1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme...
Transcript of 1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme...
1
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
2
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
İÇİNDEKİLER
Sayfa
DAVET 3
KURULLAR 4-8
BİLİMSEL PROGRAM 9-12
POSTER BİLDİRİLER 13-53
SÖZEL BİLDİRİLER 54-246
3
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Değerli Katılımcı
Sizleri, Ebelikte Eğitim Araştırma Geliştirme Derneği (EBEARGE) organizasyonunda Ege
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü işbirliği ile 07-09 Kasım 2018
tarihlerinde İzmir'de gerçekleştireceğimiz, 1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme
(EBEARGE) Kongresi'ne davet etmekten onur duyacağımızı ifade etmek isterim.
EBEARGE, ebelik eğitiminin niteliğini geliştirmek, ebelik mesleği ile ilgili araştırmalar
yapmak ve araştırmaları destekleyerek mesleğin bilimsel yönden gelişmesini sağlamak amacı
ile 2014 yılında kurulmuş mesleki bir sivil toplum örgütüdür. Derneğin faaliyet alanları
arasında, araştırma ve eğitim ile ilgili çalışmalar yapmanın yanı sıra bilimsel toplantılar
düzenlemek, bilgi-belgeye dayalı doküman temin etmek, yayın oluşturmak, ulusal ve
uluslararası kuruluşlarla ortak çalışmalar yapmak ve benzeri alanlar bulunmaktadır.
Ebelik, insanlığın geçmişi ile eşdeğer bir meslek olmakla birlikte ülkemizde lisans
düzeyinde ebelik eğitimi 1996 yılında başlatılmıştır. Kongrenin ana teması “Ebelik Eğitimi”
olarak belirlenmiştir Kongreyi düzenleme amacımız dünden bugüne ebelik eğitiminde gelinen
noktayı değerlendirmek, geleceğe yönelik, ebelik eğitimini güçlendirmekten yana, yapılması
gerekenleri konuşmak ve tartışmaktır.
Kongre bilimsel programı, yurt içi-yurt dışı kurum ve kuruluşlarda görevli konusunda
uzman davetli konuşmacıların yer aldığı konferans ve paneller ile desteklenecek, katılımcılar
için ebelikte yetkinlik- yeterlik, eğitimde teknoloji kullanımı, simülasyon, mentörlük ve
benzeri konuların yanı sıra ebelikte eğitim modelleri, eğitim programı içerikleri ve eğitimde
inovasyon ve benzeri konularda detaylı bilgi edinme ve tartışma fırsatı yaratılmış olacaktır.
Ayrıca programda, konusunda uzman davetli konuşmacılar ile bilgi ve görüşlerin paylaşılacağı,
“Uzmanla Görüşme Saati” adı altında bir zaman dilimine de yer verilecektir.
Ebelik eğitimine destek veren siz değerli katılımcıları Kongrede görebilmek, Ege’nin
incisi İzmir’imizde ağırlayabilmek umudu ile katkı ve katılımlarınız için teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılarımla,
Kongre Düzenleme Kurulu adına,
Doç. Dr. Hafize ÖZTÜRK CAN / Kongre Başkanı
(EBEARGE Yönetim Kurulu Başkanı – E.Ü. Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölüm
Başkanı)
4
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
KURULLAR
Onursal Başkan
Prof. Dr. Necdet BUDAK - Rektör
Prof. Dr. M. Gülsün ÖZENTÜRK - Dekan
Kongre Başkanı
Doç. Dr. Hafize ÖZTÜRK CAN
Kongre Sekreteri
Yard. Doç. Dr. Aytül HADIMLI
Ar. Gör. Dr. Zehra BAYKAL AKMEŞE
Kongre Düzenleme Kurulu
Bihter Akın
Songül Aktaş
Habibe Bay
Nursen Bolsoy
Yeliz Çakır Koçak
Esin Çeber Turfan
Serap Çetintaş Öner
Mahide Demirelöz Akyüz
Aysun Ekşioğlu
Rabia Ekti Genç
Mihriban Güneş
Sevil Güner
Sibel İçke
Selda İldan Çalım
Birsen Karaca Saydam
Zekiye Karaçam
Asiye Kocatürk
Ayşegül Kurt
Şebnem Kurul
Sibel Ocak Aktürk
Emine Serap Sarıcan
Neriman Soğukpınar
Nazan Tuna Oran
İlkay Ünal
Yeşim Yeşil
Hülya Yurteri Türkmen
Ummahan Yücel
Esma Yüksel
* İsimler alfabetik olarak yazılmıştır.
5
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
BİLİM KURULU
Prof. Dr. Ayden Çoban Adnan Menderes Üniversitesi
Prof. Dr. Esin Çeber Turfan Ege Üniversitesi
Prof. Dr. F. Deniz Sayıner Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Prof. Dr. Füsun Terzioğlu İstinye Üniversitesi
Prof. Dr. Gülümser Dolgun İstanbul Üniversitesi
Prof. Dr. Melek Gülsün Özentürk Ege Üniversitesi
Prof. Dr. Nebahat ÖZERDOĞAN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Prof. Dr. Neriman Soğukpınar Ege Üniversitesi
Prof. Dr. Nursel Aksın Fırat Üniversitesi
Prof. Dr. Ruhi Selçuk Tabak Lefke Avrupa Üniversitesi
Prof. Dr. Saadet Yazıcı Sağlık Bilimleri Üniversitesi
Prof. Dr. Sibel Erkal İlhan Ankara Üniversitesi
Prof. Dr. Zekiye Karaçam Adnan Menderes Üniversitesi
Doç. Dr. Asiye Gül İstanbul Üniversitesi
Doç. Dr. Ayla Berkiten Ergin Kocaeli Üniversitesi
Doç. Dr. Ayten Taşpınar Adnan Menderes Üniversitesi
Doç. Dr. Birsen Karaca Saydam Ege Üniversitesi
Doç. Dr. Dilek Yıldız GATA Hemşirelik Okulu
Doç. Dr. Faruk Abike İstanbul Bilim Üniversitesi
Doç. Dr. Gözde Gökçe İsbir Mersin Üniversitesi
Doç. Dr. Gülçin Bozkurt İstanbul Üniversitesi
Doç. Dr. Güliz Onat KTO Karatay Üniversitesi
Doç. Dr. Hafize Öztürk Can Ege Üniversitesi
Doç. Dr. Nazan Tuna Oran Ege Üniversitesi
Doç. Dr. Neriman Zengin İstanbul Üniversitesi
Doç. Dr. Neslihan Keser Özcan İstanbul Üniversitesi
Doç. Dr. Özgür Alparslan Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Doç. Dr. Rabia Ekti Genç Ege Üniversitesi
Doç. Dr. Sema Dereli Yılmaz Selçuk Üniversitesi
Doç. Dr. Semiha Akın İstanbul Bilim Üniversitesi
Doç. Dr. Serap Ejder Apay Atatürk Üniversitesi
Doç. Dr. Sevil İnal İstanbul Üniversitesi
Doç. Dr. Sultan Alan Çukurova Üniversitesi
Doç. Dr. Şule Gökyıldız Çukurova Üniversitesi
6
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Yard. Doç. Dr. Yasemin Aydın Kartal Sağlık Bilimleri Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Asiye Kocatürk İstanbul Medipol Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Ayla Çapık Atatürk Üniversitesi,
Dr. Öğr. Üyesi Aysel Bülez Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Karakoç Marmara Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül Durmaz Dumlupınar Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Ayten Dinç Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Aytül Hadımlı Ege Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Birsen Altay Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Çağla Yiğitbaş Giresun Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Derya Özbaş Gençarslan Gaziantep Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Dilek Bilgiç Cumhuriyet Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Döndü Batkın Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Esma Demirezen İstanbul Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Evrim Çelebi Fırat Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Eylem Toker Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi . Fatma Ay İstanbul Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Fatma Ergün Ahi Evran Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Filiz Okumuş İstanbul Medipol Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Filiz Taş Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Gülbahar Keskin Haliç Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Gülbahtiyar Demirel Cumhuriyet Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Gülseren Dağlar Cumhuriyet Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Gülşen Arslan Atay Ahi Evran Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Hacer Alan Dikmen Selçuk Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Hale Uyar Hazar Adnan Menderes Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Handan Güler Cumhuriyet Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Hava Özkan Atatürk Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Hülya Demirci Celal Bayar Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Jule Esen KTO Karatay Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Leman Kutlu Haliç Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Meltem Akbaş Çukurova Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Meltem Demirgöz Bal Marmara Üniversitesi
7
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Dr. Öğr. Üyesi Meral Madenoğlu Kıvanç İstanbul Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Mesude Uluşen Amasya Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Mine Bekar Cumhuriyet Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Mine Yurdakul Mersin Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Münevver İlknur Gönenç Ankara Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Nazan Karahan Karabük Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Nazende Yıldız Marmara Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Nilgün Avcı Biruni Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi. Nurgül Güngör Tavşanlı Celâl Bayar Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Nuriye Değirmen Dumlupınar Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Nursel Alp Dal Munzur Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Nursen Bolsoy Celal Bayar Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Özlem Duran Aksoy Cumhuriyet Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Özlem Karabulutlu Kafkas Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Pelin Palas Karaca Balıkesir Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Rukiye Höbek Akarsu Bozok Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Saliha Özpınar Celal Bayar Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi. Selda İldan Çalım Celal Bayar Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Selda Yörük Balıkesir Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Selma Şen Celal Bayar Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Semiha Aydın Özkan Adıyaman Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Sevda Eliş Yıldız Kafkas Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Sibel Şeker Adnan Menderes Üniversitesi
Dr.Öğr.Üyesi Sibel İçke Mardin Artuklu Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Songül Aktaş Karadeniz Teknik Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Şenay Topuz Ankara Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Tuba Uçar İnönü Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Tülay Yılmaz İstanbul Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Ummahan Yücel Ege Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Yeşim Aksoy Derya İnönü Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Zeliha Burcu Yurtsal Cumhuriyet Üniversitesi
8
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Dr. Öğr. Üyesi Zümrüt Bilgin Marmara Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Zümrüt Yılar Erkek Gaziosmanpaşa Üniversitesi,
Dr. Öğr. Üyesi Seval Cambaz Ulaş Celal Bayar Üniversitesi,
Öğr. Gör. Dr. Filiz Aslantekin Özçoban Balıkesir Üniversitesi
Öğr. Gör. Dr. Hülya Türkmen Balıkesir Üniversitesi
Arş. Gör. Dr. Aysun Ekşioğlu Ege Üniversitesi
Arş. Gör. Dr. Hüsniye Dinç İstanbul Üniversitesi
Arş. Gör. Dr. Kevser ÖZDEMİR Sakarya Üniversitesi
Arş. Gör. Dr. Mahide Demirelöz Akyüz Ege Üniversitesi
Arş. Gör. Dr. Nur Elçin Boyacıoğlu İstanbul Üniversitesi
Arş. Gör. Dr. Yeliz Çakır Koçak Ege Üniversitesi
Arş. Gör. Dr. Zehra Baykal Akmeşe Ege Üniversitesi
Öğr. Gör. Dr. Zekiye Turan Sakarya Üniversitesi
Dr. Leyla Erdim İstanbul Üniversitesi
Ebe, Dr. Hacer YALNIZ DİLCAN Akdeniz Üniversitesi Tıp Fak. AMBAUM
Ebe Nesibe Uzel Sağlık Bakanlığı, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Eğitim ve Sertifikasyon Daire Başkanlığı
Aft Gherissi Maître Assistante Universitaire en Sciences de l'Education appliquées à la Santé Ecole Supérieure des Sciences et Techniques de la Santé Université
Christine Mccourt University of London Division of Early Years, İngiltere
Camilla Schneck Universidade Federal do Rio Grande do Sul - Brezilya
Mervi JOKİNEN European Midwives Association (EMA), Vice Chair European Forum of National Nursing and Midwifery Associations (EFNNMA) Royal College of Midwives - United Kingdom
Pluymaekers Margriet The Netherlands/ University of Rotterdam - Netherlands
Rita Borg Xuereb Head of Department,Midwifery,Faculty of Health Sciences, University of Malta, Malta.
Eleftheria Tasousani Midwifery Department Faculty of Health Sciences Alexander Technological Educational Institute of Thessaloniki - Yunanistan
Linda Ratna Wati Brawijaya University Midwifery Department, Endonezya
Ute Lange German Association of Midwives (BDH) - Germany
* Liste, alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir.
9
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
10
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
11
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
12
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
13
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
POSTER
BİLDİRİLER
14
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-1- TÜRK JİNEKOLOJİK KANSERLİ KADINLARININ DİNİ VE GELENEKSEL
UYGULAMALARI
Mesude DUMAN1, Yeter DURGUN OZAN1, Özlem DOĞAN YÜKSEKOL2,
1Dicle Üniversitesi, 2Fırat Üniversitesi,
Türk jinekolojik kanserli kadınların şifa aramak için yaptığı dini ve geleneksel uygulamaları incelemektir.
Araştırma tanımlayıcı olarak, 01 Ocak-31 Aralık 2017 tarihleri arasında Türkiye’nin doğusunda bir üniversite
hastanesinin Jinekoloji Kliniği, Ayaktan Kemoterapi Ünitesi ve Onkoloji Servislerinde tedavi gören jinekolojik
kanserli hastalar ile yapılmıştır. Araştırma süresince, araştırmanın yürütüldüğü kliniklerde tedavi gören 139
jinekolojik kanserli kadın çalışmaya davet edilmiştir. Araştırma 116 hasta ile tamamlanmıştır. Veriler SPSS 16.0
paket programında sayı, yüzde, ortalama ve Kikare analizi kullanılarak değerlendirilmiştir.
Katılımcıların yaş ortalaması 54 olup, %86.2’si ev hanımı ve % 45.7’sinin gelir durumu algısı orta düzeydedir.
Ayrıca katılımcıların %31.9’unun tıbbi tanısı endometrial kanser, %48’inin kanserin 2. evrensinde olduğu ve
%48.3’ünün tedavi şeklinin kemoterapi olduğu saptanmıştır. Katılımcıların %86.2’sinin en az 1 dini veya
geleneksel uygulama yaptığı, %65.5’i uygulamanın etkili olacağına inandığı ve %59.5’unun öğrenme kaynağının
çevrelerindeki bireyler olduğu saptanmıştır. Katılımcıların %59.5’inin namaza/duaya başladığı, %20.7’sinin kutsal
su içtiği, %19.8’inin nazarlık kullanmaya başladığı saptanmıştır. Sosyodemografik özellikler, kanser türü, tedavi
şekli ve tedaviye güvenme ile dini ve geleneksel yöntem kullanma arasında ilişki saptanmamıştır(p˃0.05).
Çalışmamızın sonuçları literatür ile desteklenmektedir. Sonuç olarak, jinekolojik kanserli çok sayıda hasta, modern
kanser tedavisine ek bir tedavi olarak dini ve geleneksel uygulama yapmayı tercih etmektedir. Bununla birlikte,
bilgi kaynaklarının genellikle çevreleri ve medya gibi güvenilir olmayan kaynaklar olduğu saptanmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: DİN, GELENEKSEL, JİNEKOLOJİK KANSER, KADIN
RELİGİOUS AND TRADİTİONAL PRACTİCES FOR TURKİSH WOMEN WİTH
GYNECOLOGİC CANCER
Mesude DUMAN1, Yeter DURGUN OZAN1, Özlem DOĞAN YÜKSEKOL2
1DİCLE UNİVERSİTY, 2FİRAT UNİVERSİTY
The aim of this study is to analyze the religious and traditional practices performed by Turkish women with
gynecologic cancer in order to heal.
This descriptive study was conducted with the patients with gynecologic cancer receiving treatment in the
Gynecology Clinic, Ambulatory Chemotherapy Unit and Oncology services of a university hospital located in
Eastern Turkey between 1 January and 31 December 2017. During the study, 139 women with gynecologic cancer
who received treatment in the clinics, where the study was conducted, were invited to the study. The study was
completed with 116 patients. The data were evaluated using number, percentage, independent samples t test, and
chi-square analysis on SPSS 16.0 packaged software.
The average age of the participants was 54.43± 12.09, 86.2% of them were housewives and 45.7% perceived their
income as middle. In addition, 31.9% of the participants were diagnosed with endometrial cancer, whereas 48%
were in the second stage of the cancer, and 48.3% of them had chemotherapy as the way of treatment. It was found
that 86.2% of the participants performed at least 1 religious or traditional practice; 65.5% of them believed that
the practice would be effective, and 59.5% explained that their information source was the individuals in their
circle. It was revealed that 59.5% of the participants began to pray/perform salaat, 20.7% drank holy water, 19.8%
began to use charms. No correlation was found between the sociodemographic characteristics, type of cancer,
treatment method, and trusting in treatment and using religious and traditional methods (p˃0.05).
15
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
The results of the present study are supported by the literature. Consequently, many patients with gynecologic
cancer prefer to perform religious and traditional practices as an additional treatment to the modern cancer
treatment. Furthermore, it was revealed that their information source were unreliable sources such as their circle
and media in general.
KEYWORDS: RELİGİON, TRADİTİONAL, GYNECOLOGİC CANCER, WOMEN
16
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-2- PRENATAL YOGA VE ANNE BEBEK BAĞLANMASI
Vasviye EROĞLU1, Zeliha Burcu YURTSAL1,
1Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü,
Son yıllarda anne ve bebek arasındaki sağlıklı bir bağın önemi iyice anlaşılmıştır. Anne bebek bağlanması prenatal
dönemde başlayıp postnatal dönemde de devam etmektedir. Anne-bebek arasındaki bağlanma bebeğin yaşamını
fiziksel, ruhsal ve duygusal olarak sağlıklı sürdürmesinde oldukça önemlidir. Prenatal yoga programının, anne
bebek bağlanmasına etkisi olduğu savunulmaktadır.
Bir kadın annelik için hazırlanırken, olağanüstü bir büyüme ve gelişme dönemi kendini gösterir. Bir kaç hafta
içinde, bedeninde bulunan bir dizi hormonda kayda değer bir değişim oluşmakta ve bedeninde fiziksel, biyolojik
ve duygusal değişiklikler meydana gelmektedir. Kadının bu ilk değişikliklere olumlu uyumu, anne-bebek
bağlanmasının başlangıcıdır.
Yoga, derin nefes alma (pranayama), postür (asana) ve meditasyon üçlüsünden oluşan bir zihin beden
uygulamasıdır. Yapılan çalışmalar yoganın anne bebek bağlanmasını, doğum ve doğum sonrası süreci olumlu
etkilediğini göstermektedir. Yoganın psikolojik ve fizyolojik sağlığa faydalı olduğu, genel kaygıyı azalttığı ve bazı
durumlarda egzersizden daha iyi olduğunu desteklenmektedir. Sınırlı sayıda çalışma, ileriki yıllardaki çocuk
mizacının, gebelik sırasında annedeki stresle ilişkili olduğunu göstermektedir. Gebelik sırasında, fizyolojik
ve/veya fiziksel sıkıntıların varlığı hem anne hem de anne karnındaki çocuğu için olumsuz bir ortam yaratabilir.
Bilinçli ve yavaş alınan her nefes, doğmamış çocuğa armağan ve esenlik sağlamaktadır. Prenatal yoga
uygulamasının postnatal bağlanma sonuçlarına etkisinin değerlendirildiği bir pilot çalışmada; kontrollü duruş,
nefes alma teknikleri ve derin gevşeme ile kadınlarda 20 haftalık bir yoga terapisi sonrası prenatal streste %18'lik,
prenatal fizyolojik sıkıntıda %21'lik bir azalma olduğu saptanmıştır. Bu durumların annenin bebeğine sağlıklı
prenatal bağlanma yeteneği üzerinde büyük bir etkiye sahip olabileceği belirlenmiştir. Son yıllarda yapılan
araştırmalarda, prenatal yoga uygulamasının gebe kadınların psikolojik ve fizyolojik sağlığı üzerinde büyük bir
etkisi olduğu bulunmuştur. Yoga ile geliştirilen nefes ve vücut farkındalığı, kadınların değişen bedenlerine uyum
sağlamalarına yardımcı olmakta ve anne bebek bağlanmasını kuvvetlendirmektedir.
Sonuç olarak; hem gebelik stresini azaltmada hem de bebeğe bağlılığı arttırmada yoga temelli farkındalık
uygulamaların etkili olduğu görülmektedir. Özellikle gebelik sırasında yüksek riskli depresif kadınlar için
alternatif bir tedavi olarak prenatal yoganın daha fazla araştırılması gerekmektedir. Ebeler de gebe danışmanlıkları
ve eğitimlerinde yoga uygulamalarını gebelerine tavsiye etmeli ve hatta kendileri yoga eğitimi alarak kadının
bedenini ve gereksinimlerini tanıyan meslek grubu olarak gebelerine kendileri uygulatmalıdır.
ANAHTAR KELİMELER: YOGA, BAĞLANMA, EBELİK, PRENATAL YOGA, ANNE BEBEK
BAĞLANMASI
PRENATAL YOGA AND MATERNAL INFANT BONDİNG
Vasviye EROĞLU1, Zeliha Burcu YURTSAL1
1CUMHURİYET UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES DEPARTMENT OF MİDWİFERY
In recent years, the importance of a healthy bond between mother and infant has been well understood. Maternal
bonding starts in the prenatal period and continues in the postnatal period. The connection between mother and
infant is very important in maintaining the baby's physical, mental and emotional health. It is argued that the
Prenatal Yoga program has an effect on the bonding of the mother to the baby.
When a woman is prepared for motherhood, an extraordinary period of growth and development manifests itself.
Within a few weeks, hormonal, physical, biological and emotional changes occur in the body. The positive
adjustment of the woman to these first changes is the beginning of mother-infant bonding. Yoga is a mind-body
practice consist of deep breathing, posture and meditation. Yoga is beneficial to psychological and physiological
health, reduces general anxiety and in some cases better than exercise. A limited studies suggests that child mood
17
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
in later years is related to maternal stress during pregnancy. During pregnancy, the presence of physiological or
physical stress can create a negative environment for mother and baby. Every conscious and slow-breathing
provides the baby with gifts.
In a pilot study assessing the effect of prenatal yoga on postnatal attachment outcomes; with controlled posture,
breathing techniques and deep relaxation, a prenatal stratery of 18% and 21% reduction in prenatal physiological
distress after 20 weeks of yoga therapy in women. It has been determined that they may have a great influence on
the mother's ability to have healthy prenatal bonding. Recent years, research has found that prenatal yoga has a
major impact on the psychological and physiological health of pregnant. Breath and body awareness, developed
with yoga, helps women adapt to changing bodies and strengthens mother bonding. Yoga-based awareness
practices seem to be effective in both reducing pregnancy stress and increasing loyalty to the baby.
Consequently; it is seen that yoga-based awareness practices are effective in reducing both pregnancy stress.
Prenatal yoga should be further investigated as an alternative treatment for high-risk depressive women, especially
during pregnancy. Midwives should also recommend yoga practices to pregnancy.
KEYWORDS: YOGA, BONDİNG, MİDWİFERY, PRENATAL YOGA, MOTHER INFANT BONDİNG
18
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-3- ADÖLESAN VE İSTENMEYEN GEBELİKLER VE İSTEYEREK YAPILAN
DÜŞÜKLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Ayşe ŞENOĞLU1, Ayden ÇOBAN2, Zekiye KARAÇAM2,
1Adana İl Sağlık MÜdürlüğü, 2Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü,
Literatüre dayalı olarak hazırlanan bu çalışmanın amacı, adölesan ve istenmeyen gebelikler ve isteyerek yapılan
düşükler ile ilgili güncel bilgilerin paylaşılmasını sağlamaktır.
İstenmeyen gebelikler ve buna bağlı oluşan isteyerek düşükler önemli bir kadın sağlığı sorunudur ve üreme
çağındaki kadınların başlıca ölüm nedenleri arasında yer almaktadır. Literatüre dayalı olarak hazırlanan bu
çalışmanın amacı, adölesan ve istenmeyen gebelikler ve isteyerek yapılan düşükler ile ilgili güncel bilgilerin
paylaşılmasını sağlamaktır. Gelişmekte olan ülkelerde her yıl, yaklaşık 25 milyon güvenli olmayan kürtajın
gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Ayrıca her yıl anne ölüm nedenlerinin % 4.7-13.2'si güvenli olmayan düşüklerin
oluşturduğu belirtilmektedir. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2013 yılı sonuçlarına göre, tüm doğumların
%13’ünin istenmediği, %11’inin planlanmadığı, %23’ünün en az bir kez kendiliğinden düşük ve %14’ünün en az
bir kez isteyerek düşük yaptığı belirtilmiştir. Adölesan gebelikler de hem sağlık hem de sosyal nedenlerden dolayı
oldukça önemli bir konudur. Adölesan annelerin yetişkin annelere göre olumsuz gebelik sonuçları ile karşı karşıya
kalmaları daha olasıdır. Aile planlamasının amaçlarından biri de istenmeyen gebeliklerin önlenmesidir. Kişisel
veya dini inanışlar, gebelik riskleri hakkında yeterince bilgi sahibi olunmaması, kadının karar verme hakkının
sınırlı olması, kontraseptif yöntemlere ulaşmada yetersizlik, kontraseptif yöntemleri etkili ve doğru kullanmada
başarısızlık, kontraseptif yöntemlerin hiç kullanılmaması istenmeyen gebeliklerin oluşumuna neden olmaktadır.
Adölesan gebeliklerin ve istenmeyen gebeliklerin önlenmesi için uygun aile planlaması yönteminin kullanılması
ve gebeliği önleyici korunma yöntemlerine her bireyin ulaşmasının sağlanmasında ebeler önemli rol
üstlenebilirler. Bu kapsamda alınacak önlemler sonucunda anne ölümlerinin önemli oranda azalacağı
düşünülmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: İSTENMEYEN GEBELİK, İSTEMLİ DÜŞÜK, ADÖLESAN GEBELİK
EVALUATİON OF ADOLESCENT AND UNWANTED PREGNANCİES AND
INTENTİONAL ABORTİONS
Ayşe ŞENOĞLU1, Ayden ÇOBAN2, Zekiye KARAÇAM2
1ADANA HEALTH DİRECTORATE, 2ADNAN MENDERES UNIVERSITY FACULTY OF HEALTH
SCIENCES DEPARTMENT OF MIDWIFERY
The aim of this study, which is based on literature, is to share current information about the adolescent and
unwanted pregnancies and voluntary abortions.
Abstract Unwanted pregnancies and related induced abortions are an important issue of women's health and are
among the leading causes of death in women of reproductive age. The aim of this study, which is based on
literature, is to share current information about the adolescent and unwanted pregnancies and voluntary abortions.
It is estimated that about 25 million unsafe abortions are made each year in developing countries. It is also stated
that 4.7-13.2% of maternal death causes each year constitute unsafe abortions. Turkey Demographic and Health
Survey according to the results are stated desired to 13% of all births are unwanted, 11 % of them were not planned,
23% they made spontaneous abortion at least once, and 14% of them had an intentional abortion at least once.
Adolescent pregnancies are a very important issue because both health and social reasons. Adolescent mothers are
more to face adverse pregnancy outcomes than adult mothers. One of the purposes of family planning is to prevent
unwanted pregnancies. Personal or religious beliefs, lack of knowledge about pregnancy risks, limitation of
woman's right to decision, inadequacy in reaching contraceptive methods, failure to use contraceptive methods
effectively and correctly are caused unwanted pregnancy. The midwife plays an important role that use of
appropriate family planning methods to prevent unwanted pregnancies and adolescent pregnancies and ensuring
that each individual achieves preventive methods of prevention. As a result of these measures, maternal deaths are
thought to decrease significantly.
KEYWORDS: PREGNANCY UNWANTED, INDUCED ABORTİON, PREGNANCY İN ADOLESCENCE
19
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-4- ÖZEL BECERİ GEREKTİRMEYEN DOĞUM AĞRISI İLE BAŞETME
YÖNTEMLERİNİN KANITLAR ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ
Semra GÜN1, Şenay ÜNSAL ATAN2,
1Tepecik Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, 2Ege Üniversitesi,
Ağrı hoş olmayan duygusal bir deneyimdir, kişilerde bedenin veya ruhun bir tehdidi, çaresizlik, kontrol kaybı,
stres, başa çıkmada yetersizlik, annenin yada bebeğin ölüm korkusu gibi psikolojik süreçlere neden olmaktadır.
Doğum ağrısı ile baş etmede düşük, orta ve yüksek düzey beceri gerektiren yöntemler kullanılmaktadır. Düşük
seviyede beceri gerektiren yöntemler özel bir beceri gerektirmeyen, dikkat dağıtıcı, kadının kendi kendine de
uygulayabileceği ya da doğum sırasında doğum öncesi eğitim almamış gebelere sağlık personelinin
uygulatabileceği basit, ulaşılabilir, ucuz ve düşük riske sahip yöntemlerdir. Bu bildirinin amacı özel beceri
gerektirmeyen; hareket etme, doğum topu, akupressür, sıcak ve soğuk uygulama, gevşeme ve nefes teknikleri, duş
alma, müzik ve audioanaljezi gibi doğum ağrısıyla başetme yöntemlerini kanıt düzeyince incelemektir.
Hareket sırasında pelvik boyutlar değişmekte bu değişimler doğum ağrısını azaltmaya yardımcı olabilmektedir.
Bu kadının iç güdüsel bir konfor arayışıdır. Doğum eyleminde maternal hareket konusunda yapılan bir Cochrane
derlemesinde hareketin epidural ihtiyacını azalttığı, belirtilmiştir. Doğum topu doğum sırasında gövdenin ve pelvis
tabanının gevşemesini sağlamakta, kadına hareket özürlüğü vermekte ve kişisel kontrol sağlamaktadır. Bu konuda
yapılmış bir metaanalizde ağrı kontrolünde istatistiksel olarak anlamlı düzeyde iyileşme sağladığı belirtilmektedir.
Dokunma ve masaj zihni ve kasları gevşeterek ağrı eşiğini yükseltmektedir. Bu konuda yapılan bir sistematik
derlemede ağrıyı azaltmada oldukça etkili olduğu belirlenmiştir. Akupressür akupunktur noktalarına parmakla ya
da küçük bantlarla yapılan masajdır. Doğum ağrısını kontrol altına almak amacıyla en yaygın kullanılan akupresür
noktaları SP6, LI4 ve BL67 noktalarıdır. Cochrane sistematik derlemesinde aküpressürün ağrıyı azaltmada ve
memnuniyeti arttırmada etkili olduğu ve farmakolojik tedaviyi azalttığı belirtilmektedir. Sıcak ve soğuk
uygulamalar sık kullanılan yöntemlerdendir. Sıcak uygulama sırt bölgesine, alt karın bölgesine, kasık ya da
perineye uygulanabilmektedir. Soğuk uygulama ise bel bölgesine uygulanmaktadır. Sıcak uygulama ile ilgili
yapılan Cochrane derlemesinde kanıtlarda ağrıyı azalttığı ve doğumun süresini kısalttığı belirlenmiş. Gevşeme ve
nefes teknikleri doğum ağrısının kontrolünde sık kullanılan tekniklerdir. Cochrne sistematik derlemesinde latent
fazda ağrıyı azalttığı ve kadının doğumda tatmin duygusunu arttırdığı belirtilmektedir. Duş alma doğum ağrısını
azaltmak için su terapi şeklinde kullanılmaktadır. Ağrı sırasında duş alma başa çıkma ve gevşemeyi arttırmakta ve
ağrı skorunu azaltmaktadır.
Sonuç olarak kanıtlarda özel beceri gerektirmeyen yöntemlerle de doğum ağrısıyla mücadele edilebilmektedir.
Sağlık personeli bu yöntemleri eğitim almamış gebelerde kolaylıkla uygulayabilir
ANAHTAR KELİMELER: DOĞUM, AĞRI, KANITA DAYALI UYGULAMALAR
EVİDENCE-BASED METHODS OF COPİNG WİTH BİRTH PAİN DO NOT REQUİRE
SPECİAL SKİLLS
Semra GÜN1, Şenay ÜNSAL ATAN2
1TEPECİK EDUCATİONA RESEARCH HOSPİTAL, 2EGE UNİVERSİTY
Pain is an unpleasant emotional experience, causing psychological processes such as physical or spiritual threats,
helplessness, loss of control, stress, inability to cope, and fear of death in the mother and the baby. Low, moderate
and high-level skills required methods are used to cope with birth pain. Skill-requiring methods at low level are
simple, accessible, inexpensive and low-risk methods that do not require any special skills, can be distracting, can
be performed by women, or can be applied by health personnel who have not received prenatal training at birth.
The purpose of this notification is not to require special skills; exercise, birth ball, acupressure, hot and cold
application, relaxation and breathing techniques, showering, music and audioanalgesia.
During movement, pelvic dimensions vary and these changes can help reduce birth pain. This woman is looking
for instinctive comfort and noted that a cochrane review reduces need epidural. The birth ball provides looseness
20
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
of the torso and pelvic floor during delivery, gives the woman movement independence and provides personal
control. Touching and massage relaxes the mind and muscles and raises the pain. Acupressure is a massage made
with finger or small bands on the acupuncture points.. It is stated in the systematic compilation of Cochrane that
acupressure is effective in reducing pain and increasing satisfaction and reducing pharmacological treatment. The
hot application can be applied to the back region, lower abdomen region, groin or perineum. Cold application is
applied to the waist region. In the Cochrane compilation of hot applications, it was determined that the evidence
reduced pain and shortened the time of birth. Relaxation and breathing techniques are frequently used techniques
to control birth pain. The systematic compilation of Cochrane indicates that the latent phase reduces pain and
increases the satisfaction of the woman at birth. Showering is used in the form of water therapy to reduce birth
pain.
As a result, evidence can be used to combat birth pain with methods that do not require special skills. Health
personnel can easily apply these methods to untrained pregnancies.
KEYWORDS: BİRTH, PAİN, EVİDENCE BASED METHODS
21
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-5- TÜRKİYE’DE EBE LİDERLİĞİNDE SÜREKLİ BAKIMLA EVDE DOĞUMLARIN
YÖNETİMİ
Merve KURT1, Burcu YURTSAL1,
1Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ,
Uluslararası ebeler konfederasyonu (ICM), normal bir doğumu anne ve fetus arasındaki fizyolojik ve psikolojik
etkileşime dayalı benzersiz ve dinamik bir süreç olarak tanımlar. Anne ve bebek sağlığı açısından sağlık personeli
eşliğinde sağlık kuruluşlarında doğumun gerçekleşmesi temel bir ilke olarak kabul edilirken, özellikle son yıllarda
gelişmiş ülkelerde ev ortamında planlı doğum gündeme gelmeye başlamıştır. Evde doğumun avantajı, annenin
doğum süresince sürekli destek almasıdır. Sürekli destek anne ve yenidoğan sağlığı için yarar sağlar ve bu nedenle
de teşvik edilir.
2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) verilerine göre Türkiye’de evde doğum oranı %10’dur. Bu
doğumların %8’i geleneksel ebe veya akraba/arkadaş tarafından yaptırılmaktadır. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu
(UNFPA) Türkiye’de evde doğum yapma oranını bölgelere göre değişmekle birlikte %12.7 ile %54.4 arasında
olduğunu belirtmektedir. Diğer taraftan evde doğumun bir nevi devlet yaptırımı sayılabileceği Hollanda’da evde
doğum oranı %30-40 arasındadır. Hollanda’nın sağlık sistemi, kadınları evde doğurmaya teşvik etmektedir. Ev
ortamının daha doğal, sıcak ve güvenli oluşu üzerinde durulmakta ve bunun doğumu kolaylaştıran çok önemli bir
faktör olduğu vurgulanmaktadır.
Son kanıtlar, evde doğumun hastane kadar güvenli olduğunu göstermektedir. Düşük riskli kadınlar için evde planlı
doğum azaltılmış müdahale ile ilişkilidir. American College of Nurse-Midwives ve The Royal College of
Midwives herhangi bir risk taşımayan kadınların uzman sağlık personelinin de katılımıyla evde doğum
yapmalarını desteklemektedir. Dünyada ebeler, doğum hizmetlerin de birincil bakım sağlayan sağlık çalışanları
olarak kabul edilmektedir. Bakımın ebeler liderliğinde yürütüldüğü yerlerde prenatal dönemden postnatal döneme
kadar bakım hizmetlerinin planlanması, organize edilmesi ve sunulmasına ebeler liderlik eder. Türkiye’de ebe
liderliğinde sürekli bakımla yönetilen evde doğumlarla maliyet etkin olarak anne ve yenidoğan sağlığı korunur ve
yükseltilebilir.
ANAHTAR KELİMELER: TÜRKİYE, EBE LİDERLİĞİNDE SÜREKLİ BAKIM, EVDE DOĞUMLARIN
YÖNETİMİ
MANAGEMENT OF HOME BIRTHS WITH CONTINUITY OF MIDWIFERY-LED CARE
IN TURKEY
Merve KURT1, Burcu YURTSAL1
1CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ
The International Confederation of Midwives (ICM) defines a normal birth as a unique and dynamic process based
on physiological and psychological interaction between the mother and the fetus. While the birth in a health
institution with health professionals is considered as a basic principle in terms of mother and infant health,
especially in recent years, planned birth in the home environment has begun to come up in developed countries.
The advantage of home birth is that the mother receives constant support during the birth. Continuous support is
beneficial for mother and infant health, and is therefore encouraged.
According to 2008 Turkey Demographic and Health Survey (TDHS) data, home birth rate in Turkey is 10%. 8%
of these births are carried out by a traditional midwife or by a relative/friend. Although the rates vary according to
the region, the United Nations Population Fund (UNFPA) indicates that home birth rate in Turkey is between
12.7% and 54.4%.. On the other hand, the home birth rate is 30-40% in the Netherlands, where home birth can be
considered a state sanction. The Dutch health system encourages women to give birth at home. It is emphasized
that the home environment is more natural, warm and safe and these are very important factors that facilitate birth.
22
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Recent evidences show that home birth is as safe as a birth at hospital. Home planned births for women with low
risk are associated with reduced intervention. The American College of Nurse-Midwives and The Royal College
of Midwives support women, who do not carry any risk, for home birth with the help of health professionals.
Midwives are considered as primary health care providers in birth process around the world. Midwives lead the
planning, organization and delivery of care services from the prenatal period to the postnatal period where care is
carried out under the leadership of midwives. Management of home births with continuity of midwifery-led care
in Turkey, birth cost can be effective, mother and infant health can be protected and increased.
KEYWORDS: TURKEY, CONTINUITY OF MIDWIFERY-LED CARE, MANAGEMENT OF HOME
BİRTHS
23
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-6- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN ÖZ YETERLİK DURUMLARININ BELİRLENMESİ
Şükran ÖZKAHRAMAN KOÇ1,
1Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Bu tanımlayıcı araştırma ebelik öğrencilerinin algıladıkları öz yeterlik düzeylerinin belirlenmesi amacıyla
yapılmıştır.
Araştırma, bir sağlık bilimleri fakültesinde 1 Mayıs - 30 Haziran 2018 tarihleri arasında öğrenim gören ve
çalışmaya katılmayı kabul eden toplam 247 öğrenci ile yapılmıştır. Araştırmanın verileri, tanıtıcı bilgiler formu ve
“Halk Sağlığı Çalışanlarının Öz Yeterlikleri (HSÇÖY)” formu kullanılarak toplanmıştır. HSÇÖY formu toplam
68 maddeden sekiz “beceri alanı” ve üç “beceri düzeyi”nden oluşmaktadır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı,
yüzde, t testi, Tek yönlü varyans analizi ve Bonferroni testi kullanılmıştır.
Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin %30.0’u genel liseden mezun, öğrencilerin %45.0’inin ev/apartta
yaşadığı, %85.0’inin gelirinin giderine denk ve %90.0’ının çekirdek aile yapısına sahip olduğu belirlenmiştir.
Ebelik öğrencilerinin HSÇÖY formu toplam puan ortalaması 2.84±1.08’dir. Öğrencilerin tüm beceri alanlarından
aldıkları öz yeterlik puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). Öğrencilerin aile tipi,
ebeveynlerin eğitim durumu ile HSÇÖY formu puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
saptanmamıştır (p>0.05).
Ebelik öğrencilerinin öz yeterlik düzeylerinin HSÇÖY formunun çoğu alanında “bilgili” düzeyinde olduğu
saptanmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK ÖĞRENCİSİ, YETERLİLİK, ÖZ YETERLİLİK
DETERMINATION OF MIDWIFERY STUDENTS’ CORE COMPETENCIES
Şükran ÖZKAHRAMAN KOÇ1
1SÜLEYMAN DEMİREL UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
The aim of this descriptive study was to examine the level of perceived core competency of midwifery students.
The study was conducted with 247 students who attended a faculty of health sciences and agreed to join, at 1 May-
30 July 2018. The data was collected by tanıtıcı bilgiler form and “Core Competencies for Public Health
Professionals” (CCPHP) form. The CCPHP form consists of eight “skill areas” and three“ skill levels” from a total
of 68 items. The number, persentage, t-test, One way Anova and Bonferroni test have been used in evaluation of
data.
It was established that the students 30.0% graduated from high schools, 45.0% midwifery students lived in
house/apart , 85.0% students income equal to expenses and midwifery students 88.8% nuclear family structure.
The total mean score of midwifery students CCPHP form is 2.84±1.08. Students’ core competencies mean scores
of all skill domain with a statistically significant difference (p<0.05). No statistically significant relation was found
between mean scores of CCPHP form and family type, education level of parent’s education level (p>0.05).
It has been determined that students have “knowledge” at many in the domain of CCPHP form.
KEYWORDS: MİDWİFERY STUDENT, COMPETENCY, CORE COMPETENCY
24
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-7- EBELİK MESLEĞİNDE DOKTORA EĞİTİMİNİN ÖNEMİ
Hilal ÖZBEK1, Şükran ERTEKİN PINAR2,
1Cumhuriyet Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü, Sivas , 2Cumhuriyet Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü, Sivas,
Bu derleme doktora düzeyindeki ebelerin ebelik mesleğinin ilerlemesine katkı sağlamakta önemli bir yere sahip
olduğuna vurgu yapmak amacı ile ele alınmıştır.
Ebelik mesleği ülkemizde en eski kadın mesleklerinden biridir. Ebelik lisans programlarının 1998 yılında açılması,
2000 yılında yüksek lisans programlarına başlanması ve 2013 yılında da doktora programlarının açılması ile
meslekleşme yolunda ilerleme kaydedilmiştir. Doktora programlarının açılması ile doktora eğitimine hak
kazanmış ebeler mesleğin gelişimine katkı sağlamakta ve yenilikleri geliştirmektedir. Yüksek Öğretim Kurumu
doktora programlarının amacını; “öğrenciye bağımsız araştırma yapma, bilimsel problemleri, verileri geniş ve
derin bir bakış açısı ile irdeleyerek yorum yapma, analiz etme ve yeni sentezlere ulaşma konusunda gerekli
becerileri kazandırır.” şeklinde ifade etmiştir. Profesyonel bir ebe, gebe ve yeni doğanın durumunu
değerlendirirken kendi klinik uzmanlığını kullanarak, kanıta dayalı olarak bakım vermelidir. Kanıta dayalı bakımın
en önemli kaynağı, mesleki yönde yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda ortaya çıkan bilimsel bilgidir. Bu
çalışmalar yenilikleri destekleyici, yol gösterici ve gelişimi sağlayıcı olmaktadır. Bu kapsamda mesleki anlamda
doktora düzeyine ulaşmış ebeler meslek adına yenilik üretecek ve mesleki gelişimi artıracaklardır. Literatürde
mesleğin profesyonel gücünün artırılmasında Ebelikte lisansüstü eğitim programlarının güçlendirilmesi,
standartlaştırılması, profesyonel bilgi ve beceri kazandırılması konularına gereksinim duyulduğu
vurgulanmaktadır. Bu derleme doktora düzeyindeki ebelerin ebelik mesleğinin ilerlemesine katkı sağlamakta
önemli bir yere sahip olduğuna vurgu yapmak amacı ile ele alınmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: DOKTORA, EBELİK, EĞİTİM
THE IMPORTANCE OF PHD EDUCATİON İN MİDWİFERY PROFESSİON
Hilal ÖZBEK1, Şükran ERTEKİN PINAR2
1CUMHURİYET UNİVERSİTY, FACULTY OF HEALTH SCİENCES, DEPARTMENT OF MİDWİFERY,
SİVAS
This review is aimed to emphasize that the phd level of midwives has an important place in contributing to the
progress of the midwifery profession.
Midwifery is one of the oldest women's professions in our country. Progress has been made on the way to becoming
a profession by opening midwifery undergraduate programs in 1998, starting graduate programs in 2000, and
opening doctoral programs in 2013. By the opening of of PhD Education programs,the midwives who deserded
this education contributes to the development of the profession and improves the innovations. Higher Education
Institution expressed the purpose of the PhD programs that "The student gains the skills necessary to conduct
independent research, analyze scientific problems, interpret the data with a broad and deep perspective, analyze,
and reach new syntheses.". A professional midwife should provide evidence-based care using her own clinical
expertise while assessing the condition of the pregnant woman and the newborn. The most important source of
evidence-based care is the scientific knowledge that emerges as a result of scientific work carried out in the
professional field. These studies support innovation, provide guidance and development. In this context, the
midwives who have reached phd level will produce innovations on behalf of professions and increase professional
development. In the literature, it is emphasized that increasing the professional power of the profession requires
strengthening, standardization, professional knowledge and skills in post graduate education programs. This
review is aimed to emphasize that the phd level of midwives has an important place in contributing to the progress
of the midwifery profession.
KEYWORDS: DOCTORATE,MİDWİFERY,EDUCATİON
25
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-8- EBELİK EĞİTİMİNDE SİMÜLASYON KULLANIM ÖRNEKLERİ
Ebru CERAN1, TUĞBA TAHTA1,
1LOKMAN HEKİM ÜNİVERSİTESİ,
Ebelik eğitiminde simülasyon kullanımının dünya örneklerini harmanlamak
Sağlık eğitiminde teorik bilginin uygulamalı eğitimle pekiştirilmesi öğrencinin mesleğe adaptasyon sürecini
kolaylaştırmakta ve teorik bilginin belleğe daha iyi kodlanmasını sağlamaktadır. Öğrenci teorik bilgiyi klinik
uygulamaya ile pekiştirirse ; sahada çalışmaya başladığında etkin kararlar verip kendine bilgisi konusunda
güvenecektir. Ülkemizde ebelik öğrencilerinin klinik uygulaması ele alındığında uygulama yerlerinin yetersizliği
nedeniyle klinik uygulamaların etkinliği düşünülmekte . Uygulama yerlerinin yetersizliği teoriye dair simülasyon
uygulaması , vaka temelli klinik simülasyonlar kullanılarak azaltılabilir. Klinik simülasyon, deneyimsel öğrenme
kavramına dayanır ve gerçeklikle karşılaştırılabilir bir ortamda güvenli ve kontrollü, öğrenci odaklı bir öğrenme
ortamı sağlayarak beceri kazanımını artırabilir.
JF Crofts ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada Obstetrik acil durum eğitimini takiben ebe ve obstetrisyen
bilgilerinin değişmesi: yerel hastane, simülasyon merkezi ve takım çalışması eğitiminin randomize kontrollü
çalışmasında Pratik, çok yönlü, obstetrik acil durum eğitimi ebe ve doktorların obstetrik acil durum yönetimi
konusundaki bilgilerini artırdığı saptanmıştır. SimonCooper ve arkadaşlarının yaptığı Ebelik eğitiminde
simülasyon temelli öğrenme: Sistematik bir inceleme isimli çalışmada Ebelik becerilerinin simüle öğrenmesinin
faydalı olduğunu gösteren kanıtlar vardır. Simülasyon öğreniminin didaktik yaklaşımlara göre eğitim ve klinik
etkisi ve avantajları vardır. Klinik pratik nadiren, yani obstetrik acil durumlarda, simülasyon müfredatın temel
bileşenidir. Simülasyon, pratiği arttırır ve bu nedenle yetkinliğe ulaşmak için harcanan zamanı azaltabilir sonucuna
varılmıştır. Fiona Bogossian ve arkadaşlarının yaptığı çalışma sonucuna göre Simülasyon hataların azaltılması,
bilgi, beceri, iletişim ve ekip çalışmasının arttırılması ve perinatal sonuçların iyileştirilmesi için etkin olduğu
gösterilmiştir. Simülasyon, obstetrik ve jinekoloji dahil olmak üzere tıbbi uzmanlık spektrumu genelinde görev
odaklı ve davranışsal becerilerin edinilmesi ve sürdürülmesine yönelik pratik ve güvenli bir yaklaşım olduğu
saptanmıştır.Meksika'da Ebeler ve Hemşireler için Düşük Teknoloji, Yüksek Sadakatli Obstetrik adlı çalışmada ,
katılımcıların obstetrik acil durumların teknik, davranışsal ve bilişsel boyutlarına yönelik algılanan hazırlıklarını
olumlu yönde etkilediği saptanmıştır. A Reynolds ve arkadaşlarının yaptığı çalışma sonucunda normal doğumun
rutin yönetimi ve omuz distosisi ebelerin , resim-temelli derslere kıyasla simülasyon seansları kullanılarak, anlamlı
bir şekilde daha kısa süreli bilgi birikimine sahip oldukları saptanmıştır.
Ebelik eğitiminde simülasyon eğitiminin öğrencinin klinik becerisini ve problem çözme becerisini arttırıp ,klinik
uygulama öncesinde öğrencinin kendini yeterli ve hazırlıklı hissetmesini sağlamaktadır.
ANAHTAR KELİMELER: SİMÜLASYON ,EBELİK EĞİTİMİ,AVRUPA ,TÜRKİYE
SIMULATION USAGE EXAMPLES IN MIDWIFE EDUCATION
Ebru CERAN1, TUĞBA TAHTA1
1LOKMAN HEKİM UNIVERSITY
Collaborate on world examples of simulation use in midwifery education
Strengthening the theoretical knowledge with practical education in health education facilitates the adaptation
process of the student to the profession and ensures that the theoretical knowledge is better coded in memory. If
the student reinforces the theoretical knowledge with clinical practice; he will make effective decisions and trust
himself in his knowledge when he starts to work in the field. When the clinical application of midwifery students
is considered in our country, the effectiveness of clinical applications is considered due to the inadequacy of
application places. Simulation of inadequacy theory of practice sites can be reduced using case-based clinical
simulations.
26
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
JF Crofts and colleagues conducted a randomized controlled study of the local hospital, simulation center, and
teamwork training. Following practice of obstetric emergency education, practical, multi-faceted, obstetric
emergency training, midwives and doctors increased knowledge of obstetric emergency management.
SimonCooper et al. Simulation-based learning in midwifery education: A systematic review named work There is
evidence to show that simulated learning of midwifery skills is beneficial. Simulation learning has educational and
clinical effects and advantages according to didactic approaches. In obstetric emergencies, simulation is a key
component of the curriculum. Simulation increases practice and is therefore the result of reducing the time spent
to achieve competence. According to the study done by Fiona Bogossian and his colleagues, Simulation has been
shown to be effective in reducing errors, improving knowledge, skill, communication, teamwork and improving
perinatal outcomes. It has been determined that it is a practical - safe approach to the acquisition and maintenance
of task - focused and behavioral skills across the spectrum of simulation, obstetrics - gynecology, medical
specialty. In the study of Low Technology for Ebbers and Nurses, Highly Loyal Obstetric in Mexico, and cognitive
dimensions of the students were positively affected. A Reynolds and colleagues found that they have a significant
short-term knowledge of routine labor management and shoulder dystocia, using simulation sessions compared to
picture-based lessons.
Simulation training in midwifery education enhances the student's clinical skills - problem solving skills and makes
the student feel self sufficient and prepared before clinical application.
KEYWORDS: SIMULATION,MIDWIFE EDUCATİON ,EUROPE,TURKEY
27
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-9- ÜLKELER VE EBENİN GÖREVLERİ
Hüsna GÜL1, Aysun GÜL2, Zeynep Sena CAN1,
1Fırat Üniversitesi, 2Bitlis Devlet Hastanesi,
Uluslararası Ebeler Konfederasyonu’na (ICM) göre ebe; gebelik, doğum ve doğum sonu dönemde kadının
bakımını sağlayan, gerekli tavsiyelerde bulunan, kendi sorumluluğunda doğumu gerçekleştiren, yenidoğanın
bakımını sağlayan ve kadın ile işbirliği içinde çalışan, güvenilir ve sorumluluk sahibi bir profesyoneldir.
Dünyada ilk ebelik okulları 1673’te Fransa’da, 1701’de Almanya’da, 1725’te Londra’da acılmıstır. Osmanlı
ımparatorluğunda ise ebelik eğitimi 1869 yılında baslamıstır (Koker 1997). Dünyada ebelik eğitimi incelendiğinde
ülkeler arasında farklılık bulunmaktadır (Yurdakul ve Kaya, 2002) Dünya Ülkeleri değerlendirildiğinde, doğrudan
girişle lisans düzeyinde ebelik eğitiminin hemşirelikten bağımsız olarak Fransa, Finlandiya ve Türkiye’de verildiği
görülmektedir (Beydilli 2000). Batı ve Güney Avrupa ülkelerinde diğer ülkelere göre ebeler daha bağımsız role
sahip olup, otonomi ve profesyonellik yönünden daha gelişmiş olduğu görülmektedir. İngiltere‟de ebenin doğum
anında gerek duyulduğunda vakum, forseps gibi aletleri kullanma yetkisi varken,ülkemizde ebenin, “doğum için
gerekli olan aletleri tanıması, hazır bulundurması ve bu aletleri kullanmak gerekirse de hekim kontrolünde
uygulanması gerektiği” şeklinde belirtilmektedir (Sağlık Mevzuatı 2005). Ayrıca İngiltere de normal doğum
eyleminde uygulanılan epizyotomi ise pratikte neredeyse hiç kullanılmamaktadır.
Batı ve Güney Avrupa Ülkelerinde doğumlar genellikle evde ebelerin kontrolünde yapılmakta olup perinatal
bakımda diğer ülkelere göre ebeler daha bağımsız role sahiptirler. Bu ülkelerde ebelik eğitimi, genellikle
hemşireliğin özel bir uzmanlık alanı olarak uygulanmaktadır. Merkez, Doğu Avrupa ve Rusya’da bağımsızlığına
kavuşan ülkelerde doğumlar genellikle hastanede doktor gözetiminde yapıldığından ebeler normal doğumlardan
sorumlu değildirler (Beydilli, 2006). Ülkemizde ebelerin mesleki yeterliliğe göre değil, gereksinimler ve sağlık
hizmetlerine göre görev tanımı yapıldığı görülmektedir. Dünyada ebelerin yeterlilik alanları tanımlanırken,
eğitimlerinin yeterliliğe dayalılık ilkesine göre planlandığı görülmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: EBE,EĞİTİM,ÜLKELER,FARKLILIKLAR
COUNTRIES AND DUTIES OF MIDWIVES
Hüsna GÜL1, Aysun GÜL2, Zeynep Sena CAN1
1FIRAT UNİVERSİTY, 2BİTLİS STATE HOSPİTAL
According to the International Ebeler Confederation (ICM), the midwife is a reliable and responsible professional
who provides care for women during pregnancy, childbirth and postpartum period, has the necessary
recommendations, carries out birth at his own responsibility, provides neonatal care and cooperates with women.
The first midwifery schools in the world were opened in France in 1673, in Germany in 1701, and in London in
1725. In the Ottoman Empire, midwifery education started in 1869 (Koker 1997). midwifery education in the
world there are differences among the countries examined (Yurdakul and Kumar, 2002) When World countries
assessed, a graduate-level direct input independently from the nursing midwifery training in France, is seen that in
Finland and Turkey (Beydilli 2000). According to other countries in Western and Southern European countries,
ebes have a more independent role and are more developed in terms of autonomy and professionalism. It is stated
in the UK that in the UK, the uterus has the authority to use appliances such as vacuum and forceps when it is
needed at the time of birth, and that the uterus in our country should be "ready to have the tools necessary for
delivery and to be used and controlled by the physician if necessary" (Health Legislation 2005). In addition, the
episiotomy used in normal labor in England is practically never used.
In Western and Southern European countries, births are usually done at home at the control of ebelerin and have a
more independent role in perinatal care than in other countries. In these countries, midwifery education is usually
applied as a special area of specialization of nursing. In countries that have achieved independence in Central,
Eastern Europe and Russia, births are usually not responsible for normal births (Beydilli, 2006), as births are
28
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
usually conducted under the supervision of a physician in the hospital. It is seen that in our country, the job
description is made according to the needs and health services, not according to the occupational sufficiency of
eBerner. While recognizing the areas of eBeverer qualification in the world, it appears that their training is planned
according to the principle of competence.
KEYWORDS: MIDWIFE,EDUCATION, THE COUNTRY, THE DIFFERENCES
29
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-10- GEBE EĞİTİM SINIFLARINDA VERİLEN EĞİTİMLERİN ANNE VE BEBEK
BAĞLANMASI ÜZERİNE ETKİSİ
ZEYNEP SENA CAN1, HÜSNA GÜL1, AYSUN GÜL2,
1FIRAT ÜNİVERSİTESİ, 2BİTLİS DEVLET HASTANESİ,
Anne-bebek bağlanmasının yetersiz olduğu durumlarda bebeğin fiziksel ve psikolojik gelişiminin tamamlanması
güçleşir. Gebe eğitimlerinde anne bebek bağlanmasının sağlanamaması durumunda çocuğun ileriki yaşlarında
psikososyal sorunların oluşmasının riskinin artması beklenir. Sevgi ihtiyacının bebeklik döneminde anne ile bebek
arasında tam olarak sağlanamamasından dolayı kişiliğin kendini oluşturma döneminde eksikliklerin ortaya
çıkmasına neden olur. Amaç bu sevginin ve bağlanmanın olumlu şartlarda ve bilinçli olarak oluşmasını sağlamak
ve olumsuz durumların olumlu durumlara çevrilerek psikososyal açıdan sağlıklı bireylerin yetişmesine destek
olmaktır.
Bağlanma, yaşam için gerekli olan duygusal-etkileşimsel ilişki yapısı olup birçok karmaşık faktörden etkilenen ve
süreklilik gösteren bir süreçtir. (1). Özellikle bebeklerin hayatta kalma şanslarının yüksek olması için birincil
bakıcı (genellikle anne) ile duygusal bir bağ kurması gerekmektedir (3). Ebeveynin fetüse ve yeni doğana bağlılığı
duygusal olgunluk, gebelik için istekli olma, gebeliğin istenilen zamanda olması, gebelik sürecinde var olan
korkular, yakınları ile ilişkilerinin durumu, fizyolojik ve psikolojik streslerle baş etme yeterliliği, ebeveynliğe
ilişkin benlik kavramı, emzirme için istekli olma durumu ve yenidoğanı bakıp büyütme deneyimi gibi birçok
faktörden etkilendiği belirtilmektedir(1).
Gebe Eğitiminin Ülkemizdeki Durumu Ülkemizde bazı sağlık programları başlatılmış olup bu kapsamda üreme
sağlığı alanında hizmetlerin kullanılabilirliği ve erişilebilirliğinin arttırılması, hizmet kalitesinin yükseltilmesi
amacıyla önemli gelişmeler elde edilmiştir. Gebe Eğitiminin Dünya’daki Durumu Gelişmiş ülkelerde sigorta
şirketleri gebe eğitimlerini desteklemektedir. Ayrıca sağlık sistemi de eğitime katılım konusunda bilinçlendirme
yaptığı için, gebe eğitim sınıflarına katılım oranları yüksektir(2).
Anne-bebek arasında güçlü bir bağın oluşması gereklidir. Bu bağının oluşmasında, en kısa sürede emzirmeye
başlanılması, anne ile bebeğin aynı odada kalması, kanguru bakımı, bebek masajı, yoga ve meditasyon, sosyal
destek alma uygulamalarından yararlanılabilmektedir(1).
ANAHTAR KELİMELER: BAĞLANMA, BAĞLANMA VE EĞİTİM, EĞİTİM, GEBELİK VE EĞİTİM
THE EFFECT OF TRAİNİNGS GİVEN İN PREGNANCY TRAİNİNG CLASSES ON
MOTHER AND BABY CONNECTİON
ZEYNEP SENA CAN1, HÜSNA GÜL1, AYSUN GÜL2
1FIRAT UNIVERSITY, 2BİTLİS STATE HOSPITAL
The physical and psychological development of the baby becomes difficult to complete when the mother-infant
attachment is inadequate. If the mother cannot be connected to the baby during pregnancy, it is expected that the
risk of psychosocial problems will increase in the child's later years. Because the need for love in infancy between
the mother and the baby can not be fully due to deficiencies in the self-creation period of personality. The aim is
to ensure that this affection and connection is formed on a positive basis and consciously, and to support the
development of psychosocial healthy individuals by turning negative situations into positive situations.
Attachment is an emotional-interactional relationship that is necessary for life and is a process that is affected by
many complex factors. (1). Particularly in order for babies to have a high chance of survival, they need to establish
an emotional bond with the primary caregiver (usually the mother) (3). The parent's commitment to the fetus and
the newborn, emotional maturity, being willing for pregnancy, being at the desired time of pregnancy, fears that
existed during the pregnancy, the relationship with their relatives, the ability to cope with physiological and
psychological stress, the concept of self-concept of parenthood, the willingness to breastfeed and the newborn it
is stated that it is affected by many factors such as looking and growing (1).
30
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
The Status of Pregnant Education in Turkey In our country, some health programs have been initiated and in this
context, important developments have been achieved in order to increase the availability and accessibility of
services in the field of reproductive health and to increase the service quality. The Status of Pregnant in The World
In developed countries, insurance companies support pregnancy training. In addition, participation in pregnant
training classes is high because the health system also raises awareness about participation in the training(2).
A strong bond between the mother and baby is necessary. In the formation of this bond, breastfeeding as soon as
possible, mother and baby staying in the same room, kangaroo care, baby massage, yoga and meditation, social
support can be used (1).
KEYWORDS: CONNECTION, CONNECTION AND EDUCATION, EDUCATION, PREGNANCY AND
EDUCATION
31
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-11- BULAŞICI HASTALIKLARIN GEBELİĞE ETKİSİ VE EBELİK BAKIMININ ÖNEMİ
Sabahat MORALILAR CANSVEVER1, Ayşegül KURT2, Esin ÇEBER TURFAN3,
1Muş Sağlık Müdürlüğü, 2İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi, 3Ege Üniversitesi,
Gebelik öncesinde ve gebelikte enfeksiyona maruz kalmak fetüsün sağlıklı gelişimini olumsuz etkiler ve çeşitli
sorunlara yol açar. Gebelik sırasında görülen bulaşıcı hastalıklar hem anne hem de fetüs açısından morbidite ve
mortaliteye neden olmaları nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunudur. Gebelik öncesi bakımda hem annenin hem
de fetüsün bulaşıcı hastalıklara karşı korunması hedeflenmektedir. Halk sağlığında temel rollere sahip ebelerden
bulaşıcı hastalıklara ilişkin olarak da bulaşıcı hastalıkların özelliklerini, bulaş yollarını ve tedavi sürecini bilmeleri
beklenmektedir. Bu çalışmanın amacı; gebelikte bulaşıcı hastalıkların gebeliğe ve fetüse etkisini vurgulamak ve
söz konusu hastalıkların tanısı, sürveyansı ve tedavisinde ebenin rolünü vurgulamaktır.
Özellikle gebelik ve fetüs sağlığını tehdit edebilecek bulaşıcı hastalıklara ilişkin örnekler aşağıda verilmiştir. 1.
Brusella: Ülkemizde hayvancılık ile geçimini sağlayan bölgelerinde brusella vakalarının yıllara göre artış
göstermesi, brusellanın gebelerde ateş, terleme, halsizlik, artralji, iştahsızlık, bel ağrısı ve vajinal kanama gibi
yakınmaların olabileceği bildirilmektedir. Abortus, intrauterin ölüm, preterm doğum gibi ciddi morbiditeye neden
olmaktadır, ayrıca anneden bebeğe plesental yoldan geçiş vakaları da mevcuttur. 2. Zika: Ülkemizde henüz vaka
bildirimi olmasa da birçok ülkede görülen zika virüsü salgınlarında da maternal enfeksiyonlarla konjenital
anomaliler arasındaki ilişki bilinmektedir. Özellikle ilk 12 haftada geçirilen enfeksiyonlar fetüste multiorgan
anomalilerine yol açabilmektedir. 3. H1N1: Bu enfeksiyona bağlı maternal ve fetal risk gebelikte oluşan hormonal,
immunolojik ve mekanik değişiklikler özellikle gebelikte büyük risk oluşturmaktadır. Enfekte gebelerde hızla
solunum yetmezliği oluşabilmekte ve ölü doğum, preterm eylem gibi ciddi fetal sorunlar görülebilmektedir.
Bulaşıcı hastalıkların bazılarında tedavi edilmesi halinde bebeklere geçme oranlarının düştüğüne yönelik
çalışmalar bulunmaktadır. Bu nedenle birinci basamakta çalışan ebeler yapılacak olan kan testleri ve verilecek
eğitimlerle bulaşıcı hastalıkların gebeliğe ve fetüse verdiği zararı en aza indirebilmek için girişimlerde
bulunabilirler.
Sağlık Bakanlığı’nın 2014’de yayınladığı Doğum Öncesi Bakım Rehberi’nde ilk izlemde alınacak tıbbi öyküde
enfeksiyon hastalıklarının öyküsünün alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu bağlamda gebe ile ilk karşılaşmada
geçirilmiş ya da ailesel enfeksiyon hastalıkları sorgulanmalıdır. Yine 15-49 tüm kadınların prekonsepsiyonel veya
gebelik dönemlerinde bulaşıcı hastalıklar ile ilgili eğitilmesi ve tarama programlarının uygulanması
gerekmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: BULAŞICI HASTALIK, GEBE, EBE
THE IMPACT OF INFECTİOUS DİSEASES ON PREGNANCY AND THE IMPORTANCE
OF MİDWİFERY CARE
Sabahat MORALILAR CANSVEVER1, Ayşegül KURT2, Esin ÇEBER TURFAN3
1MUŞ HEALTH DİRECTORATE, 2İZMİT KÂTİP ÇELEBİ UNİVERSİTY ATATÜRK EDUCATİON
RESEARCH HOSPİTAL, 3EGE UNİVERSİTY
The purpose of this study is; to emphasize the effects of infectious diseases on pregnancy and fetus in pregnancy
and to emphasize the role of ebenine in the diagnosis, surveillance and treatment of such diseases.
In particular examples of infectious diseases that can threaten pregnancy and fetus health are given below. 1.
Brucellosis: It has been reported that in areas where livestock and livelihoods are increasing in our country, there
are increasing cases of brusella cases according to years, brucella may be complaints such as fever, sweating,
weakness, arthralgia, anorexia, back pain and vaginal bleeding. It causes severe morbidity such as abortus,
intrauterine death, preterm labor, and there are cases of transition from mother to baby on the placental pathway.
2. Zika: Although there are no case reports yet in our country, the relationship between maternal infections and
congenital anomalies is known in zika outbreaks in many countries. Especially infections in the first 12 weeks can
32
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
lead to fetal multiorgan anomalies. 3. H1N1: Maternal and fetal risk due to this infection The hormonal,
immunological and mechanical changes that occur in gestation pose a great risk especially in pregnancy. Rapid
respiratory failure can occur in infected pregnancies and severe fetal problems such as stillbirth and preterm labor
can be seen.
Some of the infectious diseases have been studied to reduce the rate of passing on to infants if they are treated. For
this reason, the blood tests and the trainings to be given at the primary care can be used to make the attempts to
reduce the pregnancy and pregnancy loss of infectious diseases.
It is emphasized that the Ministry of Health's Pregnancy Care Guide published in 2014 requires taking the story of
infectious diseases in the medical history to be taken at the first follow-up. In this context, the first encountered or
familial infectious diseases with the pregnant woman should be questioned. Again 15-49 all women are required
to be educated about pre-conceptional or infectious diseases during pregnancy and screening programs should be
applied.
KEYWORDS: İNFECTİOUS DİSEASE, PREGNANT, MİDWİFE
33
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-12- POSTPARTUM KADINLARDA SEMPTOMATİK PELVİK TABAN SORUNLARI VE
RİSK FAKTÖRLERİ
Zeynep DAŞIKAN1, Aslıhan ÖZTÜRK2, Ruşen ÖZTÜRK1,
1Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, Kadın Sağlığı Ve Hastalıkları Hemşireliği AD. İzmir., 2Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi Klinik Hemşiresi, İzmir.,
Pelvik taban; miksiyon, defekasyon, koitus ve doğum gibi önemli yaşamsal fonksiyonlardan sorumludur.
Araştırma, postpartum dönemdeki kadınların yaşadığı pelvik taban sorunları (PTS) ve etkileyen risk faktörlerinin
belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı ve kesitsel olarak yapılmıştır.
Araştırma Şubat- Aralık 2017 tarihleri arasında, İzmir`de yer alan iki aile sağlığı merkezine kayıtlı postpartum 3-
12.ay arasında olan 408 kadında yapılmıştır. Verilerin toplanmasında araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olan
soru formu kullanılmıştır.
Araştırmaya katılan kadınların yaş ortalaması 30.05±5.74, gebelik başlangıç beden kitle indeksi (BKI) ortalaması
23.55±3.09, doğum sayısı ortalaması 1.47±0.69 olarak saptanmıştır. Kadınların %62,3 primipar, %51.5 vajinal
doğum yapmış, vajinal doğum yapanların %74.8’inde perineal travma (epizyotomi/laserasyon) oluşmuştur.
Kadınların %33.3’nün gebelikte %25.2’inin postpartum dönemde üriner inkontinans (IU) yaşamış, peripartum
dönemde Üİ olan kadınların %75.6’ sı (n:172) ped kullanmıştır. Postpartum kadınların en fazla yaşadığı diğer
semptomatik PTS sırasıyla perineal bölgede ağrı (%53.4), anormal vajinal akıntı (%52.2), idrar yolu enfeksiyonu
(%49), konstipasyon (%40.7), gaz kaçırma (%34 .1) ve cinsel ilişkide ağrı (%27.7) ve küçümsenmeyecek oranda
oranda fekal inkontinans (Fİ) (%2.9) saptanmıştır. Kadınların %62.7’nin pelvik taban egzersizlerini(PTE) bildiği,
PTE bilen kadınların %33.2 si günde en az bir kez uygulamış, %67.3’ü hem gebelik hemde postpartum dönemde
yapmıştır. Postpartum UI için ileri yaş, fazla doğum sayısı, düşük eğitim seviyesi (8 yıl ve altı eğitim) geniş ailede
yaşamak, vajinal doğum, epizyotomi/laserasyon varlığı, sigara içme, sebze/meyve ağırlıklı beslenmeme,
konstipasyon ve postpartum hareketsiz yaşam tarzı risk faktörü olarak saptanmıştır. Postpartum FI için gebelik
başlangıç BKİ, fazla doğum sayısı, düşük eğitim seviyesi geniş ailede yaşamak ve ≥ 4000 gr. bebek doğum ağırlığı
yüksek risk faktörü olarak saptanmıştır (p<0.05).
Pospartum dönemde semptomatik PTS oldukça yaygın olarak görülmektedir. Çalışma sonuçları, gebelik ve
postpartum PTS önlemede, yaşam tarzı değişimi, doğum eyleminde perineal travmadan kaçınma ve etkin pelvik
taban egzersizlerinin önemini vurgulamaktadır.
ANAHTAR KELİMELER: DOĞURGANLIK, POSTPARTUM, PELVİK TABAN SORUNLARI, RİSK
FAKTÖRLERİ, PELVİK TABAN EGZERSİZLERİ
SYMPTOMATİC PELVİC FLOOR DİSORDERS POSTPARTUM WOMEN AND RİSK
FACTORS
Zeynep DAŞIKAN1, Aslıhan ÖZTÜRK2, Ruşen ÖZTÜRK1
1EGE UNİVERSİTY, FACULTY OF NURSİNG, DEPARTMENT OF WOMEN'S HEALTH AND DİSEASES
NURSİNG IZMİR., 2EGE UNİVERSİTY MEDİCAL FACULTY, CLİNİC NURSE, IZMİR.
Araştırma, postpartum kadınların yaşadığı pelvik taban sorunları (PTS) ve etkileyen risk faktörlerinin belirlenmesi
amacıyla tanımlayıcı ve kesitsel olarak yapılmıştır.
Araştırma Şubat- Aralık 2017 tarihleri arasında, İzmir`de yer alan iki aile sağlığı merkezine kayıtlı postpartum 3-
12.ay arasında olan 408 kadında yapılmıştır. Verilerin toplanmasında araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olan
soru formu kullanılmıştır.
Araştırmaya katılan kadınların yaş ortalaması 30.05±5.74, gebelik başlangıç beden kitle indeksi (BKI) ortalaması
23.55±3.09, doğum sayısı ortalaması 1.47±0.69 olarak saptanmıştır. Kadınların %62,3 primipar, %51.5 vajinal
doğum yapmış, vajinal doğum yapanların %74.8’inde perineal travma (epizyotomi/laserasyon) oluşmuştur.
34
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Kadınların %33.3’nün gebelikte %25.2’inin postpartum dönemde üriner inkontinans (IU) yaşamış, peripartum
dönemde Üİ olan kadınların %75.6’ sı (n:172) ped kullanmıştır. Postpartum kadınların en fazla yaşadığı diğer
semptomatik PTS sırasıyla perineal bölgede ağrı (%53.4), anormal vajinal akıntı (%52.2), idrar yolu enfeksiyonu
(%49), konstipasyon (%40.7), gaz kaçırma (%34 .1) ve cinsel ilişkide ağrı (%27.7) ve küçümsenmeyecek oranda
oranda fekal inkontinans (Fİ) (%2.9) saptanmıştır. Kadınların %62.7’nin pelvik taban egzersizlerini(PTE) bildiği,
PTE bilen kadınların %33.2 si günde en az bir kez uygulamış, %67.3’ü hem gebelik hemde postpartum dönemde
yapmıştır. Postpartum UI için ileri yaş, fazla doğum sayısı, düşük eğitim seviyesi (8 yıl ve altı eğitim) geniş ailede
yaşamak, vajinal doğum, epizyotomi/laserasyon varlığı, sigara içme, sebze/meyve ağırlıklı beslenmeme,
konstipasyon ve postpartum hareketsiz yaşam tarzı risk faktörü olarak saptanmıştır. Postpartum FI için gebelik
başlangıç BKİ, fazla doğum sayısı, düşük eğitim seviyesi geniş ailede yaşamak ve ≥ 4000 gr. bebek doğum ağırlığı
yüksek risk faktörü olarak saptanmıştır (p<0.05).
Pospartum dönemde semptomatik PTS oldukça yaygın olarak görülmektedir. Çalışma sonuçları, gebelik ve
postpartum PTS önlemede, yaşam tarzı değişimi, doğum eyleminde perineal travmadan kaçınma ve etkin pelvik
taban egzersizlerinin önemini vurgulamaktadır.
KEYWORDS: CHİLDBİRTH, POSTPARTUM, PELVİC FLOOR DİSORDERS, RİSK FACTORS, PELVİC
FLOOR MUSCLE EXERCİSES,
35
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-13- EBELİK EĞİTİMİNDE SİMÜLASYON KULLANIMININ ÖNEMİ
FUNDA ÇİTİL CANBAY1, SİBEL ŞEKER1, KEZİBAN AMANAK1, ESRA ESEN1,
1AYDIN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ ,
Bu çalışmanın amacı, ebelik eğitiminde simülasyon kullanımının önemi konusunu literatür bilgileri doğrultusunda
tartışmaktır.
Bu derlemenin kuramsal ve ampirik altyapısını oluştururken; konuyla ilgili Türkçe ve İngilizce olarak yayınlanan
derlemeler, sistematik araştırmalar ve doğum ve kadın sağlığı kitapları incelendi
Teknolojinin gelişmesi ile ebelik öğrencilerinin klinik uygulamalara hazırlaması için, simülasyon eğitiminin ebelik
öğrencilerin ana-çocuk sağlığı konularında yeterli uygulama becerisi kazandıkları saptanmıştır. Bu bulguyla
orantılı olarak, eğitimlerde simülasyon kullanımının ebelik öğrencilerinin ebelik alanıyla ilgili bilgi, beceri, öz
güven ve eğitimden algılanan memnuniyet düzeylerinin arttırdığı görülmektedir. Buna rağmen ülkemizde ve
dünyada simülasyon kullanımının ebelik eğitimini geliştirdiği gözlense de, simülasyon laboratuvarlarının ve ebelik
eğitimcilerinin sayılarının yetersiz olması nedeniyle uygulama konusunda aksaklıklar yaşanmaktadır.
Ebelik eğitiminde simülasyon kullanımı etkisiyle ebelik öğrencilerinin uygulama becerilerini oldukça iyi düzeyde
kazandıkları gözlendi. Bu nedenle özellikle ebe akademisyenlerin ebelik eğitimini üstlenmesi ve simülasyon
laboratuvarlarının iyileştirilmesi ile ebelik eğitiminin kalitesi artacaktır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, EĞİTİM, SİMÜLASYON, UYGULAMA BECERİLERİ.
IMPORTANCE OF USING SIMULATION IN MIDWIFERY EDUCATION
FUNDA ÇİTİL CANBAY1, SİBEL ŞEKER1, KEZİBAN AMANAK1, ESRA ESEN1
1AYDIN ADNAN MENDERES UNIVERSITY
The purpose of this study is to discuss the importance of using simulatıons in the light of literature informations.
While creating the theoretical and empirical infrastructure of this compilation; compilations published in Turkish
and English related to the subject, systematic researches and books on maternity and women health.
It has been determined that for the preparation of clinical applications for midwifery students with the development
of technology, the training of the students is sufficient for the midwifery students to have adequate application
skills in mother and child health issues. In proportion to this finding, it is seen that the use of simulation in trainings
increases the perceived satisfaction levels of knowledge, skill, self-confidence and education of midwifery students
about midwifery. Despite the fact that the use of simulation in our country and in the world has improved the
education of midwifery, there are problems in implementation due to the inadequacy of the numbers of simulation
laboratories and midwifery trainers.
It was observed that midwifery students had a good level of application skills due to the use of simulation in
midwifery education. For this reason, the quality of midwifery education will be improved especially by midwifery
academicians undertaking midwifery education and improvement of simulation laboratories.
KEYWORDS: APPLİCATİON SKİLLS, EDUCATİON, MİDWİFERY, SİMÜLATIONS.
36
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-14- ÜLKEMİZDE EBELİK EĞİTİMİ MESLEKİ GEREKLİLİKLERİ KARŞILIYOR MU?
NERİMAN SOĞUKPINAR1, HALİME AYDEMİR 2,
1EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ, 2ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ TIP
FAKÜLTESİ ,
Bu bildiride amaç ülkemizdeki ebelik eğitiminin mesleğin işlevleri açısından yeterliğini sorgulamaktır.
Ebe; gebelik öncesi, gebelik sırasında, doğumda ve doğum sonrası dönemde gerekli bakım ve danışmanlığı
sağlamak, normal doğumları kendi sorumluluğunda yaptırmak, yeni doğanın bakımını yapmak üzere eğitilmiş
kişidir. Ebe; ülkesinde yer alan ebelik eğitim-öğretim programına düzenli olarak devam eden, ebelik için zorunlu
olan teorik ve uygulamaları başarılı şekilde tamamlayan, yasal olarak gerekli olan yeterlilikleri için resmi olarak
diploma ile onay alan kişidir. ICM, ebeleri, doğum öncesi kadınların hepsinde tercih edilen profesyoneller olarak
görmektedir. ICM, ebeler ve ebeler birlikleri ile kadın haklarını korumak ve kadınların gebelik, doğum ve doğum
sonu dönemde sağlık bakımına ulaşmalar için çalışır. Ebelik; doğuma yardımcı olma sanatı ve mesleğidir. Ebe,
dünyanın her yerinde; özellikle anne ve bebek sağlığından doğrudan sorumlu olan kişidir. Günümüzde ebelik
mesleği, tıp alanındaki gelişmelere paralel olarak ilerlemiş ve günümüzde ebelik, bilim ve sanatı birleştiren,
bilimsel ve etik değerler üzerine temellenmiş profesyonel bir disiplin olarak tıp meslekleri içinde yerini almıştır.
Ülkemizde Ebelik eğitimi 1996 yılından bu yana uluslararası standartlarda sürdürülmektedir. Ancak mevcut
mevzuatlar, sürdürülmekte olan lisans öğrenim çıktıları ve ebe çalışanların klinik-birinci basamak sağlık hizmetleri
ile karşılaştırıldığında meslek çalışanlarının eğitimlerinde yer almayan farklı görev ve yetkiler ile çalıştırıldığını
görüyoruz.
Tüm bu nedenler göz önünde bulundurulduğunda mesleki yetkinlik için verilen eğitime paralellik gösteren ve diğer
meslek çalışanlarının görev alanları ile karışıklığa neden olmayan sadece kendine özel EBELİK YASASI en doğru
çözümleri oluşturacaktır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, EBELİK EĞİTİMİ, MESLEKİ GEREKLİLİK
MİDWİFERY EDUCATİON İN OUR COUNTRY DOES THE OCCUPATIONAL
REQUIREMENTS MEET?
NERİMAN SOĞUKPINAR1, HALİME AYDEMİR 2
1HEALTH SCİENCE FACULTY, 2ADNAN MENDERES UNIVERSITY FACULTY OF MEDICINE
The purpose of this paper is to question the adequacy of midwifery education of the functions of the profession.
Midwife; it is the person who is trained to provide the necessary care and counseling before pregnancy, during
pregnancy, during pregnancy, at labour and in the postpartum period, to make normal labour on his own
responsibility, to care for the newborn. Midwife; He is a person who regularly attends midwifery education and
training program in his country, who has successfully completed the theoretical and application required for
midwifery and is officially approved with a diploma for his qualifications which are legally necessary. ICM
considers midwives as preferred professionals in all prenatal women. ICM works to protect women's rights with
midwives and midwives troops to provide access to health care during pregnancy, childbirth and postpartum
period. Midwifery; the art and profession of assisting birth. Midwives, all over the world; especially the mother
and baby directly responsible for health. Today, the profession of midwifery has progressed in parallel with the
developments in the field of medicine and has taken its place among the medical professions as a professional
discipline based on scientific and ethical values, combining midwifery, science and art. Midwifery education in
our country has been carried out in international standards since 1996. However, we can see that the current
legislation, current undergraduate education outcomes and midwives are compared with the clinical-primary health
care services, and they are employed with different tasks and powers that are not included in the training of the
professional staff.
37
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Considering all these reasons, only the specific MIDWIFERY LAW, which is in parallel with the training provided
for the professional competence and which does not cause confusion with the fields of duty of the other
professionals, will create the right solutions.
KEYWORDS: MİDWİFERY, MİDWİFERY EDUCATİON, PROFESSİONAL REQUİREMENT
38
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-15- EBELİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN UYGULAMA ALANINDA YAPTIĞI
HATALAR VE YAŞADIKLARI ANKSİYETELER
Poster Bildiri /
GÖZDE KÜĞCÜMEN1, AYŞENUR AYDIN1, BÜŞRA AKTAŞ1,
1İstanbul Medipol Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, İstanbul,
Klinik alanda öğrenciler hatalı uygulamalar yapabilmekte ve sonrasında stresi deneyimlemekte, kaygı düzeyleri
artabilmektedir. Bu çalışmada öğrencilerin hata yapmasına neden olan faktörler ve klinik alanda yaşadıkları stres-
kaygı düzeyleri ve bunları etkileyen faktörlerin belirlenmesi, stres-kaygı durumlarındaki bilgi düzeylerinin
incelenmesi ve değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Araştırmanın örneklemini İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik bölümü 1.,2. Ve 3.
sınıfta eğitim gören 100 öğrenci ebe oluşturmaktadır. Öğrencilere uygulama alanında yapılan hatalar ve yaşadıkları
anksiyete düzeylerini ölçen envanter uygulanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS anket programı
kullanılmıştır.
Uygulama alanlarındaki stajyer öğrenci sayısının fazla olması, sağlık personellerinin davranış ve tutumları,
öğrencilere teorik bilgisinin eksik olduğu konularda soru sorulması ve uyku sürelerinin stres yaratan durumlarda
etkili olduğu tespit edilmiştir. Hata yapan öğrencilerin %41’inin uzun süreli anksiyete yaşadığını ve bu
öğrencilerin %56’sının verimli çalışmaya devam edemedikleri saptanmıştır. Katılımcılara açıklı uçlu olarak
sorulan sorular ile sık karşılaşılan uygulama hatalarının ise yanlış ilaç dozu kullanımı, ilaç-hasta uygulama
karışıklığı, uygulamalarda yanlış tekniklerin kullanılmasından kaynaklandığı belirlenmiştir. Uygulama anında
sağlık personelinin bulunması öğrencilerde özgüven artışı sağladığı(%56) tespit edilmiştir.
Katılımcılardan edinilen veri sonuçlarına göre hatalı uygulama sonrasında öğrencilerin uzun süreli anksiyete
yaşadığı ve hatalı uygulamanın yetkili kişilere bildirilmesi gerektiğinin bilincinde olduğu tespit edilmiştir. Yetkili
kişilere bildirilmesi yapılan hatanın daha hızlı telafi edilmesini sağlamaktadır. Anksiyete sonrasında öğrencilerin
verimli çalışmaya devam edememesi yeni hatalara yol açabilmektedir. Öğrencilerin yaşadığı anksiyete-stresi en
aza indirmek için öğrencilerin yeterli teorik bilgiye sahip olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra pratik uygulama
becerilerinin gelişmiş ve deneyimlerinin artmış olması öğrenci açısından büyük bir avantaj sağlamaktadır.
ANAHTAR KELİMELER: ANKSİYETE, HATALI UYGULAMA, ÖĞRENCİ, VERİMLİ ÇALIŞMA,
STRES
CLİNİCAL APPLİCATİONS ERRORS AND THE ANXİETİES OF MİDWİFERY
STUDENTS İN THE CLİNİC AREA
GÖZDE KÜĞCÜMEN1, AYŞENUR AYDIN1, BÜŞRA AKTAŞ1
1İSTANBUL MEDİPOL UNİVERSİTY HEALTH SCİENCE FACULTY, MİDWİFERY, İSTANBUL
In the clinic, students can make mistakes and experience stress afterward, the level of anxiety can increase. In this
study, it was aimed to investigate the factors that cause students to make mistakes, to determine the levels of stress-
anxiety that they experience in the clinical field and the factors affecting them, and to examine and evaluate the
knowledge levels in stress-anxiety situations.
The research was made by 100 midwifery students who are studying from first, second, third year in Istanbul
Medipol University, Faculty of Health Sciences. A questionnaire was applied to the students about the mistakes
made in the application area and the level of anxiety they experienced. SPSS survey program was used to evaluate
the data.
Having a greater number of trainees in the field of application, behavior, and attitudes of health professionals,
students in stressful situations to be asked questions on matters of theoretical knowledge is lacking and sleep
39
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
duration has been found to be effective.It was determined that 41% of students who made mistakes had long-term
anxiety and 56% of these students could not continue to work efficiently. Participants openness-ended questions
with a common application error are an incorrect dose of medication use, drug-patient confusion application is
determined to be caused by the wrong technical applications. The presence of health personnel at the time of
application was found to provide self-confidence (56%).
According to the data obtained from the participants, it was determined that students had long-term anxiety after
faulty practice and that they knew that the faulty application had to be reported to the authorized persons. The
mistakes made are to be reported to the competent person to quicker resution. Failure of students to work efficiently
after anxiety can lead to new errors. In order to minimize the anxiety stress experienced by the students, the
students must have sufficient theoretical knowledge. In addition, the increased development and practical
experience of practical application skills provide students with a great advantage.
KEYWORDS: ANXİETY, FAULTY PRACTİCE, STUDENT , EFFİCİENCY, STRESS
40
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-16- ANTENATAL DÖNEMDE DEPRESYON VE EBENİN ROLLERİ
Yağmur TOPRAK1, Gözde KÜĞCÜMEN1,
1Medipol Üniversitesi,
Antenatal dönemde depresyon risklerinin saptanmasındaki ebenin rollerinin anlaşılması
Antenatal depresyon , gebelik döneminde kadını etkileyebilen bir klinik depresyon şeklidir , uygun şekilde tedavi
edilmezse postpartum depresyona öncülük edebilir .Antenatal depresyon anne ve fetus için zararlı sonuçlara sebep
olabilir. Antenatal dönemde kadın için bazı önemli depresyon belirleyicileri vardır; düşük benlik saygısı, antenatal
anksiyete, düşük sosyal destek, olumsuz bilişsel stil, majör yaşam olayları, düşük gelir ve kötüye kullanım öyküsü
gibi. Antenatal depresyon ve postnatal depresyon risk faktörleri açısından birbirlerinden farklıdırlar ancak
birbirleriyle ilişkilidirler. Antenatal depresyon kişinin fiziksel ve ruhsal sağlığını tehlikeye atabilir, malnütrisyona
sebep olabilir, kişinin kendine bakım kapasitesini azaltabilir.
Antenatal depresyonun yüksek prevalansı (% 20) göz önüne alındığında önleme, tanılama, tedaviye yardımcı
olmak için risk faktörlerini belirlemek önem kazanmıştır. Antenatal depresyonun risk faktörleri içerisinde; genç
yaş, depresyon öyküsü, düşük doğum ağırlığı ve gebelik sonlanması, düşük benlik saygısı yer almaktadır.
Gebelikteki psikopatolojik semptomların: bilişsel gecikme ve davranış problemleri gibi fetüs için fizyolojik
sonuçları vardır. Evlilik, gebelik, doğum ve annelik kadın hayatındaki önemli değişimlerdir. Kadın değişimlere
uyum sağlarken zorluklar yaşayabilir. Ebeler kadının bu sürece uyumunu kolaylaştıracak sağlık profesyonelleridir.
Antenatal dönemde ebeler kadın açısından risk faktörlerini belirlemelidirler. Risk grubunda olan gebelere sık izlem
yapılmalıdır. Kadının yakınları ve sağlık çalışanlarından aldığı destek ile sorunun erken fark edilmesi önemli bir
unsurdur. Anne-bebek bağlamasına antenatal depresyonun olumsuz etkileri olduğu ortaya konmuştur. Dikkatli bir
gözlem ile antenatal depresyon tanısı konabilir. Antenatal depresyonda ilaçların olası yan etkileri olabileceği için
psikoterapi tercih edilmektedir.
Ebeler risk faktörlerinin belirlenmesi , gebelik , doğum ve doğum sonrası sürecin sağlıklı geçmesi için, kadına
sürecin başından başlayarak olumlu eğitim ve danışmanlık verilmelidir.
ANAHTAR KELİMELER: ANTENATAL , DEPRESYON , EBE ,RİSK, PSİKOTERAPİ
DEPRESSION AND THE ROLE OF MIDWIVES IN ANTENATAL PERIOD
Yağmur TOPRAK1, Gözde KÜĞCÜMEN1
1MEDİPOL UNİVERSİTY
Understanding the role of midwives in determining the risk of depression in Antenatal period
Anti-depressant depression is a form of clinical depression that may affect women during pregnancy , leading to
postpartum depression if not treated appropriately .Antenatal depression can cause harmful effects to the mother
and fetus. There are some important depression markers for women in Antenatal period; low self-esteem, antenatal
anxiety, low social support, negative cognitive style, major life events, low income and a history of abuse. The
risk factors for Antenatal depression and postnatal depression are different from each other, but they are associated
with each other. Antenatal depression can endanger one's physical and mental health, cause malnutrition, and
reduce one's self-care capacity.
Taking into account the high prevalence of Antenatal depression (20%), prevention, diagnosis, and risk factors to
help with treatment have become important. Risk factors for Antenatal depression include young age, depression
history, low birth weight and pregnancy termination, low self-esteem. Psychopathological symptoms during
pregnancy: cognitive delay and behavioral problems, such as physiological consequences for the fetus. Marriage,
pregnancy, birth and motherhood are important changes in women's lives. Women can experience difficulties in
adapting to changes. Midwives are health professionals who will make it easier for women to adapt to this process.
In Antenatal period, midwives should determine the risk factors for women. Women who are at high risk for breast
41
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
cancer should discuss their risk with their health care provider. With the support of women's relatives and health
workers, early detection of the problem is an important element. Maternal-infant bonding has been shown to have
negative effects on antenatal depression. With careful observation, antenatal depression can be diagnosed. Because
of the potential side effects of drugs in Antenatal depression, psychotherapy is preferred.
Women should be given positive education and counseling starting from the beginning of the process , in order to
determine the risk factors of midwives , to ensure that the process of pregnancy, birth and postpartum is healthy.
KEYWORDS: ANTENATAL , DEPRESSION , MIDWIFE ,RISK, PSYCHOTHERAPY
42
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-17- ANNELERİN EMZİRME SIRASINDA KULLANDIĞI TAMAMLAYICI VE
ALTERNATİF YÖNTEMLER: SİSTEMATİK DERLEME
AYLİN AYDIN SAYILAN1, YELİZ MERCAN1, EZGİNUR İNAN1,
1Kırklareli Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu,
Emzirme sırasında tamamlayıcı ve alternatif ilaçların (CAM) kullanımı, esas olarak geleneksel ilaçlarla
karşılaştırıldığında daha yüksek güvenliklerinden dolayı artmaktadır. Bu nedenle çalışmada, emziren kadınların
CAM kullanımı hakkındaki bilgi ve tutumlarını araştırmak amaçlanmıştır.
Konuyla ilgili 2010 ile 2018 tarihleri arasında yayınlanmış 32 çalışma incelenmiştir. Medline, Cochrane Library,
PubMed, Scopus, Embase, Cınhal, Web of Science elektronik veri tabanları "breastfeeding; complementary
medicine; herbal medicine; pregnancy", anahtar kelimeleri kullanılarak taranmıştır. Elde edilen çalışmalardan
meta-analiz, sistematik derleme çalışmaları incelemeye dahil edilmiş; kriterlere uygun toplam 11 yayın çalışma
kapsamına alınmış ve karşılaştırma, sınırlılık ve sonuçlar açısından değerlendirilmiştir.
Toplam 3882 örneklemin yer aldığı oluşan çalışmaların; çoğunluğunda yüksek eğitim seviyesi olan annelerin
primipar olduğu; 1794 kadının emzirme sırasında tamamlayıcı ve alternatif tıptan yararlandığı; CAM'ların
geleneksel ilaçlardan eşit derecede güvenli veya daha güvenli olduğunu düşündükleri için CAM kullandıkları,
büyük çoğunluğunun CAM'lerin potansiyel riskleri hakkında hiçbir bilimsel bilgiye sahip olmadıklarını kabul
ettikleri; en sık kullandıkları yöntemler arasında; sırasıyla; masaj, vitamin ve mineral takviyeleri, bitki çayları,
soğan-sarımsak gibi sebzelerin olduğu saptandı.
Annelerin büyük bir çoğunluğunun CAM kullandıkları; fakat risklerini ve yan etkilerini bilmedikleri görüldü.
ANAHTAR KELİMELER: EMZİRME, TAMAMLAYICI TIP, BİTKİSEL İLAÇLAR, GEBELİK
COMPLEMENTARY AND ALTERNATIVE METHODS USED IN MOTHERS DURING
BREAST-FEEDING: A SYSTEMATIC REVIEW
AYLİN AYDIN SAYILAN1, YELİZ MERCAN1, EZGİNUR İNAN1
1KIRKLARELİ UNİVERSİTY SCHOOL OF HEALTH
The use of complementary and alternative medicines (CAM) during breastfeeding is increased due to their higher
safety compared to conventional drugs. In this study aimed to investigate the knowledge and attitudes of
breastfeeding women about CAM usage.
32 studies published between 2010 and 2018 were examined. The electronic databases of Medline, Cochrane
Library, PubMed, Scopus, Embase, Cinhal, Web of Science were scanned using the keywords "breastfeeding;
complementary medicine; herbal medicine; pregnancy" Meta-analysis and systematic review studies were
included in the study. A total of 11 publications in accordance with the criteria were included in the study and
evaluated for comparison, limitations and results.
A total of 3882 samples were included; mothers with a high level of education are primiparous; 1794 women
benefited from complementary and alternative medicine during breastfeeding; They acknowledge that CAM uses
CAM because they think they are equally safe or safer than conventional drugs, and that most of them do not have
any scientific knowledge of the potential risks of CAMs; among the most commonly used methods; respectively;
massage, vitamin and mineral supplements, herbal teas, onion-garlic vegetables such as garlic were determined.
The majority of mothers used CAM; but they did not know their risks and side effects.
KEYWORDS: BREASTFEEDING; COMPLEMENTARY MEDICINE; HERBAL MEDICINE;
PREGNANCY
43
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-18- EBELİK EĞİTİMİNDE İNOVASYONUN MESLEKİ YANSIMALARI
TUĞBA YILMAZ ESENCAN1, AYÇA DEMİR YILDIRIM1,
1ZEYNEP KAMİL KADIN VE ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ,
Bu derleme ebelik eğitiminde inovasyonun mesleki yansımalarının irdelenmesi amacıyla planlanmıştır.
Eğitim ve teknolojinin gelişimine paralel olarak ebelik eğitimi geçmişten günümüze sürekli değişim ve gelişim
göstermiştir. 20. yüzyıla kadar “geleneksel ebelik” olarak adlandırılan ve çoğunlukla gözlem ile deneyimlerin
aktarılması sonucu usta-çırak ilişkisi ile yürüyen ebelik mesleği, zamanla profesyonel bir bilim alanı olarak
değerlendirilen, kanıta dayalı uygulamaları, bilimsel çalışmaları ve standartları belirlenmiş ebelik eğitim
programları ile profesyonel bir meslek olmuştur. Mesleğin gelişim sürecinde ebelik eğitiminde inovasyonun büyük
etkisi olmuştur. Günümüzde teknoloji ve eğitim sistemindeki değişimler, gebenin izlemi ve bakımının
niteliğindeki değişimler, doğum serüveninde yenilikçi yaklaşımlar ve alternatif uygulamalar, anne ve bebek
sağlığının önemi, ebelik öğrenci profilindeki beklentilerin değişmesi ve bilimsel bilginin uygulamaya yansıtılması
ebelik eğitiminde inovasyon gereksinimi ortaya çıkarmıştır. Ebelik eğitiminde kanıta dayalı uygulamaların alana
yansıtılması ve bilginin beceriye dönüştürülmesi için simülasyon uygulamaları, mesleki standardizasyon
çalışmaları, ebelik ulusal çekirdek eğitim programları ve akreditasyon çalışmaları yapılmaktadır. Bunların yanında
eğitimcilerin inovasyonu desteklemesi ve sürdürmek için destekleyici olması gerekmektedir. Ebelik eğitimi veren
kurumların ortak bir vizyon çerçevesinde stratejik planlar geliştirmeleri ve ebelik öğrencilerinin mesleki bilgi ve
becerilerinin gelişmesini destekleyen inovatif stratejilerin eğitimlerine entegrasyonu eğitim alanındaki inovasyon
için temel adımları oluşturmaktadır. İnovasyon, ebelik bakımında kalitenin geliştirilmesi ve sürdürülmesinde
hayati bir önem taşımaktadır. Günümüzde teknolojinin ilerlemesi doğumda gereksiz müdahale oranlarının
artmasına neden olmuştur. Kanıta dayalı uygulamalar ile yapılacak müdahalelerin kanıt değeri taşımadığı
belirlenmiştir. Ebelik bakım modeli ile bilimin ışığında gereksiz müdahalelerden kaçınılarak sürecin yönetimi
sağlanır. Ebelik eğitiminde geliştirilen inovatif bilincin bakım modellerine yansıması bu süreçte oldukça etkili
olmaktadır. Sonuç olarak; ebelik eğitimi, küreselleşen dünyanın artan teknolojik olanakları, toplumun kültürel
özellikleri, öğrencilerin profili, ülkenin gerçekleri, gereksinim ve koşulları dikkate alınarak yapılandırılmalıdır. Bu
bağlamda inovatif stratejilerin geliştirilmesi ve ebelik bakım modeline yansıtılması mesleğin gelişimi için oldukça
yararlı olacaktır.
ANAHTAR KELİMELER: EBE, EBELİK EĞİTİMİ, EBELİK BAKIM MODELİ, İNOVASYON,
İNOVATİF STARATEJİ.
PROFESSİONAL REFLECTİONS OF INNOVATİON İN MİDWİFERY EDUCATİON
TUĞBA YILMAZ ESENCAN1, AYÇA DEMİR YILDIRIM1
1ZEYNEP KAMİL WOMEN AND CHİLDREN DİSEASES TRAİNİNG AND RESEARCH HOSPİTAL
This review was planned in order to examine the professional reflections of innovation in midwifery education.
In parallel with the development of education and technology,midwifery education has been constantly changing
and developing from past to present.A professional profession with midwifery education programs,which is
calledas elik traditional midwifery until the20th century and is often referred to as a professional field of science
with time and experience as a result ofthe transfer of experiences bythe master-apprentice relationship,which is
considered as a professional science field in time.It has been.Innovation in midwifery education has had a great
impact on the development of theprofession.Today,changes in technology and education system,changes in
thequality of the follow-up andcare of thepregnant,innovative approaches andalternative practices in thebirth
adventure, theimportance of mother and baby health,changing theexpectations in the midwifery student profile
and reflecting thescientific knowledge to the practice have created the need for innovation in midwifery
education.In midwifery education,simulation practices,professional standardization studies,midwifery national
core training programs and accreditation studies are carried out to reflect the evidence-based practices in the field
and to transform theknowledge into skills.In addition,educators need to be supportive to support and sustain
innovation.The development of strategic plans within theframework of a common vision of midwifery education
institutions and the integration of innovative strategies that support thedevelopment of theprofessional knowledge
44
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
and skills of midwifery students constitute the basic steps for innovation in the field of education.Innovation is
vital in the development and maintenance of quality in midwifery care. Nowadays, the advancement of technology
has caused unnecessary intervention rates at birth. Interventions with evidence-based practices did not show
evidence value. In the light of midwifery care model,management of the process is provided by avoiding
unnecessary interventions in the light of science. Thereflection of innovative consciousness developed in
midwifery education on care models is very effective in this process. As a result;midwifery education should be
structured by taking into account the increasing technological possibilities of the globalized world,the cultural
characteristics of the society,the profile of the students,the realities and requirements of the country.In this
context,developing innovative strategies and reflecting them on themodel of midwifery care will be very useful
for the development of theprofession.
KEYWORDS: MİDWİFERY, MİDWİFERY EDUCATİON, MİDWİFERY CARE MODEL, INNOVATİON,
INNOVATİVE STRATEGY.
45
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-19- SAGLIKLI BEBEGE UZANAN EL ;DOULA
Betül ÇELEBİ1,
1Fırat Üniversitesi,
Doğum sırasında bir doğum koçunun bulunmasının en önemli neden günümüzdeki doğum ortamlarının
koşullarıdır. Doğumlar artık evde değil de kliniklerde ve hastanelerde gerçekleştiği için, oluşan ortam doğum
sürecinin gerektirdikleri yüzünden ‘zorlu’ bir hal almıştır. Kadınlar artık, müdahalelere ve rutin işlemlere daha
kolay maruz kalmakta ve bulundukları ortamda mahremiyet eksikliği, parlak ışık, odaya girip çıkan yabancılar ve
iğneler rahatsız edici etkenler bulunmaktadır. Doğum yapan kadınlar çok korunmasız bir durumda olup, bu
koşulların müdahale riskini de arttırırken doğumu yavaşlatıp özgüveni azaltması oldukça muhtemeldir. Bir doğum
koçu, doğum yapan kadının alanını “koruyacak” ve doğumu engelleyebilecek herhangi bir şeyi kapatarak ona,
doğumun gerekliliklerinde yardımcı olacaktır.
Doğum koçunun sürekli desteğini alan kadınların daha olumlu genel bir deneyim yaşadıkları görülmüştür.
Kendiliğinden gerçekleşen normal doğumlar yapma ihtimalleri daha fazladır ve herhangi bir ağrı kesici, epidural,
doğum hakkında olumsuz duygular, vakum ya da forseps destekli doğum ya da sezaryen olasılıkları ise daha
düşüktür. Doğum sırasında annenin yanındadır. Yüksek özgüvene ek olarak, sürekli destek ve rahatlamaya yönelik
önlemler de doğal ağrı kesici görevini üstlenir.Anneyi dinler, rahatlatır, annenin doğum tercihlerini hatırlatır.
Doula, doğumun tıbbi kısmıyla ilgilenmez, anne ile ilgilenir.Doğum kadının yolculuğu ise, doula doğum sırasında
kadının yol arkadaşıdır
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 1999 yılında yaptığı bir çalışma sonrasında “Normal Doğumda Bakım
Uygulamaları” rehberi sunmuş. Bu rehbere göre doğumda uygulanan kanıta dayalı 6 uygulamadan biri olan,
“Doğum yapan kadınlara duygusal ve fiziksel destek verilmelidir.” belittiği gibi destek doğumun her aşamasında
bulunmalı ve bu durum doula ile kolaylaşmaktadır.
ANAHTAR KELİMELER: EBE ,MENTÖR,GEBE
HEALTHY BABY REMOVING HAND;DOULA
Betül ÇELEBİ1
1 FİRAT UNİVERSİTY
During the birth the most important reason of being birth coach is the conditions of the birth environment today.
As births are no longer at home but in clinics and hospitals, the resulting environment has become 'challenging'
because of the birth process.Women are now more easily exposed to interventions and routines, and there is a lack
of privacy, bright light, foreigners entering the room, and irritating factors in the environment they are in. Women
who give birth are in a very vulnerable condition, and it is highly likely that these conditions increase the risk of
interference while slowing birth and reducing self-confidence. A birth coach will help her with her birth
requirements by shutting down anything that might "block" the woman's area obstruct the birth.
It has been seen that women who receive continuous support of the birth coach have a more positive overall
experience. They are more likely to have spontaneous births and are less likely to have any analgesic, epidural,
negative feelings about labor, birth or cesarean delivery with vacuum or forceps. She is with her mother during
birth. In addition to high self-esteem, measures for constant support and relief also take on the task of natural pain
relief. Religions are relaxed, reminiscent of your mother's birth preferences.Doular does not care about the medical
part of birth, she listens to mother to the birth choices.If the birth is a travel of the woman during the birth.
The World Health Organization (WHO) presented a guide to "Normal Delivery Care Practices" in 1999 after a
study. This is one of six blood-based practices applied at birth, "Emotional and physical support should be given
to women who give birth." support should be found at every step of the birth and this situation is easier with the
Doula.
KEYWORDS: MIDWİFE,MENTOR,PREGNANT
46
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-20- GEBELİKTE KONSTİPASYON GÖRÜLME DURUMU VE YAŞAM KALİTESİ İLE
İLİŞKİSİ
Resmiye KAYA1, Ayten TAŞPINAR2,
1Adnan Menderes , 2Adnan Menderes Üniversitesi,
gebelikte konstipasyon görülme durumunu ve yaşam kalitesi ile ilişkisini değerlendirmektir.
Bu çalışma gebelikte konstipasyon görülme durumunu ve konstipasyonun yaşam kalitesi ile ilişkisini incelemek
amacıyla analitik-kesitsel olarak Ekim 2016- Haziran 2018 tarihleri arasında Manisa Merkezefendi Devlet
Hastanesi Nonstres Testi (NST) polikliniğinde yapılmıştır. Çalışmanın evreninin bu polikliniğe başvuran gebeler
oluşturmuştur. Örneklem hacminin belirlenmesinde, power analizinden yararlanılmıştır ve örneklem sayısı 631
bulunmuştur. Araştırma 703 gebe ile (n=703) tamamlanmıştır. Veriler Gebe Tanıtım Formu, Gebelikte
Konstipasyon Tanısı İçin Basitleştirilmiş Kriterler ve Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği ile toplanmıştır.
Veri toplama formu gebeler ile yüz yüze görüşme yöntemi ile doldurulmuştur. Verilerin analizinde tanımlayıcı
istatistikler ki-kare, stundet t testi ve lojistik regresyon analizi kullanılmıştır.
. Araştırmaya katılan gebelerin yaş ortalaması 27,07±5,39 olup, %40,3’ü ortaokul mezunudur. Gebelerin %45’inin
normal kilolu olduğu, yaşayan çocuk sayısı ortalaması 0,93±0,99, gebelik sayısı ortalaması 2,11±1,02 olup
%25,6’sı son doğumunu sezaryen olarak yaptığı, %12,1’inin gebeliğinde sigara kullandığı, %14,8’inin hiç demir
ilacı kullanmadığı ve %83,2’sinin sağlık sorunu yaşadığı bulunmuştur. Gebelerin, Gebelikte Konstipasyonu Tanısı
İçin Basitleştirilmiş Kriterler’e göre %38,8’inin konstipasyon yaşadığı ve en çok 13-28. Haftalarda bu sorunu
yaşadığı bulunmuştur. Aile tipinin, sosyal güvence varlığının, ameliyat olma durumunun, gebelikte sağlık sorunu
yaşamanın, defekasyon alışkanlığının ve gebelikten önce konstipasyon yaşamanın gebelikte konstipasyon yaşama
durumunu etkilediği saptanmıştır. Konstipasyon yaşayan gebelerin yaşam kalitesi alan puanlarının daha düşük
olduğu, ancak sadece ruhsal alanda bu düşüklüğün istatistiksel düzeyde anlamlı olduğu bulunmuştur (p=0,016). )
Sonuç olarak konstipasyon gebelikte sık karşılaşılan bir sorun olup gebelerin yaşam kalitesini ruhsal alan dışında
etkilemediği saptanmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: GEBELİK, KONSTİPASYON, YAŞAM KALİTESİ
THE STATE OF THE PREVALENCE OF CONSTIPATION IN PREGNANCY AND ITS
RELATION WITH THE QUALITY OF LIFE
Resmiye KAYA1, Ayten TAŞPINAR2
This study aims to investigate the incidence of constipation during pregnancy and the relationship between
constipation and quality of life.
This study was conducted between October 2016-June 2018 at the Nonstress Test (NST) Clinic of Manisa
Merkezefendi State Hospital with the aim of analysing the state of the prevalence of constıpation in pregnancy and
its relation with the quality of life. The population for this study consisted of the preganant women who visited the
clinic. In determining the sample volume, a power analysis was used and the sample number was found to be 631.
The study was completed with 703 pregnant women (n = 703). Data were collected with pregnancy form,
Simplified Criteria for Constipation Diagnosis in Pregnancy and the World Health Organization Quality of Life
Scale. The data collection form was filled during face-to-face interviews with the pregnant women. Descriptive
statistics chi-square and stundet t test were used in the analysis of the data.
The average age of the pregnant women who participated in the study was 27.07 ± 5.39 and 40,3% were middle
school graduates. It was found out that 45% of the pregnant women had normal weight, the average number of
living children was 0.93 ± 0.99, the average number of total pregnancies was 2.11 ± 1.02, 25.6% had had cesarean
birth for their previous delivery, 12.1% used cigarette, 14.8% had never used iron supplements, and that 83.2%
had various health problems. According to the Simplified Criteria for Pregnancy Constipation Diagnosis, it was
47
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
discovered that 38.8% of the pregnancies experienced constipation and that it was mostly during the 13th-28th
gestational week. It was determined that family type, social security, surgery, health problems during pregnancy,
defecation habit and a history of constipation before pregnancy affect the state of experiencing constipation in
pregnancy. Also, it was found that the score for the quality of life of the pregnant women with constipation was
low, however, only in the psychological area was this lowness statistically significant.
it was found that constipation is a common problem encountered in pregnancy and that besides the psychological
area, it has no side effect on the quality of life.
KEYWORDS: PREGNANCY, CONSTİPATİON, QUALİTY OF LİFE.
48
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-21- SEZARYEN DOĞUM ORANLARI VE KADINLARIN DOĞUM ŞEKLİ TERCİHİ İLE
İLİŞKİSİ
Ayşegül DÖNMEZ1, Zekiye KARAÇAM2, HAKAN SAKAOĞLU3, NEVİN CANBULUT4,
1Sağlık Bakanlığı Tepecik EAH, 2Adnan Menderes Üniversitesi, 3SAĞLIK BAKANLIĞI, 4Sağlık Bakanlığı,
Gebelik ve doğum, kadınları hem fiziksel hem de duygusal yönden etkileyen önemli bir yaşam deneyimidir. Bu
süreç kadınların sosyal yaşamlarını da etkileyerek sosyal ilişkilerinde ve aile bireylerinde rol değişikliğine neden
olmaktadır. Dünya sağlık örgütü (DSÖ), anne, yenidoğan ve bebek ölüm oranlarının azaltılmasında makul
sezaryen oranının %10-15 olduğunu ve bu oranın üstündeki sezaryenlerin mortaliteyi azaltmada etkili olmadığını
açıklamıştır. Buna rağmen birçok ülkede sezaryen oranlarında belirgin bir şekilde artış olduğu gözlenmektedir. Bu
oranlar Finlandiya %15,5, Hollanda %15,9, ülkemizde ise bu oranın %53,7 olarak rapor edilmiştir. Bu araştırmanın
amacı kadınların doğum şekline karar vermelerini etkileyen faktörleri incelemektir. Araştırma sonucu elde edilen
bilginin gebelik öncesi, gebelik, doğum ve doğum sonu bakım hizmetlerinin planlanması ve sunulmasına ve
kadınların doğum şekli tercihlerini belirlemelerine, bilimsel bilgiye ve araştırmalara katkı sağlaması
beklenmektedir.
Bu araştırma analitik-kesitsel olarak, 01.01.2017–30.06.2017 tarihlerinde Tepecik Eğitim Araştırma
Hastanesi’nde kadın hastalıkları ve doğum kliniğinde yapıldı. Araştırmaya gelişigüzel örnekleme yöntemi ile
doğum yapan ve araştırmaya gönüllü olarak katılan 372kadın dâhil edilmiştir. Araştırma verileri araştırmacılar
tarafından konu ile ilgili literatür incelemesi sonucu geliştirilen anket formu kullanılarak yüz yüze görüşme tekniği
ile elde edilmiştir. Verilerin analizi tanımlayıcı istatistikler ve ki-kare testi ile yapılmıştır.
Araştırma kapsamındaki kadınların yaş ortalaması 22,99±3,67’dir. Kadınların eğitim durumları, %68,02’si
ilköğretim ve altı, %31,98’inin lise ve üstü mezunu olduğu, önceki doğum şeklinin %58,6’ının vajinal,
%41,4’ünün sezaryen doğum olduğu bulunmuştur. Kadınların yaş, çalışma, sosyal güvence ve algıladıkları gelir
düzeyleri ile doğum şekli arasında yapılan incelemelerde gruplar arasında istatistiksel olarak önemli herhangi bir
fark bulunamamıştır. Lise ve üstü eğitim alan kadınlarda sezaryen ile doğum oranlarının(%56,3) ilköğretim ve
daha az eğitimi olanlara göre (%45,1) daha yüksek olduğu ve istatistiksel olarak anlamlı olduğu
saptanmıştır(p=0,043). Doğum sayısı 1-3 olan kadınların sezaryen ile doğum oranlarının (%54,4), 4-7
olanlara(%27,3) göre daha fazla olduğu ve istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir(p=0,014).
Çalışmada kadınların doğum şekline karar vermelerini bireysel özellikler ve sağlık personelinin yaklaşımı gibi
çeşitli değişkenlerin etkilediği sonuçları açığa çıkarılmıştır. Bu sonuçlara dayalı olarak; sağlık eğitimcilerinin
doğum yöntemleri ve kadınların doğum şekline karar vermeleri hakkında eğitimlerde yer vermeleri, sağlık
yöneticilerinin bu konudaki sorunları azaltacak ve çözüm önerileri geliştirecek kamusal düzenleme ve politika
geliştirmeleri önerilebilir.
ANAHTAR KELİMELER: DOĞUM, HASTA TERCİHİ, KARAR VERME
CESAREAN BİRTH RATE AND WOMEN'S RELATİONSHİP WİTH PREFERRED
METHOD OF BIRTH
Ayşegül DÖNMEZ1, Zekiye KARAÇAM2, HAKAN SAKAOĞLU3, NEVİN CANBULUT4
1HEALTH MINISTRY, 2ADNAN MENDERES UNİVERSİTY, 3HEALTH MINISTRY
Pregnancy and delivery are an important life experience that affects women both physically and emotionally. The
World Health Organization (WHO) stated that the rate of reasonable caesarean section in reducing maternal,
neonatal and infant mortality rates is 10-15% and that cesareans above this rate are not effective in reducing
mortality. The aim of this study is to examine the factors that affect women's decision to give birth. The results of
the information obtained prior to pregnancy, pregnancy, partum and postpartum care services and the provision of
planning and women to determine their preferred mode of partum is expected to contribute to scientific knowledge
and research.
49
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
This research was conducted analytically-cross-sectional in the Obstetrics and Gynecology Clinic of Tepecik
Hospital between 01.01.2017-30.06.2017. The study, birth by random sampling method and were included 372
women who voluntarily to participate in research. Data analysis was performed by descriptive statistics and chi-
square test.
The mean age of women in the study was 22,99 ± 3,67. The education level of women, 68,02% primary and lower,
31,98% high school and over graduated, 58,6% of the previous birth rate was vaginal and 41,4% was cesarean
delivery. Women's age, studies, investigations carried out between mode of birth with social security and income
levels perceive any difference between the groups was not found to be statistically significant.High school
education or birth by caesarean section rates in women(56.3%) than those with less education and elementary
education(45.1%) were found to be higher and statistically significant (p = 0.043). It was determined that cesarean
birth rates were higher in women (1-3%) compared to 4-7(27.3%) and statistically significant(p = 0.014).
Women in the study to decide the mode of birth results of various variables such as individual characteristics and
the approach of the health personnel have been revealed. Based on these results; health educators may be advised
to include the methods of delivery and the way women decide on the way of birth public regulatory and policy
developments to reduce the problems of health managers and to propose solutions.
KEYWORDS: BİRTH, PATİENT PREFERENCE, DECİSİON MAKİNG
50
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-22- KARAMAN İLİNDEKİ ANNELERİN BEBEKLERİNİN BAKIMINDA
UYGULADIKLARI GELENEKSEL YÖNTEMLERİN ZAMAN İÇERİSİNDE DEĞİŞİM
DURUMU
YASEMİN ŞANLI1, AYŞE SONAY TÜRKMEN1, ASİYE ARISOY2,
1KARAMANOĞLU MEHMETBEY ÜNİVERSİTESİ, 2KARAMAN DEVLET HASTANESİ,
Karaman ilindeki annelerin yenidoğan bebeklerine uyguladıkları geleneksel yöntemlerin zaman içerisinde değişim
durumun belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.
Kesitsel tipte ve tanımlayıcı olarak planlanan araştırma, toplam 328 anne ile yürütülmüştür. Araştırmada yer alan
veriler aynı hastanede iki farklı zaman diliminde iki farklı grup üzerinde gerçekleştirilmiştir. İlk değerlendirmede
ise 443 anne ile görüşülmüştür.
Annelerin bebeklerinin bakımında kullandıkları geleneksel yöntem olarak; bebeklerini tuzladıkları (ilk %25.7-
ikinci %35.4), pişikten korumak için pudra kullandıkları (ilk 40.3-ikinci %12.2), bebeklerini kundakladıkları
(%20.1), bebeğin ateşini düşürmek için ateş düşürücü kullandıkları (ilk 17.8-ikinci %32), bebeğin kaş ve gözüne
sürme sürdükleri (ilk 10.9-ikinci 15,9), bebeği uyutmak için ayakta salladıkları (ilk %33.6-ikinci %46)
belirlenmiştir.
Araştırmaya katılan kadınların doğum sonu dönemde bebek bakımına yönelik yaptıkları çeşitli geleneksel
uygulamaları zaman içerisinde farklı değişimler gösterse de sürdürdükleri ve bazı uygulamalarda artış olduğu
görülmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: BEBEK BAKIMI, GELENEKSEL UYGULAMALAR, YENİDOĞAN
CHANGES IN TRADITIONAL INFANT CARE PRACTICES ADOPTED BY MOTHERS IN
KARAMAN
YASEMİN ŞANLI1, AYŞE SONAY TÜRKMEN1, ASİYE ARISOY2
1KARAMANOĞLU MEHMETBEY UNIVERSITY, 2KARAMAN STATE HOSPITAL
The study has been conducted in order to determine the change of the traditional practices over time that the
mothers in Karaman apply to their newborn babies.
Designed as the cross-sectional and descriptive, this study has been carried out with a total of 328 mothers. The
data in the study have been collected from two different groups in two different time periods at the same hospital.
443 mothers in total have been interviewed for an initial evaluation.
The following traditional practices used in infant care have been determined: salting (first 25.7% - second 35.4%),
using powder to protect from nappy rashes (first 40.3% - second 12.2%), swaddling (20.1%), using fever reducers
(antifebrile) to reduce the baby's fever (first 17.8% - second 32%), putting kohl on baby's eyes and eyebrows (first
10.9% - second 15.9%), rocking baby to sleep while mothers stand (first 33.6% - second 46%).
Although the traditional practices of the women participating in the research about infant care in their postnatal
period indicate different changes over time, it has been observed that mothers continue to use them and a certain
increase in a number of practices has been seen.
KEYWORDS: BABY CARE, TRADİTİONAL PRACTİCES, NEWBORN
51
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-23- DOĞUM YÖNTEMİNİN CİNSEL FONKSİYON ÜZERİNE ETKİSİ VAR MIDIR?
Yağmur İRMAK1, Meltem DEMİRGÖZ BAL2,
1MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ, 2MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK
BİLİMLERİ FAKÜLTESİ,
Bu sistematik derleme doğum yönteminin cinsel fonksiyon üzerine etkisini incelemek amacıyla planlanmıştır.
Ocak 2010 ve Haziran 2018 tarihleri arasında FSFI kullanılarak yapılan prospektif çalışmalar dahil edilmiştir.
Toplam 86 çalışmadan 24 çalışmanın dahil edilme kriterlerine uygun olduğu belirlenmiştir.
Normal doğum yapan kadında laserasyon ve epizyotomi gelişmiş ise genitopelvik ağrıya neden olduğu ve dolaylı
cinsel bozukluğa neden olduğu cinsel doyumlarının düştüğü saptanmıştır. Bu durum laserasyonun derecesi ile
doğru orantılı olarak değişmektedir. Sezaryen doğum yapan kadınlarda ise postpartum dönemde cinsel aktiviteye
yeniden başlama zamanı ve cinsel ilişki sıklığı normal doğumdan farklı bir özellik göstermemiştir.
Sonuç olarak normal doğum ile sezaryen doğum prospektif olarak kıyaslandığında cinsel fonksiyonlara dönüş ve
cinsel fonksiyonlar arasında anlamlı fark saptanmamıştır.
ANAHTAR KELİMELER: CİNSEL İŞLEYİŞ, FSFI, NORMAL VAJİNAL DOĞUM, SEZERYAN DOĞUM
IS THERE AN EFFECT ON THE METHOD OF SEXUAL FUNCTİON ?
Yağmur İRMAK1, Meltem DEMİRGÖZ BAL2
1 MARMARA UNIVERSITY INSTITUTE OF HEALTH SCIENCES, 2 MARMARA UNIVERSITY
FACULTY OF HEALTH SCIENCES
This systematic review is planned to investigate the effect of birth method on sexual function
Prospective studies conducted using FSFS between January 2010 and June 2018 were included. A total of 86
studies have been determined to comply with the criteria for inclusion in 24 studies.
If laceration and episodictomy were developed in the Normal delivery woman, the sexual satisfaction caused by
the Genitopelvik pain and the indirect sexual . This varies in proportion to the degree of the laceration. In women
who had cesarean delivery, the time to start sexual activity in postpartum period and the frequency of sexual
intercourse did not show a different characteristic than normal birth.
As a result, there was no significant difference between normal birth and cesarean birth, and the return to sexual
functions and sexual functions.
KEYWORDS: SEXUAL FUNCTİONİNG, FSFI, NORMAL VAGİNAL DELİVERY, CESAREAN
DELİVERY
52
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-24- DOĞUMDA LOKAL ANESTEZİKLE UYGULANAN PERİNEAL MASAJIN DOĞUM
SÜRECİNE ETKİLERİ
Yağmur İRMAK1, Meltem DEMİRGÖZ BAL2,
1MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ, 2MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK
BİLİMLERİ FAKÜLTESİ,
Bu araştırma doğum eyleminin birinci ve ikinci evresinde topikal anestezik sprey (%10 Lidocain içeren vemcaine
sprey) ile yapılan perine masajının genital travma, postpartum perine ağrısı, perineal iyileşme düzeyine etkisini
belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Randomize kontrollü deneysel nitelikte olan çalışma, 1 Ağustos 2018 ile 12 Eylül 2018 tarihleri arasında 30 kontrol
30 deney grubu olmak üzere toplam 60 multipar hasta ile yapılmıştır . Araştırma kapsamına alınan kontrol grubuna
travay süresince hastane rutinleri uygulanmıştır. Deney grubuna ise araştırmacı tarafından, doğum eyleminin aktif
fazında servikal açıklık 5 cm ve üzerinde olan gebelere doğumun 1. evresinden 2.evresine kadar lidokain içeren
sprey ile 10 dakika boyunca perine masajı uygulanmıştır. Veriler, gebe tanıtım formu, REEDA skalası, postpartum
ağrı düzeyini belirlemek için Görsel Kıyaslama Ölçeği (Visual Analog Skala = VSA) ile elde edilmiştir.
Kontrol grubunda REEDA bakıldığında kızarıklık, ekimoz ve ödem oluşmuştur. Deney grubunda VAS ve ağrı
daha düşük bulunmuştur. Deney grubunun ağrı ile baş edebilme durumu anlamlı derecede yüksek bulundu.
Ebeler tarafından Topikal anestezik sprey ile yapılan perine masajı rutin olarak tüm gebelere uygulanabilir.
ANAHTAR KELİMELER: PERİNE MASAJI, PERİNEAL TRAVMA, VAS, REEDA
EFFECTS OF PERİNEAL MASSAGE APPLİED WİTH LOCAL ANESTHESİA İN
CHİLDBİRTH.
Yağmur İRMAK1, Meltem DEMİRGÖZ BAL2
1 MARMARA UNIVERSITY INSTITUTE OF HEALTH SCIENCES, 2 MARMARA UNIVERSITY
FACULTY OF HEALTH SCIENCES
The first and second stage of the research is performed to determine the effect of genital trauma, postpartum perine
pain, perineal healing level with topical anesthetic spray (VEMCAIN spray containing 10% lidocaine).
The randomized controlled experimental study was conducted with a total of 60 multiparous patients, 30 control
and 30 experimental groups between August 1, 2018 and September 12, 2018. In the scope of the survey, hospital
routines were applied to the control group during Travay. In the experimental group by the researcher, the birth of
the active phase of the birth of the cervical aperture 5 cm and above the births to pregnant women 1. With lidocaine
from Stage 2 to Stage 1, Perinemassage was applied for 10 minutes. The data were obtained by using the Visual
Benchmark Scale (Visual Analog Scale = VSA) to determine the level of postpartum pain and the REEDA scale
When REEDA was examined in the control group, redness, ecchymosis and edema occurred. VAS and pain were
found lower in the experimental group. The experimental group's ability to cope with the pain was significantly
high.
Perineum massage performed by midwomen with topical anesthetic spray is routinely applicable to all pregnants.
KEYWORDS: PERİNEAL MASSAGE,PERİNEAL TRAUMA, VAS, REEDA
53
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
P-25- MEZUNUM, PEKİ YA ŞİMDİ?
Tuğba Enise BENLİ1, Çiğdem KARAKAYALI1,
1İnönü Üniversitesi,
Bu derlemenin amacı; ebelik bölümünden mezun olan öğrencilerin mezuniyet sonrası çalışma alanları ile ilgili
bilgi vermektir.
Ebelik mesleği insanlık tarihinin en eski mesleklerinden biridir. Türkiye’de ebelik usta-çırak ilişkisi ile başlamıştır.
Daha sonra alınan eğitimlerle birlikte gelişmiştir. Eğitim süreci ebelik kursları ve ebe okulları ile başlamış; lise,
önlisans ve lisans eğitim ile devam etmiş günümüzde ise yüksek lisans ve doktora düzeyinde verilen eğitimler ile
sürdürülmektedir. Aldıkları eğitimleri başarı ile tamamlayan bireylere 'ebelik diploması' verilmekte ve bu bireyler
'ebe' ünvanına sahip olmaktadır. Mezuniyet aşamasına gelen her öğrenci ' bundan sonra ben ne yapacağım, nerede
çalışacağım, ne kadar para kazanacağım?' gibi benzer sorulara yanıt bulmak isteğindedir.
Ebeler özel ve devlet hastanelerinde, doğum evlerinde, çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezlerinde, aile sağlığı
ve toplum sağlığı merkezlerinde iş bulabilecekleri gibi eğitimlerine devam edip akademik kariyer yaparak
araştırma görevlisi, öğretim görevlisi, doktor öğretim üyesi, doçent ve profesör gibi unvanlarla öğretim elemanı
olarak da görev yapabilirler.
Bu derleme ile mezuniyet aşamasına yaklaşmış olan ebelik öğrencilerinin kafalarındaki sorulara yanıt bulmalarını
sağlamak, ebelerin çalışma alanlarının nereler olduğu konusunda mezun ebeleri bilgilendirmek ve bilinçli bir
şekilde kendileri için en doğru çalışma alanına yönelmelerine katkıda bulunmak amaçlanmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK ÖĞRENCİLERİ, MEZUNİYET SONRASI, ÇALIŞMA ALANLARI
I'M A GRADUATE, NOW WHAT?
Tuğba Enise BENLİ1, Çiğdem KARAKAYALI1
1INONU UNİVERSİTY
The purpose of this review is; to give information about the graduates of midwifery department after graduation.
Midwifery profession is one of the oldest professions in human history. It started with midwifery-master-
apprentice relationship in Turkey. After it was developed with the trainings received. The education process started
with midwifery courses and midwifery schools; high school, associate degree and with undergraduate education
continued. Nowadays, it is continued with the trainings given at the master and doctorate level. Individuals who
have successfully completed their education are given a 'midwifery diploma' and these individuals have the title
'midwife'. Each student who came to the graduation stage 'what do I do next, where will I work, how much money
will I earn?' is willing to find answers to similar questions like.
Midwives may find work in private and public hospitals, maternity homes, child health and family planning
centers, family health and community health centers. They can continue their education and have an academic
career also serve as lecturers, research assistants, faculty members, associate professors and professors.
With this review, it is aimed to find answers to the questions in their minds of to provide to inform the midwife
students who are close to the graduation stage and to inform the midwives about the whereabouts of midwives and
to contribute to their orientation towards the most accurate study area.
KEYWORDS: MİDWİFERY STUDENT, AFTER GRADUATE, BUSINESS AREAS
54
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
SÖZEL
BİLDİRİLER
55
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-1- GEBELİKTE AİLE İÇİ ŞİDDET VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Ayten DİNÇ1, Bircan ÖZCAN1,
1Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sağlık Yüksekokulu, Ebelik Bölümü,
Araştırma gebe kadınların aile içi şiddete uğrama durumları ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla
planlanmıştır.
Tanımlayıcı tipteki bu çalışmanın örneklemini Temmuz-Ağustos 2018 tarihleri arasında Çanakkale Devlet
Hastanesi’ne antenatal kontroller için gelen 246 gebe oluşturdu. Verilerin toplanmasında araştırmacı tarafından
geliştirilen anket formu, yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak toplandı. Araştırmanın yapılabilmesi için ilgili
kurumdan resmi izin ve katılımcıların sözlü onamları alındı. Verilerin analizinde frekans, ortalama, ki kare testi
kullanıldı.
Gebelerin %55,3’ü ev hanımı, %41,5’ü üniversite mezunu olup, yaş ortalamaları 29,19±5,42, evlilik yaşı
ortalaması 23,55±4,45 olarak saptandı. Gebelikte şiddet görenlerin oranı %6,9 iken (17 kişi) gebelikten önce şiddet
gören kadınların oranı %4,5 idi (11 kişi). Gebelikte şiddet gören kadınların %94’ü duygusal şiddet, %47,5’i
ekonomik, %17,64’ü fiziksel, %5,8’i cinsel şiddet yaşamıştı. Araştırma sonucunda parçalanmış ve geniş ailede
yaşayanlarda ve psikolojik sorunları olan kadınlarda daha fazla şiddet görüldüğü saptandı (p=0,000). Ayrıca eşinin
eğitimi ilkokul ve ortaokul mezunu olanların, eğitim seviyesi yüksek olanlara göre daha fazla eşlerine şiddet
uyguladıkları bulundu (p=0,012). Araştırmada gebeler ekonomik sıkıntıyı aile içi şiddetin en büyük nedeni olarak
ifade etmişlerdir.
Aile içi şiddet gebelikte de bir kadın sağlığı sorunu olarak devam etmektedir. Antenatal kontrollerde riskli
grupların ortaya çıkarılması şiddetin önlenmesi ve anne çocuk sağlığının korunması açısından önemlidir.
ANAHTAR KELİMELER: GEBELİK, ŞİDDET, AİLE İÇİ ŞİDDET
AFFECTİNG FACTORS AND DOMESTIC VIOLENCE DURING PREGNANCY
Ayten DİNÇ1, Bircan ÖZCAN1
1ÇANAKKALE ONSEKİZ MART UNİVERSİTY, HEALTH SCHOOL, MİDWİFERY DEPARTMENT
The research has been planned to determine the factors affect the situation in which pregnant women are exposed
to domestic violence.
This descriptive study sampled by 246 women came for antenatal controls between July-August 2018 in Çanakkale
Public Hospital. To collect the data, questionnaire form developed by researcher, face-to-face interview method
have been used. To conduct the research official permission from relevant institutions and verbal consent from
participants have been taken. Frequency, averaging and chi square tests have been used to analyze the data.
This study, 55.3% of pregnant women is detected as housewife, 41.5% is collage graduate, average of age is
29,19±5,42, average age of marriage is 23,55±4,45. While the ratio of women who are exposed to violence during
pregnancy is 6.9% (17), women who are exposed to violence before pregnancy is 4.5% (11). Pregnant women
reported emotional violence most frequently (94%), economical violence 47.5%, physical violence 17.64%, sexual
violence 5.8%. At the end of the research it has been detected that people who live in fragmented and extended
families and women who have psychological problems are exposing more violence (p=0,000). Furthermore,
partners who are graduated from primary and secondary school are more prone to use violence against their wives
compared to the partners who have higher level of education (p=0,012). During research pregnant women stated
that the biggest cause of domestic violence is economic problems.
Domestic violence is a problem of women health during pregnancy, as well. During antenatal controls it is
important to ascertain risky groups in order to prevent violence and protect the maternal and infant health
KEYWORDS: PREGNANCY, VİOLENCE, DOMESTİC VİOLENCE
56
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-2- DOĞUM ACİLE BAŞVURAN GEBELERİN HASTANE MALİYETLERİNİN
BELİRLENMESİ
Tuğba YILMAZ ESENCAN1, Ayça DEMİR YILDIRIM2, Ayşegül KÜREŞİR ÜNAL1,
1Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2Kadıköy Toplum Sağlığı Merkezi,
Bu çalışma doğum acile gelen gebelerin hastaneye maliyetlerini belirlemek ve inovasyon projeleri için uygulama
alanlarına dikkat çekmek amacıyla planlanmıştır.
Tanımlayıcı tipte olan araştırma, İstanbul ilinde Anadolu yakasında bulunan bir eğitim ve araştırma hastanesinin
doğum acil polikliniğine Eylül 2017-Ocak 2018 tarihleri arasında başvuran ve çalışmayı kabul kriterlerine uyan
511 gebe ile yapılmıştır. Verilerin toplanmasında literatür doğrultusunda araştırmacı tarafından geliştirilen 50
sorudan oluşan Anket Formu kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 23 paket program kullanılmıştır.
Araştırmada sürekli değişkenlerin normal dağılıma uygun olup olmadığı Kolmogrow-Simirnov testi ile test
edilmiştir. Kategorik değişkenlerin gruplar arası karşılaştırılmasında X2 testi uygulanmış ve beklenen değerlerin
%20’den fazlasının 5’den küçük olması durumunda Fischer kesin ki-kare testi kullanılmıştır. İstatistiksel
anlamlılık düzeyi olarak “p<0.05” kabul edilmiştir.
Araştırmaya katılan kadınların yaş ortalaması 27±6,356’dir (minimum 16, maximum 50 yaş). Katılımcıların
yarısından biraz fazlası (%56,4) ilköğretim mezunu iken, lisans üstü eğitimi olan %0,8’dir. Katılımcıların hemen
hemen hepsi (%98,8) evli fakat resmi nikâhlı olan oranı %95,0 olup yalnızca %14,7’si çalışmaktadır. Araştırmaya
katılan kadınların %16,4’ü 1. tremester, %9,8’i 2. tremester ve %60,1’i 3. tremester’da iken doğum acile
başvurmuş ve bunların yalnızca %4,9’u doğuma hazırlık eğitimi almıştır.
Doğum acile gelen ve acil olmayan başvuruların hastane maliyeti üzerine etkisi yüksektir. Artan maliyet artışı
toplumsal açıdan da bir yük oluşturmaktadır. Acil olmayan başvuruların oluşturduğu maliyet yükünü azaltmaya
yönelik çalışmalar ve yenilikçi uygulamalar üzerinde çalışılması gerekmektedir. Acil başvuruların ayrımına ya da
triajla ilgili hem hizmet sunumunu kolaylaştıran hem de maliyet etkinliği sağlayan inovatif girişimlere ihtiyaç
vardır.
ANAHTAR KELİMELER: ACİL BAŞVURU, DOĞUM ACİL, EBE, GEBE, HASTANE MALİYETİ,
İNOVASYON
DETERMİNATİON OF HOSPİTAL COSTS OF PREGNANTS ATTENDİNG BİRTH
EMERGENCY
Tuğba YILMAZ ESENCAN1, Ayça DEMİR YILDIRIM2, Ayşegül KÜREŞİR ÜNAL1
1ZEYNEP KAMİL WOMEN AND CHİLDREN’S DİSEASE EDUCATİON AND INVESTİGATİON
HOSPİTAL, 2KADIKÖY PUBLİC HEALTH CENTER
The study aims to determine the hospital costs of pregnants attending birth emergency and to take attention for the
implementation areas for innovation projects.
Descriptive research is prepared in an education and investigation hospital in the Asian side of İstanbul by the
participation of 511 pregnant women applying emergency service between September 2017-January 2018 who
satisfy the acceptance criteria of the study. Consistent with the literature a fifty – item questionnaire developed by
the researcher is used to collect data. Data analysis is done in the SPSS.23 software. Continuous variables’
normality is checked by Kolmogrow-Simirnov test. In the inter-group comparison of categorical data X2 is used
and in the case of more than %20 of expected values being smaller than 5 the Fischer exact chi-square test is used.
It is accepted that the level od statistical significance is “p<0.05”.
The mean age of women participating in the research is 27±6,356 (min 16, max 50). More than a half of the
participants (%56,4) have only a primary school degree and %0,8 of the participants are graduate. Almost all the
participants are married (%98,8) with an official marriage level of %95,0 and only %14,7 of them are working.
57
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
The trimester distribution of women applying birth emergency is as follows: %16,4 of the participants in the first
trimester, %9,8 in the second trimester and %60,1 in the third trimester. Besides, only %4,9 of them have taken
birth preparation training.
The effect of the applications to birth emergency but in fact not being urgent on the hospital costs is very high.
Increasing costs are also a burden on the whole society. It is necessary to work to decrease the cost of non-urgent
applications and on the innovative implementations as well. It is thought that innovative attempts that both simplify
the services regarding triage or separation of emergency applications and support cost efficiency are needed.
KEYWORDS: EMERGENCY APPLİCATİON, BİRTH EMERGENCY, MİDWİFE, PREGNANT,
HOSPİTAL COST, INNOVATİON.
58
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-3- EBELİK BÖLÜMÜ 3. VE 4.SINIF ÖĞRENCİLERİNİN EBELİK PROGRAM
YETERLİLİKLERİNE SAHİP OLMA ALGILARI
Aleyna YILDIZ1, Melek Merve ŞEN1, Şeyda Ferah ARSLAN1,
1Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi,
Bu çalışma Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölümü 3. ve 4. sınıf öğrencilerinin,
ebelik program yeterliliklerine sahip olma düzeylerine ilişkin algılarını belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Araştırmanın örneklemini 3.sınıfa devam etmekte olan 52 (%54,7), 4.sınıfa devam etmekte olan 43 (%45,2)
öğrenci olmak üzere toplam 95 ebelik bölümü öğrencisi oluşturmaktadır. Veri toplamada yüksekokulun internet
sitesinde yer alan program yeterliliklerinden oluşan bir form kullanılmıştır. Öğrenciler her bir yeterliliğe sahip
olma derecelerini ‘1 hiç yeterli değilim, 5 çok yeterliyim şeklinde’ 1’den 5’e kadar puanlamışlardır. Her bir
yeterlilik için ayrı ayrı ve toplam 19 yeterlilik için ortalama puan hesaplanmıştır. Anket sorularına verilen 3 puan
orta, 4 ve üzerindeki puanların ise istenen düzeyde yeterlilik kazanımını temsil ettiği kabul edilmiştir. Gruplar
arasındaki farkın anlamlılığını test etmek için Mann Whitney U-testi kullanılmıştır. Veriler SPSS 21.0 programı
ile analiz edilmiş olup, anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak kabul edilmiştir.
3.sınıf öğrencilerinin yeterlilik algısı 5 puan üzerinden 3,16 ve 4.sınıf öğrencilerinin yeterlilik algısı 3,61’dir.
4.Sınıf öğrencilerinin yeterlilik algıları 3.sınıf öğrencilerinden anlamlı derecede yüksektir. Öğrencilerin kendilerini
en olumlu değerlendirdikleri yeterlilik “Yaşam boyu eğitimin gerekliliğinin bilincinde olma”dır (3.sınıf ortalaması
4,23; 4.sınıf ortalaması 4,60 puan). Öğrencilerin kendilerini en olumsuz değerlendirdikleri yeterlilik ise “Riskli
doğumla ilgili kontrol, müdahale ve bakımı tek başına yürütebilme”dir (3.sınıf ortalaması 2,17; 4.sınıf ortalaması
2,63 puan).
Ebelik 3. ve 4.sınıf öğrencilerinin genel yeterlilik algı ortalamaları ortanın üzerindedir. 4.Sınıf öğrencileri
kazandıkları yeterlilikler bakımından kendilerini daha olumlu olarak değerlendirmektedirler. Ebenin en temel rol
ve sorumluluklarından biri “Normal/Riskli doğumla ilgili kontrol, müdahale ve bakımı tek başına yürütebilme”
olmasına rağmen, öğrenciler bu konuda kendilerini yetersiz hissetmektedir. Tüm yeterliliklerin öğrencilere
istenilen düzeyde kazandırılmasına yönelik, eğitim programının tüm bileşenleri ile birlikte gözden geçirilmesi
faydalı olacaktır.
ANAHTAR KELİMELER: YETERLİLİĞE DAYALI EĞİTİM, EBELİK EĞİTİMİ, ÖĞRENCİ.
THE PERCEPTIONS OF THIRD AND FOURTH GRADE MIDWIFERY STUDENTS ABOUT
PROGRAM COMPETENCY
Aleyna YILDIZ1, Melek Merve ŞEN1, Şeyda Ferah ARSLAN1
1ÇANAKKALE ONSEKİZ MART UNİVERSİTY
This study was conducted to determine the perceptions of third and fourth grade midwifery students of Çanakkale
Onsekiz Mart University School of Health about having the midwifery department program competency.
The sample of the study was 95 midwifery students; 52 (54.7%) were in the third grade and 43 (45.2%) were in
the fourth grade. Data collection made by a form originated from program qualifications in website of the
department. The students scored having each qualification from one to five. One point stands for “I ‘am not
competent at all” and five points stands for “I ‘am totally competent”. The average score for each qualification
separately and a total score was calculated for 19 qualifications. It was accepted that 3 points given to the
questionnaires were medium, and scores 4 and above were representative of proficiency acquisition at the desired
level. The Mann-Whitney U-test was used to test the significance of the differences between the groups. The data
were analyzed with SPSS 21.0 program and the significance level was accepted as p <0,05.
59
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Third grade students' perception of competence is 3.16 out of 5 points, and 4th grade students is 3.61. Fourth grade
students' proficiency perception is significantly higher than third grade students. The most positive assessment of
the students is "to be aware of the necessity of life-long education" (3rd grade average 4,23, fourth grade average
4,60 points). The most negative evaluation of the students is "control, intervention and care of a risky birth" (3rd
grade average 2,17; fourth grade average 2,63 points).
The general qualification perception averages of midwifery third and fourth grade students are above the median.
The grade 4 students assess themselves more positively in terms of the qualifications they earn. Even though one
of the main roles and responsibilities of midwife is "control, intervention and care on a vaginal/risky birth alone",
the students feel insufficient in this regard. It would be beneficial to evaluate all the components of the training
program, to ensure that all competencies are gained at the desired level to the students.
KEYWORDS: COMPETENCY-BASED EDUCATION, MIDWIFERY EDUCATION, STUDENT.
60
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-4- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN EPİZYOTOMİ ALGISI VE EĞİTİM STRESİNİN ETKİSİ
Çiğdem ŞEN TEPE1, İrem EROĞLU2, Gülgün DURAT1,
1Sakarya Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı , 2Sakarya Üniversitesi,
Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü,
Giriş- Amaç: Dünya Sağlık Örgütü, vajinal doğum uygulamalarında sıklıkla kullanılan cerrahi işlemlerden biri
olan epizyotominin rutin olarak uygulanmasını önermemektedir. Çalışmalar da epizyotominin rutin uygulamadan
çıkarılması, sınırlandırılması ve gerekli olduğu durumlarda yapılması önerilmektedir. Bu çalışma, ebelik
öğrencilerinin epizyotomi uygulamasına yönelik algıları ile sosyodemografik özellikleri ve eğitim stresi arasındaki
ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipte yapılan bu çalışmanın örneklemini Mart- Mayıs 2018 tarihlerinde Sakarya
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinde okuyan 185 ebelik öğrencisi oluşturmuştur. Çalışmada veri toplama
aracı olarak öğrencilerin sosyo-demografik özelliklerini ve epizyotomi algısını ölçmek amacıyla, literatür gözden
geçirilerek oluşturulmuş “Anket Formu” ve “Hemşirelik Eğitimi Stres Ölçeği (HESÖ)” kullanılmıştır. Karaca ve
ark.’nın Türkçeye uyarladığı HESÖ 0-3 arasında puanlanan, Likert tipli 32 maddeden oluşmaktadır. Akademik ve
uygulama stresi olmak üzere 2 alt boyutu bulunan ve her bir alt boyutu 0-48 arasında değer alan ölçeğin toplam
puanı 0 – 96 arasında değişmekte ve puanın artması stresin arttığını işaret etmektedir. Verilerin
değerlendirilmesinde frekans, ortalama ve parametrik testler kullanılmıştır.
Bulgular: Çalışmaya katılan öğrenciler 18-27 yaş aralığında ve yaş ortalamaları 20.44±1.69’dir. %80.5’i ebelik
bölümünü isteyerek tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Çalışmaya katılanların %39.5’i (n=73) epizyotomi ile ilgili
eğitim aldığını, %49,2’si (n=91) epizyotomi yapılırken izlediğini, %12,4’ü (n=23) epizyotomi uyguladığını
bildirmiştir. Ebelik öğrencilerinin %66.5’i annenin canını yakmaktan, %74,6’sı bebeğe zarar vermekten, %68.6’sı
aseptik tekniği bozmaktan, %68,1’i ise annenin hayatını tehlikeye atmaktan korktuğunu belirtmiştir. Epizyotomi
ile ilgili eğitim alma durumuna göre “Bebeğe zarar vermekten korkarım” önermesine verdikleri yanıt arasında
anlamlı fark bulunmuştur (x2=12.53, p<0.05). Öğrencilerin sınıflarına göre “Annenin hayatını tehlikeye atmaktan
korkarım” önermesine verdikleri yanıt arasında anlamlı fark saptanmıştır (x2 =17.63, p<0.05). HESÖ toplam puan
ortalaması 62.32±15.85, uygulama stresi alt boyut puan ortalaması 31,73±8.18 ve akademik stres alt boyut puan
ortalaması 30.59±8.40 olarak bulunmuştur.
Sonuç: Epizyotomi doğum sırasında en çok uygulanan cerrahi girişim olmakla birlikte özellikle eğitim almayan
ebelik öğrencileri için korkutucu ve tehlikeli olarak algılanmaktadır. Uygulama ağırlıklı bir eğitim olan, Ebelik
Bölümü eğitimi ve uygulamalarının öğrencilerde stres yarattığı söylenebilir.
ANAHTAR KELİMELER: EBE, EPİZYOTOMİ, ÖĞRENCİ, STRES
THE EPİSİOTOMY PERCEPTİON OF MİDWİFERY STUDENTS AND THE INFLUENCE
OF EDUCATİONAL STRESS
Çiğdem ŞEN TEPE1, İrem EROĞLU2, Gülgün DURAT1
1SAKARYA UNİVERSİTY, FACULTY OF HEALTH SCİENCES, DEPARTMENT OF PSYCHİATRİC
NURSİNG, 2SAKARYA UNİVERSİTY, FACULTY OF HEALTH SCİENCES, DEPARTMENT OF
MİDWİFERY
The World Health Organization does not recommend the routine application of episiotomy, one of the frequently
used surgical procedures in vaginal delivery practices. This study was carried out to investigate the relationship
between the perception of midwifery students about episiotomy and their sociodemographic characteristics and
educational stress.
The sample of this study, which is made up of descriptive and cross-sectional type, was created by students of 185
midwifery students studying at the Faculty of Health Sciences of Sakarya University in March-May 2018. "Survey
Form" and "Nursing Education Stress Scale (HESO)" were used as data gathering tools in order to measure the
61
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
socio-demographic characteristics and episiotomy perceptions of the students. Karaca et al.'s HESO adapted to
Turkish consists of 32 likert type scoring between 0-3. The total score of the scale varies between 0 - 96 and the
increase of score indicates that the stress increases. Frequency, mean and parametric tests were used in the
evaluation of the data.
The students who participated in the study are between the ages of 18-27 and the average age is 20.44±1.69. 39.5%
(n = 73) of the participants reported that they had been trained in episiotomy, 49.2% (n = 91) were followed during
the episiotomy and 12.4% (n = 23) reported that they had performed the episiotomy itself. 66.5% of midwifery
students be afraid of the pain of someone who is a baby mother, 74.6% of from any harm that may come to the
baby, 68.6% is afraid of breaking the aseptic technique. And, 68.1% of he was afraid of putting his mother's life
in jeopardy. There was a significant difference between the responses to the "fear of harm to baby" suggestion
according to the education about episiotomy (x2=12.53, p<0.05). HESO total score average 62.32±15.85,
application stress subscale score 31.73 ± 8.18 and academic stress subscale score 30.59±8.40.
Episiotomy is perceived to be frightening and dangerous for the midwifery students who are not educated at all,
with being the most common surgical procedure during childbirth. It can be said that the education and practices
of the Midwifery Department created stress in the students.
KEYWORDS: MİDWİFERY, EPİSİOTOMY, STUDENTS, STRESS
62
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-5- GEBELİKTE ORAL GLİKOZ TOLERANS TESTİ: GÜNCEL YAKLAŞIMLAR VE
KANITA DAYALI UYGULAMALAR
Gizem GÜNEŞ ÖZTÜRK1, Zekiye KARAÇAM1,
1Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü,
Literatüre dayalı hazırlanan bu çalışmada gebelikte oral glikoz tolerans testi ile ilgili kanıta dayalı güncel
yaklaşımların ve uygulamaların paylaşılması amaçlanmıştır.
Gestasyonel Diyabetes Mellitus (GDM) gebelik sırasında başlayan ve aşikar diyabetli kadınları da kapsayan glikoz
intoleransı olarak tanımlanır. Bu tanım tedavi için insülin kullanılmasına bakmaksızın geçerlidir. Gebelik sırasında
GDM görülme sıklığı %1 ile %18 arasında değişmektedir. GDM tanısının erken dönemde konması ve tedaviye
başlanması, gelişebilecek maternal ve fetal komplikasyonların önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Kırk yıldan
daha uzun süredir devam eden araştırmalara karşın, GDM taranmasına yönelik görüş birliği yoktur. Günümüzde
hala tüm gebelere mi, yoksa yüksek riskli gebelere mi tarama yapılması gerektiği ve gebelik diyabeti tanısında iki
aşamalı test yerine, tek aşamalı tanı yaklaşımının kullanılması konusunda kesin kanıtlar bulunmamaktadır. ACOG
ve Amerikan Ulusal Sağlık Ensitüsü, iki aşamalı tanı yaklaşımını önermektedir. Amerikan Diyabet Birliği, 2015
yılı raporunda, GDM tanısında toplumun özelliklerine göre tek aşamalı ya da iki aşamalı tanı yaklaşımlarından
birinin kullanılabileceğini bildirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü 2016 yılında GDM tanısı için 75 g oral glikoz
yüklemesinin kullanılmasını önermiştir. Yine İngiltere’de Ulusal Sağlık ve Mükemmelliyet Enstitüsü, 2015
yılındaki kılavuzunda uygun maliyetli olması nedeniyle yüksek risk grupları için seçici tarama yapılmasını tavsiye
etmektedir. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği ise iki aşamalı tanı yaklaşımının sürdürülmesini
önermekle birlikte kolay uygulanması, standardizasyon getirmesi ve glikoz kesim noktalarının doğrudan fetusun
komplikasyonlarına dayanarak belirlenmesi nedeniyle, 75 g OGTT’nin de GDM tanısında kullanılabileceğini ve
GDM taramasının her gebede rutin olarak uygulanması gerektiğini bildirmektedir. Yapılan çalışmalarda seçici
taramanın, risk faktörü tanımlanmayan kadınlarda GDM’li gebelerin üçte birinin yakalanamamasına neden
olduğunu bildirilmiştir. Bununla birlikte şu anda 50-100 gr glikozun anne ve bebeğe yaptığı olumsuz etki ile ilgili
literatürde herhangi bir kaynağa rastlanmamıştır. Bu sonuçlara dayalı olarak anne ve fetüs-yenidoğanda
oluşabilecek komplikasyonların önlenmesinde erken tanının yararı bilinmektedir. Ebelerin anne ve bebek sağlığını
koruması ve kötü doğum sonuçlarını önlenmesi için GDM’nin tanı ve taraması konusunda kapsamlı bilgi
birikimine gereksinimi bulunmaktadır. Son yıllarda, Türkiye’de OGTT ile ilgili yapılan tartışmalar ve olumsuz
tutumlar GDM’nin erken tanısı için taramaların yapılma oranını düşürmüştür. Bu konuda ebeler kadınları ve
ailelerini bilgilendirilmiş karar verme sürecinde desteklemelidir. Böylece gebelikte oluşan diyabetin anne ve
yenidoğan sağlığına olan etkisi azaltılabilir.
ANAHTAR KELİMELER: GEBELİK, ORAL GLİKOZ TOLERANS TEST, EBELİK, KANITA DAYALI
UYGULAMA.
GLUCOSE TOLERANCE TEST DURİNG PREGNANCY: CURRENT APPROACHES AND
PRACTICE BASED ON EVİDENCE
Gizem GÜNEŞ ÖZTÜRK1, Zekiye KARAÇAM1
1AYDIN ADNAN MENDERES UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES, DİVİSİON OF
MİDWİFERY
This study aim is to share current evidence-based approaches and practices related to OGTT in pregnancy.
Gestational Diabetes Mellitus (GDM) is defined as glucose intolerance starting during pregnancy and includes
women with obvious diabetes. This definition obtains regardless of using insulin. The prevalence of GDM ranges
from 1% to 18%. Early diagnosis of GDM and initiation of treatment is very important preventing of maternal and
fetal complications. Lasts longer than forty years, there is no consensus to GDM screening. There is still no
definitive evidence on screening should be performed routinely or high-risk pregnancies and use of one-step
method rather than two-step. ACOG and American National Institutes of Health recommend two-step method. In
2015, American Diabetes Association reports that one of one-step or two-step method can be used according to
characteristics of population. World Health Organization recommended use of 75 g OGTT for GDM diagnosis in
63
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
2016. Also, National Institute for Health and Excellence recommends selective screening for high-risk groups
because it is cost-effective. Turkey Endocrinology and Metabolism Association recommend that GDM screening
should be applied to every pregnant woman and use two-step diagnostic approach and as alternative, 75 g Glucose
OGTT can also be used because of ease of administration, standardization of diagnosis and determination of
glucose cut points based directly on fetal complications. Studies reported that selective screening was not caught
one third of women with unspecified GDM whose risk factor is not defined. However, there is no evidence in
literature about the negative effect of 50-100 gr glucose on the mother and the baby. Based on these results, early
diagnosis provides benefit in preventing complications in the mother and newborn. It is necessary for midwives to
have comprehensive knowledge on diagnosis and screening of GDM in order to protect mother and baby health
from bad consequences of birth. But in recent years, negative attitude and discussion about the OGTT in Turkey
has reduced rate of screening for GDM. Midwives should support women and their families in informed decision-
making process. Thus, they can reduce effect of gestational diabetes on maternal and newborn health.
KEYWORDS: PREGNANCY, ORAL GLUCOSE TOLERANCE TEST, MİDWİFERY, EVİDENCE BASED
PRACTİCE.
64
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-6- RUSYA’DA EBELİK EĞİTİMİ VE ‘SAĞLIKTA SÜREKLİ EĞİTİM’ MODELİ
LIAISAN GILIAZOVA1, EMİNE KOÇ1,
1Ondokuz Mayıs Üniversitesi,
Bu çalışmanın amacı Rusya’da ebelik eğitimini inceleyerek, farklı ülkede eğitim konusunda ebeleri
bilgilendirmek, yenilikçi yaklaşımları paylaşmaktır.
Literatür incelenerek gerçekleştirilmiş derleme çalışmasıdır.
Rusya’da ebelik eğitimi kolejler tarafından verilmektedir. Eğitim süresi öğrencinin önceki eğitim seviyesine göre
2 yıl 10 ayla 3 yıl 10 ay arasında değişmektedir. Ebelik bölümünü kazanmak için başvuranların biyoloji, Rus dili
sınavından başarılı olmaları ve psikoloji testinden geçmeleri gerekmektedir. Ebelik eğitimi %64,9 pratiğe yönelik
olmaktadır (toplam 27 hafta staj). Eğitimin sonunda her bir öğrencinin bitirme tezi sunması gerekmektedir. Teori,
beceri sınavından ve tez sunumundan başarılı olan adaylara ebe ünvanı verilmekte ve çalışmaya
başlayabilmektedir. Çalışan ebelerin her bir sağlık mensubu gibi 5 senede bir kendi alanında sınava girerek
çalışmaya izin veren sertifikalarını yenilemeleri gerekmektedir. Sertifika sınavına girebilmek için ebeler ‘sağlıkta
sürekli eğitim’ sistemiyle 5 sene içinde 250 kredilik dersleri tamamları gerekmektedir (bir senede 50 dersi
tamamlama şartıyla). Sağlıkta sürekli eğitim hem örgün (36s.) hem uzaktan (14 s.) hazırlanan derslerle
gerçekleşmektedir. Oluşturulan ‘sağlıkta sürekli eğitim’ resmi portalinden her bir ebe derslerini takip edebilir.
Sistem üzerinden ebeye sertifika sınavına girme hakkı sunulur. Sertifika sınavı, 100 soruluk test (en az %70 başarı
olma şartı), Pratik beceri uygulama ve mülakat olmak üzere 3 bölümden oluşmaktadır. Rusya’da ebelik eğitimi
henüz lisans düzeyine ulaşmamıştır. Eğitim sonrasında başarılı ebelere üst düzey ebelik eğitimi fırsatı
sunulmaktadır (temel eğitimden sonra ek 1 sene). Bu eğitim içerisinde yönetim ve hastane organizasyonuyla ilgili
dersler verilmektedir. Bu eğitimi alan ebeler hastanede baş ebe olarak çalışmaya hak kazanmaktadır. Rusya’da
ebelik eğitimi lisans düzeyine çıkarılmaya hedeflenmiştir. Bu adımla ebelerin yetki ve sorumlukları arttırılmaya
amaçlanmıştır. Böylece Rusya’da gebe takibi, doğum ve doğum sonrası anne ve bebek bakımı ebelere verilmeye
hedeflenmiştir. Aynı zamanda Rusya’da birleşmiş ebeler derneği çabalarıyla ebelere bağımsız çalışma hakkı
tanıyan ebe sertifikası programı düzenlenmiştir.
Rusya’da çalışan ebelerin eğitimleri ‘sağlıkta sürekli eğitim’ sistemi ile sürekli devam etmektedir. Bu system
incelenerek Türkiye’deki ebeler için de önerilebilir. Bununla birlikte Rusya’daki gibi ebelik eğitimine başlamadan
önce öğrencilerin psikolojik testten geçmesi anne ve bebek sağlığı açısından oldukça önemlidir.
ANAHTAR KELİMELER: RUSYA’DA EBELİK EĞİTİMİ, SAĞLIKTA SÜREKLİ EĞİTİM, MEZUNİYET
SONRASI EĞİTİM
EDUCATION OF MIDWIVES IN RUSSIA, AN EXAMPLE OF CONTINUING MEDICAL
EDUCATION LIAISAN GILIAZOVA, EMINE KOC ONDOKUZ MAYIS UNIVERSITY
LIAISAN GILIAZOVA1, EMİNE KOÇ1
1ONDOKUZ MAYİS UNİVERSİTY
The aim of this study is to examine midwifery education in Russia, to inform the different countries about
education and to share innovative approaches.
It is a compilation study conducted by examining the literature.
In Russia, midwifery education is provided by colleges. The duration of training varies from 2 years 10 months to
3 years 10 months according to the previous education level of the student. Applicants to win the midwifery
department must be successful in biology, Russian language examination and pass the psychology test. Midwifery
education is 64,9% practice (total 27 weeks internship). At the end of the training, each student is required to
present a graduation thesis. Employees are required to renew their certificates, which allow them to work in their
own field by working for 5 years, like every member of health. In order to be able to enter the certificate test, you
65
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
need to complete 250 lessons in 5 years (with 50 lessons completed per year) with the 'continuous health education'
system. Continuous education in health takes place both in structured (36 h.) and remotely (14 h.) courses. Each
midwife can follow the courses from the official portal. Once the classes are complete, the midwife gets the right
to get certified. The certificate exam consists of three parts; a 100-item test (at least 70% success condition), a
practical skill application and an interview. Midwifery education in Russia has not yet reached the undergraduate
level. Higher midwifery education is offered to successful midwifery’s (additional 1 year after basic education).
In this training courses related to management and hospital organization are given (for work as head midwife). In
Russia, midwifery education is aimed at undergraduate level. At the same time, a midwifery association in Russia
organized a midwifery certification program that would allow midwives to work independently.
In Russia the formation of midwives is carried out continuously through a system of continuous medical education.
This system is advisable for midwives in Turkey. And the psychological test before the midwifery education as in
Russia is very important for the students to pass, in terms of mother and baby health.
KEYWORDS: EDUCATION OF MIDWIVES IN RUSSIA, UNINTERRUPTED EDUCATION IN HEALTH,
POSTGRADUATE EDUCATION
66
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-7- GEBELİKTE BİTKİSEL ÜRÜN KULLANIMI
Elif AKSÖZ1,
1Balıkesir Üniversitesi,
Son yıllarda, tüm dünyada bitkisel ürünlerin kullanımı hızla artmıştır. Bitkisel ürünlerin kullanımının gebelikteki
yaygınlığı Batı dünyasında %1 ila 60 arasında, Orta Doğu’da ise % 22.3 ila 82.3 arasında değişmektedir.
Ülkemizde son iki yılda yapılan iki farklı çalışmada, gebelerin % 36.5-47.3'ünün en az bir bitkisel ürün kullandığı
bulunmuştur. Gebe kadınların % 36.1-48.8'inin hamilelik sırasında ilaç yerine bitkisel ürünler kullanmanın daha
güvenli olduğuna inandıklarını bildirilmiştir. Bu çalışmanın amacı gebelikte bitkisel ürünlerin kullanımının
ilkelerini bir daha gözden geçirmektir.
Bilimsel kanıt olmamasına rağmen, bitkisel ürünlerin doğal oldukları için zararsız olduklarına inanılmaktadır.
Gerçekte, reçeteli ilaçlar, istenen terapötik etkiyi gerçekleştirmek ve toksisiteyi azaltmak için klinik deneylerle
dozları belirlenmiş, stabil, saflaştırılmış bileşiklerdir. Buna karşılık, bitkisel ilaçlar yüzlerce farklı kimyasal
içerirler, haklarında klinik çalışma yoktur ve güvenlik testleri yapılmamıştır. Bilinçsiz olarak kullanıldıklarında
çok zararlı olabilirler. Önemsiz gördüğümüz bitki çayları bile büyük miktarlarda tüketildiğinde uterus
kasılmalarına neden olarak düşük veya preterm doğuma sebep olabilir. Bazı bitkisel ilaçların, gebede kanama
yapabileceği, bebeğe etki ederek kalıcı yapı veya fonksiyon kaybına yol açabileceği ile ilgili endişeler vardır. Buna
rağmen, ilaçlara göre daha kolay ulaşılabilmeleri, ya da bitkisel ürünlerin daha güvenli olduğu inancı gebeleri
bitkisel ilaç kullanımına sevketmektedir.
Ebeler hamile kadınlar için en önemli sağlık mensubudurlar. Doktorlarla kıyaslandığında, bitkisel tedaviyi hamile
kadınlar ile çok daha rahat bir şekilde tartışabilir; hastalarını yönlendirip koruyabilirler. Bu çalışmada, gebelerde
sık kullanılan bitkisel ürünler güvenlilik açısından gözden geçirilecek, gebelerde güvenlik kurallarına değinilecek
ve bu bağlamda, tüm ebelerin bu konuda kanıta dayalı önerilerde bulunabilmesi için hatırlatmalar yapılacaktır.
ANAHTAR KELİMELER: GEBE, BİTKİSEL ÜRÜN, BİTKİ ÇAYI, EBELER, GÜVENLİK
USE OF HERBAL PRODUCTS DURİNG PREGNANCY
Elif AKSÖZ1
1BALİKESİR UNİVERSİTY
In recent years, the use of herbal products has increased rapidly all over the world. The prevalence of the use of
herbal products varies between 1% and 60% in the western world and between 22.3% and 82.3% in the Middle
East. It has been found that two different studies carried out in our country during the last two years 36.5-47.3%
of pregnants have used at least one herbal product. These studies have reported that 36.1-48.8% of pregnant women
believed that it was safer to use herbal products instead of drugs during pregnancy. The aim of this study is to re-
examine the principles of the use of herbal products in pregnancy.
Although there is no scientific evidence, it is believed that the herbal products are harmless because they are
natural. In reality, prescription drugs are stable, purified compounds which have doses that have been determined
by clinical trials to achieve the desired therapeutic effect and to reduce toxicity. Herbal remedies, on the other
hand, contain hundreds of different chemicals, do not have clinical studies to back up their claims and safety tests
are not conducted as well. They can be very harmful when used unconsciously. Even herbal teas, which we
consider to be harmless, can cause uterine contractions when consumed in large quantities, resulting in abortion
or preterm labor. There are concerns that some herbal medicines may cause bleeding in pregnant women, may
affect the baby and lead to permanent structural or functional loss. Nevertheless, the fact that herbal products are
easier to access than drugs, or the myth that the herbal products are safer than the drugs, are promoting the use of
herbal products.
Midwifes are the most important healthcare provider for pregnant women. When compared with doctors, they can
discuss herbal treatment more easily with pregnant women. They can guide and protect their patients. In this study,
67
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
the herbal products frequently used in pregnancies will be reviewed for safety reasons, the safety rules will be
referred to in pregnancies, and in this context, all midwifes will be reminded in order to find proof based
recommendations on this subject.
KEYWORDS: PREGNANT WOMAN, HERBAL PRODUCT, HERBAL TEA, MİDWİFES, SAFETY
68
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-8- EBE/ HEMŞİRELERİN YENİLİKÇİ YAKLAŞIMLARININ KLİNİK BAKIM
UYGULAMALARINDA KULLANMA DURUMLARININ BELİRLENMESİ
Çiğdem ÇİĞDEM1, Leyla KAYA1, Betül COŞKUN1,
1SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ ZEYNEP KAMİL KADIN VE ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM
ARAŞTIRMA HASTANESİ, İSTANBUL,
Ebe/ Hemşirelerin yenilikçi yaklaşımlarının klinik bakım uygulamalarında kullanma durumlarının belirlenmesi
amacıyla yapıldı.
Tanımlayıcı bir çalışmadır. İstanbulda bir eğitim araştırma hastanesinde 09.04.2018-31.05.2018 tarihleri arasında
çalışan 105 ebe ve hemşire çalışmanın örneklemini oluşturdu. Çalışma verileri; araştırmacılar tarafından
oluşturulan “Anket Formu” ve “Bireysel Yenilikçilik Ölçeği” ile toplandı. İstatistiksel analizler için NCSS 2007
Paket programı kullanıldı. Çalışma verileri analizinde, yüzdelik Kruskal Wallis test, Fisher-Freeman-Halton testi
kullanıldı.
Ebe/hemşirelerin %94,3’ü (n=99) kadın, %5,7’si (n=6) erkek, yaş ortalamaları 31,57±8,99 77,2’si lisans mezunu
olduğu bulundu. %49,5’inin ise inovatif fikrinin olmadığı gözlenmiştir. İnovatif fikirleri kullanmayan hemşirelerin
%63,6’sı fikir uygulamaya geçmediğinden, %36,4’ü ise fikir üretime geçmediğinden uygulamadığını belirtmiştir.
Bireysel Yenilikçilik Ölçeği puanlarına göre hemşirelerin %5,7’si yenilikçi olduğu bulundu. Bireysel yenilikçilik
düzeylerine göre meslekte çalışma süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05).
Ebe ve hemşirelerin inovasyon konusunda yeteri kadar yenilikçi olmadığı bulundu. İnovatif fikirlerin yeterli
desteğin verilmemesi sebebiyle uygulamaya geçilmediği belirlendi. İnovasyon konusunda ebe ve hemşirelerin
desteklenmesi önerilebilir.
ANAHTAR KELİMELER: BİREYSEL YENİLİKÇİLİK, HEMŞİRELİK, İNOVASYON, YENİLİKÇİLİK,
KANITA DAYALI UYGULAMA
DETERMİNATİON OF THE USAGE CONDİTİON OF THE INNOVATİVE APPROACHES
BY MİDWİVES/NURSES İN CLİNİCAL CARE PROCEDURES
Çiğdem ÇİĞDEM1, Leyla KAYA1, Betül COŞKUN1
1UNIVERSITY OF HEALTH SCIENCES ZEYNEP KAMİL MATERNİTY AND CHİLDRENS TRAİNİNG
AND RESEARCH HOSPİTAL, İSTANBUL
The aim of this study is to determine the usage condition of the innovative approaches by midwives/nurses in
clinical care procedures.
The sampling of this descriptive study has been formed by 105 midwives and nurses who work at a training and
research hospital in Istanbul between 09/04/2018 and 31/05/2018. The study data has been collected through a ‘’
Questionnaire Form’’ prepared by the researchers and the ‘’Scale of Personal Innovativeness’’. NCSS 2007 that
is a software package has been used for statistical analyses. The Kruskal Wallis test, and the Fisher-Freeman-
Halton test have been used in the data analysis of this study.
94.3% (n=99) of the midwives/nurses are female, and 5.7% (n=6) of them are male. The average age of them is
31.57±8.99, and 77.2% of them have a bachelor degree. However, it has been found that 49.5% of them have not
any innovative idea. 63.6% of the nurses, who do not use any innovative idea, stated that the reason is that any
innovative idea has not been put into practice, and 36.4% of them stated that the reason is that any innovative idea
has not been gone into production. In accordance with the scores of the Scale of Personal Innovativeness, it has
been found that 5.7% of the nurses are innovative. Any statistically difference has not been detected in their
professional period according to their levels of personal innovativeness (p>0.05).
69
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
It has been found that the midwives and nurses are not enough innovative on the matter of innovation. Moreover,
it has been determined that any innovative idea has not been put into practice as any sufficient support has not
been provided. Therefore, the midwives and nurses should be supported on the matter of innovation.
KEYWORDS: INDİVİDUAL INNOVATİON, NURSİNG, INNOVATİON, INNOVATİVENESS.EVİDENCE
BASED PRACTİCE
70
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-9- BAZI GELİŞMİŞ ÜLKELERDE EBELİK VE EBELİK EĞİTİMİ
SERPİL GÜROL1, ESİN ÇEBER TURFAN2,
1TORBALI İLÇE SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ, 2EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ,
Bu makalede Avrupadaki farklı ülkelerde ebelik eğitimine ilişkin bilgiler yer almıştır. Amaç bu örneklerden yola
çıkarak ülkemizde eğitime katkısı olabilecek uygulamaları tanımaktır
Almanya’da ebelerin çoğunluğu hastanede çalışmaktadır. Evde doğum oranı % 1 civarındadır. Temel ebelik
eğitimi üç yıllık doğrudan mesleki giriş programıdır. Yüksek lisans ve doktora eğitimi mevcuttur. Avusturya’da
tüm doğumların %98.5’inden fazlası hastanelerde yapılmakta ve ebelerin yarısı hem hastanede hem de toplumda
çalışmaktadır. Ebe yardımı olmadan doğum yapmak yasalar tarafından yasaklanmıştır. İsviçre’de çoğu ebe, kamu
ve özel hastanelerde çalışmaktadır. Ebelik eğitimi Almanyada olduğu gibi geleneksel olarak üç yıllık doğrudan bir
giriş programı ile yapılmakatadır. Hollanda’da çoğu ebe, kari¬yerine vekil ebe olarak başlamaktadır. Vekil ebelik,
birinci basamakta topluma dayalı hizmet veren ebe ofisinde yapılır. Ebelerin %77’si, bağımsız ebe olarak
çalışmakta, %23’ü hastanede çalışmaktadır. Hollanda’da ebelik eğitimi dört yıllık yüksekokul düzeyindedir.
Norveç’de düşük risk grubundaki gebeler ebeler tarafından yüksek risk grubunda bulunan gebeler ise doktor ile
birlikte takip edilmektedir. Yaklaşık 2.700 ebesi olan ülkede eğitim, master seviyesinde hemşirelik sonrası iki
yıldır. Finlandiya’da doğumlar yalnızca hastanede yapıldığı için birinci basamakta çalışan ebeler doğumları
yürütmemektedir. Kayıtlı ebelerin yaklaşık 25’i erkektir. Ebelik üç yıllık hemşirelik eğitiminden sonra 1,5 yıl
süren bir eğitimdir. İzlanda’da doğumlar çoğunlukla hastanede gerçekleşmektedir. Evde doğumlarda hastaneden
20 km uzaklıktan fazla olmaması ve mutlaka doğumda iki ebe olması ve hastaneye bildirilmesi gerekmektedir.
Hemşirelik alanında dört yıl, ek olarak ebelik bölümünde iki yıllık klinik yüksek lisans düzeyinde eğitime sahiptir.
Amerika’da ebelik ve ebe-hemşirelik olarak 2 farklı uygulama vardır. Doğrudan giriş ile 3-4 yıllık ebelik lisans
programından mezun olanlar ebe unvanı alırlar. Ebeler; hastane dışında, serbest ya da özel kliniklerde uzman
olarak çalışmaktadırlar.
Sonuç olarak inceleme kapsamına alınan gelişmiş ülkelerde ebelik eğitiminin farklılıkları olsada ülkelerin hemen
hemen hepsinde lise sonrası yüksek eğitim ile ebelik mesleği için yetkin hale gelindiği ve ebelerin ülke koşulları
kapsamında istihdam edildiği söylenebilir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK,EĞİTİM,GELİŞMİŞ ÜLKELER
MIDWIFERY AND MIDWIFERY EDUCATION IN SOME DEVELOPED COUNTRIES
SERPİL GÜROL1, ESİN ÇEBER TURFAN2
1TORBALI DISTRICT HEALTH DIRECTORATE, 2EGE UNİVERSİTY HEALTH SCİENCE FACULTY
In this article data related to midwifery education in different European countries take place. Our aim is to
recognize applications that may contribute to the education in our country.
In Germany most of the midwives work in hospitals. The basic midwifery education is a three-year direct entrance
program into occupation. Postgraduate and doctorate education is available. In Australia more than 98.5 % of all
deliveries are performed in hospitals and half of midwives work both in hospitals and in community. To give birth
to a child without a midwife’s has been forbidden by laws. Majority of midwives in Switzerland works in public
and private hospitals. Midwifery education, as it is in Germany, is traditionally carried out through a three-year
direct entrance program. Most of midwives in Holland start their career as deputy (assistant) midwives. Deputy
midwifery is carried out in midwifery offices in primary care that provide community-based services. 77 % of
midwives are working independently and 23 % of them are working in hospitals. Midwifery education in Holland
is at the level of four-year undergraduate education. In Norway, pregnant women in low-risk group are followed
by midwives and those in high-risk group are followed by doctors. In a country possessing about 2.700 midwives
midwifery education is two years after master level of nursing. In Iceland, childbirths are generally carried out in
hospitals. For home deliveries, the location of the house should not be away from hospital more than 20 km, two
midwives must certainly be present at childbirth and it should be reported to hospital. In America there are two
different applications as midwifery and midwifery-nursing. Those who complete 3-4 year undergraduate
71
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
midwifery program with direct entrance get the title of midwife. Midwives are working out of hospital as
specialists in private clinics or as freelance.
Consequently, even though midwifery education demonstrates differences in developed countries included in the
scope of study, it can be said that in almost all of the countries, midwifery occupation has become competent
through post-high school higher education and the midwives are employed in the scope of domestic conditions.
KEYWORDS: MIDWIFERY, EDUCATION, DEVELOPED COUNTRIES
72
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-10- EBELİK EĞİTİMİNDE MENTÖRLÜK
Ebru CERAN1, TUĞBA TAHTA1,
1LOKMAN HEKİM ÜNİVERSİTESİ,
Ebelik eğitiminde mentörlük sisteminin kullanımına dair örnekleri harmanlamaktır.
Mentör kelimesi Türkçe’de ‘rehber, kılavuz, akıl hocası’ anlamına gelmektedir. Mentörlük: koçluk, destekleyicilik
ve rehberlik aracılığıyla örgütün deneyimli bir üyesi ile deneyimsiz üyesi arasında yaşanan, bireysel ve profesyonel
gelişim sağlamayı amaçlayan birebir ilişkidir. Mentörlük daha bilgili ve deneyimli bir kişinin daha az tecrübeli
kişiye önemli bir yaşam hedefine ulaşması için yardımcı olmayı içerir. Ebelik eğitiminde hem mesleki becerilerin
öğrenilmesinde hem de teoride bir rehberin yardımına ihtiyaç duyulmaktadır.
Martin ve arkadaşlarının hemşirelerin ve ebelerin klinik liderlik yetkinliklerini geliştirmek ve program
katılımcılarının müdahalelerle ilgili deneyimlerini tanımlamak için yaptıkları çalışmada mentörlük, klinik liderlik
yetkinliklerinin gelişimine katkıda bulunduğunu saptamışlardır. Linford, Dawn ve Marshall, Joyce (2014)
yaptıkları çalışmada pratikte öğrenci öğrenme deneyimlerini geliştirmek ve kişisel ve mesleki gelişimlerini
desteklemek için destekleyici ve pozitif mentörlük şart olduğunu savunmuşlardır. Sharon Licqurish ve
arkadaşlarının yaptığı çalışmada mentör ebelerin öğrenci ebelerin öğrenmesine yardımcı olmalarını bilgi vermek
açısından potansiyel olarak yararlı olduğu sonucuna varmışlardır. Miles yaptığı çalışmada ebe öğrencilerin kadın
merkezli bakım sağlarken özgüven, özveri ve özerklik öğrenmesi için mentörlüğün gerekli olduğunu savunmuştur.
Cummins ve arkadaşları yaptığı çalışmada ebelikte mentörlüğü, kişisel bir ilişkiye dayanan güven oluşturma ile
ilgili olarak tanımlanmışlardır. Bray ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada mentörluğün sağlık mesleği
mensuplarının desteği ve eğitiminde hayati bir rol oynadığı vurgulanmıştır. Hogan ve arkadaşları yaptığı çalışmada
mentörlerin, ebelik öğrencilerinin klinik yerleşimine uyum sağlamasına yardımcı olduğunu saptamışlardır.
Mentörlük uygulaması öğrencinin kliniğe uyumunu ve bilgisini arttırmakta; öğrencinin ustalığa geçişini
kolaylaştıran bir uygulamadır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK,EĞİTİM,MENTÖRLÜK
MENTORS IN MIDWIFERY EDUCATION
Ebru CERAN1, TUĞBA TAHTA1
1LOKMAN HEKİM UNIVERSITY
In the training of midwifery, the examples of the use of the mentoring system are to be blended.
Mentor word means 'guide, guide, mentor' in Turkish. Mentoring: coaching, supportive and guiding to build a
personal and professional relationship between an experienced member and an inexperienced member. Mentoring
involves helping a less experienced and experienced person to achieve a significant life goal for the less
experienced person. In midwifery education both the learning of vocational skills and the help of a guide in theory
are needed
Martin and his colleagues have found that mentoring in developing clinical leadership competencies for nurses
and eBees and describing the interventional experience of program participants has contributed to the development
of clinical leadership competencies. Linford, Dawn and Marshall have argued that Joyce is a supportive and
positive mentor in the work they do in practice in order to develop student learning experiences and to support
their personal and professional development in practice. Sharon Licqurish and his colleagues concluded that the
mentor was potentially useful in informing them that they would help the student to learn. Miles has argued that
midwifery students need mentoring for self-reliance, self-sacrifice and autonomy while providing women-centered
care. In Cummins et al.'S work, they have been described as relating to the mentality of the midwife, of building
trust based on a personal relationship. Bray and his colleagues emphasized that mentoring plays a vital role in the
73
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
support and education of healthcare professionals. Hogan and his colleagues found that mentoring helped
clinicians adjust to the clinical placement of their midwives.
The application of mentoring increases the knowledge and attitude of the student to the clinic; is an application
that facilitates the transition of the student to mastery.
KEYWORDS: MIDWIFE,EDUCATİON,MENTOR
74
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-11- KADINLARIN GEBELİK DÖNEMİNDE BİTKİSEL ÜRÜN KULLANIMA
DURUMLARININ İNCELENMESİ
Besey ÖREN1, Leyla KAYA2,
1Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Ebelik Anabilim Dalı, 2SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ ZEYNEP KAMİL
KADIN VE ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ, İSTANBUL,
Amaç: Bu araştırma kadınların gebelik döneminde bitkisel ürün kullanıma durumlarını belirlemek amacıyla
yapılmıştır.
Kesitsel ve tanımlayıcı bir çalışmadır. İstanbul’daki bir hastanede 14.05.2018-31.08.2018 tarihleri arasında doğum
yapan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 350 kadın ile gerçekleştirildi. Araştırma verileri literatür doğrultusunda
araştırmacılar tarafından hazırlanan demografik veriler ile kullanılan bitkisel ürün, kullanma sıklığı, gözlenen
etkileri gibi soruları içeren 29 soruluk anket formu ile toplandı. İstatistiksel analizler için NCSS 2007 Paket
programı kullanıldı. Student t Testi, Pearson Ki-Kare testi, Fisher-Freeman-Halton testi ve Fisher’s Exact test
kullanılarak değerlendirildi
Araştırma grubunu oluşturan kadınların yaş ortalaması 28,48±5,82, % 50’si ilköğretim mezunu, çoğu (99,1)
maramara bölgesinde yaşadığı belirlendi. En çok kullanılan bitki formu % 16 kuru bitkidir. Olguların gebelik
boyunca kullandığı bitkisel ürünler incelendiğinde; en çok %10,6 ıhlamur kullanıldığı saptanmıştır. Bitkisel ürün
kullanımına göre sağlık sorunu yaşama oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmış olup;
bitkisel ürün kullananlarda sağlık sorunu yaşama oranı, bitkisel ürün kullanmayanlardan yüksek bulunmuştur
(p=0,001; p<0,01).
Bu çalışmada gebe kadınların kuru bitki kullandığı için bitkisel ürün kullanma konusunda yeterli bilgiye sahip
olmadıkları belirlenmiştir. Gebe kadınların hamilelikte bitkisel ilaçların risk ve faydaları konusunda sağlık
profesyonelleri tarafından bilgilendirilmesi önerilebilir.
ANAHTAR KELİMELER: BİTKİSEL İLAÇ KULLANIMI,GEBELİK,GEBELİK
SONUCU,TAMAMLAYICI VE ALTERNATİF TIP
AN EVALUATİON ON THE USAGE CONDİTİON OF HERBAL PRODUCTS DURİNG
PREGNANCY
Besey ÖREN1, Leyla KAYA2
1UNIVERSITY OF HEALTH SCIENCES DEPARTMENT OF MİDWİFERY, İSTANBUL, 2UNIVERSITY OF
HEALTH SCIENCES ZEYNEP KAMİL MATERNİTY AND CHİLDRENS TRAİNİNG AND RESEARCH
HOSPİTAL, İSTANBUL
The aim of this study is to determine whether pregnant women prefer to use herbal products during pregnancy
This cross-sectional and descriptive study has been conducted with 350 women, who gave birth and accepted to
participate in the research, between 14/05/2018 and 31/08/2018 at a hospital in Istanbul. The research data has
been collected through a questionnaire form prepared by the relevant researchers in accordance with the literature
and consisted of 29 questions on the matters such as the demographical data, the herbal products used, the use
frequency, and the effects observed etc. NCSS 2007 that is a software package has been used for statistical
analyses. The data obtained has been evaluated through the Student’s t test, Pearson’s Chi-square test, Fisher-
Freeman-Halton test, and Fisher’s exact test.
The average age of the women participated in the research is 28.48±5.82, and a great majority of the relevant
women have completed their primary education and lived in the Marmara region (99.1). Moreover, it has been
found that the most frequently used form of the herbal products is dried herbs (16%). When the herbal products
used by the participants during their pregnancy are examined, it has been found that the most frequently used herb
is linden with the rate of 10.6% (n=37). On the other hand, a statistically significant difference has been detected
75
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
in the rate of the individuals who have a health problem based on the use of the herbal products. Therefore, the
abovementioned rate has been found higher in the individuals, who have used the herbal products, than the
individuals, who have not used any herbal product (p=0.001; p<0.01).
In this study, it has been found that the pregnant women do not have enough knowledge on the use of herbal
products as they prefer to use dried herbs. Therefore, the pregnant women should be informed by healthcare
professionals on the risks and benefits of the herbal drugs during pregnancy.
KEYWORDS: HERBAL DRUG USE ,PREGNANCY, PREGNANCY OUTCOME, MATERNAL HEALTH,
COMPLEMENTARY AND ALTERNATİVE MEDİCİNE
76
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-12- YENİDOĞAN YOĞUN BAKIMDA BEBEKLERİ OLAN ANNELERİN MEME
PROBLEMLERİ
Saadet YAZICI1, Leyla KAYA2, Zahide KAYA3,
1Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Ebelik Anabilim Dalı, İstanbul, 2SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ
ZEYNEP KAMİL KADIN VE ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ,
İSTANBUL, 3Üsküdar Devlet,istanbul,
Bu çalışma, yenidoğan yoğun bakımda bebekleri olan annelerin meme problemlerini belirlemek amacıyla yapıldı.
Tanımlayıcı olarak planlanan bu çalışmanın verileri; İstanbulda bir hastanede 25.06.2018-10.09.2018 tarihleri
arasında çalışmanın verileri toplandı. Yenidoğan yoğun bakımda bebekleri olan 111 anne çalışmanın örneklemini
oluşturdu. Araştırma için aynı hastanenin etik kurulundan izin alındı. Araştırma verileri literatür doğrultusunda
araştırmacılar tarafından hazırlanan anket formu ile toplandı. İstatistiksel analizler için NCSS 2007 Paket programı
kullanıldı. Çalışma verilerinin analizinde; yüzdelik Student t Test, Pearson Ki-Kare testi, Fisher-Freeman-Halton
testi ve Fisher’s Exact test kullanıldı.
Önceki doğumda meme problemi yaşayan anne oranının %24,1, bu bebekte emzirirken meme problemi yaşayan
anne oranı %64,9 olarak bulundu. Bu doğumda yaşanan problemler incelendiğinde; %27,8 meme başı çatlağı
yaşadığı ve meme problemlerine yönelik annelerin %52,8’i masaj yaptığı bulundu. Doğum şekli ve önceki
doğumda meme problemi yaşama durumu ile bu doğumda meme problemi yaşama durumu arasında istatistiksel
olarak anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05).
Yoğun bakımda bebekleri olan annelerin meme problemi yaşama oranlarının yüksek olduğu, meme bakımı
konusunda bilgi düzeylerinin ise düşük olduğu bulundu. Annelerin gebelik döneminde emzirme eğitimi, doğum
sonrası meme bakımı konusunda daha fazla bilgilendirmeleri önerilebilir
ANAHTAR KELİMELER: EMZİRME,ANNE SÜTÜ,EMZİRME SORUNLARI,EMZİRME
TİPLERİ,DOĞUM SONU DÖNEM
BREAST PROBLEMS İN MOTHERS WİTH THEİR BABİES İN THE NEONATAL
INTENSİVE CARE UNİT
Saadet YAZICI1, Leyla KAYA2, Zahide KAYA3
1UNIVERSITY OF HEALTH SCIENCES DEPARTMENT OF MİDWİFERY, İSTANBUL, 2UNIVERSITY OF
HEALTH SCIENCES ZEYNEP KAMİL MATERNİTY AND CHİLDRENS TRAİNİNG AND RESEARCH
HOSPİTAL, İSTANBUL, 3USKUDAR STATE HOSPİTAL, İSTANBUL
The aim of this study is to determine the breast problems in mothers whose babies are followed-up in the neonatal
intensive care unit.
The data of this descriptive study has been collected at a hospital in Istanbul between 25/06/2018 and 10/09/2018.
111 mothers, whose babies are followed-up in the neonatal intensive care unit, have formed the sampling of the
study. The necessary permission has been obtained from the ethical committee of the same hospital for the
research. The research data has been collected through a questionnaire form prepared by the relevant researchers
in accordance with the literature. NCSS 2007 that is a software package has been used for statistical analyses. The
Student’s t test, Pearson’s Chi-square test, Fisher-Freeman-Halton test, and Fisher’s exact test have been used in
the data analysis of this study.
It has been found that the rate of the mothers, who had a breast problem in their previous delivery, is 24.1%, and
that the rate of the mothers, who have a breast problem in their last delivery while breastfeeding their babies, is
64.9%. When the problems encountered in this process of delivery are examined, it has been found that the breast
problem encountered by 27.8% of the mothers is nipple fissures, and that 52.8% of the mothers apply a massage
77
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
for their breast problems. Any statistically significant difference has not been detected between the type of delivery
and the rate of breast problems encountered in the previous delivery when compared to the last delivery (p>0.05).
It has been found that the rate of the mothers, whose babies are followed-up in the intensive care unit, is high, and
that their level of knowledge on the breast care is low. Therefore, mothers should be provided with an opportunity
to gain more information on the breastfeeding training and the breast care in the postpartum period.
KEYWORDS: BREASTFEEDİNG,BREAST MİLK,BREASTFEEDİNG PROBLEMS,BREASTFEEDİNG
TYPES,POSTPARTUM PERİOD
78
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-13- DOĞUMDA YOGA İLE BEDENSEL, ZİHİNSEL VE RUHSAL BÜTÜNLÜĞÜ
YAKALAMA
Tuğba YILMAZ ESENCAN1, Gülay RATHFİSCH2,
1Zeynep Kamil Kadın Ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, 2Emekli Öğretim Üyesi, Doç.Dr.,
Bu derleme doğumda yoga ile bedensel, zihinsel ve ruhsal bütünlüğü yakalamanın etkilerini irdelemek amacıyla
planlanmıştır.
Doğum sürecinin başlamasıyla şekillenen doğum yolculuğu sırasında meydana gelen fizyolojik, ruhsal ve
duygusal değişimlerle birlikte tüm hislerin yoğunlaştığı bir döneme geçiş başlar. Doğum eyleminin başladığı bazı
belirtilerin gözlemlenmesi ile netleştirilebilir. Kadınlar çoğunlukla travayın başlangıcında bir gerginlik ve
husursuzluk hissedebilirler. Bazen tarvayın başında diğer günlerden farklı bir enerji artışı hissedebilirler. Doğum
eyleminin başlaması ile birlikte eşlik eden tüm belirtilere ek olarak uterus kasılmaları ile kadın daha fazla desteğe
ihtiyaç duyar. İnnatal dönemde yoga ve meditasyon uygulamaları kadında dengeyi sağlamada ve sürece
teslimiyette oldukça etkili olmaktadır. Doğum eyleminde uygulanan yoga asanaları doğumun akışına uygun ve
kadının ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirilebilir. Bu özellikleri ile innatal yoga asanaları anne ve fetüsün
fiziksel ve ruhsal olarak da desteklenmesini sağlar. İnnatal yoga asanalarında uygulama nefes çalışması ile
başlamalı ve süreç boyunca dikkatin nefese yoğunlaşması sağlanmalıdır. Yoga asanalarının uygulanması sırasında
uygun bir alan oluşturularak dış seslerin ve engellerin ortadan kaldırılması ile içsel yolculuğun sekteye uğramaması
sağlanır.Yoga asanaları uygulamaları esnasında özellikle ayakta yapılan asanalar sırasında destek alınması,
kadının bir yakınından, duvardan veya yataktan destek alması dengeyi sağlamak açısından ihmal edilmemelidir.
Yerde ya da oturarak yapılan asanalarda ise yastıklar ve bolsterlar ile bacaklar, dirsekler ve diz desteklenmedir.
Nefes farkındalığının ardından doğumda yoga uygulamalarına çoğunlukla kök çakrayı çalıştıran ve eylemin akışını
destekleyecek asanalarla başlanmalıdır. Doğumda birinci çakra çalışması pelvisi ve uterusu etkileyerek doğumun
daha hızlı ilerlemesini sağlayacaktır. Örneğin; malasana (çelenk/çömelme) duruşu çoğunlukla kök çakrayı
çalıştırmak için kullanılan bir asanadır. Bidalasana olarak adlandırılan dört ayak duruşu ve destekli çocuk duruşu
asanaları innatal süreçte yoğunlaşan bel ağrısını ve perineal bölgede hissedilen basıncı azaltarak fetüsün pelviste
ilerlemesine yardımcı olmaktadır. Ayakta yapılan ve duvardan ya da yataktan destek alınarak devam eden gerdirme
asanaları da fetüsün pelviste ilerlemesine ve yerçekimi etkisiyle eylemin ilerleyişini hızlandırmada etkili
olmaktadır. Destekli ağaç duruşu ile yaşam enerjisi dengelenerek kadının içgüdüleri doğrultusunda yolculuğuna
devam etmesi için rehberlik edilmiş olunur.
ANAHTAR KELİMELER: DOĞUMDA YOGA, MEDİTASYON, NEFES FARKINDALIĞI, DOĞUM
DERSTEĞİ, EBE
CATCHİNG BODİLY, MENTAL AND SPİRİTUAL INTEGRİTY WİTH YOGA AT BİRTH
Tuğba YILMAZ ESENCAN1, Gülay RATHFİSCH2
1ZEYNEP KAMİL WOMEN AND CHİLDREN’S DİSEASE EDUCATİON AND INVESTİGATİON
HOSPİTAL, 2EMEKLİ ÖĞRETİM ÜYESİ, DOÇ.DR.
This compilation was planned to examine the effects of achieving physical, mental and spiritual integrity with
yoga at birth.
With the physiological,spiritual and emotional changes that occur during the birth journey,which is shaped by the
birth process,thetransition to a period where all the senses areintensified.It can beclarified with the observation of
some of the symptoms where the birth action begins.Women often feel a tension andunburdiness atthe onset of the
trauma.Sometimesthey may feel a different increase in energy than the other days at the beginning ofthe
tarvac.Women need more support with uterinecontractions,in addition to all the symptoms associated with the
onset of the contraceptive.In the innatalperiod,yoga and meditation practices are very effective in maintaining the
balance of women and in delivering them to the process.Yoga ensembles appliedin birth actioncan be shaped in
accordance with the flow of birth and in line with the needs ofthe woman.With thesefeatures,innatal yoga hands
allow the mother andfetus to be supported physically and mentally. In the innatal yoga wand, the practice should
startwith breathing and focus attention on the breath during theprocess.During the application of yoga wand, a
79
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
suitable area is created and the inner journey isprevented by eliminating the external sounds and obstacles.During
the practice of yogaasanas,especially during the stand-up asanas supportshould not be neglected in order to ensure
the balance of women receivingsupport from a close relative,wall or bed.On the ground orin the ensembles,pillows
andbolsters andlegs,elbows and kneesare supported. After breath awareness,yogapractices at birth should often
bestartedby running the rootchakra and supporting the flowof the action.The first chakra study at birth will affect
the pelvis and uterus and allowbirth to progress faster.For example,malachana posture is often used to run the root
chakra.The four foot posture and assistedchild posture,called Bidalasanahelps the fetus to progress in the pelvis by
reducing the pain of the lumbar andthe pressure felt inthe perineal region.Thesupport of the foot and the wall or
bed in theongoing hens ofstretching is effective in accelerating theprogressof thefetus inthe pelvis and accelerating
the progress of theaction under the influence ofgravity.Supported bythe tree stance balancing thelife energyof the
woman inline with the instincts to continue the journeyis guided.
KEYWORDS: YOGA AT BIRTH, MEDİTATİON, BREATH AWARENESS, LABOUR SUPPORT,
MİDWİFE
80
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-14- EBELİK LİSANS PROGRAMLARINDA ETİK EĞİTİMİ
Suzi ÖZDEMİR1, Rahime AYDIN ER1,
1Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Günümüzde ebelik eğitim programlarında etik, önemli bir müfredat konusu olarak yerini almış, programlarda bu
doğrultuda değişiklikler ve güncellemeler yapılmıştır. Bu derlemede ebelikte etik eğitimin önemine, ulusal ve
uluslararası ebelik programlarında etik eğitimin içeriğine, varsa sınırlılıklarına ilişkin bilgiler ile verilen eğitimin
geliştirilmesine yönelik önerilere yer verilmesi amaçlanmıştır.
Ebeler, mesleki uygulamaları sırasında etik konularla karşı karşıya kalmaktadırlar. Profesyonel bir meslek olmanın
temel yetkinliği olarak, ebelerden sundukları bakım ve tedavi hizmetlerinde etiğe uygun davranmaları
beklenmektedir. Sağlık profesyonellerinde etik yeterliğin gelişimi genellikle mesleki eğitim sırasında
yapılandırılmış ve planlı müfredatla formal olarak başlar. Çalışma yaşamında da örnek alınan rol modeller, kişisel
deneyimler ve hastalardan alınan geri bildirimler ile etik yeterlik gelişimi desteklenir. Ebelik eğitim
programlarında yer alan etik eğitimin amacı mesleğin etik standartlarını, kodlarını, ilkelerini ve değerlerini
öğreterek öğrencilerin ebelik bakım ve uygulamalarında etik davranışlar sergilenmesini, etik sorunların farkına
varmasını ve bu sorunları etiğe uygun şekilde çözebilmesini sağlamaktır. Bununla birlikte mesleki etik bilginin,
kural ve kodların nasıl öğretilebileceği ve uygulamaya başarılı bir şekilde geçirilebileceğine ilişkin tartışmalar
devam etmektedir.
Yapılan literatür taraması doğrultusunda ebelik eğitim programlarındaki etik eğitimin çoğunda ebelik etik kodları,
değerleri, aydınlatılmış onam, gebeliğin sonlandırılması, prenatal tanı uygulamaları, üremeye yardımcı teknikler
ve genetik konularına yer verildiği belirlenmiştir. Eğitim programlarında araştırma etiği, maternal-fetal çatışma ve
gerçeğin söylenmesi gibi etik sorunlara ve bu sorunların çözümünde kullanılan etik karar verme modellerine ilişkin
konuların yer alması değişkenlik göstermektedir. Ayrıca programlardaki etik eğitimin süresi, kullanılan yöntemler
ve değerlendirme ölçütlerinde de farklılıklar bulunmaktadır.
Ebelik programlarında yer alan etik eğitimin öğrencilerin etiğe uygun davranışlar sergilemesini desteklediği
bildirilmekle birlikte, bazı programlar ebenin sıklıkla değil nadiren karşılaşabileceği etik konulara odaklanması
nedeniyle öğrencilere yeterli etik rehberlik sağlayamadığı konusunda eleştirilmektedir. Bu nedenle ebelik
eğitimcilerinin ebeler ve mesleki dernekler aracılığıyla ebelik programlarında temel etik eğitimin içeriği ve
yöntemleri konusunda bir fikir birliğine varmalarını öneriyoruz.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİKTE ETİK, ETİK EĞİTİMİ, ETİK MÜFREDAT
ETHİCS EDUCATİON İN UNDERGRADUATE MİDWİFERY PROGRAMS
Suzi ÖZDEMİR1, Rahime AYDIN ER1
1KOCAELİ UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
Today, ethics in midwifery education programs, has taken its place as an important curriculum issues, program
changes and updates have been made in this direction. The purpose of this review is to show importance of ethics
education in midwifery, content of ethics education in national and international midwifery programs, if any,
information about limitations and suggestions for improvement of given education.
Midwives are faced ethical issues during their professional practice. As the basic competence of being a
professional profession, it is expected that they will behave appropriately in their care and treatment services. The
development of ethics competence in health professionals is usually structured during vocational training and
formalized with planned curricula. In the working life, ethical competence development is supported by exemplar
role models, personal experiences and feedback from the patients. The purpose of the ethics education in midwifery
training programs is to teach students ethical standards, codes, principles and values of profession and thus
ensuring the ethical conduct in their midwifery care and practice, to be aware of ethical problems and provide to
81
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
solve these problems according to ethics. However, discussions continue on how professional ethics knowledge,
rules and codes can be taught and how they can be successfully applied.
According to the literature research, it was determined to include codes of midwifery ethics codes, values, informed
consent, termination of pregnancy, prenatal diagnostic applications, assisted reproductive technologies and
genetics in the most of the ethics education in the midwifery education programs. Taking parts ethical problems
such as research ethics, maternal-fetal conflict and truth-telling and ethical decision-making models are used to
solve these problems vary in education programs. There are also differences in these programs duration of ethical
education, the methods used, and the evaluation criteria.
Some midwifery programs are criticized not to provide sufficient ethical guidance to students due to focus on
midwife faces rarely encountered ethics issues while reported that ethics education in midwifery programs supports
students to show ethical behavior. For this reason, we recommend that midwifery educators have a consensus
through midwives and professional associations on the content and methods of basic ethics education in midwifery
programs.
KEYWORDS: ETHİCS İN MİDWİFERY, ETHİCS EDUCATİON, ETHİCAL CURRİCULUM
82
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-15- BİR KAMU HASTANESİNDE EBELERE YÖNELİK YAPILAN UYGULAMALI
EĞİTİMİN HİZMET SÜRECİNE ETKİSİ
Yeliz DOĞAN MERİH1, Seda KÜÇÜKOĞLU1, Ayşegül ALİOĞULLARI1, Semra KAYATAŞ ESER1,
1SBÜ Zeynep Kamil Kadın Ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Ve Araştırma Hastanesi,
Sağlık eğitiminde yöntem ve stratejilerin önemli bir grubunu, uygulama odaklı eğitim yaklaşımları
oluşturmaktadır. Çalışma, uygulama odaklı eğitim etkinliği dikkate alınarak bir kamu hastanesinde ebelere yönelik
yapılan uygulamalı eğitimin hizmet sürecine olan etkisini belirlemek amacıyla tek gruplu yarı deneysel olarak
gerçekleştirilmiştir.
Araştırma İstanbul ilinde kadın doğum alanında hizmet veren bir eğitim araştırma hastanesinde Şubat 2018-
Ağustos 2018 tarihleri arasında yapılmıştır. Çalışma öncesi gerekli izinler ve etik kurul onayı alınmıştır.
Çalışmanın örneklemini; çalışma süresi içerisinde ilgili hastanenin doğumhane bölümünde en az 3 ay süreyle
çalışan ve araştırmaya katılmayı kabul eden toplam 30 ebe (bölümde çalışan tüm ebeler) oluşturmuştur. Çalışmada
oluşturulan proje kapsamında uygulama merkezi için gerekli ekipmanlar alınmıştır. Eğitim süreci öncesinde
ebelerin doğumhane hizmet süreçlerinde gerçekleştirmiş oldukları uygulamalar 1 aylık gözlemler ile ayrıntılı
olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca ebelere eğitim öncesinde araştırmacılar tarafından oluşturulmuş ebe bilgi formu,
ebe teorik bilgi ve beceri değerlendirme formu uygulanmıştır. Ön-test sonrasında alanında uzman hocalar
tarafından 4 günlük teorik ve uygulamalı eğitim gerçekleştirilmiş, sonrasında ebe teorik bilgi-beceri değerlendirme
formu tekrar uygulanmıştır. Eğitim sonrasında ebelerin doğumhane hizmet süreçlerinde gerçekleştirmiş oldukları
uygulamalar 1 aylık gözlemler ile tekrar ayrıntılı olarak değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler SPSS programı ile
değerlendirilmiştir.
Katılımcılarda 24-28 yaş grubunun ilk sırada yer aldığı, yaşların ortalamasının 28.16±6.45 olduğu ve %72'sinin
lisans mezunu olduğu belirlenmiştir. Ebelerin mesleki süreçleri değerlendirildiğinde; %60'ının mesleğini isteyerek
seçtiği, %100'ünün mesleki süreçlerinde kadın doğum bölümlerinde görev yaptığı saptanmıştır. Katılımcıların
%85'inin hastanelerde uygulamalı eğitimlerin yapılmasını gerekli gördüğü belirlenmiştir. Katılımcıların eğitim
öncesi ve sonrasında sürece ilişkin sonuçları değerlendirildiğinde; eğitim öncesinde yapılan gözlemsel
değerlendirmede ebelik uygulamalarına katılım oranı %55 iken uygulamalı eğitim sonrasında bu oranın %80'e
çıktığı, eğitim ön-test ve son -test puanları karşılaştırıldığında, her iki ölçüm arasındaki farkın istatistiksel olarak
anlamlı olduğu (p<0.05) saptanmıştır.
Çalışma sonucunda; ebelere yönelik gerçekleştirilen eğitim sürecinin etkin olduğu, eğitimlerin hizmet sürecini
iyileştirdiği, ebelerin eğitimlerden memnun olduğu belirlenmiştir. Kurumlarda hizmet sürecini iyileştirmek adına
benzer eğitimlerin yapılması önerilir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, HİZMET, UYGULAMALI EĞİTİM.
THE EFFECTS OF A PRACTICAL TRAINING PROGRAM ON SERVICES PROVIDED BY
MIDWIVES AT A PUBLIC HOSPITAL
Yeliz DOĞAN MERİH1, Seda KÜÇÜKOĞLU1, Ayşegül ALİOĞULLARI2, Semra KAYATAŞ ESER1
1SBÜ ZEYNEP KAMİL WOMEN AND CHİLDREN'S HOSPİTAL EDUCATİON AND RESEARCH
HOSPİTAL, 2SBU ZEYNEP KAMİL WOMEN AND CHİLDREN'S HOSPİTAL EDUCATİON AND
RESEARCH HOSPİTAL
An important part of methods and strategies in health education involves practical training approaches. This single
group quasi-experimental study aimed to determine the effects of a practical training program on service provision
among midwives working at a public hospital.
The study was conducted between February and August of 2018 at an obstetrics training and research hospital
located in Istanbul. Administrative permissions and ethical approval for the study was obtained beforehand. The
sample consisted of 30 midwives (the entire number of midwives working at the unit) who worked at the delivery
83
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
room of the study hospital for at least 3 months and who agreed to participate in the study. Equipment for the
practice center was obtained. Prior to training, applications conducted by the midwives at the delivery room were
observed and evaluated in detail for a month. Also, before training, the midwife information form prepared by the
researchers and the theoretical knowledge and skills assessment form was administered to the midwives. After
pre-test, expert lecturers provided a 4-day theoretical and practical training program for the participants.
Afterwards, the theoretical knowledge and skills assessment form was administered again. Following training,
applications conducted by the midwives at the delivery room were again observed and evaluated in detail. Data
was analyzed using the SPSS software.
Among the participants, midwives aged between 24-28 years ranked first. Mean age was 28.16±6.45 and 72% of
the midwives had a Bachelor’s degree. It was found that 60% chose their job willingly and that 100% were
employed at obstetrics units during their career. It was determined that 85% of the participants deemed it necessary
to carry out practical training programs at hospitals. Pretest observational evaluations showed that the rate of
participating in midwifery applications was 55%, which increased to 80% after training. Also, pretest and posttest
scores were significantly different (p < .05).
It was concluded that the practical training program designed for midwives was effective as it improved the service
process. Also, midwives reported to be satisfied with the program. It is recommended to carry out similar training
programs in order to improve services provided at institutions.
KEYWORDS: MİDWİFERY, SERVİCE, PRACTİCAL TRAİNİNG.
84
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-16- AVRUPA BİRLİĞİNİN EBELİK LİSANS EĞİTİMİ İÇİN BELİRLEDİĞİ MEZUNİYET
KRİTERLERİ YAZILIM PROGRAMININ GELİŞTİRİLMESİ
Semiha AYDIN ÖZKAN1, Filiz POLAT1, Didem ŞİMŞEK KÜÇÜKKELEPÇE1, Tuba KOÇ ÖZKAN1,
Saadet BOYBAY KOYUNCU1,
1ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ,
Ebelik eğitiminin güncel koşullar ve teknolojiye uygun olarak gereksinimler doğrultusunda geliştirilebilmesi,
ulusal çerçevede ebelik lisans eğitim programının minimum standartlarını belirleyerek ülke genelinde ebelik lisans
eğitiminde standardizasyonun sağlanması hedeflenmiştir
AB’nin Ebelik Eğitimi için belirlediği kriterler ve Bologna Uyum Süreci doğrultusunda; ülkemiz ebelerinin de
ICM yeterlilik alanlarına sahip olmaları gerekmektedir. Ebelik eğitiminin güncel koşullar ve teknolojiye uygun
olarak gereksinimler doğrultusunda geliştirilebilmesi, ulusal çerçevede ebelik lisans eğitim programının minimum
standartlarını belirleyerek ülke genelinde ebelik lisans eğitiminde standardizasyonun sağlanması hedeflenmiştir
Bu nedenle ebelik son sınıf öğrencilerinin bilindiği üzere mezuniyet öncesi en az 100 doğum öncesi muayeneyi de
içerecek şekilde gebe kadınlara danışmanlık yapması, en az 40 gebe kadına bakım vermesi ve izlemini yapması,
en az 40 doğumun öğrenci tarafından yapılması; makat doğuma aktif katılması, epizyotomi uygulaması, gebelik
veya doğum ya da doğum sonrası dönemde risk altında olan 40 kadına bakım vermesi, izlemesi, en az 100 lohusayı
ve sağlıklı yeni doğan bebeği izlemesi ve bakımını vermesi, özel bakım gerektiren yeni doğan bebeğin gözlemi ve
bakımını sağlamsı, Jinekolojik ve obstetrik patolojisi olan kadınların bakımı gibi teorik bilgi ve klinik
uygulamaları tamamlaması gerekmektedir. AB ve ICM’in hedeflediği kalitede ebe mezunlar verebilmek için bilgi
toplumu olarak da adlandırılan bu yüzyılda, esnek öğrenme yolları ve hayat boyu öğrenme önemli hale gelmiştir.
Bu gereklilikler doğrultusunda Adıyaman Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Ebelik bölümü olarak mezuniyet
kriterleri yazılım programının geliştirilmesi amaçlandı. İlk önce ülkemizde bu amaçla kullanılan yazılımların olup
olmadığı değerlendirildi. Ebelik alanında uzman öğretim elemanlarından görüş alınarak, bu yazılım programının
geliştirilmesinin öğrenci açısından zaman ve maliyet etkin bir proje olabileceği görüşüne varıldı. Programın
geliştirilmesinde Adıyaman Üniversitesi Bilgi İşlem Daire Başkanlığı ile iletişime geçilerek üniversite bünyesinde
çalışan program yazılımcıları ile görüşüldü. Programın “Gebe İzlem” ve “Riskli Gebe İzlem” sekmeleri
tamamlandı ve diğer alanlar yapım aşamasındadır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK LİSANS EĞİTİMİ,MEZUNİYET KRİTERLERİ ,AVRUPA
BİRLİĞİ,STANDARDİZASYON,YAZILIM PROGRAMI
DEVELOPMENT OF THE SOFTWARE PROGRAM FOR THE GRADUATİON CRİTERİA
FOR MİDWİFERY UNDERGRADUATE EDUCATİON IDENTİFİED BY THE EUROPEAN
UNİON
Semiha AYDIN ÖZKAN1, Filiz POLAT1, Didem ŞİMŞEK KÜÇÜKKELEPÇE1, Tuba KOÇ ÖZKAN1,
Saadet BOYBAY KOYUNCU1
1ADIYAMAN UNIVERSITY
The aims of the midwifery education are the development of the midwifery education in line with the needs of
contemporary conditions and technology and the achievement of standardization in midwifery undergraduate
education across country.
In line with the criteria identified by the European Union for midwifery education and the process of Bologna
adaptation, midwives in our country should have ICM proficiency areas. The aims of the midwifery education are
the development of the midwifery education in line with the needs of contemporary conditions and technology and
the achievement of standardization in midwifery undergraduate education across country. Therefore, as it is
known, midwifery department final year students should have completed the followings: advising of pregnant
women, involving at least 100 pre-natal examinations; supervision and care of at least 40 pregnant women; conduct
by the student of at least 40 deliveries; active participation with breech deliveries; the practice of an episiotomy
supervision and care of 40 women at risk in pregnancy or labor; or post-natal period supervision and care of at
least 100 post-natal women and healthy new-born infants; observation and care of the new-born requiring special
85
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
care; completion of theoretical instruction; and clinical practice of the women with gynecological and obstetric
pathology. Flexible learning ways and lifelong learning have become important in this century, which is also called
information society, in order to have graduates according to the quality identified by EU and ICM. In line with
these requirements, we aimed to develop Adıyaman University School of Health Midwifery department graduate
criteria software program. First of all, we evaluated whether we had any software used for this purpose in our
country. Development of such software program by receiving views from experts in the field of midwifery seemed
to be effective in terms of time and expenditure for students. Development of the program was performed by
contacting Adıyaman University Department of Information Technologies and people who wrote software within
the university. “Pregnancy monitoring” and “Risky pregnancy monitoring” sections have been completed, and the
other sections are still being written.
KEYWORDS: MIDWIFERY UNDERGRADUATE EDUCATION, GRADUATION CRITERIA,
EUROPEAN UNION, STANDARDIZATION, SOFTWARE PROGRAM
86
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-17- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN BİLGİSAYARLI SİMÜLASYON UYGULAMASI
SONRASI GÖRÜŞLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Duygu MURAT ÖZTÜRK1, Fatma Deniz SAYINER2, Neşe ÇELİK2,
1Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, 2Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Bu çalışma, ebelik öğrencilerinin bilgisayarlı simülatör kullanımı sonrası görüşlerinin belirlenmesi amacıyla
yapılmıştır.
Bu araştırma nitel bir çalışma olup veriler yarı yapılandırılmış görüşme tekniğiyle yazılı olarak elde edilmiştir.
Araştırmaya Amasya Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Ebelik bölümü son sınıf öğrencisi olan 35 kişi katılmıştır.
Öğrenciler rastgele 8-9 kişilik 4 gruba ayrılmışlardır. Her bir grupla 3 gün boyunca bir buçuk saat bilgisayarlı
simülatörle çeşitli senaryolar üzerinde çalışılmıştır. Veriler betimsel analiz ve betimsel-yorumlayıcı analiz
yöntemiyle değerlendirilmiştir.
Öğrenciler bilgisayarlı simülatör uygulamasını “faydalı, gerçekçi, yol gösterici, eğlenceli, güzel, kalıcı, zevkli,
öğretici, geliştirici, verimli, gerekli, deneyim sağlayıcı, öz güven artırıcı, olağanüstü, heyecanlı, etkili bir eğitim,
korkuları azaltan, farklı bir duygu ve büyük bir şans” olarak değerlendirmişlerdir.
Bilgisayarlı simülasyon uygulamalarının, öğrencilerin gerçeğe en yakın durumları değerlendirebilmelerini ve kriz
anını yönetmelerini sağlaması nedeniyle önemli olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda bilgisayarlı simülasyon
uygulamalarını ebelik eğitiminde ve uygulamalarında daha yaygın hale getirilmesi gerekmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK EĞİTİMİ,KLİNİK EĞİTİM,DOĞUM EĞİTİMİ
EVALUATİON OF MİDWİFERY STUDENTS' OPİNİONS AFTER COMPUTERİZED
SİMULATİON PRACTİCE
Duygu MURAT ÖZTÜRK1, Fatma Deniz SAYINER2, Neşe ÇELİK2
1AMASYA UNIVERSITY FACULTY OF HEALTH SCIENCES, 2ESKİŞEHİR OSMANGAZİ UNIVERSITY
FACULTY OF HEALTH SCIENCES
This study was conducted to determine the opinions of midwifery students after computerized simulator use.
This study was a qualitative study and the data were obtained in written form using semi-structured interview
technique. During the 2016-2017 academic year, all of the 35 senior year students participated in the course for
three days one and a half hours computer aided high-validity simulator. Phenomenology research has been used
to understand how students manage scenarios related to obstetric emergencies using real-time simulations. The
data were evaluated using descriptive analysis and descriptive-interpretive analysis.
Students evaluated the computer simulator practice as “helpful, realistic, guiding, entertaining, beautiful, lasting,
enjoyable, instructive, developer, productive, necessary experience, self-confidence building, extraordinary,
exciting, decreasing fear, effective training, a different feeling and a great chance ".
It’s thought that computerized simulation practices are important. In this context, conducted simulation practices
should be made more widespread in midwifery education and practice.
KEYWORDS: MİDWİFE,CLİNİCAL EDUCATİON,CHİLDBİRTH EDUCATİON
87
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-18- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN DOĞUM BECERİLERİNİ OLUŞTURMAYA,
GELİŞTİRMEYE VE BU BECERİLERİN ENGELLENMESİNE YÖNELİK DENEYİMLERİ
Burcu AKBAŞ1, Ayden ÇOBAN1,
1Aydın Adnan Menderes Üniversitesi ,
Tüm dünyada ve ülkemizde doğumun gittikçe medikalize olması artan sezaryen oranlarını kaçınılmaz hale
getirmiştir. Dünya Sağlık Örgütü hem bu oranların düşürülmesi, hem de anne ve bebek ölümlerinin azaltılması
için ülkelere ebelik mesleğini güçlendirmeleri için önerilerde bulunmaktadır. Ebenin görevlerinden beklide en
önemlisi doğum yapan kadının yanında olması, doğumu yönetmesi ve riskli durumları fark ederek sevk
edebilmesidir. Ebelerin bu becerileri kazanmaları için ebelik öğrencilerine doğumla ilgili teorik ve uygulama
eğitimleri verilmektedir. Bu eğitimler sırasında öğrencilerin yaşadıkları deneyimler bu çalışma ile ortaya konmaya
çalışmıştır. Bu amaçla, ebelik son sınıf öğrencileriyle, hazırlanan görüşme rehberi kullanılarak öğrencilerin doğum
becerilerini oluşturmaya, geliştirmeye veya engellemeye yönelik deneyimlerinin neler olduğu sorusuna cevap
aranmıştır.
Bu çalışmada nitel araştırma desenlerinden fenomenoloji, örnekleme yöntemi olarak amaçlı örneklem yöntemi
kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2015-2016 öğretim yılı güz döneminde Adnan Menderes
Üniversitesi Aydın Sağlık Yüksekokulu Ebelik bölümünün son sınıfında öğrenim gören 15 öğrenci oluşturmuştur.
Araştırma öncesi pilot uygulama yapılarak görüşme rehberi revize edilmiştir. Yarı yapılandırılmış görüşme tekniği
kullanılarak veriler elde edilmiş, elde edilen veriler içerik analizi kullanılarak değerlendirilmiştir.
Bulgularda öğrencilerin teorik eğitimleri ile ilgili oluşturma ve geliştirmeye yönelik deneyimleri daha çoktur.
Öğrenciler teorik eğitimin yeterli olduğu, iş garantilerinin olması, öğretim elamanlarının iyi kaliteli ve güncel
eğitim vermeleri olumlu deneyimler olarak ifade etmişlerdir. Laboratuar uygulamaları ile ilgili engellenmeye
yönelik deneyimler ise; saatlerinin az olması, öğretim üyesi eksikliği, maketlerin yetersiz ve bozuk olması
öğrenciler tarafından ifade edilmiştir. Doğum derslerinin uygulama eğitimleri sırasında engellenmeye yönelik
deneyimlerinin daha çok olduğu görülmüştür. Öğrenim gördükleri üniversitenin doğum kliniğinde hastane
politikası gereği hiç doğum yaptıramamaları öğrencileri teorikle uygulama arasına sıkışmalarına neden olmuştur.
Öğrenciler teorik olarak öğrendiklerini uygulamada yapma fırsatı bulamamaktadırlar. Yaz stajlarında doğum
becerilerini kliniklerdeki ebelerden öğrendiklerini ifade etmişlerdir.
Sonuç olarak ebelik öğrencilerinin doğum becerilerini geliştirmeye ihtiyaç duydukları, özellikle laboratuvar ve
uygulama eğitimlerinin gözden geçirilerek her bir öğrenciye daha fazla uygulama düşecek şekilde planlama
yapılmalıdır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK ÖĞRENCİSİ, DOĞUM BECERİSİ, DENEYİMLER
EXPERIENCES OF MIDWIFERY STUDENTS WITH FORMING AND DEVELOPING
DELIVERY SKILLS AND HINDRANCES TO THESE SKILLS
Burcu AKBAŞ1, Ayden ÇOBAN2
1AYDIN ADNAN MENDERES UNİVERSİTY, 2AYDIN ADNAN MENDERES UNİVERSİTY
The most important expectations of a midwife is to be beside the woman in labour, oversee birth and be able to
refer risky situations that are noticed. In order for midwives to acquire these skills, midwifery students are given
theoretical and practical training on birth. This study attempts to reveal the experiences of students during this
training. For this purpose, by using prepared interview guide, answers to what the experıences of students wıth
formıng and developıng delıvery skılls as well as the hındrances to these skılls are were sought from final year
midwifery students.
In this study, phenomenology from qualitative research patterns and purposeful sampling method as sampling
method were used. The study group for the research consisted of 15 final year students of Adnan Menderes
University Aydin Health College Department of Midwifery in the Fall semester of 2015-2016 academic year. The
88
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
interview guide was revised by piloting before the research. Data were obtained using a semi-structured interview
technique and the obtained data were evaluated using content analysis.
According to the findings, the students’ experiences with formation and development related to theoritical
education were more. The students expressed positive experiences with sufficient theoritical education, guaranteed
jobs, quality academic personnel and current education. It was however expressed by the students that hindering
experiences related to laboratory practices were due to lack of time, lack of teaching staff, and inadequate and
damaged models. It was also seen that there were more hindering experiences during the practical training of
delivery courses.The fact that the hospital policy of the obstetric clinic of the university where they were studying
at did not allow students to deliver caused the students to be stuck between theory and practice. The students did
not have the opportunity to practice what they had learned theoretically. They also stated that they learned the
delivery skills from the midwives at the clinics during summer internships.
As a result, midwifery students need delivery skills and planning should be done in such a way that each student
will have more practice especially by looking over laboratory and practical training.
KEYWORDS: MİDWİFERY STUDENTS, DELİVERY SKİLLS, EXPERİENCES
89
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-19- MADDE KULLANIM BOZUKLUĞU OLAN KADINLARDA DOĞUM OLGUSU İLE
İLGİLİ TRAVMATİK ALGIYA PSİKOEĞİTİMİN ETKİSİ
Hacer YALNIZ DİLCEN1, Rabia EKTİ GENÇ2,
1Akdeniz Üniversitesi Alkol Ve Madde Bağımlılığı Araştırma Uygulama Merkezi, 2Ege Üniversitesi Sağlık
Bilimler Fakültesi,
Amaç: MKB olan kadınlarda, doğum ile ilgili olası travmatik algıyı değerlendirmek ve psikoeğitimin bu algıya
etkisini incelemek amaçlanmıştır.,
Gereç ve Yöntem: Araştırmanın evrenini AMBAUM kliniğinde Ocak-Temmuz 2017 tarihleri arasında başvuran,
DSM-V’e göre MKB tanısı almış tüm kadınlar oluşturmaktadır. Araştırmaya katılmayı kabul eden kadınlar, basit
rasgele örnekleme yöntemiyle randomize edilerek, müdahale ve kontrol grubuna ayrılmıştır. Çalışma, müdahale
(n=30) ve kontrol grubu (n=30) olmak üzere toplam 60 MKB olan kadın hasta ile yürütülmüştür. Müdahale
grubuna, 4 eğitim modülünden oluşan, Travmatik Doğum Algısı Psikoeğitim Programı (TDAPP), haftada bir kez
belirlenen gün ve saatte, 45 dakikalık bireysel psikoeğitim şeklinde gerçekleştirilmiştir. TDAPP ile MKB tanısı
alan kadınlara üreme sağlığı, aile planlaması, cinsel sağlık, gebelik, doğum, travmatik doğum ve psikolojik travma
hakkında bilgi verilmiştir. Araştırma verileri, çalışma başlangıcında ‘Katılımcı Bilgi Formu’, ‘Travmatik Doğum
Algısı Ölçeği (TDAÖ)’ ve ‘Travmatik Yaşantılar Ölçeği (TYÖ)’ kullanılarak toplanmıştır. Müdahale grubuna
TDAPP’den sonra, kontrol grubuna da ilk uygulamadan 4 hafta sonra TDAÖ tekrar uygulanarak veriler
toplanmıştır. Verilerin karşılaştırılmasında Ki Kare, bağımlı ve bağımsız gruplarda T Testi, Wilcoxon Analizi
kullanılmıştır.
Bulgular: Eğitim verilmeden önce müdahale ve kontrol grubunda yer alan kadınlara yapılan ön testte, iki grup
arasında anlamlı bir farkın olmadığı görülmüş, her iki grubun da travmatik doğum algısının yüksek seviyede
olduğu bulunmuştur. Müdahale grubuna 4 modül uygulanan TDAPP’ndan sonra ise travmatik doğum algısının
azaldığı tespit edilmiştir.
Sonuç: Travmatik doğum algısına ilişkin psikoeğitim, MKB olan kadınlarda, doğum ile ilgili travmatik algıyı
azaltmada etkili bir psikoeğitim modelidir.
ANAHTAR KELİMELER: TRAVMATİK DOĞUM ALGISI, KADIN, MADDE KULLANIM
BOZUKLUĞU
THE EFFECTS OF PSYCHOEDUCATİON ON THE TRAUMATİC PERCEPTİON OF THE
BİRTH PHENOMENON İN WOMEN WİTH SUBSTANCE-USE DİSORDERS
Hacer YALNIZ DİLCEN1, Rabia EKTİ GENÇ2
11AKDENİZ UNİVERSİTY, ALCOHOL AND SUBSTANCE DEPENDENCY RESEARCH AND PRACTİCE
CENTER, ANTALYA - TURKEY, 2EGE UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
Purpose: The present study evaluates the traumatic perception of the birth phenomenon in women with substance-
use disorders (SUD), and to investigate the effects of psychoeducation on this perception.
Material and Methods: The study was conducted between January and July 2017, and involved 60 women with
SUD who were divided into two groups: intervention (n=30) and control (n=30). The study was carried out using
the semi-experimental “pre-post test matched group model” and the Traumatic Perception of Birth
Psychoeducation Program (TPBPP) was applied.
Results: Traumatic birth perception was found to be decreased after TPBPP was applied in four modules to women
with SUD.
KEYWORDS: TRAUMATİC PERCEPTİON OF BİRTH; WOMAN; SUBSTANCE-USE DİSORDER
90
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-20- EBELİK ÖĞRENCİLERİN KLİNİK UYGULAMALARDA GÖZLEMLEDİĞİ YANLIŞ
UYGULAMALAR: NİTELİKSEL BİR ÇALIŞMA
Keziban AMANAK1, Nazlı ÜNLÜ2,
1Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, 2Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Fakültesşi,
Ebelik birinci sınıf öğrencilerinin klinik uygulamalarda gözlemledikleri, sağlık profesyonelleri tarafından yapılan
yanlış uygulamalar, öğrencilerin bu uygulamaları saptayabilme düzeylerini belirlemektir.
Çalışma bir devlet üniversitesinin Ebelikte Temel İlke ve Uygulamalar II dersini alan 13 ebelik birinci sınıf
öğrencisi ile kalitatif olarak gerçekleştirilmiştir. Verilerin toplanmasında derinlemesine görüşme tekniğiyle iki
açık uçlu soru (Klinik uygulamalarınızda gözlemlediğiniz sağlık profesyonelleri tarafından yapılan yanlış
uygulamalar nelerdir? Bu yanlış uygulamalara yönelik siz sağlık çalışanı olsanız nasıl davranırdınız?) içeren yarı
yapılandırılmış form kullanılmıştır. Çalışmanın veri toplama aşaması bireysel görüşme yöntemi ile araştırmacılar
tarafından önceden katılımcılarla belirlenen gün ve saatte fakültedeki boş bir oda ya da sınıfta gerçekleştirilmiştir.
Konuşmalar görüşme sırasında ses kayıt cihazına kaydedilmiş, daha sonra da yazıya geçirilmiştir.
Çalışmada her bir öğrenci sağlık profesyonelinin yapmış olduğu en az 3 tane yanlış uygulamayı saptayabilmiştir.
Öğrencilerin saptamış oldukları uygulamaların %81.2’si steril yapılması gereken uygulamalarda sterilitenin
korunmaması, %75.6’sı hastaya yapılacak işlemler konusunda hastanın aydınlatılmaması ve onamının alınmaması,
%62.5’i hastanın mahremiyetine dikkat edilmemesi, %59.6’sı hastaya saygı gösterilmemesi (konuşurken ismiyle
hitap etmeme, hastayı fiziksel özellikleri ile tarifleme vs. ) ve %37.5’i hastalara eşit davranılmaması olarak
belirtmişlerdir. Öğrencilere saptadıkları bu yanlış uygulamaları “Siz sağlık profesyoneli olsanız nasıl
davranırdınız?” sorusuna %93.4’ü eksiksiz olarak doğru cevap verirken, %6.6’sı steril yapılması gereken
uygulamalarda sterilitenin bozulması maddesinde eksik cevaplar vermişlerdir.
Ebelik birinci sınıf öğrencilerinin klinik uygulamalarda sağlık profesyonelleri tarafından yapılan yanlış
uygulamaları büyük oranda saptayabildikleri ve doğru uygulamaları tam olarak bildikleri sonuçlarına ulaşılmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: AYDINLATILMIŞ ONAM, EBELİK, KLİNİK UYGULAMA, MAHREMİYET.
WRONG PRACTİCES OF MİDWİFERY STUDENTS OBSERVED İN CLİNİCAL
PRACTİCE: A QUALİTATİVE STUDY
Keziban AMANAK1, Nazlı ÜNLÜ2
1ADNAN MENDERES UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
To determine the level of knowledge that first grade students of midwifery observe in clinical practice,
misapplications made by health professionals, students to know these practices and know the right practices.
The study was carried out qualitatively with a 13-year-old first-year student who attended a public university's
Basic Principles and Practices II course in Midwifery. A semi-structured form was used that included two open-
ended questions (what were wrong practices by health professionals you observed in your clinical practice, and
how would you behave if you were a health worker for these wrong practices) with in-depth interviews in the
collection of data. The data collection phase of the work was conducted in an empty room or classroom at the time
of day and hour determined by the researchers in advance by the individual interview method. The conversations
were recorded on the voice recorder during the conversation, then passed to the writer.
Each student in the study was able to identify at least three misapplications that the healthcare professional had
done. 75.2% of patients should not be informed about the procedures to be performed, 62.5% are not paying
attention to the patient's privacy, 59.6% are not respecting the patient (do not address the name while talking) ,
physical description of the patient, etc.) and 37.5% stated that the patients should not be treated equally. While
93.4% of the students correctly answered the question "How did you behave if you were a health professional?",
91
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
6.6% of the students gave incomplete answers about sterilization deterioration in applications that should be
sterilized.
First-grade midwifery students have been able to detect and correctly misunderstand the practices of health
professionals in clinical practice.
KEYWORDS: INFORMED CONSENT, MİDWİFERY, CLİNİCAL PRACTİCE, PRİVACY.
92
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-21- EBELİK ÖĞRENCİ EĞİTİMİNDE KULLANILAN İKİ FARKLI EĞİTİM
TEKNİĞİNİN DÖNEM SONU BAŞARI NOTLARI BAKIMINDAN KARŞILAŞTIRILMASI
Keziban AMANAK1, Nazlı ÜNLÜ2,
1Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, 2Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Fakültesşi,
Bu çalışma ebelik öğrenci eğitiminde kullanılan iki farklı eğitim tekniğinin öğrencilerin dönem sonu başarı notları
bakımından karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır.
Araştırmanın evrenini 2015-2018 yılları arasında Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik
Bölümüne kayıtlı kayıtlı olan 373 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiş olup, 2015-
2016 eğitim öğretim yılı güz döneminde Jinekolojik ve Obstetrik Aciller dersine kayıtlı olan 51, 2017-2018 eğitim
öğretim yılı güz döneminde aynı derse kayıtlı olan 57 olmak üzere toplam 108 öğrenci araştırmanın örneklemini
oluşturmuştur. Ders 2015-2016 yılındaki öğrenci grubuna (düz anlatım grubu: 51 öğrenci) dersi veren öğretim
elemanı tarafından düz anlatım (takrir) yöntemi ile, 2017-2018 eğitim öğretim yılındaki öğrenci grubuna (olgu
senoryaları grubu: 57) ise her bir konuya özel olgu senoryoları ile anlatılmıştır. Düz anlatım yönteminde
öğrencilere dersi konular power point sunusu olarak verilmiştir. Olgu senoryaları grubunda ise senoryalar üzerinde
tartışılarak ders yürütülmüştür. Araştırma verileri öğrencilerin tüm sınav notlarının girildiği üniversiteye özel web
sitesi üzerinden sistemin değişikliklere kapalı olduğu süreç içerisinde elde edilmiştir.
Çalışmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 22.86±1.81’dir. Öğrencilerin %71.2’sinin geliri giderine denk,
%81.3’ü yurtta kalmakta, %58.6’sı en uzun süre ilde yaşamış, %74.3’ü çekirdek aile yapısına sahip ve %70.3’ü
ebelik bölümüne isteyerek gelmiştir. Öğrencilerin yıl sonu başarı notların ortalaması düz anlatım grubunda
84.63±7.40 (min: 64.00-max: 97.00) iken olgu senoryoları grubunda 68.91±8.12(min: 55.00-max: 85.00) olarak
belirlenmiştir.
Bu çalışmada düz anlatım grubundaki öğrencilerin yıl sonu başarı notların ortalaması olgu senoryaları grubunda
yer alan öğrencilerin not ortalamalarına göre daha yüksek bulunmuştur. Bu sonuç düz anlatım grubunda yer alan
öğrencilerin kendilerine verilen power point sunusundan çalışarak, ezberleme yoluyla sınavlarına
hazırlandıklarını, olgu senoryaları grubundaki öğrencilerin ise daha çok analitik ve eleştirel düşünmeye
yönlendirildiği ve öğrencilerin bu becerilerle ders konularını çalışmakta zorlandıklarını düşündürmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: BAŞARI NOTU, EBE, EĞİTİM TEKNİĞİ, ÖĞRENCİ.
COMPARİSON OF TWO DİFFERENT EDUCATİONAL TECHNİQUES USED IN
MİDWİFERY STUDENT EDUCATİON IN TERMS OF FİNAL GRADES
Keziban AMANAK1, Nazlı ÜNLÜ2
1ADNAN MENDERES UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
The aim of this study was to compare two different educational techniques used in midwifery education in terms
of students final grades.
Between 2015-2018, 373 students enrolled in the Midwifery Department of Health Sciences of Adnan Menderes
University were created. The students were enrolled in the fall semester of the fall semester of 2015-2016, and the
57 students were enrolled in the same semester in the fall semester. the 2017-2018 academic year, were included
in the sample. The lecture is taught by the instructor who teaches the lecture group of the student in 2015-2016
(the lecture group: 51 students) and the special case scenario of each student in the lecture group of 2017-2018
education year (case scenario group: 57). In the method of direct expression, students are taught the subject power
point presentation. In the case of the case scenario group, the course was discussed by discussing it. The research
data were obtained through the university-specific website where all the exam grades were entered, while the
system was closed for changes.
93
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
The average age of the students participating in the study is 22.86 ± 1.81. 71.2% of the students were living in the
country, 81.3% residing in the country, 58.6% living in the longest period, 74.3% having the core family structure
and 70.3% wanting to have midwifery. The average of the students' achievement grades at the end of the year was
84.63 ± 7.40 (min: 64.00-max: 97.00) in the lecture group and 68.91 ± 8.12 (min: 55.00-max: 85.00) in the case
scenario group.
In this study, the average of the year-end achievement grades of the students in the flat expression group is higher
than the average of the students in the case scenario groups. This result suggests that the students in the group of
plain narratives are prepared for the exams by studying the power point presented to them and that the students in
the case scenario groups are directed more analytically and critical thinking and the students are having difficulty
in working with these skills.
KEYWORDS: SUCCESS NOTE, MİDWİFE, EDUCATİON TECHNİQUE, STUDENT.
94
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-22- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN KADINA YÖNELİK ŞİDDETE İLİŞKİN TUTUMLARI
VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Eda SAHIN1, Ilknur YESILCINAR2, Rüveyda GERIS3,
1Giresun Üniversitesi, 2Batman Üniversitesi,
Araştırmanın amacı ebelik öğrencilerinin kadına yönelik şiddete ilişkin tutumlarını ve etkileyen faktörleri
ı̇ncelemektir.
Tanımlayıcı nitelikte planlanan araştırmanın evrenini 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Giresun Üniversitesi
Ebelik Bölümünde okuyan öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini çalışmaya katılmayı kabul eden
224 öğrenci oluşturmaktadır. Veriler demografik bilgiler formu ve “İSKEBE Tutum Ölçeği” ile toplanmıştır.
Araştırma verilerinin değerlendirilmesinde frekans, yüzde, ortalama, standart sapma, çapraz tablolar, Kruskal
Wallis testi, Man Whitney U testi, independent t testi ve Anova testleri kullanılmıştır.
Öğrencilerin yaş ortalaması 20.49±1.43 (18-25)’tür. Öğrencilerin %26.8’i 1.sınıf, %26.8’i 2.sınıf, % 25.4’ü 3.sınıf
ve % 21.0’i 4. sınıftır. Öğrencilerin %99.1’inin bekar olduğu, %76.8’inin çekirdek ailede yaşadığı, %70.5’inin 1-
3 arasında kardeşi olduğu, %55.4’ünün ilde yaşadığı, %33’ünün Karadeniz Bölgesinde yaşadığı, %73.2’sinin
gelirlerinin giderlerine eşit olduğu belirlenmiştir. Ebelik öğrencilerinin % 95.1’inin anne ve babasının birlikte
yaşadıkları, öğrencilerin annelerinin; %49.1’inin ilkokul mezunu olduğu, % 76.3’ünün çalışmadığı, öğrencilerin
babalarının; %40.6’sının ilkokul mezunu olduğu, % 74.1’inin çalıştığı belirlenmiştir. Ebelik öğrencilerinin
%53.6’sının kadına yönelik şiddet ile ilgili eğitim aldığı ve eğitim alan öğrencilerin %25’inin alınan eğitimi yeterli
gördükleri ve araştırmaya katılan tüm ebelik öğrencilerinin %60.3’ünün kadına yönelik şiddet ile ilgili eğitim
almak istedikleri belirlenmiştir. Ebelik öğrencilerinin % 92’si sağlık kurumlarında kadına yönelik şiddetle ile ilgili
talimat/prosedür olması gerektiğini, % 42.4’ü kadına yönelik şiddet olgusu veya şüphesi ile karşılaştıklarını, %
92.9’u kadına yönelik şiddet olgusu veya şüphesi ile karşılaşırsa bildirim yapacaklarını belirtmişlerdir. Ebelik
öğrencilerinin %21.4’ünün aile içinde herhangi bir şiddet türüne tanık oldukları, %85.3’ünün tanıdık birinin şiddet
yaşıyor olmasının mesleki yaşamlarında şiddet konusuna yaklaşımlarını etkilediği, %43.3’ünün yaşamları
boyunca herhangi bir (fiziksel, duygusal, cinsel, ekonomik) şiddet türüne maruz kaldıkları belirlenmiştir. Ebelik
öğrencilerinin kadına yönelik şiddete ilişkin tutumlarını belirlemek amacıyla kullanılan “İSKEBE Tutum
Ölçeği”ne ait puan ortalamaları incelendiğinde toplam puan ortalamasının 129.57±0.92(min:49-max:148) olduğu
belirlenmiştir. Öğrencilerin ölçek puan ortalamaları ile sınıflar ve konu ile ilgili eğitim alma durumları açısından
istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (F:1.262; t:0.180 ; p>0.05). Çalışmamızda ölçeğin cronbach
alfa değeri 0.90 olarak bulunmuştur.
Ebelik öğrencilerinin yarısından fazlasının kadına karşı şiddet ile ilgili eğitim aldıkları; fakat alınan bu eğitimi
yeterli görmedikleri ve kadına yönelik şiddet konusunda eğitime gereksinim duydukları belirlenmiştir.
Öğrencilerin yaklaşık yarısının kadına yönelik şiddet olgusu veya şüphesi ile karşılaştıkları ve kadına yönelik
şiddete karşı oldukları belirlenmiştir.
ANAHTAR KELİMELER: KADINA YÖNELİK ŞİDDET, TUTUM, EBELİK ÖĞRENCİLERİ
ATTITUDES OF MIDWIFERY STUDENTS' TOWARDS VIOLENCE AGAINST WOMEN
AND AFFECTING FACTORS
Eda SAHIN1, Ilknur YESILCINAR2, Rüveyda GERIS3
1GİRESUN UNİVERSİTY, 2BATMAN UNİVERSİTY
The aim of this study is to determine attitudes of midwifery students' towards violence against women and affecting
factors.
This research is descriptive. The population of the study consists of the students studying at the Department of
Midwifery of Giresun University in 2017-2018 academic years. The sample of the study consisted of 224 students
who agreed to participate in the study. Data were collected with demographic data form and İSKEBE Attitude
95
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Scale. Frequency, percentage, mean, standard deviation, cross tables, Kruskal Wallis test, Man Whitney U test,
independent t test and Anova tests were used to evaluate the research data.
The mean age of midwifery students is 20.49 ± 1.43 (18-25) years. It was found that 53.6% of midwifery students
had education on violence against women and 25% of students who had education think that they take adequate
education. It was determined that 60% of all midwifery students who participated in the study wanted to get
education about violence against women. It was determined that; 92% of midwifery students think that should
have an instruction/procedure related to violence against women in health institutions, 42.4% of students faced
with violence or suspicion of violence against women, 92.9% of students will report if they encounter or suspicion
of violence against women. It was determined that; 21.4% of midwifery students have witnessed any kind of
violence in their family, 85.3% of students who witnessed violence against a familiar person affect their approach
to violence in their professional lives and 43% were exposed to any (physical, emotional, sexual, and economic)
kind of violence throughout their lives. According to the İSKEBE scale which was used to determine the attitudes
of the midwifery students towards the violence, the total score average of the students was determined as
129.57±0.92 (min:49-max:148). There was no statistically significant relation was found between the scale mean
scores with the classes and with education about the violence against women (F: 1.262; t: 0.180; p> 0.05).
It has been determined that approximately half of the students faced with violence or witnessed violence against
women and they said that they are against to violence against women.
KEYWORDS: VİOLENCE AGAİNST WOMEN, ATTİTUDE, MİDWİFERY STUDENTS
96
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-23- BECERİ GELİŞTİRME VE PROFESYONELLEŞME KAPSAMINDA ‘GEBE
MASAJI’NA BİR BAKIŞ
Yeliz ÇAKIR KOÇAK1, Ümran SEVİL2,
1Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü, 2Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Kadın
Sağlığı Ve Hastalıkları Hemşireliği,
Uluslararası literatürde, gebe masajının düşük ve yüksek riskli gebelere ebe ve hemşireler tarafından uygulandığı,
bu uygulamanın obstetri servislerine entegre edildiği akademik çalışmalar ve uygulama örnekleri bulunmaktadır.
Gelişmiş ülkelere nazaran Türkiye’de gebe masajı uygulaması toplumsal olarak henüz kabul görmemiş ve meslek
profesyonelleri ancak çok yakın tarihlerde bu alanda uzmanlaşmaya başlamıştır. Bu derleme ile gebe masajına
ilişkin temel bilgilerin paylaşılması ve ülkemiz için yeni bir uygulama alanı olan ‘gebe masajı’na ilişkin bakış açısı
kazandırmak amaçlanmıştır.
Derleme, ulusal ve uluslararası literatür doğrultusunda hazırlanmıştır.
Dünyanın pek çok yerinde masaj terapi, gebeliğin tüm dönemlerinde ve hatta kadınların doğurganlığını arttırmak
için gebelik öncesinde kullanılmaktadır. Özel eğitim gerektiren gebe masajı, gebe kadının
sakinleşmesi/rahatlaması ve doğum eyleminin gerektirdiği hazırlıklarla başa çıkması açısından etkili
profesyonellik ve beceri gerektiren bir uygulamadır. Gebe masajı için yapılabilecek sayısız teknik vardır. Masaj
terapi daha sağlıklı anneler ve yenidoğanların olmasına katkıda bulunur. Gebe masajında kullanılan tekniklerin
bazıları; oldukça rahatlatıcı, kadının iç dünyasına ulaşmasını, dış olaylar yerine kendi vücut ve zihni üzerinde
konsantre olmasını ve özellikle gevşemesini sağlamaktadır. Gebe masajı, yavaş ilerleyen ya da ilerlemeyen
eylemde travayda doğumun hızlanması amacı ile olduğu gibi amaca yönelik farklı tekniklerle ve farklı koşullarda
da uygulanmaktadır. Uygulamanın birçok yararı vardır; kan basıncı, nabız ve solunum düzene girerek uterus,
plasenta ve fetus için düzenli kan akışı gerçekleşir, daha sağlıklı immün sistem işleyişi, duygu durumu ve stresli
uyaranlara yanıtlar gerçekleşir, stres hormonu düzeyi düşer, gebe daha az anksiyete ve korku hisseder. Gebe
masajının bireysel yararlar yanında toplumsal faydaları da vardır. Sevgi ve haz konusunda daha yetenekli bireyler
gelişmesini sağlayarak şiddetin azalması, daha çok saygı içeren kültürlerin inşa edilmesine de katkı sağlar.
Gebe masajının birçok olumlu etkisine rağmen, uygulanmaması gereken bazı durumlar da vardır. Eğitimli
terapistler bu durumlar hakkında yeterince bilgiye sahiptirler. Bu bilgiler doğrultusunda gebe masajına ilişkin
farkındalık yaratılarak, ülkemizdeki sağlık profesyonelleri için yeni bir uygulama alanı olan gebe masajı
konusunda profesyonelleşme ve uygulama alanına aktarma ile gebelerin ve toplumun gelişimine katkı sağlanacağı
düşünülmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: EBE, PROFESYONELLEŞME, BECERİ GELİŞTİRME, GEBE, MASAJ
TERAPİ
AN OVERVİEW OF ‘PREGNANT MASSAGE’ İN THE SCOPE OF SKİLL DEVELOPMENT
AND PROFESSİONALİZATİON
Yeliz ÇAKIR KOÇAK1, Ümran SEVİL2
1EGE UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES MİDWİFERY DEPARTMENT, 2EGE
UNİVERSİTY SCHOOL OF NURSİNG, WOMEN'S HEALTH AND DİSEASES NURSİNG
There are academic research examples in international literature that pregnant massage is applied by midwives
and nurses to the low and high-risk pregnant women.Moreover,the applications are integrated into the obstetrics
services.Compared to developed countries,pregnancy massage practice has not been accepted socially in Turkey
and professionals has begun to specialize in this area recently.With this review,it is aimed to share the basic
information about the pregnant massage and to give a perspective on the pregnant massage which is a new
application area for our country.
The review prepared in accordance with national and international literature.
97
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Massage therapy is used in many parts of the world in all periods of pregnancy and even before the pregnancy to
increase the fertility of women.Pregnant massage,which is an effective application for relaxation of pregnant
woman to cope with preparations required for labour and birth,requires special education,professionalism and
skill.There are countless techniques for pregnant massage and it contributes to healthier mothers and
newborns.Some of the techniques used in pregnant massage is quite relaxing.It also allows the woman to reach
her inner world,concentrate on her own body and mind instead of external events and especially getting
relaxed.Pregnant massage is applied in different conditions and with different techniques for the purpose of
accelerating the labour in the slow progress.It has many benefits like regulation of blood pressure,pulse and
respiration.By this way,regular blood flow to the uterus,placenta and fetus, more healthy immune system
functioning,better emotional status and responses to stressful stimuli take place.Massage also reduce the level of
stress hormone,anxiety and fear. Pregnant massage has social benefits besides individual benefits.It contributes to
the building of the cultures containing more respect and also reduce violence by helping the development of more
talented individuals in love and pleasure.
Although there are many positive effects of pregnancy massage,there are some cases that should not be applied.
Trained therapists know enough about these conditions.According to all information,it is thought that contribution
to the development of pregnant women and society by creating awareness and healthcare professional
specialization at the pregnancy massage,which is a new practisin area in our country,can be obtained.
KEYWORDS: MİDWİFE, PROFESSİONALİZATİON, SKİLL DEVELOPMENT, PREGNANT, MASSAGE
THERAPY
98
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-24- SOSYAL MEDYA KULLANAN KADINLARIN JİNEKOLOJİK KANSER
FARKINDALIK DURUMLARININ İNCELENMESİ
Nursel ALP DAL1, Süreyya GÜMÜŞSOY2, Gül ERTEM3,
1Munzur Ünivesitesi Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölümü, 2Ege Üniversitesi İzmir Atatürk Sağlık Hizmetleri
Meslek Yüksekokulu , 3Ege Ünivesitesi Hemşirelik Fakültesi ,
Bu çalışmada sosyal medya kullanan kadınların jinekolojik kanserler hakkındaki farkındalık durumunun tespiti ve
demografik, obstetrik ve jinekolojik özellikler arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır.
Araştırma verileri, internet tabanlı anket yazılımı limesurvey/surveymonkey/google form aracılığıyla, 01.03.2018-
01.05.2018 tarihleri arasında toplanmıştır. Araştırmanın örneklemini aktif sosyal medya kullanıcısı olan, sosyal
medya üzerinden çalışmaya katılmaya gönüllü olan, 20-65 yaş aralığında olan, okuma-yazma bilen 1227 kadın
oluşturmuştur. Araştırma verilerinin toplanmasında, sosyo-demografik özelliklere ilişkin soruları içeren anket
formu ve Jinekolojik Kanserler Farkındalık Ölçeği kullanılmıştır. Anket formunun linki yazarlar tarafından
Facebook, Twitter, WhatsApp ve E-mail adresleri üzerinden sosyal medya aracılığıyla dağıtılarak katılımcıların
ankete katılması sağlanmıştır.
20-24 yaş aralığında, bekar, ilkokul mezunu, serbest meslek sahibi, geliri giderden az olan, sigara ve alkol
kullanan, beslenme durumu çok kötü olan ve sosyal güvencesi olmayan, gebe kalmayan, düşük yapmayan, kadın
hastalıkları doktoruna düzenli olarak her yıl muayeneye gitmeyen, dış üreme organlarını kendi kendine muayene
etmeyen, üreme organına yönelik herhangi bir hastalık geçirmeyen, rahim ağzından alınan akıntı ile test
yaptırmayan, menopoza girmeyen, herhangi bir aile planlaması yöntemi kullanmayan kadınların JİKFÖ puan
ortalamalarının diğer kadınlardan daha düşük olduğu belirlenmiştir
Kadınların Jinekolojik Kanser Farkındalıkları yüksek çıkmıştır. Ancak Jinekolojik Kanser Farkındalığı
demografik, obstetrik, jinekolojik özelliklere göre farklılık göstermektedir.
ANAHTAR KELİMELER: SOSYAL MEDYA, JİNEKOLOJİK KANSERLER, FARKINDALIK
WOMEN’S AWARENESS OF GYNECOLOGIC CANCERS ASSESSED VIA SOCIAL
MEDIA
Nursel ALP DAL1, Süreyya GÜMÜŞSOY2, Gül ERTEM3
1MUNZUR UNİVERSİTY SCHOOL OF HEALTH MİDWİFERY DEPARTMENT, 2EGE UNİVERSİTY
IZMİR ATATÜRK HEALTH SERVİCES VOCATİONAL SCHOOL, 3EGE UNİVERSİTY FACULTY OF
NURSİNG
This study aimed to use social media to investigate the relationship between the demographic, obstetric and
gynecologic characteristics of women and their awareness of gynecologic cancers.
The data were collected between 1 March and 1 May 2018 using an internet-based
Limesurvey/Surveymonkey/Google form. The sample of the study consisted of 1227 women who were literate,
active social media users, who had volunteered to participate in the study using social media and who were between
the ages of 20 and 65. A questionnaire, including questions about their socio-demographic characteristics, and the
Gynecologic Cancer Awareness Scale were used for data collection. The link to the questionnaire form was
distributed by the authors through social media via Facebook, Twitter, WhatsApp and by email.
The GCAS scores of women who were aged 20-24 years old, were single, primary school graduates, self-
employed, had a low income, smoked and used alcohol, had a poor level of nutrition and no social security, were
not pregnant, had had a miscarriage, did not regularly examine their external genital organs, had not had any
diseases related to the reproductive organs, had not entered the menopause and who did not use any family planning
methods were lower than those of the other women
99
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
The Gynecologic Cancer Awareness of the women was found to be high. However, the women’s awareness
differed according to various demographic, obstetric and gynecologic characteristics.
KEYWORDS: SOCİAL MEDİA; GYNECOLOGİC CANCER; AWARENESS
100
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-25- KANADA’DAKİ RYERSON ÜNİVERSİTESİ EBELİK BÖLÜMÜNDEN İZLENİMLER
Songül AKTAŞ1, Hafize ÖZTÜRK CAN2, Yeliz ÇAKIR KOÇAK2,
1Karadeniz Teknik Üniversitesi, 2Ege Üniversitesi,
Kanada’da akademik amaçlı ziyaret edilen Ryerson Üniversitesi Ebelik Bölümüne yönelik elde edilen bilgi ve
izlenimleri paylaşmaktır.
Bu derleme, bir dünya kongresi olan 31. ICM (Uluslararası Ebelik Konfederasyonu) Ebelik Kongresi kapsamında
15-22 Haziran 2017 tarihleri arasında Kanada’da yapılan akademik ziyaretler sonucu oluşturulmuştur. Bu
kapsamda bir üniversitenin ebelik bölümü incelenebilmiştir. İzlenimler için kurumdan onay alınmıştır.
Ryerson üniversitesi, Kanada’nın seçkin devlet üniversitelerden biridir. Bu üniversitenin ebelik bölümüne öğrenci
adayı olarak başvurabilmek için; lise akademik başarı notu, sabıka kaydı, ebelik mesleğine yönelik ilgisini ve
vizyonun ölçen sorulara yanıt mektubu gerekmektedir. Adayların yanıt mektubunda şu temel sorulara cevap
vermeleri istenir: “Niçin ebe olmak istiyorsun? Ebelik mesleğine ne gibi katkılar sağlayacaksın? İyi ebe olmak
için, hangi deneyimlere sahipsin?” Öğrenci seçme jürisi yanıt mektubunu inceler ve uygun görürse adayı mülakata
çağırır. Mülakatı kazanan aday ebelik bölümünde öğrenci olur. Mülakattaki jüri üyeleri; adayın başvurduğu
üniversitenin öğretim elemanları ve klinikteki deneyimli ebelerlerden (senior) oluşmaktadır. Ryerson
Üniversitesi’nde ebelik eğitimi Türkiye’deki gibi 4 yıldır. Güz, Kış ve Bahar olmak üzere üç eğitim-öğretim
dönemi bulunmaktadır. Eğitimin üçüncü yılında yalnız bahar dönemi vardır. Ebelik Eğitim Programı (EEP) içeriği;
sağlık, sosyal ve biyolojik bilimlerin karışımından oluşmaktadır. EEP; klinik öncesi ve klinik olmak üzere iki
kısımdan oluşur. Klinik öncesi dönem, en az 1.5 yıl en fazla 2.5 yıl sürmektedir. Preklinik dönemi başarıyla
tamamlayan öğrenciler, klinik döneme geçebilmektedir. Klinik dönem 2.5 yıl sürmektedir. Klinik dönem, çok
yönlü ebelik becerilerinin ve ebelik felsefesinin geliştirilmesi amaçlanan, öğrenciden beklentilerin yüksek olduğu
dönemdir. Klinik uygulamalarda, mentörler görevlendirilmektedir. EEP; didaktik anlatım, simülasyon, laboratuvar
çalışmaları vb. tekniklerle sunulmaktadır. Öğrencilerin başlıca klinik alanları; ev, hastane, doğum merkezleri,
maternal birimler vb.’dir. Öğrencilerin mezun olabilmesi için tamamlaması gereken kriterler vardır.
Ryerson üniversitesi ebelik bölümünün eğitim içeriği; sağlık, sosyal ve biyolojik bilimlerin karışımından
oluşmaktadır. Farklı bir kültür ve ülke olarak ülkemizdeki ebelik mesleğini güçlendirmek ve anne-yenidoğan
sağlığını yükselmek için bu izlenimler çok önemlidir.
ANAHTAR KELİMELER: KANADA, RYERSON ÜNİVERSİTESİ, EBELİK, EĞİTİM PROGRAMI.
IMPRESSİONS FROM THE MİDWİFERY DEPARTMENT AT RYERSON UNİVERSİTY İN
CANADA
Songül AKTAŞ1, Hafize ÖZTÜRK CAN2, Yeliz ÇAKIR KOÇAK2
1KARADENİZ TECHNİCAL UNİVERSTY, 2EGE ÜNİVERSTY
To share the information and impressions obtained for the Midwifery Department visited for academic purposes
at Ryerson University in Canada.
This review was created at the 31st ICM (International Confederation of Midwives) Midwifery Congress which is
a world congress in Canada (June 15-22, 2017). The congress secretaria organized a visit to midwifery department.
In this way some participants were able to make academic visits to the midwifery department within the congress.
In this context, the midwifery department could be investigated. Approval was obtained from the institution for
impression.
Ryerson University is one of Canada's distinguished public universities. In order to apply to the midwifery
department of this university as a student candidate; high school academic achievement grade, rap sheet, a letter
of response to questions that measure the interest and vision to the midwifery profession is required. wants from
candidates to answer the following basic questions in their response letter: “Why do you want to be a midwife?
101
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
What will you provide additional contribution to midwifery? What experiences do you have to be a good
midwife?” The student selection jury examines the response letters and, if appropriate, calls the candidates for an
interview. The candidate who wins the interview becomes a student in midwifery department. Members of the jury
in the interview consist of the instructors of the university and the experienced midwives (senior) in practice
area.Midwifery training at Ryerson University is 4-years. There are three educational periods/semesters: Fall,
Winter and Spring. Midwifery Education Program (MEP) contents combined of health, social and biological
sciences. MEP consists of two parts as pre-clinical and clinical. Preclinical period lasts at least 1.5 - 2.5 years.
Students who successfully complete the preclinical period can pass to clinical period. Clinical period lasts 2.5
years. Mentors are assigned in clinical practice. MEP; different techniques uses such as didactic expression,
simulation, laboratory studies in MEP. There are criteria that must complete in order to graduate students.
These impressions are very important to strengthen the midwifery profession and to increase the health of mother-
newborn as a different culture and country in our country.
KEYWORDS: CANADA, RYERSON UNİVERSİTY, MİDWİFERY, EDUCATİON PROGRAM.
102
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-26- İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ EBELİK
BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN VAJİNİSMUS İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ
Yağmur TOPRAK1, Seda ALTIN1, Gözde KÜĞCÜMEN1, Güssün GÜNEŞ2,
1Medipol Üniversitesi, 2Marmara Üniversitesi,
Disparoni ile vajinismus ayırıcı tanımını yapmanın zor olduğu ve bu hastalık tabloları için çok boyutlu/çok
disiplinli tanımlama, değerlendirme ve tedavi yaklaşımının gerekli olduğu düşünülmektedir.Daha önce incelenen
bir araştırmada’’ vajinismus ve disparonisi olan hastalar arasında vajinaya parmak sokma veya jinekolojik
muayeneye olma arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.Coitus sırasında (veya coitus teşebbüsünde),
vajinaya bir parmağını sokarken veya jinekolojik muayene sırasında rapor edilen ağrı seviyesinde hiçbir farklılık
bulunmamıştır.Bununla birlikte, vajinismuslu hastalar daha sıklıkla, coitusun imkansız olduğunu bildirmiştir.Fizik
muayene ve öz değerlendirme anketleri, vajinismus ve disparonisi olan hastalarda vajinal kas gerginliğinde hiçbir
farklılık göstermemiştir ve inceleme sırasında kaygı veya gerginlik bildirmiştir.’’ ifadesi dikkatimizi çekmiştir ve
ebelik öğrencilerinin bilgi düzeyleri ölçülmek istenmektedir.
80 gönüllü ebelik öğrencisi katılmış anket ile veriler elde edilmiştir. Analizler spss programı kullanılarak
yapılmıştır.
Tanımlayıcı olarak yapılan çalışmada araştırmaya katılan öğrencilerin verdiği yanıtlar değerlendirildiğinde %18,8
aile baskısı, %17,5 eşin uygun olmayan davranışları, %6,3 geçmişte yaşanılan travma ve ön sevişme eksikliği
düşünülmektedir.Öğrencilerin ilk gece korkuları sorgulandığında 21-25 yaş grubunda %20 bulunmuştur. 80 tane
ebelik öğrencisinin verdiği yanıtlar değerlendirildiğinde %51,2 hayır ilk gece korkusu yaşamadıkları yanıtı yer
almaktadır.
Bu verilerden elde ettiğimiz sonuç ebelik öğrencilerinin aile baskısının vajinismus üzerinde en etkili faktör
olduğunu düşünmeleridir.Literatür incelendiğinde evlilik öncesi cinsel deneyimi olmayan kadınlarda %100
vajinismus görülmüştür,öğrencilerin ilk gece korkuları sorgulandığında 21-25 yaş grubunda %20 bulunmuştur
karşıtiramadan elde edilen sonuç evlilik öncesi cinsel deneyimi bulunmayan kadınlar korku yaşamakta ve
vajinismus görülme oranı yükselmektedir.%51,2 ile hayır yanıtı ebelik öğrencilerinin disparoni ve vajinismus
arasındaki farkları bilmediği anlaşılmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: VAJİNİSMUS , BASKI, CİNSEL İLİŞKİ,ÖĞRENCİ,BASKI,MİDWİFE
ISTANBUL MEDIPOL UNIVERSITY SCHOOL OF HEALTH SCIENCES MIDWIFERY
DEPARTMENT STUDENTS ' OPINIONS ON VAGINISMUS
Yağmur TOPRAK1, Seda ALTIN1, Gözde KÜĞCÜMEN1, Güssün GÜNEŞ2
It is thought that dyspareunia and vaginismus are difficult to define and that multidimensional/multidisciplinary
identification, evaluation and treatment approaches are required for these disease tables.In a previous study,’ there
was no significant difference between the patients with vaginismus and dyspareunia and the fingers or
gynaecological examination of the vagina.There was no difference in the level of pain reported during coitus (or
coitus attempt), when placing a finger in the vagina or during gynaecological examination.that being said, more
often, patients with vaginismus reported that coitus is impossible.Physical examination and self-evaluation
questionnaires showed no difference in vaginal muscle tension in patients with vaginismus and dyspareunia and
reported anxiety or tension during the examination."the expression attracted our attention and it is desirable to
measure the level of knowledge of midwifery students.
Data were obtained with the participation of 80 midwife students. Analysis was performed using SPSS program.
In this descriptive study, 18.8% family pressure, 17.5% inappropriate behavior of the spouse, 6.3% trauma in the
past and lack of foreplay are considered.The first night fear of the students was found to be 20% in the age group
103
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
21-25. When the answers given by 80 midwives are evaluated, 51.2% no the first night of fear is the answer they
do not experience.
The result obtained from these data is that midwife students think that family pressure is the most effective factor
on vaginismus.Women who do not have a sexual experience before the first night of the study were 100%
vaginismus,students were questioned the fear of the age group 21-25 20% of the results obtained from
antiretrovitism women who do not have a sexual experience before the first night of the study are living women
and the incidence of vaginismus is increasing.With 51.2% no response it was understood that midwife students
did not know the differences between dyspepsia and vaginismus.
KEYWORDS: VAGINISMUS , PRESSURE, SEXUAL INTERCOURSE,STUDENT,MİDWİFE
104
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-27- FARKLı DÜZEY SİMÜLATÖRLERLE VERİLEN EĞİTİMİN OMUZ DİSTOSİSİ
YÖNETİMİNE ETKİSİ
EMİNE ÖZTÜRK1, SELDA İLDAN ÇALIM2,
1MANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EBELİK ANABİLİM DALI
, 2MANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ EBELİK BÖLÜMÜ,
Araştırmanın amacı, eğitimde kullanılan farklı simülasyon eğitim modellerinin ebelik öğrencilerinin omuz
distosisi yönetimine etkisini değerlendirmektir.
Eğitim müdahale tipinde olan bu araştırmanın örneklemini, daha önceden omuz distosisi eğitimi almış ebelik 4.
sınıf öğrencileri oluşturmuştur (n=70). Eğitim öncesi; öğrencilerden “Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu”,
sosyo-demografik bilgileri içeren “Tanıtım Formu”, “Omuz Distosisi ve Yönetimi Bilgi Formu”, “Omuz Distosisi
Yönetimi Öz Değerlendirme Formu” verileri toplanmıştır. Öğrenciler düşük düzey simülatör (DDS) ve ileri düzey
simülatör (İDS) üzerinde eğitim yapmak için iki gruba ayrılmıştır. Her bir eğitim altışar kişiden (maksimum
yedişer kişi) oluşan gruplarla yapılmış ve sonrasında “Simülasyon Tasarım Ölçeği” ile “Öğrenmede Öğrenci
Memnuniyeti ve Özgüven Ölçeği” doldurulmuştur. Öğrencilerin omuz distosisi yönetimi eğitimden altı hafta sonra
hasta aktör modeli (hibrit simülatör) üzerinde bire bir uygulama yaptırılarak değerlendirilmiştir; uygulama sonrası
“Omuz Distosisi ve Yönetimi Bilgi Formu” ve “Omuz Distosisi Yönetimi Öz Değerlendirme Formu” verileri (post
test) toplanmıştır. Tek kör araştırmacı tarafından öğrencilerin video kayıtları izlenmiş ve “Omuz Distosisi ve
Yönetimi Becerileri Algoritma Kontrol Listesi”ne işaretlenmiştir.
Öğrencilerin yaş ortalaması 21,5±0,7 olup DDS ve İDS ile eğitim alan öğrencilerin sosyo-demografik özellikleri
arasında fark bulunmamıştır. Grupların omuz distosisi yönetimi bireysel değerlendirmeleri, öğrenmede öğrenci
memnuniyeti ve özgüven ölçeği puanları ve simülasyon tasarım ölçek puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı
fark bulunmamıştır (p>0,05). Grupların kendi içinde ve gruplar arası omuz distosisi ve yönetimi bilgi puanları
arasında anlamlı fark bulunmuştur (p˂0,05). Hibrit simülatör üzerinde değerlendirilen omuz distosisi yönetim
becerilerinin gruplar arasında farklılığın olmadığı; fakat İDS üzerinde beceri eğitimi alan öğrencilerin omuz
distosisi yönetim becerilerinin algoritmaya uygun yapma oranının daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Farklı eğitim modelleri ile yapılan eğitimlerin öğrencilerin omuz distosisi bilgilerini anlamlı derece arttırmıştır.
DDS eğitimi ile yapılan eğitimin öğrencilerin bilgi düzeylerini daha fazla arttırdığı; İDS ile eğitim alan öğrencilerin
ise hibrit simülatör üzerinde omuz distosisi yönetim becerilerini daha iyi kullandığı bulunmuştur.
ANAHTAR KELİMELER: SİMÜLASYON, SİMÜLASYON EĞİTİMİ, OMUZ DİSTOSİSİ, HİBRİT
SİMÜLATÖR
THE EFFECT OF TRAİNİNG WİTH DİFFERENT LEVEL SİMULATORS ON THE
MANAGEMENT OF THE SHOULDER DYSTOCİA
EMİNE ÖZTÜRK1, SELDA İLDAN ÇALIM2
1MANISA CELAL BAYAR UNIVERSITY INSTITUE OF HEALTH SCIENCE, DEPARTMENT OF
MIDWIFERY , 2MANISA CELAL BAYAR UNIVERSITY FACULTY OF HEALTH SCIENCE,
DEPARTMENT OF MIDWIFERY
The aim of this study is to evaluate the effect of training with different level simulators on the management of the
shoulder dystocia of midwifery students.
This sample of the study intervention type consisted of 4th grade midwifery students who had previously received
shoulder dystocia (n=70). Before the training; "Information Form", "Shoulder Dystocia and Management
Information Form" and "Shoulder Disease Management Self Assessment Form" including socio-demographic
information were collected from the students. Students are divided into two groups to train on low fidelity
simulator (LFS) and high fidelity simulator (HFS). Each training was done with groups consisting of six people
(maximum of seven people) and then "Simulation Design Scale" and "Student Learning Satisfaction and Self-
105
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Confidence Scale" were filled. Shoulder dystocia management of the students was evaluated after six weeks of
training by making a single practice on the patient actor model (hybrid simulator); after education "shoulder
dystocia and management information form" and "shoulder dystocia management self-evaluation form" data were
collected. The video recordings of the students were followed by a single blind investigator and marked "Shoulder
Dystocia and Management Skills Algorithm Checklist".
The average age of the students was 21,5±0,7 and there was no difference between the socio-demographic
characteristics of the students who were educated with LFS and HFS. No statistically significant difference was
found between groups' shoulder dystocia management individual evaluations, student satisfaction on learning and
self confidence scale scores and simulation design scale scores (p> 0,05). A significant difference was found
between the shoulder dystocia and management knowledge scores of the groups themselves and between the
groups (p˂0,05). There is no difference between the groups in shoulder dystocia management skills evaluated on
the hybrid simulator; but it was found that the students who received skill training on HFS had a higher ratio of
shoulder dystocia management skills to algorithms.
Trainings made with different training models significantly increased students' knowledge of shoulder dystocia.
LFS education increased the knowledge level of students more; it was found that the students who were educated
with advanced simulation model used shoulder dystocia management skills better on the hybrid simulator.
KEYWORDS: SİMULATİON, SİMULATİON TRAİNİNG, SHOULDER DYSTOCİA, HYBRİD
SİMULATOR
106
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-28- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN LİSANSÜSTÜ EĞİTİM VE KARİYER
TERCİHLERİNİN BELİRLENMESİ: BİR KARMA YÖNTEM ÇALIŞMASI
Keziban AMANAK1, SİBEL ŞEKER1, FUNDA ÇİTİL CANBAY1, ESRA ESEN1, 3,
1AYDIN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ,
Araştırma, ebelik öğrencilerinin lisansüstü eğitim ve kariyer tercihlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.
Araştırma, karma yöntem tipte bir çalışmadır. Bu araştırma bir sağlık bilimleri fakültesinin ebelik bölümünde,
2017-2018 öğretim yılında okuyan toplam 373 öğrenci araştırmanın evrenini oluşturmuştur. Araştırmanın
örneklem büyüklüğü G-power 3.10 programı ile örneklem sayısı 269 olarak hesaplanmıştır. Nitel örneklem
kartopu örneklem metodu ile 8 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmanın analizinde; nicel veriler için tanımlayıcı
istatistikler, varyans analizi, t testi ve nitel verilerde içerik analizi kullanılmıştır.
Öğrencilerin yaş ortalaması 20.45±1.47’dir. Öğrencilerin KARGEL puan ortalamaları (1.sınıf:81.50±10.04;
2.sınıf:85.60±10.27; 3.sınıf:85.62±7.10; 4.sınıf:85.22±11.52) bakımından sınıflar arası farkın istatistiksel olarak
anlamlı olduğu saptanmıştır(F=2.911, p=0.035). Öğrencilerin KARGEL puan ortalamaları ile ailelerin ebelik
mesleğini istemeleri(t=2.283, p=0.023) ve öğrencilerin ebelik mesleğini sevme durumları(F=2.743, p=0.029)
arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptanmıştır. Ayrıca öğrencilerin KARGEL puan ortalamaları ile
mezuniyet sonrası kariyer planlarından; akademisyen olmayı(F=3.473, p=0.032) ve yönetici olmayı(F=3.853,
p=0.022) istemeleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark saptanmıştır. Araştırmanın nitel bulgularında, ebelik
bölümü öğrencilerinin lisansüstü eğitim ve kariyer planlarına ilişkin görüşleri sosyodemografik koşullara ve
öğrenim görülen sınıfa bağlı olarak farklılaşmaktadır. Öğrencilerin kariyer ve lisansüstü eğitim planlarının
şekillenmesindeki en etkili faktörler sırasıyla; aile, toplum, öğretim elemanı ve uygulama alanlarındaki deneyimler
olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin genelinden elde edilen temel bulgu, öğrencilerin kariyer ve lisansüstü eğitim
tercihine ilişkin görüşlerinin temel noktaları açısından benzer bakış açısına, sahip olduklarıdır. Ancak alt temalar
açısından lisansüstü eğitim ve kariyer tercihlerine ilişkin görüşleri çeşitlilik göstermektedir.
Araştırmamızda nitel ve nicel bulgular incelendiğinde ortak sonuçlar, öğrencilerin kariyer ve lisansüstü eğitim
tercihi konusunda yeterli bilgilerinin olmadığı, ancak mesleki rollerine ilişkin modern tutuma sahip oldukları
bulunmuştur. Ancak, öğrencilerin çoğunun tercihleri içinde yaşadıkları toplumun sosyodemografik özellikleri ve
öğrenim görülen sınıflara göre şekillendiği saptanmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, ÖĞRENCİ, KARİYER, LİSANSÜSTÜ, TERCİH.
IDENTİFİCATİON OF GRADUATE EDUCATİON AND CAREER PREFERENCES OF
MİDWİFERY STUDENTS: A MİXED METHOD STUDY
Keziban AMANAK1, SİBEL ŞEKER1, FUNDA ÇİTİL CANBAY1, ESRA ESEN1, 3
1AYDIN ADNAN MENDERES UNIVERSITY FACULTY OF HEALTH SCIENCES
The research was done to identify graduate education and career preferences of midwifery students.
The research is a mixed method study. The population of the research included 373 students who were studying at
a health sciences faculty in 2017-2018 school year. Sample size of the research was calculated as 269 with G-
power 3.10 program. Qualitative sample included 8 students through snowball sampling method. Descriptive
statistics, variance analysis, t-test were used in quantitative data analysis and content analysis was used for
qualitative data analysis.
Age average of the students is 20.45±1.47. The difference between grades was identified as statistically significant
(F=2.911, p=0.035) in terms of CFI score averages of the students (20.45±1.47 in freshmen, 85.60±10.27 in
sophomores, 85.62±7.10 in juniors and 85.22±11.52 in seniors). A statistically significant difference was identified
between CFI score averages of the students and willingness to midwifery profession of families (t=2.283, p=0.023)
and states of liking the profession of the students (F=2.743, p=0.029). A statistically significant difference was
107
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
found between SCI score averages of the students and wanting to become an academician (F=3.473, p=0.032) and
wanting to become an administrator (F=3.853, p=0.022) which are career plans after graduation. In the qualitative
data of the research, views of midwifery students about graduate education and career plans vary depending on
socio-demographic conditions and grade levels. The most effective factors in the formation of students’ career and
graduate education plans were found to be family, society, instructors and experiences in the field of practice
respectively. The main finding gathered from majority of the students was that the students had similar views about
their career and graduate education preferences in terms of main points. However, their views about graduate
education and career preferences vary in terms of sub-themes.
When qualitative and quantitative data were examined, it was found that the students did not have sufficient
knowledge about career and graduate education but they had a positive attitude regarding professional roles.
However, it was determined that preferences of the students were formed in accordance with the socio-
demographic features of the society where they lived and their grade levels.
KEYWORDS: MİDWİFERY, STUDENT, CAREER, GRADUATE, PREFERENCE
108
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-29- ÇOĞUL BEBEĞİ OLAN ANNELERİN EMZİRME DENEYİMLERİ: KALİTATİF
ARAŞTIRMA
Zehra KOCABEY1, Ayşe KARAKOÇ1,
1Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ebelik Anabilim Dalı,
Bu araştırma çoğul bebeği olan annelerin emzirme dönemindeki deneyimlerine odaklanarak annelerin ihtiyaçlarını
ve zorluklarını keşfetmek amacıyla yapılmıştır.
Araştırma, niteliksel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik yöntem kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Araştırmanın örneklemini, amaçlı örnekleme yöntemlerinden zincir örnekleme yöntemi ile belirlenen anneler
oluşturmuştur. Çoğul bebeğe sahip anne popülasyonun az olması ve ulaşılabilirliği daha kolay olmasından dolayı
sosyal medya üzerinden araştırma kriterlerini sağlayan annelere ulaşılmış, araştırmaya katılmayı kabul eden
anneler çalışmaya alınmıştır. Kuramsal örnekleme yöntemi kullanılarak; veriler doyum noktasına ulaştığında veri
toplama aşaması sonlandırılmıştır. Bu kapsamda 04.12.2017-29.01.2018 tarihleri arasında toplam 15 anne ile
bireysel derinlemesine görüşme yapılmıştır. Çoğul bebeğe sahip, bebekleri 3-24 aylık ve emzirme sürecinde olan,
Türkçe konuşup anlaşabilen, bebeklerinin doğum sonu yenidoğan yoğun bakımda 1 haftadan fazla yatış
gereksinimi olmamış olan ve araştırmayı kabul eden anneler çalışmaya alınmıştır. Görüşmeye başlamadan önce
her odak gruptaki katılımcılara ses kayıt cihazı kullanılacağı söylenerek yazılı ve sözlü onamları alınmıştır. Veriler,
katılımcıların bireysel özelliklerini içeren kişisel bilgi formu ve yarı yapılandırılmış açık uçlu sorulardan oluşan
görüşme formu ile tek gözlemci tarafından toplanmıştır. Yapılan görüşmeler 25-60 dakika sürmüştür.
Annelerle yapılan görüşmeler sonucunda oluşturulan 3 ana tema; emzirme ve çoğul bebek annesi olmaya ilişkin
anlam, emzirme dönemindeki zorlu yaşam deneyimleri ve motivasyonu etkileyen faktörler olarak belirlenmiştir.
Anneler, endişe, korku, suçluluk ve hayal kırıklığı gibi duygulara sahip olduğunu, doğum sonu muhakkak bir
yardımcıya ihtiyaç duyulduğunu söylemekle birlikte çoğu anne tarafından bu kişinin bilgili, güven veren, aile
dışında biri olmasını istediklerini, ilişkisel çatışmalar yaşadıklarını belirtmişlerdir. Yine anneler tarafından sosyal
desteğin olmaması ve yönlendirmelerin annenin motivasyonunu olumsuz etkilediği belirtilirken, sosyal desteğin
varlığı ve süreç hakkında bilgi-farkındalığa sahip olmanın olumlu etkilediği ifade edilmiştir.
Doğum sonu dönemde, ebe-hemşire desteğinin annelerin motivasyon ve deneyimlerini olumlu yönde etkileyeceği
düşünülmektedir. Bu kapsamda ASM'lerde görevli ebe-hemşirelerin daha sık ev ziyaretleri gerçekleştirmesinin ve
devletin tüm çoğul doğum yapan annelere ev-bebek bakımında ücretsiz hizmet vermesi için ayrı bir birim
oluşturmasının etkili olacağı düşünülmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: ÇOĞUL BEBEK, EMZİRME, KALİTATİF ARAŞTIRMA
Zehra KOCABEY1, Ayşe KARAKOÇ1
KEYWORDS:
109
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-30- SOSYAL ÖĞRENME KURAMINA GÖRE YAPILAN EĞİTİM İLE JİNEKOLOJİK
KANSER FARKINDALIĞIN ARTTIRILMASI VE OLUMLU DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİĞİNİN
SAĞLANMASI
Nursel ALP DAL1, Gül ERTEM2,
1Munzur Ünivesitesi Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölümü, 2Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi,
Çalışma sosyal öğrenme kuramına dayandırılan eğitim ile jinekolojik kanserlere ilişkin farkındalığın arttırılması
ve olumlu davranış değişikliğini sağlamak amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Yapılan güç analizine göre örneklem büyüklüğü 34 kişi olarak hesaplanmıştır. Çalışmanın verileri “Jinekolojik
Kanserler Farkındalık Ölçeği ve Kadınların Tanıtıcı Özellikleri Soru Formu”, “Sosyal Öğrenme Kuramına Göre
Yapılandırılmış Eğitim İçeriği”, Jinekolojik Kanserler Eğitim Kitapçığı” ve “Davranış Değişikliği Soru Formu”,
kullanılarak toplanmıştır.
Araştırmaya katılan kadınların “yaş” ortalaması 40.1±12.2 olup min=22 ve max=61; “ilk gebelik yaşı” ortalaması
23.2±3.5 olup min=18 ve max=32; “menapoz yaşı” ortalaması 48.7±2.3 olup min=44 ve max=52; “ilk cinsel ilişki
yaşı” ortalaması 22.2±3.4 olup min=17 ve max=30’dur. Kadınların jinekolojik öyküleri incelendiğinde;
%62.0’sinin 10-13 yaş aralığında adet gördüğü, %86.1’inin adetinin düzenli olduğu, %28.0’inin akıntısının olduğu
saptanmıştır. Kadınların %46.0’sının herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmadığı, %63.0’ünün kullandıkları
doğum kontrol yöntemi için sağlık personelinden danışmanlık almadığı saptanmıştır. Kadınların %84.0’ünün
şimdiye kadar üreme organlarına yönelik bir hastalık geçirmediği, %98.0’inin rahim ağzına yönelik şimdiye kadar
yara ya da başka bir sorun yaşamadığı ve %88.0’inin HPV aşısını duymadığı tespit edilmiştir. Kadınların eğitim
öncesi ve eğitim sonrası JİKFÖ toplam, JİKFÖ Erken Tanı ve Bilgi, Riskler, Korunma, Rutin Kontrol ve Ciddi
Hastalık Algısı alt boyutları puan ortalamaları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,05).
Kadınların JİKFÖ öntest puanı 142.3, sonstest puanı 187.7 olup, artış istatistiksel olarak anlamlıdır. Kadınların
JİKFÖ Erken Tanı ve Bilgi alt boyutu öntest puanı 15.1, sonstest puanı 18.3; JİKFÖ riskler alt boyutu öntest puanı
27.8, sonstest puanı 40.7; JİKFÖ korunma alt ölçeği öntest puanı 20.4, sonstest puanı 27.0; JİKFÖ Rutin Kontrol
ve Ciddi Hastalık Algısı alt boyutu öntest puanı 79.0, sonstest puanı 100.6 olup artışlar istatistiksel olarak
anlamlıdır. Kadınların %62.0’sinin eğitim sonrasında kadın hastalıkları doktoruna muayeneye gittiği; %92.0’sinin
kendi kendine dış üreme organlarını muayene ettiği; %26.0’sının PAP-Smear yaptırdığı; hiçbirinin HPV aşısı
yaptırmadığı; %14.3’ünün doğum kontrol yöntemi olarak prezervatifi kullandığı ve %55.6’sının kullanmakta
olduğu doğum kontrol yöntemi için sağlık personelinden danışmanlık aldığı görülmektedir.
Eğitim sonrası kadınların Pap-Smear yaptırma, kondom kullanma, kendi kendine vulva muayenesi yapma,
jinekolojik kontrole gitme, kullandıkları doğum kontrol yöntemi için sağlık personelinden danışmanlık alma
davranışları artarken kadınların HPV aşısı yaptırma davranışında bir değişiklik saptanmamıştır.
ANAHTAR KELİMELER: JİNEKOLOJİK KANSERLER, SOSYAL ÖĞRENME KURAMI, EĞİTİM.
INCREASİNG GYNECOLOGİCAL CANCER AWARENESS AND POSİTİVE
BEHAVİORAL CHANGE THROUGH EDUCATİON MADE ACCORDİNG TO SOCİAL
LEARNİNG THEORY
Nursel ALP DAL1, Gül ERTEM2
1MUNZUR UNİVERSİTY SCHOOL OF HEALTH MİDWİFERY DEPARTMENT, 2EGE UNİVERSİTY
FACULTY OF NURSİNG
The study was carried out in order to raise awareness of gynecological cancers through education based on social
learning theory and to ensure positive behavioral change.
According to the power analysis, the sample size was calculated as 34 persons. The data of the study were collected
using "Gynecological Cancer Awareness Questionnaire and Descriptive Characteristics Questionnaire for
110
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Women", "Structured Education Content Based on Social Learning Theory", "Gynecological Cancer Training
Book" and "Behavioral Change Questionnaire".
The average age of the women participating in the survey was 40.1 ± 12.2 min = 22 and max = 61; Mean "first
gestational age" was 23.2 ± 3.5, min = 18 and max = 32; The mean of "menopausal age" was 48.7 ± 2.3 and min
= 44 and max = 52; The average age of "first sexual intercourse" is 22.2 ± 3.4 and min = 17 and max = 30. When
examined women's gynecological history; 62.0% of them had seen menstruation between 10-13 years of age,
86.1% of them were regular, and 28.0% of them had a discharge. It was determined that 46.0% of the women did
not use any birth control method and 63.0% of them did not receive counseling from the health personnel for the
contraceptive method they used. It was found that 84.0% of the women did not have a disease related to the
reproductive organs, 98.0% of them did not have a wound or other problem as far as the cervix, and 88.0% did not
feel the HPV vaccination. There was a statistically significant difference between pre- and post-training levels of
GMAS total, GMAS Early Diagnosis and Information, Risk, Prevention, Routine Control and Serious Disease
Perception subscale scores of women (p <0,05). The pre-test score of the women was 142.3 and the score of the
sonstest was 187.7. The increase was statistically significant.
After the training, there was no change in the behavior of women having HPV vaccination, while the behavior of
women getting Pap smear, going to gynecological check, consulting from health personnel for birth control method
they used was increased.
KEYWORDS: GYNECOLOGİC CANCERS, SOCİAL LEARNİNG THEORY, EDUCATİON.
111
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-31- KADIN DOĞUM KLİNİKLERİNDE ÇALIŞAN EBE VE HEMŞİRELERİN OTONOMİ
DÜZEYLERİNİN PROFESYONEL TUTUMLARINA ETKİSİ
Özlem DOĞAN YÜKSEKOL1, Özlem MUCUK1, Mihriban ULUCAN1,
1Fırat Üniversitesi,
Kadın Doğum Kliniklerinde Çalışan Ebe ve Hemşirelerin Otonomi Düzeylerinin Profesyonellik Tutumlarına
Etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Araştırma tanımlayıcı niteliktedir. Evreni Doğu Anadolu Bölgesi’nde bir ilin kamu ve özel hastanelerinin Kadın
Hastalıkları ve Doğum Kliniklerinde çalışan 70 ebe oluşturmuştur. Örneklem seçimine gidilmemiş, araştırmaya
alınma kriterlerine uyan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 52 ebe ve hemşire oluşturmuştur. Veriler, Meslekte
Profesyonel Tutum Envanteri, Sosyotropi-Otonomi Ölçeği ve araştırmacılar tarafından literatür taranarak
hazırlanan soru formu kullanılarak toplanmıştır. Veriler SPSS 21 paket programında ilgili analizler yapılarak
değerlendirilmiştir.
Katılımcıların yaş ortalaması 33.67±10.545 dir. Katılımcıların %50’si ebe, %63.5’i evli, %63.5’i lisans mezunu,
%34.6’sı doğum servisinde çalışmakta ve %51.9’u çalışma yılı 11 yıl ve üzeridir. Katılımcıların Sosyotropi-
Otonomi puanı 187.85±39.25’tir. Katılımcıların profesyonel tutum puan ortalaması 136.27±13.67’dir. Ebe ve
Hemşirelerin Otonomi düzeyleri ile profesyonel tutumları arasında negatif yönlü korelasyon saptanmıştır.
Ebe ve hemşirelerin profesyonel tutum puanlarının iyi düzeyde, sosyotropi-otonomi puanlarının ise orta düzeyde
olduğu belirlenmiştir. Örneklem sayısının az olması araştırmanın sınırlılığıdır. Bu nedenle araştırmanın daha
büyük örneklemlerde tekrarlanması önerilmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: PROFESYONELLİK, ÖZERKLİK, SAĞLIK PROFESYONELİ
THE EFFECT OF AUTONOMY LEVELS OF THE MİDWİVES AND NURSES WORKİNG
AT GYNECOLOGY CLİNİCS ON THEİR PROFESSİONAL ATTİTUDES
Özlem DOĞAN YÜKSEKOL1, Özlem MUCUK1, Mihriban ULUCAN1
1FIRAT UNİVERSİTY
Conducted for the purpose of determining the Effect of Autonomy Levels of the Midwives and Nurses Working
at Gynecology Clinics on Their Professional Attitudes.
The study is of descriptive nature. The universe consisted of 70 midwives working at the Gynecology and
Obstetrics Clinics of the public and private hospitals of a province in the East Anatolia Region. No sample selection
was applied, the sample consisted of 52 midwives and nurses who matched the criteria for inclusion in the study
and accepted to participate in the study. Data was collected using the Inventory of Professional Attitude in Practice,
Sociotrophy-Autonomy scale and the questionnaire prepared by the authors through review of the literature. Data
was evaluated by conducting the respective analyses on SPSS 21 package program.
Mean age of the participants was 33.67±10.545. 50% of the participants were midwives, 63.5% were married,
63.5% had bachelor’s degree, 34.6% were working at maternity ward, and 51.9% had a seniority of 11 years and
more. Sociotropy-Autonomy score of the participants was 187.85±39.25. Mean professional attitude score of the
participants was 136.27±13.67. A negative correlation was found between the Autonomy Levels of the Midwives
and Nurses and their professional attitudes.
It was determined that professional attitude scores of the midwives and nurses were good, yet, their sociotropy-
autonomy scores were moderate. Smallness of the sample is the limitation of the study. Therefore, it is
recommended to repeat the study with bigger samples.
KEYWORDS: PROFESSIONALITY, AUTONOMY, HEALTH PROFESSIONAL
112
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-32- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN KÜLTÜRLERARASI YAKLAŞIMLARININ
MERHAMET VE EMPATİ DÜZEYLERİNE ETKİSİ
GÜLBAHTİYAR DEMİREL1, NURDAN KAYA1, ADEM DOĞANER2,
1SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ, 2KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ,
Geleceğin ebeleri olacak ebelik öğrencilerinin kültürlerarası duyarlılığa sahip olması, merhamet, empatik yaklaşım
ve bakımının kalitesini etkileyebilmektedir. Bu araştırma, ebelik öğrencilerinin kültürlerarası yaklaşımlarının
empati ve merhamet düzeylerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Araştırma, tanımlayıcı araştırma özelliğindedir. Araştırmanın örneklemini Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümünde 2017-2018 Eğitim-Öğretim dönemi bahar yarıyılında öğrenim gören,
araştırmaya katılmaya gönüllü birinci ve dördüncü sınıf ebelik öğrencileri (147 kişi) oluşturmuştur. Araştırmanın
verileri “Öğrenci Tanıtım Formu”, “Kültürlerarası Duyarlılık Ölçeği”, “Temel Empati Ölçeği” ve “Merhamet
Ölçeği” ile toplanmıştır. Araştırmaya katılmaya gönüllü olduğuna dair yazılı onam veren öğrencilere formlar
araştırmacı tarafından yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak uygulanmıştır. İstatistiksel değerlendirmede (SPSS
23.0) ortalama, standart sapma, yüzdelik dağılım, Fisher Exact testi, Ki Kare testi, Mann-Whitney U testi ve
Spearman Korelasyon testi kullanılmıştır.
Araştırmadan elde edilen verilere göre, birinci ve dördüncü sınıf öğrencilerinin kültürlerarası duyarlılık, empati ve
merhamet düzeyleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunmaktadır (p<0.05). Birinci sınıf
öğrencilerinin kültürlerarası duyarlılık, merhamet ve bilişsel empati düzeyleri dördüncü sınıf öğrencilerinden daha
fazladır (p<0.05). Merhamet ölçeği alt boyutları açısından; birinci sınıf öğrencilerinin sevecenlik, paylaşımların
bilincinde olma ve ilişki kesme düzeyleri, dördüncü sınıf öğrencilerinin ise umursamazlık, bağlantısızlık ve bilinçli
farkındalık düzeyleri daha yüksektir (p<0.05). Birinci ve dördüncü sınıf öğrencilerinin kültürlerarası duyarlılıkları
ile merhamet düzeyleri arasında pozitif yönde, dördüncü sınıf öğrencilerinin kültürlerarası duyarlılıkları ile temel
empati düzeyleri arasında negatif yönde anlamlı düzeyde bir ilişki saptanmıştır (p<0.05).
Elde edilen bulgular doğrultusunda; ebelik öğrencilerinin kültürlerarası yaklaşımlarının merhamet düzeyleri
üzerine etkisi olduğu sonucuna varılabilir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, EMPATİ, MERHAMET, KÜLTÜRLERARASI YAKLAŞIM,
ÖĞRENCİ.
THE EFFECT OF INTERCULTURAL APPROACHES OF MIDWIFERY STUDENTS ON
THE LEVEL OF COMPASSION AND EMPATHY
GÜLBAHTİYAR DEMİREL1, NURDAN KAYA1, ADEM DOĞANER2
1SİVAS CUMHURİYET UNIVERSITY, 2KAHRAMANMARAS SUTCU IMAM UNIVERSITY
Having the intercultural sensitivity of midwifery students can affect compassion, empathic approach and the
quality of care. This research was conducted to determine the effect of intercultural approaches of midwifery
students on their empathy and compassion levels.
The research was descriptively carried out. The sample of the research composed of volunteer freshmen and senior
midwifery students (147 people) who studied in the spring semester of the 2017-2018 education period at
Cumhuriyet University Faculty of Health Sciences Department of Midwifery. The data of the research were
collected by the "Student Description Form", "Intercultural Sensitivity Scale", "Basic Empathy Scale" and
"Compassion Scale". Forms were applied by the researcher using a face-to-face interview technique to students
who gave written consent that they volunteerly participated in the research. The mean, standard deviation,
percentage distribution, Fisher Exact test, Chi square test, Mann-Whitney U test and Spearman correlation test
were used for statistical evaluation (SPSS 23.0).
113
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
There was a statistically significant difference between the levels of intercultural sensitivity, empathy and
compassion of the freshmen and senior students (p<0.05). The level of intercultural sensitivity, compassion and
cognitive empathy of frehmen students was higher than that of senior students (p<0.05). In terms of compassion
scale sub-dimensions, freshmen students had higher levels of tenderness, consciousness of sharing and
disengagement, and senior students had higher levels of indifference, disconnection and conscious awareness
(p<0.05). There was a significant positive correlation between the intercultural sensitivity and the compassion
levels of the freshmen and senior students, and a negative correlation between the intercultural sensitivity and the
basic empathy levels of the senior students (p<0.05).
As a result of the findings, it can be concluded that the intercultural approaches of midwifery students have an
effect on the levels of compassion.
KEYWORDS: MIDWIFERY, EMPATHY, COMPASSION, INTERCULTURAL APPROACH, STUDENT.
114
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-33- ASFİKSİLİ BEBEKLER VE ANNELERİNİN PERİNATAL ÖYKÜLERİ
Zeynep BALACAN1, Zekiye KARAÇAM1,
1Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Bu çalışma perinatal asfiksi nedeniyle tedavi alan bebekler ve annelerinin perinatal öykülerini incelemek ve
perinatal asfiksi ile ilgili durumları saptamak amacıyla yapılmıştır.
Araştırma niteliksel olarak Nisan 2017 ve Nisan 2018 tarihleri arasında Aydın Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları
Hastanesi ve Adnan Menderes Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesin Yenidoğan Yoğun Bakım
Ünitesinde yatan perinatal asfiksili bebeklerin anneleri ile yapılmıştır. Araştırmaya gelişigüzel örneklem yöntemi
ile 6 anne alınmıştır. Verilerin toplanmasında tanıtıcı bilgi formu ve perinatal öykü formu kullanılmıştır. Verilerin
analizi içerik analiz yöntemi ile yapılmıştır.
Annelerin öykülerinden hastaneye gelmeden gebelik ve bebekle ilgili anormal durum teması altında “pelvis
darlığı” (n=1), travayda anne ve bebek ile ilgili anormal durumlarda “bebeğe ilişkin ve doğum eylemine ilişkin”
alt temalar saptanmıştır. Bebeğe yapılan ilk müdahaleler teması altında “yenidoğan canlandırması (n=3), fizik
muayene ve bakım (n=1)”, doğum sonu erken dönem de bebeğe ilişkin fark edilen anormal durumlar teması altında
“yenidoğanda yaşam belirtisi (n=3), yenidoğana yapılan girişimler (n=3) ve doğum ekibi (n=1)” alt temaları
belirlenmiştir. Annelerin perinatal öykülerinden çıkarılan bebekte gelişen durumun nedenine ilişkin annenin
görüşleri teması altında “izlem ve bakım yetersizliği(n=1), zor doğum eylemi(n=4) ve bebeğin fizyolojik
özelliği(n=1)” alt temaları yer almıştır.
Çalışmada annelerin doğum hikayelerinde perinatal asfiksinin erken sapmasına ve müdahalesine ilişkin doğum
distosisi ve fetal asfiksiye ilişkin önemli bilgilerin yer aldığı sonucuna ulaşılmıştır. Prenatal izlem yapan ve
doğuma yardım eden ebe ve diğer sağlık çalışanlarının oluşan problemleri erken tanılaması ve müdahelesi ile
perinatal asfiksi gelişmesi önlenebilir.
ANAHTAR KELİMELER: PERİNATAL ASFİKSİ, DOĞUM, YENİDOĞAN, EBELİK, CANLANDIRMA
EXAMİNATİON OF THE BİRTH STORY OF ASPHYXİATED NEONATAL
Zeynep BALACAN1, Zekiye KARAÇAM1
1ADNAN MENDERES UNIVERSITY FACULTY OF HEALTH SCIENCES
This study was conducted to examine the perinatal histories of infants treated for perinatal asphyxia and their
mothers in order to determine their status as regards perinatal asphyxia.
The study took place over the period April 2017 - April 2018 with infants suffering from perinatal asphyxia and
their mothers at the Aydın Gynecology, Obstetrics and Pediatrics Hospital and the Neonatal Intensive Care Unit
of Adnan Menderes University Research and Applications Hospital. The random sampling method was used in
the study, into which 6 mothers were recruited. A descriptive questionnaire and a perinatal history form were used
in the collection of data. The method of content analysis was used in the data analysis.
An underlying theme of “pelvis contraction” was discovered in the mothers’ medical history prior to hospital
admittance with respect to abnormalities in the pregnancy and the child, sub-themes of “infant-related” and “labor-
related” abnormalities were determined with respect to the mother in labor and her child. Other sub-themes were
categorized under initial interventions to the child as “reviving the newborn, physical examination and care,” and
under abnormalities of the infant detected during the early postnatal period as “signs of life in the neonate,
interventions to the newborn and the obstetric team.” Sub-themes determined with regard to mothers’ views about
the reasons for the condition developing in the child, as taken from their perinatal histories, were “inadequate
monitoring and care, difficult labor and birth, and physiological characteristics of the infant.”
115
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
It was concluded in the study that the mothers’ childbirth histories contained information that was significant in
terms of the early diagnosis of perinatal asphyxia and the need for intervention, as well as about labor dystocia and
fetal asphyxia. Midwives and other healthcare providers involved in prenatal monitoring and delivery can prevent
the development of perinatal asphyxia through early diagnosis of issues and interventions.
KEYWORDS: ASPHYXİA, BİRTH, NEONATAL, MİDWİFERY,RESUSCİTATION
116
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-34- TÜRKIYE’DE EBELIK MESLEĞİNDE PROFESYONELLİKLE İLGİLİ
ARAŞTIRMALARIN SİSTEMATİK İNCELENMESİ
Yonca ÇİÇEK OKUYAN1, Hülya DEMİRCİ1,
1Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü ,
Profesyonellik, meslek standartlarının oluşturulması ve kaliteli hizmet sunumu için gereklidir. Profesyonel meslek
bilinci ebeler tarafından benimsenmeli ve verilen hizmete yansımalıdır. Ebelik mesleğinin tam anlamıyla
profesyonelleşmesinin önündeki engellerin ortaya konulması, çözüm yollarının saptanabilmesi için gereklidir. Bu
çalışmanın amacı, Türkiye’de ebelik mesleğinde profesyonellikle ilgili yapılmış araştırmaları incelenmektir.
Konuyla ilgili yayınlara ulaşmak için profesyonel (professional), profesyonellik ve ebelik (professionalism and
midwifery), profesyonellik ve ebelik öğrencisi (professionalism and midwifery student) anahtar kelimeleriyle
Ulusal Tez Merkezi, Web of Science, Google Akademik, Science Direct, Ebscohost, Ulakbim Tıp Veri tabanları
ve ebelik öğrenci kongreleri bildiri kitapları taranmış ve 15 yayına ulaşılmıştır.
İlk çalışmanın makale olarak 2009’da yapıldığı, en çok 2013 (%26.7) ve 2016 yıllarında (%26.7) yayınların olduğu
görülmüştür. İncelenen çalışmaların %53.3’ü tanımlayıcı tiptedir. Türkiye’de ebelikte profesyonelliği araştıran
çalışmalarda ilk üç sırada yer alan konular; ebelikte profesyonel tutum (%60.0), profesyonel ebe tanımı (%33.3)
ve profesyonel değerler (%6.7)’dir.
Türkiye’de ebelik mesleğinde profesyonellikle ilgili çalışmaların sayısının az olduğu, genellikle bu çalışmaların
ebelik öğrencileri ve ebelerde yapıldığı, yapılan bu yayınlarda profesyonel tutum, profesyonel ebe tanımı ve ebelik
sorunları, profesyonel değerler ölçümü konularının incelendiği sonucuna varılmıştır. Bu sistematik derlemenin,
konu ile ilgili yapılacak çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: PROFESYONEL, EBE, ÖĞRENCİ, ARAŞTIRMA, TÜRKİYE
SYSTEMATIC INVESTIGATION OF PROFESSIONALISM IN MIDWIFERY PROFESSION
RELATED RESEARCH IN TURKEY
Yonca ÇİÇEK OKUYAN1, Hülya DEMİRCİ1
1MANİSA CELAL BAYAR UNİVERSİTY, FACULTY OF HEALTH SCİENCES, DEPARTMENT OF
MİDWİFERY
Professionalism is essential for the creation of professional standards and the provision of quality services.
Professional occupational awareness should be adopted by midwives and reflected to which was provided services.
The obstacles in front of the professionalization of the midwifery profession need to be precisely revealed to be
able to determined the solutions. The aim of this study is to be examined conducted research on professionalism
in the profession of midwifery in Turkey.
To reach publications related to this subject, National Thesis Center, Web of Science, Google Academic, Science
Direct, Ebscohost, Ulakbim Medical databases and midwifery student congresses books screened with
“professional”, “professionalism and midwifery”, and “professionalism and midwifery student” key words and it
was reached 15 publications.
It was seen that first work as a article, done in 2009 and the highest number of publications were found in 2013
(26.7%) and in 2016 (26.7%). 53.3% of the examined studies are descriptive. İn the studies investigating the
professionalism in midwifery in Turkey, the topics in the first three ranks are; professional attitude (60.0%),
professional midwife definition (33.3%) and professional values (6.7%).
İt was resulted that the number of studies is less about professionalism, in Turkey, in the midwifery profession, it
is often the case that these studies were conducted on midwifery students and students that in these publications
which is done, subject of professional attitude, professional midwife definition and midwifery problems,
117
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
professional values measurements, were examined. This systematic review was thought to be able to contribute to
the work to be done related this subject.
KEYWORDS: PROFESSİONAL, MİDWİFE, STUDENT, RESEARCH, TURKEY
118
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-35- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN EBELİKTE ARAŞTIRMA VE MESLEKİ BİLİNÇ
HAKKINDA BİLGİ, TUTUM VE DAVRANIŞLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Ayseren ÇEVİK1, Emine TEKELİ ŞAHİN1, Şule GÖKYILDIZ SÜRÜCÜ1, Sultan ALAN1,
1Çukurova Üniversitesi,
Bu çalışma ebelik öğrencilerinin, ebelikte araştırma ve mesleki bilince ilişkin bilgi, tutum ve davranışlarını
değerlendirilmek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.
Araştırmada, örneklem seçim kriteri olarak Ebelikte Araştırma ve İstatistik dersi alıp almama durumu esas
alınmıştır. Çalışma, Çukurova Üniversitesi Ebelik Bölümü’nde, araştırma dersi almayan 78 ikinci sınıf, dersi alan
47 dördüncü sınıf olmak üzere toplamda 125 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Veriler, araştırmacılar tarafından
hazırlanan Anket Formu ile toplanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 22 programı ile analiz edilmiş ve anlamlılık
değeri p≤0.05 alınmıştır.
Katılımcıların yaş ortalaması 21.14±1.328(min19-max27)’dir. Çalışmaya katılanların %62.4’ü ikinci sınıf,
%37.6’sı ise dördüncü sınıf öğrencisidir. Öğrencilerin %36’sının mesleği severek ve isteyerek tercih ettiği,
%73.6’sının ebelik bölümünden memnun olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin %36.8’inin ebelikte araştırma ve
istatistik ile ilgili ders aldığı, %62.4’ünün ise ders almadığı saptanmıştır. İkinci sınıf öğrencilerinin %15.4’ünün,
dördüncü sınıf öğrencilerinin %77.8’inin bilimsel araştırma sürecine katıldığı tespit edilmiştir. Bu bulgular
doğrultusunda devam edilen sınıf ile araştırma sürecine katılma durumu arasında istatiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulunmuştur(p=0.000<0.05).Bu anlamlı farklılıkta, sınıf ile paralel olarak araştırma dersi alma
durumunun da etkisi olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, bilimsel etkinliğe katılma durumu ile bu etkinliğin meslek
algısı üzerine etkisi incelendiğinde, aralarında istatiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit
edilmiştir(p=0.013≤0.05).Öğrencilerin %88.8’inin “Ebelik mesleği bilgi ve araştırma ile geliştirilmelidir”,
%80’inin “Ebenin, yapılmış araştırmalar hakkında bilgisinin olması veya araştırmaya aktif olarak katılması ebelik
uygulamalarının niteliğini artırır”görüşlerine sahip oldukları tespit edilmiştir.
Tüm veriler doğrultusunda, öğrencilerin çoğunun; mesleki bilince sahip oldukları, mesleklerini sevdikleri ve
ebelikte araştırmanın önemini kavradıkları sonucuna ulaşılmıştır. Bu bağlamda; öğrencilere araştırma ve
geliştirmenin önemini vurgulamak ve mesleki farkındalıklarını daha da artırmak için ebelik eğitimine başladığı
andan itibaren bilimsel etkinliklere katılımlarının daha fazla desteklenmesi önerilmektedir. Çünkü öğrenciler ne
kadar sağlam temele sahip olursa, mesleğin geleceği o kadar sağlam olabilecektir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, EBELİK ÖĞRENCİSİ, ARAŞTIRMA, MESLEKİ BİLİNÇ
EVALUATION OF KNOWLEDGE, ATTITUDES AND BEHAVIORS OF MIDWIFERY
STUDENTS ABOUT ON MIDWIFERY RESEARCH AND PROFESSIONAL
CONSCİOUSNESS
Ayseren ÇEVİK1, Emine TEKELİ ŞAHİN1, Şule GÖKYILDIZ SÜRÜCÜ1, Sultan ALAN1
1CUKUROVA UNİVERSİTY
This study has made as descriptive study in order to determine knowledge, attitudes and behaviors of midwifery
students regarding their research and professional consciousness in midwifery.
In study, it has taken as sample selection criterion position whether or not to take Research and Statistics lesson in
midwifery. The research has made with be about to in total 125 students, 78 second-year, do not take research
lessons, 47 fourth-year, at Cukurova University Midwifery Department. Data has collected with which
questionnaire form, prepared by researchers. Data which obtained have analyzed with SPSS-22 program, p≤0.05
has taken significance value.
The mean age of participants has 21.14±1.328(min19-max27).62.4% of participants is a second-year student,
37.6% is a fourth-year student. It has determined that 36% of students prefer profession fondly and willingly ,
119
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
73.6% has satisfied from midwifery section. It has found that 36.8% of students has took lessons in research and
statistics in midwifery and 62.4% hasn’t take lessons. It has determined that 15.4% of the second-year students
and 77.8% of fourth-year students participated to scientific research process. A statistically significant difference
has found between class that has continued in direction of these findings and state of participation to research
process(p=0.000<0.05).In this significant difference, it has determined that in parallel to with class, also been
effect of taking research lessons. In addition, a statistically significant difference has found between participation
to scientific activity and effect of this activity on occupational perception(p=0.013≤0.05).It has determined that
students' have opinion, 88% of students have "Midwifery should be developed with knowledge and research",80%
of them have knowledge of "Midwife's, knowledge about maked researches or actively participating to research
has increased that quality of midwifery practices".
In direction of all data most of students; It has reached results they have occupational consciousness,they love their
profession,they understand importance of researching in midwifery. In this context; it has recommended that
students be encouraged participate scientific activities as from begin of midwifery education in order to emphasize
importance of research and development and to increase their professional awareness. Because the stronger
students are, the stronger future of profession will be.
KEYWORDS: MİDWİFERY, MİDWİFERY STUDENT, RESEARCH, PROFESSİONAL CONSCİOUSNESS
120
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-36- DOĞUM EYLEMİNİN BİRİNCİ DEVRESİNDE UYGULANAN LAVMANIN ANNE-
BEBEK SAĞLIĞINA ETKİSİ: RANDOMİZE KONTROLLÜ BİR ÇALIŞMA
Zekiye KARAÇAM1, Döndü ARSLAN KURNAZ2, Gizem GÜNEŞ ÖZTÜRK3,
1AYDIN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ EBELİK
BÖLÜMÜ, 2İstanbul Silivri Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, 3Aydın Adnan Menderes
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü,
Bu araştırma doğum eyleminin birinci devresinde yapılan lavman uygulamasının anne-bebek sağlığına etkisini
incelenmek amacı ile tapılmıştır.
Araştırma randomize kontrollü deneysel olarak Aralık 2015 ve Ocak 2017 tarihleri arasında, Aydın Kadın, Doğum
ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde yapılmıştır. Araştırmanın örneklemine randomizasyon ile lavman grubuna
107 ve kontrol grubuna 93 olmak üzere toplam 200 kadın alınmıştır. Araştırma verileri Tanıtıcı Bilgi Formu,
Doğum Eylemi Gözlem Formu Ağrı Skalası, Postpartum Kendini Değerlendirme Ölçeği’nin Doğum
Deneyiminden Memnuniyet Alt Ölçeği ve Postpartum İzlem Formu ile toplanmıştır. Veriler tanımlayıcı
istatistikler ki-kare ve t-testi ile analiz edilmiştir.
Lavman grubundaki gebelerin yaş ortalaması 26,38±4,99 (aralık:16-38) ve kontrol grubundakilerin 26,36±6,07
(aralık:14-43)’dir. Araştırmada lavman grubundaki gebelerin, istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde, doğum
salonuna daha erken kabul edildiği (servikal açıklık: Lavman:3,89±1,10 ve Kontrol:5,73±2,02; t=-6,735, p=0,000)
ve doğum eyleminin birinci devresinin daha uzun (lavman:6,60±3,75 ve kontrol:5,23±3,62; t=2,572; p=0,011)
olduğu saptanmıştır. Her iki gruptaki gebeler doğum eyleminin ikinci evresinin uzunluğu (Lavman:0,15±0,24 ve
Kontrol:0,17±0,36; t=-,577, p=0,565), bebeğin birinci (Lavman:8,54±0,65 ve Kontrol: 8,65±0,65; t:-1,190,
p=0,235) ve beşinci (Lavman:9,67±0,53 ve Kontrol:9,71±0; t:-,467, p=0,641) dakikadaki APGAR skoru, doğum
ağrısı (Lavman:8,32±1,83 ve Kontrol:8,24±1,87; t:0,299, p=0,76505) ve memnuniyet (Lavman:15,53±5,81 ve
Kontrol:15,34±4,96; t:0,245, p=0,807) puan ortalamaları bakımından istatistiksel olarak benzer özellikte oldukları
saptanmıştır. Gebeler, dışkı kaçırma bakımında birinci devrede istatistiksel olarak benzer özellikte iken (Lavman:
%6,5 ve Kontrol %7,5; X2=0,074, p=0,785), ikinci devrede kontrol grubundaki gebelerin daha fazla dışkı kaçırdığı
(%13,1’e karşı %47,3; X2=28,310, p=0,000) belirlenmiştir. Araştırmada doğum sonrası anne (Lavman: %4,9;
Kontrol: %3,0) ve bebeklerin (Lavman: %1,2; Kontrol: %4,5) enfeksiyon belirtileri görülme ve doktora başvurma
durumları bakımından benzer özellikte oldukları görülmüştür.
Bu çalışma, lavman uygulanmayan kadınların doğum eyleminin ikinci devresinde daha fazla dışkı kaçırdıklarını,
ancak lavmanın doğumun ikinci devresinin uzunluğu, kadının ağrı ve memnuniyeti, APGAR skoru, doğum sonrası
anne ve yenidoğan enfeksiyonları üzerinde önemli bir etkiye sahip olmadığını göstermiştir. Bu bulgular doğumda
rutin lavman kullanımını desteklememektedir.
ANAHTAR KELİMELER: İNTRAPARTUM BAKIM, LAVMAN, EBELİK
EFFECT OF ENEMA USİNG İN FİRST STAGE OF LABOR ON MOTHER-INFANT
HEALTH: A RANDOMİZED CONTROLLED STUDY
Zekiye KARAÇAM1, Döndü ARSLAN KURNAZ2, Gizem GÜNEŞ ÖZTÜRK3
1ADNAN MENDERES UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES, DİVİSİON OF
MİDWİFERY, 2İSTANBUL SİLİVRİ STATE HOSPİTAL OBSTETRİCS AND GYNECOLOGY
CLİNİC, 3AYDIN ADNAN MENDERES UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES, DİVİSİON OF
MİDWİFERY
To examine the effect of enema using on maternal-infant health in the first stage of labor.
This randomized controlled trial was conducted in a Aydın Women, Obstetrics and Pediatrics Hospital between
December 2015 and January 2017. In the sample of the study, a total of 200 women were randomly assigned to
the enema group (107) and the control group (93). The data were collected by the introductory information form,
121
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
birth observation form, Pain Scale, Postpartum Self-Rating Scale's Birth Satisfaction Subscale and postpartum
inspection form. Data were analyzed by descriptive statistics, chi-square and t-test.
The mean age of the pregnant women in the enema group was 26.38±4.99 (range:16-38) and 26.36±6.07 (range:14-
43) in the control group. It was determined that the pregnancies in the enema group were statistically significant
accepted earlier to the birth room (cervical dilatation: Enema:3.89±1.10 and Control:5.73±2.02; t=-6.735,
p=0.000) and the first stage of labor was longer (Enema:6.60±3.75 and Control:5.23±3.62; t=2.572; p=0.011). The
length of the second stage of labor (Enema:0.15±0.24 and Control:0.17±0.36; t=-.577, p=0.565), means of APGAR
score at first (Enema:8.54±0.65 and Control:8.65±0.65; t:-1.190, p=0.235) and fifth (Enema:9.67±0.53 and
Control:9.71±0; t:-.467, p=0.641) minute of baby , mean of pain score in labor (Enema:8.32±1.83 and
Control:8.24±1.87; t:0.299, p=0.765) and mean of satisfaction score (Enema:15.53±5.81 and Control:15.34±4.96;
t:0.245, p=0.807) in both groups was statistically similar. The control group had more fecal incontinence in the
second stage of birth (13.1% versus 47.3%, X2=28.310, p=0.000) while pregnancies are statistically similar in the
first stage of birth (Enema:6.5% and Control:7.5%, X2=0.074, p=0.785). Mothers (Enema:4.9%, Control:3.0%)
and infants (Enema:1.2%, Control:4.5%) in postpartum for both group are similar of infection signs and consult a
doctor.
This study showed that women not using enema had more fecal incontinence in the second stage of labor but did
not have a significant difference on the length of the second stage of labor, birth pain and satisfaction, APGAR
score, maternal and newborn infections. These findings do not support routine enema use at birth.
KEYWORDS: INTRAPARTUM CARE, ENEMA, MİDWİFERY
122
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-37- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRENMEYE İLİŞKİN TUTUMLARININ
BELİRLENMESİ
Keziban AMANAK1, Esra ESEN1,
1Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Araştırma ebelik öğrencilerinin öğrenmeye ilişkin tutumlarının belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Tanımlayıcı tipte yapılan araştırmanın evrenini, bir üniversitenin ebelik bölümünde öğrenim gören 221 ebelik
öğrencisi oluşturmuştur. Çalışmada örneklem seçimine gidilmemiş ve çalışmaya katılmayı gönüllü olarak kabul
eden 198 ebelik öğrencisi araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Araştırmada öğrencilerin sosyo-demografik
özelliklerini belirlemek amacıyla araştırmacılar tarafından hazırlanan öğrenci bilgi formu ve Öğrenmeye İlişkin
Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma verileri kendini bildirim tekniği ile doldurulmuştur. Araştırmadan elde
edilen veriler SPSS 18 (PASW Inc., Chicago. IL. USA) paket programı ile analiz edilmiştir. Araştırma verileri
sayı-yüzde oranları ve aritmetik ortalama ile değerlendirilmiş olup, istatistiksel önemlilik için p<0.05 değeri kabul
edilmiştir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 20.52±1.58’dir. Öğrencilerin %81.3’ünün geliri giderine denk,
%79.6’sı yurtta kalmakta, %77.3’ü çekirdek aile yapısına sahip ve %69.5’i ebelik bölümüne isteyerek gelmiştir.
Öğrencilerin öğrenmeye ilişkin tutum ölçeği toplam puan ortalaması 3.68±0.65, alt ölçek puan ortalamaları ise;
öğrenmenin doğası (3.51±0.55), öğrenmeden beklenti (3.71±0.62), öğrenmeye açıklık (3.59±0.91), öğrenmeye
ilişkin kaygı (3.01±0.54) olarak belirlenmiştir.
Ebelik öğrencilerinin öğrenmeye ilişkin tutumlarının belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmada ebelik
öğrencilerinin öğrenmeye ilişkin olumlu tutuma sahip, öğrenmeye açık ve öğrenmeden beklentilerinin yüksek
olduğu, aynı zamanda öğrenmeye ilişkin kaygı yaşadıkları sonuçlarına ulaşılmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, ÖĞRENCİ, ÖĞRENMEYE İLİŞKİN TUTUM.
DETERMINATION OF ATTITUDES TOWARD THE LEARNING OF MIDWIFERY
STUDENTS
Keziban AMANAK1, Esra ESEN1
1ADNAN MENDERES UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
The study was conducted to determine the attitudes of midwifery students to learning.
The universe of this type of research was created by 221 midwifery students studying in the midwifery department
of a university. 198 midwifery students who voluntarily accepted to participate in the study were not selected in
the study and the sample of the research was formed. In order to determine the socio-demographic characteristics
of the students in the survey, student information form prepared by the researchers and the Scales of Attitudes
towards Learning were used. The research data were filled with self-report technique. Data from the study were
analyzed by SPSS 18 (PASW Inc., Chicago, IL, USA) packet program. Research data were evaluated by number-
percentage ratios and arithmetic mean, and p <0.05 was accepted for statistical significance.
The average age of the students participating in the survey was 20.52±1.58. 81.3% of the students are equivalent
to the income expense, 79.6% remain in the country, 77.3% have the core family structure and 69.5% have come
to the midwifery section voluntarily. The mean score of the students' attitude scale related to learning was 3.68 ±
0.65, the mean scores of the subscales were; (3.51 ± 0.55), expectancy without learning (3.71 ± 0.62), openness to
learning (3.59 ± 0.91), and learning anxiety (3.01 ± 0.54).
123
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
In this study, which aimed to determine the attitudes of midwifery students to learning, it was concluded that
midwifery students had a positive attitude toward learning, open learning, and an expectation of learning had high
and at the same time worries about learning.
KEYWORDS: MİDWİFERY, STUDENT, ATTİTUDE TOWARDS LEARNİNG.
124
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-38- TÜRKİYE'DE EBELİK ALANINDA YÜRÜTÜLEN LİSANSÜSTÜ TEZLERİN
BİBLİYOMETRİK İNCELENMESİ
Hacer YALNIZ DİLCEN1, Filiz KANTEK2,
1Akdeniz Üniversitesi Alkol Ve Madde Bağımlılığı Araştırma Uygulama Merkezi, 2Akdeniz Üniversitesi
Hemşirelik Fakültesi,
Amaç: Bu araştırma Türkiye’de ebelik alanında yapılan yüksek lisans tezlerinin özelliklerini değerlendirmek
amacı ile yapılmıştır.
Yöntem: Türkiye’de ebelik alanındaki yüksek lisans tezleri incelenerek hazırlanmıştır. 2004-2016 yılları arasında
ki yüksek lisans tezlerine, internetten Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) Ulusal Tez Merkezi veri tabanın
taranmasıyla ulaşılmıştır. Çalışma da, yükseköğretim kurumunda kayıtlı olan ebelik alanında yapılmış olan 126
yüksek lisans tezine ulaşılmış olup; tezin özellikleri yöntem ve konu özellikleri açısından değerlendirilmiştir.
İncelenen tezlerin %19,1’ünün yükseköğretim kurumunda tam metninin bulunmaması nedeniyle var olan özetlerle
değerlendirilmiştir. Verilerin analizinde Microsoft Excel, UCINET ve Netdraw programları kullanılmıştır.
Araştırmada 2004-2016 tarihleri arasında ebelik alanında yapılan 126 yüksek lisans tezine ulaşılmıştır. Bu tezlerin
%68.2’unun 2012-2016 yılları arasında yapıldığı, en yüksek %22.2 ege üniversitesin de yapıldığı, en fazla
örneklem seçiminde %28.6 gebelerin tercih edildiği, %80.9 izinli olduğu saptanmıştır. Tezlerin inceleme
sonucunda 2004-2008 yılları arasında 8 adet çalışmada 23 adet, 2009-2011 yılları arasında 32 adet çalışmada 127
adet, 2012-2016 yılları arasında 86 adet çalışmada 194 adet, anahtar kelime kullanıldığı belirlenmiştir. Sosyal ağ
analizi sonucunda, en sık kullanılan anahtar kelimelerin 2004-2007 yılları arasında “kaygı” ve “eğitim”, 2008-
2011 yılları arasında “ebeler”, “ebelik”, “gebelik”, 2012-2016 yılları arasında “ebelik”, gebelik” olduğu
belirlenmiştir.
Çalışmalar belli konular yoğunlaşmamış ve çok fazla anahtar kelime kullanılmıştır. Bu çalışma sonuçlarının,
Türkiye’de ebelik alanında yapılan yüksek lisans tezlerinin mevcut durumu hakkında bilgi sağladığı ve Türkiye’de
ebelik alanındaki çalışmaların yönünün belirlenmesine olanak sağlayacağı düşünülmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: EBE, YÜKSEK LİSANS, BİBLİYOMETRİK İNCELEME, MESLEK
BIBLIOMETRIC ANALYSIS OF THESES WRİTTEN İN THE FİELD OF MİDWİFERY İN
TURKEY
Hacer YALNIZ DİLCEN1, Filiz KANTEK2
1AKDENİZ UNİVERSİTY, 2 AKDENİZ UNİVERSİTY, FACULTY OF NURSİNG
This review was conducted to determine the distribution of master's theses dissertations written in the field of
midwifery in terms of their features and subjects.
It prepared by examining the master's thesis in the field of midwifery in Turkey. The theses and dissertations were
reached upon database searching of National Thesis Center of Council of Higher Education by internet in 2004 -
2016. In this study, 126 graduate theses which were registered in the midwifery area registered in the higher
education institution were reached; thesis characteristics were evaluated in terms of method and subject
characteristics. 19.1% of the theses examined were evaluated with the existing summaries due to the lack of full
text in the higher education institution. Microsoft Excel, UCINET and Netdraw programs were used for data
analysis.
126 master degree theses have been reached during the research between 2004-2016 in midwifery area. It was
determined that 68.2% of these theses were made between the years of 2012-2016, the highest 22.2% were made
by the Aegean University, 28.6% were preferred by the highest sample selection, and 80.9% were allowed. As a
result of the examination of the theses, it was determined that 23 keywords were used in 8 studies between 2004
and 2008, 127 keywords in 32 studies in 2009-2011 and 194 keywords in 86 studies in 2012-2016. As a result of
125
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
the social network analysis, the most frequently used keywords were ‘anxiety’, and ‘education’ in between 2004
and 2007, ”midwives“and ”midwifery“ and ‘pregnancy’ in between 2012 and 2006
Studies have focused on certain topics and too many keywords have been used. The results of this study, thesis
made in Turkey in the area of providing information about the current status of midwifery and Turkey is expected
to allow determination of the orientation of the work in the field of midwifery.
KEYWORDS: MIDWIFE, MASTER OF SCIENCE,BICYMETRIC EXAMINATION, JOB
126
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-39- EBE ÖĞRENCİLERİN KÜLTÜREL DUYARLILIKLARI
Yeliz ÇAKIR KOÇAK1, Yeşim YEŞİL1, Nazan TUNA ORAN1, Hafize ÖZTÜRK CAN1,
1Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü,
Araştırma, ebelik öğrencilerinin kültüre ilişkin eğitim alma durumlarının kültürel duyarlılığına etkisini saptamak
amacı ile gerçekleştirilmiştir.
Araştırmanın evrenini bir devlet üniversitesinin ebelik bölümünde okuyan, üçüncü sınıf öğrenciler (n=116)
oluşturmuştur. Kesitsel olarak gerçekleştirilen araştırmada örnek seçimine gidilmemiş, gönüllü öğrenciler (n=111,
%95.7) dahil edilmiştir. Veri toplama sürecinde tanılama formu ve Kültürel duyarlılığı ölçmek için ise
Kültürlerarası Duyarlılık Ölçeği kullanılmıştır. Gerekli etik kurul izinleri ve uygulama izinleri alınmıştır.
Öğrencilerin yaş ortalaması 21.00±0.97 dir. Araştırmaya katılan tüm öğrencilerin Kültürel Duyarlılık Ölçek puan
ortalaması 96.00±9.28’dir. Ölçek alt boyut puan ortalamaları; İletişimde Sorumluluk boyutu 28.00±3.28, Kültürel
Farklılıklara Saygı boyutu 25.00±2.86, İletişimde Kendine Güvenme boyutu 18.00±3.17, İletişimden Hoşlanma
boyutu 12.00±2.03, İletişimde Dikkatli Olma boyutu 12.00±1.49’dur. Daha önce ‘kültür’e ilişkin herhangi bir
eğitim alan (n=85) ve almayan (n=26) öğrencilerin ölçek toplam puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark
saptanmamıştır (p>0.05).
Araştırmadan elde edilen bulgular, tanımlayıcı özellikleri ve bakım uygulama alanları benzer olan öğrenci
grubunda kültürel duyarlılığın benzer olduğunu göstermektedir. Literatürde ebe öğrencilerin kültürel
duyarlılıklarına ilişkin bir çalışmaya rastlanmamış olup bu araştırma bulguları ile literatüre katkı yapılmak
istenmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: EBE, ÖĞRENCİ, KÜLTÜR, DUYARLILIK
CULTURAL SENSİTİVİTY OF MİDWİFERY STUDENTS
Yeliz ÇAKIR KOÇAK1, Yeşim YEŞİL1, Nazan TUNA ORAN1, Hafize ÖZTÜRK CAN1
1EGE UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES MİDWİFERY DEPARTMENT
The aim of this study was to determine the effect of midwifery students' education on cultural sensitivity.
The population of the study was composed of third grade students (n=116) studying at midwifery department of
the state university. In the cross-sectional study, sample selection was not made and volunteer students (n=111,
95.7%) were included. In the data collection process, a diagnostic form was used and the Intercultural Sensitivity
Scale was used to measure cultural sensitivity. The necessary ethics committee permits and application permits
were obtained.
The mean age of the students is 21.00 ± 0.97. The mean score of Cultural Sensitivity Scale was 96.00 ± 9.28 for
all students. Scale subscale mean scores; Responsibility for Communication is 28.00±3.28, Respect for Cultural
Differences is 25.00 ± 2.86, Self-Confidence in Communication is 18.00±3.17, Enjoyment in Communication
12.00±2.03, Carefully in Communication 12.00±1.49. There was no significant difference between the total score
averages of the students who received any education about culture (n=85) and not (n=26).
The findings of the study show that cultural sensitivity is similar in the group of students whose descriptive features
and care application areas are similar. A study on the cultural sensitivities of midwife students has not been found
in the literature and it is desired to contribute to the literature with these research findings.
KEYWORDS: MİDWİFE, STUDENT, CULTURE, SENSİTİVİTY
127
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-40- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN EBELİK MESLEĞİ İLE İLGİLİ ÇEVRENİN
GÖRÜŞLERİNDEN ETKİLENME DURUMLARI
Yaren AYGÜN1, Nazende KORKMAZ YILDIZ1,
1İstanbul Medipol Üniversitesi,
İstanbul Medipol Üniversitesi Ebelik bölümünde öğrenim gören ebelik öğrencilerinin sosyal medya
eğlencelerinden etkilenmesi gözlemleri doğrultusunda olan çalışma ebelik öğrencilerinin mesleğe bakış açılarının
çevre etkisiyle nasıl değiştirdiğini, nelerin etkiliği olduğunu belirlemek amacı ile yapılmıştır.
Çalışma, İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik bölümünden gönüllü 94
öğrencinin(N=260) katılımı ile tanımlayıcı olarak yapılmıştır.Veriler Haziran-Eylül 2018 tarihleri arasında Google
anket yolu ile toplanmıştır. Anket formu ebelik kapsamında ebelik öğrencilerinin mesleğe bakış açılarının çevrenin
görüşlerinden nasıl etkilendiğini, mezuniyet sonrası hangi alanda çalışmak istediklerini, ebelik bölümünü
seçmelerinde etkili olan kişi/kişileri belirlemeye yönelik toplam 16 sorudan oluşturulmuştur. Veriler SPSS
programında sayı ve yüzdelik hesapları ile değerlendirilmiştir.
Çalışmaya katılan ebelik öğrencilerinin %58.5’i ebelik bölümünün ilk tercihleri olduğunu,%74.4’ü ebelik
mesleğini kendi istekleri ile tercih etmiş olduklarını, %77.7’si ebelik mesleğini seçmeden önce ebelik mesleği
hakkında bilgi sahibi olduklarını belirtmişlerdir.Çalışmaya katılan öğrenciler, bölümü tercih sebebi olarak ebelik
mesleğini sevmeleri (%58.5), iş bulma imkanının olmasını(%20.2) göstermişlerdir. Öğrencilerden %42.5’i ebelik
mesleğini internet/sosyal medyadan öğrenmiş oldukları görülmüştür. Çalışmaya katılan öğrencilerin ebelik ile
ilgili yapılan sosyal medya eğlencelerinden rahatsız olma oranının %39.4 olduğu, en çok rahatsız eden sosyal
medya eğlencesinin “çok küfür yiyeceksin” olduğu(%90.4) belirlenmiştir. Öğrencilerden %46.8’i ebelik ile ilgili
yapılan sosyal medya eğlencelerinden etkilenmediklerini belirtmişlerdir. Ebelik öğrencilerinin %41.5’i ebelik
mesleği imajının olumsuz olmadığını, %51.1’i toplumun yargılarının ebelik mesleğini olumsuz etkilediğini
düşünmektedir. Öğrencilerin %76.6’sı kendilerini ebelik mesleğine hazır hissettiklerini, %90.4’ü mezun olduktan
sonra kendi mesleklerini yapmak istediklerini, çoğunluğu hastane ebesi(%44.7) olarak görev almak istediklerini
belirtmişlerdir. Ebelik öğrencilerinin %34’ü ebelik bölümüne başladıktan sonra mesleğe bakış açılarının
değiştiğini, %9.5’i ebelik mesleğine ihtiyaç duyulduğunu ve değerinin arttırılması gerektiğini düşünmektedir.
Sonuç olarak çalışmaya katılan öğrencilerin çoğunluğu ebelik bölümüne başladıktan sonra ebelik mesleği ile ilgili
bakış açılarının değiştiğini belirttikleri görülmüştür. Ebelik mesleğinin daha iyi bir konuma gelebilmesi ve
toplumun yargılarının değiştirilmesi için yapılan sosyal medya eğlencelerinin ebelik mesleğine uygun içerikte
olması gerektiği vurgulanmalıdır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK ÖĞRENCİLERİ, SOSYAL MEDYA,TOPLUM ALGILARI
DISCUSSIONS ON EFFECTIVENESS FROM ENVIRONMENTAL VIEWS ON THE
MIDDLE SCHOOL OF MIDNIGHT STUDENTS
Yaren AYGÜN1, Nazende KORKMAZ YILDIZ1
1İSTANBUL MEDİPOL UNİVERSİTY
Istanbul Medipol University The study,which is in line with observations that the midwifery students studying in
the midwifery department are influenced by the social media functions,was carried out with the aim of determining
how the prospects of the midwifery students change with the environmental influe.
The study was Medipol University of Istanbul carried out descriptively with the participation of 94 volunteer
students(N=260)from Midwifery Department of the Faculty.Data were collected through Google survey from June
to September 2018.This form consists of 16 questions how midwifery students are influenced by the views of the
circle,where they want to work after graduation,person/persons selecting midwifery department.The data were
analyzed according to the amount and percentage,by using SPSS software.
128
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
58.5%of the students who participated in the study stated that they were the first choice of the midwifery
section,74.4%preferred the midwifery occupation with their own wishes and 77.7%stated that they had knowledge
about the midwifery occupation before choosing the midwifery occupation.The students who participated in the
study showed that the department preferred to have midwifery profession(58.5% and job
opportunity(20.2%).42.5%of the students were found to have learned their midwifery profession from social
media.39.4%of the surveyed students were disturbed by the social media fun related to midwifery and 90.4%of
the most disturbing social media functions were 'you will hear too many bad words.46.8%of the students learned
in social media41.5%of midwifery students think that the images of midwifery profession is not negative,and
51.1%think that community judges adversely affect midwifery profession.Of the students,76.6% stated that they
felt ready for their midwifery occupation,90.4%said they wanted to do their own profession after graduating and
they wanted to work as hospital nurse(44.7%).34%of the midwifery students thinks that after they started
midwifery,their career outlook changed,9.5%thinks that midwifery profession is needed and that their value needs
to be increased.
As a results;it was seen that most of the students who participated in the study had changed their attitudes about
midwifery profession after starting to midwifery section.It should be stressed that the midwifery profession can
get a better position and the social media fun for changing society is perceptions must be content appropriate for
the midwifery profession.
KEYWORDS: STUDENT MİDWİVES, SOCİAL MEDİA, COMMUNİTY PERCEPTİONS
129
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-41- PREMATÜRE BEBEĞİ OLAN EBEVEYNLERİN DENEYİM VE GEREKSİNİMLERİ
Zeynep BALACAN1, Zekiye KARAÇAM2, Gizem GÜNEŞ ÖZTÜRK2,
1Adnan Menderes Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi, 2Aydın
Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü,
Araştırmanın amacı, prematüre bebeği olan ebeveynlerin deneyim ve gereksinimlerini belirlemektir.
Araştırma tanımlayıcı fenomenoloji deseni ile niteliksel olarak Kasım 2015 ve Kasım 2016 tarihleri arasında,
Adnan Menderes Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde prematüre
bebeği yatan 14 ebeveyn ile yapılmıştır. Veriler, ebeveynlerin tanıtıcı özelliklerini sorgulayan yapılandırılmış,
deneyim ve gereksinimlerini sorgulayan yarı yapılandırılmış görüşme formu ile görüşme yapılarak ve ses kaydı
alınarak toplanmıştır. Verilerin analizi içerik analiz yöntemi ile yapılmış, ebeveynlerin deneyimleri 5 tema ve 11
alt temada, gereksinimleri ise 1 tema ve 7 alt temada toplanmıştır.
Ebeveynlerin gebelik sırasında olumlu ebeveynlik (n=6), duygusal stres (n=7) ve fiziksel sağlık problemleri (n=4)
deneyimleri, erken doğumu öğrendiklerinde ise olumsuz (n=11), karışık (n=2) ve olumlu (n=2) duygular
yaşadıkları belirlenmiştir. Ebeveynlerin bebeklerini ilk kez görüldüklerinde olumlu (n=5) ve karışık (n=8)
duygular ile olumsuz deneyim (n=6) ve ebeveynlik davranışı (n=2); bebeklerini ilk kez kucaklarına aldıklarında
da yine olumsuz (n=5), karışık (n=5) ve olumlu (n=10) duygular ile negatif (n=6) ve pozitif (n=2) ebeveynlik
davranışlara sahip oldukları saptanmıştır. Ebeveynler gebelik sırasında emosyonel (n=2), sosyal (n=3) ve
ekonomik (n=1) desteğe, erken doğum durumunu öğrendiklerinde de emosyonel (n=6), ekonomik (n=2), sosyal
(n=7) ve fiziksel (n=2) desteğe gereksinim duyduklarını belirtmişlerdir. Ebeveynler bebeklerini ilk gördüklerinde
ve kucaklarına aldıklarında cesaretlendirilme (n=4) eş ve bebeğinin yanında olma (n=6) ve bilgilendirilmeye
(n=4), yine prematüre bir bebeğin annesi / babası olarak da eş ve bebeğinin yanında olma (n=5) ve
bilgilendirilmeye (n=5) ihtiyaç duyduklarını bildirmişlerdir.
Bu araştırmada prematüre bebeği olan ebeveynlerin olumsuz, karışık ve olumlu duygular, duygusal stres ve fiziksel
sağlık problemler ile negatif ve pozitif ebeveynlik davranışları deneyimledikleri; emosyonel, sosyal, ekonomik ve
fiziksel desteğe, cesaretlendirilmeye, eş ve bebeğinin yanında olmaya ve bilgilendirilmeye gereksinim duydukları
sonuçlarına ulaşılmıştır. Ebeveynlerin deneyimlerinin paylaşılması ve bildirdikleri gereksinimlerinin karşılanması
ile anne-bebek ve aile sağlığının gelişimine katkı sağlanabilir.
ANAHTAR KELİMELER: EBEVEYN, PREMATÜRE,DOĞUM, GEREKSİNİM, DENEYİM
PARENTS' EXPERİENCE AND NEEDS OF HAVİNG PREMATURE BABY
Zeynep BALACAN1, Zekiye KARAÇAM2, Gizem GÜNEŞ ÖZTÜRK2
1ADNAN MENDERES UNİVERSİTY, PRACTİCE AND RESEARCH HOSPİTAL NEONATAL INTENSİVE
CARE UNİT , 2AYDIN ADNAN MENDERES, UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
MİDWİFERY DEPARTMENT
to determine the experience and needs of parents of premature babies.
This qualitative study was made phenomenology between November 2015 and November 2016 with 14 parents
having premature infants at Adnan Menderes University Practice and Research Hospital Neonatal Intensive Care
Unit. Data have been collected by interviews with a structured interview form that representative of parents, a
semi-structured interview form that questioning their experience and voice recording. The data was analyzed
content analysis method, the parents' experiences were collected in 5 themes and 11 sub-themes, the requirements
in 1 theme and 7 sub-themes.
It was determined that parents experienced positive parenting (n=6), emotional stress (n=7) and physical health
problems (n=4) during pregnancy and negative (n=11), mixed (n=2) and positive (n=2) emotions when learned
that started preterm birth. They felt positive (n=5) and mixed (n=8) emotions, had negative experience (n=6) and
130
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
parenting behavior (n=2) when saw their baby at the first time. They also felt negative (n=5), mixed (n=5) and
positive (n=10) emotions and had negative (n=6) and positive (n=2) parental behaviors when took baby in their
arms. Parents indicated that they needed emotional (n=2), social (n=3) and economic (n=1) support during
pregnancy and emotional (n=6), economic (n=2), social (n=7) and physical (n=2) support when learned that started
preterm birth. Parents reported that they needed encouragement (n=4) stand by partner and baby (n=6) and
informed (n=4) when saw and took baby on their arms. And also they reported that they needed stand by partner
and baby (n=5) and informed (n=5) as a mother/father of a premature baby.
In this study, we concluded that parents of premature babies experienced negative, mixed and positive emotions,
emotional stress and physical health problems and negative and positive parenting behaviors, and needed to social,
economic and physical support, encouraged, stand by partner and baby, and informed. Share of parents'
experiences and fulfil their needs can contribute to the development of mother-infant and family health.
KEYWORDS: PARENT, PREMATURE, BİRTH, REQUİREMENT, EXPERİENCE
131
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-42- EBELİK ÖĞRENCİLERİNE DOĞUM UYGULAMASI ÖĞRETİMİNDE
SİMÜLASYON KULLANIMI: SİSTEMATİK DERLEME
Keziban AMANAK1, Büşra KARABULUT1,
1Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Çalışmanın amacı; ebelik eğitiminde doğum uygulamalarına yönelik simülasyon kullanımının, öğrenci becerisi
üzerine etkisini araştıran kanıta dayalı çalışmaları incelemektir.
Çalışmada ilk olarak anahtar kelimeler belirlenmiştir. Belirlenen anahtar kelimeler “midwifery, education,
simulation, skills” ile akademik veri tabanlarından (Google Schoolar, Cochrane, Science Direct, SCOPUS, Web
of Science) ayrıntılı tarama yapılmıştır. Çalışmada güncel literatüre ulaşabilmek için son 10 yıl içinde yayınlanmış
araştırma makaleleri alınmıştır. Araştırmaya alınma kriterleri; 2008-2018 yılları arasında yapılmış, tam metin
olarak ulaşılan, kanıta dayalı ve ingilizce olarak yazılmış olması olarak belirlenmiştir. Araştırma makalesi olmayan
makaleler araştırmadan dışlanmıştır.
Araştırma kriterlerine uyan 9 kanıta dayalı çalışmaya ulaşılmıştır. Bu araştırmalar intrapartum ve postpartum
beceri öğretimine yönelik çeşitli düzeylerde simülatör kullanımının öğrenci başarısı üzerine etkisini inceleyen
çalışmalardır. Bu çalışmalarda orta ve ileri düzey simülatörlerin, düşük düzey simülatörlere göre öğrenci
eğitiminde daha etkin olduğu yani simülatörlerin gerçeğe yakınlığı arttıkça öğrenci eğitiminde daha olumlu
sonuçlar verdiği görülmüştür.
Elde edilen bulgular ebelik eğitiminde simülasyon kullanımının önemini ve yüksek düzey simülatörlerin
öğrenmede daha etkili olduğunu göstermektedir. Ancak literatür taramasında 10 yıllık zaman zarfında 9 kanıta
dayalı çalışmaya ulaşılmış olması bu konudaki literatür açığını göstermektedir. Bu sonuçlara dayalı olarak ebelik
öğrencileri ile yapılmış intrapartum ve postpartum beceri öğretiminde simülasyon kullanımının etkinliğini
araştıran çalışmaların yapılması önerilmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: DOĞUM, EBELİK, ÖĞRENCİ, SİMÜLASYON.
USINF OF SIMULATION IN MIDWIFERY PRACTICE TEACHING TO MIDWIFERY
STUDENTS: SYSTEMATIC REWIEW
Keziban AMANAK1, Büşra KARABULUT1
1ADNAN MENDERES UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
The aim of the study; based studies that investigate the effects of the use of simulation for labor practices in
midwifery education on student skill.
Key words were first identified in the study. Key words "midwifery, education, simulation, skills" and the
academic databases (Google School, Cochrane, Science Direct, SCOPUS, Web of Science) have been thoroughly
screened. In order to reach current literature in the study, published research articles have been taken over the last
10 years. Criteria for inclusion in research; 2008-2018, written in full text, based on blood and written in English.
Non-research articles were excluded without investigation.
9 litareture-based studies that meet the research criteria have been reached. These studies are studies examining
the effect of simulator usage at various levels on intrapartum and postpartum skills teaching on student
achievement. In these studies, intermediate and advanced simulators were found to be more effective in student
education than low-level simulators, that is, the closer the simulators were to the truth, the more positive results
were obtained in student education.
Findings show that the importance of using simulation in midwifery education and that high-level simulators are
more effective than learning. However, the fact that 9 literature-based studies have been reached within the 10
years time period in the literature screening reveals the existence of the literature in this subject. Based on these
132
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
results, it is suggested to carry out studies investigating the effectiveness of the simulation in teaching intrapartum
and postpartum skills with midwifery students.
KEYWORDS: BİRTH, MİDWİFERY, STUDENT, SİMULATİON.
133
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-43- SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRAS: KADINLAR ÜZERİNDEKİ PSİKOLOJİK,
EKONOMİK VE SOSYAL ETKİLERİ
Keziban AMANAK1, Büşra KARABULUT1,
1Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Somut olmayan kültürel mirasın önemi ve kadınlar üzerindeki psikolojik, ekonomik ve sosyal etkilerini
tartışmaktır.
Somut olmayan kültürel miras ve kadın’a ilişkin litaretür taraması yapılmış ve bilgiler sistematik şekilde
derlenmiştir.
Somut olmayan kültür miras, toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının bir
parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araç ve
gereçler ile kültürel mekanlar anlamına gelmektedir. Son zamanlarda somut olmayan kültürel mirasın
üretilmesinde, korunmasında ve gelecek nesillere aktarılmasında toplulukların ana aktörlerinden kadının, rolü ve
katkısına ilişkin uluslararası platformda önemli çalışmalar gerçekleşmektedir. Özellikle, Birleşmiş Milletler
Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı'nın gündeminde, somut olmayan kültür miras ve kadının birlikte ele alındığı ve
gerçekleştirilen toplantılarla bu alandaki gelişmelere yön verildiği bilinmektedir. Ülkemizde; hikâyeler, ninniler,
halk oyunları, doğum, evlenme, ölüm, şenlik, bayram, halk mutfağı, halk mimarisi, halk hekimliği, el sanatları,
halı dokumacılığı, tekstil, yaşam alanı oluşturulması, alet yapımı, bahçecilik, tarım ve balıkçılık gibi uygulamaların
Anadolu’nun somut olmayan kültür mirasında özel bir yeri olduğu ve bu uygulamaların çoğunu kadınların yaptığı
ve çoğunun bu yolla maddi kazanç sağladığı bilinmektedir. Bu noktada ekonomik ve teknolojik küreselleşme hızı
ve etkilerinin somut olmayan kültür mirası olumsuz etkilediği ve yok olmayla karşı karşıya bıraktığı düşünülürse
kadınlara bu mirasları gelecek kuşaklara aktarmada önemli görevler düşmektedir. Somut olmayan kültürel mirasın
gelecek nesillere aktarılması hem kültürel varlığımızın korunması hem de ülke kalkınmasında önemli bir yere
sahiptir. Çünkü kalkınma ifadesi ekonomik gelişmenin yanı sıra sosyal gelişmeyi de kapsamaktadır. Dünya Kültür
ve Kalkınma Komisyonu Raporu (1995) kültürün ülke kalkınmasında önemli bir role sahip olduğu, insanın
özgürlüğünü, onurunu sağlamak için yaratıcı ve temel rolü olduğunu vurgulamaktadır.
Kadınların, somut olmayan kültürel mirası esnek ve yenilikçi biçimde kullanması ve yeniden üretme yollarının
önemsenmesi ile kadınlar sosyal ve ekonomik yönden güçleneceklerdir.
ANAHTAR KELİMELER: SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRAS, KADIN, KALKINMA
INTANGİBLE CULTURAL HERİTAGE: PSYCHOLOGICAL, ECONOMIC AND SOCIAL
EFFECTS ON WOMEN
Keziban AMANAK1, Büşra KARABULUT1
1ADNAN MENDERES UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
It is to discuss the importance of intangible cultural heritage and its psychological, economic and social impacts
on women.
The intact cultural heritage and literary survey of the woman were made and the information was compiled
systematically.
Intangible cultural heritage means practices, representations, narratives, knowledge, skills, tools and materials and
cultural spaces that communities, groups and in some cases individuals define as part of their cultural heritage.
Lately, significant work has been taking place internationally on the role of women, their role and contribution
from the main actors of the communities in the production, preservation and transfer of intangible cultural heritage
to future generations. In particular, it is known that on the agenda of the United Nations Educational, Scientific
and Cultural Organization, unfamiliar cultural heritage and women's conferences addressed and held together lead
the developments in this area. In our country; Applications such as narratives, ninirs, folk dances, birth, marriage,
134
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
death, festivity, festivals, folk cuisine, folk architecture, folk medicine, handicrafts, carpet weaving, textile, living
space, tool making, horticulture, agriculture and fisheries, It is known that women are a special place in cultural
heritage that is not tangible and most of these practices are done by women and that in most cases they provide
financial gain. At this point, if the pace and impact of economic and technological globalization are thought to
have negatively affected the non-tangible cultural heritage and faced with extinction, women have important tasks
in transferring these heritages to future generations. The transfer of intangible cultural heritage to future
generations has an important place both in the preservation of our cultural heritage and in the development of the
country. Because the expression of development includes economic development as well as social development.
The World Commission on Culture and Development Report (1995) emphasizes that culture has an important role
to play in the development of the country, and that it has a creative and fundamental role in ensuring human
freedom, honor.
Women will be empowered from the social and economic point of view by giving women a way to use and
reproduce the intangible cultural heritage in a flexible and innovative way.
KEYWORDS: INTANGİBLE CULTURAL HERİTAGE, WOMEN, DEVELOPMENT.
135
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-44- EBELİK BÖLÜMÜ MESLEKİ UYGULAMA EĞİTİMİNDE AKRAN EĞİTİMİNİN
ETKİSİ: ODAK GRUP ÇALIŞMASI
Yasemin ERKAL AKSOY1, Sema DERELİ YILMAZ1,
1Selçuk Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik Ana Bilim Dalı,
Araştırma, ebelik bölümü dördüncü sınıf öğrencilerinin mesleki uygulama eğitiminde birinci sınıf ebelik bölümü
öğrencilerine yaptıkları akran eğitimi ile ilgili duygu ve düşüncelerini belirlemek amacıyla planlanmıştır.
Çalışma, bir devlet üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü birinci ve dördüncü sınıf öğrencileri
ile yapılmaktadır. Kalitatif olarak yapılan bu çalışmada yarı yapılandırılmış odak grup görüşme tekniği kullanıldı.
Birinci sınıfta öğrenim gören toplam 110 öğrenci mevcuttur. Araştırma kapsamında akran eğitimcisi olarak 10
gönüllü dördüncü sınıf öğrenci seçilmiştir. Dersin mesleki uygulamaları hakkında eğitici eğitimi verildi. Uygulama
laboratuarında birinci sınıf öğrencilerine mesleki uygulamalar ile ilgili akran eğitimi vermeleri sağlandı. Birinci
sınıf öğrencileri klinik uygulamaya başlayana kadar mesleki uygulamalar akran eğitimi yoluyla devam etti. Akran
eğitiminde eğitimci olan öğrenciler ile birinci sınıfta öğrenim gören 110 öğrenciden gönüllü olan 10 öğrenci
alınarak odak grup görüşmesi yapılmıştır. Veriler içerik analizi yapılarak ana temalara ayrıldı.
Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortancası 20,50±1,50 (min=18, max=22) ve tamamı kız öğrencilerdir.
Öğrencilerin verdikleri cevaplar sekiz ana temaya ayrıldı. Birinci sınıf öğrenciler ile yapılan odak grup görüşmeleri
sonucunda; heyecan, örnek alma, uygulama tekrarı, öğretim elemanı/akran eğitimi tercihi, dördüncü sınıf
öğrenciler ile yapılan odak grup görüşmeleri sonucunda; gurur verici/tecrübe kazanma, heyecan/tedirginlik,
empati, zorluklar ana temaları belirlenmiştir.
Türkiye’de ebelik bölümleri az sayıda öğretim elemanları ile çok sayıda öğrenci yetiştirme çabaları içerisinde
bulunmaktadırlar. Öğretim elemanlarının birebir uygulama yaptırma imkanları öğrenci sayısına oranla
azalmaktadır. Ayrıca ilk kez uygulamalı eğitim alan öğrencilerin akran eğitimi ile heyecan ve stres düzeylerinin
azaldığı düşünülmektedir. Tüm bu nedenler göz önünde bulundurulduğunda akran eğitimi programlarının
yapılandırılmış bir şekilde daha uzun vadede etkinliği değerlendirilmelidir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, AKRAN EĞİTİMİ, MESLEKİ UYGULAMA
THE IMPACT OF PEER EDUCATION IN OCCUPATIONAL PRACTICE TRAINING IN
MIDWIFERY DEPARTMENT: FOCUS GROUP STUDY
Yasemin ERKAL AKSOY1, Sema DERELİ YILMAZ1
1SELÇUK UNİVERSİTY, FACULTY OF HEALTH SCİENCES, DEPARTMENT OF MİDWİFERY
The study was planned to determine the feelings and thoughts of peer education that fourth grade students in the
midwifery department performed on the first grade midwifery students in occupational practice training.
The study is conducted with the first and fourth grade students of the midwifery department of the Health Sciences
Faculty of a state university. In this qualitative study, a semi-structured focus group interview technique will be
used. There are 110 students in the first grade. The peer educator in study consists of 10 volunteers and fourth
grade students. The course has been given trainings on occupational practice. Peer education about occupational
practice was provided to the first grade students in the practice laboratory. Professional practices will continue
through peer education until first grade students begin clinical practice. The focus group interview was planned by
taking 10 students who were volunteers from 110 students who were studying in first grade with the views of
students who are educators in peer education.
The median age of the students participating in the study is 20.50±1.50 (min = 18, max = 22) and all of them are
female students. The answers given by the students are divided into eight main themes. As a result of focus group
interviews with first grade students; excitement, sampling, practice repetition, teaching staff/peer education
136
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
preference, focus group interviews with fourth grade students; pride/gaining experience, excitement/apprehension,
empathy, difficulties have been determined.
Departments of midwifery in Turkey with few lecturers make effort educate in numerous students. Lecturers do
not have the ability to practice one-to-one because there are so many students. In addition, peer education with
practical training of students for the first time is considered to decrease the level of anxiety and stress. Considering
all these factors, the peer education programs should be assessed in a structured manner with longer duration.
KEYWORDS: MIDWIFERY, PEER EDUCATION, OCCUPATIONAL PRACTICE
137
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-45- KANGURU BAKIM GÖMLEK MODELLERİ ÜZERİNE GİYİM DENEMELERİ
Nazan TUNA ORAN1, Mehmet YALAZ2, Emine UTKUN3, Emine Serap SARICAN1, Nalan BALTACI2,
1Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, 2Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, 3Pamukkale Universitesi,
Kanguru bakımı, preterm ya da term bebeklere uygulanan, anne (ebeveyn) ile bebek arasında etkileşimi sağlayan
ve sadece bezi bulunan bebeğin annenin göğsü üzerine yüzüstü, dik pozisyonda yerleştirilmesi ile ten tene temasın
sağlanması yöntemidir. Kanguru bakımının klinikte ve taburculuk sonrası sürdürebilirliğini sağlamak için bu
bakımın uygulandığı ve yaygın olduğu ülkelerde annelerin hastane bakım sürecinde ve taburculuk sonrasında
annelerin ihtiyaçlarına yönelik olarak çeşitli bağlar ve gömlekler tasarlanmış ve geliştirilmiştir. Bu çalışma ile
kanguru bakım gömlek modelleri üzerine giyim denemelerinin gerçekleştirilmesi ve yenidoğan bebeklerin
annelerine kanguru bakımı uygulamaya yönelik kanguru bakımı gömleğinin geliştirilmesi amaçlanmıştır.
Çalışma deneysel tipte bir araştırmadır. Araştırmanın evrenini 02 Mayıs - 30 Aralık 2016 tarihleri arasında Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Yenidoğan Bilim Dalı Yenidoğan Yoğun
Bakım Ünitesi’nde yatan ve araştırmaya dahil edilme kriterlerini sağlayan anneler ve bebekleri oluşturmuştur.
Örneklem seçme yöntemine gidilmemiş, dahil edilme kriterlerini sağlayan anne ve bebekleri çalışmaya dahil
edilmiştir (n:8). Araştırma verilerini toplamada, sosyo- demografik veri formu ve giyim denemesi formu ile
kanguru bakımı gömleği (Ek IV) kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin analizi bilgisayarda (SPSS)
16.0 paket programında sayı- yüzde dağılımları ve friedman ve kruskal Wallis testi gerçekleştirilmiştir
Çalışma sonucunda; annelerin yaş ortalamasının 32.8±8.8 (min:24, max:53) olduğu, %50’sinin
yüksekokul/üniversite mezunu olduğu saptanmıştır. Yapılan analiz sonucunda gömlek denemeleri arasında
istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptanmıştır, hangi gömlekler arasında fark olduğu değerlendirildiğinde ise
birinci gömlek modelinin diğer gömlek modellerine göre puanının istatistiksel olarak daha yüksek olduğu
görülmüştür (p≤0.05).
Çalışma sonucunda annelerden alınan geri bildirimler doğrultusunda kanguru bakımı sırasında kanguru bakımı
gömleğinin kullanılmasının daha yararlı ve konforlu olduğu görülmüştür ve geliştirilen üç farklı gömlek modelleri
içerisinde ise birinci gömlek modelinin daha kullanışlı olduğu saptanmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: KANGURU BAKIMI, PREMATÜRE, GÖMLEK, GİYİM DENEMESİ
CLOTHİNG EXPERİMENTS ON KANGAROO CARE SHİRT MODELS
Nazan TUNA ORAN1, Mehmet YALAZ2, Emine UTKUN3, Emine Serap SARICAN1, Nalan BALTACI2
1EGE UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCE, 2EGE UNİVERSİTY MEDİCAL
FACULTY, 3PAMUKKALE UNİVERSİTY, 2EGE UNİVERSİTY MEDİCAL FACULTY
Kangaroo care is applied to preterm and mid term babies, providing interaction between the mother and baby, and
only the baby with the gland is in contact with the mother's face with the face and placing it in a vertical position.
Various ties and shirts have been designed and developed to address the needs of mothers in the hospital care
process and after discharge in countries where this practice has been and is being implemented to ensure the
kangaroo care can be maintained clinically and post-discharge. In this study, it was aimed to realize clothing
experiments on kangaroo care shirt models and to develop kangaroo care shirt to apply kangaroo care to newborn
babies' mothers.
The study is an experimental type study. The universe of the research was formed between 02 May - 30 December
2016 by the mothers and infants who were included in the Neonatal Intensive Care Unit of Ege University Medical
School, Department of Pediatrics and Neonatology and Neonatal Intensive Care Unit. Sample selection has not
been made. All mother and their babies who agreed to participate in the study were included in the study (n:8).The
sociodemographic data form and clothing test form and kangaroo care shirt (Annex IV) were used in the research
data. In the data analysis, percentage distributions, Friedman, Kruskal-Wallis test was used in SPSS 16.0 program
138
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
In the results of working; the mean age of the mothers was found to be 32.8 ± 8.8 (min: 24, max: 53) and 50% of
them were college / university graduates. As a result of the analysis made, it was determined that there was a
statistically significant difference between shirt tests and it was seen that the first shirt model had a statistically
higher score than the other shirt models when the difference between the shirts was evaluated (p≤0.05).
As a result of the study, feedback from the mothers was found to be more beneficial and comfortable to use the
kangaroo care shirt during kangaroo care. and in the three different shirt models developed, the first shirt model
was found to be more useful
KEYWORDS: KANGAROO CARE, PREMATURE, SHİRT, CLOTHİNG
139
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-46- EBELİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ÖZGECİLİK DÜZEYLERİ VE EMPATİK
EĞİLİMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Serap ÇETİNTAŞ ÖNER1, Nazan TUNA ORAN1, Hafize ÖZTÜRK CAN1,
1EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ,
Ebelik uygulamalarında profesyonel değerlerden biri de özgeciliktir. Özgecilik; çıkar gözetmeksizin başkalarının
iyiliği için özveride bulunmayı bir ilke olarak benimseyen ahlak, tutum ve görüş demektir. Ayrıca yardım etme,
sorumluluk üstlenme, bağışta bulunma gibi birçok olumlu sosyal davranışı da kapsamaktadır. Empati ise, bir
kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısı ile bakması, o kişinin duygu ve
düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecidir. Empatik beceri ve eğilimin
başkalarının sıkıntılarını azaltmak için özgeci davranışlara yol açtığı belirtilmektedir. Bu çalışma ile ebelik bölümü
öğrencilerinin özgecilik düzeyleri ve empatik eğilimlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Araştırma örneklemini 2016-2017 Eğitim Öğretim yılında bir devlet üniversitesine bağlı Ebelik Bölümü
öğrencilerinden oluşan toplam n:348 kişi oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında Sosyo-Demografik Bilgi Formu,
Özgecilik Ölçeği ve Empatik Eğilim Ölçeği kullanılmıştır. Veriler SPSS (16.0) paket programında
değerlendirilmiştir.
Öğrencilerin yaş ortalamaları 20±2.1 (min:17 max:39) olup, %42.8’i devlet yurdunda kalmaktadır. Mezun
oldukları liseye baktığımızda %61.2’sinin Anadolu Lisesi, %7.8’inin ise Sağlık Meslek Lisesi mezunu olduğu
saptanmıştır. Katılımcıların %41.7’si yakın arkadaş sayısı olarak 4-6 arasında cevabını verirken, %2’si hiç yakın
arkadaşı olmadığını belirtmiştir. Ayrıca öğrencilerin %60.6’sı ebelik mesleğini isteyerek seçtiği saptanmıştır.
Ebelik mesleğini istemeden seçen öğrencilerin (n:137) %37.22’si puanının bu bölüme yettiğini belirtmiştir. Ebe
öğrencilerin Özgecilik Ölçeği puan ortalaması 66.46±12, Empatik Eğilim Ölçeği puan ortalaması 68.94±5.99
olarak saptanmıştır. Empatik eğilim puan ortalamasını, yakın arkadaş sayısı ve ebelik mesleğini isteyerek
seçmenin etkilediği saptanmıştır. Ebelik öğrencilerinin özgecilik ölçek puan ortalamaları ile empatik eğilimleri
ölçeği puan ortalamaları arasında pozitif yönde zayıf bir ilişki olduğu saptanmıştır (r=0.208; p=0.000).
Sonuçlar doğrultusunda özgecilik ile empatik eğilim arasında pozitif yönde fakat zayıf bir ilişki olması nedeniyle
ebe öğrencilerin eğitimleri sırasında empatik becerilerini arttırıcı program ve uygulamalara ağırlık verilip, özgeci
davranışlarının geliştirilmesine yönelik etkinliklere katılması önerilmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, ÖZGECİLİK, EMPATİK EĞİLİM
EVALUATION OF THE ALTRUISM AND EMPATHIC TENDENCIES AMONG
MIDWIFERY STUDENTS
Serap ÇETİNTAŞ ÖNER1, Nazan TUNA ORAN1, Hafize ÖZTÜRK CAN1
1EGE UNIVERSITY FACULTY OF HEALTH SCIENCES
One of the professional values in midwifery practice is altruism. Altruism; attitude and opinion that embraces the
principle of self-sacrifice for the well-being of others without any benefit. Empathy is the period when a person
puts himself in the place of someone else and looks at events with his point of view, feeling and feeling that
person's feelings and thoughts are correctly understood and transmitted to him. Empathic skill and tendency are
said to lead altruistic behaviors in order to reduce the distress of others. This study aimed to evaluate the altitude
and empathic tendencies of midwifery students.
The sample of the research is composed of n:348 among midwifery students from a state university in 2016-2017
Academic Year. The Socio-Demographic Information Form, the Altruism Scale and the Empathic Tendency Scale
were used to collect the data. The data were evaluated in the SPSS package program.
The average age of the students is 20±2.1 (min:17 max: 39) and 42.8% is in the state of residence. When we look
at the grades they graduated, it was determined that 61.2% were graduated from Anatolian High School and 7.8%
140
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
were graduated from Health Vocational High School. 41.7% of the respondents said that they had 4-6 close friends,
while 2% did not have any close friends. It was also found that 60.6% of the students chose the midwifery
profession by will. 37.22% of the students (n:137) who inadvertently selected the midwifery profession indicated
that this division is sufficient. The mean score of the altruism scale of the midwife students was 66.46±12 and the
mean score of the Empathic Tendency Scale was 68.94 ± 5.99. The empathic tendency point average was found
to be influenced by election by asking for the number of close friends and midwifery profession. Midwifery
students' mean scores of altruism scale and empathic tendency were found to be weakly correlated (r =0.208;p
=0.000).
Because of the positive relationship between the altruism and the empathic tendency in the direction of the results,
it's suggested that midwife students should be given more emphasis on empathic skills during their education and
participate in activities to improve their altruistic behaviors.
KEYWORDS: MIDWIFERY, ALTRUISM, EMPATHIC TENDENCIES
141
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-47- EBELİKTE EĞİTİM MODELLERİ: İNGİLTERE, HOLLANDA VE JAPONYA
ÖRNEKLERİ
Erdal KARATEPE1, Eda KOCA1, Canan BARAN1, Ayden ÇOBAN2,
1Adnan Menderes Üniversitesi , 2Adnan Menderes Üniversitesi,
İnsanlık tarihi kadar eski bir meslek olan ebelik mesleği, eğitim olarak sürekli değişim ve gelişim göstermiştir.
Nitelikli ebelik hizmeti olan gelişmiş ülkelerde lisans düzeyinde ve yeterliliğe dayalı eğitim modeli
uygulanmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise yeterli ebelik hizmeti olmadığı gibi, ebeliğin güçlendirilmesi için
ebelik eğitiminin kalitesinin artırılması gerekmektedir. Bu derlemede ebelikte farklı üç ülkedeki eğitim
modellerine yönelik literatür taraması yapılarak bu konudaki çalışmalara katkı sağlanması amaçlanmıştır.
Ebelikte eğitim modelleri üzerine İngiltere, Hollanda ve Japonya’nın eğitim sistemlerini ele alan çalışmalar, web
sayfaları, kitaplar, dergiler incelenerek benzerlik ve farklılıklar ortaya konmuştur.
Ebelik eğitimi, ebelik mesleğinin gerekli nitelikleri ve yeterliliklerini yerine getirmek üzere bireyleri hazırlama
sürecidir. DSÖ'nün ebelik eğitimi için; ‘‘profesyonel ebelik eğitiminde tüm eğitim programının teori ve
uygulamalar ile bağlantılı, içerik, süreç ve sonuçlara uygun olması’’nı ön görmektedir. ICM ebelik eğitimi için;
eğitime başlama yaşının en az on sekiz, üniversite düzeyinde 3 ya da 4 yıl olması ya da hemşirelik eğitimi sonrası
en az on sekiz ay eğitim verilmesi olarak belirtmiştir. Ebelik eğitiminde yeterli düzeyde mesleksel beceri düzeyinin
kazandırılması gerekmektedir. Bu amaçla eğitimin en az %40 teori, %50 uygulama olması, kanıta dayalı
yaklaşımların uygulanması, yetişkin öğrenme ilkelerine ve yeterliğe dayalı eğitim verilmesi gerektiği
belirtilmektedir. Japonya’da ebelik eğitim modeli hemşirelik eğitimi sonrası ebelik eğitimi şeklinde olup
uygulamada bazı yeterliliklere (doğum becerisi vb.) sahip olunması beklenmektedir. İngiltere ve Hollanda’da ise
ebelik eğitimi lisans düzeyinde olup dört yıllık eğitim modeli uygulanmaktadır.
Ebelik eğitim modelleri ülkelerarası farklılıklar göstermekte ve ülkelerin gelişmişlik düzeyi bu durumu
etkilemektedir. Ebelik eğitiminin güçlendirilmesi için, eğitimde ulusal ve uluslararası standartlar, toplumun sağlık
hizmeti gereksinimi göz önünde bulundurulmalıdır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, EĞİTİM MODELİ, ÜLKELER
MİDWİFERY TRAİNİNG MODELS: EXAMPLES FROM THE UK, THE NETHERLANDS
AND JAPAN
Erdal KARATEPE1, Eda KOCA2, Canan BARAN1, Ayden ÇOBAN2
1ADNAN MENDERES UNİVERSİTY, 2ADNAN MENDERES UNİVERSİTY
The profession of midwifery, a profession as old as human history, has continuously changed and developed as
education. In developed countries with qualified midwifery services, a licensing and qualification based training
model is applied. Developing countries do not have adequate midwifery services, and the quality of midwifery
education needs to be increased in order to strengthen the ephesia. In this compilation, it is aimed to make literature
studies on education models in three different countries in midwifery and to contribute to the studies in this subject.
The study, web pages, books and magazines on educational systems of England, Holland and Japan were examined
and similarities and differences were revealed.
Midwifery education is the process of preparing individuals to fulfill the necessary qualifications and competencies
of the midwifery profession. For WHO's midwifery education; '' In the training of professional midwifery, the
whole education program is connected with the theory and applications, and it is suitable to the content, process
and results'. ICM for midwifery education; at least eighteen years of age at the beginning of the education, three
or four years at the university level, or at least eighteen months of training after the nursing education. Adequate
level of occupational skills should be acquired in midwifery education. For this purpose, it is stated that education
should be given at least 40% theory, 50% practice, practice of blood-based approaches, adult learning principles
142
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
and adequate education. In Japan, the midwifery education model is a form of midwifery education after nursing
education and it is expected to have some competences in practice (birth control, etc.). In England and Holland,
midwifery education is undergraduate level and four year education model is applied.
Midwifery education models show differences between countries and the level of development of countries affects
this situation. For the strengthening of midwifery education, national and international standards in education
should be taken into account for community health care needs.
KEYWORDS: MİDWİFERY, EDUCATİON MODEL, COUNTRİES
143
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-48- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN İLK KLİNİK DENEYİM BAŞLANGICI VE SONUNDA
ÖZ ETKİLİLİK YETERLİLİK VE KLİNİK STRES DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ
Keziban AMANAK1, Esra ESEN2,
1Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, 2Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Fakültesİ,
Bu çalışma ebelik birinci sınıf öğrencilerinin ilk klinik deneyim başlangıcı ve sonunda öz etkililik yeterlilik ve
klinik stres düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.
Tanımlayıcı tipte yapılan araştırmanın evrenini, 2017-2018 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Adnan Menderes
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelikte Temel İlke ve Uygulamalar II dersine kayıtlı 86 öğrenci
oluşturmuştur. Çalışmada örneklem seçimine gidilmemiş ve çalışmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden 81
öğrenci araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Araştırma verileri Tanıtıcı Özellikler Formu, Öz Etkililik
Yeterlilik Ölçeği ve Klinik Stres Anketi ile kendini bildirim yöntemi ile toplanmıştır. Araştırmada gruplar arası
karşılaştırmalar Mann Whitney U Testi , Kruskal Wallis Testi ve Wilcoxon Signed Ranks Testi kullanılarak
yapılmıştır.
Çalışmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 18.53±0.65’dir. Öğrencilerin %79.8’inin geliri giderine denk,
%80.2’si yurtta kalmakta, %45.4’ü en uzun süre ilçede yaşamış, %78.6’sı çekirdek aile yapısına sahip ve %72.1’i
ebelik bölümüne isteyerek gelmiştir. Öğrencilerin ilk klinik uygulama başlangıcında öz etkililik yeterlilik toplam
ölçek puan ortalamaları (92.45±14.89), klinik uygulama sonrasına (84.45±11.56) göre anlamlı derecede düşük
bulunmuştur. Öğrencilerin ilk klinik uygulama başlangıcında yaşadıkları stres düzeyleri (32.51±4.65), klinik
uygulama sonrasına (25.31 ±7.45) göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur.
Bu çalışmada öğrencilerin ilk klinik uygulama sonrasındaki öz etkililik yeterlilik düzeylerinin klinik uygulama
öncesine göre daha yüksek olduğu, klinik stres düzeylerinin ise klinik uygulama sonrasında, öncesine göre daha
düşük olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: EBE, KLİNİK STRES, KLİNİK UYGULAMA, ÖZ ETKİLİLİK YETERLİLİK.
THE DETERMİNATİON OF SELF-EFFİCACY AND CLİNİCAL STRESS LEVELS OF
MİDWİFERY STUDENTS BEGİNİNG THE FİRST CLİNİCAL EXPERİENCE AND POST-
EXPERİENCE PERİOD
Keziban AMANAK1, Esra ESEN2
1ADNAN MENDERES UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
This study was conducted to determine the level of self-efficacy and clinical stress levels of first year midwifery
students begining the first clinical experience and post-experience period.
The study of descriptive type was conducted by 86 students enrolled in Adnan Menderes University Department
of Health Sciences Basic Principles and Applications II of Ebelik during the spring semester of 2017-2018
academic year. 81 students who voluntarily accepted to participate in the study were not selected in the study and
the sample of the research was created. The data were collected by using descriptive characteristics form, self
efficacy scale and clinical stress questionnaire. Comparisons between groups were made using Mann Whitney U
Test, Kruskal Wallis Test and Wilcoxon Signed Ranks Test.
The average age of the students participating in the study was 18.53 ± 0.65. 79.8% of the students were living with
the income, 80.2% were living in the country, 45.4% had lived in the province for the longest time, 78.6% had a
core family structure and 72.1% had wanted to have midwifery. At the beginning of the first clinical practice, the
students' self-efficacy competence was found to be significantly lower than the average of the total scale scores
(92.45 ± 14.89) and after the clinical application (84.45 ± 11.56). Stress levels (32.51 ± 4.65) experienced by
144
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
students at the beginning of the first clinical application were significantly higher than those after clinical
application (25.31 ± 7.45).
In this study, students' self-efficacy levels after first clinical application were higher than those before clinical
application, and clinical stress levels were found to be lower after clinical application than before.
KEYWORDS: MİDWİFE, CLİNİCAL STRESS, CLİNİCAL PRACTİCE, SELF EFFİCACY COMPETENCE.
145
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-49- EBELİKTE E-ÖĞRENME
Gülsüm GÜNDOĞDU1, Hava ÖZKAN2, Melek GÜLAKAR3,
1Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, 2Atatürk Üniversitesi, 3Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Mengücek
Gazi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi ,
Bu derleme ebelikte E- öğrenmenin önemini ve gerekliliğini belirlemek amacıyla yazılmıştır.
E-öğrenme, online öğrenme, sanal öğrenme, uzaktan /eğitim öğrenme, internetten öğrenme ve web tabanlı
öğrenme yükseköğretimde hızla yaygınlaşmaktadır. E-öğrenmedeki e kelimesi electronic kelimesi anlamına
geldiğinden, e-öğrenme, çevrimiçi veya çevrimdışı çalışan bireyler veya gruplar tarafından yürütülen tüm eğitim
faaliyetlerini ve ağ bağlantılı veya bağımsız bilgisayarlar ve diğer sistemler aracılığıyla senkronize veya
senkronize olmayanları içermektedir. Ebeler, sağlıklı bir gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemi kolaylaştırmak
için kadınlar ve aileleriyle birlikte çalışan özerk sağlık profesyonelleridir. Kanıt temelli bakım sağlamak için,
ebelerin yaşam boyu öğrenenler haline gelmesi ve sürekli eğitim ve mesleki faaliyetlerde bulunması önemlidir.
Diğer sağlık profesyonelleri gibi, coğrafi mesafeyi, iş taahhütlerini, zamanın eksikliğini ve finansal kısıtlamalarını,
bu seviyedeki etkileşimin mümkün olduğu yüz yüze etkinliklere katılmalarını engelleyen nedenler olduğunu
belirtilmektedir. Bu nedenle ebe ve diğer sağlık profesyonelleri için erişilebilir, esnek ve uygun maliyetli mesleki
eğitim olanakları sağlama ihtiyacına cevap olarak E-öğrenme ve bilgisayar destekli yöntemlerin kullanımı, sağlık
eğitimindeki artışa hızla girmektedir. E-öğrenme, harmanlanmış bir öğrenmedir. Hemşirelik/Ebelik öğrencileri
için E-öğrenmenin sorgulamaya dayalı öğrenmeyi desteklediği ve çeşitli kaynaklardan bilgi toplayıp bunları
eleştirel olarak analiz edip daha sonra kararlar almasında yardımcı olduğu bildirilmiştir. Bu öğrenme yaklaşımı
öğrencilerin öğrenme motivasyonunu arttırır, çünkü kendi bilgilerinin yaratıcısı oldukları için, öğrenirken
bağımsızlık duygusu yaşarlar. E-öğrenme sadece nasıl değil, aynı zamanda öğrencilerin nerede ve ne zaman
öğrendikleri konusunda da esneklik sağlayabilir. Aynı zamanda, eğitim deneyiminin, öğrencinin ihtiyaçlarına göre
öğrenme açısından bireyselleştirilmesinin bir yolunu sunarken, öğretilende tutarlılığı koruyabilir. Öğretmen için
e-öğrenmenin önemli bir faydası, öğretimin her zaman ve her yerden mümkün olabileceğidir.
Sonuç olarak bir hemşirelik/ ebelik müfredatına bilişim yetkinliğinin entegre edilmesi, çağdaş hemşirelik/ebelik
öğrencilerinin eğitimi ve kariyerleri boyunca başarıyı sağlamak için önemlidir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, E-ÖĞRENME, SANAL ÖĞRENME , WEB TABANLI ÖĞRENME
LEARNING IN MIDWIFERY
Gülsüm GÜNDOĞDU1, Hava ÖZKAN2, Melek GÜLAKAR3
1ERZİNCAN BİNALİ YILDIRIM ÜNİVERSİTY, 2ATATÜRK UNİVERSİTY, 3ERZİNCAN BİNALİ
YILDIRIM UNİVERSİTY MENGÜCEK GAZİ TRAİNİNG AND RESEARCH HOSPİTAL
This review was written to determine the importance and necessity of E-learning in midwifery.
E-learning, online learning, virtual learning, remote education/remote learning, Internet-based learning and web-
based learning concepts become widespread in higher education rapidly. Since the prefix 'e' in e-learning refers to
the electronic term, e-learning covers all educational activities conducted by individuals or groups working online
or offline, synchronized or non-synchronized manner through networked or independent computers and other
systems. Midwives are autonomous health professionals working together with women and their families to
facilitate a healthy pregnancy, delivery and postpartum period. In order to provide an evidence-based care, it is of
importance that midwives need to become lifelong learners and engage in continuing education and professional
activities. Like other health professionals, it is stated that there are reasons that prevent their participation in face-
to-face activities such as geographical distance, work commitments, lack of time and financial constraints.
Therefore, the use of e-learning and computer-aided methods is rapidly increasing in health education in response
to the need to provide accessible, flexible and cost-effective professional training opportunities for midwives and
other health professionals. E-learning is a blended learning. It has been reported that e-learning supports
questioning-based learning and helps nursing/midwifery students to collect information from various sources and
critically analyze them to make decisions later. This learning approach increases the learning motivation of
146
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
students, because they feel a sense of independence while learning since they are the creators of their own
knowledge. E-learning can provide a flexibility not only in terms how students learn, but also in terms of when
and where they learn. In addition, it can provide a way to individualize the learning experience according to the
needs of the student, while maintaining a consistency in teaching material. An important benefit of e-learning for
the teacher is that teaching is possible in anytime, anywhere.
As a result, integrating informatics competence into the nursing/midwifery curriculum is important to ensure
success throughout careers of contemporary nursing/midwifery students.
KEYWORDS: MİDWİFERY, E-LEARNİNG, VİRTUAL LEARNİNG, WEB BASED LEARNİNG,
147
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-50- BİRİNCİ BASAMAK KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNDE ÇALIŞAN EBE VE
HEMŞİRELERİN GEBELİKTE AĞIZ-DİŞ SAĞLIĞINA İLİŞKİN FARKINDALIĞIN
BELİRLENMESİ
Eylem TOKER1, Tansel BEKİROĞLU ERGÜN1, Mine AKBEN2, Berna GÖÇEBE3,
1Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü, 2Kahramanmaraş Sütçü
İmam Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü, 3Kahramanmaraş İl Sağlık Müdürlüğü Halk
Sağlığı Başkanlığı,
Birinci basamakta görev yapan ebe ve hemşirelerin gebelikte ağız-diş sağlığına ilişkin farkındalıklarının
belirlenmesi amacı ile yapılmıştır.
Tanımlayıcı tipte bir araştırmadır. İl Merkezindeki Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne bağlı tüm ASM (34 ASM)’lerde
çalışan bütün ebe ve hemşirelerden (n=119) ulaşılan toplam 106 ebe ve hemşire araştırmanın örneklemini
oluşturmuştur. Araştırmada veriler 22 soruluk anket formu ile ebe ve hemşirelere yüz yüze görüşülerek
toplanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemleri yanısıra, Ki-kare testi kullanılmış olup
p<0.05 değeri anlamlı olarak kabul edilmiştir.
Katılımcıların %67.9’u (n=72) ebe, %32.1’i (n=34) hemşire olup yaş ortalamaları 37.00±6,89’dır. %66.0’ı
gebelikte ağız-diş sağlığına ilişkin bilgi/eğitim almış, %60.4’ü doğum öncesi izlem kapsamında gebelerine ağız
diş sağlığı konusunda eğitim veriyor, %42.5’i gebelerini diş muayenesine yönlendiriyor. Ebe ve hemşireler
gebelikte en fazla diş çürümesi (%67.0) görülebileceğini, en az da ağızda gebelik tümörü (%8.5) görülebileceğini
söylemişlerdir. Gebelikteki ağız-diş sağlığı ile ilişkili olabilecek sonuçlar sorusunda en fazla düşük doğum ağırlığı
(%32.1) ile ilişkilendirmişlerdir. Ebe hemşirelerin %50.9’u ağız-diş sağlığının ölü doğum ile ilişkisi hakkında,
%57.5’i pre-eklampsi ile ilişkisi hakkında fikri olmadığını söylemiştir. Gebelikte diş tedavisi yaptırılmalı mıdır
sorusuna yalnızca %39.6’ı evet yanıtını vermiştir. ebe ve hemşireler %59.4’ü diş muayenesi hakkında, %40.6’sı
diş röntgeni çekilmesi konusunda fikri olmadığını söylemiştir. Meslekte çalışma yılının verilen bazı yanıtları
olumlu etkilediği, diş kaybı olma durumlarının gebelere ağız diş sağlığı konusunda eğitim verme durumunu
etkilediği ve bu sonuçların anlamlı olduğu saptanmıştır (p<0.05).
Gebelikte ağız-diş sağlığı ile ilgili görülebilen problemler, ilişkili olabilecek sonuçlar, ilgili uygulama ve tedavi
konularında bilgilerinin yetersiz olduğu belirlenmiştir
ANAHTAR KELİMELER: GEBELİK, AĞIZ SAĞLIĞI, PRENATAL BAKIM, EBE, HEMŞİRE
DETERMINING THE AWARENESS OF MIDWIVES AND NURSES WORKING IN
PRIMARY PREVENTIVE HEALTH SERVICES REGARDING ORAL AND DENTAL
HEALTH IN PREGNANCY
Eylem TOKER1, Tansel BEKİROĞLU ERGÜN1, Mine AKBEN2, Berna GÖÇEBE3
1KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM UNİVERSİTY, FACULTY OF HEALTH SCİENCES,
DEPARTMENT OF MİDWİFERY, 2KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM UNİVERSİTY, FACULTY OF
HEALTH SCİENCES, DEPARTMENT OF NURSİNG, 3KAHRAMANMARAŞ LOCAL HEALTH
AUTHORİTY, DEPARTMENT OF PUBLİC HEALTH
To determine the awareness of midwives and nurses working in primary preventive health services regarding oral
and dental health in pregnancy.
This was a descriptive study. One hundred and six midwives and nurses enrolled from all the midwives and nurses
(n = 119) working in all Family Health Centres (34 FHCs) affiliated to the Provincial Directorate of Health created
the present sample. Data were collected by interviewing midwives and nurses face-to-face using a questionnaire
comprised of 22 questions. Descriptive statistical methods and the Chi-square test were used to analyse the data.
p<0.05 was accepted as statistically significant.
148
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
With respect to the study subjects, 67.9% (n = 72) were midwives and 32.1% (n = 34) were nurses. The mean age
was 37.00±6.89 years old, 66.0% had oral/dental health in pregnancy education, 60.4% gave training on oral and
dental health within the scope of prenatal monitoring, and 42.5% directed pregnant women to dental examinations.
Midwives and nurses stated that in pregnancy tooth decay was common (67.0%) and oral tumors were rare (8.5%).
Results related to oral and dental health in pregnancy were mostly associated with low birth weight (32.1%), 50.9%
of midwives and nurses said they had no opinion regarding the relationship of oral and dental health with stillbirth,
and 57.5% had no opinion regarding pre-eclampsia. Only 39.6% of midwives and nurses answered yes to the
question of whether women should have dental treatment in their pregnancy, 59.4% had no idea about dental
examination, and 40.6% had no opinion regarding dental X-ray. The number of years working in the profession
positively affected certain answers and tooth loss negatively affected the education given to pregnant women
regarding oral and dental health (p<0.05).
Knowledge of midwives and nurses regarding oral and dental health-related problems in pregnancy, related
outcomes, and relevant applications and treatments is inadequate.
KEYWORDS: PREGNANCY; ORAL HEALTH; PRENATAL CARE; MIDWIFE; NURSE
149
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-51- TEKNOLOJİ DESTEKLİ SAĞLIK EĞİTİMİ
FİGEN DIĞIN1, YELİZ MERCAN1, AYÇA ŞOLT1,
1KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKLU,
Günümüz çağının en belirgin özellikleri arasında bilim ve hızlı teknolojik değişimler yer almaktadır.
Çağdaş toplumların gelişmişlik düzeyleri, genellikle ürettikleri bilim ve teknoloji ile ölçülmekte, bu da ancak
eğitim yoluyla sağlanabilmektedir. Hızla değişen ve gelişen teknoloji aynı hızda eğitim ortamlarına da girmiştir.
Geçmişte sadece yüz yüze eğitimle sınırlı olan sağlık eğitiminde teknolojinin yer almaya başlaması ile klasik
iletişim ve öğretim yöntemlerinin yerini güncel bilgileri izleme, sosyal paylaşım, profesyonel iletişim ve uzaktan
eğitim almaktadır. Teknolojideki bu gelişim nedeniyle geleneksel temelli eğitimin yerini teknoloji temelli eğitim
almaktadır.
Sağlık eğitimi mesleki rolleri kazandıracak düzeyde bilişsel, duyusal ve psikomotor öğrenme alanlarını
kapsayacak şekilde planlanmalıdır. Sağlık eğitiminin temel amacı, alınan teorik bilgilerle uygulamayı
birleştirebilen, öğrenme sürecinde eleştirel düşünebilen ve etkin problem çözme becerisi kazanmış bireyler
yetiştirmektir. Yaşam boyu öğrenmenin esas alındığı günümüzde sağlık eğitimi, sağlığı toplumsal bir değer hâline
getirerek halka sağlık sorunlarını çözmek için kullanabileceği bilgi ve becerileri kazandırır. Sağlık eğitimi
planlanırken hedef toplumun teknoloji ile olan ilişki düzeyinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ebe ve
hemşirelerin mesleki rolleri arasında yer alan eğitici ve araştırıcı rolü bulunmaktadır. Topluma sağlık eğitimi
vermekle yükümlü olan bu sağlık çalışanları bakım verdiği grubun sağlık davranışlarını etkileyen teknolojik
uygulamaları ve yapacakları eğitimlerde bu uygulamalardan nasıl yararlanabileceklerinin farkında olmalıdırlar.
Teknoloji sağlık çalışanı ile sağlık bakımı alan kişiyi birbirine yaklaştırmaya yönelik kullanılmalıdır. Literatürde
teknolojik yöntemler kullanılarak yapılan sağlık eğitimlerinin olumlu etkilerinden bahsedilmektedir. Sağlık
eğitiminde kullanılan teknolojik yöntemlerin yer ve zaman esnekliği, farklı yaş gruplarındaki geniş kitlelere
ulaşması, fiziksel engelleri kaldırarak eğitimin ulaşılabilirliğini arttırması, maliyeti azaltması, farklı duyulara hitap
ederek eğitimin kalıcılığını arttırması ve hızlı geri bildirim alınabilmesi gibi olumlu özellikleri bulunmaktadır.
Bununla birlikte kişilerin teknolojiye ulaşma imkânlarındaki farklılıkların olumsuzluklara neden olabileceği de
bilinmektedir.
Teknoloji destekli sağlık eğitimi, yüz yüze klasik sağlık eğitiminin farklı nedenlerle yetersiz kaldığı durumlarda
eksikliği gidermek amacıyla ve yüz yüze klasik sağlık eğitimlerinin tamamlayıcısı olarak kullanılmaktadır.
Teknoloji destekli sağlık eğitiminin farklı sağlık sorunlarının çözümünde ve her yaş grubunda etkin olarak
kullanılabileceği düşünülmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: TEKNOLOJİ, SAĞLIK EĞİTİMİ, SAĞLIK ÇALIŞANI, EBE, HEMŞİRE
TECHNOLOGY-SUPPORTED HEALTH EDUCATION
FİGEN DIĞIN1, YELİZ MERCAN1, AYÇA ŞOLT1
1KIRKLARELİ UNIVERSITY SCHOOL OF HEALTH
Science and rapid technological changes are among the most prominent features of today's era.
The level of development of contemporary societies is generally measured by the science and technology they
produce, which can only be achieved through education rapidly changing and developing technology has also
entered education environments at the same speed. With the introduction of technology in health education, which
is limited to face-to-face education in the past, classical communication and teaching methods are being replaced
with current information, social sharing, professional communication and distance learning. Due to this
development in technology, traditional based education is replaced by technology-based education.
Health education should be planned to cover areas of cognitive, sensory, and psychomotor learning at a level that
will provide professional roles. The main objective of health education is to educate individuals who can combine
150
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
theoretical knowledge with practice, think critically and gain effective problem solving skills. Midwives and nurses
have the role of educator and researcher in their professional roles. These health workers, who are obliged to
provide health education to the community, should be aware of how they can benefit from these practices in the
technological practices affecting the health behaviors of the care group. Technology should be used to put together
health care workers with person receiving health care. In the literature, the positive effects of health education by
using technological methods are mentioned. Technological methods used in health education have positive
characteristics such as flexibility of place and time, reaching large masses in different age groups, increasing the
accessibility of education by removing physical barriers, reducing cost, increasing persistence of education by
addressing different senses and receiving rapid feedback. However, it is known that the people’s differences in the
possibilities of reaching the technology can cause negativity.
Technology-supported health education is used as a complement to face-to-face classical health education in order
to overcome the lack of face-to-face classical health education for different reasons. It is thought that technology-
supported health education can be used effectively in the solution of different health problems and in every age
group.
KEYWORDS: TECHNOLOGY, HEALTH EDUCATİON, HEALTH WORKER, MİDWİFE, NURSE.
151
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-52- DOĞUM EYLEMİNDE DÜŞÜK RİSKLİ GEBEYİ NASIL TAKİP EDELİM?
Seda KÜÇÜKOĞLU1, Tuğba YILMAZ ESENCAN1, Yeliz DOĞAN MERİH1,
1Zeynep Kamil Kadın Ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Ve Araştırma Hastanesi,
Bu derlemede düşük riskli gebelerin doğum eylemi sürecinde doğumun evrelerine uygun olarak takip edilmesinde
klinik standartların oluşturulması, ortak bir izlem ve bakım sunulmasının öneminin irdelenmesi amaçlanmaktadır.
Doğum eyleminde maternal ve fetal sağlığını korumak, iyileştirmek, riskleri erken tanılamak ve önlenmek için
kanıta dayalı uygulamaların takip edilmesi oldukça önemlidir. Bunun yanında klinik uygulamaların çerçevesinin
belirlenmesi için standartlar geliştirilmesi son derece önem taşımaktadır. Literatürde doğum eyleminde düşük
riskli gebelerin lisanslı klinisyen ebeler tarafından takip edilmesinin primer sezaryen oranlarının düşürülmesinde,
maternal ve fetal sağlığın korunmasında ve maliyetin düşürülmesinde etkinlik sağlayacağı belirtilmektedir. Doğum
yapma, anne-baba olma insan yaşamındaki en önemli olaylardan biri olup oluşturduğu enerji alanı ile bir
mucizedir. Bu mucizenin en sağlıklı şekilde sonuçlanmasında biz Ebelere büyük rol ve sorumluluklar düşmektedir.
Yetki ve sorumluluklarımız kapsamında klinik standartlarla kadın merkezli bakım sunmamız doğum eylemi
sürecinde gelişebilecek riskleri erken belirlemek açısından önem taşımaktadır. Doğum; 40 Hafta boyunca uterus
içinde büyüme ve gelişimini tamamlayan fetüsün doğal fizyolojik mekanizmalarla doğum kanalından dışarıya
atılmasıdır. Doğum eylemi, kanlı vajinal akıntının (show-nişan) gelmesi, devamlı uterin kontraksiyonların
başlaması, sıklığı ve şiddetinin artması, membranların rüptüre olması ile başlar. Doğum eyleminde bir gebenin
düşük riske sahip kabul edilebilmesi için; • Termde (son menstrual perioddan 40 hafta sonra) • Eylemin
kendiliğinden başlaması, • Tek ve canlı bir fetüsün varlığı(miad bebeğin kilosu 2500-4000gr olmalı) • Vertex
pozisyonunda olması • Baş-pelvis uyuşmazlığı olmadan • Uterus ve karın kaslarının kontraksiyonları doğumu
sağlayabilecek nitelikte • Tüm olay en fazla 24 saat geçmeden(ortalama 10-12 saat) • Doğum sırasında annenin
kaybettiği kan miktarı 4oo ml’yi geçmeden ( ortalama 200-300 ml) olması beklenir.
Sonuç olarak; doğum eyleminde düşük riskli gebelerin takibinde farklı görüşler sunulmaktadır. Her gebe
doğumhaneye ilk kabulünde ayrıntılı anemnez alınarak, fizik muayenesi yapılarak, tetkikler için kan ve idrar
örnekleri alınarak, vital bulguları alınıp düzenli takip edilerek, ilk vajinal muayenesi ve FKA takibi yapılarak kayıt
altına alınmalıdır. Doğum eylemi takibinde standart bakım kriterlerini oluşturabilmek için klinik çalışmalara
ihtiyaç vardır.
ANAHTAR KELİMELER: DOĞUM; DOĞUM EYLEMİ; EBE; DÜŞÜK RİSKLİ GEBE; KANITA DAYALI
UYGULAMALAR
HOW DO WE FOLLOW LOW-RİSK PREGNANCİES IN LABOR?
Seda KÜÇÜKOĞLU1, Tuğba YILMAZ ESENCAN2, Yeliz DOĞAN MERİH1
1ZEYNEP KAMİL WOMEN AND CHİLDREN’S DİSEASE EDUCATİON AND INVESTİGATİON
HOSPİTAL, 2ZEYNEP KAMİL WOMEN AND CHİLDREN'S DİSEASES EDUCATİON AND RESEARCH
HOSPİTAL
In this review,it is aimed to examine the importance of the establishment of clinical standards in the follow-up of
pregnant women in accordance withthe stages of birth,and the presentation of a common follow-up and care.
It is important to follow evidence-based practices to protect,improve maternal and fetal health,to diagnose and
prevent risks early in labor.Furthermore,it is veryimportant to develop standards for determining the framework
of clinical applications.In the literature,it is stated that the follow-up of low-risk pregnant women by licensed
midwives will contribute to the reduction of primary cesarean rates,the protection of maternal and fetal health and
the reduction of costs. Birth,mother and father is one of themost important events in human life and is a miracle
with the energy field it creates.In the conclusion of this miracle in the most healthy way, we midwives have great
roles and responsibilities.In the context of our responsibilities and authority, it is important that we provide women-
centered care with clinical standards in order to determine the risks that may develop during the birth process early.
Birth;40weeks of growth and development of the fetus in uterus,complete the natural physiological mechanisms
to be thrown out of the birth canal. Birth action begins with the arrival of bloody vaginal discharge(show-
152
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
sighting),the start of continuous uterine contractions,increase in frequency and intensity and rupture of
membranes.A woman's risk of having a baby with Down syndrome increases with age; •Termde(40weeks after
the last menstrual period) •Spontaneous action, •Presence of a single and a living fetus(miad baby's weight should
be 2500-4000gr) •The vertex position •Head-pelvis without mismatch •Contractions of uterus and abdominal
muscles capable of providing birth •The whole event is no more than 24hours(average 10-12 hours) •The amount
of blood lost by the mother during birth is expected to be less than 400 ml( an average 200-300 ml).
As a result,different views are presented in the follow-up of low-risk pregnancies in obstetrics.Every pregnant
woman should be registered by taking detailed anemnesis at her first admission,physical examination,blood and
urine samples for the examinations, vital findings and follow-up of the first vaginal examination and FKA follow-
up.Clinical trials are needed in order to establish standard care criteria in the follow-up of birth action.
KEYWORDS: BİRTH; BİRTH ACTİON; MİDWİFE; LOW-RİSK PREGNANT; EVİDENCE-BASED
PRACTİCES
153
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-53- DOĞUMA HAZIRLIK SINIFINA KATILAN GEBELERİN SOSYO-DEMOGRAFİK
ÖZELLİKLERİ İLE DOĞUM ŞEKİLLERİ TERCİHLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Döne ERTUĞRUL ABBASOĞLU1, Özlem KARABULUT1, Tuğba YILMAZ ESENCAN1,
1Zeynep Kamil Kadın Ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Ve Araştırma Hastanesi,
Bu araştırma doğuma hazırlık sınıfına katılan gebe kadınların sosyodemografik özellikleri ile doğum şekilleri
tercihlerinin belirlenmesi ve bunları etkileyen etmenlerin incelenmesi amacı ile tanımlayıcı olarak planlanmıştır.
Araştırma kesitsel ve tanımlayıcı olarak, İstanbul ili Anadolu yakasında bulunan bir eğitim ve araştırma
hastanesinin gebe okuluna Eylül 2017-Eylül 2018 tarihleri arasında doğuma ve bebeğe hazırlık eğitimine katılmış
olup 6 haftalık eğitimi tamamlayan toplam 101 katılımcısı üzerinde gerçekleştirilmiştir. Verilerin toplanmasında
literatür doğrultusunda araştırmacılar tarafından geliştirilen 2 bölümden ve 43. sorudan oluşan anket formu
kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 21.0 paket programı kullanılmıştır.
Çalışmamıza 101 gebe kadın katılmıştır. Bu gebelerin yaş ortalaması 33 iken en küçük yaş 19 en büyük yaş ise
43’dür. Kadınların %82.2’si lise mezunu, %68.3’ü çalışıyor iken %60.4’ü gelir düzeylerini orta olarak ifade
etmişlerdir. Çalışmamıza katılan gebelerin %86.1’i ilk gebelik olmakla birlikte %90.1’i daha önce gebelik ve
doğumla ilgili bir eğitim almadıklarını belirtmişlerdir. Gebe okuluna katılan gebelerin gebelik haftaları ortalaması
23 hafta iken %89.1’i spontan gebelik olup %80.2’si planlı gebeliktir.Eğitime katılan gebelerin %91.1’i normal
doğum yapmak isterken %8.9’u hekimlerinin sezaryen ile doğum önerdiklerini belirtmişlerdir. Kadınların
%62.4’ünün gebeliklerinin ilk 4. haftasında ilk kontrollerine gittikleri ve %72.3’ünün kontroller için hastaneyi
tercih ettiği bulunmuştur. Çalışmamıza katılan gebelerin %41.6’sı süreci bilmemeleri nedeniyle endişe yaşadığı
%39.6’sının da doğum korkusu yaşadığını saptanmıştır. Kadınların %68.3’ü doğumlarını bir ebenin yaptırmasını
tercih ederken %56.4’ü doğum sırasında herhangi bir müdahale yapılmasını istemediklerini belirtmişlerdir.
Kadınların doğum ağrısı ile baş etmede tercihlerinden en çok müzik, duş,masaj,hareket ve nefes çalışmasını
(%100) seçtikleri belirlenmiştir. Eğitimin en büyük katkısının kadınları rahatlatarak (%40.6) korkuları azalttığı
(%32.7) bulunmuştur.
Doğuma hazırlık sınıfına katılan gebeler gebe takiplerinde hekim tercih ederken doğumlarının ebe eşliğinde
gerçekleşmesini tercih ettikleri, eğitim ile beraber endişelerinden ve korkularından uzaklaştıkları saptanmıştır.
Gebelere bakım veren tüm ebelerin doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası dönemlerde anne sağlığını koruma
ve yükseltme ile ilgili sorumluluklarının arttırılması doğumların desteklenmesi adına önerilmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: DOĞUMA HAZIRLIK SINIFI, EBE, DOĞUM KORKUSU, GEBE İZLEM,
GEBE OKULU
EVALUATION OF THE SOCIODEMOGRAPHIC CHARACTERISTICS OF PREGNANT
WOMEN AND THEIR BIRTH PATTERNS
Döne ERTUĞRUL ABBASOĞLU1, Özlem KARABULUT2, Tuğba YILMAZ ESENCAN1
1ZEYNEP KAMİL WOMEN AND CHİLDREN’S DİSEASE EDUCATİON AND INVESTİGATİON
HOSPİTAL, 2ZEYNEP KAMİL WOMEN AND CHİLDREN'S DİSEASES EDUCATİON AND RESEARCH
HOSPİTAL
The aim of this study was to determine the sociodemographic characteristics of pregnant women and their birth
patterns and to examine the factors affecting them.
The research was conducted on a total of 101participants who had completed a 6 week education in the obstetrics
and gynaecology program between September 2017-September2018 of a training and Research Hospital located
on the Anatolian side of Istanbul province. The data collection was developed by the researchers in accordance
with the literature and 43questionnaire consisting of questions was used. SPSS 21.0 package program was used to
evaluate the data.
154
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
101 pregnant women participated in our study. The average age of these pregnant women is 33and the youngest
age is 19and the oldest age is 43.82.2% of women were high school graduates,68.3%were employed, while
60.4%of them expressed their income levels in the medium. Although 86.1%of the pregnant women who
participated in our study were the first pregnancies, 90.1% of the pregnant women did not receive any education
about pregnancy and birth.The average of pregnancy weeks of pregnant women participating in the school is23
weeks whereas 89.1%of them are spontaneous pregnancies and 80.2%are planned pregnancies.91.1% of the
pregnant women who attended the training wanted to give birth to normal 8.9% of the physicians stated that they
offered birth with cesarean section. 62.4% of women's pregnancies were the first 4.it was found that they went to
their first check-ups in the week and72.3% preferred the hospital for check-ups. It was found that41.6% of the
pregnant women who participated in our study were concerned because of their lack of knowledge about the
process and39.6% were concerned about their birth.68.3% of women prefer to have a midwife have their
birth,56.4%said they do not want any intervention during the birth. Women's choice to cope with Birth Pain, music,
shower, massage, movement and breathing work(100%) were determined. The greatest contribution of education
was found to relieve women(40.6%)and alleviate fears(32.7%).
Pregnant women who have participated in the birth preparation class prefer to have their birth with the midwife
while they prefer to follow the doctor, and with education, they have been away from their worries and fears.
KEYWORDS: BİRTH PREPARATİON CLASS, MİDWİFE, FEAR OF BİRTH, PREGNANCY FOLLOW-
UP, PREGNANCY SCHOOL
155
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-54- 15-49 YAŞ KADINLARDA AİLE PLANLAMASI YÖNTEM KULLANIM
DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
MERAL ÇETİNKAYA1, YELİZ MERCAN2,
1KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ, 2KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK YÜKSEKOKLU,
Aile planlaması (AP) hizmetlerindeki yetersizlik, toplumun sağlık düzeyini belirleyen önemli halk sağlığı sorunları
arasında yer almaktadır. Araştırmada 15-49 yaş kadınlarda istenmeyen gebeliklerin öncesinde, düşük
öncesi/sonrasında ve araştırma sırasında kullanılan AP yöntem kullanım durumunu belirlemek ve gelecekte
yöntem tercihlerini saptamak amaçlanmıştır.
Tanımlayıcı tipte olan bu araştırma Kırklareli Pınarhisar’da Şubat-Aralık 2017 arasında gerçekleştirilmiştir.
Araştırmanın evrenini 13.02.2017-29.12.2017 tarihleri arasında Aile Sağlığı Merkezi (ASM)’ne kayıtlı 1275 15-
49 yaş kadın oluşturmuştur (n=326). Veriler ASM’ye başvuran kadınlardan, literatüre dayalı olarak hazırlanan
Anket Formu yardımıyla, yüz yüze toplanmıştır. Araştırma için etik kurul resmi izinler alınmıştır.
Araştırma grubunun %46,3’ü 25-34 yaş grubunda, %45,0’ı üniversite mezunu, %73,6’sı evli, %85,5’i çekirdek
aileye sahip, %53,4’ünün orta düzeyde gelire sahiptir. Grubun kadın başına düşen çocuk sayısı ve ideal çocuk
sayısı ortalamaları sırasıyla 1,78±0,76 ve 2,16±0,69’dır. Kadınların %35,7’si istenmeyen gebelik, %25,4’ü düşük
öncesi modern yöntem kullandığı, ilk sırada kondom yer aldığı belirlenmiştir. Düşük sonrası kadınların %40’ının
yöntem kullanmadığı belirlenmiştir. Katılımcıların %52,7’si araştırma sırasında herhangi bir AP yöntemi
kullanmaktadır(modern %41,5, geleneksel %11,3). Modern yöntemler arasında kondom (%15,8), geleneksel
yöntemler arasında geri çekme (%10,9) ilk sıradadır. AP yöntem kullanmama nedeni olarak cinsel hayatın
olmaması gösterilmiştir(%26,7). Kadınların %12,0’ının gelecekte AP yöntemi kullanmak istemediği saptanmıştır.
Gelecekte yöntem kullanmayı düşünenler arasında kondom (%33,4) ve RİA (%24,7) ilk tercih edilen yöntemler
olarak belirlenmiştir. Katılımcıların %54,3’ünün acil kontrasepsiyonu bildiği saptanmıştır. Kadınların %81,4’ü iyi
bir AP yönteminin gelecekte çocuk sahibi olmayı etkilememesini istemektedir.
Modern yöntem kullanım oranları düşük düzeydedir. Geleneksel yöntem kullananların veya yöntem
kullanmayanların altında yatan nedenler belirlenmeli, nedene yönelik stratejiler geliştirilmelidir. AP eğitimleri
erkeklerin katılımı sağlanarak, daha kapsayıcı ve daha etkili bir şekilde verilmesi gereklidir.
ANAHTAR KELİMELER: AİLE PLANLAMASI YÖNTEM KULLANIMI, MODERN YÖNTEM,
GELENEKSEL YÖNTEM.
EVALUATE OF THE USAGE OF FAMILY PLANNING METHOD IN 15-49 AGE WOMEN
MERAL ÇETİNKAYA1, YELİZ MERCAN2
1KIRKLARELİ UNIVERSITY INSTITUTE OF HEALTH SCIENCES, 2KIRKLARELİ UNIVERSITY
SCHOOL OF HEALTH
The inadequacy of family planning (FP) services is one of the important public health problems that determine the
health level of the society. In this study, it was aimed to determine the use of FP method before and/or after of
unintended pregnancies and the abortion, and to determine the method preferences during the research and in the
future of the 15-49 age group.
The study being of descriptive type has been carried out between February-June 2017 in Pınarhisar in Kırklareli.
The population of the study consisted of 1275 15-49 years old women registered to the Family Health Center
between 13.02.2017-29.12.2017(n = 326). The data were collected face to face from the women who applied to
the center by means of the Questionnaire Form prepared based on the literature. Ethical and official permits were
obtained for the research.
156
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
46.3% of the research group was in the 25-34 age groups, 45.0% were university graduates, 73.6% were married,
85.5% had nuclear family, and 53.4% had middle level income. The mean number of children per woman and the
optimum number of children were 1.78±0.76 and 2.16±0.69, respectively. It was determined that 35.7% of the
women used unintended pregnancy and 25.4% used modern methods before abortion that the condom was the first
place. It was determined that 40% of the women did not use the method after abortion. 52.7% of the participants
use any FP method during the research (modern 41.5%, traditional 11.3%). The lack of sexual life as the reason
for not using FP method is shown(26.7%). It was determined that 12.0% of women did not want to use FP method
in the future. In the future, condom (33.4%) and IUD (24.7%) were among the first choice methods. 54.3% of the
participants knew about emergency contraception. 81.4% of women want a good FP method to not affect children
in the future.
Modern method utilization rates are low. The reasons underlying the use of traditional methods or non-methods
should be identified and strategies for cause should be developed. FP trainings should be provided in a more
inclusive and more efficient way by ensuring the participation of men.
KEYWORDS: USE OF FAMİLY PLANNİNG METHOD, MODERN METHOD, TRADİTİONAL METHOD.
157
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-55- PROBLEME DAYALI ÖĞRENME
AKGÜL KURU OKTAY1, ZÜBEYDE DENİZCİ ZİREK1, NEVİN AÇIK1,
1İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi ,
Probleme dayalı öğrenme(PDÖ), karmaşık/gerçek hayat problemlerinin araştırılması ve çözümü için organize
edilen, bireylerin aktif katılımını gerektiren, yapılandırmacı yaklaşıma dayalı bir öğrenme yöntemidir.
Yapılandırmacı yaklaşıma göre öğrenme, öğrencilerin öğrenme sürecinde aktif olarak kendi bilgi ağlarını (şema)
kurduğu ya da yeniden yapılandırdığı aktif bir süreçtir. Bu yaklaşım, bireyin neyi değil, nasıl öğrendiği temeline
dayanmaktadır. Bu derlemenin amacı, probleme dayalı öğrenme yöntemini incelemektir.
PDÖ ilk defa 1950’li yıllarda ABD’de Case Western Üniversitesi Medical School’da uygulanmıştır. Ülkemizde
bu konudaki çalışmalar 1997-1998 yıllarında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinde başlamıştır. Bloom
tarafından tanımlanan öğrenmenin üç alanını etkileyerek bilişsel, duyuşsal ve psikomotor becerileri geliştirdiği ve
birleştirdiği belirtilmektedir. Eğitimin merkezinde senaryoların kullanıldığı, öğrenci merkezli bir eğitim modelidir.
PDÖ’nün temel eğitim gereci, gerçek yaşamla uyumlu problemlerin yer aldığı senaryolardır. Senaryolar,
belirlenen hedeflere ulaşmada yol gösterici ve yönlendirici araçlardır. Geleneksel öğretimde problemler,
değerlendirme amacıyla kullanılırken, probleme dayalı öğrenmede öğrencilerin problem çözme becerilerini
geliştirmek ve bilgi edinmelerini sağlamak için kullanılmaktadır. PDÖ yönteminde öğrencilerin büyük çoğunluğu,
bilgileri paylaşmaktan hoşlandıkları, karşılıklı konuşma ve tartışma, sorgulama, bireysel öğrenme becerilerinin ve
çalışma yeteneklerinin geliştiği, kendilerine güvenin arttığı saptanmıştır. Öğrencilerin aktif olarak derse katılımı
sağlandığında dersteki kavramları daha iyi öğrendikleri bildirilmiştir.
Probleme dayalı öğrenme, günümüzde yaygın olarak yüksek öğretimde kullanılan bir öğrenme yaklaşımıdır.
Öğrenmeyi öğrenen, bilgisini sürekli güncelleyen ve kendi öğrenme sorumluğunu üstlenmiş öğrenciler yetiştirmek
için bu yöntem kullanılmakta, ülkemizde de 1997 yılından beri uygulanmaktadır. Probleme dayalı öğrenmeden
verimli sonuçlar alınması için temel şartların yerine getirilmesi ve öğrencilerin bu yöntemle ders işleme
yeterliliğine ulaştırılması gereklidir.
ANAHTAR KELİMELER: PROBLEME DAYALI ÖĞRENME, YAPILANDIRMACILIK, ÖĞRENME VE
ÖĞRETME
PROBLEM-BASED LEARNİNG
AKGÜL KURU OKTAY1, ZÜBEYDE DENİZCİ ZİREK1, NEVİN AÇIK1
1IZMİR KATİP CELEBİ UNİVERSİTY ATATURK EDUCATİON AND RESEARCH HOSPİTAL
Problem-based learning (PBL) is a constructivist approach-based learning method that requires active participation
of individuals, which is organized for the investigation and resolution of complex / real life problems. According
to constructivist approach, learning is an active process in which students actively construct or restructure their
own knowledge networks (schemes) during the learning process. This approach is based on how an individual
learns and not what. The purpose of this review is to examine the problem-based learning method.
The PBL was first applied in the 1950's at the Case Western University Medical School in the USA. Studies on
this subject in our country began in 1997-1998 at Dokuz Eylül University Faculty of Medicine. It is stated that
PBL has developed and integrated cognitive, emotional and psychomotor skills by influencing three domains of
learning identified by Bloom.It is a student-centered education model where scenarios are used in the centre of
education. The basic training process of PBL is scenarios with problems that are compatible with real life.
Scenarios are guiding and guiding means to reach the specified goals. Problems in traditional teaching are used
for evaluation purposes, and problem-based learning is used to improve the problem-solving skills of students and
provide information. In the PBL method, it was found that the majority of students enjoyed sharing information,
developed mutual conversation and discussion, questioning, individual learning skills and working skills, and
increased self-confidence. It has been reported that students learned the concepts in the lesson more effectively
when they are actively involved in the lesson.
158
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Problem-based learning is a learning approach widely used today in university education. This method is used to
train students who learn to learn, update their knowledge and take responsibility for their own learning, and has
been applied in our country since 1997. In order to obtain efficient results from problem based learning, it is
necessary to fulfill the basic conditions and to provide the students with the ability to process lessons with this
method.
KEYWORDS: PROBLEM-BASED LEARNİNG, CONSTRUCTİVİSM, LEARNİNG AND TEACHİNG
159
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-56- OBSTETRİK SİMÜLASYONLARIN EBELİK EĞİTİMİNDE KULLANIMI
AKGÜL KURU OKTAY1, NAZAN TUNA ORAN2,
1İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi , 2Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Fakültesi,
Ebelik eğitiminde istenilen niteliklere sahip yetkin bir profesyonel ebe yetiştirmek ancak yeterli teorik bilgi ve
uygulama becerisi ile mümkündür. Eğitimde teorik bilgi ile uygulamanın bütünleşmesini sağlamak, öğrencilere
mesleğin gerektirdiği becerileri gerçek ortamda uygulama ve yaşayarak öğrenme fırsatı vermektedir. Ancak gerçek
hasta üzerinde uygulama yapmadan önce, simülasyon tekniği kullanılarak öğrencilerin beceri düzeyleri
geliştirilmektedir. Böylece klinik ortamda öğrencilerin gerçek hasta üzerinde uygulamaları daha kolay ve güvenli
yapmaları sağlanarak beceri eğitimi desteklenmektedir. Bu bildirinin amacı, obstetrik simülasyonların ebelik
eğitiminde kullanımını incelemektir.
Simülasyon teorik bilgi ve uygulama alanları arasında bir geçiş sürecidir. Simulasyon tekniğinde, mesleki
uygulamalar anatomik modeller üzerinde gerçek aletler ve diğer eğitim materyalleri kullanılarak
gerçekleştirilmektedir. Ebelik eğitiminde obstetrik simulasyonların kullanımı 16-17. yüzyıla kadar uzanmaktadır.
Bu alanda en eski simulasyon araçları phantom olarak bilinen maketlerdir. Fransa Kralı’nın ebesi Madame Du
Coudray, tüm Fransa’yı dolaşarak ebelerin bilgi ve beceri düzeyini geliştirmek için eğitimlerinde simülasyondan
yararlanmıştır. Ebelik eğitiminde daha sonraları torsoslar, pelvis, yenidoğan modelleri yanında amniosentez,
epizyotomi tamiri, forseps kullanımı gibi uygulamaları öğretmek amacıyla birçok simulasyon aracı tasarlanmıştır.
20. yüzyılın sonlarında ise motorlu cihazlara sahip gerçek insan boyutundaki mankenler geliştirilmiştir. Yapılan
çalışmalarda simulasyon kullanımının en önemli interaktif yöntemlerden biri olduğu belirtilirken gerçekçi bir
ortam sağladığı, mesleki becerilerin geliştirilmesinde klinik ortamlar kadar yararlı olduğu ifade edilmektedir.
Obstetri alanında mezuniyet sonrası eğitimlerde de son yıllarda kullanımı artan simulasyona dayalı eğitimlerin
ebelere klinik karar verme becerilerinin öğretilmesinde etkili olduğu saptanmıştır.
Obstetrik simulasyonlar ile gerçekleştirilen beceri eğitimleri, gerek öğrencilerin ve gerekse de meslek
mensuplarının profesyonel ebelik kimliğine uygun olarak yetkinlik kazanmaları açısından önem taşımaktadır.
Günümüzde obstetrik simulasyanlarının ebelik eğitiminde kullanımı artmış ve simulasyon araçları gerçeğe daha
yakın hale gelmiştir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK EĞİTİMİ, SİMÜLASYONA DAYALI EĞİTİM, BECERİ EĞİTİMİ
USE OF OBSTETRIC SIMULATIONS IN MIDWIFERY EDUCATION
AKGÜL KURU OKTAY1, NAZAN TUNA ORAN2
1IZMİR KATİP CELEBİ UNİVERSİTY ATATURK EDUCATİON AND RESEARCH HOSPİTAL, 2EGE
UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
It is only possible to train a competent professional midwife with required qualifications in midwifery education
with sufficient theoretical knowledge and practical skills.To provide the integration of theoretical knowledge and
practice in education gives the students the opportunity to learn and apply the skills required by the profession in
the real environment. However, before applying on the real patient, students' skill levels are developed using the
simulation technique. In this way, skills training is supported by providing the students to make the applications
easier and safer on the real patient.The purpose of this paper is to examine the use of obstetric simulations in
midwifery education.
Simulation is a transition period between theoretical knowledge and application areas. In the simulation technique,
professional practices are carried out using real tools and other training materials on anatomical models.The use
of obstetric simulations in midwifery education dates back to 16th and 17th centuries.The oldest simulation tools
in this area are known as phantom. Madame Du Coudray, the King of France, took advantage of the simulation in
the training of midwives to improve their knowledge and skills all around France. In the midwifery education,
many simulation tools were designed to teach applications such as torsos, pelvis, neonatal models, amniocentesis,
episiotomy repair, forceps use. At the end of the 20th century, mannequins of real human size with motorized
160
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
devices were developed. It is stated that the use of simulation is one of the most important interactive methods in
the studies and provides a realistic environment and is useful in the development of professional skills as well as
clinical environments. In the field of obstetrics, it has been determined that education based on simulating
increased use in post-graduation education in recent years has been effective in teaching midwives ' clinical
decision making skills.
The skills training performed with birth simulations are important in terms of gaining competence in accordance
with the professional midwifery identity of both students and professionals. Nowadays, the use of birth simulasyan
in midwifery education has increased and the simulation tools have become closer to reality.
KEYWORDS: MIDWIFERY EDUCATION, SIMULATION-BASED EDUCATION, SKILL TRAINING
161
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-57- HEMŞİRELİK VE EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRENME STİLLERİ VE
ANDRAGOGİCAL EĞİTİM YAKLAŞIMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Filiz ASLANTEKİN ÖZÇOBAN1, Mesude ULUŞEN2,
1BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ, 2AMASYA ÜNİVERSİTESİ,
Bu araştırmanın amacı ebelik öğrencilerinin baskın öğrenme stillerini ortaya çıkarmak, öğrenme stillerinin
androgojik yaklaşım ve demografik özellikleri ile arasındaki ilişkiyi saptamaktır.
Araştırmanın örneklemini, 2014-2015 öğretim yılı bahar döneminde Amasya Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu
Ebelik ve Hemşirelik Programlarında okuyan 1-2-3-4 sınıf anket doldurmayı kabul eden tüm öğrenciler
oluşturmaktadır. Tarama modelinde betimsel bir araştırmadır. Araştırmanın verileri sosyodemografik soru formu,
Kolb Öğrenme Stili Envanteri ve Cerit tarafından literartüre dayalı oluşturulan Andragojik yaklaşıma ilişkin
öğrenci algısını ölçen 5’li likert anket formu ile toplanmıştır.
Öğrencilerin en baskın öğrenme stili “Özümseyen” olmuştur (%31,9). İkinci sırada % 26,4 ile “Değiştiren” tip ve
akabinde % 25,8 ile “Ayrıştıran” tip üçüncü sırada yer almıştır. Öğrencilerin sınıflara göre öğrenme stillerine
baktığımızda 1 sınıf öğrencilerde baskın tip değiştiren, 2.Sınıflarda özümseyen, 3.Sınıfta özümseyen,
4.sınıföğrencilerde ayrıştıran tip öğrenme stili baskındır. Demografik özelliklerden sadece baba eğitimi ve TV’de
gündemi izleme, öğrenim görülen alan ile ilgili bilimsel yayınları takip etme ve bölüme istekle devam etme
özellikleri ile öğrenme stilleri arasında anlamlı ilişki saptanmıştır. Androjik yaklaşıma ilişkin algıları
değerlendirmeye yönelik önermelerden “Geribildirimler, öğrenme sürecime yardımcı oluyor” ve “Merak ettiğim,
sorunlarımı çözeceğine inandığım, bana mutluluk getireceğini düşündüğüm konuları öğrenmek isterim” önemeleri
ile öğrenme stilleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmuş olup baskın öğrenme stili ayrıştıran iken en
az olan değiştiren stildir.
Eğitim ortamında bireylerin birbirlerinden farklı özellikleri olduğu ve bunlarında öğretim sürecine etkileri söz
konusudur. Ayrıca eğitim ortamında etkin katılımı temel alan yetişkin özelliklerine uygun Androgojik yaklaşımın
olması yetişkinlerin beklentisidir. Sonuç olarak, çalışmada elde edilen tespitler bağlamında eğitim süreçlerinde
öğrenme stilleri ve androgojik ilkelerin dikkate alan düzenleme yapılmalıdır.
ANAHTAR KELİMELER: ÖĞRENME STİLLERİ, EBE, HEMŞİRE, ANDROGOJİK YAKLAŞIM.
THE LEARNİNG STYLES OF NURSİNG AND MİDWİFERY STUDENTS AND
EVALUATİON OF ANDRAGOGİCAL EDUCATİON APPROACHES
Filiz ASLANTEKİN ÖZÇOBAN1, Mesude ULUŞEN2
1BALİKESİR UNİVERSTY, 2AMASYA UNİVERSTY
The purpose of this research is to determine the dominant learning styles of midwivery students and to discover
the relationship between learning styles, andragogical approach and demographic charactheristics.
The sampling of the research is consist of all freshman, sophomore, junior and senior students of Amasya Universty
Faculty of Health Sciences Midwifery and Nursing programs during 2014-2015 Spring semester that agreed to fill
out the survey. In this scanning method the data of this discriptive research were gathered with a socio-
demographic questionairre form, a 5 – level Likert survey that evaluates the perceptions of students in relation
with Andragogical approaches produced by Cerit based on literature and Kolb Learning Styles Inventory
The most dominant learning style among students is “assimilating learning” (31.9%). “modified learning ” type is
the second with 26.4% and it’s followed by “separation learning” with 25.8%. When the learning types of students
were examined in relation with their grades, the most dominant types were found to be modified learning among
freshman, assimilating learning among sophomore and junior and separation learning among senior students.
Among the demographic charateristics, only father education, following the daily news on TV, reading scientific
papers in the field of study and to have a motivation of study for the field of study have been found to have a
162
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
significant relationship with learning styles. It has been found that there is a statistically significant difference
between postulates “Feedbacks help me with my learning” and “I would like to learn about the topics I wonder,
believe will help me and make me happy.” and learning styles. The most dominant learning style is found to be
separation learning whereas the least dominant is modified learning.
In the education environment, it is a fact that individuals have diverging features and these features affect the
learning process. Also, the presence of Andragogical approach which is based on the active participation in
education environment is expected by the adults. In conclusion, depending on the data gathered from this research,
during education process, an arrangement that takes both learning styles and Andragogical approaches into account
should be done.
KEYWORDS: LEARNİNG STYLES, MİDWİFE, NURSE, ANDRAGOGİCAL APPROACH.
163
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-58- DOĞUM SONU DEPRESYONUN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ İLE İLİŞKİSİ
Zeliha SUNAY1, Esra KARATAŞ OKYAY1, Nilay GÖKBULUT2, Tuba UÇAR1,
1İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, 2Malatya Eğitim Ve Araştırma Hastanesi ,
Bu araştırma, doğum sonu depresyonun kişilik özellikleri ile ilişkisini belirlemek amacıyla yapıldı.
Tanımlayıcı tipte olan araştırmanın örneklemini, Haziran-Eylül 2018 tarihleri arasında Malatya Eğitim ve
Araştırma Hastanesi Beydağı Kampüsünde doğum sonu 0-3 ay arasında olan kontrol amacıyla kadın doğum
polikliniklerine başvuran ve araştırmaya katılmayı kabul eden 381 kadın oluşturdu. Veriler yüz yüze görüşme
yöntemi kullanılarak, Kişisel Bilgi Formu, Edinburgh Postpartum Depresyon Skalası (EPDS) ve On-Maddeli
Kişilik Ölçeği (OMKÖ) ile toplandı. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiklerin (sayı, yüzde, ortalama, standart
sapma) yanı sıra bağımsız gruplarda t testi, pearson korelasyon analizi ve çoklu doğrusal regresyon analizi
kullanıldı.
Gebelerin yaş ortalaması 28.20±5.63 olup, %50.1’i ortaöğretim mezunu, %91.9’u çalışmıyor, %73’ünün geliri
giderine denk, %69.8’i çekirdek aile yapısına sahiptir. Kadınların çoğu multipar olup (%72.2), doğumdan sonra
geçen süre ortalama 2.14±1.99 haftadır. Araştırmada EPDS toplam puan ortalaması 5.66±4.72 olup, depresyon
oranının %14.2 olduğu belirlendi. Kadınların OMKÖ “dışa dönüklük” alt boyutu puan ortalamasının 9.73±3.22,
“sorumluluk” alt boyutu puan ortalamasının 11.87±2.45, “duygusal dengelilik” alt boyutu puan ortalamasının
9.91±2.91, “Deneyime açıklık” alt boyutu puan ortalamasının 9.34±2.87 ve “yumuşak başlılık” alt boyutu puan
ortalamasının 11.99±2.34 olduğu saptandı. Doğum sonu depresyon ile on maddeli kişilik ölçeği alt boyutları olan
dışa dönüklük, sorumluluk, duygusal dengelilik ve yumuşak başlılık arasında negatif yönde anlamlı ilişki bulundu
(sırasıyla r=-.142, r=-.242, r=.251, r=-.223; p< .05). Çoklu doğrusal regresyon modeli düşük düzeydeki
sorumluluk, duygusal dengelilik ve yumuşak başlılığın doğum sonu depresyonun önemli belirleyicileri olduğunu
göstermiştir (sırasıyla β= -.286, β= -.316, β= -.267; p< .05).
Düşük düzeydeki sorumluluk, duygusal dengelilik ve yumuşak başlılığın doğum sonu depresyon gelişme
olasılığını artırdığı belirlendi.
ANAHTAR KELİMELER: POSTPARTUM, POSTPARTUM DEPRESYON, KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ
RELATİONSHİP BETWEEN POSTPARTUM DEPRESSİON AND PERSONALİTY TRAİTS
Zeliha SUNAY1, Esra KARATAŞ OKYAY1, Nilay GÖKBULUT2, Tuba UÇAR1
1İNÖNÜ UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES MİDWİFERY DEPARTMENT, 2MALATYA
EDUCATİON AND RESEARCH HOSPİTAL
This study was conducted to determine the relationship between postpartum depression and personality traits.
The sample of the descriptive study consisted of 381 women who applied to the gynecology outpatient clinics of
Malatya Education and Research Hospital between June and September 2018 and accepted to participate in the
study. The data were collected by using top Personal Information Form, Edinburgh Postpartum Depression Scale
(EPDS) and Ten-item Personality Scale (TIPS) by using face-to-face interview method. In the analysis of data,
descriptive statistics (number, percentage, mean, standard deviation) as well as independent samples t-test, one-
way analysis of variance, pearson correlation analysis and regression analysis were used.
The mean age of the pregnant women was 28.20 ± 5.63, 50.1% were secondary school graduates, 91.9% did not
work, 73% had income equivalent, 69.8% had a core family structure. Most of the women were multiparous
(72.2%) and the mean time after delivery was 2.14 ± 1.99 weeks. The mean total EPDS score was 5.66 ± 4.72 and
the depression rate was 14.2%. The mean score of women's OCDS 2. extraversion ort sub-dimension score was
9.73 ± 3.22, 9 responsibility amas sub-dimension mean score was 11.87 ± 2.45, ± emotional balance amas sub-
dimension score was 9.91 ± 2.91, ın Clarity of experience ort sub-dimension score was 9.34 ± 2.87 and Kadınlar
the mean sub-dimension of softness amas was found to be 11.99 ± 2.34. There was a negative correlation between
164
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
postpartum depression and ten items personality scale sub-dimensions, extroversion, responsibility, emotional
balance, and mild head (r = -. 142, r = -. 242, r = .251, r = -. 223; p <.05). The multiple linear regression model
showed that low responsibility, emotional balance, and mild title were important determinants of postpartum
depression (β = -.286, β = -.316, β = -.267, p <.05, respectively).
It was determined that low level of responsibility, emotional balance, and mild title increased the probability of
postpartum depression.
KEYWORDS: POSTPARTUM, POSTPARTUM DEPRESSİON, PERSONALİTY TRAİTS
165
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-59- YAŞAM BOYU ÖĞRENME
ZÜBEYDE DENİZCİ ZİREK1, AKGÜL KURU OKTAY1, FERUZE ALDEMİR1,
1İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Yaşam boyu öğrenme; resmi ya da gayri resmi olsun bireysel, toplumsal açıdan bilgiyi üretme, geliştirme ve hayata
geçirme amaçlı hayat boyu devam eden öğrenme süreci olarak tanımlanabilir. Okul öncesi dönemden başlar ve
emeklilik sonuna kadar hatta daha sonrasında bile devam eder. Aile, okul, iş yaşamı, sosyal yaşam, gelişen
teknoloji yaşam boyu öğrenmede etkendir. Bu makalede yaşam boyu öğrenme, insan yaşamına katkıları ve yaşam
boyu öğrenme becerileri incelemek amaçlanmıştır.
20. Yüzyılın ikinci yarısından sonra yaşanan teknolojik ve bilisel gelişmeler toplumsal yaşamı her yapısıyla
etkilemiştir. Özellikle eğitim kurumlarının çağın gereksinim duyduğu bireyleri yetiştirmede sıkıntılar yaşaması
gibi nedenlerden dolayı Avrupa Birliği ülkeleri ve aday ülkeler başta olmak üzere birçok ülke tarafından örgün
eğitim kurumlarının yanı sıra yaşam boyu öğrenme ya da eğitim alanlarına büyük katkısı olan yaygın eğitim
kurumlarına büyük önem verilmiştir. 1970’li yıllarda başlayan yaşam boyu öğrenme politikası 2000’li yıllarda
Türkiye’de de sıkça konuşulmaya başlanmıştır. En temel amacı öğrenmeyi öğretmek olan yaşam boyu
öğrenmenin; bilmek için öğrenmek, yapmak için öğrenmek, olmak için öğrenmek, birlikte yaşamak için öğrenmek
olmak üzere dört temel amacı vardır. Yaşam boyu öğrenmenin hedefleri; Okul öncesi dönemden emeklilik sonrası
döneme kadar tüm yetenek, bilgi ve becerileri kazanmak ve yenilemesi, Tüm bireylerin bilgi tabanlı topluma uyum
sağlayabilecek bilgi ve yeterliliği geliştirmesi, sosyal ve ekonomik hayata aktif katılım sağlamasını teşvik ederek
kendi geleceğini daha iyi kontrol edebilmesini olanaklı hale getirmesi, Bireylerin bilgi toplumuna ayak
uydurmaları ve bu toplumda yaşamlarının kontrolünü sağlayabilmeleri için ekonomik ve sosyal hayatın tüm
evrelerine aktif bir şekilde katılımlarına fırsat yaratılmasıdır.
Günümüzde bireylerin genç yaşta öğrendikleri bilgiler yetersiz kalmaktadır. Gelişen ve değişen dünyaya ayak
uydurabilmek için, gelişmişlik düzeyini yakalamak, beyin göçünü önlemek, ekonomik kalkınmayı arttırmak,
demokrasi ve insan hakları için ülkemizin de yaşam boyu öğrenme politikası geliştirmesi ve hayata geçirmesi
gerekmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: YAŞAM BOYU ÖĞRENME, EĞİTİM, HAYAT BOYU EĞİTİM.
LİFE LONG LEARNİNG
ZÜBEYDE DENİZCİ ZİREK1, AKGÜL KURU OKTAY1, FERUZE ALDEMİR1
1IZMİR KATİP CELEBİ UNİVERSİTY ATATURK TRAİNİNG AND RESEARCH HOSPİTAL
Life-long learning; can be defined as life long learning process for the purpose of producing, developing, and
transmitting information in an individual, societal way, whether formal or informal. It starts from pre-school and
continues until after the end of retirement and even after wards. Family, school, work life, social life, developing
technology affect life long learning.In this article, it is aimed to examine life long learning, contributions to human
life and life long learning skills.
The technological and cognitive developments that occurred after the second half of the 20th century affected
social life with every structure. Especially due to the fact that educational institutions have difficulties in educating
the individuals who need the age, great importance has been given to non-formal education institutions which have
a great contribution to lifelong learning or education areas by many countries, especially European Union countries
and candidate countries, as well as formal education institutions. Life long learning policy began in the 1970s in
the 2000s began to be widely spoken in Turkey. The main aim of life-long learning is to teach learning; To learn
to known, to learn, to make, to lern to be, to learn to live together, there are four main objectives. The goals of life-
long learning; To acquire and rene wall abilities, knowledge and skills from pre-school to post-retirement,
Improving the knowledge and competence that all individuals can adapt to knowledge-based gathering makes it
possible to beter control their own future by encouraging active participation in socialand economic life, To create
an opportunity for individuals to actively participate in all phases of economic and social life so that they can keep
up with the information society and control their lives in this society.
166
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Today, information that individuals learn in their youth is insufficient. In order to catch up with the evolving and
changing world, it is necessary for our country to develop life long learning policy for survival, to prevent
development of brain, to increase economic development, to develop democracy and human rights.
KEYWORDS: LİFE LONG LEARNİNG, EDUCATİON, LİFE LONG EDUCATİON
167
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-60- EBELİK BÖLÜMÜ DOKTORA EĞİTİMİNİN GELİŞTİRİLMESİNDE ORPHEUS
PROGRAMININ YERİ
Esma YÜKSEL1, Nazan TUNA ORAN1,
1EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ EBELİK BÖLÜMÜ,
Mesleklerin profesyonelleşmesinde atacağı adımlar, ortaya konulan hizmetin kalitesi ile doğrudan ilişkilidir. Bu
durumda sunulan bakımın kalitesi, mesleğin sahip olduğu bilimsel bilgi ile geliştirilebilir. Ebelik, sağlık
hizmetlerinde önemli bir yeri olan, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası annenin bakımında etkin rol alan
profesyonel bir meslek dalıdır. Ebelik bakım hizmeti kalitesini yükseltmek, bilimsel bilgi birikimini artırmak ve
eğitimin kalitesini geliştirmek için bilimsel üretkenlik büyük önem taşımaktadır.
Son yıllarda ebelik bölümünde yüksek lisans ve doktora programları açılmakta ve sayıları giderek artmaktadır.
Lisansüstü eğitimin en temel amacı problemleri ortaya koymak ve bu problemlere çözümler üretmek, teorik bilgiyi
geliştirmek ve bu bilgiyi uygulamaya aktarmak ve bu sayede kanıta dayalı bilgi havuzuna katkı sunmaktır.
Özellikle doktora eğitiminde ebelere bağımsız araştırma yapabilme ve sahip olunan bilgiyi yorumlayabilme
kabiliyetinin kazandırılması amaçlanmaktadır. Ancak artan doktora programlarına rağmen, bilimsel üretkenlik
ebelik bölümünde istenilen düzeyde değildir. ORPHEUS programının temel amacı sağlık alanındaki doktora
eğitimi standartlarını geliştirmektir. Bu programda, doktora öğrencilerinin teorik ders yükü hafifletilerek, tez
çalışmasına ve araştırma yapmaya ağırlık verilmesi ön planda tutulmuştur. Ayrıca bu programla ORPHEUS
üyeleri arasında iletişim ve birlikteliğin sağlanması, farklı üniversiteler ile ortak doktora programlarının kurulması
ve geliştirilmesi, hem öğrenciler hem de öğretim elemanları arasındaki hareketliliğin/değişimin arttırılması
amaçlanmıştır.
Ebelik doktora programı 4 ders dönemi ve 4 tez dönemi olmak üzere 8 dönemden oluşmaktadır. Fakat ORPHEUS
programında öğrencilerin doktora eğitimi sırasında daha fazla araştırmaya odaklanması gerektiği bu nedenle de
ders döneminin 3’e indirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Böylelikle, teorik ders yükü azalan doktora
öğrencisinin bilimsel konularda araştırmaya odaklanabilmesi mümkün olmaktadır. ORPHEUS programının
ölçütlerine göre öğrencinin tez bitirme sınavına girebilmesi için üç uluslararası hakemli dergide (SCI veya SCI-
expanded kapsamında) yayın yapmış olması şartı istenmektedir.
Ebelik bölümü doktora programının ihtiyacı ve ORPHEUS uygulaması birlikte bakıldığında; her iki programdaki
hedeflerin uyuştuğu görülmektedir. Örneğin, doktora öğrencisinin üç yayın yapmış olma şartı ile ebelik mesleğinin
bilimsel üretkenliğinde ilerleme sağlanabilir. Ebelik eğitiminin iyileştirilmesinde, ORPHEUS programının amacı
ve girişimleri göz önünde bulundurulmalıdır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, EBELİK AKADEMİK PROFİL, EBELİK DOKTORA EĞİTİMİ,
ORPHEUS, LİSANSÜSTÜ EĞİTİM
IMPORTANCE OF ORPHEUS ON DOCTORATE EDUCATION IMPROVEMENT IN
MIDWIFERY PROFESSION
Esma YÜKSEL1, Nazan TUNA ORAN1
1EGE UNIVERSITY FACULTY OF HEALTH SCIENCES DEPARTMENT OF MIDWIFERY
The professionalization approaches in any professions are directly related to the quality of the service provided. In
this case, the scientific knowledge of the profession can improve the quality of care offered. As a professional
profession Midwifery plays a significant role in health services and takes an active role in the care of the mother
before, during and after the birth. Scientific productivity has a particular importance to increase the quality of
midwifery care services, to improve scientific knowledge and to advance the quality of occupational training.
In recent years, graduate and doctorate programs have been established in the midwifery department and their
number is increasing. However, despite increasing doctorate programs, scientific productivity is not at the desired
level in the midwifery profession. The main purpose of the ORPHEUS program is to improve the doctorate
168
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
education standards in health science. In this program, by alleviating the theoretic course burden, priority is to
focus on thesis study and research for doctorate students. Moreover, the aim of this program is to provide
communication and cooperation among ORPHEUS members, to establish and develop joint doctorate programs
with different universities and to increase mobility / change between students and instructors.
Midwifery doctorate program consists of 4 theoretic training terms and 4 dissertation terms. However, in the
ORPHEUS program, it is emphasized that students should focus on more research during their doctorate education
and therefore the theoretic training should be reduced to 3 terms. Thus, it is possible to focus on thesis study and
research for doctorate students with alleviated the theoretic course burden. According to the ORPHEUS program
criteria, the student is required to publish in three international peer-review journals (SCI or SCI-extended).
When the ORPHEUS program and midwifery department doctorate program are considered together; the goals in
both programs are in line with each other. For example, it can progress in the scientific productivity of the
midwifery profession with the condition of having made three publications in the doctorate student. The goals and
initiatives of the ORPHEUS program should be taken into consideration in order to improve midwifery education.
KEYWORDS: MİDWİFERY, MİDWİFERY ACADEMİC PROFİLE, MİDWİFERY DOCTORATE
EDUCATİON, ORPHEUS, GRADUATE EDUCATİON
169
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-61- DOĞUM ÖNCESİ VE DOĞUM SONRASI EGZERSİZ DERSİ ALAN VE ALMAYAN
EBELİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN KLİNİK UYGULAMA BECERİSİ, EGZERSİZ
DAVRANIŞ DEĞİŞİMİ VE İLİŞKİLİ FAKTÖRLER
YASEMİN ERKAL AKSOY1, SEMA DERELİ YILMAZ1,
1Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü,
Doğum öncesi ve doğum sonrası egzersiz dersi alan ve almayan öğrencilerin klinik uygulama becerisi, egzersiz
davranış değişimi ve ilişkili faktörlerin değerlendirilmesi amacıyla planlanmış eğitim müdahale çalışmasıdır.
Araştırmanın evrenini, Şubat-Temmuz 2017 ve Şubat-Temmuz 2018 tarihleri arasında Selçuk Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü dördüncü sınıf öğrencileri oluşturmuştur (N=198). Doğum öncesi ve doğum
sonrası egzersiz dersinin seçmeli bir ders olması nedeniyle örneklem seçimine gidilmemiştir. Araştırmaya toplam
122 (girişim grubu=66 öğrenci, kontrol grubu=56 öğrenci) dördüncü sınıf ebelik bölümü öğrencisi katılmıştır. Veri
toplama araçları olarak literatür ışığında oluşturulmuş sosyodemografik soru formu, egzersiz uygulama beceri
formu, Egzersiz Davranış Değişimi Ölçekleri kullanılmıştır.
Uygulama öncesi öğrencilerin yaş ortalaması 22.04±1.17 olup akademik ortalamaları 2.78±0.37 (4’lük not sistemi
üzerinden), beden kütle indeksi (BKİ) ortalaması 21.45±3.27 olarak belirlenmiştir. Girişim ve kontrol grubundaki
öğrencilerin uygulama öncesi egzersiz uygulama becerilerinde fark olmadığı (p>0.05) ve uygulama sonrası iki
grup arasında fark olduğu (p<0.05) tespit edilmiştir. Girişim ve kontrol grubundaki öğrencilerin ön-test ve son-
test egzersiz değişim aşamaları arasında anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). Kontrol ve girişim grubundaki
öğrencilerin ölçek toplam puan ortalamaları ile ön-test ve son test arasında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit
edilmiştir (p<0.05).
Sonuç olarak verilen eğitim öğrencilerin egzersiz davranışlarında değişim oluşturmuştur. Ebelik lisans
müfredatında egzersiz derslerine zorunlu veya seçmeli olarak yer verilmesi gerekmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, EGZERSİZ, DOĞUM ÖNCESİ, DOĞUM SONRASI
CLINICAL PRACTICE SKILLS, EXERCISE BEHAVIOR CHANGE AND RELATED
FACTORS OF MIDWIFERY STUDENTS WITH AND WITHOUT PRENATAL AND
POSTPARTUM EXERCISES COURSE
YASEMİN ERKAL AKSOY1, SEMA DERELİ YILMAZ1
1SELÇUK UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES MİDWİFERY DEPARTMENT
The purpose of study is to evaluate the clinical skills, exercise behavior change of the midwifery students who take
prenatal and postpartum exercises course, and related factors.
The universe of the study consisted of fourth grade students from Selçuk University Faculty of Health Sciences,
Midwifery Department between February-July 2017 and February-July 2018 (N=198). As the prenatal and
postpartum exercise course was an elective course so was not made sample selection. A total of 122 students
(intervention group=66 students, control group=56 students) participated in the fourth grade midwifery students.
Sociodemographic questionnaire, exercise practice skill form, Exercise Processes of Change Scales were used as
data collection tools.
The mean age of the students was 22.04±1.17 years and their academic average was 2.78±0.37 (on a 4-point
system), and the mean body mass index (BMI) was 21.45±3.27. It was determined that there was no difference
between before application in the intervention and control group (p>0.05) and there was difference after
application the two groups (p<0.05). A significant difference was found between the pre-test and post-test exercise
change stages of the intervention and control group (p<0.05). A statistically significant difference was found
between the mean total score of the students in the control and intervention group and the pre-test and post-test
(p<0.05).
170
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
As a result, the training provided a change in students' exercise behavior. In the midwifery undergraduate
curriculum, compulsory or elective courses should be included.
KEYWORDS: MIDWIFERY, EXERCİSE, PRENATAL, POSTPARTUM
171
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-62- TÜRK SAĞLIK MEVZUATINDA EBELİK
YELİZ MERCAN1, KEVSER TARI SELÇUK2, SEVAL CAMBAZ ULAŞ3,
1KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKLU, 2BANDIRMA ONYEDİ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ, 3MANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ
FAKÜLTESİ,
Türkiye’de Cumhuriyetin ilanından sonra ebelik mesleğine ilk olarak 1928 tarihli 1219 Sayılı Tababet ve Şu’abatı
San’atlarının Tarz-ı İcrasına Dair Kanun’da yer verilmiş, ebelerin görev ve yetkileri belirlenmiştir.
Herkese eşit ve etkin sağlık hizmeti sunmak için 1961 yılında kabul edilen 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin
Sosyalleştirilmesi Hakkındaki Kanun ile hükümet tabipliği yerine nüfus temel alınarak sağlık ocaklarının
kurulması öngörülmüş, bu kanunla ebeler koruyucu sağlık hizmetlerinin sunumunda önemli yer edinmiş, sağlık
ocakları ve sağlık evlerinde görevlendirilmiştir. Bu süreçte ebeler 1963 yılında yürürlüğe konan 224 sayılı Sağlık
Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkındaki Kanun kapsamında görevlerini sürdürmüştür. 1983 yılında 181 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ile Sağlık Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri belirlenmiş, yine aynı yılda yayımlanan
Yataklı tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 133.Maddesinde ebelerin görev ve yetkileri tanımlanmıştır.
Ayrıca 1983 yılında 18161 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütecek Personelin
Eğitimi, Görev, Yetki ve Sorumlulukları Hakkındaki Yönetmelikte ebeler eğitim yetkisine sahip personel arasında
yer almıştır. 1997 yılında yayınlanan 22900 sayılı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezleri
Yönetmeliği’nde ebelerin görevleri tanımlanmıştır.
Sağlıkta dönüşümle birlikte 2004 yılında yayımlanan Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kanunu ile beraber ebeler
Aile Sağlığı Elemanı (ASE) olarak çalışabilecek kişiler arasında yer almış, 2010 yılında yayınlanan 27591 sayılı
Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinde ASE’nin görevleri belirlenmiştir. Sağlıkta dönüşümün devam ettiği
2012 yılında ebelik diplomasına sahip olduğu halde en az üç yıl yataklı tedavi kurumları ile ağız ve diş sağlığı
merkezlerinde fiilen hemşirelik görevi yaptığını belgelendiren ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
üç ay içerisinde talepte bulunanlara hemşirelik yetkisi verilmiştir. 2014 yılında Sağlık Meslek Mensupları İle
Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelikte ise 1219
sayılı Kanunun ek 13.maddesinde tanımlanan diğer meslek mensuplarına ilaveten ebe yardımcısı kavramı
geliştirilmiş ve görevleri tanımlanmıştır.
Türkiye’de ebelik mesleğinin uygulanmasına ilişkin yasal düzenlemeler bulunmasına rağmen, mevcut
uygulamalarda sorunlar olduğu bilinmektedir. Bu nedenle taslağı hazırlanan ebelik yasasının hızla hayata
geçirilmesi gerekmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: SAĞLIK MEVZUATI, EBELİK, MESLEK.
MIDWIFERY IN TURKISH HEALTH LEGISLATION
YELİZ MERCAN1, KEVSER TARI SELÇUK2, SEVAL CAMBAZ ULAŞ3
1KIRKLARELİ UNIVERSITY SCHOOL OF HEALTH, 2BANDIRMA ONYEDI EYLUL UNIVERSITY
FACULTY OF HEALTH SCIENCES, 3MANİSA CELAL BAYAR UNIVERSITY FACULTY OF HEALTH
SCIENCES
After the proclamation of the Republic of Turkey, we come across the midwifery profession in Law #1219 on
Modus Operandi of Medicine and Medical Sciences dated 1928 for the first time, in which the duties and
authorities of midwives was regulated.
According to Law #224 on Socialization of Health Services which was adopted in 1961 to provide equal and
effective health services to everybody, community clinics based on the population were established instead of
government doctors, midwives gained a prominent role in providing preventive health services and they were
employed in community clinics and healthcare centers. In this process midwives continued carrying out their duties
172
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
pursuant to Law #224 on Socialization of Health Services which came into force in 1963. 133 of the Regulation
on Management of Inpatient Treatment Institutions, which was accepted in the same year.
Together with the transformation in healthcare, midwives fell within the persons eligible to work as Family
Healthcare Staff (FHS) pursuant to the Family Medicine Pilot Scheme Act published in 2004. The duties of FHS
were defined in the Regulation #27591 on Implementation of Family Medicine published in 2010. With the
proceeding transformation in healthcare, in 2012, persons holding a midwife degree and being able to provide
evidence that they have actually worked as a nurse in an inpatient healthcare institution or a dental healthcare
center for at least 3 years, were given the authorities of a nurse if they made a request within three months after
the effective date of this article. In 2014 through the Regulation on the Work and Duty Definitions for Healthcare
Staff and Other Professionals Working in Healthcare Services, the term “midwife helper” was established in
addition to professions defined by Bylaw 13 of the Law #1219 and the duties of this profession were defined.
Although there are legal regulations in Turkey regarding the performance of the midwifery profession, it is well-
known that there are some problems in the execution. Therefore, it is imperative that the Midwifery Act, for which
a law draft has been prepared is materialized swiftly.
KEYWORDS: HEALTH LEGISTATION, MIDWIFERY, PROFESSION.
173
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-63- İLK KEZ DOĞUM YAPAN KADINLARDA DOĞUM ŞEKLİNİN POSTPARTUM
YORGUNLUK VE YAŞAM KALİTESİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Bihter AKIN1, Melek BALÇIK ÇOLAK2, Esin ÇEBER TURFAN2,
1Gaziemir Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi, 2Ege Üniversitesi,
Yeni bir bebeğin dünyaya gelmesi olumlu ve doyurucu bir durum olsa da, annelerin bir kısmında bazı fiziksel ve
duygusal sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu çalışmada ilk kez doğum yapan kadınlarda doğum şeklinin
postpartum yorgunluk ve yaşam kalitesi üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Çalışma 01.02.2016 - 30.05.2016 tarihleri arasında bir ilçe devlet hastanesi postpartum servisinde herhangi bir
riski bulunmayan, ilk kez doğum yapmış ve çalışmaya katılmayı kabul eden kadınlar ile yapılmıştır. Çalışmaya
vajinal doğum yapmış 139 (VD grubu-VDG), sezaryen ile doğum yapmış 135 (S Grubu-SG) kadın olmak üzere
toplam 274 kadın dâhil edilmiştir. Postpartum yorgunluğu belirlemek amacıyla ilk 24 saat içinde kadınlara Çok
Boyutlu Yorgunluk Değerlendirme Ölçeği (MAF) uygulanmıştır. Ardından dört hafta sonra katılımcılar telefon ile
aranarak tekrar Çok Boyutlu Yorgunluk Değerlendirme Ölçeği (MAF) ve Doğum Sonrası Yaşam Kalitesi Ölçeği
(DSYKÖ) uygulanmıştır. Normal dağılım gösteren numerik değişkenlerde gruplar arası önem farklılığının
kontrolünde student-t test uygulanmıştır.
Kadınların yaş ortalaması 25.46 ± 4.9 ‘dur. VDG’ nda dört hafta sonraki MAF puanı (31.25+3.49) ilk 24 saatteki
MAF puanından (18.82+4.41) anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p=0.00). Yine aynı şekilde SG’ ndaki
annelerin de dört hafta sonraki MAF puanı (31.19+4.42) ilk 24 satteki MAF puanından (18.34+4.53) yüksektir
(p=0.00). Doğum sonu ilk 24 saatte (p: 0.658) ve dört hafta sonraki MAF puanları açısından (p: 0. 82) VDG ve
SG arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Doğum sonu yaşam kalitesi incelendiğinde ise yine
doğumdan dört hafta sonra DSYKÖ puan ortalamaları açısından gruplar istatiksel olarak benzer bulunmuştur (p:
0.109).
Çalışmadan elde edilen veriler doğrultusunda doğum şeklinin doğum sonu ilk 24 saat içerisindeki postpartum
yorgunluk düzeyi; doğumdan dört hafta sonraki postpartum yorgunluk düzeyi ve doğum sonu yaşam kalitesini
etkilemediği belirlenmiştir. Ayrıca doğum sonu dönemde zaman geçtikçe yorgunluk düzeyinin de anlamlı biçimde
artığı görülmektedir. Doğum şekli ne olursa olsun özellikle ilk kez anne olmuş kadınlara postpartum dönemde
sağlık profesyonelleri ve aileleri tarafından gerekli destek sağlanmalıdır.
ANAHTAR KELİMELER: DOĞUM ŞEKLİ, POSTPARTUM DÖNEM, POSTPARTUM YORGUNLUK,
YAŞAM KALİTESİ
THE EVALUATION OF THE EFFECT OF DELIVERY METHOD ON POSTPARTUM
FATIGUE AND QUALITY OF LIFE IN WOMEN WHO GIVE BIRTH FOR THE FIRST
TIME
Bihter AKIN1, Melek BALÇIK ÇOLAK2, Esin ÇEBER TURFAN2
1GAZİEMİR NEVVAR SALİH İSGOREN STATE HOSPİTAL, 2EGE UNİVERSİTY
Although the birth of a new baby is a positive and satisfying situation, some mothers may have some physical and
emotional problems. The aim of this study was to evaluate the effect of delivery method on postpartum fatigue
and quality of life in women who gave birth for the first time.
The study was conducted between 01.02.2016 - 30.05.2016 in a district state hospital postpartum service, with
women who had no risk, gave birth for the first time and accepted to participate in the study. A total of 274 women
were included in the study, 139 of whom had delivered by vaginal births (vaginal delivery group VGP) and 135
by cesarean (Cesarean Delivery Group CDP). In order to determine postpartum fatigue, Multidimensional Fatigue
Assessment Scale (MFAS) was applied to women within the first 24 hours. Then, after four weeks, the participants
were called by phone and again the Multidimensional Fatigue Assessment Scale (MFAS) and the Postpartum
174
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Quality of Life Scale (PQLS) were applied. Student-t-test was applied to control the difference between groups in
terms of normal distribution parametric variables.
The mean age of women was 25.46 ± 4.9. The MFAS score of four weeks later (31.25 ± 3.49) of the VDG was
significantly higher than the first 24-hour MFAS score (18.82 ± 4.41) (p=0.00). There was no statistically
significant difference between VDG and SDG in terms of MFAS scores in the first 24 hours (p=0.658) and four
weeks after delivery (p=0.82). When the postpartum quality of life was examined, the groups were statistically
similar in terms of the mean scores of PQLS after four weeks of delivery (p=0.109).
According to the data obtained from the study, it was determined that delivery method did not affect postpartum
fatigue level within the first 24 hours, four weeks after delivery and postpartum quality of life. Also, it is observed
that the level of fatigue increases significantly during the postpartum period. Women, especially, who became the
mother for the first time, should be provided with necessary support by health professionals and their families in
the postpartum period regardless of the delivery method.
KEYWORDS: DELIVERY METHOD, POSTPARTUM PERIOD, POSTPARTUM FATIGUE, QUALITY OF
LIFE
175
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-64- EBELİK EĞİTİMCİSİNİN YETERLİKLERİ
Hafize ÖZTÜRK CAN1, Yeşim YEŞİL1, İlkay ÜNAL1, Melek BALÇIK ÇOLAK2,
1Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü, 2Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ebelik
A.D.,
Bu derleme ile; Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği ebelik eğiticilerinin yetkinliklerini ve ülkemizdeki durumu
ortaya koymak amaçlanmıştır.
Tüm dünyada sağlık sistemlerinin ortak hedefi topluma etkili, verimli, ulaşılabilir ve kaliteli hizmet sunmaktır.
Olumlu sağlık sonuçlarına ulaşabilmenin ve sağlığın korunması, iyileştirilmesi ve geliştirilmesinin en önemli
unsuru ise sağlık insan gücüoluşturur. Ebeliğin profesyonellik gücünün arttırılmasında özelleştirilmiş profesyonel
bilgi ve beceri kazandıran eğitim standartlarına gereksinim vardır. Bu gereksinimleri karşılamada nitelikli eğitim
ve eğitim unsurları önemli yer tutmaktadır. Eğitimde kalitenin temel unsurları; öğretmen (eğitimci) kalitesi, eğitim
metodolojisi, eşitlik ve toplumsal katılımdır. Bu faktörlerden; eğitimcilerin kalitesi, ebelik programlarından
mezunların kalitesini etkileyen önemli bir faktördür. İyi hazırlanmış ebelik eğitimcileri, yeterli kaynak, politika ve
yönetişim dahil, uygun bir ortamda kaliteli eğitim sağlayabilir. Bu temel yetkinlikleri benimsemek, gebe kadınlar,
anneler ve yenidoğanlar için bakım kalitesinde önemli bir iyileşme için güçlü bir temel sağlar.
Dünya Sağlık Örgütü ebelik eğitiminde eğitimcilerin yetkinliklerini sekiz alan altında düzenlenmiştir. Bunlar;
ebeliğin etik ve yasal ilkeleri, ebelik uygulamaları, teorik öğrenme, klinik alanda öğrenme,öğrenci ve programların
ölçme ve değerlendirmesi, organizasyon, yönetim ve liderlik, iletişim ve savunuculuk ve son olarak da
araştırmadır. Tüm bu alanları kapsayan 19 yetkinlik belirlenmiştir. Yetkinlik kazanmış bir eğitimci, programın
akademik düzeyine bağlı olarak araştırmaya katılmak ve araştırma yapmak dahil olmak üzere hem teorik hem de
klinik öğretimi gerçekleştirebilmelidir.
Sonuç olarak; DSÖ, ebelik eğitimcisi olmanın koşullarını, hem teoride hem de pratikte onaylı bir ebelik eğitim
programını tamamlamış olmak, klinik ebelik deneyimine ve ebelik uygulamalarını gerçekleştirmek için yeterliliğe
sahip olmak ve eğitici uygulaması yapmak olarak belirtmiştir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, EBELİK EĞİTİMİ, EBELİK EĞİTİMCİSİ, YETERLİK, EBELİK
UYGULAMASI
COMPETENCİES OF MİDWİFERY EDUCATOR
Hafize ÖZTÜRK CAN1, Yeşim YEŞİL1, İlkay ÜNAL1, Melek BALÇIK ÇOLAK2
1EGE UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES, MİDWİFERY DEPARTMENT , 2EGE
UNİVERSİTY HEALTH SCİENCES INSTİTUTE, MİDWİFERY PROGRAMME
With this compilation; It was aimed to reveal the competencies of midwifery educators determined by World
Health Organization and the situation in our country.
The common goal of health systems all over the world is to provide effective, efficient, accessible and quality
service to the society. The most important element of achieving positive health outcomes and protecting, improving
and improving health is health personal power. In order to increase the professionalism of midwifery, there is a
need for training standards that provide customized professional knowledge and skills. Qualified training and
training elements play an important role in meeting these requirements. The main elements of quality in education
are teacher (educator) quality, education methodology, equality and social participation. These factors; the quality
of educators is an important factor affecting the quality of graduates from midwifery programmes. Well-prepared
midwifery educators can provide quality education within an enabling environment including adequate resources,
policy and governance. Adopting these core competencies can provide a strong basis for a significant improvement
in the quality of care for pregnant women, mothers and newborns.
176
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
In the World Health Organization midwifery training, the competencies of trainers are organized under eight
areas.These; ethical and legal principles of midwifery, midwifery practice, theoretical learning, learning in the
clinical area, assessment and evaluation of students and programmes, organization, management and leadership,
communication and advocacy and research.Nineteen competencies covering all these areas were determined.
Competence educator should be able to perform both theoretical and clinical teaching, including participating in
research and doing research, depending on the academic level of the program.
As a result; WHO, the conditions of being a midwifery educator, completed a recognized midwifery education
programme in both theory and practice and clinical experience across the scope of practice and have the
competence to perform midwifery practices and formal teaching preparation either before or soon after
employment.
KEYWORDS: MİDWİFERY, MİDWİFERY EDUCATİON, MİDWİFERY EDUCATOR, COMPETENCY,
MİDWİFERY PRACTİCE
177
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-65- EBELERİN PROFESYONEL DEĞERLERİ VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Ayşegül KURT1, Zübeyde DENİZCİ ZİREK1, Feruze Aldemir 1,
1İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi,
Meslek; etik standartları olan, eğitim ve öğretimden elde ettiği özel bilgi ve becerilerini başkalarının çıkarları
doğrultusunda kullanmaya hazır, halk tarafından tanınan ve kabul edilen disiplinli bir grup birey olarak tanımlanır.
Alanında uzman, yeterli bilgi ve beceri sahip, mesleğini düzenli yerine getiren kişiye ise profesyonel denir.
Profesyoneller belirli bir kariyere adapte olması gereken belirli özelliklere sahip bireylerdir. Bu özelliklerden
bazıları, temel ya da akademik eğitim, etkili entelektüel performans, sorumluluk duygusu, uzmanlığa dayalı yeterli
bilimsel bilgi, öğrenmeye ilgi, otokontrol ve yardımseverliktir. Mesleğin kalifiye elemanlarının belirli etik kodları
vardır ve rehber olarak profesyonel bir organizasyona hizmet ederler. Fedakarlık, başkalarını düşünme, hesap
verebilirlik, kararlılık, özerklik ve bağımsızlık en önemli mesleki değerler arasında yer almaktadır. Lanset serisinin
Haziran 2014 tarihli yayınında ebelik, gebelik öncesi, gebelik, doğum, doğum sonrası ve yaşamın ilk haftalarında
doğurganlık çağındaki kadınlar, yenidoğan bebekler ve aileleri için yetenekli, bilgili ve şefkatli bakımdır.
Öncelikler arasında normal biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel süreçlerin optimizasyonu yer alır.” Uluslararası
Ebeler Konfederasyonu ebeyi; “gebelik, doğum ve doğum sonu dönemde kadının bakımını sağlayan, gerekli
tavsiyelerde bulunan, kendi sorumluluğunda doğumu gerçekleştiren, yenidoğanın bakımını sağlayan ve kadın ile
işbirliği içinde çalışan, güvenilir ve sorumluluk sahibi bir profesyonel” olarak tanımlanmıştır. Sağlık bakım
hizmetlerindeki kalite standartları ile toplumun temel yapı taşları olan kadın ve çocuğa hizmet veren ve onların
refahı için uğraş veren ebelik mesleği de profesyonelleşmesi gereken meslek grupları arasındadır. Uluslararası
Ebeler Konfederasyonu (The International Confederation of Midwives-ICM) ve birçok uluslar arası örgütün
katılımı ile ebelik kodları oluşturulmuştur. Etik kodların ortak amacı; kadının, ailenin ve toplumun haklarını
koruma ve savunma, aydınlatılmış onam, mesleki yeterlilik, kadına saygı, meslekler arası işbirliği, öz
değerlendirme ve kadının tüm gereksinimlerini karşılamaktır. Öte yandan ebelerin uygulamalarında bu etik kodları
kullanarak uygulamalarında profesyonel değerleri kullandıklarına dair yeterli çalışma bulunmamaktadır.
ANAHTAR KELİMELER: EBE, MESLEK, PROFESYONELLİK
MİDWİVES PROFESSİONAL VALUES AND AFFECTİNG FACTORS
Ayşegül KURT1, Zübeyde DENİZCİ ZİREK1, Feruze Aldemir 1
1İZMİR KATİP ÇELEBİ UNİVERSİTY ATATÜRK TRAİNİNG AND RESEARCH HOSPİTAL
Job; It is defined as a disciplined group of individuals who have ethical standards, are ready to use their knowledge
and skills from education and training in the best interests of others, recognized and accepted by the public. The
expert in the field, having sufficient knowledge and skill, the person who carries out his profession regularly is
called professional. Professionals are individuals with specific characteristics that must be adapted to a particular
career. Some of these features include basic or academic education, effective intellectual performance, a sense of
responsibility, adequate scientific knowledge based on expertise, interest in learning, self-control, and helpfulness.
Qualified personnel of the profession have certain ethical codes and serve as a professional organization as a guide.
Sacrifice, thinking, accountability, determination, autonomy and independence are among the most important
professional values. In the June 2014 edition of the Lanset series, midwifery is a talented, knowledgeable and
compassionate care for women, newborn babies and their families, in pre-pregnancy, pregnancy, birth, postnatal
and first weeks of life. The priorities include optimization of normal biological, psychological, social and cultural
processes. Normal The International Conflict of Midwives Confederation; It has been defined as ın a reliable and
responsible professional who ensures the care of the woman during pregnancy, delivery and postpartum period,
makes the necessary recommendations, carries out her responsibilities on her own responsibility, provides care of
the newborn and works in cooperation with the woman. “ The quality standards in health care services and the
midwifery profession serving the women and children who are the basic building blocks of society and working
for their welfare are among the professional groups that should be professionalized. Midwives codes have been
established with the participation of International Confederation of Midwives (ICM) and many international
organizations. The common purpose of ethical codes; to protect and defend the rights of women, family and
society, informed consent, professional competence, respect for women, cooperation among professions, self-
178
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
assessment and all the requirements of women. On the other hand, there are not enough studies about the use of
professional values by midwives in their applications by using these ethical codes.
KEYWORDS: MIDWIFE, JOB, PROFESSIONALISM
179
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-66- NORMAL DOĞUM EYLEMİNDE YAPILAN GİRİŞİMLER: KADINLARIN DENEYİM
VE GÖRÜŞLERİ
Semra ELMAS1, Çiler ELMAS2, Meryem ERDOĞAN3, Didem KIRATLI4, Zeynep DAŞIKAN5,
1Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, Kadın Sağlığı Ve Hastalıkları Hemşireliği AD. Doktora Öğrencisi,
İzmir., 2EGe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, Kadın Sağlığı Ve Hastalıkları Hemşireliği AD. Doktora
Öğrencisi, İzmir., 3Uşak Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi,Uşak, 4Dr.Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Ve
Cerrahisi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, İzmir, 5Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, Kadın Sağlığı ve
Hastalıkları Hemşireliği AD. İzmir.,
Doğum eyleminde verilen bakımın kanıt temelli olması bakımın kalitesini arttırmaktadır. Verilen bakıma yönelik
kadınların bakım görüşlerini öğrenmek de sağlık bakım kalitesinin gelişmesinde önemli bir yer tutmaktadır.
Araştırma doğum eyleminde yapılan kanıt temelli girişimleri ve gebe kadınların deneyim ve bakım görüşlerini
incelemek amacıyla yapılmıştır.
Araştırma İzmir’de bir Eğitim Araştırma Hastanesinin Doğum Servisine başvuran, miadında normal doğum yapan
331 kadında tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Verilerin toplanmasında araştırmacılar tarafından literatür
doğrultusunda hazırlanan soru formu kullanılmış, verilerin analizinde sayı, yüzde, ortalama ve ki-kare analizi
kullanılmıştır.
Araştırmaya katılan kadınların yaş ortalaması 25,95±3,73, gebelik ve doğum sayısı ortalaması sırası ile 2,16±1,06
ve 1,87± ,876’dır. Kadınların %55,6’sı ilkokul mezunu, %48,6’sı düşük gelirli; %41,1’i Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgesi kökenli olduğu ve %91,2’sinin doğum öncesi doğuma hazırlık eğitimi almadığı saptanmıştır.
Doğumun birinci evresinde gebe kadınların %85,8’ine indüksiyon/provakasyon, %75,8’ine lavman, %45,9’una
amniyotomi, %77,3’üne intravenöz sıvı tedavisi uygulanmış ve tümünde yeme içme kısıtlanmıştır. Gebe
kadınların tümü sağlık personeli tarafından doğum ağrısını azaltmak için masaj ve/veya solunum egzersizlerinin
uygulamadığını, %16,9’u kısmen serbest dolaşma, hareket etme ve çömelmeye izin verildiğini bildirmiştir.
Doğumun ikinci evresinde tüm gebeler supine pozisyonunda doğum yaptığını, %52,9’u bebeğin doğumu esnasında
karın üzerinden fundal basınç uygulandığını belirtmiştir. Kadınların %88,8’ine epizyotomi yapıldığı ve %39,3’üne
laserasyon için sütur atıldığı saptanmıştır. Doğumdan sonra annelerin %29,3’ünün bebekleri ile ten-tene temas
ettikleri ve sadece %9,4’ünün ilk 15 dk da bebeklerini emzirdiklerini belirtmiştir. Kadınların doğum deneyimleri
ve bakım görüşleri incelendiğinde; kadınların %77,0’si doğum yapılan masanın ve doğum pozisyonunun rahat
olmadığını, %66,8’i doğum odasında kendine destek olacak eş/bir yakınının olmasını arzuladığını, %89,7’si tek
kişilik bir odada ebe eşliğinde doğum yapmak istediğini belirtmiştir. Kadınların sadece %3’ü doğum salonunda
sağlık personeli tarafından yapılan işlemler hakkında yeterli açıklama/bilgi aldığını ifade etmiştir. Yine kadınların
%53,1’i sağlık personelinin tutum ve davranışından hoşnut olmadığını , %43,6’sı sağlık personeli tarafından
olumsuz sözel yaklaşımlara maruz kaldığını belirtmiştir. Kadınların %73,4’ü doğum salonunda yapılan
girişimlerin beklentilerini karşılamadığını belirtmiştir.
Doğum eyleminde gebelere uygulanan girişimlerin birçoğunun kanıt temelli olmadığı, bakım alan gebelerin
yarısından fazlasının doğum deneyiminden, sağlık personelinin tutum ve davranışından memnun kalmadığı ve
doğum süresince gebelerin beklentilerinin karşılanmadığı sonucuna varılmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: NORMAL DOĞUM, KANIT TEMELLİ, GİRİŞİM, DENEYİM, GÖRÜŞ
INTERVENTİONS İN NORMAL LABOR: EXPERİENCES AND OPİNİONS OF WOMEN
Semra ELMAS1, Çiler ELMAS2, Meryem ERDOĞAN2, Didem KIRATLI3, Zeynep DAŞIKAN5
1EGE UNİVERSİTY FACULTY OF NURSİNG, DEPARTMENT OF WOMEN'S HEALTH AND DİSEASES
NURSİNG. PHD STUDENT, İZMİR, 2UŞAK UNİVERSİTY EDUCATİON AND RESEARCH HOSPİTAL,
UŞAK., 3DR.BEHÇET UZ TRAİNİNG AND RESEARCH HOSPİTAL OF PEDİATRİC DİSEASES AND
SURGERY, İZMİR., 5EGE UNİVERSİTY, FACULTY OF NURSİNG, DEPARTMENT OF WOMEN'S
HEALTH AND DİSEASES NURSİNG IZMİR.
180
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
The study was carried out to investigate evidence-based attempts in labor and the experience and care of pregnant
women.
The study was carried out as a descriptive study in 331 full-term women who gave birth normally and applied to
obstetric clinic of Training and Research Hospital in Izmir. The data were collected by the researchers using the
questionnaire.
In the first phase of labor, 85.8% of pregnant women had induction/provocation, 75.8% had enema, 45.9% had
amniotomy, 77.3% had intravenous fluid treatment and all were restricted to eating. In the second stage of labor,
all pregnant women gave birth in the supine position and 52.9% of them stated that the baby was given pressure
and pushing through the abdomen during delivery. It was found that 88.8% of women had episiotomy and 39.3%
had sutures for lacerations. After birth, 29.3% of mothers contacted their baby with skin and only 9.4% stated that
they breastfed their babies for the first 15 minutes. When the birth experiences and care opinions of women are
examined; 77,0% of the women stated that they were not comfortable and the birth position was not comfortable,
66,8% of them wanted to have a spouse/partner in the delivery room and 89,7% of them wanted to give birth in a
single room with a midwife. Only 3% of the women stated that they received sufficient information/explanation
about the procedures performed by the health personnel in the delivery room and 73.4% stated that they had not
received any approval for their operations. 53.1% of the women stated that the attitudes and behaviors of the health
personel were bad and 43.6% stated that they were exposed to negative verbal approaches by health personnel.
73.4% of the women stated that the interventions in the delivery room did not meet their expectations.
It was concluded that most of the interventions applied to pregnant women in labor were not evidence-based, and
more than half of the pregnant women receiving care were not satisfied with the birth experience, the attitude and
behavior of the health personnel, and the expectations of pregnant women were not met during delivery.
KEYWORDS: NORMAL BİRTH, , EVİDENCE-BASED, İNTERVENTİON, EXPERİENCE, OPİNİON
181
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-67- EBELİK BÖLÜMÜNDE GÖREV YAPAN AKADEMİSYENLERİN AKADEMİK
ÇALIŞMA PROFİLLERİNİN VE İŞ DOYUMLARININ İNCELENMESİ
Aytül HADIMLI1, Ummahan YÜCEL1, Serap ÇETİNTAŞ ÖNER1,
1Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Üniversitelerin kurulma amacı kaliteli bir eğitim anlayışı sunarak geleceğin genç beyinlerini yetiştirmek ve gerekli
iş gücünü karşılayabilmektir. Bilgilerin araştırılması ve uygulanması nitelikli akademisyenler tarafından
gerçekleştirildiğinde, üniversitelerin ve bu üniversitelerden yetişen meslek profesyonellerinin de niteliği artar. Her
meslekte olduğu gibi akademisyenlikte de iş doyumu verimli çalışmanın temel anahtarıdır. Bu özden yola çıkarak,
bu çalışmada ebe akademisyenlerin akademik çalışma profilleri ve iş doyumlarının incelenmesi amaçlanmıştır.
Veri toplama aracı olarak katılımcı anket formu ve Minnesota İş Doyum Ölçeği kullanılmıştır. Veri toplama
formları “Google Formlar” aracılığıyla öğretim elemanlarının mail adreslerine iletilmiştir. Öğretim elemanlarına
ait mail adreslerine üniversitelerin resmi web siteleri aracılığıyla ulaşılmıştır. Ebelik bölümünde çalışan
akademisyenlerin %50.7’si doktora eğitimi tamamlamış, %32.8’i ise doktora eğitimine devam etmektedir.
Katılımcıların %53’ü ebelik, %39.6 hemşirelik lisans eğitimi almıştır ve %83.6’sı akademisyen olmadan önce
sağlık sektöründe çalışmıştır. Akademisyenlerin iş doyumu puan ortalaması 70.62 ±12.9 olarak saptanmıştır.
Akademisyen olarak çalışmaktan memnun olma durumu (P=0.000) ve akademik teşvik ücreti alma (p=0.001) ve
iş doyumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Ülkemizde Ebelik bölümlerinde görev yapan toplam akademisyen sayısı 298’dir. Çalışmaya katılan akademisyen
sayısı ülkemizdeki ebelik bölümü akademisyenlerinin %45’ni oluşturmaktadır. Katılımcıların %53’ünün ebelik
lisans mezunu olması ebelik bölümü akademisyenlerinin artık alanında eğitim gören kişilerden oluştuğunu
göstermektedir. Akademisyenlerin Minnesota İş Doyum Ölçeğinden aldıkları puan ortalaması 70.62’dir. Buna
göre araştırma sonucunda ebelik bölümünde görev yapan akademisyenlerin iş doyumlarının orta düzeyde olduğu;
akademisyen olarak çalışmaktan memnun olanların ve akademik teşvik ücretinden yararlananların iş doyumlarının
daha yüksek olduğu saptanmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK BÖLÜMÜ; İŞ DOYUMU; AKADEMİSYEN
INVESTİGATİON OF ACADEMİC WORK PROFİLES AND JOB SATİSFACTİON OF
ACADEMİCİANS AT MİDWİFERY DEPARTMENT
Aytül HADIMLI1, Ummahan YÜCEL1, Serap ÇETİNTAŞ ÖNER1
1EGE UNİVERSİTY SCHOOL OF HEALTH
The aim of the universities is to educate the young minds of the future by providing a quality education approach
and to meet the necessary work force. When the research and application of the information is carried out by
qualified academicians, the quality of the universities and the professional professionals who grow from these
universities increases. As in any profession, job satisfaction is the key to working efficiently in academia. In this
study, it is aimed to examine the academic study profiles and job satisfaction of midwife academicians.
Participant questionnaire form and Minnesota Job Satisfaction Scale were used as data collection tools. Data
collection forms were sent to faculty members via mail Google Forms. The e-mail addresses of the lecturers were
reached through the official websites of the universities. 50.7% of the academicians working in midwifery
department have completed doctoral studies while 32.8% of them are continuing their doctorate education. Of the
participants, 53% were midwifery, 39.6% were nursing undergraduate students and 83.6% worked in the health
sector before becoming an academician. The average job satisfaction score of the academicians was 70.62 ± 12.9.
A statistically significant relationship was found between being satisfied with working as an academician (P =
0.000) and getting an academic incentive fee (p = 0.001) and job satisfaction
The number of academicians working in midwifery departments in our country is 298. The number of
academicians participating in the study constitutes 45% of the midwifery academicians in our country. The fact
182
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
that 53% of the participants are midwifery undergraduate graduates shows that midwifery academicians are now
educated in the field. The average score of the academicians from Minnesota Job Satisfaction Scale is 70.62.
According to the results of this study, it was found that the job satisfaction of the academicians working in
midwifery department was at a moderate level; those who are happy to work as academicians and those benefiting
from the academic incentive fee have higher job satisfaction
KEYWORDS: MİDWİFERY DEPARTMENT; JOB SATİSFACTİON; ACADEMİCİAN
183
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-68- EBELİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN AKADEMİK ÖZ-YETERLİLİK ALGISI VE
ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Zehra BAYKAL AKMEŞE1, Habibe BAY2,
1Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü, 2Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Ebelik Bölümü,
Akademik öz-yeterlilik ise, akademik başarıda en önemli duyuşsal boyutlardan birini oluşturmaktadır. Bu
çalışmada ebelik öğrencilerin akademik öz-yeterlilik algısı ve etkileyen faktörlerin saptanması amaçlanmıştır.
Kesitsel özellikte analitik bir araştırmadır. Araştırmanın evrenini 2017–2018 öğretim yılı, Ege Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Fakültesi toplam 370 öğrenci oluşturmuştur. Veri toplama sürecinde öğrencilere ulaşamama (n=28),
araştırmaya katılmaya gönüllü olmama (n=34), eksik anket doldurma (n=26) nedeniyle, araştırmanın örneklemini
282 öğrenci oluşturmuştur. Veri toplama formu olarak Özyeterlik Algısı Anket Formu ve Akademik Öz-Yeterlilik
Ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen veri seti sayı yüzde dağılımı, Pearson Korelasyon testi, Tek Yönlü Varyans testi
ve Doğrusal Regresyon testi kullanılarak değerlendirilmiştir.
Öğrencilerin akademik özyeterlik ölçek puan ortalaması 104.40±17.12 dir. Ölçekten alınabilecek en yüksek puan
(165 puan) düşünüldüğünde özyeterlik düzeyinin orta seviyede olduğu ve en önemli etkenin klinik uygulama
sonrası ‘mutsuz’ olmalarının olduğu saptanmıştır. Akademik özyeterlik ölçeği puan ortalaması ile yaş, medeni
durum ve sınıf değişkenleri arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır.
Araştırmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda öneriler ise; ebelik bölümü öğrencilerinin klinik uygulamaya
başlamadan önce yaşanabilecek olumsuz durumlar ve baş etme yöntemlerine ilişkin uyum/eğitim çalışması
yapılması, klinik uygulama öncesi sıklıkla yaşanan olumsuz duygu durumuna yönelik tanılama yapılması,
nedenlerinin ve çözüm yollarının saptanması, özyeterliği etkilediği saptanan mutsuz olma durumunun nedenlerinin
ve baş edebilme yollarının saptanması önerilmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, ÖĞRENCİ, ÖZYETERLİK, AKADEMİK
ACADEMIC SELF-EFFICACY PERCEPTIONS OF MIDWIFERY STUDENTS AND THE
AFFECTING FACTORS
Zehra BAYKAL AKMEŞE1, Habibe BAY2
1EGE UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES MİDWİFERY DEPARTMENT, 2SELÇUK
UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES MİDWİFERY DEPARTMENT
Academic self-efficacy is one of the most important emotional dimensions in academic achievement. In this study,
it was aimed to determine the perception of academic self-efficacy of midwifery students and affecting factors.
This is a cross-sectional analytical study. The population of the study consisted of 370 students of Ege University
Faculty of Health Sciences during 2017-2018 academic year. The sample of the study consisted of 282 students
due to inability to reach the students in the data collection process (n=28), not volunteering to participate in
research (n = 34) and missing questionnaires (n = 26). Self-efficacy Perception Questionnaire and Academic Self-
Efficacy Scale were used as data collection form. The data set was evaluated using number percentage distribution,
Pearson Correlation test, One-Way Variance test and Linear Regression test.
The academic self-efficacy scale score of the students is 104.40 ± 17.12. Considering the highest score that can be
taken from the scale (165 points), it was determined that the level of self-efficacy was moderate and the most
important factor after clinical practice was determined “unhappiness”. There was no significant difference between
academic self-efficacy scale and mean age, marital status and class variables.
Recommendations based on the results obtained from the research; Midwifery department of student may occur
adaptation / training study of negative situations and coping methods before starting clinical practice. Diagnose
184
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
the negative mood that is frequently experienced before clinical practice and determination of causes and remedies.
It is recommended to identify the causes of unhappiness that affect self-efficacy and to identify ways of coping
with this condition.
KEYWORDS: MİDWİFERY, STUDENT, SELF-EFFİCACY, ACADEMİC
185
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-69- EBELİK EĞİTİM TARİHİNİN KESİTSEL BİR GÖZDEN GEÇİRMESİ; KÖY EBE
OKULLARI ÖRNEĞİ
Ummahan YÜCEL1,
1Ege Üniversitesi Sağlık Bİlimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü,
Türkiye’de, 1920’li yıllardaki sağlık, ekonomik ve sağlık örgütlenmesindeki yetersizlikler nedeni ile sağlık
hizmetlerinin nüfusun çoğunluğunun yaşadığı köylere ve halkın ayağına götürülmesi gerekmiştir. Cumhuriyetin
ilk yıllarından izlenen nüfusu artırma politikaları ve çocuk sağlığını koruma, çocuk ölümleri ile mücadele gibi
politik öncelikler nedeni ile doğum ve ana-çocuk sağlığı hizmetlerine öncelikli sağlık hizmet konuları arasında yer
almıştır. Yetişmiş sağlık insan gücü yetersizliği nedeni ile bu hizmetlerin yerine getirilebilmesi köy ebe okulları
açılarak köy sağlık teşkilatında istihdam edecek köy ebesi yetiştirilemeye başlanmıştır. 4459 sayılı “Köy Ebeleri
ve Köy Sağlık Memurları Teşkilâtı Yapılmasına ve 3017 Numaralı Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti Teşkilât
ve Memurin Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun” ile düzenleme yapılan köy sağlık
örgütünde köy ebeleri, köy hekimi ve köy sağlık memuru ile birlikte köylerde sağlık hizmeti sunmuşlardır. Bu
gözden geçirme çalışmasında ebelik eğitim tarihinde önemli yeri olan köy ebe okulları resmi gazete taramaları ile
ilgili mevzuat ve literatüre incelenerek ele alınacaktır.
ANAHTAR KELİMELER: KÖY TEŞKİLATI, KÖY EBE OKULU, KÖY EBESİ
A CROSS-SECTİONAL REVİEW OF THE HİSTORY OF MİDWİFERY EDUCATİON;
EXAMPLE OF VİLLAGE MİDWİFE SCHOOLS
Ummahan YÜCEL1
1EGE UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES MİDWİFERY DEPARTMENT
In Turkey, in the 1920s, health, economic failure and cause health organization in the villages where the majority
of the population with health care and should be brought to people's feet. It was among the priorities of health care
services for maternity and maternal and child health services because of the policies to increase the population
monitored from the first years of the Republic and the political priorities such as protecting child health and
combating child death. Due to insufficient health manpower shortage, the village midwife schools were opened
and the village midwife employed in the village health organization started to be trained. No. 4459 S Village
Midwives and Village Health Officers Organization and Health and Health Services Organization No. 3017 Law
on the Amendment of Some Articles of the Organization and the Law on the Amendment of some articles ve in
the village health organization with village midwives, village physicians and village health officers have provided
health services in the villages. In this review, village midwife schools, which have an important place in the history
of midwifery education, will be examined by reviewing the legislation and literature related to official newspaper
surveys.
KEYWORDS: VİLLAGE ORGANİZATİON, VİLLAGE MİDWİFE SCHOOL, VİLLAGE MİDWİFE
186
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-70- LİSANS TAMAMLAMA EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GÖZÜYLE UZAKTAN
EĞİTİMİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Rukuye AYLAZ1, Hafize ÖZTÜRK CAN2,
1İnönü Üniversitesi, 2Ege Üniversitesi,
Bu çalışmada hemşirelik ve ebelik bölümü uzaktan lisans tamamlama eğitimi alan öğrencilerin gözüyle eğitimin
değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Kesitsel tipte olan bu araştırma Haziran-Ekim 2017 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Uzaktan Eğitim Lisans
Tamamlama öğrencilerinden toplam 187 hemşirelik ve ebelik bölümü öğrencileri oluşturmuştur. Araştırma da
herhangi bir örnekleme yöntemine gidilmeyerek evrenin tamamına ulaşılması hedeflenmiş, ancak aktif olan 167
öğrenci araştırmaya dahil edilmiştir. Verilerin toplanmasında araştırmacılar tarafından geliştirilen soru formu
kullanılmıştır. Soru Formu; öğrencilerin tanıtıcı özellikleri ile uzaktan eğitim ile ilgili görüşlerini içeren toplam 20
sorudan oluşmuştur. Veriler öğrencilere araştırmanın amacı ve eş zamanlı olarak dağıtılan veri toplama formları
üzerinde nasıl doldurulacağı hakkında bilgilendirme yapıldıktan sonra araştırmacı tarafından yüz yüze görüşme
tekniği ile yaklaşık 15-20 dakika süre verilerek toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde; sayı, yüzdelik,
ortalama ve Ki-kare analizi kullanılmıştır. Araştırmanın yapılabilmesi için Sağlık Bilimleri Fakültesi
Dekanlığından yazılı izin ve öğrencilerden sözel onam alınmıştır.
Araştırmada öğrencilerin ortalama yaşları 46.29±5.37 (minimum 30, maksimum 60), %73.7’si kadın, %26.3’ü
erkek, %59.4’ünün gündüz çalıştıkları belirlenmiştir. Öğrencilerin %48.5’inin bilgisayar kullanımında yardım
aldığı, en çokta çocuklarından yardım aldıkları belirlenmiştir. Öğrencilerin %67.7’si uzaktan verilen eğitimi
anladıkları ancak cevabı hayır olanların %42.1’i anlatan kişinin ifadelerini anlamakta zorlandıkları saptanmıştır.
Öğrencilerin %88.6’sı uzaktan aldıkları eğitimin yeni nitelikler kazanmalarına katkı sağladığını ve çoğunluğu
(%60) iş ve özel hayatlarını olumlu etkilediklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin çoğunluğu (%78) eğitimlerini iş ve
ailelerinden uzaklaşmadan aldıkları için uzaktan eğitimin yararlı olduğunu belirtmişlerdir. Araştırma kapsamına
alınan öğrencilerin yaş, cinsiyet, gündüz çalışma ile uzaktan eğitimin yaralı olduğunu düşünme arasında
istatistiksel olarak önemli bir fark saptanmıştır (p<0.05).
Bu araştırmada uzaktan eğitimin öğrencilerin yeni nitelikler kazanmalarına katkı sağladığı, iş ve özel hayatlarını
olumlu etkilediği için hemşirelik ve ebelik eğitiminin teorik kısmında yaygınlaştırılması önerilmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: HEMŞİRELİK VE EBELİK, ÖĞRENCİ, UZAKTAN EĞİTİM.
EVALUATİON OF DİSTANCE EDUCATİON THROUGH THE EYES OF STUDENTS WİTH
UNDERGRADUATE COMPLETİON EDUCATİON
Rukuye AYLAZ1, Hafize ÖZTÜRK CAN2
1INONU UNİVERSİTY, 2EGE UNİVERSİTY
In this study, it was aimed to evaluate the education by the eyes of the students who have completed the
postgraduate education of nursing and midwifery department.
This cross-sectional study consisted of 187 nursing and midwifery students from İnönü University. The research
was aimed at reaching the whole of the universe by not going to any sampling method, but 167 active students
were included in the study. The questionnaire developed by the researchers was used to collect data. Question
form; The course consists of a total of 20 questions including students' introductory features and distance
education. After giving information about the purpose of the study and how to fill in the data collection forms
distributed simultaneously, the data were collected by face-to-face interview technique for 15-20 minutes. In the
evaluation of data; number, percentage, mean and chi-square analysis were used. In order to carry out the study,
written consent was obtained from the Dean of the Faculty of Health Sciences and verbal consent was obtained
from the students.
187
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
The mean age of the students was 46.29 ± 5.37 (minimum 30, maximum 60), 73.7% female, 26.3% male, and
59.4% working daytime. It was determined that 48.5% of the students received help in computer use and they
mostly received help from their children. It was found that 67.7% of the students had difficulty in understanding
the statements given by the students who understood the education given by the students but the answer was 42.1%.
88.6% of the students stated that they contributed to the acquisition of new qualifications and that the majority
(60%) affected their work and private lives positively. The majority of the students (78%) stated that distance
education was beneficial because they took their education without getting away from their work and their families.
There was a statistically significant difference between age, gender, daytime study and distance education thinking
that students were injured (p <0.05).
In this research, it is suggested that distance education should contribute to students' gaining new qualifications
and to extend their work and private lives positively and in the theoretical part of nursing and midwifery education.
KEYWORDS: NURSİNG AND MİDWİFERY, STUDENT, DİSTANCE EDUCATİON.
188
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-71- HİZMET İÇİ EĞİTİMLERİN SWOT ANALİZİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ
Ayşegül DÖNMEZ1, Zekiye KARAÇAM2,
1Sağlık Bakanlığı Tepecik EAH, 2Adnan Menderes Üniversitesi,
Günümüzde hastaneleri de kapsayan birçok kurum ve kuruluşlar rekabet ve buna dayalı seçeneklerin artmasından
dolayı yüksek kalitede hizmet sunabilmek amacıyla hizmet içi eğitim programları gerçekleştirmektedirler. Bu
eğitim programlarının hazırlanmasındaSWOT analizi gibi yöntemler kullanılmaktadır. SWOT, güçlü (strenghts),
zayıf (weaknesses), fırsat (opportunites) ve tehdit (threats) kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir terimdir. Bu
çalışmanın amacı Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılanhizmet içi
eğitimlerin SWOT analizi ile değerlendirilmesidir.
Araştırma retrospektif-tanımlayıcı olarak İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi’nde yapılmıştır. Veriler
hastanenin 2017 yılına ait eğitim birimi kayıtlarından, bir eğitim ebesi (birinci yazar) tarafından SWOT analizi
yapılarakelde edilmiştir. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler kullanılmıştır.
Hastanede 2017 yılı süresinde tüm çalışanlara yönelik 43, klinik/birimlerde 1232 ve hastaneye yeni başlayanlara
50 olmak üzere toplam 1325 adet eğitim gerçekleştirilmiştir. Yine bu dönemde hasta ve hasta yakınlarına yönelik,
1750 katılımcı ile sekiz farklı alanda eğitim yapılmıştır. Ayrıca ameliyathane, yoğun bakım, palyatif
bakımhemşirelikleri alanlarında altı sertifikalı kurs programı gerçekleşmiştir. Yapılan SWOT analizi
raporunda,güçlü yönler, zayıf yönler, fırsatlar ve tehditler belirlenmiştir. Güçlü yönler; yasal mevzuat, yönetim
desteği, eğitim komisyonu, nitelikli ekip, iç ve dış ortaklar, kurum içiiletişim kolaylığı, olumlu eğitim atmosferi,
planlanan eğitimlerin yüksek oranlarda gerçekleşmesi, hizmet içi eğitim kültürünün varlığı ve üniversite hastanesi
olmadır. Zayıf yönler; eğitimlere yeterince zaman ayrılamaması, zorunlu eğitimlerden bıkkınlık, eğitimlere karşı
oluşan önyargı, ek binalar, sık personel değişikliği, personel yetersizliği, alt yapı eksikliği, maddi sınırlılıklar,
hastane çevresinin güvensiz ve gelişmemişliği, olumsuz çalışan davranışlarıdır. Fırsatlar; yasal mevzuat,
denetimler, güçlü iletişim, kurumlar arasında güçlü işbirliği, hayırsever vatandaşlar, yöneticilerin istekliliği,
olumlu çalışan davranışları, eğitime ve eğitimciye karşı olumlu yaklaşım ve hastanenin fiziki konumudur.
Tehditler; çalışanların zorunlu eğitimlerden sıkılmış olmaları, hastane çevresinin güvensiz ve gelişmemişliği,
davranış problemleri, maddi yetersizlikler, hastanenin yoğunluğundan dolayı çalışanlarca tercih edilebilirliğinin
düşük olmasıdır.
Bu çalışma, İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi’nde yürütülen hizmet içi eğitimlerde birçok güçlü, zayıf,
fırsatlar ve tehditlerin bulunduğunu göstermiştir. Güçlü yönler ve fırsatların değerlendirilmesi, tehditlere karşı
önlem alınması ve zayıf yönlerin geliştirilmesi ile daha nitelikli hizmet içi eğitimlerin gerçekleşmesi sağlanabilir.
ANAHTAR KELİMELER: HİZMET İÇİ EĞİTİM, HASTANE EĞİTİM BÖLÜMÜ, SAĞLIK EĞİTİMİ,
KALİTE DEĞERLENDİRMESİ
EVALUATION OF IN-SERVICE TRAININGS BY SWOT ANALYSIS
Ayşegül DÖNMEZ1, Zekiye KARAÇAM2
1HEALTH MINISTRY, 2ADNAN MENDERES UNİVERSİTY
Nowadays, many institutions and organizations, including hospitals, perform in-service training programs in order
to provide a higher quality service to the receiving segment due to the increase in competitors and the increase of
options based on it. Various methods are used in the preparation process of in-service training programs in
hospitals. One of the important steps of the process is SWOT Analysis. SWOT, Strenghts(S), Weaknesses(W),
Opportunites(O), and Threats(T) words are composed of the initials. The aim of this study is to evaluate the in-
service trainings of Tepecik Hospital with SWOT analysis.
As a retrospective-descriptive study, this study was conducted with the SWOT analysis report conducted by an
educational midwife which conducts in-service trainings from the education unit of Tepecik Hospital. Data are
presented by descriptive statistics and through narrative narration.
189
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
During the year 2017, a total of 1325 trainings were carried out, including 43 for all the employees, 50 for hospitals
beginners, and 1232 for the clinic / units. Patients and their caregivers of training, it was determined that an annual
average of 1750participants from eight different areas. 6certified course programs have been realized in the fields
of operating room, intensive care and palliative care nursing. In the SWOT analysis report, strengths, weaknesses,
opportunities and threats were identified. The strengths, legal regulations, management support, qualified team,
partners, communication, positive educational atmosphere, high rate of planned trainings, and training culture were
determined. Weaknesses, to allocate enough time to education, compulsory education from boredom, prejudices,
additional buildings, lack of personnel, lack of infrastructure, financial limitations, insecurity and inadequacy of
the hospital environment, it was found to be negative employee behavior. Opportunities are defined as legal
regulations, audits, communication, cooperation among institutions, positive employee behavior, positive attitude
towards education/educator, and physical location of hospital. Threats include employees are bored of compulsory
education, insecurity and development of the hospital environment, behavioral problems, and financial limitations.
This study showed that in-service training of Hospital has strengths, weaknesses, opportunities and threats. By
evaluating strengths and opportunities, measures can be taken against threats to develop weaknesses and qualified
in-service trainings can be realized.
KEYWORDS: İN SERVİCE TRAİNİNG, HOSPİTAL EDUCATİON DEPARTMENT, EDUCATİON,
HEALTH QUALİTY ASSESSMENT,
190
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-72- KADIN-DOĞUM İLE İLGİLİ BİRİMLERDE EBELİK VE DİĞER
ÖĞRENCİUYGULAMALARININ KURUMSAL AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Ayşegül DÖNMEZ1, Zekiye KARAÇAM2, Yeşim YEŞİL3, Gülsüm GÜRSOY4, Pelin ORUÇ4,
1Sağlık Bakanlığı Tepecik EAH, 2Adnan Menderes Üniversitesi, 3Ege Üniversitesi, 4Sağlık Bakanlığı,
Klinik uygulamalar, ebelik ve diğer birçok uygulamalı meslek eğitiminin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.
Hastanelerin birçok biriminde olduğu gibi kadın-doğum ile ilgili birimlerde ebelik lisans öğrencilerinin yanı sıra
lise ve ön lisans düzeylerinde diğer meslek uygulamalarının da eğitimleri yürütülmektedir. Bu birimlerde ebelik
öğrencileri ile birlikte hemşirelik, paramedik, sağlık bakım teknisyenliği, ebe ve hemşire yardımcıları olmak üzere
farklı gruplardaki çok sayıda öğrencinin uygulama yapması kurumsal acıdan ciddi sorun oluşturmaktadır. Ayrıca
bu kalabalık ve karmaşa eğitimin de istenilen düzeyde olmamasına neden olmaktadır. Bu çalışmanın amacı Sağlık
Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinin kadın-doğum ile ilgili birimlerde ebelik ve diğer
öğrenci uygulamalarının kurumsal acıdan değerlendirilmektir.
Bu araştırmaretrospektif-tanımlayıcı olarak, 2015-2018 eğitim-öğretim yıllarında İzmir Tepecik Eğitim Araştırma
Hastanesi’nin kadın-doğum ile ilgili birimlerinde uygulama yapan3690 öğrenci ile yapılmıştır. Veriler hastanenin
eğitim biriminin kayıt sisteminden ve ilgili birimlerin toplantı raporlarından elde edilmiştir. Veriler tanımlayıcı
istatistikler ve öyküsel anlatım yolu ile sunulmuştur.
Hastanede uygulama yapmak üzere çeşitli bölümlerden ve okul türlerinden öğrenci kabulü yapılmaktadır. Mesleki
Teknik Anadolu Liselerinden, yıllık ortalama300 öğrenci kabulü yapılmaktadır. Bu öğrencilerin19 okuldan geldiği
ve sağlık bakım teknisyenliği, ebe ve hemşire yardımcılığı gibi farklı bölümlerden olduğu belirlenmiştir.
Hastanemizde yıllık 600lisans, 300ön lisans ve 30lisansüstü öğrenci uygulama yapmaktadır. Bu öğrencilerin 6
üniversitenin ebelik, hemşirelik, fizyoterapi, tıbbi dokümantasyon, sağlık kurumları işletmeciliği, paramedik, tıbbi
laboratuar, tıbbi görüntüleme, yaşlı bakım, biyomedikal mühendislik ve beslenme diyetetik bölümlerinden olduğu
tespit edilmiştir. Hastanenin öğrenci eğitimi ile ilgili yapılan toplantılarda birim yetkilileri öğrencilerin takip
edilmesi ve yönlendirilmeleri, sık rotasyondan kaynaklı uyum sorunları, hasta ve çalışan güvenliği, malzeme
tüketimi, öğrenciler, eğiticiler ve eğitim kurumları ile iletişim ve çalışan iş yükünün artması, sosyal alan
yetersizliği, hastane gelirinin öğrenciler ile paylaşılmak zorunda kalınması, atık yönetimi, hasta mahremiyeti ve
memnuniyeti konularında problem yaşandığını bildirmişlerdir. Ayrıca bu kurum çalışanları sorunların temel
kaynağı olarak öğrenci ve okul sayının fazla ve çeşitliolmasını göstermişlerdir.
Bu çalışma, İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi’nin kadın-doğum ile ilgili birimlerde öğrenci sayısı ve
çeşitliliğinin çok fazla olmasından dolayı sosyal, tüketim, eğitim, iş sağlığı ve güvenliği gibi çok sayıda sorun
bulunduğunu göstermiştir. Eğitim ve sağlık kurumlarının işbirliği ile kurumsal sorunların azaltılması ve eğitim
kalitesinin geliştirilmesi sağlanabilir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, EĞİTİM, ÖĞRENCİ, UYGULAMA, GÜVENLİK
EVALUATE OF MIDWIFERY AND OTHER STUDENT PRACTICES IN UNITS WITH
OBSTETRİCS AND GYNECOLOGY
Ayşegül DÖNMEZ1, Zekiye KARAÇAM2, Yeşim YEŞİL3, Gülsüm GÜRSOY4, Pelin ORUÇ4
1HEALTH MINISTRY, 2ADNAN MENDERES UNİVERSİTY, 3EGE UNİVERSİTY
Clinical practice constitutes an important part of midwifery and many other practical vocational training. The
training of other vocational applications as it is in many units of the hospitals with obstetric and gynecology units,
midwifery graduate students in relevant, as well as in high school and undergraduate level are carried out. This
unit with midwifery students in nursing, paramedic, health care technicians, nurses and midwives assistants
different groups, including many students and making the application constitutes a serious institutional problem.
The aim of this study is to evaluate the midwifery and other student practices obstetric and gynecology units of
the Tepecik Education and Research Hospital.
191
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
As a retrospective-descriptive study, this study was carried out with 3690students who applied in obstetric and
gynecology units of Tepecik Training and Research Hospital in 2015-2018 academic year. The data were obtained
from the registration system of the education unit and from the meeting reports of the relevant units. Data are
presented by descriptive statistics and through narrative narration.
Students are admitted to various departments and types of schools to practice at the hospital. Vocational High
Schools, an average of 300students are accepted annually. It was determined that these students were from different
departments such as 19schools and health care technicians, midwives and nurses. 600under-graduate, 300pre-
graduate and 30graduate students are practicing at the university level. It was determined that these students were
from 6universities and various departments. In the meetings of the hospital about the student education, the unit
officials reported that there were problems regarding patient and employee safety, consumption, increasing the
workload, lack of social space, patient privacy and satisfaction of the students. Additionally, the employees of this
institution showed that the number of students and schools were more and more diverse as the main source of the
problems.
This study showed that there are many problems such as social, consumption, education, occupational health and
safety in Tepecik Hospital due to the high number and number of students in the obstetrics and gynecology units.
Reduction of corporate issues with the cooperation of educational and health institutions, and improve the quality
of education.
KEYWORDS: MIDWIFERY, EDUCATION, STUDENT, PRACTISE, SAFETY
192
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-73- EBELİK EĞİTİMİNDE SİMÜLASYON KULLANIMI
Hale UYAR HAZAR1, Sinem GÜLTEKİN2,
1Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü Aydın, TÜRKİYE, 2Zonguldak Kadın
Doğum Ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Zonguldak, TÜRKİYE,
Ebe eğitiminde simülasyon kullanımı konusunda farkındalık oluşturmaktır
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, EĞİTİM, SİMÜLASYON
SIMULATION USE IN MIDWIFERY EDUCATION
Hale UYAR HAZAR1, Sinem GÜLTEKİN2
1ADNAN MENDERES UNİVERSİTYFACULTY OF HEALTHSCİENCESMİDWİFERYDEPARTMENT,
AYDİN, TURKEY, 2ZONGULDAK OBSTETRİCS AND GYNECOLOGY HOSPİTAL, ZONGULDAK,
TURKEY
The aim of this review is to raise awareness about the use of simulation in midwife training.
KEYWORDS: MİDWİFERY, EDUCATİON, SİMULATİON
193
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-74- EBELERİN EMPATİK İLETİŞİM BECERİSİNİN, İNTRAPARTUM DÖNEMDEKİ
OBSTETRİK SONUÇLAR ÜZERİNE ETKİSİ
SONGÜL AKTAŞ1,
1Karadeniz Teknik Üniversitesi,
Ebelerin empatik iletişim becerisinin intrapartum dönemdeki obstetrik sonuçlara etkisini incelemektir.
Veriler; ULAKBİM, Cochrane Library, Pubmed ve Google Scholar gibi çevrimiçi veri tabanlarından elde
edilmiştir.
İntrpartum dönemde, anne adayı karşılaştığı fizyolojik ve psikolojik değişikliklerle başa çıkabilmesi için; birinin
desteğine ihtiyaç duyabilmektedir. Kadınların destek ihtiyaçlarının giderilebilmesi, ebenin empatik iletişim
becerisiyle (EEİB) mümkündür. İntrapartum dönemde annelerin ebelerden başlıca beklentisi; onlara saygılı,
güleryüzle, samimi, anlayışlı, açıklayıcı ve geri bildirimde bulunma gibi empatik iletişimdir. Ebenin empatik
olmayan tutum ve davranışı; gebelerin doğumdan ve sağlık profesyonellerinden korkmalarına neden olmaktadır.
Korku, oksitosin, endorfin gibi hormonların fizyolojik işleyişini bozarak, kadının doğum ağrılarısıyla baş etme ve
kontrol gücünü azaltmakta, analjezi ve sentetik oksitosin gibi tıbbi müdahale gereksinimini artırmaktadır.
EEİB’nin iyi düzeyde olması, intrapartum dönemdeki tıbbi müdahale oranını düşürür, doğumda anne
memnuniyetini artırır. Sadler ve ark. (2001) çalışmasında, bire bir ebelik bakımı alan, ebeler tarafından empatik
yaklaşılan annelerde doğum memnuniyeti yüksek bulunmuştur. Baldisserotto ve ark. (2016) çalışmasında;
doğumda mahremiyete özen gösterildiğini ve sağlık çalışanlarından empatik destek aldığını belirten annelerin,
bakım verenleri daha olumlu algıladıkları belirlenmiştir. EEİB anne adayına duygusal destek sağlamaktadır.
İravani ve ark. (2015) çalışmasında, doğumda duygusal destek beklentisi karşılanan annelerin; öz yeterliliklerinin
arttığı, doğum ağrılarıyla daha iyi baş edebildiği belirlenmiştir. Aktaş ve ark. (2017) çalışmasında, ebe yardımıyla
doğuran annelerde, ebelere verilen 32 saatlik empati eğitimi sonrası doğuran annelerde, ebelerin eğitimi öncesi
doğuranlara göre anne memnuniyeti daha yüksek (mahremiyete saygı, rahatlatma vb), sentetik oksitosin,
epizyotomi, analjezi kullanımıysa daha düşük saptanmıştır (p<0.05). Vargens and Alexandra’ın çalışmasında
(2013), emosyenel desteği içeren empatik iletişimin doğumda tıbbi müdahaleleri azalttığı ve doğum
memnuniyetini artırdığı belirlenmiştir.
EEİB, intrapartum dönemde doğumdan memnuniyetin artmasına ve tıbbi müdahalelerin azalmasına katkı
sağlamaktadır.
ANAHTAR KELİMELER: EBE, EMPATİK İLETİŞİM, VAJİNAL DOĞUM, İNTRAPARTUM DÖNEM,
OBSTETRİK SONUÇLAR
THE EFFECT OF EMPHATİC COMMUNİCAİTON SKİLLS OF THE MİDWİVES AT
İNTRAPARTUM PERİOD ON OBSTETRİC OUTCOME
SONGÜL AKTAŞ1
1KARADENİZ TECHNİCAL UNİVERSTY
To examine the effect of empathic communicaiton skills of the midwives at intrapartum period on obstetric
outcome.
Data were collected from online data bases such as ULAKBIM, PubMed, Google Scholar.
The mother candidate may need the support of other people in order to be able to cope with the physiological and
psychological changes at intrapartum period; It is possible to meet women’s need for this support through empathic
communication skills of the midwife (ECSM). During the intrapartum peirod, the main expectations of the mothers
from midwives is to approach them with empathic communication by being respectful, friendly, sincere,
explanatory and giving feedback. Giving service with non-empathic communication during delivery causes
pregnant women to be afraid of the birth and the health professionals. The fear of birth can lead to decrease of the
194
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
mother control ability and to incrase medical intervention. Good communcation skills of the midwives incrases
maternal satisfaction, and decrases the medical interventions at intrapartum period. Sadler et al., (2001) determined
that childbirth satisfaction was high in mothers who received an individual midwife care and were empathically
approached by midwives. Balisserotto et al., (2016) determined that mothers who stated that their privacy was
respected and received emphatic support from the healthcare workers during the labor evaluated the caregivers
more positive. Iravani et al. (2015) determined that mothers’ self-sufficiency increases, they feel better, they cope
with birth pain better when their emotional support expectations were met during the birth. Aktaş et al., (2017)
was determined that maternal satisfaction such as midwifery care, respect for privacy, relieving was higher at birth
and the rates of medical interventions such as synthetic oxytocin, analgesia and episiotomy were lower at mothers
who gave birth after the empathy training with 32 hours of the midwives.
ECSM has a positive effect on increasing maternal satisfaction at intrapartum peirod and decreasing the rates of
medical interventions.
KEYWORDS: MİDWİFE, EMPATHİC COMMUNİCATİON, VAGİNAL BİRTH, İNTRAPARTUM
PERİOD, OBSTETRİC OUTCOMES.
195
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-75- KLİNİKTE ÇALIŞAN EBELERİN VE YENİ MEZUN EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN
MENTORLUK MODELİ DENEYİMLERİ: NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA
ŞEBNEM KURUL1, ESİN ÇEBER TURFAN1,
1EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ EBELİK BÖLÜMÜ,
Araştırma, klinikte çalışan ebelerin ve son sınıf ebelik öğrencilerinin formal mentorluk programına ilişkin
deneyimlerini, görüşlerini ve önerilerini tanımlamak amacıyla yapılmış nitel bir araştırmadır.
Araştırmanın evrenini İzmir Atatürk Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölümü dördüncü sınıf öğrenciler ile öğrencilerin
intörnlük stajını yaptıkları beş hastanenin doğum salonunda çalışan ebeler oluşturmaktadır. Araştırmanın
örneklemini iki kamu hastanesinde staj yapmış 32 öğrenci ve 7 mentor oluşturmaktadır. Formal mentorluk
programı kapsamında mentor ebelerin, öğrenciler ile birebir ve grup mentorluk modeline uygun olarak
eşleştirilmesine özen gösterilmiştir. Veri toplama aracı olarak 5 adet açık uçlu sorudan oluşan yarı yapılandırılmış
görüşme formu kullanılmıştır. Görüşme sırasında ses kaydı alınmıştır. Görüşme formundaki sorular; öğrencilerin
deneyimlerine göre mentorluk/mentor kavramını tanımlamalarına ebelerin deneyimlerine göre mentorluk
programının sağladığı yararlara ilişkin görüşlerin belirlenmesini içermektedir. Veri toplama süreci araştırmacı
tarafından 26 Şubat 2017- 28 Ekim 2017 tarihleri arasında yüz yüze görüşme şeklinde gerçekleştirilmiştir.
Görüşme sırasında alınan ses kayıtları sonrasında yazılı ortama aktarılmıştır. Yazılı ortama aktarılan ses kaydı
çıktıları nitel veri analiz yöntemlerinden içerik analizi kullanılarak analiz edilmiştir.
Yapılan analiz sonucunda; öğrenciler mentor kavramının kendilerine daha çok “yol gösteren” kişiyi ifade ettiğini
bildirmişlerdir. Ebelik öğrencileri formal mentorluk programının, akademik bilginin klinik ortamda pratik
uygulamaya yansıması sürecinde, pratik becerilerin gelişmesinde, öğrencinin birebir mentoru ile uygulamaya
katılmasında olumlu yönünün olduğunu belirtmişlerdir. Öğrencilere göre etkili bir mentorun sahip olması gereken
özellikleri “kişisel özellikler, mesleki özellikler ve öğretme becerisi” olarak üç ana temada sınıflandırılmıştır.
Mentorluk programı kapsamında öğrencilerin ve ebelerin deneyimlerine göre “iletişimi güçlendirme ve kendine
güven” temaları programın kendilerine sağladığı yararlar olarak belirlenmiştir. Gelecekteki düzenlenecek
mentorluk programlarına yönelik; öğrencilerin mentorun çalışma saatlerine uygun şekilde staj saatlerinin ve gece
nöbetlerinin planlanması gerektiği önerilmiştir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, MENTOR, FORMAL MENTORLUK
THE FORMAL MENTORING EXPERIENCES OF CLINICAL MIDWIVES AND SENIOR
MIDWIFE STUDENTS: A QUALITATIVE RESEARCH
ŞEBNEM KURUL1, ESİN ÇEBER TURFAN2
1EGE UNIVERSITY FACULTY OF HEALTH SCIENCES DEPARTMENT OF MIDWIFERY, 2FACULTY
OF HEALTH SCIENCES DEPARTMENT OF MIDWIFERY
This study is an qualitative research to describe the experiences, opinions and proposes solutions of clinical
midwives and senior midwife students towards formal mentoring program.
The study population was composed of senior midwife students and midwives working in the delivery room of
five hospitals were formed within the scope of internship. The study sample was composed of seven mentors and
32 internship students at two public hospitals. Mentors have been matched with students according to classical and
group mentoring model. As an instrument of data collection consisting of 5 semistructured interview form used
open-ended questions. Interviews were taken during the sound recording. The interview form included questions
about mentoring/mentor description of students and mentoring benefits of midwives. The process of data collection
conducted by the researcher, between 26 February 2017 – 28 October 2017 date in the form of face to face
interviews. Records of the sound are written during the interview. Written audio recording outputs were analyzed
using qualitative the data the analysis methods, content analysis.
196
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
Result of the analysis; students reported that the mentor's role was mostly “a guide person” to them. Midwife
students stated that formal mentoring program was effective on the process application of theory into practice,
improving skills, practicing skills with allocated mentor. Students noted that the characteristics of effective clinical
mentors should have “Interpersonal relationship skills, midwife competence and teaching skills”
During mentoring program; according to students and midwives experiences "strengthening communication and
self-confidence" were themes that benefits of the program to them. Creating future mentoring programs; it was
suggested that practicum times and night duty should be suitably planned according to mentors work time and
internship students.
KEYWORDS: MİDWİFERY, MENTOR, FORMAL MENTORİNG
197
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-76- GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İRAN’DA EBELİK EĞİTİMİ
Ahdiyeh SAADAT1, Hafize ÖZTÜRK CAN2,
1Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ebelik Anabilim Dalı, 2Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Ebelik Bölümü,
Bu derlemede amaç İran'da geçmişten günümüze ebelik eğitiminde değişimi ortaya koymakla amaçlanmıştır.
Ebelik eğitimi gayri resmi olarak 1919 yılı İran’ın başkenti Tahran’da başlamıştır ve 1929 yılına kadar devam
etmiştir. 1929 yılından beri ebelik okulu Tahran'daki faaliyetlerine resmen başladı. Beş yıllık ilk okulundan mezun
olan kızlar ebelik okuluna katılma hakkını kazanaıp ve üç yıllık eğitim almaya başlamışlardır. 1970 yılından beri
ebelik eğitimi ön lisans düzeyinde Sağlık Bakanlığı ve Kızılay tarafından kurulmuştur. Kültür devriminden sonra
1982 yılıdan itibaren KONKUR adı verilen ilk katılım sınavı ön lisans düzeyinde ebelik öğrencisi almaya
başlamıştır.
1985 yılında ilk bağımsız ebelik lisans (önlisans’tan lisans’a giriş hakkı) sınavı yapılmıştır. 1987 yılında bazı
Ebelik ve Hemşirelik Fakülteleri ebelik eğitimi için dört yıllık lisans düzeyinde ebelik öğrencisi almaya
başlamıştır. 1985-1986 yılında ilk bağımsız yüksek lisans sınavı Tarbiyat Modarres Üniversitesinde yapılmıştır.
Yüksek lisans düzeyindeki ebelik eğitimi iki Anabilim Dalı, anne çocuk sağlığı dalı ve ebelik eğitimi dalı olarak
başlamıştır. 2006 yılında ebelik bölümünün ilk PHD sınavı Sağlık Bakanlığı tarafından yapılıp ve öğrenci almaya
başlamıştır.
Bu bilgiler ebelik eğitiminde değişim ve gelişim olduğunu göstermektedir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK EĞİTİMİ, İRAN’DA EBELİK, TARİHÇE
MİDWİFERY EDUCATİON İN IRAN FROM PAST TO PRESENT
Ahdiyeh SAADAT1, Hafize ÖZTÜRK CAN2
1EGE UNİVERSİTY HEALTH SCİENCES INSTİTUTE MİDWİFERY , 2EGE UNİVERSİTY HEALTH
SCİENCES FACULTY MİDWİFERİ
The aim of this review is to reveal the change in midwifery education in Iran.
Midwifery education was unofficially started in 1919 in Tehran, Iran's capital and continued until 1929. Since
1929, the midwifery school officially started its activities in Tehran. Girls who graduated from a five-year primary
school have the right to attend midwifery school and start to study for three years. Since 1970, midwifery education
associate degreehas been established by the Ministry of Health and Red Crescent as a associate degree. After the
cultural revolution, since 1982, the first national entrance exam for college and universities (KONKOUR) for the
course of midwifery as a associate degree.
In 1985, the first continuation exam from associated degree to bachelor of science. Starting 1987 some of nursing
and midwifery colleges and university had started enrollment student for four years course of independent bachelor
in midwifery. In 1985-1986, the first independent master exam was held at the University of Modarres. The master
level of midwifery education started in two branches, mother and child health and midwifery education. In 2006,
the first PHD exam of the midwifery course was held by the Ministry of Health and started to enroll students.
This information shows that there is change and development in midwifery education.
KEYWORDS: MİDWİFERY EDUCATİON, İRAN MİDWİFERY, HİSTORY
198
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-77- EBELİK EĞİTİMİNDE MENTOLUĞA BAKIŞ
GUL ERTEM1, MAHİDE DEMİRELÖZ AKYUZ2,
1Ge Üniversitesi, Hemşirelik Fakültesi,Kadın Sağlığı Ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilimdalı, 2Ege
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi,Ebelik Bölümü,
Bu derlemede; ebelik eğitiminin uygulamasında mentorluğun nasıl kullanılacağı ve mentorluk konusu ile ilgili
literatür sunulması amaçlanmaktadır.
Giriş: Mentorluk kavramının kökeni 3500 yıl öncesine Yunan mitolojisine dayanmaktadır. Ortaçağda mentorluk,
“öğretmen-öğrenci” ilişkisindeki öğrenci, mentorun deneyimlerinden yararlanan ve mentor öğrencinin gelişimine
katkı sağlayan ve onu cesaretlendiren kişi olarak yorumlanmıştır. Günümüzde mentor kavramı bir başkasının
kişisel gelişimine yönelik ilişki oluşturan; bu ilişkinin dinamik ve karşılıklı olmasını sağlayan kişi olarak
tanımlanmıştır. Bir başka tanıma göre ise; mentor; rehber, akıl hocası, öğretmen, yol gösterici; güçlüklere karşı
kişi ya da kişileri hazırlayan, mücadele gücünü arttıran yol göstericidir. Mentorluk ise; daha deneyimli bir kişi ile
(mentor) daha az deneyimli olan kişi (mentee) arasındaki gerçekleşen etkileşim, deneyimin paylaşımı ile bilgeliğe
ulaşma sürecidir.
Sonuç Nitelikli mentorluk, anne-bebeklerin sağlık ve esenliğini korumak için ebelik bakımında mükemmelliği
sağlamak, güvenli, yetkin ve şefkatli ebeler haline gelebilmeleri için gerekli bilgi ve becerileri geliştirmesini
sağlamak açısından önemlidir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK,MENTÖRLÜK,SAĞLIK,EĞİTİM
A LOOK AT THE MİDWİFERY İN MİDWİFERY EDUCATİON
GUL ERTEM1, MAHİDE DEMİRELÖZ AKYUZ2
1EGE UNİVERSİTY, FACULTY OF NURSİNG, DEPARTMENT OF WOMEN'S HEALTH AND DİSEASES
NURSİNG, 2EGE UNİVERSİTY, FACULTY OF HEALTH SCİENCES,DEPARTMENT OF MİDWİFERY
In this compilation; how to use mentoring in the practice of midwifery education and to present the literature about
mentoring.
Introduction: The root of the concept of mentoring is based on Greek mythology 3500 years ago. In the middle
ages mentoring was interpreted as a "teacher-student" -related student, who benefited from the experience of the
mentor and contributed to and encouraged the mentor student. Nowadays, the concept of mentor is the one that
creates a relationship with another person's personal development; it is defined as the person who provides this
relationship as dynamic and mutual. According to another definition; Ment; Guide, mentor, teacher, guide;
preparing the person or persons against the difficulties, leading to increase the struggle power. Mentorship is; the
actual interaction between a more experienced person (mentor) and a less experienced person (mentee) is the
process of sharing experience and wisdom.
Result: Qualified mentoring is important to ensure that mothers-infants develop the knowledge and skills necessary
to maintain excellence in midwifery care and to develop safe, competent and compassionate midwives to protect
their health and well-being. In the future, mentoring can be a tool for the development of midwifery practice and
knowledge through the promotion of new and experienced ebbs. Therefore; Midwives should be encouraged to
seek appropriate mentors in their education and to fulfill their mentoring relationships.
KEYWORDS: MİDWİFERY, MENTORİNG, HEALTH, EDUCATION
199
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-78- 4. SINIF EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN GÖZÜYLE BABALIK DURUMLARI ÜZERİNE
NİTEL ÇALIŞMA
Yonca ÇİÇEK OKUYAN1, Nursen BOLSOY1,
1Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü,
Araştırma, ebelik öğrencilerinin doğum servisinde gözlemledikleri babalık durumlarını toplumsal cinsiyet
rollerine yönelik bakış açısıyla incelemek amacıyla yapılmıştır.
Nitel araştırma deseninde olan çalışmada, amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmış olup, toplam 15 ebelik 4. sınıf
öğrencisi örneklem grubunu oluşturmuştur. Araştırma verileri, bir kamu üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesi
Ebelik Bölümünde, 25 Kasım 2017-25 Aralık 2017 tarihleri arasında, “Birey Tanılama Formu” ve yarı
yapılandırılmış “Görüşme Formu” ile toplanmıştır. Görüşmeler ses kayıt cihazına kaydedilmiş, kayıtlar bilgisayar
ortamında yazılı döküm haline getirilmiştir. Verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır.
Analiz sonucunda; “doğumdan sonra babanın durumu” ana teması belirlenmiştir. Alt temalar olarak; doğumdan
sonra babanın duygusu/yansıması, babanın bebeği ilk gördüğünde durumu, doğumdan sonra baba görevi,
doğumdan sonra babanın davranışı, doğumdan sonra annenin yanında bulunan kişi olmak üzere beş alt tema
belirlenmiş ve toplumsal cinsiyet rollerine göre incelenmiştir. Babaların bekleyiş içinde ve heyecanlı olduğu,
babaların bebeği ilk gördüğünde heyecanlı olduğu, bebeğin ihtiyaçları için anneye destek olduğu, babaların görev
olarak evrak işlerini halletme, ihtiyaç duyulan eşya ve malzemeleri almak gibi sorumluluklar üstlendiği, anneye
ilgi göstermeyi daha çok kayınvalideye ve annenin yanında bulunan diğer kadınlara devrettiği belirlenmiştir.
Bulgular toplumsal cinsiyet rolleri açısından incelendiğinde; doğum ve doğum sonrası baba davranışlarının ve biz
sağlık çalışanlarını beklentilerinin eşitlikçi cinsiyet rolü yönünde olmadığı, geleneksel cinsiyet rolü yönünde
olduğu gözlemlenmiştir.
Babaların doğum ve doğum sonrası dönemde çoğunlukla geleneksel cinsiyet rolüne uygun davrandığı ve sağlık
hizmet sunumunun da bunu desteklediği söylenebilir. Eşitlikçi cinsiyet rolünün gelişmesi açısından, doğum ve
doğumdan sonra babaların annelerin yanında olmasının desteklenmesi önerilmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: EBE, ÖĞRENCİ, BABALIK DURUMU
QUALITATIVE STUDY ABOUT STATUS OF FATHERHOOD WİTH EYE OF 4TH GRADE
MİDWİFERY STUDENTS
Yonca ÇİÇEK OKUYAN1, Nursen BOLSOY1
1MANİSA CELAL BAYAR UNİVERSİTY HEALTH SCİENCE FACULTY MİDWİFERY DEPARTMANT
The research was conducted to determine the paternity case, which midwifery student observe in maternity
services, from a point of view of gender roles.
İn research which is qualitative research design, purposive sampling method has been used, a total of 15 midwifery
students of the 4th class formed the sample group. Research data were collected in the Department of Midwifery
of the Faculty of Health Sciences of a public university, between 25 November 2017 and 25 December 2017, with
”Individual Diagnostic Form“ and semi-structured u Interview Form”. Interviews recorded on a voice recorder,
the records were transcribed in a computer environment. Content analysis method was used for data analysis.
As a result of the analysis; “In father's condition after birth” is determined as the main theme. As sub themes; five
sub-themes identified to be “the father's sense / reflection after birth”, “when the father first saw the baby”, “father
duty after birth”, “the behavior of the father after birth”, “person next to the mother after birth” and it were
examined according to gender roles. It was determined that the fathers are waiting and excited, that fathers are
excited when they first see the baby, support for the mother to the needs of the baby, paperwork as the task of
fathers, undertakes responsibilities such as purchasing goods and materials needed, the mother transferred the
attention to her mother-in-law and other women who were near her. When the findings are examined in terms of
200
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
gender roles; that father behaviors and the expectations of the health care workers in birth and postpartum are not
towards the equitable gender role, it was observed towards the traditional gender role.
It can be said that fathers behave in accordance with traditional gender roles mostly during birth and postpartum
period and health service delivery also supports this. In terms of the development of equalityist gender role, it is
recommended to support fathers to be with mothers in birth and postpartum
KEYWORDS: MİDWİFE, STUDENT, FATHERHOOD STATUS
201
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-79- EBELİK ÖĞRENCİLERİNE VERİLEN AİLE PLANLAMASI EĞİTİMİNİN AİLE
PLANLAMASI TUTUMLARINA ETKİSİ
Selma ŞEN1, Benay OĞUZ GÜLŞEN2, Gözde SEZER2, Nursen BOLSOY1,
1MANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ, 2MANİSA CELAL BAYAR
ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ,
Araştırma, topluma aile planlaması konusunda danışmanlık yapacak olan ebelik öğrencilerine verilen aile
planlaması dersinin, öğrencilerin aile planlaması yöntemleri konusuna bakış açılarını ve tutumlarına etkisini
belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Tanımlayıcı ve kesitsel olarak planlanan araştırma, 1 Mart-25 Mayıs 2018 tarihleri arasında bir kamu
üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü’nde öğrenim gören çalışmaya katılmaya gönüllü üçüncü
sınıfta öğrenim gören 68 öğrenci ile yürütülmüştür. Verilerin toplanmasında, öğrencilerin tanımlayıcı özelliklerini
içeren soru formu ile “Aile Planlaması Tutum Ölçeği ” kullanılmıştır. Araştırma verileri ön test ve son test olarak
uygulanmış olup, ön test aile planlaması dersini almadan, son test ise aile planlaması dersini aldıktan sonra aynı
dönem içerisinde uygulanmıştır.
Öğrencilerin yaş ortalaması 21.3±2.5’dir. Öğrencilerin %40.4’ünün gelir durumunu gelirin gidere denk olarak
algıladığı, %25.5’inin Ege Bölgesinde yaşadığı saptanmıştır. Çalışmada öğrencilerin ön test Aile Planlaması
Tutum Ölçeği toplam puanının 141.80±16.43 olduğu ve ölçeğin "Toplumun Aile Planlamasına İlişkin Tutumu"
alt boyutundan 64.45±6.65, "Aile Planlaması Yöntemlerine İlişkin Tutumu" alt boyutundan 43.20±8.02 ve
"Doğuma İlişkin Tutumu" alt boyutundan 34.14±4.49 puan aldıkları belirlenmiştir. Çalışmada öğrencilerin son
test Aile Planlaması Tutum Ölçeği toplam puanının 148.18±18.80 olduğu ve ölçeğin "Toplumun Aile
Planlamasına İlişkin Tutumu" alt boyutundan 65.69±7.82, "Aile Planlaması Yöntemlerine İlişkin Tutumu" alt
boyutundan 48.30±6.97 ve "Doğuma İlişkin Tutumu" alt boyutundan 34.33±5.43 puan aldıkları belirlenmiştir.
Öğrencilere uygulanan Aile Planlaması Tutum Ölçeğinin ön test ve son test puan ortalamaları arasında yapılan
Paired Sample Test sonucunda istatistiksel açıdan anlamlı fark vardır. (t=94,007, p<0.001).
Topluma aile planlaması konusunda danışmanlık yapacak olan ebelik öğrencilerinin aldığı aile planlaması dersinin
tutum puanlarını arttığı saptanmıştır. Aile planlaması kadının üreme sağlığını sürdürmede en önemli unsurlardan
biridir. Bu nedenle etkin danışmanlık becerisinin arttırılması için ebelik eğitiminde aile planlamasına yönelik
farkındalığın arttırılması önerilmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK ÖĞRENCİLERİ, AİLE PLANLAMASI, TUTUM
THE EFFECT OF FAMILY PLANNING EDUCATION ON MIDWIFERY STUDENTS'
FAMILY PLANNING ATTITUDES
Selma ŞEN1, Benay OĞUZ GÜLŞEN2, Gözde SEZER2, Nursen BOLSOY1
1MANISA CELAL BAYAR UNIVERSITY FACULTY OF HEALTH SCIENCES
This research was conducted to determine the effects of family planning education on midwifery students' attitudes
towards family planning methods.
Research is planned in descriptive and cross-sectional type. The research was conducted between March 1 and
May 25, 2018, with 68 students studying at the Department of Midwifery at the School of Health Sciences of a
public university. Questionnaire form which comprise of two parts was used in order to collect data. Students’
characteristics and opinions about ethics are asked in the first part. “Family Planning Attitude Scale”. The research
data were applied as pre-test and post-test, the pre-test was taken without taking the family planning education and
the post-test was applied in the same period after taking the family planning education.
The mean age of the students was 21.3 ± 2.5. It was determined that 40.4% of the students perceived the income
as equivalent to income and 25.5% of the students live in the Aegean region. According to the pre-test results of
202
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
the study, the mean score of the Family Planning Attitude Scale of the students was 141.80 ± 16.43, the " Behaviour
of the Society About Family Planning" subscale mean score was 64.45 ± 6.65, the " Behavior about Family
Planning Methods" subscale mean score was 43.20 ± 8.02 and " Behaviour about the Labor" subscale mean score
was 34.14±4.49. There is a statistically significant difference between the pre-test and post-test mean scores of the
Family Planning Attitude Scale applied to the students (t = 94,007, p <0.001).
It has been determined that family planning education given to midwifery students who will be counseling about
family planning increases their attitude scores. Family planning is one of the most important factors in maintaining
a woman's reproductive health. For this reason, it is suggested to increase awareness of family planning in
midwifery education in order to increase effective counseling skills.
KEYWORDS: MİDWİFERY STUDENTS, FAMİLY PLANNİNG, ATTİTUDE
203
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-80- EBELİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN BİREYSEL YENİLİKÇİ DÜZEYLERİ VE
AKADEMİK MOTİVASYON ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Çiğdem KARAKAYALI1, Zeliha ÖZŞAHİN1, Tuğba Enise BENLİ1,
1İnönü Üniversitesi,
Bu araştırma ile ebelik bölümü öğrencilerinin bireysel yenilikçi düzeyleri ve akademik motivasyon arasındaki
ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
İlişkisel-tanımlayıcı türde planlanan bu araştırmanın evrenini İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik
Bölümünde okuyan 210 öğrenci, örneklemini ise araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden ve veri toplama
zamanında okulda bulunan 188 ebelik öğrencisi oluşturmuştur. Çalışmanın verileri "Kişisel Bilgi Formu",
''Bireysel Yenilikçilik Ölçeği(BYÖ)" ve "Akademik Motivasyon Ölçeği(AMÖ)" ile toplanmıştır. Verilerin
değerlendirmesinde “sayı, yüzde dağılımları, ortalama, standart sapma ve pearson korelasyon'' testleri
kullanılmıştır.
Öğrencilerin yaş ortalaması 20,90±2,39’dur. Öğrencilerin %84,6’sı çekirdek aile yapısına sahip, %78,2’sinin
sosyal güvencesi bulunmakta, %84,6’sının ekonomik durumu orta düzeydedir. Öğrencilerin %68,1’i kişiler arası
ilişkilerinde iyi düzeyde olduğu, %49,5’i ayda en az 1 veya 2 kitap okuduğu, %52,7’si kendi isteği ile ebelik
bölümünü tercih ettiği ve %78,7’si devam ettiği programdan orta düzeyde memnun kaldığını ifade etmiştir.
Öğrencilerin BYÖ’den aldıkları toplam puan ortalamaları 64,79±8,58’dir. Öğrencilerin aldıkları puan
ortalamasına göre orta düzeyde yenilikçi olduğu ve sorgulayıcı kategoride bulunduğu belirlendi. AMÖ’nün “İçsel
motivasyon”, “Dışsal motivasyon”, “Motivasyonsuzluk” alt ölçeklerinden aldıkları toplam puan ortalamaları
sırasıyla; 9,03±6,23, 57,00±14,91, 62,15±12,15’tir. Öğrencilerin bireysel yenilikçi ölçeği puan ortalaması ile
akademik motivasyon ölçeğinin motivasyonsuzluk alt boyutu puan ortalaması arasında negatif yönde istatistiksel
olarak anlamlı zayıf düzeyde, içsel motivasyon alt boyut puan ortalaması arasında pozitif yönde istatistiksel olarak
anlamlı zayıf düzeyde ilişki olduğu belirlendi (p<0,05).
Öğrencilerin bireysel yenilikçi düzeyi arttıkça motivasyonsuzluk düzeyinin azaldığı, buna karşın içsel motivasyon
düzeyinin arttığı belirlendi.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK ÖĞRENCİLERİ, YENİLİKÇİLİK, MOTİVASYON
INVESTIGATION OF THE RELATIONSHIP BETWEEN INDIVIDUAL INNOVATIVE
LEVELS AND ACADEMIC MOTIVATION OF MIDWIFERY STUDENTS
Çiğdem KARAKAYALI1, Zeliha ÖZŞAHİN1, Tuğba Enise BENLİ1
1INONU UNİVERSİTY
This research aims to determine the relationship between the individual innovative levels of midwifery students
and academic motivation.
It consists of 210 students who attend in Inönü University Faculty of Health Sciences Midwifery Department to
the universe of this research which is planned as a relational-descriptive type and in the samples ,188 midwifery
students who voluntarily accepted to participate in the research and were in the school at the time of data collection.
The data of the study were collected by using the "Personal Information Form", "Individual Innovation Scale (IIS)"
and "Academic Motivation Scale (AMS)." In the evaluation of the data, "number, percentage distributions, mean,
standard deviation and pearson correlations" tests were used.
The average age of the students is 20,90 ± 2,39. 84,6% of the students have a core family structure, 78,2% have
social security and economic status of 84,6% is middle. It was expressed that 68,1% of the students were good at
interpersonal relations, 49,5% of them read at least 1 or 2 books per month, 52,7% preferred midwifery at their
own request and 78,7% he was moderately satisfied with the programs. The average total score of the students
obtained from IIS is 64,79 ± 8,58. It was determined that the students were moderately innovative according to
204
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
their average score that obtained and were in the questioning category. The total score averages of the subscales
of "internal motivation", "external motivation" and "non motivation" of AMS is 9,03 ± 6,23, 57,00 ± 14,91, 62,15
± 12,15. It was determined that there was a statistically significant weak correlation between the average score of
the individual innovative scale of the students and the mean score of the motivation non-motivation subscale of
the academic motivation scale, statistically meaningful weakness of the negative motive power, and the internal
motivation subscale average of the positive motive power (p <0,05).
It was determined that as the individual innovative level of the students increased, the level of motivation
decreased, whereas the level of internal motivation increased.
KEYWORDS: MIDWIFERY STUDENTS, INNOVATION, MOTIVATION
205
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-81- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN TEKNOLOJİ VE İNTERNET BAĞIMLILIĞI İLE
YAŞAM DOYUMU ARASINDAKİ İLİŞKİNİN BELİRLENMESİ
Bilgesu ARSLAN1, Nuran MUMCU1, Emine KOÇ1,
1Ondokuzmayıs Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü,
Ebelik öğrencilerinin internet bağımlılığı ile yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi saptamak.
Araştırma tanımlayıcı ilişki arayan bir çalışma olup 24/04/2018-12/05/2018 tarihleri arasında Samsun Ondokuz
Mayıs Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinde gerçekleştirildi. Evreni Ebelik Bölümü’nde eğitim gören 315
öğrenci oluşturdu. Örneklem seçimine gidilmeyip çalışmanın planlandığı tarihlerde okulda olan çalışmaya gönüllü
toplam 266 ebelik öğrencisi çalışmaya katıldı. Araştırmanın verileri araştırmacı tarafından literatür doğrultusunda
geliştirilen anket formu, Young İnternet Bağımlılığı Testi Kısa Formu, Yaşam Doyum Ölçeği kullanılarak elde
edildi. Veriler SPSS 20 Paket programı ile hesaplandı. İstatiksel yöntem olarak frekans analizi, tanımlayıcı
istatistik analizi, Kruskal-Wallis Testleri ve Mann Whitney U Testi kullanıldı.
Öğrencilerin yaş ortalaması 21.09± 2.53, toplam 266 öğrenciden 1.sınıf=68, 2.sınıf=59, 3.sınıf=63, 4.sınıf =76 kişi
%98.1 i bekar yaşanılan yer.%30.8 i ilçede yaşamakta, %56.8 i ailesiyle yaşıyor, %80.1 inin gelir durumu orta
düzeyde olduğu belirlenmiştir Öğrencilerin yaşam doyumu ölçeğinden aldıkları puan ortalamaları 3.08±0.76
internet bağımlılığı ölçeği puan ortalaması 27.15±7.62 olduğu saptandı. Ölçek puan ortalamaları arasındaki ilişki
korelasyon ile incelendiğinde yaşam doyumu ile internet bağımlılığı arasında negaif yönde ve zayıf düzeyde
anlamlı ilişki r =-.364 olduğu görüldü.
Öğrencilerin internete olan bağımlılığı arttıkça yaşam doyumlarının azaldığı görülmektedir. Öğrencilerin
internette geçireceği zaman üniversitenin oluşturacağı etkinlikler, kulüp faaliyetleri vb şekilde azaltılabilir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK ÖĞRENCİSİ, TEKNOLOJİ, İNTERNET BAĞIMLILIĞI,YAŞAM
DOYUMU
DETERMİNATİON OF THE RELATİONSHİP BETWEEN TECHNOLOGY AND
INTERNET ADDİCTİON AND LİFE SATİSFACTİON OF MİDWİFERY STUDENTS
Bilgesu ARSLAN1, Nuran MUMCU1, Emine KOÇ1
1ONDOKUZMAYİS UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES DEPARTMENT OF MİDWİFERY
To determine the relationship between midwifery students' internet addiction and life satisfaction
The study is a study which is looking for a descriptive relationship between the dates 24/04 / 2018-12 / 05/2018 in
Samsun Ondokuz Mayıs University Faculty of Health Sciences. There were 315 students studying in the Universe
Midwifery Department. A total of 266 midwifery students volunteered to work at the school on the scheduled dates
of the study not participating in the selection of the sample. The questionnaires developed by the researcher
according to the literature were obtained by using the Young Internet Addiction Test Short Form, Life Satisfaction
Scale. The data was calculated using the SPSS 20 Package program. Frequency analysis, descriptive statistical
analysis, Kruskal-Wallis tests and Mann-Whitney U test were used as statistical methods.
The average age of the students was 21.09 ± 2.53, 266 students had 1st class = 68, 2nd class = 59, 3rd class = 63,
4th class = 76 persons % 98.1single, % 30.8 occupancy, %56.8 of them live with their families and 80.1% of them
have a moderate level of income. The average score of the students' life satisfaction scale was 3.08 ± 0.76 and the
mean score of internet addiction scale was 27.15 ± 7.62. When the correlation between scale mean scores was
examined by correlation, it was found that there was a significant negative correlation between life satisfaction
and internet addiction and a weak correlation r = - 364.
206
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
As the dependency of the students on the internetta increases, life satisfaction decreases. Students' time on the
Internet can be reduced by activities such as club activities, etc..
KEYWORDS: MİDWİFERY STUDENT; TECHNOLOGY, İNTERNET ADDİCTİON, LİFE
SATİSFACTİON
207
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-82- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN LEOPOLD MANEVRALARI EĞİTİMİNDE
SİMULASYON MODELİ VE GÖRSEL SUNU YÖNTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Eylem KALYONCU1, Filiz OKUMUŞ1,
1İstanbul Medipol Üniversitesi,
Leopold manevraları uygulaması, ebelerin bağımsız rollerinden biridir ve anne karnında fetüsün gelişim düzeyini
takip etmek için kullanılır. Bu çalışmanın amacı; simülasyona dayalı leopold manevraları eğitimi alan ebelik
öğrencilerinin eğitimden memnuniyetlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Bu araştırma yarı deneysel desenli bir çalışmadır. Çalışmanın evrenini Ebelik birinci sınıf öğrencileri
oluşturmaktadır. Örneklem grubu olarak İstanbul’da vakıf üniversitelerinde bulunan dört ayrı ebelik bölümü
seçilmiştir. Öğrenciler bilgisayar tabanlı randomizasyon programı kullanılarak iki gruba randomize edilmiştir.
Gruplardan birine (n=116) antenatal Simülasyon modeli üzerinde diğer gruba ise (n=117) Power point gösterimine
dayalı anlatım yoluyla leopold manevraları eğitimi verilmiştir. Araştırmanın verileri, “Birey Tanıtım Formu” ve
“Maggie Mcvay Lynch Öğrenme Stili Envanteri” kullanılarak toplanmıştır. Eğitimin ardından öğrencilerden
“Öğrenci Memnuniyeti ve Öğrenmede Kendine Güven Ölçeği” doldurmaları istenmiştir. Verilerin analizinde sayı,
yüzde, aritmetik ortalama, grupların karşılaştırılmasında Ki-kare test ve Student t-testi, kullanılmıştır. Cronbach's
alpha puanı Maggie Mcvay Lynch Öğrenme Stili Envanteri için; 0.80, Öğrenci Memnuniyeti ve Öğrenmede
Kendine Güven Ölçeği için; 0.91 olarak bulunmuştur.
Öğrencilerin % 85’i 17-20 yaş aralığındadır. Power point gösterimi ve Simulasyona dayalı öğretim grupları,
sosyodemografik özellikler açısından benzerdir (p>0.05). Simulasyona dayalı öğretim yapılan grupta hem işitsel,
hem görsel hem de kinestetik öğrenme stili puan ortalaması daha yüksek olmasına rağmen gruplar arasında
istatistiksel olarak önemli bir fark bulunmamıştır (p>0.05). Simulasyon grubunda öğrenci memnuniyeti ve
öğrenmede kendine güven puan ortalamaları geleneksel öğretim metodu kullanılan gruba göre istatistiksel olarak
önemli düzeyde yüksektir (p<0.05).
Simulasyona dayalı leopold manevraları öğretiminde öğrenci memnuniyeti, power point gösterimine dayalı
anlatım grubuna göre daha yüksektir. Ebelik bölümü öğrencilerine leopold manevraları eğitimi için simulasyon
modeline dayalı öğretim metodu kullanılmalıdır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK ÖĞRENCİLERİ, ÖĞRENME STİLİ, SİMULASYONA DAYALI
ÖĞRETİM, GÖRSEL SUNU, ÖĞRENCİ MEMNUNİYETİ, KENDİNE GÜVEN.
COMPARISON OF THE SIMULATION MODEL AND VISUAL PRESENTATION
METHODS IN LEOPOLD MANEVRALS EDUCATION IN MIDWIFERY STUDENTS
Eylem KALYONCU1, Filiz OKUMUŞ1
1ISTANBUL MEDİPOL UNİVERSİTY
The application of Leopold’s maneuvers is one of the independent roles of midwives and is resorted to monitoring
the level of development of the fetus in the uterus. This study aims to determine the satisfaction of the midwifery
students from the training they receive on the simulation-based Leopold’s maneuvers.
This research is a quasi-experimental design. The population of the research consists of first-year students in the
midwifery department. The sample group consists of four separate midwifery departments in the foundation
universities in Istanbul. All of the students in the selected departments were contacted. Students were randomized
into two groups by a computer-based randomization program. One of the groups (n=116) was trained by the
antenatal simulation and the other group (n=117) was given Leopold’s Maneuvers training by the visual
presentation. The data were collected using “Individual Information Form” and “Maggie Mcvay Lynch Learning
Style Inventory”. Following the training, the students were asked to complete the “Student Satisfaction and Self
Confidence in Learning Scale”. For the analysis of the data, the number, percentage, arithmetic mean and for the
comparison of the groups, Chi-square test and Student’s t-test were used. Cronbach’s alpha score was found to be
208
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
0.80 for the Maggie Mcvay Lynch Learning Style Inventory and 0.91 for the Student Satisfaction and Self
Confidence in Learning Scale.
85% of the students are in the age range of 17-20. The groups that received visual presentation based training and
simulation-based training were similar in terms of sociodemographic characteristics (p > 0.05). Although the
average of auditory, visual and kinesthetic learning style scores was higher in the group that received simulation-
based training, there was no statistically significant difference between the groups (p > 0.05). The mean scores of
student satisfaction and self-confidence in learning in the group receiving simulation-based training were
statistically significantly higher than those of the group receiving visual presentation training (p < 0.05).
Student satisfaction in the simulation-based teaching of Leopold’s Maneuvers is higher than that in the powerpoint
representation based teaching. We recommend the use of a simulation-based teaching method for the training of
midwifery students in Leopold’s Maneuvers.
KEYWORDS: MİDWİFERY STUDENTS, LEARNİNG STYLE SİMULATİON-BASED TRAİNİNG,
VİSUAL PRESENTATİON, STUDENT SATİSFACTİON, SELF-CONFİDENCE.
209
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-83- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN BİREYSEL YENİLİKÇİLİK DÜZEYLERİNİN
BELİRLENMESİ
Seval CAMBAZ ULAŞ1, Seçil KÖKEN DURGUN1,
1MANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ EBELİK BÖLÜMÜ,
Yenilikçiliğin önemi ve farkındalığının artması, hem ülkemizde hem de dünyada sağlık hizmeti alanında inovatif
gelişmelerin artmasına olanak tanımıştır. Bu gelişmelere bağlı olarak sağlık bakım uygulamaları, sağlık
çalışanlarının kendilerini yenileme ve yeniliğe uyum sağlama gereksinimini ortaya çıkarmıştır. Araştırmanın
amacı ebelik öğrencilerinin bireysel yenilikçilik düzeylerini belirlemektir.
Araştırma tanımlayıcı tiptedir. Araştırmanın evrenini Manisa Celal Bayar Üniversitesi sağlık bilimleri fakültesi
2016-2017 eğitim öğretim yılı bahar dönemine ebelik bölümü öğrencileri oluşturmuştur. Araştırmada herhangi bir
örnek seçim yöntemi kullanılmamıştır (n:291). Veriler araştırmacılar tarafından ilgili literatür doğrultusunda
hazırlanan, 26 soru içeren anket formu ve 20 maddeden oluşan Bireysel Yenilikçilik Ölçeği kullanılarak, gözlem
altında anket toplama tekniği ile toplanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 15.00 for Windows programı kullanılarak
sayı, yüzde dağılımı, ortalama değer, en küçük ve en büyük değerler kullanılmıştır.
Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin yaş ortalamalarının 20.68±1.86 (min:17- max:32) olduğu, %26.5’inin
birinci sınıf olduğu bulunmuştur. %57.7’sinin anadolu lisesinden mezun olduğu belirlenmiştir. Ebelik Bölümü’nü
isteyerek seçme oranı %66.7’dir. Öğrencilerin toplam ölçek puanları incelendiğinde 64.52±9.32 (min:39, max:87)
olduğu bulunmuştur. Toplam ölçek puanına göre yenilikçilik bağlamında kategorize edildiğinde %2.7’sinin
gelenekçi, %16.2’sinin kuşkucu, %47.4’ünün sorgulayıcı, %28.2’sinin öncü, %5.5’inin yenilikçi olduğu
saptanmıştır.
Yapılan araştırma sonucunda, öğrencilerin toplam ölçek puanı 64.52±9.32 olup, yenilikçilikte orta düzeyde
bulundukları görülmüştür. Ayrıca yenilikleri takip etme konusunda değişime açık oldukları sonucuna ulaşılmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK ÖĞRENCİLERİ, YENİLİKÇİLİK, DENEYİME AÇIKLIK,
GELENEKÇİ, SORGULAYICI
DETERMİNATİON OF INDİVİDUAL INNOVATİON LEVELS OF MİDWİFERY
STUDENTS
Seval CAMBAZ ULAŞ1, Seçil KÖKEN DURGUN1
1MANİSA CELAL BAYAR UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES DEPARTMENT OF
MİDWİFERY
Increasing the importance and awareness of innovation has made it possible to increase the innovative
developments in the field of health care both in our country and in the world. Depending on these developments,
health care practices reveal the need for health workers to renew themselves and adapt to newness. The aim of the
research is to determine the level of individual innovation of midwifery students.
Research is descriptive. The students of the midwifery department that Manisa Celal Bayar University health
sciences faculty 2016-2017 academic year spring semester made up the universe of the research. No sample
selection method was used in the study (n:291). The data were collected by the researchers using the questionnaire
with 26 questions and the Individual Innovation Questionnaire consisting of 20 items prepared by the researchers
in accordance with the related literature. In the analysis of the data, number, percentage distribution, mean value,
minimum and maximum values were used by using SPSS 15.00 for Windows program.
It was found that the average age of the students was 20.68±1.86 (min:17-max:32) and 26.5% was the first class.
57.7% of them graduated from Anatolian High School. The intentional selection rate for the Midwifery Department
was 66.7%. When the total scale scores of the students were examined 64.52±9.32 (min:39, max:87) was found.
210
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
When categorized according to the total scale score, it was found that 2.7% was traditionalist, 16.2% was skeptical,
47.4% was questioning, 28.2% was pioneer and 5.5% was innovative.
As a result of the research, the total scale score of the students was 64.52±9.32 and they were found to be
moderately innovative. In addition, the change in tracking innovations has been achieved as a result.
KEYWORDS: MİDWİFERY STUDENTS, İNNOVATİON, EXPERİENTİAL OPENNESS,
TRADİTİONALİST, İNQUİSİTİVE
211
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-84- REHBER EBE VE HEMŞİRELERİN REHBER EBE/HEMŞİRE UYGULAMASI İLE
İLGİLİ GÖRÜŞLERİ
Bilgesu ARSLAN1, Sümeyye BAL1, Serap TOPATAN1, Neşe KARAKAYA1,
1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü,
Bir sağlık bilimleri fakültesinde uygulanan rehber ebe/hemşirelik uygulamasındaki rehber ebe/hemşirelerinin
rehberlik uygulaması ile ilgili görüşlerini belirlemektir.
Tanımlayıcı tipteki bu çalışmanın evreni 2016-2018 öğretim yılında rehber ebe/hemşirelik yapmış 50 rehber
ebe/hemşireden oluşmaktadır. Örneklem seçimine gidilmeyip çalışmaya gönüllü katılım sağlayan toplam 40
rehber ebe/hemşire çalışmaya katılmıştır. Literatüre göre hazırlanan Türkçe veri toplama formları ile rehber
uygulama programının değerlendirilmesi yapılmış, rehber ebe/hemşirelerden program hakkındaki görüş ve
önerileri alınmıştır. Veriler SPSS 20 Paket programı ile hesaplandı. Veriler yüzdelik hesaplamalar ile
değerlendirilmiştir
Rehber ebe/hemşire yaş ortalaması 35.7± 5.52, Çalışma yılı ortalama 3.22±0.97 yıldır. Ebe ve hemşirelerin
%65’inin gelirinin giderine denk olduğu, tamamının lisans mezunu ve %7.5’unun lisansüsü eğitim aldığı,
%87.5’inin klinisyen hemşire olduğu ve %42.5’nunda yoğun bakımlarda görev yaptığı, %70’inin rehberlik eğitimi
aldığı, %50’sinin bir dönemlik rehberlik yaptığı, %15’inin 4 ve üzeri dönemdir rehber ebe hemşire olarak
görevlendirildiği %85’inin tekrar rehber ebe/hemşire olarak görevlendirilmek istediğini, tamamının kendi ve
öğrenci gelişimi için yararlı bulduklarını belirtmişlerdir. Rehber ebe/hemşirelerin %85’i kendini yeterli
görmektedir. %70’i klinik çalışanları ile sorun yaşamadığı, %32.5’nun rehber ebe/hemşire uygulamasının iş
yükünü artırdığını ifade etmiş, tamamının öğretim elemanı ile iletişim içinde olması gerektiğini ve öğrencilere
korku endişe durumunda %100 destek olduklarını belirtmişlerdir.
Rehber ebe/hemşire uygulaması rehberlerin gelişimine katkı sağlayıp, öğrencilere destek olma konusunda oldukça
fayda sağlamaktadır. Öğrencinin gelişimini destekleyen modeller rehber ebe hemşire eğitimlerinde kullanılabilir.
Klinik iş yükünü artırsa bile rehberlik uygulamasını rehberler tekrar yapmak istemektedirler. Rehberlik
uygulaması rehberlerdeki var olan bilgilerinin öğrenciye aktarımını ve mesleki doyum artışını sağlamaktadır.
ANAHTAR KELİMELER: REHBERLİK; HEMŞİRE; EBE; REHBER
OPİNİONS OF MENTOR MİDWİFE AND NURSE ABOUT MENTOR MİDWİFE/NURSE
PRACTİCE PROGRAM
Bilgesu ARSLAN1, Sümeyye BAL1, Serap TOPATAN1, Neşe KARAKAYA1
1ONDOKUZ MAYİS UNİVERSİTY,HEALTH SCİENCES FACULTY, DEPARTMENT OF MİDWİFERY
determine views and opinions of the mentor midwife and nurse about "mentor Practice Program"that was put into
practice in a health sciences faculty
The universe of this descriptive study is composed of 50 mentor midwives/nurses with a mentor midwife/nursing
in the 2016-2018 school year.A total of 40 volunteer midwives/nurses participated in the study, not voluntarily
participating in the selection of the sample.The data collection forms prepared according to the literature and the
guide application program were evaluated and the opinions and recommendations about the program were taken
from the mentor midwives/nurses. The data was calculated using the SPSS 20 Package program.Data were
analyzed by percentage calculations.
The mean age of the mentor midwife/nurse was 35.7 ± 5.52, and the mean age of the study was 3.22 ± 0.97 years.
It was found that 65% of midwives and nurses corresponded to the expense of income, all undergraduate degree
and 7.5% graduate education, 87.5% were clinician nurses and 42.5% in intensive care units, 70% received
guidance training, 50% were guided for a period of time, 15% of them were employed as guide midwife nurses
over 4 years 85% would like to be recruited as mentor midwives / nurses again, they found that they were all useful
212
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
for their own and student development. 85% of the mentor midwives/nurses are self-sufficient. 70% stated that
they did not have any problems with their clinical staff, 32.5% said that the mentor midwife/nurse program
increased the workload, they all had to be in contact with the teaching staff and they were 100% supportive in case
of fear worry.
The mentor provides considerable benefits in contributing to the development of midwife/nurse practice guide and
supporting students. Models supporting the student growth and improving learning should be used in the mentor
midwife and nurse training. Even if they increase the clinical workload, they want to make instructor again.
Instructor practice provides the transfer of mentors existing information to student information and increases
occupational satisfaction in mentors.
KEYWORDS: İNSTRUCTOR; NURSE; MİDWİFE, MENTEE
213
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-85- EBELİK MESLEĞİ VE MENTORLUK
Deniz BATMAN1, Aysel BÜLEZ1,
1KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ/EBELİK ANABİLİM DALI,
Bu derleme, ebelik mesleği ve mentorlük hakkında literatür bilgisi kapsamında bilgi vermek amacıyla
oluşturulmuştur.
Mentorluk tecrübeli bir bireyin, kendisinden tecrübesiz bir diğer bireyi, gerek teori gerekse uygulama açısından
yetiştirilmesi anlamında kullanılmaktadır. Günümüzde mentorluk uygulamaları sağlık sisteminde önemli hale
gelmiştir. Sağlık sisteminde önemli rol ve sorumluluğa sahip olan mesleklerin başında ebeler yer almaktadır.
Ebeler kadınlara ve, meslektaşlarına ve meslekteki öğrencilere mentorlük yapmaktadırlar. Bu açıdan ebelikte
mentorlük önemli ve incelenmesi gereken bir konudur.
Ülkemizde ebelikte mentorlük yeni bir kavram olup, konuyla ilgili bilimsel çalışmalar sayıca oldukça az olduğu
görülmektedir. Yapılan çalışmaların öğrenci ebe ve mentor arasındaki durumu belirlemek için öğrencilerle
yapılmış olduğu belirlenmiştir. Ebelikte mentorlükle ilgili sayı ve yöntem olarak farklı bilimsel çalışmalara ihtiyaç
duyulmaktadır. Bunun yanısıra mentorlük üniversite ebelik bölümlerinde ders konusu olarak verilmesi olumlu bir
gelişme olarak değerlendirilmektedir
Kurumsal açıdan ise mentorlükle ilgili hizmetiçi eğitim verilerek farkındalık oluşturulmalı ve mentorlük yapan
ebenin görevi resmi boyutta uygulanarak sonuçları değerlendirilmelidir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, MENTOR, MENTEE
MIDWIFERY AND MENTORNSHIP
Deniz BATMAN1, Aysel BÜLEZ1
1KAHRAMANMARAŞ SUTÇU IMAM UNIVERSITY/ MIDWIFERY DEPARTMENT
This review was designed to provide information about the literature on mentoring and midwifery.
Mentoring is used to mean that an experienced individual is trained by himself or another inexperienced individual,
both theory and practice. At the present time, mentoring practices have become important in the health care system.
Midwives that have an important role and responsibility in the health system. Midwife is a mentor for women,
colleagues and students midwives. From this point of view, mentality in the midwifery is an important issue and
needs to be examined.
Mentorship in midwifery is a new concept and it is seen that scientific studies related to this subject are very few
in number in Turkey. There were determined that the studies conducted were made with students to determine the
status between student midwives and mentor. Different scientific studies are needed for the number and method
of mentoring in midwifery. In addition to this, mentoring is given as a positive development in university
midwifery departments.
From an institutional viewpoint, awareness should be formed by providing with training about mentoring and the
task of the mentor should be applied on the official scale and the results should be assessed.
KEYWORDS: MİDWİFERY, MENTOR, MENTEE
214
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-86- OMUZ DİSTOSİSİ VE EBELİK EĞİTİM VE UYGULAMALARINDAKİ YERİ
Ayşe ŞENOĞLU1, Zekiye KARAÇAM2,
1Adana İl Sağlık Müdürlüğü, 2ADSNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ
EBELİK BÖLÜMÜ,
Literatüre dayalı olarak hazırlanan bu çalışmanın amacı, omuz distosisi ile ilgili güncel bilgilerin paylaşılmasını
sağlamaktır.
Omuz distosisi sık görülmemekle birlikte, ciddi maternal ve neonatal komplikasyonlara neden olan
öngörülemeyen ve önlenemeyen acil obstetrik bir durum olması nedeni ile ebelik eğitim ve uygulamalarında yer
alan önemli konudur. Omuz distosisinin saptanması ve yönetimi, ileri düzey ebelik ve obstetri bilgi ve becerisi
gerektirmektedir. Literatüre dayalı olarak hazırlanan bu çalışmanın amacı, omuz distosisi ile ilgili güncel bilgilerin
paylaşılmasını sağlamaktır. Omuz distosisi fetus başının doğumundan sonra, omuzların doğumunda başarısızlık
olarak tanımlanmaktadır. Bu durum fetusun omuz boyutu ile pelvis girişi arasındaki uyumsuzluk sonucu ortaya
çıkabilir, ön ya da arka omuzun takılması şeklinde gelişebileceği gibi her iki omuzda da görülebilir. Omuz distosisi,
nedeni bilinmemekle birlikte tüm doğumların %0,6 ile %1,4'ünü komplike hale getirmektedir. Fetal makrozomi,
omuz distosisinin en önemli risk faktörü olarak gösterilmektedir. Diğer risk faktörleri arasında ise pregestasyonel
ve gestasyonel diyabet, önceki doğumda omuz distosisi öyküsü ve operatif vajinal doğum bulunmaktadır. Omuz
distosisi, yeterli teknik bilgi ve beceriye sahip ebe ve doktorlar tarafından uygun yaklaşımların seçimi ve
kullanılması ile yönetilebilir. Yönetimde amaç, asfiksi, brakial pleksus paralizisi ve fetal ölüm gibi fetal
komplikasyonları ve annede gelişebilecek kanama, perineal laserasyon ve pelvis kırığı gibi ciddi hasarları
önlemektir. Literatürde omuz distosisinin yönetiminde kullanılan manevraların birincil, ikincil ve üçüncül olarak
tanımlandığı, en yaygın olarak McRoberts, Rubin, Wood ve Gaskin manevralarının kullanıldığı bildirilmektedir.
Ancak etkinlik ve güvenlik bakımından hiçbir manevranın tek başına bir diğerine göre üstünlüğü
bulunmamaktadır. Yapılan müdahalenin en az invazivden başlanarak daha invazive doğru olması gerekmektedir.
Doğum yaptıran kişilerin tercihi ve tecrübesi de hangi müdahalenin seçileceği konusunda önemlidir. Sonuç olarak,
ebelere simülasyon eğitimi yolu ile omuz distosisinin yönetimi konusundaki beceri kazandırılması ya da mevcut
bilgi ve becerilerinin iyileştirilmesi ve sürecin yönetimine ilişkin kanıta dayalı bir standardizasyonun oluşturulması
ile daha iyi sonuçlar elde edilebilir.
ANAHTAR KELİMELER: OMUZ DİSTOSİSİ, EBELİK, EĞİTİM, BAKIM
SHOULDER DYSTOCİA AND ITS PLACE İN MİDWİFERY EDUCATİON AND PRACTİCE
Ayşe ŞENOĞLU1, Zekiye KARAÇAM2
1ADANA HEALTH DİRECTORATE, 2ADNAN MENDERES UNIVERSITY FACULTY OF HEALTH
SCIENCES DEPARTMENT OF MIDWIFERY
The aim of this work, which is based on the literature, is to share current information about shoulder dystocia.
Although shoulder dystocia is not common, it is an unpredictable and unavoidable emergency obstetric condition
that causes serious maternal and neonatal complications. It is an important issue in education and practice of
midwifery. The detection and management of shoulder distosis requires knowledge and skill of advanced
midwifery and obstetrics. The aim of this work, which is based on the literature, is to share current information
about shoulder dystocia. Shoulder dystocia is defined as the failure of the birth of the fetus after the birth of the
head. This may result in an incongruity between the fetus's shoulder size and the pelvic girth, either as anterior or
posterior shoulder attachment, or on both shoulders. Shoulder dystocia complicates 0.6% to 1.4% of all deliveries,
although the cause is unknown. Fetal macrosomia is the most important risk factor for shoulder distosis. Other risk
factors include pregestational and gestational diabetes, previous birth shoulder dystocia and operative vaginal
delivery. Shoulder dystocia can be managed by the choice and use of appropriate approaches by midwives and
doctors with sufficient technical knowledge and skills. The aim of management is to prevent fetal complications
such as asphyxia, brachial plexus paralysis and fetal death, and serious damages such as bleeding, perineal
laceration and pelvic fracture that may develop in the mother. It has been reported in literature that maneuvers
used in the management of shoulder distosis are primary, secondary and tertiary, most commonly using
215
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
McRoberts, Rubin, Wood and Gaskin maneuvers. However, in terms of efficiency and security, no maneuver alone
is superior to another. The intervention should be performed at least invasively and more invasively. The
preference and experience of those who give birth are also important in choosing which intervention to take. As a
result, better results can be obtained by gaining skill in the management of shoulder dystocia by simulation training
to the midwives, or by improving the existing knowledge and skills and establishing a evidence-based
standardization of process management.
KEYWORDS: SHOULDER DYSTOCİA, MİDWİFERY, EDUCATİON, CARE
216
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-87- EBELİK AİDİYET ÖLÇEĞİ:BİR ÖLÇEK GELİŞTİRME ÇALIŞMASI
Yasemin BAŞKAYA1, Fatma Deniz SAYINER2, Zeynep FİLİZ3,
1Sakarya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, 2Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Fakültesi, 3Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi,
Bu çalışma, Ebelerin mesleki aidiyet düzeylerini ortaya koyabilecek nitelikli bir mesleki aidiyet ölçeği geliştirmek
amacıyla planlanmıştır
Literatür taraması, odak grup görüşmesi ve uzman görüşü sonucu hazırlanan mesleki aidiyete yönelik genel
kapsamlı soru ifadelerinden oluşan 30 maddelik beşli likert tipi bir ölçek hazırlanmıştır. Ölçek, Türkiye’nin
içanadolu ve marmara bölgesinde bulunan iki ilde çalışan 311 ebeye uygulanmış, araştırmadan çekilme ve formu
eksik doldurma gibi nedenlerle 300 formun istatistiksel analize uygun olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen veriler
ile ölçeğin geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmıştır.
Analiz kapsamında ölçeğin geçerlilik ve güvenirlik durumu incelenmiştir. Temel bileşenler analizi öncesinde
verilerin faktör analizine uygunluğunu değerlendirmek amacıyla Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) ve Bartlett testi
yapılmıştır. Bu testin sonucunda KMO değeri 0,878 ve Bartlett Sphericity testi ki-kare değeri ise 4852,371
(p<0,001) olarak anlamlı düzeyde bulunmuştur. Yapılan faktör analizi ve varimaks döndürme sonucunda ölçeğin
22 maddeden oluştuğu, ölçeğin toplam varyansın %63,846’ünü açıklayan dört faktörlü bir yapı gösterdiği
belirlenmiştir. Ölçeğin iç tutarlılık katsayısı (Cronbach Alfa) 0,905 olarak hesaplanmıştır.
Ebelik Aidiyeti Ölçeği (EAÖ) olarak adlandırılan ölçeğin, başta ebeler olmak üzere ebeliğe yönelik tüm hizmet
alanlarında kullanılabilecek, geçerli ve güvenilir bir araç olduğu belirlenmiştir. Ayrıca çalışmanın; özellikle
mesleki aidiyet sorunu yaşayan ebelerin bu sorunun çözümü noktasında politikalar üretilmesine ve ebelik
literatürüne katkı sağlaması amaçlanmaktadır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, AİDİYET, ÖLÇEK
MİDWİFERY BELONGİNG SCALE: A SCALE DEVELOPMENT STUDY
Yasemin BAŞKAYA1, Fatma Deniz SAYINER2, Zeynep FİLİZ3
1SAKARYA UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES, 2ESKİSEHİR OSMANGAZİ UNİVERSİTY
FACULTY OF HEALTH SCİENCES, 3ESKİSEHİR OSMANGAZİ UNİVERSİTY FACULTY OF ART AND
SCİENCES
This study was carried out in order to develop a qualified vocational belonging scale which can reveal the level of
vocational belonging of midwives.
A 30-item five-point Likert-type scale consisting of general questions, which was prepared with literature review,
focus group interview and professional expertise, regarding professional belonging was prepared.Scale was
applied to 311 midwives working in two provinces of Turkey's Central Anatolia and Marmara regions, 300 survey
forms were found to be suitable for statistical analysis due to reasons such as withdrawal from the survey and
insufficient filling. Validity and reliability studies for the scale were performed with the obtained data
Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) and Bartlett test were performed to evaluate the suitability of the data for factor
analysis before the analysis of the basic components. As a result of this test, KMO value was found to be 0,878
and Bartlett Sphericity test was found at a significant level as the chi-square value of 4852,371 (p <0,001). It has
been determined that the factor analysis and varimax rotation results in a four-factor structure that accounts for
63.846% of the total variance of the scale, which is composed of 22 items. The internal consistency coefficient
(Cronbach Alpha) of the scale was calculated as 0,905.
217
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
The scale called the Midwifery Belonging Scale was determined to be a valid and reliable tool that could be used
in all service areas, mainly midwives. Moreover, it is aimed that midwives who have a problem of working,
especially the problem of belonging to the vocational, will be able to produce politics at the point of solution of
this problem and contribute to the literature of midwifery.
KEYWORDS: MİDWİFERY, BELONGİNG, SCALE
218
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-88- EBELİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ALDIKLARI UYGULAMA EĞİTİMİNE
DAİR GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ
Emine CAN1, Birsen ARIKAN2, Şule GÖKYILDIZ SÜRÜCÜ3, Sultan ALAN3,
1Samandağ İlçe Sağlık Müdürlüğü, 2Şammas Vehbi Ekecik Kadın Doğum Ve Çocuk Hastanesi, 3Çukurova
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ,
Bu çalışma ile ebelik bölümü öğrencilerinin aldıkları uygulama eğitimine dair görüş ve beklentilerinin belirlenmesi
amaçlanmıştır.
Araştırmanın evrenini bir üniversitenin sağlık bilimleri fakültesi ebelik bölümü öğrencileri oluşturmuştur.
Örnekleme ise araştırma verilerinin toplandığı tarihlerde okulda olan öğrenciler (n=240) dahil edilmiştir. Evrenin
% 99.2’sine ulaşılmıştır. Veriler araştırmacılar tarafından geliştirilen anket formu ile toplanmıştır. Elde edilen
veriler SPSS 20. 0 ile değerlendirilmiştir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin % 30’u birinci, % 32.9’u ikinci, % 18.3’ü üçüncü ve % 18.8’i dördüncü sınıftı.
Katılımcıların % 63.3’ü ebelik mesleğini kendi isteğiyle seçtiğini, % 82.9’u mesleği tercih ettiği için memnun
olduğunu ifade etmiştir. Öğrencilerin mesleki teorik derslerini, ders materyallerini ve uygulama alanlarını yeterli
bulup bulmadığı değerlendirildiğinde; % 52.1’i mesleki teorik derslerini kısmen yeterli bulduğunu, % 47.5’i ders
materyallerini kısmen yeterli bulduğunu ve % 55.4’ü uygulama alanlarını kısmen yeterli bulduğunu belirtmiştir.
Öğrencilerin % 55.2’si uygulamalar sırasında keyifle çalıştığını, % 49.6’sı uygulamalar sırasında sıkıntı
yaşadığını, % 77.5’i yaşadıkları sıkıntıyı okul yönetimi ve hocalarıyla paylaştıklarını, % 53.3’ü okul yönetiminin
sorunlara kısmen çözüm bulduğunu, % 54.2’si hocaların rol model olduğunu, % 43.3’ü uygulama performansının
hocalar tarafından gözlemlendiğini, % 43.8’i uygulama eğitiminde en fazla ebelerden destek aldığını, % 60.4’ü
hocalardan destek almayı tercih ettiklerini, % 80.4’ü uygulama eğitimi sonrasında mesleğine olan sevgi saygısının
arttığını, % 76.7’si mesleğini severek yapacağına inandığını, % 60.4’ü uygulama eğitiminin beklentilerini kısmen
karşıladığını ifade etmiştir. Ders materyallerini yetersiz bulanların % 55’i herhangi bir neden belirtmemişken, %
24.1’i eğitim materyallerini eksik olarak ifade etmiştir. Uygulama alanlarını yetersiz bulanların % 66.5’i herhangi
bir neden belirtmemişken, %12.1’i öğrenci sayısının fazla öğretim elemanı sayısının az olduğunu belirtmiştir.
Uygulama alanlarında sıkıntı yaşayanların % 27.1’i herhangi bir neden belirtmemişken, % 44.9’u sağlık çalışanları
ile iletişim problemleri yaşadıklarını ifade etmiştir. Öğrencilerin uygulama eğitiminden beklentileri
değerlendirildiğinde katılımcıların % 35.4’ü bu soruyu cevaplamazken, % 30.8’i mesleğine donanımlı bir şekilde
hazırlamasını istediklerini belirtmiştir.
Araştırma sonucunda, öğrencilerin büyük çoğunluğunun ebelik mesleğini tercih ettikleri için memnun oldukları,
almış oldukları eğitimin mesleki saygı ve sevgisini arttırdığı, yaklaşık yarısının mesleki teorik eğitim ve uygulama
alanlarını kısmen yeterli bulduğu ve üçte birinin uygulama eğitiminin kendilerini mesleğe donanımlı bir şekilde
hazırlamasını bekledikleri saptanmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, UYGULAMA, EĞİTİM, GÖRÜŞ, BEKLENTİ
MIDWIFERY, PRACTICE, EDUCATION, VIEWS, EXPECTATIONS
Emine CAN1, Birsen ARIKAN2, Şule GÖKYILDIZ SÜRÜCÜ3, Sultan ALAN3
1SAMANDAĞ TOWN HEALTH DİRECORY, 2ŞAMMAS VEHBİ EKECİK WOMEN MATERNİTY AND
CHİLD HOSPİTAL, 3CUKUROVA UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
Purpose of this study is determine views and expectations about practice education of midwifery students.
.
Of the students who participated in the study, 30% were first, 32.9% were second, 18.3% were third and 18.8%
were fourth grade. 63.3% of participants stated that they chose profession of midwifery voluntarily and 82.9% of
them said that they were pleased to prefer profession. When it was assessed whether students were satisfied with
219
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
their professional theoretical lessons, lessons materials and practice areas; it was found that 52.1% vocational
theoric lessons have partly sufficient, 47.5% of their lessons material to be partially adequate and 55.4% of their
practice areas to be partially adequate. Of the students, 55.2% said that they worked pleasantly during pratice,
49.6% said that they experienced challenge during pratice, 77.5% of students shared challenge which experienced
with school administrators and their lecturers, 53.3% said school management partially solved problems and 54.2%
lecturers is role model , 43.3% of them observed that their performance was observed by lecturers, 43.8% said
they have most support by midwives in practice training, and 60.4% preferred to support by lecturers, 80.4% said
that after pratice training, love respect for the profession increased and 76.7% of them believed that they would
like to do their job and 60.4% of them met expectations of pratice training partially. While 55% of those who
found lessons materials to be inadequate do not specify any reason, 24.1% stated that training materials have
incomplete. 66.5% of those who found their pratice areas insufficient do not specify any reason and 12.1% stated
that number of students have less than number of instructors.
As a result of the research, it was determined that majority of students were satisfied that their prefer midwifery
occupation, the education which they have taken was increased their professional respect and love, about half of
them found partialy satisfactory vocational theoretical education and pratice areas and one third of them expect
that education of practice to prepare them in a professionally equipped manner.
KEYWORDS: VIEWS AND EXPECTATIONS OF MIDWIFERY STUDENTS ABOUT PRACTICE
EDUCATION
220
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-89- POSTPARTUM KANAMALARDA EBELERİN GÖREV YETKİ VE
SORUMLULUKLARI
Seda KÜÇÜKOĞLU1, Tuğba YILMAZ ESENCAN2, Zübeyde EKŞİ GÜLOĞLU3,
1Zeynep Kamil Kadın Ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, 2Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk
Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 3Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Doğum ve Kadın
Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı,
Bu derleme postpartum kanamalarda ebelerin görev yetki ve sorumluluklarını irdelemek amacıyla yapılmıştır.
Normal vajinal doğumu takiben 500ml, sezaryen doğumu takiben 1000ml’ yi aşan kan kaybının meydana gelmesi
‘’Doğum sonrası(postpartum) kanama’’(PPK)olarak tarif edilmektedir. İlk 24 saatte gelişen PPK ‘’Erken
Postpartum Kanama’’ 24 saatten sonra 6-12 haftaya kadar gelişen PPK’ lar ise ‘’Geç Postpartum Kanam’’ olarak
adlandırılmaktadır. Gebeliğe bağlı anne ölüm oranında 1990-2015 yılları arasında %44 lük bir düşüş olmasına
rağmen; günümüzde hala her gün yaklaşık 830 kadın, gebelik veya doğumla bağlantılı önlenebilir nedenlerden
dolayı hayatını kaybetmektedir. Bu ölümlerin %99’u ise gelişmekte olan ülkelerde meydana gelmektedir. Dünya
sağlık örgütünün 2014 yılında yayınladığı sistematik analize göre; anne ölümlerinin büyük bir kısmı
(%27.1)kanama nedeniyle olmaktadır. Kanamalar; antenatal, intrapartum ve postpartum kanama olarak kategorize
edilebilir. Kanamalı anne ölümlerinin 3’te 2’sinden fazlasını postpartum kanamalar oluşturmaktadır. Ülkemizdeki
duruma baktığımızda genel anlamda anne ölüm oranı 100.000 doğumda 16’dır. Postpartum kanamada (PPK)risk
faktörleri arasında; gebelik ve doğum eylemi sürecinde, obezite, iri bebek, çoğul gebelikler,polihidroamnios ,
uzamış doğum eylemi, uterin enfeksiyonlar, annenin genel yorgunluğu, fazla tıbbı müdahale, fazla anestezi, çok
ve sık doğumlar, multiparite, pıhtılaşma bozukluğu, anemi, prematür eylem, travayda ilaç kullanımı, preeklempsi,
Mg tedavisi, geçirilmiş PPK öyküsü, sezaryen ile doğum yapmış olma, plesanta anomalileri,ayrılma patolojileri,
dolu mesane yer almaktadır. Bu risklere sahip kadınlar PPK gelişebilme ihtimaline karşı dikkatle izlenmelidir.
Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan ve 22 Mayıs 2014tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe
giren;‘’Sağlık Meslek Mensupları İle Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş Ve Görev
Tanımlarına Dair Yönetmelik’’ kapsamında,Ebelerin görev ve sorumlulukları yeniden düzenlendi. Bu
yönetmelikte, • Doğum sonrası dönemde; yenidoğanın ilk bakım ve muayenesini yapar, gerektiğinde acil
resüsitasyon gerçekleştirir, anneye emzirme eğitimi verir, annenin bakım ve izlemini yapar, normalden sapmaları
tespit ederek sevk eder. • Acil obstetrik durumlarda Bakanlıkça düzenlenen protokoller doğrultusunda tanımlanan
ilaçları uygular. • Gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemde anne ve bebek sağlığını korumak ve geliştirmek
için gerekli eğitim ve danışmanlık hizmeti verir.
ANAHTAR KELİMELER: POSTPARTUM DÖNEM, POSTPARTUM KANAMA, EBE, POSTPARTUM
KANAMA YÖNETİMİ
DUTIES AND RESPONSIBILITIES OF MIDWIVES IN POSTPARTUM HEMORRHAGES
Seda KÜÇÜKOĞLU1, Tuğba YILMAZ ESENCAN2, Zübeyde EKŞİ GÜLOĞLU3
1ZEYNEP KAMİL WOMEN AND CHİLDREN’S DİSEASE EDUCATİON AND INVESTİGATİON
HOSPİTAL, 2ZEYNEP KAMİL WOMEN AND CHİLDREN'S DİSEASES EDUCATİON AND RESEARCH
HOSPİTAL, 3MARMARA UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES DEPARTMENT OF
OBSTETRİCS AND GYNAECOLOGY NURSİNG
This review was conducted to investigate the duties and responsibilities of midwives in postpartum hemorrhages.
After normal vaginal delivery, 500ml of blood loss exceeding 1000ml following caesarean birth is described as
postpartum bleeding(PPK). Early Postpartum bleeding, which develops in the first 24hours, is called late
Postpartum bleeding, while the late Postpartum bleeding, which develops in the first 24hours and up to 6-12weeks,
is called late Postpartum bleeding. Although maternal mortality due to pregnancy has a 44% decline between 1990
and 2015,approximately 830 women are still losing their lives every day due to preventable causes associated with
pregnancy or childbirth. 99% of these deaths occur in developing countries. According to a systematic analysis
published by the World Health Organization in 2014, the majority of maternal deaths (27.1%) are due to bleeding.
Bleeding can be categorized as antenatal, intrapartum and postpartum bleeding. More than 2% of bleeding maternal
221
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
deaths are postpartum hemorrhages. When we look at the situation in our country, the maternal mortality rate in
general is 16 in 100,000 births. Among the risk factors for Postpartum hemorrhage (PPK) ; during pregnancy and
birth action, obesity, large babies, polyhydramnios, prolonged birth action , uterine infections, general exhaustion
of the mother, more than medical intervention, excessive anesthesia, multiple birth, coagulation disorder, anemia,
prematurity, drug use in trauma, preeclampsia, mg therapy, history of migrated PPK, birth with cesarean birth,
placenta anomalies, separation pathologies, full bladder is included. Women with these risk factors should be
carefully monitored for the possibility of developing PPK. Midwives ' duties and responsibilities have been
restructured within the scope of ‘regulation on job and job descriptions of health professionals and other
professionals working in Health Services’ issued by the Ministry of Health and published in the official gazette on
22 May 2014. In this regulation, • After the birth period, the newborn's first care and examination, performs
emergency resuscitation, gives the mother training, the mother's care and follow-up, determines the normal
deviation and referral. • Applies the drugs defined in emergency obstetric cases in accordance with the protocols
issued by the ministry. • It is important to understand that breastfeeding is not a good way to help your baby.
KEYWORDS: POSTPARTUM PERİOD, POSTPARTUM BLEEDİNG, MİDWİFE, POSTPARTUM
BLEEDİNG MANAGEMENT
222
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-90- SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN ETİK
DUYARLILIKLARININ İNCELENMESİ; ADANA ÖRNEĞİ /
Sultan ALAN1, Şule GÖKYILDIZ SÜRÜCÜ1, Ayşe ŞENOĞLU2, Emine AKÇA3,
1Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü Adana/Türkiye, 2Adana Sağlık Müdürlüğü,
Adana/Türkiye, 3İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü, Malatya/Türkiye,
Bu araştırma ebelik ve hemşirelik öğrencilerinin etik duyarlılıklarının incelenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak
yapılmıştır.
Araştırmanının örneklemini 1 Ocak – 31 Mart 2017 tarihleri arasında okulda bulunan ve araştırmaya katılmayı
gönüllü olarak kabul eden 526 ebelik ve hemşirelik öğrencisi oluşturmuştur. Veriler “Birey Tanıtım Formu” ve
“Ahlaki-Etik Duyarlılık Anketi” ile toplanmıştır. Veriler sayı, yüzde dağılımları, ortalama, standart sapma,
independent t-test, One-Way Anova, Mann Whitney-U testi ve Kruskal Wallis testleri kullanılarak analiz
edilmiştir.
Öğrencilerin yaş ortalaması 20,95±2,135’tir. Öğrencilerin %63,1’i hemşirelik bölümü öğrencisi ve %50,0’si
birinci sınıfta okumaktadır. Öğrencilerin Ahlaki-Etik Duyarlılık Anketi toplam puan ortalaması 89,17±23,090’dır.
Öğrencilerin “medeni durumu” değişkeni ile ahlaki etik duyarlılıkları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki
saptanmıştır (p<0,05). Öğrencilerin “bölümü, okudukları sınıf, etik ile ilgili ders alması ve daha önce etik ikilem
yaşama durumları” ile ahlaki etik duyarlılıkları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır
(p>0,05).
Bu araştırma sonucuna göre ebelik ve hemşirelik öğrencilerinin etik duyarlılıklarının orta düzeyde olduğu
saptanmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: ETİK DUYARLILIK, HEMŞİRE ÖĞRENCİ, EBE ÖĞRENCİ, ETİK EĞİTİMİ
EXAMİNİNG THE ETHİCAL SENSİTİVİTY OF HEALTH SCİENCES FACULTY
STUDENTS; THE CASE OF ADANA
Sultan ALAN1, Şule GÖKYILDIZ SÜRÜCÜ1, Ayşe ŞENOĞLU2, Emine AKÇA3
1CUKUROVA UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES MİDWİFERY DEPARTMENT
ADANA/TURKEY , 2ADANA HEALTH DİRECTORATE, ADANA/TURKEY, 3INONU UNİVERSİTY
FACULTY OF HEALTH SCİENCES MİDWİFERY DEPARTMENT MALATYA/TURKEY
This research was conducted as a descriptive study to examine the ethical sensitivities of midwifery and nursing
students.
The study was conducted with 526 midwifery and nursing students who voluntarily accepted to participate in the
research between January 1-March 31 2017. The research data were collected from Individual Identification Form
and Moral Sensitivity Questionnarıe. Data was analyzed by number, percentile, mean, standard deviation,
independent t test, One-Way Anova, Mann Whitney-U test and Kruskal Wallis tests using SSPS 20.0 for Windows
program.
The average age of the students is 20.95±2,135. 63.1% of the students are students in the nursing department and
50,0% reported that they were in first grade. The Moral Sensitivity Questionnarıe total score averages of the
students was 89.17±23.090. A statistically significant relationship was found between ethical sensitivity and
"marital status" of students (p<0,05). A statistically significant relationship was not found between ethical
sensitivity and "choosing the department, the class, taking lessons about ethics and experiencing ethical dilemmas
before" of students (p>0,05).
223
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
According to this research result, the ethical sensitivity of midwifery and nursing students was found to be
moderate.
KEYWORDS: ETHİCAL SENSİTİVİTY, NURSE STUDENT, MİDWİFE STUDENT, ETHİCS TRAİNİNG
224
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-91- KOÇARLI TOPLUM SAĞLIĞI MERKEZİNE HİZMET ALMAYA GELEN
KADINLARDA ŞİDDET GÖRÜLME YAYGINLIĞI VE KADINLARIN ŞİDDETE İLİŞKİN
TEPKİLERİ
Gizem GÜNEŞ ÖZTÜRK1, Ferah AYHAN2, Zekiye KARAÇAM1,
1AYDIN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ EBELİK
BÖLÜMÜ, 2Aydın Koçarlı Toplum Sağlığı Merkezi,
Araştırmanın amacı, Koçarlı Toplum Sağlığı Merkezine hizmet almaya gelen kadınlarda şiddet görülme yaygınlığı
ve kadınların şiddete ilişkin tepkilerini incelemektir.
Araştırma, Eylül 2015 ve Mart 2017 tarihleri arasında, Koçarlı Toplum Sağlığı Merkezi’ne sağlık hizmeti almak
için başvuran 20-60 yaş aralığında ve en az ilkokul mezunu olan 339 kadın ile analitik-kesitsel olarak
gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri kadınlara ilişkin sosyo-demografik, obstetrik özellikleri, şiddet ve şiddete
ilişkin tepkilerini sorgulayan anket formu ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler
kullanılmıştır.
Araştırmaya katılan kadınların yaş ortalaması 36,89±1,12 olup, %63,4’ünün ilkokul mezunu ve %76,4’nin ev
hanımı olduğu saptanmıştır. Kadınların %26,8’i hayatlarında en az bir kez şiddet davranışına maruz kaldıklarını,
şiddete maruz kalanların %65,3’u şiddetin eşi tarafından uygulandığını bildirmişlerdir. Araştırmadaki kadınların
%31,9’unun duygusal şiddete, %24,8’inin fiziksel şiddete, %15,0’ının tehdit edici davranışa ve %8,6’sının
gebeliği sırasında şiddete maruz kaldığı ve %9,7’inin istemediği zamanda eşi tarafından cinsel ilişkiye zorlandığı
bulunmuştur. Kadınların, şiddetin nedenlerini daha çok ekonomik sıkıntılar (%5,9), kıskançlık (%5,0), aile içi
anlaşmazlık (%2,7) ve eşin ailesi (%2,7) olarak bildirdikleri saptanmıştır. Çalışmada kadınların şiddete verdiği
tepkilerin en çok bildirilme sırasına göre susma (%11,8), karşılık verme (%4,5), ağlama ve alttan alarak hiçbir şey
yapmama (%3,0) olduğu belirlenmiştir.
Bu çalışma, kadınların önemli bir bölümünün hayatında en az bir kez şiddete maruz kaldığı, en çok duygusal şiddet
gördüklerini, şiddetin en çok eşi tarafından uygulandığını ve kadınların şiddet karşısında daha çok sessiz
kaldıklarını göstermiştir. Bu bulgular şiddet konusunda bölgesel özelliklerin tanınmasına ve kadına yönelik
şiddetin önlenmesinde sağlık hizmetinin planlanmasına ve hizmetin sunumuna katkı sağlayabilir.
ANAHTAR KELİMELER: ŞİDDET, KADIN, SAĞLIK, EBELİK, BAKIM
THE PREVALENCE OF VİOLENCE İN THE WOMEN WHO GET HEALTH SERVİCE TO
THE KOÇARLI COMMUNİTY HEALTH CENTER AND THE WOMEN'S RESPONSE TO
VİOLENCE
Gizem GÜNEŞ ÖZTÜRK1, Ferah AYHAN2, Zekiye KARAÇAM1
1AYDİN ADNAN MENDERES UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES, DEPARTMENT OF
MİDWİFERY, 2AYDİN KOÇARLI COMMUNİTY HEALTH CENTER
to examine the prevalence of violence and the reactions to violence in women who are get health service at the
Koçarlı Community Health Center.
The research was made analytically-cross-sectional between September 2015 and March 2017, with 339 women
aged 20-60 years and at least primary school graduates who get health service to the Koçarlı Community Health
Center. The data were collected by a questionnaire form which questioned socio-demographic and obstetric
features, violence and the reactions of violence to women. The data were analyzed by descriptive statistics.
The mean age of the women was 36.89±1.12, 63.4% were primary school graduates and 76.4% were housewives.
Twenty-seven (26.8%) of women reported that they had experienced violence at least once in their lives, and
65.3% of those exposed committed by their partner. Thirty-two (31.9%) of the all women had experienced
emotional violence, 24.8% had experienced physical violence, 15.0% had threatening behavior, 8.6% were
225
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
exposed to violence during pregnancy, and 9.7% had been forced into sexual intercourse by their spouses. It was
found that women reported the causes of violence more as economic strains (5.9%), jealousy (5.0%), family
disputes (2.7%) and spouse family (2.7%). In the study, women's responses to violence were determined to be
silent (11.8%), responding (4.5%), crying and taking nothing (3.0%).
This study showed that a significant proportion of women had experienced violence at least once in their lives,
had emotional violence, violence committed by their partner, and were become more silent in the face of violence.
These findings may contribute to the recognition of regional characteristics of violence and to the planning of
health care and the provision of services in the prevention of violence against women.
KEYWORDS: VİOLENCE, WOMEN, HEALTH, MİDWİFERY, CARE
226
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-92- EBELİK LİSANS TAMAMLAMA ÖĞRENCİLERİNİN DİGİTAL OKURYAZARLIK
DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
ESİN ÇEBER TURFAN1, BİRSEN KARACA SAYDAM1, RABİA EKTİ GENÇ1, MAHİDE
DEMİRELÖZ AKYÜZ1,
1Ege Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi,Ebelik Bölümü,
Bu araştırmayla, uzaktan eğitim ebelik lisans tamamlama öğrencilerinin dijital okuryazarlık beceri durumu ve bu
durumu etkileyen faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Kesitsel ve tanımlayıcı tipte gerçekleştirilen araştırmanın evrenini Türkiye’nin değişik bölgelerinde ve
birimlerinde çalışan, Ebelikte uzaktan eğitim lisans tamamlama programına kayıtlı ebeler oluşturmuştur.
Araştırma verilerinin toplanmasında sosyo-demografik anket formu ile dijital okuryazarlık ölçeği kullanılmıştır.
Dijital Okuryazarlık Ölçeğinin Türkçe geçerlik güvenilirlik çalışması Hamutoğlu tarafından 2017 yılında
yapılmıştır. Ölçekten alınabilecek en yüksek puan 85’ dir ve ölçek puanı yükseldikçe digital okuryazarlık durumu
yükselmektedir. Verilerin analizi SPSS paket programında sosyo-demografik veriler için sayı yüzde dağılımı ve
öğrencilerin, dijital okuryazarlığa ilişkin ölçek soruları için ortalama ve ki kare testi yapılarak gerçekleştirilmiştir.
Öğrenciler, internete erişimde işyeri/ev bilgisayarını akıllı telefonlara göre daha sık kullandıkları ve günde
ortalama 3.10±3.00 (min:0.00-max:8.00) saat internet kullandıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca, Öğrencilerin, %14’ü
bilmedikleri bilgiyi araştırmada interneti kullandıklarını belirtmişlerdir. Öğrencilerin %57’si uzaktan eğitim
yöntemiyle öğrenmeyi yüz-yüze öğrenme yöntemine tercih etmiş ve %80’i uzaktan eğitimde interneti etkin
kullanma becerisine sahip olmak gerektiğini belirtmiştir. Öğrencilerin digital okuryazarlık ölçeği genel puan
ortalaması 62.43±1.27 (min:32.0-max:85.0) olarak saptanmıştır. Sınıflara göre puan ortalaması
değerlendirildiğinde ise; birinci sınıf öğrencilerin puan ortalaması 60.22±1.12 (min:35.0-max:85.0), ikinci sınıf
öğrencilerin puan ortalaması 64.02±1.36 (min:32.0-max:85.0), olarak saptanmıştır.
Çalışmamızın sonucunda uzaktan eğitim ebelik lisans tamamlama öğrencilerinin digital okuryazarlık ölçeği genel
puan ortalamalarının yüksek olduğu ve öğrencilerin sınıf düzeyi yükseldikçe digital okuryazarlık ölçek puan
ortalaması da yükselmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK,DİJİTAL,OKURYAZARLIK,SAĞLIK
ASSESSMENT OF DİGİTAL LİTERACY STATUS OF MİDWİFERY UNDERGRADUATE
COMPLETİON STUDENTS
ESİN ÇEBER TURFAN1, BİRSEN KARACA SAYDAM1, RABİA EKTİ GENÇ1, MAHİDE
DEMİRELÖZ AKYÜZ1
1 EGE UNİVERSİTY, FACULTY OF HEALTH SCİENCES,DEPARTMENT OF MİDWİFERY
This study aimed to determine digital literacy skill status of distance learning midwifery graduate students and
factors affecting this situation.
Cross-sectional and descriptive study was conducted in different regions of the universe and unit working in
Turkey has created a distance learning degree completion programs registered midwives in midwifery(N:86).No
sample selection was made,all students who agreed to participate in study were included to study (n:86). A
sociodemographic questionnaire and digital literacy scale were used to collect research data. Turkish validity
reliability study of the digital literacy scale conducted by Hamutoğlu in 2017. The highest score that can be taken
from scale is 85 and the digital literacy status increases as the scale score increases. Analysis of data was
implemented by means of a percentage distribution for socio-demographic data and averaging and chisquare
testing for students' scale questions on digital literacy in SPSS.
The students reported that they used the Internet / home computer more frequently than the smart phones and they
used 3.10 ± 3.00 (min: 0.00-max: 8.00) hours of internet per day. In addition, 14% of the students stated that they
227
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
used the internet to investigate the information they did not know. 57% of the students preferred learning to face-
to-face learning through distance learning and 80% stated that they should have the ability to use the internet
effectively in distance education.The average score of the students' digital literacy scale was 62.43±1.27 (min:32.0-
max:85.0) The mean score of first grade students 60.22±1.12 (min:35.0-max:85.0), the mean score of second grade
students was 64.02±1.36 (min:32.0-max:85.0).
As a result of our study, midwifery undergraduate completion students' digital literacy scale had a high overall
score. It was determined that as the class level of the students increased, the digital literacy score scale average
increased.
KEYWORDS: MİDWİFERY, DIGITAL, LITERACY, HEALTH
228
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-93- GLOBAL REKABETTE EBELİK EĞİTİMİNİN SANAL GERÇEKLİK ,ARTIRILMIŞ
GERÇEKLİK,HOLOGRAM İLE DESTEKLENMESİNİN ÖNEMİ
Öznur HASDEMİR1, Zeliha Burcu YURTSAL2,
1İl Sağlık Müdürlüğü,Halk Sağlığı Başkanlığı,Sivas , 2Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik
Bölümü,Sivas,
Ebelik eğitiminde hedef yenilikçi, yaratıcı ve öncü, alanının gerektirdiği bilimsel bilgi ve becerilerle donanmış,
ulusal ve uluslararası alanda tanınan ve tercih edilen ebeler yetiştirmektir. Bu nedenle, ülkemizde ve tüm dünyada
nitelikli ebelerin çağın gerektirdiği değişimle yetiştirilmesi, gelişmiş ve uygulanabilir eğitim teknikleri ve öğrenme
araçları arasına katılması son derece önemlidir. 21. Yüzyılda teknolojinin hızla gelişmesi tecrübe gerektiren tüm
alanlarda olduğu gibi ebelik eğitiminde de; Sanal Gerçeklik (SG), Artırılmış Gerçeklik (AG) ve Hologram gibi
kavramların farkında olunması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Bu yenilikçi teknolojilerin tarihi eskiye dayansada lisans ve lisansüstü eğitimlerin kalite standartlarının artırılması
ve ekonomik olarak global rekabette önemli bir yere sahip olması kullanımını popüler hale getirmiştir. SG, AG ve
Hologramlar öğrenmeye katılan duyu organı sayısını, bireyin kendini o ortamda hissetmesi, dönemin öğrenme
kuşağındaki değişim göz önüne alındığında, doğrudan etkilemektedir. Dünya’da bu tekniklerin eğitime sağladığı
imkânların öneminin konuşulduğu dönemin geride bırakıldığı, hologram ürünlerinden yararlanım süreçlerinin
başladığı göz önünde tutulduğunda, sanal gerçekliğe dayalı uygulamaların ülkemizde yetersiz olduğu
söyleyenebilir.
Ülkemizde ve Tüm Dünya’da ebelik eğitiminde kullanımı değerlendirildiğinde simülasyon tekniğinden
yararlanmanın ivme kazandığı görülürken; SG, AG ve Hologram tekniklerinin kullanımı ülkemizde
görülmemektedir. Nitekim Avustralya’nın Newcastle Üniversitesinde sanal gerçeklik ile ebelerin öğrenme süreci
içine girmesine olanak sağlayan bir projenin geliştirilmesi, bu proje ile ebelik öğrencilerinin teori ile klinik
uygulama becerisi arasındaki boşluğu doldurmalarında ki memnuniyet ebelik mesleği adına oldukça heyecan
vericidir. Yapılan araştırmalar; AG ve daha ileri boyut kazanmış formu Hologramların benzersiz etkileşim
deneyimi ile dikkat, güven ve ilgi boyutunda öğrencilere yüksek motivasyon sağlayarak öğrenme ortamını
eğlenceli ve güçlü hale getirdiğini göstermektedir.
Ülkemizde öğretim elemanı sayısı ve fiziki profillerinin yetersiz olması, öğrenci sayısının fazlalığı, uygulama
alanlarının yetersizliği ebelik mesleğinin başlıca sorunları arasında iken; ebelik öğrencilerinin dersin anlatımını
gerçek zamanlı olarak ön sırada ve ekipten biri gibi 360 dereceyle izlemesi, anne karnında ki fetüsü detayları ile
incelemeye fırsat bulması, zaman-mekan açısından özgürlüğü yakalaması, geleneksel ebelik eğitimini yok sayan
değil doğum pratiğini artırmasını desteklemesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu özden yola çıkarak global
bilim ve eğitim rekabetinde gerek Ebelik Bölümü öğretim elemanlarının, gerekse ebelik öğrencilerinin duyarsız
kalmaması gerekmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK EĞİTİMİ, SANAL GERÇEKLİK, ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK,
HOLOGRAM
IN GLOBAL COMPETİTİON THE İMPORTANCE OF SUPPORTİNG MİDWİFERY
EDUCATİON WİTH VİRTUAL REALİTY, AUGMENTED REALİTY AND HOLOGRAM
Öznur HASDEMİR1, Zeliha Burcu YURTSAL2
1PROVİNCİAL HEALTH DİRECTORATE,PUBLİC HEALTH PRESİDENCY, SİVAS, 2CUMHURİYET
UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES,MİDWİFERY DEPARTMENT, SİVAS
The goal in midwifery education is to train students who are innovative and equipped with the scientific knowledge
and skills, recognized and preferred in the national and international arena. Therefore, it is extremely important
for our country and the world to participate in the training of qualified midwives with the advanced, applicable
educational learning tools. The rapid development of technology in 21st century reveals the necessity to be aware
of concepts like Virtual Reality(VR), Augmented Reality(AR) and Hologram.
229
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
These innovative technologies have popular use in the history of undergraduate/graduate education as a basis for
increasing the quality standards and having importance in global competition. VR, AR and Holograms directly
influence the number of sensory organs participating in learning when the individual feels himself in the
environment, given the change in learning curve of the time. Considering the importance of the opportunities
provided by these techniques in the world, the usage of holographic products and applications based on virtual
reality are insufficient in our country
While the use of the simulation technique accelerates when the use in the education of midwifery is evaluated in
our country and the whole world; the use of VR, AR and hologram techniques is not seen. In fact, the development
of a project at Newcastle University allowing eBay to enter into the learning process with virtual reality is a thrill
for midwifery students to fill the gap between theory and practice. According to researches, interactive experience
of Holograms makes the learning environment funny and powerful providing high motivation to students in
attention, trust and interest.
While insufficiency of the number of teaching staff, physical environments, and the inadequacy of application
areas are among the main problems of midwifery profession, it is believed midwifery students will participate the
lessons in real time with 360; the one has the opportunity to examine the fetus in mother's womb with details, to
catch freedom in time and space and to support the birth practice not ignoring traditional midwifery education.
Therefore, in the competition of global science and education, the lecturers and the midwifery students should not
be insensitive.
KEYWORDS: MİDWİFERY EDUCATİON, VİRTUAL REALİTY, AUGMENTED REALİTY,
HOLOGRAM
230
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-94- RUSYADA GEBE İZLEMİ, GEBE DEFTERİ UYGULAMASI
LIAISAN GILIAZOVA1, EMİNE KOÇ1,
1ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ,
Gebelikte oluşabilecek mortalite ve morbiditeleri önlemek için her ülke kendine ait bir protokolle gebe izlemini
gerçekleştirmektedir. Bu çalışma Rusya’da gebe izlemin nasıl yapıldığı konusunda ebelere bilgi vermeyi
amaçlamaktadır.
Literatür incelemesiyle oluşturulan derleme çalışmasıdır.
Rusya’da gebe olduğu saptanan her bir kadın gebeliğinde takip olacağı hastaneye 12. gebelik haftasına kadar
kaydını yaptırmalıdır ve bu konuda gebe kadınlar teşvik edilmektedir. İlk izlem için gebe kadın, gebeliğinin
tespitinden itibaren 7-10 gün içerisinde tekrar izleme çağırılmaktadır. Bu zaman içerisinde Kulak burun boğaz,
göz doktorlarında muayene olmalı, kan ve idrar testlerini yaptırmalıdır. Her gebe risk yoksa 28. gebelik haftasına
kadar ayda bir, daha sonra ayda iki ve 37. haftadan itibaren haftada bir izlenmektedir. Gebeler gebeliği süresince,
kadın doğum uzmanında en az 7, dahiliye doktorunda en az 2, diş hekiminde en az 2 kez muayene olmalıdır.
Ultroson gebelik boyunca 11-14, 18-21, 30-34. haftaları arasında 3 kez yapılmaktadır. Rusya Federasyonu Sağlık
Bakanlığı tarafından her bir gebe kadına bir ‘gebe defteri’ açılması istenmektedir. Genelde bu ilk vizitte
gerçekleşmekle birlikte en geç 30. haftaya kadar açılması zorunludur. Gebe Defteri gebe kadına verilen, gebe
hakkında ve gebeliğin süreci hakkında bilgi içeren resmi evraktır. Gebe kadın her izleme geldiğinde onu yanında
taşımakla yükümlüdür ayrıca her zaman yanında bulundurması da önerilmektedir. Deftere yazılan bilgiler aynı
şekilde hastanede de kadına özel bilgi formunda da yer almaktadır. Gebe Defteri’nin standart bir şekli olmamasıyla
birlikte en az bulundurması gereken bilgiler şunlardır: - Kimlik bilgileri - Genel sağlık durumu, kan grubu - HIV,
Hep B/C, syphilis gibi tahliller sonucu - Obstetrik öykü - Fetüse ait bilgiler - Gebeliğin izlemleri (kilo, kan basıncı
vb) Doğum eylemi başladığında gebe kadın gebe defterini yanında bulundurmadığında doğum eylemi için sağlık
personeli özel yaklaşımlarda bulunmaktadır (izolasyon gibi). Defterde ayrıca doğumun nasıl geçtiğine ve yeni
doğana ait bilgiler doğumhanede sağlık personeli tarafından doldurulması gereken formlar bulunmaktadır. Ve bu
defter doğum sonunda gebeliğin izlendiği yere teslim edilmektedir.
Türkiye’de de gebeliğin kadın ve fetüs açısından bir bütün olarak izlenmesi, unutma faktörünün en aza indirilmesi,
doğumhane sağlık personellerin gebe hakkında bilgi sahibi olması, risk grupların erkenden saptanması, kadınların
sağlık sorumluluk bilincinin artması için ‘Gebe defteri’ uygulaması önerilebilir.
ANAHTAR KELİMELER: RUSYA, GEBE, İZLEM, GEBE DEFTERİ
OBSERVATİONS OF A PREGNANT WOMAN İN RUSSİA, A PREGNANCY NOTEBOOK
LİAİSAN GİİLİAZOVA, EMİNE KOC ONDOKUZ MAYİS UNİVERSİTY
LIAISAN GILIAZOVA1, EMİNE KOÇ1
1ONDOKUZ MAYIS UNIVERSITY
To prevent mortality and morbidity in pregnancy, each country carries out a pregnancy its own follow-up protocol.
This study aims to give information about how pregnant follow-up is done in Russia.
It is a compilation study conducted by examining the literature.
Every pregnant woman in Russia must register in the hospital before the 12th gestational week, for this woman
will be enrolled. For follow-up, the pregnant woman is recalled within 7-10 days after the pregnancy is confirmed.
During this time, she should be examined by ENT, ophthalmologist, GP. She must take a blood and urine test.
Surveys are conducted once a month until the 28th week of pregnancy, then twice a month and once a week from
the 37th week. During pregnancy, pregnant women should have at least 7 gynecological examinations, at least 2
examinations with a GP and at least 2 at the dentist. Ultrasound during pregnancy is held between 11-14, 18-21,
30-34 weeks. The Ministry of Health of the Russian Federation obliges to open a "pregnant notebook" for every
231
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
pregnant woman. Preferably from the first visit, but not later than the 30th week. The pregnant woman's notebook
is the official document of the pregnant woman, which contains information about the pregnant woman and the
course of her pregnancy. A woman must have it with her at every visit. After delivery, birth data should be filled
in the notebook. And the notebook returns to the hospital where it was observed. The minimum requirements that
should be in the notebook: - (ID) information - general health status, blood type - HIV, Hep B / C, syphilis results
- Obstetric history - Information about the fetus - the information of each visit (weight, blood pressure, etc.) If the
delivering woman does not have a pregnancy notebook, then the health personnel applies precautions (for example,
isolation).
It is recommended to start using a pregnancy book for Turkey for the following benefits: evaluating a woman and
child as a complex, minimizing forgetfulness factor, the provision of hospital staff full information about the
pregnant woman and the history of her pregnancy, the possibility of early recognition of risk, and increasing
women's sense of responsibility.
KEYWORDS: RUSSİA, PREGNANCY, FOLLOW-UP, PREGNANCY NOTEBOOK
232
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-95- BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE ÇALIŞAN HEMŞİRELERİN/EBELERİN
KLİNİKLERİNDEKİ EKİP ARKADAŞLARINA KARŞI PROFESYONEL TUTUMLARININ
DEĞERLENDİRİLMESİ
GÜLCAN KOYUNCU1, LEYLA ÇAKIR1, ÖZLEM SARIGÜL1, ESMA ERŞAH ÖZTÜRK1, BAHAR
GIRGIÇ1, SEVİM KARAKIŞ1, GÜLŞAH BÜYÜKÇAM SARI1, ERDİNÇ ÜNAL2,
1İMU GÖZTEPE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, 2OKAN ÜNİVERSİTESİ ,
Hemşirelik/ebelik mesleğinde, “profesyonellik” ilkesinin hızla öne çıktığı ve en önemli temel taşı haline geldiği
günümüzde hemşirelerin/ebelerin ekip arkadaşlarına karşı profesyonel tutumlarını tespit etmek, profesyonel bilgi
ve becerilerinin gelişmesine katkı sağlamaktır
Çalışmanın evrenini 20.03.2017 ve 20.05.2017 tarihleri arasında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim
ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan 310 hemşire/ebe oluşturmaktadır. Elde edilen veriler SPSS 22 istatistik
paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Anket sorularının geçerliliğini ölçmek için faktör analizi, güvenilirlik
analizinde Cronbach’s Alpha ve ANOVA (Varyans Analizi) kullanılmıştır. Aynı kurumda çalışan 35 hemşireye
ön uygulama yapılmıştır. 25 maddelik ölçekte 4 madde farklı faktör yükü aldığından analizden çıkarılmıştır. Kalan
21 maddede yapılan faktör analizinde KMO değeri 0.854 bulunduğundan ve Barlett’s test p değeri 0,000 olduğu
için (p<0.05) verilerin faktör analizine uygunluğuna karar verilmiştir. Oluşan faktörlerden ’’Mesleki
Profesyonellik’’ boyutunun açıklayıcılık oranı %27.42, ’’Uyum ’’ boyutunun açıklayıcılık oranı %10.28, ’’Destek
’’ boyutunun açıklayıcılığı %7.91 olarak tespit edilmiştir. Ölçeğin toplam açıklayıcılık oranı %56,76
bulunduğundan ölçeğin geçerli olduğuna karar verilmiştir.
Hemşire ve ebelerin ekip arkadaşlarına karşı profesyonel tutum ölçeği toplam puan ortalaması 87,87 ± 25,58 (25-
125 puan) olarak bulundu. Hemşirelerin bu ölçekten aldıkları ortalama puan yükseldikçe; “Ekip arkadaşlarımın
mesleki etik kurallara dikkat ettiğini düşünüyorum”, “Ekip arkadaşlarımın bilimsel etkinliklere katılımının yeterli
olduğuna inanıyorum”, “Ekip arkadaşlarımla çoğu konuda fikir ayrılığı yaşıyorum”, “Ekip arkadaşlarım
kişisel/ailevi sorun yaşadığım dönemlerde bana destek olurlar ”, “Ekip arkadaşlarımın kariyerlerinde yükselmeleri
için çaba gösteriyorum” ifadeleri yönünde kanaat belirttikleri görülmektedir. Bu ifadelere katılanlar ve
katılmayanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0,001)
Mesleğin gelişimine katkı sağlamak üzere bilimsel etkinlik gerçekleştirilmesi ve etkinliklere katılan hemşire
oranının arttırılması için planlamalar yapılması gerekliliği tespit edilmiştir.
ANAHTAR KELİMELER: HEMŞİRE,EBE,PROFESYONEL TUTUM
EVALUATION OF PROFESSIONAL ATTITUDES TOWARDS COLLEAGUES AT NURSES
/ MIDWIVES' CLINICS WORKING IN A UNIVERSITY HOSPITAL
GÜLCAN KOYUNCU1, LEYLA ÇAKIR1, ÖZLEM SARIGÜL1, ESMA ERŞAH ÖZTÜRK1, BAHAR
GIRGIÇ1, SEVİM KARAKIŞ1, GÜLŞAH BÜYÜKÇAM SARI1, ERDİNÇ ÜNAL2
1ISTANBUL MEDENİYET UNİVERSİTY GOZTEPE EDUCATİON AND RESEARCH HOSPİTAL, 2OKAN
UNİVERSTY
The purpose of this study is to determine the professional attitudes of the nurses / midwives counter to their
colleagues and to contribute to the development of professional knowledge and skills in the nursing / midwifery.
This study of sample is composed of 310 nurses / midwives working at Istanbul Medeniyet University Goztepe
Education and Research Hospital from 20.03.2017 to 20.05.2017. The data obtained were analysed using SPSS 22
statistical package program. Cronbach's Alpha and ANOVA (Variance Analysis) were used in factor analysis and
reliability analysis to measure the validity of the questionnaire. 35 nurses have been pre-practiced working at the
same institution. Four items which were subjected to different factor loadings in the 25-item scale were removed
from the analysis. Factor analysis on the remaining 21 items revealed that the data were judged to be suitable to
factor analysis due to the KMO value was 0.854 and Barlett's test p value was 0,000 (p <0.05). The explanatory
233
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
rate of the 'Professionalism' dimension was 27.42%, the explanatory rate of the 'Compliance' dimension was
10.28%, the explanatory rate of the 'Support' dimension was 7.91%.When the total explanatory rate of the scale
was found to be 56.76%, it was decided that the scale was valid.
The total average score of the professional attitude scale for nurses and midwives against colleagues was found as
87.87 ± 25.58 (25-125 points). As the average score of the nurses from this scale increases, "I think my teammates
pay attention to professional ethics rules","I believe that participation of my teammates in scientific activities is
sufficient", " I'm having a lot of disagreements with my teammates on many issues," "My teammates support me
during my personal / family problems", "I am making efforts to improve my teammates in their careers" seem to
have expressed their opinion in the direction of their expressions. Statistically significant difference was found
between those who participated and non-participant (p <0.001).
It has been determined that realisation of scientific activities to contribute to the development of the profession
and and planning should be done to increase the rate of nurses participating in this activities.
KEYWORDS: NURSE, MİDWİFE, PROFESSİONAL ATTİTUDE
234
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-96- GEBELİK, BEBEK VE DOĞUM İLE İLGİLİ MOBİL UYGULAMALARDA NELER
VAR?
Serap ÇETİNTAŞ ÖNER1, Sevil GÜNER1, Emine Serap SARICAN1, Gözde GÜLEÇ1,
1EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ,
Hızla gelişen teknolojiye ayak uydurmaya çalışan bireylerin teknolojiyi kullanma alışkanlıkları da hızlı bir değişim
göstermektedir. Bunlar arasında mobil teknolojiler ve bu teknolojilerin kullanımı önemli bir yer tutmaktadır. Mobil
teknolojilerin günlük yaşamdaki bu kadar yaygın kullanımına paralel olarak, mobil öğrenme içerikleri günden
güne artış göstermektedir. Bu artışların biriside gebelik, bebek ve doğum ile ilgili geliştirilen mobil
uygulamalardır. Bu uygulamaların çok azı uzman kişiler tarafından hazırlanmış olup aralarında yanlış veya eksik
bilgi veren uygulamalar oldukça fazladır. Bu yüzden gebelik, hamilelik, bebek ve doğum anahtar kelimeleri
kullanılarak İOS ve Android işletim sistemlerinde bulunan mobil uygulamaları ve bunların içeriklerini ortaya
çıkarmayı amaçladık.
Mobil cihazlarda İOS ve Android işletim sistemleri kullanılarak 'hamilelik, gebelik, bebek ve doğum' anahtar
kelimeleriyle taramalar yapılmıştır.
Yapılan tarama sonucunda ‘hamilelik’ anahtar kelimesiyle İOS işletim sisteminde 216, Android işletim sisteminde
248 uygulama bulunmaktadır. ‘Gebelik’ olarak taratıldığında ise bu sayı İOS için 124, Android için 248’dir.
Uygulama içeriklerine bakıldığında her iki işletim sistemi için aynı uygulamalar bulunsada birbirinden farklı
uygulamalarda mevcuttur. Bu uygulamaların birçoğu gebelik haftalarına göre annede görülen değişimler, gebelik
haftası takibi, kilo takibi, hafta hafta fetüs gelişimi, egzersiz, beslenme, fetal tekme sayacı, tahmini doğum tarihi
vb. gibi uygulamaların yanında oyun, alışveriş ve diğer (rahatlatıcı müzikler, fotoğraf düzenleyici) uygulamalarda
bulunmaktadır. ‘Bebek’ kelimesi ile yapılan tarama sonucunda beş yüzün üzerinde uygulama bulunmakta ve
bunun birçoğunun oyun içerikli olduğu saptanmıştır. Oyun dışında bulunan uygulamalar ise; uyku için müzikler,
makine sesleri, ay ay bebek gelişimi, kilo ve boy takibi, aşı takvimi vb.dir. ‘Doğum’ kelimesi ile tarama
yapıldığında ise İOS için 500 üzerinde uygulama çıkmasına rağmen Android için bu sayı 240’tır. İçeriklerine
bakıldığında çok az bir kısmı gebelik ve kadın sağlığı ile ilgiliyken birçoğu oyun, doğum fotoğrafçılığı, fotoğraf
düzenleyiciler ve doğum günü kutlamaları ile alakalıdır.
Çalışmamız sonucunda uzman kişiler haricinde geliştirilen bilgi amaçlı uygulamaların ne derece doğru bilgi
verdiği tartışılır. Birçok kişinin bu uygulamaları kullandığı beğeni sayıları ve indirilme geçmişinde açıkça
görülmektedir. Bu yüzden geliştirilen bu uygulamaların uzman kişiler tarafından hazırlanmış, doğru bilgi almamızı
sağlayan uygulama olmasına dikkat etmeliyiz. Günümüzde mobil uygulamalar bilgi kaynağı olarak kullanıldığı
göz önüne alındığında, en doğru ve güvenilir bilgiyi hedef kitleye ulaştırma konusunda profesyonel bir meslek
olan ebeliğin büyük role sahip olduğu düşünülmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: GEBELİK, EBELİK, BEBEK, DOĞUM, MOBİL UYGULAMA
WHAT'S IN MOBILE APPLICATIONS RELATING TO PREGNANCY, BABY AND BIRTH?
Serap ÇETİNTAŞ ÖNER1, Sevil GÜNER1, Emine Serap SARICAN1, Gözde GÜLEÇ1
1EGE UNIVERSITY FACULTY OF HEALTH SCIENCES
We aimed to reveal the mobile applications and their contents in İOS and Android operating systems using the
keywords of pregnancy, pregnancy, baby and birth.
Mobile devices have been scanned with the keywords 'pregnancy, pregnancy, baby and birth' using iOS and
Android operating systems.
As a result of the screening, there are 216 applications in the iOS operating system and 248 applications in the
Android operating system under the key word 'pregnancy'.When it is scanned as 'pregnancy', this number is 124
for iOS and 248 for Android.When you look at the application content, the same applications are available for
235
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
different operating systems in different operating systems.Most of these applications are changes in the mother
according to gestational weeks, pregnancy week follow-up, weight follow-up, week-week fetus development,
exercise, nutrition, fetal kick counter, estimated birth date and so on. In addition to applications such as games,
shopping and other (relaxing music, photo organizer) applications are.As a result of the search made with the word
'baby', there are more than five hundred applications and it is determined that a lot of them are game
contents.Applications outside the game; music for sleep, machine voices, month and month baby development,
weight and height adjustment, vaccination calendar etc.When scanning with the word ’birth 500, there are more
than 500 applications for iOS, but this number is 240 for Android.Many of them are related to gaming, birth
photography, photo organizers and birthday celebrations, while only a few are concerned with pregnancy and
women's health.
As a result of our study, it is discussed how accurate information applications developed by experts other than
experts are giving accurate information.The number of people used by these applications is evident in the number
of likes and downloads.Therefore, we need to make sure that these applications developed by specialists are
applications that provide accurate information.Considering that today mobile applications are used as a source of
information, it is thought that the midwifery, which is a professional profession, is the most accurate and reliable
information to the target audience.
KEYWORDS: PREGNANCY, MIDWIFERY, BABY, BIRTH, MOBILE APPLICATION
236
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-97- YENİ BİR EĞİTİM YÖNTEMİ: SANAL GERÇEKLİK
Serap ÇETİNTAŞ ÖNER1, Esin ÇEBER TURFAN1,
1EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ,
Ebelik- hemşirelik gibi uygulamalı alanlarda teknolojide e-öğrenme ve sanal gerçeklik simülasyonu gibi inovatif
gelişimler meslek sahibi olacak öğrencilerin beceri gerektiren kazanımlarını artırarak öğrenmede kalıcı gelişim
sağlamaktadır. Literatürde öğrencilerin yeterliliklerini, özgüvenlerini, klinik karar verme yeteneklerini geliştirmek
için karma öğretim yöntemlerinin kullanımı ve simüle edilmiş öğrenme deneyimlerinin ortaya çıktığı gözlenmiştir.
Öğrencilerin nadiren rastladıkları veya klinik ortam yetersizliği nedeniyle az gördükleri becerilerin
uygulanmasında simülasyonun özellikle önemli olduğu görülmektedir. Simülasyon sınıflamasın da ileri teknoloji
içerenler kısmına giren sanal gerçeklik, günümüzde sınırlı sayıda bulunmaktadır. Bu makalede sanal gerçeklik
simülasyonunun beceri eğitimi ve ebelik alanında sağlayabileceği faydaları vurgulamak için literatür incelemesi
yapılmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, SANAL GERÇEKLİK, EĞİTİM
A NEW EDUCATİONAL METHOD: VIRTUAL REALITY
Serap ÇETİNTAŞ ÖNER1, Esin ÇEBER TURFAN1
1EGE UNIVERSITY FACULTY OF HEALTH SCIENCES
Innovative developments such as e-learning and virtual reality simulation in technology in practical areas such as
midwifery-nursing provide a permanent development in learning by increasing the skills that require skills for
students who will have a profession. In the literature, it has been observed that the use of mixed-teaching methods
and simulated learning experiences have emerged in order to improve students' competences, self-confidence,
clinical decision-making skills. It is seen that simulation is especially important in the application of the skills that
students rarely see or because of the lack of clinical environment. The virtual reality entering the advanced
technology-containing part of the simulation classification is nowadays limited. In this article, literature review
has been conducted to emphasize the benefits of virtual reality simulation in the field of skills training and
midwifery.
KEYWORDS: MİDWİFERY, VİRTUAL REALİTY, EDUCATİON
237
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-98- GEBELERİN EBELER İLE İLGİLİ GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ
Rojda BAYAR1, Hilal GENCER2, Ayten TAŞPINAR3,
1Adnan Menderes Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ebelik Anabilim Dalı, 3Adnan Menderes Üniversitesi,
Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü,
Gebelerin ebeler ile ilgili görüş ve beklentilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Araştırma, Şubat-Haziran 2017 tarihleri arasında, bir kamu hastanesinin gebe polikliniğinde kesitsel olarak
yapılmıştır. Araştırmanın evrenini bu hastanenin obstetri polikliniklerine kontrol amacıyla başvuran gebeler,
örneklemini ise 288 gebe oluşturmuştur. Veriler, veri toplama formu ile toplanmıştır. Araştırmanın yapılabilmesi
için etik kurul onayı, kurum izni ve gebelerin sözlü onamı alınmıştır. Verilerin sayı, yüzde ve ortalama dağılımları
verilmiştir.
Gebelerin yaş ortalaması 28,1±6,3, gebelik sayısı ortalaması 2,8±1,6, gebelik haftası ortalaması 26,6±6,3 olup
%47,6’sı okuryazar/ilkokul/ortaokul mezunu, %89,2’si ev hanımıdır ve %75,5’i ebelik mesleğine erkeklerin
alınmasını istememektedir. Gebelerin %44,5’inin daha önce bir ebeden hizmet aldığı ve hizmet alanların
%55,2’sinin alınan hizmet deneyimini “iyi” olarak değerlendirdiği bulunmuştur. Ebe kimdir sorusuna gebelerin
%73,6’sı “doğum yaptıran kişi/ çocuk doğurtan kişi/ ebelik okulunu bitirendir/ doğumu yaptıran hemşire”
dedikleri, ebe ne iş yapar sorusuna %79,5’i “bebeği doğurtur/ doğum yaptırır/muayene eder, doğumun başlayıp
başlamadığını söyler/gebelere bakar/ aşılara çıkıp, aşı kayıtlarını tutar” dedikleri saptanmıştır. Gebelerin ebelerden
sırasıyla (%40,6) “anlayışlı, hoşgörülü, güler yüzlü, yardımsever yumuşak yüzlü merhametli, ilgili, herkese eşit
davranmalarını, halimizden anlamalarını, sorularımızı cevaplamalarını” ve (%40,6) “insanı dinlemelerini
kızmamalarını, sert olmamalarını, insan yerine koymalarını, azarlamamalarını, sancı esnasında saygı
göstermelerini ve bağırmamalarını, kadına ve bebeğe güç uyguluyorlar bu da anneye zarar veriyor, bunu
yapmamalarını/ doğum esnasında çok sert davranmamalarını, ses tonlarını alçaltmalarını ” beklediklerini
belirtmişlerdir.
Gebelerin çoğunluğunun ebeyi ve ebenin görev tanımını doğru yaptığı, ebeden hizmet alma deneyimlerinin büyük
çoğunlukla olumlu olduğu ve ebelerden beklentilerinin çoğunlukla profesyonel meslek tutum ve davranış
özellikleri olduğu saptanmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: GEBE, GÖRÜŞ, BEKLENTİ, EBELİK HİZMETİ.
OPİNİOUNS AND EXPECTATİONS OF PREGNANT WOMEN ABOUT MİDWİVES
Rojda BAYAR1, Hilal GENCER2, Ayten TAŞPINAR3
1ADNAN MENDERES UNİVERSİTY, INSTİTUTE OF HEALTH SCİENCES, MİDWİFERY
DEPARTMENT, 3ADNAN MENDERES UNİVERSİTY, FACULTY OF HEALTH SCİENCES,
DEPARTMENT OF MİDWİFERY
In this study, opinions and expectations of pregnant women about midwives has been searched.
The study was conducted cross-sectionally between February and June 2017 in a public hospital's pregnancy
outpatient clinic. The universe of the study constituted the pregnant women who applied to this obstetric outpatient
clinic for control purposes and 288 pregnant women were included in the sample. Data have been collected with
question forms prepared by researchers. Ethical committee approval, institutional permission and verbal approval
of the participants were taken for the research. The numbers, percentages and mean distributions of the data were
given
The mean age of pregnancies was 28,1 ± 6,3, the mean number of pregnancies was 2,8 ± 1,6, the mean gestational
week was 26,6 ± 6,3, 47,6% of them were literate/primary/junior high school graduates, 89,2% were housewives
and 75.5% of the participants said that men shouldn’t be taken in midwifery profession. It has been found that
44.5% of pregnant women have received a service before and 55.2% of service recipients regarded the service
238
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
experience as "good". The question of who is the midwife, 73.6% of them said "the person giving birth /the child
giving birth /the nurse who finished the midwifery school. The question of what the midwife does 79.5% of them
said that they gave birth to a baby/they examined pregnancy, they told them whether it started or not birth / make
vaccinations and kept vaccination records. The expectations of the pregnant women from the midwives were
(40.6%) "an understanding, tolerant, helpful compassionate, relevant, everyone behaving equally, understanding
from ourselves, answering our questions"
It was determined that most of the experience of receiving services is positive and the expectation of them from
midwives has mostly professional attitude and behavioral characteristics.
KEYWORDS: PREGNANCY, OPİNİONS, EXPECTATİONS, MİDWİFERY SERVİCE
239
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-99- LOHUSALARDA POSTPARTUM DEPRESYON İLE ANNE BEBEK BAĞLANMASI
ARASINDAKİ İLİŞKİ
ZELİHA ÖZŞAHİN1, EMİNE AKÇA1, NİLAY GÖKBULUT2,
1SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ, 2SAĞLIK BAKANLIĞI ,
: Bu araştırma lohusalarda postpartum depresyon ile anne bebek bağlanması arasındaki ilişkiyi belirlemek
amacıyla yapılmıştır
Tanımlayıc
Yaş ortalaması 28,0±5,7 olan lohusaların %40,2’si ilkokul ve altı mezunu olup, %69,3’ü gelirinin giderine eşit
olduğu ve %11,3’ünün suriyeli olduğu saptanmıştır. EPDS toplam puan ortalaması 5,61±4,51, ABBÖ toplam puan
ortalaması 2,49±3,65’tir. EDPS ile ABBÖ toplam puan ortalaması arasında pozitif yönde negatif bir ilişki tespit
edilmiştir (r=0,171) p(0,001). Lohusaların postpartum depresyon düzeyleri arttıkça anne bebek bağlanması
azalmaktadır. Suriyeli lohusaların EPDS ve ABBÖ’den aldıkları puanlar sırası ile 9,11±5,21 ve 5,02±4,89 iken
Türk lohusaların EPDS ve ABBÖ’den aldıkları puanlar sırası ile 5,16±4,21 ve 2,17±3,37’dir (p<0.05). Suriyeli
kadınların Türk kadınlara göre postpartum depresyon düzeyleri daha yüksek, anne bebek bağlanmalarının daha
düşük olduğu saptanmıştır.
Postpartum depresyon düzeyi; algılanan gelir düzeyi, aile tipi, sosyal güvence, uyruk, bebek bakımına yardım
edecek kişi varlığından etkilenirken, anne bebek bağlanması algılanan gelir düzeyi, yaşanılan yer, çalışma durumu,
sosyal güvence, uyruk, istenilen cinsiyette bebeğe sahip olma durumu ve doğum şeklinden etkilenmektedir.
Postpartum depresyon düzeyi arttıkça anne bebek bağlanmasının azaldığı görülmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: POSTPARTUM DEPRESYON, BAĞLANMA, ANNE BEBEK BAĞLANMASI
THE RELATİONSHİP BETWEEN POSTPARTUM DEPRESSİON AND MOTHER TO
INFANT BONDİNG İN PUERPERANTS
ZELİHA ÖZŞAHİN1, EMİNE AKÇA1, NİLAY GÖKBULUT2
1HEALTH SCIENCES INSTITUTE, 2MINISTRY OF HEALTH
This study was conducted to determine the relationship between postpartum depression and Mother to Infant
Bonding in puerperants.
cross-sectional
The mean age value of the participants was 28,0±5,7, 40,2% of them were primary school graduate and below,
69.3% stated that the income was equal to the expenses and of the participants %11,3’syrian. The average total
score of the EPDS was 5,61±4,51, the average total score of the MIDS was 2,49±3,65. It is determined that there
is significant correlation between the points of EPDS and MIDS(r=0,171) p(0,001). While the scores of Syrian
puerperants from EPDS and ABBÖ were 9,11 ± 5,21 and 5,02 ± 4,89, the scores of Turkish puerperants from
EPDS and ABBÖ were 5,16 ± 4,21 and 2,17 ± 3.37. Postpartum depression levels were found to be higher in
Syrian puerperants than in Turkish puerperants and Mother to Infant Bonding were found to be lower.
Postpartum depression level affected on socio-demographic characteristics like, perceived income status, type of
family, nationality, baby care by the presence of the person, Mother to Infant Bonding, perceived income status,
place of residence, working status, social security, nationality, the desired gender, having the baby and the shape
of the birth is affected. As the postpartum depression level increases, it is observed that maternal infant attachment
decreases.
KEYWORDS: POSTNATAL DEPRESSİON, BONDİNG, MOTHER-TO-İNFANT BONDİNG
240
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-100- EMZİREN ANNELERİN YAŞADIKLARI BAŞLICA EMZİRME SORUNLARI-
SOSYAL PAYLAŞIM SİTESİ ÖRNEĞİ
Duygu GÜLEÇ ŞATIR1, MAHİDE DEMİRELÖZ AKYUZ2, GÜL ERTEM1,
1Ege Üniversitesi, Hemşirelik Fakültesi,Kadın Sağlığı Ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilimdalı, 2Ege
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi,Ebelik Bölümü,
Araştırma, annelerin emzirme ve meme problemleri ile ilgili sosyal medyada hangi konularda paylaşım
yaptıklarını, ne tür sorunlar yaşadıklarını belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Araştırmanın evrenini bir sosyal paylaşım sitesinde yer alan mesajlar evreninden “meme reddi, mastit, meme ucu
çatlağı/yarası/ağrısı, çökük meme ucu, emzirme problemi/sorunu” anahtar kelimeleri kullanılarak ulaşılan 124
mesaj oluşturmuştur. Doğum sonrası ilk altı ayda yazılan ve annenin kendisinin yazdığı ve yardım arama amaçlı
yazılan 58 mesaj araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Bu mesajlar tek tek incelenerek belirlenen kod listesi
üzerinden frekans dağılımı yapılmıştır.
Sosyal paylaşım sitesinde anahtar kelimeler kullanılarak ulaşılan mesaj içerikleri incelendiğinde meme reddi ile
ilgili 11, mastit ile ilgili 31, meme ucu çatlağı/yarası/ağrısı ile ilgili 13, çökük meme ucu ile ilgili 3 mesaja
ulaşılmıştır.
Emzirme dönemindeki anneler başta mastit olmak üzere birçok emzirme sorunu yaşamakta ve sosyal medyayı
destek kaynağı olarak görmektedir. Hemşire ve ebelerin emzirme dönemindeki annelerin ne tür sorunlar
yaşayabileceği ve nasıl çözebileceğine yönelik danışmanlığı büyük önem taşımaktadır.
ANAHTAR KELİMELER: EMZİRME,SOSYAL PAYLAŞIM,SORUNLAR
PROBLEMS OF BREASTFEEDING OF BREEDING MOTHERS-SAMPLE OF SOCIAL
SHARING SITE
Duygu GÜLEÇ ŞATIR1, MAHİDE DEMİRELÖZ AKYUZ2, GÜL ERTEM1
1EGE UNİVERSİTY, FACULTY OF NURSİNG, DEPARTMENT OF WOMEN'S HEALTH AND DİSEASES
NURSİNG, 2EGE UNİVERSİTY, FACULTY OF HEALTH SCİENCES,DEPARTMENT OF MİDWİFERY
The study was carried out in order to determine what kind of problems mothers experienced in social media about
breastfeeding and breast problems.
The universe of the research consisted of 124 messages from the universe of messages on a social networking site
using the keywords "breast rejection, mastitis, nipple/wound /pain, collapsed nipple, breastfeeding problem".
Fifty-five messages, written in the first six months after the delivery, which the mother herself wrote and was
intended to help out, formed the sample of the study. These messages were examined one by one and frequency
distribution was made by the code list.
When the content of the messages reached using the keywords in the social networking site was examined, 11
messages related to breast rejection, 31 related to mastitis, 13 related to nipple / wound / pain, and 3 related to
breast nipple were reached.
Mothers in breastfeeding period have many breast feeding problems, especially mastitis, and see social media as
a source of support. Nurses and midwives during the breastfeeding mothers can experience what kind of problems
and how to solve the counseling is of great importance.
KEYWORDS: BREASTFEEDING, SOCIAL SHARING SITE,PROBLEMS
241
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-101- ANTENATAL BAKIMDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR
Tuğba YILMAZ ESENCAN1,
1Zeynep Kamil Kadın Ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Ve Araştırma Hastanesi,
Bu derlemede Antenatal Bakımda Güncel Yaklaşımların ve güncel kılavuzların irdelenmesi amaçlanmıştır.
Kadın evrende üretkenliği, yaşamın kaynağını oluşturan enerjiyi ve varoluşu simgeleyen eşsiz bir varlıktır. Kadın
çevreye yaydığı bu enerji ile tüm yaşamı boyunca birbirini takip eden fizyolojik, sosyolojik, psikolojik, zihinsel
ve bedensel farklılıklar yaşadığı evrelerden geçer. Peşi sıra gelişen değişim dizilimi içerisinde en önemli dilim
doğurganlık dönemi içerisinde gelişmektedir. Gebelik dönemi içerisinde gelişen bu değişimlere uyumlanmanın
yolu ise nitelikli bir gebe izlem ve bakımdan geçmektedir. Antenatal bakımın amacı; gebeliğin saptanmasından
doğuma kadar geçen sürede annenin ve fetusun düzenli ve periyodik kontrollerinin yapılması ile maternal ve
perinatal mortalite ve morbiditeyi azaltmaktır. Gebe izlem kavramı ebelerin var oluşu ile başlamış olup
standartların ve rollerin çerçevesinin belirlemesi için kılavuzlar oluşturulmuştur. American College of
Obstetricians and Gynecologists (ACOG), 2012 yılında yayınladığı antenatal bakım kılavuzunda toplam 12-14
izlem önermektedir. National Institute for Health and Care Excellence (NICE), Ocak 2017’de güncellenen
kılavuzu ile komplikasyonsuz nullipar gebelere 10 izlem,multipar gebelere ise 7 izlem önerilmektedir. NICE
güncellemesinde kadın merkezli bir gebe izlem modeli üzerinde durmuştur. The Royal Australian and New
Zealand College of Obstetricians and Gynaecologists (RANZCOG) antenatal bakım rehberini 2016 da revize
etmiştir. Yeni güncellemesinde gebe ile ilk izlemde ve 28-30. Gebelik haftasında Edinburg Postnatal Depresyon
Skalası (EPDS) uygulanması önerilmiştir. Japan Society of Obstetrics and Gynecology (JSOG) Japan Association
of Obstetricians and Gynecologists (JAOG) , 2014 yılında rehberini güncellemiş olup 16 gebe izlemi yapılmasını
önermektedir. Dünya Sağlık Örgütü 2015 yılındaki rehberinde 4 izlem önerirken 2016 yılında gebe izlemde izlem
ve vizit kavramları yerine temas kavramını gündeme getirmiş olup gebelik boyunca 8 temas modelini
oluşturmuştur. Ülkemizde ise Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2014 yılında Doğum Öncesi Bakım Rehberi’ni
yayınlamış olup 4 gebe izlemi yapılmasını önermiştir. Sonuç olarak; dünyada farklı gebe izlem kılavuzları ve
uygulamaları mevcuttur. Bu kılavuzlarda ortak standart önerilerin yanında farklılık gösteren öneriler de vardır
Gebelerin içinde bulunduğu şartlara, ülke politikalarına ve kılavuzlarına göre antenatal bakım yapılması
önerilmektedir. Ebeler tüm kılavuzlarda düşük riskli gebe izlemini yapan sağlık profesyonelleri olarak
belirtilmektedir. Gebe izlemin bir ekip işi olduğu unutulmamalıdır. Ancak Ebeler gebe izlemde kilit rol oynarlar.
ANAHTAR KELİMELER: ANTENATAL BAKIM, EBE, GEBE İZLEMİ, GEBELİK BAKIMI,
ANTENATAL BAKIM KILAVUZLARI
CURRENT APPROACHES IN ANTENATAL CARE
Tuğba YILMAZ ESENCAN1
1ZEYNEP KAMİL WOMEN AND CHİLDREN’S DİSEASE EDUCATİON AND INVESTİGATİON
HOSPİTAL
In this review, it is aimed to examine current approaches and current guidelines in Antenatal care.
Women's productivity in the universe is a unique being that symbolizes the energy and existence that forms the
source of life.With this energy that women spread to the environment,they go through stages where they experience
physiological,sociological,psychological,mental and physical differences that follow each other throughout their
entire lives.The most important part of the sequence of changes is the period of fertility.The way to adapt to these
changes that develop during pregnancy is through a qualified pregnancy follow-up and care.The aim of Antenatal
care is to reduce maternal and perinatal mortality and morbidity by conducting regular and periodic prenatal
examinations of the mother and fetus during the period from conception to delivery.The concept of pregnant
follow-up started with the existence of midwives and guidelines were set up to determine the framework of
standards and roles.ACOG recommends a total of 12-14 follow-up in the antenatal care manual published in
2012.NICE,the updated guide in2017,recommends 10follow-up to uncomplicated nullipar pregnancies and
7follow-up to multipart pregnancies. It focused on a woman-centred pregnant follow-up model in the nice update.
RONZCOG revised the antenatal care guide in2016.The new update is in the first follow-up with the pregnant and
242
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
28-30.During pregnancy, it is recommended to apply the Edinburgh Postnatal Depression Scale(EPD)during
pregnancy.Japanese Society of Obstetrics and Gynecology(JSOG)Japanese Association of Obstetricians and
Gynecologists(jog) updated its guide in 2014and recommends 16pregnancy follow-up.WHO recommends
4follow-ups in its guide in2015,and in 2016it introduced the concept of contact with the concepts of follow-up and
vision in pregnant follow-ups and formed the 8contact models throughout pregnancy.In our country,the Turkish
public health institution published the prenatal care guide in2014 and recommended that 4pregnant follow-up be
performed. As a result,there are different pregnancy monitoring guides and practices in the world.In addition tothe
common standard recommendations in these guidelines,there are also suggestions that vary in pregnancy
conditions,country policies and guidelines according to theantenatal care is recommended Midwives are indicated
as health professionals who follow low-riskpregnancies in all guides.It should be noted that pregnancy monitoring
is a team job.However,midwives play a key role in pregnancy monitoring.
KEYWORDS: ANTENATAL CARE, MİDWİFE, PREGNANT FOLLOW-UP, PREGNANCY CARE,
ANTENATAL CARE GUİDELİNES
243
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-102- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN PROFESYONELLİKLERİNİ ETKİLEYEN
ETMENLER
Şükran ÖZKAHRAMAN KOÇ1,
1Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Bu araştırma, ebelik öğrencilerinin mesleki profesyonellikleri ve mesleki profesyonelliklerini etkileyen etmenlerin
incelenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.
Araştırmaya 10 Ekim- 10 Kasım 2017 tarihleri arasında bir Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü’ndeki tüm
öğrenciler alınmıştır. Örneklemi 2., 3., 4., sınıf öğrencilerinden 196 kişi oluşturmuştur. Çalışma verilerinin
toplanmasında Kişisel Bilgi Formu ve Meslekte Profesyonel Tutum Envanteri (MPTE) kullanılmıştır. Verilerin
değerlendirilmesinde SPSS 16.0 programı kullanılmıştır.
Çalışmada; öğrencilerin yaş ortalaması 22.14±1.36, MPTE puan ortalaması 146.82±12.00 (32-160) bulunmuştur.
Ebelik öğrencilerinin %26.7’sinin ebeliği 2. ve 3. tercihi içinde seçtikleri, hiçbirinin ilk tercihi olmadığı, %52’sinin
mesleği kolay iş bulma olanağı olduğu için seçtiği, tekrar seçme şansı olsa %26.5’inin ebeliği seçmek istemediği,
%15.0’ının eğitime başlamadan önce, %85.0”ının ise eğitime başladıktan sonra ebelik mesleğini sevdiklerini,
%55.0”ının mezun olduktan sonra ebe olarak çalışmak istedikleri bulunmuştur. Öğrencilerin sınıflarına, mesleği
seçme nedenlerine, mesleğin öğrenciye uygun olup olmaması durumuna göre MPTE puan ortalaması arasında
istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu bulunmuştur (p<0.05).
Öğrencilerin profesyonel tutum puanlarının iyi düzeyde olduğu söylenebilir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK, ÖĞRENCİ, PROFESYONELLİK, MESLEKİ PROFESYONELLİK
AFFECTING FACTORS THE PROFESSIONALISM OF MIDWIFERY STUDENTS
Şükran ÖZKAHRAMAN KOÇ1
1SÜLEYMAN DEMİREL UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
This study was performed as a descriptive research aiming to examine the vocational professionalisms of
midwifery students and the factors effecting their vocational professionalisms.
All students in a Faculty of Health Sciences Midwifery Department were incorporated to the study between
October 10-November 10- 2017. The sample consisted of 2nd, 3rd and 4th grade totally 196 students. For the
collection of study data, personal information form and Inventory of Professional Attitude at Occupation (IPAO)
were used. The data was evaluated in SPSS 16.0 program were used.
In the study, it was determined that the age average of students were 22.14±1.36, that IPAO point average was
146.82±12.00 (32-160) . Midwifery student 26.7 % as 2nd or 3rd choice, that it was not the first choice of any of
them, that 52.0% of them chose the profession for easy job finding opportunity, that 26.5% of them would not
choose midwiferyif they have a chance to choose again, that 15.0% evaluated the midwifery profession as positive
before starting education while 85.0% of them made the same evaluation after starting education and that 55.0%
of them would like to be employed as a midwife. In the study it was determined that there is statistically significant
difference between the IPAO points of students according to their grades, the reason why they chose this
profession, to their intention to select this profession or not and to the suitability of profession for the student
(p<0.05)
Midwifery students’ professional attitudes inventory score was good-level.
KEYWORDS: MİWİFERY, STUDENT, PROFESSİONALİSM, VOCATİONAL PROFESSİONALİSM.
244
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-103- EBELİK ÖĞRENCİLERİNİN PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ İLE ÖĞRENME
BİÇEMLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
Şükran ÖZKAHRAMAN KOÇ1,
1Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Bu araştırma, ebelik öğrencilerinin sahip oldukları öğrenme biçemleri ile problem çözme becerilerini belirlemek
ve aralarında bir ilişki olup olmadığını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır.
Veriler, bir Sağlık Bilimleri Fakültesi”nin ebelik bölümünde okuyan 254 ebelik öğrencisinden toplanmıştır.
Çalışmada “sosyo-demografik özellikler” veri formu, “BİG 16 Öğrenme Biçemleri Envanteri” ve “Problem
Çözme Envanteri” kullanılmıştır.
Araştırmadan elde edilen bulgular ışığında öğrencilerin görsel öğrenme biçimine sahip oldukları ve problem
çözme becerilerinin orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin problem çözme becerileri ile öğrenme
biçemleri arasında fark bulunmamıştır. Öğrencilerin problem çözme becerilerinin yaş ve mezun oldukları lise
türüne göre aralarında istatistiksel olarak fark olmadığı belirlenmiştir. Öğrencilerin öğrenme biçemleri ile yaş ve
mezun oldukları lise türüne göre aralarında istatistiksel olarak fark olmadığı belirlenmiştir.
Fakültelerde öğrencilerin kendi öğrenme biçemlerini tanımalarına olanak sağlayacak şekilde öğrenme-öğretme
ortamlarının oluşturulması önerilebilir. Öğrencilerin problem çözme becerilerinin geliştirilmesine yönelik eğitim
programları hazırlanabilir.
ANAHTAR KELİMELER: EBELİK ÖĞRENCİSİ, PROBLEM ÇÖZME, PROBLEM ÇÖZME
BECERİLERİ, ÖĞRENME BİÇEMLERİ
THE RELATIONSHIP BETWEEN LEARNING MODALITY AND PROBLEM SOLVING
SKILLS OF MIDWIFERY STUDENTS
Şükran ÖZKAHRAMAN KOÇ1
1SÜLEYMAN DEMİREL UNİVERSİTY FACULTY OF HEALTH SCİENCES
This study is made for, to identify the learning modality and problem solving skills of midwifery students and to
find a relationship between learning modalities and problem solving skills.
The data were collected from 254 midwifery students of A Faculty of Health Sciences. The study, Socio
demographic Features Data Form, BIG 16 Learning Modality Inventory and Problem Solving Inventory were used
as data collection tools.
In the light of the findings obtained from the research, it was determined that the students had visual learning
modality and the problem solving skills were at a medium level. It was determined that there were no significant
differrences between problem solving skills of students related to learning modalities. It was determined that there
were no significant differences between problem solving skills of students related to age, their high school type. It
was determined that there were no significant differences between learning modalities of students related to age,
their high school type.
In the faculties, it may be suggested to create learning environments in a way that will allow students to recognize
their own learning modalities. Training programs can be prepared to improve students' problem solving skills.
KEYWORDS: MİDWİFERY STUDENT, PROBLEM SOLVİNG, PROBLEM SOLVİG SKİLLS,
LEARNİNG MODALİTİES
245
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
S-104- AKDENİZ BÖLGESİNDE BİR ÜNİVERSİTENİN SAĞLIK YÜKSEKOKULU
ÖĞRENCİLERİNDE SOSYAL MEDYA KULLANIMININ BAĞLILIK VE AKADEMİK
BAŞARI ÜZERİNDE ETKİSİNİN İNCELENMESİ
Aysel BÜLEZ1, Deniz BATMAN1,
1KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ/EBELİK ANABİLİM DALI,
Bu çalışma sosyal medya kullanımının akran, aile bağlılığı ve akademik başarıya etkisini belirlemek amacıyla
yapılmıştır.
Çalışma, kesitsel tanımlayıcı tipte olup, 20 Nisan–20 Haziran 2018 tarihleri arasında bir devlet üniversitesinin
sağlık yüksekokulunda yürütülmüştür. Araştırmanın evrenini 680 ebelik ve hemşirelik bölümü öğrencisi
oluşturmuştur. Araştırmada örneklem seçimine gidilmeden tüm evrene ulaşılmaya çalışılmış ve 149 öğrenci
(%21,9) alınmıştır. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından literatüre dayalı geliştirilen “Katılımcı Bilgi
Formu” ve ''Ebeveyn ve Arkadaşlara Bağlanma Envanteri (EABE)'' ile online ortamda toplanmıştır. Elde edilen
veriler SPSS 21.0 programı kullanılarak tanımlayıcı veriler, ortalama, standart sapma, sayı ve yüzdelik dağılımları
ile gösterilmiştir. Elde edilen veriler SPSS 21.0 programı kullanılarak tanımlayıcı veriler, ortalama, standart
sapma, sayı ve yüzdelik dağılımları ve korelasyon analizi ile gösterilmiştir.
Bu araştırmada öğrencilerin yaş ortalaması 20.41±1.57 (min 17- max 26) olup, %93,3’ ü kız cinsiyette ve %71,1’i
ebelik bölümünde eğitim görmektedir. Öğrencilerin %63,8’inin hiçbir sosyal aktivite ile ilgilenmediği ve
%91,3'ünün sosyal medya kullandığı belirlenmiştir. Sosyal medya kullananların tamamı watsapp kullanırken,
ikinci sırada %81,9 ile instagram ve üçüncü sırada ise %43,6 ile youtube kullanıldığı saptanmıştır. Öğrencilerin
yalnızca %2,7’si sosyal medyayı ders amaçlı kullandığını belirtmiştir. Yapılan normallik analizinde öğrencilerin
ölçek puanlarına verdikleri cevapların normal dağılım gösterdiği saptanmıştır. Buna bağlı olarak akademik başarı
ve EABE puan durumlarının sosyal medya kullanımı değişkenine bağımlı olup olmadığını belirlemek amacıyla
yapılan korelasyon analizi yapılmıştır. Sosyal medya kullanımı ile akademik başarı arasında orta şiddette negatif
yönlü ilişki (p=0,439; r=-,064) ve EABE puan durumu ile arasında çok zayıf ilişki olduğu (p=0,420; r=+,017)
saptanmıştır.
Bu çalışmada öğrencilerin sosyal medya kullanımı arttıkça akademik başarının azaldığı belirlenmiştir. Bunun
nedeni araştırmaya katılan öğrencilerin tamamına yakınının sosyal medya kullanmasına rağmen, çok azının ders
amaçlı kullanmasına bağlı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca sosyal medya kullanımının ebeveyn ve arkadaş
bağlanma düzeyi üzerinde çok etkin olmadığı saptanmıştır. Öğrencilerde sosyal medya kullanım oranı göz önüne
alındığında, e-ders ve e-öğrenme kapsamında öğrencilerin sosyal medya kullanım amaçları, akademik yönde
değiştirilebilir. Bu sayede öğrencilerin akademik başarılarının artabileceği öngörülmektedir.
ANAHTAR KELİMELER: AKADEMİK BAŞARI, ÖĞRENCİ, SOSYAL MEDYA, EBELİK, HEMŞİRELİK
INVESTIGATION OF THE EFFECT OF SOCIAL MEDIA USE ON THE ATTACHMENT
AND ACADEMIC SUCCESS IN THE STUDENTS OF THE HEALTH SCHOOL OF A
UNIVERSITY IN THE MEDITERRANEAN REGION
Aysel BÜLEZ1, Deniz BATMAN1
1KAHRAMANMARAŞ SUTÇU IMAM UNIVERSITY/ MIDWIFERY DEPARTMENT
This study was conducted to determine the effect of using social media on peer, family attachment and academic
achievement.
This cross-sectional descriptive study was carried out at the School of Health of State University between April
20 and June 20, 2018. The universe of the study consisted of 680 midwifery and nursing students. It was tried to
reach the universe without going to the sample selection in the research and 149 (21.9%) students were
taken."Participant Information Form" developed were used and ''Parent and Peer Attachment (IPPA)'' for data
collection.Study data were analyzed using the Statistical Package for Social Sciences SPSS 21.0 software
246
1. Uluslararası Ebelik Eğitim Araştırma Geliştirme (EBEARGE) Kongresi
package.Data were expressed as mean±standard deviation, number and percentage and correlation analysis where
appropriate.
In this study, the average age of the students was 20.41±1.57 (min 17-max 26), 93.3% were female and 71.1%
were educated in midwifery. It was determined that 63.8% of the students were not interested in any social activity
and 91.3% were using social media. While all the social media users use Whatsapp, the second place is instagram
with 81.9% and the third place youtube with 43.6%.Only 2.7% of the students stated that they use social media
for teaching. In the normality analysis, it was determined that the answers given by the students to scale scores
showed normal distribution. Correlation analysis was performed to determine whether academic achievement and
IPPA scores were dependent on social media use.There was a very weak relationship between social media use
and academic achievement (p=0,439; r=-,064) and IPPA scores (p=0,420; r=+,017).
It has been determined that as students use social media, their academic success declines in this study. It is believed
that the fact that most of the students participating in the survey are close to social media, but very few of them
use it for teaching purposes. It has also been found that the use of social media is not very effective on the level of
parent and friend attachment.Given the rate of social media use among students, the social media use of students
within the scope of e-learning may be changed in the academic direction.Thus, academic achievement of students
can increase.
KEYWORDS: ACADEMİC SUCCESS, STUDENTS, SOCİAL MEDİA, MİDWİFERY, NURSİNG