01_Sanat_Tarihi_Raporu.pdf
Transcript of 01_Sanat_Tarihi_Raporu.pdf
ESK POSTANE B NASI RAPORU
HAZIRLAYAN
Selda UYGUNSanat Tarihçisi
2010
1
I- GENEL TANITIM
I- 1- Co rafi Konum
27°11’ ve 38°36’ kuzey enlemleri ile 36°15’ ve 37°42’ do u boylamlar aras nda bulunan
Kahramanmara ; Akdeniz Bölgesi, Do u Anadolu Bölgesi ve Güneydo u Anadolu
Bölgesi‘nde topra a sahiptir.
Kahramanmara ; Kuzeyde Sivas, kuzeybat nda Kayseri, bat nda Adana, güneydo usunda
Osmaniye, güneybat nda Gaziantep, do usunda Ad yaman, kuzeydo usunda ise Malatya
illeri ile çevrelenmi tir.
Harita 1: Kahramanmara ve Kom u ller
Türkiye’nin en büyük 11. ili olan Kahramanmara , 14.327 km2’lik yüzölçümü ile Türkiye
topraklar n % 1.8’ini olu turur.
2
Harita 2: Kahramanmara n Türkiye çindeki Konumu
Co rafi olarak Kahramanmara , Akdeniz, Do u Anadolu ve Güneydo u Anadolu bölgelerinin
ba lant alan nda yer almaktad r. lin do usu Güneydo u Anadolu bölgesinin, kuzey kesimi
Do u Anadolu bölgesinin güneydeki büyük bölümü ise Akdeniz bölgesinin s rlar
içerisindedir.
Harita 3: Kahramanmara n Co rafi Bölgeler içindeki yeri
Kahramanmara ilinin s rlar içinde, yükseltileri 3000 metreye varan Toroslar’ n uzant lar
olan da lar, bu da lar aras nda kalan platolar, çöküntü ovalar ve geni bir akarsu a olu turan
Ceyhan Havzas ’n n büyük bir bölümü yer al r.
3
Nüfusun % 46’s kentlerde ya amaktad r. Kahramanmara Merkez ilçesi 300.000’i a an
nüfusu ile ilin en büyük kentidir. Alan 14.327 km2 nüfus yo unlu u km/60 ki iyi a maktad r.
Kuzeyi da k olan ilin güneyinde Kahramanmara Ovas ’n n olu turdu u geni düzlükler yer
almaktad r. lin toprak varl ve do al ko ullar tar n geli mesine elveri li oldu u için
Kahramanmara ’ta temel ekonomik sektör tar md r.
Co rafya ve kültürlerin kesi ti i il tarihten gelen büyük bir kültür birikimine sahiptir.
Kahramanmara , Af in, Elbistan ve And n yerle melerinin çevresi; tarihi, arkeolojik, mimari
yap t ve kal nt lar n yo unla yerlerdir.
Ovalar n bir bölümüyle, yükseltisi 500 metreye kadar olan yamaçlarda k n yapra
dökmeyen a açlar (makiler), 2300 metreye kadar olan kesimlerde çam ve me e ormanlar
bulunmaktad r. Kahramanmara bitki örtüsü bak ndan Akdeniz ku nda yer almaktad r.
Kahramanmara ilinin büyük bir bölümü Ceyhan Havzas içinde bulunur. Ceyhan Havzas
bat dan Seyhan, kuzey ve kuzeydo udan F rat, güneyden ise Asi havzalar yla kom udur.
I- 2- Ula m A ndaki Yeri
Kahramanmara , ülkeyi do u-bat do rultusunda kat eden E–23 karayoluna Erzincan
yak nlar nda ba lanan E–99 Beynelmilel karayolu üzerinde yer almaktad r. Bu yol,
Kahramanmara ’tan sonra E–5 yolu ile birle erek Hatay’a varmakta, oradan da Suriye’ye
devam etmektedir. Kahramanmara ili co rafi özellikleri, ula m a ndaki konumu ve
ekonomik ili kileri, Akdeniz, Orta ve Do u Anadolu bölgeleri aras nda bir geçi hatt
olu turmaktad r.
4
I-3-Tarihçe
Co rafi konumundan kaynakl tarih içerisinde farkl medeniyetlere ev sahipli i yapan
Kahramanmara , geçi bölgesi niteli indedir. Bununla birlikte kent, deprem ku nda yer
almas ndan dolay kentin ekli sürekli de mi tir.
Kahramanmara topraklar nda s ras yla Hitit, Asur, Pers, Makedonya, Büyük Roma
mparatorlu u ve Bizans Devleti’nin yan s ra Selçuklu Devleti, Dulkadiro lu Beyli i ve
Osmanl mparatorlu u hüküm sürmü tür. Mara n ilk ça lardaki kent dokusu hakk nda
yeterince bilgi henüz yoktur. Bunun tespiti icin arkeolojik ara rmalara ihtiyaç bulunmaktad r.
Fakat ehir, tarihi süreç içerisinde hiçbir surette bo b rak lmam , sürekli yerle ime aç k
olmu tur. Bunun en önemli göstergesi ehirdeki kal nt lard r. Bu kal nt lar n en eskisi,
ortalama 7.00 m derinli inde toprak alt nda bulunan Hitit Uygarl ’na ait eserlerdir.1
Mara n eski kent dokusu, Ah r Da ’n n eteklerinde 4-5 tepe üzerine kurulmu tur. Bu
tepeler, ehri Kanl dere, ekerdere, Akdere ile ay rm r. ehir, ilk ça larda ekerdere,
Kanl dere ve Akdere’den gelen sular n birle ti i yerde, kale in a edilerek kurulmu tur. Kale ve
çevresinin su merkezlerine yak nl , ehrin buraya kurulmas nda en büyük etken olmu tur.2 .
Asur Koloni Ça ve Hititler Dönemi:
Hititler MÖ. 2000-1200 y llar aras nda Anadolu’da hakimiyet sürdükleri dönemde Mara
Bölgesi’ne de egemen oldular. Hititler döneminde bu ehrin ad na Maraj ve Markasi
denilmekteydi. Bu dönemde Mara Bölgesi’nin Elbistan, Pazarc k ve Türko lu ilçeleri
rlar içinde birçok yerle im merkezi vard . Elbistan’ n Karahöyuk harabelerinde yap lan
kaz larda Hititlerin hüküm sürdü ü bu alanda Asur ticaret kolonilerine ait çanak, çömlek,
tunç ve kemik buluntular ele geçirilmi tir. Hititlere ait an tsal yap lara rastlan lm r.
Elbistan Af in ve Göksun ovalar nda 50’nin üzerinde höyük bulunmaktad r. Islahiye
yak nlar ndaki Hitit yerle im merkezi Zincirli’nin tarihi M.Ö. 2000 y na kadar gitmektedir.
1 2007 Yüzey Ara rmalar Sonuç Raporu (Kahramanmara Müzesi Ar ivi)2 Gürbüz Mehmet, Kahramanmara Merkez lçe’nin Be eri ve ktisadi Co rafyas , Kahramanmara Valili iYay nlar , 2001
5
Hititler Dönemi Anadolu’da dört bölüme ayr r. lk devir M.Ö.19-18. yüzy llar, Eski Hitit
mparatorlu u (M.Ö. 1600-1450), Yeni Hitit mparatorlu u (M.Ö. 1450-1200), Geç Hitit
Devletleri Dönemi (M.Ö 100-700), son dönem ise Gurgum ad yla bilinen Geç Hitit
Devleti’nin merkezi olan Mara n en fazla bilinen dönemidir. Kargam , Zincirli ve
Sakçagözü gibi ehir devletleriyle ayn devirde varl sürdüren Gurgum Devleti zaman nda
bölge M.Ö. 700’lerde Asur istilas na maruz kalm r.3
Mara M.Ö 1975-1723 aras nda Anadolu’da ya anan "Asur Ticari Kolonileri Ça " denilen
zamanda bu koloni ça n Anadolu’daki merkezi olan Kani /Kültepe ile Asurlular n merkezi
olan Ninova aras nda bulunmaktayd . Kültepe’de ç kan tabletler üzerinde buran n etraf nda
bulunan mahalli krall klardan bahsedilmektedir. Bu mahalli krall klardan Mama ve Luhuzatia
sehirlerinin Mara Bölgesi’nde oldu u kuvvetle muhtemeldir. Kültepe’den ç kan tabletlerde
Mama ehri kral ile Kani ehir devleti aras nda anla malar n yap ld anla lmaktad r. Bu
rada tabletlerde Mama kral n Anum-Hirbi, Kani kral n ise Warsama oldugu yaz r.
Bu anla mada Mama ehri’nin Asur Krall ile Kani aras nda oldu u tahmin edilmektedir.
Yine bu tabletlerden anla ld na göre Mama ehri yak nlar nda Taisama ve Sibiha ehirleri
de bulunmaktad r. Mama Krall halk n Asya men eli olabilece i dolay yla Urartulara
akraba olan Hurriler oldu u da tahminler aras ndad r. Bunlardan Mara ’ta ya ayan Hurriler
ile Kayseri’de ya ayan Hititler aras nda yak n dostlu un oldu u da
anla lmaktad r.4 Hititler zaman ndan Mara ve Elbistan bölgelerinde bulunan eserlere
bak ld nda hiyeroglif yaz ile yaz lm Luwice dilinin kullan ld görülmektedir. Luwice
Çukurova ve Orta Anadolu’da Hititçenin yan nda kullan lan bir dildi. Bu dilin Hititçe ile de
birçok ortak yönleri bulunmaktayd . Ayn s ralarda Mara bölgesinde konu ulan di er bir dil
ise Hurri diliydi. Mara civar nda oldu u tahmin edilen Mama Krall ’n n hükümdar n
Kani kral na yazd bir mektupta Hurrice isim ve kelimelere rastlanmaktad r. 5
Geç Hititler Dönemi Gurgum ehir Devleti:
Hitit mparatorlu u da nca onun yerine kurulan Geç Hitit Devletleri’nden Gurgum ehir
Devleti Mara Bölgesi’ne hakim olmu tur. Asur kaynaklar na göre bu devletin ba kenti
Markasi’dir. Gurgum sehir devleti zaman ndan günümüze, iki önemli eser kalm r.
Bunlardan biri me hur Mara Aslan ’d r. Bir zamanlar Mara Kalesi’nde bulunan bu eser
3 Canpolat Salman, Etiler Zaman nda Mara , Matbaas , 19454 Göçek Gürkan, Kültepe Tabletlerinde Mara Bölgesi, I.Kahramanmara Sempozyumu Bildirileri, stanbul20055 Alp Sedat, Hitit Ça nda Anadolu, Tübitak Yay , Ankara, 2001
6
Hititlerden kalan en önemli kal nt r. Mara kalesinin surlar n da baz ta lar n Hititlere
ait oldu u tespit edilmi tir. 17. yüzy lda Mara ziyaret eden Evliya Çelebi bu aslan n kalede
oldu unu yazmaktad r. Bugün üzerindeki yaz tamamen okunmu olan Mara Aslan ’ndaki
ifadeye göre de Gurgum ehir devletinin merkezi Mara ’t r. Di er önemli eser ise F rt na
Tanr heykelidir.
M.Ö.9. yüzy ldan itibaren Mara bögesi Asur kitabelerinde geçmeye ba lam r. Yukar da da
bahsedildigi gibi Mara ad da ilk defa bu s rada "Markasi" ya da "Maras" seklinde
geçmekteydi. Büyük Hitit mparatorlu u’nun da lmas ndan sonra Anadolu’da Geç Hitit
devletleri dönemi baslam r. Mara ve çevresinde Gurgum, Sakçagözü, Zincirli ve Kargam
gibi küçükk Hitit devletçikleri kuruldu. Bunlardan biri olan Gurgum’un merkezi de Mara ’t .
Gurgum’a ait belgeler Hitit kral I. uppililuma’n n (1370-1335) Kargam kral ile yapt
bir anla ma metninde, s rlar belirlenirken Uru kar-kum-m(a) adl ehrin Gurgum ya da
Gargum olabilece i iddialar aras ndad r.6
Mara Bölgesi Asurlular ile Hititler aras nda bir s r bölgesi oldu undan dolay önceleri
ticari amaçlarla u rad klar Mara ’a Asurlular daha sonra yönetmek amac yla gelmi lerdir.
M.Ö. 858’de Gurgum’un kral Mutallu, Asur kral III. Salmanassar’a gölüllü olarak haraç
vermeye ba lam r. M.Ö. 843’de Asur kral n haraç listesinde bu defa Gurgum kral olarak
Qalparunda’n n ismi geçmektedir. Asur Kral III. Salmanazar M.Ö 839’da Geç Hitit
devletlerinin zay flamas ndan sonra Amanos Da lar a arak eskiden Kizzuvatna. o
tarihlerde ise Kue olarak bilinen bolgedc ilerlemeye devam etti. Kizzuwatna ve
Lawazantiya’y ( ar ve Elbistan yak nlar ) ele geçirdi. Daha sonra Orta Anadolu’ya geçerek
Konya’ya kadar ilerledi. Ancak Asur kral daha sonra geri döndü.7
Asurlular Dönemi ( M.Ö. 720 - 612 ):
M.Ö. 711 y nda Asur kral Sargon zaman nda Gurgum bir Asur vilayeti haline gelmi tir. Bu
dönemde Mara bölgesinde bask lar art ran Asurlular II.Sargon zaman nda (M.Ö.721-705)
Hitit Gurgum ehir devletini kendilerine ba lam lard r. II. Sargon Mara ’a sald rarak
6 Zoro lu Kamil Levent, Kahramanmara n lk Ça lardaki Yeri, I.Kahramanmara Sempozyumu Bildirileri,stanbul, 2005
7 Macguen J.G, Hititler ve Hitit Ça nda Anadolu, Arkada Yay nlar , Ankara, 2001
7
Gurgum kral Mutallu’yu esir ald . Bu dönemden kalan Asur yaz lar nda Mara n da ad
geçmekteydi. Asurlular döneminde ehir bir ara Urartular n yönetimine geçmi tir. Kimmerler
ve skitler Anadolu istilalar s ras nda Mara da ele geçirmi lerdir. Ancak Türklerin bu
istilas kal olmam r. Asurlular zaman nda Mara , ticaret yollar üzerinde bulunmas
sebebiyle önemini korumu tur. Kapadokya-Mezopotamya ticareti Mara üzerinden
sa lanm r.8 Asurlular zaman nda Mara bölgesinde birçok tahribatlar yap ld da ileri
sürülmektedir.
Gerek Asurlular gerekse Hititler zaman nda Mara ve Elbistan’ n iktisadi ve ticari bak mdan
geli mi yerler oldu u görülmektedir. Mara n Berid Da ’nda zengin maden yataklar n
let ilip hem Orta Anadolu’ya hem de Asurlular n merkezi olan Ninova’ya kadar
götürüldü ü anla lmaktad r. Asurlular n Mara bölgesinde hüküm sürdükleri onlardan
günümüze kalan eserlerden anla lmaktad r. Pazarc k kazas n K zkapanl Köyü Gözlügöl
Obas ’nda bulunarak Mara müzesine konan Asur Kral III.Adad Nirari’ye ait civi yaz bir
ta onlardan kalan en bariz eserlerden biridir.
Medler ve Persler Dönemi (M.Ö. 612 - 333) :
Mara bölgesindeki Asur egemenli i fazla sürmemi tir. M.Ö612 y nda Med Devleti’nin
Kral Keyaksases, güney kom usu Babillerin de yard ile Asur ba kenti Ninova’y alarak
bütün Asur ülkesinin ehirlerini tahrip ederek bu devlete son verdi.9 Medler bahsedilen
tarihte Asurlular n elinde bulunan Mara da ele gecirdiler. Mara bölgesinde ya ma ve
tahribattan ba ka bir ey yapmad lar.
Bir süre sonra güneybat ran’da Ahameni soyundan gelen II. Kiros, Medleri ortadan
kald rarak ran’da Pers mparatorlu u’nu kurdu (M.Ö.550). Anadolu’yu istilaya ba layan II.
Kiros, Lidya kral ma lup ederek di er Anadolu ehirleri gibi Mara da topraklar na katt .
Pers kral I. Darius zaman nda Anadolu’daki istila edildi ve ehirler idari bölümlere ayr ld .
Mara ehri de Kapadokya Satrapl (Eyalet) s rlar içinde kald . Pers soylular taraf ndan
yönetilen bu dönemde Mara halk daha çok hayvanc kla geçinmekteydi. Bu dönemde
8 Tankut Hasan Re it, Mara Yollar nda Receb Uluso lu Matbaas , Ankara, 19449 Günaltay emdettin, Yak n ark IV ( Perslerden Romal lara Kadar Selevkoslar, Nabatiler, Galatlar, Bitinya veBergama Krall klar ) TTK Yay nlar , Ankara, 1987
8
Asurlulara ba Elbistan yöresinde Kataonlar adl bir topluluk ya amaktayd . Bu topluluk rk
hususiyetleri bak ndan di er topluluklardan farkl k arz etmekteydi.10
Medler ve Persler döneminde Mara bölgesi kaynaklarda çok az geçmektedir. III. Darius
zaman nda en geni s rlara ula an Pers mparatorlu u ndus boylar ndan Marmara denizine,
Hazar ve Kafkas eteklerinde Basra Körfezi’ne, Arabistan Çöllerinden Nil’in ötelerine kadar
uzanmaktayd .
Makedonyal lar Dönemi ( M.Ö. 333 -323 ) :
M. Ö. 334 y nda Makedonya kral II. Filip’in o lu skender 35 bin askerle Küçük Asya’y
geçerek Perslerin üzerine yürüdü. skender’in do u seferine Mara üzerinden gitti ine
inan lmaktad r. Perslere ba Kapadokya Satrapl hakimiyetinde kalan Mara ehri
M.Ö.333 y nda skender mparatorlu u’na ba land . Makedonya mparatoru Büyük
skender M.0.333 y nda Pers imparatoru III. Darius’u Issos’ta (Aya skenderun) yenerek
bu devleti y kt 11.
skender’in bu seferi ile Mara ehri Helenizm uygarl na ba land . Af in, Göksun ve
Mara n geni ovalar nda bu dönemlere ait sikke, sütun ba lar ve heykeller bulunmu tur.
M.Ö. 323’de Büyük skender ölünce Makedonya mparatorlu u, onun generalleri aras nda
payla ld ve Mara ehri de skender’in generallerinden Selefkus’un pay na dü tü.
Selefkoslar Zaman (M.Ö. 323-M.6.64):
skender’in ölümünden sonra komutanlar aras nda devam eden uzun mücadelelerden sonra
Selecus Nikator (Selefkos) Anadolu, Suriye ve Irak’ içine alan ve merkezi Antakya olan bir
devlet kurdu. Kilikya bölgesi de bu devletin topraklar içindeydi. Bu devlet zaman nda
Mara n ba kente yak n olmas ndan dolay önemli bir ehir oldu u tahmin edilmektedir.12
Suriye’yi içine alan Asya Krall topraklar ndan say lan Mara , bir süre sonra Kapadokya
Krall ’na yeniden ba land . Gerek Selefkoslar gerekse Romal lar zaman nda Mara n
önemli stratejik yollar üzerinde bulunmas ndan dolay ehemmiyetini muhafaza etmi tir. Orta
Anadolu’dan Göksun’a inen bir yol Mara ’a ula p buradan Suriye’ye gitmekteydi. Yine
10 Günaltay emdettin, Yak n ark IV ( Perslerden Romal lara Kadar Selevkoslar, Nabatiler, Galatlar, Bitinya veBergama Krall klar ) TTK Yay nlar , Ankara, 1987
11 Abu’l-Farac Tarihi, TTK, Ankara, 199912 Köseo lu Cengiz, Mara linin Uygarl k Tarihi, (Kahramanmara Müzesi Ar ivi)
9
Efsus ve Elbistan üzerinden de Malatya ve Samsat taraflar na yollar ç kmaktayd . Selefkos
ile Antigon’un o lu Dmitriyus aras nda birkaç muharebe olsa da, Selefkos galip ç kt 13.
Büyük Roma mparatorlu u Dönemi ( M.6. 64 - M.S. 395 ) :
M.Ö.192 y nda Romal lar, Anadolu’ya girerek Toroslara kadar Bat ve ç Anadolu’yu
Selefkuslar n elinden alarak kendilerine ba lad lar. Mara ’ta M.6.64 y na kadar
Selefkuslar n etkisi devam etti. Bu krall n merkezi Antakya’n n Romal lar taraf ndan
al nmas yla birlikte Mara da Romal lar n eline geçti.. Mara Roma’ya ba layan komutan
Pompeius’tu. M.Ö. 46 y nda Büyük Roma mparatoru M r’ n i galinden dönerken
Anadolu’ya u ram ve bu s rada da Mara kesin olarak Romal lar n hakimiyeti alt na
girmistir. Roma mparatorlu u zaman nda Yukar Suriye ve Mara civar nda oturan
Kommegenler, Romal lar bir hayli u ra rarak ayaklanmalar ç karm lard r. Roma
mparatorlu u zaman nda Germenika ad alan Mara Suriye Anadolu gecitleri üzerinde
bulunmaktayd . Mara üzerinden Göksun’dan ç Anadolu’yaa gidiliyordu. Yine Af in ve
Elbistan da önemli yollar üzerinde bulunmaktayd 14.
Af in’in Roma mparatorlu u zaman nda önemli bir yerle im merkezi oldu u anla lmaktad r.
Romal lar zaman nda Anadolu’da Af in bölgesi H ristiyanl n ilk yay ld bölgelerden biri
olmu tur. Daha çok Roma mparatorlu u zaman nda dikkat çeken Göksun hakk nda bilgi
veren Roma Seyyah Antonimus buran n yollar n kav ak noktas oldu unu belirtmektedir. Bu
ehir üzerinden biri Kayseri’den gelip Mara ’a di eri’de Geben üzerinden Çukurova’ya inen
iki önemli askeri ve ticari yol bulundu unu belirtmekteydi. Göksun bölgesinde Romal lar
zaman ndan kalan pek çok eski eser bulunmaktad r. Bunlardan baz lar Çürükkale, F nd kl
kale, Kaynak kale, Çaltepe ziyaretgah ve Maltepe kalesidir15
Büyük Roma mparatorlu u zaman nda Mara bölgesine Sasaniler çok say da sefer
yapm lard r. Bu seferler s ras nda Mara ve çevresi tahrip olmu tur.
Bazen ba ms z bazen de Roma’ya ba , ba kenti de Samsat olan Kommegene Krall ,
Mara bölgesini de yönetti. Bu dönemde Sasanilerin Mara ’a kadar ak nlar yapt
görülmektedir. Roma mparatorlu u döneminde oldukça geli en Mara , Do u Toroslar n
üzerindeki geçitlerden biri olmas nedeniyle önemli bir ticaret merkezi oldu. Bu yol o
dönemde Kayseri-Göksun üzerinden Mara ve Orta Anadolu’yu Suriye’ye ba yordu.
13 Ramsay W.M, Anadolu’nun Tarihi Co rafyas , stanbul, 196114 Köseo lu Cengiz, Mara linin Uygarl k Tarihi, (Kahramanmara Müzesi Ar ivi)15 Evren Aysel, “Göksun” Türkiye Turizm Ayl k Turistik Mecmua, Ankara, 1963
10
Temelleri Hititlerden kalan Mara kalesi Roma mparatorlu u zaman nda in a edilmistir. Bu
durum kalenin duvar ta lar ndan anla lmaktad r. Mara merkeze ba Göllü Köyü’nün 2
km. bat ndaki Roma Nekropolü son derece önemlidir. Pazarc k ilçesine ba Evri ve
Tilkiler Köyünün çevresinde tek parça kayalara oyulmu büyük çaptaki su sarn çlar da birer
Roma eseridir. Mara ehri içerisinde bilhassa Nam k Kemal semtinde Romal lar zaman na
ait birçok esere rastlan r16.
Bizansl lar Dönemi (M.S. 395-1086) :
Büyük Roma mparotorlu u M.S 395 y nda do u ve bat olmak üzere ikiye bölündü.
Balkanlar, Anadolu, Suriye ve M r’ da içine alan Dogu Roma’ya Bizans mparatorlu u da
denmektedir. mparatorlu un ikiye ayr lmas ndan sonra do uda kalan Mara ehri bu
dönemde de önemini koruyarak Germanika ad yla an ld . Bizans mparatoru I. Justinianus
döneminde (527-565) Mara topraklar Bizans-Sasani çat malar na sahne oldu. 544 y nda
Sasani Kisras Husrev l.Anu irvan (Nu irevan) ( 531-579) Antakya’y tahrip edip Mara
yak nlar na kadar geldi17. Bizans mparatoru Tiberius ölmeden önce k Augusta’y Arabisos
(Efsus-Af in) kökenli Mauricius’a verdi. Bizans mparatorunu zaman nda Elbistan
içmelerinin önemli bir sayfiye ve dinlenme yeri oldu u anla lmaktad r. Hatta imparator
Justinianus içmeleri ile ünlü Elbistan’a kadar gelerek bin ki ilik maiyetiyle Yukari icmeler
bölgesinde dinlenmeye çekilmistir18
16 Güleç Ali, “Af in” Türkiye Turizm Ayl k Turistik Mecmua, Ankara, 196317 Abu’l-Farac Tarihi, TTK, Ankara, 199918 Paksoy Ya ar, “Elbistan”
1
TÜRK EV PLAN T PLER
Konutun Tarihi Geli imi Ve Geleneksel Türk Evi Plan Tipleri :
nsanl k tarihi içinde ilk kez evlerle kar la mam z Neolitik (Cilal Ta Devri) Ça ’da
olmu tur. Daha önceleri toplay k ve avc kla besinlerini sa layan, bar nma ihtiyaçlar ise
ma ara ve a aç kovuklar gibi do al mekânlarda kar layan insan, Neolitik Döneme
gelindi inde kendi yiyece ini üretmeye ve hayvanlar evcile tirmeye ba lam bunun sonucu
olarak da toplumsal i bölümü, ilk köy yerle meleri ve mülkiyet fikri do mu tur. Bütün bu
sonuçlar, insanlar kendi oturacaklar konutlar in a etmeye sevk etmi tir.
nsan, yerle ik düzene geçi inden itibaren çevresini ekillendirmek istemi bu kayg ile
bar nd , korundu u iç mekânlar ile çevresini s rlayan bo alanlar da yap land rma e ilimi
içine girmi tir. Geçen zamanla birlikte kültürel de erler, ekonomik, toplumsal ve co rafi yap
ile birlikte mevsimlerin de etkisi ile bir yap lanma ortaya ç km r.
Dünyan farkl yerlerinde birbirinden ba ms z zamanlarda ve biçimlerde ortaya ç kan
Neolitik Devir tarihte ilk kez Ön Asya’da görülür. Bu bölgedeki Neolitik yerle meler Basra
Körfezi’nden ba lay p Güneybat ran, Irak’ n Kuzeyi, Güneydo u Anadolu, Suriye, Lübnan
ve Filistin üzerinden K ldeniz’e ula an hilal biçiminde (Bereketli Hilal) bir co rafi alanda
görülür. slamiyet’in yay lma ba lad alan ile evlerin ilk görüldü ü bu bölge, co rafi aç dan
ortakt r. Bu alandaki evler, ço unlukla kerpiç veya ta yap evlerdir. Ah ap kiri li, düz daml
bu ev teknolojisi yörede günümüze kadar sürmü tür. Avlulu ev, ilk kar la lan
örneklerdendir. Milattan önce üçüncü biny lda Mezopotamya’da bulunan Ur ehri evleri bir
merkezi avlu çevresinde geli en çok say da odadan olu maktad r. Bu evler, halen slam
dünyas nda çok rastlan lan avlulu evlerin ilk örnekleri olarak say labilir. Güneydo u Anadolu
ve Suriye’de bulunan tarihi ev tiplerinden bir tanesi de “hilani”1 dir. Bu ev tipindeki en
önemli özellik, as l eksenleri birbirine paralel iki ince uzun dikdörtgen salondan olu mas r.
Evin zeminden yükseltilmi olan giri i öndeki salonun bir, iki veya üç sütunlu cephesindendir.
Bir di er tarihi ev tipi ise eyvanl oland r. Hilaniler ile eyvanl evlerin bilinen ilk örnekleri
birbirlerine oldukça yak n bölgelerde ortaya ç km . Güneydo u Anadolu’da özellikle ehir
evlerinin büyük bir ço unlu unu olu turan eyvanl evler, Türkistan’dan M r’a kadar uzanan
geni bir co rafi alana yay lm r. Milattan önce II. yüzy lla ait Irak’taki Hatra’da ( el – Hadr)
1 Birkaç basamakla ç lan, önü revakl ve aç k, öteki üç yan sa r duvarlarla kapl Asur veya Geç Hitit yap
2
bulunan eyvanl Part yap lar , söz konusu tipin tarihinin oldukça eskiye gitti ini
göstermektedir. Bu ev tipi daha sonraki dönemlerde de süreklilik gösterir. Tarih boyunca
kar la lan ev tiplerinden bir di eri kubbeli evlerdir”
Say z bölgesel gelenek, konut alan n biçimlenmesinde etkili olan, farkl klar belirleyen
hiç ku kusuz en temel etkendir. “Müslüman dünyas n pek çok yerinde yap lan arkeolojik
kaz lar, kamusal ve özel alan n varl destekleyen veriler sa lam r. Bu örnekler aras nda
ran’da (Siraf) yakla k 1000 y na tarihlenen avlulu evler bulunur. Cezayir’de (Setif) benzer
biçimde avlulu evler kaydedilmi tir. Bu örneklerde ara rmac lar kad nlar n yal lmas n
giderek belirginle mesi üzerinde durmu lard r. Son evrede avlu iki bölüme ayr lm r;
Avlulu evlerde bir di er çe itleme de eyvand r. Kahire yak nlar ndaki ilk Müslüman yerle im
yeri olan Fustat’da baz örnekler kaydedilmi tir. Bu tür evlerin Orta Asya, ran ve Orta
do u’da yayg n oldu u görülür”
Bütün bunlar n d nda konut, do al ko ullara kar korunmay sa layan bir bar naktan ibaret
olmay p toplumsal rollerin ö retildi i bir okul niteli indedir.
nsanl k tarihi üç farkl döneme ayr ld nda göçebelik, tar msal toplum ve günümüzü temsil
etmekte olan endüstri toplumu dönemleri ile kar la z. “Tar msal toplumun temel
özelliklerinden biri ula rma olanaklar n k tl sonucu beliren yerel ve bölgesel
özelliklerin çoklu udur. Do aya ba kalmak zorunda olan tar msal toplumlar n mimarileri
do al ko ul ve olanaklara s s ya ba r. klim, yerel malzeme olanaklar , yerle me
alanlar n topografik yap , yönetici otoritenin kendini savunma zorunluluklar , çevredeki
tar msal alan n verimi gibi etkenler, mimari olu umda önemli bir rol oynayacakt r.
Toplumlar n sahip olduklar sosyo–kültürel, sosyo–ekonomik yap lar bütünü, mimari
biçimleni i etkileyen temel etkenler aras nda yer almaktad r. Konut mimarisinde belirleyici
ana etken olarak sosyo–kültürel yap görünmektedir. Sosyo-kültürel de erler sistemini
öncelikli olarak bar nma sorunundaki temel ilkeleri belirleyecektir. Geçmi in pek çok kültürel
kal nt , sosyo–kültürel de erler içinde bar nd rmaktad r. “Anadolu–Türk konutu da bir
sentez sonucu olu mu say labilir. Küçük Asya, Türkler gelmeden önce de önemli bir kültürel
geçmi e sahipti. Buna Türkler’ in göçebe kültürünü ve ran ile slam kültürlerini eklersek
Anadolu sentezinin bile enlerinin çoklu unu görürüz. Bu nedenledir ki Türk evinin de baz
özellikleri ile bu kültür bile imini yans tmas do ald r.”
3
Anadolu topraklar nda ya ayan di er toplumlar gibi bizim halk zda Küçük Asya’ya
yerle meye ba lad ilk andan itibaren kendine özgü olan ya am biçimi ile fiziksel çevresini
olu turmu ve di er toplumlara göre farklar ortaya koymu tur. lk ça lardan itibaren iskân
edilmi olan Anadolu topraklar da bu köklü uygarl k düzeyinin en tepe noktas
olu turmu tur. “Ev kültürümüzün üstün nitelikleri, toplumumuzun as rlar boyu çe itli
uygarl klarla olan s ili kilerinin de etkisiyle, kendine özgü ya am biçiminden
kaynaklanmaktad r”
Tarih sahnesine ç kt klar ilk andan itibaren Türkler’in bar nma ihtiyac kar layan mekânlar
pek çok kez de ikli e u ram r. “Orta Asya’dan Balkanlar’a, Kuzey Afrika’dan
Arabistan’a oradan da Karadeniz’in kuzeyine kadar uzanm lard r. Türk evi denince geçmi i
XVII. yy kadar uzana ilen konutlarla ilgili olarak yap lan çal malar n derlemesi sonucu
ortaya ç kan genel özellikler akla gelmektedir.”
Bu sentez kar za mekânsal ve tasar mlama özellikleri ile ç kmaktad r. Geleneksel
Anadolu-Türk evine mekânsal tasar mlar aç ndan bak ld nda kar za ana birim olarak
oda ç kmaktad r. Geleneksel Türk evinde odalar aras nda i levsel herhangi bir fark görülmez.
Evin içinde yer alan bütün odalar, oturma, yemek yeme, yatma ve y kanma gibi günlük
ihtiyaçlar n içinde yap labilece i ekilde çok i levli olarak tasar mlanm lard r. Bütün
bunlardan yola ç larak odan n çok i levli oldu u söylenebilir. Odalar aras nda büyük boyut
farkl klar da görülmemektedir. Ancak bununla birlikte baz evlerde ba oda2 olarak
isimlendirilen, di er odalardan boyut olarak daha büyük tutulan ve daha itinal süslemeye
sahip olan odalar da bulunmaktad r. Odalar aras nda i levsel bak mdan bir farkl k
görülmemekle birlikte mevsimlere göre kullan mlar nda farkl la malar görülmektedir. Evlerin
büyük bir ço unlu unda yaz için ba ka k için ise ba ka bir oda kullan lmaktad r3.
2 Ba oda: Eve gelen konuklar n a rland misafir odas .3 Geleneksel Anadolu Türk evinin mekânsal geli imi incelendi inde mevcut kaynaklar da oday ana birim olarakgöstermektedirler.Söz konusu aç klamalar için bkz. ERUZUN 1989, 68: Ba lang çtan bugüne Türk evi mekânlar n geli imiincelendi inde temel ilkelerin hemen hemen hiç de medi ini, gerek yurt gerekse Türk odas mekânorganizasyonlar n bu temel ilkelere göre biçimlendi i anla lmaktad r. Her oda t pk çad rda oldu u gibioturma, dinlenme, yemek yeme, çal ma, yatma ve hatta y kanma eylemlerinin sürdürülebildi i bir iç ortamd r.Odalar n en önemli özelli i çok amaçl ve sürekli kullan ma olanak verebilmesidir. … Haremlik, selaml k ya da
odas , yaz odas gibi ay mlar toplumsal yap n ve do al ko ullar n etkisiyle ortaya ç kan say sal art lard r.
4
Geleneksel Anadolu–Türk evinde bölgelere göre sofa, hayat, segâh, hanay, divanhane gibi
farkl isimlerle adland lan tarafs z alanlar n varl söz konusudur. Türk evinde plan,
odalar n sofa etraf nda dizilmesiyle olu turulur. Dolay yla konut tipini sofa belirler. Bu alan
herhangi bir i lev için tasar mlanmam r sadece geçi amaçl kullan lmaktad r. Sofa, evin d
mekân ile iç mekân aras nda bir geçi alan olarak da de erlendirilebilir.4
KARPUZ, 1984, s. 12: Oda ev içerisinde, birçok fonksiyona sahip, temel ihtiyaçlar n yan nda kendi ba lar naya ama birimleridir. Oturma, yemek yeme, çal ma, yatma gibi eylemlerin gerçekle ti i bir ortamd r. Evin genelplanlanmas nda odalar n yeri ve yönü esast r. Güne ve rüzgâr durumlar na göre k odas , yaz odas ayvard r. Çok bölümlü haremlikli, selaml kl evlerde her iki bölümün, orta hallilerin ise bir tek ba odalar bulunur.AKIN, 1995, s. 510: Üst kattaki odalar birbirinden ba ms z birimler halinde sofaya aç r. Kendi aralar ndaba lant olmamas önemli bir özelliktir. Odalardan soka a bakan ve genellikle kö ede yer alan daha büyükboyutludur ve bezemesi bak ndan özel bir nitelik ta r. Buras evin “ba oda” ( arz odas ) ad yla an lan misafirkabul odas r. Bunun d nda odalar aras nda i lev bak ndan farkl la ma bulunmad ndan boyutlar ve içdüzenlemeleri birbirine benzer. Teorik olarak odalar n bütün ihtiyaçlar kar lad dü ünülür. Büyük yerlidolaplar ( yüklük ), dolap içindeki küçük y kanma yerleri ( gusülhane ) ve mobilyas z oturma alanlar yla buodalar ba ms z birer ev gibidir.BALCI, 1987, s. 176: Odalar n hemen hepsi, odada kalan n bütün ihtiyaçlar kar layacak ekilde, pi irme,yeme, yatma, oturma ve y kanma ( gusülhane ) gibi planlanm r.ELDEM, 1984, s. 16: Odalar n say lar ve ekilleri plan tipinin meydana gelmesinde en fazla etkisi olanunsurlard r.KAZMAO OLU ve TANYEL , 1978, s. 31 - 32: Mekânsal biçimlendirme aç ndan Türk evinin temelözelli i oday ana birim olarak ele almas r. kinci özellik ise, odalar aras nda i levsel bir fark görülmemesidir.
öyle ki bütün odalar yatma, oturma, yemek yeme hatta y kanma gibi de ik i levlerin içinde yer alabilece ibiçimde donat lm r. Dolay yla odan n çok i levli oldu u söylenebilir. Dolay yla odalar aras nda büyükboyut farkl klar da görülmeyecektir. Yaln z baz evlerde ba oda ad verilen odan n di erlerinden biraz büyükve itinal bir süslemeye sahip oldu unu belirtmemiz gerekir. Odalar aras i levsel farkl k görülmemesinekar k kullan mlar nda mevsimlere göre farkl la ma vard r. Pek çok evde yaz n ba ka k n ba ka odalarkullan r.KÜÇÜKERMAN, 1984, s. 54: Türk evindeki odalar n en önemli özelli i kendi ba lar na, yap içindeki belirlieylemleri kar layan birimler olmalar r. Göçebelik dönemindeki çad rlar gibi her oda: Oturma, yemek yeme,çal ma, yatma gibi eylemlerin gerçekle ti i bir ortamd r.GÜNAY, Reha, s. 46: Evli bir çifti bar nd racak niteliklere sahip olan odalar Türk evinin en önemli birimleridir.Her odada y kan labilir, yat labilir, oturulabilir, yemek pi irilebilir ve yenilebilir. Ölçüler de se bile bütünodalar ayn özelliklere sahiptirler ve nitelikleri de mez. Odan n yukar da sayd z farkl eylemlere cevapverebilmesi için de tirilebilir bir düzen geli tirilmi tir. Bu düzenek ise göçebelikten kalma al kanl klar üzerinekuruludur. Göçebelikte ya ama birimi olan çad n fonksiyonunu burada oda kar lamaktad r. Çad rda aynmekân içinde de ik i levler yüklenmi ama s rlar konulmam bölgeler vard .4 Söz konusu aç klamalar için bkz. KARPUZ, 1984, s. 13: Sofa, odalar aras ili kilerin sa land bir ortakaland r. Evler nas l bir caddeye veya soka a aç yorsa, ev içindeki her bir oda da sofaya aç r. Anadolu’dade ik bölgelere göre “segâh”, “sayvan”, “çardak”, “divanhane” gibi isimler alm r. Sofa Türk evindebulundu u yere göre ev plan etkiler.ERUZUN, 1989, s. 70: Ba lang çta mekânlar aras geçi ve hizmet alan olarak biçimlene sofa, daha sonrasosyal yap n gerektirdi i i levlere kavu mu tur.KÜÇÜKERMAN, 1984, s. 53: Sofa, odalar aras ili kilerin sa land bir ortak aland r… Bu alan ev içindekidola sa lamakla birlikte, bir toplanma alan r. Dola m d nda kalan k mlar oturmaya ayr lm r…Odalar aras bu ortak alan olan bu bölüm evlerin biçimlenmesinde çok etkili olmu tur.AKIN, 1995, s. 510: Üst katlar n en önemli mekân sofad r. Sofa, kendi aralar nda ba ms z birimler olu turanodalar n buraya aç lmas sebebiyle her eyden önce bir da m mekân r. lev aç ndan sofa; ev içi üretim, ev
leri, oturma, yemek yeme ve baz yerlerde yazlar yatma yeri olarak kullan r.ELDEM, 1984, s. 16: Odalar sofa üzerine aç r, sofa bir veya iki taraf kapal sokak durumunda olabilece i gibiortada meydan durumunda da olabilir. te Türk evini Bat Avrupa evinden ay ran en önemli nokta, odalar n ayrayr sofalara aç larak sofan n hareket merkezi olmas r. Sofan n ekli ve yeri, plan tipini olu turan en önemlietkendirGÜNAY, Reha, s. 32-33: Ya ama birimi olan oda, çevresinde yer alan d mekânla
5
Geleneksel Anadolu–Türk evinde belirleyici bir di er özellik ise d mekân n biçimlenmesi
noktas nda kar za ç kmaktad r. Bu uygulamada mahremiyet nedeniyle birinci katlar
düzeyinde d a kapal k esas al nmaktad r. Evin ana ya am mekân olarak kabul edilen ikinci
kat düzeyinde ise bu anlamda herhangi bir endi e görülmemektedir. “Tümüyle sa r olan
birinci kat d duvarlar genellikle organik dokulu yollar n konturunu izlerken; ikinci kat
uygun yönlendirme ve rasyonel biçimli oda yaratma endi esiyle ç kmalar yaparak, birinci kat
ile uyum göstermeyebilir”
Kamusal hayatla özel hayat aras ndaki ay belirten sa r duvarlar d ndaki bir di er yap
esi ise e iklerdir. Geleneksel Anadolu–Türk evinde mahremiyet, mekân n içe
yönlendirilmesiyle sa lanmaktad r. Geleneksel Anadolu–Türk evinin zemin kat genellikle
hizmetlere ve depolamaya yönelik servis mekânlar için ayr lm r.
Anadolu’da var olan ve günümüze kadar ula abilen geleneksel Anadolu evinin tasar m
özelliklerini çözümleyebilmek için yap lan çal malarda (özellikle Balkanlar da içine alan
stanbul merkezli bir daire) ve ortak yöntemlerin kullan ld pek çok ara rman n sonucunda
ayn sonuçlara ula lm r. Bu sonuçlara göre düzgün olmayan parsele oturan giri kat nda
mutfak, ah r, samanl k gibi hizmet mekânlar yerle tirilmi tir. Bununla birlikte günlük hayat n
geçti i mekânlar ise birinci katta gösterilmi tir.
Özellikle malzeme kullan ile tipoloji aras ndaki ili kilerin sorguland çal malarda, Türk
ve Anadolu Türk Evi’ni konu alan ara rmalar oldukça seçicidir: Ah ap iskelet ve dolgu
tekni i kimli in ana belirleyicisi olarak kabul edile gelmektedir. Hem ana ya am kat n plan
tipine hem de bölgesel çe itlili e ba olarak yap lan tipolojiler bu malzeme ve tekni i Türk /
Anadolu Türk Evi’nin ba lang ç noktas olarak ele almaktad r.
Ancak hem ana ya am kat n plan tipine hem de bölgesel çe itlili e ba olarak yalpan
tipolojiler günümüz Türkiye’sinde ve Eski Osmanl mparatorlu u s rlar içersinde yer alan
ve günümüze kadar ula abilen çok zengin konut çe itlili ini anlatmaktan oldukça uzakt r. Bu
çal malarda ortak nokta olarak kabul edilen ve ç noktas olarak belirlenen Türk evinin
özellikleri öyledir: “Zemin kat y ma ta veya kerpiç, üst kat hafif ah ap iskelet aras dolgu
olan bir konstrüsikyondur ( h )”
Yap lan bilimsel çal malarda belirlenmi plan ve mimari özellikleri ta mayan konutlar,
yap lan gruplamalar n d nda kalm r.
6
Geleneksel konutu plan tiplerine göre ay rarak incelemek oldukça güç bir i tir. Planlar co rafi
bölgelere göre farkl la gibi ayn bölge içinde farkl malzemeler ve farkl plan tipleri ile de
kar la lmaktad r. Geleneksel konut mimarisinde plan tipleri konusunda iki ana temadan
hareket edilmi tir. Bunlardan birincisi sofan n ev içindeki yerine göre yap lan tasniftir. Bu
tasnife göre Geleneksel Türk evinde dört farkl plan tipine ayr lm r. Türk evi plan tipleri ilk
kez S.H. Eldem taraf ndan yap lm r.5
1- Sofas z plan tipi
2- sofal plan tipi
3- ç sofal plan tipi
4- Orta sofal plan tipi
5Söz konusu aç klamalar için bkz. ELDEM, 1984: Geleneksel Türk evini sofan n ekli ve yeri ile birlikteodalar n plan tipi ve say na ba olarak dört farkl gruba ay rm r.AKIN, 1995: Sofay esas alarak geleneksel Türk evi konusunda bir plan tasnifi olu turmu tur. Ancak di erara rmac lardan farkl olarak Ak n, d sofal ve iç sofal olmak üzere Türk evi plan tipini iki farkl gruptaincelemi tir.ERUZUN, 1989: Sofan n konumu, biçimi ve di er mekânlarla ili kisine ba olarak geleneksel Türk evini dörtfarkl plan tipine ay rm r.BEKTA , 1996: Sofan n konumuna göre dört farkl plan tipi alt nda konuyu ele alarak incelemi tir.
ESK POSTAHANE B NASI SANAT TAR RAPORU
Yap n Tarihçesi :
Yap ; Kahramanmara il merkezinde bulunmaktad r. Tarihi kaynaklarda (dönem yay nlar ),
Vak flar Genel Müdürlü ü Ar ivinde, Adana Koruma Kurulu’nda ve bölge için yap lan
çal malarda yap hakk nda bilgiye ula lamam r. Eski Postahane Binas olarak uzun y llar
kamuya hizmet etti i bilinmektedir. Geleneksel konut mimarisi içerisinde de erlendirmeye
çal z eserin; rölöve, analitik rölöve, restorasyon projeleri haz rlan rken taraf zdan
yap lan çal malar neticesinde eser, tarihsel olarak dört döneme ayr lm r. Bu amaçla en
sa kl bilgiye ula abilmek ad na yap n, rölöve, analitik rölöve , restorasyon projeleri
haz rlan rken analitik raspa ölçümleri al nm , yerinde incelemeler yap lm , bütün
müdahaleler foto rafla belgelenmi tir. Dönemsel müdahalelere maruz kalan eser, bütün bu
veriler nda de erlendirilmeye çal lm r.
Tarihlendirmeyi yaparken yap n plan özellikleri, eklemeleri, kullan lan malzeme ve tekni i
göz önüne al nm r.
1.Dönem : 1905 ve öncesi
2.Dönem : 1905-1918 aras
3.Dönem : 1918-1959 sonras
4.Dönem : 1959-2000 aras
Plan Özellikleri :
Zabun Kona , üç yönden sokak aralar na paralel uzanan bir konumda, Tekerek Sokak
nda bulunmaktad r. yeri ve konut olarak kullan lm olan yap , zemin kat, birinci kat
ve ikinci kattan ibarettir. Plan özelliklerinin daha iyi anla lmas için konak birimler halinde
tasvir edilecektir.
Zemin kat plan ;
Yap n zemin kat biti ik iki mekan, sonradan örülen duvarla ayr lan k mla beraber üç
mekandan olu ur. Kuzeybat nda yer alan oda do u yönde daha geni olmak üzere kareye
yak n dikdörtgen planl r. Mekan n penceresi ve kap ikinci dönemde in a edilmi tir.
Kuzey duvar nda birinci dönemde yap lan bir ta oca bulunur. Mekan n do u duvar na
bindirilmi olan ve oday bölen iç duvar dördüncü dönemde in a edilmi tir. Bu duvar n
yap lmas yla odaya bir tuvalet eklenmi tir ve ikinci dönemde aç lan kap n eksenine denk
gelmektedir. Malzeme ve teknikte ise yerler seramik, duvarlar çimento esasl s va
kullan lm r. Odan n örtü sistemi çapraz tonozdur.
Zemin kattaki di er odayla ba lant , dördüncü dönemde in a edilen ve dört basamakla inilen
merdiven yard yla olmaktad r. Bu odan n zemini di er odayla ayn seviyede de ildir.
Bat nda yan yana bir pencere ve iki kap aç kl bulunur. Ortada fil ayaklar n ta
çapraz tonozlar oday iki bölüm gibi dü ünmemizi sa lar. Güneyine dördüncü dönemde
yap lan duvarla oda, iki k sma ayr r. Bu mekan n güneyinde bir kap , birde pencere aç kl
vard r. Malzeme ve teknikte ise yerler karo, duvarlar çimento esasl s vad r.
Güney cephenin günümüzdeki giri kap birinci dönemde çift kanatl olarak yap lm r. Bu
mda orijinalde ah ap oldu unu dü ündü ümüz merdivenler dördüncü dönemde
yenilenmi tir. Malzeme ve teknikte ise yerler ta kaplama, duvarlar çimento esasl s vad r.
Bat Cephe Görünü
yeri (Ofis2)
yeri ( Ofis 1)
Ara Kat Plan :
Zemin kat na sonradan at lan üst katlar n yap labilmesi için in a edilen bir katt r. Çünkü
zemin kat n örtü sistemi çapraz tonozdur ve üzerine yap lacak katlar n oturtulabilmesi için bir
ara kata ihtiyaç duyulmu tur. Bu amaçla yap lan ara kat zemin kat n plan tekrar eder
biçimdedir. Birinci dönemden kalan d duvarlar üst katta da devam etmi , zemin katta yer
alan fil ayaklar ara katta da kullan lm r. Ta sistemde dördüncü dönemde yenilenen
duvarlar planda kendini göstermektedir. Bu bölümler ölçülemedi i için rölöve projelerinde
temsili plan ç kart lm r. Uygulama a amas nda bu k mlar ölçülerek rölöve projesi
kart lacakt r.
Ara Kat Uygulamas
Birinci Kat Plan :
Yap n orta kat olarak ta nitelendirilebilir. dördüncü dönemde yenilenen merdivenle birinci
kata ç r. Sofa, üç oda, mutfak, sofa önü, kar lama odas ndan ibarettir. Çift kanatl kap
yard yla sofaya girilmektedir. Kuzey-güney do rultusunda düzgün olmayan dikdörtgen
biçimli olan sofa üçüncü dönemde in a edilen banyo ve tuvaleti içerisinde bar nd rmaktad r.
Sofan n k almas odalar n ve mutfa n kap aç kl klar yla mümkün olmaktad r. Güney
cephesi tamamen sa rd r. Malzeme ve teknikte yerler ap; duvarlar ba dadi s va ve çimento
esasl s va; tavan ise ah ap kaplamad r.
Mutfak do u-bat do rultusunda dikdörtgen planl r. Kuzeyinde dördüncü dönemde eklenen
ah ap bir balkon vard r. Güneyindeki kap yla sofaya aç lmaktad r. Bat ndaki iki pencere
yard yla da d ar ya aç r. Sofa ile mutfa ay ran duvar üçüncü zamanda in a edilmi tir.
Malzeme ve teknikte yerler ah ap kaplama; duvarlar ba dadi s va ve çimento esasl s va;
tavan ise ah ap kaplamad r.
Üç nolu oda kuzeyinde mutfak, güneyinde iki nolu oda, do usunda sofayla çevrelenmi tir ve
kare planl r. Sofaya aç lan bir penceresi ve birde kap vard r. dördüncü dönemde aç lan
kap yla iki nolu odaya ba lanmaktad r. Bat nda d ar ya aç lan iki penceresi bulunmaktad r.
Kuzey-güney duvarlar nda dördüncü dönemde aç lan ni ler bulunmaktad r. Malzeme ve
teknikte yerler ah ap kaplama; duvarlar ba dadi s va; tavan ise ah ap kaplamad r.
ki nolu oda kuzeyinde üç nolu oda, güneyinde bir nolu oda, do usunda sofayla çevrelenmi tir
ve kare planl r. Sofaya aç lan bir kap vard r. dördüncü dönemde aç lan kap yla bir nolu
odaya ba lanmaktad r. Bat nda d ar ya aç lan iki penceresi bulunmaktad r. Kuzey-güney ve
do u duvarlar nda dördüncü dönemde aç lan ni ler bulunmaktad r. Malzeme ve teknikte
yerler ah ap kaplama; duvarlar ba dadi s va; tavan ise ah ap kaplamad r.
Bir nolu oda kuzeyinde iki nolu oda, do usunda sofan n giri i ve merdiven aç kl ile
çevrelenmi tir ve kare planl r. Sofaya aç lan bir kap vard r. Bat nda ve güneyinde
ar ya aç lan iki er penceresi bulunmaktad r. Do u duvarlar nda dördüncü dönemde aç lan
ni bulunmaktad r. Malzeme ve teknikte yerler ah ap kaplama; duvarlar ba dadi s va; tavan
ise ah ap kaplamad r.
Sofa önü ise bir basamakla zeminden yükseltilmi tir. Kare planl r. Kar lama odas n
içerisinden ba layan merdivenle üçüncü kata ç sa layan k sm birbirine ba lamaktad r.
Güneyinde iki, bat nda bir pencere ile d ar ya aç lmaktad r. Malzeme ve teknikte yerler
ah ap kaplama; duvarlar ba dadi s va; tavan ise ah ap kaplamad r.
Kar lama odas kare planl r. Do usundaki duvar üçüncü dönemde in a edilmi tir.
Güneyinde iki, bat nda bir pencere aç kl bulunmaktad r. Malzeme ve teknikte yerler
ah ap kaplama; duvarlar ba dadi s va; tavan ise ah ap kaplamad r.
Güney Cephe (merdiven ç )
Birinci Kat ç Mekanlar (Sofa,Mutfak,Oda)
1
kinci Kat Plan :
Yap da en çok de ime u rayan katt r. Sofa, mutfak, dört nolu, be nolu ve alt nolu odalar,
banyo, tuvalet ve balkondan olu ur.
Merdivenle ç lan sofa bu katta bizi kar layan ilk mekand r. Düzgün olmayan bir plana
sahiptir. kinci kat n bütün odalar n ve bu kat n tuvaletinin aç ld sofan n do u duvar
sa rd r. Malzeme ve teknikte yerler ah ap kaplama; duvarlar ba dadi s va ve kerpiç duvar;
tavan ise ah ap kaplamad r.
Be numaral oda, do u-bat do rultusunda dikdörtgen planl r. Do usundaki duvar
dördüncü dönemde örülmü ve odan n iç k sm na gömme dolap eklenmi tir. Mekan be
pencereyle d a aç lmakta, çift kanatl bir kap yla alt nolu odaya, tek kanatl bir kap yla ise
merdiven ç na ba lanmaktad r. Malzeme ve teknikte yerler ah ap kaplama; duvarlar
ba dadi s va; tavan ise ah ap kaplamad r.
Alt nolu oda, do u-bat do rultusunda dikdörtgen planl r. Odaya giri i sa layan çift kanatl
kap dördüncü dönemde eklenmi tir. Bat ndaki iki pencereyle d a aç lan oda, kuzeyindeki
çift kanatl kap yla mutfa a aç lmaktad r. Bu kap be ve alt numaral odalar birbirine
ba layan kap yla ayn eksendedir. Oda do usunda bulunan çift kanatl kap yla ise sofaya
aç lmaktad r. Bat nda iki pencere bulunmaktad r. Malzeme ve teknikte yerler ah ap
kaplama; duvarlar ba dadi s va; tavan ise ah ap kaplamad r.
Mutfak, do u-bat do rultusunda dikdörtgen planl r. Kuzeydo usunda dördüncü dönemde
eklenen banyo ve tuvalet vard r. Banyonun giri i mutfaktan sa lan rken, tuvaletin giri i
sofadan, bu kata ç kan merdivenin ekseninden sa lanmaktad r. Mekanda dördüncü dönemde
eklenen ocak vard r. Mutfak bat daki iki pencereyle d a aç r. Banyonun kuzey cephe
2
üzerinde bir penceresi bulunur. Mutfak bat daki iki pencereyle d a aç r. Malzeme ve
teknikte yerler ah ap kaplama; duvarlar ba dadi s va ve kerpiç duvar; tavan ise ah ap
kaplamad r.
Dört nolu oda ve bat na biti ik yap lan balkon tamamen dördüncü dönemde yap lm r.
Kareye yak n planl olan odan n iki penceresi bulunur ve bir kap yla balkona, bir kap yla ise
merdiven ç na aç r. Malzeme ve teknikte yerler ah ap kaplama; duvarlar ba dadi s va ve
kerpiç duvar; tavan ise ah ap kaplamad r.
kinci Kat (Merdiven Ç , Mutfak, Sofa, Oda)