DİNİ EĞİTİMDE ÇOCUK VE ERGEN PSİKOLOJİSİ

Post on 19-Jan-2016

94 views 6 download

description

DİNİ EĞİTİMDE ÇOCUK VE ERGEN PSİKOLOJİSİ. ÖĞRET ONA   Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona, Kazanılan bir liranın, bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret. Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı. Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. - PowerPoint PPT Presentation

Transcript of DİNİ EĞİTİMDE ÇOCUK VE ERGEN PSİKOLOJİSİ

ÖĞRET ONA   Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona, Kazanılan bir liranın, bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret. Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı. Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona, bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını...     Eğer yapabilirsen, ona kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona sessiz zamanlar da tanı, gökyüzündeki kuşların, güneşin altındaki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği... Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona. Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi...    

Tüm insanları dinlemesini öğret ona, fakat tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini, ve sadece iyi olanları almasını da öğret... Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona. Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret. Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret. Uğultulu bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona, ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik dikilip savaşmasını öğret.  

İletişim Nedir?İletişim, nitelikleri ne olursa olsun, iki sistem

arasındaki bilgi alış verişidir.Burada önemli olan aktarımın iki yönlü

olmasıdır.

Ergenlik Nedir?Bireyde biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan gelişme ve olgunlaşmanın (değişmenin) olduğu; çocukluktan yetişkinliğe (erişkinliğe) geçiş dönemidir.

ERGENLERİN EN SIK YAŞADIKLARI DUYGULAR KORKUKORKU

ENDİŞEENDİŞEÖFKEÖFKESEVGİSEVGİ

ERGENLERDE EN SIK RASTLANAN TUTUM VE DAVRANIŞLAR YALNIZLIK İSTEĞİ ÇALIŞMA İSTEKSİZLİĞİ DİSİPLİNE KARŞI DİRENİŞ ÇEKİNGENLİK FAZLA HAYAL KURMA DUYGUSALLIĞIN ARTMASI

AİLELERİN ŞİKAYETLERİHırçınlaştı. Ders çalışmıyor. Sorumluluk duygusu yok. Canım sıkılıyor, diyor. En küçük isteklerini sert bir dille bildiriyor. Kardeşini kızdırmaktan zevk alıyor.Okuduğunu anlamıyor gibi. Durgunlaştı, dalgınlaştı. Çabuk karamsarlığa düşüyor. Ara sıra hiç yoktan huysuzlaşıyor. Sert karşılıklar veriyor.

İleri derecede alınganDerslerinde gene başarılı; ama oyuna,

eğlenceye çok düştü. Olur olmaz her şeye ağlıyor. Evde huzursuz, dışarıda sıkılgan…Her istediğini yaptırmak istiyor. Bir yere giderken çok süsleniyor, ayna

karşısında çok vakit harcıyor.Karışmamızı istemiyor.

Spora, bilgisayar veya televizyona çok düştü.Derslerine boş veriyor. Banyoya sokamıyoruz, ellerini bile

yıkatamıyoruz, saçını kestiremiyoruz

Ergenlerle

Nasıl İletişim Kurmalıy

ız???

Duygularını paylaşın.

İletişim kurarken ben dilini kullanmaya özen gösterin.

En etkili iletişimEn etkili iletişim yöntemidiryöntemidir

SAVUNMAYA SAVUNMAYA YÖNLENDİRİCİYÖNLENDİRİCİ

iletişim iletişim yöntemidiryöntemidir

Sen diliSen dili

Örnek ; Baba: “Çok Örnek ; Baba: “Çok kabasın, her zaman kabasın, her zaman sözümü kesiyorsunsözümü kesiyorsun

Ben diliKişilerin duygu ve düşüncelerini ne şekilde,

hangi sözcükleri seçerek ifade ettikleri önemlidir.

Kişinin açık iletişimde kullandığı dil ben diliyken,

Savunucu iletişimde kullanılan yargılayıcı dil sen dilidir.

Ben diliBen dili

Örnek ; Baba: “Bir Örnek ; Baba: “Bir şey söylemeye şey söylemeye başlayıp da sonunu başlayıp da sonunu getiremediğim getiremediğim zaman rahatsızlık zaman rahatsızlık duyuyorum.”duyuyorum.”

Örnek:Ben dili “ Sıraları düzenli olarak

bırakmadığınızda ben düzeltmek zorunda kalıyorum ve teneffüs yapamadığım için gergin oluyorum”

Sen dili “Sizin yüzünüzden teneffüs yapamıyorum, bu sıraları bir daha böyle bırakırsanız kafanızı kırarım!”

Örnek:Ben dili “ Kendi aranızda konuşunca arkadaşlarınızı duyamıyor ve üzülüyorum”

Sen dili “Kaç kere söyleyeceğim kendi aranızda konuşmayın diye, terbiyesizler!”

Sen iletileri saldırı mesajı ilettiğinden, savunmayı ve karşı tarafın saldırısını da beraberinde getirir.

Ben dilinde suçlama yoktur, kişiyi savunma yerine sorunu düşünmeye iter.

Sen iletisinin etkisi kısa sürer ve yineleme gerektirir.

Sen iletisi kişiliğe yöneliktir, iletişimi ve işbirliğini engeller

Size sözle Size sözle saldırılmadığı sürece, saldırılmadığı sürece, rahatsızlığını ve rahatsızlığını ve kızgınlığını dile kızgınlığını dile getiren biriyle getiren biriyle anlaşmak kolaylaşır.anlaşmak kolaylaşır. Siz ne dersiniz?Siz ne dersiniz?

ÖrneklerDurum: Çocuğunuz odasını toplamıyor.

Tepki: “Kızım gün boyu yapmam gereken bir çok iş var. Sen odanı toplamadığın için senin odanı da toplamak zorunda kalıyorum. Senden kendi odanı toplayarak, bana yardımcı olmanı bekliyorum. Böyle olmayınca da üzülüyorum.”

ÖrneklerDurum: Hadi yatağa saat kaç oldu bilmiyor

musun!!!!

Tepki: “Oğlum geç yattığında sabah seni uyandıramıyoruz bu da bizi üzüyor.”

ÖrneklerDurum: Hiç ders çalışmıyorsun!!!!!!!

Tepki: “Hiç ders çalışmadığını gördüğümde endişeleniyorum.”

ÖrneklerDurum: Onlar senin kardeşin ne biçim davranıyorsun!!!

Tepki:”Kardeşlerini kırdığın için ben üzülüyorum.”

Ailede kullanılan “Sen Dili” çatışmalara ve güç kavgalarına dönüşür.

İletişim Engellerinden Sakınalım…1. Emir verme, yönetme: “Yapman gerekir…yapacaksın…Yapmak zorundasın…”2. Yönlendirme: “Üzüleceğine, otur da dersine

çalış.”

3. Uyarma, Tehdit Etme

“…yapamazsın,,,ya yaparsan… , yoksa, sen görürsün…”

4- Ahlak Dersi Verme:

“…yapmalıydın… senin sorumluluğun… şöyle yapman gerekirdi…”

5- Yargılama, eleştirme, suçlama:

“Olgunca düşünmüyorsun.”“Sen zaten tembelsin.”

Anne-babaların ; güçlerini arttırıp, daha fazla baskı ve ceza yöntemlerine başvurmaları nedeniyle, gençlerde otoriteye başkaldırma, isyan duyguları iyice gelişip sorun haline gelebilmektedir..

Çocuğunuzun karşısında değil yanında olduğunuzu hissettirin…

Dünyada gerçekleştirilmesi en zor en önemli üç meslek vardır:

Anne-baba olmakPsikolog-psikolojik danışman olmakÖğretmen olmak

(S. Freud)

ÇÜNKÜ;

Bir insanın gelişmesine, biçimlenmesine vekendini gerçekleştirmesine etki ederler!..

Çocuğu Dünyaya Getirmek; Genetik donanımınızda VAROLAN bir özellikAna-Baba Olmak; Kazanılması gereken bir DONANIM…İyi Ana-Baba Olmak; Öğrenilmesi gereken bir SANAT…

O halde bu sanatın ne olduğunu görelim…

Yanlış Ana-baba Tutumları:

1. Koruyuculuk2. Yüksek beklenti3. Otoriter tutum

4. İlgisizlik, ihmal etme5. Pasif tutum

Sağlıklı İlişki İçin:DEMOKRATİK TUTUM• Kabul• Güven• Destek• Teşvik• Sınırları birlikte kararlaştırılmış bir özgürlük

alanı (sana nasıl yardım edebilirim?• Tutarlı ve anlamlı kurallar

Ergenle iletişimkapısını açmak

için hangianahtarı

denemeliyiz?

Ergenle iletişim kapanırEmir vermek(yapacaksın,zorundasın..)• Otorite kurmak• Haklarını sınırlamak• Öğüt vermek• Yargılamak• Sorunları bastırmak

Ergenle iletişim açılırÇocuğu anlamaya çalışmakİletişim kanallarını açık tutmakDeğer vermekKabul etmekSabırlı olmak Etkin dinlemek

Sonuç olarak…Anne-Baba ve Genç ayrı dünyaların insanları mı?..

Gerçek Şudur:Aynı dünyada yaşarız ama dünyayı farklı görürüz.

Çünkü dünyaya bakış açımız,

algılayışımız farklıdır!

Ergenlik çağındaki çocuk davranışıyla şunu söyler:

“Sizden farklıyım.Annemin kuzusu,

babamın biricik umuduolmak istemiyorum.

KENDİM OLMAK İSTİYORUM…Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum...”

ÇOCUK EĞİTİMİ TARİH BOYUNCA YETİŞKİNLERİ MEŞGUL ETMİŞTİR.

ÇOCUK HER DÖNEMDE FARKLI ÖZELLİKLERE SAHİPTİR VE FARKLI ŞEYLERİ ÖĞRENEBİLİR.

BİZİM ÖNCELİKLE YAŞ GRUPLARINI,BU BİZİM ÖNCELİKLE YAŞ GRUPLARINI,BU GRUP ÇOCUKLARININ ÖZELLİKLERİNİ VE GRUP ÇOCUKLARININ ÖZELLİKLERİNİ VE BİREYSEL FARKLILIKLARI BİLMEMİZ BİREYSEL FARKLILIKLARI BİLMEMİZ GEREKİR.GEREKİR.

Din Eğitiminde de aynı kaide ve kurallar Din Eğitiminde de aynı kaide ve kurallar geçerlidir.geçerlidir.

Peygamberimizin “Yedi yaşına gelince namazı tavsiye edin, On yaşına gelince kılmazlarsa ikaz edin ve yataklarını ayırın” (EBU DAVUD-SALAT/26)

“Kimin çocuğu varsa onunla çocuklaşsın” KENZU-L UMMAL,16/457 hadis-i şerifleri bize çocuk eğitiminde yaşa göre eğitim yapılması gerektiğini gösteriyor.

Yaz Kurslarında daha önce bazı kaide ve kuralları öğrenmiş, okuma-yazma bilen ve okuduğunu dinlediğini anlayan çocuklar gelmekteydi. İşimiz daha kolaydı.

Ama şimdi okuma-yazma bilmeyen, dinlediğini anlayamayan çok sayıda çocuk gelecek ve biz onları şekillendireceğiz.

İşimiz daha da zorlaşmış ve kendimizi özellikle çocuk psikolojisi konusunda geliştirmemiz zorunlu hale gelmiştir.

Çocuk ve ergen gelişimine dair bazı temel bilgilere sahip olursak, yapacağımız eğitim-öğretim daha verimli ve faydalı olur.

KRİTİK DÖNEM: İlgili davranışın kazanılması gerektiği

dönem demektir. Şayet davranış bu dönemde kazanılmazsa sonraki dönemlerde kazanılamaz veya telafi edilemez.

-Kedilerin Görmeleri.(3-15Hafta- Yatay, Dikey çizgiler)

-Fransa-Aveyron-VİCTOR.(11 yaşında bulundu)

-ABD-Los Angeles-GENİE.(13 yaşında kız)

GELİŞİMİ;FİZİKSEL,ZİHİNSEL,PSİKOSOSYAL,AHLAKİ olarak dört ana başlık altında

inceleyebiliriz. Biz ZİHİNSEL ve PSİKOSOSYAL GELİŞİM

ÜZERİNDE DURACAĞIZ.

Piaget’e göre: ZEKA: Çevreye Uyum Sağlayabilme

Yeteneğidir. İnsanlar doğuştan getirdikleri iki temel

eğilime sahiptirler: -ÖRGÜTLEME -UYUM SAĞLAMA Örgütleme: Karşı karşıya kaldığımız

kavram ve olayları birbirleriyle tutarlı bütünler haline getirmektir. (yiyecek-bilgi)

UYUM SAĞLAMA: 1-Özümleme 2-Uyma ŞEMA: Çocuğun Çevresiyle Etkileştikçe

Geliştirdiği Davranış ve Düşünce Kalıpları. (KEDİ > KAPLAN) İlk defa kaplan gören çocuk onu önce

zihnindeki kedi şema’sına uyarlamaya çalışır (ÖZÜMLEME). Eğer bu yeterli olmazsa yeni bir şema oluşturur (UYMA).

***İşte Çocuğun Din Eğitiminde Bizim en ***İşte Çocuğun Din Eğitiminde Bizim en Önemli katkımız bu şemaların doğru Önemli katkımız bu şemaların doğru oluşması ve kullanılabilmesidiroluşması ve kullanılabilmesidir.***

Eğer bunu yapamazsak, çocuk dini yanlış anlar ve bu yanlış anlamanın üzerine bina edeceği diğer bilgiler kendisi için sürekli endişeye, sıkıntıya hatta karşı çıkmaya sebep olabilir.

Çocuğun zihnindeki bilgiler ve şema’lar sürekli dengelenme eğilimindedir.

Yeni edinilen bilgiler dengeyi bozar.“Kafam karıştı”,”Biraz düşüneyim”,

“Biraz dinleneyim” gibi ifadeler bu dengenin bozulmasını gösterir.

Çocuğun zihninde yeniden denge sağlayabilmesi için ona fırsat vermeliyiz. Çünkü yeni öğrendiği dini

bilgiler ve kavramlar henüz yerleşmemiştir.

Bu kritik dönemde çocuklarımız ALLAH, CENNET, CEHENNEM, MELEK, ÖLÜM, PEYGAMBER gibi kavramlarla sık sık karşılaşmaktadırlar.

Toplum Kültürümüzde çocuklara ilk öğrettiğimiz kavramlar bunlardır.

“ALLAH BİR”, “ALLAH TAŞ YAPAR”, “ALLAH YAKAR”, “ALLAH SEVMEZ” gibi ifadeleri çocuklara söyleriz.

Halbuki bu dönemde henüz SOYUT Halbuki bu dönemde henüz SOYUT düşünemeyen çocuklarımız bu düşünemeyen çocuklarımız bu kavramları anlamakta zorlanmakta ve kavramları anlamakta zorlanmakta ve zihinlerindeki hiçbir zihinlerindeki hiçbir şemaşema’ya ’ya uyduramamakta hatta dengeleri uyduramamakta hatta dengeleri bozulmaktadırbozulmaktadır.

Bu gerçeği göz önünde bulundurarak çocuklarımıza din eğitimi vermeliyiz.

*Allah sever, korur, verir gibi olumlu kavramları kullanmalıyız. MELEK>Melek gibi..

Kurslarda sözlü ve yazılı kavramlara dikkat etmeli, kullandığımız kavramların çocuklar tarafından anlaşılıp anlaşılmadığını ve aynı şeyi anlayıp anlamadığımızı bilmeliyiz.

Aksi takdirde havanda su döveriz.Peygamber-Lamba. Kur’an’ın nüzulü-

vahiy. Sizin köyde Allah var mı?

Besmele ve anlamı>Rahman ve Rahim…Din günü,hesap günü, mükellef vb.Allahu Ekber > Mukaddes > ilh…Şiir, hikaye, masal teknikleri kullanılabilir.Belli bir yaşa kadar duygusal

eğitim,kur’an,kısa dualar, şiir ve ilahi…Soyut düşünceye geçince diğer konular…

Zihin Gelişimi Dönemleri: 1-Sensori-Motor Dönem (0-2 yaş). 2-İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş). 3-Somut İşlemler Dönemi (7-12 yaş). 4-Soyut İşlemler Dönemi (12- > yaş). Bizim muhatap olacağımız çocuklar son

üç guruba dahil çocuklardır. Bunlardan sadece son guruptakiler her şeyi anlar.

Sensori-Motor Dönem (İlgi alanımıza girmiyor).İşlem Öncesi Dönem (2-7 Yaş):

Bu dönemde çocuklara verilecek eğitimde DİL ve KAVRAM gelişimine önem verilmeli, nesne

lerle ilgili deneyimleri arttırılmalı. Oyun ve oyun-

cak zenginliği olmalıdır. Bu dönem eylemin düşünceye dönüştüğü, eylem ve nesnelerin ŞEMA

landırıldığı dönemdir.

Somut İşlemler Dönemi (7-12 Yaş): Kavramlar oluşurKavramlar oluşur. KORUNUM kavramı

edinilir. (Madde,Uzunluk,Nitelik değişmezliği, Sayı korunumu, Alan korunumu, Ağırlık ve Hacim korunumu) Diğer çocuklarla ilişki kurulur. Özdeşlik, Ödünleme, Tersinebilirlik, Sıralama ve Sınıflama kavramları yerleşir.

* Yoğun bir öğrenci gurubumuz olacaktır.

Soyut İşlemler Dönemi (12 >):Soyut İşlemler Dönemi (12 >): Somut bağlamlardan sıyrılmış kavramlar oluşur. (Atom, oran, enerji, melek, ahiret,

kader) *Soyut fikirler analiz, sentez yapılabilir. İhtimaller düşünülür. Nesne ve olayların yokluğunda soyut düşünülebilir. *Bu guruba ait öğrencilerimiz de olacaktır. *Ama hepsi aynı düzeyde soyut kavramları anlayamayabilir. Bu öğrencileri dikkate almalı.

Çocuklar aynı yaş ve sınıfta olsalar dahi aralarında mutlaka bireysel farklılıklar vardır. Hatta tek yumurta ikizi kardeşler bile farklı özellik gösterirler.

Bunun için sınıfta ortalama bir seviye ve üslup ile ders yapmamız ve ortalama seviyenin altında kalanlara destek olmamız gerekir.

Ergenlik Döneminde Çocuklar:Kendilerinin Dünyanın Merkezi Olduğunu,Herkesin Onları Gözlediğini,konuştuğunu,Fiziki Gücün her Şeyi Halledeceğini,Karşı Cinsin Çok Önemli Olduğunu

DÜŞÜNÜRLER.Hassastırlar,Ayrıntılara Dikkat Ederler,

Gururlarına Düşkündürler. Yalnızlık ve Yabancılaşma hissederler. Hızlı fiziki değişim yaşarlar. Buna Göre Davranmalıyız ve Dikkatli olmalıyız.

Çocuğun hangi zeka türünde yetenekli Çocuğun hangi zeka türünde yetenekli olduğunu keşfetmekte önemlidir. Aslında olduğunu keşfetmekte önemlidir. Aslında başarısız ve tembel çocuk yoktur, başarısız ve tembel çocuk yoktur, keşfedilmemiş çocuk vardır.keşfedilmemiş çocuk vardır.(Film: (Film: Her çocuk özeldir. 3 Her çocuk özeldir. 3 idiotidiot))

Sol Ayağım> Sol Ayağım> Christy Brown>Ter: Z.Elif Çakmak.Arıon Christy Brown>Ter: Z.Elif Çakmak.Arıon Yay.Yay.

Bedensel-kinestetik, Kişilerarası-Sosyal, Benlik Bilgisi, Mantıksal-Matematiksel,

Müzik-Ritmik, Görsel-Uzaysal, Sözel-Dilbilimsel zeka türlerinden birisinde yetenekli olabilir.

BUNU KEŞFEDERSEK BAŞARI YÜKSELİR.

Eleştiriler gencin kişiliğine değil, beğenilmeyen söz ve davranışlarına yöneltilmelidir. Gencin

yanlışları karşısında alaycı, iğneleyici ve umut kırıcı söz ve davranışlardan kaçınmak gerekir.

Ana babalar sırası geldiğinde kesin tutum almaktan çekinmemelidirler, ancak

yürütemeyecekleri bir tutum veya kararı da almamalıdırlar.

Gençlere “bezdirme yöntemi”ni kullanmaya fırsat verilmemelidir.

Gence uzun öğütler verilmemeli, ancak konuşmak istediği zaman ona kulak

verilmelidir.Gençlerin karşısında iyi birer öğütçü yerine iyi

bir dinleyici olunmalıdır

ERGENLERLE ETKİLİ İLETİŞİM

Arkadaşlarıyla gezmesine ve eğlenmesine makul ölçülerde izin verilmelidir. Kullanmayı bildiği oranda özgürlük tanınacağını bilmelidir.

Giyim kuşam, saç ve sakal gibi ayrıntılar üzerinde gençle sürtüşmeye girilmemelidir.

Bu tür gereksiz tartışmalara girmek, ana babanın genç üstündeki otoritesini tüketir.

ERGENLERLE ETKİLİ İLETİŞİM

Ergene, çocuk olarak değil, kendi başına bir kişi olarak değer verilmeli, kendi

kanatlarıyla uçmasına imkan tanınmalı ve bağımsızlık çabaları desteklenmelidir.

Azarlamak, mahkûm etmek, bağırmak, nutuk çekmek, hükmetmek, emir vermek, uyarmak, eleştirmek, terslemek, kızmak,

muhatap almamak ve duyarsız davranmak iletişimi koparan unsurlardır.

Empati yapılmalıdır. Herhangi bir durumu veya olayı, kendi gözümüzle değil, gencin

gözüyle görmeye ve ona göre davranmaya çalışmalıyız.

ERGENLERLE ETKİLİ İLETİŞİM

Bu dönemde zihinsel gelişim kadar, duygu hassasiyeti ve kapasitesi de zirveye ulaşır.

Bu bakımdan asıl anlaşılan ve kavranılan bir dinî hayat, 12-13 yaşlarında görülmeye başlar.

Dinî şuurun uyanışıyla birlikte, çocukluk döneminde derinine nüfuz edilmeden, tam anlamıyla kavranılmadan oluşmuş olan dinî

inancın yerini, ergenlikte şuurlu bir dinî inanç almaya başlar.

ERGENLİK DÖNEMİ DİN EĞİTİMİ

Dinî şuurun uyandığı dönemDinî şuurun uyandığı dönem

Dini şüphe ve çatışmaların yaşanabildiği bir

dönemdir: Dinle ilgili sorular ve şüpheler, ergenlik döneminde

yaygın olarak görülür. 17–18 yaşlarına doğru

şüpheler yavaş yavaş yatışır.

ERGENLİK DÖNEMİ DİN EĞİTİMİ

Tevbe ve dine dönüş olaylarının sıklıkla yaşandığı bir dönemdir.

12 yaş civarında buluğun başlamasıyla birlikte çevrenin telkinlerine karşı büyük bir duyarlılık belirir ve dine ilgi de bu yaşlarda görülmeye başlar.

Dine ilginin doruk noktaları 12, 16 ve 19 yaşlarıdır.

Gençlik dönemi din eğitimi, dinin ruhuna ve gencin gelişim özelliklerine uygun bir şekilde verilmeli, asla baskı ve zorlama yoluna gidilmemelidir.

ERGENLİK DÖNEMİ DİN EĞİTİMİ

Ergenlik dönemi ibadetlerle ilgili bazı anekdotlar:

… “Namaz kılmamam tepkilere yol açınca inatlaştım. En çok tepkiyi de ergenlik dönemine girerken

ağabeyimden gördüm. Artık namaz kılmam gerektiğini biliyordum,

ancak “sırf tepkiler sonucu namaz kılıyor” derler diye yine kılmadım. Evde kimse olmadığı zaman gizli

gizli kılıyordum. Bu şekilde namaz alışkanlık haline geldi ve artık

birilerinin yanında da kılabiliyordum. Ancak keşke

namazı böyle öğrenmeseydim, keşke Allah’ı sevdirerek namazı

öğretselerdi.”

ERGENLİK DÖNEMİ DİN EĞİTİMİ

Ülkemizde din eğitimi bugüne kadar bilgi aktarmakla sınırlı kalmıştır diyebiliriz.

Hedef bilgi aktarmak olarak konulunca, ezber ön plana çıkmış ve ezberlerin toplamı dersin başarısı olarak kabul edilmiştir. Bu süreçte çocuğun anlamadığı ve dini gelişimine zarar verebilecek bilgilerin de aktarılmış olma ihtimali vardır.

Öyleyse din eğitimi sadece bilgi aktaran bir süreç değil, imanın gerçekleşmesine, dinin anlaşılmasına, davranış kazanmaya, yaşamda karşılaşılacak dini problemleri çözmeye yardım edecek bir süreç olmalıdır

Eskiden Yaz Kur’an Kurslarında gereksiz tekrar, her yıl sıfırdan başlama, zaman kaybı, kursu yarıda bırakma gibi sebeplerden dolayı bilgiler ancak kısmen öğreniliyor, yarım kalan bilgilerin tamamlanması, yeteneklerine göre öğrencilerin ayrılması mümkün olmuyordu.

Kur sisteminde ise isteyen öğrenci, istediği bilgiyi, istediği zaman diliminde alabilecek, hatta öğrencinin ailesi tatil ve izin programını buna göre ayarlayabilecektir. Burada önemli olan kursların başlamasından önce kur ve bu kurlara ait konuların ilan edilmesi ve öğrencilerin ailelerinin bilgilendirilmesidir.

Yaz Kurslarının açıldığı dönemler genelde izin ve tatil dönemleridir. Eğer kur sistemi iyi anlatılabilirse aile tatil planını buna göre yapabilir veya 1.kur’u kendi mahallesinde alan bir çocuk, 2.kur’u izine ya da tatile gittiği yerde alabilecektir.

Dönüşte 3.kur’u da yine mahallesinde alma imkânı vardır. Böylelikle bütünün cüzleri tamamlanmış, isteğe bağlı K.Kerim’i ve Dini Bilgileri öğrenme talepleri de karşılanmış olur.[

Öğreticiler tarafından organize edilen her türlü sosyal ve sportif etkinliklerin Yaz Kur’an Kurslarına olan ilgiyi arttırdığı gözlenmiştir. Erkek öğrenciler için düzenlenen futbol maçları, bütün öğrencilerin katıldığı gezi ve piknikler, yarışmalar, dönem sonu kurslar arasındaki yarışmalar ilgi görmekte, öğrenciler ve veliler tarafından beğenilmektedir. Bu tür etkinlikler programda da tavsiye edilmektedir. Bunun yanında Yaz Kur’an Kurslarının büyük çoğunluğunda öğreticiler, esnaflar ve veliler tarafından günlük olarak çikolata, şeker, meyve suyu gibi yiyeceklerin dağıtılması çocuklar tarafından beğenilmektedir.

YAZ KURSLARINDA ÖĞRENCİ BAŞARISINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER  

          Cinsiyet, ders kitabı, öğretim ortamı, namaz kılma, DKAB dersine ilgi, bir önceki yıl Yaz Kursu’na gelme öğrenci başarısında etkili olmayan unsurlardır. Öğrencinin yaşı, ailesinin aylık geliri, ailenin eğitim durumu, kurs mekanı, DKAB ders konuları, DKAB ders notları, dini kitap okuma, TV de dini programlar seyretme, öğreticilerin tutumu, diğer derslerdeki başarı, kurs çeşidi ve kursa geliş amacı başarıyı etkileyen unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kurs MekanıKur’an dersi için müstakil sınıf ortamına

benzer bir ortamda yapılan öğretimin başarı üzerinde olumlu etkisi olup Kur’an öğretimi açısından müstakil sınıf ortamının cami ortamına göre daha uygundur.

İtikat, İbadet, Ahlâk ve Siyer gibi dini yaşantıyı örüntülemeyi amaçlayan, dini yaşantıları öğrenmede önceleyen derslerde cami ortamı daha olumlu bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yaz Kur’an Kursları Öğretim Program Öğrencilerin başarıları bilişsel ağırlıklı ve günlük

hayatta görüp uygulama imkânı bulamadıkları konularla soyut ve metafizik konularda daha düşüktür. Program öğrencilerin yeteneklerinden ziyade bilgi seviyelerine göre gruplandırılmasını ön görmektedir. Hâlbuki Kur’an öğretimi ile dini bilgiler öğretimi farklıdır. Bilgi düzeyine göre gruplandırma Kur’an dersi için geçerli olabilir fakat diğer dersler için öğrencinin zekâ ve yeteneği esas alınmalıdır. Çünkü Kur’an dersinde daha ziyade somut öğrenme söz konusudur. Yani öğrenci Kur’an okuyabilmek için mutlaka yazılı metni görmek ve takip etmek durumundadır. Diğer derslerde ise bilişsel, duyuşsal ve psikomotor öğrenme, öğrenilen bazı konuların camide uygulanması, sorulduğunda bilgilerden akılda kalanların söylenmesi söz konusudur.

Siyer ve Ahlak dersindeki soyut ve metafizik konuların küçük yaştaki çocuklara değil, bilişsel öğrenme düzeyi gelişmiş ve ilköğretimi bitirmiş çocuklara, uygun metotlar kullanılarak anlatılması gerekir. Kurslara devam eden öğrencilerin büyük bölümünün 11-13 yaş grubunda olması ve bu yaşların somut düşünceden soyut düşünceye geçiş, ahlaki düşünce ve vicdan gelişimi dönemine denk gelmesi programdaki soyut konuların kurlara dağılımının yeniden düzenlenmesini gerektirmektedir.

Din eğitiminde anlam ve değerleri çocuklara hazır olarak sunmak ve ezberletmekten ziyade, öğrencinin değerleri anlaması ve kendi değerleri haline getirmesi önemlidir. Diğer bir ifadeyle, din çocuğa “çocuğun dini” olarak sunulmalı; bitmiş, hazır, soyut ve ihata edilemez bir büyüklükte sunulmamalıdır.

Eğitimin en kısa zamanda ve en üst düzeyde gerçekleşmesi için bireyin içinde bulunduğu gelişim düzeyinin ve özelliklerinin göz önünde tutulması gerekir.

Yaz Kurslarında her cami görevlisinin öğreticilik yapmasından ziyade; istekli, yetenekli ve formasyonu olan personelin görevlendirilmesi uygun olacaktır. Yapılan araştırmalar öğreticilerin en çok pedagojik formasyon eksikliği hissettiklerini göstermektedir. Çocukların hangi kur’a devam edeceğine sadece cami veya kurs görevlisi karar vermektedir. Bunun için belli ölçütler geliştirilmeli ve çocuğun o anki bilgisinden ziyade yeteneği göz önünde bulundurulmalıdır. Çoklu zekâ teorisinin ve yapılandırmacı eğitim anlayışının gündemde olduğu günümüzde, ‘öğrenciye görelik’ ilkesini programına temel yapan Kur’an Kurslarının bu gelişmelerin dışında kalması düşünülemez.

Kur’an-ı Kerim dersinde sayfa, sure, ayet bulma, indeksi kullanma, sure isimleri ve anlamları gibi hayatın her döneminde lazım olacak teknik bilgiler de verilmelidir. Programda olmasına rağmen daha ziyade Kur’an okumaya ağırlık verildiği ve bu konuların üzerinde durulmadığı gözlemlenmiştir.

En önemli eksiklerden birisi de, dönem ve kurs bitimlerinde muhteva ve programın uygulanmasına dair geri bildirimlerin öğreticilerden alınmamasıdır. Daha ziyade öğrenci sayıları ölçü olmakta, başarı bununla ölçülmektedir.

Denetimlerde de aynı durum söz konusu olup, program ve muhtevaya yönelik hususlar hiç gündeme gelmemektedir.

Yaz kurslarını denetleyen müftülük personelinin program, kur sistemi ve öğrenciye görelik gibi temel hususlarda bilgi sahibi olması ve öğreticilere bu konularda rehberlik yapması, başarıyı arttıracaktır.

Yaz Kur’an Kursları bitiminde öğretici ve öğrencilerin görüşlerini almak hizmetin kalitesinin değerlendirilmesi açısından önemlidir. Eğitimin aksayan yönlerinin, başarılı yönlerinin uygulamayı yapanlar tarafından belirtilmesi ve bu görüşlerin geri bildirim olarak program geliştirme çalışmalarında, öğretim sürecinde değerlendirilmesidir. Genelde bu tür toplantıların yapıldığı, ancak program ve muhtevadan ziyade, öğrenci sayıları, fiziki problemler ve sosyal faaliyetler ağırlıklı konuların öne çıktığı, kazanımlarla ilgili değerlendirmelerin üzerinde fazla durulmadığı görülmektedir. En azından öğreticilerden kurs bitiminde bir rapor istenerek bir sonraki dönem için bazı tedbirler alınabilir ve düzenlemeler yapılabilir. Bu konuda müftülüklere özellikle Kur’an Kursları Müdürlerine çok iş düşmektedir.

Yaz Kur’an Kurslarındaki öğrenci-öğretmen ilişkisi sadece kurs süresi ile sınırlı kalmamalıdır. Öğrencilerle kursa gelmedikleri dönemlerde de ilişkiler sıcak tutulmalı, gerekirse uygun zamanlarda okullar veya veliler ziyaret edilmelidir. Öğrencilerimizin öğrendiklerini unutmamaları için ve bir sonraki Yaz Kur’an Kursu döneminde daha fazla öğrenciye faydalı olabilmek için, okul-cami-aile diyalogunu sağlayabilmek için bu ilişki zaruridir. Öğrenciler üzerinde de çok olumlu tesirleri olacağı muhakkaktır.

İyi giyimli, güler yüzlü, sevecen olun. Çocukların velileri ve DKAB öğretmenleri ile

iyi bir irtibat kurun.Öğrencileri kesinlikle başkası ile kıyaslamayın.

Moral verin motive edin.Yapacağınız sınavların sonucunu mutlaka

paylaşın. Öğrenci zayıf olduğu hususları bilsin.Hataları düzeltirken gururlarını kırmayın.Oyun,ibadet,gezi,spor etkinlikleri yapın.Yaz Kursu bitince ilişkiniz de bitmesin.Kurs bitiminde uygulamaya ait önerilerinizi

bildirin.

FİLM TAVSİYELERİ Eğitimcilerin Mutlaka İzlemesi Gereken Filmler Listesi; 1 3 Idiot

2 Her Çocuk Özeldir (Taare Zameen Par / Yerdeki Yıldızlar)3 Ölü Ozanlar Derneği4 Hayat Güzeldir5 Forest Gumb6 Cennetin Çocukları7 İki Dil Bir Bavul8 Özgürlük Yazarları9 Hayat Okulu10 Koro11 Benim Adım Khan12 Okyanus Cenneti13 Çam Ağacının Eğitimi

14. ÖĞRETMEN (Kemal Sunal)15 Can Dostum16 Lorenzonun Yağı17 Kör Nokta18 Rock of School19 İyilik Yap İyilik Bul20 Patch Adams21 Ron Clark’ın Hikayesi22 Umudunu Kaybetme23 Sessizlik24 Black

Biz kısık sesleriz… Minareleri,Sen ezansız bırakma Allah’ım! Mahyasızdır minareler… Göğü de,Kehkeşansız bırakma Allah’ım!Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,Müslümansız bırakma Allah’ım!Yarının yollarında, yılları da,Ramazansız bırakma Allah’ım!Bizi, Sen sevgisiz, susuz, havasız,Ve vatansız bırakma Allah’ım!Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,Müslümansız bırakma Allah’ım! Arif Nihat Asya