…  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly...

46
DENİZCİLİK KÜLTÜRÜ VE TÜRK DENİZCİLİĞİNİN GELİŞİMİ İÇİN BİR REHBER Giriş 15’nci yüzyıl sonrası dünyada hegemonya sürmüş devletlerin genel ortak özelliklerinden biri denizleri ticari ve güvenlik anlamında kullanmaları ve devlet olarak denizcileşmeleri olmuştur. ABD, Rusya, Japonya, İngiltere, Fransa Hollanda, İspanya, Portekiz gibi devletler dönemsel olarak denizcileşme yolunda ilerlemişler ve dünya hegemonyası üzerinde söz sahibi olma mücadelesi vermişlerdir. Denizcileşen bu devletler denizcileşme süreçlerini halk kitlelerinde oluşturdukları denizcilik bilinci ve kültürü ile devam ettirmişlerdir. Denizcileşme süreci, denizcilik gücü ve deniz gücü gibi kavramların ilişkilerinin incelendiği, ülkelerin denizcileşme süreçlerinde izlemesi gereken yolları ve denizcileşme kavramına ulaşabilmek için gereken temel nosyonları inceleyen çalışmalar özellikle ülkemizde kısıtlıdır. Denizcileşme sürecinde bir ülkenin denizcilik gücünü elde edilmesi gerekmektedir. Denizcilik gücünü oluşturan 5 ana element “deniz ekonomisi, “deniz gücü, denizcilik vizyonu, denizcilik eğitimi ve denizcilik kültürü”dür. 1 Denizcilik kültürünün ülkelerin denizcileşmesindeki rolü aşikârdır. Denizcileşme sürecinde yol alan devletlerin birikimlerini nesilden nesile aktarabilmesi için denizcilik kültürüne ihtiyaçları vardır. Bu kültürün oluşmasında özellikle batı devletlerinin izlediği yol ve geliştirdiği politikalar yol göstericidir. Bu kapsamda, Türkiye’nin 600 yıllık geçmişi sürecince denizcileşme sürecindeki eksikliklerinin ele alınması ve batılı devletler ile karşılaştırmalar yaparak denizcilik kültürünün tesis edilmesi 1 Mehmet Deniz Irak, “An Approach to Develop A Maritimization Model and Its Analysis with Inferential Statistical Methods”. Pîrî Reis Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,2014 s. 8. 1

Transcript of …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly...

Page 1: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

DENİZCİLİK KÜLTÜRÜ VE TÜRK

DENİZCİLİĞİNİN GELİŞİMİ İÇİN BİR REHBER

Giriş

15’nci yüzyıl sonrası dünyada hegemonya sürmüş devletlerin genel ortak özelliklerinden biri

denizleri ticari ve güvenlik anlamında kullanmaları ve devlet olarak denizcileşmeleri olmuştur. ABD,

Rusya, Japonya, İngiltere, Fransa Hollanda, İspanya, Portekiz gibi devletler dönemsel olarak

denizcileşme yolunda ilerlemişler ve dünya hegemonyası üzerinde söz sahibi olma mücadelesi

vermişlerdir. Denizcileşen bu devletler denizcileşme süreçlerini halk kitlelerinde oluşturdukları

denizcilik bilinci ve kültürü ile devam ettirmişlerdir. Denizcileşme süreci, denizcilik gücü ve deniz

gücü gibi kavramların ilişkilerinin incelendiği, ülkelerin denizcileşme süreçlerinde izlemesi gereken

yolları ve denizcileşme kavramına ulaşabilmek için gereken temel nosyonları inceleyen çalışmalar

özellikle ülkemizde kısıtlıdır. Denizcileşme sürecinde bir ülkenin denizcilik gücünü elde edilmesi

gerekmektedir. Denizcilik gücünü oluşturan 5 ana element “deniz ekonomisi, “deniz gücü, denizcilik

vizyonu, denizcilik eğitimi ve denizcilik kültürü”dür.1 Denizcilik kültürünün ülkelerin

denizcileşmesindeki rolü aşikârdır. Denizcileşme sürecinde yol alan devletlerin birikimlerini nesilden

nesile aktarabilmesi için denizcilik kültürüne ihtiyaçları vardır. Bu kültürün oluşmasında özellikle batı

devletlerinin izlediği yol ve geliştirdiği politikalar yol göstericidir. Bu kapsamda, Türkiye’nin 600

yıllık geçmişi sürecince denizcileşme sürecindeki eksikliklerinin ele alınması ve batılı devletler ile

karşılaştırmalar yaparak denizcilik kültürünün tesis edilmesi sürecinde izlemesi gereken yola ilişkin

öneriler getirilmesi ihtiyacı açık olarak meydana çıkmaktadır.

Bu makalede dünyada ve Türkiye’de fazla göz önünde olmayan ve tartışılmayan bir konu olan

“denizcilik kültürü” ele alınmıştır. Bu çerçevede; bir kavram olarak dünyada henüz tanımı yapılmamış

“denizcilik kültürü” terimi açıklanarak ilk kez bir tanım ortaya konulmuş, tarihsel süreç içinde

Osmanlı Devleti’nde ve Cumhuriyet döneminde Türkiye’de denizci bir toplum olunamamasının

nedenleri açıklanmış, denizciliği bir devlet geleneği olarak benimseyip uygulayan Batı Dünyasındaki

denizci devletlerin denizcilik bilinci oluşturma faaliyetlerinin ışığında Türkiye’de denizciliğin

sevdirilmesi, benimsetilmesi ve yaygınlaştırılması suretiyle denizcilik kültürünün oluşturulması için

yapılması gerekenler bir yol haritası şeklinde önerilmiştir. Denizcilik alanında çalışanların dahi

bugüne kadar üzerinde yoğunlaşmayı düşünmediği, yerli ve yabancı kaynak bulmanın oldukça zor

olduğu “denizcilik kültürü” konusunda hazırlanan bu makale, bu konunun aslında denizciliğin temeli

olduğunu tüm denizcilerin anlayabilmeleri yönünde bir ışık olabileceği umuduyla hazırlanmıştır.

Konuyu anlayabilmek için öncelikle bir kavram olarak denizcilik kültürünün ne anlama geldiğini

bilmek gereklidir.

1 Mehmet Deniz Irak, “An Approach to Develop A Maritimization Model and Its Analysis with Inferential Statistical Methods”. Pîrî Reis Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,2014 s. 8.

1

Page 2: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

Denizcilik Kültürü

Devletlerin refahı, ekonomik ve politik güçlerine direkt etkisi olan denizciliğin temelini oluşturan

“denizcilik kültürü” ibaresi Türk Dil Kurumu Sözlüğünde yer almamaktadır. Türkiye’de bazen deniz

kültürü (marine culture) olarak ta dile getirilen bu kavram yabancı yayınlarda daha çok kültür

balıkçılığını ifade etmek maksadıyla anlam yönünden sınırlı bir kullanım sahası bulabilmektedir.

Sözlüklerde dahi yer almaması nedeniyle bir tanımlama yapılması ihtiyacı hissedilmiştir. Bu satırların

yazarına göre Denizcilik kültürü; Bir toplumun doğayı keşfetme merakı, ilgisi, sevgisi ve bilinci

sayesinde denizi ve denizciliği adeta bir yaşam tarzı olarak kabullenmesi ve tarihsel süreç içinde

nesiller boyunca yaşatarak kalıtımsal hale getirmesi neticesinde bu sınırsız kaynaktan sürekli

olarak yararlanmayı sağlayan maddi ve manevi birikimin toplamıdır.2

Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre, “ekin” olarak ta ifade edilen kültür kavramının tanımı

şöyledir: “Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile

bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine

egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü”. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi kültür

kelimesinin kökeninde zaman kavramı yatmaktadır. Bu noktadan hareketle denizcilik kültürüne sahip

olabilmenin, uzun yıllar alacak zorlu bir süreç gerektireceği kabul edilmelidir.

Tarihsel süreç içinde denizler Türkler tarafından askerî maksatların yanı sıra ticaret ve

korsanlık faaliyetlerinde de dönemsel olarak sınırlı şekilde kullanılmış, özellikle Osmanlı Devleti

döneminde denizcilikle ilgili çok önemli başarılar elde edilmiş, ancak, neredeyse tamamı askerî saha

ile sınırlı olan bu başarılar sürekli olmamıştır. Cumhuriyet döneminde denizcilikle ilgili çalışmalar

başlatılmışsa da yetersiz kalmıştır. Her iki dönemde de denizciliğin ticari yönüne yeterince önem

verilmeyerek adeta ihmal edilmiş, denizci bir ulus yaratmaya yönelik, toplumsal bir denizcilik kültürü

oluşturulması için yeterli çaba gösterilmemiş ve denizcilikte istenilen seviyeye bir türlü

ulaşılamamıştır. Ancak, bu noktada toplumsal alışkanlıkların kısa bir zaman içerisinde

değiştirilmesinin zor bir iş olduğu gerçeği de kabul edilmektedir.

Denizci ülkelerin uyguladıkları denizcilik stratejisi; yaşamın tüm alanlarında bireyden devlete

denizciliğin kavranması ve uygulama alanı bulması itibarıyla dikkat çekicidir. Devletin ve milletin

“denizci” sıfatını kazanabilmesi için bireysel ve toplumsal yaşantıda “varlığı sürdürmenin ve

güçlendirmenin temel aracının denizler olduğu, vazgeçilmesi mümkün olmayan bu yaşamsal kaynağın

hiç durmadan ve sabırla sahip çıkılarak değerlendirilmesi gerektiği” çok iyi anlaşılmalıdır. Denizlerin

sunacağı sonsuz zenginliğin bilincinde olarak, öncelikle bireye ve müteakiben ulusa denizcilik ülküsü

kazandırılarak toplumun ihtiyaçlarına yasal düzenlemelerle cevap verecek “denizci ulus devlet”

2 11. Uluslararası Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Şurası hazırlık çalışmaları kapsamında oluşturulan Kültürel Faaliyetler Çalışma Grubu* “Faaliyet Sonuç Raporu”, 22.02.2013, İstanbul, s. 2. * Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından 4 No.lu Çalıştay Grubu (Kültürel faaliyetler Çalışma Grubu) görevlendirilmiştir. (11. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası Denizcilik Çalışma Grubu Raporu, Ankara, 2013, s. 438.)

2

Page 3: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

kimliğinin tesis edilebileceğine inanmak şart olmuştur. Denizci ulus devlet kimliğinin

oluşturulabilmesi için ilk atılması gereken adım o ülkede denizcilik kültürünün yerleştirilmesi

olmalıdır. Konunun önemini anlayabilmek için tarihsel süreç içinde Osmanlı Devletinden Cumhuriyet

Türkiye’sine kadar denizcilik alanında yaşananları ve denizci ülke olunamaması sonucunu doğuran

denizcilik kültürünün yerleşememesinin nedenlerini incelemek gereklidir.

Osmanlı Devleti’nde Denizcilik Kültürünün Gelişememesinin Nedenleri

Osmanlı’da denizcilik kültürünün gelişememesinin en önemli nedenlerinden biri, gelir

kaynaklarının zenginliği sayesinde, Türklerin denizlerden gelecek gelire fazla muhtaç olmamalarıdır.

Geçim şartları nedeniyle denize bağımlılık, İngiltere ve kuzey Avrupa gibi birçok ülkeyi denizci devlet

olmaya itmiş ve denizcilik kültürü buralarda yeşermiştir. Türklerde ise denizcilik kültürü

yerleşememiştir. Bu arada başta Barbaros Hayrettin Paşa olmak üzere ünlü Türk denizcilerinin

adalarda doğup büyüdükleri ve ada kültürü ile yetiştikleri unutulmamalıdır.

Deniz ticareti ile uğraşmak, hem ticari gemi faaliyetlerinin sürekliliği, hem de bu ticaretin

korunması için savaş gemileri faaliyetlerinin sürekliği anlamına gelmektedir. Osmanlı Devleti, ticaret

yapmak, en azından kendi ürettiği mallarını kendisi taşımak yerine, fethettiği topraklar üzerinde

uyguladığı “karacı stratejisini” denizlerde de uygulamaya çalışmış, ticaret gemilerinden, limanlardan,

mallardan gümrük ve vergi almayı, yani kolay ve kalıcı olmayan yolu tercih etmiştir. Böylece, bir

yandan denizlerden yeterince gelir temininden yoksun kaldığı gibi, donanmasında

görevlendirebileceği ticaret gemilerinin denizci personel potansiyelinden de mahrum kalmıştır.3

İnebahtı’da kaybettiği gemileri kısa sürede yeniden inşa ettirmesine rağmen kaybettiği 30 bin denizci

personeli bir daha yetiştirememiştir. Osmanlı Devleti, donanmasının yanı sıra ticaret bahriyesine de

sahip olsaydı, denizci personeli ticari gemilerden tedarik edebilecek ve böyle büyük bir sıkıntı

yaşamayacaktı.

Osmanlı Devleti döneminde denizlerde kalıcı başarılar sağlanamamasının nedenlerini ve

denizci strateji uygulamalarındaki hata ve eksiklikleri genel olarak şu şekilde özetlemek mümkündür:

* Osmanlı Devleti yönetimindeki kişiler genellikle denizcilik vizyon ve bilgisine sahip

olamamıştır. Osmanlı Devleti, tarım ekonomisi ile savaş/haraç gelirlerine bağlı bir devlet olarak

doğmuş ve varlığını bu şekilde sürdürmüştür. Denizden ve denizcilik kavramından çok uzak Osmanlı

devlet adamları; denizleri de karalar gibi kabul ederek, gemileri vergiye bağlamanın, vermeyenleri

cezalandırmanın yeterli olacağını zannetmişlerdir. Bu anlayışla, denizin esas nimeti olan

taşımacılıktan gelir elde etmeyi akıllarına getirmemiş, deniz aşırı kaynaklara bağımlı olmadıklarını

düşünerek deniz ticareti ile ilgilenmemiş ve tamamen yabancılara bırakmışlardır.

* Kanuni Sultan Süleyman zamanında uygulanmaya başlanan ve devletin yıkılmasına kadar

sürdürülen kapitülasyonlar nedeniyle Türk denizciliği gelişme imkânı bulamamıştır.

3 Mustafa Kaya, “Denizciliğin Tanıtılması, Sevdirilmesi ve Yaygınlaştırılması Konusunda Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Kısa, Orta ve Uzun Vadede İcra Edebileceği Faaliyetler Neler Olmalıdır?”, Deniz Harp Akademisi Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2008, Bölüm 4, Kısım 1, s. 2.

3

Page 4: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

* Osmanlıda, sanayinin gelişememesi, üretimin olmaması, büyük ticari merkezlerin

kurulamaması, yabancılara sağlanan kapitülasyon hakları (gümrük indirimi, taşıma imtiyazları) gibi

nedenler ticaretle uğraşan, sermaye birikimi sahibi bir burjuva sınıfının oluşumunu engellemiş, bu

süreçte deniz ticareti de gelişememiştir. Devlet, çevre denizlerde sürekli faaliyet gösterememiş, buna

karşılık, Avrupalılar ve Ruslar, Akdeniz’de, hem savaş hem de ticaret gemilerini sınırsız olarak

dolaştırmışlardır. Rakip ülkeler, deniz ticareti ve deniz yolları sayesinde zenginleşirken, tıpkı devlet

gibi denize ve denizciliğe ilgi duymayan halk nedeniyle Türk denizciliği hareketsiz kalmıştır.

* Osmanlı yönetim anlayışına göre, devletin asıl hedefi, padişahın gücünün sağlamlaştırılarak

genişletilmesidir. Bunun için aşırı servet ve güç sahibi kişilerin olmaması gerekir. Bu yaklaşım da

halkın deniz ticareti yapmasının önünü tıkamıştır.

* Osmanlı Devleti, varlığını sürdürdüğü altı asır süresince genişlemesini büyük ölçüde kara

gücüne dayandırmış ve denizcilikle ilgili kurumsal bir idari ve lojistik organizasyona sahip

olamamıştır. Deniz Kuvvetleri için, önceleri Gelibolu, daha sonra İstanbul dışında, başka bir ana veya

ileri üs tesisi düşünülmemiş, özellikle Girit, Rodos, Kıbrıs, Ege Adaları gibi stratejik mevkilerde

yeterli üs kurulamamış, batı ve orta Akdeniz’de yeterli üs ve limana sahip olunamamıştır. Bu durum,

Donanmanın hareket kabiliyetini azalttığı gibi, Osmanlı topraklarını sürekli olarak düşman deniz

tehdidine karşı açık durumda bırakmıştır. Deniz üstünlüğü için sürekli hareket ve varlık gösterilmesi

zorunludur. Osmanlının denizlerde üstünlük sağladığı 15. yüzyıldan yıkıldığı döneme kadar olan

süreçte Donanmasının ilkbaharda denize çıkıp, kış başında İstanbul’a dönmeye dayanan bir denizci

strateji izlemesi nedeniyle Akdeniz’e bütünüyle hâkim olması mümkün olamamıştır.

* Donanmanın kurumsallaşması ve sürekli denizci personel yetiştirilmesi (Deniz Harp

Okulunun 1773’te kuruluşuna kadar) bazı dönemler hariç çoğunlukla düşünülmemiş, soruna kalıcı bir

çözüm getirilmemiştir. Osmanlı Devleti, Turgut Reis, Barbaros Hayrettin gibi korsanlardan devşirdiği

kaptanlarla Akdeniz’e bir süre egemen olmasına rağmen 16’ncı yüzyıldan itibaren yetenekli ve yeterli

denizci personel yetiştirilmesinde önemli zafiyet yaşamıştır. Osmanlı Donanması gemi inşa tekniği ve

gemi silahları bakımından çok gelişmesine ve hatta kısa bir dönem çağın en gelişmiş devleti olmasına

rağmen, bu gemileri kullanacak denizci personel konusunda her devirde büyük sıkıntılar yaşamıştır.

* Başta Garp Ocakları Donanması olmak üzere, birçok filo ve gemi adeta kiralanmak suretiyle

Osmanlı Deniz Gücüne katılmıştır. Deniz üsleri, ikmal noktaları, deniz eğitim kurumları

oluşturulmamıştır. Denizci komutanlar, Osmanlı Devleti karar mekanizması içinde yer almamıştır.

Karacı komutanlar için “Enderun” gibi saray içi eğitim kurumları, sancak beylikleri, eyalet valilikleri gibi

kurumlar varken, denizci personel için sadece usta çırak geleneği uygulanmıştır.

* Devlet, 17’nci yüzyıldan itibaren eğitim ve teknoloji alanlarında geri kalmıştır. Bu yüzyılın

son çeyreğine gelindiğinde, Osmanlılar, artık yabancı Donanmalarda esas olan “Kalyon” tipi gemilere

geçememişler ve kürekli gemileri kullanmaya devam etmişlerdir. Osmanlı Donanması, ancak Girit

Savaşı sonlarına doğru kürekten yelkene geçebilmiş, sonraki iki yüzyıl boyunca da bu teknolojinin

4

Page 5: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

gereklerini yerine getirememiş ve sürekli Avrupa devletlerinin gerisinde kalmıştır. Barbaros Hayrettin

Paşa zamanında kurulmuş olan “Denizcilik Geleneği” bir daha geri getirilememiştir.

* Adalardaki yanlış iskân ve yönetim politikası nedeniyle artan ve zenginleşen Rum nüfusu,

bu adaların kısa sürede elden çıkmasında etken olmuştur.4

* Ticaret filosuna önem veren İngiliz Deniz İmparatorluğunun ömrünün uzun olmasına

karşılık, Osmanlı Devletinin ömrü kısaldıkça kısalmış ve nihayet tükenmiştir. İngiliz denizciliğinin

büyük bir ananeye bağlı olarak hala yaşamasına karşılık, Osmanlı denizciliği her hangi bir anane

bulamamıştır. Donanmaların “Selim Donanması”, “Abdülaziz Donanması” ve “Meşrutiyet

Donanması” diye isim alması ananesizlikten kaynaklanmıştır. Gerçekten de bu donanmalar, kendisine

isim veren hükümdarın ömrü kadar yaşamış, sonra ölüvermiştir.5

Açıklanan bu nedenlerle denizcilik kültürünün gelişemediği Osmanlı Devletinde sistemin iyi

işlemediği fark edilmiş ve durumun düzeltilmesine, şartların iyileştirilmesine ve bazı yenilikler

getirilmesine yönelik çabalarda bulunulmuştur. Osmanlı döneminde denizcilik alanındaki yenileşme

gayretlerini kısa bir şekilde gözden geçirmekte fayda vardır.

Osmanlı Denizciliğindeki yenileşme çalışmaları

İngiltere’nin öncülüğünde gerçekleşen 1750 sanayi devriminin büyük itici gücü ile deniz ticaretinin

merkezi de İngiltere’ye kaymıştır. Bu dönemde özellikle deniz ticaretinde büyük bir ilerleme

yaşanmasını sağlayan dört temel mühendislik teknolojisi gerçekleşmiştir. Bunlar; gemileri rüzgâra

bağımlı olmaktan kurtaran buhar makineleri, yükün korunmasını sağlayan ve daha büyük ebatta

gemilerin inşasına imkân sağlayan demir tekne yapısı, ticaret gemilerini denize dayanıklı hale getiren

pervanenin icadı ve tüccarlar ile gemi sahiplerinin deniz aşırı ülkelerle muhabere yapmasını sağlayan

derin su kablo ağının kıtalar arasında döşenmiş olmasıdır.6

Batı dünyasında teknolojik yeniliklerin ışığında özellikle denizcilik alanında çok büyük

gelişmeler yaşanırken yerleşmiş bir denizcilik kültürüne ve denizci devlet geleneğine sahip olmayan

Osmanlı Donanmasında denizci strateji uygulamalarındaki hata ve eksiklikler Donanmayı devrinin

teknolojik olanaklarından ve yeterli eğitim seviyesinden geri bırakmıştır. Bu gerilemeyi farkeden

Padişahlardan ilki Sultan III. Selim’dir. Sultan III. Selim (1789-1807) döneminden itibaren orduda

yenileşme çalışmaları başlatılmış ve II. Mahmut (1808-1839) döneminde de bu çalışmalara devam

edilmiştir. Sultan III. Selim Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşaya tam destek vermiş ve Paşa görev

yaptığı 14 yıl boyunca (1792–1806) büyük özveriyle çalışmış, yabancı uzmanlardan da büyük ölçüde

faydalanarak yaptığı büyük reformlarla donanmayı ve tersaneyi ıslah etmiş ve bundan dolayı “Osmanlı

denizciliğinin banisi” olarak haklı bir şöhret kazanmıştır7.

4 Zekai Koç, “Türk Denizciliğinin Tarihsel Gelişimi İçerisinde Bugüne Kadar Genel Olarak Denizci Bir Toplum Olunamamasının Nedenleri Nelerdir?” Deniz Harp Akademisi Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2007, Bl.4, Kısım 5, s. 7.5 Nejat TARAKÇI, “Sömürgecilikten 21’inci Yüzyıla Deniz Gücü Mücadelesi”, Deniz Basımevi, İstanbul, s. 76.6 Martin Stopford, “Maritime Economics”, third edition, 2009, Routledge, London, p.23

5

Page 6: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşanın çalışmaları sayesinde, III. Selim devrinin sonlarına

doğru Osmanlı Donanması, 27 büyük savaş gemisiyle 27 fregattan oluşan büyüklüğe ulaşmıştır. Bu

filo, o dönemde Avrupa’daki filoların en güzellerinden birisi olarak kabul edilmiştir8.

Sultan II. Mahmut (1808-1839) döneminde, kara ordusunda yapılan reform çalışmalarının yanı

sıra, Donanma Kuvvetlerinde de bazı ıslahat çalışmaları yapılmıştır. II. Mahmut tahta çıktığı sırada

Donanmanın durumu da Yeniçeri Ocağından farksız bir hale gelmiştir. Personelinin çoğunluğu

Rumlardan oluşan Donanmanın en büyük sıkıntısı, teknik ve uzmanlık gerektiren görevlerdeki

personel eksikliğiydi. 1821’de ortaya çıkan Yunan isyanı sırasında donanmada görevli Rum

gemicilerin de isyana katılmasıyla donanmanın personel durumu da iyice bozulmuştur. Bu nedenle

Cezayir, Karadeniz ve Arnavutluk sahillerinden denize yatkın Müslüman tebaadan da asker

sağlanmaya çalışılmıştır9.

II. Mahmut, kara ordusuna verdiği önem kadar önem vermese de donanmayı da güçlendirmek

için çalışmalar yaptırmış; bu çerçevede Osmanlı denizciliği açısından büyük önem taşıyan “Türk-

Amerikan Dostluk Ticaret ve Seyri Sefain Muahedesi”nin 07 Mayıs 1830 tarihinde imzalanmasını

sağlamıştır. Bu sayede Osmanlı Donanmasının geliştirilmesi maksadıyla ABD’nin desteği elde

edilmiştir. 1830–1839 yılları arasında, Sultan Mahmut’un girişimleriyle sürdürülen Türk-Amerikan

ilişkileri Osmanlı Devletine denizcilik alanında büyük katkı sağlamıştır.10

Sultan Abdülmecid (1839-1861) ve Sultan Abdülaziz (1861-1876) dönemlerinde de bazı

olumlu gelişmeler yaşanmasına rağmen Osmanlı Devletinin güç ve saygınlığının azalmasına paralel

olarak denizcilik alanında yapılanlar da sınırlı kalmış ve Türk denizciliği ulaşması gereken güce

erişememiştir.

Osmanlı Devletinde denizciliğe yönelik bazı önemli adımlar atılmasına ve yenileşme

gayretlerine rağmen bunların halkın ve özellikle çocukluktan itibaren gençlerin denizlere yönelmesini

sağlamaya yönelik olmaması nedeniyle başarılı olamadığı görülmüştür. Osmanlı Devletinin

küllerinden doğan yeni Türkiye Cumhuriyeti dönemine geçişte ise başlangıçta devleti yönetenlerin ve

halkın denizlere yönelmesine imkân bulması mümkün değildi. Yeni kurulan Cumhuriyetin

vatandaşlarının yaklaşık %3’ü okuma yazma biliyor, %3’ü ise sadece okumayı biliyordu. Halkının

böylesine cahil ve çok fakir olduğu bir ülkede denizcilik gibi köklü temellere ve değişime ihtiyaç

duyulan bir alanda çarpıcı gelişme beklemek aşırı iyimserlik olurdu. İlerleyen süreçte ise Cumhuriyet

döneminde denizcilik kültürünün neden oluşturulamadığını, Batı Dünyasında örnek alınabilecek bir

denizci devlet olan İngiltere örneğini de inceleyerek ortaya koymanın uygun olacağı

değerlendirilmektedir.

7 Ali Rıza Şimşek, “Osmanlı Ordusunda 18. ve 19. Yüzyıllarda Yapılan Islahat Çalışmaları ve Bu Çalışmalarda Yabancı Uzmanların Rolü”, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Sakarya, 2006, s.119-120. 8 Enver Ziya Karal, “Osmanlı Tarihi Nizam-ı Cedit ve Tanzimat Devirleri”, Türk Tarih Kurumu B.evi, Ankara, 1983, s. 67.9 Nejat Gülen, “Şanlı Bahriye”, Kastaş Yayınevi, İstanbul, 2001, s. 61.10 Ali İhsan Gencer, “Bahriye’de Yapılan Islahat Hareketleri ve Bahriye Nezaretinin Kuruluşu”, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2001, s. 126.

6

Page 7: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

Resim-1: Alfred Thayer MAHAN

Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Denizcilik Kültürünün Yerleşememesinin Nedenleri

Bir toplumda denizcilik kültürünün aşılanması ve yerleştirilmesi için temel şart devletin

denizci karakter taşımasıdır. Bu çerçevede denizci devlet sıfatı kazandıkları kabul edilen devletlerin

özellikleri incelendiğinde, denizcilik güçlerinin oluşumunun iki temel esasa dayandığı görülmektedir.11

Bu esaslar:

* Devlet ülkesinin coğrafi özelliklerinin sağladığı ve denizcilik gücü kapsamına giren

potansiyel güç kaynakları ve imkânların, kişileri (milleti), onları işler duruma getirip, menfaat ve

geçim sağlamaya yöneltmesi veya buna zorunlu kılması,

* Devletin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik, askerî (stratejik), coğrafi ve demografik

koşulların, onun bir denizcilik gücü oluşturmasını gerekli kılmasıdır.

Belirtilen bu esaslardan ilki; kişisel ihtiyaç ve zorunluluklardan oluşurken, halk kendi ihtiyacı

için devleti zorlayacak ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlayacak, ikinci esasta ise birinci oluşumun

aksine devletin, mevcut siyasi ortamda bekasını sağlamak maksadıyla, devletten tabana bir akış

izlenerek, devlet, halkını denizciliğe yöneltmek için eğitim vb. kolaylıklar sağlayacak ve hukuki

düzenlemeler yaparak, diğer güç unsurlarını bu gücün geliştirilmesi için yönlendirecektir.

Deniz gücü üzerine otorite olan ve 1890 yılında Albay

rütbesiyle yazıp, yayınladığı “Deniz Gücünün Tarih Üzerine

Etkisi” isimli kitabında Amiral Alfred Thayer MAHAN12,

denizcilik gücünün, oluşumuna katkıda bulunan 6 etken

bulunduğunu, bu etkenlerin; ülkenin coğrafi mevkii, fiziki yapısı,

büyüklüğü, nüfusu ile milletin ve hükümetin karakteri olduğunu

belirtmektedir.13

Bu hususlar açısından bakıldığında, denizci devlet olarak

nitelendirilebilecek İngiltere’nin, özellikle bulunduğu coğrafi

mevkinin onu, denize ve denizden menfaat sağlamaya yönelttiği görülmektedir. İngiltere’nin, tarih

sahnesinde ve bugün dünya siyasetindeki yeri de denizcilik gücünün etkin durumda bulunmasını

zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla denizcilik gücünün oluşturulmasına neden olarak gösterilen, yukarıda

açıklanan iki temel esasın her ikisi de İngiltere için geçerlidir ve devlet denizci sıfatını, hem aşağıdan

yukarıya, hem de yukarıdan aşağıya olan taleplerin karşılıklı etkileşimi sayesinde kazanmıştır. Bu

11 Mert Bayat, “Millî Güç ve Devlet”, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul, 1986, s. 39012 Alfred Thayer MAHAN, 27 Ekim 1840 yılında West Point’te (ABD) doğmuştur. MAHAN, iki yıl Kolombiya Üniversitesi’ne devam etmiş, ancak daha sonra Deniz Harp Okuluna (United States Naval Academy) geçmiştir. 1859 yılında Deniz Harp Okulu’ndan ikincilikle mezun olmuştur. 1861-1865 yılları arasında süren Amerikan İç Savaşı’nda çeşitli görevler almıştır.1886–1889 yılları arasında, 1885 yılında kurulan Amerikan Deniz Savaşları Koleji’nin İkinci Başkanı olmuştur. 1892–1893 yılları arasında aynı görevi tekrar icra etmiştir. Bu görev sırasında, 1887 yılında, Theodore ROOSEVELT ile tanışmış ve arkadaşlık yapmıştır. Bu süreçte ders notlarını düzenleyerek, 1890 yılında, “The Influence of Sea Power Upon History, 1660-1783” ve 1892 yılında “The Influence of Sea Power Upon the French Revolution and Empire, 1793-1812” isimli kitaplarını yayımlamıştır.1902 yılında MAHAN, “Orta Doğu” tanımını icat etmiş ve “The Persian Gulf and International Relations” makalesinde bu tanımı kullanmıştır. MAHAN’a atfen, birçok ABD harp gemisine USS MAHAN ismi verilmiştir.13 Alfred Thayer MAHAN, Captain, “The Influence of Sea Power Upon History (1660-1783)”, Dover Publications, Inc, New York, 1987, p. 28-82.

7

Page 8: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

karşılıklı menfaat dengesi, denizci devlet sıfatını haiz diğer devletler için de geçerlidir. Sadece tek

nedenden dolayı denizcilik gücü oluşturan devletlerin bu gayretleri, diğer güç unsurlarından aşırı

kaynak ayırma yoluyla oluşturulmuş, ancak, kısa süreli olmuştur. Bu tür gelişime uygun bir örnek

olarak Almanya gösterilebilir. Almanya, içinde bulunduğu siyasi, ekonomik, askerî (stratejik), coğrafi

ve demografik koşulların, kendisinin bir denizcilik gücü oluşturmasını gerekli kılması nedeniyle tek

yönlü bir yaklaşım ile deniz gücünü oluşturmuştur. Alman halkı kendi ihtiyacı için devleti zorlayacak

ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlayacak tepkileri yaratmadığından denizcilik gücü sürekli

olamamıştır.

Bu iki örnek ışığında, Türk tarihine ve Türk denizciliğine bakıldığında, genellikle ikinci

eğilimin, yani devletin denizcilik gücünü bir politika uygulama aracı olarak kullandığını veya

savunma amaçları ile desteklediğini ve özellikle deniz kuvvetine önem verdiğini görmekteyiz.

MAHAN’ın denizcilik gücü etkenlerini Türkiye’yi esas alarak incelediğimizde; ülkemizin coğrafi

yeri, yapısı, büyüklüğü ve nüfusun, denizcilik gücü oluşumuna uygun olmasına rağmen denizcilik

gücümüzün gelişememesinin nedenlerini, milletin ve hükümetin karakterlerinde aramanın gerektiği

düşünülmektedir. Bu açıdan bakıldığında ise tarihten gelen alışkanlıklarla, halkın denizden ve

denizcilikten yeteri kadar menfaat sağlamaya yönelmediği, devleti bu potansiyelden faydalanma

yönünde yeteri kadar zorlayamadığı, devletin de denizcilik gücünü ekonomi aracı olarak görmemesi

neticesinde, Türkiye’nin denizci devlet sıfatını kazanamadığı görülmektedir.14 Bu bakış açısının

süreklilik arz etmesi nedeniyle Türkiye’de gerçek anlamda denizcilik kültürü oluşturulamamıştır.

Günümüz büyük devletlerinin istisnasız tümünün, denizci devletler oldukları ve bu kültürü

tarihsel bir süreçte elde ettikleri görülmektedir. Tüm bu toplumların, denizleri sevdikleri ve sürekli

olarak kullandıkları bilinmektedir. Bu ülkelerin vatandaşları, devlet tarafından kurulan askerî, siyasi,

ekonomik, kültürel, sportif ve turistik altyapı sayesinde denizle arkadaş olmuşlardır. Denizleri sevme

ve kullanma yönünde düşünce ve eylem birliği sağlanabildiği için denizlerle iç içe toplumlar yüzyıllar

boyunca varlıklarını ve refahlarını sürdürebilmişlerdir. Bu ülkeler arasında İngiltere güzel bir örnek

olarak karşımıza çıkmaktadır. Denizciliği bir gelenek ve yaşam tarzı haline getirmesi neticesinde

yeşeren denizcilik kültürü İngiltere’ye denizcilik gücünü sağlamış; bu güç sayesinde elde edilen

sömürgelerdeki kaynaklar da beraberinde ekonomik refahı getirmiştir.

İngiltere’de denizcilik geleneğinin sağlam temellere oturması uzun yüzyıllar almıştır. 1540’ta

çıkarılan ve seyir sanatı ve biliminde uzmanlaşmış çok sayıda kaptan, denizci ve deniz adamı

yetiştirilmesi gereğini ortaya koyan “Donanmanın İdamesi Yasası” İngiliz denizcilik gücünün

temellerini göstermesi bakımından önemlidir.15

İngiltere, tarihsel süreçte denizleri kullanmak suretiyle uzak kıtalarda varlık göstererek ve

İngilizceyi konuşan devletler üreterek dünyanın hemen her bölgesindeki varlığını kalıcı hale getirmeyi

14 Mustafa Kaya, “Denizciliğin Tanıtılması, Sevdirilmesi ve Yaygınlaştırılması Konusunda Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Kısa, Orta ve Uzun Vadede İcra Edebileceği Faaliyetler Neler Olmalıdır?”, Deniz Harp Akademisi Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2008, s. 56.15 Michel Moullat du Jourdin, “Avrupa ve Deniz”, AFA Yayıncılık, İstanbul, 1993.

8

Page 9: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

başarabilmiş, oluşturduğu kolektif ticaret sistemi ile gittikçe zenginleşmiştir. İngiltere için zenginliğe

giden yol, denizci devlet niteliğini çok iyi değerlendirmesi ve sömürgeler elde etmenin yanı sıra kendi

vatandaşlarına başka topraklarda ülkeler kurdurması ve deniz gücünü kullanarak bu politikasını

desteklemesi sayesinde açılmıştır.

İngiliz dili ile başlatılan kültür emperyalizmi doğrultusunda yaklaşık 50 yılda eski İngiliz

sömürgeleri, “Ortak Refah Ülkeleri” olarak adlandırılan büyük bir ekonomik ve politik birliğe

dönüştürülmüştür. Bu sayede İngiltere dünya ticaretinin beşte birini kontrol edebilmektedir. 53 ülkenin

oluşturduğu bu topluluk, aynı zamanda dünya nüfusunun %30’unu oluşturan büyük bir pazardır.

Görüldüğü gibi, İngiltere, denizcilik gücü sayesinde uyguladığı kültür emperyalizmi vasıtasıyla, 50 yıl

önce stratejik kaynaklarını sömürdüğü ülkelerden, bugün de politik ve ticari olarak yararlanmayı

sürdürebilmektedir.16

Türklerin tarihte bazı dönemlerde dünyanın en güçlü deniz kuvvetine sahip olduğu, bu açıdan

bakıldığında kısa sürelerde çok önemli donanmalar oluşturduğu görülmektedir. Yani deniz gücünün

askerî yönünde sıkıntı olmadığı açıktır. Ancak gelenekler, denizciliğin sivil tarafı ve ticaret yönlerinde

hemen hemen hiçbir girişim olmamıştır. Silahlı Kuvvetler cephesindeki gelişmelerle sivil yöndeki

ihtiyaçlar hiçbir dönemde aynı amaca yönelik olarak değerlendirilememiştir. Denizciliğin ekonomik

yönleri son yıllara kadar hep saklı kalmış, deniz kuvvetinden diğer alanlara yeterli etkileşim

sağlanamamış, bu da halkın denizciliğe uzak kalmasının nedenlerinden biri olmuş, denizciliğin sadece

balıkçılık ve Deniz Kuvvetleri olarak algılanması sonucunu doğurmuştur.

Toplumsal yaşamda bireylerin ekonomileriyle doğrudan ilgili faaliyetler, her zaman önemini

korumuştur. Cumhuriyetin ilanından günümüze denizcilik alanında, Türklerin toplum olarak belki de

16 Nejat Tarakçı, “Dünya ve Türkiye Üzerine Jeopolitik Analizler”, Çantay Kitabevi, İstanbul, 2007, s. 43.

9

Harita-1: İngiliz Ortak Refah Ülkeleri

Page 10: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

yaptığı en büyük hata, denizciliğin ekonomik yönlerini -balıkçılık dışında- toplumsal yaşamın bir

parçası haline getirememek olmuştur.17

Kıyısı olmadığı halde dünya denizlerinde ticaret filosu dolaştıran ve dünya çapında yelken

yarışlarını kazanan İsviçre ve Avusturya gibi ülkelerin varlığı, halkın karakterini öne çıkarmaktadır.

“Millî Karakter” kapsamında; denizci devlet bilinci taşıyan bir toplumun oluşturulamaması

Türkiye’nin denizcilik konusundaki büyük eksikliğini göstermektedir.18

Yukarıda açıklanan hususlar paralelinde Cumhuriyet döneminde Türkiye’de denizcilik

kültürünün oluşturulamamasının başlıca nedenleri aşağıda sıralanmıştır:

* Devleti yönetenlerin denizcilik vizyonu eksikliği nedeniyle gerekli politikaların yeterli

düzeyde oluşturulamaması; yetersiz denizcilik politikaları nedeniyle sahip olunan potansiyelin

denizcilik sektörüne gereken şekilde aktarılamaması, Beş Yıllık Kalkınma Planlarında, hükümet ve

parti programlarında, denizciliği geliştirmeye yönelik yeterli ve etkili denizcilik politikalarının yer

almaması ve bu hatanın tüm kalkınma ve hükümet programlarında tekrarlanması,

* Güvenlik gerekçesiyle denizcilik konusundaki ihtiyacın, Türk Deniz Kuvvetleri’nin

geliştirilmesinden ibaret bir kavram olarak görülmesi nedeniyle, Devletin, denizle ilgili diğer

sektörlere yeterince önem vermemesi ve böylelikle deniz gücündeki gelişmenin tek yönlü olması,

* Denizcilikle ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında denizcilik eğitimi almış personelin yeterli

sayıda bulunmaması, denizci kökenli olanların üst yönetim kademelerinde gereken seviyede temsil

edilememeleri,

* Denizcilikle ilgili konularda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların sadece kendi

bünyelerinde uygulamalarda bulunarak, kurumlar arası koordinasyonu tam olarak sağlayamaması ve

denizciliğe bir bütün olarak bakamaması,

* Denizciliğin ekonomik yönlerinin halka tanıtılması hususunda yönlendirici ve destekleyici

yeterli tedbirlerin alınmaması, diğer bir ifadeyle, toplumu denizlerden ekonomik anlamda çıkar

sağlamaya yönlendirmede devletin başarılı olamaması (özellikle karayolu ulaştırmasına verilen önem

ve ağırlığın deniz ulaştırmasından esirgenmesi) nedeniyle toplam nüfusun sadece % 5’inin ekonomik

anlamda denizlere bağlı olması,

* Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyanın denizlerle iç içe yaşamaya çok uygun olmasına

rağmen halka, yaygın bir denizcilik kültürünün benimsetilememesinin yanında, halkın da, yaşam

tarzını denizler yerine farklı alanlara dayandırması,

* Denizciliğin tanıtılması ve bilinçlendirme politikalarının yetersizliği, devlet tarafından

sağlanan desteğin kısıtlı olması, “Sivil Toplum Örgütleri”nin denizciliğe yönelik faaliyetlerinin

istenen düzeyde gerçekleşememesi,

* Medyanın denizciliğe gerekli desteği vermeyerek halkı gereken şekilde yönlendirmemesi,

* Denizlerden elde edilen ürünleri geliştirerek değerlendirecek önlemlerin zamanında ve

yeterli düzeyde alınmaması,17 Zekai Koç, “Türk Denizciliğinin Tarihsel Gelişimi İçerisinde Bugüne Kadar Genel Olarak Denizci Bir Toplum Olunamamasının Nedenleri Nelerdir?” Deniz Harp Akademisi Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2007, Bl.4, Kısım 5, s. 16.18 Zekai Koç, a.g.e., Bl.4, Kısım 5, s. 17.

10

Page 11: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

* Vatandaşlarda yaygın bir denizcilik ve çevre bilincinin olmaması nedeniyle çeşitli atıklarla

denizlerin kirletilmesi sonucu deniz yaşamının olumsuz yönde etkilenmesi,

* Turizm politikalarındaki eksiklik ve yanlışlıklar,

* Denizcilikle ilgili konularda Araştırma ve Geliştirme (AR-GE) altyapısının kurulamamış

olması.

Özet olarak; Cumhuriyet döneminde Türkiye’de denizcilik kültürünün gerçekleştirilememesinin en

önemli nedenlerinin; denizci politikaların hükümetler tarafından oluşturulamaması, halkın ekonomik

anlamda denizlere yönlendirilememesi ve toplumda denizcilik bilincinin yerleştirilememesi olduğu

görülmektedir.

Osmanlı Devletinde ve Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde denizcileşme anlamındaki sıkıntıları ortaya

koyduktan sonra denizcileşmede rehber alınması gereken Batı Dünyasındaki gelişmeleri incelemenin

gerekli olduğu açıktır.

Batı Dünyasında Denizcilik Kültürünün Oluşturulması Çalışmaları

15’inci yüzyılda keşiflerle birlikte denizler

üzerinden kolonileşme süreci başlamış,

kolonileştirilen bölgeler sınırsız bir şekilde

sömürülmüş ve ucuz insan gücü ile hammadde,

denizleri kullanan devletlerin ana vatanlarına

getirilmiştir. Batılı ülkelerin Güneydoğu

Asya’daki sömürgecilik tarihi Portekiz (1511)

Hollanda (1598), İngiltere (1600) ve Fransa

(1602) tarafından yazılmıştır. Avrupalı devletlerin

doğuya gerçekleştirdikleri deniz seferlerinde, bu

coğrafyanın baharat ve ipek gibi kıymetli

mallarının ticaretine hâkim olma arzusu

yatmıştır. Bu ilgi zamanla bölgedeki diğer yer altı

ve yer üstü kaynaklarının sömürülmesine kadar

gitmiştir. Bu süreç, aynı zamanda, Avrupalı

sömürgeci devletlerin ekonomilerinin giderek

düzelmesi nedeniyle dünya tarihinde önemli değişikliklere neden olmasıyla modern zamanlarda ayrı

bir öneme sahip olmuş, denizi kullanan devletlerin ekonomilerinin dünyadaki diğer devletlere nazaran

daha fazla gelişmesini sağladığı bütün açıklığıyla ortaya çıkmıştır.19

Avrupalıların denizlere olan ilgisi sonraki dönemlerde de giderek artmış, denizcilik birçok

alanda büyük buluş ve keşifleri beraberinde getirmiştir. Denizciliği bir yaşam tarzı olarak benimseyen

19 Mustafa Özay, “Osmanlının Hint Okyanusu Hâkimiyeti”, http://www.timeturk.com, 20.10.2008.

11

Harita-2: Hint Okyanusu Bölgesi

Page 12: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

ve denizleri kullanmayı gelenek hâline getiren İngiltere, ABD; Almanya, Fransa, Hollanda, Japonya

ve Rusya gibi devletler denizcilik sayesinde güçlerini ve zenginliklerini artırmışlardır.

Bu ülkeler denizcilik üzerine attıkları doğru adımlarla tesis ettikleri gücü, stratejilerine uygun

şekilde kullanarak bu vizyonlarını korumayı başarmışlardır. Denizci ülkelerde stratejik öngörü

doğrultusunda temelleri atılan bu güçlü denizcilik geleneği; sonraki dönemlerde de deniz ticaretine

verilen önemle artarak daha da kuvvetlenmiştir. Bu geleneği sürdüren ülkelerin denizci bir ulusa ve

yüksek denizcilik bilincine sahip olarak bugün hâlâ dünya denizciliğinde önemli bir rol oynadığını ve

büyük ekonomik kazançlar elde ettiğini görmekteyiz. Tarihsel açıdan bakıldığında; “sadece karasal

kaynakları sayesinde geçici bir güç sergileyen istisnai birkaç devletin dışında” günümüzde gelişmiş ve

zengin oldukları asla inkâr edilemeyen ülkelerin neredeyse tamamının denizciliği bütünüyle

benimsediği yadsınamaz bir gerçektir.

Batı dünyasında denizcilik kültürünü yaratmak kolay olmamıştır. Devletler tarafından yürütülen

bilinçli ve sürekli denizci politikaların yanı sıra halkın denizlerle kucaklaşması sayesinde tarihsel süreç

içinde denizcilik kültürü ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda bazı örnek hususlara göz atmakta fayda vardır.

06 Eylül 1620 tarihinde kaptan ve tayfalar dâhil 102 kişilik bir grup “May Flower” isimli bir

gemi ile İngiltere’den ile yola çıkarak, yeni keşfedilmiş Amerika’da Cape Cod’a 67 günlük bir deniz

yolculuğundan sonra ulaşmıştır. Ağır kış şartlarından sonra bahar geldiğinde Plymouth Rock denilen

yerdeki kulübelerde hayatta kalabilen ve bugünün Amerika Birleşik Devletleri’ni yaratan 45 kişinin ilk

yerleşim yeri bugün de aynen korunmakta, bir benzeri yapılan “May Flower” da orada bağlı

bulunmaktadır. Yani, macera dolu denizcilik tarihinin anısı bugün de yaşatılmaktadır.

Bugün Southampton’da rıhtıma bağlı duran 1765 yapımı tümüyle ahşap bir gemi olan “HMS

Victory”, Trafalgar Savaşı’ndaki haliyle muhafaza edilmekte ve İngilizler ona titizlikle bakmaktadır.

“Uzak Doğu seferlerinin vazgeçilmez gemisi “Cutty

Sark” da Greenwich’de bir taş havuzda her gün

binlerce deniz tutkununun görmeye geldiği 140

yaşında bir başka kültür mirasıdır. Bu gemiler artık

İngiltere’nin değil, dünya denizciliğinin bir zenginliği

olarak kabul edilmektedir. Boston’da 1798’de

yapılmış tümüyle ahşap ”USS Constitution”a girerken

iskele tavasının üzerinde yer alan onur yazısı şu

şekildedir: “Amerikan Bahriyesinin halen faal

durumdaki bir gemisine giriyorsunuz.” Sadece büyük

devletlerin kıyılarında değil, Hollanda, Belçika ve İskandinav ülkelerinin limanlarında da sakin

köşelere çekilmiş, ulusal bir özenle muhafaza edilmiş birçok gemi halen koruma altındadır.

Bu önemli gemilerin yanı sıra Macellan, Kaptan Cook, Scott, Amundsen gibi kâşif

denizcilerin yaptıkları büyük işler sayesinde “Denizci Uluslar (Maritime Nations)” doğal bir sonuç

olarak doğmuş ve zengin bir denizcilik kültür birikimi yaratmışlardır. Bütün denizci ülkelerin yazılı

eser, müzik, resim gibi temel sanatları önemli ölçüde denizden yansımış zenginliklerle doludur.

12

Resim-2: HMS Victory

Page 13: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

Denizlerle ilgili sayısız roman yazılmış, birçok sinema filmi yapılmıştır. Deniz, doğal olarak denizci

ulusların yaşamına girmiş, insanlarının davranışlarına, karakterlerine ve genlerine yerleşerek zamanla

kalıtımsal bir özellik kazanmıştır. Denizci ülkelerin insanları, denizle, rüzgârla, denizdeki canlılarla ve

gemilerle içli dışlı olmuş, böylece toplumlarında tümüyle deniz kaynaklı bir bilgi birikimi, örf ve

adetleri oluşmuştur.20

Denizcilik işindeki gelişmeler kendiliğinden bazı kurumları da yaratmaktadır. Londra’da 1688

yılında Tower Street’de basit ve küçük bir kahvehane olarak gemi kaptanları, deniz ticareti ile ilgili

brokerlar, acenteler gibi deniz ticaretinin çeşitli elemanlarının uğrak yeri olan “Coffee House”, Büyük

Britanya İmparatorluğunun dünya denizlerine gönderdiği her türlü geminin herşeyi, her türlü haber

merkezi, iş merkezi olarak varlığını sürdürmüştür. Aradan geçen 300 yıldan daha fazla bir süre

sonrasında bugün bu “Coffee House” tüm dünyanın bildiği ünlü “Lloyd Register” haline dönüşmüştür.

Lloyd Register, bir devlet kurumu olmadığı halde, denizlerin getirdiği başarı ve gelişmelerin

biriktirdiği kültür birikimi ile bugünlere gelmiş uluslararası bir otoritedir.

1744’de yine Londra’da, “Antwerp Towers” isimli bir barda, elektriğin henüz olmadığı

dönemde, mum ışığında navlun sözleşmeleri yapılır, gemilerin sigorta işleri görüşülür ve anlaşmalara

bağlanırdı. Bu küçük “cafe bar” uzun yıllar boyunca uluslararası denizcilikte yaptığı işlerin hacim ve

çeşitliliği sayesinde büyüyerek bugünkü Londra’da “Dünya Gemi Kiralamaları Borsası” yani, ünlü

“Baltic Exchange” olmuştur.21

Gelenek ve kültür yaratmak çok uzun ve zor bir süreci gerektirir. Denizcilik sektörü veya

başka herhangi bir alandaki kültürün birikimi sadece onu yaratan sektördeki başarılar ve ortaya

konulan ürünlerle oluşabilmektedir.

Türkler, belirli bir dönemde Akdeniz’de fetih denizciliğine dayanan başarılarına rağmen,

nedenleri ne olursa olsun, tarih boyunca bir denizci ulus olamamışlardır. Bugün Türk denizcilik

kültüründe övünülecek çok az başarı varken Batı denizciliğinden alınan çok kavram vardır. Balık

isimleri, balıkçılık yöntem ve araçları, hâlen Türkiye’de kullanılmakta olan denizciliğin temel

teknikleri ve terminolojisi, tabirler ve kumandalar neredeyse bütünüyle Batı uluslarının diliyle ifade

edilen, yerleşmiş kavramlardır.

Batı dünyasının, örnekleri yukarda açıklanan tarihi gemileri özenle koruma altına alması

yaklaşımının aksine Türkler, Bahriyenin incileri “Yavuz” ve “Hamidiye”yi, bir savaşın kaderini

değiştiren “Nusret”i ve bir ulusun kaderini Samsun’a taşıyan “Bandırma” gibi unutulmaz anıt

gemilerini koruyamamış ve gelecek nesillerine aktaramamışlardır.

Denizcilik kültürünü oluşturabilmeyi ve dolayısıyla denizci ulus olabilmeyi sağlamanın temel

şartı öncelikle vatandaşlara denizin ve denizciliğin sevdirilmesidir. Türkiye’de denizciliğin

sevdirilmesi amacına yönelik olarak çeşitli tarihlerde bazı çalışmalar yapılmış ve gelişmeler sağlanmış

20 Oktay Çetin, “Denizci Türkiye İçin Yol Haritası”, Dönence Yayınevi, İstanbul, 2012, s. 20321 Oktay Sönmez, “Deniz Kültürü, Birikimi ve Korunması”, Türk Denizcilik Gücü Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul, 2004, Bölüm 5, s. 19 - 28.

13

Page 14: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

olmakla birlikte bu hedefe ulaşıldığını söyleyebilmek mümkün değildir. Denizciliğin Tanıtılması,

Sevdirilmesi ve Yaygınlaştırılması (DTSY) faaliyetlerine yönelik olarak Deniz Kuvvetleri

Komutanlığınca kapsamlı çalışmalar yapılmıştır.22

DTSY kapsamında, bu alanda öncülük yapmakta olan gelişmiş ülkelerin denizcilik

geleneklerini koruyabilmek için icra ettikleri faaliyetleri incelemekte fayda vardır. Denizci devlet

olabilmenin temel koşulu halka denizin ve denizciliğin sevdirilmesi ve denizcilik kültürünün

benimsetilmesidir. Bu çerçevede başta ABD olmak üzere denizci devletler ilköğretim çağındaki

çocuklardan başlamak üzere sistemli ve planlı bir şekilde birçok faaliyet gerçekleştirmişlerdir. Örneğin

ABD’de şehrin merkezindeki mendirek çevresinde kurulmuş olan “San Francisco National Maritime

Historical Park”ta deniz müzesi, tarihi gemiler, gemilerde kullanılan objelerin sergilendiği açık alanlar

ile satış mağazalarından meydana gelen bir site yer almaktadır. Buradaki “Balclutha” isimli yelkenli

gemide, küçük yaştaki çocuklara güverte temizliği, yemek pişirme, palanga donanımları kullanarak

yük kaldırma gibi faaliyetler icra ettirilmekte, filikalarla mendirek içinde kürek çektirilmekte ve

benzer diğer denizcilik faaliyetleri yaptırılmaktadır. Tüm bu faaliyetler bir oyun düzeninde çocuklara

verilerek onların denizle iç içe olmaları sağlanmakta, hafta sonu tatilleri için buraya getirilen çocuklar

geceyi de bu gemi içinde uyku tulumları ile geçirmekte ve dönüşlerinde kendilerine sunulan

denizcilikle ilgili anı objelerini almaktadırlar.

Başka bir örnek ise yılın 365 günü açık olan Connecticut eyaletindeki “Mystic Seaport”dur.

Mystic Seaport, 19’uncu yüzyıla ait bir liman kasabasının, orijinaline uygun olarak yeniden inşa

edilmiş halidir. 68 dönümlük geniş bir alana yayılan bu parkta, 1937’de kurulmuş ve günümüze kadar

muhafaza edilmiş bir tersane, okul, kilise, banka, matbaa, tekne atölyeleri, marangozhane, yelken

atölyesi, halat imalathanesi, planetarium, gemicilik malzemelerinin satıldığı dükkânlar, taverna, balık

ağı ambarları gibi 41 adet binadan oluşan bir kasaba ile değişik sergilerin düzenlendiği sekiz galeri

bulunmaktadır. Rıhtımda ayrıca 1841 yapımı Charles W. Morgan yelkenli balina gemisi, 1882 yapımı

Joseph Conrad yelkenli eğitim gemisi, 1908 yapımı kömürlü Sabino feribotu ve 1921 yapımı L. A.

Dunton balıkçı teknesi ziyaretçiler tarafından gezilebilmektedir. Kasabada görevli personel de 19’uncu

yüzyıl kıyafetleri ile dolaşmaktadır. Tesiste sene boyunca turlar, sergiler, seminerler, okul tatil

programları, deniz bilimleri ile ilgili çalışmalar, yelken dersleri, gençler ve yetişkinler için yelkenli

gemi ile seyir, gençlik kampları düzenlenmekte, gençler ve çocuklar için geceleme ve hafta sonu

geçirme imkânları bulunmaktadır. Böylesine gerçekçi ve özendirici ortamlarda insanların denizciliği

benimsemesi ve bir eğlence vasıtası olarak görerek sevmesi sağlanmaktadır.

22 Cem Gürdeniz, “Denizciliğin Tanıtılması, Sevdirilmesi ve Yaygınlaştırılması (DTSY)”, Türk Denizcilik Gücü Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul, 2004, Bölüm 2, s. 3 - 9.

14

Page 15: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

Bir ülkede denizcilik kültürünün yerleştirilmesinde en önemli işlevlerden birini deniz müzeleri yerine

getirmektedir. Müzeler, ilgili oldukları konular ve alanlarda, tarihin akıp giden yüzyılları içinde neler

yapıldıysa, onlardan günümüze ulaşan, yani kültür denilen o çok kıymetli tortunun somut kalıntılarının

bulunduğu kutsal yerlerdir.

Hawai’de Maui adasında sadece balinacılık ile ilgili bir açık hava müzesi vardır. Müze, dünya

tarihinin petrolsüz, motorsuz 200 yıllık bir periyoduna “Balinacılık Çağı” adını verdiren bir kültürün

gururla gösterildiği bir yerdir. Hiç bilmeyen insanlar oradan ayrılırken birçok şey öğrenmiş olarak

çıkmaktadır. New Bedford (Connecticut), Salem (Massachussets) ve Nantucket Deniz Müzeleri de

öyledir.

Londra, Greenwich’deki Deniz Müzesi’ni hakkıyla dolaşmak, Dünya Denizcilik Tarihini

okumak gibi bir şeydir. Her bir müzenin dev kitaplıklarını, binlerce kitaptan oluşan deniz literatürü ve

belgeler oluşturmaktadır. Tamamını gezmek günler almaktadır. İskandinav ülkeleri, İtalya, Fransa gibi

deniz ülkelerinin yanı sıra Kuzey Avrupa’daki küçük ülkeler de inanılmaz zenginlikte deniz müzeleri

ile doludur.

Türkiye’nin yaklaşık yirmide biri yüzölçümüne (41.160 km2) sahip, 16 milyon nüfuslu

Hollanda’da 32 deniz müzesi bulunmaktadır. Rotterdam’daki Deniz Müzesinin çatı katında “Profesör

Plons” isimli bir oyun parkı vardır. Bu oyun parkı sadece çocukların suyla ilgili her şeyi eğlenerek

öğrenmelerini sağlamak, denizi tanıtmak ve sevdirmek amacıyla yaklaşık 500 m2 lik bir açık alan ve

150 m2 lik bir kapalı alan üzerinde kurulmuştur. Parktaki istasyonlardan başka açık sahalarda iki metre

yüksekliğindeki bir deniz feneri vb. görsel objeler de yer almaktadır. Açık havada yer alan bu

istasyonlara ilave olarak bilgisayar destekli eğitim de verilmektedir. Dokunmatik monitörleri

kullanarak sorular soran çocuklara, denizle ilgili cevaplar verilmekte veya çocuklar merak ettikleri

konularla ilgili detaylı bilgileri kolaylıkla öğrenebilmektedirler.23

ABD’de anıt ve müze haline dönüştürülmüş beş uçak gemisi, yedi muharebe gemisi, dokuz

muhrip, 19 denizaltı, iki yelkenli gemi ve 18 adet çeşitli tiplerden oluşan donanma gemisi ile 100’e

yakın asırlık sivil gemi genelde o şehrin belediyeleri veya belirli dernekler tarafından işletilmekte,

masrafları gezenlerden alınan giriş ücretleri ve bağışlarla karşılanmaktadır.24

ABD ve Avrupa’daki deniz müzeleri ile kıyaslanmayacak düzey ve sayıda olsa da Türkiye’de

başta Beşiktaş’ta Deniz Müzesi ve yakın geçmişte Haliç’te bir deniz sevdası ile oluşturulan Rahmi

23 Oktay Çetin, “Paylaşılamayan Zenginlik: Denizler” Panel Bildiri Kitabı, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul, 2010, s.73.24 Cem Aytöre, “Denizle Kucaklaşmak”, Deniz Kuvvetleri Dergisi Kasım 2001 sayısı, Dz.K.K. Basımevi, Ankara, s.36 - 41.

15

Resim-3: Charles W. Morgan.

Resim-4: Sabino .

Page 16: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

Koç Müzesi’nin denizle ilgili bölümleri, her yaştan Türk’ün, özellikle de gençlerin denize

yönlendirilmeleri, motive edilmeleri konusunda önemli kuruluşlardır. Bodrum’da bir su altı

araştırmaları müzesinin öncülüğünü görmekteyiz. Ancak, bunların yeterli olduğunu söyleyebilmek

mümkün değildir.25

Orlando, San Diego gibi şehirlerde “Sea World” adı altında, denizle ilgili akla gelebilecek tüm

canlıları doğal ortamlarına uygun olarak yapılmış yapay havuz, göl ve akvaryumlarda izleme ve deniz

canlılarını ziyaretçilerin elleriyle beslemeleri imkânı sunan tesisler bulunmaktadır. Bu tesislerde

özellikle ilköğretim çağındaki çocuklar ile gençler için özel programlar düzenlenmekte ve öğrencilere

deniz yaşamı öğretilmektedir. Sea World benzeri tesislerin sayıları, büyük yatırımlar gerektirmesi

nedeniyle çok fazla değildir. Ancak, çeşitli balıklar ile diğer deniz canlılarının izlenebildiği yaklaşık

500 m3 lük veya daha büyük akvaryumları ise hemen hemen her Avrupa şehrinde görmek mümkündür.

Hollanda’nın Sweningen limanında insanlar kışın hafta sonları dahi balığa çıkmak

istediklerinden, 20-30 kişilik gruplara günübirlik turlar düzenlenmektedir. Belçika’nın Brüksel

şehrinin ortasında birçok küçük yapay göl bulunmaktadır. Bunlar belediye tarafından yapılmış ve

sadece belirli uzunluktaki balıkların ruhsatlı balıkçılar tarafından tutulabildiği suni göllerdir.

Denizci devletlerden birisi olan ve balıkçılıkta dünyadaki en büyük balıkçı filosuna ve

tesislerine sahip olan İspanya’nın Vigo şehrinin sokakları denizcilikle ilgili nesnelerle bezenmiştir.

Bir dönem özellikle Hint Okyanusu’ndaki varlığıyla dünya denizciliğinde adından söz ettiren

Portekiz’de de halkı denizlere ve denizciliğe yönlendirmeye yönelik çok sayıda örnekle karşılaşmak

mümkündür.

Denizci devletlerin buraya kadar yer verilen faaliyetleri ile ilgili örnekler uzun bir listeden kısa

bir kesittir. Bunlara yüzlercesini daha ilave etmek mümkündür. Yukarıdaki faaliyetlerden de

görüldüğü üzere gelişmiş ülkelerin denizciliği sevdirme ve benimsetme konusundaki çalışmaları

özellikle doğrudan çocukları hedef almakta, küçük yaşta denizi ve denizciliği seven bu çocuklar

büyüdüklerinde yaşamlarını deniz odaklı olarak sürdürmektedirler.

Denizcilik tarihine ve bu tarihi özenle muhafaza etmeye alışkın olan Batı dünyası insanlarının

aksine verimli topraklarına bağlı Anadolu halkı, denize yönelmeyi tercih etmemiştir. Cumhuriyetten

önceki dönemlerde leb-i derya denilen bir kıyısı deniz olan arsalar, o günlerdeki ikinci sınıf evlat, yani

misafir sayılan kızlara; dağlara, tarlalara dönük yerler ise nesli sürdürecek olan erkek çocuklara

bırakılırdı. 50-60 yıl öncesine kadar Akdeniz kıyılarına bakan Türk evlerinin kapıları ve ön yüzleri

denize değil, dağlara bakardı. Özetle, Türkler, aslında bir yaşam biçimi ve tutku olan denizciliği

sevmekte çok geç kalmış bir ulustur.26

Osmanlı Devletinde denizcilik kültürünün gelişememesinin nedenleri ve denizcilik alanındaki

yenileşme çalışmaları, Cumhuriyet döneminde Türkiye’de denizcilik kültürünün yerleşememesinin

25 Oktay Sönmez, “Deniz Kültürü, Birikimi ve Korunması”, Türk Denizcilik Gücü Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul, 2004, Bölüm 5, s. 19 - 28.26 Oktay Çetin, “Denizci Bir Ulus Olabilme Hedefine Yönelik Olarak Türkiye’nin Uygulaması Gereken Denizcilik Stratejileri”, İstanbul Üniversitesi Doktora Tezi, 2009, İstanbul, s. 276

16

Page 17: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

nedenleri ve Batı Dünyasında denizcilik kültürünün oluşturulması çalışmaları incelenmiştir. Ortaya

konulan tespitler ışığında ve dünyanın gelişmiş ülkelerinin neredeyse tamamının denize kıyısı olduğu

ve denizcilik sayesinde refaha ulaştığı gerçeğinden hareketle denizcileşmenin temeli olan denizcilik

kültürü ile ilgili çalışmanın bir özeti sonuçlar başlığı altında listelenmiş ve bilahare denizcilik

kültürünün ülkemizde yaygınlaştırılması için yapılması gerekenler sıralanmıştır.

Sonuçlar

Osmanlı Devleti bazı dönemlerde dünyanın en güçlü deniz kuvvetine sahip olmuş, kısa süreler

için büyük donanmalar oluşturmuş, ancak aynı başarıyı denizciliğin ticaret yönünde gösterememiştir.

Temel ekonomi politikasını tarıma ve savaş/haraç gelirleri üzerine odaklayan ve varlığını bu şekilde

sürdüren Osmanlı Devleti yönetimindeki kişiler genellikle denizcilik vizyon ve bilgisine sahip

olamamış, denizin esas nimeti olan taşımacılıktan gelir elde etmeyi akıllarına getirmemiş ve bu önemli

sektörü tamamen yabancılara bırakmışlardır. Sanayinin gelişememesi, üretimin olmaması, büyük ticari

merkezlerin kurulamaması, yabancılara sağlanan kapitülasyon hakları gibi nedenler ticaretle uğraşan,

sermaye birikimi sahibi bir burjuva sınıfının oluşumunu engellemiş, bu süreçte deniz ticareti de

gelişememiştir. Dönemin rakip ülkeleri, deniz ticareti sayesinde zenginleşirken, Osmanlı devleti

denizcilikteki gelişmelere kayıtsız kalmış, denize ve denizciliğe ilgi duymayan halk nedeniyle de Türk

denizciliği ilerleyememiştir.

Deniz üsleri, ikmal noktaları, deniz eğitim kurumları ve yılın 365 günü faaliyette olan düzenli

bir donanma oluşturulmamış, denizci personel yetiştirilmesi için sadece usta çırak geleneği uygulanmış

ve denizci komutanlar, Osmanlı Devleti karar mekanizması içinde yer almamıştır. İçinde bulunulan

çağların gereklerine uyulmaması nedeniyle Devlet, 17’nci yüzyıldan itibaren özellikle teknoloji ve

eğitim alanlarında geri kalmıştır. Tıpkı kürekten “Kalyon” tipi gemilere geçilmesinde yaşanan

gecikmeye benzer şekilde Batı dünyasında 1750 sanayi devriminin de büyük etkisiyle ağaç gövdeli

tekne yapısından demirden yapılan gemilere geçişte de çağın gereklerine ayak uydurulamamıştır.

Bilindiği gibi denizcilik gelenek ve kültür temelinde yaşayan bir meslektir. Sağlam temelleri

olmayan Osmanlı denizciliğinde donanmalar, “Selim Donanması”, “Abdülaziz Donanması” ve

“Meşrutiyet Donanması” diye isimlendirilmiş ve kendisine isim veren padişahın ömründen sonra

etkinliğini ve hatta varlığını devam ettirememiş, Barbaros Hayrettin Paşa zamanında tesis edilen

“Denizcilik Geleneği” sürdürülememiştir.

Denizcilik kültürünün bir türlü gelişemediği Osmanlı Devletinde sorunlar fark edilmiş ve bazı

yenilikler getirilmesine yönelik çabalarda bulunulmuş ancak sorunun kökenine inilemediği ve halka

denizcilik karakteri kazandırılamadığı için bu gayretlerden de arzu edilen netice alınamamıştır.

Osmanlı Devleti dönemindeki denizcilik politikalarındaki eksiklikler ve hatalar Cumhuriyet

Türkiye’sinde de devam ettirilmiştir. Cumhuriyet dönemindeki tüm Hükümet ve parti programlarında

ve “Beş Yıllık Kalkınma Planları”nda denizciliği geliştirmeye yönelik yeterli ve etkili denizcilik

politikaları yer almamıştır. Devlet, güvenlik gerekçesiyle sadece Türk Deniz Kuvvetleri’nin

17

Page 18: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

geliştirilmesi üzerinde durmuş, denizle ilgili diğer sektörlere yeterince önem vermemiş, böylelikle

deniz gücündeki gelişme Osmanlı döneminde olduğu gibi tek yönlü kalmıştır.

Denizci devlet olarak günümüzde kabul gören devletlerin sahip oldukları deniz güçlerinin

oluşumunda, söz konusu devletlerin siyasi, ekonomik, askerî, coğrafi ve demografik koşulları ile

ülkelerinin coğrafi konumları önemli rol oynamıştır. İngiltere örneğinde olduğu gibi bu koşulların

sağladığı denizcilik gücü çerçevesinde ulusların, potansiyel güç kaynaklarını işletmesi ve geçimlerini

bu kaynaklardan sağlamaları veya buna zorunlu olmaları şartları ortaya çıkmıştır. Devletin, içerisinde

bulunduğu siyasi ortamda hayatta kalabilmesi maksadıyla, halkın denizciliğe yönlendirilmesi için,

hukuksal düzenlemelerle, ekonomik kolaylıklar sağlaması ve diğer millî güç unsurlarını, denizcilik

gücünün geliştirilmesinde kullanması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında halkın da

gereksinimleri için devleti zorlayacağı ve ihtiyaç duyulan tedbirlerin alınmasında bu durumun bir

baskı unsuru olacağı düşünülmelidir.

Türkiye’deki uygulamalara bakıldığında devletin, ulusal çapta bir güç olan denizcilik gücünü,

bir politika uygulama aracı olarak sadece savunma maksadıyla kullandığı görülmektedir. Bu

nedenledir ki askerî bahriyede gelişme kaydedilirken ticaret bahriyesinde arzu edilen gelişme

sağlanamamıştır. Coğrafyanın denizciliğin geliştirilmesine son derece müsait olmasına rağmen, bu

konuda istenen gelişmişlik düzeyine ulaşılamamasında, hükümetlerin ve milletin bakış açısının, yani

karakterinin belirleyici olduğunu ifade etmek mümkündür. Ulusal denizcilik kültürü, süreç içerisinde

yöneticilerin, uygun politikalarla halkı yönlendirmesiyle ve halkın da geçim kaynaklarını denizlere

dayalı geliştirmesiyle oluşturulabilecek bir kavramdır.

Türkiye’de de denizcilik kültürü yaratabilmek için gerekli insan gücü ve alt yapı potansiyeli

mevcuttur. Önemli olan doğru hedef üzerinde doğru politikaları zamanında uygulayabilmektir.

“Denizcilik Kültürünün Yaygınlaştırılması” kapsamında icra edilecek tüm faaliyetler teşvik edici

olmalı, denizciliğin tabiatındaki macera duygusu, denizcilik mesleğinde doğa ile iç içe olma,

gemicilik, yelkencilik gibi faaliyetlerin gençlerin özgüvenlerini ve liderlik yeteneklerini artırıcı

özellikleri, kitlelere denizin ve denizciliğin sevdirilmesi için azami şekilde kullanılmalıdır.

Deniz Kültürü, her kültür gibi onu oluşturan değerlerin kıymetinin bilinerek saklanması ve

üzerine titrenerek korunması ile birikmekte ve toplumun günlük yaşamına girmektedir. Türkiye’de

denizcilik kültürünün yerleştirilmesi, devlete denizci niteliğin kazandırılması ve bu sayede ülkenin

ekonomisine ve ulusal güvenliğine katkı sağlanabilmesi maksadıyla dikkate alınması gereken bazı

hususlar aşağıdadır:

a. Denizcilik tüm alt sektörleri ile bir bütün olarak kabul edilmeli, güvenlik boyutunun

yanı sıra ekonomik yönüyle de ele alınmalı ve devlet politikaları buna göre belirlenerek

uygulanmalıdır. Bu çerçevede Türkiye, dünyada söz sahibi olmak ve özellikle ekonomik açıdan refaha

ulaşmak maksadıyla denizlere yönelik, denizci bir devlet stratejisi belirleyerek halkta denizcilik bilinci

oluşturmalı, denizcilik kültürünü benimsetmeli ve herkes tarafından ezbere bilinecek sloganlarla

desteklenen bir “Denizcilik Vizyonu” yayınlamalıdır.

18

Page 19: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

b. Denizcilik bilincini taşıyan bir toplum oluşturmanın uzun vadeli bir proje olduğu

kabul edilmelidir. Devletin gerekli ve yönlendirici adımları atmasını müteakip denizciliğin ulusal ülkü

hâline gelmesi, halkın denizden ekonomik kazanç elde etmesine bağlı olarak zamanla kendiliğinden

gelişecek bir doğal süreçtir. Bu süreçte, devlet denizciliğe yönelik düzenlemeleri yapmalı,

desteklemeli ve halkı bilinçlendirmelidir.

c. ABD’nin denizcilik politikasının temelini oluşturan “denizi daima halkın düşünce

alanında tutabilmek için zorunlu halk eğitimi” yaklaşımı, Türkiye’de de hükümetlerin ve özellikle

UDHB’nin takip edeceği temel ilkeler arasında yer almalı ve bu konudaki eğitim her kademede devlet

ve özel sektör iş birliğiyle verilecek şekilde gerekli politikalar izlenmelidir. Ayrıca, hükümetlerin

denizcilik politikalarında tutarlılık ve süreklilik sağlanması gereklidir. Bu kapsamda devlet politikası

olarak Atatürk’ün işaret ettiği “Denizciliğin millî ülkü haline getirilmesi” hedefi değişmez bir nitelik

olarak yer almalı ve tüm Hükümet Programlarında “denizcilik” ayrı bir başlık altında bir bütün olarak

ele alınmalıdır.

d. Türk ulusuna denizcilik bilincinin aşılanması ve denizcilik kültürünün oluşturulmasına

yönelik olarak bir eğitim seferberliği başlatılması için öncelikle çok güçlü bir akademisyen kitlesi

yaratılmalı, bu akademisyenler ve onların yetiştireceği gençler sayesinde toplumun bilinçlendirilmesi

düşüncesine uygun politika ve planlar ivedilikle hazırlanarak hayata geçirilmelidir.

e. “Denizciliğin Tanıtılması, Sevdirilmesi ve Yaygınlaştırılması (DTSY)” çalışmalarını

ilk başlatan ve halen devam ettirmekte olan kurum Deniz Kuvvetleri Komutanlığıdır. DTSY

faaliyetlerinin tüm yurda yayılması maksadıyla UDHB tarafından bir genel denizcilik seferberliği

başlatılmalıdır. Bu kapsamda halen çeşitli kapsam ve şekilde birbirinden bağımsız olarak süregelen

denizcilik faaliyetlerini sinerji yaratacak şekilde başlatmak, yönlendirmek, koordine etmek, revize

etmek ve DTSY hedefine erişecek şekilde düzenlemek maksadıyla gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Bu

yönde başlatılacak bir seferberlik, başarılı olabilmek maksadıyla, iyi planlanmalı, genç nüfusu hedef

almalı, halkın ilgisini çekebilecek uygulamalarla desteklenerek benimsetilmeli ve halkla

bütünleşmelidir.

f. Türkiye Cumhuriyetinin denizcilik konusunda uluslararası hukuktan doğan hakları

bireylere öğretilmelidir. Kamuoyu bilinci oluşturularak daima yüksek seviyede ve hassas tutulmalıdır.

Ülkeyi çevreleyen denizlerin de vatanın bir parçası olduğu gerçeğini fark etmek ve halka

benimsetmek devletin görevi olmalıdır. Kara yüzölçümünün yaklaşık yarısı kadar (377.000 km2) bir

alanı kaplayan denizlerimiz aslında “Mavi Vatan”dır. Bu çerçevede çevre denizlerdeki yüksek

ekonomik ve ulusal çıkarlar konusunda yeterli bilinci oluşturarak Mavi Vatanın da sahiplenilmesi

gerektiği fikrinin vatandaşlarda yer etmesi sağlanmalıdır. Bu sayede halkta bireysel bilincin

uyandırılması ve geliştirilmesi suretiyle denizcilik bilinç ve kültürünün geliştirilmesine de dolaylı

katkı sağlanmış olacaktır.

g. 14 Ocak 1925 tarihinde kurulan ve 16 Ocak 1928 tarihinde lağvedilen ve sadece üç

yılda özellikle Türk Deniz Kuvvetlerinin kalkınmasının temellerinin atılmasının yanı sıra Türk

Armatörlüğünün doğmasında çok büyük payı olan Türkiye Cumhuriyeti Bahriye Vekâleti (Deniz

19

Page 20: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

Bakanlığı) döneminden sonra 1 Kasım 2011 tarihinde “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı

(UDHB)”nın kurulmuş olması Türkiye’de yüzyıllardır ihmal edilmiş bir kavram olan denizcilik

kültürünün yaygınlaştırılması açısından bir şans olarak değerlendirilmelidir.

h. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı (UDHB) kuruluşunu açıklayan Kanun

Hükmünde Kararnamede kısmen açıklanan “Geçici Kurullar”dan27 biri olarak devlet ve özel sektör

temsilcilerinin katılımıyla bir “Denizcilik Kültürü Yaygınlaştırma Kurulu (DKYK)” oluşturulmalıdır.

Yapılacak çalışmaların takibinin ve sürekliliğinin sağlanması maksadıyla bu kurulun daimi bir

sekreteryası olmalı ve başkanlığını (programı müsaade ettiği ölçüde) UDHB Deniz ve İçsular

Düzenleme Genel Müdürü yapmalıdır.

ı. “Türkiye’de denizcilik kültürünün yaygınlaştırılması için yol haritası” başlığı altında

aşağıda sıralanan diğer çözüm önerilerinin de yaşama geçirilmesi halinde denizcilik kültürünün

yaygınlaştırılmasıyla halkın denizcileşmesinin sağlanabileceği ve bunun da dolaylı olarak doğru

denizcilik politikalarının oluşturulması ve uygulanması için bir basamak oluşturacağı

değerlendirilmektedir.

Türkiye’de Denizcilik Kültürünün Yaygınlaştırılması İçin Yol Haritası

Aşağıda listelenmiş olan Denizcilik Kültürü faaliyetlerinden öncelik sırasına göre belirlenecek

olanların UDHB’nin belirleyeceği kurum/dernekler/üniversiteler koordinesinde icra edilmesine

başlanması hâlinde hedefe ulaşmak için çok başarılı bir başlangıç yapılmış olunacağı

değerlendirilmektedir.

* UDHB koordinesinde ilgili tüm kuruluşlar tarafından denizcilik kültürünün

yaygınlaştırılması kapsamında izlenecek politikalar, halkla ilişkiler stratejileri ve tanıtım faaliyet

modelleri belirlenmelidir. Bu çerçevede;

- Günümüzde medyanın ve özellikle televizyonun toplum yaşamı üzerindeki büyük

etkisi göz önünde bulundurularak saygın sanatçıların kamu spotları ile halka denizcilik kültürü

kazandırılması için tanıtım faaliyetlerinde bulunması sağlanmalıdır.

- Denizcilikle ilgili mevcut sivil toplum kuruluşları ve derneklerin birbirleriyle

koordineli çalışmaları ve faaliyetlerinin yaygınlaştırılması maksadıyla UDHB koordinasyonunda

seminer/konferanslar yapılarak iletişim kanalları sürekli açık tutulmalıdır.

* Öncelik 6-10 yaş grubunda olmak üzere özellikle ilköğretim çağındaki çocuklara

yönelik olarak;

- Deniz sevgisinin aşılanmasını sağlayacak çalışmalar yapılmalı, bu çerçevede

özellikle yaratılacak bir denizci çizgi film kahramanı tiplemesi ve denizciliğe yönelik oyuncak sektörü

ile çocuklar özendirilmelidir.

27 Bakanlıkça teknik ve ekonomik gelişmelerin ortaya çıkardığı yeni ulaştırma, denizcilik, haberleşme, posta, evrensel hizmet, havacılık ve uzay teknolojileri iş, hizmet ve sistemleriyle ilgili olarak oluşturulacak politika ve stratejilerin tespitiyle ilgili çalışmalarda bulunmak, araştırma, inceleme ve değerlendirme yapmak üzere Bakanlık dışından bu alanlarda uzman kişiler ile faaliyet gösteren kuruluş temsilcilerinin katılımıyla görev süresi bir yılı geçmemek üzere geçici kurullar da oluşturabilir. Geçici kurulların görev süresi ihtiyaç halinde en fazla bir yıl ve bir kez uzatılabilir. Aynı anda en fazla iki adet geçici kurul çalıştırılabilir. Geçici kurullar, Bakanın doğrudan kendisinin belirlediği konularda verdiği görevleri yerine getirirler. Sürekli ve geçici kurulların üye sayısı yediyi geçemez.

20

Page 21: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

- Denizcilik tarihini, denizciliğin kültürel ve ekonomik getirilerini ve denizle ilgili

gemi inşa mühendisliği, dalgıçlık, kaptanlık vb. mesleklerin tanıtılmasını sağlamak amacıyla okullarda

denizcilikle ilgili seminer veya konferanslar düzenlenmelidir.

* Çocuklarımızın kazanacakları deniz sevgisiyle; gelecekte toplumun katılımcı,

sorumluluk alabilen, gönüllü, hoşgörülü, yardımsever, denizcilikle ilgili ulusal çıkarlarımızın

bilincinde ve savunucusu birer vatandaş olmalarının sağlanması maksadıyla; doğanın en güzel ortamı

olan denizlerde yaşama duygusunun, can kurtarma eğitimi alarak hayat kurtarmanın, toplu faaliyetlere

katılarak takım ruhu duygusunu geliştirmenin öneminin benimsetildiği “Deniz İzciliği”

organizasyonlarına katılımları teşvik edilmeli ve bu kapsamda deniz izciliği faaliyetlerinin yurt

çapında yaygınlaştırılması için çaba harcanmalıdır. Deniz izciliği faaliyetleri kapsamında;

- Türkiye İzcilik Federasyonundan bağımsız Türkiye Deniz İzciliği Federasyonu

kurulmalıdır.

- Belediyelerin “Çocuk ve Gençlik Merkezleri”nde “Deniz İzciliği Toplulukları”

oluşturulmalıdır.

* Denizcilikle ilgili kulüplerde deniz izciliğinin yanı sıra yüzme, temel denizcilik,

yelken/yat/motorlu tekne kullanma, su sporları, dalış, ilkyardım, denizde can ve mal kurtarma, vb. gibi

halka açık ve uygulamalı denizcilik eğitimleri verilerek vatandaşların denizle iç içe olmaları

sağlanmalıdır.

* Denizi daima halkın düşünce alanında tutabilmek yaklaşımı paralelinde öncelikle

sahillerdeki Belediyelerin “Kültür Müdürlükleri” ile irtibata geçilerek denizcilik kültürü alanında

faaliyet göstermeleri teşvik edilmelidir. Belediyelerin Kültür Müdürlükleri vasıtasıyla düzenlenecek

denizcilik kültürü etkinliklerine çocukların anne ve babaları ile birlikte katılmaları sağlanmalıdır. Bu

kapsamda Valilikler ve Türkiye Belediyeler Birliği ile koordinasyon sağlanmalıdır.

* Denize kıyısı olmayan illerdeki okulların başarılı öğrencileri (özellikle denizi hiç

görmemiş olanlar), mükâfat olarak yaz tatillerinde büyük şehirlerdeki yatılı okulların imkânlarından

istifadeyle kısa süreli misafir edilmeli ve denizciliğimiz tanıtılmalı, liman şehirlerimiz gezdirilmeli,

buralarda gemileri ve denizcilik ile ilgili müzeleri ziyaret etmeleri sağlanmalıdır.

* Türkiye’de her ile bir yüzme havuzu yaptırılmalı ve başta çocuklar olmak üzere o

ildeki vatandaşların yüzme öğrenmeleri sağlanmalı, bu kapsamda Milli Eğitim Bakanlığı ile koordine

edilerek okullarda ilkokul öğrencilerine yüzme öğretilerek “yüzme diploması” verilmesi

sağlanmalıdır.

* Deniz turizmi desteklenmeli ve bu çerçevede turistleri marinalara, yatçılığa, dalışa, su

sporlarına yönlendirecek düzenlemeler yapılmalıdır.

* UDHB tarafından başlatılan “İçsuyolu Potansiyelinin Geliştirilmesi Projesi”

kapsamında belirlenen bölgelere “Denizcilik Kültürü Tanıtım ve Eğitim Merkezleri”, sabit iskeleler,

gezi tekneleri, feribotlar ve su sporu malzemeleri kazandırılmalı ve yıl içerisinde programlı olarak

düzenlenen “Denizcilik ve Su Sporları Festivali” organizasyonları çalışmalarına devam edilmelidir.

21

Page 22: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

* Deniz ve kıyıların kirlenmesini önlemek, mevcut kirliliğin temizlenmesine katkı

sağlamak ve konuya ilişkin halkımızın bilinçlenmesi maksadıyla, deniz ve kıyı temizliği kampanyaları

düzenlenmelidir.

* İki senede bir tespit edilecek bir limanda harp gemileri, yelkenli gemiler/tekneler ile

her tipten sivil gemilerin katılacağı denizcilikle ilgili sergi, seminer/konferansların yanı sıra yelken,

kürek, yüzme yarışları ve bot şovların içerildiği geniş kapsamlı “Uluslararası Deniz Festivali” icra

edilmeli, ayrıca, yine iki yılda bir (Uluslararası Deniz Festivalinin yapılmadığı yılda) “Deniz Turizmi

Fuarı” düzenlenmelidir.

* Türkiye’de de her yıl “01 Temmuz” günü “Denizcilik ve Kabotaj Haftası” olarak

yapılmakta olan kutlamalar tüm yurt sathında yaygınlaştırılmalı ve böylece denizciliğin tanıtım

faaliyet ve şenliklerine dönüştürülmelidir.

* Bugün unutulmuş olan, ancak Kurtuluş Savaşı’nda çok büyük katkılar sağlamış

olanlar başta olmak üzere “Türk Denizcilik Tarihi”nde özel yerlere sahip gemilerin, anılarına saygı

olarak gelecek kuşaklara aktarılabileceği, her ayrıntının özenle saklanacağı bir “Denizcilik Müzesi”

oluşturulmalıdır. Denizcilik tarihimizin tüm detaylarıyla anlatıldığı ve gösterildiği müzelerin sayıları

artırılmalı, özellikle büyük sahil şehirlerimiz başta olmak üzere Türkiye genelinde yaygınlaştırılmaları

sağlanmalıdır.

* Başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde “Denizcilik Kültürü Merkezi” inşa

ettirilmeli; bu Merkezlerin içinde denizcilik müzeleri, denizcilik araştırma enstitüsü, denizcilik tarihi

vakfı, kütüphane, sinema, küçük alış veriş merkezi ve havuz gibi etkinlik ve sosyal donatıların yer

alması sağlanmalıdır.

* Halkın ilgisini çekebilecek ve kendi maddi imkânları ile ulaşmakta zorluk çektiği su

sporlarını yapabilmesi için başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde “Su Sporları Merkezleri” inşa

ettirilmeli ve/veya bu işi yapmaya gönüllü Sivil Toplum Örgütlerine destek sağlanmalıdır.

* “Su Sporları Merkezleri”nin faaliyete geçmesi halinde uygulamadan elde edilecek

sonuçlara istinaden iki yılda bir kez “Milli Su Sporları Olimpiyatı” düzenlenmelidir.

* Özellikle büyükşehir belediye başkanlıklarınca deniz kıyılarında yılın 365 günü açık

olacak şekilde ABD’nin Connecticut eyaletindeki “Mystic Seaport” benzeri küçük “denizci beldeleri”

kurulması sağlanmalıdır. Bu beldelerde tekne atölyeleri, marangozhane, yelken atölyesi, halat

imalathanesi, planetarium, marketler, restoran, balık ağı ambarları, yelken kulübü vb. çeşitli denizcilik

etkinliklerinin icra edildiği yapılar yer almalıdır.

* Sivil Toplum Örgütlerinin “Deniz Eğitim Atölyeleri” vb. girişimlerinin eğitim

programları incelenerek uygun görülecek olanlara faaliyet izni verilmeli ve destek sağlanmalıdır.

* Batı dünyasındaki (HMS Victory, HMS Cutty Sark, USS Constition) örneklerine

benzer şekilde Osmanlı Devletinin en gösterişli gemilerinden biri olan “Mahmudiye Kalyonu”nun bir

replikası müze gemi olarak inşa ettirilmelidir. Mahmudiye Kalyonu, özellikle İstanbul Boğazı’nda

gezi maksatlı olarak yoğun şekilde kullanılan ve ilgi toplama olasılığı yüksek deniz kenarındaki uygun

bir yerde konuşlandırılarak bütün ihtişamı ile halkın ziyaretine açılmalıdır. Bu maksatla İstanbul

22

Page 23: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

Boğazı’nda müze gemi konuşlandırmaya uygun sahil kesimi İstanbul Belediyesince belirlenerek

gerekli tahsis yapılmalıdır.

* Su altı dünyasının özellikle çocuklara tanıtılması ve sevdirilmesi maksadıyla büyük

şehirlerimizde dev akvaryumlar kurularak halkın ziyaretine açılmalıdır.

* Türkiye’de denizcilikle ilgili tüm okullardan deniz sevgisini benimsemiş öğrenciler

yetiştirilmeli ve bu doğrultuda Sivil Toplum Örgütleri tarafından ilk sınıflarda “Denizcilik Kültürü”

dersi verilmeli ve denizcilikle ilgili dönem ödevi hazırlatılmalı; Milli Eğitim Bakanlığınca müfredatta

bu yönde değişiklik yapılarak bu faaliyetin bir program dâhilinde denetimi sağlanmalıdır.

* Anaokulu/ilköğretim çağından itibaren araştırmayı ve girişimciliği özendirici ve

denizcilik bilincine sahip olmalarını sağlayacak bir eğitimle yetiştirilecek öğrencilerin gelecekte

özellikle denizcilikte yeni projeler üretmeleri ve bu yönde “Denizcilik Buluş Yarışmaları” teşvik

edilmelidir.

* Engellilerin denizcilik kültürüne ilişkin faaliyetlere ve festivallere iştirak edebilmesi

için gerekli düzenleme ve hazırlıklar yapılmalıdır.

* “Denizci ulus denizci devlet” sloganının tüm birey ve kuruluşlarca benimsenmesi

sağlanmalıdır.

* Devlet ve/veya özel TV kanalları ile irtibat kurularak belgesel, tanıtım filmi, denizi ve

denizciliği tanıtıcı yazılı ve görsel yayınların hazırlanarak ayda en az bir defa gösterime sokulması

sağlanmalıdır.

* TIR’lardan istifade etmek suretiyle taşınabilir deniz müzeleri yapılarak özellikle

denize kıyısı olmayan il ve ilçelerdeki halkımıza denizcilik tanıtılmalı ve sevdirilmeli, aynı zamanda

bu çerçevede büyük şehirlerde düzenlenen “Boat Show”lar süresince taşınabilir deniz müzelerinin

“Boat Show”un yapıldığı mekânın içinde faaliyet göstermesi sağlanmalıdır.

* Büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarafından düzenlenecek kampanyalar ile deniz

müzelerinin tanıtımı yapılarak özendirilmeleri sağlanmalı ve ücretsiz otobüs servis hizmeti ile halkın

müzeleri ziyareti teşvik edilmelidir.

* İcra edilen tanıtma faaliyetlerinde tanınmış reklam kuruluşlarından faydalanılmalı ve

diğer faaliyetlerde profesyonel kamu ve özel kurumlardan destek alınmalıdır.

* Özel ve resmî TV kanallarındaki denizciliğe yönelik programların adet ve nitelikleri

artırılmalıdır.

* Çok okunan gazete ve dergilerde sürekli olarak denizcilik ile ilgili köşeler ve yazı

dizileri yayınlanmalı ve kullanılacak resim/grafiklerle okuyucuların dikkati çekilmelidir.

* Denizcilik ile ilgili hediyelik eşya ürün yelpazesi genişletilerek denizcilik kültürünün

işyerlerine ve evlere kadar girmesine destek olunmalıdır.

* Yapılacak tüm denizcilik etkinlikleri medya vasıtaları ile yaygın olarak

duyurulmalıdır.

* Uluslararası denizcilik kuruluşlarında ve özellikle IMO’da etkin bir şekilde varlık

gösterilmeli ve bu paralelde denizcilikle ilgili konularda özellikle yurt dışındaki toplantılara katılan

23

Page 24: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

farklı bakanlık ve/veya kurum ve kuruluş çalışanlarının denizcilik kültürüne yönelik elde ettikleri

doküman ve bilgiyi paylaşmalarını sağlayacak etkin bir koordinasyon sistemi oluşturulmalıdır.

* Devlet ve Sivil Toplum Kuruluşları tarafından toplum, denizciliğin faydaları

konusunda sürekli ve doğru olarak bilgilendirilmelidir.

* Denizciliğin kendine özgü dil yapısı kullanılmalı, ancak bunu yaparken Türkçenin

doğru ve etkin kullanımını da özendirecek şekilde gerekli hassasiyet gösterilmelidir.

* Denizcilikte Araştırma ve Geliştirme çalışmalarına ağırlık verilmeli ve bu konuda

bilim adamları yetiştirilmelidir.

* Denizcilik kültürünün yaygınlaştırılması faaliyetlerinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı

ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca yukarda listelenen faaliyetlere imkânlar ölçüsünde destek

sağlanmalıdır.

* Ayrıca, yine Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca aşağıdaki faaliyetlerin icra edilmesi

için gerekli koordinasyon sağlanmalıdır:

- Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı birliklerin bulunduğu sahil bölgelerindeki

imkânlardan istifadeyle halka açık yelken, yüzme ve dalış eğitimleri verilmeli ve bunun yanı sıra ülke

çapında yüzme ve yelken yarışları Deniz Kuvvetleri tesisleri ve imkânları kullanılarak tertiplenmelidir.

(NOT: Mevcut durumda Deniz Kuvvetleri tesisleri ve imkânlarının kullanımına izin verme

yetkisi Milli Savunma Bakanlığına ait olduğundan uygulamada izin alma sürecinin yazışmalarla

uzaması kaçınılmaz olmaktadır. Milli Savunma Bakanlığının bu yetkisini Deniz Kuvvetleri

Komutanlığına devretmesi ve yetkilendirilen Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile UDHB arasında ilgili

tesislerin kullanımına yönelik bir protokol imzalanması süreci hızlandıracaktır.)

- Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca hizmet dışına ayrılan gemilerden yeni müze gemiler

oluşturulmalı, bunlar özellikle büyük şehirlerin halkın gezdiği deniz kenarındaki uygun yerlerde

konuşlandırılmalı, bu maksatla ilgili şehirlerin müze gemi konuşlandırmaya uygun sahil kesimleri

ilgili Belediyelerce belirlenerek gerekli tahsis yapılmalıdır.

- Yaz aylarında İstanbul Boğazı’nda Donanma Komutanlığı ve Kuzey Deniz Saha

Komutanlığı Bandoları denizde gemi üzerinde sahile yakın bölgelerde konserler vermeli; bu maksatla

talepte bulunacak ilgili belediyeler tarafından uygun yerler tahsis edilerek önceden yıllık programa

girecek şekilde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile gerekli koordinasyon sağlanmalıdır.

* Toplumda deniz sevgisini yerleştirmek ve denizcilik kültürünü yaygınlaştırmak

amacına yönelik gayretlerin temelinde amatör denizcilik ruhu ve faaliyetleri yatmaktadır. Amatör

denizci, keşfetmek, gezmek, görmek, öğrenmek, spor yapmak gibi sadece manevi kazanç amaçlarıyla

denize açılan, parçası olduğu doğaya saygı ve sevgiyle yaklaşan kişidir. Denizcilik kültürünün

yaygınlaştırılması faaliyetleri arasında da önemli bir konuma sahip olan amatör denizciliğin

geliştirilmesine yönelik öncelikle icra edilmesi ve koordinasyonunun sağlanması gereken faaliyetler

aşağıdadır:

* Öncelikle göllerden ve denize kıyısı olan büyük şehirlerden başlayarak, vatandaşların

denizle buluşturulmalarının sağlanması maksadıyla kıyılarımızda; deniz izciliği, yüzme, temel

24

Page 25: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

denizcilik, yelken/yat/motorlu tekne kullanma, ilk yardım, denizde can ve mal kurtarma, vb. halka açık

ve uygulamalı denizcilik eğitimleri verilebilecek “Denizcilik ve Yelken Kulüpleri”nin Belediyeler

tarafından kurulması teşvik edilmelidir.

Bu kapsamda; nüfusu 100.000’in üzerindeki her ilin Belediye Başkanlığının en az bir kulüp

kurması, nüfusu 500.000’den fazla olan her şehirde ise her 250.000 kişiye bir kulüp kurulması esas

alınmalıdır.

* Amatör denizci, yeni bir tekne almak ve bu tekneye Türk Bayrağı çekmek isterse;

yaklaşık %30’a varan oranda vergi ödemek zorundadır. Oysa kişi başına düşen tekne sayısının yüksek

olduğu ülkelerde böyle bir vergi engeli yoktur. Türk vatandaşlarının tekne sahibi olmaya özendirilmesi

ve yabancı bayrağa yönelişinin önlenmesi maksadıyla tacir olmayan gerçek kişilere ait özel tekne

imalatı ve satışındaki KDV ve ÖTV oranları düşürülmelidir. Bu konuda lüks tekne tanımı yapılarak

gerekiyorsa KDV’nin düşürülmesine yönelik tedarikte üst fiyat sınırlaması getirilmesi düşünülmelidir.

* Amatör denizcinin karşısındaki en önemli engellerden biri bağlanma/barınma yeri

bulunamaması problemidir. Toplumda özel tekne sahibi olmanın lüks algılanması, yetersiz sayıdaki

turistik marinalar, balıkçı barınaklarından yeterli ölçüde yararlanılamaması barınma ücretlerindeki

hakkaniyetten uzak fahiş fiyatları ortaya çıkarmıştır. Barınma sorununu çözecek düzenlemeler

yapılmalıdır. Bu çerçevede; özel teknelerin barındırılması için kıyılarda iskele ve rıhtım kolaylıkları

yaratılmalı, mevcut marinaların sayıca çok yetersiz olması nedeniyle başta İstanbul ve turistik bölgeler

olmak üzere tüm Türkiye’de marina yapımının teşvik edilmesi yönünde etkili çalışmalar yapılmalıdır.

* Balıkçı barınaklarının atıl kapasitesinden amatör denizcilik ihtiyaçlarının karşılanması

maksadıyla yararlanılmasına yönelik gerekli düzenleme yapılmalıdır.

* Amatör denizcinin yurt dışından 10 yaşına kadar kullanılmış (2. el) ve teknik

yeterliliği tam olan tekneleri ithal edebilmesine imkân sağlayacak yasal düzenleme yapılmalıdır.

* Özel teknelere, ilk kayıt harcı, yıllık vize zorunluluğu ve ona bağlı yıllık vize harcı,

harcın iki katı para cezası, denize çıkmak yasağı gibi ağır yük ve yaptırımlar getiren, “Bağlama

Kütüğü Sistemi” değiştirilmeli ve makul açıklamaları içeren yeni bir “Bağlama Kütüğü

Yönetmeliği” çıkarılmalıdır.

* Topluma amatör denizciliği tanıtmak için her fırsattan yararlanılmalı, su üstü ve su altı

sporları ve gemi modelciliği gibi aktiviteler özendirilmelidir.

* Sahillerde planlı yapılaşma için düzenleme yapılmalı, marinaların ve yat limanlarının

bir plan dâhilinde düzenli bir şekilde organizasyonu sağlanmalı, çevre, kültürel değerler ve kıyılardaki

tarihi doku korunmalı, deniz kirliliğine yol açan yapılaşmanın önüne geçilmesine yönelik

düzenlemeler yapılmalıdır.28

SUMMARY

28 11. Uluslararası Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Şurası hazırlık çalışmaları kapsamında oluşturulan Kültürel Faaliyetler Çalışma Grubu “Faaliyet Sonuç Raporu”, İstanbul, 22.02.2013, s. 2-6.

25

Page 26: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

Through history, the seas have been exploited by the Turks for military purposes as well as for

the trading and the piracy periodically. Especially during Ottoman Empire, a fair amount of success

which is limited to military area was attained, even though it was not perpetual. We shouldn’t

disregard the fact that the famous Turkish sailors, notably Barbarossa Hayrettin Pasha, who had a

remarkable impact for the success mentioned had been born and raised in the islands and grew up with

an island culture.

Nearly all the great nations of today are maritime nations and have attained their privileged

status through the history. It’s widely believed that all of those nations have cherished the sea and

exploited it continuously. Citizens of those nations are befriended with the sea for the sake of military,

political, economical, cultural, sportive and tourist-oriented institutions and infrastructure established

by the governments. Among the maritime nations, United Kingdom (UK) is the most striking and

well-suited example. Flourishing maritime culture due to adopting the sea and regarding it as a life-

style has provided a maritime power for UK. As a result of this power, UK had gained many colonials

along with all the wealth with them. The political, economical, military, geographical and

demographic circumstances of the maritime nations have played a remarkable role in building of a

maritime power. As stated for UK example, in the maritime power provided by the circumstances

mentioned above, it’s mandatory for the nations to exploit their potential sources of power and gain

revenue through that.

The key to sustain social welfare is to enrich each individual economically. The activities

related directly with the economics of people are always regarded the most important issue in the

public life. Since the establishment of Turkish Republic, the most remarkable fallacy done by

government is to fail in making the economical aspects of the sea, excluding the fishery, as a part of

daily life. Even though the geography obliges Turkey to live embedded with sea, along with the habits

emerging from the history, the Turkish people have failed to take advantage of sea and maritime and

for the reason that government hadn’t regarded the sea as a source of economy, Turkey couldn’t gain

the title of “a maritime nation”. Since the perpetual nature of this point of view, the maritime culture

couldn’t be created and flourished in Turkey.

In order to a nation to survive in a political turmoil it is within, it has to make the relevant

legal regulations, provide some economical conveniences, use the other parts of national power in

helping improve the maritime power so that the citizens could be encouraged for and directed towards

maritime activities. When looked at the national practices in Turkey, it’s observed that the government

uses its sea power as a tool for diplomacy, especially through defense purposes. A maritime culture

can only be developed by orienting people with appropriate policies through the time and by

improving people’s pipe lines depending on seas.

The main principle of becoming a maritime nation is to make people love the sea and to make

them adopt and internalize a maritime culture which can only be accumulated and be made a part of

everyday life by means of appreciating and protecting those values which form that culture. In this

respect, maritime nations, such as United States of America, have taken systematic actions towards

26

Page 27: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

their people, especially towards their kids, to make them love and be interested in the seas, so that they

become sea oriented individuals.

Turkey has to make maritimization the Turk’s national ideal in order to become a modern state

with a global view. In order to achieve this, it has to deal with the issue as a whole, taking both the

economic and the security dimensions together into consideration, and to develop and implement

policies accordingly. Therefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe

importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make people

adopt a maritime culture. This will in turn also make an indirect contribution to national security by

means of inspiring individual consciousness. In this article detailed proposals are submitted to fulfill

the requirements of “maritimization” of Turkish nation.

Kaynakça: Kitaplar:

Bayat, M. (1986): “Millî Güç ve Devlet”, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul.

Çetin, O. (2010). “Paylaşılamayan Zenginlik: Denizler” Panel Bildiri Kitabı, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul.

Çetin, O. (2012). “Denizci Türkiye İçin Yol Haritası”, Dönence Yayınevi, İstanbul.

Gencer, A. İ. (2001). “Bahriye’de Yapılan Islahat Hareketleri ve Bahriye Nezaretinin Kuruluşu”, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

Gülen, N. (2001). “Şanlı Bahriye”, Kastaş Yayınevi, İstanbul.

Jourdin, M.M.(1993) “Avrupa ve Deniz”, AFA Yayıncılık, İstanbul.

Karal, E. Z. (1983). “Osmanlı Tarihi Nizam-ı Cedit ve Tanzimat Devirleri”, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

Mahan, A.T. (1957). “The Influence of Sea Power Upon History 1660-1783”, Dover Publications, Inc., New York.

Stopford, M. (2009). “Maritime Economics”, third edition, Routledge, London.

Tarakçı, N. (2005). “Sömürgecilikten 21’inci Yüzyıla Deniz Gücü Mücadelesi”, Deniz Basımevi, İstanbul.

Tarakçı, N. (2007). “Dünya ve Türkiye Üzerine Jeopolitik Analizler”, Çantay Kitabevi, İstanbul.

Makaleler:Aytöre, C. (2001). “Denizle Kucaklaşmak”, Deniz Kuvvetleri Dergisi Kasım 2001 sayısı, Dz.K.K. Basımevi, Ankara.

Gürdeniz, C. (2004). “Denizciliğin Tanıtılması, Sevdirilmesi ve Yaygınlaştırılması (DTSY)”, Türk Denizcilik Gücü Sempozyumu, İstanbul.

Sönmez, O. (2004). “Deniz Kültürü, Birikimi ve Korunması”, Türk Denizcilik Gücü Sempozyumu, İstanbul.

Resmî Yazı ve Rapor:Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının (Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğü) 12.02.2013 gün ve Sayı: 36712415-143/02-1386 sayılı ve 11. Uluslararası Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Şurası konulu görevlendirme yazısı.11. Uluslararası Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası Denizcilik Çalışma Grubu Raporu, Ankara, 2013.

Tezler:

27

Page 28: …  · Web viewTherefore, Turkey, to have a word in the global arena and more maybe importantly to flourish economically, is to develop a maritime nation strategy and is to make

Çetin, O. (2009). “Denizci Bir Ulus Olabilme Hedefine Yönelik Olarak Türkiye’nin Uygulaması Gereken Denizcilik Stratejileri”. İstanbul Üniversitesi Doktora Tezi, İstanbul.

Irak, D.M. (2014). “An Approach to Develop A Maritimization Model and Its Analysis with Inferential Statistical Methods”. Pîrî Reis Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Kaya, M. (2008). “Denizciliğin Tanıtılması, Sevdirilmesi ve Yaygınlaştırılması Konusunda Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Kısa, Orta ve Uzun Vadede İcra Edebileceği Faaliyetler Neler Olmalıdır?”. Deniz Harp Akademisi Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Koç, Z. (2007). “Türk Denizciliğinin Tarihsel Gelişimi İçerisinde Bugüne Kadar Genel Olarak Denizci Bir Toplum Olunamamasının Nedenleri Nelerdir?” Deniz Harp Akademisi Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Şimşek, A, R. (2006). “Osmanlı Ordusunda 18. ve 19. Yüzyıllarda Yapılan Islahat Çalışmaları ve Bu Çalışmalarda Yabancı Uzmanların Rolü”, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Sakarya.

İnternet

Özay, M. (2008). “Osmanlının Hint Okyanusu Hâkimiyeti” (http://www.timeturk.com, 20.10.2008).

28