermediği ve kademeli bir artış gösterdiğini belirtmiştir.

Cevap D

Page 51: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

51 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

12. Aşağıdakilerden hangisi, kamu harcamalarının görünüşte artış nedenlerinden biri değildir?

A) Paranın satın alma gücünün düşmesi

B) Bütçe sistemlerinin gayrisafi usule doğru evrilmesi

C) Kamu hizmetlerinin parayla gördürülmesi

D) Oy hakkının yaygınlaşması sonucunda seçmen taleplerinin artması

E) Kişi başına yapılan harcama aynı kaldığı hâlde nüfusun artması

Çözüm: Kamu harcamalarının artışı iki kapsamda incele-nebilir. Topluma sunulan mal ve hizmetin kalitesinde veya miktarında bir artış meydana gelmemesine karşın, kamu harcamalarının tutarında ortaya çıkan artışa “görünürde artış” denilmektedir. Topluma sunulan mal ve hizmetin kalitesinde veya miktarında artış yanında, kamu harca-malarının tutarının da artmasına ise “gerçek artış” adı verilmektedir.

Görünüşte Artış Sebepleri:

• Para Değerinin Düşmesi,

• Bütçe Yöntem ve Tekniğindeki Değişmeler,

• Kamu Hizmetlerinin Yerine Getirilmesinde Ayni Usulün Terk Edilmesi,

• Ülke Sınırlarının ve Nüfusun Değişmesi.

Cevap D

13. Özel kesime ait bir arazi veya binanın kamu kesimi tarafından kamulaştırılması nedeniyle ortaya çıkan harcama, aşağıdakilerden hangisinin kapsamına girer?

A) Reel harcama

B) Yatırım harcaması

C) Kalkınma carileri

D) İktisadi transfer

E) Sermaye oluşumu için yapılan transfer

Çözüm: Devlet, özel kesime ait sermayeyi, kamulaştıra-bilmektedir. Bu durum, sadece mevcut sermayeyi temsil eden değerlerin el değiştirmesinden ibaret olmaktadır. Sonuçta bu tür bir harcama milli hasılada artışa yol aç-mamaktadır. Devlet, özel kesimden arazi, bina, makine ve benzeri malları kiralayabilmektedir. Bu tür kiralamalarda genellikle ödemenin bir kısmı amortisman karşılığında olmaktadır. Amortisman karşılığı olması, bu tür malların ekonomik ve fiziki olarak eskimeye, yıpranmaya uygun ol-maları ve bu tür kayıpların karşılanması gerekliliğidir. Yeni olan bir malın kira bedelinin içindeki amortisman payı, satın alma bedelinin bir kısmı olarak düşünülmekte ve dolayısıyla bu tür mallar için ödenen kiranın amortisman payları reel harcama olarak kabul edilmektedir. Ancak eskimiş bir malın kiralanmasında böyle bir amortisman payının gerçek mal ve hizmet alımları içinde sayılması, daha önceki yıllarda üretilmiş ve o yıllar milli gelir hesap-larına girmiş bir kalemin yeniden hesaplanması niteliğini taşımaktadır. Bu bakımdan bu tür mallar için ödenen kira bedelindeki amortisman payının, sermaye oluşumu için yapılan transfer harcaması olarak kabulü daha doğrudur. Yani kısaca binalar için eğer bina yapım yılı içinde devlet-çe satın alınıyorsa devletin yatırımı, daha önceki yıllarda tamamlanmış bir binanın satın alınması söz konusu ise sermaye oluşumuna yönelik transfer harcamasından söz edilir.

Cevap E

Page 52: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

52

2012 - KPSS / AB

14. Tüketicinin alacağı mal ve eşyaların fiyatını veya göreceği hizmetlerin bedelini azaltmak amacıyla yapılan iktisadi yardımlar aşağıdakilerden hangi-sinin kapsamına girer?

A) Dolaysız transferler

B) Dolaylı transferler

C) Sermaye transferleri

D) Gelir transferleri

E) Verimli transferler

Çözüm: Bu tür harcamalar; bazı bireylerin ya da sosyal grupların satın alma güçlerini arttırmak amacı ile yapıl-maktadır. Bireylerin satın alma güçleri üzerindeki etkileri ise doğrudan doğruya veya dolaylı olabilmektedir. Nakdi gelirleri doğrudan doğruya arttıran transfer harcamaları dolaysız, dolaylı bir şekilde gelirler üzerinde etkili olanlar ise dolaylı transfer harcamalarıdır. Ayrımdaki temel kıstas; satın alma gücünün direkt veya endirekt bir şekilde nak-ledilmesidir. Sosyal amaca yönelik olarak yapılar düşük gelirlilere, işsizlere, fakir öğrencilere yardım amaçlı öde-meler, dolaysız transferler arasında gösterilirken, tüketici-ler için mal ve hizmet fiyatlarını düşürmeyi veya üretici ge-lirlerini arttırmayı hedef alan iktisadi amaçlı mali yardımlar dolaylı transfer olarak kabul edilmektedir.

Cevap B

15. Nüfus artışının, saf kamu mallarına yapılan harca-malar üzerindeki etkisiyle ilgili aşağıdaki ifadeler-den hangisi doğrudur?

A) Toplam harcamayı etkilemez.

B) Toplam harcamayı artırır.

C) Toplam harcamayı azaltır.

D) Kişi başına harcamayı artırır.

E) Kişi başına harcamayı değiştirmez.

Çözüm: Gerek siyasi gelişmeler sonucunda ülke sınırları-nın değişmesi gerekse nüfus artışı sonucunda artan kamu harcamaları görünüşte olmaktadır. Çünkü bu durumda ya-pılan kamu harcamaları artışı kişi başına bir artış getirme-mektedir. Ancak nüfus artış hızının üzerinde bir kamusal harcama artışı söz konusu olduğunda bu artış gerçek bir artış halini almaktadır. Nüfus artışının, saf kamu mallarına yapılan harcamalar üzerindeki etkisi bu kapsamda değer-lendirilirse toplam harcama etkilenmez.

Cevap A

16. Sermaye teşkili için yapılan transferler ile sosyal transferler arasındaki temel farkla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Sermaye teşkili için yapılan transferler yatırım ni-teliğinde, sosyal transferler ise cari nitelikte kamu harcamalarıdır.

B) Sermaye teşkili için yapılan transferler firmalara yapılan, sosyal transferler ise kişilere yapılan transferlerdir.

C) Sermaye teşkili için yapılan transferler bir dönem için, sosyal transferler ise birden fazla dönem için yapılır.

D) Sermaye teşkili için yapılan transferler için bütçe-den ödenek ayrılmazken, sosyal transferler için bütçeden ödenek ayrılır.

E) Sermaye teşkili için yapılan transferler karşılıklı, sosyal transferler ise karşılıksız transferlerdir.

Çözüm: Sermaye oluşumuna yönelik transfer harcama-ları karşılıksız değildir. Bu harcamalar sonucunda devlet menkul veya gayrimenkul mal elde etmektedir. Örnek ola-rak özel kesimin ürettiği gayrimenkullerin devlet tarafın-dan satın alınmasını ya da kiralanmasını gösterebiliriz. Bu durumda sermaye teşkili için yapılan transferler karşılıklı, sosyal transferler ise karşılıksız transferlerdir.

Cevap E

17. Devlet borçlarının mecburi değiştirilmesiyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Tahvil sahibi yüksek faizli tahvili verip düşük faizli tahvili almak zorundadır.

B) Tahvil sahibi kısa vadeli tahvili verip uzun vadeli tahvili almak zorundadır.

C) Tahvil sahibi ya düşük faizli tahvili ya da erken ödemeyi kabul eder.

D) Düşük faizli tahvili kabul etmemesi hâlinde geç-miş faiz kazançlarını kaybedeceğinden, tahvil sahibi gelecekteki faizden vazgeçer.

E) Uzun vadeli tahvili kabul etmemesi hâlinde ana-parasını kaybedeceğinden, tahvil sahibi değişik-liğe razı olur.

Çözüm:

Mecburi Konversiyon: Mecburi konversiyon da devlet tahvil sahiplerine tahvilini düşük faizli yenisiyle değiştir-mek ya da erken ödemeyi kabul etmek gibi iki alternatif sunmaktadır. Bu iki alternatif için belli bir süre tanınmakta ve bu süre içinde tercih belirtmeyenlerin değişimi kabul ettikleri varsayılmaktadır. Bu konversiyon uygulaması, gö-nüllü konversiyonun yarı-cebri bir şekli olarak karşımıza çıkmaktadır.

Cevap C

Diğer sayfaya geçiniz.

Page 53: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

53

2012 - KPSS / AB

Diğer sayfaya geçiniz.

18. İhraç faizi yüzde 3 olan bir tahvilin yüzde 10 iskontoyla satılması hâlinde gerçek faiz yaklaşık olarak yüzde kaç olur?

A) 2,5 B) 3,3 C) 4,4 D) 5,3 E) 7,7

Çözüm:

İskonto Faizi = 3 × 10/100= 0,3

Gerçek Faiz = 3 + 0,3 = 3,3

Cevap B

19. Aşağıdakilerden hangisi, dalgalı borçlarda kullanı-lan araçlardan biri değildir?

A) Hazine bonoları

B) Hazine kefaletini haiz bonolar

C) Müteahhit bonoları

D) Kısa vadeli avanslar

E) Kuponlu tahviller

Çözüm: Kısa vadeli borçları (dalgalı borçlar) aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür.

• Hazine Bonoları,

• Hazine Kefaletine Haiz Bonolar,

• Hazineye Kısa Vadeli Avans,

• Müteahhit Bonoları,

• Bütçe Emanetleri ve

• Kısa Vadeli Dış Borçlar

Kuponlu tahviller uzun vadeli borçlanma araçları arasında sayılır.

Cevap E

20. Anapara tutarına dokunmadan borç yükünün ha-fifletilmesi için başvurulan tedbir aşağıdakilerden hangisidir?

A) Konversiyon

B) Tahkim

C) Konsolidasyon

D) İtfa

E) Amortisman

Çözüm:

Konsolidasyon: Vadesi gelen bir borcun vadesinin öte-lenmesidir. Başka bir deyişle kısa vadeli bir borcun uzun vadeli hale getirilmesidir. Konsolidasyon uygulamasının vade ve faiz oranını değiştirmesi nedeniyle borçların ya-pısında değişiklik meydana getiren bir işlem olduğu sa-vunulur.

Konversiyon: Yüksek faiz oranlı tahviller düşük faiz oranlı tahvillerle değiştirilmektedir.

Soruda verilen bilgiler ışığında borç yükünü hafifleten uy-gulamaya konversiyon adı verilir.

Cevap A

21. İhtiyari tahkimle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangi-si doğrudur?

A) Devletin, kendi iradesiyle kısa vadeli borç sene-dini uzun vadeli borç senediyle değiştirmesidir.

B) Alacaklının, elindeki kısa vadeli senedi uzun va-deli senetle değiştirmekte serbest bırakılmasıdır.

C) Alacaklının, kısa vadeli senedi satarak uzun va-deli senet satın almasıdır.

D) Devletin, kısa vadeli borçlarını itfa ederek tahville borçlanmaya gitmesidir.

E) Devletin, düşük faizli borç senedini yüksek faizli borç senediyle değiştirmesidir.

Çözüm:

Gönüllü(İhtiyari) Konsolidasyon (Tahkim): Bu konso-lidasyon şeklinde kısa ve orta vadeli borç senetleri aynı miktardaki uzun vadeli borç senetleriyle değiştirilmektedir. En çok karşılaşılan konsolidasyon şeklidir. Tasarruf sa-hipleri yeni sunulan tahvillerden sağlayacakları faydaları değerlendirerek karar verirler. Gönüllü konsolidasyonda devlet uzun vadeli borçlanmaya gider, buradan sağladığı kaynaklarla eski borçlarını öder. İkincisinde ise eski se-netlerin yeni senet alımında kullanılmasına olanak tanır.

Cevap B

Page 54: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

54 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

22. Hazine kefaletini taşıyan bonolar aşağıdakilerin hangisi tarafından borçlanma amacıyla kullanılır?

A) Hazine Müsteşarlığı

B) Merkezî yönetim birimleri

C) Ticari bankalar

D) İktisadi faaliyette bulunan özel bütçeli kuruluşlar

E) Merkez Bankası

Çözüm:

Hazine Kefaletine Haiz Bonolar: Kamu kurum ve kuru-luşları tarafından (genellikle iktisadi devlet teşekkülleri) hazine güvencesi ile çıkarılan bu bonoların vadeleri 9 aya kadar olup Merkez Bankasınca iskonto edilmekte ve kar-şılığında ilgili kurum ve kuruluşlara avans verilebilmekte-dir.

Cevap D

23. Bütçenin kaynak tahsis niteliği aşağıdakilerden hangisiyle doğrudan ilişkilidir?

A) Kamu kurumlarına ödenek tahsis edilmesi

B) Belirli gelir kaynaklarının yerel yönetimlere bıra-kılması

C) Bazı gelir kaynaklarının belirli hizmetlere tahsis edilmesi

D) Belirli hizmetlerin finansman kaynağının belirlen-mesi

E) Kamu ve özel kesim arasında paylaşılan kaynak-ların etkin kullanımı

Çözüm: Sınırlı kaynakların rasyonel şekilde dağıtılıp kul-lanılması kaynak dağılımı fonksiyonu kapsamında değer-lendirilir. Burada amaç, toplumsal ihtiyaçları mümkün olan en uygun bileşimdeki bütçe ile gerçekleştirmektir. Ekono-milerde en önemli sorun kaynak yetersizliği sorunudur. Bütçe ile doğru planlamalar yapılmadığı takdirde kaynak yetersizliği sorunu daha da derinleşebilir. Kamu ve özel kesim arasında paylaşılan kaynakların etkin kullanımını göstermektedir.

Cevap E

24. Bütçenin hukuki işlevinin temel unsuru aşağıdaki-lerden hangisidir?

A) Bütçe görüşmelerinin yıl sonunda yapılması

B) Bütçe tahminlerinin bağlayıcı olması

C) Bütçenin bir kanun olması

D) Bütçenin bir kanun hükmünde kararname olması

E) Bütçenin Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması

Çözüm: Bütçe ülkede mevcut bulunan hukuk sistemine uygun olarak hazırlanır, uygulanır ve denetlenir. Bütçe bir kanundur. Ancak bu kanun belli özellikleriyle diğer kanun-lardan ayrılır. Bu özellikler şunlardır:

• Bütçe süreli bir kanundur (12 ay).

• Bütçe Cumhurbaşkanı tarafından veto edilemeyen bir kanundur.

• Bütçe devletin mali hayatının belirleyicisi olan bir kanundur. Bütçede belirtilmeyen bir harcamanın yapıl-ması ve gelirin toplanması mümkün değildir.

• Bütçe hukuki anlamda bir yetki yasasıdır. Demokratik parlamenter sisteme geçişin en önemli göstergesidir. Bu anlamda hukuki fonksiyonu tanımlayacak olursak bütçe kamu yönetimlerini bağlayıcı bir tasarruftur.

Cevap C

25. Kamu hizmetlerinin cinsi ve tutarı ile bu hizmetleri karşılayacak kamu gelirlerinin toplanması hakkın-da karar verme yetkisine ne ad verilir?A) Bütçenin mali işlevi

B) Hükümranlık hakkı

C) Bütçenin siyasal işlevi

D) Bütçe hakkı

E) Denetim hakkı

Çözüm:

Bütçe Hakkı: Kamu hizmetlerinin cinsi ve tutarı ile bu hizmetleri karşılayacak kamu gelirlerinin toplanması hakkında karar verme yetkisine verilen isimdir. İlk olarak İngiltere’de kabul edilmiştir.

Cevap D

Page 55: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

55 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

26. Tevzin ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Gelirlerin toplanmasına ve harcamaların yapıl-masına önceden yetki verilmesidir.

B) Bütçede yer alan kamu gelir ve gider tahminleri-nin denk olmasıdır.

C) Bütçede yer alan tahminlerin yıllık olarak yapıl-masıdır.

D) Devletin gelir ve giderlerinin geleceğe yönelik olarak tahmin edilmesidir.

E) Bütçede yer alan tahminlerin ilgili dönemin eko-nomik şartlarıyla uyumlu olmasıdır.

Çözüm:Tevzin: Bütçe gelir ve giderleri denk olmak zorundadır.

Cevap B

27. Aşağıdakilerden hangisi, bütçenin temel unsurla-rından biri değildir?

A) Taahhüt B) Tahdit C) Tasdik D) Tahmin E) Tevzin

Çözüm: Bütçeye ilişkin olarak yapılan tanımlar bizi bütçe-nin 4 temel özelliğine götürmektedir.

Tahmin: Bütçe kamu gelir ve giderlerinin bir tahminini or-taya koymaktadır.

Tahdit: Bütçe kanunları belirli bir süreyle sınırlı olan ka-nunlardır. Bu döneme genel olarak mali yıl adı verilmek-tedir.

Tasdik: Bütçe parlamentoda onaylanarak yürürlüğe girer. Bütçe tüm kamu birimlerini bağlayan bir tasarruftur. Büt-çede belirtilmeyen harcamalar yapılamaz, gelirler topla-namaz.

Tevzin: Bütçe gelir ve giderleri denk olmak zorundadır.

Cevap A

28. Bütçe denkliğini, bir iktisadi konjonktür dönemi süresince sağlamanın gereğini savunan bütçe kuramı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Klasik Bütçe Kuramı

B) Devrî Bütçe Kuramı

C) Denk Bütçe Kuramı

D) Telafi Edici Bütçe Kuramı

E) Sıfır Temelli Bütçe Kuramı

Çözüm: Devri (Konjonktürel) Bütçe Teorisi: Devri bütçe teori-si, devlet bütçesinin, ekonomideki devri hareketlerdeki olumsuzlukları (konjonktürel dalgalanmaları) en az sevi-yeye indirecek bir şekilde hazırlanmasını ifade eder. Devri hareketler, ekonomik faaliyetlerin hacminde ortaya çıkan ve birbirini izleyen gelişme daralmaları ifade eder. Bu ha-reketler, ‘genişleme’, ‘duraklama’, ‘daralma’ ve ‘canlanma’ şeklinde olmak üzere başlıca dört aşamadır.

Konjonktürel genişlemenin en üst seviyesinde, milli gelir ve istihdam en üst noktaya ulaşır. Bu nokta, ‘boom’ diye nitelendirilir. Bu noktadan sonra, ekonomik canlılık sona erer ve ekonomi yeniden daralma sürecine girer. Daralma sürecinin en düşük seviyesi, ‘depresyon’ veya ‘ekonomik çöküntü’ olarak nitelendirilir. Depresyonun en önemli özel-liği, üretim ve istihdamın hızla gerilemesi ve bunun sonu-cunda milli gelirin düşmesidir.

Devri bütçe teorisi, 1929 Büyük İktisat Buhranından son-ra ortaya çıkmıştır. Devri bütçe, devlet bütçesinin eko-nomideki üretim ve istihdam hacmindeki dalgalanmaları asgari seviyeye indirecek seviyede hazırlanmasını esas alan bütçe anlayışıdır. Buna göre, iktisadi hayatta zaman zaman görülen devri hareketler (konjonktürel dalgalanma-lar) karşısında, denk bütçe yetersiz kalmaktadır.

Devri bütçe teorisi, ekonominin refah döneminde, bütçe fazlası politikası izlemesini, buna karşılık durgunluk dö-neminde ise açık bütçe politikası izlemesini öngörür. Bu suretle, devri hareketlerinin yükselme döneminde meyda-na gelen bütçe fazlası, durgunluk döneminde ortaya çıkan açıkların kapatılmasında kullanılabilir. Bu nedenle, devri bütçe teorisinde esas olan, yıllık bütçe denkliği değil, eko-nomideki iki refah dönemi arasındaki denkliktir.

Cevap B

Page 56: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

56 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

29. Bakanlar Kuruluna, aşağıdaki konulardan hangi-siyle ilgili değişiklik yapma yetkisi verilemez?

A) Verginin konusu

B) Verginin oranları

C) Verginin istisnaları

D) Vergi muafiyeti

E) Vergi indirimleri

Çözüm: Bakanlar Kuruluna verginin konusu ile ilgili deği-şiklik yapma yetkisi verilemez.

Cevap A

30. Vergi Usul Kanunu’na göre, yapılan vergi stopajını vergi dairesine yatırma yükümlülüğü aşağıdakiler-den hangisine aittir?

A) Fiilî mükellef

B) Müteselsil sorumlu

C) Vergi sorumlusu

D) Vergi taşıyıcısı

E) Vergi yüklenicisi

Çözüm:Vergi Sorumlusu: Vergileme ile ilgili maddi ve şekli yü-kümlülüklerin kural olarak vergi yükümlüsü tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir. Ancak bu kural, vergi yükümlüsünün reşit (ergin), mümeyyiz (temyiz gücüne sahip) ve kısıtlı olmayan gerçek kişi yükümlüler bakımın-dan ve bunların bazı vergilerle ilgili yükümlülükleri dolayı-sıyla geçerli olabilecektir. Buna karşın, aşağıda belirtilen gerekçelerin bulunması durumunda vergilendirme ile ilgili yükümlülüklerin (maddi ve şekli) yerine getirilmesi bakı-mından üçüncü kişiler (vergi sorumlusu) muhatap olarak alınabilmektedir.

Cevap C

31. Aşağıdaki durumların hangisinde, ikmalen tarh koşulları oluşmuş sayılır?

A) Mükellefin, kanuni süresi geçmiş olmasına rağ-men beyanname vermemiş olması

B) Tasdiki zorunlu bir defterin tasdik edilmemiş ol-ması

C) Tutulması zorunlu bir defterin tutulmamış olması

D) Mükellefin, süresinde vermiş olduğu beyanna-meye rağmen matrah farkına yol açmış olması

E) Mükellefin, beyannamesinde matraha ilişkin bil-gileri vermemiş olması

Çözüm:İkmalen Vergi Tarhı: Vergi Usul Kanunu’nun 29. madde-sine göre ikmalen vergi tarhı “Her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiye müteallik olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir.” İkmalen vergi tarhı tamamlayıcı nitelikte bir tarhtır. Bunun için daha önceden bir tarhın gerçekleşmiş olması gerek-mektedir. İkmalen vergi tarhı, genellikle vergi incelemeleri sonucu bulunan matrah farkları üzerinden yapılmaktadır. İkmalen tarh edilen vergi ihbarname ile mükellefe tebliğ edilir. Mükellefin tebliğ tarihinden başlayarak 30 gün için-de dava açma hakkı vardır. Verginin tahakkuku ancak da-vanın sonuçlanması ile olabilir.

Cevap D

32. Vergi borcunun vadesinde ödenmesi veya hacze gidilmesi hâlinde çok zor durumda kalabilecek vergi borçlusu için uygulanabilecek tecil süresi en çok kaç aydır?

A) 3 B) 12 C) 24 D) 36 E) 48

Çözüm: Vergi borcunun vadesinde ödenmesi veya hacze gidilmesi hâlinde çok zor durumda kalabilecek vergi borç-lusu için uygulanabilecek tecil süresi en çok otuz altı aydır.

Cevap D

Page 57: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

57 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

33. 20 Eylül 2011 tarihinde tebliğ edilen vergi ihbarna-mesine karşı mükellefin dava açabileceği en son tarih aşağıdakilerden hangisidir?

A) 20 Ekim 2011

B) 15 Ekim 2011

C) 10 Ekim 2011

D) 4 Ekim 2011

E) 27 Eylül 2011

Çözüm: Vergi ihbarnamesine karşı mükellefin dava aça-bileceği süre 1 aydır. Bu durumda 20 Ekim 2011 dava açı-labilecek en son tarihtir.

Cevap A

34. Aşağıdakilerin hangisinde, resen tarh edilen bir verginin kesinleşmesi söz konusu olmaz?

A) Mükellef, davasından feragat etmişse

B) Mükellef, dava açma sürecini kaçırmışsa

C) Mükellef, vergi mahkemesi kararına karşı temyiz yoluna gitmemişse

D) Mükellef, karar düzeltme yoluna başvurmamışsa

E) Vergi mahkemesi mükellefin aleyhine karar ver-mişse

Çözüm: Soruda verilen seçenekler dikkatlice incelenecek olursa vergi mahkemesi mükellefin aleyhine karar vermiş-se resen tarh edilen bir verginin kesinleşmesi söz konusu olmaz.

Cevap E

35. Mali uyumun miktarına ilişkin Ortodoks Kural ile Keynesyen Telafi Edici Yaklaşım arasındaki temel fark aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ortodoks Kural kamu açığının tümden ortadan kaldırılmasını savunurken, Keynesyen Telafi Edi-ci Yaklaşım bunun gerekli olmadığını, hatta da-raltıcı etkisi olacağını savunur.

B) Ortodoks Kural bütçe denkliğini savunurken, Keynesyen Telafi Edici Yaklaşım bütçe denkliği-nin çoğaltan yoluyla enflasyonist olacağını savu-nur.

C) Ortodoks Kural kamu açıklarının tedricî olarak düşürülmesini savunurken, Keynesyen Telafi Edici Yaklaşım kısa sürede düşürülmesini savu-nur.

D) Ortodoks Kural mali uyumun daraltıcı olacağını savunurken, Keynesyen Telafi Edici Yaklaşım ge-nişletici olacağını savunur.

E) Ortodoks Kural mali uyumun enflasyonist olaca-ğını savunurken, Keynesyen Telafi Edici Yakla-şım deflasyonist olacağını savunur.

Çözüm: Mali uyum politikası, bütçe açıklarının finansma-nı anlamında kullanılır. Ortodoks kuralda, kamu açıkları-nın tümden ortadan kaldırılması savunulur. Keynesyen Telafi Edici Yaklaşım'da ise kamu açık bütçe politikası ile çalışmaktadır. Mali uyum politikaları ekonomide daraltıcı etkiler doğurmaktadır.

Cevap A

Page 58: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

58 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

36. İşsizlik sigortasının otomatik istikrarlandırıcı özel-liği hangi mekanizmayla ortaya çıkar?

A) İşsizlik sigortası fonunda biriken paraların devle-te harcama gücü kazandırması

B) İşsizlik sigortası maaşlarının daralma döneminde telafi edici etki yaratması

C) İşsizlik sigortası primlerinin daralma döneminde telafi edici etki yaratması

D) İşsizlik sigortası maaşlarının enflasyonist dönem-de daraltıcı etki yaratması

E) İşsizlik sigortası primlerinin enflasyonist dönem-de genişletici etki yaratması

Çözüm:Otomatik Stabilizatör: Ekonomik dengenin sağlanması ve sürdürülmesinde kendiliğinden fonksiyon gören, den-ge sağlayıcı etkiler yaratan mali ya da sosyo ekonomik kurumlar otomatik stabilizatör olarak isimlendirilir. Örnek olarak mali sistemde var olan artan oranlı vergiler, işsiz-lik sigortası ödemeleri, bütçe açık ve fazlaları, birey-aile ve kurum tasarrufları ile toprak mahsullerine ödenen mali yardımlar (Sübvansiyon) sayılabilir. İşsizlik sigortası ma-aşlarının daralma döneminde telafi edici etki yaratması ortaya çıkar.

Cevap B

37. Belirli bir refah düzeyini yakalamak için mal ve hizmet tüketimine yönelen düşük gelirli kesimin tasarruflarının düşük olması, maliye politikasının hangi amaçları arasında çatışma yaratır?

A) Fiyat istikrarı - Tam çalışma

B) Sosyal haklar - Kamu yararı

C) Bireysel refah - Gelir dağılımı

D) İktisadi kalkınma - Bireysel refah

E) Tam çalışma - İktisadi kalkınma

Çözüm: Belirli bir refah düzeyini yakalamak için mal ve hizmet tüketimine yönelen düşük gelirli kesimin tasar-ruflarının düşük olması yatırımları azaltır. Bireysel refah azalırken iktisadi kalkınmada yatırım azlığı nedeniyle ger-çekleşmez.

Cevap D

38. Devletin, finansal kaynakları stratejik sanayi sektörlerine tahsis etmesiyle ekonomik büyüme-nin hızlanacağını savunan görüş aşağıdakilerden hangisidir?

A) Monetarizm

B) Keynesyen Yaklaşım

C) Merkezî Planlama

D) Müdahaleci Maliye Teorisi

E) Kalkınmacı Devlet Teorisi

Çözüm: Braudel’in çalışmasının kalkınma çabaları ile ilgili önemli çıkarımlara yol açabileceği ön kabulünden hare-ketle bu çalışma, çağdaş kalkınma çabaları ile ilgili olabi-lecek çıkarımları araştırmaktadır. Bu yapılırken, özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasındaki bilinçli ve başarılı kalkınma çabaları üzerinde esaslı açıklama gücüne sahip olduğu düşünülen “Kalkınmacı Devlet Teorisi” bir referans olarak alınmaktadır. Devletin, finansal kaynakları stratejik sanayi sektörlerine tahsis etmesiyle ekonomik büyümenin hızla-nacağını savunur.

Cevap E

39. Toplam kamu gelirleri ile faiz dışındaki kamu gider-leri arasındaki fark aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bütçe fazlası

B) Operasyonel açık

C) Birincil bütçe dengesi

D) Bütçe açığı

E) Kamu kesimi borçlanma gereksinimi

Çözüm: Birincil (İlksel, faiz öncesi, faiz dışı, temel) açık kavramı faiz harcamalarının bütçe içerisinde yer alması-nın ortaya çıkardığı sorunları çözmek için geliştirilmiştir. Bu sorunlardan temel başlıklar halinde söz edecek olur-sak;

• Enflasyonist dönemlerde nominal faiz oranlarının yükselmesinin bütçe harcamalarını, dolayısıyla bütçe açığını olumsuz etkilemesi

• Geçmiş yıllarda oluşan bütçe açıklarının cari yıl bütçesini etkilemesi

Birincil açık tanımı kullanılarak kamu sektörünün net borç-luluğunun cari dönemdeki faaliyetlerinden ne kadar etki-lendiği de ortaya konabilmektedir. Birincil açık kavramı en basit haliyle şöyle formüle edilmektedir;

Birincil Açık = (Bütçe gelirleri − Bütçe Harcamaları) − (Faiz Ödemesi)

Birincil açık ölçüm yöntemine karşı yöneltilebilecek en önemli eleştiri faiz ödemelerinin enflasyon nedeniyle aşı-nan kısmını dikkate almamasıdır.

Cevap C

Page 59: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

59

2012 - KPSS / AB

40. Maliye politikası araçlarının çarpan etkisine göre, aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Belirli bir tutardaki devlet harcaması, aynı tutar-daki verginin daraltıcı etkisinden daha genişleti-cidir.

B) Belirli bir tutardaki transfer ile aynı tutardaki ver-ginin toplam etkisi pozitiftir.

C) Belirli bir yatırım harcamasının aynı miktardaki vergiyle finanse edilmesi gelir üzerinde etki ya-ratmaz.

D) Belirli bir kamu tüketim harcamasının aynı mik-tarda vergiyle finanse edilmesi gelir üzerinde ne-gatif etki yaratır.

E) Belirli bir transfer tutarının aynı miktarda borçlan-mayla finanse edilmesi daraltıcı etki yaratır.

Çözüm: Çarpan, otonom yatırımlardaki bir artışın milli ge-lirde meydana getireceği artışı ifade eden bir katsayıdır.

Kamu Harcamaları Çarpanı k = 1 / 1 − c

Vergi Çarpanı kt = −c / 1 − c

Yukarıdaki formüllere dikkat edilecek olursa belirli bir tu-tardaki devlet harcaması, aynı tutardaki verginin daraltıcı etkisinden daha genişleticidir.

Cevap A

MALİYE TESTİ BİTTİ.

CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.

Page 60: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

60

MUHASEBE

Diğer sayfaya geçiniz.

1. Bu testte 40 soru vardır.

2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının İktisat Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.

2012 - KPSS / AB

1. İşletmenin bankaya yatırdığı yabancı paranın, Bankalar hesabına Türk lirası cinsinden kaydedil-mesi, aşağıdaki muhasebe temel kavramlarından hangisinin gereğidir?

A) Tutarlılık

B) Özün önceliği

C) Parayla ölçülme

D) Önemlilik

E) Tam açıklama

Çözüm: İşletmenin bankasında veya kasasında yer alan tüm yabancı paraların ulusal para birimine göre kayıt altı-na alınması parayla ölçülme kavramınının gereğidir.

Cevap C

2. İşletmenin 2010 yılı sonu itibarıyla öz sermayesi 960.000, yılın başında ise ¨920.000’dir.

Aynı yıl içinde işletmeden çekilen değerler topla-mı ¨90.000, işletmeye eklenen değerler toplamı ise ¨140.000 olduğuna göre, işletmenin kâr veya zararı kaçtır?

A) ¨270.000 kâr

B) ¨90.000 kâr

C) ¨40.000 kâr

D) ¨50.000 zarar

E) ¨10.000 zarar

Çözüm: Bilanço karşılaştırması yoluyla kar/zararın he-saplaması

⎞⎟⎠

Dönem Sonu Öz Sermaye

K/Z = −Dönem sonu varlık

Dönem sonu borç

⎛⎜⎝

⎞⎟⎠

Dönem Başı Öz Sermaye

−Dönem başı varlık

Dönem başı borç

⎛⎜⎝

− Eklenen Değerler + Çekilen Değerler

= ( 960.000 − 920.000) − 140.000 + 90.000

= 40.000 − 140.000 + 90.000

= −100.000 + 90.000

= −10.000 zarar

Cevap E

3. İşletmenin ithal edeceği mallar için ödeyeceği gümrük vergisi, aşağıdaki hesapların hangisinde muhasebeleştirilmelidir?

A) Hesaplanan KDV

B) Verilen Sipariş Avansları

C) Ödenecek Vergi ve Fonlar

D) Peşin Ödenen Vergiler ve Fonlar

E) Ödenecek Diğer Yükümlülükler

Çözüm: İşletmenin yurt dışından ithal edeceği mallar için ödenen gümrük vergileri malın maliyetine eklenmek üzere Verilen Sipariş Avansları hesabının borcunda izlenir.

Cevap B

4. İşletmede sermaye taahhüdü yerine getirildiğinde hangi hesaba, ne şekilde kayıt yapılmalıdır?

A) Sermaye hesabının borcuna

B) Sermaye hesabının alacağına

C) Ödenmemiş Sermaye hesabının borcuna

D) Ödenmemiş Sermaye hesabının alacağına

E) Ortaklardan Alacaklar hesabının borcuna

Çözüm: İlk aşama sermayenin taahhüt edilmesi___________________ /___________________501 - ÖDENMEMİŞ SERMAYE HS.

500 - SERMAYE HS.____________________ /____________________

İkinci aşama sermaye taahhütünün yerine getirilmesi___________________ /___________________100 - İLGİLİ VARLIK HS.

501 - ÖDENMEMİŞ SERMAYE HS.____________________ /____________________

Cevap D

Page 61: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

61 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

5. Bir işletmede, 2011 Mayıs ayı sonu itibarıyla İndiri-lecek KDV hesabının kalanı ¨245.000, Hesaplanan KDV hesabının kalanı ¨430.000’dir.

Ödenecek KDV tutarı ¨90.000 olarak belirlendiğine göre, Mayıs ayı sonu itibarıyla yapılan kayıtla ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Hesaplanan KDV hesabı ¨340.000 borçlandırılır.

B) İndirilecek KDV hesabı ¨245.000 borçlandırılır.

C) Hesaplanan KDV hesabı ¨430.000 alacaklan-dırılır.

D) Devreden KDV hesabı ¨90.000 borçlandırılır.

E) Devreden KDV hesabı ¨95.000 alacaklandırılır.

Çözüm: ______________________ /______________________391 - HESAPLANAN KDV 430.000

191 - İNDİRİLECEK KDV 245.000190 - DEVREDEN KDV360 - ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR

95.00090.000

______________________ /______________________

Normal Koşullarda mayıs ayı KDV tahakkukunda ¨185.000 ödenecek vergi çıkmaktadır. Ödenecek ver-gi ¨90.000 olarak belirlendiğine göre bu durum önceki aydan devreden KDV olduğunu gösterir.

185.00090.00095.000

−Ödenecek Vergi

Devreden KDVBelirlenen ÖdenecekVergi ¨

Cevap E

6. ______________________ /______________________VERİLEN AVANSLAR 1500

KASA HS. 5100______________________ /______________________

Hatalı olarak yapılan bu muhasebe kaydı, aşağıda-kilerden hangisiyle düzeltilebilir?

A) Verilen Avanslar hesabının borcuna ¨3600 kaydedilmesiyle

B) Verilen Avanslar hesabının alacağına ¨3600 kaydedilmesiyle

C) Kasa hesabının borcuna ¨3600, Verilen Avans-lar hesabının alacağına ¨1500 kaydedilmesiyle

D) Kasa hesabının alacağına ¨1500 kaydedilme-siyle

E) Kasa hesabının borcuna ¨5100 kaydedilmesiyle

Çözüm: 5100 − 1500 = ¨3600 Verilen Avanslar hesabının borcuna kaydedilerek hata düzeltilmiş olur.

Cevap A

7. Giderlerini 7/B seçeneğine göre muhasebeleştiren bir işletme, Genel Yönetim Giderleri tutarını yansı-tırken aşağıdaki hesaplardan hangisini, ne şekilde kullanmalıdır?

A) Gider Çeşitleri Yansıtma hesabı borçlu

B) Gider Çeşitleri Yansıtma hesabı alacaklı

C) Genel Yönetim Giderleri Yansıtma hesabı alacaklı

D) Genel Yönetim Giderleri Yansıtma hesabı borçlu

E) Genel Üretim Giderleri Yansıtma hesabı alacaklı

Çözüm: 7/A seçeneği giderlerini fonksiyon esasına göre muhasebeleştirirken 7/B seçeneğini kullanan işletmeler giderlerini çeşit esasına göre muhasebeleştirir. İşletme, ilgili Gider hesabını borçlandırırken Gider Çeşitleri Yansıt-ma hesabını alacaklandırılır.

Cevap B

Page 62: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

62 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

8. İşletme 01.08.2010 tarihinde, ¨1.000.000 nominal değerli finansman bonolarını banka aracılığıyla ¨952.000’e satmıştır.

Finansman bonoları 6 ay vadeli olduğuna göre, 2011 yılı dönem başı bilançosunda aşağıdaki he-saplardan hangisinin kullanımı doğrudur?

A) Finansman Giderleri - Aktif - ¨40.000

B) Menkul Kıymetler İhraç Farkı - Aktif - ¨32.000

C) Menkul Kıymetler İhraç Farkı - Pasif - ¨8000

D) Çıkarılmış Bonolar ve Senetler - Pasif - ¨992.000

E) Çıkarılmış Bonolar ve Senetler - Pasif - ¨48.000

Çözüm: 01.08.2010 tarihinde yapılacak kayıt______________________ /______________________102 - BANKALAR 952.000308 - MENKUL KIYMET İHRAÇ FARKI 48.000

305 - ÇIKARILMIŞ BONO VE SENETLER 1.000.000

______________________ /______________________

48.000 ÷ 6 ay = 8000 aylık faiz

Dönem sonuna kadar

5 ay × 8000 = 40.000 TL'lik faiz Menkul Kıymet İhraç Fark-larından çıkarılarak Finansman Giderleri hesabına akta-rılır.

______________31/12/2010_______________780 - FİNANSMAN GİDERLERİ 40.000

308 - MENKUL KIYMET İHRAÇ FARKI

40.000

____________________ /____________________

(B) MENKUL KIYMET İHRAÇ FARKI (A)

48.000 40.000

BK 8000Bu hesap Pasifidüzenleyici aktifkarakterli bir hesaptır.

+ −

Cevap C

9. Aşağıdakilerden hangisi, kâr yedekleri arasında yer alır?

A) Özel Fonlar

B) Hisse Senedi İptal Kârları

C) Hisse Senetleri İhraç Primleri

D) İştirakler Yeniden Değerleme Artışları

E) Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları

Çözüm: Kâr Yedekleri

1- Yasal Yedekler

2- Statü Yedekleri

3- Olağanüstü Yedekler

4- Özel Fonlar'dan oluşur.

Cevap A

10. İşletmenin, satın aldığı mal için düzenlenen fatura karşılığında müşteri çeki ciro etmesi hâlinde,

I. Satıcılar hesabı alacaklı,

II. Yurtiçi Satışlar hesabı alacaklı,

III. Alınan Çekler hesabı alacaklı,

IV. Ticari Mallar hesabı borçlu,

V. Hesaplanan KDV hesabı borçlu

kayıtlarından hangilerinin kullanımı doğrudur?A) I ve IV B) I ve V C) II ve IV

D) III ve IV E) III ve V

Çözüm: Çek ciro ederek mal alımı

___________________ /___________________153 - TİCARİ MALLAR HS.191 - İNDİRİLECEK KDV HS.

101 - ALINAN ÇEKLER____________________ /____________________

Cevap D

Page 63: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

63 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

11. Artışların borç tarafına, azalışların alacak tarafına kaydedildiği hesaplar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Gelir hesapları

B) Borç hesapları

C) Öz kaynak hesapları

D) Pasifi düzenleyici hesaplar

E) Aktifi düzenleyici hesaplar

Çözüm: Bilanço hesaplarından Aktif hesaplarda, Gelir Tablosu hesaplarından Gider hesaplarında, artışlar he-sabın borcunda, azalışlar hesabın alacağında izlenirken bilançoda yer alan pasifi düzenleyici aktif karakterli he-saplar da aynı işleyişe sahiptir.

Cevap D

12. Satılan Ticari Mallar Maliyeti hesabına ilişkin ola-rak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Kesin mizanda alacak kalanı verir, bilançonun pasifinde yer alır.

B) Kesin mizanda borç kalanı verir, bilançonun aktifinde yer alır.

C) Kesin mizanda borç kalanı verir, gelir tablosunda yer alır.

D) Kesin mizanda alacak kalanı verir, gelir tablo-sunda yer alır.

E) Kesin mizanda kalan vermez, gelir tablosunda yer alır.

Çözüm: Gelir Tablosu hesapları kesin mizan düzenlen-meden önce envanter işlemleri sırasında 690 - Dönem Kârı/Zararı hesabına aktarılarak kapatıldığı için kesin mi-zanda kalan vermezler. Satılan Malın Maliyeti hesabı bir gider hesabıdır, kesin mizanda kalan vermez.

Cevap E

13. İşletmenin keşide ettiği senedin kabulü hâlinde işletmenin yapacağı kayıtla ilgili aşağıdaki ifade-lerden hangisi doğrudur?

A) Alacak Senetleri hesabı borçlandırılır.

B) Alacak Senetleri hesabı alacaklandırılır.

C) Borç Senetleri hesabı alacaklandırılır.

D) Borç Senetleri hesabı borçlandırılır.

E) Satıcılar hesabı borçlandırılır.

Çözüm: Poliçe kabul edilmiş olarak alındığında___________________ /___________________121 - ALACAK SENETLERİ

120 - ALICILAR____________________ /____________________

Cevap A

14. İşletmenin aldığı depozito ve teminatlar, aşağıdaki hesap gruplarının hangisinde izlenir?

A) Mali Borçlar

B) Ticari Borçlar

C) Diğer Borçlar

D) Alınan Avanslar

E) Borç ve Gider Karşılıkları

Çözüm: Tek düzen hesap planında,

326 - “Alınan Depozito ve Teminatlar” Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar “Ticari Borçlar” grubunda yer alır.

Cevap B

Page 64: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

64 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

15. İşletme tarafından düzenlenen bir çekin tahsil edildiği, bankadan gönderilen dekonttan anlaşılmıştır.

Buna göre, yapılması gereken kayıtta aşağıdaki hesaplardan hangisinin kullanımı doğrudur?

A) Kasa hesabı borçlu

B) Bankalar hesabı borçlu

C) Alınan Çekler hesabı alacaklı

D) Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri hesabı borçlu

E) Alınan Çekler hesabı borçlu

Çözüm: İşletme tarafından düzenlenen çekin bankadan ödenmesi

___________________ /___________________103 - VERİLEN ÇEK VE ÖDEME EMİRLERİ

102 - BANKALAR____________________ /____________________

Cevap D

16. Aşağıdakilerden hangisi, amortisman hesaplama yöntemlerinden biri değildir?

A) Olağanüstü yöntem

B) Normal yöntem

C) Direkt yöntem

D) Azalan kalanlar yöntemi

E) Artan kalanlar yöntemi

Çözüm: Amortisman Hesaplama Yöntemleri,

1- Normal Amortisman Yöntemi (Eşit Paylı amortisman)

2- Azalan Bakiyeler Yöntemi

3- Artan Bakiyeler Yöntemi

4- Fevkalede (Olağanüstü) Amortisman Yöntemi

Cevap C

17. - 19. soruları aşağıdaki bilgilere görecevaplayınız.

İşletmede, dönem sonu stok tutarı ¨230.000, dönem içi alışları ¨1.870.000, yurt içi satışları ¨2.125.000’dir. Alış iadeleri ¨85.000, satıştan iadeler ¨90.000, faali-yet giderleri ¨320.000’dir. Ticari Mallar hesabının borç toplamı ise ¨2.190.000’dir.

17. Buna göre, işletmede dönem başı stok tutarı kaç TL’dir?A) 320.000 B) 324.000 C) 336.000

D) 345.000 E) 405.000

Çözüm:

Ticari Mallar hesabının borç toplamı 2.190.0001.870.000

320.000−Dönem içi mal alışları

Dönem başı stok

Cevap A

18. Buna göre, işletmede satışların maliyeti kaç TL’dir?

A) 2.195.000

B) 1.960.000

C) 1.875.000

D) 1.790.000

E) 1.685.000

Çözüm:

Ticari Mallar Hs. borç toplamı 2.190.00085.000

2.105.000

−Alış İadeleriTicari Mallar Hs.'nın borç kalanı

Satılan Malın Maliyeti = Tic. Mal. BK − D.S.M.M

= 2.105.000 − 230.000

= 1.875.000

Cevap C

Page 65: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

65 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

19. Buna göre, işletmenin faaliyet kârı veya zararı kaçtır?

A) ¨350.000 zarar

B) ¨160.000 zarar

C) ¨75.000 kâr

D) ¨160.000 kâr

E) ¨245.000 kâr

Çözüm:

Satışlar 2.125.000

(−) Satış iadesi−

90.000

NET SATIŞLAR 2.035.000

(−) SMM 1.875.000

1- BRÜT SATIŞ K/Z (−) Faaliyet Giderleri

160.000

320.000

2- FAALİYET K/Z −160.000 Zarar

Cevap B

20. Tekdüzen Hesap Planı’nda 7/A seçeneğini uygula-yan bir işletme, aşağıdaki hesaplardan hangisini kullanmaz?

A) Direkt İlk Madde ve Malzeme Giderleri

B) İlk Madde ve Malzeme Giderleri

C) Hizmet Üretim Maliyeti

D) Araştırma ve Geliştirme Giderleri

E) Finansman Giderleri

Çözüm:

7/A Seçeneği

• Direkt İlk Madde veMalzeme Giderleri

• Direk İşçilik Giderleri

• Genel Üretim Giderleri

• Hizmet Üretim Maliyeti

• Araştırma ve GeliştirmeGiderleri

• Pazarlama, Satış veDağıtım Giderleri

• Genel Yönetim Giderleri

• Finansman Giderleri

7/B Seçeneği

• İlk Madde ve MalzemeGiderleri

• İşçi Ücret ve Giderleri

• Memur Ücret ve Giderleri

• Dışarıdan Sağlanan Fayda ve Hizmetler

• Çeşitli Giderler

• Vergi, Resim ve Harçlar

• Amortisman ve TükenmePayları

• Finansman Giderleri

• Gider çeşitleri yansıtma hesabı

• Üretim maliyetleri

Cevap B

21. Gelir tablosu hesapları arasında bulunan Dönem Kârı veya Zararı hesabının alacak kalanı, aşağıda-ki hesaplardan hangisine aktarılır?

A) Önceki Dönem Gelir ve Kârları

B) Dönem Net Kârı

C) Dönem Net Zararı

D) Dönem Net Kârı veya Zararı

E) Dönem Kârı Vergi ve Diğer Yükümlülük Karşı-lıkları

Çözüm: 690 - Dönem Kârı/Zararı hesabının alacak kalanı işletmenin dönemi kârla kapattığını gösterir, bu hesaptan döneme ait hesaplanan vergi tutarı 691 - Dönem Kârı Ver-gi ve Diğer Yasal Yükümlülük Karşılıkları ayrıldıktan sonra kalan tutar 692 - Dönem Net Kârı / Zararı hesabına akta-rılarak kapatılır.

Cevap D

Page 66: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

2012 - KPSS / AB

Diğer sayfaya geçiniz.66

22. İşletmenin düzenlediği genel geçici mizanda Satıcılar hesabının borç toplamı ¨1.876.000, alacak toplamı ¨1.776.000 olarak belirlenmiştir. Yapılan incelemede, bilgisayar alımı için yapılan ¨150.000 tutarındaki ön ödemenin Satıcılar hesabına kaydedildiği belirlenmiştir.

Buna göre, aşağıdaki ifadelerden hangisi doğru-dur?

A) Verilen Avanslar hesabı ¨150.000 borçlandırıl-malıdır.

B) Verilen Avanslar hesabı ¨100.000 borçlandırıl-malıdır.

C) Verilen Sipariş Avansları hesabı ¨150.000 borç-landırılmalıdır.

D) Verilen Sipariş Avansları hesabı ¨100.000 borç-landırılmalıdır.

E) Verilen Sipariş Avansları hesabı ¨150.000 ala-caklandırılmalıdır.

Çözüm:

Satıcılar Hs. Borç toplamı 1.876.0001.776.000

100.000 TL

−Satıcılar Hs. Alacak toplamı Borç Kalanı

Satıcılar hesabı pasif karakterli bir hesaptır, borç kalanı vermez, işlemde hata yapılmıştır.

Bilgisayar alımı için ön ödemenin Verilen Avanslar hesabı yerine Satıcılar hesabına kayıt yapılmış ise

___________________ /___________________SATICILAR 150.000

KASA 150.000____________________ /____________________

Düzeltme Kaydında Satıcılar hesabı ters kayıtla alacak-landırılarak kapatılacak, yerine duran varlıkların avansın-da kullanılan Verilen Avanslar hesabı borçlandırılır.

___________________ /___________________VERİLEN AVANSLAR 150.000

SATICILAR 150.000____________________ /____________________

Yapılan işlem sonucunda Satıcılar hesabı artık alacak ka-lanı verecektir.

Cevap A

23. İşletme, 2010 yılında alacak ve borç senetleri için reeskont işlemi uygulamayı unutmuştur.

Bu durum, aşağıdaki muhasebe temel kavramla-rından hangisine uyulmadığını gösterir?

A) Parayla ölçülme

B) Özün önceliği

C) İhtiyatlılık

D) Tam açıklama

E) Tutarlılık

Çözüm: Dönem sonunda alacak ve borç senetleri için re-eskont hesaplaması dönemsellik kavramına göre yapılan bir işlemdir. Ancak her yıl yapılan reeskont işleminin bir yıl unutulması “tutarlılık” kavramının ihlali anlamına gelir.

Cevap E

24. ____________ /__________________DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR XXX

BORÇ SENETLERİ XXX____________ /__________________

Bu kayıt, aşağıdaki işlemlerden hangisine aittir?

A) Alacaklarla ilgili senet alınması

B) Borç Senetleri hesabına yapılan hatalı kaydın düzeltilmesi

C) Diğer Çeşitli Alacaklar hesabına yapılan hatalı kaydın düzeltilmesi

D) Düzenlenen poliçenin kabulü

E) Hatır senedi düzenlenmesi

Çözüm: Hatır Senedi Alınması___________________ /___________________121 - ALACAK SENETLERİ

336 - DİĞER ÇEŞİTLİ BORÇLAR____________________ /____________________

Hatır Senedi Düzenlenmesi___________________ /___________________136 - DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR

321 - BORÇ SENETLERİ____________________ /____________________

Ticari bir nedene dayanmayan hatıra binayen düzenlenen senetler ticari alacak sayılmadığından Diğer Çeşitli Ala-caklar hesabında izlenir.

Cevap E

Page 67: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

67

2012 - KPSS / AB

Diğer sayfaya geçiniz.

25. İşletme, sattığı malların iadesiyle ilgili olarak ortaya çıkan taşıma giderlerini üstlenmiştir.

Buna göre, ilgili tutar aşağıdaki hesaplardan han-gisine kaydedilmelidir?

A) Pazarlama, Satış ve Dağıtım Giderleri

B) Satılan Ticari Mallar Maliyeti

C) Satıştan İadeler

D) Yurtiçi Satışlar

E) Ticari Mallar

Çözüm: İşletmenin satışla ilgili katlandığı tüm masraflar, 760 - Pazarlama Satış ve Dağıtım Giderleri hesabının borcunda izlenir.

Cevap A

26. İşletme, mal alırken verdiği 23.000 avro tutarındaki borç senedini ¨2,03 kuruyla kayıtlara almış, dönem sonu kuru ise ¨2,30 olarak belirlenmiştir.

Buna göre, dönem sonunda yapılacak kayıtta aşağıdaki hesaplardan hangisinin kullanımı doğ-rudur?

A) Finansman Giderleri hesabı borçlu ¨6210

B) Finansman Giderleri hesabı borçlu ¨52.900

C) Kambiyo Zararları hesabı borçlu ¨6210

D) Borç Senetleri hesabı alacaklı ¨52.900

E) Borç Senetleri hesabı borçlu ¨6210

Çözüm:

23.000 avro × 2.03 = 46.690 TL olarak kayıtlara

Dönem sonunda kurda artış söz konusu olmuştur.

(2.30 − 2.03) × 23.000 avro = 6.210

Yapılacak kayıt___________________ /___________________656 - KAMBİYO ZARARLARI 6.210

321 - BORÇ SENETLERİ 6.210____________________ /____________________

Cevap C

alınan borç senedidönem sonunda değerlemeye tabi tutulur.

27. B İşletmesi, C İşletmesine olan ¨100.000 tutarındaki senetsiz borcuna karşılık ileri vadeli ¨105.000 tutarlı bir senet vermiştir.

Buna göre B İşletmesi, bu olayla ilgili muhasebe kaydında,

I. Alıcılar hesabı borçlu ¨100.000,

II. Finansman Giderleri hesabı borçlu ¨5000,

III. Alacak Senetleri hesabı borçlu ¨105.000,

IV. Satıcılar hesabı borçlu ¨100.000,

V. Borç Senetleri hesabı alacaklı ¨105.000,

VI. Alacak Senetleri hesabı alacaklı ¨105.000

kayıtlarından hangilerini yapmalıdır?

A) I, II ve III

B) I, II ve V

C) I, IV ve VI

D) II, IV ve V

E) II, IV ve VI

Çözüm: Borçlu olan B işletmesinin yapacağı kayıt___________________ /___________________320 - SATICILAR 100.000780 - FİNANSMAN GİDERLERİ 5.000

321 - BORÇ SENETLERİ 105.000____________________ /____________________

Cevap D

Page 68: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

68 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

28. İşletme; elinde bulunan demirbaşa, eşit tutarlı amor-tisman yöntemiyle amortisman hesaplamaktadır. Eko-nomik ömrü 5 yıl olan demirbaş, dördüncü yıl içinde ¨80.000 kârla senet karşılığında satılmıştır.

Buna göre, birikmiş amortismanları ¨60.000 olan demirbaşın satışı karşılığında alınan senet tutarı kaç TL’dir? (KDV oranı % 15‘tir.)A) 92.000 B) 120.000 C) 138.000

D) 140.000 E) 161.000

Çözüm: Dördüncü yıl içinde satıldığına göre demirbaşın sa-tıldığı yıl amortisman ayrılmaz. Demirbaşa 3 yıl amortisman ayrılmıştır.

60.000 ÷ 3 yıl = 20.000 yıllık amortisman payı

Hizmet süresi 5 yıl olduğuna göre

20.000 × 5 yıl = 100.000 demirbaşın maliyetidir.

Satış kaydı bu durumda___________________ /___________________121 - ALACAK SENETLERİ 138.000257 - BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 60.000

255 - DEMİRBAŞLAR 100.000391 - HESAPLANAN KDV 18.000679 - DİĞ. OL.DIŞI GELİR VE KÂRLAR 80.000

____________________ /____________________

Demirbaşın Maliyeti 100.00080.000

180.000 TL60.000

120.00018.000

138.000

+

+

Kâr

Birikmiş Amortismanı

Satış tutarı → %15 = 18.000

KDV

Alınan senet tutarı

Cevap C

29. ve 30. soruları aşağıdaki bilgilere görecevaplayınız.

A İşletmesi31.12.2010 Tarihli (Bin TL)

AKTİF Bilanço PASİF

DÖNENVARLIKLAR ?

DURANVARLIKLAR 16.650

KISA VADELİYABANCIKAYNAKLAR 21.150

UZUN VADELİYABANCIKAYNAKLAR ?

ÖZKAYNAKLAR 12.250

? ?

Yukarıda bilançosu verilen A İşletmesinin vergi öncesi kâr tutarı ¨19.260.000, finansman giderleri ¨3.690.000, vergi oranı ise % 20’dir.

29. A İşletmesinde Ekonomik Verimlilik oranı 0,85 olduğuna göre, Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar toplamı kaç TL’dir?

A) 7.400.000

B) 14.500.000

C) 27.000.000

D) 31.500.000

E) 39.500.000

Çözüm:

Ekonomik Verimlilik =Oranı

=

UVYK = 14.500.000

Vergi Öncesi Kâr + Finansman Giderleri

19.260.000 + 3.690.000

Öz Kaynak + UVYK

12.500.000 + x0,85

Cevap B

Page 69: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

69 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

30. A İşletmesinde Varlıkların Kârlılığı oranı kaçtır?

A) 0,21 B) 0,23 C) 0,25 D) 0,32 E) 0,37

Çözüm:

Vergi Öncesi Kâr 19.260.000 %203.852.000

15.408.000

×−

= 3.852.000 Vergi

Net Kâr

KVYK 21.150.00014.500.00012.500.000

48.150.000

+

UVYKÖZK

PASİF TOPLAM

Varlıkların Kârlılığı =

= 0,32

Cevap D

31. Bir işletmenin vergiden önceki kârı ¨2.880.000, dönemin finansman giderleri ¨240.000, vergi oranı ise % 25’tir.

Buna göre işletme, elde ettiği kârla finansman giderlerini kaç kez karşılar?

A) 8 B) 9 C) 10 D) 12 E) 13

Çözüm:

Vergi Öncesi Kâr 2.880.000 × %25 = 720.000

Vergi Öncesi Kâr 2.880.000

720.000−Vergi

Vergi Sonrası Kâr 2.160.000

240.000−Finansman Giderleri

Net Kâr 1.920.000

Faiz GiderleriniKarşılama

Net KârFaiz Giderleri

=

1.920.000240.000

=

≅ 8

Cevap A

Varlıkların Kârlılığı =Net Kâr

Aktif

15.408.00048.150.000

32. Z İşletmesi

31.12.2010 Tarihli (Bin TL)AKTİF Bilanço PASİF

DÖNENVARLIKLAR ?

DURANVARLIKLAR 16.650

KISA VADELİYABANCIKAYNAKLAR 21.400

UZUN VADELİYABANCIKAYNAKLAR 23.450

ÖZKAYNAKLAR ?

? ?

Yukarıda bilançosu verilen Z İşletmesinin, Finan-sal Kaldıraç oranı 0,39 ve Dönen Varlık / Duran Varlık oranı 1,5 olduğuna göre, Dönen Varlıklar toplamı kaç TL’dir?

A) 44.850.000

B) 46.000.000

C) 69.000.000

D) 76.700.000

E) 103.500.000

Çözüm:

Finansal KaldıraçOranı

= =

=

0,39

Toplam Borç

21.400 + 23.450

Toplam Varlık

Top. VarlıkToplamVarlık115.000

Dönen VarlıkDuran Varlık = 1,5 olduğuna göre eşitliği şu şekilde

kurabiliriz.

1,5 . x + x = 115.000

2,5x 115.0002,5 2,5

=

x = 46.000 Duran Varlık olduğu kabul edilirse

Toplam VarlıkDuran Varlık

Dönen Varlık

115.00046.000

69.000

Cevap C

Page 70: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

70 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

33.

(Bin TL)2009 2010

370 - Dönem Kârı Vergi ve DiğerYasal Yükümlülük Karşılıkları 1540 3450

371 - Dönem Kârının Peşin ÖdenenVergi ve Diğer Yükümlülükleri 860 2410

Yukarıdaki bilgilere göre, nakit akım tablosunda yer alan ödenen vergi ve benzerleri kaleminin tutarı kaç TL'dir?

A) 680.000

B) 1.040.000

C) 1.720.000

D) 1.900.000

E) 3.090.000

Çözüm:

370- Ayrılan Vergi Karşılığı 1.540860680

2.4103.090

+

371- Peşin Ödenen Vergi 2009 Yılı Ödenen Vergi2010 Yılı Peşin ÖdenenNakit akım tablosunda yeralan ödenen vergi toplamı

Cevap E

34. Aşağıdakilerden hangisi, mali yapı analizinde kullanılan oranlardan biridir?

A) Maddi Duran Varlıklar Devir Hızı oranı

B) İç Kaynaklar oranı

C) Fon Akım oranı

D) Stok Bağımlılık oranı

E) Cari oran

Çözüm:

Cari oran

Stok Bağımlılık oranı

Maddi Duran Varlıklar

Devir Hızı oranı

İç Kaynaklar (Oto finans-man)

Likidite oranları

Faaliyet oranları

Mali Yapı oranları

Cevap B

35. İşletmenin bankadan talep ettiği altı ay (180 gün) va-deli ¨500.000 tutarındaki kredi, ¨45.000 faiz kesilerek ¨455.000 olarak ödenmiştir.

Buna göre, bankanın uyguladığı faiz oranı yüzde kaçtır?

A) 18,0 B) 11,1 C) 9,9 D) 9,0 E) 3,0

Çözüm:

A . n . t36.000F =

45.000 = 500.000 ⋅ x . 180360

45.000 250.000250.000

=x

250.000⋅

Faiz Oranı = 0,18

Cevap A

Page 71: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

71 Diğer sayfaya geçiniz.

2012 - KPSS / AB

36. Yalnızca pekmez alım satımı yapan işletmenin bir dönem boyunca yaptığı alışlar aşağıda verilmiştir.

Şişe miktarı Şişe birim fiyatı

8000 adet (5 litrelik) ¨10

25.000 adet (2 litrelik) ¨5

10.000 adet (1 litrelik) ¨3

Söz konusu alışlar için dönem boyunca katlanılan nakliye maliyetleri KDV hariç ¨43.000 olup bu mali-yet, pekmezlere litre esasıyla dağıtılmaktadır.

Buna göre, 5 litrelik şişeler hâlinde alınan pekme-zin toplam maliyeti kaç TL’dir?

A) 123.000

B) 117.200

C) 97.200

D) 88.000

E) 67.800

Çözüm:

• 8000 adet × 5 litre 40.00050.00010.000

100.000 litre+

25.000 adet × 2 litre 10.000 adet × 1 litre

Toplam

• 43.000 5 litre 2.15 litre maliyeti100.000

× =

• 2.15 × 8000 adet = 17.200 5 litrelik pekmezin nakliye maliyeti

• Toplam maliyet = 8.000 adet × 5 lt ×10 TL = 400.000

• Litre maliyeti = 400.000 80.0005

=

• 5 litrenin nakliye maliyeti 17.20080.00097.200

+ 5 litrenin maliyeti Toplam maliyet

Cevap C

37. Üç ortaklı bir şirkette Ortak A’nın sermayesinin Ortak B’nin sermayesine oranı 2/5’tir. Ortak C’nin sermayesi ise Ortak A ve Ortak B’nin sermayeleri toplamının yarısından ¨300.000 fazladır.

Şirket sermayesi ¨4.500.000 olduğuna ve serma-ye payları üzerinden % 11 kâr payı ödeneceğine göre, ortakların kâr payları aşağıdakilerin hangi-sinde verilmiştir?

Ortak A Ortak B Ortak C

A) 88.000 220.000 187.000

B) 88.000 242.000 165.000

C) 88.000 286.000 121.000

D) 44.000 297.000 121.000

E) 121.000 167.000 174.000

Çözüm:

A = 4KB = 10K

[ ]

A 2 iseB 5

A BC 300.0002

14KC 300.0002

C 7K 300.000

4K 10K 7K 300.000 4.500.000

21K 4.200.000

K 200.000

=

+⎛ ⎞= +⎜ ⎟⎝ ⎠

= +

= +

+ + + =

=

=

A 4K 4 200.000 800.000

B 10K 10 200.000 2.000.000

C 7K 300.000 (7 200.000) 300.000 1.700.000

11 11A 800.000 88.000100 100

11 11B 2.000.000 220.000100 100

11 11C 1.700.000 187.000100 100

= = ⋅ =

= = ⋅ =

= + = ⋅ + =

× = × =

× = × =

× = × =

Cevap A

Page 72: 2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve ‡¶z¼mleri i§in LœTFEN!

72

2012 - KPSS / AB

38. ¨120.000 tutarındaki paranın 14

ü ve 34

ü farklı ban-

kalara yatırılarak ¨5400 faiz elde edilmiştir.

Buna göre, toplamı % 8 olan faiz oranları sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?A) 2-6 B) 3-5 C) 4-4

D) 5-3 E) 6-2

Çözüm:

( )

( )

1 3120.000 x 120.000 8 x4 4 5 400

100 100

90.000 8 x30.000 x 5.400100 100

30.000

⋅ ⋅ ⋅ × −+ = ⋅

⋅ −⋅+ =

x 720.000⋅ + 90.000− x 54.000=3x 72 9x 5472 54 9x 3x18 6x x 36 6

8 3 5

+ − =− = −

= =

− =

Cevap B

39. Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 23) Borçlanma Maliyetleri Standardı’na göre, aşağıdakilerden hangisi özellikli varlıklar arasında yer almaz?

A) Stoklar

B) Menkul kıymetler

C) Yatırım amaçlı gayrimenkuller

D) Maddi olmayan duran varlıklar

E) İmalat tesisleri

Çözüm: (TMS 23) Borçlanma Maliyetleri Standardına Göre Özellikli Varlıklar amaçlanan kullanıma veya satışa hazır duruma getirebilmesi zorunlu olarak uzun bir süreyi gerektiren varlıklardır.

• Stoklar

• İmalat tesisleri

• Enerji üretim tesisleri

• Maddi olmayan duran varlıklar

• Yatırım amaçlı gayrimenkuller

Finansal varlıklar ve kısa süre içerisinde üretilen veya imal edilen stoklar özellikli varlık değildir.

Cevap B

40. Faizi dönem sonunda ödenecek olan 3 ay vadeli Türk lirası mevduat hesabına ödenecek faiz tutar-ları, banka tarafından ay sonları itibarıyla aşağıda-ki hesaplardan hangisine kaydedilmelidir?

A) Karşılıklar - Türk Parası

B) Muhtelif Borçlar - Türk Parası

C) Alacaklı Geçici Hesaplar - Türk Parası

D) Ödeme Emirleri - Türk Parası

E) Faiz ve Gider Reeskontları - Türk Parası

Çözüm: Banka muhasebesinde bankanın mevduat hesa-bı müşterisine olan borçları göstermektedir. Bu nedenle hesaplanan faiz gider kaydedilecektir. Faiz ve Gider Re-eskontları borçlu mevduat hesabı alacaklandırılır.

Cevap E

MUHASEBE TESTİ BİTTİ.

CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.