2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam...

23
1. Cilt 2005

Transcript of 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam...

Page 1: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

1. Cilt

2005

Page 2: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

ElçilerinDavetlerinden

AydınlatıcıAçıklamalar

1. Cilt 2

Yazan: Seyid Ahmed el Hasan

İmam Mehdi aleyhisselam’ın Vasisi ve Elçisi

Page 3: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

İthaf

Hak için nasıl ayağa kalkacağımı öğretenlere,Kaygılar ile tükenmeden ya da terkedilmiş hissetmeden...

Dünyevi zevklerden ve gösterişten nasıl feragat edeceğimiöğretenlere,

Yeryüzünde onların yürüdüğü yerlerde dolaşmaktan tamamiyleonur duyacağım kişilere,

3

Allah’ın Kerim Nebi ve Elçileri’ne,

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla

Ahmed el Hasan

26 Safer 1425 Hicri

Page 4: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

.................................................................................................... 5

.................................................................... 8

......................................................................................... 10

................................................................ 12

................................................................................................. 13

...................................................................................................... 17

................................................... 20

4

Page 5: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

1- Nuh aleyhisselam, Ulu'l Azm’dan olan ilk gönderilmiş Nebidir. Onun kendi kavmine davetinde yumuşaklık ve hoş bir vaaz vardır. Hatta açıkça görüldüğü gibi, Nuh aleyhisselam’ın davetindeki uyarı bile bu kalıptandır, «Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım» (Şuara 26:115). Bu yüzden onların zalim ve tağut olmalarına rağmen, Nuh aleyhisselam onlara karşı sert değildi, hatta uyarmada bile.

Dediler ki: «Ey Nuh, eğer vazgeçmezsen, kesinlikle taşlanmışlardan olacaksın!» (Şuara 26:116)

Ve bu yaptıkları Nuh aleyhisselam'ın şu konuşması yüzündendi: 5

«Size o korkunç akıbeti bildirmek için, korunmanız için belki de rahmete kavuşturulmanız için sizden bir adam aracılığı ile Rabbinizden size bir uyarının gelmesine inanmıyor da şaşıyor musunuz?» dedi. (Araf 7:63)

Ve ayrıca şöyle buyurdu:

Ve andolsun ki; Nuh’u kendi kavmine gönderdik. «Muhakkak ki ben, sizin için ifadesi açık ve kesin bir uyarıcıyım. Allah'tan başkasına kulluk etmeyin! Gerçekten ben acı bir günün azabının başınıza gelmesinden korkuyorum!» dedi. (Hud 11:25-26)

Nuh dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbim tarafından (bildirilen) açık bir delil üzerinde isem ve O bana kendi katından bir rahmet vermiş de bu size gizli tutulmuşsa, buna ne dersiniz? Siz onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız? (Hud 11:28)

Bu uyarı bazen rahmetle, bazen ilahi azaptan korkutur halde idi. Nuh aleyhisselam'ın esnekliği, ya takiyye ve kâfir lerle şiddetli çarpışmayı önlemek ve sonuçta müminlere karşı yapılacak saldırıları engellemek amacıyla idi ya da bu esneklikle kâfirlerin kalplerini kazanıp, sonuçta imana gelmelerini sağlamaya

Page 6: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

çalışmaktı. Zira, bu son ihtimal takiyyeden daha güçlüdür. Çünkü, Allah daha önce iman edenler dışında artık onların iman etmeyeceklerini vahyettiğinde, Nuh aleyhisselam bu sefer daha sert davranmaya başladı, onlara istihza ederek, onları sert bir biçimde ve kabaca tehdit etti. Allahu Teala şöyle buyurmuştur:

Nuh'a vahyolundu ki: Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık (sana) asla inanmayacak. Öyle ise onların işlemekte olduklarından dolayı üzülme. Gözlerimizin önünde ve vahyimiz uyarınca gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana (bir şey) söyleme! Onlar mutlaka boğulacaklardır! Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: «Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz! Kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini ve sürekli bir azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz.»(Hud 11:36-39)

2- Nuh aleyhisselam’a sabır ve intizar bahşedilmişti:

Nuh dedi: «Rabbim, Muhakkak ki ben kavmimi gece ve gündüz davet ettim… Sonra, ben kendilerine haykırarak davette bulundum. Sonra, onlarla hem açıktan açığa hem de gizli gizli konuştum.» (Nuh 71: 5, 8-9)

(İnsanları) imana davet eden biri için, sabır ve intizar en önemli iki unsurdur.Zira insanların çoğu, onları Hakka davet ettiğin zaman ilk duyuruda inanmazlar, bilakis sert ve kaba davranış sergilerler. Ancak zaman geçtikçe, gerçeği fark etmeye başlarlar ve Hakka da inanırlar, belki de en iyi şekilde Hakka davet eder hale gelirler.

6

3- Nuh aleyhisselam, Allah Subhan ve Teala'ya sığındı, O’na tevekkül etti, O’nun emir ve düzenlemelerine itimat etti. Ve yalnız bu da değil! Kâfirleri imana getirmekten ümidini yitirdiğinde, kendisine yardım etmesi için Allah’a yalvardı.

Umutsuzluğunda Rabbine seslendi ve dedi ki: Ya Rabbim, ben aciz ve yenilmişim bana yardım et. (Kamer 68:10)

4- Nuh aleyhisselam müminlere karşı merhametliydi, onlara mütevazi davranıyordu ve onun davetini kabul edenlerin geçmişini, her ne olursa olsun, umursamıyordu. Sadece bu değil, ayrıca onları savundu ve onlarla gurur duydu.

Dediler ki: Sana hep aşağılık kimseler uymuş iken, biz hiç sana inanır mıyız ?! Nuh dedi ki: «Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rabbime aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.» (Şuara 26: 111–115)

Page 7: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

5- Nuh aleyhisselam Tufandan kurtulmak için sebatla çalışarak büyük çaba sarfetti ve mübarek gemiyi inşa etti, insanlar ve hayvanlar için gıda tedarik etti , teçhizat ve sayı hazırlığı yaptı . Ve bu hazırlıklar, hiç de basit bir mesele değildir; bilakis, zor ve yorucu bir süreçtir. Bu niyetle çalışan kimse kesinlikle birçok sorun ile karşılaşacaktır. Özellikle de bu kişi kendi toplumunda dışlanmış bir kimseyse, bu büyük görevi yerine getirmesi hemen hemen imkânsız olacaktır. Bundan dolayı, Nuh aleyhisselam'ın ne kadar sabırlı, Vahid ve Kahhar olan Allah'a ne kadar itimat ve tevekküllü olduğunu ve İlahi rahmet ve faziletlerin Nuh’u nasıl kuşattığını görmekteyiz. O, elinde ilahi rahmet dışında neredeyse hiçbir şey olmadan çalışıyordu. Ayrıca onunla alay eden, istihza ve kinle davranan bir toplumda (ilahi davet için) çalışmaktaydı.

6- Yakin: Nuh (as), yakin ile doluydu. Ama burada onun Allah'ın varlığına ve kendi nübüvvetine yakin etmesini kastetmiyorum; bilakis (buradaki) yakinden kastım, kâfirlere karşı zafere ve onlar üzerine egemen olmaktaki yakindir. Bu yakin; Nuh aleyhisselam'ı amacında kuvvetli, semavi mesajı iletir ve kötülüğe karşı sabırlı kıldı ve kâfirlerin istihzalarına teveccüh etmemesini sağladı. Aksine o aleyhisselam onlarla istihza etti, zira Allah'ın buyurduğu şu sözlere yakin etmişti.

Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: «Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardır ve elbette bizim ordularımız mutlaka galip geleceklerdir.» (Saffat 37: 171-173)

7

Özet:

Hakk yoluna hoşgörüyle, merhamet ve yumuşaklıkla davet etmek gerekir. Daha sonra Hakka inananlara rahmetini genişletmek ve başlangıçta inanmayanlara karşı sabırla davranmak gerekir, zira onlara hak tanıyalım ki, belki ileride hakka inanır ve insanlara Hakkı iletmek için gece gündüz, gizli aşikar, hiç usanmadan ve yorulmadan çalışırlar: «Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma.»(Muddessir 74:6). Ve tüm bu durumlarda İlahi zafere yakin etmek, Allah’a sığınmak, O’na güvenmek ve gerçek bir tevekkülle O ’na tevekkül etmek gerekir, yani kul bu mübarek âyetteki gibi olmalıdır:

«La kuvvete illa billah!» (Kuvvet ancak Allah iledir!)

Page 8: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

‘Görmediniz mi Allah yedi göğü, tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?' (Nuh 71: 15)

Nuh aleyhisselam, diğer nebiler gibi, toplumdaki ideolojik, yasama, ahlaki, sosyal, siyasi ve ekonomik bozuklukları düzeltmek için gönderildi. Ve onların (nebilerin) iddiaları basitti ve herhangi bir karışıklıktan uzaktı;

onların apaçık Hak olduğu sonucuna varmak için, bu iddiaları/delilleri fazla düşünmeye ve ciddi şekilde incelemey e gerek yoktur. Allah ’ın kendisine verdiği fıtratı bozmuş ve kendilerini Allah’ın boyasından farklı bir boyayla boyamışinsanlara böyle deliller sunulunca, bu onlara son derece karışık ve belirsiz geliyor. Zira bu deliller, kalpleri olup da onunla idrak etmeyen, kulakları olup da onunla işitmeyen insanlara sunulmuştur.

8Halkın itirazları:

1– Sen bizim gibi bir insansın:

Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: «Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz...

2– Sadece saf ve zayıf karakterli insanlar sana yoldaş oldular:

... Bizden, basit görüşle hareket eden alt tabakamızdan başkasının sana uyduğunu görmüyoruz...

3– Bize göre sen ve yoldaşların, hepiniz yalancısınız:

... Ve sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Bilakis sizin yalancılar olduğunuzu düşünüyoruz.» (Hud 11: 27)

Ve bütün bu itirazlar, mesajın kalbinin (özünün) ve müzakere için sunulmuş nedenlerin dışındaydı. O yüzden bunlar, sırf yanılgı ve yalanlardan başka birşey değildi. Bilakis, onların kendi nefislerini ikna etmek için kullandıkları boş

Page 9: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

itirazlardı. Din alimleri, bu itirazları onların cehalet ve körlük içinde boğulmuş takipçileri ve taklitçilerinin yanısıra, dini meselelerde zayıf ve yetersiz olanları da küçümsemek için kullanıyordu. (Kavminden ileri gelen kâfirler dediler... ), ileri gelenler dini ve dünyevi otoriteye sahip olanlardır: (Biz seni gerçekten apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz!) (Araf 7:60) yalın bir sapıklık değil, bilakis bu onlara göre besbelli ve apaçık bir sapıklıktı!Zira Nuh aleyhisselam halkı; Allah’a ibadet etmeye, beraberliğe, adalete, rahmete ve yakine çağırmak için gönderildi. Ve bu onların, insanları aşağılayan şeytani yoluna, dini ve dünyevi liderliklerine ve bâtıl liderliklerin onlar için sağladığı şeyler olan lüks, güç ve sahte mukaddesata engel oluyor.

Bu yüzden, Nuh aleyhisselam’ın iddiasına bakmaya gerek yoktur. Bilakis, liderlerin (genelde dini liderlerin) şöyle demesi yeterlidir: “Gerçekten de Nuh, apaçık bir sapıklık içindedir.” Böylelikle de taklit etmeye alışan ve kör bir şekildebağlanan tüm insanlar da şöyle diyecektir: : “Gerçekten de Nuh, apaçık bir sapıklık içindedir.”

... Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk! Çünkü onlar kör bir kavim idiler. (Araf 7:64)

9

Page 10: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

1. İbrahim aleyhisselam, halkı ile hiçbir yumuşaklık barındırmayan sertlik ve kabalıkla karşı karşıya gelmişti. İbrahim aleyhisselam halkı ile karşılaşıp şöyle demişti:

O vakit babasına ve kavmine dedi ki: «Başına toplanıp durduğunuz şu putlar nedir?» «Atalarımızı bunlara tapar bulduk,» dediler. İbrahim: «Andolsun ki, siz de, atalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz!» dedi... Ve Allah’a andolsun ki, siz dönüp gittikten sonra putlarınıza mutlaka bir tuzak kuracağım!» dedi. (Enbiya 21: 52-54, 57)

İşte tartışma ve sözlü münakaşa olarak başlayan bu karşılaşma, hızla o zamanın ölümcül silahı olan baltanın olduğu silahlı bir savaşa dönüştü.

Derken, onları parça parça etti. Ancak büyüklerinden birini bıraktı ki belki 10

ona müracaat ederler. (Enbiya 21: 58)

Ve onlar; dalalet alim yığınının, onların kör takipçilerinin ve tağutun kö lelerinin arasındaki yegane mümin olan İbrahim aleyhisselam’ı getirdiler ve İbrahimaleyhisselam ise ne teslim oldu ne de yumuşaklık sergiledi. Bilakis, onları sert ve kaba şekilde karşıladı. Onlar sordular: (Dediler ki: «Sen mi yaptın bunu tanrılarımıza ey İbrahim?») (Enbiya 21: 62) ve o aleyhisselam onlara istihza ve alay ile cevap verdi:

«Belki onu şu büyükleri yapmıştır; sorun bakalım onlara, eğer söyleyebilirlerse» dedi. (Enbiya 21: 63)

Onlara sorun ey körler! Siz, ey Allah’ı sizi onun üzere yarattığı fıtratı bozanlar. Onlara sorun! Siz, ey kendilerini Allah’ın boyasından farklı bir boyayla boyayanlar! Onlara sorun! Siz, ey kendilerini münakaşa ve şeytani yalanlarla dolu olan ilimlerle sınırlayanlar ve onların dini temsil ettiğini iddia edenler! Onlara sorun! Siz, ey şaşkınlar!

Ve onlar, bundan başka bir cevap bulamadılar:

Page 11: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

«Sen gerçekten de bunların konuşmadığını bilirsin.» (Enbiya 21: 65)

Böylece bu büyük nebi, o lanetli ve şaşkın gruba kabaca hitap etti:

(İbrahim) dedi: «O halde Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar vermeyecek nesnelere mi tapıyorsunuz? Yazıklar olsun, size ve Allah'tan başka taptıklarınıza! Hala akıllanmayacak mısınız?!» (Enbiya 21: 66-67)

(İbrahim) dedi ki: «Siz ve sizden önceki atalarınızın neye taptıklarını şimdi gördünüz mü? Onların hepsi benim düşmanımdır, alemlerin Rabbi hariç.» (Şuara 26: 75-77)

Ve en sonunda, kalplerinde alevlenen ateş dışında İbrahim’e cevap verecek bir söz bulamadılar:

Siz bunu yakın da ilahlarınızın öcünü alın, eğer bir şey yapacaksanız! (Enbiya 21: 68) Ve burada, İlahi Rahmetin eli Allah için öfkelenmiş bu mümini perdeledi: Biz: «Ey ateş, İbrahim'e serin ve zararsız ol!» dedik. O'na bir dolap kurmak istediler, fakat Biz kendilerini daha fazla hüsrana uğrattık. Onu Lut ile beraber kurtarıp içinde alemlere bereketler verdiğimiz yere çıkardık… Ve hepsini emrimizle yol gösteren İmamlar kıldık… (Enbiya 21:69-71, 73)

11

2. İbrahimin davetinde hiçbir uzama yoktu. B ilakis o, olayların şaşırtıcı hızla ard arda devam ettiği hızlı bir karşılaşmaydı.

3. İbrahim aleyhisselam hedefi belirledi ve bâtıla onu yok edecek ölümcül darbeyi vurdu. O aleyhisselam, ne fiziksel meseleleri ne de bâtıl ehlinin elinde tuttuğu ve onunla insanları küçümsemeye kadir oldukları dini ve dünyevi otoriteyi düşünmeden bâtıl ile sert ve hızlı bir şekilde karşı karşıya geldi. Kul, “Kuvvet ancak Allah iledir” ilkesine yakin ettiği zaman milyonlarca insanısayılarını ve silahlarını umursamaksızın karşısına alır. Zira onun sayı ve silahı, Münezzeh ve Yüce olan Vahid ve Kahhar’dır.

Özet:

İbrahim aleyhisselamın davetiyle ilgili en önemli mesele sertlik ile açık ve hızlıbir şekilde karşı karşıya gelmedir. Elbette bu karşılaşmanın ardından; Lut aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti.

Page 12: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden bahsetmedi. Çünkü mucize, nebilerin davetine destektir ve davetin doğruluğuna bir kanıt

değil. Bu yüzden onların (aleyhimusselam) çağrıları fıtrata geri dönüştür ve Allah’ın fıtratı kanıta gerek duymaz. Zira bu, Allah’ın mahlukatını onun üzere yarattığı fıtrattır. Bu, haktır ve yalnız Allah’a ibadet etmeye, O’nu tespih etmeye, O’nu takdis etmeye ve güzel ahlaka sahip olma ya çağırır ki, insan fıtratı bunları sevmek üzere yaratılmıştır. Bu fıtrat, Allah’ın boyasıdır ve kimse Allah’ın boyasından daha iyisine sahip değildir. Kelebek aydınlığa/nura doğru gider, lakin bir kere onun görme duyuları zarar görürse karanlığa doğru yönelir. Bu, insan için de geçerlidir. Nebiler ve elçiler, Allah ’ın ezici kanıtını sunarlar ve onlar insanın gözünden perdeleri kaldırıp ona iki seçim sunarlar: ya gözlerini açıp nura doğru yönelir ya da gözlerini kapatıp sonsuz karanlığa gömülerek perdelerin üzerine çökmesine izin verir.

12

(Ve ben, onları bağışlaman için her davet ettiğimde onlar, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler ve kibirlendikçe kibirlendiler.) (Nuh 71:7)

Nebilerin sadık olmasının en büyük delili, onların mübarek hayat yolculukları ve iyi ahlaklarıdır. Zira her insanın kişiliği, sözleri ve amelleri belirler. Atasözünde geçtiği gibi, “Kaptan dışarıya ancak içindeki şey sızar.”

Yine de Nebilerin yaptıkları bu mübarek yolculuğa ve büyük mucizelere rağmen;bâtıl ehli özellikle de dalalet alimleri, insanları kendi boyalarıyla boyadıktansonra, yanlış inançlarını ve şeytani yalanlarını (insanlar arasında) yayarak karşı çıkıyorlardı. Bu sahte boya ile, Allah Subhan ve Teala’nın boyasına muhalefet ediyorlardı. Bu nedenle onlar, toplum içinde kendileri için verimli bir platform oluşturdular ki, böylelikle o platform onların tüm sözlerini ve amellerini onaylasın ve onlara körü körüne tabi olsun. Böylece Nebilerin zühdü delilik, mucizeleri sihir ve hikmeti de şairlik olarak kabul edildi.

Page 13: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

Musa yiğitlik çağına erip olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böylece mükâfatlandırırız. (Kasas 28:14)

Ve şimdi, Musa aleyhisselam ile – Allah ona hikmet ve ilim bahşettikten sonra – şehre giriyoruz; firavunun fesatla, zulümle, müminleri katletmekle, insanların onuruna saldırmakla ve kendi büyük suç

makinesini korumak uğruna zayıfları boyun eğdirmekle doldurduğu başkentine... Ve işte Musa aleyhisselam iki kişiye yaklaşıyor: Onlardan biri İsrailli bir mümin, diğeri ise o İsrailli’ye boyun eğdirmek ve onu aşağılamak isteyen firavunun iğrenç askerlerinden biri. İsrailli küçümsenmeyi ve hakarete uğramayıkendine yediremiyor, ki o zamanda İsrailoğulları’nın çoğunun sabrı taşmıştı. Bunun üzerine Musa aleyhisselam o lanetliyi öldürmekle ilk adımı atıyor ve ona şeytanın ameli ve ürünü diyor. Şeytan, Allah’ın düşmanıdır ve O ’nun kullarının düşmanıdır. O, sağlam fıtrata sahip herkes için görünür kılınmıştır ve aynı şekilde firavunun lanetli askeri de (Musa aleyhisselam’a) görünür kılınmıştı. Böylece Musa aleyhisselam’ın firavuna ve onun lanetlenmiş şeytani grubuna karşı savaşı başladı, maddi ölçütler bakımından eşit olmayan bir savaş.

13

Daha sonra Musa aleyhisselam Allah’tan kendisini zalimlerden kurtarmasını isteyerek şehri korkuyla ve ihtiyatla terketti. Bu istek, Musa aleyhisselam ve onun gibileri için bir zindan olan bu maddi hayatın istenmesi için değildi, bilakis onun isteği, “La ilahe illallah” bayrağını taşıyabilmek içindi.

Burada, Musa aleyhisselam sapkın insanların ideolojilerini temsil eden bir putu kırmak için balta kaldırmadı. Bilakis Musa aleyhisselam o insanlara direkt hücum etti, onlardan birini öldürdü, sonra da diğerini öldürmeye girişti ve bu adımkesinlikle öncekinden daha ciddiydi. Musa aleyhisselam, büyük nebi olan Şu ayb aleyhisselam ile geçirdiği 10 yıllık gaybetten sonra, Mısır’a geri döndü ve bu sefer o aleyhisselam tağut firavuna bir çağrı/risalet ile gelmişti. Bu, Mısır’a dönerken ona aleyhisselam emanet edilen bir çağrıydı ve bunun yanısıra onunla bağlantılı olan bir çağrı da vardı: “La kuvvete illa billah” (Kuvvet ancak Allah iledir). göklerin ve yerin Cebbar’ı ona şöyle buyurdu: (O sağ elindeki nedir, ey Musa?) (Taha 20:17). O Subhan ve Teala Musa’nın sağ elinde neyin olduğunu çok iyi biliyordu. O elindeki şey, maddeyle perdelenmiş olan kimselerin zannınca sade

Page 14: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

bir asaydı ve bu asa, Musa aleyhisselam’ın o devrin en modern silahlarıyla silahlanmış olan firavunun güçlerine karşı savaştığı bir silah olamazdı. Fakat Allah Subhan ve Teala o asayı, Kendi gücüyle hareket eden bir canlıyadönüştürdü. O güç ki, gökler ve yer onunla mevcut olur ve O Subhan ve Teala, başka bir âyet/mucize olarak Musa’nın elini hiçbir leke olmaksızın bembeyaz yaptı.

Bu mucizelerin büyük ve olağanüstü olmalarına rağmen, Musa aleyhisselam’ın silahı ne asa ne de mucizevi bembeyaz bir el idi. Bilakis, Musa aleyhisselamın gerçek yenilmez silahı “Kuvvet ancak Allah iledir” idi. Bu âyetler, Musa aleyhisselam’ın Rabbinin en büyük âyetlerinden yalnızca bazılarını görmesi içindi. Musa aleyhisselam, o büyük anlamı - “Kuvvet ancak Allah iledir” ilkesini - kalbinde taşıyarak tağut firavunun huzuruna geldi ve bu anlam firavunu, Haman’ı ve onların askerlerini Musa’nın gözünde sinekten daha küçük yaptı. Gerçekten de onlar değersiz şeylerdi. Bunun ardından Musa ve Harun aleyhimusselam firavunun huzurunda şöyle bağırdılar:

Haberin olsun, biz Rabbinin elçileriyiz, artık İsrailoğullarını bizimle gönder, onlara işkence etme, biz sana Rabbinden bir mucize ile geldik, selam olsun hakka tabi olanlara! İnan ki, bize kesinlikle yalanlayıp yüz çeviren için azabınolduğu vahyolundu. (Taha 20: 47-48) 14

Bunun üzerine o tağut ısrar edip tartışmaya başladı, “Senin Rabbin kimdir?”... “Evvelki ümmetlerin hali nasıldır?”... sonra o lanetli, şöyle diyerek feragat etti:

Dedi ki: «Ey Musa, sen sihrinle bizi yerimizden çıkarmak için mi bize geldin? O halde bilmiş ol ki, biz de sana onun gibi bir sihir yapacağız. Şimdi sen, seninle aramızda bir buluşma yeri ve zamanı belirle ki, ne senin ne de bizim caymayacağımız denk bir yer olsun!» (Taha 20: 57-58)

Firavun ve askerleri kibirlendiler ve azabı hak ettiler, sonuçta da kendi günahlarının denizinde boğuldular ki, bu zamanın firavunları ve askerleri içinibret olsunlar. O halde Söz gerçekleşmeden önce, ibret almak isteyen biri var mı?

Musa aleyhisselamın davetinin en önemli yönlerinden bazıları şunlardır:

1. Musa aleyhisselam firavunun askerlerinden birini öldürmekle başladı ve bu duruş, aşırı sertlikten kaynaklanmıştı, zira öldürmek ve savaşmak genellikle davet için ve “Allah’tan başka ilah yoktur” sözünü yaymak için son çaredir. O halde, burada bunu ilk adım yapan şey ne olabilirdi? Bunun birçok sebebi vardı:

Page 15: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

A. Musa aleyhisselam, insanların hayatına hükmeden ve yeryüzü insanlarını öldüren, mallarını çalan, yağmalayan ve onları hiçbir engel tanımadan kendine boyun eğdiren bir tağutla karşı karşıyaydı. Bu yüzden Musa aleyhisselam’ın şeytani askeri öldürerek attığı bu mübarek adımı, firavuna, takipçilerine ve askerleri için büyük bir darbe ve önemli bir engel oldu.

B. Bu eylem çok önemliydi, zira o, Musa aleyhisselam’ı İsrailoğulları’nı firavuna ve askerlerine karşı isyana teşvik etmekte büyük etki oluşturdu. Üstelik bu davranış sayesinde onlar, Musa aleyhisselam’ın geri dönmesinin ardından yapacağı devrime hazırlanmaya başladılar.

C. Bu süreç, Musa aleyhisselam’ın firavunun ve askerlerinin zulmüne isyan ederek kişiliğini sergilemesinde ve İsrailoğulları’na kendilerini ileride firavun ve askerlerinden kurtaracak olan bu büyük lideri tanıtmada çok önem taşıyordu.

D. Bu süreç, Musa aleyhisselam’ın katlanmak zorunda olduğu firavuna (lanetullahi aleyh) biat suçlamasını ortadan kaldırmakta önemli rol oynuyordu. Zira o aleyhisselam firavunun üvey çocuğuydu ve onun sarayında yaşamıştı.

152. Musa aleyhisselam Medyen şehrinden geri döndükten sonra, hakka davet başka bir şekil aldı; hoşgörülü bir davete döndü, belki firavun ya da onun destekçilerinden veya askerlerinden birisi Allah Subhan ve Teala ’ya döner ya da O’ndan korkar da böylece Yakup ve Yusuf aleyhimusselam’ın dinine tabi olur, zira Yusuf aleyhisselam hüküm sahibiydi ve onların krallarının veziriydi. O güne kadar Musa aleyhisselam, Hanif şeriat olan Yakup, İshak ve İbrahim aleyhimusselam’ın şeriatını fesheden kendi şeriatını daha getirmemişti, onun (Hanif şeriatın) tahrif edilmiş olmasına ve yalnızca İsrail din alimlerinin şeytani arzularına ve iddialarına göre uygulanmasına rağmen.

3. İlahi cezalar ve İlahi mucizeler, Mısır’da Musa aleyhisselam’ın davetini her yönden kapsamıştı, olur da firavun ve askerleri ya da İsrailoğulları arasında Karun gibi kibirlileri inanır diye. O cezalardan bazıları, sularının kana dönüşmesi ve topraklarının kurbağalar ile dolmasıydı. Bunun üzerine onlar, bu azabın kendilerinden kaldırılması için Musa aleyhisselam’dan Allah’a yalvarmasını istediler. Buna rağmen Musa aleyhisselam’a halkından yalnızca birkaç kişi iman etti. Yazıklar olsun bu kullara!

4. Davetin sonunda, Musa aleyhisselam’ın ve onunla beraber iman edenlerin hicreti başladı. Onların Mısır’dan hicreti firavun, onun seçkinleri, grubu ve

Page 16: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

askerlerinin onları boyun eğdirme, zarar verme ve öldürme korkusuyla gerçekleşti. Bu yüzden iki grup birbiriyle karşılaştığında, bu yayılmakta olan korku; zayıf ve istikrarsız imana sahip olan İsrailoğulları arasında apaçık ortaya çıktı. Bu nedenle onlar şöyle dediler: “Elbette, firavun ve askerleri bize yetişecekler.” Fakat Musa aleyhisselam onları azarladı ve onlara Vahid ve Kahhar olan Allah’a hicret ettiklerini hatırlattı. O aleyhisselam şöyle buyurdu: “Hayır! Şüphesiz Rabbim benimledir. O mutlaka bana yol gösterecektir.” Böylece İsrailoğulları, Musa aleyhisselam sayesinde hayatta kaldılar ve bir can uğruna bin can şereflendirildi. Firavun ve askerleri ise onlardan çok uzakta, suda boğuldular.

16

Page 17: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

Gerçek şu ki, İsa aleyhisselam’ın daveti, Allah Subhan ve Teala’ya davetlerin en karmaşık ve zor türlerinden biridir. Zira bu davet, sözde imanlı ve akidesi açık bir şirkle kirlenmemiş bir toplumun içinde

gerçekleşti. Ayrıca İsa aleyhisselam akaid ve diğer dini meseleler hususundaki kelam ve cidale alışık olan İsrailoğulları’nın alimleri ve rabbile riyle karşı karşıya gelmeliydi. Bu yüzden İsa aleyhisselam’ın daveti birçok açıdan seçiliyor, örneğin:

1. Zühd (Zahitlik):

Bu zühdün en somut örneği, İsa aleyhisselam ve onun 12 havarisiydi. İsa aleyhisselam’ın insanlara derinden gösterdiği bu zahitlik, İsrailoğulları alimlerinin arasında yaygınlaşmış olan o refah durumunun tedavisi içindi. Onlar kâfir Rumluların (Romalıların) otoritesi altında hayatın tadını çıkardılar ve ahırdaki hayvanlar gibi oldular, şölen yapıp midelerini doldurmaktan başkahiçbir şey umurlarında değildi.

17

Bununla, İsa aleyhisselam ve havarileri İsrailoğullarına ve Yahudilere, daha doğrusu tüm insanlara, kendini Allah’a adamış ilahi bir amelli alimin bu dünyadan vazgeçip ahirete nasıl yaklaşması gerektiğini gösterdiler. Bunu özellikle de tağut hakimiyetinin altındaki insan topluluklarında yaptılar. O toplumlarda, halkın ahlaki ve sosyal fesadın içinde boğulmalarının ardından,fakirin ne şeref ile yiyeceği bir ekmek parçası ne de onları aydınlatabilecek sağlam akli bir akide vardı.

Bundan dolayı, İsa aleyhisselam’ın ve havarilerinin zühdü, İsrailoğulları’nınalimlerini rezil eden yankı uyandırıcı bir olaydı. Ayrıca o zühd, insanlara ilahi alimlerin ve liderlerin onlar için bir aydınlanma ve hidayet kaynağı olmaları için takip etmeleri gereken doğru yolu gösterdi. Bu alimler ve liderler, insanları putların hakimiyetinden kurtarıp Vahid ve Kahhar olan Allah’ı yönlendirecek olan kurtarıcılardır.

2. Allah Subhan ve Teala’ya Kullukta İhlas (Samimiyet):

Page 18: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

Yahudiler, İsa aleyhisselam’ın gönderildiği zamanda putlara tapmıyorlardı, fakatonlar Sezar’a haraç vermek zorunda bırakılıyorlardı ve tüm şeriat meselelerinde kendi alimlerini takip edip körü körüne onları taklit ediyorlardı.

(Onlar, Allah'ı bırakıp hahamlarını ve rahiplerini, bir de Meryem oğlu Mesih'i rabler edindiler. Oysa ki, hepsi ancak bir ilaha ibadet etmekle emrolunmuşlardı ki, O'ndan başka hiçbir ilah yoktur; O, onların ortak koştukları herşeyden münezzehtir.) (Tevbe 9: 31)

Böyle eylemler, Allah Subhan ve Teala’ya şirk koşmaktır. Zira onlar yalnızca cihadı ve kâfir Roma kuvvetlerinin tevhid ehlinin toprağı olan Kutsal Toprakta varoluşunu reddetmeyi, bir tarafa bırakmadılar ayrıca onlar işgalci ve tağutdevletinin güçlenmesinde çalışıyor ve Rum Sezarı’na haraç vermekle onun gücünü pekiştiriyorlardı. Bu eylemle onlar, Allah’a ibadet eden tevhid ehli değil, tağuta tapanlar haline geldiler, hatta Allah’a ibadet ettiklerini iddia etseler bile. Dahası, onlar alimlerini takip ettiler, alimler ise Nebilerin ve Elçilerin şeriatını bozdular ve bu amel Allah Subhan ve Teala’yı bırakıp dalalet alimlerine tapmaktır. Zira o dalalet alimleri, Allah Subhan ve Teala’nın şeriatına zıt olan görüşler ileri sürüyorlar ve insanların kendilerine tabi olmalarını talep ediyorlar, böylelikle de insanları, onlara itaatin Allah’a itaat olduğu düşüncesine düşürerek kandırıyorlar. Oysa böyle bir durumda onlara itaat, şeytana itaattir (Allah ona lanet etsin ve onu utandırsın!).

18

Bu nedenle, İsa aleyhisselam insanları eğitmeye ve onlara İlahi hakikatleri açıklamaya başladı. Bir sefer, onları Allah Subhan ve Teala’ya ihlasla ibadet etmeye çağırdı. Diğer bir sefer ise tağutlardan yüz çevirmeye ve onlara karşı savaşıp tağutun hükümetinin ekonomik, askeri ve basın sütunlarını mahvetme ye çağırdı.

İsa aleyhisselam insanları İsrailoğulları alimlerine karşı isyana çağırıyordu. Onlar, Allah Subhan ve Teala’ya karşı kanun yapmada kendilerine otorite verdiler ve insanları kendilerine itaat edip kendi adımlarını takip etmeye çağırdılar. Böylece onlar kendileri saptıktan sonra, insanları da saptırdılar zira Allah’ı bırakıp kendilerini ibadet edilen rabler yapmıştılar.

3. Adalet ve Rahmet:

Adalet ve Rahmet olmaksızın hayat; sadece tağutluk, haksızlık, cefa, acı ve adalet ile rahmetten yoksun putlar ile dolu bir karanlığa döner. O karanlık; firavunun, nemrudun, sezarın ve onların benzerlerinin barındırdığı şeytani liderlik

Page 19: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

dümeninin gücü ve yönetimi altındaki zulüm, kabalık ve cefadan ibarettir. Bu sayede onlar kendi destekçilerini ve onların izinden gidenleri Cehennem ateşine götürür. Ayrıca, bir kimsenin bir tağuttan azıcık bile adalet ve rahmet beklemesi, bir leşten güzel bir koku almayı istemesi gibidir. Bu sebepten, Nebilerin (aleyhimusselam) elindeki güçlü silah, adalet ve rahmetti. O yüzden İsa aleyhisselam, toplum içinde adalet ve rahmeti yayarak ve adalet ile rahmete çağırarak başladı. İsrailoğulları alimlerinin, sadaka paralarını kendilerine sakladıkları ve kanunları kendi arzularına, sapık ve cahil iddialarına göre bozdukları zaman terkettikleri adalete ve insanların, tağutun gölgesi altında hiçbir zaman bilmedikleri rahmete çağırarak.

İsa aleyhisselam’ın rahmeti hatta doğrudan Sezar’a çalışan vergi tahsildarlarını bile kapsıyordu. Bu yüzden İsa aleyhisselam onları, Sezar’ın izinden gitmeye devam ettikleri takdirde kendilerini bekleyen kapkara ve zulmet dolu sonuçtan kurtarmaya çalıştı.

19

Page 20: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

Muhammed sallallahu aleyhi ve alih’in daveti, genel ve geniş kapsamlı bir davettir. Sanki o içinde, Nebilerin kendi davetlerinde getirdikleri şeylerin tümünü ve hatta daha fazlasını barındırıyordu. Bu anlam

hadislerde zikredilmiştir. Bu nedenle Tevrat’ta, İncil’de ve Zebur’da olan her şey, Kuran’da da vardır. Allahu Teala şöyle buyurmuştur:

O, size dinde Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi ve İbrahim, Musa ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi de kanun kıldı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin! Bu davet ettiğin iş müşriklere ağır geldi. Allah, ona dilediklerini seçecek ve kendine yüz tutanları (yönelenleri) de ona hidâyetle eriştirecektir. (Şura 42:13)

Bu sebepten Resul sallallahu aleyhi ve alihi’nin tahrif edilmiş 3 ilahi dinin herbirinin alimleriyle karşı karşıya gelmesi gerektiğini görmekteyiz: Haniflik, Hristiyanlık ve Yahudilik. Ayrıca besbelli ki, kendi arzularıyla akideden veya şeriattan sapmış ilahi bir alim ile karşı karşıya gelmek, Allah’ın varlığına inanmayan putperest ya da zındık/ateist biri ile karşı karşıya gelmekten çok daha zordur. Bunun nedeni şudur ki, sapmış ilahi alim Allah’ın sözlerini kendi arzularına göre yorumlar, ilahi akideleri kendi arzularına göre tanımlar ve kendi bâtılının hak olduğunu kanıtlamak için mazeretler ve yalanlar ileri sürer. Bu yüzden fitneci kimse, başkalarını kandırmak için birçok mazerete ve yalana sahiptir, Resul sallallahu aleyhi ve alih’in de buyurduğu gibi,

20

«Her fitnecinin, kendi zamanı gelene dek mazeret ve yalanları olur. Zamanı geldiğinde ise fitnesi onu ateşte yakar.» (Vesail-uş Şia cilt 12 s.198 h.8)

Bu yüzden diyorum ki: Eğer Muhammed sallallahu aleyhi ve alih İslami daveti yükseltmeseydi, başka bir Nebi bunu yapamazdı. Bu nedenle o (anam babam ona feda olsun) hiçkimsenin katlanamayacağı şeye katlandı ve insanlara boyun eğdiren dalalet alimleri ve tağutlarla karşı karşıya gelerek daveti tamamladı . Bir seferinde kendi ilmi ile onlarla karşı karşıya geliyordu ki, sadece Ali aleyhisselam bu ilmi taşımıştı. Zira o aleyhisselam Allah Resulü sallallahu aleyhi ve alih’e

Page 21: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

açılan kapıdır, o sallallahu aleyhi ve alih Ali aleyhisselam’ı şöyle tarif etmiştir: “Ben ilmin Şehriyim, Ali onun kapısıdır.” Başka bir seferinde ise o sallallahu aleyhi ve alih Allah’a tevekküllünden aldığı güç ile onlarla karşı karşıya geldi ve bunun hiçbir eşi ve benzeri olmamıştır. Taif şehrinde, acı çekerek mübarek vücudunun kanlara boyanmasına sebep olan taşların önünde durdu ve Allah’a öyle bir dua etti ki, bunu duyan müminlerin kalpleri hala ürperiyor ve gözleri yaşlarla doluyor:

«Allahım, güçsüzlüğümü, zaafımı ve insanlar nazarında hakir görülmemi Sana şikâyet ediyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Sen hor ve hakir görülen biçarelerin Rabbisin; benim de Rabbimsin. Beni kime bırakıyorsun?!Kötü sözlü, kötü yüzlü, uzak kimselere mi; yoksa, işime müdahil düşmana mı? Eğer bana karşı gazabın yoksa, Sen benden razıysan, çektiğim belâ ve mihnetlere hiç aldırmam... Üzerime çöken bu mus,bet ve eziyet, şâyet Senin gazabından ileri gelmiyorsa, buna gönülden tahammül ederim. Ancak afiyetin arzu edilecek şekilde daha ferahlatıcı ve daha geniştir. İlâhî, gazabına giriftâr yahut hoşnutsuzluğuna düçâr olmaktan, Senin o zulmetleri parıl parıl parlatan dünya ve ahiret işlerinin salah dayanağı olan Yüzünün Nuruna sığınırım; Sen razı olana kadar affını beklerim! İlâhî, bütün yardım ve kuvvet sadece Sen iledir.» (Biharul Envar cilt 19 s.22)

21

Muhammed sallallahu aleyhi ve alih, o sapkın insanların çocukları onu taşlamaya tahrik etmesiyle vücudunun kanlara boyanmasını ve Allah uğruna hakir görülmesini umursamıyordu. Ayrıca o sallallahu aleyhi ve alih insanların onu inkar etmesini de umursamıyordu. Fakat ona acı veren şey onların iman etmemesiydi. Zira o, onların yöneldiği yolun sonunda gizlenmiş Cehennemi görüyordu.

Bundan dolayı Muhammed sallallahu aleyhi ve alih, bir sefer hikmet ve hoşgörüyle Allah’ın yoluna davet ederek, başka bir sefer en iyi tarzda tartışarakve diğer bir sefer ise kâfirler ve mü nafıklarla savaşarak ve onlara sert bir şekildedavranarak kıyam etti. Hepsi de 23 yıl içinde gerçekleşti. Rahatlık ve hoşgörü bilmeden son nefesine kadar adım attı, tartıştı, savaştı ve Allah’a davet etti. Son günlerinde ise Ali aleyhisselam ve amcası Abbas’a tutunarak dışarı çıktı ve insanları Usame bin Zeyd’in ordusuna katılıp savaşmaya zorladı. Aynı zamanda Rabbine itaat ve ibadetini de yerine getiriyordu ve daha da arttırıyordu, nihayet Yüce Allah ona şöyle hitap etti: «Ta Ha. Kur’ân’ı sana meşakkat olsun diye indirmedik.» (Taha 20:1-2). Ayrıca bu dünyada comertlik ve zahitlik içindeydi, sonunda Müslümanlara yönelerek buyurdu,

Page 22: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

«Canım elinde Olan’a andolsun ki Tühame ağaçlarının sayısınca sığıra sahip olsaydım, hepsini aranızda bölerdim. Öyleyse beni yalancı, korkak ve cimri sanmamanız gerekir.» (Müstedrek-ül Vesail cilt 7 s.26-27 h.2, Mecma-uz Zevaid cilt 5 s.239)

Resul Muhammed sallallahu aleyhi ve alih’in daveti, kendinden önceki Nebilerin davetlerinde olan şeylerin tümünü kapsıyordu: İnsanları hoşgörü ve rahmet iledavet etmek, onlara sertlik ve gaddarlıkla saldırmak, putları yıkmak, Allah düşmanlarını öldürmek ve onları bu dünya ve ahirette korkutmak. Resul sallallahu aleyhi ve alih Müminlere karşı son derece hoşgörülü, merhametli ve anlayışlıydı, kâfirlere karşı ise son derece sert, kaba ve katıydı. Bu İlahi ve Sadık dengenin görünüşteki çelişkilerine, Muhammed sallallahu aleyhi ve alih gibi yüce bir nefisten başkası katlanamazdı. O nefis ki, bir elinde Cenneti diğer elinde Cehennemi tutup insanlara sergiliyor, müminleri müjdeliyor, kâfirleri uyarıp göz dağı veriyordu:

Ve Hakkı Biz indirdik. Ve Hakk ile indi. Seni, müjdeleyici ve uyarıcı olmandan başka bir şey için göndermedik. (İsra 17: 105)

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: 22

Allah’a hamdolsun ki O, kuluna kitabı indirdi. Ve onda bir eğrilik kılmadı. Kayyum olarak, katından şiddetli azapla uyarmak ve salih amel yapan Müminlere en güzel ecrin onların olduğunu müjdelemek için (indirildi). (Kehf 18: 1-2)

Resul sallallahu aleyhi ve alih ’in davetini diğerlerinden ayıran en önemli mesele, onun ilahi mesajların mührü olması ve böylece de elçilerin getirdiği öğüt, uyarı, vaat ve tehdidi gerçekleştirme zamanının gelmiş olmasıdır. Bu vasiyeti gerçekleştirecek kimse Resul sallallahu aleyhi ve al ih’in soyundandır ve o, İmam Mehdi aleyhisselam’dır.

Sonuç olarak, Allah Subhan ve Teala ’nın tüm Nebilere ve Elçilere vaat ettiği Hak Söz yaklaşmıştır. Ve İblis lanetullahi aleyh’e vaat edilen o Sözün Bilinen Günü çok yakındır ve o, onun sonunun geldiği gündür. Allahu Teala şöyle buyurmuştur:

Allah'ın emri gelmiştir. Artık onu istemekte acele etmeyin. Allah, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.) (Nahl 16: 1).

Page 23: 2005 - Ahmed el Hasan...aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam’a iman etti. K uran, Nuh aleyhisselam ya da İbrahim aleyhisselam’ın sadık olduklarını onaylamak için mucize getirdiklerinden

Ve Allahu Teala şöyle buyurmuştur:

İnsanların hesap zamanı yaklaştı. Onlar ise hala gaflet içinde yüz çevirmekteler. (Enbiya 21: 1)

Allahu Teala şöyle buyurmuştur:

Saat yaklaştı ve Ay yarıldı. Hala bir mucize görseler, yüz çevirip: «Süregelen bir sihir!» derler. (Kamer 54:1-2)

Son olarak şunu diyorum ki: Elçilerin davetlerinde, bir müminin İmam Mehdi aleyhisselam’ın dostlarından biri olması ve onun (aleyhisselam) düşmanlarından biri olmaması için faydalanacağı çok fazla şey vardır. Elçilerin davetlerinde, İmam Mehdi aleyhisselam’ı desteklemek isteyen müminlerin mutlaka uğrunda savaşması gereken bir Hak vardır. Muhakkak ki o kimse; sıkıntı, bela, cihad, katliam ve acılardan muzdarip olacaktır ve belki de bunlar savaş ve bedenin ötesine geçip nefse ve ruha dahi varacaktır. Ayrıca alay, istihza, kin, hayal kırıklığı ve destekçi azlığı da olacaktır. Muhakkak ki acı, acı ve daha fazla acı olacaktır.

23…Nihâyet Elçi ve beraberindeki müminler “Allah'ın yardımı ne zaman?” dediler. Bilin ki, şüphesiz Allah'ın yardımı yakındır. (Bakara 2: 214)

Ahmed el Hasan

26 Sefer, 1425 Hicri

Necef El-Eşref