2. TEKİRDAĞ B İ TKİSEL YAĞ VE MAMÜLLERİ SEKTÖRÜNÜN...
Transcript of 2. TEKİRDAĞ B İ TKİSEL YAĞ VE MAMÜLLERİ SEKTÖRÜNÜN...
2. TEKİRDAĞ BİTKİSEL YAĞ VE MAMÜLLERİ SEKTÖRÜNÜN
REKABETÇİLİK ANALİZİ
2.1. Giriş
Dünyada ve Türkiye’de yağlı tohumlar, bitkisel yağ ve mamülleri sektörünün son yirmi yıl
içerisinde büyük bir ivme kazandığı görülmektedir. Sektörde, arz kanadında uluslararası
şirketlerin yerel pazarlara erişimi ile birlikte rekabet güçlenmekte, talep açısından
bakıldığında ise gelişmekte olan ülkelerin artan gıda taleplerinin yanında biodizel talebi de
öne çıkmaktadır. Bu üretimin gıda ve yakıt ihtiyacına yönelik olarak paylaştırılması anlamına
gelmektedir. Ancak son bir yıl içerisinde giderek artan ve az gelişmiş ülkelerde büyük
sorunlar yaratabilecek olan küresel gıda ihtiyacı gözönüne alındığında yağlı tohum üretiminin
yakıt amacıyla kullanılmasının tarım sektörü üzerindeki olumsuz etkileri birçok tartışmayı da
beraberinde getirmektedir. Yapılan araştırmalar, tüm dünyadaki bitkisel yağların biodizele
çevrilmesi durumunda, dünyanın sadece bir aylık yakıt ihtiyacının karşılanabildiğini
göstermektedir (Tekbaş, 2008). Bugün bitkisel yağ ve mamülleri sektörü incelendiğinde
sorunların küresel, bölgesel, ulusal ve yerel olarak farklılık gösterdiği ancak bütünde birbirleri
ile etkileşim içerisinde oldukları görülmektedir. Tekirdağ’da faaliyet gösteren bitkisel yağ ve
mamülleri sektörü oyuncularının rekabet güçleri tüm bu dinamikler çerçevesinde
değerlendirilmektedir.
2.2. Dünya Bitkisel Yağ ve Mamülleri Sektörünün Genel Durumu
2005 yılı değerlerine göre, dünya toplam yağlı tohumlar üretimi yaklaşık 378 milyon tondur.
Ayçiçeği, yaklaşık 30 milyon ton üretimle, dünya yağlı tohumlar üretiminde % 7,8 payla 4.
sıradadır (Meclis Araştırma Komisyonu, 2008)
Tablo 2.1: Dünya Yağlı Tohumlar Üretimi (milyon ton)
2008/09 F 2007/08 F 2006/07 2005/06 2004/05 2003/04
SOYA TOHUMU 250 220 240 220 215 185
PAMUK TOHUMU 45 45,3 45 45 45 35
AYÇİÇEK TOHUMU 30 30,2 30 30 25 27
KOLZA TOHUMU 55 50 50 50 45 40
DİĞER TOHUMLAR 35 40 35 40 45 45
TOPLAM 415 385,5 400 385 375 332 Kaynak:Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği, 2008.
Dünya yağlı tohumlar üretimi incelendiğinde Rusya, Ukrayna, AB, Hindistan, Arjantin, Çin ve
ABD dünya ayçiçeği üretiminde en büyük paya sahip ülkelerdir.
Tablo 2.2: Dünya Ayçiçek Tohumu Üretimi (milyon ton)
AYÇİÇEK TOHUMU 2008/09 F 2007/08 F
AB-27 6 6
Rusya 6 5
Ukrayna 5 4,5
Güney Afrika Cumhuriyeti 0,5 1
ABD 1,5 2
Arjantin 5 5
Türkiye 1 0,7
Diğer Ülkeler 5 6
DÜNYA TOPLAMI 30 30,2 Kaynak:Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği, 2008.
Dünyada bitkisel yağ üretimine bakıldığında ayçiçek yağı üretimi %7.5 oranında bir paya
sahiptir.
Tablo 2.3: Dünya Bitkisel Yağ Üretimi (%)
Ayçiçek 7,5
Pamuk 4
Soya 39,55
Kolza 18,99
Palm 42,32
Diğer 12 Kaynak:Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği, 2008.
2.3. Avrupa Bitkisel Yağ ve Mamülleri Sektörünün Genel Durumu
Küresel yağlı tohumlar ve bitkisel yağ pazarlarının geçen yıllar içerisinde yüksek bir büyüme
eğilimi içerisinde olduğu görülmektedir. Doğu Asya’da yağlı tohumlar ve bitkisel yağ talebinin
artması küresel üretiminin de yükselmesini sağlamıştır. Bununla birlikte son yıllarda bio-yakıt
talebinin artması da üretimi olumlu etkilemiştir. AB, bio-dizel üretiminde kolza tohumu
kullanmaktadır. Kolza tohumu fiyatları son yedi yılda %70 oranında yükselmiştir. Yağlı
tohumlar ve bitkisel yağ fiyatlarının artan gıda ve enerji talebi doğrultusunda yükselmeye
devam edeceği düşünülmektedir (Avrupa Komisyonu, 2007)
Küresel yağlı tohumlar ve bitkisel yağ üretimi ve işlenmesi pazarındaki en büyük üreticiler
soya yağında ABD, Brezilya, Arjantin, Çin, palm yağında Çin, Endonezya ve Malezya ve kolza
tohumunda AB ve Kanada’dır. Ayçiçek yağı tüm tüm dünya ülkelerinde farklı coğrafyalarda
yetiştirilmekte olup dünyada hiçbir üretici küresel üretimin %15’inin üzerinde üretim
gerçekleştirmemektedir (Earley vd., 2005). AB tarafından 2007 yılında FAO, OECD ve
Eurostat verileri ışığında yayınlanan tarım sektörü verilerine göre AB’nin yağlı tohumlar ve
bitkisel yağ üretimi (ayçiçeği, kolza ve soya) 2006 yılında 27 üyeli alanda 15.658 bin ton
olarak gerçekleşmiştir. Ayçiçeği, kolza, keten tohumu ve soyada, AB’nin AB içi ve dışı ticaret
verileri, 2006 yılında ayçiçeği tohumunda Topluluk içi ticaretin 860 bin ton, ithalatın 1.071
bin ton ve ihracatın 62 bin ton olduğunu göstermektedir. Avrupa Komisyonu’nun Tarım ve
Kırsal Kalkınma’dan sorumlu Genel Müdürlüğü tarafından 2007 Eylül ayında yayınlanan
performans çalışmasında AB ayçiçeği tohumu piyasasındaki arza yönelik detaylı bir inceleme
yer almaktadır. AB ayçiçek yağını gıda ürünü olarak kullanmamakta, sanayi girdisi olarak
tüketmektedir.
Tablo 2.4: Ayçiceği Tohumu Arzı
1000 ton 2003/4 2004/5 2005/6 2006/7 Tohum AB üretimi İthalat (AB dışı) İhracat (AB dışı)
2.687 2.093 36
4.070 750 110
3.710 1.000 60
6.390 610 620
Yağ AB üretimi AB ürününden üretim İthalattan üretim İthalat (AB dışı) İhracat (AB dışı)
1.113 879 426 123
1.709 315 825 130
1.558 420 1.140 98
2.648 256 1.220 160
Kaynak: Avrupa Komisyonu Tarım ve Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğü, 2007.
Avrupa Komisyonu’nun Tarım ve Kırsal Kalkınma’dan sorumlu Genel Müdürlüğü tarafından
2007 Eylül ayında yayınlanan performans çalışmasında AB zeytinyağı piyasasındaki arza
yönelik detaylı bir inceleme yer almaktadır.
Tablo 2.5: Zeytinyağı Arzı
1000 ton 2003/4 2004/5 2005/6 2006/7 AB üretimi İthalat (AB dışı) AB içi ithalat İhracat (AB dışı) AB içi ihracat
2.153 25 732 299 732
2.687 50 721 214 721
2.593 41 696 247 696
2.141 9 598 151 598
Stoklarda değişim AB içi kullanım
-39 1.918
543 1.980
307 2.079
114 1.885
Kaynak: Avrupa Komisyonu Tarım ve Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğü, 2007.
AB yağlı tohumlar ve bitkisel yağ pazarının performansı incelendiğinde 2014 yılına kadar
öngörülen 9 milyon tonluk üretim artışına rağmen AB’nin net ithalatçı konumunu
kaybetmeyeceği tahmin edilmektedir. Bio-yakıta bağlı olarak gıda dışı yağlı tohum ekim
alanının 0.9 ile 1 milyon hektar arasında artış göstereceği beklenmektedir. Bununla birlikte
Avrupa Ortak Pazarına yönelik son düzenlemelerin 2009 itibarı ile yürürlüğe girmesiyle yağlı
tohumda 0.4 milyon hektarlık bir üretim artışı da olası görülmektedir (Avrupa Komisyonu,
2008).
Son olarak AB’de yaşanan bir gelişme, AB’nin, Ukrayna’dan ithal edilecek ayçiçek yağları için
kısıtlama kararı alması ile sonuçlanmıştır. Yunanistan’a ithal yoluyla AB pazarına giren
ayçiçek yağlarına ve Ukrayna’nın italya, Fransa ve İspanya’ya ihraç ettiği ayçiçek yağlarına
da madeni yağın karıştığı tespit edilmiştir. Bu nedenle Ukrayna’dan AB ülkelerine ithal
edilecek ayçiçek yağları sıkı kontrolden geçirilecektir (EUbusiness.com, 2008)
2.4. Türkiye Bitkisel Yağ ve Mamülleri Sektörünün Genel Durumu
Türkiye’de ekimi yapılan yağlı tohumlu bitkiler arasında üretim ve yağ tüketimi bakımından
birinci sırayı ayçiçeği almaktadır.
Tablo 2.6: Bitiksel Yağ Üretimi (bin ton)
2007/08 F 2006/07 2005/06 2004/05 2003/04
TÜRKİYE 3 4 3 3 3
DİĞER ÜLKELER 347 331 322 302 282
DÜNYA TOPLAMI 350 335 325 305 285
Kaynak:Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği, 2008.
Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) Gıda Sanayi Özel İhtisas Komisyonu Raporu’na
(2007) göre Türkiye’de gıda sanayinde ithalat değeri en yüksek ürün bitkisel yağdır.
Türkiye’de gıda sanayiinde alt sektörler açısından sayısal dağılıma bakıldığında; sanayinin
%3,5'ini bitkisel yağ ve margarin oluşturmaktadır. Ancak işletme sayılarının fazla olduğu
bitkisel yağ sektöründe kapasite kullanımı %50’nin altında kalmaktadır.
Tablo 2.7: Gıda Sanayi İşletmelerinde Kapasite ve Kapasite Kullanım Oranları (%)
Kapasite (bin ton/yıl) Kapasite kullanım oranı & Zeytinyağı 300 15-70 Bitkisel Ham Yağ 4.800 36
Kaynak: TKB, Sanayici Görüşleri, DPT Sektörel 8. Plan Raporları
Türkiye’de gıda sanayiine ait üretim değerlerinin gelişimi ve yıllık artış değerleri incelediğinde
1999-2005 yılları arasında gıda sanayii üretim değeri itibariyle en düşük artış %4 ile bitkisel
yağda gerçekleşmiştir. Alt dallar itibariyle değişime bakıldığında; zeytindeki periyodisitenin
zeytinyağı üretimine yansıması nedeniyle bitkisel yağ sanayiinde bir yıl artış onu takip eden
yıl ise azalma söz konusu olmaktadır (DPT, 2007).
Türkiye’nin bitkisel yağlar tüketiminde ayçiçek yağı, % 70 civarındaki payı ve yüksek yağ
oranı (% 40 civarı) yağlık ile en önemli yağlı tohum bitkisidir. 2007-2008 sezonu Türkiye
yağlık ayçiçeği üretiminin; ekim alanları hemen hemen aynı kalmasına rağmen, kuraklık ve
son 70 yılın en sıcak hava şartları nedeniyle, 680 – 750 bin ton ( 06 / 07, 1.012 )
seviyelerinde gerçekleşmesi beklenmektedir (Trakya Birlik, 2007). Trakya Birlik verilerine
göre 2007-2008 sezonu Türkiye yağlık ayçiçeği ekim alanları tahminleri Adana için 50 – 55
bin hektar, Trakya için 360 – 365 bin hektar ve Karadeniz, Güney Marmara, Ege ve İç
Anadolu gibi diğer bölgeler için 55 - 65 bin hektar olarak ifade edilmektedir. Aynı şekilde
2007-2008 sezonu Türkiye yağlık ayçiçeği üretim tahminleri Adana için 80 – 90 bin ton,
Trakya için 530 – 560 bin ton ve diğer bölgeler için 70 - 100 bin ton seviyesindedir (Trakya
Birlik, 2007).
Türkiye’de ayçiçek yağı tüketimi 650 bin tondur ancak ülke mahsülünden elde edilen ayçiçek
yağı en fazla 400 bin tondur. İthalat ile karşılanmaya çalışılan bu açık nedeniyle Ağustos
2006-Temmuz 2007 döneminde, 469 bin ton (152 milyon ABD doları) yağlık ayçiçek
Bulgaristan, Romanya ve Moldovya’dan ithal edilmiştir (Trakya Birlik, 2007). Aynı şekilde
Ağustos 2006-Temmuz 2007 döneminde Arjantin, Ukrayna ve Rusya’dan 162.5 bin ton
(113.5 milyon ABD doları) ayçiçek yağı ithal edilmiştir (Trakya Birlik, 2007).
Tablo 2.8: Türkiye’nin Bitikisel Yağ Arz ve Talebi (2007-2008)
Yağlı Tohum
Arzı
Yağlı
Tohum
Kullanım
İşlenen
Yağlı
Tohum
Yağ Arzı Yağ Kullanımı
Diğer İhracat İç Tüketim
Arz Yurtiçi
Yağlı
Tohum
Üretimi
İthal
Tohum
Full Fat
Yem
Tohumluk
Kırma Yurtiçi
Tohum
Yağ
Karşılığı
İthal
Tohum
Yağ
Karşılığı
İthal
Ham
Yağ
Toplam
Ham Yağ
Arzı
Yem
Boya
Sabun
Sıvı
Yağ
Margarin Margarin Sıvı
Yağ
Toplam
Yağ
Kullanımı
Ayçiçeği 700 596 1.296 280 250 163 693 32 661 693
Soya 36 1.231 830 437 6 78 51 135 60 30 25 20 135
Mısır
Yağı
18 113 131 11 120 131
Pamuk 1.300 7 75 1.232 197 196 25 21 121 30 197
Hurma
Yağı
478 114 364 478
Kolza
yağı
28 245 12 110 122 58 44 20 122
Toplam 2.064 1.966 905 2.965 513 438 805 1.756 143 94 114 554 851 1.756
Kaynak: Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği, 2008.
2.5. Tekirdağ Bitkisel Yağ ve Mamülleri Sektörünün Genel Durumu
Tekirdağ’da ekonomik yaşamı içerisinde ayçiçeği tarımı, ticareti ve sanayii özel bir
konuma sahiptir. Türkiye'nin ayçiçeği ve yağı üretiminin yüzde 70'ini bu yöre insanı
karşılamaktadır. Tekirdağ’da bitkisel yağ ve mamülleri sektöründe 20 firma faaliyet
göstermektedir. Bu firmaların toplam daimi çalışan sayısı 1.421’dir. Sektördeki kapasite
kullanım oranı, 858.672 ton/yıl kurulu kapasite, 408.730 ton/yıl üretim miktarı olarak
verilmektedir.
Şekil 2.1: Trakya Bölgesinde 2007 Yılı Ayçiçek Verimlilik Durumu
Kaynak: Trakya Birlik, 2007.
Tekirdağ’da bitkisel yağ ve mamülleri sektörünün genel durumuna yönelik
değerlendirmelerin küçük üreticiler ve Trakya Birlik ayrımı gözönünde bulunularak
yapılmasında fayda bulunmaktadır. Bu ayrım farklı üretim skalalarında bulunan
üreticilerin rekabet güçlerinin ve içerisinde bulundukları rekabet dinamiklerinin farklı
olması nedeniyle dikkat çekicidir. Birçok durumda Trakya Birlik ve sektördeki diğer
oyuncular arasında görülen farklı durum değerlendirmeleri, çalışmada her iki tarafın
görüşleri ve piyasa içerisindeki konumları çerçevesinde verilmektedir. Sektördeki rekabet
unsurları içerisinde oyuncular arasında görülen bu farklı algılama ve tutum önemli bir
değişken olarak kabul edilmiştir.
2.6. Tekirdağ Bitkisel Yağ ve Mamülleri Sektörünün Elmas (Diamond)
Modeli Rekabetçilik Analizi
Aşağıdaki şekilde Tekirdağ Bitkisel Yağ ve Mamülleri sektörünün uluslararası rekabetçilik
analizinde kullanılan Elmas Modeli (Diamond Analysis) gösterilmektedir. Model’de
gösterilen ana ve bunların alt değişkenleri, konuyla ilgili literatürün incelenmesi ve saha
çalışmaları neticelerinin değerlendirmesi sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Bu değişkenlerin
değerlendirilmesi sonucunda sektörün Tekirdağ ilinde orta düzey rekabetçilik özelliği
gösterdiği belirlenmiştir. Bununla birlikte eğer bölgenin en büyük oyuncusu olan ve lider
işletme konumunda bulunan Trakya Birlik ekseninde bir değerlendirme yapılacak olursa,
sektörün Tekirdağ ilinde yüksek düzey rekabetçilik özelliği gösterdiği ortaya çıkacaktır.
Ancak çalışmanın bölgedeki tüm oyuncuları dikkate alması ve sektörün genel profili
üzerinde inşa edilmesi nedeniyle rekabet seviyesinin orta düzeyde olduğu sonucu elde
edilmektedir.
Şekil 2.2: Tekirdağ İli Bitkisel Yağ ve Mamülleri Sektörü Rekabetçilik Analizi (Orta/0)
(0 ) İç Piy asad a Rek ab et(-1 ) Yatırım(0 ) Ar-Ge / Yen ilik çilik Kabiliy eti(-1 ) Kü resel Rek ab etin İç Piy asay a Etk ileri(0 ) Firmaların Yö n etim Yak laşımlarıv e Yeten ek leri
İlg ili v e Destek ley ici Kurulu şla r (Orta )
Ta lep Ko şulla rı (Orta)
Firm a Stra tejisi v e Rekabet Yap ısı (Dü şük)
Dev let (Orta )
Gird i Ko şulla rı(Orta / )(0 ) Yu rtdışı Talep(0 ) Yu rtiçi Talep
(1 ) Nitelikli İşg ü cü(-1 ) Gen ç İşg ü cü(0 ) Hammad d e(-1 ) Sermay e Kay n ak ları(0 ) Fizik i Alty ap ı(0 ) Bilimsel v e Tekn o lo jik Alty ap ı
(0 ) Teşv ik ler(0 ) Destek ley ici Tutu m(-1 ) Sek tö re Uyg un M ev zu at v e Den etleme
(0 ) Yerel Ted arik çiler(-1 ) Ün iv ersite(0 ) Siv il To plu m Ku rulu şları
TA LE PK O ŞULL A RI
TA LE PK O ŞULL A RI
Fİ RM A ST RA TE Jİ Sİ V E
REK AB E T Y API SI
Fİ RM A ST RA TE Jİ Sİ V E
REK AB E T Y API SI
G İ RDİK O ŞULL A RI
G İ RDİK O ŞULL A RI
İ LG İ Lİ V E DE ST EK L EYİ Cİ
K UR U LU ŞL A R
İ LG İ Lİ V E DE ST EK L EYİ Cİ
K UR U LU ŞL A R
DE VL ETDE VL ET
2.6.1. Girdi Koşulları (Orta/-1)
• Nitelikli İşgücü (Yüksek/+1)
Tekirdağ’da bitkisel yağ sektöründe insan kaynakları konusunda yaşanan iki sorun
bulunmaktadır. Birincisi rafineride çalışacak kalifiye eleman konusudur. Yağ sanayicilerinin
tümü düşük kapasiteler ile çalışmakta ve tüm yıl gerçekleştirmiş oldukları üretimleri ancak
birkaç aylık üretimlerine eşit olduğu halde, istihdam ettikleri çalışanlarına tüm yıl tam
kapasite ile çalışılıyor gibi maaş ödemektedirler. Bu ödemeler işletmelere yük olmakla birlikte,
işçileri dönemsel olarak işe almak mümkün değildir. Bu noktada işletmelerin en önemli
kaygısı sahip oldukları kalifiye rafineri işçilerini kaybetmektedir. İkinci sorun ise yağ
sektöründe, işletmeleri doğrudan etkileyen denetim aşamasında yaşanmaktadır. Yağ
sektörünü tanıyan, üretimi bilen, sistemlere hakim olan denetim yapacak eleman eksikliği
bulunmaktadır. Görüş alınan sanayiciler atık sistemi denetimi için gelen kişilerin hataları
nedeniyle ceza aldıklarını, çünkü denetçilerin genel olarak sadece prosedürel bilgilere sahip
olup, pratik deneyim ve bilgi eksiklikleri yaşadıklarını gözlemlediklerini ifade etmişlerdir.
Trakya Birlik 48 teknik eleman isithdam etmektedir. Vasıfsız işçi sayısı mevsimlik işçiler dahil
365 kişidir. İşletme, insan kaynaklarının yeterliliğini, işçilerin çalıştıkları işletmeye olan
bağlılıklarını ve işçilere yönelik ücret politikasını en önemli konular arasında değerlendirmekte
ve Tekirdağ’daki vasıflı işgücünü kısmen yeterli olarak görmektedir.
• Genç İşgücü (Düşük/-1)
Tekirdağ’da gençler arasında işsizlik sorunu olmasına rağmen gençlerin yağ sektöründe
çalışmak istemediği görülmektedir. Gençler yeterli kalifikasyonlara sahip olmamakla birlikte
hizmet sektöründe çalışmayı tercih etmektedirler. Görüş alınan sanayiciler, bu sorunun
sadece yağ sektörüne has olmadığını, Çorlu’da da yaşandığını ve bu nedenle işletmelerin
bölgeye Güneydoğu’dan işçi getirdiklerini ifade etmişlerdir.
• Hammadde (Orta/0)
Bitkisel yağ Türkiye’nin petrolden sonra en fazla döviz ödediği ürünlerden biridir. Türkiye’nin
ciddi yağlı tohum açığı bulunmaktadır ancak bugüne kadar pek birşey yapılmamış, Türkiye’nin
ne kadar yağlı tohum ekmesi gerektiği ya da ayçiçek yetiştirmesi gerektiği gibi bir planlamaya
gidilmemiştir. Bazı desteklemelerle yağlı tohum rekoltesi artırılmaya çalışılmaktadır ancak
tarım ürününün doğadan kaynaklanan nedenlerle %100 garantisi bulunmamaktadır. Kuraklık
sektördeki hammadde sıkıntısını artırmaktadır.
Şu anda Trakya bölgesi dikkate alındığında yağ sanayicilerinin %15-20 kapasite kullanım
oranı ile çalıştıkları görülmektedir. Bunun birinci sebebi 2007 sezonunda kuraklıktan dolayı
üründe yaşanan azalmadır yani üretici yeterli düzeyde hammade girdisi bulamamıştır.
Türkiye’de yağ sektörünün üretim ihtiyacının bir kısmı her yıl ithalatla kaşılanmaktadır ancak
hammadde ithal edilen ülkelerin Türkiye’ye mal satmaması da üretici üzerinde hammadde
baskısını artıran ikinci bir etken olmuştur. Hammaddede yaşanan bu azalma sonucunda yağ
sektöründe fiyatlar %150 artış göstermiştir. Fiyatlar dünya genelinde de artmakla birlikte,
Türkiye’deki artış oldukça yüksektir. Dünya genelinde artış gösteren gıda fiyatlarına paralel
olarak, Türkiye’de de 2008 yılı Nisan ayında ayçiçek yağının litresi 5.5 YTL'ye yükselmiş, 1
litre yağın fiyatı 8 ayda yüzde 150 oranında artmıştır. Ocak 2007'de tonu 320 dolar olan
ayçiçeği çekirdeğinin fiyatı 1 yılda 925 dolara erişmiştir.Tüm yağlı tohumlardaki fiyat artışının
ise yüzde 60'a dayandığı kaydedilmektedir (CNNTurk.com, 2008).
Hammadde fiyatlarına ilişkin olarak bölgede iki farklı boyut bulunmaktadır. Trakya Birlik ve
diğer üreticiler farklı konumda bulunmaktadırlar. Bunun en büyük nedeni Trakya Birlik’in bir
kooperatifler birliği ve bölgenin en güçlü oyuncusu olmasıdır. Trakya Birlik için çiftçi
önceliklidir. 1966 yılında Babaeski, Edirne ve Lüleburgaz Yağlı Tohumlar Tarım Satış
Kooperatifleri`nin biraraya gelerek kurdukları Trakya Yağlı Tohumlar Tarım Satış
Kooperatifleri Birliği kısa adı ile Trakya Birlik altındaki kooperatif sayısı Marmara, Ege ve İç
Anadolu Bölgeleri ile 48’e yükselmiştir. Trakya Birlik ortak sayısı 110.000`dur Trakya Birlik
ülkemizde üretilen ayçiçeğinin yılda ortalama % 30 - % 50 sini mübayaa etmektedir (Trakya
Birlik, 2008a). Trakya Birlik en önemli ilk üç hammaddesi olan ayçiçeği, buğday ve arpayı
Tekirdağ ve yurtiçinden temin etmektedir.
Görüşülen sanayiciler Trakya Birlik’in büyük çaplı alımları nedeniyle fiyatlar üzerinde belirleyici
etkisi olduğu görüşündedirler. Trakya Birlik ise üretilen ürünün yüzde 50’sini alması, işleyerek
piyasaya sürmesini bölge üreticisi için büyük bir garanti olarak nitelendirmektedir. Ayrıca
sanayiciye hammadde temin etmektedir, 2006 yılında 100 bin tona yakın rafine yağ satmıştır
(Yıldırım, 2007). Trakya Birlik tarafından 2007 yılı yağlık ayçiçeği ürünü için avans alım fiyatı,
15.08.2007 tarihinde 680 YTL/mt ve kesin alım fiyatı, 07.09.2007 tarihinde 825 YTL/mt
olarak belirlenmiştir. 10.09.2007 tarihi itibariyle mübayaa miktarı 134.5 bin tondur.
2007/2008 iş yılında Trakya Birlik tarafından toplam 150 bin tonürün mübayaası
gerçekleştirileceği tahmin edilmektedir (Trakya Birlik, 2007). Bu nedenle Trakya Birlik
ayçiçeği alımlarında gerek fiyat belirleme gerekse üreticiyi destekleme açısından farklı bir
konuma sahiptir. Örneğin Trakya Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Rafet Sezen, 2008 yılı Şubat
ayında 2008 yılı ayçiçeği ekim dönemi hazırlıklarına katkı sağlamak ve ayçiçeği ekimini teşvik
etmek amacıyla, birliğe bağlı kooperatif ortaklarına nakit olarak verilmesi kararlaştırılan
destekleme kredisinin dağıtılmasına başlandığını belirtmiştir. 2007/2008 iş yılında kooperatife
rekolte beyannamesi vererek en az 1 ton ayçiçeği ürünü teslim eden ve halen vadesi geçmiş
borcu bulunmayan ortaklara kullandırılacak olan Destekleme Kredisi, rekolte beyannamesinde
taahhüt ettiği ürünün en az yüzde 50’sini tamamlamış olan ortaklara teslim ettikleri her birim
kilogram için 0,100 YTL, ürünün en az yüzde 50’sini tamamlamamış ortaklara teslim ettikleri
her birim kilogram için 0,050 YTL nakdi kredi olarak kullandırılmaktadır (ilkhaber.com, 2008).
29 Temmuz 2007 tarihinde yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile, kütlü pamuk, yağlık
ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve zeytinyağı üretiminin 2011 yılına kadar
primle desteklenmesi öngörülmüştür (Türkiye Ziraat Odaları Birliği, 2008). Bununla birlikte
Trakya Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Rafet Sezen tarafından yapılan açıklamalarda görüldüğü
üzere üretimdeki artışın kalıcı olması için destekleme priminin ayçiçeği ekiminden önce
açıklanması ve zamanında ödenmesi büyük önem taşımaktadır (Yıldırım, 2007). Üretimin
artması ve üreticinin ayçiçek ekimine devam etmesi ve böylelikle Türkiye’de hammadde
açığının azaltılması ve hatta kapatılması, üreticinin ayçiçeği ekerek gelir elde edeceğinin
garanti edilmesi ve üreticinin kanola gibi farklı ürünlere kaymasının engellenmesi ile
sağlanabilecektir. Destekleme primi bu noktada büyük önem taşımaktadır. Trakya Birlik ile
diğer üreticiler arasında var olan hammaddeye dayalı farklı rekabet konumları da hammadde
üretiminin artması ile değişebilecektir. Bu noktada Trakya Birlik kendi açısından üreticiyi ve
üretimi sürdürebilir kılan bir role sahip olduğunu ifade ederken, diğer üreticiler düşük
maliyetli hammadde alma veya gerekli miktarda hammaddeye erişim sağlama konusunda
Trakya Birlik’in konumunu irdelemektedirler.
Bölgedeki diğer firmalar dünyada ayçiçek fiyatlandırılması içeriği yağa göre yapılırken, Trakya
Birlik’in kilo ile fiyatlandırma yapmasının Türkiye’de ürün kalitesinin düşük olmasında oldukça
etkili bir uygulama olduğu görüşündedirler. Zira çiftçi en kaliteli yağı veren ürünü değil, en
fazla ürünü veren tohumu ekmektedir. Olması gereken Türkiye’de iyi yağ veren tohum
ekilmesi ve kaliteli ürün üretimidir. Satış amaçlı tarım, kalite ve sürdürülebilir verim üzerinde
olumsuz etki yaratmaktadır. Bu noktada Trakya Birlik’in çiftçiyi daha kaliteli ürün üretimine
yöneltmek içni yüksek asitli yağ tespiti yapılmasını sağlayan teknolojik altyapı yatırımlarına
başlamış olması sevindirici bir gelişmedir. Ancak söz konusu teknolojinin yüksek maliyetli
olması nedeniyle her alım noktasında bu teknolojiyi yaygınlaştırmak zaman alacaktır. Bölgede
görülen rekabet odaklı yaklaşım işletmelerin birbirlerini değerlendirmelerinde de etkili
olmaktadır.
Esasen hammadde açısından bölge ayçiçek üretimine son derece uygun olması nedeni ile
yüksek bir rekabet gücüne sahiptir. Ancak var olan üretimin bölge üreticilerinin talep ettikleri
kapasite kullanımını sağlayamaması rekabet güçleri üzerinde önemli bir baskı yaratmaktadır.
Trakya Birlik açısından bakıldığında ise Tekirdağ`da bulunan hammadde tedariği işletmenin
rekabet gücünü olumlu etkilemektedir. Trakya Birlik bölgedeki hammadde erişimini oldukça
yeterli bulmaktadır.
• Sermaye Kaynakları (Düşük/-1)
Firmaların sektöre girişleri incelendiğinde yağ sektörüne yatırım yapma kararlarını 1990’lı
yılların başlarında gerçekleştiği görülmektedir. Tekirdağ’da yeni yağ tesisi bulunmamaktadır.
Firmalardan biri İstanbul’da gıda toptancısı iken başka bir yağ markasının toptancılığın da
yapmakta olduğunu ve sahip oldukları dağıtım ağını kendi yağlarını üreterek satmak için
kullanma kararı aldıklarını ifade etmiştir. Sektör 2003 yılına kadar çok iyi bir performans
göstermiş ancak yabancı firmaların girmesi ile rekabet artmış ve küçük firmaların çoğu bu
yeni rekabetçi ortamda sahip oldukları pazar payını koruyamamışlardır. Bir diğer firma ise
teneke fabrikasına sahipken tenekeyi üretiyoruz yağ koyalım satalım diyerek sektöre
girmişlerdir.
Firmaların sermaye yapıları incelendiğinde hiçbirinin büyük yabancı firmalar ile rekabet
edecek güçte olmadıkları görülmektedir. Küçük yağ üreticilerinin kaça alıp kaça
satabileceklerini bilmeleri gerekmektedir. Trakya Birlik açısından bakıldığında ise sermaye
kaynakları yüksek rekabet gücünün bulunduğu bir alandır. Yerel sanayicinin gözünde Trakya
Birlik’in en büyük avantajı devlete finans kaynağı olarak erişebilmesidir. Trakya Birlik
yetkilileri ise %90-%100 kapasite ile çalışan entegre tesisleri ile mali yönden herhangi bir
desteğe ihtiyaç duymadıklarını ifade etmektedirler. Küçük sanayici Trakya Birlik’in çok daha
kolay kredi aldığı görüşündedir. Trakya Birlik ise ayçiçek üreticilerinin menfaatleri
doğrultusunda hareket ettiklerini ve tüm politika ve kararlarında çiftçilerin durumlarının
iyileştirilmesini hedeflediklerini belirtmektedir. Bölgedeki yağ üreticilerinin banka kredilerini
piyasa koşullarında almalarına rağmen Trakya Birlik’in ödeme sıkıntısı olduğunda veya zarar
ettiğinde borçlarını erteleme şansı bulunduğuna yönelik inançları, reel olarak içerisinde
bulundukları rekabet ortamının bir yansıması olmaktadır.
Fiziki Altyapı (Orta/0)
Tekirdağ’da 20 tesis bulunmaktadır ve Türkiye’nin toplam kapasitesinin %68’ine sahiptirler
ancak şu anda kapasitenin %32’isi çalışmaktadır. Amerikan firmaları tesis kurmak yerine
kiralamayı tercih etmekte, böylece tesis maliyetini üstlenmemektedirler.
Fiziksel altyapıda yaşanan en büyük sorun Tekirdağ’ın planlamasına yöneliktir. Yapılan
çalışma sanayi bölgelerini detaylı olarak içermemektedir. Fabrikanın yer aldığı bölgeye ait
planlarda yağ fabrikasının işaretlenmediği görülmüştür. Planlama için yapılan saha çalışması
çok zayıftır ve bölgenin reel dinamiklerini ve büyüme eğilimlerini yansıtmaktan çok uzaktır.
Fiziksel koşullarda çevrenin kirlenmesi önemli bir zorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Arıtma
için verilen %20 teşviğin kaldırılması firmaların arıtma kullanımını azaltmıştır. Yağ sektöründe
çevre ilişkisi ve atık yönetimine bakıldığında firmaların çevre konusunda duyarlı oldukları
ancak teşviğe gerek duydukları görülmektedir.Arıtmanın maliyeti ürün başına %15 maliyet
artışı getirmektedir. Kimyasal madde ve personel %15 oranında maliyete eklenmektedir.
Teşvikler sektörün aşırı rekabetçi olması nedeniyle büyük önem taşımaktadır.
Öte yandan yağ sektöründe atık bulunmamakta, atıklar ikinci ürün olarak kullanılmaktadır.
Firmalardan biri arıtmasının bulunduğunu ancak çıktı bulunmadığı için kullanmadıklarını ifade
etmiştir. Yağ sektöründe iki çıktı vardır; asit yağ ve sitarin. Sitarin sabun fabrikalarına
satılmaktadır ve şampuan yapımında kullanılmaktadır. Asit yağ ise yağ fabrikalarına
satılmaktadır. Kalan su ise geri dönüşümü yapılarak yeniden kullanılmaktadır. Bu fabrikada
atık çıkmamasına rağmen arıtma kurulması zorunluluğu nedeniyle arıtma tesisi kurulmuştur.
Ancak firma ihityaç bulunmadığı için bu tesisi hiç kullanmamaktadır. Diğer bir tesis ise
entegre tesis olarak arıtma için ön dengeleme havuzlarına sahip oldukların ancak bu havuzları
çalıştıramadıklarını ifade etmiştir. Çalıştıramama nedeni prosedür eksilliğidir. Uygulamaya
yönelik prosedür eksiklikleri sektörü doğrudan etkilemektedir. Çevre İl Müdürlüğü’nden
ruhsat almak çok uzun sürmektedir. İşletmeler doğalgazla çalıştığı halde kömürle çalışıyor
gibi değerlendirilmektedirler.
• Bilimsel ve Teknolojik Altyapı (Orta/0)
Bitkisel yağ üretiminde iki tip üretim sistemi bulunmaktadır, bas sistemi ve kontinü sistem.
Bas ve kontinü arasındaki en büyük fark üretim süresidir. Kontinu tesiste hammaddenin nihai
ürün olması 8 saat iken ham yağdan nihai ürüne ulaşım süreci bas tesislerde 42-36 saat
arasında değişmektedir. Ancak bas sistem için standart yağ gerekmezken kontinü için
standart yağ bulunması gerekmektedir. Türkiye’de iklimden, tohumdan ve gübrelemekten
doğan sıkıntılar ve farklılıklar nedeni ile standart yağ bulmak çok zordur. Yağlarda
tohumlardan dolayı asit farkı bulunmaktadır. Bu noktada toprağın tahlil edilip hangi tip tohum
ekileceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Basta ürünün standart olmaması sorun yaratmadığı
ve standart ürün yetiştirilmediği için sanayiciler henüz dönüşüm için erken olduğu
düşüncesindedirler. Genel olarak bölgedeki tüm tesisler, yeterli mali esnekliğe sahip olmaları
halinde bilimsel ve teknolojik altyapı ve ar-ge konusunda gelişmelere açıktırlar ve buna sıcak
bakmaktadırlar.
Trakya Birlik yenilikçilik çalışmalarına önem verdiğini ifade etmiş, ürün kalitesinin
iyileştirilmesi ve teknolojik gelişmeyi firmanın küresel rekabet gücü açısından çok önemli
gördüğünü belirtmiştir ancak bu noktada talep edilen yeni ürünlerin üretiminde istihdam
edilecek işgücü temini de etkili olacaktır. Bununla birlikte teknolojik ilerleme kaydetmek ve
bilgi üretmek bölgedeki işletmelerin öncelikli ilk üç hedefi arasında yer almamaktadır. Bu da
işletmelerin genel olarak mevcut ihtiyacı karşılamak odaklı hareket ettiklerinin ve üretimde
kullanılan teknoloji ve üretim kalitesini bugünkü şartlar altında yeterli gördüklerinin bir
yansıması olarak değerlendirilmektedir. Piyasada var olan rekabetçi ortam işletmeleri üretim,
satış ve pazarlama odaklı stratejiler geliştirmeye itmektedir.
2.6.2. Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı (Düşük/-1)
• İç Piyasada Rekabet (Orta/0)
Yağ sektörüne bakıldığında Trakya Birlik, sahip olduğu hammadde erişimi ile en büyük
üreticidir. Ülker bu alanda çok geniş dağıtım ağı ile öndedir. Küçük yağ sanayicileri ise gerek
hammadde erişimindeki kısıtlar gerekse yağ gönderimindeki nakliyet maliyeti gibi etkenlerden
dolayı hiçbir alanda rekabet üstünlüğüne sahip değildirler. Küçük firmaların ulaşabildiği ve
çalıştığı yerler bellidir ve büyük grosmarketler karşısında pazarlık yetenekleri oldukça kısıtlıdır.
Bununla birlikte sektördeki maliyetler de bellidir ve firmaların rekabet güçleri üzerinde ağır bir
baskı yaratmaktadır.
Trakya Birlik ile yerel üreticiler arasındaki rekabetin etkileri bu başlıkta da görülmektedir. Öte
yandan yabancı firmaların alım ve satım garantisi, marka desteği bulunması yerli üreticiyi
oldukça zor durumda bırakmaktadır. Ayda bir tesisten 3000 ton yağ çıkmaktadır ancak görüş
alınan sanayiciler 2007 yılında toplam 6000 ton yağ sattıklarını ifade etmişlerdir. Bu sadece 2
aylık kaapsitedir. Bununla birlikte yabancı firmalar ve Trakya Birlik çiftçiye destek vermekte
ve 600-700 bin tonun 400-5000 bin tonunu almaktadır. Alım garantisini veren bu büyük
oyuncular malı satarken de kurumsal markalarını kullanmaktadırlar.
Tablo 2.9: Ayçiçeği Üretim Maliyetleri
MASRAF UNSURLARI 2003 (TL/DA) 2004 (TL/DA) 2005 (YTL/DA) GİRDİ GİDERLERİ 16.650.000 16.700.000 17,9 Gübre Bedeli 8.000.000 9.000.000 9,7 Tohumluk Bedeli 5.500.000 6.100.000 6,5 Su Bedeli 650.000 0 0 İlaç Bedeli 2.500.000 1.600.000 1,7 BAKIM VE İŞÇİLİK GİDERLERİ 31.650.000 34.000.000 36,65 İlk Sürme 9.000.000 10.000.000 11 İkileme 4.500.000 5.200.000 5,6 Üçleme 1.900.000 0 0 Diskaro ve Tırmık 1.500.000 2.000.000 2,1 Taban sürgü 1.200.000 1.300.000 1,4 Ekim ve Tohum Kapatma 4.000.000 4.700.000 5,1 Seyreltme ve Boğaz Doldurma 1.000.000 1.000.000 1 Çapalama 5.000.000 6.800.000 7,25 Gübreleme İşçiliği 1.250.000 1.700.000 1,8 Zir.Müc.İşçiliği Bedeli 1.500.000 1.300.000 1,4 Sulama İşçiliği Bedeli 800.000 0 0 HASAT VE PAZARLAMA 8.000.000 9.900.000 10,7 Hasat ve Harman 6.000.000 7.400.000 8 Nakliye 2.000.000 2.500.000 2,7 DİĞER DEĞİŞKEN MASRAFLAR 1.500.000 1.600.000 1,7 DEĞİŞKEN MASRAFLAR TOPLAMI(DTM)(3+8+20+23) 57.800.000 62.200.000 66,95 Değişen Masrafların Faizi 11.560.000 9.330.000 6,69 TOPLAM DEĞİŞEN MASRAFLAR(TDM)(24+25) 69.360.000 71.530.000 73,64 Genel İdare Giderleri(TDM %3) 2.080.800 2.145.900 2,2 Tarla Kirası 17.000.000 24.600.000 26,56 Diğer Sabit Masraflar(Amortisman ve Sigorta gibi) 0 0 0 TOPLAM SABİT MASRAFLAR(TSM)(27+28+29) 19.080.800 26.745.900 28,77 TOPLAM ÜRETİM MASRAFLARI(TÜM)(26+30) 88.440.800 98.275.900 102,42 Bir Dekardan Alınan Ürün Miktarı (Verim) 170 206 200 Bir Dekardan Alınan Yan Ürün Miktarı (Verim) 0 0 0 Ürünün Satış Fiyatı (TL/Kg.) 570.000 650.000 0,65 Yan Ürünün Satış Fiyatı (TL/Kg.) 0 0 0 Ana Ürün Geliri (32*34) 96.900.000 133.900.000 130 Bir Dekardan Elde Edilen Yan Ürün Geliri (33*35) 0 0 0 Bir Dekardaki Gayri Safi Üretim Değeri (GSÜD) (32*34+33*35) 96.900.000 133.900.000 130 Bir Dekardan Elde Edilecek Ürün İçin Yapılan Masraf Toplamı (31-37) 88.440.800 98.275.900 102,42 Bir Kg Ürünün Maliyeti (39/32) 520.240 477.067 0,512 Bir Dekardan Elde Edilen Brüt Kar (GSÜD-TDM) 27.540.000 62.370.000 56,35 Bir Dekardan Elde Edilen Net Kar (GSÜD-TÜM) 8.459.200 35.624.100 27,57
Kaynak: Meclis Araştırması Raporu, 2008.
Tablo 2.10: 2006 Yılında Sıvı Yağda marka Bilinirliği (%)
Yudum 14.7 Bizim 12.2 Biryağ 11.7 Komili 9.3 Olin 6.9 Ülker 5.4 Orkide 3.3 Kırlangıç 3.3 Tariş 3.2 Ona 3.1 Aymar 2.1 Kristal 1.7 Luna 0,01 Diğer 15.5
Kaynak: Yudum, 2008, AC Nielsen, 2008.
Türkiye’de yağ sanayi ve yağ piyasasının %80’i yabancı firmaların elindedir. Dolayısı ile küçük
yerel üreticilerin büyük yabancı firmalar ile rekabet etme şansları bulunmamaktadır. Küçük
yerel sanayiciler sahip oldukları sermayeyi fabrikaya yatırmakta ve hammadde alımında
fiyatlarda rekabet edebilecek mali esnekliğe asla sahip olamamaktadırlar. Büyük Amerikan
firmaları sermaye yapıları açıdan rekabet üstünlüğüne sahip durumdadırlar. Türk yağ
üreticilerini koruyacak ve destekleyecek bir tek Trakya Birlik bulunmaktadır. Trakya Birlik
kendi yapısı içerisindeki üretici ve kendi yağ üretimi odaklı stratejiler oluşturmaktadır. Bu
noktada bölgedeki tüm üreticilerin iç piyasada rekabet gücü elde etmesine yönelik
stratejilerin bölge ekseninde geliştirilmesinde ve bölgenin tüm oyuncularının rekabet gücünü
yükseltecek bir bölgesel marka oluşturulabilmesinde fayda görülmektedir.
• Yatırım (Düşük/-1)
Bu zor rekabet koşullarında yerel yağ sanayicilerinin firma stratejisi mutlaka sektörde oyuncu
olarak kalmaktır. Sanayiciler, kendi markalarını sürdürebildikleri sürece tesislerini
kapatmayacaklarını zira gerçek işlerinin yağcılık olduğunu ifade etmişlerdir. “Bizim işimiz bu
bu saaten sonra iş değişmez zaten fabrikalar tesisler de para etmez” ifadesinde
bulunmuşlardır. Sanayicilerin geleceğe yönelik kararlarında “pazar bizi nereye götürecek”
düşüncesi hakimdir. Örneğin Trakya’da kanola üretimi artmaktadır ve yağ üreticileri ister
istemez kanolaya yönelmektedir. Sanayiciler yabancıların kar olduğu sürece sektörde
kalacakları ve kar oranı düşünce, tahmini 2009’da yabancı yatırımcıların gideceğini tahmin
etmektedirler.
Gerekirse büyük firmalara fason çalışacaklarını söyleyen sanayicilerin tahminleri piyasanın
iyileşmeyeceği yönündedir. Örneğin Cargill firmasının kendi tesisi bulunmamaktadır ancak
kiralık günlük 200 ton kapasiteli tesise sahiptir. Cargill hammdede alıp stoklamakta ve kar
edecek şekilde satmaktadır. Tedarik eksikliği olmazsa birçok firma devam etmek istemektedir
ancak çalışacak hammadde olmadığı zaman en iyi çözüm tesisi kiralamak olacaktır. Yabancı
firmalar Arjantin ve Ukrayna da ik çıkan ürünü ucuza almakta, küresel pazarlardan mal
toplamakta ve sahip oldukları stokla fiyatlar üzerinde oynama şansına sahip olmaktadırlar.
Firmaların rekabet amacıyla reklam kampanyalarına gitmeleri ya da kurumsal markalarını
geliştirmeleri, içerisinde bulundukları sıkı rekabet koşulları içerisinde gerçekçi bir strateji
olarak kabul edilmemektedir. Bununla birlikte Trakya Birlik açısından yapılan değerlendirmeler
farklı bir profili ortaya koymaktadır. İşletme sahip olduğu imkanlar dahilinde pazarlama,
reklam, danışmanlık gibi destekleyici hizmetleri almakta ve Tekirdağ içerisinde bu hizmetlerin
varlığını olumlu olarak değerlendirmektedir.
• Ar-Ge/Yenilikçilik Kabiliyeti (Orta/0)
İşçiye dayalı üretim yerini teknolojiye bırakmakta, işciye dayanan hizmet ihtiyacı
azalmaktadır. Bitkisel yağ üretiminde iki tip üretim sistemi bulunmaktadır, bas sistemi ve
kontinü sistem. Küçük sanayiciler bas sistemine sahip olduklarını ifade etmişlerdir ve kontinü
siteme dönüşüm için yeterli pazar payına ve hammaddeye sahip olmadıklarını belirtmişlerdir.
Teknolojik dönüşüm sanayicinin gözünde pratikte zor değildir ancak dönüşüm kararı,
getireceği finansman yükü nedeniyle alınamamakta, bu nedenle teknolojik dönüşüm
sağlanamamaktadır.
Bununla birlikte eğer dönüşüm kararı alacak olurlarsa teknoloji için teşvikler bulunduğunu ve
KOSGEB’in teknolojik dönüşüm teşviğinden yararlanabileceklerini ifade etmişlerdir. Trakya
Birlik’e bakıldığında ise ar-ge yatırımlarının gelişme gösterdiği ve yüksek yağ kalitesine sahip
ayçiçeği üretimine yönelik çalışmaların yapıldığı görülmektedir. Genel olarak bölgedeki tüm
tesisler, yeterli mali esnekliğe sahip olmaları halinde bilimsel ve teknolojik altyapı ve ar-ge
konusunda gelişmelere açıktırlar ve buna sıcak bakmaktadırlar.
• Küresel Rekabetin İç Piyasaya Etkileri (Düşük/-1)
Görüşülen firmalardan biri ayçiçek üretiminde dünyada büyük bir paya sahip olan Ukrayna’da
8 yıl faaliyet gösterdiklerini ve zaten Ukrayna’dan hammadde alarak Türkiye’de malı işleyip
sattıklarını belirtmiştir. 1998-2000 yıllarında Ukrayna’da 100 fabrika varken, şimdi 170 fabrika
bulunmaktadır. Bu koşullarda örneğin Irak’a 2400 dolara satılan malı, Ukrayna’ya 1.900 ABD
dolarına gönderebilmektedir. Böylelikle rekabet sona ermektedir. Hammaddede dışa
bağımlılık dış ticareti bitirmektedir. Örneğin daha önce mal verilen Bulgar dağıtımcı, kendisi
Ukrayna’da fabrika açarak, yağ üretimine geçmiş ve böylelikle bir pazar daha kaybedilmiştir.
Küresel rekabette en önemli etken kurdur. Dövizin düşük tutulması ve Türk Lirasının değer
kazanması sonucunda Türkiye’de üretim pahalılaşmakta ve ithalat artmaktadır. Ancak ithalat
artışındaki en temel etkenin hammadde yetersizliği olduğu düşünüldüğünde gerekli üretim
politikalarının geliştirilmemesi halinde bu kısır döngünün devam edeceği tahmin edilmektedir.
• Firmaların Yönetim Yaklaşımları ve Yetenekleri (Orta/0)
Sektörde firmaların yönetim yaklaşımları ve yetenekleri sahip oldukları deneyim ve mali güç
ile şekillenmektedir. Genel olarak temel rekabet sorunları üretim ve denetimde görülen
denetimsizlik ve kayıtdışılıktır. Firmaların rekabetin yoğun olduğu bu sektörde kurumsal kimlik
yaratmaları ve tüketici üzerinde güven kazanmaları önem taşımaktadır. Bölgedeki oyunculara
yönelik araştırmalar, sektördeki oyuncuların sayısının çok olmasının, hammadde kaygısı ile
birleşmesinin firmaların yönetsel etkinliklerinde etkili olduğunu göstermektedir. İş etiği ve
ahlak tüm firmalar için önem taşımaktadır. Keza tüm firmalar işbirliğinin sağlayacağı katkıyı
dikkate almaktadırlar. AB ve ABD’li firmaların gerek yönetsel gerekse operasyonel olarak
sahip oldukları rekabetin de farkındadırlar. Ancak birlikte hareket etme, sorunlarına ortak
çözüm elde etme gibi konularda bireysel rekabet kaygılarının öne çıktığı görülmektedir.
Firmaların yönetim yaklaşımlarında, en gelişmiş olduğu görülen ve 99 kişilik bir yönetici
ekibine sahip olan Trakya Birlik ayrı bir konumda bulunmakla birlikte, işletmecilik becerisine
yönelik yaklaşımlarda tüm firmaların bu yeteneklerini kısmen yeterli gördükleri ve bu alanda
yönetim yaklaşımlarını küresel rekabet odaklı olarak geliştirme ihtiyacını hissettikleri
gözlemlenmiştir.
2.6.3. Talep Koşulları (Orta/0)
• Yurtiçi Talep (Orta/0)
Türkiye’de kapasitenin halihazırda %65’i yabancı firmaların elindedir. Yerel üreticiler piyasa
koşullarının zorlaşması sonucunda fabrikalarını yabancı firmalara kiralamaktadırlar. Piyasada
fiyat oluşturan büyük yabancı firmalar olmakta, küçük yerel üreticiler ancak onların
ulaşamadığı pazarlara ulaşmaktadır. Küçüklerin başka türlü yaşama şası yoktur. Yerel yağ
üreticileri İstanbul’da Anadolu yakasının Ankara asfaltının üstü olarak tanımladıkları bölgesine
yağ satmaktadırlar. Bu firmalar büyük zincirlerle çalışamamaktadırlar. Büyük zincirlerin
sanayiciyi kullanarak para kazandığına inanmaktadırlar. Büyük zincir marketlerin sahip
oldukları market sayısı itibarı ile pazarlık kabiliyetleri oldukça yüksektir. 3 ay süre ile ödemesiz
mal talep edilmekte, sonra vadeli ödeme yapılmaktadır. Küçük firmaların böyle bir esnekliği
bulunamamakta, bu anlamda kendi sermayelerini tüketmektedirler.
Görüşülen firmalardan biri Türkiye’nin her yerine bölge bayileri bulunduğunu, 81 ilde var olan
bayilerini, 1999-2000 krizini görerek azaltıklarını ifade etmiştir. Şu anda satış yapılan bölgeler
Batı Karadeniz, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’dur. Karadeniz’de mısır yağı kullanılması
nedeniyle ayçiçek yağı satılmamaktadır.
Sanayicilere göre Türkiye’de iki tip tüketici bulunmaktadır: Birincisi bilinçli tüketici; bu terim
bilinç düzeyi yüksek, markaları fiyatları kontrol edip alan ve aradığı ürün yoksa yoksa en
uygununu alan tüketici için kullanılmaktadır. İkinci grup ise bakkal en iyisini satar diyerek
ihtiyacını karşılayan tüketicidir. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da tüketiciler bakkala
güvenmekte ve bakkal ne satıyorsa onu almaktadır. Orada marka yoktur. Örneğin
Diyarbakır’da yağa “vita” denilmektedir ve tüm yağ markaları “Vita” markası ile
özdeşleştirilmiştir. Bu bir alışveriş kültürüdür.
Görüşülen firmalardan biri olan Pelin markası hakkındaki görüşler şöyledir. İstanbul’da Pelin
markasına sadık 400 tüketici vardır. Her ay 400 ton satış yapılmaktadır. Ancak bu çözüm
getirmemektedir zira 3-4 günlük kapasite anlamına gelmektedir. Firma kendisi gibi daha
küçük oyuncuların marka yaratmaya çalıştıklarında büyük firmaların fiyatları indirerek,
rekabet yarattığını, üstelik reklam vererek, kurumsal markası ile kamuoyunu etkilediğini ifade
etmektedir. Bölgede güçlü bir marka stratejisi bulunan tek oyuncu Trakya Birlik’tir. Zira
bunun için yeterli bütçeye sahiptir. Firmalar 2004 yılından bu yana pazarda kar olmadığını
ifade etmektedirler. Firmalardan biri stokçuluğu tercih ettiğinde de 90 gün vade ile yapılan
anlaşma sonucunda büyük zincirlerden birinin sermayesinin yarısına mal olacak şekilde
kendisinden mal aldığını belirtmiştir. Öte yandan sanayiciler, büyük firmalara sattıkları kendi
yağlarının, büyük firmaların paketlerinde neredeyse iki katı fiyata satılmasını da markanın
fiyata doğrudan yansıması olarak nitelendirmektedirler.
Trakya Birlik, diğer firmaların pazar değerlendirmelerinden farklı bir profil çizmektedir çünkü
pazarda lider işletme konumundadır. yutiç taleibni son üç yıl içerisinde arttığı görüşündedir ve
satışlarının gelecek yıllarda artış göstereceği düşüncesindedirler. Trakya Birlik, yurtiç iodaklı
bir strateji öngörmekte olup, yurtiçinde en fazla İstanbul, Ankara ve Tekirdağ’da satış
yapmaktadır.
• Yurtdışı Talep (Orta/0)
Dünyada ayçiçek yağını en çok kullanan ülke Türkiye’dir. ABD soya, Güney Asya palm yağı
odaklıdır. Ayçiçek yağı Ortadoğu ve Asya’daki Türki Cumhuriyetlerine Türkiye tarafından
tanıtılmıştır. Ayçiçek Türklere özgü yemek kültürünün bir parçasıdır. Dünyada Ayçiçek gıda
alanında değil sanayi girdisi olarak kullanılmaktadır. Firmaların dış pazalara erişimlerinde
ayçiçeği yemek kültürünün bir parçası olarak kabul ettirme başarıları etkili olmaktadır.
Firmalar, Libya, Suriye, Irak, İran, Suudi Arabistan’a, Çin’e, Güneydoğu Asya ve Afrika’nın
bazı bölgelerine satış yapmaktadırlar.
Firmaların dış pazarlara açılımı fuarlar vasıtsıyla gerçekleşmektedir. Firmalar fuarlarda pazar
aramaktadırlar. Fuarlar ve iş konseylerinde karşılıklı yapılan görüşmelerde ilk temaslarda
bulunulmaktadır. Ancak sermaye kısıtı nedeniyle ama rekabet gücü düşüktür. Malı
gönderdikten 2 ay sonra ödemenin yapılması, firmaları bu süre zarfında kendi sermayelerini
tüketmek zorunda bırakmaktadır.
Görüşülen firmalardan biri 2006 yılında Irak’a 12.000 ton ayçiçek yağı ihracatı yapmıştır,
ancak artık bu mümkün değildir. Zira bazı tahşisçiler, paketledikleri ürüne ayçiçek yağı
yazmakta ancak pakete ayçiçek yağı koymadığı için çok düşük fiyat vererek tüm piyasayı
bozmaktadırlar. Üstelik bazı firmaların sertifikaları, TSE belgeleri, olduğu halde bu
gerçekleşmektedir çünkü denetleme firmalardadır ve firmalar yöneticinin yaklaşımına göre
stratejilerini belirlemektedirler. Denetleme ekskikliği bulunmakta ve merdiven-altı üretim
buna dayanarak artmaktadır.
Sanayiciler, Gümrük Birliği ile gelen ortak gümrük tarifesi uygulamasının çok büyük
olumsuzluklar yarattığı düşüncesindedirler. Zira ortak gümrük vergileri ile üçüncü ülkelerden
alınan yağ da gümrük vergilerinin yüksek olması, Türk yağ sanayinin rekabet esnekliğini
yitirmesine neden olmuştur. Ayçiçekte AB vergilerini uygulamakla birlikte, AB’nin iç pazarında
ayçiçek üreticilerine yönelik koruyucu destekleme programları uygulamasına karşın Türkiye’de
ayçiçek yağı üreticilerinin kendi rekabet koşulları içerisinde bırakılmaları bu olumsuz etkiyi
güçlendirmektedir. Esasen ayçiçek AB’de İspanya ve Hollanda’da kimya, ilaç ve biyodizel
üretiminde kullanılmak üzere üretilmektedir.
2.6.4. İlgili ve Destekleyici Kuruluşlar (Orta/0)
• Yerel Tedarikçiler (Orta/0)
Yağ üreticileri hammadde tedariğini ancak büyük oyunculardan geri kalan kısımla yani ancak
toplam üretimin %10-20’si ile karşılayabilmektedirler. Bunu da 20 tesis bölüşmektedir. Mal
tedariği çifçi ve ithalat ile karşılanmaktadır. Traknya Birlik en büyük alıcı konumundadır.
Hammadde müstasilden alınabilmektedir. Müstasil elde kalanı en yüksek fiyat verene
vermektedir. Bu da hammadde tedariğinde fiyat artışına neden olmaktadır çünkü hammadde
kısıtı bulunmaktadır. Bir ara Tarım Bakanlığı’nın bu kısıtı aşmak amacıyla çalıştığı ancak
çiftçinin kendini bağlamak istemeyerek en fazla fiyat verene yönelmeyi tercih ettiği ifade
edilmiştir. Sanayici hammadde açığının iki önemli nedeni olduğu görüşündedir; birincisi
plansız üretimdir. İkincisi ise çiftçinin rant kaygısı ise bilinçsiz ekim yapmasıdır. Türkiye’nin
yağ ihityacı vardır ama üretim artmamaktadır. Bununla birlikte her yıl yanlış sulamadan %5
toprak kaybedildiği ifade edilmektedir. Oysa ki ABD ve AB ülkelerinde tarım politikaları
bellidir. Çiftçinin hangi ürünü ne kadar süre ile hangi standartlarda ekeceği belirlenmiştir.
Trakya bölgesi yağlı tohumlara çok elverişlidir ancak ekimin çitfçinin insiyatifine bırakılması
üretim kalitesini de olumsuz etkilemektedir. Bu durumda üretime yönelik stratejiler ve
planlamalar ancak çiftçilerin kendi aralarında kurmuş oldukları sivil toplum kuruluşları ve
koooperatifler tarafından geliştirilmekte ve yine kar amacı ilk sırada yer almaktadır. Ziraat
odaları ve önder çiftçi projesinde kurulmuş olan özel kurumlar projeler ile çiftçileri
sürdürülebilir ve verimli tarıma yöneltmek isteseler de çifçi kendi çıkarı doğrultusunda hareket
etmektedir.
Bu noktada sanayiciler Gelibolu’da yaşamış oldukları bir deneyimi paylaşmışlardır. Kanola
üretiminde malı almadan önce çiftçiye destek verme kararı aldıklarını ve çiftçinin tohum
yardımı isteği, fiyat garantisi ve avans taleplerinin tümüne olumlu yanıt verdiklerini söyleyen
üreticiler, çiftçilerin kendilerini ciddiye almadıklarından yakınmaktadırlar. Bunun en büyük
nedeni büyük yabancı firmaların çiftçiyle sözleşe yapmış olmaları ve çiftçinin bu sözleşmeler
nedeniyle yaptıkları diğer tüm bağlantılarda da kooperatiflere ve firmalara ödeme yapmak
zorunluluklarıdır. Sanayiciler tohum yardımının herkes tarafından yapılabildiğini ancak yabancı
firmalarla mal alım sözleşmesi yapıldığında tohumla başlayan bağın her aşamada devam
ettiğini ifade etmektedirler.
• Üniversite (Düşük/-1)
Edirne ve Trakya Üniversitesine bağlı ziraat fakülteleri bulunmaktadır. Ancak, sanayiciler son
10 yıl içerisinde ziraat fakültesinin sektörler ile birlikte herhangi bir çalışma yapmadığını ifade
etmişlerdir. Bir firma öğrenciler için üniversiteden stajyer istediğini ancak cevap gelmediğini
belirtmiştir. Tekirdağ’da sanayici üniversite işbirliği ve ortak çalışması bulunmamaktadır.
Eğitim talebi üzerine üniversiteden bilgisayar ve muhasebe konusunda destek
sağlanabilmiştir. Bununla birlikte hammadde tarafında yeni mezun ziraat mühensislerinin ve
gıda mühendislerinin köylü ve çiftçileri yetiştirme amacıyla 1 senelik bir çalışma yaptıkları
bilinmektedir ancak sonuç olarak proje devam edememiştir. Üniversiteden alınan geribildirim
çiftçilerin dış kaynaklı firmaların önerileri ışığında yine bildikleri tohumu ektikleri ve verilen
eğitim ve bilgileri kullanmayı redettikleri yönündedir.
• Sivil Toplum Kuruluşları (Orta/0)
Tekirdağ yağ sanayicileri ile yapılan görüşmede, sektörde yaşanan sorunların aşılmasında
sektör oyuncuları arasında işbirliğinin geliştirilmesi ve diyaloğun artırılması amacıyla bölgesel
bir Yağ Sanayicieri Derneği kurulduğu ifade edilmiştir. Ancak henüz derneğin ihtiyaç duyulan
birlik yaklaşımına kavuşmadığı ve toplantılarda her ne kadar yağ sanayicileri ortak menfaat
üzerinde hem fikir olsalar da, reel ekonomide bireysel menfaatleri doğrultusunda karar
aldıkları görülmektedir. Bu noktada dikkat çekici unsur yağ sanayicileri arasında görülen
güven eksikliği olmaktadır. Sektör içerisinde rekabetin çok fazla olması ve çoğu kurumun
kendi geleceğini garanti altına alma veya en azından günü kurtarma niyetinde olmaları
nedeniyle kurulan derneğin kısa dönemde sektör içerisinde ihtiyaç duyulan bütünlüğü ve
finans gücünü elde etmesi çok zor görünmektedir.
Yerel yönetimin tarım konusunda etkin bir girişiminin bulunmadığı zira tarımın görevi dışında
kaldığı düşünülmektedir. Tarım Müdürlüğü bazı çalışmalar yapmaktadır ancak destek
bulamamaktadır. Yağ sanayicileri bunu Trakya çiftçisinin rant kaygısı ile hareket etmesine
dayandırmaktadırlar. Rant kaygısı nedenile çiftçi, kendisine göre en fazla gelir getirecek
tohumu ekmekte, ilaçlamayı ise kendi bilgisine göre, çoğu zaman doğru olmayan bir şekilde
yapmaktadır. Yerel medya, bu süreçte çiftçinin bilinçlendirilmesinde etkin bir role sahip
değildir.
Tekirdağ’ın en güçlü sivil toplum örgütü Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası’dır. Tekirdağ
Ticaret ve Sanayi Odası bölge ile ilgili bilgi ve veri oluşturmaktadır. Amaçlanan dezvantajları
avantaja dönüştürmektir. Ancak Odanın etkinliğinin artırılması için strateji ve bölgenin
kalkınmasına yönelik planlarda sektör temsilcilerinin etkin katılımı ve diğer sivil toplum
örgütleri ile işbirliği kurulması, İl Özel İdaresi ile strateji bütünlüğü yaratılması gerekmektedir.
2.6.5. Devlet (Orta/0)
• Teşvikler (Orta/0)
26597 sayılı ve 29 Temmuz 2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2007-2011 Döneminde
Kütlü Pamuk, Yağlı Ayçiçeği, Soya Fasulyesi, Kanola, Dane Mısır, Aspir ve Zeytinyağı
Üreticilerine Destekleme Primi verilmesine ilişkin 2007/12415 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
uyarınca destekleme priminden çiftçi kayıt sisteminde özlük, ürün, arazi bilgileri kayıtlı olan ve
bu arazilerinde prime esas ürünleri ürettiği il/ilçe tarım müdürlüklerince tespit edilen gerçek
ve tüzel kişi (kamu tüzel kişileri hariç) çiftçiler yararlanmaktadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
tarafından yürütülen Çiftçi Kayıt Sistemi için yapılan/yapılacak arazi tespitlerinde öncelikli
olarak prime esas üretim yapılan araziler dikkate alınmaktadır. Ürün ekolojisi, kalite ve
verimlilik kriterlerine uygun üretim yapılabilen bölgelerde ve ürünlerde gerektiğinde farklı
prim ödemeleri yapılmakta ve teknoloji kullanımı, örgütlü ve sözleşmeli üretim, ürün
satışlarındaki borsa tescili gibi faktörler değerlendirilerek üreticilere gerektiğinde ilave prim
ödemeleri gerçekleştirilmebilmektedir. Ancak Tekirdağ’da yağ sanayine yönelik ayrı bir
teşviğin olmaması nedeniyle sektör sanayi açısından desteğe ihityaç duymaktadır. Bu noktada
Tekirdağ’da kişi başına düşen GSYİH’nın yüksek olması (1500 ABD doları seviyesinde)
nedeniyle Tekirdağ’ın teşvikte öncelikli alanlar arasında yer almaması etkili olamaktadır.
Ancak sektör temsilcileri kişi başına düşen GSYİH’nın dikakte alınarak Tekirdağ’ın
değerlendirilmesini doğru bulmamaktadırlar. Zira şehrin yüksek oranda sanayi nedeniyle gelir
artışı gösterdiği ancak şehir merkezinde ciddi bir istihdam sorunu yaşandığı ve bölgesel
desteklerin olmaması nedeniyle bölge sorunlarının çözümünde yerel girişimlere ihtiyaç
duyulduğu görülmektedir.
• Destekleyici Tutum (Orta/0)
Yapılan incelemelerde sektör temsilcilerinin Tekirdağ insanını tanımlamaları oldukça dikkat
çekicidir. Tekirdağlılar, kendilerini yasalara ve devlete olan borcuna saygılı insanlar olarak
tanımlamaktadırlar. Tüm borçlarını zamanında ödemek istediklerini ve bu gaye ile
faaliyetlerine devam ettiklerini ifade etmişlerdir. Ancak bununla birlikte Tekirdağlılar
kendilerini devletin sunduğu imkanlardan ve desteklerden yeteri kadar istifade edememiş
görmekte ve yerel yönetcilerin bugüne dek yaratmış oldukları sorunsuz, gelişmiş Tekirdağ
algısının tam olarak gerçeği yansıtmadığını düşünmektedirler. Örneğin Tekirdağ’ın liman
olmasına denizin kirleneceği kaygısı ile karşı çıklarak zamanında gümrüğün Çerkezköy’e
verilmesi, sanayiciler açısından büyük bir stratejik hata olarak nitelendirilmektedir. Zira
sanayiciler, Tekirdağ’da denizin şarap fabrikası tarafından zaten kirletildiğini ifade ederek,
gümrüğün olası varlığı ile bölgenin kazanacağı büyüme ivmesinin gerekli altyapı çalışmalarına
yönelik öngörülerin bulunmaması nedeniyle kaçırılmış olmasından büyük üzüntü
duymaktadırlar. Yeni olarak bazı yerel yöneticilerin değişim için çalıştığını ve Vali’nin bu
konuda çaba sarfettiğini ifade eden temsilciler, Tekirdağ’ın sorunlarının Ankara ile
paylaşılarak bu sorunların giderilmesinde devlet desteğine ihityaç duyduklarını dile
getirmektedirler.
Tekirdağ’da devlet kademesinde çözüm beklenen sorunlar çeşitlilik göstermekte ancak
tümünün kanun yapıcı ve uygulayıcılar tarafından yağ sektörünün yeterince bilinmemesinden
kaynaklandığı düşünülmektedir. Öncelikle yağ sanayicilerine yönelik olan ve yağ sektörünün
tabi olduğu düzenlemelerin bu sektör hakkında bilgiye sahip olmayan kişilerce hazırlanmış
olmasından şikayet edilmektedir. İkinci olarak ruhsat için Ankara’ya başvurulmasının süreci
uzattığı ifade edilmektedir. Görüş alınan sanayiciler, kurulmuş bir tesisin yeniden öngörülen
planlara göre ruhsat almasının da çok zor olduğunu ifade etmektedirler. TSE’nin Tekirdağ’dan
önce Edirne’ye, sonra Çorlu’ya oradan da Gebze’ye taşınması sanayicinin Gebze’ye müracatını
gerektirdiği için hem zaman kaybı hem de maddi yük haline gelmiştir. Üçüncü konu yapılan
çevre ve atık denetimlerinde yetkili denetçilerin sistemlere hakim olacak bilgiye sahip
olmamaları nedeniyle sanayicilerin zor duruma düşmeleri ve bu nedenle esasen sektörde
bulunmayan uygulamalara ve düzenlemelere tabi tutulmalarıdır. Yağda çıktı bulunmamasına
rağmen kurumlar bilinçsiz olduğu için ve masa başındaki kişilerin hiçbir sektör üretim bilgisi
bulunmadan formları hazırlamakta ver kolaylaştırıcı değil zorlaştırıcı bir mevzut ortaya
çıkmaktadır. Çevre düzenlemeleri ve atık tesisleri için verilen teşviklerin kaldırılmasının da yağ
sanayi üzerindeki finansman yükünü artırdığı görülmektedir. Devletin etkin ve sürdürülebilir
bir planlama yapması ve sanayinin ihityaçları doğrultusunda destekleri hayata geçirmesi
beklenmektedir. Firmaların dönüşümü ve biyolojik arıtma kurararak bu tesislerin
modernizasyonu desteklenmelidir.
Tekirdağ’da bulunan yağ sanayicileri, eski Trakya Birlik Genel Müdürü Cemaleddin Uslu’nun
MHP Edirne Milletvekili olarak TBMM’de bulunmasını, bölgenin sorunlarının paylaşılması ve
Meclis’e aktarılması açısından büyük bir fırsat olarak görmekte ancak bununla birlikte güçlü
bir yerel yağ sanayicileri lobisinin de kendi istek ve taleplerini dile getirmesi ve baskı grubu
oluşturması gerektiğinin altını çizmektedirler. Devlet kademesinde yağ üreticilerini konu alan
en önemli gelişme 2006 yılında kurulan Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel Yağların
Üretimindeki Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla
Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu olmuştur. TBMM’ye sunulan bu Araştırma Komisyonu
Edirne Milletvekili Necdet BUDAK ve 66 Milletvekilinin 10/41 Esas Numaralı Meclis araştırması
önergesi doğrultusunda kurulmuştur. Önergede Trakya bölgesinde ayçiçeği üretiminde
önemli sorunların yaşandığı, özellikle bölgede yetiştirilen buğdayla rekabette fiyat paritesinin
ayçiçeği aleyhine bozulduğu, bu nedenle çiftçilerin bir yıl buğday bir yıl ayçiçeği yerine üst
üste buğday ekmeye yöneldiği, prim ödemelerinin aksaması ve ağır faiz yükünün çiftçimizi
ayçiçeği üretiminden uzaklaştırdığı, bu olayın da Türkiye’nin yağlı tohum üretimini dolayısıyla
bitkisel yağ üretimini olumsuz yönde etkilediği, Türkiye’de tutarlı tarımsal planlama
uygulamalarının devreye sokulmaması nedeniyle yıldan yıla bitkisel yağ açığının arttığı, bu
açığı kapatmak için ham yağ ve yağlı tohum ithalatına gidildiği ve dışarıya yılda yaklaşık 1
milyar dolar döviz ödemek zorunda kalındığı ve geçmiş yıllarda fiyat artışlarının önüne
geçmek amacıyla ayçiçeği tohumu ve ham yağ ithalatında alınan gümrük vergilerinin
indirilmesinin negatif etki yaptığı ve bu nedenle rekabet şansının ortadan kalktığı, Trakya’da
30’a yakın ham yağ tesisinin kapandığı ve bir çok kimsenin işsiz kaldığı, mevcut yağ
tesislerinin de %40-50 kapasiteyle çalışmak zorunda kaldığı, bazı yağ sanayicilerinin ise
tesislerini sökerek yurtdışına taşıdığı, ancak aynı dönemde bazı üretici ülkelerin kırma
tesislerini korumak için önlemler aldığı, yağlı tohum ihracı yerine ham yağ ihracını teşvik
ettikleri tespitlerinde bulunularak bitkisel yağ üretim açığının azaltılmasına yönelik politikaların
saptanması ve yağ bitkileri üretim sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılması istenmiştir. Önerge Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin 31.01.2006 tarihli 47.i Birleşiminde görüşülmüş ve bu hususların bir Meclis
Araştırması Komisyonu kurularak araştırılmasına karar verilmiştir.
30 Mayıs–02 Haziran 2006 tarihleri arasında Bursa, Balıkesir, Tekirdağ, Edirne illerinde ve
ilçelerinde toplantılar düzenlemiş, yağ fabrikalarında incelemelerde bulunmuş, üretimden
tüketime, üreticiden sanayiciye ihracatçıya kadar sorunlar ve çözüm önerileri görüşülmüştür.
Komisyon 2 Haziran 2006 tarihinde Trakya Birlik toplantı salonuna Edirne, Kırklareli, Tekirdağ
illerinden katılımcıların davet edildiği geniş tabanlı bir toplantı düzenlemiştir. Düzenlenen bu
toplantıya Tarım İl ve İlçe Müdürleri, Ziraat Odaları, Ticaret Borsaları, Sanayiciler, Trakyabirlik
Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri, Üniversiteler, yağlı tohum üreticileri, bitkisel yağ
sanayicileri, üreticileri, ihracatçıları ve tüccarları katılmışlardır (Meclis Araştırma Komisyonu,
2008).
• Sektöre Uygun Mevzuat ve Denetleme (Düşük/-1)
Devletin tarım politikalarında planlamayı öngörmesi ve hammadde üretimini artırarak
kalitesini yükseltmek amacıyla bölgesel planlar sunması da yağ üreticilerinin talepleri
arasındadır. Zira çiftçinin en çok geliri elde etmek amacıyla kendi inisyatifi ile aldığı ekim
kararları, hammaddenin sürdürülebilirliği üzerinde büyük bir sorun olarak kabul edilmektedir.
Tekirdağ’a son zamanlarda bazı yatırımlar gelmekte ve çevresi değişmektedir. Bu noktada
Tekirdağ’a yönelik en belirgin gelişim senaryosu Tekirdağ’ın lojistik merkezi haline
getirilmesidir. Sanayi temsilcileri bu plana sıcak bakmakta ve Tekirdağ’ın sanayi açısından
gelişmesinin sağlanmasını talep etmektedirler. Tekirdağ’ın sahip olduğu öncelikli coğrafi
konuma dikkat çeken sanayiciler, bölgenin sanayi ve lojistik için gerek Avrupa’ya yakın
olması, gerekse trenyolu ve liman bağlantıları ile oldukça uygun bir merkez olacağı
düşüncesindedirler.
Ancak bu konuda yapılan planlama çalışmaları ile ilgili olarak büyük sorunlar ve tereddütler
bulunmaktadır. Yapılan plan uyarınca Tekirdağ’ın her bölgesi ve hatta yanlışlıkla halihazırda
üzerinde sanayi kuruluşları bulunan araziler bile tarım arazisi olarak belirlenmiştir. Bu denli
büyük ve kapsamlı bir tarım arazisi varlığına dayanan planın şehrin sanayiye dayalı büyüme
eğilimi tamamen gözardı ettiği düşünülmektedir. Plan uyarınca mevcut olan sanayinin de
Tekirdağ dışına taşınması öngörülmektedir. Temsilcilerin görüşlerine göre Belediyenin sanayi
bölgesi olarak gösterdiği yer çok sınırlıdır ve genişleme şansı hiç yoktur. Lojistik bölge 10
dekar olarak belirlenmiştir ve etrafı 1.sınıf tarım alanı olarak belirtilmiştir. Sanayi için açılım
bulunmamaktadır. Bu plan Tekirdağ için hayati önem taşımaktadır. Bu çevre düzenlemesinin
daha sonra değişme şansı olmaması, planın çok iyi düşünülerek ve gelecek projeksiyonun çok
iyi yapılarak hazırlanması ihtiyacının ne denli önemli olduğunu vurgulamaktadır. Tekidağ’ın
1/500.000 plan çalışmaları esnasında kurumlar arasında iletişimin çok zayıf olduğu, planın
hazırlanma sürecinde saha çalışmalarının yeterli incelikte ve etkinlikte yürütülmediği,
Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası ve sektör temsilcileri ile görüşülmeksizin hazırlanan planın,
uzaktan ve masa başı çalışmasına dayalı olması nedeniyle ilin ihtiyaç duyduğu büyüme
eğilimine cevap veremediği ifade edilmektedir. Sektör temsilcileri bu konuda yapılan
toplantıların etkin ve sonuca yönelik olması gerektiğine inanmakta ve Vali’nin çabaları ile yeni
yeni planın değiştirilmesi ve bölgenin reel ihtiyaçlarına göre düzenlenmesine yönelik
girişimlerin yapılmaya başlandığını ifade etmektedirler. Bu süreçte Tekirdağ’da devlet
kurumları, yerel yönetimler, sanayi ve sivil toplum arasındaki iletişimin güçlendirilmesi talep
edilmektedir. Sektör temsilcilerinin görüşlerine göre Kent Konseyi bulunmaktadır ancak şehir
yapısıyla ilgili ama hiçbirsey yapmamaktadır.
2.7. Sonuç ve Öneriler
Bitkisel Yağ Üreticilerinin 2008 yılı Nisan ayında internet sitelerinde yayınlamış oldukları bir
anket çalışmasına göre Türkiye bitkisel yağ sanayinin en büyük sorunları %45 ile hammadde,
%21 ile tağşiş ve denetim ve %7 ile finansmandır. Bu sıralama Tekirdağ bölgesindeki
üreticiler açısından da geçerlilik taşımaktadır. Hammaddede Trakya Birlik ile yerel üreticiler
arasında anlaşma zemininin sağlanması bölgenin rekabet gücü açısından önemli bir katkı
sağlayacaktır. Buradaki en büyük çelişki tarafların birbirleri ile her aşamada rakip olmaları ve
Trakya Birlik öncü marka iken diğer üreticilerin takip eden firma olarak kalmalarıdır. Ancak
bölgesel kalkınma ve bölge markalı ürün çıkartabilme aşamasında Trakya Birlik ile bölgedeki
diğer üreticilerin yakınlaşmaları genel olarak pazardaki yabancı yatırımlara karşısında bölgesel
rekabet gücünün artmasını sağlayabilecektir.
Öte yandan AB’de yaşanan son gelişmeler özellikle Ukrayna menşeli yağlara yönelik denetim
ve kısıtlamayı gündeme getirebilecektir. Bu noktada Türkiye’nin ayçiçek yağı ithal ettiği
ülkeler arasında bulunan Ukrayna’dan gelen yağların Türkiye’de de denetlenmesi ve insan
sağlığına uygun olup olmadıklarının tespit edilmesi gerekecektir. AB pazarında standart ve
tüketici odaklı denetim ve kontrollerin yükselmesi gündeme geldiğinde, Ukrayna menşeli
yağların kullanımı Türkiye’de de kısıtlanabilecektir. Böyle bir durumda hammadde temininde
iç piyasadaki üretimin düzenlenmesi ve uzun soluklu üretim stratejileri ile sektörün gelişim
senaryolarının ve etki analizlerinin gerçekleştirilmesi, Türk üreticilerini olası bir hammadde
kısıtından kurtarabilecektir.
Yağ üreticilerinin temel sorunlarının çözümünde en büyük etken devlet politikası olmaktadır.
Yapılan rekabet analizi sonucunda sektörün orta düzeyde rekabet gücüne sahip olduğu
görülmüştür. Elde edilen bulgular çerçevesinde hazırlanan öneriler aşağıda verilmektedir:
• Ayçiçek yağı sanayinde rekabet çok fazladır. Rekabet büyük ölçüde piyasadaki büyük
oyuncuların güçlü finansal yapıları, hammadde erişim yetenekleri ve çiftçilerle
kurdukları yapısal ortaklıktan kaynaklanmaktadır. Sürdürülebilir üretim ve yüksek
kalite amacıyla üretimin yükseltilmesi, yağ sanayi üreticilerinin hammadde erişim
yeteneklerinin geliştirilmesi gerekmektedir.
• Ayçiçek yapı sanayinde hammadde açığı bulunmaktadır. İthalat fiyatları küresel
rekabette firmaların üretim maliyetlerini yükselterek ticaret yeteneklerini
düşürmektedir. Merdiven altı üretim ve tağşiş sorunu çözülmeli, etkin denetimler ile
ürün kalitesi garanti altına alınmalı ve piyasa fiyatları korunmalıdır.
• Çiftçiler üretimde kar amaçlı davranmakta ve en çok gelir getirecek ürüne
yönelmektedirler. Bölgesel tarım politikaları ile o bölgeye en uygun ürün belirlenerek
üretim kontrol ve güvence altına alınmalıdır.
• Ayçiçeği fiyatlarının dengelenmesi için yağ oranına göre fiyatlandırmaya geçilmesi
gerekmektedir. Böylelikle çiftçi çok ürün veren tohumdan kaliteli tohuma yönelecektir.
• Tekirdağ il planının yeniden düzenlenmesi ve tüm paydaşların katılımı ile reel
ekonomiyi hedef alan rekabetçi ve gelişime açık yeni bir planlamaya gidilmesi
gerekmektedir.
• Sanayicilerin etkin iletişimi ve birbirleri arasında güven tesisi büyük önem
taşımaktadır.
• Bölge ile ilgili reel ve sektörel verilerin ve bölgenin sorunlarına ilişkin çözüm
önerilerinin sektör tarafından raporlanması, devletten talep edilecek iyileştirmelerde
etkili olacaktır.
• Denetim mekanizma ve prosedürlerinin sektörün dinamiklerine uygun olarak
güncellenmesi ve kalifiye denetçilerin yetiştirilmesi gerekmektedir.
• Küçük firmaların kurumsallaşma ve markalaşma yolunda teşvik edilmesi ve
mümkünse desteklenmeleri rekabet güçleri açısından önem taşımaktadır. Bölgesel
markalaşma etkili bir strateji olabilecektir. Uluslararası pazarlara açılımda bölgesel
markalaşma bir rekabet avantajı oluşturmaktadır. Bölge odaklı tanıtım ve pazarlama
çalışmalarında bulunulmalıdır.
• Çevre ve teknoloji konusunda teşvikler çeşitlendirilmeli ve erişim kolaylaştırılmalıdır.
• Üniversite ve sanayi arasında ortak işbirliği platformları oluşturulmalıdır.
• Sermaye ve finans kaynakları oluşturularak, bölgesel kalkınma hedefli sektörel
kalkınma planları hazırlanmalıdır.
Kaynakça
Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (2008). Zeytin ve zeytinyağı ve Bitkisel Yağlar Araştırma
Komisyonu Sunumu, 30 Nisan 2008, Ankara.
CNNTurk.com, (2008). Ayçiçek yağının fiyatı 8 ayda % 150 arttı, 15 Nisan, 2008.
www.cnnturk.com
EUbusiness.com, (2008). EU-bound sunflower oil 'deliberately' contaminated, 29 Nisan 2008.
http://www.eubusiness.com/news-eu/1209396723.16/
Göksu Ç. (2007). Bitkisel Yağlar, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme
Etüd Merkezi, Ankara.
İlkhaber.com, (2008). Ayçiçeği üreticisine destek, 13 Şubat 2008.
http://www.ilkhabergazetesi.com/?p=9642
Meclis Araştırması Komisyonu (2008a). Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel Yağların
Üretimindeki Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla
Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu, Ankara.
Resmi Gazete (2007). 2007-2011 Döneminde Kütlü Pamuk, Yağlı Ayçiçeği, Soya Fasulyesi,
Kanola, Dane Mısır, Aspir ve Zeytinyağı Üreticilerine Destekleme Primi verilmesine ilişkin
2007/12415 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, 26597 sayı, 29 Temmuz 2007.
Tekbaş R. (2008). Yağlı Tohumlar Açısından Biodizel, Oruçoğlu Yağ Sanayii - Biyosiad.
http://www.americanturkishcouncil.org/events/cleanenergy/pdf/WednesdayBallroom1/Tekba
sRifat_2008CleanEnergy.pdf
Trakya Birlik (2007). Türkiye, 2007-2008 yağlı Ayçiçeği, Ayçiçeği Üretimi, Arz-Talep Dengesi,
2007-2008 Sezonunda Yağlı Tohum ve Ham Yağ Piyasalarına Bakış Toplantısı 12 Eylül 2007,
Bitkisel yağ Sanayicileri Derneği.
Trakya Birlik, (2008a). Trakya Birlik Resmi İnternet Sitesi - Hakkımızda.
http://www.trakyabirlik.com.tr/TBirlik_Portal/DesktopDefault.aspx?tabid=420
Türkiye Ziraat Odaları Birliği, (2008). Basın Bülteni, 30 Mart 2008.
http://www.tzob.org.tr/tzob_web/basin_bulten/2008/30_03_2008.htm
Yıldırım A. E. (2007). Ayçiçeği üretimi ve Trakyabirlik, Tarım Dünyasından, 28 Şubat 2007.
http://www.tarimdunyasi.net/?p=50
Yudum (2008), Türkiye’de Perakende Yağ Piyasaları ve Trendler, 2007-2008 Sezonunda Yağlı
Tohum ve Ham Yağ Piyasalarına Bakış Toplantısı 12 Eylül 2007, Bitkisel yağ Sanayicileri
Derneği.