Transcript of Ey iman edenler! Hep birlikte İslam’a girin....İslam, Kadın Düşmanı Bir Din Değildir ........
IND.inddEy iman edenler! Hep birlikte slam’a girin. (Bakara Suresi
208)
Eser Ad: slam Ne Deildir Yazar: Emre Dorman
letiim: emredorman@yahoo.com
ISBN: 978-605-66212-6-0
Bask ve Cilt: Pasifik Ofset Cihangir Mah. Güvercin Cad. No:3/1 Baha
Merkezi A Blok. Haramidere / stanbul Tel:0212 412 17 77 Sertifika
No: 12027
1. Bask: Mays 2018 10. Bask: Mays 2018
Genel Datm stanbul Yaynevi
Dr. Emre Dorman, Acbadem Üniversitesi’nde öretim üyesidir. Marmara
Üniversitesi lâhiyat Fakültesi Temel slâm Bilimleri Kelâm Bilim
Dal’nda hazrlad Tanr’nn Varlnn Kantlanmasnda Kullanlan Modern
Deliller: nsanc lke Örnei balkl tezi ile yüksek lisans, Deizm ve
Eletirisi: Tarihsel ve Teolojik Bir Yaklam balkl tezi ile de
doktora çalmasn tamamlad.
Emre Dorman, Acbadem Üniversitesi’nde Felsefeye Giri, Bahçeehir
Üniversitesi’nde ise slâm Felsefesi ve Din Felsefesi dersleri
vermekte, ilâhiyat, felsefe ve din-bilim ilikisi alanlarnda
çalmalarn sürdürmektedir.
Yaymlanm Eserleri
• nsanlar Uyurlar Ölünce Uyanrlar (2011) • Modern Bilim: “Tanr Var”
(2011) • Kur’an- Kerim’deki Temel Emirler ve Yasaklar (2011) •
People Are Asleep They Wake Up When They Die (2012) • Duanz Olmasa
Ne Öneminiz Var? (2013) • Dini Konularda Kendini Kandrmann 40 Yolu
(2014) • Din Neden Gereklidir? (2015) • Allah’a Öretilen Din (2016)
• Allah’n Parmak zi (2016) • Kendini Knayan Nefis (2017) • slam Ne
Deildir (2018)
Rahmetli Dedem Mehmet Dorman ve
Rahmetli Babaannem Hanife Dorman’a
7
ÇNDEKLER
8
Sözü Bitirirken…
.........................................................................................................679
nsan dediimiz varln, varlk sahasna çkt andan beri yeryüzünde iyilik
ve kötülük, gerçek ve batl, adalet ve zu-
lüm arasndaki mücadele hiç eksik olmad, hiç bitmedi. Gelen bunca
ilahi mesaja ve peygambere ramen insanlarn önemli bir ksm
yaratllarna aykr davranmay hiç terk etmedi. Çou insan, aklnn,
yaratlnn ve vicdannn sesini gerektii gibi dinlemedii gibi ilahi
buyruklara da gerektii gibi önem ver- medi, dini ve insani ilkelere
bal kalarak bar, huzur ve gü- ven içinde yaamak yerine, dini ve
insani deerleri hiçe saya- rak hareket etme yoluna girdi.
Bugün slam ile birlikte anlmas mümkün olmayan ey- ler, slam
denildiinde insanlarn ilk aklna gelen eyler ha- line geldi. Çünkü
slam dini, mensuplar tarafndan tannmaz ve yaanlmaz bir hale
getirildi. Bugün özellikle gençlerin s- lam’dan uzaklamas, ateizm
ve deizm gibi görülere savrul- malarnn altndaki en öncelikli
sebeplerden biri, slam ile ala- kas olmayan inanç ve kabullerin
slam adna insanlara sunulup savunulmasdr.
Bu kitabn yazl amac slam dini hakknda doru bili- nen yanllara
dikkat çekmek ve slam’n ne olmadndan hareketle gerçekte slam’n ne
olduunu ortaya koyabilmek- tir. Çünkü maalesef bugün slam ile
ilgisi olmayan eyler, s- lam’n temel ve kurucu ilkelerinin önüne
geçirilmi, hayatmza anlam ve deer katmak ve doru yolda bize
klavuzluk etmek için gönderilmi olan din, anlalmaz, yaanlmaz ve
içinden çklmaz bir hale getirilmitir.
10
Bugün Müslümanlarn önemli bir çounluu inandklar dini gerektii gibi
bilmemektedir. Gelenek ve kültür ile e- killenmi din anlaylar dinin
kendisini gölgelemektedir. Bu yüzden öncelikli olarak dinin kendisi
ile tarih boyunca olu- an kültürünün birbirinden ayrt edilmesi
gerekmektedir. Din ile kültür birbirinden ayrt edilmedikçe neyin
din, neyin kül- tür olduunu bilmek mümkün deildir.
slam dini, insan akl ve yaratlna son derece uygun olan evrensel
ilkeleri ile yenilenmeye ihtiyaç duymayacak ekilde her döneme hitap
ederken onu gönderildii ilk dönemlere ve o dönemlerdeki geleneksel
ve kültürel anlaylara hapsetme gayreti içindeki kimi kii ve
çevreler sebebiyle slam dininin günümüz dünyasna hitap etmedii
zannedilmektedir. Oysa s- lam, Kuran vahyi ile tamamlanm ve kyamete
kadar geçerli klnm son ilahi hitaptr. Dolaysyla Kuran’daki ilkeler,
hiç- bir zaman mevcut çan gerisinde kalmayacaktr.
slam dini hakkndaki yanl bilgi ve alglarn banda di- nin kayna
sorunu gelmektedir. Allah’n en güzel ekilde ta- mamlad ve din adna
ihtiyaç duyulan her türlü detay en ince ayrntsna kadar açk ve
anlalr bir ekilde sralad Kuran vahyi, Peygamberimiz ve dört büyük
halife döneminde din adna referans alnan tek bilgi kayna iken,
zamanla siyasi sebepler bata olmak üzere farkl inanç ve kültürler
ile girilen etkileim sonucunda slam’n ruhuna aykr birtakm inanç ve
kabullerin Müslümanlarn din algsn bozduu ve Peygam- berimiz
üzerinden rivayet üretimine geçilmesiyle de Kuran’n Müslümanlar
üzerindeki otoritesinin sarsld görülmektedir.
Bu duruma daha ilk günden beri kar çkan saduyulu ve samimi
inananlar gerek mevcut yönetimler gerekse dini konu- larda gerçei
deil gelenek ve kültürü esas alan insanlar tara- fndan bask ve
iddete maruz braklm ve ölüm ile sonuçla- nan ikenceler ile
susturulmaya çallmlardr. Din, siyasete
11
ve güce alet edilirken, siyasi otoritelerin iktidarlarn meru k-
lacak biçimde ekillendirilmitir.
Oysa slam dini için üphesiz ve tek geçerli kaynak, Ku- ran-
Kerim’dir. Dolaysyla slam dinini, baka kaynaklardan deil bizzat
Kuran’dan okuyup örenmek ve Kuran d her türlü bilginin beeri bilgi
ve yorumdan ibaret olduunu bilmek gerekir. Bu çalmada da dini
referans olarak sadece Kuran- Kerim esas alnm, Kuran d kaynaklarn
slam dininin as- lna uygun ve doru anlalmas önünde oluturduu
engeller gerek çeitli rivayetlerden gerekse baz mehur kitaplardan
ör- neklerle gösterilmeye çallmtr.
nsanlarn dini çarptarak gerçekletirdikleri zulüm ve hak- szlk hep
var olagelmi ve sonuçta din, insan özgürletiren, akln kullanmaya ve
yaratlna uygun davranmaya tevik eden, erdemli ve ilkeli bir insan,
ihlasl ve samimi bir inanan ina etmeyi hedefleyen bir olgu olmaktan
çkarlarak insan köleletiren, akln ve vicdann körelten, kiilik ve
duru sa- hibi bir birey olarak deil sürü psikolojisi ile hareket
ettiren bir araç haline getirilmitir.
Dolaysyla slam dini üzerindeki kara perdelerin kaldrl- mas ve
slam’n nn insanla umut olmas için gerçekte slam’n ne olduunun ve ne
olmadnn net bir ekilde or- taya konulmas gerekmektedir. te
elinizdeki bu çalma, bu amaca yönelik olarak yazlm bir giriimden
ibarettir.
slam dini hakknda doru bilinen yanllar krk balk al- tnda incelenmi,
dinin özünden kopuun ve din adna ortaya çkan sapmalarn nedenleri
delilleri ve kaynaklar ile birlikte okuyucunun takdirine
sunulmutur. Bu çalma, slam dininin bütün problemlerini çözme
iddiasnda deildir ancak sorunla- rn nedenlerine inilmedikçe,
sorunlarn ortaya çkard sonuç- larn çözüme kavuturulmasnn mümkün
olmayacan gös- termeyi hedeflemektedir. nsan elinden çkan her çalma
gibi hata ve kusurlar olmas pek tabiidir.
12
Çalma boyunca eletirel ve sorgulayc bir bak açs ile meseleler
deerlendirilmeye çallmtr. Eletirilerdeki he- def kiiler ya da
gruplar deil, düünce, kabul ve iddialardr. slam adna doru olmad
inancnda olduumuz iddialar or- taya konulmaya ve Kuran ayetlerinde
hareketle bu iddialarn neden yanl olduklar gösterilmeye çallmtr.
slam inanc açsndan Allah dnda herkes sorgulanp eletirilebilir ve
hiç- bir kitaba Kuran muamelesi yaplamaz. Dolaysyla her kitaba ve
insan elinden çkan her çalmaya eletirel yaklamak ge- rekir. Geçmi
kültür ve birikimle yüzlemeden, geleneksel din anlay ve algsna
eletirel bakmadan dorular bulup anlamak mümkün deildir. Geçmite
yaam insanlar ve yazdklar ki- taplar kutsamak, insanlar ve
yazdklarn tartlmaz ve sor- gulanmaz klmak ve hatta insani görü ve
yorumlar ile Kuran dndaki kitaplar dorudan din saymak slam inanc
açsn- dan kabul edilebilir olmad gibi bu tarz bir anlay ve bek-
lenti akl banda bir Müslümana yakan bir tavr da deildir.
Müslümanlar Kuran’a uygun olmayan bilgilerin ve gelene- in deil,
akln, vahyin ve gerçein peinden gitmelidir. Aksi halde Kuran’n bu
konudaki onlarca apaçk ayeti bizzat Müslü- manlar tarafndan yok
saylarak göz ard edilmeye devam ede- cektir. Doru bir slam inancna
sahip olmak için ilahi olan ile beeri olann birbirinden ayrt
edilmesi ve slam’n beeri olan üzerinden deil ilahi olan üzerinden
deerlendirilmesi gerekir. Çünkü slam inanc için ölçü Kuran’dr,
Müslümanlar ya da Kuran d kaynaklar deildir.
Çalmamzn bölümleri, ilenen konunun içeriine göre bazen dil ve
anlatm açsndan deiiklik gösterebilmektedir. Kitabn tamamnda açk,
anlalr ve yaayan bir Türkçe kul- lanlmaya özen gösterilmi,
özellikle yaplan alntlarda geçen baz teknik terim ve kullanmlarn ne
anlama geldikleri dipnotta verilmeye gayret edilmitir. Gereklilik
sebebiyle baz bölüm- ler daha detayl bir ekilde ele alnrken, dier
baz bölümler
13
ise kitabn hacmi düünülerek ana hatlar ile ortaya konul- maya
çallmtr.
Bu çalma, geleneksel din algsna sahip kiilerin gerçei gereince
düünüp sorgulamadan yapacaklar eletirilerden ve etiketlemelerden
çekinmeden ve knayacak olann kna- masndan korkmadan kaleme alnm,
herkes tarafndan be- enilip benimsenmek gibi bir amaç güdülmedii
gibi herkesi honut edip kuatacak ekilde gerçei gizleme yoluna da
gi- dilmemitir. Çaba bizden, baar ise her eyin en dorusunu bilen
Allah’tandr.
15
1
SLAM, NSANIN AKLI, VCDANI VE DOASI LE ÇATIAN BR DN DELDR
slam ve insan ilikisi üzerinde yargda bulunmadan önce s- lam’n
gerçekte ne olduu ve ne olmad konusunu netle-
tirmek son derece önemlidir. Yanl bir slam ve din algsyla doru
deerlendirmelerde bulunmak mümkün olmayaca gibi tarafsz bir bak
açsna sahip olmak da mümkün olmayacaktr.
slam, Allah’a kaytsz artsz teslim olmaktr. Müslüman olmak bu
teslimiyeti kabul etmek, gerçek anlamda inanan yani mümin olmak ise
bu kabulü, hayrl ve güzel eylemler ile or- taya koymaktr. Çünkü
Müslüman olmann beraberinde getir- dii son derece önemli
sorumluluklar vardr. Bu sorumluluklar en güzel ekilde yerine
getirilmedii müddetçe gerçek anlamda iman etmek de inanlan slam ile
yaanan Müslümanlk ara- snda tutarllk sergilemek de mümkün
olmayacaktr. Allah kul- larndan çok ey istiyor deildir. stedii
eyler, her anlamda insann akln, vicdann ve insanln harekete
geçirecek ve onu erdemli ve ilkeli bir birey haline getirecek
eylerdir. s- lam, insann akl, vicdan ve doas ile çatan bir inanç
sis- temi deildir. Çünkü slam olmak esasen insan olmak; insan
olduumuzu hatrlamaktr.
Hz. Âdem’den Peygamberimiz Hz. Muhammed’e kadar ge- len tüm
peygamberlerin beraberlerinde getirmi olduklar ilahi mesajlarn
ortak ad slam’dr. Tüm peygamberlerin en önce- likli ortak paydalar
da Müslüman olmalar ve insanlar ken- dilerine deil yalnzca Allah’a
çarmalardr.
slam, insan olmann onuruna, düünebilen insan aklna, doas bozulmam
insan ruhu ve vicdanna en uygun sistem
16
olarak insanln ortak deerlerini içerir. Çünkü gerek yarat- l gerek
akl ve vicdanyla ancak insan varsa slam’n ve an- cak slam varsa
insann bir anlam ve deeri vardr. slam’n en büyük kurucu
deerlerinden ve tüm peygamberlerle bir- likte vurgulanan
getirilerinden biri de rkçln her türlüsünü reddetmesi ve üstünlüü,
rkta, soyda, dilde deil erdemli ve ilkeli davranlarda görmesidir:
Ey insanlar! Biz sizi bir er- kek, bir diiden yarattk ve
birbirinizle tanmanz için sizi halklar ve kabileler kldk. üphesiz
Allah katnda en üs- tün olannz (sorumluluk bilinci ile hareket
edip) duyarl olmada en ileride olannzdr. (Hucurat 13)
Demek ki slam, Allah merkezli ama insan hedefli bir inanç- tr.
slam, insan içindir. nsan yaratl amacna uygun bir forma sokup, yine
bu amaca uygun yaatmak içindir. slam inanç sis- teminin en temel ve
evrensel ilkeleri ile vücut bulmu hali din- dir. Din, insana, insan
olduu gerçeini hatrlatmak, ona doru yolda ilerleyebilmesi için
klavuzluk etmek, hayatn anlaml ve deerli klmak, akln ve vicdann
köreltmesine engel ol- mak için vardr. “Din nedir?” ya da “Dinin
amaç ve hedefi ne- dir?” eklindeki sorulara verilecek en güzel
cevap: “Din, er- demli, ilkeli, adalet ve merhameti esas alan insan
ve toplum ina etme projesidir” eklinde olacaktr. Çünkü “slam’dan
ne- leri çekip alrsanz en temel deerlerini yani kurucu ilkelerini
ortadan kaldrrsnz?” gibi bir sorunun muhtemelen en doru cevab:
“Akl, irade, adalet ve merhamet” olacaktr.
Din bizden, insan olmann onuruna yani yaratlmza uy- gun davranmamz,
sorumluluk bilinci içinde duyarl ve ilkeli bir insan olmamz,
inanmamza ramen Allah yokmu gibi ya- amamamz, insanlara güven
vermemizi, adaletli, merhametli, doru ve örnek bir birey olmamz
ister. te tam da bu yüzden din bizden geçici arzularmza deil
Allah’a teslim olmamz ister. Yaratlmzdan bize verilmi olan deerleri
bozmadan,
17
aklmz ve vicdanmz köreltmeden, yaratlmza ve insani deerlere bal
kalmamz ister.
Din, Allah ile kul arasndaki ilikiyi belirleme noktasnda bireysel
bir olgudur. Özgür iradesi ile karar vererek Allah’a tes- lim olmak
ve dini gerekleri yerine getirmek isteyen kii, bunu bireysel olarak
yapar. nanç, bireyin kendi kiisel sorumlulu- udur. Ahirette Allah’a
verilecek hesap da bu bireysel sorum- luluun sonucudur. Din, srar
deil tekliftir. Din, bu anlamda insana geni bir özgürlük alan
tanmtr. Dolaysyla din, in- san tutsak etmek için deil aksine
özgürletirmek için vardr.
Din insan hayatn anlaml, deerli ve yaanlabilir klmak içindir. Oysa
insan, kendisi için olan dini özünden uzaklatra- rak yaanlmaz
klmtr. Dini, deerlerinden uzaklatran, onu yozlatran, kültürel ve
geleneksel inanç ve kabuller ile özün- den koparan, onu birtakm
dünyevi güç ve menfaatlere alet ederek doasn bozan insandr.
Dolaysyla dinin kendisi ile din adna insanlar tarafndan üretilen
kültür, gelenek ve kabul- ler birbirinden ayrlmaldr. Dinin kendisi
ile kültürünü birbi- rine kartran insan, gelenek ve kültürle
ekillenmi din anla- ylarnn dinin içine girmesine neden olacaktr.
Böylece din ile insan arasnda uyumsuzluk oluacak ve çatma
çkacaktr.
Doas bozulmam insan akl ve vicdan, doas bozulma- m dini ilkeleri
benimsemekte zorluk çekmeyecektir. Ancak hem insann hem de dinin
doasnn bozulduu yerde, insan, yaratl ayarlarna din de özüne
dönmedii müddetçe insan ve din arasndaki çatma ve uyumsuzluk
bitmeyecektir. Çünkü doas bozulmu din ile doas bozulmu insan
arasnda doku uyumazl olacaktr. Bu uyumsuzluu ortadan kaldrmak için
öncelikle yaratl ayarlarmza dönmemiz, din adna bilip ö- rendiimiz
bilgi ve kabullerimizi akln ve vahyin öncülüünde gözden geçirmemiz
ve hem insanlmz hem de inancmz Allah’n vahyi ile yeniden ina
etmemiz gerekir.
18
Yaratl ayarlarna uygun hareket eden insan ile dinin ken- disi
arasnda bir çatma olmas söz konusu olamayacana göre ya bizim
ayarlarmzda ya da din anlaymzda bir so- run var demektir. Bu
sorunun çözümü için alg ve ayarlarmz Allah’n vahyi ile normale
döndürmemiz gerekir. nsan ftrat yani yaratl için uygun olan din,
her türlü insani müdahale ve etkiden arndrlm olan saf ve doal
dindir. Bu dinin sa- hibi Allah’tr. Allah’n yaratt insan ile
Allah’n indirdii din kendi arasnda uyum gösterir. Allah’n dini ile
ftratmz, tpk beden ölçülerimize uygun smarlama bir elbise ile
bedenimi- zin uyumu gibi eksii ve fazlas olmadan üzerimize tam ola-
rak uygundur. Ftratmza uygun olmayan din, beden ölçüleri- mize
uygun olmayan bir elbise gibi üzerimizde emanet durur.
Bugün yaygn olarak yaanan, en temel insani deerlerle, akl ve yaratl
ile çatan geleneksel din algsnn inancmz yozlatrd ve ftratmzla çatt
ortadadr. Çünkü bugün çou Müslüman, gerçek ve samimi bir imandan,
erdemli, ah- lakl ve ilkeli bir durutan uzak bir din anlayn
benimsemi- tir. Oysa insan olduumuzu hatrlamadkça yani ftratmza
uygun davranmadkça Müslüman kalmamzn mümkün olma- yaca
bilinmelidir.
Allah dini, aklmza ve doamza uygun olarak gönder- miken onu çatma
konusu klan bizleriz. Genetii ile oyna- np doas bozulmu bir besin
gibi dinin de genetii ile oyna- m ve doasn bozmuuz. Bu yüzden dinin
varolu amacnn bize salayaca faydalardan gerektii gibi istifade
edemiyor, din adna uydurulan, üretilen, anlatlan eyler sebebiyle
doa- mz bozuyor ve dini ilkelere uygun davranmyoruz.
Oysa din bize aklmza, vicdanmza ve yaratlmza uy- gun olarak
farkndalk ve duyarllk kazandrmak, varolu an- lam ve amacmz
kavramamzda bize destek olmak, dünya hayatnn geçicilii ve ölüm
gerçei karsnda nasl bir hayat yaamamz gerektii hususunda bizi
bilgilendirmek, en güzel
19
ekilde yönlendirmek, insan olmann onuruna uygun bir hayat yaamamz,
bar, huzur, güven içinde yeryüzünü güzel ve ya- anabilir bir yurt
klmamz, iyi ve güzel olana yönelerek kötü ve çirkin olandan uzak
durmamz, ruhumuzun ve manevi doa- mzn kaslarn güçlü ve salam
tutmamz, bencillik, kin, öfke, nefret gibi kötü huylardan arnmamz,
rahmet, merhamet, ada- let ve erdemi esas almamz yani ksacas
Allah’n bizden raz olaca ekilde bir hayat yaamamz için vardr:
Allah’a da- vet eden, dürüst ve erdemli davranan ve ‘Elbette ben
ka- ytsz artsz Allah’a teslim olanlardanm’ diyenden daha güzel
sözlü kim olabilir? (Fussilet 33)1
ayet din bunlar salamyorsa ki bireysel ve toplumsal resme bakldnda
salamyor olduu görülmektedir ya bi- zim inancmzda ya da din
anlaymzda bir problem var de- mektir. Dolaysyla sorunu dinde deil
kendimizde aramamz gerekir. Allah’n dini, insanlarn öretileri gibi
deildir. n- san akl, vicdan ve yaratl ile uyum gösterir. Yeter ki
biz hem kendi doamz hem de dinin doasn bozmadan akln ve vahyin
rehberliinde doru bir din anlay üzerinde ola- lm. te o zaman din,
en büyük problemimiz olmaktan çka- cak ve Allah tarafndan gönderili
amacna uygun olarak en büyük nimetimiz halini alacaktr. Çünkü
ayetin ifadesi ile din bizim için Allah’tan gelen bir nimettir:
Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim ve size olan nimetimi
tamamladm; sizin için din olarak slam’/Allah’a teslimiyet yolunu
be- nimsedim. (Maide 3)
slam inanç sistemi, hem Allah’n en büyük nimeti hem de inanp hayrl
ve güzel iler yapmak isteyenler için doru yol rehberidir. slam,
Allah’tan gelen saf hali ile insanlar tarafndan 1 Not: Çalma içinde
Kuran ayetleri koyu renkli olarak, ayet yerleri de hemen ar-
kasndan parantez içinde (Fussilet 33) örneinde olduu gibi “Suresi”
yazlmadan verilecektir. Örnek verilen bu ayet Fussilet Suresi’nin
33. ayetini ifade etmektedir. Ayn zamanda baz yerlerde metin içi
ayet göndermeleri dipnotta verilecektir.
20
üretilen inanç, kabul ve yorumlarn üzerinde ve her türlü insani
müdahaleden korunmu bir deerdir. Tüm dinlere ve inançlara kar
gücünü ve üstünlüünü de buradan almaktadr: O, Elçi- sini, hidayet
ve hak din ile gönderdi ki mürikler holan- masa da onu, bütün
dinlere üstün klsn. (Saff 9)
Allah tarafndan indirilen dinin, insanlar tarafndan üretilen inanç
ve kabullere olan üstünlüü hiç üphesiz Allah’n kulla- rna olan
üstünlüü gibidir. Allah tarafndan indirilen din nasl bir dindir?
sorusu Kuran ayetlerinden hareketle u ekilde özetlene- bilir:
“Hakikatin dini olarak adlandrlan bu din; delil ve ispata dayand
için “salam din”2, akl onu gerektirdii ve varlkla- rn yaratl ona
tanklk ettii için “hak din”3, Allah’n birliini ve ibadetin O’na
yaplmas gerektiini vurgulad için “tevhid dini”4, gelmi geçmi bütün
peygamberlerin ortak dini olduu için ve insan doasna yasland için
“hanif din”5, Hz. brahim örnekliinde olduu gibi hanif olup delil
getirerek ve delile da- yanarak inanlan bir din olduu için “brahim
dini”6, yaratld hâl üzere devam eden bozulmam mizaç ve tabiat
sahibi insan- larn yöneldii din olduu için “ftrat dini”7, dinde
delilin ve de- lil üreten süreçlerin önemine ve yerine iaret etmek
üzere “akl dini” ve “kalp dini”8 olarak nitelenmektedir.”9
slam, hayatn anlam ve deerinin Allah ile kurulan bada olduu mesajn
verir. nsan bata olmak üzere her güzel ey ancak Allah varsa anlam
ve deer kazanr. Allah’n var olma- d düünülen bir dünyada, her ura
anlamszlar. Sanat, po- litika, felsefe ve spor gibi her insani ura
anlamszdr. nsanlk 2 Yusuf 40 3 Tevbe 29, 33; Fetih 28 4 ura 13 5
Yunus 105; Âli mran 95; Beyyine 5 6 En’am 79, 161; Âli mran 65 7
Rum 30 8 Hac 31; Mülk 10, 23; Secde 9, Kaf 37 9 aban Ali Düzgün,
Dini Anlama Klavuzu, OTTO 2017, s. 119-120.
21
tarihindeki tüm kahramanlklar ve fedakârlklar da boa çka- caktr.
Çünkü yok olup gideceklerdir. Allah’n olmad bir ha- yatta insan,
devasa evrende bir kvlcmdan ibarettir.
Dinin sunduu paradigmada10 Allah varln merkezindedir. Allah insan
yaratm, onu isteyerek bilinç ve irade sahibi olarak var etmi, doay
ve dier canllar da emrine vermitir. Kuku- suz bu, insan deerli
gören bir anlaytr. Sahip olduumuz de- eri bize Allah vermitir.
Allah bize akl ve kavray yetenei vermi ve bize doru yolu
göstermitir. Bu gerçek karsnda ük- redici ya da nankör olmas ise
insann kendi tercihine kalmtr.
Allah bize o deeri vererek bizi, anlmaya deer bir varlk haline
getirmitir. Allah o deeri vermese insan, anlmaya de- er bir varlk
deildir: nsann üzerinden, o tarih sahnesine ç- kncaya (kadar), tüm
zamanlar içinden belirsiz ve uzun bir süre geçmemi miydi (ki),
henüz o (bu süre zarfnda) anl- maya deer bir varlk bile deildi?
nsanolunu katmerli bir karm olan hayat tohumundan biz yarattk.
Snava tabi tutmay (diledik) ve ardndan ona iitme ve görme ye- tenei
verdik. Gerçek u ki, biz onu yola klavuzladk. Ar- tk ya ükredici
olur ya nankör. (nsan 1-3)
Din, insann hayatna anlam katar. Bize bir amaç verir. Bizi deerli
klar. Allah bizi isteyerek yaratm, bizi deerli görmü, bizi dikkate
alp doruyu göstermi, dorunun peinden gitme- miz durumunda önce
rzasyla sonra da cennetleri ile ödüllendi- receini söylemitir. te
Allah’n hayatmzdaki yerini bu ger- çei dikkate alarak belirlememiz,
sahip olduumuz deeri bize verdii için minnet ve ükran hisleri ile
O’na yönelmemiz ve bize verdii deere yarar ekilde erdemli bir yaam
sürerek sorumluluumuzun bilincinde olmamz gerekir: Ey kullarm! Bana
kar sorumluluunuzun bilincinde olun. (Zümer 16)
10 Paradigma: deal bir durum, örnek, model. Bir eye bak tarz
salayan her türlü ideal tip ya da örnek.
22
2
SLAM, YAANILMASI ZOR BR DN DELDR
Birçok kiinin sandnn aksine slam, yaanlmas zor bir din deildir.
Yeter ki slam’ biz zorlatrmayalm ve
yaanlmaz klmayalm. slam’n yaanlmas zor bir din ol- duu yönündeki
kanaatin bir sebebi slam hakkndaki bilgi- lerimizin yetersizlii;
bir dier sebebi de gerçekte dinden ol- mamasna ramen zaman içinde
üretilen inanç ve kabullerdir. Daha önce de ifade edildii gibi
esasnda slam insan yarat- lna, aklna ve mantna en uygun sistemdir.
Tüm peygam- berler slam inanç sistemini getirmi ve insanlara ayn
haki- katleri tebli etmilerdir.
slam, evreni ve insan yaratan Allah’tan gelen ilahi bir me- sajdr.
üphesiz yarattn en iyi bilen Allah’tr. Bu yüzdendir ki slam, insan
yaratlna en uygun ve en yaanlabilir dini ve insani yükümlülükleri
içerir.
Allah bize peinen vermi olduklar ve inançl, erdemli ve sorumluluk
sahibi duyarl bir yaam sürdüümüz takdirde ver- meyi vadettikleri
ile mukayese edildiinde bizden kayda de- er bir ey istememektedir.
Bizden istedii eyler, yine bizim yararmza ve hayrmza olacak
eylerdir.
Allah’n bize de bizden gelecek herhangi bir eye de ihti- yac
yoktur. Dolaysyla bizden yine bizim faydamza olacak eyleri istemesi
bile Allah’n esiz rahmet ve merhametinin bir sonucudur: Allah hiç
kimseye tayacandan fazlasn yük- lemez. Herkesin kazand iyilik kendi
lehine, iledii kötü- lük de kendi aleyhinedir. (Bakara 286).
Görüldüü gibi Allah bizden yaratl kapasitemizin üzerinde bir ey
istememekte,
23
yapacamz iyilik ve kötülüklerin sorumluluunu üstlenece- imizi
bildirmektedir.
Öte taraftan Allah rahmetinin bir gerei olarak bizim için zorluk
deil kolaylk istemekte ve bizleri, yaanlabilir kolay bir din ile
yükümlü tutmaktadr: Allah sizin için kolaylk is- ter; O sizin için
zorluk istemez. (Bakara 185)
Allah’n bizi din ile ereflendirmesi ve yaratlmza uy- gun davranmamz
için bize hatrlatmalarda bulunmas bize zor- luk çkarmak için deil
aksine bizi kötülük ve çirkinliklerden arndrarak temizlemek ve
özümüze döndürmek içindir: Al- lah size zorluk çkarmak istemiyor.
Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor
ki, ükrede- bilesiniz. (Maide 6)
Allah bizleri, vermi olduu dnda bir ey ile yükümlü tutmad gibi ayn
zamanda zorluklardan sonra bir kolaylk ve ferahlk yaratarak bize
rahmet ve muhabbeti ile muamele etmektedir: Allah hiçbir benlii,
kendisine verdii ey d- nda yükümlü tutmaz. Allah, bir güçlükten
sonra bir ko- laylk yaratacaktr. (Talak 7)
Kuran: Zorluun yannda bir kolaylk muhakkak var! (nirah 6) diyerek
bizleri tevik etmekte ve en zor durum- larda dahi Allah’a dayanp
güvenmemiz ve zorluklara direnç göstermemiz konusunda bize
hatrlatmalarda bulunmaktadr.
Yaanlmas ve anlalmas zor olan slam deil, slam hak- knda yeteri
kadar bilgi ve ilgi sahibi olmadan slam’n yaa- nlmas zor olduunu
düünmektir. slam’ mensuplarnn ka- bul ve uygulamalarnn ötesinde
dorudan kendisi üzerinden bilip deerlendirmek gerekir. Esasen slam,
hayat en doru ve en güzel ekilde yaama rehberidir. nsann hayatna
anlam ve deer katmak ve insan, olabilecek en yüce amaçlar ile ina
et- mek üzere gönderilmi ilahi bir sistemdir.
24
Biz yeter ki slam’n doasn bozmayalm, onu akl ve vicdan d yaanlmaz
bir din klarak zorlatrmayalm, yaa- mamak için çeitli bahanelerin
arkasna saklanmayalm ve en güzel ve en doru ekilde slam hakknda
bilgi sahibi olalm.11 slam’n insan için uygun gördüü bir yaam,
Allah’n ayetle- rinin en doru ve en güzel ekilde içselletirildii ve
peygam- berlerin en güzel ekilde örnek alnd bir yaamdr. Gerçek
anlamda iman ve erdem sahibi olabilmemiz için, Allah’n ta-
limatlarna en güzel ekilde uymamz gerekir. Allah, bizi iyi ve güzel
olana sevk edecek hayat rehberimizi bize bildirmi- tir. Allah,
gerçek anlamda iman etmek isteyen samimi kulla- rna, üstün bir
hayat tarz olan örnek bir ahlaka sahip erdemli kiilerden olmay
teklif etmitir. Biz ise çou zaman Allah’n teklifini dikkate
almayarak nefsimizi rehber edinmi ve yan- l bir hayat tarz
benimsemiizdir. Bu yüzden Kuran ayetleri sorar bize: Hakikat buyken
(ey insanlar), bu gidi nereye? (Tekvir 26)
Allah bizden çok bir ey istememektedir. Bizden istedik- leri yine
bizim hayrmza olan gerçekleri dikkate almamz ve apaçk ayetlerini
görmezden gelen bir hayat yaamamamzdr. Yoksa Allah’n bize de bizden
gelecek herhangi bir eye de ih- tiyac yoktur: Ey nsanlar! Bu Elçi,
Rabbinizden size ger- çek olan getirdi; O’na inanp güvenin; bu
sizin hayrnza olur. Ama ayetleri görmezlikten gelirseniz bilin ki
göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ndr. Allah bilir, doru
kararlar verir. (Nisa 170)
Biz yeter ki hakikati en güzel ekilde görüp takip edelim ve
gönülden gelen bir istek ile Allah’a kaytsz artsz teslimiyet
gösterelim. Allah hayrl tüm i ve amaçlarmz kolaylatracak 11 Bu
konuda detayl bilgi için baknz: Emre Dorman, Dini Konularda
Kendini
Kandrmann 40 Yolu, stanbul Yaynevi 2014. Not: Bu kitab ve dier tüm
kitap çalmalarm www.emredorman.com adresinden ücretsiz olarak PDF
formatn- da okuyabilir ve dilerseniz kaydedebilirsiniz.
25
ve bizi en güzel olan dosdoru yoluna klavuzlayacaktr: Biz,
(böylece) (nihai) huzura ve rahatla giden yolu senin için
kolaylatracaz. (Ala 8)
Allah’a kulluk etmenin ya da slam’ gerektii gibi yaa- mann zor
olduuna dair düüncelerimizin bir sebebi de, kul olduumuz gerçeini
kabullenemeyiimizdir. Bilindii gibi dirençli olma; kar koyma, kar
durma ve tepki gibi anlam- lara gelmektedir. Çou zaman muhtemelen
farknda olmadan Allah’a gerektii gibi teslim olup kulluk etmemek
için direnç gösteriyoruz. Esasnda nefsimize gösteremediimiz
direnci, Al- lah’a gösteriyoruz. Oysa Müslüman olmak, Allah’a
teslim ol- maktr. Gerçek anlamda Allah’a teslim olan kul, Allah’a
kar koymaz. O’na kar direnç göstermez. Nefsinin kötü eilim- lerine
kar durur. Nefsine direnç gösterir.
Modern dünyann bize sunmu olduu bunca imkâna ra- men yine de derin
bir skmlk, yalnzlk, doyumsuzluk ve tatminsizlik içinde olmamzn en
öncelikli sebebi, Allah’n kulu olduumuz gerçeini bir türlü
kabullenemememizdir. Oysa bu gerçee kar direnç göstermenin bir
faydas yok- tur. nsan ölüme kar direnç gösterebilir mi? Gösterecei
di- renç, bir gün ölecei gerçeini deitirebilir mi? Ayn ekilde ne
kadar direnç göstersek de Allah’n kulu olduumuz gerçe- ini
deitiremeyiz. nsan ismini, iini, evini, fiziki görünü- ünü,
ülkesini ya da dinini deitirebilir ama Allah’a kul ol- duu gerçeini
deitiremez. Kar konulamaz bu gerçee ne kadar dirense de insan,
sonunda teslim olmaktan baka bir ça- resi olmadn anlar.
Esasnda insann nefsî arzularna sürüklenmesi, bakala- rna kar
büyüklenip kibirlenmesi, kendini herkesten önemli ve üstün görmesi
ve bir gün ölecei gerçeini düünmek iste- memesinin temel sebebi,
varlk amacn unutarak kul olduu gerçeine kar direnmesidir.
26
Oysa bu gerçek karsnda direnmenin insana bir faydas yoktur. Üstelik
insan gerçek anlamda deerli klan ey kulluk- tur. Kulluk bizim Allah
için var olduumuzu ifade eder. Ma- dem bizi Allah yaratmtr, Allah’n
yaratndaki tüm hikmet- leri bilemesek de ancak Allah’a bakan bir
yönle var olmamz gerektiini bilmemiz gerekir. Bu gerçek, Kuran’da u
sözler ile hayat bulur: Beni yaratana ne diye kulluk etmeyecekmiim
ben? Ve sizler de O’na döndürüleceksiniz. (Yasin 22). Öyle ya
insan, kendini yoktan yaratana kulluk etmeyip de ne ede- cektir?
Bundan daha doal ve hakka uygun baka ne olabilir?
Allah’n tüm ileri hikmetlidir. Yoktan var etme gücü ve sanat sadece
Allah’n elindedir. Allah’n biz yok iken bizi var- lk alanna
çkarmas, bize olan sevgisinin, rahmet ve merha- metinin bir
göstergesidir.
Salkl bir ruh ve zihin yapsna sahip olan kiilerin var olmaktan
memnuniyet duyduklar ve yok olmak istemedikleri bilinen bir
gerçektir. Varl da, var olma isteini de yaratan Allah’tr. Durum
böyleyken Allah var ve bizi yaratmtr de- memize ramen sanki O yokmu
gibi davranmamz ciddi bir çeliki oluturmaktadr.
Allah’a inanan insanlarn önemli bir ksm, inancnn ge- reklerini
yerine getirmemekte yani Allah’n var olmas, haya- tmzda pek bir eyi
deitirmemektedir. Kuran ayetleri örnek bir inanann nasl davranmas
ve inanç-davran uyumunu na- sl salamas gerektii ile ilgili çok açk
bildirimlerde bulunur.
Allah’ yüceliine yakr bir biçimde bilip O’na yönelmek, yapn
dediklerini yapp, uzak durun dediklerinden de kaçn- mak, inanç
davran uyumunun ilk ayan oluturur. Bize dü- en, neden yaratldmz ya
da niçin var olduumuzu sorgu- larken, Allah’n tüm ilerinin hikmet
dolu olduunu bilmek, bizi var eden kudrete kar sorumluluklarmz
örenmek ve kulluumuzun gereini yerine getirmektir.
27
Esasnda Allah’a kul olmak, imtihan dünyasndaki insa- nn kulluunu en
güzel ekilde ortaya koyarak kendini Rab- bine kar ispat etmesi ve
böylelikle bir anlamda kendini ger- çekletirmesidir. nsan, varln
anlaml klabilmek ve salkl bir ekilde devam ettirebilmek için çeitli
eylere ihtiyaç du- yar. Ünlü psikolog Abraham Maslow, insann doutan
gelen ve zamanla davranlarna yansyan bu ihtiyaçlarna dikkat çek- mi
ve bir çeit ‘ihtiyaçlar hiyerarisi’ oluturmutur.
Bu ihtiyaçlar hiyerarisi be aamas olan bir piramide ben-
zetilebilir. Buna göre piramidin tabannda nefes alma, yeme, içme,
uyuma ve cinsellik gibi fizyolojik ihtiyaçlar yer alr. kinci aamada
güvenlik ihtiyac vardr ki bu da insann hem kendisini hem de
sevdiklerini güven içinde hissetme ihtiyacdr. Üçüncü aama insann
kendini bir yere ait hissetme ve sevgi ihtiyac, dördüncü aama ise
insann saygnlk ihtiyacdr. Be- inci ve son aama yani piramidin
tepesi ise insann kendini gerçekletirme ihtiyacdr ki bu ihtiyaç da
kiisel tatmin ve po- tansiyelini aça çkarmas eklinde
gerçekleir.
Esasen tüm bu aamalar, sonunda insann kendini gerçek- letirebilmesi
için gerek duyduu araçlardr. nsandaki tüm bu doutan gelen
ihtiyaçlar yaratan Allah, insann bu ihti- yaçlarn karlayabilecei
nimet ve imkânlar da yaratmtr. nsann gerçek anlamda tatmin
olabilmesi için araçlara takl kalmayp, amaca yönelmesi gerekir.
Varlk amacna ulaarak kabuundan dar çkan ve kendini gerçekletiren
insan, er- demli, duyarl, iradesine hâkim, kararl, sabrl, güvenli,
sevgi dolu, merhametli, vefal, sadece kendisini düünmeyen, pay-
lamay bilen, zorluklara kar dayankl örnek bir insan olur. ç
dünyasnda ulat üstün mertebe ile kendini gerçekletiren insan, hem
bu dünyada hem de ahirette gerçek huzur ve mut- luluu tadacaktr:
Allah, kendisine kar sorumluluk bilinci duyanlar koruyacak ve (iç
dünyalarnda) ulatklar üstün mertebelerden dolay (onlara mutluluk
balayacaktr);
28
ne bir kötülük dokunacak onlara, ne de üzüntüye kapla- caklar.
(Zümer 61)
Allah’a Kul Olmak, Gerçek Anlamda Özgür Olmaktr Allah’a kulluk
etmek yani buyruklarna uygun yaamak,
insann kendisini kontrol etmesi, dolaysyla kendisine hâkim olmas
demektir. Kendisine hâkim olan insan, bakalar tara- fndan kontrol
edilemez. O istemedikçe bakalar onu isteme- dii eylere
sürükleyemez.
Biz çou zaman özgürlüün, canmzn her istedii eyi is- tediimiz zaman
yapmak olduunu sanrz. Oysa insan ger- çek anlamda özgürletirecek ey
hem bedenini hem de ruhunu kontrol altnda tutmasdr. Doru zamanda
doru eyi yapmas, en doru kararlar almasdr. Örnein bazen canmzn her
iste- dii eyi almay hatta ar denilebilecek ekilde tüketim yap- may
özgürlük sanrz. Oysa asl özgürlük, gerekli olmayan bir eyi almamak
yönünde irademizi ortaya koyabilmemizdir.
Kul olmak, bizi var eden sonsuz kudret sahibine kar sevgi ve saygmz
en güzel ekilde sunmaktr. Bu sevgi ve sayg bi- linci ile hayat, o
hayat bize veren kudret sahibinin kurallar dorultusunda yaayarak
arzu ve isteklerimizi kontrol altna almaktr. Kulluk, Allah’n
ihtiyaç duyduu bir ey deildir. Aksine insan, gerçek anlamda
özgürlemek ve hem duygula- rn hem de iradesini kontrol altna alarak
insan onuruna yara- r bir hayat sürmek için Allah’a en güzel ekilde
kulluk etme ihtiyac içindedir.
Her eyin bir kural, her baarl iin disiplinli bir çalma arka plan
olduu gibi insanca yaamann da bir kural vardr. Bu kural ise Allah’n
buyruklar dorultusunda O’nun yüceli- ine yarar kul olmaktan geçer.
Allah bu kurallarn, bizi yara- trken nefsimize kodlam, indirdii
ayetleri ile de nefsimizde olan bize hatrlatmtr. Kulluk insann
fevri olarak hareket et- mesinin önüne geçer. Bir eylemde
bulunmadan, herhangi bir
29
söz söylemeden ya da öfkesine yenilmeden önce insan, Allah’ ve
ayetlerini hatrlar.
nsan güçlü klan ey, duygularna hâkim olmasdr. Duy- gularna hâkim
olamayan insan duygularnn tutsa olur. Duy- gularnn tutsa olan
insan, hiçbir zaman gerçek anlamda öz- gür olamaz. Duygularna hâkim
olamayan insan, maddi istek ve tutkularna da hâkim olamaz.
Hakk verilerek yerine getirilen kulluk, insan disiplinli k- lar.
Disiplinli olan insan uykusuna, itahna, öfkesine, nefre- tine,
diline ve nefsine yenilmez. Kul olmak, insan olmaktr. nsanca, insan
onuruna yakr ekilde davranmaktr. Kul ol- mak, olgunlamak, maddi ve
manevi anlamda tatmin bularak doygunlua ulamaktr.
Maddi beklenti ve kayglar ile yaayan birinin gerçek an- lamda
tatmin olmas ve yaad hayat anlaml klmas müm- kün deildir. Allah tüm
yarattklarnn rzklarn da en güzel ekilde yaratan, lütuf ve ikram bol
olan, rahmet ve merhamet sahibiyken, insanlar Allah’tan bakasna
kulluk ederek ya da insanlar kul köle ederek deersiz ve anlamsz bir
hayat yaar- lar. Mutsuzluk ve tatminsizliklerin en büyük sebebi
dünya ha- yatnn geçici nimetlerine olan tutku ve beklentilerdir.
Maddi beklentiler ister istemez birçok yoksunluu beraberinde geti-
rir. Gerçek kulluk, manevi anlamda tüm zenginliklere sahip ol-
maktr. Geçici olana deil kalc olana yatrm yapmaktr. Bu ise kiiyi
tam anlamyla mutlu edecek olandr.
Ancak Allah’a gerektii gibi teslim olarak gerçek anlamda
özgürleeceimizi ve ancak gerektii gibi kul olduumuzda kendimizi
gerçekletirebileceimizi bilmemiz gerekir. Allah’a kul olmak ve
olmamak arasnda kalmayalm. çten gelen bir is- tek ve teslimiyet ile
Allah’a güvenip dayanalm. Allah’a kar gösterdiimiz direnç artkça,
nefsimize kar direncimiz azalr. te tam da bu noktada Allah’ ilah
bilmekle nefsi ilah edin- mek arasnda bocalanr.
30
Doru ve yanl arasnda ayrm yapmak için tek bana nef- sin arzu ve
istekleri ölçü olarak alndnda, yanlmak ve ha- taya dümek kaçnlmaz
olacaktr. Kendini nefsi ile ba baa brakan insan, özünden uzaklaarak
yalnz kalacak ve kendini, Allah’n yardm ve desteinden mahrum
brakacaktr.
nsan nefsi boluk kabul etmez. Allah’a ait olmas gere- ken yer, arzu
ve isteklere terk edilmez. Arzu ve isteklerin tut- sa olan nefis,
kendini knayamaz, gerçekleri göremez. Ken- dini knayamayan nefis,
kendini günahlara terk eder. Kendi elimizle kendimizi günahlara
terk etmeyelim. Allah’a kulluk etmeye kar direnç göstermeyelim.
Nefsimizi, Allah’a olan teslimiyet ve sevgi zrhmz ile sarp kuatalm.
Kuatalm ki, Allah’a kar deil, nefsimize kar dirençli olalm. slam’n
yaanlmas zor bir din olduu gibi temelsiz iddia ve bahane- lerin
ardna snmayalm. Hayrl ve güzel ilerde öncü olup yaralm. yilikler
yaptkça ve aktif ekilde sorumluluk bilin- cine sahip bir kul olmak
için çaltkça nefsimiz ve irademiz de güçlenerek çelik gibi
olacaktr. Böylece hedefi erdemli ve ilkeli insan ina etmek olan
slam, en güzel ekilde amacna ulaacaktr.
31
3
SLAM, REFORM HTYACI OLAN BR DN DELDR
Bilindii gibi reform; yeniden biçimlendirme, bir eye ye- niden ekil
verme ve düzeltme gibi anlamlara gelmekte-
dir. Ancak slam’da reforma ihtiyaç duymak için slam’n ye- niden
ekil almaya ihtiyaç duyacak biçimde bozulmu olmas gerekir. Oysa
bozulan slam deil Müslümanlardr; sahip ol- duklar din anlaylardr.
Dolaysyla dinin kendisinde deil, Müslümanlarn din anlaynda reform
yapmak gerekir. Din konusunda yaplacak ey her türlü insani yorum ve
anlay- lardan syrarak dini özüne döndürmektir. Bunun için de Ku-
ran’ ölçü almak gerekir.
Dinde deime olmaz. Dinde deime olmas için Allah’tan yeni bir vahiy
gelmesi gerekir. Böyle bir ey de söz konusu edilemeyeceine göre
yani Kuran, Allah’n insanlara son hitab olduuna göre din, kyamete
kadar deimeyecektir.
Dinde deimez olan tek ey Allah’n vahyi ve vahyin be- raberinde
getirmi olduu hükümlerdir. Dini anlay ve yorum- lar zamanla
deiebilir ki zaten çaa uygun olarak deimeli- dir. Çünkü zaten dini
anlay ve yorumlar dinin kendisi deil; insanlarn anlay ve
kabulleridir. Bu ikisini birbirine kartr- mamak ve aralarn son
derece net ve belirgin bir ekilde ayr- mak gerekir.
Din tektir. Ancak din anlaylar ve yorumlar farkl olabil- mektedir.
Bunun temel nedenleri rksal, tarihsel, kültürel, ge- leneksel ve
corafi açlardan insanlarn farkl kabul ve tutum- lara sahip
olmalardr.
32
Her kültür bir ekilde gelenek, örf ve adetlerini dini kimlik altnda
sürdürmeye çalmtr. Peygamberimizden sonra ona ait olduu iddia
edilen öyle çok rivayet üretilmi ve bu riva- yetler o kadar çok
kitaba girmilerdir ki herkes kendi görü ve kabulünü desteklemek
için dorudan ya da dolayl olarak bir ekilde bir rivayet
bulabilmitir. Ancak Kuran’n bütünsel- liinde herkes kafasna göre
bir ayeti seçerek kendi görüsüne delil olarak sunamaz. Çünkü konu
ile ilgili tüm ayetlerin or- taya koyduklar gerçee bakmak gerekir.
Oysa rivayetler için bütüncül yaklamak ya da tutarl olmak söz
konusu deildir.
Peygamberimiz ve onunla birlikte inanan birçok sahabe için dinin
tek kayna Kuran iken zamanla dinin kayna nok- tasnda farkl kabuller
ortaya çkm ve Kuran’n dini konular- daki tek otorite oluundan
saplmtr.
Rivayet kültürünün olumas, yaygnlamas ve dinin as- lnn önüne
geçmesi ile her grubun Allah’n ne dediine bak- maktan çok kendi
inanç ve kabullerini Allah’a ya da resulüne isnat etme çabas ortaya
çkmtr.
Mezheplerin ortaya çkndan sonra zamanla mezhepler din olarak
alglanmaya balam, her mezhep kendi görüüne uygun bulduu ayet ve
rivayetleri kullanmaya balamtr.
Kuran’daki en temel birletirici ve kuatc ilkeler büyük oranda terk
edilmi din, anlam ve amacnn dna çkartlarak özünden
uzaklatrlmtr.
Peki, bu ekilde bir din anlay neden bu kadar yaygn- lk kazanmtr?
Çünkü bugün de olduu gibi geçmite de in- sanlarn çounluu dini
gerektii gibi bilip aratrm deildir. Ayn ekilde bakalarndan duyup
örendikleri ile yetinme ve çounluun anlayn esas alma hatasna
dümülerdir.
ayet böyle olmasayd tarihte en erken dönemlerden iti- baren slam
toplum ve yönetimlerinde adalet, ehliyet, istiare, merhamet
kaybolmaz, iktidar ve dünya hrs, adam kayrma,
33
zulüm ve merhametsizlik yaygnlk kazanmaz, servet birik- tirme
sevdas, dini ilkelerin önüne geçemezdi. Adaletin ken- dinden
olmayana da uygulandnda adalet olabilecei gerçei- nin göz ard
edilmesiyle kendinden olann menfaatine yönelik bir adalet anlay
ortaya çkmazd.
ktidar mücadeleleri ve dinin siyasete alet edilmesi, Eme- viler
döneminden balayan ve Abbasiler ile devam eden siyasi basklar ve
yönetime ve yanl dini hükümlere kar eletirel tavrn otoriteye
bakaldr olarak görülerek kar çkanlarn ve farkl düünenlerin bask ve
eziyete uratlmas kimi zaman da öldürülmeleri sebebiyle ümmet ve
kardelik ruhu büyük oranda devre d kalmtr.
Sayg, sevgi, anlay ve farkllklara açk olma anlayndan saplm, tekfir
edici, sert, kkrtc ve hedef gösterici söylem- ler yükselie geçmi,
kendisi gibi düünmeyenlerin din d sa- ylmas ve gerektiinde
katledilmeleri meru saylmtr.
Özellikle Yunan, Hint ve ran kökenli felsefi tasavvuf/mis- tisizm
anlaylarnn slam’n içine girmesi ile slam anlay- nda paradigma
deiimi yasanm, akl, düünce özgürlüü, bilgi, felsefe ve bilim önem
ve deerini yitirmeye ve akl hor gören ve bir anlamda ruhbanl öven
pasif anlaylar yaygn- lamaya balamtr.
Bildiiniz gibi Hristiyanlk içinde, önemli bir krlma nok- tas
saylabilecek ekilde bir reform hareketi gerçeklemiti. Çünkü
Hristiyanln buna ciddi anlamda ihtiyac vard. Bu ihtiyacn en büyük
nedeni ise Hz. sa’nn beraberinde getir- mi olduu ncil vahyinin
geldii ekli ile ellerinde bulunma- masyd. Hristiyanlk Hz. sa’nn
getirmi olduundan ola- bildiince uzaklaarak farkl inanç ve
kültürlerin de etkisiyle, özellikle din adamlar ve Kilise’nin
otoritesi altnda tannmaz bir hale gelmiti.
34
Ksacas Hristiyanlk, din adamlar ve Kilise’nin etkisi ile insan akl
ve yaratl açsndan uygun olmayan ve Tanr-insan ilikisi açsndan da
kabul edilemeyecek, gizemli, srl ve mis- tik bir öreti haline
getirilmiti.
Müslümanlar olarak benzer süreçleri yaam olduumuz bir gerçek
olmakla birlikte lehimize olan en büyük güvence Peygamberimizin
beraberinde getirmi olduu ekli ile Kuran mesajnn hiçbir insani
müdahaleye maruz kalmadan koruna- rak günümüze kadar gelebilmi
olmasdr. Demek ki slam için reforma deil slam’ özünden yani biricik
kayna olan Ku- ran’dan okumaya yani Kuran’a dönmeye ihtiyaç vardr.
Sev- gili peygamberimiz Hz. Muhammed, peygamberlii sonrasnda tüm
hayatn Allah’n vahyi olan Kuran’a adam ve insanlar ilahi mesaj ile
buluturmak noktasnda gereken her türlü ça- bay en güzel ekilde
ortaya koymutur. Müslümanlara düen ise bu çabaya ortak olmak yani
peygamberinin izinden gide- rek Kuran’a dönmektir.
imdi, Kuran’a dönmek ne demek? Müslümanlar zaten Kuran’a inanmyor
mu? Zaten Kuran’a uygun bir hayat ya- amyorlar m? türünden sorular
gelebilir akla. Evet, Müslü- manlar Kuran’a inanyorlar ama maalesef
ki Kuran’a uygun bir hayat yaamyorlar. ayet yaam olsalard emin olun
bu- gün slam dünyas bu perianlk ve her anlamda geri kalm- lk içinde
olmazd.
Dini konuda gerekli olan ve ihtiyaç duyduumuz her türlü sorunun
cevab Kuran’da vardr. Kuran ayetleri Peygamberimize de onunla
birlikte inananlara da Müslüman olmak ve gerektii gibi slam’a uygun
yaayp davranmak için yeterli gelmitir. An- cak slam’n çok hzl bir
ekilde yaylmaya balamas, birçok farkl inanç ve kültürle bulumas,
zamanla bu inanç ve kültür- ler ile karmas, önceki kitap
mensuplarnn slam’a girerken beraberlerinde getirmi olduklar eski
inançlarn slamlatr- malar, iktidar mücadeleleri ve hilafet
anlamazlklar, rivayet
35
kültürünün yaygnlk kazanmas, peygamberimiz adna hadis üretimine
geçilmesi, Kuran’a uygun olmayan birçok inanç ve kabulün slam’n
içine szmas, özellikle eski Yunan, Hint ve ran kültürlerinden gelen
mistik öretilerin, en temel deerleri sarsacak ekilde etkide
bulunmas.
slam dünyasndaki farkl dini görülerin hangi nedenlere dayand
mutlaka düünülmelidir. üphesiz bu konunun çok çeitli nedenleri
vardr. Müslümanlar olarak sonuçlar tartp durmaktan bu sonuçlar
douran nedenlere bir türlü inemiyor ve bu yüzden en temel sorunlara
yönelik kalc ve etkili çö- zümler üretemiyoruz.
imdi her yatan insan ama özellikle 14-18 ya araln- daki gençler
arlkl olarak internetten bilgi ediniyorlar. TV’yi bile internet
üzerinden izliyorlar. Youtube gibi siteler üzerin- den her türlü
video ve açklama ile karlaabiliyorlar. Bu tür fetvalar en çok
gençleri olumsuz yönde etkiliyor. Önceden de bu insanlar kendi
gruplar ve toplantlar içinde kendi takipçi- lerine benzer
açklamalar yapyorlard ama bu, o toplantdaki insanlar duyaca bir ey
oluyordu. imdi ise öyle deil. Ar- tk insanlar kamerann karsna geçip
Kuran’a uygun olma- yan fetvalar verebiliyor ya da din anlayn dinin
kendisi gibi sunabiliyor.
Akla ve vahye uygun olmayan dini görüler, haliyle genç- lerin
dinden uzaklamalarna sebep olabiliyor. Özellikle lise se- viyesinde
-ki ortaokullara kadar indii görülebiliyor- dine ve slami deerlere
kar ciddi bir küskünlük ve uzaklama göz- lemlenebiliyor. Maalesef
baz kii ve gruplar dini sunum ve id- dialarn Kuran d kaynaklara
dayal, insanlar tarafndan üre- tilmi bilgilerle ortaya koyuyorlar.
üphesiz özellikle gençlerin dine mesafeli olmalarnn tek sebebi din
adna uydurulan ey- ler deil. Ancak bu durumun son derece önemli ve
belirleyici bir etkisi olduunu bilmek gerekir.
36
Bir gerçei akldan çkarmamak gerekir; dinin sahibi Al- lah’tr. Kimse
din adna sahiplik iddiasnda bulunamaz. Allah adna konuamaz. Allah’n
kitab olan Kuran’dan delil getire- medii bir görüü din olarak
insanlara sunamaz. Bu yüzden Müslümanlarn uyank olmas ve herkesin
dinini en doru e- kilde örenmesi gerekir. Çünkü sorunlarn
temelinde, insan- lara din olarak anlatlan eyleri, Allah tarafndan
gönderilen ve Peygamberimiz tarafndan en güzel ekilde yaanan din-
den ayrt edecek doru bilgiye sahip olunmamas yatmaktadr.
Müslümanlar Kuran’dan gerektii gibi haberdar deiller. Kuran’da hiç
olmayan bir eyi ayet haline getirip insanlara söy- leseniz Kuran’da
böyle bir ayet yok eklinde itirazda buluna- bilecek halk arasnda
kaç insan var? Bu boluu ve bilgisizlii frsata çevirerek kendi heva
ve arzularna uygun, akldan, dü- ünceden, bilgi ve bilimden uzak,
uydurmalar, hurafe, menkbe ve masallar ile dolu bir dini, insanlara
slam diye pazarlyorlar.
Bu tür bir din anlay Kuran d geleneksel kaynaklara dayanmakta.
Sonuçlar konuulduu kadar bu kaynaklarla yüz- leerek nedenlere de
inilmesi, Kuran’a ve Peygamberimizin örnekliine uygun olmayan bilgi
ve iddialarn din olmad, kültür, örf, adet ve gelenek olduunun
söylenmesi gerekiyor.
üphesiz dinin kültür ve gelenek ksm bir realite. Dolay- syla toptan
bir gelenek ve kültür reddi yerine dinden olan ve olmayan
birbirinden ayrmak gerekir. Bu yüzden çeitli tarikat ve cemaatler
aklnz kullanmamanz ve koulsuz bir itaat ile kendilerine teslim
olmanz istiyorlar sizden. slam insan er- demli ve sorumluluk sahibi
bir birey klmak için vardr. Akl Allah’n en büyük ayetidir. Baz
çevreler akla dümanlk et- mektedir. Sadece akla deil; bilgiye,
ilme, bilime de düman- lk ediyorlar.
Bu gruplar lahiyat Fakülteleri’ne ve Diyanet’e de dü- manlk
ediyorlar. lahiyat Fakülteleri’nin kapatlmasn, Diya- netin de kendi
din anlaylarna uygun hale gelmesini istiyor
37
ve bunun için her türlü çirkin yola bavurmaktan geri kalm- yorlar.
lahiyat hocalarn hedef gösteriyor, susturmaya çal- yorlar.
stiyorlar ki akl kullanlmasn, ilim olmasn, bilim ve bilgi
üretilmesin sadece bir gruba balanlsn ve o grupla bir- likte
ahirette cennete toplu halde giri yaplsn. Dini bilginin edinilme
yolu cemaat ve tarikatlarn kontrolüne geçtii gün dine de
Müslümanlara da yaplabilecek en büyük kötülük ya- plm anlamna
gelecektir. lahiyat Fakülteleri ve Diyanet, halkn doru dini ve ilmi
bilgilerle bulumasnda son derece önemli kurumlardr. Ancak bu
kurumlarn da Kuran, akl, bi- lim ve bilgi merkezli bir anlayla
yeniden yaplandrlmalar ve bu anlayla yetimi insanlarn toplumu doru
bilgilendir- melerinin salanmas gerekir. Modern çan beraberinde ge-
tirdii yeni soru ve sorunlara cevap verebilecek ve özellikle
gençlerin inançszla kaymalarna engel olabilecek bir yap- lanmaya
gidilmesi gerek. Aksi halde toplum içinde her yatan insanda, slam
inancna kar önyargl ve mesafeli duru ar- tarak devam
edecektir.
38
4
SLAM, BELRL BR DÖNEM ÇN NDRLM YA DA ÇAIN GERSNDE BR DN DELDR
slam dini, aklmza ve yaratlmza uygun ilkeler içeren bir sistem
olarak tarihin belirli bir dönemi için ya da indii dö-
nemin artlarna göre gelmi bir din deildir. slam’n sahip ol- duu
üstün deerler, insanlk var oldu olal geçerli ve gerekli olduu gibi
insanlk var oldukça da geçerliliini ve gereklili- ini koruyacak ve
her zaman güncel kalacak ilkelere dayaldr.
slam bir moda ya da heves deildir. Bu yüzden ilevsel- lii ve etkisi
zamanla geçecek ya da ortadan kalkacak bir inanç deildir. slam’n
son vahyi olan Kuran’n bir dönemde indii ve indii dönem ile ilgili
sorunlara da çözümler ürettii bir gerçek olmakla birlikte, Kuran
sadece indirildii dönem için gönderilmi bir vahiy deildir. Kuran’n
hükümleri ve ilkeleri indii dönemde geçerli olduu gibi o dönemden
sonra da gü- nümüzde de gelecekte de geçerli olacak hüküm ve
ilkelerdir.
slam’n kendisi ile slam adna üretilen dini kültürü bir- birinden
ayrmak gerekir. slam’n kendisi yani en son olarak Kuran- Kerim ile
ortaya konulan din, her zaman ve her dö- nemde geçerli olacak olan
dindir. Dinin kültürü genellikle tari- hin belirli dönemlerindeki
etkileimler, inanç ve kabuller üze- rinden ekillenir. Dini kültürde
deiim normaldir ama dinin kendisinde deiim söz konusu deildir.
Allah’n hükmü her zaman ve herkes için ayn ekilde geçerlidir.
Kuran vahyi son vahiydir ve kyamete kadar baka bir va- hiy de Allah
tarafndan görevlendirilmi bir resul ya da nebi de gelmeyecektir.
Dolaysyla Müslüman olduunu ifade eden herkesin kyamete kadar uymas
ve korumas gereken ey, son
39
vahiy olan Kuran’dr: te bu (Kuran) da indirdiimiz müba- rek
Kitaptr. O’na uyun ve korunun ki size rahmet edilsin! “Kitap,
bizden önce iki toplulua indirildi. Biz onu oku- yup aratrmaktan
gerçekten habersizdik.” demeyesiniz. Yahut: “Eer bize Kitap
indirilseydi, biz onlardan daha çok doru yolda olurduk.”
demeyesiniz. te size de Rab- binizden açk delil, hidayet ve rahmet
geldi. Allah’n ayet- lerini yalanlayp onlardan yüz çevirenden daha
zalim kim olabilir? Ayetlerimizden yüz çevirenleri, yüz
çevirmelerin- den ötürü, azabn en kötüsüyle cezalandracaz. (En’am
155-157). Çünkü yine ayetlerin uyars ile Kuran, hesap günü sorumlu
tutulacamz kitaptr: Sen, sana vahyedilene (Ku- ran’a) smsk sarl,
çünkü sen doru yoldasn. Ve üphe- siz o (Kuran), senin ve kavmin
için gerçekten bir hatrla- tcdr. Siz (ondan) sorulacaksnz. (Zuhruf
43-44)
Kuran’n hükmünün ortadan kalkmas da deitirilmesi de söz konusu
deildir. Onlara ayetlerimiz açk açk okununca, bizimle karlamay
ummayanlar “Bize bundan baka bir Kuran getir veya bunu deitir.”
dediler. De ki: Onu ken- diliimden deitirmem benim için söz konusu
olamaz. Ben sadece vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan eder- sem,
büyük bir günün azabndan korkuya düerim. De ki: Eer Allah
dileseydi, onu size okumazdm ve onu size bil- dirmezdi. Ben ondan
önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akl erdirmeyecek
misiniz? (Yunus 15-16)
Din, Allah’n en büyük nimetidir ve insanlara gerçei ha- trlatmak,
erdemli, duyarl ve sorumluluk bilinci ile harekete etmelerini
salamak için vardr ve bizzat Allah tarafndan indi- rilip
tamamlanmtr: Bugün dininizi sizin için kemale erdir- dim ve size
olan nimetimi tamamladm; sizin için din ola- rak slam’/Allah’a
teslimiyet yolunu benimsedim. (Maide 3). Kuran’n hükmünün ortadan
kalkmas mümkün olmad gibi kyamete kadar geçerli olacak son vahiy
olarak insanlara
40
yetersiz gelmesi de mümkün deildir. Rabbimiz soruyor kita- bnda:
Karlarnda okunup duran bir kitab sana indirmi olmamz onlara
yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve
bir öüt vardr. (Ankebut 51)
Dolaysyla Kuran ayetlerinin hükmünün kalkmas, günü- müze hitap
etmemesi ya da çan gerisinde kalmas gibi ey- ler, söz konusu dahi
edilmezler. Allah, hükmünü kaldraca bir ayeti göndermez. Önceki
peygamberlerin beraberlerinde getirdikleri hükümlerden bir hükmün
ortadan kaldrld dü- ünülse bile bu ayetin Kuran’da yeri olmaz.
Kuran, Peygam- berimize u ekilde uyarda bulunur: Rabbinin kitabndan
sana indirilenleri izle ve ilet! O’nun kelimelerini deiti- recek
hiçbir kudret yoktur. O’nun dnda bir snak/bir dayanak asla
bulamazsn. (Kehf 27). Allah’n kelimelerini deitirebilecek hiç kimse
yoktur. (En’am 34). Hiç üphe- siz, zikri (Kuran’) biz indirdik biz;
onun koruyucular da gerçekten biziz. (Hicr 9)
Öte taraftan Kuran’da bahsi geçen peygamberler ve top- lumlarn
anlatmlar gerçek ve yaanm olaylardr; mitoloji deildir. Allah, o
dönemdeki insanlar ikna etmek üzere birta- km anlatlar üretmi de
deildir. Her bir kssa bizim için hem düne hem bugüne hem de yarna
dair mesajlar çkartlacak ve ibret alnacak özelliktedir. Kukusuz
Allah’tan gelen her ey gerçein ta kendisidir: Gerçek, Rabbinden
(gelen)dir. Öy- leyse kukuya kaplanlardan olma. (Âli mran 60)
Allah tüm bunlar bize tarihsel ve entelektüel bilgi birikimi olsun
diye deil gerçek ve yaanm tecrübelere dayal olay- lardan dersler
çkaralm ve benzer hata ve günahlara dümeye- lim diye bildirmitir:
Ve sen (Ey Peygamber)! Biz (vadinin bir yamacnda) Musa’ya bu Emri
bildirirken, sen vadinin öbür yamacnda deildin; dolaysyla (olan
biteni oradan) izleyen tanklardan da deildin. Tam aksine, Biz (o
günden bu güne) nice kuaklar var ettik ve bunlarn üzerinden
de
41
nice zaman akp gitti. Dahas Sen, kendilerine mesajlar- mz iletmek
için Medyen sakinleri arasnda bulunmu da deildin; fakat (bu
mesajlar) öteden beri gönderip duran da yine Bizdik. Yine sen, Biz
nida ettiimizde (Sina) Da- ’nn yamacnda da deildin ve fakat senden
önce uya- rc gelmemi bir toplumu uyarman için Rabbin tarafn- dan
rahmet olarak gönderildin; belki (sorumluluklarn) hatrlarlar.
(Kasas 44-46)
Kuran’da anlatlan kssalar, insanlara örnek ve ibret olmas ve
Allah’n yasasnda bir deiiklik olmadnn açkça görül- mesi içindir.
Peygamberler inananlar için güzel örnektirler. Pey- gamberimizin
inananlar için güzel bir örnek olduu Kuran’da u ekilde ifade
edilir: Andolsun, sizin için, Allah’ ve ahiret gününü umanlar ve
Allah’ çokça zikredenler için Allah’n Resulü’nde güzel bir örnek
vardr. (Ahzab 21)
Peygamberimizin, Allah yolunda mücadelesi, kararll, güvenilirlii,
dosdoru oluu, üstün bir ahlak ile yaamas, merhameti ve kendisine
indirilen vahyi emrolunduu gibi en güzel ekilde tebli etmesi,
dünyevi çkar gözetmemesi ve in- sanlardan bir ücret beklentisi
içinde olmamas gibi birçok ör- nek davran vardr.
Kuran’da anlatlan peygamberlerin hayatlarnda ve kssa- larnda da ayn
ekilde bizler için güzel örnekler ve ibretler bulunmaktadr. Örnein
bir ayette Hz. brahim ve onunla bir- likte hareket eden inananlar
için de ayn güzel örnek ifadesi kullanlmaktadr: brahim ve onunla
birlikte olanlarda sizin için güzel bir örnek vardr… (Mümtehine 4).
Bu durum ga- yet doaldr. Tüm peygamberler inananlar için
örnektirler. An- cak onlarn örneklikleri din d kiisel tercihlerinde
deil, Al- lah’tan alm olduklar buyruklar en güzel ekilde uygulayp
tebli etmek için her türlü zorluu göze almalarnda, erdemli, duyarl,
sorumluluk sahibi, samimi ve fedakâr olularndadr.
42
Kuran’da baz konular anlatlrken çeitli örnekler ve tas- virler
üzerinden anlatmlar yaplr. Bu bir anlatm tekniidir. Ancak
peygamberler ve geçmi toplumlarla ilgili anlatlan ta- rihsel
olaylar ile ahiret, hesap günü, cennet ve cehennem ile ilgili
anlatmlar gayb haberleridir ve gerçekte yaanm ve ya- anacak
olaylardr: Bunlar sana bildirdiimiz gaybi haber- lerdendir; bunlar
ne sen ne de toplumun daha önce biliyor deildiniz. u halde sabret!
Unutma ki mutlu son, Allah’a kar sorumluluunun bilincinde
olanlarndr. (Hud 49)
Allah birtakm ahlaki mesajlar vermek için gerçekte olma- m olaylar
olmu gibi anlatmaz. Allah Kuran’ hak ile yani bir gerçek olarak
indirdiini ifade etmektedir. Gerçek olarak inmi bir vahiyde gerçek
d bir olayn gerçekten yaanm gibi anlatlmas düünülemez: Emin ol, bu
Kitap’ biz sana hak (gerçek) olarak indirdik. O halde, dini yalnz
Allah’a özgüleyerek O’na kulluk/ibadet et! (Zümer 2). Biz onu (Ku-
ran’) hak olarak indirdik ve o hak ile indi; seni de yal- nzca bir
müjde verici ve uyarp korkutucu olarak gön- derdik. (sra 105)
Yine ayetlerde önceki elçilerin haberlerinden bahsedilirken bu
haberlerin gerçein bilgisi olduu ve ayn zamanda inanan- lar için de
bir öüt ve uyar olduu ifade edilmektedir: Resul- lerin
haberlerinden senin kalbini (pekitirip) salamlat- racak her haberi
anlatyoruz. Bunda sana gerçein bilgisi, inananlara da bir öüt ve
bir uyar gelmitir. (Hud 120). Bu açk beyann örnei olan bir ayette
bu gerçek u ekilde ifade edilmektedir: Sana Firavunla Musa arasnda
geçen olayla- rn bir bölümünü inanmaya eilimli insanlar için bütün
gerçeiyle anlatacaz. (Kasas 3). Benzer bir örnein iman sahibi maara
gençleri olarak bilinen Ashâb- Kehf için geç- tii görülmektedir:
Biz sana onlarn bandan geçenleri ger- çek olarak anlatyoruz.
Gerçekten onlar, Rablerine inan- m gençlerdi. Biz de onlarn
hidayetini artrdk. (Kehf 13)
43
Mitoloji, sonradan gelen ve olaylara tanklk etmemi ki- iler
tarafndan abartlarak efsaneletirilen ve gerçek d un- surlar
katlarak üretilen anlatmlardr. Zamann ve her eyin yaratcs ve her an
her eyden haberdar olan ezeli ilim sahibi Allah’n insanlk
tarihindeki olaylardan habersiz olmas düü- nülemez. Dolaysyla
geçmite yaanm olaylar vahiy ile bil- dirmek Allah için son derece
kolaydr. Gerçekte yaanmam olaylar yaanm gibi vahyetmesine gerek
yoktur: te, gerçek kssann ta kendisi budur. Allah’tan baka ilah
yoktur. Hiç kuku yok ki Allah, evet, yalnzca O’dur her iinde mükem-
mel, her hükmünde tam isabet sahibi olan. (Âli mran 62)
Kuran’da geçmi toplumlarn yaptklar eyler ve balarna gelenlerin
anlatlmasnn sebebi o eylerden ders çkarlmas ve ayn hatalara
düülmemesi içindir. Çünkü temel itibariyle insan her dönemde ayn
insandr. çinde bulunduu fiziki art- lar ya da sahip olduu araç ve
materyaller farkllk gösterse de insan insan yapan duygu, düünce,
yönelim ve deerler hep ayndr. Allah’n aklmza ve yaratlmza uygun kld
ev- rensel ilkeler ile insan ve toplum ina etme hedefinde olan vah-
yin neredeyse yarya yaknn oluturan kssalar, tarihsel kesit- ler
üzerinden evrensel mesajlar içermektedirler.12
Çünkü slam’n ilkeleri, dönemsel ya da tarihsel deil ev- renseldir.
“Evrensel” bütün zaman dilimlerinde geçerli olan de- mektir. Yine
slam’n ilkelerinin evrensel olmas demek Ku- ran’daki hüküm ve
ilkelerin hangi kültürden ya da rktan olursa olsun kendisini
Müslüman olarak tanmayan herkes için eit ekilde balayc olmas
demektir. Dolaysyla evrensellik ile anlatlmak istenen ey, Kuran’n
hükümlerinin her bireyin ya da toplumun, örf, adet ya da
alkanlklarna ayn derecede uy- gun ya da uyarlanabilir olduu
deildir. Toplumlarn birçok ko- nuda farkl kültür, adet ve
alkanlklara sahip olduklar gerçei 12 Bu konuda baknz: Mehmet
Okuyan, Kssalar Ne Söyler?, Düün Yaynlar, s-
tanbul 2017.
44
dikkate alndnda herkesi eit ekilde memnun edecek hü- kümler içeren
bir kitap beklentisi gerçekçi deildir. Önemli olan, kendisini
Müslüman olarak tanmlayan bir birey ya da toplumun her dönemde
Kuran’ kendi örf, adet ve alkanlk- larna göre deil adet ve
alkanlklarn Kuran’a göre düzel- tip ekillendirmesidir.
slam dini daima mevcut çan ilerisindedir ve her za- man ilerisinde
olacaktr. Bugün yirmi birinci yüzyln içindeki dünya, halen daha
Kuran’n yedinci yüzylda getirmi olduu evrensel deerlere yaklaabilmi
deildir. nsanlk bu ekilde gittii müddetçe kyamete kadar da yaklamas
pek mümkün gözükmemektedir.
slam, üstün deerler sistemidir. Bu üstün deerler ayn za- manda
hangi çada olunursa olunsun ortak insan akl ve yara- tlnn olmazsa
olmaz ilkelerine dayaldr. Bu ilkeler modas ya da dönemi geçecek ya
da artlara göre deri ve renk dei- tirecek türden ilkeler deildir.
Kuran’da geçen haramlar, gü- nahlar, yasaklar ve snrlar her dönemde
ayn olduu gibi, iba- detler, hayr ve iyilikler, inanan bir insana
yakacak erdemli ve ilkeli hal ve tavrlar da her dönemde ayndr. Bu
yüzdendir ki Kuran kyamete kadar geçerli olacak son ilahi mesaj
olarak Allah’n insanlara bu dünyadaki son kelamdr.
45
5
Bugün Müslümanlarn çounluuna bakarak slam’ doru anlamak ve
deerlendirmek mümkün deildir. Oysa Ku-
ran- Kerim gibi muhteem bir kitaba, Hz. Peygamber gibi muazzez bir
örnee sahip olan Müslümanlarn, hem insanlk hem de slam adna örnek
ve ölçü alnacak insanlar olmalar gerekirdi. üphesiz son derece
güzel örnek olarak kabul edi- lebilecek Müslümanlarn varl da bir
gerçektir. Ancak say- larnn ve etkilerinin azl ve geri planda
kalmalar sebebiyle olsa gerek Kuran’n ilkelerine ve Peygamberimiz
Hz. Muham- med’in ve dier tüm peygamberlerin örnekliine uygun yaa-
yan Müslüman, yok denecek kadar azdr.
Müslümanlar en bata birbirlerine güvenmiyorlar. Etrafla- rna güven
vermiyorlar. Kimse yakn dostundan, arkadandan, akrabasndan ve hatta
kardeinden emin deil. Allah’ ve Pey- gamberimizi sevdiimizi
söylüyoruz ama Allah’n ayetlerine de Peygamberimizin örnekliine de
uygun bir hayat yaam- yoruz. imizde, ticaretimizde, verdiimiz
sözlerde, gerektii kadar duyarl ve sorumlu davranmyoruz.
Esasen din, inanan insanlarn önemli bir çounluunun ha- yatnda
zannedildii kadar etkin deildir. nanmak ya da inan- cn gerei olan
bir takm ibadetleri yerine getiriyor olmak ger- çek anlamda o
inanca uygun davranmay garanti altna almak için yeterli deildir.
Baz insanlar Allah’n emir ve yasakla- rna riayet etme noktasnda
gerektii kadar hassas davranma- makta, “namazm klar, orucumu tutarm
ama yer gelir yalan konuur, hakszlk eder, dedikodu da yaparm o ayr
bu ayr”
46
der gibi davranmakta ve gerçekten de inanan bir insana yak- mayacak
hareketler sergileyebilmektedirler. Yine inanan baz insanlarda bu
kez farkl ekilde “namaz klmam oruç da tut- mam ama yalan konumam
dedikodu da yapmam” eklinde bir anlaya sahip olunduu
görülebilmektedir. Oysa emirlere de yasaklara da ibadet gözü ile
baklmas ve yaplmas gere- kenin içten gelerek en güzel ekilde
yaplmas, kaçnlp uzak durulmas gerekenden de yine içtenlikle en
güzel ekilde ka- çnlmas gerekir.
Müslümanlar, inançlarna gerektii gibi bal ve hassas olmak noktasnda
genellikle zayftrlar. Çocuumuzu, karde- imizi, anne ya da babamz
veya evdeki kedimizi hrpalayp tannmaz hale getirseler, oyuncak edip
oynasalar, bu tablo kar- snda öylece bakp etkisiz ve tepkisiz
kalabilir miyiz? Dini- mizi ne hale getirdiklerini görmeyecek
miyiz? Öylece durum bakmaya, Allah’tan korkmak yerine insanlardan
çekinip kork- maya, sorumluluk almak yerine sorumsuzca davranmaya
de- vam m edeceiz?
Müslümanlar olarak acilen birlik ve beraberlik içinde Al- lah’n
vahyi olan Kuran etrafnda toplanmamz, aramzdaki an- lamazlklarmz
Kuran’n hakemliinde çözüme kavuturma- mz, Kuran’n nda Allah, din ve
peygamberlik inancmz gözden geçirmemiz, önce insanlmz sonra da
Müslümanl- mz Allah’n Kitab’na sunarak kendimizi kontrol etmemiz ve
ancak bu ekilde gerçek anlamda Peygamberimiz Hz. Mu- hammed’in
dosdoru yolunu takip edebileceimizi bilip anla- mamz
gerekmektedir.
Aksi halde bugün slam dünyasnn içinde bulunduu ka- bullenilmesi son
derece zor olan içler acs durumundan kur- tulmas, hem dine hem de
insanla art deer katacak hayrl, faydal ve güzel ilerin parças ve
öncüsü durumuna gelmesi ve brakn baka inançlarda olan insanlara,
Müslüman olanlara
47
dahi huzur, bar, güven, birlik beraberlik ve kardelik duygusu ile
baar, refah ve mutluluk vermesi söz konusu olamayacaktr.
Hangi slam? Hangi Müslüman? Bu soruyu sormadan edemiyor insan.
Belki de her birimiz
kendimizi ve bizim gibi inanp düünenleri en iyi Müslüman örnei
olarak görüyoruz. Ancak bizim ya da bir bakasnn kendini ne
gördüünün deil, slam adna Müslümanlk adna yaplan ve görülenlerin
bir önemi olduunu itiraf etmek duru- mundayz. Belki de ünlü düünür
Muhammed kbal’in dedii gibi: “Eer biz slam’n bir üstün deerler
sistemi olduunu Müslüman olmayanlara anlatmak istiyorsak, onlara
her eyden önce bizim slam’ temsil etmediimizi söylemek
borcundayz.”
Büyük düünür ve air Mehmet Akif Ersoy’un u sözlerine katlmamak da
mümkün deildir. Bu sözleri söyledii zaman- dan günümüze deien bir
ey olmad gibi her eyin daha da kötüye gidiyor olmas ise insann
içini actan bir gerçektir: “Müslümanlk nerde! Bizden geçmi insanlk
bile… Âlem al- datmaksa maksat, aldanan yok, nafile! Kaç hakiki
Müslüman gördümse hep makberdedir;13 Müslümanlk, bilmem amma,
galiba göklerdedir!”14
Tüm dünyada Müslüman nüfusunun çoalmas ile övünü- yoruz. Dünya
genelinde birçok konu üzerinde en ciddi ara- trmalar yapan ünlü PEW
aratrma irketinin verilerine göre 2050 ylnda Müslümanlarn,
Hristiyanlarla ayn sayya ula- aca ve sonrasnda Hristiyanlar
geçeceine dikkat çekili- yor. Özellikle Vatikan da bunun farknda ve
Hristiyan nüfu- sun artmas için kyasya bir mücadele veriyor. Aslnda
saysal çounluk zannedildii kadar önemli deil. Bir düünsenize, sa-
mimi, kaliteli, iyi eitimli, her anlamda donanml ve Kuran’a 13
Mezarda. 14 Mehmet Akif Ersoy, Safahat, Hazrlayan: A. Vahap Akba,
Beyan Yaynlar 2015,
s. 294.
48
uygun yaayan Müslüman saysn arttrmadkça saysal çok- luk ne kadar
önemli olabilir? Bugün ahlakl insana örnek ola- rak bir Müslüman
deil de bir Japon gösteriliyorsa herkesin Müslümanln sorgulamas
gerekir. Bugün slam denilince akllara bar, huzur, güven, güzel
ahlak ve adalet gelmiyorsa, saysal çounluumuz ile övünmemiz
gereksizdir.
Aliya zzetbegoviç’in bu konudaki yaklam, durumu gayet güzel
özetlemektedir: “Müslümanlarn hzla artan büyük nüfu- suyla
övünmemiz, bana imanlyla övünen ve ald yeni ki- lolardan haz duyan
bir adam hatrlatyor. Ruhumuza, aklmza ve baarlarmza vurgu yapmaya
ne zaman balayacaz? Kü- çük ve krlgan bir insanda bile insanla
katkda bulunabile- cek büyük bir ruh bulunabilir. Gücümüz,
bilimimiz, edebiyat- mz nerede? Nerede bulularmz, küllî iyilie
katklarmz?”15
Oysa iyilik, adalet ve bar esas alan, dünyalk hesap yap- mayan,
kendinden emin olunan, Allah’a yarar, inanana yak- r gerçek bir kul
olabilmek bu kadar zor olmasa gerek! Pey- gamberimiz hayatta olsayd
“Çekin o kirli ellerinizi Allah’n halis dininden ve uydurduunuz
eyleri dinselletirmeyin be- nim üzerimden” diyecei ne çok
“Müslüman” var. Bu yüzden olsa gerek ünlü düünür ve air Muhammed
kbal: “Kaçn Müs- lümanlardan snn slam’a” eklinde çok düündürücü ve
iç actc bir hakikati ifade etmitir.
Çalma boyunca örnek verilen ayetlerden ve dikkat çeki- len
konulardan da görüldüü gibi slam inanç sistemini bask ve korku
unsuru haline getiren dinin sahibi olan Allah ya da bu dini en
güzel ekilde tebli ederek ve en hassas ekilde yaa- yarak bize örnek
olan Peygamberimiz deil yanl alg ve an- laya sahip olan Müslümanlar
ve Müslüman olarak görülen ama asl amac slam’ özünden uzaklatrarak
kabul edilmesi 15 Aliya zzetbegoviç, Özgürlüe Kaçm, çev: Hasan
Tuncay Baolu, Klasik Ya-
ynlar 2014, s. 332.
ve yaanlmas mümkün olmayan bir inanca dönütürmek olan münafk
zihniyetli kiilerdir.
Gerçei arayan herkes, slam ile Müslümanlarn ayrmn en doru ekilde
yapmaldr. Bunu yapmayan kii kötü örnek- lerden hareketle Hz.
Âdem’den Hz. Peygambere kadar gelen ve yaratlmza son derece uygun
olan slam inancn, akl ve insanlk d kötü bir inanç olarak
alglayacaktr.
nsanln kurtuluu ve modern dünyann beraberinde ge- tirmi olduu hem
inançsal hem de psikolojik, sosyal ve eko- nomik problemlerin
çözümü gerçek anlamda bir inanca sahip olmaktadr. nsanlk bugün
adaletten, merhametten, akldan, ilimden, düünmekten, sosyal hak ve
eitlik ilkelerinden, ah- laki ve estetik deerlerden, karlkl sayg,
sevgi ve anlay gibi güzelliklerden ve farkllklarn beraberinde
getirdii zen- ginlikten uzak, duyarsz, sorumsuz, ilkesiz ve bencil
bir ha- yat yayorsa bunun temel sebepleri Allah’n, dinin ve ahire-
tin varln gerektii gibi anlayp kavrayamam ve yaratl ayarlarmz bozmu
olmamzdr.
Ancak gerçei görmek ve gerektii gibi en güzel ekilde Allah’a
inanarak inancna uygun bir yaam sürmek isteyen in- san için rehber
olarak Kuran, örnek olarak da Kuran’da her biri ders niteliinde
olan peygamberlerin hayatlar ve mücadeleleri yeterlidir. Kötü
örneklere bakarak Allah’tan ve slam’dan uzak- lamak kiinin
kendisine yapaca en büyük kötülüktür. Baz insanlarn yanl bir inanç
ve kendisini gerçekten uzaklatra- cak bir yol üzerinde olmas inanca
ve yola küsmemizi gerekli klmaz. Örnein araba kullanma ile ilgili
temel kurallar hemen her yerde ayndr ama insanlar bu kurallara
uymada ayn de- illerdir. Baz insanlar kötü araba kullanyor diye
kimse araba kullanmaktan vazgeçmiyor, arabay, kurallar ya da yolu
suç- lamyor veya ehliyetini çöpe atmyor. Dolaysyla kötü örnek- lere
bakarak Allah’tan ve dinden uzaklamak ya da insanlarn hata ve
günahlarn Allah’a ya da dine yüklemek hakszlk olur.
50
Gerçek anlamda Müslüman olmak, “Müslümanm” demek kadar kolay deil.
Müslüman olmaya, dini örenmeden önce, insan olmay örenmekle
balanabilir. Dolaysyla “Nasl iyi Müslüman oluruz?” sorusunu
sormadan önce “Nasl iyi bir insan oluruz?” sorusunu sormak gerekir.
Ne zaman iyi Müs- lüman oluruz sorusunun cevab da iman ve eylem
bütünlüü olduu zamandr. man etmek, imann gereklerini yerine getir-
mek deildir. Olmas gereken budur ancak çou zaman kendi istek ve
arzularmz Allah’n rzasnn önüne çkarttmz için imanmz ile
eylemlerimiz arasnda tutarszlklar sergileriz. Bu yüzden olsa gerek
Kuran ayetleri sadece iman etmeyenlere deil iman edenlere de uyar
niteliindedir. Çalmamzn ka- panda da kullandmz son derece anlaml
olan ayette: Ey iman edenler! Hep birlikte slam’a (teslimiyet
yoluna) gi- rin ve eytann admlarn izlemeyin. Çünkü o sizin apa- çk
dümannzdr (Bakara 208) denilmektedir. Görüldüü gibi slam’a yani
teslimiyet yoluna davet edilenler zaten iman etmi olanlardr.
Baka bir yerde benzer ekilde bir davet görülmektedir: Ey iman
edenler! man edin Allah’a, O’nun elçisine, elçisine indirdii kitaba
ve daha önce indirdii kitaba! Zira kim Allah’, meleklerini,
kitaplarn, resullerini ve ahiret gü- nünü inkâr ederse, ite o derin
bir sapkl boylam olur. (Nisa 136). Görüldüü gibi Allah’a, elçisine,
vahye ve ahirete gününe iman etmeye çarlanlar zaten iman etmi
olanlardr. Demek ki biz farknda olmasak da imanmz teslimiyet yolu
olan slam’n temel ilke ve deerlerinin dna çkarmakta ve bu yüzden de
Allah tarafndan uyarlmaktayz.
Bir önceki ayet esasen iman edenlerin neden gerçek an- lamda iman
etmeye çarldklarn özetler mahiyettedir: Siz ey iman edenler!
Kendinizin, ebeveyninizin ve akraban- zn aleyhine de olsa, Allah
için hakka ahitlik yaparak da- ima adaleti tesis etmeye çaln. O
kimse zengin olsun fakir
51
olsun, Allah’n hakk onlarn her birinin önüne geçer. O halde kendi
arzularnza uymayn ki adaletten uzakla- mayasnz. Ama eer hakikati
çarptrsanz ve(ya) ahit- likten kaçnrsanz bilin ki Allah
yaptklarnzdan haber- dardr. (Nisa 135). Ayetten de görüldüü gibi
iman edenlerin yaknlar aleyhinde bile olsa Allah için adaleti ve
ahitlii gö- zetmeleri ve gerçei saptrmaktan uzak durmalar gerekmek-
tedir. Çünkü gerçek anlamda iman etmi olmak için her eyin yaratcs
ve mutlak anlamda sahibi olan Allah’a güvenip da- yanmak ve
güvenilir bir insan olmak gerekir. Bu gerçein de birkaç ayet önce
ifade edildii görülmektedir: Göklerde ve yerde olan her ey Allah’a
aittir ve hiç kimse Allah kadar güvene layk olamaz. (Nisa
132)
Bedevilerin16 iman ettik beyanlar üzerine Kuran ayetinde u ekilde
bir cevap verilmitir: Bedeviler, ‘man ettik’ de- diler. De ki: Siz
iman etmediniz; ancak ‘slam (teslim) ol- duk’ deyin. man henüz
kalplerinize girmi deildir. (Hucu- rat 14). Demek ki bir kiinin
Müslüman olduunu ifade etmesi, gerçek anlamda iman etmi olmas
anlamna gelmemektedir.
Yine ayetlerde gerçek anlamda iman etmemesine ramen iman ettik
diyenlerden söz edildii görülür: Ey resul! Kalp- leri inanmam olduu
halde azlaryla “inandk” diyen- lerin inkârda yarrcasna koanlar seni
üzmesin. Yahu- dilerden bazlar yalanclk etmek için dinlerler;
huzuruna çkmam olan baka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine
oturmu kelimeleri, yaplarn bozup deitirirler. “Size u verilirse
aln, eer o verilmezse çekinin.” derler… (Maide 41). mann kalbe
yerlemesi yani içselletirilmi bir iman ile kiinin eylemlerinin uyum
içinde olmas gerekmektedir: Allah, size iman sevdirdi ve onu
kalplerinizde süsledi ve gerçei inkâr etmeyi, günah ilemeyi ve
(güzel olan eylere) kar 16 Bedevi: Çöl ve vahalarda develeriyle
birlikte konar göçer olarak yaayan Araplar
için kullanlr.
52
çkmay size çirkin gösterdi. te bunlar, doru yönü izle- yenlerdir.
(Hucurat 7)
Allah kendilerinden kesin söz alm olmasna ramen Al- lah’a vermi
olduklar sözü tutmayarak itaatsizlik eden ve ger- çekten yüz
çeviren srailoullar’na yaplan uyar da iman ve eylem tutarszln
ortaya koyan bir dier örnektir: De ki: Eer inanan kimselerseniz,
imannz ne kötü ey emrediyor size! (Bakara 93). Gerçek bir inancn
insan Allah’n rzasna uygun sorumluluk sahibi ve duyarl bir birey
klmas ve ona, insan onuruna uygun hayrl ve güzel eyler yaptrmas
gerek- tii açktr. Gerçek anlamda iman etmemi kiiye ise gerçekten
uzak bir ekilde inand eylerin yaptrmayaca bir ey yok- tur. Bu
kiiler inanmalarna ramen vahyin bir ksmna inanp ilerine gelmeyen
ksmn yok sayanlar gibidirler: Bütün bun- lara ramen birbirinizi
katleden, günah ve dümanlkta dayanma sergileyerek kendi içinizden
bir ksmn yurt- larndan çkaran -ki onlarn çkarlmas size kesinlikle
ya- saklanmt- ve elinize esir dütüklerinde onlar ancak fidye karl
serbest brakan yine sizlerdiniz. imdi siz vahyin bir ksmna inanp
bir ksmn inkâr m ediyorsunuz? yi bilin ki, sizden kim böyle
yaparsa, kesinlikle onun cezas dünya hayatnda zilletten baka bir ey
olmayacaktr. Ahi- rette ise azabn en acklsna mahkûm olacaklar. Zira
Allah yaptklarnza kar duyarsz deildir. (Bakara 85)
Bugün, iman etmi olmalarna ramen birçok Müslüman’n imanna zulüm,
adaletsizlik, hakszlk ve merhametsizlik bu- latrarak imanlarn
kirlettikleri görülmektedir. Yine bugün, birçok Müslüman’n Allah’n
Kitab’n dikkate almadklarn anlamak zor deildir: man edip de
imanlarn herhangi bir zulümle kirletmeyenler var ya, güvende
olma/güveni- lir olma ite onlarn hakkdr; doruyu ve güzeli yakala-
yanlar da onlardr. (En’am 82)
53
Yine Kuran ayetleri Allah’n apaçk delillerine ramen bir- çok insann
imanna irk bulatrmadan yani yalnz Allah’a ait olan nitelikleri
bakalarna da yaktrmadan Allah’a iman et- medii gerçeini gözler
önüne sermektedir: Kald ki, göklerde ve yerde nice ayetler,
iaretler var ki, onlar (üzerinde dü- ünmeden) srtlarn çevirerek
yanlarndan geçip gidiyor- lar! Onlarn çou irke bulam olmadan
Allah’a iman et- mez. (Yusuf 105-106)
Demek ki ayetlere göre iman etmek ya da iman eden biri olduumuzu
düünmek yeterli deildir. mann hakkn vermek yani baka bir ifade ile
neden iman ettiimizin bilincinde ola- rak taklit deil tahkik
etmemiz gerekir. Çou Müslüman için iman, Müslüman bir ailede domas
sebebiyle edindii bir de- erdir. Neden iman ettiini sorgulamadan ve
imann gerek- tiinde savunulabilir delile dayal bir temele
dayandrmadan edinir. üphesiz hakszlk, zulüm ve irke bulatrlmam her
iman kendi içinde anlaml ve deerlidir. Ancak slam&r