Post on 06-Apr-2016
description
KÜÇÜK NASREDDiN
12
ANNESİNİN SÖZÜNÜ TUTAN
NASREDDİN
Sözün Özü:
Ne yapsın Küçük Nasreddin, cep
telefonu daha icat edilmemiş ki, açıp haber versin!
Hoca küçükken, annesi,“Oğlum Nasreddin, ben komşularla göl ke-
narına kadar ineceğim, kapıya sahip çık, sakın bırakma,” der.
Küçük Nasreddin, kapının önüne oturup kayısı kurusu dişlerken, çıkagelen eniştesi,
“Nasreddin, akşam teyzenle size geleceğiz, bir koşu gidip annene haber ver,” demesin mi?
Ne yapsın Küçük Nasreddin? Kapıyı bıra-kıp annesinin yanına gitse, annesinin sözünü tutmamış olacak; gitmese eniştesinin sözünü yerine getirmemiş olacak.
Sonunda çareyi, kapıyı yerinden söküp sırt-lamakta bulur. Sırtında kapı, oflaya puflaya, varır annesinin yanına.
Onu böyle gören annesi,“Bre oğlan! Nedir bu hal?” diye sorunca,
Küçük Nasreddin şu cevabı verir:“Sen bana kapıdan ayrılma dedin, eniştem
de koş haber ver dedi. İkinizin isteğini de baş-ka türlü nasıl yerine getirebilirdim ki?”
13
Onunla şakalaşmak isteyen bazı arkadaş-ları, Küçük Nasreddin’e bir oyun oynamaya karar verirler.
Plana göre, Nasreddin’in bir ağaca çıkması sağlanacak, o ağaçtayken pabuçları alıp kaçı-lacaktır.
Herkesin kolaylıkla çıkabileceği bir ağacın altında toplandıklarında, içlerinden biri Küçük Nasreddin’e,
“Sen bu ağaca çıkabilir misin?” diye sorar.“Elbet çıkarım,” der Küçük Nasreddin. “Bu
ağaca çıkmaktan kolay ne var?”“Söylemesi kolay… Çık da görelim!”Bu kadar ısrar edilmesinden, işin içinde bir
iş olduğunu anlar Küçük Nasreddin; ama sö-zünden de dönmez geri.
“Hemen çıkayım,” der.Önce pabuçlarını çıkarır. Herkesin meraklı
bakışları altında koynuna sokar onları.Planlarının bozulmak üzere olduğunu gö-
ren çocuklar, telaş içinde,“Pabuçlarını niye koynuna sokuyorsun
Nasreddin?” diye bağrışırlar. “Onları ne yapa-caksın ağaçta?”
Pabuçları koynunda tırmanmaya başlayan Nasreddin, cevap verir:
“Bakarsınız ağaçtan öteye bir yol bulurum. Onun için pabuçlarım yanımda bulunsun!”
Sözün Özü:
Kendinizi bildiklerinizle,
gördüklerinizle sınırlamayın, diyor Küçük Nasreddin… Ağaçtan öte yollar
olabileceğini hiç aklınızdan
çıkarmayın.
AĞAÇTAN ÖTEYE
YOL
14
KAZMA KILIFI
Çocukluğu çok yoksul bir mahallede geçer Küçük Nasreddin’in…
Bir gün mahallenin çocukları bir çizme bu-lurlar sokakta. Evirirler, çevirirler, pek bir şeye benzetemezler bulduklarını.
Küçük Nasreddin’e koşarlar hemen. Çiz-meyi göstererek,
“Bu nedir, biz bilemedik,” derler. Hoca çizmeyi alır eline; sağına, soluna, al-
tına, üstüne bakar ve kararını söyler:“ Bunu bilmeyecek ne var? Kazma kılıfı!”
Sözün Özü:
İnsan, bilmediği, tanımadığı bir şeyi, bildiği, tanıdığı bir
şeye benzeterek açıklar çoğu kere…
Bu fıkra, onun güzel bir örneği!
15
DIŞI BEYAZ İÇİ SARI
Sözün Özü:
Küçük Nasreddin, yumurta demeden
yumurtayı tarif etmeyi
başarıyor… Ama onu sınamaya çalışan, bunu
anladı mı acaba?
Adamın biri, bir gün Küçük Nasreddin’i sı-namak ister.
“Herkes senin çok akıllı olduğunu söylü-yor; madem akıllısın, bil bakalım avucumun içinde ne var?” diye sorar.
Küçük Nasreddin,“Kapalı bir avuçta ne olduğunu kimse bile-
mez; ama bana bir ipucu verirsen, söylerim ne olduğunu,” der.
“Peki,” der adam, “ipucu: Dışı beyaz, içi sarı!”
Küçük Nasreddin, hemen anlar, avuçta ne olduğunu. Ama anlamamış gibi yapar. Küçük bir ders vermek ister, kendisini sınamak iste-yen adama.
Onun sustuğunu gören adam,“Ne o, bilemedin mi yoksa?” diye sorunca,
gülümser Küçük Nasreddin.“Bildim,” der. “Şalgamı soymuşlar, ortasını
oymuşlar, içine havuç koymuşlar.”
16
BAHİS
Sözün Özü:
Akıl akıldan
üstündür… Bunu
aklınızın bir
kenarına yazın,
diyor Küçük
Nasreddin!
Küçük Nasreddin’in yaşadığı mahallede, kim-senin çıkamadığı, gövdesi kalın, çok yüksek bir kavak ağacı vardır.
Bir gün, mahallenin çocukları, özellikle Küçük Nasreddin’in yanında bu ağaca kimsenin çıka-mayacağını konuşmaya başlarlar.
Onların konuşmalarını duyan Küçük Nasred-din, atılır hemen:
“Ben çıkarım!”Ötekiler, karşı çıkar: “Çıkamazsın!”“Çıkarım!”“Öyleyse, bahse var mısın?”“Varım!”“Çıkarsan hepimiz sana yarım akçe vereceğiz.
Yok, çıkamazsan sen her birimize yarım akçe ve-receksin.”
İşin içinde bir oyun olduğunu anlayan küçük Nasreddin, “Tamam,” der, “ama paralar peşin olacak!”
Ötekiler, bahsi kazanacaklarına o kadar gü-veniyorlar ki, çıkarıp yarım akçelerini, Küçük Nasreddin’e uzatırlar. Paraları toplayıp, cebi-ne atan Küçük Nasreddin, çevresine bakınır, “Şimdi bana bir merdiven bulun,” der.
Karşı çıkar, ötekiler: “Bahsimizde merdiven olacak diye bir koşul yok ki!”
“Çok güzel söylediniz,” der Küçük Nasreddin, “bahsimizde merdiven olacak diye bir şey yok, pekiiii, merdiven olmayacak diye bir şey var mı?”
1717
18
KARDEŞİMLE AYNI
YAŞTAYIZ
Sözün Özü:
Hoca’nın birçok fıkrası mantık
oyunlarına dayalıdır. Bu fıkra
da onlardan biri.
Küçük Nasreddin’e, birisi,“Söyle bakalım, sen mi büyüksün, kardeşin
mi?” diye sorar.Küçük Nasreddin, hemen cevap verir:“Annem geçen yıl bana, kardeşin senden
bir yaş küçük demişti. Bu hesaba göre, bu yıl ikimiz aynı yaşta olmamız gerekir.”