900. VEFAT YILINDA IMAM GAZZALI A A - …isamveri.org/pdfdrg/G00047/2012/2012_ORMANS.pdfGazali'nin...
Transcript of 900. VEFAT YILINDA IMAM GAZZALI A A - …isamveri.org/pdfdrg/G00047/2012/2012_ORMANS.pdfGazali'nin...
M.Ü. ilAHiYAT FAKÜLTESi VAKFI YAYlNLARI Nu: 271
900. VEFAT YILINDA • A A A
IMAM GAZZALI
Milletlerarası Tartışmalı ilmi Toplantı
07 - 09 Ekim 20 ı ı İstanbul
İstanbul 2012
GAZALI'Yİ ANLAMAK: BAZI METODOLOJİK MÜLABAZALAR
I. GİRİŞ
Prof. Dr. Sabri O~
İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü
Bu konuşmaya hazırlanırken çeşitli notlar almştım. Tabii ki maksarlım ko
nuşma esnasında onlardan istifade etmekti. Fakat buraya gelince onlan almayı
uouttuğumu farkettim. Böyle olunca yolumuza çalışma ootlanmız olmadan de
vam edeceğiz demektir. İnşaallah sempozyumun yayma hazırlanma safhasıoda
onları konuşma metnine yansıtma imkanı buluruz.
Bu olay bana Gazalt'nin hayatındaki benzer bir vakayı hatırlattı . Esas ko
numuza geçmeden önce, çok ilginç olduğu kadar Gazali'nin sonraki hayatı üze
rinde önemli etkiler bırakmış olan bu olayı size kısaca hikaye etmek istiyorum:
Gaziili bir müddet ders gördüğü Cf.ircan'dan memleketi TOs'a dönerken, içinde
yer aldığı kervan yolda soyguncuların baskınına uğrar. Kervan soyulur ve bu
arada Gazali'nin de talebeliği esnasında aldığı notlar soyguncuların eline geçer.
Genç talebe hayli müşkül bir vaziyette kalmıştı . Diğer eşyası neyse ama talebe
liği süresince o vakte kadar biriktirdiği çalışma notlarının bir anda elinden uçup
gitmesine razı olamazdı. Sonunda, her türlü tehlikeyi göze alarak bu notların
peşinden gitmeye karar verir. Soygunculan takip eder ve ısrarla "ta'likat"ınm,
yani yı llarca aldığı ders notlanndan ibaret olan ve kendisinden başka hiç kimse
nin de işine yaramayacak olan kagıtlarm kendisine geri verilmesini ister. Soy
guncuların reisi durumu anlayınca ona ders notlarını iade etmeye razı olur ve
alaycı bir şekilde ona şunlan söyler: "Söylesene bu durumda senin için geriye
hiçbir ilim kalmamış; bu nasıl bir ilimdir ki hırsız onu senden çalabildi". Gazall
Tus'a dönünce uzun zaman bu notlar üzerinde çalıştığını ve artık onlardan ay
rıldığı taktirde içerdikleri bilgiden mahrum kalmayacak şeki lde onları hazmet
ti~ini nakleder (Zerrinkub 2007, 43-44; Moosa 2005, 93--94). Gazali çalışma
62 900. VEFATYll..INDA İMAM oAZZAı.i
notlarını soygunculara kaptırma tecrübesinden hayatı boyunca faydalanacağı
bir ders çıkarmıştı. Aslında bu herkese faydalı olabilecek bir ders ve zaten ben
de bundan dolayıdır ki sözlerimin başında ifade ettiğim vesileden istifade ede
r~k sizinle onu paylaşmak istedim.
Gazali düşünce tarihinin en önemli, ama aynı zamanda en tartışmalı şahsiyet
leri arasında yer alır. Öyle ki bu anlamda hem bir "Gazali fenomeni"nden, hem de
bir "Gazali Problemi"nden söz edilebilir. Ona "Huccetü'l-İsliim" p4yesini layık
görenler olduğu gibi, onu İslam medeniyetinin inkırazından sorumlu tutanlar da
vardır. Kanaatimce bu yekdiğerinden hayli uzak değerlendirmelerin en önemli
sebeplerinden biri onun laytk.ıyla anlaşılamamış olmasıdır. Bu konuşmada onun
daha iyi anlaşılınasına yardımcı olabileceği halde layı.kıyla fark edilmemiş oldu
ğunu düşündüğüm bazı noktalara dikkat çekmeye çahşacağım.
II. GAZALİ'YE DAiR BAZI GÖZLEMLER VE MÜLAıiAzALAR
Gazali son derece ilginç bir şahsiyet. Biz bugün vetatının 900. yılında onu
eserleriyle, fikirleriyle ve genel olarak bize bırakttğı zengin ve kalıcı mirasla
anıyoruz. Bundan elli sene önce de onun doğumunun 900. doğum yılını müna
sebetiyle benzer etkinlikler yapılmıştı. Aslında o her zaman bir vesile ile gün
demde olan biri. Öyle ki onu gündeme almak için özel bir çaba sarfetmeye bile
gerek yoktur.
Daha ortaokul yıllanmda elime geçen kitaplardan biri, onun o zamanlar fasi
küller halinde yayımlanmakta olan İhya Ulüm ed-Dfn (kısaca ihya) isimli eserinin
kısmi bir tercümesi idi. Sanıyorum hemen herkesin okuma macerasında Gaziili'yle
ilgili olarak anlatabileceği benzer bir anekdot vardır. Malum, İhya toplam dört bin
sayfaya yakın hacim de, dört ciltlik kocaman bir eserdir. Buna rağmen onun en çok
okunan İsliimi eserler arasında yer aldığı bilinmektedir. flıyô ayru zamanda en çok
yayınlanan eserler arasında yer altr. Benim bildiğim kadarıyla, mesela, hıyô'nın
sadece Türkçeye üç ya da dört tercümesi vardır ve bu tercümeler baskı üstüne
baskı yapmaktadır.
Eserlerinin, orijinalleri ve çeşitli dillere olan tercümeleriyle üstüste baskılar
yapıyor ve sürekli gündem maddelerimizden birini oluşturuyor olması itibariy
Le Gazali adeta çağdaşımız olan bir yazar gibidir. Nitekim bu bususu sembolize
eden ve Mehmet Şevket Eygi 'ye nisbet edilen boş bir hikaye de vardır. MaJiim,
ilıyô'nın Türkçe tercümelerinin ilk yayınlayıcı lanndan biri odur. Rivayet edilir ki
Şevket Bey le Gazali hakkında konuşanlardan bir zat ona "Gazali abimiz"in bal ve
vaziyetinden sual eylemiş!
AÇILIŞ OTURUMU 63
Gazali'nin ne kadar yaygın bir kabul gördüğünü ilk olarak doktora çalışma
lanm esnasında farketmiştim. Belki bir kısmıru.zın malümudur, bendeniz doktora
tezimde "Gazali'nin İktisat Felsefesi" konusunu çalışmıştım. 1970'lerin ikinci
yansının başlannda kaynak taraması için Süleymaniye KOtüpbanesi'ne gittiğim
de katalog kutulanndan birisinin sadece Gazall'nin eserleriyle dolu olduğunu gör
müş ve şaşırmıştım. Şaşırmıştım, çünkü, malum oldugu Uzere, Süleymaniye Kü
tüphanesi Osmanlı'nın kültürel mirasını temsil etti~i ve Osmanlı da, hiç olmazsa
yönetim kadernesi itibariyle, akaidde Ma türidi mezhebine ve Fıkıh 'ta H~efi mez
hebine bağlı bir devlet olduğu halde, bazı ihtirazi kayıtlarla da olsa, Gazall'nin
irikatta Eş'art mezhebine, Fıkıh 'ta ise Şa fı 'i mezhebine mensup olduğu bilinir! Bu
gözlem çeşitli yorumlara müsaittir; fakat bunlardan birisinin Gazali'nin Osmanlı
dOnyasında bile dikkate değer bir yaygınltkla okundu~u gerçeği olduğu şüphe
sizdir. Buna mezhep konusunda Osmanlı'nın devarnı niteliğinde olan gOnümüz
TOrkiye'sinde de Gazali 'nin hatta daha yaygın bir şekilde okunma ya devam ettiği
gözlemini rahatlıkla ekleyebiliriz.
Bu konuşmanın hazırlıklan çerçevesinde ilginç bir araştırma yaptım . Kaç
tane Gazali maddesi olduğunu görmek üzere bir Google taraması yapmayı de
nedim. TOrkçe "GazaJi" iliye (tek z ' li) aradığım zaman iki milyon altı yOz bin
başlık çıktı. Aynı kelimenin İngilizce versiyonunu denedim, yirmi iki milyon ci
varında başlık çıktı. Gazali kelimesinin Türkçe ve İngilizce diğer yazılış versi
yonlan da hesaba katıldığında otuz milyon cıvarında başlık demektir bu. Diğer
taraftan, onun mensup olduğu kabul edilen mezhepterin kurucularının isimlerini
tarattım ve Eş 'ari ile Şôjif isimlerine tekabül eden madde sayısının Gazali'ye
kıyasla hayli mütevazı kaldığını gördüm. Daha sonra onu İslam dünyası dışın
dan diğer bir önemli şahsiyetle kıyaslamak istedim. Ve başka bir sUrprizlre kar
şılaştım: Mesela Aristo'nun Google'deki verileri Gazali' ninkilerden çok daha
azdı: Yirmi milyon civarı!
A. Gazôll F enomeni
Gazali'nin zaman, met<W:ı, din, mezhep, kültUr, medeniyet, ırk ve kuşak
kısıtlarını aşan bir ilgiye mazhar olduğu görülüyor. "Gazali Feoomeni" derken
anlatmak istediğim işte bu keyfiyettir. Burada açıklanmaya muhtaç ve merak
edilmeye değer bir taraf olduğuna şüphe yoktur. Bir kere burada sınır tamma
yan ve benzerine az rastlanan bir iletişim başansı sözkonusu. Ayrıca, bu iletişim
başarısına onunla orantılı bir etk:ileme başarısının da eşlik ettiği görülür. Üstelik
bUtUn bunlar onun gibi sOrekli.üreten bir şahsiyet için genç denebilecek bir yaşta
vefat etmiş olmasına ve arkasında organize ve kurumsal bir destek olmamasına
64 900. VEFATYILINDA IMAM GAZZALi
ra~en gerçekleşmiştir. Kanaatlınce üzerinde çalışılmaya değer son derece ilginç
bir koqudur bu. Gazali'nin zaman-mekan kayıtlanru aşan bu iletişim ve etkileme
başarısı nasıl anlaşılabilir ve açıklanabilir? Ve buradan çıkarılabilecek bir ders
v~ya dersler var mıdır?
Bu tür sorulara şimdi ve burada nihai cevapların verilmesi ne mümkündür,
ne de lazımdır. Burada ve şimdi daha önemli olan şey bu soruların sorulması ve
kayda geçirilınesidir. Maamafih bazı tespitler de yapılabilir:
Öncelikle, Gazali'nin her yerdeki ve her zamandaki insanlarm ortak prob
lemlerini keşfetmede mabir, derin vukOfve nüfUz gücüne sahip bir dilşUnür ve bu
problemlerle ilgili düşüncelerini çeşitli yer, zaman, yapı ve seviyelerdeki insanla
ra suhuJetle iletebileo dahi bir iletişim üstadı olduğu söylenebilir. İnsanların ilgisi
ni çekebitmek için onların ruhları.nın. gönüllerinin ve zihinlerinin derirılikJerinde
yatan bazı hassas noktalara ulaşabilmek, onların mahremiyetine girebilmek ve
onlarla kalıcı bir temas sağlayabilmek gerekir. GazaJi'nin bunu büyük bir başa
nyla gerçekleştirebiidiğini görüyoruz.
Diğer taraftan, Gazali cesOr, müteşebbis, üretken, yaratıcı ve orijinal bir dü
şünürdür. Onun eserleri onun bu özelliklerini yansıtan dolu ve yoğun metinlerdir.
Dolayısıyla onun okuyuculan da okuma faaliyetleri süresince yukanda sayılan ve
benzeri vasıflar cinsinden ödüllendirilen imtiyazlı bir kitle oluşturur. Bu eserler
her zaman müstesna bir zevkle ve istifadeyle okunan bir içeriğe sahiptir. Böyle
olunca da onun eserleri her zaman hatırı sayılır bir okuyucu kitlesine sahip ola
gelmiştir.
Ayrıca, Gaza.Ii çağma müda.Iıil, yaşadığı toplumun dertleriyle dertlenen, son
derece güçlü bir sosyal soruroluk hissine sahip bir düşünürdür. Bu önemli bir
özelliktir. Bu özellik, bir taraftan onu doğrudan ve dalaylı bir tarih kaynağı ha
line getirir. Onu layık.ıyla anlamak için ve onun çağını layıkıyla anlamak için de
onu anlamak gerekir. Diğer taraftan, bu özellik onun düşüncelerini realiteler dün
yasıyla . iletişim baline getirir ki onun yazdıklarırun bu kadar ilgi görmesinin bir
sebebi de onların insan ve toplum realiteleriyle olan bu yakın temas ve iletişimdir
denebilir. Bu özeUiğio Gazali'nin eserlerine yansımalan ise soo derece boldur.
ei-M1mkz min ed-Dalôl'dalO lıa.k.i.kat araştınnası, felsefe eleştirisi, Satınilik eleş
tirisi, İhyô'dalO çok yönü sosyal, iktisadi, politik ve dinl eleştiriler, Nasihat el
Müliik'taki ve diğer eserlerindeki analiz ve eleştiriler bunun örnekleri arasında yer
alır. Bütün bu eserlerde analiz ve eleştiriye tabi tutulan konuların büyük bir kısmı
onun kendi çağının fenomenleridir aynı zamanda.
AÇlLlŞ OTURUMU 65
Bir önceki paragraftaki ifadelerin bir uzantısı olarak ifade edilmesi gereken
diğer önemli bir husus Gazall'nin keskin bir eleştiri zekasma sahip olmasıdır.
Yukarıdaki paragrafta değinilen konular ve diğerlerinden hareketle onun dUşünce
tarihinin kaydedebildiği en önemli eleştirel zekalardan biri olduğu rahatlıkla söy
lenebilir. Eleştirinin ise realiteler dtinyasıyla irtibat, tutarlıiLk, berraklık ve heye
can gibi vasıfları sebebiyle okuınayı cazipleştirdiğine şüphe yoktur.
Gaziili'nin bir düşünür ve yazar olarak sahip olduğu meziyetler kadar, onun
seçtiği ve üzerinde çalıştığı konuların zaman ve mekan kayıtlarını aşan veya bu
tür kayıtlara karşı dayanıklı evrensel özellikte konular olmasının da bir Gazaü
fenomeninin oluşmasında önemli bir rol oynadığmı kabul etmek gerekir. Tabiidir
ki bu tür konuların seçimindeki başarısı sebebiyle burada dahi bu anlamda ona
tanınması gereken bir kredi olduğuna şüphe yoktur.
B. Gaz/ilf Problemi
Diğer taraftan aynı insanla ilgili değerlendirmelere gelince orada da ilginç
bir durumla karşılaşılır. Daha önce de değiDildiği gibi bir tarafta onu "Hüccetü'l
İslam", yani "İslamiyet'in delil i, kanıtı" olarak kabul edenler varken, diğer taraftan
da onu İslam medeniyetinin inkırazmdan sorumlu tutanlar vardır (Orman 1986,
1 07-1 1 0). "Gazali Problemi" derken kastettiğimiz şey de işte bu keyfıyettir.
Mübalağaya kaçmamak şartıyla Gazali'nin takdiri sadedinde söylenenlerin
her hangi bir sakıncası yoktur. Yukarıda bazı örneklerle göstermeye çalıştığığmız
gibi o gerçekten de büyük ve önemli bir dilşünürdür. Bu anlamda mesela ona
"HüccetU I-İslam" denmesinde itiraz edilecek bir taraf olmasa gerektir. İslam ilim
geleneğinde ulemaya bu tür onurlandıncı Un vanlar verilmesi olağan bir hadisedir
ve Gazali konusunda olan da bunun bir ömeğidir. Ancak konuyu bu geleneğin
dışına çıkarıp, ona atfedilen unvana literal bakmak ve mesela Gazall'yi gerçekten
"İslam'ın Delili" olarak görmek doğru olmaz.
Diğer taraftan, Gaziiü'yi İslam medeniyetinin inkıriizından sorumlu tutmak
gibi tezler bakikaten abartılı _olup, fazla ciddiye alınmaya değmez. Gazali ne ola
ki, tek başına bir medeniyerin kaderini belirlesini Burada aslında paradoksal ola
rak övgüye dönüşen bir eleştiri sözkonusu. Öyle ya olumsuz yönde de olsa tek
başına koca bir medeniyerin kaderini belirleyebilen bir şahsiyetin balcikaten em
salsiz derecede büyük bir şahsiyet olması gerekmez mi? Gazali'yi eleştirelim der
ken ona belki de hiç bir insanın erişemeyeceği bir paye vermekten başka bir şey
değildir bu. Bu tür tezler tarihe büyük adam perspektifiyle yaklaşınanın abartılı
örnekleri olup, fazla ciddiye alınmamalan gerekir. Doğru ve.ya yanlış Gazall'nin
66 900. VEFATYILINDA IMAM GAZZALi
İ~lam medeniyetinin gelişmesi fizerinde olumsuz bir etkisi olduğu ileri sürülebilir,
ama b.u bususta onun tek veya en önemli faktör olduğunu iddia etmek doğru ol
maz. İsl§m medeniyetinin inkırazı meselesine gelince bu hala hayH tartışmalı bir
k~nu olup, daha rafine, nüanslı ve sofistike bir yaklaşımı gerektirmektedir.
Buradan Gaziili'nin kusursuz bir şahsiyet olduğu sonucu çıkmaz. Gazali de
Diliayet bir beşerdir ve her beşer gibi o da şaşabilir, hata edebilir, unutabilir, çeliş
Iriye dUşebilir, tutarsızlık örnekleri sergileyebilir. Yapılacak şey onun sevapiarını
almak ve eğer var·ise batalarından kaçınmaya çalışmak, kısacası ona bir tiirihl değer muamelesi yapmaktır (Bu hususta bakınız, Onuan 201 O, 17-46).
m. GAZALI DÜŞÜNCESİNİN BAZI ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ
Gazali'nin anlaşılmasında önemli olduğunu ve onun layık-ı vechile değer
lendirilmesinde çok faydası olacağını düşUndüğüm bazı konular vardır Iri onlara
kısaca değinmek istiyorum. Ancak hemen belirtmeliyim ki bunlar nlhai olma id
diası taşımayan mtilabazalar olup, benzer çalışmalarla takviye edilmeleri gerekir.
Aynca, onlann daha çok onun geniş anlamda sosyal dUşUncesiyle ilgili olduğunu
da eklernem icap ediyor.
A. Gazôli ve Değişme (1): Zamallsal Değişme
Gaziili'nin en önemli özelliklerinden birisi onun son derece gelişmiş bir de
ğişme idrakine sahip olmasıdır. Bu özellik o kadar önemlidir ki onu layıkıyla göz
önünde bulundurmadan Gaziili'yi anlamak adeta imkansızdır.
Gaziili'yle ilgili olarak değişmeden söz ederken iki tUr değiiDenin ayırdedilme
si gerektiğini düşünüyorum: Zamansal değişme ve durumsal değişme. Zamansal
değişmeyle kastedilen şey mutad anlamıyla değişmedir, yani zamanla ve zaman
içinde meydana gelen de~ıne ... Tarihsel sürecin bir özelliği olan değişme bunun
en klasik örneğidir (Orman 20 I O, 21-30 ). Diğer taraftan, zamansallık özelliği taşıınayan bir değişme tlliiioden de söz edilebilir ki "durumsal değişme"yle kastedilen
de budur. Burada zamanın değil, değişik durumların UrUnil olan bir de~me söz
konusudur. Zamansallık özelliği taşımayan derken anlanlmak istenen ise aynı za
man dilimi içinde değişik durumların tasavvur edilebileceği gerçeğidir. Bu her iki versiyonuyla değişme Gazali düşüncesinde önemli bir yer tutar. Burada önce Gaziili
düşüncesinin zamansal değişme, hemen sonrasında da durumsal değişme özelliğin
den ve bunlann yol açabileceği önemli sonuçlardan söz etmeye çalışacağız.
Ga2ali düşüncesinin zamansal değişme özelliğini Uç çerçevede ele almak
mümkUndür.
AÇILIŞ OTURUMU 67
İlk olarak o taribi sürecin bir değişme boyutunun olduğunun farkındadır. Ni
tekim.fi/cıh, ilim, tevhfd, tezkir ve tevhid gibi bazı temel İslami kavramiann dahi
zaman içinde anlam değişikliğine uğradığını iddia eder. Ona göre bu kavramlar,
Asr-r Saiidette taoım gereği olumlu olan bazı anlamlar üstlenmiş olarak yola çtic
tıklan halde, zaman içinde aşınınaya ve kavramsal değişmeye uğrayacak, kendi
zamanına vanldığında arnk pek de olumlu olmayan bazı yeni anlamlar kazan
mışlardır (İiıyii, I, s.31-3 8). Semantik değişme analizinin n efi s bir örneği olan bu
pasajdan çıkantabilecek sonuçlardan biri şudur: Tarihte değişme diye bir fenomen
vardır ve bunun farkında olmak gerekir. Tabiidir ki eğer dinin temel kavramları
dahi değişme ihtimaline açık ise bu, hayatın diğer alanları hususunda da milteyak
kız olmak gerektiği anlamına gelir.
Diğer taraftan, verilen örnekten çtkarılabilecek daha net diğer bir so
nuç, değişmenin her zaman iyi yönde olmayabileceğidir. Bu da "değişme"den
"değiştirme"ye doğru gİtine ihtiyacını ortaya çtkanr. Bu hem kavramsal, lıem de
olgusal olaraktasavvur edilebilir. Başka bir ifadeyle, değişme kavramından değiş
tirme kavramına ve değişme olgusundan değiştirme teşebbUsüne gidilebilir. Öyle
ya eğer değişme kötüye doğru olmuş ise yapılması gereken şey, gidişata müda
hale etmek ve onun seyrinj iyiye doğru değiştirmeye, daha doğrusu düZeltmeye,
yani tsliih etmeye çalışmaktır. Gazali'nin çoğunlukla beşinci yüZyılın müceddidi
olarak kabul edildiği hatırlanırsa değişmeden değiştirmeye geçme ihtiyacı ile ne
kastettiğimiz daha rahat anlaşılabilir: Isiahat ve tecdid ihtiyacıdır bu. Gazali'nin
genel anlamda ama özellikle ihyii 'da yapmaya çalıştığı şeylerden biri de işte b~dur, yani tecdid veya ihya.
Onun değişme idrilinin sadece tarih ve toplum gibi onun dışındaki fenomen
lerle sınırh kaldığl sanılmamalıdtr. Onun kendi şahsı içindeki değişme ve kendi
kendini yeniden inşayla ilgili macerası çok daha ün!Odür. ei-Mımldz isimli eseri
onun rühi ve fikri değişme ve tehavvülünün birinci elden hikayesidir. Deyim ye
rindeyse Gazali'nin tecdid, yani yenileme çabasının iki boyuttı vardır:Toplumsal
ve kişisel tecdid. ihyii bu tecdid çabasının daha çok toplumsal olan versiyonunu
temsil ederken, el-Mımkiz onun kişisel versiyonunu temsil eder. Başka bir ifadey
le Gazali, bir müceddid, yani yenileyici ve ıslahatçı olarak, bir taraftan ait olduğu
toplumu ısiaha ve yenilerneye çalışırken, diğer taraftan da bizzat kendi kendini
sUrekli olarak yenHemeya çalışmıştır. Hatta lcronolojik olarak onun kişisel yeni
leşme hareketinin, toplumsal yenileme hareketinden daha önce başladığı söylene
bilir. Yenilenme değişme demektir; ancak pek tabiidir ki bunu olumsuz anlamda
değil, insanın zaman içinde kendi kendini aşması, gelişmesi ve tekfunüiU olarak
anlamak gerekir.
68 900. VEFAT YILINDA IMAM GAZZALl
Diger taraftan kişisel değişme ve yenilenme konusunda Gazali'nin bir müc
tehid olduğu gerçeğini de hatırda tutmak gerekir (Moosa 2005, 1 04). Bilindiği
gibi İslam hukuk geleneğinde ·'müctehid", hukuki konularda çeşitli dÜZeylerde
olmak üzere bağımsız görüş sahibi olma ve bu görüşU açıklama yetkisine sahip
otoritelere denir. Bağımsız fikri görüş serdedebilme yeteneğine ve yetkisine sahip
olan kişiler için ise görüş değiştirebilme ihtimalinin her zaman varit olabileceğine
şüphe yoktur ve pek tabii olarak Gazaii de bunun dışında değildir.
Aslında insanın kişisel gelişmesi anlamında değişme olağan bir hadisedir. Yuka
ndaki özellil<Jere sahip bir şahsiyerin ise değişmeden kalması mUınkün değildir. Nite
kim Gazaü'nin rUhi ve fikri değişme ve gelişme sUreci e/-Munkiz dışındaki eserlerin
den hareketle de gayet güzel bir şekilde belgelenmiştir. Detayianna girmek buradaki
amacımız bakımından gereksizdir ama Usül-i Fıkıh ve Mantık konusunda geçirdiği
filoi değişmeler buna örnek olarak verilebilir (Fıkıh ile UsOI-i Fıkıh konusunda bakı
nızHenİto 1998,37,44-45,47-48 ve 600. Mantık konusunda, Acem 1994, 22-28).
Gazali düşüncesinin bu soo derece bariz değişme özelligi onunla ilgili yo
rumlarda hayli ihtiyatlı olmayı gerektirir. Onunla ilgili genel hükümler veririken
eserlerinin tamamını ve macerasının bütününü göz önünde bulundurmak icap
eder. Aksi halde Gazali'nin son derece anlaşılır sebeplere bağlı olarak zaten ter
kettiği veya aşnğı bir düşünceyi onun esas düşüncesi olarak ileri sürrne hatasına
düşme ihtimali hiç de az değildir.
Yalnız G~all'nin değişmeye açık olması onun tutarsızlıkla malOI olmaya
mah.küm olduğu anlamına gelmemelidir. Aksine onun son derece sistematik ve
tutarlı bir düşüntir olduğu gayet iyi bilinmektedir (Bolay 1976, 13). Daha önce
değinildiği gibi onun gibi yaratıcı ve üretken bir düştinürüo, sürekli yeni fikirler
üretmesi, mevcut fikirlerini geliştirmesi ve aşması anlaşılır bir husus olsa gerektir.
Ancak tabiidir ki bütün bunlar onun, bir beşer olarak kendisi için vant olan kısıt
lardan bagımsız olduğu anlamına gelmez.
B. Gazôll ve Değişme (2): Avôm ve Havôs ile Fetvô ve Takvô Tastıifleri,
Hitap ve Mulıalap Çeşitliliği ya da Durumsal Değişme
Bir başka önemli nokta, Gazali'nin bütün muhataplanna aynı üslfıp ve muh
tevayla hitap etmemesidir. O muhataplarının homojen bir kitle oluşturmadığının
farkındadır ve bundan dolayıdır ki onu onlara farklı dillerle rutap etmeye çalıştı
ğını görürüz. Ona göre insanlarla onların tabiatına, eotelektüel dÜZeylerine, şart
larına, durumlarına, yer ve zamanlarına göre konuşmak gerekir (fhyô, I, 87-88,
348-351; Moosa 2005, 141-142).
AÇILIŞ OTURUMU 69
Bu açıdan yaptığı tasniflerden biri de avôm ve havôss aynmıdır. Hemen
belirtelim ki bu sosyolojik değil, dini ve ahiili bir tasnif olup, ava m alelade halkı,
havôss ise tezhlb-i nefse ve seyr-u silluka daha fazla vakit ayırabitecek durumda
olaoları ifade eder. Gazalı'ye göre bu iki insan grubuna, iki farklı din1 hayat tarzı
tekabUl eder. Dini arneller yelpazesinde birinci sınıfta yer alanlarafetva kategori
sinde yer alan arneller tekabül ederken, ikincilere ta/cva ya da ver 'a kategorisinde
yer alan arneller tekabül eder. Fetva seviyesi F1kıh kitaplannda yer alan haliyle
asgari bir dindarlık seviyesini temsil ederken, ta/cva ya da ver 'a daha çok tasavvu
fı eserler gibi eserlerde yer alan haliyle daha yüksek dindarlık seviyelerini temsil
eder. Yalmz hemen ilave edelim ki son kategori fetva gibi tek bir seviyeyi ifade
etmekte olmayıp, kendi içinde aynca kademetendirilmiş ve derecelendirilmiş bir
düzeyler setini ifade etmektedir (İhyıi, Il, 64, lll- ı 13, 248-25 ı; İhyıi, m, 96;
Orman 2007, 64, 68, 70,72 ve 88). Fetva seviyesi havass için yetersiz, takva sevi
yesi ise avam için fazla gelir. Ona göre bunun farkında olmadan hareket edilmesi
halinde hem ferdi, hem de sosyal planda sıkıntı do~ar.
Gazaü, fetva düzeyinde hareket edildiği taktirde dünya düzenine hale! gel
meyeceği kanaatindedir (ihyii, n, 1 13). Di~er taraftan onun bu dünyayı aşın zem
edip, ölümü ve öte dünyayı aşın vurgulaması sebebiyle mUsUlmanların bu dün
yadan el-etek çekip gerilemelerine yol açtı~ı iddia edilir. Vak:ıa onun metinleri
böyle izienimler edinilmesine ve bu tür yorumlar yapılmasına son derece müsait
bir manzara arz eder. Aslında o da bazı konularda böyle bir durumun ortaya çıka
bileceğinin pekala farkındadır. Ona göre insano~lunun fıtratında dünyaya ve onun
kısa vadeli zevklerine aşın bir meyil vardır ve bu aşırılık başka bir aşırılıkla, yani
dünyanın aşırı caydınlması yönündeki bir retorikle dengelenmediği takdirde öte
dünyanın insanların gündeminden kısmen veya tamamen düşmesi tehlikesi var
dır. Ve kendisinin yaptığı da bu tehlikeyi önlemeye çalışmaktan ibarettir (Orman 2007, 62-65).
C. Gaye ve Vastta ilişkisi
Gazali dünya bayatınıQ gayesi olarak Allab'ı bilmeyi, sevmeyi ve O'na
kulluk etmeyi ve nihai olarak da ahirette O'nu görme saadetine nail olmayı
kabul eder. Ona göre ebedi saadet de budur. Gerçi cehennemden kurtulmak ve
cennete nail olmak gibi bazı gayelerden de söz edilebilir, ama bunJar daha dü
şük mertebede hedeflerdir. Diğer her şey bu ana gayeye ulaşmak için gerekli
olan vasıtalar hükmündedir (ihya, IV, 91-92, 226, 375; Orman 2007, 58). Bu
kabul ün tabii bir sooucu olarak Gazalt, bu dünyayı ahiret yolu üzerindeki geçici
bir istasyon olarak görür.
70 900. VEFAT YILINDA IMAM GAZZALf
Gazali düşüncesinin yanlış aniaşılmaya en müsait konularından birisi budur.
Öyley~ eğer bu dünya ahiret yolu üZerindeki bir istasyondan ibaret ise o halde bu
onun önemsiz olduğu ve ihmal edilebileceği sonucuna götürebilir. Ancak, sanıla
nı.n aksine, böyle olmasının dünyanın ihmaline yol açması icap etmez; zira dünya
ahiretin tarlasıdır ve ahiret ahirette değil bu dOnyada kazanılır (Orman 2007, 65-
82). Ayrıca dOnyanın ahiretin vasıtası olması onun ihmal edilmesini değil, aksine,
değerler hiyerarşisindeki yerine uygun bir şekilde önemsenmesini gerektirir; zira
"se~giliye götüren Ş!!Y de sevilmeye değer" (!hyô, rı, ı 62).
Ç. Makasid eş-Şeri'a, Meslililı ve Farz-t KiflJye
Yukardıda kısaca değinilen anlayıştan hareketle Gazali'yi bu dünya hayatı
nın topyekün bir incelemesine girişmiş görürüz. Onun bu çalışmasının en önemli
bileşenlerinden birisi kendisinin maksitd eş-şer ', başkalarının ise bazen "makasid
eş- Şeria" dedikleri konudur (el-Mustasfti I, 4 ı 6-4 I 7; Ghazanfar ve Islahi, 1998,
7-8). Bu terimler yak1aş1k olarak İslam Hukuku'nun amaçlan şeklinde tercüme
edilebilir ki Gazilli onlan beş başlık altında toplar: Dinin, nefsin, aklın, neslin
ve mahn korunması. Ona göre bunlar öylesine önemli ve evrensel amaçlardır ki
insaniann iyiliğini hedefleyen hiç bir hukuk sistemi onları gözardı edemez.
Diğer taraftan düşünürü.müZ bu beş temel amacın korunmasına masiahat (ço
ğulu mesai i lı) adını verir. Ona göre özü itibariyle masiahat Oç ayrı düzeyde mütala
edilebilir: Zorunlu olanlar (zarurat), ihtiyaç mertebesinde olanlar (lıacat) ve lüks
olanlar (tahsinat ve tezyinat). Maslahatların ilk dUzeyi, yani zarurat, ilgili toplum
ve onun hukuk sistemi tarafından güvence altına alınması gereken bir asgariyi
ifade eder (el-Mustasfii I, 4i6-417; Orman 2007, 69-70).
Burada daha da ilginç olan, Gazalj'nin bu düzeydeki masialıatı bir farz-t
kifti_ve olarak gönnesidir. Onun tenninolojisinde farz-ı kifaye Şeri'at tarafından
talep edilen ve sorumluluğu tek başına ferde değil, bir bütün olarak t0pluma düşen
her şey olarak tarif edilir. Yani zorurat düZeyindeki maslahatların yerine getiril
mesi sosyal sorumluluk ve yükümlülük kapsamında yer alır.
Gazali bu tür sosyal görevlerin üç kategoride mOıalaa edilebileceğini düşü
nür: Bütünüyle dini konularla ilgili olanlar, insanların hayat ve maişetiyle ilgili
olanlar ve bu ikisinin bileşimi olanlar. Buradaki maksadımız balammeian en ilginç
kategori ikincisidir. Gazilli bufarz-ı kifaye kategorisini, insanlar için vazgeçile
mez nitelikte olup, ihmal veya terk edilmesi düşünü lerneyecek olan her türlü iş ve
faaliyet olarak tanımlar. Bu tür hukuki olarak bağlayıcı nitelikteki sosyal görev ve
ödevlerin temelindeki hikmeti düşünUrümüZ, dünya işlerinın nizarn ve istikrarının
AÇUJŞ OTURUMU 71
bu tür faaliyetlere, iyi bir dini bayatın devamının da dUnya işlerine bağlı olması
şeklinde ifade eder. Farz-ı kifdyeoin hukuki hükmünü ise Gazali şöyle formüle
eder: Eğer bir yerde böyle bir görev hiç kimse tarafından ifa edilmez ise o ma
halde olup da bu durumun farkında olan ve görevi yerine getlı-me gücü olan her
kes günahkar, yani sorumlu olur. Böyle bir görevin bazılarınca yerine getirilmiş
olması ise sorumluluğu herkesten düşürür (el-Mustasf!J Il, 92-93; el-Vasft VII,
6-7; el-Vecfz Il, 187; Orman 2007,89, 145).
Görü ldüğü gibi Gazali cemiyet hayatının nizarn ve intizamı için alınması
gereken her türlü tedbiri farz-ı kifdye olarak kabul ediyor. Başka bir ifadeyle,
"farz-ı kifaye" dendiği zaman mutad olarak akla geldiği gibi, sadece cenaze na
mazı gibi bazı ibadetleri değil, yukanda belirtilen özelliğe sahip bütün sanatları,
meslekleri ve her türlü dünyevi faaliyeti de anlamak gerekiyor (ilıyô, I, 39-41, 42-45;ihya n, 83).
Açıktır ki Gazali'nin makası d, mesôlih ve farz-ı kifdye konusundaki bu gö
rüşleri göz önüne alıomadığı takdirde onun diğer görüşlerini yerli yerine oturtmak
mümkün değildir. Bu üç kavramı ve onlar arasındaki irtibat ve ilişkileri onun
sosyal düşüncesinin genel çerçevesi olarak anlamak gerektiği kanaatindeyim. Dü
şünürümü.ztin özellilde bireysel davranış konusundaki düşüncelerinin bu çerçeve
içine yerleştirildiklerinde daha zengin ve değişik anlamlar kazanacağım ve onlar
la ilgili yanhş anlamaların önemli ölçüde azalacağını tahmin ediyorum.
D. Fazilet Teorisi veya Geçiş/i/Geçişsiz Fazilet ve R ezi/etler Yaklaşımı
Gazali'nin başka hiç bir yerde raslamadığım son derece ilginç ve önemli bir
yaklaşımı da faziletler konusuoda yaptı~ tasniftir. Arap gramerindeki fiil tasnifin
den ödünç aldığı bir tasniften hareketle Gazali faziletler ve reziletleri, veya iyilik
ve kötülükleri ikiye ayınr: Ldzım ve miiteaddf.
Lazım fiiller, Türkçe•deki geçişsiz ve İngilizce'deki intransitive fiiliere te
kabül eder. Mıiteaddi fiiller ise, tabmin edileceği üzere, Türkçedeki geçişli ve
tngilizcedeki transitive fiiliere tekabül eder. Malum, geçişli fiilerde fiilin etkisi
ömeden nesneye geçme özelliğine sahip iken, geçişsiz fiilierde fiili n etkisi özneyle sınırlı kalır ve nesneye geçme özelliğine sahip degildir.
Bu yaklaşım taizı iyilik ve kötülük konusuna uygulandığında, lazım iyilik ve
kötülüklerin, sonuçları ilgili davranışların öznesiyle sınırlı kalan fiiUer olacağı,
miiteaddi iyilik ve kötülüklerin ise sonuçları ilgili davranışların öznelerinden öte
ye, yani başkalarına yansıyan fiiller olacağı açtktır. DüşUnürümUzün son katego
ri yi, yani miiteaddf kategorisini daha da ileriye götürerek, fayda ve zararı sadece
72 900. VEFATYILINDA fMAM GAZZALi
tekil muhatabı veya umfunu etkileyen iyilik ve kötülükler şeklinde bir kademe
daha ireriye götürdüğünü de biliyoruz ki bu bamlenin de, analiz edilmeye, aynca
üzerinde d urulmaya değer bir boyut kazandırdığma şüphe yoktur (ihyii, II. 72-79;
fl1yii, IV. 92-95; Orman 2007, 104-109).
Terminolojisini böylece geliştirdikten sorıra düşi.lnürtlmilz, miiteaddiltrao
si~velgeçişli iyiliklerio /azım/iotraositive/geçişsiz iyiliklerden daha makbul
olduklarını ve onl~a kıyasla daha yüksek bir önceliğe sahip olduklannı söyler.
Kötülükler konusunda ise durum tam bunun aksidir. Yani geçişli kötülükler, ge
çişsiz kötülüklerden daha kötü ve menfur olup, öncelikle birincilerden sakınmak
gerekir (ihyô, I, 1 O, 279, 350; ihyô, II, 94, 151, 1 69). Başka bir ifadeyle, geçişsiz kötülükler ehven-i şerreyn konumundadırlar.
Bu yaklaşım tarzının dini anlama, yorumlama ve uygulama konusunda yol
açabileceği sonuçlarm çarpıcılığı ve sarsıcılığt aşikar olsa gerektir. İslamiyet'in
kul hakkı konusundaki hassasiyetiyle de tutarlı olan bu yaklaşımın, Gazali'yle
ilgili bir çok düşüncenin yeniden gözden geçirilmesini gerektiren bir öneme sahip
olduğunu düşünüyorum. Kanaatlınce burada değirımekte olduğumuz diğer konu
larda olduğu gibi bu konuya da noktasal bakmak yerine, düşünürürnilze onların
perspektifi içinden bakmak gerekir. Özellikle Gazali'yle ilgili problematik konu
lar bu faz ilet teorisinin perspektifi içine yerleştirildiğinde ortaya bambaşka bir
Gazali manzarasının çıktığı görülecektir.
Nihayet, bu yaklaşım Gazali 'inin sık sık başvurduğu a!tei·natifmaliyet (Or
man 2007, 76, 80) kavramıyla birlikte ele alındığında, her zaman anlamalı ve
verimli bir şekilde kullanılabilecek bir ahlaki kara r verme modeli de elde edile
bilir. Böyle olunca, mesela, iki fazilet arasında bir tercih yapmak gerektiği zaman
geçişli faziletler geçişsiz olanlara tercih edilecek demektir. Kötülükler arasında
bir terelli yapmak mecburiyeti ortaya çıktığında ise geçişsiz olanlar geçişli olan
lara terelli edilecek demektir (İhyô, I, 348-350).
E. Üç Boyutlu İnsan Davramşı A nalizi
Gazali çok nüanslı bir düşünürdür. Onu okurken bu nüanslan göz önünde
bulundurmak gerekir. Mesela ona göre insan davranışlannın üç boyutu vardır:
ilim, hôl ve amel. Öyle ya bir fiili eda edebilmek için (amel), insanın öncelikle
onun bilgisine (ilim) sahip olması , daha sorıra da onu yapmak istemesi (hôl) gere
kir (ihyô, N, 2 ı 6, 2 ı 7, 2 I 8, 245; Orman 2007, 68-70, 72) . Diğer bir ifadeyle ona
göre insan davranışlarının epistemolojik, psikolojik ve pratik boyutlan vardır ve
bunların hepsi aynı hükümlere tabi olmayabilir.
AÇILLŞ OTURUMU 73
Gazali bu üç boyutlu tahHiin öğretici bir örneğini tevekkül bahsinde verir.
Ona göre tevekkül etmek bir amel değil bir haldir ve bu önemli fark idrak edil
meyip, tevekkül bir amel gibi telakki edilirse d inin övgüye layık gördüğü bir ma
kama onun yasakladığ1 bir yoldan varmaya çalışmak gibi paradoksal bir duruma
düşülmüş olur (Orman 2007, 70-76). Nitekim onun şöyle dediğini görürüz:
"Tevekkülün, bedenle çalışmayı ve akıl yoluyla tedbir almayı terketmek ve
yere bir paçavra gibi serilmek, ya da kasap tezgahı üzerindeki et külçesi gibi yı
ğılmak olduğu zannedilir. Bu, bilmezler (cahiller)in zannıdır. ÇUnkO bu tür davra
nışlar dinde haramdır ve diğer taraftan da din, tevekkül edenleri övmüştür. Durum
böyle olunca, dinin sak.ıncah gördüğü bir yolla, onun övdüğü bir makama nasıl
u laşılabilir?" (İhyti, IV, 265; Orman 2007, 73).
Bu tür nüanslann farkında olmamanın, dtişUnürümüzü anlama noktasında
yol açabileceği yanlışların nerelere varabileceğini görmek ilginç olsa gerektir.
F. Gazali'uiu Çağına Miidalril olması veya Ommla iletişim ve Pazarlık Holiude olması
Gazali'nin diğer bir özelliği, yukanda da değinildiği gibi, onun kendi çağlyla
ve oun sorunlanyla hayli haşir-neşir olmuş bir şahsiyet olmasıdır. Her kes gibi
Gazali de kendi çağının çocuğudur. Böyle olunca onu Jayıkıyla anlayabilmek için
onun çağını yeterince iyi bilmek gerekir. Daha açık ifade etmek gerekirse bu Bü
yük Selçuklular dönemidir. Bilgi sosyolojisi bu konuda bütün söze salıip deüilse
de Gazall gibi çağına müdiliil, dertli ve sosyal sorumluluk (buna pekala "ümınet
bilinci" denebilir) bir düşünili sözkonusu olduğunda hayli yüksek bir açıklama
gücüne salıip olacağı söylenebilir.
G. Mezhep Meuslibiyeti
Ga.zali'yi anlamaya çalışırken göz önünde bulundurulması gereken husus
lardan birisi de onun hiç olmazsa kanyerinin başlangıcı itibariyle itikatta Eş'ari,
arnelde ise Şafi'i mezhebine mensup olduğunun bilinmesidir. Gerçi onun zamanla
mUctebitlik mertebesirıe ulaştığı ve böyle olunca da mezhep mensubiyetinin hayli
yumoşadığı bilinmektedir. Her şeye rağmen bu başlangıç ekisinin bütünüyle or
tadan kalkmış olması beklenemez. Özellikle onun bayatının ilk zamanıanna ait
eserlerinin anlaşılmasında bu özelliğin önemli bir yer tutacağl söylenebilir.
IV. SONUÇ
Gazali düşünce tarihinin en dikkate değer simalan arasında yer alır. Vefatın
dan dokuz asır sonra dalıi hala dini ve entelektüel dünyamızın gündeminde sürekli
74 900. VEFAT YILINDA İMAM GAZZALi
yer alıyor olması bunun bir göstergesidir. Onun zaman ve mekan kısıtlanna mey
dan o~yan bu başansı incelenmeye değer bir konudur. Çalışmamızda bunun biti
cici olma iddiası taşımayan bir açıldama denemesini yapmaya çalıştık.
İnsan tabiatının zaman ve mekan kayıtlarıoı aşan bazı yanlarıyla temas
edebilmiş derin vuküf ve nüfUz sahibi mahir bir düşünür olması, bu temaslar
esnasında vakıf olduğu bilgileri ve vasıl olduğu fikirleri yine zaman ve mekan
kayıttarım aşan bir dehayla insanlara iletebilmiş bir iletişim üstadı olması, yaz
dıklarına samirniyetle inanan ve onları ciddiyetle uygulayan ve bunu okuyucu
Ianna da hissettirebilen_bir yazar olması; cesur, müteşebbis, üretken ve yaratıcı
bir düşilnür olması; çağına müdahi i, toplumunun dertleriyle dertlenen ve sosyal
sorumluluk duygusuna sahip bir düşünürolması ve benzerine az rastlanan muh
teşem bir eleştirel bir zekaya sahip olması onun bilyük başansımn sebepleri
arasında yer alır.
Düşünce tarihinin en dikkate değer simalarından biri olmanın yanısıra Gazali
düşünce tarihinin en tartışmalı simalarından biridir de ... Ve bu, onun düşüncelerini
maharetle iletebilen dahi bir iletişim ilstadı olmasına rağmen böyledir. Böyledir,
çünkü Gazali aynı zamanda yanlış anlaşılınaya müsait bir düşünürdür. Bir kere
bu kadar bilyük bir ilgiye mazhar olmuş bir düşünürün sadece olumlu yönde ilgi
göreceği düşünülemez. Paradoksal bir ifadeyle onun tartışmalı olması bizzat onun
önemli olmasının hem bir sonucu, hem de bir göstergesidir. Diğer taraftan onun
mirasının yapısı da buna müsaittir. Gazali çok yazmıştır ve çok yazmış olma
sı eserlerinin kqlitesini olumsuz etkilemiş olmamasına rağmen, onun kendi tabii
bütünlüğü içinde kavrarunasını adeta imkansız hale getirmiştir. Böyle olmasında
onun değişmeye son derece açık ve kendini sürekli geliştirip yenileyen bir düşil
Dür ve yazar olmasının da etkisi vardır. Nihayet, buraya kadar sayılanlara onun
sadece kendini sürekli yenileyerek geliştiren bir şahsiyet olarak kalmayıp, benzer
bir çabayı toplumsal düzlemde de göstermiş olmasını, yani bir sosyalıslahatçı ve
yenileyici, bir müceddid olmasını da eklemek gerekir.
Tabiidir ki Gazali eleştiriden viireste bir şahsiyet değildir. Fakat kanaatimce
ona yöneltilen eleştirllerin önemli bir kısmı, onun fiilen yapmış olduğu hata ve
yanlışlardan ziyade oıiun layıkıyla anlaşılamamış olmasıyla ilgilidir. Gazali'nin
dini ve felsefi mirası yeterince olmasa da hatırı sayılır bir ölçüde araştınlmıştır.
Ancak aynı şeyin onun sosyal düşünce mirasıyla ilgili olarak da söylenebileceğini
sanmıyorum. Biz bu çalışmada onun yeterince dikkat çekmediğini düşündüğü
müZ ve daha çok onun sosyal düşünce alanıyla ilgili bazı önemli konulara dikkat
çekmek istedik.
AÇTLIŞ 011JRUMU 75
Bunların en önemlilerinden birisi düşünürümilztln değişmeyle ilgili yönüy
dU. Görmüş olduğumuz gibi, Gazali'yle ilgili olarak durumsal değişme ve zaman
sal değişme şekillerinde olmak üzere iki tür değişmeden bahsedilebil ir. Durumsal
değişmeden maksadın düşünüıümü:zün değişik durumların farklı hükümlere tabi
olması gerektiği konusundaki yaklaşımı olduğunu gördük. Zamansal değişme
konusunda ise iki farklı düzeyden söz edilebildiğini gördük: Kişisel değişme ve
toplumsal değişme. Gerek dururnsa ı, gerekse bütün versiyonlarıyla zamansal de
ğişme faktörleri layıkıyla göz önüne alınroadıkça Gazali'nin anlaşılmasında çok
büyük müşkülatla karşılaşılabileceğini düşünüyorum. Diğer taraftan, onun değişmeyle ilgili yanını değerlendirirken şu önemli hakikati de gözardı etmemek gere
kir: Gazali, değişme tecrübesini geçirirken aynı zamanda içinde yetiştiği geleneği
de temsil ve temessül ediyordu. Nitekim, bilindiği gibi, onun tecdid ve ihya çaba
larının nihai referansı İslami gelenek idi.
Gazali düşüncesinin anlaşılmasında önemli bir rol oynayabileceğini düşün
düğümüz diğer faktörler olarak, onun gaye ve vasıta ilişkilerine yaklaşımını, ma
kasid eş-şeria, masiahatlar vejarz-1 kifaye nazariyesini, geçişli ve geçişsiz fazilet
ve reziletler yaklaşımını ve üç boyutlu insan davranışı analizini tespit ettik ve
bunlara onun kendi çağına müdahil ve bu sebeple bu çağm olaylan ve gerçekle
riyle iletişim ve pazarlık halİnde bir düşüntir olması ile mezhep mensubiyeti gibi
hususların eklenebileceğini gördük.
Burada vurgulanması gereken husus, önemli olarak işaret edilen konulara
noktasal bakmak yerine, düşünUrUmüze ve onun düşüncelerine onların sağladığı
perspektif içinden bakmak gerektiğidir. Bu yapılabildiği takdirde daha sabih bir
Gazall anlayışına ulaşılabileceğini ve onunla ilgili tartışmaların bir losınının da
ortadan kalkacağıru umuyorum.
Buradan Gazali'nin kusursuz bir şahsiyet olduğu ve ilgili tartışmaların bü
tünüyle onu yeterince iyi anlayamamak veya yanlış anlamakla ilgili olduğunu
düşündüğümüz sonucu çtk:mamalıdır. Gazali de nihayet bir beşerdir ve her beşer
için geçerli olan losıtlara tabidir; yani o da şaşabilir, hata edebilir, unutabilir, çe
lişkiye düşebilir, tutarsızlık örnekleri sergileyebilir. Burada yapılacak şey ona bir
tarihi değer muamelesi yaparak, onun doğrudan ve dolaylı sevapiarını almak ve
eğer var ise hatalanndan kaçınmaya çalışmaktır.
76 900. VEFAT YILINDA tMAM GAZ.ZAı...i
Bm LIOGRAPHY
ei-Acem (?), Refık (1994), "et-Takdim", Gazali, Kitab Mihakk en-Nazar, ed.
Refık el- Acem, içinde, Beyrut, s. 3-61.
· Al Ali, NOr ed-Din (1 972), Fazail el-Anam min Rasail xuccet al-islam alGaztilf, Dar ai-Tunisiyya li en-Neşr.
J . Gazali (t.y.), İhya Ulum ed-Din, C. I-V, Beyn.it: Dar ei-Ma'rifah. (
Gazali (l988?);el-Munkiz min ed-Dalal, (Macmu'ah Rasail Vll), Beyrut
Gazali (1996), el-Mllstasfa min İlm el-Usul, C. I-II, ed. M. S. el-Aşkar, Muessasah er-Risalah.
Gazali (1979), Kitab al-Veciz, C. I-ll, 8eyrut: Dar ai-Ma'rifah.
Gazali {l 997), el-Vasitfi al-Mezheb, C. VII, ed. M. M. Tamir, Dar es-Salam.
Ghazanfar, S. M. ve Islahi, A. A. ( 1998}, Economic Thought of ai-Ghazali, Jeddah.
Henito, Muhammed Hasan (1998), "Mukaddimah", Gazali, el-Menhiil min
Ta '/ikat el-Usul, ed. Muhammed Hasan Henito, içinde, 8eyrut: Dar el-Fikr e1-Muastr, s.5-56).
Moosa, Ebrahim (2005), Ghazali and the Poetics of lmagnation. Cbapel Hill ve Londra: The University ofN orth Carolina.
Orman, Sabri (2007 [1984]), Gazali'nin Iktisat Felsefesi (Economic Philo
sophy of al-Ghazali), 3.8., ( l.B. 1984), Istanbul: İnsan Yayınları
Orman, Sabri ( 1 986), Gazali: Hakikat Araştırmast, Felsefe Eleştirisi ve Etkisf, İstanbul: İnsan Yaymlan.
Orman, Sabri (2010),İktisat, Tarih ve Toplum, 2.8., İstanbul: Küre Yayınlan.
Zerrin.kub, A. (2007), Medreseden Kaçlj- lmam Gazzat i 'nin Hayatı, 2.8., Çev. Hikmet Gök, İstanbul: Ağaç Kitabevi.