16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

16
ö15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 6 Say›: 129 16-31 Mart 2008 Fiyat›: 1 YTL e-mail:[email protected] ‹flçilerin, memurlar›n emeklilik ve sa¤l›k hakk› üzerinde k›s›tlamalar getiren, gelece¤i güvencesizlefltiren Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤- l›k Sigortas› Yasa Tasar›s›'n›n geri çekilmesini iste- yen çal›flanlar, Emek Platformunun 10 Mart’ta al- d›¤› karar do¤rultusunda ülkenin çeflitli illerinde 2 saatlik ifl b›rakma eylemleri gerçeklefltirerek yasa tasar›s›n›n iptal edilmesini istedi. ‹fl b›rakma ey- lemleri s›ras›nda çeflitli ifl yerleri, hastaneler, okul- lar ve devlet daireleri ifllerine 2 saat ara verdi. Emek Platformunun SSGSS’nin geri çekilmesi tale- bi ile 14 Mart’ta 2 saatlik ifl b›rakma ça¤r›s›n›n ar- d›ndan ‹stanbul Cerrahpafla Hastanesi’nin önünde toplanan binlerce emekçi, Saraçhane Meydan›’na yürüdü. Tramvay yolunu trafi¤e kapatan çal›flanlar, meydanda bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›k- laman›n ard›ndan “‹flçi memur el ele genel greve”, “Hükümet yasan› al bafl›na çal”, “Herkese eflit üc- retsiz sa¤l›k”, “Kas›mpafla imam› kaça satt›n vata- n›”, “Direne direne kazanaca¤›z”, “sa¤l›k hakt›r sa- t›lamaz”vb sloganlar at›ld›. Ankara’da Emek Plat- formu’nun bilefleni olan çok say›da sendika, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyesi binlerce kifli, Numune Hastanesinin önünden Sa¤l›k Bakanl›- ¤›’na do¤ru yürüyerek, 2 saatlik ifl b›rakma eylemi yapt›lar. Emek Platformu bileflenleri ile Herkese Sa¤l›k ve Güvenli Gelecek ‹zmir Platformunun ger- çeklefltirdi¤i 2 saatlik ifl b›rakma eylemine de bin- lerce emekçi kat›ld›. Basmane Meydan›’nda topla- nan emekçiler “Paras›z e¤itim, Paras›z sa¤l›k, ‹flçi memur el ele genel greve, AKP yasan› al bafl›na çal, IMF’nin imam› kaça satt›n bu halk›, Direne di- rene kazanaca¤›z” sloganlar›n› atarak Konak Mey- dan›’na do¤ru yürüdü. Emek Platformu’nun SSGSS yasa tasar›s›na ve kazan›lm›fl haklar›n gas- p›na karfl› ülke genelinde yapt›¤› 2 saatlik ifl b›rak- ma ve hükümeti uyarma eylemi, genifl kesimlerin kat›l›m›yla Adana, Mersin, Hatay, Kocaeli, Mu¤la, Denizli, Manisa, Artvin, Dersim, Amed gibi illerde de gerçeklefltirildi. Son y›llar›n en büyük eylemi olan 2 saatlik ifl b›rakma eylemi, Meclis Genel Kurulu’na sunulacak olan “reform paketi”nin hükümet taraf›ndan yeniden gözden geçirilmesine neden oldu. AKP hükümeti geliflen tepkiler sonucu “reform paketi”ni yeniden gözden geçirece¤ini duyurdu. ÇALIfiANLAR SSGSS’ye KARfiI 2 SAAT ‹fi BIRAKTI Biji NEWROZ! HALKLARIMIZIN NEWROZ BAYRAMI KUTLU OLSUN! SAYFA 5 Çözüm tam hak eflitli¤ine dayal› bölgesel özerklik yönetimdir Hükümet taraf›ndan sorunsuz iflledi¤i yönünde aç›klamalarda bulunulan ekono- minin nas›l bir seyir izledi¤i, TÜ‹K’in yap- t›¤› aç›klamalarla gözler önüne seriliyor. Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ- ‹K)’nun fiubat 2007- fiubat 2008 tüketici enflasyonunu yüzde 9,1 olarak aç›klamas› ve iki ay›n birikimli enflasyo- nun yüzde 2,1’e ç›kmas›, hedeflenen yüz- de 4'lük enflasyonun yalandan ibaret ol- du¤unu gösterdi. TÜ‹K’in madde baz›nda- ki fiyat art›fl› verileri, özellikle g›da tüketi- mi, enerji ve kirada enflasyonun çok yük- sek oldu¤unu ortaya koydu. TÜ‹K’in ay- r›nt›lar›n› aç›klamad›¤› çal›flmada, emlak, g›da ve enerji fiyatlar›nda ciddi bir yükse- lifl yafland›¤› belirtiliyor. fiubat ay› enflas- yonunun iki kat› aflmas› Devlet Bakan› Kürflat Tüzmen’in “ekonomi politikas› gözden geçirilmeli” yönlü tepkisine ve AKP hükümetinin içinde çatlak seslerin yükselmesine neden oldu. SAYFA 6 "Diyarbak›r'› da istiyorum" diyen AKP, belediyelerle ilgili yapt›¤› de¤iflikliklerle- bu y›l›n sonlar›nda yap›lmas› öngörülen yerel seçimlere haz›rlan›yor. Elde etti¤i güçle, devletin biçimini, hakim s›n›f- lar›n ç›karlar› do¤rultusunda “demok- ratikleflme” ad› alt›nda reorganizasyo- na tabi tutan AKP, il özel idarelerinin ard›ndan, belediye ve organlar›n›n kurulufl, iflleyifl, görev ve yetkilerini yeniden düzenleyen Belediyeler Ya- sas›’n› meclisten geçirdi. SAYFA 4 12. ÖLÜMSÜZLÜK YIL DÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ SAYFA 14 Büyüyen ekonomi mi, enflasyon mu? Hükümetten yeni belediye yasas› Özgürdüşün dergisinin 42. sayısı Cahide SARI SOSYAL S‹GORTA(SIZLIK) TASARISI ÜZER‹NE SAYFA 11 Ulusal soruna devrimci çözüm Gül’le görüflen DTP heyeti, Gül’den Turgut Özal’›n Kürt ulusal sorununun “çözümü” için üstlendi¤i rolü üstlenmesini istedi. Gül’e tüm yurttafllar› kucaklayarak, Kürt ulusal so- rununun demokratik çözümü için devreye girmesinin uzlaflt›r›c› bir rol oynayaca¤›n› belirten DTP, silahla, operasyonlarla sorunun çözülmeyece¤ini, demokratik bir çözüm için ne gerekiyorsa yapmaya haz›r olduklar›n› belirtti. Öte yandan DTP Mufl milletve- kili S›rr› Sak›k, AKP hükümetinin haz›rlayaca¤› ekonomi a¤›rl›kl› paketin sorunu çözme- yece¤ini, sorunun çözülmesi noktas›nda kimliklerin güvenceye al›naca¤› yeni bir ana- yasan›n flart oldu¤unu belirtti. Türk devletinin Güney Kürdistan’dan çekilmesi ve ABD’nin “çözüm” dayatmas›yla Türk hakim s›n›flar›, Kürt ulusal sorununun “çözümü” için kollar› s›vad›, paketler aç›lma- ya baflland›. DTP bu sürece dahil olmak ve çözüm önerilerini sunmak için diplomatik ata¤a girdi. DTP Grup Baflkan› Ahmet Türk ve beraberindeki heyet, Cumhurbaflkan› Gül’le, öncesin- de de Meclis Baflkan› Köksal Toptan’la görüfltü Yeni Demokratik Cumhuriyet Program›’nda öngörüldü¤ü gibi, Ulusal sorun kapsam›ndaki sorunlar›n köklü ve kal›c› çözümü Yeni De mok- ratik Cumhuriyet ve Sosyalist iktidar koflullar›n- da sa¤lanacakt›r. Bunun temelini de bütün ulu- sal topululuklar için geniflletilmifl bölgesel özerk- lik, az›nl›klar (milliyet) için ise özerklik plan›n›n baflar›yla uygulanmas› oluflturacakt›r. Ulusal topluluklar aras›ndaki eflitsizlik ve bask›y› ne fe- derasyon, ne otonomi ve ne de kültürel özerklik anlay›fllar› ortadan kald›rmaz-kald›ramaz. Tam tersine eflitsizlikler flu veya bu flekilde devam edecektir. Ulus ve az›nl›k (milliyetlerin) haklar›- n›n yo¤un bir flekilde tart›fl›ld›¤› günümüz koflul- lar›nda söz konusu “kültürde ulusal özerklik” ve “federasyon” anlay›fllar›na gerici-milliyetçi bir plan oldu¤u için karfl› ç›k›larak tek do¤ru yol ve plan olan bütün ulusal-topluluklara genifl bölge- sel özerklik, az›nl›k uluslar içinse yerel kendi kendini (özyönetim) yönetme serbestli¤i savu- nulmal›d›r. fiu çok aç›k bilinmelidir ki Maoistle- rin savundu¤u proletarya önderli¤i alt›nda kuru- lacak olan Yeni Demokratik Cumhuriyet devleti ulusal de¤il s›n›fsald›r. Dolay›s›yla bu devlet sa- dece bir ulus ve egemen s›n›flar›n ad›na iflleme- yecek bütün ulus ve milliyetlerden iflçi, köylü ve tüm emekçi s›n›flar›n devleti olacakt›r. Devletin merkezinde herhangi bir ulus lehine herhangi bir imtiyaza yer verilmeyecektir. Bu, Yeni Demokra- tik Cumhuriyet koflullar›nda hangi ulus ve milli- yet olursa olsun her millet ve milliyet haklar ko- nusunda eflit olacak demektir. Birisi fazla di¤eri az hakka sahip olmayacakt›r. Türk-Kürt ulusu eflit haklara sahip olacakt›r. Kürt ulusu üzerinde milli bask›ya ve eflitsizli¤e denk düflecek her tür- den bask› ve haks›zl›k ortadan kalkacak. 8’de Erdo¤an devletin k›rm›z› çizgilerini hat›rlatt› SAYFA 3 Geri çekilme ve olas› geliflmeler GÜNCEL 8 Mart alanlarda eylem ve etkinliklerle kutland› Türkiye-Kuzey Kürdistan’›n birçok ilinde alanlara ç›kan kad›nlar, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nü, ya- flad›klar› sorunlar› dile getiren slogan, pankart ve dövizler eflli¤inde kutlad›. Kad›nlar alanlarda “cinsel, ulusal, s›- n›fsal sömürüye son” diyerek SSGSS ve s›n›r ötesi imha sald›r›lar›n› protes- to ettiler. Aralar›nda Demokratik Ka- d›n Hareketi, sendikalar, siyasi parti- ler ve di¤er kad›n örgütlerinin de bu- lundu¤u birçok dev- rimci-demok- rat kurum, 8 Mart kutla- malar›nda kad›n üzerindeki s›n›fsal, ulusal, cinsel bask› ve sömürüye karfl› ç›karak, son süreçte sürdürülen s›n›r ötesi ve berisi operasyonlar›n Kürt kad›n› üzerindeki etkilerine dikkat çektiler. SSGSS ile uygulanmak istenen sald›r› yasalar›na da karfl› ç›kan kad›nlar, devletin y›k›m politi- kalar›n› protesto ettiler. Kad›n›n mü- cadele simgesi olan 8 Mart’› s›radan- laflt›rarak içini boflaltmaya ve kad›nla- r› her flekilde sessizlefltirmeye çal›flan sisteme karfl› “8 Mart k›z›ld›r, kad›n- d›r” dövizleri tafl›yan kad›nlar, z›lg›tla- r› ve coflkular›yla sistemi hedef alan sloganlar att›lar. SAYFA 8-16 DTP: Çözüm için ne gerekiyorsa hazırız SSGSS yasas›n› protesto eden emekçiler, yasan›n geri çekilmesi talebiyle 2 saatlik ifl b›rakma eylemi yapt› GÜNCEL TEMEL DEM‹RER YARGILAYANLARI YARGILIYOR SAYFA 11 IIIII ÇIKTI Ulusal Soruna Devrimci Çözüm PERSPEKT‹F Erdo¤an, “PKK’yi parlamento çat›s› al- t›nda bulunan DTP, terör örgütü ilan etmedikçe ben kendileriyle Baflba- kan olarak görüflmem” diyerek, Kürt ulusuna karfl› inkarc› yaklafl›m›n› yi- neledi. Erdo¤an, bilinen Kas›mpaflal› tavr›yla; “Üç tane k›rm›z› çizgimiz var- d›r. Biz etnik milliyetçili¤e karfl›y›z. Bunlar etnik milliyetçilik yap›yorlar. Biz Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandafl- l›k ba¤› olan her ferdi gö¤sümüze, ba¤r›m›za bas›yoruz. Hiçbir ayr›m ya- pamay›z. Türkiye Cumhuriyeti vatan- dafll›¤› ortak paydas›nda ortak ve be- raberiz” dedi. Erdo¤an aç›klamalar›y- la, Türk hakim s›n›flar›n›n ve devleti- nin faflist karakterini beyan ederken, Kürt ulusuna yönelik imha-inkar poli- tikalar›n›n devam edece¤inin ve nas›l bir “çözüm” öngördüklerinin alt›n› çiz- mifl oldu. Öte yandan Baflbakan Yar- d›mc›s› Cemil Çiçek’in baflkanl›¤›nda toplanan ve aralar›nda M‹T, Genelkur- may ‹kinci Baflkan› Ergin Saygun’un da bulundu¤u “Terörle Mücadele Yüksek Kurulu” toplant›s›nda “s›n›r ötesi operasyon”un PKK’de “korku ve pani¤e” yol açt›¤› tespiti yap›larak, imha ve inkar politikalar›n›n “kararl›- l›kla” devam edece¤i belirtildi. Böyle- ce devlet, “Kürt sorununun çözümü” için “çözüm” de¤il, esas›nda tarihi bo- yunca uygulanmakta olan imha ve inkar politikas›n›n bundan sonra da sürdürülece¤ini öngören paketin ifla- retini verdi. MAO‹ST KOMÜN‹ST PART‹S‹’nden NEWROZ ÇA⁄RISI

description

2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.

Transcript of 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

Page 1: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

ö15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 6 • Say›: 129 • 16-31 Mart 2008 • Fiyat›: 1 YTL e-mail:[email protected]

‹flçilerin, memurlar›n emeklilik ve sa¤l›khakk› üzerinde k›s›tlamalar getiren, gelece¤i

güvencesizlefltiren Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤-l›k Sigortas› Yasa Tasar›s›'n›n geri çekilmesini iste-yen çal›flanlar, Emek Platformunun 10 Mart’ta al-d›¤› karar do¤rultusunda ülkenin çeflitli illerinde 2saatlik ifl b›rakma eylemleri gerçeklefltirerek yasatasar›s›n›n iptal edilmesini istedi. ‹fl b›rakma ey-lemleri s›ras›nda çeflitli ifl yerleri, hastaneler, okul-lar ve devlet daireleri ifllerine 2 saat ara verdi.Emek Platformunun SSGSS’nin geri çekilmesi tale-bi ile 14 Mart’ta 2 saatlik ifl b›rakma ça¤r›s›n›n ar-d›ndan ‹stanbul Cerrahpafla Hastanesi’nin önündetoplanan binlerce emekçi, Saraçhane Meydan›’nayürüdü. Tramvay yolunu trafi¤e kapatançal›flanlar, meydanda bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›k-laman›n ard›ndan “‹flçi memur el ele genel greve”,“Hükümet yasan› al bafl›na çal”, “Herkese eflit üc-retsiz sa¤l›k”, “Kas›mpafla imam› kaça satt›n vata-n›”, “Direne direne kazanaca¤›z”, “sa¤l›k hakt›r sa-t›lamaz”vb sloganlar at›ld›. Ankara’da Emek Plat-formu’nun bilefleni olan çok say›da sendika, siyasiparti ve demokratik kitle örgütü üyesi binlerce kifli,Numune Hastanesinin önünden Sa¤l›k Bakanl›-¤›’na do¤ru yürüyerek, 2 saatlik ifl b›rakma eylemiyapt›lar. Emek Platformu bileflenleri ile HerkeseSa¤l›k ve Güvenli Gelecek ‹zmir Platformunun ger-çeklefltirdi¤i 2 saatlik ifl b›rakma eylemine de bin-lerce emekçi kat›ld›. Basmane Meydan›’nda topla-nan emekçiler “Paras›z e¤itim, Paras›z sa¤l›k, ‹flçimemur el ele genel greve, AKP yasan› al bafl›naçal, IMF’nin imam› kaça satt›n bu halk›, Direne di-rene kazanaca¤›z” sloganlar›n› atarak Konak Mey-dan›’na do¤ru yürüdü. Emek Platformu’nunSSGSS yasa tasar›s›na ve kazan›lm›fl haklar›n gas-p›na karfl› ülke genelinde yapt›¤› 2 saatlik ifl b›rak-ma ve hükümeti uyarma eylemi, genifl kesimlerinkat›l›m›yla Adana, Mersin, Hatay, Kocaeli, Mu¤la,Denizli, Manisa, Artvin, Dersim, Amed gibi illerdede gerçeklefltirildi. Son y›llar›n en büyük eylemiolan 2 saatlik ifl b›rakma eylemi, Meclis GenelKurulu’na sunulacak olan “reform paketi”ninhükümet taraf›ndan yeniden gözden geçirilmesineneden oldu. AKP hükümeti geliflen tepkiler sonucu“reform paketi”ni yeniden gözden geçirece¤iniduyurdu.

ÇALIfiANLARSSGSS’ye KARfiI 2SAAT ‹fi BIRAKTI

Biji NEWROZ! HALKLARIMIZIN NEWROZ BAYRAMI KUTLU OLSUN! SAYFA 5

Çözüm tam hak eflitli¤ine dayal› bölgesel özerklik yönetimdir

Hükümet taraf›ndan sorunsuz iflledi¤iyönünde aç›klamalarda bulunulan ekono-minin nas›l bir seyir izledi¤i, TÜ‹K’in yap-t›¤› aç›klamalarla gözler önüne seriliyor.

Türkiye ‹statistikKurumu (TÜ-‹K)’nun fiubat

2007- fiubat 2008

tüketici enflasyonunu yüzde 9,1 olarakaç›klamas› ve iki ay›n birikimli enflasyo-nun yüzde 2,1’e ç›kmas›, hedeflenen yüz-de 4'lük enflasyonun yalandan ibaret ol-du¤unu gösterdi. TÜ‹K’in madde baz›nda-ki fiyat art›fl› verileri, özellikle g›da tüketi-mi, enerji ve kirada enflasyonun çok yük-sek oldu¤unu ortaya koydu. TÜ‹K’in ay-

r›nt›lar›n› aç›klamad›¤› çal›flmada, emlak,g›da ve enerji fiyatlar›nda ciddi bir yükse-lifl yafland›¤› belirtiliyor. fiubat ay› enflas-yonunun iki kat› aflmas› Devlet Bakan›Kürflat Tüzmen’in “ekonomi politikas›gözden geçirilmeli” yönlü tepkisine veAKP hükümetinin içinde çatlak seslerinyükselmesine neden oldu. SAYFA 6

"Diyarbak›r'› da istiyorum" diyen AKP,belediyelerle ilgili yapt›¤› de¤iflikliklerle-bu y›l›n sonlar›nda yap›lmas› öngörülenyerel seçimlere haz›rlan›yor. Elde etti¤igüçle, devletin biçimini, hakim s›n›f-lar›n ç›karlar› do¤rultusunda “demok-

ratikleflme” ad› alt›nda reorganizasyo-na tabi tutan AKP, il özel idarelerininard›ndan, belediye ve organlar›n›nkurulufl, iflleyifl, görev ve yetkileriniyeniden düzenleyen Belediyeler Ya-sas›’n› meclisten geçirdi. SAYFA 4

12. ÖLÜMSÜZLÜK YIL DÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ SAYFA 14

Büyüyen ekonomi mi, enflasyon mu?

Hükümetten yeni belediye yasas›

Özgürdüşün dergisinin 42. sayısı

Cahide SARI SOSYAL S‹GORTA(SIZLIK) TASARISI ÜZER‹NE SAYFA 11

Ulusal soruna devrimci çözüm

Gül’le görüflen DTP heyeti, Gül’den Turgut Özal’›n Kürt ulusal sorununun “çözümü” içinüstlendi¤i rolü üstlenmesini istedi. Gül’e tüm yurttafllar› kucaklayarak, Kürt ulusal so-rununun demokratik çözümü için devreye girmesinin uzlaflt›r›c› bir rol oynayaca¤›n›belirten DTP, silahla, operasyonlarla sorunun çözülmeyece¤ini, demokratik bir çözümiçin ne gerekiyorsa yapmaya haz›r olduklar›n› belirtti. Öte yandan DTP Mufl milletve-kili S›rr› Sak›k, AKP hükümetinin haz›rlayaca¤› ekonomi a¤›rl›kl› paketin sorunu çözme-yece¤ini, sorunun çözülmesi noktas›nda kimliklerin güvenceye al›naca¤› yeni bir ana-yasan›n flart oldu¤unu belirtti.

Türk devletinin Güney Kürdistan’dan çekilmesi ve

ABD’nin “çözüm” dayatmas›yla Türk hakim s›n›flar›, Kürt

ulusal sorununun “çözümü” için kollar› s›vad›, paketler aç›lma-

ya baflland›. DTP bu sürece dahil olmak ve çözüm önerilerini

sunmak için diplomatik ata¤a girdi. DTP Grup Baflkan› Ahmet

Türk ve beraberindeki heyet, Cumhurbaflkan› Gül’le, öncesin-

de de Meclis Baflkan› Köksal Toptan’la görüfltü

Yeni Demokratik Cumhuriyet Program›’ndaöngörüldü¤ü gibi, Ulusal sorun kapsam›ndakisorunlar›n köklü ve kal›c› çözümü Yeni De mok-ratik Cumhuriyet ve Sosyalist iktidar koflullar›n-da sa¤lanacakt›r. Bunun temelini de bütün ulu-sal topululuklar için geniflletilmifl bölgesel özerk-lik, az›nl›klar (milliyet) için ise özerklik plan›n›nbaflar›yla uygulanmas› oluflturacakt›r. Ulusaltopluluklar aras›ndaki eflitsizlik ve bask›y› ne fe-derasyon, ne otonomi ve ne de kültürel özerklik

anlay›fllar› ortadan kald›rmaz-kald›ramaz. Tam

tersine eflitsizlikler flu veya bu flekilde devam

edecektir. Ulus ve az›nl›k (milliyetlerin) haklar›-

n›n yo¤un bir flekilde tart›fl›ld›¤› günümüz koflul-

lar›nda söz konusu “kültürde ulusal özerklik” ve

“federasyon” anlay›fllar›na gerici-milliyetçi bir

plan oldu¤u için karfl› ç›k›larak tek do¤ru yol ve

plan olan bütün ulusal-topluluklara genifl bölge-

sel özerklik, az›nl›k uluslar içinse yerel kendi

kendini (özyönetim) yönetme serbestli¤i savu-

nulmal›d›r. fiu çok aç›k bilinmelidir ki Maoistle-

rin savundu¤u proletarya önderli¤i alt›nda kuru-

lacak olan Yeni Demokratik Cumhuriyet devleti

ulusal de¤il s›n›fsald›r. Dolay›s›yla bu devlet sa-

dece bir ulus ve egemen s›n›flar›n ad›na iflleme-

yecek bütün ulus ve milliyetlerden iflçi, köylü ve

tüm emekçi s›n›flar›n devleti olacakt›r. Devletin

merkezinde herhangi bir ulus lehine herhangi bir

imtiyaza yer verilmeyecektir. Bu, Yeni Demokra-

tik Cumhuriyet koflullar›nda hangi ulus ve milli-

yet olursa olsun her millet ve milliyet haklar ko-

nusunda eflit olacak demektir. Birisi fazla di¤eri

az hakka sahip olmayacakt›r. Türk-Kürt ulusu

eflit haklara sahip olacakt›r. Kürt ulusu üzerinde

milli bask›ya ve eflitsizli¤e denk düflecek her tür-

den bask› ve haks›zl›k ortadan kalkacak. 8’de

Erdo¤an devletin k›rm›z›çizgilerini hat›rlatt›

SAYFA 3

Geri çekilme ve olas› geliflmelerGÜNCEL

8 Mart alanlarda eylem ve

etkinliklerle kutland›Türkiye-Kuzey Kürdistan’›n birçok

ilinde alanlara ç›kan kad›nlar, 8 MartDünya Emekçi Kad›nlar Günü’nü, ya-flad›klar› sorunlar› dile getiren slogan,pankart ve dövizler eflli¤inde kutlad›.Kad›nlar alanlarda “cinsel, ulusal, s›-n›fsal sömürüye son” diyerek SSGSSve s›n›r ötesi imha sald›r›lar›n› protes-to ettiler. Aralar›nda Demokratik Ka-d›n Hareketi, sendikalar, siyasi parti-ler ve di¤er kad›n örgütlerinin de bu-

lundu¤u birçokd e v -

rimci-demok-rat kurum, 8Mart kutla-

malar›nda kad›n üzerindeki s›n›fsal,ulusal, cinsel bask› ve sömürüye karfl›ç›karak, son süreçte sürdürülen s›n›rötesi ve berisi operasyonlar›n Kürtkad›n› üzerindeki etkilerine dikkatçektiler. SSGSS ile uygulanmakistenen sald›r› yasalar›na da karfl›ç›kan kad›nlar, devletin y›k›m politi-kalar›n› protesto ettiler. Kad›n›n mü-cadele simgesi olan 8 Mart’› s›radan-laflt›rarak içini boflaltmaya ve kad›nla-r› her flekilde sessizlefltirmeye çal›flansisteme karfl› “8 Mart k›z›ld›r, kad›n-d›r” dövizleri tafl›yan kad›nlar, z›lg›tla-r› ve coflkular›yla sistemi hedef alansloganlar att›lar. SAYFA 8-16

DTP: Çözüm için ne gerekiyorsa hazırız

SSGSS yasas›n› protesto eden emekçiler, yasan›n geriçekilmesi talebiyle 2 saatlik ifl b›rakma eylemi yapt›

GÜNCEL TEMEL DEM‹RER YARGILAYANLARI YARGILIYOR SAYFA 11IIIII

ÇIKTI

Ulusal Soruna

Devrimci Çözüm PERSPEKT‹F

Erdo¤an, “PKK’yi parlamento çat›s› al-t›nda bulunan DTP, terör örgütü ilanetmedikçe ben kendileriyle Baflba-kan olarak görüflmem” diyerek, Kürtulusuna karfl› inkarc› yaklafl›m›n› yi-neledi. Erdo¤an, bilinen Kas›mpaflal›tavr›yla; “Üç tane k›rm›z› çizgimiz var-d›r. Biz etnik milliyetçili¤e karfl›y›z.Bunlar etnik milliyetçilik yap›yorlar.Biz Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandafl-l›k ba¤› olan her ferdi gö¤sümüze,ba¤r›m›za bas›yoruz. Hiçbir ayr›m ya-pamay›z. Türkiye Cumhuriyeti vatan-dafll›¤› ortak paydas›nda ortak ve be-raberiz” dedi. Erdo¤an aç›klamalar›y-la, Türk hakim s›n›flar›n›n ve devleti-nin faflist karakterini beyan ederken,Kürt ulusuna yönelik imha-inkar poli-tikalar›n›n devam edece¤inin ve nas›lbir “çözüm” öngördüklerinin alt›n› çiz-mifl oldu. Öte yandan Baflbakan Yar-d›mc›s› Cemil Çiçek’in baflkanl›¤›ndatoplanan ve aralar›nda M‹T, Genelkur-may ‹kinci Baflkan› Ergin Saygun’unda bulundu¤u “Terörle MücadeleYüksek Kurulu” toplant›s›nda “s›n›rötesi operasyon”un PKK’de “korku vepani¤e” yol açt›¤› tespiti yap›larak,imha ve inkar politikalar›n›n “kararl›-l›kla” devam edece¤i belirtildi. Böyle-ce devlet, “Kürt sorununun çözümü”için “çözüm” de¤il, esas›nda tarihi bo-yunca uygulanmakta olan imha veinkar politikas›n›n bundan sonra dasürdürülece¤ini öngören paketin ifla-retini verdi.

MAO‹ST KOMÜN‹ST PART‹S‹’nden

NEWROZ ÇA⁄RISI

Page 2: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

Devrimci Demokrasi’den

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRKYap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO:Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Abonelik Süresi Yurtiçi Yurtd›fl› 6 AYLIK 12 YTL 35 EURO1 YILLIK 24. YTL 70 EURO

ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT

Ülkemizdeki tar›msal üretimin her geçen gün çökün-

tüye u¤rat›lmas›, fabrikalar›n özellefltirilerek emperya-

listlere sat›lmas› sonucunda, bugün Türk devleti "üretim"

ad›na tek yapa bildi¤i, halk›m›z› ili¤ine kadar sömürmek

oluyor. Komprodor ve büyük tefeci-tüccarlar›n hüküme-

ti AKP, bir çok yasay› pefli s›ra meclisten geçirerek iflçi-

lerimizin, köylülerimizin ve emekçilerimizin elindeki bü-

tün haklar› gasp edip, efendisi komprodarlar›n ve feodal-

lerin kabaran ifltahlar›n› dindirmeye çal›fl›yor. SSGSS ya-

sa tasar›s›n›n hayata geçirilmesinin tek sebebi budur.

Ülkemizin zengin topraklar› yi¤it iflçilerimiz, köylüleri-

miz ve emekçilerimiz taraf›ndan ekilip biçilmifl, ölümün

kol gezdi¤i kömür madenlerinde madi de¤erler yaratark

gün ›fl›¤›na ç›karm›fllard›r. Ancak al›nteriyle yaratt›klar›

bu zenginlikler, Türk hakim s›n›flar› aras›nda paylafl›l›p,

büyük oran› da emperyalizmin masas›na sunuluyor.

Her fleyi yaratan bizlerin ürettikleri devlet taraf›ndan

ellerimizin avuçlar›m›z›n içinden al›n›rken, di¤er yandan

da ç›kard›¤› yasalarla daha fazla vergi ödüyoruz, yarat-

t›¤›m›z maddi de¤erleri (un, fleker,ekmek, kömür, ev ge-

reçleri vb ) yüksek ücretlerle al›yoruz, bunlarda yetmez-

mifl gibi y›llar›n birikimi olan ve karn›m›z› dahi doyur-

mayan emekli maafl›m›z yada birikimlerimiz gasp edili-

yor. Son süreçte ise sa¤l›k hakk›m›z paral› hale getirile-

rek y›k›ma do¤ru iyice sürükleniyoruz. Bizlere hiç bir fley

sunmayan burjuva feodal faflist devlet, bizden tepeden

t›rna¤a var›ncaya kadar herfleyimizi al›yor. Yaflad›¤›m›z

sefalet içerisinde, AKP'nin çizdi¤i ekonomik “kalk›nma”

söylemleri; bizleri kand›rmaktan, uyutmaktan baflka bir

anlama gelmemektedir.

Bir yandan kazand›¤›m›z haklar›m›z elimizden birer

birer al›n›rken, öteyandanda Kürt ulusuna karfl› imha

sald›r›lar›n› askeri yönünü azlatmadan sosyal ve kültürel

yönden ilerletiyor. Kürt ulusunu özgün bir flekilde kimli-

¤ini tan›mayan Türk devleti, Kürt ulusal soruna "Türklefl-

mifl Kürdü" yaratarak "çözüm" olma gayreti içerisine giri-

yor. ‹lhak alt›nda yaflayan Kürt ulusuna Türk devletinin

imha ve yok etme sald›r›lar›n›n mimar› ise ABD emper-

yalizminden baflkas› de¤ildir. Geniflletilmifl Ortado¤u

Projesi kapsam›nda Türk devletine yeni planlar veren

ABD emperyalizmi, bugün dünya haklar›n›n bafl düfl-

man› olma özelli¤ini koruyor. Kürt ulusal sorununa "si-

lahlar susmal›", "uzlafl›lmal›" gibi yaklafl›m tarz›n› be-

nimseyenler, Türk devletinin floven ve imha yakl›fl›m›n›n

yans›mas›ndan baflka bir fleyi ifade etmiyor.

Türk devletinin Kürt ulusuna uygulad›¤› imha ve in-

kar sald›r›lar›n› ancak ülkemizdeki Demokratik Halk ‹k-

tidar›n›n kurulmas›yla yok olaca¤›n›n bilinciyle "Kürt

ulusunun kendi kaderini tayin hak›" perspektefini sa-

vunmal›y›z. Tabii bunuda gerçekleflebilmesi için yürüt-

tü¤ümüz Halk savafl›n›n daha da güçlenerek büyümesiy-

le oluflacat›r.

Türk egemen s›n›flar› ve ABD emperyalizmi taraf›n-

dan AKP hükümeti iflçilerimizin, köylülerimizin ve

emekçi halk›m›z›n üzerine bir sopa olarak kullan›l›yor.

Ülkemizdeki talan› meflrulaflt›ran ve kolaylaflt›ran yasa-

lar› ve uygulamalar› haz›rlayan AKP hükümetine ve onu

bafl›m›za sopa olarak koyan ABD emperyalizmine ve

Türk komprodor ve feodal beylere karfl› özgün görevleri-

miz ekseninde devrimci-demokratik ve ileri halk güçleri-

ni birlefltirerek hareket etmek flu anki görevimizdir. Dev-

rimci görevlererimizi yaflam›m›z›n her an›na yans›tal›m.

Demokratik Halk ‹ktidar›'n› yak›nlaflt›rmak için görev

bafl›na. Bu vesileylede yaklaflan Newroz’u "Newroz pi-

rozbe" diyerek günümüz zalim Dehaq'lar›na karfl› isyan

atefllerini körükleyerek karfl›layal›m.

DERS‹M- Dersim merkezde gazetemizin da¤›t›m›n›yapan çal›flanlar›m›z arama bahanesiyle polisin tehditve fiili sald›r›s›na maruz kald›. Da¤›t›mc›lar›m›z›n elle-rindeki gazete paketleri polis taraf›ndan arama baha-nesiyle parçaland›, polisten kimlik isteyen da¤›t›mc›la-r›m›z ise darpedildi.

4 Mart'ta gazete da¤›t›m›nda bulunan da¤›t›mc›lar›-m›z, Tunceli Emniyet Müdürlü¤ü'ne ba¤l› polislerincekeyfi flekilde durdurularak, kimlik kontrolü yap›lmak is-tendi. Dersim'de gazetemizin da¤›t›m›n› yapt›klar›n› bil-di¤i da¤›t›mc›lar›m›za keyfi olarak bu flekilde yönelenpolis, da¤›t›mc›lar›m›z kimlik göstermelerini isteyince,kimlik göstermeyerek, 'siz bizimle alay m› ediyorsunuz'sözleriyle da¤›t›mc›lar›m›za ç›k›flt›. Kendi hukunu bilehiçe sayan polis da¤›t›mc›lar›m›z›n elinde bulunan ga-zetelerin sar›l› oldu¤u paketi arama bahanesiyle parça-layarak da¤›t›mc›lar›m›za tehditler savurdu. Polsin teh-ditlerine maruz kalan da¤›t›mc›lar›m›z darp edildiler.

Da¤›t›mc›lar›m›z bas›n aç›klamas›

yaparak sald›r›y› protesto etti

Gündüz saatlerinde meydana gelen polisin bu key-

fi sald›r›s›, akflam saatlerinde Demokratik Haklar Der-

ne¤i'nde yap›lan bas›n aç›klamas› ile protesto edildi.

Da¤›t›mc›lar›m›z yapt›klar› aç›klamada, bu tarz uygula-

malar›n yeni olmad›¤›n›, neredeyse her da¤›t›mda buna

benzer uygulamalara maruz kald›klar›n› ve bu uygula-

man›n gazetemiz flahs›nda tüm devrimci, demokrat ya-

y›nlara yönelik bir sald›r› oldu¤unu söylediler.

Gazetemizin önceki yaz› iflleri müdürü olan Erdal

Güler'in tutuklanmas›n›n da k›nand›¤› bas›n aç›klama-

s›nda, polisin keyfi uygulamas› ile ilgili flunlar söylen-

di: "Son günlerde gazetemiz Devrimci Demokrasi çal›-

flanlar› polisin keyfi tutum ve sald›r›lar›na maruz kal-

maktad›r. Bu keyfi tutum ve sald›r›lar gelinen aflamada

yo¤unlaflm›fl ve zaman zaman arkadafllar›m›z polisinfiili sald›r›lar›na maruz kalm›fllard›r. Gazete da¤›t›m fa-aliyetlerinde yine takip edilip keyfi bir flekilde defalar-ca önleri kesilmekte, kimlik kontrolü, üst aramas› ya-p›lmakta ve bu arama esnas›nda da¤›t›mc›lar›m›z bas-k› alt›na al›nmaya çal›fl›lmaktad›r. Yine da¤›t›m esna-s›nda da¤›t›mc›lar›m›z takip edilip, da¤›t›m yap›lanyerlere da¤›t›mc›lar›m›zdan sonra gidilip okurlar›m›zpsikolojik olarak bask› alt›na al›n›p korkutulmaktad›r.Son olarak bu sald›r›lara bir yenisi daha eklenmifl vebugün ö¤len saatlerinde da¤›t›ma ç›kan arkadafllar›m›-z›n otogar giriflinde önleri kesilmifl ve kimlik kontrolüyap›l›p üstleri aranm›fl ve yanlar›nda bulunan gazetepaketleri hiçbir arama izni gösterilmeden parçalanaraksözde kontrol edilmifltir. Akabinde arkadafllar›m›z fi-ziksel fliddete maruz kalm›fl ve tehdit edilmifllerdir. Ar-kadafllar›m›za 'Umar›m sizlerle bu flekilde tekrar görü-flürüz, kendinize dikkat edin' denmifltir."

Mustafa Kemal'den devrald›¤› muas›r medeniyet seviyesineulaflma söylemini, bugüne kadarki tüm hükümetler gibi piflirippiflirip sunan AKP, bunu biraz daha ileri bir abart›yla dillendiri-yor: muas›r medeniyetler seviyesini aflmak. AKP bu seviyeyeulaflmay› bir tarafa b›rakm›fl, onu geçmeyi 'hedef' seçmifl. Birönceki hükümet sürecinde gündemi meflgul etmesini sa¤lad›¤›"AB'ye üyelik müzakereleri" ile kendini pazarlayan AKP hükü-meti, bir taraftan bat› hayranl›¤›n›n geliflmesi için bu yönde pro-paganda yaparken, flimdi de AKP Genel Baflkan› Tayyip Erdo-¤an'›n a¤z›ndan dökülen flu sözde 'kayg›larla' bu politika terstaklak oldu: "Bunlar Türk milletinin kökünü kaz›mak istiyorlar,nüfusun azalmas›n› istemiyorsan›z en az üç çocuk do¤urun".Erdo¤an'›n bu kayg›s› bat› dünyas›ndan ileri geliyor ancak, AKPbir taraftan s›rt›n› bu kadar bat›ya ba¤lam›flken nas›l olup daböyle bir 'kayg›' edinmifl görelim.

Kad›nlara 'kuluçka makinesi' muamelesiÖncelikle flunu söyleyelim, Tayyip Erdo¤an bu sözlerle "Türk

milletinin bekas›" için kad›nlara "milli bir ödev" veriyor. Bu öyle birmilli ödev ki, emsallerine ancak bizimki gibi ›rkç›, faflist ülkelerderastlan›r. Erdo¤an ayn› zamanda bu sözlerle kad›na ne gözle bak-t›¤›n› da yine göstermifl oluyor, onun gözünde kad›n›n 'kuluçkamakinesi'nden bir fark› yok ki böyle sözler sarfedebiliyor. Türkdevlet biçimini reorganizasyona tabi tutarak efendisi emperyalist-lerin dünya sistemine sorunsuz uyumlu k›lmak için elinden gelenher tür çabay› sarfeden AKP, "milletimizin kökünü kaz›mak isti-yorlar" fleklindeki sözde 'kayg›'s›yla halk› aldatmay› sürdürse de,bu sözlerin ard›ndaki gerçeklere bakt›¤›m›zda, aldatmacan›n fark›-na varmak oldukça kolaylafl›yor. Bir taraftan 'kuluçka makinele-ri'nin dü¤mesine basar gibi kad›lara telkinlerde bulunan AKP, öteyandan bu topraklarda analar›n do¤urdu¤u çitçiyi, AKP'nin politi-kalar›n› elefltiriyor diye 'anan› da al git buradan' diyerek rahatl›k-la azarlay›p, kovabiliyor. ‹flsizli¤i, e¤itim ve sa¤l›k sorunlar›n›, yok-sullu¤u yok sayarak söylenen bu sözleri biraz daha irdeleyelim.

Bu kadar çocuk niye dersiniz?Sokaklarda yaflayan binlerce çocu¤a, milyonlarca iflsiz gence

ra¤men Baflbakan›n nüfusun artmas›n› istemesi, herhalde “mü-kemmel” iflleyen ekonomiye, iflçi bulamayan ifl sahalar›na gele-cekte daha esnek flartlarla sömürülecek iflgücü istihdam etmekiçin olsa gerek. Zira AKP, emperyalist efendileri ve kendisini des-tekleyen komprador burjuvalar daha rahat sömürebilsin diye ça-l›flma yaflam›ndan, sosyal güvenlik sistemine kadar Türk devletiiçerisinde kapsaml› bir reorganizasyon bafllatm›fl durumda.

Ana rahmine düfltü¤ü andan itibaren 7 bin dolar borçla gö-zünü açan bir çocu¤un do¤umu, bu borcun silinmesi için midört gözle bekleniyor? Acaba Baflbakan kabul etti¤i “istihdampaketiyle” 16 yafl›ndan küçük çocuklar›n cep harçl›¤› kadar üc-ret karfl›l›¤›nda patronlar›n ceplerini doldurma u¤runa sömürül-mesi için mi kad›nlardan çocuk dileniyor? Yoksa emekçinin kar-fl›s›na dikti¤i, devrimcileri ve demokratlar› katletmek için kul-land›¤›, emperyalistlerin savafllar›na ucuz maliyetli asker olarakgönderdi¤i, Kürt ulusuna yönelik haks›z savafl›nda kulland›¤›"mehmetçik"leri ya da polisleri yetifltirmek için mi istiyor bunu!

Hakim s›n›flar›n gözünde halk çocuklar›n›n hiçbir önemiyoktur, hatta kurbanl›k koyundan öte bir fley de¤ildir. Çünkü fab-rikalarda, tarlalarda, sokaklarda ve yaflam›n her alan›nda sömü-rülecek, açl›¤a mahkum edilecek, hatta ölüme sürüklenecekolanlar, öncelikle halk›n çocuklar›d›r. Egemenlerin ç›karlar› içinkendisine düflman diye bellettirilen kardefl halklar›n çocuklar›ylaçat›flt›r›lan, sonra da “vatan u¤runa flehit düfltü”, “yüce milletimi-zin kahraman mehmetçi¤i” sahtekarl›¤›yla ölü bedenleri aileleri-nin önüne çuval y›¤›n› gibi at›lan yine bu halk›n çocuklar›.

Baflbakan’›n kendisi çocuk isteyebilir, hatta isterse 'üç yüz'tane yapabilir. Emekçi halk›n sömürülmesinden elde etti¤i para-larla çocu¤una en iyi okulu, en iyi ifli, en iyi arabay›, en iyi gemi-yi ve yaflam koflullar›n› sa¤layabilir; ancak efendilerinin ve tem-silcili¤ini yapt›¤› kompradorlar›n sömürmesi için yo¤un çaba sar-

fetti¤i halk›n çocuklar›na neler vaat edecek? Baflbakan›n bugün-

lerde paketi çok: istihdam paketi, büyüme paketi, özgürlükler

paketi, demokrasi paketi, refah paketi, çözüm paketi vb. vb.

Önce evin ve kocan, sonra istihdam!

Kad›n›n istihdam›, cinsiyetçi ifl bölümü, ücret eflitsizli¤i, ka-

d›na yönelik her türlü bask› ve fliddet sorununa Baflbakan›n

yaklafl›m›, temsil etti¤i s›n›flara ve erkek egemen zihniyetlerine

yak›fl›r bir nitelikte. “‹stihdam› art›rma” paketinde yer alan ve

kad›n›n istihdam edilmesini sa¤layaca¤› yönünde propaganda

ettikleri, 150'den fazla kad›n çal›flt›ran iflyerlerinin krefl açma

zorunlulu¤unun kald›r›lmas›, söylenenin tam aksine kad›nlar

için 'eve dönüfl' yasas› gibi. Tayyip bir taraftan kad›nlara "çocuk

do¤urun" derken, bir taraftan da çal›flan kad›nlar›n krefl hakk›-

n› elinden al›yor. Do¤urdu¤u çocu¤u krefle b›rakamayacak olan

kad›n›n ev hapsi do¤al bir sonuç olarak ortaya ç›k›yor. Son ya-

p›lan araflt›rmalar ve belirtilen istatistikler her alanda -özellikle

k›rsal kesimde- istihdamda kad›n oran›n›n gün geçtikçe düfltü-

¤ünü gösteriyor. Uygulamak istedikleri “pozitif ay›r›mc›l›k” ise

ayr›mc›l›¤› meflrulaflt›rmaktan baflka bir anlam tafl›m›yor.

“Kad›n›n özgürlü¤ü AKP’den sorulur”

Türbanla ilgili yapmak istedi¤i düzenleme ile “kad›n› özgür-

lefltirdi¤inin” propagandas›n› ikiyüzlüce yap›yor AKP. Bu parti-

nin bir Bakan›, “Türkiye’de kad›n istihdam oran› niye bu kadar

düflük” sorusuna karfl›l›k olarak flu çarp›c› yan›t› veriyor; “Hü-

kümet olarak kad›n›n istihdam›na karfl› de¤iliz. Kad›nlar ev

içindeki görevlerini yerine getirdikleri sürece istedikleri gibi is-

tihdama kat›labilirler". Baflbakan›n kad›nlardan en az üç çocuk

istemesinin kerameti burada olsa gerek: kad›n› kamusal alan-

dan men etmek ve eve hapsetmek.

GÜNCEL16-31 Mart 20082

Gazetemizin da¤›t›m›na polis engeli

Baflbakan’dan kad›nlara “milli ödev”

Dersim’de gazetemizin da-

¤›t›m›n› yapan da¤›t›mc›la-

r›m›z arama gerekçesiyle

polisin tehdit ve fiili sald›-

r›s›na maruz kald›. Da¤›-

t›mc›lar›m›z›n ellerindeki

gazete paketleri polis tara-

f›ndan keyfi olarak parça-

lan›rken gazete da da¤›-

t›mc›lar›m›z darpedildi

UfiAK- Kad›nlar›n cinsel, ulusal ve s›n›fsal sömürüsünün

yo¤un bir flekilde yafland›¤› ülkemizde, kad›n›n sosyal

hayattaki bu rolüne örnek olabilecek say›s›z örnek gös-

terilebilir. Uflak'tan aktar›yor oldu¤umuz bu haber, ka-

d›nlar›n yaflad›¤› say›s›z sorundan yaln›zca bir tanesi.

‹kinci cins olarak görülen ve ucuz ifl gücü olarak sömü-

rülen kad›n, Uflak'ta trajikomik bir flekilde 'kad›n amele

pazar›' oluflturdu. Haftan›n belli günlerinde 'kad›n ame-

le pazar›'na giden kad›nlar, ifl verenler taraf›ndan seçile-

bilmek için 'görücü'ye ç›k›yor.

Uflak'ta halk aras›nda 'kad›n amele pazar›' olarak bi-

lenen alanda toplanan kad›nlar aç kalmamak, zorlu ya-

flam koflullar› karfl›s›nda ayakta durabilmek için hafta-n›n belli günlerinde 10-15 YTL karfl›l›¤›nda çal›flmak için'görücüye' ç›k›yorlar. Kad›nlar düflük ücretle çal›flt›r›ld›k-lar› gibi, kay›t d›fl› çal›flt›r›ld›klar› için sosyal güvenlik sis-teminin de d›fl›nda kal›yorlar.

‹flçi Gülizar: Bazen ekmek alacak param›z olmuyor

Her hafta 'kad›n amele pazar›'na giden Gülizar Demiradl› iflçi, sanayide ve tarlalarda asgari ücretin alt›nda,sosyal güvencesiz ve kay›t d›fl› çal›flt›r›ld›klar›n›, kazan-d›klar› günlük paran›n bir k›sm›n›n da tafleronlara gitti-

¤ini söyledi. Demir, yaflam koflullar›ndan kaynakl› bu zor

flartlarda çal›flmak zorunda kald›¤›n› ifade etti.

Uflak'taki fabrikalar›n iflçi ç›kartmalar›n›n sonucun-

da, 'kad›n amele pazar›'na gelenlerin say›s›n›n her geçen

gün art›¤›n› söyleyen Demir, bu nedenle daha düflük fi-

yata çal›flmak zorunda b›rak›ld›klar›n› da belirtti. ‹fl ve-

renlerin iflçi çal›flt›r›rken ortak hareket ederek, sendika-

ya üye olan iflçilerin listesini ç›kard›klar›n› ve bu iflçileri

hiçbir fabrika sahibinin ifle almad›¤›n› belirten Demir, ya-

flam koflullar›n›n gittikçe daha zorlaflt›¤›n›, her geçen

gün daha fazla yoksullaflt›klar›n›, bazen ekmek alacak

paray› dahi bulamad›klar›n› söyledi.

Ercan Konuklu’nun

‘Duydun mu Ustam’iflimli fliir kitab›

ÇIKTI

DEMOKRAT‹K GENÇL‹K HAREKET‹ WEB S‹TES‹ AÇILDIwww.demokratikgenclikhareketi.org

Kad›nlar 'amele pazar›'nda görücüye ç›k›yor

Page 3: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

Ortado¤u’da siyasi, askeri ve ekonomik hege-monyay› elinde bulunduran, yeri geldi¤inde buaraçlar› ç›karlar› do¤rultusunda kullanan ABD,oldukça iyi hesaplanm›fl senaryoyu iflletmekte,geliflmelerin ak›fl yönünü belirlemektedir. Türkdevleti bu hesapla Güney Kürdistan’da, esas›ndaKürt ulusuna yönelik imha sald›r›s›na giriflti. Der-ken kuyru¤unu k›st›r›rcas›na apar topar geri çekil-di. Türk ordusuna refakat eden, savafl naralar›atan “gireriz ç›kmay›z”, “hedef Kandil”, “PKK’niniflini bitirdik” diye “s›cak” ve “flafl” haber serviseden kan-ölüm sevici uflak medya bu çekilme kar-fl›s›nda tuzla buz oldu. Geri çekilmeyi hazmede-memifl olacak ki bu flaflk›nl›¤›n› serzeniflte bulu-narak k›smen de çekiliflin nedenini kendince sor-gulayarak gündemi geçifltirmiflti. Türk devletininçekilifli içte de sert ve “al›fl›lmad›k” tart›flmalaravesile oldu. “ABD istedi geri dönüldü”, “nedenoperasyonun ortas›ndayken geri çekildik”, “Buoyunun bir parças›d›r” diyen CHP ve MHP bugü-ne kadar s›rt›n› yaslad›klar› orduya sert ç›k›flt›lar.Tehditler savruldu, muht›ra niteli¤indeki aç›kla-malar pefli s›ra geldi. Anlafl›lan umulan olmad› yada belki tutar diye girilen hesaplar bir nevi suyadüfltü. AKP bu durumdan oldukça memnun, köfle-sinden olanlar› seyre duruyor. Ordudan farkl› ola-rak efendisiyle tam bir mutabakat içerisine girenAKP, bu çekiliflten dolay› bir hayal k›r›kl›¤›na u¤-ramad›. Her ne kadar devleti elinde bulunduranhakim s›n›flar›n›n kimi kliklerinin Güney Kürdis-tan’a dönük farkl› emelleri olsa da, emperyalizmeolan ba¤›ml›l›klar›ndan ötürü bu emellerini hayatageçirememektedirler.

Büyük bir flevkle imha sald›r›s›na giriflenTürk ordusunun geri dönüflü ister istemez “ne-den” sorusunun sorulmas›n› zorunlu k›l›yor. Ke-za bu soru hem ülke hem de dünya gündemindehat›r› say›l›r bir yere oturuyor. Türk ordusu “neoldu da apar topar geri çekildi” sorusunun ceva-b› esas›nda “neden girildi” ve bunun “önceli sü-recin seyri neydi” sorular›na verilecek yan›tlar-da sakl›d›r. Dolay›s›yla çekilmenin nedenlerimeselenin özünü oluflturmamaktad›r. En az›n-dan böylesi bir geliflmenin yaflanaca¤› planlan-m›fl, çerçevesi ve hareket flekli belirlenmifl olma-s› kuvvetle muhtemel oland›r. ABD’nin Ortado-¤u’daki yönelimi, politik belirlemeleri, bölge güç-lerinin konumlan›fl›, Güney Kürdistan’›n duru-mu, PKK ile mücadele ve Kürt ulusal sorunununçözümü vb konular›n› daha önceki yaz›lar›-m›zda detayl› bir flekilde de¤erlendirmifltik. Do-lay›s›yla bu geliflmelerin ayr›nt›lar›na girmek tek-rar niteli¤inde olacakt›r. Türk ordusunun geri çe-kilmesine dair bir ayr›nt› söylenecekse, o da Gü-ney Kürdistan’a giren Türk ordusunun güçlü birdireniflle karfl›laflm›fl olmas›d›r. Genel bir bak›fl-la; Ortado¤u’yu kapsayan özelde Kürt ulusal so-runu üzerinde odaklanan geliflmeler ve olas› ge-liflmeler ABD emperyalizminin denetimindeplanl› bir flekilde yaflan›yor/yaflanacak. Son im-ha sald›r›s› bu plan dahilinde belirlendi. fiu birgerçek ki ABD bölgede ipleri ele alabilmek ve is-tediklerini yapt›rabilmek için Kürt sorununa ka-y›ts›z kalamamakta, bir flekilde meseleye dokun-mak zorunda kalmaktad›r. Hele ki uzun vadelihesaplar›nda yat›r›m yapt›¤› ufla¤› Türk devleti-nin kayg›lar›n› z›mnen gözetecektir, memnun et-meye çal›flacakt›r. Dolay›s›yla dozu ayarlanm›flbir çözümü hem Türk devletine, hem de Kürtulusal hareketine dayatmaktad›r. Türk devleti-nin gerçeklefltirmifl oldu¤u son imha sald›r›s›PKK’yi mümkün oldu¤unca s›k›flt›r›p dayat›lançözüme zorlanmas› amac›ndan ba¤›ms›z düflü-nülemez. Devam›nda Güney Kürdistan yöneti-miyle, özellikle Talabani’yle, iliflkiye girilmesi,bir dizi mutabakat› sa¤layacak, karfl›l›kl› diplo-

masi sürecine girilecekti. Buna karfl›l›k Türk ha-kim s›n›flar›, asl›nda öncesinde bafllat›lan amasürece yay›lan, Kürt sorununun “çözümü” içinbir dizi “demokratik” aç›l›mlarda bulunacak. Kibu sürecin somut bir flekilde bafllamas›yla etkigücü yüksek çat›flmalar›n yaflanaca¤›n› söyle-mek mümkün.

‹mha sald›r›s› sonras› gerek Türk devletininaç›klamalar›, gerekse ABD’nin yapt›¤› aç›klama-lar bölgedeki geliflmelerin ne flekilde yol alaca¤›ve Kürt ulusal sorununda ne gibi yönelimlerinolaca¤›, bunun yans›malar›n›n nas›l olaca¤› nok-tas›nda önemli bir yerde durmaktad›r. Nitekimgeri çekilmeyle efl zamanl› olarak, ABD’ninIrak’tan sorumlu merkez komutan› Oramiral Wil-liam Fallon, Türk devletinin PKK sorununa çö-züm için, bir çeflit uzlaflmaya girmesi gerekti¤iaç›klamas›nda bulundu. ABD’nin üst düzey ko-mutanlar›ndan Korgeneral Ray Odierno, “Tabiiki, PKK üzerinde bask› oluflturulmal›, böyleliklebu terörist unsurlarla konuflmaya ve müzakereyapmaya bafllayabilelim” fleklinde benzer yönlübir aç›klamada bulundu. Akabinde ABD D›fliflleriBakan› Robert Gates, Abdullah Gül ve Tayyip Er-do¤an’›n Kürt sorununa yönelik “çözüm” aç›l›m›-n› iflaret ederek ve kendi komutanlar›n›n aç›kla-malar›n› revize ederek, “Az›l› teröristler ile uzlafl›-labilir ve sisteme getirilebilir unsurlar›n birbirin-den ayr›flt›r›lmas›” sözlerini sarf etti. PKK ile ma-saya oturulabilinece¤inin ve “çözüm” için gereke-nin derhal yap›lmas›n›n mesaj› bizzat süreci ba-fl›ndan beri yönlendiren ABD’nin bakan›ndangeldi. ABD’nin bu aç›klamalar› Türk devletinebomba gibi düfltü, klikler aras›nda restleflmeleresahne oldu. Türk hakim s›n›flar› taraf›ndan yafla-nan bu deprem nab›z yoklamas› özelli¤ini tafl›-makla beraber kamuoyunun tepkisi karfl›s›ndaTürk devletinin temkinli ve tedbirli yaklaflmas›naneden olmufltur. Lakin meselenin oldu bittiye ge-tirilmesi için kollar›n s›vand›¤› bariz bir flekildegörülmektedir. Zira imha sald›r›s› öncesi netleflenTalabani’nin (ayn› zamanda Kürt ulusal sorunununçözümünde arabulucu olmas› düflünülen) zi-yareti Türk ordusunun geri çekilmesinin hemenard›ndan gerçekleflti. Her ne kadar Türk devletiTalabani’nin ziyaretine yüzünü burufltursa daefendisinin çizdi¤i senaryo gere¤i rolünü oyna-m›fl, bir dizi mutabakat sa¤lanm›flt›.

Gelinen noktayla birlikte Kürt ulusal sorunu-nun nas›l çözülece¤i, Türk hakim s›n›flar›n›n negibi politikalar oluflturaca¤› ve yukar›da ifade et-meye çal›flt›¤›m›z tablonun anlafl›lmas› aç›s›n-dan ABD’nin haz›rlatt›¤›, ortal›¤a saç›lm›fl bir ça-l›flmaya bakmak faydal› olacakt›r. Rapor halinegetirilmifl bu çal›flma “Amerikan D›fl Politikas›Hakk›nda Ulusal Komite” isimli kurulufl taraf›n-dan haz›rlanarak 15 Ekim 2007’de yay›nlanm›flolup, esas›nda ABD emperyalizmi menfleli Kürtulusal sorununa ve PKK varl›¤›na yönelik “çö-züm” dayatmas›n›n profilini oluflturuyor. Özetleraporda Talabani ve Barzani’nin PKK’y› ateflke-se zorlamalar› isteniyor. DTP’nin bu süreçteTürk devleti ve PKK aras›nda uzlaflt›r›c› bir rolalmas› öngörülüyor. Sorunun çözümü noktas›n-da AB ile görüflmelerin yo¤unlaflmas› ve finanssa¤lanmas› için destek sunulmas› yer al›yor.Türk devletinden bir an önce reformlar› gerçek-lefltirmesi, yani 301. maddenin kald›r›lmas›, 215,216, 217 ve 220. maddelerin gözden geçirilmesi,Kürtlere genifl kültürel haklar›n verilmesi, Kürtçee¤itim ve yay›n hakk›n›n tan›nmas›, inanç veaz›nl›k haklar›n›n geniflletilmesi vb isteniyor.Türk ordusunun “demokratikleflmesi” öngörülü-yor. Kürdistan Bölge Yönetimi’yle iflbirli¤inin ge-lifltirilmesi ve Kerkük’ün bölgeye kat›lmas›n›nengellenmesi için sarf edilen çabalardan vazge-

çilmesi isteniyor. PKK’ye yönelik sürece yay›la-cak genifl kapsaml› bir “genel af” (‘topluma ka-zand›rma’ yasas› fleklinde önerilmifl) yer al›yor.PKK ile bir uzlafl› sürecine girilmesi isteniyor;bunun için deneyimli ülkeler ve kiflilerden fayda-lan›labilece¤i söyleniyor. Kürt ulusal sorununun“çözümü” için Kuzey Kürdistan’da yo¤un birsosyo-ekonomik iyilefltirmeye gidilmesi isteniyor(alt yap›, ifl sahalar›, istihdam vb). Bu rapordanda anlafl›laca¤› üzere Ortado¤u projesindeyük/engel olarak görülen Kürt ulusal sorunu-do-lay›s›yla PKK sorunu- ABD emperyalizminin hi-mayesinde hem Türk devletine, hem de Kürt ulu-suna dayat›larak “nihayete erdirilmek” istenmek-tedir. Zira Türk devletinin böylesi bir çözümü ka-bul etmesi niyetinden ba¤›ms›z emperyalizmeolan göbekten ba¤›ml›l›¤›yla alakal› bir durum-dur. Öte yandan Kürt ulusal hareketinin böylesiçözüme s›cak bakabilece¤ini söylemek afaki birtespit olmasa gerek. Nitekim Kürt ulusal hareke-tinin bütünlüklü olarak böyle bir sürece girilmesiyönünde politik yönelim belirledi¤i gerek pratik-lerinden, gerek söylemlerinden, gerekse de siyasihatt›ndan anlafl›labilir. En az›ndan bu süreçle bir-likte elde edece¤i avantajlar› bir kazan›m olarakgörecektir. Böyle olmakla birlikte orta ve uzun va-dede hangi geliflmelerin olaca¤› ise süreç içerisin-de kendisini gösterecektir. fiimdiden Türk hakims›n›flar› ABD menfleli bu çözümü hayata geçirmekiçin bütün kurum ve kurulufllar›yla, medyas›ylayazar-çizer çevresiyle (Fethullah Gülen’e yak›nl›-¤›yla bilinen Abant Platformu’nun bafllatt›¤› kon-feranslar, ayn› flekilde Gülen’e ait kurulufl ve der-neklerin Kuzey Kürdistan’da uzun süredir devameden faaliyetleri) canh›rafl bir yo¤unluk içerisinegirmifltir. AKP’nin yerel seçimlere dair giriflti¤i pra-tikler, bölgeye dair sosyal-ekonomik paketler sun-mas›, bir tak›m kültürel haklar verece¤ine dairsöylemlerde bulunmas›, Kürt ulusal sorununu tar-t›flt›rmas› vb geliflmeleri iyi okumak gerekir. Ayn›flekilde buna karfl› DTP’nin, ayd›n-demokratlar›nçözüm önerileri sunmas›, Kürt ulusal sorununu veçözüm yollar›n› tart›flt›rmas›, yerel yönetim biçimive demokratik konfederalizm önerileri sürece ha-z›rl›k fleklinde okunabilir. DTP’nin meclis baflkan›Köksal Toptan’la görüflmesi ard›ndan Cumhur-baflkan› Abdullah Gülün DTP ile görüflme ve bu-nun “›l›ml›” bir havayla yans›t›lmas› gerek devle-tin gerekse de Kürt ulusal hareketinin gündemininne olaca¤› ve nas›l geliflebilece¤i aç›s›ndan önemteflkil eden bir geliflme. Zira bu görüflmelerin ar-d›ndan hem baflbakan hem de yard›mc›s› CemilÇiçek Kürt ulusal sorununun “çözümü” yönündebeyanlarda bulundular. Aç›klamay› “Do¤u ve Gü-neydo¤u’yu kalk›nd›rmak” dolay›s›yla Kürt ulusalsorununun “çözülmesi” için 12 milyar dolarl›k birbütçenin ayr›lmas›, baflta Kürtçe yay›n ve e¤itimiçin acilen giriflimlerde bulunmas› izledi.

Sonuç olarak, ABD patentli Kürt ulusal soru-nun “çözümü” dikta edilmifltir ve ad›m ad›m uy-gulamaya sokulmaktad›r. Plan›n bir parças› olanbu “çözüm önerisi” Kürt ulusunun demokratikhaklar›n› ve özgürlü¤ünü vermeyecektir. Zira Kürtulusunun kurtuluflunun yolu hak k›r›nt›lar› uzla-fl›s›ndan geçmemektedir. Türk hakim s›n›flar›n›n“çözüm” diye sundu¤u, bugüne kadarki imha,inkar ve asimilasyondan baflka bir fley de¤ildir.Emperyalizm ve ufla¤› iktidarlar hiçbir zamanemekçi halklara, ezilen uluslara, az›nl›k ve milli-yetlere hak ve özgürlük getirmez, bahfletmez. Do-lay›s›yla emperyalizminin ve ona göbekten ba-¤›ml› Türk hakim s›n›flar›n›n öngördü¤ü sald›r›larbizi bekliyor. Bu sald›r›lara karfl› biz emekçi halk-lar›n, ezilen Kürt ulusunun ve çeflitli milliyettenaz›nl›klar›n mücadele yürütmesi bir zorunlulukarz ediyor.

Geri çekilme, olanlar ve olas› geliflmeler

SINIF TAVRI

‹smail UÇAR

Geliflmeleri do¤ru okumak

2002 seçimlerinden bu yana AKP’nin ABD emperyalizmi ta-raf›ndan istikrarl› bir biçimde desteklendi¤i, devletin üst yap›s›n-da ve genifl halk kesimleri üzerinde çok yönlü bir hegemonyaoluflturmaya çal›flt›¤› üzerinde hem fikir olunan bir durum.2002’den bu yana tedrici bir flekilde AKP’nin siyasi ve ekonomikgücü elde etmesi sa¤land›. fiüphesiz bu olanak Türk hakim s›-n›flar›n›n kli¤i AKP’nin bilhassa Irak/Ortado¤u’da ABD emperya-lizminin ç›karlar›na yönelik hizmet ve yüksek sadakati sa¤lama-s› karfl›l›¤›nda sa¤land›. Yaflanan ve yaflanmakta olan bu süreç,Türk hakim s›n›flar›n›n yönelimlerinde de¤iflimler yaratm›fl, klik-ler aras› çat›flmada dalgalanmaya neden olmufl, nihayetindefarkl› konumlanmalar yaflanm›flt›. 2007 seçimleriyle AKP’de ka-rar k›l›narak süreç taçland›r›lm›flt›. Ard›na bakt›¤›m›zda AKP Çan-kaya’ya ç›kartma yapt›, mahkemeleri efleledi, YÖK Baflkan›n› de-¤ifltirdi, “yeni” anayasa de¤iflimine yeltendi, türbana “özgürlük”getirdi, sermayeye arka koltukta yer verdi, sendikalar› ve çeflitli“sivil” kurulufllar› kendisine eklemledi, flimdi de Kürt ulusal so-rununu “çözmeye” yönelmifl durumda. K›sacas› AKP s›rt›n› ABDemperyalizmine dayayarak devleti reorganizasyona tabi tutarakbir kompradorlaflma hamlesi bafllatm›fl oldu. Ordu-CHP merkez-li klikle tutuflma pahas›na. Kürt ulusal sorununun ABD emperya-lizmi için bulunmaz f›rsatlar verdi¤ini es geçmeyelim. Peki bu-nun bedeli? Bedeli ABD emperyalizmine stratejik uflakl›k, em-peryalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda ülkede talan ve y›k›m. Ko-numunu yitiren bizim muhteflem “ulusalc›lar›m›z” ya da “vatan-severlerimiz” telafl içerisine girdiler, orduyu göreve ça¤›rd›lar,kulak veren olmad›. Ç›rp›n›fllar içerisine girdiler, her yolu dene-mek istediler, ne var ki bu ç›rp›n›fllar beyhude ç›rp›n›fllar oldu.

Son zamanlarda AKP’nin siyasi ve ekonomik hegemonyasa¤lad›¤›na dönük “AKP devletleflti, devlet AKP’leflti” fleklindeifadeler kullan›l›yor. Evvela fluna aç›kl›k getirmek önemli. ABDemperyalizminin politik yönelimleri çerçevesinde istikrarl› birflekilde desteklenen AKP’nin devleti yap›land›rma hamlesi Türkhakim s›n›flar› ve faflist devletinin özünü de¤ifltirmifl midir?Kliklerin varl›¤› yok olup çat›flmal› durum bertaraf m› edildi? El-bette ki hay›r? AKP’nin eline kozlar verilerek at koflturmas› em-peryalizmin iste¤iyle olmufltur ve kontrolünde de geliflme sa¤-lamaktad›r. Dolay›s›yla anayasa, türban, YÖK vb ile yaflanan de-¤iflimler ne devletin karakterini de¤ifltirme ihtiyac›ndan ne deüstüne bas›ld›¤› gibi demokratikleflme iste¤inden ileri gelmek-tedir. Bahsedildi¤i gibi AKP’nin devletleflmesi bu anlamda yan›l-t›c› yön tafl›maktad›r. Hele ki devletin üst yap›s›nda yap›lmayaçal›fl›lan de¤iflikliklere bakarak tespit etmek ülkenin emperya-lizmle olan iliflkisini ve ülke hakim s›n›flar›n›n aras›ndaki ç›karçat›flmas›n› yok saymakla benzerlik teflkil eder. Di¤er yandan s›-n›fsal gerçeklik göz ard› edilerek AKP’ye iktidar misyonu biçil-mektedir. Emperyalizme demokratik ya da ilerici bir misyonbiçmek de -niyetlerden ba¤›ms›z- bir hal oluflturuyor. Her ne ka-dar AKP siyasal ve ekonomik güç elde etmifl olsa da Türk ha-kim s›n›flar›n›n di¤er klikleriyle pürü pak bir iliflki yürüttü¤ünüsöylemek gerçekçi de¤ildir. Somut bir örnek vermek gerekirseordu ile AKP aras›nda yaflanan gelgitler isabetlidir. Türk devle-tinin Güney Kürdistan’a karfl› gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar, geneldede Kürt ulusuna yönelik imha sald›r›lar›nda her ne kadar AKPve ordu ABD nezdinde uzlaflt›r›lsa da, mesela son sald›r›danapar topar çekilmesiyle, esas›nda ç›kar çat›flmas› yafland›¤›aç›kt›r. Geri çekilme sonras› yaflanan gerginlik bunun somutgöstergesidir. Son olarak AKP’ye (Kemalist kli¤in beyhude ç›rp›-n›fl› da diyebiliriz) Yarg›tay Cumhuriyet Baflsavc›s›’n›n “Laikli¤ive cumhuriyetin kurulufl felsefesini y›kmaya yönelik giriflimler-de bulunmak” iddias›yla açt›¤› dava iç çeliflkilerin özünü kavra-ma noktas›nda son derece somut veriler sunmaktad›r.

Aç›kl›k getirilmesi gereken bir di¤er mesele de Türk devle-tinin emperyalizme olan iliflkisinin düz, hiçbir pürüz yokmufl gi-bi görülmesidir. Ço¤u kez de genel iliflkinin belirtilip, ayr›nt›la-r›n›n ve somut koflular içerisindeki ayr›nt›lar›n göz ard› edilme-sidir. Gelinen aflamada Türk hakim s›n›flar› emperyalizme gö-bekten ba¤›ml›d›r. Siyasal-ekonomik ve askeri olarak ABD em-peryalizminin tasarrufu alt›ndad›r. Türk devletinin emperyaliz-me olan ba¤›ml›l›¤› istekten ya da tercihten öte yar› feodal, ya-r› sömürge toplumsal yap›s› ve bunun üzerinden flekillenen ha-kim s›n›flar›n karakterinin yaratm›fl oldu¤u zorunluluktan kay-naklanmaktad›r. Emperyalizme biat etmeme gibi ne bir koflulne de bir tercih söz konusu de¤ildir. Bundan hareketle ülkede-ki hakim s›n›flar aras›ndaki ç›kar çat›flmas›n›n var oldu¤u, ko-flullarla birlikte zikzak oluflturabilece¤i ile Türk hakim s›n›flar›-n›n emperyalizmle çeliflki yaflayabilece¤i gerçekli¤inde kafa ka-r›fl›kl›¤›na yer vermemek gerekir. Zira yaflanan süreç gerek ABDemperyalizmi ile Türk hakim s›n›flar› aras›nda gerekse de (veözellikle) Türk hakim s›n›flar› aras›nda yo¤un çeliflkilerin ve ça-t›flmalar›n yaflanmas›na gebedir. Uygulad›¤› ekonomik-siyasipolitikalarla, Kürt ulusal sorununa yaklafl›m›yla AKP’nin halklarnezdinde gün geçtikçe teflhir oldu¤u, t›kanma yaflad›¤› görünenbir gerçek. ABD himayesi-dayatmas›yla “çözülmek istenen” Kürtulusal sorununda velvele yaflanaca¤›, Kürt ulusuna emekçihalklara sald›r›lar›n yo¤unlaflaca¤› olas›l›ktan öte gerçeklik ze-mini tafl›yor. Sonuç olarak hakim s›n›flar ve efendileri özgülün-de yaflad›¤› çeliflkiler iyi görülmelidir, teflhir edilmelidir. Kürtulusunun ve emekçi halklar›n yaflad›¤› sorunlar bilimsel bir fle-kilde de¤erlendirilmelidir. Ana müdahale edip, kitlelerin ihti-yaçlar›na dönük somut politikalar üretilmelidir. Genifl emekçikesimlerin hak gasplar›na karfl› memnuniyetsizli¤i eylem vegrevlerle ifade bulmakta, giderek yo¤unlaflmaktad›r. ‹flçilerin-emekçilerin bu direniflinden ö¤renmeliyiz. Önümüzde somutpolitikalar› ve yönelimlerimizi yaflamsallaflt›rabilece¤imiz New-roz ve 1 May›s gibi gündemlerimiz duruyor. Anti-emperyalist,anti-feodal, anti-faflist mücadele ekseninde Kürt ulusunun ger-çek anlamda kurtuluflu ve özgürlü¤ü vurgusuyla, halk›n iktidar-laflmas›n›n yolu olan Demokratik Halk Devrimi ve somut ifade-si Yeni Demokratik Halk Cumhuriyeti program›yla ve ille de ik-tidarlaflma perspektifiyle Newroz ve 1 May›s’› karfl›lamal›y›z.

GÜNDEM 16-31 Mart 2008 3

ABD patentli Kürt

sorunun “çözümü”

dikta edilmifltir ve

ad›m ad›m uygula-

maya sokulmakta-

d›r. Plan›n bir par-

ças› olan bu “çö-

züm önerisi” Kürt

ulusunun demok-

ratik haklar›n› ve

özgürlü¤ünü ver-

meyecektir. Zira

Kürt ulusunun

kurtuluflunun yolu

hak k›r›nt›lar› uz-

lafl›s›ndan geçme-

mektedir. Türk ha-

kim s›n›flar›n›n

“çözüm” diye sun-

du¤u, bugüne ka-

darki imha, inkar

ve asimilasyondan

baflka bir fley de-

¤ildir. Emperya-

lizm ve ufla¤› ikti-

darlar hiçbir za-

man emekçi halk-

lara, ezilen ulusla-

ra, az›nl›k ve milli-

yetlere hak ve öz-

gürlük getirmez,

bahfletmez

Page 4: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

S›n›r ötesi sald›r›lar›n meydana geldi¤i bu süreçte,Kürt ulusal sorunu ile ilgili tavr›n›n haks›z savafl›n t›r-mand›r›lmas› oldu¤unu bir kez daha gösteren Türk dev-leti, s›n›rlar içinde de sald›r›lar›n› art›rd›. Kürt ulusunayönelik sald›r›lar› protesto etmek için meydanlara ç›kankitlelere azg›nca sald›ran polis, fi›rnak ve Van'da iki ki-fliyi katletti, birçok ilde de yüzlerce kifliyi gözalt›na ald›.Sald›r›lar›n ard›ndan bildik bir flekilde aç›klamalardabulunan polis, uygulad›¤› fliddet nedeniyle yaflamlar›n›yitiren kifliler için gerçek d›fl› aç›klamalarda bulundu.fi›rnak'›n Cizre ilçesinde panzerin ezdi¤i Yahya Menek-fle için 'göstericilerin att›¤› tafl nedeniyle öldü' bahanesi-ni öne süren polis, Van'da döverek öldürdü¤ü MehmetDeniz için de ayn› bahaneyi öne sürdü.

Yahya Menekfle'yi panzerle ezerek katlettiler

Kürt ulusal hareketi, Abdullah Öcalan'›n emperya-list ülkeler ve Türk devleti aras›ndaki mutabakatla tu-tuklanarak Türk devletine teslim edildi¤i tarih olan 15fiubat'ta Türkiye-Kuzey Kürdistan'›n birçok ilinde ey-lemler düzenlendi. Cizrede düzenlenen protesto eyle-minde, 16 yafl›ndaki Yahya Menekfle polis panzeri ile

ezilerek katledildi. Eyleme yap›lan müdahalede silah dakullanan polis baz› kiflileri de kurflunla yaralad›.

Otopsi raporlar› polisi yalanlad›Raporda Menekfle'nin "üzerinden geçen sert bir ci-

sim taraf›ndan ezildi¤i" kaydedildi. Menekfle'nin panzertaraf›ndan ezilmesinin ard›ndan kald›r›ld›¤› hastaneyegiden abisi Orhan Menekfle, polislerin kendisini flu söz-lerle tehdit etti¤ini anlatm›flt›: "Bize, 'Yahya taflla öldü-rüldü, farkl› söylerseniz bafl›n›z belaya girer. Bu olay bu-rada kals›n ve kapans›n' dediler." Miro¤lu, kardeflininöldürülmesiyle ilgili ayr›ca flunlar› söyledi: "Bu ne biçimadalet? Ben hem Kürdüm, hem Türküm, hem de Ara-b›m. Bu nas›l devlet? ‹nsan vatandafl›na bu zulmü uygu-lar m›? Bunu herkes bilsin. Kardeflimin kafas›na ald›¤›taflla öldürüldü¤ü söyleniyor. Panzerle ezdiler. TürkiyeCumhuriyeti kardeflimi öldürdü".

Polisler döverek katlettiBurjuva bas›n 'at›lan taflla öldü' dedi

Van'›n Ercifl ilçesinde Demokratik Özgür Kad›n Ha-reketi'nin düzenledi¤i 8 Mart flölenine kat›lan kitle ilepolis aras›nda flölenin ard›ndan çat›flma yafland› ve bu

çat›flma esnas›nda 58 yafl›ndaki Mehmet Deniz, polislertaraf›ndan dövülerek katledildi. Ercifl Devlet Hastanesibahçesinde yaklafl›k 10 polis taraf›ndan cop ve kalaslar-la dövülen Deniz, beyin kanamas› geçirerek yaflam›n›yitirdi. Ancak Deniz'in ölümü ile ilgili olarak burjuva ba-s›n›nda 'göstericiler taraf›ndan at›lan taflla öldü'¤ü önesürüldü. Deniz'in polisler taraf›ndan Ercifl Devlet Hasta-nesi bahçesinde dövüldü¤ünü söyleyen görgü tan›klar›ise olay› flöyle anlat›yor: "Devlet Hastanesi önünde po-lisler bize cop ve kalaslarla sald›rd›lar. Mehmet yeredüfltü. Yere düflünce 10'a yak›n polis yerde vurmayabafllad›. Kanlar içinde kalm›flt›. Hastaneden bir doktorve hemflireler müdahale etmek istedi, ancak bir sivil po-lis, tekme atarak doktoru uzaklaflt›rd›. Hemflireler de a¤-layarak içeri girince, kimse müdahale edemedi. Polislero flekilde araca atarak emniyete götürdüler."

GÜNCEL16-31 Mart 20084

Bu da 's›n›r içi harekat'

Erdo¤an'›n a¤z›ndan dökülemeyenler

Son süreçte, yeni anayasa, türban, Kürt sorunu gibi gün-demler üzerinde tart›flma bafllatarak prim yapan AKP hükü-meti, bu gündemleri ayn› zamanda yaklaflan yerel seçimle-re yönelik yat›r›m malzemesi haline getiriyor. Bunlarla ye-tinmeyerek bir hamle daha yapan AKP, "Kamu Reformu Ya-sa Tasar›s›" ile gündeme getirdi¤i "belediyeler yasas›"n› mec-listen geçirdi. AKP, bu yeni giriflimle, en son 2004 y›l›ndayap›lan yerel seçimlerde ele geçiremedi¤i belediyeleri de al-may› planl›yor.

"Diyarbak›r'› istiyorum, o kaleyi düflürece¤iz" diyen Tay-yip Erdo¤an ve partisi AKP, 2009 y›l›nda yap›lacak olan yerelyönetim seçimlerinde CHP ve DTP'nin oy potansiyellereininyo¤un oldu¤u ‹zmir ve Amed gibi illerdeki oylar›n› art›rma ça-bas› ile çok yönlü bir çaba içerisine girmifl bulunuyor. Gerekdaha önceki yerel yönetim seçiminde, gerekse de genel seçim-lerde büyük bir ço¤unlu¤un oyunu alan AKP, gündemlefltirdi-¤i türban, yeni anayasa, Kürt ulusal sorununun “çözümü” gi-bi konular ile, hem Kürt halk›n› hem de Kemalist rejimin ençok istismar etti¤i ve bask› alt›nda tuttu¤u din ile ilgili konularüzerinden daha genifl bir çevreyi etkilemek istiyor. AKP hükü-meti tart›flmalarla yaratt›¤› etkiyi, belediyeler ile ilgili yapt›¤›düzenleme ile somut kazan›ma dönüfltürmek istiyor.

Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K)'nun yapt›¤› nüfus say›-m› ile, elde edilen istatistikler referans al›narak haz›rlanan be-lediye yasas› ile nüfusa ba¤l› olarak kimi ilçeler ilçelikten dü-flürüldü, kimi illerde ise yeni ilçeler oluflturuldu. Buna göre deyeni belediyeler ortaya ç›karken, birçok belediye de kapand›.AKP'nin gelecek y›l yap›lacak olan yerel seçimlere yönelik buhamlesinde, yerellerin özelliklerine göre, kimi yerlerin ilçelik-ten düflürülmesi ile karfl›t oylar›n, oy ço¤unlu¤unun oldu¤uyerlerde eritilmesi ya da yeni ilçelerin oluflmas›yla oy oran›-n›n yüksek oldu¤u yerlerde belediye kazanma ihtimalininyükselmesi gündemde.

AKP, belediye yasas› ile özellikle Kuzey Kürdistan bölge-sindeki örgütlülüklerine güç aktarm›fl oldu. Kürt ulusal hare-ketinin uzun y›llar sürdürdü¤ü devrimci demokratik mücade-lesine ba¤l› olarak oluflan de¤erleri de k›smen kullanarak,ama esasta bölge halk›n›n sosyal özelliklerinden hareketledinsel yap›s›ndan faydalanan ve Kürt sorununda da çözüm-den yanaym›fl imaj› veren AKP, arkas›ndaki komprador ser-maye gücünü de bu bölgeye yöneltiyor. Kalk›nma, yat›r›m gi-bi sahte söylemlerle hareket eden AKP, gerçekte bölge halk›-n› gittikçe yoksullaflt›r›yor ve bu sayede de, sadaka verir gibi,kömür, makarna, fleker da¤›tarak prim yapmaya çal›fl›yor.

Belediyeler yasas›; demokratikleflme yalan›Devlet organlar›n›n daha ifller hele getirilmesi, yerel yöne-

timlerin, il özel idarelerinin uyumlu bir flekilde çal›flmas›, çar-p›k yap›laflman›n engellenmesi için belediyeler yasas›nda birdüzenleme yap›ld›¤› söyleniyor. Düzenlemenin ayr›nt›lar›nave gerisindeki siyasal amaca bak›ld›¤›nda, bu kadarla yetinil-medi¤i görülüyor. Belediye yasas›yla, nüfusu 2 binin alt›nadüflen belediyelerin kapat›lmas›, yeni ilçelerin oluflturulmas›,baz› köylerin ilçelere ba¤lanmas› öngörülüyor. DTP, CHP veMHP’nin karfl› ç›kt›¤› düzenlemeye göre, 862 belde belediye-si kapat›lacak. ‹stanbul'da 8, ‹zmir'de 3 ve Amed'de 4 yeni il-çe olmak üzere toplam 12 ilde 43 yeni ilçe oluflturuluyor.

Yasan›n içeri¤ine bak›ld›¤›nda, yerel belediyelerin ve etkigücü olmayan il özel idarelerinin güçlendirilmesi ve yetkilen-dirilmesinin amaçland›¤› görülüyor. Orta Do¤u Teknik Üni-versitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünden Yar-d›mc› Doçent Tar›k fiengül’e göre bu düzenlemeyle yerel ter-cihler dikkate al›narak, imar ve ulafl›m hizmetlerinin il düze-yinde karfl›lanmas› sa¤lanacak. ‹llerde merkezi yönetimintemsilcisi konumundaki valiler devreden ç›kar›larak, beledi-yeler üzerindeki a¤›rl›¤› kald›r›lacak, il özel idaresi ile iliflkisikopar›lacak. fiengül, bu düzenlemenin s›n›fsal sonuçlar› üze-rinde durulmadan, soyut bir yerelleflme, demokratikleflme te-zine dayand›r›lmas›n›n temel gerçeklerin göz ard› edilmesianlam›na gelece¤inin alt›n› çiziyor.

“Yerellefl, önünü aç, yap›land›r: ‹flte kompra-

dorlaflma hamlesi”AKP bu düzenlemeyle, belediyelerde hakimiyet kurup, bu

hakimiyetini bütün bir alana -ayn› zamanda toplumsal ke-simlerin taban›na- yayma amac›n› tafl›maktad›r. Tar›k fien-gül’e göre AKP kendi s›n›fsal taban›na (k›r burjuvazisi ve feo-dal unsurlar) kaynak aktarma konusunda s›k›nt› yaflamakta-d›r. Bu çerçevede belediyelerin güçlendirilmesi, hali haz›rdabu kurumlar etraf›nda örgütlenen kesimlere kaynak aktarmasürecini h›zland›rmay› ön görürken, bu tür bir iliflki biçimini,il özel idarelerini aktif ve güçlü hale getirip, k›rsal kesimi dekatarak geniflletmektedir.

“Belediyeler yasas›”yla yerel yönetimler, özelde belediye-ler ile ele geçirilmekte ve AKP böylece gücünü art›rma yolu-nu tutmaktad›r. Dolay›s›yla bu düzenleme “kamu alan›n› iyi-lefltirme”, “demokratikleflme” niyetini hayli aflmaktad›r. Di¤eryandan AKP, Kürt illerindeki belediyeleri ele geçirerek Kürtulusuna yönelik imha ve inkar politikalar›n› farkl› bir versi-yonda sürdürece¤inin sinyalini aç›kça vermifltir. Bunu, “Kürtsorunun demokratik çözümü” fleklinde propaganda edip,halklar›n gerçekliklerini buland›rarak icra etmektedir.

Amed’i almak içinbelediye yasas›

Baflbakan Recep T. Erdo¤an Kürt ulusuna yönelikyeni dönem yaklafl›m stratejisinin ön aç›l›mlar›n› med-yayla paylaflmaya bafllad›. AKP'li bakanlar defalarcaböyle bir paketin olmad›¤›n› söyleseler de, bölge üzerin-deki geliflmeler ve Erdo¤an’›n aç›klamalar› bu paketinvarl›¤›n› ve uygulamaya kondu¤unu gösteriyor. ABDemperyalizminin Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi'ndenba¤›ms›z olmayan söz konusu aç›l›mlar, Kürt ulusalmücadelesinin ve bölgedeki emperyalist politikalar›n dadayatmas›yla Kürt ulusuna dönük cüzzi ölçüde de olsa"demokratik haklar verme"yi vaat ediyor.

Ayr›ca AKP'nin bu aç›l›m›nda Güney Kürdistan'da-ki bölgesel Kürt yönetimi ile iliflkilerin art›r›lmas› da yeral›yor ancak, bölgeye ekonomik yat›r›m olarak sunulanGAP projesi kapsam›nda yap›m›na devam edilen Il›suve Silvan barajlar› ile Güney'deki yönetim su yapt›r›m›ile Türk devletinin himayesine bir ad›m daha al›nmayaçal›fl›l›yor.

Kürt ulusal sorunu ve devletin baraj aç›l›m›

Erdo¤an'›n aç›klamalar›nda öne ç›kan 'iki büyük ba-raj' ve su kanallar› projesi, asl›nda GAP bölgesinde ha-len yap›m› devam eden barajlar ve kanallard›r. Bu ba-rajlardan öne ç›kan ve yap›lmas› en çok tart›fl›lan ise;demokratik kitle örgütlerinin, çevre örgütlerinin, halk›nve bilim insanlar›n›n karfl› ç›kt›¤› 2013 y›l›nda bitirilme-si planlanan Il›su Baraj›. Il›su Baraj› do¤ay› yok ederekülkemizin ikinci büyük baraj› olacak. Di¤er büyük barajise Silvan Baraj›.

Devletin Kürt ulusal hareketi PKK’ye dönük askeriimha sald›r›lar›ndan sonra, ABD’nin Kürt ulusal soru-nunu "çözme"de devlete sundu¤u 'siyasi harekat' emir-lerini yerine getirmeye çal›flan AKP hükümeti ve baflba-kan Erdo¤an, bölgeyi özel olarak ele ald›klar›n› hemenakabinde dile getirmifl, "Bu çerçevede, GAP'›n kalan k›s-m› 4-5 y›lda tümüyle bitirilecek" demiflti.

Anlafl›laca¤› gibi GAP projesinin yeni biçimi, Kürtulusunu Türk devleti içerisinde ‘ehlilefltirmek’ olacak.ABD’nin ekonomik olarak Türk devletine sundu¤u kre-dilerin nereye ve nas›l kullan›laca¤› da bu çerçevedebelirlenecek.

Erdo¤an, d›fl bas›na yapt›¤› aç›klamada PKK ile mü-cadelenin psikolojik ve kültürel boyutlar›na da de¤ine-rek, TRT'nin Kürtçe yay›n saatlerini geniflletece¤ini vebirkaç ay içinde Arapça ve Farsça TV yay›n›na da bafl-lanmas›n›n planland›¤›n› belirtti. Bu aç›klamalar, em-peryalist ABD’nin istedi¤i ‘ehlilefltirmenin’ kültürel talepboyutunun h›z kazanaca¤›n› gösteriyor.

Kürt ulusunun yo¤unluklu yaflad›¤› yerleri insans›z-laflt›rmak için devreye konulan barajlar, ayn› zamandaGüney Kürdistan ve di¤er ülkelere bir ‘su yapt›r›m›’ uy-gulama olana¤› veriyor. Bu da, dünya üzerinde geliflenkurakl›kla suya olan ihtiyac›n artmas› ve bölgede suyahakim olman›n ülkelere verece¤i imtiyazlar bak›m›ndanTürk devletinin önemini art›rmakta, ABD aç›s›ndan daTürk devleti üzerinden Suriye ve komflu ülkelere bask›-c› politikalar dayatma imkan› sa¤layacak. Ayr›ca bu ba-rajlarla emperyalist tekellerin kasalar›n›n doldurulmas›da ayr› br yerde duruyor. Ülkemizde yap›lmas› planla-nan birçok baraja karfl› bilim insanlar›n›n ve devrimcidemokratik kurumlar›n karfl› ç›karak, toplumsal hiçbiryarar›n›n olmad›¤›n› söylemesi ise barajlar›n hedefinindaha anlafl›l›r hale gelmesini kolaylaflt›r›yor.

ABD'nin AKP'ye biçti¤i misyon ve hima-

yesindeki "çözüm" plan›

Erdo¤an’›n Kuzey Kürdistan'a yönelik ‘yat›r›mlar vedemokratik aç›l›mlar’ projesi yeni de¤il, ancak eskisi gi-bi de de¤il. Yat›r›m olarak sunulan GAP projesi kapsa-m›ndaki barajlar, kültürel aya¤›nda ise bölgede yay›myapan TRT GAP televizyonunda Kürt dilini asimile edenprogramlar›n geniflletilmesi yeni bir planlama ile hayatageçirilecek.

Bu planlama devletin bölge halk› üzerindeki kötüimaj›n› de¤ifltirmeye dönük ve siyasi olarak da Kürtulusunun, Kürt ulusal hareketinden uzaklaflmas›n› he-defliyor.

Özellikle siyasi yönden egemen s›n›flar›n AKP’yeverdi¤i destek, son zamanlarda ç›kart›lan yasalardan veaskerin hükümete yaklafl›m›ndaki esneklikte görülebilir.Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi dahilinde ‘sorunsuz’ biruflak Türk devletinin kendisine sunac›¤› imkanlar› iyi

de¤erlendirmek isteyen emperyalist ABD, devletin Kürtulusal sorununa "eski" yöntemlerle yaklaflmas›ndan ta-raf de¤il. Bundan sonra sürdürülecek yaklafl›m›n siyasiarenada olaca¤›n› söylemesi de bundan kaynakl›.

Belediyeler yasas› vb birbirlerini destekleyen politi-kalarla bölgede güç olmak ve kal›c› olmak isteyen AKPhükümetine ABD’nin verdi¤i deste¤i, Türk devletine hi-be edilen kredilerden görebiliriz.

Bu iki sözde çözüm ad›mlar› (ekonomik ve kültürel)daha önceleri hayata geçirilmiflti. Türk egemen s›n›flar›-n›n bu iki aç›l›mla Kürt ulusunun isyan›n› devlet içilefl-tirme, di¤er ifadeyle devletin yasalar› nezdinde ve s›n›r-lar› içerisinde bir mücadele aray›fl›na yöneltme politika-lar›n›n ilk ad›m› olarak görülmüfltü. Ancak devlet içeri-sindeki klik dalafllar› ve ulusal hareketin gücü bu gericiaç›l›m›n yaflam bulmas›n› engellemiflti. fiimdi ise ülkeiçerisinde hakim s›n›flar›n tam deste¤ini alan AKP, ABDemperyalizminin deste¤iyle bu soruna daha ›srarl› vetopyekün tüm araçlar› bu sorun çerçevesinde örgütleye-rek yöneliyor.

Sonuç olarak denilebilir ki; AKP, devletin elinde bu-lunan hali haz›rdaki projeleri, emperyalizmin ve Türkhakim s›n›flar›n›n tam deste¤iyle yeniden kal›ba dökü-yor, ‘Bölgeyi kalk›nd›r›yoruz’, 'Kürtlerin hiçbir sorunukalmayacak' sözleriyle süsledi¤i ekonomik aç›l›mlarladevletin bölgede yürüttü¤ü haks›z savaflla oluflmufl kirliyüzünü örtmeye çal›flacak, kendince de 'Kürt sorununuçözmüfl' olacak.

Devletin örtülen kirli yüzüyle birlikte Kürt ulusu-nun devlet içinde ehlilefltirilmesi sa¤lanacak. PKK’nintasfiyesi için Türk devleti tüm kollar›yla uyumlu bir fle-kilde sald›racak. Özellikle devlet politikalar›n› günü bir-lik olmaktan, ‘dar ç›karlardan’ kurtararak daha uzunvadeli politikalarla Kürt ulusunu ve PKK’yi törpüleme-ye u¤raflacak. AKP hükümetinin askerle olan uyumlu-lu¤u, ülke içerisindeki politikalar›n kendisini güçlendir-mesine izin verilmesi gibi öne ç›kan olgular, AKP’ninuzun vadede bölgede güç olmas›n› isteyen emperyalistABD devletinin Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi'ndeTürk devleti içerisinde AKP hükümetine önemli görev-ler yükledi¤ini gösteriyor.

2 ölü, onlarcatutuklu

Van'da 16 kiflifi›rnak'ta 9 kifli,

Mardin'de 27 kifli, Batman'da 37 kifli,Hakkari'de 12 kifli,

Mersin'de 8 kifli,A¤r›'da 8 kifli,

Bingöl'de 4 kifli,Siirt'te 9 kifli

‹stanbul’da 8 kifli

‹llere göre tutuklama say›s›

Page 5: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

GÜNCEL 16-31 Mart 2008 5

Gazi katliam›n›n 13.y›l›nda MKP (Maoist Komünist Par-tisi), “Unutulmaz bir tarih olarak 12 Mart” bafll›¤›yla “ÇeflitliMillet ve milliyetlerden Türkiye-Kuzey Kürdistan halklar›na”hitaben “MKP Merkez Komitesi Siyasi Büro” imzal› “Mart2008”tarihli yaz›l› aç›klamada bulundu.

Unutulmaz bir tarih 12 Mart

Tarihin karanl›k sayfalar›n› temsil eden gerici hakim s›-n›flar›n, tarihteki rolleri ve kanl› cürümlerinin karfl›l›¤›ndahakettikleri gibi hep lanetle an›ld›¤›n› belirten aç›klamada,'Tarihi ayd›nl›¤a do¤ru ilerletmifl olan ezilen-sömürülenemekçi halk kitlelerinin devrimci eylemi ve gelece¤e ›fl›k tu-tan her par›lt› da hak etti¤i gibi sayg›yla an›ld›¤›' ifadelerineyer verildi. Dar bo¤aza giren egemen s›n›flar›n sa¤-sol çat›fl-mas›, mezhepsel çat›flmalar planlay›p kaos ortam› yarata-rak, halk hareketinin devrimci tepkisini bo¤mak istendi¤inihat›rlatan aç›klamada, halk üzerinde bask›y› yo¤unlaflt›ran,demokratik k›r›nt›lar› rafa kald›ran, devrimcileri katleden12 Mart faflist cuntas›n›n böylesi bir ortamda gerçeklefltiril-di¤i söylendi.

Aç›klamada, 12 Mart faflist cuntas›n›n Mustafa Suphilersonras› elli y›ll›k bir tarih boyunca üzerine “ölü topra¤›” ser-pilmifl olan Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci-komünisthareketinin pasifist kabu¤unun k›r›lmas›yla sa¤lanan dev-rimci yükseliflin önüne, “buz da¤›” misali geçip co¤rafyam›ztarihini karanl›¤a çekmek istedi¤ini kaydeden aç›klamada,'Mahirlerin, Denizlerin ve ‹brahimlerin bafl e¤mez s›n›f tu-tumlar›yla yükselifllerinin co¤rafyam›z›n devrimci-komünisthareketine köklü gelenekler ve soylu miraslar b›rakarak ide-olojik ve moral de¤erlerin pekiflmesine de hizmet ederek ta-n›kl›k etmifltir’’ denildi.

Gazi provakasyonu ve devrimci karfl› koyufl

12 Mart 1995’te Türk hakim s›n›flar›, ''böl-parçala-yönet''politikas›na uygun olarak Çorum, Marafl ve Sivas'ta uygula-nan geleneksel mezhep çat›flmas› mizansenini ‹stanbul Gazimahallesinde sahneledilerini aktaran aç›klamada, gerici ha-kim s›n›flar›n çeflitli uzant›lar› vas›tas›yla gerçeklefltirdi¤i buprovakasyonunu, mezhepsel çat›flmaya dönüflmeyerek emeli-ne ulaflamad›¤›, bilakis devrimci bir karfl› koyuflla geri tepti¤inibelirtti. Aç›klamada ayr›ca komünist ve devrimcilerin Gazi di-renifli ve benzeri halk hareketlerden do¤ru dersler ç›kararakgörev ve sorumluluklar›n belirlenmesinin önemli oldu¤unu, buhalk hareketlerinin devrim cephesine ve Türkiye-Kuzey Kür-distan s›n›f mücadalesinin mevzisini ifada etmesi yönündekiolumluluklar› ile olumsuzluklur›yla de¤erlendirilmesi gerekti¤i-nin alt› çizildi. Aç›klamada son olarak, "Bedeller ödenmedenbir ad›m yolun bile katedilmeyece¤i s›n›fl› toplum tarihinin ger-çek yasas›d›r. En a¤›r› da olsa, bedeller ödeyerek proletaryay›iktidara tafl›mak ve dolay›s›yla insanl›k tarihini ileriye tafl›maktarihsel bir zorunluluktur” diyen MKP, 13. Y›ldönümünde Ga-zi-Ümraniye flehitlerinin an›lar› önünde e¤ilirken, büyük dire-nifl ve feda ruhlar›n› ›fl›k alarak selamlad›¤›n›, kanl› karanl›kzebanilerinin cani katliam›n› ve bafl tertipçileri olan hakim s›-n›flar› bir kez daha devrimci nefretle lanetlediklerini belirtti.

MKP’den Beyaz›t ve Halepçe aç›klamas›

MKP Siyasi Bürosu taraf›ndan yap›lan di¤er bir aç›klama-da ise 16 Mart katliamlar›n›n halklar› isyana davet etti¤i kay-dedildi. Kan emici emperyalist sömürücü s›n›flar›n varl›klar›-n› daha uzun süre yaflatmabilmek için mazlum halklar ve ezi-len uluslara yönelik gerçeklefltirdi¤i katliamlar› insanl›¤›n ha-f›zas›ndan silinmedi¤ini belirtti. Tarihin ak›fl› içerisinde karan-l›¤› temsil eden sömürücü hakim s›n›flar›n, gerici ve bencil

özel mülkiyet ç›karlar› için her daim halklara sald›rd›¤›na ha-

t›rlatan aç›klamada, “Bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalist sal-

d›r› konseptinin bir parças› olan faflist Türk devleti ve ordusu-

nun Kürt ulusuna yönelik sald›r›s› ve uygulad›¤› vahflet yeni

de¤ildir, son kez de olmayacak. Türk devleti gerek içeride, ge-

rekse d›flar›da önceli olan feodal despotik Osmanl› devletin-

den ald›¤› feyiz ile ayn› gelene¤i daha üst boyutlarda sürdür-

mektedir” ifadelerine yer verildi.

S›n›f mücadelesini ve tarihi ileriye tafl›man›n bir zorun-

luluk oldu¤unu ve bunun geregi olarak da tüm devrimci ko-

münistlere düflen görevlerin art›¤›n› kaydeden aç›klamada

son olarak flunlar söylendi; “Baflta halk›m›z olmak üzere bü-

tün ilerici, yurtsever, devrimci ve komünistleri, bu zulüm ve

sömürü düzenine karfl› ortak direnifli örgütlemeye ve müca-

deleye ça¤›r›yoruz. Bu tarihsel bilinçle; Gerek Turkiye-Kuzey

Kürdistan’da fasist Türk devleti taraf›ndan 7 ilerici ögrenci-

nin katliam›n›, gerekse yan›basimiz da emperyalist üretimli

kimyasallarla Saddam rejiminin Kürt ulusuna yönelik Halep-

çe katliam›n› bir kez daha lanetliyor, kanl› karanl›k zebanile-

rinin cani katliam›n› ve bafl tertipçileri olan hakim s›n›flar›

devrimci nefretle k›n›yarak hertürlü haks›z ve gerici bask›,

fliddet ve katliama karfl› isyan etmenin meflrulugunu bir kere

daha hayk›r›yoruz.”

Türban tart›flmalar›yla gündeme oturan ‘zorunlu din der-si’ uygulamas›ndaki tart›flmalar, iki Alevi ö¤renci velisininaçt›¤› davan›n sonlanmas› sürecinde, Dan›fltay’›n “din dersibu müfredatla zorunlu olamaz” fleklinde karar vermesiylebirlikte yeniden alevlendi. AKP ve Diyanet ‹flleri Bakanl›¤›ise bu karara tepki göstererek, zorunlu din dersi uygulama-s›n› savundular.

‹nanç özgürlü¤ü, kifli hak ve özgürlükleri noktas›nda ç›-karlar› söz konusu olunca “demokrasi” ve “özgürlük” hava-risi kesilen AKP, ifl kendisi d›fl›ndaki kesimlere gelince, bu-güne kadar inkar, asimilasyon ve katliam uygulayan di¤eregemen s›n›f kliklerinin ötesine geçememektedir. “Türbanaözgürlük” ad› alt›nda sürdürülen 'serbest b›rakma' yaklafl›-m›, siyasal ç›karlar için araç haline getirildi¤i gibi, söz konu-su farkl› inanç gruplar›, çeflitli az›nl›klar ve Kürt ulusu olun-ca yolda kal›yor.

Son olarak 'zorunlu din dersi' meselesinde, AKP’nin "DinKültürü ve Ahlak Bilgisi" dersinin verilmesinde ›srar etmesi,üstelik bunu “inanç özgürlü¤ü ve laiklik” ad› alt›nda temel-lendirmeye çal›flmas›, bugüne kadar egemenlerce uygulananbask›c›, inkarc› ve Türk-‹slam sentezci yaklafl›m›n devam et-ti¤ini/edece¤ini gösterdi. AKP'nin sahte özgürlükçülü¤ü, yal-n›zca bir inanc›n anlat›ld›¤› zorunlu bir din dersini almak is-tememek gibi temel bir talep karfl›s›nda duvara çarpt›.

Dan›fltay: Dersin bu içeri¤iyle

zorunlu tutulmas› hukuka ayk›r›‹ki Alevi ö¤renci velisinin, çocuklar›n›n zorunlu din der-

sinden muaf tutulmas› amac›yla bafllatt›¤› hukuki süreç veAKP hükümetinin bu davalar karfl›s›ndaki tutumu, sahte öz-gürlükçülü¤ü bir kez daha gözler önüne serdi. Çocu¤ununzorunlu din dersinden muaf tutulmas›n› isteyen Hubyar Sul-tan Alevi Kültür Derne¤i Baflkan› Ali Kenano¤lu, bu amaçlaönce ‹stanbul Valili¤i'ne baflvurmufl, ancak bu iste¤i valiliktaraf›ndan reddedilmiflti. Bunun üzerine Kenano¤lu ‹stanbul5. ‹dare Mahkemesi'ne baflvuruda bulunmufl ve mahkemeailenin lehinde bir karar vermiflti. ‹stanbul Valili¤i de kararaitiraz ederek Dan›fltay'a baflvuruda bulunmufltu.

Çocu¤unun zorunlu din dersinden muaf tutulmas›n›isteyen bir di¤er veli de Hatice Köse idi. Köse de, ‹stanbul6. ‹dare Mahkemesi'ne baflvuruda bulunmufl ancak, davaaleyhinde sonuçlanm›flt›. Köse bunun üzerine Dan›fl-tay'da idare mahkemesinin karar›na itiraz davas› açm›flt›.Her iki baflvuruyu birlefltiren Dan›fltay 8. Dairesi, "dersinbu içeri¤iyle zorunlu tutulmas› hukuka ayk›r›" fleklindekarar vererek, hukuk sürecinin ailelerin lehinde sonuç-lanmas›n› sa¤lad›.

Ancak AKP hükümeti, Dan›fltay'›n aileler lehindeki ka-rar›na karfl› kendisinden beklenen bir yaklafl›m sergileyerek,bu davalar›n di¤er Alevi ö¤rencilerin de zorunlu din dersin-den muaf tutulmas› için bir gerekçe oluflturmad›¤›n›, bununiçin anayasan›n engel oluflturdu¤unu aç›klad›. Diyanet ‹flle-ri Baflkan› Ali Bardako¤lu da, "Dan›fltay karar almadan ön-ce bize sormad›" fleklinde bir ç›k›fl yaparak, Alevili¤i ‹s-lam'›n içinde gördüklerini, ayr› bir din olarak görmedikleri-ni söyleyip, Dan›fltay'›n karar›na muhalefet etti. AKP hükü-metinin ve Diyanet ‹flleri Baflkan›'n›n yaklafl›mlar› ise Aleviörgütlerinin tepkisini çekti.

“3-5 hasta için hastane kapat›lmaz”Milli E¤itim Bakan› Hüseyin Çelik, Dan›fltay’›n vermifl

oldu¤u karar› uygulama imkan›n›n olmad›¤›n› öne sürerek,“Anayasa’n›n 24. maddesinde din kültürü ve ahlak bilgisidersi zorunludur” dedi. Dan›fltay’›n böyle bir karar al›rkenkendilerine dan›flmas› gerekti¤ini belirten Diyanet ‹flleri Bafl-kan› Ali Bardako¤lu'nun, Dan›fltay karar›n› “3-5 hasta yanl›fl

tedavi edildi diye hastane kapatma”ya benzetmesi, bu kuru-mun laiklikten ne anlad›¤›n› ve anti demokratik yaklafl›m›n›bir kez daha gösterdi. Milli E¤itim Bakan›’n›n ve Dinayet ‹fl-leri Baflkan›’n›n yapt›¤› aç›klamalara tepki gösteren Aleviörgütleri ve e¤itim sendikalar› ise, mevcut dersin zorunlu ol-maktan ç›kart›lmas› gerekti¤ini belirttiler.

A‹HM zorunlu din dersi için 'özgürlük

ihlali' diyerek TC'yi mahkum etmifltiBu tart›flmalar sürerken Antalya'da da bir Alevi ö¤ren-

cinin velisinin Antalya 2. ‹dare Mahkemesi'nde çocu¤u-nun zorunlu din dersinden muaf tutulmas› için açt›¤› davaAlevi velinin lehinde sonuçland›. Mahkeme, zorunlu "DinKültürü ve Ahlak Bilgisi" dersinin, anayasadaki laiklik il-kesine ve Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi'ne ayk›r› oldu-¤una hükmetti.

Daha önce Hasan Zengin isimli bir vatandafl da k›z›n›nsöz konusu dersten muaf tutulmas› için 2001'de bafllatt›¤›hukuk mücadelesinden sonuç alamay›nca, 2004 y›l›nda Av-rupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi (A‹HM)'ne baflvurmufl,mahkeme TC’yi suçlu bulmufl ve zorunlu din dersi uygula-mas›n›n ‘özgürlük ihlali’ oldu¤una karar vererek TC’yi 3 bin726 Euro tazminat ödemeye mahkum etmiflti.

“Ne kadar özgürlükçüsünüz, gösterin”PSAKD Baflkan› Genç, Alevilerin özgürlük haklar›n›n ta-

n›nmas›n› isterken, E¤itim-Sen baflkan› Dinçer de, bu der-

sin zorunlu olmaktan ç›kar›lmas›n› istedi.

Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Genel Baflkan› Kaz›m

Genç, hükümeti, A‹HM ve Dan›fltay’›n alm›fl oldu¤u karar-

lar› bir an önce uygulamaya davet ederek, "‹nanç özgürlü-

¤ünü sadece türban özgürlü¤üne indirgeyen ve bunun için

kefen giymeye haz›r oldu¤unu söyleyen Baflbakana, Alevi-

lerin de inanç özgürlü¤üne sayg›l› olmak zorunda oldu¤unu

hat›rlatmak da ne yaz›k ki bize düfltü” dedi.

Alevi Bektafli Federasyonu Baflkan› Turan Eser ise, Bafl-

bakan›n art›k tribünlere konuflmaktan ve gerçekleri türban-

la örtmekten vazgeçip, Alevilerin özgürlük haklar›n› tan›ma-

s›n› ve gere¤ini yapmas›n› istedi.

E¤itim-Sen Genel Baflkan› Alaaddin Dinçer de, “Ne ka-

dar özgürlükçüsünüz, özgürlük, demokrasi konusunda, ki-

fli hak ve hürriyetlerinde ne kadar samimisiniz, bunu orta-

ya koyun ve anayasan›n 24. maddesinin de¤ifliklik teklifi-

ni vererek bu dersi zorunlu olmaktan ç›kar›n” aç›klama-

s›nda bulundu.

Alevi örgütlerinden suç duyurusu

Alevi örgütleri ise Milli E¤itim Bakan› ve Dinayet ‹flleri

Baflkan›’n›n aç›klamas›ndan sonra suç duyurusunda bulu-

nacaklar›n› belirttiler. Alevi Araflt›rmalar Merkezi Baflkan›

Ali Y›ld›r›m, “MEB için ‘yarg› kararlar›n› uygulamamakta di-

renmek'ten, Dinayet ‹flleri Baflkanl›¤› hakk›nda ise ‘yarg›ya

hakaret, görevi kötüye kullanma, laik topluma yönelik boz-

guncu’ davran›fllardan ötürü suç duyurusunda bulunmak

için hukuki çal›flma yürütüyoruz” dedi.

Öte yandan din kitaplar›n›n içeri¤ini inceleyen bir ö¤ret-

mene de MEB taraf›ndan k›nama cezas› verildi. E¤itim-‹fl

Fatih fiube Baflkan› Mustafa Cemil K›l›ç, din kitaplar›nda

de¤ifliklikler de olsa Sünni din anlay›fl›n›n bask›n oldu¤unu

belirtti¤i ve bunu bas›nla paylaflt›¤› için MEB taraf›ndan k›-

nama cezas› ald›.

AKP’nin sözde özgürlükçülü¤ü

'zorunlu din dersi'nde çak›ld›

‹STANBUL- 18 kiflinin yaflam›n› yitirdi¤i Gazi katliam›-n›n 14. y›ldönümünde, aileler ve demokratik kurumlarGazi Mahallesi’nde kitlesel yürüyüfl düzenledi. Olaylar›nayd›nlat›lmas›n› isteyen aileler ve demokratik kurumlarkatliam›n as›l sorumlular›n›n hesap vermesini istedi.

DHP, ESP, Partizan, DTP, Al›nteri, Mücadele Birli¤iPlaftormu ve BDSP'nin oluflturdu¤u “12 Mart Platformu”Gazi Eski Karakol Dura¤›’nda bir araya geldi. “Yaflas›nDevrimci Dayan›flma” ortak pankart›n›n en önde tafl›n-d›¤› yürüyüflte; “Gazi faflizme mezar olacak”, “Gazi’ninkatili patron a¤a devleti”, “ fiehit nam›r›n”, “Yaflas›n halk-lar›n kardeflli¤i”, “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz”, “Yafla-s›n Halk Savafl›” sloganlar› at›ld›. Platform, Cemevi önün-de bir bas›n aç›klamas› yapt›.

Platform ad›na aç›klama yapan Sevinç Sönmez, Gazikatliam›n›n ayd›nlat›lmas›n› ve olay›n as›l sorumlular›n›nyarg›lanmas›n› istediklerini vurgulad›. Gazi olaylar›nda

gözalt›na al›nan ve daha sonra cesedi kimsesizler mezar-l›¤›nda bulunan Hasan Ocak'›n kardefli Maside Ocak dayapt›¤› konuflmada, anti-demokratik uygulamalara karfl›birlik ve dayan›flma içinde olunmas›n› istedi. Yürüyüflekat›lan DTP ‹stanbul milletvekili Sabahat Tuncel de, butür olaylar›n ancak demokrasi ve özgürlükler mücadelesi-nin büyümesi ile engellenece¤ini söyledi.” Tuncel, herke-si demokrasi ve özgürlükler mücadelesini güçlendirmeyeça¤›rd›. Cemevi önündeki etkinlik, Cengiz Sa¤lam, Vardi-ya Müzik Grubu ve Al›nteri ‹flçi Korosu'nun verdi¤i din-letiyle sona erdi. Buradan Gazi Mezarl›¤›’na yürüyen kit-le katliamda yaflamlar›n› yitirenlerin mezar› bafl›ndadevrim ve demokrasi mücadelesinde yaflamlar›n› yiti-renler için sayg› duruflunda bulundu, mezarlara karan-filler b›rakt›. Öte yandan HÖC de ayr› yapt›¤› bir yürü-yüflle katliam› protesto etti. Ailelerin en önde yer ald›-¤› yürüyüflte, yaflamlar›n› yitirenlerin foto¤raflar› tafl›nd›.

Gazi katliam› protesto edildi

MKP’den 12 ve 16 Mart aç›klamas›

MKP, günün her türlü zulüm ve haks›zl›¤a karfl› New-roz ateflini kuflanma günü oldu¤unu ilan eden bir aç›klamayay›mlayarak, “Halklar›m›z›n Newroz bayram› kutlu olsun”dedi. MKP Siyasi Bürosu taraf›ndan yap›lan aç›klamada,Kürt ulusunun ilhak ve zulüm alt›nda tutuldu¤u ve her tür-lü ulusal haktan yoksun b›rak›ld›¤› belirtilerek, “MilattanÖnce (MÖ) VI. yüzy›lda Ortado¤u halklar›n›n, baflta da Kürthalk›n›n Demirci KAWA önderli¤inde çocuk beyniyle besle-nen köleci Asur ‹mparatoru Zalim Dehaq’a karfl› 21 Mart ge-cesi bafllat›¤› dirilifl ve özgürlük gününün ad› olan Newroz’ugünümüz Dehaqlar›ndan hesap sorma gününe dönüfltüre-lim” denildi. Aç›klamada, günümüzün modern Dehaq’›n›nABD emperyalizmi ve di¤er suç ortaklar› oldu¤u belirtilerek,“ABD emperyalizmi iflgal ve savafllarla halklar›m›z› dahafazla kölelefltirmek, kendi emperyal egemenli¤i için Ortado-¤u’nun verimli petrol kaynaklar›n› kendi tekellerinde topla-ma gayretlerindedir. Bu sadece ABD emperyalizminin de¤il,vahfli kapitalizmin ve “modern” Dehaq’lar› olan AB içerisin-

de egemen durumunda olan di¤er emperyalistlerin de kendisistemlerinin bekas› aç›s›ndan mazlum Kürt ulusu ve halk›baflta olmak üzere, Arap ve Türk halk›n›n daha fazla köle-lefltirilmesi üzerinden sürdürdükleri bir siyasettir” denildi.

Türk devletinin emperyalistlerin suç orta¤› ve onlar›nstratejik uflaklar›ndan birisi oldu¤u vurgulanan aç›klama-n›n devam›nda flu ifadelere yer verildi: “ABD emperyaliz-minin himayesi alt›nda baflta mazlum Kürt ulusu olmaküzere halklar›m›za karfl› tam bir tayakkuz halinde olan fa-flist Türk devleti, dün oldu¤u gibi bugün de çeflitli millet vemilliyetlerden halklar›m›z üzerinde zulmün sopas› olmarolünü en barbarca uygulamalarla devam etirmektedir.Bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalistler ve bunlar›n suç or-taklar› olan faflist Türk devletine karfl› KAWA’n›n yüzy›l-lar önce tutuflturdu¤u isyan ateflini yaklaflan NEWROZ’daharland›rarak; Ortado¤u halklar›n›, baflta da mazlum Kürtulusu ve halk› olmak üzere Türk, Acem ve Arap halklar›-n› bir kez daha enternasyonal birlik, dayan›flma ve müca-dele ruhu içerisinde günümüzün zalim Dehaq’lar›na karfl›savaflmaya ça¤›r›yoruz”.

“Newroz Piroz be”

Page 6: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ

Dursun BAfiTU⁄

Ezilen s›n›f›n ihtiyac›na

cevap olal›m

Egemenlik sultas›n› elinde bulunduran AKP hükü-meti, gerek meclise gelmeden önceki süreçte, gereksehükümete geldi¤i günden beri ezilen emekçilerin bilinç-lerini buland›r›p, sadece siyaseten de¤il, ekonomik ola-rak da güçlendi. Son seçimlerde görüldü ki, elde ettik-leri rant›n k›r›nt›lar›n› kömür “yard›m”› gibi yoksul in-sanlara da¤›tarak yeniden seçilmenin zeminini güçlen-dirdiler. Yoksul insanlar›n siyasi iradelerini teslim alma-ya yönelik yap›lan bu çal›flma, insani erdemlerdenuzak, tamda temsil ettikleri iktidarlar›n niteli¤ine uygun,ahlaks›zl›¤›n d›fla vurumudur.

Ezen ezilen çeliflkisinin oldu¤u yerde, gerici iktidarveya hükümetlerin yoksul halka getirecekleri refahtansöz etmek mümkün olmad›¤› gibi, bu kesimlerin temelanlay›fllar› mevcut sermaye sistemini sürdürmek oldu-¤undan, söylediklerinin yaflamsallaflmas› mümkün de-¤ildir. Hele bizim gibi yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerinyap›s›ndan dolay›, yaflam s›tandartlar›n› belli düzeye ç›-karmalar› dahi, edindikleri gerici s›n›fsal düflüncedenkaynakl› ola¤an bir fley de¤ildir. Ne varki devrimci s›n›fmücadelesinin zay›fl›¤› ve kitleselleflmifl bir toplumsalhareketin olmay›fl› bunlar›n istedikleri gibi at oynatma-lar›na zemin sunmaktad›r. Tüm bunlardan dolay›d›rki,genifl kesimleri denetimde tutman›n yollar›n› daha ko-lay bulmaktad›rlar. Ancak AKP'nin hükümet hayat›ndayaflad›¤› ç›kmazlar, yavafl yavafl su yüzüne ç›kmaya bafl-lad›. IMF politikalar›n› uygulamakla mükellef olan bu ik-tidar›n, verilmekte olan reçeteleri okuma flans› olmad›-¤›ndan, bu ülkede yaflayan iflçileri, köylüleri ve emekçi-leri, emperyalist tekellere kurban etmifl durumdalar. Di-¤er yandan ABD emperyalizmin biçti¤i misyon gere¤i,AKP; gözleri kapal›, may›n tarlas›nda yürümekte olan in-san misali, yaflam› tesadüflere ba¤l› bir durumdad›r.AKP hükümete geldi¤i ilk dönemlerde, AB'ye girme he-veslerini tüm topluma yayarak bir güven tazeleme ihti-yac› duysa da, geliflen süreçte yaymak istedikleri içi boflheveslerinde anlams›zlaflt›¤› görülmektedir. Kitlelerevaadler vererek, yap›lmas› gerekenleri bir lütuf fleklindesunan bu hükümet, fliflirdi¤i balonlar›n birer birer patla-mas›yla paniklemeye bafllam›fl durumdad›r. Zamlar›n,hak gasplar›n›n, özellefltirmelerin bu sürece denk gel-mesi bir tesadüfi olmad›¤› gibi, yap›lan bu özellefltirme-lerin arkas›nda emperyalist odaklar›n oldu¤u ve buodaklar›n geçmifle oranla daha etkin faliyet yürüttükleribilinmektedir. IMF'nin koydu¤u program›n en küçük de-tay›na kadar uyguland›¤› bu topraklarda, emperyalistpolitikalar› iflsevsizlefltirmenin temel yolu, uflak iktidarakarfl› mücadeleyi gelifltirmektir. Bu günlerde birçokalanda iflçilerin gelifltirdikleri mücadelenin, dönemselolarak, oldu¤undan hayli oldu¤unu bilince ç›karmal›y›z.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas›’nda yap›-lacak de¤iflikliklere karfl› bir çok alanda toplumun dina-mik güçleri taraf›ndan yap›lan eylemlilikler, hükümetiöfkalendirecek kadar etkili olmaya bafllad›. Tayip Erdo-¤an›n 'bunlar yalan söylüyor' demesi emekçinin sokak-lara ç›kmas›ndan duydu¤u rahats›zl›¤›n ürünüdür. E¤erçal›flanlar sokaklara dökülmüfl ise, yaflanan sessizli¤ibozan geliflmeler mevcuttur. Bu geliflmelere karfl› tu-tum al›nmas›nda yetersizlikler olsa da, temel sorun ül-kemizdeki hak istemlerinin hangi araçlarla elde edilece-¤ine dönüktür. Sendika konfederasyonlar›n›n bugünekadar yaflanan geliflmeler karfl›s›nda tav›rs›z kalmalar›,sendikal anlay›fl›n ihtiyaçlar d›fl›na tafl›nd›¤› ve çal›flan-lar›n istemlerini karfl›layan boyutunun zay›flad›¤›n› gös-termektedir. Bugün sokaklara ç›kan sendikalar›n, kon-federasyonlar›ndan ba¤›ms›z harekete geçmeleri, alttangelen dalgan›n ürünüdür.

Ülkenin sosyo-ekonomik yap›s›n› yok sayarak geliflti-rilmifl eylem biçimlerinin, iktidar› karfl›dan hedeflemesimümkün de¤ildir. Sendika konfederasyanlar›n›n iki sa-at ifl b›rakarak ifl yerlerinde durmalar›, alttan gelecekdalgay› k›rmaya dönüktür. Çünkü o gün ifl b›rak›laraksoka¤a ç›k›lm›fl olunmas› durumunda daha büyük biretki yarat›larak yeni kazan›mlara kap› aç›labilinirdi. Tamda burada devreye girmesi gereken, bu ülkenin devrim-cileri, komünistleridir. Çünkü s›n›fa önderlik edilmedi-¤inde, günü birlik baz› ç›k›fllardan sonra, mevcut yükse-liflin tekrar kabu¤una çekilmesi ola¤and›r. Bundan do-lay›d›rki, geliflmekte olan hareketlili¤i sendika a¤alar›nab›rakmak, var olan›n elin tersiyle itilmesi anlam›na ge-lecektir. Çünkü sendikalar›n üst düzey yöneticileri, ge-liflmekte olan durumu gö¤üsleyecek yap›ya sahip de¤il-lerdir. De¤iflik iktidar klikleriyle girilen uzlaflmac› tutum-lar, s›n›f›n ihtiyaçlar›ndan ziyade, kiflilerin ç›karlar› te-melindedir.

Bugünün, düne göre daha hareketli oldu¤unu söyle-yebilmek mümkünken, nesnel durumun da devrimcimücadeleye daha uygun yap›ya sahip oldu¤unu ifadeetmekte fayda var. E¤er bu ülkenin dinamik güçleri ge-liflmekte olan s›n›fsal hareketlili¤i do¤ru kavray›p, bunauygun politikalar yaparlarsa, kay›plar› önlemenin deötesinde, kazan›mlar›n olaca¤› kesindir. Ancak, s›n›f›nihtiyaçlar›ndan uzak, dar pratiklerimiz peflinden koflma-ya devam ederek, örgütsel ç›karlar› temel al›rsak, geniflhalk y›¤›nlar›na önderlik etme misyonumuzu yitirerekifllevsizlefliriz. Temel görevimiz do¤ru yönü tayin ede-rek kal›c› önderli¤i sa¤lamakt›r.

EMEK-HABER16-31 Mart 20086

“Tar›msal destekleme uygulamalar›n›ngözden geçirilece¤i, tar›m›n yap›land›r›larakrekabetçi yap›ya kavuflturulaca¤›”n› 10ocaktaki “Eylem Plan›”nda aç›klayan AKP,2008 için tar›ma ay›raca¤› deste¤i belirledi.Özellikle son y›llarda “tar›m›n yeniden ya-p›land›r›lmas› ve modernizasyonu” yala-n›yla tar›mda tam bir y›k›m› öngören AKPhükümeti flimdi de ayn› yalanlarla tar›mayapaca¤› deste¤i aç›klad›.

Bilindi¤i üzere aç›klamada tar›ma uygu-lanan Do¤rudan Gelir Deste¤i (DGD)’nin bu

y›ldan itibaren kald›r›laca¤›, 2007’den kalan

ödemelerin ileriki aylarda ödenece¤i ifadele-

rine yer verilmiflti. 1999 y›l›nda IMF ile imza-

lanan stand-by anlaflmas› ve 2001 y›l›nda

Dünya Bankas› ile imzalanan “Tar›m Refor-

mu Uygulama Projesi” hükümleri çerçeve-

sinde direkt toprak sahibine yap›lan, ayn›

zamanda üretici köylüyü üretimden koparan

DGD uygulamas›n›n kald›r›lacak olmas›yla

tar›ma nas›l bir deste¤in sunulaca¤›na dair

herhangi bir aç›klama olmad›. Tar›ma deste-

¤ini art›raca¤›n›, tar›m› yap›land›raca¤›n› her

f›rsatta dillendiren AKP, bütçeden ayr›lanpay d›fl›nda hiçbir destek sunmayaca¤›n›göstermektedir.

Hükümetin 2008 y›l› için bütçeden tar›-ma ay›rd›¤› pay 5,4 milyar YTL olarak aç›k-land›. Bu oran 2007’de 5,5 milyar YTL iken,bu y›l için 5,4 milyar YTL olarak belirlen-mesi “tar›m›n yap›land›r›lmas› ve rekabetdüzeyine ulaflt›r›laca¤›” laflar›n›n ne denliyalan ve fliflirme oldu¤unu ortaya koyuyor.Ve yine bugünden sonra tar›mda izlenecekpolitikalarda izlenegelen yöntemin devam

edece¤i mesaj› verilmektedir. Tar›m› emper-yalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda flekillen-diren AKP, son olarak tar›ma ay›rd›¤› büt-çeyle tar›msal alandaki beklentileri belirsiz-li¤e sokmaktad›r. Mazot, gübre ve ya¤ bitki-leri primi, hububat primi deste¤i, hayvanc›-l›k destekleri, çay destekleri, tar›m reformuuygulama projesi deste¤i, k›rsal kalk›nmadestekleri, tar›m sigorta destekleri bütçedenpay alan alanlar oldu. Sunulan bütçe ise birönceki y›lla k›yasland›¤›nda hiçbir de¤iflik-lik göstermiyor, hatta bir azalma dahi görü-lebiliyor. Böylesi bir bütçe ve politika ne ta-r›m› yap›land›racak, ne üretimi art›rabile-cek, ne de rekabeti sa¤layacak bir niteli¤eve de niyete sahip görünüyor.

Elektrik, su, benzin, do¤algaz gibi birçok alanda yap›lan zamlarla ve temmuzay›nda yasallaflt›r›lmas› planlanan yenivergi tasar›s›yla iyice yoksullaflt›r›lan iflçive emekçileri sefalette bo¤maya çal›flandevlet, iflçi ve emekçinin cebinden ald›kla-r›n› ordunun sald›r›lar›na ak›t›yor.

Yeni y›lla birlikte, benzine yüzde 7.4,do¤al gaza yüzde 7.4, elektri¤e yüzde 15'likzam yapan hükümet, birçok fleye getirilmesiplanlanan yeni vergileri ise temmuz ay›nakadar yasalaflt›rmay› planl›yor. “‹l Özel ‹da-resi ve Belediye Gelirleri Kanun Tasar›s›”ad› alt›nda haz›rlanan ve yeni vergi ve harç-lar› gündeme getiren tasar› mahalli idarele-rin gelirini art›raca¤› savunusuyla AKP hü-kümeti taraf›ndan 2006’da haz›rlanan ve 22temmuz seçimleri öncesinde yasallaflt›r›la-mayan tasar› meclise yeniden sunulacak.Bir çok alanda vergilendirmeye giden hükü-met bu yasayla insanlar› vergisiz nefes ala-mayacak hale getirmeyi planl›yor.

Örne¤in; havagaz›, do¤algaz ve likit

petrol gaz› ile imalat ve üretimde kullan›lanelektrikte, bunlar›n sat›fl bedeli üzerindenyüzde 1, di¤er elektrik tüketimlerinde yüz-de 5 oran›nda “Elektrik ve Gaz TüketimVergisi” al›nacak.

Hükümetin “milli savunma”ya ak›tt›¤›mebla¤lar tam da her hakk› paral› hale getir-me mant›¤›n›n, yap›lan zamlar›n ve getirile-cek vergilerin “gereklili¤ini” gösteriyor. Hü-kümet 2008 y›l› için e¤itime personel maafl-lar› dahil 22.9 milyar YTL, sa¤l›k için ise 10.8milyar YTL bütçe ay›r›rken, ordunun sadece8 günlük s›n›r ötesi sald›r›s›n›n maliyeti 160milyon dolar. Kürt sorununun çözümünü“s›n›r ötesi operasyon”la arayan devlet, “sa-vunma”ya ayr›lan bütçeyi de önceki y›llaraoranla art›rd›.

Hükümet 2007 bütçesinde Milli Savun-ma Bakanl›¤›'na 13.1 milyar, jandarmaya3.1 milyar, polise 6.5 milyar YTL ay›rm›flt›.Fakat y›l içinde bu rakamlar yükseltilereksavunma bütçesi 18.2 milyar YTL'ye, jan-darman›n da 3.2 milyar YTL'ye ç›kar›lm›flt›.

2008 bütçesinde ise Milli Savunma Bakan-l›¤›’na 13.9 milyar YTL, jandarmaya 3.3milyar YTL, polise 7 milyar YTL ayr›ld›. Or-du ve PKK aras›nda uzun zamand›r yafla-nan çat›flmalar›n ayl›k maliyeti 100 milyondolar, son süreçte daha yo¤un flekilde yap›-lan sald›r›lar›n sadece 8 günlük maliyetiise 160 milyon dolar.

160 milyon dolarla

neler yap›l›rd›?

- 6 adet 200 yatakl› tam teflekküllü has-tane yap›labilirdi

- 10 bin konut infla edilerek depremdezarar gören konut sorunu çözülebilirdi

- 53 adet tam teflekküllü tekstil fabrika-s› infla edilebilirdi

- 125 adet tam teflekküllü okul infla edi-lebilirdi

- 300 kilometrelik duble yol infla edile-bilirdi

Tar›ma ayr›lan bütçede de¤ifliklik yok

Vergisiz nefes al›namayacak

T›k›r t›k›r iflledi¤i yönünde aç›klamalar-da bulunulan ekonominin nas›l bir seyir iz-ledi¤i TÜ‹K’in yapt›¤› aç›klamalarla gözlerönüne seriliyor. Türkiye ‹statistik Kurumu(TÜ‹K)’in fiubat 2007-fiubat 2008 tüketicienflasyonunun yüzde 9,1 olarak aç›klama-s›, iki ay›n birikimli enflasyonun yüzde2,1’e ç›kmas› hedeflenen yüzde 4'lük enf-lasyonun yalandan ibaret oldu¤unu göster-di. TÜ‹K’in madde baz›ndaki fiyat art›fl› ve-rileri, özellikle g›da tüketimi, enerji ve kira-da enflasyonun çok yüksek oldu¤unu orta-ya koydu. fiubat ay› enflasyonunun iki kat›aflmas› Devlet Bakan› Kürflat Tüzmen’in“ekonomi politikas› gözden geçirilmeli”yönlü tepkisine ve AKP hükümetinin içindeçatlak seslerin yükselmesine neden oldu.“Enflasyon ç›kar iner. Endiflelenmeye gerekyok” diyen Sanayi Bakan› Zafer Ça¤layan’a

Tüzmen’in yan›t› “ithalat patlamas›n› yara-

tan, ciddi bir flekilde d›flar›dan ara mal› gi-

riflini sa¤layan, kendi ara mal›m›z› kullan-

mak yerine bunu d›flar›dan Türkiye’ye ge-

tirmemizi ve bu flekilde ancak bunlar› sa-

nayide kullanarak ihracat yapmam›z› sa¤-

layan, hep Türk Liras›’n›n afl›r› de¤erli ol-

mas›yd›” yönünde oldu. Bu da AKP hükü-

metinin izledi¤i ekonomi politikalar›n›n ya-

ratt›¤› y›k›m›n kendi dilinden itiraf› anlam›-

na geliyor. Merkez Bankas› ise enerji ve g›-

da fiyatlar›ndan kaynaklanan risklerin sü-

rece¤ini söylüyor.

TÜ‹K’in ayr›nt›lar›n› aç›klamad›¤› çal›fl-

mada emlak, g›da ve enerji fiyatlar›nda cid-

di bir yükselifl yafland›¤› belirtiliyor. Bu

yükseliflin nüfusun yüzde 60’l›k kesimini,

yani alt ve orta gelirli kesimi etkiledi¤i anla-

m›na geliyor. Tüketicilerle yap›lan anketlerson aylarda alt ve orta gelir gruplar›n›n ge-lirlerinin yüzde 35’e yak›n k›sm›n›n g›daharcamalar›na, yine ayn› oran›n kira-konutharcamalar›na ayr›ld›¤›n› gösteriyor. Enf-lasyonun yüzde 9,1 oran›nda oldu¤u devlettaraf›ndan belirtilse de 12 ayl›k fiyat art›flla-r› enflasyonun asl›nda yüzde 25’lerde sey-retti¤ne iflaret ediyor. TÜ‹K’in verilerine gö-re g›da fiyatlar›nda yüzde 13, kira art›flla-r›nda yüzde 16, et-süt ürünleri ve çeflitli g›-dalarda yüzde 25 civar›nda art›fl gerçeklefl-ti. Son bir y›lda mutfa¤›n temel g›dalar›n-dan ekmekte yüzde 19, makarnada yüzde32, bulgurda yüzde 42, ya¤da yüzde 44oran›nda art›fl yafland›. Öte yandan üst üs-te yap›lan zamlarla elektrikte art›fl yüzde17, do¤algazda yüzde 8, tüpte yüzde 18,kömürde yüzde 7 oran›nda seyretti. Bu¤-

day ve un fiyatlar›ndaki art›fl nedeniyle ek-

me¤e yüzde 25 oran›nda yeni bir zam

yap›ld›. Tar›m ürünlerindeki bu fiyat art›fl-

lar›n›n yaflanmas›n› egemenler her ne ka-

dar kurakl›¤a, kar ya¤›fl›na ba¤lasa da esas

neden uygulanan politikalard›r. “Geliflmifl

ülkelerin tar›m›yla rekabet etmek imkans›z,

üretmeye gerek yok, d›flar›da ucuz, ithal

edilsin” zihniyetiyle asl›nda hem d›fla ba-

¤›ml› bir tar›m politikas› izlenmekte, hem

de tüccarlar›n talan›na kap› aç›larak fiyat

art›fl›na zemin sunulmaktad›r. Nihayetinde

temel ihtiyaçlarda yaflanan fiyat art›fl› ve

beraberindeki enflasyon emekçi kesimlerin

al›m gücünü daraltt›¤› gibi, bu kesimlerin

ihtiyaçlar›n› karfl›lama noktas›nda kemer

s›kmas›na neden olacak.

Büyüyen ekonomi mi, enflasyon mu?

Tuzla tersanelerinde yaflanan ifl kazalar› so-

nucu onlarca iflçinin yaflam›n› yitirmesine

karfl› tepki gösteren tersane iflçilerine, yetki-

liler taraf›ndan tersanelerdeki ifl koflullar›-

n›n düzenlenece¤ine dair yap›lan aç›kla-

malar devam ederken Tuzla’da bir iflçi daha

ifl güvenli¤i yetersizli¤inden kaynakl› tersa-

nede yaraland›. Kocatepe Tersanesi’nde ya-

ralanan ‹brahim Uslu, kazan›n ard›ndan

Kartal Suzan Yaz›c› Hastanesi'ne kald›r›ld›.

Kazan›n ard›ndan aç›klama yapan Liman,

Tersane Gemi Yap›m Onar›m ‹flçileri Sendi-

kas›'ndan (Limter-‹fl) Mustafa Karao¤lan,

iflçinin sa¤l›k durumunun iyi oldu¤unu ifa-

de etti. Karao¤lan yapt›¤› aç›klamada, 150-

200 bin iflçinin istihdam edildi¤i tersaneler-

de ifl kazalar›n›n kay›t alt›na al›namad›¤›n›,

sendikan›n gayri resmi rakamlar›na göre sa-

y›n›n y›ll›k 16 bin, Çal›flma ve Sosyal Gü-

venlik Bakanl›¤›'n›n verilerine göreyse bu

rakam›n 360 oldu¤una de¤indi.

Tersanelerdeçözümsüzlüksürüyor

Page 7: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

ÖNCÜ KADIN

Rojda DEM‹R

Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan

yay›mlayam›yoruz

DERS‹M-Demokratik Kad›n Hareketi’nin de aralar›nda bu-lundu¤u devrimci demokratik kurumlar 8 Mart’ta alanlar-dayd›. Dersimli kad›nlar eylemde, 8 Marta kad›n›n köleleflti-rilmesine karfl› ‘Zulme isyan’ fliar›n› hayk›rarak, özgürleflmekiçin tüm kad›nlar› örgütlenmeye ça¤›rd›lar.

Eylemde DKH ad›na bir aç›klama yap›larak, bütünemekçi Dersim kad›nlar› sistemin zincirlerini parçalamayave Demokratik Kad›n Hareketi saflar›nda örgütlenmeye, ör-gütlenerek özgürleflmeye ça¤r›ld›.

Eylemde ayr›ca 8 Mart 2004 tarihinde Mazgirt’in Alanya-z› köyünde J‹TEM taraf›ndan katledilen gazetemiz okuruolan ‹mam Boztafl için de, “‹mam Boztafl ölümsüzdür” slo-ganlar› at›ld›.

HOZAT- Hozat’ta 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar GünüDHP, Hozat Kültür Derne¤i, Emep, Genel-‹fl sendikas› 8Mart’ta ortak bir etkinlik düzenlediler.

Etkinlikte DHP ad›na yap›lan aç›klamada, devrim ve de-mokrasi mücadelesinde flehit düflmüfl kad›nlar›n mücadele-leri hat›rlat›larak, "Onlar›n azim, kararl›l›k, bilinç ve cüretle-rini kuflanarak önümüzdeki duran görevlerimize s›ms›k› sa-r›lmak, devrald›¤›m›z mücadele bayra¤›n› ayd›nl›k gelece¤iyaratana kadar tafl›yabilmek için anlamaya, anlatmaya çal›fl-mal›y›z" denildi. Hozat Belediye Baflkan› Cevdet Konak dabir konuflma yaparak, bir dahaki 8 Mart’›n kad›nlar taraf›n-dan düzenlenmesi için ça¤r›da bulundu. Etkinlikte NurettinGüleç sahne ald›. Güleç’in söyledi¤i türkü ve marfllar›n ar-d›ndan yapt›¤› konuflmada Mercan’da katledilen 17'leri veHozat’ta katledilen okurumuz Bülent Karatafl’› hat›rlatarakanmas›na kitle taraf›ndan z›lg›tlar ve alk›fllarla katliam k›na-narak karfl›l›k verildi. Etkinli¤e Fikri Pafla Mahalle Muhtar›Hüseyin K›z›l, DTP, ÖDP, Hozat ‹l Genel Meclis Üyesi Sel-çuk Bozkurt destek mesajlar› gönderdi.

‹NG‹LTERE- 8 Mart Cumartesi günü Demokratik Kad›n

Hareketi’nin de içinde yer ald›¤› Britanya Kadin Dayan›fl-

ma Platformu, Londra'n›n merkezinde 8 Mart’› kutlad›.

9 Mart günü ise yine Britanya Kad›n Dayan›flma Platfor-

mu taraf›ndan 8 Mart etkinligi düzenledi. Demokratik

Kad›n Hareketi etkinllikte bir aç›klama yaparak “Emekçi-

lerin bedeller ödeyerek elde ettikleri kazan›mlar, sisteme

karfl› güçlü bir duruflun olmamas› nedeniyle kaybedil-

mekte, yoksulluk ve faflist sald›r›lar gün geçtikçe daha da

artmaktad›r. Bu anlamda ve bu bilinçle 8 Mart’› emper-

yalizme, kapitalizme, flovenizme, cinsel sömürü ve her

türden gericili¤e karfl› mücadele günü olarak kutlaman›n

önemi büyüktür” dedi.

ALMANYA- Berlin’de ADHK, B‹R-KAR, AG‹F, PDD ve Na-

venda Civaka Kurd kurumlar› bir araya gelerek 8 Mart’›

kutlad›lar. Devrim ve demokrasi flehitleri için yap›lan

sayg› durufluyla bafllayan etkinlikte, kad›nlar›n yaflam›n-

dan ve mücadelesinden kesitlerin yer ald›¤› bir sineviz-

yon gösterimi yap›ld›. Daha sonra kurumlar taraf›ndan

ortak haz›rlanan "Avrupada göçmen kad›n ve sorunlar›”

konulu bir sunum yap›ld›. Avrupa’ya göçmüfl emekçi ka-

d›nlar›n problemlerine de¤inen sunumda, kapitalizmin

emekçi kad›nlar ve özelde de göçmen kad›nlar üzerinde-

ki vahfli sömürüsüne de¤inildi. Etkinlikte kad›nlardan

oluflan fliir grubu Naz›m Hikmet’ten fliirler okudu. fiiirle-

rin ard›ndan etkinlik müzik dinletisi ve çekilen halaylar-

la canl› bir flekilde sona erdi.

KADIN 16-31 Mart 2008 7

Ülkemizin birçok ilinde kad›nlaralanlara ç›karak 8 Mart Dünya Emek-çi Kad›nlar Günü’nü “8 Mart kad›nd›r,k›z›ld›r’ slogan›yla coflkulu bir flekildekutlad›. Kad›nlar alanlarda “cinsel,ulusal, s›n›fsal sömürüye son” diye-rek, SSGSS, s›n›r ötesi imha sald›r›la-r›n› protesto ettiler.

‹STANBUL- Demokratik Kad›n Ha-reketi ve birçok devrimci-demokratkurumun da kat›ld›¤›, 9 Mart’ta ger-çeklefltirilen 8 Mart Dünya EmekçiKad›nlar Günü mitinginde kad›nlarTepe Nautilus önünde bir araya gele-rek Kad›köy Meydan›’na yürüdü. Ka-d›nlar sloganlar›yla, kad›na dayat›lanbirçok yapt›r›ma karfl› ç›karken, sonsüreçte kad›n üzerindeki ulusal bask›-y› iyice körükleyen s›n›r ötesi-berisisald›r›lar ve SSGSS ile uygulanan,özünde kad›na yönelik y›k›m politika-lar›n› protesto ettiler. Kad›n›n müca-dele simgesi olan 8 Mart’› s›radanlafl-t›rarak içini boflaltmaya ve kad›nlar›her flekilde sessizlefltirmeye çal›flansisteme karfl› “8 Mart k›z›ld›r, kad›n-d›r” dövizleri tafl›yan kad›nlar, z›lg›tla-r› ve coflkular›yla sistemi hedef alansloganlar att›lar.

Tepe Nautilus önünde 12’de bafl-layan yürüyüflte çeflitli pankartlar aç›-l›rken kad›n sorunlar›n›n ve istekleri-nin yaz›l› oldu¤u dövizler tafl›nd›. Ta-rihte kad›n mücadelesine önderlikeden kad›nlar›n foto¤raflar› tafl›n›r-ken, “Her gün kavga, her gün 8 Mart”,“Jin, jiyan, azadi (Kad›n yaflam özgür-lük)”, “Sa¤l›k hakt›r, sat›lamaz”, “Ka-til ABD Ortado¤u’dan defol”, “Cinsel,ulusal, s›n›fsal sömürüye son”, “Ka-d›nlar mücadeleye, özgürleflmeye”sloganlar› at›ld›. Yürüyüflün ard›ndankitlenin meydanda toplanmas›yla,New York’ta mücadele ederek yafla-m›n› yitiren ve 8 Mart’› do¤uran ka-d›nlar için gerçeklefltirilen sayg› duru-flunun ard›ndan sahne program› bafl-lad›. Tüm kurumlar ad›na Zeycan Bal-c› taraf›ndan okunan bas›n metninde8 Mart kazan›m›n›n tarihine de¤inile-rek bafllayan konuflmada, ulusal, s›-n›fsal, cinsel ayr›mc›l›klarla kad›nlar›nyaflamak zorunda b›rak›ld›klar› sald›-r›lara genifl yer verildi.

Balc›; “Bizler bu kürsüden bir kezdaha, tüm kad›nlar› emperyalizme,flovenizme, gericili¤e, sosyal y›k›ma veayr›mc›l›¤a karfl› örgütlü mücadeleyiyükseltmeye ça¤›r›yoruz” dedi. Aç›kla-man›n ard›ndan sahne alan YaseminGöksu ve Grup Yorum’un seslendirdi-¤i türküler ve marfllarla beraber çeki-len halaylar›n ve at›lan sloganlar›n ar-d›ndan miting sona erdi.

‹stanbul’da ayr›ca 8 Mart Cumar-tesi günü kad›n kurumlar› Kad›köyalan›ndayd›.

8 Mart Kad›n Platformu taraf›ndandüzenlenen mitinge EKD, SDP, De-mokratik Özgür Kad›n Hareketi, DTP,Feministler, EMEP, EHP, TMMOB ve

aralar›nda çok say›da kurumun bu-lundu¤u kitle Kad›köy Tepe Nautiliusönünde toplanarak Kad›köy iskelemeydan›na kadar yürüdü.

Eylemde kad›nlar, “mutfaklar› de-¤il dünyay› istiyoruz”, “Türk, Kürt, Er-meni, yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”,“kad›nlara özgürlük halklara kardefl-lik”, “Jin, jiyan, azadi”, “Biji afliti”,“Bana bak baflbakan, tepemi att›rma,sen yat kuluçkaya, bir Türkçük, ikiTürkçük, üç Türkçük do¤urmaya” slo-ganlar›n› hayk›rd›lar.

ANKARA- 8 Mart Dünya Emekçi Ka-d›nlar Günü için Ankara’da devrimcikurumlar, “Ankara Devrimci 8 MartPlatformu” ad› alt›nda ortak pankartlaalanlardayd›.

Kad›n›n kurtuluflunun devrimci ik-tidar mücadelesinden ayr› olmad›¤›ça¤r›s›nda bulunan platform, “Kad›-n›n Kurtuluflu Devrimde, Sosyalizm-de” ortak pankart› alt›nda bir arayagelerek, “8 Mart k›z›ld›r, k›z›l kala-cak”, “Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürü-ye son”, “Emperyalistler yenilecek, di-renen halklar kazanacak” sloganlar›n›att›lar. Özgür bir yar›n yaratmak, eflit-lik, özgürlük, s›n›fs›z, sömürüsüz, eflitbir dünya için seslerini birlefltiren dev-rimci kurumlar›n eylem birli¤i, güneanlam katan önemli olaylar›ndan bi-riydi.

ESK‹fiEH‹R- 8 Mart Dünya EmekçiKad›nlar Günün’de Eskiflehir SivilToplum Gönüllüleri Derne¤i’nde biraraya gelen kad›nlar bir etkinlik ger-çeklefltirdi. Panel, aç›l›fl konuflmas›n›nard›ndan kavgada kaybedilenler içingerçeklefltirilen sayg› durufluyla baflla-d›. Sayg› duruflunun ard›ndan gerçek-lefltirilen sinevizyon gösteriminin de-vam›nda, Sibel Özbudun, DKH tem-silcisi Eylem Y›ld›z ve EKK temsilcisi-nin kat›ld›¤› bir söylefli yap›ld›. Ger-çeklefltirilen söyleflide Sibel Özbudun,8 Mart’›n kazan›lm›fl bir gün oldu¤u-nu belirterek, sistem taraf›ndan içininboflalt›lmaya çal›fl›ld›¤›na dikkat çekti.Özbudun, 8 Mart’›n kazan›lmas› içinçok çal›fl›lmas› gerekti¤ine dikkat çe-kerek kad›n›n kurtuluflunun ancakhayat› örgütlemekte, sosyalizmde ol-du¤unu belirtti. Özbudun'un ard›ndanDKH (Demokratik Kad›n Hareketi)temsilcisi Eylem Y›ld›z nas›l bir kad›nmücadelesi sorusuna; kad›n›n özgünsorular›n› toplumsal sorunlar›yla bir-lefltirerek, toplumun en ezilen kesimiolan kad›nlardan bafllayarak örgütlübir mücadelede kad›n›n kimli¤ini ta-n›mlayabilece¤ini ve kurtuluflunun ör-gütlü bir mücadele içerisinde olabile-ce¤ini ifade etti. Ard›ndan EKK temsil-cisi ise gerçeklefltirdi¤i konuflmas›nda,8 Mart’›n tarihsel onurunun sahibininiflçi s›n›f› ve sosyalist hareket oldu¤u-nu belirterek, 8 Mart’lar›n düzen tara-f›ndan içinin boflalt›lmas›n›n yan›s›rafeminist hareket taraf›ndan da içinin

boflalt›ld›¤›n› ifade etti. Kad›n sorunu-nun feminist hareket taraf›ndan sade-ce cinsler aras› bir soruna indirgendi-¤ini, fakat kad›n sorunun tarihsel ves›n›fsal bir özünün varl›¤›ndan kay-nakl›, emekçi kad›n sorunu oldu¤unadikkat çekti. Söyleflinin ard›ndan et-kinlik ‘tanya’ adl› tiyatro gösterimi vegerçeklefltirilen müzik dinletisiyle so-na erdi.

MALATYA- 8 Mart Cumartesi günü‹HD önünde bir araya kitle ‘Yaflas›n 8Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’pankart› arkas›nda yolu trafi¤e kapa-tarak TEKEL fabrikas›na do¤ru yürü-yüfle geçti. Yoldaki kitleyi karfl›layanTEKEL iflçileriyle beraber fabrika bah-çesine girildi. Kitle ad›na okunan ba-s›n aç›klamas›nda son süreçte yafla-nan türban sorunu, s›n›r ötesi operas-yonlar, SSGSS ve birçok sorun dile ge-tirilerek, kad›nlar›n ortak ve örgütlümücadele etmeleri gerekti¤ine vurguyap›ld›. Aç›klama sonras› direnifltekiTEKEL iflçileri ad›na Tek-G›da ‹fl Bafl-kan› bir konuflma yapt›. Konuflmasonras› eylem slogan ve halaylar eflli-¤inde devam etti. DHP ve DKH da “8Mart kad›nd›r k›z›ld›r”, “Kad›na öz-gürlük Halk Savafl›yla gelecek”, “Benkad›n›m, devrim do¤ururum” yaz›l›dövizlerle eyleme kat›ld›.

ERZ‹NCAN- Cumhuriyet Meyda-n›'nda toplanan ve DHP’nin de içindebulundu¤u 8 Mart Platformu üyesi ka-d›nlar 8 Mart’ta taleplerini hayk›rd›-lar. E¤itim Sen binas› önünde topla-nan kitle slogan atarak CumhuriyetMeydan›’nda do¤ru yürüdü. Dahasonra E¤itim-Sen flubesinde tiyatrogösterimi yap›ld›.

KONYA- Demokratik Kad›n Hareketibir etkinlik gerçeklefltirerek, “8 MartDünya Emekçi Kad›nlar Günü”nümücadele ça¤r›s›yla kutlad›.

Devrim ve demokrasi flehitleri içinsayg› dufluyla bafllayan etkinlikte,DKH ad›na Nurten Karatafl bir ko-nuflma yaparak, kad›n›n s›n›fsal,ulu-sal ve cinsel ezilmiflli¤ine de¤indi. Ka-ratafl, kad›nlar›n postallar alt›nda bü-yüdü¤ünü belirterek, “Egemenler, ka-d›nlar›n bafllar›na türban takarak ka-d›n› özgürlefltirdiklerini söyleyenler,ayn› zamanda kad›n› eve hapsedipkölelefltirmek isteyen zihniyetin ürü-nüdürler” dedi. Daha sonra sözü alanaraflt›rmac›-yazar Sibel Özbudun,dünyada ve ülkemizde kad›nlar›n ezil-miflli¤ini verilerle anlat›rken, Nova-med’de çal›flan kad›nlar›n çocuk ya-parken bile patrondan izin ald›klar›n›ve çok kötü koflullarda çal›flt›klar›n›,kapitalizmin her zaman emek düflma-n› oldu¤unu söyledi. Özbudun konufl-mas›n›n devam›nda, “Kad›n›n sorunufeminizmle de¤il, kad›n erkek kol kolasosyalist devrimle çözülecek” dedi.Daha sonra fliir dinletisi ve DKH’ninhaz›rlam›fl oldu¤u sinevizyon gösteri-

mi yap›ld›. Koma Berfin’in sahne ald›-¤› etkinlik halay ve alk›fllarla sona er-di.

Konya’da ayr›ca 8 Mart Cumartesigünü Merkez ‹fl Bankas› önünde E¤i-tim-Sen üyeleri yapt›klar› bas›n aç›k-lamas›yla 8 Dünya Emekçi Kad›nlarGünü’nü kutlad›lar. E¤itim-Sen Kon-ya fiubesi Kad›n Sekreteri Ayser Ün-lü’nün yapt›¤› aç›klamada, çal›flan ka-d›nlar›n önemli bir bölümünün güven-cesiz yerlerde çal›flt›¤› belirtilerek,“Yoksullu¤a dur demek için, fliddettenar›nm›fl onurlu bir yaflam için, sosyalhaklar›m›za sahip ç›kmak için 8Mart’ta alanlarda olaca¤›z” denildi.

Konya emniyetinden

soruflturma

Etkinlikte DKH’nin haz›rlam›fl ol-du¤u sinevizyon gösteriminin yap›l-mas› nedeniyle tertip komitesi sorum-lusu Hasan Ateflçi’ye “suç ve suçlu”yuövdü¤ü gerekçesiyle dava aç›ld›.

Etkinli¤i düzenleyen tertip komite-si sorumlusu Hasan Ateflçi 10 MartPazartesi günü Savc›l›k talimatname-siyle emniyete ça¤›r›l›p söz konusu si-nevizyon gösteriminde ‘suç ve suç-lu’yu övdü¤ü gerekçesi ile ifadesi al›n-d›. Savc›n›n gerekçesinin ise, sineviz-yon gösteriminde ülkenin çeflitli yerle-rinde yap›lan yürüyüfllerde aç›lan fla-malarda ‹brahim Kaypakaya’n›n re-simlerinin olmas›, ayr›ca gösterimdeMeral Yakar ve Barbara Anna Kist-ler’in resimlerinin bulunmas›, bunla-r›n da “yasad›fl› TKP/ML örgüt üyeleriolmalar›” ve ayr›ca ‹brahim Yoldaflparças›n›n çal›nmas› oldu¤u ö¤renildi.Savc› Hasan Ateflçi hakk›nda tutanaktutarak söz konusu dosyay› mahke-meye gönderdi.

‹ZM‹R- Demokratik Kad›n Hareketi,BDSP, HÖC, KÖZ, Mücadele Birli¤i,Kald›raç ve Özgür Yaflam Kooperatifiüyeleri, Konak Eski Sümerbank önün-de toplanarak 8 Mart’› kutlad›.

Kurumlar ad›na yap›lan ortakaç›klamada ülkemizdeki devrim vedemokrasi mücadelesinde flehit düflenkad›nlar hat›rlat›larak flöyle denildi:“Gücümüzü, 70’li y›llardan günümüzedevrim mücadelesinde ölümsüzleflenyi¤it devrimci kad›nlardan, Sabolar-dan, Nilgünlerden, Ayçelerden, Fat-malardan, Nergislerden, Haticelerden,Bernalardan, Barbaralardan, Meral-lerden, fiengüllerden, Serpillerden, Zi-lanlardan, Aysunlardan, Sibellerden,Kevserlerden al›yoruz. Kad›nlar, bua¤›r bedelleri ödememek için emper-yalist sald›rganl›¤a ve sömürüye karfl›mücadelede en ön saflarda yer almal›-d›r". Tümtis ‹zmir fiubesi ve Pir Sul-tan Abdal Derne¤i’nin kad›nlar›n›n dakat›ld›¤› etkinlik, müzik dinletisiyleberaber çekilen halaylarla sona erdi.

Yurtd›fl›nda 8 Mart coflkusu

“Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son”

Page 8: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

16-31Mart 2008 PERSPEKT‹F8

Çok uluslu, yar›-sömürge, yar›-feodal bir siyasal co¤rafya olanTürkiye-Kuzey Kürdistan’da birden fazla ulus, on’un üzerinde mil-liyet yaflamaktad›r. Kürt ve Türkler d›fl›nda baflkaca ulusal özelliktafl›yan bir topluluk yoktur. Bu iki ulus d›fl›nda mevcut siyasi co¤-rafya üzerinde birbirinden farkl› dil konuflan fakat ulus olma özel-li¤ini tafl›mayan on’un üzerinde milliyet yaflamaktad›r. Ermenile-rin, 1920’li y›llar öncesinde ulusal özellik tafl›d›¤›n›, fakat gerekOsmanl› gerekse onun devam› Türkiye Cumhuriyeti taraf›ndanulus olarak soyk›r›ma u¤rat›lmalar›ndan dolay› ulusal karakterinikaybetmifl durumdalar. Ermeniler soyk›r›m sonras›, yani mevcuthaliyle az›nl›k (milliyet) ulus olma özelli¤ini tafl›maktad›r. Ermeni-lerin ulus olarak soyk›r›ma tabi tutuldu¤u, tarihi-politik bir gerçek-lik. Bu, ayn› zamanda büyük bir tarihi haks›zl›k. Bu ulusal soyk›-r›m›n en büyük suçlusu ise hiç flüphesiz ki Osmanl› ve devamc›s›Türk devletidir.

Ulus ve halk tan›mlamas› üzerineUlusal sorun konusunda küçük burjuva oportünist ak›mlar›n

içine düfltü¤ü önemli yanl›fl anlay›fllardan birisi de ulus kavram›y-la halk kavram›n› birbirine kar›flt›rm›fl olmalar›d›r. Halk ve uluskavramlar› birbirinden tamamen farkl› nitelikte kavramlard›r. Halk,her tarihi dönemde varolan ve s›n›flar›n ortaya ç›k›fl›yla birlikte s›-n›fsal-toplumsal devrimden ç›kar› olan, toplumu ileriye tafl›yan ile-rici üretim güçlerinden yana ve onun biricik yarat›c›s› s›n›f ve taba-kalar› kapsarken, ancak ulus olgusu kapitalizmin flafa¤›yla birliktetarihsel-ekonomik bir olgu olarak ortaya ç›kan, ayn› dil, toprak, ik-tisadi ve ortak ruhi flekillenme (kültür) birli¤i içerisinde olan tüm s›-n›f ve tabakalar› kapsar. Ulus, tüm sömüren-sömürülen ve ezen-ezilen s›n›f ve tabakalar› ifade ederken, ancak halk, bulundu¤u ta-rihsel koflullar içerisinde sömürülen, ezilen ve bask› alt›nda tutulans›n›flar› kapsar. Özcesi, bu iki kavram› birbirine kar›flt›rmak sadeces›radan bir ideolojik kaosu yaratmaz. Bu kar›fl›kl›k bir yandan ide-olojik olarak sa¤ oportünist s›n›f iflbirlikçili¤ini gelifltirirken di¤eryandan bununla koflut olarak sosyal flovenizmi de gelifltirir.

Bunun gibi Halk›n Kendi Kaderini Tayin Hakk› (HKKTH) ileUluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk› formülasyonu da bir ve ay-n› fleyler de¤il. Birçok küçük burjuva oportünist ak›m söz konusuifade tarzlar›n› ya bilmeden ya da ideolojik kaos yaratmak için bi-linçli bir flekilde birbirine kar›flt›r›yor. Dahas› “Kürt ulusunun ken-di kaderini tayin hakk›” ifadesini kullanmak yerine “Kürt halk›n›nkendi kaderini tayin hakk›” ifadesini kullanarak derin bir sosyal flo-venizme düflmektedirler. Bu iki ifade tarz› birbirinden tamam›ylafarkl› nitelikte olgular› ifade ederler. Birincisi, bir ulusun siyasal birdevlet kurma hakk› anlam›na gelirken, di¤eri ise halk›n s›n›fsaldevrimini ifade eder. S›n›fsal aç›dan Kürt halk›n›n kaderi, Türk pro-letaryas› ve halk›ndan ayr› de¤ilken, ulusal aç›dan Kürt ulusununkaderi, Türk ulusuyla ayn› de¤ildir. Çünkü Türk ulusu, yar›-sömür-ge ba¤lam›nda da olsa siyasi (UKKTH bak›m›ndan) olarak kendikaderini tayin etmifltir. Fakat ayn› durum Kürt ulusu için söylene-mez. Kürt ulusunun kaderinin tayin hakk› esasta Türk devleti tara-f›ndan ilhak edilmifltir. Kürt ulusu milli bask› alt›ndad›r. Bundand›rki Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etme diye önemli-temel birsorunu var. Yer yer Kürtçe dil kurslar›n›n serbestleflmesi ve devletkanal›nda haftan›n belli saatlerinde Kürtçe ve baz› dillerde yay›n-lar›n yap›lmas›, Kürt ulusu ve di¤er az›nl›klar üzerindeki milli zul-mün kalkt›¤› anlam›na gelmez. Bunlar, yan›lt›c› ve göz boyay›c› ge-liflmelerdir. Söz konusu geliflmeler göstermeliktir. Kürt ulusu ve di-¤er az›nl›klar› kand›rmak içindir. Onlar›n ulusal taleplerini baz› k›-r›nt›larla oyalama siyasetidir. Devlet, daha çok da PKK önderli¤in-de yürütülen Kürt ulusal mücadelesini bo¤may› hedefleyerek biryandan da kendisini Avrupa Birli¤i’ne pazarlama çabas›ndad›r.Bunlar, “bak›n bizde ulusal bask› yok, eflitlik var” gibisinden dün-ya kamuoyunu kand›rmaya yönelik manevralard›r.

Oysa Kürt ulusu ve az›nl›k uluslar üzerindeki milli bask› veulusal eflitsizlik, bu sistem devam etti¤i müddetçe kalkmaz. Çünkümilli bask› nesnel zeminini ekonomik ve siyasi eflitsizlikten almak-tad›r. Bu nesnel zemin üzerinde yükselen siyasi eflitsizlik kalkma-d›¤› müddetçe milli bask› da flu veya bu biçimde devam edecektir.Milli bask›n›n ortadan kalkaca¤› siyasal bir sistem varsa o da Mao-ist Komünistler önderli¤inde, Yeni Demokratik Cumhuriyet Progra-m› ›fl›¤› alt›nda, Yeni Demokratik Devrim ve Halk ‹ktidar› olacakt›r.

Bütün uluslar ve dillerin tam hak eflitli¤inin gerçekli¤e dönüfle-ce¤i ulusal program›n yolu, her ulusal topluluk için geniflletilmiflbölgesel özerklik plan›n›n uygulanmas›ndan geçer.

Ulusal Topluluklar ‹çin Bölgesel ÖzerklikUlusal sorun kapsam›ndaki sorunlar›n köklü ve kal›c› çözü-

mü Yeni Demokratik Cumhuriyet ve Sosyalist iktidar koflullar›n-da sa¤lanacakt›r. Bunun temelini de bütün ulusal topluluklar içingeniflletilmifl bölgesel özerklik, az›nl›klar (milliyet) için ise özerk-lik plan›n›n baflar›yla uygulanmas› oluflturacakt›r.

Ulusal topluluklar aras›ndaki eflitsizlik ve bask›y› ne federas-yon, ne otonomi, ne de kültürel özerklik anlay›fllar› ortadan kald›r-maz-kald›ramaz. Tam tersine eflitsizlikler flu veya bu flekilde devamedecektir. Ulus ve az›nl›k (milliyet) haklar›n›n yo¤un bir flekilde tar-t›fl›ld›¤› günümüz koflullar›nda söz konusu “kültürde ulusal özerk-lik” ve “federasyon” anlay›fllar›na gerici-milliyetçi bir plan oldu¤uiçin karfl› ç›k›larak, tek do¤ru yol ve plan olan bütün ulusal-toplu-luklara genifl bölgesel özerklik, az›nl›k uluslar içinse yerel, kendikendini (özyönetim) yönetme serbestli¤i savunulmal›d›r. fiu çokaç›k bilinmelidir ki, Maoistlerin savundu¤u proletarya önderli¤i al-t›nda kurulacak olan Yeni Demokratik Cumhuriyet devleti ulusalde¤il, s›n›fsald›r. Dolay›s›yla bu devlet sadece bir ulus ve egemens›n›flar›n ad›na ifllemeyecek, bütün ulus ve milliyetlerden iflçi, köy-lü ve tüm emekçi s›n›flar›n devleti olacakt›r. Devletin merkezindeherhangi bir ulus lehine herhangi bir imtiyaza yer verilmeyecektir.Bu, Yeni Demokratik Cumhuriyet koflullar›nda hangi ulus ve milli-yet olursa olsun, her millet ve milliyet haklar konusunda eflit ola-cak demektir. Birisi fazla di¤eri az hakka sahip olmayacakt›r. Türk-Kürt ulusu eflit haklara sahip olacakt›r. fiüphesiz ki bu eflitli¤in sa¤-lanmas› sadece ka¤›t üzerinde olmaz. Bunun gerçek yolu pratiktir.Kürt ulusu üzerinde milli bask›ya ve eflitsizli¤e denk düflecek hertürden bask› ve haks›zl›k ortadan kalkacak.

Ki mevcut toplumsal sistemin yaratt›¤› her türlü ulusal eflitsiz-li¤in kökleri sadece siyasi olarak de¤il ekonomik olarak da ortadankald›r›lacakt›r. Her iki ulusun yaflad›¤› bölgeler aras›ndaki ekono-mik eflitsizlik-dengesizlik h›zl› bir flekilde ortadan kald›r›lacak veher iki ulusa mensup halk›n sosyal refah›n›n ayn› seviyeye getiril-mesi hedeflenecektir. Unutulmamal›d›r ki ulusal bak›mdan eflitsiz-li¤in ana nedeni ekonomik eflitsizliktir. Bu ba¤lamda her iki ulusaras›ndaki eflitsizli¤in giderilmesi sadece siyasi alanda olmayacak,ayn› zamanda, hatta daha önemlisi ekonomik alanda bu eflitsizli-¤i kald›rmak olacakt›r. Çok uluslu ülkelerdeki bir iktidar bunu ba-flarmad›¤› zaman hukuksal düzenlemelerdeki siyasi eflitsizli¤inkald›r›lmas› tek bafl›na ulusal eflitsizlikleri ortadan kald›ramaz. Onedenledir ki bir komünist ve/veya demokrat, uluslar›n tam hakeflitli¤i derken bunu çözmenin birinci aya¤› olarak ekonomik eflit-sizli¤i ortadan kald›rmay› anlamal›d›r.

Bölgesel ÖzerklikBölgesel Özerklik, Lenin yoldafl›n tan›m›yla; “Belirleyici bafl-

ka esaslar›n yan› s›ra ulus esas›n› da dikkate alarak saptanacakbölgeler için genifl tabanl› bir özyönetim ve özerklik” demektir.(Lenin. Ulusal Sorun ve Ulusal Kurtulufl Savafllar›. Sf, 90)

Lenin yoldafl, UKKTH’nin alt› ancak böyle doldurulabilir di-yor. Bir baflka ifadeyle Komünistlerin ulusal topluluklar için ken-di programlar›nda savunacaklar› bir tez varsa, o da “BölgeselÖzerklik” tir. Bunun d›fl›ndaki çözüm yöntemleri ve planlar› çokuluslu ülkelerde ulusal topluluklar›n çözüm yöntemi olamaz.Onu güdük b›rak›r ve eflitsizlikleri zamanla büyütür. BölgeselÖzerkli¤i savunmak bir ulusun ayr›lma hakk›n› yads›maz. Bu haktamamen ulusun kendi elindedir. Buna kimse zorla müdahaleedemez. Bölgesel özerklik, bir hak de¤il, komünistlerin ulusal top-luluklar için savundu¤u çözüm plan›d›r.

Az›nl›klar ‹çin Yerel Özyönetimfiüphesiz ki ulusal topluluklar ve az›nl›klar›n yaflad›¤› yerlerin

yeni s›n›rlar›n›n belirlenmesi karar›n› flu veya bu parti de¤il, ülke-nin merkezi parlamentosu karar verecektir. Ama bilinmelidir kiBölgesel Özerklik hakk› sadece ulus özelli¤i tafl›yan topluluklariçin geçerlidir. Mevcut durumda buna uygunluk arzeden ulusaltopluluklar ise sadece Kürt ve Türklerdir. Bölgesel Özerklik plan›-n›n önemli bir aya¤›n› da “az›nl›klar için yerel özyönetim” uygula-mas› oluflturmaktad›r. Uluslaflma olgusunu henüz tamamlamayanmilliyetlerin de mevcut gerici sistemler taraf›ndan milli bask› alt›n-da oldu¤u politik bir gerçekliktir. Ülkemizde on’a yak›n az›nl›k ya-flamaktad›r. Bunlardan hiçbirisinin anadilde e¤itimine müsaade

edildi¤ini söyleyebilir miyiz? Türkçe d›fl›nda hiçbir ulus ve az›nl›kdiline müsaade edilmemektedir. Bu ba¤lamda Komünistler içinaz›nl›klar sorunu, çözülmesi gereken önemli-temel bir sorundur.

Maoist Komünistler, ulusal-topluluk özelli¤i tafl›mayan amaaz›nl›k milliyet olan topluluklar için “yerel özyönetim”i savun-maktad›r. Az›nl›klar›n kendi bulundu¤u alanlarda yerel özyöne-tim hakk›n›n gerçekli¤e dönüflmesinin yolu Bölgesel Özerklik si-yaseti ve uygulanmas›ndan geçer. Bölgesel Özerkli¤i savunma-yanlar çok uluslu ülkelerde, ne gerçekte UKKTH’yi savunup uy-gular ne de az›nl›klar›n özyönetim dedi¤imiz yerel yönetimlerinisavunup uygular. fiunu bilmeliyiz ki, yerel özyönetimlerin (otono-mi) olmas› hiçbir zaman Bölgesel Özerklik anlay›fl› ve ülke gene-linde geçerli olacak demokratik merkeziyetçi yönetim anlay›fl›ylaçeliflmez.

Halk ‹ktidar› organlar› tamam›yla demokratik merkeziyetçilikilkesi ›fl›¤›nda ve Halk Meclisleri arac›l›¤›yla yönetilip yönlendiri-lecektir. ‹ktidar›n yönetilip yönlendirilmesiyle ulus ve ulusal hak-lar›n savunulup uygulanmas› birbirine do¤rudan ba¤l› oldu¤u gi-bi, birbiriyle ayn› fleyler de¤ildir de. “Az›nl›k ulus” kavram›ylaburjuvazinin, günümüzde ise Avrupa Birli¤i (AB) “ilerleme rapo-runda” belirlenen “az›nl›k haklar›” ifadesi birbirinden tamam›ylafarkl›d›r. Evet nüfus bak›m›ndan ço¤unluk ulusu veya az›nl›k ulu-su teflkil ediyor diye ifade kullanmak farkl› fley, haklar bak›m›n-dan hakk› ço¤unluk taraf›ndan gasp edilen (dini, mezhepsel vb.)topluluklar demek ise farkl› fleylerdir. Kürtler Türkiye-Kuzey Kür-distan topraklar›nda yaflayan nüfusun genel bileflimi açs›ndanTürklere oranla az›nl›¤› oluflturur. Ama bu, Kürtlerin “az›nl›k ol-du¤u” fleklinde ifadelendirilmesini getirmez-getirmemelidir. Tersiyaklafl›m AB’nin ve Türk hakim s›n›flar›n›n yapt›¤› gibi kitlelerinbilincini buland›rmakt›r. Dahas› floven-›rkç› politikalar ve ondanetkilenen sosyal floven görüfllerdir.

Demokratik bir devletin özünü demokratik merkeziyetçilikoluflturur. Demokratik merkeziyetçili¤in yolu da tüm ulusal toplu-luklar için bölgesel özerklik uygulamas›ndan geçer. Bunun di¤erbir sac aya¤›n› ise, yerli dillere, bir baflka ifadeyle anadillere “tambir özgürlük tan›mak ve geçmiflte herhangi bir dile tan›nan ayr›-cal›¤› ortadan kald›rmak” oluflturur. Çünkü tutarl› demokratik birdevlet, herhangi bir ulusun baflka bir ulusu ve dilleri bask› alt›naal›p ezmesine asla müsaade etmez. Demokrasi denilen fley ço-¤unlu¤un haklar›n› savundu¤u kadar, az›nl›¤›n haklar›n› da sa-vunmakt›r. Ço¤unluk nüfusu teflkil ediyor diye bu, o ulusa ve dev-lete baflka bir ulus ve az›nl›¤› ezme hakk›n› vermez. Bunu yapan-lar ad› ne olursa olsun demokratik de¤ildir. Bilinmelidir ki demok-ratl›¤›n en belirgin ve temel ölçütlerinden birisi de Uluslar›n Ken-di Kaderini Tayin Hakk›’n› savunmakt›r. Bunu savunmayan hiç-bir ak›m ve devlet, demokrat ve demokratik de¤ildir. Gerçek de-mokrasi, bütün uluslar için tam hak eflitli¤i ilkesini savunmak veuygulamakla mümkün olur. Baflka ulusu ezen bir ulus hiçbir za-man özgür olamaz!

Anadilde e¤itim ve

tüm yerli diller için tam özgürlük“Kültürde ulusal özerklikle” “anadilde e¤itim” ve dillerin tam

özgürlü¤ü anlay›fl› birbirine kar›flt›r›lmamal›d›r. ‹lkine karfl› ç›kar-ken, ikincisini her koflul alt›nda savunur ve kendi iktidar›m›z dö-neminde de bunun tam uygulay›c›s› oluruz. Bizim diller konusun-da fliar›m›z Anadilde E¤itim Ve Tüm Yerli Diller ‹çin Tam Özgür-lük’tür. Maoist Komünistler her ulusal topluluk ve az›nl›k-ulusunanadilde e¤itimini kay›ts›z-flarts›z savunur. Yeni Demokratik Cum-huriyet Program›’nda da bunun alt› önemle çizilmifltir. Ulusal top-luluk ve az›nl›klar›n kendi anadilinde e¤itimini savunmamak, dil-ler ve ulusal topluluklar aras›ndaki eflitsizli¤i ve milli bask›y› ka-bullenmek demektir. Hiçbir insana baflka bir ulus ve az›nl›¤›n dilizorla kabul ettirilemez. Ayn› devlet s›n›rlar› içinde yaflamay› kabuleden bir ulusal toplulu¤un ve az›nl›k milliyetin gönüllü bir flekildeço¤unluk-egemen ulusun dilini kabul etmesi farkl› bir durum, amabir ulusun dili ve kültürünün söz konusu ulus ve az›nl›klara zorlakabul ettirilmeye çal›fl›lmas› farkl›d›r. Yine e¤itimin okullara görebölünmesiyle (kültürde ulusal özerklik) anadilde e¤itimi de birbi-rine kar›flt›rmamal›y›z. Birincisi, egemen ulus ayr›cal›klar›na raz›olmak ve bu ba¤lamda milli bask›n›n devam›n› kabul etmek iken,ikincisi ise her komünistin mutlak bir flekilde savunaca¤› temel birsorundur. Biz proletarya ve emekçileri bölen bayrak alt›nda de¤il,

farkl› ulus ve milliyetlerden proletarya ve emekçi s›n›flar›n birli¤i-ni pekifltirip-büyüten enternasyonalizm bayra¤›n› savunur ve bu-nun için mücadele yürütürüz. Komünistler anadilde e¤itimi savu-nur. Bunun için programlar›na “bütün milletlerin ve dillerin tamhak eflitli¤i” ve “hiçbir zorunlu resmi dil tan›nmayacakt›r” ilkesinikoymufllard›r.

Mevcut gerici sistem koflullar›nda dillerin eflitli¤i, yani ege-men-ço¤unluk ulusun dili olan Türkçe ile birlikte Kürtçe de resmidil olarak kullan›lmal›d›r. Bizim savundu¤umuz bütün dillerintam hak eflitli¤i ilkesine göre hiçbir dil resmi zorunlu dil olmaya-cakt›r. fiüphesiz ki bunun mücadelesi verilmeden mevcut sistemKürtçeyi resmi dil olarak kabul etmez. Ama bu, bizim dillerin tamhak eflitli¤i ilkesini savunmayaca¤›m›z anlam›na gelmez. Kürtçe-Türkçe resmi dil olmal›d›r. Elbette ki bu durum da ulusal sorunukelimenin gerçek anlam›nda çözmez. Fakat bu sorun demokratikulusal bir sorundur. Herkesin kendi anadilinde e¤itim verilmeli-dir. Bunlar Yeni Demokratik Cumhuriyet program›nda güvencealt›na al›nm›flt›r. Komünistler ulusal topululuk ve az›nl›klar için“anadilde e¤itim” hakk›n› savunurken bunun mücadelesini s›n›fmücadelesine tabi k›larak ele al›rlar. Diller konusunda her türdenayr›cal›¤a karfl› ç›kmal›y›z. Çok uluslu-topluluklar›n yaflad›¤› dev-letler, uluslar, az›nl›klar ve diller aras›ndaki ayr›cal›kl› durumlarason verilirse, iflte o zaman hem ulusal topluluklar aras›ndaki bir-li¤i sa¤lay›p pekifltirmifl olunur hem de di¤er siyasi-ekonomikalanlarda daha ileri geliflme sa¤lanabilir. Bir dilin zorla kabul et-tirilmesi, dahas› bir ulus üzerindeki ulusal zulüm, uluslar› birbiri-ne yak›nlaflt›rmak yerine uzaklaflt›r›r. Ki ezilen-ba¤›ml› ve sömür-ge uluslar›n ulusal hareketlerinin bafl göstermesinin ana nedeniegemen ulus burjuvazisinin baflta ezilen ulus burjuvazisi olmaküzere tüm ulus üzerinde uygulad›¤› ulusal bask›dan baflkas› de-¤il. Bu ba¤lamda ulusal sorunun özünü pazar sorunu olufltur-maktad›r. Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk›’n›n ilhak edildi-¤i yerlerde emekçi s›n›flar s›n›fsal bask›n›n yan›nda bir de ulusalbask› alt›nda yaflamaktad›rlar. Bu durum nesnel olarak (buna birde Komünist Partilerinin sübjektif zay›fl›¤› eklenirse) beraberindeezilen ulus emekçilerinin milliyetçi bayrak alt›nda toplanmas›n›getirir-h›zland›r›r. ‹flte bu durum, Maoist komünistlerin ulusal so-runa daha do¤ru ve gerçekçi yaklafl›m›n› zorunlu k›lmaktad›r.Kald› ki bizim esas amac›m›z uluslar› birbirine yak›nlaflt›rmaktanöte bütünlefltirmektir.

fiovenizmin bilincimizde yaratt›¤› kuflatmay›, özellikle deezen ulus iflçileri ve devrimcileri flöyle geçmifl günlük-kültürel ya-flamlar›nda Kürtlerin ve di¤er az›nl›klar› nas›l da küçümsendi¤ini-küçümsedi¤ini an›msar. Bu küçümseme ve hor karfl›lamalar f›kra-lardan tutal›m da, günlük afla¤›lay›c› benzetmelere kadar kendisi-ni göstermektedir-gösteriyor. Durum böyle olunca art›k o ezilenulusun devrimcisi veya emekçisi, ezen ulus devrimcisi ve emekçis›n›flar›na güvenir mi? Elbette ki güvenmez! O halde ulusal toplu-luklar aras›ndaki güvensizli¤in ortadan kald›r›lmas› komünistleringörevidir. fiüphesiz ki bu floven flekillenifller, sadece Türkiye-Ku-zey Kürdistan’da de¤il, çok uluslu ülkelerin tümünde yaflanmakta-d›r. Bir kad›n›n bir erkek taraf›ndan hor karfl›lan›p-ezilmesi, daha-s› kad›n› ezen bir erkek ne kadar özgür de¤ilse, bir ulusu ezen ulusda o kadar özgür de¤ildir. Ne kadar eflitlik olursa o kadar gönüllübirlik ve bütünleflme sa¤lan›r. Her alanda ulusal eflitli¤i, dahas›Türk-Kürt emekçi s›n›flar› ve uluslar› aras›nda birlik ve bütünlefl-meyi yaratmada bafl görev Maoist komünistlere düflmektedir. Buda do¤ru teorimiz ›fl›¤›nda politik görevleri günü ve zaman›nda ye-rine getirmekle olur. Maoist komünistler milliyetçili¤in her türünekarfl› amans›z ideolojik mücadele yürütmeyi görev bilir. “Ulusalkültürel özerklik” sav›n›n karfl›s›na uluslar›n ve dillerin tam hakeflitli¤i tezini koyarlar. Ve buna koflut olarak da dillerden herhan-gi birisinin devletin resmi dili olmas›n› reddederler.

Maoist hareketin bugün savundu¤u ve yak›n devrim hedefiolan demokratik halk diktatörlü¤ü, bir baflka deyiflle Yeni Demok-ratik Cumhuriyet sisteminde milli meseleye getirece¤i çözüm ge-nel hatlar›yla yukar›ya aktard›¤›m›z Yeni Demokratik CumhuriyetProgram›nda da ifade edildi¤i gibidir. Bu program d›fl›nda hiçbiriktidar Türkiye-Kuzey Kürdistan’da yaflayan ulusal topluluk vemilliyetler sorununu çözemez. Kürt ulusal sorunu, az›nl›k milli-yetler ve mezhepler tart›flmalar›n›n yo¤unlaflt›¤› günümüzde YeniDemokratik Cumhuriyet Program›’n› savunmak önemlidir. Bunusavunmak, özellikle de Avrupa Birli¤i, “Türkiyelilik” gibisindenuzlaflmac›-teslimiyetçi s›n›f iflbirlikçi sa¤c› teorilerin savunuldu¤ubir dönemeçte daha büyük bir sorumlulu¤u emrediyor.

Bir kez daha Kürt ulusal sorununa devrimci çözüm

ürt ulusal sorununun “kültürel eflitsizlikler” veya “kültürel farkl›l›klar” meselesine indirgenip “Kürt sorunu” fleklinde tart›fl›larak ulusla halk kavramlar›n›n birbirine ka-r›flt›r›ld›¤›, Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk›’ndan alabildi¤ine uzak devletin güdümü alt›nda, haftan›n belirli saatlerinde “anadilde” (Kürtçe) televizyon yay›nlar›y-la “çözülmeye” çal›fl›lan Kürt ulusal sorununa iliflkin yaklafl›m›m›z› ve çözüm program›m›z› genel hatlar›yla özetleyip birden fazla ulus, on’un üzerinde milliyetin yafla-

d›¤› çok uluslu, yar›-sömürge, yar›-feodal bir co¤rafya olan Türkiye-Kuzey Kürdistan’da Kürt ulusal sorunu ve az›nl›klar meselesine iliflkin devrimci çözüm ne olmal›d›r, soru-suna bilinen görüfllerimizi yineleyerek bir kez daha aç›kl›k getirmek istiyoruz

K

Page 9: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

GENÇL‹K 16-31 Mart 2008 9

GENÇ YORUM

Sinan ÇAKIRO⁄LU

Gençlik kiminse

gelecek onundur

Ezilenlerin ezenlere karfl› yürüttü¤ü iktidar mü-

cadelesi dünya devrim tarihine say›s›z deneyim ve

tecrübeyi not düfltü. Gençli¤in toplumsal mücadele

içerisinde örgütlenme sorunu bu dersler içerisinde

önemli bir yer iflgal ediyor. Maoist komünistler ger-

çeklefltirdi¤i ikinci kongrede bu duruma iflaret

ederek gençli¤in örgütlenme sorununa dair yakla-

fl›mlar›n› daha da berraklaflt›rd›. Gençlik örgütlen-

mesi, iflçi ve köylü örgütlenmeleri gibi yürüyüflümü-

zün esas›n› teflkil eden alanlardan de¤ildir. Bu alan

devrim mücadelesinin tamamlay›c› alanlar›ndand›r.

Gençlik, ba¤r›nda tafl›d›¤› dinamikle dünya ve ülke-

miz mücadele tarihinde önemli görevler üstlenmifl,

sergiledi¤i pratikle ezilenlerin iktidar perspektifine

hizmet etmifltir. Gençli¤in dinamizmi, ö¤renmeye-

de¤iflmeye olan iste¤i, giriflkenli¤i bilimsel sosya-

lizmin ö¤retileriyle birleflti¤i vakit devrim mücade-

lesine ciddi katk›larda bulunur. Bu yaklafl›ma konu

olan de¤ini sadece devrimin gerçeklefltirilmesi so-

runuyla s›n›rl› olmay›p, ayn› zamanda devrimin sa¤-

lam temeller üzerine oturmas› ve kal›c›laflmas›n› da

içermektedir. Ezilenlerin mücadele tarihi bunun sa-

y›s›z örnekleriyle doludur.

Mesele böylesi bir yaklafl›mla ele al›nd›¤›nda

gençli¤in örgütlenme sorununun sadece ezilenlerin

gündeminde bulunmad›¤› rahatl›kla kavranacakt›r.

Ezenler de s›n›f mücadelesinin deneyimlerinden

dersler ç›kararak, iktidarlar›n› koruman›n yol ve

yöntemlerini gelifltirme gayretindedir. Onlar gençli-

¤i çeflitli araçlarla etkisizlefltirerek ezilenlerin dev-

rim yürüyüflünde gedikler açmay› hedefledi/hedef-

leyecek. Türkiye-Kuzey Kürdistan gençli¤inin sorun-

lar›n› bu bütünlük içerisinde de¤erlendirdi¤imizde

karfl›m›zdaki tablo daha belirgin hale geliyor.

Hakim s›n›flar›n demokrasi ve devrim güçlerine

karfl› dönemsel baflar›lar elde etti¤i günümüzde,

ezilenler çeflitli sorunlarla yüz yüze kalmaktad›r.

Kitlelerin genel anlamda örgütsüz oluflu bu sorunla-

r›n en yak›c›lar›ndan birisi olarak yer ediniyor. Bi-

limsel sosyalizmin mücadele prati¤i örgütün, dev-

rim yürüyüflünde ezilenlerin en önemli silahlar›n-

dan biri oldu¤una iflaret eder. Dolay›s›yla bugün

aç›s›ndan öne ç›kar›lmas› gereken en net ifade

gençlik içerisinde var olan örgütlülüklerimizi gelifl-

tirme, kal›c›laflt›rma ve yeni demokrasi mücadelesi-

ne daha büyük katk›larda bulunmas›n› sa¤lamak ol-

mal›d›r. Peki önümüzdeki dönem bunu nas›l ve

hangi araçlarla gerçeklefltirece¤iz? Hakim s›n›flar

halk gençli¤inin toplumsal mücadele içerisinde yer

almas›n› önlemek için çeflitli sald›r›lar örgütlemeye

devam ediyor. Halk gençli¤i aç›s›ndan bu geliflme-

leri do¤ru okumak ve ona göre bir konumlan›fl içe-

risinde olmak günün ça¤r›s›d›r. SSGSS sorunundan

özellefltirme talanlar›na; Tersane grevlerinden iflçi

ve emekçilerin ifl b›rakma eylemlerine; feodalizmin

cenderesinde sömürülen ve y›k›ma do¤ru sürükle-

nen köylülü¤e; iflsizli¤e mahkum edilen ve yozlafl-

maya sürüklenen kentlerdeki halk gençli¤ine; tür-

ban sorunuyla yarat›lmaya çal›fl›lan suni kamplafl-

madan e¤itimin paral› hale getirilmesine ve on y›l-

lard›r Kürt ulusuna dönük imha ve inkar politikas›-

n›n artarak devam etmesine kadar bir çok sorun ül-

ke gündemini iflgal ediyor. Söz konusu sorunlar

gençli¤i yak›ndan ilgilendiren sorunlard›r. Halk

gençli¤i ezilenlerin hakim s›n›flara karfl› yükseltti¤i

mücadelenin içerisinde güçlü bir flekilde yer alarak

hem kendi örgütlülü¤ünü gelifltirmeli hem de ait ol-

du¤u s›n›f›n ç›karlar›n› tüm gücüyle savunmal›d›r.

Halk gençli¤inin önünde duran örgütlenme sorunu

kendi özgüllüklerinde yaflad›klar› çeliflkiler, somut

talepler ekseninde ve güncel geliflmelerle birlikte

ele al›nmal›, bu yönelim içerisinde yeni demokrasi

vurgusu öne ç›kar›lmad›r. Bu görev lay›k›yla yerine

getirildi¤i vakit yeni demokrasi güçlerinin bu süreç-

ten güçlenerek ç›kaca¤›n› rahatl›kla söyleyebiliriz.

Öyleyse sorunlar› do¤ru ele almal› ve görevimize

sahip ç›kmal›y›z. Bundan hareketle halk gençli¤inin

mevcut durumunu, yaflad›¤› sorunlar› özgül alanla-

ra yani köylü gençlik, iflçi gençlik, orta ve yüksek

ö¤renim gençli¤i ve di¤er gençlik kesimlerine yo-

¤unlaflmak, örgütlemek ve politik yönelimimizi bu

minvalde oluflturmak mücadelemizin esas›n› olufl-

turmal›d›r.

MEHMET ULUS1- Türk milletine diyorlar ki sen ekme.

Sonunda da bu¤day yok deyip bu¤day›gidip baflka ülkelerden al›yorlar. Her fleyisatt›lar. Ne kald› elde? Telekom’u, en sonTEKEL’i satt›lar. Birçok fleyi yabanc›larald›. Onlara bakarsak ülkemiz düzeliyor,ama bize bakarsak bat›yoruz. Bak, buradabu¤day sat›yorum, üç ay önce 50 kuruflaal›yordum, flimdi 110 kurufl oldu. Benflimdi burada ne kazanabilirim ki? Benbununla evime ekmek götürüyordum.Yüzde 100'den fazla zam geldi bu¤daya.KDV indirimleri yapt›klar›n› söylüyorlard›,ekme¤e yans›yaca¤›n› söylüyorlard›, yanik›sacas› birçok g›da maddesineyans›yaca¤›n› söylemifllerdi. Ama biz hiçgörmedik bunun yans›mas›n›. Bupazardaki mallarda da ayn›. Hep zengin-

lerin cebine gidiyor. ‹flçiye verilen zam-lara ise ancak üç tane zeytin al›nabiliyor.Zenginlere var, biz fakirlere yok. Öncedenben evimde dolab›ma bir fleyler koyabiliy-ordum, ama flimdi alam›yorum. Durum,bizim için hergün daha kötü oluyor. Herfleye kota koyuyorlar, ekmeyin diyorlar,sonra AB AB diyerek yalanlarla bizioyal›yorlar. Ne AB’si, AB bize ne verebilir?Onlar bize ancak daha fazla yoksullukverir. Bu hükümet zenginlerin hüküme-tidir, bizim de¤il, zaten her fleyiyle onlarahizmet ediyor.

2- Kardeflim bizim gündemimiz türban de¤il.‹lk önce vatandafl›n karn›n› doyur. Buhükümet bafla geldi, iflsizlik artt›. ‹nsan-lar›m›z açl›ktan ölüyor. ‹nsanlar›m›z iflsizkal›nca ne yaps›nlar, mecbur kar›nlar›n›doyurmak için ya dilenecekler ya da çete-cilik bafllayacak. Önce yoksulluk soru-

nunu çözeceksin. Ben bunu yapmazsambaflka ne yapabilirim. ‹flçi bulma kuru-mundan iflsizlik kart›m var, ama bana birifl verilmiyor. Geçen pazar günü Baflbakanburaya geliyor diye beni buradanç›kard›lar. Neden? Görüntü bozuluyor-mufl. Olmuyor, böyle bol keseden atmak-la olmuyor.

C‹HAN YALAR1- Asl›nda hükümetin do¤ru söyledi¤ini

düflünüyorum. Kendi durdu¤u yerden,kendi temsil etti¤i s›n›flar aç›s›ndando¤ru. Ama eme¤iyle geçinen insanlar,köylüler, bir bütün olarak emekçi s›n›flaraç›s›ndan tam tersi. Yani bu hükümet veöncelerinde oldu¤u gibi ne zaman iyiyegidiyoruz dese bizim aç›m›zdan kötüyegidiyor demektir. Bunu bazen aç›ktan

zamlarla, bazen öteki politikalarlayap›yor. Birleflik karlar misali onlar iyiyegidiyor dedikçe biz kötülefliyoruz vesofram›zdaki ekmek daha da küçülüyor.Buna karfl› tek çare eme¤iyle geçineninsanlar›n da örgütlülüklerini yükselt-melerinden geçiyor.

2- Türban, laiklik, s›n›r ötesi operasyon biryönüyle sistemin iç çat›flmas›n›yans›t›rken, Kürt sorunundakis›k›flm›fll›¤›n› bu tart›flmayla örtmeye,emperyalist y›k›m politikalar›n› da butart›flmalar›n gölgesinde uygulamayaçal›fl›yor. Bütün bunlar›n cesaretini bizimgüçsüzlü¤ümüzden, örgütsüzlü¤ümüzdenalmaktad›r. Seyirci olmak yerine sahayainme zaman›d›r derim.

GÜNGÖR AKDA⁄1- Bu¤daya zam geldiyse, ekme¤e de mecbur

zam gelecek. Bunda vatandafl›m›z›n suçuyok. Daha önce de hani sizlerin de sayd›¤›gibi bir tak›m zamlar yap›ld›. Yani AKPhükümeti var oldu¤u sürece bu zamlardevam edecek.

2- Bence birfley yap›lamaz. Çünkü s›n›r öte-sine binlerce asker gitti, bunlar›n mas-raf›n› tabiki halktan ç›kartacaklar. Birfleyyap›lamaz derken; fluanki haliyle insanlarda¤›n›k, duyars›zlaflt›r›lm›fl vs. Ancak buda¤›n›kl›k düzelirse birfley yap›l›r. Bunuda nas›l yapar›z bilemiyorum.

1- Hükümet ekonominin iyileflti¤ini, enflasyonun düfltü¤ünü, refah›n artt›¤›n› söylüyor. Buna ra¤men s›ras›yla elek-tri¤e, gaza, suya ve çeflitli ürünlere zam yap›ld›. Son olarak da hükümetin bu¤day politikas› nedeniyle sofram›zdakiekme¤e %25 oran›nda zam yap›ld›. Bu durum hakk›nda ne düflünüyorsunuz?

2- Türban, laiklik, s›n›r ötesi operasyon gibi tart›flmalarla halk› oyalay›p, s›rt›na zamm› yükleyen egemenlerin buuygulamalar›na karfl› sizce ne yap›lmal›d›r?

Ekmek Zamm›

HALKIN GÖZÜYLE

MEHMET ULUS C‹HAN YALAR GÜNGÖR AKDA⁄

SOR

ULA

R

‹STANBUL- ‹stanbul Üniversitesi'nin Beyaz›t Mey-dan›'na bakan kap›s› önünde bir araya gelen dev-

rimci, demokrat ö¤renciler, 16 Mart 1978 tarihindeüniversitenin önünde katledilen 7 devrimciyi and›.16 Mart tarihinde gerçekleflen bir di¤er önemli olayolan Halepçe katliam› da ö¤renciler taraf›ndan birkez daha protesto edildi.

1978 y›l›nda 7 devrimci ö¤renci, ‹stanbul Üni-versitesi'nin Beyaz›t Meydan› yönündeki kap›s›n›nönünde kontrgerilla elemanlar›n›n silahl› ve bomba-l› sald›r›s›nda yaflam›n› yitirmifl, onlarca ö¤renci deyaralanm›flt›. Olay tarihinde üniversitede polis nok-tas› amiri olan ve ad› en son Hrant Dink cinayetin-de tekrar gündeme gelen Reflat Altay, Beyaz›t katli-am›n› gerçeklefltiren sald›rganlar›n peflinden koflanpolislere 'dur' talimat› vermiflti.

1978 y›l›nda gerçeklefltirilen bu katliam, üzerin-den y›llar geçse de her y›l devrimci, demokrat ö¤ren-ciler taraf›ndan protesto edilmeye devam ediyor. Buy›l da Beyaz›t Meydan›'nda katliam› protesto edenö¤renciler, "Katil devlet hesap verecek", "Beyaz›t fa-flizme mezar olacak" ve "Katil polis, üniversiteden

defol" fleklinde sloganlar att›lar. Ö¤renciler, 1988 y›-l›nda ABD'nin destekledi¤i Saddam yönetimi tara-f›ndan Güney Kürdistan'daki Halepçe flehrinde ger-çeklefltirilen katliam› da protesto ettiler. Kimyasalgaz kullan›lan bu sald›r›da binlerce Kürt yaflam›n›yitirmiflti.

Bas›n aç›klamas›n›n okunmas›n›n ard›ndan ö¤-renciler, Beyaz›t katliam›n›n yafland›¤› yer olan ec-zac›l›k fakültesinin önüne giderek, buraya karanfilb›rakt›. Eylem Grup Yorum ve Vardiya müzik grubu-nun söyledi¤i marfllarla son buldu.

Erzincan'da E¤itim-Sen binas› önünde bir ara-ya gelerek Beyaz›t, Halepçe ve Gazi Mahallesi katli-amlar›n› protesto etmek isteyen DTP, Yurtsever De-mokratik Gençlik, ESP, YDG, Partizan ve GençlikDernekleri Federasyonu'nun eylemi s›ras›nda ülkü-cü bir grup provokasyon girifliminde bulundu. Bu-nun üzerine E¤itim-Sen'e ç›k›larak, söylefli, fliir veslayt gösterimi ile etkinlik sürdürüldü. Ülkücü grupetkinlik boyunca bina önünden ayr›lmad›.

Ö¤renciler Beyaz›t ve Halepçe katliam›n› protesto etti

BURSA- Uluda¤ Üniversitesi'nde ülkücü

ö¤rencilerin devrimci, demokrat ö¤rencilere

sald›rmas›yla bafllayan gerginlik, jandarma-

n›n da devrimci, demokrat ö¤rencilere sal-

d›rmas›yla boyutland›. Jandarma sald›r›s›n-

da birçok ö¤renci a¤›r yaraland›, onlarca ö¤-

renci gözalt›na al›nd›, ö¤rencilere gözalt›nda

da iflkence yap›lmaya devam edildi.

Üniversitede karfl›t görüfllü ö¤renciler

çat›flt› fleklinde sunulan olay, 8 Mart tarihin-

de ülkücü bir grup ö¤rencinin, küpe takan

Kürt kökenli erkek bir ö¤rencinin önünü ke-

serek, küpesini ç›karmas› için ö¤rencinin

üzerine yürümesi ile bafllad›. Bu olay›n ar-

d›ndan arkadafllar›n›n üzerine yürüyen ül-

kücü grubu üniversite içinde aramaya ç›kan

ö¤renciler, yaln›zca üç ülkücü ö¤renciyi

uyard›lar ve ard›ndan da jandarma ile özel

güvenlik birimlerini ö¤renci yurdunda olufla-

bilecek olas› sald›r›lar konusunda uyard›lar.

Bu geliflmelerin ard›ndan 10 Mart'ta, 70-

80 kiflilik bir ülkücü grubu kampüs içinde

bulunan yurtlardan ç›karak, mühendislik-

mimarl›k fakültesi önündeki çardak ve çim-

ler üzerinde oturan 6 ö¤renciye sald›r›da bu-

lundu. Olay s›ras›nda etrafta bulunan jan-

darma ve özel güvenlik birimleri ise olay› iz-

lemekten baflka birfley yapmad›lar. Sald›r›da

yaralanan 4 ö¤renci üniversite hastanesine

kald›r›l›rken, olay› duyarak hastane önünde

toplanan yüzlerce ö¤renci ise buradan yürü-

yüfle geçerek, fakülte ve kantinleri dolafl›p,

olayla ilgili bilgilendirme yapt›lar ve ülkücü-

ler ile jandarma ve özel güvenlik birimini

teflhir ettiler. Ö¤renciler daha sonra ülkücü-

lerin bulundu¤u yurdun önüne yürüdüler ve

yurt müdürüyle görüflmek istediler, ancak

görüflme talepleri reddedildi.

Buna ra¤men görüflme talebinde ›srar

eden ö¤renciler jandarman›n sald›r›s›na u¤-

rad›lar. Jandarma komutan›n›n 'öldürün' di-

yerek bafllatt›¤› sald›r› nedeniyle birçok ö¤-

rencinin vücudunda k›r›klar olufltu. Sald›r›-

da yaralanan arkadafllar›n›n kald›r›ld›¤› has-

taneye yönelen ö¤renciler ise takviye getiri-

len jandarma birliklerinin sald›r›s›na u¤rad›.

Jandarman›n sald›r›s›nda 67 ö¤renci gözalt›-

na al›narak, civardaki jandarma karakollar›-

na götürüldü. Ö¤renciler gözalt›nda tek kifli-

lik hücrelere 14-15'er kifli konulduklar› gibi,

insani ihtiyaçlar›n› karfl›lamalar› engellendi,

ayr›ca sald›r›da yaraland›klar› için fenalafl›p

rahats›zlanan ö¤renciler hastaneye götürül-

meyerek hücrede tutuldular.

Üniversitedeki jandarma karakolunda

tutulan 29 ö¤rencinin bulunduklar› nezaret-

haneye ise biber gaz› s›k›ld› ve nezarethane-

nin kap›s› kilitlenerek ö¤renciler 3 saat bo-

yunca havas›z b›rak›ld›.

Gözalt›ndaki ö¤rencilerin tümü k›s›m k›-

s›m toplam 4 günde serbest b›rak›ld›. Çocuk-

lar›n›n gözalt›na al›nd›¤›n› ö¤renen aileleri

de Bursa'ya geldi.

"Daima çocuklar›m›z›nyan›nda olaca¤›z"

Gözalt› ve sald›r›lar› k›namak için 11Mart tarihinde yap›lan bas›n aç›klamas›nademokratik kitle örgütleri, ö¤renciler ve ö¤-

renci aileleri kat›ld›. Yap›lan bas›n aç›klama-

s›n›n ard›ndan konuflan, jandarma sald›r›s›n-

da gözalt›na al›nan Caner Bilir adl› ö¤renci-nin babas› Ali R›za Bilir, "Geceden beri kara-

kol karakol dolafl›yorum fakat o¤lumdan hiç-

bir haber alamad›m ve o¤lumun can güvenli-¤inden flüphe duyuyorum, sadece Caner de-¤il, içerdeki bütün ö¤renciler benim o¤lum-dur.Yap›lan bu sald›r› bilinçli ve örgütlü birflekilde yap›lm›flt›r ve amac› çoçuklar›m›z›sindirmektir. Biz çocuklar›m›z› asker dipçi¤iyesin diye okutmuyoruz, yap›lanlar›n takipçi-si olaca¤›z ve bundan sorumlu olan herkeshakk›nda suç duyurusunda bulunaca¤›m"dedi. Bilir ayr›ca, “daima çocuklar›m›z›n hak-l› mücadelesinin yan›nda olaca¤›z” dedi.

Jandarma ve ülkücüler ö¤rencilere sald›rd›

Page 10: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

YÖNEL‹M

Kaz›m C‹HAN

Komünistlerin birli¤i için

DÜNYA16-31 Mart 200810

Do¤ru çizgi uygulanmak üzere tespit edilir. Uygulanm›yor ya da uy-gulanam›yorsa, baflka bir fley uygulan›yor demektir. Tayin edici olanneyin pratiklefltirildi¤idir. Neye önderlik edildi¤i, neyin örgütlendirildi¤i-dir. Genel çizginin uygulanmas›nda özel rehberlik flartt›r. Geneli özellebirlefltirmenin anlam› da budur. Pratiklefltirmede do¤ru yönelimin ön-derli¤inde pratik projeler önemli bir husustur. Tabii ki mesele bir tek-nik projeler sorunu de¤ildir. Do¤ru çizginin rehberlik etti¤i pratik plan-lamalardan bahsetmekteyiz.

Öncü 2. kongresiyle, 1. kongredeki komünistlerin birli¤i çizgisiniyeniden kararlaflt›rarak bu konuda “kamuoyu önünde aç›k tart›flma-ma” karar›n› iki çizgi mücadelesini zay›flataca¤› anlay›fl›ndan hareketlede¤ifltirdi¤ini aç›klayarak, birlik zeminini güçlendirecek flekilde ideolo-jik mücadelenin yürütülmesinin önemine iflaret etti. Do¤ada, toplum-da, partide bölünmeyen hiçbir fley yoktur. Hiçbir fley karfl›tlar›n birli¤ianlay›fl› d›fl›nda yorumlanamaz ve de¤ifltirilemez. Dolay›s›yla birlik mü-cadelesi ayn› zamanda keskin bir ideolojik savafl›m› içerir. Bu savafl›mMaoist iki çizgi mücadelesi ile ele al›nmal›d›r. ‹ki çizgi mücadelesi ba-sit bir damgalama, sorunlar› kiflisellefltirme, ortam› dejenere etme, ki-flisel dar rekabetler ekseninde didiflme, suçlama, önyarg›lar oluflturma,teflhir hedefli skandallar yaratma, geri duygular› k›flk›rtma, pragmatistoyunlarla baflkalar›n› dize getirme de¤ildir. Tüm bunlar burjuva metot-lard›r. ‹ki çizgi mücadelesi do¤ru ile yanl›fl› net olarak ayr›flt›rmak, yan-l›fllar›n toplumsal köklerini ve tarihsel süreçlerle iliflkisini ortaya ç›kar-mak, yanl›fl› dönüfltürme yoluyla daha ileri bir birlik seviyesini do¤rubir sentez temelinde tesis etmektir.

Bu amaçla 2. kongre bir kez daha komünist güçlerin birli¤i irade-sini stratejik bir yönelim ve sürekli bir görev olarak beyan etmifltir. Bugüçler bugün örgütsel olarak d›fl›m›zda da olsalar Marksist-Leninist-Maoist saflarda de¤erlendirilen parti, grup ve bireylerdir. Bunlarla ikiçizgi mücadelesiyle birleflmeye cüret etme eylemini taktik bir oyalama,diplomatik bir oyun ya da dara düfltükleri için bir yalvarma çizgisi ola-rak gören anlay›fllar komünistlerin birli¤inin parti var oldukça var ola-ca¤› gerçe¤ini anlayamamaktad›rlar. Halk›n ve komünistlerin birlefltiril-mesi stratejik görevini bir yalvar›fl olarak de¤erlendirenlere bin kez söy-lemeliyiz: Evet, biz devrim ve komünizm mücadelesinin güçlerini dev-rime sar›larak ve iki çizgi mücadelesi yoluyla birlefltirmede ›srar eder-ken, bunun gereklili¤ini kavramalar› için onlara her flefkati gösterecekve gerekirse “yalvaraca¤›z” da. Bu basit bir merhamet dileme mesele-si olarak de¤il, keskin bir iki çizgi mücadelesi zemininde ele al›nacak-t›r. Bir kez söylenip geçilmeyecek, sürekli bir görev olarak kavranacak-t›r. Görevlere sahip ç›kmak, sorumluluk üstlenmek ve hedefe ulaflmakiçin bu kararl› savafl›m, biliyoruz ki diplomatik oyunlar, ahbap-çavuflanlaflmalar›, rüflvetçi basit övgüler ve muhabbetlerle kazan›lamaz.

Yoldafl Mao “bilmek, yapmakt›r” diyordu. Yap›lmayan, uygulanma-yan do¤ru da olsa bir çizgi yanl›fl bir prati¤i, pratikte uygulanan yanl›flbir çizgiyi örten bir vitrine dönüflür. Komünistlik tabela asmak demekde¤ildir. Öncünün 1. Ve 2. Kongresinin ruhu budur. Büyük Proleter Kül-tür Devriminin partisi ve güçleri iki çizgi mücadelesine kitlelerinde se-ferber edilmesi önderlik sorumlulu¤u ve duyarl›l›¤›na sahip olarak bir-li¤i yaratacaklard›r. Birlik kongresi gibi perspektiflerle bu görevler fev-kalade ele al›nabilir. ‹ki çizgi mücadelesine ve kitlelere ra¤men masabafllar›nda yarat›lm›fl koalisyon misali birliklerin ömrünün uzun olma-d›¤› daha büyük ayr›l›klara davetiye ç›kard›¤› görülmüfltür.

Dolay›s›yla komünistlerin birli¤inin muhatab› olan parti, grup veçevrelerle böyle bir hedefe ulaflmak için herhangi bir ön koflul koyma-dan iki çizgi mücadelesini kitleler içerisinde örgütlemek üzere bir tar-t›flma koordinasyonu önemli bir görevdir. Gündemlerini, tart›flman›nplanlamas›n› bu koordinasyon kitlelerin de görüfllerini alarak netleflti-rebilir. Sadece tart›flmayaca¤›z. Devrimin görevleri asla ask›ya al›na-maz. Bu aç›dan birlik muhataplar› bugün tek bir komünist partisi çat›-s› alt›nda birleflmifl olmasalar bile Güney Asya’daki DEH içi ve d›fl›nda-ki Maoist güçlerin oluflturduklar› koordinasyon gibi Maoist bir birlikplatformu içerisinde hem devrimin görevlerini icra etmek ve hem debir komünist partisi çat›s› alt›nda birleflme görevini iki çizgi mücadele-si temelinde kazanmak üzere birlefltirilebilirler.

Birlik meselesi her bir partinin kendi içinde sürekli bir görevdir veancak iki çizgi mücadelesi yoluyla ilerletebilir. Kim ki, bizim partimizinkendi içinde bir birlik sorunu yoktur diyorsa o baflta Maoist parti anla-y›fl›ndan habersiz oldu¤unu ifade ediyor demektir. Merkez komitesin-den en alta kadar birin ikiye bölünmedi¤i tek bir fley yoktur. Dolay›s›y-la birlik iki çizgi mücadelesi yoluyla ilerletilmek durumundad›r. Bir dö-nem partinin üzerinde birleflti¤i temeller baflka bir durumun sorunlar›-n›n üstesinde gelmeye yetmeyebilir. ‹lerletilmelidir. Birlik bir kafa sal-lama, do¤ru ve yanl›fl› ayr›flt›rmadan bir itaat, yanl›fllara göz yumma ol-mad›¤› gibi, farkl›l›klardan ötürü kaç›p kap›y› aç›lmayacak bir flekildekapatmak, kendi içine kilitlenme meselesi de de¤ildir. Maoist parti an-lay›fl›n› ve devrimci demokrasiyi savunanlar ayr›l›klar› bir kaçma gerek-çesi olarak ele alamazlar. Ayn› flekilde onlar› örgütsel bir tasfiye ya dabask› alt›nda tutma, yasaklaman›n konusu da yapamazlar. Böyle elealanlar proletarya ve emekçi kitleleri birlefltiremezler, komünizme gi-demezler, parti ve halka yabanc›laflarak onun üzerinde sallanan bir so-pa olmaktan kurtulamazlar.

Örgütü bir amaç haline getiren örgütçülük oyunu baflka, onu ko-münizmin bir silah› olarak kuflanmak ise daha baflkad›r. MLM azami,asgari program, genel siyasal çizgi ve örgüt anlay›fl›nda komünist güç-leri birlefltirmek için ileri at›lanlar e¤er bugün sendika, kooperatif, kül-tür merkezleri, ayd›n inisiyatifleri, gençlik, köylü birlikleri, kad›n hare-keti gibi alanlarda birbirlerinin varl›klar›na sayg› temelinde bir çat›dabuluflam›yorlarsa, kitlelerin eseri olan devrimi nas›l baflaracaklard›r.Birli¤in muhatab› olan güçlerle ideolojik, politik, örgütsel, kültürel ayr›-l›klar›m›z› defalarca ortaya koyduk. Bu yaz›n›n konusunu aflt›¤› için tek-rar etmeyece¤iz. Partinin birli¤i için bile çok önemli bir temel yakalan-m›fl olsa da onun birli¤inin derinlefltirilmesinde bile yolun bafl›nday›z.Komünistlerin birli¤inin gerçeklefltirilmesi noktas›nda Maoist önderli¤insorumluluklar›n›n yan› s›ra kitlelerin ve aktivistlerin de tabanda her tür-lü grupçu reaksiyonu gö¤üsleme, Büyük Proleter Kültür Devrimi ruhuy-la Maoist ideolojik bir rüzgâr estirerek ideolojik kuflatma görevi vard›r.Do¤ru bir önderlik alt›nda, önderlik ve kitlelerin birli¤i hedefiyle iki çiz-gi mücadelesi yoluyla komünistlerin birli¤i için her alanda hareketegeçmek görev, hak ve sorumluluktur.

Azerbaycan ve Ermenistan aras›nday›llard›r sorun olmay› sürdüren Yukar› Ka-raba¤'da 4 Mart günü iki devletin askerle-ri aras›nda çat›flmalar yafland›. Azerbay-can Savunma Bakanl›¤› çat›flmalarda 17askerin öldü¤ünü duyurdu. Bakanl›ktanyap›lan aç›klamada, 12 Ermeni ve 5 Azeriaskerin öldü¤ü belirtildi. Yaklafl›k iki günsüren çat›flmalar›n ard›ndan bölgede gerginbir hava hakim olurken, konuyla ilgili biraç›klama yapan Azerbaycan Cumhurbafl-

kan› ‹lham Aliyev, "Ayr›l›kç› güçlere hiçbir

taviz verilmeyecek, Karaba¤'›n ayr›lmas›na

kesinlikle izin vermeyece¤iz" diyerek difl

gösterdi. Ermenistan ile Azerbaycan ara-

s›nda 1988 y›l›nda bafllayan Yukar› Kara-

ba¤’›n egemenli¤i savafl›nda, yaklafl›k 25

bin kifli hayat›n› kaybederken, yüzbinlerce

kifli topraklar›n› terk etmek zorunda kal-

m›flt›. Taraflar, uluslararas› kamuoyunun

bask›s›yla 1994 y›l›nda ateflkese gitmiflti.

Azerbaycan ve Ermenistan çat›flt›ABD D›fliflleri Bakan› Condoleez-

za Rice, NATO üyesi devletlerden Af-ganistan'a asker göndermelerini iste-di. 6 Mart günü Brüksel'deki NATOD›fliflleri Bakanlar› Toplant›s›'nda ko-nuflan Rice, NATO üyelerinin Afga-nistan'daki iflgalin yükünü paylaflma-s› gerekti¤ini söyledi. Rice, "Kanadal›-lar, güneyde bir ortak istedikleriniaç›k bir flekilde dile getirdiler. Biz deNATO'nun bu yard›m› yapmas› gerek-

ti¤ini ayn› flekilde ifade ettik. Bir müt-tefik olarak bu iste¤e cevap vermeli-yiz" dedi. Kanada, Taliban’›n kontroletti¤i ülkenin güneyine NATO üyele-rinden daha fazla destek gelmemesidurumunda askerlerini geri çekmekletehdit ediyor. NATO, geçen ay Afga-nistan'›n güneyine 3 bin 600 asker da-ha gönderilmesini istemifl, aksi du-rumda “Taliban’a karfl› mücadele”debaflar›s›z olacaklar›n› itiraf etmiflti.

ABD Afganistan’a asker istedi

Nepal Komünist Partisi (Maoist)ile 7 politik parti ittifak› aras›nda var›-lan mutabakat sonucunda 10 Ni-san’da yap›lmas› kararlaflt›r›lan ve ge-rici kraliyet rejiminin kald›r›larak par-lamentarist sisteme dayanan Demok-ratik Cumhuriyet’in ilan edilmesi aç›-

s›ndan kritik bir öneme sahip olan se-çimler yaklafl›yor. Ancak 7 politik par-ti ittifak›n›n kimi üyeleri, emperyalistgüçler ve yay›lmac› Hindistan ile bir-likte hareket ederek Nepal halk›n›nzafer yürüyüflünü durdurmak için ça-bal›yor.

NKP(M) ve onun önderli¤indekiNepal halk›n›n devrim mücadelesininulaflt›¤› güç karfl›s›nda kraliyet rejimi-nin kald›r›lmas› ve Demokratik Cum-huriyet’in ilan edilmesi için seçimlerinyap›lmas›n› karar alt›na alan siyasipartiler, alttan alta Nepal devrimini ya-vafllatarak süreç içerisinde bo¤man›nu¤rafl› içerisinde. NKP(M) ile vard›kla-r› mutabakatlar› unutan gerici güçler,bir yandan NKP(M) güçlerine dönüksald›r›larda bulunurken, öte yandan se-çim sürecini t›kamak için çaba sarf edi-yor. Nepal Ulusal Kongre Partisi Bafl-kan›’n›n kraliyet rejiminin korunmas›yönündeki aç›klamalar› ve bunun ar-d›ndan Kraliyet Ordusu Genelkurma-y›’n›n ayn› minvaldeki aç›klamas›natepkiler sürerken, bu kez Nepal polisiNKP(M)’nin gençlik örgütü olan YoungCommunist League (Genç KomünistlerBirli¤i)’nin faaliyet yürüttü¤ü yerleribast›. Bask›n s›ras›nda YCL’nin 300üyesinin toplant› halinde olduklar› vetutuklanan ya da gözalt›na al›nan ol-mad›¤› aç›kland›.

Nepal’de kimi partilerin, seçimlerin

sa¤l›kl› bir ortamda yap›laca¤›ndan

kuflkulu olduklar›n› duyurmalar› ve ar-

d›ndan Nepal Meclis üyesi Sher Bha-

dur Deuba’n›n, seçimler öncesinde ge-

rekli güvenli¤in al›nmamas› halinde

seçimleri gerçeklefltirmenin mümkün

olmayaca¤›n› söylemesi, ak›llarda soru

iflaretleri yaratt›. Zira seçimler için ülke

genelinde bafllat›lacak kampanyalarda

Maoistlerin etkin olduklar› bölgeler de

dahil olmak üzere güvenli¤in Kraliyet

Ordusu taraf›ndan sa¤lanmas›n› iste-

yen çeflitli kesimlerin ard›ndan Deu-

ba’n›n yapt›¤› bu aç›klama, Kraliyet

Ordusu’nun güçlendirilmeye çal›fl›lma-

s› olarak yorumlan›yor. NKP(M) ise;

Nepal Kraliyet Ordusu’nun seçimler

için düzenlenmesi halinde, ülke gene-

linde kendi güçlerini yeniden düzenle-

yerek bu hamleye yan›t verece¤ini du-

yurdu. K›sacas› durum, Nepal’in ve

Nepal halk›n›n mücadelesinin kritik ve

hassas bir süreçten geçti¤ini, ötesinde

Nepal devrim hareketinin gelece¤inin

önümüzdeki birkaç hafta içinde flekil-

lenebilece¤ini göstermektedir.

Almanya’da kamu emekçileri baflta ül-kenin en büyük havaalan› olan FrankfurtHavaalan› olmak üzere Münih, Hamburg,Duesseldorf, Köln ve Bonn havaalanlar›n-da greve gittiler. Havaalan› çal›flanlar›n›ngreve gitmesiyle uçufllarda aksamalar ya-fland›, birçok alanda hayat felç oldu. 1milyon 300 bin üyeli Verdi Sendikas›’n›ngerçeklefltirdi¤i greve kamu emekçileritam kat›l›m sa¤lad›. Sendikan›n yüzde

8’lik zam talebinin hükümet taraf›ndankabul edilmemesi nedeniyle gidilen grevekamu tafl›mac›l›¤› alan› da dahil oldu. Al-man Demiryollar› ile yüzde 11’lik ücretzamm› konusunda anlaflan fakat imzala-ma aflamas›na getiremeyen MakinistlerSendikas› Baflkan› Manfred Schell de bir-kaç gün içinde süresiz greve gidecekleriniaç›klad›. Verde Sendikas› Baflkan› FrankBsirske, düflük ücretlere tahammülün kal-

mad›¤›n›, sorumluluklar artarken ücretle-rin azalmas›n›n kabul edilemeyece¤ini,ücret art›fl› istediklerini belirtti.

Öte yandan Fransa’da sendikalar›nça¤r›s› üzerine birçok kentte alanlara ç›-kan binlerce kifli emekli ücretlerinin belir-gin bir flekilde artt›r›lmas›n› istedi. Ocakay›nda yap›lan yüzde 1.1’lik ücret art›fl›n›yetersiz bulan emekliler, baflbakanl›¤a yü-rüyerek tepkilerini dile getirdiler.

‹srail siyonizmi iflgalci, katliamc› ka-rakterini geçti¤imiz günlerde Filistin hal-k›na karfl› gerçeklefltirdi¤i imha sald›r›s›y-la bir kez daha gösterdi. ‹srail siyonizmi-nin havadan ve karadan Gazze’ye ger-çeklefltirdi¤i sald›r› sonucunda aralar›ndaçocuk ve kad›nlar›n bulundu¤u 120 Filis-tinli katledildi, 350’den fazlas› yaraland›.Sald›r› sonucunda Gazze yerle bir oldu.Yard›mlar›n giriflinin dahi engellendi¤iambargo, g›da-ilaç s›k›nt›s›, sa¤l›k hiz-metlerinin, su ve kanalizasyon sistemininçökmesi Gazze’de yaflayan 1.5 milyon Fi-listinlinin yaflam›n› cehenneme çevirdi.‹srail’in giriflini engelledi¤i yak›t ve elek-trik yüzünden hastaneler iflleyemez duru-ma geldi. M›s›r’›n s›n›r› tutmas›yla da Fi-listin tam bir abluka alt›na al›nm›fl, ‹sra-il’in at›fl poligonuna dönmüfl durumda.“Terörle mücadele” edilmesi noktas›nda

bu sald›r›lar›n devam edece¤ini aç›klayan

Ehud Olmert, Filistin halk›n› soyk›r›mla

tehdit etti. Bugüne kadar Filistin toprak-

lar›n› iflgal eden, Filistin halk›n› katleden

‹srail, kendi a¤z›ndan soyk›r›m yapt›¤›n›

söyleyerek, bunun kendi meflru hakk› ol-

du¤unu ifade etmifl oldu.

Bar›fl ad› alt›nda görüflmeler düzenle-

yen ABD ve AB’li emperyalistler bu kat-

liama ola¤an bak›p sesini ç›karmad›, üs-

tüne sahte bar›fl görüflmeleri ça¤r›s›nda

bulundu. Emperyalistlerin ufla¤› Arap ik-

tidarlar› yan› bafl›nda gerçeklefltirilen kat-

liam› seyre durmaktan öte bir fley yapma-

d›lar. Faflist Türk devleti iki yüzlüce ‹sra-

il’i k›nad›¤›n› aç›klad›. Ne var ki Ortado-

¤u’yu sömürü ve talan co¤rafyas›na çevir-

meye çal›flan emperyalistlerin hat›r› say›-

l›r müttefiki-jokeri ‹srail siyonizmiyle si-

yasi-ekonomik-askeri iflbirli¤ine imza at-maktan da geri durmuyor. BM, vahame-tin raporunu tutarak “insani” yard›m ça¤-r›lar›nda bulunuyor, timsah gözyafllar›döküyor; ama esas›nda bu iflgalin-katlia-m›n-sömürünün devam›yla mükellef olu-yor. Bafl›ndan beri emperyalist çözümemeyleden ve planlar›na ortak olan, Filis-tin’in fiilen ikiye bölünmesine hizmeteden “›l›ml›” Mahmut Abbas ise “kap-saml› bir bar›fl ça¤r›s›”nda bulunmakla,Filistin halk›n›n gösterdi¤i sebat› kutla-makla ve ayr›ym›flças›na Gazze’ye 5 mil-yon dolar yard›m etmekle yetindi. Ege-menler ve medya taraf›ndan servis edildi-¤i gibi Filistin’de yaflananlar kan›ksat›ld›-¤› gibi bir ‹srail-Filistin çat›flmas›ndan ötebir fleydir. Baflta ABD olmak üzere em-peryalistlerin Ortado¤u üzerindeki ç›kar-lar›n, hesaplar›n iz düflümü olan Filis-

tin’deki bu vahflet ‹srail’in “terörle müca-dele” ad› alt›nda Hamas’la olan mücade-lesi fleklinde sunuluyor. Filistin’de El Fe-tih-Hamas’›n çat›flt›r›lmas› beraberindeFilistin’in fiilen ikiye bölünmesi, Abbas’›n‹srail’le görüfltürülüp ‹srail’in ç›karlar›do¤rultusunda dayatmalarda bulunulma-s›, akabinde Annapolis’te “Ortado¤u Ba-r›fl/Tahakküm konferans›”n›n düzenlen-mesi uzun erimli politik yönelimlerin vegenifl bir iflbirli¤inin iflleyiflidir. Filistin’debugün yaflananlar bu tezgah›n bir parça-s›d›r. Son olarak ABD D›fliflleri Bakan› Ri-ce’›n Abbas’la görüflmesi ve Hamas’a yö-nelik aralar›nda geçen diyalog dikkate de-¤erdir. Amaç son derece aç›k: Ortado-¤u’da ifllerin yoluna girmesi için ne kadarmuhtelif unsur varsa yok etmek, uyumlu,her söylenileni yerine getirecek iktidarlaroluflturmak.

Nepal’de kritik süreç

Ortado¤u’da kal›c› bar›fl m›, kal›c› tahakküm mü?

Avrupa emekçilerihükümetleriuyar›yor

Page 11: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

GÜNCEL 16-31 Mart 2008 11

“‹DD‹ANAME”YE ‹T‹RAZLARIM

“Tarafs›z cümle yoktur.” (Atalay Girgin)

Yeniden, bir kez daha yarg›lan›yorum... Be-ni yarg›layanlar›n ço¤u Orhan Karadeniz gibiemekli oldu; ama ben yine yarg›lan›yorum...

TCK 141-142, TCK 312, TCK 159, TCK169, TMY 8/1, “298 say›l› yasaya muhalefet”vb’leri, vd’lerinden, bu topraklar›n dört bir ya-n›nda ne kadar çok yarg›land›m... Yarg›lanma-ya bafllad›¤›mda saçlar›m kapkarayd›; flimdiysebembeyaz... Y›llar, y›llar... Yeniden, hâlâ yarg›-lan›yorum...

“Nedeni” bence; Edip Cansever’in, “Ne ge-lir elimizden insan olmaktan baflka”; Rosa Lu-xembourg’un, “Özgürlük, baflkas›n›n özgürlü-¤üdür”; P. Picasso’nun, “Hay›r, evet’ten öncegelir”; T. Adorno’nun, “Bu dünyan›n insan› ir-kilten yan› korkunçlu¤u de¤il, ola¤an görünü-flüdür” sözlerine atfetti¤im yaflamsal önemdir...

‹smail Beflikçi’lere, Fikret Baflkaya’lara,Haluk Gerger’lere, Ayflenur Zarakolu’lara,Hrant Dink’lere yani ayd›n olman›n onurunave W. Goethe’nin, “‹nsan›n, yaln›z gerçe¤in neoldu¤unu bilmesi yeterli de¤ildir... Do¤ruyu is-temesi ve yapmas› da gereklidir,” sözlerineduydu¤um radikal sosyalist sayg›d›r...

Bir de R›fat Ilgaz’›n, “Yaflamak bir yürek ifl-çili¤i günümüzde”; Cemal Süreya’n›n, “Celali-yim, Celalisin, Celali” dizelerini durmadan te-rennüm edecek kadar aflka, hayata ve in-san(l›k)a bilinçle inanmamd›r...

Karfl›n›zda ‹smail Beflikçi, Fikret Baflkaya,Haluk Gerger, Ayflenur Zarakolu, Hrant Dinkve öteki hocalar›m yani ekme¤ine haram, sözü-ne yalan katmayanlar gibi e¤ilip bükülmedendimdik duraca¤›m... Dava konusu olan konufl-mam› tam da bu nedenlerle yapt›m ve kesinlik-le piflman de¤ilim...

Burada Ralph Waldo Emerson’un, “Y›llar,günlerin asla bilmedi¤i fleyleri ö¤retir,” sözü-nün alt›n› çizerek, flunu ifade etmem gerekiyor:“Bu topraklarda Kürtler vard›r, bask› alt›ndad›r;Kürtler kendilerini özgür hissedene dek ben deKürt’üm” dedi¤im için yarg›land›m... BugünTRT Kürtçe yay›n yap›yor, daha fazlas› ola-cak...

‹lk gençli¤imde ‹srail Siyonizmi’nin Filistin-lilere karfl› uygulad›¤› sömürgeci zulme karfl›dövüfltü¤üm için “anarflist” diye yarg›land›m...Bugün Ankara’da Filistin Elçili¤i var ve ‹srailzulmünü k›namayan yok... Örnekleri ço¤altabi-lirim... Ama bu kadar› bile yeter... Ancak uma-r›m bu davan›n konusu olan “Ermenilere karfl›soyk›r›m uyguland›¤›” yolundaki görüflüm, birgün “resmi çevreler”ce de kabul görür ve yüzy›-la yak›nd›r kanayan bir yaray› sarma olana¤›buluruz, kardefl Türk ve Ermeni halklar› ola-rak...

Devam ediyorum: Dava konusu konuflma-ma iliflkin 6 sayfal›k iddianamesinde Cumhuri-yet Savc›s› Levent Savafl 6 y›l hapisle cezalan-d›r›lmam› istiyor; yani her bir sayfaya bir y›l ha-pis; savc› iyi ki 6 sayfal›k bir iddianame kalemealm›fl; daha uzun yazsayd› vay hâlime! ‹ddia-namenin mant›k(s›zl›¤)›na, anlay›fl(s›zl›¤)›na,mesnetsiz iddialar›na, has›l› tümüne itiraz›mvar.

Cezaland›r›lmam istenilen 216. madde’nin1. f›kras›nda, “Halk›n sosyal s›n›f, ›rk, din, mez-hep veya bölge bak›m›ndan farkl› özellikleresahip bir kesimini, di¤er bir kesimi aleyhine kinve düflmanl›¤a alenen tahrik eden kimse, bunedenle kamu güvenli¤i aç›s›ndan aç›k ve ya-k›n bir tehlikenin ortaya ç›kmas› hâlinde, biry›ldan üç y›la kadar hapis cezas› ile cezaland›-r›l›r” deniliyor.

301. maddenin 1. f›kras›nda da “Türklü¤ü,Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Mecli-si’ni alenen afla¤›layan kifliler” için alt› aydanüç y›la kadar hapis cezas› öngörülüyor.

Halklar›n kardeflli¤i, s›n›fs›z-sömürüsüz-s›-n›rs›z bir dünya ülküsünü savunan bir radikalsosyalist olarak, 216. madde’nin 1. f›kras›ndaki

nitelemelerin beni ba¤lamad›¤›, konuya vak›fherkesin bilgisindedir. Bu, ciddiye al›nmas›mümkün olmayan bir isnatt›r! (...)

301. maddenin 1. f›kras›na iliflkin isnat ko-nusu iddiaya gelince: Ben Türklü¤ü ne afla¤›larama ne de yüceltirim; bir Türk olarak, benimaç›mdan bir Ermeni’nin, Kürt’ün, Rum’un,Arap’›n ya da Türk’ün bir di¤erinden hiçbir afla-¤› ya da üstün niteli¤i yoktur, olamaz da... Bun-lar› düflünen birisi olarak neyle, niçin suçland›-¤›m› anlayamad›¤›m› belirtmeden geçmeye-yim... (...)

Kan›mca genel bir hukuktan de¤il; bir s›n›-f›n iktidar belgesi olan hukuktan, yani huku-kun s›n›fsall›¤›ndan söz etmeli ve Karl Marx’›n,“Burjuva düzenin uygarl›k ve adaleti, bu düze-nin köleleri ne zaman efendilerine karfl› baflkal-d›r›rsa, kendi korkunç yüzlerini aç›kça gösterir-ler. O zaman bu uygarl›k ve bu adalet, maske-siz yaban›ll›k ve yasas›z öç alma olarak, erekle-rini a盤a vurur” sözleri unutulmamal›d›r. “Hu-kuk” deyince, bir s›n›f›n egemenli¤inden sözediyorsunuz demektir... (...)

Geçerken alt›n› çizeyim: “Devletin menfaa-ti”ni gözeten bir hukuk(suzluk) hiçbir yurttafl›-na o malum söylencedeki üzere, Alman hü-kümdar› karfl›s›ndaki köylüye, “Berlin’de savc›-lar var” diye hayk›rma olana¤› sunmaz... (...)

6 sayfal›k iddianamesinde CumhuriyetSavc›s› Levent Savafl dolayl› olarak AB veA‹HM’e gereksiz göndermeler yapm›fl.

Yeri geldi belirteyim. Ben AB’yi -ilk gençli-¤imdeki gibi- hâlâ emperyalist olarak nitelerim;onunla ba¤›nt›l› “demokrasi”, “hak-hukuk”söylencelerini ciddiye almam... Yani ne AB nede onun A‹HM’i, bir radikal sosyalist olarakbenim için T.“C”den ve mahkemesinden -özüitibariyle- farkl› de¤ildir. ‹fl bu nedenle de mah-kemeniz ne karar al›rsa als›n, ben bunaA‹HM’de itiraz edecek falan de¤ilim! (...)

Salt TCK 301 tart›flmalar›yla bir yere gide-meyiz; TCK 301’in kald›r›lmas›yla da özgürlük-ler falan da gelmez. Ne olur birbirimizi aldat-mayal›m...

TCK 301 resmi ideolojinin s›rt›m›zdaki so-palar›ndan sadece birisidir...

TCK 301 konusunda “iyi/kötü polis” ya daHacivat/ Karagöz “düalite”si sergileniyor. (...)

TCK 301’in ne oldu¤u, neye hizmet etti¤ikonuflulmuyor! “Kalks›n m›? Kalmas›n m›?” di-diflmeleriyle idare ediliyor! (...)

TCK 301’de Türklük kavram› ise; Türk ulu-su ve ulusunu oluflturan Türkleri ifade etmekte-dir. Türklerin manevi de¤erlerinin tümü bukavram içerisinde düflünülmektedir. Bu hâliylemadde Türk “ulusu”nu oluflturan (etnik) birTürklük’ü varsaymakta ve kendilerini bu “etnikTürklük”ün d›fl›nda görenleri, korumak bir ya-na, hedef hâline getirmektedir.

Örnek mi? Hrant Dink suikast›n›n ikinciduruflmas›nda Yasin Hayal’in avukat› FuatTurgut, “Kuduz Ermeniler... Hepimiz Ermeni-yiz diyen güruh nerde? Allah hepinizi Hrantla-ra kavufltursun” diye hayk›r›yor! Bu, TCK301’in ilgi alan›na girmiyor! Çünkü hakareteu¤rayan, Ermeniler’dir -T.“C” yurttafl› olsalarda- “Türklük” de¤il! 301’in soru(n)lar›ndan bi-risi bu... (...)

Bu madde ile düflüncelerini ifade edenler,zalim konumuna gelen kifli ve yap›lara zalim yada yarg›s›z infaz yapan katile, katil dedikleriiçin cezaland›r›lmaktad›rlar. (...)

Unutmay›n “devlet ad›na yap›lm›fl baz› fiil-ler” diye adland›r›lan gayri meflru keyfilikler butopraklar›n tarihine, resmi tarih inkâr etse dekay›tl›d›r...

Çeteleflme... ‹ttihat ve Terakki... Teflkilât-›Mahsusa... Topal Osman... 6-7 Eylül... TanMatbaas› Bask›n›... Kontr-gerilla... ZiverbeyKöflkü... “Ülkücüler”... Marafl, Çorum... 1 Ma-y›s 1977... Çatl›/Çak›c›... Fail-i (belli) meçhul-ler... Susurluk... fiemdinli... Hrant Dink’in kat-li... Ergenekon... Bu sözcükler size bir fleylerhat›rlat›yor mu? Yoksa hat›rlatm›yor mu? E¤eryan›t›n›z “Hat›rlat›yor” ise, ben burada yarg›-lanmamal›y›m... Yok hat›rlatm›yor ise, beni he-men “cezaland›r›n”! Ben ne yapt›¤›m›n, ne de-di¤imin, neyi savundu¤umun bilincindeyim.Bu anlamda bana dair alaca¤›n›z karar›n so-rumlulu¤u sizindir; karar›n›z ne olursa olsunbenim içim müsterih...

Çünkü ben çeteleflme ma¤duruyum... ‹tti-hat ve Terakki’nin soyk›r›ma u¤ratt›¤› Ermeni-lerdenim... Teflkilât-› Mahsusa’n›n “vatan mil-let” nidalar›yla kurflunlad›¤›y›m... Topal Os-man zulmünün evinden bark›ndan etti¤iyim...6-7 Eylül’de, Tan Matbaas› bask›n›nda ya¤ma-lanan›m... Kontr-gerilla’da, Ziverbey Köfl-kü’nde iflkence edilenim... “Ülkücüler”ce kur-flunlanan›m... Marafl, Çorum’da katledilen Ale-viyim... 1 May›s 1977’de vurulan sosyalistim,iflçiyim... Fail-i (belli) meçhullerin hedefindekiKürt’üm... Çatl›/Çak›c›’ya... Susurluk’a... fiem-dinli’ye... Hrant Dink’in katline... Ergene-kon’a... Benzerlerine, di¤erlerine yani has›l› ka-pitalist teröre “Hay›r” diyenim... Gücüm yetti-¤ince, her biçimde karfl› ç›kan›m... Bunun içincezaland›r›lacak isem, bu benim için onurdur...

Ama an›msay›n:

T.“C” devletin en yetkili a¤›zlar›n›n beyan›,idarecilerin fiili destekleri ile korunup kollan-mam›fl m›d›r Susurluk ve benzerleri? Bunu in-kâr etmeniz mümkün mü? (...)

Bir de; J‹TEM eleman›n›n ve di¤er parami-liter güçlerin fiilleri... Sonra da; devlet ad›nakurflun s›kanlar› “alk›fllayan”lar; “Bizim çocuk-lar” diyenler... Bunlara itiraz ettiniz mi TCK301’den ceza alacaks›n›z! Ya bunlar› yapanlar?Ya bunlar› yapanlar karfl›s›nda “Hukuk” dedi-¤iniz fley? O nerede? (...)

Evet, evet TCK 301’in “Amac›n›n bir nevidevlet ve etnik köken anlam›nda ulus fetiflizmi-ne gönderme yapt›¤›” herkesin malumdur...

Aç›klamal›y›m, kanaatimce TCK 301 ›rkç›bir maddedir. (...)

“Ama”l›, “fakat”l›, “ancak”l› düflünce veifade özgürlü¤ü olmaz; “Özgürlü¤ün ard›na ek-lenen ‘ama’ felsefi, ideolojik, hukuksal, dinsel

aç›l›mlar›n özgürlü¤e vurdu¤u darbeleri meflru-laflt›rmaya yöneliktir, diye düflünürüm.‘Ama’lar, özgürlü¤ü, ötesi tahammül edilemezkabullenilmesi istenen bir alana s›k›flt›r›r,” Yü-cel Sayman’›n ifadesiyle...

Hakk›mda 6 sayfal›k iddianameyi haz›rla-yan Cumhuriyet Savc›s› Levent Savafl da, böy-lesi, “ama”l›, “fakat”l›, “ancak”l› özgürlükler-den söz ederken; özgürlü¤ün kural, yasaklar›nise istisna oldu¤unu görmezden gelmektedir...(...)

Sartre’lar›ndan nefret eden T.“C”, Voltai-re’lerini de sevmiyor! Bu böyle olmasayd›, “Ki-taplar›nda toplum yap›s›n› inceledi¤i Kürtler’eKürt dedi¤i için, ‹smail Beflikçi Türkiye hapis-hanelerinde 25 y›l yatar” m›yd›? Ya da bu ülke-nin onurunu, vicdan›n› temsil eden Fikret Bafl-kaya, Haluk Gerger, Ayflenur Zarakolu mah-puslarda çürütülür müydü; Hrant Dink karde-flim kurflunlan›r m›yd›?

‹nsan merkezli bir hukuk, vicdan›n› yitir-memelidir; çünkü I. Kant’›n deyifliyle de, “Vic-dan, insan›n içindeki bir yarg› makam›n›n bi-lincidir.”

“Ya yiterse” ne mi olur? ‹smail Beflikçi’ler,Fikret Baflkaya’lar, Haluk Gerger’ler, AyflenurZarakolu’lar sadece do¤ruyu söyledi, yazd› di-ye mahpuslarda çürütülür; Hrant Dink’ler kur-flunlan›r! Zaten olup-bit(mey)en de budur! ‹ti-raz›m da bunad›r... (...)

Cezaland›r›lmam› talep eden CumhuriyetSavc›s› Levent Savafl’a göre “Türk Devlet Te-zi”ne karfl› ç›kmak suçtur ve ben bu “suçu” ifl-lemifl bulunuyorum! Ancak bana/ bize “tarihçi-lik” ve “resmi tarih” dersi vermeye kalk›flanCumhuriyet Savc›s› Levent Savafl’a benim dediyeceklerim var! (...)

Tarih mahkemelerin sorunu de¤ildir; ola-maz da... Sadece mahkeme mi? Elbette de¤il;tarihi parlamentolar da oylayamaz; karar alt›naalmaz... (...)

Konuya böyle bakt›¤›m için, burada Cum-huriyet Savc›s› Levent Savafl ile, üzerine vazifeolmayan› yani tarihi tart›flacak de¤ilim; sadecebilgisi olsun diye görüfl ve kanaatlerimi s›rala-yaca¤›m... Bunlar› mahkemede tart›flmayaca-¤›m; ancak Levent Savafl, bir gün bir yerde busoru(n)lar› benimle “Cumhuriyet Savc›s›” s›fat›d›fl›nda tart›flmak isterse ben haz›r›m... (...)

Bana “tarih/ tarihçi” dersi vermeye kak›-flanlara söyleyece¤im ilk fley fludur: S›n›f müca-delesinin ürünü olan tarihe ben, bizimkilerinyani ma¤durlar›n, ötekilefltirilenlerin, ezilenhalklar›n, emekçilerin, madunlar›n, kad›nlar›ntaraf›ndan bakar›m...

Kimilerine göre M›s›r’daki piramitleri Fira-vunlar yapt›rm›fl olsa da, benim için M›s›r’dakipiramitleri yapanlar k›rbaç alt›ndaki köleler-dir... Anlayaca¤›n›z benim bakt›¤›m yerden,as›ls›z-egemen “resmi tarih” söylencelerinin-hamasetinin zerrece önemi yoktur.. (...)

Ben resmi ideolojinin kölesi de¤ilim, benim“resmi tarihim” yok... (...)

Cumhuriyet Savc›s› Levent Savafl’a tekrarsoruyorum: “Resmi olan Türk Devlet Tezi”bunlardan hangisidir? Ya da söz konusu olanbunlardan bir baflkas› m›d›r? Veya hangi yasave müeyyide ile karar alt›na al›nm›flt›r. Bunakonu olan bir TBMM karar› var m›d›r; yoksahaberimiz olmayan bir baflbakanl›k kararna-mesi mi söz konusudur? Nedir bu “Resmi olanTürk Devlet Tezi”nin yasal kayna¤›?

Aç›klar m›s›n›z? ‹ddian›z neye yaslan›yor?(...)

Pekâlâ 1915’de ne oldu da Ermeniler dinle-rini hatta kökenlerini de¤ifltirmek zorunda b›ra-k›ld›lar? Yan›t aç›k ve çok k›sa: Anadolu’da ser-maye ‹ttihat ve Terakki’nin ›rkç›/ milliyetçi po-litikalar›yla Türklefltirildi.. (...)

“Sermayenin Türklefltirilmesi” dedi¤im tamda bu; yani soyk›r›m ile iktisat d›fl› cebir meka-nizmalar›n›n devreye sokulmas›; Marx buna,“ilkel sermaye temerküzünün bir biçimi” der...(...)

Evet; Ermenilerin bir soyk›r›ma maruz kal-d›¤›n› düflünüyorum. (...)

Tüm bunlar›n, Cumhuriyet Savc›s› LeventSavafl taraf›ndan, “Diaspora Ermenileri’nin gö-rüflleri”ni savundu¤um yollu yorumlanmas›nagelince... Savundu¤um kendi görüfllerimdir;çünkü ben Çorumlu’yum...

Hani flimdilerde Çepni denilen, eskiden Er-meni Pufliyan Mahallesi olan topraklar›n çocu-¤uyum; Kiropi’lerin hemflehrisiyim, komflusu-yum...

Kemal Tahir’in ‘Büyük Mal’›nda anlatt›¤›ya¤ma, talan, katliam co¤rafyas›n›n insan›-y›m... Dedem Kaleli Niyazi’nin “Gökgözlülerburalardan sürüldü¤ünden beri bu yerlerin be-si bereketi kesildi!” sözünün tan›¤›y›m... HrantDink’in Türk kardefliyim... Yani bir fieyh Bed-reddin, Pir Sultan, Nâz›m Hikmet gibi “Yüzak›-m›z” olan Kütahya Mutasarr›f› (Valisi) flair Fa-ik Ali Bey (Ozansoy) gibi, ben de RighteousTurks”lerden biriyim... R›fat Bali’nin anlatt›¤›gibi, “... ‘Dürüst Türkler’ s›fat›, ‘RighteousTurks’ s›fat›n›n Türkçeleflmifl hâli.

(...)

Bu sorun ile neden ilgilendi¤im konusundabu kadar› yeter mi? ‹sterseniz bunlara, bunla-r›n hepsinin toplam› olan radikal sosyalistli¤imide ekleyin... Bu konuda son söz de Henri Bar-busse’den, “Yaln›zca kendi halk›n›n davas›n›görebilen kifli kendi halk›na da ihanet ediyordemektir. Zira bu halk›n da di¤erleriyle beraberkarmakar›fl›k bir hâlde içine düflece¤i katliam-lar› haz›rlam›fl olmaktad›r. De¤iflme için çal›fl-mayan kötülük için çal›fl›yor demektir. Enter-nasyonalist olmadan, özgürlükten yana oluna-maz.” Özgürlükten yanay›m; kendim için de¤il;herkes için; sizin ve çocuklar›n›z›n da muhtaçoldu¤u hepimizin özgürlü¤ünden yanay›m...

“‹flte bu kadar!” demeden önce izin verin,“Sessizlerin sesi” olma cüretinden ötürü BülentErsoy’a da teflekkür edeyim; gerçekleri her za-mankinden daha da gür bir sesle hayk›rmakzorunda oldu¤umuz bu kesitte...

Temel Demirer yarg›layanlar› yarg›l›yor

TEMEL DEM‹RER

Page 12: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

Göç, toplumsal bir alt üst olufl hareketidir;Dünya kültürlerinin iç içe geçmelerine, birbirleriniyak›ndan tan›malar›na, karfl›l›kl› özümlemelerineya da zay›f olanlar›n yokolmalar›na yol aç›yor. ‹n-sanl›k tarihi bir anlamda, sivil ve askeri göçler tari-hidir. Büyük ‹skender’in Makedonya’dan kalk›pHindistan’a kadar ordular›yla yürümesi, iflgal etti¤iher ülkenin dinini kabul etmesi ve askerlerini orahalklar›yla evlendirmesi, silahlanm›fl insanl›¤›n zo-ra ve ya¤maya dayanan bir göç hareketidir. CengizHan’›n istilalar›, Asya nüfusunun bir bölümününbat›ya kay›fl›na yol açm›flt›r. Her istila ya da askerigöç, daha büyük sivil göçlerin gerçekleflmesini be-raberinde getiriyor. ‹ster askeri nedenlerden, ister-se ekonomik nedenlerden olsun, göç olgusu, so-nuçlar› itibariyle bir küreselleflme olgusudur.

Geçti¤imiz yüzy›l, çokkültürlülük kavram›n›nönem kazand›¤›, yaflam› çalkaland›rd›¤› ve renklen-dirdi¤i bir yüzy›l oldu. Bat› kültürleri baflta olmaküzere, egemen kültürler, kendi ba¤›rlar›na gelengöç dillerini ve kültürlerini, söylemleri ne olursa ol-

sun, bir zenginlik unsuru olarak görmek istemedi-ler. Bu dillerin ve kültürlerin geliflmesi, uzun vade-de do¤al asimilasyonun derinleflmesi demektir. Busa¤l›kl› yolu izleyeceklerine, ince yöntemlerle bas-t›rma, asimile etme politikas›na sar›ld›lar. Bu politi-ka, bugünkü bat› toplumlar›n›n temel politikas› ha-line geldi. Sonuçta tüm göçmen kültürler, yaflad›k-lar› ülkenin egemen kültürüne aç›lacaklar›na, sa-vunma psikozuyla kendi içlerine kapand›lar. Gel-dikleri ülkenin dilinden ve kültüründen kopuk ya-flayan göçmenler, ciddi bir dil ve kültür kay›fl› içinegirdiler. Bu, ciddi bir gerileme durumuydu ve so-nuçta onlar›, yaflad›klar› ülkenin dilinden ve kültü-ründen iyice kopard›, kendisini içten içe hissetti-ren, ciddi bir kiflilik ve kimlik bunal›m› olarak orta-ya ç›kt›. Göçmen y›¤›nlar›, kendilerini hiçleyen ‘ya-banc›’ sisteme karfl› varolufllar›n› kendi kültürleri-nin en kaliteli yan›na sar›larak sürdüremezlerdi.Böylesi bir birikime ve yetene¤e sahip de¤illerdi.Gençleri çok daha güçlü bir kay›fl, parçalanma veyabanc›laflma içindeydi. Bu durum onlar› sars›yor,kayg›land›r›yordu. Göçmenler, güç durumda kald›k-lar›nda yapt›klar› fleyi yapt›lar. Gerçe¤in sözde mo-dern ve zalimane gücü karfl›s›nda, haz›r inançlar›-na, yani dine sar›ld›lar. Din onlar› kendilerine ve ya-flad›klar› topluma daha da yabanc›laflt›rd›. Hem bi-rey hem de toplum olarak inançlar›n›n ve o inancauygun yaflam tarzlar›n›n gettolaflmas›n› zirveye var-d›rd›lar. Gettolarda Tanr› güçlendikçe insan küçül-dü. Ulusal önyarg›lar ve paranoya canland›. Kuflkuve ret, bir davran›fl tarz› haline geldi.

Mevcut durumda göçmen, tecrit ve yaln›zl›kduygusu içindedir. Hali vakti yerinde olanlar, tümdikkatlerini, çok daha iyi bir yaflam kurmaya, zen-

ginleflmeye, kendisini tecrit eden, ezen toplumunüstüne ç›kmaya yöneltmifllerdir. Boflanmay› ya daaile parçalanmas›n› çok daha derinlikli yaflayan altkesimler ise, kendi dillerinden yay›n yapan televiz-yon kanallar›na, kahvehanelere, cep telefonlar›nave internet chat’lerine, yasak iliflkilere tutunaraksoluk almaya çal›flmaktad›rlar. Kendi ana dillerindeve kültürlerinde daralan ve azami yüz kelimeyle ko-nuflan bu kesimin bak›fl›nda, gülümseyifl ve yürü-yüflünde, gözden kaçmayan bariz bir çarp›lma var-d›r. Beton labirentlerde hayal dünyas› daralan vegökyüzüne bakmay› unutan göçmen, kendi iç ses-lerine, falc›ya ve doktora daha s›k baflvurmaktad›r.Göçmenin, rahatlamak için sanal bir dünyaya, herzaman oldu¤undan flimdi daha çok ihtiyac› vard›r.Geldi¤i ülkeye geri dönme umutlar›n› tamamen yi-tirmifltir. Böyle bir dönüfle genç kuflak da izin vere-cek durumda de¤ildir. Genç göçmen kufla¤› için ba-ba ülkesi, yabanc› bir ülkedir. Düzensizli¤in ve kao-sun hüküm sürdü¤ü o ‘ana vatan’a ancak tatil yap-mak için gidilir.

Gelece¤in dil ve kültür manzaras› ne olabilir?‹nsanl›k tarihi gelece¤in manzaras› hakk›nda netbir görüntü vermese de bir fikir veriyor. Ekonomiküresellefltikçe ulusal s›n›rlar ciddiyetini yitiriyor.Ekonomik, kültürel, sosyal iliflkiler s›klafl›yor. Diller,kültürler içiçe geçiyor. ‹ç içe geçen ve güçlü iletiflimaraçlar›na sahip olan topluluklar, tek bir dünya diliile konuflma ihtiyac›n› daha çok hissediyorlar. Bü-tün diller ve kültürler, bar›fl ve özgürlük zemininde,birbirlerini özümleyerek, bir tek zengin dünya dilive kültürü fleklinde ortaya ç›ksa, kimse itiraz etme-yecek. Yabanc›laflma ve gettolaflman›n gücüne ra¤-men, topluluklar, do¤ru yolun ve insanl›¤›n sadece

kendilerinde oldu¤una dair saplant›lar›ndan dahaçok kuflku duymaya bafll›yorlar. Modern yaflam ilegeleneksel yaflam aras›nda kalan göçmen gençli¤intemel e¤ilimi, kafas› dini bir atmosfer içinde olma-s›na ra¤men modern yaflamdan yanad›r. Bu durum,aile içi kuflak çat›flmas›n›n önemli nedenlerinden bi-risidir.

Bir insan›n, do¤up büyüdü¤ü yeri sevmesi, özle-mesi, elbette ki do¤al bir duygudur. Bununla birlik-te, kendisini dünyal› hisseden birisi için göçmenlikdiye bir fley yoktur. Uzay›n ak›lalmaz derinli¤indendünyaya bakan ve onun bu muazzam varl›k karfl›-s›nda, hiç denecek kadar minnac›k varl›¤›n› duyum-sayan birisi için, b›rakal›m göçmenli¤i, mülkiyetduygusuyla donanm›fl insan›n varolma maceras› ol-dukça ac› ve gülünçtür. ‹nsan, darl›¤›n›n ve at göz-lü¤ünün kurban›d›r. Uluslar›n bo¤azlaflmalar›n›, in-san›n insan› ve di¤er canl›lar› yoketmesini heyecan-l› bir hikaye okur gibi okur ve haks›z da olsa, men-sup oldu¤u kendi ulusundan yana hareket eder.Sonsuzluk aleminde insana benzer, baflka bir garip,korkunç ve ac›nacak derecede gülünç bir canl› varm› bilemiyorum. ‹nsan›n, büyük ac›lardan, y›k›mlar-dan kurtulmas›, barbarl›¤›n› korkunç eserler müze-sine kald›rmas›, büyük ölçüde mülk duygusundankurtulmas›na ba¤l›d›r. ‹nsan›n bu duygudan kurtul-mas› binlerce y›l› alacak. Hangi insanla konuflursa-n›z konuflun, aflktan, en zaruri geçim sorunlar›nakadar, insan›n tüm varl›¤›na mülk duygusu egemen-dir. Mülk dünyas›na karfl› ç›kanlar bile, teorileriniondan tam anlam›yla kurtaram›yorlar.

Göçmenin ruh durumunu, iç dünyas›n› çözüm-lemek, içinde bulundu¤u maddi flartlar› anlatmak-tan daha önemlidir. Karfl› ç›k›fl› çizgi haline getiren

göçmen, boyun e¤en göçmen, birden fazla kiflili¤esahip olan göçmen, tek boyutlu göçmen, zenginlefl-me h›rs›yla en yak›n çevresini ve insani iklimini ih-mal eden göçmen. Ruhsal kay›plar ve kazan›mlariçinde olan göçmen. Hiç kuflku yok ki, yeni bir dilve ülke ö¤renmesi, göçmenin iç dünyas›na eklenenbir zenginliktir. Ülkesinin kentinden gelen göçmenile köyünden gelen göçmen aras›nda da ruhsal dal-galanma aç›s›ndan farklar vard›r. Dine, gelene¤eve mülke güçlü bir flekilde sar›lanlar, genellikleköyden gelenlerdir. Yerlefltikleri bat› ülkesi, birço-¤unun gözünde, Allah korkusundan uzak, paran›n,refah›n, içkinin, uyuflturucunun ve sorumsuzlu¤unegemen oldu¤u, i¤fal edici, tuzak bir ülkedir. Bun-lara göre bu ülkede ayakta kalman›n, ahlak› ve ai-leyi koruman›n tek yolu, cemaatleflmek, din kar-deflli¤ini sa¤lamlaflt›rmak, Allah’a ve helal ticaretesar›lmakt›r. Sözkonusu köylü göçmen, kentli göç-mene göre, çocuklar›n› okutmak, aileyi korumak,mal mülk sahibi olmak konusunda daha baflar›l›d›r.Ama içten içe süren en güçlü kuflak çat›flmas› daköylü göçmen aileler içinde cereyan etmektedir.Yabanc›laflman›n, parçalanman›n, kifliliksizleflme-nin kendini a盤a vuramad›¤›, manevi bask› çembe-ri içinde kalarak sahibini köleli¤e dönüfltürdü¤ü birdurum sözkonusudur.

Göçmenlik olgusu ve göçmenlikten kaynakla-nan sorunlar, ulafl›m ve iletiflim teknolojisinin gelifl-mesiyle, dillerin, kültürlerin daha ileri düzeyde içiçe geçmesiyle, refah›n ve bilgi düzeyinin yüksel-mesiyle hafifleyecektir. ‹nsanl›¤›n, tek bir insanl›kcumhuriyeti haline gelmesi de zaten, yeryüzününuzun bir dönem göçmenleflme aflamas›ndan geç-mesine ba¤l›d›r.

KÜLTÜR-SANAT16-31 Mart 200812

55 y›ll›k sanat yaflam›nda 37 kiflisel ve yüz’ün üze-rinde karma sergiye imza atan, uzun y›llar ö¤retimgörevlisi olarak çal›flan, eserleri ile çok say›da ödülelay›k görülmüfl olan ressam Nüzhet Kutlu¤ ile sanatüzerine yapt›m›¤›z söylefliyi sizlerle paylafl›yoruz...

Son iki serginizde kad›n konusunu ifllemenizinnedenini açarak bafllayal›m isterseniz.

Kad›nlar› uyarmak laz›m. Kendi varl›klar›n›n far-k›na varmal›lar, önemlerinin fark›na varmal›lar. ‹fltesanatç›n›n en önemli görevidir bu uyar›. Önce belirlibir kesimi uyarmak, sonra toplumu uyarmak; politi-kac›lar›, çeflitli kurumlar› uyarmak, kad›n konusuüzerine e¤ilmelerini ve kad›n ile erke¤in eflitli¤inisa¤lamak. Sanatç› bunu ancak, kendi vurucu gücüy-le, ilgi çekici gücüyle, flafl›rt›c› gücüyle yapabilir. Bunas›l olur, iflte bu; sanatç›n›n ortaya koydu¤u formile olur. Nedir o form; tuvalidir, düzenlemesidir. Ba-k›n Do¤u Anadolu’da bir felaket yaflan›yor. Bu ber-deller, namus cinayetleri; bunlarda hep kad›n suçluoluyor. Belki bizde kad›nlara oy kullanma hakk› bir-çok Avrupa ülkesine göre daha önce verildi. Ama ba-k›n bu olaylar halen yaflan›yor. Bunlar can s›k›c›olaylar. Bunlar›n toplum içerisinde olmamas› laz›m,düzelmesi laz›m. Nas›l düzelebilir bunlar? ‹flin buk›sm›n› politikac›lar›n düflünmesi gerekir.

Kad›n, yüzy›llard›r sanatç›lara konu olageldi.Günümüze de¤in ifllenen bu konu, ça¤›na göre ne gi-bi farkl›l›klar göstererek sanata yans›m›flt›r?

Evet, kad›n konusu yaln›z bugünün konusu de-¤il. Eski Yunan’a bakarsan›z; Venüsler, Artemislerheykel haline gelmifl ve Rönesans döneminde dekad›n konusu gündeme gelmifltir. 20. yy’da da ka-d›n konusu bütün sanatç›lara önderlik yapm›flt›r.Ama bu flekilde ifllemifller, ama flu flekilde ifllemifl-ler. Alman sanatç›s› 15-16. yüzy›llarda baflka türlügörmüfl, ama Rönesans döneminde Leonardo bafl-ka türlü görmüfl, Mona Lisa’da oldu¤u gibi. Bugü-nün sanatç›s›nda ise kad›n daha baflka bir flekilde,daha ça¤dafl biçimde ele al›n›yor.

fiu halde günümüz sanatç›s› kad›n› nas›l ele al›yor?

Bugün kad›n, belki direkt olarak bir nü fleklin-

de de¤il de daha farkl› görülüyor. Çünkü günümüz-de, ça¤›m›zda sanatç› daha farkl› bir anlay›fl içeri-sindedir. Art›k bir tasvir, bir taklit söz konusu de¤il.O nü’ler bir tasvir ve taklit esas›na dayan›yordu.Çünkü klasik resim dedi¤imiz ve 19. yy sonuna ka-dar süren dönemde hep bu esast›. Yaln›z kad›n ko-nusunda de¤il, peyzaj (manzara resmi) konusundada hep tasvir ve taklit var idi.

Klasik resimle ça¤dafl resimin farkl›l›¤›n› ifade et-tiniz. Nedir bu farklar?

Klasik resmin esas› tasvir ve taklittir. O, do¤ay›taklit eder ve biçimi bozmaz. Ama 20 yy’dan itiba-ren modern, ça¤dafl dedi¤imiz resimlerde olay de¤i-fliyor, taklit ve tasvirden uzaklafl›yor. Taklit ve tas-virde “ben” yoktur. Modern resimde bir “ben” sözkonusudur. Orada farkl› olarak deformasyon ve do-ku söz konusudur ve daha da önemlisi art›k iflin içi-ne “ben” girmifltir. Yani günümüz sanatç›s› birey-seldir ve o bireysellik de özgürlüktür.

Bugünün sanatç›s›n›n ay›rt edici özelli¤i olarakifade etti¤iniz “ben” olgusunu biraz açar m›s›n›z?

Sanatta öznelli¤in ve “ben”in a¤›rl›¤›n›n ortayakonmas› 20. yy’nin bafllar›na rastlar. Bu da soyutsanat›n bafllamas›d›r. Soyut sanat›n temelinde objeyorumu “ben”e göre biçimlenir. Daha aç›kças› ob-jenin yerini “süje” alm›flt›r. Süje sanatç›n›n kendisi-dir. Her ça¤›n sanat› kendi gerçe¤ini arar ve yans›-t›r. Bu gerçe¤e en uygun varl›k da süjedir, “öznel-lik”tir. 20. yy’a gelinceye kadar duyusal gerçeklikgörülür. Klasik sanat›n gerçekçili¤i tabloya; konu,perspektif, do¤a nesneleri, ›fl›k-gölge, renk, iflçilikbiçiminde yans›m›flt›r. Biçim ve renk do¤a nesnele-

rine ve konuya s›k› s›k›ya ba¤l›d›r. Sanatç›n›n orta-ya koydu¤u form, içerik, öz, ayn› zamanda bir me-saj da tafl›r. Dini, toplumsal, ideolojik vs. 20. yy’denbu yana soyut-ekspresyonist resmin içeri¤ini olufl-turan faktörler mutlak gerçe¤in, duyusal gerçe¤inyerine geçmesi sonucu oldukça farkl›laflm›flt›r. Art›kkonu, ›fl›k-gölge, perspektif zay›flam›fl ya da orta-dan kalkm›fl, nesne parçalanmaya, yok olmayabafllam›fl, resim de taklit ve tasvir etmekten s›yr›la-rak, geometri ile renk, formun en önemli ö¤esi ol-

mufltur. Klasik sanattaki do¤a nesnelerine ve ko-nuya ba¤l› biçim ve renk, soyut-ekspresyonist sa-natta konudan ayr›larak, sanatç›n›n fantezisineba¤lanarak, sanatç›n›n fantezisinin formu, resminiçeri¤i durumuna gelmifltir. O zaman da ak›ldan bi-çimlendirmenin sonucu, tablonun içeri¤i olarak,sanatç›n›n fantezisine ba¤l› parçalanm›fl veya yokolmaya yönelmifl, da¤›t›lm›fl nesne sanatç›n›n sez-gisi, içgüdüsü, zekas›n›n güzel buluflar› yan›nda,özellikle anlat›m›nda art›k sanat eseri, tablo kendibafl›na bir objedir.

Sanatçi ile toplum ve toplumsal sorunlar aras›n-daki iliflkiye nas›l bak›yorsunuz? Sanatç›n›n toplum-sal mesaj kayg›s› ne boyutta olmal›d›r?

Tabii ki sanatç› güncel olaylardan etkilenecek-tir, çünkü ça¤dafl sanat felsefesini yans›tmak duru-mundad›r. Ama bunu kendi sanat› içerisinde, o“ben”i içerisinde yans›t›r. Yani hiçbir zaman kurubir tasvir ile kad›n› anlatmak söz konusu de¤ildir.Herfleyden önce resim, resim yapmak söz konusu.Bugün için kad›n bir konudur. Elbette bundan etki-leniyorsunuz. Bu toplum içerisinde yafl›yorsunuz.Tabii ki bir mesaj da söz konusu. Ama bu mesajhiçbir zaman politik bir mesaj de¤ildir, toplumla il-gili sosyolojik ve ruhsal bir mesajd›r. Sanatç›, toplu-mun ilgisini çekmek ve konu üzerinde düflünmesi-ni ve yo¤unlaflmas›n› sa¤lamak ister ve belli bir ye-re kadar bu konuyu iflleyebilir. Aksi durumda o re-sim olmaktan ç›kar. Ama sanatç› önce resim yap-mak zorundad›r. Yoksa politik amaçl› tamamen si-yasal bir mesaj vermek; bu, sanatç›n›n görevi de¤il,politikac›lar›n görevidir. Biz ne kadar ilgilenebiliriz,ne kadar yans›tabiliriz? Çünkü onun bir s›n›r› var,

o s›n›r› aflt›¤›n›z zaman resim görevini yapmam›fldemektir.

Sanatç›n›n politikac› olmamas› ile ifade etmekistedi¤iniz tam olarak nedir?

Ben yurtd›fl›na çok ç›kt›m. Bu arada Bulgaris-tan’dan geçerdim, eflimle birlikte. 1960-65’lerdensöz ediyorum. O zamanlar Yugoslavya böyle kar›fl-mam›flt›. O güzel Bulgaristan yollar›nda karanfiller,çiçekler, k›rm›z› güller ilgi çekiciydi. Ama bir bakar-

d›k yolun kenar›nda rejimi savunan, içinde figürlerolan ama kuru, sanatsal taraf› olmayan bir resim.‹flte böylesi durumda yap›lan resim olmaktan ç›k›-yor, bir afifl oluyor art›k. Sadece bir propagandaarac› oluyor, hiçbir sanatsal yönü yok.

Tablolar›n›zda çarflafl›, tutsak ya da ç›plak ka-d›nlar var. Siz bu kad›n figürleri ile ne anlatmak isti-yorsunuz?

Resim düflündürücü olmal›. Resimde biraz s›rolabilmeli. Resimdeki anlat›m› izleyici düflünmeli,bunu sanatç› söylememeli. Siz nas›l isterseniz öyleyorumlamal›s›n›z. Örne¤in Picasso’nun bir Guerni-ca tablosu vard›r, bir savafl› anlat›yor. Orada kad›n-lar da vard›r, hayvanlar da vard›r, eflyalar da var-d›r… Tablonun bütünü Picasso’yu ilgilendiriyor.Yoksa orada kad›n› anlatmak istemiyor ya da birhayvan›... Burada önemli olan bir kad›n› anlatmakde¤il, herfleyden önce savafl›n korkunçlu¤unu an-latmak ve parçalayarak yenileyen bir bütünlük or-taya koymak söz konusudur. Benim kulland›¤›mkad›n motifleri bugün toplumumuzda görülenlerdir.Ama benim ç›plaklar›m klasik resimlerdeki nü’ler-den farkl› olarak ça¤dafl biçimde, art›k nü olmaktanç›k›p, tablonun bir eleman› olan doku biçimde kul-lan›lm›flt›r.

Sözünü etti¤iniz resimdeki s›r olgusu, izleyiciler-de nas›l bir etki uyand›r›yor?

Öncesinde flunu sormak gerikir: Ayan beyanolan resimlerde de herkes o resmi anl›yor mu aca-ba? Seyirci entel olabilir ama resme bakt›¤› zamanne görmektedir? O, onun ancak hikayesiyle ilgilidir,ama resim hikaye anlatmak demek de¤ildir. Kifli

resme, örne¤in bir Mona Lisa’ya bakt›¤›nda, ya daLeonardo’nun baflka bir resmine bakt›¤› zaman sa-nat tarihine neden geçmifl acaba diye düflünmüyor,o taraf›yla ilgilenmiyor. Bizim insan›m›z onun ka-fl›yla, gözüyle ilgileniyor. Ne yap›yor, hamileymifl,iflin bu k›sm›yla ilgileniyor, yani hikayesiyle. K›sa-ca, onun sadece d›fl görünümüyle ilgileniyor, nedensanat tarihine geçti¤iyle ilgilenmiyor. Leonardo’nunsanat tarihine getirdi¤i bir yenilik var. Rönesansresminde herfley ayan beyand›r, çizgi egemendir,

renkler düzdür. Leonardo resmin valörüyle ilgilen-

mifl ve yeni bir teknik, sufomato, tekni¤ini gelifltir-

mifltir ve sanat tarihindeki yerini alm›flt›r.

Sanat durmuyor mütemadiyen de¤iflme halin-

de. Sanat tarihine bakarsan›z olaylar hep birbirine

tepki olarak do¤mufltur. Bir önceki sanata göre bir

sonraki sanat okulu veya ak›m› böyle geliflmifltir.

Bir öncekini reddetmifltir, fakat reddederken de onu

tamamen ortadan kald›rmam›flt›r, onun temelleri

üzerine infla etmifltir, ama yenilik getirmifltir.

Peki, ülkemizdeki sanat›n mevcut durumunu na-

s›l de¤erlendiriyorsunuz?

Yine zorunlu olarak Avrupa sanat›yla karfl›lafl-

t›rmak laz›m. Avrupa’da sanat›n çok önemli bir geç-

mifli var. Bir Avrupa kültürü var ve bu kültürün bir

bütünlü¤ü var, yani hangi ülke sanat›n› ele al›rsa-

n›z ortak noktalar› var. ‹flte o ortak noktalar o kül-

türün kendisini oluflturuyor. Toplumun sabah kah-

valt›s›nda yedi¤i ekmek-peynir gibi, sanat› da bir

ihtiyaç olarak hissetmesi laz›m. Bizde daha bunu

hisseden yok. Bizim toplumumuz sanat› bir gerek-

sinim olarak hissetmiyor.

Ülkemizde sanat›n bu denli a¤›r bir geliflim seyri

izlemesinin nedeni nedir?

Bizde sanat dönemi çok k›sa. Tabii bu ekono-

mik durumla da çok yak›ndan ilgili. Türkiye gelifl-

mekte olan bir ülke. Aya¤›nda çar›k savafla gidiyor,

savafllardan kurtulamam›fl. Bu yüzden toplum

bunlardan bafl›n› kald›r›p da sanata e¤ilememifltir.

Bir defa e¤itim oran› düflük. Böylesi bir durum içe-

risinde kültür ne dereceye kadar geliflebilir, seviye

ne dereceye kadar yükselir? Avrupa’da falan öyle

de¤il, tabii ekonomik durumlar› gayet iyi. Yani kar-

n›n› doyurduktan sonra sosyal fleylere kat›labili-

yor. Bir de eski töreler var, onlar da sanat› yavafl-

lat›yor. Herfleyden önce sanat insan yarat›yor, in-

san› yarat›yor. Bu olmay›nca toplumda hofl olma-

yan olaylar oluyor. Bunun yan› s›ra Avrupa’da re-

sim kiliseye girmiflken, bizde camilere giremedi¤i

için çok çok gerilerde kalm›flt›r. Sanatla endüstri

aras›ndaki ba¤ da var tabii iflin içinde. Sonuçta biz

kendimizi geliflmekte olan bir ülke olarak görüyo-

ruz. Bu sanat›m›z›n geliflimini de etkiliyor. E¤itim

aç›s›ndan bak›ld›¤›nda bizim ülkemizde okullarda-

ki sanat zaman içerisinde eritilmifl ve yarars›z bir

duruma sokulmufltur.

Sanat›n toplum için önemini düflündü¤ümüzde,

birkaç saatle s›n›rl› olan resim dersinin kald›r›lmas›-

n› neye ba¤l›yorsunuz?

Do¤al olarak hükümetlerin bu iflte çok büyük

rolü var. Onlar›n, bir defa düflüncelerinin çok de¤i-

flik olmas› laz›m. Daha ça¤dafl bir kafaya sahip ol-

malar›, Avrupai bir kültür gerekir diye düflünüyo-

rum. Kiflilerimiz acaba Avrupa’ya gidip müze gez-

mifller midir bilemiyorum. Bunlar›n düflünce yap›s›-

n›n bir defa de¤iflmesi laz›m. Toplumun kültürel

aç›dan geliflmesi için kafa yap›lar›m›z›n de¤iflmesi

gerekir diye düflünüyorum.

Nüzhet Kutlu¤ ile kad›n ve sanat üzerine...

YÜZ F‹K‹RMuzaffer Oruço¤lu

[email protected]

www.muzafferorucoglu.com

Göç ve göçmenlik

Page 13: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

ÇEV‹R‹ 16-31 Mart 2008 13

A World To Win haber servisinin Nepal HalkSavafl›’n›n 12. y›ldönümü vesilesi ile yazm›fl oldu-¤u de¤erlendirme yaz›s›n› sizlerle paylafl›yoruz.

Nepal Komünist Partisi (Maoist) taraf›ndan 13 fiu-bat 1996 tarihinde Halk Savafl›’n›n bafllat›lmas›n›n 12.y›ldönümü, monarfliyi sonland›racak ve yeni bir rejimi

gerçeklefltirecek birkurucu meclis

seçmek için ül-ke çap›ndaki

yo¤un ha-z›r l ›klaras a h n eolacak.

Bu se-çimler dahaönce prog-

ramlanm›flt›ve birkaç defaertelendi. Yenihükümet biçimi-

ne karar vermeyeyönelik bir kurucu

meclis sorunu 2006 y›l›n-da gündeme geldi, mo-

narfli karfl›t› sokakgösterilerinden son-

ra NKP(M) veparlamenter par-tiler, devrimci sa-vaflta bir ateflkese

ve yine Maoist par-tinin Nisan 2007 ta-rihinde kat›ld›¤› birgeçici hükümete gö-türen bir anlaflmaimzalad›lar. Partigeçen eylül ay›n-da bu hükümetib›rakt›ktan son-ra ülkenin poli-tik kurumlar›bir ç›kmazad ü fl t ü l e r .Parti, seçimtarihinin 10Nisan ola-rak yeni-den dü-z e n l e n -mesininnetleflti-rilmesiile bir-l ikte,

2007’nin sonunda 5 ikincil derecedeki bakan ile yeni-den hükümete kat›ld›.

fiu anda temel mesele, hangi tür devlet iktidar›n›nsa¤lamlaflt›r›laca¤› ve hangi sosyo-ekonomik sistemindevam edece¤i noktas›d›r. Nepal, dünya emperyalistsisteminden kopmak ve tamam›yla farkl› tipte bir top-lum infla etmek için halka iflçi s›n›f›n›n ve gerçek bir ön-cü komünist partisinin önderlik etti¤i radikal olarakfarkl› tipte bir devlet mi olacak? Yoksa halk, gerici s›n›f-lar taraf›ndan kontrol edilen ve Hindistan ve emperya-list güçler taraf›ndan hükmedilen bir devlet taraf›ndanm› yönetilecek? Nepal devriminin dünyan›n her yerin-deki dostlar› ve destekçileri bu geliflmeleri izlemektedir-ler ve 1996 y›l›nda bafllayan devrimci sürecin ›fl›¤›ndaanlamaya çal›flmaktad›rlar.

Bir Arka Plan De¤erlendirmesi

NKP(M) üyeleri ve gençlik içerisindeki destekçileriülke çap›nda efl zamanl› askeri sald›r›lar gerçeklefltir-diklerinde ve Halk Savafl›’na bafllad›klar›nda bu, dün-ya çap›nda emperyalist sisteme karfl› mücadelenin par-ças› olarak Nepal halk›n› özgürlefltirmenin ve niha-i hedef komünizmi baflarmak için partinin niyetinin ce-surca bir ifadesiydi.

‹lk savaflç›lar sadece birkaç silaha sahiplerdi. Çokaz askeri tecrübeye sahiplerdi ve halen bir ordu içeri-sinde organize olmufl durumda de¤illerdi. Buna ra¤menonlar tüm ülke halk›na, yüzy›llard›r monarfli taraf›ndanyönetilen ülkedeki yar›-feodal sistemi ortadan kald›ra-cak ve Nepal’in dünya emperyalist güçlerine ve komfluHindistan’a ba¤›ml›l›¤›n› ve deste¤ini kesecek olan ye-ni bir rejim için savaflmalar› ça¤r›s›nda bulundular.Bafllang›çtaki eylemler küçük olmalar›na ra¤men, fle-hirlerdeki parti üyelerinin pefline düflen ve katliam veterör uygulamak için k›rsal kesime askeri polisleri yol-layan gerici devletin karfl›l›¤› fliddetli oldu. Bu vahflisald›r›lara ra¤men ayaklanma, ülkenin bat›s›ndaki da¤-l›k bölgede, Hindistan s›n›r› boyunca güneye do¤ru ve-rimli ovalar aras›ndaki bölgede ve Çin s›n›r› boyuncakuzeye do¤ru geçit vermez Himalaya da¤l›k bölgesindek›sa zamanda kök sald›. Her biri, ço¤unlu¤u yoksulköylü olan birkaç yüz bin nüfusa sahip olan ve esasolarak Nepal’in birçok az›nl›k uluslar›ndan birinin ya-flad›¤› Rokum ve Rolpa geri k›rsal bölgeler direniflin ka-lesi ve ülkedeki devrimin ve giderek dünya devrimininbir sembolü haline geldi.

NKP(M)’nin, Nepal’i dönüfltürmeye yönelik prog-ram› k›sa zamanda canl› bir biçime dönüfltü. Eski dev-letin polis güçlerinden temizlenen k›rsal alanlarda hal-k›n egemenli¤inin yeni biçimleri ortaya ç›kmaya baflla-d›. Daha önce bast›r›lan umutlar bu kurumlar›n aktifharekete geçirilmesine dönüfltü. Halk›n çeflitli kesimle-ri – köylüler, kad›nlar, iflçiler, ö¤renciler ve ö¤retmen-ler– içerisinde örgütlenmeler ortaya ç›kt›. Bafl›ndan iti-baren k›rsal alanda önemli toplumsal dönüflümlermeydana gelmeye bafllad›.

Komflu Hindistan gibi Nepal de yüzy›llarca, toplu-mun tüm kesimlerini do¤duklar› andan itibaren birbask› ve utanç yaflam›na hapseden kast sistemindençekti. Bu, devrimin ilk hedefiydi ve ciddi bir flekilde y›-k›ld›. Hindu dini taraf›ndan benimsenen bu zalim sis-temde bask›ya u¤rayan›n sefaleti daha önceki yafla-m›ndaki kötü davran›fl›n›n bir cezaland›r›lmas› ve üstkastlar›n ayr›cal›klar› ise tanr› taraf›ndan verilen birhak olarak farz edilir. Hindu dinine göre bu zalim sis-temin en üstünde, Lord Wishnu’nun bir reenkarnas-yonu olarak düflünülen kral oturur. Ek olarak Nepalnüfusunun yar›s›ndan ço¤u, dilleri tan›nmayan, kültür-leri yok say›lan kabileler olarak damgaland›.

Halk Savafl›’n›n k›v›lc›m› bu katlan›lamaz yaflamayönelik bir ç›k›fl›n yolunu ayd›nlatt›¤›nda ezilmifl ke-simlerin büyük bölümü bunu selamlad›lar ve gidereksavafl›n örgütlü saflar›nda yerlerini ald›lar. Erkekler gi-bi afl›r› cefa çeken Bat› Nepal’deki kad›nlar da gericigeleneklerin tüm a¤›rl›¤›n› s›rtlar›nda tafl›yorlard›. Ör-ne¤in genç k›zlar daha 12 yafl›na gelmeden evlendirili-yorlard›. Savafl›n bafllamas›ndan hemen sonra savaflç›olmaya bafllayan ve okuma yazma ö¤renen kad›nlardevrime ak›n ediyorlard›. Birço¤u komutan ve politikönder olarak kendisini gelifltirdi.

Devrim birkaç y›l içinde ezilen uluslar içerisindedramatik de¤iflimler meydana getirdi. Dillerin ve kül-türlerin eflitli¤i anlay›fl› gelifltirildi. NKP(M), daha öncebask› alt›nda tutulan yerlerde, önderlik rolü oynayacakyerel ve bölgesel yönetim organlar›n› oluflturmaya bü-yük önem verdi.

Güney Nepal’in verimli düzlük alanlar›nda topraka¤alar›nca uygulanan feodal bask› fliddetlidir. Gerçek-te, 1996 y›l›nda savafl bafllad›¤›nda ülkenin baz› bölge-lerinde bir tür yasal kölelik mevcuttu. Baz› köylülerefendilerinin tarlalar›n› terk etme resmi hakk›na bilesahip de¤illerdi. Devrim, “toprak iflleyene” slogan›n›gündeme getirdi ve düzlük alanlardaki yoksul köylülerde artan oranlarda devrimi desteklemeye bafllad›lar.

Birço¤u, da¤l›k bölgelerde üslenen gerilla güçlerine ka-t›ld›lar. Bafllang›çta devrimci taraf aç›s›ndan, düflmangüçlerinin güçlü oldu¤u ve h›zl› hareket etme ve aske-ri üstünlü¤ünü ortaya koyma konusunda yol a¤lar›n-dan ve düz alandan faydalanabildi¤i bu tar›msal alan-lar güçlük içeriyordu. Fakat yavafl yavafl bu alanlar dadevrimin kaleleri haline geldiler. Hükümet güçleri gi-derek, ancak ciddi oranda güçlendirilmifl kamplardakalabildi.

Yeni iktidar organlar› büyüdü. Örne¤in köylüleriniçerisinde yer ald›klar› halk mahkemeleri, uyuflmazl›k-lar› çözmeleri ve devrimci düzeni korumalar› için kurul-dular. Çocuk evlili¤i yasakland› ve gittikçe daha fazlagenç insan kast’› hesaba katmadan kendi efllerini seç-meye bafllad›lar. Sözde afla¤› kastlara karfl› ayr›mc›l›kyasakland› ve insanlar›n birbirlerine yönelik bak›fllar›n-da gerçek de¤iflimler meydana geldi. Ülkenin büyük birproblemi olan alkoliklik, e¤itim kampanyalar›n›n hede-fiydi. Alkol üretimi ve sat›fl› k›s›tland›. (Bununla bera-ber-çev.) Nepal’in özgürlefltirilen k›rsal alanlar›n› ziya-ret eden hiç kimse yoksullar aras›nda devrimin yaratt›-¤› coflkunlu¤a de¤inmeyi baflaramad›.

2001 y›l›nda Halk Kurtulufl Ordusu’nun oluflturul-mas› olmaks›z›n tüm bu geliflmeler meydana gelemez-di. HKO güç, deneyim ve örgütlülük bak›m›ndan h›zl›bir flekilde büyüdü. Binlerce devrimci asker, hava gücüve büyük toplar taraf›ndan korunan güçlendirilmifl düfl-man mevzilerine karfl› uzun süreli sald›r›lar gerçeklefl-tirdiler. HKO, bu gibi çat›flmalar› ve say›s›z küçük ça-t›flmalar› kazanarak, Hindistan, ABD ve Avrupa tara-f›ndan Nepal gerici devletine verilen modern silahlar›ele geçirdi. Düflman giderek, ancak havac› birliklerikullanarak veya yüzlerce askerden meydana gelen kol-larla hareket edebilecek hale geldi. Kraliyet silahl› güç-lerinin büyük donan›ma sahip oldu¤u verimli ovalardabile devrimin otoritesi giderek üstünlük elde etti.

Bafllang›çta düflman›n ac›mas›z terörü, bilinen her-hangi bir Maoist’in kentsel alanlarda faaliyet yürütme-sini oldukça tehlikeli k›lsa da, NKP(M) devrimin k›rsalalanlara hapsedilmesine izin vermemek için mücadeleetti. Nepal oldukça küçük bir ülkedir ve devrimin k›rsalalanlar› nas›l dönüfltürdü¤ü haberi tüm toplum kesim-leri içerisinde duyuluyordu.

Di¤er yoksul dünya ülkelerindeki gibi Nepal’dekiflehirler son birkaç on y›ld›r büyümektedirler. Bu süreçHalk Savafl› sürecinde daha da h›zlanmaya bafllad›.Baflkent Kathmandu’nun kenar mahallelerini meskentutan yüz binlerce insana ek olarak orta s›n›f da büyü-dü. Örne¤in binlerce insan› do¤rudan veya dolayl› ilgi-lendiren turizm ülkedeki temel ekonomik faaliyetlerdenbiridir. Halk Savafl›’na bir alternatif gelifltirme umuduy-la emperyalistler birçok projeye fon sunduklar› içinNGO’lar (Hükümet D›fl› Örgütler) mantar gibi art›lar.

Nepal’de yönetici s›n›f güçleri birkaç kampa bölün-dü. Monarfli ve ordu etraf›nda guruplaflan güçler uzunzamandan beri gerici devlet iktidar›n›n merkezinde ol-dular. Kentsel alanlardaki iki ana politik parti, özellik-le Hindistan’a uzun dönemli ve daha az derecede ABDve di¤er yabanc› güçlere itaati ile karakterize edilen Ne-pal Kongre Partisi ve yine genellikle sadece UML ola-rak ifade edilen Nepal Komünist Partisi (Birleflik Mark-sist Leninist)’tir. UML, bafllang›çtan beri aktif olarakHalk Savafl›’na karfl› ç›kan sahte komünistlerin bir par-tisidir. UML, k›rsal alanda devrimi kanl› bir flekildebast›rma kampanyalar› yürüten birkaç gerici hüküme-tin parças›yd›. UML, baflkentteki orta s›n›f içerisinde veflu andaki düzenden memnun olmayan fakat “Bat› de-mokrasileri”nin do¤as› ve seçimler yoluyla radikal de¤i-flim ihtimali konusunda yan›lsamalara sahip, di¤er bir-çok ülkedekilerde oldu¤u gibi, entelektüeller içerisindegüçlü bir deste¤e sahiptir. Savafl›n bafl›ndan itibarenMaoistler, halk›n bu kesimini etkilemek ve onlar› dev-rimin saf›na kazanmak için yo¤un çaba gösterdiler.

Halk Savafl› güçlendikçe, merkezinde monarflininve Nepal Kraliyet Ordusu’nun oldu¤u merkezi Nepaldevleti kentsel alanlardaki halk› kendisine karfl› dahada aktif bir pozisyona iten sert tedbirler benimsedi. Ekolarak, hükümet ayaklanmay› bast›rabilecek bir strate-ji gelifltirmekte bir kez daha baflar›s›z oldu¤unda Nepalhakim s›n›flar› aras›nda önemli çatlaklar meydana gel-di. 2001 y›l›n›n temmuz ay›nda kral ve kraliyet ailesi-nin ço¤u esrarengiz bir flekilde öldürüldüler. Katliam›nsorumlusu olarak düflünülen eski öldürülen kral›n kar-defli Gyanendra taht› devrald›. K›sa bir ateflkes veNKP(M) ile bar›fl görüflmeleri döneminden sonra Gya-nendra Nepal Kraliyet Ordusu’nun tüm gücünü devri-me karfl› harekete geçirdi. Ki o zamana kadar devrimaskeri polis ile karfl› karfl›ya gelmiflti. Bu giriflim de ba-flar›s›zl›¤a u¤rad› ve devrim ilerlemeye devam etti.

Her fleyi kaybetme gerçek ihtimali ile karfl› karfl›yakalan kral umutsuzca bir teflebbüse giriflti. Kral parla-mentoyu da¤›tt›, yasal politik partilerin liderlerini evhapsine koydu ve do¤rudan “ola¤anüstü hal” ilan etti.Bat›l› güçler, halk güçlerini yok etmesi için krala veNepal Kraliyet Ordsu (NKO)’na aç›kça yeflil ›fl›k yakar-

ken, demokrasi ve insan haklar› konusunda çok az birgürültü ç›kard›lar.

Buna ra¤men plan ifllemedi. HKO, Nepal KraliyetOrdusu’nun fliddetli darbelerine karfl› ayakta kalabildi.Dahas›, Gyanendra’n›n kesin bir zafere ulaflamamas›hakim s›n›flar aras›ndaki ayr›l›klar› fliddetlendirdi.“Ola¤anüstü hal” durumu ve tüm haklar›n ortadankald›r›lmas› tüm ülke çap›nda s›k›nt›y› ve öfkeyi flid-detlendirdi.

Bu çerçeve içerisinde, daha öncesinde monarfli veNKO ile kanl› iflbirli¤i suçunu iflleyen Kongre ve UMLgibi partiler krala karfl› ç›kt›lar. Halk Savafl›’n›n yükse-len gücü ve hakim s›n›flar saflar›ndaki kargafla, tümNepal flehirlerindeki, kasabalar›ndaki ve özellikle bafl-kentteki yüz binlerce insan›n nisan 2006’daki büyükbaflkald›r›s›na götürdü. Bu durum, kral›, “ola¤anüstühal”den dönmeye ve parlamentoyu yeniden toplamayazorlad›.

Bu koflullar alt›nda HKO ile Nepal Kraliyet Ordusu(monarflinin zay›flat›lmas›ndan sonra ismi Nepal Or-dusu olarak de¤ifltirildi) aras›nda bir ateflkes ilan edil-di. Yasal politik partiler (esas olarak Kongre ve UML)ile NKP(M) aras›nda çeflitli bar›fl görüflmeleri devrelerigerçeklefltirildi. Nihayetinde, Halk Savafl›’n› sona erdir-mek ve yeni bir rejim kurmak için bir anlaflmaya var›l-d›. Anlaflma, HKO savaflç›lar›n›n barakalara – ülkeninçeflitli kesimlerindeki, halktan soyutlanm›fl askerikamplara– yerlefltirilmesini ve silahlar›n›n ço¤unun BMgözetimine b›rak›lmas›n› gerektiriyordu. Yine anlaflma,Nepal hükümetinin HKO askerlerine iyi bar›nma ko-flullar›n› ve yiyecek teminini sa¤lamas› yükümlülü¤ünügetiriyordu, fakat gerçekte bu savaflç›lar bugüne kadarperiflan koflullarda yaflamaktad›rlar.

Nisan 2006 hareketinin sonunda, bir mutlak mo-narflinin Nepal’i yönetmeye devam etmesinin olduk-ça zor olaca¤› aç›k hale geldi. Nepal’deki halk›n bü-yük ço¤unlu¤u bu konuda net oldu¤u gibi; daha ön-ce monarfliyi destekleyen ve NKO’yu e¤iten yabanc›güçler de, e¤er monarflinin yerine yeni bir yönetimsistemi geçirilmezse monarfli ile birlikte kendi kon-trollerinin de yok edilebilece¤i korkusuna kap›ld›lar.Gericiler bir anayasal monarfli kurma konusundaanalaflt›lar, fakat NKP(M) kararl› bir flekilde bunakarfl› ç›kt›. Halk›n genifl kesimleri monarfliden nefretediyordu ve ona karfl›yd› ve monarflinin herhangi birbiçimde sürdürülmesi her geçen gün daha da uygun-suz bir seçenek haline geldi.

Nepal’deki temel problem, itibardan düflen ve nef-ret duyulan monarflinin yerini ne tür bir devletin alaca-¤›d›r. Bu yeni devlet ile iflçiler ve köylüler aras›ndakiiliflki ne olacak? Bu devlet hangi tip ekonomik sistemöngörecek ve infla edecek ve bu devletin tüm dünyaekonomik sistemi ile ve bu sistemin parças› olan dev-letlerin sistemi ile iliflkisi nas›l olacak?

Nepal’deki gerici s›n›flar›n ve onlar›n uluslararas›destekçilerinin hedefi bafl›ndan beri oldukça net veaç›k oldu. (Örne¤in, crisisgroup.org’da, sunulmufl stra-tejilerini aç›klayan Uluslararas› Kriz Gurubu’nun ra-porlar›na bak›n.) Gericiler Halk Kurtulufl Ordusu’nuda¤›tmak, k›rsal alanda devrim taraf›ndan yarat›lantüm politik yap›lar› tasfiye etmek ve Nepal’in dünyaemperyalist sistemine tabi k›l›nmas›n› yaflama geçire-cek ve Nepal’in içinde de gerici sömürü sistemini des-tekleyecek yeni bir hükümet ayg›t›n› sa¤lamlaflt›rmakistiyorlar. Bunu baflarmak için emperyalistlerin ve geri-cilerin “Maoist problem” olarak gördükleri fleyi – onla-r› hükümete katma ve onlar›n savaflç›lar›n› eski toplu-ma “yeniden entegre etme” yoluyla ve/veya NKP(M)’yifelce u¤ratacak ve ba¤›ms›z hareket etmesini önleyecekönlemler almak yoluyla- çözmeleri gerekiyor. Örne¤ingerici devlet k›rsal alanlarda, devrim taraf›ndan kovu-lan halk›n nefret etti¤i polis karakollar›n› daha flimdi-den yeniden kurmufltur.

Gericiler halk kitlelerinin kendi tarlalar›na ve evle-rine sessizce geri dönmelerini istiyorlar. Gericiler, kor-kunç bir kabus olarak düflündükleri Halk Savafl›’n›ntüm izlerinin silinmesini istiyorlar. Bu, devrimin halktayaratt›¤› umutlar›n parçalanmas› anlam›na gelecektir.

Gericiler bu çirkin plan› baflarmak için birkaç güç-lü silaha sahiptirler. Birincisi; eski devlet taraf›ndan es-ki düzeni savunmak için ideolojik, politik ve askeri ola-rak e¤itilmifl silahl› güçlere sahiptirler. Bir taraftan HalkSavafl› bu silahl› güçleri h›rpalarken di¤er taraftan bugüçler Hindistan, ABD ve Avrupa’dan sa¤lanan yard›mve e¤itim ile takviye edildiler. Bu güçler bugün devletintemel dire¤i olarak kalmaya devam etmektedirler. ‹kin-cisi; gericiler, oy sand›¤› yoluyla bar›flç›l, demokratikde¤iflim aldat›c› ümidini kullanmaktad›rlar. (kendilerifliddeti tahrik ederken ve bir katliam›n önünü açmaklatehdit ederken bile) Üçüncüsü; gericiler Nepal’i, kibarbir flekilde “uluslararas› toplum” denen fakat gerçekteemperyalist hakimiyet alt›ndaki dünya düzenindenbaflka bir fley olmayan sistemin egemenli¤inde veonunla iliflkili tutan binlerce ekonomik, politik ve aske-ri yoldan tamam›yla faydalanmaktad›rlar.

Nepal’de Halk Savafl›’n›n 12. y›ldönümü ve ak›beti -1

Page 14: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

GÜNCEL16-31 Mart 200814

Komünist önder Cüneyt Kahraman’›nölümsüzlü¤ünün y›ldönümü vesilesi ile, Cü-neyt Kahraman ile birlikte mücadele etmiflolan PKK’li bir gerillan›n kaleme alm›fl oldu¤uafla¤›daki yaz›y› sizlerle paylafl›yoruz..

...

Öykümüze konu olan yaz›, uzun y›llarmücadele etmifl iki devrimci hareketin 1996y›l›nda yak›nlaflmas›n› konu al›yor.

Bu harekete öncülük etmifl ve bu yak›n-laflmada büyük rol oynayan devrimci insan-lar› yad etmek ve b›rakm›fl olduklar› dayan›fl-ma ruhunu canl› tutmak devrimci insanlariçin bir elzemdir.

fiu an flehit düflmüfl ve devrimci de¤erleritemsil eden Ayhan ve Savafl’› anmak, onlar›nmiras›n›n de¤erini bilerek yaklaflmak, hemPKK hareketi için hem de MKP için olmazsaolmaz olmal›d›r.

Bu de¤erli ve ölümsüzleflen insanlar hare-ketleri için büyük bir kay›p olduklar› gibi mü-cadelenin taçland›r›lmas› için de bir ivme ol-mufllard›r. fiahadetleri t›kanmay› de¤il, dahagüçlü at›l›m› beraberinde getirmifltir.

fiahadetleri devrimci hareketler ve dev-rimci insanlar için unutulmayacak büyük-lüktedir.

fiahadetleri önünde e¤iliyor; Yaflatmakistedikleri ruhu yaflataca¤›m›z›n and›n› edi-yoruz.

Devrimci Sayg›lar›mla

Ali Haydar

Karanl›¤a gömülmüfltü gece. Hüzünlen-miflti gök, a¤lamakl›yd› bulutlar. Esiyordu de-lice rüzgar, zemherinin ilk günü sanki. Baharküsmüfl de b›rakm›fl yerini k›fla... atefller tit-rek çad›rlarda, koca gövdeler dayanm›fl s›rts›rta, avutuyor üflüyen bedenleri umursa-mazca. Bafll›yor sabaha do¤ru damlalar usul-ca dökülerek topra¤a. Vuruyor kamç›lar›n›aral›ks›z naylon çad›ra. Bir karmafl›kl›k olu-yor kamo (kimsiniz) sesleriyle. Hareketleni-yor çad›rlar ard› ard›na. Az sonra anlafl›l›yorkofluflturmacan›n nedeni. Kivralar konuk olu-yor yanlar›ndaki dereye.

Sisin bu¤ulu¤unda aç›l›yor gözler dünya-ya. Her gün yeni do¤an yaprak gibi yenilikkazan›yor iliflkiler. Tatl› telafl bafll›yor atefllerçak›l›nca etrafta. Kara demlikte demleniyorbir tutam kaçak çay. Bak›ld›¤›nda yeni gelen-ler için tiksindirici, y›llar›n› da¤larda kardefl-çe geçiren gerillalar için olmazsa olmaz. Dörttarafta hevaller ve kivralarda eklenmiflti buco¤rafi ahenge. Savafl yak›nlaflt›r›yor müca-dele birlikteli¤ini, devrimcinin ruhudur uzak-ken yak›nlaflt›rmas›.

Zaman akan dere gibi a¤›r aksak geçiyorumursamazca. Zaman geçtikçe mevan (misa-fir) oluyoruz kivralara. Hep içten karfl›l›yorlarher zamanki gibi. Misafir oluyoruz sö¤üt a¤a-c›n›n alt›ndaki çad›ra, demleniyor çaylar, ko-yu sohbetlere dal›n›yor savafl kap›dayken ba-har›n. Göze çarp›yor biri. Çad›r dire¤ine da-yanm›fl bir fleyler karal›yor k›rm›z› renkliajandaya. Ufaktan süzüyor çevresini. En ko-nuflkanlar› Mazlum oluyor her zaman. Tak›-l›n›rd› Mazlum’a Apo diye. ‹htiyar Dersim de-delerinin flapkalar›ndan takard› hep. Dökü-len saç›n› kamufle etmek için k›l›f bulmufltuanlafl›lan! Çaylar yudumlan›yor, koyu sohbetaras›nda biri Savafl diye sesleniyor yoldafl›na.A¤›r bafll›l›kta cevap veriyor yoldafl›na. Di¤erkivralardan daha vakur ve yaflay›fl biçimifarkl› gibi, konuflmas›nda olgunluk yans›yor

cümlelerine. Genç biri. O konufltu¤unda su-suyor yoldafllar›. Fark ediliyor önde gelen bi-ri oldu¤u. Mazlum bile sükunete bürünüyor-sa, bir göl gibi var bunda bir ifl diyoruz arka-dafllarla yüz yüze bak›nca. Normal yafl›nagöre savafl olgunlaflt›rm›flt› Savafl’›. Tan›flmafasl›m›z bafll›yor çad›r›n s›cakl›¤›nda. Seve-cen, güler yüzlü olmay›, tebessümü eksik et-mek istemiyor yüzündeki gamzelerde. Olgun-lukla yaklafl›yor silahlar›m›z› isteyiflimize.Mazlum olsa ufaktan kap›flaca¤›z gibi! Neyseki ilk sefer gördü¤ümüz kivra bütün hislerimi-zi uzaklaflt›r›yor bir anda. Müsade istiyoruzkalkmak için. Devrimci selam›yla u¤urluyorbizi çad›r›n önüne ç›karak Savafl, bir iki ad›matt›ktan sonra Afat dönerek Savafl’a;

-Kivra çay›n›z› içtik, güzel de sohbet ettik.Daha burada oldu¤umuza göre yar›n sizleriçaya bekleriz. Hem bizim sorumlu hevalle ta-n›fl›rs›n›z.

-Memnun olurum. Ben de hiç davet etme-yeceksiniz sand›m.

-Laf› m› olur. Bir parça ekme¤imizi pay-laflabilecek kadar devrimci insanlar›z. Dev-rimciler bunu yapam›yorlarsa neden yafl›-yorlar de¤i mi?

-Aynen öyle kivra. Daha çok mevan ola-ca¤›z birbirimize.

-Yar›n görüflmek üzere kivra

-U¤ur be hevaller.

Ya¤mur bardaktan boflal›rcas›na ya¤›yor-du durmadan. Her taraf çamur, dereler cofl-mufl, bereket tanr›s› hofllanm›flt› görüntüden.Yürümek zorlaflm›flt› ya¤murlu havada. Köy-ler yak›nken uzaklafl›yordu gözlerde. Yoldakarfl›lafl›yoruz kivralarla. Onlar da yolcu he-valler gibi köylere. Beraber koyuluyoruz ça-mura lanet ederek köylere. Uzun kuyruk olu-yor yürüyüfl, y›lan k›vr›m›n› al›yor kimi yer-lerde. Nerden bak›l›rsa k›rk-elli gerilla.Yak›-lan köylerden yüre¤imiz yan›k geçiyoruz ba-k›nca evlere. Hüzün vuruyor kalbimi, çocuk-lar›n koflup oynad›¤›, donsuz halleri canlan›-yor gözümüzde, teselli ve neflemiz oluyor on-lar› hat›rlad›kça yaflamda. So¤uk çeflmedeyudumluyoruz suyu kana kana. Ya¤mur ›s-latsa da üstümüzü-bafl›m›z›, çarp›yoruz yü-zümüze avuç avuç buz gibi suyu. Cigaralaryak›l›yor soluklanmak için al›nan molada.Bir orman yan›yor sanki. Espiri konusu olu-yor gülüflmeler aras›nda.

Gruplar ayr›l›yordu görev yerlerine do¤ru.Bir anda say›lar iniyor befler-alt›flar kifliye.Yol al›yoruz kivralarla gidece¤imiz köye. Sa-vafl a¤›r ad›mlarla yetiflmemizi bekliyor grup-lar›na. Fark edince ad›mlar›m›z› h›zland›r›yo-ruz varmak için yanlar›na, güler yüzüyle;

-Hofl geldiniz kivralar

-Hofl bulduk kivralar

-Böyle a¤›r yürümezdiniz, yoksa bir fleymi oldu?

-Ne olacak ki kivra, keflif grubundan ge-len cevab› bekliyoruz. Ondan sonra h›zlana-l›m dedik.

-Peki, öyle olsun kivra, tedbirli olmakönemli. Sizinle beraber yürümede sak›ncayok de¤il mi?

-Laf› m› olur, zevk bizim için.

Dar patikadan yürürken, s›rtta köy sis’leriçerisinde görünüyordu. Çocuk sesleri flen-lendiriyordu do¤ay›. Sessizce s›rtta köyün gü-zelliklerini seyre dal›nm›flt›. Keflif gruplar› ha-ber verdikten sonra seyre dal›nan s›rttan kö-ye do¤ru inildi. Önde geçilmesi gereken cofl-mufl bir dere duruyordu. Kara kara düflündü-rüyordu gerillalar›. Derme çatma köprüdeneser kalmam›flt›. Bir tek ayakta duran yereçak›lm›fl olan dört adet s›r›k direk kalm›flt›.Derenin içinde kendini gösteren kaplumba¤as›rt› gibi tafllara basarak geçiliyor karfl›ya, ön-den geçenler flansl›yd›lar, kazas›z belas›zgeçmifllerdi karfl›ya. Sonradan gelenlerdenüçte ikisi derenin içine düflmede nasibini al›-yorlard›. Bayan kivralardan biri suyun içinedüfltükten sonra bir iki metre sürüklendiktensonra hevallerden bir gerilla kolundan tuta-rak çekmiflti kenara. Gözünde devrimci daya-n›flman›n mutlulu¤u yans›yordu. Bir an ken-dini tutamayarak;

-Aman kivra izinsiz nereye gidiyorsun.Bak yoldafllar›n sana izin vermiyor. Yoksa s›-k›ld›n m› bu kadar güzellikten.

-Olur mu kivra, hiç s›k›l›r m›y›m özgürlü-¤ümü veren da¤lardan. Anlafl›lan suyla aramyok, onunla aram› düzeltirsem her fley ta-mamd›r.

-Heya heya kivra….

Köye kadar yaflanan düflmeler, gülüflme,flakalaflma konusu olmufltu. Savafl ve Ayhanuzun uzun sohbete dalm›fllard›, di¤er gerilla-lardan habersiz, konufltuklar› konular› merakediyorlard› arkadafllar›. Olgunluklar› yans›-yordu aralar›ndaki konuflmalara. En çok Sa-vafl dinliyor Ayhan anlat›yordu her neyse ko-nular›. ‹ki devrimci gerilla, devrim, savafl ko-nular›nda devam ettiriyorlard› sohbetleriniköyde. Mevan olmufllard› Murat’lar›n evine.

“Taraf tutmam” diyor. “Bütün devrimcilerbenim kardeflim. Ekme¤imin yar›s› onlara, aç-sam aç, toksam tok olsunlar” diyordu. Ailesigerillalarla büyümüfl gibiydi. Huyunu suyunuiyi bilirlerdi gerillalar. Sevildiklerinin de far-k›ndayd›lar. Evin içinde yanan k›zg›n soban›n›s›s› may›flt›rm›flt› gerillalar›. Yanan mefle a¤a-c›n›n ›s›s› bir baflka oluyormufl dört duvarlaçevriliyken evde. Kara demlik yoktu belki so-ba üzerinde ama çay içmek için temizi de ka-fiydi. Aç kal›nmas›na al›fl›lm›flt› ama çays›zkal›nmas›na bir türlü al›fl›lamam›flt› da¤larda.S›k› tart›flmalar oluyordu hevaller ve kirvalararas›nda. Savafl, sömürgecilik, sosyalizm vedevrim için yap›lmas› gerekenler. Bir ara kap›aç›l›p içeri girenler oldu. Selam verdiktensonra gelip kat›ld›lar gruba. Gelenler To-po’nun grubuydu. Say›lar gittikçe art›yordu.Savafl ve Ayhan yan odada neleri konufluyor-lard›, kimseler bilmiyordu. Gelece¤in daya-n›flma temelleriydi anlafl›lan. Saatler saatlerikovalarken evin büyük reisi Memet amca gel-di. Telafll›yd›, yüzünden kan çekilmiflti sanki.Soluklanmas› için oturttular divan›n üzerine.Merakl› gözler çevreliyordu ruhunu, bedeni-ni. A¤›r a¤›r konuflmaya bafllad›;

-Pepo pepo ilçe dolmufl asker, hala da ge-

liyorlar, çok yak›nda da¤ tafl dolacak asker,

deyip bir eliyle de dizine vuruyordu. Teselli

etmek için hevallerden biri;

-Merak etme Memet amca, bize bir fley ol-

maz, da¤lar bizi saklad› bugüne kadar bun-

dan sonra da saklar. Araya giren kad›n

kivralardan biri;

-Bir fley olmaz, hele bir da¤a gelsinler o

zaman görelim.

-Korkum sizlersiniz. Ben kendimden

korkmuyorum. Yafllanm›fl›m zaten.

Hevallerden biri;

-Ma her y›l gelmiyorlar m› operasyona,

flimdiye kadar bir fley ç›kmad›. Sen hiç merak

etme, da¤lar bizi yine kucaklayacakt›r.

Bütün söylenenler Memet amcay› rahat-

latm›flt›. Zaman h›zl› ama gerillalar için a¤›r

a¤›r geçiyordu. Çevre köylere da¤›lm›fl onlar-

ca gerillala vard›. K›fl›n hantall›¤›n› üzerinden

atmak için bol bol yürüyüfl egzersizleri yap›-

yorlard›. Odada bulunan gerillalardan biri ye-

rinden kalk›p Ayhan ve Savafl’›n bulundu¤u

odan›n kap›s›n› çal›p içeri girdi. K›sa bir za-

man içeride kald›ktan sonra Ayhan ve Savafl

beraber salonda bulunan gerillalar›n yanlar›-

na geldiler. Yüzlerinde tart›flman›n vermifl ol-

du¤u gelecek için güzel mesajlar içeriyordu.

Sessizce heval ve yoldafllar›n› süzdüler. Bü-

tün gerillalar merakl› gözleri üzerlerine çevir-

mifllerdi. “Ne var, ne oldu” gibisinden sorular

sorar gibiydiler. Gelip divanda yoldafllar›n›n

aras›na oturup sohbetlerine kat›ld›lar. Hala

bir aç›klama bekler gibi gözleri tetik çekiyor-

du her ikisinin üzerine.

Ayhan hevalini yan›na ça¤›r›p Kürtçe (K›r-

manci) bir fleyler anlatt›ktan sonra hevali ya-

n›ndan ayr›larak d›flar› ç›kt›. Savafl yoldafllar›-

na belirli bir süre PKK’li yoldafllarla hareket

edilece¤ini anlat›yordu. D›flar› ç›kan heval ge-

ri gelip;

-Tamam heval, bütün arkadafllar ifllerini

bitirmifl yola koyulmufllar gelmek için, Ayhan

hevaline bakarak;

-Di¤er evlerdeki arkadafllar› da çeflmenin

orada toplay›n, gidip operasyonun son ha-

z›rl›klar›n› yapal›m. Yar›n büyük gün anlafl›-

lan, bahar›n ilk flerrine haz›r olun deyip, ar-

kadafl ve yoldafllara moral veriyordu. Savafl

da bir yoldafl›n› göndererek di¤er evlerde

bulunan yoldafllar›n› çeflmenin orada top-

lanmalar›n› söyledi.

Ya¤mur yerini rüzgar›n tanr›s›na b›rak-

m›fl gibiydi. Evden ç›k›ld›¤› an so¤uk titret-

miflti s›cak bedenlerini. Kufl bak›fl› bak›ld›-

¤›nda çeflmenin yan›na kümeler halinde

gruplar çarp›yordu karanl›kta. Say›lar say›ld›

ve düflüldü kardefline s›rt veren da¤lara. Ge-

ce hüzün, gece korkutucu bir zaman sanki.

Gecenin sessizli¤inde gruplar toplanm›fl, ya-

p›lacaklar uzun uzun ayr›lacaklara anlat›l-

m›flt›. Sabah›n seheri renkli ve heyecanl› ola-

cakt›. Vedalaflmalar yap›ld› bir daha topla-

n›ncaya kadar.

Her tepeye yedi-sekiz, kimine onar grup-

lar gönderilmiflti. Di¤er kalan büyük grup,

Ayhan ve Savafl’la beraber ana tepede koor-

dine için güvenlik al›yorlard›. Her iki heval ve

yoldafl, arkadafllar› için önemliydiler. Onlar›n

güvenli¤i yaflam gerekçeleriydi. Savafl koflul-

lar›nda bu tür kifliliklerin yetifltirilmesi zor,

nerdeyse imkans›z gibiydi. Her fleyi belirle-

yen misyonlar› üslenmifllerdi.

1996 bahar›yla gelen yak›nlaflma-1

Maoist Komünist Partisi (MKP) bir aç›klama yay›mla-

yarak MKP’nin flehit düflen 4. Genel Sekreteri komünist

önder Cüneyt Kahraman’› selamlad›.

MKP Siyasi Bürosu taraf›ndan yap›lan aç›klamada,

MKP’nin kuruluflundan bugüne kesintisiz bir flekilde Türk

devletine karfl› mücadele verdi¤i hat›rlat›larak, bedel

ödenmeden gelece¤in kazan›lamayaca¤› ifade edildi. Çok

say›da kadro, önder ve savaflç›n›n bu mücadelede ölüm-

süzleflti¤i belirtilen aç›klamada, MKP’nin 4. Genel Sekre-

teri olan Cüneyt Kahraman’›n da bu mücadelede flehit

düfltü¤ü hat›rlat›ld›.

Halk Savafl›’n›n k›z›l denizinde yitirilen MKP’nin 4.

Genel Sekreteri Cüneyt Kahraman’›n selamland›¤› aç›kla-

mada, “Öncü bir parti olmaktan önder bir parti olma yö-

nündeki yürüyüflümüz; ‘sa¤ gö¤sündeki kurflun yaras›’

üzerine devrimin zaferi için ant içen komünist önder Cü-

neyt KAHRAMAN yoldafl›n ‘Dün Bizimdi, Gün Bizimdir,

Zafer de Bizim Olacak’ tarihi fliar› alt›nda daha da yüksek

bir bilinç seviyesiyle ilerliyor” denildi. Cüneyt Kahra-man’›n MKP tarihinde önemli bir yerde durdu¤u dile geti-rilen aç›klamada, “Ad›; 1996 y›l›nda parti içerisinde a盤aç›kart›lan Karfl›-Devrimci Hücreye karfl› bafllat›lan Karde-len Harekat›’yla özdeflleflti. Dost da, düflman da çok ya-k›ndan bilir ki bu dönemeç ayn› zamanda partimizin ör-gütsel aç›dan varl›¤›-yoklu¤uyla direkt ilintiliydi. Bu kao-tik durum baflta Cüneyt KAHRAMAN yoldafl olmak üzeredi¤er komünist kadrolar taraf›ndan bertaraf edilerek partive devrim lehine çevrildi” denildi. Komünist Önder Cü-

neyt Kahraman’›n 15 Mart 1997 günü Dersim gerilla böl-gesinde düflman›n pususu sonucu yaflam›n› yitirildi¤i veayn› pusuda MKP/HKO'nun 7 de¤erli üyesi ve savaflç›s›-n›n flehit düfltü¤ü kaydedilen aç›klamada, son olarak fluifadelere yer verildi; “Önder yoldafl›m›z, ölümsüzlü¤ünün12. y›l›nda komünizm davas›na olan ba¤l›l›¤›yla yolumu-zu ayd›nlatmaya devam ediyor. Onlar›n kavgalar› ve kan-lar›yla yo¤urduklar› tarihi kendimize politik kimlik yapt›kve bu tarih bilinci ›fl›¤›nda Maoizm’le yüklenip Halk Sava-fl›’yla ilerleyece¤iz.”

“Dün bizimdi, gün bizimdir, zafer de bizim olacak”

Page 15: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

MAYA

Arif B‹LG‹N

Türban ve kurban harekat›Gitmeyin dedik gittiler, yapmay›n dedik yapt›lar.

Bizi, bu memleketin halk›n› dinlemediler; s›n›rlar›aflan öteki iflgalcinin onay ve icazetini yeterli buldu-lar. S›n›r›n öte yan›nda kobra, bu yan›nda torba“harekât›“ bafllad›.

Bir yanda kobra, bir yanda torba; bir yanda ça-put, bir yanda kaput görüntüleri. Potin sesleri ile ta-kunya sesleri birbirine kar›flt›. Ve her yanda 盤l›k;do¤uda, bat›da, kuzeyde, güneyde... Paramparçaolmufl insanlar›n ölüleri tafl›nd› yoksul, gariban ma-hallelere. Kimi bayrakl›-tabutlu, kimi bayraks›z-ta-butsuz torba içinde; kimileri devlet töreni ile gö-müldü, kimileri devlet terörü ile. Anneler farkl› dil-lerden a¤›t yakt›lar ve hepsi ayn› dilden a¤lad› saç-lar›n› yolarak; ac›lar›n ortak diliyle. Ve öteki iflgalcihöt deyince geri geldiler, ama yitirilen, kanayanhiçbir fleyimiz geri gelmedi… Ac›lar›m›z ve yoksul-luklar›m›z biraz daha ço¤ald›.

Kanad›kça kan›yor, beti benzi, rengi deseni so-luyor Anadolu’nun, halsiz, yorgun, yoksul ,feri/ta-kat› kesiliyor flu güzelim memleketin. Komutanlarbaflar›lar›n› öldürdükleri ile ölçüyorlar. Politikac›larsorumsuz floven hamasi nutuklar atmay› sorumlu-luk gere¤i say›yorlar.

Ölenler bizim çocuklar›m›z, öylesine mert, öyle-sine hayat dolu. Öylesine güzel gençler ki, gel dea¤lama istersen. Onlar birbirini öldürdükçeBush’lar›n gülüflleri renkleniyor, mimikleri derinle-fliyor, s›r›t›yorlar keyiflice.

Her dönem bir Yavuz, bir Enver, bir baflka ya-muk musallat olur bizim çocuklar›n tazecik canlar›-na; ün ve macera için. Tatbikat m›, sürek av› m›, ifl-gal mi belli de¤il, s›r›klanm›fl gençlerin ölülerindenkan daml›yor beyaz, so¤uk kar örtüsü üzerine veyoksullar›n ekme¤i, ayakkab›s›, yol paras›, bomba,kurflun ve atefl olarak ya¤›yor memleketin, kardefl-li¤in öbür yakas›na.

Kurtlar kent sokaklar›n› dolduruyor kan kokusuile ve “daha fazla, daha fazla“ diye uluyaraktan..

Kardeflli¤in bir bölgesi ›ss›z viranelerle doluyor,öbür yan› kaos ve karanl›kla.

Da¤da azal›rken kentte ço¤al›r bu kez canilik.Çeteler, çeteler, çeteler… biri gider öteki iflbafl›eder. Ergenekon, Alperenler, T‹T’anik, itanik, kon-tranik, organik, mafyanik, flerianik, mitanik, karan-l›k, kanl› çeteler… E¤itim kurumlar›na, iflliklere, so-kaklara birer ikifler b›rak›l›r; sakall›, beyaz bereli,kara bereli, “i¤neli“, sat›rl›, silahl› cehennem olas›cehennem zabanileri. Bilim insanlar›, ö¤renciler,ayd›nlar, güzel insanlar, emekçiler ölmeye bafllar.Her ölenin cenaze töreninde yenileri ölür ve mem-leketin manzara-i umumisi ölülerini gömmek ve a¤-lamaktan ibaret kal›r.

Akl›, anl›¤› ve ayd›nl›¤› gider memleketin, al›k,allahl›k bir topluma dönüflür. Özgürlü¤ün türban-lanmas› “özgürlük“ oluverir, fafloluk da “ça¤dafll›k“.Vatan›n pazarlanmas› “vatanseverlik“, toplumunyoksulluk, gerilik ve kölelik zincirine vurulmas› da“ulusseverlik“ olur! Her fley ters ve tepetaklak olurve bütün kavramlar tersinden okunmaya bafllar t›p-k› Arapça o bin befl yüz y›l›k hikaye kitab› gibi.

Vay zavall› memleketim ve de “gariban“ hal-k›m…

Yok mudur bu türban ve kurban düzenindenkurtulman›n bir yolu?..

Düflün! Mutlaka vard›r, hayat hikayemizi yeni-den ve do¤ru yazman›n bir yolu mutlaka vard›r. Dü-flün ve durduruver flu kara tufeyli oyununu…

GÜNCEL 16-31 Mart 2008 15

AKP hükümetinin y›llard›r ç›karmakistedi¤i Genel Sa¤l›k Sigortas› önümüzde-ki günlerin en yak›c› gündemi olma özel-li¤i tafl›yor. “Sosyal Güvenlik Reformu”ad›yla getirilmek istenen bu sistem dahaönce baz› ülkelerde yine IMF ve DünyaBankas› eliyle uygulanm›flt›r. Bu ülkelerinhepsinde (fiili, Arjantin, Macaristan, Po-lonya vb.) emekli ayl›klar› yoksulluk s›n›-r›n›n da alt›na düflmüfl, sigorta primleriniborsada de¤erlendiren özel sigorta flirket-lerinin iflas› ile sosyal güvenlik sistemi deiflas etmifltir.

Genel Sa¤l›k Sigortas› ile teminat s›-n›rlar› iktidar›n insaf›na b›rak›lacak, sa¤-l›k hizmetine en çok ihtiyaç duyan yok-sullar paras›zl›k nedeniyle sa¤l›k hizme-tinden d›fllanacaklard›r. Tümüyle piyasaendekslenecek olan sa¤l›k hizmetlerindeher fleyi belirleme yetkisi çok uluslu flir-ketlere devredilecektir.

Yasa ile sa¤l›k bir hak olmaktan ç›ka-r›lacakt›r. Bu yasaya göre eskiden ücret-siz verilen sa¤l›k hizmetlerinin kapsam›daralt›labilecek, katk› pay› befl kat›na ka-dar artt›r›labilecektir. Katk› pay›n›n hemayakta, hem de yatarak tedavide öden-mesi zorunlu olacak, prim borcu olanlarasla sa¤l›k hizmeti alamayacaklard›r.fiimdi özel hastanelerde tedavi olabilenvatandafllar, ileride yüksek oranlardakikatk› paylar›n›n hepsini ceplerinden öde-mek zorunda b›rak›lacaklard›r.

Ayn› zamanda yasa, sigortal›lara yenihaklar getirmemekte, aksine var olanhaklar› gasp etmeyi amaçlamaktad›r. Ya-saya göre yatarak tedavi görmek zorundakalan bir sigortal›n›n ifl göremezlik ödene-¤inde eskiye göre %16’l›k bir kay›p sözkonusudur. Emzirme ödene¤i sadece birdefa ile s›n›rland›r›lm›fl, Genel Sa¤l›k Si-gortas›’na devlet katk›s› en alt düzeydetutulmufltur.

Yasa emeklilik yafl›n› yükseltmekte,iflçiler aç›s›ndan prim ödeme gün say›s›n›artt›rmakta, annelik, ifl kazas› gibi durum-larda hak kay›plar›na neden olmaktad›r.K›sacas› bu yasayla sosyal güvenlik vekamusal sa¤l›k alan› daralt›l›p yok edil-mek istenmektedir. SSGSS Yasas›, eme-¤in üretti¤i de¤ere el koyan, ancak eme-¤in yeniden üretiminin toplumsal maliye-tine kesinlikle katlanmak istemeyen biranlay›fl›n ürünüdür.

Asgari ücretin bile reva görülmedi¤imilyonlarca yoksul ve iflsizin, kay›t d›fl› ça-l›flt›r›lanlar›n yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda ka-lan gelirlerinin önemli bir k›sm›na prim ad›alt›nda el koyulmas› planlanmaktad›r. E¤erüniversitede okuyorsa 25 yafl›ndan sonragençlerin ebeveynlerinin flemsiyesi alt›ndasa¤l›k hizmetlerinden yararlanamamas›,üniversite e¤itimi alamayanlar›n 18 yafl›n-dan sonra kendileri primlerini yat›rmad›¤›

takdirde sa¤l›k ve sosyal güvenlik hakk›n-dan mahrum b›rak›lmas› söz konusudur.

Ülkemizde emekçiler zaten oldukçaa¤›r bir vergi yükü alt›ndad›rlar. Sa¤l›k vesosyal güvenlik hakk› için ödenen yüklüvergiler yetmemekte, iflçi ve emekçilerinekstra prim ödemeleri de beklenmektedir.Ço¤u zaman ekstra ödenen primler de ye-terli olmamakta, katk› pay› ile de vatan-dafl›n nitelikli bir biçimde alamad›¤› hiz-metin bedelini döne döne ödemesi bek-lenmektedir.

Aile Hekimli¤i:SSGSS’nin önemli ayaklar›ndan biri

aile hekimli¤idir. 2005 y›l›nda Düzce’debafllat›lan Aile Hekimli¤i pilot uygulama-s› 2007 y›l›nda 13 ile yayg›nlaflt›r›ld›. Pi-lot uygulaman›n sonuçlar› de¤erlendiril-meden 2008 y›l›nda 59 ile yayg›nlaflt›r›l-mas› hedeflenmektedir.

Aile Hekimli¤i ile afl›lama, gebe-bebektakipleri aksamakta, piyasa mekanizma-s›nda yeri olmayan çevre sa¤l›¤› hizmetle-ri yeterince sunulamamaktad›r. Bununsonucu uzun vadede bulafl›c› hastal›kla-r›nda art›fl olacakt›r. Bilboardlara “ücret-siz sa¤l›k hizmeti” diye tan›t›m› yap›lan

Aile Hekimli¤i’nde GSS ile birlikte, sa¤l›kocaklar›n›n aksine; hizmet paral› olacak,prim ödemeyen hizmetten yararlanama-yacakt›r. Aile Hekimli¤i modelini Türki-ye’den önce uygulayan Ukrayna, Maca-ristan gibi Do¤u Avrupa ülkelerinde afl›la-ma hizmetleri büyük ölçüde aksam›fl vesa¤l›k hizmetlerine eriflimdeki eflitsizliklerartm›flt›r. Ülkemizde de Samsun’da yap›-lan bir araflt›rma, Aile Hekimli¤i sisteminegeçtikten sonra Samsun ilinde kent ve k›raras›nda sa¤l›k alan›ndaki eflitsizliklerinartt›¤›n›, afl›lama ve gebe takip hizmetleri-nin aksad›¤›n› ortaya koymaktad›r.

Aile hekimli¤i ile sa¤l›k emekçilerininistihdam biçimi ifl güvencesiz, sözleflme-li çal›flma biçimine dönüfltürülmekte,ücretleri piyasaya ba¤›ml› hale getiril-mekte, ifl tan›mlar› de¤iflmektedir. Özlükhaklar› gasp edilen sa¤l›k emekçileri zo-raki sözleflmeli statüye geçirilmekte, sa¤-l›k çal›flmalar›nda ekip hizmeti anlay›fl›terk edilerek sa¤l›k kurumlar› hekimmerkezli ticarethaneye dönüfltürülmek-tedir. Ücretler piyasaya ba¤›ml› hale ge-tirilmekte, özlük haklar› gasp edilmekte-dir. Sözleflmesi yenilenmeyen baz› ailehekimlerinin durumu, bu modelde ifl gü-

vencesinin olmad›¤›n› çok net biçimdeortaya koymaktad›r.

Kamu Hastane Birlikleri veHastanelerin Özerklefltirilmesi:

SSGSS’nin di¤er aya¤› ise Kamu Has-tane Birlikleri ve Hastanelerin Özerkleflti-rilmesi üzerine kuruludur. TÜS‹AD’›n ya-y›n organ› Görüfl Dergisi’nin Ekim 2004tarihli say›s›nda “Kamu HastanelerindeÖzerklefltirme ve Özellefltirme” bafll›kl›yaz›s›nda “Türkiye’deki sa¤l›k sektörü re-form çal›flmalar› incelendi¤inde kamuhastane sektöründe desantralizasyon(özerklefltirme) reformlar›n›n iki aflamadaele al›nd›¤› söylenebilir. Öncelikle kamuhastanelerinin devlet bütçesi ünitesi ol-maktan ç›kar›larak birer sa¤l›k iflletmesi-ne dönüfltürülmesi, daha sonraki aflama-da ise hastanelerin mülkiyeti ile birlikteözel sektöre aktar›lmas›, yani özellefltiril-mesi amaçlanmaktad›r” denilmektedir.

Kamu Hastane Birlikleri ad› alt›ndahastaneler önce özerklefltirilerek birersa¤l›k iflletmesine dönüfltürülecek, sonra-s›nda ise özel sektöre peflkefl çekilecektir.Ancak dünyada bu tarz uygulamalar so-nucunda; eflitlik ilkesi büyük ölçüde zarargörmüfl, sa¤l›k emekçilerinin çal›flma ko-flullar› kötüleflmifl, katk› paylar› ve ceptenödemeler artm›fl, özerk hastaneler özerkolmayanlara göre daha pahal› hizmet ver-meye bafllam›fl, yoksullar hizmetlerdend›fllanm›fl ve verimlilikte ise kayda de¤erbir art›fl yaflanmam›flt›r.

Kamu hastanelerinin parça parçaözellefltirilmesi amac›yla d›flar›dan hiz-met al›mlar› yayg›nlaflt›r›lm›fl, hastanele-rin radyoloji, görüntüleme merkezleri, la-boratuvar, yo¤un bak›m gibi hizmet bi-rimleri özel sektöre ihale edilmeye çal›fl›l-m›flt›r. Tafleronlaflt›rman›n y›k›c› sonuçla-r›n›n en önemli kan›t› Tuzla tersanelerin-deki ölümlerdir. Emekçiler yo¤un ifl yükü-nün bedelini canlar›yla ödemektedirler.Sa¤l›k hizmetlerinde ise yo¤un çal›flma vegüvencesiz yaflam›n yükünü hem sa¤l›kemekçileri, hem de sa¤l›k hizmetindenfaydalananlar ödeyecektir. Çal›flma ko-flullar›ndaki en küçük bir bozulma do¤ru-dan insan hayat›n› etkilemektedir.

Sa¤l›kta pek çok hizmetin yan› s›rapersonel al›m›n› da taflerona devretmekisteyen AKP’ye Kaliforniya’da 2007’debütün eyaleti felç eden yang›n› hat›rlat-mak gereklidir. Bu yang›n›n bu denli bü-yümesinin sebebi itfaiyecilik hizmetinintafleron eliyle gördürülmesidir. ‹tfaiyecilersadece kendi abonelerinin evlerindekiyang›n› söndürmeye çal›flm›fl ve bir bütünolarak kentteki yang›na karfl› duyars›zkalm›fllard›r.

Toplumsal hayat› felç etmeyi planla-yan SSGSS Yasas› bütün emekçileri ilgi-lendiren önemli gündem maddelerinden-dir. Yap›sal uyum paketleri ile ülke eko-nomisini ç›kmaza sürükleyen IMF veDünya Bankas›’n›n yeni projesi olanSSGSS insan› ve insan sa¤l›¤›n› hiçe sa-yan bir anlay›fl›n ürünüdür.

$osyal $igortas›zl›k tasar›s› üzerine

CAH‹DE SARI

Emekçi kesimlere y›k›m›, yoksullu¤u,hak gasplar›n› getiren ve egemenlerin top-yekün sald›r›lar›n›n parças› olan SSGSStasar›s›na iliflkin maddeler kabul edildi.Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu, SosyalSigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas›(SSGSS) Tasar›s›’n›n, asgari ücretin üçtebiri kadar geliri olandan bile Genel Sa¤l›kSigortas› (GSS) primi kesilmesini flart ko-flan maddeleri kabul ederek, temel insanihak olan sa¤l›k hizmetinin gasp edilmesi-ne devam ediliyor. Sa¤l›¤› bir hak olmak-tan ç›karan ve “paran kadar sa¤l›k” anlay›-fl›na mahkum eden GSS uygulamas› yenimaddeler eklenerek oturtulmaya çal›fl›l›-yor. Mecliste kabul edilen tasar›ya göre,“SSK, Ba¤-Kur, devlet memurlar›, iste¤eba¤l› sigortal›lar, harcamalar›, tafl›n›r vetafl›nmaz mallar› ile bunlardan do¤an hak-lar› da dikkate al›narak, kurumca belirle-necek test yöntemleri ve veriler kullan›la-rak tespit edilecek aile içindeki gelirin kifli

bafl›na düflen ayl›k tutar› asgari ücretin

3’te birinden az olan kifliler, vatans›z ve s›-

¤›nmac›lar, 65 yafl›n› doldurmufl muhtaç-

lar, fleref ayl›¤› alanlar, SHÇEK Kanunu’na

göre korunma ve rehabilitasyon hizmetle-

rinden ücretsiz yararlananlar genel sigor-

tal›” say›lacak. Böylece 203 YTL geliri

olandan bile GSS primi kesilece¤i, aksi

takdirde sa¤l›k hizmetlerinden yararlan›la-

mayaca¤› yasal hale geliyor. Di¤er bir ifa-

deyle sa¤l›k hizmetlerinden yaralanmak is-

teyenler gelirlerinin yüzde 12’sini ödemek

zorunda olacak.

Öte yandan kabul edilen yasa emeklile-

re ba¤lanan gelir ve ayl›klar, “her y›l›n ocak

ve temmuz aylar›ndan geçerli olmak üzere,

bir önceki alt› ayl›k döneme göre TÜ‹K ta-

raf›ndan aç›klanan en son temel y›ll›k tüke-

tici fiyatlar› (TÜFE) genel indeksindeki de-

¤iflim oran› kadar art›r›larak belirlenmesi-

ni” getiriyor. Getirilen bir di¤er düzenleme

de flöyle; “Türkiye’de yasal olarak ikametedenler ile sosyal güvenlik sözleflmesi im-zalanmam›fl ülkelere götürülen Türk iflçile-ri, ay içerisinde 30 günden az çal›flma, 18yafl›n› doldurmufl olma ve kendi sigortal›l›-¤› nedeniyle ayl›k ba¤lanmam›fl olma” ko-fluluyla iste¤e ba¤l› sigortal› olabilecek. ‹s-te¤e ba¤l› sigorta primi, prime esas kazan-c›n alt s›n›r› ile üst s›n›r› aras›nda, sigortal›taraf›ndan belirlenen prime esas ayl›k ka-zanc›n yüzde 32’si olacak. Bu oran, yüzde20 ile malullük, yafll›l›k ve ölüm sigortas›primi, yüzde 12 ile Genel Sa¤l›k Sigortas›priminden oluflacak.

S›ra K›dem Tazminat›’nda

SSGSS uygulamas›n› tamamlay›c› ma-hiyette olan ve iflçi-emekçilere baflka birsald›r›y› öngören k›dem tazminat› için hü-kümet harekete geçti. K›dem tazminat›hakk›n› sermayenin s›rt›ndan tümden at-

may› hedefleyen egemenler üç seçeneklibir taslak üzerinde çal›flmalara bafllad›. Bi-lindi¤i üzere mevcut düzenlemede k›demtazminat›; suçlu ç›karmalar d›fl›nda ifltenç›kar›lan veya erkekler askerlik, kad›nlarevlenme nedeniyle kendi iste¤iyle iflten ay-r›ld›¤›nda ya da emekli olundu¤unda çal›-flanlara bir hizmet y›l› için bir ayl›k ücretitutar›nda k›dem tazminat› ödenmekte. Ya-ni k›dem tazminat› hakk› iflçilerin sosyal-ekonomik riskler karfl›s›nda güvence sa¤la-yan bir kazan›m niteli¤i tafl›yor. Ne var kiemperyalist sermayenin ihtiyaçlar› do¤rul-tusunda uygulanan neo-liberal politikalar-la, mücadele bedeli kazan›lan bu hak, gaspedilmek isteniyor. AKP hükümetinin k›sazamanda yaflama sokaca¤› k›dem tazmina-t›yla ilgili düzenlemenin ilk seçene¤i k›demtazminat›n› tümden kald›rmay› öngörür-ken, di¤er iki seçenek de fona devretmeyisal›k veriyor. K›dem tazminat›n›n tümüylekald›r›l›p yerine iflsizlik sigortas›n›n ifllerlikkazanmas› hükümetin üzerinde mutab›koldu¤u bir seçenek. Böylece “iflsizlik sigor-tas›yla birlikte k›dem tazminat›na gerekkalmad›” yönlü bahane sunuluyor. Halbu-

ki her iki uygulama birbirinden oldukçafarkl›. Keza yararlanma koflullar› olsun,ödeme koflullar› olsun, iflsizlik sigortas›n›nk›dem tazminat›n›n alternatifi fleklinde su-nulmas› manipülasyonu içermektedir.

Öngörülen di¤er iki seçenek fona devre-dilmede de durum farkl› de¤il. K›dem taz-minat›n›n fona devredilmesi, k›dem tazmi-nat›n›n ifl güvencesine sa¤lad›¤› katk›n›nyok edilmesi ile sermayedarlar›n kolaycaiflçi ç›karma olana¤›n›n zeminini yarata-cakt›r. K›dem tazminat›n›n fona devredil-mesi, patronlar›n prim ödememesi veya za-man›nda ödememesi sonucunda oluflacakaç›klar›n halk›n s›rt›ndan(devlet hazinesin-den vb) kapat›lmas›na neden olabilecektir.Zira egemenler bu yükü bahane belleyipasl›nda k›dem tazminat›n›n tümden tasfi-yesini amaçlamaktad›r. Di¤er yandan k›-dem tazminat›n›n fona devredilmesi ayn›zamanda hükümetlerin ve çevresinde kü-melenen sermaye gruplar›n›n müdahalesi-ne davetiye ç›karmas› anlam›na gelmekte-dir. Yak›n zamanda devlet taraf›ndan çeflit-li fonlara el konulmas›, sonras›nda özeledevredilmesi yaflanan örneklerdir.

G$$ primi asgari ücretliyi de vuruyor

Page 16: 16 - 31 Mart 2008 - Sayı 129

ADANA : Dr. Ali Menteflo¤lu Cad. M. Rüfltü Ünald› ‹flhan› Kat:3 No:56 Kuruköprü-Seyhan/ADANA ‹ZM‹R : 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63KARTAL : ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63MERS‹N : Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 ELAZI⁄ : ‹cadiye Mah. Yakup fievki Cad. No:8 Kat:1 Daire:1 Tel-Fax: (0424) 212 34 42MALATYA : Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97KONYA : Gazi Alemflah Mah. Tahirpafla Sok. No: 3 Daire: 102 Tel-Fax: : (0332) 351 59 55D‹YARBAKIR : ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Diyarbak›r AT‹NA : Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: [email protected] TEMS‹LC‹L‹⁄‹ : Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND Tel: 0049 175 642 00 27- e-mail: [email protected] BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ • Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Hakan ERTEN

Yay›n Türü: Yayg›n Süreli * Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

BBÜÜ

RROO

LLAA

RR

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 • Bask›: Gün Matbaac›l›k Adres: Sefaköy Telsizler Mev. Akasya Sok. No:23/A Küçükçekmece/‹ST. Tel ( 0212) 580 63 75• DA⁄ITIM: YAY-SAT

MERS‹N- 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü “‹syan edenkad›n devrim do¤urur” sloganlar› eflli¤inde kutland›. Arala-r›nda DHP’nin de bulundu¤u bir çok devrimci, demokrat ku-rum taraf›ndan örgütlenen mitingde, DHP’nin “8 Mart K›z›l-d›r K›z›l Kalacak” pankart›na ‘emniyetin izninden geçme-di¤i’ gerekçesiyle polis taraf›ndan keyfi olarak el konuldu.

8 Mart’ta Devlet Hastanesi önünde toplanan kitle sloganlareflli¤inde Metropol Miting Alan›’na kadar yürüdü. DHPüyeleri yürüyüfl s›ras›nda “8 Mart k›z›ld›r, k›z›l kalacak”,“Biji b›ratiya gelan”, “Cinsel, s›n›fsal, ulusal sömürüyeson”, “‹syan eden kad›n devrim do¤urur”, “Jin, jiyan, aza-di”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz” sloganlar›n› ve ClaraZetkin, Barbara Anna Kistler, Berna Sayg›l› Ünsal’›n resim-lerini tafl›d›. Alanda toplan›ld›ktan sonra dünya ve ülke-mizde devrim mücadelesinde flehit düflen kad›nlar ve birgün önce Batman’da töre cinayetine kurban verilen Lali-han ‹lhan flahs›nda sayg› duruflu yap›ld›. 8 Mart tarihçesi-nin anlat›ld›g› miting, çekilen halaylar ve sloganlarla sonbuldu. Bu arada DHP, oturma eylemi yapt›ktan sonra ala-na girerek polisin keyfi tutumunu protesto etti.

HATAY/ANTAKYA- 7 Mart’ta Mustafa Kemal ÜniversitesiTayfur Sökmen Kampüsü Ziraat Fakültesi önünde topla-nan ö¤renciler, “Jin, jiyan, azadi”, “Kad›n›z, hakl›y›z, kaza-naca¤›z” sloganlar› ile 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Gü-nü’nü kutlad›. 8 Mart’ta ise DGH, Partizan, HÖC'lü kad›n-lar, Al›nteri ve HKM üyeleri, “Kad›n olmadan devrim ol-maz, devrim olmadan kat›n kurtulmaz” diyerek ortak bireylem yapt›lar.

Mustafa Kemal Üniversitesi ö¤rencileri 7 Mart günü okullar›n-da düzenledikleri etkinlikle 8 Mart› kutlad›lar. Etkinliktekad›nlar›n toplumsal yaflamdaki sorunlar›na dikkat çekenbir aç›klama yap›ld› vek›sa bir skeç gösterimi de sunuldu.

Hatay’daki ikinci etkinlik ise 8 Mart günü devrimci, demokratikkurumlar taraf›ndan yap›ld›. Müzik dinletisi ve halaylar›nçekildi¤i eylemde Elbistan Hapishanesi’nde tutuklu bulu-nan MKP dava tutsa¤› Özlem Ayd›n’›n kad›larla ilgili yaz-d›¤› fliiri okundu. Eyleme kat›lanlar hep bir a¤›zdan, “Cin-sel, s›n›fsal, ulusal sömürüye son”, “Kad›n olmadan devrimolmaz, devrim olmadan kad›n kurtulmaz” sloganlar›n› att›-lar. Bu arada 8 Mart haz›rl›klar› s›ras›nda bildiri da¤›tanDGH’l› bir aktivist savc› taraf›ndan tehditlere maruz kald›.Bildiride geçen, “Bayrampafla Cezaevi’nde yanan 6 kad›ndevrimcinin yan›nda saf almal›y›z” yaz›s› nedeniyle DGHaktivistine “senin tepene binerim. Aya¤›n› denk al, ensen-deyim. Sen nas›l devlete iftira atars›n! Sana soruflturmaaçar›m” tehditlerini savuran savc›n›n tutumu, ülkede de-mokrasinin ve hukukun nas›l iflledi¤ine de bir örnek oldu.

UfiAK- DHP, EMEP, ÖDP, ESP, E¤itim-Sen ve DTP 8 Mar-t’› ortak bir flekilde kutlad›lar. Kurumlar, belediyenin önün-den Tirito¤lu Park›’na kadar “Yaflas›n 8 Mart”, “Eflit ifle,eflit ücret” sloganlar› eflli¤inde yürüdüler. 9 Mart günü iseUflak Demokratik Haklar Derne¤i'nde 8 Mart etkinli¤i dü-zenlendi. Etkinlikte 8 Mart'›n tarihi anlat›larak, komünistve devrimci kad›nlar›n mücadelelerinden kesitler sunuldu.Ayr›ca etkinlikte Demokratik Kad›n Hareketi'nin haz›rla-d›¤› bir sinevizyon gösterimi yap›ld›.

“8 Mart kad›nd›rk›z›ld›r”

TUDEF: Munzur’da baraj istemiyoruz

Köylüler topraklar›na sahip ç›k›yor

Köylülerizehirlemeyedevam ediyorlar

Bafl taraf› sayfa 7’de

‹STANBUL- Munzur’u KorumaKurulu üyeleri 14 Mart Uluslararas›Barajlara Karfl› Eylem Günü’nde Mun-zur’da ve dünyada yap›lan barajlar›protesto ettiler. TUDEF, eylemde ba-rajlar›n anlam›n›n “göç, açl›k, yoksul-luk” oldu¤unu belirtti.

TUDEF üyeleri Taksim Tünel’denGalatasaray Postanesi önüne kadar,“Munzur özgürdür, özgür akacak”,“Küresel flirketler Munzur’dan defo-lun”, “Munzur’da baraj istemiyoruz”,“Munzur onurdur, onuruna sahip ç›k”,“Munzur’a uzanan eller k›r›ls›n” slo-ganlar›yla yürüdü.

Burada Munzur’u Koruma Kuruluad›na aç›klamay› okuyan Hasan fien,Dersim’in haz›rlanan 8 adet baraj pro-jesi ile yok edilmek istendi¤ini söyledi.Milli Park ilan edilen 42 hektarl›k ala-

n›n, bar›nd›rd›¤› canl›larla beraber yokolaca¤›n› belirten fien, sözlerine flöyledevam etti; “Bölgede 114 bin hektararazi tar›ma elveriflli ve bunun yakla-fl›k 12 bin hektar› sulanabilir arazidenolufluyor. Yap›lacak barajlar ise sulutar›ma elveriflli yap›da de¤il. Munzursuyu, Munzur vadisi, Munzur da¤› böl-ge insanlar› için kutsald›r. Baraj ve hid-roelektrik santrallerinin tamamlanmas›durumunda, barajlar bu kutsal de¤er-leri sular ile bo¤acakt›r.”

fien, Dersim’de baraj yapmak yeri-ne, da¤lar›ndan, ma¤aralar›ndan, gölle-rinden, kapl›calar›ndan, akarsular›n-dan ve hayvanc›l›¤›n gelifltirilmesi bak›-m›ndan yararlanmas›n›n do¤ru olaca¤›-n› söyledi. fien, son olarak, “Dersim’de‘do¤al kültür’ olmadan ‘yaflam kültürü’olamaz, çünkü yaflam›n alt yap›s› ‘suve da¤d›r’ dedi.

“Onlar öldü¤ünde biz deölece¤iz”

‹zmir Tunceliler Derne¤i, Munzur-da yap›m› süren 8 baraja karfl› 14 Martbarajlara karfl› eylem gününde alanlar-dayd›.

Konak eski Sümerbank önünde,“Onlar öldü¤ünde bizde ölece¤iz, ‹kiMerdi Maki Mire me” yaz›l› pankart›narakas›nda toplana dernek üyeleri,munzurda baraj yap›lmas›n› istemedik-lerini belirttiler.

Dernek baflkan› Kemal Mutlu biraç›klama yaparak, haz›rlanan barajprojeleri ile milli park olarak ilan edi-len 42 bin hektarl›k alan›n içerisindeyaflayan canl›larla birlikte yok olaca¤›-n› söyledi. Mutlu, Baraj ve Hidro Elek-tirik Santralerinin tamamlanmas› du-rumunda bölge halk›n›n ekonomik ge-

lirlerinin yok olaca¤›n› ve 84 köyün bo-

flalmas›yla büyük bir göçün olaca¤›n›

dile getiren Mutlu, “Baraj yerine, gü-

zelliklerinden, da¤lar›ndan, ma¤arala-

r›ndan, göllerinden turizmcilik ve hay-

vanc›l›¤›n gelifltirilmesi bak›m›ndan

yararlan›lmas› gerekmektedir. Tunce-

li'de do¤al kültür olmadan yaflam kül-

türü olmaz” dedi. Mutlu son olarak,

Munzur'un, Hasankeyf'in ve F›rt›na

Vadisi'nin barajlar alt›nda b›rak›lmas›-

na, yok edilmesine izin vermeyecekle-

rini aç›klad›. Dernek üyeleri eylem s›-

ras›nda, “Küresel flirketler Munzur'dan

defol", "Alt›n› Rio Tinto al›r siyanür bi-

ze kal›r” dövizleri açarak, “Munzuru-

muza ve ›rmaklar›ma dokundurtmaya-

ca¤›z”, " Dersim onurdur onuruna sa-

hip ç›k" sloganlar›n› att›lar.

UfiAK- Mahkeme karar› ile kapat›lmas›na ra¤men yeniden üre-time bafllayan maden oca¤›, çevreyi ve yöre halk›n›n sa¤l›¤›n›tehdit etmeye devam ediyor.

Uflak’›n K›fllada¤› bölgesinde kurulan TÜPRAG flirketine aitmaden oca¤›na daha önce mahkeme taraf›ndan kapatma kara-r› verilmiflti. Ancak flirket internet sitesinde yapt›¤› duyurudamahkeme karar›na dayanarak tekrar üretim faaliyetlerine baflla-d›klar›n› aç›klad›. Kanadal› alt›n tekeli Eldoradogold’un ülke-mizdeki temsilcisi TÜPRAG taraf›ndan iflletilen maden yüzün-den daha önce maden oca¤›na yak›n ‹nay Köyü’nde hayvanölümleri olmufl ve yaklafl›k 700 köylü zehirlenme flikayetiyle

hastaneye kald›r›lm›flt›.

Madenin yeniden aç›lmas›na tepki gösteren Ege Çevre ve

Kültür Platformu, maden oca¤›n›n aç›lmas› yönünde herhangi

bir mahkeme karar› bulunmad›¤›n› belirtti. “Anayasa ve yasalar

K›fllad›¤›’nda uygulanm›yor mu?” diye soran EGEÇEP, made-

nin hangi kararla aç›ld›¤›n›n aç›klanmas› için Uflak Valili¤i ile

Çevre ve Orman Bakanl›¤›’na baflvuraca¤›n› aç›klad›. EGEÇEP,

mahkeme kararlar›na ra¤men sürekli aç›k tutulan Bergama al-

t›n madeni oca¤›n› hat›rlatarak, “Yeni bir Bergama yarat›lmak

isteniyor” dedi.

KAHRAMANMARAfi- Topraklar›n›nyok edilmesini istemeyen Pazarc›k köylü-leri, topraklar›na kurulacak kat› at›k de-polama tesisinin inflaat›na izin vermeyin-ce jandarman›n sald›r›s›na u¤rad›.

Pazarc›k ilçesi Narl› Ovas›’nda kurula-cak olan ‘Kat› At›k Depolama Tesisi’ni is-temeyen ve tesis çal›flmalar›n› durdurmakiçin eylem yapan köylülere jandarma sal-d›rd›. Tesisin yap›m çal›flmalar›n›n baflla-mas› üzerine çal›flma yerine gelen köylü-ler, ifl makinelerinin önüne geçerek çal›fl-

malar› engellemek istedi. Topraklar›ndaçimento fabrikas›na ve 8 belediyenin çöp-lerinin dökülece¤i kat› at›k depolama tesi-sine izin vermeyeceklerini belirten köylü-ler, bu konuda kararl› olduklar›n› ve hertürlü bedeli ödeyeceklerini belirttiler.

‹fl makinelerinin önüne geçerek çal›fl-malar›n bafllamas›na izin vermeyecekleri-ni belirten yöre halk›na jandarma müda-hale ederek 20 kifliyi tartaklayarak gözal-t›na ald›. Jandarman›n, aralar›nda kad›n,çocuk ve yafll›lar›n da bulundu¤u kitleye,

biber gaz› ve coplarla gerçeklefltirdi¤i sal-d›r›lar›n sonucunda bir kifli a¤›r yaralana-rak hastaneye kald›r›ld›.

Daha sonra civar köylerden vatandafl-lar›n ve çevre örgütlerinin temsilcilerininde kat›l›m›yla eylemlerine devam edenköylüler, yeniden ifl makinelerinin çal›fl-maya bafllad›¤› alana yönelerek, çal›flma-lara izin vermeyeceklerini yinelediler.“Uzlaflma” uyar›lar›na karfl› kararl› duruflsergileyen köylülere jandarman›n ikincisald›r›s› da gecikmedi. Biber gaz› ve cop

kullanarak kalabal›¤› da¤›tmaya çal›flanjandarma, 5 eylemciyi daha gözalt›na al-d›. Müdahalelere karfl› kararl›l›klar›n› yi-tirmeyen köylüler, Kahramanmarafl-Gazi-antep-Narl› Karayolu’nu yaklafl›k bir bu-çuk saat trafi¤e kapatarak yaflam alanla-r›nda çöpe asla müsaade etmeyecekleriniifade ettiler. Daha sonra olay yerine gelenPazarc›k kaymakam›n›n, kitlenin gözalt›-na al›nanlar›n serbest b›rak›lmas› ve çal›fl-malar›n durdurulmas› talebini kabul et-mesi üzerine eylem sona erdi.